Sosyolog Chico de Oliveira, dikkat çekici çeflitlili¤e ve derinli¤e

Transkript

Sosyolog Chico de Oliveira, dikkat çekici çeflitlili¤e ve derinli¤e
Sosyolog Chico de Oliveira, dikkat çekici çeflitlili¤e ve derinli¤e sahip
bir ulusal kültür içinde, Brezilya’n›n en özgün düflünürlerinden biriydi. O,
1933 y›l›nda Recife’de do¤mufl ve e¤itimini orada görmüfl bir Kuzeydo¤uluydu. 24 yafl›nda, Eyalet Kalk›nma Dairesi’nde (SUDENE), ülkenin en tan›nm›fl iktisatç›s› Celso Furtado’nun yard›mc›s› olarak çal›flmaya bafllad›.
Sonra her ikisi de 1964 darbesiyle iktidar› alan askeri diktatörlük taraf›ndan sürgüne gönderildiler. Oliveira, yurt d›fl›ndayken, Meksika ve Guatemala’da Birleflmifl Milletler (BM) için çal›flt›. 1970 y›l›nda Brezilya’ya döndü¤ünde, Sao Paolo’daki sosyal bilim vakf› CEBRAP’ta ifl buldu; ard›ndan,
hem devlet hem de Katolik üniversitelerinin sosyoloji bölümlerinde kürsü
edindi. Oliveira, 1972 y›l›nda, Düalist Akl›n Elefltirisi bafll›¤›yla, Brezilya’n›n iktisadi geliflmesine iliflkin kabul gören teorilerin putk›r›c› denilebilecek nitelikteki bir yeniden de¤erlendirmesini yay›nlad›. O, bu kitab›nda,
Furtado’nun miras›n›n yan› s›ra, bafll›ca ilham kayna¤› Raúl Prebisch olan
BM’nin Latin Amerika Ekonomik Komisyonu CEPAL’in düflünsel gelene¤iyle de aras›na bir mesafe koyuyordu.
De Oliveira, siyasal olarak, 1964 öncesinde Brazilya’n›n küçük ama etkili partisi olan Sosyalist Parti’nin militanlar›ndand›. Diktatörlü¤ün
1970’lerin sonlar›ndaki göreli ‘aç›l›m’› s›ras›nda, içinde bugüne kadar aktif biçimde yer ald›¤› ‹flçi Partisi’nin (PT) kurulmas›na yard›mc› oldu. Demokratikleflmeyle birlikte, siyasal arenaya ve onun içinde bir uçtan di¤erine manevra yapan güçlere iliflkin i¤neleyici çözümlemeleri, giderek artan
düzeyde bir ilgi çekti. Roberto Schwarz, onun bu döneme iliflkin denemelerini, ‘her zaman flafl›rt›c›’ metinler; hem bu keskin ifadelerin toplumsal görüflmelerle uyuflmad›¤›n› düflünenleri hem de karfl›t ç›karlar›n ölçülü çözümlemesini ucuz yollu tavizlere ç›kart›lm›fl bir davetiye olarak görenleri
flafl›rtan, ‘keskin ama sekter olmayan’ çal›flmalar fleklinde betimlemiflti. De
Oliveira’n›n, Sarney hükümetinin (1985-1890) ve miskin Collor Baflkanl›¤›’n›n (1990-1992) talihsiz istikrar plan›na iliflkin öngörülerinin ne denli
isabetli oldu¤unun kan›tland›¤›n› vurgulayan Schwartz, bu tür uzak görüfllülü¤ün entellektüel ba¤›ms›zl›ktan ve Brezilya gelene¤inin kaba-otoriter
yanlar›ndan -yani, ‘bizimki gibi bir sürü kültürü’nde fazlas›yla geçerli olan
özelliklerden- hofllanmamaktan kaynakland›¤›n› belirtir. De Oliveira, ülkesinin -ona göre- kendi partisinin de tamamlay›c› parças› oldu¤u, yoldan
ç›km›fl toplumsal gerçekli¤ine iliflkin ac›mas›z yorumlar›yla, ayn› cesareti
bugün de göstermifltir. Burada, de Oliveira’n›n Brezilya’da ateflli tart›flmalara yol açm›fl olan “Gagal› Memeli” adl› denemesini yay›nl›yoruz.
GAGALI MEMEL‹*
Francisco de Oliveira
gh
“Gagal› memeli, üstesinden gelinmez bir gariplik bileflimi sergiler. Aç›kça memeli özellikleri sergileyen sürüngenimsi (ya da
kufla benzer) ilginç bir yap›ya sahip olan gagal› memelinin, zooloji tarihinde bu özgün yeri edinmesinin as›l nedeni, onun, eflsiz
bir do¤al çevreye garip biçimde uyum sa¤lamas›d›r. ‹ronik olarak, ilk bak›flta ön-memeliye benzetilen ‘gagal› memeli’nin bizzat
kendisi bu düflünceyi desteklememektedir. Gagal› memelinin
burnu, atalara ait özelliklerden birine çekme de¤il; tatl› suda
beslenmek için tümüyle memelilere özgü olan bir uyarlanmad›r.”
(Stephen Jay Gould, Bully for Brontosaurus)
Smith ile Ricardo’nun klasik büyüme kuramlar›n›n tek özgün alternatifi olan azgeliflmifllik kuram›, kesinlikle evrimci bir görüfl de¤ildir.
Bilindi¤i gibi, evrimcilik, pratikte bütün bilimsel alanlar üzerinde bü*) NLR (II) 24, Kas›m-Aral›k 2003.
Gagal› Memeli
149
yük etki yapm›flt›. Bizzat Marx, bütün zamanlar›n -günümüze neredeyse tümüyle hükmeden- en önemli bilimsel paradigmalar›ndan birini
formüle etmifl olan Darwin’e büyük hayranl›k besliyordu. Ancak ne
Marx ne de azgeliflmifllik kuramc›lar› evrimciydi. Marx’›n kopmalar
üzerine yo¤unlaflan kuram›, somut s›n›f ç›karlar›n›; yani, her ne kadar
kusurlu da olsa, kurucu öznelerin bilincini tarihin itici gücü olarak görmekteydi: “‹nsan, kendi tarihini kendisi yapar.” Evrimcilik ise ‘bilinç’i
d›fllar. Zira do¤al ay›klama, en zay›flar› ortadan kald›racak flekilde rastlant›sal olarak ifller. BM’nin Latin Amerika Ekonomik Komisyonu’ndaki (CEPAL) teorisyenleri, paradigmas› ay›klaman›n de¤il, eylemin anlam kazand›¤› bir tekillik olan Weber’den -ve belirli ölçülerde Marx’tanetkilenmifllerdi. Türlerin yeniden üretimindeki evrimci ‘erekli¤in’ Weberci bir karfl›l›¤› yoktur.
O halde, azgeliflmifllik, ilkel dünyadan bafllay›p çeflitli aflamalardan
geçerek tam geliflmeye do¤ru uzanan evrim zinciri içinde bir halka
oluflturmaz. Azgeliflmifllik, daha çok, flimdi dünya sisteminin çekirdekteki (emperyalist metropoller kastediliyor –çev.) sermaye birikimine
girdi sa¤layan periferisi haline gelen eski sömürgelerdeki kapitalist geliflmenin bir biçimi olarak, tarihsel bir özgünlüktü. Eski sömürgelerin
kapitalist birikimin daha üst aflamalar›na ‘evrilme’lerini, deyim yerindeyse, s›k s›k modernleflme afl›s› almalar›na karfl›n, dinamik merkeze
yetiflmelerini önleyen fley, tam da köklü dönüflümlere ra¤men varl›¤›n›
sürdüren bu iliflkidir. Marksizm, klasik iktisad›n elefltirisi için gerekli
en mükemmel cephaneyle donanm›flt› ve birikim kuram›nda kapitalist
geliflmenin genel bir yorumunu yapabiliyordu. Ancak o, baflta periferidekiler olmak üzere, onun somut tarihsel biçimlerini aç›klamakta yetersiz kald›. Bunu yapmaya giriflti¤inde de, as›l olarak, ‘Prusya tarz›’ ve
‘pasif devrim’ gibi son derece genel sonuçlar elde etti. Dahas›, uzunca
bir süre, kapitalist periferinin, Stalin’in -s›n›flar›n var olmad›¤› ilkel komünizmden, onlar›n ortadan kalkaca¤› modern komünizme giden- tarihsel aflamalar flemas› üzerine kurulu sarsak bir kuramlaflt›r›lmas›na
varan bir tür Marksist ‘evrimcilik’ egemen oldu. Aflamac›l›k, azgeliflmifllik kuram›n›n ‘reformist’ ve ABD emperyalizminin müttefiki olarak alg›land›¤› Latin Amerika’da, siyasal stratejide ciddi hatalara yol açt›.
