48-allah peygamber kitap.indd

Transkript

48-allah peygamber kitap.indd
Dr. Hikmet
Kıvılcımlı
Allah
Peygamber
Kitap
Yaynlar
Allah
Peygamber
Kitap
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
DijitalYaynlar
Yayınlar
İndir - Oku - Okut - Çoğalt - Dağıt
Bu kitap ilk defa: 1999 yılında Bumerang Yayınları
tarafından yayınlanmıştır.
Bu kitap KöXüz sitesinin dijital yayınıdır.
Kar amacı olmadan, okumak ve okutmak için, indirmek, dijital olarak
basmak ve dağıtmak serbesttir.
Alıntılarda kaynak gösterilmesi dilenir.
Yayınları
Yaynlar
İÇİNDEKİLER
Y a y ı n e v i n i n Notu
3
Giriş
11
Birinci
Bölüm
Allah-İbrahim-Muhammed-Bilim
23
1- Birikim Bilimi Ve T a r i h i n B ü y ü k Mirası; İ b r a h i m İle M u h a m m e d
25
2- Pratik Ve T e o r i k İ h t i y a ç l a r ı n
31
B a ş k a l a ş t ı r ı p Sağla m la şt ırd ığ ı T a n r ı Fikri
3- " E s m a ü ' l Hüsna" Allah'ın Güzel İsimleri Ve Tarihin
4-
Hz.
Muhammed'in
Bilge
Kanuncul Gidişi
(Arif) l iğ i
5- Determinizm Ve "Esmaü'l Hüsna"
6 - İkiz D ü ş m a n
Kardeşler:
64
İ s r a i l o ğ u l l a r ı V e Hicaz A r a b l a r ı :
M u h a m m e d ' i n Birikimi
69
7 - İnsan Beyni V e Hz. M u h a m m e d R e j i m i
İkinci
74
Bölüm
Kutsallaştırma P r o s e s i n i n Çıkış Kökleri
81
1 - A l l a h - F i y a t V e T a r i h s e l Devrimler
2- T a n r ı s a l l a ş m a
83
Gidişinde Totemizm'in
Rolü
3- Medenileşme Ve Tanrısallaşma Gidişinde Komün'ün
4- T a n r ı s a l l a ş m a
Gidişinde Medeniyetin
5- T a n r ı s a l l ı k G i d i ş i n d e Dağ'ın
Üçüncü
91
Rolü
96
Rolü
106
Rolü
110
Bölüm
Tarih Öncesi (Morgan)
Bilimi-İbrahim Toplumu-
Yazısızlık Ve Kutsallıkların G e l e n e k l e ş m e s i
1- Tektanrıcılığın Yazısızlıgı Ve
113
Kutsallaştırmanın Tevrat-Kur'an
Ve Geleneklere Y a n s ı m a s ı
115
2- M o r g a n ' ı n T a r i h ö n c e s i ( K o m ü n ) Bilimi Ve Hz. İ b r a h i m G ö ç e b e l e r i
3- İ b r a h i m ' i n
Determinizmi: "Mucizeleri"
Dördüncü
Tarihsel
133
Bölüm
Devrim Özlemi Temelinde Allah-İbrahim ve
1- Tarihsel
Kutsallaştırma
145
Devrim Özlemi Temelinde Tektanrıcılığın
( İ b r a h i m Dini'nin) T e o r i l e ş m e s i :
Beşinci
119
130
4- İ b r a h i m D i n i ' n d e " K u ş k u l a r "
Kutsallaşma
147
Bölüm
Hz. İ b r a h i m Y a r a t ı c ı l ı ğ ı ' n ı n S e m i t K ö k l e r i V e E v r e n s e l l i k Eşiği
1- İki
35
58
Büyük Sansür-Yaratıcı
Ve İbrahim Yaratıcılığının Ata (Semit) Temelleri
2- İbrahim:
159
Beyin
Y e n i Çağın A l a m e t i V e D ü ş ü n c e d e k i Y e n i S o y u t l a m a
161
Sıçraması...170
Altıncı
Bölüm
İslamiyet'in
İbrahim'den
Gelişi
İbrahim'in (Tek Allah'ın) Semit'ten Gelişi Ve Evrimcil Değeri
175
1- İ s l a m i y e t ' i n İ b r a h i m ' d e n Gelişi
177
2- Tevrat Tarihlemeleriyle Tektanrıcılığın İbrahim'e İntikali
179
3- " A l l a h " Keşfinin E v r i m c i l D e ğ e r i
187
4- Tanrısallığın Trajedisi Ve İbrahim
192
Yedinci
Bölüm
Kutsallaştırmanın Son Halkası:
1- "Bismillahirrahmânirrahim"
K u r a n V e Hz. M u h a m m e d
(Rahman Ve Rahîm Allah'ın Adıyla)
203
205
2 - Y e n i K u t s a l l a ş t ı r m a H a l k a s ı V e İlk Sûreler
208
3- "A'lâ S û r e s i "
217
4- " K a l e m " , " M e s e d " , " M a u n " , " K a f i r u n " , "Fil", " K u r e y ş " , "Tin", " B e l e d " , S û r e l e r i
Ve Tarihsel Devrim
219
5 - " A l â k " - " D u h â " V e " İ n ş i r a h " S û r e l e r i ( M e k k e ' d e k i İlk S û r e l e r )
222
6- "Fatiha Sûresi" "Kitabın A n a s ı "
224
7- " Ş u a r â Sûresi".
226
8- "Furkan Sûresi"
228
9- " K a s a s Sûresi".
230
10- " R u m S û r e s i "
232
11- " L o k m a n S û r e s i "
232
12- " H i c r S û r e s i "
235
13- " Y u s u f S û r e s i "
238
14- " N e m l S û r e s i "
248
15- " Y û n u s S û r e s i "
252
16- " H û d S û r e s i "
258
17- " A r a f S û r e s i "
264
18- " E n - A m S û r e s i "
269
19- " T e v b e S û r e s i "
272
20- M ü m i n u n S û r e s i "
277
21- " A n k e b u t S û r e s i "
280
22- " M â i d e S û r e s i "
282
23- " E n f â l S û r e s i " ( S a v a ş G a m i m e t l e r i :
İslâm Sosyalizmi Üzerine)
285
24- " A h z a p S û r e s i "
289
25-"NurSûresi "
290
26- " M u h a m m e d S û r e s i "
295
27- " R a ' d S û r e s i "
296
28- " B a k a r a S û r e s i "
300
29- "Al-i İ m r a n S û r e s i "
307
30- " N i s a S û r e s i "
311
"Fe-in
vekkeltü
tevelev
ve
"Eğer yüz
ka
sahibi
ilah
ne zaman
dara
en y ü k s e k ifadesi
bulunsa,
sığınırlardı. T ı p k ı
düşse;
olan
de
Ancak
Rabbimdir. "(Tevbe
başları
içinde d e
onlara
yoktur.
Peygamberler,
şından
hasbiyallâhü
Lâ
ilahe
illâ
Rabbül-arşil aziyim." (Tevbe
çevirirlerse,
tapılacak
arşın
Fe-kul
Huve
ki:
"Bana Allah
ona
güvenip
Sûresi,
29.
toplumcul
kendi
bilim v e
bilgi
o
başbüyük
Ayet)
evrimin
yüklü
te-
Ayet)
Ondan
Ve
a ğ d a l ı - k a r m a ş ı k akıdeterminizmin
(binlerce yıllık kutsallık g e l e n e k l e r i n i n
kabuğu
olan) " A l l a h " y o r u m c u l u ğ u n a
modern sosyal devrimcilerin sıkıştıkça "Bize tarihsel
ö l ç ü l e r i n d e tarihsel
devrimler,
komüncül
yeter.
çağlarında tarihsel
lerinde d a h a f a z l a y o ğ u n l a ş t ı k l a r ı
kendi
aleyhi
129.
bağlandım.
d e t e r m i n i z m y e t e r ! " d e y i p , d e m i r çarık d e m i r asa
tarihsel
hü,
Sûresi,
devrim
en t e m e l d e
kollektif a k s i y o n l u
gibi.
görevleriyle
üretici
insanın,
bilim-devrim görev-
Ç ü n k ü antik P e y g a m b e r l e r d e
müjdelenmiş
idiler.
güçler determinizmiyle
Ve
işleyen
k u t s a l l a ş m ı ş ( m e d e n i y e t e geçiş:
sınıflı t o p l u m a p a r ç a l a n ı ş ) haliydi.
K u t s a l l a ş t ı r m a prosesi de insanlık t a r i h i n i n açılıp k a p a n a n a m a birbirlerini a ş a m a y a n üretici güçleri c y c l e ' l a r ı n a :
tiş d e v i r d a i m l e r i n e
Kutsallaştırma
(veda)
sal bir gün
nasıl
gidişinin
hutbesinde
ise,
mübarek
kutsaldır,
şöyle
bu
son
aylarınız
türlü
halkasında,
seslenir:
bir şehir ise,
her
K e n d i l e r i n i y e n i d e n üre-
uyar:
"Ey
nasıl kutsal bir
canlarınız,
tecavüzden
son
insanlar!
ay
Peygamber,
Bugünleriniz
ise,
mallarınız,
nasıl
bu şehrimiz Mekke
namuslarınız
aynı
kutsallaştırıp,
zamanda
insanını
da
O'nu
kendi
kan teşkilatlarını,
da
öyle
korunmuştur."
K u t s a l l a ş t ı r m a n ı n ilk halkası olan T o t e m i z m d e de b ö y l e d i r :
Totemi'ni
son
kut-
ruhu
üretici
kutsallaştırıyordu. T o p l u m
Komün,
üzerinde egemenleştirirken,
güçleriyle
biçimleri
birlikte
geliştikçe
her şeyini;
kutsallaştır-
m a üretici g ü ç l e r e y a n s ı d ı a m a hep aynı t e m e l l e r e u y m a d a n e d e m e d i .
Binlerce, o n b i n l e r c e yıl sonra bile, aynı t e m e l l e r ;
rek, t a n ı n m a z
tutumunda
boyutlara
böyle
açılarak, g e n i ş l e y e -
g e l e c e k ö l ç ü l e r d e d e olsa
dilleniyordu...
son
Peygamberin
GİRİŞ
K o n u m u z "Din". Ü z e r i n d e e n çok s p e k ü l a s y o n :
luğu y a p ı l a n alan!
Düşünce vurguncu-
O y s a t a m tersi o l m a s ı gerekir.
Ö y l e y s e bilimin en
çok kılıç k u ş a n m a s ı g e r e k e n a l a n l a r d a n birisi de din
k o n u s u olmalıdır.
Bu y ü z d e n bu a l a n d a " İ d e o l o j i " ve " p o l i t i k a " s ö k e m e z , s ö k e m e m e l i d i r .
O y a v a n l ı k l a r a n c a k bilim
ateşiyle
durdurulup dönüştürülebilir.
M e s e l e m i z hiç de ikincil ü ç ü n c ü l k a t e g o r i d e n bir iş s a y ı l a m a z . Ç ü n kü din
lesi
k o n u s u , s a d e c e t o p l u m u n ç a t ı s ı n d a t ı k ı r d a y a n bir kültür m e s e -
değil,
insan
sistemleşmiş
beyninde, düşünce
canlı
bir d ü ş ü n c e
mekanizmalarında
b i ç i m i d i r ve
sökülüp atılamayacak derinliklere yapışmış
insan
işleyen
beyninde
adeta
kolayca
köklere sahiptir.
Söküldü sanıldığı yerde, başka bir nesnenin veya konunun Fetişe edilişine: Tapımına dönüşmüştür. İnsan şuuru kendisini bilemedikçe ne maddi
nesnelerin, ne de manevi konuların fetişizmini (tapıncını) aşamaz.
İnsan t o p l u m u n u n g i d i ş i n e göre,
daha
maddi, d a h a
m a n e v i tapı-
nışlar öne ç ı k m a k t a n geri d u r m a z l a r . A m a bu öne çıkışlar d a i m a insan
zihninin
üretici
işleyiş y a s a l a r ı n a etle t ı r n a k gibi
gücü t o p l u m s a l
kanunlarla
bağlı gelişirler. Ç ü n k ü
işlerken,
h e r ş e y insanın
insan
beyin ay-
nasında yansımakla kalmaz; o yansımalar yeniden topluma dönerken,
etki t e p k i l e r d e ,
insan zihni ve t o p l u m ,
gelenek göreneklerini
İnsan
toplumu
ve
düşünüş
sistemi,
t a n r ı s a l l a ş t ı r m a l a r a k a p ı l m a d ı ğ ı gibi;
nesnelerin
tapıncına,
düşürülemez.
k u ş a k l a r b o y u n c a s ü r ü p giden
oluştururlar. V e onlar kolay a ş ı l ı p - k a z ı n a m a z .
illüzyonlarına
Başta t o p l u m s a l
hasbelkader tesadüfi
da
öyle g e l i ş i g ü z e l
gidiş k a n u n l a r ı etkin
şide ayrı ayrı y a n s ı y a n d ü ş ü n c e işleyişi de kendi
dünyadır. Ve ayrı bir u z m a n l ı k alanı oluşturur.
rın
işleyişlerinden
hayat b u l d u k l a r ı
olarak
" M a t a h " [meta] f e t i ş i z m i n e v e y a
d ü ş m e z veya
bulunur.
Her ki-
b a ş l a r ı n a ayrı
birer
Fakat t o p l u m s a l y a s a l a -
için son z e r r e l e r i n e kadar t o p l u m -
saldırlar. Ve k a n u n u m u z içine girerler.
" T u t k u l a r " insanı y e n i d e n ve y e n i d e n ö l d ü r ü p diriltebilirler.
Bu sa-
dece t o p l u m s a l değil, aynı z a m a n d a z i h i n s e l d i r de.
Modern
manevi
sosyal
çağda
tapınçları
"Metalar"ın
aşılmış
d e v r i m l e r , eski
gibi
veya
daha
dururlar.
geniş
Tarihsel
anlamda
nesnelerin
devrimlere
uykudagezer şuursuzluktan veya
kıyasla
altşuura
atı-
lışlarından ve yıkımlarından
k u r t u l m u ş sayılırlar.
Bilinç v e t e ş k i l a t l a n -
ma geliştiği ö l ç ü d e m e t a l a r ı n fetişizmi de aşılır elbet. A m a
tırmanın
öyküsü
İnsanlığın
kutsallaş-
bitmiş g ö r ü n m ü y o r .
sosyalizmi
yakaladığı
günümüzdeki
aşamasında
bile;
" S o v y e t " insanlarının ölümleri bahasına "duvar"ları aşmaya çalışması,
sadece
kapitalizmin yarattığı tüketim
dığında
bile,
insan
şuurunun
hâlâ
illizyonlarıyla
(kabaca) açıklan-
m e t a ve n e s n e l e r i n t a p ı n c ı n ı aşa-
madığı o r t a y a çıkar.
Maddiyatın
maneviyatı
ezişi
ve tüketişi
sürmektedir.
D e m e k mo-
dern p r o l e t a r y a da m o d e r n b ü y ü k - k ü ç ü k b u r j u v a l a r gibi n e s n e l e r i n tapıncının p o t a n s i y e l t e h d i d i ve t e h l i k e s i a l t ı n d a bulunur.
Konu bu kadar
ciddi ve ebedi gibi g ö r ü n m e k t e d i r . Stalin ve Mao'ların s a r a y l a r a t a ş ı n makta
gecikmeyişleri
ler" böyle y a p a r s a ,
"Tapınçlar"
zihninin
apayrı
t e s a d ü f sayılabilir
ufakları
konusu,
doğrudan
İrice " M a r k s i s t - L e n i n i s t -
kutsallaştırma
işleyiş y a s a l a r ı n a bağlıdır.
ele a l ı n a c a k başlı
mi?
kimbilir neler y a p m a z l a r ?
başına
prosesine
ve
insan
Burada ikincisine girmeyeceğiz.
bir alandır.
Fakat dolayısıyla
O
eğilmiş
o l a c a ğ ı z . Ç ü n k ü her ikisi de bir a r a d a b u l u n u r ; t o p l u m ve kişi gibi....
İ n s a n t o p l u m u da, canlı t ü r l e r i n i n g e l i ş i m k a n u n l a r ı b e n z e r i kendi
k a n u n l a r ı n a uyar. A n c a k o k a n u n l a r ı n kökleri ç o k d e r i n l e r d e kaldığı ve
büyük sansürlerle toplum
dığı
için
biçimleri
insan t o p l u m u n u n
s e n m e d i v e asla
iddialarına
gidiş
katmanları
kanunlarının
bütün
kilitlerini
çekirdek olması
kanunlarını
kendi
a ç a b i l e c e k B İ R İ C İ K anahtardır.
Çünkü
bütün
biçimleri
ve toplanışa
cı ve d e r l e y i c i
onlardan
biçimlerinin
en
ilk
gelişim
sürekli
K o m ü n T e m e l i n d e P a r ç a l a n ı ş v e DerÜretme) Yasası
olarak
uğrayarak
komün
kendisini
çekirdeği
yeniden
temelinde
üretir.
rol o y n a m ı ş g ö r ü n e n t a r i h s e l ve s o s y a l
ç ı k a g e l m i ş sınıflı t o p l u m
temellerden
açılıp
toplum
içinde saklar.
leniş ( K e n d i s i n i Y e n i d e n
Toplum
insan t o p l u m u n u n d o ğ a -
ç e k i r d e ğ i olan K o m ü n c ü l T o p l u m ,
itibarıyla,
1- İnsan T o p l u m u n u n
çalanışa
kal-
bile ö n e m -
k a v r a n m a d ı . T a r i h t e hiçbir gidiş k a n u n u b u l u n m a d ı ğ ı
O y s a ü z e r i n d e hiç d u r u l m a k i s t e n m e y e n ,
temel
gömülüp
d e k sapıldı.
dan g e l m e , ilk d o ğ a l h a m pırlantası:
tarihin
altında
olabileceği
d e v r i m l e r de;
m e d e n i y e t l e r i v e rejimleri
k a l k a r a k hep k o m ü n t e m e l l e r i n i y e n i d e n
par-
Parçalayıd e aynı
üretmek uğruna
kapanırlar.
Bu y ü z d e n o d e v r i m l e r i n ve r e j i m l e r i n liderleri de birbirlerine paralelleşirler.
Bir t e k (aynı) akışın s o n u c u olurlar.
Toplumun
ler y ö n ü n d e
parçalanışları,
sosyal
artarak sürerken,
sınıflar, t a b a k a l a r ,
toplumun
zümreler,
insanlık ö l ç ü s ü n d e
kişi-
kollektif
derlenişi
de a r t a r a k sürer.
rünmez
parolaların
İkinci
hep
"Bir
büyük savaştan
tek
sonra,
görünür-gö-
Dünya" p a r o l a l a r ı n d a
evrencil
buluşu
t e s a d ü f değildir;
demek parçalanışın
tıkça, d e r l e n i ş i n
ölçüleri de bir tek insanlık k o l e k t i v i z m i n i v u r g u l a m a k
zorunda
ölçüleri
ifade
boyutlara
ulaş-
kalır.
T o p l u m u n parçalanış ve derleniş yasasının sebebi nedir? Bu yasayı
da g ü d e n d a h a t e m e l l i y a s a l a r var mıdır?
Evet,
bunun
yasaları
en
genel
sebebi, toplumun
aşamamak zaruretlerinden
Bunlar üretici
güçlerdir.
2- İnsan T o p l u m u n u n
Komün
çekirdeği,
olamayan
Üretici
her y a n ı n d a n
üretici güçlerle örülü
Üretici
ilk ç e k i r d e ğ i n d e yer alan
k a y n a k alır.
Güçler Yasası
sımsıkıca
birbirine
biçimde doğal
bağlı,
birbirinsiz
bir gelişimle oluşmuştur.
Güçler
İnsan v e Tarih ( g e l e n e k - g ö r e n e k ) üretici güçleri m a n e v i d i r l e r . A m a
maddi olan T e k n i k ve C o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i y l e D E N K işlerler.
Denk,
lı olanı
Matematiksel
insandır.
d e n k işleyişi
işlemekle
Çünkü
birlikte
içlerinde
değiştirmez,
sadece
üretici
rinin i c a b ı n d a n b a ş k a bir şey değildir.
bu
mı
denklemsi
bozukluk
kadar
kendisini
aktif ve
güçler yasasının
d ü l ü ş ü n ü insanın eline v e r m e y i s o n u n a dek ister.
abartıldı
en
bilinç g e l i ş i m i y l e h e p s i n d e n ayrılır.
bilinçle gü-
Bu da d e n k gidişle-
Üretici g ü ç l e r d e n h e r h a n g i birisi
(cebirsel) gidiş b o z u l u r ve
ifade
can-
Fakat bu
etmeye
başlar;
irili
ufaklı
devrimlerle
krizlerle
düzeltmeye
ulaşır...
Parçalanma
salarıyla
yürür.
ve
derlenme yasası
A n c a k bu
yasaların
tarihsel
da
ve
sosyal
temelinde
asıl
d e v r i m l e r yaüretici
güçler
y a s a s ı yer alır".
Bu
yüzden
insan
dek s ü r d ü r e m e z .
toplumu
Üretici
veya
özünü
oluşturdukları
daha
kaliteli
bir a ş a m a
Üretici
üzere
güçler,
dağılıp y o z l a ş m a y ı
güçler,
kendilerini
toplumu
yeniden
evrenseli
f e t h e t m e k ve
ve
ler. A m a
Kimi
birbirleriyle
birbirlerini
zaman
üretmek
insan
derlenişini
3- Üretici Güçlerin DENK'liği veya
güçler,
biçimini
Sonuna
verdikleri
üzere
yeni
ve
için d e r l e n i p t o h u m l a n ı r l a r .
"Bir tek Dünya" yayılışını
Üretici
ilanihaye:
veya
bilinciyle
güdülmek
isterler.
Birbirlerini A ş a m a y ı ş Y a s a s ı
d i y a l e k t i k çelişki ve y a r ı ş i ç e r i s i n d e d i r -
b a l t a l a y a r a k a ş a m a z l a r , hiçe s a y a m a z l a r .
birbirlerinin
altına-üstüne-arkasına-önüne
düşmeleri
y ü z e y s e l ve yanıltıcıdır".
Henüz
insan
meyişlerinden;
bilinciyle
kendi
kendiliğinden
kanunlarına
akışları,
henüz
uygun
biçimde
güdüle-
insan
bilincinde
onların
k a n u n l a r ı b a k ı m ı n d a n , kesin hatlarıyla o l u ş a m a d ı ğ ı için, b u n u o l u ş t u r m a k üzere y a r ı ş ı r c a
a) İ n s a n
ç e k i ş e r e k akarlar.
üretici
g ü c ü , t o p l u m ve
larak, t e k n i ğ i ve c o ğ r a f y a y ı
kişi
diyalektiğiyle dinamizm
bu-
işleyip geliştirirler. T e k n i k ve c o ğ r a f y a da
insanı, t o p l u m ve kişi d i y a l e k t i ğ i içinde b e l i r l e y i p d e t e r m i n e eder.
Ama
ne t o p l u m
kişiyi,
a ş a m a z l a r . O n l a r da
Kişi:
ne de kişi t o p l u m u s o n u n a d e k hiçe s a y ı p
kendi içlerinde d e n k , c e b i r s e l akarlar.
İndıvidualizm
[bireycilik],
kapitalizmle
d a h h â m e [ b ü y ü m e ] l e ş t i r i l m e y e çalışılmıştır.
birlikte
Bunun
urlaştırılıp
kökü 7 0 0 0 yıl ön-
celere, tefeci b e z i r g a n l ı ğ ı n filizlenişlerine d e k uzanır - . Ki şi t o p l u m u hiçe
s a y d ı k ç a , t o p l u m t a r i h s e l v e s o s y a l d e v r i m l e r l e kendi g ü c ü n ü y e n i d e n
ve y e n i d e n o l u ş t u r m a y ı
başarmıştır".
K o m ü n ç a ğ ı n d a y s a kişi y o k gibidir. İ n s a n üretici g ü c ü t ü m d e n t o p lumdan
i b a r e t m i ş gibi g ö r ü n ü r .
Bu yanıltıcıdır - .
Kişiler t o p l u m u n
en
küçük yansımaları
olsalar da
kendi b a ş l a r ı n a ayrı birer d ü n y a c ı k l a r d ı r . V e t o p l u m kişilerle d i n a m i z m i
bulur. T o p l u m kişiyi a ş a r s a s o r u s u bile s a ç m a d ı r . T o p l u m kendi d i n a m i z m i n i kendi eliyle ö l d ü r m ü ş olur. V e y a b u n u z a t e n insan ü r e y i m i ve
üretimi b a k ı m ı n d a n s o n u n a dek y a p a m a z .
Kişinin t o p l u m u
a ş m a s ı yeni
k o n u m u z o değil;
dır.
ö n e r m e s i y l e olur ki
kişinin t o p l u m u v e y a t o p l u m u n
kişiyi hiçe s a y m a s ı -
hiçe sayışları
m e d e n i y e t l e r ve kentler y o k oldular.
konusudur.
antik t a r i h t e y o ğ u n l a ş t ı k ç a , o
Bu e m p e r y a l i s t d ü n y a için de söz
Emperyalizmin anavatanlarında
ması d ü n y a ç a p u l l a r ı n a bağlıdır.
Özetle
Kişi d e t o p l u m u n u a ş a m a z .
biçimini
Kişilerin t o p l u m l a r ı n ı
bir t o p l u m
kişi t o p l u m u , t o p l u m
hâlâ
hazıryiyicilikle yaşa-
Fakat bu i l a n i h a y e s ü r e m e z .
kişiyi
b a l t a l a y ı p hiçe s a y d ı k ç a ,
insan
üretici g ü c ü i n m e l e n i r ve t e k n i k - c o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i n i realize e d e mez;
ü r e y i m ve üretimi de felç e t m e y e başlar...
b) T e k n i k üretici gücü insan ve c o ğ r a f y a üretici güçlerini s o n u n a dek
baltalayıp hiçe i n d i r e m e z . Ç ü n k ü kendisini realize e d e n insandır - .
Kay-
nağı ise d o ğ a c o ğ r a f y a üretici g ü c ü a l a r a k doğadır. O halde t e k n i ğ i n ve
kişi
mülkiyetinin
urlaştırılması
toplumsallaştırılıp
binilen
dalın
evrenselleşmelerinin
s ö m ü r ü l e c e k doğa
kesildiği
ve
toplum
sonuna
parçası
kadardır;
kalmayınca
ç ı p l a c ı k h e r k e s ç e g ö r ü l m ü ş o l a c a k t ı r ki
zıddına
atlayış o denli e v r e n s e l c e y a m a n gelir. Ö n c e d e n a y ı l m a k gerekir.
Ve
bütün
bu
örgüler,
sözgelimi
o n b i n l e r c e yıllık gidişiyle o l u ş m u ş
toplumunun
yüzden
mız,
o
kendisini
ilk insan
yapısına
(parçalanıp-derlenerek)
ilk ç e k i r d e k t e m e l l e r i n d e n
henüz ağacın
alınyazısı,
komüncül
endamına,
ayrılamaz.
dal y a p r a k ve
çekirdeğinin
dayanır - .
yeniden
O'nu
İnsan
üretişi,
bu
anlayamayışı-
m e y v e l e r i n e takılı
kalıp
t o h u m u n u ö n e m s e m e y e n bencil ç o c u k l u ğ u m u z d a n d ı r . A y ı l m a m ı z d a o
derecede yaman
gelecektir...
4- İnsan T o p l u m u ' n u n Tarihsel ve Sosyal
İnsanlık tarihinin
ilerleyişi
d e v r i m l e r l e olur.
Devrimler Yasaları
6500 yıllık A n t i k Tarih
saat d ü z e n l i l i ğ i n d e ş a ş m a y a n t a r i h s e l d e v r i m l e r l e ilerlemiştir.
dır s ü r e n
Tarihsel devrimler, doğrudan
le g e r ç e k l e ş m i ş t i r .
Sosyal
komün ve komün gelenekleri gücüy-
devrimler,
v e y e n i d e n ü r e t i l m i ş biçimi o l a n
komüncül temellerin
bir açılımı
m o d e r n d e v r i m c i s o s y a l sınıflarla v e
halklarla g e r ç e k l e ş m i ş t i r . Ve bu y ü z d e n d a i m a
ilk d o ğ u ş l a r ı
vizmin
de daima
min
potasında
hayat
bulmuştur.
Eksiklikleri
geliştirilmesiyle giderilmek zorunda
Tarihsel ve Sosyal
güçler yasası
çimlerini
500 yıl-
m o d e r n tarih d a h a bilinçli s o s y a l d e v r i m l e r l e ilerliyor.
kollekti-
kollektiviz-
kalmıştır.
D e v r i m l e r y a s a s ı n ı n t e m e l i n d e y i n e aynı
bulunur.
Üretici
g ü ç l e r kendilerini
kuşatan
dar v e y a z i n c i r e v u r u l m u ş b u l d u k l a r ı n d a , y e n i l e r i n i
layıp geliştirirler ve vakti
üretici
m ü l k i y e t biyumurt-
gelince yavrularlar.
A m a d a i m a hatırda t u t u l m a l ı d ı r ki bütün bu gelişimler, o ilk insanlık t o h u m u ç e k i r d e ğ i t e m e l i n d e ;
m i n d e olur. Ve o r a d a
insan,
o temellerin yeniden üretilmesi
üretici
biçi-
g ü ç l e r i ç e r i s i n d e en aktif o l a n ı d ı r
ç ü n k ü üretici g ü ç l e r i n y u k a r ı d a a n d ı ğ ı m ı z bütün çelişki v e g e l i ş i m l e r i ne bilinç ve alt bilinciyle s e n t e z c i l t e p k i verir.
İşte k o n u m u z u
Konumuz:
halkası olan:
ışığında
kutsallaştırma
prosesinin
son
"Allah", " P e y g a m b e r " , "Kitap"tır.
Morgan'ın
1877'den
bu yasalar çerçevesinde işlemeye çalışacağız.
"Tarih Tezi"miz
beri,
araştırmalarından
Komün
çıkan
üzerine yapılan
olan u z m a n a r a ş t ı r m a l a r ı gibi;
s ü r e n u z m a n etüdleri oldu.
tarih
ve o
öncesi
derecede
biliminden,
de
karıştırıcı
k u t s a l l a ş t ı r m a ü z e r i n e de o n l a r c a yıldır
Frazer, Kramer, C e r a m , C a m p b b e l l , T o y n -
bee b u n l a r ı n en g ö z e b a t a n l a r ı .
Bu a l a n d a da birikim bilimi d a ğ l a r kadar birikti d u r d u . A m a t a s n i f
edici gidiş k a n u n l a r ı n ı a r a y a n bir ç a l ı ş m a o r t a l a r d a g ö r ü n m ü y o r .
Oysa
toplumsal
gidiş
tümlüğüyle
l a ş t ı r m a prosesi a y d ı n l a n a m a z .
ce çıkarılamadan
onun
son
gözönünde
tutulmadan
kutsal-
K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi d e t ü m d e n bilin-
halkası
olan t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı ö r t e n
perdeler
aralanamaz.
Konfüzyonizm:
Kafa
karışıklığı, y a b a n a atılır c i n s t e n değildir. T e o -
ride d e v r i m i ö n g ö r ü r .
Sosyal
devrimler kültürel
devrimlere t r a m p l e n
olur;
doğrudur.
Ama
sosyal devrimler de aslında
kültürel, eğitsel,
rimlerin stratejilerini
barındıran engin teorik (kültürel) devrimler
içinde
hukuksal ve benzeri dev-
g e r ç e k l e ş m e d e n s a ğ l a m c a d o ğ a m a z ve ayakları
üzerinde yürüyemezler.
" A l l a h " d o ğ r u d ü r ü s t ç a ğ r ı ş ı m ı z ş u n u n şurası
Hz.
Muhammed'den
beridir. O y s a ilk Allahlar, i n s a n l ı ğ ı n n e r e d e y s e d o ğ u ş u n d a n beridir. Ve
değişegelirler.
1-
Demek
bir
kutsallaştırma
prosesi
sözkonusudur.
Totemizm'e
kadar uzanır - .
İ n s a n t o p l u m u , içinde d o ğ u p geliştiği e v r e n i y o r u m l a m a y ı
şünemeden, doğrudan doğruya doğanın
kendisini
k u t s a l l a ş t ı r m a gidişinin
çocuğu
diliğinden y o r u m u n u
anda
beşiğinde bulmuştur.
A m a y i n e d e insanın d ü ş ü n m e d e n t a s a r l a m a d a n y a ş a d ı ğ ı
sallaştırma davranışı totemcilik,
bile dü-
o l a r a k geliştiği
bu
kut-
kendi e v r i m i n i n v e y a e v r e n i n i n
ken-
içermiştir.
İnsan t o p l u m u n u n
ilk t o t e m tanrıları:
A ğ a ç l a r v e hayvanlar,
insa-
nın n e r e d e n g e l d i ğ i n i n ö l ü m s ü z b e l g e l e r i o l m u ş l a r d ı r . T o t e m i z m , ataya inanç dini sayılır.
İlk ata Doğadır. D e m e k ilk insan, d o ğ a d a n gelişini k e n d i l i ğ i n d e n bir
g e l i ş i m l e o r t a y a çıkan t o t e m i n a n ı ş ı y l a ifade etmiştir.
Bunu bilmeden
i s t e m e d e n a m a a l t ş u u r u g e l i ş t i k ç e yapmıştır - .
Hayvanlar aleminden
vandan
apayrı
bir ruha
kopuşmadan
kavuştukça
bunu y a p a m a z d ı .
düşüncesi
İnsan,
hay-
g ü n d e l i k bellek d ü z e -
y i n d e d e olsa g e l i ş m e d e n y a p a m a d ı .
İlk cinsel y a s a k ,
insan t o p l u m u n a v e insan
ilk k u t s a l l a ş t ı r m a g e l i ş i m l e r i
beynine düşer d ü ş m e z
başlamış olmalıydı.
D o ğ a (bitki v e h a y v a n l a r d a n o l u ş a n ) atalar, ilk t o t e m s e n t e z l e r i n d e
kendilerini
kesince
göstermiş
bulunuyorlar.
Sonradan
bunlar t o p l u m
biçimleri gelişip a ç ı l d ı k ç a , a n a ata, baba ata, kral ata, d e v l e t l ü - s a r a y l ı
kral
ata t a n r ı l a r a ,
hatta
sınıf,
ve g i d e r e k her şeyi y a r a t ı c ı
zümre,
m e s l e k , y e t e n e k ata t a n r ı l a r a
bir t e k ata t a n r ı y a :
ki bu d e t e r m i n i z m i n en y ü k s e k ifade tarzıdır.
bilince ç ı k a r m a
Allah' a dönüşmüştür
B u n d a n s o n r a kendisini
p r o s e s i n e d ö n ü ş e c e ğ i n i n işaretlerini verir.
Konu s a n ı l d ı ğ ı n d a n d a h a d e r i n köklü ve dal budaklıdır.
öncelere
dek tarihlenebilen
Neanderthal:
Ateş
insanı,
biliyordu v e r u h l a r a , ö l ü m d e n s o n r a d i r i l i m e i n a n ı y o r d u .
s a l l a ş t ı r m a prosesi
2 0 0 bin yıl
ölü
gömmeyi
D e m e k kut-
bu denli g e r i l e r e götürülebilir.
Peki ö y l e y s e n e d e n o kökler,
m o d e r n i n s a n a hiç o l m a m ı ş gibi gö-
rünür?
2- Bu,
Büyük Sansür ile g e l i ş m e k z o r u n d a
zündendir.
larını
sonuna dek yoketmeyi
Bu y a m a n y o k e d i c i ,
m a n l ı k t a eski
sınıflı
t o p l u m yü-
kökleri
bayraklaştırmıştır.
köleleştirici
gidiş,
kendi g ü c ü n e d e n k bir ya-
bilinçlere çıkarıcı ve üretici g ü ç l e r i n m o d e r n ge-
lişimine u y g u n c a y e n i d e n c a n l a n d ı r ı c ı
durabilir
kalan
Kendini ve t a n r ı s a l l ı k l a r ı n ı y ü c e l t i r k e n , K o m ü n ' ü ve inanış-
bir z ı d d ı n a atlayışı
getirmeden
miydi?
K u t s a l l a ş t ı r m a g i d i ş i n i n son
feci-bezirgan saltanatını
bütün
halkası
olan İ s l a m
m e d e n i y e t i ' n i n te-
kalleşliği v e k o r k u n ç l u ğ u y l a
hortlatan
E m e v i y e çağı,
kaldırdı.
Peygamberlerin Allah
Evrencil
sistemini
hayattan
b e z i r g a n l ı k s ö m ü r ü s ü n e kılıf yaptı.
koparıp
rafa
Z a t e n bu yol ta-
rihsel d e v r i m l e r i o l m a m ı ş a d ö n d ü r ü ş ü n d e n beri açılmıştı. A r k a d a n gelen A b b a s i l e r , Selçuklular, O s m a n l ı l a r da aynı p r o s e l e r i yaşadılar.
Modern
kapitalizm
Allah'ını dünyevi
kunamadığı
laisizm
için, o b ü y ü k sansür,
v e s ö m ü r ü n ü n aracı
gidiş
ise,
ile
evrensel
tefeci
bezirganlığın
i k t i d a r l a r ı n d a n a l a ş a ğ ı etse de g ö k s e l
iktidarına do-
m o d e r n ç a ğ d a da s ü r ü p g i t m i ş ezi
haline getirilmiştir.
Hele d o ğ u l u t o p l u m l a r d a
bu
katmerlenmiştir.
3- Bu y ü z d e n k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı n kavranışı e r t e l e n m i ş , ilk halka ile
son
halka
birbirlerine
Y i n e de
her ş e y e
k a r ı ş a r a k s e ç i l e m e z hale gelmiştir.
rağmen
19.
yüzyılın
ikinci
yarısı
tümlüğü, düşünce devrimleri
atılımları
alanda
İş t a s n i f e t m e y e kaldı.
b i r i k i m l e r d o l u p taştı.
4- Böyle bir t a s n i f t e ilk d i k k a t ç e k e n
ve
20.
bakımından verimli
nokta,
yüzyıl
oldu.
madalyonun
Her
iki y ü z ü
olan şu g e r ç e k l i k oldu:
a) B ü y ü k s a n s ü r l e g e l e n
gelişimin;
b) İlk halka ile son h a l k a ' n ı n aynı t e m e l l e r d e n y ü k s e l d i k l e r i halde,
t a n ı n m a z hale gelip, d ü ş ü n e n başları bile k u r b a n e d e c e k k o n f ü z y o n i z me
boğulmuş oluşu.
B u r a d a son h a l k a d a n a s ı l a c a ğ ı z , ç ü n k ü
prose o son
halkada
hem
k ö r d ü ğ ü m e d i l i r k e n h e m d e yazılı a y d ı n l a t ı m l a r a b e l g e l e r e ulaşmıştır.
Mesela sadece Hâtem-ül
Enbiyâ:
"Son
P e y g a m b e r " sözü
bile kutsal-
l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n var o l d u ğ u n u v e s o n u n a g e l i n d i ğ i n i ;
bundan sonra
A l l a h ' ı n v e P e y g a m b e r i n i n işlerini i n s a n l a r a d e v r e t t i ğ i n i ;
insan d ü ş ü n -
c e s i n d e v e t o p l u m u n d a yeni
dığının A l l a h ve
ve
d ö n ü ş ü m l e r y a ş a n a r a k g e r ç e k l i ğ e ulaşıl-
P e y g a m b e r k e l a m ı y l a açıklanışıdır.
Bu denli g e r ç e k ç i
öngörülüdür.
Önce
insan t o p l u m u vardı.
Allah
insan t o p l u m u n d a n
çıktı.
Sonra
insan, A l l a h ' t a n y a r a t ı l d ı gibi oldu. A l l a h ' ı insan y a r a t t ı ğ ı halde, insanı
y a r a t a n ı n A l l a h o l d u ğ u sanıldı.
Bu
nin
sanmanın
payını
veya
altında
aramamalı
kim yarattı
denli önemlidir.
Neden?
bir g e r ç e k l i k ,
mı? " H e r ş e y i
d o ğ a ve
insan
determinizmi-
insan y a r a t t ı " d e r s e k ,
insanı
ne
diye s o r m a m ı z g e r e k m i y o r mu? İlk t o t e m tanrı
bu
D o ğ a y a uzanır. " İ n s a n ı insan y a r a t t ı " s ö z ü n d e de bir
g e r ç e k l i k payı var e l b e t t e . A m a y i n e de bu
bir kısır d ö n g ü o l m a z mı?
" D o ğ a l s e l e k s i y o n " [ a y ı k l a n m a ] y a s a s ı b u denli önemlidir.
Genel
çekliktir.
m a d d e c i l e r için A l l a h ' ı i n s a n ı n y a r a t t ı ğ ı su g ö t ü r m e z bir gerA m a "İnsan
nasıl
o l d u d a A l l a h ' ı y a r a t t ı ? " s o r u s u n a yeterli
c e v a p a r a n d ı ğ ı , hele hele b u l u n d u ğ u s ö y l e n e m e z . İkincisi: A l l a h ' ı
san y a r a t t ı y s a
(burada
rol
in-
o y n a y a n s o s y a l ve z i h i n s e l - p s i k o l o j i k me-
k a n i z m a l a r ı n ne o l d u ğ u bir y a n a ) " İ n s a n ı kimin ya da neyin y a r a t t ı ğ ı "
s o r u s u n a yeterli c e v a p a r a n d ı ğ ı , hele hele b u l u n d u ğ u s ö y l e n e b i l i r mi?
Buna d a g ö ğ s ü m ü z ü g e r e gere evet d i y e m e y i z .
İşte ş u
kadar z a m a n d ı r D a r v i n i z m ,
maddecilik alanında
çarpışıyor yetmez
ne D a r v i n i z m M a r k s i z m l e ,
yı
bıraktık,
mazlar.
sentez
Bu
yukarıda
da
olma
bulamayız.
kadar zamandır Marksizm,
mi? d e n e c e k e l b e t t e . . .
Ancak
ne de M a r k s i z m D a r v i n i z m l e s e n t e z o l m a savaşını
d ü r ü s t ç e y a l ı n k ı l ı ç b a ş l a t m ı ş sayıl-
hoş g ö r ü l e b i l i r ise de
andığımız
şu
soruların
b u n s u z yani
cevaplarını
sentez olmaksızın
doyurucu
ölçülerde
arayıp
Belki buna v a k i t var, diyebiliriz. A m a ne D a r v i n i z m , ne de
M a r k s i z m kendi
içlerinde kendi
m a n t ı k buluş teori silsilelerini
(daima
y ü k s e l e r e k ilerleyen v e bir t e k s e n t e z e ulaşan g e l i ş i m l e r i n i ) t a m a m l a mış s a y ı l m a z l a r .
Elbette bu a l a n d a da s a v a ş l a r veriliyor.
D a r v i n i z m so-
mut b i t k i - h a y v a n g e n e l l i ğ i n d e n s o m u t h ü c r e mikro b i y o l o j i s i n e girdi.
Marksizm,
de
k e n d i n c e her y a n d a n
bilebildiğimiz
kaldı.
kadarıyla
Marks'ın ve
ilerletilemedi.
bu
Engels'in
Teorik tapınç hecmeleri
içinde o l d u k .
Konu, ç o k genlikli
maddenin
kanunları
gibi,
canlının
kanunları
üzerinde duruluyordu.
ilk t e m e l
c e v h e r filiziydi.
bütün
tarihin
O
en
nükleer verimlilikte
k ü ç ü k parçası A t o m ' u n
k ü ç ü k parçası
k ü ç ü k parçası
ilk c e v h e r filizinin
Komün'ün parçalanış
işlenmemiş
medeniyetlere çözülüş
kıyasıya d ö ğ ü ş d i y a l e k t i ğ i
yakalamamıza
par-
Hücre ç e k i r d e ğ i n i n
B a r b a r ( K o m ü n ) , insanın
medenilerin
gidişini
geri
bile k a v r a n ı p
içinde t e o r i y e d o k u -
hatta d e n e b i l i r ki
gidiş k a n u n l a r ı gibi, t o p l u m u n e n
men
çok d a h a
silsilesi
(atakları)
parçalanabilir en
kanunları veya barbarlarla
pozlarını v e r s e
Biz yıllar yılı bu b o ş l u ğ u d o l d u r m a s a v a ş ı
oldu.
çalanış
meşgul
Darvinizm'den
m a n t ı k buluş teori
n u l m a z kutsal t a b u kalındı.
Çünkü
her ş e y l e
savaşta
yardım
ediyordu.
he-
İnsanlık
tarihi, t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m tarihidir. Ve bu gidiş ister i s t e m e z ,
tıpkı fizik ve biyoloji
kanunları benzeri
k a n u n l a r a uyar.
B u n d a şaşıla-
cak bir y a n a r a y ı ş ı m ı z , o l a b i l d i ğ i n e e s n e k olan s o s y a l o l a y l a r ı n içinde
k a n u n l a r ı n s e ç i l e m e z o l u ş u n d a n v e onları y a ş a m a k t a n s e ç m e y e vakit
ayırma gücünü bulamayışımızdandır.
Hatta o g ü c ü
b u l a n l a r ı n bile bu
y o l d a sık sık y e n i k d ü ş m e l e r i n d e n , y o l u n sarp o l u ş u n d a n d ı r .
A n c a k bu
yol
sanılan
ve
umulandan
çok daha
ce t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m k a n u n l a r ı n ı v e r m e z ;
hukuksal,
sanatsal,
edebi,
zihinsel
proselerin
verimlidir.
din gibi
peçelerini
de
Sade-
kültürel,
kaldırıp,
g e r ç e k y ü z l e r i n i e l e ş t i r e r e k bu g e l i ş i m k a n u n l a r ı u y a r ı n c a g e r e k e n atılımlara yol
Birincil
lan
gösterici
olan
kültürel-eğitimsel
zamanla
olabilir y e n i l e r i n i t e m e l l e n d i r e b i l i r i z .
devrimci
o
stratejik görevlerin
yanıbaşında
ikincil
kadar k a p s a m l ı ve çok işimiz var ki;
birincil g ö r e v l e r haline g e l e c e k t i r ş ü p h e s i z .
ka-
bunlar
Belki de bazıları
ç o k t a n içice g e ç m i ş bulunuyor. A m a biz, onları a y ı k l a m a işine bile giriş e m i y o r u z . A n c a k "Tarih T e z i " m i z l e ilgili v e s t r a t e j i k a ş a m a m ı z ı n ö z v e
y e d e k güçlerini
eğilmeden
Din
gibi
kültürel
reçlerimizi
olayların
Bu
daha
dolayısızca
etkileyen
konulardan
başlıcaları
olanlara
edemiyoruz.
duran
zincirleyen,
o
ama
çok derin
ö l ç ü l e r d e de
kökleri
olan
ve
bilinç sü-
kişilik h e z e y a n l a r ı n a
yol
açan
Bir
kere
m a d d e s i n i ele a l m a k t a n geri d u r a m a d ı k .
konu
bir y a z ı m ı z d a
kılıçlaştırılmışken
a n l a d ı k ki, T ü r k i y e gibi
doğulu
geri
şehit
edildi...
b ı r a k t ı r ı l m ı ş ü l k e l e r d e din;
s o s y a l kültürel ve psikolojik o l a r a k sağlı sollu pek çok kafanın
m a s ı n a yol a ç a b i l e c e k ,
koparıl-
iliklere s i n m i ş bir konudur.
Şehit olmuş bir yazı y e n i d e n
diriltilebilir mi? Bu
imkansızdır.
Çünkü
" H a y a t " gibi bir kelimede dillenmiş bulunan tarihsel d e t e r m i n i z m hiç durmazken zihinsel d e v i n i m l e r i m i z de yerinde sayamaz.
yazıyı y e n i d e n y a z m a k , deyim yerindeyse yeni
sız kalır.
Bakış açılarımız hatta
İster istemez aynı
baştan diriltmek olanak-
literatürümüz bile
başkalaşarak konuyu
hayatın akışına paralelleştirir. Veya hayat bakış açılarımızı, en küçük deyimlendirişlerimizi bile etkileyerek, konuyu yepyeni boyutlara taşır-.
Din
konusu,
daklarla
birçok k i t a b ı m ı z a t a ş m ı ş s o n s u z d e n e b i l e c e k dal
doludur.
Burada
Kur'an ve
Muhammed,
bir de
k a d a r ı y l a , bunların
ilk kökleri o l m a s ı itibarıyla "Hz.
ile
çalışacağız.
sınırlı
kalmaya
Dolayısıyla
insan
ilgisi
bu-
olduğu
İbrahim geleneği"
Allah'ı
nasıl
yarattı
v e y a insan insanı nasıl yarattı v e y a insanı y a r a t a n nedir? gibi s o r u l a ra,
somut İbrahim-Muhammed-Kur'an
cağız ki, bu
o l a b i l d i ğ i n c e s o m u t ve s a ğ l a m
Çünkü
prosesi
içinde c e v a p l a r araya-
k o n u d a k i b a ş k a ç a l ı ş m a l a r ı m ı z a ve o l a b i l e c e k ç a l ı ş m a l a r a
kılına
bir b a s a m a k oluşturabilenim.
dokunulmamış,
değiştirilmeden
günümüze
dek gel-
miş yazılı en son en gelişkin kutsal kitap Kur'andır.
H a d i s l e r - S ü n n e t l e r - İ n c i l - T e v r a t ve a r k e o l o j i k kazılar,
ilk Irak
medeniyeti
(Sümer),
tabletler,
karşılaştırılarak yorumlanabilirse;
linçlere ç ı k a r m a k d a h a
mitolojiler
Allah'ın
ilk
a k t ü a l i z e edilebilir ve
bu
köklerine
medeniyetler,
son
belge
ile
i n m e k ve
bi-
kolaylaştırabilir.
İnsan'ın aklı, zekası, önce aşırıca s o m u t keskin olaylarla doldu. Ve
s o m u t , yalan bilmez d ü ş ü n d ü ve d a v r a n d ı .
Bu d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş ı n ı n
potası, yine yalan bilmez kollektif insan a k s i y o n u :
çıkagelmiş, doğanın
doğal
s o m u t s e l e k s i y o n olaylarının
çe, v a h ş e t çağları
düşünceden
aşılıp
Komün idi. D o ğ a d a n
bir eki olarak doğan gelişen
k o m ü n , keskin
ürünü oldu. Olaylar birikip t e k n i k geliştik-
barbarlığa
geçildikçe,
s o m u t g ü n d e l i k bellekli
soyut sentetik bellekli
düşünceye
geçildi.
Soyut sentetik
bellekli d ü ş ü n c e biriktikçe yeni t e k n i k keşifler yapıldı. T e k n i k ilerledikçe
somut
olaylar aşırı
lunun
ilk tanrıları
birikerek soyut fikir sentezleri
veya
dinleri
de
d ü ş ü n c e ve
hızlandı.
davranışları
İnsanoğgibi
yalın
keskin s o m u t l u k t a , y a ş a m l a r ı n ı n bir y a n s ı m a s ı oldu. Tanrısı da cenneti
de c e h e n n e m i de y a n ı b a ş ı n d a hatta içinde a r a l a r ı n d a y d ı . Sınıflı t o p l u m :
M e d e n i y e t l e r l e birlikte bu s o m u t din sistemleri de soyutlaştı, y a l a n l a ş t ı ,
gökselleşti. İlk köklerinden kopuk s e ç i l e m e z hale geldi.
Bu o kadar so-
yutlaştı ki, insan biriken bilgileri bilimleri ışığında O'nu y e n i d e n somutlaştırmak ve
Çok
bilinçlere ç ı k a r m a k a ş a m a s ı n a
genel
şüncenin
bir
paradoks
diyalektiği,
davranmanın
göksel
yaparsak,
soyut d ü ş ü n m e ve
aşırılaşmasının
somut
kaldı.
yaşamın
davranma;
ve
dü-
soyut d ü ş ü n m e
d i y a l e k t i ğ i , S o m u t bilimsel yercil
düşünce ve d a v r a n m a veya t o p l u m u n
oldu
girmek zorunda
ilkel
( k ü l t ü r l e r i n de) gidiş k a n u n l a r ı
diyebiliriz.
İnsanın
tezatları
maz-şaşırtıcı
sizlerimizi
bile
ründürebiliyor.
boğmadan
kuran
merakı)
bazen
ve
sentezleri
çıkaran
bu
meraklarını giderecek;
rahat e d e m e y e c e k ;
insanın
aklı
dek d a y a n a m ı y o r .
olmadık meraklar öldürebiliyor;
İnsan
huzur b u l a c a k , ç ü n k ü
içinde
zekası
soyutluğa sonuna
ö l d ü r m e s e sü-
karanlıkları a y d ı n l ı ğ a
a y a k l a r ı n ı y e r e basan
ruhu ve b e d e n i
(inanıl-
En yürek-
s o m u t l u k içinde
o s o m u t l u k ve y a l ı n l ı k
hayat buldu.
O gerçeği
bulmadan
ve o
g e r ç e k l i k içinde y a ş a m a d a n
ona
rahat
yok. Eşyanın tabiatı gereği bu. Niye alınıp d a r ı l a l ı m ki? Bu y o l d a insan
gibi s a v a ş a l ı m yeter.
Hayvan
gibi
didişmenin
getirdiği
lerden d e r s a l a m a m a k b ö n l ü ğ ü n ü bile, d e v r i m c i l i k ,
şehit ve gazi-
K e m a l i z m v e şeri-
atçılık ö ğ ü n c ü gibi g ö s t e r m e k , sosyal h a y v a n l ı ğ ı m ı z a d e v a o l a m a z . V e
halkımıza
reva g ö r ü l e m e z . . .
İnsan
sosyal
hayvanlarda
veya
toplumsal
bir y a r a t ı k
l e m e l e r değillerdir.
İnsanın
başka bir şey değildir.
yen e v r i m s e l
içgüdüsü,
toplumsal
Her kişinin aklı,
insanın
gelenekleri
yeni
gidiş
"içgüdüsü"
ibaret zincirkanunlarından
k e n d i s i n d e n çok ö n c e d e n
k a n u n l a r ı y l a geriler v e y a
İ n s a n l a r kendi tarihini y a p a r k e n ,
kuşakların
ise,
b u l u n a n l a r gibi o r g a n c ı l d e t e r m i n i z m l e r d e n
işle-
ilerleyebilir.
geçmişin
kuşakların
mirasıyla yaparlar.
beyinleri
üzerine
birer
Ölü
kabus
gibi çöker.
Hz.
M u h a m m e d de İbrahim geleneğiyle büyüdü. A m a aklını sadece
o gelenekle t ö r p ü l e m e d i . Yaşadığı olayları y o r u m l a y ı p y ö n e t m e k t e n geri
durmadı.
G e l e n e k aklıyla
rasyonalizme g e ç e m e d i .
realiteyi veya
O'nu İbn-i
aklıyla
y o r u m l a d ı k l a r ı n ı ayırıp
Haldun 700 yıl sonra takdire şayan
bir laisizmle başardı. M u h a m m e d , laisizmini din geleneği içinde bilmeden
saklayıp geliştiren
müslüman
c u m h u r i y e t ç i l e r gibi
davrandı.
İbrahim'in
tektanrıcılığını, bedevinin çoktanrıcılığına üstün ve akılcı tuttu.
Bununla
da kalmadı, işlediği tarihsel d e v r i m g ö r e v l e r i n d e ve olaylarında ulaştığı
her akılcıl sentezi ayetleştirip tektanrı geleneğini geliştirdi.
Muhammed
leneğinin
böyle
nakli
emrine
geleneksel
bilimi
s o k a r a k bilinçaltına
baştacı
bastırdı.
edip akli
bilimleri
Tanrısallaşma
ge-
prosesi
icabettiriyordu.
A n c a k b u tek y a n d a
M u h a m m e d , aklı
a m b a l e o l u r s a k yine g e r ç e ğ i
geleneğin
e m r i n e b a ğ l a r k e n , aklın
k a ç ı r m ı ş oluruz.
ü z e r i n d e din
ka-
b u ğ u n u bilinç y e r i n e k o y a r a k , akıl g e l i ş i m i n i bir ö l ç ü d e z i n c i r e v u r m u ş
o l u y o r d u . A m a din g e l e n e ğ i n i d e akılla y o ğ u r u p e v r i m s e l d e t e r m i n i z me, t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n a b i l m e d e n y a k l a ş t ı r ı y o r d u .
Bu d u r u m d a İbn-i
dek m ü s l ü m a n
li
bilimlerden
ilh...'den)
Haldun, M u h a m m e d ' d e n 7 0 0 yıl sonra, iliklerine
olduğu
halde,
(geleneksel
kurtarmaya,
aklı ve t a r i h s e l
teoloji
gidiş
bilimlerinden,
kanunlarını,
nak-
F ı k ı h - H a d i s - T e f s i r ve
laik o l m a y a ç a l ı ş a r a k , T a r i h
Bilimi'ni
kurmaya
kalkışır - .
Biz t a r i h s e l m a d d e c i l e r , 600 yıl s o n r a İbn-i H a l d u n ' u bir a d ı m ö t e y e
götüremez
miyiz?
B u n u n için iki işi bir a r a d a d e n e m e l i y i z :
1 - Nakli,
geleneksel
Muhammed'in,
ruhunu
İbrahim Allahçılığının
Kur'an'ın,
şuur altında
kabuğu altında
işleyen
asıl t a r i h i n ,
gelişen
madde ve
bilinçlere ç ı k a r m a l ı y ı z .
2- B ö y l e c e m o d e r n i n s a n ı n , b u g ü n k ü bizlerin, bilinç altına bastırılmış din d u y g u l a r ı n ı n asıl e v r i m s e l k a n u n l a r a u z a n a n köklerini bilinçlere çıkarıp teolojik zincirlerimizden
İslamın
ken,
kurtulmayı
d e n e m i ş oluruz.
ilk filizleniş yıllarında, nakli din k a b u ğ u bilinç yerine geçer-
tarihin
gidiş
kanunlarını
s e z e r e k akılla
yorumlayan
Muhammed,
aklıyla birlikte tarihin k a n u n l a r ı n ı da ş u u r a l t ı n a bastırmış o l u y o r d u .
nin ş u u r a l t ı n d a y a t a n şey,
böylece evrimin
deleri ve ruhu d e n e n şey o l u y o r d u .
kanunları, dinin asıl
Di-
mad-
Bunu ortaya ç ı k a r m a y ı d e n e m e k ,
g e ç m i ş dinler için de aynı şeyi y a p a b i l m e g ü c ü n ü k a z a n m a k olabilir.
yüzden
Muhammed'in
tarihsel
kılına
(geleneksel
determinizme yaklaştırma
dahi
dokunulmadan,
t e k t a n r ı fikrini,
akılcılığını
bilmeden
Bu
sezilerde
bizzat k i t a p l a ş t ı r m a s ı ve
(tahrif e d i l m e k s i z i n )
geleceğe
iletilmesini
kurallaştırması, bu iş için b u l u n m a z d e ğ e r d e bir kaynaktır - .
Hz.
hin
M u h a m m e d ve Kur'an'ın en g ö k s e l
m a d d e ve r u h u n d a n
Evrim
dışında
samedani
hiçbir ş e y
[göksel]
b u y r u k l a r ı , en yercil tari-
uzak d ü ş s e l e r bile, Tarihi y a p a n
olup
şeylerle
bitmediğine
göre,
gerçekler arasındaki
olabilir? T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı y a ş a n a n ç a ğ a
Nasıl
dern
nakli
çağda
bilimlerini
Dinin
dern
ruz.
bilimler akli
da
akli
bilimleri ş u u r a l t ı n a
bilimler v e y a
(teolojiyi) ş u u r a l t ı n a
altında
daha
insanlardır.
söylenen,
bağı
yazılan,
kurmak
nasıl
uygulamak sûretiyle.
itmişlerse, ö y l e c e mo-
doğrusu
bilimsel
birikiş,
din
bastırmıştır - .
işleyen e v r i m s e l
insanın da dinsel ş u u r a l t ı n ı
kanunları
ortaya
koyabilirsek,
mo-
bilince ç ı k a r m a y a y a r d ı m e t m i ş olu-
B u n u v a h ş i ç a ğ l a r a ( m i t o l o j i l e r e ) d e k g ö t ü r ü r s e k , aklı z i n c i r e v u -
ran s a y ı s ı z din ve kültür k a l ı n t ı l a r ı n d a n a r ı n m ı ş ve t a r i h i n
uyumu
kanunlarına
g e l i ş t i r m i ş oluruz.
Hemen
gamber,
örneğidir.
h e r k e s i n a n l a y ı p k a b u l e d e c e ğ i gibi,
kendi
çağının
en
her ö n d e r v e y a
otantik yaratığıdır ve
ibret
alınacak
Peybir
A y d ı n l a r ı m ı z bunu
pekala
bilirler a m a
ve fikir a d a m l a r ı n ı t a n r ı l a ş t ı r m a y a
iş kendilerine gelince, aydını
bayılırlar.
Ki
kendilerine de b u n d a n
pay çıksın. Hz. M u h a m m e d ' i a b a r t m a y a g e r e k yok, olduğu gibi ele alınsın!
Hayır ağıza bile a l ı n m a z .
Şu
kadarını
1-
Hz.
"Ma
"Ben
2-
Muhammed'in
ene,
Bunda bir altbilince bastırma y o k mu?
işaret e t m e k l e işe b a ş l a y a b i l i r i z .
illa
pek s e v e r e k s ö y l e d i ğ i sözü ş u y d u ;
beşerün
misliküm"
sizler gibi
insan
kişiden
Muhammed
yine
üzerine
olduğunu
başka
bir şey
basarak
değilim".
Peygamberlerin
sonuncusu
bildirmiştir:
"Hâtem'ül
en biyâ"
Bütün nakli A l l a h ç ı g e l e n e k l e r - m i s t i s i z m l e r bir y a n a , bu iki söz de;
Muhammed'i
Peygamber yapan
bir şey o l m a d ı ğ ı n ı s e z e n
Din
da;
(Bilinç)
şeyin
kendi
çağından, tarihten
başka
d a h i y a n e akılcılık d e t e r m i n i z m c i l i k yatar.
kabuğu,
bu
aklı,
d e t e r m i n i s t sezileri A l l a h ' a
bağlasa
alttan alta alt bilinç d e r i n l i k l e r i n d e o l a y l a r ı n gidişini s e z e r e k olay-
lara u y m a eğilimi yer alır.
bilimadamı
bir-
birlerinden pek hoşlanmazlar. Sanatçı bilinçaltı d e m e k t i r genellikle;
Bu şuna
benzer:
Bilimadamıyla sanatçı, sanatçıyla
bili-
m a d a m ı ise bilinç demektir.
pek hoşlanmazlar.
Bilinç bilinçaltını
Çünkü
bilince
Bilinç, bilinç altından, bilinçaltı da bilinçten
ikisi
de
çıkardıkça
birbirlerine zıt d ü ş m a n
kardeştirler.
O'nun
bilinçaltı az
işini
bitirir ama
y a m a n değildir; alttan alta bilincin k u y u s u n u k a z m a k için pusularda kriz
bekler.
Bilinç,
bilimsel
bütünlüğü
kesin
biçimlerde
kurdukça
bilinçaltı
pes ederek uysallaşır. A n c a k o z a m a n o bilim a d a m ı y l a sanatçı ve sanat
arasında bir a n l a ş m a sağlanabilir. Sanatçı da
sentez olma yolu açılır.
İşte bu a ş a m a y a
bu tür bilince y a k l a ş t ı k ç a
Bilim ile sanat ikiyüzlülüğü aşıp barışır-.
kadar, bilinç, b a s t ı r m ı ş o l d u ğ u s a n a t ç ı bilinçaltını
biliminde bilmeden yansıtırken;
sanatçı da yine b i l m e d e n b i l i n ç a l t ı n d a
bilimi yansıtır - .
Çünkü
bilincin
bilinçaltı o l m a k s ı z ı n ;
zın y a ş a y a m a y a c a ğ ı gibi;
bilinçaltının da bilinç o l m a k s ı -
bilim s a n a t s ı z , s a n a t da bilimsiz o l m a z . A m a
ne çare ki iktidar s a v a ş ı bilinç lehine g e l i ş m e d e n bu s a v a ş d u r m a z .
Antik çağda
altına bastırdı.
tırdı.
iktidar d i n d e
Bunu a n c a k , tarihi
çözüme kavuşturabiliriz;
Muhammed
idi,
bilinç,
yerine
geçerek
kendine
işleten
budur.
P e y g a m b e r l i ğ i y a k ı ş t ı r s a d a g i d e r e k kendisini
P e y g a m b e r y a p a n şeyin tarihi
kendisi
gibi
bilinç
k a n u n l a r bilindikçe kesin e g e m e n bir
denenmesi gereken
olaylar o l d u ğ u n u
k u v v e t l e sezdi.
h e r k e s gibi T u r h a l l ı bir hallı insandı. Ve m e d e n i y e t her yanı
sezdi.
bilimi
M o d e r n ç a ğ d a iktidar bilime geçti, dini bilinçaltına bas-
ülkücü
kişiliklerin
kalmayacağını
ve
O da
kapladıkça
çıkamayacağını
da
Dini P e y g a m b e r l i k l e r i n de s o n u g e l m i ş t i . . .
Bu determinist seziler alt bilincinde işliyordu. Tıpkı sanatçıdaki gibi!..
BİRİNCİ BÖLÜM
ALLAH-İBRAHİM-MUHAMMED-BİLİM
1-
BİRİKİM
İBRAHİM
BİLİMİ VE T A R İ H İ N
İLE
İnsanlık tarihinin
rimsel
yorumları
çağlarıyla
ilgili
ilgili
en
bu
yazısız v a h ş i
ilerletecek
belgeler,
a r k e o l o j i k kazılar;
okunması,
BÜYÜK MİRASI;
MUHAMMED
çağlarına
birikimler yaptı.
karanlık
kalan
ait b e l g e l e r bile,
Yine
antik
yazısız
ev-
barbarlık
medeniyetler tarihiyle
t a b l e t l e r i n eski çivi y a z ı l a r ı n ı n ç ö z ü m l e n i ş i y l e
konulardaki
arkeolojik yorumlar,
iletişim a ğ ı n ı n e v r e n c i l
inanılmaz
donanımı ve
birikimler
yaptı.
Günümüzdeki
hızlanışıyla
da bu
b i r i k i m l e r h e m e n h e r k e s e u l a ş a b i l e c e k y a k ı n l ı ğ a geldi.
Bu d u r u m d a evrimcil görüşlerin sıçrama y a p m a m a s ı düşünülmezdi.
İster i s t e m e z , bu b i r i k i m l e r i n
v e r s i t e ç e v r e s i n d e olsa
da
ü z e r i n e o t u r a n batılı a y d ı n l a r ı n üni-
din y o r u m l a r ı
maddeci
T e v r a t ve İncil'in S ü m e r ' d e k i k ö k l e r i n e kadar inildi.
16. y ü z y ı l l a r a kadar iniyordu.
A n c a k bilgilerin
bir ivme
kazandı.
Bu g ö r ü ş l e r 12. ve
Daha da geliştirildi.
üst üste y ı ğ ı l m a s ı ,
gerçekten
onları
bilince çıkar-
m a k a n l a m ı n a g e l m i y o r d u . Asıl ö n e m l i olan, T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı
b u l m a k v e y o r u m u n u b u k a n u n l a r a g ö r e y a p m a k idi. V e d a h a ö n e m l i s i
hayatı
bu k a n u n l a r a göre y e n i b a ş t a n ö r m e k idi.
Bu z a r u r e t l e r e u y u l a m a y ı n c a y a z a n ve s ö y l e y e n l e r i n
ne y a z d ı k l a r ı n ı ve ne s ö y l e d i k l e r i n i u n u t a b i l i r l e r d i .
kendi
kanunları
Kültür,
kuru
kendileri bile
Doğal o l a r a k hayat
m e r k e z i n d e m ü d a h a l e s i z akıp g i d e r d i .
bilgiler ( k ü t ü p h a n e l e r )
kırkambarı
değildir.
Ekonomi
t e m e l l i bir t o p l u m s i s t e m i n i n o t e m e l l e r d e s ı m s ı k ı bağları b u l u n a n çatı
hatta g ö v d e y e u z a n a n
katlarıdır - .
Bu y ü z d e n kuru bilgiler h a y a t l a ilgisi
kalmadığı ölçüde uçup gider-
ken, h a y a t ı n k a n u n l a r ı bizzat hayatı o l u ş t u r d u ğ u için her insanın iliğine k e m i ğ i n e b ü r ü n e r e k y a ş a y ı p giderler.
İşte kültürün
bilince çıkarıl-
ması, h a y a t ı n k a n u n l a r ı n ı n bilince ç ı k a r ı l m a s ı t e m e l i n d e kalıcı a d ı m l a r
a t a b i l i r s e ve
kazanabilir.
bilince ç ı k a r ı l a n l a r a
Kültür y e n i
Kur'an'daki
Allah
ayak uydurabilirse
sistemi,
kendinden
T e v r a t ' t a n değil, e n eski O r t o d o k s Hz.
dır.
zaferler
hemen
önceki
İncil
ve
İbrahim geleneğinden alınma-
Ç ü n k ü T e v r a t ve İncil'in y a z ı l a r ı değil a m a
y a n asıl t e m e l
ilerletici
b a ş t a n bir s i s t e m k u r a b i l i r s e kültür olur.
Musa ve İ s a ' y a y a n s ı -
ruhu y i n e İ b r a h i m g e l e n e ğ i n d e n alınmadır.
Fakat h e p s i n i n A l l a h s i s t e m i n i y o r u m l a y ı ş ı farklı farklıdır.
tek Allah'a inanmakla
görevleri
başka
birlikte y a ş a d ı k l a r ı
başkadır. Ve her insan gibi o n l a r da
b i r i k i m l e r i y l e d ü ş ü n ü p davranırlar.
Hepsi bir
koşullar b a k ı m ı n d a n t a r i h s e l
kendi ç a ğ l a r ı n ı n
B u ö l ç ü d e ayrılıklar a d ı m a d ı m ge-
liştirimler olur.
Hz.
öncesi
İbrahim zamanı,
k a b a c a z a m a n ı m ı z d a n 4 0 0 0 yıl
1900 yılları.
Musa z a m a n ı , z a m a n ı m ı z d a n
bir z a m a n öncedir.
Hz.
İsa ö n c e s i
1300.
Hz.
öncedir.
İsa
3 0 0 0 yılı a ş k ı n
Isa Z a m a n ı , z a m a n ı m ı z d a n
2000 yıl öncedir.
Hz.
M u h a m m e d Zamanı, zamanımızdan
1400 yıl
İ b r a h i m ile M u h a m m e d a r a s ı n d a en a z ı n d a n
kadar öncedir.
2500 yıllık bir z a m a n
farkı bulunur. Bu ç a ğ l a r farklıdır. Her çağ, t o p l u m biçimleri g e l i ş i m kanunlarının yepyeni
açılımlara
v e y a a l t ü s t l ü k l e r zincirini
girdiği
kapsar.
hatta
başkalaştığı
bir a l t ü s t l ü ğ ü
O y s a İ b r a h i m ile M u h a m m e d z a m a -
nı a r a s ı n d a bir çağ değil birkaç çağ farkı vardır - .
İbrahim
h e n ü z a n t i k tefeci
masını y a ş ı y o r d u .
bezirgan
medeniyetlerinin
I r a k - M ı s ı r - H i n t v e Çin tefeci b e z i r g a n
L O K A L aşa-
medeniyetleri
kendi içlerinde b i r b i r l e r i n e pek a ç ı l a m a y a n , ticaret y o l l a r ı y l a bağlı a m a
geliş gidişleri
a n c a k ç o k zor k o ş u l l a r d a ,
altında yapabiliyordu.
Aralarında
k e r v a n l a r l a askeri
barbar t o p l u l u k l a r ı n
korumalar
ölümcül
leri b u l u n u y o r d u . S a d e c e O r t a T i c a r e t Y o l u en işlek o l a n ı y d ı .
Güney Ticaret yolu
pek işlek değildi. V e
denecek yavaşlıkta
lokal g e l i ş i y o r d u .
deniyetler çağına
açılmaya
Bu
medeniyetler henüz BİTKİCİL
Daha
aşama
hareketli
H A Y V A N C I L me-
henüz Grek medeniyetiyle
hazırlanıyordu.
Oysa
Muhammed
aşamayı
dı.
geçilmemişti.
bend-
K u z e y ve
çoktan
İslam
zamanında tefeci-bezirgan
aşmış,
Medeniyeti,
Muhammed
bu
evrencil
aşamaya
E V R E N S E L tefeci
aşamayı,
Kur'an'ın
medeniyetleri
geçmeye
bezirganlık aşamasını
Arabistan'da
lokal
hazırlanıyorlar-
iktidar
açtı.
olmasıyla
temellendirdi.
Medeniyetler
arasındaki
barbar
toplulukların
t o p l u m a ) ç ö z ü l ü ş l e r i n i h ı z l a n d ı r a r a k ve tabii
leri
ve
de c a n l a n d ı r a r a k ,
medeniyetlere
Tarihin
Hz.
kontenjanında
Muhammed'in
öngörüsü
medeniyete
işlek b i ç i m d e
Tefeci-bezirganlık evrensel
birbirlerine
çağına
m e d e n i y e t e g e ç e b i l e c e k kent k a l m a d ı .
bu tarihsel
görevini
(sınıflı
bu s a y e d e m e d e n i y e t ulaştı.
Böylece
kavrayarak "Son P e y g a m b e r "
g e r ç e k oldu.
Peygamberlik,
Orijinal
antik t i c a r e t y o l l a r ı n ı
bağladı:
ki
bilhassa
kutsal
kitap
inmiş P e y g a m b e r l i k ,
Kentten
m e d e n i y e t e g e ç e c e k b a r b a r t o p l u l u k l a r ı n yaratığıdır.
Arabistan
barbarlığı
Habeş-İran-Bizans-Hint
(durgunlukla)
ve
ve
kuşatılmıştı.
tefeci-bezirganlığı,
uzakta
Orta ve
da
olsa
çökkünleşen
Çin
Mısır-
medeniyetleriyle
Kuzey T i c a r e t Yolları
bu
yerler-
de tıkanmıştı.
Onlara düşen,
Okyanusu'na
açılan
hemen
Kızıldeniz
Güney Ticaret Yolu
idi.
U m m a n ' a ve
O yolu
kullanıp
Hint
birikim
y a p a b i l i r l e r ve O r t a ile K u z e y t i c a r e t y o l u n a h u r û c [çıkış, ç ı k m a ] e d e bilirlerdi.
Önlerinde
çürümeye başlayan
bir t e k e n g e l
zirganlar topraklarını
ve
bedevileri,
bu
kaptırmış
bu
Medine
sezilerini
Muhammed'den
hemen
her a y e t i n d e
lacağının bildirilmesi; Allah
alacağımız
deniyete geçilmişçe,
ileri
hızlı.
esnafları
bedenlerin-
mala,
mülke,
Çünkü
ve
Hat-
medeniydiler.
medeniyete tapmanın,
cehennemcil
gazabıyla
cezalandırı-
budur:
Medeniyete geçen
Medeniyete sevkedilmiyor;
medeniyetin,
barbarlara
daha
kendilerinden önceki
ç o k me-
medeniyetler
için A l l a h
hükümleri
M u h a m m e d z a t e n g ö r ü y o r v e yaşıyor. A r a b i s t a n
medeniyete
geçmekte
kendisinden
daha
çıkarcı
ve
daha
M u h a m m e d 4 0 ' ı n a k a d a r y o k s u l l u ğ u d a z e n g i n l i ğ i ile d ü n y a ah-
valini
(medeniyeti)
arıyor.
yor.
köylüleri,
gerçekçi
gibi ş a ş a a v e z u l ü m içinde ç ü r ü y ü p y ı k ı l m a m a s ı
barbarlığı
doğarken
korkusu ve sisteminin daima hatırlanma-
bir d e r s d e
medeniyet özendirilmiyor.
hatırlatılıyor.
daha
ruhlarında ve
daha
medeniyet çöküşüyle ve Allah'ın
sından
Mekke'nin
v e başarı a z m i y l e t e ş k i l a t l a n m a k t a g e c i k m e d i l e r .
konuda
Kur'an'ın
tefecilere
Muhammed'in
de d u y m a k t a
ta
vardı:
Ebu-Sufyan tefeci-bezirganlığı. Yoksul tefeci-be-
Ve
bildiği,
de yaşayıp
kaybettikçe
doymuş,
özlediği
artık
komün
maneviyat
hümanizm
k o l l e k t i v i z m i n e sarılı-
Kur'an o b e z e y i ş l e r l e doludur.
B u r a d a kısaca b i r i k i m a ç ı s ı n d a n yararlı o l m a k l a birlikte kafa karış-
tıran iki
u z m a n a işaret e d e l i m .
B u d u r u m d a T e v r a t ' ı n İncil'in v e Kur'an'ın, S ü m e r k ü l t ü r ü n d e n alınma gelenek olduğunu belgelemek, İbrahim-Musa-İsa ve Muhammed'in
gizemini (şuuraltını) ve yaşadığı t o p l u m biçimlerini açıklamaz.
Dolayı-
sıyla d i n l e r i n m a d d e ve ruhu ( g i z e m l i ş u u r a l t ı ) a n l a ş ı l m a z kalır.
dürtüler,
toplumsal
ve
kişisel
hezeyanlarla
bütünleşerek,
Mistik
insanlığın
irili ufaklı alçaltıcı zincirleri o l m a y a d e v a m ederler.
J a m e s G e o r g e Frazer'in
ikinci
yarısından
itibaren
19. y ü z y ı l s o n u n d a y a p t ı ğ ı n ı , 20.
Samuel
Noah
Kramer,
yüzyılın
İlk Irak M e d e n i y e t i
S ü m e r ' d e y o ğ u n l a ş a r a k y a p m a y a çalıştı. A m a b u n u d a h a ö n c e Berosse Tarihi ve A n d r e P a r r o t ' u n S ü m e r Tarihi y a p m ı ş t ı
Y i n e de her iki ç a b a da boşa g i t m e d i .
bar hatta v a h ş i t e m e l l e r i n e işaret etti.
Sümer'deki
k ö k l e r i n e işaret etti.
1890 A s t u d y in C o m p a r a t i v e
m e r " Paris, 1960 - S.
N.
[J.
bile...
Frazer, bütün kültürlerin bar-
Kramer medeniyet kültürlerinin
G.
Religion,
Frazer, T h e G o l d e n
London
Baugh,
- A n d r e Pavrot, "Sü-
Kramer, L ' H i s t o r i r e c o m m a n c e â S ü m e r ,
1959 - V. G. C h i l d e , L ' O r u e i n t p r e h i s t o r i q u e , Paris, 1953]
A n c a k her ikisi
liklerini
gösteren
de b e l g e l e r i n t o p a r l a n ı ş ı ve k a r ş ı l a ş t ı r m a l ı
karmaşık birikimlerden öteye geçemediler.
paralel-
Ç ü n k ü t o p l u m biçimlerinin g e l i ş i m k a n u n l a r ı y d ı asıl olan.
Kültürler
o k a n u n l a r a k o p m a z bağlarla bağlı etki tepki içinde g e l i ş i y o r l a r d ı .
Ka-
nunlar ele g e ç m e d e n hangi kültürün n e r e d e ve ne z a m a n hangi s e b e p l e
ortaya çıkıp battığı v e y a
b e n z e r paralelliklerle ortaya ç ı k a r k e n ,
neden
b e n z e r paralellikler içinde battığı ve y e n i d e n ortaya çıktığı b i l i n e m i y o r du.
O zaman
gelişim
kanunlarını
ne işe y a r a y a b i l i r d i ? T o p l u m
bulmadan
bilgileri
biçimlerinin gelişim
y a r a y a b i l i r d i . Ve buna y a r a d ı .
üst üste y ı ğ m a k
kanunlarını
bulmaya
Bu y ü z d e n bu tür bilimler birikim bilimi
o l m a k t a n öte g e ç e m e d i l e r . A n c a k bu birikimler o l m a d a n da asıl k a n u n ları
arayıp
bulan tasnif bilimi
diye birikim ile tasnifi
nelim:
Hz.
ğı
Farklı
kendini
ortaya
koyamazdı.
Bu
böyledir
k a r ı ş t ı r m a m a l ı y ı z . İ b r a h i m ile M u h a m m e d ' e dö-
çağlar farklı s e n t e z l e r g e t i r m i ş t i r d e m i ş t i k .
M u h a m m e d ' i n y a ş a d ı ğ ı çağ ve bu ç a ğ ı n d e t e r m i n i z m i y l e aldı-
bilgileri y o r u m l a y ı ş ı ve u y g u l a y ı ş ı
farklı oldu.
Kabaca
uyguluyorlardı.
bu y ü z d e n
Hz.
İbrahim'den çok
bakıldığı z a m a n , aynı A l l a h s i s t e m i n e i n a n ı y o r v e
Ama
bilgileri,
yıl s o n r a ve antik ç a ğ l a r ı n
yorumlayış ve
uygulayış
(en
az
b a ş k a l a ş ı m ı n , alt ü s t l ü ğ ü n e ş i ğ i n d e ) ş ü p h e s i z ki aynı k a l a m a z d ı .
Sümer'deki
din
anlayışı,
2000
içinde kutsallar çağı o l a r a k a n ı l a b i l e c e k bir
Hz.
İbrahim'de
başkalaşmışsa,
Nasıl
Muhammed
ve K u r ' a n ' d a da ç o k f a r k l ı l a ş m ı ş t ı .
B u b a ş k a l a ş ı m , kalite sıçrayışa, A l l a h s i s t e m i n e b a k ı l a r a k y ü z e y s e l
bilgi y ı ğ ı l ı m ı v e k a r ş ı l a ş t ı r m a l a r l a
di. T a r i h s e l
gidişin
olabilir hale
getirilebilirdi.
Muhammed,
(Aristo m a n t ı ğ ı y l a )
aydınlatılmasıyla
komünün
ele geçirilip,
kolektif a k s i y o n
ruhunu
çözümlenemez-
g ü n ü m ü z d e yararlı
iliklerine d e k y a ş a -
y a n b e r r a k zekalı, g e r ç e k c i aşiret ç o c u ğ u y d u . "El E m i n " ü n v a n ı n ı g e n ç
y a ş t a a l a b i l e c e k kadar d ü r ü s t ,
düşen
her
olayı
sentezlere
saf, t e m i z idi.
ulaştırabilme
Berracık çocuk beynine
yeteneğini
e v r e n c i l çelişkiler (ticaret yolları) içinde y e t i ş m i ş t i .
olayı y o r u m l a m a k t a n v e
hükme
bağlamaktan
geliştirebilecek
Bu y e t e n e ğ i n i , her
çekinmeyen cesaretiy-
le, P e y g a m b e r l i k : T a r i h s e l d e v r i m s ı r a s ı n d a (23 yıl b o y u n c a ) d a h i y a n e
ö n g ö r ü l e r e v e a y e t l e r e s ı ç r a t m a k t a n geri
Bu
gerçekçi
bilimsel
durmadı.
s e z i l e r e d e n k d ü ş e n y o r u m ve
kararları,
el-
bette Hz. İ b r a h i m ' i n A l l a h g e l e n e ğ i y l e ç e l i ş e c e k t i . S k o l a s t i k eski A l l a h
s i s t e m i n i a p a ç ı k b o z a m a s a d a kendi içinde A l l a h ' ı kavrayışını, y a ş a d ı ğ ı
v e y o r u m l a d ı ğ ı t a r i h s e l d e v r i m olayları
paraleline sokarak alabildiğine
i n s a n c ı l l a ş t ı r d ı . T a r i h s e l d e t e r m i n i z m e y a k l a ş t ı r d ı . Y a ş a d ı ğ ı çağ, a n t i k
T a r i h i n orijinal m e d e n i y e t l e r i n i n s o n u n u m ü j d e l i y o r d u .
göçebe barbarların
medeniyet rönesansları
B u n d a n sonra,
çağı a ç ı l a c a k a m a
d e c e e s k i n i n y e n i d e n c a n l a n a r a k bir a d ı m d a h a
b u sa-
ileriye g i d i l m e s i n i v e
modern Sosyal Devrimler çağının açılmasını hazırlayacaktı.
Bu yüzden
M u h a m m e d , tarihin
ranamazdı.
büyük mirasının yaratığı
olarak başka türlü
ğı gibi y o r u m l a n a m a m a s ı
Olsun denemez.
büyük mirasına
ihanet olur.
Küçük ihanetlerimizin ve yenilgilerimizin
ise, t a r i h i n
bile, t a r i h i n
bu
b u y a n l ı ş y o r u m l a n ı ş l a r ı n a gidiş k a n u n l a r ı n a aykırı
za bağlı kaldığını u n u t m a m a l ı y ı z .
Allah'ın kanunlarına
her
Allah'ın
45.
51. a y e t :
kazandığıyla
cezalandıracak.
Haberiniz
olsun
ki,
seridir."
ayet:
"Kendi
özlerine
leştirildiniz,
ti;
nefsi
hesabı
pozisyon almamı-
Kur'an'ın her z a m a n hatırlattığı gibi
karşı g e l m e n i n her z a m a n bir cezası vardır...
14. İ b r a h i m S û r e s i
Allah
dav-
M u h a m m e d v e Kur'an'ın o l d u ğ u gibi, t a r i h i n O ' n u y a r a t t ı -
ve
zulmedenlerin
onlara
sizlere
(Ad
netliğimiz
örnekler
de
ve
(nasıl
getirmiş
Semud
gibi)
yurtlarında
cezalandırdığımız)
sizce
yer-
bilinmiş-
idik."
15. Hicr S û r e s i , 23. a y e t :
"Ancak
biz
diriltiriz,
biz
tarihsel determinizmin
öldürürüz,
biz
kanunlarıdır.
kalırız."
[Kalıcı
olan
sadece
M a d d e v e m a n a o n d a n gelir o n a
döner.]
96. A l â k S û r e s i , 8 . a y e t :
"Dönüş
Rabbi'nizedir."
99. Z i l z a l [ Z e l z e l e ] S û r e s i , 7 ve 8. a y e t l e r :
"Kim
bir zerre
denli
iyilik
"Kim
bir zerre
denli
şerre
yapmışsa
sapmışsa
bulacak
onu"
bulacak
onu"...
K u r ' a n ' d a n y ü z l e r c e yıl sonra, y a ş a m ı n ı t a r i h s e l m a d d e c i l i k t e s a v a ş a r a k g e ç i r m i ş bizim d e y i ş l e r i m i z l e ,
tesadüf sayılabilir
Kur'an
ayetlerinin
paralelleşmesi
mi?
S a d e c e bizim değil, bu ve benzeri
nice a y e t i n m o d e r n i n s a n a bile
hâlâ s e m p a t i k g e l m e s i , s e m p a t i k l i k t e n öte; y a k ı n , insancıl, akılcıl, diyalektiğe uygun gelişinde, daha gerçekçi yorumlar aramamalı
"İnsan"a
İnsan
ameli
gösterilecektir. "[Zilzal,
6.
n e işlediyse o n u n l a ö d ü l l e n i p c e z a l a n d ı r ı l a c a k t ı r ;
güzeli
Kur'an
bulacak
onu!"
Gerçekten
deyişiyle
[Zilzal,
"Kim zerre
ağırlığınca
mıyız?
ayet]
hayıra
veya daha
ve şerre sapmışsa
7-8]
de öyle
değil
midir? T a r i h s e l
determinizm,
kendi
ka-
n u n l a r ı n a u y m a y a n l a r ı ö n c e v e s o n r a ardı a r k a s ı k e s i l m e z m e s a j l a r ı y la uyarır;
dersini a l a m a y a n l a r ı n s o n u g e r ç e k t e n c e h e n n e m c i l ateşler
kadar y a k ı c ı
devrimler,
karşı
d e v r i m l e r ve
s a v a ş l a r olur...
Savaşlar
ve d e v r i m l e r bu
kadar ö l ü m c ü l ve dirimcil, y a k ı c ı - y a ş a t ı c ı
bile dersini a l a m a m a n ı n c e z a s ı
Toplum
b i ç i m l e r i n i n gelişimi
bir asır oluyor.
Morgan,
yeni
birikimler de
Ama
hâlâ
nıyor...
tarihte
Hz.
nasıl
yine yüz
yıldır
aramak,
İ b r a h i m ve
çözümlenemezse,
k a b a c a d a olsa
M a r k s ve
kanun
Hz.
o toplum
uyarılardan
ne ola ki? Y a ş a y a m a m a k s ü r ü n m e k !
Engels'ten
keşfedileli
beri,
kütüphaneleri
o l m a d ı k işe
konu
neredeyse
üzerindeki
müzeleri
doldurdu.
g i r i ş m e k gibi
Muhammed'in yaşadığı toplum
biçimlerinin
denk düştüğümüz
karşılabiçimleri
kültürleri
aydınlatabilir?
İ b r a h i m , aşağı barbar a n a h a n l ı k t a n k u r b a n l ı k koç k e s e n orta g ö ç e be b a r b a r l ı ğ a ve Kabe'yi
kadar b ü t ü n
kurup kent t o h u m u n u atan y u k a r ı b a r b a r l ı ğ a
komüncül t o p l u m biçimlerini
la y a ş a m a k l a
Anadolu'ya,
300-500
kişilik aile e f r a d ı y -
k a l m a z , ilk Irak m e d e n i y e t i S ü m e r k e n t l e r i n d e n
kalkıp,
savunmalar eşliğinde bezirganlık yaparak göçerken,
lararası
m e d e n i y e t l e r i de tanır-.
netiyle,
m e d e n i y e t i n sınıflı t o p l u m u :
İlkel sınıfsız t o p l u m :
Düşman
kıta-
Kankardeş cen-
kardeşler cehennemini,
en c a n a l ı c ı ö z e l l i k l e r i n d e n k a r ş ı l a ş t ı r m a l ı o l a r a k iliklerine d e k hisseder.
A m a A ş a ğ ı B a r b a r v e O r t a B a r b a r t o p l u m (ve kültür) kökleri O ' n u daima geri çeker. Ne kendisi, ne de kardeşi oğlu Lut, ç e v r e m e d e n i y e t l e r e
yeni bir diriliş ( r ö n e s a n s ) v e r e b i l e c e k g ü ç t e değillerdir. Y e n i orijinal bir
medeniyet yaratacak yukarı
B a r b a r (kent) a ş a m a s ı n ı d a h e n ü z t o h u m
o l a r a k içlerinde f i l i z l e n d i r m e k t e d i r l e r . Sınıflı t o p l u m c e h e n n e m i y l e kuşatılmışlardır. T e k ç a r e y i
Arabistan Yarımadasına
lurlar.
Hz.
denen
sınıflı
İbrahim'in
topluma
işlek o l m a y a n t e n h a
bu
Güney Yolu
üzerindeki
kent t o h u m u n u s a k l a y ı p g e l i ş t i r m e k t e bu-
mucizesi,
komüncül
g e ç i r m e k değil,
kankardeşlerini
medeniyetten
medeniyet
koruyarak aşağı
b a r b a r l ı k t a n orta g ö ç e b e b a r b a r l ı ğ a g e ç i r m e k v e kent: Y u k a r ı
tohumunu
Hz.
tan
M u h a m m e d ise, İ b r a h i m a t a s ı n d a n 2 5 0 0 yıl
kentleşmiş Arap toplumunu Güney Ticaret Yolu
yete geçirmekle
temellerini
kalmaz;
uzun
ömürlü
kadar s o n r a çoküzerinde
medeni-
bir m e d e n i y e t y a r a t a b i l m e n i n
atar...
Bu k a d a r c ı k bir t a r i h s e l s e n t e z e u l a ş a m ı y o r s a k eğer;
dolusu
barbar
içlerinde f i l i z l e n d i r m e k o l m u ş t u r .
uzmanlıklarımız,
araştırmalarımız,
onlarca
kütüphaneler
yıllık nasırcıl:
Dö-
nüp d ö n ü p aynı şeyi o k u y a n e m e k l e r i m i z ne işe y a r a r ?
"Bu t a r i h s e l gelişi
la;
k a b a c a o l s u n s e n t e z l e ş t i r m e m e k " s ö z ü bile faz-
hâlâ bu tür y o r u m l a r a y ö n e l i ş , bu tür y o r u m l a r d a y o ğ u n l a ş m a bile
yok
denebilir.
Tartışmalar
bu
yönde
yerli y e r l e r i n e oturabilir;
gelişebilirse,
Peygamberler veya
dinler d e
g e r e k s i z t o p l u m s a l ve kişisel h e z e y a n l a r kısa
kesilip ü r e t i m ve y a r a t ı c ı l ı k y a r ı ş ı n a geçilebilir.
Artık erüdüsyon
[yığma
bilgi]
kırkambarlıklarını
aşmanın
zamanı
geldi de geçiyor.
Su,
kaynama
harlaşma
noktasına
gerçekleşir.
tüketmeden
ulaşınca
Sürekli
b u h a r elde
(yeterli
basınç da o l m u ş s a )
kaynatmanın
etmenin
daha
alemi
verimli
yok,
yollarına
değirmen taşlarının arasında öğütülecek tane çoktan
ğirmeni
döndürüp
ekmek yapmaya
"Bugün
sizin
taplarımı)
taşları
yıpratmanın
busuyu
bakmalıyız;
u n o l m u ş s a , de-
akıllıca
bir y a n ı
yok,
(kutsal
ki-
geçmeliyiz.
için,
dininizi
tamamladım
Sûresi, 5/3.
boşuna
artık
ve
olgunlaştırdım
size
din
size
olarak
nimetimi
İslamı
beğendim."
(Maide
birikimlerin
yeterli-
ayet)
Beğenmediğimiz
liğini sezmişti.
lar alanında
Muhammed,
kendinden
önceki
Bu birikimler, sadece paygamberler, dinler, kutsal kitap-
değildi,
her alandaydı.
Zaten
her alan,
kutsal
P e y g a m b e r öyküleri içine girmiş bulunuyordu. Veya
kitaplar ve
dinli dinlerin
nüfuz
edip içine a l m a d ı ğ ı bilgi alanı yoktu. Sadece yeni çağın yeni sentezlerini
içinde
hissedebilecek gücü
kendisinde
bulabilmesi
yeterli
olabilecekti.
Başlayınca arkası gelebilirdi. Çok g e ç m e d e n , Medine'nin kendisine kucak
açmasının (Hicretin) 7. yılında kendisinin en son P e y g a m b e r o l d u ğ u n u ve
en olgun dini y a r a t m a görevinde o l d u ğ u n u bütün hücreleriyle hissetti...
İnsanın
lerce yılda
kendisini
b ö y l e s i n e zorlu
bir g ö r e v e a t a m a s ı
bir g e l e n t o p l u m s a l y a r a t ı m ı n
işidir.
elbette y ü z -
A n c a k kişilerin
kendi
özel güçleri, t o p l u m a r a ğ m e n ileri atılış d i n a m i z m l e r i hiç mi yoktur. Bu
gücü
hepimiz
yonlarımızda.
k u l l a n ı y o r u z a s l ı n d a . A m a çıkarcı
Bir de
sentez yapabilme
n a h o ş bilinçaltı
gücümüzde
denemeliyiz
aksiken-
dimizi.
B i r i k i m l e r her alana yayılıyor. S ü r a t şaşırtıcı. Yaratıcı d o ğ u m l a r
yeterli
değil, d a h a d o ğ r u s u y o k d e n e c e k kadar az...
2-
PRATİK VE TEORİK İHTİYAÇLARIN
BAŞKALAŞTIRIP
SAĞ LAM L A Ş T I R D I Ğ I T A N R I
Hiç d ü ş ü n d ü k mü? A ş i r e t i n s a n l a r ı n d a n
sine girmiş, " B a t ı l
aklımıza
ters
FİKRİ
kalma ve İ s l a m
düşünce-
inanış", " H u r a f e " d e d i ğ i m i z d ü ş ü n c e v e d a v r a n ı ş l a r
düştüğü
için
onları
h e m e n h e p i m i z e d o ğ a l gelmiştir.
terketmek,
hayatımızdan
kovmak
Hatta K u r ' a n ' d a da yer a l a b i l m i ş me-
l e k - c i n - ş e y t a n gibi d ü ş ü n c e l e r bile, ç o ğ u
müslümana gerçekçi gelme-
diği için kabul e d i l m e z v e y a kabul edilse bile, onlar pek ağıza a l ı n m a z ;
tartışmalarımıza
bu
sokulmaz;
her
müslüman
müslümanlığı
ölçüsünde
k o n u n u n üzerine g i t m e m e y i ( s a n s ü r e t m e y i ) yeğler. Ç ü n k ü g ö r ü n -
m e y e n a m a bir ruh gibi içimize girip çıkan bu tür v a r l ı k l a r insan aklına
gerçekçi
gelmez.
tartışmalarla
Fakat bir t ü r l ü
bunlar akıllardan
de
izahı y a p ı l m a d ı ğ ı
kovulamaz.
için
ikna
edici
Barbarlıktan
kalma
gelenek-görenekle,
köylülerimizde,
esnafları-
mızda y a ş a y a n "Batıl itikadlar"ı kara kedi ö n ü n d e n g e ç m e m e k , t ı r n a k
k e s m e m e k , salı sallanır diye ç a m a ş ı r y ı k a m a m a k , elleri
a y a k a y a k ü s t ü n e atıp
dinlenmemek,
ateşi
erkeğin
bağlamamak,
üflememesi
gibi
inanışlar, İ s l a m i y e t içine g i r m i ş olsa da k o l a y c a t e r k e d i l m i ş l e r d i r . Ç ü n kü
modern çağın
insan aklını
ilerleten
bilgileri, s e n t e z l e r i
b u tür b a r b a r - v a h ş i g e l e n e k l e r i t u t u n a m a z l a r .
lardan
dern
kalma gelenekler olduklarını
de
bilinçlerimize ç ı k a r m a s a k da
bilgi ve s e n t e z i l e r i m i z e a ç ı k ç a ters geldikleri
terkederiz
hatta
toplum
karşılaşmayız;
çocuklar, yeni
uzun
hayatımızdan
boylu
kuşaklar bunu
Fakat A l l a h - K u r ' a n v e
karşısında
Onların t o t e m ve tabu-
kovarız.
tartışmalara
mo-
için o a l ı ş k a n l ı k l a r ı
Çok büyük tepkilerle
bile g e r e k k a l m a z .
Hele
k e n d i l i ğ i n d e n silerler.
M u h a m m e d öyle
midir? N e d e n ?
M o d e r n ç a ğ ı n 500 yılı bile O ' n u s i l m e k y e r i n e , İsrail saldırıları altında g ü ç l e n d i r m i ş t i r .
Neden?
A t o m ç a ğ ı n d a y ı z , uzay çağı açıldı. A m a
hammed
mızda
geleneği sürüyor ve
işin
n e r e d e y s e e b e d i l e ş t i r m e k isterce
kursları
açılmasına
Devletin
göz y u m u ş l a r ı ve ön
numuzun
dibine
elbirlik
hâlâ A l l a h - K u r ' a n v e Mu-
ilginç y a n ı , o n l a r ı t o p l u m
yardım
adım
başına
etmekten
hayatı-
cami,
geri
Kur'an
durmuyoruz.
a y a k o l u ş l a r ı y e t m i y o r m u ş gibi,
kadar sokulan
"Bağış"
makbuzlarını
bur-
kaçımız
geri
çevirebiliyoruz?
Tarikat
İslamcılığı
bile,
a l t ı n d a legalize edildi.
Erbakan
(İngiliz-Amerikan)
Hep A l l a h - K u r ' a n - P e y g a m b e r :
lüman toleransından yararlanılarak yapılan
bu
irtica
bayraktarlığı
İyi
dilekli
müs-
beslemeleri;
bir
gün M u s t a f a K e m a l C u m h u r i y e t i m i z d e o l d u ğ u gibi s ü n n e t e d i l m e k zor u n d a kalınsa bile, A l l a h - K u r ' a n
da
yaşamaya
devam
M u h a m m e d varlığı t o p l u m h a y a t ı m ı z -
edecektir veya
kolay
kolay t e r k e d i l m e y e c e k t i r .
T a k k e l e r i ö n ü m ü z e koyup b u n u a d a m gibi d ü ş ü n d ü k m ü ?
İslamiyet
neden
evrensel
bir din
olabilmekle
kalmamış,
modern
ç a ğ d a bile t o p l u m h a y a t ı n d a d o ğ u d a n batıya kadar kıtalararası bir din
olmayı
hala s ü r d ü r e b i l m i ş t i r ?
A r a p d ü n y a s ı n d a hâlâ l a i s i z m s a v u n m a d a v e ricatta
döğüşebiliyor?
meden
K a p i t a l i z m ve
iktidar o l a m ı y o r ?
meclis p a p a ğ a n l a r ı ,
ikleri
Laikliğimizle
hâlâ
halk ö n ü n e s a l a v a t g e t i r m e d e n
[kışkırtmaları]
Bütün
işe y a r a y a b i l i y o r .
bunlar bir y a n a , T ü r k i y e ' d e
irtica,
panislamizm,
pantürkizm
rilse bile bizde d e v l e t laik kalır-.
çoğunluğu
bunun
garantisidir.
ile
melezleş-
ülkemizde
çıkamıyorlar,
bile,
La-
hâlâ " T ü r k ç e E z a n " t a h -
Neden?
laisizm t u t t u ve
ile
[geri ç e k i l m e ]
İslamiyet
öğündüğümüz
k ö t ü l e y i p i k t i d a r d a n a l a ş a ğ ı e t m e k için
rikatları
karşı
Sosyalizm
kökleşti.
Sola
melezleştirilip askercilleşti-
İşçi sınıfı ve O r d u G e n ç l i ğ i v e y a halk
Ama
iş bununla
bitemez.
Bilinç s e f e r b e r l i ğ i
A l l a h - K u r ' a n - M u h a m m e d gerçekliği,
hezeyan ve didişmelerin
tir.
saldırıya
geçmedikçe,
altşuurlarda toplumsal ve
kaynaklarından
biri
olmaya
devam
Bu, t o p l u m s a l ve kişisel v e r i m l i l i ğ i d ü ş ü r m e k l e k a l m a z ,
ve
m u t s u z t o p l u m u e b e d i l e ş t i r m e k t e başka
yapar;
kişisel
edecekhuzursuz
b e n z e r e t k e n l e r l e elbirliği
üretici g ü ç l e r i n d e n g e l i g e l i ş i m i ( m u t l u t o p l u m ) gecikir...
Abartıyor
Bilim
muyuz?
yaratıcılığını
proflarımız,
lerine
kimselere
kaptırmayan
u z m a n l a r ı m ı z , laik p a ş a l a r ı m ı z ,
rağmen,
o akıllı
y a r a t ı c ı " (Allah)
başlı y o r u m l a r ı n ı n
sözcüğünü
eklemeden,
"yüce y a r a t ı c ı " y a y a s l a m a d a n
üniversitelerimiz,
bütün
rasyonel
arasına veya
bütün
edemiyorlar.
nice
bilim titr-
ardına
"yüce
inanış v e akılcılıklarını
Neden?
A s l ı n d a bu sözcüklerin hiçbir zararı yok, kalp ferahlığı v e r d i ğ i ölçüde
yararı bile var; ama bilinmezlikleri Allah'a havale ediverişlerimizin gerisinde, yaratıcılıklarımızı körleştirme alışkanlıklarımız da bulunuyor. Allah
alışkanlığımız skolastizmi, skolastizm yaratıcılıkları
köreltme alışkanlığı-
nı besleyip beyinlerimizi d u m u r a uğratıyor. En ateist g e ç i n e n l e r i m i z bile,
bu etkiden
uzak kalamadıklarını
iyice bir d ü ş ü n s e l e r yakalayabilirler.
İrtica g i r d a p l a r ı hangi ü l k e d e a ş ı l a m a m ı ş ki;
en azgın N a z i z m , ev-
rencil e m p e r y a l i z m d e s t e ğ i n e r a ğ m e n tarihi ne kadar g e r i y e ç e k e b i l d i .
Sonraki
hızlanmayı
y a r a t m a k üzere T a r i h i n
yayını
germekten
başka
bir işe y a r a m a d ı . İrticalar, N a z i z m l e r h a l l e d i l d i k t e n s o n r a asıl ö l d ü r ü c ü
tehlikenin
Asıl
beyinlerdeki
bunun
skolastik alışkanlığın
üzerinde durabilirsek beyinlerde
Tarihi, e v r i m i
bir çırpıda
larına
koşar a d ı m
uygun,
Bunun
k a v r a y ı p işimize b a k m a l ı y ı z .
onların
çok ü z e r i n d e ,
(doğa ve t o p l u m u n e v r i m i )
Kendimize yakın
bulduğumuz
hâlâ
ların
bile ü z e r i n e g i t m e d i ğ i m i z için
p o h p o h l a y a r a k yani
yaklaşırız.
yaklaşmayı
Oysa
onları
için.
müslümanlık geleneğimizden
yüzeysel
kanun-
gerçek neden-
k a p s a y a r a k ilerleyen
bize s e m p a t i k gelir?
Neden yakın
ötürü
mü? Bu
hissederiz?
bir m e s e l e y e ya "tü
oldukları,
kaka" diyeç ı k a r c ı ve
neyseler öylece
olaylar inatçıdırlar;
kendile-
rini d a i m a o l d u k l a r ı gibi gibi k a b u l e t m e m i z i bize d a y a t ı r l a r .
Kendile-
rine
Çünkü
Sa-
k a d a r basit s o r u -
ihtiyaçlarımız yöneltisiyle
her m e s e l e y e ,
prensipleştirmeliyiz.
da
bilincine u l a ş m a l ı y ı z .
neden
dece
da
Evrimin
ilerlemeliyiz.
Allah-Kur'an-Muhammed
rek ya
hâlâ a n l a ş ı l m a d ı .
ilerlemeler sağlayabiliriz:
için A l l a h - K u r ' a n - M u h a m m e d s e m p a t i l e r i n i n
lerine y a k l a ş ı p ,
tarih
olduğu
uyum y a p a b i l m e m i z için; terslik olursa
devam
insanlık acılar ç e k m e y e
eder
Allah-Kur'an ve
Muhammed'in
bize y a k ı n gelişini;
barbarlıkla-me-
d e n i y e t l e r çelişkisini y ö r e s e l v e e v r e n s e l ö l ç ü l e r d e d e r i n l e m e s i n e içinde
bulan
ve
onlara
karşılık v e r e b i l e n
öksüz
bir aşiret ç o c u ğ u
olan
M u h a m m e d ' i n e n g i n h ü m a n i z m i n e v e b u y ü z d e n A l l a h s i s t e m i n i tarihsel d e t e r m i n i z m e :
Gerçeklere yaklaştırmasına
Ç ü n k ü O, A n t i k t a r i h i n
deriydi.
Ondan
dirilttiler;
İbni
son
en
borçluyuz.
orijinal t a r i h s e l
devriminin
ön-
sonra g e l e n l e r O ' n u a ş a m a d ı l a r , s a d e c e O ' n u y e n i d e n
r ö n e s a n s a uğrattılar:
H a l d u n ve Ş e y h
natlanmışlardı...
Hz.
en
Ama
Selçuklular, Osmanlılar...
Bedrettin, O'nu aşan
Muhammed'den
e t k i l e n m e y e n i m i z var mıdır?
etkilerini ve bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı n ı
O'nun yaşadığı
Sosyal
devrimlere
ka-
h e n ü z vakit d o l m a m ı ş t ı . . .
Bunun
bilinçaltı
hafife a l a m a y ı z .
çağ, O'nu A l l a h - K u r ' a n - P e y g a m b e r l i k sezilerini yöre-
selden evrensele ulaştırırken, dünyayı -tabiat ve insanı- kavrayış mertebesini de S k o l a s t i s i z m
t e r m i n i z m e yaklaştırdı.
içinde, şuuraltı
biçiminde de olsa tarihsel de-
İbrahim g e l e n e ğ i y l e , yani
anlayışıyla d ü ş ü n ü p davransa da;
ezberci
Skolastik din
bu g e l e n e k l e r i a ş a m a s a da gerçekler-
den ve yaşadığı çağın olaylarının berrak akılcılığından k o p m a d ı ğ ı için de
daima içten içe bu skolastiği gerçeklere u y d u r m a k z o r u n d a kaldı. O'nu
en akıllı ve en son ve en büyük t a r i h s e l d e v r i m c i P e y g a m b e r y a p a n özelliği de bu oldu.
Eğer olaylara uyum yapanı atsaydı, İsa'dan beter, adı
sonu işitilmez "cinlere uğramış deli
bir o z a n " olarak yok olup giderdi.
O ' n u n yaratıcı y e t e n e k l e r i v e y a
ders a l m a
gücü,
sıradan
beynine düşen
Mekke-Medine
olayları
kentlilerinden
pratik i h t i y a ç l a r ı n a göre A l l a h ' ı n ı s e ç e r ve y ö n e l i r d i .
ihtiyaçlarını
yaçlar
çarpıştırıp
farklıydı.
k a r ş ı l a m a s a da onları a ş a b i l e c e k güce sahipti.
karşısında
sızıldanarak erimektense,
ma yolunda yücelerek,
ihtiyaçların
dünya
cenderesinde
Halk
M u h a m m e d pratik
Pratik ihti-
ahvalini
yorumla-
k ü ç ü l m e m e yollarını
a ç m a y ı d e n e y e c e k g ü c e sahipti. A m a d a h a genç y a ş ı n d a pratik g e ç i m ,
mal,
mülk ihtiyaçlarını
şılamıştı.
da
d ü r ü s t ticaret o l a n a k l a r ı n ı
Manevi y o l a girişi bu y ü z d e n kolay oldu.
ginlik y o l u n d a
zalimleşmek
h a r c a y a r a k sezdiği
Komün
insanının
pratik
inancını
g i d e r m e k için
kaçışının a l t ı n d a ,
zenginliğini
maneviyat
yollarına
b ü y ü k zorlu t a r i h s e l g ö r e v i n e s o y u n m a s ı n ı
kalite atlayışı A l l a h
ihtiyaçlarını
yerine,
k u l l a n a r a k kar-
B a ş k a l a r ı gibi zen-
ihtiyaçlarının
karşılanamaz
besleyip büyütmüştür.
kendisinden
daha
Buna
bildi.
yoğunlukta
rağmen
bu
b ü y ü k bir g ü c e s ı ğ ı n m a
içinde y a ş a d ı ğ ı d o ğ a y ı v e t o p l u m u y o r u m l a m a
(en-
t e l l e k t ü e l ) ihtiyaçları da gizlidir e l b e t t e . A m a üstte olan pratik ihtiyaçların
karşılanma zorunluluğudur. Y o r u m l a m a
alttan alta gelişir ve t o p l u m u n
türleşir, eğitimleşir.
W M a r e k (C. W:
enne
(entellektüel)
[ L ' A v a n t u r e de A r c h o l o g i e , L o n d o n .
C e r a m ) - C.
ihtiyaçları
bazı ü y e l e r i n d e z a m a n l a g e l i ş e r e k kül1957 Kurt.
P. T i e l e , H i s t o r i e C o m p a r r e d e s A n c i -
Redigions de L'egiyfe et des peuples Semitiques]
Bunu basit o l a r a k ç o c u k l a r d a izleyebiliriz:
cesi, g e n e l l i k l e pratik i h t i y a ç l a r ı n ı n
t u t u n a r a k gelişir.
Bir dua,
kolayca
Ç o c u k l a r d a tanrı d ü ş ü n karşılanması olasılıklarına
bir y a k a r ı ş ile z o r l u k l a r d a n
kurtulmak veya
oyuncak-oyun-arkadaş-başarı
gibi
isteklerinin
gerçekleşmesi
olanak-
larını s u n a n " t a n r ı " fikrinin ilk b e n i m s e y i ş i n t e m e l l e r i olur. Y i n e de bu
denli
basit a m a
yakıcı
Yaşanan
dünyayı
yatar:
s o r u n l a r altında
gizli
bir e n t e l l e k t ü e l
tanımak, yorumlamak çocuklarda
ihtiyaç
daha
de-
rinlerde p a r l a s a da bu eğilim de bulunur.
İşte
Muhammed'i
k e n t d a ş l a r ı n d a n ayıran fark b u r a d a y d ı .
cül y e t e n e k l e r i
akrabalarından
lektüeldi. Tanrı
ihtiyacı
ihtiyaçlarına
o
kentdaşlarından
kadar olan a y e t l e r bunu f a z l a s ı y l a
manevi
devrim
lemekte
derinliğine
karşılık
s o r u n l a r ı y l a , yani
pek fazla
raları, y o k s u l
la
bulmak
henüz
halkın
b e z i r g a n l a r ve ç e v r e
içine
anlayışı
budur:
Pratik ihtiyaçlar.
kalır.
O'nu
da
toplum
yolunda
saf
pratik
sentez
ayet
etmeden
Kur'an
olur:
aranızda
açıkça
pratiğinden
maneviyatçı,
devrim
[Enfal
isterler. A ç ı k ç a
pratiğine
s e n t e z l e r ayetleşir,
İşte b a r b a r ı n
gaAma
Peygamberinindir,
41]
girmiştir.
teorileşir.
sonraki
peşindedir.
ve
Sûresi,
sentez-
Peygamber, Allah-
çıkar
"Mülk-ganimet Allah'ın
anlaşınız."
tarihsel
çıkan
halk
budur.
dü-
Medine fuka-
Bedir s a v a ş ı n d a n
kavgalarında yansıyan
Mu-
pratik ihtiyaçlar-
içe g a n i m e t )
nimet p a y l a ş m a
yaman
eder:
girmiş olduğu
M u h a m m e d ' i v e A l l a h ' ı s a v a ş kararını v e r m e y e zorlarlar.
kavga
entel-
durmadan
pratik ihtiyaçlarıyla
bedevileri,
S a v a ş (içten
belli
üzere
g ö k c ü l , s a m e d a n i ve f i l o z o f s a l
uyarmakta gecikmezler.
tanrı
Komün-
fazla
o n d a , y a ş a d ı ğ ı d ü n y a y ı v e çağını y o r u m l a m a
şündüğü Allah-evren-insanlık sentezlerini,
tarihsel
daha
d a h a çok karşılık oldu.
Bedir s a v a ş ı n a
hammed
ve
Allah
O
sıcak
sistemi
savaş
bu
işe
yarar.
Bu y ü z d e n M u h a m m e d ' i n ve İ s l a m ' ı n en kalıcı mirası:
Kollekti-
vizm,
adalet,
İnandığı
Allah'ı
hoşgörü,
bu s i s t e m d e n
m e r h a m e t yani
hümanizm
3- "ESMAÜ'L HÜSNA" ALLAH'IN
VE TARİHİN
Bu
olmuştur.
uzak d ü ş e b i l i r m i y d i ?
GÜZEL İSİMLERİ
KANUNCUL GİDİŞİ
"Ve
lillahi
esmaül
-
"En
güzel
adlar,
Allah-ı
sıfatlarla y ü k l ü
hüsna
isimler,
fed'uhu
biha":
Teala'nındır.
Kur'an'da
O'na
bu
adlarda
dua
edin!"
a y e t l e r l e yerli y e r i n d e a n ı l a r a k
geliştirilmiştir...
Barbarlıktan
inanışına da
medeniyete
geçerken,
g e ç i l i y o r d u ve bu
içinde s ı ç r a m a
çoktanrı
barbarcıl
inanışından
(tarihsel) d e v r i m
tektanrı
ile,
20 yıl
ile g e r ç e k l e ş i y o r d u .
Barbar'a A r a p l a r d a
Bedevi denirdi.
Hemen tüm komüncül gelenek-
leri g ü ç l ü c e t a ş ı y o r l a r d ı . İ n a n d ı k l a r ı n a , çıkarlarına ö l ü m ü n e inanırlardı.
A n c a k beyinleri
çağlardan
kalma
de y e n i l i ğ e
totemizme,
o
kadar açık t e r t e m i z d i .
animizme
ana
tanrılara,
İnanışları
baba
vahşi
tanrılara
doğa t a n r ı l a r ı n a dek u z a n a n p u t a t a p a r l ı k idi. A m a " A l l a h " İ b r a h i m ' d e n
nakil
lığa
ile ö ğ r e n m i ş l e r d i , d a h a
karşı t e k t a n r ı fikrini
kesin
hatlarıyla,
benimsemekle
leştirdi. A r a p halkı t e m i z z e k a s ı y l a
bu
M u h a m m e d , çoktanrılı-
kalmadı,
bu
anlayışı zengin-
üstün t e k t a n r ı fikirlerine sarıl-
m a k t a g e c i k m e d i . Ç ü n k ü pratik çıkarı bu z e n g i n t e o r i k g e l i ş i m e paralel
g e l i ş i y o r d u . Tarihi g e l i ş i m ,
ginliği
kı
haklı
lehine
çıkarınca,
h ı z l a n d ı k ç a , A r a p l a r da
Muhammed'in
o n l a r c a yıl
dılar.
Muhammed'in tektanrı
Güney Ticaret Yolu
zengin
kavrayışına
içinde A l l a h
Ş ü p h e s i z ki
bu
k a v r a y ı ş ı n d a k i zen-
üzerindeki Arabistan
gecikmiş olarak tektanrı
hal-
inanışlarını
ulaştırdılar.
Önce ezberlediler sonra
düşüncelerini tarihsel
d e t e r m i n i z m e yaklaştır-
hep fakir f u k a r a l a r ve k o m ü n
gelenekleri
içinde
t u t u n u p , kâh iktidar, kâh m u h a l e f e t o l a r a k gelişti. A z g ı n tefeci b e z i r g a n
ve m o d e r n
çağın
kapitalist islamlığına
Şimdi g ü n ü m ü z d e bu z e n g i n
sizin de olsa
rindeki en
karşın
kavrayış, h e m e n
k u l l a n ı l m ı y o r bile.
bunlar sınıflı
toplum
cehenneminin
gericiliği içinde s a v r u l u p eritilip tüketiliyor;
Bunlar bilinçlere ç ı k a r ı l a b i l i r s e
edilmesi
hiçbir şey ifade e t m e k -
İçten, t e m i z , fakir halk ç o c u k l a r ı , içle-
insancıl kollektif d u y g u l a r ı y l a bu isimleri (Allah k a v r a y ı ş ı n ı )
özdeştirseler de;
nılamasa
g ü n ü m ü z e kadar ulaştı.
bile yeni
sahtekar İslam
bilinçaltına bastırılıyorlar.
kaybedilen
kuşakların enerjilerinin
enerjiler yeniden
kaza-
olsun artık bu y ö n d e zayi
azaltılıp d u r d u r u l a b i l i r .
1- " H u v a l l â h ü l l e z i lâ ilahe illâ hû":
A l l a h ' ı n b ü t ü n diğer adlarını
k e n d i n d e t o p l a y a n adlar adıdır:
"İsm-i
â z a m " : E n y ü c e ismidir. Ş u m a n a y a g e l i r :
O
öyle
bir A l l a h ' t ı r
ki,
ondan
başka
tapılacak
hiçbir
nesne,
ilâh
yoktur.
Tarihsel
determinizm veya doğanın ve toplumun
öyle y ü c e bir gelişimdir ki, her şeyi kapsar;
kanunları:
Evrim
her şeyle sayısız ö r g ü s ü n ü
kurarak ilerler. Onu ne kadar inceleyip a r a ş t ı r s a k t a m olarak ele geçiremeyiz. A n c a k gidiş kanunlarını y a k a l a y ı p , onlara sürekli u y u m y a p m a y a
çalışabiliriz.
Bu ç a b a l a r ı m ı z ona t a p m a o l m a s a da t a p m a y a benzer bir
korku, saygı, dikkat içerir ve gerektirir.
lacak,
Yani
duyumda
Bu y ü z d e n o n d a n başka korku-
kusur e t m e m e y e ç a l ı ş ı l a c a k hiçbir nesne a b a r t ı l a m a z .
p a r a - p u l - a ş k - i d e o l o j i - t e o r i - i n s a n - d o ğ a aklımıza
tarihsel d e t e r m i n i z m i n
yekun
kavramak ve
her hangi
kapsadığı
uyum yapma
bir y a n s ı m a s ı n ı ,
ne gelirse her şey
parçalarıdır s a d e c e .
çabasını
sürekli
Mesele onu top-
arttırmaktır. Y o k s a
parçasını a b a r t a r a k t a p ı n ç l a ş t ı r m a k değil.
D o ğ a n ı n i n s a n l ı k l a birlikte akışı, öyle akıl a l m a z bir d ü z e n l i l i k t e işler ki, o n u t o p y e k u n h i s s e d e n
m o d e r n bilim a d a m l a r ı n ı bile k e n d i s i n e
s e c d e ettirip " A l l a h " d e d i r t i r s e ; y ü z l e r c e yıl ö n c e s i n d e k i aşiret ç o c u ğ u
M u h a m m e d ' e daha
koyu
bir m i s t i s i z m içinde b e n z e r d u y g u v e sezileri
yaşatabilir.
2ve
Er
Rahman:
üstünde:
Rahmeti-yardımı-koruyuculuğu
her ş e y i n
içinde
3-
Er R a h i m :
Merhameti
rahmanıyla
birlikte
her şeyin
içinde ve
üstünde.
4- El Melik:
Tarihsel
Mülkü, t a s a r r u f u bir an dahi y o k o l m a y a n d ı r .
D e t e r m i n i z m i n d o ğ a ve insan ü z e r i n d e k i sahipliliği ve on-
ları y ö n e t i ş i
bir an
için
olsun d u r a k s a m a z .
Her ş e y O ' n u n
kanunları
u y a r ı n c a d ü z e n l i c e akıp gider.
5- El K u d d ü s : O noksansızdır.
T a r i h s e l D e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı ö y l e s i n e girift ve her şeyi
y a n ş a ş m a z d ü z e n l i l i k t e akıp gider ki, "her şey o l a c a ğ ı n a
kapsa-
(kanunların
kendi ilk d e n g e l e r i n e ) varır-."
6- Es-Selâm: Selâm ve Selâmetin ta
Tarihsel
bulunur.
Determinizm'de
K a n u n l a r ı n yayı
en
kendisidir.
çözümsüz
problemlerin
her y ö n d e ve c a n l ı l ı k t a
bile
çözümü
kurulmuştur;
kendi-
sini d a y a t ı p her engeli aşar.
7- El M ü m i n : G ü v e n verendir.
Tarihsel
ların
D e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı n a bir kez v a k ı f o l u r s a k , o k a n u n -
işleyişine
görürüz.
yapan
Ve
bir kez
sonsuz
uyum
çabasına
bir g ü v e n
halklar d a öyledir.
başlamışsak, verim aldığımızı
içinde
huzura
v e t o p l u m s a l l ı k t a n k o p m a m ı ş halklar gibi;
ataları
sayan
totemizm
geleneği
b u derin d e t e r m i n i z m :
işleyişi
ulaşırız.
Bunu
sezerek
İlkel t o p l u m l a r gibi. Y o z l a ş m a m ı ş , d o ğ a d a n
veya
d o ğ a y ı , bitkileri, h a y v a n l a r ı
kutsallaştırma
boşuna
değil,
K a n u n l a r a u y u m z o r u n l u l u ğ u n u n ilkel beyinleri
icabıdır - .
8- El
Müheymin:
Saltanatı
herşeyi g ö z e t i p k o r u y a n .
şik k a y n a k l a r d a n
9- El A z i z :
Tarihsel
[8.
h a k k ı n d a dilediği
isim kitaptaki
gibi t a s a r r u f e d e n ,
metinde atlanmıştı.
Deği-
b u l u p biz e k l e d i k . ]
M u t l a k galiptir.
Determinizm,
her şeyi
belirlendiricidir.
A t o m ' u n , h ü c r e n i n v e insan t o p l u m u n u n e n t e m e l k a n u n l a r ı , kendi
dengesini
b u l m a k üzere açılıp k a p a n a r a k i l e r l e r k e n her şeyi
uydurur. U y u m y a p a m a y a n l a r ı eler:
biricik galip, e v r i m i n
kendisine
Bu yüzden
kanunlarıdır - .
10- El C e b b a r : Y a r a t t ı ğ ı
E v r i m s e l akış,
S e l e k s i y o n d a n geçirir.
her şeyin hallerini ihtiyaçlarını verendir.
her ş e y e kendi ö l ç ü l e r i n d e kendi v a r l ı k l a r ı n ı s ü r d ü -
r e b i l m e g ü c ü vermiştir.
11- El M ü t e k e b b i r :
Evrim,
her n e s n e y i
12- El
edendir,
B ü y ü k l ü k t e eşi o l m a y a n d ı r .
k a p s a y ı p y a ş a t a c a k kadar g e n i ş ve yücedir.
Halik: Y a r a t a c a ğ ı
herşeyi
bilimi
g e r e ğ i n c e yaratıp, t a k d i r
değerlendirendir.
Tarihsel
D e t e r m i n i z m , yarattığı y a r a t a c a ğ ı
maddi ve sosyal k a n u n l a r ı içinde saklar.
her şeyi, ö n c e d e n
kendi
O k a n u n l a r dışında hiçbir şey
olup bitemez ve y a r a t ı l a n , y a r a t ı l a c a k olanlar bu y ü z d e n daha
şından t a k d i r edilmiş, d e ğ e r l e n d i r i l m i ş , ö v ü l m ü ş v e y a
işin ba-
k ö t ü l e n m i ş olur.
13- El Bari: Y o k t a n var edendir.
E v r i m s e l akış her şeyi y o k t a n var e t m i ş gibidir.
M o d e r n fen bilimle-
ri, her şeyi bir p a t l a m a y a b a ğ l a r k e n d a h a farklı bir şey s ö y l e m i ş o l m u yorlar.
Modern
lanışından
Evrimsel
insan
bilimleri,
çıkageldiğini
kanunlar,
insan t o p l u m l a r ı n ı n
söylerken
farklı
madde ve t o p l u m
komüncül
içinde işlerken
elbette varolan
bir ş e y d e n y o l a çıkarlar a m a bu öyle şaşırtıcı v e r i m l i l i k t e d i r ki,
çıkacak sonuçları
çok önceden
parça-
bir şey s ö y l e m i ş o l m u y o r l a r .
kimse
öngöremez
14- El M ü s a v v i r : Y a r a t t ı k l a r ı n a öz ve b i ç i m verendir.
Doğada olsun, t o p l u m d a olsun;
e v r i m k a n u n l a r ı o l u p g i d e r k e n ya-
rattığı her v a r l ı k ğ a , a t o m c u l - h ü c r e c i l
15-
El G a f f a r :
bir öz ve biçim a l m a g ü c ü verir.
B ü y ü k affedicidir.
E v r i m i n t o l e r a n s ı boldur.
D o ğ a d a v e t o p l u m d a akışın binbir o l a n a ğ ı
bulunur. Y i n e de bu fırsatlar e v r i m i n k a n u n l a r ı gereğidir. İ n s a n bunları
bilince ç ı k a r ı r s a ,
maz.
da.
bu t o l e r a n s l a r içinde ç ö z ü m s ü z
hiçbir p r o b l e m
ola-
D o ğ a v e t o p l u m k a n u n l a r ı n a u y u m pek kolay pek u c u z d u r aslın-
Çünkü
zaten O'nun
kanunlarından yapılmışızdır.
sadece o kanunlardan uzaklaşmamızla
16- El K a h h â r [ K a h r e d i c i , y o k edici]:
Tarihsel
nunlarına
Determinizm'e
uyarak bunu
karşı
Uyum zorlukları
ilgilidir.
İstediğini y a p a r ;
durduğumuz zaman
başarırız.
Ama
bu
O'na
bile,
hakim
hakimdir.
O'nun
ka-
olduğumuzu
değil, t a m t e r s i n e O ' n u n g a z a b ı n a d a h a fazla u ğ r a y a c a ğ ı m ı z ı gösterir.
Enerjide
Güneş'e
dığımızdan
çok
çıkarlar u ğ r u n a
yönelmemek,
büyük cezaları
iğdiş ve t a l a n
toplumda
saklar.
etmek,
halka
Doğayı
kişi
yönelmemek,
ve t o p l u m u
mülkiyeti
san-
kapitalist
azgınlaşmasının
y a n ı n a kâr k a l a m a z . C e z a s ı n ı i n s a n l ı k l a birlikte o n l a r da ç e k i y o r ; d a h a
da ç e k e c e k l e r .
Ki o z a m a n e v r i m i n
"Zerrece sapıtmadan" uymaktan
17- El V e h h â b :
k a n u n l a r ı n a Kur'an'ın dediği gibi:
başka çare olmadığı
görülecek...
Her ç e ş i t t e n nimeti d u r m a d a n bağışlayandır - .
E v r i m d o ğ a c ı l v e t o p l u m c u l genliklidir.
18- Er R e z z a k :
H e r ş e y e y a r a r l a n a c a k l a r ı n ı verir.
Doğada ve toplumda
19-
E v r i m d e bir kapı
lacağı
o l a n a k l a r çoktur.
El F e t t â h : Z o r l u k l a r ı aşıp kolaylaştırıcıdır - .
kolay bir yanı
k a p a n ı r s a b a ş k a bir kapı açılır, her z o r l u ğ u n aşıbulunur.
20- El A l i m : Herşeyi çok iyi bilir.
Bilim'in t ü m ü , t a r i h s e l d e t e r m i n i s t akışın
tır.
incelenmesinden çıkmış-
Bilim e v r i m d e saklıdır - .
21- El K â b i d : Sıkar ve daraltır.
T a r i h s e l akış ö n c e birikir, s o n r a s ı ç r a y a r a k açılır.
rayışı
O birikişi ve sıç-
b i l e m e y e n l e r ona u y u m y a p a m a z l a r . V e sıkışıp daralırlar.
k e n d i s i n e u y u m y a p a n l a r ı da belirli ö l ç ü l e r d e sıkıp darlaştırır.
Evrim
22-
El
Evrim,
Bâsıt: A ç a r ve genişletir.
k a p a n a r a k ve açılarak,
kanunların
uyarınca
g e l i ş i r k e n var-
lıklara darlık getirdiği gibi r a h a t ç a g e l i ş e b i l e c e k l e r i , hem birikip hazırl a n m a , hem de sıçrayıp kalite a t l a m a o l a n a k l a r ı verir.
23-
El H â f ı d : Y u k a r ı d a n a ş a ğ ı y a indirip alçaltır.
Evrim öyle koşullar getirir ki, her nesne o koşullar içinde u y u m yapamaz;
nice
b u z u l l a r çağı
bile geçici o l m u ş t u r .
ölümsüzleşmek
geçmişlerdir.
ibretidir.
Bin
Kendi
isteyen
Firavunlar,
yıllık h ü k ü m r a n l ı k ö n g ö r e n
bırakalım.
bile z e r r e c e u y u m s u z l u k l a r ı m ı z ,
bile
sonu
gelip
ibretler
Evrim'in
kanunlarını
anında alçatılmayla
arayan
bizler
c e z a l a n m a z mı?
Er Râfi: Y u k a r ı çıkarıp yükseltir.
"Altta
kaldım
dememişler.
nında
çağları
Nazizm'in
kazdığı ç u k u r a d ü ş m ü ş t ü r .
İ n s a n l ı k cellatlarını
24-
İ n s a n l ı k t a r i h i n d e de öyle,
Fağfurlar
diye
üzülme,
üste
çıktım
Hiç u m u l m a d ı k z a m a n d a
neler saklıdır a n c a k o n u n
diye
sevinme"
diye
e v r i m s ü r p r i z yapar.
kanunları
bilinebildikçe,
boşuna
Kontenja-
genel
olarak
öngörülebilir. Y i n e de kimin ve neyin ne o l a c a ğ ı t a m o l a r a k b i l i n e m e z .
O y ü c e l t t i ğ i gibi a l ç a l t a n d ı r ve alçalttığı gibi y ü c e l t e n d i r .
o l d u ğ u gibi,
yansıması
her alçalışta da s a d e c e e v r i m i n
olan v a r l ı k l a r ı n ı n
da
akış hepsini
kapsayandır.
rına s ı m s ı k ı
bağlı o l a r a k akar
25-
Her y ü c e l i ş t e
payı yoktur.
Evrimin
bir
payı vardır. A m a e v r i m v e y a t a r i h s e l
Etki t e p k i l e r ö r g ü s ü d ü r a m a
kendi
kanunla-
El M u i z z : İzzet verip ağırlayandır - .
Birikişlerde
ağırlama
ve
sıçrayış
bulunur. A m a
(devrim)larda
bir şanlı
buna a l d a n m a m a l ı d ı r .
şölenli
ları, d e v r i m l e r , şanlı şölenli saygılı a ğ ı r l a m a l a r d a
karşılar. A n c a k z a f e r
s a r h o ş l u ğ u n a , sefa p e z e v e n k l i ğ i n e k a p ı l m a m a k gerekir.
lanma a ş a m a s ı
karşılama-
Ezi-cefa g ö r e n alt sınıfO z a m a n hor-
kapıyı çalar.
26- El M u z i l l : Zillete d ü ş ü r ü p horlar.
Evrimde
uyum yapamayanları
zillete d ü ş ü r ü p
horlama
hakir e t m e
de vardır - .
27-
Es S e m i :
İşitmediği
birşey yoktur.
T a r i h s e l akış kendi k a n u n l a r ı y o l u n d a g i d e r k e n a d e t a herşeyi ö n c e den b e l i r l e m i ş gibidir. D ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r gibi, d o ğ a d a k i üreyiş ve
h a r e k e t l e r gibi, t ü m sesler kendi
kanunlarına
göre o l u ş u p şenlenirler.
Evrim onların da ( s e s l e r i n i n de) içindedir.
28-
El Basir: G ö r m e d i ğ i bir şey yoktur.
Benzer
29-
özellikler...
El H a k e m :
Tarihsel
H ü k m e d e r ve hakkı y e r i n e getirir.
akış içinde,
kararlar ve
rını yerine getirmeler de vardır.
kendi akışı içinde olur.
haksızlığa
uğrayan
herşeyin
hakla-
Bu evrimin, tarihsel akışı, kanunlarınca
Bir rüzgarla alüvyonları fazla almış bitkiler kudu-
rup verimlileşirler. A m a insanlar oralara yerleşip o bitkileri
yok edip
başkalarını yeşertirler.
işlerine ayrılır...
Kurak olan yerler ise
Bu gidiş içinde sanki
kendilerince
insanlığın
başka
bir karar ve adalet gizliymiş gibi
durur. Yine de öyledir ama bunca canlı, k a r a r - h ü k ü m - a d a l e t gibi terazili
tavırlar sadece tarihsel
30-
kanunların akışıyla
kendiliğinden
gerçekleşirler.
El A d i l : Ç o k adaletlidir.
Evrimin en b ü y ü k adaleti, kendi k a n u n l a r ı n ı n ö n ü n e ç ı k a b i l e c e k bütün engelleri e l e m e d e n g e ç i r m e s i y l e oluşacaktır.
c ü n ü n insan ve coğrafya
gesizliğe
31-
Bu, t e k n i k üretici gü-
ü z e r i n d e a l l a h l a ş t ı r ı l m a s ı y l a o l u ş t u r u l a n den-
karşı v e r i l e c e k büyük bilimsel
m ü c a d e l e y l e tecelli
edebilir.
El Latif: Bilimi en ince a y r ı n t ı l a r a nüfuz eder.
Tarihsel akış, kendi kanunları y o l u n d a ilerlerken, en küçük m a d d e d e n
en büyük insan t o p l u m u n a kadar, onların en ince iç işleyiş d i n a m i z m l e rinden çıkagelirler.
Bu yüzden en küçükten en büyüğe kadar her şeyde
yansırlar; ayrıntıları hala insan aklının a l a m a y a c a ğ ı denli ince hassastır.
32-
El
Habir:
H a b e r d a r o l m a d ı ğ ı şey yoktur.
En ince ayrıntılarda akarken evrim her şeyden haberli, irtibatlı gibidir. M o d e r n fenciler bile evrimin gidişini başka türlü açıklamazlar. Bunun
içine elbette g ö r m e , işitme, haber alma, t e ş k i l a t l a n m a gibi sanki sosyal
bir bilinç s i s t e m i y m i ş c e s i n e
unsurlar da
girer.
Oysa
ş ü p h e s i z ki
evrim
sadece kendi kanunlarıyla işlediği için böyle durur. M o d e r n Klasik bilim,
anlatım kolaylığı
için
bu yolu seçer. A n c a k evrim bu denli zengindir ki
anlatmaya gücümüz yetmez.
luğu y a ş a m a k t a d ı r .
M u h a m m e d de yüzlerce yıl evvel
bu zor-
O evrime Allah der ama daima onu daha y a k ı n d a n
k a v r a m a k t a n ı m l a m a k için çaba gösterir. Sezi a n l a m ı n d a Allah
kavrayı-
şını b i l m e d e n , tarihsel d e t e r m i n i z m e veya evrim g ö r ü ş ü n e yaklaştırır.
33-
El
Halim: Sonsuz hoşgörülüdür.
Tarihsel
determinizm veya
e v r i m , ağlarını y a v a ş y a v a ş örer;
k a l a ş ı m için her v a r l ı ğ ı n yeterli vakti bulunur.
d ü z e l t m e k için de. Y a n i t a r i h s e l
d e n e m e vakti
olanaklara
sürecine
ölerek yeniden
oluşa
hoşgörüde
u y u m y a p a b i l m e k için
sonsuzluk anlamını
katılmak,
miras
olarak
bol
bol
verir.
Bu
Onların sonu evrim
hizmet
etmek
olur.
Allahadır."
El A z i y m : A z m i s o n s u z d u r .
Evrimin
gele
Bu,
karşın u y u m y a p a m a y a n v a r l ı k l a r olur.
"Dönüşünüz
34-
bulunur.
baş-
Hatalar için de hataları
karşı
kanunları
bir o
öylesine y a m a n
d i n a m i z m l i d i r ki,
kadar ş i d d e t l e n e r e k g ü ç l e n e r e k ilerler.
ne denli z i n c i r l e r s e n i z , o denli d e v r i m s e l güç kazanır.
bırakırsanız,
dengesine o
yıplar arttırarak.
kadar ç a b u k ulaşır. A m a
O halde o
rayıp, d e n g e l i gidişi
kanunların
işleyişini
bilinçle k u r m a k gerekir.
her t ü r l ü
en-
Üretici g ü ç l e r i
Ne kadar ö z g ü r
kırıp d ö k e r e k ka-
ayrıntısına
dek kav-
Evrim bu y ü z d e n
insana
ulaşmış,
kendisini
i n s a n d a y o ğ u n l a ş t ı r ı p a ç ı k l a m ı ş t ı r ki,
beyinli
insan
e v r i m i n ifadesi ve y ö n e t i c i s i o l s u n diye.
M u h a m m e d bunu sezerek, evrimi
ya girişmek zorunda
35-
insan gibi t a n ı m l a m a -
El G a f u r : Affı pek çoktur.
V a r l ı k l a r ı n u y u m u için
pek o l a n a k s u n d u ğ u gibi, ders a l ı n m a s ı
sayısız ö r n e k l e r d e sunar.
anlamına
36-
bilmeden
kalmıştır.
için
Bu, a f f e t m e k , b a ğ ı ş l a m a k , fırsatlar v e r m e k
gelir.
Eş Ş e k ü r : Te ş e k k ü r ü k ı y m e t bilişi pek engindir.
E v r i m ' e s e z e r e k o l s u n , bilerek olsun u y u m y a p a n l a r , karşılığını misli
misli alırlar. T a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n e n g i n v e r i m l i l i ğ i , e l b e t t e i n s a n l ı ğ ı n
topyekün
bir
bilinçle
görülebilecektir.
resmedebiliriz.
kendi
37-
kanunları
ona
Ama
uyum
şimdiden
Doğanın
ve
yaptığı
bunun
insanın
zaman
elde
parıltılarını,
huzurlu
edilebilecek ve
genel
ömrünün
kanevasını
uzaması
veya
içinde o l a b i l e c e k olan n e y s e o n a u l a ş ı l m a s ı gibi
El A l i y y : Y ü c e l i ş i eşsizdir.
Herşeyi
kapsayışı
ve yönetişiyle;
kendisinin
en yüksek yansıması
olan insanın bile, O'nu hala k a v r a m a k t a pek çok z o r l a n m a s ı y l a e l b e t t e
pek y ü c e
konumdadır.
ince ayrıntılara
O'nu
bilinçlere
çıkarıp
uymamıza
son
derece
k a d a r g e l i ş t i r d i ğ i m i z d e bile, o y ü c e l i k algılayışı mistik-
likten k u r t u l s a bile, g e r ç e k l i k o l a r a k d e ğ i ş m e y e c e k t i r . S a d e c e insan tarihsel d e t e r m i n i z m i n elçisi o l m a y a biraz d a h a hak k a z a n m ı ş olacaktır - .
38-
El Kebir: Tektir, en büyüktür.
Tarihsel determinizmin
her şeyi
k a p s a y ı ş ı y l a e l b e t t e b ü y ü k bir bi-
ricikliktir de.
39-
El Hafiz:
Herşey kendi
H e r ş e y i bilir ve korur.
kanunları
uyarınca gittiği
için, ş a ş m a z bir bilgelik ve
bilgilerin k o r u n u ş u v a r m ı ş gibi durur. Oysa bilgiler ve bilgelik, kanunların
k e n d i s i n d e p o t a n s i y e l o l a r a k bulunur.
M a d d e ve t o p l u m
parçalanıp
yeni öz ve biçimler aldıkça, bilgelik ve bilgiler yeni b o y u t l a r ı n a ulaşır. Bu
sürüp gider. İnsan, bilgi ve bilgeliği, tarihsel d e t e r m i n i z m i n k a n u n l a r ı n ı
bilince çıkarıp O'nu k a v r a m a k sûretiyle edinir.
M u h a m m e d ' i n yaptığı da
b u n d a n başka bir şey değildir. A n c a k o, b u l u n d u ğ u a ş a m a b a k ı m ı n d a n
bunları
sadece sezmek ve Allah
geleneğine bağlamak durumunda.
4 0 - El M u k i t : H e r ş e y i n azığını verir.
E v r i m içinde ne y a r a t ı l m ı ş s a , ş ü p h e s i z ki,
m i z m i , bir de o r t a m ı
cansız
maddelerin
bulunur.
atom
o yaratığın
Bu e v r i m i n gidiş k a n u n l a r ı
yapıları
onların
dinamizmlerini
bir iç d i n a icabıdır.
En
oluşturur,
a t o m l a r ı n a göre yaşarlar. Öz ve biçim değiştirirler. U y u m yaparlar. Yap a m a z l a r s a ölürler.
Ö l ü n c e y e k a d a r her v a r l ı ğ ı n y a ş a m gıdası.
s u y u , t o p r a ğ ı ve ilh...
bulunur.
Havası,
4 1 - El H a s i b : H e r ş e y i n ince h e s a b ı n ı bilir.
Yine evrimin
nın h e s a b ı
kanunları
kendi
gerçekleştiğinde
42-
icabı
neyin neyi
içinde h e m p o t a n s i y e l
hesaplar karışmadan
nasıl y a p t ı ğ ı n ı n , y a p a c a ğ ı -
o l a r a k bulunur, h e m de olay
ortaya
çıkar.
El Celil: Uludur.
Evrim, e n e r j i d e n
m a d d e y e , h ü c r e y e v e i n s a n a dek u z a n a n ululuk-
tadır. A m a asıl u l u l u ğ u , evrimi bilince ç ı k a r a n y a n i o u l u l u ğ u k a p s a y a rak bilinçle g i d e b i l e c e k insan, o y a n s ı m a s ı n d a g ö r ü l ü p anlaşılacaktır - .
4 3 - El K e r i m : C ö m e r t l i ğ i s o n s u z d u r .
S a y ı s ı z m a d d e ve tür, cins y a r a t a n e v r i m ,
san
her varlık için, eğer in-
bilinçle u y u m y a p a b i l i r s e , s o n s u z y a ş a m - v a r o l u ş o l a n a k l a r ı
içerir.
4 4 - El R a k i p : K o n t r o l ü eşsizdir.
Ş ü p h e s i z ki, t a r i h s e l d e t e r m i n i z m kendi t e m e l k a n u n l a r ı n d a n fışkırıp a k a r k e n k o n t r o l ü n ü y i n e o k a n u n l a r l a yapabilir. O'nu b i l m e y i p s e z e n
a m a A l l a h l a r ç a ğ ı n d a ideolojinin din o l d u ğ u ve her şeye sindiği d e v i r d e
M u h a m m e d , evrimin
kendi
(temel) k a n u n l a r ı n ı n yarattığı
45-
El M u c i b : İstekleri y e r i n e getirendir.
İnsanoğlunun
gelişimi,
kendi
yarattığı
teknikten,
dolayısıyla top-
l u m u n d a n d a h a y a v a ş olur. T e k n i k b e l i r l e n d i r i c i l i k üretici
ğer b e l i r l e n d i r e n l e r i n i
aşamaz.
Bilhassa
s ü r a t l e aşsa
insanı
t ü m d e n d o ğ a diyebiliriz.
deki etkileri,
da
ilk b e l i r l e y e n
g ü ç l e r i n di-
b e l i r l e n d i r i p ileriye g ö t ü r m e d e
üretici
gücü
ki
O ilk v a h ş i ç a ğ l a r d a , d o ğ a n ı n
insan
üzerin-
coğrafya
ona
insanı t e k n i ğ e karşın d a i m a geri çekici o l m u ş t u r . A n c a k
burada, tekniğin bu dengeleri hesaba
k a t m a d a n i l e r l e t i l m e s i n d e n do-
ğ a b i l e c e k krizlerin işaretini de bize verir.
istekleri
murakebeyi
kontrol g ü c ü o l a r a k yorumlamıştır - .
[denetlemeyi, kontrolü] Allah'ın
bir t ü r l ü
yerine
gelmez
hal
İşte bu gidiş içinde insanın
alabilir,
önüne
havuç
uzatılmış
m e r k e p d u r u m u n a d ü ş e b i l i r i z . T e k n i ğ i n b u aşırılığını sezenler, t ü k e t i m
ve i l e r l e m e t a l e p l e r i n i d a h a akılcı hale getirebilirler. Y i n e de insanın bu
g e l i ş i m içinde d a i m a başı dardadır. V e t a n r ı s ı n a sığınıp o n a n i y a z l a r d a
bulunur;
bir ç o c u ğ u n a n n e s i n e niyazları gibi, b i t m e z t ü k e n m e z .
Fakat e v r i m
aynı
zamanda
bolluk-cömertlik de demektir.
İstekler
b u g ü n o l m a z s a y a r ı n oluverir.
E v r i m bu y ü z d e n El Mucib'tir. İ s t e d i ğ i n e verendir.
46-
El V a s i : S o n s u z genişliktedir.
Tarihsel
akış s o n s u z
g e n i ş l i k yer alır.
gelişimli
İnsan
gelişimlidir.
ruhu
da
bir d i n a m i z m e sahiptir;
d e s o n s u z gelişimlidir.
açılımlarıyla
Bunun
içinde
toplumu
da
şüphesiz
ki
manevi
manevi
ve
maddi
olarak sonsuz
dünya yaşadıkça
evren
D ü n y a m ı z y o k olabilir a m a e v r e n e v r i m i n yeni
sürer.
Ş ü p h e s i z ki M u h a m m e d ' i n algılayışları, sezişleri, y ü z l e r c e yıl ö n c e ki kendi çağı a y a r ı n d a y d ı ve m i s t i s i z m l e r l e d o l u y d u . A m a o gün için bu
sezileri
yapabiliyordu.
Çünkü
daima
gerçeği
merak ediyordu.
Bilime
son d e r e c e açıktı.
47-
El H a k i m :
Biricik bilim ve h ü k ü m sahibidir.
E v r i m her şeyin bilgisini içerdiği gibi kararını da içerir. Ç ü n k ü o n u n
kendi
k a n u n l a r ı z e n g i n patlangıçlı
48-
El V e d û d :
Evrim'e
mak,
hal
gibidir.
bilim ve karar y ü k l ü d ü r .
K e n d i n e uyanları
uyum yapmak,
hamur olmak;
evrimle,
korur z e n g i n l i ğ i n e katar.
tarihsel
determinizmle yakınlaş-
Muhammed'in Allah'a
Elbette e v r i m e ne denli
kavuşması
görüşmesi
u y u m y a p s a k da sınıflı t o p l u m içinde
bu ç o k az bir u y u m sayılır. A m a y i n e de b a ş k a l a r ı n a göre t a r i h s e l akışı
misli misli a n l a m a k t ı r .
B u n u n ödülleri de y i n e o akış içerisinde, u y u m
d e r e c e s i n e göre olur.
49-
El M e c i d : Şanı y ü c e l e r yücesidir.
T a r i h s e l d e t e r m i n i z m her ş e y e nüfuz e t m i ş v e insan t o p l u m u n u yaratmıştır.
Kendisini de insanın bilimiyle sürekli ifade e d e r e k her kişiye
yayılacaktır.
İnsan
Ondan
d a h a şanlı
kollektivizmi
uymak çabasını
50-
sadece
şöhretli y ü c e
onu
tanımak,
hiçbir şey o l m a y a c a k t ı r .
daha
çok t a n ı m a k v e
ona
kalacaktır - .
arttırmak zorunda
El Bâis: Y e n i d e n diriltendir.
Elbette y e n i d e n
diriliş ö l ü l e r i n - g ü b r e l e ş e r e k e v r i m e
k a r ı ş m ı ş var-
lıkların- ç o c u k l u k a ş a m a s ı n d a k i ilkel t o p l u m l a r ı n ve o n l a r ı n lideri (dahisi) olsa bile M u h a m m e d ' i n
kavradığı a n l a m d a bir y e n i d e n diriliş de-
ğildir bu. A m a bu k a v r a y ı ş t a bile bir sezi y a t a r :
Y e n i d e n diriliş e v r i m i n devr-i dâimidir.
mala
mülke zevke tapan
K u r ' a n ' d a b o y u n a yer alan,
kentlerin y o k o l u ş u v e o n l a r ı n y e r i n e b a ş k a
t o p l u m l a r ı n getirilişi d e b u y e n i d e n dirilişi a n l a m a zenginliğidir. A n c a k
e v r i m i n a k ı ş ı n d a bu olay, kendi i ç i n d e n s o s y a l d e v r i m l e k u r t u l a m a y a n
medeniyetlerin
yok edilmesi
dışarıdan
barbar
ve y e r l e r i n e y e n i
ç i m i n d e gerçekleşir.
Bu
(ilkel
orijinal
sosyalist)
toplum
medeniyetlerin
akınlarıyla
kurulması
olay bilince ç ı k a r ı l m a y ı n c a ve A l l a h ' a
bi-
bağla-
nınca, ş ü p h e s i z ki t a n r ı n ı n c e z a l a n d ı r ı ş ı ve ö d ü l l e n d i r i ş i s i s t e m i içinde
ö l d ü r ü p dirilten t a n r ı o l a r a k yer alır-.
Muhammed'in
kendisinin
kuruluşuna
öncü
olduğu
medeniyetin
uzun ö m ü r l ü o l m a s ı için e l i n d e n g e l e n her şeyi y a p m a s ı ve ç a r e y i kollektivizmde bulması;
O'nun Allah'ın
b u özelliğini
d e t e r m i n i z m e , yani
g e r ç e k l e r e y a k l a ş t ı r m a y a ç a l ı ş t ı ğ ı n a e n s o m u t örnektir.
yazılı
Kur'an b u n u n
kanıtıdır - .
İşte
meseleyi
sözcüklerde
çözdüğünü
ve
mek,
sadece
sıdır.
Bu tür ç ö z ü m l e r d e d a i m a
gerçek çözümü
bekler.
kavramlarda
sanmaktan
yüzeysel
ibarettir d e y i ş i m i z i n
şuuraltı y o ğ u n
o l a r a k çözyeri
b i ç i m d e gizli
bura-
kalır ve
M u h a m m e d ' e kavramlar, s ö z c ü k l e r d ı ş ı n d a
kanunlarının
bakış için, t a r i h i n gidiş
p u s u l a s ı elde t u t u l m a s ı gerekir.
51- Eş Ş e h i d :
Her z a m a n her y e r d e hazır ve nazırdır.
Bu
ilkel
sözcükleri,
leştirmiş N e a n d e r t h a l
komün
da
insanının
barbarlıktan
de ve
bir v a h ş i
veya
h e n ü z ölü
gömmeyi
insan yani V a h ş e t ç a ğ ı n ı n orta
tanrı
kavrayışına
da
yakıştırabiliriz,
barbar
h e n ü z m e d e n i y e t e ç ö z ü l m ü ş i n s a n a da
modern toplumdaki
fikri, v a h ş e t t e n
beri
insan
bir
insana
bir m e d e n i y e
bir i n s a n a da y a k ı ş t ı r a b i l i r i z .
beyninin yarattığı;
gelenek-
konağındaki
Çünkü tanrı
doğasını ve t o p l u m u n u
a n l a m a k y o r u m l a m a k için c a n h ı r a ş u ğraştığı bir şeydir. Ç ü n k ü h a y a t a :
D o ğ a y a v e t o p l u m a u y u m y a p m a k zorundadır.
lesidir. Tanrı fikrinin
Ama
kalır.
bunun
d e r i n l i k l e r i n d e bu
mekanizmaları
Bu ölüm-kalım
mese-
çıplak g e r ç e k l i k y a t a r a s l ı n d a .
bambaşka yollardan
işlediği
için
bilinmez
B u n u n ü z e r i n d e ayrıca d u r m a k gerekir.
Bu y ü z d e n
her kavrayış,
kendi tarihi çağı, t o p l u m u
lendirilirken
bile e k s i k v e y a n l ı ş l a r d a n
ve
bütünlüğü
toplum)
m a d ı k birçok y a n
içinde
kalır ve
kurtulunamaz;
bakılmadıkça
her
olanlar oldukları
gibi
içinde d e ğ e r tarihsel
meselede
(doğa
aydınlan-
neyseler öylece
ele
alınamazlar.
Tarihin
k a n u n l a r ı elde b u l u n d u k ç a b u d a h a d o ğ r u c a başarılabilir.
"Allah her z a m a n her y e r d e hazır ve n a z ı r d ı r " kavrayışı;
çağında,
kendiliğinden
birikerek e v r i m
d a v r a n ı ş ı n a yaklaşmıştır.
ve
Bu evrimin en
evrime
Muhammed
uyum
düşünce
uygun a d ı m d a tecelli
ve
[görün-
me, belirme] edişi, y a n s ı m a s ı b i ç i m i n d e kendisini ifade etmiştir, bu kadar.
Liderler, bilim a d a m l a r ı , P e y g a m b e r l e r , Veli'ler ve benzeri öncüler
bu açıdan
sıradan
bir yansımasıdır.
i n s a n l a r d a n farklı olurlar. A s l ı n d a
Evrim
her varlıkta ve
bilhassa
terir. A m a sınıflar ç a ğ ı n d a e v r i m s e l gidiş;
larda
birikip y a n s ı m a d a n önce, öncü
hiyerarşik bir ilerleme v e y a
resi]
(devrim
çekirdeği
gelişimle
her insan tarihin
insanda
kendini
gös-
sosyal sınıflarda ve t o p l u m -
kişilerde y o ğ u n l a ş a r a k yansır.
sahabelere
partiye) ve e n s a r a
[Muhammed'in
[Yardımcılar,
Bu
çev-
koruyucular.
Hicret'ten sonra M u h a m m e d ' e din k o n u s u n d a y a r d ı m edenler]
(devrim
c e p h e s i n e ) yansır. Bu gelişimi kişiler, sınıflar, t o p l u m l a r y a p m ı ş gibi dursa da yaratıcılık evrimin v e y a tarihsel d e t e r m i n i z m i n d i r .
Peygamberler
P e y g a m b e r i de olsanız son d u r u ş m a d a s a d e c e "Allah'ın k u l u " s u n u z d u r .
M u h a m m e d , kendini y a r a t a n , t a n ı y ı p a n l a m a k için bütün
bilgi ve sezi-
lerini kullanan; Allah'ı nur y ü z l ü bir ihtiyar o l a r a k rüyalarına dek sokan,
fakat d a i m a A l l a h kavrayışını o ilkel k o m ü n k a v r a y ı ş ı n d a n bilge kavrayışına doğru y ü k s e l t m e y e çalışan a m a P e y g a m b e r l i k rütbesini k i m s e n i n
g ö z ü n e s o k m a d a n t a ş ı m a y ı bilmiş;
Gerçekten
evrimin
kanunları
k u l l u ğ u n u bilen bir "kul"dur.
heryerde hazır ve nazırdır.
h ü k m ü n ü ve e g e m e n l i ğ i n i sürdürür. G e l e c e ğ i
Her ş e y d e
bile bu y ü z d e n
kontrolü
altında tutar.
Bizler a n c a k o k a n u n l a r a vakıf o l d u ğ u m u z kadar g e l e c e ğ e
ait ö n g ö r ü l e r sunabiliriz.
ifade ediş biçimi
Bu da aslında evrimin kendini f a l a n c a a ğ ı z d a n
olur. Y a n l ı ş l a r ve eksikler yine z a m a n
içinde e v r i m i n
kişi ve t o p l u m l a r d a y a n s ı y ı ş ı ve ifade edişleriyle düzeltilip tamamlanır..
El H a k k : Varlığı kalıcıdır - .
52-
Evrimin
toplumları
kalıcıdır.
53-
kanunları
sonsuza
dek akıp g i d e r k e n ,
kendi y o l u n a s o k a r a k ilerler.
O yeni
m a d d e l e r ve ruhlar:
işlediği
madde ve
O n u n işledikleri geçici a m a o
Beyinler b u l a r a k ilerler.
El V e k i l : H e r ş e y i h e r k e s y e r i n e en iyisini yapar.
Tarihsel
akış,
kendi
doğa ve t o p l u m
kanunlarıyla,
her insan y e r i n e d ü ş ü n ü p d a v r a n ı y o r m u ş ç a s ı n a
bazen
her m a d d e v e
işleri
kolaylaş-
tırır, b a z e n zorlaştırır - .
Varlıklar
uykudayken,
dinlenirken,
hüzünlüyken,
d ü k t e n s o n r a v e benzeri g ö r e v l e r i d ı ş ı n d a y k e n ;
rını,
patlangıçlı gelişimlerini
çekleştirir.
ve
hastayken,
e v r i m kendi
öl-
kanunla-
her y a n d a ve her ş e y d e ö r g ü t l e r ve ger-
Bu d u r u m d a sanki canlılar, O ' n u kendi v e k i l i y m i ş gibi bulur
görürler...
54-
El K a v i y y : G ü c ü her ş e y e yeter.
Evrimin
önüne
kimse
ve
hiçbir
şey
akıllı v e k i l i - r e s u l ü o l a r a k s a d e c e O ' n u n
çıkarıp
O'na
mutlu
olabilir.
gerektiği
gibi
uyum
geçemez
yapabilirse
55- El V e l i y y :
Dosttur Koruyucudur.
Evrim
karşın v a r l ı k l a r ı n
her ş e y e
en iyi d o s t u ,
k o r u y u c u s u , velisidir.
İnsan,
evrimin
en
k a n u n l a r ı n ı a y r ı n t ı l ı c a bilincine
kendine
onun
gücüne
yaklaşıp
uyum yaptıkları
sürece
U y u m y a p a m a y a n l a r ayıklanır - . İn-
san d a diğer v a r l ı k l a r a g ö r e e v r i m i n e n y o ğ u n l u k l a y a n s ı m a s ı o l d u ğ u
halde,
bu
ayıklanmadan
daha
uzun
s ü r e ç l e r l e de olsa
nasibini
alır.
Sınıflı t o p l u m , insan t o p l u m u n u n e v r i m e u y u m y a p m a d e n e y l e r i n i n v e
s e n t e z l e r i n i n geçidi o l u r k e n
kayıpları az o l m a m ı ş t ı r ve olmayacaktır - .
56 - El M e t i n : G ü c ü çok d e v r i n köklüdür.
Yaptırımı,
evrimin
üretim
patlalangıçlı
ilk o l u ş u m u n a ,
gücü,
sürati,
dönüşümlü
kalitesi,
sınırsız
kanunlarından
oluşunun
gelir.
Bu
m i l y a r l a r c a yıl ö n c e y e kadar u z a n a n derin
sebebi,
evrenin
en
köklere dek
uzanır. Ve bu y ü z d e n g ü c ü çok s a ğ l a m d ı r . Kolayca kırılıp y o k o l m a z . En
kırılgan d o ğ a ve insan
bile saz gibi eğilip b ü k ü l ü r a m a y o k e d i l e m e z .
Yeni ö z v e b i ç i m l e r l e , e v r i m e u y u m y a p m a y ı b e c e r e n ö z e l l i k l e r l e doludur. İ n s a n , en kötü Finans K a p i t a l i z m ç ı l g ı n l ı k l a r ı n d a bile, b i l i n ç a l t ı n d a
olsun, vicdan
sağduyu
biçiminde doğru yolu
saklı
tuttuğu
için yeni
u y u m l a r g e l i ş t i r m i ş t i r v e g e l i ş t i r m e y e d e v a m edecektir. A k r e b i n , sıkışınca,
Bu
ateşle
insana
d e n k düşer.
kuşatılınca
yakıştırılmasa
Hitler'i
kendini
da
sokup zehirlemesi
benzer
paralellikler
besleyip Sovyetler'e patlatan
ka, s o n u n d a y i n e kendi eliyle onu
doğal
Finans
içgüdüdür.
kapitalizme
İngiltere ve A m e r i -
imha etmek zorunda
kalmıştır.
Bu
yeniden
başka y o l l a r d a n tecelli
y a n ı n tabiatı
yeniden
etmeden
duramayacağa
benzer.
Eş-
kolay d e ğ i ş m e z . Y a n i insanlık ö l d ü r ü l m e k istendiği y e r d e
d o ğ m a k t a n geri
durmamıştır ve duramaz.
Bu y ü z ü y l e e v r i m i n gücü y a p m a c ı k değil, çok derin ve z e n g i n
kök-
lere sahiptir.
57-
El
Hamid:
Kendisine saygıyla şükredilendir.
Evrimin gidişi, y ü c e l i ğ i , v e r i m l i l i ğ i , k o r u y u c u l u ğ u , h a k k a n i y e t i
şısında, her varlık k e n d i n c e bir borç bildirir, ş ü k r a n duyar,
Bunu
li
elbette
yerinde
insan
duygusuyla
değerlendirerek,
yapmaz ama
evrimin
verimini
evrimin
kar-
k ı y m e t bilir.
sınırlarını
yer-
arttırarak yapmış
olur.
Bunu M u h a m m e d ' i n insan gibi a l g ı l a y ı ş ı n a o kadar ş a ş m a m a k gerekir,
bugün
biz bile başka a n l a t ı m tarzı b u l a m ı y o r u z .
58-
El M u h s i : H e r ş e y i n sayısını bilir:
Evrimin h e s a b ı n ı hiçbir insan t u t a m a z .
alır a m a
hesap yapılamaz.
Evrimin
S a y ı l a r ı n dili y e t e m e z ;
her ş e y d e k i
hesabı
kendi
akıl
kanun-
larında saklıdır - .
59- El M ü b d i : Y a r a t t ı k l a r ı n ı ö r n e k s i z ve m a d d e s i z yaratandır - .
T a r i h s e l d e t e r m i n i z m k a n u n l a r l a işler. A m a m a d d e y i ve m a n a y ı işleyerek a n l a m
kendi
kazanır.
kanunlarında
yaratır s a n m a m ı z
Bu y ü z d e n y a r a t t ı k l a r ı n ı n ö r n e k ve
potansiyel
olarak gizlidir.
Maddesiz
ve
maddeleri
örneksiz
bu y ü z d e n d i r .
Günümüzde Atom'un
oluşumunda
enerjinin yüksek derecede yoğun-
laşmasıyla maddenin yaratıldığı artık biliniyor ve ispat edilebiliyor. Örneksiz ve maddesiz yaratım gücü evrimin başlangıcına aşırıca denk düşüyor.
60- El Müid
[ M u i d d ] : Ö l d ü r e n ve diriltendir.
Evrimde ölüm
ve
dirimden
ders
kalım,
onun
biricik canalıcı
almayanlar evrimi
gibi u y u m y a p a m a z l a r .
yansımasıdır.
anlayamazlar ve
ona
Ölümden
gerektiği
O r a d a s a d e l i k a l ç a k g ö n ü l l ü l ü k ve bilim gizlidir.
Bilime ne kadar u l a ş ı r s a n ı z o kadar a l ç a k g ö n ü l l ü o l u r s u n u z . A m a bilim
k ü t ü p h a n e fareliği
olsaydı,
u z m a n l a r böyle
Bilim d e n e m e k t e n ç ı k a r s a , y ü k s e k bilim
nünden
larından
k ö k s ü z dallar o l m a z l a r d ı .
hayatı
her y ö n d e n , ö l ü m yö-
de d e n e m e k t e n v e y a o d e n e y l e r içinde y a ş a m a k z o r u n l u l u k isteklerinden
çıkabilir
Evrim ö l d ü r ü r ve diriltir.
