İş Süreçlerinde IT Desteği

Transkript

İş Süreçlerinde IT Desteği
DOSYA KONUSU: 2011’DE DAHA HIZLI BANTGENİŞLİĞİ SUNACAK 4 TEKNOLOJİ
SAYFA 40
İŞ TEKNOLOJİLERİNDE LİDERLİK
Teknosa CIO’su
Önder Kaplancık
“Teknoloji için
teknoloji geliştirmiyoruz.
İş için teknoloji
geliştiriyoruz.”
İş Süreçlerinde
IT Desteği
CIO 2010
ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ
BULDU
Mart’ta yayın
hayatına başlayan
CIO Türkiye
dergisinin düzenlediği
organizasyonda
16 CIO yöneticisi
ödül aldı.
Sayfa 58
KKTC FİYATI: 10 TL
ISSN 1306-3243
I
5 TL
2011/12
OCAK 2011
I YIL: 2 SAYI: 10
DOSYA KONUSU: 2011’DE DAHA HIZLI BANTGENİŞLİĞİ SUNACAK 4 TEKNOLOJİ
SAYFA 40
İŞ TEKNOLOJİLERİNDE LİDERLİK
Teknosa CIO’su
Önder Kaplancık
“Teknoloji için
teknoloji geliştirmiyoruz.
İş için teknoloji
geliştiriyoruz.”
İş Süreçlerinde
IT Desteği
CIO 2010
ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ
BULDU
Mart’ta yayın
hayatına başlayan
CIO Türkiye
dergisinin düzenlediği
organizasyonda
16 CIO yöneticisi
ödül aldı.
Sayfa 58
KKTC FİYATI: 10 TL
ISSN 1306-3243
I
5 TL
2011/12
OCAK 2011
I YIL: 2 SAYI: 10
Editörden
2011’e Başlarken
2010 Mart ayında yayın hayatına başlayan CIO dergisi geçtiğimiz 10
ay içerisine içerisine pek çok yenilik sığdırdı. Sizden gelen e-postalara
baktığımda öncelikle beğeninizi kazanan bir yayın hazırlamayı başardığımızı
görmek bizleri mutlu ediyor.
Her geçen sayıda sizlerden gelen öneri ve eleştiriler doğrultusunda değişiklikler yapmaya devam ediyoruz. Ancak sık sık bu köşede de belirttiğim
gibi, daha ilk yılımızda CIO Ödülleri programını Türkiye’ye kazandırmış olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bir önceki sayıda uzun bir
maratonun bittiğini ve ödül gecemize hazırlandığımızı söylemiştim. Aynı
sayının beraberinde gelen ekte ise ödül kazanan CIO’larımız hakkında sizleri bilgilendirmiştik.
Aralık ayında nihayet ödül gecemizde hem çeşitli sektörlerden
CIO’larımız hem de bilişim sektörünün önde gelen kurumlarının yetkilerinin katıldığı bir ödül gecesi ile ödüller sahiplerini buldu. Dergimizi aylardır
okuyan ancak halen görüşemediğimiz birçok CIO dostumuz ile buluşmuş
olduk. Sizlere birkaç sayfa içerisinde ödül gecemizin hakkında bilgilendirmeye çalıştık. İlerleyen sayfalarda bu fotoğrafları bulacaksınız. Ancak çok
daha detaylı bir haberi ve gecemizin tamamını kapsayan videoyu
www.cio.com.tr adresinde bulabilirsiniz.
CIO 2011 Programları
Yeni yıla bizler hızlı bir giriş yapmak istiyoruz. Geçtiğimiz sene Haziran
ayında başladığımız ödül programı sürecimize bu sene biraz daha erken
ve daha farklı bir şekilde başlıyor olacağız. Önümüzde sayıda duyuracağımız ödül programına bu sefer çok daha yaygın bir katılım hedefliyoruz.
CIO Ödülleri 2011 hakkında bir sonraki sayımızda detaylı bilgileri bulacaksınız. Ödül programımız haricinde bu senen CIO’larımız ile çok daha fazla buluşuyor olacağız. Şu anda planlamalarını yürüttüğümüz bir dizi etkinliğin yanı sıra CIO yuvarlak masa toplantılarına da başlıyor olacağız. Farklı
illerde ve farklı konu başlıkları altında yapacağımız toplantılarımıza katılmak için lütfen web sitemizi takip etmeye devam edin. Hepinize Daha mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yeni yıl diliyorum, görüşmek üzere.
Murat YILDIZ, Bilişim Yayınları Direktörü
[email protected]
www.cio.com.tr I OCAK 2011
3
SİZLERLE ÇOK DA
2010’DA BİZE DESTEK VEREN TÜM CIO
Kerim Tatlıcı
Migros CIO’su
Perakende ciddi
talepleri olan bir sektör.
Verinin güvenli, hızlı
ve hatasız gelmesi
gerekiyor.
Pilot projelerimiz
bile 200 mağazayı
bulabiliyor.
4
Ergun Hepvar
Sabancı Holding
CIO’su
Melih Ödemiş
Yemeksepeti.com
CIO’su
İş dünyasında risklerin
ölçülerek alınması
gerekiyor. Ancak
risk almadan da
kurumunuza bir değer
katma şansınız yok.
iPhone için
geliştirdiğimiz
uygulamada konum
temelli teknolojilerden
faydalanıyor olacağız.
Aydın Satıcı
T
Türkk Telekom CIO’su
IT çalışan sayısı
ve organizasyon
olgunluğu olarak
istediğimiz noktalara
gelmiş olduğumuzu
söyleyebilirim.
OCAK 2011
Hakkı Tok
İBB CIO’su
Hakan Korkmaz
A
kö Grubu CIO’su
O’su
Akkök
Afet Koordinasyon
Merkezimiz (AKOM)
var. Bu birimimizin
İBB ve diğer tüm
birimlerle arasında fiber
optik kablo var. Belki
de İBB’nin en büyük
avantajı ve üstünlüğü bu
noktada.
Şirketlerin çalışma
prensiplerine göre
değişik çalışma
modellerimiz var.
Çalışma programımızda
buna paralel olarak
çalışıyor.
I www.cio.com.tr
DAHA GÜÇLÜYÜZ
IO’LARA TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNARIZ
İlker Kuruöz
Turkcell CIO’su
Artık iş kolları ile
IT’nin eşgüdümünün
konuşulması devri geçti.
IT artık işin bir parçası
haline gelmiş durumda.
Hakan Cem Topal
al
Ağaoğlu Şirketlerr
G
b CIO’su
Grubu
Uzun karar süreçlerimiz
yok. Projeyi uygun
gördükten hemen sonra,
en kısa şekilde hayata
geçirebiliyoruz.
Can Sevinç
Otokar CIO’su
Geride bıraktığımız
10 yıla bakacak olursak,
teknolojinin ciddi
bir gelişim içerisinde
olduğunu görebiliriz.
Hamza Cihan Sarı
Vestel CIO’su
CIO’lar iş süreçlerini
çok iyi bilmek zorunda.
Müşterimizi bilmeden,
müşterinin ihtiyaçlarını
bilmeden stratejik karar
vermeniz imkânsız.
Leyla Kara
Multinet CIO’su
Her konuda
çözüm üretebiliriz
demiyoruz. Biz iyi
olduğumuz konuda,
müşterimizinde mutlu
olabileceği projeleri
gerçekleştiriyoruz.
Mert Oruz
ARKAS Holding
C
s
CIO’su
Destek süreci
IT operasyonunun bir
kısmı yalnızca,
şimdi ise durum çok
farklı. IT işin ta kendisi
haline geldi.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
5
Sayı: 10 CIO OCAK 2011
İÇİNDEKİLER
08 Giriş
40 2011’de Daha
2010’un Getirdikleri ve
Götürdükleri
Hızlı Bantgenişliği
Sunacak 4 Teknoloji
21 2010’un En Büyük
Hem mobil hem de sabit
ağ hızları yükselişte.
ERP Başarısızlıkları
ERP projelerini felakete
sürükleyen nedenler israf,
dolandırıcılık, yalan ve cehalet.
34 SAP’nin Gizli
6
Olmayan Silahı:
Kendi CIO’su
Eylül 2009’da
Oliver Bussman SAP’nin
CIO’luğunu üstlenmeden önce,
teknolojinin zirvesindeki bir rol
hakkında bir şeyler bulabilirim
umuduyla Google’da “SAP”
ve “CIO” terimlerini arattı.
Bulduğu veya daha doğrusu
bulamadığı şey onu şaşırttı.
“Görünürde hiçbir şey yoktu”
diye konuşuyor. “Sıfır.”
48 Dış Kaynak Olarak Neden
Çin’i Seçelim?
Firmanızın IT için şimdiye dek
herhangi bir şekilde denizaşırı dış
kaynak kullanmadığını düşünün;
hatta temel bir yerel dış kaynak
anlaşmasına imza atmadığını.
Nereden başlayabilirsiniz?
58 ‘CIO 2010 Ödülleri’
Sahiplerini Buldu
Mart’ta yayın
hayatına
başlayan
CIO Türkiye
dergisinin
düzenlediği
organizasyonda
16 CIO ödül
aldı.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Teknosa CIO’su
Önder Kaplancık
İmtiyaz Sahibi
DİDEM DEMİRKENT
Bilişim Yayınları Direktörü
MURAT YILDIZ
[email protected]
Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
ERCAN ARSLAN
[email protected]
Yönetici Editör
MEHMET GÖKSU
[email protected]
Online Editör
BİRKAN KONAR
[email protected]
Yazarlar
FURKAN MÜDERRİSOĞLU
EMİN ÇELİK
KIM S. NASH • MARTHA HELLER
RANDALL C. KENNEDY
Görsel Yönetmen
NURİ KAYMAKÇI
[email protected]
Fotoğraflar
MEHMET BARS
COŞKUN ÇELER
Reklam Grup Başkanı
SAYFA
28
İş Süreçlerinde
IT Desteği
GÜLER OKUMUŞ
[email protected]
Reklam Müdürü
YELİZ VATANSEVER
[email protected]
Abone Dağıtım
MECİT YILMAZ
Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü
NİLAY ŞAHİNOĞLU DOYURAN
Yayın Türü: Yaygın süreli.
Ayda bir yayınlanır.
DÜNYA AKTÜEL A.Ş.
Dünya ‘Globus’ Basınevi
Balamir Sokak No: 7 34810 Kavacık / Beykoz - İstanbul
Tel: 0216 681 18 00 • Fax: 0216 680 39 71
Ücretsiz Danışma: 0800 219 20 24 - 25
Baskı: DÜNYA YAYINCILIK A.Ş.
Dağıtım: DÜNYA SÜPER DAĞITIM A.Ş.
CIO, International Data Group, Inc. (IDG)’nin lisansı ile yayınlanır.
Merkezi Boston’da bulunan IDG, bilgi teknolojileri konusunda
dünyada en geniş kitleye ulaşan kuruluştur. IT sahasında
dünyanın en önde gelen yayıncılık, araştırma, konferans ve
fuarcılık şirketi olan IDG, 80 ülkede 300 bilgisayar gazete ve
derginin yayıncısıdır.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
7
giriş
İnovasyon ve İş Süreçleri
8
2010’un Getirdikleri ve Götürdükleri
2010 yılı bitti ama etkileri daha sürecek gibi. O kadar çok ve önemli olaylar
oldu ki, 2011’in geçen senenin gölgesinden kurtulması zor.
2
▼
▼
▼
▼
▼
010 yılı bir çok analistin beklentilerini yerle bir edecek şekilde hareketli geçti.
Yeni teknolojilerin ortaya çıkması, bilgisayar kullanım alışkanlıklarının değişmeye başlaması, şirketler arasındaki savaşlar, pazarda pay kapma mücadelesi, yeni güvenlik açıkları derken bir yıl geride kaldı ve önümüzdeki yılda nasıl bir IT
dünyası beklememiz gerektiğine dair bazı ip uçları bıraktı.
sayfa 3
•••••iPad çıktığından beri e-okuyucu satışları yüzde 22 düştü.•••••2011 yılında
havayollarının yüzde 56’sı IT harcamalarını arttıracak.•••••IT uzmanlarının yüzde 55’i 2015
yılında mobil yazılımların diğer tüm IT sektörlerini geçeceğini düşünüyor.•••••
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
KARA
KUTU
SSD
7
AYIN GÜNÜ
ARALIK
01
rss.cio.com.tr
[ MOBİL CİHAZLAR ]
ARALIK
Qualcomm pil teknolojisinden şikayetçi: Qualcomm CEO’su Paul Jacobs, mobil geniş bant internet ve
mobil cihazların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engelin pil süreleri olduğunu söyedi.
ARALIK
[ SOSYAL HİZMETLER ]
05
PAZAR
ARALIK
09
PERŞEMBE
ARALIK
14
SALI
ARALIK
17
CUMA
ARALIK
20
PAZARTESİ
ARALIK
23
PERŞEMBE
Intel’in piyasaya yeni
sürmeye hazırlandığı
katı hal sürücüleri mini
PC bağlantısına sahip
olmalarının yanında eski
nesil SSD’lerin sekizde
biri boyutundalar. Bu da
üreticiler açısından çok farklı
yapılandırmaları mümkün
kılıyor. 80 GB’ı 180 dolar.
Facebook’tan profil değişikliği: Facebook bugün kullanıcı profillerinin görünümünü ve güvenlik
ayarlarında değişikliğe gitti. 500 milyon kişi profillerini tekrar ayarladı.
[ KORSANLIK ]
Kredi kartı saldırganı yakalandı: Hollanda polisi 16 yaşındaki genç korsanı operasyon ile yakaladı.
Wikileaks’e olan desteklerini kestikleri için tüm kredi kartı sitelerine saldırı düzenlemişti.
Ayın
Grafiği
[ İŞTEN ÇIKARTMA ]
Yahoo’dan büyük işten çıkartma: Yahoo grubu, küresel tüm iş gücünün yüzde 4’üne denk gelen bir miktar
olan 600 kişinin işine son verdi.
[ GOOGLE ]
Google’dan yeni metin analistleri: Google’ın çıkarttığı iki metin analiz aracı 500 yıllık tarihi metinler
içerisinde arama yapabiliyor.
9
[ ŞİRKETLER ]
Adobe’dan büyük başarı: Adobe, yılın son çeyreğinde bir milyar dolarlık gelir açıkladı.
Bu şirketin tarihinde bir ilk.
[ YÜKSEK TEKNOLOJİ ]
IBM’den devrim niteliğinde üretim: Yeni bellek yongaları ile cep telefonlarına terabaytlarca veri
sığabilecek. Sadece laboratuvarda değil, IBM bu teknolojiyi satışa çıkartmaya hazırlanıyor.
Vista Başarısızlığı
5
1 2 3 4 5
Apple’ın akıllıca
tasarlanmış “I’m a
Mac” reklamları ve
aynı dönemde yaptığı
çıkışlar, Windows’un
alternatifsiz olduğu
düşüncesinin
sorgulanmasına
sebep oldu. Bu sıkı
kampanya Vista’nın
hatalı, sıkıcı ve
yavaş olduğu imajını
perçinledi. Microsoft
her ne kadar kendi
kampanyalarını
başlattıysa, Vista’nın
imajını kurtarmak için
çok geç kalınmıştı.
Bilmeniz
Gereken
Şeyler
2001 yılında Windows
XP piyasaya
çıktığında dünya
üzerinde 600 milyon
bilgisayarın yüzde
80’inde Windows
kullanılıyordu. XP,
Windows NT ve
98’i birleştirmekle
kalmadı, 2008
yılına gelindiğinde
500 milyon kişinin
daha Windows
ile tanışmasını
sağladı. Tüm küresel
işletmeler iş akışlarını
bu IT üzerine kurdu
ve haliyle bu kadar
kemikleşmiş bir
sistemden kimse
kopmak istemedi.
Hiç kimse eskisinden
daha yavaş çalışan
yeni bir bilgisayar
kullanmak istemedi.
Microsoft yıllardır
yazılımlarına gereksiz
ve üstünkörü
hazırlanmış özellikler
koyarak işletim
sistemlerini şişirdiği
için eleştirilmişti.
Bu hiç bir zaman
Vista’daki kadar
sorun olmadı.
Windows XP 35
milyon kod satırına
sahipken Vista 50
milyondan fazla satıra
sahipti.
Hiç bir zaman bir
Vista planlanmamıştı.
Microsoft’un
2001 yılından beri
düşüncesi Windows
XP adında bir tek
işletim sistemi
çıkartmak ve yıllık
abonelik yolu ile
kullanıcılardan
para alıp işletim
sistemini o anda ki
IT gerekliliklerine
göre sürekli olarak
güncellemekti. Hatta
işletim sisteminin
ismi bu yüzden XP idi.
Fakat hiç bir zaman
tam olarak bir iş
modeli yaratamadılar
ve eski sisteme geri
dönüp acilen Vista’yı
piyasaya sürdüler.
Windows XP
hem 98’in geniş
sürücü tabanına
ve uyumluluğuna
sahipti, hem de
NT’nin kurumsal
sağlamlığına. Dolayısı
ile ortaya çok daha
geniş kullanıcı
kitleleri bulan bir
işletim sistemi çıktı.