Azgeliflmifllik, Carlos Nelson Coutinho ile Luis Jorge Werneck Vianna’n›n savundu¤u gibi, Gramscici ‘pasif devrim’in bir örne¤i olarak s›-
150
Francisco de Oliveira
n›fland›r›labilir.1 Ancak bu kavram, azgeliflmifllik kuram›ndan farkl›
olarak, Latin Amerika’n›n, bölge devletlerine siyasal özgünlük kazand›ran özel eski sömürge koflullar› hakk›nda hiçbir fley anlatmaz. Öte yandan, o, Latin Amerika devletlerine toplumsal özgünlük veren alçalt›c›
kölelik ve encomienda kurumlar›ndan kalan mirasa da de¤inmez. Florestan Fernandes, A Revolução Burguesa no Brasil (1975) adl› yap›t›nda
Gramscici çizgiye benzer bir yoruma oldukça yaklafl›yordu, ancak o,
bunu, ayn› zamanda CEPAL ile Celso Furtado’ya borçluydu. Bu yazarlar›n ard›nda, Brezilya’ya iliflkin olarak, Portekiz’in Güney Amerika’daki sömürgesinin özellikleri ile ‹berya miras› ve kölelik üzerine kurulu
sömürü sisteminin bir bileflimi eliyle biçimlenen toplumsal hayata vurgu yapan, 1930’larda üretilmifl olan klasik çözümlemeler yatmaktad›r.
Azgeliflmifllik, bu yüzden, güdük bir evrim de¤ildir; Brezilya’n›n
uluslararas› kapitalist iflbölümündeki yerinin yerli ekonomik ç›karlara
eklemlenmesiyle ortaya ç›kan bileflimden kaynaklanan ba¤›ml›l›¤›n›n
ürünüydü. Tam da bu nedenden dolay›, içteki s›n›f mücadelesi, uluslararas› iflbölümünde bir kaymayla ve onun ürünü olan ithal ikameci sanayileflmeyle ba¤lant›l› olarak -Vargas’› iktidara getiren 1930 Devrimi
görünümü alt›nda- bir aç›l›m sergiledi. Celso Furtado, Formação Econômica do Brasil (1959) adl› yap›t›nda, o koflullara iliflkin bir anahtar sunar: 1929’daki çöküfl, bir tür Brezilya 18. Brumaire’ine yol açt›. Bu süreçte, sanayileflme -kahve üreticilerinin yerel burjuvazi içindeki merkezi konumunu sarsma pahas›na- toplumsal iflbölümünün di¤er biçimleri dolay›m›yla sürekli k›l›nacak bir egemenlik projesi olarak yükseldi.
Dolay›s›yla, ‘azgeliflmifllik’ kavram› tarafs›z de¤ildir: Azgeliflmifllik, çevresel oluflumlar›n, yeterince hiyerarflik olan -ki tersi durumda bütün
model anlams›zlafl›rd›- uluslararas› kapitalist iflbölümü içinde bir yeri
oldu¤u öncülünden yola ç›kar. Ancak bu model, ne Stalinist ne de Darwinci anlamda aflamac›d›r.
Gerikalm›fll›kta ‹lerleme
Benim, azgeliflmiflli¤i Marksist gelene¤e ba¤l› kalarak elefltirme yönünde bir denemem ve CEPAL çizgisinin özgünlü¤ü içinde bir çal›flma
1) Bkz. Luis Jorge Werneck Vianna, A Revolução Passiva, Rio de Janeiro 1997; ve Carlos
Nelson Coutinho, “Uma via não-clássica para o capitalismo”, Maria da Conceição d’Incao, ed., História e Ideal: Ensaios sobre Caio Prado Jr, São Paulo 1989.
Gagal› Memeli
151
olan “Düalist Akl›n Elefltirisi” bafll›kl› yaz›m, bu kesiflen yollar› biraraya getirmeye çabal›yordu. Cepalinos’a karfl› kimi ac› sözler söyleme yönündeki güncel istekler beni k›flk›rtt›ysa da, Brazilya’ya özgü azgeliflmifllik yap›s›na iliflkin yeni düflünceler gelifltirmeye çal›flman›n en beceriksiz yolu olan bu tür hatalardan uzunca bir süre önce vazgeçmifltim. Bu deneme, azgeliflmiflli¤e özgü ekonomik biçimlerin eklemlenmesinin siyasal güçleri nas›l d›flsal bir güç de¤il, ama yap›sal bir etmen
olarak içerdi¤ini göstermeye çal›flma anlam›nda, Marksist ve cepalino
idi. Furtado, 1930’lardaki afl›r› kahve üretimi krizine iliflkin yorumunda buna de¤inmifl, ancak, bu önemli yaklafl›m›n› daha sonra terk etmiflti. 18. Brumaire, politikan›n s›n›f hareketlerinin d›fl›nda olmad›¤›n›; s›n›flar›n mücadele içinde biçimlendi¤ini Marksistlere ö¤retmifl olmal›yd›. Ancak bu dersi onlar da unutmufl! Burada, Vargas gibi önderlerin ve onlar›n yarat›klar›n›n; Partido Trabalhista Brasileiro (PTB) ile
Partido Social-Democrático’nun (PSD) nas›l olup da modern bir manifaktür sektörünü geri bir geçimlik tar›m üzerine yaslayarak, Brezilya’n›n sanayileflmesinin bafl›n› çekti¤ini anlamaya çal›fl›rken dönüp
bakt›¤›m iki miras yat›yordu.
Bu süreçte, üç nokta göze çarpmaktad›r: Bunlardan birincisi, geçimlik tar›m›n iç sermaye birikimindeki iflleviyle ilgiliydi. Raul Prebisch ile
Furtado, bu konuda, geri sektörlerin geliflmenin önünde engel oldu¤u
düflüncesine varm›fllard› –ki bu, Arthur Lewis’in, fazla iflgücü koflullar›nda ücretlerin oluflumuna iliflkin de¤erlendirmesinde gördü¤ümüz türde
kuramlaflt›rmalarda hâlâ geçerli bir tezdi2. Tabii Brezilya ekonomisi 19.
yüzy›ldan bu yana, yaln›zca bir kez, dünyadaki baflka hiçbir kapitalist
ekonomide karfl›lafl›lmayan bir büyüme gerçeklefltirdi¤i için, bu görüfllerin hiçbir tarihsel temeli bulunmamaktad›r.3 Kahve ekonomisi üzerine
yap›lan çal›flmalar, onun ilk geniflleme çevriminin, sonradan, ‘ilkel birikim’ fleklinde olgunlaflm›fl fazenda sisteminin nimetlerinden yararlanan
ürün toplay›c›lar›n ihtiyaçlar›n› ucuza karfl›layarak onlar›n varl›klar›n›
sürdürme planlar›ndan yararland›¤›n› gösterdi. Bizzat Furtado, Kuzeydo¤u’daki ve Minas’taki geçimlik çiftçili¤i incerken, bu tür çiftçili¤in, birikimin oluflumunda ve pazar›n Sao Paolo’dan d›flar›ya do¤ru geniflleme2) Arthur Lewis, Theory of Economic Growth, Londra 1955; Raúl Prebisch, “El desarrollo económico de América Latina y algunos de sus principales problemas”, El Trimestre
Económico, cilt 16, no. 63, 1949. Bu CEPAL raporu, Adolfo Gurrieri’nin La obra de Prebisch en la CEPAL, Mexico 1982 adl› eserinde bulunabilir.
3) Bkz. Angus Maddison, Monitoring the World Economy 1820-1992, Paris 1995.
152
Francisco de Oliveira
sinde sahip oldu¤u ‘ifllev’i gördü. Ben de, o zaman, geri tar›m›n modern
tar›m› ve sanayileflmeyi finanse etti¤ini öne sürmüfltüm.
Bafll›ca befliklerinden biri Minas olan ça¤dafl Brezilya banka sisteminin do¤uflu, geçimlik biçimlerle sermayenin en geliflkin sektörleri aras›ndaki bu iliflkinin bir di¤er kan›t›n› sunar (bu konuyu, Marx’›n Fransa’da ‹ç Savafl’›nda bulabiliriz). Ben, geçimlik tar›m›n, yaln›zca kentlerdeki iflgücünün yeniden üretiminin maliyetini düflürmeye hizmet ederek sanayi sermayesinin birikimini kolaylaflt›rmakla kalmad›¤›n›, ayn›
zamanda, yeniden yat›r›ma dönüflemeyen ve gayr›menkul spekülasyonunda tüketilen bir art›k yaratt›¤›n› kaydetmifltim. Francisco Sá Jr’›n
ayn› dönemde yay›mlad›¤› deneme ise, bu süreci, Kuzeydo¤u’nun yerel
koflullar›nda araflt›rmaktayd›.4
Brezilya’daki kapitalist genifllemenin dayanak noktas› geçimlik tar›m, banka sistemi, sanayi sermayesinin finanse edilmesi ve kentlerdeki iflgücünün yeniden üretiminin ucuzlamas› aras›ndaki bu bir dizi düzenlemede yatar. Ancak bu sistem, ayd›nlat›c› önemine karfl›n, FurtadoCEPAL çizgisi taraf›ndan kavranamad›. Ben, geri tar›m› basit bir engel
olarak gören, kentlerin patlamal› geliflmesiyle marjinal bir fenomen gibi ilgilenen ve asgari ücretin yasallaflmas›n›n sermaye birikimiyle uzlaflmad›¤›n› varsayan kuramlara kesinlikle kat›lm›yorum. Öte yandan,
bunlar›n, Brezilya kapitalizminin genifllemesinin sa¤lam temelleri oldu¤unu da düflünmüyorum. Tersine, bu, Brezilya ekonomisinin, gelece¤in
birikimi önünde devasa bir engel oluflturan böylesi eflitsiz bir gelir da¤›l›m›na yol açan -dünkü ve bugünkü- güçsüzlü¤üdür.
