Ders 7 Akaid Fıkhı Ekber – kitaplara, Peygamberlere, dirilmeye

Transkript

Ders 7 Akaid Fıkhı Ekber – kitaplara, Peygamberlere, dirilmeye
Ders 7 Akaid Fıkhı Ekber – kitaplara, Peygamberlere,
dirilmeye, kadere, hayra serre iman - Yüce Allah'ın
zati fiili sıfatları
00:01 Arapça kısım
1:05 Çok kıymetli ve muhterem izleyenler. İmamı Azamın Fıkhı Ekberinden keşif notları
vermeye devam ediyoruz. İmamı Azam rahmetullahialeyh ve aleyhim ecmain dünyayı ilmiyle
aydınlatan o büyük zatı muhteremin şahsında hepsini bütün İslam alimlerini rahmetle
anıyoruz. Bilinçsel faydalı çalışmaları takdir ediyoruz, etmeliyiz. Yüce Rabbimize hamdü
senalar olsun.
2:00 Allahümme lekel hamdü küllü velekel mülkü küllü ve biyedike hayrü küllü ve ileyke
yurceune emru küllü ala niyetühü ve sirrü. Feehlen ente entuhmete inneke ala kulli şeyin
kadir. Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyidina vele nebiyina Muhammed ve ala ali
Muhammed bi adedi ilmi.
2:38 Sevgili efendiler konumuz kitaplara iman ile dersimiz devam ediyor. İmanın asli
esasları üzerinde keşif notları verdikten sonra o notları açarak inşaAllah yüce Rabbın lütfü
keremiyle insanlık alemine faydalı olmaktan başka Allah rızasını aramaktan ona mazhar
olmaktan başka hiç bir gayemiz olmadı olmaz. Kitaplara iman kitapların Allah kelamı
olduğunu şüphesiz olarak tasdik etmektir. Dünyada birçok kitaplar var, iman edilecek kitaplar
Allah’ın kitaplarıdır. İşte bunların başında geçmişi tamamen bünyesinde Musaddik ve
Müheymin olan yenisi, geçmişi yenileyen ebedi belgeleride kendinde toplayan Kuranı
Kerimle işe başlayalım. Kuranı Kerim şeksiz ve şüphesiz. Hiç bir bozulma olmadan bize
kadar gelmiş. Ebediyyil ebed bozulmadan Kuranı Kerim devam edecektir. Bu yüce Allah’ın
kendi verdiği garantidir. Bunuda geçmiş derslerimizde Kuranı Kerimin tümünden size irşad
notları keşif notları verdik. Cenabı Hakk rüşte (erginlik) ulaşan raşidin (doğru hak yola giden)
kullarından eylesin. Demekki Kitapların Allah kelamı olduğunu şüphesiz olarak tasdik
etmektir. Kuranı Kerim Allah’ın Kitabıdır şeksiz şüphesiz deyip onun Allah Kitabı olduğunu
kabul edeceksin. Bütün ilahi kitaplar böyle.
5:20 Peygamberlere gönderilen kitapların sayısı. Bunlar kitap ve suhuf (sayfa) olarak 104
olarak bize ulaşmış efendim kitaplar ve suhuflar var. Bunların dışında yüce Allah’ın ne kadar
kitabı varsa, Peygamberlere gönderilen ve kendi katında biz yüce Allah’ın bütün sıfatlarına
bütün yüce esmasına onun yüceliğine onun ilminin her şeyi kuşattığına kesin inanıyoruz
inandık, amentü ve saddaktü diyoruz. İnanacağız falan demiyoruz, kesin iman ettim, inandım
diyoruz.
6:21 Kendisine kitap gönderilen Peygamberler ve sayıları şöyledir. 10 suhuf Adem
aleyhiselama, 50 suhuf Şitt aleyhiselama, 30 İdris aleyhiselama, 10 İbrahim
aleyhiselama verilmiştir. Burada 100 suhuf görüyoruz. Biz bunların tümünün Allah kitabı
olduklarına kesin Peygamberlere gönderilen ilahi mesajlar ilahi kitaplar, sahifeler olduğuna
kesin inanıyoruz. İman esaslarından biride bu.
7:20 Şimdi 4 büyük kitaba gelince, Tevrat’ı şerif Musa aleyhiselama hangi Tevrat? Musaya
gelen Allah’ın kitabı olan Tevrat. Dünyadaki yaz boz ve Allahu Tealanın şanına yakışmayan
Musaya yakışmayan Musa adına Tevrat adına uyduranlar değil. Allah katındaki gerçek
Tevrat. Musaya gelen Tevrat, tahribe uğramışlar değil. Kuranı Kerimin tasdikinden geçen.
Musaddik ve Müheymin olan. Kuranı Kerim ilahi kitapları tasdik eder ve müheymindir
himayesinde toplar. Tevrata uymayan şeylerin tamamını Kuranı Kerim reddeder. Tevrata
uyması için, Kuranı Kerimin onu tasdik etmesi lazım. Niye? Tevratta Allah’ın Kitabi Kuranı
Kerimde. Allah’ın Kitapları arasında birbirini reddeden çelişki olur mu? Musa ile Hz.
Muhammed, Hz. Musa arasında bunlar Allah’ın gönderdiği Peygamberler. Aralarında
kardeşlikten başka bir şey olurmu? Birlikten başka bir şey olurmu? Musa Hz. Muhammeddi
haber vermiş. Tevrat Kuranı Kerimi ve Hz. Muhammedi haber vermiş. Peygamberler zinciri
birbirine haber vererek hepsi son Peygamberi Hz. Muhammedi haber vermiş. Allah’ın
kitaplarında Allah’ın Peygamberlerinde bir birlik ve bütünlük var. Bu insanlık alemini bölen
parçalayanlar var ya, bunlar Musayada karşılar, Tevratada karşılar. Kurana zaten karşılar.
Incile İsayada karşılar, neden? Allahu Tealanın gönderdiği Peygamberler arasında ayrım
yapılırmı? Kitaplar arasında ayrım yapılırmı? Allah ne dediyse odur. Doğru olan odur. Bunun
için Tevrat Musa aleyhiselama, Zebur Davud aleyhiselama, İncil İsa aleyhiselama, Kuranı
Kerimde Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa salluallahu Teala aleyhi ve sellem
efendimize verilmiştir. Biz Allah’tan gelen bu kitapların tamamına Allah kitabı olduklarına
iman ettik. Amentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi. Ve kütübi Allah’ın kitapları işte ve
devam edecek inşallah dersimiz.
10:51 Kıymetli dostlarım şimdi Kuranı Kerimde kütüp suhuf ve zebur adıyla zikredilen
mukaddes kitapların ilahilik vasfını kazanabilmeleri ve kendilerine imanın şart olabilmesi
için, yani Allah kitabı olması için bakın iki şart var. Nedir o? Bunlardan birincisi ilahi vahye
dayanmalıdır. Elinde kitaba Tevrat diyebilmek için vahyi ilahi olacak, bozulmuş olmayacak.
Tahrife uğramış olmayacak, kesin kes vahye dayanacaktır. Biz vahye dayanan Allah
katındaki Tevrata iman ediyoruz. Bozulmuş tahrife uğramışlara değil. İkincisi olarakta
vahiye dayanan bu Allah kelamının tevatür yoluyla bilinmesi, bakın bozulmadan sana kadar
gelmesi bununda tevatüra bağlanması. Bu haberin senedin tapunun tevatür derecesinde
olması. Bugün eldeki Tevratlar İnciller hiç birbirini tutmuyor. Tevatürla hiç alakası yok. Biz
Allah katındaki Tevrata, İncile inanıyoruz. Ama tevatür yoluyla korunmamış ve bozulmuş,
insan eli karışmış, onlara değil, onlara iman etmek mecburiyetinde değilsin. Allah katındaki
ilahi kitaplara ve Peygambere gelen gerçek ilahi kitaba. İlahi gerçek Tevrata, gerçek İncile
ki, bunlar Kuranı Kerimin himayesindeler. Çünkü Kuranı Kerim son kitap. Şimdi
demekki ikinci şartta Allah kelamının tevatür yoluyla bilinmesi. İndirildiği Peygambere
aidatının sabit olması. Tahrife uğramadan dikkat et buraya tahrife uğramadan zamanımıza
kadar gelmesi lazımdır. Tevrat bak korunamamış, bize kadar gelmesi sağlanamamış. Tevatür
senedi yok, İncilde böyle, Zeburda böyle, ancak bunların gerçeği nerede Kuranı Kerimin
himayesinde olan Tevrat, İncil, Suhuf ve onlarda olmayan, Hz.Muhammede indirilen daha
nice ayetler nice sureler var Kuranı Kerimde. Geçmişi hem yeniliyor, hem musaddik, hem
muheymin,hem himayesinde tutuyor geçmişi. Geleceğin belgelerinide Kuranı Kerim
kendinde tutuyor. İman edilmesi lazım gelen hak kitaplarıda bize haber veriyor.
Peygamberleride, Peygamberlerin sayısı Kuranı Kerimde bildirildiği kadar değil. Pek çok
Peygamber gelmiş, biz onların hepsinin Peygamberliğini tasdik ediyoruz, ilahi kitapların
tümünü tasdik ediyoruz. Ama bozulmuş ve tahrife uğraymış korunmamış ihanet edilmiş.
Tevratı korumamışlar ihanet etmişler. İncili koruyamamışlar bir sürü İncil var birbirini
tutmuyor. Kuranı Kerim 14 asır geçti daha bir noktasında değişme olmadı olmayacak ebedi.
Niye? Son kitap. Evet kıymetli dostlar gerçek İncil ararsan Kuranı Kerimde, gerçek onu
himaye edende Kuranı Kerim. Bütün Peygamberler İslamın amentüsünde var. Bütün
ilahi kitaplar İslamın amentüsünde var. Birlik bütünlük kardeşlik sulh barış bunların
gerçek temeli hak imanı, evrensel iman, hak iman İslamın kendisi. Onun amentüsü, bunu sen
yok sayacaksın, ona düşman olacaksın, dünyada kardeşliği mahvedeceksin. İnsanlığı bölüp
parçalayacaksın kutuplara ayıracaksın vur yansın edeceksin. Güçlü olan zayıfları ezecek kan
akıtmaya devam edeceksin. Bunun adınıda dindarlık koyacaksın öylemi. Hakkı inkar ederek
bunlar olmaz. Doğru söyleyelim, doğruyu kabul edelim, amentümüz doğru olsun. Doğru iman
edelim, doğru iman olmadan kimse cennete giremez.