Vista geldiğinde ise
neredeyse hiç bir
sürücü çalışmadığı
gibi, bir çok aygıt
da çalışmayı
reddediyordu. IT
yöneticileri için tam
bir kabus. Bunun
en büyük sebebi
arttırılmış güvenlikti.
www.cio.com.tr
I OCAK 2011
Şirketler ve Güvenilmezlikleri
10
2010 yılı özellikle kişisel internet güvenliği ve
mahremiyet konularında felaket denebilecek bir
yıldı. Apple, AT&T, Facebok, Google ve benzeri
bir çok firma bilerek veya farkında olmadan kişisel güvenliği ve mahremiyeti tehdit edici hatalar yaptılar. Polisler cep telefonları ile insanların
nerede olduğunu bulabildiler, Web reklamcıları internet gezginlerinin hareketlerini kaydettiler, okullar gizlice öğrencilerini gözetledi, mobil uygulamalar kendi sahiplerine karşı casusluk yaptı.
En bilindik olayların en büyük tehditleri oluşturduğu tamamen bir yanlış anlaşılmadır. Bunlar
da gayet büyük tehlikeler olmalarına rağmen bazı
az bilinen olaylar küresel çapta alarm durumunu
hak ediyorlardı.
Google’ın Wi-Fi’lere burnunu sokması aslında
art niyetli bir hareket değildi. Street View arabalarına yerleştirilen cihazlar açık kablosuz ağları tespit edip haritalandırıyordu. Amaç, Google Maps
üzerinde bu ağların yerlerini görebilmeniz ve ihtiyaç anında en yakındaki ağa gidebilmenizdi. Ayrıca ağların tanımları ve yerleri belliyse GPS’e gerek
kalmadan yer belirleme de yapılabilirdi.
Wi-Fi ağlarının tanımları ve yerleri haricinde Google’ın Street View arabaları, kullanıcıların
e-postaları ve şifreler de dahil olmak üzere ulaşılabilen tüm verileri kaydettiği ortaya çıkınca kıyamet koptu. Google, 30 ülkede, 3 yıl boyunca 600
GB veriyi bu yolla elde etti. Uluslararası bir çok
dava açıldı ve olay hala tartışılmaya devam ediyor. Kablosuz ağını şifrelemiş olanlardan ise hiç
bir veri çalınamadı.
Bir diğer büyük olay ise genellikle güvenilirliği
ile tanınan ve her ürününü korumak için paranoyakça denebilecek adımlar atan Apple’ın, kötü bir
güvenlik tasarımı yüzünden 114 bin iPad kullanıcısının e-posta adreslerinin internete yayılmasında sorumlu olması.
Olay ABD’de AT&T’nin internet sitesi üzerinden gerçekleşti. iPad siparişi veren herkese 20 karakterlik tekil bir şifre yerine geçecek adres veren
AT&T’nin sitesine bir güvenlik grubu, rastgele 20
karakterli adresler girerek 114 bin kişinin e-posta
adreslerini teyit etti. Daha sonra bu adreslerin bir
kısmı kanıt olması için Gawker medya sitelerinde
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
yayınlandı. İyi haber ise bu işi yapan grubun hiç
bir şifreyi açık etmemesi. Ama her güvenlik grubu
bu kadar iyi niyetli olmayabilir.
Facebook’un Wi-Fi basiretsizliği saman alevi gibi bir anda alevlendi ve söndü. Olay şu: Örneğin bir kafede otururken kablosuz ağ üzerinden Facebook profilinizi güncellemek isterseniz,
bir yabancı rahatlıkla Facebook sunucuları ve sizin aranızdaki hatta ortadan dalıp tüm bilgilerinize ulaşabildiği gibi, kendi keyfine göre profilinizi düzenleyebiliyor. Bütün bunun ortaya çıkmasının temel sebebi ise gayet masumca yazılmış bir Firefox tarayıcı eklentisi. Sonuçta Facebook ve aynı sorundan muzdarip Twitter gibi diğer bazı büyük sosyal paylaşım sitelerinin güvenli kullanıcı girişi konusunda sınıfta kaldıkları açığa çıktı.
Yıl içinde Facebook’un tek vukuatı bu değildi.
Esas büyük kıyamet Facebook’un ve çok kullanılan bazı uygulamalarının kullanıcı bilgilerini reklam ve veri şirketlerine sattığı ortaya çıkınca başladı. Bir kullanıcı bir reklama tıkladığında kullanıcıya özel bir ID reklam şirketine gönderiliyor ve
reklam şirketi kullanıcının dini görüşünden sevdiği yemeklere kadar ne kadar bilgisi varsa hepsine sahip olabiliyordu. Bazı diğer olaylarda da uygulama sahipleri, topladıkları kullanıcı bilgilerini doğrudan başka şirketlere satıyorlardı. İşin garip tarafı Facebook bunu hala yapıyor ve kullanıcı kaydı yapılırken onaylanan anlaşmaya göre tamamen yasal.
Belki de 2010’a damgasını vuran en ciddi tehlike kriminal ahmaklıktı. Google, geliştirilmesi için milyonlarca dolar harcanan Wi-Fi kayıt
araçlarının varlığını önce reddetti, sonra yanlışlıkla yapıldığını savundu, sonra da niyetlerinin
bu olmadığını belirtti. Facebook, kullanıcı kayıt
ve hesap anlaşmasına kendisi yazmış olmasına
rağmen kullanıcı bilgilerinin şirketler ve reklamcılar ile paylaşıldığını bilmediğini söyledi. Dünyanın en değerli IT şirketi unvanına sahip Apple, böyle bir güvenlik açığından haberdar olmadıklarını belirtti. Dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları, kendi oluşturdukları güvenlik yönetimini izlemekten bile aciz kalabiliyorlar. Yine
yıllardır olduğu gibi en iyi çözüm, kullanıcı olarak kendimizi güvene almak.
Devlerin Savaşı
Büyük Olur
12
Google ve Microsoft
başlarda birbirlerinden alakasız, tamamen farklı işler yapan şirketler olarak
tanıştılar, fakat tanışıklıklarının üzerinden gün geçtikçe
birbirlerinden
nefret eder hale geldiler.
Özellikle Google’ın
işletim sistemi Android ile mobil telefonları ele geçirmesinin ardından bir de
masaüstü işletim sistemi çıkartması bardağı taşıran son damla oldu. Microsoft’un
Bing atılımı ile iyice kızışan ortamda
iki dev yazılım şirketi, resmen bir hayatta kalma savaşı veriyorlar.
İki şirketin en büyük savaşlarının bir
kısmı yargıçlar önünde gerçekleşti. İki şirket de birbirini tekel
kurmaya çalışmak ile
suçladı.
Microsoft,
Google’ın bir seyahat
şirketini satın alarak çevrimiçi seyahat aramalarında tekel olmak istediğini; ayrıca milyonlarca kitabı tarayıp internete koymasının fikir haklarının ihlali
olduğunu belirtti. Aslında iki şirket de açabilecekleri her konuda birbirlerine dava açtılar.
Microsoft deyince doğal olarak masaüstü işletim sistemi olan Windows aklımıza geliyor. Google, tamamen bulut tabanlı olacağını duyurduğu masaüstü işletim sistemi olan Chrome OS’u
duyurduğunda Microsoft baya endişelenmiş ola-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
cak ki, tüm internet üzerindeki hizmetlerini daha
iyi bir bulut deneyimi sunabilmek için güncelledi,
hatta yeni çıkarttığı Office 2010 sürümünü buluta entegre olabilecek şekilde geliştirdi. Windows 8
hakkında sızan haberlerin çoğunda çok daha iyi
bulut entegrasyonu göze çarpıyor. Microsoft için
Google gerçek ve ciddi bir tehdit.
İşletim sistemlerinde olduğu gibi bir diğer kıyasıya savaş da internet tarayıcıları cephesinde sürüyor. Özellikle HTML5’in ortaya çıkması iki marka
14
için de kendini göstermek için bulunmaz bir fırsat
oluşturdu. Google’ın Chrome tarayıcısı piyasanın
yüzde 10’una hakim ve kullanımı sürekli artıyor.
Internet Explorer kullanımı ise her geçen gün düşmekte, fakat Internet Explorer 9 şimdilik HTML5’i
daha iyi çalıştırıyor gibi gözüküyor. Esas durum
HTML5 siteler yaygınlaştıkça anlaşılacak.
Bir diğer savaş meydanı ise e-posta ve ofis yazılımları. GMail ve Hotmail uzun zamandır birbirlerine rakipler ve Pazar payı kapma yarışında at başı
gidiyorlar. İki şirket de e-posta hizmetlerinde 40
milyon kayıtlı kullanıcı olduğunu söylüyorlar. Bazı
analiz şirketleri ve IT yorumcuları gerçek rakamların bundan farklı olduğunu söylüyor. Tek emin olduğumuz şey iki şirketin de birbirlerine karşı bariz
bir üstünlük sağlayamamış olmaları. Bu durum, artık iyice e-posta ile iç içe geçmeye başlayan ofis yazılımları için de geçerli. Microsoft kendi ofis paketini iyice Hotmail ile entegre ederken, Google’ın ofis
çözümleri zaten başından beridir GMail ile entegre.
Geleceğe Dair Neler Oldu?
2010 yılı şirketler haricinde teknolojideki gelişmeler açısından da oldukça hareketli ve görülmedik gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Hala bilim
kurgu filmlerinin 2010 tahminlerinin çok gerisindeyiz ama hızla hayal edilen geleceğe yaklaşmaktayız.
Bu yıl çok önemli gelişmelerden bazıları üç boyutlu yazıcılarda yaşandı. Bu yazıcılar yıllardır ortalarda olmalarına rağmen ilk defa tamamen 3D
yazıcılar kullanılarak üretilen otomobil, ilk 3D ya-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
zıcılar kullanılarak üretilen 3D yazıcı ve 3D yazıcılar kullanarak kendi hemcinslerini üretebilen 3D
yazıcı ile üretilmiş robot gibi bazı buluşlara imza
atıldı. En azından gelecekte robotların gerçekten
insanlara ihtiyacı olmayacağını artık biliyoruz...
Bilgisayarlara bakış açımızı değiştirebilecek
bazı deneyler de 2010 yılına damgasını vurdu.
E.Coli bakterisinin DNA’sına dijital fotoğraflar
kaydedilebildi. Gerçek beyin hücreleri merkezi işlemci yerine kullanılabildi, hatta bu işlemciyi kullanan robot etrafta dolanıp Sudoku çözebildi. Bu
teknolojilerin varyantları insanlara biyonik özellikler vermek için kullanıldı. Beynin normal bacaklar gibi yönettiği robot bacaklar felçli hastalara başarıyla takıldı, askerler için zihin gücüyle
kontrol edilebilen dış iskelet zırhlar üretildi, hatta Afganistan’da başarıyla denendi. Artık insanlara ihtiyaç duymayan robotların organik parçalara
da sahip olabileceklerini de biliyoruz...
2010’un üzerinde en çok konuşulan teknolojisi ise hiç tartışmasız üç boyutlu görüntü teknolojileri oldu. Bir çok firmanın büyük kampanyalar
ile ortaya çıkarttığı, sinema salonlarında gözlükle film seyretmenin normal karşılanmaya başladığı bir yıl geçirdik. Hangi gözlük hangi 3D teknolojisi içindir derken firmalar çoktan gözlüksüz 3D
görüntü teknolojisi üzerinde çalışmaya başladılar,
hatta önümüzdeki yıl Nintendo böyle bir oyun cihazını piyasaya çıkartıyor. Bu teknoloji ile en çok
ilgilenen firmalardan biri ise Cisco. Kurumlar için
telekonferans ve telepresence çözümlerini 3D olarak sunmak istiyor.
YÖNETİCİ
VİZYONU
A
D
V
E
R
T
O
R
I
A
L
DIGITURK 2,5 Milyonu
Aşan Müşterilerinin Detay
Bilgilerini QlikView Yönetim
Kokpitlerinden Takip Ediyor.
“ QlikView bizlere yüz milyonlarca veriyi özetten en kapsamlı
detay veriye kadar neredeyse tüm departmanlarımızın ihtiyaç
duyduğu çeşitlilikteki ‘dashboard’ uygulamaları ile anlık olarak
sorgulama ve analiz etme imkanı verdi.”
Tuğçe Denizlerkurdu, Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi Birim Yöneticisi, DIGITURK
D
IGITURK, 1999 yılında Çukurova Grubu bünyesinde
kurulan, 2000 yılında yayına başlayan, Türkiye’nin
ilk dijital platformudur. 185 TV, radyo ve interaktif kanalı, dijital görüntü
ve ses kalitesiyle alışılagelmiş televizyon izleme alışkanlığını 21. yüzyıl teknolojisi ile yeniden şekillendiren DIGI-
TURK, dijital platform işletmeciliğinde Avrupa’ nın da sayılı platformları
arasında yer almaktadır.
Evlerde eğlencenin ve teknoloji konforunun lider sağlayıcısı vizyonuna sahip olan DIGITURK bu vizyon çerçevesinde her türlü öncü uygulamayı hayata geçirerek üyelerine en yüksek kalitede görüntü ve içerik sunmak için
dijital yayıncılık alanında dünyadaki
teknolojik gelişmeleri yakından takip
ederek Türk izleyicisinin beğenisine
uygun çözümler yaratmaktadır.
Dinamik, hızlı değişen kullanıcı
ve iş taleplerini karşılayabilen
entegre raporlama ihtiyacı
Bilgi Sistemleri altyapısına BI Technology ile gerçekleştirdikleri QlikView İş Zekası Platformu ile hız kazandıran DIGITURK, QlikView yönetim kokpitleri ile sadece üst düzey yöneticilerin değil Satış Pazarlama departmanına bağlı Üye Kaybı Önleme
(Churn) ve Üye Kazanım (Acquisition) birimleri ile Finans, Çağrı Merkezi (Call Center), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), Lig TV ve Media Pazarlama departmanlarına kadar her birimin ihtiyacına cevap verecek detayda
görsel, dinamik ve kurumsal raporlama altyapısı ile entegre çalışan analizler sunuyor.
Tuğçe Denizlerkurdu Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi
Birim Yöneticisi Melih Erdurcan BI Technology Danışmanı
A
DIGITURK Karar Destek Sistemleri ve Portal Yönetimi Birim Yöneticisi Tuğçe Denizlerkurdu, BI Technology ile gerçekleştirdikleri QlikView projesinden önce kurum bünyesindeki ihtiyacı şöyle aktarıyor; “Başta
üst yönetim ve pazarlama birimleri olmak üzere pek çok departmandan yönetim kokpitleri ile kurumsal performansı takip etme talepleri gelmekteydi. QlikView’dan önce bu talepler aciliyet ve önem derecesine göre önceliklendirilerek VB yazılım diliyle uygulamalar geliştirilmekte ve kurumsal raporlama altyapısının ‘dashboard’ modülleri kullanılarak geçici çözümler
üretilmekteydi. Bu uygulamalar için
artan talepler devam ettikçe yapılan
dağınık kodlama, ekran tasarımındaki
standartsızlıklar gibi unsurlar mevcut
ve geliştirilecek olan ‘dashboard’ ların
farklı ortamlarda bakım maliyetlerini
ortaya çıkartıyordu. Ayrıca kurumsal
raporlama altyapısıyla entegre çalışmadığı için veri tutarsızlıkları ve performans yetersizliği gibi sorunları da
beraberinde getirmekteydi.”
QlikView ile beklentilerinden daha
da fazlasını bulduklarını ifade eden
Denizlerkurdu, QlikView’i seçme nedenlerini şöyle belirtti; “QlikView’in
mottosu olan ‘seeing is believing’ ‘görmek inanmaktır.’ sözü gerçekten durumu özetliyor. Daha test aşamasında
bile son kullanıcı istediği soruyu sorup
cevabını anında QlikView’dan almaya başladı. Öncelikle milyonlarca veriyi saatler seviyesinde bir hızla sisteme
aktardık. Örneğin sadece Müşteri İlişkileri Yönetimi birimindeki yaklaşık
400 milyon satır büyüklüğündeki veri
sisteme 4,5 saat gibi kısa bir sürede
aktarıldı. Bunun yanı sıra QlikView’in
her departman hatta birimin ihtiyacına cevap verebilecek esneklikteki hızlı, dinamik ve entegre raporlama yapısı sayesinde en kompleks sorunlar bile
çözülerek anında projeden geri dönüşler almaya başladık.”
D
V
E
R
T
O
R
I
A
QlikView ile alışılagelmiş
raporların ötesine geçerek
yeni ve farklı bir bakış açısı ile
analiz imkanı
Projede karşılaşılan en büyük zorluğun
kurum içerisindeki birimlerin belirledikleri standart rapor tanımlarını oluşturmak olduğunu belirten Denizlerkurdu şöyle devam etti; “Organizasyonumuzun yapısı gereği departmanlar arasında birbirinden bağımsız standartlar oluşturmamız gerekiyor. QlikView’in
kolay dizayn edilen ve her kullanıcının
ihtiyacına cevap verebilecek nitelikteki
raporlama yapısı sayesinde bu sistemi
rahatlıkla oluşturabildik. QlikView’in
anlık sorgulama analiz esnekliği sayesinde standart raporlarımız üzerinde
daha önce göremediğimiz analizleri görmeye başladık. Şöyle ki kullanıcıların
raporlar üzerindeki tıklamaları ile farklı bakış açıları yakalanarak standart raporlara ek, ancak daha önce hiç denenmemiş perspektiflerle, daha içerikli analizler yapmaya başladık.” Bu durumun
kullanıcıların yeni projeler konusunda
fikirlerle gelmesine olanak sağladığını
belirterek “ QlikView dashboard uygulamaları ile planlanan tüm rapor ve analizlere ulaşılmasının yanı sıra kullanıcılar farklı tıklama ile rutin rapor ve analiz uygulamalarının dışına çıkabilmişlerdir. QlikView’in farklı boyutlarda sorgulama yapısı sayesinde proje planı yapılırken söz konusu projelerin dışında,
kullanıcı fikirleriyle her geçen gün geliştirilen bir uygulama haline geldi.” dedi.