Bu bitmez t ü k e n m e z bir prosedir. O prose-
yi k a v r a d ı k ç a insan t o p l u m u d a h a uzun ö m ü r l ü bir u y u m geliştirebilir.
61-
El M u h y i :
B a ğ ı ş l a y ı p sağlık verir.
Evrim, ders alanlara canını ve sağlığını bağışlar, geliştirir. Ders almayanları affetmediği ama binbir mesajla uyardığı halde ders a l a m a y a n l a r ı
affetmediği gibi alanları sanki ibret olması için bağışlar sağlıklı kılar.
62-
El M ü m i t : Ö l ü m o n u n elindedir.
Ö l ü m de hayat gibi A l l a h ' ı n emridir.
lıkları
kendi
milerini
kanunları
öldürür.
Doğal ve t o p l u m s a l gidiş, var-
içinde b o y u n a ayıklar kimilerini y a ş a t ı r k e n
ki-
63-
El H a y y :
Kendisi e z e l d e n e b e d e kadar hayat ile canlıdır.
Tarihsel determinizm,
m a d d e v e m a n a d a işleyen k a n u n l a r ı y l a , ha-
yat d e n e n d o ğ a l v e t o p l u m s a l o r t a m d a d a i m a canlıdır; c a n l ı l ı k t a n gelir
c a n l ı l ı ğ a gider.
64-
O, b a ş k a l a ş ı m d e n e n ö l ü m s ü z bir c a n l ı l ı ğ a sahiptir.
El K a y y u m :
Her şey o n u n l a vardır.
E v r i m s i z hiçbir n e s n e ve ruh var o l a m a z .
65-
El V a c i d :
66-
El M a c i d : Değeri s o n s u z d u r .
U n u t m a z bulur.
67- El E h a d [El V a h i d ] : O r t a ğ ı , eşi b e n z e r i , d e n g i yoktur.
Evrim,
şe
bir t e k e n e r j i y o ğ u n l a ş m a s ı n d a n
kanunlarını
b a ş k a l a ş t ı r a r a k gelişir.
çıkagelerek dönüşe dönü-
Her a ş a m a n ı n
kanunları
başka
b a ş k a olsa da bir t e k g i d i ş t e n d ö n ü ş ü m l e o l u ş t u k l a r ı için e v r i m biricikM e s e l e o d ö n ü ş ü m l e r i y a k a l a m a k ve o r t a y a çıkarmaktadır - .
tir.
68- E s S a m e d : İ h t i y a ç l a r ı n g i d e r i l m e s i , ı z d ı r a p l a r ı n ,
rın son b u l m a s ı
mutsuzlukla-
için b a ş v u r u l a c a k t e k mercidir.
Tap ınç ettiğimiz o kadar çok konu, nesne, kişi, güç ve ilh... var ki,
Allah'ı,
Muhammed'in
biricik Allah'ını
bile g ö l g e d e u n u t u l m u ş bırakıyor
artık. A l l a h ' ı n bu 99 adında v e y a sıfatında d e r l e n m i ş olan y ü c e özellikleri
bilinmediği gibi, kulaktan d o l m a İ s l a m fikirleri bile u m u r u m u z d a değil.
Çünkü
beyin
s o m u t yakın
çevre ve çıkar işlerine,
kendi y a ş a n m a m ı ş -
lıklarına d a h a kolay akıyor ve orada adeta kalakalıyor.
hayvanlıklarımızı
tatmin
gibi,
lüks gibi,
Para gibi, küçük
özetle İ s l a m ı n
dediği
cinsten
"Bina ve zina" gibi her türlü üretim dışılığa akış içinde t a p ı n ç edilen, alttan alta işleyen şey t e k n i k üretici gücüdür.
Beyinlerin y a ş a n m a m ı ş l ı ğ ı n ı
çeken t e k n i k üretici g ü c ü n ü n parıltılı, t ü k e t i m e y a n s ı m ı ş gelişimidir.
Bu
antik m e d e n i y e t l e r i n de başına bela o l m u ş çökertici, ç ü r ü t ü c ü sinsi bir
gelişim
ve
olmuştur.
korkusunu
Kur'an,
göreceğimiz
g ö z e batırır-. Y ı l m a d a n
gibi
adım
usanmadan
başına
bu
nefislerin
tehlikeyi
bu
dünya
malı m ü l k ü n e kandıkları için ateşle b o ğ u l a c a k l a r ı n ı , üzülerek, azarlayarak,
şiddetlenerek,
en çok buna
merhametlenerek,
k a h r o l u p üzülür. Tıpkı
k a h r o l a r a k anlatır.
beyin felçli
Muhammed
Lenin'in, yeni
kurduğu
S o v y e t l e r ' d e beliren bürokrasiyi ve partisinin kapitalist eğilimlerini hele
genel s e k r e t e r Stalin'in k a r i y e r i z m i n i n derin yıkıcı a n l a m l a r ı n ı s e z m e s i
ve ç a r e s i z l i k t e n
kahrolmasına
benzer bir d u r u m d u r bu.
M u h a m m e d ' i n de Lenin'in de ç a r e s i vardı:
yetersizliğini
görmüşler,
parti ve c e p h e l e r i n
cilerle,
halk a t e ş i y l e y ı k a m a y ı
önerip
denemişlerdi.
med, Ali,
Ama
yenilemeyi
vakit
Ömer yetmiyordu.
henüz
oldu:
lizmin
kollektivist ruhlu y ö n e t i -
düşünmüşler,
dolmamıştı.
Medeniyet,
kolay f e t h e d i p k e n d i s i n e b e n z e t i y o r d u .
Her ikisi de k o l l e k t i v i z m ' i n
sürekli
bunu
Bir t e k
Muham-
barbar, y a ş a m a m ı ş
nefisleri
S o v y e t l e r ' d e de öyle bir gidiş
Bir t e k Lenin ölüp g i d i n c e , a r k a d a n g e l e n l e r i n nefisleri,
madde ve ruhunu y e n e c e k gücü gösteremediler.
kapita-
Oysa
ideoloji
Stalin
için t a p m a y d ı .
Çok g e ç m e d i
bu tapınç, alttan
sinsice işleyen y o k s u l G ü r c ü ç o c u ğ u n u n y a ş a m a d ı ğ ı parıltılı t ü k e t i m l e r le yer d e ğ i ş t i r m e y e b a ş l a y a r a k zaten ezberci papaz (skolastik) akılcılığını iyice zayıflattı. P a r a n o y a l a r ı , ideoloji ve pratiğini g ü t m e y e başladı.
Bu gidiş içinde ne İ s l a m A l l a h ' ı , ne de M a r k s i s t A l l a h ' ı T a r i h s e l Maddecilik para
etmiyordu.
Tarihte
M u h a m m e d ve
Leninler a d ı m
başına
çıkmıyorlardı.
O zaman,
evrim, tarihsel
ve h ü k m ü n ü
Tek çare,
gidiş,
acımasızca
çarklarını
döndürüyor
işliyordu.
o
gidişe
uyum yapabilecek teorik
teşkilatların topluma
egemen
pratik g ü c ü
gösteren
olmasındaydı.
Bu nasıl o l u r d u ?
Her d e r d i n
ilacı
e d i l e c e k tek merci:
öncelikle teorik güçteydi.
Tarihsel
Determinizmin
Bu
noktada
müracaat
bilince ç ı k a r ı l m a s ı ve ona
uyulmasıydı.
Muhammed
bir y a n d a n
barbar gelenekleri
olan
çoktanrıcılığa
karşı
tektanrıyı önce s ü r e r k e n , diğer y a n d a n kendi içinde o tektanrıyı deterministçe, olayların
içindeki
ilişkileriyle
kavramayı
bilmeden geliştiriyor ve
bunları adım başına teorileştiriyor (ayetleştiriyor)du. Aksi halde tarihsel
devrimini
başaramazdı.
kuru tektanrı
deli
Muhammed'in
ideolojisiyle
hafızı
bu
ekber
bir P e y g a m b e r m ü s v e d d e s i n d e n
iç gelişimi, İbrahim geleneği
[büyük hafız]
kalsaydı, yalancı
öteye g e ç e m e z d i .
P e y g a m b e r ' i ve
Kur'anı sadece kuru tektanrı ve din sözleriyle ele alırsak;
Muhammed'in
bu çelişkili iç gelişimini tarihsel gidiş içinde ele a l a m a z s a k , ne P e y g a m beri,
ne
kitabını,
ne de
islamı
a n l a m ı ş olamayız.
Sadece
bununla
da
kalmayız, dinlerin gelişimini de k a v r a m a k t a şaşkın kalırız.
M u h a m m e d , A l l a h için Es S a m e d :
racaat e d i l e c e k tek merci dediği
ayla
kendisi
bunu
kuru
b ı r a k m a m ı ş d a i m a o l a y l a r ı n dilini ç ö z ü p , t e o r i s i n e ,
dislerine, sünnetlerine
69- El K a d i r :
Allah'ın
bu
k a t m ı ş t ı r ve bunu
yüzeysel
dar,
gündelik
B a r b a r animisttir.
ha-
önermiştir.
hemen
her birinde
ilkel
bile a n l a y a b i l i r i z
ki Al-
kavrayışından:
Somut
barbarın
kavradıklarından
çıkar;
fikirleşir
ideolojileşir.
Her şeyi kendi gibi bilir. Tanrısı, c e n n e t i , c e h e n n e m i
b u n l a r çok sonra
çıkabilmişlerdir- yanıbaşında
Muhammed zamanına
kadar bu
mış, s o y u t l a m a pek ç o k ilerlemiştir.
görüşlerin
r e n s e l l e ş m e eşiğidir.
kol gezer.
H e r m e s ' e , İranlı Z e r d ü ş t ' e ,
K o n f ü ç y ü s ve n e r d e y s e a d ı m
çok sular ak-
M e d e n i y e t l e r i n ve t i c a r e t i n ev-
Her t ü r l ü fikir her y a n d a
Mısırlı
içiçedir.
altından
M u h a m m e d de bir deve ç o b a n ı bir
barbar ç o c u ğ u d u r . A m a y a ş a d ı ğ ı çağ:
M u s a ' y a , İsa'ya,
kuruya du-
kitabına,
Her ş e y e her an g ü c ü yeter.
sıfatlarının
lah fikri g i d e r e k soyutlaşır. Yani
-ki
Dua e d i l e c e k ihtiyaçlar için mü-
halde,
Hintli
İbrahim'den
Buda, Çinli
başına ermişler, dervişler, papazlar,
ha-
hamlar...
M u h a m m e d ' e en y a k ı n ı Hz. İ b r a h i m t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı gelir. Ç ü n -
kü o da t a z e bir barbar o l a n İ b r a h i m ' d e n çıkagelmiştir.
İ b r a h i m d e barbar o l m a s ı n a
miştir.
karşın
medeniyetlerle az cebelleşme-
Kavrayışını z a m a n ı n a g ö r e bir n e b z e o l s u n s o y u t l a ş t ı r ı p t e k t a n -
rı fikrini geç de olsa b e n i m s e y i p geliştirebilmiştir.
M u h a m m e d d e b u s o y u t l u ğ u 4 0 ' ı n d a n s o n r a t a r i h s e l d e v r i m içinde,
tarihin
her an z o r l a y a n akışı
çatlatan,
rüyalarda
pratik s a v a ş l a r ı y l a
için
kazanabilmiştir.
başarılı
senteze
la olur;
t e t e b b u [etraflı
g e r ç e k tarih
içinde, en az 23 y ı l d a ,
bile s e n t e z
ulaşamaz.
uğraşan
Beyin
kafa
ve
böyledir: Zorlu çalışmadan
Çalışmak zorunluluğu
ise t a r i h i n
akışıy-
i n c e l e m e ] ile bir y e r e kadar g e l i ş e n b e y i n l e r
içinde bocalayabilirler.
Muhammed, o
b u l a n m a m ı ş b e r r a k bir b e y n e sahipti.
nıyordu.
her s a n i y e
düşünce çalışmaları
kitabi
bilgilerle de
K e n d i n e ve atası İ b r a h i m ' e ina-
Barbarın somut düşünce sisteminin, yavaş yavaş tarihin som
gidişiyle sahici
sentezlere ulaşması
Diğer y a n d a n
somutlaştırma,
Muhammed'in
yani
böyle o l u y o r d u .
bu
soyutlaştırmasında
somut olaylardan
ders ç ı k a r m a ,
yine
aşırı
bir
s o y u t l a m a ya-
p a r k e n , her s o y u t l a m a s ı n ı d a y e n i d e n s o m u t y a ş a d ı ğ ı o l a y l a r a v u r m a ,
d e n e m e vardı.
Yoksa
g i n l e ş t i r e r e k kendi
İbrahim'in
tektanrı
kavrayışını
bu
d e r e c e zen-
çağına adapte edemezdi.
Bu y ü z d e n Allah'ın bu güzel isimleri, betimlemeleri üzerinde belki daha
da fazla d u r m a k gerekiyor. A m a şimdilik yerimiz bu kadarına yetiyor.
"El
Kadir:
bir v a h ş i ,
Her
şeyi
her
barbarın
kankardeşi
nuçlandırmasını
topluluğu
sağlamalıdır.
zer s o m u t l u k t a d ı r .
oyuncak ver" veya
"O her ş e y e
sıçraması,
için
güce
sahiptir" t a n ı m l a m a s ı
de
(soyutlamayı
tarihsel
bu
henüz
bugün
lideri;
başarıyla
gücü
değildir:
"Allahım
Muhammed
olayların
balık avını
d u r u m farklı
bu ve
soben-
öğrenmiş
ama
"Allahım
bana
öğretmenim
aşamayı
beni
çoktan gerilerde
d e t e r m i n i z m i n e yaklaştırmıştır..
k a d i r d i r " dediği
vaktin
gereken
Barbar için t a n r ı s ı n ı n
biraz g e l i ş i n c e :
k a l d ı r m a s ı n " gibi...
bırakmış, A l l a h ' ı n ı
(sezdiği
yapabilecek
Bir ç o c u k için
g e l i ş t i r m e m i ş ç o c u k l a r için)
sözlüye
an
bir barbar için s o m u t bir şeydir. Taptığı t o t e m i v e y a
dolması
zaman,
gerektiğini
kanunlara)
olayların
belli
kavramakla
uyum yapmayı
son
bir birikişi
kalmaz,
gücüne
ve
olaylara
d e k zorlar;
her şeyi d e r s l e ş t i r i p t e o r i l e ş t i r m e s i ve t e o r i s i n i y e n i d e n d e f a l a r c a denemesi
70-
bu y ü z d e n d i r .
El M u k t e d i r : Her türlü g ü c ü n t a s a r r u f u ondadır - .
D o ğ a ve i n s a n g ü ç l e r i de e v r i m i n g i d i ş i n d e n k a y n a k l a n ı r .
sanda ve
lı
her v a r l ı k t a
ölçülerde ama
maddi
evrimin
gücü
aynı
aynı
k a n u n l a r çeşitli
kanunlarla
diğerinden
bir y a n s ı m a s ı d ı r .
fazlaysa
Bunu
işler.
bunu
gücün
ortamlardan
Kiminin
gücü,
kendinden
sahibi
iyice
Her in-
ö t ü r ü farkmanevi veya
bilmemelidir;
bilmezse
bu
bir g ü n
mutlaka
gücün
anlayabileceği
tasarrufunun
kavramaya
bir
musibetle
sadece
karşılaşır.
evrimde
veya
İşte
Allah'ta
o
zaman
olduğu
yaklaşırız.
İşte bu tür ele a l ı ş l a r ı m ı z ı P e y g a m b e r z a m a n ı n a g ö t ü r ü r s e k ;
d e n e y l e r d e n ders alıp teorisini (Allah
ğini d a h a iyi
71-
her
sözünü
pratik
k a v r a y ı ş ı n ı ) nasıl z e n g i n l e ş t i r d i -
kavrayabiliriz.
El M u k a d d i m : Dilediğini ö n e alır.
Kişiler v e y a olaylar, kimi z a m a n , gidiş k a n u n l a r ı n d a n ö t ü r ü , g e r i d e
kalırlar,
Kimi z a m a n ö n e geçerler.
B u r a d a asıl s e b e b l e r ü z e r i n d e du-
rulursa h e r k e s yerini z a m a n ı n ı ve h a d d i n i bilmiş olur.
Bu y i n e e v r i m i n
g ü c ü y l e olur. Y i n e b e n z e r bir özellik:
72-
El M u a h h i r : Dilediğini geri a r k a y a bırakır.
Arkada
kalan
bunun
h i k m e t vardır - .
hayır,
sebebini
İllâ
araştırmalıdır.
Belki
bunda
ö n e g e ç i l e c e k diye bir şey yoktur.
da
bir
Evrim'in
(Allah'ın) bir bildiği vardır. O ' n u bilince ç ı k a r m a k t ı r asıl olan.
73-
El Evvel: O ilktir, evveli yoktur.
Tarihsel
determinizmden,
nunlarından önce, o
E v r i m kendi
74-
gelişimi
ka-
k a n u n l a r ı n ı o l u ş t u r u r k e n hayatı da oluşturur.
d ü n y a m ı z y o k olabilir a m a e v r i m sürer.
hayat o l a b i l e c e ğ i
fikirleri
sonsuzluğunu
kolayca
evrimi
çıkararak
bilince
bir y a n a ,
ispatlaması
bulmak zorunda olduğu
sele
insan t o p l u m u n u n
El A h i r : S o n s u z d u r .
Her şey;
da
doğa ve
k a n u n l a r ı n o l u ş u m u n d a n ö n c e bir k a n u n yoktur.
ona
evrensel
da
binbir
bir y a n a ;
uyum
Başka yıldızlar-
zenginliğin
insan
kolaylıkları
evrimin
toplumunun
bulabileceği;
üzerinde durmalıyız. Asıl yakıcı canalıcı
me-
buradadır - .
Allah'ın
(Evrimin)
almış v e kuracağı
sonsuzluğundan
Muhammed
kendince
dersini
m e d e n i y e t i n uzun ö m ü r l ü o l m a s ı için e l i n d e n g e l e n
g e l m e y e n her şeyi y a p m ı ş t ı r .
Başarılı da o l m u ş t u r .
Hâlâ y a ş a y a n fikir
v e rejim s i s t e m l e r i n e k a y n a k o l m u ş t u r .
Evrimin
hammed
min
sonsuzluğundan,
kadar o l s u n
sonsuzluğu
onun
Bunun
kate
için
insan
toplumunun
bilim
adamları,
a l a b i l i y o r l a r mı? İ n s a n T o p l u m u n u n
içinde ö m r ü
kanunlarını
suzlaştırılabilir
ders
ne
kadar u z a t ı l a b i l i r ? E v r i m
Muevri-
sonsuz
bilirsek insan t o p l u m u v e y a ş a d ı ğ ı d ü n y a s ı
ise
d a son-
mi?
öncelikle toplum
alınmalıdır;
içinde
biçimlerinin
yaşadığımız
gelişim
toplum
kanunları
bilinmezse
evrim
dikhiç
kavranamaz...
Ama
kimin
Bir değil
75-
bin
m u s i b e t g e l s e ayılır mıyız a c a b a ?
Ez Z a h i r : S a y ı s ı z b e l g e l e r l e ispatlı olandır - .
Muhammed,
mezdi.
umurunda?
Allah
kavrayışını
ezberci
hafız
Somut belgelerle düşünülüp davranılırdı.
mantığıyla
geliştire-
Bunu 4 0 y a ş ı n a
ka-
dar y a ş a d ı ğ ı
öksüz
çocuk
beyniyle
sınayarak
d e ğ e r v e r d i ve her ş e y d e bizim e v r i m i
öğrenmişti.
Her
görüp buluşumuza
şeye
b e n z e r bir
seziyle Allah'ı gördü ve buldu.
Her şeyin s u d a n ,
d a h a fazla derinlikli
kan
pıhtısından
canlandığını
belirten
ayetlerden
sezileri vardı. A m a söze, şiire d ö k ü ş ü
bu
kadar
olabiliyordu.
A l l a h ' a Ez Zahirliği:
o n u n bu z e n g i n
S a y ı s ı z b e l g e l e r l e ispatlı o l d u ğ u n u y a k ı ş t ı r m a s ı
kavrayışını ve dile g e l e m e m i ş sezilerini anlatır.
G e r ç e k t e n d e a n l a y a n a e v r i m , s o n s u z s a y ı d a b e l g e l e r sunar;
kanunları
bilinçlere çıkarılsın v e O'na
sal, z ü m r e s e l ,
kişisel
baskı ve a ç l ı k l a r l a
tanırız.
ç ı k a r l a r gözleri
kör eder.
hayvanlaşır. Ve ne d o ğ a ,
diye. A m a
Nefislerimiz
kendi
sınıf-
her t ü r l ü
ne de t o p l u m
kanunları
Ezip g e ç t i ğ i m i z i sanırız a m a e z i l e n biz o l u r u z .
76-
El B a t ı n : A k ı l alıcı değildir.
H e m o denli delilli sepetlidir.
çiçekler gibi
maz.
uyum yapılsın
açılmıştır. A m a
Her gün y a p ı l a n yeni
Bilinçlere ç ı k a r ı l m a k için binbir k o k u l u
akıllarımız O'nu tam
anlamıyla
kavraya-
keşiflerle ş a ş ı r m a m ı z bu y ü z d e n d i r .
ö n g ö r ü l e r i m i z g e r ç e k l e ş t i ğ i n d e bile ş a ş ı r m a m ı z b u y ü z d e n d i r .
belgeleri
o
kadar s o n s u z s a y ı d a d ı r ki,
layamayız.
Ancak
kanunlarına
ve
belirli
ancak genel
Yine de
(ve
doğrular
anında
derleyip yorum-
kayıplardan)
biçiminde
sonra
ulaşabilir v e
onun
uyum
Bu y ü z d e n , o birçok y ö n ü y l e gizli, batın kalır-.
y a p m a y a çalışırız.
onun
(ve d o ğ a y ı )
onları
birikimlerden
Kendi
Evrimin
k a n u n l a r ı n a v a k ı f olup
büyük kayıplardan
uyum yapabilmek,
k u r t a r m a y a y e t i p artacaktır.
insanlığı
Kanunla-
rın a y r ı n t ı l a r l a işleyişi d a h a ç a b u k ve kolay ç ö z ü l e c e k t i r .
77-
El V a l i : En y ü c e yöneticidir.
Evrim
oldu.
dur.
en
küçük
maddenin
Dünyamızdaki
Bildiğimiz
bu
gelişimiyle
başladı
ve
bu gelişimin en y ü k s e k aşaması
haliyle
koskoca
evren
insan t o p l u m u -
bile e v r i m i n y ü c e l i ğ i t a r t ı ş ı l a m a z .
Onu
en
güzel, en d o ğ r u , en başarılı, tabii ki a n c a k ve a n c a k y i n e o n u n kendi
kanunları
yönetebilir.
Hem
de
hiç z o r l a n m a d a n .
Çünkü
t o p l u m u n k a n u n l a r ı d o ğ a l o l a r a k k e n d i l i ğ i n d e n işlerler.
doğanın
ve
İnsan o yöne-
lişte o k a n u n l a r ı eline g e ç i r d i ğ i z a m a n bile pek çok z o r l a n a c a k t ı r . Ç ü n kü o k a n u n l a r a u y u m y a p a b i l m e k z o r u n l u l u ğ u ile karşı
karşıyadır - .
O k a n u n l a r ı n keşfine ve u y u m y a p ı l m a s ı n a kendini a d a y a n insanlar
çoğalmadıkça,
evrim
layan,
insanların
çalışan
onları
çoğaltmadıkça,
çoğalması,
sadece
durumu
bunun
pek f a z l a
için
çaba-
değiştirmez.
Ç ü n k ü a n c a k kendini a d a y a r a k ç a l ı ş a n l a r ı n t e ş k i l a t l a n m a s ı v e k a n u n larda,
kanunlara
u y u m p r o g r a m ı n d a s e n t e z o l m a l a r ı gerekir.
Kendini a d a m a k her anını
bu
işe v a k f e t m e k t i r ki, bu g ö n ü l l e evri-
min y o ğ u n y a n s ı m a s ı ve y a r a t ı ş ı y l a olan bir şeydir.
çalışmak,
bu
adayışın
Kendini a d a m a d a n
ç o k d ü ş ü k birikiş s e v i y e l e r i n i
yansıtır.
a d a y a n l a r ç ı k m a z s a ç a l ı ş m a l a r boşa gidebilir, d e ğ e r l e r i n i
Kendini
bulamazlar.
Evrimin
yatların
ulu y ö n e t i c i l i ğ i n e
ç o ğ a l m a s ı n a yol
gösterir? Zamanın
78-
El
bir n e b z e
u l a ş m a k için
vereceğimiz yerde, onlara
henüz dolmadığını ve kayıpların
Müteali:
Kendi
yarattığı
yaratıkların
o
adanmış
ha-
ket v u r m a k neyi
bilançosunu...
tanımlarından
çok
yücedir.
M u h a m m e d , her v a r l ı k t a A l l a h ' ı n sûretini g ö r ü r d ü . En ç o k da A l l a h ' ı
insan s û r e t i n e yani
biçimine yakıştırdı.
lıkların yaratı cısıydı.
kavrayış,
ilkel
İnsan
insanın
lama d o l a y ı s ı y l a
Çünkü Allah, O'nun
için var-
ise bütün y a r a t ı k l a r ı n en g e l i ş m i ş i y d i .
Bu
k a v r a y ı ş ı n d a n ç o k t a n ç ı k m ı ş , g e n i ş bir s o m u t -
üstün
bir soyutlayıştır, sentezdir.
İ n s a n , e v r i m i n en
son en akıllı aşamasıdır - .
Bu y ü z d e n , bu k a v r a y ı ş ı n ş u u r a l t ı n d a bilime y a k ı n sezileri y a k a l a yamamak,
evrimin
hele bunları
evrim düşüncesinde birleştirememek, sadece
kanunlarından ve işleyişinden
Çünkü
neceğiniz
Allah'a
müteali
sıfatının
anlatır. A l l a h ' ı n
yakıştırılması
mantık y ü r ü t m e s i
bile ç a ğ ı n ı n
yaşanan
değil.
O'nun
y ü k s e k soyut
küçültülemez
B u r a d a ş u u r a l t ı y l a seziş gizlidir.
Öyle
aşamasına
aşamanın
bile,
hiçbir v a r l ı k l a ö z d e ş l e ş t i r i l i p
o l u ş u ile konu s a p t ı r ı l a m a z .
göre
bile olsa
o
olaylardan
olaylarıyla
basit y ü z e y s e l
çıkma
çarpıştırıp
Basit bir
mantıklarda
seziler bulunur.
bilinçaltından
Onu,
bilince
çıkar-
bir gidiştir.
Varlık
önemlidir.
Evrim,
gerçekten
değildir. V a r l ı k l a r ı n
dan
" Y a r a t a n ı n ı z ve dö-
Allah'tır"
kavranışını
mak
b i h a b e r o l m a k demektir.
her şey e v r i m d e n çıkar, e v r i m e d ö n e r :
kendi
gidiş
yaratıklarından
kanunlarıdır.
apayrı
M u h a m m e d ' i n Allah'ı varlıklar-
sıyrılmıştır - .
79-
El Berr: Y a r a t t ı k l a r ı n a karşı iyilik doludur.
Evrim,
adı
ü z e r i n d e y a r a t ı c ı d ı r ve y a r a t ı c ı l ı ğ ı
içinde y a r a t t ı k l a r ı n a
karşı iyilik-bağış dolu olur.
En bağış ve iyilik d o l u o l d u ğ u y a r a t ı ğ ı da insandır. Ç ü n k ü ona kendi
kanunlarını
çözme
ve
uyum
yapamayanlar eleşimden
m a k için
en
yapabilme
yeteneğini
g e ç e r e k y o k olurlar.
büyük uyum yeteneğine,
Ama
beyninin
vermiştir.
insan
gelişim
Uyum
yok olma-
olanaklarına
sahiptir.
80- E t T e v v a b : G ü n a h l a r ı ( T ö v b e l e r i )
kabul eder:
E v r i m i n en h o ş u n a g i d e n şey, y a n l ı ş l a r d a n ders alıp kendi k a n u n l a rına u y u m g ö s t e r m e d i r .
P i ş m a n l ı k tövbedir, h a t a l a r d a n geri d ö n ü ş t ü r .
Ş ü p h e s i z k i e v r i m bizim gibi d u y g u l a n ı p h o ş l a n m a z . A m a her h a t a d a n
g e r i y e d ö n ü ş e v r i m e bilinçle u y u m y o l u n d a
bir b a s a m a k t ı r v e e v r i m i n
sonuçlarını
kanunları y o l u n d a
kendi-
bilinciyle y ö n e t i l m e :
Uyum
liğinden
ılımlandırır. T a r i h s e l akış,
akışından
y a p ı l a c a k olanın
bir n e b z e o l s u n
a k ı ş ı n a girer.
kendi
insan
Oysa
insan,
pişmanlık duyduğu
halde bunu
bilince ç ı k a r ı p y a n l ı ş -
tan geri d u r m a : T ö v b e a l ı ş k a n l ı ğ ı , pek e d i n e m e m i ş bir a ş a m a y ı y ü r ü mektedir.
Ne y a z ı k ki bu p i ş m a n l ı k l a r ı n birikişiyle son p i ş m a n l ı k f a y d a
v e r m e z gidişini
mi
uyarıyor yoksa, bilinmez.
81- E l M ü n t e k i m : G e r e k e n cezaları verendir.
E v r i m k e n d i n e u y u m y a p m a y a n her şeyi ve b i l h a s s a insanları
bir m e s a j ı y l a her an uyarır.
çarptırılırlar;
uyumsuzlukları
yeteneklerini
geliştiremeyenler seleksiyona
için
şey geçerlidir.
de aynı
bin-
Uyarıyı a l a m a y a n l a r küçük k ü ç ü k c e z a l a r a
artar,
yaşamaları
sekteye
uğrar.
uğrarlar. T o p l u m
Sınıflılık t o p l u m l a r ı n
Uyum
biçimleri
bir a ş a m a s ı
olmakla
birlikte e v r i m i n k a n u n l a r ı n ı (bilince ç ı k a r m a k üzere) en fazla ç a r p ı t a n
ve u y u m s u z l u k l a r ı
hak etmiştir.
Bu
geliştiren
bir a ş a m a d ı r . Ve y o k e d i l m e y i
y o k ediş y i n e e v r i m i n
kendi
elleriyle y a p t ı r ı l a c a k ;
evrime
uyum
yapabilme
er veya
koşullarını
karşı d u r a n l a r e l e n e c e k l e r d i r . . .
karşı d u r a n l a r ı n e l e n m e s i
82-
kanunlarını
ele
geç t e ş k i l a t l a r k e n
fazlasıyla
toplumun
geçirenler
buna
apaçık
b i ç i m i n d e olur.
Ey A f ü v v : G ü n a h l a r ı siler.
Bir kez e v r i m
kanunlarına
ce u y u m s u z l u k gidişi
uyum
geliştirilince,
Günahların
bütün
eski
uyum-
üzerinde durulması sade-
içinde olur.
Er Rauf: A c ı m a s ı ve e s i r g e m e s i boldur.
Evrimin
elbette
uyum
sınıflı
E v r i m i n c e z a l a n d ı r ı c ı gidişi, a n c a k ona
suzluklar, g ü n a h l a r silinip gider.
83-
kanunlarıyla
kanunlarının
bunu
yapmazlar.
insan
acıması
gibi
ve
koruması
düşünerek,
nasıl
işler?
a c ı y a r a k özellikle
Kanunlar,
korumak
için
E v r i m s e l gidişte, k a n u n l a r ı n açılış ve k a p a n ı ş l a r ı n d a k i ola-
nakların, v a r l ı k l a r a
(bilhassa duygulu,
düşünceli
bir v a r l ı k olan
insa-
na) d e r t l e r i n e , a c ı l a r ı n a , u m u t l a r ı n a v e y a g e l e c e k t e k i g e l i ş i m l e r i n e iyi
g e l m e s i y l e o l u ş u r bu d u y g u :
84- M a l i k ' ü l Mülk:
"Allah bize acıdı ve bizi k o r u d u ! "
M ü l k ü n ezeli ebedi sahibidir.
Sınıflı t o p l u m a ç ö z ü l e n bedevi Medineli M e k k e l i fakir f u k a r a , ipotek
a l t ı n d a y o k s u l l a ş t ı r ı l m ı ş köylü, e s n a f v e z ü ğ ü r t b e z i r g a n l a r ı n g a n i m e t ,
mal
mülk gösteriş
düşkünlüklerini
sarsılıp ü z ü l ü y o r d u .
bu arsız
gördükçe;
Kuracağı y e n i İ s l a m
Muhammed
derinden
m e d e n i y e t i de ö n c e k i l e r gibi
m a d d i y a t ç ı l ı k içinde ç ö k e c e k m i y d i ? Sık sık a y e t l e r d e a z a r l a -
y a r a k k o r k u t a r a k uyardı. A m a e n şiddetlisi
Enfal s u r e s i y l e oldu:
n i m e t A l l a h ' ı n v e p a y g a m b e r i n i n d i r " keskin
bildirilmiştir.
Bu
komünizmi
hükmü sonradan esnetmek zorunda
medeniyeti yayılırken
kişi
"Ga-
hükmü
kalmıştı, ç ü n k ü
m ü l k ü g e l i ş i m i n i g e m l e m e k o l a n a k s ı z kaldı-
ğı gibi,
bendledikçe selleşiyordu.
İslamın
dediklerine
Muhammed'in
savaş
G ö z l e r i d o y a r da belki
maneviyata,
uyarlardı...
iyi
dilekleri,
lanmış dört halife devri
kadar,
Hülafayı
Raşidiyn,
bir ç e y r e k y ü z y ı l d a n
cennetle
muştu-
biraz aşırı t u t t u .
Mekke'nin
Ebu
Sufyan
bezirganları-tefecileri
mediler a m a y i n e de A l l a h ' ı n ,
lay o l m a d ı .
kamunun
G e r ç e k değişti
içi
gecik-
Muhammed'in
komülk
boşaltıldı.
mi?
A r a d a n y ü z l e r c e yıl geçti, azgın
pitalizme bıraktı.
almakta
özelleştirmeleri
İslam yavaş yavaş bezirganlaştırıldı.
A l l a h ' ı n d ı r p r e n s i b i yelle yuf oldu,
şirildi,
iktidarı
mallarını
b e z i r g a n l ı k yerini azgın f i n a n s ka-
Dünya malı, A l l a h malı, d u r m a d a n kişi m ü l k ü n e dev-
devşiriliyor...
Muhammed'den
700
yıl
sonra
gelen
İbn
Haldun;
Muhammed'in
geleneklerle:
N a k l e n alıp kendi aklıyla s e z d i k l e r i n i de g e l e n e k l e r l e Al-
lahçılığa
tutarak
tabi
koymak zorunda
ke d ü ş e n
koyduklarını,
kaldı.
Gerçek
bir
akılla-nakili
kez d a h a
ayırarak
hatırlatıldı:
m e d e n i y e t l e r , t o p l u m l a r ç ü r ü y ü p batıyorlardı.
gerçeklerle
Mala
Kamu
kollektif a k s i y o n a , g e l e n e k l e olsa da d e ğ e r v e r e n , d e ğ e r i
mülMalına
içinde taşı-
yan g ö ç e b e l e r , y e r l e ş i k l e r d u r u m l a r ı n ı b o z m a d ı k ç a d a h a canlı v e uzun
ömürlü
medeniyetler,
Muhammed'den
ci g ü ç l e r t e m e l i n d e ,
dern
sosyalizmi
devletler geliştiriyorlardı...
1200 yıl s o n r a g e l e n M a r k s - E n g e l s aynı şeyi üretiKapitalist t o p l u m u n g e l i ş i m biçimiyle koydu,
mo-
müjdeledi.
Ve Marks'tan sonra dünyanın üçte biri sosyalist oldu. Olaylar inatçıydı.
Gerçekler neyseler öylece, gidiş kanunları bilinmeli ve uyulmalı aksi
takdirde aşırı kayıplarla u y m a k z o r u n d a kalınırdı.
M u h a m m e d , gelenek-
sel olarak, her akılcı sentezini veya sentezlerini A l l a h ' a , dinine bağlayarak ilerliyordu. Aklıyla, nakille gelen din geleneklerini a y ı r a m ı y o r d u henüz; tersine, aklını da o skolastik din g e l e n e ğ i n e sımsıkıca bağlıyordu.
O z a m a n l a r için öyleydi. A m a
bütün o batini
mistik gelişim
içinde bile
aklını köreltmedi. Aklı kullanmayı Allah emri yaptı. Bizim şu akıllıca rasyonalist geçinen
k ü t ü p h a n e fareleri
uzmanlar, erüdisyon
kırkambarları,
ş ü p h e s i z ki M u h a m m e d i b e ğ e n m e z l e r ama kendileri akılcı makyajlarının
altında
bin
beter skolastiktirler ve y a ş a m d a n
akıllarını t ö r p ü l e r l e r aslında;
gerçeklerden
koparak kitap kemirirken
uçup giderler...
Bu y ü z d e n , M u h a m m e d , içinde b u l u n d u ğ u t a r i h s e l d e v r i m derslerini Allah
kanunu yapıyordu.
danmadan
"Mülkün
içindeki özü
ezeli-ebedi sahibi sadece Allah'tır"
Sınıflı t o p l u m u n y a ş a n a n
kabaca
Bizler o batıni mistik s k o l a s t i k k a b u ğ a al-
bulup ortaya ç ı k a r a b i l i r s e k d e r s i m i z i alabiliriz.
realitesi
b a k a n t e m i z bir akıl, A l l a h ' ı n , yani
lını, varlığını y a ğ m a l ı y o r l a r d e m e z
cikmiyorlar.
kişi
sözü
yabana
ne olursa
atılabilir
olsun, t a r i h s e l
d o ğ a n ı n ve
kamunun
mi?
akışa
ma-
mi? Ve ç o c u k l a r bile s e z m e k t e ge-
Lakin sınıflı t o p l u m ç a l m a y ı
öğrettiği
için e ğ i t i m ş i m d i l i k
m ü l k ü n d e n y a n a geliştiriyor...
85-
Zülcelalî vel
i k r a m : A z a m e t v e S a l t a n a t v e ikram sahibidir.
Evrimin a z a m e t i , s a l t a n a t ı ve ikramı s o n s u z d u r . Y e t e r ki ona u y u m
getirilsin.
86-
El M u k s i t : Dengelidir.
T a r i h s e l d e t e r m i n i z m k a n u n l a r ı n d a bir d e n g e bulunur.
En dengesiz
deli a k ı ş l a r d a bile, kendi d e n g e s i n e d a h a kalıcı o t u r m a k üzere d o l a m baçlı uzun yolları dener...
87-
El C a m i : T o p l a y a n - d e r l e y e n d i r .
Tarih b i r i k e r e k ve a t l a y a r a k ilerler.
gelir.
Birikiş a ş a m a l a r ı
Ve bu g i d e r e k s a y ı c a
dağılışı,
Bu d o ğ a d a da t o p l u m d a da ola-
atlayış a ş a m a l a r ı
toplanışı
gerektirir.
kalitece a r t a r a k oluşur.
Sular b u h a r l a ş ı r k e n
dağınıktır,
buhar bulutlaştıkça
toplanır.
Dolu
ve kar ve y a ğ m u r iyice t o p l a n m ı ş haldir. Ve d o n m a da öyledir.
Toplumda
hammed
ama
d e v r i m anı t o p l a n m a n ı n
bu
anı
en yoğun yaşadığı
bizzat t e ş k i l a t l a y ı p
d i y a l e k t i k d e s e l e r d e herşeyi
gütmüştür.
andır,
Kendisi
kendilerine v e h m e d e n şimdiki
çıktı kariyerist lidercikler gibi değildir;
Mu-
başroldedir
zıp-
kendisi y a p a r k e n bile A l l a h (de-
t e r m i n i z m ) istediği için, d e v r i m s e l gidişe u y m a k için yapar. Ve kendisi
teşkilatlandığı
teslim
88-
eder:
halde t a r i h s e l
"Allah
gidişin
toplayıcıların
toplayıcı
karakterinin
yücesidir:
El
en
yüceliğini
Cami!"
El G a n i y y : İ h t i y a ç s ı z - b o l l u k doludur.
Evrimin
kanunları
hiçbir şeye ihtiyaç d u y m a z ,
bolluklar ve darlıklar
da onun gidişi içinde oluşurlar, ihtiyaçları y a r a t a n da gideren de odur.
89- El M u g n i : Z e n g i n l i k l e r i verendir.
Kur'an sık sık belirtir:
O n l a r z e n g i n l i k mi i s t i y o r l a r ? A l l a h z e n g i n l i k -
leri o n l a r a bol bol v e r e c e k ki o n u n içinde boğulsunlar... (Sınıflı t o p l u m
daima
zenginliklerle boğulup bata-çıka
90- El Mani:
ilerlemiştir)
Engelleyendir.
E v r i m i n k a n u n l a r ı z e n g i n l i k l e r i s u n d u ğ u gibi, geri a l m a s ı n ı da bilir.
Eğer gidişe u y g u n ,
kanunlarla
u y u m içinde g i d i l m e z s e , e k o n o m i k po-
litik krizler v e y a kişisel ailesel a n l a m d a y a n s ı y a n s o s y a l , ruhsal
kıyametçikler önce bu
m a z s a zenginlikler,
uyumsuzluğu
uyarırlar;
m u t l u l u k l a r yitirilir, g e r i y e alınır-.
Bu gidiş içinde z e n g i n l i k l e r i n s u n u l m a s ı
alır.
kadar e n g e l l e n m e s i de yer
Evrim, her a l a n d a bolluklar s u n d u ğ u kadar e n g e l l e m e l e r de yapar.
Muhammed
önce
iyi
kadar kolay o l m a d ı ğ ı n ı
san,
de
küçük
yine de uyum yapıla-
dilekli
gördü.
hayallarle
umutluydu.
Sık sık hayal
Ama
kırıklıklarına
umduğu
uğradı:
İn-
kolay y o l a g e l m i y o r l a r d ı . O n l a r için ne k a d a r iyi dilekle d u a e t s e
onlar,
Kureyşliler,
yola
mal-mülk düşkünüydüler.
kırıklıklarını yansıtır.
gelmiyorlardı.
Kendi
çevresindekiler
Kur'an ayetleri, sık sık bu
P e y g a m b e r y i n e de b u n u A l l a h ' ı n e n g e l l e d i ğ i
çimde yorumladı ve olayların
içindeki
Dârr: I z d ı r a p ve zarar verendir.
Evrimin
kanunlarının
işleyişi
doğa
bi-
h i k m e t e e ğ i l m e y e d e v a m etti.
91- Ed
ve ızdıraplar getirir ki,
bile
ü z ü n t ü ve hayal
ve
toplumlarda
öyle
k a n u n l a r iyice b i l i n m e d i k ç e m o d e r n
darlıklar
insan
bile
bu darlıkları g ö k s e l
ceki
Peygamber,
bir g ü c e b a ğ l a m a d a n y a p a m a z .
ister i s t e m e z g e l e n e k s e l
her t ü r l ü darlığı A l l a h a
ü z e r i n d e geliştirir.
lamayı
bağlamakla
(nakli)
Bin
küsur yıl ön-
t e o l o j i k bilgileriyle
k a l m a z , A l l a h fikrini bütün realite
Dini a k ı l c ı l a ş t ı r ı r k e n ,
realiteyi ve aklı da dine bağ-
geliştirir.
O'nun
bu g ü c ü d ü r ki,
belgeleri g ü ç l e n d i r i r ;
A l l a h ' ı her o l a y a
h e m dini
bilince ç ı k a r m a m ı z a y a r d ı m eder,
h e m de dini halk içinde d a h a da s a ğ l a m l a ş t ı r ı r .
m e t o d o l a r a k a d ı m b a ş ı n a aklını
k u l l a n a r a k uygu-
l a m a k bu s o n u c u vermiştir.
92-
En Nafi:
Hayır ve y a r a r getirendir.
"Her ş e y d e bir hayır vardır",
vardır.
Kötü
" ş e r " bir o l a y d a
her olayın o l u m l u ve o l u m s u z y a n l a r ı
bile
hayır,
iyilik,
o l u m l u l u k a r a m a k en
a z ı n d a n akılcı
bir y a k l a ş ı m d ı r .
Nice d i y a l e k t i k g ö r ü ş l e r bile bu zıtların
bir a r a d a l ı ğ ı n ı
zaman
kaçırırlar.
metafizikleşme
zaman
Hatta
gelenekselleşmiş olağan
E v r i m i n gidişi,
şerleri,
olayların
tek y ü z ü n d e
işlerdendir.
kötülükleri v e r d i ğ i gibi
hayırları
olumluluk-
ları da getirir.
El Nur: İ s t e d i k l e r i n i n u r l a n d ı r a n aydınlatandır - .
93-
Evrim
istediğine
istediği
kadar bilgi,
bilim yükler.
o l a r a k işleyen k a n u n l a r ı n e t i c e s i n d e oluşturur.
zehir y ü k l ü d ü r .
dar bilgi,
İncelenmesinden
bilim y ü k l ü d ü r l e r .
d e t e r m i n i z m öyle istediği
94-
Bazı
Bunları
bilimsel g e l i ş m e l e r elde e d i l e c e k kai n s a n l a r da
öyle,
bilime a d a n ı r l a r ;
için...
El Hadi: M u r a d a erdirendir.
T a r i h s e l gidişe u y u m y a p a n l a r bilerek b i l m e y e r e k istedikleri
lerine
doğal
Bazı bitkiler zehir, pan-
hedef-
ulaşırlar.
95-
El
Bedi: Ö r n e k s i z b e n z e r s i z şaşırtıcı
o l a y l a r ı n ve y a r a t ı k l a r ı n
yaratıcısıdır - .
K u r ' a n ' d a tufanlar,
madan
sıralanır.
bir bilim
mucizeler, yani
Mitoloji,
dalıdır;
ama
bugün
özü
vahşi
ve
s i m g e l e r l e a n l a t ı l ı ş ı n a dayanır. Y a l a n ,
tersine çözümlenebildiği
nışına
m i t o l o j i k ( e f s a n e v i ) o l a y l a r dur-
bile ç ö z ü m l e n m e y e
barbar insanın
m u h t a ç gizemli
yazısız tarihinin
u y d u r m a a n l a m s ı z ş e y l e r değil,
ö l ç ü d e yazısız tarih ö n c e s i
olayların aydınla-
o l a n a k verir
P e y g a m b e r , b u n u b i l e m e z d i . A m a y i n e de o m i t o l o j i k olayları kendi
tarihsel
devrimi
açısından
Kureyş t e f e c i l e r i
cizesi
96-
aleyhine
kullanmayı
ihmal
etmez.
Tufanları
mu-
olarak...
El Baki: V a r l ı ğ ı n ı n s o n u yoktur. Kalıcıdır - .
Evrimin
kanunları
b a ş k a l a ş ı p gelişirler.
A m a yokolmazlar sonsuza
d o ğ r u uzanırlar. O n a u y u m y a p a m a y a n l a r gider a m a o kalıcıdır - .
97-
daima
kullanır. A n c a k hep A l l a h ' ı n g a z a b ı v e
El V â r i s :
Biricik V a r i s , Sahiptir.
Her şey, h e r k e s v a r l ı ğ ı n ı e v r i m e t e s l i m e d e r e k g ö ç e r gider.
devir d a i m i ,
ezeli ve ebedi
kanunlarıyla
kendisini
İnsan
ömrünü
sürer.
boyuna yeniden
Bütün
Evrimin
miraslar o n u n d u r .
O
g e n i ş l e t e r e k üretir durur.
bunu her bir y a n ı n d a n bildikçe u y u m u n u geliştirip t o p l u m s a l
uzatabilir.
[İzmirli İsmail
Karahisari, " A h t e r i
98-
cycle'ı
Hakkı,
Kur'an T e r c ü m e s i -
M. fi.
K e b i r " 1316]
Er R e ş i d : O l g u n l u ğ u erişilmezdir.
Evrimin k a n u n l a r ı m i l y a r l a r c a yıldır b a ş k a l a ş ı p g e l i ş i r k e n , insan aklının
(hiç o l m a z s a
Hz.
Muhammed
bir o l g u n l u k oluşturur.
Bu
zamanı)
olgunluk,
hemen
ister i s t e m e z
hiç a l a m a y a c a ğ ı
samedani:
Soyut
g ö k c ü l bir güce yakıştırılır. A m a bu s k o l a s t i s i z m d e d e r i n d e n işleyen asıl
g e r ç e k öz, evrimin m i l y a r l a r c a yıllık o l g u n l u ğ u d u r . Ve bu o l g u n l u k , en
az
5000 yıllık antik t a r i h s e l
aklına,
d e v r i m ve
olgunluğun
sırlarına
m e d e n i y e t birikimleriyle
bulunmaktadır - .
geleneklerine yansımış
Akıl
daima
o
insan
evrimsel
u l a ş m a k istemiştir. A n c a k güce t a p a c a k ç o c u k l u -
ğunu a t a m a d ı ğ ı ö l ç ü l e r d e aklını allahlara kaptırır. Y i n e de her şeye karşın
bilim, dinlerin, allahların baskısı altında i l e r l e m e k t e n geri d u r m a z .
Din v e y a A l l a h g e l e n e ğ i , bilinç o l a r a k i n s a n d a dillenir davranışlaşır.
V e y a o g e l e n e k s e l bilgiler, y a s a k l a r t o p l a m ı ,
çer.
A k ı l - b i l i n ç gelişimi
bilimsel
medi önce. Y a s a k l a r l a
insanda
bilinç y e r i n e ge-
v e r i l e r l e ve d e ğ e r l e n d i r m e l e r l e geliş-
k e n d i l i ğ i n d e n gelişti.
Bilim s o n r a d a n g e l i ş t i k ç e
bilinç bilimsel ö ğ e l e r k a z a n d ı . A m a yine de e v r i m i n t ü m k a n u n l a r ı ele
geçmedikçe,
bilinç y ü z e y s e l - d e v r e s e l - ç a ğ s a l
Bu d u r u m d a şuuraltı,
patlayacak
Din,
kalmaktan
krizcil gidiş a n l a r ı n d a ,
kurtulamadı.
ihtiyaçları
ölçüsünde
birikimler sakladı.
aklı
ve
bilimi
baskı
altında
tuttuğu
ölçülerde
de
şuuraltına
itildi. Z a m a n ı ve yeri g e l d i ğ i n d e de yeni k u ş a k l a r d a akıl ve bilim gelişi m i o l a r a k patladı. İ s l a m dinini y a r a t a n o l a y l a r ı n a s l ı n d a İ s l a m tarihsel d e v r i m i o l d u ğ u n u s ö y l e m e l i y i z .
olayların
içinde
işleyen
Bilim, o t a r i h s e l d e v r i m d e d i ğ i m i z
kanunlardan
dininin ş u u r a l t ı n d a akıl ve bilim
çıktığına
göre,
d e m e k ki
İslam
b a s t ı r ı l m ı ş t ı r deyişi a n l a m s ı z k a l m a z .
V e y a d a h a z e n g i n c e bir kavrayışı
ö n e r m i ş oluruz.
İşte b u r a d a y a p m a y ı d e n e d i ğ i m i z birinci iş, dinin altında y a t a n tarihin m a d d e ve r u h u n u g ö z l e r e batırmaktır. Din k a b u ğ u o t a r i h t e bilinç
y e r i n e geçtiği
Hz.
evrim
k a n u n l a r ı n ı yani e v r i m i saklı t u t u y o r d u .
Muhammed'in
kanunlarını
en
sezi,
göksel
ayet ve
hadislerinde
öz o l a r a k y a k a l a m a k ,
bile,
bu y ü z d e n
en
yercil
birbirlerine
uzak d ü ş ü r ü l m ü ş olsalar bile y a d ı r g a n m a m a l ı d ı r - .
Çünkü her şey evrim kanunlarıyla olup biter, hiçbir şey o kanunlardan
ayrıca gelişemediğine göre, o kanunları arayıp bulmak en akıllıcasıdır.
Yoksa
akli
bizler de antik t a r i h i n t e r s i n e ;
bilimleri
şuuraltına
itmişlerse
öyle,
din v e y a
bugün
nakli
akli
bilimler nasıl
bilimler de
dini
veya
naklen
vam
ederler.
gelmiş
gelenek görenekleri
bilinçaltına
bastırmaya
de-
D e m e k ki b u r a d a y a p m a y ı d e n e d i ğ i m i z ikinci iş, ş u u r a l t ı m ı z a bast ı r d ı ğ ı m ı z dinin
madde ve ruhunun,
lere etki ettiğini
Bu
ve
b e n z e r işler
yakınlaşmış, onunla
99-
Es Sabur:
Tarihsel
mayacağı
süratte
hangi
k a n u n l a r l a i ş l e y e r e k beyin-
bilince çıkarmaktır".
başarıldıkça,
bilinçli
evrimin
olgunluğuna
biraz
daha
aklının
ala-
bir a l ı ş v e r i ş e g i r m i ş oluruz.
Çok sabırlıdır.
Determinizmin
kanunları,
insan
bir z a m a n ve olaylar silsilesi
sabrının
ve
içinde g e r e k t i ğ i y a v a ş l ı k t a ve
gelişir.
İ n s a n t o p l u m u o l u ş u n c a y a d e k y ü z b i n l e r c e yıl
tıp çıkışı
gerekmiştir.
g e r e k t i ğ i gibi,
Medeniyetin
ortaya
insan t ü r l e r i n i n
çıkması
için
ba-
o n b i n l e r c e yıl
M u h a m m e d v e Kur'an'ın t e m e l l e n d i r d i ğ i t a r i h s e l devri-
min g e r ç e k l e ş m e s i n e kadar g e ç e n a n t i k m e d e n i y e t l e r v e t a r i h s e l devrimler birikimi
Evrimi,
bu
için 5500 yıl g e r e k m i ş t i r . Ve nice olaylar!
b i r i k e r e k s e n t e z l e r e u l a ş m a sabırlılığını
k a v r a m a k ve o
sabırlılığa u y u m y a p m a k için, e v r i m i n gidiş k a n u n l a r ı n ı bilince ç ı k a r m a
s a v a ş ı n a g i r m e k gerekir.
U y u m u n t e k b a ş ı n a yeterli
olamayacağı,
ne
kadar zor o l d u ğ u ve ne kadar sabır istediği biraz o l s u n a n l a ş ı l m ı ş olur.
U y u m t o p l u m l a d o ğ a y l a birlikte olur.
bırla d u r m a d a n ç a l ı ş m a k e v r i m s e l
4-
Hz.
MUHAMMED'İN
Bu işi b a ş a r m a k ise en başta sa-
bilinç v e t e ş k i l a t l a n m a k ister...
BİLGE
(ARİF)LİĞİ
Dikkat edilirse, A l l a h ' ı n güzel isimlerinin h e m e n t ü m ü , insani özelliklerden t ü r e t i l m i ş gibidir.
leştirilir.
Fakat insan gibi t a n ı m l a n a m a z . İ n s a n ü s t ü -
Fakat bu kuru bir m e t a f i z i k de değildir. O öyle bir A l l a h t ı r ki,
her y e r d e her ş e y d e işleyen,
her s û r e t e giren,
insan aklının y a k ı ş t ı r ı p
t a n ı m l a y a m a y a c a ğ ı kadar güçte v e sıfattadır... A m a yine d e t a n ı m l a m a
gayreti
sonuna
dek gösterilir...
İşte
bu
çelişkiler ve b e n z e r l e r i ,
bize,
M u h a m m e d ' i n bilinci (Dini g e l e n e k l e r i ) ile bilinçaltında bastırılmış a m a
kımıldamaktan
geliştirecek
geri
durmayan
derecede
sezilerinin
kımıldayıp
din
verimlileşme
kabuğunu
k a b u ğ u n d a n a l m a y ı A l l a h e m r i n e s o k a r a k ilerleyen
minist seziler üreteci o l d u ğ u n u gösterir.
Kur'an
herkese,
ö ğ ü t l e r durur.
ları
azarlar,
hemen
onlar adına
devrim
akılları
değildir.
Ama
üzülür ve o n l a r a
kanununa
bu,
Allah'ın
aklının
kullanmayı,
kullanır.
derinden
(determinizme)
emri
gibi
din
durmasına
iyi
işleri
Kullanmayan-
acır-.
uyumdan
olarak y o r u m l a n m a
burada Allah
yine
bir g e r ç e k ç i - d e t e r -
Bu o n u n bastırılmış aklıdır - .
Ç ü n k ü P e y g a m b e r i d a i m a aklını
tarihsel
Peygamber'in
her a y e t t e
başkalaştırıp
özgürlüğünü
Akıl
başka
aslında
bir
şey
aşamasındadır;
a l d a n m a m a k ge-
rekir.
G e r ç e k t e asıl akıl, A l l a h " b i l i n c i n e " b a ğ l a n m ı ş altbilinçle işleyen
ş i i r s e l l e ş m i ş d e t e r m i n i s t sezilerdir.
benzer:
Şairin şiiri
Şair kelimeleri, d ö r t l ü k l e r i ,
bilinç altıyla y a r a t ı ş ı n a
kafiyeleri, söz u y u m l a r ı n ı olayları
bilinciyle d ü ş ü n ü r a m a asıl y a r a t ı c ı l ı ğ ı alt bilinciyle olur...
Bunu
bazen
bütün
sûrelerde
apaçık göstermek
mümkündür.
Ancak
bu
pek açık bir realite h a l i n d e h e r k e s i n g ö r e b i l e c e ğ i ö l ç ü l e r d e iş-
lerken,
bazen
kavranması
güç
olaylarda
mistikleşerek -seziler
belli
belirsizleşir- çok u z a k l a r d a y a n ı p s ö n e n yıldız parıltılarına d ö n ü ş ü r :
" M ü c a d e l e " s û r e s i Hicretin 4. ve 5. y ı l l a r ı n d a inmiştir. Ve m ü c a d e lenin kızıştığı, P e y g a m b e r i n realite içinde k ı v r a k l a ş t ı ğ ı y ıllardır. A y e t l e r
de a ç ı k ç a y e r c i l l e ş i r ;
Evs
Kabilesi,
d a h a açık bir d e t e r m i n i z m kendisini g ö s t e r i r :
zengince
bezirganlardandı.
Her
konuda
mücadeleyi
f r a k s i y o n i z m e s ü r ü k l e y i p k e n d i l e r i n e yer açarlardı. A l l a h v e P e y g a m ber, o n l a r a karşı z ılgıtlarını, pratik ö n l e m l e r i n i a ç ı k ç a a y e t l e ş t i r m e k t e n
b a ş k a yol
"9-
Ey
manlık
va
bulamadı:
ve
İnsanlar,
üzerinde
"10-
üzülürler.
remez.
karşı
konuşun
gizli
konuştuğunuz
gelme
ve
üzerinde
huzurunda
Gizli
konuşmalar
şeytanın
Oysa
o,
izni
Müminler
câdele
aranızda
Peygambere
Allah'ın
boş
yere
zaman,
yapacağı
olmadıkça
üzülmesinler
ve
Allah'a
m ü m i n l e r e de
kalp
kuvveti verir ve
B u r a d a akıl
pek o r t a d a d ı r a m a y i n e A l l a h
buğu
kımıldar v e h e m o n a
içinde
geleneğini
Yine bu
geliştirip akıllandırır,
zengin takımı,
h a m ı n a girdi v e k o n u y u
"Ey
inananlar
konuşmanızdan
ve
İnananlar
hiçbir zarar
dayansınlar."
ve[Mü-
temizdir."
siz
(din g e l e n e k s e l
zılgıtlar,
birleştirir.
bilinç)
ka-
deterministleştirir.
bile uluorta f ı s ı l d a ş ı p f i s k o s u
P e y g a m b e r b u n u ö n l e m e k için
kurallara
bir sadaka
ayet il-
b a ğ l a y a r a k ç ö z m e y e çalıştı:
Peygamber
önce
ile onları
mücadelede
bağlanır hem de bağlanırken Allah
Peygamberle
legalize e t m e y e ç a l ı ş ı y o r l a r d ı .
12-
tak-
korkun."
işlerdendir.
inanmışlara
düş-
ve
Sûresi]
dilekli
gizli
iyilik
toplanacağınız Allah'tan
P e y g a m b e r a ç ı k ç a f r a k s i y o n i z m e çatar ve A l l a h
iyi
günah,
konuşmayın;
ile
gizli
verin
bu
konuşacağınız
sizin
için
zaman
daha
bu
hayırlı
[Mücadele]
Sadaka fakirlere verileceği
geçmek zorunda
kaldı.
için, z e n g i n t a k ı m ı
bu t a k t i ğ i n d e n v a z -
Peygamber böylece onların
toplumsal kardeşlik uyandırmayı da d ü ş ü n ü y o r d u :
içlerinde bir iyilik,
"Bu sizin için d a h a
hayırlıdır. T e m i z d i r . " Belki f r a k s i y o n i z m d e n v a z g e ç i p m ü m i n l e ş i r l e r d i . . .
A m a d a h a d a gizli hale g e l e b i l s e gizli k o n u ş m a y ı bıraktıklarını g ö r ü n c e
bu ayeti
13mu?
kaldıran bir b a ş k a ayet ile d u r u m u y u m u ş a t t ı :
"Gizli
Çünkü
konuşmanızdan
yapmadınız.
zekat
verin.
haber
alandır."
Allah'a
Allah
ve
[Mücadele]
önce
da
sadaka
sizi
Peygamberine
affetti.
itaat
vermenizden
Artık
edin,
korktunuz
namazımızı
Allah
kılın
yaptıklarınızı
Y i n e ilginç bir g e l i ş t i r i m de şöyle g e r ç e k l e ş i r :
Ashab'tan
Evs İbn S a m i t ;
leneğine dayanarak,
karısına " z i h a r " y a p m ı ş t ı . Y a n i A r a p ge-
karısıyla e b e d i y e n y a t m a m a
a n a n ı n sırtı g i b i s i n " d i y e r e k bildirmişti.
b o ş a n m a m ı ş oluyor ama erkek başka
kavuşuyordu;
karısı
atılıncayaca
barbarlığı
kadar hâlâ
anahanlığa o
Bu yüzden
rumu
kadın
defalarca
bir kadınla y a t a b i l m e o l a n a ğ ı n a
derin
saygı
görüyordu.
Çünkü Arap
kadar uzak d e ğ i l l e r d i .
m ü c a d e l e s i n i a ç ı k ç a s ü r d ü r e r e k P e y g a m b e r e du-
bildirerek kocasıyla
"Sen
muyordu;
er-
böyle işliyordu. A n c a k kadın e v d e n
arasını
g a m b e r ö n c e düz m a n t ı k l a g e l e n e k s e l
yanıtladı.
bana
artık k o c a y a " H a r a m " o l u y o r d u . A r a p l a r d a k i
kek çıkarcılığı, t a b u ve aile biçimi
dışarıya
kararını " s e n
B u d u r u m d a kadın k o c a s ı n d a n
düzeltmesini
istedi.
Pey-
bilinçle A r a p g e l e n e ğ i n c e kadını
k o c a n a h a r a m s ı n " dedi. A m a b u p r o b l e m i ç ö z m ü ş ol-
hiçbir r e f o r m g e t i r e m e m i ş o l u y o r d u .
Kadın, ç o c u k l a r ı n ı ö n e
sürer, g e n ç l i k b o y u h i z m e t ettiğini, ş i m d i y a ş l a n d ı ğ ı için b u n u y a p t ı ğ ı nı ö n e sürer;
P e y g a m b e r i ikna eder;
P e y g a m b e r ayet a l m a d u r u m u n a
girer: Akılcıl s e n t e z i y a k a l a r :
1-
"Allah
lunan
sını
kocası
kadının
işitir.
2-
Çünkü
"Sizden
diyenler)
anaları
Allah
lan
olan
ancak
bir
[Mücadele
seninle
işitti.
kadınlara
bilmelidirler
rın
Hz.
hakkında
sözünü
söz
(sen
kadınlar
kendilerini
bana
onların
doğuran
söylüyorlar.
ananın
anaları
kadınlardır.
Şüphesiz Allah
bu-
konuşma-
sırtı
gibisin"
değillerdir.
Onlar
affedici
Tarihsel
çirkin
ve
Onlave
ya-
bağışlayıcıdır."
Devrimin
ve
çağının
kolog, t a r i h ç i , şair, aile b a b a s ı , dert b a b a s ı ,
sezileri
yakıştırdığı
bilime y a k ı n
özelliklerin
bulunmaktadır.
Erkeklerin
İnsanları
"arif"
en
hemen
mertebesindedir.
insancıl
b ü t ü n özellikleri
Bilim a d a m ı gibi değil
seviyelerini
Dolayısıyla Allah'a
kendinde
geliştirmiş
psikolojilerine dek derinden anlar:
babahanlıkla
"onlar çirkin ve y a l a n olan
gelme
determinizminin
E k o n o m i k , politik, a s k e r c i l , lider, h e k i m , psi-
bilgece v e y a arifçe ü z e r i n d e s e n t e z l e ş t i r m i ş t i r .
bile y o l a
şikayette
olan
Sûresi]
Muhammed,
g e r ç e k bir y a n s ı m a s ı d ı r .
ama
Allah'a
birbirinizde
görendir"
edenler
o
ve
ikimizin
işitendir,
zihar
ki,
tartışan
Allah,
azgınlaşmış
olduklarını
yakaladığı
için,
bir söz s ö y l ü y o r l a r " diye onları a z a r l a r k e n
olanaklarını
açık tutar,
geleneksel
davrananları,
te-
miz kalpli olanları kayırır. Y a n l ı ş y o l d a n d ö n e n l e r e "Allah'ın b a ğ ı ş l a y ı c ı
affedici" olduğunu
hatırlatır v e
haksızlığa
uğramış
ezilen
kadınların
tarafını tutar...
Hemen
her s û r e
buna
benzer
bütünlüklerle,
insancıl
özelliklerle
örülmüştür.
Kendi ç a ğ ı n d a Kur'an bu y ü z d e n bir m u c i z e gibi karşılanır.
Y ü z l e r c e yıl
bu y ü z d e n e v r e n s e l l e ş e r e k a y a k t a kalır;
Y ü z l e r c e yıl ö n c e b a r b a r l ı k t a n
tiğini y a p a n
gelenekselleşir.
m e d e n i y e t e g e ç i ş i n t e o r i s i n i ve pra-
M u h a m m e d ' i n özellikleri,
m u c i z e gibi
karşılanıp Peygam-
berleştirilmişti.
Günümüzde adım
başına
mucizeler gerçekleştiğinde,
bunlar bilim ve akıl ışığında d e ğ e r l e n d i r i l e b i l d i ğ i için, artık "Bu A l l a h ' ı n
h i k m e t i d i r " sözleri bile o r t a k l ı k t a n çekildi sayılır.
Bundan
genelde
bilince
alacağımız
din
bilimi
çıkarıp
uyumumuzu
Tıpkı
ders
geriler.
şudur:
Ama
kültürümüzde
Bilgi-akıl-bilim
bilinçaltına
geliştikçe,
Allah,
b a s t ı r ı l a r a k geriler.
sentezleştirirsek toplumsal
ve
Onu
doğasal
zenginleştirir.
bunun
gibi
bilim s a y e s i n d e ,
Muhammed
zamanında
M u h a m m e d eski
da
gelişen
bilgi
İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i , eski
akıl
ilkel
ve
kav-
r a m l ı s ı n d a n k u r t a r a r a k geliştirdi. A m a akıl v e bilim h e n ü z üste çıkabilecek a ş a m a d a değildi.
gelişmek zorunda
Bu
Bu y ü z d e n Allah geleneği
altında
bastırılarak
kaldı.
kolay değildi, ç a ğ ı n ı n
bütün
özelliklerini
askercil
kişiliğinde sen-
Muhammed,
kalmadı.
Kişisel p s i k o l o j i y e bile h a s s a s ç a e ğ i l m e k ve bunu g e l i ş t i r m e k
z o r u n d a kalıyordu.
e k o n o m i k politik ve
kendi
tezleyen
bir ö n d e r o l m a k l a
B u y ü z d e n A l l a h ' ı n güzel sıfatlarını geliştirip h e m e n
her s û r e y e y a y a b i l d i .
Bu özellikleri aynı z a m a n d a k e n d i s i n d e de yansı-
mış buluyor, k e n d i s i n d e de g e l i ş t i r m e k t e n bir an geri d u r m u y o r d u :
M e d i n e ' y e hicretin 4. yılında
hin
oğlu
hin
muhalefetlerini
bezirgan Yahudi
açığa
kabileleri alttan alta
çıkardılar ve açıkça
Mekke
bezir-
g a n l a r ı y l a (Ebu S u f y a n ' l a ) ittifaka girdiler. P e y g a m b e r ' e iki kez suikaste
bile giriştiler.
zenginlikten
ihanetlerini
Bedir S a v a ş ı n ı
yanaydı.
iyi
değerlendirememişlerdi.
Müslümanlar
hızlandırmışlardı. A m a
Uhud
savaşında
Muhammed'in
Gönülleri
yenilir y e n i l m e z
s o s y o l o j i k v e psiko-
lojik o l d u ğ u k a d a r askercil d e ğ e r l e n d i r m e l e r i ve t a k t i k l e r i onları ustaca
s u ç ü s t ü n d e y a k a l a m a s ı n ı bildi. O n u n iyi dilekli bu hassas y o r u m l u tut u m l a r ı , y a h u d i kabilelerini kendi a r a l a r ı n d a b ö l m ü ş , t e r e d d ü t e d ü ş ü r müştü;
iki
hatta
p s i k o l o j i k o l a r a k zaafa telaşa
kuşatmadan
sonra
Nadiroğulları Şam'a,
Muhammed
Olayları
yardım
onun
uzun
Eriha'ya,
bu A l l a h ' ı n
devrim
o n a yol
Bir
kabilelerden
Hireye, H a y b e r ' e sürüldüler.
bunun
yorumlayıp
ettiğini, t a r i h s e l
için
Ezret'a,
alçakgönüllüce
boylu
çöküntüye uğratmıştı.
k e n d i l i ğ i n d e n d e n e c e k b i ç i m d e bu
hepsini
övünmedi
içinde
kendinden
bile.
bulunduğunu
göstermesi
bilmedi.
O b j e k t i f gidişin
seziyordu.
ve y a r d ı m
edişiydi:
ona
Ama
"Haşr
Sûresi".
Ayet
2-
sürgünde
"Kitap
yurtlarından
sahiplerinden
Allah
(yahudilerden)
çıkardı.
Siz
bizi
onların
inkar
edenleri,
ilk
çıkacaklarını
sanma-
kalelerinin
kendi-
mıştınız.
Siz
lerini
onların
Allahtan
yerden
psikolojik
geldi.
çıkacaklarını
koruyacağını
(Kadınlar
çöküntüye
sanmamıştınız.
sanmışlardı.
onları
girmişlerdi)
Onlar
Allah
Peygambere
Allah
onlara
istihbarat
yüreklerine
korku
ummadıkları
etmişlerdi
saldı.
ve
Öyle
ki
evlerini
sahipleri
kendi
ibret
elleriyle
alın!"
Bu a y e t t e bile ki
yorumlanırsa,
ve
müminlerin
elleriyle
mahvettiler.
Ey
akıl
[Haşr]
her şeyi A l l a h ' a b a ğ l a m ı ş g ö z ü k s e bile, d i k k a t l e
Peygamber'in
askercil,
sosyolojik ve
p s i k o l o j i k üstün-
lüğü v e d e a l ç a k g ö n ü l l ü ğ ü sezilir: Y a h u d i o p o r t ü z m i n i f r a k s i y o n i z m i n i
en iyi izleyen ve hesabını t u t u p g ö r e n a s l ı n d a M u h a m m e d ' d i r ;
ne dost
P e y g a m b e r kadar h a s s a s ve atik olamamıştır - .
ne d ü ş m a n ,
Ve haklı o l a r a k haykırır:
"Ey
akıl
sahipleri
Hep aklını
ibret
alın!
kullanır ve akıl önerir. A m a aklı, y i n e de a ş a m a s ı
itiba-
rıyla A l l a h ' a bağlar.
O aynı z a m a n d a s o s y o - e k o n o m i k bir liderdir. Yeni orijinal
yetinin
sosyo-ekonomisini
Ayet
(onu
Allah
Allah
6-
"Allah'ın
kazanmak
için)
elçilerini
her
onlardan
onun
dilediği
şeye
elçisine
üzerine
kimseler
kadirdir."
ne
verdiği
ganimetlere
at
deve
üzerine
ne
salar
orijinal
kabilelerinde
gelince,
siz
sürmediniz.
(onlara
Fakat
üstün
getirir).
[Haşr]
S a v a ş m a d a n alınan g a n i m e t l e r e " F e y " denir.
da yeni,
medeni-
düzenler.
bir s o s y o - e k o n o m i
bir k ı s m ı n ı n
Peygamber bu olayda
geliştirmek zorunda
görülmesi
olayı
açıkça
kalır.
Yahudi
Peygamberlerin
ba-
şarısıdır. A m a bu ö n e m l i değildir; S a v a ş ı l m a d a n k a z a n ı l m a s ı ve bu ganimetlerin
nasıl
v e Allah'ı
öne
pay e d i l e c e ğ i
önemlidir.
P e y g a m b e r burada
s ü r e r e k yine " k o m ü n c ü " g e l e n e k l e r i ,
kendisini
doğmakta
bulu-
nan yeni m e d e n i y e t içinde s e n t e z l e m e y i amaçlar. İ s l a m m e d e n i y e t i n i n
uzun ö m ü r l ü o l m a s ı n ı n y o l u n u p r e n s i p l e ş t i r m e k t e bulmuştur.
ve davranışlarının
derinliklerinde
lerin " M a l - M ü l k - S e f a h a t ve
ayetinde
buna
karşı
bunu
Fuhuş
cepheden
h i s s e d e r e k yapar.
içinde battıklarını
saldırır.
Komüncül
bilir;
7
-
Peygamber
o
ber
size
o
kent
akrabalarına,yetimlere,
mallar,
yalnız
ne
Allah'tan
"Allah'ın
zenginler
verdiyse
korkun.
onu
Çünkü
halkından
aldıkları,
yoksullara,
yolcuya
arasında
alın,
Allah'ın
dolaşan
size
bir
neyi
azabı
şey
her
bağlar:
Peygamberine
aittir.
ve
Ta
olmasın.
yasakladıysa
şiddetlidir."
hemen
g e l e n e k l e r e sarılır.
A l l a h v e P e y g a m b e r k o r k u t m a s ı y l a d a bunu s a ğ l a m a
Ayet
Düşünce
Medeniyet-
ki
Peygam-
ondan
sakının,
[Haşr]
Burada " F e y " 6'ya pay edilse de h e m e n bütünü k a m u malı gibi tasarruf edilir. Özellikle de kesin ve zılgıtlı şart koşulmuştur. "Ta ki o mallar yalnız z e n g i n l e r a r a s ı n d a d o l a ş a n
rak herkesin g ö n l ü n ü
zengini zengin e t m e y i
Komüncül
bir şey o l m a s ı n . " Bu
manevi ola-
bir t u t u m a sevkettiği gibi;
kesinlikle yasaklar.
kayırmayı,
Kendisiyle birlikte sırf t e m i z
inançla M e d i n e ' y e göç edenleri de y i n e aynı a m a ç l a öne çıkarıp tutar.
Ayet
dan
ve
8
-
"Bir de
mallarından
o
malları
sürülüp
şu
göçmen
çıkarılmışlardır;
fakirlere
Allah'ın
aittir ki,
lütuf
ve
yurtlarınrızasını
ararlar;
Allah'a
dosdoğru
ve
olanlar
elçisine
canlarıyla
onlardır."
mallarıyla
yardım
edenler.
İşte
[Haşr]
M e d i n e y e r l i l e r i n i n ( E n s a r ' ı n ) de bu pay e d i ş t e n k ı s k a n m a , kin gibi
psikolojilere sapabileceklerini
rini
incelikle h e s a p e d e r e k , o n l a r ı n g ö n ü l l e -
k a r d e ş ç e , t o p l u m c u l l u k ve h a k k a n i y e t l e doldurur.
9
-
"Ve
Ensar,
metlerden
olsa
Ya
o
yurda
gelenleri
bir
yoksul
Kim
[Medine'ye]
severler
ihtiyaç
göçmen
nefsinin
onlara
eden
gani-
Kendilerinin
öz
korunursa,
iman
verilen
duymazlar.
kardeşlerini
cimriliğinden
yerleşen,
ve
ih-
canlarından
işte
daha
onlar
başarıya
başka
bir şey
[Haşr]
günümüz?
değildir.
olduğu
ile
gönüllerinde
dahi,
severler.
erenlerdir."
önce
göç
ötürü
tiyaçları
çok
onlardan
kendilerine
Peygambercil
Modern
için
mücadele,
enayilikten
P e y g a m b e r l e r i n başarısı, t o p l u m u n
en
iyisi
külliyen eleştirisi
o tür e n a y i l e r y a ş a m a m a l ı d ı r l a r ;
yaşarlarsa
bile
m a ğ a r a l a r ı n d a s ü r ü n m e l i d i r l e r ki f o y a l a r o r t a y a ç ı k m a s ı n . . .
M o d e r n t o p l u m eskiyi
ğuramayan ama sürünen
şunu
aydınlatanlara
"Kim
nefsinin
işte
onlar
m u m l a a r a t ı r k e n , a s l ı n d a , ö l e m e y e n v e dokendi s o n u n u böyle hazırlar.
Kendi
cimriliğinden
başarıya
korunursa,
erenlerdir. "[Haşr]
B u r a d a " N e f i s cimriliği":
m a d d i v e m a n e v i b ü t ü n derin a n l a m l a r ı y -
la, p s i k o l o j i k ihtiyaçlar m ü l k - f u h u ş - s e f a h a t - b a ş a r ı ve ilh...
O hırslar ki
ginleyip
ulaşırlar.
Başarı
hırslar
insanı g ö k l e r e ç ı k a r d ı ğ ı gibi y e r e de çalar;
toplum
adına
Çünkü
tarih
ç a b u k gelir.
kurtulu-
elbirlik göz a ç t ı r m a y a r a k . . . .
kullananlar,
terazisinin
Ama
Muhammed
kefesi
tarihsel
bu t ü m c e d e tarihin
onları diz-
zamanında
başarıya
devrimden
bütün
çerli o l a b i l e c e k bir sır v e y a g e r ç e k l i k de saklı değil
yanadır.
k o n a k l a r ı n d a gemidir?
T o p l u m u (ve kişiyi) m a d d i üretici g ü ç l e r belirler. A m a o m a d d i temelleri
de
insan
gerçekleştirir.
maddiyatın oyuncağı
Peygamber gönlü,
milliyetçi
değildir.
için
çırpınır.
için
nefis
dek
sadece
kendi
Bilebildiği,
Çaresinin
üzerine
İ n s a n l a r nefislerini,
kendini
bilmezse
olurlar.
yurduna
algılayabildiği
hapis
tüm
giderek evrenselleşmesi
sezilerinin
değeri,
kendi
olacak
kadar dar
insanlık v e y e r y ü z ü
bu
yüzdendir.
Onun
çağını
aşarak günümüze
(deryalar dolusu
kitap o k u m a k t a n )
uzanır.
D e m e k insanı
mütebahirlikten
çok, t a r i h s e l olaylar yetiştirir ise, o o l a y l a r d a n ,
uğruna
k a ç m a k trajik s o n u ç l a r ı
lemezliği
ve trajedileri
biriktirir,
bir y a n a ,
kişisel çıkarlar (nefis)
Peygambercil
büyük emeklerle
liderlerin erişi-
kurulmuş
medeni-
y e t l e r i n ç ü r ü y ü ş e v e yeni bir t a r i h s e l d e v r i m l e y o k e d i l i ş l e r e s ü r ü k l e n i şi ç a b u k l a ş t ı r ı r ; sosyal d e v r i m l e r i geciktirir.
İllizyonunun tarihteki
potansiyel
işler. T o p l u m ve kişiler kişi
Elbette bu kişi mülkiyeti:
kontenjanıyla;
k a ç ı n ı l m a z bir gidişle
m ü l k i y e t i n e d o y m a d ı k ç a , bu gidiş, bilinçli
kollektif s i s t e m l e r i n
damarlarını
içinde
Bu d u r u m d a
akacak
kan
olarak tarihin
toplumsal
P e y g a m b e r bilgeliği ne y a p s ı n .
S o s y a l sınıflar ve
pozisyon
bile
zorlar durur
kişiler,
alabilecek
kendilerini t a r i h i n a k ı n t ı s ı n a
seviyeye
yükseltmek
iradelerini
karşı
bilinçli
kullanmadıkça,
P e y g a m b e r v e y a liderlerle a r a l a r ı n d a k i u ç u r u m her iki t a r a f t a n da dold u r u l a m a d ı k ç a bu trajedi sürecektir.
5-
DETERMİNİZM VE "ESMAÜ'L
M u h a m m e d ve Allah'ı,
dir.
Olayların
dolaşır.
sanıldığı
içinde akıl
ile
HÜSNA"
kadar mistik ve
psikolojiyle
birlikte
Bunu yine (münafık-ikiyüzlüleri):
insanüstü
ayetlerinde
görürüz.
Haşr sûresi
"Onlar
lerde,
14.
kişmeleri
Ayet
toplu
surların
olarak
sizinle
arkasından
şiddetlidir.
dağınıktır.
onları
çünkü
ilh...
ancak
isterler.
toplu
onlar
ayet, A l l a h
p s i k o l o j i k ve
savaşamazlar,
savaşmak
Sen
Böyledir,
Hatırlayalım,
lojik,
gibi)
Evs v e H a z r e c k a b i l e l e r i n e
m e n s u p z e n g i n l e r i d e ğ e r l e n d i r e n v e suç üstü y a k a l a y a n
apaçık
değil-
(determinizm
sanırsın
düşünmez
ama
bir
buyruğudur. A m a
aklının Allah
korunmalı
Kendi
şehir-
aralarındaki
onların
çe-
kalpleri
topluluktur."
Peygamberlerin sosyo-
geleneğiyle
(bilinç
kabuğuyla)
s u n u l m a s ı d ı r . A y n ı z a m a n d a A l l a h , i l h a m - r ü y a ve ilh... b i ç i m l e r d e Peygamberin
beyninde
sentezler yaratarak ayetlerini
bildirir.
Yani
da P e y g a m b e r i de Kur'an v e y a İ s l a m ile h e m e n her o l a y d a
ni d e t e r m i n i z m gibi gösterirler. A l l a h ,
k a n u n l a r gibidir.
bir elçidir;
P e y g a m b e r l e r ise,
tarihsel
her o l a y d a
aklıyla
determinizmin yoğun
Allah
kendileri-
işleyen d e t e r m i n i s t
determinizmi
yorumlayan
bir y a n s ı m a s ı d ı r .
y ü z d e n o l a y l a r ı n gidiş k a n u n l a r ı n ı ç o k iyi s e z e r ve yakalar.
Zaten
bu
Bunu
ba-
şardığı için de kendini k u t s a l l a ş t ı r m a g e l e n e ğ i y l e P e y g a m b e r hisseder.
Çünkü
bu sezi
bir g e l e n e k l e
üste oturur;
"Sen
de s e n t e z l e r i
düşünür.
İnanç,
onları
Muhammed,
kardeş
mak
sezer, görür.
aralarında
geleneği,
determinizm
ile
üst
kandan üstünleşir:
toplu
sanırsın
ama
onların
kalpleri
dağınıktır."
m ü c a d e l e s i y ü k s e l d i k ç e , z a m a n z a m a n , g e r ç e k kan-
birliğinden
isteyen
kendisine Allah'ın verdiğini y o ğ u n l a ş m ı ş
Böylece Allah
de
üstün
koskocaman
olan
inanç
bir c e n i n
birliğinin,
D ü ş m a n ı n ve m ü n a f ı k l a r ı n , t o p l u c a
şiddetli
a y r ı l ı k l a r ı n ve
kişi
b ü y ü m e k ve
kadar y o ğ u n
kendi
bir güç
doğ-
olduğunu
birlik d u r s a l a r kendi
gönüllerindeki,
ruhların-
daki d a ğ ı n ı k l ı ğ ı n , onları kasıp k a v u r d u ğ u n u s e z e r - g ö r ü r . V e b u a y e t l e
s e n t e z e ulaştırır. A m a
da
bunu O'na yaptıran
s e z i p t e s l i m e d e c e k k a d a r da
Muhammed
için Allah'tır - .
akıllı,
başka
bir g ü c ü n o l d u ğ u n u
d ü r ü s t bir insandır.
Bu güç,
Bu yüzden
sanın
din
Muhammed'in Allah
allerjili
şartıyla
ele
kavrayışını yüzeysel,
almak,
O'nu
olduğu
m o d e r n in-
gibi
ele
almak
olamaz.
Fetih
sûresi
"(... )
29.
Bir
ayetten;
ekin
gibidirler
onları
güçlendirdi,
lerin
(müslümanların)
lendirir
bir
gider.
müslümanların)
üzerine
Onlara
Mekkeliler
terbiye
kurallarını
"Ey
"...Seslerinizi
4-
düşüncesiz
17-
ekinci-
keyifleri
de
öfke-
getirecek
Onlara
kadar
güçlen-
Hucurat Sûresi
ile
öğretir.
inananlar,
"Odaların
çıkardı,
Bu
M ü s l ü m a n l a r artık o r d u -
barışına
biraz da zafer s a r h o ş u o l m u ş l a r d ı r .
1-
karşı
"Elçiler Yılı"dır.
Hudeybiye
mişler,
2-
Filizini
dikildi.
geldi.(...)"
d o k u z u n c u yılı:
laşmışlardır.
(Allah
gövdesinin
hoşlarına
duruma
Hicret'in
ki,
kalınlaştırdı.
ve
Elçisinin
Peygamberlerin
Allah'ın
sesinin
arkasından
(uluorta)
önüne
geçmeyin... "
üzerine
sana
çıkarmayın... "
bağırıp-seslenenlerin
çoğu
kimselerdi."
"İslam
olmalarını
senin
başına
kakıyorlar.
De ki:
"Müslüman
ilettiği
için
12-
olmamızı
Allah'a
benim
"...zan'dan
bu
muş g ö ç e b e l e r e t e r b i y e y i
cezalandırır.
Bu
kakmayın.
Tersine
sizi
imana
olunuz."
çok sakının.
M u h a m m e d ' i n Allah'ı
rür,
başıma
minnettar
Zira
denli
bile
öğretir.
sanıldığının
da y a k l a ş t ı r ı r ;
mistiklikten
ki, A l l a h ' ı n 99
ismi v e y a sıfatı
Zan'nın
bir
kısmı
g e r ç e k l e r içindedir;
Onları
azarlar,
tersine Allah'ı
kurtarır. Y ü z e y s e l
günahtır..."
yeni
İ s l a m ol-
sever,
hoşgö-
determinizme
bir g ö r ü ş
daha
ile sanılabilir
basitçe insanın ö z e l l i k l e r i n d e n türetil-
miştir. V e S ü m e r ' d e b u l u n a n y ü z l e r c e A l l a h ' ı n özellikleri, g e l e n e k l e r l e
İ s l a m ' ı n t e k t a n r ı s ı n ı n özellikleri
Hayır ve evet.
(99 isim) haline gelmiştir.
Hayır ç ü n k ü bu özellikler, bizzat M u h a m m e d ' i n "Arif:
Bilge"cil s e n t e z l e r i
h a l i n d e , ayetler içine yerli y e r i n d e k u l l a n ı l a r a k ye-
dirilmiştir; e k l e t i z e e d i l m e m i ş t i r ; s ı r ı t m a z .
Evet. S ü m e r d e n beri g e l e n
kültür,
geçmiştir ama
ezberi
b i l h a s s a T e v r a t v e İncil'de y a z ı y a
değil,
kendi
aklını
ve d ü r ü s t l ü ğ ü n ü
Muhammed
bilir ve s e v e r ;
doğrudan
Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i içinde d u y d u ğ u için T e v r a t ve İncil'i değil, İbrahim geleneğini
Tevrat-İncil
değil,
tutar.
Kendi
g ö ç e b e v e y e r l e ş i k karakter s e n t e z i n e
İbrahim geleneği
kervancılık sıralarında
d e n k düşer.
papaz-haham-derviş
t ü r ü n d e n y a n s ı m a A l l a h ' ı n sayısız özellikleri
cak M u h a m m e d , A l l a h
geleneğini
sürekli
Belki
Muhammed'in
görüşlerinde
Sümer
kül-
k u l a ğ ı n a çalınmıştır. A n -
olaylara vurduğu,
her a d ı m
b a ş ı n d a d e n e y i p s ı n a d ı ğ ı ve geliştirdiği için ç o k t a n bu nakilleri a ş m ı ş ;
Allah
geleneğini
geliştirmiş;
olayların
iç
yorumunu;
determinizme
y a k l a ş t ı r m ı ş t ı r . G e c e l i g ü n d ü z l ü , r ü y a d a bile yeni fikirler ü r e t m e y e t e n e ğ i n d e k i beyni, her o l a y d a n d e r s a l m a tiryakisi o l m u ş t u r .
Bu y ü z d e n , öyle y ü z e y s e l y a k ı ş t ı r m a l a r a s ı ğ m a d ı ğ ı gibi insani sosyal ö z e l l i k l e r e d e pek s ı ğ m a z . A n c a k insan t o p l u m u d e t e r m i n i z m i n e n
yüksek yansıması ve aşaması
olduğu
için,
elbette determinizmi
gibi
M u h a m m e d ' i n A l l a h ' ı d a insancıl t o p l u m c u l u k özellikleri y a n s ı t m a k t a n
geri d u r m a z ; y i n e de o kalıbı
hep kırıp a ş m a y ı zorlar. İ n s a n ve d o ğ a
ü s t ü n e fırlar:
1- "İsm-i A z a m " yani Allah'ın
liklerini
kendisinde
ç ı k m a y ı zorlar:
ondan
toplayarak
birinci
insani
ismi,
bütün
toplumsal
isimlerin
özelliklerin
özel-
üzerine
" H ü v a l l a h ü l l e z i la ilahe illa h ü " O, öyle bir A l l a h ' t ı r ki
b a ş k a t a p ı l a c a k - i n a n ı l a c a k bir ilah yoktur.
G e l m i ş g e ç m i ş ilahlar bir y a n a ,
yapabileceği
her şeyi
insanüstüleştirir.
içindedir.
Ama
insan,
nefsinin akıp t a p m a
konusu
men eder. Yani t o p l u m ve m a d d e dışına çıkar;
yine de
her olayı
güdüsüyle
insan
ve
B u d e t e r m i n i z m d e n b a ş k a bir şey o l a m a z . A m a
madde
Peygamber
b u n u a n c a k d e r i n l e r d e bir ışık o l a r a k sezip A l l a h g e l e n e ğ i y l e ö z d e ş l e ş tirir.
B u y ü z d e n S ü m e r v e Mısır T a n r ı l a r ı n ı n y a ğ m u r y a ğ d ı r m a k ekinle-
re s e b z e l e r e boy a r t t ı r m a k gibi s o m u t dar g ö r e v l e r i n i n t a n ı m l a m a l a r ı na sığmaz;
Sümer İnsanının soyut düşüncesi,
kadar g e l i ş m e m i ş t i r .
h e n ü z Hz.
Bütün t e k n i k gelişimi y a y m a l a r ı n a
d ü ş ü n c e h e n ü z böyle o l u ş a m a m ı ş t ı r . V e y a t a r i h i n
Filistin
bezirganlık yapan
İbrahim soyundan gelmiş Yahudi Araplarına ve
Arabistan Araplarına tanınmıştır.
ağzında
soyut
k o n t e n j a n ı , an-
tik t i c a r e t y o l l a r ı n d a ,
Hz.
dörtyol
bu
Muhammed
karşın
üretim, temelsiz soyut
Kur'an'da geçen
y ü k ç o ğ u n l u ğ u y a h u d i A r a p l a r ı n d a n gelmiştir.
P e y g a m b e r l e r i n bü-
S a d e c e birisi A r a b i s t a n
A r a p l a r ı n a aittir. A m a hepsi Araptır. A d e m , Şit, İdris,
lih;
bağlanır.
Belki
Peygamberlerin
"Velilerle
Ç ü n k ü Semitler,
birlikte
124
bin
ilk Irak m e d e n i y e t i
liştirmiş
İbrahim'den
devrim
zorunda
olduğu
söylenegelen
S ü m e r l e r e karşı
arkası
kesilufaklı
bu
hayalleri
k u r m u ş ve ge-
bir t o p l u m d u l a r .
Bilhassa
rihsel
tane
irili-ufaklı k e n t l e r d e n , irili
liderciklerle T a r i h s e l d e v r i m y a p m a s a da
güçlerinin
kaldıkları
d e n k düşerler.
Tıpkı
düşünceleri
de
İbrahim'den
sonraki
bu
yani
sonraki
Peygamberler,
kalmadığı,
soyut
sığınıp
düşünceler
İbrahim
Lut,
soylu
İsmail,
Musa, H a r u n , Y ü s a , İlyas,
ş ı n d a k i l e r hepsi Y a h u d i d i r l e r .
Kabe'nin
Semitlerin
artık ta-
Peygamberler
çıkarmak
geliştirdikleri
bir
üretim temelsiz soyut bezirganlıkları
Yahudi
topluluklarında
İshak, Yakup, Yusuf,
döneme
gibi
soyut
bol
işler:
Eyyup,
Şuay-
Eyesa, Davut, S ü l e y m a n , Zülküf, Uze-
yir, Danyal, L o k m a n , Z e k e r i y a , Y a h y a , İsa
ve
Hud, Sa-
b ü y ü k ç o ğ u n l u ğ u d a S e m i t l e r e aittir.
meyen tarihsel devrimlere kalkışmış;
yip,
Nuh,
bu eski ulu e f s a n e v i P e y g a m b e r l e r de A r a p ataları olan s e m i t l e r e
P e y g a m b e r l e r i n , İsmail dı-
İ b r a h i m oğlu İ s m a i l ,
kurucusu-koruyucusu
arasındadır.
Hacer'den olmadır
Bu yüzden Arabistan
A r a p l a r ı n d a n sayılır.
Bu s o y u t d ü ş ü n c e gelişimi içinde S ü m e r l e r i n t a n r ı
özellikleri, İ b r a h i m ' d e n
Muhammed Yahudi
bu
beri t e k t a n r ı l a ş a r a k b a ş k a l a ş ı p gelişmiştir.
Araplarından
değildir.
Ama
en
az
2500 yıllık
kültürel birikimi, g e l e n e k s e l (nakli) o l a r a k A r a b i s t a n A r a p l a r ı n a da
yansımıştır.
Ç ü n k ü ticaret Yolu
Orta T i c a r e t y o l u
üzerinde
üzerindeki Şam'a
kurulmuştur.
Hicaz
kentleri,
u ğ r a k yeridir...
S ü m e r ' d e n arta kalan, bu tanrı
k ü l t ü r l e r i n i n s e n t e t i k birikimleridir.
A y n ı s ı değildir. Z a t e n ilk Irak m e d e n i y e t i h e m e n bütün m e d e n i y e t l e r i n
tohumlarını vermiş ana medeniyettir;
sultan
bir
k a l m a m ı ş gibidir.
kazanç getirmiş
Bunu
olmaz.
koşulları
içindeyseler,
ilan
e t m e k t e n öte
her ç a ğ d a ,
her t o p -
eğer hele ayrı bir t a r i h s e l d e v r i m
M u h a m m e d ve Hicaz A r a p l a r ı öyle az g e l e n
içindeydiler.
Bunun
değeri
ne Kur'an ne de İ s l a m m e d e n i y e t i
2- Er
malumu
Kültür y a n s ı m a l a r ı ,
l u m d a ayrı s e n t e z l e r e u ğ r a y a b i l i r l e r ;
orijinalite
B u n u b i l m e y e n d u y m a y a n sağır
bildirmek,
çözülmedikçe,
ne
bir
Muhammed,
kavranamaz...
R a h m a n - E r Rahim.
Koruyuculuğu
üzerindedir.
yardımı,
İnsancıl,
acıması,
sosyal
yönetimi
bir y a k ı ş t ı r m a y ı
her v a r l ı ğ ı n
anlatsa
bile,
içinde
ve
insanüstü
bir s o y u t l u k a p a ç ı k ortadır. Ve sanki T a r i h s e l d e t e r m i n i z m i anlatır - .
3- El K u d d ü s :
Noksansızdır - .
Noksansız
kimdir?
olan
Nedir?
Noksansız
olan
o l a y l a r ı n gidiş kanunlarıdır. Ç ü n k ü bir t e m e l d e n
4- El M e l i k :
sadece varlıkların
kalkıp gelişirler.
M ü l k ü - T a s a r r u f u bir an y o k o l m u y o r .
Ö l ü m s ü z olan ve her ş e y d e , her y e r d e işleyen bir insan olabilir mi?
5- El Bari: Y o k t a n var edendir.
İnsanoğlu
ancak
günümüzde
determinizmin
kanunlarını
yakala-
dıkça y o ğ u v a r e d e b i l i y o r . A m a e v r i m i y e n i d e n y a r a t a b i l i r mı?
6-
El A z i z :
M u t l a k Galiptir;
insanoğlu
boyuna
yenilir ve
alçalıp
durur.
A m a y i n e d e b u t a n ı m insan t o p l u m u n u n g i d i ş i n d e n y a r a r l a n ı l a r a k
yapılmıştır - . İ n s a n , d e t e r m i n i z m i n en üstün y a n s ı m a s ı d ı r . . .
7- El Halik.
Y a r a t t ı ğ ı her ş e y e k e n d i s i n e ö z g ü g ü c ü n ü , özelliğini verendir.
hangi
Bunu
kişi insan ve t o p l u m insan, n e r e y e kadar başaralabilir.
8- El G a f f a r : A f f ı - b a ğ ı ş l a m a s ı en büyüktür.
En insancıl özellik affetmektir. A n c a k P e y g a m b e r insanın bile affetmesi,
bütün
olamamıştır.
insancıl
nefis
Olamazdı
da.
de erkek düzeninin
Kaçınılmaz olarak,
diği:
sosyal
Sevgiye
babahan
kadın
ileriye
şüphesiz.
geleneğini
götüren
kucaklayabilecek enginlikte
P e y g a m b e r de bir insandı ve h e m
haklarımızı
kadar s a v u n u l a b i l d i .
dinamizmi
uzak k a l a c a k t ı
patlamaların,
Çünkü
k ı r a m a m ı ş bir e r k e k insandı.
erkek egemenliğinin
Kadınların
ipuçları
şuuraltı
olabileceğini
hoşgörebil-
patlamalarının
algılamaktan
A m a Allah
(Determinizmi)
toplumları
ve
liklerinden
geliştirildiği
nice P e y g a m b e r l e r i ve insan
sayısız varlıkları
bağışlayıp
a p a ç ı k olan
bu
geliştirendir...
tanımlamada
kişileri ve
İnsan
bile
özel-
insanüstü
s o y u t l a ş t ı r m a da besbellidir. A m a bu s o y u t l a ş t ı r m a , yine bizim din allerjili " m e t a f i z i k " y a k ı ş t ı r m a l a r ı m ı z a
insancıl t a n ı m ı n a
uymaz.
Daha
çok d e t e r m i n i z m i n
uyar.
9- El-Ad i l: Çok adaletlidir.
10- E l - H a b i r :
haberdardır - .
Her ş e y d e n
12-
Es S e m i : En iyi işitendir.
13-
E l - B a s ı t : A ç a r ve genişletir.
14-
El Kabif: Sıkar ve daraltır - .
15-
El Haîîd: Y u k a r d a n a ş a ğ ı y a indirendir;
16-
Er-Rauf:
17-
El-Nafi: Y a r a r l ı işleri yapar.
18-
E d - D a r r : Zararlı
Esirgemesi-acıması
19- E l - A z i y m :
boldur.
işleri yapar.
Pek azimlidir.
20- E l - H a f ı z : Akıllı t u t u c u d u r .
Bu ve benzeri t a n ı m l a m a l a r , hep insani sosyal olaylardan yola çıkarak Allah'ı t a n ı m l a m a y a ,
sınırlarından
algılar.
anlamaya
doğayı
da
çalışırken
yaratıp
bile;
güden
O'nu
olarak,
hep bu yüzdendir.
tarif ve t a n ı m l a m a l a r d a
Bu
insan-toplum
bir varlık olarak
Cömertlik-bolluk-yönetim-yarar-zarar-ceza-ödül
nırsızlıkları
da
ötede,
ve
benzeri
sı-
her özelliğinde y a n s ı t ı l m a y a çalışılsa
her z a m a n
zorluklar aşılmış sayılmaz.
Biz
bile bu yüce gidişi, Tarihsel D e t e r m i n i z m , Evrim gibi s ö z c ü k l e r d e n başka
neyle i s i m l e n d i r e b i l i y o r u z ? Hatta diyebiliriz ki, Allah'ın 99 ismi öyle zengin
kavrayışlar sunar ki, Tarihsel yol a ç m ı ş olur.
Evrim'in
kavranışında
da kolaylıklara yol açmış olur. En çok şu isim veya sıfatlarda özdeşir:
1- El H a y y :
Ezeli ve ebedi
dediğimiz Allah, varettiği
hayat ile diridir. T a r i h s e l
Determinizm
hayat ile e z e l d e n e b e d i y e t e g e l i ş i m i y l e canlı
bir akıştır - .
2-
El
Kayyum:
gelişir v e y a
3- El
Her şey
Evrim'in
kanunlarıyla
kaimdir, var olup
ölür.
Ehad:
Her işte o r t a k s ı z ve tekdir.
y e n i d e n yaratıcı ve geliştirici e v r i m i n
4- E l - K a d i r :
Evrim'in
kanunları
Biricik yaratıcı, ö l d ü r ü c ü ,
kurumlarıdır - .
her şeyi y a p m a y a
kadirdir;
gücü
yetendir.
5- Es S a m e d :
zümlenmesinde
ların
bilince çıkarılıp onlara
lerimiz,
6-
Bütün d o ğ a ve insan t o p l u m u n u n s o r u n l a r ı n ı n çö-
b a ş v u r u l a c a k biricik merci
uyum
evrimin
gösterilmesi
kanunlarıdır.
başarıldıkça
On-
problem-
ı z d ı r a p l a r ı m ı z sona erer.
El V a l i :
Determinizmin
Bu
muazzam
kanunlarıdır - .
doğu
ve
insan
gidişini y ö n e t e n
O'dur.
7- Ez Z a h i r : O ki ( E v r i m i n k a n u n l a r ı ) varlığı ve birliği s a y ı s ı z delil
ve b e l g e l e r l e a p a ç ı k ortadadır - .
8- El B a t u n :
D u y g u ve a k ı l l a r ı m ı z ı n t a m t a m ı n a
i d r a k i n d e n gizli-
dir, b u n a r a ğ m e n y i n e de b ü t ü n ü y l e k a v r a m a z .
9- El Evvel ve El A h i r k a n u n l a r ı ilktir, h e r ş e y d e n e v v e l ve her şey
yok olduktan
sonra geriye
kalandır.
A l l a h ' ı n İsimleri, K u r ' a n ' d a ardı ardına s ı r a l a n m a z .
te y a y ı l ı p nüfuz etmiştir.
Haşr sûresi
"O
24.
yaratan,
O'nundur.
celiğine
Göklerde
"22-23.
"O
Ayet:
var
anarlar.
H e m e n her aye-
Bazı a y e t l e r d e özellikle anıldığı olur.
eden,
ve
O,
şekil
yerlerde
aziz
ve
veren
Allah'tır.
bulunanların
En
hepsi
güzel
O'nun
isimler
Şanının
yü-
hakimdir.
ayet:
öyle Allah'tır ki,
destir,
Selam,
ortak
koştukları
O'ndan
mümin,
başka
müheymin,
şeylerden
uzak
tanrı
yoktur.
aziz,
ve
Padişahtır,
cebbar,
mukad-
mütekebbirdir.
Allah
temizdir."
Hemen her ayette, genellikle ayetlerin sonlarında Allah'ın özelliklerinin belirtilmesi, Tarihsel m a d d e l e r i n d a i m a herşeyi tarihsel Determinizme veya evrimin
kanunlarına
bağlayışına
pek benzer.
Çünkü
her gidiş
biricik yaratıcısı olan Allah'a bağlanır. Ve bu bağlantı olayların gelişimiyle s e n t e z l e n e r e k y a p ı l m a k alt şuuru ile gerçekleştiği için devamlı gelişir.
Skolastik Allah geleneği bu altşuur eğitimiyle karanlıktan aydınlığa doğru ilerler ve yerleşir, olayların iç işleyişindeki D e t e r m i n i z m e yaklaşır.
6- İKİZ
DÜŞMAN
HİCAZ A R A P L A R I :
Nahl
Sûresi
diklerini
103.
biliyoruz.
Acemcedir.
Bu
KARDEŞLER:
ayet
Hak'tan
ise
İSRAİLOĞULLARI VE
MUHAMMED'İN
apaçık
"Biz
BİRİKİMİ
onların,
saparak
'Ona
kendisine
bir insan
yöneldikleri
öğretiyor' deadamın
dili
Arapçadır."
C e b r a v e y a h u t Yeis a d ı n d a k i bir Hıristiyan ( R u m ) kölenin K u r ' a n ' d a k i
ayetleri
M u h a m m e d ' e öğrettiği gibi s ö y l e n t i l e r i n
Kureyş z e n g i n l e r i ta-
rafından y a y ı l m a s ı ü z e r i n e inmişti bu ayet.
Kur'an t o p y e k û n , önü ardı t u t a r b ü y ü k bir s e n t e z d i r ;
janında
geri
tutula
tutula
dinamizm
kazanmış
ulu
tarih
tarihsel
kontendevrimin
y a z ı y a g e ç m i ş kutsal teorisi ve pratiğidir.
Falanca
şey değildir.
bir insan v e y a
Ama
kim
hoca
ile o k u t u l u p dinletilip ö ğ r e t i l e c e k bir
inkâr edebilir
ki,
Mısır ile
a r a s ı n d a s o y u t t i c a r e t e s ı k ı ş m ı ş d ö r t y o l ağzı
Peygamber çıkarmış İsrailoğulları'nın,
uyanık Hicaz A r a b ' ı gibi
masın.
İsrailoğulları
Irak M e d e n i y e t l e r i
Filistin'de, her krizde bir
s o y u t fikir b i r i k i m l e r i n d e n ,
M u h a m m e d ' d e feylozofçul
G ü n e y ticaret yolu
üzerinde
nasibini
her
n e d e n al-
k a r a r g â h l a ş m ı ş Ha-
cer İ s m a i l
soylu Arabistan Araplarını
gözlüyorsa;
İsrailoğulları'nı
öyle g ö z l ü y o r l a r .
ders alıyorlardı.
ayrı
bezirgan
düşman
iki
kardeş
gibi
da
Haberleşip birbirlerinden yüzyıllardır
bir ( İ b r a h i m ) a n a l a r ı
kola İ s h a k ve İ s m a i l s o y u n a d a y a n ı y o r l a r d ı . Ve
rekabetiyle d u r m a d a n didişiyorlardı;
dönmemecesine
ikiz
olan A r a b i s t a n A r a p l a r ı
Ç ü n k ü h e r ş e y d e n ö n c e babaları
(Sare-Hacer)
geri
nasıl
Hacer İ s m a i l o ğ u l l a r ı t o r u n l a r ı
ikiye
Sam Oğulları
bir d a h a
parçalanmışlardı...
Bu gidiş içinde Filistin, Mısır ve Irak ana m e d e n i y e t l e r i n i n aklına estikçe kılıçla ve ticaretle ç i ğ n e y e b i l d i ğ i
bir dörtyolağzıdır.
Fırat-Dicle ve
Nil'in suladığı a l ü v y o n l u t o p r a k l a r d a k u r u l m u ş t u r .
Bitkicil ana m e d e n i -
yetlerin
Ve
a n c a k ticaret d ö r t y o l a ğ z ı
Yahudiler,
tutsağı
ister istemez
olurlar.
Barışsal
saklıktır. A s l ı n d a ;
n o m i k sosyal
iki
ana
olabilir Filistin.
medeniyetin
zamanlarda
aracı
oraya
yerleşmiş
her y a n d a n ve
bezirganlıkları
her türlü
bile
bir tut-
M e d e n i y e t l e r krize g i r d i k ç e onlar da etkilenirler.
krizler,
tarihsel
devrimleri
söküp
getirdiğinde,
Eko-
savaşçıl
barbar akımları a l t ı n d a , dehşetli kılıçlı ezilişlere, d a v r a n ı ş l a r a uğrarlar.
Bir yüzyıl içinde bir var olurlar bir y o k olurlar.
sırasında
kim
gibi v e y a
v a r o l u ş ve y o k o l u ş l a r ı
En
feylosof olurdu.
k ü ç ü k bir d ü ş ü n c e ,
na alır gibi
derya,
da
olsa
öyleydi,
gibi,
evirip çevirip
bulut ve y a ğ m u r y a p m a y ı
sosyal
hayatları
o l a m a d ı . Irak Mısır ana
da
öyleydi.
Çekilip-itilen
idmanlaştılar.
m i k r o s k o p altı-
büyütüp hayalhanelerinde
öğrendiler.
Bezirganlıkları
Feylozofları
m e d e n i y e t l e r i , hatta
yetleri gibi o l a m a y a c a k kadar bu
da
korsancıl
medeniyetlerin
b a ş k a türlü
Fenike m e d e n i -
kavşak ağzındaydılar.
b e z i r g a n tefeci oldular. Ve bu m e d e n i y e t l e r i n yıkılışlarını
mistik edebiyatlar,
krizde
soyut d ü ş ü n c e d e
ideoloji t a s l a ğ ı n ı
b ü y ü l t t ü l e r k ü ç ü c ü k bir d a m l a y ı
deniz ve
Bu v a r o l u ş ve y o k o l u ş l a r
Y a h u d i l e r de s o y u t b e z i r g a n l ı k l a r ı
mitolojiler haline soktular.
P e y g a m b e r çıkardılar. A m a
bu
Sosyal
ve savaşçıl
Peygambercikler,
her
ne kadar bar-
bar gelenekli olsalar, ne kadar tarih öncesi gelenekli kutsal şef özellikli
olsalar ve Y a h u d i ' n i n kaskatı o l m u ş b e z i r g a n g e l e n e k l e r i dışına fırlamış
da olsalar;
"ümmet'leri çoktan
m e d e n i y e t i n sınıflı t o p l u m iğdişleri ve
d i d i ş m e l e r i y l e y o z l a ş m ı ş delikli fıçıya
devrim
b a ş a r a b i l e c e k kalitede
dönmüştü;
değillerdi.
İsrailoğulları t a r i h s e l
Üstelik karşılarındakiler,
iki
ana m e d e n i y e t disiplinli, köklü ve barbar paralı a s k e r l e r d e n d e r l e n m i ş
yırtıcı o r d u l a r a sahiptirler. Bu d u r u m d a İsrail P e y g a m b e r c i k l e r i n e , sazlı
sözlü t e l k i n l e r i n i , v a i z l e r i n i , dualarını,
beddualarını tektanrı
rini g e l i ş t i r m e k t e n başka bir yol k a l m ı y o r d u .
mi için iyi bir r a s a t h a n e y d i , d e n e y m e r k e z i y d i .
ilişkili
ama
olduğu
bir t e f e c i - b e z i r g a n
bir türlü fırsatını
bir t a r i h s e l d e v r i m ,
ideolojile-
Filistin bu ideoloji gelişiHer türlü
üssüydü. Tarihsel
medeniyetle
Devrim'e özeniyor
bulup
b a ş a r a c a k güce e r i ş e m i y o r d u .
Ne
ne köklü
bir m e d e n i y e t k u r a m ı y o r a m a
içinde-rü-
yasında, hayalinde yaşatabiliyordu.
Filistin,
malların
ünlü
köklü
kervanlarda
transit geçtiği o d a k l a ş t ı ğ ı
bir yer o l m a k l a
kalmıyor, fikirlerin, ideoloji-
lerin de u ğ r a k ve o d a k yeri o l m a s ı y l a a d e t a y a r ı ş ı y o r d u .
A r z ve T a l e p k a n u n l a r ı en ç o k bu k a v ş a k t a çarpışıyor, ç a r p ı ş t ı r ı l ı y o r
ve " T e k t a n r ı " gibi f i y a t l a ş ı y o r d u . Fiyat, en çok bu b e z i r g a n l ı k t a s o y u t laşmış insanları
yaşlısına
biricik t a n r ı
gibi
etkileyebiliyordu.
kadar iliklere işlemiş biricik konu
lep ve Fiyat k a n u n l a r ı y d ı .
Elbette b u n u M a r k s gibi bilince ç ı k a r a m ı y o r -
lardı. A m a a l t b i l i n ç l e s e z e r e k p i y a s a d a k i
ve talep görüşüne
her y e r d e ve
göre f i y a t l a r ı n
her ş e y d e
Çoluk çocuğundan
b e z i r g a n l ı k t ı . Yani A r z - T a -
hazır ve
malların a k ı ş ı n a , s u n u l u ş u n a
kimseye sormadan
nazır o l u ş u n u
iniş çıkışlarını,
tektanrılaştırılabiliyor
v e y a o t e k t a n r ı fikrini z e n g i n l e ş t i r e b i l i y o r l a r d ı .
Zaten
tektanrı
fikri
Semitlerin
içinde
Adem
Aleyselam'dan
beri
p a r l a y ı p s ö n e n bir yıldız fikirdi. S e m i t t o r u n l a r ı n ı n t o r u n l a r ı olan İsrailoğulları birlerce yıldır y a n ı p - s ö n e n bu yıldız fikri Hz. İ b r a h i m a t a l a r ı n dan a l m ı ş l a r d ı .
Filistin,
üç a n t i k a
medeniyetin
(Irak,
Finike,
Mısır'ın)
buluşma noktasıydı.
Bu yıldız fikir, bu üç m e d e n i y e t i n ç o k t a n komik-
leşmiş ç o k A l l a h l a r ı
karşısında
Her
rı
krizde
bir
kutup y ı l d ı z l a ş m a k t a
Peygamber yaratmakta
her P e y g a m b e r ile ç o k t a n r ı
gecikmeyecekti.
gelenekselleşmiş
geleneklerinden tektanrı
doğru, başka medeniyet ve kavimlere bakılınca adeta
İsrailoğullageleneklerine
koşar a d ı m ge-
lişiyordu. Musevi ve İsevi dinleri böyle yaratıldılar. Ulu bir t a r i h s e l devrimi
işlemedikleri
ö l ç ü d e y e r e l d i l e r ve İ s r a i l o ğ u l l a r ı
kadar küçüktüler.
A m a İ s r a i l o ğ u l l a r ı bir kez Filistin'de t u t u n u p b e z i r g a n l ı k t a s o y u t l a ş ı n c a
habbeyken
k u b b e yapıldılar.
ses çıkarır hale getirildiler.
Irak'a, S u r i y e ' y e ,
uğrak yapan
ganlığın
d e v r i m d e n d a h a çok
Fenike'ye,
Mısır'a,
Hicaz'a, Y e m e n ' e her g i d i ş t e ve b u r a l a r d a n
Filistin'i
Filistin'den
kıtalararası o l m u ş her kervan g e l i ş i n d e , bu fikirler bezir-
psikolojik gelişim
binyıllar içinde o
fikirler
y a p a r ve işler oldular.
yerlerde yozlaşıp
göremez,
G e r ç e k bir t a r i h s e l
Kervanlarla
yayı
başka
yapılarak göklere
şeyi
söyler,
M e d e n i y e t iğneli fıçısı
kokuştular. Yeni
çıkarılıyordu.
İsrailoğulları
Ama
başka
şeyi
Filistin'de ve her gittikleri
bir t a r i h s e l
P e y g a m b e r dahi ç ı k a r a m a z oldular.
devrimin
rüyasını
Kendilerinden
dahi
umutları-
nı bile kestiler. V a r l ı ğ ı bile işkilli-şüpheli olan İsa P e y g a m b e r ve ö ğ ü t leri, İsrail
oğullarının
kertede yitirdiğinin
barbar g e l e n e k l e r i n i
Peygamber çıkaramayacak
kanıtı oldu. A m a Y a h u d i
bu,
umudunu
keser mi?
Beynini i ş l e t m e y i ö ğ r e n m i ş ; akıl, s e n t e z y o l l a r ı n ı açıp i d m a n l a ş m ı ş bir
kez; d u r m a z gelişir. Fikirleri de u m u t l a r ı da c a n l a n d ı r a c a k bir yol bulur
a m a ne kadar.
Bu
azim
Arapları'nın
B e z i r g a n l ı ğ ı n e l v e r d i ğ i kadar.
ve
umutla
ve
bezirgan
içine g i r m i ş o n l a r l a
kendi
yoklayışla
birlikte a n l a d ı k t a n y ü z l e r c e yıl g e ç m i ş t i .
de Güney Ticaret yolu
üzerindeki
ikizkardeşi
Hicaz
i ç i n d e n ç ı k a m a y a c a ğ ı n ı İsa
Kendisinden umudunu
Hicaz'dan
umutlandı...
ile
kesse
Yeni
u m u t l a r c a n l a n d ı r d ı . Yeni
Peygamberin
ç ı k a c a ğ ı m ü j d e s i n i v e r m i ş t i bile:
tutamadığı
61.
bakla
benden
med
önce
delenen
6.
İsa
bir
elçi
hudiliğin
elçiyi
apaçık
halini
"Ey
Tevrat'ı
İsrailoğullan,
doğrulayıcı
müjdeleyici
deliller
Bu s ö y l e n t i Hz.
caya
Ayeti:
da:
gelen
adında
olarak
getirince,
size
benden
geldim
bu
Allah'ın
sonra
demişti.
apaçık
elçisiyim,
gelecek,
Ama
büyüdür
siz d ü ş ü n ü n . Y e n i ç ı k a c a k P e y g a m b e r i n
kışkırtıyor, o n u a r ı y o r d u .
Hicaz A r a p l a r ı n ı n
Çünkü
Ah-
o
müj-
dediler."
kârı
Hicaz A r a p l a r ı
ne o l a b i l i r d i ? İ s r a i l o ğ u l l a r ı
d ü ş ü n c e d e evrensel fikirlere
berliğini
yönetebilecek güçte
suyunda
gidip
bezirgan
içinde
ismine varınPeygamberliği
Hicaz, G ü n e y ticaret y o l u ü z e r i n d e y -
h e n ü z işlek değildi.
railoğullarının
ben
ve
M u h a m m e d ' e k a d a r y a n k ı l a n d ı ğ ı n a g ö r e , v a r ı n Ya-
kadar müjdeliyor, a ç ı k ç a
di. Ve o yol
içinden
olmuştu:
Saff sûresi.
"Meryemoğlu
Hicaz A r a p l a r ı
Bu h e m e n her din a d a m ı n ı n a ğ z ı n d a
ulaşmışlardı;
kendilerini
buluyorlardı.
karlarını
bu y o l u açsalar,
İs-
b e z i r g a n l ı k t a ve s o y u t
Hicaz
Peygam-
Y ö n e t e m e s e l e r de dümen
arttırabilirlerdi.
Bu
kapitalizmin
ilk
y ı l l a r d a koca geri A s y a l ı ve A f r i k a l ı d e v r i m c i liderliklerin a r d ı n a sığınıp
o ülkelerde sömürü
Ama
dilerine
işine b a k ı ş ı n a
pek b e n z i y o r d u .
Hicaz A r a p l ı ğ ı , İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n
benzer açgözlülükte çıkmadı.
u m d u ğ u v e s a n d ı ğ ı gibi
İsrailoğullarının
yat v e m a s a l l a r ı n a d a h a fazla d e ğ e r v e r d i .
m ü l k t e değil,
kardeşçe
P e y g a m b e r (Hz.
yardımcıları:
Gerçek mutluluğun
malda
ve savunucu
açıkça dünya
münist m a n e v i y a t ç ı l a r ı y d ı l a r .
Fakiri f u k a r a y ı
edebi-
k u r u l m u ş k o l l e k t i v i z m d e o l d u ğ u n u s e z e n yeni
Muhammed)
Ensar;
ken-
manevi
kollayıp,
çekirdeği;
Sahabeleri
malına-mülküne düşman
ilkel
ve
ko-
Rızkınızı t i c a r e t t e a r a y ı n a m a a z ı t m a y ı n ,
k a r d e ş ç e birlikte,
zenginliği
değil
İslamı yü-
celtip b ü t ü n i n s a n l ı k t a y ü k s e l t t i n , d i y o r l a r d ı d a b a ş k a şey d e m i y o r l a r dı.
Bu yüceliş, açıkça M u h a m m e d ve arkadaşlarına zenginlikten daha
tatlı
m u t l u l u k l a r v e r i y o r ve g e t i r i y o r d u .
Yahudi
mediler.
kabileleri
komünizmi
keskinliğinde,
sına s ı z m ı ş Y a h u d i
ortasına
(İsrailoğulları
Bedir s a v a ş ı n d a k i
Enfal
iki
yanı
kabilelerin
çünkü
olmazdı.
Sonra
keser kılıç gibi,
(Evs, H a z r e ç ) o mal,
Uhud
altından
savaşında
el
leştirdiler:
Muhammed'e
Sonunda
ne
yenilgi
yürüttükleri
karşı
Ebu
anlamakta
gecik-
m ü s l ü m a n l a r aramülk u m u t l a r ı n ı n
n e f e s l e r i n i tuttular,
zafer M u h a m m e d ' d e n y a n a
azıttılar ve
başaramayınca
bunu
birinci ayeti, a ç ı k ç a s a v a ş
inivermişti. A m a ö n c e y u t k u n d u l a r ,
etmediler,
gelişiyordu;
M u h a m m e d tarafına
fitneliği
Sufyan'ın
açıkça
gelince
Mekkelilerle
tarafına
belli
n e olur n e
geçtiler.
birAma
s ü r ü l e n l e r o n l a r oldular.
oldu?
Tefeci-bezirganlık
içinde üste geldi. A m a antik tarih
ler ölen
bölükleri)
sûresinin
medeniyet
cenazesini
böyle
azgınlaşması
ilerliyordu:
yarım
yüzyıl
Tarihsel devrim-
kaldırıp y e r i n e y e n i s i n i
kuruyor veya
canlandırıyorlardı.
sürüklüyordu.
Ve
İslâm
her yeni
kuruluş,
medeniyeti
tarihi
de çöktü.
bir a d ı m
daha
O'nu A n a d o l u
ileriye
Selçukluları
ve O s m a n l ı l a r y e n i d e n c a n l a n d ı r ı p 20. y ü z y ı l a
kadar taşıdılar.
İslamlık,
ilerleyerek tefeci-bezir-
Güney Ticaret Yolu'ndan
haşmetle
Böylece
g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l çağını açıp g e l i ş t i r m i ş oldu.
Ama
lemez
Muhammed'in
kutsal
o
buyruğu
ilkel
canlandırıp yaşatacak temiz
o ülkücü
komünist prensipleri Allah'ın
yapma
gaziler İ s l a m ı
gücü
olmasaydı,
ülkücü
İslamı
i n s a n l a r pek
canlandıracaklarına,
başka f i k i r l e r i bulup geliştirirlerdi. T ı p k ı
değiştiri-
tekrar tekrar
bulunamazdı.
kendilerine
uygun
Veya
düşen
M u h a m m e d ' i n y a p t ı ğ ı gibi...
İşte böyle; A v r u p a 19. yüzyılda onca "dahi" yetiştiren kültür ve devrim
atılımlarına
sahne
olmuş ama
nasyonal kocakarıları türemişti.
devrime v a r a m a y ı n c a
Kautsky kocakarıları
ikinci
enter-
bilerek-bilmeyerek
Rusya'da devrimi ön görüp, Lenin'i kendi elleriyle işaret edip y e t i ş m e s i ne olanak vermişlerdi. A m a Lenin kendi bildiği yoldan devrimi başarınca
hepsi
sosyal
Engels'i
de
emperyalist
kendi
İbrahim
geleneğini,
rak d o ğ r u d a n kendi
Ama
o,
kesilivermişlerdi.
orijinalitesine göre
İsrailoğullarının
Hicaz orijinalliği
binyıllar,
yüzyıllar
ler d o l u s u y e n i d e n y e n i d e n
Lenin'in
doğrudan
kavrayıp uygulayışı
gibi,
biriktirişlerinden
Marks-
Muhammed
de y a r a r l a n a -
içinde kavrayıp uygulamıştı.
boyu
Peygamberler,
birikişler o l m a s a y d ı ,
masallar,
Hz.
esatir-
Muhammed
de
Kur'an da bu denli " M u c i z e v i " s e n t e z l e r i n e u l a ş a m a z d ı .
Elbette tarihi y ü r ü t e n f i k i r l e r değildir;
yı ve geliştirilmeyi
Hicaz A r a p l a r ı n ı n
Sosyal
görevler,
bekleyen
sınıflı
topluma
tarihin,
Fakat bu
maddi temel:
geçişi T a r i h s e l
toplumların
ğarlar ve yeni t o p l u m s a l
asıl
G ü n e y T i c a r e t Yolu
üzerinden
devrim
başkalaşım
başkalaşımları
Açılmagelişecek
görevleriydi.
ihtiyaçlarından
do-
getirirler.
b a ş k a l a ş ı m l a r , canlıların g ö r e v d e ğ i ş i m l e r i y l e gelen organ
b a ş k a l a ş ı m l a r ı n d a n apayrı sosyalite başkalaşımlarıdır. İnsan beyni sonsuz gelişimli d ü ş ü n c e - d a v r a n ı ş üretecidir.
içinde
bulunuyorsa
ona
uygun
Hangi sosyal g ö r e v l e r o r t a m ı
d ü ş ü n c e l e r bulur ve
üretir.
Düşünceler
o l m a d a n ve dillenip t e ş k i l a t l a n m a d a n sosyal g ö r e v l e r b a ş a r ı l a m a z .
Bu
y ü z d e n fikirlerle g ö r e v l e r içice işlemekle birlikte, çoğu d e v r i m s ı ç r a m a larında
kendini
belgelere
kavuşturduğu
gibi, fikirler daha
b e y i n l e r d e k a n a t l a n ı p t a r i h s e l g ö r e v l e r e ışık tutarlar.
ve fikirler a r a s ı n d a
ni
b ö y l e s i n e hiyerarşik bir bağ
önce Teorik o l a r a k M a r k s - E n g e l s ' i n i veya
nır ana
rahminde.
Sonra
o doğru
bulunur.
Lenin'ini
önce
özgür
Kitlelerle, liderler
Devrim ceni-
bulup t o h u m l a -
d ü ş ü n c e l e r etrafında ç e k i r d e k l e ş i p ,
cepheleşir. İslam t a r i h s e l d e v r i m i de öyle olmuştur. Ö n c e fikirler, tıpkı
A l m a n y a ' d a , İ n g i l t e r e ' d e , Fransa'da birikmesi gibi
ları P e y g a m b e r c i l i k l e r i y l e birikir;
lirler. Yeterki O'nu y u t a c a k barbar o k u m a y a z m a
uyanık, yiğit ve
Filistin'de İsrailoğul-
hatta adeta s e n t e t i k haplar haline ge-
hakyemez toplumcu
olsun.
O
bilmese bile, d ü r ü s t ,
fikirler a d a m ı n ı
bulur
b u l m a z , y e n i bir t a r i h s e l g ö r e v orijiniyle y a n ı p d u r a n
Araplarını
Hz.
Hz.
Muhammed'in
Muhammed
Hicaz k a n k a r d e ş
peşisıra t u t u ş t u r u p alevleştiriverir.
ö n c e teorisini
yapıp devrime
sonra
atılmamıştır.
Kendisini t e o r i y l e birlikte d e v r i m içinde b u l u v e r m i ş t i r . Teorisi: A y e t l e r i
d e v r i m pratiği içinde s a v a ş ı r k e n gelişmiştir.
Bu y ü z d e n Hz. İ b r a h i m ' i n
Allah
sentetik fikirler, ezberlen-
geleneği
ve İsrailoğulları'nda
miş son s k o l a s t i k kutsal
rinin
bile
haline
oluşan
paragraflar olmaktan çıkmış,
kavrayabileceği
somut
m e d e n i y e t e orijinal
Hicaz b e d e v i l e geçiş d ü s t u r l a r ı
gelmiştir.
Muhammed,
cinsel y a s a k l ı ;
İsa
kadar
hassas;
Musa
kadar
İ b r a h i m kadar şefkatli ve sabırlı;
keskin;
Y u s u f kadar
Davut kadar s a v a ş ç ı ;
Y u n u s kadar m a c e r a c ı , S ü l e y m a n kadar kuş dilinden anlar ve kadınsever, i n s a n s e v e r ;
Hacer ile İsmail kadar m a c e r a c ı ; S ü l e y m a n kadar teş-
kilatçı ve ö k s ü z ;
Nuh
kadar b a b a c a n ve a t a h a n ,
Lut kadar çaresiz ve
yalnız; Ş u a y i b kadar a d a l e t e yatkındır. Y a ş a d ı k ç a bu özelliklerini geliştirir...
50 y a ş l a r ı n a g e l d i ğ i n d e artık Miraç m a n e v i m e r d i v e n i y l e g ö k l e r e
yükselip Allah'ın
Levh-i
Mahfuz'unu
(Ana
kitabını)
görecek,
Peygam-
berlerle t a n ı ş ı p s e n t e z o l a c a k kadar; A l l a h ' ı n k e l a m ı n ı k e n d i s i n d e n işitm e k üzere S i d r e t û l - M ü n t e h a ' y ı (bilgilerin s o n u n u ) a ş a c a k ve c e n n e t ile
c e h e n n e m i g e z e c e k kadar "Arif":
Uzun
sözün
eleklerini
kısası:
duvara
r a b i l e c e k insancıl
Bilge kişiliği s e n t e z l e ş t i r m i ş t i r . .
İsrailoğulları
yüzyıllardır ununu
asmışlardır. T a r i h s e l
k o m ü n özlerini
Devrimi
eleyip çoktan
bırakalım,
bile y i t i r m i ş l e r d i r .
Din
ayakta
du-
ideolojilerinin
içi b o ş a l m ı ş kuru y a l a n d o l a n halini almıştır. A m a Hicaz A r a p l a r ı belki
cahiller a m a b a r b a r d ı r l a r ; yani insancıl kollektif a k s i y o n ;
rini t a p t a z e t a ş ı m a k t a d ı r l a r v e G ü n e y T i c a r e t y o l u n u
l e ş e b i l e c e k l e r i n i s e z e c e k kadar u y a n ı k ,
k o m ü n özle-
açarak evrensel-
m a c e r a c ı ve ülkücüdürler.
Bu-
nun için İ s r a i l o ğ u l l a r ı n ı a r a t m a y a n z e n g i n K u r e y ş Uluları y e r i n e , d a h a
maneviyatçı
ve
insancıl
(komüncül)
f u k a r a l a r ı ve g ö ç e b e çöl
g e r e k i r o kadar.
bedevilerini
kalan
züğürt
M u h a m m e d b u n a en u y g u n
kendine güvenli;
cesareti
görüp denenmiştir;
de
korkaklığı
sentezini
da
(bilgisini)
fakir
kişi olur. 40 y a ş ı n a d e k
h e r k e s i n ciğerini o k u m u ş ,
berliklerinin
bezirganları,
d e r l e y e c e k bir lider P e y g a m b e r
fakirliliği de z e n g i n l i ğ i de
İsrailoğulları
Peygam-
de İbrahim atasının geleneklerini
içinde d u y a b i l e c e k o l g u n l u ğ a e r i ş i n c e ,
Kureyş u l u l a r ı n a
de
m e y d a n oku-
m a k üzere S a f a d a ğ ı n a çağırır onları...
7- İNSAN
İnsanoğlu
BEYNİ VE
HZ.
M U H A M M E D REJİMİ
( b e y n i ) n e d e n s e d a i m a g ü c e tapmıştır.
juvalık deyip geçebiliriz. A m a geçmemeliyiz.
Buna
rin ü z e r i n d e u l u l a ş m a k ister? B i l m e y e n l e r n e d e n bilenleri
leştirip
ululaştırırlar? S a d e c e
aralarındaki
küçükbur-
İnsan neden bilmeyenle-
uçurumcul
Peygamber-
eşitsiz
gelişim-
den ö t ü r ü
m ü ? U ç u r u m c u l eşitsiz g e l i ş i m n e d e n d i r ? Hepsi t u r h a l l ı
bir
halli insan değil mi? Bu ve benzeri s o r u l a r ı n y a n ı t l a r ı n ı b u r a d a a r a m a y a c a ğ ı z . A n c a k k o n u m u z u n insan b e y n i n i i ş k i l l e n d i r i ş i n d e n v e y a insan
b e y n i n e atıf y a p a n s o r u l a r ı n d a n d a d a h a fazla
kaçamayacağız.
İ n s a n o ğ l u için v e y a insan beyni için de diyebiliriz, " y e n i l m i ş yenilmiştir".
İnsan
beyni
yenilenlerle
pek i l g i l e n m e z .
Yenilen
yenilmiştir;
galiplere b a k a r ve peşine düşer. Bizim gibi pek azı da y e n i l m i ş l e r i n , yenilgilerin peşine d ü ş e r ;
hastası olur d e s e k de pek yanlış o l m a z .
Neden-
leri üzerine b u r a d a g i t m e y e c e ğ i z . İ s l a m m e d e n i y e t i v e y a Hz.
Muham-
med
rejimler
rejimi
gibi
de
kendisinden
çökmüş, güneşi
dileği
ve
batmıştır.
çevresi
bunun
Ç ü n k ü tarihin
üzere a k m a k t a d ı r .
önce gelip g e ç m i ş
s o l u p gitmiştir.
üzerindedir ama
deli
m e d e n i y e t ve
P e y g a m b e r (ve
Kur'an'ın)
her şeye
rağmen
seli t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı
biricik
o
güneş
evrenselleştirmek
Bu İ s l a m i y e t i n e v r e n s e l l i ğ i gibi dursa da o b a y r a k
altında tefeci b e z i r g a n l ı ğ ı n a z g ı n l a ş m a s ı saklıdır.
Bu k i m s e n i n suçu ve
işi değildir. O işleri d e t e r m i n i z m insanlara işletir. Ve İ s l a m kol lektivizmi,
maneviyatı
o
maddi
t e m e l l e r henüz y ü k s e l i r k e n
parlayabilmiştir;
t e m e l l e r i n o b a y r a ğ a ihtiyacı k a l m a y ı n c a , t e f e c i b e z i r g a n yapı, e v r e n sel i h t i ş a m ı n ş a ş a a s ı n ı , sultasını gösterir. A m a o k o l l e k t i v i z i m s ö n d ü k çe, o ihtişam da sulta da müthiş katostraflara yıkılışlara uğrar.
Bu
Muhammed'in,
rihte t a r i h s e l
kadar.
Kur'an'ın v e y a
d e v r i m sırası
bu
İslamın suçu
Doğuda, göçebe Moğollar ve Türkler, İslam
öldürürler hem rönesansa
değildir. A n t i k ta-
kez g ö ç e b e r ö n e s a n s l a r ı n a g e l m i ş t i r o
uğratırlar.
Batıda, A f r i k a
medeniyetini
hem
k u z e y i n d e Berbe-
riler aynı şeyi yaparlar. İbni H a l d u n o İ s l a m ölüş ve dirilişleri içinde ve
b i r i k i ş l e r i n d e "Tarih
olduğu
için İ s l a m
Bi l i mi "n i yapar.
medeniyetini
Kendisi
iliklerine dek m ü s l ü m a n
k a y ı r m a z , yıkılış ve diriliş k a n u n l a r ı n ı
o l d u ğ u gibi arar, bulur ve koyar.
Biz o n d a n y ü z l e r c e yıl s o n r a bile o n u n kadar t a r a f s ı z , laik o l a b i l i y o r
m u y u z ? Ne g e z e r ! Sağlar, koyu bir İ s l a m t a p ı n c ı ve N i h i l i z m i y l e ve bir
o kadar da b e z i r g a n i k i y ü z l ü l ü ğ ü y l e k u d u r u p k u d u r t u l u r k e n ;
ateist afur t a f u r l a r ı v e t a f r a l a r ı y l a
lar v e y a g e ç t i k l e r i n i
Oysa
İslam
konunun
sanıyorlar.
Türkiye'dir,
Türkiye
Türkiyesi'nin toprak ekonomisi olsun,
lir ve
sollar da
üzerinden atlayıp geçiyor-
İslam'dır.
Ve
Cumhuriyet
köylülüğü olsun oradan çıkage-
b a ş k a l a ş ı r durur.
Bu y ü z d e n y e n i l m i ş o l m a s ı y l a
biraz d a h a f a z l a ilgilenebiliriz.
Belki
g e l e c e k t e k i z a f e r l e r i n kalitesi bu ilgilenişlere d a h a f a z l a c a bağlıdır".
S o s y a l sınıfların ü l k e m i z d e m o d e r n b a ş k a l a ş ı m l a r ı g e c i k t i k ç e , proletaryayı s a v u n m a v e ö z l e m e d u y g u l a r ı n ı
hep birlikte parlatıp ş i ş i r m i ş
olabiliriz. O y s a p r o l e t a r y a n ı n da s o s y a l sınıfların da a l t ı n d a y a t a n hep
bir halli insandır.
İ n s a n ise b e y i n ile g ü d ü m bulur ve var olur.
Demek
biraz da
bu a ç ı d a n g e r i l e r e d ö n e r s e k , s o s y a l
yonlarımıza
(büyületişlerimize)
zaman zaman;
eliyle kendini
insan!
terapi
sınıf b ü y ü l e n i ş ve illüz-
yapmış
olabiliriz.
Unutuyoruz
ne de olsa s o s y a l sınıflarla birlikte p r o l e t a r y a da kendi
k a l d ı r m a y a c a k mı? O z a m a n g e r i d e ne k a l a c a k ? S a d e c e
İ n s a n ne ile kendini y ö n e t e c e k ? B e y n i y l e !
Bunu a n l a m a y a c a k
bir ş e y y o k . A m a sanki s o s y a l sınıf ve p r o l e t a r y a
kavramları beyninin
ö n ü n e g e ç m i ş gibi o l m u y o r m u ? B a z a n b e y n i m i z i
bir illüzyon ele geçi-
rebilir.
Bu d e t e r m i n i z m i n bir o y u n u d u r e l b e t t e .
Peki o z a m a n ne y a p -
malı? Hep d a i m a t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı e n d e r i n l e r d e k i t e m e l l e re kadar inip a r a m a y ı s ü r d ü r m e l i y i z .
bekçisidir.
Şüphe
bekçimiz
ise
Şüphe,
ve rengiyle zenginleşmesiyle ayakta
İnsan
ğar.
beyni
gelişimi
O r g a n i k o l a r a k ne
görülemeyen,
yetenekli
neredeyse
olsa da
garip v e y a
itibarıyla,
denli
şaşırtıcı
sonradan
binbir çeşnisi
öğrenmeye
doğmaz
hatta
düşünmeye
öğrenmek zorunluluğu
yanı, y a ş a d ı ğ ı
v e s o n r a d a n gelişir.
kuşku, a k l ı m ı z ı n
d u r u p uyanıklaşabilir.
öğrenmeye yatkın
doğar
sonradan
bilimcil
beynimiz determinizmin
toplum
Üretici g ü ç l e r d e n
m u h t a ç dohiçbir c a n l ı d a
ve
ile
konuşmaya
maluldür.
biçimlerinden
İşin
daha yavaş
b i l h a s s a t e k n i k , t o p l u m l a r ı alıp
Ü s k ü d a r ' ı aşırır, insan beyni n e r e d e y s e ç o ğ u z a m a n apışıp kalır. A m a
yine de
insan
beyninin
lanmamış olamaz.
maceranın,
nı,
biz
Bu
kanatlanışı
şaşırtıcı ve
olmaksızın
hiçbir g e l i ş i m
ilginç o l d u ğ u
damga-
kadar ibretlerle dolu
konumuz bakımından, yavaş öğrenmelerle dolu yanı-
M u h a m m e d ' i n g e l i ş i m i ve t e k t a n r ı fikri a ç ı s ı n d a n ele alalım.
İnsan,
mecbur)
beyninin
k e r t e d e yani
ortaya
gelişimi
bir varlıktır.
açısından
Ama
bunun
ö ğ r e n d i k ç e , teori
çıkar.
Biraz
medeniyetin
öncelikle
hemen
yapmaya
u y a n ı k ve y e t e n e k l i
kakafonileriyle
pratik
yanıbaşında
da y a t k ı n
beyin,
(öğrenmeye
da
şaşılacak
bir varlık o l d u ğ u
duru
olduğu
iğdiş e d i l m e m i ş s e , t ü y l e r i n i
ölçüde,
diken
diken
edecek yeni fikirlere ulaşmadan y a p a m a z .
Şöyle de
Ama
güncel
diyebiliriz:
olan,
eski
Medeniyet,
tarih
öncesi
yaşanan
güncel
kankardeş
determinizmdir.
komüncül toplum
bi-
ç i m l e r i n i ve g e l e n e k l e r i n i d ü m e n s u y u n a s o k s a da o n l a r ı n insan beynindeki etkilerini
nıfsız
komüncül
kolay kolay y o k e d e m e z .
gidiş
ile sınıflı
İşte bu ç e l i ş k i n i n , ilkel sı-
medeniyet gidişinin y a m a n
diyalektik
g ü r e ş i n i n b e y i n l e r d e k i y a n s ı m a l a r ı insanın kendisini bile ş a ş k ı n a çeviren ileri
keşifleri, buluşları g e t i r m i ş t i r ve getirecektir.
Beyin'in
ulaştığı
eski
ile
yeni
determinizmin
s e n t e z l e r (keşifler),
bu
yaman
çarpışmalarıyla
gerçekte sadece topyekün tarihsel
gidiş
k a n u n l a r ı n ı n kendisini ifade edişi olur. O, insanı v e y a insanları, kendisinin elçisi (Resul'ü) v e y a P e y g a m b e r i ( E n b i y a ' s ı ) v e y a iyi kutsal kulu
(Nebi'si) v e y a
Yani
asıl
P e y g a m b e r yarısı olan Veli'si
egemen
olan
lumcul t o p y e k ü n a k ı ş ı n d a n
şey t a r i h s e l
haline getirir.
d e t e r m i n i z m i n doğacıl ve top-
(kanunlarından)
başka
bir şey değildir.
Beyin
bunu
Bir başka
her çağda farklı d e r e c e l e r d e farklı
deyişle,
şuur ve
altşuur ç a r p ı ş m a
literatürlerle kavrar.
ve
yansımaları,
bilinç d e d i ğ i m i z şuursal a y d ı n l a n m a y ı , altşuur karanlıklarına
giderek
karşı
üste
getirir. A n c a k şuuraltı veya bilinçaltı d e d i ğ i m i z karanlıklar, öylesine eski
d e t e r m i n i z m l e r l e yazılı,
ölü
fosiller ile
uyuyan
veya
k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir.
pusuya
yatmış
k a t m a n l a r d ı r ki,
A l t b i l i n ç l e r i m i z doğa ve
insanlık
tarihi kadar eski belirlendirişlerle ( d e t e r m i n i z m l e r l e ) yüklüdürler.
madık z a m a n ve y e r d e u m u l m a d ı k ifadelerle ortaya çıkarlar.
Umul-
Bilinç diye
ortaya çıktıklarında bile, o ifadelerde bile, bilinçaltı henüz t a m a n l a m ı y la a y d ı n l a t a m a d ı ğ ı
ölçülerde altşuur etkileri
sürer gider. A l t b i l i n ç veya
bilinçaltı sözü bile, g e r ç e k l e r i n i n sezilişini ifade eder belli ölçülerde.
Beynin dinleri yaratışlarında da böyle olur: Aslında beyin meraklıdır - .
Öğrenir, öğrendiklerini sürekli zıtlaştırarak çarpıştırır. Ve yeni sentezlere
(keşiflere) ulaşır.
En çok da yaşadığı evrenin doğasını ve t o p l u m u n u an-
lamak y o r u m l a m a k ister.
s o k m a k üretmek ve
yoruma
ulaşacak,
Çünkü
günlük yaşantısını
huzur içinde yoluna
üremek zorundadır. Yanlış veya
sonra
giderek yeni
yorumlarla
doğru
mutlaka
değiştirecek ve
bir
bunu
inanılmaz bir uykuda gezerlikle farkında bile o l m a d a n yapacaktır. Çünkü
günlük üretim ve üreyim ihtiyaçları müthiştir; O'nu peşisıra sürükler durur.
ama
Böylece beyinde (bilinç ve altbilinçte) boyuna müthiş bir karmaşayla
gerçekte
determinist
birikişleri şu veya
bu
bir hiyerarşiyle
şekilde
birikişler sürer gider.
İşte
o
h e r h a n g i bir çağda y a ş a d ı ğ ı m ı z dünyayı,
d o ğ a s ı ve t o p l u m u y l a y o r u m l a m a ihtiyacı beyindeki yerlerinden oynatıp
su y ü z ü n e çıkarır.
Çoktanrı
fikirlerinden
tektanrı
fikirlerine
geçişte de
aslında etkili olan y a ş a n a n t o p l u m s a l geçişlerdir. Y a ş a n a n l a r beyinlerde
bilinç ve altbilinçte yansırlar. A m a henüz vakit d o l m a m ı ş s a , ki dini fikirlerde bu böyle olmuştur; o gün için dini fikirler bilinç gibi ortaya çıkmıştır - .
Çünkü eski fikirler olan çoktanrı yaşantısı ve fikirleri artık yeni toplum
biçimleri akışıyla gerilerde bırakılmış; yanlışlıkları
komik düzeylerde ifa-
desini bulmuştur. Tektanrı fikri mucizevi bir görüş, y ö n e t i m ve bilinç gibi
durur. A m a gerçek d e t e r m i n i z m , henüz kanunlarıyla olsun t a m a m e n ayd ı n l a n m a d ı k ç a bu da altbilinç etkilerini içinde bolca taşıyan, o a ş a m a n ı n
bilinç kabuğu olur. Çünkü t o p l u m ve doğanın evrimsel ilerleyişi eski çok
Allahlı determinizmi ve fikirleri bir adım da olsa geride bırakmış; y e n m i ş
ve kendi ifadeleriyle (tektanrı simgeleriyle) de olsa bilince çıkarmıştır. Bu
elbette gerçek bilinç değildir.
masıysa, o a y d ı n l a t m a y a
sini
Gerçek bilinç gidiş kanunlarının aydınlatıl-
ulaşıncaya
kadar tarihsel
determinizm
kendi-
bu şekilde a ş a m a aşama ifade etmek üzere etkilerini sürdürecektir.
Burada hem bastırılmış olan bilgileri (asıl etki eden gerçek d e t e r m i n i z m i )
bilinçlere ç ı k a r m a k gelecek kuşakların
Aslında
gidiş
insan
toplumunu
determine
kanunları veya topyekün
de e d e n t a r i h s e l
işi olarak kalır.
determinizm,
eden
doğacıl
ve
d o ğ a v e insan o l a y l a r ı n ı n
hem
bilinç hem
toplumcul
akışını
ifa-
de a l t b i l i n ç a k ı ş ı m ı -
zı
belirler.
Bu
bilinçaltımıza
yüzden
bilincinde
olduğu
s a k l a r ve
işler.
Bu y ü z d e n
leri
gibi
gerçek anlamda
bilince
çıkaramadıklarımız,
b a s t ı r d ı ğ ı m ı z d e t e r m i n i z m l e r i m i z olur.
duran
gibi,
bilinçaltında
büyü, fal,
kehanet,
da
tarihsel
Yani
burç, din ve benzeri
ifadelerimiz, tarihsel
her insan,
determinizmlerimizi
determinizmin
bilinç s i m g e -
belirli
toplumsal
g e l i ş i m a ş a m a l a r ı n ı y a n s ı t t ı ğ ı gibi, aynı z a m a n d a , b i l i n ç a l t ı m ı z da
simgeleri, yorumları
bu
barındırır - .
s ö y l e t e n d e t e r m i n i z m l e r i n etkilerini
B u etkiler, y a ş a n a n t o p l u m b i ç i m l e r i n e göre d u r m a k s ı z ı n bilinç y ü z e y i n e ç ı k m a k ve kendilerini ifade e t m e k için fırsat kollarlar.
toplumunun
kendisini
üreyimi
k a ç ı n ı l m a z bir z o r u n l u l u k t a n
için
Toplum
kendisini
yeniden ve y e n i d e n
yeniden
üretirken
üretmesi
elzem
olan
Bu, insan
üretimi
ve
k a y n a k alıp gelişir.
ister i s t e m e z h a y a t ı n y o r u m l a n ı ş ı n ı d a
üretmek zorunda
bilinç o l a m a d ı k ç a , d a i m a
için
kalır. A m a b u
üretiş g e r ç e k bir
bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı g e r e k e n d e t e r m i n i z m i n
bilinçaltı etkileri sürer.
B u r a d a ö n e m l e ü z e r i n d e d u r m a m ı z g e r e k e n şey, b u bilinçaltı etkilerinin bilinç s e m b o l l e r i gibi d u r a n a m a kendi içinde bilinçaltı etkilerini
de
barındıran
bilinç
kabuğu
yerine
yorumların determinizm açısından
geçen
din
gibi
benzeri
ifade ve
n e a n l a m a geldikleridir.
Bu rüyaların y o r u m u n d a n çok d a h a köklü, derin, y a y g ı n g e l e c e k ile
bağlantılı olsa da s i s t e m a t i k o l a r a k rüya y o r u m l a r ı n a pek benzer.
y a l a r d a da
bilinç bilinçaltı çarpışır d u r u r a m a r ü y a l a r d a k i
Rü-
bilinç g e r ç e k
bilinçle pek ilgili değildir. V e y a o bilinçler de t ü m bilinçaltının işi olurlar.
Ve rüya
tirir.
bu
haliyle t ü m d e n d e t e r m i n i z m i n
bilince ç ı k a r ı l m a s ı n ı gerek-
B u n u n gibi dini ifadeler de t a m bilinç o l a m a d ı k l a r ı , d e t e r m i n i z m i n
bilinçaltı etkileri o l d u k l a r ı için d e t e r m i n i s t k a n u n l a r ı n bilince ç ı k a r ı l m a sıyla a y d ı n l a n a b i l i r l e r ;
dinlerin
P e y g a m b e r l e r i n şuuraltı
budur...
Bu d u r u m d a bilinç h a y a t ı n o l d u k ç a g e r i s i n d e n gelir.
Hayat d e d i ğ i -
miz e v r i m c i l d e t e r m i n i z m , insan t o p l u m u n u d o ğ a n ı n d o ğ a l bir eki olarak y a r a t ı p ,
hayvanlar aleminden
çıkardığı
d a ç ı k a r m a k üzere o l g u n l a ş t ı r m a d ı k ç a
gibi,
sosyal
beyinlerimizin
hayvanlıktan
hayatın gerisin-
den gelişi s ü r ü p g i d e c e ğ e benzer.
Bilinç s a n d ı k l a r ı m ı z ı n
g e r ç e k bilinç o l m a d ı ğ ı n ı ,
sadece determiniz-
min rüyasal s e m b o l l e r i n e benzer, t o p l u m b i ç i m l e r i n i n a ş a m a l a r ı n a uygun ifade s i m g e l e r i o l d u ğ u n u n e z a m a n v e nasıl ç ö z ü m l e y e b i l i r i z ? V e
o z a m a n a kadar b e y n i m i z hep g e r i d e n g e l i r s e iş işten g e ç m e d e n b u n u
nasıl
başarabiliriz?
Bunlar ş i m d i l i k k o n u m u z dışı
Elbette d e t e r m i n i z m i n
işleyiş k a n u n l a r ı t ü m d e n
bilinçlere çıkıp in-
san t o p l u m u b u n a u y g u n t e ş k i l a t l a n a b i l d i k ç e b u s o r u n l a r aşılabilir. V e
kayıplar ş i m d i d e n g ö r ü n d ü ğ ü
zer.
Determinizm,
yoluna
sokar..
insanları
k a d a r ı y l a kesinlikle a z o l m a y a c a ğ a bennasihatlerle olamazsa
m u s i b e t l e r l e kendi
İnsan
beyninin
toplumunun
her
evrimcil
d e t e r m i n i z m e göre g e c i k e r e k bilinçlenişi,
kişisinde yansıyan
"ömür"lerde
de
kendisini
insan
gösterir.
İnsan beyni y a ş a d ı ğ ı t o p l u m biçimini öğrenip ona az çok bilinçle-bilinçaltıyla uyum y a p ı n c a y a kadar, insan ö m r ü n ü n y a r ı s ı n d a n fazlası geçer.
Bu gecikiş "dahi"ler için de " y e t e n e k l i l e r için de geçerlidir. Onların
farkı
kaliteli y a r a t ı ş l a r ı n d a d ı r s a d e c e . Yaratış süreleri
Muhammed,
Sare,
çocukluğundan
Hacer (Tektanrı
beri
pek d e ğ i ş m e z .
Hz.
İsmail,
çoktanrı-
lı y a ş a m ı y l a t e k r a r t e k r a r b e y n i n d e çarpıştırmıştır. T e k t a n r ı
sentezini
iliğinde
için en az on
kemiğinde
Ama
kendisinden
Enoş s a y m a z s a k ,
s a y a r s a k en
hissetiği z a m a n 4 0 y a ş ı n d a d ı r .
beş yıllık kervan
laşması gerekmiştir.
az
masallarını,
İbrahim,
Kureyş'in
her y a n ı y l a
geleneklerini)
duyduğu
kaldırıcılığında
ustalaşması,
Bunun
bezirgan-
Beş yıl da aralıksız t e f e k k ü r a ş a m a s ı yaşar.
önce t e k t a n r ı f i k i r l e r i n i n
kitap sahibi
3000
yıl
birikimi
olan " U l u l ' a z m " l a r ı n
gerekmiştir.
için A d e m ,
başı
Ulul'azm'ların
Nuh'tan
ikincisi
Şit
beri
olan
Hz.
İ b r a h i m ' d e n beriyse en az 2500 yıl geçmiştir. İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n Filistin
dört yol
ağzında
soyut b e z i r g a n l ı k t a ,
P e y g a m b e r yaratış serüvenlerini
sıklaştırmalarıysa Yakup, Yusuf Peygamberler zamanından
dan) beriyse en az 2000 yıl geçmiştir.
zirveleşmesinden
sonra
sonra
İsrailoğullarının
ise, yine en az
boyuna
ifade ettikleri t a r i h s e l
devrim
(Hiksoslar-
Musa P e y g a m b e r ile t e k t a n r ı n ı n
1700 yıl geçmiştir.
Peygamberlerle,
h a y a l l e r i n i n İsa
tektanrı
Musa'dan
idealleriyle
ile birlikte s ö n ü ş ü n d e n
sonra ise yine en az 500 yıl geçmiştir.
Bu süre içinde M u h a m m e d ' i n ve Kur'an'ın y a r a t ı l m a s ı için g e r e k e n
Medeniyet ve Tarihsel
Hicaz A r a p l a r ı n ı n
İslamiyet
Devrim
birikişleri
yeterlilik
m e d e n i y e t e geçiş i h t i y a ç l a r ı y l a
kazanır k a z a n m a z ,
b ü t ü n l e ş m e olur. Ve
doğar.
Doğar d o ğ m a s ı n a
ama
bilinç o l m a k t a n uzaktır.
g a m b e r ve
bir a v u ç ç e k i r d e k ç i l
y a y g ı n l a ş a m a m a s ı da
bir örnektir.
bilinç v e y a
Bu
din
gibi
duran
bilincin
yüzden
sahabe
dışında
bu
bilinç s e v i y e s i n i n
İslam
medeniyetinin
cennetle
muştulanmış
29 yıl.
Bilinç v e y a b e y n i n üretici g ü ç l e r d e n t e k n i k ile olan
insan
gerçek
ne kadar y a v a ş g e l i ş e b i l d i ğ i n e d r a m a t i k
halifeler çağı da çok g e n ç ö l d ü r ü l e b i l e c e k t i r :
kisi, t o p l u m
bilinci,
Bu bilincin (din) İ s l a m s e v i y e s i bir y a n a ; Pey-
biçimlerinin tekniğin duraksız sıçramaları
bu trajik çelişhızı ve g ü c ü y l e
b e y n i n d e n d a h a süratle b a ş k a l a ş ı p g e l i ş m e d i y a l e k t i ğ i ; son du-
r u ş m a d a insan beyni ve t o p l u m u lehine i ş l e m e k üzere ağlarını örse de
antik ç a ğ d a da
modern
ç a ğ d a da t o p l u m s a l
r e j i m l e r i n trajik y ı k ı l ı ş l a -
rında v e y a ç ö k ü ş l e r i n d e v e y a ç ü r ü y ü ş l e r i n d e b ü y ü k payı o l m u ş t u r .
Bırakalım Hz. M u h a m m e d rejimini ki o rejim, antik çağın kent komünasından sınıflı t o p l u m a geçiş zincirinin son halkası o l m a k l ı ğ ı hesabıyla
müthiş birikim ve s e n t e z l e r e sahiptir, yine de yıkılmıştır, doğaldır. A n t i k
tarihte
medeniyetler,
sosyal sınıfların d e v r i m c i
başkalaşımlarını
henüz
yaratamadıkları
için,
dışarıdan
yıkılıyor v e y a
yeniden
diriltiliyorlardı.
F a k a t m o d e r n tarihte de sosyal d e v r i m ile gelen t o p l u m l a r , bütün modernliklerine r a ğ m e n , sosyal d e v r i m c i sınıflarına r a ğ m e n insan beyninin
bu g e c i k m e l i
almaktan
kavrayışı ve d a v r a n ı ş ı n d a n
olumsuz anlamda
kurtulamadılar. A v r u p a v e A B D F i n a n s
nasiplerini
kapitalizmleri
üretici
g ü ç l e r d e n t e k n i ğ i ş a h b a z l a ş t ı r m a k l a s a d e c e iç gelişimlerini s a ğ l a y a c a k
sosyal d e v r i m ç o c u ğ u n u ana r a h m i n d e taşlaştırıp b o ğ a z l a m a d ı l a r , aynı
zamanda
tılar;
insan
beynini
paranoid-şizoid
de
sentez y a p a m a z
karakterini
kireçlendirmelere
y a y g ı n l a ş t ı r d ı l a r ve
uğrat-
derinleştirdiler;
çelişkilerden keşifcil s e n t e z l e r e a t l a m a g ü c ü n ü baltalayıp, uzmancıl papağanlığa y a r a y a n
bellek k ı r k a m b a r ı y a p m a özelliğini
popohladılar.
Ne
y a z ı k ki Lenin'den sonraki S o v y e t l e r de aynı yola g i r m e k z o r u n d a kaldı.
Hızlı
boy a t m a k z o r u n l u l u ğ u , t e k n i k gelişimi
d ü ş ü r m e m e k uğruna
Sosyalizmi
insansız
yaygınlaştırıp
pitalizme
hızlandırırken
işleyen
emperyalizmden
Daha
b e n z e m e k eğilimlerini
aşağıya
beyninin gelişimini unuttular.
m e k a n i k bir k o l l e k t i v i z m
derinleştirdi.
150 m i l y o n l u k m o d e r n
insan
kötüsü
bu
şuuraltıyla
gibi
algılayışları
algılayışların
beslemeyi
altında
sürekli
ka-
arttırdı.
proletarya ve köylülerin, g e n ç l e r i n g ö z ü n e ba-
karak e z b e r e yapılan bu ilerleme, aslında bir geriye d ö n ü ş t ü .
D e m e k t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n g e l i ş i m i n i s a d e c e sosyal sınıflar açıs ı n d a n ele a l m a n ı n da e k s i k ve yanıltıcı y a n l a r ı olabilir.
ların
ve
savaşının
ortaya
çıkıp
insan
g ö k l e r e çıkarıp y e r l e r e s a v u r u ş u ;
rasında
7 0 0 0 yıllıktır.
insan t o p l u m l a r ı
toplumunu
Sosyal
sınıf-
binbir s e r ü v e n i y l e
kâh ö l d ü r ü p kâh diriltişi, ş u n u n şu-
O n d a n öncesi
ilkel
de olsa sınıfsız kan
mozayiğidir. Ve o n b i n l e r c e yılı
kapsar.
kardeş
Orada sosyal
sınıfsız s a d e c e insan vardır. Ve insan beyni hep o ilkel sınıfsız t o p l u m
yaşamıyla
düşüp
a ç ı s ı n d a n değil,
şiminin
kalkmıştır.
Demek ki
insana
sadece sosyal
sınıflar
insan b e y n i n i n g e l i ş i m i v e y a i n s a n t o p l u m u n u n geli-
kanunları açısından
b a k m a l ı y ı z . Ç ü n k ü s o s y a l sınıflar gelişimi
de o t o p y e k u n l u k içinde d o ğ u p gelişmiştir.
Ve e b e d i
değildir.
Sosyal
sınıflar d a ö l ü m l ü d ü r . A m a insan t o p l u m u g e z e g e n s i s t e m i m i z i n ö m r ü
o l d u k ç a y a ş a y a b i l e c e k s o n s u z gelişimli
Özetle:
maz.
Bu a ç ı d a n da
Rejiminin
elinden
Hz.
geriye d ö n ü ş ü
geleni y a p m ı ş t ı r ;
kanunlara
Muhammed
onun
suçu,
t a r i h s e l akışı
rejimi
sahiptir...
k ü ç ü m s e n i p kınana-
eksiği,
belirleyen
yanlışı
değildir.
O
determinizm Allah'ı
henüz insan kullarının beyinlerini o geri d ö n ü ş l e r e karşı s i g o r t a l a y a m a mıştır. V e y a o s i g o r t a k o n t e n j a n ı n ı n belki tarihin g e l e c e k t e k i a ş a m a l a rına s a k l a m a k t a d ı r ki, m u t l a k insansız ( b e y i n s i z ) hiçbir rejim ne denli
ulu
kollektivist de olsa y a ş a y a m a y a c a ğ ı n a göre,
v e d e ğ e r v e r e n e dek,
y ı k ı l m a s a l a r da
rejimler m o d e r n
sürünebilirler.
ne z a m a n
insan
beynine önem
çalım v e g e l i ş i m l e r i n e
Sürünmektense
rağmen
ö l m e k iyidir diyen
yinleri
determinizm
işleyip ç o ğ a l t ı r s a o z a m a n geri
yolları
biraz d a h a t ı k a n m ı ş , s i g o r t a l a n ı ş ı m ı z pekiştirilmiş olacaktır - .
be-
dönüş
İKİNCİ BÖLÜM
KUTSALLAŞTIRMA
PROSESİNİN
ÇIKIŞ KÖKLERİ
1- ALLAH-FİYAT VE TARİHSEL
D e t e r m i n i z m i n gidiş k a n u n l a r ı ,
indirgenebilir
pazar kanunudur.
miyle birlikte;
birlikte
bir t e k a r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u n a
mi?
A r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u
sadece
DEVRİMLER
dediğimiz
bile,
ekonomik determinizmin
İlk S ü m e r bezirganları T a m k a r a l a r ı n
gelişi-
kentlerin surlarını yıkıp pazarlara açılıp ş e h i r l e ş t i r i l m e y l e
başlayan a r z - t a l e p ve fiyat k a n u n u ,
7 0 0 0 yıldır piyasaları
hop
oturtup hop kaldırırken, insan t o p l u m u n u da etkiler. A m a bu d e t e r m i nizmin
bir sonuç etkisidir.
antik ve
modern
tarihte,
Bütünüyle
gelen
kendisi
değildir.
kıtlık-bolluk krizlerinde
Zaman
belki
ve kapitalistlerle d e t e r m i n i z m i n veya A l l a h ' ı n kendisi veya
zaman
bezirgan
bütünü gibi
görülebilir; öylece algılanabilir. A m a b u g ü n pekala biliyoruz v e y a seyredebiliyoruz ki, a r z - t a l e p - f i y a t meselesi, hayatın ( d e t e r m i n i s t g i d i ş i n ) ta
kendisi o l m a k t a n çok uzaktır.
Pazar y o k s a a r z - t a l e p - f i y a t da yoktur.
Bu
y ü z d e n pazarın o l u ş u m u da gelişimi de ölüşü de bir süreç gerektirir. Ve
pazar bu y ü z d e n ,
hayat d e n e n doğa ve insan t o p l u m u y a ş a m ı n d a za-
man z a m a n hep gibi g ö z ü k s e de z a m a n z a m a n hiçtir ve hiçliğe g i t m e k
zorunludur.