16:49 Şimdi kıymetliler Tevratı Şerif şerefli kitap, Allah katında bozulmamış Musaya gelen
kitap. O hak kitaptır ama bozulmamış olan Allah katındakinden bahsediyorum, dünyaya gelip
sonradan korunmamış bozulmuşlarından bahsetmiyoruz. Kuranı Kerimin himayesinde onun
haber verdiği Tevrattan bahsediyoruz. Şimdi bakın Tevratı Şerif talim (öğretme. 2.öğrenme.
3.meşk) ve şeriat manalarında olan bu kelime Musa aleyhiselama inzal buyrulan kitabın
adıdır. Hıristiyanlar tarafından Kitabı Mukaddes içinde bunun adı Ahd-i Atik dir.
17:44 Musa aleyhisselamın sağlığında bu kitapla amel olunurdu. Musanın devrine mahsus idi
zaten bu kitap. Korununamadı, korumadılar. Çünkü efendim Süleyman aleyhisselamdan sonra
gelen tam 24 tane Yahudi hükümdarların çoğu Musa aleyhiselamın dinini terk ettiler. Bakın
24 tane Yahudi hükümdarların çoğu Musa aleyhiselamın dinini terk ettiler. Yahudilerin
çektikleri esaret (garip olaylar) ve musibetler Tevratın tamamen unutulmasına sebep oldu.
Rivayete göre milattan önce 622 yıllına kadar öyle devam ederken Azra adında bir rahib
Tevratı yeniden topladı, cem etti. İbrani, samiri ve yunanca olarak üç muteber nüshası kabul
edilen bu Tevrat nüshaları birbirine benzemezler.
Tevrat üç tane değil ki, Allah bir tane Tevrat gönderdi üç olmuş, üçüde birbirine benzemiyor.
Korunmamış çünkü. Hz. Musaya nispet edilen Esfarı Hamse denilen ilk beş kitapta bile Musa
aleyhiselamın efendim ölümü hikaye edilir. Şimdi Tevrat böyle korunmamış, üstelik 24 tane
Yahudi hükümdarları Musanın dinini dahi bırakmışlar.
20:10 Şimdi İncil beşaret (iyi haber) ve talim manasına gelen Kitabı Mukaddes içinde
Ahdi-Cedid adını taşıyan bu kitapta İsa aleyhiselamın ölümünden 50-100 sene sonra
yazılmaya başlandı bakın İsanın ölümünden veya Cenabı Hakkın onu çarmiktan
kurtarmasından 50-100 sene sonra İsa yok dünyada. Bakın 50-100 sene sonra yazılmaya
başlandığı ifade edilmesine rağmen orijinalleri olmadığı gibi ilk asırlarda yüzlerce çeşidi
bakın burada yüzlerce İncil çeşitleri ortaya çıkarılmış. İncil içersinde bakın yüzlerce çeşitli
İncil içersinden milattan sonra 325 yıllında İznik şehrinde toplanan ruhani meclis tarafından
İsa aleyhiselamın haşa uluhiyetine yani İsa Allah’tır dediler adamlar. İncilde böyle bir şey yok
gerçek İncilde. Bakın İsa aleyhiselamda böyle bir şey söylemedi. Bakın İncilin başına
gelenlere bak İncile nasıl ihanet ediliyor İsaya nasıl aleyhiselam ihanet ediliyor. İznik
şehrinde toplanan ruhani meclisi tarafından İsa aleyhiselamın haşa uluhiyetine kail olan 4 adet
nüsha esas kabul edildi. İncil bir tane geldi bakın ortada 4 tane var, 4 üde birbirini
tutmuyor. Şimdi diğerleri celben imha edilmiştir, bakın diğerlerini imha ettiler hem de celbi,
dayatma, zorlamayla. Eğer imha edilmeseydi onların içinde tek tük İncil ayetleri aranır
bulunurdu. Niçin imha ettiler, kendi keyiflerine uygununu aldılar ve kendi havalarına
uymayan ne kadar İncil ayetleri değişik türde İnciller yazılmış içinde doğrusu yanlışı olabilir.
Doğruyu alırdı, yanlışı bırakırdı. Bakın celben imha edildi öbürleri.
23:05 Şimdi kıymetli dostlarım Metta, Yohanna, Markus ve Luka adlarını taşıyan bu İncil
Nushalları arasında da bir çok tezatlar vardır, tezat nedir? Birbirine uymayan. Allah kitabında
birbirine uymayan şey olurmu? İşte İncil korunmamış, İncilin başına gelenlere bak. Sevgili
efendiler daha sonraları muhtelif insanlar tarafından kaleme alınan bu kitabı mukaddes
Nushallarını içlerinde asıllarından parçalar da bulundurmuş olsalar bizim kitabımız nesh etmiş
olduğundan. Yani sonraki gelen kitap bir öncekileri nesh eder hükmünü ortadan kaldırır bunu
Allah kendi yapar. Allah’a sen bunu niye yapıyorsun diyebilirmisin? Mesela İncil gelince
Tevratın bazı hükümlerini ortadan kaldırdı. Tevratta daha öncekilerinkini kaldırmıştı. En son
da Kuranı Kerim geçmişin hükmünü yeniledi onların hükmünü ortadan kaldırdı. Yüce Allah
Kuran ve Hz. Muhammedle dünyaya yepyeni İslam Şeriatı ortaya koydu. Geçmişi Allah
yeniledi. Allah’tan başka kimse nesihte bulunamaz. Nasihi mensuhu yapan Allah’tır, geçmişi
Allah yeniler. Şari Allah’tır. Şari ne demek? Allahu Teala Şaridir, şeriatı Allah ortaya koyar,
başkaları şeriatı ortaya koyamaz. İşte en son ortaya konan yepyeni geçmişi yenileyen şeriat
Kuranı Kerim ve Hz. Muhammed ve İslam şeriatıdır. Kitabımız şanlı Kuran dikkat et geçmişi
ne yaptı? Nesh etti, nesh etmiş olduğundan muteber saymak geçmiştekiler, çünkü
korunmamış bozulmuş. Onların muteber sayılması artık mümkün değildir. Biz İman ediyoruz
ama Allah katındaki bozulmamış kitaplara dünyada korunmamış bozulmuş, yok olmuş
kitaplara iman etme mecburiyetinde değilsinki. Biz gerçek Tevrata, ki Kuranı Kerimin
musaddik ve müheymin olduğu Kuranı Kerimin haber verdiği, Kurandaki mevcut olan
ve İncil de böyle (iman ederiz). Allah katındaki gerçek İncilde Kuranı Kerimin hem
himayesindedir. Kuranı Kerim onun için Mümin ve Müheymin ve Musaddiktir. Yanlışı
tasdik etmez, doğruyu tasdik eder. Bugün İncile uymayan, Tevrata uymayan, İsaya Musaya
uymayan Kuranı Kerimin reddettiği ne kadar yanlışlar var. Bu yanlışları İsaya, Musaya,
Tevrata, İncile mal edersen, bu İncile, Tevrata iftiradır, Allah’a iftiradır İsaya Musaya
iftiradır. Yanlıştan kurtar kendinide, yanlışa sürüklediğin insanlarıda. Doğru konuşalım
dünyaya faydalı olalım.
27:20 Kuranı Kerim. Şimdi birazda Kuranı Kerimden bahsedelim. Kuranı Kerim son
Peygamber Muhammed aleyhiselatü vesselama Allah tarafından Cebrail aracılığı ile nazil
olmuş ve ondan tevatür (bir haberin ağızdan ağıza yayılması) yoluyla nakıledilmiş olan kutsi
bir kitaptır. Dünyanın yegane kitabıdır. Tevatürle gelmiş, korunmuş, bozulma şansı yok,
bozulmamış bozulmayacak. 114 Sureden mürekkep olan, Kuranı Kerimde 114 Sure vardır, bu
ilahi kitap içinde uzun ayetleri eğer iki ayet kabul edersen ayet sayısında Elham’la başlar
Nas’la sona erer. Kuranda hiçbir değişiklik olmaz, yalnız uzun ayeti iki ayet kabul edenler
vardır. Bir ayet rakamda değişir, yoksa içinde zerre kadar noktasında bile değişme azalma
çoğalma olmaz. 6000 küsur ayeti muhtevidir (bir yere toplayan) , neden küsur diyoruz, 6000
küsur. İşte uzun ayetleri birkaç ayet kabul edersen, ve ya uzun ayeti bir ayet kabul edersen,
işte burada rakam değişir, Kuranı Kerimin aslında hiçbir değişme olmaz. Buraları anlamayan
zavallılar, zannediyorlar ki şimdi uzun ayetleri iki ayet kabul edipte rakamda mesela 6666
ayet veyahutta başka rakam ortaya çıkınca değişik Kuran var zannediyorlar. Bunlarda içi
bozuk veya cahiller. Kuranı Kerimin bünyesinde azalma çoğalma yok. Rakamındada,
kendindede. Sadece ayetleri sayarken, uzun ayetleri bir ayet kabul edersen o bir ayet, aynı
ayet azalma çoğalma yok. Uzun ayeti eğer iki ayet kabul edersen bakın orada bir ayeti iki ayet
kabul etmiş oluyor. Kuranda azalma, çoğalma var mı? Yok. Bunun için Kuranı Kerimin
bünyesinde 14 asırdan beri daha fazla noktasında bir azalma bir tek harfinde dahil azalma
çoğalma olmamıştır. Bir kelime alınmaz bir kelime konmaz. Bunun mucize yönleri vardır.
Allahın himayesinde olması vardır. Son kitap olduğundan dolayı. Allah himayesinde tutuyor.
Bir de bütün Müslümanların kalbinde ezberde hıfzında bulunuyor. Dünyanın şarkında
garbinde okunan Kuranların hepsi aynıdır. Hiçbir değişme yoktur. Yalnız Kuranı Kerimi
doğru anlamayan kafalar farklıdır. Bunun içinde Kuranı Kerimi Hz. Muhammedden as.
sahabe doğru öğrenmiş. Radiallahüanhüm ve erdahüm ecmain. Salli ve selem ve barik ala
Muhammed ve ala ali Muhammed. Tabiinde oradan güzel öğrenmiş. Müctehid alimlerimiz
burayı ehli sünnet yolunu koruyarak gelmişler. İslamda bozulma yok. İnsanlar bozulur.