Yönetim kokpitleri üzerinden
takip edilen kurumsal iç görü
DIGITURK bünyesinde 50 kullanıcılı bir yapı mevcut. Kullanıcıların her
biri QlikView’in sunduğu görsel yönetim
kokpitleri üzerinden kendi departmanlarındaki iş akışlarını takip edebiliyorlar.
L
DIGITURK Satış Direktörü Cüneyt Koçoğlu yönetim kokpitleriyle ilgili olarak
“QlikView ile satış hareketlerini anlık
olarak 100 inch büyüklüğündeki dokunmatik ekranlar üzerinden takip ediyoruz.
Eskiden sadece bölge ve il bazında detayları görebiliyorken şimdi Türkiye’nin
dört bir köşesindeki gidişatı, hangi bölgede sorun olduğunu, bayi detayına kadar ‘drill down’ ederek anlık olarak izliyoruz. Bayilerimizin hareketlerini, ay sonunu nasıl kapatacağını, hedeflerini ne
kadar tutturduğunu,hangi bayide sorun
olduğunu veya iyiye gittiğini anlık olarak takip ediyor, gerekirse konuya anında müdahale edebiliyoruz. Müşterilerimizin Digitürk kanallarında yaşadığı bağımlılığı, iş birimleri olarak bizler de
QlikView kullanımı ile yaşıyoruz. QlikView ile adeta kendimize bir ‘İş Zekası’ kanalı kurduk ve LCD ekranlarlada seyrediyoruz.” dedi.Pazarlama Departmanı Gelir ve CRM Direktörü Çağrı Dönmez ise,
QlikView ile gelen yeni yapıyı şöyle özetliyor; “QlikView mevcut raporlama sistemiyle entegre çalışarak sunduğu görsel
ve işlevsel yönetim kokpitleri üzerinden
abone hareketleri, reklam satış takipleri gibi pek çok veriye anında ve saniyeler
mertebesinde bir hızla erişmemizi sağlıyor. QlikView’in işimize kattığı değerden
oldukça memnunuz bu sebeple Satış ve
Pazarlama olarak QlikView’i DIGITURK
bünyesinde daha yaygın olarak kullanma
kararı aldık.” dedi.
Gelecek için planlar
Gelecekte QlikView ile ilgili planlarına değinen Denizlerkurdu “QlikView
ile çalışmak marifetli bir aygıtla oynamak gibi. Basit ve kolay anlaşılır ara
yüzü sayesinde hızlıca ilerleyip daha
önce yapamadığımız esneklikte analizler oluşturmaya başladık.
İlerleyen zamanlarda İç Hizmetler
gibi farklı departmanlarda da kullanıcılarımızı QlikView’in marifetli, zengin ve fark yaratan dünyası ile tanıştırmayı hedefliyoruz.” dedi.
“QlikView ile farklı raporları konsolide edilmiş haliyle Bilgi
Teknolojileri Departmanı’ndan yardım istememize gerek kalmadan
istediğimiz detay ve görsellikte alabiliyoruz.”
Çağrı Dönmez, Pazarlama Departmanı Gelir ve CRM
2010
uyoruz
Bu yılın
18
lerini sun
e
d
a
if
r
e
ğ
e
d
te
a
k
ik
d
IT ile ilgili
Yılın sözleri
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
2010: Yılın Sözleri : : Dosya
2
010 ‘u geride bırakırken IT dünyasının
unutulmaz ifadelerini ve “hey bunu
gerçekten söyledi mi” anlarını araştırdık. İşte bulduklarımız (belirli bir sıralama yoktur).
“Üçüncü kategori” geldi
“Yeni bir tür cihaz kategorisi oluşturmak için, bu
cihazların bazı önemli işlemleri çok daha iyi yapıyor olmalı… Laptop’dan daha iyi, akıllı telefondan
daha iyi. Ne tür işlemleri? Web’de gezinme, e-posta
işleri, fotoğraflara bakıp paylaşma, video izleme,
müzik koleksiyonunuzun keyfini çıkarma, oyunlar oynama, e-kitap okuma. Eğer üçüncü bir cihaz kategorisi olacaksa, bunun saydığımız işlemlerde bir laptop veya akıllı telefondan daha iyi olması gerekir. Aksi halde var olmasının bir nedeni olmaz. Şimdi bazılarının aklına netbook geldi.
Netbook’larla ilgili problem şu ki onlar hiçbir şeyde iyi değiller. Yavaşlar, ekranları düşük kalitede
ve eski hantal PC yazılımını çalıştırıyorlar. Bu yüzden bir laptop’tan herhangi bir konuda daha iyi
değiller; sadece daha ucuzlar… Ve bize göre onlar üçüncü cihaz kategorisine girmiyor. Ama bizde öyle olduğunu düşündüğümüz bir şey var. İşte
bunu ilk kez bugün size göstermek istiyoruz. Biz
ona iPad diyoruz.”
-- Apple CEO’su Steve Jobs,
27 Ocak’ta iPad’in tanıtımında.
Scott McNealy ile Larry,
kapitalizm ve Larry hakkında
“Larry Ellison’un Sun’ı satın almasıyla ilgili bir problemim var mı? Hayır, bu kapitalist sistemin bir parçası. Halka açılır açılmaz satıştayız,
bu işin bir parçası. Ve benim onun fikri mülkiyet haklarını uygulamasıyla ilgili bir sorunum var
mı? Hayır, bununla ilgili bir problemim yok. Nasıl çalıştığımız ve işletilmemiz gerektiğiyle ilgili
olabilir mi? Kesinlikle yok.”
-- Scott McNealy Kasım ayında PostgreSQL konferansında, Oracle’ın Sun’ı satın alması sonrası yaptığı ilk konuşmasında.
“Onun ne düşündüğünü bilmiyorum. Sadece pek öyle paylaşma taraftarı olmadığını biliyorum. Oracle’ın devam eden mühendislik için para
ödediği herhangi bir kodun topluluğa sunulmasına güvenebilir miyim? Buna güvenemezdim.
Oracle’ın laboratuarlarından bazı kodların kaçmayabileceğini söylemiyorum ama bence bu sadece Larry’nin haberi olmadan olabilir.”
-- McNealy aynı konferansta Ellison ve açık kaynak
yazılım hakkında konuşurken.
“Kapitalizm hakkında konuşuyoruz ve ben coşkulu bir kapitalistim. O benim ulusal ekonomik
kahramanlar dediklerimi yaratıyor; vergi mükelleflerini. Onlar şeytan değil. Kahramanlar. Mineta Havaalanı Norm Mineta’nın (politikacı) ardından onun adını almamalıydı; o zor vergi ödüyordu ve çok fazla harcıyordu. Orasının adı Larry Ellison Havaalanı olmalıydı çünkü kendisi bir ulusal ekonomik kahraman.”
-- McNealy, yine PostgreSQL’de, kapitalizm hakkında konuşurken.
Kefaret yolunda
“Hoşgörü için yakarıyorum. Şunu anlıyorum ki
benim için kefarete giden yol çok uzun olacak.”
-- Albert Gonzalez, global bir siber suç şebekesindeki rolü için Mart ayında aldığı 20 yıl hapis cezasını duyarken.
Safra Catz çılgınca konuşmayı tanımlıyor
“SAP bize, kötü davranışları için ödül sayılabilecek
bir 40 milyon dolar ödüyor. Yaptıkları her şey için
sorumluluğu üstlendiklerini söyleyen insanlar için,
bu kesinlikle tam aksi bir durum. Bu önce birisinin 2,000 dolarlık saatini alarak 20 dolar için onu
rehin bırakmasına ve ardından da onun için bize
20 dolar önermesine benziyor. Bu çılgınca.”
-- Oracle co-CEO’su Safra Catz, Oracle-SAP davasında ifadesi esnasında, SAP’nin verdiği zararlara karşılık getirdiği önerinin neden yetersiz olduğunu açıklarken.
Uzun zamandır şüphelendiklerimizin teyidi
“Elektronik ve eğlenceden her zaman hoşlanan bir adamla tanışmak istiyorum. Hm, aslında eğlenceyi pek sevmiyor… Düşünüyorum, Steve Jobs’ın siz bir komedide kahkahalara boğulurkenki kadar güldüğünü kaç kere görebilirsiniz;
çok nadir. Birlikte çok muziplik yaptık. Ama esasında şakalara pek gülmüyordu; o daha çok bunu
paraya dönüştürmenin bir yolunu bulmak istedi.”
-- Steve Wozniak, Ağustos ayında Flash Memory
Summit’te Steve Jobs hakkında konuşurken.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
19
Dosya : : 2010: Yılın Sözleri
Teknoloji ve problem çözme
“Teknoloji genellikle cevap değildir. O cevabın
bir parçası ama genellikle yanlış uygulanan bir
çözüm… Eğer evinizde bir nakit akışı probleminiz varsa, gidip Microsoft Money satın almak ve
onu PC’nize yüklemek probleminizi çözmeyecektir.”
-- Schneider Electric’den Jim Plourde Kasım ayında, Amerikan kurumlarındaki enerji tüketim sorunlarıyla yaygın mesken problemlerini karşılaştırırken.
Uzun metrajlı filmler ve korsanlık
20
“Müzik endüstrisi geldiklerini gördü, üzerlerine
dolanana kadar bekledi ve parçalanarak yandı.
Sonra herkesi suçlamaya kalktılar ve şimdi olan
da bu. Bunun geldiğini gören ben proaktif olmaya çalışıyordum. “Avatar” proaktif bir çözüm olarak benim oyun planımdı; sinemayı canlı tutabilmek için.”
-- Direktör James Cameron, Ocak ayında Las
Vegas’taki CTIA konferansında, film endüstrisinde yaşanan yaygın korsanlığı engellemenin tek yolunun uzun metrajlı filmler olduğunu, çünkü bu filmlerin yüksek kaliteli kopyalarını indirmenin uzun bir
zaman aldığını iddia ederken.
Twitter neden önemli
“Bizim, insanların birbirleriyle açıkça iletişim
kurmalarına izin vermemizin pozitif ve dramatik
bir etkisi olabilir” diye konuştu Twitter kurucusu Biz Stone. “Dünya genelinde farkındalığı yükseltiyorsunuz ve bunu yaparken de biraz empati
yaratıyorsunuz ve bunu yaptığınızda da kendinizi daha bir global vatandaş olarak hissediyorsunuz. Buna sahip olduğunuzda biz ilerliyoruz. İşte
bu heyecan verici.”
-- Stone, CTIA’da konuşurken.
Web siloları
“Eğer biz, Web’in kullanıcıları, bu ve diğer
trendlerin kontrol edilmeksizin ilerlemesine izin
verirsek, Web parçalanmış adalara dönüşebilir.
İstediğimiz herhangi Web sitelerine bağlanma
özgürlüğünü kaybedebiliriz… Her site diğerlerinden duvarla ayrılmış bir silo. Evet, sizin sitenizin sayfaları Web üzerinde ama verileriniz değil. Bir sitede oluşturduğunuz kişi listesiyle ilgi-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
li bir Web sayfasına erişebilirsiniz ama bu listeyi veya oradaki nesneleri başka bir siteye gönderemezsiniz.”
-- Tim Berners-Lee, Scientific American tarafından
Kasım ayında yayınlanan bir makalede, Facebook,
LinkedIn ve Friendster sosyal ağ siteleri dahil olmak
üzere bir dizi firmayı değerlendirirken, Web’in potansiyelini törpülediklerine inandığını belirtirken.
Güzel şeyler
“Geziye çıkmakla ilgili en sevdiğim şeylerden bir
tanesi, birçok güzel şey görmemdir ve her zaman
fotoğraf makinesi, kamera ve laptop yanımdadır.
Onlar bana gördüğüm tüm o güzel şeyleri alma,
hepsini birlikte düzenleyerek video blog’larına
koyma yeteneği veriyor; tüm özel içerikleri beni
bu duruma gelmemi sağlayan insanlarla, hayranlarımla paylaşabiliyorum.”
-- Şarkıcı Taylor Swift, CES’te elektronik cihazları
nasıl kullandığını anlatırken
Doğru şeyi yap
“Bunlar cevaplamak için rahat hissetmediğim
özel sorular.”
-- Fortune 500 firmalarından belirlenemeyen bir
kişi, Temmuz ayındaki Defcon’un sosya mühendislik yarışmasında doğru şeyi yapan az sayıda kişiden
biri. Kendisi soruları cevaplamayı reddetti.
FCC’nin nasıl çalışması gerekiyor?
“Kongrenin isteklerini olduğu gibi yapmak zorunda değil. Kendi düşüncelerini oluşturmak durumundalar.”
-- Andrew Jay Schwartzman, dijital haklar grubu
Media Access Policy’de politika direktörü, Kasım
ayında Amerikan Federal İletişim Komisyonunda
konuşurken.
Bize gerçekte ne düşündüğünü söyle, Larry
“Dilim tutuldu… HP’de sayısız aday vardı… ama
bunların yerine daha önce SAP’yi çalıştırırken
kötü bir iş çıkarttığı için işten atılan birini seçtiler.”
-- Larry Ellison The Wall Stree Journal’a gönderdiği
bir e-posta’da, HP’nin Mark Hurd yerine kovulmuş
CEO Leo Apotheker’ı getirmesi hakkında düşüncelerini açıklarken.
2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya
2010’un en büyük
ERP başarısızlıkları
ERP projelerini felakete sürükleyen nedenler israf,
dolandırıcılık, yalan ve cehalet.
I
T endüstrisinde hiçbir yıl yok ki büyük
ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) projeleri başarısızlıkla sonuçlanmasın. Bunlar çuvalla parayı yakıp tüketen, firma
operasyonlarını durma noktasına getiren, firma için kötü bir imaj oluşturan ve kariyerleri çöpe gönderen projeler.
ERP projelerinin raydan çıkmasının tek bir nedeni yok. Esasında, tipik bir projeyi üç ayaklı bir
tabureye benzetebilirsiniz; müşteri, firma ve sistem entegratörü. Bunların her biri taburenin bir
ayağına tekabül ediyor.
Müşterilerin iyi plan yapması, eğitim için yeterince bütçe oluşturması ve çalışma şekillerini ge-
liştirmesi gerekiyor. Firmaların ise doğru bir biçimde çalışan ve müşterinin iş süreçleriyle mükemmel bir uyum sağlayan yazılım bir sağlaması
şart. Ve geliştirme ekibi için de doğru beklentiler
oluşturması, projenin kilometre taşlarını yerine
karşılaması ve israftan kaçınması da çok önemli.
Eğer bu “ayaklardan” bir veya daha fazlası
ayakta durmayacak olursa, işler çirkin bir hal alabilir.
IT projelerinin sonuçlarını geliştirmek konusunda firmalara yardımcı olmaya odaklanan danışmanlık firması Asuret’in CEO ve başkanı Michale Krigsman, oyun içindeki dinamikleri tanımlamak için daha musibet bir benzetmeyi “Şeytan
www.cio.com.tr I OCAK 2011
21
Dosya : : 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları
22
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya
Üçgeni”ni tercih ediyor.
Ve o problemli projeler için çabuk bir son görmediğini belirtiyor. “Sihirli bir formül yok. Sihirli formül insanın doğasını değiştirmek için, bizi daha akıllı ve her şeyi görür yapmak
için” diye konuşuyor.
Ancak Krigsman “ufukta parlak ışıklar” görüyor; müşteriler
için terfilerin karmaşıklığını üstlenebilecek bulut bilgiişlem tabanlı ERP’nin yavaş yavaş gelmesi gibi. İşin sabit bir fiyat etiketinden ziyade saat başına faturalandırıldığı çok sayıda servis önerisi de buna eklenebilir. Ayrıca, bu tür servisler genellikle iyi kurulmuş süreçlere dayanıyorlar ve diğer çoğu müşterinin işini görüyor, diyor Krigsman.
“Sabit fiyatlı bir anlaşmayla çalıştığınızda ve onlardan farklı
bir şey yapmalarını istediğinizde problem ortaya çıkıyor” diye
ekliyor Krigsman. O zaman iş standart, saate dayalı faturalandırma düzenlemesine dönebilir ki bu da maliyetleri yükseltebilir. “İşte bu yüzden müşterilerin daha yüksek düzeyde disiplin egzersizi yapması gerekiyor” diyor Krigsman.
Krigsman’a göre tüm firmalar müşterilerinin başarılı olmasını istiyor, fakat projelerin sonuçlarını geliştirmek için yapabilecekleri daha fazla şey var. Bunun bir yolu, projenin başarısı için satış temsilcilerine sorumluluk yüklemek olabilir. Bu
şekilde, mürekkep kuruduktan sonra onlar basitçe ortadan
kaybolamayacaklar. Dahası, onların projeyi çıkmaza götürebilecek marjinal faydalara sahip ekstraları satmaya meyilli olmayacaklar.
Bir gün, Krigsman’ın uzaklarda gördüğü parlak ışık IT endüstrisinin üzerinde yaygın bir biçimde parlayabilir. Bu arada, mevcut durumda yapılan bir çalışma şunu gösteriyor ki,
zamanın neredeyse yüzde 70’inde, proje başarısı “namuhtemel”
İşte size yılın tökezleyen, başarısız olan en büyük ERP projelerine bir bakış; ve bunlar sadece görüş alanımıza girenler.