En hep o l d u ğ u z a m a n l a r d a dahi,
yeter de artar bile. A r z - t a l e p - f i y a t k a n u n u n u
lasalar da
daha
deyse
sonra
taşlanmaktan
önemli ve değerli
her ayette
beter olmuşlardır.
o l d u ğ u , Allah
iyilikle,
kelamıyla
hoşlukla o l m a d ı
miş d u r u l m u ş t u r . Tevrat ve İncil'de de
Meselleri"nde, nasihatler ışıldar.
Kur'an'dan öğrendiğimiz
elinde t u t a n l a r önce taş-
şiddetli
benzer,
Hayatın fiyatlardan
her s û r e d e ve
nere-
azarla
nasihat edil-
bilhassa
"Süleyman'ın
Kur'an gibi bir Tarihsel Devrim'le peki-
şip pazar g ü c ü y l e ayaklar altına alınabilmiş olsalar da a z g ı n l a ş m ı ş tefeci
bezirgan t o p l u m u olan İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a
daima
ve m e d e n i y e t dalgalarıyla
türlü
bile pazar ve pazar kanunları,
hep olamamıştır, o l a m a z d ı da. Y a h u d i pazarları tarihsel d e v r i m
bir v a r o l u p bir y o k olurdu a m a Y a h u d i l e r bir
kendi tarihsel d e v r i m l e r i y l e pazarlara e g e m e n o l a m ı y o r l a r d ı .
Bu
gidiş pazarları ve k a n u n u l a r ı n ı t e k A l l a h ' l a ö z d e ş t i r m e y i getirse de tek
Allah sezileri v e y a
melli
ideolojileri, pazar k a n u n l a r ı n d a n çok d a h a derin te-
içerikleri saklar;
s a d e c e fiyat d e t e r m i n i z m i y l e a ç ı k l a n a m a z l a r .
Pazar (sınıflı t o p l u m t i c a r e t i :
Malların a r z ı - t a l e b i ve f i y a t l a n ı ş ı ) he-
nüz o r t a l a r d a g ö r ü n m e z k e n , h e m de binlerce y ı l l a r d a n beri, hatta in-
sanlığın
hayvanlar aleminden
Allahları bulunuyordu.
insan
toplumuna
sıçradığı
andan
beri
Diyebiliriz ki insan t o p l u m u k o m ü n o l d u ğ u n d a n
beri, belki de y ü z b i n l e r c e y ı l d a n beri insan t o p l u m u A l l a h l a r ı y l a birlikte
yaşardı.
D e m e k A l l a h l a r ı sınıflı t o p l u m u n
Görünen
odur
ki,
arz-talep-fiyat
pazar k a n u n l a r ı y a r a t m a d ı .
kanunlarının
cirit attığı
e m p e r y a l i s t ve s o s y a l i s t t o p l u m l a r d a da t a m t e r s i n e en
lahlar
bile
geri
gelmemecesine
ğinden solup yok oluyorlar;
oldur ki
bu
süreçten
A l l a h l a r ı n yeri
Demek ticaretin
da
g e l i ş e c e k olan
en
da
modern
ticaretin
Allahlar
modern
biçimlerinin
ortadan
köklerinden
oluyorlar. A m a t i c a r e t ve
toplumlarda
yolunuyor veya
kendili-
Allahsızlık yaygınlaşıyor. Ve yine görünen
sınıfsız t o p l u m l a r d a
da
olmayacak.
sınıflı t o p l u m l a r d a
lumlarda
köklerinden
modern
köklü tek Al-
pazarın
ise A l l a h l a r d a n
egemen
kalktığı
sonsuza
hesabının
dek
olduğu
modern
kazınmak
okunmadığı
modern
sınıfsız topüzere
ilkel
yok
sınıfsız
geçilmiyor.
Buradan a l ı n a c a k dersler çok elbette a m a k o n u m u z açışından şu genel yargıyı ortaya ç ı k a r m ı ş b u l u n u y o r u z :
İnsan t o p l u m u n u n Allah edin-
mesi de A l l a h l a r ı tek A l l a h ' a i n d i r g e n m e s i de ve A l l a h l a r ı t ü m d e n kaldırılışı da d o ğ r u d a n d o ğ r u y a a r z - t a l e p - f i y a t k a n u n l a r ı n a
bağlanamaz.
O halde Marks-Engels bu konuda yanıldılar mı? Hayır, onlar sadece üretici güçler gelişiminin bir sonucu olan arz-talep-fiyat (pazar) kanunlarını,
neredeyse anadan d o ğ m a tefeci bezirgan t o p l u m u olan İsrailoğulları'nda,
çok Allahları
tek Allaha
indirgemede
dolaysız etkide
bulunduğuna
ret ederler. Arz-talep-fiyat pazar üçüzüyle Hırisyanlığın
işa-
Baba-Oğul-Kutsal
Ruh üçüzünü paralelleştirirler. Yani d e t e r m i n i z m ile insan toplumu ve beyinlerin
halhamur olduğu yer ve z a m a n d a çok Allahları tek Allah'a
indir-
gemenin doğduğu veya geliştiğini görüp sadece işaret ederler.
Bu b a ş k a bir şeydir, t e k A l l a h ç ı l ı ğ ı v e y a A l l a h ' ı n y a r a t ı c ı s ı n ı arz- talep-fiyat ( p a z a r )
Biz
kanunun
kanununa
bağlamak başka
derinlemesine
kavranışını
n u ç t a n yola ç ı k a r a k da i ş l e m e k istedik.
Arz-Talep-fiyat
neyin
Tarih, T e k n i k , C o ğ r a f y a .
eseridir?
Dört
Determinizmin
bir şeydir.
hazırlamak
üzere
bu
so-
Devam edelim.
başlı
üretici
motoru
güçlerin:
budur.
İnsan,
İ n s a n l ı k tarihi
bu m o t o r l a işler.
Marks'ın
ölümsüz
buluşu
o
çekirdek sözcükte
özetlenir:
"Üretici
Güçler."
Peki ya üretici güçleri y a r a t ı p g e l i ş t i r e n nedir? Y i n e kendisi
Hayır!
Öyle bir yanıt,
pek y u v a r l a k bir ç ı k m a z o l u r d u .
ler, ilk insan t o p l u m u olan
karşın
M o r g a n ' ı n buluşudur.
güç-
k o m ü n ü n içinde t o m u r c u k bir ç e k i r d e k gibi
d e r t o p o l m u ş halde b u l u n u y o r d u .
lama ç a b a l a r ı n a
midir?
Üretici
K o m ü n de bütün g i z l e m e ve y a s a k -
M a r k s - E n g e l s ' i n a f i ş e l e r i y l e bilindiği A m e r i k a l ı
Üretici g ü ç l e r i g e l i ş t i r e n K o m ü n ' d ü r .
olur. Ç ü n k ü üretici g ü ç l e r i n ç e k i r d e k hali
Bu karşılıklı
K o m ü n c ü l yapıdır".
K o m ü n , insan t o p l u m u n u n en ilkel, d o ğ a l ama sürekli üretici güçler
motoruyla
gelişen
çekirdek halidir.
Komün
üretici
güçler ile gelişirken,
üretici güçler de Komün ile birlikte gelişir. En s o n u n d a üretici güçler geliştikçe Komün'e s ı ğ m a z olur;
niyete açar.
İsrailoğulları,
dört yol
K o m ü n ü parçalayıp sınıflı t o p l u m a :
bilindiği
gibi
a ğ z ı n d a fiyat ile en
larıdırlar.
antik t i c a r e t y o l l a r ı n ı n
çok haşır neşir tefeci
Fiyatın d a h a d o ğ r u s u
güçlerin
kesiştiği
Filistin
bezirgan topluluk-
m e d e n i y e t i n ve onu
geliştiren
üretici
k ı t a l a r a r a s ı l a ş t ı ğ ı (Irak, Fenike, Mısır, G r e k , Hint, Çin) y e r ve
zamanda,
maktan
İsrailoğulları'nın
yılmadığı
tarihsel
sürüsüne
lahlar artık komik g e l m e y e
devrim
bereket
özlemiyle
Peygamber
başlamıştır.
boyuna
yarat-
öncülerine,
Onları tek Al la h a
çok Al-
indirgemek
kolay bir z o r u n l u l u k halini almıştır. A m a d ü ş ü n c e d e y a r a t ı l a n
tezi
Mede-
Bundan sonra pazar kanunları olan arz-talep-fiyat gelişir.
bu sen-
kendi t o p l u m u n d a v e ç e v r e t o p l u m l a r ı n d a üste g e t i r m e k d ü ş ü n c e
sentezleri
zoruyla
kadar kolay o l m u y o r d u . Tek A l l a h , çok A l l a h l a r a d a i m a
üste
getiriliyordu.
evrenselleşirken,
Filistin'de
Bu
Hicaz'da
kendi
orijinal
içine
kapalı
bir t a r i h s e l
kalmak zorunda
V a k i t d o l m a m ı ş t ı ve Irak, Fenike, Mısır m e d e n i y e t l e r i
kolay ç i ğ n e y i p kendi
A n t i k Tarihi'in
kabuğuna
içinde g e l i ş i y o r d u .
Bu konumu geleneklerinden ve düşünce yapısından geliyordu.
t o t e m ile birlikte d o ğ u p , birlikte gelişmiştir.
mün
demektir.
kaldı:
Filistin k a v ş a ğ ı n ı
koyup b ö l ü y o r l a r d ı . . .
düşünce sistemi Allahlar kabuğu
D ü ş ü n c e ve dil;
tanrı din ç e k i r d e ğ i n d e n
kılıç
devrimle
yercil olsa da
bağımsızlaşamadı;
Komün
K o m ü n T o t e m ; T o t e m Kokendi gibi
onunla
olsa da
ilk
birlikte s i m g e l e ş e -
rek b ü y ü y ü p g e l i ş i r k e n bütün d ü ş ü n c e l e r i o k a b u ğ u n içine a l a r a k harmanladı,
Çünkü
dillendirdi.
medeniyet,
çıkıyordu. Yani
ister
istemez
Beyinlerde
re
işledi;
parçalanınca
komünlerin
o
tanrılar
kabuğuyla
düşüp
arpacık
kumruları
gibi
diğer t o p l u l u k l a r d a n
d a h a fazla
evrenselce
sezerek,
din
Ve
üssü
kurmuştu
adeta.
içinde, İs-
g e l e n e k l e r i n e ve tanbeyinleri din-
Bu d u r u m d a onlardan fiyat,
beklenemezdi
elbette.
medeni-
monizmine
Gerçek, tarihsel
altşuurlarından
İsrailoğulları
kemikle-
üzere gelişip d u r d u .
kendi t o p l u m l a r ı n d a ve ç e v r e
hissederek tektanrı
Peygamberlerinin
hissettirdi.
bir
düşünüyordu.
iliklere
Hatta olabilir ki
güçler, t o p l u m d e t e r m i n i z m i n e inmeleri
o determinizmi
o l a b i l e c e k bir işti. Ve öyle oldu.
iloğlu
kalkıyor ve
düşünme
sel ş a r t l a n m a v e k a s t l a ş m a y a u ğ r a m ı ş t ı .
yetlerde
değişmedi.
bir y o k olup
Peygamber ve yine yüzlerce çoktanrı çarpışmaları
rısal d ü ş ü n ü ş işlekliğine s a h i p oldular.
üretici
durum
görüş-düşünüş-kavrayış
ister i s t e m e z yeni fikirler de o z e m i n
railoğulları
Ama
da
devrimleriyle
k o m ü n g e l e n e k l e r i n e b o ğ u l u p y e n i d e n ortaya ç ı k a r k e n
tanrısal-dinsel
İsrailoğulları
Yüzlerce
Medeniyete
boyuna
indirgemeleri
determinizm,
dürterek iteleyerek
Peygamberliklerinin
beyin
en
İsra-
kendisini
kabuklarında
y e r l e ş i p a d e t a k a s t l a ş m ı ş A l l a h din s e m b o l l e r i v e s i s t e m i
ifadelerini
buldu;
dinsel-tanrısal
dillenişe
geçti.
biçimlerinde
Tarihsel
determiniz-
min o y ı l l a r d a k i en belirgin y a n s ı m a l a r ı n d a n biri olan Fiyat, en t e m e l
ekonomik
Çünkü
Üretim,
ama
determinizmin
ticaret
doğa
üretime
ve
pazarlanışı
caret
içindeki
belirgin
revaçta
bakirliği
ölçüsünde
büyük emek,
üretim
yerine geçiyordu.
en
çok daha
toplumun
daha
kıtalara t a ş t ı k ç a
motoru
toplum
göre
ve
temsilcisiydi.
kazanç g e t i r i c i y d i .
bolluklar s u n u y o r d u
yetenek ve zaman
iyice g ö l g e d e
Ticaret saltanatı
alıyordu.
kalıyor ve t o p l u m u n
arz-talep-fiyat
Tiasıl
kanunuyla
y ü r ü d ü ğ ü için d e e k o n o m i k d e t e r m i n i z m d a h a d a ü ç ü z l e ş i p v e y a tekleşip İ s r a i l o ğ u l l a r ı ' n ı n t o p l u m biçimi d e ğ i ş k e n l i ğ i n e g ö r e y a İ b r a h i m ' i n
A l l a h ' ı , ya
M u s a ' n ı n A l l a h ' ı ya da İseviliğin, " B a b a , Oğul,
biçiminde
tekleşen,
dilleşip y e r i n e g ö r e
üçüzleşen
dinsel
simgelerde
Kutsal
ifadesini
kitaplaşıyordu...
Y e n i d e n g e r i y e , b a ş a d ö n e l i m : T e k b a ş ı n a pazar k a n u n u :
rihsel
Ruh"
buluyor;
determinizm'i
yansıtamaz.
Dolayısıyla,
Fiyat, ta-
İsrailoğullarının tek Al-
lahı v e y a t e k A l l a h l ı bilinç k a b u k l a r ı n ı n a l t ı n d a Fiyat d e t e r m i n i z m i n d e n
çok d a h a fazla d e r i n
( z e n g i n ) şeyler, d e t e r m i n i z m l e r yatar.
Bunlar neler olabilir diye a r a ş t ı r d ı ğ ı m ı z d a
tici
güçler f o r m ü l ü n ü n
açılımları
çıkar.
karşımıza
Geriye doğru
ö n c e l i k l e üreg i t t i ğ i m i z d e en
başta üretici g ü ç l e r i n d o ğ u m (ana rahmi K o m ü n ' e ) u n a kadar uzanırız.
Yani
ikinci
formül:
içinde canlı
Komün
k a r ş ı m ı z a çıkar.
bir d i n a m i z m o l a r a k k o m ü n
Üretici
güçler Komün'ün
ile birlikte ç e k i r d e k l e ş m i ş t i r .
Bu ç o k g e n e l o l m a k l a birlikte bize t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n ki bu insan
t o p l u m u n u n a k ı ş ı y l a birlikte d o ğ a n ı n ,
insanın e g e m e n l i ğ i n d e b a ş k a l a -
ş a r a k gelişini d e içinde barındırır, b u y ü z d e n t o p y e k ü n d e t e r m i n i z m i n
t e m e l l e r i n i v e ç a l ı ş m a d i n a m i z m i n i verir. A n c a k araya bir f o r m ü l d a h a
y e r l e ş i r ki o, bu ilk t e m e l l e r i n
Komün'ün veya
parçalanıp medeniyete geçişlerini anlatmakla
6500 yıl
boyunca
batıp çıkışlarını
(tarihsel
kültür y a p ı l a r ı n ı n o l u ş u m l a r ı n ı da açıklar,
ve
dinler bu
6500
Dinler ister i s t e m e z
bu
üretici
komünlerin
güçler yasalarıyla
Komün
saldırıp y o k e d e c e ğ i
veya
batıp
kanunlarıyla
Kitaplar
çıkmışlardır.
damgalanmaBu
aynı
za-
işler.
rüyaları,
çıkarır.
veya
bulup seçer.
kahramanı,
aydınlatırken
kaldırır.
devrimler kanunudur.
m e d e n i y e t e g e ç m e y e hazır o l u n c a ,
kahramanlarını
malarıyla
perdelerini
m e d e n i y e t e geçiş k a n u n l a r ı d ı r ki, y i n e K o m ü n v e
vine hazırlarken, O'nun
önder
a n t i k t a r i h i n gidiş
Bu t a r i h s e l
medeniyetlerin
devrimleri)
yıllık antik t a r i h t e fışkırmışlar,
dan y a p a m a m ı ş l a r d ı r .
manda
komüncül toplumların
kalmaz;
Peygamberleşir.
O t a n t i k ticaret y o l l a r ı
canlandıracağı
İşte b u a ş a m a d a
içinde b u l u n d u ğ u
kendisini t a r i h s e l g ö r e -
idealleriyle dolup taşar;
çürümüş
yiğit,
bilge,
üzerine yürür ve
medeniyeti
komüncül topluluğun
yoklaönder
üretici g ü ç l e r a ş a m a s ı n a g ö r e A l l a h l a ş ı r
O Allahlaşmayı veya
bette t o p y e k ü n
akışının
Peygamberleşmeyi yaratan
d e t e r m i n i z m , el-
k o m ü n ü n v e birlikte d i n a m i z m b u l d u ğ u
medeniyet
üretici
güçleriyle
güreşebilme
üretici güçler
diyalektiğiyle
kes-
kinleşip; o l u ş m u ş t u r . Bu iki g ü c ü n ; b a r b a r l ı k ve m e d e n i y e t i n g ü r e ş m e
diyalektiği,
insanlık tarihi
içerisinde
k a v r a n m a d ı k ç a a n t i k t a r i h t e ola-
g e l m i ş t a n r ı s a l d o ğ u ş batış v e çıkışlar a n l a ş ı l a m a z .
Ancak
hiçbir z a m a n
unutulmamalıdır
en aktif en canlı ve en t e m e l olanı
ki,
üretici
insandır.
güçler
içerisinde
Üretici g ü ç l e r d e n t e k n i -
ğin, kâr a m a c ı y l a , g ö z ü d ö n m ü ş kişi m ü l k ü hırsıyla, hiçbir d e t e r m i n i s t
kanun
dinlemeksizin
m a m a k gerekir.
diğer
üretici
güçlere
Son d u r u ş m a d a tekniği
baskın
de insan
getirilişine
hayata
aldan-
geçirir.
Bu
y ü z d e n üretici g ü ç l e r i n d o ğ u m yeri o l a n K o m ü n ' e yeri v e z a m a n ı geldikçe t e k r a r t e k r a r geri
kadarını
belirtebiliriz
dönmeli ve
üzerinde durmalıyız.
ki, t e k n i k d e t e r m i n i z m y u v a r l a k l ı ğ ı
sel p r o b l e m e ç ö z ü m g e t i r m e z .
Şimdilik şu
hiçbir t a r i h -
M e d e n i y e t t e k n i k üretici g ü c ü b a k ı m ı n -
dan ileri, insan üretici g ü c ü b a k ı m ı n d a n ( k o l l e k t i f ç e ) d a h a baskın olan
barbarlarca
b o y u n a y o k e d i l i r dururlar.
v e insan t e m e l i n e bağlı
Tarih ö n c e s i n e geri g i d i l d i k ç e ,
s ö z ü n d e işaret ettikleri
O
ilk söz
şuydu:
Tarih
sandığımızdan
zengindir
kalmadan yapamaz.
kuraldan
Marks-Engels'in
dışarıya
M a n i f e s t o ' s u n u n ilk
çıkıveriyoruz
"Tarih sınıfların güreşidir".
Modern
kendiliğinden.
sosyal
sınıf g ü r e ş -
lerinin d e t e r m i n i z m i y l e k o ş u l l a n m ı ş ı z birkez. A m a o l a y l a r ı n diliyle düşünüp konuşmayı da metodumuz yapmışız;
elvermiyor.
yor.
A n t i k tarih
v e Tarih
öncesi
beynimiz başka türlüsüne
çelişkimiz yakamızı
Ç ü n k ü s o s y a l sınıflar g ü r e ş i , sınıflı t o p l u m l a
başlasa da
bire
modern çağdaki
ulaşamadı.
O zaman
işin
Sosyal
bırakmı-
m e d e n i y e t l e birlikte
keskin s o s y a l d e v r i m o l g u n l u ğ u n a b i r d e n
sınıf g ü r e ş l e r i
içine t a r i h ö n c e s i
ilkel
sosyal
devrimleri
sınıfsız insanın
getiremedi.
kollektif a k s i y o n u
karıştı. Ve o l a y l a r sınıflarla değil, " i n s a n " ile a ç ı k l a n m a k z o r u n d a
dı.
kal-
M o d e r n sınıflı t o p l u m k a p a n ı p m o d e r n sınıfsız t o p l u m d o ğ a r k e n d e
sosyal
sınıfların
önemi
azalarak, yine "insan"ı
i n c e l e m e k , " i n s a n " ile
k o n u ş m a k ö n e ç ı k a b i l e c e ğ i gibi. Ç ü n k ü " G i r i ş t e " a n d ı ğ ı m ı z gibi, insanlık tarihi
komün
Devrimcilik,
çekirdeğinin
kendisini
yeniden
üretişinden
ibarettir.
üretici g ü ç l e r kadar k o m ü n ü n de eseridir.
Bu y ü z d e n m o d e r n tarih sosyal sınıfların g ü r e ş i y s e , antik tarih, barbarlığın m e d e n i y e t l e güreşi olur diyebiliriz.
deniyet kuracak kadar geliştikleri
için
Kent barbarları orijinal me-
içine girdikleri
medeniyeti
orta-
dan kaldırırlar. G ö ç e b e orta barbarlar, y e n d i k l e r i m e d e n i y e t i r ö n e s a n s a
uğratabilirler. Tanrıları P e y g a m b e r l e r i ve dinleri de ona göre olur.
Kenti
kuracak komünün
peşine takılıp yollara
düşer.
bir ö n c ü
Kentini
kahramanı
kuruncaya
ve z a f e r l e r i o n u n d e s t a n ı olur. A t a l a r ı n ı n
vardır.
O öncünün
dek çektikleri
inançlarını
yenilgi
g e l i ş t i r m i ş piyeti
(takva) [Allah k o r k u s u y l a dinin y a s a k ettiği ş e y l e r d e n k a ç ı n m a ] sahibi
bir e r m i ş , yarı
P e y g a m b e r kişidir.
Mala m ü l k e değil, halkı ö n ü n d e s a y g ı y l a y ü c e l m e y e pek d ü ş k ü n d ü r ,
kendisini a n ı t l a ş t ı r m a k , u l u l a ş t ı r m a k hatta m ü m k ü n s e b u işin s o n u n a
kadar g i d e r e k ataları
giriverir.
gibi
t a ş a r k e n bu g e l e n e ğ i
içinde
Allahlaşmak eğilimine
zaferleri
ölçüsünde
Z a t e n ilkel t o p l u m t o t e m , ana, baba, d o ğ a t a n r ı l a r ı y l a d o l u p
her ü y e s i n i n iliklerine d e k işlenmiştir.
biraz sivrilip ö n c ü l ü ğ e g e ç e n l e r s ü r a t l e t a k v a l a r ı n ı
konsantrasyona,
rinde s e z i l e r d e ,
Kent,
Komünün
geliştirecek
h ü l y a l a r a v e e y l e m l e r e giriverirler. T a r i h s e l g ö r e v l e kehanetlerde buluşmak böylece
bir k o m ü n v e y a
köy değildir. A m a
kolaylaşır - .
kurulmadan önce daima
k o m ü n c ü l bir ç e k i r d e k l e h a r e k e t e d e r ve ana Irak kent e v i n i n
kehanet
( o r a k l ) l e r i y l e v e y a o g e l e n e k l e r d e b e z i r g a n t i c a r e t yolları ü z e r i n e çevre b a r b a r l a r ı içine y e r l e ş t i r i l i p Kentleştirilir.
Kent d o ğ a r d o ğ m a z ç e v r e
barbarları da etkiler, aynı g e l e n e k l e o da onları g ü d ü p k e n t l e ş t i r m e y e
çalışır.
Z a m a n olur, g ü c ü n e g ö r e işler t e r s i n e d ö n e r :
d e n i y e t i n d e n ç e v r e barbarlar, t i c a r e t yolları
(barışçıl
kolonileşme yapanlar)
t i c a r e t yolları
üzerinden çöken
bu
kez s a v a ş c ı l
ana
bir d e r l e n m e ile y i n e
m e d e n i y e t ü z e r i n e çullanırlar.
g ü c ü n e göre bir t a r i h s e l d e v r i m olur:
Tufan
min ö n c ü s ü artık ü m m e t i o l a n kitapsız v e y a
Allahı da
İlk a n a Irak me-
ü z e r i n e gelip k e n t l e ş e n l e r
Bu
budur. Ve t a r i h s e l devrikitaplı
bir P e y g a m b e r d i r .
ister i s t e m e z m e d e n i y e t b i r i k i m l e r i n e g ö r e S ü m e r , a n a Irak
m e d e n i y e t i n i n allahları olur.
Bu allahlar;
çevre barbarlarının totemle-
ri, a n a t a n r ı l a r ı , baba tanrıları, d o ğ a t a n r ı l a r ı y l a k a r ı ş m ı ş ve fetihler ve
tarihsel
devrimler ölçüsünde çoğalıp üremişlerdir.
A m a g i d e r e k insan
tarihsel
devrimlerde
göre d ü ş ü n c e gelişimi
lama
yeteneği,
aklı da gelişir:
işe y a r a m a z ;
ister;
tarihsel
Körü
k ö r ü n e e z b e r e tanrısallık,
her tarihsel
a d ı m a d ı m biriken
devrimlerde,
devrim
insan
kendi
gücüne
beyninin soyut-
Peygamberler veya
Allahlaşmış
ö n c ü l e r d e adeta kanatlanır; yine A l l a h ve P e y g a m b e r d e s t a n l a r ı y l a birlikte tanrısal d ü ş ü n c e l e r d e g e l i ş m e olur.
Ş ü p h e s i z ki bu g e l i ş m e , top-
lum biçimlerinin gelişimi ile paralel işler; t a s a v v u r v e y a insan şuuru ile
değil, tarihin
kendi k a n u n l a r ı y l a s a k a r c a ileri-geri s e n d e l e y e r e k gelişir.
H a y v a n e v c i l l e ş t i r m e s i ( s ü r ü c ü , ç o b a n s i s t e m i ) g e l i ş t i k ç e kılına dok u n u l m a z h a y v a n t o t e m l e r i artık kesilebilir, y e n e b i l i r ;
sonradan
ev eşyalarında
barbarlara
karşı
süs,
uğur taşı
t a p ı n a k o r t a k malını
eski t o t e m t a n r ı
olarak görev yapar;
k o r u m a k üzere
yabancı
birleşmiş
kan-
ların t o t e m l e r i n i y a n s ı t a n küp k u l p l a r ı n ı n h a y v a n başlı o l u ş u , y i n e bu
kollektif s a v u n m a y ı y a n s ı t ı r k e n z a m a n l a süs v e y a
de a ç ı k l a r ;
uğur haline gelişini
d a h a s o n r a o barbar t o t e m l e r i "Cin T a i f e s i " b i ç i m i n d e yo-
rumlanıp gelenekleşir ve dinlerin
s i s t e m i n e girerler.
A n a tanrılar, ü r e t i m v e sosyal h a y a t t a ö n d e r l e ş t i k ç e t o t e m l e r i n önlerine
geçerler ama
totemlerden
kolay
kopuşulamaz;
ana
tanrıların
ilkin ilk Irak k e n t ç i k l e r i n d e t a v ş a n g ö z l ü o l u ş u , I r a k ' t a n Mısır'a atlayışı
bu y ü z d e n d i r .
Ç o b a n c ı l ı k ( b a b a h a n l ı k ) g e l i ş t i k ç e baba t a n r ı l a r ana t a n r ı l a r l a çelişirler;
b e r e k e t ve üretim t a n r ı ç a s ı İnnin ile A t e ş - G ü n e ş Tanrısı D u m u z i
zıtlaşır;
efsaneleri gelenekleşir.
Medeniyet
aşkıyla
kolonileştikçe
Ama
(Sümer)
yayıldıkça;
bu
çevre
barbarlar
Fırat-Dicle,
gelenekler
Finike,
barbarlar
içinde
Mısır,
ticaret,
içinde
de
barbarlar çevreden
merkeze tarihsel
boyunca
k e n t l e ş e r e k yayılır.
b a r b a r l a r ı n t o t e m l e r i n i d e içine a l a r a k zenginleşir,
Sonra o
hammadde
Umman-Hint
karmaşıklaşır.
devrimlerle çullandıkça
kendi t a n r ı l a r ı n ı ve g e l e n e k l e r i n i üste g e t i r m e k üzere eski t a n r ı l a r a ve
geleneklere
katarak t a n r ı l a r ı
sayısallaştırırlar.
kinme ile de olsa a n l a t m a k t a n c a y a m a d ı ğ ı
Çünkü
yanı
Muhammed'den
bin yıl önce y a ş a y a n
çok A l l a h l a r t u t m u ş ,
Ama
çoktanrılar bu
ruhları
denli
her y a n d a
her yana
Herodot'un
korku,
çe-
hep bu t a n r ı l a r üzerinedir.
Herodot zamanı
bile her
insanüstüleşmiştir.
yayılıp
kıtalararasılaştıkça tıpkı
totem ve kadın ve baba tanrılarının ilk illizyonlarını yitirişlerine de uğrarlar.
O ilk çıkış çağlarındaki, deniz seviyesini
1 - 2 - 5 - 8 metreye kadar
inanılmaz kollektif emekle yüzyıllarca süren periyotlarla y e n i d e n ve yeniden bıkıp u s a n m a k bilmeden d o l d u r u r l a r k e n , t o p l u m u n komüncül kollektif gücü tanrısal
kutsallığı y e n i d e n üretmiştir. Ve tarihsel devrimlerle
boyuna canlandırılıp yaşatılmıştır. A m a ilk S ü m e r kentlerini kuzeye açan
medeniyet,
Hele
Akat
bir daha
o
medeniyeti
3 0 0 0 - 2 7 0 0 ) ve
muazzam
Sümer'e
kollektif emeğe
üstün
kollektif e m e k ihtiyacı
gelince
ihtiyaç duymamıştır.
demir
keşfedilmiş
giderek azalmıştır.
(İ.Ö
Kutsallıklarda
buna paralel olarak gücünü eski totemcil, kadın, ana, baba t a n r ı l a r ı n d a n
daha soyut y e r - g ö k - d e n i z tanrılarına kaydırmıştır.
o soyutluk içinde yer alsalar da
artık bu tıpkı
kadın-erkek tanrıların içinde yeralışları gibidir.
Ve m e d e n i y e t ilk lokal
kollektif e m e k l e
Erkek-dişi tanrılar da
gücü
azalan t o t e m l e r i n
G i d e r e k sönerler.
k u r u l m u ş ağır gelişimli
bit-
kici l v e y a ırmakcıl m e d e n i y e t a ş a m a s ı n ı kapatıp kıtalar arası h a y v a n c ı l
daha
hareketli
medeniyet
ve işe y a r a y a n A l l a h l a r ı
azaltır:
Bu,
olur;
Tanrılar tanrısına
demiri
keşfeden
kurma
kendi
aşamasına
ulaşınca
imparatorlaşır
üstünlüğünde sadeleştirip olabildiğince
bağlar.
b ü y ü k t u f a n yaratıcı
Semit
barbarlarının
işi
g i d e r e k geliştirilir. T e k t a n r ı yaratıcı ve geliştirici t o p l u l u k l a r ı n da
Semit torunları
oluşu tesadüf o l m a m a s ı
A r k e l o j i ve klasik bilgin aklı,
niyetine
bağladığı
bağlamakta
gibi,
dinsel
kolaylık görür;
hemen
gerekir.
bütün
buluşları S ü m e r m e d e -
kültür g e l i ş i m i n i
tarih onlar için
belli
de S ü m e r b u l u ş l a r ı n a
başlı d e t e r m i n i s t ka-
nunlara
u y m a y a n , d ü z c e bir çizgidir v e S ü m e r ' e b a ğ l a n m a s ı , g ö r ü n e n
köy için
kılavuz i s t e m e y e n bir iştir.
Oysa
Sümer'den
orada hemen
önce
bütün
birikmiş
18
tabaka
dikkatle
keşiflerin, u z u n y ü z y ı l l a r s ü r e n
izlendiğinde
komüncül
kollek-
tif e m e ğ i n , ö n t a r i h s e l d e v r i m l e r l e b o y u n a t a z e l e n e n " k u t s a l " g ü c ü y l e
yapılmış olduğu;
m e d e n i y e t i n a n c a k onları s a y ı y l a ç o ğ a l t t ı ğ ı anlaşılır.
U n u t m a m a l ı d ı r ki,
I r a k kentleri
üzerine tarihsel
devrimle
gelen
Sü-
merler de barbar ( k o m ü n c ü l ) kollektif ruhlu insanlardır. Ve d a i m a yeni
bir b a r b a r akınla tazelenirler.
siyonun vurucu
gösterir.
Antik tarihte
m e d e n i y e t l e r a n c a k o i l e r l e m e l e r i gerilettikleri
ölçüde tutulmuşlardır.
yon
gelenekli
6 5 0 0 yıllık A n t i k Tarih de o kollektif ak-
g ü c ü y l e a d ı m a d ı m saat d ü z e n i y l e h e l e z o n i k i l e r l e m e
Tıkanıklıkları
komüncül atalarımız... Toplumun
d e aynı
kanuna
Sümer'de
na
barbarlıkla
bulunan
medeniyetin
süren
ilk a n a
bir
diği
kollektif aksikötülediğimiz
medeniyet,
zaferleri,
koeksiztansı
bile
değildir;
tek
başı-
Sümer,
barbar insanların
(insanın)
ve
oradan
sentezleridir.
(kent f e d e r a s y o n l a r ı n d a n )
bir d a h a y e r y ü z ü n d e eşi
benzeri
( y ü z l e r c e yıllık b i r i k i m l e r d e n
da t a p ı n a k l a r ı
taşır. Ve y ü z l e r c e y ı l d a geliştiği
yakalayabilmiştirler.
yine
ait değildirler.
O
da
bağlanamaz.
emekle
için, tanrıları
gelişim
medeniyete)
kutsallığı y a r a t m ı ş t ı r . T a n r ı s a l l ı k (kutsallık)
I r a k kentleri
komüncül
ulusa,
kollektif e m e k g ü c ü n ü n
medeniyetine
İlk ana
daima
b a r b a r diye
kültür ç a t ı s ı n d a k i t a n r ı s a l g e l i ş m e l e r
tanrısallığın
kollektif g ü ç l e r t a n r ı s a l
Sümer
Şu
uyarak y ü r ü m e d e n edemezdi.
S ü m e r ' e (bir t e k ırka,
y ü z l e r c e yıl
açanlar da
olmuşlardır - .
topluluklar
da
medeniyete bağlanamazlar.
sonra)
orijinal ve s a r s ı l m a z
için
Bir t e k t a r i h s e l
belirli
soyutlaştırma
devrimle gelen
çıkma
görülemeyecek
kurulabilkutsallıklar
sentezlerini
S ü m e r l e r e ve ilk
S ü m e r m e d e n i y e t i , t a n r ı l a r ı d a a k kalkerli
kızıl t a p ı n a k l a r ı da h a z ı r c a bulup s a y ı c a geliştirmiştir.
Bu eşsiz b e n z e r s i z kuruluş, ilk m e d e n i y e t i
pınca;
Irak b e n z e r i ırmakcıl
ister i s t e m e z " a n a " ya-
Mısır, Hint, Çin m e d e n i y e t l e r i de;
benze-
mez h a y v a n c ı l d i y e b i l e c e ğ i m i z d a h a h a r e k e t l i korsancıl t i c a r e t l e ilerley e n G r e k - R o m a m e d e n i y e t l e r i de o ilk a n a " S ü m e r " m e d e n i y e t i n i n alt
ve
üst yapı
geleneklerine
(bütün
orijinalliklerine
rağmen)
uymadan
e d e m e d i l e r . A m a her s e f e r i n d e p e r i y o d i k g e l i ş i m i bir a d ı m d a h a ilerledi.
B a r b a r ı n t e r t e m i z beyni kılıcı gibiydi.
İşte o ilk ana S ü m e r m e d e n i y e t i de;
diğer a n a y a v r u
m e d e n i y e t l e r de;
oradan dallanıp budaklanmış
benzeşip
benzeşmeyen
gelişimleri
de t a r i h s e l d e v r i m l e r k a n u n u , tarih içinde a n a h t a r ı n kilide u y m a s ı gibi
izlenip u y g u l a n m a d ı k ç a
kavranamazlar.
çok v u r g u n ( s p e k ü l a s y o n ) y a p ı l a n din,
l a ş ı l m a z kalır.
O t e m e l l e r a n l a ş ı l m a d ı k ç a en
kültür alanı ise h e m e n hiç an-
S ü m e r ' d e t e k t a n r ı yoktur.
Nasıl ve n e r e d e n hangi geli-
ş i m y a y ı y l a o r t a y a çıkıp k ö k l e ş m i ş t i r ?
Her şeyi S ü m e r t a b l e t l e r i n d e arayıp bulan batılı laik bilginler, Tevrat
uzmanı
kesildiler a m a
Kur'an'a
n e r e d e y s e el
sürmüyorlar.
Tektanrıyı
y a r a t ı p e v r e n s e l l e ş t i r m e k , S ü m e r d u r u r k e n kala kala Filistin Ç ö l ü n e sıkışmış Y a h u d i l e r e ;
hele adı sanı işitilmedik A r a b i s t a n ç ö l ü n d e k i bedevi
g ü r u h u n a mı k a l m ı ş ? N e d e n ? Akıl sır ermiyor. Yazılı tek A l l a h ç ı belgeler
de T e v r a t ve Kur'an, gerisi
mitoloji, tevatür... Ö y l e y s e tarihe akıl ver-
m e k y e r i n e tarihin aklını ( k a n u n l a r ı n ı ) ç ö z m e k en d o ğ r u s u o l m a z mı?
2- TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE TOTEMİZM'İN
Totemizm'in
ROLÜ
insan t o p l u m u n d a v e b e y n i n d e y a r a t t ı ğ ı etkiler derin-
l e m e s i n e k a v r a n m a d ı k ç a s o n r a g e l e n din etkileri v e y a insan t o p l u m u nun din y a r a t ı ş l a r ı :
önemsenip
K u t s a l l a ş m a v e y a t a n r ı s a l l a ş m a prosesi y e t e r i n c e
kavranamaz.
T a n r ı s a l l a ş m a g e l i ş i m i n i n başlangıcı T o t e m i z m o l d u ğ u n a göre, ilkin
d e r i n l e m e s i n e T o t e m i z m ' i ele a l m a l ı y ı z . A n c a k bu başlı başına bir araşt ı r m a y ı içerecektir.
Burada A l l a h , P e y g a m b e r , Kitap yaratılışı a ç ı s ı n d a n
T o t e m i z m t e m e l l e r i n e ç o k kısa
değinmek,
Prensip o l a r a k h a t ı r l a m a m ı z v e
ral:
işaret e t m e k z o r u n d a y ı z .
unutmamamız gereken temel
ku-
İ n s a n t o p l u m u n u n cinsel y a s a k l a r l a v e cinsel y a s a k l a r ı n s e m b o l ü
olan T o t e m ' l e birlikte d o ğ u p geliştiğidir.
Yani
kutsallık veya
toplumunda
ve
tanrısallık,
insan
beyninde
başlangıç
olarak da
neredeyse
olsa,
doğuşundan
insan
(ezelden)
beri v a r d ı r .
A m a insan t o p l u m u gibi insan t a n r ı s a l l ı ğ ı da canlı bir prose (gidiş)tir.
İ n s a n t o p l u m u n u n kutsallığını da
lektif e m e ğ i
Komün
kendisini de y a r a t a n şey, o n u n kol-
o l m u ş t u r diyebiliriz.
henüz
cinsel
yasaksız,
Totem'siz
neyse, t a n r ı s a l l ı ğ ı y a r a t a n da o d u r ş ü p h e s i z .
yakıcılığıyla şudur:
Komünün
zorunluluğudur.
ü r e t m e k işinde,
Bu
üreyimi
meseleleri
O çekirdek,
halinde
maddi
bulunduğu
her z a m a n
dan derleşiktir. A m a insan
bulunur.
Çünkü
güçler ( t e k n i k - c o ğ r a f y a )
daha
çok
manevi
komün,
üretici
henüz d o ğ u m
güç olan
insan-
kendisini y e n i d e n ü r e t m e k z o r u n d a o l d u ğ u
için t e k n i ğ i n i de c o ğ r a f y a s ı n ı da sürekli
istemez
üretmek
u n u t t u ğ u m u z ve her
içinde b u l u n a n ilk ç e k i r d e ğ i d i r .
üretici
ölçüde
yaratan
insan t o p l u m u n u n sırlarını s a k l a y a n
de d e r l e ş i k halde
insan t o p l u m u n u n her şeyi
komünü
kendisini y e n i d e n ve y e n i d e n
z a m a n s a n d ı ğ ı m ı z d a n d a h a fazla
insan
iken,
O da b ü t ü n çıplaklığı ve
komünü yeniden yaratırken
geliştirecektir.
komünün
Bu gidiş ister
kutsallığını
da yaratıp
geliştirir.
Kutsallık,
ne ö l ç ü d e ve ne adla anlatılırsa anlatılsın, adı
üzerinde
kutsallıktır, tanrısallıktır. Ve d i n l e r i n en eski kökleridir.
Bize,
bugünkü
lebilir belki.
Ama
m e d e n i , allahçı, ateist,
ilk insan
kutsallığı,
bilgin
insan
k a f a l a r ı m ı z a ters ge-
toplumu
özünde
hafifçe
yücelmiş,
ğı
senli
benli
pratik s e ç i l e m e z
bir
kutsallıktı.
İnsan
kutsallı-
insan t a n r ı y l a birlikte y a t ı p kalkar, o n u n l a dillenip o n u n l a s ö y l e ş i r
o n u n l a d ü ş ü n ü r o n u n l a a v l a n ı p yer içerdi.
K o n u y l a en çok ilgilenen J.
F r a z e r bile k o n u y u y a k a l a m ı ş k e n kaçırır. Ç ü n k ü insan t o p l u m u n u n gidiş k a n u n l a r ı ,
çatısı)
gidiş
kutsallıklar; T o t e m i z m ' d e n s o n r a g e l e n A l l a h l a r (kültür
içinde a r a n ı p b u l u n a m a z .
Kutsallıkları y a r a t a n
Bugünkü dinlere bakınca, T o t e m i z m ,
Günümüz
nı
şey, t o p l u m s a l
kanunlarıdır - .
dinleri
gölgede
gökselleşip
bırakmış;
insan
yaratıcılarını, yaratılan
b a ğ l a y a r a k zincire v u r m u ş t u r .
temizm,
bilginlere din gibi g ö z ü k m e z .
kitaplaşınca
üstünlükleri,
olduğu
halde
insa-
kendisine
Bu a ç ı d a n insanın atası gibi d u r a n To-
m o d e r n insana din gibi g ö z ü k m e z .
Din nedir? İnsan d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r ı n ı n üzerine fırlayıp, insanın
kendi
d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r ı n d a n
çıkıp geldiği
halde
insanüstü
güç
haline g e l e r e k d o ğ a y ı ve insan t o p l u m u n u yaratıp g ü d e n t e o r i k ve pratik bir sistemdir.
Dini
M e d e n i y e t dinlerinin de ilk kökleri T o t e m i z m ' e uzanır.
nasıl tarif e d e r s e n i z edin, T o t e m i z m i
din
dışına
atamazsınız.
Ç ü n k ü T o t e m i z m , kutsallıkta gökleri t u t m u ş son m e d e n i e v r e n s e l dinlerin
ilk yercil
hangi
kökleriydi.
O gökselliklerin
adım
adım Totemizm'den
m e k a n i z m a y l a geliştiği ( t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı )
bir y e r d e s ö y l e n e n
başka
bir y e r d e u n u t u l u r ;
hatta o
bilinemezse,
mekanizmanın
esiri o l m a y a d e v a m edilir.
Biz b u r a d a , g ö k s e l d i n l e r i n çıkış m e k a n i z m a l a r ı n d a n ilki o l a n T o t e mizmin,
ilkel
insan t o p l u m u n u n
gelişerek kutsallaşmaya
nasıl
dolayısıyla
b e y n i n i n T o t e m l e birlikte
eğğinleşip yatkınlaştığı
üzerine parmak
basıp, A n t i k kutsallık p r o s e s i n e g e ç e c e ğ i z .
İnsan T o p l u m u
doğarken
önce
kendisiyle
yı ve d o ğ a n ı n g ü c ü n ü t o p l u m l a ş t ı r d ı .
çıplacık komün
bununla
idi.
Ki
birlikte ç e v r e s i n i
Hayvanlar aleminden
birlikte y ü z b i n l e r c e yılda g e l i ş e n
kopuşmuş
haliydi.
bağlayarak toplumcullaştırması
ve
Hemen
ikinci a ş a m a , i n s a n ı n cinsel
y a s a k l a r ı t o t e m i z m s e n t e z i oldu. T o t e m i z m , insanın kendisini
toteme
doğa-
bu a ş a m a d a cinsel y a s a k s ı z
ruhuyla
kutsallaştırmasıydı.
T o t e m d e n önce insanın ruhu y o k m u y d u ? H a y v a n l a r ı n d o ğ a alemiyle çelişkisi neydi? Cinsel y a s a k l a r ve insanın ruhu ve T o t e m nasıl d o ğ d u
gibi s o r u l a r k o n u n u n
ama
konumuzu;
Yakın akraba:
yasaklar,
aileyi
ne d e r e c e köklü ve d e r i n l e r d e o l d u ğ u n u gösterir
k u t s a l l a ş m a n ı n antik prosesini
Kankardeş toplum:
kaçırmamalıyız.
K o m ü n i ç e r i s i n d e g e l i ş e n cinsel
i n s a n d a şuur ve alt ş u u r g e l i ş t i r i r k e n , t o p l u m ve kişi
kan t e ş k i l a t l a r ı n ı ve
her kan t e ş k i l a t ı n ı n
sembolü
içinde
olan t o t e m i
yarattı.
TOTEM:
bilhassa
O Kan'ın ve K o m ü n ' ü n ata s e m b o l ü o l d u ğ u için t o p l u m ve
kişi ü z e r i n d e bir bağlılık ve az da olsa bir ü s t ü n l ü k getirdi.
D e m e k insanın
binlerce yıl
ilk v a h ş e t ç a ğ ı n d a
süren
bile;
onbinlerce,
bir i n s a n ü s t ü l ü k ( k u t s a l l a ş m a )
belki
prosesi
de y ü z -
başlamıştır
diyebiliriz.
İnsan ruhu üzerinde e g e m e n l i k : T o t e m i z m doğal a l a r a k insan
bey-
nine s i l i n m e z derin a n l a m l a r l a işleyip gelişti. Ve kutsallıksız y a ş a y a m a yan, d a h a d o ğ r u s u T o t e m i z m kutsallığıyla d ü ş ü p k a l k a r a k gelişen insan
toplumu,
kendisiyle birlikte kutsallığını
( t o t e m i z m i n i ) de geliştirip onu
t o p l u m u n u n ve kişi beyinlerinin a m a c ı haline getirdi.
Her şeyi y a r a t m ı ş olan insan t o p l u m u , b i l m e d e n
ğal
bir g e l i ş i m l e
keşfettiği
esiri oldu. T o t e m i z m ;
cisimleşmiş
haliydi.
İnsan T o p l u m u
hayvanlardan
bir a m a c ı
kutsallığını
kendisinden
ğını
geliştirdikçe ona
çıkageldiğini
olmakta
adım adım
gibi
(bilmeden yarattığı
için)
ruhu b a ğ l a y a n s e m b o l , o e s a r e t i n ş e k i l l e ş m i ş Ve
k a p s a y a r a k geliştiği
cinsel y a s a k l a r ı n
Nasıl? B i l m e d e n .
k e n d i l i ğ i n d e n do-
gelişirken
bir a d ı m
ulaşacağına,
de
(doğayı
da)
kolaylık buldu.
bir t ü r l ü
ulaşamadığı
ö n d e geliştirip d u r d u .
tersine
kutsallığı
amacı
Kutsallı-
kendisinden
a d ı m ö n e çıkıyor ve u l a ş ı l m a z bir a m a ç o l a r a k insanlık kutsallığı
bir
(önü-
n e h a v u ç u z a t ı l m ı ş M e r k e p Efendi gibi) b o y u n a k o ş t u r u y o r d u . A s l ı n d a
amacı
insanın
kendisiydi;
ama
bir kez t o t e m ile kendi
ruhunu
baskı
altına alınca, insanın a m a c ı n ı n a s l ı n d a kendisi o l d u ğ u n u da alt ş u u r u na
püskürtmüştü.
belirlenmişti.
ihtiyacındaydı.
sembolü
Bilinç k a b u ğ u n d a T o t e m ,
Çünkü
üretmek ve
ortamını
yorumlamak
totemlerle yapıyordu.
kanizmasıyla
medikçe,
insanı
kutsallaşma amaç olarak
için
Bunu b i l m e d e n d ü ş ü n m e d e n d o ğ a l o l a r a k cinsel y a s a k
İşte en y ü c e g ö k s e l
kötüsü
üremek
dinlerin temeli,
işleyip gelişti.
insanın
bu
kutsallaşma
me-
Bu t e m e l a n l a ş ı l m a d ı k ç a ve d e r i n l e ş t i r i l -
g ö k s e l d i n l e r i n sırları da e k s i k ve h a v a d a
kalacaktır.
Daha
m e k a n i z m a bilinçlere ç ı k m a d ı k ç a yer biçim d e ğ i ş t i r e r e k işleyip
oyalayacaktır - .
Ş i m d i k o n u y u biraz o l s u n s o y u t l u k t a n k u r t a r m a k v e k a f a l a r d a kalması
için s o m u t l a ş t ı r m a l ı y ı z .
Ama
kısaca.
Gökalp'in
araştırması,
H e m d e kendi T ü r k T o t e m
idealizmi,
meseleyi
köklerimizle.
tepetaklak yorumlayışı
bir kenara bırakılırsa, bize belge, olay d e r l e y i ş i y l e k a y n a k olabilir.
1- T ü r k l e r i n her B o y ' u n u n k o r u y u c u s u özel bir tanrısı v a r d ı r :
denen
2-
"Cıvı"
bu t a n r ı l a r Kan'ların T o t e m l e r i y d i l e r .
İki
boy s a v a ş a c a k l a r ı
zaman,
kabilenin Cıvı'ları s a v a ş ı r l a r m ı ş ;
savaş g ü n ü n d e n
önceki
gece o
b u n l a r d a n hangisi üstün ç ı k a r s a , er-
tesi g ü n k ü s a v a ş t a o Cıvı'nın boyu üstün g e l i r m i ş . Yani b u r a d a insan
toplumunun
dığı
için,
amacının
bilinç
kendisi
olduğu
halde,
kabuğunda veya şuurundaki
bunu altşuuruna
amacı Totemi
bastır-
olmuştur.
Kan teşkilatı eğer zaferi k a z a n ı r s a T o t e m i istediği ve güçlü o l d u ğ u için
zaferi
k a z a n m ı ş olacaktır.
Bu y ü z d e n t o t e m i n e iyi b a k m a k z o r u n d a d ı r .
A m a c ı T o t e m o l m u ş t u r v e o l m a y a d e v a m eder.
E n basit g e ç i m işlerin-
den s a v a ş a k a d a r b ü t ü n a k s i y o n l a r d a bu kural işler.
3- Bir k a b i l e d e n
bir t e k kişiye s a l d ı r m a k ,
t e m i n e s a l d ı r m a k idi.
öcünü
almak d e m e k olurdu.
a m a ç insanın
Çünkü
Kan'ın
canlı
Yine
amaç totemdir.
Totem
dolayısıyla
kendisidir.
K o m ü n ' d e t e k kişi
tek
o n u n t a p t ı ğ ı n a y a n i to-
Bu y ü z d e n o t e k kişinin ö c ü n ü a l m a k t o t e m i n i n
kişisine
yoktur;
komün
saldırmak komüne
bir o r g a n i z m a
gibi
vardır.
Komünün
saldırmak olacağı
d ü ş ü n ü p davranır.
Ama
bunu
için
veya
komün
bilinçle y a p -
maz; A l t ş u u r u y l a yapar. Ş u u r u ise t a p t ı ğ ı v e y a s a y g ı y l a ö n e çıkarttığı
Totemidir. T o t e m i
ile d ü ş ü n ü ş ü ve dillenişi geliştiği
için, g e r ç e k a m a ç
kendisi o l d u ğ u halde t e r s i n e d ö n ü p a m a c ı T o t e m m i ş gibi davranır - . V e
hep onu
güçlendirir.
herşeyin
ü z e r i n e çıkar.
4-
"Aile
"Cıvı'larla
Yani
Kendisini
dayanışmasını
bilinçaltına
var
eden
b a s t ı r a r a k gelişir.
ve
boyuna
Kutsallık
kuvvetlendiren
"Yersu"lardır."
kabileyi v a r e d e n v e g ü ç l e n d i r e n ş e y l e r t o t e m l e r d i r :
Kan'lar b ö y l e d ü ş ü n ü p böyle davranırlar.
Komünün
kanlarını o l u ş t u r a n ş e y cinsel y a s a k l a r ı n
rıdırlar v e d o ğ a l
davranırlar.
komünün yavrula-
kankardeş dayanışmasıyla, topyekün
Ama
cinsel
yasak sembolü Totem
fifçe y ü c e l i p e g e m e n l e ş t i ğ i
ve g ü ç l e n d i r m i ş gibi
kollektif e m e k l e
kanların
için t o t e m l e r d a y a n ı ş ı p
dururlar. A s l ı n d a
Kabile v e
O y s a g e r ç e k b u n u n tersidir:
bu a n i m i z m
üzerinde
ha-
k o m ü n ü var e t m i ş
p r o s e s i n d e n çıkıp
geldiği için t o t e m i n a m a ç haline gelişi de d o ğ a l olur ve k o m ü n ü n üret i m ve ü r e y i m a m a c ı
5meyi
Komün;
de
daha
lumlardan
değil,
dili,
haline gelir.
k o n u ş m a y ı , dansı, şiiri, s a n a t ı ,
vahşet
çağında
keşfetmiş
medeniyete aktarılmış
r a k a m ı , ölü g ö m -
bulunuyordu.
rakamların
kutsallığı
Komün
top-
medeniyetten
b a r b a r l ı k t a n gelir.
Bu kutsal rakamlar, k o m ü n ü n t e ş k i l a t yapısı içine giren y a v r u kanların s a y ı l a r ı n d a n gelir.
T ü r k l e r d e boy d e n e n
24 sayıları
kanların
kutsallaşmıştır.
yok edilmişse;
ikiye b ö l ü n e r e k ç o ğ a l m a s ı y l a
2-4-8-
Kimi s a v a ş l a r d a bir boy v e y a kan t ü m d e n
k o m ü n , 2'ye b ö l ü n m e y e r i n e ;
bir e k s i ğ i y l e :
7 - 9 - 1 7 gibi
t e k r a k a m l a gelişir. Ve bu r a k a m l a r tanrısallaşır. O n u n için, ne kadar
Türk toplumu varsa, o
l ü n m e l e r i , tanrı
TSİN
müştür.
kadar çeşitli
r a k a m l a r ı ve sayıları
r a k a m ve sayı
gösteren
kabile d i n i n d e D o ğ u ' n u n 4 Y e r s u ' s u v a r d ı r ki, 4 boya
Oğuzlarda:
İki
boy bö-
bulunur.
bölün-
kabilenin ayrılmasıyla 4 tanrı Totem, 4 Yersu
T o t e m o l m a k üzere 8 T o t e m t a n r ı o r t a y a çıkar. A l t a y ve Y a k u t l a r d a da
benzer b ö l ü m l e m e l e r boylara ve t o t e m l e r e
karşılık düşer...
Rakamlar'ın
mesinden
kutsallığı
kaynaklanır.
bile,
totemin
Kur'an'daki
kutsallaşmanın
rakamların
amaç
kutsallıkları da
edinilbu ge-
lenekle a k t a r ı l m ı ş yansımalardır - .
6- Boy v e y a
kanların:
K o m ü n ü n dili de t o t e m i n
a m a ç o l a r a k ö n e çıkışıyla
gelişip t o t e m l e r d e n
kutsallığıyla veya
kaynaklanarak sembol-
leşmiştir.
Her b o y u n bir h a y v a n v e y a a ğ a ç t o t e m i vardır. Ve o kutsal o l d u ğ u
için adı da rengi de kutsallaşır. B u n a b e n z e r b i ç i m d e dilde t o t e m s e m bolleri
ç o ğ a l a r a k gelişir;
konuşma
şiirleşip yücelir.
Komün
komüne,
kan kana, kişi kişiye k o n u ş u r k e n saygılı o l m a s ı ve g i d e r e k bazı kanların ve kan liderlerinin s i v r i l e r e k hafifçe de olsa k u t s a l l a ş m a s ı y i n e aynı
mekanizmanın
yansımalarıdır - .
7 - K o m ü n ü n cinsel y a s a k l a r ı :
göre A ş a ğ ı
barbarlık
konağında
Totem sembolü,
Anahanlık
Morgan'ın tasnifine
sentezine
ulaşır.
Toplum
biçimi g e l i ş t i k ç e k u t s a l l a ş m a d a t o t e m d e n A n a T a n r ı ' y a kayar.
T ü r k l e r d e t o t e m l e r anacıl h u k u k a d a y a n ı l d ı ğ ı için dişi h a y v a n l a r d ı r .
Her kanın ve kişinin bir dişi
k o r u y u c u t o t e m i vardır...
8- Erkeğin T ü r k l e r d e de A l l a h l a r a r a s ı n d a
Sonradan
hiçbir yeri
yoktur önce.
K o m ü n s ü r ü a ş a m a s ı n a u l a ş ı n c a e r k e k l e r d e A l l a h l a r arası-
na sokulur. Ö n c e Ş a m a n kadını taklit e d e r e k kutsallık içinde k e n d i s i n e
yer açar.
D a h a s o n r a da
göğe çıkarmıştır:
bu yerini
d o k u n u l m a z k ı l m a k üzere y e r d e n
" K a d ı n dini, s o n r a d a n e r k e k dini s i s t e m i y l e birleşe-
rek İL dinini v ü c u d a g e t i r m i ş t i r "
İL dini a n a s o y u ile baba s o y u n u n barışçıl aşamasıdır - . İ l h a n l ı k diniyle baba s o y u e g e m e n kılınır:
" İ l h a n l ı k dini bir il'in öteki il'leri ve B u d u n ' d a n (yani f e d e r a s y o n ve
kabileleri) c e b r e n
k e n d i s i n e bağlı
" H a k i m olan il Aktır - .
M a h k u m olan
k ı l m a s ı y l a başlar.
Kişileri de Ak Kemikliler z ü m r e s i n i teşkil eder.
B u d u n l a r kara'dır."
A n a h a n l ı k t a , T ü r k ş a m a n i z m i n d e , ö z c e her yer, A C U N :
idi. Ve her şey M A N A :
Kutsal
idi.
orta d ü n y a
B a b a h a n l ı k t a , y a n i İ L H A N L I K dinin-
de, kadın t a n r ı l a r ı n b u l u n d u ğ u bir A Ş A Ğ I G Ö K :
Kara
Kişilerin o t u r d u -
ğu yer ilân edildi. Ve kara G ö k ' e a ş a ğ ı l a m a l a r silsilesi başlatıldı.
9-
Medeniyet
Barbarlığın
geliştirmiş
kutsallaşma
ve
yeryüzünde
humları yayarak,
Mısır,
kendine
az on
misli
hızlandırmıştır.
yaygınlaştırma
benzer
Irmaksal
Roma
olanaklarını
medeniyet
to-
m e d e n i y e t l e r i n i n geli-
köprüler, t i c a r e t yolları, t a r i h s e l
d e v r i m l e r ge-
kışkırtıp ö r g ü t l e m i ş t i r .
Medeniyetin
sosyal
rinde de y a n k ı s ı n ı
makcıl Çin
en
yükseltip
Hint, Çin, G r e k ,
ş i m l e r i n i ve a r a l a r ı n d a
lişimlerini
gidişini
keşifler t e m e l l e r i n i
ve tanrısallaşma
b u l m u ş olmalıdır.
ilişkileri
U z a k d o ğ u T ü r k ille-
Bu y a n k ı , ş ü p h e s i z ö n c e l i k l e Ir-
m e d e n i y e t i y l e o l m u ş t u r . T ü r k l e r d e b a b a h a n T a n r ı l a r ı n Çar-
çabuk gökselleşmesinde
m e d e n i y e t etkileri
anlaşılabilir.
B u n u n gibi T ü r k l e r ,
Müslümanlıkla
ittifak e t t i k l e r i n d e de aynı
o l m u ş ve T e k t a n r ı c ı l ı k T ü r k l e r içinde y e r l e ş i p k ö k l e ş m e k için
uzun
yıllar b e k l e m e k g e r e k m e m i ş t i r . A n c a k T ü r k kutsallık g e l e n e k l e r i
ter i s t e m e z M ü s l ü m a n l ı k içinde y e r l e r i n i a l m a d a n
dı.
Çünkü
uygun
gerçekleştirmek
düşebilirdi;
örgütleri
ama
için
Tektanrı,
eski tanrı
Kabile
gelenekleri
d e m e k t i , onlar bir çırpıda
bin
de is-
bu g e l i ş i m o l a m a z -
kutsallık a m a ç l a n a r a k g e l e n e k l e r e g e ç m i ş t i ;
amaçlarını
şey
pratik t o p l u m
konfedarasyonuna
demek,
kabile ve
kesilip a t ı l a m a z d ı ,
atılsa
kan
federas-
y o n l a r ne işe y a r a r d ı ?
Özet ile, T o t e m : Ata diniydi. Ata:
ile bildiriyordu. T o t e m :
determinizm,
İnsanın d o ğ a d a n geldiğini altşuur
bilinç k a b u ğ u y d u . Doğa ve t o p l u m kanunları yani
altşuurdan
dürterek işliyordu.
Ata
dini
kolayca A n a
ata,
Baba ata, Allah ata'lara gelişip kutsallaşma gökleri sardı.
[Ziya Gökalp,
"Türk T ö r e s i "
Cihannuma"
1339,
İstanbul,
-Mehmet
Neşri,
"Kitabı
Cilt l. -A. V. A n a h i n , 1940, Ülkü, 8 Mart -"İran Mogolları"]
3-
MEDENİLEŞME VE
KOMÜN'ÜN
T a r i h ' t e kimlerin y a z ı l a r ı
geçip,
TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE
ROLÜ
devletleşen,
b u l u n u r ? M e d e n i l e r i n , yani sınıflı t o p l u m a
bezirganlaşan,
ihtiyacı olur ve yazılaşır.
Mallarının
ticaretleşip,
paralaşanların
hesabını t u t m a k ,
yazıya
m i r a s l a r ı n ı ayar-
l a m a k , p a r a d a n faiz, üretim ve t i c a r e t t e n kâr ve irad kazanıp h e s a b ı n ı
yapmak,
suçluları
cezalandırmak,
egemen
hizmetlilerini
ödüllendir-
mek için hep yazı gerekir. S a n a t ve kültürlerini; d i n l e r i n i , ulularını (din
ve d e v l e t liderlerini) d e s t a n l a ş t ı r ı p k i t a b e l e ş t i r m e k için yazı gerekir.
Tarih
öncesi
insanı
toplumlarının) yazıya
barbarın
ihtiyacı
(komüncül
olmaz.
Daha
kankardeş;
doğrusu
de insan ü r e y i m i de o l a ğ a n ü s t ü a l ç a k g ö n ü l l ü d ü r ;
taze
ilkinsan
barbarın
üretimi
alçak g ö n ü l l ü o l m a k
için, bilerek değil b i l m e y e r e k , k e n d i l i ğ i n d e n öyledir. O y ü z d e n d o ğ a n ı n
d o ğ a l bir eki gibi yaşar;
ne d e v l e t e , ne paraya ihtiyaç duyar.
Medeni-
yet ile h a ş ı r - n e ş i r o l d u k t a n binlerce yıl s o n r a bile, m e d e n i y e t i n t i c a r e tine v u r u c u güç olarak b u l a ş t ı k t a n s o n r a
bile,
ne parayla ne d e v l e t l e
ne de y a z ı y l a başı hoş o l a m a z .
Bu
yüzden
tarihöncesi
barbar toplumların
a n l a t a c a k kitabeleri, y a z ı y a g e ç m i ş d e s t a n l a r ı ,
açıklamaları
olamamıştır:
laştırılmış d e y i m l e r i y l e :
Ama
dadır.
onların
Onların
da
Medeni
kendilerini
ve
k u ş a k l a r b o y u n c a t a ş a c a k ve
Barbarlar,
kutsallıkların
kendilerini
kitapları, h u k u k
k ü ç ü m s e y i p alçaltıcı-
" K İ T A P S I Z " olurlar.
da A l l a h l a r ı
anlatımları,
kitaplarına
dillenişleri
olmak zorun-
p a r m a k ısırtacak z a f e r ve
maceraları,
bizlere u l a ş a c a k kadar çoktur.
m e d e n i l e r onları, y a z ı l a r ı
k o y m a y ı p tarih
tarihlerini,
kutsal
olmadıkları
bile s o k m a s a l a r da;
için
adam yerine
o n l a r kendi
değerle-
rini
biliyor ve b a ş l a r ı n d a n g e ç e n l e r i
torunlara
naklen
ağızdan ağıza şifahen, atalardan
anlatarak yaşatıyorlardı.
Onları
şiirleştirip tahrifini
önlüyorlardı.
İşte
o
masalların
derlenişi:
Masalbilim
veya
mitoloji
adını
aldı.
Berose, tarihi S ü m e r m e d e n i y e t i g e l e n e k l e r i n d e n arta kalanları derledi.
Homer...
leri
G r e k g e l e n e k l e r i n i derledi.
d e r l e m e y e çalıştı. T h u ç y d i t
H e r e d o t kıtalararası g e l e n e k -
[Tucidides], T a c i t u s ,
Sezar,
B a b ü r ve
benzerleri...
Medeniyet,
medeniyetsizlikten
"inkâr", t a r i h i n
gerçekleşmediği
dek sürer.
(barbarlıktan)
çıkagelir.
Ama
bu
k a n u n u y l a y ü r ü d ü ğ ü için, insan ş u u r u y l a , t a s a v v u r ile
için,
Barbar,
şuuraltı
bir inkâr edişle
b u l u ş u r ve g ü n ü m ü z e
m e d e n i y e t i n beşiği o l d u ğ u halde;
tekmelenip,
kü-
ç ü m s e n e n , en k ö t ü s ü u n u t u l a n ve yitirilen ö z ü m ü z olur. Ve M e d e n i y e t
kendi g e l i ş i m i n i , yıkılışını, dirilişini
t u c u kalır.
Tıpkı
bunun
gibi,
çoktanrılar sahipleri
rıcılığın
Karga
hep
tektanrıcılık,
uzak düşer,
kurun-
çıkageldiği
halde;
çoktanrıcılıktan
b a r b a r l a r gibi
kılıçtan g e ç i r i l m i ş l e r d i r . Ve t e k t a n -
nereden-nasıl çıkageldiği
Keldan
izah e t m e k t e n
Din t r a j e d i s i de b u n u t a k i p eder.
rahibi
başlı,
Berose'nin
köpek bedenli,
medeniyet
(tarih)
Bunlar tarih ö n c e s i
unutulmuştur.
anlattıkları,
Heredot'un
balık başlı v e y a
öncesi
komüncül
ayaklı
arada
andıkları:
a c a y i p yaratıklar,
teşkilatların
totemleriydi.
k a n k a r d e ş t o p l u m l a r ı n ç o k A l l a h l a r ı sayılırdı.
Hepsi
m e d e n i y e t t a n r ı l a r ı t a r a f ı n d a n y o k edildi.
I r a k ' t a k i y o k ediş,
daha
medeniyetler kendilerinden
uzlaşmalı
gelişti... T e k sözle
bütün
Mısır'da
ö n c e k i , i ç l e r i n d e n ç ı k a g e l d i k l e r i t o p l u m y a ş a m l a r ı n ı ağıza a l ı n m a z yasak b i l m e k l e
kalmadılar,
nerede gördülerse toplumlarıyla
birlikte to-
t e m t a n r ı l a r ı n ı da y o k ettiler.
İslamlıkta
"Müşriklik":
m e k d e n e n "kafirlik "ten
yenlik"
[paganlık]
Çoktanrılı
Bedevilik,
Peygamberi
beter k o r k u n ç bir suçtu.
de tarih
öncesi
toplumların
inkar et-
H ı r i s t i y a n l ı k t a "pa-
çoktanrıcıl
inanışıydı.
M u t l a k bir y o k edilişle t a ş l a n d ı .
Böylesine
"tanrıcı!"
bir
hırsla
tefeci-bezirgan
m e c e s i n e y a s a k , s a n s ü r edilen tarih ö n c e s i
bilinemedikçe,
M e d e n i y e t de dinler de
azgınlığıyla
y o k et-
insan y a ş a m ı v e inanışları
nereden
gelip
n e r e y e gittiğini
bilemedi.
Bu d e h ş e t l i inkar s a n s ü r ü , s o s y a l r e j i m l e r d e o l d u ğ u gibi d i n l e r i n anlaşılamayışında da başrolü oynadı.
Batıp ç ı k a n m e d e n i y e t ç o k t a n r ı l a r ı
da o ç o k t a n r ı l a r d a n çıka g e l m i ş İ b r a h i m ' i n , M u s a ' n ı n ve M u h a m m e d ' i n
tektanrısı da anlaşılmazlaştı;
T a b i a t üstü,
s u r n a t u r e l ve
ateist g e ç i n e n l e r d e
dürdü.
Egemen
bile çeşitli
mistifikasyondan
m a d d e ötesi:
biçimlerde
kültürlerin, beyin
kurtulunamadı.
Metafizik düşünceler,
hortlayarak yaşayışını
en
sür-
kireçlendirici a f s u n l a r ı n ı arttırdı...
Burada
kısaca
mekanizmasını
oluruz.
da
olsa
yıldırım
S ü m e r medeniyeti ve tanrısallığının
hızıyla
hatırlatmazsak güdücü
O ilk geçiş orijinalitesi,
o r i j i n a l l i ğ i n e t e m e l olur.
b ü t ü n orijinal
çiziyi
m e d e n i y e t l e r i n de a n a
Ç ü n k ü hepsi o n d a n m ü ş t a k (dal) alıp gelişir-
ler. T u f a n l a r ı n a ve t a n r ı l a r ı n a d e k benzeşirler. A m a hepsi
nın
akışına
doğuş
yitirmiş
uyarak tarihsel
d e v r i m - m e d e n i y e t cycle
kendi çağı-
(devirdaim)lerini
gerçekleştirirler.
İlk a n a Irak m e d e n i y e t d o ğ u ş u n u n
modern
bilginlerin
ciltler t u t a n
dayandığı orijinalliğe, s o n u n d a
kitapları y e t m e m i ş t i r . A m a
komün üzerine aydınlatmalarından sonra;
hin g i d i ş i n d e b u l d u ğ u m u z k o m ü n ü n
m e d e n i y e t e geçişi:
rimler k a n u n u y l a artık, b i n l e r c e yıl s o n r a da olsa,
ç e r ç e v e s i n d e özetlenebilir.
tezler
bilimine
bakmamıza
Birikim bilimlerinin y a r a d ı ğ ı iş b u d u r :
işimize,
kutsallık:
biz
kaderimizi
Tanrısallık-din
medenilere
(toplumsallığı) yaratan
güç
şeyin,
elimize
Sen-
almaya
akılda t u t a c a ğ ı m ı z ilk şey:
duran
muazzam
kollektif e m e ğ i
k u t s a l l ı k - t a n r ı s a l l ı k değil;
tersine
kut-
inanılmaz hayretler uyandıran
ko-
kollektif e m e k o l d u ğ u d u r .
O tanrısallaşmış komüncül
ondan
şuurumuzla
ise,
gibi
s a l l ı ğ ı - t a n r ı s a l l ı ğ ı y a r a t a n şeyin, o
müncül
T a r i h s e l dev-
konu birkaç f o r m ü l
basamak oluşturmak.
Konumuz
İnanılması
geçip
Morgan'ın
b ü t ü n 6 5 0 0 yıllık a n t i k tari-
kollektif e m e ğ e i n a n a m a y ı ş ı m ı z , s a d e c e
ne kadar u z a k l a ş t ı ğ ı m ı z ı
ibretleştirir;
g e r ç e ğ i t e p e t a k l a k edişi-
miz, o binlerce yıllık sınıflı t o p l u m t r a j e d i m i z , s a n s ü r ü m ü z d e n gelir.
Tevrat'a,
Kur'an'a,
benzeri geleneklere,
gibi
inanıp
inanamayışımız
lır-.
İçinden
çıkageldiğimiz
vizm)
gibi
komüncül
da
aynı
m i t o l o j i l e r e işimize geldiği
trajedik sansürümüze
bağlı
komüncül toplumsallık (inanılmaz
realizm:
yalanbilmezlik, yalan,
ka-
kollekti-
dolan,
menfaat
ile y ü r ü y e n sınıflı t o p l u m i n s a n ı n a akıl a l m a z gelir.
Tarihi,
tanrısallıkları,
bile, g e r ç e ğ i n
yitirirler;
mak da
özünü
en
gerçekçi
Sümer tabletlerinde
(gidiş k a n u n l a r ı n ı )
bulmuşken
kaybederler.
medeniyetin özü
kitabi
arayanlar
ayrıntılarında
Kendilerinden
çok
boğulup
kitaplara
inan-
k o m ü n d e n çok medeniyetin şatafatına sap-
lanmış o l m a l a r ı n d a n gelir.
D e m e k yazılı tarih gibi din d e d i ğ i m i z z a m a n da a k l ı m ı z a ilk getirec e ğ i m i z v e asla
özümüz,
u n u t m a y a c a ğ ı m ı z şey;
ilkel d o ğ a l
O komün yaşantısı
vücut
olmuş
ki,
Irak b a l ç ı k l a r ı n a d ü ş t ü ğ ü n d e
kollektif e m e ğ i y l e
deniz s e v i y e s i n i n
harikalar
bir metre a l t ı n d a n
sızın t a ş l a , s o p a y l a , s a z l ı k l a , ziftle,
el e m e ğ i y l e doğar.
geldiği
komün
b i n l e r c e yıldır s a n s ü r e t t i ğ i m i z
k o m ü n y a ş a m ı m ı z olmalıdır.
Bu,
m u a z z a m tek
Çünkü
medeniyet
başlayarak demir tekniği
kerpiçle;
m e d e n i y e t i n değil,
yaşantısının
yaratır.
(parmak
yani t o p y e k ü n
olmakkollektif
m e d e n i y e t i n i ç i n d e n çıka-
ısırtan
kollektivizmin)
D e m i r en az 3 0 0 0 yıl s o n r a A k a d k e n t l e r i n i n keşfi olur.
eseridir.
Irak ( S ü m e r )
kazılarında
bulunan
Muallafat ve Jarno
kültürü,
İ.Ö
6000 yılının s o n u ile 5000 yılının b a ş l a r ı n a konur. S a m a r a s e m t i
türü ise İ.Ö.
5000 yılına
konur.
Bu
kül-
kültürler m e d e n i y e t değil, t e r s i n e
b a r b a r l ı ğ ı n ( k o m ü n ü n ) en alt a ş a m a s ı n ı n b e l g e l e r i n i verir.
İ.Ö.
5000 ile 4 0 0 0 yılları a r a s ı n d a y a ş a y a n
belgeleri a ş a m a z :
Halaf kültürü
Fransız o k u l u : A n d r e Parrot;
de aynı
K u z e y Irak.
En az 2000 yıl s ü r e n bu d e v i r d e s a d e c e k o m ü n t o t e m l e r i olan hayv a n resimleri, heykelleri ve kadın tanrı görülür.
Kutsallık-Tanrısallık
içiçedir;
bu
şarak t o t e m d e n
Irak'ta
UR"dur.
Sümer
Orta
bu
saz,
rum
da
ikinci
aşama
"EL-OBEYD
ve
koyar. A n c a k k o m ü n c ü l ya-
Irak'ta
orjinaldir;
ziraat bir hayli
artık m a n k e n v ü c u t l u d u r . Ve
H e n ü z cinsel
kadın
dolduğunu
yasak temsilcisi
ana t a n r ı l a r t o t e m
Estetik g e l i ş i m ,
doldukça yeni
sahneye
aşaması
heykelcikleri
kopulmamış ama
uçurumun
yanıbaşında
kerpiç, zift k u l ü b e l e r yaygınlaşır - .
bakışlıdır.
leşmiştir.
verdiği
Barbarlık belgelerini ortaya
Kadın tanrı
tavşan
(komünün)
h e n ü z t e k bir iz yoktur.
kazılarının
çoban-sürü
gelişmiştir;
insanın
S a d e c e kadın, a n a - t a n r ı hafifçe kutsalla-
öne geçmiştir.
Sümer medeniyetinden
şamın
aşamada
b ü t ü n ü y l e yercildir.
totem
ve
(kan) t e ş k i l a t ı y l a
kadın
göstermektedir.
bir a ş a m a y a
kedi
tanrılara
Toplum
gözlü,
totem tanımlarından
karşı
sentez-
toplumda
ile t a n r ı l a r arası
hazırlık başgösterir.
Bu
uçu-
erkeğin
de
çıkışıdır.
Bu a ş a m a d a deniz s e v i y e s i n d e n bir metre a ş a ğ ı d a n b a ş l a y a r a k , zift,
saz,
balçık, t o m r u k harçlaştırılıp d o l d u r u l m u ş v e o n u n
t a ş ı n m ı ş ve s u l a m a
kanallarıyla ziraat,
üzerine t o p r a k
h a y v a n c ı l ı k yapılmıştır.
Irak'ta
orta barbar k o m ü n y a ş a m ı bile t o p r a ğ ı n ı - e k m e ğ i n i s u y u n içinden çıkarıp k a z a n m ı ş t ı r :
"Her şey s u d a n c a n l a n d ı " s ö z ü n ü n aslı budur.
Irak a r k e o l o j i
k a z ı l a r ı n ı n on
sekizinci tabakası
deniz seviyesinden
bir metre aşağıdadır - .
Bu
zifti
muazzam
k o m ü n c ü l e m e k t e kadın;
ateş,
k u l ü b e , saz,
h a r ç l a ş t ı r m a , h a y v a n , ç o c u k , ev, ziraat işlerinde besbelli
öncüdür.
Erkek de
su
kerpiç,
ki
hâlâ
yolları-kereste-savaş-gemicilik-çobancılık
işle-
rinde s i v r i l m e y e başlamıştır - .
Aşağı
kaplarda
barbarlıkta vazoların
her t ü r l ü
ağızları
ve k o r k u n ç ş a h s i y e t l e r konu edilir.
le y a v a ş ç a
aşamada
kadın
kendisini
iken
bu
aşamada
Bu, e r k e ğ i n s a v a ş t a ö n c ü l e ş m e s i y -
sapa yollardan
s i v r i l t m e girişimi
olabilir. Y u k a r ı
erkek de tanrılaşacaktır.
Bu a ş a m a d a toplumsallık (komün) da
yeni
başlı
insan t e m s i l i n e son verilir. A m a r e l i y e f l e r d e hayali
kutsallık v e y a t a n r ı s a l l ı k d a
bir a ş a m a y a g i r m e k üzeredir.
H e n ü z t a n r ı evi kişi a d ı n a değildir. T o p l u m u n d u r . Ve insan ile t a n r ı
h e n ü z s a m i m i ve teklifsizdir.
İsteyen
istediği gibi
girip t a n r ı s ı n a
su-
nusunu
y a p a b i l e c e k gibi
kerpiç,
ziftten
odacıklara
her yanı
yapılmıştır.
Biraz
giriş çıkışlara
daha
açıktır.
Çamur,
kompleksleşmiş;
basit
saz,
salon
bölünmüştür.
A r k e o l o j i n i n on
sekizinci t a b a k a s ı n d a n en
alttan deniz seviyesi ve
üzerine d o ğ r u gelişen on beşinci t a b a k a d a ilk savaş kağnısı gözükür. Bu
ilk k ı y a m e t ön tarihsel d e v r i m alametidir. Ve altıncı t a b a k a d a El ObeidUr üzerine y a b a n c ı barbar akını gelir.
Bu ilk T u f a n v e y a ön tufandır".
Fransız o k u l u bunu: " S ü m e r l e r i n G e l i ş i " sayar. O y s a bu belgesizdir.
Elamlar v e y a S e m i t l e r de olabilir.
şin, t a r i h ö n c e s i
üstlüklerin
aşamada
Önemli
olan
bile ön t a r i h s e l
bir üst a ş a m a y a geçi-
devrim
d i y e b i l e c e ğ i m i z alt
olabilmesidir.
İlk beş t a b a k a l ı k b i r i k i m l e r d e k i
geçişler d ü ş ü n ü l ü r ;
kesintilerde
ç ö m l e k ç i l i k sürekli
bile barışçıl
başkalaşıma
reformlar,
uğramıştır.
Kut-
sallık, eski a ş a m a p a s i f l e ş i r k e n y e n i s i c a n l a n ı ş a uğrar.
Bu gidiş, kutsallığı da d e r i n d e n e t k i l e y e c e k t i r ; ç ü n k ü , kutsallık daima g ü ç l ü bir kollektif e m e ğ i n ( k o m ü n ü n )
ü r ü n ü olur.
A l t ı n c ı t a b a k a d a g ö r ü l e n t a r i h s e l d e v r i m b a ş k a l a ş ı m b e l g e l e r i n i arkeolojinin T u f a n K u y u s u " kazıları verir: T o p l u m s a l birikiş d e n i z s e v i y e s i n d e n bir metre alttan
Beş t a b a k a
gelişimi
b a ş l a y ı p 8 metre 60 s a n t i m kadar birikmiştir.
birikiş,
bir t a b a k a s a v a ş ç ı l sıçrayış ile...
bir t o p l u m u n değil,
Ve henüz
ğı
barışçıl
El O b e i d
birçok t o p l u m u n eseri o l m u ş t u r .
m e d e n i y e t o r t a d a yoktur.
Bu
ilk T u f a n d a n
Fırat ı r m a ğ ı n ı n
Dicle ırma-
ile
b i r l e ş m e k üzere o l d u ğ u y e r e y a k ı n g ü n e y b a t ı s ı n d a
Eridu-Ur-El
Obeyıd
na
önce yerleşim
kültürü
köycüklerine yığılmıştı. T u f a n d a n sonra
Fırat'ın
kuzeydoğusu-
rönesansını
oluşturduktan
Uruk ve C e m d e t - N a s r s e m t l e r i n e çıkar.
İlk t u f a n
(devrim)
eski
tabakaların
bir
sonra Uruk kültürü a ş a m a s ı orjinal s ı ç r a m a l a r gösterir. Ç ö m l e k ç i l i k torna ve fırın keşifleriyle s ı ç r a m a yapar. Bakır nesne g ö z e çarpar. Sekizinci ve d o k u z u n c u tabakalar, on
tabakada
ikinci t a b a k a d a Ak T a p ı n a k , on ü ç ü n c ü
Kalker T a p ı n a k , on d ö r d ü n c ü t a b a k a d a
Kızıl t a p ı n a k bulunur.
On beşinci ve on altıncı t a b a k a l a r ı d o l d u r a n C e m d e t Nasr ç a ğ ı n d a , El
O b e i d - U r - U r u k - E l a m - M ı s ı r ve Hint ile S a n a y i ve T i c a r e t ilişkileri gelişir.
Bu a ş a m a d a ilk kent; surları ve sarayı ile d o ğ m u ş bulunur.
Bu
aşamada
tapınakların
dığı
kadarıyla,
orta
barbarlıktan yukarı
devrimlerle
restore ve
birkaç ön t a r i h s e l
barbarlığa
Toprak,
barbarlardan
çapayla
arttırılabilir.
anlaşıl-
g ö r ü l ü r ki,
(kent a ş a m a s ı n a )
Irak'ta
bile ön t a r i h s e l
geçilir.
Ç ü n k ü Irak c o ğ r a f y a s ı n a d ü ş e n
komşu
başkalaşmalarından
d e v r i m sıçrayışı
ileri
yapılabilir su
Bunun
için
k o m ü n , orijinal
bir gidiş t u t t u r a r a k
bir a ş a m a t u t t u r m a k o l a n a k l a r ı n a
kanalları
ve
kollektif ( k o m ü n )
doldurmayla,
kavuşur:
ürün
verim
e m e ğ e sahip olmak yeter-
lidir. A ş a ğ ı
Barbar a ş a m a d a
geçiş olanaklıdır.
Orta
birleşir ve z i r a a t i n
Bütün
gibi,
bunlar,
Irak
keşfini
çevre
sıçramalı
bahçe tarımından
ziraat a ş a m a s ı n a
hayvancılık, ekim
ile d a h a ç a b u k
besler.
barbarları
köycüklerinin
b a ş k a l a ş ı m ) oluşturur.
doğru
bile
barbarlıktaki
Irak k ö y c ü k l e r i n i n
barbarlarını
y e n e r ve yeni
üzerine
çektiği
bir a ş a m a
(canlı
Kutsallık da bu d e v r i m l e r e uyarak d a i m a g ö ğ e
o l a r a k güçlenir.
Uruk v e y a Ereş'in onikinci t a b a k a s ı s ı r a s ı n d a t a p ı n a k , oniki
metre-
y i bulan b a l ç ı k t a n y a p m a bir y ü k s e l t i , t e p e ü z e r i n e o t u r u y o r d u .
Ak tapınak:
17x22 metre ç a p ı n d a d ö r t g e n balçık t u ğ l a d a n y a p ı l m ı ş ,
beyaz kireç badanalı,
uzun
bir a v l u s u ,
birbirine g e ç m e l i
odaları
olan
bina, k u t s a l l a ş m a yercil t o p l u m d a n k o p u ş m u ş olsa da yalın bir binaydı. Tanrı artık m e r d i v e n ile halk a r a s ı n a (istedikçe) inip ç ı k ı y o r d u .
Onüçüncü tabakadaki
miştir.
Kalkerli T a p ı n a k :
Balçık ve zift b e ğ e n i l m e m i ş ,
getirilerek
b ü y ü k kalkerli
kayalar
temellendirilmiştir.
Ondördüncü
kongresini
Daha b ü y ü m ü ş v e y ü k s e l -
dağlardan
tabakadaki
Kızıl
barındırabilir çaptadır:
Tapınak:
30x80
Ve artık e r k e k de t a n r ı l a ş m ı ş ve
Kalabalık
bir
müminler
metre ve 30x62 metre.
kadın
tanrıyla
zıtlaşır o l m u ş t u r .
Kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n h a y v a n t o t e m l e r i artık g e r i l e m i ş , küplerin b o y u n l a rına süs v e y a
korku
figürler haline
getirilmiştir.
salan
k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş t a p ı n a k mallarını
K o m ü n , d e y i m y e r i n d e y s e ç o c u k beyni gibi
koruyan
berrak d u p d u r u
li, canlı t e k v ü c u t o l m u ş bir o r g a n i z m a d ı r . Y a ş a m ı n ı
beyin-
kovalarken düştü-
ğü Irak c o ğ r a f y a k o ş u l l a r ı y l a b o ğ u ş t u k ç a , o d o ğ a n ı n v a h ş i v e r i m l i l i ğ i n i
kendi
üretici
gücü
z a f e r l e r d e yücelir.
Bu y ü z d e n
diliğinden
olamaz,
o
tanrı
her türlü
yücelmesi
kollektif g ü c ü n ü n y a r a t t ı ğ ı
kişiler değil t o p l u c a
üretim, üreyim, savaş, barış zaferleriyle ken-
komüne
aittir.
beyinsizlik gibidir.
Eğer k o m ü n
aşağı
kendi
bir t e k kişi v e y a
kazanmıştır - .
komün
nin
haline s o k a r k e n
Bu zaferlerini
totemizmin
sembolü
barbarlığın
olur.
son
Ama
Daima
komün
demokratik
ilkelliğindeyse,
"Totem"
Eğer i ş b ö l ü m ü n d e
konağındaysa,
s e m b o l ü " K a d ı n T a n r ı " olur;
kadın
kollektif
hiçbir z a m a n
bir önderi
komüncül
öne
başsız
bulunur.
yücelme-
geçmişse veya
komüncül
yücelmenin
k u t s a l l a ş m a n ı n hafifçe insana doğru
ması d e m e k , t o p l u m u n t e k n i k ç e - s o s y a l c e dolayısıyla
kay-
beyince bir a d ı m
ilerlemesi demektir. Irak'ta da ilkin böyle olur. Uzun bin yıllar t o t e m ve
kadın
önde g ü r e ş i r k e n yücelir.
Fakat Irak balçıkları ve suları
üzerinde
y ü k s e l t i l e n köycükler, tarihsel d e v r i m l e r e s a h n e o l m a y a başladıkça, çobanlık a ş a m a s ı n a da girilmiş o l d u ğ u ölçüde e r k e k s a v a ş t a ve her y ö n d e
gelişen
muazzam
kollektif e m e k gücü
ihtiyacıyla s i v r i l m e y e başlar. Ve
k o m ü n c ü l y ü c e l e ş m e n i n s e m b o l ü olan kadının y a n ı b a ş ı n a yerleşir.
Kollektif
veya
emek
komünün
münün
yücelişi
yozlaşır.
yoğunluğu
biçimi;
ve
ne
derecede
içinde b u l u n d u ğ u
sembolleri
İster k o m ü n ü n
de
kendi
olursa
başkalaşmaz,
o l m a k t a n çok uzak;
Ne eski
kolay bırakabilir,
ması,
onun
Fakat
tarihin
aşamasını,
komün
olsun,
bilinçle
k a n u n l a r ı y l a ilerleyen
bir işin
sonunu
kolay geçebilir.
getirebilme
En
bilinçli
sosyal
devrimleri
sosyalist o l s u n ,
mış b u l u n u y o r l a r .
ve ç o c u k l a r d a n
bütünüyle
babacıl
akıllı
davranış
ve
konaklara
bir t o p l u m
bir t o p l u m d u r .
bilebilir.
Ne eskiyi
D a i m a y e n i l i ğ e aç ol-
bilincini
gidişleriyle
ister d ı ş a r d a n
ilkel
göstermez.
Tersine
k a s t l a ş ı p yozlaşabilir.
y a r a t m ı ş t o p l u m l a r bile
yüzyıl
İlkel t o p l u m l a r d a
alt ş u u r u y l a
tanrı
bunu
e m p e r y a l i s t ol-
fazlasıyla
ispatla-
bilinç a r a m a k , okul ö n c e s i
b e k l e m e k gibi
bilinç y e r i n e
g e l e n e k l e r i y l e d ü ş ü n ü r ve
vücut olmuş
tirici
son
kollektif e m e k de olsa;
bir şey olur.
bebek
O
hemen
geçmiş totemcil-anacıl
davranır.
Irak gibi
bir c o ğ r a f y a y a d ü ş m ü ş de olsa;
ko-
kastlaşır v e
ilerleyen
ne de g i r e c e ğ i y e n i a ş a m a s ı n ı
ne de y e n i y e
toplumun
k o m ü n yeni
b u y ü z d e n g e l e n e k l e r i n e s ı m s ı k ı yapışabilir. V e
sun,
tersine
iç d i n a m i z m i y l e
gelen ön tarihsel devrim dinamikleriyle olsun,
b a ş k a l a ş m a k zorundadır.
olsun,
konak başkalaşmadıkça
Dolayısıyla
verimli,
veya
da
toplum
son d u r u ş m a d a d a i m a
tek
geliş-
kendi
d i n a m i z m i y l e kendisini y e n i ç a ğ l a r a t a ş ı y a b i l e c e ğ i çok kuşkuludur.
iç
Bu
d u r u m d a , z a t e n Irak'ın ilk k ö y c ü k l e r i , ç e v r e b a r b a r l a r ı n meraklı ç o c u k
gözleriyle
lanan
m e r c e k altına
başka
ve çölü o r t a s ı n d a
du.
alınmışken,
k o m ü n l e r gelişimi
(komün)
ön tarihsel
Elburuz,
de
yurtlarından
devrim
eskilerden
insan
köylere çul-
Ç ü n k ü Irak balçıkları
getiriliyordu.
Ve
h a z ı r l a n m ı ş o l u y o r d u . Yeni
devraldıkları
potansiyeliyle
eseri
potansiyeli)
kaçınılmaz
gelenler daha
ileri
demektir.
y e r d e yücelir, y ü c e l i m i n i t a n r ı l a ş t ı r ı r d ı .
diği t o p l u m a ş a m a s ı
İleri
tarihçe,
manevi
bir o r t a m a
düştü
başardığı
Çünkü doğuştan tanrı:
öyle d ü ş ü n ü r ve ö y l e davranır - .
ilerledikçe b a ş a r ı l a r ı n ı
ş ü n m e v e d a v r a n m a tarzıdır - .
geri d e
z a f e r l e r e ve y ü c e l i m l e r e
Barbar d e m e k ,
mü, o n u k a v r a y ı p g e l i ş t i r m e k için ö l ü m ü n e d i r i m i n e s a v a ş ı r ;
ile d o ğ m u ş ve b ü y ü m ü ş t ü r ;
komşu
bir gidişle
üretici g ü ç l e r i t a ş ı d ı k l a r ı ölçü-
daha
dopdoluydu.
(ruh ve c o ğ r a f y a
bulunuyor-
Kafkas, T o r o s d a ğ l a r ı n d a n
olsa, t a p t a z e insan, tarih ve c o ğ r a f y a
taşımak
inerek o
ne k e r e s t e ne b ü y ü k taş ne de m a d e n
Bunlar y a k ı n Z a g r o s ,
barbar
dağlardan
devir a l ı y o r l a r d ı .
Totem
İçine gir-
k u t s a l l a ş t ı r m a k o n u n dü-
Başaramazsa bu yüzden bocalamaya ve
t a n r ı s ı n ı d e ğ i ş t i r i p b a ş k a t a n r ı y ı s e m b o l l e ş t i r m e y e ç o k yatkındır.
İşte
diyalektiğin
bu
momentinde
(anında)
kutsallaştırma,
tanrı-
l a ş m a p r o s e s i n i n ikinci y ü z ü işler: Y e n i l e n eski Irak k ö y c ü k l e r i ahalisi, yeni g e l e n dağlı
k o m ü n ü n t a n r ı s ı n ı , t a p ı n a ğ ı n ı y ü c e l t i p eseri g ö ğ e
d o ğ r u y ü k s e l t m e y e d e v a m ederler.
Gelenler
yenenleri
üstün
üstün
olmaya:
insan
Yücelmeye
görmeye,
pek y a t k ı n k e n ,
yüceltmeye
yenilenler de
pek y a t k ı n d ı r l a r .
Diya-
lektiğin
i n a n ı l m a z g ü ç t e bir kollektif e m e k p o t a n s i y e l i y l e iki yanlı ya-
ş a m a k ihtiyacıyla
göğe doğru
doğal
o l a r a k işleyişi, Irak'ta t a n r ı l a r ı ve t a p ı n a k l a r ı
y ü k s e l t e r e k çoğaltır.
Yeryüzüne
medeniyet tohumu
medeniyetini yaratan;
olarak saçılacak ilk kentin ve
Sümer
bütün t e m e l keşiflerin sahibi de bu elele v e r m i ş
yenen ve yenilen
komün
üremek zorunluğu
kadar yalın
kendisinin ve beyninin
kollektif emeğidir.
Y a ş a m a k için
bir şeydir aslında. A m a
ü r e t m e k ve
komünün
d o ğ u ş m e k a n i z m a s ı ve tarihe yeni
bizzat
adım
atmış
kollektif çocuk potansiyeli, giderek ürettiklerinden daha çok tanrısallaşmaya, k u t s a l l a ş m a y a , m a b e t l e ş m e y e önem verir. A d e t a t a n r ı s a l l a ş m a k ,
k u t s a l l a ş m a k üretir ve ürer.
Bunu ş ü p h e s i z ki altşuuru ile beyninin do-
ğuş
Bu
m e k a n i z m a s ı y l a yapar.
k o m ü n ü n felsefeye
dalışının,
doğa
ve
insanın gidişini ç ö z m e k isteyişinin yolu, y o r d a m ı ve ifadesi olur.
Medeniyet, d o ğ d u k t a n sonra
her t a r i h s e l d e v r i m l e c a n l a n a r a k ye-
nilenip i l e r l e y e n bu d e v i r d a i m içinde, 6 5 0 0 yıl s a a t d ü z e n i gibi sürer;
modern
bütün
insana
m i r a s olur.
kökleriyle
rindeki
sürer
Modern
bilincine
ululaşması,
karizyerizmi,
Kulesi":
selmelerine
komüncül
ilham
maddi
ve
bunu
bilmeyenler
manevi
sömürü
üze-
olarak
emeğin
P e y g a m b e r l e r i n A l l a h ile g ö r ü ş m e k üzere g ö ğ e yükolmuş
merdivenli
ve yücelmenin
luğun da ö l ü m s ü z anıtıdır.
ilk Irak
Babil
(Miraç)
olduğu
Çünkü
Ziggurat":
kadar,
yani
"Tanrı
komüncül
ilk Z i g g u r a t ö r n e ğ i n i
köycükleri-kentçikleri
barbarları
Bu
Babil
Evi;"
feylozof-
hatırlattığımız
yaratmışlardır - .
Kulesi de m e d e n i y e t i n eseri değildir, m e d e n i y e t i n
çıkmazı tarihsel devrimler açtıkça,
tir.
bilenlerin
gider.
"Babil
gibi
insan v e bilim a d a m ı dahi,
çıkaramazsa,
Ve
içine d ü ş t ü ğ ü
Kulesi'ni g ö ğ e d o ğ r u y ü k s e l -
k o m ü n ü n t a n r ı s a l l a ş a r a k y ü c e l i r k e n f e y l o z o f l u ğ u n u da geliştir-
mesi olur. A n t i k t a r i h t e her türlü d ü ş ü n c e bu t a n r ı s a l l ı k k a b u ğ u içinde
gelişebiliyordu.
aydınlandıkça,
dınlanabilecek.
ci
geçinen
Düşüncenin
beşiği t o t e m d e n
insanlık t a r i h i n i n
Elbette
bu,
uzmanlıkların
gidiş
pek h o ş l a n d ı k l a r ı
yığınların ve onlarda
(yine,
kollektif e m e ğ i n )
bilinçli
hetmeye
açtır,
beyni
yercil
işlerini,
m e r a k ve
kutsallaşma
tanrısallığı)
ay-
madde-
kalemşörlüklerinin
çizdiği
bütünleşen devrimci teori-pratiğin
başarısı olabilecektir.
kadar yapıcı ve yaratıcı
hazır bir t a n r ı s a l l a ş m a
karşı
(ve
p a r e n d e y l e ateist o l u v e r m i ş a m a
y o l d a n değil;
Bu yakıcı o l d u ğ u
beri g e l i ş e n
kanunları
m a n e v i güç, gökleri fet-
potansiyeliyle dopdoludur.
kutsallaşmayla yüklüdür.
Her şeye
G i d e r e k bütün
b a ş a r ı l a r ı n ı , tanrı emri d ü ş ü n c e s i y l e b i r l e ş t i r m i ş ve ge-
liştirmiştir.
En
ilkel
totemizm
aşamasında,
Komün
düşüncesini
t o t e m s e m b o l l e r i y l e g e r ç e k l e ş t i r i p yaratmıştır.
k o m ü n ü n v e y a her kanın
ve dilini
bile
Komün teşkilatı totem,
r u h u n u elinde t u t a c a k kertede hafifçe s a y g ı -
lanmış, k u t s a l l a ş m a prosesini başlatmıştır.
arzularına
b a ğ l a y a r a k yapar.
b a ş k a bir t o t e m e d i n e r e k işini sürdürür.
Totem
aşaması
geçip
ana-baba
tanrılar başkalaşıp gelişmiş ama
mış,
s a d e c e yeni
rıştırıyor.
aşamasına
Tektanrıya
(kutsallığı
bu
kulenin
Babil
ile
Kulesini y ı k a n
böyle
Kulesini bin yıl sonra y e n i d e n y a p m a k isteyen
bana,
benden
yerleştirmemi
Aslında
kral
ve
kendi
g ü ç l e n d i r m e l i d i r ki,
A m a tanrısal
önce
aşamasına
yıkılmış
başını
da
bastırır v e y a yercil
gökle
gelen
N a b u k a d n e z a r da
yarışsın
diye
yerine
aynı
koymak
İktidarını
sağ-
öylesine
olup yücelsin.
beyin,
b u yercil
gerçekleri
bastırır-
ifade eder.
mekanizmayla,
için
yere
buyurdu."
ömürlü
düşünceleşip dillenen
altşuura
Na-
"Mar-
uyacağını a n l a t ı r :
ayaklarını
sözetmektedir.
de o d e r e c e u z u n
bilinç k a b u ğ u y l a
anlatan
yükseltmemi
ken t a n r ı s a l s e m b o l l e r l e (bilinç k a b u ğ u y l a )
Sonra
ka-
Murşili'nin
Babil Kralı
gelindiğini
Zigguratın
göğe
iktidarından
kendisi
gerçek determinizmi
şını
katına
(tanrısallıkla)
Hitit Kralı I.
d u k , tanrısının kendisine şöyle emir v e r d i ğ i n i ve ona
lamca
kendi
dillendiriyorlardı.
[Nabukadnezar], Tektanrı
Marduk
kal-
arttığı
Seçilmezleşir.
ulaşmış Yahudiler Tevrat
düşünce ve davranışını
Babil
gelindiğinde,
işleyiş o l a r a k aynı
k o r k a r a k y e r e iniyor ve insanları d a ğ ı t ı p dillerini
düşünüp efsaneleşirken;
bglzar
tanrılar
mekanizma
Kulesi ö y l e s i n e y ü k s e l i y o r ki, A l l a h
yükseleceğinden
keser a m a y i n e
Beyni o m e k a n i z m a y l a işler.
olaylar z e n g i n l e ş i p y e n i t a n r ı l a r ı n
o r a n d a ) g ö l g e s i n e girmiştir.
Babil
K o m ü n her işini t o t e m l e r i n
İşine g e l m e z s e t o t e m i n i
ele
aldım"
"tapınağın ba-
şeklinde
düşü-
nüp davranır - .
Aslında
asıl
y a r ı ş t ı r m a k istediği
her şey t a n r ı s a l l a ş m a
için, g ö r ü n ü ş ü t a n r ı n ı n
o
temellere
m e t r e y e çıkartır:
medeniyet
tanrısal
mitolojik
kafasında
masal-efsane
iktidarıdır.
ifadelere
buyrukları ve egemenliği
uzaktan,
barbar, o tanrı evini
kendi
mekanizmasıyla
Ama
büründüğü
b i ç i m i n e girer. V e y a
gözüyle
bakan,
inanılmaz ölçülerde yüceltir:
işiten
Binlerce
8 1 . 0 0 0 ayak, 2 0 . 0 0 0 m e t r e y i aşar.
Neden? Çünkü barbarın
bileceği en son n o k t a y a
kollektif e m e ğ i , yüceltir. T a n r ı s a l l ı ğ ı ; v a r a -
kadar g i t m e k üzere m u a z z a m bir p o t a n s i y e l l e
k u r g u l a n m ı ş t ı r . O, t a r i h e a d ı m ı n ı y e n i a t m ı ş t a z e bir ç o c u k t u r hep. Tarihi
k e n d i s i y l e b a ş l a t ı p d a h a yeni
(ezelden)
terir.
beri
girdiği
u l a ş m ı ş gibi g ö s t e r i ş i ,
Devir aldığı
m e d e n i y e t eserini
medeniyete,
binlerce yıldan
mitolojik t a r i h l e r i de b u n u g ö s ç o c u k a ğ z ı y l a yeni
v e y a c a n l a n d ı r ı r k e n hep t a n r ı s a l l ı k f e y l o z o f l u ğ u
baştan
kurar
içinde şan olsun, n a m
olsun diye t a n r ı s a l l ı ğ ı n ı g ö k l e r e çıkarır".
Bu
mekanizmanın
kusva
haddinde
[nihayetinde]
ister i s t e m e z A l -
lah ve C e n n e t ve Din gökselleşir.
Komün, topyekün
güçtür.
hemen
b ü t ü n ü y l e tarihi y a p a c a k p o t a n s i y e l
İ ç i n d e c o ğ r a f y a ve t e k n i k gibi
maddi
bir
üretici güçleri t a ş ı s a da
henüz beyniyle,
bedeniyle, tüm
ruhuyla
manevidir.
Henüz coğrafyası
ve t e k n i ğ i ile kendisi gibi ilkeldir, bebektir.
Komünün
manevi
o l u ş t a n gelir.
oluşu,
Bugünkü
parçalanmış sosyal
kollektif d ü ş ü n ü p d a v r a n a n
modern
insan
üretici g ü c ü de
manevi
rulmuştur.
ruhu,
beyni,
Proletarya
ve
sadece
mal,
köylü
m a n e v i insan üretici g ü c ü n ü
Komün
insan
sınıflar, z ü m r e l e r l e lime lime edilmiştir. T e k n i k ve
c o ğ r a f y a üretici g ü ç l e r i n i e l i n d e t u t a n e g e m e n l e r i n
pılmış,
beyinli
manevidir ama
modern
mülk, şan, t i c a r e t , çalım
yığınları
kollektif e m e k t e
kölesi yaile d o l d u buluşunca
kotarabilirler.
kollektif e m e ğ i y l e ,
değil
bilinçsiz,
altbilinçle,
bilinç
y e r i n e g e ç e n t a n r ı s a l y a s a k l a r ı y l a yakıcı
p o t a n s i y e l i y l e bütün v a r l ı ğ ı y -
la d ü ş ü n ü p d a v r a n m a k z o r u n d a
için ve
h e n ü z onu
bizzat y a p a n
Tarihsel
dağlardan
olduğu
parçalayabilecek seviyede gelişmesi
bir m a n e v i
Devrimi
gelir.
üretici g ü ç l e r i
için, tarihi
üretici güçtür.
yapan
Ve dağ
barbar akınları
saat d ü z e n l i l i ğ i y l e
ister i s t e m e z t a n r ı s a l l a ş m a
kabuğuna) da girmeden edemez.
cılıklarla
maddi
bulunduğu
sürekli
prosesine
(bilinç
B a r b a r Irak d ü z l ü ğ ü n d e yeni y a r a t ı -
k u t s a l l a ş m a y a ç a l ı ş ı r k e n , dağ ş u u r a l t ı n d a n fışkırıp kutsallaş-
manın ve Irak balçıklarını
kurutup y ü k s e l t m e n i n
biçimi
haline gelir.
Medenileşmek ve Tanrısallaşmak prosesinde " D a ğ " gerçeği,
ve sürekli o l d u ğ u
kadar da y a m a n
sürekli
bir o l m a z s a o l m a z koşuldur.
T a n r ı ç a N a m m u ' n u n Irak balçık ve s u l a r ı n d a n ç ı k a r d ı ğ ı o koca dağı,
Oğlu Hava Tanrısı Enlil, ikiye ayırıyor:
Üstü G ö k kubbe oluyor, altı da
yer oluyor. Gökleri G ö k Tanrısı (An v e y a A k a d l a r d a A n u ) yani baş tanrı
e r k e k oluyor. Y e r de yer T a n r ı ç a s ı n ı n ve Hava T a n r ı s ı n ı n oluyor. Ve med e n i y e t geliştiği
çeler, ırmaklar,
için t a n r ı l a r da g e l i ş e r e k y e r d e bitkiler, ağaçlar,
bah-
mevsimler, insanlar, y ö n e t i m s i s t e m l e r i yaratıyorlar.
Ve m e d e n i y e t binlerce yılda t a r i h s e l d e v r i m l e r ile bata çıka y ü r ü r ken,
her yeni gelen eski t a n r ı l a r ı da
kendi t a n r ı l a r ı n ı
da e s k i l e r e e k l e d i ğ i
e r k e k t a n r ı l a r her y a n ı
çokluğunun
kökü
kaplar:
budur.
bir çırpıda
kesip a t a m a d ı ğ ı
için, t o t e m l e bile
Tanrılardan
karışan
g e ç i l m e z olur.
[Knquirer's Text Book,
London
için,
kadın
Irak tanrı
1846,
Robert
C o o p e r - V. G. Childe, L ' O r i e n t Pre H i s t o r i q u e , 1935, Paris]
Bu
kadar s ü r ü s ü n e
bereket tanrı,
m e d e n i y e t (insan t o p l u m u sosyal
sınıflanış) k a r m a ş ı k l a ş t ı k ç a hemen hiçbir probleme çözüm g e t i r e m e z olduğu a n l a ş ı l m a y a
başlanır.
tarihte
başlar.
azalmaya
Çünkü giderek kollektif emek gücü,
Medenileşmedik
barbar y e r y ü z ü n d e
barbar,
kalmaz
olur. Tarihsel Devrimler çözüm g e t i r e m e z olur. Ç ü n k ü bitkisel m e d e n i y e t
Irak'ta hep aynı lokal
bölgesinde yerinde s a y m a k t a , kendi sosyal sınıf-
ları ve tanrılarıyla yozlaşmaktadır.
ları, Mısır, Hint ve Çin
lokal
Di ğer y a n d a n Irak m e d e n i y e t t o h u m -
bitkisel m e d e n i y e t l e r i n i y a r a t m ı ş , onlar da
aynı akıbetle incelenmiştir. Irak, Finike ve Mısır'dan Girit, Grek ve Roma
medeniyetleri daha
hareketli
hayvansal
m e d e n i y e t gidişi tutturabilseler
de
başta Irak,
kıtalararası
Artık
bitkisel m e d e n i y e t i n
medeniyet
bulamayınca,
değirmeninin
kendisini
işe y a r a m a z o l u r ;
atılır-.
kaderini d e ğ i ş t i r m e k şöyle d u r s u n ,
m e d e n i y e t l e r sentezine köprü
öğütmeye
beylikler a r a s ı n d a k i
barbar
aşamada
doğru
adımlar
sembolleşe-
Barbarlık yenilmek-
Bu y ü z d e n en çok a y a k t a kalan t a n r ı ,
G ö k t a n r ı olur ve d i ğ e r l e r i n i n g ö r e v l e r i
Artık bundan sonrası tefeci-bezirgan
gerekir.
buğdayını
çoktanrılar
kitleler ile Krallar ve İ m p a r a t o r l a
uçurum giderek dolmaktadır.
le ş e h i r l e ş t i r i l i p köyleştirilmiştir.
Tarih, Hz.
bu
birlikte tanrılar, t e k i m p a r a t o r d a
rek s a d e l e ş t i r i l i p t a s f i y e edilir. Ç ü n k ü
olması
öğütecek
başlar v e
yozlaşma yanında tektanrılaşmaya
İmparatorluklarla
t a n r ı l a r başı:
bile olamazlar.
taşları,
İ s k e n d e r v e Atila
pasifleştirilir.
medeniyetlerin evrensel
bunu
denerler ama
çağı
başaramazlar.
M u h a m m e d i ve Hicaz A r a p l a r ı n ı , bu g ö r e v e atamıştır. O n l a r
z a m a n l a r ı n ı b e k l e r k e n , tarih bu g ö r e v i n ağlarını Hz. İ b r a h i m ve Filistin
y a h u d i l i ğ i y l e y a v a ş y a v a ş en az 2500 y ı l d a örer. Ç ü n k ü a n t i k tarih ç o k
y a v a ş ilerler, y u m u r t l a y a r a k ç o ğ a l a n
Z a t e n A n t i k Tarih
ilk hızını
k u l u ç k a d ö n e m i n e girmiştir.
rin
ilkel
almış,
h a y v a n l a r gibidir.
evrensel
ilhamlara düşüncelere dalma, tektanrıyı
olur.
Çünkü
artık yeni
bir
aşaması
Bu y a v a ş g e l i ş e c e k t i r :
medeniyet
için yeni
bir
Bu, t e f e k k ü r , de-
bulup h a z m e t m e dönemi
kuracak (Hicazdan
başka)
ne
kent barbar, ne de yeni bir c o ğ r a f y a kalmıştır - .
Medenileşme
tanrılaşma
ve Tanrısallaşma
eşiğine
evrenselleşmesini
dersi
ve
gidiş
gelmiş
prosesinin
olması,
tektanrı
evrenselleşme
fikrini
ve
v e tek-
medeniyetin
medeni
kişierin
bulmasına
yetmez.
Tarihin
kanunlarını
nerede
aramamızı
sezdiren
yaratıcı
ibretli
qücü
buradadır - .
Babil'de
sürüsüne
bereket tanrıları
birleştiren de barbar fatihlerdi.
barbarıdır.
bilelerdir.
değil
kent barbarları v e y a g e l e n e k l e r i y l e d o p d o l u d u r .
kılınç
çoktanrıcılık
bir an
Komün
(çökmüş
ruhu, t a r i h s e l
medeniyetler
bile t e r e d d ü t e t m e z .
ye
görevini sezerek
fikirleri)
T e k t a n r ı c ı l ı k da
masa
üzerine
başında
kılıçların g ö l g e s i n d e y a r a t ı l m ı ş ve geliştirilmiştir.
4- TANRISALLAŞMA GİDİŞİNDE
Her t ü r l ü y a r a t ı c ı l ı ğ ı n
emeği
tanrıda
M u h a m m e d ve Hicaz A r a p l a r ı da henüz m e d e n i y e t e yeni
K u t s a l l a ş m a y a can a t a n o
atılmakta
Marduk denen
Filistin y a h u d i l e r i de henüz barbar g e l e n e k l e r l e y a ş a y a n kaHz.
ç ö z ü l m e y e başlayan
yalın
bir t e k
Hz. İ b r a h i m ve kendi kabilesi de g ö ç e b e
içinde atılmıştır.
Konumuz
prosesidir.
yaratıcılıkları
ilk t e m e l l e r i ş ü p h e s i z ki
da
ROLÜ
Komün'ün
kollektif
Bu t e m e l l e r V a h ş e t ç a ğ ı n a d e k uzanır - .
medeniyet ve
Burada
MEDENİYETİN
barbarlık güreşi
medeniyetin
maskelenmiştir.
Bunu
içerisinde
tanrısallaşma
b i n l e r c e yıllık s a n s ü r ü y l e
kısaca hatırlatıp işledik.
komün
Peki
m e d e n i y e t i n t a n r ı s a l l a ş m a d a hiç mi rolü o l m a m ı ş t ı r ?
Komün
kendi
veya
barbarlık
insan
toplumunun
bütün
üretici
güçlerini
içinde d e r l e m i ş , tarihi y a p a n canlı bir o r g a n i z m a (kollektif aksi-
y o n ) o l u ş u y l a , insanlığın bütün y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı n t e m e l l e r i n i
de a t m ı ş olur.
A m a adı
tarihin
kendi için-
H e m e n bütün o l u m l u l u ğ u bu y a r a t ı c ı l ı k ö z ü n d e toplanır.
üzerinde
ilkeldir.
Bilinci y o k d e n e c e k kadar azdır.
k a n u n l a r ı y l a yürür.
Bütünüyle
Bu p o t a n s i y e l bir a l t ş u u r d u r ve kollektiftir.
Bu y ü z d e n y a k ı c ı - y ı k ı c ı bir g ü ç t ü r de;
k e n d i s i n e ters g e l e n a n l a m a y a n
her şeyi y a k ı p yıkar.
İ ç e r i s i n d e d e r l e m i ş o l d u ğ u bilhassa t e k n i k v e c o ğ r a f y a
geliştikçe
medeniyete parçalanmak, sosyal
sınıflara
üretici gücü
bölünmek zorun-
dadır. O z a m a n k o m ü n ü n işi biter, yani y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı ve y a r a t t ı k l a r ı n ı
geliştirmeye yaygınlaştırmaya vakit bulamaz.
rolü,
komün
rezervi
bitinceye
gelenekleriyle sürdürür;
kadardır.
O'nun
Medeniyet
t a r i h s e l d e v r i m c i rolü
kaderi;
tarihteki
içerisinde
rolünü
kolay kolay b i t m e z .
Medeniyet, barbarın yaratıcılıklarını sayıca çoğaltır ve yaygınlaştırır.
Övgüsü
mellerini
göklere
çıkartılan
komünden
almış,
medeniyet,
kendisine
bütün
mal
geçmiş hemen
bütün
keşif ve yaratıcılıklar:
pınak,
işleri,
kağnı,
maden
t o r n a , fırın;
Barbarlık
tekerlek,
merkezlerinde
v e te-
kitaplarına
seramik
işleri,
gemiler,
Orta ve Y u k a r ı
keşfedilmiştir.
G ö r d ü ğ ü m ü z gibi Tanrısallığın ve
Çünkü
Ders
Şekilli yazı, alışveriş, ta-
balta,
El O b e y i t - C e m d e t Nasır ve Uruk d e v r i n d e :
medeniyet d o ğ m a d a n
maktadır.
yaratıcılıkları
etmiştir.
her türlü
Ziggurat'ın
keşfi
geride
ne kadar belirtsek azdır.
bütün temelleri,
daha
bırakarak gelişmiş
bulun-
Komünün d o ğ u m u tanrısallık
(Totemizm) ile damgalıdır. Bu y ü z d e n tanrısallık k o m ü n ü n bütün zaferlerine damgasını vurarak yaratıcılıkların ve gelişimin önünde yerini aldı.
M e d e n i y e t i n h e n ü z izi
Ama
medeniyet
b ü t ü n y a r a t ı c ı l ı k l a r gibi
miras
bile y o k t u .
bir
kez
doğunca
komün
tanrısallaşma
prosesi
parçalanmış
de
olur
ki,
medeniyetin
eline
Ş u r u p p a k (Farah),
Uruk
kalır.
Bütün a r k e o l o j i ve insan
bilimcileri;
(Ereş)
m e v k i l e r i n d e , C e m d e t Nasr devri
oluşan
belgelerin,
doğudan
gelen
Kiş,
kalıntılarının h e m e n
Sümer akıncılarının
üzerinde
belgeleri
oldu-
ğ u n d a birleşirler. Y a n i Irak'ta m e d e n i y e t e geçiş de bir T a r i h s e l D e v r i m
tufanıyla oluşmuştur
ki buna " S ü l â l e l e r devri b a ş l a n g ı c ı " v e y a " A r k a i k
S ü m e r M e d e n i y e t i " devri
derler.
Medeniyetin doğar d o ğ m a z başardığı
yeni
baştan
elden
ve d a h a y a y g ı n
G.
Childe,
geçirip daha zengin
iş, b a r b a r l ı ğ ı n y a r a t ı c ı l ı k l a r ı n ı
m a d d e l e r l e d a h a fazla
sayıda
bir ş e k i l d e üretip t ü k e t m e s i olur.
medeniyet
keşif ve
icatlarının
en
parlağını
alfabe
ve
d e m i r i n eritimi o l a r a k g ö r ü r ve o n d a n sonra g e l e c e k 2 0 0 0 yıl b o y u n c a
m e d e n i y e t i t e k n i k geriliğe d ü ş m ü ş sayar.
H.
Limet (le t r a v a i l du m e -
tal a u
Pays de S ü m e r au T e m p s de la t r a i s e m e Dy nastle d'ur,
Paris 1960) ise, bu geriliği
ilerleyiş
o
kadar y a v a ş
m ü c a d e l e s i y l e (zorla)
19. y ü z y ı l a dek s ü r m ü ş kabul eder; t e k n i k
olur
ki,
o
da
proletaryanın
iteleyişleriyle olur.
S o s y a l i s t blok k u r u l d u k ç a e m p e r y a l i z m
kollektif d e v r i m
20. y ü z y ı l d a farklı
mı
olur?
üretim y a r ı ş ı n ı s ü r d ü r m e k zo-
runda kalır; y o k s a o n u n işi ç o k t a n , para o y u n l a r ı y l a e y y a m e f e n d i l i ğ i ne g i r m i ş bulunmaktadır - .
Onun
için
medeniyetlerin yaratıcılık efsanesini
ballandırıp göklere
ç ı k a r ı r k e n ve her şeyi S ü m e r m e d e n i y e t i n e b a ğ l a r k e n , tarihin en
y ü k ibretini a t l a d ı ğ ı m ı z ı
Ancak komün
d e tarih
b o y u n c a t e k başına
niyete s ı ç r a y a m a d ı ğ ı z a m a n yozlaşır.
lerinde
bü-
bile f a r k e t m e y i z .
kaldığı z a m a n ;
mede-
Bunu A v u s t r a l y a , A f r i k a
kabile-
görebiliriz.
Yani
b a r b a r l ı k da
Medeniyete
g e ç e r k e n ve
den ş a h e s e r l e r ( s e n t e z l e r ) yaratmıştır.
yaratıcılığını
Komün
M e d e n i y e t ile g ü r e ş i n -
B a r b a r l ı k M e d e n i y e t ile birlikte
sürdürmüştür.
yaratıcı,
m e d e n i y e t yaratıcılığı
rıcı, y e t e n e k l e ş t i r i c i
sayıca
çoğaltıp yaygınlaştı-
olmuştur.
Ç ü n k ü s o s y a l sınıfların t i c a r e t i , yazısı, devleti, parası ister i s t e m e z
sayıca a r t m a k ve y a y g ı n l a ş m a k ihtiyacıyla d a m g a l ı olur. Tefeci
bezir-
gan t i c a r e t i n i her y a n a y a y m a k için t i c a r e t yollarını, y a z ı s ı n ı , d e v l e t i n i ,
parasını,
sınıfını
geliştirmek,
okullaşmak,
mak ve s o n u n d a da t a n r ı s a l l ı ğ ı n ı s a ğ l a m a
En
rılır:
başta
zenginliğini
sağlama
kitabeleşmek,
despotlaş-
b a ğ l a m a k zorundadır - .
a l m a k için,
tanrılara
daha
t ı r a r a k onların g ö l g e s i n e sığınır.
Tefeci
Z e n g i n l i ğ i A l l a h verir s ö z ü
medeniyet
olmalıdır - .
kadar eski
bezirgan daha
ulularıyla
içli
dışlı
kentin
olmayı
görevli
başarmış,
memur-mütahiti
kamu
malını
iken t a p ı n a k
consancre
d o k u n u l m a z yaparken yalnız kendisine aşırmanın yollarını
Önce
bezirgan
ma
çok sa
Kişi m ü l k i y e t i n i d o k u n u l m a z k ı l m a k için t a n r ı l a r ı n kutsallığını art-
mal
ve
yolları
mülk de
para
ve
tapınağın
orta
malı
devlet geliştikçe
kaçınılmaz
olarak
ortak
kasasıydı.
ortak malların
kendiliğinden
doğar ve
ederek
bulmuştur.
kişilere
Tefeciaşırıl-
yürütülür.
y ü z d e n z e n g i n l i ğ i t a p ı n a k ( A l l a h ) v e r m i ş gibi olur. V e kişi
mülkü
Bu
de
dokunulmazlaşır.
Kendiliğinden o l m u ş sanılan bu gelişim bezirgan ve t a p ı n a k ulularınca
boyuna t a n r ı s a l l a ş m a y a
güçlendikçe
s a r ı l ı n m a k sûretiyle güçlendirilir. Tanrısallık
zenginlikler artar.
lar-tapınak adına yapılır.
Üretim,
ticaret,
tüketim
her şey tanrı-
" D e v l e t i m i z g ü ç l e n s i n " s ö z ü n ü n altında
e m e ğ i n i n s ö m ü r ü s ü n ü n yatışına biraz dikkatle bakılırsa;
"Tanrılarımız-Tapınağımız g ü ç l e n s i n "
kışkırtmasının
Kollektif e m e k artık t a p ı n a k kanalından
kamu
ilk m e d e n i y e t i n
nedeni
anlaşılabilir.
bezirganlara ve devlet ulularına,
sülalelerine
akar.
Ama
kişi
mülkçülüğü
dipsiz
kuyudur,
maz. T e f e c i - b e z i r g a n l ı k d e r e b e y l e ş m e y e ve zevki
Köle-Efendi
didişmeleri
sosyal
bir türlü
dol-
sefaya varıp yozlaşır.
devrim g e t i r e m e z .
Medeniyet ç ü r ü m e y e
başlar. O z a m a n , dış, dağlı barbarlara kendiliğinden sarılır. Paralı asker,
maden, kereste, ticaret, hep barbarlarla ittifak ile yürür.
Barbar, mede-
niyetin içini dışını iyice öğrendikçe kendisini bir de m e d e n i y e t i meraklı
çocuk beyniyle tartar ve onu g ö z ü n e kestirir.
dalında
o l m u ş koparılmayı
bekleyen
barbar akınıyla onu koparır.
Barbar m e d e n i y e t
niyete
çözülme
tükenmez,
çöken
için
Güçlü
bir
Bu Tarihsel Devrim tufanı biçiminde gelişir.
meyvesini
süreci
Medeniyet artık onun
bir düzlük meyvasıdır.
yer y e m e z
başlar.
Fakat
medeniyetin
komünün
komünün
yerine
daha
parçalanma:
kollektif emeği
genç
medeniyet
Medehemen
kurar ve
ilerletir. Çöken m e d e n i y e t elemanları gibi çöken tanrısallık da k ö m ü n c ü l
aksiyon
ile y e n i d e n hayat bularak yükselir ve b a r b a r l ı k - m e d e n i y e t güre-
şinin devirdaimi y e r y ü z ü n d e
barbar k a l m a y a n a dek sürer gider.
V e T a n r ı s a l l ı k ( z i g g u a r t ) d a b o y u n a g ö k l e r e yükselir. S o n u n d a tanrı
da
d e v l e t de
çıktıkça
gökselleşir.
"Krallık g ö k t e n
krallar t a n r ı l a r ı n
yeryüzündeki
iner." T a n r ı l a r g i d e r e k g ö ğ e
gölgesi
P e y g a m b e r gibi
tem-
silcisi olur.
Barbarlığın
kollektif e m e k g ü c ü y l e yaratılıp
m e d e n i y e t l e r tarihi
göklere
boyunca
da
giderek
üstün
geldikçe,
m ü n ü n ) t o t e m l e r i y o k edilirler,
d u r u m u n a getirilirler.
Sonra
önce
süs eşyası,
erkek
tanrılar
eritilir ve
g ü n e ş tanrısı
teşkilatlarının
m ü h ü r ve
pasifleştirilip y e r d e
gökselleşir.
Medeniyet
çoktanrılar tektanrıya
biricikleşir v e y a gözdeleşir.
tanrıcıl g ö k t e n alırlar.
de
kan
uğur taşı,
(koilh...
Bunlar z a m a n l a cin o l a r a k da anılır olur.
ana t a n r ı l a r y o k e d i l m e s e d e
bırakılırlar;
Yine
tanrısallığı,
b a r b a r l ı k elele v e r e r e k
çıkarılır.
Medeniyet
barbarlık
büyütülen
m e d e n i y e t ve
doğru
(aşağıda)
imparatorlaştıkça,
azaltılırlar ve
gök-
Krallar bütün g ö k s e l e m i r l e r i
Krallıklar g ö k t e n inerler.
medeniyet
içinde t e k t a n r ı
d ü ş ü n c e ve
davranışına
ulaşı-
lamaz.
Medeniyet
rimler zorlaşır.
kastlaşır.
yeryüzüne
yayıldıkça,
M e d e n i y e t kendi
Kutsallaştırdığı çoktanrılarının
rine (tektanrı
düşüncesine) doğru
tektanrıcılığından
bağlanan Yahudi
ulemaları
kendi
k a b u ğ u n u yeni
Tarihsel
bilinç b i ç i m l e -
Ama
köklerini,
İbrahim
köküne
geleneklerini
Babil'e g ö t ü r ü l d ü k l e r i
tezleşirler. T e v r a t ' ı nakli
sıkıca
taşıdıkları
ö l ç ü d e A s u r M e d e n i y e t i n i n ç o k t a n r ı g e l e n e k l e r i n e esir o l m a z l a r ;
ne esir alınıp
dev-
geleneklerinde
1500 yıl s o n r a bile Filistin Y a h u -
ibret a l a m a z .
barbar
azalır.
kaldıkça
çatlatıp g e l i ş t i r e m e z .
A s u r M e d e n i y e t i , Hz. İ b r a h i m ' d e n
diliğinin
barbarlık
içinde
tersi-
halde İ b r a h i m g e l e n e k l e r i y l e s e n -
m i t o l o j i d e n yazılı kitap haline getirirler.
M e d e n i y e t bu tür işlere y a r a m ı ş olur.
K o m ü n ' ü , s o s y a l sınıflara, t a b a k a ve z ü m r e l e r e hatta p o t a n s i y e l bir
güç o l a r a k kişi
mülkiyeti ö l ç ü s ü n d e "her keçinin
kendi b a c a ğ ı n d a n ası-
l a c a ğ ı " s ö z ü n e ö n c ü teşkil e d e c e k p o t a n s i y e l kişi k o n t e n j a n l a r ı n a parçalayan
medeniyet,
kent t o h u m l a r ı y l a
bu eğilimlerini t ü m y e r y ü z ü n e
yayar, g e l e n e k l e r i y a z ı l a ş t ı r ı p , s ö y l e v l e ş t i r i p b a r b a r l a r ı n
medenileşme
ve t a n r ı s a l l a ş m a p r o s e s i n i hızlandırır, kışkırtır, hatta ö r g ü t l e y i p bilmeden t a r i h s e l d e v r i m l e r e d o l a y ı s ı y l a t e k t a n r ı d ü ş ü n c e s i n e hazırlar.
5- TANRISALLIK GİDİŞİNDE
1- D A Ğ :
DAĞ'IN
ROLÜ
Irak d ü z l ü ğ ü n d e balçık ve sular aynı z a m a n d a çöller için-
de d o ğ u p g e l i ş m i ş m e d e n i y e t için y e r l e g ö ğ ü
Kutsallık-tanrısallık (totemizm)
yiyle d o l u p t a ş m ı ş v e
muazzam
anıları,
birleştirir.
önderlikleri,
kollektif e m e ğ i y l e
hatta
her şe-
medeniyete
ulaş-
mış Irak insanı da bir z a m a n l a r d a ğ d a n gelmiştir. Ve dağı a l t ş u u r u n d a
taşımaktadır".
Ama
ma
bir
kez
prosesinde
için, t a n r ı s ı n ı
oturtacaktır.
Irak d ü z l ü ğ ü n e
komün
için
kendisinden
Bu
düşmüştür.
herşey önce
daha yukarıda
giderek barbarın
2-
Gelişen
taş,
medeniyetin
kereste,
da
birleşerek tanrısallık
Dağ k u t s a l l a ş m a y a (Kült) başlar.
ölüm-kalım
Maden
b a ş l a y ı p geliştiği
bir t e p e y e s o n r a Z i g g u r a t a
şuuraltıyla
(bilinç g e l e n e k ) k a b u ğ u n a y e r l e ş i r :
Kalkerli
Kutsallaşma-tanrısallaş-
kutsallıkla
DAĞ'dan
hammaddesi:
gelir.
Çakmaktaşı-
Kereste ve taş
maden
o l m a d ı mı, M e d e n i y e t ne t i c a r e t i n i ne de s a v u n m a s ı n ı y ü r ü t e m e z olur.
Bu y ü z d e n
m e d e n i y e t , dağ
b a r b a r l a r içine kollarını
cukları
barbarlarla
Medeniyet
olan
barbarları
ile ilişkisini
uzatır.
Dağ,
öyküleri
efsaneleşip
3- M e d e n i y e t s o s y a l sınıf t e z a t l a r ı y l a
şemez. Yine medeniyeti
ve altşuuruydu.
sınıf ö r g ü t l e n i ş i
daha
üstün
Çünkü
he-
gerçekle-
kurtaracak Tarihsel
(insanüstü)
olduklarını
sürekli
Bu y e n e n i n de y e n i l e n i n de g e l e n e ğ i
Ve Zigguratlar giderek dağlaştırıldı.
Dağlar z i g g u r a t -
Dağ t e p e l e r i hep t a n r ı s a l o l i m p l e r haline getirildi.
medenileşen
barbarın
önce y u r d u y k e n
Ve yerle göğü
birleştiren
kutsallık p o t a n s i y e l i
giderek açıkça
kutsallaştı.
Dağ Kültü d o ğ d u .
T a n r ı l a r ö n c e dağ t e p e l e r i n d e toplaştılar.
yüzüne
içine yayılır.
ç ü r ü m e y e başlar.
sosyal
içine d ü ş t ü ğ ü ç ı k m a z d a n
4- Tanrılar insanlardan
Dağ,
medeniyet
D A Ğ ' d a n gelir.
h a t ı r l a m a l ı ve h a t ı r l a t m a l ı y d ı l a r .
laştırıldı.
K e s e m e d i k ç e dağlı
yetiştirir...
nüz d e v r i m e s ı ç r a y a b i l e c e k d e v r i m c i
Devrim,
kesemez.
D a ğ ı n O r m a n ı ve O r m a n ı n ı n ço-
çıktılar.
sonra
şuuraltı
o l a r a k idealleşti.
oldu.
Sonra
S o n r a y i n e d a ğ l a r d a gök-
6- T e k t a n r ı P e y g a m b e r l e r i de aynı g e l e n e ğ e u y d u l a r : A l l a h ile dağ
tepelerinde
konuştular;
vahiylenip,
ahitleştiler.
G e l e n e k l e r e göre b ü t ü n b u y r u l t u ve kutsal
kitaplar g ö k t e n indi.
K u t s a l l a ş m a p r o s e s i n d e en y ü c e u l a ş ı l m a z m e r t e b e , antik tarih insanı için ş ü p h e s i z ki g ö k y ü z ü y d ü . G ö k y ü z ü n e u l a ş m a k için Z i g g u r a t l a r
y e t m e y i p k o m i k kalınca;
Ulu d a ğ b a ş l a r ı
m e d e n i l e ş m i ş dağlı
şuuraltlarından fışkırarak tanrıların göğe çıkmaları
için
kutsal
barbarın
bir du-
rak o l u v e r d i .
Doğa
olarak
kendiliğinden
yeryüzündeki
göğe
ve
tanrılar
buyruğundaki
cennet
de
çıkmamazlık edemezdi.
G e r ç e k c e n n e t , y a y l a m e y v a l ı ğ ı , dağ havası olan F ı r a t - D i c l e ' n i n suladığı V a n gölü ç e v r e s i y d i . V e S e m i t a t a l a r ı n ı n
Yitirildikçe, tanrı
katındaki
(Komüncül) yurduydu.
g ö k l e r e y a k l a ş ı r oldu.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TARİH ÖNCESİ (MORGAN) BİLİMİ
-İBRAHİM TOPLUMU- YAZISIZLIK
VE
KUTSALLIKLARIN GELENEKLEŞMESİ
1- TEKTANRICILIĞIN
YAZISIZLIĞI VE
KUTSALLAŞTIRMANIN
T EVRAT-KUR'AN
GELENEKLERE
Hz.
İbrahim,
VE
YANSIMASI
Irak ile
Mısır m e d e n i y e t l e r i
arasında
mekik dokurca
gidip g e l e n S e m i t t o r u n u g ö ç e b e kabile lideriydi.
Irak ve Mısır m e d e n i y e t l e r i d u r u r k e n nasıl oldu da bir g ö ç e b e ;
ta anahanlık geleneklerini;
lık g e l e n e k l e r i n i
bile h e n ü z b ı r a k a m a m ı ş bir g ö ç e b e ;
çoktanrıcılığına
elemanı:
y a k a r a k ç o c u k k u r b a n e d e n aşağı
ve etkilerine
karşın
en
onca
hat-
barbar-
medeniyet
saf t e r t e m i z T E K T A N R I L I
din
Müslüman olabildi?
Çoktanrılı
dinlerin
veya sonra gelen
lere g e ç t i l e r de;
s o n r a ve d a h a
t e k yazılı
doğuşu
ve
çoktanrılı
medeniyet gelenekleri
tektanrılı
üstün
din,
o
dinler S ü m e r g e l e n e k l e r i
olarak kitabelere,
medeniyet dinlerinden
bir din o l a r a k d o ğ d u ğ u
belge bile n e d e n
kil t a b l e t binlerce yıl
halde, d o ğ u ş u n a ait bir
bulunamadı?
T e v r a t bile M u s a ' d a n en az 500 yıl s o n r a
k a l e m e alınıp t a m a m l a -
nabildi.
T e k t a n r ı l ı İ b r a h i m dini,
g e l e n e k ile yeni
hep a ğ ı z d a n a ğ ı z a d o l a ş a n nakil;
kuşaklara
ulaştırıldı.
Tevrat
kaleme
aktarımlı
alınıncaya
dek,
M u s a ' n ı n y a z d ı ğ ı ö n e s ü r ü l e n ilk beş b ö l ü m bile T e v r a t ' ı n İ s a ' d a n ö n c e
9 0 0 - 7 0 0 v e 600 y ı l l a r ı n d a
Demek tektanrı
dini
k a l e m e alınışıyla y a z ı y a g e ç e b i l d i .
kendini
yazıya
geçirebilecek
bir
medeniyete
bin yıl b o y u n c a s a h i p o l a m a m ı ş t ı r .
Veya
(yazıya)
tektanrı
dini
İbrahim
geçecek ölçüde
Musevi
ve İsevi
kalıcı
dinlerini
ve
Süleyman
bir T a r i h s e l
yaratan
zamanına
Devrim
dek
medeniyete
gerçekleştirememiştir.
İsrailoğulları
bile en
az
bin yıl
b o y u n c a ( İ b r a h i m ' d e n beri) g e l e n e k l e r i n i T e v r a t ı bile y a z ı y a g e ç i r e b i lecek kalıcı
bir T a r i h s e l
Ancak İsa'dan
Muhammed,
600
Devrim:
yıl
sonra,
Hicaz B a r b a r l ı ğ ı n ı :
M e d e n i y e t e geçiş b a ş a r a m a d ı l a r .
İbrahim'den
2500
Kent v e G ö ç e b e l e r i n i
yıl
sonra
gelen
peşine takarak
m e d e n i y e t l e r i n e v r e n c i l k ö p r ü s ü n ü o l u ş t u r d u . V e T e k t a n r ı dini İ s l a m i yet ( K u r ' a n ) y a z ı y a g e ç m e k l e k a l m a d ı ;
rejimler silsilesi
oldu.
e k o n o m i k - p o l i t i k , h u k u k s a l bir
o l a r a k t a m a n l a m ı y l a t e o r i k - p r a t i k bir d ü n y a
İ n s a n l ı k ö l ç ü s ü n d e her t o p l u m a
nıp b u d a k l a n d ı . T a r i k a t l a ş m a k t a n d a h a z e n g i n bir g e l i ş i m d i
Tarih'ten
M o d e r n T a r i h ' e taştı.
sistemi
u y a r l a n a b i l e n s i s t e m l e r l e dallabu. A n t i k
Bu
prose İlginç ve d ü ş ü n d ü r ü c ü d ü r :
1- T e k t a n r ı l ı
2- T e k t a n r ı
din y a z ı s ı z doğuyor.
dini y a z ı s ı z tarih
göçebelerinde
3- O y s a ç o k t a n r ı l ı
mi? V e y a
içinde S e m i t t o r u n l a r ı
m e d e n i y e t d i n l e r i n d e n çok d a h a
yışı olan T e k t a n r ı c ı İ b r a h i m
ileri
öncesi toplum
doğuyor.
hiç
olmazsa
Dini,
medeniyet
Medeniyetin
içinde
üstün
bir anla-
keşfi o l m a s ı g e r e k m e z
gelişmiş
olmasın? Veya
bu
kesit d a h a çok m e d e n i l e r e y a k ı ş m a z mı?
4- Ö y l e y s e n e d e n T e k t a n r ı dini y a z ı s ı z ?
5 - T e k t a n r ı T a r i h ö n c e s i n i y a ş a y a n yazısız t o p l u m içinde d o ğ d u ğ u n a
göre;
her kabilenin bir t o t e m i her kanın bir t o t e m i b u l u n a n bir t o p l u m
nasıl olur da bu t o t e m l e r i n i aşıp t e k t a n r ı dinini y a r a t a b i l i y o r ? İ b r a h i m
kendi t o t e m i n i t e k t a n r ı y a mı d ö n ü ş t ü r ü y o r ? Bu olabilir mi?
6- T a r i h t e
buna
7- T e k t a n r ı dini:
ö r n e k t o p l u m l a r var mı?
İ b r a h i m dininin t e k yazılı k a y n a ğ ı T e v r a t ' ı n T e k v i n
b ö l ü m ü d ü r . A m a o da İ b r a h i m ' d e n
mıştır. Y ü z l e r c e yıl
çok uzun
sığdığına
kuşak
göre 40
ulaşmıştır? Tevrat'a
ne
1000 yıl
kadar s o n r a
k u ş a k l a r silsilesidir.
boyunca
olay
k a l e m e alın-
Bir y ü z y ı l a 4
değiştirilmeden
nasıl
Kuşak
yazıya
kadar i n a n a b i l i r i z ?
8- Kur'an ve İ s l a m Mitolojileri de T e v r a t kadar ö n e m l i bir kaynaktır.
A m a onlar da T e v r a t y a z ı l ı m ı n d a n
maya
erer.
başlanmıştır.
Tevrat yazılımı
en az
1600 yıl
İsa'dan
sonra
önce 4 0 0
k a l e m e alın-
yıllarında
sona
Kur'an 1000 yıl s o n r a kitaplaşır. Mitolojiler ise, d a h a s o n r a İ s l a m
m e d e n i y e t i geliştikçe kitaplaşabilir.
lebilir? A r a d a k i
ayrıntılara
farklılıklar nasıl
Bu
kaynaklara
ne d e r e c e g ü v e n i -
y o r u m l a l a n a b i l i r gibi
birçok g e n e l
ve
inen s o r u l a r akla gelir.
Tarihin gidiş k a n u n l a r ı elde b u l u n m a d ı k ç a bu a y r ı n t ı l a r d a ş a ş a l a y ı p
yanlış y o r u m l a r a
düşmemek
elde
değil.
Sayısız Tevrat araştırmacısı
bu y o l d a sapıtıp d e h ş e t e n g i z fikirler ürettiklerini sanıp yitmişlerdir. <*'
la Sainte Bible: Kitab-ı Mukaddes, İ. Öncesi 4. yüzyılda yazılımı bitmiş,
İ. Sonrası I. yüzyılda tek metin haline getirilmiştir. Fakat Ancien Testament
(Eski Ahit)teki ilk metinler veya Allah'ı "Yehova: Ezeli Tanrı" diye andığı için,
Yahvist Metin olarak bilinen "Pentateuch: İlk beş bölüm, İ.Ö. 10. veya 9.
yüzyılda yazılı hale getirilmiştir. Sonradan Allah'a Elohim dendiği için "Elohist Metin" olarak adlandırılan bölüm de buna eklendi.
Tesniye: İ.Ö. 9. veya 8. yüzyılda;
Din adamları Metni: İ.Ö. 6. yüzyıl arasında: Babil sürgünü günlerinde ve
sonrasında yazılmıştır.
İ.Ö. 283-246 yıllarında, Ptolemee ikinci Philadophe, eski Ahit: 72 İbrani bilgininin eliyle Grek'çeye çevirtti: Din adamlarının Metni: Versions des
Septante ilk tercümesi budur. Avrupa'ya buradan yayılmıştır. En aslına uygun metin olarak görülür.
Bundan sonra o eski gelenek saygısı derebeyleşme Avrupa'da azıttıkça
İ.S. 383 yıllarında bile Hristiyan kilisesinde eski titizliğini yitirir: İ.S. 383'te
Saint Jerome, düzeltmeden geçirir, Tevrat: Vulgate [günlük konuşma] biçimine sokulur. Ama bu aslına uygun bulunmaz bir çeviridir." Apokrif" [Eski
Ahit'in doğruluğu kabul etmeyen kısımları]: Örtülü, damgası yer.
116
Barbar yalan
söylemeyi
bilmez.
Hele orta
barbarlık a ş a m a s ı n d a n
ö n c e k i a ş a ğ ı b a r b a r l ı k a ş a m a s ı g e l e n e k l e r i n i a ş a m a y a n g ö ç e b e barbar
hiç b i l e m e z . Y u k a r ı
de tutar.
tur.
Denenmiş,
vardır - .
kent barbarı
Bugünkü anlamıyla
bütün
K u ş a k l a r boyu
bile " k a n u n iffeti"ni h e r ş e y i n üzerin-
kent b a r b a r l a r ı
hücreleriyle
bilinen
bu
içinde yazılı
benimsenmiş
k a n u n yok-
gelenekcil
anayasa
g e l e n e k l e r u n u t u l m a m a k için,
daha
ö n e m l i s i en k ü ç ü k b o z u l m a y a u ğ r a t ı l m a m a k için vezinli, kafiyeli şiirler
h a l i n d e kolayca e z b e r l e n i v e r i r d i . T o t e m c i l g e l e n e k l e r l e
Şiirin
ritmi
bile b o z u l m a d a n gelişi
bu y ü z d e n d i .
m a ğ a r a l a r a çizdikleri T o t e m resimleri h a t ı r l a n s ı n :
şaşırtan
realizmleri;
o n l a r için özel
giderek
kutsallaşması
mekanizması
kutsallaşmıştı.
Eski s a p i e n s insanın
Bugünkü ressamları
ressamlar yetişmesi
yüzündendir.
d e d u r u m d e ğ i ş m e m i ş , t e r s i n e kutsallık d a h a d a
hep t o t e m i n
Yukarı
barbar
için
insanüstüleşmiştir.
K u r ' a n ı n t e c v i t l e o k u n m a s ı n d a en ufak e k s i ğ i n b u g ü n bile suç oluşu bu t a r i h s e l gidiş k a n u n u y ü z ü n d e n d i r .
Kur'an metinleri bu y ü z d e n
m o d e r n s e r b e s t n a z ı m şiirlerini g ö l g e d e b ı r a k a n bir şarkı ş i i r s e l l i ğ i n d e
oluşmuştur.
Kur'an bu y ü z d e n
hâlâ eski t o t e m r e s s a m l a r ı n ı n yetişti-
rilmesi gibi özel - s e s i - ruhu güzel hafızlara okutulur. İ s t a n b u l ' u n eski
cami hafızları hele kafirlere nispet S u l t a n a h m e t camii hafızları bu y ü z den en kafir, en ateist insanın bile içine i ş l e y e b i l e c e k g ü z e l l i k t e , a s l ı n a
u y g u n o k u y a n s e ç i l m i ş h a f ı z l a r d a n s ü z ü l ü p seçilegelir.
"Kanun" sözcüğünün
"nomoys:
latince a s l ı n d a
"Carmina":
Mısra
Grekçe'de
şarkı k e l i m e l e r i n d e n gelişi bu y ü z d e n d i r .
İşlerini y a l a n d o l a n l a y ü r ü t e n m o d e r n insanın bilim a d a m ı d a olsa,
bu
gidişe aklının
sinden
mış
la
değil,
ermeyişi
s a d e c e T a r i h i n gidiş
barbar i f f e t i n d e n
bulunuşundan
ileri
gelir.
geri
Boyuna
k o n u ş m a s ı da bu y ü z d e n d i r :
korkaksa o
dönülmez
kanunlarını
agnostik (bilmemci)
B u r j u v a bilgini
uzaklaşkuşkular-
ne kadar satılıksa ve
kadar inançsız ve u y d u r u k bir kişilik olur.
(barbarı) anlaması ondan
bilmeme-
bir u ç u r u m l a
Komün
insanını
beklenemez.
Bu y ü z d e n T e v r a t ' ı da Kur'an'ı da kendisi gibi " u y d u r m a " sayar.
Bu
kutsallaşma
p r o s e s i n i n t e r s t e n a l e r j i k bir y a n s ı m a s ı d ı r a s l ı n d a .
K u t s a l l a ş m a , m o d e r n b u r j u v a a y d ı n ı n d a b a ş k a maddi ç ı k a r l a r a kaydığı için, eski
kutsal g e l e n e k l e r i n sırrını içinde d u y m a y ı ş ı d ı r dile g e l e n .
Bazılarımız da t a m tersine
dünyada
lur.
uçar gider.
Çünkü
kutsallaştırmayı
maddi
ve
manevi
fazlaca
abartır.
çıkarlarını
Mistik
orada
bu-
K u t s a l l a ş m a prosesi bu tür kişilerde y a ş a d ı ğ ı olaylar ç e r ç e v e s i n d e
böyle
işlemiştir.
Kimilerimizin
Marksizmi
kutsallaştırması,
p r o s e n i n y ö n d e ğ i ş t i r m e s i y l e olur.
mış a m a y ü c e l t i m i n i
Demek
örülürken
barbarın
d o k u n u l m a z kılışı
Sözümona tektanrı
ideolojiyi t a p ı n ç l a ş t ı r m a y a
yalan
bilmezliği
de
kutsallaştırma gidişiyle yalan
da
bu
kutsallığını aş-
kaydırmıştır...
kollektif e m e ğ i y l e
beyninde
bilmezliği g a r a n t i altına alın-
mıştır. T o p l u m g e l e n e ğ i n e e n
de
rahatsız edişi
k ü ç ü k i h a n e t i n barbarı ö l ü m c ü l d e r e c e -
bundandır. V i c d a n
altşuur
ile
rımızın
bile bir gün y e n i l d i k l e r i
derinden
bağlılıktan
gelir.
En
d e d i ğ i m i z de
vicdansız:
bu
Toplum
şeyin vicdanları
kollektif e m e ğ e
kuralı
oluşu,
tanımazla-
prosenin çok
işleyişiyle olur.
B u y ü z d e n T e v r a t ' a Kur'an'a v e M i t o l o j i l e r e k e n d i m i z d e n d a h a fazla inanabiliriz. A n c a k kimi y a k a l a d ı ğ ı m ı z çelişkileri t o p l u m b i ç i m l e r i n i n
başkalaşımlarıyla
açıklamaya
çalışmalıyız...
Açıklayamadığımız yerde
u y u d u r m a d ı r d e y i p bir k e n a r a a t ı ş ı m ı z , kendi z a a f l a r ı m ı z d a n b a ş k a bir
şey değildir.
B u n d a n e m i n olabiliriz.
T e v r a t ve
dır.
Ama
Kur'an
bir de
ve
mitolojiler,
koskoca
elimizdeki
insanlık tarihi
biricik yazılı
incelemesinden
kaynaklar
çıkardığımız
gidiş k a n u n l a r ı var. T e v r a t , Kur'an ve Mitoloji o l a y l a r ı n ı , tarihi o l a y l a r a
vurarak da
hipotezlerimizi
Örneğin
sonra
Tevrat,
kaleme alınırken
çimleri
yine
geçirmiştir.
bilir.
katli,
kadarıyla
sürekli
1500
yıl
toplum
bi-
başkalaşımlar
kadar aslına s a d ı k k a l e m e a l ı n m a m ı ş ola-
baskılarla
önemli
kısmen
erozyona
bir k a y n a k o l m a k t a n
u ğ r a m ı ş olabilir.
çıkarmaz,
Ama
sadece daha
dik-
k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n t e r s t e n - y ü z d e n g a z a b ı n a u ğ r a m a d a n ele
almamızı
gerektirir.
Mitolojiler de
yını
anladığımız
Kur'an
geleneklerinden
ç o k sular g e ç m i ş ,
60 k u ş a k s o n r a o eski d e s t a n s ı anlatımlar, çeviriler ve
toplumsal
bu T e v r a t ' ı
Tektanrıcı
elbette aradan
Tevrat'tan
Elbette
1500 yıl:
benzeri
sağlamlaştırabiliriz.
İbrahim'in
İslami
başka
öyle:
Araplar
anlatırlar.
zaruretiyle
Kimi
başka,
toplumlarda
Yahudiler
Her t o p l u m t u f a n ı
karşı
karşıya
bulunduğu
farklılaşmıştır.
başka, Türkler
kendi
sosyal
Tufan
başka,
akışına
ola-
Grekler
uydurmak
benzer olaylar yaşamıştır veya
yaşayacaktır - .
D e m e k asıl
ğildir;
mesele
tümüyle
bir iki
kaynağın
insanlık tarihidir.
Her
m ü r a c a a t edilebilir o l u ş u
kaynak o
gidiş
içinde
de
mutlaka
d e ğ e r i n i bulur. O gidiş k a n u n l a r ı e l i m i z d e y o k s a , en aslına s a d ı k kaynak Kur'an
bile d e ğ e r l e n d i r i l e m e z kalır...
Bir hipotez: T u f a n e f s a n e s i S ü m e r ' d e n k a y n a k l a n ı r a m a her t o p l u m
b u n u k e n d i n e göre alıp ( r e z o n a n s a gelip) t o p l u m u n a uygulamıştır - . V e
bu
uygulayışlar çoğu
kez b a r b a r :
barbarlar da yalan dolan
ları
halde T u f a n ' ı y a ş a m ı ş gibi
"Yayık
boynuzlu
rem
(Tufan)
gök
oldu...
Ülgen,
Altın
Kardeşi
Erlik,
olacağını
teke)
bildi
7 aziz kardeş,
fincan
bu
içine
çiçeğin
yazısız a ş a m a d a olmuştur. " D e m e k
biliyorlar" Örnek:
ilkin
Temrü
7 gün
dünyayı
cins
kök
Türkler Tufan yaşamadık-
geleneklerine geçirmişlerdir.
hayvandan
çiçek
koydu.
bir parçasını
çalıp
müüstü
dolaştı.
kök
birer cins
(İnsan
gene
teker:
Bağırdı.
aldılar.
dep-
Tufan
yaratmaya
bir insan
(demir
7 gün
bitti
girişti)
yarattı."
Evet A l t a y T ü r k l e r i n i n , S ü m e r ' e ö z g ü Tufan'ı y a ş a m a s ı o l a n a k s ı z d ı r .
A m a bu onların yalan söylediğini göstermez.
niyetler tarihi
içinde
( T ü r k l e r S e m i t l e r gibi
y a ş a r s a , ç o c u k beyni gibi
Ve kendi t o p l u m u n a
olayı
hız
hafızasına
değiş tokuşuyla)
her g ö r d ü ğ ü , d u y d u ğ u n u s ü n g e r gibi emer.
uyarlar.
Bu o n u n d ü n y a tarihini
dedişi ve y o r u m l a y ı ş ı d ı r . S o n r a bunları
g e ç i ş i n d e ona
Komün toplumu, medegöçebe
kazandıracaktır.
kaydederken
hafızasına
kay-
bir bir k u l l a n a c a k , m e d e n i y e t e
7-8 yaşındaki
kendisine
ç o c u k her g ö r d ü ğ ü
mal e d e r e k kaydeder.
Çünkü
ç o c u ğ u n y a ş a m a y a karşı d u y d u ğ u açlık v e y a p o t a n s i y e l g e l e c e ğ i , o n u
yeni d u y d u ğ u ilginç o l a y l a r a
lama y a ş a y a r a k ,
etkilendiği
Bunu
olayları
a c a b a diye
da
sezerler.
toplumu da
göre olur.
rihsel
başından
aileler,
Fakat
uygun
gelen,
İ n a n ı l m a z bir patduyduğu,
şaşkına
konuyu
malı
dönerler:
Ç o c u ğ u m u z bir y a l a n c ı
aydınlatamazlar. Tıpkı
mekanizmasıyla
haline getirir.
Türkler'in Tufan
olayları,
s ü n g e r gibi
Elbette y i n e bu
benimseyişleri
geçiş
kendi
aşamasına
emerek,
komün
geleceği
benimse-
bulunduğu aşamaya
b e n z e r bir taanlamın-
olmasını arzu ettiğimiz
b a ş ı m ı z d a n g e ç m i ş gibi.
yaklaştıkça,
gibi
potansiyel
hazırlandıkları
Bu bir çeşit rüya gibidir;
olaylar r ü y a m ı z a girerler,
olamayacağını
bunun
de o n l a r ı n
m e d e n i y e t e geçiş a ş a m a s ı n a
da y o r u m l a n m a l ı d ı r .
gördüğü,
g e ç m i ş ç e s i n e b e n i m s e r v e anlatır.
medeniyetlerden etkilendiği
devrim;
medeniyete
manyetikleştirir.
kaygılanırlar. A m a ç o c u k l a r ı n ı n y a l a n c ı
kutsallaştırma
y e r e k kendi
karşı
hayallerine
kendi
anlayamayan
mı
veya
kendi
Tufan
ve
B a r b a r l a r da
benzeri
olayları
t o p l u m l a r ı n a mal e t m e y e , o n l a r ı n rüyalarını g ö r m e y e v e hayal e t m e y e
başlarlar.
H e m e n her b a r b a r şefin, O s m a n G a z i ' n i n g ö ğ s ü n d e ulu
ağaç fışkırarak y e r y ü z ü n e yayıldığını
T e v r a t , İncil,
kilenişlerle
Kur'an
doludur.
rüyasında
görmesi
bir
bundandır.
prosesi S ü m e r m e d e n i y e t g e l e n e k l e r i n d e n et-
Bunları
a y ı r d e t m e k için,
insanlık tarihi
tümüyle
g ö z ö n ü n d e b u l u n d u r u l m a l ı v e t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı y l a t a s n i f e d i l m i ş :
Tarih'e
2HZ.
uygulanmış
bulunmalıdır - .
MORGAN'IN TARİHÖNCESİ
İBRAHİM
Eğer t e k t a n r ı
(KOMÜN)
BİLİMİ VE
GÖÇEBELERİ:
dini
m e d e n i y e t içinde d o ğ m u ş b u l u n s a y d ı , tıpkı
İs-
lam m e d e n i y e t i n d e o l d u ğ u gibi ( a k r a b a l ı k - k o m ü n ilişkilerine e n b ü y ü k
ö n e m i v e r i r s e v e r s i n , o n l a r ı n t o p l u m c u , eşitcil g e l e n e k l e r i n i
Kur'an'a
dek s o k m u ş b u l u n u r s a b u l u n s u n ) en başta o kan bağlarını kılıçla kesip
bir k e n a r a a t m a k z o r u n d a
kalmıştır.
M e d e n i y e t ' e geçiş k o m ü n c ü l bağ-
ların p a r ç a l a n a r a k sınıflı t o p l u m a ç ö z ü l ü ş ü prosesidir. T e k t a n r ı l ı din de
b u n u n ideolojisi olur. Ve antik tarih lafla değil kılıçla ilerler.
Bu
yüzden
Tektanrılı,
öncelikle
medeniyet
diniyse,
b a r b a r gele-
n e k l e r i n d e n , s o s y a l y a p ı s ı n d a n ü s t ü n bir e k o n o m i k - s o s y a l ve kültürel
sistem
özelliği
gösterir.
Ve
barbar a ş a m a l a r l a
rezonans
göstermesi
çok k a r m a ş ı k ve kendini ele v e r e n bir gidiş ile olur.
Türkler'in
İ s l a m i y e t e girişi,
bu
açıdan;
İbrahim'i
ve t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı
a n l a m a m ı z için iyi bir örnektir.
T ü r k l e r din k o n u s u n d a S e m i t l e r e pek benzediler. S e m i t l e r ' d e n İbrahim a d ı n a bağlı göçebeler, Y a k ı n d o ğ u ' d a iki b ü y ü k Irak, Mısır m e d e n i yetleri a r a s ı n d a :
İ p e k yolu
üzerinde mekik dokudular;
değiş-tokuş ve
ilişkiler yaşadılar. T ü r k l e r de g ö ç e b e y d i l e r . Ve bu orjinal m e d e n i y e t l e r den etkilendiler.
Bu etkileniş S ü m e r l e r ' e ve Çin'in T S İ N dinine d e k uza-
nır. O r a l a r a g i r m e d e n , T ü r k l e r i n t e k t a n r ı l ı m ü s l ü m a n oluşları s ı r a s ı n d a
kan
bağları
ç ö z ü l ü ş ü n e d i k k a t ç e k e c e ğ i z ve
biçimi a ş a m a s ı
İslam
bakımından
medeniyeti
doğarken,
herkes kankardeşiydi.
atalar kılıç kılıca
diler.
geldiler.
diğer y a n d a n
Arabistan'da
Genç
etkilenişlerde toplum
kılıçla
belirteceğiz.
birkaç Y a h u d i
için
ataları
dize getir-
kan b a ğ l a r ı n a s a r ı l ı r k e n
kesip a t a r a k g e l i ş m e k z o r u n d a
Bu aslında komünün parçalanarak medeniyete:
çözülüşüydü.
dışında
Bedir G a z v e s i n d e o ğ u l l a r l a
m ü s l ü m a n l a r yaşlı
kendi g e l i ş i m i
kan bağlarını
bu
zorluğunu
Laf para e t m e y i n c e ,
İ s l a m c ı l ı k bir y a n d a
yordu.
rezonansların
Kur'an, o ç ö z ü l ü ş ü n
kalı-
Sınıflı t o p l u m a
k u t s a l l a ş m ı ş h ü k ü m l e r i ve ö y k ü s ü -
dür: T a r i h s e l d e v r i m böyle işler.
T e k t a n r ı l ı İ s l a m ı n T ü r k k o m ü n t o p l u m u n a etkisi d e b a ş k a t ü r l ü işlemedi.
Tektanrı
dini
İslamlık, T ü r k l e r d e
kan t e ş k i l a t l a r ı n ı
kercil d e m o k r a s i y l e s e ç i l m i ş liderler y e r i n e ,
hükümdarlığı,
sultanlığı
olan
ilk T ü r k l e r
müslümandır.
Ama
ismini
anılır.
bile
henüz
İsimleri
kankardeşidir.
müslüman
Sonrakiler babadan
rasisine g ö r e seçilirler.
as-
geçirdi.
Müslüman
diye
erite erite,
b a b a d a n o ğ u l a g e ç e n irsi
oğula
"Çanak han"
yapmamıştır:
iktidarı
almazlar,
m ü s l ü m a n adıdır a m a
"Kara
Kan
ilk
Han"
demok-
babadan oğula
mirasla değil kılıcı h a k k ı n a s e ç i m y o l u y l a kabile başına gelir.
B u h a n e d a n s ı z l ı k S e l ç u k l u l a r ' a dek sürer. S e l ç u k m ü s l ü m a n o l u n c a
"Kafir T ü r k l e r i n
Buna
seçim
ü l k e l e r i n e g a z a l a r yaptı", yani
karşın
Selçukoğullarında
yolu
kolay
kolay
Bağdat'taki
İslam
medeniyeti
tan
aşılamadı.
bile:
kankardeşler savaştı.
"Bîyat:
Selçuklular
sembolü
benzeri
1085
halifeden
" i t i b a " yani
yılından
sonra
m e n ş u r a l a r a k sul-
kesildiler.
Tarihöncesi
ler:
biliminin
T e k t a n r ı dini
(Morgan'ın) ortaya
m e d e n i y e t d i n i y s e yani
koyduğu
parsa K o m ü n ' ü p a r ç a l a m a k z o r u n d a d ı r . A m a b u
Ve
mutlaka
kileri
kendince yazıya,
eğer g ü ç l ü y s e ,
kitabeye
Selçuklularda
geçer.
olduğu
realite böyle iş-
K o m ü n ' e d ı ş a r ı d a n etki ya-
gibi
kolay kolay g e l i ş m e z .
Çünkü
medeniyet
bir t a r i h s e l
s o n u ç l a n ı r ki bu y e n i bir m e d e n i y e t t i r , d e s t a n s ı z , y a z ı s ı z k a l m a z .
yazısızsa Tarihsel
(Komün'ü)
120
Devrimsiz'dir.
çözememiş
demektir.
M e d e n i y e t etkileri
et-
devrimle
Eğer
henüz kanbağlarını
M e d e n i y e t ile K o m ü n ' ü n
r e z o n a n s ı zor işler:
cesi ( K o m ü n ) biliminin b a ş k a bir realitesi
Komün
hangi
aşamadaysa
Burada yine Tarihön-
ile karşılaşırız:
m e d e n i y e t etkilerini
o
alır. V e y a r e z o n a n s : T o p l u m c u l u y u ş m a karşılıklıdır.
ları
gibi,
geleneklerini
de
kolay t e r k e d e m e z .
ile kutsallaştırmıştır. Yeni
ni
kesip yeni
kutsallık p r o s e s i n d e e p e y yol
medeniyet ve
kutsallaşma
onların düşünce ve yaşamlarını
Türkler
ken,
Çin
anahanlık
sistemini
medeniyetinin
Babahanlıkta:
s o s y a l i s t bir d ü z e n d i ,
diniyle
ile T S İ N
rezonansa
ak-kara:
dini
gelebildiler.
katederken
idi. T ü r k l e r ç o b a n :
kutsallaştırmış-
iyice
Çünkü
Sürü
güçlendikçe
Aşağı
A m a Türklerin
göçebe
iki
ekonomi" T S İ N " di-
Barbarlık:
b a b a h a n l ı k ve sınıflı t o p l u m a
Kadıncıl
karmış T S İ N
babahan
dini
kentleşmeye-medeniyete yöneldikçe
aralarındaki
farklar silinmeye
başladı.