İslamda bozulma şansı ebedi yoktur, onun için Kuranı Kerimi doğru anlayalım. Ey dünya ey
insanlık alemi, Allah’ı, Muhammedi, Kuranı doğru anlamadan doğruyu bulamazsınız.
31:55 Şimdi ayetlerin her biri ve tertipleri tevatür yoluyla sabittir, yani Kuranı Kerimde her
ayet uzun kısa baştan sonuna kadar tevatür yoluyla gelmiştir. Tevatür senet ve tapusu vardır.
Her asırda İcma ümmetin bağrında korunarak gelmiş ve korunarak gidiyor. Esas koruyucusu
Allah’ın kendisi. Çünkü son kitap, bozulma şansı yok. Bu insanlığın ebedi kurtuluşuna bir
rahmet ve hidayet kitabı. Bu insanlığın kurtuluşu için. İnsanlık alemi ilimde ilerler, Kuranı
Kerimi keşif eder, kainattaki kevni (varlıkla ilgili) kitaplarıda keşif edince, Kuranında
Muhammedinde hak kitap hak Peygamber, İslamın hak din olduğunu dünya bilim yoluylada
ayrıca öğrenecekler. Bilim ilerleyince bilim Kuranı Kerimin 14 asır önce ortaya koyduğu
gerçekleri bilim bugün 14 asır sonra oraya yaklaşmış olacak. Kuranı Kerime yaklaşacak.
Dünya Kuranı Kerimin 14 asır gerisindedir ve Kuranın çocuklarıdır dünya. Dünyada ilim
ilerlemelidir. İlim ilerledikçe, keşifler ilerledikçe Kuranın hak olduğu, Muhammedin hak
Peygamber olduğu güneşten daha parlak ortaya çıkacaktır. Çıktı inanlar için bu parlıyor.
Birde inanmayanlar için söylüyorum onlarda bu gerçeği görecekler. Kim söylüyor bunu?
Allahın kendisi söylüyor: İşte cenabı Hakk kendi söylüyor: Fussilet 53
’’Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul
hakk(hakku)’’işte cenabı Hak kendi söylüyor ‘’Afaki(ufuklarda) ve enfüsi(kendi nefislerde)
alemde biz onlara ayetlerimiz göstereceğiz.’’ diyor. Daha insanlık keşif etmeye devam
etsinler. Keşif ettikçe ilim ilerledikçe Kuranın hak olduğunu anlayacaklar. İslamın
amentüsüne iman edecekler, Müslüman olacaklar. Çünkü bütün insanlık Allah’ın kulları. Niye
iman etmesinki? Hepimiz Allah’ın kulların değil miyiz? Kuranı Kerimde Allah’ın kitabı.
Şimdi sen Allah’ı kabul ettin kitabını kabul etmedin. Olmaz. Peygamberini kabul etmedin.
Olmaz. O zaman o Allah’ın vereceği cezadan azaptan nasıl kurtulacaksın. Sen başka bir
devlete elçiler gönderiyorsun. Devletler birbirine elçiler gönderir. Bir devlet öbür devletin
elçisine hakaret eder onu reddederse devletler arasında anlaşma olurmu? Olmaz. Dostluk olur
mu? Olmaz. O elçiyi kabul etmemek o devlete karşı nedir? Düşmanlığı ilan etmektir.
Peygamberler Allah’ın elçileridir. Hz. Muhammed as. son Peygamberdir. Kuranı Kerim son
Kitaptır. Ey İnsanlık alemi kendini aldatma. Hepimiz Allah’ın kullarıyız. Allah’ın hangi
emrini kabul etmezsen , işte o kabul etmediğin taraftan İmanın yok olur. İmansız ölürsün
Allah’ın huzuruna imansız gelirsin. Bunu yapma bu kötülüğü kendine yapma. Başkalarınada
bu kötülüğü tavsiye etme. Yazık olur sanada kandırdıklarınada yazık olur.
36:28 Şimdi kıymetli dostlarımız demekki Kuranı Kerimin bütün ayetleri tevatür yoluyla
gelmiştir. Peygamberimize Allah’tan nasıl gelmiş ise Peygamberimizde bize aldığı gibi
nakletmiştir. Peygamberlerin görevi odur. Bir kelime eksik veya ziyade edilmemiştir. Kuranı
Kerimde ne bir kelime fazla vardır ne de eksik vardır. Allah’tan geldiği gibi tastamamdır. O
günden bu güne kadarda böylece devam edip gelmiştir. Kuranı Kerim bizzat Allah’ın
kadim ve ezeli kelamıdır. Dikkat et buraya. Kuranı Kerim Allah’ın ezeli kadim
kelamıdır. Bunda melek ve Peygamber sadece bir vasıtadır. Peygamberde vasıtadır, melekde.
Kuranı Kerim Allah’ın kitabı. Peygamberin Allahu Tealadan vahiy suretiyle nakil eylemiş
olduğu ayetler zamanında binlerce Sahabe tarafından ezberlenmiş. Bütün Sahabeler Kuranı
Kerimi ezbere biliyorlardı. Hususi memurlar vahiy katipleri tarafından yazılmış. Kuranı
Kerim hem ezberlenmiş hem yazılmış. Hem toplanmış hem adeti çoğaltılmış. Aynı kitap hiç
birisinde zerre değişiklik yok. Şimdi Peygamberin Allahu Tealadan vahiy suretiyle nakil
eylemiş olduğu ayetler zamanında binlerce Sahabe tarafından ezberlenmiş. Hususi memurlar
yani vahiy katipleri tarafından yazılmış ve böylece tevatür vukua gelmiş. Peygamber
efendimizden tevatür yoluyla nakledilmiş ve bu tevatür yüz binlerce, milyonlarca insanlar
tarafından zamanımıza kadar devam ettirilmiştir. Her asırdaki Müslümanları düşünün. Öbür
asıra bir asırda kaç milyar, milyon Müslüman öbür kendinden sonraki asıra tevatür yoluyla
naklediyor. Ve bu şekilde tevatür yoluyla bize kadar geldi. Bizdende kıyamete kadar böyle
gidecektir. Allahu Teala ve tekaddes hazretleri celle celaluh bazen Cebrail aleyhiselam
vasıtasıyla bazende başka suretlerle doğrudan doğruya kelamını emirlerini, iradesini,
hikmetlerini Peygamberimize bildirdi. Dikkat et. Ve buyurdu ve gerçekleri ona duyurdu.
Peygamberimizin as. Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla Allah’tan telakki eylediği Nazmı
Celil yani Şanlı Kurandır. Kuranı Kerim vahyin en yüksek şeklidir. Peygamberimizin
Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla Allah’ın vahyini telakki etmesi iki suretledir. Bir Cebrail
melekiyetten beşeriyette, yani insan suretine intikal edip Allah’ın kelamını şanlı Kuranı şanlı
Peygamberimize ilka (öğretme) ve talim ederdi. Bakın bazen Cebrail aleyhiselam insan
suretinde geliyor. Bazen de Peygamber beşeriyetten bakın dikkat et Peygamber
beşeriyetten melekiyete yükselerek ruhani bir yükselişle Allah’ın vahyine mazhar
oluyordu. Direk vahiy Allah Muhammedi beşeri vasıflardan melekiyet vasfına yükselterek
ona Allah vahiy ediyordu. El Fazı (erdemli, faziletli) Kuraniyeyi telakki ederdi. Bunun
içindirki Kuranı Kerimin yalnız manası değil, el-Fazıda (fazilet, kişiyi, ahlaklı ve iyi hareket
etmeye yönelten manevi kuvvet. İnsanın yaratılışındaki iyilik, iyi huy, erdem) Peygamberin kalbine
inzal olunmuştur. Kuranı Kerim lafzıyla, manasıyla Allah kelamıdır, çünkü öyle gelmiştir
öyle inzal olunmuştur Hz. Muhammedin kalbine aleyhisselatüvesselam.
42:26 Şanlı Kurana Vahyi Metluv (Okunmayan vahiy demektir. Bundan maksat,
Peygamberin Kur'ân dışı aldığı vahiydir. Hz. Muhammed (a.s.)'in Kur'ân dışı vahiy
aldığının, âyet ve hadislerden bir çok delili vardır) denilmesi bundandır. Binaenaleyh
şanlı
Kuran yalnız mana değil lafız ile mananın mecmuudur. Yani lafzı ile manasıyla
Kurandır. Kerim olan azimüşan olan Kuranı Kerimdir. Peygamberimize Kuranı Kerim
toptan gelmedi. Ayet ayet sure sure nazil oldu. Peygamber efendimiz kendisine nazil olan
ayet ve sureyi yanında olan Sahabelerine okurdu. Sahabeler Peygamberin emriyle onu
ezber ederlerdi. Hem de bir tarafa yazarlardı. Katiplerin görevi özel görevi vardı
bundan başka ayrıca vahiy katipleri vardı. Bunlar Peygambere nazil olan ayet ve
sureleri yazmaya memur idiler. Asil görevliler Kuran Kerimi Cebrail aleyhisselam getirdiği
zaman Hz. Muhammedin kalbine hemen katipler yazıyor Sahabeler ezberliyordu.
44:08 Evet kıymetli efendiler hem de bir tarafta diyor yazarlardı bundan başka ayrıca vahiy
katipleri vardı. Bunlar Peygambere nazil olan ayet ve sureleri yazmaya memur idiler unutma
bunu. Kuranı Kerimin ihtiva eylediği yüksek hakikatler başlıca şunlara aittir. Ahlak
(güzel huylar), İtikat (kalben İnanç, iman) İbadet ve İçtimaiyat (Toplum bilimi, sosyoloji).
Muamelat (evrak üzerinde yapılan işlemler, işlem, Alışveriş), Hudut (Sınır). Cennet nimetleri
ve Cehennem azabı. İbret alınacak kıssalar ve vakalar. Kuranı Kerim her alanda büyük ve
ebedi bir mucizedir. Gelip geçici mucizelerden değil. Kuranı Kerim ebedi mucizedir. O muciz
karşısında herkes acizdir. Lafızları bakımındanda mucizedir, çünkü onun Allah sözü
olmayıpta Hz. Muhammed aleyhisdelamın kendi sözlerinin olduğunu iddia edenlere karşı:
’’Eğer bu bir insan sözü ise sizde böyle bir söz söyleyiniz.‘’ diye yüce Allah asırlardır
dünyaya meydan okuyor. Ne Kuranın mislini meydana getirebildiler, ne onu bozabildiler, ne
eksiltebildiler ne de artırabildiler. Bunun harfine dahi noktasına dahi kimse dokunamadı.