Ben, kentteki gayri resmi etkinliklere kat›lan ‘yedek ordu’nun rolüne iliflkin bir aç›klamay› buradan hareketle ç›karm›flt›m. Zaman›m›z›n
ço¤u düflünürüne göre, bu ‘yedek ordu’ toplumsal fazlan›n tüketicilerinden ya da lümpen olmaktan baflka bir fley de¤il; bana göre ise bunlar,
kentli iflgücünün yeniden üretim maliyetini azaltma yollar›ndan biridir.
Fabrika iflçileri de dahil, yoksullar›n kendi evlerinin sahibi haline geldikleri gecekondular, bu paradoksu ifade ederler. Bu durumda, favelas’›n korkular› flöyle adland›rabilir: Söz konusu kesimler bu yolla, kendi yeniden üretimlerinin parasal maliyetini azalt›yorlar.
Burada söz konusu olan fley, hiç bir biçimde, Brezilya’daki kapitalist
genifllemenin k›rsal ve kentsel koflullar›na Darwinci bir uyarlanma ya da
4) “O desenvolvimento da agricultura nordestina e a função das atividades de subsistência”, Estudos CEBRAP, Ocak 1993.
Gagal› Memeli
153
kimi antropoloji türlerinin sahip oldu¤u bir “varl›¤›n› sürdürme stratejisi” de¤ildir. Bunlar, as›l olarak, tar›m sorununun çözülmez biçimleri ile
iflgücünün konumu; yeni bir kentli toplumsal s›n›f olarak proletaryan›n
devlete tabiyeti; tutucu ça¤dafllaflma olarak transformismo’nun ya da burjuva devrimsiz üretim devriminin apaç›k Brezilyal› olan biçimlerinin çeflitli ifadeleridir. CEPAL kuramlar›n›n düalizmi bir kez red edildi¤inde,
bizim gerili¤imizin ‘üretici’ karakteri ve onun kapitalist genifllemeye efllik eden vazgeçilmez rolü a盤a ç›kar. Böylece azgeliflmifllik, kapitalist
sisteme, onun periferisinde ortaya ç›km›fl sürekli bir ayk›r›l›k olarak görülebilir. Benjamin’in söyledi¤i gibi, ezilenler kendilerine ne oldu¤unu
biliyorlar. En son noktada, azgeliflmifllik, ezilenlerin ürünü bir ayk›r›l›kt›r: kentlerden ayr› olarak gecekondular, ticaretten ayr› olarak informel
çal›flma, kapitalistler aras› rekabetten ayr› olarak patrimonyalizm, özel
birikimden ayr› olarak devlet bask›s›. Buna ‘geç kapitalizmler’de rastlanan Keynesçi avant la lettre’i de dahil edebiliriz.5
E¤er, periferideki ‘adaletsizli¤in zenginli¤i’nden yararlanma yönünde
bir toplumsal irade söz konusu olsayd›, azgeliflmiflli¤in -kendi çeliflkileri
bir yana- bu tek koflulunun evrimci olmayan yoldan çözülmesi mümkün
olabilirdi. Brezilya’n›n her ça¤dafllaflma çevrimi taraf›ndan yeniden do¤rulanan uluslararas› iflbölümündeki yeri -Vargas ve Kubitschek dönemlerinde oldu¤u gibi- ‘aflamalar› atlamak’ için gerekli ça¤dafl teknik araçlar›
sa¤layabilir; sendikalar›n geliflmesi, ucuz iflgücünün mümkün k›ld›¤›
yüksek sömürü oranlar›na son verebilir; tar›m reformu, kentlerdeki ‘yedek ordu’ya set çekmekle kalmaz, patrimonyal gücü de ortadan kald›rabilirdi. Ancak, bu çözümün yar›s› ortada yoktu: Böylesi bir kurtulufl, ulusal burjuvazinin paylaflt›¤› bir hedef de¤ildi. Tersine, baflta en yeni üretim
sektörleri olmak üzere, sanayinin giderek uluslararas›laflmas› sonucunda
güçsüzleflmifl olan burjuvazi, ezilen s›n›flarla ittifaka s›rt›n› döndü.6 Latin
Amerika ülkelerinin ço¤unda di¤erlerinin izledi¤i 1964 darbesi, o zaman
mümkün olan ihtimalleri tamamen ortadan kald›rd›.
5) Bkz. José Luis Fiori, Estados e Moedas no Desenvolvimento das Nações, Petrópolis
1999’un özellikle ikinci bölümü.
6) Fernando Henrique Cardoso, Empresário Industrial e Desenvolvimento Econômico, São
Paulo 1964’te,ulusal sanayi burjuvazisinin uluslararas› sermayeyle ittifak kurmay› tercih
etti¤ini fark etti. Bu, flimdi Planalto’nun eski baflkan› ve sürekli yönetim kurulu üyesi
olan bu eski sosyal bilimcinin belki de en iyi akademik çal›flmas›d›r. Roberto Schwarz,
Cardoso’nun, baflkanl›¤› s›ras›nda bu kitab›n sonuçlar›n› yerine getirdi¤ini savunur: Bir
ulusal projeden vazgeçmifl olan yerel burjuvazi, tereddütsüz biçimde, ülkeyi küresel kapitalizme uyarlamay› tercih etmifltir.
154
Francisco de Oliveira
1964-1984 aras›nda hüküm süren uzun askeri diktatörlük, kesinlikle ‘Prusya tarz›’n› tercih etmekteydi: a¤›r siyasal bask›lar, sendikalar
üzerinde kat› denetim, yüksek düzeyde devlet müdahalesi, devlet sektörünün ekonomideki a¤›rl›¤›n›n -önceki dönemlerin milliyetçilerinin
hayal bile edemeyece¤i biçimde- artmas› ve yabanc› sermayeye aç›l›m ...
Bu, Antonio Barros de Castro’nun ifadesiyle, sanayileflme yönünde ‘zorunlu yürüyüfl’tü. Bu süreçte ne patrimonyalizmi ortadan kald›rma ne
de önceki güçler biçimlenmesinin ‘aflil topu¤u’ olan kapitalist genifllemenin iç finansman› sorununu çözme yönünde çaba harcand›. Bunun
yerine, ekonominin ve devletin finansallaflt›r›lmas›na kap›lar› açan d›fl
borçlanma çözüm haline geldi. Sonuçlar, önceki ‘Brezilya mucizesi’nin
bafl›n› çeken ayn› ekonomik çar Delfim Neto yönetimindeki son askeri
diktatörlük zaman›nda anlafl›ld›. Mucize bir iflçi olarak düflünülen Neto’nun tam bir sahtekâr oldu¤u apaç›k ortadayd›.
Gagal› Memelinin Anatomisi
Gagal› memeli neye benzer? Seyrek k›rsal nüfusu, iflgücü ve kimi kapitalizm-öncesi kal›nt›lar tafl›yan gagal› memeli, bir hayli kentleflmiflken,
güçlü bir tar›msal ticaret sektörüne de sahip. ‹kinci Sanayi Devrimi’nden
geçmifl oldukça geliflkin bir sanayi sektörü var ve flimdi küçük ad›mlarla Üçüncü -moleküler-dijital ya da biliflim- Devrimi yolunda ileriyor.
Onun hizmet sektörü, toplumun yüksek gelir ucunda -sofistike olmaktan çok tutumsuz biçimde genifllemifl de¤ilse bile- bir hayli çeflitlenmifl;
di¤er uçta ise yoksullar›n s›n›rl› harcamalar›na ba¤l› olarak afl›r› derecede ilkel durumda. Mali sektör, ekonominin finanse edilmesinden ve iç
borçlardan dolay›, bir ölçüde dumura u¤ram›flken, GSMH’n›n oldukça
yüksek bir bölümünü oluflturuyor: 1998 y›l›nda, Brezilya’da yüzde 9
olan bu oran -küreselleflmifl kapitalizmin mali merkezleri olan- ABD, Almanya ve Fransa’da yaln›zca yüzde 4, ‹ngiltere’de ise yüzde 6’yd›.7 Ekonomik olarak aktif nüfus içinde, k›r›n zaten küçük olan pay› giderek aza7) 1985-1991 dönemine iliflkin olarak, Brezilya için “IBGE, System of National Accounts’tan; di¤er ülkeler için ise Fernando Cardim de Carvalho’dan al›nan ortalama rakamlara, www.mre.gov.br. internet adresinden ulafl›labilir. Yine de Plano Real sonras› düflük
enflasyon dönemine iliflkin Brezilya kaynakl› rakamlar›n, mali sektörün üretimin hesaplar›n› çarp›tt›¤›n› ve çeflitli yöntemsel zorluklar sergiledi¤ini unutmayal›m. Bir karfl›laflt›rma yapabilmek için, 1993 y›l›nda, mali sektörün Brezilya GSMH’s›n›n yüzde 32,8’ini
oluflturdu¤u varsay›lm›flt›r.