Ve
erkek-kadın çelişkileriyle kutsallaşma gökselleşti.
T ü r k - İ s l a m ilişkilerinde d e y i n e aynı
buluruz.
biçiminde
etkilenmediler.
Şamanizm:
Türkler
Ve
kolaylık
b i n l e r c e yıllık i l e r l e m e
dininden
hiçbir r e z o n a n s o l a m a d ı .
İLHANLIK
eski t o t e m i Göçebe de
barbarlıkta
n i n d e n etkilendiler. A n a h a n l ı k :
ilkel
onları t o t e m i z m
alınmıştır.
Şamanizm
"TSİN"
Orta
göre
etkiler.
a ş a m a a r a s ı n d a k i fark u ç u r u m c u l
sinde,
Çünkü
bir k u t s a l l ı ğ a g e ç e r k e n k i yani
bir t o t e m e d i n i r k e n k i (en ilkel z a m a n l a r ı n d a k i )
görülmez çünkü
olsalar,
aşamaya
K o m ü n kan bağ-
Türkler göçebelikten
lamlıkla K e n t ' t e n
realitenin başka yansımalarını
medeniyete yönelmişlerdi.
m e d e n i y e t e orijinal geçiş y a p ı y o r l a r d ı .
ve Bizans M e d e n i y e t i n i o r t a d a n
A r a p l a r İsPratikte Fars
k a l d ı r m a : T i c a r e t ve G a n i m e t ile me-
d e n i y e t e g e ç m e sezileri iki t o p l u m u r e z o n a n s a getirdi. V e T ü r k l e r Tektanrıcı
olmayı
kendi
aşamalarına
uygun
buldular.
en saf, t e m i z bir g ö ç e b e S e m i t g e l e n e ğ i n i n
aslında.
ten
gibi A r a b i s t a n ' ı n t a z e
Medeniyete geçişe:
sına
İslamlık da
Nasıl g ö ç e b e İ b r a h i m ' i n T e k t a n r ı c ı t u t u m u , A r a b i s t a n Kent v e
Göçebe toplumunun yapısına
onun
Çünkü
m e d e n i l e ş t i r i l m i ş biçimiydi
uygun
bir T e k t a n r ı
dini
medenileştirilmiş İslamlığı
olmuşsa;
da
tıpkı
Göçebelik-
Rönesansa hazırlanan Türkler'in toplum yapı-
uygun düşmüştür.
Morgan'ın
K o m ü n v e y a T a r i h ö n c e s i bilimi iyice k a v r a n ı p T a r i h e uy-
gulanamadıkça
dinlerinin
İbrahim
gelişimi:
adına
Tevrat'da,
bağlı
İncil'de,
Semit
göçebelerinin
Kur'an'da,
Tektanrıcı
gelenekleri
de an-
l a ş ı l a m a z kalır".
Şimdi
içinde
İbrahim'in yaşadığı
İbrahim önce Abram'dır.
Medeniyetleri
arasında
şaklar boyunca
larca
toplum
biçimine,
yaşadığı
tarihi
prose
bakalım.
anlatır:
Irak m e d e n i y e t i
ile
Hitit,
g ö ç e b e l i k ve t i c a r e t yapar.
geliştiğini
kuşkuya
Finike ve
Mısır
Tevrat bunun
yer b ı r a k m a y a c a k a ç ı k l ı k t a
ku-
defa-
Ve
Terah
Saray'ı
oğlu Abram
(Abram'ın
üzere
Keldanilerin
orada
oturdular.
Ve
Terah'ın
Abram
karısı
Ur
ve
günleri
oldukları
ları
ve
Haran'ın
beraber
şehrinden
Saray'ı
kazanmış
aldı
7
karısını)
235
yıl
bütün
mallarını
diyarına
ve
ve
ve
ve
oldukları
ve
gitmek
öldü.
Lut'u
çıktılar;
gelini...
geldiler
Haran'da
oğlu
edinmiş
üzere
ve
diyarına
Haran'a
Terah
(Haran'in)
gitmek
Lut'u
Kenan
çıktı;
oldu;
kardeşinin
torunu
ve
onlarla
ve
Kenan
oğlu,
aldı;
ve
"Ve
Haran'da
bütün
Kenan
candiyarına
geldiler.
"Ve Abram
Ve
gitgide
memlekette
Mısıra
Cenup'a
kıtlık
[Batıya]
oldu;
ve
doğru
Abram
göç
orada
ediyordu.
misafir
olmak
"Ve Abram,
kendisine
doğru)
Lut
ait
olan
yola
da
beraberinde
her
şey,
çıktılar;
olduğu
Mısır'dan
halde,
Cenub'a
kendisi
ve
(tekrar
geldikleri
Nuh'u
uzak ata
lerine
uygun
bellemişler veya
o
efsane
"Ve
Abram
sürülerde,
gümüşte
konağa
göçerek
Cenub'tan
başlangıçta
sunağın
çadırının
yerine
"Abram'la
onların
Ve
malları
"Ve Abram
banlarımız
"Ve
etti
La
çoktu
Lut'a
G ö ç e b e a ş a m a l a r ı n e ç e d i r ? Hangi
ve
bütün
birbirinden
ve
Erden
de
ve
onları
uğruna
ile
Ve
Ay
yapmış
olduğu
sığırları
ve
çadırçünkü
oturamıyorlardı.
benimle
senin
aranda
ve
Havzasını
kendisine
seçti.
Bap
dillerinden
Ve
13)
Şark'a
/Kitabı
tercüme
-
doğru
Mukad-
Louis
Segond:
Paris]
verilmiş.
koyun
etrafları
yapıyorlar.
Çadırda
yaşıyorlar ve
sürekli
sığır, e şek sürüleri, çobanları, yanaş-
var ve fakir değiller.
Ticaret yapıyorlar ve
Bu göçlerini ticaret
Bilerek karar veriyorlar Kenan'a
deniyetler arası ticaret ve sürü
Kendilerine özgü
benzerler.
ço-
olmasın,
gelmeye.
Çünkü Orta Ticaret Y o l u ' n u n en işlek dört yol ağzıdır ulaştıkları yer.
çok
ko-
arasında
taşıyamıyordu;
ticaretleri basit d e ğ i ş - t o k u ş ilkelliğini çoktan aşmış.
sürü
zengindi.
orada
koyunları
yer
ederim,
ayrıntılarıyla
savaşıçı
da
ayrıldılar. "(Tekvin,
1962,
Herbirinin
çok
Beyt-el
evvelce
için
birlikte
Rica
Yunan-İbrani-Keldani
Gayet açık ve
altında
Beyt-el'e,
Lut'un
çekişme
Bible,
ve
kadar,
oturmak
dedi:
ve
1958,
yere
giden
birlikte
Lut
göçüyorlar.
ve
Samoğulları,
b a ğ l a n m a k kendi-
gitti.
arasında
Sainte
maları
olduğu
kadar
beraber
vardı.
des"
köküne
işler?
naktan
göç
ve
yere
düşmüş.
Bu S a m o ğ u l l a r ı ' n ı n Orta Barbar:
proseyi
karısı
ve... "
N u h ' u n oğlu S a m ' ı n s o y u n d a n g e l d i k l e r i n e inanılıyor.
ları
üzere
gitti.
(çobancılık)
bir gidişleri
olsa
da
Me-
k ö p r ü s ü n ü oluşturmuşlar.
Orta A s y a
Göçebe Türkler'e
T ü r k l e r A n a h a n l ı k (Aşağı
barbarlık) geleneklerini taşıyan ama
deniyete yönelmiş göçebelerdir.
beler d e aynısı:
Anahan
henüz aşamamışlar;
gelenekleri
İbrahim
geleneklerini
(Abram)
adına
bağlı
(yakarak çocuk kurban
İbrahim'in "mucize"si:
etme)
T o p l u m u n a aşağı
bıraktırabilmesi ve Medeniyete yönelebilmesi
megöçe-
barbar
oluyor.
S ı r a y l a kısa işleyelim:
1- Ö n c e l i k l e
"Ve
Terah
hepsi
70
k a n k a r d e ş akrabadırlar.
yıl yaşadı
ve Abram'ın
Nahor'un
ve
Haran'ın
babası
oldu.
"ve
Haran
"Abram'ın
Milka'nın
babası
"Abram
kardeş
babası
adı
ve
Nahor
2- Aile
ve
cinsel
ve
Nahor'un
babası
Harran
olan
kardeş
karısının
Haran'ın
Karıları
adı
kızı
ise
Milka
idi;
o,
idi.
Haran'ın
kızları
yani
evleniyorlar.
biçimleri
kızlarıyla
oldu.
Sara
İska'nın
çocuklarıyla
görülebilecek
de
zamanla
yasaksız
gelişiyor.
toplum
Önceleri
özellikleri
Aşağı
bile
barbarlıkta
gösteriyorlar:
Lut
yatabiliyor:
"Ve
mak
Lut'un
karısının
o
gece
için)
girip
"Lut'un
Bunlar,
iki
babalarına
babası
kızı
da
Moaablıların
böylece
ve
büyük
babalarından
Ammonoğullarının
(Bab
olaydan
içirdiler
kız
19.
bin yıl
gebe
ataları
kaldılar,
sonra yazıldığı
luk b a h a n e s i n e b a ğ l a m a k z o r u n d a
Firavun'a
pek akıl e r d i r e m e d i k l e r i
anahan
Tekvin).
b a b a h a n g e l e n e k l i T e v r a t y a z ı c ı l a r ı , olayı
karısını
doğurdu.
oldular. "Ki
için t e k eşli
iyice y e r l e ş i n c e cinsel y a s a k l a r l a g e l i ş e n aile biçimleri
İbrahim'in
(zürriyeti yaşat-
yattı.
ve
geleneğini sürdürdüler.
T e v r a t bu
şarap
ile
babahanlık
bilinmediği
için
Lut'a ş a r a p i ç i r m e k , s a r h o ş -
kalıyorlar.
" k ı z k a r d e ş i m d i r " diye v e r m e s i n e
için T e v r a t y a z ı d a n ;
de
içinde b u l u n d u k l a r ı , cin-
sel y a s a k a ş a m a l a r ı n d a n y a n i d a h a g e l i ş k i n t e k karılı a i l e y e d o ğ r u y ö neldiklerinden ötürü İbrahim'in
karısını " k a r d e ş i m " diye Krallara v e r i -
şini " ö l d ü r ü l m e " k o r k u s u n a bağlıyorlar. O y s a İ b r a h i m ' i n G e r a r Kralı'na
verdiği
yanıt onların
aşağı
barbar g e l e n e k l e r i n i
yaşadıklarını,
henüz
ilkel o r t a k aile biçimini a ş a m a d ı k l a r ı n ı anlatır:
"Ve
(Gerar
Kralı)
Abimelek
İbrahim'e
dedi:
Ne
gördün
de
bu
işi
yaptın?
Ve
ve
İbrahim
karım
kardeşimdir;
benim
dedi:
yüzünden
kendisi
karım
Çünkü
beni
gerçekten
öldürecekler,
babamın
oldu. "(Tekvin,
kızıdır.
Bap
burada
dedim.
Fakat
Allah
Ve
annemin
korkusu
gerçekten
kızı
yoktur;
de
kız-
değildir;
ve
20)
D e m e k aynı ana r a h m i n d e n u z a k l a ş m a olsa da aile biçimi a ş ı l m a k
üzeredir.
İbrahim'in
oğlu
uzaklaşma geleneği
İshak zamanında
sürer:
da
İbrahim'in
öğüdüyle anadan
"İçinde
oturmakta
almayacaksın.
ve
oğlum
ettirir.
rısı
İshak
olarak aldı.
(Tekvin
Nahor oğlunun
kadını
kızını
lu o l d u ğ u için geri
oğlu
Bap
Ve
kızı
oğluma
akrabama
şehrine
yemin
gitti.
Rebakaa'yı
Ve
İshak'a
ka-
24)
kardeşi
oğluna
buluyor.
Harran'ın
gelin yapıyor.
kızı. Y i n e
kardeşi
Kenanlılar, a n a s o y -
Baba s o y u n a y ö n e l i y o r .
Bu y ü z d e n , h e m
a k r a b a l ı k h e m d e cinsel y a s a k b a k ı m ı n d a n a n a r a h m i n d e n
sürer.
kadın
gideceksin
yanaşmasına
Nahor'un
Beutel'in
İbrahim'in
kendi
ve
alacaksın."
Mezopotamya'ya
Nahor'un
H a t ı r l a y a l ı m Sara,
kızlarından
memleketime
bir
"kalkıp
kardeşi
Kenanlıların
benim
için
Yanaşma
İbrahim'in
olduğun
Fakat
uzaklaşma
Besbellidir ki hep ilkin aynı a n a r a h m i n d e n g e l e n l e r i n birbiriyle
yatışı y a s a k l a n m ı ş t ı r . Bu bize ilk cinsel y a s a ğ ı n a n a y l a y a t m a m a k biçim i n d e geliştiğini de çağrıştırır.
çocuklarıyla yattığı
Lut kızlarıyla y a t a r a m a a n a l a r ı n e r k e k
hiçbir kutsal
kitap ve b e l g e d e yer a l m a z .
Morgan
ve s o n r a s ı a n t r o p o l o j i k i n c e l e m e l e r d e de a n a y l a y a t m a a ğ ı z a bile alınmazken,
baba
ile y a t m a
s e y r e k de olsa
Demek İbrahim göçebeleri
henüz
bu
uzun
denli
yıllar d e v a m
aşağı
etmiştir.
barbar gelenekli ve
aile biçimlidirler. Ç ü n k ü h e n ü z İ s a ' d a n ö n c e 2 0 0 0 ' l e r i yaşarlar.
kızlarından olan
ve Orta
Lut'un
M o a b v e A m m o n o ğ u l l a r ı y l a olan çelişkiler hep A ş a ğ ı
b a r b a r çelişkileridir.
Bu g e l e n e k S a m o ğ u l l a r ı n d a uzun yıllar sürer. İsrail ( Y a k u p ) o ğ u l l a rında bile batıp ç ı k a r a k görünür. A m m o n o ğ u l l a r ı a n a h a n yanlıdır, İsrail
b a b a h a n yanlıdır - .
oğulları
3- Aşağı
barbar geleneği
(tanrılara
yakarak çocuk
kurban
etme
g e l e n e ğ i ) İ b r a h i m z a m a n ı n d a k a l d ı r ı l m a y a b a ş l a s a d a y e n i d e n etkinlik
yollarını
bulur:
"Allah
al
ve
İbrahim'i
Moriya
üzerinde
yakılan
ona
dedi:
Ey İbrahim;
ve
orada
sana
git
kurban
İbrahim oğlunu
bolü o l a n
deneyip
diyarına
olarak
takdim
oğlun
İshak'ı
dağların
biri
et."
kurban etme yerine, göçebeliğe geçtiklerinin sem-
Koç'u k u r b a n eder. A n c a k K e n a n l ı l a r n e r e d e y s e a n a h a n ge-
leneklerinde kaynaşmışlardır.
Bu İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a n ve d a h a s o n r a bile
etkilerini g ö s t e r e r e k , aynı ilk ç o c u ğ u
den
şimdi
söyleyeceğim
kurban etme geleneklerini yeni-
canlandırır.
Ammonoğulları
ve
M o a b l ı l a r Lut'un
kızlarından
ların s o y u n d a n d ı r l a r v e a n a h a n etkisiyle:
Aşağı
olan
erkek çocuk-
barbar g e l e n e k l i d i r l e r .
İ b r a h i m bu ç e l i ş k i y l e aşağı b a r b a r l ı ğ ı n g e l e n e k l e r i n i aşar; Orta B a r b a r
sürü
ekonomisine uygun
henüz o aşamayı
Tevrat,
nerse,
sosyal
hazmedemez.
H a k i m l e r Bap
30'da,
düzen
a r a y ı ş ı n a girer. A m a t o p l u m u
İ b r a h i m ö l ü n c e g e r i y e d ö n ü ş l e r olur:
İsrailoğlu Yetfah, A m m o n o ğ u l l a r ı n ı
ye-
k e n d i s i n i n , e v i n d e ilk k a r ş ı l a m a y a geleni y a k a r a k k u r b a n e d e -
c e ğ i n e söz verir. Yeni
k u ş a k l a r iyice y o l d a n çıkarlar:
Yine Tevrat, Yeramnya
"Oğullarını
Tafet'te
da
ve
yüksek
geçmedi.
oraya
nilecek",
yerlerini
Bundan
Tafet
ve
Bap 7'de:
kızlarını
ateşte
yakmak
yaptılar;
dolayı,
Hinnan
işte
oğlu
ben
rab
diyor:
deresi
d e n i y o r ve A l l l a h ' ı n g a z a b ı
için
bunu
değil,
Hınnamoğlu
Günler
ancak
ben
olduğumu
sunduklarıyla
onları
bilsinler
murdar
kapalı
anahanlıktaki
ratmıştır.
kaldı
ki
artık
deresi
de-
dile getiriliyor. Yola g e l m e d i k l e r i n i
diye
ettim
her
ilk
bulun diyor:
doğanı
ateşten
(lanetledim)"(Hezekiel,
B a r b a r l ı k ne denli t i c a r e t ve s ü r ü y l e
ne f a z l a c a
aklımdan
geliyor
boğazlanma
g ö r e n A l l a h bile öğüt v e r m e k t e n v a z g e ç i p belanızı
"Rab
deresindeki
emretmedim,
uğraşırsa
geçirerek
Bap
uğraşsın
20)
kendi
mı, g e l e n e k l e r i n d e böyle kastlaşabilir.
kutsallaştırmalar oldukça
uzun
s ü r e r e k derin
içi-
Çünkü
izler ya-
Kolayca a ş ı l a m a z . İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i d a h a hareketli ve me-
d e n i y e t e y ö n e l i k t i . T a r i h s e l g ö r e v l e r i aşağı b a r b a r l ı k g e l e n e k l e r i n i aşıp
göçebelikten
medeniyete yönelişti.
toplumu
içinde
kutsallaştıracak
ulaştırdı.
Sonra
gelenler,
Mısır
t a r i h s e l d e v r i m e karıştılar;
Bu
zorlu
düşünce
aşama
ve
medeniyetine
4-
İbrahim
anılan
Sonra yeniden Kenan
içlerine kapandılar.
g e l i ş t i r e m e y i n c e g e r i y e d ö n ü ş yaptılar.
Kenanlıların-Moablıların ve A m m o n o ğ u l l a r ı n ı n
Göçebelerinde
kendi
sentezlerine
Hiksoslar adıyla
m e d e n i y e t gördüler.
ülkesine geri gelip o r a d a f e t i h l e r l e g ü ç l e n i p kendi
İbrahim'in sentezlerini
İbrahim'i
davranış
etkisi
M e d e n i y e t ' e geçiş,
Bunda
oldu.
kanbağlarının
çözü-
lüşü y o k .
İbrahim
zamandaki
deniyete geçişin
derleyici;
da
sadece
Samoğullarında
izine dahi
kan
rastlayamıyoruz.
kankardeşleri
geri
Çünkü
çözen
Tersine,
İbrahim
bir
me-
daima
baba soyuna, göçebeliğe daha sonra
m e d e n i y e t e d o ğ r u s ü r ü k l e y e r e k aşağı
t a r m a k istiyor.
bağlarını
barbar geleneklerinden
kur-
Mısır ve lrak m e d e n i y e t l e r i y l e y a p t ı ğ ı t i c a r e t t e ,
ilişkiler m e d e n i y e t l e r i
ürkütüyor.
Aşağı
r e z o n a n s b u l a m ı y o r v e t i c a r e t aksıyor.
barbarlık,
Göçebelik,
m e d e n i y e t ile
m e d e n i y e t i n ticaret
yollarındaki vurucu güçlüğüne uygun düşüyor.
İşte
bu
üçlü
k o e k s i z t a n s [bir a r a d a
saf b a r b a r z e k a s ı n d a en
o l u ş ] ve
Medeniyet'e yöneliş
ü l k ü c ü yeni fikirleri kutsallaştırıyor.
Üç konağı bir a r a d a y a ş a y a n İ b r a h i m ' i n t e k dileği t o p l u m u n u a ş a ğ ı
barbarlıktan
ğini
kurtararak göçebe toplumu
sağlayıp,
geçmek.
ticaret yollarında
olarak Samoğullarının
çoğalıp y o ğ u n l a ş m a k ve
birli-
medeniyete
B u üçlü t a r i h s e l g ö r e v i n d i n a m i z m i , İ b r a h i m ' i n s e n t e z l e r i n i n
kutsallık m e k a n i z m a s ı
oluyor.
A m a İbrahim zamanı,
kötek aşağı
m e d e n i y e t e y ö n e l m i ş g ö ç e b e l e r i , a n c a k zor
barbar a ş a m a d a n
kurtarıp,
H i c a z ' d a v e Filistin dört yol a ğ ı z ı n d a
cek ö l ç ü d e k a r a r g a h l a ş t ı r a b i l i y o r :
Güney Ticaret Yolu
ilerideki
üzerinde
k e n t l e r e t o h u m olabile-
Kanbağlarını çözmüyor.
İ b r a h i m dört b ü y ü k o l a y d a d a d e r l e y i c i d a v r a n ı y o r :
1- Lut ile
ye,
kavga
etmiyor:
S ü r ü l e r e yer y e t m e y i n c e
Lut'u d o ğ u y a yöneltiyor.
ce onu a s k e r c i l s a v a ş l a
Lut,
kurtarıyor.
Lut'un s o r u n l a r ı y l a ilgileniyor.
2- C a r i y e :
Yolu
Hicaz'da
Mekke'nin
hedefliyor.
(İslam'a
barbar g e l e n e k l e r i n e göre
olduğu
Geleneklerin
kurban
e d e c e k kadar hangi
muna benimsetiyor.
zincirlerini
kentlerindeki
Batı
arada
bir y o k l a y ı p
karargahlaşıp zürriyetinin
Hacer'den
olma
İsmail'i)
aşağı
etmekten v a z g e ç m e sentezini
kırıyor ve e l i n d e k i
aşamada
sürüden
bulunduğunu
gös-
bir koçu
anlıyor v e t o p l u -
(Bap 22)
3- İshak o ğ l u n u n aşağı
kalmış
yerde
Orada
göre
kurban
teriyor.
lanıp
S a d o m ve G a m o r a h
( T e k v i n , Bap 13-19)
k u r u l u ş u n a ön ayak oluyor.
gelişmesini
güne-
H a c e r ' d e n o l m a İsmail'i ve A n n e s i Hacer'i G ü n e y T i c a r e t
üzerindeki
Kabe'nin
kendini
k e n t ç i k l e r arası s a v a ş t a esir d ü ş ü n -
barbar a n a h a n
Samilerinden
(Astarte) g e l e n e k l e r i n e sap-
Kenanlılardan
kız almasını
A n a s o y l u Lut'un kızlarından alanlara y ö n e l m i y o r ;
deşi Nahor'un o ğ l u n u n kızına:
engelliyor;
baba soylu erkek kar-
Rabeka'ya y ö n e l i p O'nu gelin yapıyor.
Bu üç olay ve benzeri olaylar da g ö s t e r i y o r ki İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i nin
m e d e n i y e t e ç ö z ü l m e y e değil,
g e ç m e k için
çoğalmaya
ve
göçebelikten
medeniyet
ile
ü r k ü t ü c ü , avcı, t i c a r e t t e n
kadar
uygunu
"Ve
uyanık,
rezonansa
göçebelik uygun
a n l a m a z aşağı
medeniyete
olur ki
de
Firavun
sizi
çocukluktan
Mısırlılar için
deyin
her çoban
( H i k s o s l a r adıyla
(İsrail)
ve
çağırır
şimdiye
davar adamlarıdır,
kup
göçebeliğe
b i r l e ş m e ve
düşer:
b a r b a r geridir,
rakip
değildir.
Hem
hem de orta
Medeniyet
için
en
göçebedir:
Siz
rın,
barbar a ş a m a d a n
ihtiyaçları var:
1- Ç ü n k ü
barbar
aşağı
m e d e n i y e t e y ö n e l m e k için
ve
işiniz
kadar
ki,
biz
Gkoşen
Mekruhtur.
kendi
hem
vilayetinde
(Tekvin,
anılan t a r i h s e l
oğullarının
nedir der:
hem
Bap
devrime
babalarımız
kulla-
oturasınız;
çünkü
46)
katıldıkları
aralarındaki
a n l a ş ı l a n Ya-
söyleşmesi
bu:
Yusuf
b a b a s ı n ı ve k a r d e ş l e r i n i öğütler.)
2-
İbrahim'in
aynıdır:
g ö ç e b e l e ş m e k ve
rihsel
ve
Birleşmek,
devrim
çoğalmak ve
a) "Ve
sonra
gelen
çoğalmak,
RAB
Abram'a
Bu
başka
dilekleri
geride
hep
bırakıp
m e d e n i y e t e t k i s i n d e ta-
birşey değildir.
Bunun
için
dedi:
kabileleri sende
b) Rab
İbrahim'in
"
seni
zürriyetini
torunlarının
d e r l e n m e k gerekir:
bütün
Ve
ve
barbar a ş a m a y ı
medeniyete yönelmek.
rüyasına y a t m a k t a n
"Ve seni büyük millet edeceğim
yüzünün
oğul
aşağı
oğlu
mübarek
çoğalatcağım,
ve senin
mübarek
İshak'a
kılacağım
(Tekvin,
adını büyük edeceğim
olacaktır.
(Tekvin,
Bap
ve
yer-
12)
dedi:
ve
kulum
Bap
26)
İbrahim
yüzünden
senin
c)
İbrahim'in
"Allah'ın
olduğunuz
sizi
için
sevdiği
ele
torunları
sizi sevmesi
değildir;
atalarınıza
İbrahim'in
torunları
bütün
andı
Bap
7)
torunları
Musa zamanında
amaçla
seçmesi,
ettiği
yakın
Ancak İbrahim'den
aynı
sizi
çünkü
çıkardı. "(Tesn iye,
3-
da
ve
davrandılar:
bütün
kavimlerden
kavimlerden
az
tutmak
istediği
Yakup
(İsrail)
daha
idiniz.
için
çok
Fakat
Rab
sizi
oğullarında
rab
kudretli
ve
uzak
bile d u r u m fazla d e ğ i ş m e m i ş t i r .
bin yıl
kadar s o n r a
İ.Ö 9 0 0 ve 8 0 0 y ı l l a r ı n d a
İbrani yazısı gelişebiliyor. T e v r a t da b u n d a n s o n r a k a l e m e alınabiliyor.
Bu t a r i h l e r d e İ s r a i l o ğ u l l a r ı n d a b a b a d a n o ğ u l a g e ç e n ilk K r a l l ı k - S u l t a n lık g ö r ü l ü y o r :
İ.Ö.
oluyor:
1002-962:
Kral
Davut.
Sonra
D a v u t ' u n oğlu S ü l e y m a n ,
Kral
İ.Ö 962-922.
İsrailoğulları
bu
dönemde
Bundan önce İsrailoğullarında
P e y g a m b e r l e r de g ö n ü l
kabilelerini
saraylaşır-tapınaklaşır ve
rızasıyla
kentleşirler.
H e r ş e y Allah'ındır - .
Krallık yoktur.
seçilmişler veya
kabul
edilmişler,
yönetebilmişlerdir.
Tevrat şöyle bir g ö z d e n
geçirilirse dahi, İ b r a h i m z a m a n ı g ö ç e b e l e -
riyle, Davut S ü l e y m a n Krallığı z a m a n ı n d a k i olayların ç o b a n l ı k t a n kentleşmeye:
Fetihlerle, r ö n e s a n s l a r l a k e n t l e ş m e y e gidiş o l u ğ u anlaşılır - .
İ b r a h i m z a m a n ı n d a o t u r u k l u k , t a r ı m e k o n o m i s i yoktur.
kan
Bu yüzden
b a ğ l a r ı n ı n ç ö z ü l ü ş ü değil, a n a h a n l ı k g e l e n e k l e r i n i n eriyişi ve çoçelişkiler vardır - .
banlıkla
Buraya kadar bu g e r i y e ç e k e n ç e l i ş k i l e r e d e ğ i n d i k .
D i y a l e k t i ğ i n sa-
d e c e b u y ü z ü y l e ilgilenirsek, İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i n i n d o l a y ı s ı y l a kutsallaştırma:
T a n r ı s a l l ı k gidişlerini
anlayamayız.
İ b r a h i m ' i n v e a d ı n a bağlı g ö ç e b e l e r i n , aşağı
ku gelenekleri
kesip a t m a d i n a m i z m l e r i , sürü
y e t l e r l e olan t i c a r e t l e r i n d e n
biçimi,
İbrahim
büyük
delilidir:
1dişi
"Ve
eşekleri
"Ve
konağa
onun
ve
Abram
göçerek
kaynaklanır.
göçebelerinin
koyunları,
develeri
sürülerde,
Cenuptan
yüzünü
sığırları,
huku-
medeni-
ileri e k o n o m i ve y a ş a m
medeniyete
eşekleri
Anacıl
ve
döndüklerinin
köleleri,
cariyeleri
en
ve
oldu.
gümüşte
ve
Beyt-
el'e
Sürü verimliliği ve zenginliği
çiliğine v e a v c ı l ı ğ ı n a
Bu
barbar:
ekonomisi ve
neden
altında
dururken,
geri
zengindi.
(....)"(Tekvin,
aşağı
d ö n ü l s ü n ? Tarih
Ve
Bap
konaktan
12-13)
barbarlığın
daima
çömlek-
ileriye aka-
caktır. A m a Lut'un kızları v e o n l a r ı n z ü r r i y e t i n d e n o l a n Moablılar, A m monoğulları
ve
dönmüştür.
B u a n a l a r ı n b a s k ı n çıkışıyla a n a h u k u k u v e e k o n o m i s i n i n
Rebeka'dan
olma
İshak'ın
b ü y ü k oğlu
Esav a v c ı l ı ğ a
üste gelişi v e y a hiç d e ğ i l s e g e l e n e k l e r i n i n üste gelişi olmalıdır.
İbrahim göçebe ticaretinde ve
m e d e n i y e t e y ö n e l i ş t e kesin
Fakat
kararlıdır - .
2.
Diyalektiğin sadece bu y ü z ü y l e konuşursak İbrahim göçerlerini
v e din a n l a y ı ş l a r ı n ı y i n e a n l a y a m a m ı ş v e a n l a t a m a m ı ş oluruz.
İ b r a h i m ' i n ticareti t e f e c i - b e z i r g a n v u r g u n c u l u ğ u
değildir:
a-)"
ver
dine
Ve
al.
Allah'a,
şeyi
Sodom
Ve Abram
Rabbe,
ne
almamaya
Ancak
kal
kralı Abram'a
bir çarık bağı,
yediklerinden
ve
benimle
payından
Bap
eri,
askerleri,
devrim,
giden
larının
ana
kenYüce
ait olan
bir
demeyesin.
Aner,
bunlar
Eş-
paylarını
14)
savaşçıdır - .
ve
silahları,
vardır.
oymakları
yapacak
stratejiyi
ricat içindedirler.
karakteri
sana
malı
sahibi
ettim,
adamların,
Y a n ı n d a ya-
A n c a k henüz
güdecek,
Fetih:
medeniyete,
s a v u n m a d a v e g e n e l l i k l e me-
Sodom
Kralına,
s a t ı l m a z l a r v e başları s ı k ı ş m a d ı k ç a s a l d ı r m a z l a r ;
da
ve
yerin
olmasın;
kankardeş düşkünü
ganimet
karşı
de
zengin
bana
devlete geçecek a ş a m a d a bulunmazlar;
deniyetlere
ve
ne
Abram'ı
başkası
bana
Göklerin
ki:
Sözünün
Tarihsel
dedi:
ta
Mamre'nin
naşmaları,
ve
Canları
ettim,
alsınlar." ( T e k v i n ,
b-)
kralına
bir iplik
yemin
gençlerin
ve
Sodom
dedi:
b u n u gösterir. A m a
Mısır F i r a v u n ' u n a
S o d o m ile u z l a ş m a -
saldırılıp ısırıldıkları
zaman
k ö l e l e ş e c e k l e r i n e ö l ü m l e r i g ö z e alıp ileri atılırlar:
"Ve Abram
doğup
"Ve
halkı
kardeşi
talim
edilmiş
bütün
geri
malı,
İbrahim'in
hem
de
vurdukları
esir alınmış
uşağını
Lut'u
az
olduğunu
çıkardı,
ve
Bap
onun
işitince,
Budan'a
malını
evinde
kadar kovaladı."
hem
de
kadınları
ve
145)
değildi:
krallarıydılar v e
denemeleri
Sodom
Filistin'in
ve
doğusunda
Gomarah'a
yerleşik
Tarihsel
Devrim
yapıyorlardı:
Abram'ı
Kendorlomen
döndükten sonra... "(Tekvin,
bul
Lut'un
318
getirdi. "(Tekvin,
kentçiklerin
"Ve
oğlu
olan
omer
Bap
ve
14)
beraberinde
[Kitabı
olan
kralları
vurup
1958
İstan-
Mukaddes,
İbrani-Yunani-Keldani'den tercüme]
3 - İ b r a h i m sabırla ilerlediği y o l u n d a , g ö ç e b e l i k t e pekişir:
a-) A b r a m ' ı n ve karısı S a r a ' n ı n adları
bile d e ğ i ş e c e k kadar ç o ğ a l ı p
güçlenirler:
"Ve
birçok
baba
diye
cak;
çünkü
Ve
nı
seni
Allah
Saray
lerin
İbrahim'e
b-)
kavimlerin
dedi:
Senin
ondan
ve
Ve
adın
İbrahim:
babası
ettim."
karın
Saray'a
fakat
onun
artık
Abram:
Cumhur'un
gelince,
Yüce
babası
ola-
onun
adı-
adı;
Sara:
anası
olacaktır;
(Prenses:
olacaktır."
mübarek
İbrahim
net olurlar.
olacaksın
Fakat adın
çağırmayacaksın,
anası)
O'nu
kralları
babası
birçok
diye
Cumhur'un
"Ve
milletin
çağrılmayacak.
kılacağım
ve
kavimlerin
olacaklardır. "(Tekvin,
adına
bağlı
Bap
göçebeler Allah'ın
İ b r a h i m 99 y a ş ı n d a , İ s m a i l
kavim-
17)
ahdi
üzerine
sün-
13'ündedir. S ü n n e t artık A l l a h
hükmü
olur.
İbrahim
uygulatmaya
"Ve Allah
lerince
İbrahim'e
(sünnet)
"Aranızda
"Ve
"Ahdim
etinde
hükümlerini
bir
ahit
yere yakın
bu
olan
Bap
O
zürriyetin
(nişanesi)
etinizde
günde
nesil-
olacaktır."
gulfeleri
olacaktır."
Ve
İbrahim
[sünnet
derisi]
17)
Doğu'da
ölüdeniz:
daha
Lut
gölü
ç ö k k ü n ve y o z l a ş m ı ş t ı r .
yapmaktadır.
önce
sürekli
etmektedirler (Tekvin,
doğudaki
19'dan a n l a ş ı l d ı ğ ı n a g ö r e bu
kentleri a l m a y a d e ğ e r b u l m a z ;
İç t e z a t l a r ı
kentler v e
Bap
iyice
ve
Ve
kent
bilinen
Lut o n l a r l a
bilinmektedir.
barbarlar bu
14)
şehirlere
İbrahim Tevrat Tekvin
kentleri g ö z ü n e k e s t i r m i ş t i r a m a o
ç ü n k ü aşırı y o z l a ş m ı ş l a r d ı r v e İ b r a h i m
ile A l l a h a r a s ı n d a g e ç e n t a r t ı ş m a a s l ı n d a
40-30-20
olarak
daraltıcıdır - .
ufkunu
arasındaki tartışmadır.
sonra
alameti
sizin
İbrahim'den
İbrahim
sonra
olunacaktır."
hepsini"
kentler,
tuz ve g ö ç e b e ticareti
göçebelerinin
senden
Medenileşmek üzere y ö n ü n ü S o d o m ve G a m o r a h
döner.
akın
ve
ahdin
olarak
etti. "(Tekvin,
4- İbrahim
sen
sünnet
yandaşlarının
sünnet
Ve
aramadaki
medeniyetlerine
Bap
açık açık y a y m a y a v e
tutacaksınız.
erkek
benim
ebedi
ve
dedi:
ahdimi
her
sizinle
kendisini
artık A l l a h
başlar:
10
Bu
kendisi ve Lut
kentleri ele g e ç i r m e k için ö n c e 50 a d a m ,
adam
ararlar f a k a t
insanı bu d e r e c e d e y o z l a ş t ı r ı p ç ü r ü t m ü ş t ü r .
bulamazlar;
medeniyet
En s o n u n d a Lut'un y a k ı n -
larıyla birlikte bu kentleri t e r k e t m e s i en u y g u n ç a r e o l a r a k bulunur.
Ve A l l a h
bu
kentleri y o k eder:
larınca bu kentler y o k edilir.
Ş ü p h e s i z ki çevre kent ve barbar-
Başka çare de yoktur.
L a n e t l e n m i ş kent-
lerdir.
5- İ b r a h i m ' i n
Filistin'deki
iyi
kavrar.
ufku geniştir:
Irak,
Fenike,
Filistin'de t i c a r e t , dört yol a ğ z ı n d a
lenmiştir. T o p l u m u n şefi o l a r a k ö n e çıkıp,
tartışmasız
Sıra
k a r a r g a h l a ş m ı ş ve güç-
prensiplerini güçlendirmiş,
lider o l m u ş t u r .
kesin
prensiplerle göçebeliği
ve Sara adı ve S ü n n e t olayı
S o d o m ve G a m o r a h
şine u y g u n
Mısır m e d e n i y e t l e r i n ve
k e n t ç i k l e r i n t a r i h s e l d e v r i m y a p a c a k g ü ç t e o l m a d ı ğ ı n ı çok
k e n t l e r i n d e n geri
b a ş a r ı y l a geçtiği
p e k i ş t i r m e y e gelmiştir.
b u n u n en
İbrahim
kesin d e l i l e r d e ilerleyişi olur.
durması
bir sınav o l m u ş t u r .
da
bu
s t r a t e j i k gidi-
Sabırlı, a l ç a k g ö n ü l l ü
ve u z u n vadelidir.
Besbellidir ki
İbrahim;
zamanının
olaylarını
en
iyi
değerlendiren
ve kendi t o p l u m u n u o dar b o ğ a z l a r d a n g e ç i r e b i l e n e n d e r bir liderdir.
A n a h a n l ı ğ ı da G ö ç e b e l i ğ i de
Medeniyeti
de anlar. T o p l u m d a n
ileriye
fırlayışı ve Y a h u d i l e r ' e de A r a p l a r ' a da ata o l u ş u b o ş u n a değildir.
Göçebelikten
kurban
olur.
(Tekvin,
geri
dönüşü
Artık tanrıya
tıkayan
insan
başka
değil
bir
hayvan
keskin
prensibi
kurban
edilecektir:
de
Bap 22)
Bundan
sonra
sıra
medenileşmeye,
a m a İ b r a h i m için de vakit d o l m u ş t u r .
laşıp yarı
tarihsel
devrim'e
gelmiştir
En u y g u n ' u Filistin'de k a r a r g a h -
kentleşip yarı g ö ç e b e t i c a r e t i y l e g ü ç l e n m e k t i r . A m a İ b r a h i m
M e z o p t a m y a ' d a n beri izlediği ve uğraştığı t i c a r e t y o l l a r ı n d a n d e r s l e r i ni almıştır. T ı p k ı dört yol ağzı Filistin gibi ö n e m l i bir t i c a r e t y o l u d a h a
vardır:
Hicaz'dan
Umman'a
açılan
t a m da g ö ç e b e l e r e u y g u n d u r .
ya yerleştirir.
Kabe b u r a d a
G ü n e y Ticaret Yolu.
Cariyesi
kurulur.
İbrahim,
bunu göremez.
DETERMİNİZMİ:
"MUCİZELERİ"
kendi t o p l u m u içinde h a y v a n l ı k t a n ç ı k a r a k insan t o p l u m u
olmanın sancılarını etinde kemiğinde duymakla kalmamış;
tin
medeniye-
insan t o p l u m u n u ç ü r ü t e r e k h a y v a n l a ş t ı r d ı ğ ı n ı d a acıyla g ö r ü p ya-
şamıştır - . A ş a ğ ı
B a r b a r ve Orta B a r b a r a ş a m a d a , bilinçsiz b a r b a r da sık
sık hayvanlaşır.
edilemeyecek
akıldan
Onları g ü t m e k , belirli h e d e f l e r e y ö n e l t m e n i n t a s a v v u r
kadar z o r l u k l a r g e t i r m i ş
çıkarılmaması
gereken
olabileceği
bir realitedir.
hayvancıl
sanı
korkaklaştırarak aşağılatışına da
çürüterek,
b a k a c a k kadar insancıl
İşte
bu
(altşuurlu) olduğu
Aşağı
kadar,
bilimi
gibi
için
barbar
medeniyetin,
in-
acıyarak, tiksinerek
Barbar-Orta
z o r l a m a l a r ı n a karşı s a b ı r l a m ü c a d e l e ettiği
mücadele
bunun
moral d e ğ e r taşır-.
çelişkiler y o ğ u n l u ğ u :
b i ç i m l e r i y l e m e d e n i y e t ilişkilerini y a ş a y a r a k ;
karşı
Komün
Yine
yıkıcı, y a ğ m a c ı ,
de
bura-
K e n t l e ş m e bu t o h u m d a n fışkırır.
İ b r a h i m ' i n stratejisi tutar. A m a kendisi
3- İBRAHİM'İN
Sapadır ama
Hacer'i ve oğlu İsmail'i
vererek,
toplumuna
erken
Barbar.
Toplum
m e d e n i y e t e geçiş
kadar, g e ç m e d e n i l e ş m e y e
uygun
başkalaşımları
adım
a d ı m k e ş f e d e r e k , i ş l e m e k ustalığını getirmiştir. İ b r a h i m ' i n d e t e r m i n i z mi
budur.
ve ona
İbrahim tarihsel
g ö r e v i n i yani
bu d e t e r m i n i z m i y a k a l a m ı ş
ayak uydurabilmiştir.
Demek İbrahim
g e r ç e k bir önderdir.
likler P e y g a m b e r l i k l e t a ç l a n ı r l a r d ı .
Antik Tarihte
İbrahim
bu
tür ö n d e r -
de öyle o l m u ş t u r .
Bunda
ş a ş ı l a c a k hiçbir y a n yoktur.
Her
içinde
Peygamber'in
yorsa, o
mucizeleri;
Çağda
ölçüsünde olmaz
liştirdiği
toplum
biçimleri
realitelere
gelişimi
karşılık d ü ş e b i l i -
P e y g a m b e r g e r ç e k t e n de P e y g a m b e r d i r .
Modern
dirler.
mitolojik
k e n d i s i n e bir yer a ç a b i l i y o r v e y a o
da
"Deha"ların
gerçeklikleri,
mı?
Her d a h i n i n
mucizevi
teori-pratiği
Stalin
ölçüde yalancı
olur.
gibiler o n l a r ı n
gösterdikleri
Marks-Engels-Leninler öylesine
eserlerini
sürdüremeyip
P e y g a m b e r kesilmişlerdir...
keşifler
bir keşfi ve o y o l d a
ge-
mucizevi-
berbat
ettikleri
Peygamberler'e Allah
tarafından
melekler veya
doğrudan
ilham-
la, sesle, rüyayla v a h i y l e r : Y a ş a d ı k l a r ı t o p l u m s a l s o r u n l a r ı n y o r u m ve
çözümleri
mezsek,
iner.
İşin
kutsallaştırılmış
çıplacık g e r ç e k şu
yaşlarında
da
sorunları
rini yakalatır.
çirmesi, o
Kişi'nin
kişinin
olur:
mistik g e l e n e k y a n ı n a
Tarihsel
determinizm,
y o r u m l a m a ve çözümlere
bunu
uğratma
kutsallaştırma
geri
toplumlar)
prosesi
içindeyse
belirli
sentezle-
içinde d u y u p d i l l e n d i r m e s i ve pratiğe ge-
mucizesi veya " y e t e n e ğ i " veya dehası
kişi
büyülen-
kişiyi
(antik tarih
kendisini
veya
o
olur.
aşamaya
Eğer o
denk düşen
P e y g a m b e r l i k içinde
bulur.
Bunu
hem kendisi hem de t o p l u m u doğal o l a r a k el ele büyütürler. T ı p k ı modern
çağdaki
gibi.
Onlara
liderleri
b ü y ü t t ü ğ ü m ü z ve çoğu
P e y g a m b e r sıfatını
zaman
ululaştırdığımız
yakıştırmayışımız, Allah'ı
b ı r a k ı ş ı m ı z ( l a i k l i ğ i m i z ) ö n e m l i değildir. T o p l u m s a l ve
m e k a n i z m a m ı z aynı
prosenin
bir
kenara
kişisel d ü ş ü n c e
devamıdır...
İbrahim'in sentezleri veya tarihsel
görevleri
a z ı m s a n a c a k buluşlar
mıdır?
1- Aşağı
2 - Orta
Barbarlık geleneklerini
Barbar;
3- M e d e n i y e t e y ö n e l m e k .
sel
devrim
leceği
potansiyelini
tektanrı
kesip a t m a k .
göçebe ekonomisine geçmek.
dini
M e d e n i y e t ile t i c a r e t ilişkilerini ve t a r i h -
d e n g e d e t u t u p yerli
biçiminde
(Tarihsel
yerinde götürmek.
Devrim
ideali
olarak
Ge-
miras)
bırakmak.
4- Her y a n d a
ye y ö n e l m e k :
sunaklar;
k a r a r g a h l a r k u r a r a k Filistin'de
kentleşme-
Dört yol ağzını t u t m a k .
5- Güney Ticaret Yolu
üzerinde
Hicaz'da
karargah,
kent t o h u m u n u ,
kabe t e m e l l e r i n i atmak. Tarihsel Devrim t o h u m l a r ı n ı , ideallerini ekmek.
Bu t a r i h s e l
Baba"lığından,
Yukarıdaki
mazsınız.
görevleri Abram'ı
İbrahim yapmıştır.
K a v i m l e r Babası:
Ü m m e t Atalığına yükseltmiştir.
görevlerinde
Tarihsel
gelişim
hiçbir
içinde
uydurma
ve
Kabile'nin " Y ü c e
yakıştırma
Finike,Filistin,
Sodom,
yan
b e n z e r kentlerin; A r a b i s t a n ' ı n , Y e m e n ' i n , H a b e ş ' i n v e bunları
Irak ve
Mısır m e d e n i y e t l e r i n i n a ş a m a l a r ı
lişmeye
uygun
o,
ve
sakin
insanlar
herkesin
eli
arasında
ona
olacaktır. "(Tekvin,
"Kavimlerine
"Ve
bellidir. Ve t ü m t a r i h s e l
ge-
fakat
Kur'an'da
ve
İslâm
Hacer ve İsmail
mitolojisinde
ile birlikte Hicaz'da
k u r d u ğ u olayı yer almıyor. T e v r a t şu kadarını iliştiriyor:
"Ve
karşı
olmayan,
bazı olaylar gibi, İ b r a h i m ' i n
Kabe'yi
ve
kuşatan
düşmektedir.
Ancak Tevrat'ta
olan
bula-
Gamorah
İsmail'in
göre
12
ömrünün
yabani
karşı
Bap
bey
yılları
adam
olacak
ve
olacaktır;
bütün
onun
16)
idiler.
137
(İsmailoğulları)"
yıldır.
eli
kardeşlerinin
herkese
şarkında
"Ve
dir)
Havila'dan
Şur'a
kadar
(ki bu Asur'a
giderken
Mısır'ın
önünde-
oturdular.
"O
bütün
Tevrat,
yor.
kardeşlerinin
karşısında
yerleşti. "(Tekvin,
hakkında
kesin
Hacer ve İsmail
Oysa olaydan
miş o l m a s ı
bin yıl s o n r a y a z ı l m a s ı n a
akla y a t k ı n
geliyor. A m a
daha
larında S a r a ' d a n ve İ b r a h i m ' d e n g e l m e
mekanizması, Sara dolayısıyla
Tevrat'taki
ni" " h e r k e s e
İbrahim'de
sahip
şu
sözcükler
değil;
İsmail'de.
olarak arayıp
karşı
olan"
"Mübarek"
kılınmıştı.
neden?
mi?
karşıdır.
oğul-
oluyor:
"yaba-
K a b a h a t Sara
İsmail'i
Hayır!
Oysa
İsrail
konuda sansür
işlemiş b u l u n u y o r .
m a ğ d u r olan
gerekmez
olanlara
beri
bu
karşılığı
karşı"...
Oysa
sormaları
kendisine"
baskılarla
sansür'ün
karşı", " k a r d e ş l e r i n e
25)
karşın v e r m e s i , bilgilen-
başından
kötüleme yoluyla
bu
Bap
bilgiler v e r m i y o r , v e r e m i -
Kabile
Bap
ve
hak d i n i n e
17'de
geleneği,
İsmail
de
Bu y ü z d e n İ b r a h i m bile, a n a h a n S a r a ' n ı n d ü ş m a n l ı ğ ı n a karşı duramıyor;
belki yerini bile t a m s ö y l e m e d i ğ i Hicaz d a ğ l a r ı a r a s ı n d a y e r l e ş -
tiriyor;
Sara'nın gözü önünde, Beer-Şeba'da veya "Paran" da bırakmı-
yor Hacer ve İsmail'i.
İ b r a h i m , Irak ve Mısır m e d e n i y e t l e r i a r a s ı n d a k i ticaret yollarını
rış
karış d o l a ş ı p
rak,
O'nu A d e m ' d e n
rindeki
olayı
i n c e l e m i ş bir strateji
Hicaz'a
beri
bilinen
geleneksel
kadar, eğer İ s m a i l o l a y ı n a
buna v e s i l e o l m u ş t u r .
dır t a r i h s e l
ustası.
me-
Güney Ticaret Yolu
üze-
dek g ö t ü r m e m i ş s e ;
kullana
ka-
sezileri ve
O z a m a n l a r M e d e n i y e t en az 2 - 3
devrimler kontejanlarını
Körfezi'nden U m m a n
Keskin
kullana
İsmail
bin yıl-
azaltığı ve
D e n i z i ' n e bağlı Orta T i c a r e t Y o l u
Basra
ü z e r i n d e nere-
d e y s e kastlaşıp t a ş l a ş t ı ğ ı ve kent k a r g a ş a l a r ı y l a bu yolu t ı k a d ı ğ ı için,
İbrahim
Güney Ticaret Yolu'nu yoklamadan
duramazdı.
Bu y ü z d e n bu g e r ç e ğ i Kur'an ve İ s l â m Mitolojisi:
A b b a s ve İbni
"Bir zamanlar İbrahim'e
retmiştik:
"Bana
duranlar,
rükû
"İnsanlar
gelen
Kutsal Tarih (İbni
kelbi) dile getirdi:
hiçbir
ve
secde
içinde
haccı,
yorgun
develer
beyt'in
şeyi
(kabe'nin)
ortak
koşma
edenler için
ilân
et;
üzerinde
sana
evimi
gerek
yerini
ve
temiz
yaya
gelsinler."
açıklamış
tavaf
ve
edenler,
emayakta
tut"
gerek
uzak
(Kur'an,
yollardan
Hac
Sûresi
26-27-28)
"Rabbimiz,
yanında
ben
ekinsiz
Artık sen
yemişlerle
de
İsmail'dir.
vadiye
bir takım
besle
Tevrat'ta
çocuklarımdan
bir
ki
insan
edilen
Bunun anlamı:
ile
İsmail,
yılmış anahan,
132
tüm
(İbrahim
çocuk
Beyt-iHaram
namazı
sever yap.
Sûresi,
İshak'tır.
Ve
(Kabe'nin)
kılsınlar
diye.
onları
çeşitli
37 Ayet)
İslâm
mitolojisindeyse
Her iki t o p l u m u n da A ş a ğ ı Barbarlığı bırakıp
sürü e k o n o m i s i n e g e ç t i ğ i n i n
Hacer
senin
Rabbimiz
gönülleri onları
şükretsinler"
kurban
bazısını,
yerleştirdim.
belgesi,
Arabistan
babahandır.
Bu
kutsal ö y k ü s ü d ü r .
insanlarına
kutsal
b a ş l a n g ı ç sa-
atalar ç e v r e s i n d e A r a b i s t a n T o p l u m u ,
Araplaştıran Arap:
" A r a b - ı Â r i b e " v e A r a p l a ş m a k isteyen A r a p :
m ü s t â r â b e " olarak
Ve İsrail
zıtlıkların
ile A r a p zıtlaştı
başlangıçları
Görülüyor:
"Arab-ı
harmanlaştı.
Tarihi
kinleşti.
T e v r a t - K u r ' a n ve
Mitolojiler bu
e t k i s i n d e gelişti.
olaylar g e n e l ,
ve M a s a l l a r a u y u y o r ; v e y a tersi...
ana
gidişlerinde
Kutsal
Kitaplara
Bu kadarı i n s a n l ı ğ ı n gidiş k a n u n l a r ı
a ç ı s ı n d a n bize y e t i p artıyor. Ayrıntılar, u z m a n l ı k l a r ı n b o ğ u l d u k l a r ı alan
olmadıkça,
genel
gidiş
kanunlarını
d i r e c e k m a t e r y a l l e r olabilirler.
daha
da
aydınlatacak ve güçlen-
Realiteyi t e m e l d e d e ğ i ş t i r i m l e r e zorla-
m a d ı k ç a a y r ı n t ı l a r a d a h a fazla g i r m e m i z e g e r e k yok.
(Genesse, A.R.
G e n e l Tarih, Cilt. 5)
4-
İBRAHİM
Buraya
çeği
DİNİ'NDE "KUŞKULAR"
kadar hiçbir t e r e d d ü t e yer b ı r a k m a y a c a k ö l ç ü d e şu
iki ger-
izledik:
1- İ b r a h i m
(tektanrı)
dini;
m e d e n i y e t e Sınıflı t o p l u m a geçiş,
m ü n c ü l bağları ç ö z ü ş dini o l m a m ı ş t ı r . T e r s i n e k o m ü n c ü l
ko-
bağları a ş a ğ ı
k o n a k t a n orta k o n a ğ a t a ş ı y a n ve m e d e n i y e t e y ö n e l t e n bir kabile dini:
Komüncül
Komün
din o l m a k z o r u n d a
dini
totem
kalmıştır".
geleneklerini
henüz atamayan;
atsa
bile,
hiç
o l m a z s a a n a tanrı, b a b a t a n r ı v e y e r - g ö k t a n r ı l a r b a s a m a k l a r ı n ı y a ş a m a k t a n v a z g e ç e m e y e n ; onları a ş a m a m ı ş bir din o l m a s ı g e r e k m e z mi?
O halde İ b r a h i m dini t e k t a n r ı dini değil mi?
Tarihöncesi
Bilimi
tünleştirilmedikçe,
bu a ş a m a d a antik t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı y l a
prose,
m a d ı k ç a y e t e r s i z kalır.
2- İbrahim'in
insanlık tarihi
bü-
bütünüyle gözönünde tutula-
B o c a l a n a n n o k t a burasıdır.
mucizeleri,
yine
hiçbir t e r e d d ü t e yer
bırakmaksızın
izledik ki, ileri g ö r ü ş l ü bir kabile reisinin en y e r e l s e n t e z l e r i n i n kutsallaştırılmış y a n s ı m a l a r ı d ı r . Yani
ölçüde
İbrahim'in
Peygamberliği
su götürmez
dosdoğrudur.
Oysa yine
k o m ü n dini d a h a ç o k ata dinidir;
ğil tanrı yapar. A n a t a n r ı - b a b a t a n r ı gibi.
gördük.
Peygamberlik medeniyete geçişten
selleştikçe
ortaya
çıkar.
Tanrılarla,
yercil
atayı
P e y g a m b e r de-
S ü m e r l e r ' d e ve T ü r k l e r ' d e
sonra;
k u t s a l l a ş m a gök-
yöneticiler arasında
görüş
alışverişi y a p m a k için. O halde İ b r a h i m bir tanrı mıdır? O halde k o m ü n
bilimi
medeniyete çözülüş aşamasında yetersiz
kalır.
Olayı
canlı
bir
gidiş o l a r a k t ü m tarih ö l ç ü s ü n d e ele a l a b i l i r s e k ç ö z e b i l i r i z .
Ö z e t l e bu iki
kesinleşmiş tespit:
1- İ b r a h i m dini
2- İ b r a h i m
k o m ü n c ü l bir dindir.
komün
tanrısı
derin bir çelişki içindedir.
benzeri
bir liderdir.
Medeniyet
diniyle
O halde Kutsal
Kitaplar ve Kutsal Tarihler, Mitoloji y a l a n
mı s ö y l ü -
yorlar?
İşin k o l a y ı n a kaçanlar, T e v r a t , Kur'an ve m i t o l o j i k çelişkilerle o y n a mayı
pek severler.
U z m a n l ı k , a y r ı n t ı l a r d a b u l m a c a ç ö z m e vakit geçir-
mesidir; nakitleri nasıl olsa gelir. V a k i t l e r i ve nakitleri o l m a y a n l a r a işin
özü yeterlidir. Tarihi y a p a c a k o l a n l a r a , İ b r a h i m t i m s a l i d u r u s e n t e z l e r
y e t i p artar.
Tevrat-Kuran
yi
işler:
ve
Kutsal
Tarihöncesi
çileyle,
sabırla
sallaştrılmış:
Masallar,
gerçekte,
Semit toplumlarının,
uzun
özünde
bir t e k p r o s e
barbarlık konaklarını
y ü z y ı l l a r içinde a ş a r a k m e d e n i l e ş m e l e r i n i n
Tektanrı
binbir
kut-
i d e o l o j i s i n e u l a ş m ı ş ö y k ü s ü n ü anlatırlar.
A n c a k o prose t e k başına;
İ n s a n l ı k t a r i h i n d e n s o y u t l a n m ı ş bir gidiş
değildir. T a r i h ö n c e s i n i n S e m i t t o p l u m l a r ı , I r m a k c ı l Irak ve Mısır m e d e niyetlerinden
sıçramalı
etkilenerek,
b i n l e r c e yıllık t e f e k k ü r :
Düşünce çabasıyla
s e n t e z l e r l e gelişirler.
B a r b a r ı n t e r t e m i z zekası,
pratiğine, g ü n d e l i k v e uzun v a d e l i y a ş a -
mına neyi yararlı g ö r ü y o r s a o n u s ü n g e r gibi emer, p r a t i ğ i n d e d e n e y e rek y a ş a m ı y l a sentezleştirir, s ü r a t l e kendi
da
onu
açtır,
ölümüne
geliştirici
savunur,
savunur,
olan
geleneği
hemen
malı
yapar.
her s e n t e z i
haline getirir, bir d a h a
Genellikle
de y e n i l i k l e r e
ve düşünceyi
benimseyerek
g e l e n e k l e r i n e sokar.
Tarihsel D e v r i m l e r i n Tarihi, cycle:
D e v i r d a i m biçimlerde de olsa (he-
lozonik) ilerleyişi v e y a barbarın tarihi değeri t o p l u m s a l açıdan Kollektif
A k s i y o n u n d a y s a , beyinsel a ç ı d a n da bu t e m i z , parlak z e k a s ı n d a medeniyetin
kastlaştırılmış d e r e b e y fikirlerine s a p l a n ı p k a l m a y ı ş ı n d a yatar.
Komün, toplumsal
bakımlardan tamı tamına
kollektif y a k ı c ı - y ı k ı c ı ,
aynı z a m a n d a k e n d i n e göre y i n e de y a p ı c ı ilkel s o s y a l i s t bir güç o l u ş u
yanında;
kişi de ayrı ayrı p a r l a k z e k a l a r a , y e t e n e k l e r e , p o t a n s i y e l da-
hilere g e b e özgür, eşitlikçi ve geliştirici beyin üretici bir potadır - .
40 yıl s a b ı r l a - a z i m l e t a r i h s e l d e v r i m l e r e h a z ı r l a n a n Atilla'ları, Cengizleri, T i m u r ' l a r ı , B a b ü r l e r i , T a r a Bulba'ları v e y a vakit d o l d u m u anında çiçeği
dan
burunda İskender'leri,
komün toplumlarıdır ya da
Komün
ufukları
potasında
gözleyen
gelişen
bir
m i ş i n d e s a d e c e ileri
kuş
Fatih'leri ç ı k a r ı v e r e n güç, ya d o ğ r u komün gelenekleridir,
kişi
gibidir.
beyni,
Asla
b a k a n ö n d e r ataları vardır.
medeniyete değmemiş,
hele g i r m e m i ş s e ,
gibidir.
adeta
Komün, tarihin
y e t e g i r i ş i n d e tarihi
deniyetlerin
kanatlanmaya
geriye
kellesini u ç u r u p y e n i s i n i
tarihlerini
olmamış
sayışı,
gelecekle
dopdoludur.
kendisinin
Zaten
hazır,
yeni
çünkü
geç-
k o m ü n ü eğer
bir g e ç m i ş e d e s a h i p değil
başlangıcıdır.
k e n d i s i y l e başlatır,
bakmaz,
Bu y ü z d e n
kendisinden
her m e d e n i -
ö n c e g e l m i ş me-
k u r d u ğ u z a m a n eski
tarihe
sahip
medeniyet
olmayışındandır;
İşte bu, yeni
koşullara,
uğurda
ufukları g ö z l e y e n ö z g ü r k o m ü n
kavşaklara
ölümleri
y e t l e sezer,
düştüğü
göze
bulur v e
tarihsel devrimleri
zaman
alır a m a
başarır.
beyni;
u y g u n tarihi
dahiyane yaratışlara
tarihsel
görevini
girer.
Bu
büyük
bir h a s s a s i -
Yücelmeye-kutsallaşmaya
dayanamaz;
b a ş a r m a s ı ve k u t s a l l a ş m a s ı , hep r ü y a d a g e z e r gibi
d a h a ç o k bilinçaltıyla olur. Bu y ü z d e n başladığı işin: T a r i h s e l d e v r i m l e rin s o n u n u g e t i r e m e z .
fetih olur;
Medeniyeti fetheder ama sonradan medeniyete
d e r e b e y l e ş i p b a ş k a bir k o m ü n ü n v e y a
kılıcına başını uzatır. Y i n e de antik tarih, bu
sıyla y ü r ü m e k z o r u n d a
sınıflar s a v a ş ı n ı n vekili
kalmıştır;
sosyal
komün geleneğinin
k o m ü n g ü c ü y l e ve z e k a -
devrim getiremeyen
sosyal
k o m ü n akınları o l m u ş t u r .
M u h a m m e d ' i n tektanrı geliştirimi, tamı t a m ı n a bu proseyle d o ğ u p
geliştiği gibi, İ b r a h i m ' i n t e k t a n r ı s e n t e z i de antik t a r i h i n bu gidiş kanununa
uyar.
Muhammed,
Kent d ü z e y i n e e r i ş m i ş bir Y u k a r ı
B a r b a r g e l e n e k l i aşi-
ret ç o c u ğ u d u r .
İbrahim,
Muhammed'den
2500
yıl
önce
gelmiş
bir O r t a
Barbar,
g ö ç e b e aşiret lideridir.
Yani
sosyal
kesinlikle m e d e n i y e t insanı
sınıf u f u n e t l e r i y l e t u r ş u y a
te-korkuya, tapınaklara,
derebeyliklere
Tersine,
Beyinleri
apoletlere
sembolü
putlara,
büyülenmemişlerdir.
m e d e n i y e t y o z l a ş m a l a r ı n d a n t i k s i n e r e k , Tarih-
sel g ö r e v l e r i n i s e z m e k v e b a ş a r m a k üzere kendilerini
niyet gidişlerini
medeniyetin
mala-mülke-şöhre-
sürüsüne bereket çoktanrı
saraylara,
o çürüyen
değildirler.
çevrilmemiştir;
kuşatan
mede-
ibretle izlemişler ve şu d u p d u r u s e n t e z l e r e u l a ş m a s ı n ı
bilmişlerdir.
1-
Medeniyet,
dalında
çoktan
olmuş,
kolayca
kopartabilecek
bir
meyvedir. V e y a iç ç e l i ş k i l e r i y l e ç ü r ü y e n a m a d o ğ u r a m a y a n ve bu y ü z den de asla ileri g i d e m e y e n , " a y a k l a r ı kilden bir d e v " dir.
2- M e d e n i y e t l e r i n b e ğ e n m e d i k l e r i
kendileri (yani dış kabileler) ise,
geri olsalar da insan ö z ü n ü y i t i r m e m i ş , p a r ç a l a n m a m ı ş , cesur, s a v a ş çı,
paylaşımcı,
eşit,
yalan-dolan
bilmez
kankardeş toplumlar olarak
y e p y e n i insan v e ç o ğ r a f y a o l a n a k l a r ı n a v e p o t a n s i y e l l e r i n e s a h i p bendini a ş m a y a hazır; t ı k a n ı k l a r ı açıcı güçlerdir.
3- M e d e n i y e t i n içi, d ü z e n i , insanları, herşeyi gibi t a p ı n ç l a r ı da karmakarışıktır,
hatta
mik p u t l a r d a n
kendisi gibi
hiçbir p r o b l e m i
ibarettir.
a y d ı n l a t m a y a n ve ç ö z e m e y e n
ko-
m e d e n i y e t i n beyni de (inancı da)
a c ı n a c a k haldedir.
4- Öyleyse yepyeni,
medeniyet
Dolayısıyla
daha
sağlam, yıkılmaz düzenli ve
inançlı
bir
gerekir.
İlk m e d e n i y e t i n
Irak balçıkları
içinde
doğduğu
günden
beri,
ilkel
içinde g e l i ş e n d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş s e n t e z l e r i , ilkel b i ç i m l e r i n d e n baş-
l a m a k üzere bu y ö n d e o l m u ş t u r . Ve en olgun y a z ı y a g e ç m i ş biçimini
de Kur'an ile b u l m u ş t u r .
Tektanrı
ideolojisi,
bu t a r i h s e l
devrim
görevlerinden
ayrı
bir oluş
değil, t e r s i n e o g ö r e v l e r i n k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş en d o ğ a l y a n s ı m a s ı d ı r . Ç ü n kü antik t a r i h t e d ü ş ü n c e h e n ü z kutsallık k a b u ğ u , beşiği
Bu y ü z d e n
M u h a m m e d ' i n tektanrı
ideolojisinin veya
içinde gelişir.
kutsallaştırma
prosesinin en olgun örneği oluşu; A r a b i s t a n çöllerinden adı sanı işitilmedik bir kabile t o p l u m u n d a n çıktı diye y a d s ı n a m a z s a , tıpkı öyle tektanrı
sentezini
ilk yakalayıp s a v u n a n İbrahim de yazısız, g ö ç e b e d i r diye yad-
sınamaz.
M u h a m m e d bile İbrahim'den 2500 yıl sonra gelmesine karşın
o k u m a yazmasızdır. O d ö n e m d e Mekke'de, Medine'de o k u m a y a z m a bilenler p a r m a k l a g ö s t e r i l e c e k kadar azdır.
medeniyete yeni yeni
çözülmeye
öncesi t o p l u m u n geleneklerini sürükler.
kı:
Barbarlığın
Çünkü y a ş a n a n t o p l u m
b a ş l a m ı ş Yukarı
Barbar:
henüz
Yazısız tarih
M u h a m m e d ' i n İ b r a h i m ' d e n far-
göçebelik a ş a m a s ı n ı geçmiş,
Kent a ş a m a s ı n d a y a ş a m ı ş
oluşundandır. A m a İbrahim de ilk ana Irak ve Mısır medeniyetleriyle ve
çevre barbarlarla içli dışlı y a ş a m ı ş ;
göçebeliği de a ş m a y a hazır, görev-
lerinde pişmiş bir lider oluşu, onu bu farkı
k a p a t m a y a eğginleştirmiştir
[meyilli].
yalnızdır;
Sadece yaşadığı
arasındaki
toplumu
içinde
uçurum, M u h a m m e d ' i n k i n d e n farklıdır.
yani
toplumu
larıyla beraber, göçebeleri de peşine t a k a r a k bir tarihsel devrimi
rabilir.
İbrahim
bunu
medeniyetleriyse
başaramaz:
Toplumu
henüz güçlüdürler.
başa-
henüz geridir ve Irak,
Bu y ü z d e n
ile
M u h a m m e d , kenttaş-
İbrahim'e
Irak,
Mısır
Mısır,
Finike, A r a b i s t a n ticaret yollarında tarihsel devrime hazırlık d ü ş ü n c e s i n i
geliştirmek kalır.
Tektanrı
rim g i d i ş i n d e n
lı,
Bu ise tektanrı ideolojisi biçiminde yansır.
ideolojsini,
barbarın
k o p a r d ı n ı z mı,
m e d e n i y e t l e r l e güreşi:
Tarihsel
k o n u y u tarihi o l a y l a r d a n soyut,
dev-
parça-
m e t a f i z i k l e ş t i r i l m i ş u z m a n l ı k a l a n ı n a s o k a r s ı n ı z ki, bu ölü d ü ş ü n c e
o t o p s i s i n d e n , canlı yeni s e n t e z f i k i r l e r d o ğ a m a z .
Barbar, y a p a c a ğ ı
yalarla,
Yazıya
sunaklarla,
geçebilirse
işi
önce sözle sazla,
adaklarla
Kur'an
gibi
şiirle
gelişir,
sonra
anında
yazılaşır.
ilkellikte b u l u n u y o r s a , a ğ ı z d a n a ğ ı z a naklen
olarak, İ b r a h i m ' i n ö y k ü s ü gibi
kutsal
kutsallaştırır.
başardıkça
Yazıya
Bu
rü-
destanlaşır,
geçemeyecek
k o r u n a n şiirler, d e s t a n l a r
1500 yıl sonra da olsa T e v r a t ' a g e ç e r ;
m a s a l l a r halinde 2 5 0 0 yıl sonra İ s l a m
M i t o l o j i s i n d e (kutsal ta-
rihte) yerini alır-.
Yani ne kutsal kitaplar, ne mitolojiler yalan söylememişlerdir. Muhammed gibi İbrahim de bir kabile t o p l u m u insanıdır.
yaratışında
tektanrı
şaşılacak bir yan
fikirlerini
Şaşkınlığımız ve
olamayacak
bulamıyorsak,
bir yaratış
kuşkularımız bizim
M u h a m m e d ' i n Kur'an
İbrahim'in Tevrat'a
kuşkusuyla
medeni,
ele
geçmiş
almamalıyız.
barbar güneşini
bilmeyişi-
mizden ya da barbara medeni önyargısıyla bakışımızdan ileri gelir.
136
Kutsal
sa
Kitaplar ve
Kutsal
Tarih:
Mitoloji
eğer y a l a n
( u y d u r u y o r s a ) b u n u iki y ö n d e y a p m a k z o r u n d a d ı r l a r .
devir insanını, y i n e m e d e n i ;
medeni
insanla
hem de d ü z e n b a z ,
1- Eğer İ b r a h i m dini t e k t a n r ı c ı
y ö n l ü tahrifatı ve u y d u r m a y ı
değilse
Bu da y e t m e z ;
çoktanrıcılık sadece
bugünkü
g i z l e m e k ve t e k t a n r ı c ı
1- Eski ç o k t a n r ı
dırlar;
çünkü
her a l a n ı n d a
Kabile dinidir ki o z a m a n bu iki
(yalanı) gerektirir.
d e n i y e t l e birlikte ç o k t a n r ı c ı l ı k gelişir;
insanları
Bizantizmde gelişmiş
k a r ı ş t ı r m a k olur:
2- " Ç o k t a n r ı c ı " : T o t e m i s t : A t a dini:
çağın
söylüyorlarBu d u r u m o
bilinçte
kabile d i n i n e ait değildir.
Me-
g ö r d ü ğ ü m ü z gibi gökselleşir.
olamayacakları
için,
İbrahim
O
dinin
hale s o k m a k için:
izlerini
o temel
s i l m e k üzere bir hayli
olaylar,
kutsal
uğraşmak zorunda-
kitapların ve
masalların
hemen
kendisini h i s s e t i r m e d e n y a p a m a y a c a k kadar dallı
budak-
lı ve köklü gövdelidir.
2- Ayrıca o devirlerde bunları, gelişmiş medeniyetlerde olduğu gibi bir
tek "kişi" kendi karihasından, istediği gibi kolayca, kontrolsüzce uyduramazdı. Toplum, Tevrat yazılırken de; Kur'an yazılırken de, Kutsal Masallar
yazılırken de, kontrolün t a m a m e n
kalkacağı kertede paramparça
sınıf ve zümrelere bölünüp zıtlaşmamıştı.
Bu alanda
bir yalan
uyandırabilirdi. Ve yalana elbirlik ortak olunmak zorunda
sosyal
bin yankı
kalınırdı
ki
bu
olanaksız kalır ve kokusu çıkardı... Dolayısıyla ilkin Tevrat'ta yapılabilecek
bu tür tahrifat ve uydurmalar, İncil'de olmasa da Kur'an'da yankısını bulur; apaçık çelişkilerin akla yatkın yorumları geliştirilebilirdi.
Ne
Tevrat'ta,
Masallar'daki
ne
neklerine
göre
çelişkiler,
temeldeki
yer
inanışlara
Tevrat
Kur'an'da
o
günkü
biraz
İbrahim'in
eğilime
götüren
dikkatle
t o p l u m u n d a yeni
bu
tür
çelişkilere
rastlanamıyor.
aşiret y a p ı l a r ı n ı n tarih
benimşeyişleriyle
bırakmayacak
öncesi
de
çelişkiler,
(rezonanslarıyla)
tektanrıcılığını
sokuş
öncesi
sallantıya,
biçimindedir;
gele-
açıklanabilir.
İbrahim
Bu
tereddüte
dinini
tarih
hiçbir çelişki yer a l m a z . .
izlenirse,
filizlenmeye
İbrahim
tektanrıcılığının,
b a ş l a m ı ş bir prose:
İbrahim
Gidiş o l d u ğ u
anla-
şılabilir.
İbrahim'in
tanrıcı
oğlu
Kenanlılar
Mezopotamya'ya
Y a k u p , dayısı
Rahel'i
İshak
ile
da,
baba
evlendirmez;
geleneğiyle
baba
kayınbiraderi Laban'ın yanına
Laban'a
20 yıl
çalışarak,
k e n d i s i n e eş edinir. A y r ı l m a l a r ı
çoluk ç o c u ğ u ve s ü r ü l e r i y l e a y r ı l ı r k e n ,
devenin
Laban
ğildir.
semerine
"Niçin
çok-
gönderir.
Laban'ın
kızlarını:
Lea ve
çekişmelidir. Y a k u p h a b e r s i z c e
karısı
Rahel
her y e r d e
arar;
hatta
çalınan
Laban Y a k u b ' a ç e k i ş i r k e n şöyle der:
gizlice
Yakub'u
Paddanaram'a:
babasının
putunu
koymuştur.
"Terafim"i
Çünkü
oğlu
memleketi
kaçtın?.."
bir tek putta
de
"Niçin
ilahlarımı
çaldın?"...
(Tekvin,
Bap
31)
Tevrat'ı y a z a n l a r da " T e r a f i m " d e n tekil o l a r a k söz e d e r l e r k e n
bile
ç o ğ u l m u ş gibi de anlatırlar:
"Ve Rahel T e r a f i m ' i a l m ı ş ,
( b u r a d a bir t e k p u t m u ş gibi s ö z e d i l i r k e n
h e m e n a r d ı n d a n g e l e n c ü m l e : ) "Ve onları
devenin semeri
içine
m u ş t u v e ü z e r l e r i n e o t u r m u ş t u " d e r k e n sanki " T e r a f i m " çoğul
koy-
putları
a n l a t ı y o r m u ş gibi ele alınır-.
Ama
şurası
kesindir:
Mezopotamya'da
Harran
ilaha inanç besler:
A n c a k olayları
İbrahim'in
dolayında
torunu
b ü t ü n l ü k içinde
izlemek;
işimize
geldiği
O zaman o "ilahlar":
birçok
gibi
alıntı
tarih öncesinin
medeniyetlerden esinlenerek karışmış, çoktanrı
kalmışlığı
Laban,
değil
" İ l a h l a r ı m " deyişi b u n u açıklar.
k e m i r i ş i n e u ğ r a t m a m a k gerekir.
veya
kardeş
eyleşir v e t e k t a n r ı y a
inanışları
ikincil
"İlahları"nı
değil,
görülür:
Laban,
Yakup
ile
yeminleştiği
zaman,
kendi
İ b r a h i m ' i n aynı z a m a n d a kendi babası olan N a h o r ' u n inandığı t e k t a n rı: A l l a h ' ı şahit ve g ö z c ü t u t a r :
"Birbirimizi
Allah
gözden
kaybettiğimiz
zaman
seninle
benim
aramızda
şahittir"
"İbrahim'in
Allah'ı
hükmetsin" der.
Burada
ve
(Tekvin.
ilahlar;
memiştir.
Nahor'un
Bap
Allah'ı,
babalarının
Allah'ı
aramızda
31)
tarih öncesi g e l e n e k s e l çoktanrılar,
Fakat başrolü o y n a m a z l a r .
henüz t e r k e d i l -
İbrahim tektanrıcılığı, İbrahim'in
t o p l u m u n u b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i b ü y ü l e m e d i ğ i ö l ç ü d e sarıp
s a r m a l a y a m a z . İ b r a h i m ' i n t e k t a n r ı s e n t e z i kendi içinde büyür. İ b r a h i m
t e k t a n r ı s e n t e z i n i d a y a t m a k y e r i n e kendi t o p l u m u n u
kendi s e v i y e s i n e
ç ı k a r m a k üzere e ğ i t m e : A ş a ğ ı barbar g e l e n e k l e r i n i kesip a t m a k , göçebelik, ticaret, sunaklar, k u r b a n , t e m i z l i k , s ü n n e t , derleniş işleriyle uğraşır.
Bunları
b a ş a r d ı k ç a t e k t a n r ı s e n t e z i n i t o p l u m u n d a sabırla
maya-
landırır - . İ b r a h i m ' i n tarihi prosesi, a ş a m a l a r ı , g ö r e v l e r i k a v r a n m a d ı k ç a ,
O ' n u n t e k t a n r ı c ı t u t u m u d a t o p l u m u n d a k i gelişimi d e a n l a ş ı l a m a z .
İbrahim'in
ğı
da
kendi
çağında
yaşlılık ç a ğ ı n d a
ölümünden
sonra
kendi
tarih
elbette
başarıları
geliştikçe tektanrıcılı-
t o p l u m u n d a y a y g ı n l a ş ı p derinleşir.
öncesi
gelenekler yeniden
canlanır.
Bu
Ama
her
bir akıştır - .
tarihsel kavşakta görülebilen doğal
Yine Y a k u p ile Kenanlılar'ın arası kızı
Dina y ü z ü n d e n açılınca, Beyt-
El'e g ö ç e t m e k üzere yola çıkarken eski çoktanrı putlarını Y a k u p g ö m e r :
"Ve
mızda
Yakup
olan
ğiştirin.
Ve
evine
yabancı
ve
kendi
ilahları
kalkalalım
ile
atın
Beytel'e
beraber
ve
"Ve
ellerinde
olan
bütün
yabancı
verdiler.
Ve
Yakub
onları
gömdü.
Ve
hepsine
gizleyip
dedi:
giysilerinizi
Arade-
çıkalım."
Yakub'a
tına
olanların
kendinizi
göç ettiler." ( T e k v i n ,
ilahları
Şekem'in
Bap
ve
kulaklarındaki
yanındaki
35)
meşe
küpeleri
ağacı
al-
Eski
totem-ata
gelenekleri
g e ç m i ş olsa da t o l e r a n s l a
İbrahimoğularında
karşılanır.
Çünkü
yeniden
canlanışa
h e n ü z g ü ç s ü z ve parça-
lanmış d u r u m d a d ı r l a r . T e k t a n r ı s e n t e z i tarihi z a r u r e t l e r içinde ö n e çıkartılır.
O zaman
da t e k t a n r ı
s e n t e z i n e sarılış artar.
b u n u s a b ı r l a d e n e y e r e k g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kalırlar.
da ç o k t a n r ı l a r ı da o l a y l a r ı n gidişi
t e k t a n r ı c ı l ı k ağır
Laban
bile
"Ve Allah
sıkınıtılı
Ama
ele
gece
Yakub'a
ne
"yabancı
günlere
iyi ne
Arami
kötü
İlahlar"
düştüğünde
kendi
içindir.
ilahlarını
Laban'a
neyin
etkisinde
gelip
ona
hem
dedi:
değil,
Kendini sa-
bir şey söylemeyesin." ( T e k v i n ,
nesidir?
kalınmış
Küçük
çoktanrı
kabile
Bap
31)
savaşlarında
putlarıdır.
k o r k u l m a k t a v e y a etkilerine inanılmaktadır.
de h e m t a n ı n m a l a r ı
ri
Giderek
rüyalarına sokar:
rüyasında
geçirilmiş v e y a
dan
içerisinde s ı n a v d a n geçirir.
basacaktır.
İbrahim'in tektanrısını
kınıp,
İbrahimoğulları
Herkes tektanrıyı
Hâlâ
onlar
Gömmelerinin sebebi
de b u l u n u p karşı t a r a f a
Henüz tarih ö n c e s i t o p l u m a ş ı l a m a d ı ğ ı
hizmet etmemeleiçin
ç o k t a n r ı c ı l ı k da
İ b r a h i m ' i n e ğ i t i m i n e karşın a ş ı l a m a z . İ b r a h i m ile t o p l u m u v e y a t o r u n ları ve y ü z y ı l sonra g e l e n t o p l u m u
arasında
bile u ç u r u m
kolay dola-
mayacaktır. N i t e k i m 2 5 0 0 yıl sonra bile a n c a k bir t e k M u h a m m e d çıkıp
t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı geliştirebilecektir. A n t i k tarih
Yakub'un
karısı
Rahel'in,
laması y i n e b a b a e v i n i n
şınca
b ö y l e s i n e y a v a ş ilerler.
Laban'ın
inancından
putu T e r a f i m ' i çalıp sak-
k o r k t u ğ u n u gösterir.
L a b a n sıkı-
belki T e r a f i m ' e y a l v a r a c a k v e o n l a r a zarar v e r e b i l e c e k t i !
Hiç d e ğ i l s e
saklar
babası
ama
Laban'ın
üzerine
şerrinden
oturması
korktukları
da
artık
için T e r a f i m ' i
putların
etkisinin
ç a l a r ve
azaldığını
gösterir.
Zaten
Rahel
de Y a k u b ' u n
e t k i s i y l e ve İ b r a h i m ve
Nahor geleneği
ile t e k t a n r ı dinini b i l m e k t e v e b e n i m s e m e k t e d i r . A m a g ü n ü m ü z d e bile
cinlere i n a n ı l m a s ı s ü r ü p gider. Cinler, bu t a r i h ö n c e s i putların etkilerinin g i d e r e k p s i k o l o j i l e r e girişidir.
A c a b a İ b r a h i m dini t e k t a n r ı dini
İbrahim
zamanı, Tekvin
midir? T e v r a t ' t a bu açık mıdır?
bölümünde
bap
10'dan
bap
26'ya
dek
anlatılır-.
İbrahim,
ölümünden
kendi
Tekvin'den
sonra
göre
Çünkü
daha
çok
tarihsel
babası
görevi
Terah'ın
o
zaman
o m u z l a r ı n a y ü k l e n m e y e başlar.
Tevrat'ta İbrahim'in
tur.
anlaşıldığına
Peygamberleşir.
P e y g a m b e r l i ğ i v e y a t e k t a n r ı f i k r i n e girişi yok-
B a b a s ı ' n ı n ö l ü m ü n d e n s o n r a İ b r a h i m ' i n A l l a h ile iletişimi b a ş l a m ı ş
gibi verilir. A n c a k İ b r a h i m o sıra
m e d e n i y e t l e r i n i n ünlü
kenti
T e v r a t t a r i h l e m e l e r i n e g ö r e 50 yıl
tarihsel görevlerini
çocuklarına
75 y a ş ı n d a d ı r .
Irak ( M e z o p o t a m y a )
U r ' d a n çıkalı ve H a r r a n ' d a eyleşeli en az
olmuştur.
Bu
süre içinde İ b r a h i m
iyice s e z m i ş v e d ü ş ü n m ü ş t ü r , z a t e n
öğrettikleri
İbrahim'in yapacaklarıdır:
babasının da
"Ve
Terah
Abram'ın
gitmek
ler
üzere
ve
ve
Haran'ın
Saray'ı
beraber
Ur şehrinden
oğlu
torunu
aldı;
onlarla
ve
Lut'u
Ke
çıktı;
ve
nan
ve
oğlu
diyarına
Haran'a
geldi -
öldü."
(Tek-
oturdular."
Terah'ın
Bap
Abram'ı
gelinini
Kildanilerin
orada
"Ve
vin,
oğlu
karısını,
günleri
205
yıl
oldu
ve
Terah
Haran'da
11)
B u r a d a n a n l a ş ı l a b i l i r ki, İ b r a h i m ' i n stratejisi, babası T e r a h ' ı n ö ğ r e t tiklerinden ve amaçlarından temellenmiştir.
Harran d u r a ğ ı g ü ç l e n m e k
içindir; asıl h e d e f " K e n a n d i y a r ı " yani Mısır, Fenike, lrak m e d e n i y e t l e r i
a r a s ı n d a g ö ç e b e l i k v e ticarettir. A m a b a r b a r ı n ticareti t a r i h s e l d e v r i m lersiz o l m a z ; t i c a r e t , barbarı
medeniyeti
k e ş f e t m e y e v e u y g u n koşul-
larda f e t h e t m e y e g ö t ü r e n yoldur. Yeri g e l i n c e g ö r e c e ğ i z . T e k t a n r ı ideali
hep t a r i h s e l d e v r i m a m a c ı y l a , p r a t i ğ i y l e c a n c a n a y a t ı p sarmaşır - .
İbrahim
Harran'dan
"Kenan
diyarına" göçmeye
Tarihsel G ö r e v i n d e yoğunlaşmıştır ve Allah
"Ve
Rabb
ve
babanın
yük
millet
Abram'a
evinden
edeceğim
edeceğim
ve
ve
lanet
sana
sende
Burada
ve
bereket
" R A B B " bin
mübarek
ve
lanet
olacaktır"
Memleketinden
göstereceğim
seni
ol
edene
mübarek
dedi:
sana
seni
ve
akrabanın
memlekete
kılacağım
mübarek
edeceğim;
(Bap
karar v e r d i ğ i
gün
ile " a h i t " l e ş m i ş t i r :
git;
ve
senin
kılanları
ve
yanından
ve
seni
adını
mübarek
yeryüzünün
bü-
büyük
kılacağım
bütün
kabileleri
12)
bildiğimiz t e k t a n r ı
olduğunu
Bap
14'de
daha
açık bir ş e k i l d e a n l ı y o r u z : İ b r a h i m S o d o m Kralıyla g ö r ü ş ü r k e n " R a b b " i
tanımlayarak,
"Göklerin
ve
yerin
sahibi
Yüce
Allah'a
RABB'e"
diye
yemin
eder.
İlkin "Ezeli T a n r ı : Y e h o v a " o l a r a k a n ı l m a s ı , olayı d e ğ i ş t i r m e z .
Bap
16'da " A l l a h " m e l e k l e r i y l e
leği Şur yolunda
cariyesi
Hacar
olan
pınarın
nereden
kendisini
başında
geldin,
onu
nereye
gösterir:
buldu.
Ve
gidiyorsun?" Ve
riyle İ b r a h i m ' i n İsmail'i d o ğ u r a c a k karısı
"Ve Rabb'in mededi:
Ey Saray'ın
Allah
melekle-
H a c a r ' a y a r d ı m eder...
Bap 17'de " s ü n n e t " , t e k t a n r ı : A l l a h ' ı n n i ş a n e s i olur. A b r a m 99 yaşında
kendisiyle
için ebedidir,
"Ve
ahdim
etinde
kendi
birlikte y a n ı n d a k i l e r i
s ü n n e t eder.
Allah
artık o n l a r
kesindir:
ebedi
(penisinde)
kavminden
bir
sünnet
ahit
olarak
sizin
olunmamış
kesilecektir;
o
etinizde
sünnetsiz
benim
olacaktır.
erkek
ahdimi
varsa,
Ve
gulfe
o
can
bozmuştur."
Bap 18'de A l l a h İ b r a h i m ' e , kısır ve yaşlı S a r a ' n ı n İ s h a k ' ı d o ğ u r a b i leceği a h d i n i y a p a r k e n :
" R A B B için i m k â n s ı z bir ş e y var m ı d ı r ? " der.
şeye k a a d i r d i r " t a n ı m ı n ı n karşılığıdır:
Yine
Bap
Bu Kur'an'ın "Allah her
ilk proseleridir.
18'de İ b r a h i m , S o d o m v e G o m a r a ' n ı n
kurtarılması:
rihsel d e v r i m için A l l a h ile p a z a r l ı k e d e r k e n ş ö y l e der:
Ta-
"Bütün
dünyanın
hakimi
adalet
yapmaz
mı?"
Bu da A l l a h ' ı n sıfatları olan " R a h m a n ve R a h i m ' i n karşılığı olan ilk
gelişimidir.
Bab
19'da A l l a h ' ı n
melekleri S o d a m ' d a görünürler:
"O
iki
akşamleyin
kapısında
yere
melek
de
oturuyordu;
ve
Lut
Sodom'a
görüp
vardılar
onları
ve
Lut,
karşılamak
Sodom'un
için
kalktı
ve
kapandı."...
Y i n e Bap 19'da A l l a h S o d o m v e G o m o r a ' y ı y e r l e bir eder:
"RABB
dırdı
Sodom
ve
ve
şehirleri
toprağın
ve
bitkisini
Gomarra
bütün
altüst
üzerine
havzayı
göklerden
kükürt
şehirlerde
oturanların
ve
karısını da t u z d i r e ğ i n e çevirir:
"Fakat
karısı
arkasından
Bap 20'de İ b r a h i m ' i n
fından
ateş
yağ-
hepsini
ve
etti."
Lut'un
onun
ve
geriye
baktı
ve
bir
tuz
direği
oldu."
karısını alan G e r a r Kralı A b i m e l e k A l l a h t a r a -
u y a r ı l ı r k e n ş ö y l e denir:
"Ve
şimdi adamın
(İbrahim'in)
berdir.
Ve
senin
için
ki sen
ve
sana
ait
dua
karısını
geriye
eder yaşarsın
fakat
olanların
hepsi
mutlaka
ver
çünkü
eğer geri
o
Peygam-
vermezsen
bil
öleceksiniz."
Bap 22'de Kurban o l a y ı n d a İ b r a h i m A l l a h ' a
n a m a z benzeri ibadet-
ten de söz eder; tıpkı Bap 19'da Lut'un, Bap 17'de İ b r a h i m ' i n s e c d e y e
gelişi gibidir a m a
"Ve İbrahim
çocukla
beraber
Yine
aynı
göklerden
"Ve
burada d a h a açık dile gelir.
uşaklarına
oraya
Bap
dedi:
Siz burada
gideceğim
22'de
ve
kurban
Sanki ibadet g e l i ş m i ş t i r :
eşekle
secde
olayında
edip
beraber kalın
yanınıza
Allah'ın
ve
ben
döneriz."
meleği
İbrahim'e
seslenir:
RABB'ın
meleği
ikinci
defa
göklerden
İbrahim'e
çağırdı
ve
dedi.. "
Bap 24'te İ b r a h i m ' i n y a r d ı m c ı s ı
k â h y a s ı n ı da s e c d e e d e r k e n
bulu-
yoruz:
"Eve
eğilip
RABB'e
secde
tekrar
eder:
"İsteği
olunca
"Yere
kapanıp
Bütün
bunlar k u ş k u y a yer b ı r a k m a m a c a s ı n a
RABB'e
secde
eder:
secde
kıldı"
İbrahim
d i n i n i n tek-
tanrı dini o l d u ğ u n u v e b i l h a s s a İ b r a h i m ' i n z a m a n ı n d a g i d e r e k t u t k u n
bir
benimseyişle
derinleştiğini,
yaygınlaştığını
aydınlatabilmektedir.
Hiç d e ğ i l s e kimse kalkıp buna ç o k t a n r ı dini d i y e m e z .
D i y e m e z sanırız a m a
uzmanlık bambaşka
bir
keramet v e h m e t m e
işidir.
Şöyle
k u ş k u l a r uydurulur,
sıdır. T o t e m :
toplumuna
para,
ve
A t a dinidir.
çevre
İbrahim'in
tanrısı
aslında
İ b r a h i m bu ata t a n r ı s ı n ı
kentlere Tektanrı
biçimine
mal g ü c ü y l e d a y a t m ı ş v e y a y u t t u r m u ş t u r .
kendi
kabile t a n r ı adına
bağlı
d ö n ü ş t ü r e r e k asker,
Bu
ata
oldukça
m e k a n i k ve
dininden tektanrı
uydurma
bir görüştür.
İlkin
hiçbir barbar
d i n i n e p a r e n d e y l e g e ç e m e y e c e k kadar inançla-
rına bağlı, a y a k l a r ı y e r d e d i r . Ö l d ü r s e n i z o d ö n e k l i ğ i bir ç ı r p ı d a b a ş a r a maz.
Bu y ü z d e n ne İ b r a h i m , ne de t o p l u m u , i n a n m a d ı ğ ı bir dini kabul
e d e c e k kadar m e d e n i
d ö n e k l i ğ i n d e değildir.
T e r s i n e , İ b r a h i m dini d a y a t m a z , akılla, b a ş a r ı l a r l a , ikna y o l u y l a benimsetir.
Çünkü
b a r b a r l a r a n c a k ikna y o l u n d a n ;
görerek, deneyerek,
i n a n a r a k din değiştirebilirler. Ve bu bir ö m ü r l ü k z a m a n ı alır-.
Tektanrı
ulaşılacak
sentezi,
bir
kutsallaştırma
yal
öyle
kolayca
ata
yakıştırma-yapıştırma
prosesine
ihtiyaç
dini
toteminden
olsaydı,
Tarih'in
kalmazdı;
devşirmeyle
binlerce
insanlık T a r i h s e l
D e v r i m l e r l e değil, u z m a n t a p ı n c ı , d ü ş ü n c e l e r l e ilerlerdi.
tapınağının
olaylara
değil
düşünce
kurbanlarına
Tarih'in gidiş k a n u n l a r ı b a m b a ş k a şeylerdir.
yıllık
ve
Sos
Uzmanlık
ihtiyaç d u y m a s ı
ile
Bu y ü z d e n o tür d ü ş ü n c e
e k s e r s i z l e r i n i n t e k celladı y i n e t a r i h i n olaylarıdır - .
Tevrat'ta
tektanrı:
Allah,
Kur'an'daki
gibi
herkesin Allah'ı
olarak
değil, sık sık " İ b r a h i m ' i n A l l a h ' ı " o l a r a k anılır.
Bunu " K a b i l e T a n r ı s ı " gibi ele a l m a k aşırı bir y a k ı ş t ı r m a ve T e v r a t ' ı
t a h r i f e t m e k olur.
rifatlarla
Kimi
u z m a n l ı k l a r bu tür k u ş k u l a r ı , d a h a
derinleştirerek
Tektanrı
sentezinin
işlemeye
İbrahim'e
çalışırlar.
ait o l u ş u n u
Oysa
birçok t a h -
Tevrat'ın
veya Tektanrı
bu
anışı
sentezini
o
d ö n e m d e İbrahim'in s a v u n d u ğ u n u ve toplumca henüz b e n i m s e n m e y e
başlandığını
gösterir.
D i k k a t l e izlenirse T e v r a t y a z ı c ı l a r ı e l l e r i n d e k i
sı
nakillere
kalem
olaylar konuşur.
den
sonra,
uydurmuşlardır.
Kendileri
sözlü
şiirsel, d e s t a n -
değil, T e v r a t ' ı n
içindeki
B u y ü z d e n , d a h a çok İ b r a h i m ' i n s a h n e d e n çekilişin-
tektanrıyı
benimseyenlerin
anısı
"İbrahim'in" "Babamın
t a n r ı s ı " b i ç i m i n d e olur:
1- İlk o l a r a k İ b r a h i m ' i n
anış.
baş y a r d ı m c ı s ı
O sıralar İ b r a h i m k o c a m ı ş ve yaşı
herşeyde
m ü b a r e k kılmıştı.
Elizer'de g ö r ü l ü r bu tür bir
ilerlemişti; ve Rabb İ b r a h i m ' i
(Bap 24) Y a n i
İ b r a h i m , t o p l u m u v e çev-
re k e n t l e r d e t a n ı n m ı ş , kabul e d i l m i ş t i . T e k t a n r ı fikirleri de bu y ü c e l i ş
ö l ç ü s ü n d e saygı
yası, y a n a ş m a s ı ,
kabul b u l u y o r d u .
Elizer adlı
İbrahim'in yeminli
gittiğinde İshak'a akraba
kızı
başyardımcısı veya
görevlisi
kah-
olarak Mezopotomya'ya
R e b e k a ' y ı alırken ve alıp g e t i r i r k e n sık
sık bu anışı y a p a r :
"Ya
getir
ve
Rabb,
efendim.
efendim
İbrahim'in Allah'ı
İbrahim'e
lütfeyle."
niyaz
(Bap
ederim,
bu
gün
işi rast
24)
Bu Elizer'in de t e k t a n r ı y ı b e n i m s e y i ş i n i a n c a k bu inanışını İ b r a h i m ' d e n
aldığını gösterir. İ b r a h i m ' i n putu, t o t e m i o l d u ğ u n u g ö s t e r m e z .
2- İ b r a h i m ' i n oğlu İ s h a k da tıpkı
babası ve y a n a ş m a s ı
Elizer gibi
t a r i h s e l bir g ö r e v l e ö n e ç ı k m a k z o r u n d a kaldığı z a m a n A l l a h ile iletişime girer. Ve b e n z e r b i ç i m d e anışları olur (Bab 26):
"Ve
dedi:
oradan
Ben
raberim
senin
Beer-Şeba'ya
baban
ve
seni
zürriyetini
çıktı.
İbrahim'in
Ve
Mübarek
çoğaltacağım.
Ve
gecede
korkma
kılacağım
ve
tektanrı
inanışının
lirtilmiştir.
İbrahim,
ailesine sürekli
Rabb
çünkü
kulum
orada
Burada
" m ü b a r e k " kılınacağını
o
Allahıyım;
çocuklarının
daha
açıkça
latmaz, ç ü n k ü
bağlamıştır - .
"Kulum
Bu ahitlenişi
bu a t a s ı n ı n y a d i g a r ı , g e l e n e ğ i d i r .
i l e r l e y e c e ğ i n i bilir;
be-
da Allah tarafından
İshak 40
yaşını a ş ı n c a g ö r e v l e r i n i s e z m e y e başlar ve g ö r e v l e r i n d e yürür.
man A l l a h ' a y a k ı n l a ş ı r ve o n d a n ahit alır.
be-
yüzünden
yaptı."
geldiği
b i l d i r e r e k onları A l l a h ' a
görünüp
seninle
İbrahim'in
bir sunak
İbrahim'den
ona
ben
O za-
k e n d i s i y l e baş-
Bu g e l e n e k hatırıyla
b a ş k a t ü r l ü s ü n ü d ü ş ü n e m e z bile. A l l a h ' ı n
İbrahim
yüzünden
senin
zürriyetini
çoğaltacağım"
ahdi
bu
yüzdendir.
3- İ s h a k ' ı n oğlu Y a k u p için de aynı olay geçerlidir. T a r i h s e l g ö r e v l e r
Yakub'u
Ve
sıkıştırdıkça
rüya
göklere
ermişti;
ler.
Ve
işte
ve
İshak'ın
zürriyetine
garba
gördü
ve
Allah'ı
oluşu,
onun
benim;
vereceğim.
sende
Burada
gelenek tekrarlanır:
işte
onda
RABB
ve şarka
bileleri
aynı
ve
ve
yer
merdiven
dikilmiş
melekleri
çıkmakta
ve
üzerinde
durup
senin
ve
zürriyetinde
Allah
üzerine
üzerinde
Ve
ve şimale
açıkça
bir
Allah'ın
ve
Sümer kutsallaşma
dedi:
yatmakta
zürriyetin,
cenuba
Baban
olduğun
yerin
Mübarek
ve
başı
idi-
İbrahim'in Allah'ı
diyarı
sana
gibi
olacak
ve
yerin
bütün
ka-
tozu
yayılacaksın;
ve
inmekte
kılınacaktır. "(Bap
Meleklerini
gökle
merdivenle
ve
28)
bağlantısı
p r e s e s i n d e g ö r d ü ğ ü m ü z g ö k s e l l e ş m e aşa-
masıdır ki, İ b r a h i m v e oğulları t o t e m i z m g e l e n e ğ i n i ç o k t a n a ş m ı ş l a r ;
medeniyetin tanrısallaştırmalarını
Fakat b u n u n
tektanrı
sentezine
bütün t o p l u m a y a y ı l ı p d e r i n l e ş m e s i
ulaştırmışlardır.
z a m a n alacaktır;
geri d ö n ü ş l e r i n o l m a s ı kaçınılmazdır. O geri d ö n ü ş l e r ile ilk T e k v i n böl ü m ü m ü z d e anılan İ b r a h i m v e oğulları z a m a n ı n a d e n k d ü ş e n ilk t e m i z
tektanrı
s e n t e z l e r i gidişini
Bundan
him dini
sonrasını
k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir.
hepimiz
kolayca
a y ı r d e d e r e k izleyebiliriz.
İbra-
k o l a y c a t o t e m i z m d e n d e v ş i r i l i v e r m i ş bir t e k t a n r ı c ı l ı k o l a m a z -
dı; tarih bu a ş a m a için binlerce yıl b i r i k m e k z o r u n d a kalmıştı.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TARİHSEL DEVRİM ÖZLEMİ TEMELİNDE
ALLAH-İBRAHİM VE KUTSALLAŞTIRMA
1- TARİHSEL
DEVRİM
TEKTANRICILIĞIN
TEORİLEŞMESİ:
Kur'an,
teoriye
Hicaz
geçmiş
ÖZLEMİ TEMELİNDE
(İBRAHİM
DİNİ'NİN)
KUTSALLAŞMA
Kent
Barbarlığının
açıklanışıdır.
a ş a m a s ı n d a y k e n tarihsel
Medeniyet'e
Başka
devrim
d e n i y e t k e l e b e ğ i haline gelişinin,
deyişle,
sezileriyle
kabuk değiştirişinin
Komün'ün
kent
yukarı
kozasını
delip,
kent
me-
kutsallaşarak taşlara kazınmış, yazı-
ya g e ç m i ş a n a y a s a , şeriat kurallarıdır - .
T e k t a n r ı dinini b u a ş a m a d a Hicaz A r a p l a r ı içinde bir t e k M u h a m m e d
yakalamıştı
peşinde
ama
Hicaz A r a p l a r ı
ordulaşmakta
o
ruhu
a n l a m a k t a ve
Muhammed'in
gecikmemişlerdi.
N e d e n ? P u t a t a p a r l ı k t a n sıkılmış o l d u k l a r ı n d a n değildi. T e k t a n r ı
di-
nini t e m i z İ b r a h i m dini (ilk ata dini) o l a r a k m u ş t u l a y a n M u h a m m e d ' i n
sezdiğini
k e n t d a ş l a r ı da s e z m i ş ve o a m a ç l a r d a d e r l e n i v e r m i ş l e r d i .
O sezi, a m a ç ş u y d u :
Irak, Mısır, G r e k , R o m a m e d e n i y e t l e r i ç o k t a n
imparatorlaşarak "EVRENSELLİK"
bilmeden
aşılamışlar.
Bağımsız
ülküsünü
tüm
medeniyetleri
dünya
barbarlarına
bir t e k m e d e n i y e t d ü n -
y a s ı n d a d e r l e m e k ülküsü, İ s k e n d e r ' e , A t i l l a ' y a d e k uzanır. O n l a r ı n başaramadığını
Bizans v e A c e m l e r ' d e b a ş a r a m a y ı p t e r s i n e b ü t ü n ticaret
ç ö k k ü n l e ş e r e k tıkamışlardır - .
yollarını
Tarihin
kontenjanı,
İbrahim'den
beri
Hicaz A r a p l ı ğ ı n ı
hazırlamakla
geçti
bu
evrensellik
ülküsüne
denebilir. A n c a k gün,
Hz.
b ü t ü n de-
nemelerin başarısızlıkla sonuçlanıp, ticaret yollarının çökkün derebeyleşmiş m e d e n i y e t l e r l e t ı k a n ı ş ı n d a n s o n r a gelip çattı.
Hicaz
Araplığı,
seferleri
üzerinde
G ü n e y T i c a r e t Yolu:
kentleşmişti.
Ve
Kızıldeniz
Umman-Hindistan
medeniyetler dünyasında
olup
bi-
tenleri Hz. İ b r a h i m a t a l a r ı n d a n beri izleyip a l t ş u u r l a r ı n d a , b e l l e k l e r i n de
işliyorlardı.
Çünkü
leri
Filistin dört yol
bilmeden
ağzında İbrahim'den
2500 yıldır o e v r e n s e l l e ş m e
beri y e r l e ş e n
(Yakındoğu
kardeş-
medeniyetleri
a r a s ı n d a t a r i h s e l d e v r i m l e köprü o l m a ) ü l k ü s ü n ü kendi a ş a m a l a r ı kadarıyla b e s l i y o r l a r d ı .
O alt bilinçle b o y u n a P e y g a m b e r ç ı k a r ı p t e k t a n r ı
dinini y ü c e l t i p t e o r i l e ş t i r m e l e r i
Bin
yıldan
kışlarıyla
beri
de
bu
karışarak Tevrat
bu y ü z d e n d i .
öyküler,
medeniyet çoktanrıların
ile y a z ı y a
geçmiş,
her y a n a
batış-çı-
yayılıyordu.
İ s k e n d e r ' l e r , Atila'lar,
mişti Y a k ı n d o ğ u
Persler,
Romalılar,
medeniyetleri
Bizanslar,
üzerinden;
ama
Farslar gelip geç-
bir t ü r l ü e v r e n c i l
be-
z i r g a n l ı k çağı ol g ö r ü p a ç ı l a m a m ı ş t ı .
Bütün bu tarihi gidiş içinde,
bunları
m a s a l l a r içinde,
görevini
Hicaz A r a p l ı ğ ı , b a r b a r ç o c u k z e k a s ı y l a
rüya a l e m i n d e y m i ş ç e s i n e kavradı ve t a r i h s e l
M u h a m m e d ö n c ü l ü ğ ü n d e sezdi.
M u h a m m e d ' i n tektanrıcılığı t e m e l d e bu
zişiyle y ü c e l m e
beri
buldu. T e k t a n r ı c ı l ı k yeni
kupkuru tektanrılıcık,
nin
m a d d i t a r i h s e l g ö r e v i n se-
bir şey değildi.
hiçbir z a m a n v a r o l m a m ı ş t ı .
karnını d o y u r a m a y a c a ğ ı
(İnsan t o p l u m u n u n
İbrahim'den
Öylesi
en temel
kimse-
üretim ve
ü r e y i m i n e y a r a m a y a c a ğ ı ) için b ü t ü n dinler için geçerli olan bazı m a d d i
temel
ce
kural, t e k t a n r ı c ı l ı k için de g e ç e r l i y d i .
kuru
fikir o l a r a k t u t u p y ü c e l s e y d i ,
Semitleri
içinde t u t u p
görevlerini
lendirdiği
yüksek
e v r e n e yayılırdı.
başarmasına
maşmadıkça
2500
İslâm Tarihsel
yıl
önce
İbrahim'in
Filistin
göçebe
mucizevi
tarihsel
rağmen tektanrıcılık Tarihsel
Filistin y ö r e c i ğ i n d e y o z l a ş ı p
mertebesine
Eğer t e k t a n r ı fikri, s a d e -
Devrimiyle
kaldı.
D e v r i m ile sar-
Muhammed'in temel-
birlikte İ b r a h i m T e k t a n r ı c ı l ı ğ ı
en
ulaşabildi.
Kur'an d o l a y ı s ı z c a
Hicaz
k e n t l e r i n i n orjinal t a r i h s e l
devrimini
işli-
yorsa; Tevrat da önce İbrahim Göçebelerinin, sonra kentlerinin tarihsel d e v r i m p o t a n s i y e l l e r i v e y a ö z l e m l e r i n i
Her iki işleyişin, t e k t a n r ı
ruhuyla
işler.
kutsallaştırılıp f a z l a s ı y l a s a r m a ş -
ması, t a r i h i n bu s o m gidişini ister i s t e m e z saklar.
sırf din
Yeri
ruhu
Ç ü n k ü h e n ü z teori,
içinde y a p ı l m a k t a d ı r .
geldiğinde
Kur'an'ın
bu
tarihsel
devrim
işleyişini
Şimdi Tevrat'ta İbrahim'in ve göçebelerinin Tarihsel
rinin
(potansiyelinin)
Devrim
teorisi
İbrahim
daha
Tarihsel
nasıl t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı y ü c e l t i ğ i n i
göçebelerinde
fazla
Devrim
derinleşip
hayal,
ideal
kuşaktan
göreceğiz.
Devrim özlemleizleyelim. T a r i h s e l
olarak kaldıkça, tektanrı
kuşağa
aktarılan
miras
olur.
i m k â n s ı z l a ş t ı k ç a , t e k t a n r ı c ı l ı k biricik orijinalte o l a r a k
öne çıkar. Z a m a n z a m a n geri d ö n ü ş l e r olsa da t a r i h s e l g ö r e v l e r sıkıştırdıkça, tektanrı teorisi,
geri d ö n ü ş l e r i n i
Musevilik ve İsevilikte olduğu
siler süpürür.
gibi
çoktanrı
Oysa yaşanan tarihsel devrim
bile de-
ğildir; o ö z l e m ile d e r l e n i p , y a n ı p t u t u ş u l u r .
T e v r a t ' t a ilkin t a r i h s e l d e v r i m ö z l e m i n i S e m i t g ö ç e b e l e r i n d e , İbrahim ile birlikte b u l u r u z :
İbrahim
75 y a ş ı n d a d ı r ,
Ur'dan sonra
listin) d i y a r ı n a gelmiştir. A l l a h
tarihsel devrim özlemini,
"Ve
RABB,
vereceğim;
tı." ( T e k v i n ,
Abram'a
Ve
kendisine
Bap
12)
H a r r a n ' d a n çıkıp
Kenan
(Fi-
ilk kez o z a m a n İ b r a h i m ' e g ö r ü n ü r ve
idealini
görünüp
görünmüş
beyninde alevlendirir:
dedi:
olan
Bu
memleketi
Rabb'e
orada
senin
zürriyetine
bir sunak
yap-
İbrahim,
henüz o günlerde Abram'dır.
Babası
anlamında
burada
kendisine
İbrahim
adını
(toplumuna)
aslında İbrahim'in
dileğidir.
Kabileler atası:
almamıştır.
Kenan
yer a ç a b i l e c e ğ i n i
Gerçek anlamı:
sezer.
"Bu
ahitini
canlı t u t m a k isteyişi
memleketi
gibi
görünce
Allah'ın
d ü ş ü r e b i l i r i m " d i r . İ b r a h i m b u d i l e ğ i n i n peşini b ı r a k m a z :
yapışı A l l a h ' ı n
Cumhurun
diyarını
ahdi
avucuma
Boyuna sunak
s u n u l s a da, g e r ç e k t e
İ b r a h i m kendi idealini canlı tutar. Ve t e k t a n r ı teorisi bu t e m a ü z e r i n e
a d ı m a d ı m gelişip y ü c e l i r :
"Ve
oradan
Beyt-el
bir
ve
sunak
Cenuba
yaptı
ve
doğru
göç
Sunaklar,
rargah
Beyt-elinin
Şarkında Ay
Rabb'in
olan
olarak
adını
çağırdı.
ediyordu."(Bap
genellikle
dağa
çadırını
hareket
kurdu;
Ve
bambaşka
ve
idrarlarıyla
bir şeydir.
ideale u l a ş m a k için
S u n a k en
toplumumun
geçtiği
ile
gitgide
Rabbe
Negeb'e
başta
işaret
bir ideali
iletişime girildiği
benimseyip
ka-
u y g u n yerlerdir.
yollara
bir k a r a r g a h yeri de olur.
görev sıkıştırdıkça Allah
Garbında
orada
12)
İbrahim'in
hayvanların
etti.
ve
Abram
kurabileceği tarihsel devrim sıçrayışlarına
doğadaki
ve
şarkında
(Mevkii)
Bu
bırakışından
kutsallaştırırken,
Bu y ü z d e n
o
bir t a r i h s e l
z a m a n ve y e r d e yapılır
hatırlanır:
İbrahim
sunda
ile
kardeşinin
oğlu
s t r a t e j i k bir t a r t ı ş m a
Lut a r a s ı n d a
olur.
Lut,
bölgede yerleşme
S o d o m ve G o m a r a ' n ı n
konubulun-
d u ğ u Filistin'in d o ğ u s u n a yerleşir. İ b r a h i m batıda v e g ü n e y d e eyleşir;
Mısır'a g i d i p gelir.
İbrahim
bu
Bu da İ b r a h i m t o p l u m u n d a ö n e m l i
aşamada
yine Allah
ile g ö r ü ş ü r ve
bir g e l i ş m e d i r .
idealini
hatırlayarak
g ü ç l e n d i r i r ; A l l a h ' ı n a h i d i y l e pekiştirir v e s u n a k l a ş t ı r ı r ;
"Ve
Lut
kendi yanından
di
gözlerini
be
bak;
kaldır
çünkü
ayrıldıktan
ve
bulunduğun
görmekte
olduğun
zürriyetine
ebediyen
vereceğim.
edeceğim;
şöyle
bir
de
ki
adam
sonra
Rab,
yerden
Ve
Abram'a
dedi:
Şim-
Şimale-Cenuba-Şarka-Gar-
bütün
memleketi
sana
ve
senin
zürriyetini
yerin
tozu
yerin
tozunu
sayabilirse
senin
senin
gibi
zürriyetin
sayılabilir."
B u r a d a bir a d ı m d a h a ileriye gidilmiştir;
deniz kıyısından Suriye'ye
ve Mısır'a ve H a r r a n ' a kadar olan bölge k a b a c a da olsa a l ı n a c a k m e m leket o l a r a k sınırları
o l a r a k istenir.
kadar:
"Kalk,
de
Ve geçici
o l a r a k değil
S a y ı l a m a y a c a k ç o k l u k t a " o l m a k gerekir.
çalışmak
Ve
çizilir.
"EBEDİYEN"
B u n u n için d e r l e n m e k v e ç o ğ a l m a k g e r e k i r :
Bunun
kalıcı
"Yerin t o z u
için
daha
da
gerekir:
memleketi
Abram
çadırını
oturdu.
Ve
"Sunak"ların
enine
kaldırdı
orada
boyuna
ve
Rabb'e
gelişimine
gez;
gelip
çünkü
onu
Hebran'da
bir sunak yaptı." (Bap
bakıldığı
zaman;
sana
olan
eski
ve
Mamre
veceğim.
meşeliğin-
13)
ahit z a m a n ı
h a r i t a s ı n d a s u n a k " k a r a r g a h y e r l e r i n i n , Filistin ( K e n a n )
Filistin
kentlerini
ku-
ş a t m a eğilimi g ü t t ü ğ ü n ü g ö r ü r ü z ;
sürer:
Samoğulları
bu
İbrahim'den sonra da
him ö n c e b u n u y o k l a y a r a k s e z e r e k y a p a r e l b e t t e . A m a
Mezopotamya'dan
al
adım
adım
ahitleriyle
Ama
bu gelenek
stratejik eğilimle çoğalıp yaygınlaşırlar.
Mısır'a
d e k eliyle t u t t u k ç a
bu
İbra-
Filistin diyarını
gidiş idealeşir;
pratik i l e r l e m e l e r l e yer k a z a n d ı k ç a
ide-
kutsallaşıp tektanrı
perçinlenir.
tarihsel
devrim
ol
görüp
gerçekleşmedikçe
tektanrı
teorisi
elde kalan ve sarılınıp y ü c e l t i l i p miras b ı r a k ı l a c a k biricik m a n e v i ,
ruh-
sal miras olur.
Tarihsel
devrim
kime
karşı
yapılacaktır?
Filistin
diyarında
Finike
kentleri d ı ş ı n d a kalmış kent m e d e n i y e t l e r i de b a ğ ı m s ı z değildirler; Irak
ve
Mısır'ın
verirler.
etkisindedirler.
Onlara
Irak m e d e n i y e t l e r i y l e y a r d ı m l a ş ı r l a r ,
s a l d ı r m a k Irak ve
Mısır ile y a p ı l a n
ticareti
a t m a k t a n öte Filistin'de y a ş a m a y ı o l a n a k s ı z hale getirebilir.
d e n g e l e r iyi
vergi
tehlikeye
Bu y ü z d e n
h e s a p l a n ı p derleniş sabırla, s e b a t l a , akılla örülmelidir.
İbrahim
hepsiyle
antlaşmalarla,
görüşmelerle
toplumunu
ayakta
tutar. A m a saldırıldığı z a m a n d a t o p l u m u n u s a v u n m a k t a n ç e k i n m e z ,
çünkü
anlaşmanın ve y a ş a m a n ı n
birinci
koşulu akılcıl
savaş,
güçtür.
Y i n e d e hep çetecil v u r - k a ç m u h a r e b e s i d i r y a p t ı ğ ı :
"Ve
Abram
ner." (Bap
"Göklerin
çarık bağı
Abram'ı
Kedorlaomer
14)
Ama
ve
ne
yerin
de sana
zengin
ettim
ve
beraberinde
satılmaz
da:
Sodom
sahibi
Yüce
Allah'a
ait olan
olan
(Bap
V e İ b r a h i m y i n e b u tür b a ş a r ı l a r d a n
şöyle
Rabb'e,
bir şeyi almamaya
demeyesin."
kralları
Kralı'na
ne
vurup
dö-
çıkışır:
bir
iplik
ne
elimi kaldırdım,
bir
ta
ki
14)
sonra
hep o l d u ğ u gibi, A l l a h
ile g ö r ü ş ü r :
"Bu
Abram
(Bap
şeylerden
korkma;
sonra,
ben
rüyada
sana
Abram'a
kalkanım,
Rabb'in
senin
şu
çok
sözü
büyük
geldi:
Ey
ödülünüm."
15)
İbrahim'in
mayan
kuru
benimseyip
ulaştığı
tektanrı
sentezinin,
bir inanç o l d u ğ u n u s a n m a y a l ı m .
pek işe y a r a -
O sadece tarihsel
dev-
rim ö z l e m v e y a i d e a l l e r i n i n k u t s a l l a ş m a s ı değil, aynı z a m a n d a bir düşünce
d e v r i m i d i r de.
T e k t a n r ı c ı l ı ğ ı n 4 0 0 0 yıl ö n c e d ü ş ü n c e ve r u h l a r d a ne y a m a n , ne verimli y a r a t ı ş l a r y a p t ı ğ ı n ı
biraz o l s u n a n l a y a b i l m e k için, a r a ş t ı r m a m ı z ı n
özellikle b a ş ı n a a l d ı ğ ı m ı z M u h a m m e d ' i n g e l i ş t i r m i ş b u l u n d u ğ u A l l a h ' ı n
Sıfatlarını:
rı
Esmaii
sentezi:
caman
Doğayı
H u s n a y ı t e k r a r t e k r a r h a t ı r l a m a k gerekir. T e k t a n ve t o p l u m u
bir a d ı m l a y a k l a ş m a k ;
karmaşasından,
açmaktır.
Mısır, Irak,
prangalarından
yorumlamakta
determinizme
ruhları ve d ü ş ü n c e l e r i
kurtarmak;
kosko-
çoktanrıcı
ilkel
özgürleşitirip yaratıcılığa
B u y ü z d e n paralel a n l a m d a İ b r a h i m ;
çoktanrıcı
kastlaşmış
Finike m e d e n i y e t l e r i o r t a s ı n d a , t o p l u m u n d a n v e t e k t a n r ı c ı
düşünce devriminden
moral
değeri
başka
gökleri
hiç
kimseye ve
sarmış İbrahim;
hiçbir ş e y e
1848-1870
inanmayan;
İdealist,
popülüst,
ütopist, liberal, b u r j u v a ve k ü ç ü k b u r j u v a A v r u p a s ı n d a k i bir a v u ç mücahidiyle
birlikte y a l n ı z
kalmış
2500 yıl s o n r a İ b r a h i m ' i n ,
y a n k ı l a r ı n ı bulacaktır.
m a k l a işe başlar;
Marks-Engels'i
düşünce
devi
Marks-Engels'e
benzer.
100 yıl s o n r a M a r k s - E n g e l s ' i n adı, e v r e n s e l
Bütün t e k t a n r ı dinleri, ilk y a r a t ı c ı s ı İ b r a h i m ' i an-
bütün t a r i h s e l m a d d e c i l e r , ilk yaratıcısı ve k u r u c u s u
anmadan
ondan
yararlanmadan yapamazlar.
Her iki-
sinin de t a k i p ç i l e r i , İ b r a h i m ' i n s a d e a m a o kadar da derin s ö y l e y i ş i y l e
"yerin t o z u kadar, g ö ğ ü n yıldızları k a d a r " s a y ı s ı z d ı r ; v e i n s a n l ı k d e t e r minizmi
kavradıkça,
i n s a n l ı k kadar da çok ve " s o n s u z " olacaktır.
Bu yüzden İbrahim, tektanrı sentezinin
ce
kanatlanışını,
moral
kendinde yarattığı düşün-
d e ğ e r i n i s e z e r ve o s e n t e z e sık sık ş ü k r e d e r ;
k e n d i s i n e Filistin y a l n ı z l ı ğ ı n d a kalp kuvveti verir:
"Ey Abram!
Ben
"Ey Abram!
Korkma!
senin
çok
Ben
büyük
sana
ödülünüm!"
kalkanım!"
M u h a m m e d ' i n d e s ı k ı ş t ı k ç a aynı d ü ş ü n c e s e n t e z i n e , t e o r i s i n e : Tektanrıya yaslanışı,
"Allah
bana
derinleşmesi
Marks-Engels de yaşamları
minizmin
lerdir;
bundandır:
yeter!"
b o y u n c a böyle d a v r a n m ı ş l a r d ı r :
teorik-pratik döğüşünde,
gerisi
onlar için
rahat
nefes
boğucu-tiksindiricidir;
işkenceli olsa da, onlar için y a ş a t ı c ı , y a r a t ı c ı
İbrahim'in Tektanrı
determinizme
sahibi
sentezi,
yaklaşmış
şüphesiz
değildir.
Y ü c e A l l a h " o l a r a k anılır.
de hazır ve nazırdır.
lanetler.
Paylaşmayı,
latmayı
ama
Ö v ü n m e ve
bağışlanmayı,
sever.
Bütün
gibi
hemen
veya
başlarında;
söze
dökülememiştir.
sıkıntılı,
sadece"
işlerini
Sesini duyurur.
sever.
ayete
azaplı,
Mal,
kadar d e r i n
Yerin-Göğün
görür.
Her y e r -
İ n s a n kılığına gi-
mülk, f u h u ş y o z l a ş m a -
kibirlenmeyi
hoşgörmez.
beyninde
kesin
serpiştirilecek,
hatır-
sentezlerdir
olabilecek bütün özellikler olmasına
her
Deter-
olabilmiş-
akrabaları, toplumculluğu, yaratanı
ayetin
karşın;
sonlarında
yerli y e r i n d e n ü k t e l e n e b i l e c e k d ü z e y d e y a z ı y a v e y a
A m a İbrahim o tektanrı
cirlerinden
yolları
Muhammed
Melekleriyle
bunlar İ b r a h i m ' i n
Muhammed'e temel
Kur'an'daki
ki
insanlar ü z e r i n d e
mutlu
moral fışkırtıcıdır...
Görünüşte
R ü y a l a r a girer.
rer. T e m i z l i ğ i , d o ğ r u l u ğ u , adeleti
sını
alıp
kurtulmuş;
y o r u m l a y a r a k yaratıcılığını
diyarında tutunuşu,
senteziyle,
yaşadığı
çoktanrı
olayları
daha
pekiştirmiştir.
karmaşasından,
gerçekçi,
Kurban olayına
medeniyet ve onların
uşağı
zin-
determinist
kadar K e n a n
kentler a r a s ı n d a ya-
ş a y a b i l m e s i b ü y ü k bir başarıdır. T a r i h s e l d e v r i m için t o p l u m u n u n hazır
olmadığını sezmesi, toplumunu
koruması ve göçebelik-ticaret ekono-
m i s i n d e ustalaştırışı ve uzun v a d e l i s t r a t e j i y e o t u r t u ş u g e l i ş t i r m e s i o
Filistin
h e n g a m e s i n d e b ü y ü k bir strateji
ustalığı gerektirir...
Bu yüzden İbrahim'in sunakları sadece göçerliğinden gelmez; topl u m u n u e ğ i t i r k e n t e k t a n r ı s e n t e z i n e sığınır;
d i s i n d e n d a h a ilkel
sentezine sığınırken
ken-
kalmış t o p l u m u n u eğitir...
T e k t a n r ı s e n t e z i , 2500 yıl ö n c e s i n i n t a n r ı l a r m a h ş e r i n d e b ü y ü k bir
s a d e l e ş t i r m e , insan beynini ö z g ü r l e ş t i r m e d i r . T a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı
elinde pusula
gibi t u t u p
tarihe girmesi,
kullanmayan
nun gibi, İ b r a h i m eğer t e k t a n r ı
sanı
birinin,
kafasını y i t i r m e s i y l e aynı
i ş i t i l m e d i k diğer S a m i
elini
kolunu sallayarak
anlama geliyorsa;
tıpkı
bu-
sentezine ulaşmış bulunmasaydı,
adı
kabile l i d e r l e r i n d e n biri o l a r a k kalır, t o p l u -
m u n u da t e k t a n r ı s ı n ı da t a r i h e miras o l a r a k b ı r a k a m a z d ı .
Bunun
değeri
anlaşılamadıkça,
İbrahim
s i n d e k i t e k t a r ı c ı l ı k , T e v r a t ve Kur'an da
İbrahim;
kısmını
Irak,
vıyla
bu
için, " K e n a n
Mısır a r a s ı n d a
toprakların
anlamaya
prose-
D i y a r ı " o l a r a k bilinen t o p r a k -
m e k i k d o k u r gibi
insanlarını
uzun v a d e gerektiğini
güçlenme ve
kutsallaştırma
L ü b n a n , Filistin, İsrail, Ü r d ü n v e S u r i y e ' n i n bir
içine alan, o g ü n
larda
nin
bugünkü
de
pek a n l a ş ı l m ı ş s a y ı l a m a z . . .
g ö ç e t t i k ç e , t i c a r e t sına-
öğrendikçe, tarihsel
b u n u n için
uzun
devrim
görevi-
hazırlık, e ğ i t i m , d e r l e n i ş ,
medeniyet "fesadının" zayıflaması
gerektiğini
daha
iyi
başlar.
Ç e l i ş k i l e r i n i " A l l a h " ile paylaşır.
hülyası a m a
Derdi hep a y n ı d ı r : T a r i h s e l D e v r i m
mirasçısı o l a b i l e c e k bir ç o c u ğ u
bile y o k t u r ve yaşı
ilerle-
miştir:
Abram
dedi:
İşte,
bana
zürriyet
vermedin",
"ben
çocuksuz
gidi-
"benim
mirasçım
ola-
yorum."
"Ve
işte
evimde
doğan"
"bu
Şamlı
Elizer"
caktır."
"Ve
tır.
işte,
Ve
kendisine
Rabbin
şu
dışarıya
çıkarıp
dedi:
onu
sayabilirsen
onları
İbrahim
say;
kendini
ve
ikna
ona
eder;
sözü
geldi:
Bu
senin
Şimdi göklere
dedi,
zürriyetin
yeniden
mirasçın
bak
ve
böyle
olacak-
eğer yıldızları
olacaktır."
b ü y ü k s e n t e z i n e sarılır;
şük-
reder:
"Ve
Rabbe
aydınlık
yol)
iman
saydı."
etti
(Bap
ve
onu
kendine
Salâh
(biricik
doğru-temiz-
15)
A m a hülyası y o l u n d a a z i m l i d i r ; t e k t a n r ı s e n t e z i n i n g ü ç l e n i ş i d a i m a
bu pratik b a ş a r ı l a r ı n a bağlıdır".
Başarıları s e n t e z i n i , s e n t e z i başarıları-
nı getirir; t e k t a n r ı k u t s a l l a ş m a s ı , eski k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n d e v a m ı
o l a r a k böyle gelişir.
ölçüde
oluşu
ufuk açısı
pratikte
sallaşır.
ispat
Dolayısıyla
üretişlerini d o ğ a l
Bu y ü z d e n t e k t a n r ı s e n t e z i , pratiğine ışık t u t t u ğ u
yeni
tertemiz daha
buldukça
İbrahim
o b j e k t i f bir yoldur.
tektanrıcılık İbrahim'in
kendi
yaratıcılıklarını,
kutsallaşma yolundan Allah'a
O b j e k t i f yol
beyninde
kut-
s e n t e z l e r i n i , fikir
bağlar:
"Ve
seni
ona
dedi:
Bu
Keldaniler'in
Ur
diyarı
miras
Şehrinden
İ b r a h i m ' i n moral d e ğ e r i bu
yiğitle
savunulan
almak
üzere,
çıkaran
Rab
O'nu sana
kadar büyüktür. O s m a n l ı gibi 3 0 0 - 4 0 0
göçebe toplumudur.
Ama
Osmanlı'nın
z ü n e kestirdiği gibi, İ b r a h i m de ticaret y o l l a r ı n ı n
Diyarını
gözüne
gerçeklerden
"Ya
kestirmiştir. A m a
Rabb
Yehova!
Onu
miras
beri
neğiyle İ l h a m ' a , t e f e k k ü r e ,
ona
bir koç
ve
ve
fakat
dedi:
ve
(Bap
vaki
düştü;
ve
Abram'a
400
cü
garip
cefa
ve
selametle
İyi
üzerine
mamıştır."
sonra
ve
ve
ile
bileceğim?"
k e h a n e t (Orakl) gele-
üç yıllık bir keçi
ve
Ve bütün
bunları
ötekinin
karşısına
yarımını
kuşlar
cesetlerin
üzerine
üç yıllık
ona
aldı
koydu,
indiler
ve
bir d ü ş ü n c e s e n t e z i n e ulaşır.
batarken
bir
Abram'ın
dehşet,
onlara
Ve
kulluk
malla
güzel
edecekler
edecekleri
ağır bir
uyku
düştü.
Ve
olmayan
bir
karanlık,
kendilerinin
kulluk
millete
çıkacaklardır.
ihtiyarlıkta
döneceklerdir;
üzerine
koyu
zürriyetin
büyük
ve
buraya
(Bap
her
senin
edecekler.
gideceksin;
nesilde
hiçbir z a m a n
15)
güneş
olacak
ondan
ve
yırtıcı
bilki,
ne
büyücü
yavrusu al.
bundan sonra
ki,
onun
dedi:
yıl
ğim;
oldu
işte
memlekette
özlemini
gö-
koca Kenan
d ü ş ü n c e e k s e r s i z l e r i n e yatar:
yardı
kovdu."
Nihayet İbrahim,
alacağını
üç yıllık bir inek
yarmadı
onları
"Ve
hayalini,
bilinen
ve bir güvercin
ortalarından
kuşları
Abram
Bana
kumru
onları
bu
Bizans'ı
kesiştiği
kopuk d ü ş l e m e z :
Ve İ b r a h i m , S ü m e r ' d e n
"Ve
vermek için
benim."
ve
ben
Fakat
hükmedecesen
atalarına
Ve
dördün-
gömüleceksin.
çünkü
Amorilerin
kendilerine
fesadı
tamam
ol-
15)
Buradaki "Amoriler" tarihteki Amoritlerdir. Amoriler, göçebe Semitlerin
en
akıncı,
aşağı
barbar g e l e n e k l i
güçlü
oymaklar topluluğudur.
V e İ b r a h i m g ö ç e b e l e r i n d e n çok d a h a g ü ç l ü d ü r l e r .
B ü y ü k Irak M e d e n i -
y e t l e r ü z e r i n e akınları, İ b r a h i m ' d e n önce v e İ b r a h i m z a m a n ı n d a
batı-
dan d o ğ u y a ve Mısır'a d o ğ r u olur.
İbrahim
bu a k ı n l a r d a n
ölümünü
S e m i t g ö ç e b e koludur,
kendisinden
tik mirasını
bir ç o c u ğ u
bırakacağı
S t r a t e j i k hata:
Stratejik
Strateji
ömrü
genellikle,
uzun
Ölüm-kalım
kertesinde
diyalektik
öngörü:
hele y a v a ş g e l i ş e n
vadeli
antik tarih
bir y a ş a m a
planı,
seyri
içinde,
programıdır;
bir
bütün
hata ve e k s i k l i k l e r d e r h a l d ü z e l t i l i p
içine y e r l e ş t i r i l m e l i d i r .
İbrahim, yaman
da, y a m a n
de bir
ister.
kapsayan
programın
kendisi
bile o l m a d ı ğ ı n ı düşünür...
d e n g e l e r h a s s a s ç a ö l ç ü p biçilmeli;
o
korkar;
Ö l ü m ü n ü ve i d e o l o j i k - p r a -
Ölümcüldür.
görüşler:
plan, p r o g r a m
görmüşçe
bilir....
bir c o ğ r a f y a d a , y a m a n
bir k a v i m l e r m e d - c e z i r l e r i ;
bir t i c a r e t dört yol
ağzın-
m e d e n i y e t l e r - b a r b a r l a r güreşi:
A l ç a l ı p , y ü k s e l m e l e r i o r t a s ı n d a s a d e c e akılcıl s e n t e z l e r i y l e t o p l u m u n u
karşıyadır - .
y a ş a t a b i l m e k , g e l e c e ğ e miras e d e b i l m e k l e karşı
Bu n o k t a d a stratejisini bu t e f e k k ü r e d a l ı ş l a r l a u z u n v a d e y e kaydırmak zorunda
kalır;
giderek olgunlaşıp,
Mısır'da t u t s a k k a l a b i l e c e ğ i n i
leri a k l ı n d a n g e ç i r m e s i
yaptığını
Bu
günde
ırmağa,
ve
Rabb,
Fırat
Kadmumleri
Kenanlıları
(Bap
sonra
bir t a r i h s e l d e v r i m
"O
yük
ne denli
ustalaşmaktadır. Toplumu'nun
öngörmesi,
buna
benzer düşünce-
uzak g ö r ü ş l e r l e u z u n v a d e l i
hesaplar
gösterir.
hesaplardan
vadeli
bile
Abram
ile
ırmağına
ve
ve
İbrahim
umudunu
idealiyle y e n i d e n
ahdedip
kadar
Hititleri
ve
Giryasileri
bu
dedi:
Mısır
diyarı,
Perizzileri
ve
yitirmez;
tersine
uzun
inanç t a z e l e r :
ve
Yebusileri
Irmağından
Kemleri
Refaları
senin
ve
ve
bü-
Keminizleri
Amorileri
zürriyetine
ve
verdim."
15)
İ b r a h i m t o p l u m u A m o r i l e r d e n bile g ü ç s ü z iken, nasıl olur d a A m o riler ve Nil'den
larını,
Fırat'a
kadar olan
bütün
kendi z ü r r i y e t i n e g i r e b i l e c e ğ i n i
m e d e n i y e t ve Kabile t o p l u m -
düşünür?
B u t a m a m e n t e k t a n r ı s e n t e z i n i n İ b r a h i m ' i n b e y n i n d e y a r a t t ı ğ ı özgür
düşüncelerin
tektanrı
önünde
rattığı
verdiği
görüşüne
sonunda
etkiyi
bu
bir d e ğ e r l e n d i r m e d i r ;
derece
etkileyeceğini
bu
toplumlarda
İbrahim'in
kutsallık sezilerini, teorisi
görevlerinde adım adım
bütün
düşünmektedir;
yaratabileceğini
seziş ile t e k t a n r ı fikri pratikte,
l a l a ş a r a k yükselir.
öngörüdür.
g ü v e n m e k t e ve
tıpkı
hisseder.
pratik de t e k t a n r ı
pratik y a r a t ı ş l a r ı ,
bu
İbrahim
toplumları
kendisine
Ve
bu
ya-
güçlü
i d e o l o j i s i n d e kutsalmucizeleri,
teorisini:
pratiğini yaratıcılaştırır. V e İ b r a h i m t a r i h s e l
ilerler...
Mısır'dan aldığı cariyesi H a c a r ' d a n İsmail adını k o y d u ğ u
ilk o ğ l u
olur.
" İ s m a i l : A l l a h İ ş i t i r " (Bap 16) a n l a m ı n d a d ı r . B u r a d a h e m İ b r a h i m ' i n
adım a d ı m sabırla
ilerleyişini,
teorisine yansıdığını,
buluruz:
Tektanrı
hem de teorisinin
kutsallaşma
görüşü
prosesini
en
pratiğine,
pratiğinin
basit, yalın
anlamıyla
gelişmekte ve geliştirmektedir.
isteyişini, y a k a r ı ş ı n ı işitmiş ve d i l e k - a h d i g e r ç e k l e ş t i r m i ş t i r .
ilerleyiş, T e k t a n r ı k u t s a l l a ş m a s ı n d a bir a d ı m sıçrayış:
kendi
Allah,
oğul
Her pratik
B e d e n ve ruhları
h ü k m ü n e alış olur..
Prose ister i s t e m e z Hacar'ı da
gelenekli
ilk karısı
kinleriyle A l l a h ' ı n
"Ve
Rab'bin
içine alır:
İbrahim'in zorba anahan
Sara tarafından dışlanınca,
merhametine
meleği
ona
Hacar, İ b r a h i m ' i n tel-
m a z h a r olur:
dedi:
senin
zürriyetini
çoğalttıkça
çoğal-
tacağım... "
"Rabb
sana
olan
V e " İ s m a i l " olayı,
başlangıcı
olur.
cefayı
işitti. "(Bap
kutsallaşma
16)
prosesinin Arabistan t o p l u m u n d a k i
Hacar ve İsmail, S a r a ' n ı n zılgıdıyla y e n i
o l u ğ u için bu
koldaki
Hacar, A l l a h ' ı n
"Ve
Hacar
görüyorsun
Bunun
sında
için
melekleriyle konuştuğu
kendisine
diye
söyleyen
çağırdı;
kuyuya
(Kuzeyde)"
bir t a r i h s e l g ö r e v e atılmış
k u t s a l l a ş m a l a r da b a ş l a m ı ş olur.
çünkü
dedi:
beer-lahay-roi
(Bap
pınarın adını
Rab'bin
ismini,
Burada
denildi;
sen
mı
işte
kutsallaştırır:
ya
beni
kardeş
Allah,
göreni
ile
beni
gördüm?
bered
ara-
16)
" B e e r - l a h a y - r o i : Beni gören hay(canlı) olanın k u y u s u " adıyla Allah'ın
özelliklerinin isimleşip s o m u t l a ş m a s ı
işitir ve
görür.
A n c a k bu
bir adım daha
çoktanrıların
işitiş ve
ilerlemiş olur. Allah
görüşünden
çok farklı,
i n s a n ü s t ü l e ş m e , mistisizm y o l u n d a n da olsa d e t e r m i n i z m e yaklaşan her
şeyi işitme ve herşeyi görmedir;
M u h a m m e d bunu derinleştirir.
İ b r a h i m g i d e r e k t o p l u m u y l a a r a s ı n d a k i farkın ne u ç u r u m c u l o l d u ğ u nu anlar: Allah fikri s a d e c e o n u n d e r i n l e m e s i n e sezdiği ve ulaştığı bir
sentezdir;
t o p l u m u İ b r a h i m ' e bağlıdır, A l l a h ' a
bağlı değil. Ve İ b r a h i m
buna göre ilerleyişini daha da o l g u n l a ş t ı r ı r ve t o p l u m u n a
1- "Ve Abram
Ben
Kadir
Burada
Allah'ın
çoktanrıların
2-
yaşında
iken
Rab Abram'a
göründü;
indirger:
ve
ona
dedi:
Allahım:"
b u l u r u z : " Ben
"Herşeye
99
bir sıfatının
Kadir A l l a h ' ı m :
daha
gelişmiş
geliştirilmiş
olduğunu
Herşeye gücüm yeter anlamındadır,
bölük p ü r ç ü k g ü ç l e r i n d e n farklı
bir t e k d e t e r m i n i z m
bu
gibi
kadir."
"Benim
önümde
yürü
ve
kâmil
İ b r a h i m artık o l g u n l a ş m ı ş t ı r .
ol."
Bunu t o p l u m u n a da
bildirip uygular:
"Olgun ol ve Allah'ın
b u y r u k l a r ı y l a y ü r ü " a m a yine b u r a d a İ b r a h i m ' i n
toplumunu
onlara
eğitmeye,
mayı g e l i ş t i r m e k z o r u n d a
kendinden
kalışını
ayrı
buluruz.
bir varlık o l a r a k d a v r a n -
Çünkü
kendisi de a r a l a r ı n -
daki farkı iyice y a k a l a m ı ş t ı r , bunu A l l a h ' ı n b u y r u k l a r ı n a da geçirir:
3-
"Ve
ahdimi seninle
benim
aramda
edeceğim
ve
seni ziyadesiyle
çoğaltacağım."
99
yaşındaki
İbrahim,
olgunluğunun
zirvesinde
olarak
kendini
ve
t o p l u m u n u ayrı ayrı dengeler halinde kavramıştır, bu yeni bir aşamadır.
4-
"Ve
Abram
yüzüstü
düştü."
Bu A l l a h ' a s e c d e a n l a m ı n d a d ı r . İ b a d e t ' i n de geliştiği, ö z e l l e ş t i ğ i anlamındadır.
5letlerin
"Ve
Allah
babası
fakat
adın
(Bap
17)
onunla
İbrahim
"Senden
Senden
nında değil,
söyleşip
olacaksın.
krallar
olacak;
Ve
dedi:
adın
çünkü
Ahdim
artık
seni
seninledir
Abram
birçok
olarak
milletlerin
ve
birçok
mil-
çağrılmayacak,
babası
ettim."
çıkacaklar."
Krallar ç ı k a c a k , n e d e m e k ? İ b r a h i m s a d e c e kendisi z a m a kendisinden sonra da tektanrı fikrinin e g e m e n olacağını
sezmiştir.
Çünkü
Kenan
çoktanrılar döneminin
evrencilik çağının
D i y a r ı n d a , Mısır'da, I r a k ' t a g ö r d ü ğ ü d u y d u ğ u
kapanacağını
kuvvetle
sezmiştir.
ilk fikir t o h u m l a r ı n ı n açılışıdır;
rarası I r m a k s a l a ş a m a s ı n ı
Bu
yeni
bir
m e d e n i y e t l e r kıtala-
kapatıp, G r e k l e r ile h a y v a n s a l , d a h a o y n a k
medeniyetlerin evrensellik:
İ m p a r a t o r l u k pratiklerini g e r ç e k e v r e n s e l -
lik b o y u t l a r ı n a ç ı k a r m a g i r i ş i m l e r i n i n de ilk m ü j d e s i , haberi sayılabilir.
Grekler,
Romalılar,
denerler.
Ama
H u n l a r bin yıl
nasip
peşine t a k m ı ş
İbrahim
b o y u n c a hep b u n a
zürriyetine
Muhammed'in
olur.
İbrahim bunu sezer ve t o p l u m u n a açıkça
bildirir;
Mısır ve F e n i k e ' d e n , k e n d i s i n i n de S ü m e r ' d e n
n a k l a n d ı ğ ı n ı g ö r ü p , y a ş a r ve işitir.
de)
6ve
kastı
"Ve
ahit
"Ebedi
ne
kılacağım,
olarak
Tarih ö n c e s i
ça, T e v r a t v e
kuran
zürriyetine
benim
sabit
s e z e r ve
ve
Allah
aramda
kılmak" sözü,
kesinliğini
ister:
"Ebedi
için,
seninle
olmak
ahdimi
nesillerince
İbrahim'in
derinliğini
tektanrı
y o r u m l a m a k böylesine
y o r u m l a r verir.
Tevrat
ebedi
sentezi-
kanıtlar.
bilimi ve gidiş k a n u n l a r ı n ı elde p u s u l a gibi
benzerlerini
ve antropoloji
ve
sonra
sabit
inancının
ve zengin
senden
zürriyetinle
ahit
olan
ve
sonra
olarak
kay-
K e n d i s i n i n de (tektanrı s e n t e z i n i n
budur:
sana
senden
çünkü Greklerin
k a y n a k l a n d ı ğ ı gibi
benzer biçimde yayılıp savunulabileceğini
Ahit"ten
hazırlanıp bunu
girmiş Arabistan Araplarını
uzmanlarının
şaşmaz
eldeki
kullandıkkesinlikler
onca
arkeoloji
b e l g e l e r i n e r a ğ m e n düz y o l d a ş a ş ı r ı p kendilerini t e v r a t
sûrelerinden-ayetlerinden
dışarıya
atmaları,
bindikleri
dalı
bundandır - .
kesmeleri
İbrahim'in
b u n d a n s o n r a t o p l u m u n u t e k t a n r ı s e n t e z i n e pratik iba-
det u y g u l a n m a l a r ı y l a s o k u ş u n u n
izleri:
Sünnet-kurban, bunun ölmez
kanıtlarıdır - .
İbrahim
eğitip
mirasçısı
ö n e m verir.
Kılıçla g e l e n i n
toplumunu
Haldun'un, Timur'lara
bile
metelik v e r m e y i ş i n e
ğerle" Tektanrı" fikrini "ebedileştirip,
verir.
Sodom
karşı
s a v u n m a k ve
ve
içine girse bile;
Gomara'da
o
kent
şimdi
için
sana
ait
dua
çok
önünde,
b e n z e r bir moral
onları
belki
Amorit
de-
değer
akınlarına
olmak tartışmaları
b u n a d e ğ m e z b u l d u ğ u n u izleriz.
ber" olarak sözedildiğini
"Ve
daha
" S a b i t " (Kalıcı) y a p m a y a
medeniyetlerine sahip
7- İ b r a h i m artık bilgeleşmiştir.
nin
yapmaya
kılıçla gittiğini g ö r e n , t e o r i s i n i y a p a n İbni
adamın
eder
olanların
karısını
ve
geri
yaşarsın;
hepsi
ilk kez Bap 20'de O n d a n " P e y g a m -
görürüz:
ver;
çünkü
fakat eğer geri
mutlaka
o
Peygamberdir
vermez sen
ve
se-
bilki sen
ve
öleceksiniz."
Bu A l l a h ' ı n sözleridir. İ b r a h i m kendisini, s e n t e z i n i n ve s t r a t e j i s i n i n
ne olup olmadığını
ğına
çözme ve bunda derinleşmenin
u l a ş m ı ş t ı r artık.
ustalığına
rahatlı-
Tarihsel
kuşaklara
ve
tır;
Devrim hülyaları-özlemleri
b u gidiş içinde g i d e r e k g e l e c e k
miras haline gelir. A m a artık bu, d a h a ç o k t e k t a n r ı s e n t e z i
eğitiminin
toplumunda
derinleştirilerek başarılmasına
tarihin ve toplumlarının
Kenan
diyarındaki
bağlanmış-
akışına ayak uydurul-
muş, t a r i h s e l d e v r i m teorisi b i ç i m i n d e y e n i bir s e n t e z e ulaşılmıştır - .
Bu t e o r i n i n p r a t i k t e n
k o p u k bir k u t s a l l a ş m a ( g ö k s e l l e ş m e ) o l m a d ı -
ğını olaylar içinde g ö r d ü k . A m a b u pratik artık T a r i h s e l D e v r i m ' e u z u n
bir hazırlığa
dönüşmüştür.
İ b r a h i m bir y a n d a n
Doğu'ya
kadar
Kenan diyarında
karargahlaşırken,
İshak'ı e v l e n d i r m e k v e s i l e l e r i y l e el atar.
vesilesiyle
Hicaz
kuzeylerinden
akılla-hoşgörüyle tektanrı
Ondan
sonra
gelen
İbrahim'i
buraya
ettirerek
ilerlemişlerdir.
oğlu
güneylerine
İshak
kadar andığımız
Kimi
ve
akrabalarına
da
Diğer y a n d a n Hacar ve İ s m a i l
uzanır.
s e n t e z i n i t o p l u m u n d a işler;
z a f e r l e ş i p iktidar olmuşlar,
müşler;
K u z e y ' d e n G ü n e y ' e v e Batıya,
Mezopotamya'daki
torunları
Sabırla-sebatlamiraslaştırır.
Yakup
ve
oğulları
kritik g ö r e v v e ö z l e m l e r i n i t e k e r r ü r
zaman
tarihsel
devrimlere
katılmışlar,
kimi z a m a n y e n i l i p ç o k t a n r ı c ı l ı ğ a geri dön-
d ü ş e kalka t e k t a n r ı s e n t e z i n d e Museviliği v e İseviliği y ü c e l t -
mişler a m a
Hz.
başaramayarak,
gınlaştırmaya
Bundan
Muhammed'e
İ b r a h i m dinini
sarılmak zorunda
sonrası
kadar kalıcı y a y g ı n
ayakta tutup
bir t a r i h s e l
devrim
kesinleştirmeye ve yay-
kalmışlardır - .
satır satır i z l e n e r e k y o r u m l a n a b i l e c e k T e v r a t
tinleri a p a y r ı bir i n c e l e m e ve konular silsilesi
içerir.
me-
BEŞİNCİ BÖLÜM
HZ. İBRAHİM YARATICI LIĞI'NIN
SEMİT KÖKLERİ
VE EVRENSELLİK EŞİĞİ
1- İKİ
BÜYÜK SANSÜR-YARATICI
İBRAHİM
YARATICILIĞININ
M a r k s - E n g e l s gibi
BEYİN VE
ATA
(SEMİT)
modern yaratıcılar olsanız,
sabırlı-sebatlı-kahırlı-akıllı
düşünce-davranış
TEMELLERİ
a n c a k olaylar içinde
emekçiliğini
ömür
boyu
( s o n u n a dek) s ü r d ü r e b i l i r s e n i z , ç a ğ l a r ı a ş a n v e b a ş k a l a ş t ı r a n s e n t e z lere
ulaşabilirsiniz
Marks-Engels
bile,
bu
yüzden;
Alman
felsefesinin-İngiliz-Fransız
ütopiklerini ve e k o n o m i c i l e r i n i n e l e ş t i r i s i n d e n ve bir ö l ç ü y e d e k çıraklığından
yola
ulaştılar.
Hz.
çıkarak, Tarihsel
M o r g a n , 30 yıl
Maddeci
sentezlere ve
komündaşlıktan sonra
kuruculuğuna
Komünü anlatabildi.
İ b r a h i m için d u r u m b u n d a n farklı o l m a z d ı .
Her y e n i çığır açıcı
d ü ş ü n c e v e d a v r a n ı ş , g ö k t e n z e m b i l l e v e y a m e l e k l e r l e inmemiştir.
semedani
dinlerin
bile, t e r s i n e e n yercil
olduğunu
hatırlatmıştık.
gerçeklerden
En
kaynaklanmış
Her s a h i c i - y a r a t ı c ı , çığır açıcı d ü ş ü n c e , k e n d i s i n d e n ö n c e k i fikirleri,
öyle
gelişigüzel
boş
zaman
doldurmak
kabilinden
değil;
tersine
t a r i h s e l g ö r e v d e t e r m i n i z m i y l e bir ö m ü r b o y u çıraklık v e kahırlı
ile eleştirel
bir e l e b r a s y o n d a n
tutar denklemleri
o l a r a k eski t o p l u m u n
rinden
çıkagelir.
V e yıldız k a y m a s ı
Gördük:
yanı:
geçirebilirse;
olaylar içinde s o m u t ç a
her y a n ı n d a n
işleyebilirse;
düşünce-pratik rahminden veya
Başka türlüsü y a p m a ve yalancı
önü
yeni
bir
emek
sonu
bir s e n t e z
öz ve
biçimle-
P e y g a m b e r l i k olur.
ç a b u k l u ğ u n d a v e e ğ l e n c e l i ğ i n d e s ö n ü p gider.
Hz. İ b r a h i m ö y l e l e r i n d e n değildir. B ü t ü n eksiği gibi d u r a n
Tarihsel
Devrim b a ş a r a m a m ı ş oluşu;
gels gibi d ü ş ü n c e d e çığırlar a ç m a g ö r e v i n i
yaratcılığıdır.
İbrahim'in
bu
aslında, O'nun
Marks-En-
kavramış oluşu;
erdemliliği
gelişimini Tevrat'ın
satırlarında
izleyerek
özetledik.
Bu yeterli
tereddütsüz
değildir e l b e t t e . A m a
bir
gerçeklik
nin d o ğ u m u n u v e g e l i ş i m i n i
hava
oyunlarına
edebilirdik.
bu
konu
gelişimi
bile hiç s a p t ı r m a d a n
e d e m e z s e k tektanrı
sentezi-
agnostisizme (bilmemciliğe) ve düşünce
(spekülasyonal)
Nitekim
bu
olarak tespit
veya
havada
kuşkucul
kalmıştır.
laf e b e l i ğ i n e
Havada
kurban
k a l m a ya da
m a h k u m gibi g ö r ü n m e k t e d i r . Ç ü n k ü s a d e c e Irak-Mısır m e d e n i y e t tabletlerine takılı " k a l m a k ;
d a ğ l a r kadar yazılı-çizili
belgelere g ö m ü l m e k
u z m a n p a r ç a l a n ı ş l a r ı n d a n ve ö f ö r i z m i n d e n b a ş k a s o n u ç v e r e m i y o r ;
belgeler,
ancak tarihin
lebilirse,
dinsel
her t ü r l ü
ilk orijinal
rın
kanunları
Bu
ç a b a l a r ı ve
keşifleri,
bütün
i n s a n l ı k tarihi
elbette;
rini
baştan
a n c a k bu,
alamadıkları
kapsamında
Oysa
bütün
sorunlara
üzerinde
tarihin
t a s n i f edici
gidiş
ihtiyaç var
durmaktan
kanunları
verimlilikte
olur.
fo-
Onla-
uygulanarak ve
Ve
kendile-
y ö n ü n d e ve
dağlar
y ı ğ ı l m ı ş belgeler, e m e k l e r , s a d e c e birikim o l m a k t a n çıkarlar;
denklemlere:
bilimi
bunlar,
seçilmezleştirilmektedirler.
onların
öğütledikleri
olabilirse
komün
başarılamaz.
canlandırılışına ve tartışılmasına
her z a m a n
ve
aydınlatmalar yanında,
ö v g ü l e r ve y e r g i l e r içinde s ü r e k l i
ölçüsünde
o
a y ı k l a n ı p t a s n i f edi-
ise tarih ö n c e s i
Maddecilik olmadan
t a b a k a l a r haline g e t i r i l m e k t e ve
uyarlanarak yeni
açısından
ekonomik-politik-kültürel
p r o s e l e r e de ışık tutabilirler.
(Morgan) ve Tarihsel
sil
gidiş
kadar
sentetik
Gidiş k a n u n l a r ı n a v a r ı l a r a k , o m a h ş e r i belge c ü n g ü l l e r i insanlık h i z m e t i n e açılır-.
nin a y d ı n kafa koparışı son bulur;
Yazılı t a r i h i n
her k o n u y u yazılı
bile, t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n a
yük tasnif çabaları
belgelerle aydınlatabilmesi
ulaşılabilmesi
g e r e k i r d i . A n c a k yazılı T a r i h ' i n
bıraktık, en y a m a n ses getirici
halinde
için on yılları a l a c a k bühemen
her k o n u y u
k o n u l a r d a bile s u s k u n kalışı, ibretlerle
dolu bir Tarih ö n c e s i : Y a z ı s ı z Tarih ile Yazılı T a r i h T o p l u m l a r ı n ı n (Barbarlarla M e d e n i y e t l e r i n ) a l t ü s t l ü k l e r i : T a r i h s e l
M e d e n i y e t gibi Yazılı T a r i h i n
maz ö v g ü l e r i ; Tarih ö n c e s i
D e v r i m problemidir.
de g ö k l e r e ç ı k a r ı l a n
Komün
Bilimi'nin
kutsal-dokunul-
(Morgan-Engels) ortaya
çıkışıyla a l a ş a ğ ı e d i l m e y e b a ş l a n d ı .
Ç ü n k ü yazılı tarih de o n u y a r a t m ı ş g ö r ü n e n m e d e n i y e t l e r gibi, her
türlü y a r a t ı c ı l ı ğ ı n v e y a b e l g e l e r i n
Oysa
m e d e n i y e t i n v e yazılı
kaynağı sanılıyordu.
tarihin
en
çok ö v ü n d ü ğ ü
yazının
ilk
t e m e l l e r i bile tarih ö n c e s i k o m ü n t o p l u m u n işiydi. V e M e d e n i y e t i y i n e
medeniyet
değil,
ön
geliştirerek gelen
türlü
gelişmedi.
rimlerle
tarihsel
devrimlerle
adım
adım
üretici
güçleri
k o m ü n t o p l u m l a r ı y a r a t m ı ş t ı . Yazılı t a r i h d e b a ş k a
Komün
ile
Medeniyetin
güreşleriyle:
Tarihsel
Dev-
yürüdü.
Bu y ü r ü y ü ş l e r d e her t a r i h s e l d e v r i m c y c l e i n d a yazılı tarihi
kesintiye uğradı.
Çünkü tarihöncesi
belgeler
komün toplumlarının yazıyla
başı
hoş değildi. Bu y ü z d e n yazılı tarih, m a s a b a ş ı u z m a n a r a ş t ı r m a c ı l a r ı için
her şeyi s ö y l e y e m e d i .
Bunun
için
komün
bilimi gerekti. Ve k o m ü n ü n
parçalanışı d e v i r d a i m l e r i n i s ü r ü k l e y e n antik tarihe u y g u l a n ı ş ı gerekti.
Bu
ise
Morgan-Marks-Engels
vakfedenlerin
işi oldu. T a r i h ö n c e s i
komünist, tarihsel
karcıların
ilkel
ömrünü
k o l l e k t i v i z m i n en
modern özgür komün
tarihsel
maddeciliğe
Komünist toplumları,
m a d d e c i l e r ele alabildiler.
işi o l a m a d ı ;
biçimleri en
gibi
Bu çıkar işi
modern
değildi, çı-
ilkel, en ö z g ü r insan t o p l u m
i d e a l l e r i y l e elele t u t u ş t u .
B u n d a ş a ş ı l a c a k bir y a n y o k t u . A m a satılık-kölecil
lanetlendiler.
ruhlarca taşlanıp
Bu da d o ğ a l d ı .
A m a yazılı t a r i h bu kez de yeni bir m e d e n i - m o d e r n s a n s ü r l e , kendi
elleriyle
kendi
rahimlerini
başını
kesmekle
kesip atıyor v e y a
kalmıyor,
insanlığın yaratıcı
zincire v u r u y o r d u .
düşünce
Nasıl A n t i k M e d e n i -
yetler, t a r i h ö n c e s i insanı v e y a p t ı k l a r ı n ı s a n s ü r e d e r e k , insanlık gidişini m e d e n i y e t e b a ğ l a r k e n ç ı k m a z l a ş t ı r m ı ş l a r s a , tıpkı öyle;
d e n i y e t l e r de,
g e r ç e k bilimi
o y n a y a c a k olan
Birikim
insan
Bilimi'ne
sansür ederek,
beynini,
modern
uzmanın
bağlayarak çıkmazlaştırdılar.
s a n s ü r d e n ç o k çekti, hâlâ ç e k i y o r ;
komünistlerin
katmerlenmiş
ikinci
k e c e ğ e benziyor.
söyler.
kendiliğinden
sanılır;
tilir. A m a
her şeyin yazı
için,
olan
büyük
tıpkı s a n s ü r e d i l e n ilkel ve
gibi;
birincisinden
bir
insanlık,
daha
mekanizma-dinamizm
bilhassa bu s a n s ü r c ü
yebileceği
tezlenip
birinci
bu
fazla
çe-
Ç ü n k ü son d u r u ş m a d a son s ö z ü d a i m a insan beyni
Eğer s ö y l e y e b i l e c e k
değildir.
başrolü
fareliği
İnsanlık
elele t u t u ş l a r ı
büyük sansürden,
Beyni olan h e r k e s i n
beyni
kitap
birinci s a n s ü r ikinci b ü y ü k s a n s ü r l e
karşı c e p h e d e k e n d i l i ğ i n d e n elele t u t u ş t u ;
modern
M o d e r n Me-
insanlık g i d i ş i n d e
bırakılmışsa...
m e d e n i l e r i n çok şey söyle-
g ü ç s ü z l e r c e böyle u m u l u r - b ö y l e ö ğ r e t i l m i ş t i r - ö ğ r e -
İnsan
o l m a d ı ğ ı gibi
beyni,
kanatlanır veya
toplum
dumurlaşır.
her şey g ö r ü n ü r d e k i
bir insan
aynasından yansımalardan
B e y i n l e r i n yaratıcı
sen-
kanatlanışları
her t ü r l ü satılıklı ç ı k a r a ve k ö l e l e ş t i r m e y e karşı d u r a b i l e c e k me-
kanizmalarının
sağlam
olmaları
gerekir.
İnsan
beynini
söyleten
yin s a d e c e bilgi o l d u ğ u n u s a n m a k y i n e m e d e n i n i n önyargısıdır.
e d i n d i r e n v e hangi y ö n d e
kullanılması
olduğu,
bir k o n u d u r d o ğ r u s u . . . .
üzerinde durulası
toplumculukla örülmüş;
gerektiğini söyleten gücün
O güç, tutkun
kuşaklarda
köreltirilmiş,
k o f l a ş t ı r ı l m ı ş olsa
ş a k l a r d a b o y u n a k u r u l u p g e l i ş e n bir g ü ç t ü r bu.
yeni s e n t e z l e r e s ı ç r a y a b i l m i ş t i r .
insancıl
ne
bir
her t ü r l ü h a y v a n c ı l l ı ğ a - b e n c i l l i ğ e karşı y a m a n
bir a n t i - t e z l e k u r u l m u ş patlangıçlı " İ n s a n c ı l " bir d i n a m i z m d i r .
çökertilmiş,
şe-
Bilgiyi
Belki
bilgiden
d i n a m i z m i m i z t u t s a k ise, y e n i
da
Eskimiş,
yeni
ku-
Bilgi, o güç ile birlikte
kırılıp g e ç e b i l r i z a m a o
sentezler gelmez...
İ n s a n l ı k hep bu d i n a m i z m i ö l d ü r m e k t e n çekti ve d a h a da ç e k e c e ğe benzer.
R u h s u z b e d e n l e r i n (akıl h a s t a l a r ı n ı n ) pek y a ş a m a d ı ğ ı gibi,
r u h s u z bilgiler de ölüleşirler.
kanunlarını
d i n a z o r l a r gibi f o s i l l e ş i p
Ancak 7000
tıcı
insan
yıl
beyninin,
En
ve
neden
özel
100 yılda
bu denli
geldiklerini
bir ç ı k a b i l m i ş
bir a v u ç y a r a -
azlık o l u ş u ve belki
oluşlarından
küçük s a t ı l ı k l ı ğ a - n a n k ö r l ü ğ e - k ö l e l i ğ e
mirasından
u y u m s u z dev
kalırlar.
sonra
gelmeyecek derecede
lum
Birikim bilimleri de bu t a s n i f edici, gidiş
arayıp bulan ve uyum yapanlar olmaksızın,
bir d a h a
a l ı n a c a k biricik d e r s
düşmeyecek derecede
ve yine geldikleri
da
budur:
top-
kaynağa vakfedilmek-
ten g a y r ı s ı n ı n y a l a n o l d u ğ u n u s e z e n - b i l e n , d a h a s ı
ellerinden
başkası
g e l e m e y e n beyin g ü c ü t a ş ı m a l a r ı d ı r . O g ü c ü biraz olsun kendi içimizde bulup k o r u y a b i l i r s e k ve g e l i ş t i r e b i l i r s e k ,
sözü
s ö y l e y e c e k " i n s a n " kafilelerine
İşte yazısız
d o ğ m u ş tektanrı
ruh, bu g ü ç v a r s a , yazılı
rek
anlayabilir ve
belki s o n d u r u ş m a d a son
katılabiliriz.
sentezini
ve yazısız İ b r a h i m l e r i ,
bu
m e d e n i y e t bilgileri ve i n s a l a r ı y l a s e n t e z l e y e -
çözümleyebiliriz.