New York’un CityTime ‘Felaketi’
New York şehri maaş bordrosu sistemini modernize etme girişimi olan CityTime, daha çok bir “on yılın başarısız ERP projesi”; projenin başlama yılı 1998. Geçtiğimiz haftalarda projeyi
fokurdama noktasına getiren suçlamalar gün yüzüne çıktı.
Başlangıçta 60 milyon dolar civarı bir bütçeye sahipti ama
New York Daily News’in geçenlerde bildirdiğine göre 700 milyon doları aştı.
New York Valisi Michael Bloomberg, projenin tam bir “felaket” olduğunu açıkladı. Bu hafta federal yetkililer projedeki bir grup çalışanı, vergi mükelleflerinin 80 milyon dolarının
çöpe atılmasına neden olmakla suçladığını belirtiyor gazetenin raporu.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
23
Dosya : : 2010’un en büyük ERP başarısızlıkları
New York Murakıpı John Liu, şehrin bordro yönetim direktörü Joel Bondy’yi görevinden
uzaklaştırdı ve derinlemesine bir inceleme yapılana kadar, danışmanlık firması Spherion’a yapılan
ödemeleri durdurdu.
Bloomberg’in bir radyo söyleşisindeki açıklamasına göre, New York yetkilileri projenin ne kadar karmaşık olduğunu idrak edemedi. “Bir kez
başladılar ve mantıklı gördükleri her şeyi eklemeyi sürdürdüler” diye konuştu Vali.
Ancak, kendisi şehrin halen söz konusu sisteme “umutsuzca” ihtiyacı olduğuna ve onu kullanan birimlerin tasarruf ettiğine vurgu yaptı. Bloomberg, projenin Haziran ayında tamamlanacağını da ekledi.
24
BSkyB ve Hewlett-Packard/EDS’den
318 million pound’luk uzlaşma
BSkyB’nin Haziran ayında Hewlett-Packard’dan
aldığı 318 milyon pound esasında teknik olarak
bir CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) uygulaması içindi, ERP değil. Bununla birlikte söz konusu
ödülün dış kaynak işinde ciddi bir etki bırakması bekleniyor.
Mahkeme, HP’nin EDS bölümünün projenin
tamamlanmasının ne kadar uzun süreceği konusunda yalan söylediğini ortaya çıkardı. Söz konusu proje 2000 yılında başlamıştı ve ilk bütçesi
40 milyon pound’du. BSkyB 2002 yılında EDS’yle
yollarını ayırdı ve işi kendisi tamamladı. Ancak
nihai maliyetler beş katına çıktı.
Bazıları, bu ağır sonucun bazı sistem entegratörleri ve satış temsilcilerinin şimdiden sonra anlaşma yaparken verecekleri vaatler konusunda
çok dikkatli olacaklarına inanıyor.
Marin County’nin “Sök ve Değiştir”i
Eğer bir ERP projesinin sona ermesi için en
kötü yol varsa, o da “sök-değiştir”dir ve işte Marin County, Kaliforniya yetkililerinin Ağustos
ayında verdikleri karar tam olarak bu.
Yetkililer, güçsüzleşen SAP sistemlerini, yaygın
problemlerini tamir etmeyi denemek yerine, başka bir şeyle değiştirmenin daha az pahalı olacağına karar verdi.
Marin County, bu yılın başlarında söz konusu sistemle bağlantılı olarak sistem entegratö-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
rü Deloitte Consulting’i mahkemeye verdi. Marin County’ye göre Deloitte projeyi tecrübesiz çalışanları için “bir deneme yanılma eğitim zemini”
olarak kullandı ve ortaya çıkan sonuç “yerine geçmesi beklenen eski sistemden çok daha kötü olan
pahalı bir bilgisayar sistemi”ydi.
Deloitte idarenin iddialarını reddetti.
Marin County, sistemin “statükoya” göre yönetilmesinin 10 yıl boyunca 34.7 milyon dolar
tutabileceğini belirledi. Sistemin düzeltilmesi ve
daha fazla çalışan getirmek suretiyle “kesintisiz gelişimi sağlamanın” 49.8 milyon dolar maliyet getirebilirdi. Problemlerin belirlenmesi ve
sistemin yerli yerinde çalışması için de 34.1 milyon dolar.
Marin ili yönetimine göre bunun aksine, yine
10 yıllık bir zaman dilimi için yepyeni bir şeye
başlamak sadece 26.2 milyon dolar tutabilirdi.
Bir SAP sözcüsü ise yaptığı açıklamada, yazılımlarının Kaliforniya’da düzinelercesi dahil olmak üzere, onbinlerce kamu sektörü birimlerinde
kurulu olduğunu ve mükemmel bir biçimde çalıştığını ifade etti.
SAP, Waste Management ile Uzlaştı
En çirkin ERP hukuk savaşlarından bir tanesi
Mayıs ayında, SAP’nin atık taşıyıcısı Waste Management ile bir uzlaşmaya varmasıyla sona erdi.
Waste Management ilk kez Mart 2008’de SAP’yi
başarısız olan ERP yazılım uygulaması üzerinden
dolandırdığı iddiasıyla hukuk mücadelesi başlattı. Firma, proje için harcanan 100 milyon dolar ve
projenin beklenildiği gibi bitmesiyle elde edebileceği faydalar için de 350 milyondan fazlası dahil olmak üzere ciddi bir zarar gördüğünü açıklamıştı.
SAP, gizli bir uzlaşma uyarınca Waste
Management’a tek seferli bir nakit ödeme gerçekleştirdi.
Waste Management, SAP’nin yazılımlarının
uygun bir seçim olduğunu göstermek amacıyla
“sahte” bir ürün sunumunu kullandığını belirtti.
Bunun yanı sıra başka bir iddiaya göre,
SAP’nin teknik ekibi Waste Management’a ürünün daha ileriki bir versiyonunu önerdi ancak verilen yazılım bu değildi.
Eğer yeni versiyon kullanılmış olsaydı, yazılı-
2010’un en büyük ERP başarısızlıkları : : Dosya
mın multi milyon dolarlık satış fiyatı muhasebe
kuralları açısından hemen gelir olarak görülmeyecek, dolayısıyla anlaşmada yer alan satış temsilcileri prim alamayacaklardı; iddia bu yönde.
SAP ise savunmasında, Waste Management’ın
zamanında ve doğru bir biçimde iş gereksinimlerini tanımlamadığını, uygulama için yeterli, bilgili, karar verebilen kullanıcı ve yöneticiler sağlamadığını söyledi.
Fakat, Sunshine Mills temsilcilerinden bir tanesi, avukat Daniel McDowell, Ross Systems’ın firmayı kandırdığını, yazılımın hemen kullanılabilir
olduğunu gösterdiklerini ancak uygulamaya geçildiğinde ise başarısız olduğunu söyledi.
Ayrıca McDowell, dahili bir e-posta’da bir Ross
çalışanının Sunshine çalışanları için sistemi nasıl
kullanacaklarını anlayamayan “cahil aptallar” etiketini kullandığını da ekledi.
Lumber Liquidators’a Göre Kötü
Geçen Çeyreğin Müsebbibi ERP
Mansiyon Ödülleri:
Forth Worth Polislerinin Ücret
Problemlerinin Sebebi PeopleSoft
Kasım ayında Lumber Liquidators, SAP uygulamalarıyla bağlantılı olarak zayıf bir üçüncü çeyrek geçirdiklerini, projenin çalışan verimliliğini
önemli oranda törpülediğini açıkladı. Ancak firmaya göre problemler yeni sistemi tanımaya çalışırken sorun yaşayan çalışanlardan kaynaklanıyordu, yazılımın kendisinden değil.
“Önceki sistemimizin bir özelliği oldukça esnek
ve kolaylıkla yönetilebilir olmasıydı” diye konuşuyor CEO Jeffrey Griffiths. “SAP çok daha yapısal
olduğu için siz adımları izliyorsunuz ama o çok
daha kararlı. İşte bu yüzden bizim için önemli bir
değişiklikti” diye sürdürüyor konuşmasını.
SAP’ye geçmeden evvel, Lumber Liquidators
hantal bazı manuel süreçlere sahipti; hatta bazı
operasyonların elektronik tablolar üzerinden çalıştırılması da buna dahil. SAP ile, “kayda değer
gelişim ve faydalar göreceğimizden eminiz” diyor
Griffiths.
ERP Davasında Jüriden Hayvan Maması
Üreticisine 61 Milyon Dolar
Aralık ayında, bir Alabama mahkemesi evcil hayvan maması üreticisi Sunchine Mills lehine 61
milyon dolarlık bir karar aldı. Söz konusu dava
firmanın CDC Software’in bir alt firması olan
ERP firması Ross Systems’a karşı açılmıştı.
Ross Systems bu sonuca karşı mücadele etme
niyetinde. Onların açıklamasına göre Sunshine
yazılımın bir beta sürümünü bilerek satın aldı ve
taraflar arasında yapılan anlaşmada çeşitli kısıtlamalar vardı.
Ross Systems başkanı Sherri Rodriguez sonuç
için, “yazılım endüstrisi için üzücü bir gün” açıklamasını yaptı.
Forth Worth, Teksas’daki polisler çılgına dönmüş
durumda. Bunun sebebi de yeni uygulanan Oracle PeopleSoft bordro sistemi. Bu sistem yüzünden
ödemelerini eksik ya da hiç alamadıklarını ifade
ediyorlar.
“Bazı memurların ödeme alamamış olması kabul edilemez ve birçoğu da iki aydır eksik ödeme
alıyorlar” diyor Forth Worth Polis Memurları Birliği Aralık 12’de Facebook’taki sayfalarına attıkları mesajda. “Belediyeyi doğru şeyi yapmak konusunda zorlamanın bir yolunu bulmak için mücadeleye devam edeceğiz.”
Sistem tek saatleri ve polis memurlarının değişimlerini ele alacak biçimde kurulmadı, diyor birlik memurlarından biri Star Telegram gazetesine
yaptığı beyanatta.
Gazeteye göre, belediye problemleri insan hatasına bağlıyor.
Bir “İnsan Hatası” Daha
Kasım ayında çıkan haberlere göre, San Diego
kenti, SAP bordro sistemindeki veri sorunlarına bağlı olarak şehrin bütçe denetimlerini altı ay
gibi bir süre için geciktirmek durumunda kaldı.
Uzun soluklu proje bütçesinin çok üzerinde devam ediyor ve kent yönetimi SAP’nin servis kısmıyla anlaşma yapmak üzere önceki danışmanlık
firmasıyla yollarını ayırdı. Projeyi şimdi SAP tamamlıyor.
“Yeni bordro sistemi Ocak ayında devreye girdiğinden beri, çalışanlarımız tarafından verilen
raporlara göre kart basımıyla ilgili çok sayıda sorun var; zaman kayıtları farklı hesaplara kaydediliyor.” diye konuşuyor bir yetkili.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
25
Windows®. Sınırsız Yaşam. Lenovo, Windows ürününü önerir.
A
D
V
E
R
T
O
R
I
A
L
Düşüncenin, yaratıcılığın ve ilerlemenin merkezine yolculuk
thinkdunyasi.com
Yaklaşık 20 yıl önce üzerinde ‘THINK’ sözcüğü basılı bir cep bilgisayarıyla başlayan
ThinkPad® efsanesi, iş dünyasının gereksinimlerini çok iyi kavramış “Think
ürünleriyle devam ediyor. Sadece iyi bir iş bilgisayarını değil, her zaman yanınızda
olacak iş ortağını seçmek ve ‘düşünce’ye hükmedebilmek için adresiniz Thinkdünyası.
T
aşınabilirlik kavramını çok
iyi anlayan ve onu iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda evrensel bir yaratıcılıkla şekillendiren Lenovo’nun ‘Think’ ailesinin artık web’de de güçlü bir temsilcisi
var. Thinkdunyasi.com, Think dünyasından gelen en son haberlere ulaşıp, Think
ürün yelpazesinin en yeni modellerini
tüm ayrıntılarıyla inceleyebileceğiniz bir
web sitesi. Think temasının çıkış noktasından itibaren tüm yönleriyle el alındığı site sadece kısa bilgileri bulabileceğiniz bir katalog değil. Lenovo’nun gücünü Intel® Core™ işlemcilerden alan
Think bilgisayarlarıyla gerçekleştirdiği dünya çapındaki çalışmaları ve başarı
öykülerini bulabilirsiniz.
Thinkdunyasi.com’daki ‘Gelecekte
Think’ başlığı altından ulaşabileceğiniz
forumda ise Think ürünlerinizle ilgili merak ettiklerinizi Think kullanıcı ailesiyle paylaşabilir, diğer kullanıcıların
elde ettikleri deneyimi üretkenliğinizi
artıracak çözümlere dönüştürme fırsatı
yakalayabilirsiniz.
Think ailesinde kimler var?
Sitede ‘Think ürün yelpazesi’ başlığını
mutlaka inceleyin. Düzistü bilgisayarlardan iş istasyonlarına kadar ürünleri
tüm özellikleriyle bulabilirsiniz.
ThinkPad®: Think ailesinin efsane dizüstü bilgisayarları. Şaşırtıcı sağlamlık. Ge-
lişmiş güvenlik. Yenilikçi detayları. Enerji tasarrufu. Güçlü Intel®
Core™ işlemci ailesi. ThinkPad®
halen iş dizüstü bilgisayarlarında
sabit marka durumunda. Kurumsal modellerden KOBİ’ler için tasarlanan Edge ve SL modellerine
kadar tüm ThinkPad®’leri burada
bulabilirsiniz.
ThinkCentre®:
Şirketinizin
masaüstü
bilgisayarları
yönetmekten çok daha
önemli işleri vardır. Bu nedenle,
Intel® Core™ işlemci ailesiyle
çalıştırılan ThinkCentre® PC’ler
son model masaüstü bilgisayarlardır. Olağanüstü veri güvenilirliğine, stabiliteye, enerji verimliliğine ve araçsız yönetilebilirliğe
sahip olan her bir modelle ThinkCentre masaüstü bilgisayarlar işletmenizin BT’ye değil de iş yapmaya odaklanmasını sağlar.
ThinkStation®:
Masaüstü bilgisayar kısıtlamaları işletmenizi geride mi
bırakıyor? ThinkStation iş istasyonları en son Intel® Xeon™ işlemci teknolojisini içerir ve yüksek performanslı ve 3D grafik çözümlerini ve üretkenliği geliştiren ayrıntıları birleştirmenizi sağ-
lar; böylece, size standart bir masaüstü bilgisayarın sunamayacağı düzeyde performans sunmuş
olur. ThinkStation ile elde edebileceğiniz başarıların sınırı yoktur.
ThinkVision®:
Hem
işletmeniz
hem de dünya için,
harcadığınız enerjiyi ve sera gazı
emisyonunu azaltan, enerji verimliliği sağlayan ve
çevreye karşı sorumluluk sahibi
olan ThinkVision® monitörleri tercih edin. Az enerjiyle, uzun çalışma sürelerinde bile gözü yormayan, her zaman temiz ve net görüntüler sunan ThinkVision® monitörler, ayrıca tam ayarlanabilir,
ergonomik ayaklarla çalışanın rahatlığını da artırıyor.
Düşünen bilgisayarın beyni: Intel
Lenovo’nun yenilikçi ürünlerinde, dünya lideri bir teknoloji ortağının da imzası var. Intel® Core™ işlemci ailesi ile güçlendirilen Lenovo ThinkPad®
ile işletmeniz artık topyekun daha ‘akıllı’ düşünüp, daha ‘akıllı’ çalışacak.
Intel®
Core™
işlemciye
sahip
ThinkPad® bilgisayarlar sayesinde…
Yüzde 93’e kadar daha hızlanırsınız: Intel® Core™ işlemci sayesinde daha hızlı, daha çevik uygulama geçişi deneyimi elde
A
D
V
E
R
T
O
R
I
A
edin ve yavaşlama olmadan aynı
anda birden çok programı çalıştırırsınız. Güvenlik uygulamaları, iletişim programları, üretkenlik paketleri
(Microsoft® Office dahil), fotoğraf ve
video programları ile oyunlar – tüm
bunları birlikte çalıştırın ve üretkenliği artırın. Şimdi PC’niz tıpkı sizin gibi
çoklu görev gerçekleştirir.
104 dakikaya kadar daha fazla çalışırsınız: Enerji verimliliği sağlayan Intel® Core™ işlemci, Lenovo
ThinkPad® dizüstü bilgisayar pillerinin daha uzun süre çalışabilmesine
yardımcı oluyor. Uzun süren toplantılar veya hareket halindeyken mesafeler artık önemsiz.
Üretkenliğiniz 2 kata kadar artar:
Intel® Core™ işlemci ailesi, yaygın
iş uygulamalarınızı daha hızlı şekilde tetikleyerek Microsoft® Word,
Excel ve Outlook, e-posta ve web tarama gibi temel programlarda üretkenliğinizin artırılmasına yardımcı
olur. Şirketinizin verimliliğini artırmak için daha kısa sürede daha fazla üretirsiniz.
Hepsi bir arada PC’leriniz yüzde 25
incelir Lenovo, büyük parçalar olmadan ve daha az kabloyla, geleneksel
masaüstü PC’sini, alan tasarrufu sağlayan, hepsi bir arada biçime dönüştürmüştür. Bu akıllı tasarım alan tasarrufu sağlar ve işletmeler için kurulumu kolaydır. Intel® Core™ işlemci ailesi ile birlikte Lenovo’nun hepsi bir arada PC’leri, iş uygulamalarınızda yüzde
87’ye kadar daha yüksek performans
sunar. Bu, gerçek bir tasarruftur.