Gagal› Memeli
155
l›rken, 1970’lerde doru¤a ç›kan sanayideki istihdam inifle geçmekte; hizmet sektöründeki ifllerde ise sürekli bir patlama yaflanmaktad›r. Bu, ‘evrim’i tümüyle ailesinin yolunu izleyen bir hayvan›n betimlemesidir. E¤er
o bir primat olsayd›, pratik olarak bir homo sapiens haline gelecekti.
Gagal› memeli, neredeyse otuz y›l önce demokratikleflti¤i için, bir
‘bilinç’le donat›lm›fl görünüyor. Oysa o, henüz bilgi, bilim ve teknoloji
üretebilmifl de¤il. Gagal› memeli, xylella fastidiosa’n›n genetik flifresini
çözerken gösterdi¤i gibi, biyogenetik alan›ndaki kimi ilerlemelerden
uzak olmasa da as›l olarak hâlâ kopyal›yor.8 Umar›z birgün kendini
klonlamaya karar vermez. Peki bu ‘evrim’de eksik olan ne? Bu sorunun
cevab›, onun dolafl›m sisteminde yat›yor: Borçlar›n GSMH içindeki yüksek pay›, ekonominin d›flar›dan para sa¤lanmadan ifllemeyece¤ini göstermektedir. Bu pay, korkutucu derecede büyümüfl; toplam yabanc›
borçlar›n GSMH içindeki pay›, 2001 y›l›nda, yüzde 41 gibi tehlikeli bir
düzeye yükselmifl; faiz ödemeleri ise GSMH’n›n yüzde 9,1’ine ulaflm›flt›. Kapitalist dünyada, buna benzer çok az ülke bulunuyor. Belki bu
oran ABD’ndeki kadar yüksek de¤il ama arada belirleyici bir fark var:
Uluslararas› düzeyde dolaflan ve yeniden ABD’ye dönen hayati s›v›,
ABD’nin bizzat tedavüle sürdü¤ü, kendi kan› olan Dolar’d›r. Bu bak›fl
aç›s›yla yaklafl›ld›¤›nda, ‘evrim’ geriye do¤ru ifllemifltir: Art›k karfl› karfl›ya oldu¤umuz fley azgeliflmifllik de¤il; en fazlas›ndan, borç ödeme maliyetinin -yani, faiz ödemeleri art› temel tüketimin- ülkenin toplam
ihracat›ndan karfl›land›¤› 1930 krizi öncesine benzeyen durumdur.9 Ancak, arada köklü bir farkl›l›k bulunuyor: 1930 öncesinde, kahve, Brezilya ekonomisinin tamam›n› oluflturuyordu; flimdi söz konusu olan ise
ayn› parasal olarak tabi konuma dönmekle birlikte, sanayileflmifl bir ülkedir.10 Bu d›fla ba¤›ml›l›k, d›flar›dan spekülatif sermaye girifliyle enjek8) Mariluce Moura, “O novo produto brasileiro”, Pesquisa FAPESP no. 55, Temmuz
2000. Xylella fastidiosa, Bir dizi bitkiye zarar veren, özellikle portakal ve kahve a¤açlar›n› etkileyen bir bakteri.
9) Bkz. Anibal Villanova Villela ve Wilson Suzigan, Política do Governo e Crescimento da
Economia Brasileira, 1889-1945, Rio de Janeiro 1973. Savafl aras› krizin afl›r› fliddeti üzerine yazd›¤›m bir denemede, onlar›n araflt›rmalar›na özellikle gönderme yapm›flt›m. “A
Emergência do Modo de Produção de Mercadorias: uma interpretação teórica da economia da República Velha no Brasil”, Boris Fausto, ed., História Geral da Civilização Brasileira, vol. III: O Brasil Republicano, São Paulo 1975.
10) 2002 y›l›n›n son çeyre¤i ile 2003 Mart› aras›nda, Brezilya’n›n ihracat›n› finanse eden
d›fl krediler kesildi ve real de¤erinin yüzde 30’unu yitirdi. PT hükümetine iliflkin siyasal
kayg›lar› ortadan kalkt›¤›nda, bu fonlar yeniden akmaya bafllad› ve döviz kuru sa¤lamlaflt›. Korkutucu biçimde buharlaflma düzeyine sahip böylesi bir mali ba¤›ml›l›ktan kurtulmak (geri dönmek), flimdi, pratik olarak mümkün de¤il.
156
Francisco de Oliveira
te edilmifl yerli likiditenin emilme mekanizmas› olarak, ayn› flekilde ürkütücü bir de iç borç yükü oluflturmufltur. Ancak bu, ayn› zamanda, gelecekteki üretime iliflkin bir avantajd›r. Zira, iç ve d›fl borçlar›n toplam›
y›ll›k GSMH’y› üretmek için gerekli miktar› oluflturdu¤undan, Brezilya,
bu borcun karfl›l›¤›n› artt›rmak zorundad›r. Ekonominin finansallaflmas› kendini tekrarlayan bir süreç haline gelmifltir.
Virtüel Eme¤e Boyun E¤dirme
Azgeliflmifl geçmiflte, ‘informel’ çal›flma -bana göre, yetersiz toplam
birikim ile sanayileflme tercihini birlefltirerek- ücret iliflkilerinin formallefltirilmesine geçifl olarak düflünülebilirdi, ki 1970’lerin sonlar›nda bunun belirtileri görülmekteydi.11 Teorik kavramlarla söylersek, de¤erin
bu yan›n›n bir biçimiydi: kapitalizm öncesi bir yedek emek ordusu olmaktan çok, kentlere olan göç eliyle oluflturulmufl gerçek iflgücü, sanayileflme sürecindeki kentlere hizmet sunmakta kullan›lm›flt›.
Moleküler-dijital devrim ile sermayenin küreselleflmesinin bir bileflimi eliyle boyun e¤dirilmifl olan eme¤in üretkenli¤i, soyut eme¤in genelleflmesine do¤ru parende atm›flt›r. Canl› eme¤in tüketimi, kendi ikili oluflumu -somut biçimler ve soyut ‘öz’- içinde, tamgün çal›flma ile
üretken süreli çal›flma aras›ndaki gözenekli s›n›rda her zaman bir engelle karfl›laflm›flt›r. Eme¤in üretkenli¤inde tam büyüme, sermayenin bu
iki nicelik aras›ndaki mesafeyi kapatma mücadelesi içinde gerçekleflir.
‹deal olan, tamgün çal›flmay› ödenmemifl eme¤e dönüfltürmektir –ki
buna yaln›zca büyü yoluyla ulafl›labilir. Burada, mutlak ve göreli art›
de¤er âdeta kaynafl›r: de¤er, sermaye, iflçiden ihtiyaç duydu¤unda yararland›¤› için mutlak; bu yaln›zca s›n›rs›z bir üretkenlik sayesinde
mümkün olaca¤› için ise görelidir.
Burada bir çeliflki bulunuyor: Göreli art› de¤eri -artt›rman›n- yolunun karfl›l›¤› ödenmemifl emek oran›nda bir art›fltan geçmesi gerekirken,
gerçeklik bunun tersidir. Daha do¤rusu, eme¤in üretkenli¤indeki art›fllar, çal›fl›lmayan aral›klar›n ortadan kalkmas› ve bütün çal›flma süresinin
üretim zaman› haline gelmesi demektir. Eme¤in toplumsal iflbölümündeki bu k›r›lman›n en keskin biçimde yafland›¤› alan, hizmet sektörüdür.
Bu alanda, bir tür ‘soyut virtüel emek’ oluflturulmufl durumdad›r. Onun
11) Bkz. Elson Luciano Silva Pires, Metamorfoses e Regulação: O Mercado de Trabalho do
Brasil nos Anos Oitenta, doktora tezi, Sociology Bölümü, University of São Paulo 1995.
Gagal› Memeli
157
‘yabanc›l’ (egzotik) biçimlerine, çal›flman›n dinlenme, e¤lence, iflçiler ve
tüketiciler aras› etkinlikler biçiminde ortaya ç›kt›¤› yerlerde; al›flverifl
merkezlerinde rastlayabiliriz. Ancak soyut virtüel eme¤in as›l ikametgâh› biliflim alan›d›r. Ayn› zamanda, çal›flman›n en a¤›r ve en ilkel biçimleri ona mekân oluflturur. Soyut virtüel eme¤in biçimi, tamgün çal›flmaya denk, yeri ve zaman› olmayan bir hayaldir. Düflünün ki birisi, evinde
oturmufl, bilgisayar vas›tas›yla önceden banka memuruna düflen ifli yaparak, banka hesab›na ulafl›yor. Peki, bu ne tür bir emektir? Burada, formel ya da informel konseptlerin hiçbir aç›klay›c› gücü bulunmaz.