Çözümleyebildikçe
beyinlerimiz-
deki o insancıl g ü c ü biraz d a h a g e l e n e k z i n c i r l e r i n d e n k u r t a r ı p ö z g ü r leştirebilir,
Nasıl
yaratıcılaştırabiliriz...
oldu da o n c a
kültürsüz
bir tarih
medeni-yazılı-kültürlü
öncesi
ulaştı? M e d e n i ö n y a r g ı l ı
göçebe toplum
insan d u r u r k e n y a z ı s ı z -
insanı
tektanrı
sentezine
b e y i n l e r i m i z i n a l a c a ğ ı gibi değil.
Ö n c e l i k l e , s a d e c e kuru bilginin kültür o l m a d ı ğ ı n ı h a t ı r l a y a l ı m .
tür;
bilerek v e y a
bilmeyerek gelenekle veya
ve t o p l u m
kanunlarının
lara
disiplininin
uyma
kalan
budur.
Doğa
ve
davranışları.
ile
u l a ş ı l m ı ş gidiş
şu veya
bu
bütünüdür.
ve
insan
Gerçek
kadarını
Bütün
ve
uyum
budur ve
b u r j u v a l a r ve irili
bir kültür a n l a y ı ş ı
ufaklı
pratiği
de
uyum
geriye
düşünce
gerçek
bilim
mekanizmalamadden-manen
d e m e k ki
aldatıcı
Her y a n ı m ı z d a n " k ü l t ü r "
bu gerçek ö n ü n d e ayakları
kilden
devler
bozulup yok olacağız.
Bu
mazdı.
durumda
İbrahim,
medeni
Tersine gerçek kültürü,
yükseltti.
bar
olmak;
o l a r a k m a h k u m olacaktır.
şakıyıp "kültür" döktürsek,
gibi
uşakları
da
sentezleri,
gelecekte
bunların
Küldoğa
s e z m e k - b i l m e k v e on-
r ı olacaktır. M o d e r n sırça s a r a y l a r d a d o ğ a v e insanı
katleden
ulaşılmış
bilgiler u n u t u l s a
toplumuna
kültür
kanunları
bilinçle
değildi
insancıl
ama
asla
k ü l t ü r s ü z sayıl-
berracık beyninde
buldu
N e d e n ve nasıl? Bir kez m e d e n i y e t d o ğ a r d o ğ m a z ,
medenisiz
unutmayalım
oldu,
ne
de
barbarların
medeniyet
barbarsız
kaldı.
medeniyetlerle güreşiyle,
ve
ne bar-
Antik Tarih
tarihsel
devrim-
lerle y ü r ü d ü .
Nasıl m e d e n i y e t ve i n s a n l ı ğ ı n ilerleyişi bu d i y a l e k t i ğ i n d i n a m i z m i n den
kaynaklandıysa,
kişi
b e y i n l e r i n i n g ü c ü de bu d i y a l e k t i ğ e u y m a k
z o r u n d a kaldı ve ona göre gelişti. Her kişi o d i y a l e k t i k t e n aldığı n a s i b e
göre bir beyin g ü c ü n e u l a ş ı y o r d u .
İbrahim
zaten
bir g ö ç e b e
barbardı.
Medeniyet
ile
ilişkileri
olmuş
ama tarihsel devrim güreşi olamamıştı.
T u t k u l u t o p l u m c u l beyin d i n a m i z m i n i
alıyordu.
Fakat
bu
güç,
komüncül toplum yapısından
b i l g i - k ü l t ü r birikimleri
(medeniyetlerle
barların g ü r e ş l e r i n i n birikimi) o l m a k s ı z ı n p o t a n s i y e l
bar-
bir güç o l m a k t a n ,
hatta b a ş k a l a r ı gibi hiçe i n m e k t e n ö t e y e g e ç e m e z d i .
İbrahim,
binlerce
neğinden geliyordu.
yıllık
Kendisi
Semit
barbar-medeni
bir S e m i t g ö ç e b e
dövüşlerinin
kolu olsa da,
gele-
binlerce
yıllık
eski
kültür
geleneklerinin
mirasını
tertemiz-çıkarsız
b e y n i n d e e n d u r u s e n t e z l e r e ulaştırabilir v e y a
pratiğinde d e n e y e r e k ölümüne
komüncül
miras kalmış s e n t e z l e r i
benimseyip savunabilirdi.
B u y ü z d e n İ b r a h i m ' d e s e n t e z (yaratıcılık g ü c ü ) y i n e aynı d i y a l e k t i ğin
kişide tecelli e d i ş i y l e hayat b u l d u .
Kenanlılar
Semit
da,
Amoritler
kökenliydiler ama
devrim
görevleri
veya
de,
Sorgonlar
sosyallikleri
filizlenip
sayılabilirdi.
Hammurabiler
için
onların
çoktanrıcı
medeniyet
kanununa
" P e y g a m b e r l e r s ü l a l e s i n d e n g e l m e k " ulus-
g e l e n e k ç i l i ğ i n e takılıp
k a l m a m a k gerekir.
m e t a f i z i k i l l ü z y o n l a r ı y l a t a r i h i n ve akılların
Semit geleneğinden
oluş,
mellerini h a z ı r l a y ı p geliştirdi.
işlemediğini
İbrahim'de
bazı
O t e k yanlı
hep hatırlatı-
zihinsel
işleyiş te-
Bu t e m e l l e r de y i n e üretici g ü ç l e r i n bar-
b a r - m e d e n i ç e k i ş m e s i n d e aldığı g i d i ş l e r e u y u y o r d u .
Bundan sonrası o
t e m e l l e r i n İ b r a h i m ' i n y a ş a d ı ğ ı ç a ğ ı n ö z e l l i k l e r i y l e ç a t ı ş a r a k gelişti;
Abram'ı
değil,
de yabana
bir t o p l u m
biçiminin
a t m a m a k gerekir.
üretici
mış o l d u ğ u b a ş k a l a ş ı m l a r ı n , o t o p l u m u n
yaman
etkilerinin
kış köklerini de a ç ı k l a y a n
Metuşlahe,
Ki
kişi
kişi
ulusçu-
içinde y a p -
her k ü ç ü k p a r ç a s ı n a
kabaca
da
olsa
genel
M a r k s gibi bir d e h a n ı n en uzak çı-
bu gidişin; A d e m , Şit,
Lamek,
Burada
g ü ç l e r gelişimi
(işleyiş d i y a l e k t i ğ i n i n )
p a n a r o m a s ı n a işaret e d e c e ğ i z .
Hanok,
ve
İbrahim yaptı
Semit geleneklerini
olan
ilk
uyarak
açtı.
çuluğuna veya
luktan
de
tarihsel
evrensellik d ö n ü ş ü m ü n ü n
Ve Antik Tarih'in y ü r ü y ü ş ü
Burada "Semit olmak";
yoruz.
ve
bambaşka
ilişkilerinde işledi, İ b r a h i m A n t i k T a r i h i n
fikir çiçeği
da
henüz vakit dolmadığı
Ehoş,
Kenan, Yüre,
Nuh, S a m , Y a f e d v e Ş a m o ğ u l l a r ı ,
Hamo-
ğulları, Y a f e d o ğ u l l a r ı gibi sayısız m a s a l l a r k a r a n l ı ğ ı n d a k a l m ı ş liderleri
ç ı k a r d ı k t a n sonra;
başladığı
İ b r a h i m ile birlikte t a r i h i n d a h a açık a y d ı n l a t m a y a
Yakup-Yusuf-Musa-İsa-Muhammed
gibi
liderleri
çıkarışı
ve
Marks'ın a t a l a r ı n a v e M a r k s ' a d e k uzanışı t e s a d ü f değildir.
Kişiyi y a r a t a n
o b j e k t i f koşullar d e n d i ğ i n d e ,
akla g e l m e m e l i d i r ;
tıpkı
kişiyi
Modern Türkiye'nin
sadece
s a r a n g e ç m i ş o l a y l a r da
kişinin
zamanı
o denli ö n e m l i d i r ;
n e olup o l m a d ı ğ ı s a d e c e C u m h u r i y e t olayla-
rıyla değil, O s m a n l ı ve d a h a uzak k ö k l e r i y l e a n l a ş ı l m a k istendiği gibi.
Bu
yüzden
Semitlere
İbrahim'in
zihin
temelleri
olarak
kuşbakışı
y a p ı l m a d a n İbrahim'in tektanrı sentezi ve " m u c i z e v i " veya " e f s a n e v i "
kişiliği
1sel
anlaşılamaz.
M u h a m m e d ' e d e k e n aktif, o y n a k hareketli, tarih y a p a n , t a r i h -
devrimci
barbar t o p l u m l a r d e n e b i l i r ki
sürekliydiler.
Mirasları
S e m i t l e r idi.
Hareketli
ve
kalıcı oldu.
Sebep?
a)
Bir kez
medeniyetin
m e d e n i y e t Irak b a l ç ı k l a r ı n d a
iğfal
edici
doğar doğmaz,
ç e k i m i n d e n tıpkı y e r k ü r e s i s t e m i
Semitler
gibi
kurtu-
l a m a y a c a k d e r e c e d e ona y a k ı n
d ü ş m ü ş bulundular.
Bu
onları
sürekli
b a r b a r l ı k t a n m e d e n i y e t e g e ç i ş e ve m e d e n i y e t içi a l t ü s t l ü k l e r e s ü r ü k l e di.
Barbarlık m e d e n i y e t e g i r i n c e ne denli p i ş m a n olsa da yeni k u ş a k l a r
daima
o
m e d e n i y e t iğfaline
dinamizmi,
komünün
koştular.
Ç ü n k ü tarihin
parçalanmasından
yana
(üretici
işliyordu.
güçlerin)
Ve
medeni-
y e t , S e m i t b a r b a r l a r ı n ı b ü y ü l e y e c e k kadar, k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n
ne ş i d d e t l e ç e k e c e k kadar 2000 yıldır g e l i ş m i ş b u l u n u y o r d u .
D i c l e ' n i n aşağı
gelmişti.
çağrıda
(Sınear'ı) d o l d u r m u ş , S e m i t l e r i çağırır hale
Şarap-Kadın-Saray-ihtişam
elbirlik rol
yüz tutmuş bu
için
parantezini
oynuyorlardı.
meyveye
seller gibi aralıksız
içi-
Fırat ve
t a p ı n a k ve t a n r ı s a l l a ş m a
Ve d a l ı n d a
k a p ı l m a k kolaydı...
olgunlaşmış;
ile
bu
çürümeye
Kutsallaşma ve ganimet
kentleşip S ü m e r ü z e r i n e atıldılar..
b) İlk ana Irak medeniyeti Sümer, d e m i r s i z d o ğ m u ş t u .
Kollektif emek
ile 2000 yılda hazırlandıktan sonra yüzlerce yılda gelişebilmişti.
Demir,
S ü m e r medeniyeti yıkıldıktan sonra A k a d
demir,
Orta
Fırat boylarında kentleşen Yukarı
Demir bir kez
keşfedilince,
Devri'nde belirir. Yani
Barbar Semitlerinin
keşfidir.
ister i s t e m e z t e k n i k üretici
rattığı d i n a m i z m d e n ötürü, t o p l u m s a l
gücün
b a ş k a l a ş ı m antik çağ
ya-
içinde de
olsa hatırı sayılır bir hız kazanır.
Demir'in ilk g ö r ü l d ü ğ ü tarih, N a r a m Sin z a m a n ı :
2712'dir.
Bundan
300
ü r e t i m d e ve s a v a ş t a
barbar o l s u n ,
tif hale getirir.
yıl
sonra
İ. Ö n c e s i :
d e m i r artık A k a d ' l a r ı n
öne çıkmıştır.
Ki
bu
2768-
yükselişinde,
gelişim Semit toplumlarını
m e d e n i olsun, eski S ü m e r z a m a n ı n a göre çok d a h a akKollektif e m e ğ e
b a ğ ı m l ı l ı k azalır.
c) M e d e n i y e t gelişimi en az 2000 yıl o l d u ğ u için, Fırat-Dicle deltasında
ilk b a l ç ı k t a n y a r a t ı l m a
kollektif e m e k z o r u n l u l u ğ u
de Semit toplumlarını
hem
lık y ö n ü n d e aktifleştirir.
hızlanır.
ri,
[C.W C e r a m ,
Bu
yönden
bu
parçalanışların
başlayıp
sürekli
gelişmesi
ve
medeniyetin
azalır.
g e l i ş i m i n d e ihtiyaç d u y u l a n
Sadece geleneği
medeniyet,
sürer.
Bu
gelişim
hem t a r i h s e l d e v r i m c i b a r b a r -
M e d e n i l e ş m e ve T a r i h s e l d e v r i m l e r d e v i r d a i m i
L'Avanture del' Archelogie,
medeniyete
hemen
parçalanan
Semit
1957,
Londra]
komün
biçimle-
hep aynı t e k e r r ü r l e r - b e n z e r l i k l e r içinde
sonuçlanmasıyla,
ortak
mitolojik,
masalsı
yo-
r u m l a r a ulaştılar. V e bunları k u ş a k t a n k u ş a ğ a ö l m e z g e l e n e k l e r o l a r a k
aktardılar.
Bu d e v i r d a i m İ b r a h i m ' e dek en az 1000 yıl s ü r d ü ğ ü n e göre, bu geleneklerin
en az 40 kuşak b o y u n c a
belleklere kazınışı, yeni
da, yeni o l a y l a r d a , yeni olaylarla ç a r p ı ş m a s ı
filizlerini yaratma yeteneğini yaratmasına
m e d e n i y e t - b a r b a r l ı k çelişkisi
sıdır.
Bu
antik çağın
ş a ş ı r m a m a k gerekir.
biricik geliştirim
m e k a n i z m a d ü ş ü n c e g e l i ş i m i n d e de geçerli
hesabı
166
yapılırken
tarihsel
devrim
Çünkü
mekanizma-
olmuştur.
hareketliliği d ü ş ü n c e y e yansır. Ve parlak-yaratıcı z e k a l a r ı n
İbrahim o geleneklerin çocuğudur.
kuşaklar-
karşısında yeni d ü ş ü n c e
Semit
beşiği olur.
Daha U r ' d a y k e n , Filistin'e gidiş
geleneğiyle
davranılır.
Ve
İbrahim
ö l ü n c e y e dek bu
rakır.
idealini
bırakmaz;
yeni
kuşaklara
miras o l a r a k bı-
O miras k e n d i s i n i n y a r a t ı ş ı n d a n çok a t a l a r ı n d a n devir aldığı
mirastır:
bir
Semit tarihsel devrim geleneği.
A n c a k İ b r a h i m , t a r i h s e l d e v r i m i b a ş a r a m a d ı k ç a y a r a t t ı ğ ı v e y a yükselttiği t e k t a n r ı ideolojsini kendi orjinal yaratısı o l a r a k miras b ı r a k a b i lir. T e k t a n r ı t e o r i s i , T a r i h s e l
Devrim
idealiyle
bütünleşip yükselmiştir.
İ b r a h i m ' i n katkısı bu olur. Ve M u h a m m e d ile a m a c ı n a ulaşır-.
2-
British
Museum'da
saklanan
ünlü
Havva'nın Yılan-Şeytan tarafından
"İmrenç"
veya
"İğfal"
düşer.
Irak medeniyeti
ğildir.
Çünkü
ortamıdır.
nur. V e
Irak
ne
Sümerler'de totem
Silindiri
Silindiri'nin
İsa'dan
bahçeliği
dağ,
ne
yukarı
önce
değil,
3000
ağaç,
doğru
Sümer
bu y ü z d e n
Yani
Irak'ta:
olamaz.
İmrenç
barbarın y a ş a m n d a n ve düşünBu S e m i t l e r i n
me-
silinmez sembolüdür.
Medeniyeti'nin
Kafkaslar'dan
bilerek yok ede-
S ü m e r yaratılışı anlatışı
mitolojiktir;
Cennet'in
san) gibi kuşatan toplumlar,
medeniyetin
çöl
bulu-
de yoktur.
anlatış tarzı
geçişinin
kereste
yaymışlardı.
c e s i n d e n 3000 yıllarına t a r i h l e n i ş i t e s a d ü f değildir.
deniyete
denk
cehennemi
ne
barbar toplumları
Fırat'a
yılına
( I r a k ' l ı y a ) ait de-
tümden
ne
ile
işler-mühürleştirir.
Sümerler'e
maden,
Sümerler çoktan totemli
rek m e d e n i y e t l e r i n i
İğfal
silindiri,
belgesidir ama
cennet
Irak'ta
"İĞFAL SİLİNDİRİ" A d e m
kandırılışını
inmeye
dört
başlamış Semit
doğuşundan
ırmağı
besbelli A s y a dan
aşağı
beri, Irak'ta
olan
d e n - t a ş - a s k e r - u c u z e m e k sağladıkları
(Fırat-Dicle-Aras-Phi-
gelip H a z a r kuzeyinden
ve
barbarlarıdır - .
orta
biteni, onlara
için,
kereste
Ve
ma-
çıplacık izlemekte ve t e m i z
zekalarıyla apaçık y o r u m l a m a k t a d ı r l a r , yüzlerce belki de binlerce yıldır.
Semitlerin
netleştirdiği
ülkesi
Semitler,
cek gibi
defalarca
k e n t l e ş m i ş l e r ve
Semitler'in
Sulama
dört ırmağın
bir
cennet yaylalarından
fethedip
bahan-anahan
tine
bu
medeniyet olgunlaştıkça;
oldukça;
göçerleşip,
besbellidir ki,
kuşattığı ve cen-
K a f k a s l a r ı n g ü n e y i ; V a n yaylalarıdır.
gibi
ellerine
medeniyeti
kuşatmışlar,
düşe-
inmişler,
sonra
da
O'nu
medeniyete fetholmuşlardır.
ilk mitlolojik ataları:
liderleridir.
Adem
Medeniyetin
kanalları ve h u m u s l u t o p r a k l a
kanmışlardır.
meyye
Fırat-Dicle b o y l a r ı n a
Tarım
bereketinin
ile
Irak
Havva,
çölünde
besbelli
tek
bire 300 v e r e n t a r ı m
sembolü
barbarlarda
ki
ba-
dayanağı:
bereke-
"Yılan"dır.
S e m i t l e r ' i ( A d e m ile H a v v a ' y a ) k a n d ı r a n y ı l a n - ş e y t a n a s l ı n d a m e d e n i yeti t a r ı m
Tarım
bereketidir.
ekonomisine doğru
reketli-tapınaklı
yaylalarını
Sümer
gelişen
Medeniyeti,
mek
o ağacın temsil
için.
cazip
bırakıp Irak ç ö l ü n e i n m i ş l e r d i r bir kez.
T a n r ı ' n ı n " H a y ı r v e şer bilgisi
rağmen
g ö ç e b e S e m i t l e r için, t a r ı m
ilkin
ettiği
gelmiştir.
be-
cennet
Ne için?
ağacından yemeyeceksin
olgunlaşmış
Ve
buyruğuna
medeniyet meyvesini
ye-
Sonradan trajik-delirtici-hatta
dir:
öldürücü
sıla
hasretine düşmüşler-
V a n Y a y l a l a r ı (İlk y u r t l a r ı ) g ö n ü l l e r i n d e t u t m u ş t u r .
Bu
çelişki
"İmrenç":
S e m i t l e r ' e "İğfal":
Ö z e n m e silindirini
kandırılıp p a r ç a l a n ı ş :
Bozuluş veya
kazıtıp ö l ü m s ü z l e ş t i r m i ş t i r . . .
İ b r a h i m ' i n zihin t e m e l l e r i , bu y a r a t ı ş l a r l a y e t e n e k l e ş m i ş t i r . T e v r a t ' ı n
( s o n r a d a n K u r ' a n ' ı n ) anlattığı g e l e n e k l e r u y d u r m a değildir. S e m i t l e r ' i n
masal
karanlığında
kalmış yazısız tarihleri
(Öntarihleri'dir.
İ b r a h i m ' i n yaratıcı z e k a s ı n ı n t e m e l l e r i - m i r a s ı
Ve
onlar
olmuşlardır.
3- Nuh Tufanı da Semit geleneğidir.
Tufan:
Çevre
barbarların
gelişmiş bulunan
s u l a r - b a l ç ı k l a r ziftler içinde d o ğ m u ş v e
m e d e n i y e t i y i n e kendi s u l a r ı n a - b a l ç ı k l a r ı n a - z i f t l e r i n -
d e b o ğ a r a k ele geçirişi v e y a m e d e n i y e t e g e ç i ş i n i n s e m b o l ü d ü r : Tarihsel
Devrim'dir.
Ve s e m i t l e r ' i n
de
Nuh
adına
bağlanmış
S a r g o n ö n c e s i yıllar aşağı y u k a r ı İ.Ö.
silindiri
tufanı
olmuştur:
3 0 0 0 ' l e r e d e n k gelir.
bir ulu
Ki i m r e n ç
tarihleridir.
Sonraki
Sargon
yapılmıştır:
Sargon
adına
"Akkad
ve sonrası
devrimleri
son
bağlı
tarihsel
devrimde
Semitlerle
elbirlik
Sümer İmparatorluğu"
z a t e n yazılı
bulmaz,
t a r i h e girmiştir.
Ve Semit tarihsel
Hammurabiler-Amoritler-Mariler
hep
Semit
kuşaklarıdırlar.
Bunların
tümü
İbrahim'in
zihin
sentezler (geleneksel anlatılarla
o l a r a k yer a l a m a d a n
Irak
az
ama
öz
dersler-
pekişmiş)
edemez.
4- Ve İbrahim zamanında
şamaya
temellerinde
bezenmiş ve yaşadıklarıyla
m e d e n i y e t gelişimi g i d e r e k e v r e n s e l ya-
geçiş e ş i ğ i n e d a y a n m ı ş t ı :
medeniyeti
doğru
Fırat-Dicle
kolay-doğal
ırmaklarının
güney
hammadde,
parantezinde
ticaret yollarıyla
do-
ğup,
kuzeye
gelişir-
ken;
kuzeydeki parantezin alt ucunda da A k a d kentleri ve m e d e n i y e t i :
Semitler'in m e d e n i l e ş m e s i gelişti. Ve S a r g o n bu iki medeniyeti bir fetihle birleştirip A k d e n i z ' e - U m m a n ' a kadar yaydı.
Hint m e d e n i y e t l e r i , I r a k ana
Ve
her
medeniyete-her tarihsel
altşuurlarıyla
dünya
daima
maya
devrime
ticaret yollarını
ve
etmeyi
Finike,
girişmiş
Mısır, Çin,
barbar toplum,
medeniyetleri
kahramanlıklarında-tapınaklarında
a m a ç l a y ı p ideal
Zaten
m e d e n i y e t i n d e n t o h u m l a n ı p gelişmişlerdi.
derleyip
iyice su y ü z ü n e , s e z i y l e
bir t e k
Cihangir
kendi
olmayı
karışık bilince çıkar-
başlamışlardı.
Birinci A ş a m a :
Medeniyetler ve Tarihsel
Seyrek-gelgeç-küçük ve
sakar
tırması
biçiminde
boylarını
veya
yoklaması
(Fırat-Dicle;
Nil;
Semitler'in ve Sümerler'in
Sind
gidişli
Devrimler
LOKAL
kalır.
hammadde-kolonileşme
araş-
bir
gelişimdir.
ırmak
Ganj;
Sarı-Mavi
masalları-gelenekleri
Subtropikal
ırmakları)
aşamaz.
b u a ş a m a y ı belgeler.
İkinci A ş a m a :
Mısır,
Birinci A ş a m a
olgunlaşırken
Finike y o l l a r ı n d a n t o h u m l a r ı n ı
mıştır.
a m a Irak m e d e n i y e t i
G i r i t - M i k e n - G r e k k e n t l e r i n e saç-
M e d e n i y e t l e r bu t o h u m l a r l a
Bitkisel v e y a I r m a k s a l
lokal aşa-
m a d a n ikinci a ş a m a y a geçişi h a z ı r l a m ı ş olurlar.
İkinci A ş a m a d a h a hareketli
hayvansal
bu a ş a m a Kıtalararası Evrensel
İbrahim A l e y h i s s e l a m bu aşamanın
gıncını
oluşturur.
Medeniyeti
Aynı
tarihlerde ve
ilk h a y v a n s a l ,
devrimleri
medeniyetler aşamasıdır ki
M e d e n i y e t A r a y ı ş l a r ı a ş a m a s ı olur.
Filistin v e G ü n e y y o l u
birkaç y ü z y ı l
korsancıl,
hareketli
başlan-
sonrasında,
Grek
m e d e n i y e t ve t a r i h s e l
s a h n e y e girer.
A r d ı n d a n İ.Ö.
300 y ı l l a r ı n d a
Makedon
Büyük İskender,
deneyerek medeniyetleri ve ticaret yollarını
m e y e girişir.
ticaret y o l u
Fakat v a k t i
üzerinden
Orta y o l u
batıdan doğuya
henüz dolmamıştır.
birleştir-
Grek medeniyetini
orta
s ü p ü r m e k l e yetinir.
B u n d a n 600 yıl s o n r a İ.S. 300 y ı l l a r ı n d a Atila aynı şeyi K u z e y T i c a ret Y o l u ü z e r i n d e n O r t a B a r b a r l a r l a d e n e r :
çağını a ç m a k l a yetinir.
Üçüncü Aşama:
Roma
M e d e n i y e t i ' n i n orta
E v r e n s e l çağı a ç a m a z .
M u h a m m e d ' i n İ s l â m M e d e n i y e t i y l e başlar v e Be-
z i r g a n l ı ğ ı n E v r e n s e l Çağı açılır: T i c a r e t y o l l a r ı n ı n istikrarlı rejimi e v r e n
ö l ç ü s ü n d e kurulur. A r d ı n d a n k a p i t a l i z m b u t e m e l l e r d e n f i l i z l e n e c e k t i r .
İbrahim ile başlayan tektanrıcılık, bu y ü z d e n tesadüf değil, tefeci bezirgan
m e d e n i y e t l e r i n evrensellik y o k l a y ı ş l a r ı n ı n ilk bilinçaltı
İbrahim
ile
başlayan
bu
sezi
ve
istekler,
Musevilik ve
ifadesidir.
İsevilik ile
Y a k ı n d o ğ u ' d a iyice y a n k ı l a n d ı k t a n sonra, M u h a m m e d ile hedefine ulaşır-.
5- Bütün bu s o s y a l g e l i ş m e l e r p a r a l e l i n d e ,
başkalaşıp
gelişmek
medeniyeti
gelişimi
iniyordu.
zorundaydı.
sırasında
k u t s a l l a ş m a prosesi de
Kutsallaşma
gökselleşmişti.
prosesi
Artık
daha
Sümer
krallık g ö k l e r d e n
Çoktanrılar yüzlerle sayılıyorlardı.
Sonunda
Sargon,
Akad
ve
Sümer
İmparatorluğunu
kurunca
bu
ç o k t a n r ı l a r ı n ne işe y a r a y ı p y a r a m a d ı k l a r ı d a h a iyi anlaşıldı.
Akad
Medeniyeti,
var
olan
kutsallaşma
prosesini,
gökselleşmeyi
iyice h a z m e t t i r m e y e y a r a d ı . A m a t e k t a n r ı y a g e ç e m e d i .
İ b r a h i m , A k a t m e d e n i y e t i y ı k ı l ı ş ı n d a n s o n r a o r t a y a çıktı.
mini
Akadlardan
çoktanrıları
tirmişti
Yani
masının
masının
devrim
Bunu
sonra
gelen
Babil
işe y a r a m a z bulup
Medeniyeti
bu
sürüsüne
bereket
kendi " M a r d u k " adlı t a n r ı s ı n d a
birleş-
bile.
çoktanrıcılık,
gelişen
kapıdan-bacadan
başlangıcı
kendisini
komplike
problemlere:
E v r e n s e l l i k aşa-
olamıyordu.
E v r e n s e l l i k aşa-
girişine çare
da olsa,
kutsallaşma
d ü ş ü n c e s i n d e de
bir tarihcil
dayatmıştı.
medeniyetleri
ratorluklar
Irak
Fikir ze-
gelişiyordu.
kurmuş
medeniyetinin
Fetheden ama
tarihsel
devrimler
etkilerine
medeniyetlere
başaramadılar.
çarçabuk
giriyor;
Fetholan
Çünkü
teoriden
çok
impailk a n a
prati-
ğin a d a m ı
oluyorlardı.
Z a t e n antik ç a ğ d a din t e o r i d e n çok dar pratik
amaçlıydı.
Pratiğe yol
gösteriyorsa, tarihsel
ilerleyişine
yarıyorsa
din
vardı.
Yoksa
devrim veya
ç a r ç a b u k başka
medeniyet
tanrılara
bel
bağlanıveriyordu.
A m a d i n d e d e v e y a b u denli pratik b i r i k i m l e r d e n s o n r a k u t s a l l a ş m a
p r o s e s i n d e de bir sıçrayış g e r e k i y o r d u .
B u n u n için
Filistin
kavşağında
g ö ç e b e l i k y a p a n S e m i t t o r u n l a r ı e n u y g u n pota oldu..
Ne t a r i h s e l
devrim yapıp
m e d e n i y e t e geçebildiler,
ne de y a b a n ı c ı
m e d e n i , b a r b a r ç o k t a n r ı l a r ı n a b o y u n e ğ e c e k kadar ne köle ne de cahil
idiler. G e l e n e k l e r i z e n g i n d i . T e k çareleri k a l ı y o r d u .
sini y e p y e n i
K u t s a l l a ş m a prose-
bir a ş a m a y a s ı ç r a t m a k .
T e k t a n r ı c ı l ı k bu y ü z d e n ;
malığa varmış çoktanrıcı
aşamaların
birikişi
medeniyet-barbar
ve
bulundukları
ilişkiler o r t a m ı
saç-
yüzünden
İ b r a h i m ' e v e g ö ç e b e l e r i n e nasip oldu.
İsa'dan
belki
Önce
1300'lerde
Yakup-Yusuf zamanı
kümette
görev
tektanrıcılıktır:
orjinal
almış
Yusuf'un
Hermes'in
gelişimiyle
Mısır'ın ana
Mısır'da
sentez
da
tektanrı
Hiksos akınlarıyla
etkileriyle
İdris
olduğu
olduğu
söylenir.
hü-
olabilecek
Ancak
Hermes 42
sentezine ulaşmış:
bir
Mısır'ın
Kitap y a z m ı ş ;
Madde-Kuvvet-Zeka
Baba- O ğ u l - K u t s a l Ruh İsevilik ile ç ı k m a z d a n
Mısır d ü ş ü n c e s i n d e y a n s ı m a s ı
şartlanmalarında
de o
Bu
hatta
m e d e n i y e t I r a k ' t a g e l m i ş m e d e n i l e ş t i r i c i tanrısı Oziris ile
harmanlayıp tektanrı
Fiyat'ın
gelişti.
inmiş
filizlenmiş
da
açıktır:
fikirleri
Mısır'a
olsa
hem İbrahim tektanrıcılığı
üçüzü:
1300 yıl ö n c e A r z - T a l e p gerekti.
Ama
medeniyet
kadar t e m i z d e ğ i l d i ,
hem
iç t e z a t l a r c e h e n n e m i n d e t u t u n a m a y a c a k t ı . . .
H e r m e s ' t e n 6 0 0 - 7 0 0 yıl s o n r a İ r a n ' d a Z e r d ü ş t ,
Hint'te Buda, tek-
tanrıcı s e n t e z e ulaştılar. Yani artık v a k i t d o l m a y a b a ş l a m ı ş t ı . A m a Hz.
Muhammed
kadar g ü ç l ü
bir t a r i h s e l
devrim
göreviyle
karşı
karşıya
bulunmuyorlardı..
İbrahim
içinde ve
dukları
kadar
pota
prosenin
da
işlek orta
birlikte
edilirse,
İbrahim'in
ilişki
Bulun-
üstünlüğü
bu
yer a l a b i l m e s i n d e y d i .
YENİ
SOYUTLAMA
Tevrat'ta
ve
masal-mitoloji-efsane
liklere v e o l a y l a r a
yakın
bulunmuyorlardı.
: Y E N İ ÇAĞIN A L A M E T İ VE
DÜŞÜNCEDEKİ
Dikkat
medeniyetleriyle
kavşağında
k a d a r ı y l a y a r a t ı p gelişebildiler.
başlangıcında
2- İ B R A H İ M
ile
Irak-Mısır-Finike
t i c a r e t yol
bürünür.
Kutsal
SIÇRAMASI
Tarih'te
anlatılanlar,
karanlıklarından
Bunun tarihi- zihinsel
sıyrılır;
İbrahim
Tarihi
anlamları
kişi-
üzerinde
durmalıyız:
1 - İ b r a h i m t o p l u m u da, yazısız tarih
öncesi toplumudur. Yaşadık-
larını y a z ı y a g e ç i r e m e z , a ğ ı z d a n a ğ ı z a nakil ile yeni k u ş a k l a r a aktarır.
Ama
kişilikler v e olaylar artık m a s a l s ı
s e m b o l l e r d e n sıyrılmıştır.
T e v r a t , İ b r a h i m ' d e n en az 1000 yıl s o n r a k a l e m e alınmıştır. A n c a k
ağızdan ağıza gelen destanların tahrif edilemeyeceğini
D e m e k İ b r a h i m ile birlikte yeni
Bu
sadece
değil,
İbrahim
bütün
toplumunu,
m e d e n i y e t ve
biliyoruz.
bir ç a ğ ı n içine girilmiş b u l u n u l u y o r .
Semitler'i
içine
barbarlar dünyasını
alan
bir b a ş k a l a ş ı m
etkileyen
bir gidişin
başlangıcıdır. Ve ilk Fikir b e l i r t i l e r i - a l a m e t l e r i d i r .
2- A r t ı k
arasında
ırmaksal
medeniyetlerinin
gidip g e l e n
barbarlar dünyası,
d u r u m u n d a n çıkmıştır.
duruma
ülkeleri
alış-veriş g a n i m e t h a m m a d d e - p a r a l ı
birbirleri
ve
o
medeniyetlerin
a s k e r - u c u z işeli
için
masal
olarak
ülke-masal
insan
Birbirlerini g ö r ü p d u y a r - y o k l a r s a v a ş ı r - i ş görür
gelmişlerdir.
Ç ü n k ü " l o k a l " a ş a m a d a n çıkılmıştır;
m e d e n i y e t ve barbarlar ve tica-
ret yolları kıtalararası bağlantılara ve e v r e n s e l arayışlara girmişlerdir.
M e d e n i y e t l e r arası
bütün
g ö r e v l e r için
doldurulmakta
Semitler'in
da
b o ş l u k l a r d o l d u r u l m a k t a d ı r . T i c a r e t yolları
artık
b a r b a r l a r c a , yeni fetihler v e t a r i h s e l d e v r i m l e r e yol a ç a b i l e c e k
yakın
yaptıklarını Asya'da
yapmaktadırlar.
itiş
doğu
kakışlar-çekimler artmaktadır.
Medeniyetleri:
Irak-Finike-Mısır
Ç i n - H i n t v e Irak a r a s ı n d a
Bunlar yeni
çağın
tarihsel
Moğol
devrimleri
arasın-
ve Türkler
için
bilmeden
hazırlıktır - .
3- İ b r a h i m ' d e n birkaç y ü z yıl ö n c e , ilk h a r e k e t l i h a y v a n s a l
yetin tohumları, atılmış bulunuyordu.
çok kısıtlı)
ilk a n a
bir a ş a m a
için ele v e r m i ş l e r ve Finike ile M ı s ı r ' d a n Girit'e,
Greklere
m e d e n i y e t l e r en az 3 0 0 0 yıl
uzanmışlar;
medeni-
I r m a k s a l v e y a bitkicil ( h a r e k e t i
b i r i k t i k t e n s o n r a yeni
M i k e n ' e ve
kent t o h u m l a r ı n ı y e r l e ş t i r m i ş l e r d i :
P l a s g ü s l e r ' d e n Egiale, İ.Ö. 2164 yıl S i c y o n e kentini kurdu. Mısır'dan
kovulan İ n a c h u s İ . Ö . 1 9 8 6 ' d a Mısır'a y a k ı n A r g o s kentini kurdu. Ve bundan sonra Y u n a n i s t a n ' d a k e n t l e ş m e l e r hızlandı. 36 yıl sonra İ n a c h u s ' u n
kız kardeşi,
Korint'i
lı
korsancıl
bezirgan
kurdu:
İ.Ö.
1950.
ti
kentiydi.
Zenginleşip güçlenecekti.
Her ikisi de çok iyi s a v u n m a -
sığınaklarıydı. A m a
Korint t a m
bir deniz ticare-
Korint'ten 4 4 0 yıl
sonra
barbar
Doryenler'in saldırısına karşı P r o r o n e e s oğlu S p a r d a n İsparta'yı kurdu:
İ.Ö.
1910.
Atina,
O n d a n sonra İ.Ö.
Grek Medeniyeti'nin
796'da, O g g y e s A t t i k ' t e Eleusis'i
en
azgın
en
ideal
kurdu.
korsan ticaret kentiydi.
A m a en geç kurulan da A t i n a kenti oldu. Ç ü n k ü kent t o h u m l a r ı dışarıdan y o k l a y ı ş l a r l a g e l i y o r d u : Y i n e bir Mısırlı olan C e k r o p s t a r a f ı n d a n 4 1 8
yıl sonra İ.Ö.
1578'de kuruldu. A t i n a ' n ı n
kuruluşundan
228 yıl sonra
İ.Ö 1550 bir Finikeli olan C a d m e e T h b e s kentini kurdu.
Ve b u n d a n 28 yıl s o n r a G r e k l e r i n ünlü D ü k o l y o n a d ı n a bağlı t u f a n ı
patlak v e r d i
Plasgüsler göçü
dı.
sonra Grek Medeniyeti
Bundan
hareketli
bu
kentlere tarihsel devrim yaratıyorlarönlerindeki Troya'yı
bir m e d e n i y e t geliştirdiler. Ve A n t i k T a r i h ' t e yeni
tılar. A r t ı k m e d e n i y e t l e r ,
Kıtalararası
evrensel
kaldırıp d a h a
bir çığır aç-
birlik a r a y ı ş l a r ı n a d a h a
açık-sürekli-belirgin
h e d e f girişilere
kalkışırlarken
tarihsel
Devrimler
de aynı y o l u i z l e y e c e k l e r d i .
İ b r a h i m , bu gidişin, d ü ş ü n c e y e y a n s ı y a n (Filistin:
sathanesinde hazırlanıp gelişen)
başlangıcı
Dört y o l a ğ z ı ra-
oldu.
İ b r a h i m z a m a n ı , kesin bir tarih b i l d i r m e s e de, aynı z a m a n a rastlay a n o l a y l a r l a akla en y a k ı n bir tarih:
İ.Ö.
1 9 0 0 - 1 8 0 0 ' l e r verilebiliyor.
Bu h e s a p l a İ b r a h i m , tarih o l a r a k da m e d e n i y e t b a r b a r g ü r e ş l e r i n kıtalararası a ş a m a y a girişinin
b a ş l a n g ı c ı oluyor.
v e g i r i ş i m l e r i n i n d e başıdır.
doğru
olur.
O
fikirleri
Bu e v r e n s e l l i k fikirlerinin
Bunu fikirsel a l â m e t o l a r a k g ö r m e k d a h a
Batıda
benimseyip yaygınlaştırması
Roma'nın,
D o ğ u ' d a A r a p ve T ü r k l e r i n
büyük evrencil
tarihcil
devrimlerle
çok
s o n r a olur. A m a y i n e de o e v r e n c i l atılış y a y g ı n l a ş t ı r m a l a r ı n ilk belirtileri İ b r a h i m ile o l m u ş t u r .
4ve
Bu
yüzden
davranışları
sembolik
İbrahim
toplumu
yorumlanışları,
biçimden
yazısız t o p l u m
kendilerinden
kurtulmaya
başlamıştır.
olsa
öncekiler
Hatta
da
düşünce
gibi
masalsı
büyük
çoğunlukla
kurtulmuştur.
Bu
d ü ş ü n c e s i s t e m i n d e i l e r l e m e y e de işaret eder.
determinist yaklaşan
cılığa
doğru
görüşler
gelişirken
d e t e r m i n i z m gibi
evreni,
olmazsa
doğayı
ve toplumu
ana
olayları
içinde
u l a ş m a s ı d a h a çok olasılaşır.
b) A y r ı n t ı l a r
içinde
geliştikçe,
c) Bütün
modern
gücü
daha
gerçekçi,
kanunlara;
bes-
somut
soyut f o r m ü l l e r e
Fakat bu y e t m e z .
bozulmamak
a n t r e n m a n l a ş m ı ş olması
için
temiz
sentezlere
gelişmiş
gerekir.
bunlar için t u t k u n - y ı l m a y a n
a z i m gerekir.
tektanrı-
yorumlayış
bilgileri ç o ğ a l t t ı k ç a v e y a a y r ı n t ı l a r l a
olaylarla bağlantılı d ü ş ü n c e s e n t e z l e r i n e ;
veya
Daha gerçekçi-
çoktanrıcılıktan
bir t e k l i ğ e m o n i z m e ulaşır v e y a yaklaşır - .
a) Beyin, s o m u t - a y r ı n t ı l ı
lenmiş tarihin
hiç
şaşırtıcı
hatta
ürkütücü
bir
Ç ü n k ü en hazır s o y u t bir f o r m ü l e ulaşıp g e l i ş t i r m e k için
çağda
bile
bir
ömür yetememektedr.
Antik çağda
tektanrı
s e n t e z i için de bu realite f a z l a s ı y l a geçerli olur. Bu y ü z d e n d e n e b i l i r ki,
"azim"li
ve
kişilik m o t o r u o l m a d ı k ç a d ü ş ü n c e h e l i k o p t e r i d e n e y c i l
havalanışlarını
d) H e m e n
sürekli
bunun yanıbaşında
satılık o l m a y a n
bir kişiliğin, t u t k u n ,
biraz i ş l e y e b i l e c e ğ i anlaşılabilir bir özelliktir.
sentez sürekli
gidebilir.
e) Ve
işlenebildikçe,
Satılık kişilik kolayca
bütün
konuş
sentezleştirip yükseklere çıkaramaz.
bunları,
yeni
keşfedilmiş
bulunan
Ulaşılmış bulunan
sentez g ü m b ü r t ü y e
k a d e r i n e ve keşiflerine ihanet edebilir.
bir çağın
şiddetli
yeni,
a l ı ş ı l m a d ı k ve
sürekli, h e m d e a r t a n d o z l a r d a k i y e n i uyarıları k u ş a t m ı ş b u l u n m a l ı d ı r .
Ki eski f i k i r l e r d e n y e n i fikirlere d o ğ r u a n a f o r m ü l l e r kendilerini o r t a y a
koyabilsinler.
İbrahim'in kendisi ve z a m a n ı bütün bu verilere sahip b u l u n u y o r d u :
a)
İbrahim
f i k i r l e r haline
için
artık ç o k t a n r ı l a r devri
geçiyordu.
Çünkü
Akad
giderek geride
medeniyeti
bu
kalan
devri
eski
fazlasıy-
la
işlemişti. Ve F i n i k e - M ı s ı r - I r a k m e d e n i y e t l e r i ve ç e v r e b a r b a r l a r bu
alışılmış,
la
hatta
kanıksanmış sürüsüne bereket çoktanrı saçmalıklarıy-
dolup taşıyordu
İbrahim'in
bu
ama
hiçbir p r o b l e m e
ayrıntılardan yeni
u y u l m u ş bir t e k t a n r ı fikrine s a r ı l m a s ı
g e ç i r i p onları
çözüm
getiremiyorlardı.
veya
geçmişte
k a ç ı n ı l m a z oldu.
b) İ b r a h i m , bu ç o k t a n r ı c ı a y r ı n t ı l a r a
rar t e k r a r g ö z d e n
de
bir f o r m ü l e a ç ı l m a s ı
kuşbakışı
b a k a b i l e c e k ve tek-
eski fikirler o l a r a k g e r i d e b ı r a k a b i l e -
cek t e m i z bir b a r b a r t o p l u m u n d a ve m e d e n i y e t e kıyasla t e m i z Filistin
dört y o l a ğ ı z ı
rasathanesinde
mında yaşıyordu.
kendi
elleriyle
kurduğu
s u n a k l a r orta-
Z e k a s ı d a a l ç a k g ö n ü l l ü t ü k e t i m a l ı ş k a n l ı k l a r ı içinde
s a d e ve t e r t e m i z işliyordu.
m a m ı ş t ı . V e beyni d e
Medeni
beyni gibi
medeniyet görmemiş,
barbar
kadar cahil
durumda
Semit
sentezleriyle,
Sümer
değildi.
iğdiş edilip kastlaştırıl-
i ş i t m e m i ş y a ş a m a m ı ş bir
Tersine
gelenekleriyle
b i n l e r c e yıllık m i t o l o j i k
doğru
derslerle
doluydu.
Yani antik t a r i h i n işleyiş k a n u n u İ b r a h i m ' i n beyin h ü c r e l e r i n d e geliştirici d i n a m i z m i n i
kurmuş bulunuyordu.
c ) B a r b a r d e m e k , külliyen a z i m d e m e k t i r de. Ç ü n k ü tarih o n u n için
yeni
başlar;
dedir.
her şeye
meraklı
ve s o n s u z d e n e c e k k e r t e d e açlık için-
Hele bu barbar, İ b r a h i m gibi s o n u n a d e k barbar k a l m a k z o r u n -
d a y s a m e r a k l a r ı , hırsı son
İbrahim'in azmi
n e f e s i n e d e k s ü r e c e k demektir.
Bu y ü z d e n
s o n s u z d e n e b i l e c e k s ü r e k l i l i k t e v e güçtedir.
inandığı fikri s o n u n a d e k götürebilir.
Sarıldığı,
M e d e n i y e t içinde ç ı k m ı ş v e y a çı-
k a b i l e c e k yeni fikirler bu y ü z d e n de uzun ö m ü r l ü olamamışlardır - .
d) Bir b a r b a r s a t ı l a c a ğ ı n a ve hele z e n g i n l e r i n p a r a y l a satın a l ı n m ı ş ,
istediği
zaman
istediği
yana
döndürebileceği
kuklası
olmaktansa
öl-
meyi t e r c i h eder.
İ b r a h i m ' i n S o d o m Kralı'na v e r d i ğ i y a n ı t h a t ı r l a n s ı n :
"İbrahim'i S o d o m
Kralı
zengin etmiş d e d i r t m e m e k " ondan
bir " ç a r u k
bağı bile" a l m a z . A m a inancı için ölür de köle de olur.
Bu
besler
yüzden
İbrahim
inancının
peşinde
sonuna
dek
koşar...
O'nu
büyütür.
e) Ve İ b r a h i m ' i
kuşatan
çoktanrıcı
medeniyet saçmalıkları
ve çü-
r ü m ü ş l ü k l e r i , O ' n u s ü r e k l i o l a r a k yeni f i k i r l e r e itip g e l i ş t i r e c e k biçimde kuşatıp iteliyordu.
O'nu tektanrı
duruyordu.
devrim
Hatta
sıkıştıracak biçimde
boşlukları
dol-
Ne m e d e n i y e t l e r e kapılabiliyor, ne de o n l a r a karşı t a r i h s e l
yapabilecek güce
ve t o p l u m u n u
ulaşabiliyordu.
Ancak
kendi
tektanrı
dinini
bu yolda eğitimle geliştirebilirdi.
Bu y ü z d e n İ b r a h i m
sal-mitoloji
k a ç a c a k hiçbir delik b ı r a k m a m a m ı ş c a s ı n a
düşüncesine doğru
ile birlikte S e m i t ve S ü m e r g e r ç e k l e r i n i n
karanlığından
lamlıdır. Ve bu a n l a m yeni
k u r t u l u p tarihi
bir ç a ğ ı n
kişilik-olay haline gelişi
maan-
ilk fikirsel i ş a r e t l e r i n i - a l e m e t l e r i -
n i - m ü j d e s i n i verir. T e k t a n r ı fikri, İ n s a n l ı ğ ı İ b r a h i m ' d e n 2000 yıl s o n r a
olsun arkası k e s i l m e k s i z i n s a r a n v e s a r s a n b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n ç a ğ ı n ı n
başlangıcı:
İlk fikir a l a m e t l e r i o l d u ğ u n u , k e n d i s i n d e n binlerce yıl son-
rasını da s e z e r e k b i l d i r m e s i y l e ve bu sezilerin g e r ç e k o l u ş u y l a da ispat
e t m i ş oldu:
"O
günde
(Nil'den)
Ulu
leri
ve
ve
Kenanlıları
(Bap
Rabbi
Irmağa
Kadmomleri
15,
Abram
ile
(Fırat'a)
kadar
ve
ve
Hititleri
Girgaşileri
ahdedip
ve
bu
dedi:
diyarı,
Perizzileri
ve
Yebusileri
ve
Mısır
Irmağından
Kenileri
ve
Kenizz-
Refaları
ve
Amorleri
zürriyetine
verdim"
senin
Tekvin)
İ b r a h i m için e v r e n s e l l i k b u n d a n d a h a açık dile g e t i r i l m e z d i .
300 a s l a n l ı k bir o r d u y a sahipti a m a
ve t i c a r e t yollarını
dü.
gözüne
bütün y a k ı n d o ğ u
kestirmişti.
Moral
değeri
Kendisi
medeniyetlerini
böylesine üstün-
M ı s ı r - F i n i k e - l r a k - A n a d o l u m e d e n i y e t l e r i n i ve b u r a l a r d a k i en b ü y ü k
t o p l u m l a r ı kendi t e k t a n r ı
bayrağı altında t o p l a m a y ı i d e a l l e ş t i r e b i l i y o r -
du.
Bunu b a ş a r m a s ı İ b r a h i m için e v r e n s e l l i k a n l a m ı n a g e l i y o r d u . Ç ü n -
kü
m e d e n i y e t l e r - B a r b a r l ı k insanlık ana d a m a r l a r ı
Uzakdoğu
Bu
medeniyetlerinin
açılardan
durmalarına
totemizmi
lerinden
"İbrahim
sokulamazdı.
taşıyacak
ve dinlerinden
dinine,
da
işine de sonra
Dini", T o t e m
O aşamada
kertede
dini
veya
" K a n " dini
hiçbir y a k ı n d o ğ u
uy-
k o m ü n ü , saf
Sümer-Mısır-Finike
medeniyetlerinden
e t k i l e n m e m i ş olarak bulunamazdı.
S ü m e r ' d e n v e din-
etkilenmiş "Kan" teşkilatları
çoktanrılarına
değillerdi.
buralarda atıyordu.
bakılabilirdi.
bağladıkları
da
için
kendi t o t e m dinlerini
bağımsız
bir ata
Sümer
dinine
sahip
Bu da T e v r a t ' a y a n s ı m a m a z l ı k e d e m e z d i . İ b r a h i m ' i n e v r e n -
selliği bunları ç o k t a n aştığını g ö s t e r i y o r d u .
S o n r a gelen e v r e n s e l t a r i h s e l d e v r i m l e r liderlerinin de süratle tektanrı
dinlerine
rinin
artık işlerinin
ra
bittiğini
M o ğ o l l a r - C e r m e n l e r ve
Fakat o z a m a n
için
sokulabilmeleri
kendi
taşımadan
bile,
girebilmeleri
benzerleri
komün
veya
hep
de
çoktanrı
R o m a l l a r ve T ü r k l e r ;
bunu
gelenekli
örnekleyip
dinleson-
işlerler...
toplumlar tektanrıcılık
k o m ü n c ü l ata dinlerinin t o t e m c i - a n a c ı - b a b a c ı g e l e n e k l e r i n i
edememişlerdir.
D e m e k devşirme veya
len
o
veya
gösteriyordu.
İbrahim
sokuşturma
bir y a r a t ı ş t ı r söz k o n u s u olan...
dini,
saf,
tertemiz
bir e k l e k t i z m d e n
tektanrıcıdır.
çok s ü z ü l ü p ge-
ALTINCI BÖLÜM
İSLAMİYET'İN İBRAHİM'DEN GELİŞİ
İBRAHİM'İN (TEK ALLAH'IN) SEMİTTEN GELİŞİ
VE EVRİMCİL DEĞERİ
1- İSLAMİYET'İN
İBRAHİM'DEN
GELİŞİ
T e m i z tektanrıcılık aslında, İbrahim'in
edilmemiş temiz-berrak komüncül
tanrıcı
işe y a r a m a z karmaşıklığı
toplumları
gözlemleyebilmişti.
barbarlar k a r m a ş a s ı n ı
kesip
mekik d o k u r c a
süzülüp
Mısır'a
dolaşıp;
dek tüm
Çok-
doğayı
sunaklarında
dağ
içinde
bir t e k t a n r ı d a
tekrar tekrar bu y o r u m l a y ı ş ı n ı
nemek ve aynı sonuçlara varıp g e l i ş t i r m e k İbrahim için zor olmadı;
ninde sentezlere ulaştırıcı
mekanizma
İbrahim'in tektanrıcılığı
madığı,
zenginleştirip
Kur'an'dan
debey-
k u r u l m u ş , işler d u r u m d a y d ı . . .
s a d e c e ana fikir o l a r a k o r t a y a
geliştirdiği
ve
m e d e n i y e t ve
birbirine katıp her şeyi
b e n i m s e m e k sonra
iğdiş
geliyordu.
atıverecek d e r e c e d e
Irak'tan
baka düşüp y e r i - g ö ğ ü - t o p l u m l a r ı
y o r u m l a m a k ve
m e d e n i y e t önyargılarıyla
beyninden
de
işlediğimiz
gibi
atıp
bırak-
Tevrat'tan
ve
anlaşılabiliyor:
Kur'an bütün ana p r e n s i p l e r i n i d o ğ r u d a n d o ğ r u y a İ b r a h i m D i n i ' n d e n
aldığını s a k l a m ı y o r ;
t e r s i n e bilhassa açıklıyor. Ç ü n k ü İ b r a h i m dini es-
kiden beri biliniyor. G e n e l Tarih açıklıyor: Cilt 5, s.
"Birçok
rivayete
İbrahim
dinini
ortaya
çıkmasına
göre
yenilemeye
Yahudilik ve
ve
söyleyerek
Genel Tarih,
Hıristiyanlık,
bu
yozlaşmalar
bir
Hz.
İbrahim
L.S.
alışveriş y a p t ı ğ ı
tektanrıyı
birçokları
yenilikçinin
yozlaşmalarına
içinden
149
ahalisinden
La S a i n t e Bibi
çokça
(Mısır-Irak-Grek-Roma)
bedevisi
Medine
kavuşturacak
yaklaşıldığını
lardı." [ G e n e s s e A . R .
yetlerin
Mekke
Hz.
(Müceddit)
dinini
arıyor-
1962,
Paris]
çökkün
medeni-
bulaşmıştı.
Arap
kendine yakışırca
çöl
arayıp
bulamazdı.
M u h a m m e d ' i n ç ı k m a k üzere o l d u ğ u y ı l l a r d a , Musa ve İsa d i n l e r i n i n
çoktan
içine d ü ş t ü k l e r i y o z l a ş m a y a da
karşı çıkan y e n i l i k ç i
bir g ö r ü ş
aranıyordu.
Ç ü n k ü asıl t e m e l d e işleyen m a d d i s e b e p her aklı b a ş ı n d a A r a p ' ı dürtüyordu.
En işlek d ü n y a t i c a r e t yolu, orta yol t ı k a n m ı ş t ı . Ve H i c a z ' d a n
g e ç e n G ü n e y T i c a r e t Yolu ö n e m
zamanın en
"Li
binleri,
iylafi
b ü y ü k kervan
Kureyş'in
yaz-kış
kervan
kazanmıştı.
M e k k e v e Medine Kentleri
konakları d u r u m u n a y ü k s e l i y o r d u .
iylafihim
rıhlte'se
göçüren
binler"
sitai
olarak
ves
suyf" yani
anılıyordu.
"Kureyş
Bu
him
yüzden
dini
Arapların
arayan
eğrilmekten
içinde
Hicaz'da
ve y e n i l e m e k isteyen
d ö n m ü ş " H a n e f " adını
İbrahim'in tektanrıcı yolunu
nihayet g e r ç e k l e ş i y o r d u :
Muhammed'den
aklı
alan
başında,
kişiler ç ı k m ı ş ;
açmaya çalışıyordu.
Tarihsel
Devrim
önce
İbra-
putataparlıktanadım
başına
İbrahim'in öngörüsü
artık e v r e n s e l l k a ş a m a s ı n a
girildiği için yeni fikirler ç e v r e s i n d e ç e k i r d e k l e ş i p e t l e n m e l i y d i ki cihanı
tutabilsin;
istikrarlı
evren
bezirganlığının
T e k t a n r ı c ı l ı k , yeni t a r i h s e l d e v r i m l e r e yeni
t u t k u n ve sürekli
bir ruh v e r e b i l i r d i .
insanlar artık d a h a
güçlü
rejimini
Barbarlar veya
bir k u t s a l l a ş m a
sağlayabilsindi.
k u t s a l l a ş m a a m a c ı y l a yeni
prosesi
komün
gelenekli
içine g i r d i k l e r i n d e n
r u h s u z bir t a r i h s e l d e v r i m e k a l k ı ş a m ı y o r l a r d ı . Ve İ b r a h i m dini, g ö ç e b e
ve
kentleşmiş
barbarlara
en
yakın,
duruca
içlerinden d o ğ m u ş ç a t e r t e m i z g e l i y o r d u .
komün
leri
insanıydı.
Filistin
Kur'an A l l a h
"Onlar:
O n l a r d a n binlerce yıl ö n c e aynı d u y g u ve d ü ş ü n c e -
kelamı o l a r a k bütün tarihi a n l a t a m a z d ı a m a o g e r ç e k -
"Yahudi
bulursun"dediler.
dosdoğruca
ve
Sen
dinine
Nasrani:
onlara
yorsunuz?
(Al-i
Kur'an
de
İmran,
niye
İbrahim'den
elleriyle
"Doğrusu,
Ayet
rıcı
ki:
yazıp
da
katmaları,
karşılığında
diyenlerin
vay
şanlardan
yazma
onu
haline"
Sûresi
Ayet
en
Allah
doğru söyledi,
uyun.
sana:
değildir
"İbrahim
kendisinde
çalıp
duruyorsunuz?
inmiştir.
Akıl
erdiremi-
ve
bozmaları
hep
az
buna
satmak
Ayet
için;
78)
tersine O ilk kurucuya
başta
yakın
da
kazançla
(Bakara,
P e y g a m b e r dahildir:
olanı,
ona
müminlerin
uyanlar,
bu
dostudur."
(Al-ii
Ayet)
dine
"Sonra
İbrahim'e
mü'minlerdir.
"Allah
İbrahim
İb-
(Bakara
65)
sonraki
insanların
ve
68.
değildir"
çene
sonra
Kur'an İ b r a h i m ' e bağlılıkta sakınca g ö r m e z ;
"De
hidayet
olan
b u y r u k verdi:
u y m a k t a şeref, t a n r ı y a yakınlık bulur;
İmran.
olun
tektanrıcı
karşılar:
tarafındandır
Peygamber
dininden
temiz
çoktanrıcılıktan
hakkında
ancak
İbrahim'den
"Kitabı
bu Allah
kesin
İbrahim
İncil
paylayarak
İsa
biz
136)
kitablılar!
da,
ve
"Hayır
İbrahim
T a r t ı ş m a l a r a son verici
Tevrat
bildirmekte yarar gördü:
Musa
deki
uymuşuzdur.
Sûresi, A y e t
"Ey
kendi
kervan y o l l a r ı n d a y a ş a n m ı ş t ı .
ler içinde y ü r ü d ü ğ ü n ü
rahim
kavrayabilecekleri
Ç ü n k ü İ b r a h i m d e onlar gibi
Allah'ı
toplayan
O puta
"Allah'ı
diye
birleyerek
vahyetti."
birleyerek
bir
öyleysi dosdoğru,
tapanlardan
İbrahim'in
(Nahl
O'na
önder)
de
idi.
yoluna
Sûresi,
itaat
eden
Ortak
Allah'ı
birleşi:
ğildi" (Al-ii İmran,
uy;
123.
bir
o
tektan95)
ortak
ko-
Ayet)
Ümmet
koşanlardan
(her
iyiliği
değildi. "(Nahl
120)
İslâm sözcüğü
bile,
ve d i n i n e tabi o l m a k ;
bilhassa
ilk M e k k e - M e d i n e d e v r i n d e İ b r a h i m ' e
b a ğ l a n m a k a n l a m ı n a geldi:
Kur'an'ın:
"İbrahim'ü
ri ayetleri
kane haniyfe,
m ü s l ü m a n İ b r a h i m idi" deyişi v e b e n z e -
m ü s l ü m a n l ı ğ ı n İ b r a h i m ' d e n geldiğini s a d ı k bir m ü m i n gibi
belirtişi hep b u n u işler.
Namaz, Oruç, Zekat,
dinden alınmıştı.
"Allah
dinde
tı.
uğrunda,
size
örnek
olun.
şöyle
"Bana
rükû
Bakara,
"Onları
lunmayı,
p r e n s i p l e r i de İ b r a h i m
şekilde
cihad
İbrahim
kitaplarda
haydi namazı
İbrahim'e
O,
Kur'an'da
seçti
ve
yap-
da
size
"Müslü-
örnek
olsun
siz
de
insanlara
kılın,
zekatı
verin
ve Allah'a
ne
da
sizi
kapsamlı
size
Peygamber
güzel sahip
edin.
dini gibi geniş
güzel yardımcı." (Hac,
Beytulah'ın
(Kabe'nin)
78
sarılın;
Ayet)
yerini
hazırlamış
demiştik.
hiçbir
edenler,
ve
Ne
zamanlar
O'na
önceki
ki,
Öyleyse
Odur.
"Bir
ve
verdi
yaraşır
yüklemedi.
Kur'an'dan
adını
sahibiniz
O'na
bir güçlük
Allah,
manlar"
Hac gibi İ s l a m ı n ana
Kur'an bunları da a ç ı k ç a belirtti:
şeyi
ve
ortak
secde
koşma:
edenler
ve
için
tavaf
evimi
edenler,
temiz
ayakta
tut."
ibadet
(Hac,
26-Ay et
125)
buyruğumuzla
Namazı
yola
dosdoğru
getirici
kılmayı
kıldık;
onlara
zekat
vermeyi
iyilik
işlerinde
bu-
vahyettik"
D e m e k İ b r a h i m dini M u h a m m e d ' i n bu denli y a k ı n ı n d a ve hep hazır
bulunuyordu.
yan
Çünkü
tektanrıcılığın
2 5 0 0 yıllık bir g e ç m i ş i ,
z a m a n d ı r da
İbrahim
bir tarihi v a r d ı .
ile
Ve
aydınlanmaya
1000 yıla
kitaplaşmış, yazıya geçmiş bulunuyordu.
başla-
yakın
bir
dini
de,
Musa
İsa dini de İ b r a h i m d i n i n d e n çıka g e l i y o r l a r d ı . Ve onlar d a h a g ü n c e l di. A m a g ö ç e b e l e r ve kent b a r b a r l a r ı
kaldırcı İ b r a h i m ' i n dinini
sarılıp,
2-
kendileri gibi g ö ç e b e ve k e r v a n
k e n d i l e r i n e d a h a y a k ı n v e s a d e bulup, O ' n a
O'nu yeniden canlandırıyorlardı...
TEVRAT TARİHLEMELERİYLE
TEKTANRICILIĞIN
Muhammed
gibi
İBRAHİM'E
İbrahim
de
acaba
İNTİKALİ
tektanrı
dini
hazırca
bulmuş
olmasın?
Tektanrıcılığın aydınlanmaya
na;
b a ş l a y a n tarihi İ b r a h i m ile b a ş l a d ı ğ ı -
İbrahim'den öncelere uzanan
karanlıklar d ı ş ı n d a )
Bir
ezelden
kez t e k t a n r ı
bir t e k t a n r ı tarihi
keşfedilmiş
bulununca,
beri var o l d u ğ u fikri g e l i ş e c e k t i .
Tevrat ve
Kur'an'ın
(mitolojik-masalı
bulunmadığına göre bu olanaksız görünüyor.
anlattığı
tektanrı
ister i s t e m e z t e k t a n r ı n ı n
Bu y ü z d e n
tarihi
kutsal
mitolojik
kitaplar:
karanlıklardan
kurtulamaz.
Y i n e de o b e l g e l e r içinde y o r u m g e l i ş t i r m e k t e n y ı l m a m a l ı y ı z .
Elimizdeki
bu
k o n u d a k i t e k belge Tevrat'tır. Ve b u n u n l a
mer b e l g e l e r i - a n t i k T a r i h b e l g e l e r i y l e karşılaştırılmasıdır.
bunları
destekler.
ilgili
Sü-
Mitolojiler de
Tevrat,
Semit geleneklerini
lenekleriyle
harmanlayarak,
Sümer veya
kendi
ana
geleneklerine
Irak M e d e n i y e t i
ge-
g e ç i r e r e k işler a m a
tanrıyı y e r y ü z ü n ü v e insanı y a r a t a n e z e l d e n beri v a r o l a n t e k t a n r ı olarak kabul ettiği için t e k t a n r ı y a inancın ne z a m a n b a ş l a d ı ğ ı k a r a n l ı k t a n
kurtulamaz.
Adem
dan
ile Havva, S ü m e r ' d e k i yaratılış e f s a n e s i n d e n v e y a
(mitolojik)
alınarak Semit geleneğine geçmiş olduğu
ilk S e m i t A ş a ğ ı ve Orta
d i r i n d e n de a n l a ş ı l d ı ğ ı
B a r b a r ataları
kadarıyla
bu
o l a r a k bakabiliriz ki
ilk S e m i t ataları
değil, t e r s i n e t o t e m c i g e l e n e k l e r e sahiptirler.
boğa
başlıdır v e a r k a s ı n d a
da
yılan vardır.
lar da,
Biliniyor,
t a n r ı l a r binlerce yıl
tanrıçalarının
onlara
iğfal silin-
henüz tektanrıcı
İğfal s i l i n d i r i n d e k i A d e m
b e r e k e t s e m b o l ü v e y a t o t e m yılan
k a n d ı r m a k üzere dikilmiştir.
nanlılarda
masalın-
için
Semitlerin
sonra
boyunlarında da tarım
bile
boğa
bereketini
onları
bir kolu s a y ı l a n
ile
içli
Ke-
dışlıdırlar;
sembolleştiren totem
Erkek v e kadın, T o t e m i z m i a ş a r a k t a n r ı l ı ğ a u l a ş m ı ş olsa-
yine t o t e m i z m d e n
ata
geleneklerinden
k o p u ş a m a y a r a k eski
t o t e m l e r i b o ğ a v e y a yılan ile sentezleşirler. Bu y ü z d e n A d e m ile H a v v a
ilk S e m i t atalar o l a r a k t e k t a n r ı c ı o l a m a z l a r d ı . A m a T e v r a t v e g e l e n e k ler A d e m
ile
Hava'yı
o l a r a k gösterirler.
tektanrıyla
k o n u ş u r hatta
tanrının
Peygamberi
Bu bir kez t e k t a n r ı y a i n a n d ı k t a n s o n r a g e l e n e k l e r i n
t e k t a n r ı y a göre a n l a t ı l ı ş ı n d a n ileri gelir.
A m a yine de g e l e n e k l e r ve Tevrat yalan s ö y l e m e z , dikkatle v e y a konunun y ö n ü y l e
uyarılmış o l a r a k bakılır ve y o r u m l a r tarihin
gidiş konu-
muna göre ayıklanabilirse, t e k t a n r ı uyanışı üzerine bir fikir edinilebilir.
Çünkü tektanrı
a n a fikri ne g e l e n e k l e r d e ne
kutsal
d e tarihi gidiş içinde b i r d e n b i r e o l m u ş g ö s t e r i l e m i y o r .
ile
birlikte t a r i h s e l
masal
aydınlık
karanlığından
İsmail-Kabe olaylarında
Adem
layabilir?
ile
Havva
İğfal
veya
İbrahim
mitolojik s e m b o l l e r d e n ,
bile
kısmen
Kurban-Hacer-
Mitolojik kalıyor.
S e m i t a t a l a r ı n ı n t a r i h e girişleri
Silindiri
b u n d a n en fazla
kazanıyor;
kurtuluyor.
k i t a p l a r d a ve
Sadece İbrahim
İ.Ö.
3000 yılına
ne z a m a n a
tarihlendiğine göre,
rast-
demek
birkaç y ü z y ı l ö n c e l e r i S e m i t l e r Irak M e d e n i y e t (bere-
ket s e m b o l ü Y ı l a n )
kandırmasıyla
medenileştiklerini
silindire
kazıyıp
ölümsüzleştirebilsinler.
O tarihlerde kuzeyde Akadlar:
Semitler, g ü n e y d e k i S ü m e r m e d e n i -
yetinden t o h u m alarak kentleşmeye başlamışlardır.
bar g e l e n e k l i g ö ç e b e l e r d i r .
Ç o k az da
H e n ü z aşağı
bar-
kentleşmiştir...
Zaten bunu hemen Tevrat'ta A d e m - H a v a çocuklarında da görürüz:
(la Saint Bible L.S,
1962, Paris)
T e k v i n , Bap 4:
"Ve
Habil koyun
Çiftçilik:
işidir,
Ziraat
Semitler
çobanı
oldu,
fakat Kain
Kent'in, y u k a r ı
Habil
gibi
barbarın,
[Kabil]
çiftçi oldu."
çobanlık:
göçebedirler çoğunlukla;
Orta
barbarın
kentler
(Kaingil-
ler) azlıktır h e n ü z .
Bu y ü z d e n tanrı g ö ç e r l e r i n t a k d i m e s i n i kabul eder,
Kabil'in t a k d i m e s i n e b a k m a z bile:
"Ve
Rabbi
O'nun
Habil'e
ve
takdimesine
Ve
Kain
(Kentler)
lar sırtını d ö n e r :
onun
takdimesine
baktı;
fakat
Kabil'e
ve
kullanır a m a
on-
bakmadı."
m e d e n i y e t e geçer,
göçebeliği
Kain Habil'i öldürür. G ö ç e b e barbar S e m i t l e r i n yazısı
yoktur, tarihi de o l m a z .
Kain'in tarihi olur.
Ç ü n k ü o m e d e n i y e t e geç-
miştir. Ve S e m i t l e r K a i n ' d e n ç o ğ a l m ı ş bilinir. Y e n i d e n g ö ç e b e ve kent
aşamaları
canlanır...
Burada yine tarihi belgelerle çakışan ilginç bir a ş a m a y a daha geliriz.
H a n o k , Kain'in birinci oğludur.
tanrısıdır.
H e m Kent'tir, h e m de o kentin kral
H a n o k ' u n oğlu İrad ve M e h u y a e l olur... Ve b ö y l e c e g e l i ş e n
kuşaklardan sonra Semitlerin demiri
duklarını
demiri
buluruz.
bölümü
keşfetmek temeline
belgeler d e m i r i n
lan
Tekvin
sahip
Semitlerce
işlediğini
Bap 4'te.
hatta d e m i r ustası
D e m i r Ustası
b u l u n m a k akla
keşfedildiğini
yakındır.
gösterir.
ol-
o l m a k için
V e tarihi
D e m e k T e v r a t ya-
söylemez:
"Ve
Tesilla,
keskin
aletleri
Demir'in
kendisi de
döven
bu
Tubal-Kuin'i doğurdu;
idi...
keşfi İ . Ö n c e s i :
sesimi
diği
Lamek
(demircinin
dinleyin:
için
Lamek'in
Çünkü
bir
genci
de
yetmiş
babası)
beni
de
mir,
bütün
Eğer
kere
m i t o l o j i k diliyle bildirir:
karılarına
yaraladığı
öldürdüm;
yedi
ve
2800-2700'lerdir. "Akad Sümer impara-
t o r l u ğ u " kurulacaktır. T e v r a t b u n u da kendi
"Ve
tunç
"
öcü
için
dedi:
bir
Kain'in
Ey Ada
adamı
yedi
ve
kere
ve
Tesilla,
beni
berele-
öcü
alınacaksa,
alınacaktır."
Lamek'i ve karılarını S e m i t k a b i l e l e r i n i n ata t a n r ı l a r ı olarak, Konfederasyon
üstün
zıcı
başkanı
olarak düşününüz;
olarak yetiştirildiğini
l a n m a k üzere ata
öğüdünün
beri
ve demirden
savaş s i l a h l a r ı n d a
k o m ü n g ü c ü n ü , S ü m e r m e d e n i y e t i n c e K a i n ' d e n beri
nasıl
Sümer
ile
geleneği
77
içli
kez
ufak bir k o p u ş m a d a
Kain
atalarının
anlayabilirsiniz?
paralı
7
m e z a r ka-
S ü m e r l e r ' e çulkez öcü
alınması
Semitler A d e m ' d e n
askerlik-ticaret-maden-kereste
devrimler..
Demek Akad-Sümer
a r a m a k ve
olan
artışını
dışlıdırlar;
alışverişi ve t a r i h s e l
rıcılığı
ve en
İmparatorluğu'na
b u l m a k olası
kadar
değildir.
Ki
bu
Semitler'de
İ.Ö
tektan-
2400'lere
kadar
götürülebilir.
Zaten
liğin
bu
tarihlere
kıtalararası
çoktanrılar henüz
v e yeni
kadar m e d e n i y e t
başlangıcı
5 0 0 0 yıl
gökselleşmişlerdir.
lokal
sonralara
Yani
aşamadadır.
Evrensel-
d e n k düşer.
Sümer'de
çoktanrıcılık henüz tazedir
bir g ö k s e l l e ş m e a ş a m a s ı y l a z i r v e l e ş m i ş t i r . A n c a k A k a d d e v r i y -
le bu a ş a m a k a n ı k s a n a c a k t ı r .
Görülüyor, Tevrat'ın
tılı
değildir;
sadece
tarihlemeleri
gerçeklere
bile
bu
indirmesini
hesapla
bilelim.
o
kadar abar-
Devam
edelim:
"Adem'in
yaşadığı
Lammak'e
yaşında,
ilişki
ri
bütün
günler
kadar g e ç e n
Şit'in
babası
başlangıcı
oldu."
ise
Semit
bu süre içinde o l u ş m u ş t u r .
tarihsel
parelleşir.
Ama
d e m i r i n t a r i h e geçişi
farkı
yıl
oldu;
sadece
kentleşmeleri
Ki
olabilir.
Adem'den
"Ve Adem
130
Sümerler
ve d e m i r i n
ile
girişimle-
iğfal silindiri t a r i h l e m e s i n e D e m i r ' i n
keşfedilişi
Çünkü
öldü"
yıldır:
Semitler'in
Klasik t a r i h l e m e
ile
ve
130
Demek Adem'i
sayarsak;
keşfi
lık z a m a n
930
süre
demir,
İ.Ö
3000
arasında
ile İ.Ö
da
en
Sümer yıkılınca
2768'dir.
az 200 yıl-
tarihe
geçer.
A m a o n d a n ö n c e d e m i r i n y a z ı s ı z tarihi vardır. Yani L a m e k ' i n 77 kez öç
a l m a çığlıkları z a m a n ı , İ. Ö n c e 3 2 0 0 ' l e r e d e n k düşer.
tarihiyle
paralellik gösterir.
bu t a r i h l e r d e o l m u ş t u r .
Bunun
anlaşılabilmesi
malarını
Adem,
Sonra
için
S ü m e r İğfal
1000
kullanarak yaşamayı
Havva'nın
yıl
silindiri
boyunca
başarmış
Ki bu da T e v r a t
medeniyete
karışışı
da
k a z ı n m ı ş olabilir.
Slav-Bulgar barbarlaş-
bulunan
Bizans,
Doğu
Roma
İ m p a r a t o r l u ğ u akla getirilsin yeter. S ü m e r m e d e n i y e t i de en az 2000
yıl
aynı
adla
nasıl y a ş a y a b i l i r ? T u f a n adını
çok ö n c e l e r d e n
başladığı
almış tarihsel
devrimlerin
unutulmasın.
Ö z e t l e bu t a r i h e kadar, ne mitolojik, ne de g e r ç e k l e r i n az ç o k ispat
b u l a r a k a y d ı n l ı ğ a çıktığı
mıyoruz.
Zaten
klasik t a r i h l e r e g ö r e t e k t a n r ı i n a n ı ş ı n a rastla-
kutsallaşma
evrensellik aşamasından
Ama
daha
bundan
kendisini
prosesi a ç ı s ı n d a n da b ö y l e bir a ş a m a n ı n
önce de görülmesi
sonrası
yine
gösterir;
ilginçtir:
olanaksızdır.
Tevrat'ın
Tevrat tektanrıcılık
doğruluğu
işaretlerini
bir
daha
kez
erken
başlatır - ..
"Ve Adem
Şit koydu:
Onu
Kain
tekrar bildi;
ve
Ha bil yerine
öldürdü,
dedi."
Adem'in
Semitler'in
Burada
kabile
karısını
Çünkü Allah
bir oğul doğurdu;
bana
başka
medeniyetle
konfederasyonlarının tanrısal
şefi
ve
Onun
bir zürriyet
alışverişe
o l d u ğ u akla
girmiş
getirilsin.
f e d e r a s y o n , S e m i t l e r kadar h a r e k e t l i v e ç o ğ a l m a k z o r u n d a
toplumu
b a r ı n d ı r m a k üzere b o y u n a
2'ye 4'e p a r ç a l a n a n
ismini
verdi;
zira
Semit
Kon-
k a l m ı ş bir
kan t e ş k i l a t -
larını b u l d u ğ u - f a l ile b ü y ü ile ö n g ü r d ü ğ ü - her y a n a g ö n d e r i r ve bunlar
kendi
üretici g ü ç l e r i n e göre t a r i h s e l g ö r e v l e r e girişirler.
Şit de b a ş k a
bir Fıratri v e y a Kan t e ş k i l a t ı n ı n şefidir. A d e m i n y a ş ı n ı n bu kadar 1000
yıla y a k ı n
oluşu,
unutmayıp
Semitler'in
geleneklere
İlginçlik b u r a d a
nun
olası
tarihinin
s ü r e k l i l i ğ i n d e n ve
ilk ata tanrısı A d e m ' i
geçirişlerindendir.
değildir. T e v r a t t a r i h l e r i y l e t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı n d o ğ u ş u genel
tarihin
bize g ü v e n i l i r bir b e l g e o l u ş u n u
gidişine
(gerçeklere)
u y m a s ı n d a ve
göstermesindedir.
Görelim:
"Ve Şit'in,
ni
o
zaman
bir oğlu
çağırmaya
doğdu;
ve
onun
adını
başladılar. "(Tekvin,
Enoş
Bap
koydu.
4)
Rab'bin
ismi-
Bu
"Rabb"
Sümerler İ.
bildiğimiz
Önce
denileştirmişler ve
S e m i t l e r gibi
rihlerde
tanrıcılığı
tanrısallığı
çevre
Sümer
iktidara
elleriyle
konfederasyon
liderleriyle
uygun
Ama
çıkarıp
ama
içinde
taÇok-
çoktanrıları
daha
konfederasyonlarıyla
paralelleştirip göksel
bir t e k t a n r ı y a
in-
bir t a r i h s e l d e v r i m pra-
düşerdi.
o tarihlerde tektanrı
olarak bulunamazdı;
kurbanları
yapmadan,
me-
S e m i t l e r bu
gökselleşen
Bu y i n e y a p a b i l e c e k l e r i
Çünkü
kazımışlar,
bulunuyorlardı.
süreklileşmiş
fikri
Semitlerde İbrahim
bile y a v a ş ç a t e m i z l e n m i ş t i r ) d u r u , t e m i z , eski
san
olamaz.
çoktanrılaştırmışlar ve
aşılamışlardır.
ilişkiler
S e m i t l e r kendi
başkası
t o t e m tanrıları
bunları
dek
tutup tanımış
d i r g e m i ş olmalıydılar.
tiğine
Allah'tan
göklere
kabilelere
ile
t e m i z b a r b a r kalan
ve
tektanrı
3000'lerde çoktan
y i n e ç o k t a n r ı c ı l ı ğ ı n aşağı
devam ediyordu.
h e n ü z vakit
de
gibi
(ki
onda
geleneklerden arınmış
barbarlıktan
kalma
in-
Bu y ü z d e n f a z l a t u t u n m a d a n ve iz
dolmadığı
için
yaygınlaşmadan
Semitler
içinde kalmış, belki de s ö n ü p g i t m i ş olmalıdır. Ç ü n k ü T e v r a t ' ı n N u h ' u n
babası
L a m e k ' e iliştirdiği bu
"Rabb'in
ismini
o
kadarcıktır:
zaman
çağırmaya
T e v r a t ' ı n " o z a m a n " dediği
"Şit
105
"Ve
Enoş
yaşında
90
Enoş'un
yaşında,
başladılar."
ü z e r i n d e birazcık d u r a l ı m :
babası
Kenan 'ın
oldu."
babası
oldu."
Bu h e s a p l a Enoş en genç z a m a n ı İ. Ö n c e s i y i n e 3000 yılları dolaylarına düşer. A m a
daha
E n o ş ' u n g e r ç e k yaşı, yani
kabile g e l e n e ğ i yaşı ç o k
fazladır:
"Kenan'ın
babası
kızlar babası
oldu;
olduktan
ve
sonra,
Enoş'un
Enoş
bütün
815 yıl yaşadı
günleri
ve
905 yıl oldu
oğullar
ve
ve
öldü."
A c a b a S e m i t l e r " R a b b ' i n i s m i n i " E n o ş ' u n hangi ç a ğ ı n d a " ç a ğ ı r m a y a
başladılar"? Genç zamanında
Bunu
kabaca şöyle
mı? O l g u n l u k v e y a Yaşlılık ç a ğ ı n d a
kestirebiliriz. T e v r a t ,
Enoş z a m a n ı
mı?
içine g i r e n
H a n o k için de ş ö y l e der:
"Hanok
Allah
300
yıl Allah
ile
yürüdü"
ve
gözden
koyboldu;
çünkü
O'nu
aldı."
Hanok'a
kadar g e ç e n
512
t e k t a n r ı c ı l ı k t a n söz e d i l m i y o r ;
zanıyor.
Demek
yıl
Tevrat'ta
birkaç
satırla
g e ç i y o r ve
H a n o k ile birlikte t e k t a n r ı c ı l ı k ö n e m ka-
"Enoş zamanı"nın
olgunluk
devrini
ve
Hanok'u
ölçü
a l m a k en d o ğ r u s u olur.
Buna
rimle
göre t e k t a n r ı
olabileceğine
tilebilir.
belirişi
tarihleme
İ.
az çok g ü ç l ü
Öncesi
veya
O'nun
kabileyi
tümden
lideriyle
birlikte "Allah'ın
yitirilmesidir.
Ve
bu
da
bir t a r i h s e l
2700'lere
Bu S e m i t l e r ' i n S ü m e r l e r i yıktığı tarihlerdir.
teşkilatını
larda
fikrinin
göre,
o
dev
d e k gerile-
Hanok'u,
a l m a s ı " da,
bir kan
savaş-
d ö n e m d e ve
Hanok
z a m a n ı S e m i t l e r ' i n S ü m e r l e r ' e karşı t a r i h s e l d e v r i m c i akınları
boğaz-
laşmalarını
yürüdü"ğüne
luğunu
sıkıştırdıklarını
göre
gösterir.
tarihleme tamı
k u r u ş u n a d e n k düşer.
H a n o k da
tamına
"300 yıl Allah ile birlikte
Sargon'un
Tevrat, tektanrı fikrindeki
ilerlemelerin
imparator-
Nuh T u f a n ı v e Nuh z a m a n ı
o l d u ğ u n u y i n e m i t o l o j i k s e m b o l l e r i y l e dile getirir:
şup
Akad
S a r g o n , S e m i t şefidir.
A l l a h Nuh ile konu-
ahitleşir.
M e d e n i y e t artık F ı r a t - D i c l e ' n i n
mamış,
rıp arttırmıştır.
paratezini
doldurmakla
kal-
hızlandı-
Bu b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m i n habercisidir. T e v r a t yani
Semit gelenekleri
şöyle
güney
K u z e y ' d e S e m i t kentlerini v e m e d e n i y e t e geçişlerini
bunu yazısız z a m a n d a n
kalma
mitolojiik a n l a t ı ş ı y l a
belirtir:
"Ve A l l a h y e r y ü z ü n ü g ö r d ü v e işte b o z u l m u ş t u ;
bütün
çünkü yeryüzünde
insanlık b o z u l m u ş t u , "
"İşte
ben
onları
Nuh t u f a n ı v e y a
yeryüzü
ile
beraber
onları
yok
edeceğim"
E v r e n s e l T u f a n , İ s a ' d a n ö n c e 2328 a d ı n a b a ğ l a n -
mış. A k ı n ı İ.Ö 2 7 5 0 ' y e kimileri 2 4 0 0 ' e tarihliyor.
T u f a n o l u p bittikten s o n r a Nuh ( U t n a p i ş t i m ) , t u f a n ı G ı l g a m ı ş ' a anlatır.
Bu en eski Babil y a z m a s ı , H a m m u r a b i z a m a n ı n d a İ.Ö 1800 lerde
Gılgamış
Destanı'nda
Gerçi
tufan,
belirtilir.
Sümerler'in
ş i n d e ilk b ü y ü k t a r i h s e l
geçmiş
bir olayıdır.
ilk z a m a n l a r ı n d a
devrim
belki
Sümerler'in
geli-
ile e f s a n e l e ş e r e k S ü m e r g e l e n e k l e r i n e
Nuh, t u f a n ı n ı n
Semitçesidir.
Veya
aynı
geleneği
S e m i t l e r Nuh a d ı n a b e n i m s e m i ş l e r d i r . A m a bu kuru a n l a m s ı z bir t u f a n
masalı v e y a d o ğ a l afeti değildir. S a r g o n ö n d e r l i ğ i n d e k i b ü y ü k t a r i h s e l
devrimdir.
Buna göre Nuh z a m a n ı
İ.Ö 2500
ile
1 8 0 0 ' l e r e d e n k düşer.
A k a d devri z a m a n ı d ı r . A k a d l a r ' ı n H a m m u r a b i
İbrahim zamanına
Ki
bu
ile ç ö k e r t i l i ş i n d e n s o n r a
geçilir.
Bu e v r e n s e l l i k ç a ğ ı n ı n b a ş l a n g ı c ı ve t e k t a n r ı f i k i r l e r i n i n , S e m i t l e r i n
b a ş l a m a s ı yıllarıdır - .
İbrahim göçebelerin de t u t u n m a y a
G ö r ü l ü y o r ki, T e v r a t anlatısı
çıkışı
ile tarihi olaylar ve t e k t a n r ı ' n ı n o r t a y a
b a ş t a n s o n a b i r b i r l e r i y l e u y u m içindedirler.
T e v r a t b ü y ü k tarihi olayları
kendi
mitolojik sembolleriyle anlatmış-
tır o kadar.
İlginçtir:
tığı
Nuh, t u f a n d a n s o n r a t e k t a n r ı için İ b r a h i m ' i n b o y u n a y a p -
sunak yerlerini
ilk kez
kendisi
insan değil, y a k ı l a r a k s u n u l a n
"Ve
vandan
Nuh
ve
Rab'be
her
bir Mezbah
temiz
meler arzetti." ( T e k v i n ,
D e m e k t e k t a n r ı gibi
maktadır - .
kuştan
Bap
y a p a r ve o
sunak yerinde Allah'a
h a y v a n l a r ı t a k d i m eder:
(sunak
aldı
ve
yeri)
yaptı
mezbah
ve
üzerinde
her
temiz
yakılan
haytakdi-
8)
k u r b a n g e l e n e ğ i d e S e m i t g e l e n e ğ i n d e bulun-
İlginçlik s ü r ü y o r :
Allah
artık bir d a h a
tufan
yapmayacağına
söz
verir:
"Ve
Rab
(takdimelerden
"Adamın
(insanın)
ğim..."(Bap
"Ve
suları
ile
sabit
maya
9,
artık S e m i t l e r ' i n
d e n i y e t l e r ağı
barbarları,
geçişe
tarihsel
kokuyu
toprağı
kılacağım;
kesilmeyecektir;
olmayacaktır. "(Bap
Çünkü
hoş
artık
kokladı"
tekrar
lanetle
meyece-
Tekvin)
ahdimi sizinle
tufanın
tufan
8,
gelen)
yüzünden
doğru
devrim
ve
ve
bütün
yeryüzünü
beşer
helak
(insanlık)
etmek
artık
için
artık
Tekvin)
büyük çoğunluğu
Semitleri
taşmıştır.
Geri
başaracak güçte
medenileşmişler ve
kuşatacak kertede evrensel
kalan
Semit
değillerdir.
meaşa-
göçebeleriyse
artık
Semitler gerçekliği
sez-
mişler ve g e l e n e k l e r i n e bu a n l a t ı y l a g e ç i r m i ş l e r d i r .
Bu o l a y l a r a g ö r e İ b r a h i m H a m m u r a b i z a m a n ı n a d e n k d ü ş e r ki
da
bu
Klasik T a r i h i n t a r i h l e m e l e r i n e u y g u n d u r .
İslamiyet'in
Kutsal Tarihi
de
bu
gidişe
uyar;
tektanrıcılık gökten
birden bire d ü ş m e bir yaratı değildir. Ve o l a m a z d ı da. T e v r a t ve S ü m e r
u z m a n l a r ı Tarih
olmamış
öncesi
saydıkça,
(Komün)
içine
Bilimini v e T a r i h i n
düştükleri
bu
köksüzlükten
gidiş
kanunlarını
ve
şaşkınlıktan
kurtulamayacaklardır - .
Tarihe (medeniyete) d e ğ m e y e başlayan
İbrahim
gibi,
önce
kendi
komün
her S e m i t b a r b a r teşkilatı,
geleneksel
tanrılarıyla yola
çıktığı,
onları kesip a t a m a d ı ğ ı için m e d e n i y e t i n ç o k t a n r ı l a r ı y l a da k a r ş ı l a ş ı n c a
bocalar.
Çoğu
bir t a r i h s e l
him
m e d e n i l e ş t i k ç e ç o k t a n r ı c ı l ı k içinde eriyip gider.
görevle tektanrıcılık canlansa
gibi t a r i h s e l
da,
Arada
H a n o k ve Nuh ve İbra-
g ö r e v l e r l e ö n e çıkış d a y a t m a d ı k ç a , t e k t a n r ı fikirleri
kuru fikir o l a r a k iş g ö r e m e z g e l e n e k l e r e yenilir.
İbrahim'in
b u n l a r d a n farkı:
cında olmasına
karşın
bunu
İçine girdiği
evrensel
b ü y ü k bir t a r i h s e l
çağın
başlangı-
devrim geleneği
sezi-
siyle h i s s e t m i ş ve i n a n ı l m a z bir a z i m kararlılık ve s a b ı r l a b u n u s o n u n a
dek s a v u n u p
bulunmasıdır - .
geliştirmiş
M u h a m m e d gibi t e k t a n r ı f i k r i n i h a z ı r c a ç e v r e s i n d e g e l i ş m i ş o l a r a k
bulmaz.
Ama
bu
fikir ki
geleneklerinde
mektedir. Y a p m a s ı g e r e k e n O ' n u yeni
bir yıldız gibi
p a r l a y ı p sön-
bir t a r i h s e l g ö r e v d a y a t m a s ı v e
ihtiyacıyla alıp ç a ğ ı n a göre y e n i d e n p a r l a t m a s ı v e t o p l u m u n a u y g u l a masıdır.
Bu
a z ı m s a n a c a k bir şey değildir.
İbrahim'in
büyüklüğünden
bir şey a l m a z .
Burada
biz h e r h a n g i
bir fikirde o l d u ğ u n d a n d a h a fazla
t e k t a n r ı f i k r i n i n b i r d e n b i r e o l u ş a m a y a c a ğ ı ve o l u ş m a d ı ğ ı ;
le,
tarihin
temel
olaylarıyla
istedik. Y o k s a i d e a l i z m e :
çılıklardan
bir f a r k ı m ı z
paralellik içinde
bulunduğunu
bir ş e k i l d e
bir p r o s e y belirtmek
Fikir için fikir b a t a ğ ı n a b a t m ı ş u z m a n üstat-
kalmazdı.
Şunu da
ları
belirtmeden geçemeyeceğiz:
M a r k s - E n g e l s ortaya
rihsel
maddeciliği
s a n l a r ı n da
çıkarken
birbirinden
habersiz
b u l u n a b i l e c e ğ i n e hatta
s o n r a d a n farketmiştir.
topluluk
de
sırasında,
öteki
larını,
yeni
sosyal
ve
Bu,
Ama
kendi
ister istemez
üretici
sınıflarla
durumlara
moral
100 yıl
yeni
refah
in-
Marks
k o n u ş u y o r ve y a z ı y o r d u :
değiştirdiği
ölçüde,
topluluğun
bir
takım
şartlarıyla
örf ve
çeşitli sınıfları;
münasebetlere
yerli sosyal
ve
gerçekten
büyüklüklerinden
adetle-
gelişimleri
girişmiş
moral
riskleri
çevrelerindekilerini
önce s ö y l e n e b i l m i ş ,
Marks-Engels'in
K.
şöyle d i y o r d u :
Bir
girdiklerini,
başka
h e m e n aynı g ü n l e r d e İngi-
M a r k s gibi
güçlerini
değiştirir.
t a r i h l e r d e ta-
bulunan
b u l u n d u ğ u n a değinirler.
1852'de y a y ı n l a n a n "Tex B o o k " t a
"Bir
Maddecilik kurucuaynı
keşfetmiş
Kendileriyle hemen
liz iktisatçısı J o n e s ( 1 7 9 0 - 1 8 5 5 )
rini
Tarihsel
benzer şekilde
oldukde
yeni
farkederler"
dahiyane
bir görüştür.
hiçbir şey k a y b e t t i r m e z .
Çün-
kü bir şeyi hangi t a r i h s e l g ö r e v l e k e ş f e t m i ş ve ona göre işlemiş b u l u n mak önemlidir.
toplumu
Y i n e aynı
gan,
tarihlerde
Tarihsel
mişti.
M a r k s - E n g e l s ' i n t a r i h s e l g ö r e v l e r i ve işleyişleri, sınıfsız
öngören yüzyılları
k a p s a y a c a k çaptadır - .
M a r k s - E n g e l s ve J o n e s ' t e n
Maddecilik
prensiplerini
M a r k s - E n g e l s h e m e n ona
gan T a r i h s e l
Bilimi
Komün
de
habersiz
toplumlarında
Mor-
keşfet-
kendi a ç ı l a r ı n d a n sahip çıktılar.
Mor-
M a d d e c i l i ğ i n v a z g e ç i l m e z ve içinde eritilmiş Tarihi ö n c e s i
haline geldi...
İbrahim için de aynı şey geçerlidir. Tektanrı fikri O'nun z a m a n ı n d a kalıcı
bir ideoloji
haline gelmek için Semitler geleneği
henüz yanıp sönen
rından olan
leriyle
bir yıldızcık durumundadır.
içinde d o ğ m u ş ama
Belki
O'nu, Semit kolla-
Kenanlılar içindeki krallar bile kendilerince çoktanrı gelenek-
harmanlayıp y a ş a t m a y a veya geliştirmeye alışıyorlardı. Tevrat'ta
bunu çağrıştıran satırlara rastlanması bu y ü z d e n şaşırtıcı gelmemelidir:
İ b r a h i m , Irak M e d e n i y e t i o r d u l a r ı n a karşı Kenan b ö l g e s i n d e k i kent
kralları y a r a r ı n a v u r u ş l a r y a p ı p geri d ö n ü n c e bu
krallar İ b r a h i m ' i
kar-
şılarlar. İ b r a h i m S o d o m Kralı'nın parasını a l m a z k e n , S a l e m Kra 11 n ı n kini alır. Ç ü n k ü o t e k t a n r ı c ı l ı k t a n y a n a gibidir.
"Ve
kahini
Allah
ne
Salem
idi.
kralı
Ve
tarafından
teslim
(İbrahim'e)
kılıp
Mübarek
Yüce
ondalık
ekmek
mübarek
Abram
eden
Yine Güney
Melkisede
O'nu
Allah
14,
deniz
şarap
ve
"Fakat Allah
(İbrahim'in
"Ve
20,
Abimelek'e
karısı
şimdi adamın
Tekvin)
gece
Saray)
karısını
rüyasında
ver;
Ve
ve
yerin
Yüce Allah'ın
sahibi
Yüce
düşmanlarını
eli-
herşeyden
kendine
Tekvin)
kıyısında
yüzünden
geri
ve
senin
olsun.
A b i m e l e k de t e k t a n r ı c ı l ı ğ a y a t k ı n d ı r v e y a
dın
çıkardı
Göklerin
olsun;
mübarek
verdi."(Bap
Filistin'de
ve
dedi:
bir
kent
(Gerar)
Kralı
olan
bu fikre y a b a n c ı değildir:
gelip
ona
işte
sen
çünkü
o
bir
dedi:
Aldığın
ka-
ölüsün..."
bir Peygamberdir" (Bap
S e m i t l e r ve dört yol ağzı, t e k i n
e v r e n s e l l i k çağı,
kendisini
c e yıllık g e l e n e k l e r i
bu
bir t o p l u m ve o r t a m değildir. Yeni
bezirganlıkta
feylozofça
elden
uzmanlaşmış
ve
binler-
g e ç i r i p t e f e k k ü r l e y o ğ u r u p yeni
s e n t e z l e r e u ğ r a t m a y a vakti v e nakti o l a n S e m i t t o r u n l a r ı n d a v e b u n a
en
ç o k elverişli
olan
Filistin
rasathanesinde
alamet olarak gösterir;
işaretlerini verir.
Ancak İbrahim
h e p s i n d e n d a h a fazla v e b ü y ü k bir s e z i y l e t a r i h s e l
g ö r e v l e r i n d e t e k t a n r ı c ı l ı k h i s s e d e r ve işler.
dür;
t a r i h e yeni
düşünür.
yeni
girerken
daha
Bu y ü z d e n t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı
Çünkü
o daha
berrak ve daha
keşfi v e y a
komüncül-
hayalci,
benimseyişi
büyük
daha
istik-
rarlı v e uzun v a d e l i , s a v u n u ş u d a h a ö n e m l i v e t o p l u m u n a u y g u l a y ı ş ı
daha
kalıcı
kesinlikle ve a n l a y ı ş t a olur. A m a b u n u
başarması,
hayal-
den g e r ç e k l i k l e r içine o t u r t m a s ı , ö m r ü n ü n s o n u n a d o ğ r u ; A b r a m iken
İ b r a h i m o l u ş u n d a n s o n r a olabilir.
3- " A L L A H "
KEŞFİNİN
EVRİMCİL DEĞERİ
Doğa ve T o p l u m evrimsel
prosesi
de toplumsal
bir b ü t ü n l ü k içerisindedir.
evrimin
bütünlüğü
t o p l u m d a n yansıyarak yarattığı ve
halde o n u n e s a r e t i n e girdiği,
başkalaşması yoluyla
A m a giderilmesi
diştir.
içerisinde,
kendisinin yarattığı
Kutsallaştırma
insan
beyninin,
bir şey o l d u ğ u
bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı v e yeni
uyumlarla
g i d e r i l e b i l e c e k bir gidiştir.
kolay o l m a y a c a k t ı r .
Kökleri
çok d e r i n l e r d e bir gi-
B u y ü z d e n t o p l u m s a l e v r i m i n t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l i ş i m i içine
sinmiş,
beynimizin düşünce
nüfuz e t m i ş kültürel
m e k a n i z m a s ı n a , a d e t a O ' n u ele g e ç i r i r c e
bir g e l i ş i m
kanunudur.
D e m e k kültür o l a y l a r ı n ı d a hafife a l a m a y ı z . T e m e l d e üretici güçler
gelişimine
ça
kültürel
bağlı
olduğu
halde,
üretici
güçler kolayca
b a ş k a l a ş ı m l a r da o l u ş a m a y a c a ğ ı
kemiğimize yapışır:
başkalaşmadık-
için, o kültürler iliğimize
Kastlaşır kalırlar a d e t a . Y e r i n e
başka
üretici
güç
g e l i ş i m l e r i , ü r e t i m biçimleri g e l s e de biçim d e ğ i ş t i r e r e k s ü r e r giderler.
Bilinçlere çıkarılıp
dıkça
köklü y e n i
başkalaşımlar,
eskilerin yerlerini
alma-
kültürel t e m e l l e r d e n d e k u r t u l a m a y ı z .
Bu s o s y a l d e v r i m l e r l e birlikte k e n d i l i ğ i n d e n g e l i ş e n k ü l t ü r e l - e ğ i t i m sel
d e v r i m l e r l e d e olur. A m a
gözönüne
getirilsin.
modernleşmeleri
bizim
Tefeci-bezirgan
hangi
burjuva devrimimiz ve benzerleri
temellerin
kültür ç a t ı m ı z ı
kapitalizm
biçiminde
kolay d e ğ i ş t i r e b i l m i ş t i r ? . .
K u t s a l l a ş t ı r m a prosesi b a s i t - y ü z e y s e l bir kültür olayı değildir.
rudan
mun
insan t o p l u m u n u n
köklü
Doğ-
maddi t e m e l l e r i n d e n fışkırır v e t o p l u -
h e r ş e y i n e girer.
1 - K o m ü n c ü l y a ş a m v e d ü ş ü n c e biçimidir. V e her kişinin b e y n i n d e ,
h a y a t ı n d a yer alır:
Totemizm.
2-
Dolayısıyla
gelişimiyle:
komün
i ç e r i s i n d e d e r l e n m i ş işleyen
üretici
güçlerin
İ n s a n - t a r i h - t e k n i k - c o ğ r a f y a ile d o ğ r u d a n bağlantılı gelişir.
Ve t o p l u m s a l g e l i ş i m e girer etki eder.
İnsan T o p l u m u m u z temelinde ve çatısında
her e l e m a n ı n a ,
hücre-
sine s i n m i ş o l a r a k yaşar.
Bu y ü z d e n on b i n l e r c e yıllık T a r i h ö n c e s i n d e , 6 5 0 0 yıllık A n t i k Medeniyetler tarihinde,
beyinlerde düşünce
rihte d e y a ş a m
toplum
sistemi
biçimi
biçimlerinin
adım
başı
o l a r a k yer a l m a k l a
ve düşünce sistemi
her g e l i ş i m i n d e
kalmaz;
Modern
o l a r a k (biçim
ta-
değiştirmiş
haliyle) y a ş a m a y a d e v a m eder.
Yani
insan t o p l u m u n u n d o ğ u m u n d a n
Yani
toplumsal
hemen sonra
evrimin
tümünde
b a ş l a y a r a k gü-
nümüze
dek gelir.
dolaysız
yer alır;
e l b e t t e g i d e r e k b i ç i m d e ğ i ş t i r d i k ç e ve iktidarını y i t i r d i k ç e bir
olarak
kültür e l e m a n ı n a d ö n ü ş ü r v e y o k o l m a y a d o ğ r u
zayıflar. A m a
bütün t o p l u m s a l
binlerce, y ü z l e r c e yıl
evrim
boyunca,
kesintisiz, sürekli o l a r a k yer alır.
da
ve
b e y i n l e r i n d e yer almış
onbinlerce ve
hemen
Çünkü temelde komünlerin yaşamın-
bulunan
cinsel
yasaklardan
dinamizm
bulan t o p l u m s a l y a r a t ı ş l a r a v e y ü c e l i m l e r e t u t u n a r a k gelişmiştir..
Bütün
bu
bakımlardan,
kutsallaşma
s ı t o p l u m s a l e v r i m i n g e l i ş i m i n d e , insan
özgürleştirici
"Allah"ın
olur.
İster
tektanrıda
kutsallaştırmayı
besleyecektir
bilinçlere ç ı k a r ı l m a -
beynini, d ü ş ü n c e s i s t e m l e r i n i
kolaylıklar getirecektir.
keşfi de k u t s a l l a ş t ı r m a
istemez,
kelleşme)
prosesini
p r o s e s i n i n z i r v e y e çıkışı ve s o n u
yoğunlaşılması
bilince
çıkarmaya
(kutsallaştırmada
dönüşünü
te-
beslemiştir
de.
A n c a k u n u t u l m a m a l ı d ı r ki, antik tarih çok y a v a ş gelişir. A l l a h ' ı n keşfi, kesin hatlarıyla s a v u n u l u ş u İ b r a h i m ile birlikte olur. Bu keşfin y e r y ü züne yayılıp t u t u n m a s ı için uzun bir hazırlık devrinin ( 2 5 0 0 yıl) g e ç m e s i
gerekmiştir.
İslamiyet
ile
birlikte
keşif e v r e n s e l
D ö n ü ş ü m ise İ s l a m M e d e n i y e t i n i n ç ö k ü ş ü y l e ;
köylü
liriz.
isyanlarının
patlak v e r m e s i y l e ;
Şeyh
yayılışına
ulaşmıştır - .
O s m a n l ı ' d a ve A v r u p a ' d a
Bedrettin
ile başlar diyebi-
D e m e k y a y ı l m a s ı , z i r v e l e ş m e s i için g e r e k e n süre 2500 yıl ise, dö-
n ü ş ü m ü n başlayıp g e l i ş m e s i için g e r e k e n süre:
Kapitalizmin
başlangıcından,
Oysa k u t s a l l a ş t ı r m a prosesi
lerinden
sonra,
beri gelişip gelir.
eski
köklere
idealizme d ö n m ü ş .
1400-1500 yıllarından:
g ü n ü m ü z e dek 500 yıl
kadar sürmüştür.
1 5 0 - 2 0 0 bin yıl ö n c e d e n ilk t o t e m i z m kökD e m e k tanrıların "Allah" ile t e k l e ş m e s i n d e n
göre ç o k kısa
bir z a m a n d a ,
kutsallaşma
Biraz d a h a a ç a r a k k o n u m u z a ç ı s ı n d a n
İ b r a h i m ' i n d ü ş ü n c e s i s t e m i n i , yani
kendi
prosesi
işleyelim.
barbar (komüncül)
bey-
nindeki yakıcı, y ü c e l t i p kutsallaştırıcı g ü c ü v e geldiği t o p l u m u n geleneklerinin
o beyne verdiği
yeteneği,
k u t s a l l a ş t ı r m a d a en
z e n g i n - s ı ç r a m a l ı ç a ğ d a ş bir k u t s a l l a ş t ı r m a
üstün ve en g e r ç e k ç i
olanı y a k a l a m a ,
sentez yapma,
karak onları
soyutlama
gücünü ve yaşadığı
toplumun
ü z e r i n e çı-
k a v r a m a k l a - d e ğ e r l e n d i r m e k l e kalmayıp onlara yön verip
değiştirme azmini
k a v r a d ı k az çok.
B u r a d a İ b r a h i m ' i n beyni ile g e ç m i ş ile t o p l u m b i ç i m l e r i n i n g e l e n e k sel o l a r a k o n u n beyin a y n a s ı n d a y a n s ı y a n l a r ı : Y e t e n e k l e r i ;
da
kendi ç a ğ ı n ı n
medeniyet:
sistemi
ve
İbrahim'i
son o l a r a k
k o m ü n c ü l t o p l u m u n d a n v e kendi t o p l u m u d ı ş ı n d a k i
Sınıflı
yakıcı
toplum
gücü
çelişkilerinden
ile
senteze
yansıyanları
uğratmasını
kutsallaştırma
bütünleştirebilirsek
anlamış oluruz,.
1- Temelde:
İbrahim'in beynindeki kutsallaştırma sistemi ve gücü:
k o m ü n c ü l yakıcı
bir k u t s a l l a ş t ı r m a a z m i .
2- Komün ve Medeniyet güreşlerinden gelen Semit'lerin:
atalarının
ğinin
geleneksel
kutsallaştırmada
üstün
İbrahim
sentezlere varma
yete-
İ b r a h i m ' e intikali.
3 - Y a ş a d ı ğ ı t o p l u m u n k o m ü n c ü l bir t o p l u m s a l g ü ç t e v e a z i m d e oluşuyla;
4- Yaşadığı çağın
gelmiş
bir
kendi t o p l u m u n u n t e r s i n e e v r e n s e l l e ş m e e ş i ğ i n e
medeniyetler,
sınıflı
t o p l u m l a r ağı
s e n t e z l e r e yol a ç a b i l e c e k y a m a n
İşte bu 4 g ü c ü n İ b r a h i m ' i n
zur verici
bir s e n t e z e v e y a
içinde
bir çelişki yaratıcı
oluşunun
üstün
bir g ü r e ş o l u ş u .
b e y n i n d e b ü t ü n l e ş e r e k rahatlatıcı, hu-
dengeye
ulaşmak zorunluluğunda
oluşu:
D e t e r m i n i z m i n bu dört koldan i ş l e y e r e k kendisini ifade e d e c e k bir elçi
s e ç m e s i n i n vaktini
doldurması;
"Allah" sözcüğünün
altındaki
gerçek-
lerin işlevini a n l a t a n t e m e l l e r d i r . " S ö y l e t e n e b a k " d e n i l d i ğ i n d e , " A l l a h "
bilincinin v e y a
urdan
bilinç k a b u ğ u n u n a l t ı n d a y a t a n ve d e r i n l e r d e n
Burada
alt şu-
bunlardır - .
işleyen d e t e r m i n i z m t e m e l l e r i
belki t e k r a r s a y ı l a b i l s e de insan b e y n i n i n k u t s a l l a ş t ı r m a gi-
dişinin özel bir ö n e m k a z a n d ı ğ ı n ı h a t ı r l a m a l ı y ı z . İ n s a n psikolojisi elbette, t o p l u m biçimleri g e l i ş i m l e r i n i n
rından g e l i ş i m
gibi
aynı
olayların
bulur. A m a
olamaz.
Her kişinin
etkileşimleriyle
kişi
her beyin
beyin
geliştiği
beyninin a y n a s ı n d a y a n s ı m a l a d o ğ a l d ı r ki
aynası
ölçüde
bir m a k a s t a n ç ı k m ı ş
ayrı
aynı
b a ğ l a n t ı l a r d a ve ayrı
genel
determinizmden
ayrı ayrı etkilenir ve ayrı s o n u ç l a r çıkarır. T o p l u m l a r da öyledir. T o p l u m
biçimleri
gelişimleri,
aynı
temel
kanunlara
uysa
da;
aynı
zamanda,
aynı yani bir m a k a s t a n ç ı k m a üretici g ü ç l e r d e n y o l a ç ı k m a d ı k l a r ı ; tersine ayrı ayrı c o ğ r a f y a l a r d a n - t e k n i k ve i n s a n - t a r i h
yola ç ı k m a k z o r u n d a
ulaşırlar. T o p l u m
oldukları
içindeki
için ayrı t o p l u m
kişiler v e y a
üretici g ü ç l e r i n d e n
biçimleri
gelişimlerine
psikolojiler de öyledir:
Gelişme
z a m a n l a r ı , c o ğ r a f y a l a r ı t e k n i k l e r i aileleri farklı o l d u ğ u ö l ç ü d e psikolojileri, algılayış ve s e n t e z güçleri;
Dolayısıyla
kişi
kutsallaştırma
u y g u l a m a d a k i azimleri ayrı ayrı olur.
prosesi,
bütün
toplum
biçimlerinde ve
p s i k o l o j i l e r i n d e işleyen bir k a n u n v e y a a n a k a n u n l a r a bağlı geliş-
miş b u l u n a n y a n ürün gibi ikincil ü ç ü n c ü l bir k a n u n olsa da; bu kutsalp s i k o l o j i s i n e y a n s ı y ı ş ı farklı olacaktır - .
l a ş t ı r m a k a n u n u n her kişi
Bu
yüzden toplumlarda,
nekte
kişilerin
görürüz.
Bu,
psikolojisi
komüncül
insanlardan
ayrılan
peydahlanıverdiğini
toplumlarda
olanaksız
veya
kalır.
üstün
yete-
z u h u r ettiğini
Temelde
kişinin
k o m ü n t o p l u m u n d a da ayrı ayrı g e l i ş s e de k o m ü n ü n
kardeş-eşitcil sistemi
lıklı adları
müncül
sıradan
kendiliğinden
kişinin s i v r i l m e s i n e izin v e r m e z .
bile bu tür ilkel t o p l u m l a r d a z a m a n l a gelişmiştir.
toplumlarda
adeta
kan-
Kişinin a y r ı c a Kişi
s i l i n m i ş t i r v e y a var o l m a m ı ş gibidir.
iki ayrı a n n e b a b a d a n o l m a s ı
ko-
Oysa
bile kişinin a y r ı c a l ı ğ ı n ı m a d d i t e m e l l e r e
b a ğ l a m ı ş olur. Sınıflı t o p l u m , m e d e n i y e t g e l i ş t i k ç e o t e m e l l e r a l e v l e n i r
v e y a y a ğ m u r y e m i ş ç o r a k t o p r a k gibi
filizlerini veriverir.
n a r a k ve bin yıllar b o y u n c a
a d ı m başına
Tabii
k a b a r ı p hiç g ö r ü l m e d i k , şaşırtıcı
Tefeci-bezirganlık,
öylesine
içlere işlemiş
derin
temellere
kalmıştır - .
imha ederek filizlenip kökleşmek zorunda
sınıflı
toplum
geliştikçe
bu
özel
mülk gidişinin
s o s y a l sınıflar içinde g e l i ş m e d e n e d e m e z . V e t o p l u m c u l
mülkü
g i d i ş i n e karşı
zorunda
tutu-
kollektif e m e k g e l e n e k l e r i n i
antitezi
gelişimi,
de
kişi
s a v u n a c a k yetenekler veya dehalar da gelişmek
kalır. Ve aynı
gizli
kalmış t e m e l l e r d e n
beklenmedik biçimde
t e k t ü k de olsa fışkırırlar.
İşte a n t i k P e y g a m b e r l e r bunlardır.
gidişin
yani
toplumcul
savunuşun
rihte ç ı k m ı ş o l s a l a r d ı ş ü p h e s i z ki
modern
çağa
rağmen
onlara
M a r k s - E n g e l s l e r i n gibileri de bu
modern
yansımalarıdır.
kutsallaşma
karşı
da
A n t i k ta-
p r o s e s i n e girdikleri
ki
gizli-açık t a p ı n ç l a ş t ı r m a l a r d a n
geri d u r u l m a m a m ı ş t ı r . O n l a r ı n k i t a p l a r ı n d a n bir a d ı m geri yeni bir şey
söyleyene
ması;
ama
karşı,
kutsal
v e y a içtihat:
gibi
"Kapitalin
dayatılkapatmış
içten içe b o y u n a eski şeriat kurallarını a r k a d a n h a n ç e r l e y e n bir
gidişi t u t t u r m u ş din
rum
kitapların d a y a t ı l m a s ı
y o r u m v e yeni gidişe y e n i u y u m yolları
arayan
bezirganları
gibi
kafirdir" t a b u s u n u n
ve o n u n a l k ı ş l a n m a s ı
her şey kitapta yazılı;
boğucu
kutsallaştırmanın
bir saldırı
ne denli
yeni yo-
haline g e t i r i l m e s i
iliklere işlemiş derin
kökleri o l d u ğ u n u anlatır - .
Sadece
bunu
anlatmakla
him ve M u h a m m e d ' l e r i n
kalmaz.
Gerçek
Peygamberlerin,
İbra-
ne kadar uzun z a m a n s o n r a ve ne kadar az
ç ı k a b i l d i ğ i n i ve ç ı k a b i l e c e ğ i n i
de anlatır. Ve g i d e r e k bu tür ö n d e r l e r i n
çoğalması beklenirken, azalan;
hatta y o k olan bir d i y a l e k t i k çizgi izle-
mesi de a y r ı c a ü z e r i n d e d u r u l m a s ı g e r e k e n bir uyarıdır.
Bu
yüzden
determinizm,
çıkardığı
bu
e n d e r beyinleri,
g e l e n i - g e l m e y e n i y a p t ı r a c a k bir güç ve a z i m l e donatır.
durulabilmesi
için
gerekli
ö n c e kendi z a m a n l a r ı n d a
Doğada
ve
toplumda
o l a c a k bilinç s e n t e z l e r i
bu önderler tarafından
evrimin
kendi
ve
ellerinden
Ki yerleri dolbiçimleri
bir an
hazırlanabilsin.
determinist
akışında
yeni
bir
a ş a m a y a geçiş için gerekli keşifler için g e ç e n z a m a n ve emekler, insan
hafsalasının, zeka ve aklının hayal edebileceği ve alabileceği bir sıçrama
değildir.
Bunun kanunlarını kavrasak bile, anlatılması gerçekliğin yanın-
da çok yavan kalır. Evrim, insan t o p l u m u n d a bu tür önderler ç ı k a r m a y a
başladığından
beri
artık kendi gelişimini ve
y a p t ı r m a y a , kendisini
ifade etmeye
keşiflerini
başlamıştır.
bu tür elçilerine
Bu y ü z d e n
bu tür ön-
derlerin yaptığı " k e ş i f l e r " için gereken z a m a n , hazırlılık, e m e k l e r i n biraz
olsun anlaşılmasıyla evrimin kendi iç sıçramaları için yaptığı doğal "keşiflerin" kıymeti
"Keşif",
biraz olsun a n l a ş ı l m a y a , bilince çıkmaya başladı.
evrim
içinde
doğal
yoldan
olsun,
silcileri olan ö n d e r l e r i n " k e ş i f l e r i " olsun
kolay gelir.
E l b e t t e o denli
evrimin
dillendiği
bir kez ortaya çıktı
tem-
mı, gerisi
kolay değil, a n c a k keşif bir s ı ç r a m a t a h t a -
s ı n d a n öte, yeni bir çağı a n l a y ı p g e l i ş i m i n e a y a k u y d u r a b i l e c e k h e m e n
bütün t e m e l
araç-gereçleri yaratan
kanunlarından
bir üreteçtir. V e y a d e t e r m i n i z m i n
birisidir ki, onu ele g e ç i r d i ğ i m i z d e , e v r i m i n
kaları, çağları bilince ç ı k m ı ş , u y u m y a p m a kolaylıkları
"Doğum
sancılarının
ele g e ç t i k ç e
ılımlandırılışı" dediğimiz
mümkün
belirli
hal-
k a z a n ı l m ı ş olur.
şey a n c a k
bu
temeller
olabilir.
İşte "Allah"ın keşfinin, e v r i m i n gelişimi icabı ve d e t e r m i n i z m i n sezialtşuur d e r i n l i k l e r i n d e n
sonucu
g a m b e r l e r i ve
daha
b i r i k e r e k gelen
olarak geliştiğini
şiddetli ve çok y ö n l ü d ü r t ü l e r i
her y ö n ü y l e k a v r a d ı ğ ı m ı z ö l ç ü d e , A l l a h ' ı - P e y -
Kitaplarını
kavrayabilir;
evrimin
bütünlüğünü
bir a d ı m
bilince ç ı k a r a r a k k u r m u ş oluruz.
Mesele A l l a h - P e y g a m b e r - K i t a p
hizmet e d e n
elbette.
rasyonalizmden
Bunu
çoğu
kurtaramaz ama
Meselenin
stratejisi:
Öyleyse
asıl
stratejisi;
veya
bütünlüğünü
( t e k a b ü l ettiğini)
bu
tür
emekler,
önünde,
içerisinde
maktan
kurtulamazlar.
Ö z e t l e koyduk:
evrimi
sezer v e
konunun
menfaatleri yüzünden
Evrimin
şılık g e l d i ğ i n i
uzman
üzerine" A t e i z m e " veya
"laisizme"
ç ı k a m a m ı ş bir ş e y l e r ç i z i k t i r m e k değildir
her keşfin
kuran
illizyonundan yakasını
rasyonalizmi
de aşamaz.
kendiliğinden
basamakların
gelen
asıl
hangilerine
kar-
b u l d u r u p koydurmaktır - .
doğanın
k a v r a n ı p yerli
Kutsallaştırma
ve
toplumun
gidiş
yerine yerleştirilemedikçe
prosesi
kanunları
zayi
ol-
hemen bütünüyle toplumsal
k a p s a y a r a k gelişir. " A l l a h " keşfi ise,
bu gidişin s a d e c e z i r v e l e -
ş e c e ğ i n i n ve d a h a hızlı bir gidiş ile s ö n ü m l e n i p y o k o l a c a ğ ı n ı n h a b e r c i si olur. Ç ü n k ü t a n r ı l a r çağı, tek A l l a h ile kapanmıştır.
evrensel
ö l ç ü l e r d e tek A l l a h ' ı n ,
narak h a z m e d i l i p yeni
artık
her A l l a h ' ı n
bir k u t s a l l a ş t ı r m a
k u t s a l l a ş t ı r ı l a c a k son
şey A l l a h
halkasına
ise,
Bundan sonrası,
gününde denenerek-sınageçilmesidir. A m a
prosenin
sonuna
gelindiği
için o da a ş ı l a c a k ve prose b a ş k a t o p l u m s a l bir ihtiyaca k a y a c a k fakat
son d u r u ş m a d a
satırlar ve
ifadesi
bilince ç ı k a r ı l m a k t a n b a ş k a
benzerleri
sayılabilir
prosenin
sonuna
kaderi
kalmayacaktır.
geldiğimizin
bir
işareti
Bu
veya
4- TANRISALLIĞIN TRAJEDİSİ VE
İBRAHİM
T a n r ı s a l l ı k hiçbir z a m a n s o n u n a d e k e v r i m i n
T e r s i n e her t a n r ı s a l l ı k ,
-temsilcisigörevi
veya yansıması
bir t a n r ı s a l
y a ş a n ı r gibi
evrimin sembolü
olarak ortaya
K u t s a l l a ş t ı r m a l a r ve
Bu y ü z d e n de t a n r ı s a l l ı k l a r ı n t r a j e d i k resmi geçidi
insan t o p l u m u n u n
ratan da, y o k e d e n
e v r i m i n e aittir, t a n r ı s a l l ı k l a r ı
de, d e t e r m i n i z i m i n ta
trajik d ö n ü ş ü m l e r ;
zıddına
kendisidir.
atlayarak gelişen
biçimleri gibi t a n r ı s a l l ı k l a r ı da y e r l e bir eder.
Evrimin
olur:
ya-
akışın-
kavşaklar toplum
Evrimin kontenjanındaki
bir bir t o p l u m l a r a ve t a n r ı l a r a yansırlar.
B u g ü n t a p ı l a n bir tanrı, a ğ a ç v e y a h a y v a n , y a r ı n yeni
çebelik)
çıkmış,
halka t a r a f ı n d a n o l m a m ı ş a d ö n d ü -
durur.
Oysa trajedi,
trajediler,
karşıtlığını t u t a m a z d ı .
aşamalarında
Baki olan e l b e t t e e v r i m i n kanunlarıdır.
t a n r ı l a r geçicidirler.
daki
belirli
bir çeşit t e r c ü m e s i
bitince de y e n i
rülmüştür.
evrimin
ile
birlikte
kesilip
gider
kurban
yemeği
veya
bir çağı
süsü,
(gö
eşyası
Seleksiyon...
Tanrı
krallar v e t a n r ı e v l e r i y e n i bir t a r i h s e l d e v r i m ile g e l e n y e n i
bir t a n r ı s a l l ı k h a l k a s ı y l a y o k edilip y e r i n e y e n i l e r i a l k ı ş l a n ı r v e t a p ı n ç
görürler:
"Kral öldü!! y a ş a s ı n kral!"...
Aslında
bu
samaklarıdır.
yeni
da
insanlığın
Kendini
kendini
basamaklara tırmanışı
karşısında
sürekli
inkar e d e n
inkar e t m i ş gibi d u r u r k e n
v e eskisini
bilinçlenme
kendisini
inkar edişidir.
ba-
b u l m a k için
Son
duruşma-
kendisinden ve kendisinin çıkageldiği doğadan, evrimin
bütünlüğünden
başka
bir şey b u l a m a d ı ğ ı
z a m a n , t a n r ı s a l l l ı ğ ı n ı n tra-
j e d i s i n i n kendi t r a j e d i s i n d e n b a ş k a bir şey o l m a d ı ğ ı n ı a n l a y a c a k t ı r .
Ki
b u e v r i m i n g i d i ş i n d e n v e y a insan h a l k a s ı n a y a n s ı y ı ş ı n d a n , s e l e k s i y o n :
eleşimden
ibarettir.
İnsan t o p l u m u elene elene biçimlerini değiştirmiş veya
rak kendisini ve d o ğ a s ı n ı
ele a l a r a k " u y u m " u n u
İbrahim,
halde;
yani
bilince ç ı k a r m ı ş ;
kendisini
güden
başkalaşakanunları
b i l i n ç l e n d i r m i ş olacaktır - .
bunun
e n tipik örneğidir.
hemen
insan t o p l u m u n
k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n son
Kendisi
göçebe
ilk h a l k a l a r ı n d a
h a l k a s ı n a geçiş yapar.
barbar o l d u ğ u
bulunduğu
Çünkü
halde
bilinçlen-
me, s o y u t l a m a y e t e n e ğ i , ç a ğ l a r l a g e l i ş m i ş ; d u r u b e y i n l e r e b u o l a n a ğ ı
vermiştir.
K u t s a l l a ş t ı r m a n ı n s o n u da yeni çağ ve k u ş a k l a r l a böyle ge-
lecektir. T o p l u m
şacak, evrimin
Konumuzu
biçimleri
başkalaştıkça,
kanunlarına
bilinç y e n i
aşamalara
kavu-
ulaşılacaktır...
kutsallaştırma
prosesi
içinde, o n u n l a
nasıl-neden
bağ-
lantılıysa ö y l e c e ele a l m a y a çalıştık.
Kutsallaştırma
sı ve
prosenin
prosesinin
ilk g e l i ş i m l e r i
ortaya
ayrıca
çıkışı,
ü z e r i n d e ayrıca
durulma-
i ş l e n m e s i g e r e k e n d e r i n l i k l e r ve
b o y u t l a r taşır.
O
köklere
girmemeye
bağlantılarını
yeri
geldikçe
konumuzdan
uzaklaşmadan
veya
konumuzla
tekrarlayarak ortaya
o
köklerin
ilgisi
koymaya
önemini
kadar,
çalışırken
işaret e t m e y e
özen
gösterdik..
Y i n e de b u r a d a kısaca, ilkel k o m ü n i n s a n ı n ı n k u t s a l l a ş t ı r m a gidişiyle, İ b r a h i m ' i n
k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi a r a s ı n d a k i
d e ğ i n e r e k , " A l l a h " keşfinin
bir d a h a batırırken;
ca
doğal
b a ğ l a r a özel ö r n e k l e r l e
bir prose s o n u c u
olduğunu
gözlere
o k ö k l e r e ne denli y a k ı n b u l u n d u ğ u m u z u ve ayrı-
bilinçlere ç ı k a r ı l m a s ı n ı n ö n e m i n i d e v u r g u l a m ı ş o l a c a ğ ı z .
Tarih ö n c e s i
(Morgan'ın
Barbarlık Çağlarının
Komün)
bilimi
tasnifi y a p ı l m a d a n
olmaksızın, yani Vahşet ve
"Dinin ve
Folklor'un
Kökleri"
aydınlanamaz.
J a m e s . G Frazer, öyle bir t a s n i f e g i r m e k s i z i n v e y a o t a s n i f i n d e ğ e rini a n l a m a k s ı z ı n " D i n i n ve F o l k l o r u n
Kökleri"ni a y d ı n l a t m a y a girişir.
Derlediği g e l e n e k l e r ,
k a y d a d e ğ e r bir b i r i k i m hizmeti olur. Y o r u m -
larındaki k o n f ü z y o n i z m ,
kafa karışıklığı bir k e n a r a bırakılırsa, d e r l e d i -
ği belgelerle;
Morgan (Komün)
p r o s e s i n e ve k a n u n l a r ı n a
Başından
ve f o l k l o r u n
beri
Bilimiyle t a s n i f e d i l e r e k k u t s a l l a ş t ı r m a
ışık tutulabilir.
ele a l d ı ğ ı m ı z ve
kökleri, y ü z e y s e l
g ö s t e r m e y e ç a l ı ş t ı ğ ı m ı z gibi,
bir kültür olayı
olmadığı
dinin
araştırmalara
çeker. A n c a k olayı s a d e c e d i n - f o l k l o r gibi kültürel çapta t e p e t a k l a k ele
almaktan
kurtulamadıkları;
temeldeki
üretici
g ü ç l e r gelişimi
sürecin-
den k o p a r d ı k l a r ı t o p l u m biçimleri g e l i ş i m l e r i n i , kaba v e ö n e m s e m e d e n
seziyle t e ğ e t geçtikleri
larına
ulaşamazlar.
A n c a k temelli
pamazlar;
Oysa
rındaki
için,
Zaten
kanunların
sosyal-kişisel
din,
d i n - f o l k l o r gidişini
folklor d e n i l e n
aldatıcı
eski,
köklerine ve
kanun-
da söz e d i l e m e z .
güttüğünü
s e z m e d e n ya-
konunun büyüsünden kurtulamayışları bu yüzdendir.
zayıflamış
oluşumlar,
en
uzak m a d d i
modern
görüntülerinden
u ç u c u l u k içinde y o r u m l a m a y a
en
sebeb
öyle bilinçli ç a b a l a r ı n d a n
çağın
yola
g e l e m e y e c e k kadar,
temellerinden
son
aşamala-
çıkılarak
"Kültürel"
insan t o p l u m u n u n
k a y n a k a l m ı ş ve
nüfuz e t m i ş
gelişimlerdir.
Komün'deki
Ve
bütün
Komün
bütün
kanlar
kankardeş
temellerinden,
ların y a r a t t ı ğ ı
y a r a t m ı ş gibi
Kan'ların t o t e m l e r i vardır. T o t e m :
kardeştirler.
toplumdur.
cinsel
Totemler:
Ata
Atatanrıcılık,
yasaklardan
komünün
çıkagelirler.
gibi
Totem,
kardeştiler.
kankardeşliği
cinsel
bir s e n t e z o l d u ğ u h a l d e sanki t o t e m , ata tanrı
algılanır.
Çünkü
komün
kanları,
kün K o m ü n ' ü n ü z e r i n e t o t e m inancını g e ç i r m i ş ;
inancına
A t a tanrıdır.
t a n r ı l a r da
bağlamıştır.
Totem;
ağaçlar-bitkilerdir...
çoğunlukla
yasakkomünü
her kişisinin ve t o p y e ruhunu-beynini totem
hayvan,
bazan
kayın-meşe
Totem
temsil
kutsallaştıkça,
eden
sesleriyle
Bu
herşeyiyle
kutsallaşma
çocukları
ları,
komünden
ayrı
olduğu
Bir komün
bir kanın
yüzden, totem
kan'lar t o p y e k ü n
içindeki yavru
ve totemin
her kanda
kutsal
Böylece tanrılar ile çocukları
Fakat k o m ü n d o ğ a l canlı
atomun
rulmuş
ilkel
komüncül
belirli
kan'ın
kankardeşi,
aynı
totemin
komün ve
ko-
(totemin) çocuk-
zamanda
Üretici
aşağı
olur. Ve
parçalanışı
barbarlığa;
bu
Bu
inanç yaşanır.
Bütün üretici g ü ç l e r di-
derlenmiş de
gibi
güçler geliştikçe,
barbarlığın
ağabeyi-
benzeridir.
kardeşi olarak yaşar giderler.
bir o r g a n i z m a d ı r .
ç e k i r d e k içerisinde
işlemektedir.
avcılığından
bir parça
birlikte kan
koşullar altında
n o m i s i n e ve y u k a r ı
denen
renkleriyle,
bir şey olarak algılanmaz;
için,
k ı z k a r d e ş i - a m c a s ı - d a y ı s ı - h a l a s ı - t e y z e s i - a n n e s i - b a b a s ı ve
namizmi,
için, t o t e m i
doğa,
Dil-düşünce-üretici güçlerin t a m a m ı , kutsallık y a n s ı m a -
payını alırlar.
başka
bir t o t e m e bağlı o l d u ğ u
giderek topyekün
kutsallaşır.
kan teşkilatları
müncül y a ş a m :
sından
her kan
bitkiler-hayvanlar,
sonra
olsa,
komünü;
p a r ç a l a m a k üzere
ku-
komün, vahşet çağının
orta
barbarlığın
sürü
eko-
kentçil t a r ı m ı n a ve nihayet m e d e n i y e t
sınıflı t o p l u m a sıçrayacaktır.
Bu gidiş içerisinde,
derleşen
kadın:
totemden
Ana
kolayca
k u t s a l l a ş t ı r m a da;
tanrıya,
sonra
kopulamadığı
ata t a n r ı l a r d a n , y a v a ş ç a li-
baba
için
tanrılara
ana
tanrılar,
g e ç i ş olur.
totem:
Ama
Ata
tanrı
olan bitki ve h a y v a n t a n r ı l a r ı n ruhlarını, güçlerini a l m a k üzere onların
postlarını-tüylerini-yapraklarını takınırlar;
sürünürler.
ana
tanrıların
kılıklarına
güçlerini,
ruhlarını
o l a r a k gökleri
paralel
için
renklerini
hem
hayvan-bitki-kadın
deva
kutsallaştırma, toplumsal
f e t h e t m e k üzere gökselleşir...
aşılmasında
derde
kazanmak
içerler;
Hem t o t e m i n
girerler...
Üretici g ü ç l e r g e l i ş t i k ç e ,
min
kanlarını
Baba t a n r ı l a r da aynı y o l d a n geçerler.
olduğu
gibi,
olamadıkları
yeni
koşullarda
anlaşıldıkça
g e l i ş i m e paralel
Çoktanrılar,
ile t o t e m i z -
çaresizleştikçe,
tektanrıcılık,
hiçbir
evrenselleşmeye
o l a r a k gelişir...
K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi son halkası olan t e k t a n r ı : A l l a h s i s t e m i y l e , ilk
halkası
olan t o t e m i z m :
farkları
bulunur.
İnsan
e d i n e r e k yaratıcı
me ve t a r i h s e l
Ata Tanrıcılık arasında
beyni,
düşüncelere
ruhun
bütün
ulaşmayı
geliştirmiştir.
büyük anlayış
S e n t e t i k bellek
Oradan
idealiz-
m a d d e c i l i ğ e g e ç i ş zor olmayacaktır - ..
A n c a k , insan t o p l u m u n u n
celtip-abarttığı
elbette
düşüncede soyutlama:
kendi y a ş a d ı ğ ı
bir gerçekliktir.
hücreleriyle
m o m e n t i , her şeyiyle yü-
Ç ı k a r ve a m a ç l a r ı n ı , yakıcı c a z i b e s i ve
bunlara
kayışı
başka
bir s o n u ç v e r e m i y o r
ilkin. Y a ş a n ı p h a z m e t t i k ç e , olaylar, y a ş a n a n m o m e n t ;
çeklik b o y u t l a r ı y l a
kavranabiliyor.
Bu y ü z d e n t e k t a n r ı
an ve çağ geraşaması,
yaçlar, t a r i h s e l d e v r i m l e r ve t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l g e l i ş i m i
ihtiiçin
veya
b i l m e d e n a l t ş u u r ile s e z i l e r e k içine girilen çağın c a z i b e s i o denli
güçlü olmuştur.
Ki o a ş a m a n ı n ideolojisi olan " A l l a h " s i s t e m i de b u n a
paralel o l a r a k , eski t a n r ı l a r a
lime,
ve
onları
doğanın
yok etmek,
kıyasla, onları g ö l g e d e b ı r a k m a k ne ke-
o l m a m ı ş s a y m a k üzere
(gerçeklerin)
çok üzerinde
him ve M u h a m m e d z a m a n ı n d a k i n d e n ç o k farklı
yüceltim
kaçınılmaz olarak doğa
kendi s o n u n u d a
ve toplum
Bu
İbra-
bir "Yüce"liktir.
Ki O
gerçeklerinden
hazırlamıştır. T e f e c i - B e z i r g a n
sel ç a ğ ı n ı n A l l a h ' ı
her şeyin, t o p l u m u n
"Yüce"leştirilmiştir.
koptukça
medeniyetlerin evren-
b u y ü z d e n İ b r a h i m M u s a - İ s a v e M u h a m m e d çağı-
nın A l l a h ' ı n d a n çok ayrılır.
K a p i t a l i z m l a i s i z m ile e v r e n s e l b e z i r g a n l ı ğ ı n
A l l a h ' ı n ı d ü n y e v i i k t i d a r ı n d a n a l a ş a ğ ı etse de g ö k s e l i k t i d a r ı n a pek dok u n m a d ı ğ ı için, O g e r ç e k l e r d e n k o p a r a k s o n u n a d e k d o ğ a ve i n s a n ü s tüleşmiş
bezirganlığın Allah yüceltimi,
kutsallaştırma
Modern
ğünde
prosesinin
ç a ğ ı n en v e r i m l i
bile,
düşünen
o
kavranışını
19.
s k o l a s t i k ve
beyinleri
yüzyıl
büyük sansürü
büyük
katmerlendirip
ölçülerde
s o n l a r ı n d a ve
20.
engellemiştir.
yüzyıl tümlü-
metafizik "Yüce"leştirmenin
zincirlemiş,
kutsallaştırma
gidişinin
sinsi
işleyişi,
aydınlatılması
e r t e l e n m i ş t i r . A m a g e r e k e n birikim v e y a s e n t e z için yeterli hazırlık e n
az
bir asır b o y u n c a
Sıra t a s n i f ;
sentez
çıkıp pratik y o l u
Bu
bilerek-bilmeyerek tamamlanmış
için
gereken
sabır ve
kahrı
bulunmaktadır.
g ö z e a l a c a k başların
ö r g ü t l e m e s i n e gelmiştir.
tasnifte göze
çarpan
ilk olgu:
Sansürün
h e m e n onun içinde ona nüfuz eden ikinci olgu:
derinliği
ve
çapıysa,
B ü y ü k s a n s ü r ü n yarat-
tığı, k u t s a l l a ş m a p r o s e s i n i n ilk halkası: " T o t e m i z m " ile son halkası olan
"Allah" gelişiminin
arasının
mayacak derecede
birbirlerinden
doldurulamaz veya
bağlantılarının
kurula-
koparılıp f a r k l ı l a ş t ı r ı l m ı ş oluşudur.
O y s a ilk halka, son h a l k a n ı n temelidir. V e y a aynı t e m e l l e r d e n y o l a
çıkarlar.
Bu a ç ı l a r d a n b i r b i r l e r i n d e n b i n l e r c e , hatta o n b i n l e r c e yıl uzak
ve kalitece farklı olsalar da o denli b i r b i r l e r i n e y a k ı n ve aynı k o n u l a r a
bağlıdırlar.
Bu a y r ı c a , b a ş l ı b a ş ı n a ele a l ı n m a s ı gerekli t e m e l l i k o n u l a r d a n birisidir.
B u r a d a k o n u m u z l a ilgisi k a d a r ı y l a k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n hal-
kalarının nasıl
b i r b i r l e r i n e y a k ı n ve bağlı o l d u ğ u g ö z l e r e batırılacaktır.
Ki İ b r a h i m ' i n " A l l a h " keşfininin v e y a b e n i m s e y i ş i n i n d o ğ a l l ı ğ ı
lardan
bu açı-
kavranabilsin.
Tanrısallığın
çoktan
gökselleşmiş
Firavun'a şu s ı f a t l a r l a dua edilirdi.
bulunduğu
Mısır
medeniyetinde
Çünkü o tanrısallığın bedenleşmiş
sembolüydü:
"Göklerin Sahibi, y e r y ü z ü n ü n , güneşin ve t ü m evrendeki yaşamın
sahibi,
yaratıcısı,
ruh
eşiği,
zamanın
refahın
veren,
sahibi,
tanrısı
tanrılara
"Her iki dünyanın
güneşin
hareketinden
ölümlülerin
yaşam
(yerin
yaratıcısı
veren;
ve
"Göklerin
göğün)
karar sahibi;
ve
yapıcısı,
tutucusu,
dengecisi"
"Zengin
"Haşatın
insanlara
yeryüzünün
armağan-
ların sahibi,
ürünleri büyüten.."..
Bu
totemizmde bulunmazdı, çünkü
sıfatlar,
ilkel
ilkel
insan
komün
h e n ü z bu
insanında
ve
kadar s o y u t bir
fikir g e l i ş t i r m e y e t e n e ğ i n e u l a ş a m a m ı ş t ı . V e b u l u n d u ğ u t o p l u m biçimi
henüz,
somut-gördüğü-işlediği,
d e y i m y e r i n d e y s e g ü n d e l i k bellek ile
d ü ş ü n ü p o d e r e c e de s o y u t l a m a y a e l v e r i y o r d u .
İbrahim ve t o p l u m u
toplum
biçimlerinden
da
M u h a m m e d ve t o p l u m u
henüz çıkmamışlardı. A m a
da,
s o y u t l a m a n ı n da ü z e r i n d e bir s e n t e z e u l a ş m ı ş l a r d ı .
Ç ü n k ü y a ş a n a n çağ e v r e n c i l l i ğ i n
tık,
s o m u t ilişkilerle
değil,
ticaret
birbirlerini
bile a k ı l l a n d ı r ı y o r d u .
Oysa
İbrahim,
M u h a m m e d , g i d e r e k yıldızı
Umman
çizisi
Bu
en
ücra
karanlıklarında
köşedeki
medeniyetler kavşağı
p a r l a y a n g ü n e y t i c a r e t yolu:
barbarı
Filistin'de
Şam-Yemen-
üzerindeydi...
D e m e k d ü ş ü n c e d e y ö r e k a d a r e v r e n iletişimleri d e ö n e m l i y d i .
kısaca:
" Ç a ğ " d e m e k y e r i n d e olur.
icaplarında
Ama
dı.
bu
m e d e n i y e t l e r ar-
a l e m l e r i n d e ve
ilişikileriyle t a n ı y o r l a r d ı .
komün
görülen
Neden?
kapısını ç a l m ı ş ;
masal
ilkel
Mısır'da
Çağı
Buna
n e y s e i n s a n d ü ş ü n c e s i de o
olurdu.
bütün
ç a ğ l a r bir t e k t o p l u m s a l
evrimin
kanunlarına
uyarlar-
Ç a ğ ' l a r ı ne denli b i r b i r i l e r i n d e n a y ı r s a k v e y a öyle gibi d u r s a l a r da
hepsi
birbirlerinden
Şimdi
çıkmadırlar.
yukarıdaki
İbrahimce,
Mısır S a l t a n a t ı n ı n
anılışı
sıfatlarının
M u h a m m e d ç e geliştirilmiş sıfatlarına
likle u y d u ğ u
üzerinde
kutsallaştırma
şaşırtıcı
mekanizması
tektanrının
bir b e n z e r -
bakımından
dura-
lım biraz.
1-
"Her
ki
nuyla
ilgili
ayetler
dünyanın
(yerin
ve
hatırlansın;
göğün)
konu
dengecisi"
sadece
Kur'an'daki
gelişen
ko-
bilgiler ve
akıl
( e v r e n c i l i k e ş i ğ i n d e k i ç a ğ ı n ) ışığı a l t ı n d a biraz d a h a , pratik ç ı k a r l a r ı n a
yükselmesine
2-
paralel
"Zengin
ratıcısı,
zamanın
radaki
o l a r a k felsefileşmiştir.
armağanlarının
refahın
tanrısı,
sahibi,
güneşin
aşamada
,
sahibi,
ürünleri
büyüten,
insanlara
ruh
veren
sahibi,
tüm
evrendeki yaşamın
henüz
pratik çıkarlar,
aşamasından çıkmadığı ölçüde;
,
yine
de
yaveren,
sahibi... "
Bu-
medeniyetler
k u t s a l l a ş t ı r m a , İ s l a m ç a ğ ı n d a k i kadar
Mısır m e d e n i y e -
" r e f a h ı n t a n r ı s ı " " h a s a t ı n y a r a t ı c ı s ı ürünleri
büyüten", "zengin armağanların sahibi";
Ama
yaşam
lokal-yöresel
sınırsızlığa, gökselliğe veya enginliğe ulaşamamaştır;
tinin y a ş a n t ı s ı n ı hatırlatır:
hasatın
tanrılara
soyutlamada
d a h a dar pratiklidir.
enginleşme
basamak
konulmuştur:
girmeden,
pratik a m a c a
" t ü m e v r e n d e k i y a ş a m ı n sahibi"...
Kutsallaştırma
ve
a m a ç ve
prosesine
boylu
düşünce yakınlığına
boyunca
d e ğ i n m e k için
komün insanının tanrısal düşüncesini
Doğu
cevizi
Afrika'da
ağacı
Wanikalar'da
kutsallaştırıldığı
kısaca
ağaçlar,
ölçüde,
bir de
ilkel
toplum,
hatırlatalım:
özellikle
de
korumaya-saygı
her
hindistan
görmeye
hatta
belli ö l ç ü l e r d e t a p ı n m a y a hak k a z a n m ı ş t ı .
Bir h i n d i s t a n ceviz a ğ a c ı n ı n
y o k e d i l m e s i n e "Ana
Katilliği" g ö z ü y l e bakılırdı.
rak
veya
kutsallaştırılmış
ağaç verimliliği
analık
gelenekleri
ananın verimliliği
Burada a ğ a ç t a n r ı v e y a
laştırılmış a ğ a ç ,
kadın ana olaolduğundan,
ile ö z d e ş l e ş t i r i y o r d u .
kendi
her t ü r l ü
Çünkü
aşılmamış
komün
korumaya
geleneği ölçülerinde
alınacak;
O'nun
doğadaki dengesinden, yarattığı evrimsel verimliliklerden;
b ö c e k - k u ş ve
hale
ilh...
g ö l g e s i n e dek her türlü
toprak-ot-
verimliliğinden yararlanır
getirilmiştir.
Nitekim
tırmıştı:
"Altun
"Bu
ürünlerin
Sahili
zencileri"
ağaçlardan
herhangi
yok olacağına
Avrupa'da
barbarlık
bazı
biri
yüksek
ağaçları
manlarla
kaplanmaya
Türk
köylerinde
Romalılar
"O'nun
çağlarında
ağaca
tapınç
alabildiğince
b a ş l a m ı ş t ı . Ve hala A v r u p a
görülen
D e m e k ilkel
türden,
yaygın
her ç e ş i t t e n or-
köylüleri içinde, bi-
a ğ a ç dalının
ürün
verimini
bu A ğ a ç - T a n r ı g e l e n e ğ i n d e n gelir.
imparatorluk
gövdesinin
bütün
inanırlardı"
de
arttıracağına inanılması
kutsallaş-
kesilirse y e r y ü z ü n d e k i
idi. Ç ü n k ü A v r u p a son buzul ç a ğ ı n d a n sonra t ü m d e n
zim
kutsal-
meyvelerinden,
günlerine
kuruması
bütün
dek
İncir
Ağacı'na
taparlardı.
kente d e h ş e t s a l m a y a y e t e r d i "
insan da, m e d e n i insan da pratik y a ş a m o l a n a k l a r ı - ç ı -
karları için; T a r i h s e l g ö r e v l e r i v e y a ç a ğ l a r ı n ı n d a y a t t ı ğ ı g e l i ş i m l e r icabı
kutsallaştırmalarını
geliştirip
zenginleştiriyorlardı.
Bu açıdan bir kez insan beyni k u t s a l l a ş t ı r m a prosesine girince, toplum
biçimleri
geliştikçe,
göre, ç a ğ ı n ı n
icaplarınca,
ister i s t e m e z t a r i h s e l
minist uyarılarla yeni bir halkaya
gidişini,
olduğu
görevlerini
görevlerinin
gelişimine
kutsallaştırışını, o g ö r e v l e r d e n aldığı deterulaştırıyordu;
kutsallık içinde
daha d o ğ r u s u , çağının
y o r u m l a m a k geleneğiyle
için, yeni g ö r e v yeni bir k u t s a l l a ş t ı r m a
Frazer'in de d i k k a t i n i çektiği gibi,
dopdolu
halkasını g e l i ş t i r i y o r d u .
ki d i k k a t ç e k m e m e s i o l a n a k s ı z -
dır, din "pratik ihtiyaçlarla s ı m s ı k ı c a bağlıdır. S a d e c e k u t s a l l a ş t ı r m a n ı n
ilk h a l k a l a r ı y l a
incelip
bu
g e r ç e k l i k ne
gökselleştiği
için
o
kadar göze
denli
seçilemez
batıyorsa;
son
olmuştur.
halka
Oysa
da
dövüşler
hep " c e n n e t u ğ r u n a " verilir.
En
sında
akıllıca,
"Allah
çıkarlar g ö z e
hiçbir çıkar g ö z e t m e d e n
Rızası
için" y a p ı l a n
batmadan
insanlık-doğa
hayrına
d ö ğ ü ş l e r d e ve y a ş a m d a
bile
manapratik
edilemez.
Fakat doğa ve t o p l u m u n gidiş kanunlarına, onları bilince çıkarıp uyum
y a p a r a k y a ş a m a k d e n g e s i n e veya
d e t e r m i n i z m e doğru yaklaşıldığı;
bi-
limsel bir proseye doğru d ö n ü ş ü m e e v r i l m e n i n eşiğine gelindiği besbellidir.
Bu y ü z d e n pratik çıkarlar, ilk h a l k a l a r d a k i kadar göze batmaz.
Oysa evrimin
geniş,
daha
en
doğal
doğru
kanunlarına
uyulduğu zaman
pratik çıkarları
bir şey o l a m a z .
için
Çünkü
bile bu,
insanlığın
yapılır ve yapılacaktır.
ister din
olsun,
en
Bundan
ister g e r ç e k bilim
olsun,
her g e r ç e k teori
pratik içindir.
dönmek mecburiyetindedir.
O
din
halde, t o p l u m
biçimleri
ve folklor kökleri
toplum
biçimleri
Ve
pratikten
gelişiminden
kopuk,
a r a m a k b e y h u d e ve
gelişim
çıkagelir,
pratiğe
Başka t ü r l ü y a ş a y a m a z . . .
kanunlarıdır.
O
kafa
s o y u t l a ş t ı r ı l m ı ş bir
karıştırıcıdır.
Aslolan
k a n u n l a r ı n gidişiyle b a ş k a l a -
şan din ve folklorlar, yine o k a n u n l a r ı n ışığında a y d ı n l a n a b i l i r l e r . . .
Pratik ç ı k a r l a r ile Tanrı çeliştiği z a m a n
aramak;
eski t a n r ı y ı
tir. Ve ilk h a l k a l a r d a n
mıyla
inançsızlık veya
başka tanrı
kesip a t m a k , y e n i s i n e g e ç m e k o l a ğ a n
s o n u n a d e k böyle;
pratik ç ı k a r l a r ı n
bir gidişbaşkalaşı-
geçilir.
Kutsallaştırılmış
Krallar veya Tanrı
Krallar'ın
işi
bu
yüzden
kolay
değildir. En küçük hareketleri doğa ve t o p l u m d e n g e s i n i b o z a c a ğ ı inancıyla z a p t u r a p t altına alınır.
y a n d ı ğ ı gün olur:
Halkının pratik çıkarlarına ters d ü ş t ü ğ ü n d e
Mısır-Japon kralları örnektir. T ı r n a k l a r ı - s a ç l a r ı kesil-
mez, y ı k a n m a s ı , u y u m a s ı - y e m e s i
içmesi bile kontrol altındadır
Tabii bu g e n e l l i k l e k o m ü n g e l e n e k l e r i n i n üstün o l d u ğ u m e d e n i y e t i n
ilk a ş a m a l a r ı n d a
geçerlidir.
mun çıkarları için vardır.
Kral
topluma
uymak zorundadır;
olsalar da s a d e c e t o p l u m t ü m l ü ğ ü n ü n s e m b o l ü d ü r l e r .
çek her z a m a n
Kutsal
pratikle ç ı k a r l a r l a
Kral,
medeniyetlerin
üstünde bir despot kesilir.
d e r e b e y sultasının
silmiştir.
bu
güdülmek zorunda
çürüyüş,
uyan
Bu t e m e l l i gerkalır.
çöküş a ş a m a l a r ı n d a
O z a m a n e g e m e n sınıfa;
çıkarlarına
Fakat saltanatı
toplu-
Bu y ü z d e n bu tür ö n d e r l e r t a n r ı - p e y g a m b e r
kutsal
halkının
t e f e c i - b e z i r g a n ve
kral t o p l u m u n a
despot ke-
kez iç savaş ve tarihsel devrimlerle tarihin
mezarlığına kaldırılır. Genellikle kutsallaştırma halkalarının gelişimi veya
başkalaşımı;
yeni
bir halkaya geçiş,
bu altüstlükler içinde olur.
Çünkü
tarihsel devrimin şefi yeni bir pratik ihtiyaçtan, üretici güçler gelişiminin
dayatışından
doğan
tik tarihte d a i m a ya
ya da
Demek
de
O teorik yaratış, an-
kutsallaştırma
birisine karşılık düşer
halkalarından
b e n i m s e n e n bir kutsallığın y e n i d e n canlandırılıp pekiştirilmesinin
s e m b o l ü olur.
şi
bir teorik yaratış içinde olur.
Bu y ü z d e n antik tarihin her y a n ı n a mistisizm sinmiştir.
kısaca
kutsallaştırma
pratik ihtiyaçların
devrimle
halkalarının
birbirlerinden
b a ş k a l a ş m a s ı y l a ve bu
çıkageli-
da g e n e l l i k l e t a r i h s e l
olur.
Çoktanrıcılıktan
karşılık v e r e m e y e n
çürümüşlüklerinin;
tektanrıya
geçiş de
çoktanrıların,
bu
aslında
yüzden,
tefeci
ç a ğ ı n pratik ihtiyaçlarını
pratik ihtiyaçlara
bezirgan
medeniyet
karşılayan tektanrıcı:
Ev-
renselci bir t a r i h s e l d e v r i m teorisi ( İ b r a h i m ) ve İ s l a m T a r i h s e l D e v r i m i
pratiğiyle o r t a d a n
Ancak
bu
gidiş
kaldırılışıyla olur.
içinde,
düşünen
başları
sarsan
bir t r a j e d i
göze
çarpar.
Bu T a n r ı l a r ı n trajedisi v e y a
P e y g a m b e r l e r i n g i d e r e k ö n d e r l e r i n tra-
j e d i s i gibi durur. A m a hepsi d e t e r m i n i z m icabı ve hatta d e t e r m i n i z m i n
kendisidir.
D e t e r m i n i z m i n v e y a e v r i m i n trajedisi
olur mu?
E v r i m son d u r u ş m a d a " m u t l u s o n " ile mi b i t e c e k t i r ? Bunu hiç kims e v e hiçbir g e r ç e k g a r a n t i e d e m e z .
genimizin
bir g ü n
G ü n e ş s i s t e m i m i z l e birlikte g e z e -
kararıp y o k o l a c a ğ ı n ı
biliyoruz...
Hoş, " m u t l u s o n " ile bitse bile, e v r i m i n akış d i y a l e k t i ğ i hep alabildiğine z ı d d ı n a a t a l a m a l a r l a geliştiği için, i n s a n o ğ l u e v r i m i n d i y a l e k t i ğ i n i
t e r c ü m e ettikçe
bir t r a j e d i y l e
karşılamışçasına
şaşırmadan,
sevinme-
den v e ü z ü l m e d e n , g ö z y a ş ı d ö k m e d e n e d e m e z . . .
Ş ü p h e s i z ki e v r i m içinde, sınıflı t o p l u m berzahı
çıkarma
evrimin
önemli
bir bilince
m u s i b e t i o l a r a k ç o k kısa bir s ü r e ç o l a r a k yer alacaktır. A n c a k
bu
kısa
berzahı,
her z a m a n
insanlık t a r i h i n d e bir t r a j e d i ola-
rak a n ı l m a k t a n geri d u r a m a z .
Bu
açıdan
tanrılar-Peygamberler-önderler trajedisini,
min t r a j e d i l e r i n d e n
fizik beyinleri
determiniz-
bir y a n s ı m a o l a r a k ele a l m a k , s k o l a s t i k ve
meta-
biraz o l s u n a y ı l t ı c ı - u y a r ı c ı terapi y e r i n e geçebilir.
Hiçbir
tanrı s o n u n a d e k e v r i m i n k a n u n l a r ı n ı n y e r i n i t u t a m a z ; t u t a m a d ı ğ ı için
de silinip g i t m i ş l e r d i r ve e v r i m i n y ü c e k a n u n l a r ı ve işleyişi
tutunamayıp
silinip
Tanrılar,
karşısında
gideceklerdir.
Peygamberler ve
nizmine uydukları,
nice
önderler,
onun temsilcisi,
ancak evrimin
sembolü
olabildikleri
determi-
ölçüde top-
l u m l a r d a t u t u n a b i l m i ş l e r d i r . Y a ş a n a n çağ, yeni bir çağ ile k a p a n d ı k ç a ,
yeni
bir k u t s a l l a ş t ı r m a halkası eski t a n r ı s a l l ı ğ ı silip g ö t ü r m ü ş ;
mışa
Yani
ile
olma-
çevirmiştir.
Evrim, T a n r ı s a l
çelişkisini
çanları
prose ile çelişir durur. V e y a t a n r ı s a l l ı k , e v r i m
derinleştirdiği
çalmaya
derler e v r i m i n
başlar;
zaman,
Tanrıların
boyunlarının
vuruluş
artık t a n r ı l a r - P e y g a m b e r l e r - k i t a p l a r v e y a ön-
gidişine ayak u y d u r m u y o r s a ,
determinizmce elenecek
demektir.
M ı s ı r - J a p o n - A f r i k a ve
saslaştırılmış, adeta
rahatça
kişiliği,
düşünülür,
yılır;
öyleki,
ması,
güç
onun
doğanın
huzursuz
dır;
bu t r a j e d i , ç o k has-
için e v r i m ile olan çelişkiyi
açık eder:
"(Kralın)
rak
benzeri t a n r ı s a l l ı k l a r d a
kastlaştırılmış olduğu
edilmesi
şu
O
bu
küçük
çok
başını
anında
dengesinin
olması,
dört
merkezi
ola-
bir yanına
ya-
çevirmesi,
etkiler
bağlı
düzensizlik
dikkatli
hareket
göklerin
hareketli,
bir parçasını
en
kendisinin
doğanın
merkezden
dünyanın
tarafındaki
hem
yerindeyse,
bu
veya
herhangi
eder.
onun
yüzden,
deyim
çizileri
ve
ciddi
olduğu
hassas
hem
destek
dengeyi
de
elini kaldır-
ona
biçimde
noktası-
bozar.
çok
gerekir."
J a p o n l a r ı n kutsal M i k a d o ' s u v e y a Dairi'si b u n a t i p i k ö r n e k t i r :
deninin
her parçası
larını
kesemez."
Mısır
saatleri
Bu
dikkat
kralları
değil)
öyle
kutsal
"Uyurken
için
de
yürüyeceği,
sayılır
ki,
saçını
sakalını
ya
da
"..Betırnak-
temizleyebilirler."...
aynı
şey
yıkanacağı,
geçerliydi:
karısıyla
"(Sadece
yatacağı,
kamu hizmeti
kısaca
ha-
yatında
yapacağı
bileceği
tek
et
lenmişti." (The
Bu
her
dana
hareketin
ve
kaz
saatleri
etiydi,
önceden
Golden
Bough...
duruma
sokulmuş tanrının
hassas
günah
tekesinden
nizmin
seyri
saptanmıştı."
içeceği şarabın
ölçüsü
"Yiye-
bile
düzen-
J.G.Frazer)
beter d u r u m a
vay
düşecektir.
d e ğ i ş i r d e ğ i ş m e z Tanrı
kral
haline;
Tarihi
ister
istemez
oluşun
suçlanacak,
determi-
eleştirilecek ve
değiştirilecektir.
Komün
tümden
salgın
geleneklerinin
toplumun
hastalık ya
krallarının
hapisle
da
fırtına
savsaklamasına
cezalandırır;
(Frazer)
üstün
çıkarlarına
da
günahına
yola
için
Medeniyet gelenekleri
bu Tanrı
onu
tahttan
kıtlık,
halk bu
felaketi
kırbaçla.
indirir ya
ya
da
da
öldürür."
üstünse tefeci-bezirganlığın
birbirlerinden
Krallar,
"eğer kuraklık,
çıkarsa,
bağlar,
gelmezse
ç ı k a r l a r ı n a g ö r e oynatılır v e y a a l a ş a ğ ı
Tanrısallık halkaları
durumlarda
oldukları
gibi afetler ortaya
ya
hala
olduğu
tabi
insafına;
edilir...
ne
kadar u z a k o l u r l a r s a
olsun-
lar, d e t e r m i n i z m i n e l e ş i m i icabı g e l i ş e n insan t o p l u m u n d a d o l a y ı s ı y l a
insan
beyninde:
bilinç ve
alt
bilincinde
olup
bittiği
için
o
denli
de
yakındırlar.
İbrahim ve toplumu
göçebe
orta
barbar a ş a m a d a
olduğu
halde,
çağları v e t ü m k u t s a l l a ş t ı r m a h a l k a l a r ı n ı a ş a r a k son h a l k a y a : T e k t a n r ı
s i s t e m i n e a s ı l a b i l m e y e t e n e ğ i n i gösterir.
Eski
kutsallık a ş a m a l a r ı böy-
lece b e y i n d e de geriler ve silinir.
Çünkü
aslolan
determinizmin
e l e y e r e k gidişidir.
t a n r ı s a l halkaları e l e k t e n g e ç i r e r e k kendi y e n i
yattığında,
kendileri
eski
ilkel
bulunurlar;
tanrısallıklar,
toplum
İbrahim-Muhammed
aşamasında
d e t e r m i n i z m yeni
olsalar
bir ç a ğ a
Toplumsal
koşullarını:
bile,
gibi
beyinlerde,
hükümlerini
paralel y e n i
evrim
Ç a ğ ı n ı dayitirmiş
bir k u t s a l l a ş t ı r m a
halkasını d a y a t m ı ş t ı r . Ve d e t e r m i n i z m i n dediği olur.
Yukarıda
halkası
ken,
örnekte
toplum
o
d e t e r m i n i z m i n yarattığı
iktidarının
munu
andığımız
yaşanırken;
sallantıya
etkileyip
sallaştırmayla
leyerek
de
koşullara
girmesi;
bilinç
yakalayabiliriz: Tanrısallık
bilinç
kabuğuyla
davranır-
ayak uyduramayan tanrısallık
bütünüyle determinizmin
kutsallaştırmayla
işleyen
açıkça
tanrısallık
işleyen
bilinçaltından
kabuğunu yeni
insan t o p l u etkileyip
kut-
bir k u t s a l l a ş t ı r m a y a
ite-
gelişir.
Her şey insan t o p l u m u n d a
dolayısıyla
insan
b e y n i n d e olup
bittiği
için,
kutsallığın e v r i m i , t o p l u m s a l l ı ğ ı n e v r i m i y l e paralel o l a r a k gelişir;
yeni
h a l k a l a r eski
halkaları
bastırarak silerek kendisine dönüştürür.
A m a b u n u y a p a r k e n çok aşırı farklılıkları değil, hep a r k a s ı n ı y a s l a yabileceği,
pratik ç ı k a r l a r ı n a
uygun
bir tanrıyı
başkalaştırır.
A s l ı n d a t a n r ı adı a l t ı n d a t o p l a d ı ğ ı ve b a ş k a l a ş t ı r d ı ğ ı şey:
t o p l u m gidişinin y o r u m l a n ı ş ı d ı r .
dince yorumlayabildikçe derleyebilmiştir.
Tanrısallıklar çağında
tın y o r u m u ister i s t e m e z t a n r ı ş e m s i y e s i a l t ı n d a yapılabiliyor.
200
Doğa ve
İnsan toplumu yaşadığı çevreyi
kenhaya-
Çünkü totemden
ve gelişmeye
Sadece totem
her insan,
herşeyde
kutsallaştırma
geleneği tutunmuş
değil,
Komün'ü
saran
doğa ve
Komün'ü
oluşturan
her ş e y i y l e k u t s a l l a ş ı y o r d u .
Totem:
ğal
beri
başlamıştır.
Bitki v e y a
hayvan ataydı.
o r t a m ve ç o c u k l a r ı ;
komün
Kutsal a t a n ı n y a ş a d ı k l a r ı ;
de o
kutsallığın y a n s ı m a l a r ı
do-
olarak
kutsaldılar...