Kuranı Kerim ebedi meydan okuyor. Çünkü eşsiz bir mucize Kuranı Kerim. ‘’Bütün insanlar
cinler bir araya toplansalar görülen ve görülmeyen bütün kuvvetler bir araya gelse ve birbirine
yardım etseler, gine bu şanlı Kuranın (azimüşan) en kısa bir suresine bir satırına benzer bir
şey yapamazlar, yapamadılar, yapamıyacaklar bunuda Allah kendi söylüyor. Fein lem tefalu
ve len tef' alu diyor bilahir. Bakara/24
Şimdi bu Kuranın, şanlı Kuranın (azimüşan) en kısa bir suresine bir satırına benzer bir şey
yapamazlar ve kıyamete kadar yapamayacaksınız.’’ diye meydan okuduğu bunu yapmak
içinde pek çok uğraşanlar olduğu halde bu güne kadar yapılamamıştır yapılamayacaktır.
Kuranı Kerimin mislini kimse meydana getiremez çünkü Allah kelamı. Allah’ın eşi benzeri
yok ki. Kuranı Keriminde eşi benzeri yok. Olmadı olmayacak. Evet Kuranı Kerimin hiç
bozulmadan kıyamete kadar kalmasını Allahu Teala kendisi dilemiş celle celaluhu. O dilemiş
olduğu için şanlı Kurana bu hassayı (özellik) vermiş ve Hz. Peygamberden itibaren her asırda
Müslümanların içinde yüz binlerce insan bu mukaddes (Kutsal, mübarek) kitabı
ezberlemişlerdir. Her Müslümanın kalbinde Kuran vardır. Çünkü namazlar Kuranla kılınıyor.
Kuransız namaz kılınmıyor. Kimisinin ezberi azdır kimisinin çoktur kimisi tamamen biliyor.
Evet Kuranı Kerimi okuyanlar ve dinleyenlerde ayrıca ruhani bir zevk ve tat duyarlar. Sözün
kısası Kuranı Kerim her bakımdan eşsizdir ve tam bir mucizedir. Çünkü Allah kelamıdır,
Allah kitabıdır.
49:23 Peygamber efendimizin sağlında Sahabeler şanlı Kuranın bütün ayetlerini yazmışlardı.
Her ayet nazil oldukça hangi surenin neresine yazılacağını Peygamberimiz vahiy katiplerine
söylerdi. Sırasıda bellidir surelerin. Onlarda yerlerine yazarlardı onun için Peygamberimizin
sağlında şanlı Kuran tamamen böylece yazılmış. Ve o Sahabelerki şanlı gökyüzündeki
yıldızlar gibi parlayan Sahabelerde böylece ezberlemişlerdir. Binlerce zevat tarafından
böylece nakil ve rivayet olunmuştur. Şu kadar varki bu sahifelerin hepsi bir araya
toplanmış değildi. Peygamberimizin as. vefatından sonra ezberlerde bütün hafızlar,
yazılmış bütün belgeler bir araya getirilerek Ebu Bekirin radiallahu anhü ve erdahim
ecmain emriyle vahyi katiplerinin Kuranın Kerim sahifeleri bir araya getirildi. Her
surenin ayetleri Peygamberimizin yazdırdığı tertip üzere yazıldı ve bu Mushaf muhafaza
edildi. Mushaf muhafaza ediliyor, herkesin ezberinde zaten hemde yazılı belgelerde ondan
sonra Hz. Osmanın hilafeti zamanında bu Mushafın adedi çoğaltıldı. Artık baskısı yapıldı
daha sonraları aynı Kuran dünyanın her tarafında aynı Kuranı Kerim. Hiçbir harfinde
kelimesinde bir değişiklik eksiklik veya fazlalık bulamasınız. Allah’tan geldiği gibi korunarak
gelmiş korunarak gidiyor. Bozulma şansı yok. Evet onun bir kelimesi bile bozulmamış ve
yerinden oynatılmamıştır. Dünyanın bir ucundaki Kuran Kerimle öbür ucundaki Kuranı
Kerimlerin hepsi aynıdır. Buda en büyük mucizedir. Bakın dünyadaki bütün Kuranı Kerimler
aynıdır. Bundan daha büyük mucize olurmu? Böyle birkaç dünya bir araya gelse Kuranı
Kerimi yine bozamaz. Çünkü Allahu Tealaya kimsenin gücü yetmez. Kuranı Kerim Allah’ın
himayesinde son kitap son. Bütün insanlığın kurtarıcısı, çünkü bütün insanlığın tamamına
geldi. Dünyanın barışı, dünyanın kardeşliği, sosyal adalet, sosyal devlet. Ferdi (Bireysel)
içtimai (Toplumla ilgili) ve küresel ve evrensel hem canlılar ve hem eko sistemi korumak üzere
geldi. Babanın memleketi değil bu dünya Allah’ın mülkü. Kuranı Kerim Allah’ın kitabı. Ne
bu kainatı bozabilirsin ne Kuranı Kerime karşı koyabilirsin. Kuranda bu kainatta bu tabiatta
Allah’ın emrine mahkumdur Allah’ın emrinde çalışır. Allah’a inanıyorsan. İnanmıyorsan o
inkar ettiğin Allah’ı yarın azamet ve kudretiyle bütün azabının şiddetiyle kendini cehennemin
dibinde bulursun. Duydum duymadım deme. Hepimiz Allah’ın kullarıyız birbirimizi
uyarmalıyız. Allah’ın mülkünde yaşayacaksın Allah’ı inkar edeceksin. Allah’ın verdiği ruhu
cani taşıyacaksın Allah’ı inkar edeceksin. Allah’ın nimetlerini yiyeceksin Allah’ı inkar
edeceksin olur mu öyle şey? Aklın varsa düşün. Allah’ın kitabı inkara gelmez. Allah
Peygamber Muhammed inkara gelmez. Çünkü İslam’ın amentüsünde bütün Peygamberler
var. İslam’ın amentüsünde bütün ilahi kitaplar var. Yüce değerlerin tamamı İslam’ın
amentüsünde. İslam’ın inkar edilme şansı yokki. Güneş bütün aleme doğuyor. İslam bütün
milletlere kıyamete kadar gelmiş. Bütün milletlerin bütün Peygamberlerin dini sadece
İslam’dır. Her Peygamber Müslüman’dır. Sen Allah’ı bırak kullarını ilahlaştır. Annesinin
kucağında doğmuş altını kirletmiş annesinin kucağında yemiş içmiş çocuğu Allah’ın oğlu
diyor buna ilah diye ona tapıyor. Bu Allah’ada iftira Allah’ın o sevgili kullarınada iftira
bunlar. Aklı olan insan artık bunu yapmaz. Kuranı Kerim seni 14 asırdır uyarıyor ve
uyarmaya devam ediyor. Seni kurtarmak istiyor. Sana acıyor. Cehenneme gitme diyor gel hep
beraber Allahu Tealanın emrinde Cennette gidelim. Allah hepimizin Allahı. Kuranı Kerim
hepimizin kitabı. Peygamber hepimizin Peygamberi. Doğunun batının Peygamberi değil
bütün insanlığın ebediyete kadar bütün çağların Peygamberi. Kabul etmiyorsan kendin
bilirsin. Dayatma İslam’da yok. Zorbalık yok. İslam akla iradeye seslenir. Esas akılcı din
İslam’dır. İslam akla seslenir. Kuranı Kerim akla seslenir. İslam’da akla değer vermez diye,
İslam’ı karalamaya çalışanların kendi akılsız. Kendileri beyinsiz ne İslam’ı anlamışlar ne aklı
kavramışlar.
57:01 Bilim dünyasının önünü kesenler asırlardır. Esas akılsızlığı kendilerinde arasınlar.
İnsanlığın tümünü keşiflere bilinçsel çalışmalara teşvik eden Kuranın asli emridir. İslam
bilimdir, bilimler üstü bilimdir, tabiat üstü bilimdir, Allah’ın ilmidir onun kurduğu düzendir.
Sen bunu ne kadar iyi anlarsan o kadar faydalanırsın. Yanlış anlarsan yanlış yaparsın. İslamda
yanlış yok, eksik kusurda yok. Eksik kusur ona inanmayan ve onu doğru anlamayanlarda.
Gericilik çağ dışılıkta orada. Bütün safsatalarda orada.
58:02 Onun için kıymetli dostlar şimdi Peygamberlere iman kısaca Kitaplara imandan
bahsettik. Şimdide Peygamberlere iman. Resul kendisine müstakil (Bağımsız, başka bir yapı
ile bağlantısı olmayan) olarak kitap ve şeriat verilen Peygamberin adına Resul denilir.
Yani müstakil olarak bir Peygambere şeriat ve kitap verilmişse o Peygamber Resuldür. Bu
bakımdan Nebiden (Haber getiren) özeldir. Bazı alimlere göre ise Resul ile Nebi müradif (eş
anlamalı kelimelerdir) demişlerdir. Her ne kadar lügat manaları bakımından değişik olsalar da
aynı şeyi ifade ederler demişlerdir. Bazı alimlerde böyle demişlerdir. Kendisine müstakil
olarak kitap ve şeriat verilmiş olsun veya olmasın Peygamberlerin tamamına iman etmek
bize farzdır. Biz Peygamberlerin tümüne ama Nebi ama Resul hepsine iman ettik. İslam’ın
amentüsüne dikkat et, bütün Peygamberlerin Peygamberliğinin tamamını kalp tasdik edecek
dil ikrar edecek. Bu İmanın asli esaslarından biride budur. İslam imanına dikkat et. İslam
İsa’ya, Musa’ya, İbrahim’e, Nuh’lara toz kondurmaz. Bunlar Peygamber, bütün Peygamberler
böyle. Yüksek şahsiyetler Allah’ın selamı hepsinin üzerine olsun. Biz İsa’ya, Musa’ya toz
kondurmayız. Onlar şanlı Peygamberler. Kendi çağlarında görevlerini yaptırmamışlar. Kimisi
yaptığı kadar yapmış. Kimisi bak İsa’ya görev yapma şansı bile verilmemiş. Çarmıha
gerilmek istenmiş, Allah onu çarmıhtan kurtarmış. Kuranı Kerime gel, gerçek İsa’yı, hak
İsa’yı. Gerçek Musa’yı Kuranı Kerimden öğren. Toz kondurmaz Meryem annemize toz
kondurmaz, şanlı,namuslu, iffetli bir kadındır Meryem. Kuranı Kerim böyle sana anlatır
bunları. Bütün Peygamberleri. Gel kardeşim İslam’ın amentüsünde İsalar, Musalar, İnciller,
Suhuflar, Tevratlar, Zeburlar hepsi var. İslam’da olmayan bir şey yok ki. İslam’ı kabul
etmemek, ben güneşi istemiyorum. Ben yıldız böceğinle kucaklaşıp yatarım. Karanlığı güneşe
tercih ederim. Ben gece odun toplarım odun yerine kobra yılanlarınıda toplar sırtıma sararım
odun diye. Bu yanlışlara düşme. Gerçeği kabul etmeyenlerin halleri bundan beterdir. Bu
yanlışlara düşme.