Bu aç›dan azgeliflmifllik, karfl›m›za, tersyüz edilmifl bir evrim olarak
ç›kacakt›r. Sermaye mallar› üreticilerine karfl› hammadde üreticilerini
oluflturan iflbölümüne kat›lan egemen s›n›flar, iflbölümünün, kendi egemenliklerini sürdürecekleri içsel bir biçimini tercih ettiler. Onu ay›rt
eden fley, flanstan çok ‘bilinç’ti. Böylece, kap›lar dönüflüme aç›k olmay›
sürdürdü. Bugün, gagal› memeli, seçme yetene¤ini yitirmifl; böylece, evrimi de güdükleflmifltir. Teknoloji ekonomisine iliflkin evrimci, neoSchumpeterci literatür, teknik geliflmenin sürekli ilerledi¤ini; bu yolla,
önceki bilimsel birikime ba¤l› oldu¤unu öne sürer.12 ‹kinci Sanayi Devrimi sürecinde, oldukça yayg›n olan bilgi üzerine kurulan teknik ilerleme, ülkelerin onu kendine mal ederek aniden ‘ileri s›çrama’lar yapmas›na imkân tan›yordu. Yeni türde bilimsel bilgiye ise yenilik marketinin
raflar›nda ulafl›lam›yor; tersine, o, patent dosyalar› içinde kilitlenmifl durumda. O ayn› zamanda, Derrida’n›n belirtti¤i gibi, diledi¤ince kullan›lamaz (dönüfltürülemez –çev.) ve k›sa ömürlüdür. Bu diledi¤ince kullan›lamama, k›sa ömürlülük ve sürekli ilerleme bileflimi, artç› bilimselteknik bilgi düzeyinde olmay› sürdüren ekonomilerin ve toplumlar›n
yolunu kapat›r. Gelece¤in bilgi üretiminin yeni bir yasas›n›n belirtisi de¤il; Brezilyal› araflt›rmac›lar›n özel bir bölmedeki (laboratuvar –çev.) becerilerinin gösterisi olan Xylella fastidiosa’n›n flifresinin çözülmesi, yerel
gurura eklenmifl bir süsten daha fazla bir anlam tafl›yacak gibi görülüyor.
Eriflilmez Matris
Moleküler-dijital devrim, bilim ile teknoloji aras›ndaki s›n›rlar› ortadan kald›r›r; bu ikisi, tek bir süreç eliyle biçimlenir. Bilim, imalat tekno12) Bkz. Carlos Eduardo Fernandez da Silveira, Desenvolvimento tecnológico no Brasil:
Autonomia e dependência num país industrializado periférico, doktora tezi, University of
Campinas, 2001.
158
Francisco de Oliveira
lojisi taraf›ndan üretilirken, bunun tersi de geçerlidir. Bu onlar› üreten
bilimden -tam da yedek dayanaklar gibi- ayr›lm›fl olan teknolojik ürünlerin kullan›ma aç›k olmad›¤›na iflaret eder: Bilimsel bilgi, uygun teknolojiye sahip olmaks›z›n üretilemez. Atom ve hidrojen bombalar›n›n ve
bunlara denk düflen nükleer enerjinin üretimi -birlefltirme (füzyon) henüz baflar›yla tamamlanmam›fl olsa bile- iptalin ya da yerini baflkas›na b›rakman›n mümkün oldu¤unu gösterdi. Moleküler-dijital devrim onlar
aras›ndaki engeli -bilgisayar deyimini kullan›rsak- tamamen silmektedir.
Saf teknolojik ürünlerden arta kalan fleyler, yaln›zca tüketim mallar›d›r.
Bu, sermaye birikimi aç›s›ndan oldukça önemlidir. ‹lk ve en yal›n
olan fley, çevresel -flimdi ulus alt›- sistemlerin ya da ülkelerin, bu diledi¤ince kullan›lamayan (dönüfltürülemeyen –çev.) mallar› üreten bilimsel-teknolojik matrisleri de¤il, yaln›zca kendilerini kopyalayabilmeleridir. Sonuç, zamana karfl› sonu gelmez bir yar›flt›r. Bu sürecin ikinci
ve daha az belirgin olan ürünü, diledi¤ince kullan›lamayan (dönüfltürülemeyen –çev.) tüketim mallar›n›n kopyalanmas›yla sa¤lanan birikimin
h›zla eskimesi ve -‹kinci Sanayi Devrimi’nden farkl› olarak- ard›nda hiç
bir fley b›rakmamas›d›r. Yeni matris, yerli güçlerin birikim kapasitesinin her zaman çok ötesinde ve d›flar›ya finansal ba¤›ml›l›k mekanizmas›n› güçlendiren bir yat›r›m düzeyini gerektirir. Fakat arzu edilen sonuçlara hiçbir zaman ulafl›lamaz: Büyüme oranlar› gibi, GSMH içindeki
yat›r›m katsay›s›yla ölçülen birikim oran› da azal›r. CEPAL kuramc›lar›n›n s›kça kulland›¤› kavramlarla söylersek, üretim-sermaye oran› de¤er kaybeder; azalan üretimi sürdürmek için giderek daha fazla sermaye gerekir.13 Küreselleflme, emek üretkenli¤ini -tam da moleküler-dijital teknik formlar›n bölünebilir do¤as›ndan dolay›- sermaye birikimine
yol açmadan artt›rd›¤› için, gelirler, bu çeliflkiyi yo¤unlaflt›rarak, flafl›rt›c› biçimde eflitsiz olmaya devam eder. Bir baflka örnek verirsek. Stadyum girifllerindeki içecek sat›c›lar›n›n üretkenli¤i rahatlat›c› içecek üre13) Brezilya’n›n kendi dijital televizyon setlerini üretmesi ya da uluslararas› alanda ulafl›labilir baflka fleyleri kopyalamas› flimdi tart›fl›l›yor. Çin ile bilimsel-teknik iflbirli¤ine gidilmesi ise di¤er bir seçenek olabilirdi. PT’nin Hazine Bakan› Antonio Palocci, Brezilya
pazar›n›n küçüklü¤ünden ve DTÖ’nün gözetimindeki patent sisteminden hareketle, bu
iflin, milyarlarca real’lik yat›r›m›n geri dönmeme tehlikesine de¤meyece¤ini düflünüyor.
Ona göre, Brazilya yap›m› dijital televizyonlar›n ihrac› yönündeki her çaba, tehlikeli bir
kuruntu olacakt›r. Benzer bir ikilem, renkli televizyonlar konusunda ortaya ç›km›fl ve
Palm-M ile NTSC modellerinin; yani, dönüfltürülemez kopyalar›n benimsenmesiyle çözülmüfltü. Özgün bir model yaratma konusunda hiçbir bilimsel-teknik çaba harcanmam›fl, yaln›zca var olan örnekler benimsenmiflti.
Gagal› Memeli
159
ticileriyle da¤›t›c›lar›n›n ‘an›nda’ stoklamas›yla artm›fl; ancak, sat›c›lar›n
bu ticari de¤eri gerçeklefltirmede kulland›¤› emek daha da ilkel hale gelmifltir. Burada, moleküler-dijital birikim, emek gücünün en kaba kullan›m›yla el ele yürümektedir.
Periferinin Açmazlar›
Diledi¤ince kullanamaman›n (dönüfltürememenin –çev.) ve k›sa
ömürlülü¤ün üstesinden gelmek için, bilimsel ve teknik araflt›rmalar
alan›nda devasa bir çaba harcamak, teknik ilerlemede ön s›ralara s›çramak için GSMH içinde araflt›rma-gelifltirmeye ayr›lan pay› ikiye katlamak gerekir. Carlos Fernandez da Silveira’ya göre, araflt›rma-gelifltirmeye ayr›lan paran›n Brezilya’n›n 1997 y›l› GSMH’s› içindeki pay› yüzde
1,5’ten azd›. Bu oran› h›zla artt›rmak için ihtiyaç duyulan sermaye birikimi, yaln›zca, yat›r›m oran›n›n GSMH içindeki pay›n› uzun vadede artt›rmak anlam›na gelmez (1999’da yüzde 18 dolay›ndayd›); herfleyden
önce, yat›r›m bileflimini, araflt›rma-gelifltirmenin pay›n› daha da artt›racak biçimde de¤ifltirmeyi de gerektirir.14 Geçmiflte, ulusal ekonomik alt
sistemlerin, ola¤anüstü siyasal bask› ve -tüketim mallar› üretimine
önem verilmeyen- afl›r› tutumlu (s›k›) uygulamalar pahas›na, bu tür bir
baflar›y› elde etti¤i tarihsel dönemler olmufltu. Örne¤in, Japonya’da, insanlar tasarrufa öylesine al›flk›n hale geldi ki ülke -bugün- yat›r›ma dönüflmeyen devasa bir mevduat fazlas›na sahiptir; üretimi Çin’e kaym›fl
olan elektronik mallar›n tüketimi bile Japonlar›n gelirini ememiyor.