Peru
İnkaları,
çocukları
M o ğ o l l a r gibi
olarak
tanrısal
güneşi
saygınlık
tanrılaştırmışlardı.
görürlerdi"
"Ve güneşin
(Frazer)
H a s t a l a n d ı k l a r ı n d a b u n u ö l ü m habercisi s a y a r l a r d ı . A m a bunu, ata
güneşin
çoğuna
beni dinlenmem
rısal
gönderdiği
için,
bir
haber
çağırdı" derdi
ve
olarak yorumlarlardı:
sıkıştığı
zaman
"Babam
kendisinde
tan-
güçler v e h m d e d e r d i ;
"Tiele'nin
nileştirici
gözlemine
tanrı)
büyülü
tümceler
baba t a n r ı l a r ı n
'her
tehlikede
kullanarak,
Her y a n ı n d a n
şaşmamak
göre,
olduğu,
iyi
insan
ya
da
bir
kutsallık a k a n
tanrı
komün
ölünce
Osiris
gereksinim
(ilk
mede-
halinde
herkes
biçimine'girerdi. "(Frazer)
temellerinden,
ana tanrıların
kral t a n r ı l a r ı n yer g ö k m e s l e k t a n r ı l a r ı n ı n f ı ş k ı r m a s ı n a
gerekir.
Frazer, k e n d i n c e ö n ü n e ç ı k a n t a n r ı s a l l ı k l a r ı o l d u k l a r ı gibi, derin seb e p l e r e i n m e k s i z i n d e r l e y i p t o p l a r v e geçer.
kendi y o r u m u z a t e n
rinin d a h a
ilkel
aşamayı
sallıkların kendi
ileri
Kutsallıkların göze çarpan
b i r b i r l e r i n d e n çıkageldikleridir.
sergilediklerini
kendileri söyler.
Bunların
hangile-
de y i n e t o p l u m l a r ı n ve
kut-
Frazer b e l g e l e r i n s ö y l e d i ğ i n d e n d a h a
köklü s e b e p l e r i e ş e l e m i ş s a y ı l m a z .
Bu y ü z d e n en t e m e l l i bir gidişi bile d o ğ a l l ı l ı k l a geçiştirir:
"Herkes,
tehlikede
mısralar söyleyerek
yalnızca
ölümden
konulduğu
ya
bir
sonra
oldukça
da
tanrı
ihtiyaç
biçimine
değil
de
anlaşılır
halinde
girdiği
daha
(sıkışınca)
için,
yaşarken
kralın
büyülü
nasıl
tanrılarla
şiirler
olup
aynı
da
düzeye
birşeydir".
Bu belge ve y o r u m Frazer'in değildir, C.P. T i e l e ' n i n "Mısır Din T a rihi":
"Hıstory the
Egypaan
Frazer b u n u o l d u ğ u gibi
Oysa
şu
bir
kutsallaştırma
Religion"
kaç satırlık gerçekler,
prosesini
bütün
1- İ n s a n T o p l u m u ilkin, d o ğ a n ı n d o ğ a l
3-
bununla
Dolayısıyla
ayrılırken
parça
totemleştirip
içinden
kaldı
ki,
beyni,
daha
gelişegeldiği
kutsallaştırarak
A n c a k bu y o r u m l a y ı ş o
runda
doğasını
bir t a n r ı s a l l a ş m a
veya
kadar,
k u ş a k l a r boyu
bir eki olarak,
k o m ü n biçi-
kutsallaştırdı.
birlikte t o p l u m u n u
insan
değil)
alınmıştır,
içinde s a k l a r :
minde gelişirken, çıkageldiği
2- Hemen
derlemesinden
b e n i m s e m e k l e kalır-.
her ş e y i y l e k u t s a l l a ş t ı r d ı .
hayvanlar aleminden
alemi,
işaret
doğasıyla
etmiş,
(doğadan
birlikte
parça
yorumlamış
oldu.
uzun o n b i n yıllar b o y u n c a s ü r m e k zoinsan
beyni
o
kutsallaştırmaları
gele-
n e k l e r d e b e l l e ğ i n e kazıdı;
geleneği
k u t s a l l a ş t ı r m a , insanın d ü ş ü n c e s i s t e m i v e
haline geldi.
4- Üretici g ü ç l e r i n
lumunu
dolayısıyla
masında alıkoydu.
beyninde adeta
kolay g e l i ş e c e k o r t a m l a r ı b u l a m a y ı ş ı , i n s a n top-
beynini
aynı
rimlerle g e l i ş i m b u l d u k ç a ;
hız k a z a n d ı ;
biçimlerinde
b a r b a r l ı k aşa-
kastlaştı.
5- B i l h a s s a t e k n i k üretici güç,
cek ö l ç ü l e r d e
toplum
K u t s a l l a ş t ı r m a b ö y l e c e a d e t a insan t o p l u m u n d a v e
gelişime
m e d e n i y e t ile birlikte, t a r i h s e l dev-
insan t o p l u m u ve beyni on misli d e n e b i l e -
uğradı.
Dolayısıyla
kutsallaştırma
prosesi
de
d a ğ l a r a g ö k l e r e v u r d u , son h a l k a s ı n a ulaştı...
6- T e k n i k başını alıp gittikçe, t o p l u m biçimleri b a ş k a l a ş ı n c a hızlarını
artırdılar.
Bu kez k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı n ı n s o n u n a gelindiği g ö r ü l d ü . İnsan
t o p l u m u ve beyni kendisini y a r a t a n k a n u n l a r a d ö n m e k ve onları bilince
ç ı k a r m a k d u r u m u n d a kaldı. A m a k u t s a l l a ş t ı r m a geleneği o kadar köklü
ve sürekliydi ki, bilim insanlarının bile d ü ş ü n c e s i s t e m l e r i n e nüfuz e t m e
yollarını
bulmuştu.
Metafizik s o s y o l o j i n i n
d ü ş ü n m e sistemleri,
ayrıntılı
örneklerle i ş l e n d i ğ i n d e o nüfuz ediş ibretlerini g ö r ü p algılayabiliriz...
Peki
insan
toplumunu
totem
tapıncına,
kutsallaştırma
iten s e b e p l e r n e l e r d i r ? K u t s a l l a ş t ı r m a y a g i r m e k z o r u n d a
prosesine
mıydı?
İ n s a n , b u n u bilerek değil b i l m e y e r e k y a p t ı ğ ı n a g ö r e , bilinçaltı sözkonusudur.
O
halde
konu
büsbütün
değişmektedir.
Bilinç
ve
Altbilinç
nasıl
o l u ş m u ş t u r ? H a y v a n l a r a l e m i n d e n g e l e n insan, nasıl oldu da bilinç ve
altbilinç m e k a n i z m a s ı n a
sahip oldu? Kutsallaştırma gelişimiyle,
ruhunun ve düşünce mekanizmalarının
lar
aleminde
totemi
kutsallaştırma:
nasıl
yarattı?
Totem
bağlantıları
görülmediğine
Kutsallaştırmanın:
Totemin
insan
nelerdir? Hayvangöre,
insanoğlu
altındaki
düşünce
eğilimi neydi ve nasıl o l u ş t u ? T o t e m i z m ile ilk d ü ş ü n c e z e m i n i n i n benzerlikleri v e y a e ğ i l i m l e r i , d a l g a b o y l a r ı n ı n u y u ş u m u n e l e r d i r ?
Bunların
sında
hepsini
tanrıya;
birden,
bir t e k y u v a r l a k " i n s a n , ç o c u k l u k a ş a m a -
b ü y ü k bir g ü c e y a s l a n m a
yaratmıştır" yanıtıyla
ihtiyacıyla
kutsallaştırmayı
geçiştirebilir miyiz?
Belki a r a ş t ı r m a l a r ı m ı z bu s o n u c u ispatlayabilir. B u n d a n çok, s e b e p ler, gidiş k a n u n l a r ı ö n e m taşırlar.
Bu y ü z d e n sezi s o n u ç l a r y e r i n e el-
den g e l d i ğ i n c e d e r i n l e r d e k i ana s e b e p l e r e b e l g e l e r ışığında g i r i l m e l i d i r
ki
o zaman
evrimi
hiç b e k l e m e d i k yararlar, v e r i m l i l i k l e r elde edilebilir. V e y a
bilince çıkarıp u y u m y a p m a k a n c a k b u e m e k l e r l e olasılaşabilir.
Y o k s a y ü z e y s e l bir y u v a r l a k sezi a t m a s y o n l a , s ö y l e y e n bile s ö y l e d i ğ i n i
unutup geleneklerin
p e n ç e s i n d e z i n c i r e v u r u l u p tarih olabilir.
K o n u m u z u n b ü s b ü t ü n d e ğ i ş e n b u kökleri, b a ş k a k i t a p l a r ı m ı z ı n konusudur...
YEDİNCİ BÖLÜM
KUTSALLAŞTIRMANIN SON HALKASI:
KURAN VE HZ. MUHAMMED
1-
"BİSMİLLAHİRRAHMÂNİRRAHİM"
(Rahman ve
Rahman:
lektik
Rahîm Allah'ın adıyla)
Ancak,
gidiş
doğanın ve
kanunlarının
insan
toplumunun
yaratabileceği
lık-sevgi-merhamet
(acıma)
mananın
çıkmış zenginliklerdir.
akışından
sınıflar-zümreler-uluslar;
tıcılığı
kapsayamazlar.
yücelikte
olumluluğudur.
hatta
Bu
en temelli
bir
topyekün
Tek başına
insanlık bu
diya-
iyilik-yaratıcımadde ve
insanlar-sosyal
olumluluğu,
zengin yara-
B u y ü z d e n " R a h m a n " sıfatı s a d e c e A l l a h ' a ya-
kıştırılabilir.
T o p y e k ü n d o ğ a n ı n v e insan t o p l u m u n u n t e m e l l e r i n d e b u l u n a n
nunlarının akışındaki,
geçirilip y ö n
b i n l e r c e yıl
verilemez
geçmesine
zenginlik ve yücelik;
karşın
ka-
k a v r a n a m a z , ele
sadece Allah'a
yani
bu
da
bu
t a r i h s e l a k ı ş a d e n k düşer.
Ve O ' n u
yüce
kavrayamayan,
merhametliliği
hele y ö n l e n d i r i l e m e y e n
(herşeyi
kuşatan
iyiliği)
insanlığa
sadece Allah'a yakıştır-
m a k düşer.
Peygamberler,
Antik Tarihte
kent
kurucu;
cahiliyetteki
barbarlığı
m e d e n i y e t e g e ç i r m e y e çalışan önderlerdir. V e d o l a y ı s ı y l a b u y ü c e tarihsel
determinizmin,
yansımasıdırlar.
az
rastlanır ( y ü z l e r c e y ı l d a
B a ş k a bir a n l a t ı m l a
bir ç ı k a b i l e n )
her P e y g a m b e r ,
birer
kendi ç a ğ ı n ı n ve
t o p l u m u n u n lideri olsa bile, bu y ü c e t a r i h s e l akışın ö z e l l i k l e r i n i n kend i s i n d e y a n s ı m ı ş b u l d u ğ u için, b u y ü c e d i y a l e k t i ğ i n s ö z c ü s ü , y a n s ı t ı c ı sıdırlar.
Bu y ü z d e n A l l a h ' ı n
A m a buna rağmen
yakıştıramazlar;
Resul'ü m e r t e b e s i n i h a k k e d e r l e r .
P e y g a m b e r l e r bile " R a h m a n " sıfatını
"Rahman"lık ancak doğa ve toplumu
kendilerine
(tüm alemleri)
k a p s a y a n bu d i y a l e k t i k o l u ş u n d u r ; yani A l l a h ' a aittir.
A n c a k " R a h i m " sıfatı
da,
Peygamberlerin
bu
başka
olabilir:
insanlardan
"Çok
merhametli"
anlamında
kullanılsa
ayrıcalıklı
yakıştırılır.
Ki A l l a h ' ı n R a h m a n ' l ı ğ ı n d a n y a n s ı m a d ı r . Y a n i t a r i h s e l d e t e r -
önderlere
m i n i z m i n ö n d e r l e r d e y a n s ı y ı p kendi t e r c ü m e s i o l d u ğ u ö l ç ü d e o ö n d e r ler v e y a
P e y g a m b e r l e r " R a h i m " (çok m e r h a m e t l i :
F e d a k a r ) olabilirler.
V e d i y a l e k t i k gidişin d a h a a z y a n s ı d ı ğ ı d i y a l e k t i ğ i n s ö z c ü l ü ğ ü n ü n d a h a
az y a n s ı d ı ğ ı
i n s a n l a r a ö n c ü l ü k ederler.
"Modern
Peygamberler"
diyebileceğimiz
burjuva
ve
proletarya
d e v r i m l e r i n i n t e o r i s y e n b u r j u v a ve p r o l e t a r y a d e v r i m c i l e r i de bu ölçüler içinde " R a h i m " d i r l e r . Yani " s o n s u z h o ş g ü r ü " sahibi o l m a y a eğilimlidirler, yatkındırlar.
Gerçi
Marks-Engels-Lenin
"Rahman'lığa,
hatta A l a h ' l ı ğ a
rinde "Allah'lığa ö z e n i p ,
lerdir.
Stalin
başında
gibileri
dışındakiler
özenirler:
g i z l e m e k için
çok
üze-
kendilerini t a p ı n ç konusu y a p t ı r m a k istemiş-
b u n u n en d r a m a t i k örneği
gelir.
daha
T o p l u m u n ve sınıfların
Marks'ın
ama
hepsinin
olmaktan
kendi
bunu ş u u r a l t l a r ı y l a y a p t ı k l a r ı
kurtulamayanların
zayıf p a r a n o y a k l ı k l a r ı n ı
artık h e r k e s ç e s e z i l m e k t e
ve bilinmektedir. V e y a a n l a ş ı l m a k t a d ı r , anlaşılacaktır...
Mezarında
şöyle y a z a r :
"İnsancıl olan hiçbir şey bana y a b a n c ı
Ve Marks da, ö r n e k yarısı
kalamaz."
Engels de y a ş a m l a r ı
b o y u n c a bu s ö z ü n
en derin a n l a m l a r ı n ı içlerinde d u y a r a k y a ş a y ı p ç i ç e k l e n d i r m e k t e n geri
duramayacak teorik-pratik
Bu
mücadeleler
örnek yaşamlarının
en
derin
sunmuşlardır.
anlamı:
"Rahim"
olmalarında
toplanır - .
Çünkü
rının
onlar g e r ç e k t e n
en y e t k i n
Y ü c e tarihsel
doğanın ve toplumun
m o d e r n "Resul"leri
determinizmin
(elçileri)
yaşayan
en
temel
kanunla-
olmak durumundadırlar.
modern
yansıması,
temsilcisi-
sözcüsüdürler.
Onlarla
birlikte
bu "Rahim"lik (hoşgörünün sonsuzluğa
" R a h m a n " l ı ğ a d e k u z a n ı r - y a k l a ş ı r gibi o l u r s a
yüceliğin
zenginliği
yaratıcılığın
daha
sadece
da;
uzanışı)
tersine diyalektik
çok kavranır ve " R a h m a n " l ı ğ ı n yani y ü c e
evrimin
kanunlarına
(Allah'a)
ait
olabileceği
anlaşılır.
Evrimin (Tarihsel
mel
kanunlarından
d e t e r m i n i z m i n ) yani d o ğ a ve insan tarihinin tekalkarak t o p y e k ü n akışı
gibi e v r i m i n en y ü k s e k y a n s ı m a l a r ı
tan ö t e y e gidemezler.
karşısında;
Marks-Engels
bile s a d e c e basit bir " K u l " olmak-
Bunu onlar kadar iyi sezen kimse çıkmamıştır.
U n u t u l m a m a l ı d ı r ve d a i m a
h a t ı r l a n m a l ı d ı r ki, Tarihsel
Maddeciliğin
kurucuları bu iki insandır.
Bu şu a n l a m a gelir:
"Allah"ı en
rallarına u y a r a k tarihsel akışı
kin
mücadeleyi
vermişler
ılımlandırmak"tan
alçakgönüllüce
en yakın
öte
ama
bir şey
anlatmışlardır.
oldukları
iyi onlar a n l a m ı ş l a r ve o n u n
ku-
kendi d e n g e s i n e o t u r t m a k için en yetbunun,
ancak
olamayacağını
Yani
Allah'a
"doğum
çok derin
(Tarihsel
sancılarını,
anlamlarıyla
Determinizm'e)
halde, O ' n u n s a d e c e basit birer u y g u l a y ı c ı - s ö z c ü -
elçi d u r u m u n d a k i " k u r l a r ı o l d u k l a r ı n ı bilmişlerdir.
Bu g e l i ş i m , tarihsel akış yeni
m e c r a l a r a girdikçe açılıp d a h a derin
resul ö r n e k l e r i n i v e r m e k t e n geri d u r a m a z .
Yani
Marks-Engels'den
de daha gelişkin
l a ş m a l a r ve o ö l ç ü d e de d i y a l e k t i k akış
olunsa
bile;
o
derece
basit-sade
kavrayışlar-Allah'a yakın-
k a r ş ı s ı n d a en
bilinçli
bir " k u l " o l u n m a k t a n
da
resuller
kurtuluş
a n l a y a n l a r çıkacaktır - .
olamayacağını
Çünkü " K i ş i " ne derecede Tarihsel
t o p y e k u n akışını
Determinizmi:
Doğa v e insanın
k a v r a s a da t e k başına o akış k a r ş ı s ı n d a bir "hiç"tir.
A n c a k k o y d u ğ u teori t o p l u m d a kavranıp m a d d e l e ş i r s e " h e p " olabilir.
O halde a n c a k A l l a h ' ı n en b ü y ü k y a n s ı m a s ı , e v r i m i n en son halkası
insan t o p l u m u d u r ve a n c a k O, e v r i m i
(Allah'ı) a n l a y ı p kendi
kanunla-
rının e m r e t t i ğ i t e m e l d e n g e s i n e oturtabilir.
Fakat t o p l u m da " K i ş i " l e r d e n d e r l e n m i ş t i r . Ve her kişinin bu kavrayışı geliştiği ö l ç ü d e t o p l u m bu g ö r e v i n i başarabilir.
O
halde t a r i h
açılımlara
Ve
her
kişi
"Rahim"liğe
Ve
her
kişiyi
kendisini
anlayıp
deyim
yerindeyse
yoluna
Peygamberleri
ulaşmak eğilimine girmek zorunda
Peygamberlikler
kendi
sokacak
kalacaktır - .
girmek zorunda
hatta
önderlikler
anlayabilecek
kalacaktır - .
bütünüyle
bitmek
zorunda
kalacaktır.
Hz.
Muhammed
Sosyal
ile
antik
D e v r i m l e r l e birlikte,
modern
Peygamberlikler dönemi
Nasıl
Ve
kişilerin
"kendi
bilmecesini
elbirlik yeni
O zaman
m a k s a d ı n a erişiyle m o d e r n
bulacaktır.
bacağı"ndan
asılacağı,
kendisinin ve toplumu-
çözeceği veya çözemediğinin
baştan
çözümler arayacağı
her kişinin
binde (her h ü c r e s i n d e )
Modern
bitişiyle a n t i k P e y g a m b e r l i k l e r de
modern sosyal devrimlerin
P e y g a m b e r l i k l e r de son
Ama
açılmıştır.
kentçil t a r i h s e l d e v r i m l e r i n
sona ermişse,
nun
P e y g a m b e r l i k l e r bitmiştir.
P e y g a m b e r adlarını a l m a s a l a r da, bir çeşit
mezarı
iliğine
anlaşılacağı;
toplumca
a ç ı l ı m l a r gelişecektir.
b a ş ı n d a değil
ama
b e y n i n d e ve
kal-
k e m i ğ i n e i ş l e n m i ş o l a r a k şu c ü m l e ya-
zacaktır:
"İnsancıl
Çünkü
sonuna
olan
hiçbir ş e y bana Y A B A N C I
her kişi,
hayvanlıktan
dek y a ş a r k e n
çıkalı
kanayacak;
KALAMADI."
beri
bastırdığı
kendinden
hayvanlıklarını
nefret e d e r c e
kanaya-
c a k - a c ı l a r l a - y a r a l a r l a y ü k l e n e c e k v e yeni
baştan insanlaşacak;
hayvanlıktan
yabancılaşmasını
böylece
çıkarak
her
türlü
sosyal
aşacaktır;
" b i l i n ç l i " birer " i n s a n " olacaktır - .
Ne y a z ı k ki bu, tıpkı v a h ş e t ç a ğ ı n a paralel b i ç i m d e değil a m a
kül-
türel a t ı l ı m l a r l a k u ş a k t a n k u ş a ğ a a d ı m a d ı m g e l i ş e b i l e c e k acılarla dolu
bir g e l i ş i m olacaktır - .
Ta
ki
"insancıl
edene
bütün
olan
dek...
antik ve
hiçbir
şey
modern
bana
Peygamberleri
yabancı
derinden
kalamadı"
kavrayan
sözcüğünü
hak
O z a m a n P e y g a m b e r l e r i de a ş a c a k bir o l g u n l u ğ a erişecektir. Ç ü n k ü
P e y g a m b e r l e r i n en m o d e r n l e r i n i n bile ç e k t i k l e r i acılar, sınıflı t o p l u m u n
son
demlerindeki
insanlığın
(her kişisinin)
çektiği
acılar y a n ı n d a ç o k
kalacaktır - .
az
Ç ü n k ü bu acılar,
maddiyatın,
m a n e v i y a t ı her s a n i y e y a p t ı ğ ı işken-
celerle y i y i p bitiren g i d i ş i n i n v e m a n e v i y a t t ü k e n i n c e y e n i d e n
kazanıl-
m a s ı n ı n o n l a r c a yıl a l a c a ğ ı u z u n y a l n ı z l ı k l a r l a dolu yıllar olacaktır...
Ve
sasa
bu
da
acılar g e n e l l i k l e erkekli
kadınların
yacak kadınların
kadınlı
manevi
a n l a ş ı l m a s ı n ı ve e r k e k l e r i n
zaferiyle sonuçlanacak daha
yaralanmaları
insanlaşmasını
çok erkeklerin
kapsağla-
şimdiye
dek t a t m a d ı k l a r ı acılarla y ü k l ü olacaktır - .
Çünkü
lü
egemen
asla y o l a
babahanlık,
e f e n d i l i k t e t a ş l a ş m ı ş l a r d ı r . Yeni
bu d r a m l a r ı
egemen
gelemeyecek derecede
erkek
rejimleri,
( b i n l e r c e yıldır)
kuşaklar,
ne y a z ı k ki
kadın
üzerindeki
yısıyla
maddi-manevi
ve t o p l u m
içindeki
sömürüsünü)
ancak
alaşağı
kadınların
baştan
her
(dola-
kapitalist v e y a
kurtuluş savaşlarıyla
edip bilinçlere ç ı k a r a b i l e c e k l e r ve k a d ı n l a r a
gıyı-sevgiyi-değeri yeni
Bu y ü z d e n
erkeksi yüceliğini
s o s y a l i s t y o l d a n o l s u n , e r k e k l e r e karşı y a p t ı k l a r ı
türkarşı,
başlarına gelen
a n l a y a m a y a c a k sığlık içinde gelişiyorlar.
erkek,
başka
kadınlara
hak ettikleri
say-
göstereceklerdir.
Belki o z a m a n g e r ç e k " a ş k l a r " bu
kez bilinçli o l a r a k yeni
kuşaklar-
da yeniden filizlenebilecektir.
O gün
liğini
geldiğinde,
kazanmış
herkes " R a h i m " (sonsuz toleranslı)
olacak ve Allah'ın
"Rahman"lığını
olma
özel-
(diyalektiğin
yüce
y a r a t ı c ı l ı ğ ı n ı ) o g ü n e d e k g ö r ü l m e m i ş ö l ç ü l e r d e a n l a m ı ş ve O ' n u n doğacıl v e insancıl
caktır-.
dengelerine " u y u m " yapmayı
İşte " B i s m i l l â h i r a h m â n i r r a h i m " i n
bu t e m e l l e r içinde
bir yararı
kavranabilirse, o sözcüğün
k a r ı ş t ı r m ı ş oladerin
anlamları,
s ö y l e y e n e ve t o p l u m a
olabilir...
2- YENİ
KUTSALLAŞTIRMA HALKASI VE
Kutsallaştırma
insan
kanına
çağımızdaki
prosesi
beyni O ' n u , t ü m
en modern çağlara;
o
denli
yaman
ve
İLK S Û R E L E R :
köklü
bir g e l i ş i m d i r
ki,
kökleri v e g e l i ş i m i y l e bilinçlere ç ı k a r a m a d ı k ç a
g ü n ü m ü z e dek d ü ş ü n c e s i s t e m i o l m a k t a n çıkara-
maz; d e ğ m e anlı şanlı Stalin o l s a n ı z , Lenin'i h a y a l i n d e g ö k l e r e ç ı k a r a n
bir t a p ı n ç l a ş t ı r m a y a
den
bir Moğol
O'nun yerine
namayacağını,
kellelerini
uğratır,
olduğuna
kendinizi
sonra
onun
şaşarsınız;
ufak t e f e k y e c ü c - m e c ü ç l e r -
bununla
layık b u l u v e r i r s i n i z ;
bütün arkadaşlarınızı,
kopartarak kazıdıktan
da
k a l m a y a r a k iktidara
ve öyle
kolay
Lenin
ilk B o l ş e v i k ç e k i r d e ğ i n i
sonra
olu-
bire d e k
ö l ü n c e y e d e k p a r a n o y a k kriz-
lerinin esiri o l d u k t a n s o n r a bile a n l a y a m a z s ı n ı z . . .
Kutsallaştırma
sanın
prosesi,
kesin ç i z g i l e r i y l e d i y e b i l i r i z ki, S a p i e n s in-
Fransa-İspanya ve Afrika-Avustralya'da
bin yıl
ö n c e l e r e dek ç ı k a r ı l a b i l e c e k m a ğ a r a
bulunmuş en az 40-50
resimlerinden
beri,
belki
d a h a da g e r i l e r e g i d e r e k 100 bin y ı l d a n beri b e y n i m i z i n d ü ş ü n c e sistemi
haline g e l m i ş ibretli
Bu
bir gelişimdir.
gidiş, d e r i n - p s i k o l o j i k - s o s y o l o j i k k ö k l e r i y l e k a v r a n m a d ı k ç a "Al-
lah-Peygamber ve
Kitap" gelişimleri
de yeterince
Hâlâ " c e n n e t " ideali, " A l l a h " ü l k ü s ü y l e ;
yata
muhalefete
savunuluşu,
anlaşılmaz
sarılan
resmi
Tevrat-Kur'an
sosyalizmlerce,
uzmanları
insan
gidiş
Şüphesiz
de
ki
bunların
bulunur.
prosesi
Peygamberlerin
yaratılmış
ha-
laiklerce
din
sistemleri,
as-
d ü ş ü n c e sistemlerine doğ-
h e p s i n i n t e m e l i n d e d o ğ a n ı n ve
Bütün
anlaşılamaz;
ya tapıncın ya da
kurtulamazlar...
bulunan
insan t o p l u m u n u n
kanunları
kutsallaştırma
temleri
marksistlerce ve
saçmalamaktan
prosesiyle
kişinin v e
bağlıdır - .
insanın
değme
bir i m a n l a
yığınlar tarafından
boyuna çuvallar durur;
çengelinde
Kutsallaştırma
rudan
uluslar-halklar ve
kalır...
iletişimsizliklerinin
lında
köylü
kavranamaz...
inanılmaz
bu temellikler bilinemedikçe
kutsallaştırma
içinde yer a l d ı k l a r ı
insan
anlaşılamadıkça
beyninin
düşünce
sis-
anlaşılamaz.
Ve M u h a m m e d ' i n g ö r ü n m e y e n
-vahiy alması-,
berleri
tanıması
göğe
çıkıp
bir A l l a h v e M e l e k l e r i y l e k o n u ş m a s ı
bütün Allah
biraz l a i k l e ş m i ş v e y a
" s a ç m a l ı k " o l a r a k görünür.
düşünülmesi, tartışılması
İnancı
sistemini
görmesi,
Peygam-
maddeciliğe
ulaşmış
beyinlere
kavi
derin
olanlaraysa
sebebinin
bile "kafir işi" gibi gelir.
O y s a k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi a k ı l d a n ç ı k a r ı l m a z v e P e y g a m b e r l e r i n v e
Hz.
Muhammed "Hatem-el
doğallığı,
olduğu
gibi,
Enbiya"nın
neyse-nasılsa
beynine uygulanırsa durumun
öylece,
önyargısızca
gerçekliği
o r t a y a çıkar.
K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi,
yetiştiği
tırma
bir potadır.
ortamında
içerisinde
gelişir.
insan b e y n i n i n yattığı ve t u t s a k o l a r a k içinde
Kesintisiz d e n e b i l e c e k ö l ç ü l e r d e , beyin,
yeni
Ve
kuşaklarla
her yeni
tazelenerek
kutsallaşma
süreklilik
halkasında
kutsallaş-
(gelenekler)
veya
yıllık devir d a i m i n d e - a n l a t ı l a m a z bir h e y e c a n l a - güç ile yeni
binlerce
kutsallaş-
t ı r m a h a l k a s ı n a sarılır; eski k u t s a l l a ş t ı r ı l m ı ş halkayı o ö l ç ü d e terkeder.
Daha
ö n c e t e k r a r t e k r a r g ö r d ü ğ ü m ü z gibi,
hemen
her k u t s a l l a ş t ı r m a
halkası, irili-ufaklı bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i y l e içiçe gelişir.
ya
e v r i m , ya
d e v r i m ya
filizlenip ağaçlaşır.
d u ğ u gibi
Bu
da
her ikisini
birden
İ b r a h i m ' d e ve a r k a d a n
geliştiği
gelen
Devrimin,
dönemlerinde
kuşaklarında
ol-
bir " h a z ı r l ı k " a ş a m a s ı n ı n ifadesi de olabilir...
M u h a m m e d , o bin yıllar boyu s ü r e n h a z ı r l ı k t a n s o n r a , e v r e n c i l boyutlara
u z a n a b i l e c e k bir t a r i h s e l d e v r i m i t e m e l l e n d i r m e k ü z e r e geldiği
için,
Muhammed'in
beyninde gelişen,
yeni
kutsallaşan
gerçekliklerle
b ü t ü n l e ş t i k ç e , d e t e r m i n i z m i n bilinç a l t ı n d a n d ü r t ü ş l e r i d e d a h a derinşiddetli ve geniş persfektifli,
uzak ö n g ö r ü l ü olur.
rin-uzak görüşlü ve gerçeğe yakın
geliştikçe,
Ö n g ö r ü sezileri
kutsallaştırma:
de-
Tektan-
rıcı t e o r i k g e l i ş t i r i m l e r i o denli güç ve derinlik kazanır. "Allah s i s t e m i "
v e y a kitabı olur.
Bütün
dür.
bu
bakımlardan
Samimiyeti
Muhammed'in Allah
de g e r ç e k l i ğ e en
çok yaklaşan
kavrayışı
en
üstünü-
incelikte ve d ü r ü s t -
lükte olur.
"Allah"
Hicaz t o p l u m u n d a ,
"Hanif'lerden
yaşadığı
için
beri
bilinen
kadın
İbrahim-Hacer-İsmail'den
bir gelişimdir.
e r k e k tanrı
beri;
Ancak toplum
ve t o t e m i z m
en
son
tarihöncesini
g e l e n e k l e r üste
gelmiş;
İbrahim'in A l l a h anlayışı gölgelenmiştir. A s l ı n d a bu din g ö r ü n t ü l e r i altındaki g e r ç e k t a r i h s e l gidişi, çağı y o r u m l a m a farklarıdır.
Mesele din sem-
bolleri altında anlatılmaktadır. " A l l a h " ile k o n u ş a n M u h a m m e d , d o ğ a ve
t o p l u m u n gidişini d a h a g e r ç e k ç i ; yeni bir k u t s a l l a ş t ı r m a prosesine girerek anlattığı için kesin bir İslam c e p h e s i çizmiştir.
cephedir.
Bu tarihsel d e v r i m c i
Diğerlerini esnekliğini de k o r u y a r a k karşısına almıştır.
Bu y ü z d e n yeni
sarmadan
Kutsallaştırma
halkası,
Muhammed'i
iliklerine d e k
gelişemez.
Kur'an'ın
içlere
işleyen
şiirli ve
müzikli dili,
bu
kutsallaştırma
kutsallar kutsalı
y ü z d e n kılına d o k u n u l a m a z .
Bu prose, S a p i e n s insanın, İ s p a n y a , Fran-
sa
(Portel-Lascaux-Altemira)
parmak
ısırtacak
bir
oluşundan
ileri gelir.
gi-
dişinde zirveye ç ı k ı l ı ş ı n d a n ,
Bu
mağaralarına totemlerini kutsallaştırarak
realizm;
gerçekçilik
içinde
çizdiği
yıllardan
do-
layarak y e n i d e n ü r e t i l e r e k gelişen gidişin z i r v e l e ş e n en son halkasıdır.
Bundan
sonra
kayılacak veya
burjuva
düşüncesi
seçmektir.
caktır".
kutsallaştırmanın
bu
zirvelerinden
laik i d e a l i z m e d ö n ü ş e c e k t i r .
içinde y a n s ı r k e n
Kutsallaştırılan
Dü ş ü n c e gelişimi
kutsallaştırma
t a n r ı l a r değil,
hızla
aşağılara
Skolastisizm ve metafizik
ideolojileri
ideolojiler o l m a y a
d ı ş ı n d a y s a , ş ü p h e s i z ki
hedef
başlaya-
h e r k e s kendi
pratik
işi, idealleri ö l ç ü s ü n d e h e m bu ideolojilerin h e m de k a p i t a l i z m i n gelişiminin
etkisinde
kalarak beynindeki
kutsallaştırma
geleneğini
siste-
mini bu işlerine y a n s ı t a c a k t ı r . . .
Muhammed
g e r e ğ i gibi
Kur'an
ve
Kur'an'ı
bu yakıcı
kutsallaştırma
gidişi
içerisinde
kavrayabiliriz.
Sûreleri
ve
ayetleri,
mücadelenin
kızıştığı,
Muhammed'in
i n a n c ı n ı n ve fikir s e n t e z l e r i n i n , d e m i r c i alevleri ve kıvılcımları a r a s ı n da d e m i r i n d ö v ü l ü p şekil alışı gibi
p a r ı l d a y ı p o l u ş t u ğ u a n l a r d a , tarifi
zor bir içe işleyiş ile şiirleşip müzikleşir.
"Kul
iuzu
Meliki'n-nasi
bi-rabb'in-nâs:
İlâhi'n
nâsi
Men
şerri'u-vesvasi'i-hannas
yuvesvisi
fi
"Nas"
sûresi,
Medine'ye
için,
sudûn'n-nâs
göç
"Felâk"
sırasında
mısra ve
sûresinden
veya
o
bulur.
o l a r a k fısıltıyı
nâs"
ama
nazil
şiirselleşip
Fısıltıyı;
aynı
olduğu
anlatan " N a s " sûresi
düzenleyen
oluşurken
zamanda
[indirildiği]
müzikselleşmekte daha
İnsanın altşuurrundan,
kışkırtmalarla çıkan davranışları
A y e t o denli
ve'n
sonra
demlerde
k e l i m e l e r (ayetler)
y ü k s e k bir u y u m
yavaş
ellezi
Mine'l-cinneti
güzel-süslü-
olayların s e m b o l ü
a d e t a fısıltı
sesi
çıkar.
müzikli şiirdir.
M u h a m m e d b u s û r e y l e , a l t ş u u r d a n g e l e n ikirciliklere karşı d u r m a yı geliştirir. T ü r k ç e s i :
"O
O
sinsi
ki
vesvesecinin
insanların
Gerek
cinlerden,
İnsanların
şerrinden,
kalplerine
gerek
fısıldar,
insanlardan,
padişahına,
İnsanların
Rabb'ine
sığınırım."
" M e s e d " [Tebbet] sûresi de M u h a m m e d ' i n iç a l e m i n d e k i ö n e m l i bir
d ö n ü ş ü m h a l i n d e nazil o l d u ğ u için bir b a ş k a e d e b i nakışla işlenmiştir.
Muhammed
Kureyş Ulularını
Safa
dağına
çağırıp,
onları T e v h i d ' e ,
A l l a h ' ı n birliğine d a v e t ettiği z a m a n A m c a s ı Ebu L e h e b (Alev B a b a s ı ) ' i n
h ı ş m ı n a uğrar. B u n u n ü z e r i n e inen M e s e d [Tebbet] sûresi, s a n k i o d u n ların t o p l a n ı p d e m e t l e n i ş i n i v e y a n ı ş ı n ı
Ebu
Leheb'in
karısı
çıplacık ayaklarına
Bu y ü z d e n
Cemil,
batsın diye dikenli
bu
m ü z i k l e ş t i r e r e k anlatır:
Muhammed'in
Alevli
bir
ateşe
Karısı
da
odun
h a m a l ı " denir ve her ikisi de
ibretleştirilir:
girecektir
hamalı
hurma
P e y g a m b e r yine
g e ç e c e ğ i yollara,
çalılar t o p l a r a t a r d ı .
kadına s û r e d e " o d u n
c e h e n n e m l i k olarak
Boynunda
Ümmi
olarak
lifinden
bir
ip"
ilk s û r e l e r d e ve a y e t l e r i n d e sık sık y e m i n
içen Al-
lah k e l a m ı y l a karşı karşıyadır. Bu u z m a n l a r c a a n l a ş ı l a m a z , kimi laikler,
bunu ç o k a l e y h t e v e y a g e r ç e ğ e u y m a y a n b i ç i m l e r d e y o r u m l a r l a r ;
P e y g a m b e r - A l l a h yücelticileri
de
G e r ç e k , içine girilmiş b u l u n u l a n
"Asr'a:
İnsan
Çağ'a
ziyan
Ancak
andolsun
içindedir.
A l l a h ve P e y g a m b e r i
başka "(Asr
sûresi)
n e d e n " Ç a ğ ' a " y e m i n e t s i n ? Bu çağ öyle bir
b e z i r g a n l ı ğ ı n e v r e n s e l çağı
delerini v e r m e k t e d i r .
liderliklerin
k u t s a l l a ş t ı r m a gidişiyle ilgisindendir:
ki
inananlar-iyiler-sabredenler...
ç a ğ d ı r ki, tefeci
kimi
lehte ve g e r ç e ğ e aykırı y o r u m l a r l a r .
bütün e m a r e l e r i n i ,
müj-
Ş i m d i y e d e k g e l m i ş g e ç m i ş rejimlerin, f i k i r l e r i n ,
ü z e r i n d e bir gelişimi
müjdelemektedir.
Ç a ğ ı n y o r u m l a n ı ş ı , sezişi, P e y g a m b e r e b ü y ü k bir ilham, güç, inanç
ve
dolayısıyla
kutsallaştırmada
Peygamberine
çağda
bunu
zirveleşme
kuvvetle sezdirdiğini
insanın eğer b u n u
azmi
vermektedir.
"Asr"sûresinden
"Andolsun
ateş
toz
Ki
bir
kendisi
(Rabb)
insan
Hemen
karşı
koşan
akın
edenler,
de
malı
çok
buna
çok
ortasına
atlar,
dolanlar;
nankördür.
şahiddir.
sever..."
her d i k k a t çekici,
d o ğ a ve insan t o p l u m u n u n
pekiştirir...
"Adiyat"sûresinde:
çıkararak
topluluğun
Rabb'ine
Doğrusu
ses
inen
Sabahleyin
koparanlar,
insan.
Ve
sonra
nefesleriyle
çıkaranlara,
bu
b i l e m e z v e P e y g a m b e r y a n ı n d a saf t u t a m a z -
sa ziyan o l a c a ğ ı n ı bildirip O ' n u n g ö r e v i n e s a r ı l m a s ı n ı
Yine
Allah,
y e m i n l e dile getirir. Ve
insanın
nefesini
kanunlarını
kesecek biçimde akan;
s e z d i r e n olay ve canlılar kut-
sallaştırılır...
Doğaldır ki
ayetlerle
dolu
bu,
P e y g a m b e r e , d e t e r m i n i z m i n (Allah'ın) u y a r ı l a r ı y l a ,
bildirilir. A l l a h ,
hikmetlere yemin
yansıtan-temsil
rı y a r a t a n a
Allah'ın
kendisinin yarattığı
ederek, onların
bu
bilim-edebiyat-sanat
ne d e r e c e ibret verici
e d e n ) v a r l ı k l a r v e olaylar o l d u ğ u n u ;
inanç ve ş ü k ü r b e s l e n m e s i g e r e k t i ğ i n i v u r g u l a r .
kendisini
insan
Peygamber gözüyle
(Allah'ı
d o l a y ı s ı y l a onla-
görünüşü
ve
Bir çeşit
kendisinin
g ü c ü n ü dile getirişidir.
Yine
ilk
Mekki
Geceye-gündüze,
sûrelerden
"A'la'dan
e r k e k v e dişiyi yani
G e c e n i n - g ü n d ü z ü n v e cinselliğin;
tanın değerini
Bu,
bilmek anlamında
şüphesiz
yaklaşımıdır.
ki
komün
Muhammed
sonra
Leyl" sûresinde:
içilir.
üremenin kıymetini bilmek ve yarahemen
insanından
de
inen
üremeyi yaratana yemin
komün
her şey kutsallaştırılır...
beri
gelen
gelenekli
bir
olduğu
kutsallaştırma
ölçüde
herşeyi
k u t s a l l a ş t ı r m a g ü c ü n ü v e eğilimini taşır. A m a beş-altı bin yıllık m e d e n i l e ş m e s ü r e c i y l e bu
kutsallaşma
tanrıcılıkta
en
aşamaya
aşamadaki
temsilcisinin
üstün
leştirip-inceltmiş
"Kuşluk
vaktine
seni bırakmadı
Ve
buna
ve
kalitesini v e
kendisine daha
" D u h a " sûresine de
"nimetlerin"
bu
derin-
çok yaklaştırmıştır.
durgunlaşan
darılmadı...
(determinizm)
geceye
başlanır:
andolsun
ki,
Rabb'in
"
bilinerek
öğretilmesinin
Ki, bu ve b e n z e r s û r e l e r aynı z a m a n l a r da inmiştir...
P e y g a m b e r ile
öğütlenişi
benzer
Allah
kutsallaştırma seviyesini
benzer kutsallaştırmayla
andolsun,
sana
kalitesi ve s e v i y e s i y ü k s e l m i ş tek-
yükselmiştir.
kıymetinin
ile biter:
"Rabbi'nin
nimetini
Allah arasında gelişen
anlat"
k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n P e y g a m b e r e öğretilişi
ve i n s a n l ı ğ a da b u n u n ö ğ ü t l e n i ş i , "ilk s û r e l e r " aşamasıdır - .
D u h a ' d a n bir ö n c e k i s û r e " F e c r " s ü r e s i d i r ki ve bu s û r e d e de "yeminler"
doğa
sürmekle
ve
insanın
kalmaz;
gidiş
bir ş e v k v e s a y g ı d a n
yeminlerin
kanunlarını
doğan
bilerek;
sezmekten
onlara
kutsallaştırmalar olduğu
y e m i n edildiğini a ç ı k l a m a vardır. A l l a h ,
koşullar içinden ç ı k a r d ı ğ ı
sevgiden-saygıdan;
ve
karşı
göze
derin
batırarak
bin yıllar b o y u n c a ö r g ü t l e d i ğ i
kendi t e m s i l c i s i n i , y i n e kendi
kutsallaştırma
gidişi ve m a n t ı ğ ı i ç e r i s i n d e , kendisini ve y a r a t t ı k l a r ı n ı k u t s a l l a ş t ı r a r a k ,
eski
kutsallaştırma
"Andolsun
gecesine,
5-
çifte
tanyeri;
ve
"Bunda
Beşinci
halkasının
Fecre:
teke,
üzerine yükseltir:
ağarışına,
gitmekte
akıl sahibi için
on
olan
geceye:
geceye
bir yemin
ramazanın
son
on
andolsun"
var değil mi?"
ayet a ç ı k ç a y e m i n l e r i n , A l l a h ' ı n
her m i n n e t i n i n
b ü y ü k de-
ğerleri o l d u ğ u n u ; d o ğ a ve insan işleyişinin çok ince e l e k t e n g e ç i r i l e r e k
oluşturulmuş
ve
geliştirilmiş
temeller ve
sahip o l d u ğ u n u d ü ş ü n m e m i z i
laştırma
ister. Tabii
benzerliklere
bunu
m a n t ı ğ ı n a , g e l e n e ğ i n e g i d i ş i n e u y g u n c a yapar.
içinde b u l u n d u ğ u a ş a m a y a
ile g ü c ü n ü yitirip
laik bir b i l i m s e l i ğ e
ile g e r ç e k l i ğ e ,
d o ğ a ve
k u t s a l l a ş t ı r m a , "İbni
dönüşecektir.
insanın
gidiş
olmazsa
müjdeler.
Beynin
(ve t o p l u m u n )
Veya
Haldun"
beyin,
kanunlarına
şır; g e l e c e k y ü z y ı l l a r ı n A v r u p a r ö n e s a n s ı n ı hatta
Darvin'leri
kutsal-
Determinizm
u y g u n c a akılları geliştirip resullerini yetiş-
tirir v e işler. A r k a d a n g e l e n a ş a m a l a r d a
Haldun
paralelliklere
ki o a ş a m a d a
İbni
çok y a k l a -
Hegel-Marks-Engels-
k u t s a l l a ş t ı r m a gidişi,
hiç
bu tür ö n c ü l e r d e bilince ç ı k a r ı l a m a s a da t o p l u m u n ve d o ğ a -
nın gidiş k a n u n l a r ı n ı arayıp b u l m a y a d ö n ü ş ü r . . .
Bu y e m i n l e r , e l b e t t e A l l a h ' ı n
ile eski
çoktanrıların
ö n e m kazanır v e y a r a t t ı ğ ı
y a r a t t ı k l a r ı da
Önceden,
ça
parça
geliştikçe
lar
herşeyi
h a l k a s ı n a giriş
yaratanın Allah
her ş e y d e A l l a h v e g ü c ü yansır.
bütün
birlikte z a t e n
doğa
olarak kutsallaştırılmıştı.
kutsallaştırma
gökselleştikçe
doğa
prosesi
ve
de
toplum
kalitece
yerine
ve
komün
Sonra
toplum
toplum
s ı ç r a m a l a r yaptı.
onların
temsilcileri
kutsallaştılar. Ve g i d e r e k bu t e k A l l a h ' t a t e m e r k ü z etti.
laşan
krallar,
tanrıların
temsilcisi
durumuna
girerlerken,
doğa tanrılarılarının temsilcisi oluyorlardı. Tektanrı sistemi,
çoktanrıların
işe y a r a m a d ı ğ ı
sı;
sezildiği
doğa
zaman
ve t o p l u m
ve yerde:
olaylarının
par-
biçimleri
parça
gökselleşmiş
oluşu
Bu y ü z d e n
kutsallaşır.
totemizmle
ve
k u t s a l l a ş t ı r m a n ı n yeni
üzerine çıkarken
Tanrıparça
Kutsal-
doğada
da
bütün
bu
gidişinde
Medeniyetlerin
pek
kıtalarara-
e v r e n s e l l e ş m e l e r i n i n de b a ş l a n g ı ç g i r i ş i m l e r i n i n g ö r ü l d ü ğ ü Irak'ın
A n a d o l u ve Fenike ve Mısır'a ve Hint'e ve Çin'e u z a n ı p t a ş t ı ğ ı ,
lerini d a h a y a k ı n d a n t a n ı y ı p G r e k ' e ,
da tektanrı
sentezleri
R o m a ' y a t o h u m attıkları
belirdi. V e d o ğ a v e t o p l u m u n
t e m s i l e d i l m e s i t e k A l l a h ile g e l i ş t i r i l m e y e b a ş l a n d ı .
birbirbir çağ-
kutsallaşmasının
Bu d e t e r m i n i z m i n
parçalı-dar
lanışına
kavranıp y o r u m l a n ı ş ı n d a n
(kutsallaştırma
içinde)
daha
geçişti.
insan, d o ğ a v e insan gidişleri,
bütünlüklü-geniş yorum-
Nasıl
başkalaşımları
günümüzde hemen
her
karşısında hayret-ibret-
h a y r a n l ı k v e y a ilgilerini s a ğ l a y a m a z s a tıpkı öyle a m a d a h a y ü k s e k bir
f i l o z o f ç a t e f e k k ü r içinde P e y g a m b e r i n A l l a h ' ı v e y a r a t t ı k l a r ı n ı
ve k u t s a l l a ş t ı r m a s ı
Allah'ın
parça
kendi y a r a t t ı k l a r ı n a y e m i n edişi
parça
kavrayışı
gidişidir bu.
kutsallaştırılmış
olan
ise,
her şeyin
resulüne, daha önce
aslında
sadece
bir t e k
A l l a h ' ı n eseri o l d u ğ u n u ö ğ r e t m e s i v e ö ğ ü t l e m e s i d i r .
Y e m i n i ç i l m e s i n e d e g e r e k yoktur. Y e m i n e d i l m e d e n d e A l l a h ' ı n v e
n i m e t l e r i n i n d e ğ e r i - k u t s a l l a ş m a s ı olabilir.
len
Bu da g i d e r e k a r k a d a n ge-
s ü r e l e r d e gelişecektir.
"A'lâ"Sûresi,
"Rabb'in
belirleyip
bir
bunun
ilk
adını
tesbih
yüce
işaretlerini
hedefini gösterdi.
çöpe
et,
o
Otlağı
verir,
ki yarattı,
çıkardı,
sonra
düzene
da
koydu,
onu
her şeyi
kupkuru
kara
çevirdi."
Ama
önemli
olaylarda
kutsallaştırma
yeminlerle
sürer.
Olaylar,
varlıklar ç ö z ü m l e n d i k ç e v e y a t a r i h s e l d e v r i m ile o l g u n l a ş ı l d ı k ç a bu yeminlerden
veya
nimetlerin
mesinden vazgeçilir;
günleri
ayetlerde
kutsallaştırmasına
pratik d e v r i m gidişi
kutsallaştırılır.
d i k k a t çekil-
p r o b l e m i ö n e çıkar.
Devrim
Kad ı n l a r - m i r a s - g a n i m e t - f e y - z e k a t - h a c - o r u ç - f a -
izin h a r a m kılınması gibi...
Son o l a r a k y a n l ı ş y o r u m l a n a b i l e n " T a r ı k " S û r e s i
g ö ğ e v e yıldız'a y e m i n e t m e s i
"Göğe
ve
"Tarık'ın
O
Tarık'a
ne
"Hiçbir
can
delen
yoktur
Allah'ın
andolsun"
olduğunu
karanlıkları
üzerinde:
ü z e r i n d e d u r a l ı m biraz:
sen
nereden
bileceksin?"
yıldızdır."
ki
başında
bir
koruyucu
olmasın"
K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi k a v r a n m a d ı k ç a ve Kur'an bir b ü t ü n o l a r a k tarihin gidiş k a n u n l a r ı ışığında ç ö z ü m l e n m e d i k ç e ;
si
s a d e c e bu Tarık sûre-
ele a l ı n a r a k g e r ç e ğ e u y m a y a n y o r u m l a r y a p ı l a b i l i r :
A l l a h ' ı n g ö ğ e v e kutup y ı l d ı z l a r ı n a y e m i n e t m e s i , P e y g a m b e r i n hâlâ
ç o k t a n r ı c ı l ı k etkisini g ö s t e r m e z .
bir ç o k l a r ı vardır.
11.
a y e t i n d e diğer s û r e l e r d e o l d u ğ u gibi, A l l a h ' ı n g ü d ü m ü n d e k i
henüz
Ve özel
Bu s û r e bir t e k değildir. G ö r d ü ğ ü m ü z
gibi
bilinemez-sırlarına
11-
de yoktur.
erilemez olduğu
m i s t i s i z m içinde kutsallaştırılır:
nü y a n s ı t a n
bir yeri
Y i n e aynı
sûrenin
gök,
ölçüde Allah'ı yücelten
bir
y e m i n ile d i k k a t çekilir. A l l a h ' ı n g ü c ü -
bir y a r a t ı k o l a r a k :
"Dönüşlü
göğe
andolsun"
A l l a h ' ı n varlığı M e k k e v e M e d i n e ' d e b i l i n m e y e n v e kabul e d i l m e y e n
bir olay değildir.
siyasi
iktidarların
Sadece çoktanrılarla
birlikte a n ı l m a k t a d ı r .
işine öyle g e l m e k t e d i r .
Ticari
ve
Kureyş u l u l a r ı n ı n t e k y a n ı p
y a k ı l d ı k l a r ı olay ş u d u r :
Bu t e k t a n r ı i şini n e d e n biz k e ş f e d e m e d i k ; v e y a
şu Kur'an d e n e n zikir kitabı, M e k k e ' n i n ulu z e n g i n ö n d e r l e r i d u r u r k e n
bir ö k s ü z e ve o k u m a y a z m a b i l m e y e n bir plebe mi
Zuhruf sûresi:
"Bu
31.
Kur'an
Ayet:
iki
kentten
V e l i d ibn M u ğ r e :
ve y a y d ı ğ ı
Ibni
onların
retten)
büyük
bir
adama
indirilmeli
değil
miydi?"
M e k k e u l u l a r ı n d a n ve z e n g i n l e r i n d e n idi. Y a k ı n ı ş ı
büyüğü
Ümeyr
ve
yanıtı
toplayıp
daha
efendisi
es-Sekafi
Peygamber'in
meti,
inermiş...
dediler ki:
hep ş u y d u :
"Kureyş'in
Amr
Ve
olan
dururken
kesin
ben,
yahut Sakil'in
Kur'an
ve can
yığdıklarından
Muhammed'e
alıcı
y e r e olur:
(maddi
ulu
kişisi Ebu
mi
inecek?"
"...Rabb'in rah-
zenginliklerden
ve
şöh-
hayırlıdır."
Determinizm,
kendisini
den-soylulardan-ulu
ve çok yönlü
en
iyi
kişilerden
temsil
değil;
edecek
bilhassa
insanları,
en
zenginler
"aşağıdan
donatılarak determinizmce yetiştirilmiş
gelme"
insanlar içinden
seçer, ki " a ş a ğ ı n ı n " s u s a d ı ğ ı a d a l e t g e r ç e k l e ş s i n . . .
B u y ü z d e n A l l a h ' ı n " T a r ı k " yıldızı v e y a
üzerine y e m i n
etmesini,
Peygamber'in
g ö k üzerine,
eski tanrı
ay ve güneş
etkilerinden
kurtu-
l a m a y ı ş ı v e y a bu tür e t k i l e r e karşı t a k t i k y a p ı ş ı gibi y o r u m l a m a k gerçekçi
olmaz.
hazırdırlar;
Çoktanrıcı
M e k k e ve
Medine'nin
yaratmaya
yeterlidir.
ler.
Ve
t e f e c i - b e z i r g a n l a r bile, T e k t a n r ı y a
y e t e r ki ç ı k a r l a r ı n a d o k u n u l m a s ı n ;
Muhammed
bilgi-kültür birikimi
Çoktanrıcı
kesin
etkiler
olduğu
için,
etkilerle;
yal
yitirmek
üzeredir-
cephesine geçmiş
bu t a r i h s e l d e v r i m a k ı ş ı n ı n s e m b o l ü
k o p u ş m a v e c e p h e l e ş m e , dini f i k i r l e r d e n ö n c e , d e r i n d e n
zümrelerin
oluşmuştur.
Yine
"Tarık
süreçlerindeki
bulur...
sûresi"nin
hikmetini
12.
anlamaları
ayetinde
için
benzer
doğa ve
insan
yeminler,
olaylarının
akıllıların
hareket
inceliğe d i k k a t ç e k e r e k sürer:
"yarılan
13- ki,
çıkar ç a t ı ş m a l a r ı y l a t o p l u m t e m e l i n d e ç o k t a n
B u t e m e l d e k i çelişki, s o n r a d a n y a v a ş y a v a ş f i k i r l e r e işler
ve dini s e m b o l l e r i n i
12-
güçlerini
kalsın.
bir m e d e n i y e t
üretici g ü ç l e r i n g e l i ş i m i y l e b e l i r m e y e b a ş l a m ı ş b u l u n a n sos-
sınıf v e
Allah'ın
yeni-orijinal
biçimde çoktan tektanrı
d u r u m d a d ı r . A s l ı n d a biliyoruz ki
dönmeye
iktidar o n l a r d a
(ürün
Kur'an
veren)
elbette
toprağa
ayırdedici
andolsun
bir
kelâmdır"
Y i n e ilk M e k k e s û r e l e r i n d e n " İ n ş i k a k " 16., 17 ve 48. a y e t l e r d e :
"Yoo,
ant
"Geceye
içerim
ve
"Değirmileşen
"Burüc
akşamın
topladığı
alaca
şeylere"
Ay'a"
Sûresi":
"Burçlara
"Vaadedilen
sahip
yöne
göğe
andolsun"
andolsun"
karanlığına"
"Şahid'e
ve
"Naziat
Sûresi"
"Andolsun
lere,
söküp
yarışıp
çıkaranlara,
birbiri
yaydıkça
ardınca
işi
çekip
alanlara,
Yüzüp
giden-
düzenleyenlere."
gönderilenlere,
ayırdıkça
rüzgar
ayıranlara,
gibi
öğüt
esip
savuran-
bırakanlara"
sûresi"
kıyamet gününe
and
hemen
derken
yayanlara,
"Kıyamet
se
andolsun"
sûresi"
"Andolsun
"Yoo,
edilene
geçenlere,
"Mürselât
lara,
şahitlik
and
içerim,
yoo
daima
kendini
kınayan
nef-
içerim."
Nefis s a v a ş ı n ı en ulu s a v a ş kabul e d e n P e y g a m b e r ' e , A l l a h ' ı n öğüdü:
Nefsini d a i m a eleştiri
hatta " k ı n a m a " yani o l u m s u z y ö n l e r i n i dü-
z e l t i m a l t ı n d a t u t m a k gerektiğidir.
lumun
üzerinde
bir arı
Bunu y a p a b i l e n l e r , d o ğ a n ı n v e t o p -
kadar y ü k s ü z , f a y d a l ı
işler yaparlar. T ü k e t i m i
y o k d e n e c e k kadar a l ç a k g ö n ü l l ü , ü r e t i m i y s e t ü k e t i m i n i
derecede
katmerlidir,
Yapamayanlar
Bu y ü z d e n b u n u b a ş a r a b i l e n l e r i n
nayabilen
çekecekler
ve
kat kat a ş a c a k
çektireceklerdir.
k ı y m e t i n i n bilinmesi
için nefsini
kı-
kişilik g e l i ş i m l e r i n e ant içilir.
P e y g a m b e r bu savaşı her an verir. A ç ı k ç a da bu a y e t l e r d e dile gelir.
Bu
s û r e d e nefis
kınamasından
söz e d i l m e s i t e s a d ü f değildir.
a r k a d a n g e l e n a y e t l e r d e P e y g a m b e r i n ayetleri
14- "Doğrusu
Kendini
kişi
insan
kendi
dinleyebilen
kendisini
ve
bilir. A m a
nefsini
biraz
Hemen
derleyişi eleştirilir:
görür."
toplumcu-fedakar
işine geldiği
gibi
güç t a ş ı y a n
davranmak;
her
bencillik eğer
t o p l u m d a geçer akçeyse, o z a m a n
bencillik a l ı ş k a n l ı k olur ve t o p l u m -
d o ğ a z a r a r ı n a , kişi ç ı k a r ı n a çalışılır.
D o ğ a l d ı r ki b u r a d a nefis eleştirisi
ortadan
ler,
kalkar.
Bunu
kendinden
g e r e k ç e l e r ö n e sürer a m a
mümkündür.
gerçekte
nefsimizi
boyuna
görmek,
mazereteleştirmek
Üzerine gitmek gerekir:
15-
"Bir takım
16.
ayet h e m e n
ayetleri
bile g i z l e m e k için
yeni
özürler ortaya
yeni
atsa
da"ayeti
bunu
P e y g a m b e r i n e l e ş t i r i s i n e girer.
aldığı
için,
ilham
rarlayıp u n u t m a m a y ı d e n e r d i .
geldiğinde
anlatır.
M u h a m m e d henüz
ayetleri
anında
tek-
Fakat b u telaş y ü z e y s e l v e g e r e k s i z d i .
S e n t e z ayetler, konu itibarıyla t a m a m l a n m a d ı k ç a b u a r k a d a n g e l e c e k
sentezleri
de g ö l g e l i y o r o l m a l ı y d ı :
16-
"Vahyedileni
17-
"O'nu
18takip
"O
tekrarlamak
toplamak
halde
ve
sana
için
okutmak
Kur'an'ı
hemen
bize
dilini
depretme"
düşer"
okuduğumuz
zaman
onun
okunuşunu
et"
19-
"Sonra
onu
M e d i n e ' y e göç ile
sıfatları
geliştirilir:
açıklamak
bize
düşer."
birlikte a y e t l e r d e k i y e m i n l e r s o n a
erer.
Allah'ın
Tegabün
I-
Sûresi";
"Göklerde
ve
ni a n l a m a k t a d ı r .
O her ş e y e
4muz
ve
de
1-
Allah,
şanının
yüceliği-
olanları
Allah
bilir,
kalplerin
gizlediğiniz
özünü
ve
açığa
vurduğu-
bilendir"
yaptıklarınızı
haber
alandır."
sûresi":
"Göklerde
Allah'ı
"Siy
hepsi Allah'ın
Hamd O'nundur
Sûresi:
"...
"Cuma
olan
yerde
bilir.
Münafikun
II-
bulunanların
kadirdir."
"Göklerde
şeyleri
yerde
Mülk o n u n d u r .
ve
tesbih
yerde
olanların
etmektedir."
hepsi padişah,
4-
...
kutsal,
"Allah
büyük
aziz,
hakim
lütuf sahibidir."
sûresi"
1-
"...
O
üstündür,
"Mümtehine
3-
"...Allah
5-
yaptıklarınızı
"...Rabb'imiz,
"Haşr
22-
hüküm
ve
hikmet sahibidir."
Sûresi"
biricik
görmektedir."
gaalip
ve
hikmet
sahibi.."
Sûresi"
"... O
Hemen
çok
esirgeyen
çok
her s û r e d e yerli
acıyandır"
yerinde
geliştirilen
ve
öğütlenen
Allah'ın
Sıfatları, Medine d e v r i n d e nazil olmuştur. P e y g a m b e r ve A l l a h bu süreci
s a k l a m a z , t e r s i n e bizzat aydınlatır;
3-
k u t s a l l a ş t ı r m a y a v a ş ç a kalite atlar.
"A'LÂ SÛRESİ":
Kutsallaştırma
prosesi,
beynimizin
beri gelen, o kadar e s k i - k ö k l ü ve dallı
beynimizde
kendisinden
d e eski cycleı
önceki
o
kadar
budaklı
derin;
totemizmden
bir işleyiş biçimidir ki;
kutsallaştırma
cyclellarına
girer h e m
u n u t m a k z o r u n d a ; y e n i s i n i eskiler o l m a m ı ş ç a y e r l e ş t i r -
m e k z o r u n d a o l d u ğ u için y e n i y e o l a n c a g ü c ü y l e s a r ı l a r a k eskiyi s i l m e ye çalışır. A m a bu ç o k zor olur. Ç ü n k ü eski cycleı da aynı ö z e n l e - g ü ç le-hevesle-inançla-saygıyla-korkuyla-sevgiyle
kazımıştır.
bütün
O halde t e k yol
gücünü
Bu
kalır!
özümsemiş,
belleğine
Beyin, k u t s a l l a ş t ı r m a l a r ı y ı k m a k için
kullanmak zorundadır.
geleneklere-topluma-kendine
güç,
temel
dinamizmini,
alır.
M u h a m m e d ' l e r i n çıkışı
karşı
Komün'ün
çıkma
toplumcul
bu y ü z d e n
gücü
ve
ister.
özgür
İşte
bu
iradesinden
k u ş a k l a r boyu süren
uzun za-
manları almıştır. Bu y e t m e z ; P e y g a m b e r l e r , sürekli o l a r a k eski d ü ş ü n ü ş
biçimlerini ( k u t s a l l a ş t ı r m a g e l i ş i m i n i ) e l e ş t i r m e k v e y e n i s i n i y e r l e ş t i r i p
sağlamlaştırma
sel
gidişini
yükseltmek durumundadırlar...
m a d d e c i l i k de gelişirken;
yeni
keşiflerde
Modern
tarih-
köklenip gövdeleşirken,
m e y v e l e r i n i v e r i r k e n , başka türlü bir yol izlemez. Sınıflı t o p l u m u n skolastik ve m e t a f i z i k m e t o d l a r ı n a
karşı
her an
eski
d ü ş ü n ü ş ve y a ş a y ı ş
s i s t e m l e r i eleştirel
sisteminden
laştırma
kılıcından g e ç i r m e k zorundadır...
ileri gelir.
gidişi
bir
Beynin cinsel y a s a k l a r d a n
kez
kutsallaştırma
gidişi
Bu
beynin
işleyiş
hız alan t o p l u m c u l -
içerisinde
kendi
rolünün
üzerine çıkardığı için, b e y n i m i z i n o l a b i l d i ğ i n c e hafıza d e r i n l i k l e r i n e kazıdığı için, b e y n i m i z i n a l a b i l d i ğ i n c e hafıza derini k u v v e t l e işler. T e m e l d e
bu y ö n d e
u y a r ı l a r a k y e t e n e k l e ş t i r i l m i ş beyin
cyelelarına
yeni
girdikçe,
büyük
bir
kutsallaştırılmış gidişe sarılır ve onu
işler...
K u t s a l l a ş t ı r m a gidişi,
hücreleri,
motivasyon
modern
kutsallaştırma
(ilgi-merak-uyarılma)
hafızasına
ile
h e m e n her y ö n d e
üretici güçler g e l i ş i m i n i n t e k n i ğ e
doğru kayışıyla g i d e r e k zayıflar; o z a m a n k u t s a l l a ş t ı r m a ortada görülmese
bile,
başka
şeyleri, o l d u k l a r ı n d a n f a z l a c a a b a r t m a
biçimlerinde
kutsallaştırılan eski şeylerin y e r i n e k o y m a s i s t e m halinde sürer...
Hz.
M u h a m m e d de bu prose içine girer g i r m e z aynı s i s t e m e uyar.
Ve gerçekten doğru
gibi, V a h i y l e r l e
I-
"Rabb 'inin
6-
"Sana
7-
"Yalnız
gizliyi
içten:
" E m i n " g ü v e n i l i r kişiliğiyle her şeyi o l d u ğ u
h e r k e s e anlatır:
yüce
adını
okutacağız
Allah'ın
tesbih
ve
dilediği
sen
et..."
unutmayacaksın"
(unutturduğu)
başka.
O
açığı
da
bilir,
de."
8-
"Seni
9-
"O
en
kolay
halde
yolu
eğer
10-
"Saygılı
olan
II-
"Bahtsız
olan
tutmakta
hatırlatmak
(kutsallaştırma
da
(eskide
başarılı
yarar
kılacağız."
sağlarsa
prosesine
anbale
hatırlat"
giren)
olup
hatırlar."
bocalayan
da)
ondan
kaçınır."
Yeni proseyi her an "tesbih e t " m e k , " h a t ı r l a " m a k , " o k u m a k " , ezberde t u t m a k a n l a m ı n d a
Kur'an sürekli
bu
"unutmamak",
m e t o d u kullanır.
eskiye
Bu
karşı
savaş v e r m e k olur.
M u h a m m e d ' i n v a h i y ile h ü k m e
b a ğ l a n m ı ş ve h e r k e s e u y a r l a n m ı ş sistemidir.
Ezberleri, taşa, k e m i k l e r e ,
h u r m a k a b u k l a r ı n a , derilere k a z ı n a r a k yazılır ve saklanır. Y u k a r ı v a h ş e t
ç a ğ ı n d a n ( S a p i e n s ' t e n ) k a l m a m a ğ a r a r e s i m l e r i n d e g ö r ü l e n ilk a ş a m a lardan
kutsallar kutsalı
laştırmayı evrencil
aşamasına
ulaşmıştır.
M u h a m m e d dürüst olduğu
nellikle d ü r ü s t ve açık;
kadar akıllıdır da;
görevler,
z a t e n akıllı
d ü r ü s t ve açık olan akıllı olur;
diği t e m e l l e r e b a ğ l a n m a y ı , t o p l u m u ve dini
metod
Çünkü
kutsal-
boyutlara s ı ç r a t m a k a ş a m a s ı n a yükselmiştir...
olan ge-
P e y g a m b e r gel-
için d o ğ r u ve yararlı yol,
o l a r a k kullanır:
18-
"Bu,
19-
"İbrahim'in
elbette
Bu
metod
ilk
ve
sahifelerinde"
Musa'nın
ile u y d u r m a o l m a y a n ,
y o l u t u t u l d u ğ u belirtilir.
sahifelerinde"yazılıdır.
köklü g e l e n e k l e r i n sentezi
olma
H e m d e b a ş a r ı n ı n , eğer kendisi b a ş a r a m a z s a
bile s a d e c e bu yolla g e l e c e ğ i d u y u r u l u r .
4- "KALEM", "MESED
[TEBBET]", "MAUN", "KAFİRUN",
"FİL", " K U R E Y Ş " , "TİN", "BELED", S Û R E L E R İ
VE TARİHSEL
İbrahim
tektanrıcı
DEVRİM
zamanında,
olduğu
kıyasıya
halde,
bir
çoktanrıcı
S o d o m - G o m o r r a - S a l e m - G e r a r gibi
rından
çok e k o n o m i k v e s o s y a l
Çünkü
İbrahim
Toplumu
din
savaşı
görülmez.
Mısır-Irak-Finike
kent m e d e n i y e t l e r i y l e din s a v a ş l a -
savaşlar-çatışmalar sahnededir.
henüz
tarihsel
devrim
y a p a b i l e c e k güç
ve stratejisi içinde değildir. T a r i h s e l d e v r i m ö z l e m i , hayali
tanrıcı
teorisini
eğiterek
İbrahim
medeniyetleri ve
yükselterek toplumunu
medeniyet
içinde tek-
devrimi
yönünde
miraslandırır.
M u h a m m e d ve
Hicaz t o p l u m u n u n
t e o r i n i n pratiğe uygulanışıdır.
durumu
bunun
t a m tersi
veya
H e m de 2500 yıllık bir b i r i k i m ile o l g u n -
laşmış olarak, bu y ü z d e n din s a v a ş ı kızışır. T a r i h s e l d e v r i m sanki ortalarda g ö r ü n m e z , din s a v a ş ı gökleri tutar.
getirdiği
Bu k u t s a l l a ş t ı r m a p r o s e s i n i n
bir tersliktir.
A n t i k T a r i h t e n e r e d e a l e v l e n m i ş gökleri t u t a n
o r a d a en yercil tarihcil
sallaştırılır-eritilir.
(kutsallaştırılma
dinden
başka
devrim elemanları
Modern
mantıkla
prosesinin
devamı
bir şey g ö r e m e y i z .
da
bakılınca
olan)
Bu
bir din savaşı v a r s a ,
din s e m b o l l e r i y l e
veya
kut-
modernleştirilmiş
idealizmle
bakılınca
noktada tarihsel
ortada
maddeciliğin:
t a r i h i n gidiş k a n u n l a r ı n ı n a n l a m ı ve d e ğ e r i başlar...
Kureyş U l u l a r ı y l a M u h a m m e d ' i n alıp v e r e m e d i ğ i bir t e k " A l l a h " meselesi
midir?
Öyle
görünür.
Gerçekte
Kureyş-Mekke
Uluları;
tefeci-
b e z i r g a n l ı k t a a z g ı n l a ş m ı ş , d a h a ç o k z e n g i n l i k isteyen gözleri d ö n m ü ş
babahanların
bozuldukları
şey "Allah"
meselesi
değil,
Muhammed'in
Çünkü "Allah" Mekke-Medine'de-Hicaz Toplumunda
ilk kez d u y u l -
fakir f u k a r a y ı t u t u ş u v e k o l l e k t i v i z m isteyişidir.
muş
bir ş e y değildir.
ler t e k t a n r ı c ı l ı ğ ı
tır.
Mekke
ve
İbrahim'den
yaymışlardır.
Kureyşliler de
M u h a m m e d ' i n "Kesin";
beri
ulaşan
Yahudilerden
"Allah"ın
devrimci
adını
geleneklerle,
de Allah
fikri
"Hanifulaşmış-
çağırmaktadırlar.
koyuşu, toplumu
kıyasıya
Ama
bir s a v a -
şa-altüstlüğe sürüklemeyi veya o sürüklenişi öngörmektedir. Temeldeki
bu s a v a ş din ç ı k a r l a r ı n a y a n s ı r ve din b u y r u k l a r ı , t e m e l d e k i
uzlaşmaz-şiddetli
detli
gidişle
ordulaşıp
ayrılış-ordulaşma-cepheleşme
ilk M e k k i
Kalem
onlar
devrimsel
da
ve
cepheleşirler.
çatışmaların
Bu
bu
şid-
başlangıçlarını
sûrelerde görebiliriz:
Sûresi:
9-
"Onlar
sana
yumuşak
10-
"Şunların
hiçbirine
11-
"Kınayan-dedikoduyla
istediler
ki
sen
yumuşak
davranasın
davransınlar. "
itaat
etme!
fitne
Yemin
yapan"
edip
duran
aşağılık!"
da
12-
"İyiliğe
engel
olan,
13-
"Kaba,
sonra
da
Kureyş
gibileri
uluları,
Ebu
böyledirler.
51-
"O
neredeyse
inkâr
seni
Tek
edenler,
Kur'an'ın
"alaya
zaman:
gizlice
Ebu
Leheb
işittikleri zaman,
delidir"diyorlardı."
"Eskilerin
önce.
15-
masalları"dedi."
aldılar"...
P e y g a m b e r işe ö n c e a k r a b a l a r ı n ı
larından
öğütlerini
"O
almak-küçümsemekti
okunduğu
dediler,
ilk
devireceklerdi.
aşağılamak-alaya
ayetlerinin
"Cinlenmiş"
Muhammed'in Amcası
görünce ve d u y u n c a çıldırıyorlardı:
zikri,
gözleriyle
günahkâr"
damgalı"
Sufyan ve
Muhammed'i
yaptıkları
"Kendisine
saldırgan,
kötülükle
uyarmakla
başladı.
hiçbir ş e y uzun ö m ü r l ü o l a m a z d ı .
Kureyş
ulu-
Peygamber onların
d a y ü z l e r i n i g ö z l e r i n i y a k ı n d a n g ö r ü p , g ö z l e r i n e b a k a baka onları d a
A l l a h ' ı n birliğine d a v e t etti.
Belki biraz u m u d u da v a r d ı .
Safa d a ğ ı n d a K u r e y ş U l u l a r ı y l a g ö r ü ş m e y e bile z a m a n b u l a m a d ı ğ ı nı ibretle y a ş a d ı .
Başta a m c a s ı Ebu L e h e b k u d u r m u ş t u :
dualar-küfürler savurarak toplantıyı
lanetler-bed-
dağıttı.
P e y g a m b e r b u n d a n s o n r a d a h a kesin C i h a d ayetleri aldı:
dişe diş;
G ö z e göz
kıran kırana bir d e v r i m içine g i r i l i y o r d u :
Mesed
[Tebbet]
1-
"Ebu
3-
"Alevli
bir
4-
"Karısı
da
5-
"Boynunda
Sûresi:
Leheb'in
iki
eli kurusun;
ateşe
zaten
yok
oldu
ya.
girecektir"
odun
hamalı
hurma
olarak"
lifinden
bir
ip."
D e v r i m ne a m c a , ne y e n g e , ne de y e ğ e n t a n ı y o r d u ; hepsi birbirleri
için
ölümden
başka
tefeci-bezirganlar
bir şey d i l e y e m e z d i .
(plepler),
zengin
Var olma
tefeci
bezirgan
s a v a ş ı y d ı :Yoksul
asiller:
(patrici)
K u r e y ş l i l e r ' e karşı y o k s u l köylü v e esnafı p e ş l e r i n e t a k ı p u z u n ö m ü r l ü
bir m e d e n i y e t e g e ç e c e k l e r ya da d o ğ m a d a n ö l e c e k l e r d i ;
leriyse öyle
zengin
uzun
olmuşlar,
lü de olsa
ezici
zenginlikleriyle
ç a r ç a b u k yıldız gibi
M u h a m m e d önderliğindeki
bu
fırsatı
yorlardı.
iktidarı
elde t u t u p
böyle m e d e n i y e t e geçişi ö n g ö r ü y o r l a r d ı .
medeniyetleri
plepler b u n u
kısa
zaten
ömür-
O y s a bu tip kent
kayıp gidiyor, t a r i h t e n
ö l ü m ü n e d e ğ e r l e n d i r m e k için
siliniyordu.
sezmişler ve tarihin
sunduğu
kendiliğindenmişçe ordulaşı-
Pleplere d ü ş e n , f a k i r - f u k a r a halkı y a n ı n a ç e k m e k t i :
Ma'un
Sûresi:
1-
"Dini
2-
"İşte
3-
yalanlayanı
"Yoksulu
o
B u n u n en
öksüzü
gördün
iter,
doyurmaya
iyi y o l u yeni
mü?"
kakar"
önayak
bir din
olmaz"
bayrağı a ç m a k t ı .
t ı r m a gidişi, o ç a ğ d a biricik g e ç e r ilgi a l a n ı y d ı .
a n c a k din
Kureyş asil-
boylu " T e v h i d " m ü c a d e l e s i n e g e l e m i y o r l a r d ı ,
bayrağının
içinde d e ğ e r k a z a n a b i l i r d i :
Çünkü
kutsallaş-
Fakir-fukara edebiyatı
Kafirûn
Sûresi:
1-
"De
ki:
2-
"Ben
6-
Ey
nankörler!"
sizin
"Sizin
yaptığınız
ibadeti
dinininiz size,
yapmam"
benim
dinim
banadır"
İçine girilen t a r i h s e l d e v r i m i n y ö r e s e l a y r ı m l a r ı , sınıfı boyutları
yüzeysellikteydi.
Ancak
v e e v r e n s e l e çıktıkça
Hicaz
ufki-perspektifi
derin
menfaatlerle örgülenip
bezirganlığı Yazın
kaldırıp
indirirlerdi:
boyutları,
Şam'a,
kuşatılmıştı.
Kışın Y e m e n ' e ticaret için
Güney Ticaret Yolu'nu
bu
yöreden-bölgesele
geliştiriyorlardı.
kervan
Orta
Yol
t ı k a n d ı k ç a , G ü n e y Y o l u ö n e m k a z a n ı y o r d u . Ve Bizans ile Fars M e d e n i yetleri
Hicaz'a d o k u n m a d ı k ç a ,
taktiğine sarılıyorlardı.
Hıristiyanlaştırmıştı.
lanarak
güçlenmek
Araplar,
Kilise'yi
Habeş
Sana'da,
ordusu,
o
"Ebabil
tırılmış
Sûresi
1-
"Görmedin
mi
2-
"Üzerlerine
sürü
efsanevi
savaşı
Rabb'in
"Onlara
atarlardı
4-
"Onları
başakları
fil
sürü
deniyete
kullanarak
kabe ya-
yaklaşık
150
efsaneleştirilmişti:
belki
develere
binmiş
Kutsallaş-
anlatıyordu:
Ebabil
ne
kuşlarını
kızgın
taşlar."
sapa
Hicaz'ın
önemini
(evrenselli-
Bu y ü z d e n tarihsel devrimin boyutları
evrensele doğru
uzanıyordu.
bilincinde o l m a s a l a r da t a r i h e en
geçen) toplum
yaptı?"
gönderdi"
döndürdü"
g ü n e y t i c a r e t y o l u n u n ve
kontenjanlarını
vahyi
de
kullanıyorlardı...
sahiplerine
yenmiş
de y ö r e s e l d e n
bunun
roket gibi
sezmişlerdi.
patlak v e r d i .
doğumundan
barbar a t a l a r d ı ,
ğini) a n l a t a n s e m b o l o l m u ş t u .
mu
önemini
olay A r a p l a r a r a s ı n d a
totemcil
3-
ve derinliği
kul-
kurtarılmıştı.
Fil
savaş,
Hicazları
"Fil" savaşı
üzere, filleri
Muhammed'in
uçarak "siccil" taşlarını
Kâbe böyle
Bu
yıkmak
rastlayan
bu
kendisine çevirmiş
Hıristiyan
Güney Yolunun
H a b e ş ile a r a l a r ı n d a
Kabe'yi
K u ş l a r ı " belki
kuş gibi
bir kilise y a p ı p
zamandan,
kadar sokuldular.
kadar ö n c e y e
kendilerine çevirmek
istiyordu.
s a b o t e ettiler.
kınlarına
yıl
daha
Habeş ve Yemen'i
Bizans, H a b e ş i s t a n ' ı ç o k t a n
o l a r a k bunu
geç giren
Hicaz t o p l u (kentten
me-
kuvvetle seziyorlar ve tarihteki
d o l d u r m a k istiyorlardı.
Fil
Sûresinin Allah
tarafından
b o ş u n a değildi...
Yine Güney Ticaret Yolu
sûreler
içinde
Fil
sûresi
g e l e n e ğ i n i n v a h i y l e a n ı l m a s ı ve
ve
benzerleriyle
birlikte yer a l m a s ı
ilk Mekki
tesadüf
değildi:
Kureyş
1-
Sûresi:
"Kureyş
2- "Onları
(kabilesini)
kış
3-
"Kabe'nin
4-
"O,
vuşturdu."
(Yemen)
Rabb'ine
(Allah)
ki
alıştırdığı
yaz
(Şam)
kulluk
onları,
için"
(ticaret yolculuğuna)
alıştırdığı
için"
etsinler"
korkudan,
açlıktan
kurtardı,
güvene
ka-
Y i n e M e k k e şehri ü z e r i n e A l l a h v e P e y g a m b e r ' i n y e m i n edişi;
lümanların
tarihsel
bu
devrimin
Beled
"Yoo
2-
"Ki
3-
yeni
kutsallaştırma
müslümanca
prosesi
içine
hep
s e m b o l l e r l e belirtilişiydi:
and
sen
içerim
bu
bu
şehre
şehre
(Mekke'ye)"
girmektesin"
Sûresi:
"Ve
bu
güvenli
şehre:
el
Beledu'l
Emin'e
(Mekke'ye)
Mekke-Kâbe-(Şam-Hicaz-Yemen-Umman-Basra-Hint
uzanan)
kısaca
müs-
alışları
Sûresi:
1Tin
olayları
andolsun"
arasında
Güney Ticaret Yolu-Zekat-Fakir-Fukara-Akraba-Yoksul-Yolcu;
Hicaz Halkı, hepsi
Kur'an:
Allah
kelamıyla
kutsallaşıp tarihsel
devrimin değiştirilemez temel elemanları ve cephesi
Antik Tarih'te tarihsel
devrim
içine g i r i y o r l a r d ı .
böyle g e r ç e k l e ş i y o r d u .
Kur'an, A n t i k T a r i h ' t e kutsal:
kılına
bile d o k u n a m a d a n g ü n ü m ü z e
dek g e l m i ş (yazıya g e ç m i ş ) bir t a r i h s e l d e v r i m i n i n teorisi ve pratiğidir.
O ' n u yerli y e r i n d e y o r u m l a m a k , A n t i k T a r i h ' i n gidiş k a n u n l a r ı n a y e t e rince a y d ı n l ı k k a z a n d ı r a n bir ö r n e ğ i
i ş l e m e k a n l a m ı n a da gelir...
5- "ALÂK"- "DUHÂ" ve "İNŞİRAH" SÛRELERİ
(MEKKE'DEKİ
İLK
Peygamberlik,
başından
şiir y a r a t ı ş l a r ı n d a n
minizmin
SÛRELER)
temsilciliği
işidir.
leksif " k i ş i " a t ı l ı m l a r ı n d a n
şır;
beri
ç o k farklı,
i z l e d i ğ i m i z gibi,
sanat-edebiyat veya
bütünlüklü-topyekün-çok yönlü
Bu
yüzden,
deter-
sosyopatik-psikopatik-komp-
ayrılır;
gerçekliğe-bilimsele-sezilere yakla-
b i l i m d e n ayrılan yanı, e r k e n
k u t s a l l a ş t ı r m a prosesi içinde g e l m i ş
oluşudur.
Meseleleri
ondandır:
k u t s a l l a ş t ı r m a - m i s t i s i z m ö n d e , g e r ç e k l i k sezileri alttadır - .
t e p e t a k l a k s k o l a s t i k bir i d e a l i z m
S a n a t atılımları v e y a
talıklı
içinde
koyuşu
n e v r o t i k p a t l a m a l a r kolay v e s o r u m s u z ;
has-
gelişirler.
Allah,
Muhammed'e
bunu,
"Duhâ" sûresinde
birkaç c ü m l e l i k ayet
ile ö z e t l e t m i ş t i r .
"Seni şaşırmış
bulup
yola
Hicaz toplumu, İbrahim'den
iletmedi
mi?" (7.
Ayet)
nakille gelen geleneklerle, "Hanif" denen
öncülerin aktarımlarıyla, barbarlığın çoktanrıcı aşamalarıyla çalkalanmaktadır.
M u h a m m e d bu durum karşısında "şaşırmış", doğru yolu
bulmakta
zorluk çekmektedir. Tarihsel devrim görevinin, çok derinden dürtüşleriyle
ileriye atılmak vakti doldukça, M u h a m m e d olgunlaşır.
35 yaşlarında artık
Mekke'nin " N u r " dağındaki "Hira" mağarasını, düşünce kanatlanışının vazgeçilmez ilk sessizlik ve yaratış ortamı yapar. Gündelik Mekke-Hicaz-Şam
ve Y e m e n ticaret-sosyal ortamını yeri-göğü birbirine katarak yorumlayan,
kuşbakışı
Peygamberdir ve tanrıcı " d a ğ " ortamına geçer.
Kutsallaştırma-
kutsallaşma prosesi
içinde, elemanlarıyla birlikte yükselmeye başlar.
Be-
yin, gündelik karmaşa ve hafızasından, düşünce yaratışı için bütünleştirme
ve sonuçları
kanunlaştırarak çarpıştırma
mal-para-ün-poz-sömürü sisteminin
derinleşir...
hafızasına
Rüyaları, giderek berraklaşır:
halini alır.
Unutulan-sisli
fızalarından;
geçer;
üzerine çıkmıştır;
artık dünyevi
kutsallık gidişinde
"Bilinçaltı"nın gerçek yansıması
rüyalar, bilinçaltının yüzeysel-sıkıştırılmamış ha-
aydınlık-yaşam gibi etkili-berrak,
hatırlanan
rüyalar, derin-
sıkıştırılmış kalıcı hafızalardan kaynak alır. Ve bunlar giderek, sentezleştirme yeteneği arttıkça sentetik hafızayı; zeka ve aklı üste getirir. Bilinç-bilinçaltı burada karışsa da, kutsallaştırma gidişi, o gün için "yüzeysel bilinç"
yerine geçer, bilinçaltı derinliklerinden gelen tarihsel görevin geniş-engin
determinizm, o yüzeysel bilinç ile temsil edilir. Bu yüz den dahiyane seziş
ve sunuşlar, ancak tarihin gidiş kanunları aydınlandıkça açıklanabilir.
Bu-
rada söz konusu olan; karşılaştığımız problem: Sosyal derinlikli psikanalizdir. Kişilerin özel psikolojileri veya zihinsel dinamizmleri-gidişleri de bu
sosyal
derinlikler ele geçirilebildikçe aydınlanabilir.
Bunu
uyguladığımızda dinin şuuraltı ortaya çıkarılmış olur.
Peygamberlere
Çünkü
kutsallaştır-
ma prosesi, sadece sosyal gidişle değil, onun içerisinde Peygambercil kişi
etkilenişleri ve etkileyişleri ile gelişir. Bu y a m a n bir diyalektik çarpışmadır - .
Tanrıların,
Peygamberlerin ve kitapların veya
mitolojilerin
(geleneklerin)
yaratılış dinamizmi bu diyalektiğin, tarihin gidişi içindeki işleyişleriyle olur.
Tarihin gidişiyle kişinin gidişi birbirlerinde yansıyarak, tarihi hızlandırırlar.
Duhâ
Sûresi:
6-
"O
seni
8-
"Seni
7-
"Seni
yetim
fakir
şaşırmış
İnşirah
bulup
bulup
bulup
1-
"Biz
"Ve
atmadık
3-
"Ve
o
4-
"Senin
5-
"Muhakkak
her
6-
"Evet
güçlükle
9-
senin
mı
(yük)
her
mı?"
mi?"
iletmedi
mi?
senin
sırtını
olan)
üzerinden
göğsünü
"Dilenciyi
çatırdatmıştı."
yükseltmedik
11-
"Ve
İnşirah
7-
"O
8-
"Ve
sakın
güçlükle
mi?"
birlikte
beraber
bir
bir
kolaylık
kolaylık
öksüzü
üzme.
azarlama"
Rabb 'inin
nimetini
anlat."
Sûresi:
halde
boşaldığın
Rabb'ine."
zaman
(ibadet
dur"
et-kıymet
bil...)
Sûresi:
"Rabb'in
seni
açmadık
yükü"
Sûresi:
10-
3-
yola
(şaşırmış-bunalmış
şanını
"Öyleyse
Duhâ
etmedi
Sûresi:
2-
Duhâ
barındırmadı
zengin
bırakmadı
ve
darılmadı."
vardır"
bulunur"
mı?"
4-
"Elbette
senin
hayatından)
5-
sonun
"Peygamberliğinde
razı
ilkinden
(Peygamberlikten
önceki
zengin
iyidir."
de
geçmişini
Rabb'in
sana
verecek
ve
sen
olacaksın."
Alâk
Sûresi:
1-
"Yaratan
2-
"O
3-
"Oku,
4-
"O,
5-
"İnsana
19ve
Rabb'in in
adıyla
Alâk'tan
(kan
insanı
Rabb'in
büyük
kalemle
kalem
yarattı."
sahibidir."
öğretti."
bilmediğini
"Hayır
oku"
pıhtısından)
ona
öğretti."...
(tefeci-bezirgan
sistemine)
boyun
eğme,
secde
et
yaklaş!"
6- "FATİHA SÛRESİ" "KİTABIN
ANASI":
( K u r ' a n ı n b a ş l a n g ı c ı d ı r ve M e k k e ' d e ilk inen s û r e l e r d e n d i r .
tir.
"Fatiha'yı
okumayanın
namazı
o l m a z " sözü,
Hz.
7 ayet-
Muhammed'in
buyruğudur.)
Kur'an
bütünüyle ve yoğunlukla Allah'a
gidiş k a n u n l a r ı n a )
(Doğa'nın
ve Toplum'un
methiyelerle ve uyum y a p m a prensipleriyle dopdo-
ludur. " F a t i h a " da ö z e t i n i n özeti b i ç i m i n d e bu d o l u l u ğ u yansıtır - .
1-
"Âlemlerin
Hz.
Rabbi Allah'a
Muhammed'e
t a p t a A l l a h ' ı n derin
denli
kadar
hamdolsun"
hiçbir
kavranışı,
P e y g a m b e r d e ve
m e t h i y e s i ve ona
kutsal
ki-
uyum prensipleri
hiçbir
bu
görülmez.
Bu d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı d a h a e t r a f l ı c a - d e r i n biç i m d e v e t o p y e k ü n o l a r a k s e z m e k t e n - s e z e r e k k a v r a m a k t a n ileri gelir.
Ancak o çağda
sıfatını
bu
irdelerken
seziler " A l l a h " a d ı n a
gördük;
bağlanabiliyordu. Allah'ın
o sıfatlar hep d o ğ a ve
99
insan t o p l u m u n u n
gidiş k a n u n l a r ı n a d a h a d o ğ r u s u o s e z i y l e k a v r a n a n T a r i h s e l
Determi-
n i z m e atıftır-.
Burada,
Fatiha
Sûresinde
ilk
ayetinde
de
Tarihsel
Determinizm
d o ğ a v e t o p l u m gidişi o l a r a k t ü m l ü k içinde sezilir:
"Alemlerin
Rabbi" bütün
ratıcısı-kanunlarını
koyup
insanların ve doğanın,
yöneticisi,
terbiye
hatta
e v r e n i n ya-
e d i p yetiştiricisi
olarak
anılır. Ve O ' n a ş ü k r e d i l i r :
"Allah'a
hamdolsun!"
Marks ve
günkü
Engels
bilgileri
bile, A l l a h ' ı ve t e k t a n r ı l ı
rak y o r u m l a m ı ş l a r d ı r .
üretici
dinleri,
doğal
olarak o
ışığında " A r z - T a l e p - F i y a t " k a n u n l a r ı n ı n y a n s ı m a s ı
Çünkü
güçler kanununu
henüz Toplumsal
keşfedebilmişler,
ola-
gidişin e n ç o k g ö r ü n e n
O'nu
da ancak kapitalizme
uygulayabilmişlerdir.
Allah'ın
ki,
224
anlamı,
bütünüyle
t a m a m ı y l a , Tarihsel
irdelediğimizde daha
Determinizmin
veya
doğa
iyi
ve
anlaşılacaktır
insanın
temel
kanunlarının tümlüklü akışında
kendini g ö s t e r i r ve bulur.
Evrimin
bü-
t ü n l ü ğ ü o r t a y a çıktıkça A l l a h d a h a iyi anlaşılır - .
Dolayısıyla Kur'an'ın ve Hz. M u h a m m e d ' i n Allah'ı kavrayışı kendi çağı
itibarıyla bilimcil değil sezi d ü z e y i n d e , doğa ve insanı t ü m l ü k l e kapladığı
için, altşuurca
2-
M a r k s - E n g e l s ' i n k i n d e n daha derinliklidir, diyebiliriz.
"(O),
Rahmân'dır,
Yarat ıcıların
Rahîmdir"
yaratıcısı
sonsuz
hoşgörülüdür.
Alemlerin
yaratıcısı
ve
yönlendiricisi olarak, iyilik ve kötülükleri sunan ve insan t o p l u m u n u n bu
yüzden d ü ş t ü ğ ü - d ü ş e c e ğ i iyilik ve kötülüklerle yine, iyilik ve kötülüklerle
yanıt verip onları
kendi dengelerine o t u r t a n - o t u r t a c a k olan yine Allah'ın
(Tarihsel D e t e r m i n i z m i n ) kendisidir.
3-
"Din
gününün
Antik Tarihte
(ödül
ve
Barbarlar
(Araplar
" c a h i l i y e t i y a ş a y a n l a r " derlerdi.
deniyetlere Tarihsel
çerler, sonra da
ve b a ş k a
Bu y ü z d e n sonsuz hoşgörülüdür.
ceza
gününün)
onlara
İşte o
sahibidir"
yani
her antik m e d e n i y e t gibi
barbar tarihsel devrimleri
sezerek öngördüğü
gelince
göreceğiz,
m e d e n i y e t l e r gibi
leştirir.
Yani
leştirmeyi
insanlarına
insanları)
Me-
D e v r i m y a p a r a k m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) geiç s a v a ş l a r l a ç ö k k ü n l e ş i r l e r
beklerlerdi.
A n t i k T a r i h ' t e bu " ö d ü l ve ceza g ü n ü " o l u r d u .
tıyla
komün
kollektif k o m ü n
hep
bir "Din
bu
Bu dinlerin
g ü n ü " haline gelmiştir.
tarihsel
devrimleri
bilinçal-
Kur'an, yeri
ö r n e k g ö s t e r i r ve
ç ö k ü p y ı k ı l m a y a c a k bir m e d e n i y e t e geçişi
komün
gelenek göreneklerini
medeniyet
eski
prensip-
içinde
sentez-
geliştirir.
A m a yine de o " K o r k u " y u
içinden a t a m a y a r a k insanları "Din g ü n ü "
ile uyarır:
İşte bu binlerce yıllık g e l e n e k - g ö r e n e k t e n sezilerle ders a l a r a k "Din
günü"nü
racak;
kendi t o p l u m u
için o l a b i l e c e k bir " M ü k a f a t ve C e z a d a n çıka-
insanlığın en son y a ş a y a c a ğ ı e v r e n s e l sosyal d e v r i m i ve o n d a n
sonra g e l e c e k olan d e n g e n i n e g e m e n o l a c a ğ ı g e r ç e k insancıl t o p l u m u
sezerce,
yılları
insanlığın
öngörürce;
sistemi'ni
"Allah"
biricik
4-
sınıflı t o p l u m u n u n
"Din
günü"nü
bu
sınıfsız t o p l u m a
Bu
ve
o
Allah
bu y ö n d e geliştirir.
(Tarihsel
Determinizm)
şüphesiz
ki
bu
"Din
gününün"
de
"sahibidir. "[İnfitar]
"Ancak
sana
kulluk
eder,
ancak
senden
B u y ü z d e n s a d e c e A l l a h ' t a n (Tarihsel
O'na
dönüşeceği
g e l e c e k g ü n l e r e yakıştırır;
yardım
isteriz"
Determinizm'den) korkulmalı
kul olmalı ve o n d a n y a r d ı m istenmelidir.
aynı
zamanda,
b e s l e y i c i s i d i r de.
uygulamayı
reltilmiştir
"insan"
Köle
ne de o n d a n
ruhlu
karakterinin
sezisi-isteği-uygulaması
i n s a n l a r ne
beslenmeyi
bu
seziyi
başaramazlar.
ne
isteği
Bilinçaltları
ne
kö-
çünkü.
Peygamberler bu yüzden
o l m u ş l a r d ı r . Ve
bunu
özlerinde
hep
komün
g e l i ş t i r m e k istemişlerdir.
gelenek görenekli
Toplumun
daima
temeli
kendi
de
Doğa'nın
kanunlarını
temeli
yeniden
gibi
gelişmiş
doğallıktan
biçimde
kalkar ve
üretmek
üzere
yol alır...
5-
"Bizi
doğru
yola
İnsanları daima,
rihsel
ilet"
P e y g a m b e r l e r i n i n s e z d i ğ i - k a v r a d ı ğ ı ö l ç ü l e r d e , Ta-
D e t e r m i n i z m i a n l a m a ve ona
uyma yoluna girmesini
ister.
Bu
y ü z d e n Kur'an hep eski s k o l a s t i k d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş l a r a karşı s a v a ş
verir.
Kendi
kavrayışı
içine girdiği T a r i h s e l
da
skolastiktir şüphesiz ama
antika
insanlığın
D e v r i m l e r i sezer, görür ve o gidişe a y a k uydurur.
B u y ü z d e n T a r i h s e l D e v r i m ' e karşı d u r a n T e f e c i - B e z i r g a n v e D e r e b e y lere karşı
d a h a " d e t e r m i n i s t bir s k o l a s t i k olur.
6-
"Nimet
7-
"Kendilerine
verdiğin
kimselerin
gazap
Çoktanrıcılığı
ve
edilmiş
herşeyi
yoluna"
olanların
ve
tefeciliğe
ve
M e k k e l i l e r i n ve b e n z e r l e r i n i n y o l u n a değil;
s a n l a r ı n , " T e k t a n r ı " (Allah)
terministlerin dolayısıyla
sapmışların
bezirganlığa
yoluna
değil."
çevirmiş
olan
P e y g a m b e r l e r i n , ö z g ü r in-
b i ç i m i n d e o r t a y a ç ı k a n d a h a g e r ç e k ç i de-
h a k - a d a l e t sahibi o l a n l a r ı n y o l u n a
ilet.
Ç ü n k ü bu gidişi k a v r a m a k b ü y ü k bir " N i m e t " t i r . Bizi d o ğ r u yola;
nimeti v e r d i ğ i n
7-
"ŞUARÂ SÛRESİ":
Peygamberlik herşeyden
lık,
bu
k i m s e l e r i n y o l u n a ilet!
f i l o z o f l u k işi
değil,
bulmak ve onlara
değiştirmek:
parlak s ö z l e r e
edebiyatçılık,
uzman-
kanunlarını
aramak,
gidiş
bütün uyumsuzlukları
Ve satıcılığa-memurluğa-lafebeliğine-
hiç g e l e m e z .
k e n d i n c e ç o k iyi
"...Zulmedenler,
devrileceklerini
Daha
bir "şair'lik,
u y u m y a p m a k için ters g i d e n
D e v r i m c i l i k işidir.
M u h a m m e d bunu
227-
önce,
d o ğ a ve t o p l u m u n
Mekke
yakında
kavrar ve anlatır:
nasıl
bir
devrime
uğrayacaklarını
ve
bileceklerdir."
devrinde,
Peygamberliğin
nasıl bir d e v r i m c i g ö r e v l e karşı
ilk y ı l l a r ı n d a
Muhammed
karşıya b u l u n d u ğ u n u kavrar ve devri-
mi d o s t a d ü ş m a n a h a b e r verir:
208-
"Bizim
209-
"Onlara
helak
ihtar
ettiğimiz
ederler
her
ülkenin
sonlarını
mutlaka
uyarıcıları
bildirirlerdi.
Biz
vardı."
zulmetmiş
değiliz."
D e t e r m i n i z m her ç a ğ d a m u t l a k a kendi s ö z c ü l e r i n i - e l ç i l e r i n i b u l m u ş ,
insanlığı
uyarmıştır. A m a z a m a n ı m ı z d a
ları d a h a fazla c e z b e t t i k ç e ,
uzun vadeli
hasıraltı e d i l m i ş ve s o r u n l a r birikmiştir.
bile g ü n ü n
k u r t a r ı l m a s ı insan-
programlar daima ertelenmiş,
Bu d a h a şiddetli ve y a y g ı n , her
kişi ö l ç ü s ü n d e ve e v r e n s e l uyarılar g e r e k t i ğ i n i n
işaretleridir.
Muhammed
kendi
çağı
içinde
bunu
etinde
kemiğinde
duyar ve
bildirir:
210-
"Kur'an'ı
211-
"Bu
212-
"Çünkü
şeytanlar
onlara
indirmedi"
yaraşmaz
onlar,
zaten
(Allah'ın
yapamazlar
uyarılarını)
da"
işitmekten
uzaklaştırılmış-
lardır."
Şeytan,
t e f e c i / b e z i r g a n l ı k veya
etme öğretisini
insana
doğayı
ve
kışkırtıp y e r l e ş t i r e n sermayedarlıktır.
toplumu
çapul
Onlar d e t e r m i n i z -
me uyum y a p ı l m a s ı uğruna doğru şeyleri h i s s e t m e k t e n uzaktırlar. Sağduyuları bile körelmiştir.
Bu y ü z d e n Kur'an onların işi değildir, Onların
işi kendilerine b e n z e y e n l e r i a y a r t m a k t ı r ;
221-
"Şeytanların
kime
222-
"Onlar
günahkar
her
Peygamberleri
gerektiği
ineceğini
satılık
size
yalancıya
224-
"Şairlere
225-
"Görmüyor
gelince
226-
"Ve
onlara
musun
onlar
vereyim
mi?"
oportünistlerle
karıştırmamak
k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir:
da
onları,
haber
inerler."
filozoflarla,
gibi, " ş a i r " d i v a n e l e r l e de
onlarla d ü ş ü p kalkarlar:
azgınlar
uyar."
vadide
şaşkın
her
yapamayacakları
şeyleri
şaşkın
D e m e k P e y g a m b e r l i k h e r ş e y d e n önce g e r ç e k ç i l i k ister.
ile olur.
üretilmesiyle
elde
edilebilir.
Muhammed
bunu
kendince
her
tekrarlar:
227-
"Ancak
kendilerine
lışanlar
Bu ise bilim
Bilim o ç a ğ d a , din g e l e n e k l e r i n i n takibi ve yeni koşullara göre
yeniden
sûrede
dolaşırlar."
söylerler"
inananlar,
zulmettikten
böyle
iyi
sonra
işler
bile
yapanlar,
Allah'ı
(zulmedenlere)
çok
üstün
ananlar
gelmeye
ve
ça-
değildir.
Zulmedenler,
yakında
nasıl
bir
devrime
uğrayarak
devrileceklerini
bileceklerdir"
"Allah'ı
çok a n m a k " d e m e k ,
determinizm:
G e r ç e k l e r üzerine yani
doğa ve t o p l u m u n gidişi üzerine kafa p a t l a t m a k ve o uğurda s a v a ş m a k
demektir.
Bu şekilde "geçici dünya m e n f a a t l e r i n i n b ü y ü s ü n d e n " kurtu-
lunabilir. A m a bunun için de daha işin b a ş ı n d a n buna yatkın o l m a k ve
öyle bir ç e v r e d e y e t i ş m i ş o l m a k gerekir.
men s o n u n a dek davasını g ü d e b i l s i n ;
Ki z u l ü m l e r e ve z a l i m l e r e rağ-
yılmadan azimle savaşabilsin...
O z a m a n Allah'ı ve meleklerini (Cibril'i) yani g e r ç e k l e r i n ; d o ğ a n ı n ve
toplumun temel
kanunlarının
192- " M u h a k k a k ki
uyarıcılarını-sesini
Kur'an a l e m l e r i n
içinde hissedebilir:
Rabbinin
indirmesidir."
193- "Onu', Ruhu'l Emin (güvenilir ruh olan Cibril) indirdi."
194- " S e n i n
kalbine;
195- " A p a ç ı k A r a p ç a
uyarıcılardan olman
196- " O ' n u n s ö y l e d i k l e r i ve e v v e l k i l e r i n
197- " İ s r a i l o ğ u l l a r ı
belge değil
mi?"
için"
bir dille."
bilginlerinin onu
k i t a p l a r ı n d a da vardır - ."
bilmesi de o n l a r için
bir delil-
8- "FURKAN
"Furkan":
larında
SÛRESİ"
Hakkı b a t ı l d a n a y ı r m a y e t e n e ğ i d i r .
M e k k e d e v r i n i n orta-
indirilmiştir.
M u h a m m e d ' i n A l l a h kavrayışı, İ b r a h i m ' d e n 2 5 0 0 yıl s o n r a geliştiği
için, " f u r k a n ' ı " da o d e r e c e y ü k s e k y e t e n e k l i
determinizme şükretmekten
1- "Alemlere
ayırma
uyarıcı
yetisini
olması
indiren
Ve İbrahim'i
olan
kendini
için
Allah
pek
ve İbrahim'den
bulunur.
P e y g a m b e r bu
alamaz:
kuluna
furkanı:
Doğruyu-yanlıştan
kutludur."
önce tektanrı fikrine doğru
gelişmiş
H a n o k - N u h gibi S e m i t şeflerini de benimser...
3-
"O'ndan
(Allah'tan)
ri yaratılan
ve
remeyen,
yaşatamayan,
Oysa
2-
ayrı
kendilerine
olarak,
hiçbir şey
dahi ne zarar ne
diriltemeyen
de
yaratmayan,
yarar
birtakım
kendile-
veremeyen;
tanrılar
öldü-
edindiler."
M u h a m m e d ' i n tektanrı anlayışı d e t e r m i n i z m e uymuştur:
"...Her şeyi yaratmış,
ona
ölçü,
biçim
ve
düzen
vermiştir."
Herşeyi y a r a t a n , 0 her g e ç e n g ü n d a h a iyi a n l a ş ı l ı y o r ki d o ğ a n ı n ve
t o p l u m u n gidiş kanunlarıdır.
şı
B u b u l u ş l a M u h a m m e d ' i n A l l a h ' ı kavrayı-
d e t e r m i n i z m e uyar. Y e r i - g ö ğ ü - d o ğ a y ı - t o p l u m l a
ş ü n d ü ğ ü n d e ve her a d ı m d a
b u n l a r l a ilgili
tirdiğinde tekrar tekrar Allah
h a r m a n l a y a r a k dü-
b i l g i l e r i n i - s e n t e z l e r i n i geliş-
kavrayışını, d e t e r m i n i z m e d a h a g e r ç e k ç i
u y u m l u l u k içine s o k m u ş olur. V e y a O ' n u n d e t e r m i n i z m g e r ç e k ç i l i k anlayışı A l l a h kavrayışı v e y a isimleri içinde erir:
"Görmedin
birleri
mi Allah
üzerine
Gökteki
bulut
dilediğini
de
dağlarından
ondan
"Görmedin
uçan
Allah
"Göklerin
bir
öteye
(Nur S û r e s i :
ve
tespih
da
ve
sonra
onları
dolu
ki,
onunla
Şimşeğinin
parıltısı
indirir
yerde
ne
mülkü
olan
Her
kendi
yaptıklarını
Allah'ındır.
yeniden
ayırdeden
çırparak
tesbihini
de
Allah'adır."
S ü m e r ve S e m i t g e l e n e k l e bir şekile d a y a n m a z ;
Kur'an'a
yakıştırmalar,
s ü b j e k t i f hastalıklı
"Dediler:
kendisine
on-
devrim görevlerinin süzgecinden geçirerek
yeni
d a h a y ü k s e k akıl
y ü r ü t m e ve
doğ-
bilgiler
ulaşılmıştır - .
sentezlerine
Bu yüzden
5-
ve
ü r e t i r k e n , y e p y e n i A l l a h v e t o p l u m s e n t e z l e r i n e ulaşır;
manzumesi
onlar
kanatlarını
vurur,
alır."
43-41-42. Ayetler)
çağının tarihsel
ruyu y a n l ı ş t a n
zeysel
dilediğini
gözlerini
duasını
bir-
görürsün.
bilmektedir."
Dönüş
Kur'an'ın bir b a ş k a adı da " F u r k a n " d ı r .
kendi
geçirir,
çıktığını
kimseler,
biri
rine ve T e v r a t ile İncil'e o l d u ğ u gibi e z b e r c i
ları
birbirine
yağmurun
ederler.
onların
yerin
sürer,
Aralarından
çevirir.
mi göklerle
kuşlar Allah'ı
bilmiştir.
bulutları
yığar-sıkıştırır.
modern
uzman yaklaştırmalarına
uydurma-sosyopatik ve
psikopatik:
benzer yüobjektif ve
kalır:
"Eskilerin
okunuyor."
masallarıdır,
onları
yazdırmış,
sabah
akşam
Eğer s a d e c e eski g e l e n e k l e r i n t e k r a r ı o l s a y d ı , düz m a n t ı k l a
parça parça değil
birden t o p y e k ü n inerdi.
Kur'an
Düz m a n t ı k l a inkar e d e n l e r
de böyle d ü ş ü n ü r l e r ve bu yolla inkârlarını d a y a t ı r l a r :
32-
"İnkâr
dediler...
Oysa
üretici
edenler:
Kur'an
ona
bir
defada
indirmeli
değil
miydi?"
"
g e r ç e k bir teori
daima,
güçler gelişiminin
s ü r e ç içinde gelişir;
içinde
bulunulan
uyarıları-dayatmaları
veya
içine girilen
a l t ı n d a ve
gerekli
bir
insanın d ü ş ü n c e gelişimi de bu gidişe uyar. Yeni
k u ş a k l a r ı n e s k i l e r d e n ayrılışı ve ç a t ı ş m a s ı da bu gidişe karşı " u y u m "
g e l i ş t i r m e s o r u n u olur.
Bütün g e r ç e k P e y g a m b e r l e r v e v a h i y l e r i d e t e r -
m i n i z m i n bu e s a s ı n a uyarlar.
Hz.
M u h a m m e d ve Kur'an bu gidişin en
son en belirgin ö l ü m s ü z örneğidir.
Bu y ü z d e n ayetler ve P e y g a m b e r l e r
bu k o n u d a k e n d i n d e n e m i n ve kesindir:
32-
"..Biz onunla
(parça
parça
kalbini
sağlamlaştırmak
(kolayca
çeşitli
olaylara
yeni
onu
böyle
karşı
parça
Muhammed
dir;
O'ndan
parça
düz
inen
ayetlerle
ve
ağır
mantıkla
Kur'an
ufkunu
ağır
geziyor?
8-
O'na
"Yahut
ürününden
Ve
"Bu
eleştirip sırtı
Peygamberlere
uyarıcı
kendisine
yiyeceği
bir
zalimler,
olacak
"siz
ne
bir
gökten
bir
bahçesi
(insanların)
ve
açıp t a k v i y e
yeni-
etmek)
y e r e g e t i r i l e c e k gibi
rütbe-şan-şöhret-makam-zenginlik
7- "Dediler:
senin
sağlamak
için
okuduk."
güç k a t a c a k hazır bir güç v a r s a t a p m a y a
da
ile)
ezberlenmesini
değil
güçlerine
hazırdılar:
oluyor ki
melek
yemek
indirmeli
hazine
olmalı
beklerler;
atılmalı,
değil
mi?
sadece
büyülenmiş
bir
zaman
mutlaka
yiyor,
değil
çarşılar-
mi?"
yahut
adama
kendisinin
uyuyorsunuz"
dediler."
41-
"Seni
"Allah
bunu
gördükleri
mu
Demek bugün
Peygamber
modern
olarak
çağda
eğlence
konusu
karşılaştıklarınız,
en
eski t e f e c i - b e -
zirgan ve küçük burjuvanın güce tapan marazi-hastalıklı
niden
ü r e t i l m i ş biçimidir.
seyip alay
konusu
savaşmazlar;
daha
Güç varsa
yapmaya
d a zora
kalleşçe s u s a r a k o l m a z s a
r u h u n u n ye-
p e ş i n d e n gelirler, y o k s a
kalkarlar;
ama
akılla-bilimle
gelirlerse, sözle-alayla
arkadan
yapıyorlar:
göndermiş."
küçüm-
insan
gibi
öldüremediklerini
h a n ç e r l e y e r e k öldürürler...
S a d e c e bilim olarak, d o ğ r u o l d u ğ u için v e y a d o ğ r u y o l u b u l m a uğruna,
kişi
Peygamberlerce
herşeyini
vererek ve
Doğrusu
m o d e m çağda da
g ö z e a l a r a k kaç
bütün s o s y a l d e v r i m g e l i ş i m l e r i n e kar-
şın d u r u m pek fazla d e ğ i ş m i ş değildir.
manevi
ne
herşeyi
savaşabilir?
ola;
bir g ü c ü n
peşine,
zafer y a ğ m a l a n m a d ı k ç a ,
y i n e P e y g a m b e r l i k para e t m e z .
bının da içine ederler.
Hep bir v a a d i n
pratik ç ı k a r a t a k ı l ı p gelinir.
herkes
payına
O A l l a h ' ı n da
peşine,
maddi-
Z a f e r e ulaşırsa
düşeni
almadıkça,
P e y g a m b e r i n i n de kita-
Kimse
kalkıp
bilim-doğru-hak uğruna;
sadece
b u n l a r için,
hiç bir
şey b e k l e m e k s i z i n ; t e r s i n e , bir c a n l ı n ı n d o ğ a y a v e t o p l u m a y ü k o l m a dan;
bir a r ı - k a r ı n c a
misali
yup geliştirmeye vakfedişi
yapmaz;
illâ
çapulunu
sürdürecek;
rahat
çapulunu,
k o n d u ğ u çiçeği
gibi,
hem
kendisini
de
incitmeden dengeyi
v a k f e d e r e k üzerine
paranoyakça
heybesini
doldurmadan
aza
korudüşeni
kanaat e d e m e y e n
rahat e d e m e y e c e k v e
vermeyecek...
Bu a ç ı d a n sosyal d e v r i m l e r bile s a d e c e kendi çağını k u r t a r a b i l i y o r lar;
belki
kurtaramıyorlar.
Çünkü
kendi
mantıklarının öngördüklerine
bile, ne k a p i t a l i z m i n , ne de s o s y a l i z m i n a d ı n a g e l i ş m i ş b u l u n a n s o s y a l
d e v r i m l e r u l a ş a b i l m i ş değildirler.
inatçılığı
B u y ü z d e n son d u r u ş m a d a o l a y l a r ı n
sürmeden y a p a m a y a c a k ve
ve toplumun
gidiş
kanunlarına
bilimin v e y a
uyumun
şının z o r u n l u l u ğ u a c ı - k e s k i n o l a y l a r l a
herkesçe
gerçeklerin:
Doğa
kavranışı-uygulanı-
karşımıza dikilecek.
Belki tarih bu y o l d a n bize, y e t e r i n c e a n l a y a m a d ı ğ ı m ı z ve a y a k uyd u r m a k t a n geri d u r d u ğ u m u z antik v e m o d e r n
açarak;
Peygamberlerin yolunu
o n l a r ı n y o l u n u y ü r ü m e k z o r u n d a b ı r a k a r a k , onları a n l a m a m ı -
zı ve d e t e r m i n i z m e uymamızı sağlayacak.
Çünkü
rının
antik tarihten
beri
süregelen
h e d e f l e r i n e , sırf insanın çapul
devrimler
kendi
programla-
e t m e d ü ş ü n c e ve d a v r a n ı ş ı n ı de-
t e r m i n i z m i n e m r e t t i ğ i gibi y o k e d e m e d i k l e r i için u l a ş a m a m ı ş l a r ve bu;
binlerce
yıldır,
önünde
k a t l a n a r a k yığılmaktadır - ..
yeniden
üretilerek
dev
problemler
halinde
insanlığın
İster istemez artık d e t e r m i n i z m e (kanunlara) uyum g e l i ş m e k z o r u n d a
kalacaktır.
dan:
Bu ise bilinçle g e l i ş m e k t e n - h e r kişinin görevini
kavramasın-
" İ n s a n l a ş m a k t a n " başka bir yol t a n ı m a y a c a k bir gidişi öngörür...
9-
"KASAS
SÛRESİ":
Kapitalizmin geçer akçe sözü şudur:
" P a r a s ı olan a y a k t a kalır;
pa-
rası o l m a y a n y e r i n dibini boylar."
Herşeyin
" k â r " ile ö l ç ü l d ü ğ ü
kapitalizmin
a z g ı n l a ş a r a k irad
yiyici
yaşlılık ç a ğ ı n a girdiği v e t ü k e t i m k a n s e r i n i d e m i r p e r d e g e r i l e r i n e bile
sıçratıp b o y u n a
ürettiği z a m a n ı m ı z d a
rusu.
illüzyonuna
Ama
kâr
b u söz b a s b a y a ğ ı t u t u y o r d o ğ -
tutulmayanlar
biliyorlar ve s e z i y o r l a r
ki,
son d u r u ş m a d a d a i m a dibi boylayanlar, Kur'an'ın güzel d e y i ş i y l e "işlerini s ü s l e y i p - d ü n y a m a l ı n a t a p a r a k ş ı m a r a n l a r " o l m u ş l a r d ı r .
Bu gerçek
e n t e m e l l i gerçektir, d e ğ i ş m e s i ş ö y l e d u r s u n , g e r ç e k l e ş m e s i e v r e n s e l
boyutlara
ulaşmadan
rahat d u r m a y a c a k d e r i n
kanunların
işleyişidir:
" P a r a s ı o l a n a y a k t a kalır; o l m a y a n y o k o l u r " s ö z ü n e kadar y a y g ı n laşırsa bilelim ki Hz.
M u h a m m e d ' i n A l l a h b u y r u ğ u o l a n şu d e y i ş l e r i o
kadar çok s ö y l e n e c e k ve o
60-
"Size
verilen
kadar ç o k e v r e n s e l l e ş e c e k t i r :
her şey
dünya
hayatının
geçimi
ve
süsüdür."
"Allah'ın ( d o ğ a ve t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n a
balarının)
yanında
"Aklınızı
Ve
dular:
o
olan
ise
daha
kullanmıyor
zaman
için
ve
u y u m g ö s t e r m e ça-
daha
kalıcıdır."
musunuz?"
bütün Antik
Zenginlikte ve dünya
çürümüşler ve
hayırlı
M e d e n i y e t l e r gidişi
hayatının
barbar a l ç a k g ö n ü l l ü
buna
s ü s ü n d e ileri
ö r n e k ol-
gidip ş ı m a r d ı k ç a
kollektif d e aynı
mekanizma
üze-
rine gelişip o n u y e n i d e n ü r e t m e k t e n b a ş k a bir şey y a p m a m ı ş l a r d ı r .
yüzden
gidicilikleri
na ezeli-ebedi
kesindir.
Çünkü
doğa ve
u y u m s u z l u k içindedirler.
insanın
gidiş
Doğuştan günahları
kurtuluşları " u y u m " d a d ı r . Y o k s a c e z a l a r ı
dı;
kez y o k o l u ş l a r ı
b a r b a r l a r l a değil;
ve
kendilerinin
güdememeleriyle tersine
Çünkü
eğer b u
bile
"..Buna
mundan
idi
ancak
ve
pek
"Kaarun
isteyenler:
dediler,
oluşlarıyla
yay-
rejimlerini
gelişecektir.
"dünya
malına
p a n z e h i r i d e h e r k e s ç e kolay an-
içinde
onun
çağda
kavuşturulur"Kaarun,
kavminin
Kaarun'a
gerçekten
karşısına
sabredenler
depdebeli zenginlerden
süsü
"Keşke
Modern
nın
çevirip
"sözle şımarma",
olma-
evrencil
u y g u n l a n ı r hale gelecektir.
8079-
yüz
muhaliflerine teslim
t a p m a " herkesçe denenip sınandıkça
laşılır ve
uyarılarla
krizlerinin
kendilerinden
u y u m s u z l u k faciası
bir şey değildir.
bilimle,
proletaryayla-işsizlik-pahalılık-durgunluk
gınlaşması
budur ve
kendi elleriyle h a z ı r l a n a n v e
insanlığı da, d o ğ a y ı da z i y a n a s o k a n ö l ü m d e n b a ş k a
A n c a k bu
Bu
Kanunları-
da
karşısına
verilenlerin
büyük
şansı
kapitalizm
bilhassa A B D
çıktı.
bir benzeri
insanı
sosyalist olsun
lumcul
gelenekli-sosyalizme
toplu-
Dünya
de
hayatını
bize
verilseydi,
dünya
insanlığı-
var"
ve
emperyalizm,
süsü ve d e p d e b e s i
türden
Musa
idi:
derebey olsun
içinde ç ı k ı y o r v e
imrendiriyor.
girmiş toplumu
bile
şeytan
her
Nice t o p iğfali
gibi
kandırabiliyor.
80nan
"Kendilerine
bilgi
verilmiş
olanlar ise:
ve iyi iş yapan kimse için Allah'ın
rının)
sevabı
daha
(doğa
"Yazık size,
ve
insanın
dediler,
gidiş
ina-
kanunla-
hayırlıdır."
A m a n e ç a r e k i " d ü n y a s ü s ü " g ü n d e l i k y a ş a m ı n v a z g e ç i l m e z cazibesidir.
Günlük yaşamaya
düşünmeye ve
davranmaya
alışmış
insan
b e y n i n i n , uzun v a d e l i gidiş k a n u n l a r ı n ı b i l m e y e ve u y m a y a sabrı yoktur.
İ n s a n c e h e n n e m e böyle kısa v a d e l i
çevresini
götürür.
C e n n e t u z u n vadelidir.
hesaplarla çarçabuk gider ve
O
ise sabır işidir;
cennet,
d o ğ a v e t o p l u m u n g ü n ü m ü z e kıyasla ç o k b ü y ü k a l ç a k g ö n ü l l ü t ü k e t i m
koşullarını g e r e k t i r e n işleyiş k a n u n l a r ı n a u y u m d u r . A m a bilim ister:
80-
"Buna
Çünkü
çabalarıyla
kurtulmuş;
ancak
bütün
sabredenler
insanların
oluşturulmuş
"..Dönüşünüz
banadır.
ölçüsündeki
deney-bilim-bilinç
geniş-esnek-hoşgörülü-bütün
özgür ve gönüllü
(Ankebut Sûresi 8. Ayet)
kavuşturulur.
yeryüzü
O
zincirlerden
kollektivizmi gerekir!
zaman
size
yaptıklarınızı
haber
veririm."
10- " R U M
SÛRESİ"
G ü n e y T i c a r e t Yolu'nda Y e m e n ' i A c e m :
Fars Medeniyeti;
Habeş'i
Bi-
zans; Doğu Roma Medeniyeti kendisine çevirmiş çekişiyorlardı. İran Medeniyeti, Ş a m , Kudüs ve Mısır'ı almış; A n a d o l u ' d a İstanbul'a dek yayılmıştı. A m a Fars; İran Medeniyeti'nin vakti çoktan d o l m u ş ç ü r ü m e k t e y d i .
P e y g a m b e r bunu
seziyor ve
biliyordu.
Habeş kanalıyla P e y g a m b e r ' i n
da
Bizans tektanrıcıydı.
muhalefetini destekliyordu.
Ve
Bizans,
Müslümanlar
bir avuç olsalar bile tarafsız k a l m a m ı ş l a r Bizans'ı t u t m u ş l a r d ı .
Rum
sûresi bu olayların üzerine y o r u m l a r ile başladığı için bu adı almıştı.
Allah
ve
Peygamberi,
Fars'ın
yenilmesini
Rumlar'ın
kazanmasını
istiyordu:
2-
"Rum
3-
"En
4-
"Birkaç
Allahı'ndır.
5-
yenildi."
yakın
yerde
yıl
Ogün
"Allah'ın
onlar
içinde,
bu
müminler
yardımıyla
bu
yenilgilerinden
yenilgilerinden
sonra
önce
de
yeneceklerdir."
sonra
da
emir
sevinirler."
dilediğine
yardım
eder.
O
galiptir,
esirge-
yendir."
624 yılı
Bizans, İran'a
karşı askeri
b a ş a r ı l a r kazandı.
de Bedir'de küçük a m a ö n e m l i bir z a f e r kazandı.
da
İslâm'ın
selliktir.
hedefleri
İbrahim
g e r ç e k l i k içine
ile
arasına
eşit
"..Sizin
değiller
"Akrabaya,
yoksula,
"İnsanların
malları
41fesat
zekatlar
"İnsanların
çıktı.
hedef e v r e n -
bu
hedef,
artık
altında
bulunan
(köleler
hizmetçiler)
sizinle
mi?"
39-
Ama
Çünkü
parlayan
sosyal a d a l e t v e eşitliğe d a y a n ı y o r d u :
ellerinizin
38-
maz.
buluruz.
girecekti.
A m a cihadın temeli;
28-
girdiğini
b a ş l a y a n ve a l t ş u u r d a
Muhammed
B u n d a n s o n r a Bizans
Belki
yolcuya
sevaplar
elleriyle
dönerler
zekât
içinde,
ve
verdiğimiz
sadakadan
faiz
Allah
hakkını
ver..."
katında
artır-
artırır."
kazandıkları
diye,
Allah
yüzünden
onlara
karada
ve
yaptıklarının
denizde
bir
kısmını
taddırıyor."
11- " L O K M A N
Daha
Mekke devrinde
bildirimleri
iki t a r a f t a n
dan
da
SÛRESİ":
ilk f i l o z o f ç u l d ü ş ü n c e
kanıksanır kanıksanmaz,
da
Kureyş z e n g i n l e r i n c e de
anılmaya
başlanır.
Çünkü
ideoloji
pratik t a r i h s e l
kuru
müslüman
lafa
hedefi
her
çekirdeği tarafın-
herkesin,
karnı h e r k e s t e n çok t o k t u r ; y a p ı l a c a k iş v a r s a yapılır.
de O ' n u s o r u p kışkırtır:
ı s ı n m a l a r ı ve
devrim
hele
barbarın
Kureyş zalimleri
28-
"Doğru
Henüz
tutar.
iseniz
bu
fetih
ç e k i r d e k zayıftır,
ne
zaman
vakit
diyorlar"
gerekir.
Peygamber
bunu
elleriyle
Çünkü "yetişmek" "yetiştirmek" veya " y a r a t m a k " denen
olayın
z a h m e t i n i v e koşulların b i r a r a y a g e l i ş i n i n z o r u n l u l u ğ u n u s e z e r :
24ların
"Sabrettikleri
içinden
ve
ayetlerimize
buyruğumuzla
doğru
kesinlikle
yola
inandıkları
ileten
zaman,
önderler
on-
yetiştirmiştik."
İ s r a i l o ğ u l l a r ı için geçerli olan bu g e r ç e k Hicaz t o p l u m u için de geçerliydi. V a k i t d o l m a l ı y d ı :
D e v r i m bir sıçramadır. İ n s a n beyni o s ı ç r a m a y a h a z ı r l a n m a m ı ş , ne
o l d u ğ u n u bu s ı ç r a m a içinde b i r d e n b i r e a n l a y a m a z . Ve her kişi
duğu cephenin
Fetih
bulun-
içinde neyse odur.
günü
devrimden
yana
geçişler
i n a n m a y a ve h a z ı r l a n m a y a bağlı
kalır.
olsa
da,
işin
aslı
önceden
Hazırlık hep o kısa s ü r e n dev-
rim z a m a n ı içindir, d a h a f a z l a " m ü h l e t v e r i l m e z " .
Hicret'ten
6 yıl
sonra
M u h a m m e d açık açık f e t i h t e n s ö z e d e c e k t i r :
Fetih sûresi şu ilk ayetle başlar:
"Biz
sana
apaçık
bir
fetih
verdik."
Ç ü n k ü d e v r i m içine girilmiştir.
M u h a m m e d insan için en zaruri ihtiyaçlar d ı ş ı n d a hiçbir mala mülke-süse-geçime
dendi.
Ama
e r k e k malı
mekten
gerek
eşleri,
olmadığını
kadınlar,
olma yolunda
başkaca
anlamış
daha
o
Zafer v e g a n i m e t
29-
"De
28onun
ve
paylaşımında
edince,
P e y g a m b e r eşleri
parsa
"Fetih
"Ey
Peygamber!
istiyorsanız
güzellikle
"Ey
33-
günü,
geldiğinde,
Eşlerine
gelin
bu
Kur'an
başta
düşküngerçeğini
Peygamber'i
inkâr
edenlere
inanmaları
için
için
"..Ey
söyle:
size
"Eğer
mût'a
siz
hayatını
ve
dünya
(boşanma
bedeli)
vereyim
salayım!"
Peygamber'in
onun
yapmak
de
şu a y e t l e r Kur'an'ın en t e m e l
verilmez."
süsünü
sizi
30-
geliştir-
uyardı.
ki:
de
alçakgönüllüler-
süs-ev ve debdebe düşkünlüğünü
bir kez d a h a h a t ı r l a t m a k t a n geri d u r m a d ı .
mühlet
ve
içine d ü ş ü r ü l d ü k l e r i
bir yol g ü d e m i y o r l a r d ı .
lüklerini a p a ç ı k belli
ve y a k ı n l a r ı n ı
bilge
zamandan
azab
Ehl-i
kadınları!
Sizden
iki kat yapılır.
Beyt,
Allah
kim
Bu Allah'a
sizden
kiri
açık
bir
göre
gidermek
edepsizlik
ya-
kolaydır.'"
ve
sizi
tertemiz
istiyor."
Demek t o p l u m yolunda, doğa ve t o p l u m kanunlarına uyma çabası;
devrimci
yol,
insanı
bütün
rinden a r ı n d ı r a n bir yoldur.
Peygamber
da
kendisinden
kötülüklerden
bilir ve
kendisine
bu y o l d a t e m i z l e n m i ş g ö r m e k ister.
olamaz...
Kendisini
altbilinç
(Nefis)
Nefsi t e r b i y e e d e n bir yoldur.
en
yakın
Ne var ki
Peygamber sülalesine veya
Ehli
kötülükleKi
olmuş
bu y o l u
insanları
herkes Peygamber
Beyt'e, O ' n u n ev
halkına
ve
soylarına
sokmak
i s t e y e n l e r de
miz P e y g a m b e r c i o l m a k isterler;
sırf soy
itibarıyla
terte-
bu m o d e r n ç a ğ a d e k s ü r ü p gelmiştir.
O y s a M u h a m m e d gibileri v e O ' n u n t a r i h s e l g ö r e v l e r i binlerce y ı l d a bir
g e l m e k t e d i r . S o y - s o p ile v e y a y a k ı n l ı k ile o l a b i l e c e k bir şey değildir. O
temel
bir o l a n a k sağlayabilir. A m a
larına-görevlerine-kavrayışlarına
d ü ş e n e l b e t t e bu o l a n a ğ ı
o temeli
bağlı
koşul-
Peygamber'e
M u h a m m e d o l a m a z ve Kur'an'ı
alamaz.
"Elçileri
(Peygamberleri)
"Biz
sizin
de
larından
biz
gelişir...
b e l i r t m e k ve u y a r m a k t ı r . . .
Ve d o ğ a l d ı r ki her ö n ü n e g e l e n Hz.
Vahiy
k u l l a n m a k kişinin
olarak
gibi
dilediğine
size
Ama
delil
onlara
insandan
nimetini
lar çoğalabilir.
ki:
bir şey
(ayetlerini)
getiremeyiz.
pekala
dediler
başka
değiliz.
lütfeder.
İnananlar Allah'a
determinizm
Hatta t a r i h s e l
çe, t e f e c i - b e z i r g a n ş e y t a n ı
52akıllı
"Kur'an
olanlar
22doğru
"İş
bir
bitecek,
ben
Kitaplı olsun
açmış
keskin
savaşlarla
ilerledik-
tebliğdir.
İnsanlar
bununla
uyarılsınlar,
alsınlar."
olup
vaddetti,
çağını
koyacaktır - . A k ı l l ı l a r öğüt
Ebu s ü f y a n dölleri bile y o l a gelirler:
insanlara
öğüt
devrim
size
şeytan
dahi
diyecek:
vadettim
ama
bu
Allah
yalandı.
size
hak
olarak
(...)"
kitapsız o l s u n her P e y g a m b e r irili
ufaklı t a r i h s e l dev-
rim d a l g a l a r ı n ı n y a r a t t ı ğ ı
g e r ç e k bir liderdir.
ranışları, v a r s a
bu s a ğ l a m t a r i h s e l d e v r i m o l a y ı n d a n ;
di y a ş a d ı ğ ı
kitapları,
çağın
belirleyici
bilinç a l t ı n d a y a r a t t ı ğ ı
24-
"Görmedin
kökü
yerde,
ağaç
yine
Allah 'ın
26-
"Kötü
etkilerden
27le
mi? Allah
"Allah
izniyle
daima
ken-
bilinç ve
O ö l ç ü l e r d e de s a ğ l a m
da
bir benzetme
gökte
olan
yemişini
gövdesi
yaptı;
güzel
bir
güzel söz-doğru
ağaç
gibidir ki
o
verir."
yerin
üstünde,
kolay
koparı-
kötü bir a ğ a c a benzer."
inananları,
sağlamlaştırır
kaynaklanır.
nasıl
dalları
durumu
sözleri-dav-
yansımasıdırlar:
sağlam
sözün
lan, kökü o l m a y a n
Bu y ü z d e n
k o m p l i k e olaylar b ü t ü n l ü ğ ü n ü n
temellere oturmuş gerçekliğin
söz,
kul-
olmadan
u y a b i l e c e k insan-
bir kez y e n i
ona göre ö n d e r l e r i n i ve kitlesini ç ı k a r ı p yola
alıp t e ş k i l a t l a n ı r l a r .
izni
dayansınlar."
P e y g a m b e r i v e Kur'an'ı a n l a y ı p o n a
Çünkü tarihsel
Fakat Allah,
Allah'ın
dünya
(kararlı-istikrarlı
hayatında
da,
ahirette
de
sağlam
söz-
kılar)."
A l l a h z a l i m l e r i sapıtır ve dilediğini
işleyip yapar.
" K ö t ü s ö z " d e n e n şey, d o ğ a v e insan t o p l u m u n u n gidiş k a n u n l a r ı na, t e m e l d e n karşı çıkan, u y u m y a p a m a y a n k i ş i - z ü m r e v e y a sınıfların
sözleridir.
veya
Son
duruşmada
bu yüzden
u y u m y a p a n l a r c a y o k edilirler
eritilirler.
"İyi s ö z " d o ğ a v e t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n a s e z e r e k v e y a bilimsel
o l a r a k u y u m y a p m a y a ç a l ı ş a n l a r ı n y o r u m l a r ı d ı r . S o n d u r u ş m a d a (nice
e z i y e t l e r d e n s o n r a da olsa) zafer "iyi s ö z " ü n d o ğ a ve insan t o p l u m u 234
nun gidiş k a n u n l a r ı n ı o r t a y a koyan g e r ç e k t e o r i n i n ve pratiğin o l a c a k tır.
İ n s a n l ı k bu y o l u t u t m a k m e c b u r i y e t i n d e d i r .
A n c a k "Her Nefis" yani her kişi, bilinci ve altbilinciyle, gücü o r a n ı n d a
bu y o l d a yürüyebilir. "Kişi" v e y a "nefis", bu y o l d a y ü r ü r k e n kendisi için
" k a z a n d ı ğ ı " her zerre doğa ve t o p l u m d e n g e s i n e o d e r e c e d e u y u m s u z luk o l a r a k t o p l u m a ve k e n d i s i n e geri t e p e c e k ve o n u n l a c e z a l a n d ı r ı l m ı ş
olacaktır - . Do ğa ve T o p l u m d e n g e l e r i bu d e r e c e hassastır. Bu hassas ritmi s e z e n her sağ d u y u l u insan " A l l a h ' t a n ; gidiş k a n u n l a r ı n d a n " korkar
ve k o r k m a l ı d ı r v e y a o d e r e c e h a s s a s , dikkatli olmalıdır - ."
12-
"HİCR SÛRESİ":
27nüfuz
"Cann
eden
[iblis,
kavurucu
şeytan]'a
ateşten
gelince
onu
da
insandan
Ş e y t a n da i n s a n d a n ö n c e ve a t e ş t e n y a r a t ı l m ı ş t ı .
dince, y a z ı s ı z t a r i h t e (tarih ö n c e s i n d e ) g e ç e n
laştırma
prosesi
değiştikçe,
daha
önce,
yarattık."
Gelenekler,
uyarınca sembollerle yorumlamışlardır.
Prose (gidiş)
k u t s a l l a ş t ı r m a a ş a m a s ı n a g ö r e y o r u m l a r (tensel
m a k üzere) a n l a y ı ş a göre değişir,
ken-
k o m ü n c ü l tarihi, kutsalaynı
kal-
başkalaşır.
Ş ü p h e s i z ki Ş e y t a n da Cin de m e d e n i l e ş m e n i n getirdiği bakış açılarıyla y o r u m l a n m ı ş t ı r . A n c a k beyinler, k u t s a l l a ş m a prosesi ile k u r u l d u ğ u
için, T o t e m - i n a n ı ş l a r ı gerilerde kaldığı ö l ç ü d e onlara Ş e y t a n - c i n yakışt ı r m a l a r ı yapılmıştır.
Çünkü
m e d e n i n i n , g ö k s e l l e ş m e y e başlayan
insan
ve tabiat t a n ı m l a r ı n ı n temsil ettiği t o p l u m u n çıkarlarına ters d ü ş e n barbar t o p l u m l a r ı n T o t e m s e m b o l l e r i onlara Ş e y t a n - c i n gibi g ö z ü k m ü ş t ü r .
İlk Irak M e d e n i y e t i n e g e ç m i ş S e m i t g ö ç e b e v e
t a r ı m v e r i m l i l i ğ i n i n s e m b o l ü yılanı Ş e y t a n :
kendi 4 b ü y ü k ı r m a ğ ı n s u l a d ı ğ ı
nın;
Kafkasya eteklerinin - Van yaylaları-
O'nu yitirdikten sonra öldürücü
haline
getirmişler;
insan'ın
bir sıla
(medeniyetin)
hasretiyle cennet ülküsü
balçıktan
o l a n a k l a r l a y a r a t ı l ı ş ı n ı n A d e m - H a v v a yaratılışı
ç e b e ve
kent k a b i l e l e r i n i n
riyle y o r u m l a n ı ş ı ;
benzeri
hep
alışmış
beyinlerin
sisteminden
kaynaklanmış en
Habil-Kain veya
Kabil,
gö-
öyküle-
kopuşamayan
en t e m e l d e üretici
düşmekten
sembolleştirici
düşünce
bilinen ö r n e k l e r i d i r l e r .
güçler gelişimine dayanırlar;
k a v r a n ı p , t o p l u m gidişi
olmadık saçma-havada
külasyonlara
doğal
p r o s e s i n e göre d ü ş ü n m e y e v e d a v r a n m a y a
Totemden
gidiş, d e r i n - k ö k l ü ayrıntılı
medikçe,
semitlerde
tekniksiz
h a l i n d e algılanışı;
Süleyman'ın cinlerle-kuşlarla konuşup anlaşması ve
kutsallaşma
G e r ç e k t e hepsi
kent b a r b a r l a r ı n ı n ,
Kandırıcı gibi algılayışları;
kalmış
kafa
o
içinde titizce izlen-
k a r ı ş ı k l ı k l a r ı n a v e spe-
kurtulamayız.
Geleneklerin şeytanın ve cinlerin ateşten yaratılmış olmaları üzerinde
duruşlarına ve insandan daha önce yaratıldıklarına dair bir prose çizdiklerine bakılırsa, bu u y d u r m a - g e l i ş i g ü z e l bir y o r u m katkısı sayılmamalıdır.
Ateş,
orta v a h ş e t ç a ğ ı n ı n yaratığıdır.
Ama
en
çok v e
medeniyete
en y a k ı n g e ç m i ş t e O ' n u a ş a ğ ı b a r b a r l ı k t a , ç ö m l e k ç i l i k ve ev işlerinde,
t o t e m s e m b o l l ü kadın tanrılı kabileler kullandılar.
Kadın t a n r ı l a r ı n
meden
sembolü
.
ateştir. T a p ı n a k l a r da ateş hiç s ö n d ü r ü l -
yakılırdı.
D e m e k ş e y t a n ve cin algılarını en a z ı n d a n A ş a ğ ı B a r b a r l ı ğ a d e k indirebiliriz. A s l ı n d a
dek gider;
oluşur.
prose, V a h ş e t ç a ğ ı n d a
bilinç-bilinç altı " R U H gelişimi
ilk cinsel y a s a k l a r v e A t e ş ' e
içinde T O T E M İ Z M
ile birlikte
Ç ö z ü m ü de öyle olacaktır...
B u r a d a k o n u m u z l a ilgili o l d u ğ u k a d a r ı n a d e ğ i n i r s e k , A t e ş s e m b o l l ü
kadın t a n r ı l a r ı n v e y a ö n d e r l e r i n ,
kabilelerini y ö n e t m e v e d ü ş ü n c e ge-
liştirme işinde k u l l a n d ı k l a r ı b ü y ü - f a l s e r e m o n i l e r i n d e ateş de kadın da
ve O'nun gelecekten
haber v e r m e , t o p l u m u y ö n e t m e (büyü-fal)
işleri
de bilerek d o k u n u l m a z l a ş a n saygı ve korku u y a n d ı r ı c ı e l e m a n l a r haline g e l m i ş l e r ve y a b a n c ı
k a b i l e l e r c e de kendi gidişleri de b u n a u y d u ğ u
u y u l m u ş ve yaygınlaşmıştır - .
için, b u n a
Medeniyete geçilince sadece
girmiştir.
totemli
k u t s a l l a ş m a gidişi y e n i
bir a ş a m a y a
K u t s a l l a ş t ı r m a s ü r d ü ğ ü için kadın t a n r ı l ı - a t e ş - b ü y ü s e m b o l l ü
kabileler,
m e d e n i y e t i n s a n l a r ı n a ş e y t a n - c i n gibi
g ö r ü n m ü ş ve
algılanmıştır - .
Hicaz kent t o p l u m u bu g i d i ş t e n en az beş-altı bin yıl s o n r a g e l m e sine karşın kendisi de y a z ı s ı z tarih ö n c e s i t o p l u m u d u r .
kendisinde
sentezlemek zorunluluğunu
1- K u t s a l l a ş t ı r m a
lere
sıçratmaya
gidişinin
hatta
d i n a m i k bir elemanıdır.
kutsallar
Bu, iki zıt gidişi
getirmiştir;
kutsalı
olmaya
Kutsallığı
gök-
hazır bir t o p l u m d u r :
T a r i h e yeni yeni g i r m e k t e d i r .
2- Fakat k e n t t e n
m e d e n i y e t e g e ç e c e k en son t o p l u m d u r , yani
sallar kutsalı o l m a k için t ü m eski
Bu
hem
tünlüğü,
lara.
barbar olup
geç
geliş
Muhammed'in
İ b r a h i m ' d e n intikal
Şairler,
veren
cinleri
de
meziyetini
medeniyeti
kazanmak
savaşıyla
bu
a n l a m a k gibi
fırsatını
meziyet
bir
vermiştir
kazanılacaktır.
üson-
Temel,
ile gelir...
olan,
insanlardır.
hem
kut
g e l e n e k l e r e ( b i r i k i m l e r i n e ) sahiptir.
cinlerin
Bir çeşit eski
yol
gösterdiği,
büyü-fal
cinlerden
işlerinin
haber alan-
babahanlıkla
birlikte
y a y g ı n l a ş m a s ı ve t a n r ı s a l l ı k l a r ı n gelişimiyle halk a r a s ı n d a d e y i m yerindeyse " a y a ğ a düşmesi"dir.
1500-2000
yıl
ler y a p m a k t a y d ı .
geçtikten sonra
lenek
destan
gelecekten
Bu işi de s a z l a - s ö z l e şairler y a p m a k t a d ı r l a r .
öncelerindeyse
bunu
Peygamberlik geleneği
İsrailoğullarında
Peygamber-
İsrailoğullarından Asurlular'a
bu g e l e n e k her y a n a y a y ı l m ı ş olmalıdır. Ve biraz ge-
ezberleyip
haber veren
düşünce
kırıntısı
falcı-büyücü
yumurtlayanlar
işlerine
de
şair
olup
g i r e r e k diyar diyar
d o l a ş ı r l a r ; İ l h a m l a r ı n ı A l l a h ' t a n değil de c i n l e r d e n a l d ı k l a r ı n a inanırlar.
C i n l e r i n i n ş a h ı s adı gibi adları olur;
onları ç a ğ ı r ı p g ö r ü ş ü r l e r . . .
Hicaz t o p l u m u n d a
beslenirler.
şairlerin
Gelecekten
durumu
haber almak,
budur,
halk a r a s ı n d a
bilinmeyene
k o r k u - h e y e c a n e t k i l e r i y l e şairler, bir renktirler a m a
köklülüğü yanında
Kureyş Uluları
cinlere
tutulup
karşı
olan
k a b i l e - k a n d a ş aile
aşağıdırlar.
bu y ü z d e n ,
a ş a ğ ı l a m a k , etkisini
M u h a m m e d ' i , deli
g i d e r m e k isterler.
bir şair y e r i n e k o y u p
Mekke devrinde yaptıkları
hep
budur:
6-
"Dediler
ki" Ey
kendisine
zikir
öğüt
indirilmiş
olan,
sen
mutlaka
cinlenmişsin"
M u h a m m e d g o c u n m a z , d a h a ö n c e k i s û r e l e r d e b e l i r t t i ğ i m i z gibi silahı t e r s i n e ç e v i r m e s i n i bilir;
tır;
uluların psikolojisini d e r i n d e n y a k a l a m ı ş -
Lut k a v m i n i ve S o d o m ' u ö r n e k v e r i r k e n ve her z a m a n şu g e r ç e ğ i
a l ı n l a r ı n a y a f t a o l a r a k çiviler:
84-
"Kazandıkları
(kötülüklerin
(bencil
azabları)
zenginlikleri)
kendilerinden
hiçbirşeyi
savamadı".
Hicaz t o p l u m u , İ b r a h i m ' d e n beri intikal ile g e l e n 5 - 6 bin yıllık geleneklerle,
b a r b a r l ı k t a n h e n ü z ç ı k m a k t a olsalar bile akıllarını g e l i ş t i r m i ş
bir t o p l u m d u r . Ş e y t a n k o n u s u da artık g i d e r e k cinler gibi ruhsal olaylar içinde i n c e l m i ş
"Senden
istekleri
içine
(ayetlere
kendi
önce
biçimlerde y o r u m l a n m a y a
hiçbir
kesinlikle
dek)
resul
şeytan
karışmasını
ayetlerini
52.
nebi
karışmış
derhal
sağlamlaştırır.
bidir." (Hac S û r e s i .
ve
olmasın.
(başka
Allah
başlamıştır:
göndermememiştik
bir ayetle)
bilendir,
ki,
Fakat Allah
iptal
hüküm
O'nun
şeytanın
eder.
ve
Sonra
hikmet
sahi-
Ayet)
Üretici g ü ç l e r l e birlikte t o p l u m biçimleri v e o n u n l a birlikte d o ğ a n ı n
b a ş k a l a ş ı m ı s ü r e k l i değişir ve gelişir.
nılmalar içinde,
ilerler;
P e y g a m b e r d e olsa
İ n s a n l a r da sürekli d e n e m e - y a hataların
basamaklarına
basarak
ö l d ü r ü c ü S t r a t e j i k hatalar bir y a n a , beyin; z e k a ve akıl sürekli
k ü ç ü k k ü ç ü k hata
basamaklarına
b a s a r a k onları a ş a r a k gelişir ve gir-
diği y e n i t o p l u m v e d o ğ a b a ş k a l a ş ı m l a r ı n a böyle a y a k u y d u r a b i l i r ;
d ü r ü c ü hatalar, u y u m s u z l u k olur v e kişiyi t o p l u m u
elekten
öl-
kendiliğindenmişçe
g e ç i r e r e k tarih yapar.
Peygamber
kadar "ezeli:
gibi
önderler,
Stratejik
(öldürücü)
hata
t a n r ı s a l g ü z e l l i k g e ç m i ş " ( E n b i y a süresi.
insan t o p l u m u n u n v e d o ğ a n ı n
yapmayacak
101. ayet) yani
keskin ö z ü n d e n o l d u k l a r ı
için
Peygam-
berlik m e r t e b e s i n e d o ğ r u " y e t i ş t i r i l m i ş l e r d i r . " V e insan t o p l u m u n u daima s t r a t e j i k h a t a l a r d a n ö l ü m l e r d e n d ö n d ü r m e k için görevlidirler...
Ama
onların
en
sonuncusu
Muhammed
dahi
olsa,
insan
aklı
irili
ufaklı hata b a s a m a k l a r ı n ı ç ı k a r a r a k y ü r ü m e k z o r u n d a d ı r . Ç ü n k ü hayat
t e z - a n t i t e z - s e n t e z ile zikzaklı yürür.
o
daha
çok t o p l u m u n u n
şeytanı
M u h a m m e d b u n u sezmiştir. A m a
olan
Kureyş
içinde o ş e y t a n a
Uluları'nın
rindeki etkilerini
bilir ve kendi
benzeri a y e t l e r :
Fakirlerle birlikte o l m a m a k ; v e y a
kendi
karşı s a v a ş verir.
üzeBu
Kureyş T a n r ı l a r ı y l a
birlikte, t e k t a n r ı A l l a h ' ı n a d ı n ı n a n ı l m a s ı gibi
tan
etkilemesi
olduğunu
açıklayan
uzlaşmaların
ayetler b u
hata, şey-
Peygamber beynindeki
iç savaşı açık eder. O bu denli d o ğ r u c u başı ve inançlıdır - .
Peygamberiyle
belirli
cin
toplumu
arasında,
İbrahiminki
kadar
olmasa
u ç u r u m l a r olsa da Hicaz t o p l u m u b ö y l e s i n e gelişkindir.
olgularını
hurafe
akıl t ö r p ü s ü n d e n
bilgiyle
kaynaştırmaya
"Andolsun
kullarım
olur o l m a z
Ve
her o l a y d a
komüncül
uygulayan
zekasını
bilinçle
açılmıştır:
Tevrat'tan
varis
sonra
olacak'diye
İyi i n s a n l a r a ;
13-
geriliğinden;
ç ı k a r m a k üzeredir!..
da
Şeytan-
Zebur'da
da
'yeryüzüne
kesinlikle
iyi
yazmıştık."
kollektivizme;
k e n d i l e r i n e inanırlar...
"YUSUF SÜRESİ":
T e v r a t ' t a n f a r k l ı c a d e r s l e ş t i r i l e r e k ele alınır.
" N e f i s ile s a v a ş , s a v a ş l a r ı n
Freud'den
beri
modern
en
Finans
u l u s u ( y ü c e s i ) d i r " bu s ö z ü a n c a k ,
Kapitalizm
çağıyla
birlikte
yeterince
a n l a y ı p d e ğ e r i n i yerli y e r i n d e y o r u m l a y a b i l i y o r u z . Nefisin bu d e r i n sezilerle
kavranışının
" t e s a d ü f değildir:
gesidir aynı
Hz.
tefeci
Bu
bezirgan
evrenselliğinin
eşiğinde
oluşması
kişinin t a r i h s a h n e s i n d e o l g u n l a ş t ı ğ ı n ı n g ö s t e r -
zamanda...
M u h a m m e d ve
Kur'an
bunu,
kendi
çağının
zorunlulukları
öl-
ç ü l e r i n d e d e olsa, y ü z l e r c e yıl ö n c e d e n g ö r m ü ş v e bildirmiştir. " Y u s u f
s û r e s i " bunu
dersleştirir.
Bu s o s y a l sınıf y o r u m l a r ı n ı da a ş a n , beyin - kişi psikoloji inceliklerine de g i r e b i l e n
ki
bu,
sosyal
bir b ü t ü n l ü ğ ü ve ç a ğ ı n a
medeniyetlerin
içine girdiği
sınıf p a r ç a l a n ı ş l a r ı
göre
üstünlüğünü
evrensellik aşamasının
gösterir
gereğidir,
yaygınlaşmıştır.
" Y u s u f S û r e s i " nefsin t e m e l l e r i y l e ilgili çeşitli gidişlerini ö r n e k l e y e rek, b u n l a r ı n t o p l u m z a r a r ı n a o l a n l a r ı n ı y a s a k - h a r a m - z a r a r l ı iş o l a r a k
ayıklar-örnekler;
islam a l e m i n i n
b e y i n l e r i n e ( y ü r e k l e r i n e ) g i r e r e k nü-
fuz e t m e y i d o l a y ı s ı y l a k u t s a l l a ş m a y ı
bilir.
İ s l a m ' d a " ş e y t a n " m e s e l e s i bile, nefisle ö z d e ş l e ş t i r i l e r e k kişi ve beyin üzerine g i d i l m e k inceliği hassasiyeti ve ustalığı gösterilmiştir.
Daha-
sı düşlerin y o r u m u n a bile girilmiştir. Yani bilim ve bilgi A l l a h ' ı n baskısı
altında olsa bile s o n s u z gelişim y a p a b i l m e ö z g ü r l ü ğ ü n e sahiptir. Ne kadar bilgi ve bilim olursa, o denli Allah'ın ispatına k u l l a n ı l m a k istenir.
Çünkü Allah "en bilgin" olandır. Bilgi ve bilim Allah'ın bir yansımasıdır - .
Bu yüzden bilimden korkulmaz, tersine bilime özgürlük verilerek savaşılır-.
A n c a k d i y a l e k t i ğ i n b u cilvesi, son d u r u ş m a d a ,
şimi
içinde, A l l a h g e l e n e k - g ö r e n e ğ i n i
egemenliğine
menliğine
alıp
alacak
bir gidişi
gelişmesine
kurguluyordu.
(kendi
bilimin s o n s u z geli-
(bilinçaltımızı)
çıkarları
Önce
bilince ç ı k a r a r a k
din,
bilimi
doğrultusunda)
ege-
özgürlük
tanıdı;
belirli b i r i k i m l e r d e n s o n r a asıl g e r ç e k l i k her t a p ı l a n ı o l d u ğ u gibi
tektanrıcı Allah'ı
da
bilinç a l t ı n d a n
kaldı ve bilim ü s t ü n l ü ğ ü n ü
söküp atmaya yönelmek zorunda
kurdu...
Y u s u f S û r e s i ' n d e diğer s û r e l e r e göre d a h a g ö z e batan bir derli t o p luluk vardır.
Araya
başka
konulara
b a s i t - t a n ı d ı k v e çok işlenen
için
kendi
ilişkin
öykülerden
ç a ğ ı n d a ö n e m l i d i r bu.
İlkel
ma ç ö z ü l ü r k e n , " n e f i s " bireycileşir.
tiksinen ve
üzüntü
ber ö r n e ğ i y l e ,
duyan
nefisin
nefis
kendisi
olur.
Oysa Tevrat'ta
Hem
uyarır.
tarihsel
D e v r i m i y l e k a r ı ş m ı ş bir ö y k ü d ü r .
kendisini
Yusuf öyküsü,
"Biz,
maları
hemen
sana
Yusuf Peygam-
vahiy etmekle
iş
bu
Hiksos
P e y g a m b e r i m i z i n bu
bellidir.
bu Kur'an'ı
Kur'an'dan
çevresini
yapılan
Kur'an bunu " N e f i s " d e r s i y l e
başlangıç ayetlerinden
anlatıyoruz...
hem
Mısır'a
ele a l m a y ı kendi t o p l u m u için d a h a u y g u n bulur.
3-
B u n d a n en çok
i r a d e y e işaret eder. Y u s u f s û r e s i n i a d e -
konuda
güzelini sana
Yalın
Muhammed
b e y i n d e k i cinsel v e s o s y a l y a s a k l a r l a d i n a m i z m
ile ö z d e ş l e ş t i r e r e k anlatır.
sûreyi sevdiği
Hz.
s o s y a l i s t t o p l u m u sınıflı t o p l u -
Hatta hayvanlaşır.
Peygamberin
bulmuş zaaflarına ve çelikten
ta
a y e t l e r pek g i r m e z .
biridir. A m a
Öyküye
kıssaların
(örneklerin)
başlarken
bu
en
hatırlat-
genellikle yapar:
2-
"Biz
Ama
O'nu Arapça
burada
bu
bir y ö n e l i ş vardır.
sûredir.
bir
Kur'an
hatırlatmalarda
Y u s u f sûresi,
"Kıssaların
en
olarak
baştan
güzelini
sana
başa
rumu
ve tedavisi
bizzat kendisi
gibidir.
ki
anlayasınız."
tek konuyu
bütününe
anlatan
a n l a t ı y o r u z " hatırlatması
özellikle Y u s u f P e y g a m b e r i n ö y k ü s ü n d e n
Yusuf Peygamber'in
indirdik
bir b ü t ü n l ü k ve s û r e n i n
k a y n a k l a n m ı ş gibidir.
nefsin en
tek
burada
Çünkü:
belirgin y a n s ı m a s ı - y o -
Y u s u f P e y g a m b e r dünya
güzeli
bir erkektir.
Kadınların nefsini ayartır. A m a o çelikten iradesiyle cinsel ve sosyal yasaklara uyar. Ç ü n k ü O psikolojk bir ruh hekimi gibidir. Düşünceleri okur,
insanlara anlayış gösterir. Ve sözlerin düşlerin y o r u m u n u yapar.
Nefis
y o l u y l a , m e d e n i y e t e geçiş y a p a n insana, P e y g a m b e r e bile nüfuz eder.
Besbellidir ki Hz. M u h a m m e d bu ö y k ü y ü d e f a l a r c a , çok iyi d i n l e m i ş
ve bellemiştir. Ş ü p h e s i z ki nefis ü z e r i n e s e v d i ğ i b e ğ e n d i ğ i içine işlediği dersleri
dek arzu
Hz.
san
de a l m ı ş , ç e v r e s i n i n de b u n l a r d a n y a r a r l a n m a s ı n ı s o n u n a
etmiştir.
M u h a m m e d de bilime,
gibi,
karanlığı
h ü m a n i z m e ve ö n d e r l i ğ e y a t k ı n her in-
aydınlığa çıkarmak,
somutlaştırmak merakına
sa-
hiptir. İ n s a n nefsi en g ö r ü n m e z en b i l i n m e z t u z a k l a r l a ve itilimlerle işleyen
Bu
beyin
mekanizmasına
(bilinç-bilinçaltı
çarpışmalarına)
m e k a n i z m a d a cinsel v e s o s y a l y a s a k l ı l a r l a d i n a m i z m
çeşnileşip-aşırılaşır.
itilimleri sezer. A m a
nuya
büyülenir;
P e y g a m b e r kendi
hayatından
da
bunu,
dayanır.
kazanarak
bu d e r i n
bunu y o r u m l a y a m a z . Y o r u m l a y a m a d ı k ç a
ayetler konuyu
k u t s a l l a ş t ı r a r a k dersleştirir.
bu
ko-
Yusuf Peygamber'in öyküsü,
Hz.
Muhammed'in
bu
konudaki
has-
sas m e r a k ı n a d o k u n d u ğ u ö l ç ü d e s û r e l e r v e a y e t l e r içinde özelleşir.
E n ele g e ç i r i l i n m e z v e y ö n e t i l e m e z (bilinip g ö r ü l e m e d i k ç e t a m tersine
insanı
yanımız)
bilinçaltı
etkileriyle y ö n e t e n
nefsimizdir.
hatta
netemedikçe sosyal
hayvanlığından
bilerek b i l m e y e r e k geldikleri
İnsan
ise,
cephe
Do ğa ve insan bilimlerinin
bu
"Nefis" konusu
olmuştur.
Beyninde yoğunlaşıp özetlenmektedir.
Beyni
bütün
bütün
son
seren
bilince çıkarıp y ö -
k u r t u l a m a y ı p d o ğ a v e insan t o p -
l u m u n u d ü z e n e s o k a m a y a c a ğ ı anlaşılmıştır.
Nefis insan
alçaltıp yerlere
Gerçekten de insanoğlu O'nu
veya
"Zihin
bilimlerin ama
bilimlerin s e n t e z i
süreçleri
derinlikler
bilimi" denen
konu
b i l h a s s a ö n c e insan
b i l i m l e r i n i n ve g i d e r e k
olarak gelişen tarihsel
maddecilik olmaksızın
çözümlenemez.
Bu y ü z d e n
olma
bütün
savaşı
yücesidir" s ö z ü n e
Hz.
zisi,
uyarlar
Muhammed
başlı
olduğunu
bilimler,
verirlerken,
başına,
bu
son
İslam'ın
ve
ile
mücadele
savaşların
en
doğrularlar.
(ve Kur'an'ın)
ne denli
cephe hesaplaşmasıyla sentez
"Nefis
kendi ç a ğ ı n d a k i
bu
p o t a n s i y e l se-
insanlık kollektivist-bilimsel
hassasiyette
a n l a t m a y a y e t e c e k güçtedir.
Şüphesiz
ki
Muhammed'in
asıl g ü ç l ü olan.
içinde y a ş a d ı ğ ı
çağın
determinizmidir
M e d e n i y e t l e r i n ( d ü n y a n ı n ) t ı k a n d ı ğ ı bir o r t a m d a t a r i h -
sel d e t e r m i n i z m işte böyle hiç u m u l m a d ı k A r a b i s t a n ' d a a d a m ı n ı
bulup
teşkilatlayıverir...
Bu yüzden
M u h a m m e d - K u r ' a n v e İ s l a m d e y i p g e ç i l m e m e l i , bilinç-
lere çıkarılmalıdır. Y ü z l e r c e yıldır Hz.
larda
yaşaması
hafife a l ı n a m a z .
karşı belki de en s o n s a v a ş ç ı
buluşuna
ve
ilerleyişine
kanunlarına)
evet
ama
cilik kendini
Allah'ın
O
(kişi-sınıf-zümre didişmelerimizin)
Çünkü
M a d d e c i l i ğ e , Tarih
bu c e p h e d e kalacaktır:
hayır" d i y e c e k l e r d i r .
müzminleşecektir.
M u h a m m e d i n ve K u r ' a n ı n insan-
Tarihsel
bilince
zaman
bir t ü r l ü
çıkarılışına
sosyal
sonu
uzak d ü ş e r e k ,
(evrimin
hayvanlığımızın
gelmeyecek,
kabataslak evrimcilik veya tarihsel
bile ikna e t m e k t e n
bilimine
"Bilimin her türlü
verim
madde-
hastalığın-sansürcülü-
ğün ve en k ö t ü s ü i n c e l m i ş m a n e v i ş i d d e t i n p e n ç e s i n e en az karşı t a r a f
kadar d ü ş m ü ş olacaktır - .
Şimdiden
bilince ç ı k a r ı p ç a r p ı ş m a k gerekir.
Y a k u p ve Yusuf zamanı:
H i k s o s l a r a d ı n a bağlı
İ.Ö.
1750
dolaylarında
Mısır M e d e n i y e t i
bir t a r i h s e l d e v r i m l e s a r s ı l m a k t a d ı r .
İsrailoğulla-
rının bu t a r i h s e l d e v r i m d e n uzak d ü ş m e d i k l e r i anlaşılıyor.
Bu tarihsel
devrimde İsrailoğulları
leler birliği v e y a
denen Yakupoğulları'nın,
konfederasyonunda, Yusuf'a
bağlı
liderliği, Y a k u p ' u n d a d e s t e ğ i y l e öne ç ı k m a k t a y k e n ;
teşkilatlarının
kabi-
kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n
diğer k a r d e ş kan
m u h a l e f e t i y l e k ı s k a n ç l ı ğ ı y l a karşılanmıştır. Y u s u f ' u n öy-
küsü, bu olayı m a s a l l a ş t ı r m ı ş olmalıdır. Aslı T e v r a t ' t a T e k v i n 37 ile 50.
Bap'lar a r a s ı n d a uzun uzun anlatılmıştır.