Beklemek için daha az, üretmek
için daha çok zaman harcarsınız: Lenovo ThinkStation™ masaüstü ve ThinkPad® taşınabilir iş istasyonlarındaki güçlü Intel® Core™ ve
Intel® Xeon™ işlemci aileleri, daha
önce hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde içerik oluşturabileceğinizin garantisidir. Kolayca HD Grafikler, videolar, müzik, CAD ve CAM oluşturun,
üstün dijital ortam deneyiminin tadını çıkarın. Intel® destekli Lenovo iş
istasyonlarıyla zaman tasarrufu sağlayarak üretiminizi artırın.
L
Think Dünyasından Haberler
Tüketici memnuniyetinde 6. kez birinci
Lenovo, Technology Business Research (TBR) tarafından “Kurumsal Bilişim
Teknolojisi Satın Alma Davranış Biçimleri” ve “Tüketici Memnuniyeti” araştırmalarında tüketici memnuniyeti kategorisinde en yüksek dereceyi elde
ederek üst üste 6.kez birinciliği elde etti. Rapor, Lenovo’nun yüksek kalite ThinkPad dizüstü bilgisayar ve ThinkCentre masaüstü bilgisayarları için
gerçekleştirdiği ürün tamiri, telefonla destek gibi hizmetler sonucu gelişen
yüksek tüketici memnuniyetini vurguluyor.
Lenovo ThinkPad Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dilip Bhatia
konuyla ilgili olarak, tüketicilerin neyi beklediklerini bildiklerini ve bu amaç
doğrultusunda çalıştıklarını söyledi. Mühendislik harikası ürünlerin ve hem
satış sırası hem de satış sonrası memnuniyetin öncelikli arananlar olduğuna
dikkat çeken Bhatia: “Zaten tüketicilerimiz ThinkPad aldıklarında ne kadar
uzun süreli bir kullanım keyfi yaşacayacaklarını ve iş dünyasında uzun süreli güvence sağlayacaklarının farkındalar.” dedi.
60 milyonluk satışla tarihi rekor
Lenovo, 18 yıldan bu yana, tam 60 milyon adet Thinkpad dizüstü bilgisayar
satarak tarihi bir rekora imza attı. Böylece, Lenovo, bir alt markası olan efsanevi ThinkPad ile bilgisayar tarihinde bir devrim gerçekleştirdi. 18 yıldır,
kurumsal pazara yönelik Thinkpad modelleri ile ilk sıvı temasında dayanıklı klavye ve koruyucu kafes gibi birçok eşsiz teknolojiye sahip ürünü PC sektörüne sunan Lenovo, dizüstü bilgisayarların gelişmesine ve yenilenmesine
katkı sağlamanın yanı sıra tüketicinin PC kullanma yöntemlerini de değiştirmesine öncülük etti.
2000 yılında 10 milyon adet olan bu rakam IBM’in PC bölümünün satın
alınmasıyla 23 milyona yükseldi ve sadece 5 yıl içerisinde 60 milyona ulaştı.
İlk 10 milyon adetin 8 yılda satıldığı düşünüldüğünde bu, her gün 3.400 adet
ThinkPad’in satılmış olduğu anlamına geliyor. Sonraki 13 milyonluk satışın 5
yılda yakalanması ise günde 7.100 adetlik satışa demek. Şimdi de son 5 yılda gelinen 37 milyonluk satış, Lenovo’yu günde 20.300 ThinkPad’in satılması gibi tarihi rakamlara ulaşmayı sağladı.
NASA’nın tercihi ThinkPad
Dünya’nın en büyük bilgisayar üreticilerinden biri olan Lenovo’nun üstün
teknolojisi ve sağlamlılığı ile ön plana çıkan dünyaca ünlü ThinkPad isimli dizüstü bilgisayarları NASA’nın da tercihi oldu. Son derece sağlam bir kasaya sahip olan ThinkPad serisi, bilgisayarınızı güvenle kullanabilmenizi sağlayan tüm özellikleri bünyesinde bulunduruyor. Laboratuar ortamında 114
kez test edildikten sonra satışa sunulan ThinkPad serisi dizüstü bilgisayarlar, - 20 dereceden 60 dereceye kadar dayanıklı. Bu nedenle teknoloji üssü
NASA’da da kullanılıyor, ThinkPad bilgisayarlar astronotların en büyük yardımcısı olarak uzay araçlarında yerini alıyor.
Performans iddiası şu donanımlar üzerinde yapılan karşılaştırmalara dayanır: Intel® Core™2 Duo Processor T7700’ ün performansı yapılan karşılaştırmalar
sonucu ortaya çıkmıştır. Donanımsal karşılaştırma detayları için şu adresi ziyaret edebilirsiniz; www.thinkdunyasi.com. Performans testlerinde kullanılan
yazılım ve iş yükleri sadece Intel mikroişlemcilerinde optimize edilebilir. Özel bilgisayar sistemleri bileşenler yazılımı, işlemleri ve fonksiyonları kullanılarak
SYSmark Mobile Mark, Energy efficiency benchmark, PC Mark gibi performans testleri uygulanır. Bu etkenlerden herhangi birindeki herhangi bir değişme
sonuçların değişmesine yol açılabilir. Almayı düşündüğünüz ürünü tümüyle değerlendirmenize yardımcı olacak başka bilgilere ve performans testlerine
ihtiyacınız olacak, mesela ürünün diğer ürünlerle karşılaştırma performansı.
28
Teknosa CIO’su
Önder Kaplancık
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
İş Süreçlerinde
IT Desteği
Günümüzde IT yöneticilerinin CIO olmaları yolundaki
en zorlu viraj, IT’yi iş süreçlerinin bir parçası haline
getirmek. IT iş süreçleri ile entegre bir şekilde çalışarak,
işe uygun teknolojiler geliştirmeli. Teknosa, ülkemizde
bu entegrasyonu başarılı bir şekilde uygulamayı başaran
ender perakendecilerden biri. Teknosa CIO’su Önder
Kaplancık’a göre, teknoloji için teknoloji yapmak önemli
değil, önemli olan iş için teknoloji yapmak.
Bu nedenle Teknosa, ilk kurulduğu yıllardan itibaren
büyüyen iş hacmine rağmen, gerek insan kaynağında
gerekse de altyapı anlamında çok büyük değişiklikler
yaşanmamış. Kaplancık’a göre bu öncelikli olarak
şirketin vizyonu ile ilgili.
Ercan Arslan
www.cio.com.tr I OCAK 2011
29
Kapak Konusu : : İş Süreçlerinde IT Desteği
T
30
eknosa, atmış sekiz ilde iki yüz atmış
mağaza ile ülkemizde teknoloji perakendeciliiği alanındaki en önemli şirketlerden. Bir çok uluslararası rakibi
de bulunmasına rağmen, başarı ile büyümesini sürdüren şirket, teknoloji perakendeciliğindeki çetin rekabet şartlarında IT kullanımındaki başarısı ile bir adım öne çıkıyor. Teknosa, gerek
ülke sınırları içerisinde gerekse uluslararası bir çok
başarılı IT projesine imza atarken, bir çok projeyide ilk kez kullanan şirket olma özelliğini taşıyor.
Teknosa’nın başarılı CIO’su Önder Kaplancık,
şirketin kuruluşundan itibaren şirketin başarısında önemli bir paya sahip. Kaplancık, iş kariyerini şöyle özetliyor: “92 yılında Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirdim. Ondan sonra Koç
Grubu’nda önce Arçelik, sonra Koç Finans olmak
üzere iş hayatına başladım. Koç Grubu’ndayken
Koç Üniversitesi’nde de Yönetici işletme Master’ı
yaptım. 2000 yılında Koç Finans’tan ayrılıp
Teknosa’ya dahil oldum. 11 yıldır da buradayım.
Yani toplam iş hayatımı bu iki grupta geçirdim.”
Kaplancık, ayrıca Sabancı Üniversitesi’nde de
üç yıldır ders vermekte. İlk dersinde öğrencilerine IT ve iş birimleri arasındaki bağlantının önemini şu şekilde anlatıyor: “Önceleri ITM (IT Management) bölümünde, bu sene ise MBA sınıfına
ders vereceğim. Bu dersleri verirken ilk şunla başlıyorum dünya eskiden bilgi sistemleri ve iş birimleri diye ayrı departmanlara sahipti , ancak artık
iş birimlerine hakim olmak büyük önem taşıyor.
Bu nedenle IT iş birimlerine yaklaşmalı, zaten iş
birimleri de IT’ ye yaklaşmış durumda. Artık iki
birim birbirine yaklaşıyor ve başarılı olacak kitle,
her iki tarafta da, yani hem iş birimlerinde bilgi
sistemlerine hakim olanlar daha başarılı olacak,
bilgi sistemlerinde de iş birimlerine hakim olanlar daha başarılı olacak. Yani kendilerinin buraya
pozisyonlandıranlar daha başarılı olacak.”
Kaplancık’ın derslerinde aktardığı vizyon,
Teknosa’nın da başarısının altında yatan en büyük etkenlerden bir tanesi. Teknosa’da da bu gelişmelere paralel organizasyonel değişiklikler yaşanıyor. Kaplancık son dönemde yaşanan bu gelişmeyi şu şekilde aktardı: “Organizasyonumuzda Eylül
ayında yaşanan değişiklikle bilgi sistemleri dışında bana lojistik, müşteri hizmetleri ve kalite geliş-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
tirme grupları da bağlandı. Zaten bu gruplar bizim
uzakta olduğumuz gruplar değildi. Lojistik zaten
bütün operasyonunu bilgi sistemleri üzerinden yürüten bir bölümdü. Onların hemen hemen yaptıkları her faaliyete hakim durumdaydık. Müşteri hizmetleri de benzer bir şekilde operasyonlarını bilgi
sistemleri üzerine yürüten departman. Artık ünvanım bilgi sistemleri ve operasyon destek genel müdür yardımcısı olarak değişti. Belki bu da bir ilk
olabilir. Yurtdışında çok örneği var. Özellikle lojistikle bilgi sistemlerinin birarada olduğu çok sık örnekler duydum, görüyorum. Ama Türkiye’de çok
sık olmadığını biliyorum. Türkiye’de değişecek.”
Organizasyonel yapıdaki değişikliklere ek olarak, Teknosa’nın gerek IT gerekse genel olarak başarısında önemli bir rol oynayan şirket vizyonunun daha kuruluş aşamasında dahi ne şekilde olduğunu Kaplancık şu şekilde özetliyor:
“Teknosa kuruluşundan itibaren vizyonu büyük
bir şirket. O zamanki genel müdürümüz ilk başlarken, ‘Burası küçük bir şirket ama çok büyümeyi hedefliyoruz. Yurtdışında örnekleri var; Yüzlerce mağaza açmayı, çok ciddi yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Bu vizyonla altyapımızı kuvvetli kurmamız gerekiyor’ demişti. Teknosa ilk kurulduğu zaman, yirmi milyon dolarlık bir şirketken de bütçesine göre çok ciddi yatırımlar yaparak, hem donanım tarafını hem de yazılım tarafını
kuvvetli tuttuk. Sonraki yöneticilerim de hep aynı
vizyona sahip oldukları için çok ciddi yatırımlar
yaptık. Ve o zaman yaptığımız yatırımların geri
dönüşünü alıyoruz şimdi de, eğer o zamanlar biz
bu vizyonla bir yatırım yapmasaydık kullandığımız sistemleri çok sık değiştirmemiz gerekecekti.
Başlarken sahip olduğumuz vizyonla Teknosa’nın
kaydettiği hızlı büyümede bir sıkıntı yaşamadık.”
“Teknoloji İçin Teknoloji Geliştirmeyelim.
İş İçin Teknoloji Yapalım”
Teknosa 2011’de milyar dolarlık bir şirket olmayı
hedefliyor. Böyle büyük b,r hedefe sahip olan şirketin IT altyapısında da büyük çapta bir değişiklik
gerçekleşmiş değil. Kaplancık’a göre bunun en büyük sebebi öncelikle şirketin koymuş olduğu vizyon ve IT departmanının iş birimleriyle gerçekleştirdiği uyumlu çalışmalar. ‘IT’deki her görevlinin
sorumlu olduğu alanla ilgili iş birimlerinin ne yap-
İş Süreçlerinde IT Desteği : : Kapak Konusu
“IT’deki her görevlinin
sorumlu olduğu alanla
ilgili iş birimlerinin ne
yaptığını çok iyi bilmesi
gerekiyor. Yani IT’nin
artık iş birimleriyle yakın
çalışması gerektiğine çok
önem verdim. Teknoloji için
teknoloji yapmayalım. İş
için teknoloji yapalım.”
tığını çok iyi bilmesi gerekiyor. Yani IT’nin artık iş
birimleriyle yakın çalışması gerektiğine çok önem
verdim. Teknoloji için teknoloji yapmayalım. İş
için teknoloji yapalım. O zaman da işi bilmemiz lazım ki o işe uygun teknoloji geliştirebilelim.”
İş süreçleri ile birbiriyle entegre olmayı başaran
Teknosa IT departmanı zaman içerisinde sadece
IT’yle sınırlı kalmadı: “Biz bilgi güvenliğininde de
bütün departmanlara yardımcı olduktan sonra,
kurumsal risk sorumluluğu da bizim departmana verildi. Yani Teknosa’nın sadece bilgi güvenliği
veya bilgi güvenliğiyle ilgili risklerinin değil, bütün risklerini şu anda biz takip ediyoruz. Bu da aslında birimlerle ne kadar içiçe olduğumuzun göstergesi. Finansal riskler, operasyonel riskler veya
felaket yönetimi olsun... Tamamen bizim departmanımızın sorumluluğunda verildi. Bu sorumluluğu da geçen yıl aldık, bu da birilerinin iş süreçlerinin içerisine ne kadar girdiğimizi, hemen her
alanda her departmanda iç içe olduğumuzun bir
göstergesi.”
IT departmanının ve iş süreçlerinin başarıyla
entegre olduğu Teknosa’da bu sürecin nasıl gerçekleştiğini detaylandıran Kaplancık, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Aslında bunun en büyük sırrı, herkes bir konuya değil, bir alana bakıyor. Bir arkadaş finanstan sorumlu. Bir arkadaş
lojistikten sorumlu. Bir arkadaş CRM’den sorumlu. Onlara görevler halinde bölüştürdük. Yani herkes kendine bir süreç belirledi. Herkesin bir süreçten sorumluluğu oldu ve o süreçle ilgili sürekli olarak iş birimleriyle irtibat halinde olup onların nasıl iş yaptığını anlamalarını bekledik. Biz
de tabii eğitim verdik. Yani herkesin bir ana süreci oldu. Ve arkadaşlarımın bu konuda kendilerini geliştirmelerini destekledim. Yani kendinizi geliştirin. Bu sürecin dışında kalmayın diye özellikle vurguladım. Herkese de bir alan verdiğiniz zaman zaten o alanda da kendisini geliştirme fırsatı buluyor. Analiz de yapma yetenekleri var. Kendim de kişisel olarak hemen hemen şirketin her
sürecine girmeye çok özen gösterdim. Gidip oturduğumuz yerden değil de, departmanlarla konuşarak yaptıkları işe bakarak şu anda şunu söyleyebilirim, Teknosa’ da herhangi yeni bir kampanya
yeni bir uygulama ya da yeni bir süreç değişikliği
olacaksa öncelikle bilgi sistemleri üzerinden geçi-
www.cio.com.tr I OCAK 2011
31
Kapak Konusu : : İş Süreçlerinde IT Desteği
yor. Yani bizim katılmadığımız veya bizim içinde
yer almadığımız bir süreç, bir toplantı şu anda olmuyor diyebilirim. Neredeyse hiç olmuyor.”
Büyümeye Paralel Olarak
Büyümeyen IT Kaynağı
32
Teknosa IT departmanındaki insan kaynağı ile ilgili bilgi almak istediğimizde Kaplancık, bilgiyi şu
şekilde aktarıyor: “Çok kalabalık bir grup değiliz.
Yani biz az sayıda fakat iyi eğitimle, iyi okullardan, özellikle yeniliğe meraklı yeni teknolojilere
meraklı kişilerle çalışmayı tercih ediyoruz. Toplam yazılım grubumuz on yedi kişi. Toplam işletim ve donanım grubu on iki kişi. Bunun dışında
iki tane bilgi güvenliği, bir tane de proje geliştirme, IT dışı projelere de bakan bir arkadaşım var.
Benle birlikte otuz üç kişilik bir departmana sahibiz. Bütün bilgi sistemleri grubu bu kadar. Yani
bu kaynağı etkin kullanmaya çalışıyoruz.”
IT’de Öncü bir Teknoloji Şirketi
Teknosa, IT kullanımınde ülkemizdeki öncü şirketlerden bir tanesi. Bu konuda dünya çapında
başarılara da imza atmış durumda. Bu projelerden de bahseden Kaplancık; “Microsoft’la son iki
yılda çok, bir çok ilke imza attık. Türkiye’de ilk
Windows 7 kullanan şirketlerden, dünya genelinde de pilot şirketlerden biri olduk. Daha da önemlisi Windows, Office 2010’daki bütün dünyadaki otuz şirketten biri olduk ki bu Türkiye’de bir
ilk. Microsoft’un ana ürünlerinden biri olan, Office 2010’da beta şirketi olduk ve ilk Türkiye’de uygulayan, dünyada da uygulayan otuz şirketten biri
olduk. Benim genç arkadaşlarla ve istekli arkadaşlarla çalışmamın avantajı var. Böyle bir şey olduğu zaman gerçekten istekli çalışıyorlar. Hatta bu
tür projelerde yer almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Yani projede yer almak çok emek gerektiren bir şey. Bunun bu projelerde yer almayı ödül olarak görüyorlar genç arkadaşlar. Benzer bir şekilde Hyperview ile ilgili, sanallaştırmayı Türkiye’de gene biz ilk yapan firmalardan, ilk
yapan birkaç firmadan biri olduk. Son yaptığımız
proje ki, o da bir başarı öyküsü oldu. Single Sign
On. Şifre yönetimi, kimlik yönetimi konusunda da
Microsoft’un ILM ürününü kullandık. Bu da şirket içinde çok hızlı kullanıldı” dedi.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Dijital Marketing’
alanında yatırımlar yapmayı
düşünüyoruz. Herkes sosyal
medyaya doğru. Bundan
kaçamayız. Çok gelişiyor, bizim
bundan kaçamayacağımız
kesin. Hem Türkiye gibi bu
sosyal medyaya çok meraklı
bir gençlik var, çok meraklı bir
kitle var.