Sovyetler Birli¤i’ne gelince, tüketim mallar› üretiminin tümüyle bir tarafa b›rak›lmas›, Sovyet tar›m›n› -bugün yayg›n bir açl›¤a yol açacak biçimde- sakatlad›. Burada, ‹kinci Sanayi Devrimi’nin sermaye birikimine
iliflkin teknik biçimlerin ola¤anüstü avantajlar sa¤lad›¤›n›; ancak bunlar›n, sahip olduklar› tipik bölünemezlikten dolay›, geçim mallar› üretiminde kullan›lamad›¤›n› görüyoruz: Metalürji donan›m› ekmek yapamaz.15 Çeliflkili görünen fley, ‹kinci Sanayi Devrimi’nin kurgusu içinde
14) Bu veri, Revista BNDES, Haziran 2001’den al›nd›.
15) 1950’lerin teorik tart›flmalar›nda, Sovyetler Birli¤i taraf››ndan benimsenen ‘model’ Maurice Dobb ile Nicholas Kaldor’un savundu¤u gibi- sermaye mallar› ekonomik geliflmeye yol açt›¤› için, avantajl› gibi görünüyordu. Ancak bu teorik özen ‹kinci Sanayi Devrimi’nin, Sovyet deneyimini sonuçta darbo¤aza sokan teknik biçimlerinin bölünemezli¤ine yol açmad›. Keynesçi denklemde, P = C + S ya da I’dir. Bu, Sovyetler’le ilgili olarak,
an›lan model, Befl Y›ll›k Planlar’›n ilk döneminde flafl›rt›c› büyüme oranlar›na yol açm›fl
da olsa, tüketimin zarara u¤ramamas›n›n mümkün olmad›¤› anlam›na gelir.
160
Francisco de Oliveira
sermaye birikiminin, bizzat bu kurgular›n bölünemezli¤ine ra¤men,
ulafl›labilir bilimsel-teknik bilgiyi kullanarak ilerleyebilmesi; moleküler-dijital devrimde ise bu kurgular bölünebilirken, bilimsel-teknik bilginin kendisinin, bilim ve geliflmenin bütünlü¤ünden kopart›lamaz bir
nitelik tafl›mas›d›r.
Brezilya’n›n durumu tümüyle farkl›d›r. Burada, Kubitschek yönetimindeki en baflar›l› y›llarda bile, yat›r›mlar››n GSML içindeki pay›, hiçbir zaman yüzde 22’yi aflmad›. Askeri diktatörlük, bu oran› artt›rmak
için d›fl kaynaklara baflvurdu; zorunlu büyümenin lokomotifi haline gelen ve mali ba¤›ml›l›¤a yol açan devasa bir borç yaratt›. Ancak, artan birikimin sürekli olmas› gerekti¤inden, yüksek yat›r›m oranlar› uzun süre korunamad›¤›nda, bir ‘yar›n’ yoktur. Öyle görünüyor ki afl›r› derecede eflitsiz gelir da¤›l›m›n›n berbat, baya¤› sonuçlar›n›n üstesinden gelebilmek için, flimdi bir ‘s›f›r açl›k’ program› oluflturmufl olan bu ülkeye
yard›m edecek hiçbir fley bulunmuyor.
Emek -yani, soyut virtüel emek- üretkenli¤indeki flafl›rt›c› art›fl›n etkileri, periferiye ulaflt›¤›nda tamamen y›k›c› olmaktad›r. Sanayileflmenin yaratt›¤› devasa informel emek yede¤inin avantajlar›ndan yararlanan moleküler-dijital birikim, kimi küçük Fordist bölümleri hariç,
eme¤in somut-soyut biçimlerini tümüyle ortadan kald›rmaya gerek
duymad›. Art› de¤ere el konulmas›, tam sömürünün önünde önceki dönemde varolan engellerden herhangi birinin direnifli ve engellemesi olmadan baflar›labildi.
1980’lerde, ücret iliflkilerinin resmilefltirilmesi yönündeki e¤ilim bir
kesintiye u¤ram›fl; uygun olmayan biçimde ‘informel’ olarak adland›r›lan çal›flma yayg›nlaflm›flt›. Üretken yeniden yap›lanma denilen sürecin
ürünü, ücret iliflkilerinin, Robert Castel’in tan›mlamas›yla ‘çözülmesi’
ya da y›k›lmas› oldu.16 Bu süreç, ekonominin bütün sektörlerinde ve her
düzeyde gözlenebilirdi. Sözleflmeli ve esnek çal›flma; iflsizlik oranlar›n›n
Sao Paolo eyaletinde yüzde 30’a, Salvador’da yüzde 25’e varmas›; kavflaklarda neredeyse herfleyi satan, arabalar›n ön camlar›n› hem temizleyen hem de kirleten gençlerin geçici/düzensiz ifl gruplar› ve her yere yay›lm›fl iflportaclar, vb. São Paulo’da, bankerlerle onlar›n memurlar›n›n
geleneksel çevresi olan Quinze ve Boa Vista caddeleri her türden hurdayla kaplanm›fl durumda. Güzel ve çarp›c› biçimde ayd›nlat›lm›fl Bele16) Robert Castel, As Metamorfoses da Questão Social, Petrópolis 1998.
Gagal› Memeli
161
diye Tiyatrosu’nun, kaliteli tüketim mallar›n›n her türden berbat kopyalar›n›n sat›ld›¤› bir pazar haline gelen çevresi, y›k›m halindeki toplumun dram›n› sergiliyor. Binlerce Coca-Cola, Guaraná, bira ve maden
suyu sat›c›s›, haftada iki gün stadyum girifllerine üflüflüyor. Bizler, teorik olarak flaflk›nl›ktan donakalm›fl durumday›z: Bu, soyut virtüel
emektir. ‘Kitaplar’daki eski güzel çal›flman›n, ticaret canland›¤›nda geri
gelece¤ine inanmay› sürdüren yobaz programlar, bu iflgücüne nitelik
kazand›rarak onu ‘e¤itme’ye çal›fl›yor (onlar, gerçekte, has›r bir sepeti
su doldurmaya çal›flarak, ak›nt›ya kürek çekiyorlar).17 Oysa do¤ru olan,
bunun tam tersidir: Yeniden toparlanma ortaya ç›ksa bile, o, kesintili ve
öngörülemez bir süre için söz konusu olacakt›r. Her baflar›l› büyüme
döneminde, soyut virtüel emek daha da yerleflik hale gelecektir.
Uzun bir dönem süren etkileyici büyüme oranlar›na karfl›n, gagal›
memeli, yerküredeki -do¤rusunu söylemek gerekirse, Afrika’n›n kapitalist olarak bile görülemeyecek en yoksul ekonomileri de dahil- en eflitsiz kapitalist toplumlardan biridir. ‹nsan›n, Frans›z inceli¤iyle, et pour
cause diyesi geliyor. Bu çeliflkinin en aç›k belirleyicileri, d›fla ba¤›ml›l›k
ile eme¤in bast›r›lm›fll›¤› aras›ndaki kombinasyonda yat›yor. Eme¤in
bast›r›lm›fl konumu, daha önce, genifllemeyi finanse eden bir birikim
biçimini -azgeliflmiflli¤i- desteklemiflti, ama onun d›fla ba¤›ml›l›kla birleflmesi, yaln›zca, bir k›s›r döngü içinde tüketimi kopyalayabilen bir iç
pazar oluflturmaktad›r.
Moleküler-dijital devrim, bir kez, sermaye birikiminin bafll›ca teknik biçimi haline geldi¤inde, pazar, afl›r› birikimden kaynaklanan gerçekleflme krizlerine yol açmaks›z›n bölünebilir. Bunlar, yaln›zca, zenginli¤in h›zla (belirli ellerde –çev.) yo¤unlaflmas› yavafllad›¤›nda mümkündür. Kitlesel tüketime gelince; bütün iyi niyetli elefltirilere karfl›n,
ortada bir gerçekleflme krizi yoktur: dijital s›n›rlama, gelir da¤›l›m›ndaki flafl›rt›c› çarp›kl›k cehennemine girme yetene¤ine tümüyle sahiptir.
Afl›r› birikim krizleri, yaln›zca, özellefltirme sonras› bugünkü telekomünikasyon sektöründe oldu¤u gibi, oligopol rekabetin sorunlar› olarak
ortaya ç›karlar. Orada, en tatl› ganimetler için açgözlü biçimde ya¤mac› bir mücadele içinde olan küresel telekom devleri, yaln›zca yoksulla17) Bütün bu ‘yeniden nitelik kazand›rma’ kurslar›nda, iflçilere bilgisayar kullanmaya
iliflkin kimi bilgiler ö¤retildi; bu yeni çok yönlü iflçi Tanr›’ya yap›lm›fl bir duan›n karfl›l›¤›yd›. Elbette, bundan daha trajik bir fley düflünülemezdi. Zira onlara diledi¤ince kullanamaman›n (dönüfltürememenin –çev.) temelleri ö¤retiliyordu.