1:02:00 Şimdi kıymetliler Peygamberliğide böyle özetledikten sonra öldükten sora
dirilmeye iman. İşte öldükten sonra insan insan vücudunun bütün parçalarıyla ruh verilerek
kabrinden mezarından Allah Teala tarafından diriltilmesine ‘ba’s’ denmektedir. Şimdi
insanlar ölünce dirilecekler, kesin. Belgesi ne? Şu alemi yoktan yaratan, bizi yaratan, bizi
konuşturan yaşatan, bakın bu kuvvetlerle bizi donatan, yoktan bunları yaratıpta öldürdüğünü
tekrar diriltmezmi? Belgesi açıkta. Biz buna kesin ve kesin “vel ba’sü ba’de’l mevt” “ölünce
dirilmeye kesin iman ettim” diye iman edeceksin. Ettim idi edeceğim idi diye iman olmaz
öyle. Kalbin tasdik dillin ikrar etmiş olacak bunlara.
1:03:28 Kadere İman sevgili dostlarım kader yüce Allah’ın ezelden ebede her şeyi
önceden bilip yazmasıdır. Allah’ın ilmi ezeli bildiği kadar, ebedi biliyor. Ebedi bildiği gibi
ezeli biliyor. Her şeyi önceden bilmesi yazması kaderdir. Yazdıklarının yazdığı gibi zuhur
etmesine bak kaza denmektedir. Şöyle bir onada bakalım. Kader takdir olunmuş ölçülmüş
manasına mastar bir kelimedir. Vakti gelince her şeyi Allah’ın ilimle ezeli iradesine uygun bir
surette icat buyurmasına kader denir. Hayırlı olsun şerli olsun. Kaderin Allah’ın taktiriyle
olduğuna inanmak iman esaslarındandır. Kaderin içerisi sırlarla doludur. Allah’ın ilmine
güvenen kişi kadere hemen kolayca inanır. Allah eksik bir ilmi bilmez. Her şeyi tam bilir,
Allah’ta kusur olur mu? Olmaz. Allah yanlış yapar mı? Yapmaz. Öyleyse kaderi Allah
yazmış. Allah yanlıştan münezzehtir. Yüce sıfatlarla muttasıftır (nitelikli, vasıflı). Eksik kusur
olmaz. Öyleyse Allahın ilminin takdirinin ortaya koyduğu kadere insan şeksiz şüphesiz inanır.
Kusur varsa insanoğlunun kendisindedir. Senin bugün özgür iradenle yanlış yapıp doğru
yapacağını veya yanlış yapacağını Allah ezelde biliyor. Ona görede yazıyor. Seni zorlayan
varmı? Yok. Özgürlüğünü sana verilen kuvvetleri iyiyede kullanma şansın var kötüyede.
Özgürsün imtihan meydanındasın. Bunlar önceden biliniyor senin ne yapıp yapmayacağın.
Zorlamada yok. Celb yok, celb (başkalarının etkisi bulunmadığını belirten bir söz) olsa imtihan
olmaz.
1:05:55 Önceden her şey yerli yerince bilinip yazılıyor. Bir sene önce ayın tutulacağını
hesap eden bir mesela astronomi ilmiyle uğraşanları düşün. Daha önceden ayın
tutulacağını hesap etmiş. Peki bunlar hesap edeceğinden dolayımı, hesap ettiğinden
dolayımı ay tutuluyor? Yok. Ayın tutulacağını onlar hesap etmişler. Ayın tutulmasına
bunların bilgisinin bir tesiri var mı? Yok. Senin günahların ve sevapların yanlış
yapacakların ve doğru yapacakların ezelde biliniyor. Özgürsün, imtihan meydanındasın.
Kaderin bir tarafı böyle, buna muallik kader (burada kişinin kesbi göz önünde bulundurulur kader asla değişmez çünkü Allah ezelden kimin hangi işi yapacağını biliyordu) deniyor. Bir
de mübrem kader (Ailen, memleketin, doğduğun yer...) var. Kaderin içi sırlarla kaynar.
Hikmetlerle dolup taşar kaderin içeriğini tam anlamaya kalkarsan gücünde yetmez. Ona iman
et çünkü Allah’ın ilmi kudreti takdiri tamdır. Kusuru eksiği olmaz. Kadere iman eden adam
Allah’ın ilminin tam olduğuna iman eden adamdır. Allah eksik kusurlu bir şey yapmaz diyen
adam kadere tereddütsüz iman eder. İman ettim diye iman edeceksin kazaya kadere.
1:07:33 Hz. Ebu Bekir ve Ömer radiallahuanh şimdi tabi İslam’ın okulunda okuyorlar bunlar.
Hz. Muhammed’in as. okulunda okuyorlar. Muhammedi Allah kendi okutuyor. Muhammed’i
okul ilahi okul. Şimdi Allah Muhammed’i okutuyor, Muhammed dünyayı okutan ekolun
başında bulunuyor. İlk bu okuldan mezun olanlar işte Ebu Bekir, Ömer gibi ashaplar, Osman,
Ali gibi zatı muhteremler ve bütün Sahabeler radiallahuanhüm ve erdahim ecmain. İşte onlar
o okulda okudular, gerçek her şeyi İslam’ı gerçek anladırlar. Ve gökte parlayan yıldız oldular.
Her biri gökte parlayan yıldız, kaderide güzel anladılar. Güzel iman ettiler. Güzel amel ettiler.
Güzel adaleti uyguladılar. Sosyal devleti kurdular. Sosyal adaleti uyguladılar. Bütün
mahlukata merhameti, şevkatı, sevgiyi uyguladılar. Dünyaya ne yaptılar? Baris kuralları
uyguladılar. Dünya barışı İslam ile gerçekleşir, tamamen İslam barış, adalet, kardeşlik,
merhamettir. İslam’ın amentüsüyle bu başlar. Bu temel İslam’ın amentüsüyle atılır. İmanın
zaten anlamı nedir? Güven ortamıdır güven. Bir insanda iman varmı onda güven vardır.
Allah’a güvenir, inandığı değerle güvenir. Hak imanı vardır. Ve Allah onu güven ortamına
almıştır. İman sahibi Allah’ın himayesinde ve güven ortamındadır.Allah’ın kalesine girmiş
tam Allah’ın himayesindedir. Gerçek iman budur. İman ebediyyil ebed yıkılmayan bir kalenin
içinde Allah’ın himayesinde olmanın adıdır.
1:10:12 Evet sevgili efendiler Allah’ın resulüne bazı durumlar iletilirdi. Kader konusundada
tabi o zamanda konuşmalar oldu. Ama gerçek okulda gerçek dersler okunuyordu Muhammedi
okulda aleyhisselatüvesselam vahyi okulu. Çünkü dersler Allah’tan geliyor. Cevaplar
Allah’tan geliyor, emirler oradan geliyor. Her emrinin nasıl uygulanacağı Allah’tan geliyor.
Muhammed dünyanın eşi bulunmaz önderi ve öğretim ve eğitimin başını çeken dünyayı
okutan zatı muhterem. Allah’u Teala onu okutuyor o dünyayı okutuyor. Ashaplarla başladı
bu. ‘’Cenabı Hakkın yarattıkları içinde kader konusunda ilk konuşanlar Cebrail ile
Mikail’dir’’ denildi. Bu hadisin kaynağını bulmakta güçlük çekenler vardır. Efendim Mikail.
Hz. Ömer’le Hz. Ebu Bekir konuşmuşlardıda, Peygamberimiz de onlara: ’’Sen Cebrail gibi
konuşuyorsun’’, Ömer’e de: ’’sende Mikail gibi konuşuyorsun.’’ demişti ve Ebu Bekir “İsrafil
bunlar arasında hakem oldu şu kararı verdi, kaderin hayrıda şerride Allah’tandır.” Takdir
ondan, ama kimseyi hayra, şerre zorlayan o değil. Allah kullunu sen şer işleyeceksin diye
şerre Allah zorlarmı? Zorlamaz. Onun için bunların içeriğinide bir defa Allah’ın ilmine bırak
kadere iyi inan. ‘’İşte bu söz benim sizin aranızdaki meseleye vereceğim hükümdür.’’
Buyurduktan sonra Ebu Bekir’e dönerek: ’’Ya Ebu Bekir Allah’u Teala kendisine isyan
edilmemesini dileseydi şeytanı yaratmazdı.’’ Buyurdular. Hayat imtihandır. Şeytanı lain
imtihan ortamı için yaratılmıştır. Çünkü hayır kutuplar var, şer kutuplar var. Kim hayrı tercih
edecek, kim şerri tercih edecek. Hayatın bütün soruları ve cevapları İslam ile ortaya
konmuştur. Ve şer kutupta ortaya konmuş, hayır kutupta. Sen kendini hangisine iradeni
kullanırsan oralı olursun.
1:13:50 Hesaba, Mizana, Cennete ve Cehenneme iman. Biz bunlara kesin kes iman ediyoruz.
Herkes Allah’a büyük mahkemede hesap verecek. Herkesin amelleri tartılacak, günah, sevap
ortaya çıkacak. Cennet ve cehennem haktır, hangisini kazandıysa kişi orayı bulacaktır.