İş Süreçlerinde IT Desteği : : Kapak Konusu
Mobil Teknolojilerin Önemi
Teknosa, 68 ilde 260 mağazaya sahip. Bu sebeple mobilite şirket için çok önemli bir konu başlığı.
Bu başlığın altını Kaplancık şu şekilde dolduruyor: “Sahada bir çok kişi dolaşıyor. Bununla ilgili
de Microsoft’un ürünlerinden oldukça yaralandık.
Özellikle Office Communication Server ürününü
bölge temsilcilerimiz çok yoğun kullanıyor. Yani
haftalık toplantılarını OCS üzerinden yapıyor.
Bunu yaygın olarak kullanıyorlar ya da bütün satışın başındaki yöneticimiz eğer mağazaların abiliyorlar. Ya da sahadaki personelin hepsine aynı
anda bir mesaj vermek istiyorsa, gene OCS üzerinden, sahadaki üç bin kişiye mesaj verebiliyorlar. Aynı zamanda Windows Mobile’ı da çok yoğun olarak kullanıyoruz. Hemen herkeste akıllı telefonlardan var ve orada da operasyonu yürütmek
için çok yoğun bir şekilde Windows Mobile’ı kullanıyoruz. Geçtiğimiz yıl Sharepoint portala geçtik. Mağazalara gittiğimiz zaman, mağazaların en
çok şikayet ettiği konulardan biri e-posta ve telefondu. Biz de saydık, yani bir mağaza günde iki
yüz civarında posta alabiliyordu ortalamada ki,
bu da operasyon açısından mağaza yöneticisinin
kendi satışa odaklanması yerine bunlara odaklanmak zorunda bırakıyordu. Biz de Sharepoint içinde, kırktan fazla form geliştirdik. Bu formları gelen e-postaları inceleyerek oluşturduk. Bugün aldıkları günlük e-posta sayısı onu geçmemeye başladı ve artık her türlü operasyonunu portal üzerinden takip edebilecek hale geldiler. Telefon sayısını da ölçtürttüm aynı şekilde. Telefon sayısında
da ciddi bir düşüş oldu. Merkezden gelen telefon
sayısı. Bu yaptığımız her projede geri dönüşümü
çok kısa zamanda alabildik ve operasyonumuz bu
kadar hızlı büyürken, yani hem merkezdeki kişi
sayısı artmadı, hem bilgi sistemlerindeki kişi sayısı, yani son iki yıldır biz ciromuzu nerdeyse bir
buçuk katına çıkarttık. Gelecek yıl da bir yüzde
on beş yirmi civarında büyümeyi düşünüyoruz.
Fakat bizim bilgi sistemdeki kadro hep aynı kaldı. Lojistik operasyonumuz da sürekli büyümesine karşın kişi sayısı hiçbir zaman artmadı. Aksine azaldı. Bunu da verimlilikle sağlıyoruz. Teknolojiyi kullanarak. Yine Türkiye’de bir ilk olarak
27001 sertifikasını alan ilk perakende şirketi olduk. Türkiye’de bizim iş uygulama yani çalıştığı-
mız tedarikçi sayımızı özellikle bilgi sistemlerinde
oldukça az, kısıtlı tutmaya çalıştık. Dünyada isim
yapmış Microsoft gibi, Oracle gibi firmalarla çalışmayı tercih ettik. Yani yazılım tarafında çalıştığımız tedarikçi sayısı bir elin parmağı kadardır.
Çünkü biz sürekliliğe çok önem veriyoruz. Yani
burada ben gidebilirim veya departmandaki kilit
insanlar gidebilir ama siz arkanızda güçlü bir teknoloji kullanırsanız o zaman şirketin devamlılığını sağlarsınız. Güvenlik tarafı olsun iletişim tarafı
olsun ya da sanallaştırma gibi alanlarda Microsoft
teknolojilerini tercih ettik. İş uygulamalarında da
Oracle teknolojilerini tercih ettik. Orada da özellikle Oracle Retail modülünü Türkiye’de ilk kullanan biz olduk. Aynı şekilde CRM tarafından yeni
bitmiş Siebel’ı devreye aldık o da geçtiğimiz haftalarda bitti. Bildiğim kadarıyla perakendede ilk Siebel projesi oldu. Orada da olabildiğince teknolojiyi iyi bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz ve ilk olmaya özen gösteriyoruz. İlk olmanın bir avantajı daha var. Microsoft’ta, Oracle’da da yaşadık. İlk
yaptığınız zaman bu tür büyük firmalar çok özen
gösteriyor size. Yani beşinci onuncu uygulamada
aynı şeyi yaşamıyorsunuz. Mesela Oracle Retail’i
biz ilk yaptıktan sonra yaklaşık üç kıtada beş ülkede sunum yaptım. Çünkü gelişmekte olan bir ülkede yapılması bir hatta biraz daha nispeten daha
doğudaki bir ülkede yapılması onlar içinde ilginç
bir konu oldu. İlk olmanın bilgi açısından çok ciddi bir kazancı oluyor.”
Sosyal Ağ’lar...
Teknosa’nın önümüzdeki dönem gerçekleştirmeyi
planladığı IT projelerinden de bahseden Kaplancık, şunları aktarıyor: “Teknolojide sistem, bundan sonrasında ne yapmayı düşünüyoruz. Biraz
onlardan bahsedeyim. Bir kere en önemli konulardan biri ‘Dijital Marketing’ alanında yatırımlar yapmayı düşünüyoruz. Herkes sosyal medyaya doğru. Bundan kaçamayız. Çok gelişiyor, bizim bundan kaçamayacağımız kesin. Hem Türkiye gibi bu sosyal medyaya çok meraklı bir gençlik var, çok meraklı bir kitle var. Bizim de bunlara
yönelik bir takım şeyler yapmamız lazım. 2011’de
en önemli stratejimiz bu olacak. Ayrıca, iş geliştirme ve CRM alanlarında da projeler yapmaya devam edeceğiz.”
www.cio.com.tr I OCAK 2011
33
34
SAP’nin Gizli
Olmayan Silahı:
Kendi C
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
35
Eylül 2009’da
Oliver Bussman
SAP’nin CIO’luğunu
üstlenmeden önce,
teknolojinin zirvesindeki
bir rol hakkında bir şeyler
bulabilirim umuduyla
Google’da “SAP” ve
“CIO” terimlerini arattı.
Bulduğu veya daha doğrusu
bulamadığı şey onu şaşırttı.
“Görünürde hiçbir şey
yoktu” diye konuşuyor.
CIO’su
“Sıfır.”
www.cio.com.tr I OCAK 2011
Dosya : : SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su
A
36
lman ERP yazılım devinin içinde, IT
departmanı dışındaki SAP çalışanlarından birkaçının CIO’dan haberi vardı; daha şaşırtıcısı ise SAP’nin
bir CIO’su olduğunu bilenlerin sayısının azlığıydı.
Bir yılı aşkın bir süreden sonra Bussmann,
SAP’nin teknoloji atılımlarıyla birlikte kendi şaşırtıcı marifetlerini ortaya koydu: O sadece CIO
rolünün firma içerisinde daha görünür yapmadı (SAP’nin CTO’su, geliştiriciler ve destek yöneticileri ile işbirliği yaparak) aynı zamanda SAP’nin
Walldorf, Almanya’daki yönetim merkezi dışındaki dünyaya da kendisini tanıttı.
SAP müşterileriyle bir araya geliyor, konferanslarda konuşuyor, Wall Street Journal’da ondan alıntı yapılıyor, blog’lara tweet’lere katılıyor;
yani temel olarak IT liderlerinin SAP’nin kompleks kurumsal ürün portföyünü daha iyi anlamaları ve uygulamalarında yardımcı olmak için her
şeyi yapıyor.
Bu esasında onun en önemli görevlerinden, diyor Bussmann: Kendisi işletme genelinde SAP
çalıştıran bir “alfa” müşterisi ve aynı zamanda
SAP’nin binlerce müşterisi için güçlü, erişilebilir
bir referans olarak da hizmet ediyor.
SAP kullanan diğer birçok Fortune 500 firmasını imrendiren tek oturumlu bir SAP ortamından bahsediyor: SAP ERP, Tedarikçi İlişkisi Yönetimi (Supplier Relationship Management ve Beşeri Sermaye Yönetimi (Human Capital Management) paketlerini kullanan 71,000 global kullanıcı
(53 farklı ülke bordrosuyla birlikte)
“Müşteriler şunu sorabilir: Buraya nasıl geldiniz? Ne yaptınız?” diyor Bussmann. SAP’nin çetin
ticari yazılımlarıyla mücadele eden firmalar için
bu göz ardı edilebilecek bir soru değil.
Bussmann’ın 2009’da SAP’nin o zamanki CEO’su, halihazırda HP’nin CEO’su olan Léo
Apotheker ile görüşmesi sırasında, ondan beklenenler açıkça ortadaydı.
“O, ‘Leo, kendi yazılımlarımızı daha fazla benimsememiz ve hem SAP geliştirme organizasyonu ile hem de partner ve müşterilerimizle bilgi paylaşımını arttırmamız önemli’ dedi,” diyor
Bussmann. “SAP geçmişte bu deneyimi organize
bir biçimde hiç paylaşmadı.”
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
SAP kullanan diğer
birçok Fortune 500
firmasını imrendiren
tek oturumlu bir
SAP ortamından
bahsediyor: SAP
ERP, Tedarikçi İlişkisi
Yönetimi (Supplier
Relationship
Management ve
Beşeri Sermaye
Yönetimi (Human
Capital Management)
paketlerini kullanan
71,000 global
kullanıcı. (53 farklı
ülke bordrosuyla
birlikte)
SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su : : Dosya
37
SAP CIO’su Oliver Bussman
www.cio.com.tr I OCAK 2011
Dosya : : SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su
CIO Paradoksu
38
Bu tam olarak bir “terzi kendi söküğünü dikemez”
senaryosu değil ancak ileri teknoloji firmalarının
CIO’larının geleneksel irfanı her zaman için en üst
seviyede olmadı.
Diğer yandan az da olsa ileri teknoloji sağlayıcılarının IT girişimlerine liderlik eden “yıldız” CIO’lar mevcut. Bunlardan en fazla bilineni
HP’nin Randy Mott’u ve Microsoft’un Tony Scott’ı.
Ancak, doğru CIO doğru ortama düştüğünde,
bu kombinasyon hem firma hem de müşteri için
çok güçlü olabilir: Bulunduğu toprağı (IT yönetimi, proje yönetimi ve IT liderlerinin yüz yüze kaldığı politik güçlükler) ve aynı zamanda firma yazılımının içini dışını (neyi yapıp neyi yapamayacağını) iyi tanıyan bir CIO.
Bu birçok teknoloji liderinin benimsediği “Kendi Bebek Mamanızı Yiyin” durumu. (Bussmann
ise hem daha şık duran hem de SAP yazılımının
yüksek fiyatını ima eden “Kendi Şampanyanızı
İçin”i tercih ediyor)
Bu türden bir firma CIO’su ile müşteri arasında ilişki zahmetli: Bunun için mutlak şeffaflık, dürüstlük ve herkesin faydasının en üst düzeyde olduğuna inanç gerekiyor.
“Görüşmeler açık, dürüst ve hiç dolambaçsız,”
diye konuşuyor Bussmann SAP müşterileri ile
olan toplantıları için. Onlar karşılaştıkları güçlükleri paylaşıyor… Bazen sadece SAP ürünleri hakkında değil. Yönetimi nasıl yapacakları, yönetim
portfolyosu, işletme-IT işbirliği, dağıtım modelleri ve kaynak kullanımı hakkında.”
Bunun yanı sıra, Bussmann’ın IT ekibi help.sap.
com adresinde bulduklarını bir referans veritabanında toplayarak paylaşıyor.
Ona bir SAP satış temsilcisi olması için teşvik
edilip edilmediği sorulduğunda, Bussmann sözünü esirgemiyor: “Bunun satışla ilgisi yok. Müşterilerimizle görüşeceğimiz zaman, yanımızda herhangi bir satışçının olmasından uzak durmaya çalışıyoruz,” diye konuşuyor. “Benim işim satmak
değil, tecrübelerimi ve tavsiyelerimi paylaşmak.
Ben satış yapmıyorum.”
Buna ek olarak, onun ayrıcalığı “ilk müşteri”
olarak öğrendiği tüm iyi ve kötü şeyler hakkında konuşması, şeklinde konuşuyor. “Eğer varsa
olumsuzluklardan bahsedeceğim. Bazen ben, bazı
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
fonksiyonlarla, bir şeyi daha farklı biçimde yapabileceğimi söyleyeceğim. Bu işimizin bir parçası.”
SAP’nin “İlk Müşterisi” Olmak
Bussmann, Apotheker’in kısa süreli yedi aylık saltanatında işe alınmış olabilir ancak Bussmann
eski rejimin hiçbir şeyini temsil etmiyor. O birçoğunun ifade ettiği Yeni SAP’nin bir parçası.
SAP içinde, Bussmann’ın yükselen şöhreti CTO
ve SAP yönetim kurulu üyesi Vishak Sikka için bir
lütuf oldu. Kendisi Apotheker’ın gidişiyle ortaya
çıkan yıkımdan yükselerek çıktı. Oliver’ın ona Haziran ayında ‘Senin ilk müşterin olmak istiyorum’
dediğini hatırlıyor. Ona, emin misin? dedim. Ama
bu adam bir makine. O, bu yılki ürünlerimizin ilk
müşterisi veya ilklerden bir tanesi oldu.
Sikka’ya göre listede şunlar bulunuyor: SAP ve
Microsoft işbirliği-veri erişim aracı Duet, SAP’nin
in-memory bilgiişlem motoru ve SAP satış kontrol
panelinin iPad’ler üzerinde çalıştırılması.
SAP’nin üç-sütunlu stratejisinin bir sütunu her
nerede olurlarsa olsunlar SAP yazılımı çalıştıran
çalışanlar için “kritik iş enformasyon ve analitiklerinin “cihaz üzerinde” var olması. Bussmann
SAP içerisinde iPad’in yoğun bir biçimde konuşlandırılmasında önayak oldu: 2.000’den fazla
SAP’nin Gizli Olmayan Silahı: Kendi CIO’su : : Dosya
iPad. Sikka’nın dediğine göre hatta bunlardan birini co-CEO Bill McDermott kullanıyordu.
Buna bağlı olarak Bussmann’ın grafiği yükseldi.
Gartner araştırma direktörlerinden Thomas Otter
bundan Twitter’ında bahsetti: “SAP CIO’su Oliver
Bussmann muhtemelen SAP’nin en iyi pazarlama
kaynağı, bilhassa mobil stratejisi için.”
Kurumsal bilgiişlem trendlerini belirlemek ve
bunların SAP’nin stratejisiyle nasıl örtüşebileceğini belirlemek onun önemli görevlerinden, diyor
Bussmann. Örneğin SAP, yazılımlarının sadece
iPad’ler üzerinde değil aynı zamanda RIM’in Playbook tabletinde ve ileride gelecek Android tabanlı
cihazlarda da çalışmasını temin ediyor.
Bussmann halihazırda hız için büyük bir gereksinim olduğunu belirtiyor. “Diğer endüstrilerde, neler olacağını bekleyip görebilirsiniz” diyor.
“Fakat bir ileri teknoloji firmasında, çok hızlı olmamız gerekiyor.” Diğer taraftan bu türden çevik
taktiklerin sadece CIO’nun kararlarına dayanmadığını ifade ediyor. “Bu işletme tarafıyla birlikte
ortaklaşa yürütülen bir çaba” şeklinde konuşuyor.
“Ticari değer olması şart” Aynı zamanda Bussmann
Aynı zamanda, Bussmann’ın miras yoluyla devraldığı 1,500 global IT çalışanını da gözden geçirmesi gerekiyordu. (SAP’ye katılmadan önce Bussmann Allianz’ın Kuzey Amerika ve Meksika bölge
CIO’suydu.) İlk olarak “daha ileri gitmeye istekli
olan” IT çalışanlarını aradığını söylüyor.
Burada bulduğu şey “yenlikçi programlar üzerinde fazladan zaman harcamaya istekli cepleri
dolu insanlar.” Bussmann, beş kişilik küçük bir
grubun, geçtiğimiz yaz içinde hızlı bir biçimde
iPad’e geçişi başardığına dikkat çekiyor.