162
Francisco de Oliveira
r›n yoksullu¤undan kaynaklanan engellere karfl› koymak için uydu iletiflim sistemleri kuruyor, cep telefonu fiyatlar›n› düflürüyor ve ithalat›
artt›r›yorlar. Art›k, moleküler-dijital devrimin bütün ürünleri, düflünsel
olarak, en alt gelir gruplar›na, sürekli tüketici ve favelas çat›lar›n›n tan›k oldu¤u gibi, barakalar›n üzerinde -normal ya da çanak- anten ormanlar› biçiminde ulaflabiliyor. Frankfurt Okulu’nun deyifliyle, tüketimi, toplumun en yoksul kesimlerine iletme yetene¤inin, bir bafl›na en
güçlü toplumsal uyuflturucu oldu¤u söylenebilir. Bana göre, gelir da¤›l›m›n› onun belirleyicisi olarak görmekten çok, ya¤mac› tüketim biçimlerine afl›r› vurgu yapm›fl da olsa, Celso Furtado, bizi bu geliflme konusunda uyarm›flt›. Furtado’nun küçük ama son derece de¤erli son kitab›,
onun uyar› ve ö¤ütlerini daha iyi formüle etmektedir.18
Yeni Bir S›n›f›n Ortaya Ç›kmas›
‹flçi s›n›f›n›n örgütleri, kural olarak, refah devletinin yarat›lmas›yla ortak güç edinmede emek için vektör haline gelen ücret iliflkilerinin yay›lmas›yla- Avrupa’daki ulusal alt sistemlerde yapt›¤› gibi, bizim eflitsiz
gelir da¤›l›m›m›z› da elbette dönüfltürebilirdi. Bu durum gerçekte,
1970’lerde bir noktaya kadar ortaya ç›km›flt›. 1964 askeri darbesi, iflçi örgütlerinin art›k bir ‘aktarma kay›fl›’ -buna sosyal bilim literatüründe ‘popülist’ egemenlik deniyor- olmaktan ç›kt›¤›n›n iflaretleriyle süslenmiflti.19
1970’lerin, ‹flçi Partisi’nin de büyük ölçüde ürünü oldu¤u büyük sendikal
hareketlerinin ortaya ç›kmas›, ‘Avrupa yolu’nun izlenebilece¤inin belirtisi olarak görüldü.20 Ücretlerin ulusal gelir içindeki pay› artt›; taleplerin
evrenselleflen mant›¤›n›, banka, otomotiv ve petrol sektörlerinde ücretli
18) Bkz. s›ras›yla: Subdesenvolvimento e estagnação na América Latina, Rio de Janeiro
1966; Análise do ‘Modelo’ Brasileiro, Rio de Janeiro 1972 ve Em busca de novo modelo: reflexões sobre a crise contemporânea, São Paulo 2002.
19) fiimdi, Latin Amerika’da iflçi s›n›f›n›n pasifizmi üzerinde baflar›l› olan bu popülizmi
faflizan bir form olarak gören bu literatür yeniden de¤erlendiriliyor. Bkz. Alexandre Fortes’in “Trabalhismo e Populismo: Novos Contornos de um Velho Debate”i (yay›mlanmad›)” ile Jorge Ferreira’n›n O Populismo e sua História. Debate e Crítica, Rio de Janeiro
2001.
20) ‘Gerçek’ sendika hareketi tan›mlamas›, Amerikan çizgisinde iflleyen büyük sendikalara diktatörlük eliyle yerlefltirilen yardakç›lara karfl›t oldu¤u için, ortada bir çeliflki vard›. ‹flletme düzeyindeki görüflmeler, iflverenler, baflta São Bernardo’nun sanayi bölgesindeki hareketin bafl›n› çeken otomobil sektörü olmak üzere, büyük çok uluslular oldu¤u
için baflka yerlere yay›ld›. Metalúrgicos de São Paulo, bunun klasik örne¤iydi. D›fl borç
krizi ve -buna ba¤l› olarak- üreticilerin yüksek maliyetleri tüketicilere yans›tamamas›,
bu Amerikan tarz› sendikac›l›¤› Avrupa tipi sendikac›l›¤a yaklaflt›rd›.
Gagal› Memeli
163
çal›flma ile onun uzant›lar› olan sosyal güvenli¤i ve çeflitli dolayl› yararlar› geniflletmeye koyulmufl gibi görünen ‘gerçek’ sendikalar izledi. Genifl
emekli fonlar›na yol açan bu sürecin bafl›n› devlet iflletmeleri çekiyordu;
petrol iflçileri ise mal üretimine kat›lm›fl ‘kamu görevlileri’ydi.
Bu hareket 1980’lerde durdu; ard›ndan da gerilemeye bafllad›. Üretimin yeniden yap›lanmas›, soyut virtüel çal›flma ve siyasal ‘zor’ ile afl›nan
emek, art›k herhangi bir toplumsal ‘güç’e sahip de¤ildi. Ekonominin
maddi-teknik temellerindeki kaymalar›n s›n›fsal biçimlenmeye yans›mamas› zordu. E¤er Edward Thompson, bir iflçinin yaln›zca üretim sürecindeki konumundan ibaret olmad›¤›n›, bu konum ortadan kalkt›¤›nda da iflçi olmay› sürdürdü¤ünü vurgularken hakl› idiyse, ortada iflçi
kalmazd›. S›n›fsal temsil temellerini yitirdi, onun üzerine kurulu siyasal güç solmaya bafllad›. Bu tür bir yitim, Brezilya’n›n özgün koflullar›nda, son derece önemlidir. Bugün, Brezilya’n›n uzun ‘pasif yol’unda bir
kopufl görülmemekle birlikte, bu ülke art›k azgeliflmifl de de¤ildir.
Öte yandan, s›n›fsal yap› da güdükleflmifl ya da biçim de¤ifltirmifl durumda. Eski proletaryan›n üst tabakalar›, bir ölçüde, Robert Reich’›n
‘sembolik çözümleyici’leri haline geldiler.21 Onlar, eski devlet iflletmelerinde oluflturulmufl; en güçlüsü, devlet bankas› Banco do Brasil çal›flanlar›n›n fonu Previ olan emekli fonlar›n›n yöneticileridir. Bu tabaka, iflçi
temsilcileri olarak, Ulusal Ekonomik ve Toplumsal Kalk›nma Bankas›
(BNDES) gibi anahtar konumdaki mali kurumlar›n yönetim kurullar›nda bulunuyor. Bu fonlar›, Brezilya’n›n, as›l olarak devlet iflletmelerinde
örgütlenmifl olan son refah canlanmas› üretti. 1988 Anayasas›, flimdi ülkedeki en genifl uzun süreli sermaye kayna¤› olan ve as›l olarak BNDES
dolay›m›yla iflleyen ‹flçi Yard›m Fonu’nu (FAT) kurdu.22 Bu toplumsallaflt›rma hayali, Robert Kurz’un ‘parasal özneler’ dedi¤i fleyi üretmiflti.23
fiimdi, an›lan görevlere t›rmanan iflçilerin ifllevi, iflsizli¤i yaratan üretimin yeniden yap›lanmas›n› finanse eden bu fonlar› kârl› k›lmakt›r.
Art›k, devlet sektöründeki bu örneklerin ard›ndan, özel sektör sendikalar› da kendi emeklilik fonlar›n› örgütlüyorlar. Bu, ironik biçimde,
tam da Força Sindical’in, o zamanlar ulusal nitelikte olan çelik sanayin21) Bkz. The Work of Nations, New York 1992.
22) FAT fonlar›n›n BNDES’in varl›klar› içindeki pay›, 1989’ta yüzde 2 iken, 1999’da yüzde 40’a yükseldi. Bkz. Relatório de Atividades do BNDES de 1994 a 1999. Buna karfl›l›k,
BNDES harcamalar›n›n Gayrisafi Sabit Sermaye Oluflumu; yani, toplam yat›r›mlar içindeki pay› 1990, 1998 ve 1999 y›llar›nda, s›ras›yla, yüzde 3,25’ten 6,26 ve 5,93 olarak dalgaland›. Bkz. Revista BNDES, June 2001.
23) Os Últimos Combates, Petrópolis 1999.