Hesaba, Mizana, Cennete ve Cehenneme ve bütün bunların Hak ve gerçek olduğuna
inandım demek lazımdır. İmamı Azam öyle diyor rahmetullahi aleyh. İnandım. Kalbimle
tasdik ettim. Dillimle ikrar ettim diyeceksin. Mizan amellerin miktarının bilinmesinden
ibarettirki, herkesin günahları sevapları yazılıyor. Efendim akıl mizanın mahiyetini
anlamaktan acizdir. Çünkü Allah’ın ilmine herkesin ilmi aklı ulaşmaz, sadece sen iman
yoluyla tasdik edersin Allah’ın ilminin tam olduğunu, yüce sıfatlarla muttasıf olduğunu iman
edersin. Sen gücünün yettiğini yap. Gücünün yetmediği işlere karışma. Allah’a teslim ol
tevekkül et iyi iman et amentün sağlam olsun.
1:15:38 Kıymetli dostlar Allah’a iman, Allah Teala birdir. Allahın birliğini iyi kavramak
gerek. İmanın aslıda buraya dayanır burayı iyice sağlama almadan Allah’ın birliğini
tanımadan kimsenin imanı iman omaz. Allah’ın birliğini iyi tanı. Allah zatında bir,
sıfatlarında, efalında (Fiiller, işler, ameller - yazılışı: ef'âl) bir her şeyinde bir. Kul
hüvellahu ehad Suresini iyi oku iyi anla içeriğini. Biz bunları Kuranı Kerimin keşif notlarında
biz bunları verdik. Kuranın tümünü. Sünnetten sizlere keşif notları verdik, tasavvuftan verdik,
kelamdan verdik. Dahada vermeye devam edeceğiz. Çünkü biz İslam’ın hem mensubu hem
hizmetkarıyız. Biz İslam’ın hizmetkarıyız. İnsanlığa faydamız dokunması için insanlığın
hayrına çalışmak iyi bir Müslüman olmaktır. İyi bir Müslüman olmaya çalışan insanlığın
hayrına çalışan insandır. En hayırlı insan da odur. Çünkü insanlığın kurtarıcısı İslam’dır. İyi
bir Müslümanda bu yolda insanlığa faydalı olan faydalı çalışmayı yapan insandır. Bunun için
çırpınmamız gerekiyor. Allah Teala birdir değerli kardeşlerim. İki olmaz, üç olmaz, beş olmaz
Allah birdir. Ezeli bir ebedi birdir. Kul hüvelallahu ehad- de ki Allah birdir. Zatında bir,
sıfatlarında bir. Allahussamed- Allah samettir. Her şey ona muhtaç o kimseye muhtaç değil.
Bütün ihtiyaçların giderilmesi için müracaat edilen Allah Teala’dır. Herkes ona muhtaçtır.
Oysa ezeli ebedi hiçbir şeye muhtaç değildir. Lem yelid- Allah doğmadı ve lem yüled –Baba
olmadı doğurmadı. Eşi benzeri olmadı olmayacak- velem yeküllehü küfüven ehad. Bakın
Allah doğmadı, Baba olmadı, doğurmadı, çünkü o yaratıcı. Vacibül vücüd (varlığı kendinden)
varlığı kendi zatının iktizası (gerekli olma) –Vacibül vücüd varlık. Onun için Allah’a çocuk
isnat edenler Allah’a iftira eden şirk koşanlardır. Şirke af yoktur bundan vazgeçin, tövbe
edin tevhit imanına gelin. Allah birdir. Ey dünya Allah birdir- La ilahe ilallah muhammedür
resülullah. Bunu hemen söyleyin, kurtuluş kapısından böyle girersin. Yüce İslam’a giriş
kapısı burası. Gir buraya gel. İslam ebedi ezeli Allah’ın rahmeti. Seni kuşatıyor dünyada ve
ukbada. İslam’ın dışında kalma yazık olur. Neden? Nedenleri açıkladık yine açıklayalım.
İnsanoğlu unutkan varlık. Hepimiz Allah’ın kullarıyız. İslam Allah’ın kurduğu kendi düzeni
kendi dini hak din hakkın dini hepimize gönderilen din. İslam hepimize teklif edilmiş. Gel
seni aldatanlara aldanma. Aklını başına al. Allah’a dön yalvar: ’’Ya Rabbi bana tevhit
imanını İslam’ı nasip et’’ diye yalvar. Ebu Cehil gibi tersine yalvarma. Ebu Cehil’in
adamları gibi tersine yalvarma. Ne dedi onlar. Yalvarırken: ’’Ey Allah”dediler celle celaluhu
‘’Bu Muhammed doğru hak Peygamber ise, getirdiği kitap hak kitapsa başımıza taş yağdır.
Gökleri tepemize yık.’’ diye yalvardılar. Bundan daha akılsız, serseri, mantıksız bir yalvarış
olurmu? Hemen o anda Allah Teala onların istediğini verseydi o anda yok olulardı. Ama
sonra yok oldular yine. Niye? Kuran hak Muhammed hak Peygamber. İslam hakkın dini, hak
din.
1:21:25 Muaviyeyle yemenli birisi karşı karşıya gelmişler. Şimdi Muaviye demiş ki
Yemenliye (Arabistanın alt kısmı), tabi onun ne diyeceğini bilmiyor Muaviye:’’Senin kavmin
demiş ne kadar cahil. Belkısik bir kadını başlarına hükümdar tayın etmişler.’’ Diyor. Bak
Yemenli Muaviyeye ne diyor: ’’Ey Muaviye senin kavmin o kadar cahil ki. Diyor, de diye
yalvardılar Muhammedin karşısında ‘Muhammed hak Peygamberse Kuran hak kitapsa İslam
hak dinse başımıza taş yağdır diye yalvardılar. Kuran hak kitap, Muhammed hak Peygamber.
O an taş yağsaydı ey Muaviye sen bu dünyada olmazdın. Senin kavmin böyle yalvardı.’’
Deyince Muaviye sustu diyor. Ne diye yalvarması lazım: ’’Ya Rabbi Muhammed hak
Peygamberse ki hak Peygamber. Kuranı Kerim hak kitapsa ki hak kitap. İslam hak
dinse hak din. Bizi bu dine İslam’a hidayet et diye yalvarsalardı helak olmazlardı Allah
hidayet ederdi. Çünkü hidayet istemiş olurdu. Allah’ın merhameti rahmeti İslam’la tecelli
etmiş zaten her tarafa ezeli ebedi.
1:23:15 Evet kıymetliler Allah birdir. Değerli kardeşlerim onun birliği sayı cinsinden değil.
Ortağı olmasından dolayıdır. Allah’ın ortağı yok benzeri yok. Onun için o bir, her yüce
sıfatlarında zatında her şeyinde bir çünkü benzeri yok. O doğurmamıştır, doğrulmamıştır.
Şimdi Allah doğurmaz, doğmaz baba olmaz. Allah rabb’tır yaratıcıdır. Onun hiçbir dengi
de yoktur. İşte dengi olmayan ne olur birdir. Yüceliğinde bir başka onun gibi yüce yokki.
Yani bütün akıl ve hayallerin tamamını toplasanız Allah’u Tealanın yüceliğine akıl ermez.
Zatına akıl ermez. Ancak biz onun yüceliğini yüce sıfatlarından, yüce esmasından,
eserlerinden, kitabından tanıyoruz. Biz onun yüce tanıttığı kadar bize, biz tanıyoruz. Esas o
kendi tanıttığı tanıdığı gibi kendini. O kendini kendi bildiği gibi. O eşsiz yüce. Ve unutma
Allah bir. Şimdi niceleri Allah bir diyor. Fakat yaşantısına, konuşmalarına, söz ve
davranışlarına bakıyorsun kaç tane ilah çıkarıyor. Hareketlerinde buda nedir cehalet. Ne
yaptığını bilmiyor.
1:25:33 Efendim şimdi Hz. İsa Meryem’in oğludur. Allah’ın yarattığı diğer kullar gibi kuldur
ve Peygamberdir. Diğer Peygamberler gibi o da bir kul Peygamberdir. Üzeyir aleyhiselamda
(Yüz Yıl Ölü Bırakılıp Diriltilen Peygamber/Bakara - (Arapça: ‫عزير‬, Üzeyir, Üzeyr;
İbranice: ‫עֶ ז ְָרא‬, Ezra, Azra, İngilizce: Ezra, Ezrah, Yunanca: Έσδράς) İsrailoğulları'na
gönderilen peygamberlerdendir) böyledir o da Allah’ın kullarındandır. Şimdi şöyle bakalım
Hıristiyanların ve yahudilerin Hz. İsa ve Üzeyir aleyhiselamlar hakkında sözleri bakın Kuranı
Kerim bunları reddediyor. Onların görüşleri ne İsa’ya uyuyor ne Musa’ya ne Tevrat’a ne
İncil’e. Sapmışlar İncilin yolundan sapanlara diyoruz. Tevrat’ın, İsa’nın, Musa’nın yolundan
sapanlara diyoruz.
1:26:38 Vahit kelimesi sayıların başlangıcı olan ve ikinin yarısı bire denilir. Bazı kerede eşi
benzeri ortağı olmayan için kullanılır. Allah Teala zatı ve sıfatları bakımından eşi benzeri ve
ortağı yoktur. Vahit, ehad, Allah’u Teala hem zatında hem sıfatlarında birdir. Allah’u
Teala samettir. Yani her şey kendisine muhtaçtır, o hiçbir şeye muhtaç değildir. Ne
yazıkki Yahudiler Üzeyir Allah’ın oğludur dediler. Hıristiyanlar Messi İsa Allah’ın oğludur
dediler. Bu onların ağızlarıyla uydurdukları sözleridirki daha önce küfür edenlerin sözlerini
taklit ediyorlar. ‘’Hay Allah kahır edesi adamları haktan batıla nasılda döndürüyorlar.’’
Bunları yüce Allah tövbe Süresinin ayet 30’ncu ayeti kerime de bildiriyor.