SAP’deki hukuki kargaşaya rağmen, yeni stratejiler ve yönetimsel anlaşmaların gerçekleştiği geçen yıl için Bussmann, böyle bir dönemde CIO olmayı “büyüleyici” olarak tanımlıyor. “İş modelini
değiştirmeye yardımcı olmak üzere IT desteği için
devasa bir talep var” diyor. “Bana göre, firmaya
katılmak için mükemmel bir zaman.”
www.cio.com.tr I OCAK 2011
39
2011’de da
bantgenişl
40
4
teknoloji
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
aha hızlı
liği sunacak
41
Hem mobil hem de sabit ağ hızları yükselişte
www.cio.com.tr I OCAK 2011
Dosya : : 2011’de daha hızlı bantgenişliği sunacak 4 teknoloji
S
42
abit ve mobil genişbant ağlar için yüksek hızlar sağlayan farklı teknolojiler
geliştiriliyor ya da mevcut teknolojiler iyileştiriliyor. Operatörler bir yandan birbirleriyle rekabet ederken diğer
yandan önümüzdeki yıl karşımıza çıkacak olan
yüksek çözünürlüklü 3D video trafiğini sağlamaya çalışırken bu yeni teknolojilere şiddetle ihtiyaç
var. Genişbant hızları öyle bir noktaya ulaştı ki,
hem sabit hatlar hem de mobil ağlar için bunların
yükseltilmesinde zorlanılıyor. Çünkü servis sağlayıcılar 3D ve diğer gelişmiş servisleri sunmaya yöneliyor. Bununla birlikte network sağlayıcılarının
yapabileceği şeyler var; hem bakır hem de mobil
genişbant ağlarda birden fazla bağlantıyı tek bir
bağlantıda birleştirmek gibi.
Fakat genişbant hızı sadece “son mil” içinde
gerçekleşen bağlantılarla ilgili değil. Kullanıcıları
bir ağa bağlayan ekipmanların da, örneğin mobil
baz istasyonları, buna ayak uydurabilmesi ve darboğaz olmaktan uzak durması gerekiyor. Ve ham
kapasite hızı artırmanın tek yolu değil. Ericsson’a
göre içerikleri kullanıcıların daha yakınına gönderen içerik dağıtım ağları (böylelikle daha hızlı ulaşılabilecekler) daha yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanacak.
Bu gelişmelere ek olarak, 2011 yılında önemli
olması beklenen dört network teknolojisi şunlar:
10G GPON
Sabit genişbant ağlarında PON (pasif optik ağ)
teknolojisinin kullanımı son yıllarda büyüme kaydetti; her bir ev için fiber optik kullanmayla karşılaştırıldığında PON’un maliyetleri daha düşük. Bu
teknoloji birden fazla evin aynı kapasiteyi kullanmasına imkan tanıyor. Bağlantı ise tek bir fiber
optik kablo üzerinden sağlanıyor.
Günümüz sistemleri 2.5 Gbps download kapasitesinde birleşiyor. 10G GPON’a geçiş yapıldığında isminden de anlaşılacağı üzere bunun dört katına çıkılıyor. Teknoloji aynı zamanda yukarı yönlü 10 Gbps gönderi kapasitesi vaat ediyor ki bu
da mevcut ağlardan sekiz kat daha hızlı. Verizon
Communications’ın açıklamaları bu yönde.
Arttırılmış kapasite daha fazla kullanıcının
kontrol edilmesi için kullanılabileceği gibi bantgenişliğinin artırılması için de kullanılabilir.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Günümüz sistemleri
2.5 Gbps download
kapasitesinde birleşiyor.
10G GPON’a geçiş
yapıldığında isminden
de anlaşılacağı üzere
bunun dört katına
çıkılıyor. Teknoloji aynı
zamanda yukarı yönlü 10
Gbps gönderi kapasitesi
vaat ediyor ki bu da
mevcut ağlardan sekiz
kat daha hızlı. Verizon
Communications’ın
açıklamaları bu yönde.
Aralık 2009’da, Verizon bu teknolojiyi ilk kez sahada test ettiğini duyurmuştu. Huawei’ye göre o
zamandan bu yana, Telecom, Telecom Italia, Telefonica, Portugal Telecom, China Mobile ve China Unicom dahil olmak üzere bir dizi operatör
testler gerçekletirdi.
Alcatel-Lucent’a göre, 10G GPON temelli ilk ticari servislerin 2011’in ikinci yarısında karşımıza
çıkması bekleniyor. Öncü operatör Verizon ise henüz herhangi bir ticari plan duyurmuş değil.
Genişbant’ın yanı sıra, bu teknolojinin mobil
sistemlerde de kullanılacak.
2011’de daha hızlı bantgenişliği sunacak 4 teknoloji : : Dosya
VDSL2
DSL teknoloji ailesi halen sabit genişbant dünyasına hükmediyor. Operatörlerin bakır ağlarını
kullanmaya devam edebilmesini sağlamak için,
network ekipman firmaları VDSL2’ye bazı yeni
teknolojiler ekleyerek download hızlarını saniyede birkaç yüz megabit’e çıkarma arayışında.
DSL’i bu tür hızlara çıkarmak için, firmalar
bir dizi teknolojiden faydalanıyor. Bunun bir
yolu trafiği aynı anda birden çok bakır çifti üzerinden göndermek. Geleneksel DSL’de ise sadece bir çift bakır kablo kullanılıyor. Bu metot,
verileri iki fiziksel çift kombinasyonu üzerinden gönderen sanal bir üçüncü bakır çifti oluşturabilen bir teknolojiyi (Alcatel-Lucent’ın DSL
Phantom Mode’u ve Nokia Siemens’in Phantom
DSL’i) kullanıyor.
Diğer taraftan, bu teknolojilerin kullanımı,
sinyal kalitesini bozan ve bantgenişliğini düşüren bir sinyal bozulmasını ortaya çıkartıyor. Bu
problemin üstesinden gelmek için firmalar vectoring adını verdikleri bir gürültü önleme teknolojisinden faydalanıyor. Sistem aynı gürültü
önleyici kulaklıklardaki gibi çalışıyor. AlcatelLucent’ın açıklamasına göre bakır kablolar üzerindeki gürültü seviyeleri sürekli analiz ediliyor
ve bunu önlemek için yeni bir sinyal oluşturuluyor.
Ürünler halihazırda deneme aşamasında ve ilk
ticari servislerin 2011’de piyasaya çıkması bekleniyor.
10G GPON gibi, bu sistemin de mobil sistemler
için bir alternatif oluşturması bekleniyor.
LTE
Global Mobile Suppliers Association (GSA)’nın
Ekim ayında yayınladığı rapora göre, LTE (Long
Term Evolution)’nin 2011 yılında yaklaşık 50 LTE
ticari ağla birlikte Avrupa, Asya ve Amerika’da piyasaya girecek.
İlk LTE servisleri, MetroPCS ve onun Samsung
Craft telefonu dışında, kullanıcıları USB modemlerle bağlayacak. 2011 yılında LTE özellikli akıllı
telefon ve tablet bilgisayarların gelmesiyle birlikte bu değişecek. Verizon Wireless, bu türden taşınabilir cihazların 2011 ortasında geleceğini belirtiyor.
Operatörlerin sunabileceği bantgenişliği ve kapsama alanı mevcut spektrumlara dayanıyor.
LTE sadece kent merkezlerinde yüksek hız vaat
etmiyor. Almanya’da hükümet mobil operatörlerin teknolojiyi öncelikle kırsal alanlara genişbant
sunmaları için talimat verdi.
Bununla birlikte yüksek hızlı LTE aynı zamanda gecikmeleri azaltıyor ki bu da gecikmelere karşı hassas olan gerçek zamanlı uygulamaların (VoIP akışkan video, video konferans ve
oyunlar gibi) performansını artırmada yardımcı olacak.
Uygulama hemen akşamdan sabaha gerçekleşmeyecek; halihazırda servislerini çıkaran operatörler için de bu geçerli.
2013 itibariyle, Verizon tüm 3G ağını LTE ile
kapsamayı planlıyor. İsveç’teki Telenor da network terfisini 2013 yılında tamamlamayı planlıyor.
HSPA+
LTE belki ilginin çoğunu üzerini çekiyor ama
2010 yılı HSPA+ (High-Speed Packet Access) için
mükemmel bir yıl oldu. GSA’ya göre, HSPA+’ya
geçiş bu yılın temel trendlerinden biriydi ve HSPA
operatörlerinin beşte birinden fazlası ticari olarak
HSPA+’yı duyurdu.
Diğer taraftan, günümüzün 21 Mbps’a varan download hızları HSPA+’ın çok uzağında.
Kanada’daki Bell Mobility ve Avustralya’daki Telstra dahil olmak üzere dokuz operatör şimdiden 42
Mbps’lık servislerini çıkardı. Bell’e göre, ortalama
gerçek dünya download hızı ise 7 ila 14 Mbps arasında.
Bu hızı elde etmek için operatörler DC-HSPA+
(Dual-Channel High-Speed Packet Access) adlı
teknolojiyi kullanıyor. Bu teknoloji aynı anda iki
kanalı kullanarak verileri gönderiyor.
30’dan fazla DC-HSPA+ (42 Mbps) network konuşlandırması şu an hazırlık aşamasında; buna
Amerika’daki T-Mobile da dahil. Önümüzdeki yıl
servislerini çıkartacak ama zamanlama konusunda daha fazla ayrıntıyı paylaşmıyorlar.
Ayrıca, beş operatör de 84 Mbps’lık hızları duyurdu. Bu söz konusu operatörlerin mevcut
HSPA+ ağlarının bir sonraki aşaması olacak ve ilk
örneğinin önümüzdeki yıl gelmesi bekleniyor.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
43
IT YÖNETİMİ
44
2011’de İzlemeniz Gereken
11 Dış Kaynak Çözümü
Yıl sonu değerlendirme yapma zamanıdır ve bu dış kaynak
kullanımı için de geçerli.
H
er ne kadar son 12 ay içinde ortaya çıkan problemler yüzünden IT servis sağlayıcılarını işaret etmek
kolaycılık olsa da, dış kaynak anlaşmalarında ortaya çıkan başarı ve başarısızlık durumlarında müşteriler de önemli bir rol oynuyor.
2011’in gün ışığı yaklaşırken, güç durumdaki dış kaynak müşterilerine yönelik olarak, yeni yılda her
şeyi doğru bir şekilde ayarlamaları için on bir çözüm öneriyoruz; anlaşmanız ister bitmek üzere olsun
isterseniz sadece biraz hayal kırıklığı yaşıyor olun.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü : : IT Yönetimi
Çözüm #1: Gerçekçi Olacağım.
“Müşterilerin sürekli olarak sağlayıcı firmanın
neden olduğu IT problemleriyle uğraşmak için
harcadıkları süre konusunda şikayet ettiklerini duyuyorum” diyor danışmanlık firması Sanda Partners’ın kurucusu Adam Strichman. “Gerçek şu ki, teknoloji ve veri merkezlerinin yönetimi zordur. Bunu kendiniz yapıyor olsanız dahi
tüm o günlük problemlerle, muhtemelen çok
daha aşırı derecede uğraşmak zorunda kalacağınızı anlayın.”
IT liderleri bu yılın son günlerinde ve yeni yılın başlarında yeni IT servis anlaşmaları imzalayacak; dış kaynağın tüm o IT sorunlarını çözeceğini umarak; geçişin problemsiz olacağını ve sağlayıcının da daha iyi bir servisi daha düşük maliyetle vereceği beklentisiyle. Bu kişiler üç konuda
hayal kırıklığına uğrayabilir. “Beklentilerinizi asgari seviyeye indirin ve gerçekte alacağınız hizmeti iyi anlayın” diye konuşuyor Strichman. “Muhtemelen dış kaynak kullanmayı yine de isteyeceksiniz ama gerçekçi olun ve hem kendinize hem ekibinize hem de partnerinize karşı dürüst olun.”
Çözüm #2: Altın Kurala Uyacağım.
Sağlayıcınıza kendinizmiş gibi davranın tavsiyesini veriyor danışmanlık firması Neo Advisory’nin
CEO’su Atul Vashistha. Bu sadece saygı göstermek değil aynı zamanda sağlayıcınızla bir araya
gelerek planlama süreçlerinde birlikte çalışmak
anlamına geliyor.
“Herkes dış kaynak ilişkileri ve işbirliği hakkında konuşmaktan hoşlanıyor” diyor Compass Management Consulting’in baş danışmanı Bob Mathers. “Ancak, sıra işi yapmaya geldiğinde genellikle müşteriler tasarruf ve kalite yükseltme için sorumluluğu servis sağlayıcının üstüne bırakıyor.”
2011’de yere daha sağlam basmak için öncelikle
aynaya bir bakın, diyor Mathers. Kendi organizasyonunuzun dahili süreçleri iyileştirmek için neler
yapabileceğini sorun, rolleri veya sorumlulukları netleştirin. Ya da sağlayıcınızın başarılı olması için bunu kolaylaştırın.
“Sık karşılaşılan performans problemlerinin
müsebbibi sağlayıcılar kadar satın alıcılar yüzündendir” diyor İngiliz enformasyon teknolojileri
dış kaynak danışmanlık firması EquaTerra’nın ge-
Suyun akışına
göre ilerlemeyin.
“Sağlayıcınızla
sözleşmeler üzerinde
çalışın” diye konuşuyor
Mindtree CEO’su Scott
Staples. “Bu ister SaaS,
ister sonuç tabanlı
fiyatlandırma veya
başka bir model olsun,
organizasyonunuzun her
yerinde yeni modellerin
araştırılması gerekiyor.”
nel müdürü Lee Ayling. “İki taraftan sadece bir tanesi üzerine odaklanmak genellikle sürdürülebilir
olmayan taktiksel düzeltmelere yöneltir.”
Diğer taraftan ileriye gitmek için her zaman birlikte çalışmak zorunda değilsiniz. Bir servis sağlayıcıya hayır dediniz diye bu sizin işbirliği yapmadığınız anlamına gelmez, diyor Equaterra’dan
Dave Brown.
Çözüm #3: Büyük Düşüneceğim.
Her ne kadar beklentileri kontrol altında tutmak
önemli olsa da, resmin büyüğünü görebilmek için
zaman ayırın. “Birinci yıl sonunda çoğu anlaşmadaki yüksek talepler, günlük sıkıntıları gidermeye ve kısa vadeli kararlarla uğraşmaya dönüşür”
diyor Sanda Partners’dan Strichman. “İnovasyon
www.cio.com.tr I OCAK 2011
45
IT Yönetimi : : 2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü
46
ve stratejik planlama gibi stratejik meseleler kısa
süre için ele alınır.” Büyük hedeflere dikkat çekmek için henüz yılın başlarında yönetim seviyesinde bir toplantı ayarlayın. Şimdilik muhasebe
personelini dışarıda tutun, önerisinde bulunuyor
Strichman: “Bu şekilde günlük problemlerin görüşmede baskın olmamasını sağlarsınız.” Diğer
müşterilerde büyük bir etki bırakan stratejik değişimleri paylaşmaları için sağlayıcınızın yöneticilerine danışın.
Bir diğer seçenek de inovasyon yol haritası oluşturmaktır, diyor dış kaynak analist firması HfS
Research’ün kurucusu Phil Fersht. Ve bunu desteklemek üzere sağlayıcınızdan girdi ve kaynak talebinde bulunun.
Suyun akışına göre ilerlemeyin. “Sağlayıcınızla sözleşmeler üzerinde çalışın” diye konuşuyor
Mindtree CEO’su Scott Staples. “Bu ister SaaS,
ister sonuç tabanlı fiyatlandırma veya başka bir
model olsun, organizasyonunuzun her yerinde
yeni modellerin araştırılması gerekiyor.”
Çözüm #4: Basit Tutacağım.
“Bize göre, müşteri organizasyonları için 2011’in
çözüm listesinin başında standardizasyon var,”
diye konuşuyor Mathers of Compass. Global işletmenizi düşünün: her bir iş birimini, coğrafi bölgeyi ve işleri kendi bildiği gibi yapan her bir fonksiyonu. Servis sağlayıcıları bu türden özel gereksinimlere uyum sağlıyor. Sonuç itibariyle, müşteri
her zaman haklıdır.
“Bu yüksek maliyetleri ve verimsizliği doğuran
operasyonel sıkıntıları ortaya çıkartır” diyor Marhers. İşletme çapında IT servisleri dağıtımı için
standart tanımlar getirin ve bunların kullanımını
ödüllendirin. Mathers, bunun yüzde 90 veya daha
yüksek oranlarda gereksinimlerinizi kesin karşılayacağını iddia ediyor.
“İnovasyon kelimesini kullanmaktan vazgeçin ve bu kelimenin tam olarak ne anlama geldiğini kullanın” diye öneriyor Mindtree’den Joseph
King. “Bu ister maliyet düşürmek, ister verimliliği arttırmak isterse de sonuç bazlı fiyatlandırma
olsun.”
EquaTerra’dan Lee Ann Moore da, alfabenizden “bulut” kelimesini çıkarmanızı öneriyor; ama
hava durumu hakkında konuşurken kullanabilirsiniz, diye konuşuyor. Bob Cecil ise bu kelime yerine “ne için olduğunu tanımlayın; SaaS, platform
olarak SaaS, servis olarak iş süreci ya da bir özel
network” kullanmanızı öneriyor.
Çözüm #6: Abartılara İnanmayacağım.
Yeni bulut tabanlı servislere, diğer IT servis seçenekleri gibi yaklaşın. Eğer ne tür bir işin içine girdiğinizi bilmiyorsanız, üzerine atlamaktan kaçının, diyor Baker & McKenzie partnerlerinden Edward J. Hansen. Bağımsız dış kaynak danışmanı
Mark Ruckman ise “Enteresan bir yeni servis sihirli değnek değildir” şeklinde konuşuyor. Sağlayıcınızın bir sonraki yıl için pazarladığı her yeni
teknoloji, süreç veya servis için bunu tekrar edin.