164
Francisco de Oliveira
de (Siderúrgica Nacional) CUT’a (Central Única dos Trabalhadores)
ba¤l› sendikay›, iflletmenin özellefltirilmesini finanse etmek için bir yat›r›mc›lar kulübü kurarak yenilgiye u¤rat›rken yapt›¤› fleydir.24 Sonradan hiç kimse iflçilerin ortadan kaybolan ya da flimdi bu sanayii denetim alt›nda tutan Vicunha grubu taraf›ndan artt›r›lan paylar›na (hisse
senetlerine) ne oldu¤unu sormad›. PT ile PSDB aras›ndaki son pragmatik yak›nlaflmay› ve Cordoso’nun program›n› uygulay›p onu radikallefltiren Lula hükümetinin mevcut çeliflkili konumunu aç›klayan fley iflte
budur. “Bu bir hata de¤il; bankerler gibi davranan teknisyenler ve entellektüeller -PSDB’nin çekirde¤i- ile emeklilik fonlar›n›n yöneticisi haline gelmifl iflçiler -PT’nin çekirde¤i-25 üzerinde yükselen, tümüyle yeni
bir toplumsal tabakan›n ifadesidir. Onlar›n ortak noktas›, kamu fonlar›na ulaflma yollar› üzerindeki denetim ile mali alan›n bilgisine içeriden
sahip olmalar›d›r.26
Bu s›n›f›n, küreselleflmifl kapitalizmin çevresinde oluflumunu daha
yak›ndan incelemek gerek (Reich’›n teorileri, as›l olarak sistemin dinamik merkezindeki olgularla ilgilenir). Bu yaln›zca, onun için sistem
içinde, baflta mali sektör ve onun devlet içindeki arac›lar› olmak üzere,
yeni bir yer aç›ld›¤›ndan de¤il –ki bu Marksist s›n›f tan›mlamalar›ndan
birini do¤rular; Thompson’un kavramlar›yla söylersek, yeni bir s›n›f
‘deneyim’i oldu¤u için de gerekmektedir. Hiç bir fley, bu tabakaya iliflkin deneyimi, CUT’un eski sayman›n›n yak›nlarda gerçekleflen do¤um
günü kutlamas› kadar çarp›c› biçimde a盤a ç›kartamazd›.27 Bu (s›n›f24) Força Sindical 1991’de, ‘pragmatik’ bir eski komünist iflveren ve onun flimdiki önderlerinden, Collor hükümetinde, yolsuzluk iddialar›yla görevden al›nmadan önce Çal›flma Bakanl›¤› yapm›fl olan Luis Antonio Medeiros taraf›ndan, São Paulo sendikalar›na
dayanarak kuruldu. CUT ise SSCB ve Çin yanl›s› komünistlerden Troçkistlere ve Katoliklere kadar çeflitli kökenlerden gelen sendikac›lar taraf›ndan 1983 y›l›nda kuruldu.
25) PT, Varig Havayollar›’n› denetleyen holding FRB-Par’›n yönetim kurulunda 3 sandalyeye sahip bulunuyor. Bu flirketin yönetim organ›n›n bir parças› haline gelmifl olanlar›n biri, Varig’in sivil havac›l›k sektörünün yeniden yap›lanmas›n› finanse eden devlet
bankas› BNDES’in yönetim kurulu üyesidir –ya da k›sa süre öncesine kadar üyesiydi.
26) Brezilya ile Arjantin’i, bu kadar bilginin ve devlet sektörü üzerinde varolan önceki
denetimin aç›k ya¤maya dönüfltü¤ü son derece çarp›c› SSCB-sonras› dönemden ay›rt
eden fley, yaln›zca derece fark›d›r. Cardoso döneminde iktisatç› olanlar›n ço¤u, flimdiki
bankerlerdir. Menem’in özellefltirme hikâyesi, yasak döneminde fiikago’dan gelmifl olabilir. Horacio Verbitsky’nin etkili anlat›m› için bkz. Robo para la corona: los frutos prohibidos del árbol de la corrupción, Buenos Aires 1991.
27) PT’nin 2002 Baflkanl›k seçimlerini kazanmas›ndan sonra düzenlenen flenliklerin doruk
noktalar›ndan biri, CUT’un ve Lula’n›n seçim kampanyas›n›n eski mali sorumlusu taraf›ndan verilen partiydi. Bas›n, partinin verildi¤i fazenda’ya 15 ile 18 aras›nda özel jetin ve küçük uça¤›n indi¤inden söz etti. ‹flçilerin bu kadar uça¤a sahip oldu¤unu kim bilebilirdi?
Galal› Memeli
165
çev.), genel olarak iflçilere yay›lamaz. Dahas›, bu insanlar art›k iflçi de¤ildir. Onlar, yeni ‘pub’larda, burjuvaziye ve onun yürütme görevlilerine kar›flm›flt›r. Ancak bu kar›flm›fll›k, onlar› di¤erlerinden ay›rt etmemizi de engellememeli: Onlar›n ‘üretimdeki yeri’, burjuvaziye ait olmayan
kamu fonlar›na ulaflma yollar›n› denetlemeleridir. Bu s›n›f, ayn› zamanda, as›l olarak devlete ve pazara iliflkin yeni genel onamadan türedi¤i
için, Gramscici koflullara da uyar. Son olarak, s›n›flar, s›n›f mücadelesi
içinde biçimlendikleri için, onun dinamikleri, kamu fonlar›n›n büyük
kesimi üzerindeki tasarrufunda yatar. Bu s›n›f›n özgünlü¤ü fluradad›r:
O, özel sektörün kârlar› üzerinde de¤il; bu kârlar›n bir kesiminin gerçeklefltirildi¤i kamu maliyesi üzerinde tasarruf hakk›na sahiptir. Bir
Weberci, bu durumda, yeni s›n›f›n, onun bilincini de biçimlendiren, de¤er-rasyonal etkinlik içinde olufltu¤unu söyleyebilirdi.28
Bir baflka aç›dan bak›ld›¤›nda, gagal› memeli, karfl›m›za, bafll›ca yat›r›m fonlar›n›n iflçilerin mülkiyetindeymifl gibi bir gariplikle ç›kmaktad›r. 20. yüzy›l›n ilk ony›llar›ndan ç›kan biri, “Bu, sosyalizm!” diye hayk›rabilirdi. Ancak bu tür umutlar›n tersine, gagal› memeli, herhangi bir
ahlâki-politik u¤raktan yoksundur. Gramsci’nin ifadesiyle, hegemonya
üstyap›da geliflir; gagal› memelinin burada sahip oldu¤u fley ise bir ‘bilinç’ de¤il, üstyap›sal kopyad›r. Bunu öngören teorisyen, Blade Runner
(B›çak S›rt›nda Koflan) adl› yap›t›yla, Ridley Scott idi.
‹flte, gagal› memeli budur. Onun, ne azgeliflmifl olmay› sürdürmesi
ve ‹kinci Sanayi Devrimi’nin izin verdi¤i aç›l›mlardan yararlanmas›
mümkündür ne de -bu tür bir kopufl için gerekli içsel gerekliliklerin eksikli¤inden dolay›- dijital-moleküler birikim eliyle ilerlemesi. Elde kalan tek fley, özellefltirmeler eliyle beslenen her türden ‘ilkel birikim’ türleridir. Ancak, bunlar flimdi, finans kapitalin egemenli¤i alt›nda, uygun
deyiflle, ‘birikim’ de¤il; yaln›zca, servet aktar›m›d›r. Gagal› memeli, herfleyi finansallaflt›rma anaforuna sokmaya mahkûmdur. fiimdi, PT yönetiminde söz konusu olan fley, sosyal güvenli¤in bozulmas›d›r; ki bu,
onu gelir da¤›l›m›n› yeniden düzenlemekten ve dijital-moleküler birikime zemin sa¤layacak yeni bir pazar› yaratmaktan al›koyacakt›r. Kapitalist gagal› memeli, güdük bir birikim ve durmaks›z›n eflitsizleflen bir
toplumdur. Yaflas›n Marx ve Darwin: Kapitalist periferi, onlar› sonunda
28) Bu olay›, de¤er biçicilerin ‘denizanas›’n› orta s›n›flar›n önemli bir parças› olarak de¤erlendirdi¤im “Medusa ou as Classes Médias e a Consolidação Democrática”, Guillermo O’Donnell ve Fábio Reis, ed., A Democracia no Brasil: Dilemmas e Perspectivas, São
Paulo 1988’de açm›flt›m.
166
Francisco de Oliveira
biraraya getirdi. Marx, Kapital’i okuyacak zaman bulamayan Darwin’in
onay›n› aram›flt›. Sahi, Darwin de, epiphany’sini* bu topraklarda; Galapagos’da gerçeklefltirmemifl miydi?
(Türkçesi: Halil Çelik)
*) Epiphany: Üç do¤ulu bilginin ‹sa’y› ziyaret etti¤i varsay›lan kutsal gün. Ortodokslar,
bunu 6 Ocak günü, suya haç atarak kutluyorlar. (ç.n.)

Benzer belgeler

KASIM 2006 SONRASI DEMOKRATLAR* Mike

KASIM 2006 SONRASI DEMOKRATLAR* Mike ço¤unlu¤u tersine çevirmeyi baflard›lar (1974’ten bu yana Cumhuriyetçilerin gördü¤ü en büyük yenilgiydi bu) ve Senato’yu tek bir koltukla geri ald›lar. Hatta Senato kendi kendini ‘sosyalist’ ilan e...

Detaylı