Yani bunu Allah Teala kendi söylüyor.Bakın Hıristiyan, Yahudilerin, İncil’in, Tevrat’ın
yolundan, Musa’nın, İsa’nın hak bütün Peygamberlerin yolundan sapanların hali budur. Bütün
sapmış milletleri İslam ne yapıyor, kurtarmaya gelmiş, doğruya çağırıyor. Allah’ın birliğine
çağırıyor. Mevcudatta onun hiçbir mislide yoktur. Allah’ın misli de yok. Bunun için yüce
Allah cisim değildir, çünkü ölçülmez, parçalanmaz, tasavvur (Göz önüne getirme, hayal etme)
mümkün değildir. Cevher değildir. Kendisinde arazlar bulunmaz, araz değildir, çünkü arazlar
cevherlerde bulunur. Cevher ve araz kelimeleri bundan sonra sık sık geçeceğinden tariflerini
vermek istiyorum şimdi bunun. Cevher boşlukta bizzat yer kaplayan, varlığınıda bizatihi his
ettiren şeydir. Asil madde demektir. Zıttıda arazdır, araz ise kendi başına boşlukta yer
tutamayan. Var oluşu kendini taşıyan başka bir varlığa varlıkla his edilen bir şeydir. Yani
arazlar cevherlerde bulunur. Onun için yüce Allah bütün eşyayı arazları ve cevherleri yaratan
Allah’ın kendisidir. Onun için yüce Allah cevher değildir, araz değildir. Çünkü eşi benzeri
yoktur. Misli yok. Yaratıklarına benzemez. Kendinin benzeri yok, misli yok. Yüce
Allah’ı iyi anla. İmamı Azam bu konuda dünyaya ders veriyor. Hemde iman dersi. Gerçek
iman dersini Hz. Muhammed ve Ashabından ve Tabiinden, Kuran ve Sünnetten asli
kaynağından, ilmini alan ve parlayan İmamı Azam dünyaya Fıkhı Ekber’iyle makbul hak
olan imanı dünyaya ne yapıyor? Öğretiyor. Onun ilmini ortaya koyuyor, iman ilminden
bahsediyoruz. Fıkhı Ekber işte İslam imanının ilmini ortaya koyar. Makbul İslam imanını
sana anlatır.
1:31:23 Cenabı Hak yarattığı şeylerden hiç birine benzemediği gibi yaratılanların hiç
biride Allah’a ona benzemez. Zatı ve fiili sıfatlarıyla ezelden ebede Allah bakidir.
Allah’tan başka Baki yoktur. Şimdi cenneti o var kılıyorda, oradakiler ebedi yaşayacak.
Yoksa onun yaşatmasıyla onlar devamlı kalacak. Yoksa Baki olduklarından değil. Baki Allah
olduğu için seni ebedi yaşatmayada kadir. Bunu senin ebedilik sıfatın olduğundan değil, onun
yaşatmasından. Varlıklar Allah’a hiç mi hiç benzemezler. Zira Allah’ın varlığı ‘’Vacibül
Vucud muktezası (gerekli) olarak zatının iktizasıdır (gerekli olma)’’ Sevgili dostlarımız şöyle
bir bakalım, mahlukatın varlığı ise Mümkinül Vücüd olmalarının iktizasıdır. Yani başka bir
varlığın vücüdu ile kaimdir (her zaman var olan), yani Allah’tan başka her şey Allah’ın
yaratmasıyla var olmuştur. Mümkinül Vucuddur bunlar. Vacibül Vücüd ise Allah’ın
kendisidir. Varlığı zatının iktizasıdır. Yokluğu düşünülmeyen bir varlık. İlim, kudret ve
diğer sıfatlardada durum böyledir. Teşbihe(benzetmek) imkan yoktur, hiç benzer olmadığı
için teşbih edilmez. Buda açıkça gösteriyorki Allah Teala birdir. Şeriki yoktur, o evveli
olmayan kadim, sonu bulunmayan daimdir. Yanı sonu olmayan, başlangıcı bulunmayan tek
varlık. Allah Teala’nın celle celaluhu isim ve sıfatlarından hiç biri hadis, yani sonradan
olmuş değildir.
1:34:10 Zati ve fiili sıfatlar arasında şu fark vardır. Allah Teala’ya mahsus herhangi bir
sıfatın zıttı Cenabı Hakk için caiz ise, o sıfat fiili sıfatlardandır. Eğer o sıfatın zıttı caiz
değilse o zati bir sıfattır. Çünkü Allahın zıttı da yok. Benzeri olmayanın zıttı olur mu? Eşi
yok, benzeri yok, benzeri yok, misli yok.
Onun için yüce Allah’ın birde zati sıfatları var, işte bunların zıttı yok. Eğer o sıfatın zıttı
caiz değilse o sıfat zati sıfattır. Şimdi Allah birdir. 1-Vücut, 2- Kıdem, 3- Bekâ, 4Vahdaniyet, 5- Muhalefetün Li’l-Havadis, 6- Kıyam bi nefsihi. Bak bunlar zati sıfatlaradır.
1- Hayat: Diri olmak, 2- İlim: Bilmek, 3- Semi: İşitmek, 4- Basar Görmek, 5- İrade: Dilemek,
6- Kudret: Güç yetirmek, 7- Kelam: Konuşmak, 8- Tekvin: Oluşturmak. Dikkat et.
Şimdi fiili sıfatları var. Mesela (Tekvin) yaratmak, yaşatmak, rızık vermek, öldürmek.
Yaratmış, tamam yaratmayadabilir. Bak orda birbirinin zıttı var. Yaratma sıfatı onda ezeli,
ebedi var. Hiçbir şey yaratmadan öncede o yaratıcıydı zaten. Demekki fiili sıfatlarda ne
yapıyor zıttı düşünülebiliyor. Ama zati sıfatlarda zıttı yok. Çok kıymetli efendiler eğer
sıfatın zıttı caiz değilse zati sıfattır. Zıttı caiz ise fiili sıfattır.
1:36:25 Bizim alimlerimiz ne kadar büyük alim biliyor musunuz siz? Rahmetullahi aleyhim
ve ecmain.Ne kadar güzel ilim uğrunda Allah onlara nice lütuflarda bulunmuş. Kıymetini
biliniz rahmet okuyunuz. İmamı Azamada gece gündüz rahmet okuyunuz, diğer alimlerimizle
beraber. Fetevi Zahiriyede şöyle denilmiştir: ’’Bir kimse Allah Teala’nın sıfatlarından biriyle
yemin ederse. O zaman bakılır. Eğer yemin ettiği sıfat sıfatı zatiyeden ise yemin olur, sıfatı
fiili’yeden ise yemin olmaz. Mesela bir kimse ‘biizzetillah-Allahın izzeti hakkı için’ diye
yemin ederse. Yemini yerindedir. Çünkü Allah Teala izzetin (Büyüklük, yücelik, ululuk) zıttı ile
tavsif (nitelendirme, tarif etmek) edilemez. O ebedi ezeli azizdir. Hiç mi hiç izzetin zıttı onda
bulunmaz. Fakat bu gadabillah,bi gadabillah veya bi sahhatillah- Allahın gazabı, hışmı
üzerine yemin ederse, Allah bunların zıttı olan rahmet ilede tavsif edildiğinde, bunlar yemin
olmaz. ‘ Demişlerdir. Yani Feteva-i Zahiriyede böyle denmiştir. Bununda müellifi
Zahilüddin Muhammed bin Ahmed Ömer el Buharidir. Vefatı hicri 619 tarihlerindedir. Dini
ilimlerde usul ve füruda (fıkıh bilgileri) geniş bilgi sahibidir. Hanefi ekolünün büyük
alimlerindendir. Buharada muhtesiplik (dini polis) vazifesinde bulunmuştur. Fetvaları çok
muteber sayılmıştır. Hayatı hakkında geniş bilgi veren kıymetli eserler vardır. El Nuknevi,
El Fevaidül Behiye bunlardandır.
1:39:18 Allahu Teala ve tekaddes hazretleri celle celaluh zatı ve fiili sıfatları. Yüce Allah’ın
zati ve fiili sıfatları vardır. Sıfatı Zatiyeleri şunlardır Hayat, İlim, Semi, Basar, İrade,
Kudret gibi sıfatlarıdır. Hayat Allah Teala diridir, hayat sahibidir. Hayata onun ezeli sıfatıdır.
Hiç mi hiç yokluğu düşünülmeyen tamamen var olan bir varlıktır, yani diridir hep vardır.
Ezeli ebedi hayat sahibidir. Kudret Allahu Tealanın ezeli sıfatı olan kudret ile her şeye
kadirdir. İlim Allah Teala bütün mevcudatı (Var olan şeyler, varlıklar, Yaratıklar) her şeyi bilir,
onun ilim sıfatı ezeli sıfatlarındandır. Gizli, açık her şeyi bilir. Ezeli bildiği gibi ebedi bilir.
Göklerin üstünü bildiği gibi altını bilir. Geceyle gündüzün arasındada fark yoktur. Saklan
gece istersen gündüz ortaya çık fark etmez. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Kelam Allahu
Teala celle celalu azze ve celle ezeli sıfatı olan kelam sıfatıyla konuşur. Onun konuşması
mahlukatın konuşmasına benzemez. Mahlukat harfler, sesle, organ gibi vasıtalarla konuşur.
Allah Teala’nın kelam sıfatında bunlara ihtiyaç yoktur. Evet kıymetli efendiler Semi Allah
Teala’nın işitme sıfatı ezelidir. Sesleri, kelimeleri her şeyi işitir. Basar Allahu Teala her şeyi
görür. Her şeyi kadim olan bu sıfatıyla görür, şekiller ve renkler ondan gizli kalmaz. İrade
Allah Teala dünyada ve ahirette olmuş ve olacak küçük, büyük, az, çok, iyi, kötü, faydalı ve
zararlı, ziyade (çok), noksan velhasıl (kısacası) her şeyi ezeli iradesi ile dilemiştir. Allah
dilediğini işler. Onun istek ve iradesini reddedecek yoktur. Hükmünü hiçbir kuvvet geri
çeviremez. Azamet (Ululuk, büyüklük), Kibriya (Cenab-ı Allah'ın azameti ve kudreti, her cihetle
büyüklüğü), Ahadiyet (bir, tek) ve Samediyet (ezeli, ebedi ve yüce olan ve hiç kimseye veya şeye
ihtiyacı olmayan) gibi zati sıfatlarıda vardır. Evet kıymetliler sizlere yüce Allahu Teala’dan
onun yüce isim ve sıfatlarından bahsetmeye devam edeceğiz. Fıkhı Ekber’den keşif notları
vermeye devam edeceğiz. İmamı Azamın ilmi deryasından.