Kur'an
kendi t o p l u m u n u n ta-
rihsel g ö r e v l e r i n e göre olayı, " N e f i s " t e r b i y e s i a ç ı s ı n d a n dersleştirir.
Çünkü tarihsel
geçilmektedir.
devrim
ile b a r b a r l ı k t a n
Bu, b i r e y s e l l i ğ i n - k i ş i
m e d e n i y e t e , sınıflı t o p l u m a
m ü l k i y e t i n i n , eski sınıfsız t o p l u m u
ahlakıyla birlikte p a r ç a l a m a s ı ve b o z m a s ı n d a n öte, k o n t r o l ü n e alıp dej e n e r e e t m e s i n i n de d e v r i m e karşı g e l i ş e r e k aktığı bir gidiştir. A l l a h ve
Peygamberi
bu gidişi, d e v r i m ç e k i r d e ğ i ve c e p h e s i
içinde kontrole al-
mak ve yeni d o ğ m a k t a olan m e d e n i y e t i ö n c e k i l e r d e n daha uzun ö m ü r lü
kılmak zorundadır.
açısından,
komün;
Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n ö y k ü s ü ;
ilkel
sınıfsız t o p l u m
t o p l u m içerisinde de k o r u n m a s ı n ı amaçlar.
gibi
dikkat
çektiği
cinsellik
ilkel t o p l u m l a r ı n
m e d e n i y e t k a r ş ı s ı n d a nasıl
ibretli
kadar
kaygıları g ü d e r ş ü p h e -
D a ğ ı n ı k ve karışıktır.
o zamandan,
rinde nefislerin
bir gelişimdir.
Barbar,
m e g a l o m a n i k sivrilişlerin
medeniyete çözülüşle-
kabarıp p a t l a d ı ğ ı ve b u n u n
medeniyetle
ve
gelmez,
Modern
"Hani
için
ise Y u s u f ' u n ö y k ü s ü
Baya ğı gelebilir.
lerinin en derin
4-
gör-
M u h a m m e d de aynı olayı
yapamaz.
insan
nıksanmıştır - .
kabarışla-
bir olayı
ö n e m s e r v e g e l e n e ğ i n e geçirir.
2000 y ı l d a n aşırı bir z a m a n s o n r a g e l e n
önemsemeden
ilişkilerinde
kıskançlıkların
rını y o k s a y m a y a c a k kadar dikkatli ve sentezcidir. Yeni
mezden
sınıflı
doğrudan "Nefis"lerin terbiyesinde yoğunlaşan
bir tarzı g e l i ş t i r m e m i ş t i r .
A n c a k daha
medeniyet;
Bu y ö n ü y l e öne çıkarılır..
T e v r a t ' t a yer alan Y u s u f ' u n ö y k ü s ü d e aynı
siz. A n c a k Kur'an
nefislerin t e r b i y e s i
ahlakının,
pek bildiktir ve t e r s i n e ka-
Hayır, M u h a m m e d z a m a n ı n ı n e t k i l e n i ş -
kökleri y a k a l a n ı r s a bize de d e r s l e r çıkabilir.
Yusuf babasına
demişti ki:
Baba
düşümde
on
bir yıldızla,
ona
s e c d e eder.
g ü n e ş i ve ayı g ö r d ü m ki bana s e c d e e d e r l e r d i . "
Yusuf o
kadar g ü z e l d i r - y a k ı l ı ş ı k l ı d ı r ki t ü m e v r e n
Bunun anlamı:
İ n s a n , e v r i m i n en üstün a ş a m a s ı en değerli varlığıdır.
Evrimin g ü c ü , insan t o p l u m u n d a ve o t o p l u m u n içerisindeki y e t e n e k l i t e ş k i l a t ç ı - b i l i m s e l ö n d e r i n s a n l a r d a yansır.
t o p l u m d a n gelir,
doğadan
ve t o p l u m d a n
aldıklarını
çaltıyla olsun g e r i y e v e r m e s i n i
bedeni
kişi
ve
aklıyla
mülküne
Bu ş ü p h e s i z ki d o ğ a d a n ve
kişide ç e ş n i l e ş e r e k - k i ş i l e ş e r e k yansır.
yaptığına
döndürürse)
sonuna
kendini
mal-mülk ederse
yaratan
kişi
bilin-
doğa
ve
insana:
(herşeyi
Evrime
kendini v e t o p l u m u n u z a r a r a sokar.
G e r ç e k P e y g a m b e r l e r ve önderler, evrimin
yaratıcı özelliklerini en y o ğ u n
olsun,
bilmelidir. T e r s i n e kişi, h e r ş e y i n i kendi
hükmeder ve
ters d ü ş e r e k ö n ü n d e s o n u n d a
Bu y ü z d e n
dek bilinçlice
(doğa ve t o p l u m u n )
biçimlerde t a ş ı d ı k l a r ı ölçüde,
larında evrimin en üstün yansıtıcısı-elçisi olurlar.
bu
kendi çağ-
Her insan evrimin bir
y a n s ı m a s ı ve elçisidir şüphesiz. A n c a k evrim birikerek ve atlayarak iler-
lediği için P e y g a m b e r veya önderlerin çıktığı çağlarda, evrim, o gidişi çok
yoğun
mesajlarla
duyurur-belirtir.
dan farkı
bu
tür kişiliklerde
s e n t e z ederek (yetenekli
kılarak)
P e y g a m b e r l e r i n veya önderlerin sıradan diğer insanlar-
budur.
Zaten giderek hemen
her insanın da aynı görüşlerde
birleşip bu görüşleri t o p l u m l a ş t ı r m a s ı da bu gidişi (evrimin biricikliğini)
anlatır-. Aynı t o p l u m d a zıt cephelerin o l u ş m a s ı
içindeki diyalektik şahlanışın y a n s ı m a s ı n d a n
Yusuf'un
hesiz.
ruh
rüyası
Bütün
tam
anlamıyla
da evrimin
megalomanik
bir e v r e n i n Y u s u f ' a
secde
yorumunu
K o n f e d e r e s y o n , Y u s u f ' u kan t e ş k i l a t ı b a ş k a -
kan t e ş k i l a t l a r ı n a a ç m a m a s ı n ı
5- "Babası
ederler,
hemen
Yusuf'a
tuzak
öğütledi, çünkü
bütün
oğlum,
kurarlar
bu
sana;
rüyanı
şeytan
kardeşlerine
açık
Önderlik yarışında
kan t e ş k i l a t l a r ı n ı n
bilemez. A m a
rezonansa
Burada
k a r d e ş l e r i n e , diğer
k o m ü n g e l e n e ğ i n i ya-
Kabileye yayılırdı.
Y u s u f h e n ü z bunu
sunda
bugünkü
Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n
nı a l a r a k ele a l m a l ı y ı z ) Y u s u f ' a bunu u l u - o r t a kan
ş ı y o r l a r d ı , her konu
biricikliği
bir y a n s ı m a d ı r şüp-
edişinin
h e k i m l e r i n e bile s o r s a n ı z bu yanıtı alırsınız.
babası (ki b u n u , Y a k u p ' u ;
o
başka bir şey değildir.
bir
açma,
dedi.
[düşmandır
İftira
insana.]
r e k a b e t i ö l ü m olur.
babasıyla
paylaşır.
Liderlik konu-
gelirler...
Y u s u f ve
babasının
rüyayı,
liderliği
diğer
kardeşlerden
(kan t e ş k i l a t l a r ı n d a n ) farklı y o r u m l a d ı k l a r ı anlaşılıyor.
Açıkça
liği)
bu
rüyanın
biçiminde
biçimi,
hegemonya;
mevki
yorumlanmasından
komünün
p a r ç a l a n ı ş ı olsa da
basmakta
ve
maktadır.
Bu y ü z d e n böyle bir rüya
yol açıcı;
parçalayıcılıktadır.
Y u s u f ve
(evrimin)
bireycilik hele
babası
"İşte
bunu
böyle
seni,
Rabb'in
Ataların
Rabb'in
Bu
bilici
gelişim
soyuna
ve
ve
seçti
ve
İçlerinde
en
İbrahim
sana
O n l a r rüyayı, A l l a h ' ı n
Sana
rüyalardaki
ile
da
İshak'a
nimetini
olayların
yoru-
sünnetlerinin
ince-
nasıl
tamam-
tamamlayacaktır.
nimetini
Senin
beyinlerinde
rahat s ö y l e y e n i
sezilere v e
kendine
Dolayısıyla
t a ş ı r l a r ve
ve y a z d ı r a n ı
yazıp
söylediklerinden
şuur a l t l a r ı n a
Hz.
bastırırlar.
Muhammed'dir.
Deve
parça ayet y a z d ı r a c a k psikolojik g ü c e ve
güven
duygusuna,
gerçek yücelimlere
erişmiştir. A m a y i n e d e b u r a d a y a p m a y a ç a l ı ş t ı ğ ı m ı z gibi
kendisinin
karşılan-
P e y g a m b e r l e r psikolojik t r a v m a l a r z o r l a n -
ü z e r i n d e ve her y e r d e parça
dahiyane
ayıp
hikmet[lidir].
içinde bütün
fazlasını
sezerler.
Peygamberlerin
m a l a r - d r a m a t i k çelişkiler yaşarlar.
çok d a h a
kertesinde
kendi a r a l a r ı n d a gizli t u t a r l a r :
liklerini)
öğretecek.
toplum
Peygamberlik rütbesinin verilmesi olarak
kitabının
Yakup
Yaşanan
iftira ye t u z a k l a r a - k ö t ü l e n m e l e r e
bilirler v e y a
munu (veya A l l a h ' ı n
lamışsa,
( k e n d i n e aşık bencil-
h e n ü z k o m ü n c ü l g e l e n e k l e r ağır
bencillik y a s a k
bir işareti, Y u s u f ' a
yorumlarlar. A m a
6-
bunu
hırsı
korkmaktadırlar.
şuuraltı a r a ş t ı r ı l m a y a
m u h t a ç kalmıştır - .
Kur'an'ın v e
M o d e r n ö n d e r l e r i n de k e n d i l e r i n d e P e y g a m b e r c e bir güç h i s s e t m e leri v e b u n u y a z ı l a r ı n d a d a v r a n ı ş l a r ı n d a s ö z l e r i n d e d i k k a t l e y a n s ı t m a ları, s a n ı l d ı ğ ı n d a n ç o k d a h a
üstün bir o l g u n l u k - g e r ç e k y ü c e l i m l e r - t e c -
rübeler v e bilim otoritesi gerektirir. A m a e n çok (veya b u n l a r d a n d a h a
çok)
bir y e r d e
cesur
hepsinin temeli
kollektif a k s i y o n
olan
özellikleri
hak y e m e z - s a t ı l ı k o l m a y a n - t e m i z
gerektirir.
dan ince kılıçtan keskin bir gidiş izler.
trajikomik
megalomaniler ve
Y i n e de
bu
gelişim
kıl-
Bu y ü z d e n b e n i m diyen liderler
paranoyalar
içinde
kanayarak
dökülüp
giderler. A y a k t a k a l a n l a r ı n iç psikolojilerini ise a n c a k kendileri bilirler:
Adam
gibi
tartışılamamak trajedilerini
girişimler-huruçlar;
aşabilmek
için
yaptıkları
yalnızlıklarını da a ş m a k bilinçaltlarıyla
rek p s i k o l o j i k iç k a n a m a l a r ı ve y a r a l a r ı
d e p r e ş t i r i r durur.
Kendi y a r a l a r ı n ı y i n e k e n d i l e r i n i n s a r a r a k i l e r l e m e l e r i
mediği
yer v e z a m a n l a r çoktur.
Toplumsal
bu tür d i r e n i ş l e r kendi içine kapalı
tüm
bütünleşe-
bile para et-
krizler y a r d ı m
etmedikçe
m a ğ a r a e r m i ş l i k l e r i n e y a h u t köşe-
sini d ü ş ü n e n s a h t e k a r l ı k l a r a da varabilir. V a r m a s a bile bütün koşullar
hatta en y a k ı n ç e v r e s i , Onları da T u r h a l l ı bir hallı ç a m u r l a r a b u l a m a k d ü ş ü r m e k için elbirliği ederler.
Özetle,
Peygamberlikler veya önderlikler, kendi
içlerinde önemli tra-
jedileri saklarlarken, bilinç ve bilinçaltı gel-gitleri, onları eğer üzerine giderlerse daha
ince görüş ve sezilere ulaştırabilecek zenginlikler taşırlar.
İşte Y u s u f ve
içinde
Babası Y a k u b
bu tür z e n g i n
psikolojik med-cezirler
bulunuyorlardı.
O n l a r d a n y ü z l e r c e yıl s o n r a g e l e n
koşullar içinde b u l u n d u ğ u
Hz.
ö l ç ü d e onları
Muhammed, benzer-paralel
en
az o n l a r kadar a n l a y a r a k
aldığı dersleri y a n s ı t m a y a ç a l ı ş ı y o r d u .
"Yusuf'un
Muhammed'in
rüyası"
olayında
Y u s u f ile
nefis
Babasının
ile
içinde
psikolojik kaosu çok derinden anladığını
"Açık
bir
"Eğer
övünmek,
lerine
açarsan
yenilmiş
düşmandır
şeytan
Gerçi
üstün
uymuş,
olursun"denmek
özdeşletirmesi,
sosyolojik ve
gösterir:
insana"
kardeşlerine
şeytana
şeytanı
bulundukları
gelmek
nefsine
yani
için
bu
rüyanı
kardeş-
içindeki
iktidar
açlığına
istenir.
bu
sözü
Yusuf'a
Muhammed'e
nazil
olmuştur.
Yakub
(Babası)
söyler
ama
ayet
Hz.
Bütün bu h a s s a s i y e t e ve d i k k a t e ve nefse e g e m e n o l m a y a , Ş e y t a na u y m a m a y a r a ğ m e n zıtlıklı g e l i ş i m sürer;
Yusuf'a
ve
babası Yakub'a
Allah'ın hikmetidir;
8bamıza
yanlış
"Kardeşleri,
bizden
daha
içindedir."
karşı
k a r d e ş l e r i g i d e r e k açıkça,
cepheleşirler,
ç ü n k ü zıtlık,
İtilaf da
gelişim bu zıtlıklardan çıkacaktır:
demişlerdi
sevgilidir.
ki:
"Yusuf
Oysa
biz
ve
özkardeşi
cemaatiz
Bünyamin
Babamız
açık
babir
9-
"Yusuf'u
yalnız
size
Ondan
öldürün
kalsın.
sonra
ya
da
Bundan
da
Allah'a
onu
böyle
tövbe
bir yere
babam
[edip
bırakın
yalnız
salahlı
sizi
da
babanızın
görsün
bir kavim
ve
yüzü
sevsin.
olasınız.]
Burada " C e m a a t " veya " T o p l u l u k " sözü p a r ç a l a n m a a ş a m a s ı n a girmiş
kabileler a n l a m ı n d a y o r u m l a n ı r s a masal v e y a öykü daha gerçeklik zeminine oturur.
Hemen
bilebildiğimiz bütün
Peygamberler, Semit ataların-
dan ve t o r u n l a r ı n d a n a m a daha çok p a r ç a l a n m a y a henüz geçen k o m ü n
gelenekli
küçük t o p l u l u k l a r d a n veya sülalelerden çıkagelmiştir. Yusuf ile
kardeşleri
arasındaki
dar kişisel;
çelişkiler bu
p a r ç a l a n m a n ı n sosyolojik olduğu
ka-
psikolojik boyutlarını da k a v r a m a m ı z a y a r d ı m eder...
Kardeşler;
Yusuf'u
bir
kuyuya
bırakırlar;
babalarına
"kurt
yedi
Y u s u f ' u " diye bildirirler. İ s m a i l l i l e r kervanı gelir. Y u s u f ' u k u y u d a bulur.
" P a r a y l a s a t m a k üzere Mısır'a götürür."
Mısır'da h a z i n e b a k a n ı o l a n Kıtfir, Y u s u f ' u satın alıp karısı Zeliha ile
birlikte Y u s u f ' u
Yusuf,
bu
b ü y ü t ü r ve eğitir.
b a r b a r ve m e d e n i y e t çelişkileri
R ü y a l a r ı n y o r u m c u l u ğ u n d a , yani
gidişini
k a v r a m a d a ustalaşır;
21sın
"Bir Mısırlı
belki
Mısır'da
nu
bizlere
iyi
bir
öğrettik.
pek
çoğu
satın
aldı.
faydası
ola,
imkanla
Allah
bunu
Yusuf'u
ya
karısına
da
evlat
O'na
emirlerini-buyruklarını
yerine
"Andolsun
olayların
getirir
Yusuf'u
yorumu-
ama
insanların
Yusuf kişilikleri-rüyaları
kendi
bu
n e f s i n i n s ı n a v d a n g e ç m e s i n e gelmiştir.
kez Y u s u f ' a
çevirip Yusuf'u
fuhuş
için
kadını arzu etse de cinsel
uyar:
kadın
O
döndürmek
Y u s u f bu
iyi baka-
kendini y o r u m l a y ı p n e f s i n e e g e m e n olabi-
namluyu
ve s o s y a l y a s a k l a r a
ondan
Buna
Böylelikle
rüyadaki
t a h r i k eder, Y u s u f n e f s i n e zor e g e m e n olur;
olsaydı,
dedi ki:
ediniriz.
bir g e n ç a d a m d ı r artık.
ustasıdır. A m a
D i y a l e k t i k gidiş,
memiş
kişiliğini geliştirir.
ö n e çıkar:
yerleştirdik.
lecek m i d i r ? Ş i m d i sıra,
24-
içinde
kişisel h e m d e s o s y a l o l a y l a r ı n
bilmezler."
Yusuf çok yakışıklı
yorumlama
hem
da
O'nu
kadını
istedik.
arzu
arzu
Çünkü
etmişti.
Eğer Rabb'inin
etmişti.
o
Böylece
tertemiz
belgesini gör-
fuhuşu
seçkin
pek kolay kazanamayacaktır - .
nefis savaşını
ve
kötülüğü
kullarımızdandır."
S ı n a v sürer.
Zeliha ve kocası Kıtfir bu olayın k a p a n m a s ı - d u y u l m a m a s ı için ne kadar
Y u s u f ile birlikte söz birliği y a p s a l a r da Kent'teki kadınlar a r a s ı n d a olay
yayılır.
D e d i k o d u b ü y ü m e m e s i için Zeliha kadınları evine d a v e t eder ve
Y u s u f ' u bir fırsatını bulup onların karşısına çıkarır.
dınlar Y u s u f ' u n yakışıklılığı
bıçaklarla ellerini yanlışlıkla
keserler ve Zeliha'ya
Z e l i h a ' n ı n a r z u l a r ı n a diğer kadınlar da
33ettiği
onlara
"(Yusuf)
şeyden
Rabb'im
iyidir.
meylederim
dedi,
Eğer
ve
D e d i k o d u y a p a n ka-
k a r ş ı s ı n d a şaşırırlar, hatta
bana
onların
cahillerden
m e y v e kestikleri
hak v e r m i ş olurlar.
katılmış olur.
göre
zindan,
tuzaklarını
olurum."
bunların
benden
beni
davet
uzaklaştırmazsan
Yusuf bu fuhuş talepleri
Hz.
k a r ş ı s ı n d a z i n d a n l a r a d ü ş m e y i yeğler.
M u h a m m e d h a d i s l e r i n d e , n e f s i n e h a k i m o l m a y ı ve ahireti dü-
ş ü n m e y i yani s o r u m l u l u k l a r ı n ı (tarihsel g ö r e v i n i ) y e r i n e getirip v i c d a n i h u z u r a k a v u ş m a n ı n ö n e m i n i k a v r a m a y ı akılla ö z d e ş t i r i r ; a h m a k l ı ğ ı
ise sürekli aynı
nefis ve s o r u m s u z l u k hataları y a p t ı k l a r ı
halde A l l a h ' a
yakıştırır - .
yalvarıp yakaranlara
G ü n ü m ü z d e b u cinsel s a k ı n m a pek ö n e m s e n m e y e b i l i r . O y s a nefsin
en
b a t a k iki
ucu vardır.
Cinsel y a s a k l a r ı
s a k l a r d a n o l a n b e n c i l l i ğ e esir o l m a k .
ç i ğ n e m e k ve
Her iki
K o m ü n c ü ya-
uç da gidişe göre insanı
r u h s a l - t o p l u m s a l h a s t a l ı k l a r a sürükler. A m a cinsel y a s a k l a r ı ç i ğ n e m e k
v e y a cinselliği
yozlaştırır;
meslek veya eğilim
haline g e t i r m e k insanı v e t o p l u m u
ü r e t i m ve y a r a t ı c ı l ı k t a n alıkoyar.
M u h a m m e d (ve ataları İ b r a h i m - İ s m a i l - İ s h a k - Y a k u p - Y u s u f ) z a m a n ları,
cinsel
yasaklar henüz
ç o k tazedir.
Ne
kadar
medeniyete
ve çürüyüş zamanlarında, S o d o m - G o m o r a örneğindeki
e ğ i l i m yani
komün
b a s t ı r ı l m ı ş y a s a k l a n m ı ş olan şeyin
gibi
geçiş
cinselliğe
p a t l a m a s ı y a ş a n s a da;
gelenekleri-kollektivizim-toplumculuk
baskın
bir
gidiş
aldığı
için; y o z l a ş m a , m o d e r n ç a ğ ı n ç ü r ü y ü ş ü n ü y a ş a d ı ğ ı m ı z g ü n ü m ü z d e kıyaslanamayacak ölçülerde yüzeyseldir;
ruhlarda
derinleşmemiştir;
düzeyindedir.
bazı
toplumda yaygınlaşmamış ve
zengin
Sodom ve Gomora
kişi
aşaması,
z ü m r e l e r içinde d e n e m e
tarihsel
devrimlere
uzak
kalmış kent m e d e n i y e t l e r i n i n ç ü r ü y ü p k o k u ş m a a ş a m a s ı d ı r . V e b u y o k
olan
kentler nadirdir;
medeniyetlerin
sık sık r a s t l a n m a z . A m a y i n e d e a n t i k ç a ğ d a k i
çürüyüş aşamalarını
sergileyen
b ü y ü k ibretlerdir...
Bu y ü z d e n Y u s u f ' u n f u h u ş sınavı k ü ç ü m s e n m e m e l i ;
çelikten iradey-
le fuhuşa y ö n e l i k bir e ğ i t i m d e n s a k ı n m a s ı , t o p l u m c u l u k - t e m i z l i k , vefakarlık-nankör o l m a m a
ve
görevine
ihanet
İnsanoğlu farkına v a r a m a z , şuuraltı
kendi
etmeme
adına
bir zaferdir.
istediğini y a p m a k için binbir
mazeret uydurur kendine; ama son d u r u ş m a d a bir bakar ki üretim-toplum-yaratıcılık-yeteneklerin
geliştirilmesi
yolundan
sapıvermiş-hastalık-
lar-yozlaşmalar yoluna girmiş; geri dönüş için iş işten geçivermiştir...
Hz.
lüşüyle
M u h a m m e d z a m a n ı , Fuhuş d a v r a n ı ş l a r ı , henüz k o m ü n ü n çözübirlikte
patlamıştır.
40 y a ş ı n a
kadar düzenli
bir insan
yaşamı
olan v e y a hiç o l m a z s a bir ailesi olan ve d a h a ç o k ülkücü bir t o p l u m s a l l ı k
yaşayan
M u h a m m e d için, Fuhuş eğilimlerini y a k a l a m a k hatta t o l e r a n s -
sızca e l e ş t i r m e k ; Y u s u f s û r e s i n e bu y ü z d e n ayrıcalık v e y a özen gösterm e k doğaldır.
Hele dört kız
babası
olarak...
sayısız eşlerinin o l m a s ı da cinselliğin
yansılmaları
olmaz.
2 3 yılı
vaşı içinde, t o p l u m s a l sıkı
da;
O'nun
tığı
olgunluk-hümanizm
Muhammed'in
olmamıştır;
hastalıklı
genellikle t e ş k i l a t l a n m a - İ s l a m ı y a y m a sabağlar ve y ü c e l m e içinde geçer. Son yılları
bu eğilimi çok iyi a n l a y a r a k ö r g ü l e d i ğ i y ü r e ğ i n i n y u f k a l a ş -
hediye verilen
geleneğinin
Sonradan
patlaması
yılları
cariyesinden
kurucusu
ve
olan
Kabe'yi
olarak
son
inşa
değerlendirilmelidir.
erkek çocuğuna
eden
Hz.
Mısır'dan
(ilk İ s l a m - A l l a h
İbrahim'den
esinle-
nerek) " İ b r a h i m " adını
k o y m a s ı ve
gibi
coşarak ağlamayı
ölmesi
tutamayışı,
karşısında
bir başka
açıdan
18 a y l ı k k e n
O'nun
bu
diğer e r k e k ç o c u k l a r ı
yasakladığı
durumunu
halde,
açıklar.
f u h u ş a kaçan eğilimler, insan y a r a t ı c ı l ı ğ ı n a engel olur.
timden
b a ş k a s ı yalandır.
Cinselliğini
sevdiği
yaşayarak üretim-yaratıcılık verimliliğini
liliği a r t ı r m a k yaratıcılığını
mizi
insanla
arttırması
kalite s ı ç r a m a l a r ı n a
ayet v e
hadisleri
kalite atlamıştır... Bu a ç ı d a n
nefis
konusunda
öne
çıkan
ölünceye
İnsan için üre-
normal yollardan
gerekir.
Bu v e r i m -
u ğ r a t m a k da cinselliği-
insanlaştırmamıza-hayvancıl seviyelerden
Muhammed'in
kendisini
Cinselliğe,
kurtarmamıza
kadar sürmekle
bağlıdır.
kalmamış,
P e y g a m b e r , a y e t l e r d e k i öğütleri, bilhassa
ayetlerdeki
dersleri
kendi y a ş a m ı n d a
da
s ı n a y a r a k çıkardığı gibi aynı z a m a n d a k e n d i s i n e de sık sık h a t ı r l a t a r a k
ö ğ ü t l e m i ş ve bu öğütlerin dışına ç ı k m a m a y ı s o n u n a dek nefsinde zorlamıştır diyebiliriz.
eşli
aile
eşli
aile s i s t e m i
Muhammed
biçimine
geçmemiş
zamanında Arap toplumu,
bulunuyordu.
Medeniyet
başlar;
meselesi
oturuşmaya
miras
P e y g a m b e r , bu aile biçimi gelişimi içinde çok eşli
toplum
kurallarına
uygun
olarak ve
İslamın
ile
henüz t e k
birlikte t e k
güncelleştikçe...
bir y a ş a m ı , y a ş a d ı ğ ı
teşkilatlanmasına
yararı
o l a c a k b i ç i m d e yaşamıştır...
Yusuf Peygamber'in "Nefis":
kadır.
İşin içinde başlı
vardır. Y u s u f a d e t a
le y ü k s e l m e k ve
cinsel
33-
34virdi.
(fuhuş)
kurtar
O işitir o
bilir."
"Sonra
bazı
Y u s u f ile
onlara,
toyluk
şeyden
daha
Yusuf'u
belgeleri-delilleri
Yusuf'u
birlikte
yanıtladı
iki
zindanlara
bu
hizmetkara
açtı
"Kral
dedi
ki:
Ünlü
Ey
efendiler
düşümü
zindan
tuzaklarını
gördükleri-bildikleri
daha
da
halde
uygun
zindana
geri
çe-
(Kıtfir
geldi"...
konmuştu, Yusuf,
Rüyalarını yorumladı.
Birisi asıldı.
H a k a n , yıllar içinde ilginç bir
sordu.
Hizmetkar Yusuf'a
Düş v e y o -
Ve
düşümde
yedi
yedi yeşil,
yedi
yorumlayabilirseniz
semiz
de
inek
kuru
yorun
görüyorum,
başak
görü-
bana."
rüya y o r u m c u l a r ı t o p l a ş ı r a m a bir t ü r l ü d ü ş ü n g e r ç e k a n l a m ı -
bulamazlar.
H i z m e t k a r bu a r a d a Y u s u f 'u
r ü y a n ı n y o r u m u n u sorar.
246
onların
Kral Y u s u f ' u y a n ı n a getirtti.
"Ben
yedi zayıf inek yiyiyor.
yorum.
nı
isteklerinden-tu-
şuydu:
43bunları
"Bence"
Bunların
ve y o r u m u n u
geldi. Y u s u f d ü ş ü y o r u m l a d ı .
rumu
ederim."
iyi.
ve
H a k a n ' ı n y a n ı n d a h i z m e t k a r oldu.
düşünü
girmeyi
Kur'an, t o p l u m u n u bu
dahi
atmak
yiğit d e l i k a n l ı
o n l a r a İ s l a m d ü ş ü n c e l e r i n i aşıladı.
Diğeri
o bu y ö n ü y hapse
beni."
Rabbi
adamlarına)
yerine
bulmuştur.
istediği
"Hemen
35ve
uygun
akar
zaklarından
kuşatılmıştır. A m a
k e s k i n l e ş t i ğ i yer burasıdır:
"Gönlüm
bunların
eğilimlerle
ise b a m b a ş -
Şuuraltını tuzaklarla fişeklemek
meslekleşmek (jigololaşmak)
t e r c i h eder. İ b r e t i n
yönde eğitmeyi
C i n s e l l i k ve iktidar sınavı
başına t a h r i k :
hatırlar ve z i n d a n a g e l i p
47tiğinizi
"Yusuf dedi
ki:
başağında
bırakırsınız,
gerisini
depo
48rak
"Sonra
yeyip
49-
onun
az
üzere
ancak
yedi
yıl
yiyeceğiniz
ürün
az
ekersiniz
biç-
miktarı
alıp
tohumluk
ola-
bir
ardından
miktar
yedi
dışında
kurak
o
yıl
yıllar
gelecek
için
ki
önceden
biriktirdikleri-
bitirecek."
"Sonra
yağmur
adetiniz
edersiniz."
sakladığınız
nizi
"Siz
onun
verilecek
ardından
ve
bir yıl gelecek
insanlar
o
yıl
bol
ki,
meyve
yılda
insanlara
bol
sıkacaklar.
o
Hayvan
sa-
ğacaklar."
B u y o r u m h e m s o s y o l o j i k h e m d e p s i k o l o j i k o l a r a k Kral'ın d u r u m u na uyar. Y u s u f ' u y a n ı n a g e t i r t m e k için çağırır. A m a Y u s u f eski bir hesabı
ve
k a p a t m a d ı k ç a t a m zafer elde e d e m e y e c e ğ i n i
b i l e c e k kadar c e s u r
uzak g ö r ü ş l ü d ü r :
50-
"(Elçi
tirin" dedi.
Ellerini
bu
kesen
çıkarsın
rüya
yorumunu
Elçi yanına
o
gelince,
kadınların
şüphesiz
benim
Kral'a
getirince)
Yusuf ona
amacı
neydi?
Rabb'im
Kral
"Efendine
Bunu
onların
"O'nu
dön
araştırıp
tuzaklarını
bana
ge-
ona
sor:
ve
gerçeği
ortaya
bilir" dedi.
Kral kadınları b u l d u r u p sorar ve g e r ç e k o r t a y a çıkar. Zeliha da suçunu
itiraf eder.
Kral Y u s u f ' u özel dost edinir, O ' n u b a k a n y a p m a k ister. Y u s u f ekonomi
b a k a n ı o l m a k ister;
ne d e k k a v r a y a n
55ben
"Beni
onları
ülkenin
iyi
o g e r ç e k t e n t o p l u m s a l s o r u n l a r ı psikolojisi-
uzman görüşlüdür:
korur
(Mısır'ın)
ve
Y u s u f vezir ( b a k a n )
olur.
Kıtfir,
ile Y u s u f evlenir. Y u s u f t a r ı m s a l
ruf e d e r e k
ürünü
depolar.
b u ğ d a y a l m a k için
hazineleri
yönetmesini
Mısır'a
iyi
üzerine
bakan
yap
çünkü
Karısı
Zeliha
bilirim" dedi.
eski vezir ö l m ü ş t ü r .
üretimi
arttırır ve
Kıtlık yılları
gelince
gelmek zorunda
kıtlık yılları
bütün
kalırlar.
çevre
Kenan
tasarkentler
kentinde
o t u r a n Y u s u f ' u n babası Y a k u p v e k a r d e ş l e r i d e Mısır'ın y o l u n a d ü ş e r ler. Y a k u p , B ü n y a m i n hariç diğer o ğ u l l a r ı n ı
Yusuf'u
tanımazlar,
Y u s u f onları
tanır.
Mısır'a gönderir.
Fakat
bildirmez.
karşılar a m a a r a l a r ı n d a k i eski h e s a b ı da k a p a m a k ister.
o l a y l a r d a n s o n r a Y u s u f kendini tanıtır.
Öyküleri
her y a n d a
biraz d a h a
düşünceleri...
Hz.
M u h a m m e d ' e kadar ulaşmıştır..
B u r a d a ç o k b ü y ü k bir d e r s d a h a v a r d ı r :
dıkça
Birçok dolaylı
K a r d e ş l e r hatalarını kabul eder-
ler. A l i e Y a k u p ve oğulları ve Y u s u f birleşir ve
yayılır İ s l a m
Kardeşler
İhtiyaçlarını
çabuk umutlanır ve
çarçabuk umut
minizm gidişinde umutsuzluk görecedir;
"Nefis" gerçeklere ulaşmakeser.
O y s a tarihçi
deter-
d a i m a bir ç ö z ü m vardır.
Ona
u l a ş m a k için bilgi, bilim ve m ü c a d e l e gerekir:
87ler
"(...)
Allah'ın
Allah'ın
rahmetinden
rahmetinden
umut
umut
keserler."
kesmeyin
yalnız
kafir
kavim-
14-
"NEML
Kutsallaşma
kenara
SÛRESİ"
prosesinde, g e ç m i ş t e k i tanrılar işleri
atılıp u n u t u l m a z l a r ;
Büyü-tılsım
taşı-kemiği
bitince hemen
bir
süs eşyası veya sanat aletlerinde kullanılır.
olarak
kullanılırlar,
tapınakta
kutsallaştırılmış
t o p l u m malları olarak korundukları küplerin kulp ve ağızlarının, eski totem hayvanlarının;
arslan-kartal başlarıyla şekillendirilmiş oluşu sadece
süs olsun diye değil, yabancı
barbarlardan
korunması
içindir. Z a m a n l a
bu anlayış c i n - p e r i - ş e y t a n anlayışına doğru evrim geçirmiştir. Z a m a n ı mızdaysa
bu cinlerin
insan
y o r u m l a n d ı ğ ı n a veya
psikolojisindeki şuuraltı
bu görüşe doğru
evrildiğine
kötü fikirler olarak
bakılırsa;
nasıl
her-
şeyin aslına d ö n d ü ğ ü ; yani tapılan herşeyi insanın k e n d i s i n d e n , komün
t o p l u m u n d a n ve kişi b e y n i n d e n başka hiçbirşeyin y a r a t m a d ı ğ ı gerçeğine ulaşırız. Bu a ş a m a , kutsallık prosesinin başı ve s o n u n u açıklar.
T e v r a t ve
Kur'an
cinleri,
eski
gelenekle,
kutsallık p r o s e s i n d e , to-
t e m l e r i n aşıldığı ilk m e d e n i y e t z a m a n ı n d a k i gibi y o r u m l a d ı . S ü m e r l e r de
kutsallaşma
gökselleştiği
ve yabancı totem
gelenekli
zaman
t o t e m l e r çok g e r i l e r d e
barbarlardan
t e m s e m b o l l e r i n d e n de öyle sakınılıp,
v e y a cin taifesi gibi
Kur'an'da
şeytan
de
yeri
kötülük getiren
sakınıldığı
kalıyordu
gibi y a b a n c ı to-
korkuluyordu.
Bu z a m a n l a
cin
bir varlık o l a r a k y o r u m l a n d ı .
g e l d i k ç e g ö r d ü ğ ü m ü z v e g ö r e c e ğ i m i z gibi,
kadar o l m a s a da ona y a k ı n a n l a m l a r yüklenir.
Hem
cinlere,
ruhi
hem
orduları
top-
maddi v a r l ı k l a r o l a r a k görülür.
17-
"Süleyman'a
landı.
Hepsi
cinlerden,
birarada
İsrailoğullarından
Kur'an'da
insanlardan
düzenli
Davud
olarak
ve
kuşlardan
sevkediliyordu."
Peygamberin
P e y g a m b e r o l a r a k anılır ve
oğlu
cinlerin
Sultan
kuşların
Süleyman
dilinden
da
anlar
gösterilir:
Cinler,
Kuşlar ve insanlar hepsi düzenli
ordular halinde...
besbelli
ki
bunlar totemli barbarlarla karışmış İsrailoğullarının ordusudur. Çünkü Süleyman zamanı İsrailoğulları kentleşmiş ve medeniyete geçip saraylaşmışlardır. Bu çevre barbarlar içinde de fetih ve güç kazandıklarını gösterir...
Ve
Süleyman,
medeniyetinden
Melikesi
g ü n e y t i c a r e t yolu
beri
koloni
tohumu
üzerinde;
olan
Umman'da
"Seba"
Kentçiği
eski
ve
B e l k ı s " ile ilişkiye g e ç e r k e n , g ü n e y A r a b i s t a n ' ı n " E b a b i l
ları" b i ç i m i n d e e f s a n e l e ş e r e k a y e t l e r e g e ç m i ş kuş t o t e m l i
Irak
"Seba
Kuş-
barbarlarıy-
la, Filistin'den d e n e y l e n e r e k y a p t ı ğ ı gibi, anlaşır - .
20-
"(Süleyman)
remiyorum,
22şey
"Çok
yoksa
geçmeden
gördüm
23-
herşey
Kuşları
ve
Teftiş
kayıplardan
"Ben
onlara
ve
sana
bir
Ben,
gerçek
hükümdarlık
büyük
Dedi ki:
"Neden
Hüdhüdü
gö-
görmediğin
bir
oldu?"
Hüdhüd geldi:
Seba'dan
verilmiş
etti.
mı
tahtı
eden
var."
dedi,
bir
bir
haber
kadın
senin
getirdim"
buldum,
kendisine
24-
"O'nun
gördüm.
ve
Şeytan,
virmiş
bu
kavminin,
onlara
yüzden
Allah'ı
işlerini
yola
bırakıp
süslemiş
güneşe
de
onları
secde
doğru
ettiklerini
yoldan
çe-
gelmiyorlar."
Ve S ü l e y m a n , H ü d h ü d ile S e b a Melikesi
Belkıs'a bir m e k t u p - h a b e r
gönderir.
S e b a Melikesi, h e d i y e ile y a n ı t verir.
lırken,
leri
Süleyman
hep iyi-kötü
kullanır... Ve S e b a
Filistin tefeci
Karşılıklı güç g ö s t e r i l e r i y a p ı Totem
bayraklı
b a r b a r kabile-
Melikesi İ s r a i l o ğ u l l a r ı t a r a f ı n a d ö n d ü r ü l ü r .
bezirganlığının
ticaret yolunu
cinleri:
daha
İ s a ' d a n 9 0 0 yıl
Bu,
öncelerinde güney
kontrol altına a l m a g i r i ş i m l e r i n i n e f s a n e l e r k a r a n l ı ğ ı n d a
kendini g ö s t e r e n ö l ü m s ü z belgesidir.
Tevrat,
Hacer ve İsmail'i
Kadeş ve
Beerşeba'dan
aşağılara
indir-
mediği gibi S e b a Melikesi ö y k ü s ü n ü de İ s l a m mitolojisi gibi böyle apaçık a y r ı n t ı y l a a n l a t m a z .
Sebep?
İslam, güney yolunun önemini
s e z e r v e İ b r a h i m - İ s m a i l v e Hacer'i
yol ü z e r i n e indirir, Kabe'yi k u r d u r u r ve Hicaz A r a p l a r ı n ı n ataları yapar.
S ü l e y m a n ' ı da U m m a n
lu
bırakır.
boyuna
İ.Ö
gelişmektedir.
1 700'lerde
kervanlarından
"Ve
veleri
ile a l ı ş - v e r i ş t e gösterir. T e v r a t bunları
Güney yolu,
işte
Tevrat,
Yakup
bile İ s m a i l i l e r i n ;
(İsrail)
İsmail'den
ve
oğulları
geldiklerini
kuşku-
Çünkü
o yol
zamanında
söyleyenlerin
söz eder.
Gilead'dan
baharat-
Hacer-İsmail-Kabe sansürlüdür.
pelesenk
İsmaililerin
ve
mür
bir
kervanı
yüklü
idi
geliyordu.
ve
Mısır'a
Onların
de-
indirmek
için
gidiyorlardı."
"Ve
Yusuf'u
Mısır'a
İsmaililere
götürdüler."
(Tekvin,
yirmi
37
gümüşe
Hicaz halkı en eski ç a ğ l a r d a n beri
dan
o l m a k l a tanınır.
sattılar.
Ve
onlar
Yusuf'u
Bap)
b ü y ü k kervancı İ s m a i l o ğ u l l a r ı n -
Baharat-Sakız-Taş
işleri
U m m a n veya
Kızıldeniz
y o l u n d a n Basra Kızıldenizi ve H i n d i s t a n ' d a n sağlanabilir. G i l e a d ise Filistin s a h i l l e r i n d e n uzakta d o ğ u d a S u r i y e - Ş a m k e r v a n y o l u üzerindedir.
Hicaz b e z i r g a n l a r ı n ı n en kolay a l ı ş a g e l i n m i ş yoludur. A m a Tevrat b u n u
belirtmez. G ü n e y yolu s a n s ü r ü k e n d i l i ğ i n d e n işler. Belki orta yol yararına Güney yolu'nu tıkamak eğilimindeki
yüzünden
75-
büyük Irak-Mısır medeniyetleri
bu sansür güçlenmiş aralarındaki
"Gökte
ve
yerde
gizli
hiçbir
şey
rekabet artmış olabilir...
yoktur
ki
apaçık
bir
kitapta
olmasın."
74şeyleri
"Ve
de
Rabbin
elbette
onların
içlerinin
gizlediğini
açığa
vurdukları
bilir"
Kutsallaşma
prosesi
gökleri
tutar tutmaz,
krallıkların v e y a p a c a ğ ı
işlerin g ö k l e r d e n i n d i r i l m e s i bildirilmesi, d a h a ilk S ü m e r l e r d e bile olağan i ş l e r d e n d i .
S u y o l c u n u n oğlu S a r g o n ' u n i m p a r a t o r l u ğ u z a m a n ı n d a
b u g ö k s e l l i k iyice b e n i m s e n i p h a z m e d i l m i ş t i v e y a y g ı n l a ş m ı ş t ı .
200 yıl s o n r a Lagaş Kralı, tıpkı
Ondan
P e y g a m b e r l e r gibi rüya ile t a n r ı bildi-
risini alır:
Yaptıracağı tapınağın
planlarıyla
birlikte nasıl y a p ı l a c a ğ ı n ı
bildiren yazılar, g ö k t e t a n r ı l a r ı n e l l e r i n d e y a z ı l a r v e ş e m a l a r l a t a ş tabletler h a l i n d e belirir.
D e m e k en az 3000 yıl ö n c e d e n g ö k s e l l e ş m e prosesi her şeyin göklerde,
a n c a k ç o k t a n r ı l a r (her işin
e l i n d e yazılı
bulunduğuna
3000 yıl
sonraki
Peygamberlerin
minizme y a k l a ş t ı r m a s ı
sentezi
değildir.
bir tanrısı
Asıl
o l a c a k kadar ç o k t a n r ı l a r )
k a n a a t getirebilmiştir.
bunu t e k t a n r ı y a
indirgeyip deter-
prosesi birkez başladıktan sonra zor bir d ü ş ü n c e
mesele
melerdir ki yaratıcılıkları
bunu
tarihsel
oradadır. Ve
devrim
her tarihsel
göreviyle
meczet-
görev ister istemez
kutsallaştırma prosesini v e y a g ö k s e l l e ş m i ş tanrıları etkilediği (çoğalttığı
azalttığı) gibi kalitelerini de etkiler. Tanrılar tektanrı'ya doğru azaldıkça,
çoktanrıların görevleri t e k t a n r ı y a y ü k l e n m i ş olur. A m a kuşkular geliştikçe tarihsel görevleriyle tektanrı görevlerini algılayışları da değişir. Onlar
da
görevleri
içinde y e n i d e n ve y e n i d e n
ne katarak herşeyi
görevlerinin
tektanrıda
o l d u ğ u n u bilmeden
Hz.
Muhammed'in
kitabı;
tanrıcı
Levhi
gelenek,
ve t o p l u m u
tekelleşmesi
gerçekte
determinizme
3 0 0 0 yıl
bulunduğu
yaklaşma
sonraki "Levhi
M a h f u z " g ö k l e r d e gizli
kitap;
gizli
Allah'ın
bilimi:
Gayıp'ları
e l b e t t e bu gidiş içinde, a n a Irak m e d e n i y e t i n d e k i
Mahfuz anlayışından
kalitece farklılaşmıştır".
medeniyet-barbar devirdaimleri
(helezonik)
Aynı
gelişimleri
d e a d ı m a d ı m i l e r l e y e r e k M u h a m m e d ' i n t a r i h s e l görevi
ayetlerle
birbirleri-
bulurlar ve gerçeklere biraz daha y a k l a ş m ı ş olurlar.
açık h e r ş e y i n yazılı
bilme
doğayı
her a d ı m l a r ı n d a d ü ş ü n ü p geliştirirler. Ve o çoktanrı
çoktemel
için-
içinde, b o y u n a
i z l e d i ğ i m i z ö l ç ü l e r d e d e t e r m i n i z m e y a k l a ş m ı ş olur.
Çok bilmiş uzmanlar, " İ n s a n " gelişimi gibi tarihin gidişini
uyuşunu) k a v r a y a m a d ı k l a r ı
için, herşeyi
(kanunlara
bir " S ü m e r " büyülenişine bağ-
larlar. S ü m e r kim? O'nu g ö r d ü k onun t e m e l i n d e de " b a r b a r " l a r ı n tarihsel
devrimleri yani yine insan ve insanın ç ü r ü m e m i ş özü yatar.
önce bir barbar:
harman
S ü m e r de
İlkel bir komündür. Ve diğer insanlarla p r o t o s ü m e r l e r l e
olmuştur.
Önemli
olan
d e n i y e t - b a r b a r tek başlarına
d e m e k ki
hiçtirler gidiş
gidiş
kanunlarıdır;
kanunları
içinde
Irk me-
hepleşirler
veya S ü m e r gibi ad alırlar. İşimizi a b a r t ı r k e n S ü m e r v e y a şu bu isimleri
o l d u k l a r ı n d a n farklılaştırarak b o y a m a s ı n a
ma en kutlu olandır - .
gerek yoktur.
G e r ç e k l e r dai-
B e ğ e n m e d i ğ i m i z P e y g a m b e r l e r v e y a her n a m u s l u
d ü ş ü n ü r bilerek b i l m e y e r e k d a i m a O'nu aramıştır ve arar, arayacaktır...
78-
"Allah'a
tevekkül
et,
çünkü
sen
apaçık
gerçek
üzerindesin."
Elbette o " g e r ç e k ç i l i k " g ü n ü m ü z b i l i m l e r i n i n ulaştığı g e r ç e k l e r l e kıyaslanamaz;
ama
s e z m e yetisi;
binbir olayı dişe v u r u ş t a n v e d e t e r m i n i s t s e z i y l e u l a ş m a
çabasından
nizme:
gelir. V e
bu
ünlenmiş
gerçekleri
araştırma
ve
çıkarsız satılıksız " s a ğ d u y u " d e n e n d e t e r m i -
G e r ç e k l e r i n gidiş k a n u n l a r ı n a u l a ş m a ç a b a l a r ı , m o d e r n u z m a n
bilimlerinden
250
" s a ğ d u y u " diye
ç o k d a h a fazla
bütünlüklü
bir d e n e m e - d ü ş ü n m e ç a b a s ı
olduğu
için
alınması,
88tun
gidiş
kanunlarına
onlardan
ü z e r i n d e ayrıca d u r u l m a s ı
"Dağları
yürümesi
görürsün
de
onları
yürür.
Bu
herşeyi
gibi
d a h a fazla yaklaşır.
Bu
ibret
bir m e t a f i z i k d ü ş ü n c e gelişimidir.
donmuş
iyi
sanırsın
yapan
oysa
Allah'ın
onlar bulu-
yapısıdır.
Bu gibi ayetleri s a d e c e k ı y a m e t t a s v i r l e r i n e b a ğ l a r s a k yanılırız.
anlatışlarda
P e y g a m b e r i n d o ğ a v e t o p l u m olaylarını
Bu
birbirine k a t a r a k
g e r ç e k l e r e , y ü z e y s e l - m e t a f i z i k a n l a m l a r d a değil, s k o l a s t i k de olsa
Dağların y ü r ü y ü ş ü a p a ç ı k , d ü n y a n ı n d ö n ü ş ü y l e bağlantılı
samadır.
bir
gidiş k a n u n l a r ı n a u l a ş m a ç a b a s ı vardır - .
tek y o r u m bütünlüğüne;
Bulutlar r ü z g a r l a r l a
bir yanıl-
h a r e k e t eder a m a d ü n y a m ı z d a d ö n d ü ğ ü
için dikkatle bakılırsa d u r g u n - r ü z g a r s ı z h a v a l a r d a bile bu h a r e k e t belli
olur.
Peygamber,
meraklı,
g e r ç e k ve y e n i l i k d ü ş k ü n ü
defalarca
izleyince
anlamış
olmalıdır.
Aynı
[magma]
ü z e r i n d e h a r e k e t halinde o l d u ğ u
gözleriyle
taşkürenin
biliniyor.
de
Belki
bunu
ateş
bu
küre
bilgilere
b e n z e r bilgiler de P e y g a m b e r c e akla y a k ı n g e l m i ş ve b e n i m s e n m i ş olabilir... A m a ne olursa olsun g e r ç e k l e r e u l a ş m a k , hatta gidiş k a n u n l a r ı
yönünde düşünce geliştirme
men
eğilimi,
her ayette kendini gösterir.
Çağ'da Allah
değildir.
kutsallaşma
Çünkü
baştan
prosesi
beri
tür a y e t l e r d e ve
içinde
gelişiminden
a ç ı k l a d ı ğ ı m ı z gibi
ilk d ü ş ü n m e m e k a n i z m a l a r ı n d a n
te o l u ş m u ş t u r .
bu
hemen
he-
Bu tür çabalar, d e t e r m i n i z m i n A n t i k
birisi
insanın
kutsallaştırma
K o m ü n o l u ş u r k e n cinsel y a s a k l a r l a
başka
bir şey
hemen
hemen
p r o s e s i y l e bitlik-
birlikte k u t s a l l a ş m a
prosesi ortaya ç ı k m ı ş sayılabilir. Ş ü p h e s i z ki o n d a n ç o k önce beyin vardır.
Beyindeki
bilinç-alt bilinç:
Y a s a k ve t o p l u m s a l l ı k zıtlığı t o t e m i z m
ile k u t s a l l a ş m a y a kaymış ve beyine a d e t a y a p ı ş ı p kalmıştır. G e r ç e k l e r i
bulma
geliştirme,
istemez
kalmıştır.
bu
bilim v e y a
kutsallaşmanın
determinizme
içinde onu
P e y g a m b e r l e r i n ve
bağlı
ulaşma
çabaları
da
ister
olarak gelişmek zorunda
M u h a m m e d ' i n düşünce sistemi
bu
gidiş
içinde k a v r a n a b i l i r s e , o yerli y e r i n d e o l d u ğ u gibi değerlendirilebilir.
90(veya
"...
yaptıklarımızdan
Her t o p l u m
ve
kişi
içinde
o koşullara göre iyilik v e y a
gidişle olur.
lamıştır.
başka
bir şeyle
mi
cezalandırılıyorsunuz?
ödülleniyorsunuz")
bulunduğu
Bunu, d e t e r m i n i z m
Bu y ü z d e n t o p l u m ve
Koşullar d e t e r m i n e
eder;
üretici
kötülük içinde olur;
güçler gidişine
uyar;
ödülü de cezası da bu
her kanaldan gidiş kanunlarıyla ayarkişi
içinde d e t e r m i n i z m diyalektik işler.
t o p l u m ve
d u r u ş m a d a t e m e l d e gidiş kanunları
kişi
koşullarla
boğuşur a m a
herşeyin üstünde olduğu için
son
insan
onları k a v r a m a k ve ona u y m a k z o r u n d a kalır. U y u n c a y a dek onunla çarpışır, ödüllenir ve cezalanır.
Peygamberlerle:
uyarılırlar... Ayetler, dikkat edilsin
mek P e y g a m b e r l e r i n
hep bu
gerçek aşkı-doğrucu
iffetleri kuşku g ö t ü r m e z .
D e t e r m i n i z m i sözcüleriyle
m e r k e z d e döner durur;
de-
başılığı y a l a n b i l m e z l i ğ i - d o ğ r u
Onlar g e r ç e k t e n çağlarının elçileridirler.
15-
"YÛNUS SÛRESİ"
Kur'an,
Allah'a
övgüyle-selâmla-alkışla
sallaştırmayla yüklüdür.
kertede
mistik de
Hz.
olsa
saygıyla-korkuyla,
M u h a m m e d , son
yine
aynı
ölçülerde
kut-
Peygamber olabilecek
determinizme
daha
da
yaklaşır.
Bilinç
bilimsel
tamamen
minizmin,
insan
bilince
dağıldıktan
belirlendirici
bile, t a r i h s e l
Kur'an'ın A l l a h ' a
korkuyu
yükseldikçe,
sonra
bile;
binbir koldan
determininizme
karşı
mistisizmin
büyük
bulutları
doğa ve toplumun, tarihsel
beslediği
akışı
karşısında
karşı tıpkı
saygıyı,
Hz.
sevgiyi
deter-
bilimsel
bilinçli
M u h a m m e d ' i n ve
övgüyü
alkışı
hatta
içinde d u y u p b e s l e m e d e n geri d u r a m ı y o r .
Antik insanların
bilhassa
onların
en
bilinçli
gerçek önderleri
olan
P e y g a m b e r l e r i n A l l a h ' a karşı olan b u d u y g u l a r ı , b u g ü n k ü t a r i h s e l determinizmi
bilince ç ı k a r m ı ş i n s a n l a r ı n v e y a ö n d e r l e r i n , t a r i h s e l d e t e r -
m i n i z m e karşı
olan d u y g u l a r ı n a
paraleldir ve benzerdir.
B u n d a n y e t e r i n c e ders a l ı n m ı ş , hatta b u n u n ü z e r i n e g i d i l m i ş değildir.
Kur'anın ayet ayet satır satır i r d e l e n i ş i n d e n o r t a y a ç ı k a n en b ü y ü k
derslerden
paralelliği
birisi
ve
d o ğ a (Tarihsel
Peygamberler,
olan.
doğayı
sistemi
kavranamayışından
lişmemiş,
A l l a h ' ı n ve t a r i h s e l
şuuraltlarındaki
determinizmin
gerçek-doğru
insan v e
ve
insanı
geleneksel
"Allah
sistemiyle yo-
S ö z l e r i n d e ve d a v r a n ı ş l a r ı n d a her an A l l a h s i s t e m i din
ancak yaşanan
Allah
olmuştur:
D e t e r m i n i z m ) sevgisi v e saygısı...
rumluyorlardı.
vardı;
de bu
Peygamberlerin
tersine
doğacıl ve
de
gerçeğin
insancıl
bu
(bilgilerin-bilimsel
din
sisteminin
akışın
zenginliğiydi
zengin-şaşırtıcı
bilincin)
büyülü
henüz
bilinç y e r i n e
gerçek
akışının
yeterince
geçişinden
ge-
gelenekcil
bugün de s ü r d ü r ü l e b i l m e s i n d e n güç alıyordu.
Bu d u r u m d a bilinen gelişimi, d o ğ a c ı l ve insancıl g e l i ş i m i n bilimsel
yorumları
yordu.
di.
bilinçaltına
Dinsel
bastırılmış ve Allah
sistemine
u y d u r u l m u ş olu-
bilinç k a b u ğ u ile bilimsel g e r ç e k l e r aynı ş e y l e r değiller-
D e t e r m i n i z m a l t b i l i n ç t e n her y a n d a n b i l i n ç l e n m e y i g e l i ş t i r i r k e n din
kabuğunda
ifadesini
Aslında Allah
buluyordu.
sistemine
karşı
beslenen
saygı
v e sevgiler,
gerçek-
l e r e - d o ğ a c ı l v e insancıl a k ı ş a b e s l e n i y o r d u . A m a y o r u m iktidarı
(Allah s i s t e m i n i n ) idi.
tında ona
uymak zorundaydı ve bilinçaltında
mek zorunda
temel
Peygamberlerin,
bilimsel
kanunlarının
özellikle
Hz.
rumlarından ders alarak onların
yapabilmeliyiz.
252
b a s t ı r ı l m ı ş o l a r a k geliş-
kaldı.
İşte hiç o l m a z s a b u g ü n ;
ve t o p l u m u n
dinin
D e t e r m i n i z m ve bilimsellik, o din iktidarının al-
bilincin en ç o k geliştiği d o ğ a n ı n
keşfedildiği
Muhammed
ve
bilinçaltlarını
çağımızda
Kur'an'ın
aydınlatma
olsun,
gelişkin
artık
yo-
denemesini
Hz.
Muhammed
skolastik ve
(ve
Kur'an), tıpkı
metafizik mantığa
karşı
bir tarihsel
maddecinin
her an
savaş v e r e r e k d i y a l e k t i k y o r u m u
geliştirmesi ve tarihsel m a d d e c i l i ğ i ö v m e s i onu y ü k s e l t m e s i gibi, her an
Allah'ı ylüceltip kutsallaştırırken de a k l ı n d a n onu bir saniye olsun çıkarm a y a r a k yeni y o r u m sistemini
Burada
"Allah" veya
dan Kur'an'ın v e y a Hz.
(Allah'ı) geliştiriyor, y a y g ı n l a ş t ı r ı y o r d u .
"Din" sözcüklerine fazla
önyargıyla
takılma-
M u h a m m e d ' i n a s l ı n d a neyi a n l a t t ı ğ ı n a ( g e r ç e -
ğe) ö n e m v e r i r s e k , A l l a h v e
Din
kutsallığının
nasıl-hangi
doğmuş ve gelişmiş olduğunu daha toleranslı
gerçeklerle
kavrayabiliriz.
Kur'an en özetle şunu kaleme alır: A r a b i s t a n Barbarlığının Mekke ve
Medine kentlerinden medeniyete (sınıflı t o p l u m a ) orijinal geçişini anlatır-.
A n c a k bu
ve
hemen
anlatış, A l l a h - P e y g a m b e r ,
iyilik-doğruluk-yalan
her k o n u y a y a y ı l m ı ş ö y k ü l e r l e ç o k ç a
budaklandığı
karıştığı
bilmezlik
ve dallanıp
için asıl öz anafikir A l l a h ' ı n g ö l g e s i n d e kalmış olur.
D e y i m y e r i n d e y s e kök t o h u m ,
kendi
çiçek ve yapraklarının
güzel-
liğinden s e ç i l m e z olur.
Daha d o ğ r u s u , asıl ö z ü n ü ,
ru
kökünü, vahşi
menekşenin güçlü y u m -
kökü gibi, t o p r a ğ ı n derin d e l i k l e r i n d e saklar.
s e v g i s i y l e g ö l g e l e n i p b a s t ı r ı l m ı ş bilinç a l t ı n d a
zimdir.
O ise, A r a b i s t a n
Barbarlığının
Bu A l l a h saygısı ve
işleyip d u r a n d e t e r m i n i -
(ilkel sınıfsız t o p l u m u n u n )
d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) orijinal geçiş diyalektiğidir.
bu
birikimlerden
sonra
İbni
Haldun
ile
ilk bilimsel
O temel
me-
kanun,
bilinç i f a d e l e r i n e
dönüşebilecektir.
Hz.
dek
M u h a m m e d bu t a r i h s e l g ö r e v l e davranır.
Her an b u n u iliklerine
hisseder.
Tarihsel
görevi
O'nu
hatırlar ve geliştirir.
her an
Olayın
iliklerine
kendisi
d e k her t i t r e t i ş t e
d a ğ ı n ı k ve g ö l g e d e ,
o Allah'ı
bilinç a l t ı n d a
(Allah baskısı a l t ı n d a ) kalır-.
Biz sûre ve ayetleri y o r u m l a r k e n hep bu ayırdı y a p m a y a asıl g e r ç e ğ i
su y ü z ü n e ç ı k a r m a y a çalıştık. Ve başka bir g e r ç e k l e K a r ş ı l a ş m a d ı k .
Y u n u s sûresi d e b a ş k a s û r e l e r gibi A l l a h ' a y a p ı l m ı ş ö v g ü saygı sevgilerle y ü k l ü d ü r . A m a
ve barbarlığının
bu
kuru
bir ö v g ü değildir. A r a p b e z i r g a n l ı ğ ı n ı n
komün geleneklerini
hiçe s a y m a d a n o n u n
kolektiviz-
m i n d e n ders a l a r a k m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) g e ç m e s i n i ö ğ ü t l e ş t i rir.
Ç o k t a n r ı c ı - ç ı k a r ı c ı - g ü n d e l i k e ğ i l i m l e r i n i de t a n r ı c ı A l l a h ' ı n
vizmiyle
7lar,
"Bize
onunla
8-
kollekti-
k o r k u t a r a k t ö r p ü l e m e k ister:
"İşte
kavuşmayı
rahat
umut
ederler,
kazandıkları
etmeyenler
bizim
işlerden
dünya
ayetlerimizden
ötürü
malıyla
hoşnut
gaflet
edenler.."
yer,
ateştir!"
varacakları
olan-
Her an kişi m ü l k ü - k i ş i çıkarı d ü ş ü n e n ve y a p a n l a r , A l l a h ' ı n kolektivizminden-paylaşmacılığından
yani
toplumculuktan
uzak d ü ş e r l e r v e
bu onları son d u r u ş m a d a v i c d a n i ve m a d d i a z a b a sürükler.
Her an
na
Allah'ı
yani
doğayı
uyumu düşünenler,
zaman
zaman
vicdanen
kötü
belki
durumlara
huzurlu-bedenen
kalacakları
için
ve t o p l u m u ,
kişi
sağlıklı
başta
ve sevilen
"Sizden
önce
14-
"Sonra
onların
ki
İşte Hz.
nasıl
nice
nice
davranacağınızı
onlardan
ders alıp
kılmak,
Tabii
uyum
bunlar
olarak t o p l u m c u
neredeyse
Hz.
Mu-
her a y e t l e
M u h a m m e d ' i n v e Kur'an'ın
korkusu
yok
ettik... "
yeryüzünde
sizi
onların
yerine
hakim
görelim."
m e d e n i y e t l e r (sınıflı t o p l u m l a r ) gibi o l m a kurmaya
çalıştıkları
medeniyeti
daha
uzun
nasıl?
ki A l l a h ' ı n d o ğ a c ı l ve insancıl
yapmak
Hz.
insan
u s a n m a d a n vurgular.
ulusları
ardından
O çağa dek batıp-çıkan
ömürlü
çağlarda
duruşmada
budur:
13-
mak,
son
kendisine ve t o p l u m u n a
hatırlatmadan yapamaz.
kıldık
kanunları-
kazançlı onlar olacaklardır.
bunu
ve ç a b a s ı
gidiş
revaçta olduğu
düşerler ama
Kur'an d a i m a bu g e r ç e ğ i y ı l m a d a n
hammed,
onların
mülkünün
k o l l e k t i v i z m i n e (tarihsel a k ı ş a )
koşuluyla.
M u h a m m e d ve Kur'an d a i m a bu iki şeyi bir arada k o y a r a k iler-
lemiştir: A l l a h ' ı n y ü c e l i ğ i n i her an h a t ı r l a m a ve h a t ı r l a t m a - b e n i m s e m e
ve b e n i m s e t m e . (Ne için?) O'na u y u m y a p m a k y e t e n e ğ i n i geliştirip eskilerden d a h a
İşte
Hz.
uzun ö m ü r l ü
bir m e d e n i y e t k u r m a k ve g e l i ş t i r m e k için.
M u h a m m e d ' i n ve
Kur'anın
korkusu
ve ç a b a s ı
(anafikri)
özetle budur. Ve bu y ü z d e n e l i n d e n g e l s e her a y e t e bile bu özü sığdırmaya
çalışır.
Tabii
ki
b u n u bilinçaltıyla s e z e r ve o çağın g e l e n e k g ö r e n e ğ i olan,
bilinç y e r i n e g e ç m i ş A l l a h s i s t e m i
içinde yapar.
A n c a k ileride göreceğimiz gibi bu bilimsel bilince yakın keskin sezilerle
dolu bir bilinçaltıdır. Bu y ü z d e n Hz. M u h a m m e d ' i n Allah kavrayışı çok zengin bilgilerle donatılmış ve saygı sevgisi, inancı da bu ölçüde artmıştır - .
Tıpkı
b u g ü n k ü b ü t ü n " e v r i m " kurallarını
kabul e d i p d e son d u r u ş -
m a d a her şeyi A l l a h ' a b a ğ l a y a n klasik bilim a d a m l a r ı gibi...
O her z a m a n , s k o l a s t i k - m i s t i k A l l a h s i s t e m i n i
ideolojiyi)
minizme
gerçeklerle bezeyerek daha
sokmaya
sunmaktan
49-
"Onlar
"kendim
de
bir
için,
kâra
geldiğinde,
Hz.
medi.
geri
derler
sahip
içinde
ki
"gerçekseniz
Allah'ın
dilediği
olurum.
bir saat
Muhammed,
Özellikle
Çünkü
bulunduğu
insancıl
çağ,
deter-
bunu
O'na
durmuyordu.
ben
ne
çalıştı.
(geleneksel skolastik
çok doğacıl ve
Her
gecikir
ne
ne
zaman
bir şeyden
ümmetin
de
belli
öne
P e y g a m b e r o l d u ğ u için
kendini
bu
başka
vait?" diyesin
ne
bir zamanı
bir zarara
var.
ki:
ne
Ecelleri
geçerler."
kendini
kayırmayı düşün-
kayırmamayı, doğanın ve t o p l u m u n
kanunla-
rına ( A l l a h ' a ) u y m a y ı k e n d i s i n e başlıca p r e n s i p edindi.
ş a r m a y a , iyi bir " k u l " o l m a y a çalıştı.
hatırlatmaktan
Ama
o
Hep b u n u ba-
Her a y e t t e b u n u başta k e n d i s i n e
yılmadı.
da
son
duruşmada
sadece
h e r k e s gibi
"Turhallı
bir halli"
insandı.
Ve
herkes
gibi
sade
bir
insan
olmayı
sevdi.
Düşündüğü
gibi
yaşadı...
Tereddüde
maktan
94-
"Sana
gelmiş
kitabı
şüphe
9597-
ümmetine
daima
hatırlat-
şüphe
sor
gelmiştir.
senden
Allah
önce
katından;
olmayasın."
ayetlerini
görenlerden
olursun."
bütün
edersen,
hak
ayetler
yalanlayan
gelmiş
olsa
kimselerden
bile,
de
olma;
acı
azabı
görünceye
gibi
bilmekten
inanmazlar."
Peygamberliğini
duramadı.
Turhallı
bilse y a ş a s a ,
bir hallı
geçmiş
rülmemiş
Bunun
P e y g a m b e r l e r gibi
ölçülerde
"Turhallı
herkesi
h e r k e s gibi
d e ğ e r v e r e r e k ilerledi.
(gelmiş
di
ve
sana
Allah'ın
"Onlara
kadar
şeyden
okuyanlara,
edenlerden
"Sakın,
ziyan
buna
kendisine
indirdiğimiz
olan,
sakın
imdi
düştüğünde
usanmadı.
bir
kendisi
bir insan
içindir ki,
çağının
olduğunu
ayetlerini,
verilerini
geri
sezdi
ve
hadislerini,
derleyerek)
gö-
zenginleştirdi.
hallı" herkesi
kendisi
gibi
bilmek,
şüphesiz
içinde a z ı m s a n m a y a c a k e k s i k l i k l e r i ve y a n l ı ş l a r ı taşır.
a y ı r d l a r ı n ı - z ü m r e v e kişi farklılıklarını s e ç m e k y e t m e z .
ki
ken-
Sosyal
sınıf
Bilim ö l ç ü l e r i n -
de bu g i d e r e k kaba kalır...
A n c a k d i y a l e k t i ğ i n şaşırtıcı çelişkisi,
d i y e n beyinleri
bıraktık h a m kafaları, " b e n i m "
bile a l d a t a n çelişkisi b u r a d a d ı r :
Ş ü p h e s i z ki h e r k e s "Turhallı bir hallıdır." A m a y i n e biliyoruz ki, hiç
de "bir hallı" değildir.
Her kişi ayrı birer n ü a n s l a y ü k l ü d ü r . Y a ş a d ı k l a r ı
s o s y a l i t e y l e ayrı
özellikte
ayrı
kendi
başlarına
sosyal
y i n e de aynı s o s y a l y a p ı n ı n ayrı ayrı kişilikleridirler.
Burada
karıştırır.
durur.
her t ü r l ü " s o s y a l " y u v a r l a k laf,
konuyu
kişilerdir. A m a
Bu ne d e m e k t i r ? "
a ç ı k l a m a k t a n çok,
Ç ü n k ü s o s y a l yapı g i d e r e k her b ö l g e d e ve her ç a ğ d a değişir
O halde halkın
b i n l e r c e yıldır d e n e y e r e k s ö y l e d i ğ i "Turhallı
halli" ve benzeri s ö z l e r i n
bir
hiçbir kıymeti y o k m u d u r ?
T e r s i n e b u g ü n bilim ile b a k ı l d ı ğ ı n d a bu s ö z ü n d e ğ e r i d a h a iyi anlaşılmaktadır.
toplumu,
Burada
komün
sadece ana
temellerinden
fikre
işaret e d i p g e ç e c e ğ i z .
k a l k a r a k o t e m e l l e r d e açılıp
r a k - k e n d i n i y e n i d e n ü r e t e r e k gelişir;
İnsan
kapana-
o temellerin dışına çıkamaz.
Bu
y ü z d e n her kişi aynı t e m e l l e r i n genelliği içinde aynı b e y i n - a y n ı b e d e n
a n a t o m i s i y l e d ü n y a y a gelir v e b e n z e r e ğ i t i m l e r e ihtiyaç duyar.
sınıflar ve z ü m r e l e r ne denli
ayrılıklar g ö s t e r s e l e r de, aynı
Sosyal
temellerin
farklı y a n s ı m a l a r ı n d a n b a ş k a birşey o l a m a z l a r ;
tıpkı
içlerinde taşıdık-
ları kişiliklerin aynı t e m e l l e r i n farklı i n s a n l a r d a k i y a n s ı m a l a r ı n d a n ibaret o l d u ğ u gibi.
Bu
genellemeyi
ğunda
kavradıkça
layabiliriz.
somut olarak doğa ve t o p l u m
Peygamber alçakgönüllüğünü
lerken y a r a t t ı ğ ı
keskin
(bilinçler)
olgunlu-
Bilinçle u y g u l a m a d e y i n c e akla bu gelir.
A m a bilinç d e n e n şey de g ö k t e n i n m e d i .
bilecek
kanunları
k a v r a y a b i l i r v e uygu-
en y o ğ u n
sezili
O temellerin toplumu
kendi y a n s ı m a l a r ı y l a ,
beyinleri
işleyerek
kendini
kendisini
iş-
ifade e d e -
a n l a t a b i l e c e k elçiler
haline getirdi.
İşte bu gidişi s e z e n l e r - o l a b i l d i ğ i n c e ç a ğ ı n ı n a ş a m a s ı n ı ö r e b i l e n l e r bilim k a n u n l a r ı y l a o r t a y a k o y a b i l e n l e r v e buna
tik v e
modern
Burada
makla
Peygamberler veya
sadece-yalın
Peygamber veya
anlamında
basit "Turhallı
lider o l m a k denli
man çelişkisi, d i y a l e k t i ğ i n
tiği trajik bir o y u n d u r .
u y u m y a p a b i l e n l e r an-
ö n c ü l e r - l i d e r l e r oldular.
her ç a ğ d a
bir hallı" insan
yüceltici
kutsal
ol-
o l m a k ya-
i n s a n l ı ğ ı n g ö z ü n e b a k a r a k işlet-
Bilince ç ı k a r ı l m a y ı d ü r t e r bekler durur.
Ne y a z ı k ki d i y a l e k t i ğ i n her z a m a n bu o y u n c u l gidişleri y e r i n d e ve
zamanında
hemen
hemen
hiçbir z a m a n
yeterince
kavranamamış ve
tarihi gidişin d o ğ u m s a n c ı l a r ı y e t e r i n c e ı l ı m l a n d ı r ı l a m a m ı ş t ı r .
Kendilerine
Peygamber öncülükleri
yakıştıran
nice
birlikler halkla-
rından (o basit turhallı bir halli i n s a n l ı k t a n ) k o p a r a k yarı tanrı d e s p o t lar haline g e l m i ş l e r d i r .
Gerçek
Peygamberler
v e y a öyle o l d u k l a r ı
zaman
ise A l l a h ' ı n
için, basit T u r h a l l ı
u n u t m a y a r a k ( h a l k t a n - h a l k gibi
laşmamışları
g e r ç e k elçileri
bir halli
oldukları
halde
insan o l d u k l a r ı n ı hiçbir
h e m de en y o k s u l ve en y o z -
kadar çileli y a ş a m a k t a n şeref d u y a r a k ) s o n s u z h o ş g ö r ü -
lü d e m o k r a t l a r olmuşlardır - .
Hz.
M u h a m m e d ' i n bir l o k m a bir hırka hasır ü z e r i n d e - kerpiç mes-
cidde v e birkaç h u r m a y l a y e t i n m e s i n d e n ,
d a v a s ı n a a d a m a s ı n d a n d a h a fazlası ş u d u r :
yola getirme çabalarından yılmayışıdır.
Kur'an'daki
insancıl
97kadar
(ayetlerdeki)
kendisini,
malını,
mülkünü
E n o l m a y a c a k insanı
bile
(Tükenmez hümanizmidir).
sık sık şu y a k ı n m a ,
bize O ' n u n
ne denli
d u y g u l a r içinde b u l u n d u ğ u n u f a z l a s ı y l a anlatır:
"Onlara
bütün
ayetler
gelmiş
olsa
bile,
acı
azabı
görünceye
inanmazlar"
D e m e k ki nice kötü h u y l u l a r d a n , nice y o l a g e l m e z d ü n y a malı peşinde koşanlardan
bile nice u m u t l a r b e s l e m i ş ,
i n s a n l a r d a n y ü z çevir-
m e m i ş , onları s o n u n a d e k ikna e t m e k t e n y ı l m a m ı ş ki, en s o n u n d a o
d e n e y l e r d e n s o n r a acıyla a n l a m ı ş v e onları d i y a l e k t i ğ i n acı a z a p l a r ı y l a
y o l a g e l m e l e r i n e (Allah'a)
havale etmiştir.
Neden
kendisinden
mülmüş insanlardan
Umut kesmediği
bu denli
uzak gibi
bile u m u d u n u
duran,
kişicil ç ı k a r l a r a gö-
kesmez?
insanlar, e l b e t t e Ebu S u f y a n b e z i r g a n l ı ğ ı değildir.
T e r s i n e çöl bedevileridir.
B e d e v i l e r bedevi ( k o m ü n insanı) bile olsalar,
onlar
bezirgan-kişi
medeniyete-tefeci
dirler.
Bunu
içinde y e t i ş m i ş ,
şamış ve daha
kendi
mülkü
kendi t e c r ü b e l e r i n d e n çok iyi
zenginliği-yoksulluğu
da
içinde
iliklerine d e k ya-
m e d e n i y e t e geçişi
kurmaya
başarabilme yoluna girmişse neden
çözülmekte-
Kendisi de b e d e v i l e r
bir a r a d a
uzun ö m ü r l ü , d a h a t o p l u m c u l
içinde-sonra toplumu
ilişkilerine
bilir.
girişmiştir.
başkaları
Kendisi
hele çöl arapları
önce
bunu
başar-
m a s ı n diye d ü ş ü n ü r .
Çünkü
k e n d i s i n i n bile y e r yer, z a m a n z a m a n t e r e d d ü d e d ü ş t ü ğ ü n ü
elleriyle t u t u p y a k a l a r :
94-
"Sana
gelmiş
indirdiğimiz
olan
dan;
kitabları
sakın
şüphe
şeyden
şüphe
okuyanlara,
sor
edenlerden
edersen,
sana
imdi
"Sakın
ziyan
Allah'ın
ayetlerini
görenlerden
sana
senden
gelmiştir
allah
önce
katın-
olmayasın"
Ve kendisine de açıkça Allah'ın azabını
95-
hak
hatırlatmaktan sakınmaz:
yalanlayan
kimselerden
de
olma;
olursun"
P e y g a m b e r l e r i n kendisi bile d a r a - z o r a d ü ş t ü k ç e kendi a y e t l e r i n d e n
tereddüde düşebilirse;
başkaları
haydi
haydi
sırt çevirebilir,
zor ikna
edilebilir...
Ç ü n k ü " n e f i s " d i y e r e k sezdiği
insan b e y n i n d e k i her t ü r l ü açlık, bil-
gisiz v e d o y m a m ı ş bilince ç ı k a r ı l m a m ı ş o l a r a k k a l d ı k ç a , belaların -çirkalır-.
kinliklerin en b e t e r i y l e u s l a n m a k z o r u n d a
Peygamber bunu
s e z d i k ç e sürekli
ye b i l g i l e n d i r m e y e çalışır.
tar.
B u n u da T u r h a l l ı
başarmaya
"Nefisle
bir halli
insanlarla
mücadele
bütün
savaşlardan
na o d e r e c e d e g ö l g e d ü ş m ü ş olur.
bu savaşı da
Nefis:
doyurmaya-ıslah
düşüp
her ş e y d e n
etme-
üstün tu-
kalkarak-sadeleşerek
çalışır:
nabilirsin a m a nefisine y e n i l e b i l i r s i n .
son
kendini
Bu a l a n d a k i s a v a ş ı n ı
üstündür".
Her
savaşı
kaza-
İşte o z a m a n bütün y a r a t t ı k l a r ı -
P e y g a m b e r b u n u ibretle s e z m i ş ve
k a z a n m a k istemiştir...
Cinsel v e t o p l u m s a l açlıklarımızdır. O n l a r ı d i z g i n l e y e m e y e n ,
duruşmada
başkalarını
maddeten
ve
manen
ezer-sömürür.
Ve
s o n u n d a b u n u n c e z a s ı n ı da çeker...
Peygamberin
ince
ince
sezdiği
ve
k e n d i s i n e ve
herkese
hatırlat-
m a k t a n y ı l m a d ı ğ ı şey, en d e r i n d e b u d u r a s l ı n d a .
Ama
karşı
bunu
çıkar.
somutça
Fakat o
bilemez.
kaba
sosyal
O sadece görünen
s ö m ü r ü ve eziye
sınıf s ö m ü r ü ve ezinin
altında,
en
d e r i n d e k i bu h a y v a n l ı ğ a en y a k ı n y a n ı m ı z ı da g ö z a r d ı e t m e z . Yeri gel-
d i ğ i n d e g ö r e c e ğ i z , nefis ile ilgili kuşku ve öğütleri o hep ilginç b i ç i m d e
günümüzü
ç a ğ r ı ş t ı r a c a k ipuçlarını taşır-.
Çünkü O'nun
içine girdiği
z i r g a n l ı ğ ı n Evren çağıdır.
B e z i r g a n l ı k çağı
da
çağ, tıpkı
g ü n ü m ü z e paralel, tefeci
G ü n e y T i c a r e t Yolu a ç ı l d ı k ç a ,
açılmaya
başlar...
Hz.
be-
E v r e n s e l Tefeci
Muhammed'in
zamanı
da
kişilerin biraz d a h a t o p l u m d a n k o p u ş u p kişi m ü l k ü n e battığı, bir e v r e n
çağının g ö r ü l m e m i ş açılımlarına
Antik tarihin
yetlerin
orta v e
leşleriyle
kapı açıldığı
bir z a m a n d ı r . . .
kuzey t i c a r e t y o l l a r ı t e f e c i - b e z i r g a n
tıkanmışken,
İslamiyet
Güney
T i c a r e t Y o l u ' n d a y o ğ u n l a ş a r a k t ı k a n a n p a z a r l a r ı açar v e kişi
bezirgan
aşamasını
İslam
cı
sonunu
bezirganlık evren
d e v r i m l e r i n s o n u gelir.
Kişi
müjdeler:
üretişinin
birlikte, A n t i k çağ,
içinde s a k l a y a r a k d o ğ u m u n u y a p m ı ş t ı r .
hepsi t o p l u m u n t e m e l
paralellik ve
işler.
M o d e r n çağ, o A n t i k çağ t e m e l l e r i n d e n çıkıp
gelir y a n i g e ç m i ş g e l e c e ğ i
hası
başlangı-
m ü l k ü g ö r ü l m e m i ş ö l ç ü l e r d e azgınlaşır.
iki çağ birbirine paralel ve b e n z e r o l m a k l a
M o d e r n ç a ğ ı n temelidir.
Sonun
ölçüsünde yaygınlaşır ve tarihsel
G ü n ü m ü z f i n a n s k a p i t a l i z m i de b e n z e r bir çağı
Bu
mülkünün
evrenselleştirir.
Medeniyeti Antik Çağın
o l u r k e n , tefeci
medeni-
(Umman-Hindistan)
benzerlik o
Da-
k a n u n l a r ı n ı n a ç ı l ı m l a r ı n d a n g e l i ş i m bulur,
bir t e k t e m e l i n
kendini
y e n i d e n ve y e n i d e n
k a ç ı n ı l m a z s o n u c u olur.
Bu y ü z d e n Hz.
M u h a m m e d ' i n (ve K u r ' a n ı n ) kişi ve n e f i s l e r d e n sık
sık söz açıp y a k ı n m a s ı t e s a d ü f değildir.
108yolu
"Diyesin
tutan
ben
de
109-
reyle,
ki:
kendisi
size
vekil
"Sana
odur
"Ey
için
insanları Allah
tutar,
sapıtan
katından
kimse
de
size
hak geldi,
doğru
kendi zararına
sapar;
değilim."
vahiy
hayırlısı
olana
uy,
Allah'ın
hükmü
gerçekleşene
dek
sab-
yargılayanların."
16- " H Û D S Û R E S İ " :
Hz.
Musa ve Hz. İsa P e y g a m b e r l e r de, "Kişi'lerin "Kişi m ü l k ü " eği-
limli s ı z ı l d a n m a l a r ı y l a belki d a h a fazla k a r ş ı l a ş m ı ş l a r d ı r . Ç ü n k ü o n l a r ı n
içinde y a ş a d ı k l a r ı
toplumları
(genel
çağları
bakımından
olmasa
da)
özel ve y e r e l o l a r a k , sınıflı t o p l u m u n kişi m ü l k ü b a t a k l ı ğ ı n a f a z l a s ı y l a
batmış-bulaşmış
bulunuyorlardı.
Hz. Musa, Hz. M u h a m m e d ' d e n ikibin yıl önce, henüz tefeci, bezirgan
medeniyetlerin
lokal a ş a m a d a
bulunduğu
bir ç a ğ d a yaşar.
olarak Mısır m e d e n i y e t i ve Musa'nın t o p l u l u ğ u yakındılar.
Fakat lokal
Kişi
mülküne
A r a b i s t a n ' d a n çok daha fazla bulaşmışlardır - . M ısır'da k ö l e l e ş m i ş Y a h u d i ler, Y a k u p (İsrail) oğullarının
258
Hiksos m e d e n i y e t i artıkları olmalıdırlar...
Hz.İsa z a m a n ı d a Hz.
medeniyetlerin
lokal
henüz
o l a r a k Hz.
yıldır kişi
M u h a m m e d ' d e n 6 - 7 0 0 yıl ö n c e , y i n e a n t i k a
kıtalar arası
çağı
İsa t o p l u m u n u n v e y a
açılmamış olmasına
Filistin y a h u d i l e r i n i n
karşın;
binlerce
m ü l k ü n e b u l a ş m ı ş - k i ş i s e l çıkar ve p s i k o l o j i l e r d e g e l i ş m i ş olFilistin, t i c a r e t y o l l a r ı n ı n d ö r t y o l ağzıdır - .
d u ğ u n u biliyoruz.
Oysa Arabistan Arapları,
malarına
karşın,
tefeci-bezirganlıkla
işlek t i c a r e t yolları
binlerce yıldır t a n ı ş -
üzerinde bulunmadıkları, tersine
s a p a g ü n e y t i c a r e t y o l u ü z e r i n d e b u l u n d u k l a r ı için, h e n ü z m e d e n i y e t e
kentten
geçmek aşamasına
A m a A r a b i s t a n dışındaki
girmiş
Bedevi
bütün dünya
çoğunluğudur.
hemen
hemen
bezirgan
me-
deniyetlerle dolmuştur. V e y a hiç o l m a z s a A r a b i s t a n t e f e c i - b e z i r g a n medeniyetlerle kuşatılmış durumundadır - . Ve İ s l a m m e d e n i y e t i bütün ticaret yollarını ve m e d e n i y e t l e r i
Yani Hz.
toplumu
dir.
birbirlerine a ç a r a k evrenselleştirecektir.
Musa ve Hz. İsa t o p l u m l a r ı , d a h a ç o k y e r e l o l a r a k , Hicaz
ise d a h a çok ç e v r e b e z i r g a n l ı ğ ı n d a n
etkilenerek gelişmişler-
Bu y ü z d e n yer yer ayetler kendini g ö s t e r d i k ç e bu g e r ç e k l i ğ i n de
üzerinde durmaya
9- "Biz,
ondan,
hemen
10-
"Biz
sıkıntı
çalışacağız.:
insana
katımızdan
umudunu
insana
sıkıntıdan
kalktı" der;
o
"Hûd" sûresinin
rahmet-iyilik
kaybeder
sonra
şımarıktır,
bu
ve
tattırır
iyilikleri
da
nimetler
1400 yıl
sı
bu
kadar ö n c e ,
ayetlerine
verirsek:
alırsak
olur."
"Artık
b e n z e r ayetler K u r ' a n ' d a
karşılanıveren
benden
sayısızdır.
a t l a n m a y a açıktır.
kişi ö z e l l i k l e r i n i n , g ü n ü m ü z d e n
önemle-heyecanla,
özelliklerin toplumcullaştırılmaya
normal
onu
nankör
öğünücüdür."
Bunlar bildik t a n ı d ı k , alışılmış sözler o l a r a k h e m e n
A n c a k bu doğal-normal
sonra
unutup
üzerinde
durulması,
çalışılıp t e d a v i y e
daha-
kalkışılması
sayılmamalıdır - .
olağan-sıradan
Bunun üzerine yeterince gidilememiştir. Oysa her sosyal allerjinin kökeninde
bir sosyal y a s a k bulunabilir ve bilince çıkarılmadıkça ve sosyal
ortamı ortadan kaldırılmadıkça, insanı da t o p l u m u da hasta edebilir.
Burada
kat
sadece
çektiği
bu
konumuz açısından
" n a n k ö r " ve
sürekli
işaret e d i y o r u z :
isteyen
Kur'an'ın dik-
"şımarık" ve" öğünücü"
özelliği;
insan t o p l u m u n u n t e m e l l e r i n d e yer alan
nundan
kaynaklanıyordu.
üretici g ü ç l e r kanu-
B u cinsel v e s o s y a l y a s a k l a r l a d i n a m i t l e ş -
miş b u l u n a n ü r e y i m s e l ve ü r e t i m s e l a ç l ı k l a r ı m ı z d ı . T e k n i k üretici g ü c ü
bunları
O
süreklileşen
dinamizmiyle ateşliyordu.
bilinçlere ç ı k m a d ı k ç a v e t o p l u m c a
geçilemez
Arabistan
toplumu
ken, g ö z l e r bu y ö n d e
yönde
du;
düzene sokulmadıkça
önüne
bir g ü ç h a l i n d e akar g i d e r d i .
komüna,
medeniyete
(kişi
k a m a ş m ı ş , açlıklar hırslara
metafizikleşmişti.
Sadece
mülküne)
kazandığı-kanazacağı
kaybedeceklerini göremiyordu.
çözülür-
b ü r ü n m ü ş , akıl
ile
bu
ilgileniyor-
Daha t o p l u m c u l eğilimli olan
kaygılanarak üzülmemesi
Ne ç a r e
ki
Peygamberin bunu y a k a l a m a m a s ı ve
elde değildi.
Peygambercil
hiçbir öğüt ve ayet
Nitekim o çağda engelleyemediği
gibi
modern
bunu
önleyemezdi.
ç a ğ d a da
hiçbir bilim
hatta d e v r i m b u n u ö n l e y e m e d i .
A k a c a k kan d a m a r d a d u r m a d ı .
dengesini
akmak
ve
çözümlerini
O a n c a k kendi
bulmak
kendisini
k a n u n l a r ı için
yeniden
kendi
üretmek
üzere
zorundaydı.
Bilim
insan
bunu
bilinçlere
toplumunu
d o ğ u m sancılarını
verimlilik
Hz.
çıkarabilirse,
zararlardan
bu
kanunlara
uyum
kurtarabilecek çözümleri
ı l ı m l a n d ı r a b i l i r d i . Ve
bu
yaparak
üretebilir v e
da y i n e o a k ı ş a
bağlı
bir
olabilirdi.
Muhammed
k e n d i n c e bunu s e z m i ş ve h e m kişinin
hem toplu-
m u n u n m u t l u l u ğ u n u genel o l a r a k d a h a t o p l u m c u l bir m e d e n i y e t sentezinde bulmuştur.
Bu y ü z d e n de İ s l â m m e d e n i y e t i birçok m e d e n i y e t ba-
tış çıkışlarıyla da olsa, en uzun ö m ü r l ü m e d e n i y e t l e r d e n olabilmiştir ki
hala kalıntıları r e f o r m c u ve d e v r i m c i krizlerle y a ş a m a y a çalışmaktadır - .
11-
"Sabrederek,
ğillerdir,
onlar için
yararlı
bağış
Kur'an'ın h e m e n
iş
var,
görenler,
hem
de
böyle
(şımarık-öğünücü)
büyük sevap
de-
var."
n e r e d e y s e her a y e t i n d e b u s i t e m l e r v e t o p l u m c u -
luk ö ğ ü t l e r i ve e m i r l e r i vardır - .
Başta
P e y g a m b e r o l m a k üzere bütün ç e k i r d e k teşkilatı b u e m i r l e r e
uygun davranacak komün
ları
medeniyet
uzunca
laşıp
kişi
müddet
çökse
de;
barbarlarını
geleneklerini taşıdıkları
mülkiyetinin yozlaştırıcı
uzak t u t u l m u ş t u r .
İslamiyetin
bu
Arabistan
toplumcu
buldukça
larca
(rönesanslara)
yeniden
dirilişlere
1920'lere O s m a n l ı
Dahası
İslam
İslam
İmparatorluğu'nun
medeniyeti
uğratıldı
kurduk-
etkilerinden
medeniyeti
özelliklerini
taşıyan
(Türk-Kürt-Pers-Arap-Berberi-Moğol-Kafkas
çoban veya askerlerini)
bildi.
içindir ki,
ve ö l d ü r ü c ü
yozçevre
köylülerini
b u yeni
barbar-
ve ömrünü
625'ten
çöküşüne dek
1500 yıl
uzata-
hala i n s a n l ı ğ ı n g ö n l ü n d e ( b e z i r g a n c a kullanışlar d ı ş ı n d a )
h ü m a n i s t hatta d e v r i m c i d a l g a l a n ı ş l a r l a y a ş a m a y a d e v a m ediyor...
15işlerini,
"Dünya
hiç
de
malını,
eksik
dünya
süsünü
kim
isterse,
veririz
onlara
biz
verilmez."
Doya doya veririz, belalarını t a m bulsunlar ki a l ı n a c a k ders t a m olsun, m a n a s ı n d a d ı r bu ayet. Ve başka türlü de olmadı zaten;
dünya s a v a ş ı n d a n ve y e r y ü z ü n ü yüzyıl
boyunca
insanlık iki
kaplayan sosyal
dev-
rimlerden bile yeterince ders a l a m a d ı . Bu insan t o p l u m u n u kişi m ü l k ü n e
gırtlağına dek batarak ö l ü m - d i r i m k u m a r ı y l a dersini alması; doğa ve insanın k a n u n l a r ı n a u y u m y a p m a k z o r u n d a kalması a n l a m ı n a geliyordu.
P e y g a m b e r bunu
yaşayarak sezmiş ve
260
kendi
çağında
bildirmişti.
kendi
kişiliğinde v e t o p l u m u n
da
16-
"İşte
yaptıkları,
böyle
batıldır
kimselere,
her
ahirette
yalnız
ateş
bulunur,
boşunadır
işleri."
Elbette bu sezişler kendi çağı için, yani A n t i k T a r i h için idi. Ve Muh a m m e d d e (tıpkı
m o d e r n M a r k s - E n g e l s - L e n i n l e r gibi) "Din g ü n ü " de-
diği sınıfsız t o p l u m c e n n e t i n i y a k ı n g ö r ü y o r d u . Yeri g e l d i ğ i n d e g ö r e c e ğiz. A y e t l e r d e sık sık o l m a s a da a r a d a
değil" manasında
sinin y ü z e y s e l de olsa b u n u
yorumuna
kafa işletmişti.
sinmiş bulunuyordu.
beri
bir " h e s a p g ü n ü o kadar uzak
konuya dikkat çekmek zorun
Bu
Çünkü
niyete
biçimiydi.
geçişte
bu
İlkel
komün
tür din
kalıyordu.
Çevre-
her a y e t e bu c e z a ve ödül
binlerce yıldır,
hiç o l m a z s a
" İ s l a m " b i ç i m i n e g i r m i ş bir e ğ i t i m
düşünüş
da
m e r a k e t m e s i bir y a n a , kendisi de b u n u n
sistemiydi;
gelenekli
eğitimi
ve
Hz.
dahası y a ş a m ve
halk d e n e n
düşünüş
metodu
İbrahim'den
çocuk,
biçimiyle
mede-
karşılaşıyor
ve g i d e r e k bu t e k t a n r ı l a ş ı y o r d u . A s l ı n d a b a r b a r l ı k t a n
beri
bu s i s t e m ,
Totem-Anahan-Babahan
ve
geliştirilmiş
bulunuyordu.
Hz.
sistemleri
içinde
M u h a m m e d , b u n u " İ k n a m e t o d u " n a d o ğ r u bilgilerle
g e l i ş t i r m i ş , en son ve en y e t e n e k l i
Kur'an
arayıp
dikkatle
bulmaya
incelenirse;
çalışan
Kur'an'da
ceza
ganlarının
yaptıkları
d e yer a l m a z ;
yaratılmış
ve
İslâm
ödül,
geri
cahilane
Peygamberdi.
bugün
aşığı
bile
hala
herşeyi
inanmışlardan
aile ve t o p l u m l a r ı n
da
ve
Kur'an'da
ders
kaba
alınırsa;
din
ç ı p l a k bir h a y v a n t e r b i y e c i l i ğ i
bezir
biçimin-
t e r s i n e o l a b i l d i ğ i n c e ç a ğ ı n a göre d a h i y a n e d e n e b i l e c e k
ö l ç ü l e r d e insancıllaştırılmıştır. A l l a h ve P e y g a m b e r i ,
k a r ş ı s ı n d a d a i m a kolaylatıcı ve ikna edici
insancıl
bir t e p k i
bağışlayıcıdır...
M e t o d u , s o s y a l - k i ş i s e l v e d o ğ a l , bilimsel s e b e p l e r e d a y a n d ı ğ ı ölçüde c e z a ve ödül s i s t e m i n i o r t a d a n
K u r ' a n ' d a ş ü p h e s i z ki
Ancak
şuuraltı
olarak
böyle
bilime
k a l d ı r a c a k o l g u n l u ğ a erişir.
bilimsel
yakın
s e b e p a r a m a k s a ç m a l ı k olur.
seziler y a k a l a m a m a k - a r a m a m a k
v e y a bir k e n a r a b ı r a k m a k da; İ s l a m gibi bir dini, b i l i m s e l l i ğ i m i z i n baskısı
altında
bastırma,
şuuraltımıza
bilimsel
yerek ilerlememizi
Hz.
çerli
b a s t ı r m a k geriliği
bilinci,
olur.
Çünkü
zamanla
bu
hiç u m m a d ı ğ ı m ı z z a m a n v e y e r d e e n g e l l e -
s a p a y o l l a r a sokacaktır".
M u h a m m e d ' i n bilimsel bilince y a k ı n sezileri A n t i k T a r i h için ge-
olsa
da
M o d e r n tarih, A n t i k t a r i h t e n
k o p u k bir g e l i ş i m değildir.
M o d e r n T a r i h s a n a y i l e ş t i r m e s i 500 yıl olup, 6500 yıllık A n t i k Tarih temellerinden
çıkagelir;
antik tarihle
m o d e r n tarihi,
apayrı-benzeşmez
varlıklar haline g e t i r e m e z v e g e t i r e m e m i ş t i r .
Bu
yüzden
muş biçimleri
kazandırılışı
yaptığı
modern
tarih
olayları
da
antik tarihin
o l a r a k b i r b i r l e r i n e paralelleşirler.
bu t e m e l l e r e dayanır,
seziler-öngörüler-modern
Hz.
tarih
m o d e r n i z e ol-
Kur'an'a
hâlâ
haklılık
M u h a m m e d ' i n a n t i k tarih
için
de
geçerlilik
için
kazanarak,
insanları e t k i l e m e y e v e İ s l a m y o r u m c u l a r ı n a d e m a g o j i y a p m a v e y a iyi
dilekli
yorumların
verip;
haklılıklar kazandırır - .
Bunları
o
cepheden
(şuuraltı
çıkamayışına
hecmelerini)
bilinçlere
azımsanmaz tutanaklar
çıkarmak
bizim
için
bu
y ü z d e n de bir g ö r e v sayılmalıdır - .
Hz.
Muhammed,
görüyordu.
kendisini "en y ü k s e k " v e " s o n " P e y g a m b e r o l a r a k
Bu yüzden
Biliyordu:
kıyameti de "yakın" ö n g ö r m ü ş olmalıydı.
Her P e y g a m b e r g e l d i ğ i n d e t o p l u m l a r bir g ö r e v d e ,
hayırlı
bir iş ve ş e r l e r l e s a r s ı l ı y o r d u .
Ve
Peygamber gelen
Allah'ın
gazabına
her t o p l u m , A l l a h ' ı n y o l u n a
uğramışlardı.
girmedikleri
A n c a k Peygamber ve yakınları
için
kurtu-
luyorlardı.
Tarihsel
leri
devrimler bu
y ü k ediyor,
akibete, sona
çürümüş
çökkünleşmiş
yerlerine yenilerini
kuruyorlar,
kentleri-medeniyetsonra
onlar da
aynı
ulaşıyorlardı.
İşte Kur'an ve P e y g a m b e r i ,
kendi t o p l u m l a r ı n ı n
bu s o n a değil de
A l l a h y o l u n a g i r m i ş d a h a adaletli d a h a mutlu bir m e d e n i y e t e u l a ş m a s ı
için
didiniyordu.
Ne çare
ki
mücadele uzadıkça,
günahını-cezasını-cehennemini
du
ama
bu
kez
Peygamber,
bu
kıyamet olmalıydı,
Kur'an da son
C e h e n n e m yakın
Kur'an ve P e y g a m b e r i n e , A l l a h ' ı n
hatırlatmaktan
kitap idi.
başka
çünkü
Hz.
Bu y ü z d e n
(Tarihsel
Rabbim
Devrimleri)
"Eğer siz
sizin
Ad
küçük-lokal
kıya-
h a t ı r l a t a r a k kendi e v r e n s e l ö n g ö r ü l e r i n e
sürdürüyordu:
yüz
yerinize
veremezsiniz.
son
olmalıydı.
yolalmak gayretini
57-
kalmıyor-
K ı y a m e t , C e n n e t ve
V e P e y g a m b e r ( K u r ' a n ) y ı l m a d a n - b ı k m a d a n eski
metleri
çare
Muhammed,
dönerseniz,
başka
Rabbim
her
kavmine gönderilen
gönderildiği şeyi
bir
kavim
bir
şeyi
de
ben
getirebilir.
koruyup
P e y g a m b e r Hud,
size
duyurdum.
O'na
hibir zarar
gözetendir."
böyle s e s l e n i y o r d u t o p l u -
m u n a . Onları t a r i h s e l d e v r i m l e k o r k u t u y o r d u açık açık:
" Y e r i n i z e baş-
ka bir k a v i m getirebilirler."
Bu aynı z a m a n d a
Hz.
M u h a m m e d ' i n de kendi t o p l u m u n a s e s l e n i -
şiydi, bu tür ö r n e k l e r i sık sık h a t ı r l a t m a k t a n geri d u r m a z d ı :
59-
"İşte
böyle,
gamberlerine
60Ad
"Hem
kavmi
miştir
Ad
kavmi
azdılar.
dünyada,
küfretmiştir
Salih'in
68-
karşı
hem
ahi
inatçı
ayetlerini
zorbanın
ret gününde
Rablerine,
Hudkavmi
yalanladılar,
emrine
lanete
olan
Pey-
girdiler."
uğradılar,
iyi bilin
Ad'ın
işi
bataktır."
bilim,
Semud
kavmi S e m u d de bir ö r n e k t i r :
"Sanki,
Rablerine
orda
iyi
değillermiş
bilin
İbrahim-Lut-Nuh-Musa
Ama
Rablerinin
Her
hep Kur'an'ın
yokolmaktan
gibi
Semud'un
ve
oldular.
işi
benzeri
İyi
küfret-
bataktır."
ö r n e k l e r de
sık sık hatırlatılır.
gönderildiği toplumu yozlaşmaktan-zalimlikten ve
kurtarmak,
uzun ö m ü r l ü
kılmaktadır - .
83-
"Rabbim
katında
işaretlenmiş
taşlar
bu
zalimlerden
uzak
de-
ğildir."
95-
"Sanki
kavminleri
100bu
"İşte
101-
yoklarmış,
Semud'un
işi gibi
Medyen'inki
Şuayb'in
berbat."
sana
kentlerin
lardı
orada
de
anlatmış
kimi
"Biz
ayaktadır
onlara
olduğumuz
hala,
bir
kimi
zulmetmedik,
takım
kentlerin
haberleri,
yıkılmış."
onlar
kendi
kendilerine
zulmediyor-
(...)"
102kalar.
"İşte
Rabb'in
zulmeden
Doğrusu
O'nun
yakalaması
kentleri
çok
yakaladığı
acı
ve
çok
zaman
böyle
Kur'an ve P e y g a m b e r i g e ç m i ş t e n ve y a ş a d ı k l a r ı ç a ğ d a n en
dersi a l a c a k kadar c e s u r v e d e v r i m c i d i r :
113-
"Sakın
zulmedenlere
sonra
size
ateş
dım
da
olunmazsınız."
Sadece
vizm
dokunur.
tek
istediği,
(toplumculuk)
en
Sizin
ufak
"doğru
keskin
O p o r t ü n i z m e yer v e r m e z :
bir meyil
Allah'tan
başka
duymayın
dostunuz
yol" "Allahın
yolundan
ya-
çetindir."
yolu"
sapılmaması;
kişi
(yılışmayın)
yoktur.
dediği
Yar-
kolekti-
mülkünün
azgın-
laşmamasıdır.
116-
"Sizden
gunculuk
önceki
yapmaktan
azınlıktaydılar
ve
lerine
verilen
olup
çıktılar."
117-
bunun
refahın
"Sahipleri
nesillerden
alıkoymaları
akıllı
kimselerin
gerekmez
için
onları
kurtardık.
peşine
düşüp
şımardılar
gördükçe,
senin
yararlı
iş
insanları
miydi.
Fakat
boz-
onlar
Zulmedenler ise
ve
suç
işleyen
Rabb'in,
bu
pek
kendiinsanlar
kentleri
yo-
ketmez."
122biz
"İnanmayan
de
kimselere
diyesin
ki:
"Elinizden
geleni
yapmış,
yaparız."
123-
"Siz
bekleyin
biz
de
bekleriz."
Kişi m ü l k ü n ü n yozlaştırıcı ve ö l d ü r ü c ü a z g ı n l ı ğ ı n ı çok iyi, kesin
rarlıca yakalamıştır - .
luk,
kollektivizm,
ka-
Kıran kırana bir savaş göze a l ı n m a d ı k ç a t o p l u m c u -
insancılık üste g e l e m e z ve t o p l u m u n u
kurtaramaz.
Din'de ve K u r ' a n ' d a belki de g ü n ü m ü z için a l ı n a c a k en b ü y ü k derslerden
ama
birisi
birikip
kaplayan
karşı
budur.
bütün
bunu
karşıya
taşarak yükselen
kah
kişi
batarak-çıkarak
mülkünün
bakın:
ruhları
kavgasıyla
bırakmıştır...
ki,
En
bir de d ü n y a
mal
çevresine
mülkten
yalın-basit
t i n d e n ve z e k a s ı n d a n
dolanıp yalancı
Kur'an'dan
malına t u t s a k o l m u ş din
uzak d u r m a y ı e r m i ş ç e
devrimci
bu
dersi
kandırabilirler?
tavırla
bile y o k s u n d u r l a r .
Peygamber olmaktan
d i n d a ş l a r ı n ı n vay haline;
dek
yıldır a z g ı n l a ş a r a k ,
istilası, d o ğ a ve insanlığı e v r e n s e l s o s y a l d e v r i m
Gelin görün
rına
Yedibin
insanlığa
alamayan
din
ortaya
Hepsi
bezirganla-
belleyenleri
koymak
yalancı
bile,
cesare-
pehlivan
gibi
öteye g e ç e m e z l e r .
alimlerinin
o n l a r kendilerini
din
a d a m l a r ı n ı n ve
ve ç e v r e l e r i n i
ne z a m a n a
17- " A R A F S Û R E S İ "
( M e k k e D e v r i ' n i n son y ı l ı n d a
inmiştir) " A r a f " c e n n e t l i k l e r l e c e h e n -
n e m l i k l e r a r a s ı n d a y ü k s e k bir bölgedir.
O r a d a k i e r k e k l e r d e n söz edilir.
46. A y e t ' t e n ad alır.)
46-
"İki
erkekler
taraf arasında
vardır
yüzlerindeki
"sizlere
lerdir
ki,
işaretlerden
selam
ama
47-
cennete
ateşlik
Sosyal
çok
olanlara
Araf üzerinde
cehennemlik
Bunlar
seslenirler.
girmeyi
toplulukla
vardır.
ve
tanırlar.
ola "diye
"Gözleri
zalim
bir perde
cennetlik
cennete
bir
takım
hepsini
cennetliklere
henüz
girmemiş-
isterler."
de
"Rabbimiz
sen
bizi
şu
bulundurma "dediler."
D e v r i m l e r d e o l d u ğ u gibi T a r i h s e l
bir d e r e d e " kalan
de
onların
(Araf'takiler)
Bunlar
çevrildiğinde
beraber
olanları
kararsızlar bulunur.
D e v r i m l e r d e d e "iki a r a d a
Sosyal
D e v r i m l e r d e b u n l a r ge-
nellikle orta t a b a k a l a r olur.
Tarihsel
sınıflar,
Devrimlerde de
halinde)
yaygın
pek farklı
değildir.
A n c a k sosyal
netleşmemiş (elastiki-oynak:
süreç
k a r m a ş ı k ve üst t a b a k a l a r a kadar
(her t a b a k a v e z ü m r e d e n ) oluşur:
gelenek görenekli
içinde y o k s u l - k ö y l ü
eğilimli
göçebeler (bedeviler)
esnaflar-züğürt
ö n c ü v e y e d e k güçleridirler.
kent
komüna-
bezirganlar, T a r i h s e l
Devrimin
Hepsi ö z g ü r b e z i r g a n l a r ı v e d a h a kollektif
bezirganlığı öncü edinmişlerdir.
Bu
arada
lardır.
takım
gibi
b u l u n d u ğ u için biraz d a h a
Komüncül
sı
bundan
kapitalizmde olduğu
düşman
Barbarların
güçler
(kâfirler)
çoktanrıcılığını
azgınlaşmış
ticaret
metasına
k o m ü n g ü ç l e r i n i d e ç e v r e l e r i n e almışlardır.
re y a n a ş m a l a r ı
kent'in
ve
geniş
akrabaları
bulunur,
tefeci
bezirgan
ç e v i r m i ş l e r ve
bir
K ö l e l e ş t i r m e k üze-
çünkü
o n l a r da
henüz
birer parçasıdırlar.
Arada
memiş
kalan
daha
çok bu
olanlar ve Y a h u d i
Dicle'nin
Basra
oluşur. T a r ı m
körfezine
iki
taraf arasında
bezirgan
çevreleridir.
döküldüğü
çıkarlarını
İlk
balçıklar b ö l g e s i n d e
için t e k n i ğ e g e r e k yoktur.
belirleye-
medeniyet
Fırat-
(Sinear'da)
S o p a y l a - s e r t t a ş l a r ile üretim
sağlanır. S o n r a balçıklar ü s t ü n e kentler, su yolları yapılır; t a r ı m ve kent
hayatı
( m e d e n i y e t ) artık süratle gelişir:
Bu yüzden
ratılma,
Kur'an'daki Adem'in
şeytanın
S o s y a l sınıf z ı t l a ş m a l a r ı azıtır-.
(insan t o p l u m u n u n )
ise a t e ş t e n yaratılıp,
b a l ç ı k t a n ya-
medeniyet meyvesi
(buğday)
v e y a b a ş k a bir ü r ü n ü y e d i r t e n y ı l a n ve benzeri kılıklara b ü r ü n m e s i , bu
g e r ç e k l e r i ç e r i s i n d e de d e ğ e r l e n d i r i l m e l i d i r .
C e n n e t - C e h e n n e m , Araf,
geler de
bu
iyilikler-kötülükler (Hayır-Şer)
g e r ç e k l e r içinde y o r u m l a n a b i l i r
m e d e n i y e t S ü m e r kazıları v e y o r u m l a r ı
ren
b e l g e l e r l e doludur.
ki,
gibi
sim-
g ü n ü m ü z d e artık ilk
b u n a son d e r e c e açıklık geti-
Burada
bu
belgeleri
s ı r a l a m a k bu y a z ı n ı n
s a d e c e Kur'an'ı, satır satır (ayet ayet)
inerek,
gerçek temellerine
indirmeyi
kapsamına girmez.
Biz
insan ve P e y g a m b e r ş u u r a l t ı n a
deniyoruz.
Bu g e n e l ç e r ç e v e içinde, belgeli y o r u m l a r zenginleştirilebilir...
Unutulmamalı-daima
Peygamber"dir ve
yüzünde
kent
(kentten
sınıflı
yüzden
Hz.
hatırlanmalıdır
bunu
dahiyane
bir
ki,
kuracak barbar kalmamış,
topluma,
medeniyete
Muhammed
son
Hz.
seziyle
Muhammed
görmüştür.
Orijinal t a r i h s e l
geçişlerin)
Peygamberdir.
sonu
Bu
aynı
"son
Artık yerdevrimlerin
gelmiştir.
zamanda
Bu
Pey-
g a m b e r l e r P e y g a m b e r i , h e p s i n i n s e n t e z i de demektir. Ve o d e r e c e de
insancıldır:
İ n s a n ı v e kendisini d e r i n d e n a n l a m a y a - h o ş g ö r ü l ü o l m a y a
çalışır. A l l a h ' t a n
giyle
( d o ğ a ve insanın gidiş k a n u n l a r ı n d a n ) saygı ve sev-
korkar çekinir, y a l a n
söylemez,
bunlara
u y m a k için
çırpınır. Ve
bütün i n s a n l ı k için üzülür. G ö r e v i n i n kutsallığını ve z o r l u ğ u n u bilir...
Araf
2-
sûresi:
"Bu
bir kitaptır ki bununla
indirilmiştir.
Bundan
3- "Rabbinizden
dostlara
size
gelmiş
Ne
denli
uymayınız
İnsan'ın
gönlün
inanlı
olanlara
öğüt
vermen
için
sana
daralmasın."
olana
az
(Kur'an'a)
öğüt
uyunuz.
Ondan
başka
tutmaktasınız."
ne kadar zor d e ğ i ş e b i l d i ğ i n ' i , z a m a n ve
koşulların değişi-
mi (Allah'ın) z o r l a m a s ı g e r e k t i ğ i n i bilir. A l l a h :
"Ne
denli az öğüt tutmaktasınız!"der.
Bu
sadece
bir y a k ı n m a
değil
bir a n l a y ı ş ve h o ş g ö r ü d ü r de d a i m a hatırlatır - .
4da
"Biz
nice
kentleri
gündüzleyin
yok
eylemişiz,
dinlenirlerken
gelip
azabımız
gece
uyurlarken,
ya
çatmıştı."
B u t a r i h s e l d e v r i m l e r d i r . Yani ç e v r e k o m ü n a l a r ı n m e d e n i y e t kentlerinin ü z e r i n e akınları;
niyet kentleri
kentleri y e r l e bir e d i p y e r l e r i n e yeni t a z e m e d e -
kuruşları, b a r b a r l a r ı n sınıflı t o p l u m a geçiş dalgalarıdır.
Babar ( k o m ü n )
nıflar s a v a ş ı y l a
insanı
çökmüş,
kollektiftir,
kankardeştir.
yozlaşmış-parçalanmış
M e d e n i y e t ise sı-
bezirganlaşmış-dere-
b e y l e ş m i ş d u r u m u n d a d ı r v e t a r i h s e l d e v r i m l e r , onları
tiği gibi
Kur'an v e
bitmemesini
teselli
Kur'an'ın
belirt-
h a b e r s i z , s e f a h a t içinde y a k a l a y ı p y o k eder.
Peygamberi
uyarırlarken
bulurlar;
çünkü
kitlelerde t u t u n u r .
Zira
kendi
aynı
bu
kuracakları
zamanda
bu
medeniyetin
aynı
gerçeklikle de
koşullar y a k l a ş t ı k ç a
sonla
korkutup
Kur'an ve P e y g a m b e r i
kendileri de bir t a r i h s e l d e v r i m ö n d e r i ve te-
orisidirler.
5- "Azabımız
olacaktır.
"Biz
onlara
gelip
gerçekten
Hz.
Muhammed,
lardan
ayrı t u t m a z .
içinde s a d e c e insan
çattığında
bu gidiş
O
ancak
yakarıp-yalvarmaları
şu
zalimlermişiz."
karşısında
kendisini
herşeyden önce tarihsel
olduğunu
kuvvetle sezer;
bile s ı r a d a n
insan-
akış ve s e l e k s i y o n u n
kendisinin
de hatalar-
u n u t k a n l ı k l a r l a b e z e n m i ş insan o l d u ğ u n u
tan v e h a t ı r l a t m a k t a n
6-
"Herhalde
soracağız.
8-
gün
tartı
"Tartıları
kendi
kendilerine
Peygamberleri
"O
9-
özlerine
Doğanın
sorguya
tartıları
gelmiş
ziyan
ve
Peygamberler
dahi
haktır,
hafif
Bunu
hatırlamak-
gönderilen
kimselerden
biz
çekeceğiz."
ağır
olanlar,
gelmiş
olanlar
ayetlerimize
kurtulmuşlardır."
uymadıkları
için,
ettiler."
insanın
için y i n e başka
unutmaz.
çekinmez:
Temel
kimselerle
d o ğ a ve insan t o p l u m u y l a
kanunlarına
("ayetlere")
uymadıkları
birlikte " k e n d i ö z l e r i n e " yani ç ı k a g e l d i k l e r i
birlikte k e n d i l e r i n e ziyan etmişlerdir.
"Tartı" neye g ö r e d i r ? M e d e n i y e t m e t a l a r ı n a t a p ı n m a y a göredir.
Sı-
nıflı t o p l u m u n dini imanı ç ıkardır, kârdır. D a i m a d a h a çok, d a h a d a h a . . .
Bu ise d o ğ a ve insanın ç e k e b i l e c e ğ i bir y ü k değildir.
bütündür. O b ü t ü n l ü k p l â n l ı - p r o g r a m l ı t a s a r r u f l u ;
gidiş k a n u n l a r ı n a
kesin
bir u y u m ister.
Kuran ve P e y g a m b e r i bunu
kendi ç a ğ ı n a göre m e d e n i y e t l e r e b a k a -
rak s e z e r ve ö l ç ü y ü " ş ü k r e t m e k " t e , aza
10rattık.
"Yeryüzünde
Ama
Evrim'e
siz
bilinçle
Peygamberi
yerleştirdik
ne
Doğa ve insan bir
d a h a d o ğ r u s u kendi
kadar
uyumdan
zamanında,
sizleri,
az
k a n a a t e t m e k t e bulur:
orda
size
geçim
yollarını
ya-
şükredersiniz."
bugün
bundan
bile
söz edilemiyorken,
ancak Hz.
Muhammed'in
Kur'an
ve
skolastik bil-
gileri ve daha çok evrimin özünü yansıttığı için, keskin sezileri açısından
söz edebiliriz. O sadece "medeniyet metalarına satılmayınız;
edip şükrediniz" biçimindeki öğüt ve örnek davranışlarıyla
aza kanaat
bunu
uygula-
yabiliyordu. Bu da onun içinden çıkageldiği komün kollektif aksiyonundan
kaynaklanıyordu.
rulmuştu.
Çünkü
Kur'an'ın
beyin ve bedeni
kollektivist yönde güçlüce ku-
buyrukları, hep o ülkücü kollektivist temellerin
deniyete geçiş sentezleriyle karışarak dile gelişi
ezberci-Hz.
olmuştur.
me-
En skolastik-
İbrahim geleneğiyle simgeleştirdiği A l l a h - c e n n e t - c e h e n n e m -
melekler-şeytan-ahiret-kıyamet-yaratılışı ayetlerinde
bile
bilinçaltıyla
en
derin sezileriyle o simgeleri birleştirir; Soyut olarak ruhunda derinlemesine bunları hisseder.
Bu, determinizmin P e y g a m b e r d e kuvvetle y a n s ı m a -
sından başka bir şey değildir. O simgelerle, evrimin Peygambercil insan
özünde y a n s ı m a s ı n ı n rezonans buluşuysa, evrimin o günkü kendini ifade
tarzıdır.
Evrim, dil-bilgi-teori olarak ancak bu kadarına izin verebilmiştir;
Evrimin teorisi-dili, antik tarihte dinler ve Peygamberleridir.
11-
"Sizleri
ediniz" dedi.
varanlar
12alıkoyan
ten
yaratıp,
İblisten
arasında
"Allah
yarattın,
onu
yerdik,
hemen
sonra
meleklere
secdeye
vardı.
"Adem'e
Şeytan
secde
secdeye
değildi."
buyurdu
ne?"Şeytan
biçim
başkaları
ki:
dedi:
"Sana
"Bense
balçıktan."
buyurmuşken
ondan
daha
secde
değerliyim,
etmedin" seni
beni
ateş-
Melekler, üretici güçlerdi:
teknik idi.
C o ğ r a f y a - i n s a n - t a r i h (gelenek-görenek) ve
Bunlar, önce k o m ü n içinde d e n g e d e , Allah'ın g ü d ü m ü n d e y d i .
A n c a k teknik doğa ve insan yaratığı
olduğu
halde başını
alıp gitmeye,
yaratanlarını geçip, onları ayakları altına almaya daha çok elverişliydi.
Ateş,
m e d e n i y e t ile birlikte t e k n i ğ i
geliştiren ve m e d e n i y e t i
azgın-
laştıran b u g ü n ü n a t o m u gibi şenlikli bir olanaktı. Bu y ü z d e n üretici güçler içinde
medeniyeti-sınıfları-bezirganlığı-ürün
fazlasını-parayı
yazıyı y a r a t a n , b ü y ü k ölçüde t e m e l d e ateş oldu denebilir.
pişirilip kentler kuruldu.
devleti
Balçık ateşle
Demir ateşle d ö ğ ü l ü p üretim araçları geliştiril-
di, ve ilh. A t e ş bu haliyle d a h a bağımsız ve genlikliydi. İnsan ve g e l e n e k
görenekleri
ve t o p l u m c u l a ş t ı r ı l m ı ş d o ğ a yani
hepsi t e k n i ğ i n de t e m e l i o l a c a k denli
Ve ş ü p h e s i z ki
kalıcıydılar.
coğrafya
üretici
güçleri,
köklü d e t e r m i n i z m l e r e sahiptiler.
Bu y ü z d e n A l l a h ' ı n
kalıcı y a n s ı m a l a r ı y d ı l a r .
Allah ve Melekleri bunlar içinde f o r m ü l l e ş m i ş t i t e m e l olarak.
Teknik ise
bunların
hepsini
havaya
uçurabilecek özelliklere
sahipti.
A m a ne var ki son d u r u ş m a d a doğa ve insana o kadar derin köklerle bağlıydı ki, Tekniğin dengesizce azgınlaşması, kendisini y o k etmeye varırdı.
Ç ü n k ü d o ğ a v e insan, y o k o l m a k t a n s a , t e k n i ğ i
sokmak eğilimine
Çünkü
insan,
her ş e y d e n
duruşmada tekniği
İşte
ilk
kendi
dengelerine
girebilirlerdi.
insan
medeniyetin
kankardeş yaşama)
üstün
düşünen
bir b e y n e
sahipti.
Son
realize eder, g e r ç e k l e ş t i r i r idi.
doğuş
prosesinde,
komün
toplumu
(eşitçil
insana c e n n e t gibi geldi.
N e z a m a n ? Sınıflı t o p l u m u n
cehennemcil
kavgaları
içine d ü ş t ü ğ ü
zaman.
A m a ilkin
dı.
medeniyetin
Medeniyet çökmeye,
değerin
kalmadığı
ilk gelişimcil a ş a m a l a r ı n d a bu a n l a ş ı l a m a z herkes yozlaşmaya
ölümcül
başladığı,
hiçbir insancıl
aşamasında.
Bu y ü z d e n bu h e s a p l a ş m a n ı n ilk m e d e n i y e t k e n t l e r i n i n batıp çıktığı ilk bin yıl içinde, S ü m e r m e d e n i y e t g e l i ş i m l e r i s ı r a s ı n d a b a ş l a y a r a k
g e l i ş e b i l e c e ğ i akla yatkındır. Ve bu d e ğ e r l e n d i r m e y i de d a h a çok dışarıdan g e l e n v e b o y u n a
komün gelenekli
malıdır.
Semid
m e d e n i y e t e g e ç i ş l e r l e kırılarak g e r ç e ğ i g ö r e n ,
(Arap A t a l a r ı )
Çünkü gerçekler yaşandıkça
saf t e m i z
komün
ruhuyla
barbarları
m i t o l o j i l e ş t i r m i ş ol-
uzun z a m a n
içinde v e d a h a çok
görülebiliyordu
o
zamanlar.
Mitolojiler de
z a t e n y a z ı s ı z k o m ü n i n s a n ı n ı n işidir.
Mitolojiler y a l a n
söylemezler.
Bu y ü z d e n her mitoloji
kendi
Çünkü
komün
insanı
yalan
bilmez.
k o ş u l l a r ı n d a y o r u m l a n a b i l i r s e derin an-
lamlar taşırlar...
Bütün bu s e b e p l e r l e ilkin ateş, k o m ü n g e l e n e k l i i n s a n l a r a ş e y t a n c ı l
gelmiştir.
sanılmıştır.
Medeniyetin
cehennemcil
kavgalarının
ateşten
Demiri a t e ş t e ilk d ö v e n l e r de Semitlerdir.
çıkageldiği
Tıpkı
le
sınıfsız,
ilkel
kutsallaştırıldığı
komün t o p l u m l a r ı n d a ateşin, totem geleneğiy-
gibi,
medeniyet zamanı
da
ş e y t a n l a ş t ı r ı l m ı ş t ı r ve
cinleştirilmiştir.
Tarihsel devrimin
nıfı olmuştur.
tık ş e y t a n c ı l tefeci
Medeniyetin
tefeci
ilk y ı l l a r ı n d a y s a , Ş e y t a n artık tefeci
K u r ' a n ' d a o l d u ğ u gibi... Ç ü n k ü
b e z i r g a n çıkarlarıdır - .
çöküş aşamalarındaysa
bezirgan
b e z i r g a n sı-
k o m ü n ü p a r ç a l a y a n , ar-
sistemi,
melekler
halk t a b a k a l a r ı n ı n y a ş a m ı ;
işler t a m
onların
Şeytan
tersi
olur:
hükümeti,
ise tefeci
Cennet,
cehennem
bezirganlığa
karşı
ise
çıkan
devrimcilerdir...
M e d e n i y e t , Irak'ta
kollektivizm
(doğulu
olduğu
için,
insan
aşama
için olsa
güçleri
içinde
b a l ç ı k t a n ç ı k a g e l d i ğ i ve d o ğ a
despotik
balçıktan
olsa
komün)
ile insan t a m
g e l e n e k l e r içinde
y a r a t ı l m ı ş gibi
algılandı.
M e l e k l e r de
c o ğ r a f y a - g e l e n e k g ö r e n e k tarih ve insan
değerlendirilebilirdi.
liştikçe bilinen adlarını
bir
bütünleşmiş
Melekler sonradan
o
üretici
m e d e n i y e t ge-
almış o l m a l ı y d ı . . .
" A t e ş " b ü y ü k bir t e k n i k üretici
g ü ç t ü ve sınıflı t o p l u m u n
(medeni-
y e t i n ) a ç ı l m a s ı n d a v e g e l i ş m e s i n d e v e t e f e c i - b e z i r g a n l ı ğ ı aynı z a m a n da her kişinin içindeki
yordu.
Bu
yüzden
dern gelişimi
algılanışının
başka
kişi
m ü l k i y e t i n i a z d ı r m a k t a t e m e l bir rol o y n u -
teknik-kişi
mülkü-tefeci
finans-kapitalizm
( ş u u r a l t ı n ı n ) s o m u t maddi t e m e l l e r i
hiç bir s o y u t l u k t a a r a n m a m a l ı d ı r ,
Komün'den
mülkü
ve
sınıflı
zengin
toplum
ortaya
mo-
Kur'an'daki
oldu. T a r i h t e ş e y t a n
bulunamaz.
parçalanışı
sınıflar d i n a m i z m i
d i n a m i z m i t e k n i k üretici
Bakın
b e z i r g a n l ı k ve o n u n
hepsi " Ş e y t a n " s i m g e s i n i n
volkanlaştıkça,
azgınlaştı.
Bunun
şeytan:
da
en
Kişi
temel
g ü c ü n g e l i ş i m i n d e n çıktı.
K u r ' a n ' d a k i Ş e y t a n ile ilgili ayetler ( m i t o l o j i k nakiller) ö z e t ç e
k o y d u ğ u m u z g e l i ş i m e nasıl
14-
"Şeytan
dedi
15-
"Allah,
buyurdu
16-
"Şeytan
yolundan
dedi:
insanları
ki:
uyuyor:
"Kıyamete
ki:
"Sen
"Beni
saptırmak
değin,
azgınlığa
için
sen
beni bırak!"
bırakılmışlardansın!"
düşürdüğün
yolunun
için,
üzerinde
senin
doğru
duracağım;
and
sollarından
on-
içerimki... "
17lara
"Ondan
sonra
sokulacağım
Bu
ve
önlerinden,
artlarından
onların
çoğunu
haliyle Ş e y t a n gibi t e k n i k ve kişi
sağlarından
şükredenlerden
bulamayacaksın."
mülkü g e l i ş i m i , g e r ç e k t e n de
" K ı y a m e t " e (sınıflı t o p l u m u n s o n u n a ) dek ö z g ü r b ı r a k ı l m ı ş t ı . Ta
g e l i ş i m z ı d d ı n a a t l a y a r a k kendi
İşte
ortaya
cennetlik
o l a n l a r da
ki
bu
başını y i y e n e dek.
bu
diyalektik
akış
içinde
kendiliğinden
çıkıyordu.
Medeniyete;
kişi
mülküne,
hem sınıflı t o p l u m içinde d a h a
kurtulmayacak derecede batmayanlar,
mutlu ( c e n n e t c i l ) y a ş a m l a r bulabilirler,
h e m d e sınıflı t o p l u m s o n u n d a
(kıyamet gününde) dengeli,
g e r ç e k c e n n e t e geçiş o l a n a k l a r ı
bulabilirler.
Arada
dirler;
(Araf'ta)
kalanlar
b u n l a r için y a ş a m
Her g ü n ö l m e k t e d i r l e r .
nun
ise,
belki
tereddütlü-sürünerek
modern,
geçiş
de c e h e n n e m l i k l e r d e n daha
Başta a n d ı ğ ı m ı z A r a f sûresinin 46.
içindekötüdür.
ayeti
bu-
üzerinedir...
Allah
sistemi
naklidir.
Hz.
Hz.
Mısır'a-Arabistan'a
ber)
İbrahim'den
İbrahim
beri A r a p t o p l u l u k l a r ı n d a
UR'dan cehennemcil
kadar kaçar.
Kaçarken
anlatılır-
sınıf s a v a ş l a r ı n d a n
kardeşi oğlu
Urfa'ya
Lut ( P e y g a m -
ile birlikte, ç ü r ü m ü ş m e d e n i l e r i n a z g ı n l ı k l a r ı y l a her an A l l a h sis-
temini
yüzlerce-binlerce
çelişkisi,
Sümer'den
nılmaz acılarla haklı
atalarına
kez
beri
içlerine
kazırlar.
gelen Allah
sistemini
kılar. V e m i t o l o j i k s i s t e m A r a b i s t a n ' a
beri
Muhammed
SÛRESİ":
(Mekke devrinin sonlarında
inmiştir)
M u h a m m e d ' i n ilk M e k k e devri, d a h a çok ilk A l l a h ve P e y g a m -
yani
veya
toplum
içlerinde d a y a -
d e k yayılır...
18- " E N - A M
Hz.
Sınıflı-sınıfsız
kendi
öğrendiği
daha
rıcılık v e
doğrusu,
elçisi
sezdiği,
içinde
doğanın
yorumuyla,
biçiminde anlatmasıyla
duyduğu
ve toplumun
yakın
tarihsel
gidiş
çevresine
determinizmini
kanunlarını
soyut
tektan-
idealler-söylevler
geçer.
M e d i n e d e v r i y l e , asıl sınıflar s a v a ş ı - t a r i h s e l d e v r i m eğilimi gelişir.
Bu a ç ı d a n " M e k k e D e v r i " ayetleri d a h a soyut, teorik-felsefidir.
dine ayetleri
daha somut,
Me-
pratik d e v r i m prensipleridir.
İki d e v r i n de ayrı d e ğ e r l i y o r u m l a r ı - i ç sezileri b u l u n u r :
1sun
"Göklerle
Allah'a.
" P u t " l a r eski
tivizmi,
yeri,
Böyleyken
karanlıkları-aydınlıkları
kafirler
onunla
kent liderleridir.
komünün
çıkarı
olan
ata
yaratan
putları
odur.
denk
Barbarlık çağında,
hayvanlarından
Hamdol-
tutuyorlar."
Komün'ün
kollek-
(Totemlerden) Ana
T a n r ı ç a l a r a , Baba T a n r ı l a r a ve d a h a s o n r a kent liderlerine k a y d ı k ç a bir
çok put oluşur.
Kentler arası t i c a r e t ve f e t i h l e r l e de bu
tüccar kentlerin
Aslında
o
putlar
ulusların t a r i h l e r i n i n
miştir.
çoktanrıcılık
önemli
Kolayca s i l i n e m e z .
buna
karşı
denen
bir parçasıdır.
putperestcil
barbar
böler ve güder.
şiddetle savaşırken
bilince ç ı k a r m a s ı b e k l e n e m e z .
komün
G e l e n e k l e r i n e dek y e r l e ş -
M e k k e b e z i r g a n l ı ğ ı çıkarları
restliğe sıkıca s a r ı l a r a k halkı
öncelikle
putlar fatih ve
e l i n d e toplanır.
Kur'an
elbette
bu
için
bu
putpe-
(ve M u h a m m e d )
durumu
kökten
Fakat s o n r a k i a y e t l e r d e pratik ç ı k a r l a r a
y ö n e l d i k ç e , p u t p e r e s t l i ğ e ş i d d e t l e karşı ç ı k m a k t a n z i y a d e hep A l l a h ' ı n
özelliklerine
ve
yarattığı-yaratacağı
s u n m a y a y ö n e l i k ve d a h a başarılı olur.
devrim
çıkarlarını-prensiplerini
2-
"Sizleri
balçıktan
O'nun
katında
kafirler için
dan
yaratan
de
odur,
sonra
adanmış
bir
da
devre
eceli
var;
ölçümleyen,
böyle
iken
on-
şüphelenirsiniz"
3-
şeyi
"Göklerde
de
de,
Allah
yerde
de Allah
O'dur.
Gizlinizi açığınızı,
yaptığınız
biliyor."
İlk a y e t l e r
hep A l l a h ' ı n
yüceliğiyle
ilgilidir.
Ama
daha
çok
kendi
toplumunun
içinde b u l d u ğ u t a r i h s e l d e v r i m
t a r a k onları
bu d i y a l e t i k a k ı ş a ve y ü c e d e t e r m i n i s t s e z i l e r i n e (skolas-
tisizme)
6-
çekmeye
çabalar:
"Onlar görmediler mi,
etmiştik,
sizi
miştik
ardına
art
nesil,
kendilerinden
yerleştirmemiş
günahlarından
koşullarını g ö z ö n ü n d e tu-
yağmur
ötürü
verip,
yok
önce,
olduğumuz
ettik
bir
ayakları
onları.
nice
nice
yerde,
altından
Sonra
akıttı
onların
yerleştir-
ırmakları
ama
ardından
başka
yarattık."
Peygamber,
bunları
deniyetlerinden
hep t a r i h s e l
boylarında
çevresindeki
görmüş duymuş;
devrimlerle yıkılmış
eski A r a p
ataları
İran,
çökkün
Tevrat'tan
Bizans,
öğrenmiştir.
y e t l e r (kent f e d e r a s y o n l a r ı )
Kur'an v e
Mısır
Aldığı
m e d e n i y e t l e r üzerinedir.
Semitler'in
medersi
Fırat-Dicle
cennet topraklarında
muş kentler y e r l e bir o l m u ş ve y e r l e r i n e y e n i orijinal
eski
nesilleri yok
onları
kurul-
kent ve m e d e n i -
kurulmuştur.
Peygamberinin
derdi,
kuracakları
m e d e n i y e t l e r gibi y o k o l m a m a s ı
için
orijinal
uyulması
medeniyetin,
gereken
doğa ve
insan prensipleridir. İlk ayetler y ı l m a k s ı z ı n bunu uyarır-.
Bunları açık açık gezip g ö r d ü ğ ü n ü ve g ö r ü l e b i l e c e ğ i n i
11ne
Diyesin
ki
"yeryüzünde
gezerek
görün,
bildirir:
yalanlayanların
sonu
olmuş."
Ve tabii
ilk ayetler z a m a n ı ,
pratikleştirdiği
veya
doğa ve insan
daha
gidiş ö z ü n ü Allah
g e t i r m e y e çalışır.
çok hep A l l a h
skolastik bir teoriyle
bilmeden
simgesiyle)
ile
(yani
sezerek
inanarak yücelttiği
kentdaşlarını doğru yola
Bu kitlelerin pratik ç ı k a r l a r ı n d a n y o k s u n , ayakları he-
nüz tarihsel d e v r i m strateji-taktiklerine sıkıca b a s m a m ı ş bir aşamadır. O
dönemde
hep A n t i k f e y l e s o f l a r havasındaki
12- Diyesin
ki:
sizi
ki:
"Allah'ındır.
toplayacak.
1315-
dan
"Gece
ile
"Diyesin
"göklerde
Allah
sadece
Kendisine
gündüzde
ki:
"Ben
yerde
kendisine
ziyan
bulunan
tanrıma
ayetleriyle söylevler verir:
bulunan
edenler
her şey
karşı
şeyler
rahmet
kimindir?" Diyesin
yazdı.
Kıyamet
günü
inanmazlar."
O'nun,
azarsam,
O
işitir,
O
büyük günün
bilir."
azabın-
korkarım."
18-
"O
egemendir kullarının
üstüne,
o
bilgedir,
o
haberlidir."
Peygamber, doğa ve insan t o p l u m u özünün en y o ğ u n bir y a n s ı m a s ı :
Elçisi-sözcüsü olduğu için, o gün için bu duygularını-sezilerini, çok derinden bilinçaltıyla gelenek görenekleriyle hisettiği için, kendisine en yakın
gelen Hz. İbrahim g e l e n e ğ i n d e içten bir inançla birleştirir bunları. O dö-
nem için bu büyük bir tarihsel devrimin önderliğidir.
kendisi de s o n u n a dek uymaya özen gösterir.
Dolayısıyla o gidişe
Her türlü cefayı azabı ve
ölümü göze alır ve kendini ve çevresini sık sık teselli ve teşvik eder:
33-
"Evet biz
biliyoruz,
onların
sözleri seni
üzüyor,
şimdi
onlar seni
yalanlıyorlar."
"Zalim
34-
olanlar,
"Senden
Allahın
önce
dular.
Yardımlarımız
sıkıntılar
çekmeye
Peygamberlerin
Hz.
nice
gelene
Muhammed,
bir insandır. Yani
yalanlıyorlar"
Peygamberler
kadar
katlandılar.
haberleri
rini t a ş ı y o r d u .
ayetlerini
nice
Allah'ın
sana
yalanlandı.
yalancıdır
sözlerini
kimse
bütün
insani
kendinden önceki
kollektif özellikle-
P e y g a m b e r ve kitapları
kavramakta
S o n u n a dek malını, canını, t o p l u m u u ğ r u n a v a k f e t t i .
ayetlerde
belirtildiği
biçimde
kollektivizme
ve
işine
kullandı.
M e d e n i y e t i n mal-
hiç bir z a m a n
başlıca
işi, s e v d i ğ i e ş l e r i - s e v d i ğ i t o p l u m u ve s e v d i ğ i
gibi y a ş a m a y ı
değiştiremez,
P e y g a m b e r l i ğ i n d e n önce d e e m i n , çok " g ü v e n i l i r "
kömüncül temellerin
Bezirganlığı,
Doğaya-eşlerine
ol-
katlandılar,
bildirilmişti."
d i k k a t l e h a z m e t m e k t e , d o ğ a v e insanın gidişini
mülküne
Sabırlı
denilmesine
değer vermedi.
değer verdi.
Sevdiği
doğa
ile s a d e bir insan
p r e n s i p edindi v e b u n u z o r l a n m a d a n
isteyerek severek
( b u n l a r d a y a r a r g ö r e r e k ) yaptı.
Kendini hiç bir z a m a n g ö r e v l e r i d ı ş ı n d a b ü y ü t m e d i .
kendisinin de h e r k e s gibi
50-
"Deki:
dadır.
Ben
bana
vahiy
bir
"Ben
gayıbı
size
da
olanlara
bir insan o l d u ğ u n u
demem
bilemem,
uyarım" de
En çok s e v d i ğ i
belirtmesiydi:
ki Allah'ın
hazineleri
ben
meleğim
dahi
ki:
"düşünmez
benim
yanım-
diyemem,
ancak
misiniz
körle,
gören
midir?"
S a d e c e ü s t ü n d e d u r d u ğ u tek şey işte budur.
Ö n d e r bilgelik. " K ö r l e
g ö r e n bir m i d i r ? " O n l a r ı n özü de a y e t l e r i n d e d e r l e n m i ş t i r . S o n u n a dek
o
ayetlerine
göstermiştir.
(düşündüğü
gibi
Herkeslerden
davranmaya
farkı
severek-isteyerek vakfetmesi...
90yoluna
"İşte
sen
istemem;
Ve
sadece
ayetlerine
budur:
uymaya)
Kendini
"hiçbir şey i s t e m e z " t e r s i n e verir.
bunlar Allah'ın
doğru
de
uyasın,
diyesin
ki:
sizden
bu yolda
bu
ancak
bütün
insanlara-alemlere
öğüttür."
Allah'ı
kanunlarında
sadece
da
yola
"Ben
sosyal-ekonomik
bulduğunu,
özen
düşüncesine
götürdüğü
hayatta
her d i k k a t çekici
kimseler,
değil,
onların
bir şey
doğanın
olayda
dile
(ücret)
gidiş
getirmeyi
geliştirir.
95diriden
96üzere
bitirmek
ölüyü
"O'dur
yaratan
97için,
"Bitki
de
tan
açıcı,
o,
emre
"Kanalların,
yıldızları
için,
Allah
çıkarmaktadır,
yaratan
geceyi
olan,
denizlerin
o,
bilen
yarar
işte
çekirdeği,
Allah
dindirmek
bilge
olan
için,
ulus
için
niçin
güneş
Allah'ın
karanlıklarında,
bir
taneyi;
budur,
ile
ölçümü
doğru
belgeleri
ölüden
yüz
ayı
diriyi,
dönersiniz?"
da
hesap
bu."
yolu
belirttik."
bulmamız
99la
"O'dur gökyüzünden
bitiririz,
hurma
onunla
ağacının
ağaçları,
ağaçları
var,
inanan
bir
yağmur indiren,
bitkiden
dahi
yemiş
ulus
sık
bunda
onun-
tanelerle,
bağları,
benzerleri,
yemişine,
zeytin
benzeşmeolgunlaşmasına
vardır."
Mekke geleneklerine de çatmaya
akıl
g ö s t e r m e y e çalışır:
140laha
bakasın
bitkiyi
birleşmiş
üzüm
bunların
belgeler
Bunun yanısıra yavaş yavaş
yolunu
her türlü
çıkarırız,
salkımları,
yarattık,
verdiklerinde
için
biz
yeşillikler
tomurcuğundan,
nar
yenleri
her
"Bilgisizlik
iftira
ile
ve
şüphesiz
sapıttılar;
151-
"Diyesin
doğru
Hiçbirşeyi Allah'a
sulluk
korkusuyla
veririz,
açık
145-
eş
ki
akan
domuz
etinden,
nesne
görmüyorum,
Tanrım
Mekkeliler ve Arap
içme y a s a k l a r ı n a
özge
yozlaşmış
Al-
ettiler,
ettiklerini
iyilik
da
Allah'ın
okuya-
ediniz,
sizin
de
öldürmeyin
için
hem
yemek
buyruğunun
kesilmiş
da
de
barbarları
ki
şeyden
olduğu,
kalıp
uyarlardı
haram
babaya
onların
vahyolunan
sıkıntıda
bağışlar,
ziyan
yokazığınızı
dediklerini
budur."
murdar
Allah'tan
size
anaya,
yaklaşmayın,
"Bana
kandan
öldürenler,
kılanlar,
tutmadılar."
öldürmeyin,
buyruğu
çocuklarını
haram
tanrınızın
koşmayınız
fuhuşa
"Diyesin
dümünde
yolu
çocukları
gizli
yüzünden
azıklarını
"Geliniz,
Allah'ın
hayvanla,
lunmanı,
verdiği
ki:
yım:
öldürmeyin.
beyinsizlik
Allah'ın
olan
isteyenlere
dışı
şeyden
azgınlık,
olduğu
başka
asırlık
ölü
için,
haram
yapmamış
bu-
esirger."
totem
geleneklerinden
kalma y e m e
b u n l a r binlerce yıldır b a b a h a n l ı ğ ı n
durumundaydı.
Oğlaklıyacak veya
gü-
kuzulayacak
h a y v a n l a r ı dahi b o ğ a z l a y ı p y e r l e r d i . T ı r n a k l ı h a y v a n l a r ı d a y e r l e r d i .
Kur'an v e P e y g a m b e r i İ b r a h i m v e Musa g e l e n e k l e r i y l e o n l a r a aklın
y o l u n u g ö s t e r m e y e çalıştı bu
146-
"Yahudi
barsakla
iç
sırt
yağını
mıştık,
toplumuna
yağını
haram
evet
biz
ya
da
ettik,
böylelikle
gerçek
Devrim
diş-göze
Hele A n t i k ç a ğ d a ç ü n k ü
Bu
hayvanı
yağını
biz
helal
onları
haram
ederek
azmaları
kılmış
sığırla
yüzünden
idik,
koyunun
cezalandır-
söyleriz."
SÛRESİ":
çok bilinç altıyla
tırnaklı
kemik
19- " T E V B E
dişe
ilk a y e t l e r l e :
her
göz
bu
savaşçıl
bir d i r e n i ş - s a l d ı r ı
çağ t a r i h s e l
ruhu
d e v r i m l e r çağıdır:
ister.
Bilinçten
k o m ü n l e r i n s a v a ş ç ı l a k ı n l a r ı y l a olur.
m e d e n i y e t l e r i n y e r l e bir e d i l m e s i y l e ve y e r i n e ya orijinal ya da
r ö n e s a n s ( y e n i d e n diriltilmiş)
m e d e n i y e t l e r i n d o ğ u ş u y l a sonuçlanır - .
T a r i h s e l devrimler, y u m u r t a l a m a y l a ç o ğ a l ı ş a benzer. S o s y a l d e v r i m ler ise m e d e n i y e t i y ı k m a d a n sosyal sınıflarla d a h a bilinçle g e l i ş t i r m e y i
getirirler.
Memeli
hayvanların doğurarak çoğalmalarına
İslam
Devrimi
de
u y k u d a g e z e r bilinçaltı
272
bir t a r i h s e l
devrimdir.
atılım ve a k ı n l a r ı n d a n
benzerler.
K e n d i n d e n ö n c e k i l e r gibi
kurtulamamıştır - .
A m a yine de
gamberi
Hz.
Çünkü
kitaplar kitabı
M u h a m m e d gibi
orijinal
K u r ' a n a sahipti ve
P e y g a m b e r l e r Pey-
bir lidere...
medeniyetlerin
en
sonuncusuydu;
bilinç g e l i ş m e y e
başlamıştı.
T e v b e s û r e s i , göze göz cana
karşın
bağışlama
ve
can
bir s a v a ş t a k i
esirgemenin;
hoşgörünün
keskinliği ve
buna
insancıl-birleştirici
(kollektif) özelliğini a n l a t ı r k e n , bu bilincin geliştiğini de gösterir.
5-
"Savaşın
lursanız
haram
öldüresiniz,
tövbe
ederek
bağışlayan
olduğu
yakalayıp
namaz
ve
aylar
çıkınca,
kuşatın,
kılarlarsa,
zekat
eş
koşanları
nerede
her pusuya
oturun.
Eğer
verirlerse
yollarını
buonlar
açınız,
Allah
esirgeyendir."
Bu ayet hem en k e s k i n - s e r t - ö l ü m c ü l savaşçıl İ s l a m d e v r i m i n i , h e m
de o denli de h o ş g ö r ü l ü - m e r h a m e t l i - b a r ı ş ç ı l
mini özetler. Tek şartla:
gösterme
Tövbe:
insancıl
islâm
hümaniz-
bir çeşit ö z e l e ş t i r i - d o ğ r u yola eğilim
ile...
Bunu d e s t e k l e y e n ayetler, ö n c e d e n de g ö r d ü ğ ü m ü z gibi az değil:
6zünü
"Allah'a
eş
dinlesin
onların,
koşanlardan
diye,
bilgisiz
ona
bir
biri,
hemen
senden
aman
topluluktan
aman
ver,
olduklarından
Allah'ın
sö-
yerine
bu
gönder
ötürüdür."
Bu ayetle P e y g a m b e r i n ve İ s l a m d e v r i m i n i n
buriyeti ve g ö r e v y e l p a z e s i
dilerse,
sonra
nasıl
bir e ğ i t i m
mec-
içinde o l d u ğ u anlaşılabilir.
"Bilgisiz o l a n l a r a h o ş g ö r ü ve e ğ i t i m ve sabır g e r e k i r " a n l a m ı n d a bir
çok ayet, ardı a r k a s ı n a bıkıp u s a n m a d a n sıralanır.
Bu İ s l a m d e v r i m i n d e k e n d i n d e n ö n c e k i l e r e göre b i l i n c i n - b a r ı ş ı n ve
insancıllığın
geliştiğini
gösterir...
A m a t a m tersi d e geçerlidir, a m a n d i l e m e y e n l e r e , t a ş k ı n l a r a , yolayet t a n ı m a m a k t a d i r e n e n l e r e v e b u n l a r l a
o p o r t ü n i s t l e r e d e a c ı m a k yoktur. A k s i
yalancı
pehlivanlığa
Onlarla
antlarını bozarak,
ant olamaz;
dininizi yererse,
belki böylece
D e v r i m d e d ü ş m a n a zılgıttan v a z g e ç i l e m e z .
böyledir.
Laf ile, öğüt ile u s l a n m a y a n ı n hakkı
Ancak o
günkü
limselleşmiş
lastikçe
devrim
anlayıp
her
kaçan
devrim
hiç g e l e m e z :
12- "Ahit yaptıktan sonra,
derlerini öldürün.
mücadele etmekten
halde g e l i ş m e o l a m a z ;
koşullarla
bugünkü
koşullarını
koşulda
küfürden
kafirlerin
ön-
vazgeçerler."
O g ü n ü n dili
büsbütün
kötektir.
insanlaşmış
kitleşelleşmiş,
k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir.
Ayetleri
uygulamak isteyenler başüstü
bisko-
düşmeye
mahkumdurlar...
M ü c a d e l e d e n geri d u r a n l a r a da ö ğ üt ve z ı lg ı t geçerlidir.
13- Antlarını
beri
bozmuş
(Mekke'den)
kimselerdi.
24kazanılan
Onlardan
"De
olan
çıkarmaya
ki:
mallarınız,
korkar
"Size
toplulukla
kalkışan,
mısınız?
atalarımız,
kesilmesinden
ilk
savaş
önce
Korkmak
etmez
sizlere
için
kardeşleriniz
korktuğumuz
misiniz?
düşmanlık
Allah
eşleriniz,
daha
Peygameden
o
yaraşır."
oymaklarınız,
ticaretimiz,
sevdi-
ğiniz
evleriniz,
daha
sevgili
bir
Allah
ise,
topluluğa,
ile
Peygamberinden,
bekleyin
Allah
O gün tarihsel
Allah'ın
doğru
akışın
emri
yolu
hak
yolunda
gelene
değin;
savaşmaktan
buyruk
tutmaz
göstermez."
Güney Ticaret Yolu'nu
açmakla
görevlendir-
miş o l d u ğ u A r a b i s t a n A r a p l a r ı n ı t a r i h s e l d e v r i m e s ü r ü k l e m i ş t i .
B u n u n için s a v a ş m a k ;
k o m ü n g e l e n e k l e r i n i M e k k e ' n i n t e f e c i , bezir-
g a n l ı k t a a z ı t a r a k m e d e n i y e t i d a h a d o ğ m a d a n (tıpkı S o d o m v e G a m o r ra
kentlerinde olduğu
ve zenginlerine
lacak orijinal
gibi)
karşı
öldürebilecek olan
Ebu
üste g e t i r m e k g e r e k i y o r d u .
medeniyet daha
uzun
ömürlü
ve
Sufyan sülalesine
Böylece yeni
üretken
kuru-
olabilecekti.
T a r i h t e g e n e l l i k l e hep böyle o l m u ş t u .
Elbette
dukları
Kur'an
tarihsel
getirdiği
ve
Peygamberi
bunu
itilişlerle s e z i l e r l e ,
kışkırtmalarla
Ç ü n k ü d e n g e , hem
Bunu
başta
değil,
içinde
bulun
pratik d a y a t ı ş l a r ı n
anlıyorlardı.
Peygamberin ve çevresinin
rinde hem de A r a b i s t a n A r a p l a r ı n ı n
naydı.
bilinçle
bilinçaltlarıyla;
ruhlarında-bedenle-
içinde k o m ü n g e l e n e k l e r i n d e n ya-
P e y g a m b e r o l m a k üzere b ü y ü k ç o ğ u n l u k g e l i ş m e l e -
re göre s e z m e d e n ve o d e n g e y e uyarak d a v r a n m a d a n y a p a m ı y o r l a r d ı .
A m a y i n e de P e y g a m b e r i n
bu y o l u a y d ı n l a t m a k z o r u n d a
(ve Kur'an'ın) sürekli
kaldı.
yet ve k o m ü n ç a r p ı ş ı r h a l d e y d i .
derinden,
man
Kişi m ü l k ü r u h l a r d a yer e t m i ş , sessiz,
d u r a k s ı z ve a m a n s ı z ilerleyişini
Kur'an ve
Peygamberini
(yeni
uyarı ve zılgıtları
Ç ü n k ü her kişinin içinde m e d e n i sürdürüyordu.
bir m e d e n i y e t y o l u n u )
Öyle
ki,
bile z a m a n
bu
za-
hiçe s a y a b i l e c e k a r z u l a r a yol a ç a b i l i y o r d u .
Bir b e z i r g a n
olarak ama
m a l a - m ü l k e esir o l m a m ı ş ,
İslam
devrimi
için her şeyini v e r m i ş bir lider o l a r a k b u n u sezip anlıyor ve 24.
ayetle
a ç ı k ç a belirttiği gibi, sık sık b e n z e r a y e t l e r l e de bu p s i k o l o j i k ve maddi
çelişkiyi d e v r i m d e n y a n a ç e v i r m e ç a b a s ı n ı
Asla
çevre
medenilerin
ve
arttırıyordu.
medeniyetlerin
durumuna
d ü ş m e k is-
temiyordu:
34olarak
"Ey
toplayıp
da
hemen
Hz.
duğu
inanmış
herkesin
olanlar!
malını
Allah
Hahamlarla,
yerler,
yolunda
hak
rahiplerin
yolundan
harcamayan
birçokları
alıkorlar;
kimseleri
pek
altın,
acı
batıl
gümüş
bir
azapla
müjdele."
M u h a m m e d , yaptığı
kurallara
Ayetlerde
başta
sık sık uyardığı
karartmanın
işine g ö r e v i n e son d e r e c e i n a n m ı ş ,
kendisi
getireceği
uyan,
hep;
bundan
z e v k alan
bu
dünya
malı
felaketlerdi,
sadece
bunu
için
bir
koy-
insandı.
insanlık y o l u n u
bilimsel
bir bilinçle
değil, o g ü n ü n i d e o l o j i s i - b a y r a ğ ı olan s k o l a s t i k A l l a h - P e y g a m b e r - C e n net-Cehennem
sistemiyle,
gelenek,
göreneğiyle
görüyor-yorumluyor
ve s a v u n u y o r d u . O g ü n ü n dili-bilgisi bu k a d a r ı n a e l v e r i y o r d u :
38çıkın!
"Ey
inanmış
denildiğinde,
olanlar!
yerinizde
Ne
oldu
ağırlaşıp
sizlere,
Allah'ın
kaldınız,
bu
yolunda
dünya
savaşa
yaşamını
ahiret
yaşamından
ahiretininkinin
daha
hoş
yanında
pek
mu
buldunuz?
C e n n e t , bir z a m a n l a r , A r a p a t a l a r ı n ı n
şadıkları
Fırat-Dicle'nin
Bu
dünyanın
malı-mülkü
kankardeş komün
hayatı ya-
azdır."
bakir-ormanlık-ırmaklarla
bezenmiş
verimli
topraklarıydı.
S e m i t l e r m e d e n i l e ş i p sınıflı t o p l u m c e h e n n e m i n e ardı a r d ı n a d ü ş ü p
çöllere d a ğ ı l d ı k ç a ,
cennet komün
geleneklerini taşıyan
Peygamberle-
rin v e ç e v r e s i n i n g ö n l ü n d e - ş u u r altında z a m a n l a g ö k y ü z ü n e t a ş ı n a r a k
erişilmezleşti,
Önceleri
yüzünde
efsaneleşti.
somut vaadedilmiş
cennet topraklar,
A n c a k y i n e d e g e r ç e k ç i - b e r r a k kafalı
yüzündeki
ten
güzelliklerle
özleştirmeden
ise s o m u t y e r y ü z ü
sine
sonra
g i d e r e k gök-
mistik c e n n e t v a a d l e r i n e d ö n ü ş t ü .
kapılmadan
komün
insanları c e n n e t i y e r -
yapamıyorlardı.
Soyut cennet-
g ü z e l l i k l e r i n e m a l - m ü l k v e hoş v a k i t g e ç i r m e -
edemiyorlardı.
P e y g a m b e r bu gibileri de d a h a üstün ü l k ü l e r e ç e k m e k için, o mist i k - s o y u t s k o l a s t i k c e n n e t - a h i r e t idealini
du.
Ki
bu a z a r l a m a y l a
zorunda
öne s ü r m e k z o r u n d a
kalıyor-
karışık a y e t l e r K u r ' a n ' d a ç o k sık t e k r a r l a n m a k
kalınır...
İnsanı
tanımak,
zorluklar taşıyan
anlamak;
bir
meseledir.
bugünkü
bilincimize
Toplumu
genel
rağmen
pek ç o k
o l a r a k t a n ı m a k anla-
mak ve y ö n l e n d i r m e k daha az zorluklar taşımaz.
Çünkü
kişi v e t o p -
lum dipsiz kuyu gibi s o n s u z g ö r ü n e n d e r i n l i k l e r taşır-.
1400 yıl ö n c e Hz.
M u h a m m e d , ister i s t e m e z i n s a n çelişkileri içinde
bunalmadan edemiyor ama yılmaksızın yoluna devam ediyordu.
ve ayetler (Kur'an)
böyle y a r a t ı l d ı .
Sûre
Bir y ö n d e n İ s l â m t a r i h s e l d e v r i m i -
nin a d ı m a d ı m t a n ı ğ ı o l u r k e n , diğer y a n d a n Hz.
M u h a m m e d i n bilinç v e
bilinçaltı y a n s ı m a s ı , A l l a h t a r a f ı n d a n a y e t l e ş t i r i l d i ;
80-
"Sen
kez
onlar
ları.
Bu
onlar
için
bağışlanmayı
bağışlanmak
onların
rındandır.
yola
için
Allah
dilesen
hem
Allah'a
doğru
yoldan
ister
de
hem
dile,
hiç
ister
de
Peygamberine
(buyruklardan)
dileme;
bağışlamaz
karşı
dışarı
yetmiş
Allah
kafir
çıkmışları
on-
oldukladoğru
iletmez."
P e y g a m b e r d e h e p i m i z gibi
karşın,
insanlardan
umut
insandır.
kesmek
G ü n ü m ü z d e onca
istemediğimiz,
bilincimize
onlara
ihtiyacımız
o l d u ğ u için i n s a n l a r ve t o p l u m h a k k ı n d a ne kadar ç o k y a n ı l g ı ve unutkanlıklara;
Hz.
den-iyi
Ama
a n l a m a y a n değerlendirmelere düşeriz.
dilekler t a ş ı m a d a n
"Onlar
Allah
gerçekleri
M u h a m m e d de kendi t o p l u m u ve kişileri için u m u t l a r b e s l e m e için
yetmiş
yapamamıştır.
kez
bağışlanmak
dilesen
de
hiç
de
bağışlamaz
onları."
umutları
yürümek zorunda
gerçekleşmeyince gerçeği
kalmıştır.
acıyla
kabul
edip y o l u n u
Tabii
acı
g e r ç e k hep ş u d u r :
Ya
dünya
malı
mülkü
eğlencesi
kişi
m ü l k ü ya da k o l l e k t i v i z m i n k o m ü n a n ı n b ü t ü n insancıl d e ğ e r l e r i . . . Peygamber gönlü
hep
komün
geleklerinden yana
tezidir. A y e t l e r hep b u n u n t e k r a r l a r :
81ler.
"Evlerinde
kalanlar,
Mallarıyla-canlarıyla
caklarda
ateşi
savaşa
daha
86sûre
katı
ralım"
Peygamberinin
yolunda
çıkmayız" dediler.
ardından
savaşmaktan
De
ki:
"Bilmiş
sevindi-
çekindiler:
olsalardı,
"Sı-
cehennem
sıcaktır."
"Allah'a
inince,
Allahın
allah
medeniyete geçiş sen-
olaylar farklı a m a t e m e l aynıdır:
inanınız,
onların
Peygamberle
zenginleri
birlikte
senden
izin
savaşa
istemekte,
çıkın"
"Bizi
diye
bir
bırak
otu-
demektedirler."
87-"
Geride
mühürlendi,
88savaş
kalanlarla-kadınlarla
onlar
"Peygamberse,
ettiler.
Tarihsel
kalmak
istemişlerdi.
Gönülleri
anlamıyorlar."
inanmış
Bütün
olanlarla
iyilikler
görevlerini
birlikte,
bunlarındır.
yapmış
veya
mallarıyla,
Bunlardır
yapma
canlarıyla
kurtulanlar."
çabalarını
sonuna
dek
e s i r g e m e m i ş i n s a n l a r ş ü p h e s i z ki e r i ş i l m e z bir iç huzur içinde y a ş a r l a r
veya
bu
ruhsal-vicdani
Bu c e n n e t l e r e bedel
rinden
d e n g e y e u l a ş m ı ş o l a r a k huzur içinde ölürler.
bir m u t l u l u k sayılabilir. V i c d a n ı a z a p - g ö r e v l e -
kaçmak yalan-dolan
yanmak
içinde
korkularla yaşamak,
cehennemde
kadar a z a p vericidir.
Bu d u r u m i n s a n l a r ı n iç p s i k o l o j i l e r i n d e ( r u h l a r ı n d a ) ve t o p l u m içindeki eleştiri b a s k ı l a r ı n d a olan bir olaydır - .
A n c a k v a h ş i i n s a n d a n (ilk cinsel y a s a k g e l i ş i m l e r i n d e n ) beri, bilinçbilinçaltı
gelişimleri
filizlendikçe,
insan
k i ş i l i ğ i n d e n ayrı
bir " r u h " ya-
kıştırmalar, z a m a n l a c e n n e t - c e h e n n e m a l g ı l a y ı ş l a r ı n a d a t e m e l oldu.
Bu y ü z d e n
Allah:
insan
psikolojisindeki
bu
iç m u t l u l u k l a r ve a z a p l a r da
c e n n e t - c e h e n n e m - ş e y t a n - m e l e k sistemi
cine girdi.
içinde a l g ı l a n m a süre-
B i l h a s s a bu İ s l a m m e d e n i y e t i n i n y a y g ı n l a ş m a s ı y l a en y a y -
gın s e v i y e s i n e - a l ı ş k a n l ı ğ ı n a
Bu y ü z d e n
(skolastisizmine)
ulaştı.
bu ayetler ve b e n z e r l e r i n d e k i
psikolojik yaklaşımlar, o
gün için a n c a k A l l a h s i s t e m i ( e g e m e n - g e l e n e k s e l ideoloji) ile a l g ı l a n ı p
yorumlanabiliyordu...
128sıkıntıya
"Andolsun
uğramanız
içinizden
ona
ağır
size
öyle
gelir,
bir
size
Peygamber
düşkün,
(elçi)
müminlere
geldi
şefkatli
ki
ve
merhametlidir."
Tarihsel
gidişi
ve
görevini
görmek,
sevecen-şefkatli ve fedakar yapıyor:
Ve tabii
ki
o denli y a l n ı z l ı k , ç ü n k ü
yanlar çıksaydı,
129Ondan
doğanın
"Eğer
başka
ve
Peygamberler'e
inanmaktan
tanrı
yoktur.
insanlığın)
yüz
insanı
böylesine
merhametli-
İnsancıl sorumlulukta
aynı
üstünlük.
d e r e c e d e s o r u m l u l u k du-
gerek kalmazdı:
çevirirlerse
O'na
sahibidir."
dayandım.
de
ki:
O
"Allah
bana
büyük-ulu Arş'ın
yeter!
(bütün
"Allah
bana yeter!"
Doğanın ve insan t o p l u m u n u n gidiş kanunlarıyla
mistik bir g e l e n e k
ve seziyle de olsa ilgilenmek (yüce evrimi a n l a m a y a çalışmak) g e r ç e k t e n
bir ömre bedeldir. Ve P e y g a m b e r yalnızlığına-iyi d i l e k l i ğ i n e - m e r h a m e t l i liğine ve s o r u m l u l u ğ u n a iyi gelen biricik ilaçtır... Ve her türlü ihanetlerin
sosyal
hayvanlıkların saldırgan
k u ş a t ı m l a r ı n a iyi gelen y e g a n e ilaçtır...
Ç ü n k ü d o ğ a c ı l ve insancıl bütün sebeplerin o r k e s t r a s ı ve s e n f o n i s i o temel kanunların akışı içerisindedir; s o n s u z hoşgörü veya h ü m a n i z m oradan gelip oraya gider.
O'nu bilince çıkarsak bile O'na u y m a y a ç a l ı ş m a k
y a ş a m kadar sonsuzdur.
20-
MÜMİNUN
11-
"Onlar
ebedi
Bu y ü z d e n "Allah herkese yetip artar!.. "
SÛRESİ":
Firdevs'e:
en
yüksek
cennete
varis
olacaklar,
orada
kalacaklardır.