7. ders bitti
Ek Bilgi
----Kader asla değişmez çünkü Allah ezelden kimin hangi işi yapacağını biliyordu, dikkat et
asagidaki bilgileri yanlis anlama!!!
Kader 2′ye ayrılır. Birincisi Mutlak Kader’dir. (Külli İrade) Mutlak Kader asla değiştirilemez.
Levh-i mahfuzda kayıtlı olan ve Allah’ın iradesini yansıtan kesin ve değişmeyen kaderimizdir.
Bu kader hiç bir güç, tedbir ve gayretle değiştirilemez. Bizim istek ve bilgimiz dışında oluşan
bu kaderin kapsamına, doğduğumuz memleket, dönem, ailemiz, ecelimiz olaylar girmektedir.
İkincisi Muallak Kader’dir. (Cüz-i İrade) Muallak Kader’e etki edilebilir. Muallak Kader ise
kişinin kendi iradesini kullanarak kaderini ve yaşamını şekillendirmesi olarak açıklanabilir.
Bunlara özel zevklerimiz, meraklarımız, ikili ilişkilerimiz, olaylar karşısında verdiğimiz tepkiler
ve bu tepki ve davranışlarımızı kontrol etme becerilerimiz örnek olarak gösterilebilir.
-------kitabı mukaddes (Türkcede incil tamamına denir)
Birinci bölüm (ahdi atik)
eski ahit (antlaşma) (altes testament)
39 bölümden oluşur
-Tevrat + Zebur’u kapsar
yahudilerin tanah adlı kitaplarının
hemen hemen aynısıdır
-Hz. Isa + Meryemden bahsedilmez
-eski ahit, nedeni Hz. Isan’ın Allah’la
Musa as. Sina dağındaki yaptığı antlaşmanın
aynısı olduğuna inanır hıristiyanlar
-yahudiler tanah’ın eski antlaşma olarak
anılmasını uygun bulmazlar
İkinci Bölüm (ahdi cedid)
yeni ahit (antlaşma) (neues testament)
27 bölümden oluşur
-matta, markos, luka, yuhanna incilleri
İlk 4 bölümü olusturur.
-Allah’ın Musa as. ile yaptığı antlasmadan
100yıllarca sonra Isa as. ile yeni bir
antlaşma yaptığına inanılır = yeni ahit
-yahudiler yeni ahiti kabul etmez
Tanah
-Tevrat ve Zeburu kapsar, musevilerin yazdıgı kitap
- 3 bölümden olusur
1. tara Tevrat (şeriat/yasa) 5 kitap – Tekvin yaratılış, mısırdan çıkış, levililer, sayılar,
tesniye (yasanın tekrarı)
2. neviim (Peygamberler, ilk ve son Peygamberler denirmiş) 21 kitap
3. ketuvim (yazılar, bilgi tarih şiir gibi)
-----(Eski ahid, eski sözleşme. Ehl-i kitap yani yahudî ve Hristiyanlarca kutsal sayılan kitaplardan
bir kısmı. Ahdi atik'in Rab Yahve (Yahova) ile İsrailoğulları arasındaki bir sözleşme olduğuna
inanılır. Yahudi inancına göre Rab, Hz. İbrahim (a.s.) ile bir sözleşme yapmış, aynı sözleşme
daha sonraki peygamberler ile de tekrarlanmıştır. Bu sözleşme ile Rab Yahova
İsrailoğullarını kendi kavmi ilân etmiş ve onları diğer insanlardan üstün kılacağını, onları
Arz-ı Mev'ud* (Vadedilmiş Topraklar)'a götüreceğini söylemiştir. Yahudiler de bu vaade
karşılık Rablerine verdikleri sözü tutup onun emirlerinden çıkmayacaklardı. Ahd-i Atik'in ilk
otuzdokuz bölümünün kutsallığı konusunda görüş birliği olup, bunlar Kitab-ı Mukaddes'in ilk
kısmını oluştururlar. Dokuz tanesi ise sadece Katolikler tarafından kutsal sayılmaktadır.
Ahd-i Atik üç büyük bölümden oluşmaktadır. Bunlardan Nebiim ve Kütübim kısımları Hz.
Davud'a indirilen Zebur'dur. Ahd-i Atik'in en önemli bölümü ise Tora (Tevrat) olup Hz.
Musa'ya indirilen kısımlardır. Bunlara Esfâr-ı Hamse (Beş Sifr) adı verilmektedir ki bunlar:
Tekvin, Huruç, Levitik, Âdât ve Tesniye'dir. Bizim Tevrat dediğimiz bunlardan ibarettir.)
-----Başta Yahudiler ve Hristiyanlardan yalnız Protestan mezhebince kabul edilen ve İbrânice
olan nüsha. 2- Roma ve Doğu kiliseleri tarafından kabul gören Yunanca nüsha. 3- Sâmirî
(ibranicenin bir degisigi –hebräisch) dilinde yazılmış ve yalnız Sâmirîlerin mûteber saydıkları
nüsha).
---------------(Azra adında bir kâhin, kaybolmuş olan Tevrat'ın asıl nüshasını Kudüs'te bulup çıkardığını ileri sürmüş
ve İsrailoğulları'na kendi uydurduğu bir kitabı Tevrat diye kabul ettirmişti. Eldeki Tora (Tevrat)'yı Azra
yazmış ve bunun için Hz. Musa (a.s.)'ya indirilen Esfâr-ı Hamse (Beş Sifr) dışında birçok ilâve
yapılmıştı. Zira bu ilâvelerde Hz. Musa'nın ölümünden ve ondan sonra meydana gelen olaylardanda
söz edilmektedir. Hz. Musa'nın vefatıyla ilâhî vahiy kesildiğine göre, bu bilgilerin Azra'nın ilâveleri
olduğu gayet açıktır.)
------Ahdi - Cedid: Yeni ahid (neues Testament), yeni sözleşme. Hristiyanlara göre, putperestliğe
sapan yahudîlerin bu durumlarına acıyan Cenâb-ı Allah, İsrâiloğulları ile yeni bir sözleşme
yapmıştır. Bu sözleşme Hristiyan inancına göre, Allah'ın kendi oğlunu insan şeklinde dünyaya
göndermesi, Mesih'in çarmıha gerilmesi ve öldürülüp tekrar diriltilmesi gibi sapık bilgilerle
yoğrulmuş bir akîdeyi yansıtan muharref kitap İncil'den ibarettir. Buna göre Ahd-i Cedîd
yalnız hristiyanlara ait olan kutsal kitaba yani İncil'e verilen isimdir. Yahudiler ve
hristiyanların müşterek olarak inandıkları Ahd-i Atik'in otuz dokuz bölümü ile Ahd-i Cedîd
biraraya getirilerek bunlara "Kitâb-ı Mukaddes" adı verilmiştir.
Kitab-ı Mukaddes: Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma'yı
temelini oluşturan ve Hıristiyanlarca kutsal sayılan kitaptır.
kapsayan, Hıristiyan inanışının
İncil: Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabına verilen
addır. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılmış olduğuna inanılan İnciller
İsa'nın yaşamını farklı yönlerden ele alırlar. İncil sözcüğü bazen Yeni Antlaşma anlamında da
kullanılır. Türkçede İncil sözcüğü Kitab-ı Mukaddes (tamamı) anlamındada kullanılır.
Eski Ahit: Altes Testament: Kitab-ı Mukaddes'in ilk kısmı Eski Ahit ya da Eski
Antlaşma olarak adlandırılır. 39 bölümden oluşur. Tevrat ve Zebur'u da
kapsar.Yahudilerin kutsal kitaplarından Tanah ile bölüm adları ve sınıflandırmalar hariç
hemen hemen aynıdır. Eski Ahit, İsa'nın doğumundan önceki çok uzun bir zaman diliminde
Yahudi peygamberleri, din adamları ve alimleri tarafından yazılmıştır. Bu
bölümde İsa veya Meryem'den bahsedilmez. Yahudi kutsal metinlerinden oluşmuş Tanah'ın
Hristiyanlıkta Eski Ahit olarak adandırılmasının nedeni, Tanrı'nın İsa ile yaptığına inanılan
antlaşmadan (ahit) asırlar önce Musa ile Sina Dağı'nda yaptığına inanılan antlaşmadır.
Yahudiler Tanah'ın Eski Antlaşma olarak anılmasını uygun bulmazlar.
Yeni Ahit: Neues Testament: Kitab-ı Mukaddes'in ikinci bölümünü oluşturan Yeni Ahit ise,
İsa'nın sağlığında ve/veya ölümünden sonra Havariler, Hıristiyan din adamları ve alimleri
tarafından yazılmıştır. 27 bölümden oluşur. Hıristiyan alimlerince kanonik (genel, yani
kanun) kabul edilen Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncil'leri Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü
oluşturur.
Hıristiyanlar Tanrı'nın Musa ile yaptığı antlaşmadan yüzlerce yıl sonra, İsa ile yeni bir antlaşma
yaptığına inanırlar. Bu nedenle Kitab-ı Mukaddes'in İsa'dan bahseden ikinci bölümünü Yeni
Ahit olarak adlandırırlar. Bununla birlikte Yahudiler ikinci bir antlaşmayı kabul etmez, Tanah'ın Eski
Ahit olarak adlandırılmasını uygun bulmaz ve bu ismi kullanmazlar.
Çeviriler: Kitab-ı Mukaddes'in en önemli çevirilerinden, «kilise atası» Jerom'un yaptığı ve Katolik
Kilisesi içinde yüzyıllarca kanonik olarak kullanılmış olan Vulgata adı verilen
Latince sürümüdür. Martin Luther ilk olarak bu metinden değil, İbranice ve Yunanca orijinal
metninden halkın anlayabileceği Almanca bir çeviri yapmıştır. En ünlü İngilizce çevirisinin
adı 1611 tarihli King James Sürümü'dür. Bu çeviri, bazı Hıristiyan inanırlarca hâlâ 'hatasız' olarak
kabul edilmekte olup, referans olarak kullanılmaktadır.

Benzer belgeler

List of Accepted Abstracts for “27th International Scientific

List of Accepted Abstracts for “27th International Scientific Ferit Cobanoglu, Halil Ibrahim Yilmaz Murat Cankurt Renan Tunalioglu Sidika Bozkiran

Detaylı