İ b r a h i m z a m a n ı , 2500 yıl ö n c e m e d e n i y e t l e r i n e v r e n s e l a ş a m a s ı n a
henüz
düşünce alanında
girilmişti.
Ve
İbrahim toplumu,
lerle sıkı alış-veriş ilişkilerinde b u l u n s a l a r da t ü m d e n
düzenlerini,
tin
göçebe
o n l a r için
Kur'an'dâki
madı.
pratik bir ideal
kadar değil
ve
gelişleri,
geçilmiş;
olması
komüncül
yaşıyorlardı.
gerekmedi.
Bu
yüzden
Cennecennet
h e m e n g e l e n e k s e l a n l a m ı d ı ş ı n d a hiç kullanıl-
zamanı,
tarihsel
doğrudan
medeniyetlerin
devrim
İ s l a m i y e t ile
Bizans:
Fars
Medeniyeti
kontrol e d i y o r l a r d ı .
ve
lumu da
sosyal
Güney Ticaret Yolunu
Bizans'ı dış y e d e k güç gibi
stratejisini
Bu y ü z d e n Cennet vaadinin
geliştirmiş
hemen
C e n n e t a ş a ğ ı - y u k a r ı gibi
k u l l a n a c a k kadar
bulunuyordu
ve
düşünce gelişiminin
bile girilmiştir.
bu yüzden
Sosyal
ayrı
top-
başlamıştı.
bile
sınıf v e z ü m r e -
icabetti.
de s ı ç r a m a y a p t ı ğ ı n ı
Her kişinin
kendi
her s û r e d e t e k r a r l a n m a s ı
mevkilere:
lere ve inanç h i y e r a r ş i l e r i n e a y r ı l m a s ı
lojisine
Fars:
Habeş'i Bizans,
m e d e n i y e t ' e ç ö z ü l m e y e sosyal sınıflara a y r ı l m a y a
yetmedi.
Bu,
Hristiyan t e k t a n r ı c ı ve
çevirmiş,
bile
bezirganlık aşama-
Burunları d i b i n d e :
kendisine
kıtalararası
aşaması
M u h a m m e d önce Fars M e d e n i y e t i n i t e p e l e m e y i gö-
k e s t i r e c e k kadar ve
askercil
çağının,
denemeleri
birlikte e v r e n s e l
çoktanrıcı m e d e n i y e t ç e k i ş i y o r l a r d ı .
Yemen'i
evrensel
birleştirilme
sına g e ç i l i y o r d u . Y a n ı b a ş l a r ı n d a
züne
sosyalliğini
Hele c e h e n n e m d e n söz bile e d i l m e d i .
Muhammed
gidiş
ekonomisini
medeniyet-
kendi
gösterir,
kişi
psiko-
bir v a r l ı k o l u ş u s e z i l m e k t e ve
inancı v e u y g u l a m a s ı y ü k s e k o l a n l a r a ,
P e y g a m b e r v e par-
tisinin ç e k i r d e ğ i olan s a h a b e l e r i Ensar: y a r d ı m c ı l a r ı gibi o l a n l a r a d a h a
yüksek cennetler vaadi
Mü'minun
indiği
sûresi
müjdelenmesi
Mekke
icabediyordu.
d e v r i n d e yani
İslamiyet'in
başlangıcında
için de, c e n n e t , h e m de " F i r d e v s " mevkii öne ç ı k a r ı l m a s ı , c e n -
net u ğ r u n a
cihat e d i l m e s i n i n y a r a r l a r ı
Peygamberine de uygun
üzerinde duruluşu, Allah'a
Cennet ve C e h e n n e m
mevkileri,
b u s o s y a l y u r t l a r ı n çağ
g e l i ş m e s i - s ü r a t l e n m e s i ve i n c e l e n m e s i ;
kolojilere y a n s ı y ı ş ı n ı n
yüzünden
hissedilmesi,
hatta
hatırı
K u r ' a n ' d a sık sık ödül v e c e z a
12-
"Andolsun
biz
13-
"Sonra
onu
"Sonra
nufteyi
da
düşüyordu.
insanı
bir
çamurdan
nufte
itibarıyla
beyinlerindeki
sayılır bir gidiş
psi-
kazanması
biçiminde yinelenecektir.
bir
(sperm)
kişi
süzmeden
olarak
yarattık."
sağlam
bir
karar
yerine
koyduk."
14(cenine)
çevirdik,
giydirdik,
sonra
zeli Allah
ne
bir
onu
alaka
(embiriyo)ya,
çiğnemlik
bambaşka
eti
alakayı
kemiklere
bir
çevirdik,
bir yaratık yaptık.
çiğnemlik
ete
kemiklere
Yaratanların
en
et
gü-
yücedir."
A r t ı k insan bilgileri de g e l i ş m e k t e d i r . A l l a h ve P e y g a m b e r i de b u n a
uyar, A d e m ile H a v v a ; y a r a t ı l ı ş ve ç e n e t t e n k o v u l u ş ; T u f a n gibi efsaneler
sadece
çağın
ve
Mekke-Medine
için
hatırlanılıp
eski
mitolojik sembollerle a n l a t m a d a n
indirgenmeye
kullanılır.
Hatta
toplumlarının
yukarıdaki
pratik
amaçları
ayetlerde olduğu
kurtulmaya
gibi,
o
bilimsel g e r ç e k l e r e
çalışılır...
Nuh T u f a n ı ve b e n z e r l e r i de hep bu pratik a m a ç l a r içinde kullanılır.
Ç ü n k ü a m a ç kendi t o p l u m u n u n yeni
bir t a r i h s e l d e v r i m d e A l l a h ' ı n v e
Peygamberinin etrafında v e r i m ve yenilikçi
dir.
bir i d e o l o j i y l e d e r l e n m e s i -
M u h a m m e d Nuh'u kendi koşulları y ü z ü n d e n ç o k iyi anlar; s a d e c e
Nuh'u değil bütün
Peygamberleri
kendisiyle ö z d e ş l e ş t i r i r ve pratik he-
def için o n l a r ı n ö y k ü l e r i n i a n m a k u y g u n düşer.
o l d u ğ u gibi
dir.
Diğer P e y g a m b e r l e r d e
M u h a m m e d ' i y a l a n l a y a n l a r ve ona karşı ç ı k a n l a r az değil-
Bu d u r u m d a
N u h ' u n ve diğer P e y g a m b e r l e r i n ö y k ü l e r i n d e n
ibret
a l m a k en d o ğ r u s u olur:
25şey
"O
(Nuh),
değildir.
Her
Hele
kendisinde
bir süre
Peygamberin
benzer boğucu
veya
delilik
onu
modern
kuşatımlardır.
bulunan
bir
adamdır,
başka
bir
gözetleyin."
gerçek
liderin
başına
gelen
buna
O n l a r d a n ders a l m a k ve çağının sorunla-
rını a ş m a k , insanlık tarihi ö l ç ü s ü n d e gidişi
bilmek ile olur.
Muhammed
bunu t a m bilince ç ı k a r a m a s a da kuvvetle s e z i y o r d u Tevrat ve İncil'i sürekli o k u y a m a d ı ğ ı belliydi.
terilebilecek kadar azdı.
Ç ü n k ü o k u m a - y a z m a bilenler p a r m a k l a gös-
Hicaz medeniyeti
henüz ç ö z ü l ü y o r d u .
Muham-
med, keşiş "Rahip B u h e y r a ' l a r d a n daha çocuk yaşta en eski en büyük
medeniyetlerin;
Babilin, Mısır'ın, A c e m ' i n , Bizans'ın, Y e m e n ve Habeş'in
bütün sırlarını y ü k s e l i ş ve çöküşlerle dolu iç yüzlerini ö ğ r e n m e y e başlamış; belki de onların destanlarını e z b e r l e m i ş , henüz hafızasına kazımıştı; kanına karıştırmıştı. Ç ü n k ü tarihe henüz yeni giriş y a p ı y o r d u , g e ç m i ş
tarihten
ibret alarak uzun
ömürlü
o l m a n ı n yollarını
bütün
hücreleriyle
aramak zorundaydı.
Kur'an'da
Semit g e l e n e k l e r i n d e n , S ü m e r ' d e n
inti-
kal etmiş bütün g e l e n e k l e r hep önlerinde beliren büyük t a r i h s e l d e v r i m
t e o r i - p r a t i ğ i için ibretle beyinlere kazınıp hazmedilmiştir:
30-
"Gerçi biz
(onları)
İslamiyet,
devrim
lerine
etmiş
bu y ü z d e n , o ibretlere:
derslerine;
dayandığı,
kutsalı
imtihan
olduk
ama
bu
olay
da
(Nuh
nice ibretler vardır - ."
T u f a n ı ve b e n z e r l e r i n d e )
En eski
m e d e n i y e t ve t a r i h s e l
tanrısallaşmış-Peygamberleşmiş önderlerin
onları
kendi
kişiliğinde
sentezlediği
için
ibret-
kutsallar
oldu. A y n ı ş e y m o d e r n tarih ve ö n d e r l i k l e r için de g e ç e r l i d i r ;
insanlık t a r i h i n i e n
küçük boşluğa
m e y d a n v e r m e k s i z i n bilince çıkara-
bilen ö n d e r l i k l e r v e t o p l u m l a r d a h a a z sancılı v e geri d ö n ü ş ü o l m a y a n
kalıcı
r e j i m l e r k u r a b i l e c e k ve g e l i ş t i r e b i l e c e k l e r d i r .
Bu y ü z d e n A l l a h ve
yet ve d i k k a t l e h e m e n
hatırlatır.
Peygamberi
o güne dek görülmemiş hassasi-
her s û r e d e ve hatta a y e t t e o dersleri
y a c a k t a z e h a s s a s i y e t i y l e a n a r v e d e r s i n i alır:
g ö z ü y l e değil
44elçisi
ve
efsanelere de uydurma,
g e r ç e k l i k o l a r a k bakar:
"Sonra
geldiyse
virdik
anar ve
M ü m i n u n sûresi d e Nuh'u v e d i ğ e r l e r i n i b ı k m a y a c a k s ı k ı l m a -
biz,
onlar
hepsini
elçilerimizi
onu
birer
ardı
ardına
yalanladılar,
efsane
biz
yaptık
gönderdik.
de
onları
inanmayan
M u h a m m e d daha Mekke devrindeyken;
Hangi
birbiri
kavim
ümmette
ardınca
uzak
de-
dursun."
Peygamberliğinin ilk zamanla-
rında bile cennet c e h e n n e m sistemini, kuracağı medeniyetin uzun ömürlü
olması pratik a m a c ı n a oturtmuştur.
Komün geleneklerini, t o p l u m c u - p a y -
laşımcı-eşitlikçi-hoşgörülü-bilimci-üretici,
nıfları ölçüsünde cennetliktiler.
yenilikçi...
olanlar
güçleri
sı-
Bunlara karşı çıkanlar ve medeniyetlerini
bunlar üzerine bina e d e c e k olanlar, tıpkı
paraya-pula tapan ve yozlaşan
eski medeniyetler gibi Allah'ın gazabına: Tarihsel devrim tufanlarına uğrayacak ve y o k olacaklardır.
Bununla da kalmayıp c e h e n n e m i n aşamala-
rında kötülük hiyerarşi ve sınıflarına zümrelerine göre yanacaklardır - .
Ve
için
bu tarihsel
gereken
görevini:
yenilikçi
lecek h a s s a s i y e t t e
Medeniyete geçişin
toplumculuğu
kavramıştır
ki
o
uzun
ömürlü
olması
kadar d e r i n d e n - s ü r e k l i
bir an
bile
olsun
u n u t m a m a k v e y a y g ı n l a ş t ı r m a k - k ö k l e ş t i r m e k için
bunu
başta
olabi-
unutmaz;
kendisine ve
ç e v r e s i n e b u n u çeşitli v e s i l e l e r l e ve b a ş k a b a ş k a olaylar içinde anlatır.
Allah
böyle i s t e m e k t e d i r :
A y e t l e r böylelikle d e t e r m i n i z m e yaklaşır.
Ö y l e ki sınıflı t o p l u m u n ;
de ç o k kısa
ömürlü
meyeceğini
bilmiştir.
m e d e n i y e t ş a ş a a s ı n ı n insanlık tarihi
olduğunu
Allah
s e z m i ş ve o ş a ş a a y a
bu yüzden
daima
kapılmaya
yenilikçi
içindeğe-
toplumculuğu
ayetleştirir:
sor"
112-
"Ve
buyurdu:
113-
"Bir
gün,
dediler."
yahut
"Yeryüzünde
günün
bir
yıllar sayısınca
kısmı
kadar
ne
kadar
kaldık;
kaldınız?"
sayabilenlere
114-
"Buyurdu
115-
"Bizim
ve
sizin
ki:
sizi
bize
Sadece
az
boşyere,
bir zaman
bir
döndürülüp
oyun
kaldınız,
ve
getirilmeyeceğinizi
İ n s a n l ı k , " b o ş y e r e " değil,
keşke
eğlence
bilseydiniz."
olarak
yarattığımızı
sandınız?"
d o ğ a ve t o p l u m u n
gidiş
kanunlarını
bi-
lince ç ı k a r ı p o n l a r a u y u m y a p a r a k d o ğ a v e insan t o p l u m u n u n ö m r ü n ü
"uzatmak",
daha doğrusu
olabileceği
k a d a r ı n a t ı p a t ı p uyarak, o l m a s ı
g e r e k e n d e n d a h a az bir z a m a n a d o ğ r u
Muhammed
bunu
ziyle k a v r a m ı ş ve b u n u n
21-
"ANKEBUT
Mekke'de
zirgan
k ı s a l t m a m a k için yaratılmıştır.
mistik k a r a n l ı k l a r içinden
inen
ç ı k a r m a y a çalışan
SÛRESİ":
son
azgınlığının
sûredir:
tutumu
Ö r ü m c e k anlamındadır ve tefeci-be-
örümcek
ağına
benzeterek
ince psikolojik d i y a l e k t i k l e r de seçilip h i y e r a r ş i l e n d i r i l i r :
tarihsel
devrimin
stratejisi
anında
hissedilip
düşünce-davranış
41-
"Allah'tan
başka
velilere
bağlananlar
çürüğü
örümcek
evidir;
keşke
lerin
en
hiç o l m a z s a
ler.
anlatılır.
Ve
Besbellidir ki
s e z i l e r - b i l i n ç denli
keskindir;
geliştirilmektedir:
örümceğe
benzerler.
Ev-
bilselerdi."
Bunlar dünya malı ve süsü peşinde koşan
ve zalimleridirler.
bir se-
uğraşmıştır - .
için
Kureyş tefeci bezirganları
Bunlar çeşitli ayetlerde belirtilir;
İfşa ve t e ş h i r edilir-
Kur'an bunların kişiliklerine, kişi mülkü azgınlıklarına hitap etmez;
biraz t o p l u m c u l u k geleneği taşıyan halk Kur'an'a s a r ı l m a k t a g e c i k e m e z .
Çünkü
ve
Hicaz t o p l u m u ,
geleceğini
y ü z l e r c e yıldır G ü n e y T i c a r e t Y o l u ' n u n
kavramıştır;
hep
birlikte O ' n u
açmalı ve kullanmalıydılar. Y o k s a
hemen
evrensel
hemen
önemini
b e z i r g a n l ı k için
ü r e t i m d e hiç bir rolü
o l m a y a n , A r a b i s t a n çöllerinin c e h e n n e m c i l y a ş a m ı niye çekilsin ki?
P e y g a m b e r ve ayetleri
bu
psikolojiye,
a l t ş u u r s e z i l e r i n e göre ge-
lişiyordu:
49rinde)
"Hayır,
bulunan
Kur'an
açık
Yani t a m ı t a m ı n a
zonansa gelen
eder. A m a
çip
kendilerine
açık
bilgi
verilenlerin
meseleyi
Hicaz i n s a n ı n ı n
a l t ş u u r psikolojisini
kollayan,
re-
maddi t i c a r e t yolları ve e v r e n s e l b o y u t l a r ı y l a sehenüz gelişmemiştir.
O
rinden etkiler ve a l t ş u u r l a r ı n d a n y ö n l e n d i r i r .
maddi
Çünkü
b i n l e r c e - y ü z l e r c e yıldır k u t s a l l a ş m a
projesi
tanrısallık-kutsallık
alışkanlık,
nışı yaratmıştır - .
(içle-
P e y g a m b e r v e Kur'an o n l a r ı n t o p l u m c u r u h l a r ı n a hitap
k o y m a k bilinci
o çağın
göğüslerinde
ayetlerdir."
ile
düşünmekte
modern
skolastisizim
din
ile
koşulla-
içinde k a v r a y a m a z s a k ,
bilimler içinde t e r s t e n
s ü r d ü r m ü ş ve
g e r ç e k l e r i ç a r p ı t a n s e m p a t i v e y a a n t i p a t i y e g i r m i ş oluruz.
rihin gidiş k a n u n l a r ı n ı
de-
beyin o n b i n l e r c e -
içinde t e p e t a k l a k ,
Eğer m e s e l e y i gidiş k a n u n l a r ı
skolastisizmini
koşullar onları
D e m e k ta-
k a b a c a e z b e r l e m e k ve bir iki tarihi olaya u y g u -
lamış o l m a k bile y e t m e z ;
düşüncenin gelişimine de uygulamış olmak
gerekir. A n c a k o z a m a n din gibi en s p e k ü l e e s n e k konular d a h a gerçekçilikle aydınlığa
çıkarılabilir.
Allah ve Peygamberi, bu yüzden yürüdükleri yolda olanca gücüyle
ki bu g ü ç bilinçten ç o k d a h a üstün
bir g ü ç t ü r o ç a ğ d a ,
kendilerinden
emindirler:
49-
"Bizim
Yani
vize
ce
aklı
edip
ayetlerimizi,
başında
Güney Yolu'nu,
Menfaatlerini
ideolojisi
uğruna
üzerindeki Acem'i
Bizans'ı
Bir t e k karşı
duran
terkedemezler.
Ama
içinde e r i m i ş o l a r a k
ideolojisiyle,
din
yolu
inkar
etmez."
biraz ç ı k a r l a r ı n ı
açmak
gibi d u r u ş u bu y ü z d e n d i r .
ve
başkası
Hicaz t o p l u m u ,
orta
kullansalar, y o l l a r ı n ı n
olabileceklerdir.
zalimlerden
bütün
maddi
temel
çoktanrı-tektanrı
konuşulur-sınıflar savaşının
Bu aldatıcıdır.
bir
kere
tepetaklak düşünürlere
gidiş
gidiş
kanunları
kanunları
ve
bulunmaya
din
savaşı
Burjuva sosyal devrimleriyle
yerini
daha
laikleştirilmiş
v e i d e a l i z m alsa d a y i n e m a d d i t e m e l l e r l e k o n u ş u l a m a z .
toplumsal
güçlü-
kaldırıp c i h a n g i r
Kureyş z e n g i n l e r i ve zalimleridir.
bu
düşüncesinin
kollekti-
ortaklaşa
alışmıştır.
paralelinde
Marks-Engels
Darvin
ile
ile
birlikte
başlar v e d ü ş ü n c e s i s t e m i
akılcılık
Ç ü n k ü beyin
birlikte
doğanın
determinizmde
o l d u ğ u gibi a y a k l a r ı ü z e r i n e oturur.
Bu
en
açılardan
gelişkin
son
1400
yıl
orijinal
öncelerinin, Antik Çağ
medeniyet örneğinin
bile, t e p e t a k l a k maddi t e m e l l e r a l t ş u u r d a
kalmış v e y a din
gizlenmiş olarak düşünür.
Bu olağandan tarihsel
maddeci
hâlâ
tafiziği
düşünürler
bile,
maddecilik
karıştırırlar v e y a t a r i h s e l
düşünce sisteminin
düşünce temelleri
maddecilik dışındaki
içine S k o l a s t i z i m i
maddeciliğin
olsa
bayrağında
bile e z b e r :
ve
Kara
Mekitap
ü z e r i n e gelişip d u r u ş u bu t e m e l l e r l e bağlantılıdır.
O t e m e l l e r gidiş ka-
nunlarıyla
düşüncenin
de
enine
boyuna
bilinçlere
çıkamadıkça,
gelişimi
kolay o l m a y a c a k t ı r . . .
Bu y ü z d e n
P e y g a m b e r ve Kur'an
laşılmış s a y ı l a m a z .
revleri
içinde
İslam
kavrayıp
emperyalizme bilmeden
k o n u ş m a l a r ı da yerli y e r i n d e an-
sempatizanları
sıkılaştıkça
onları t e k t a n r ı c ı
uygularlarken,
ibadet gö-
kapitalizme
bilerek h i z m e t e t m i ş olabilirler;
veya
genellikle de
k u l l a n ı l m a y a bu y ü z d e n açık olurlar ve ilh...
Peygamber ve
Kur'an t a r i h s e l
l e n m e k t e n yanadır.
görevleri
için t a m
inançtan
kenet-
Bu y ü z d e n safları s ı k l a ş t ı r m a k için ayrıntılı psiko-
lojiye de t e m a s eder. İyi g ü n d o s t l a r ı n ı a y ı r d e d e r :
10ne
Allah
gibi sayar.
"İnananlardan
kimisi
uğrunda
eziyet
Ama
bir yardım
var ki,
edilince
gelse
'Allah'a
insanların
biz
de
inandık' der fakat kendisiişkencesini,
sizinle
Allah'ın
beraberdik
azabı
derler..."
S a d e c e iyi g ü n d o s t u t a r i h s e l g ö r e v için y e t m e z , t a r i h s e l g ö r e v için
ölümleri
göze almak,
ikiyüzlülükleri
cihad
(oportünizmi)
gerekir,
Peygamber kendisinden
sık sık paylar ve açık eder:
bilir v e
11de
"Allah,
elbette
yürekten
inananları
bilir
ve
elbette
ikiyüzlüleri
bilir."
Kimileri
de ya
kavrayışına
Allahları
h e n ü z eski
g e l e n e k l e r i n i t e r k e d e m e m i ş , yeni A l l a h
ulaşamamıştır ve
bu
yüzden
birlikte a n m a k t a n v a z g e ç e m e z ;
g a m b e r ve Kur'an
bu
e s k i s i y l e yeni A l l a h ' ı
veya
geriye dönüşler yapar;
Pey-
i k i r c i l l i k l e r d e n de k u r t u l u n m a s ı n ı d a h a
işin
ba-
ş ı n d a n şart koşar:
"Allah
ile
beraber
olursun" ( Ş u a r a ,
61kim
213.
"Andolsun,
boyun
başka
bir
onlara
'gökleri
eğdirdi?' dersen
ğinden
tanrı
çağırma,
sonra
azabedilenlerden
Ayet)
ve
yeri kim
'Allah' derler.
O
yarattı,
halde
Güneşi
ve Ay'ı
nasıl Allah'ın
birli-
Fakat onların
çoğu
döndürülüyorsunuz."
Ve
63.
ayet"...
düşünmezler.."
"....Hamd sadece Allah'a
layıktır.
[Ankebut]
B u a y e t l e r aynı z a m a n d a A r a b i s t a n t o p l u m u n u n d a h a ö n c e d e n beri
tektanrıcılığı
veya
en
geldiğini,
Kur'an
duyduğunu
ve düşüncesinin
küçük uyarılarda
tarihsel
bile
görevlerini
b u y ü z d e n yeterli
süratle
bu
yönde
evrim
sezebileceğini
evrime
girdiğini
geçirebilme aşamasına
gösterir.
M u h a m m e d ve
o l g u n l u k t a d ı r v e ç a r ç a b u k Hicaz t o p l u m u n -
dan ç e v r e y e yayılır".
22-
"MÂİDE
Kur'an
ve
SÛRESİ":
Peygamberi,
barbar gelenek göreneklerin
m e d e n i l e ş t i r i l m e s i n d e n y a n a d ı r v e bunları
daima
prensipleştirir.
akılla
Kanbağları-
nı ç ö z e r k e n k o r u m a y a çalışır:
3na
"Ölmüş
(leş)
boğazlanan,
ölen,
tiğiniz
dahi
yırtıcı
hayvan,
boğulan,
hayvanın
hayvan
kan,
sopa
domuz
ile
parçaladığı
başka,
dikili
eti,
vurulan,
Allah'tan
başkasının
yüksekten
hayvanların
eti
taşlarda
boğazlanan
sorarlar,
diyesin
size
düşen
haramdır.
falaklarıyla
adı-
boynuzla
Kesüleşilen
haramdır(...)"
4şeyler
"Onlar
hayvanların
şeyde
ne
helâldir
helâldir?
yırtıcı
avladığı
Allah'ın
adını
olan,
şeyler
anın,
diye
Allah'ın
dahi
öğrettiği
helaldir,
Allah'tan
yeyiniz
sakınınız,
ki:
yolla
arı
(tertemiz)
yetiştirilip
Size
öğretilen
bunların
Allah
tuttuklarını,
çabuk
o
hesaplıdır."
Barbar insan d o ğ a l insandır, aklı da berraktır. A n c a k gidiş s ınıflı topluma
parçalanma
(medeniyete
geçiş)
yönündedir.
Yerleşik düzen
ve
ticaret ağır bastıkça, barbar (doğal) y a ş a m geride bırakılırken adetleri
de yasaklanır, barbar ehlileştirilir.
Kur'an o l a b i l d i ğ i n c e bu gidişin verdi-
ği akılla ve İ b r a h i m g e l e n e ğ i y l e , diğer İsevi ve M u s e v i l e r d e n
(kitaplı-
lardan) ö ğ r e n d i k l e r i y l e ; a m a keskin sezilerle bu yönelişi güder. Elbette
b u g ü n getirdiği prensipler, o g ü n k ü koşullara göre d e ğ e r l e n d i r i l m e z s e ,
s k o l a s t i k ç e o g ü n e s a p l a n ı p kalınılır.
ışığında
aydınlanmıştır veya
k o n u y u bile bilimin
bu
merceği altına
Namaz-Abdest-Hac-Zekat
sesini
sahibiz.
A r t ı k her
bilim
küçük
koyarak çözümleyebiliriz.
bildiren
a y e t l e r aynı
medenileşme
pro-
akılla t e ş k i l a t l a y ı p prensipleştirir.
27-
"Onlara
zamanki
öbürü
Adem'in
onlar
ötekinin
birer
kurbanı
de
28için
G ü n ü m ü z d e artık her konu
olanaklara
dedi
"Sen
elimi
iki
oğlunun
kurban
onaylanmayınca,
ki:
'Allah
beni
için
elini
'Ben
şeyleri
uzatsan
tanrısı
buyruklara
uymayanlara
ne
onaylanarak,
seni
öldüreceğim'
onaylar.'"
da
ben
Allah'tan
Kur'an bu ö y k ü y ü b u r a d a ş u n u n için anar:
getirdiği
anlatasın,
kurbanı
ki:
sakınılan
alemlerin
hakkıyla
birinin
dedi
ancak
öldürmek
uzatamam,
haberini
kesmiştiler,
seni
öldürmek
korkarım."
Kur'an ve P e y g a m b e r i ,
karşı son d e r e c e h o ş g ö r ü l ü o l d u ğ u
kadar, son d e r e c e de savaşçıldır.
Onları
kardeş kavgasına
karşı
şid-
detle uyarır. A m a bu, en çok M e k k e b e z i r g a n l a r ı n a - z e n g i n l e r i n e karşı
" D i ş e diş göz g ö z " k e s k i n l i ğ i n e d ö n ü ş ü r :
45buruna
"Biz
onlara
burundur;
kısastan
orda
kulağa
vazgeçerse
metmeyen
(Tevrat'ta)
kulak;
günahı
kimseler,
yazdık
dişe
bağışlanır,
işte
bunlar
ki
diştir;
cana
candır,
yarayan
Allah'ın
göze
kısas[tır].
indirdiği
şeyle
göz;
Kim
hük-
zalimdirler."
Hz. Musa y a h u d i t o p l u l u ğ u n u , Mısır'dan Kızıldeniz m e d - c e z i r l e r i n d e n
ve Sina çöllerinden v a a d d e d i l m i ş t o p r a k Filistin'e zor bela aşırıp geçirirken;
h e m Firavun d e r e b e y d e s p o t i z m i n e karşı, h e m de kendi
içindeki
y o z l a ş m ı ş l a r a karşı " g ö z e göz, dişe diş" s a v a ş m a k z o r u n d a kalmıştı.
İsa (İncil) ise, artık Roma İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n m e d e n i y e t l e r zılgıtlarının altında iyice köleleşmiş Yahudi t o p l u l u k l a r ı n a "bir y a n a ğ ı n a v u r u l u r s a
öteki yanağını ç e v i r " katlanışını ö ğ ü t l e m e k t e n başka yol b u l a m ı y o r d u .
Hz.
Yolu:
Muhammed'in
koşulları
O r t a - K u z e y T i c a r e t Yolları
yordu.
akınlarıyla
elverişliydi.
Güney Ticaret
üzerinde bulunuyordu. Ve
medeniyet çöküntüleriyle tıkanmış
Güney Ticaret Yolu
açılıp g e l i ş t i r i l d i k ç e ,
İslam
bulunu-
Medeniyeti'nin
b ü t ü n t i c a r e t yolları y e n i d e n açılıp b ü t ü n l e ş t i r i l e c e k v e te-
feci-bezirganlığın evrensel
Hz.
çok daha
Kızıldeniz-Mekke Yemen ve Umman
M u h a m m e d bunu
kentleri İ s l a m
çağı a ç ı l a c a k t ı .
keskin s e z i l e r i y l e y a k a l a d ı v e A r a b i s t a n ' d a k i
medeniyetinde bütünleştirmeyi
başardı.
B u n u n için " g ö z e göz, dişe d i ş " p r e n s i b i n i s o n u n a d e k b e n i m s e m e k
ve u y g u l a m a k gerekiyordu.
Bu y ü z d e n
olan) ö ğ r e t i s i n i b e n i m s e d i :
H e m kendi ( m ü m i n l e r ) içinde, h e m bede-
viler içinde,
Mekke
hem de azgın
Musa'nın
bezirganlarına
(Tevrat'ta belirtilmiş
karşı. A n c a k uygu-
l a m a d a d a i m a a z g ı n b e z i r g a n l ı ğ a v e t e f e c i l e r e karşı sıkı d u r u l m u ş t u r .
Buna r a ğ m e n gidiş, b e z i r g a n
medeniyetleri gelişiminden yana olduğu
için, İ s l a m i y e t i n bu p r e n s i b i s o n r a d a n t e r s i n e çevrildi:
kirlere karşı zılgıdı
biçiminde uygulandı.
Z e n g i n l e r i n fa-
İşte o z a m a n "din bir a f y o n d u r " k a l i t e s i n e b ü r ü n d ü : A l l a h , P a d i ş a h
v e Firavun v e y a
N e m r u t v e y a T i r a n oldu.
Melekler h ü k ü m e t erkanı
denli
t e k yanlı
ortaya
çıktığı
süreç;
daima
daima
prensiplerinin
sezilerinden
Cehennemi,
ö z ü n d e din
hapishaneleri,
hiçbir z a m a n
olmadı, olamazdı
barbarlar (komünler)
komünün
kanunlarına
çünkü
ile
kankardeşlik-
korunarak medeniyete
sıyla d o ğ a n ı n v e t o p l u m u n
ve
yoksa
medeniyet yansımalı
çarpışmasından,
tivizm
oldu...
bu
dinlerin
medeniyetlerin
sevgi-saygı-kollek-
aşılanmasından;
dolayı-
uyum yapma zorunlularından
doğmuştur-gelişmiştir...
Derebeylerin,
Firavunların,
Fağfurların eline g e ç t i k t e n s o n r a din, M e d e n i y e t b a t a k l ı k l a r ı n d a insanı
ezenlerin
zulüm
silahı
ise ç a r e s i z l i k a f y o n u :
Kur'an
ve
olmuş,
Peygamberi
bezirgan-tutsağı
evrimi
başaramayan
köle v e s e r f l e r i n
c e f e t t e sığınış o l m u ş t u r .
bunu
o l m u ş eski
sezer
Musa
ve
ve
İsa
medeniyet
dinlilerinin
gerişlerinde
kötülüğünden
korunur:
45-
"Biz
buruna
onlara
burundur;
orda
(Tevrat'ta)
kulağa
kulak;
sastan
vazgeçerse
günahı
meyen
kimseler,
işte
bunlar
anlaşılmasın,
Kur'an
Yanlış
yazdık
dişe
ki
diştir;
bağışlanır,
Cana
yarayan
Allah'ın
göze
kısastır.
indirdiği
göz;
Kim
şeyle
kı-
hükmet-
zalimdirler."
ve
Peygamberi,
değildir; y a n l ı ş u y g u l a n m a s ı n ı ve y o z l a ş m a y ı ;
gulamaları
candır,
Tevrat'a
İncil'e
karşı
b e z i r g a n l a ş m ı ş dini uy-
işaret eder.
Kur'an, İ b r a h i m g e l e n e ğ i n i
k a y n a k e d i n e r e k T e v r a t v e İncil'in
ken-
di ç a ğ ı n d a ve k o ş u l l a r ı n d a en y ü k s e k ve son s e n t e z i n i y a p a r :
63-
"Onların
günah
söz
dür
yaptıkları."
(Musevi
söylemekten,
ve
haram
İsevilerin)
bilenleri,
yemekten
danışmanları
alıkoysaydılar
ya,
onları
ne
kötü-
Ne R u h b a n i l e r ne H a h a m l a r , onları y e n i s e n t e z l e r e u l a ş t ı r a m a m ı ş lardır. T ı p k ı Hz. M u h a m m e d ' d e n s o n r a ç ı k m ı ş b u l u n a n m e z h e p l e r , tarikatlar gibi. A n c a k t a r i h s e l d e v r i m l e r çağı
çağı
açıldıktan
sonra,
modern
bitip y e r i n e s o s y a l d e v r i m l e r
Peygamberler denebilecek burjuva ve
p r o l e t a r y a t e o r i s y e n l e r i ve d e v r i m c i l e r i y e n i bir yol a ç a b i l m i ş l e r d i r .
Öyle
ki
Antik Tarihte
medeniyette
(tefeci-bezirganlıkta)
bataklaşanlar en y o z l a ş m ı ş - k a s t l a ş m ı ş oldular;
va
rejimleri
gibi.
tıpkı
B e z i r g a n l ı ğ a ve b u r j u v a l ı ğ a en
ve t o p l u m l a r d a bir rol o y n a y a c a k d u r u m d a
ilk g e l i p
bugünkü
burju-
az batanlar, t a r i h t e
kaldılar.
Bu ister köle ol-
sun ister m o d e r n p r o l e t a r y a olsun hep böyle oldu. Ç ü n k ü en t e m e l d e
görünmeden
rol
oynayan
hep
komünün
kollektivist insancıl
S o s y a l sınıflar a y s b e r g i n y ü z e y d e g ö r ü n e n t e p e l e r i y d i .
rıltılarına f a z l a c a y a k a s ı n ı
ye m a h k u m olanlardır - .
kaptıranlar,
yanıydı.
M e d e n i y e t pa-
medeniyet gerizlerinde çürüme-
İ n s a n l ı ğ a o n l a r d a n s a d e c e zarar gelir.
Parayla
a y a k t a k a l a b i l e c e k l e r i n i sanırlar. V e k i m s e y e y a r d ı m etmezler. S a d e c e
kendilerini d ü ş ü n ü r l e r .
luncaya
Bu y ü z d e n d a h a ç o k para isterler. Ta ki boğu-
ve yozlaşıncaya,
olanlar t e m e l l e r i
çürüyünceye
dek.
Yozlaşmamış ve yoksul
içlerinde d a h a çok taşırlar. Ve o n l a r ı n
yaşanmamışlıkları
d i n a m i z m yaratır.
O dinamizm
her t ü r l ü açlık,
ise t e k başına açlı-
ğını g i d e r e m e y e c e ğ i n i a n l a d ı k ç a k o l l e k t i v i z m d e buluşur.
bu t a r a f a a k a r l a r s a
Parası olanlar
mutlu ve e l e n m e d e n y a ş a y a b i l i r l e r . . .
Kur'an ve P e y g a m b e r i
bunu
her an sezer ve içinde yaşar.
b u g ü n k ü gibi bilimsel a n l a m d a bilinçlere ç ı k a r a m a z .
Elbette
Fakat o itilimlerle
davranır. Ç ü n k ü o, t a r i h s e l d e t e r m i n i z m i n o ç a ğ d a k i en içten en bilinçli (sezili) elçisidir; yansımasıdır - .
82-
"Her
Yahudilerle
lara
dostlukça
şişlerle,
83ri
halde
eş
daha
rahipler
2
olanların
Yine
de
en
bunlar
inen
düşmanları
inanmış
çünkü
olan-
aralarında
ke-
büyüklenmezler."
şeyi
işittiklerinde
yaşlar
koyu
göreceksin
"İsa'lıyız" diyenlerdir;
tanıklarından
Yahudiler,
zirganlıkta
yakın
gözlerinden
bizi
inanmış
koşanlardır.
vardır,
"Peygambere
yüzünden,
inandık,
göreceksin
Allah'a
aktığını
hak
olduğunu
görürsün.
"Ey
bilmele-
Tanrımız
biz
kıl."
bin yıldır b e z i r g a n dört yol ağzı
kaşarlanmış yozlaşmışlardır.
uydurup kastlaştırmışlardır.
Tevrat'ı
Bu y ü z d e n
Filistin'de t e f e c i - b e da
kendi
çıkarlarına
Kur'an ve P e y g a m b e r i n i n söz-
lerini alayla karşılarlar; ç ı k a r l a r ı n a ters gelir. G ü n e y T i c a r e t Y o l u ' n u bir
iki
k a b i l e n i n e l i n d e ç a r ç u r e d i p t ı k a m a n ı n dar kafalılığını a ş a m a z l a r .
Hristiyanlık henüz yeni
bir din
duyanlar yine Güney Ticaret Yolu
Krallığıdır - .
beş
o l d u ğ u gibi,
M u h a m m e d ' e yakınlık
üzerinde ve daha
b a r b a r kalmış Ha-
İslamiyeti,
hem
Mekke'nin
ve çıkarıcı ç o k t a n r ı c ı l ı ğ ı n a
karşı
k e n d i l e r i n e d a h a y a k ı n bulur.
ve P e y g a m b e r i
Ama
kimse
İslamiyet'in
evrencil
"ENFÂL
"Sana
ve
iseniz,
Barbar,
tarihte
(kişi
savaş
kişi
mülkiyetli
İslâm Sosyalizmi
Kur'an
çelişkilerden,
çat-
aranızı
mülkü
bilmezdi,
(komünün
düzeltin,
herşey
Siz
De
Allah
ve
ortak
Bu
insanlar
itaat
edin."
yüzden
antik
insanları)
edip
malı
"Ganimetler
inanan
elçisine
kollektifti.
ü z e r i n e akın
komünün
ki:
gerçekten
kollektif a k s i y o n l u
sınıflı t o p l u m )
ganimetler
üzerine)
sormaktadırlar.
(elçisinin)dir.
korkun,
barbarlar
yıktıklarında,
Peygamber ve
İslamiyet o
ü z e r i n e dikilir, belini güçlendirir.
genimetlerinden
Peygamberinin
Allah'tan
Kur'an
SÛRESİ"
(Savaş Ganimetleri:
1-
yayılışını,
g ö r e m e z ve s e z e m e z .
laklardan yararlanarak ayakları
Allah'ın
bezirganlığına
b u n u sezer ve söyler.
kadar ö n c e d e n
23-
a z g ı n tefeci
Medeniyet
kentleri y a ğ m a l a y ı p
olurdu.
Zaman
içinde
k o m ü n , sınıflı t o p l u m a b u a k ı n l a yeni k u r d u k l a r ı k e n t l e r l e m e d e n i y e t e
ç ö z ü l d ü k ç e bile, d e v l e t ç i l i k d e v l e t ( k a m u )
egemen
biçimde
sürüp
gittiği
gibi,
d ü z e n l e m e y l e , t o p r a k işleyenin
henüz
sosyalizasyona
köleler
sosyal
özelliği
taşıyordu.
prensiplerini
denebilecek
bırakılırdı.
bir
Böylece antik
Bu bir T a r i h s e l D e v r i m d i . Ç ü n k ü
devrim
yapabilecek
bir
devrimci
ulaşmamışlardı.
İşte A r a b i s t a n ' d a olan da
rim
reformu
tasarrufuna
tarih bir a d ı m da olsa ileriye g i d e r d i .
antik t a r i h t e
mülkiyeti o n yıllar b o y u n c a
toprak
kendine özgü
Kur'an
ve
(orijinal)
Peygamberi
bu
bir t a r i h s e l devtarihsel
devrimin
koyuyordu.
Bu y ü z d e n ilk Bedir savaşı başarıldıktan (zaferle s o n u ç l a n d ı r ı l m a s ı n dan) h e m e n sonra, ortaya g a n i m e t p a y l a ş m a kavgası çıkmıştı. A l l a h ve
elçisi, Enfal sûresinin ilk ayetiyle d u r u m a el k o y m a k z o r u n d a kaldı:
"Ganimet
Allah'ın
ve
elçisinindir."
Bu s ö y l e n d i ğ i ve y a z ı l d ı ğ ı
kadar basit ö y l e s i n e s ö y l e n m i ş bir kural
değildir. T e r s i n e en k e s k i n s a v a ş k o m ü n i z m i prensibidir. A l l a h k o r k u s u
P e y g a m b e r saygısı
"Allahtan
"Eğer
ile
korunur:
korkunuz"
inanmışsanız,
Kur'an
ve
Allah'a
Peygamberi
ve
elçisine
İslamiyetin
itaat
ilk
ediniz."
savaşçıl-devrim
yıllarında
böyle keskin s o s y a l i z m y a n l ı s ı y d ı . Ç ü n k ü kişi m ü l k i y e t i hırsının m e d e niyetleri batırdığını g ö r ü y o r d u , s e z i y o r d u . Ve P e y g a m b e r ,
ilkel
komü-
nün s a f - t e r t e m i z k o l l e k t i v i z m i n i , i n s a n - d o ğ a s e v g i s i n i - s a y g ı s ı n ı
(ülkü-
sünü) yaşıyordu.
A n c a k kişi
Başka türlüsünü y a p a m a z d ı .
m ü l k i y e t i n i ( m e d e n i y e t i ) d e t a t m ı ş , t a r i h s e l gidişin me-
d e n i y e t e d o ğ r u geliştiğini de g ö r ü y o r d u .
berini
bir s e n t e z y a p m a y a
götürdü.
Bu d u r u m , A l l a h ' ı ve P e y g a m -
Bu
elbette
bugünkü
bilincimize
b e n z e r bir bilinçle o l m u y o r d u .
Pratik d a y a t m a l a r s o n u c u n d a , y a ş a n a n
barbar-medeniyet çelişkilerinin
doğal
bir s e n t e z i y l e o l u y o r d u .
İşte bu haleti ruhiye içinde, İ s l a m t a r i h s e l d e v r i m i i l e r l e d i k ç e , kom ü n c ü l yapı v e g e l e n e k l e r i ,
geliştirmek zorunda
kaldı:
medeniyete,
kişi
mülkiyetine çözülüşünü
İslami t a r i h s e l d e v r i m i
na-köylü-esnafına ve yoksul tefeci-bezirganlarına;
mün
gelenekli
Hz. Ali y i ğ i t l e r i n e d a y a n ı y o r d u .
Medine fukaralarıaynı z a m a n d a
ko-
Zafer b u n l a r d a n y a n a
g e l i ş t i k ç e M e k k e z e n g i n l e r i y l e - E b u S u f y a n s ü l a l e s i y l e bile u z l a ş ı l m a k ;
bir t e k İ s l a m
O zaman
medeniyetinde
kaynaşmak mecburiyeti
Enfal
ilk a y e t i n d e k i ,
sûresinin
keskin
g e l i p dayattı.
İslam
sosyalizmi,
u z l a ş m a y a d o ğ r u e s n e t i l d i . A l l a h v e P e y g a m b e r i , b u gidişe 41.
şöyle " u y u m " y a p m a y ı
41topluluğun
dirdiğimiz
te
"Eğer sizler Allah'a
karşılaştığı
(ayetlere)
biri Allah'a,
yoksullara
ve
ve
(Bedir)
(hak
ve
kalmışlara
ile
batılın)
gününde
inanmışsanız,
Elçisine
yolda
ayette
geliştirdi:
Elçisiyle
aittir.
ayrılma
kulumuz
bilin ki
aldığınız
akrabalığı
Allah'ın
gününde
(Muhammed'e)
ganimetlerin
bulunanlara,
gücü
herşeye
o
iki
in-
beş-
yetimlere,
yetişir."
"Bedir" savaşı
rihsel
devrimci
sırasında,
çekirdek,
özleştirmesi-mayasını
"ganimet Allah'ın ve
ordusu
ile
arasındaki
İslam
savaş
medeniyetine
komünizmiyle
sağlamlaştırması
geçişi
y a p a c a k ta-
gücünü
pekiştirmesi-
gerekiyordu.
Buna
uyum,
Elçisinindir" ayetiyle gerçekleştirilmişti ve İslam
mal-mülk çekişmesi
bu
şekilde
kesin
kollektivizm
çözümlenmişti.
Ş i m d i , İ s l â m M e d e n i y e t i ' n i n içine z e n g i n tefeci, b e z i r g a n sülaleleri
de katıldıkça,
onların
da g ö n ü l l e r i n i " h o ş " n u t e d e r e k islâmiyeti
kitlelere y a y m a k g e r e ğ i v e y a
teye de 41.
kaçınılmazlığı
o r t a y a çıkmıştı.
geniş
Bu
reali-
ayetle u y u m y a p ı l d ı .
İslam sosyalizmi (kamu
malı ve k o l e k t i v i z m ) bu ayetle b e ş t e bire
indirilmişti.
A n c a k y i n e de t a r i h s e l
devrimler o
ve m a d d e s i n i y i t i r t m i y o r d u .
lafayu
Raşidiyn)
eğilimi
güdüldü.
devrinde
kadar kolayca
kollektif r u h u n u
İ s l a m m e d e n i y e t i n d e de ilk 4 halife (HuEnfal
sûresinin
ilk a y e t i n e
sadık
kalınma
Ç ü n k ü Kur'an'ın h e m e n bütün ayetleri k o l l e k t i v i z m i her t ü r l ü insan
değerlerini
korumak
öğütleriyle-buyruklarıyla
tarihsel devriminin çekirdeği
53ti,
"Bu
kendi
nimeti
böyledir,
özünü,
çünkü
Komün'ün
üretici
özünü
güçler
bir millet kendilerinde
değiştirmedikçe-bozmadıkça,
bozmaz-değiştirmez.
Allah
değiştiren
gelişimidir.
içinde akıp gelişir. T e k n i k ,
örülmüştür.
Ve
İslam
henüz iktidardadır:
da
iyi
meziye-
onlara
verdiği
işitendir-bilendir."
dinamizm,
Doğanın
üretici
bulunan
Allah
ve
Komün'ü
toplumun
komün
yapan
bütünlüklü
işleyişi
güçlerin t ü m ü n ü sürükleyen
motor
geliştiricidir.
Ve
lı
çe,
komün,
topluma
üretici
g ü ç l e r gelişimi
(medeniyete)
çözülüp
hızlandıkça
eritilir.
Ama
ister i s t e m e z
insan
k o l l e k t i v i z m i n y e n i d e n üretimi de geliştirilecektir.
bilinci
sınıf-
geliştik-
Bu a n t i k t a r i h t e
a d ı m a d ı m , halka halka gelişir.
İslam
topluma
tarihsel
devrimi
çözülüşünün
azgınlaşması ve yeni
de Arabistan'daki A r a p
sıçrayışıdır.
Kaçınılmaz
aşiretlerinin
gidiş,
kişi
sınıflı
mülkiyetinin
m e d e n i y e t i n sosyal d e v r i m c i sınıfları y a r a t a m a -
yıp ç ü r ü m e s i ve y ı k ı l m a s ı d ı r .
K u r ' a n ı n ve P e y g a m b e r i n biricik k o r k u s u ve b u y r u k l a r ı , b u n u n sezg i l e r i n d e n çıkmıştır.
Ama
leyen
41.
ayet
ekonomi
53. ayet de bu sezgiyi bir b a ş k a a ç ı d a n yineler.
ile
bizzat t o p l u m u n fiili
kuralını, A l l a h v e
tekler. Ç ü n k ü fiili gidişi
t a r i h s e l akışın
kendisi
değişimini
Peygamberi
temelden
etki-
bizzat o n a y l a r v e des-
Kur'an ve P e y g a m b e r i g ü d e r k e n , g e r ç e k t e bu
Kur'anı v e P e y g a m b e r i b e l i r l e m e k t e d i r .
Z a t e n P e y g a m b e r ' i n k e n d i s i n e ayet indirilişini algılayışı e v r i m i n kişi
ü z e r i n d e k i belirleyici g ü c ü y l e oluşur.
E v r i m i n Hz.
M u h a m m e d ' d e kuv-
vetle y a n s ı y ı ş ı ; yani b a r b a r l ı k ile m e d e n i y e t z ı t l ı k l a r ı n d a n en d e v r i m c i
sonuçları
çıkarışı
mümkün
g a m b e r h i s s e d e r ve
İşte Enfâl
ilan
olduğu
için,
kendisini
doğal
olarak
Pey-
eder...
süresindeki
birinci ve 4 1 .
ayetlerdeki
çelişkinin
kökeni
budur.
O kökler;
tırlatılır.
insancıl öz, d a i m a , her o l a y d a
Yorum,
komüncül
g ü r e ş l e r i n d e n gelişir.
münden
sonraki
Saltanatı tüm
öz
Bu y ü z d e n
ve
kişi
ha-
mülkünün
Kur'an'ı ören şey, P e y g a m b e r ' i n ölüda
sürer. T e f e c i - b e z i r g a n
Emeviye
m e d e n i y e t i y ı k ı l a r a k Orta T i c a r e t Yolu açılır.
İ s l a m l ı ğ ı n beşiği yakılıp-yıkılır;
G ü n e y Ticaret Yolu
evrencil t i c a r e t y o l l a r ı n ı n
geçmemiş
Peygambere Allah'ça
toplumun
kancıklığı ve z u l m ü y l e üste gelir g e l m e z , o öz z o r l a - h i -
leyle eritilir. Ç ö k k ü n A c e m
te
sınıflı
halifeler ç a ğ ı n d a
İ s l â m kutsal M e k k e - M e d i n e :
Çünkü
ile
barbar
önemini
kaybetmiştir:
köprülerini
ana y o l d a n
kalmayacak derecede
bunaltılır.
Tefeci
bezirganlık
kurmuş,
medeniye-
her y a n a
parçalayıcı
kişi
mülkiyeti t o h u m l a r ı n ı saçıp f i l i z l e n d i r m i ş t i r . İ n s a n c ı l öz, g i d e r e k e v r e n
çapında
den
medeniyet:
Sınıflı t o p l u m
ü r e t i l m e k üzere hazırlığa
mekanizmalarıyla
parçalanıp yeni-
sokulur.
A r k a d a n gelen göçebe rönesansçılıkları,
bu
niden ö ğ ü t ü p h e r k e s ç e h a z m e d i l i ş i n i sağlar;
hazırlık a ş a m a s ı n ı ye-
sosyal
devrimler:
Kapi-
t a l i z m ç a ğ ı n ı n g e b e l i ğ i n i geliştirir...
67sahibi
"Yeryüzünde
olmak
ahireti
ağır
yakışmaz.
basıncaya
Siz
geçici
kadar
dünya
hiçbir
malını
Peygambere
istiyorsunuz.
ise
istiyor."
Hz.
Ö m e r esirlerin ö l d ü r ü l m e s i n i ,
masını teklif etmişti.
lerini ö r ü y o r d u .
Hz.
E b u b e k i r fidye alınıp bırakıl-
P e y g a m b e r , E b u b e k i r ' i n k i n i d o ğ r u buldu. A m a Al-
lah b u y r u ğ u d a i m a bütün
insanlığın
kurtuluşu
( e v r e n s e l l i k ) için ayet-
P e y g a m b e r de insancıl y ü r e ğ i y l e hep İ s l a m s a v a ş ı n ı n
gelişmesini
kollayarak
çalışıyordu.
Esirlerin bile g ö n ü l l e r i n i alan a y e t l e r nazil oluşu
aynı
esirler
Allah
buna
insancıl ve İslami
70sizin
"Ey
yeden
daha
dünyevi
hevesleri
törpülemeye
[indirilişi]
kaygılardandı:
Peygamber!
kalplerinizde
uyuyor,
ellerinde
bir
hayır
hayırlısını
verir
bulunan
olduğunu
ve
sizi
esirlere
bilirse,
size
bağışlar.
Allah
söyle:
Eğer Allah
sizden
alınan
fid-
ve
ba-
esirgeyen
ğışlayandır."
Canlarına-mallarına
kaygılarla
ileri
kıyamayıp
hoş karşılanır;
davaya
akrabalık-kan
köklü d u y g u l a r t a ş ı d ı ğ ı n ı
sonra
katılanlar
bağlarının
bilir ve hoşgörülür.
da
aynı
bazen d a v a d a n da
Kan d a v a l a r ı h a r a m
kılınsa da İ s l a m d a v a s ı için m u h a f a z a edilir:
75-
"Onlar ki sonradan
tılar.
İşte
onlar da
daha
yakındırlar...
"
inanıp
sizdendir.
hicret
Rahim
ettiler.
sahipleri
Sizinle
beraber savaş-
[akrabalar]
birbirlerine
24-
"AHZAP
Devrim
SÛRESİ"
hazırlık
ister;
fikri-ruhi-teşkilatcıl
hazırlık her eri
sardığı
ö l ç ü d e başarı gelir. Y o k s a p a n i k ve korku ve ihanet a n l a t ı l a b i l e c e k gibi
değildir.
"Evrim" günlerindekiyle
maz izleri d e r s l e r l e doludur.
kıyas
bile g ö t ü r m e z .
A n c a k unutul-
Bu " H i z i p " a n l a m ı n a g e l e n sûre, H e n d e k
savaşı g ü n l e r i n i anlatır.
M e d i n e ' y e Hicret'in
5. yılında,
Kureyş ve G a t a f a n
kollarıyla M e d i n e ü z e r i n e y ü r ü d ü l e r .
Benû
Kurayza
12.000
adına
bağlı Y a h u d i
kişilik bir o r d u o l m u ş l a r d ı .
kabileleri
bütün
Medine'de Müslümanlarla uzlaşan
kabilesi de b u n l a r l a
M u h a m m e d ' e iyi
tiği y a p m a k t a n b a ş k a bir şey k a l m ı y o r d u .
birleşti,
hepsi
bir s a v u n m a tak-
M e d i n e Kenti'nin ç e v r e s i n e
bir h e n d e k kazdırıp, ç ı k a n t o p r a ğ ı n a r k a s ı n a o k ç u l a r ı n ı y e r l e ş t i r d i .
Kureyş ve G a t a f a n ve K u r a y z a , s a l d ı r ı d a c e s u r ve inançlı o l a m a d ı k ları
ölçüde
kuşatmayı
bir ay
kadar s ü r d ü r d ü l e r .
ve g i d e r e k s a v a ş s ıcaklığını yitirdi.
sılmıştı.
Çöl
fırtınası,
Hendek savaşını
Fırtına'nın g e ç m e s i n i
Sonradan
10-
müslümanlar yararına
bile b e k l e m e d e n d ü ş m a n
onlar
üstünüzden
gelmişlerdi.
Allah
11-
aşamadılar
çevirdi.
M e k k e ' y e geri d ö n d ü .
bu olay a y e t l e r l e d e r s l e ş t i r i l d i .
"Hani
yanlarından)
mıştı.
Hendeği
D ü ş m a n ı n i n a n c ı - c e s a r e t i iyice sar-
hakkında
"İşte
orada
ve
Gözler
çeşitli
müminler
alt
tarafınızdan
kaymış
tereddütlere
denenmiş,
(vadinin
yürekler
üst
hançerlere
ve
alt
dayan-
düşmüştünüz."
şiddetli
bir
sarsıntı
ile
sarsıl-
Allah
ve
Resulü
mışlardı."
12- "Münafıklar
bize
sadece
13-
"Bir
Devrim
kalplerinde
vaadlerde
grup
15- " O y s a
Muhammed
ve
boş
da"
çeşitli
hastalık
bulundu"
bulunanlar,
diyorlardı.
mazeretlerle
"Sadece
kaçmak
bu
tereddütlerle
yürümezdi
tabi.
Çekirdek
hep o ç e k i r d e ğ i ç o ğ a l t ı p g ü ç l e n d i r d i . Y a h u d i
işini b i t i r m e n i n t a m z a m a n ı y d ı . Y a h u d i
d e kaleyi d ü ş ü r d ü .
17- " N A H L
18- " İ S R A
19- " K E H F
SÛRESİ"
SÛRESİ"
SÛRESİ"
SÛRESİ"
22- " E N B İ Y A
SÛRESİ"
23- " H A C C
SÛRESİ"
35- " S E B E
SÛRESİ"
36- " M E L A İ K E
37- " Y A S İ N
SÛRESİ"
SÛRESİ"
38- " S A F F A A T
kalesini
sağlamdı
ve
Kurayzan'ın
kuşatarak 20-25 gün-
Müslüman çekirdeğini ve cephesini güçlendirdi...
SÛRESİ"
20- " M E R Y E M
21- " T Â H Â
istiyorlardı."
k a ç m a y a c a k l a r ı n a dair A l l a h ' a söz v e r m i ş l e r d i . "
SÛRESİ"
39- " S A D
SÛRESİ"
40- " Z Ü M E R
SÛRESİ"
41- " M Ü M İ N
SÛRESİ"
42- " F U S S İ L E T
43- " Ş U A R A
SÛRESİ"
SÛRESİ"
44- " Z U H R U F
SÛRESİ"
45- " D U H A N
SÛRESİ"
46-"CASİYE
SÛRESİ"
47- " A H K A F
SÛRESİ"
Bu
Mekki
sûreleri,
ele
almıyoruz.
yeniden
dıkça
okuyucu
ilk b ö l ü m l e r d e yeri
Kur'an
tekrar tekrar
ve
geldikçe
Peygamberinin
kendi
başına
işlediğimiz
metodu
konuyu
için
kavran-
geliştirebilir ve
geliştirmelidir.
Kimi
Müslüman
emperyalizm
çekten
gençlerimizin
beklemesi, yani
sadüf değildir:
Kur'an'ı
ğılara-gerilere
Şu
yıkılmış
5-6
de doğayı
kalkan
ç o k n a n k ö r olan
doğaya ve t o p l u m a ,
geberen
kıyameti
yıllık t e p e s i n d e n
geleneklere
ger-
aşa-
bakınca,
i ç d i n a m i z m i y l e değil y i n e A l l a h
k ı y a m e t i A l l a h ' ı n nihai adaleti
insanlık" doğadan
kendi
toplumunun
nankörlük yine
gidiş
kendi
kanunlarının
bilince
savaşı v e r i l m e s i y l e ç ö z ü m l e n e b i l e c e k t i r .
ve t o p l u m d a n
bencillikleri u ğ r u n a ,
d a y o k e d e r e k u y u m s u z hale g e l m e s i
l e n e b i l i r d i ? Elbette bu
Bu
başka
nasıl
kendini
çözüm-
kendini v u r a r a k d o ğ a ve
çıkarılıp
onlara
ne y a m a n
uyulma
d i y a l e k t i k ku-
bilinçten ç o k ödül ve c e z a s i s t e m i y l e işler ve sınıflı t o p l u m u n
topyekun
İnsan
ve
görüyordu.
"gerçekten
raldır ki
bin
kentlere-toplumlara;
maddi t e m e l l e r d e n
geldiği halde;
insan
toplumun
h a k s ı z l ı k l a r ı n ı n s o n u alacaktır.
toplumlarının
s i s t e m i y l e b a k m a k z o r u n d a o l d u ğ u için
biçiminde
sınıflı
g ü n ü m ü z e u y a r l a m a y a ç a l ı ş m a s ı te-
K ı y a m e t , sınıflı t o p l u m
M u h a m m e d A n t i k sınıflı
toplumun
modern
çağında "kıyamet alametleri" görmesi
ödülünü
topyekun
bir c e z a
ile
insan
bilincine d ö n ü ş t ü r ü r .
b e y n i n i n bile d o ğ a d a n v e t o p l u m d a n g e l d i ğ i n i ö l ü m s ü z b i ç i m d e
h a t ı r l a t a r a k insan b i l i n c i n d e n üstün hiç bir şeyin o l a m a y a c a ğ ı n ı " n a n kör" g ö z l e r e
günü,
batırır:
ayrılığa
"Hakikaten
düştüğünüz
haksızı ayıracak." (Hac sûresi:
25-
66.
ve
aranızda
"Allah kıyamet
hükmederek
Ayetler)
toplumunun
önünde
haklıyı-
"NUR SÛRESİ":
Muhammed'in
görevi
sinden
çok n a n k ö r d ü r "
da
69.
ve
Hicaz
devrim görevi öylesine evrencil
o
insan
hususlar
kavradıkça,
kaynaklanmış
Muhammed,
olaylara
yükselen
tarihsel
boyutlarda olduğunu sezdiriyordu
çevresinde olup
daha
objektif ve
biten,
insan
düzeltilebilir
ki;
nef-
olduğu
ölçüde
hoşgörüyle
bakıyordu.
Böylece Allah'ın
(determinizmin)
celiğini-yaratıcılığını ve hoşgörürlüğünü de daha derinden
y a k l a ş ı y o r ve A l l a h
re
ulaştırarak
kuyu
didişmelerinin
Fuhuş;
ya
kavrayışını
bilmeden
cinsel y a s a k l a r ı
g i d e r e k insancıl
da
olan
hiçe s a y a n , t o p l u m u n g e l e n e k l e r i n i
hava-
üreyimini
topluma;
v e r i m s i z l e ş t i r i p felce
en yüce duyguları:
Çünkü
uğratan;
Onur-sevgi-saygı-yaratıcılık
mekanizmalarını sekteye uğratan
bir e y l e m o l d u ğ u
toplum
s a k l a r ile b a ş l a m ı ş ve gelişmiştir.
gınlaşması,
zenginlikledipsiz
üretimle üreyim
dinamitler.
sel y a s a k s ı z e n
dek görülmemiş
Kişisel
insan
hatta y o z l a ş t ı r ı p ç ü r ü t e n
koşullarını
güne
üzerindeydi:
u ç u r u p üretimi v e
yetenek dolayısıyla
o
determinizme yaklaştırıyordu.
yü-
kavramaya
ölçüde toplumun varolma
denen
İnsanlığın
İnsanlık,
ilk başladığı
cinsel
yere:
yaCin-
ilkel t o p l u m a d ö n ü ş ü o l a n a k s ı z d ı r a m a f u h u ş u n y a y -
hangi t o p l u m
b i ç i m i n d e o l u r s a k o l a l ı m cinsel y a s a k s ı z ilk
h a y v a n l ı ğ a y a k l a ş m a k t ı r ki bu üretimi ve insan ü r e y i m i n i o
ö l ç ü d e felce uğratır. V e n e denli
sak b u l u n a l ı m ,
modern toplum aşamasında bulunur-
b u felce uğratış ö l ç ü s ü n d e t o p l u m u m u z
krizlere-çürü-
yüşlere ve çöküşlere girmeden yapamaz.
M e d e n i y e t e h e n ü z g e ç m e y e çalışan k o m ü n t o p l u m u insanı, f u h u ş ' a
d ü ş e r s e n e o l u r ? C i n s e l y a s a k l a r ı d a hiçe s a y a r a k , S o d o m v e G o m o r r a
kent m e d e n i y e t i
örneklerinde olduğu
gibi,
medeniyete,
kentler f e d e -
r a s y o n u n a g e ç e m e d e n , d o ğ m a d a n ölür. Y a n i d a h a t o p l u m c u ,
ve ü r e y i m l i olan
Fuhuşun
üretken
k o m ü n l e r i n t a r i h s e l d e v r i m l e r i y l e y o k edilir.
esaretine düşen
lumca aforoz edilmesi
kişiler için
bir y a n a ,
de aynı
şey g e ç e r l i d i r :
Top-
ü r e t k e n l i ğ i ve üreyimi felce u ğ r a d ı ğ ı
ölçüde "insan" olmaktan çıkmaya
başlar...
M u h a m m e d bunu y a k a l a m a d a n yapamaz:
M u h a c i r l e r içinde v e ya-
kın ç e v r e s i n d e beliren f u h u ş g i r i ş i m l e r i n i a n ı n d a " H a r a m " kılan ayetler
peşisıra gelir.
3kasıyla
erkekten
"Zina
eden
evlenemez;
erkek,
zina
başkasıyla
zina
eden
evlenemez.
eden
kadın
veya
da,
ortak
zina
Müminlere
koşan
eden
haram
kadından
veya
ortak
başkoşan
kılınmıştır."
Burada " Z i n a " f u h u ş a n l a m ı n a doğru gelişmiş bir durumdur. " H a r a m "
ise basit bir " y a s a k " kelimesiyle a ç ı k l a n a m a y a c a k kadar " i n s a n i " özellikler içerir, "yasak"; "insan t o p l u m u n u n ;
insanın insana koyduğu
kanuni
bir uygulamadır. A l l a h ' ı n k o y d u ğ u y a s a k , haram ile aynı u y g u l a m a l a r ı ve
sunuşları karşılamaz.
larına yaklaşır.
Haram'ı ç i ğ n e m e k insanlıktan u z a k l a ş m a k a n l a m -
Bu doğa ve t o p l u m u n temel kanunlarına u y u m ile karşı-
lanabilecek d e ğ e r d e v e y a anlamdadır.
Modern t o p l u m l a r bunca bilimlere
s a h i p k e n bu " u y u m " edebine sahip olacaklarına, sanki
ve t o p l u m u n
dir.
gidiş kanunlarına
N e d e n ? Dinleri
inadına d o ğ a n ı n
u y u m s u z l u k edepsizliğini
imanları "kâr", "irad", "faiz":
geliştirmişler-
Para o l m u ş t u r da on-
dan.
Komün gelenekli t o p l u m l a r bunlardan uzak olduğu ölçüde d o ğ a ve
insanın gidişini
Bu
kutsallaştırarak " u y u m " terbiyesini
yüzden
"Haram"
ğerlidir. A m a y e t m e z .
desteklenmesi
lip
ve
modern
Sosyal
gerekir.
içinde,
etinde-kemiğinde
Kur'an
bu
yüzden
de
Duyduğu
büyütülmesi-yerleştiribunları
için
ile
ilk kapıdır. A m a f u h u ş değildir h e n ü z . V e ol-
da
olabilir.
Bunu
daha
d o ğ r u g e l i ş e b i l e c e k bir proçok t o p l u m u n
gidişi
p a t l a k verir.
m a z h a r olur M a d d i - m a n e v i - c i n s e l
" Z i n a " y a s ü r ü k l e y e b i l i r . Y i n e d e bu,
u y u m s u z l u k l a r eşleri
hay-
Bu y ü z d e n p i ş m a n l ı k
içerir ve " T ö v b e " ile y a n i ö z e l e ş t i r i y l e v e y a
hataya d ü ş m e m e k l e önü
belirler.
O ölçüde
insan o l m a y o l u n d a " s o s y a l
v a n ı l ı k " d e p r e ş m e l e r i n d e n b a k a bir şey değildir.
duygularını
determinizm
Peygamber olmuştur.
" i n s a n c ı l " ihtiyaçlar ile a l t ş u u r d a n
hoşgörüye
de-
İnsani d u y g u l a r l a y ü k l ü d ü r .
" Z i n a " bir ihanet ve f u h u ş a
başlangıcı
Bu y ü z d e n
sarmalanarak
Peygamber bütün
duyar.
"Zina" fuhuşa açılan
senin
kültüründen
kültür g e l i ş i m i y l e
hoşgörü-adalet-eşitlik-toplumculuk-paylaşmacılık-
sevgi, saygı, özetle:
m a y a b i l i r de.
edinmişlerdir.
yasak
a d a l e t v e eşitlikle v e
hoşgörüyle
kökleştirilmesi
toplumun
bir d a h a aynı
kesilebilir.
Erkek d ü z e n i n d e erkekler, bol bol zinayla aileyi g ö t ü r m e y e alıştıkları ö l ç ü d e , t o p l u m u f u h u ş pazarına s ü r ü k l e m i ş l e r d i r .
pazar ve e r k e k s i s t e m i n i n
başındadır.
Muhammed
k u r b a n l a r ı olurlar.
Kadınlar g e n e l l i k l e
Hicaz t o p l u m u
bu gidişin
bunu sezer ve F u h u ş ' u n başı olan Z i n a ' y a in-
sancıl ihtiyaçlarla geliştiği ö l ç ü d e h o ş g ö r ü l ü davranır. A n c a k özelleştiriyi ve o g ü n k ü geçerli e y l e m i ve adıyla: " T ö v b e " y i şart koşar:
5çok
"Ancak
bundan
bağışlayan
Burada
mirebilecek
edip
uslananlar
hariç.
Çünkü Allah
"Zina"nın
da
çok ö n e m l i
ve
b ü y ü k bir
Zina, s e z i l m i ş t i r ki t o p l u m u n v a r o l u ş koşullarını
bir gidişin
başıdır.
O
ölçüde
de
hata
ke-
bağışlanması-hoşgörül-
P e y g a m b e r i de a ş a n A l l a h ' c ı l s o n s u z l u k t a bir h o ş g ö r ü gerektirir.
Zina'yı
ilh...
tevbe
esirgeyendir."
" ç o k " sıfatı,
o l d u ğ u n u anlatır.
mesi
sonra
çok
Fuhuşa v a r m a m a s ı
için
hoşgörüyle ve sosyal
ile s a r m a l a y a n t o p l u m gidişi
ması önlenebilir.
Bu
eşitlik-adalet ve
içinde b u l u n u l a b i l i r s e , z i n a n ı n azıt-
k i ş i y i - P e y g a m b e r de olsa aşar; t o p l u m s a l gidişin
işi olur. Bu y ü z d e n d e t e r m i n i z m i n v e y a A l l a h ' ı n b a ğ ı ş l a m a s ı ve e s i r g e mesi
P e y g a m b e r l e r i n k i n d e n " ç o k " d a h a yücedir...
M e d e n i y e t e geçiş, b ü y ü k bir t a r i h s e l d e v r i m g ö r e v i y l e karşı karşıya
bulunmuyorsa;
S o d o m v e G o m o r r a ' d a o l d u ğ u gibi tefeci b e z i r g a n az-
g ı n l a ş m a s ı y l a dolu dizgin zevki sefa v e f u h u ş a l e m l e r i n e s ü r a t l e batar
ve y o k olur.
Hicaz t o p l u m u d a aynı gidiş içinde olabilirdi. S o d o m - G o m o r r a v e y a
Musa
toplumunda
görüldüğü
gibi
içinde t o p l u m s ü r ü n ü p k a n a y a b i l i r d i .
kurtarmıştır - .
para-zevk-sefa-fuhuş
düşkünlüğü
Hicaz t o p l u m u n u t a r i h s e l görevi
"Zina"
Hz.
diyalektik
toplumunu
toplumu
Hz.
Ayşe,
Muhammed'in
dönüşümler
saramazsa,
tefeci,
mıştır.
Gidiş
devrim
ve
o
denli
görevi
kültürü
h e m de en s e v d i ğ i
Hicaz
fuhuş,
eşlerinden
ayetlere rağmen "Zina" dedikodularına
M u h a m m e d bile d e d i k o d u l a r a
pişmanlığını
bulaşmıştır.
içindedir.
Muhammed'in eşlerinden
Ayşe'nin
dek
Eğer t a r i h s e l
bezirganlık azması
çökertecek filizlenme
O'nu temizleyen
çare
ailesine
içindedir.
görünce olaya
olan
bulaş-
i n a n a c a k d u r u m a gelmiştir. A m a
hoşgörüyle yaklaşmaktan
başka
bulamamıştır:
"İmdi
çıkarır.
eğer
Ama
sen
suçsuzsan,
bir günaha
Ayşe'nin gerçekten
Allah
muhakkak
düştünse Allah'a
suçsuzluğunu
istiğfar ile
bu olay y ü z ü n d e n
tevbe
ortaya
et" der.
Ve
kahır ve p i ş m a n l ı k içinde oldu-
ğunu anlar ve anında Ayşe'yi temize çıkaran ayetler vahyolunur.
A y ş e ' n i n " z i n a " yaptığı
dedikodusunu yayanların
a k r a b a s ı ve y a n ı n d a fakir o l d u ğ u
bulunuyordu.
Mistah'ı
Ebubekir, A y ş e ' y i
için
temize
k o v a c a ğ ı n a ve bir daha
h a m m e d farklıydı;
tarihsel
çıkaran
"Sizden
yoksullara,
fazilet
devrim
Allah
etmesinler,
misiniz?
yolunda
affetsinler
Allah
ve
bu
görevi O'nu
Mistah da
ayetlerden
sonra,
göç
edenlere,
geçsinler.
çok daha
Mu-
lütufkâr-ku-
islam ç e k i r d e ğ i n e de öğütledi:
servet sahibi
bağışlayan
Ebubekir'in
b a k m a y a c a ğ ı n a y e m i n etti. A m a
caklayıcı y a p m ı ş t ı . A ş a ğ ı d a k i ayet bunu
22-
içinde
beslediği y a n a ş m a s ı :
kimseler,
yakınlığı
yardım
Allah'ın
sizi
bulunanlara,
yapmamaya
bağışlamasını
yemin
sevmez
esirgeyendir."
D e m e k insanı insan y a p a n e ğ i t i m d e n önce, tarihsel g ö r e v l e r i d i r v e y a
t o p l u m u n gidiş biçimleridir. A m a eğitim, hele o gidişe uygun d ü ş e r s e o
derece ö n e m taşır.
M u h a m m e d ve Kur'an'ın görevi bu y ü z d e n az y ü c e
olmamıştır. A m a O'nu kendi koşulları ve görevleri içinde a n l a y a m a z s a k ,
s a d e c e kuru bir şiir gibi dinler ve okur isek, g ü n ü m ü z d e pek y a v a n gelebilir.
Hatta bu satırların O'nu abarttığı k a n a a t i n e bile varılabilir. Ger-
çek b u n u n tersidir:
yetemez;
Bu satırlar o günleri g e r ç e k d e ğ e r i n d e a ç ı k l a m a y a
M u h a m m e d ' i ve Kur'anı ve kökleri olan İbrahim'i ve g e ç m i ş
g e l e n e k l e r i a n l a m a k için
benzer görevler içinde b u l u n m u ş o l m a k gere-
kir... ki o z a m a n bile hissedilebilir a m a y e t e r i n c e anlatılamayabilinir.
F u h u ş - Z i n a v e A y ş e o l a y l a r ı n d a n s o n r a İ s l a m ' d a " ö r t ü n m e " ile ilgili
ayetler gelir.
dürme
Yani
E r k e k l e r e de aynı
bir nefis terbiyesidir.
26iyi
Bu s a d e c e kadınları
değildir.
"Kötü
kadınlar
Yani
iyi
paylama
kadınlar,
kötü
iyi
erkeklere;
erkekler
O halde Z i n a d e d i k o d u s u n a
g ö r ü r ve ayrı tutar.
de
ö n c e çıktığı yeri
zaafları ve i r a d e s i z l i k l e r i y l e (kişilerle)
"Kötü" müydüler?
bir m a h r e m i y e t e b ü r ü n azar-dikkat
b u y r u k olur.
Hatta ö n c e e r k e k l e r b u y r u k altına alınır:
erkeklere,
küfür ve zina,
babahanca
kötü
iyi
erkekler
kadınlara
kirletir ve
bu
kötü
kadınlara;
mahsusdur... "
d u r u m onların
ilgilidir.
karışan A y ş e , S a f v a n ve P e y g a m b e r de
P e y g a m b e r bu
olayı
ibret a l ı n a c a k bir olay o l a r a k
26dan
"Bunlar
(Peygamber-Ayşe
uzaktırlar.
Kendilerine
ve
Allah'tan
Safvan)
onların
bir mağfiret
ve
dedikoduların-
cömertçe
bir rızık
vardır."
Demek
insanların
alabilirlerse,
altuşur
gelecekteki
ile
düştükleri
y ü k ö d ü l l e r alabilirler.
Ki
içinde
yeterince
değiller
ise
ve
P e y g a m b e r c e ele alış
nümüz yobazlarının
la
bu
bu
landır.
en
de
haklı
zina
kötülükten
olsa,
eğer bilinçli
derslerini
kadınlara
Bütünüyle
kadını
cinsel
insan
getirilen
örtünmeyi,
başkası
ya-
kurbanı y a p a n
köklerinden y o l u n m a s ı ancak yetenek ve
ü r e t k e n l i k o l a n a k l a r ı n ı n s o n s u z g e l i ş t i r i l m e s i y l e m ü m k ü n olabilir.
o l a r a k suç paylaştırılırsa,
gü-
d ö n ü ş m ü ş defile
üretkenlikten
aşağılayan erkek düzeninin
küçük f u h u ş p a z a r l a r ı n ı n
bir k ö t ü l ü k
alabilmişlerse.
uğratan t u t u m l a r ı y -
metaya
için
e ğ e r ders
e d i l m e y e c e k kadar bü-
köleleleştirici-dumura
çıkaramaz;
Kapitalizmin
bile
kökleşmiş
olunca,
kadını
k a r ı ş t ı r m a m a k gerekir.
giysilerini
bir
hayatlarında tahmin
bunun
sebebi
cins o l a r a k başta
Cins
erkeklerin-
dir. Ç ü n k ü s i s t e m onlara çalışır.
Muhammed,
ğını sezer.
azgınlaşmaya
Zina k ı ş k ı r t m a s ı
başlayan
babahan toplumunda yaşadı-
k o n u s u n d a ilk p a y l a m a bu y ü z d e n erkek-
leredir. A l l a h kelamı kesin ve akıl vericidir:
30-
"İnanan
ırzlarını
erkeklere
korusunlar.
Allah
onların
Bunun
Bu
her
şöyle:
onlar
için
yaptıklarını
ardından
gelen
"Bakışlarından
daha
haber
ayet,
temiz
bazılarını
ve
yumsunlar,
yararlıdır.
Şüphesiz
almaktadır."
kadınlara
uzun
uzun
ö r t ü n m e gere-
ğini anlatır. Y a n i ikna e t m e y e çalışır. Ve h a t ı r l a n m a l ı d ı r ki
bu a y e t l e r
" i n a n a n l a r a " d ı r . İ n a n m a y a n l a r ı ikna e t m e k için d a h a da sabırla m ü c a dele g e r e k t i ğ i n i ,
Ve
arkadan
Peygamberin
gelen
bizzat kendi
ayetler evlenmeyi
m ü c a d e l e s i anlatır - .
buyruklaştırır.
için öne s ü r ü l e c e k m a z e r e t l e r i g i d e r m e y o l u n u tutar;
lumu
için
önemli
bir e y l e m
o l a r a k öne geçirir.
Evlenmemek
e v l e n m e y i top-
Zina f u h u ş p r o s e s i n i n
ö n ü n e g e ç m e k t e evliliğin de rol o y n a y a l a b i l e c e ğ i n i g ö r ü r ;
Bununla
muslarını
ni
da
kalmaz:
korusunlar" (33.
sezerek toplumunu
Fuhuş'ta
tenzih
suçun
kalmakta
zorlarsa,
ısrarlı
şüphesiz
P e y g a m b e r ve
"Nefsi
Ayet)
kurallaştırır.
olanağına
sahip,
oluncaya
buyruğuyla
cinsel
yasakların
kadar
na-
önemi-
üretime yönlendirir.
açıkça
erkeklerde
olduğunu
bildirir ve
kadınları
eder:
33-" . . . .Dünya
lu
"Evlenme
hayatının
geçici menfaatini elde
cariyelerimizi
Allah
o
Kur'an
kışkırtmakta" ve
ihtiyaçlarda olduğunu;
fuhuşa
kadınlara
bu
karşı
etmek için,
namus-
Kim
Fuhuşa
bağışlayıcı,
onları
esirgeyicidir."
d e r e c e g e r ç e k ç i ve akılcıdır.
"iradeyi
ama
zorlamayın.
aşan"
altşuur
patlaması
Meselenin
bastırılmış
b u n d a d a e r k e k d ü z e n i n i n s o r u m l u oldu-
ğ u n u s e z e r fakat ne y a z ı k ki
erkeklerden ve tefeci-bezirgan
elinden
gelen
sermayeden
budur.
yanadır.
Ç ü n k ü tarihi
akış
Muhammed'den
s o n r a k i y ü z l e r c e yıl bile bu k o n u y a çare b u l a m a m ı ş ve s o r u n u biriktir294
dikçe biriktirmiştir.
"Nefis",
bu y ü z d e n
o l m a k üzere g e l i ş m e k z o r u n d a
i n s a n l ı ğ ı n en ö n e m l i
benzer.
meselesi
"Nefis",
başlıbaşına
insanlık v e özellikle " K i ş i " m e s e l e s i o l a r a k d i k k a t l e r i ç e k e n
bir a ş a m a -
ya
kalacağa
u l a ş t ı ğ ı n d a t o p l u m y e p y e n i s t r a t e j i k a ş a m a y a g e ç m i ş bulunur...
M u h a m m e d z a m a n ı ö y l e s i n e bir ç a ğ ı n belki
sel ö l ç ü l e r d e n
İslam
ilk b a ş l a n g ı c ı n ı e v r e n -
Hicaz t o p l u m u n u d ü r t e r e k verir.
Bu y ü z d e n
Kur'an ve
h u k u k u n u n " N e f i s " t e r b i y e s i n e girişi t e s a d ü f s a y ı l m a m a l ı d ı r .
Nefis,
kapitalizm
p a t l a m a l a r a girer.
"tüketimlerin
masından"
ve
emperyalizm
batı
toplumlarında
aralıklı
marazi p a t l a m a l a r ı n d a n " ve bu u ğ u r d a " D u v a r l a r ı n aşıl-
bellidir.
M u h a m m e d v e Kur'an'ı
yutları bu d e r e c e d e d i r ;
26-
ile
D o ğ u t o p l u m l a r ı n ı S o v y e t l e r ' d e n b a ş l a y a r a k sardığı
"MUHAMMED
Medine'ye
derinliği v e e v r e n s e l
bo-
SÛRESİ":
hicretten
lişkiler d e gelişti.
uyaran olayların
b ü y ü k l ü k l e r i b u r a d a n gelir.
sonra
müslüman
P e y g a m b e r bunları
çekirdeği
geliştikçe
iç
çe-
yakalayıp teşhir etmekte yarar
gördü:
" C i h a d " k o n u s u n d a iki y ü z l ü
20ler.
"İnananlar,
Fakat hükmü
kalplerinde
hastalık
nin
gibi
bakışı
21-
"İtaat
man,
cihad
daha
iyi
açık
bulunanların
etmek
ve
isteklerinde
korkaklara:
hakkında
bir sûre
baktıklarını
bir
indirilip
sana
güzel
söz
indirilmeli
de
onda
ölümden
görürsün.
Allah'a
sûre
Onlara
bayılıp
uygun
söylemektir.
sadık
değil
savaştan
İş
kalsalardı,
miydi
der-
söz
edilince,
düşen
kimse-
olan:
ciddiye
elbette
bindiği
kendileri
zaiçin
olurdu."
Kankardeşlik
kişi
Cihad
ile
Müslüman
dava
kardeşliğini
bütünleştiremeyip
m ü l k ü n ü ve benciliği ö n e ç ı k a r a n l a r a :
22-
"Demek
yapacak,
işbaşına
akrabalık
gelecek
bağlarını
olsanız,
yeryüzünde
bozgunculuk
koparacaksınız."
Kent, artık k o m ü n a k r a b a l ı k b a ğ l a r ı n ı g e r i d e b ı r a k a r a k ,
te parçalanarak g e ç m e k t e d i r zaten.
Müslümanlık bunu
Bu g e ç i ş i n teori ve pratiğini yapar.
o l a b i l m e s i n i eski t o p l u m c u l
kat-oruç-faizin
Fakat m e d e n i y e t i n i n
g e l e n e k l e r i , a k r a b a l ı k gibi,
medeniye-
Kitaba
bağlar.
uzun ö m ü r l ü
imece gibi-ze-
h a r a m l ı ğ ı - h a c - n a m a z gibi t o p l u m c u l g e l e n e k l e r i n fakir
f u k a r a v e halk y a r a r ı n a k a m u malı y a r a r ı n a g e l i ş t i r m e k z o r u n d a kalır.
Çünkü
henüz
Komün'ün toplumcul
özünü yitirmemiştir.
lisi b u n u içine girdikleri m e d e n i y e t i n
ömürlü
medeniyet
Bir y a n d a n
kurabileceklerini
a k r a b a l ı k bağlarını
Daha
önem-
mayası yapabilirlerse daha uzun
bilince y a k ı n
bizzat
bu
uğurda
diğer y a n d a n y i n e aynı a m a ç için k o r u n m a l a r ı
sezilerle y a k a l a r l a r .
kendileri
çözerken,
bu sezilerini açıklar.
İ n a n c ı zayıf, canı ve malı k ı y m e t l i l e r e :
35-
"Siz
galip
beraberdir.
38-
O
"İşte
nizden
eder.
cimrilik
Allah
bir
barış
harcamaya
cimrilik
de
istemeyin,
Allah
sizinle
etmeyecektir."
fakirsiniz.
getirir
için
insanların
zayi
Kim
sizler
toplum
S a n ı r s ı n ı z ki d a v a
tersine verdiği
gevşeyip
yolunda
ediyor.
zengindir,
başka
Peygamber
iken
amellerinizi
sizler Allah
kimisi
yerinize
durumda
sizin
çağrılıyorsunuz
ederse,
Eğer
yüz
onlar sizin
her an can ve mal
taşıyamayacakları
içi-
cimrilik
çevirecek
gibi
olursanız
olmazlar."
istenir.
yükü
ama
kendisine
Hayır, A l l a h ve
omuzlara
yüklemez:
pek çok, istediği s a d e c e t o p l u m y a r a r ı n a v i c d a n - i n a n ç -
insaf, biraz da bağıştır:
36-
"Dünya
hayatı,
bir
oyun
günah
işlemekten
korunursanız,
bütün
mallarınızı
istemez.
37bu
"Eğer
mallarınızı
kinlerinizi
ortaya
ve
eğlenceden
size
isteseydi
de
ibarettir.
mükafatlarınızı
sıkıştırsaydı,
Eğer
inanır,
ve
sizden
verir
cimrilik
ederdiniz
ve
çıkarırdı."
A n t i k sınıflı t o p l u m u n
(medeniyetin)
5 - 6 bin yıllık g e l i ş i m i ,
kıtala-
rararası y a y ı l ı m ı v e b u n l a r ı n g e l e n e k l e r l e g ü n e y t i c a r e t y o l u ü z e r i n d e ki
Hicaz t o p l u m u n a a k t a r ı l m a s ı , b a r b a r t o p l u m da olsa beyinleri böy-
le
ince psikolojileri
ç ö z ü m l e m e y e d e k itiyor ve g e l i ş t i r i y o r d u .
binlerce yıldır d i y a l e k t i k ağlarını
kimselerin
"Allah"
ummadığı ve beklemediği
y e r d e v e z a m a n d a y a v a ş a m a sıkıca ö r m ü ş ;
ö n c e bir t e k M u h a m m e d
elçisiyle, s o n r a b ü t ü n Hicaz t o p l u m u y l a , G a r b ' t a Berberiler ile, Ş a r k ' t a
Türk ve
Moğollarla
hiyerarşik olarak yüzlerce
yıl
İslam
medeniyeti
biçiminde temsil ederek kendisini evrensel ölçülerde g ö s t e r m e k üzere
hazırlanışını
Modern
gelen
da
kapitalizm,
süsleyip,
eşeğin
melli
böyle y a p ı y o r d u .
çağda
alayıp
olmaktan,
olmadı,
kendisini
pullasa,
eşeklikten
ne uymaktan
farklı
ne
kadar
insanlığa
çıkamayışı
çıkamaz;
kurtulamaz.
olmayacaktır - .
Kayserili'nin
küheylan
gibi,
gibi
kapitalizm
medeniyeti
de
Aynı
temellerden
eşeğine
satmaya
benzetip
kalksa
de tefeci-bezirgan
antik
da
te-
m e d e n i y e t l e r gidişi-
Sadece ölçüler modernleşmiş;
başkalaşım
hızları, ö l ü m v e d o ğ u m biçimleri gelişmiştir. T e m e l , aynı üretici güçler
dinamizmidir
27-
"RA'D SÛRESİ":
Ra'd; g ö k g ü r ü l t ü s ü d e m e k t i r . G ö k g ü r ü l t ü s ü (bu s ü r e n i n 13. ayet i n d e ) A l l a h ' ı t e s b i h ettiği için bu adı a l m ı ş t ı r :
13ederler.
zorlu
"Gökgürültüsü,
Yıldırımlar
olduğu
halde,
övgüsüyle,
gönderir
onlar
melekler
de
korkusuyla
de
dilediğini
çarpar.
hala
O'nun
hakkında
Allah'ın
O'nu
tesbih
cezası
tartışmaktadırlar."
pek
K u r ' a n ' a göre a y e t l e r sözlü ve s ö z s ü z (Allah'ın) g ü ç l ü
Sözlü
olanlar
Peygamberlere
olaylarıyla Allah'ın
terminizm,
kendisini
105.
"Göklerde
lerini
ve
çevirerek
Bu a n l a y ı ş bile,
nice
ayetler
var ki,
ayetlere
diyalektiğe
kaçınılmaz
inanmıyorsanız
2- "Allah
dolayısıyla
evrimci-tarihsel
3-
belirgin
o'dur
olayla-
determinizmi
kavra-
bağlar.
Bu
da
o
her-
aşamanın
ki
ki,
"Odur
gökleri
ki
arzı
için
akıp
bunda
bir
bir
Bu ve b e n z e r a y e t l e r i n
toplum
dağlar
için
sınırlarını
kendisiymişçesine)
kesin
Geceyi
ve
ta
dinini
k u r t a r m a k y e r i n e d a h a da batırıyor. A l l a h ' ı
Bunların
düzenler,
ayet-
inanasınız."
ırmaklar
var
üzerine
etti.
örtüyor.
vardır."
(şuuraltı-sezi
limin
racağı t r a j i k s o n u ç l a r ı
yorumlar,
işini
yükselt-
aldı.
olarak
gündüzün
ayetler
aşan
olmadan
iradesine
Yaratma
sabit
yarattı.
direk
kendi
giderler.
orada
çift
düşünen
ve Ay'ı
kavuşacağınıza
uzattı,
iki
görebileceğiniz
Güneşi
Rabbimize
meyvelerden
bilimi ve bilgiyi A l l a h ' a
örneklerdendir:
oldu.
belli bir süre
Şüphesiz
doğadaki
a n l a y ı n d e m e k iste-
Kur'an, e v r i m c i l e r gibi
bağlamak yerine Allah'a
egemen
açıklar
Bütün
yüz-
birer s ö z s ü z ayettirler.
Ra'd S û r e s i de M u h a m m e d ' i n ve Kur'an'ın
de
yanından
ifadesidir.
yakıştırmasına
leri
onların
birliğini-yüceliğini
ne kadar y a t k ı n o l d u ğ u n u gösterir.
hepsi
De-
Kur'an'ın (ve M u h a m m e d ' i n ) b i l g i y e - b i l i m e ne ka-
dar açık o l d u ğ u n u ;
Arş'a
Allah:
geçerler."
mektedir, d o ğ a l o l a y l a r da
ti.
olanlar doğa
a y e t i n d e bu a ç ı k ç a belirtilir:
yerde
Peygambere vahyedilen
şeyi
işaretleridir.
Sözsüz
hissettirmesi yorumlayışıdır.
r a - i ş a r e t l e r e bakın d a A l l a h ' ı n
maya
vahiylerdir.
bilim y ü k l ü d ü r .
Yusuf sûresinin
105-
gelen
ö t e s i n d e bi-
Muhammed-Kur'an
ve
İslam
(dini) a ş a m a n ı n va-
( v e r i m s i z l e ş t i r e n s o s y o l o j i k v e p s i k o l o j i k hasta-
lıkları ve d i d i ş m e l e r i ) ş i m d i d e n bize uyarıyor.
Bu
ve
benzer ayetlerde,
e l b e t t e her t ü r l ü bilimsel
bilinçli
keşfi
bir fizik
kanunu
arayıp
K u r ' a n ' a y a k ı ş t ı r a r a k , bilimi
bulmak,
Kur'an ve
A l l a h ' ı n (ve İ s l a m ' ı n ) g ü d ü m ü n e a l m a k , dini bilimin altına v e e g e m e n liğine d ü ş ü r m e m e k e ğ i l i m i n d e n d i r .
ğe aykırıdır;
amacı
tarihsel determinizmin
evrimin
kanunlara
Bu
kanunlarının
uyarak,
3orada
o zaman
açıklamakta
bülbül gibi s u s m a k l a
zamana
kendi
ç ı k a r ı l a r a k ihsan t o p l u m u n u n
ayetlerde "cisimler arasındaki
sebebini
davranış ve düşünceler gerçe-
k a ç ı n ı l m a z akışı ve e v r i m i n
bu
m u t l u c a yaşamasıdır - .
retler v a r d ı r " d e s e k ,
lerin
bilince
Bu
işin
aynı
itme v e ç e k m e
ayetlerdeki
kanununa
bilime aykırı
işa-
görüş-
g ü ç l ü k ç e k e r s a ç m a l a r ı z . V e y a dut y e m i ş
içinden sıyrılabileceğimizi sanırız. A m a
ne
kadar?
"O'dur
bütün
ki
arzı
uzattı,
meyvalardan
orada
iki
çift
sabit
dağlar
yarattı.(...)"
ve
ırmaklar
var
etti,
Y e r y ü z ü , M u h a m m e d z a m a n ı n d a düz bir tepsi gibi biliniyordu. O bilgiler ışığında ayet bu şekli aldı: "Arzı uzattı" d e m e k , kervanlarla her y a n a
giden A r a p bezirganları ve öyküleri içinde " y e r y ü z ü gitgit bitmiyor" anlamına gelir.
Bundan başka bu hangi bilimsel kanuna uydurulabilir. A y r ı c a
dağlar-ırmaklar y ü z e y s e l bakılınca yani yer çekimi kanunu
"sabit" sanılır.
bilinmedikçe
Oysa yer çekimine karşın m a g m a tabakası üzerinde ken-
dince yüzer durur. Varlıklar meyvelerde iki çift değildir;
özelliklerde entite olduğu
ortaya çıkmıştır.
Kur'an
her varlığın ayrı
bilim
karşısında çok
gerilerde kalmıştır. A m a kendi çağında bunları s ö y l e y e b i l m e k , şuuraltına
bastırılmış bulunan bilimsel sezilerden kaynaklanır ve işler.
doğa ve insan olaylarını bir tek kanuna (evrime)
Determinizm
bağlayarak izah etme
eğilimi gösterir; ki bu da tarihsel d e t e r m i n i z m icabıdır...
D e m e k s ü b j e k t i f k u r u n t u l a r ile kalınırsa, iyi
bir din s a v u n u c u s u bile
olunamaz...
Eğer M u h a m m e d , g ü n ü m ü z din bilginleri v e y a d i n d a r b i l g i n l e r - m ü c a h i d l e r gibi k u r u n t u c u o l s a y d ı hiçbir z a m a n İncil'i de, T e v r a t ' ı da aşıp
Kur'an'ı y a z d ı r a m a z ;
O ayetlerin
lese;
ayetleri " i ç g ö r ü " ile h i s s e d e m e z d i .
kendisine Allah'ın
meleklerin
adım
başında
geçmiş yorumlar yapsa
da;
melekleri t a r a f ı n d a n
insanları
daima
iletildiğini
koruduğuna
gerçeklere
dair
ulaşmayı
söy-
ayetlere
seviyor ve o
y ö n d e akıl y ü r ü t ü y o r d u . A y e t l e r i n p e k a l a " i ç g ö r ü " d e n
kaynaklandığını
sezip s ö y l e y e b i l e c e k k a d a r d ü r ü s t c e s u r v e
m e l e k mistisiz-
mine sarılıp ş a r l a t a n l ı ğ ı
"De
üzerine
ki
"Benim
çağırırım
yolum
Allah'a,
değilim." (Yusuf sûresi
O daima
akıllıydı;
seçmedi:
budur,
Allah
108.
ben
buna
kutsaldır,
eş
bulunanları
koşan
içgörü
kimselerden
Ayet)
bilinmez-mistik-hurafe yandan
ve bilim y o l u n a ilerliyordu.
uymuş
ben
sıyrılıp,
bilinir-somut-akıl
Kur'an ve hadisleri b u n a en güzel örnek-
tir. A l l a h ' ı bu denli b i l i m e - d i y a l e k t i ğ e - e v r i m e y a k l a ş t ı r a n b a ş k a hiç bir
Peygamber
39-
çıkamamıştır:
"Allah
Ana
dilediğini siler,
kitap
B u r a d a "Ana
hibi o l u ş u n u
tarihsel
bırakıp
bütün
kitapların
kitap O ' n u n y a n ı n d a d ı r " s ö z ü ; A l l a h ' ı n
belirten diğer birçok a y e t t e n d a h a
determinizmi-evrimi
bir g a y r e t i ,
dilediğini
anası:
yanındadır. "(Ra'dSûresi)
daha
P e y g a m b e r i n ulaştığı
iyi
bilim-bilgi sa-
ileri, d a h a a n l a m l ı ve
anlatmaya-açıklamaya
bir sentezi
çalışan
belirtir.
Doğanın ve toplumun temelinde yeralan atomcul-hücrecil ve toplumcul
di
k a n u n l a r öyle z e n g i n - ü r e t k e n bir m e k a n i z m a d ı r ki, d a i m a ken-
dengelerini
k u r m a k üzere
ölümcül
ve dirimcil
çelişkilere
girerek,
e v r i m i n en son en v e r i m l i halkası olan insanı, e v r i m i n ustası y a p m a k
üzere ilerler.
lerde
Her ilerleyişte a n t i k ve
kitaplaşır.
Yani
biraz d a h a
modern
kendini
Peygamber veya önder-
insana teslim
eder.
İnsan'ı
kendisine yaklaştırır;
ne z a m a n
ki
insan
evrimin
bütün
kanunlarını
kavrayıp onlara u y m a y ı t o p l u m c a , bütün i n s a n l ı k ç a başarır;
e v r i m de
o z a m a n " a n a k i t a b ı n ı n " h e m e n h e m e n t ü m ü n ü d e m e s e k de ana kitam e k a n i z m a l a r ı n ı insana t e s l i m e t m i ş olacaktır - .
bının t e m e l
"Ana
kitap",
burada
anlaşılacağı
gibi
d o ğ a n ı n ve t o p l u m u n t e m e l
kanunlarıdır - .
Hz.
M u h a m m e d ' e yakınları (Abdülazized Debbağ) sormuşlar:
tap kendisinin yanındadır"demek ne
şu
tefsiri
yapmıştır:
Toplumun
"O'nun
ve doğanın
n u n l a r d ı r ve "Asla
anlama
kadim:
gelir,
diye.
eskiden beri gelen ilmi asla şaşmaz."
temelinde "eskiden
beri" bulunan
çağ d ö n ü ş ü m l e r i n d e ana
yansıtılır,
38-
kitabın
çağ-çağ-zaman-zaman,
o temel
kanunları
insanlara
(...)
her zamanın
bir kitabı
Peygamber",
vardır."
Kur'an " S o n
kitap" o l d u ğ u n a göre,
K i t a p " t a m a m l a n m ı ş mıdır?
Kur'an,
kutsal
kitapların;
Muhammed,
kutsal
Peygamberlerin
n u n c u s u d u r . A m a ne h a d i s l e r d e , ne de K u r ' a n ' d a A l l a h ' ı n A n a
nın sona e r d i ğ i n e dair en
Kur'an'a
ve
göre
doğa
ufak bir işaret yoktur.
a y e t l e r ikidir.
olaylarından
Peygamberler,
alınacak
sözsüz
o l a y l a r ? P e y g a m b e r l e r o l m a s a da
ve
son
yeni
ka-
bilinçlere ç ı k a r t ı l ı r : "
M u h a m m e d "Son
"Ana
ana
ş a ş m a z " onlar....
"Ana K i t a p " birden i n s a n l a r a k a v r a t ı l a m a z ;
önemli
"Ana Ki-
Peygamber bizzat
Peygamberin
olaylara
kitapları,
olayların
Bu
yeni
bilim
yorumuna
ibretler,
ilerletecek;
Çünkü
sözlü
toplumsal
ayetler
ve
doğal
kitapların en s o n u n c u s u n d a n
hadislerinden-sünnetlerinden
y o r u m l a r (içtihadlar)
kitapları
noktada
kutsal
O l a m a z d ı da.
vahyedilen
so-
Kitabı-
alınacak derslerle
y a p ı l a b i l e c e k ve
Allah'ın
ana
artık
kitabına
kutsal
yani
yeni
yaklaşılacaktır.
"içtihadı,
yorum
kapısını"
kapamak
Kur'an'a
ve
M u h a m m e d ' e d a h a d o ğ r u s u A l l a h ' a (tarihsel a k ı ş a ) ters d ü ş m e k olurdu. Y o r u m kapısını açık t u t m a k , a ç ı k ç a bizi A l l a h ' ı n A n a Kitabı'na y a n i
doğanın ve toplumun temel
Nitekim
içtihad,
Muhammed'den
kanunlarına
yorum
sonra
kapısını
derebeyleşip
ulaştırabilecekti..
kapatan
İslâm
çökünleşmişler;
yönetimleri
yorum
kapısını
açık bırakan d a h a d e m o k r a t i k İ s l a m y ö n e t i m l e r i v e m e z h e p l e r i altında
d o ğ a ve insan
İbni
önüne
na
bilimleri gelişebilmiştir.
H a l d u n , b u n u n en b ü y ü k , en s e ç k i n ö r n e ğ i d i r :
mistik
bir e n g e l
eğilerek yorum
miş ve ö n e m l i
Darvinizm'i
olarak
kapısını
kanunlara
koymadan,
kapayan
ulaşmıştır.
toplumun
İslam tarihlerini
5 0 0 yıl
m ü j d e l e y e n g ö r ü ş l e r öne s ü r d ü ğ ü
rağı altında d ö v ü ş m e y i
izmi t a n r ı t a n ı m a z l ı ğ ı
A l l a h ' ı bilimin
gidiş
kanunları-
ş i d d e t l e eleştir-
önceden
Marksizm'i
ve
halde, A l l a h
(Din) bay-
becermiştir... Ç o k b ü y ü k ibrettir...
Bir de ate-
maddeci
poz diye k u l l a n a n l a r a
bakıla!..
28-
"BAKARA SÛRESİ"
286 Ayettir.
seçik olanları
lamaya
anlaşılmasında
o
kitap,
sakınılanlar]
kendisinde
için
açıp y o r u m -
hiç şüphe
yoktur;
mûttakiler
[korunu-
yol göstericidir."
Kur'an, O ' n u a n l a m a y a y a t k ı n ,
rihsel akışın, d o ğ a v e t o p l u m
kendisini ve ç e v r e s i n i A l l a h ' ı n
k a n u n l a r ı n ı n a k ı ş ı n ı n ) O'na
korkusuyla, O'nun gazabından
(ta-
uyamamak
k o r k a n l a r ı n , akılla ş ü p h e e d e n l e r i n v e
k o r u n a n l a r ı n y o l u n u aydınlatır - .
koruyanların,
Bu tür insanlar, t o p l u m c u
len
zorluk olanlarını
çalışacağız.
2- "İşte
lan,
B u r a d a diğer s û r e l e r d e y a p t ı ğ ı m ı z gibi a n l a ş ı l m a s ı açık
atlayarak,
karakterli
i n s a n l a r d ı r ve e z i l e n - s ö m ü r ü -
insanlardır.
3 - 4 - 5 . a y e t l e r de bu k i m s e l e r i ve o n l a r ı n bu özelliklerini anlatır - .
6-
için
"İnkâr
edenlere
birdir;
Ve bu
onlar
gelince,
onları
uyarsan
da
uyarmasan
da
onlar
inanmazlar."
insanlar, " M û t t a k i l e r " d i r . Yani " k o r u n a n l a r d ı r . T a k v a sahibi-
dirler. Yani A l l a h ' t a n , O ' n u n g a z a b ı n d a n k o r k m a y a v e k o r u n m a y a yatkın, inançlı olanlardır.
Ki o n l a r z a m a n l a T a r i h s e l
Determinizm yoluna
s a f a n e bir ş e k i l d e girebilirler. A l l a h y o l u n d a savaşırlar.
Tarihsel
D e t e r m i n i z m ' i n , d o ğ a ve insanın
bütünlüklü
e l e n e n taraf,
bir de d i r i l e n - g e l i ş e n tarafı
bulunur.
diyalektiğidir.
Bu
d a i m a yeni
diyalektik çarpışmadan
Bu
g i d i ş i n d e bir
onun
en yalın
sentezler;
yeni
ç a ğ l a r fışkırır - .
İşte e l e n e n t a r a f t a
rizlerine-paraya
lardır ki,
nlenin,
pula
bulunan
dirileni-gelişeni
gelişenin
için T a r i h s e l
A m a bu
asla
içinde d a h a
Determizmi
ö ğ r e n m e y e v e ona
insanlar,
m e d e n i y e t geöyle
saplanmış-
dinlemezler-görmezler-anlamazlar.
çok bulunanlar,
(Allah'ı)
buna
ihtiyaçları
en d e r i n ve ö n g ö r ü l ü
Di-
olduğu
anlamlarıyla
u y m a y a ç a b a gösterirler.
kolay o l m a z , i n s a n l ı k g e n e l o l a r a k " y u m u r t a
c e " kayıplara
u ğ r a y a r a k davranır.
Çünkü elenen
gelişirken, gündelik çıkarlar sıradan
cenderesine
bulundukları
şöhrete-eğlenceye-yozlaşmaya
kapıya gelin-
ile d o ğ a n ç a r p ı ş a r a k
insanları d a h a ç o k e t k i l e y i p kendi
alır.
Bu y ü z d e n iki y ü z l ü s a h t e k a r l ı k ( o p o r t ü n i z m ) sırat k ö p r ü s ü n ü n altında
boylu
boyunca
uzanır.
Apaçık
karşı
çıkamayanlar,
inanmış ve
d o ğ r u y o l a g i r m i ş g ö r ü n m e y i akıllılık sayarlar.
İşte
Bakara
sûresinin
6-7-8-9-10-11-12-13-14-16-17-18-19-20-
21-22-23-24-25-26-27-28.
dirilenler,
ayetleri,
elenenlere
kapılıp
inkar e d e n l e r i
içinde b u l u n u p u y u m y a p m a y a ç a b a l a y a n l a r ı . . . ve iki y ü z l ü
o p o r t ü n i s t l e r i ve d u r u m l a r ı n ı
özetler.
Örnek:
"Onların
durumu
tıpkı şuna
yakmak
17-
istedi.
(Ateş)
çevresini
nurunu
giderdi
300
ve
onları
benzer ki (aydınlanmak
aydınlatır
karanlıklar
içinde
aydınlatmaz,
bıraktı,
artık
için)
bir ateş
Allah
onların
görmezler."
Burada ateş, İnsanlığın her m e d e n i y e t içinde y a ş a n a n ve ona batarak y a ş a n a n yanıdır. Y a n i g ü n d e l i k çıkarlardır.
G ü n d e l i k çıkarlara
bata-
rak y a ş a y a n l a r ı n ne g e ç m i ş i , ne de g e l e c e ğ i g ö r m e s i o l a n a k s ı z kalır-.
"Allah
artık
onların
nurunu
giderdi
ve
onları
karanlıklar
içinde
bıraktı,
görmezler."
Burada "Nûr":
Her insanda bulunan ö z g ü r - p a y l a ş ı m c ı - k o l l e k t i f - i n s a -
ni karakter a n l a m ı n a gelir. İnsanın nuru, O ' n u n bu insani manevi özellikleridir.
Elenen, yana y a t a n insanlara
k a l m a m ı ş , deriz.
saçılıyor" deriz.
" P e y g a m b e r y ü z l ü " d e m e k "Nur s a ç a n " da demektir.
"Nursuzdur" demek:
demektir.
G e ç m i ş i n d e n de g e l e c e ğ i n d e n de ışık a l a m a y a n
Ki t a m da g ü n ü m ü z d e k i elenen y a n l a r ı m ı z a d e n k düşer...
Kur'ânın diyalektiği
dedir:
buradadır:
Herşeyi z ı d d ı y l a
koyma eğilimin-
" M e s â n i y " [tekrarlanan]dir.
27-
"Onlar
emrettiği
ki
şeyi
bozgunculuk
söz
verip
(iman
ve
yaparlar;
Komün:
lı
bu y ü z d e n ; y ü z l e r i n d e hiç nur
Kollektif i n s a n c ı l - s e v e c e n insanlara da: " y ü z ü n d e n nur
işte
çözüldükçe,
ziyana
tefeci
rip kesinleştirirler ve b u n d a n
i m a n l a r ı " k â r " olur.
biricik özellikleri olur.
sonra
bağlarını)
Allah'a
birleştirilmesini
keserler
uğrayanlar
Kandaş akrabalık düzeni
topluma)
dinleri
ağlandıktan
akrabalık
ve
yeryüzünde
onlardır."
parçalanarak medeniyete
b e z i r g a n l a r bu
parçalanışı
(sınıf-
derinleşti-
k a z a n ç l a r ı n ı a z g ı n l a ş t ı r ı r l a r ki, o z a m a n
İnsanlığa
maneviyata ve Allaha
uymamak
En b ü y ü k zarar ve g ü n a h budur. O n l a r " b o z g u n -
c u l a r " dırlar v e g e r ç e k t e h e m i n s a n l ı ğ ı n , h e m d e k e n d i l e r i n i n z a r a r ı n a
s e b e b olurlar.
Çünkü
artık k o m ü n ü n
"akrabalık bağları-kankardeşlik-
k o l l e k t i v i z m " yi tiril ip-parçalanır.
28yine
"Allah'ı
nasıl
öldürecek,
inkâr
yine
edersiniz
diriltecek;
A n t i k t a r i h t e her m e d e n i y e t ,
rüyüp ö l ü y o r d u .
ki,
m e d e n i y e t i y e n i d e n dirilişe,
ölmek ve yeniden
kerrür e d e n
öğrenip
Hz.
ölüler idiniz,
O'na
sosyal
akli ve nakli
sizi
devrim yaratamadığı
diriltti;
için
bu ölen
çü-
mede-
m e d e n i y e t i k u r u y o r d u , ya da ölen
rönesansa uğratıyordu.
d i r i l m e k vardı.
bu gidişi
O
döndürüleceksiniz."
Dışarıdan gelen taze barbar akınları,
niyetleri ya kesip atıyor y e r i n e yeni
da
siz
sonra
Her iki
durumda
P e y g a m b e r l e r b i n l e r c e yıldır te-
bilgilerden-gelenek göreneklerden
kavramışlardı.
M u h a m m e d ' e kadar b i r i k e r e k u l a ş a n
yüksek Allah
"Siz
(ve c e n n e t - c e h e n n e m )
ölüler idiniz,
o
sizi
diriltti,
bu
sentezine
yine
bilgiler,
K u r ' a n ' d a en
ulaştı.
öldürecek,
yine
diriltecek."
Bu b u y r u k , antik t a r i h t e k i m e d e n i y e t l e r i n ölüp, d i r i l i ş i l e r i n d e n , dolayısıyla
komünaların
parçalanarak
derslerle sentezlenmiştir.
batış-çıkışları
olduğu
medeniyete
geçişlerinden
alınan
Kur'anın y a z ı l d ı ğ ı s ı r a l a r d a da bu m e d e n i y e t
gibi,
bizzat A r a p t o p l u m u
da
bu
ölüş ve diriliş
içindedir.
"Sonra
O'na
döndürüleceksiniz" b u y r u ğ u
ise,
tarihsel
devrimlerin
v e y a bu ö l ü ş - d i r i l i ş l e r i n de bir s o n u o l d u ğ u n u s e z e r sezdirir.
Her ş e y aslına varır:
Komüna'dan
kalkan t o p l u m s a l g e l i ş i m , sınıflı
t o p l u m a t e ş i n d e n g e ç e r e k bu kez herşeyi
disini y e n i d e n
üretecektir.
O zaman
bilince ç ı k a r m ı ş o l a r a k ken-
evrimin
en y ü k s e k s e n t e z i
olan
bu a ş a m a d a insanlık, h e m d o ğ a y ı , h e m kendisini o t e m e l l e r e u y g u n c a
yeniden
ü r e t e r e k o n a r a c a k v e geliştirecektir.
"Sonra
O'na
Antik Tarihin
sezmekten
döndürüleceksiniz":
binlerce yıllık
kaynaklanan
Peygamberdir.
(kentten)
Bunun
en
şudur:
geçecek
kentten
Determizmin
bu
yüksek tepesinden
bir buyruktur...
anlamı
medeniyete
barbarlar (Komün'ün
Tarihsel
birikimle
Çünkü
Muhammed,
Artık yeryüzünde
barbar
insanı
akışını,
bakarak
en
son
kent
kuracak
kalmayacak
kertede
geçiş a ş a m a s ı ) t ü k e t i l m i ş ,
medeniyete
ç ö z ü l m ü ş t ü r . Bu 5000 y ı l d a n fazla bir b i r i k i m d e n s o n r a o l u ş m u ş t u r . Ve
Antik Tarihin
"Ben
son
bu a ç ı d a n zirvesi
sayılır.
Hz.
Peygamberim" öngürüsünde
Tabi A n t i k Tarih
bitmez;
Muhammed
bundan sonra göçebe barbarların
niyetlere akınları ve m e d e n i y e t dirilişleri s ö k ü n eder:
manlılar,
Ruslar; A v r u p a ' d a N o r m a n l a r . . . A s y a ' d a
Antik Tarih'in
niyetlerin
için;
bu
yeniden
dönemi,
dirilişi
hep eski
(rönesansı)
K e n t ' t e n son geçiş y a p a n
medeniyetinin yarattığı
ve son
Bedrettin
Moğollar-Babürler...
geçiş y a p a n
mede-
anlamında
bir i l e r l e m e
olduğu
( M e k k e - M e d i n e ' d e n çıkan) A r a p - İ s l a m
Kur'an p r e n s i p l e r i ve Hz.
gibi
liderlerle
P e y g a m b e r baki
kalmıştır - .
Bu a ç ı d a n Hz.
Tefeci-Bezirgan
orijinal
M u h a m m e d de, an-
m e d e n i y e t l e r i n en y ü k s e k zirvesidir.
"Müjdele!
Cennetler
önceden
Bek-
Kur'an
hakeder....
İnanarak
onlarındır,
yediğimiz
O zirvede (Güney Ticaret
M u h a m m e d v e Kur'an b u a ç ı d a n d a h a derinyararlı
ordaki
iş
görenleri,
yemişlerden
gibidir" benzerleri
altından
yediklerinde,
verilir,
temiz
ırmaklar
diyeler
işler
akan
ki
alırlar,
"bu
orada
kalırlar."
C e n n e t ve c e h e n n e m ;
kutsal kitaplarda ve P e y g a m b e r l e r d e ve ge-
lenek g ö r e n e k l e r d e anlatılan;
Komüncül yaşam zamanı
sevgi
herşeyi
ginin
yitirilmesi,
ibret alınan c e n n e t ve c e h e n n e m şudur:
herkes
c e n n e t haline getirir.
yalan-dolan-hile
yetinin araya girmesi ve
nına
uğratılabilmiştir.
M u a m m e d ' i n ve Kur'an'ın geldiği çağ: A n t i k T a r i h i n
likli y o r u m l a n m a y ı
sonsuz
rönesansa
12 İ m a m - H a c ı
m e d e n i y e t l e r i n i n e v r e n s e l a ş a m a s ı n a geçiş çağıdır v e
Y o l l a r ı n d a ) y ü k s e l e n Hz.
25-
mede-
Selçuklular, Os-
Kent'ten
cak en çok bilinen Şiilik - A l e v i l i k gibi t a r i k a t l a r l a
taş-Şeyh
bunu sezerek
bulunmuştur.
cehennem
gibi
gelir.
kankardeştir.
Kollektif p a y l a ş ı m ,
Kankardeşliğin-paylaşmanın-sevdüşmanlıkları
yaratan
kankardeşliği tuz-buz etmesi,
Yaşadıkları
doğa,
kişi
mülki-
komün
insa-
güzelliklerle dolu
bakir
olsa bile, s e v g i y i p a y l a ş m a y ı , k a n k a r d e ş l i ğ i y i t i r e n i n s a n a c e n n e t gibi
doğa
bile dar gelir;
cehennem
olur.
Ama
bir de A r a p
atalarının
ilk
c e n n e t l e r i olan
medeniyetin
Fırat-Dicle'nin
hayatı
bol s u l u - v e r i m l i - y e m y e ş i l a l a n l a r ı n d a n ,
cehenneme
zünden güneyin çöllerine
çeviren
iç ve dış
kaçıp g ö ç m e l e r i
c e h e n n e m fikri A r a p t o p l u m u n d a
sınıf s a v a ş l a r ı y ü -
buna eklenince, cennet ve
g i d e r e k m i t o l o j i l e ş e r e k yerleşir.
yüzden cennet, gerçekte komün yaşamı;
nıflı t o p l u m u o l a r a k d ü ş ü n ü l m e l i d i r .
cehennem,
Bu
m e d e n i y e t i n sı-
K u r ' a n ' d a t ü m l ü k içinde bakılınca
bu y o r u m yerli y e r i n e oturur...
35-
"Biz
yeyin
de
dedik:
istediğiniz
"Ey Adem,
şeylerden,
cennet içine
yalnız
şu
oturasın
ağaca
eşinle,
bol bol
yaklaşmayınız
günaha
girersiniz."
36-
"Hemen
(cennetten)
sınız
artık
metah
şeytan
uzaklaştırdı,
birbirinize,
onların
biz
kaydırdı
de
dedik
bir zamana
ayaklarını,
onlara
değin
yeryüzünde
halden
ininiz,
düşman-
için,
durakla,
sizin
bulunur.'"
Kur'an, g e l e n e k g ö r e n e k l e bilinen A d e m
ca geçer.
ile Havva ö y k ü s ü n ü
kısa-
Dersleri ü z e r i n d e durur.
A d e m ile Havva (Arap ataları)
ni
oldukları
'Aşağıya
şeytana
(tefeci-bezirgana)
(komüncül toplumun
cil y a ş a m ı n a
m e d e n i y e t (sınıflı t o p l u m )
uyup yer y e m e z ,
kendilerini
mutlu y a ş a m ı n d a n ) sınıflı t o p l u m u n
meyvesicennetten
cehennem-
k o v u l m u ş bulurlar.
V e b u n d a n sonra, yani S e m i t l e r i n
ç i ş l e r i n d e n sonra;
m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) ge-
her barbar k a v m i n i n m e d e n i y e t e g e ç i ş i n d e ;
li-ufaklı t a r i h s e l d e v r i m s ı r a s ı n d a ,
bir P e y g a m b e r (kent k u r u c u
her irimede-
niyete geçişi s a ğ l a y a n ö n c ü - l i d e r ) çıkar. A l l a h (Tarihsel D e t e r m i n i z m )
t a r a f ı n d a n fikirleriyle yaratılır;
38lavuz
"Dedik
gelince,
ki:
"Sizin
doğru
yola
hepiniz,
kim
buradan
uyarsa,
inin,
benden
onlara
ne
korku
size,
var
bir kıne
de
kaygılanırlar."
81-
"Kötülük
sonsuz
82orada
"İnanmış
sonsuz
Kur'an,
olarak;
rak;
yapıp
kötülüğe
bürünenler
cehennemliktirler.
Orada
kalırlar."
bulunarak,
yararlı
görenler,
onlar
cennetliktirler,
kendinden önceki
k i t a p l a r d a n (ve P e y g a m b e r l e r d e n ) farklı
d a h a d e r i n l i k l i - k a p s a m l ı - k e s k i n , aynı z a m a n d a h o ş g ö r ü l ü ola-
hep
komün
gelenek-görenekleri
s e n t e z l e ş t i r m e k ü z e r i n d e durur.
(sınıflı
iş
kalırlar."
topluma)
çözülüşü
ile m e d e n i y e t i
Çünkü
tarihinin,
gidiş:
(sınıflı t o p l u m u )
Komün'ün
kentlerden
medeniyete
geçiş a ş a m a s ı n ı n
en
sonuncusudur.
M e d e n i y e t e iyice batmış olanlar, insanın o ilk ç e k i r d e ğ i n d e n ;
tif
mutluluktan-kardeşlikten-dürüstlükten-aşktan
iyice
kollek-
uzaklaşmalar
ve k o m ü n ile ç ö z ü l d ü ğ ü sınıflı t o p l u m u n s e n t e z i n i bile y a p m a k t a n uzak
düşerler. G i d e r e k sınıflı t o p l u m u n b a t a ğ ı n a iyice batarlar. Bu K o m ü n ' ü n
mutlu
k a n k a r d e ş i n s a n ı n a c e h e n n e m azabıdır.
şunu şiddetle uyarır:
T a m tersini ( d i y a l e k t i ğ i ) d e y a k a l a r ;
gelenek görenekli
Bu y ü z d e n
Kur'an
hep
Bunlar " o r a d a ( c e h e n n e m d e ) s o n s u z kalırlar."
İ n s a n l ı ğ ı içinde d u y a n
komün
olanlar v e m e d e n i y e t l e s e n t e z y a p m a akıllığını g ö s -
terenler "cennetliktirler, orada
sonsuz
kalırlar"
A n t i k t a r i h t e v e m o d e r n t a r i h t e ( k a p i t a l i z m d e ) y a n i t o p y e k ü n sınıflı t o p l u m d a ;
mutluluğu,
değildir.
ş ü p h e s i z ki ne k o m ü n c ü l g e l e n e k g ö r e n e k l e r i n c e n n e t c i l
n e d e sınıflı t o p l u m u n
Medeniyetler
ren-çözülen
komüncül
k o m ü n a l a r d a aynı
Fakat b u g ü n
cehennemcil
akınlarla
mutsuzluğu "sonsuz"
çökerken,
medeniyete
gi-
m u t l u l u ğ u v e m u t s u z l u ğ u yaşarlar.
bir g e r ç e k o r t a y a çıkmıştır.
Mutlu
insan;
d o ğ a n ı n ve
t o p l u m u n gidiş k a n u n l a r ı n ı bilince çıkarıp, o k a n u n l a r ı n d e n g e s i n i içinde k u r a b i l e n insandır. Ve bu a n c a k t ü m insanlığın t o p y e k u n , o d e n g e y i
her kişide ve t o p l u m d a bilinçle k u r a b i l m e s i n e sıkı sıkıya bağlıdır - .
A n c a k y i n e de bu gidiş h i y e r a r ş i k o l a r a k kişi
kişi-parça
parça olur
ve böyle olacaktır. Ç ü n k ü y e r y ü z ü ve insanlık bir m a k a s t a n ç ı k m ı ş gibi
eşit g e l i ş i m e s a h i p değildir.
Bu y ü z d e n d o ğ a ve insanın d e n g e s i n i şu
v e y a bu ö l ç ü d e kendi içinde k u r a b i l e n
o ö l ç ü d e kendi
Kur'an
kişi ve t o p l u m l a r m u t l u l u ğ u da
içlerinde kurabilirler.
(ve P e y g a m b e r i )
b u n u y a ş a y a r a k g ö r m ü ş ve sezmiştir.
Bi-
linçli v e g ü ç l ü o l a n l a r ;
m e d e n i y e t i n s u n d u ğ u , d o ğ a v e insan d e n g e s i n i
ölüm-dirim
bozan
kertesinde
bireyselleştirilmiş tüketim t o p l u m u n d a n
b ü y ü k bir a z i m l e kaçabilirler ve kendi iç d e n g e l e r i n i
gelerini
doğa ve topluma yansıtarak,
kurarak, bu d e n -
partileşip-cepheleşebilirler.
Bu n o k t a d a a r a d a k a l ı n a m a z . C e n n e t ile c e h e n n e m v e y a y a ş a m ile
ö l ü m gibi
Hz.
bir s e ç e n e k t i r bu.
Muhammed
kalmadığı
için,
zamanında
kentten
s o n u g e l m i ş , tefeci, b e z i r g a n
eşiğine
kuracak barbar (komün)
insanı
devrimlerin ve medeniyetlerin
medeniyetlerin evrensel çağına sıçrama
gelinmiştir.
Bu y ü z d e n ,
Kur'an'ın ve
günümüze uygun
Toplumun
yeniden
kent
çıkma tarihsel
gidişindeki
üreten)
Hz.
Muhammed'in
b u y r u k l a r ı ve sezileri
düşer.
sıçramalar,
bir yay gibidir.
a ç ı l ı p - k a p a n a r a k gelişen
Başkalaşan
(kendini
hep aynı t e m e l l e r i n yeni-
den üretimi o l d u ğ u için, tarihsel paralellikler ve kişilikler, benzer olaylar
içinde benzer s e n t e z l e r i , ilkelden
girerler.
G ü n ü m ü z d e herşeyin
bilimsele d o ğ r u g e l i ş t i r m e k d u r u m u n a
Kur'an'da ve
Hz.
M u h a m m e d ' d e bulun-
d u ğ u n u ısrarla s ö y l e y e n skolastiklerin bu açıdan haklı ve h o ş g ö r ü l e b i lecek yanları budur a n c a k artık Kur'an'ı
bıraktık, M a r k s - E n g e l s ' l e r i n yo-
rumları
bile g ü n ü m ü z ü a ç ı k l a m a y a y e t e m i y o r .
tarihsel
bütünlüğünü
111rilemez!'
sen
304
"Dediler ki:
Bu
onlara."
onların
Mesele doğa ve insanın
kurabilmekte, somutça aydınlatabilmektedir...
'Ya
Hıristiyan,
kuruntusu.
ya
da
Yahudi olmadan,
'Gerçekseniz
getirin
cennete gi-
belgenizi'
diyesin
Gerçek Tarihsel
ce-davranışlara
Maddecilik,
karşı
her an
daima,
skolastik ve
metafizik düşün-
savaş v e r m e k sûretiyle
Başka türlüsü olamadı-olamıyor.
gelişebilmiştir.
Bu, ö l ü m l e r d e n beter maddi ve ma-
nevi acıları g ö z e a l m a k l a y ü r ü y e b i l d i .
Sınıflı t o p l u m gerizleri
her y a n ı
b o ğ d u k ç a b a ş k a t ü r l ü yol d a g ö z ü k m ü y o r .
Kur'an v e Hz.
t i k l e r e karşı
Muhammed
Ne Y a h u d i l i k ,
üzerindeki
lığın
ne de
orijinal
medeniyet
atabileceğini
beridir, F i l i s t i n ' d e
daha
doğrusu
önceki
skolas-
kalır.
Güney Ticaret Yolu
kurarak evrensel
kavrayamaz.
m e d e n i y e t gerizleri
koşullar ö n ü n d e ,
Bu
kendince kendinden
Hıristiyanlık, g e l i ş e n yeni
bedevilerin
temellerini
önünde
de
savaş vererek gelişmek zorunda
Çünkü
bezirgan-
kendileri
çoktan
içinde ç ö k k ü n l e ş m i ş l e r d i r ;
şafağı
söken yeni
bir ç a ğ ı n
yeni
koşulları
s k o l a s t i k kalırlar.
yüzden
Kur'an
ve
Muhammed
onlara
karşı
dolaylı
bir s a v a ş
v e r i r k e n , d o ğ r u d a n d o ğ r u y a Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n e sarılır. O r t a d a bir
yol t u t a r a k M u s a ve İsa ö ğ r e t i l e r i n i saf dışı
135yolu
"Onlar derler
bulursunuz'sen
yoludur',
de
İbrahim
Hz.
ki:
'Ya
Yahudi
diyesin
(Allah'a)
ki:
eş
bırakır:
olunuz,
'Doğru
ya
yol,
koşanlardan
da
Hristiyan,
İslâm
olan
doğru
İbrahim'in
değildir."
İbrahim Peygamber, A r a p atasıdır, en eskidir.
Medeniyet c e h e n -
n e m i n d e n kaçıp kurtularak, Filistin'e ve Mısır'a, Mekke'ye kadar iner. Göçebe geleneklidir.
dek korur:
M e d e n i y e t e karşı saf k o m ü n insan özelliklerini s o n u n a
Sınıflı t o p l u m u n
cehennemcil
ateşini
g ü l b a h ç e s i n e çeviren
o l u m l u l u ğ u ; mitolojideki cenneti budur. O c e h e n n e m i n tek çıkışıdır...
Ayını
lerini
göçebe ve
taşıyan
kent
komünasının
Muhammed'e,
özgür toplumcu
yozlaştırılmış
Musa-İsa
insan
özellik-
öğretileri
yerine
s a f - t e m i z İ b r a h i m g e l e n e ğ i d a h a y a k ı n gelir.
136-
"Bizler
İsmail'e
İshak'a,
olana,
Tanrıları
ların
içinden
Allah'a,
Allah'ın
Yakup'a,
katından
hiçbirini
bizlere
gönderdiğine:
Yakupoğulları'na
Peygamberlere
ayırt
Musa'ya,
gelenlere
etmeyiz,
bunlara
'İbrahim'e,
İsa'ya
inanmışız,
inanan
gelmiş
biz
bun-
İslamız'deyin."
" İ s l â m ı z " d e r k e n , kesince, h e r ş e y e karşın İ b r a h i m g e l e n e ğ i n e bağlılığını bildirir... Ve y o z l a ş t ı r a n l a r ı a s ı l l a r ı n d a n ayırır:
145geleri,
"Kitaplı
yine
değilsindir,
sonra
olanlara
senin
onlar
onların
da
ezip
geçeceğini
ve İ b r a h i m ' i n
Yahudi
kuvvetle
kurduğu
yükselişin önderi
uyacak
orijinal
yozlaşmış-çökmüş
ve
uymazlar
birbirinin
havasına
A r a p l a r ı n yeni
(Yahudi
kıblene
Hiristayanlara)
onlar,
uymazlar
olsan,
kıblesine,
sezer.
kurmaya
Hristiyan
Onlara
açsan
de
zalimlerden
bir m e d e n i y e t
ve
sen
bütün
onlarınkine
sana
bilgi
beluyucu
geldikten
olursun."
aday olduğunu
ve
medeniyetlerini-artıklarını
"seçilmiş" olduklarını
Kâbe'yi y ö n o l a r a k gösterir,
o l d u ğ u n u y ı l m a d a n tekrarlar.
kendisinin
bildirir
de bu
143rattık,
leri
"İnsanlara
Peygamber
bilmemiz
Allah'ın
için,
doğru
lara,
Allah
tanık
de
olmak
üzere
tanık
olur,
size
yöneldiğin
yolunda
biz
sizleri
sana
kıbleyi,
sana
olmayanlar için
ağır
seçme
kıble
bir
bu
ancak
Allah
acır
insan-
Yani
kaptırmış komün gelenekli yoksul
Göçebe
Mekke
Gidişin
zenginleri,
medeniyete
medeniyetinin
kankardeş Arap toplumuyla
geçiş
olduğunu
kendisinden
önce
174-
indirdiği kitaptan
ancak,
karınlarına
konuşmayacak,
Komün'ün
toplum
gizleyenler,
ateş
günahları
ç ı k a r a " yani
kişi
insanını
Çünkü
onlar
"Sizin
ve
başlanan)
için
çıkara
acı
azap
onu
onlarla
var."
ve
gelecekseverliğini,
"en
d e ğ i ş e n l e r l e "Allah
ko-
batanların sonu "ölüm"dür.
Kro-
M e d e n i y e t i zehirli t ü k e t i m
Hastalıkların,
herkese yaygınlaşması;
geri d ö n m e m e c e s i n e u m u t l a r ı
kesçe g ö r ü l m e y e
bir
kıyamette
için
mülküne
artık Batı
öldürüyor.
hastalıkların
kötü
arınmaz".
G e r ç e k t e n de m e d e n i y e t e aşırıca
179-
İslam
çökmüş
kankardeşliğini-iyilikseverliğini-doğa
medeniyetin
nik v e y a A k u t ö l ü m !
en
dolduruyorlar,
arınmaz,
doğruluğunu,
n u ş m a y a c a k " , onların " g ü n a h l a r ı
ruhsal
kuracağı
yozlaşmayla
için t o p l u m c u l g e l e n e k l e r e sıkıca
severliğini-kollektivizmini-çocuk
vesleriyle
daima
ve
bunu ö ğ ü t l e r :
"Allah'ın
değişenler
kuşatılmışlar-
kavrar ve d e ğ e r l e n d i r i r .
sezer ve
kurulmuş
m e d e n i y e t ö r n e k l e r i gibi ç ö k m e m e s i
sarılır ve d a i m a
köylü ve e s n a f l a r ve
barbarlar toplumudur.
Kur'an ve M u h a m m e d bu çelişkiyi çok iyi
kötü
b e z i r g a n l a r ı sayıl-
M e d i n e ' n i n d a h a fakir b e z i r g a n l a r ı , t o p r a k l a r ı n ı - m a l l a r ı n ı tefe-
bedeviler:
Allah
ya-
dönen-
esirger."
ci-bezirganlara
dır.
geri
kılmışız,
iştir.
O g ü n k ü A r a p T o p l u m u , M e k k e ' n i n z e n g i n tefeci
mazsa,
ümmet
uyanlarla,
toplumların
mutlulukların
he-
parçalanıp
o
kişilerde
bile alıp g ö t ü r m e s i b u n u n en açık (her-
belgesidir.
ey akılı
olanlar!
Kısasta
dirlik
var,
umulur ki sakı-
komün
kollektivizmi-sevgisi-saygısı-kankardeşli-
nasınız"
İnsanlığın
ğiyle;
ilkel
medeniyetin
her s a n i y e
her türlü
yozlaştırıcı
karşılaştırıp d e r s a l m a k t a
264-
"Ey
inanmış
olanlar!
ve
öldürücü
gidişini
daima-
( k ı s a s t a ) y a ş a m c ı l "dirlik var".
Mallarınızı
gösteriş
yolunda
harca-
mayınız... "
Doğa ve t o p l u m kendi k a n u n l a r ı n a u y g u n c a :
tüketilmezse, ölümcül yokoluşlarla
275bu
"Faiz
onların:
helal
kılmıştır,
faizi
bırakırsa,
dönerse
işte
yiyen
"Faiz
kimseler,
alışveriş
Faizi
geçmiş
bunlar
haram,
olan
dirimcil
ancak
Şeytan
gibidir" demiş
bir
kimse
geçmiştir,
cehennemlik,
orda
Planla hesapla üretilip
uyanışlar k a ç ı n ı l m a z olur.
eliyle
çarpılmışa
olmalarından,
tanrısı
işini Allah
sonsuz
katından
yapar,
kalırlar."
Allah
dönerler,
alışverişi
öğüt
gelince,
kim
ki
yine
A n t i k tarih t o p l u m biçimlerinin e k o n o m i t e m e l i toprağa (ziraat ve esnaflığa) dayanır. A m a Ticaret; antik medeniyetler, Fırat-Dicle boylarından
t ü m y e r y ü z ü n e yayıldıkça, en gözde e k o n o m i biçimi olarak öne çıkmıştır - .
İslam medeniyeti zamanı, bu gelişimin 5000 yıldan aşırı birikmiş olduğu
ve y e r y ü z ü n d e k i
O r t a - K u z e y ve
G ü n e y Ticaret yollarının
bütünleştiril-
mesi (evrensel) çağının açılma a ş a m a s ı n ı n kapıyı çalmış b u l u n d u ğ u için,
ticaret ve faizi daha katmerleşip öne çıkmış; t e m e l d e k i toprak e k o n o m i sini u n u t t u r m u ş t u r ;
Bu
yüzden
hele A r a b i s t a n çöllerinde bu t ü m d e n geçerlidir.
Kur'an v e
insanlığa yararlı,
Hz.
" F a i z " kesinlikle " H a r a m " d ı r .
b a s a r a k "Faiz
müzdeki
Muhammed
daima
alış-verişi:
Ticareti
hak v e adaletli y a p ı l m a k ş a r t ı y l a " H e l â l " kılar. A m a
ayaklarımın
S o n v e d a n u t k u n d a bile özellikle ü z e r i n e
a l t ı n d a d ı r " buyurur.
Çünkü
faiz v e
günü-
b i ç i m l e r i y l e k u m a r o y u n l a r ı , hazır y e y i c i l i k l e t o p l u m l a r ı çürü-
tür, d o ğ a y a , insanın gidiş k a n u n l a r ı n a s ü r a t l e y a b a n c ı l a ş t ı r ı p y o z l a ş t ı ü r e t i m ve ü r e y i m i s e k t e y e uğratır - .
rır;
29- " A L - İ İ M R A N
Kimi
ayetler,
SÛRESİ":
determinizmi
somutça
kavrayamadığı
ölçüde soyut
kalırlar. A m a g e n e l l i k l e bu ayetler, A l l a h ' ı n h e r ş e y d e saklı olan bilimi,
insanlığa;
bütün
soyutluklarına,
u y a r m a k için bildirirler.
olgunlaştırılmamış
K i m i l e r i y s e kesin:
halleriyle
olsun
"Muhkem"dir.
Kur'an Tefsir'leri b u r a d a n çıkar ve farklılaşır. A n t i k ve M o d e r n
nafıklar bu b o ş l u k l a r d a n girip parazit y a r a t ı r l a r ;
M e d i n e ayetleri
7-
"
Diğerleri
de
Kalplerinde
mak
nı
için
eğrilik
onun
başka
nü
Fitne
kimse
bilmez.
Peygamberi,
yansıtmaya
İlimde
derler.
5-
"Yerde
6-
"Ana
özge
kitabın
fakat
kendilerine
düşerler.
ileri
anasıdır.
zengindir).
göre
Oysa
gidenler:
Sağduyu
elinden
çalışır-.
gelmediğini
Doğanın
k e n d i n c e k u r a r a k , A l l a h ' ı n v e y a gidişin
muhteşemliğini, yüceliğini
dan
çıkarmak,
ardına
bunlar
muğlak
yorumla-
onun
anlamı-
"O'na
inandık,
sahiplerinden
başkası
bile
isterce
almaz."
ve
determinizmi
muhkemdir
(anlamları
ayetlerinin
katındandır"
öğüt
Kur'an
ayetleri
benzer,
olanlar,
benzer
Rabbimiz
düşünüp
şöyle azarlar:
bazı
birbirlerine
Allah'tan
hepsi
bunları
O'nun
mü-
o y s a aklın y o l u birdir.
ve
gökte
rahminde
Tanrı
yok,
size
o
ve
yapmak
toplumun
monizmini,
biricikliğini ve
açıklama-ispat etme yeteneği
hiçbirşey Allah 'a
istediği
biçimde,
azizdir o
gizli
bütünlüğügösterir.
değil."
surat
veren
işte
odur,
on-
bilgedir."
Bu d o ğ a d a n ve i n s a n d a n , o n l a r ı n g i d i ş i n d e n ayrı s o y u t l a n m ı ş , günümüz
bezirganlarının Allah'ı
g e r ç e k l e r içinde,
gibi
d o ğ a ve insan
bir A l l a h değil, t e r s i n e a l a b i l d i ğ i n e
için ç ı r p ı n a n
bir Allah'tır.
Din
bezir-
ganları
ceplerini
doldurup
olabildiğince tanınmaz
hiçbir bilim
emperyalist
köşklerinde
karunlaşırlar, A l l a h ' ı
Kâr ve d e v r i m c i düşmanlığıdır - .
ricik s a v a ş l a r ı :
ci
sırça
hale getirip " K o m o n i z " d ü ş m a n ı
sahibini
İslam çocukları,
gönül
imam
de tartışıyorlar,
vermiş
hatip
dar
inatçılığı
korkak-ikiyüzlü
görüşlülerdir.
mekteplerinde
gerçeklerin
Marksizmi
bir gün
Bi-
O şarlatanlıklar evrim-
dost t u t a m a y a c a k k e r t e d e
uşaklığına
da
yaparlar.
o genç
ve
Fakir-Fukara
de
Darvinizmi
maşaları
tutan
elleri y a k m a z mı s a n ı l ı y o r ?
13-
"Karşılaşan
bölüğü
iki
allan
katlı
iki
için
görürler,
görüşü
işinde
Allah
bir
sizin
bölüğü
yardım
eder
için
alınacak
kafirdir,
ibret
kafirler
dilediğine,
bunda
var,
onları
nice
bir
gözleriyle
ibret
var iç
olanlara."
Peygamberce
sezmekle
Allaha
birdir.
bütünlüğünü
ler.
bölük
savaşır,
Ve
inanmak,
O'nu
tarihsel
determinizmin
sezenler aslında
bedeninde ve
ruhunda
daha
evrimin
o
yüceliğini
yüce
çok taşıdıkları
çelişkiler
için
sezer-
Bunlar b ü t ü n tarih b o y u n c a hep k o m ü n g e l e n e k l e r i canlı insanlar
olmuşlardır.
Bu aynı z a m a n d a ,
çelişkilerini
içlerinde
insan g ü c ü demektir.
ğına;
y a n i t e k yanlı
kıyasla, sayıları
gözünde daha
k o m ü n c ü l güç ile m e d e n i y e t l e r g ü r e ş i
s e n t e z e v a r m a k üzere
en
çok taşıyan
Bu yüzden, yalan-dolan-kişi
medeniyet batağına
az olsa da
kaliteleri
güçlü görünürler.
kollektif
mülkiyeti çıkarcılı-
b a t m ı ş insanlar k a l a b a l ı ğ ı n a
üstün
Bu y ü z d e n
olduğu
için,
karşı t a r a f ı n
her s o s y a l - k i ş i s e l
müca-
d e l e d e sayı kalitenin y a n ı n d a ö n e m s i z kalmıştır. V e y a her z a m a n ikincil
üçüncül
olsun;
ö n e m taşır. Y e t e r ki d e t e r m i n i z m e i n a n c a
inanç
kovar v e y a
kişi
daima
14- "Kadınlar,
lar,
davarlar,
dirliğinin
"Sen
oğullar,
kınanlara
hazırlanmıştır,
hoş
reşinde
ve
mutluluk
Hz.
komüncül
En
ki
ve
orda
sonsuz
var,
dek
gelenekleri
hep
ırmaklar
görür
daima,
belgeli
sevgisi,
at-
dünya
katıdır."
daha
kalırlar,
Allah
Muhammed,
davranışlarını)
değerlerden) yana
katılmamış
sonuna
gümüş,
insanlara
barınak Allah
altından
hayırlısını
akan
temiz
size
salık
cennetler
eşler
de
sa-
vardır,
kullarını?"
b a r b a r l a r l a - m e d e n i y e t l e r gü-
koruyarak medeniyete geçişin yollarını
prensipleştirmeye çalışırken, temel
inanış
su
çıkarları
altın,
geliyor
"bunlardan
katında
da
hoş
güzel
diyesin
Tanrıları
toplanmış
şeylerin
bunlar.
onlara
mi?
Kur'an
çekilerle
gibi
vereyim
Allah'tan
maddi-manevi
kollektifleştirir.
ekin
malıdır
15-
ve t o p l u m d a n
o l a r a k (en
komüncül
içten
düzenden
duygu
düşünce-
(manevi-kollektif
geliştirmiştir.
Kur'an ve P e y g a m b e r i bunu sıradan her insan için y a p a r k e n aslında
gönlü d a h a fazla m a n e v i y a t t a n ve k o l l e k t i v i z m d e n yanadır.
Bu y ü z d e n
m e d e n i y e t e (kişi m ü l k ü n e ) geçişi kurallaştırırken bile, kişi m ü l k ü n ü hep
"dünya
m e t a ı " "geçici g e ç i m " o l a r a k kötüler. Ve k o l l e k t i v i z m
nın en güzel, en eski
ile doğa-
bakir halini (yani A r a p t o p l u m u n u n ş u u r a l t ı n d a -
ki
Fırat-Dicle c e n n e t boylarını) c e n n e t v a a d i
ile hatırlatır.
Medeniyetin
(sınıflı t o p l u m u n ) da geçici o l d u ğ u n u en içten ve en y o ğ u n bir şekilde
sezer. Ç ü n k ü M u h a m m e d , kentten g e l m e m e d e n i y e t l e r i n e n s o n u n c u s u
olarak, e v r e n s e l
bezirganlığın açılışını ve ç ö k ü ş ü n ü - ç ü r ü y ü ş ü n ü çevre-
deki İ r a n - B i z a n s m e d e n i y e t l e r i n d e n sezer.
Bu d u r u m d a içinde yaşattığı
temiz k o m ü n a r u h u n u n ve sevdiği t e m i z - b a k i r d o ğ a parçalarının biricik
sahibi
barınak olduğunu
içtenlikle y a k a l a r ve onlara
sarılır.
Çünkü
o,
Tarihsel D e t e r m i n i z m i n o gün için en y ü k s e k y a n s ı m a s ı (elçisi)dir...
103-
"Hepiniz
olmayın,
dınız,
de
Allah'ın
Allah'ın
uçurumun
Allah'ın
size
olan
nimetiyle
gönüller
kıyısındaydınız...
Başka
kent
yoluna
(ipine)
nimetini
birleşerek
Umut
sizler
ki
bezirganlıkta
bölünme
had
kentler ve b a r b a r l a r a r a s ı n d a da,
gibi,
yolu
içinde de,
ateşli
bir
bulursunuz."
kent içinde z e n g i n -
ayırdları
başlamıştır.
çıkmıştır - .
safhaya
bölük
düşman-
oldunuz,
doğru
medeniyetlerinde görüldüğü
bölük
birbirinize
kardeş
olunur
f a k i r - y a n a ş m a - k ö y l ü - e s n a f barbar ( b e d e v i )
ta t e f e c i
sarılasınız,
anınız,
Hat-
Ayrıca
çelişkiler lokal
çevre
ölçülerde
de olsa f ı r t ı n a l a ş m a k t a d ı r .
Kur'an ve P e y g a m b e r i
s e n t e z i getirir.
bu ç ö z ü l ü ş e bir m e d e n i y e t ( k o n f e d e r a s y o n )
Bütün çıkarlar uzlaştırılır. A n c a k yeni d o ğ a c a k olan ori-
j i n a l kentler birliğinin y i n e bir t e k o r t a k d ü ş m a n ı v a r d ı r :
çıkarları;
medeniyeti
olan bu gidiştir.
Kişi mülkiyeti
içinden çürütüp mahşerleştirip çökkünleştirecek
Kur'an ve P e y g a m b e r i ve t e k p a n z e h i r o l a r a k y i n e ko-
m ü n a d a n ö r n e k aldığı, k o l l e k t i v i z m i - i n s a n i ( m a n e v i ) d e ğ e r l e r i p r e n s i p
edinir.
Hele faiz bir n u m a r a l ı d ü ş m a n ı d ı r .
130-
"Ey
sakınınız,
ola
inanmış
ki
olanlar!
Kat
kat
arttırarak
faiz
yemeyin,
Allah'tan
kurtulasınız."
T o p l u m d a k i iyilerle kötüler gibi ilkel bir d ö v ü ş gibi d u r a n olayı, kişi
mülkiyeti
ve
İnanmışlara
139çok
kollektivizm
seleksiyonda
"Gevşemeyin,
arasında
olan
büyük dövüş
olarak sezer:
güç verir:
kaygılanmayın,
eğer
siz
inanmışsanız
onlardan
üstünsünüz."
140-
inandığını
insanlar
141-
"Eğer
siz
bilmek
yaralandıysanız,
için
arasında
"Ve
sizlerden
nöbetle
inananları
onlar
tanıklar
döndürürüz,
iyice
komün
olağanüstü
tarihin
yanında)
yükselmiş
olduğu
Allah
özleştirmek,
7000 yıllık sınıflı t o p l u m tarihi,
yıllık
yaralandılar,
için,
biz
zalimleri
kafirleri
bir
bile
komüncül
Allah
kimin
bu
günleri
sevmez."
de.
insanlık t a r i h i n d e (en
yüzde
için
da
edinmek
değildir.
az 700
Teknik
toplumları
hızla
bin
kalitesi
sosyal
sınıflara v e z ü m r e l e r e dek p a r ç a l a y a b i l m i ş t i r . A m a son d u r u ş m a d a ortaya ç ı k a n ç ı p l a k g e r ç e k ş u d u r ki:
İ n s a n l ı k tarihi
hep K o m ü n ' ü n
par-
ç a l a n m a tarihi o l u r k e n , s a d e c e v e s a d e c e k o m ü n ü n t e m e l i n d e y e r a l a n
kanunlarının
yeniden
icabı
olarak komünü
daha
ü r e t m e k üzere sınıflı t o p l u m
modern
biçimde yeniden ve
ibretine v e b e r z a h ı n a girmiştir.
Yani
komün
parçalanırken, yok olmak şöyle dursun,
lince ç ı k a r a r a k kendi
den
kanunlarını
m o d e r n l e ş t i r e r e k üretir.
kalkarak, O'nun
Kur'an ve
ğında
Peygamberi
ötürü
bunları
s o n s u z anlayışlı v e
159-
"Senin
bir rahmettir,
medersen
Allah'a
Ama
nı
karşı
sen
onları,
dayan,
O'na
O'na
katı
bilimlerin
toplumsal
Ve
Allah
Tarihsel
bulunmaklığın,
ışı-
ve
do-
bu y ü z d e n
çevrenden
onlara
danışmalısın,
sever
da,
Allah
olaydın,
her işte
kendisine
gidişe
Bu
katından
dağılmış
bu-
bir işe
az-
dayananları."
uymak zorunda
determinizme
u y u m yapabilirler.
karşı
Peygamber,
yumuşak
gönlü
kişilere de, t o p l u m l a r a
olabilirler;
elbette bugünkü
ve
kritik m o m e n t t e ç ı k m ı ş y o r u m l a r ve elçilerdir,
huylu,
sık sık uyarırlar:
daima
gerçeği
içlerinde d u y a r v e yansıtırlar...
onlara
bağışla
güçler t e m e l i n d e n
merhametlidirler:
kaba
lunurlardı,
bu
insanlık üretici
bi-
biçimde yeni-
ilerler...
A n c a k Kur'an
ğal gidişin y a n s ı d ı ğ ı en
bundan
Çünkü
mekanizmasıyla
yakalayamaz.
kendisini
g ü d ü m ü n d e evrensel
oldukları-
uyabilenler Allah'a
durumda
b i l i n ç l e n m e gidişi ve z a r u r e t ,
yakın
kişi
ve t o p l u m l a r ı n
içinde
bulunduklarını
k u v v e t l e sezer ve b u n u öğütler.
182Allah
"İşte
bunlar
kullarına
178zaman
karşı
(başa
"Kafirler sanmaya
veririz
Kur'an
ki,
ve
ki,
Peygamberi,
onlara
tarihten
Bu
yaptığınız
şeydendir.
için
için
zaman
horlayıcı
komün
toplumlarının
veririz,
azap
sürekli
ardı
arkası-
bu
tarihin
geçişlerine tanık olmuşlar ve
batıp
ancak
var."
Bu gidiş içinde g ö r d ü k l e r i en acı ger-
k o m ü n t e m e l i n e ihanet e d e n l e r i n
bedbahtlıktır;
başka
bir b a r b a r k o m ü n
sonu
akınıyla
silinmektedir.
yüzden
ölünceye
dek
komün
cevherinin
savunulmasını
y a m e t l e birliktedir.
bir g ü n
iyilik
onlar
nakli bilgileriyle d o n a n m ı ş l a r d ı r .
çek m e d e n i y e t e f a z l a c a
elinle
çoğala,
medeniyete
y o z l a ş m a - ç ü r ü m e ve
belalar)
değildir"
günahları
na-tükenmezce
gelen
zalim
mutlaka,
kankardeş-kollektivist
buyururlar,
öğütlerler.
Bu ç o k u z a k - z o r l a y ı c ı
Kur'an'ın ve
cevherinin yeniden
bir sezi
Peygamberinin
özelliklerini
Ödül
ancak
de olsa,
içinde y a ş a t t ı ğ ı
üretilebileceği öngörüsüdür.
kı-
gelecekte
komün
Çünkü onlar doğal ve
t o p l u m s a l s e l e k s i y o n u n çok g ü ç l ü birer y a n s ı m a s ı d ı r l a r . O y a n s ı m a , o
günkü Arabistan
(Güney Ticaret Yolu:
Kızıldeniz-Mekke-Umman)
s a t h a n e s i n d e b u n u k u v v e t l e içinde duyar. S ö z l e r e l b e t t e eski
ra-
kitap ve
İ b r a h i m g e l e n e k l e r i y l e k a r ı ş m ı ş s k o l a s t i s i z m içerirler. A n c a k Kur'an v e
Peygamberi'nin
her s a t ı r ı n d a ve d a v r a n ı ş ı n d a o g ü n e dek g ö r ü l m e m i ş
çarpıcı t e k r a r l a m a l a r bunu
185-
"Ölümü
cennete
herkes
kurtulup
da
giren
cak
aldanmamaktadır."
bize k o l a y c a
tadar,
kurtuluşa
kavratır.
sevabınız
ermiştir,
kıyamette
bu
ödenir,
dünyanın
ateşten
dirliği,
an-
200mana
"Ey
karşı
inanmış
koyun,
olanlar!
Sabrediniz,
Allahtan
sakınınız,
sabretmekte
ola
ki
yarışınız,
düş-
kurtulursunuz."
Kur'an ve P e y g a m b e r i her an, her ayette bu inancını; insanlığın sevg i - p a y l a ş ı m dolu k o m ü n ö z ü n ü n ö l ü m s ü z l ü ğ ü n ü n v e g e l e c e k t e k i galibiyetinin mutlaklığını y i n e l e m e k t e n b ı k m a z - u s a n m a z . T e k kurtuluş O ' n u n
y a ş a t ı l m a s ı n d a d ı r . Bunu kuvvetle sezer. B u g ü n için de b u n d a n önce de,
bütün
özü:
sosyal
sınıf örtüleri
altındaki
m ü c a d e l e l e r i n ve d e v r i m l e r i n
asıl
Bu insanlık ö z ü n ü y e n i d e n ü r e t e r e k y a ş a t m a k olmuştur.
30-
"NİSA SÛRESİ":
(Kadın
1-
"Ey
Haklarıyla
insanlar!
ran,
bunlardan
da,
onun
sizin
İlgili)
Hepinizi
da
adıyla
anlaştığınız
üstünüzde
Bugün ancak komünün
Adem
kişiden
erkek,
yaratan,
dişi
Allahtan
sakınınız,
ile
S e m i t atasıdır v e
komün t o p l u m u n d a ve
Medeniyet
balçıklar
içinden
Havva
hısımları
mitolojisi
Fırat-Dicle
de
çıka-
anlaştığınızsayın,
(Fırat-Dicle
Allah
(babahanlık)
gibi
d o ğ a d a yaşarlar.
taşkınlarından)
çıkageldiği
göre,
mitoloji A r a p ata-
z a m a n ı n d a yaratılmıştır.
B a r b a r l ı k (ilk kentler)
kazana-
cennet
İlk insan e r k e k kadın da O ' n u n
k ü ç ü k bir p a r ç a s ı n d a n y a r a t ı l m ı ş s a n ı l d ı ğ ı n a
erkek düzeni
anlam
boylarında
bakir c e n n e t gibi
gibi A d e m de b a l ç ı k t a n yaratılmıştır - .
ihtimal Y u k a r ı
eşini
birbirinizle
p a r ç a l a n ı ş k a n u n l a r ı v e ilk m e d e n i y e t e ge-
sonra A d e m
kankardeş
larının
ondan
üreten,
gözeticidir."
çiş ç ö z ü m l e n d i k t e n
bilmiştir:
bir
bir hayli
zamanıdır.
Çünkü
Ve
büyük
Şeytan yılan
ziraat tanrısı (totem)dir. A r a p ataları ilk y a s a k m e y v e y i b u ğ d a y ı (ürün
f a z l a s ı n ı ) y e y i n c e m e d e n i y e t e (sınıflı t o p l u m a ) g e ç m i ş l e r d i r .
cehennem
azabı
doğalarından
Kur'an
rinden
bu
gibi
gelmiştir.
Kankardeşlik kalmamış,
Bu onlara
bakir c e n n e t
k o p u p çöllere dağılmışlardır - .
öyküyü,
ilk m e d e n i y e t b a l ç ı k l a r ı n d a n y ü k s e l m i ş kentle-
(cehhennemcil
sınıf k a v g a l a r ı n d a n )
lik y a p a r a k M e k k e ' d e Kâbe'yi
kaçan v e ç ö l l e r d e g ö ç e b e -
kuran Hz. İ b r a h i m g e l e n e ğ i n d e n ö ğ r e n i r
ve anlatır - .
Bütün insanları A d e m ile H a v v a ' d a n ü r e t m e s i de, A r a p t o p l u m u n u n
kankardeş komüncül toplum
b i ç i m i n d e n ç ı k a g e l d i ğ i n i anlatır ki,
mito-
lojilerde de b e n z e r ö y k ü l e r e rastlanır - .
Ve yine "Hısımları
o manevi
Bu s a v u n u ş t a
çoğunlukla
2onların
(akrabaları-kankardeşleri) sayın" derken, daima
kollektivizmi
koruyup savunmayı
kadınlar ö n e m l i
p r e n s i p edinir.
bir b a s a m a ğ ı oluşturur.
Nisa sûresi
b u n a ayrılmıştır - .
"Öksüzlere
mallarını,
yetişirce
malınıza
mallarını
karıştırıp
veriniz,
yemeyin
kötüyle
bu
büyük
iyiyi
bir
değiştirmeyin,
yazıktır."
3-
"Öksüz
üç,
dört
ya
da
kızlara
kadın
karşı
adaletten
alabilirsiniz,
elinizde
olan
korkarsanız,
haksızlıktan
odalık yeter,
işte
bu
Çocuklarına-kadınlarına-öksüzlerine
geleceği
k a r a n l ı k l a r l a doludur.
örneklerinde
bunu
görmüş,
hoşa
korkarsanız,
adalete
sahip
gidenlerden
ancak
en
yakın
çıkmayan
bir
iki,
tektir
olanıdır."
bir t o p l u m u n
Kur'an v e P e y g a m b e r i antik m e d e n i y e t
d u y m u ş ve
kendi
kent
medeniyetlerinde
d e ipuçlarını y a ş a y a r a k sezmiştir. V e içlerinde k a n k a r d e ş g e l e n e k göreneği
iliklerine d e k d u y u p y a ş a y a n yapıdadır.
Bu y ü z d e n ayet ve hadisler, bu " a d a l e t l e " d o p d o l u d u r .
Bu
n o k t a d a , g ü n ü m ü z m e d e n i y e t kafasıyla v e y a d a h a çok bezirgan
ve finans-kapital
kafasıyla 4 kadın alma t u t u m u n a gönül eğenlere şunu
hatırlatmak y e r i n d e olur:
bir
önlem
Dağılma ve y o z l a ş m a n ı n ö n ü n e g e ç m e k t e de
olarak gelişen
toplumunda
aile
biçimleri,
henüz s e n d i y a z m i k aile
Peygamber
biçimi
e v l e n m e biçimi, ailenin d a ğ ı l m a m a s ı
zamanında,
de sivrilmeye başlamıştı.
cinsel
bu
için y e n g e l e r l e e v l e n m e biçimiydi.
Ayette g e ç e n y ö n e kaymış b u l u n u y o r d u . A y e t i n de belirttiği gibi
niyetin kent içinde (Mekke'de)
Arap
a ş a m a s ı n ı y a ş ı y o r d u ve
mede-
belirmesiyle birlikte tek karılı aile biçimi
B a b a h a n ' ı n hem g e l e n e k l e , adaletle, hem de
Fuhuş ile karıştırıp geliştirdiği 4 kadın ile e v l e n m e miras gerçeği
ile g e r i l e m e k z o r u n d a kalır. Miras, asıl gözde tek eşliliği öne geçirir. A ş a ğıda anılan miras gelişimine hangi b a b a h a n t o p l u m u dayanabilir:
8-
"Uzak
nurlarsa,
10larına
hısımlar,
ondan
"Hakları
ateş
Yani
öksüzler,
veriniz,
tatlı
olmaksızın
doldururlar.
yoksul
dille
öksüzlerin
Alevli
olanlar,
üleşme
anında
bulu-
yiyenler
ancak
karın-
konuşunuz."
mallarını
ateşte
yanacaklardır."
miras d ü ş m e y e n l e r bile g ö z e t i l m e k t e d i r .
y a p a n l a r da ş i d d e t l e uyarılır;
Bu
konuda
haksızlık
gidişin d a y a t t ı ğ ı her kural, t e k karılı aile
b i ç i m i n i n d o ğ u ş u n u zorlar.
D e m e k 4 kadın a l m a k kolay a m a s o n r a s ı rezilliktir. A l d ı k l a r ı n ı hakkıyla g e ç i n d i r i p b a r ı n d ı r a m a z s a n b u r n u n d a n fitil fitil gelir...
B a b a h a n l ı k , y e r y ü z ü n d e çok daha
önce,
Semit ve Arap toplumun-
daysa e g e m e n e r k e k d ü z e n i olalı en ç o k beş bin yıl olmuştur.
den
Kur'an ve P e y g a m b e r i
e r k e k t e n yanadır. A m a
Bu yüz-
kadınları-çocukları-
öksüzleri s o n u n a dek gözetir, bu da tek eşliliği öne çıkarırken çok eşli
evliliği e l e k t e n düşürür.
11-
"Allah
payıdır;
eğer
dın
tek
bir
baba
biri
ile
kadını
olursa
ana,
ananın,
yerine
B a b a h a n l ı k , ç o c u k l a r ı n mirası ile t e r b i y e edilir:
çocuklarımız
ikiden
yarısını
ölenin
eğer
getirilip,
artık
alır;
çocuğu
kardeşleri
borç
hakkında
buyurur
olursa,
ölenin
üçte
kalırsa
altıda
sonra
bir
ikisini
bir çocuğu
olmazsa,
ödendikten
ki,
anası
bir
bulunursa,
babası
ananın,
yapılmalıdır.
erkeğe
alırlar
varis
bu
iki
kadın
malın;
altıda
olursa
işler
Bilmezsiniz
kabiri
üçte
vasiyet
ki
ba-
balarınızdan,
hükmüdür,
oğullarınızdan
Allah
hangisi
bilicidir,
sizlere
daha
hayırlı,
bu
Allah
in
bilgedir."
Miras sosyal adaleti böyle k u t s a l l a ş t ı r m a y l a g a r a n t i y e alınır:
"Bile-
m e z s i n i z ki hangisi s i z l e r e d a h a hayırlı, bu A l l a h ' ı n h ü k m ü d ü r . "
Arap Toplumunda
aile b i ç i m l e r i n i n t e k karılı
aileye d o ğ r u geliştiği
miraslar k a d a r cinsel y a s a k l a r d a n da bellidir: T o p l u m biçimi g e l i ş t i k ç e
barbarın
doğal
Muhammed'in
22almayın,
ortaklı
"Geçen
bu
ü r e m e biçimleri
" F u h u ş " gibi
ç o k eşliliğinin a n l a ş ı l a m a d ı ğ ı
geçti,
bir
atalarımızın
fuhuştur,
almış
alçaklıktır,
bulundukları
kötü
bir
O y s a A r a p a t a l a r ı n ı n y a ş a d ı ğ ı aile biçimleri
aile biçimidir.
Peygamberi
23deş
üvey
bugün
kadınları
siz
de
yoldur."
k o m ü n ü n d o ğ a l ortaklı
Hicaz kentleri b u n u a ş a c a k i l e r l e m e y i gösterir. A l l a h ve
b u n u g ö r ü r ve
"Analarınız,
kızları,
görünür;
gibi:
kızlarınız,
süt anaları,
kızınız,
sizlere
helaldir
size
kendi
arada
almayın,
bacılarınız,
süt kardeşleri,
haram
öz
kararlaştırır.
oldu.
oğlunuzun
geçen
Kankardeş toplumda
başkadır.
halalarınız,
karınızın
Karınız
teyzelerimiz,
anası,
bulunmayan
karınızdan
bir
karıları
haramdır.
İki
kız
Allah
bağışlayıcı,
Allah
kadının
kardeşi
karolan
kızı
bir
yargılayıcı."
b ö y l e c e ortaklı v e s e n d i y a z m i k aile
biçimleri
de a ş ı l m a y a ve t e k karılı aile b i ç i m i n e g e ç i l m e y e başlanır. Y a s a k , cinsel ve t o p l u m s a l
miras y ö n ü y l e de keskindir...

Benzer belgeler