Çözüm#7: Kurallar Oluşturacak Ve
Onlarla Yaşayacağım.
Dış kaynak anlaşmalarınızı yönetim anlamında düzenli olarak gözden geçirmek bir yana, toplantılara katılmayı ihmal etmeyin, önerisini yapıyor Neo Advisory’den Vashistha. Eğer bu inceleme işini yapması için başkalarını kullanıyorsanız,
onlardan vazgeçmeyi düşünün. Hem paranız sizde kalacak hem de işin içinde daha fazla yer alacaksınız. “Kendi ekibinizin yapabileceği iş için
bütçenizden pahalı danışmanlara büyük paralar
akıtmayı kesin” diye konuşuyor HfS Research’den
Fersht.
Çözüm #5: Açık Olacağım.
Çözüm #8: Faturalarıma Dikkat Edeceğim.
Eğer köklü bir değişiklik getirmek için işbirliği
yapmıyorsanız, kritik süreçleri dışarıda geliştirmeyi düşünüyorsunuz. Kartlarınızı önüne koyun.
Sağlayıcıdan bir şey isterken açık yürekli olmak
kadar iyi bir şey yok. Durumu basitleştirmek için
öncelikle net olmayan ve aşırı kullanılmış tanımları ortadan kaldırmakla başlayın.
Dış kaynak faturanızı en son ne zaman okuyup tamamen anladınız? “Üçüncü yıl itibariyle, faturalar anlaşılmaz iş tanımlarının, ölçümlerin ve fiyatların doldurduğu, ekibinizden sadece bir kişinin gerçekten anlayabileceği bir karmaşaya dönüşür” diyor Sanda Partners’dan Strichman. Bu şekilde olmamalı. “Sağlayıcınızı bunu mevcut duru-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
2011’de izlemeniz gereken 11 dış kaynak çözümü : : IT Yönetimi
47
munuz için daha anlaşılır olan bir şekle getirmesi için zorlayın,” diyor Strichman. Ne kadar çok
kalemin yanlış anlaşıldığını, zamanının geçtiğini
veya hatalı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız.
Çözüm #9: Önemli Olanı Ölçeceğim.
2011’i işiniz için anlamlı olan ölçüleri tanımladığınız yıl yapın, diyor Ruckman ve ekliyor, bunları düzenli bir biçimde izleyerek raporlamaya başlayın. Eğer WAN’ınız sadece yüzde 98’lik bir zaman diliminde aktifse ve halen yüzde 99.99’luk
bir hizmet zamanına bağlıysanız, o zaman
benchmark’larınızı gözden geçirmenizin zamanıdır. “Danışmanınızın hayal ettiği, gerçek olmayan servis seviyelerini dahil etmeyi bırakın” diyor
Fersht.
Çözüm #10: Benim İçin
En İyi Partner’i Arayacağım.
Basitçe gidip üç harfli bir markalı bir dış kaynak
sağlayıcısına veya danışmana gitmek her zaman
için en iyi hamle değildir. Esasında bu çok maliyetli bir hata olabilir. “Günümüzde dış kaynak pazarında çok fazla rekabet var” diyor EquaTerra’dan
Ayling. “Sizin için doğru yeteneklere sahip bir
sağlayıcıyı her zaman bulacaksınız. Ve onlarla nerede ne harcadığınız sizi onların gözünde önemli yapacak.” Sağlayıcılarınıza ve danışmanlarınıza dikkatlice bakın, diyor Baker & McKenzie’den
Hansen. Eğer onlar sizin temel değerlerinizi paylaşmıyorsa, kapıyı gösterin.
Çözüm #11: Eğleneceğim.
Ekonomi halen sıkıntılı durumda. IT ve dış kaynak zorda. Ve siz henüz üç yıldır bütçenizin bir
milim arttığını görmediniz. “Fakat mobil uygulamalar, sosyal medya ve diğer gelişmelerle teknoloji şimdiye kadar hiç bu kadar heyecan verici değildi,” diye konuşuyor Staples. “Organizasyonunuza
eğlence katmak ve işinizin büyümesine enerji sağlamak üzere yeni teknolojiyi kullanın.”
www.cio.com.tr
I OCAK 2011
48
Firmanızın IT için şimdiye dek herhangi bir şekilde denizaşırı dış kaynak
kullanmadığını düşünün; hatta temel bir yerel dış kaynak anlaşmasına
imza atmadığını. Nereden başlayabilirsiniz? Muhtemelen Çin değil.
Ama 405 milyon dolarlık Interval International’ın kıdemli başkan
yardımcısı Marie Lee iki yıl önce tam da böyle yaptı. Lee’ye göre bir servis
sağlayıcıyı dikkate alırken coğrafya CIO’ların en son değerlendirmesi
gereken konulardan biri. “Biz daha çok hizmeti sağladıkları mekandan
çok partnerimizin IT servislerine ve bizim özel kriterlerimizi karşılayıp
karşılamadıklarına baktık,” diye konuşuyor.
Dış Kaynak
Olarak Neden
Çin’i Seçelim?
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? : : Dosya
49
www.cio.com.tr I OCAK 2011
Dosya : : Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim?
T
50
aktiksel olarak Lee Interval’ın çekirdek
uygulamalarını değiştirmek ve servis
odaklı mimariye (SOA) geçiş yapmak
istedi. Stratejik olarak iş hayatındaki değişimlere daha iyi cevap verebilmek üzere daha çevik bir IT organizasyonu oluşturmak arzusundaydı. Yeni uygulama geliştirmeyi SOA ve çevik geliştirme tecrübesine sahip bir
denizaşırı sağlayıcıya vermek her iki amaç için
de daha hızlı olduğu gibi daha ucuz bir dönüşüm
sağlayabilirdi.
Interval’ın eski kardeş firmalarındaki IT liderlerinin verdiği tavsiyelerin etkisiyle, Lee işi
Freeborders’a verdi. Bu San Francisco’daki Çin’li
IT servis sağlayıcısıydı. “Onlar bu proje için ihtiyacımız olan yeteneklere ve endüstri deneyimine
sahiptiler” diye konuşuyor Lee.
Ve fiyat da uygundu. Geliştirme maliyetleri, söz
konuşu işi Interval olarak kendileri yapmaya kalksalardı dahi, üçte bir oranında daha düşüktü.
Shenzhen şehrindeki uygulama geliştirme ekibi Hindistan’daki rakipleriyle benzer bir uzmanlığa sahipti, diyor Lee. Ancak Çin’e özel bir takım
riskleri karşılaması gerekiyordu Lee’nin. “İhtiyaçlarımızdan bir tanesi, takımdakilerin yeterli İngilizce dil bilgisine sahip olmasıydı” diye açıklıyor.
Lee, değerlendirme sürecinde Çin’deki fikri mülkiyet riskleri algısını gözlemlemek için Interval’ın
CSO’su ve hukuki işler bölümüyle birlikte çalıştı.
Bu ekip aynı zamanda teknik güvenlik uygulamaları, katı İK süreçleri ve yönetimi bir araya getiren
bir güvenlik yaklaşımını geliştirmek için birlikte
çalıştı. Tüm denizaşırı profesyonelleri takip edi-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Freeborders’ın yönetim
bölümünün Amerika’da
yer alıyor olması önemli
bir avantaj diyor Lee.
“Muhasebe yöneticimizle
özel gereksinimlerimizi
görüştükten sonra (kendi
zaman dilimimizde)
hemen değişiklikleri
uygulayabiliyorduk”
diyor Lee. “Ancak ekibin
bir bölümünün farklı bir
zaman diliminde olmasını
sevdik, çünkü sürekli
çalışır durumdaydık.”
Dış Kaynak Olarak Neden Çin’i Seçelim? : : Dosya
lerek güvenlik prosedürleri konusunda eğitildiler
ve bunlar Interval’ın geliştirme ortamlarına sanal
masaüstü üzerinden erişim sağladılar. Tüm kaynak kodu ve veriler Amerika’da saklandı.
Bunun Interval’ın şimdiye kadar gerçekleştirdiği ilk IT servisleri anlaşması olduğu dikkate alındığında, Lee aynı zamanda ihtiyaçlar ve süreç tanımları hakkında da dikkatliydi.
Freeborders’ın
Shenzhen’deki
çalışanları,
Interval’ın proje yönetim süreçleri ve uygulama geliştirme metodolojilerine alışmaları için
Lee’nin Miami’deki ekibiyle iki ila üç hafta geçirdi. Lee’nin IT liderleri aynı zamanda onlarla
müşteri eğitimi ve Interval’ın yaptığı iş ile ilgili
bilgi aktardı. “Doğru yerinde kaynakları seçmek
ve bunları kendi yerinize erkenden getirmek oldukça önemli. Çünkü bunlar sizinle doğru prosedürleri, yapı ve araçları sağlamak için çalışan
bireyler. Ve onlar Çin’deki ekiple etkin bir biçimde çalışıyor” diye konuşuyor Lee. Firmanın
Miami’deki çalışanları Çinli geliştirme ekibini
eğitmek için 9,000 mil yolculuk yaptı.
Bu kadar dikkate rağmen problemler ortaya çıktı. Her ne kadar Çinli geliştiricilerin yazılı İngilizceleri mükemmel durumdaysa da sözlü görüşmelerde biraz güçlük çekildi. Takım liderleri akıcı
konuşuyorlardı ama işin içine uzun mesafeli telefon görüşmeleri girdiğinde verilen mesaj programcılara gidene kadar bozulabiliyordu; özellikle
de karmaşık kodlama süreçlerinde.
Bu sorunun çözümü rotasyondaydı. “Miami’deki
ekiple birlikte çalışmaları için iki-üç aylık süreler
dahilinde Çin’deki ekipten bazı çalışanları getirdik. Bu sayede iş gereksinimlerini anlayabilecekler ve teknik tasarım konusunda destek alacaklardı. Sonrasında onlar elde ettikleri bu bilgileri geri
götürecekler ve Çin’deki ekibe anlatacaklardı,” diyor Lee. Bu yaklaşım aynı zamanda denizaşırı geliştirme ekibindeki çalışanların Interval takımının bir parçası olduklarını daha fazla hissetmelerine yardımcı oldu. Bu yaklaşım o kadar başarılı oldu ki Lee, yerinde destek ve denizaşırı koordinasyonu sağlamak için her üç ayda bir yeni bir
kişiyi Miami’ye getiriyor. Halihazırda, firma düzenli olarak üç çalışanı Miami’de tutuyor. 20 Java
geliştiricisi ve beş kalite kontrol denetleyicileri ise
Shenzhen’de çalışmayı sürdürüyor.
Zaman farklılığı da sıkıntı yarattı. Bunun üzerine Lee bazı IT profesyonellerinin, 13 saat ileride
olan denizaşırı ekibiyle doğrudan çalışmaları için
saatlerini ayarlattı. Bu kişiler aynı zamanda Çin’e
has önemli tatil günlerini de planlamayı öğrendi.
Freeborders’ın yönetim bölümünün Amerika’da
yer alıyor olması önemli bir avantaj, diyor Lee.
“Muhasebe yöneticimizle özel gereksinimlerimizi
görüştükten sonra (kendi zaman dilimimizde) hemen değişiklikleri uygulayabiliyorduk” diyor Lee.
“Ancak ekibin bir bölümünün farklı bir zaman diliminde olmasını sevdik çünkü sürekli çalışır durumdaydık.”
Her ne kadar uygulama geliştirme için başarılı olduysa da, uygulama bakım işini Çin’e aktarma
girişimi işe yaramamıştı. Interval’ın uygulamaları çok karmaşıktı ve çok az dokümantasyona sahipti. “Bizim dahili ekibimiz, denizaşırı takımında bulunanlar için ihtiyaçların ayrıntılı bir biçimde belgelenmesi zorunluluğunun ters etki oluşturacağını ortaya çıkardı” diyor Lee. “Bu türden dış
kaynak projelerinin önünde yalçın engeller var.
Bunların başarılı olmasını sağlamak için ekibinizde yeterli zamanı ve motivasyonu olan şampiyonlara sahip olmalısınız.”
Lee, kendisinin dış kaynak ilişkisini henüz devam eden bir çalışma olarak tanımlıyor. İleriye
baktığında Lee, kalite ve sürekli geliştirme çabalarının görüntülenmesi için daha ayrıntılı ölçümler
inşa etmek arzusunda.
Sonuç itibariyle, IT için Çin dış kaynağını kullanmak Chennai veya Chicago dış kaynağını kullanmaya göre farklı, diyor Lee. “Artıları ve eksileri var. Ayrıca genel hedeflerinizi tam olarak anlamanız, dış kaynağın bunları hem taktiksel hem de
stratejik olarak nasıl karşıladığı önemli.”
www.cio.com.tr I OCAK 2011
51
52
Kurumsal
İletişimde
Mikro Bloglar
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
T
witter servisi ilk başladığı zamanlarda, 2006 yılında, mikro blog kavramının internet üzerindeki iletişimi
nasıl etkileyeceğine dair birçok fikir
ortaya atılmıştı. Ortaya atılan fikirleri bir kenara bırakıp mikro blog kavramının bugünkü durumuna bakacak olursak bu kavramın
bir hayli popüler olduğunu söyleyebiliriz. Twitter
ve benzeri mikro blog servislerinin en ilginç yönlerinden birisi ise kişisel paylaşımların ötesinde
kurumsal iletişim için kullanılıyor olması.
Chatter, kurumsal çalışanların mikro blog aracılığıyla iletişim sağlamasına olmak amacıyla geliştirilmiş son servislerden.
San Francisco’daki Dreamforce konferansında mikro bloglar konusunda konuşan Salesforce CEO’su Marc Benioff şirket içerisindeki ortak
çalışma yaklaşımlarından dolayı şunları söyledi:
“Facebook’taki arkadaşlarımdan zaten yeterince
haberim var. Arkadaşlarımın ne zaman sinemaya
gittiğini ya da neler yaptığını bir şekilde öğrenebiliyorum. Ancak çalışanlarımın önemli müşterilerimizle ilgili neler yaptığını öğrenmem benim için
daha önemli”
Analistlere göre birçok şirketin mikro blog servislerini tercih etmesinin nedeni e-posta ile sağlanamayan dinamik iletişimi sunması. Güncellemeye uygun ve haberdar etme ya da haberdar olma
yaklaşımıyla kullanılan mikro bloglar, uzun ve
olayları gerektiği gibi anlatan e-posta mesajlarıyla kıyaslandığında daha dinamik ve anlık servisler
olarak ön plana çıkıyor.
İşte size mikro blog servisleriyle ilgili örnekler:
53
www.cio.com.tr I OCAK 2011
Dosya : : Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar
Örnek 1:
St. Louis Public Radio
54
Adobe AIT masaüstü uygulaması gibi farklı özelliklere sahip Socialtext Signal’i kullanma kararı
almış.
Eby, bazı çalışanların çekinceli davranmasına
rağmen mikro blog adaptasyonunun son derece
kolay olduğuna dikkat çekiyor ve bu konuda yanlış ya da problemli bir bakış açısı olmadığını, sadece sosyal ağ platformlarına mesafeli duran çalışanların paylaşım konusunda farklı davrandığını belirtiyor.
Nasıl Kullanılıyor: Eby, SLPR çalışanlarının
mikro blogları makale ve ilginç medyaların paylaşıldığı “rahatlama” mekanı olarak tanımlıyor.
Mikro blog sayesinde çalışanların daha kolay fikir
alış verişinde bulunabildiğini söylüyor.
Örneğin, SLPR resepsiyonisti dinleyicilerden
radyoda duyduğu mezuniyet balosuyla ilgili bilgi
almak için aradığında mikro blog üzerinde yaptığı
paylaşımla konuyla ilgili daha hızlı ve daha farklı bir altyapı oluşturabiliyor. Mikro blog üzerinde
yapılan paylaşımlarda anında cevap alınması ve
verilen cevapların en uygun şekilde gözden geçirilmesi çok daha pratik şekilde yapılabiliyor.
Örnek 2: Motorola
Neden: St. Louis Public Radio (SLPR) Genel Müdürü Tim Eby, Twitter’a erken adapte olan kişilerden. Twitter üzerindeki iletişimin ve bilgi paylaşımının etkili bir güç olduğunu söyleyen Eby, mikro blog servislerini şirkete ait radyo istasyonu kurulumu sırasında kullanma kararı almış.
Eby, 33 çalışanı olan küçük bir grup olmalarına
rağmen mikro blog ile bekledikleri takım çalışmasını ve iletişimi yakaladıklarını belirtiyor.
Nasıl oldu: Eby ve ekibi Twitter ile başlayan
ve daha sonra oldukça popüler hale gelen mikro blog servisleri arasından mobil cihaz, tarayıcı,
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
Neden: Motorola, Twitter gibi sosyal ağların popülaritesinin artmasıyla yeni, kurumsal ve çalışanlara bilgi edinme konusunda kolaylık sunacak
bir platform olarak mikro blog platformu oluşturma kararı aldı.
Motorola’nın açık kaynak kod teknolojileri departmanı teknik çalışanı Rami Levy, mikro blog
uygulamasına geçilmeden Kurumsal İletişim
Departmanı’nın duyurularını e-posta yoluyla gerçekleştirdiğini ve çoğu çalışanın bu tür e-postaları
sildiğini söylüyor. Mikro blog servisine geçildikten sonra ise Kurumsal İletişim Departmanı tarafından yapılan duyuruların daha fazla ön plana
çıktığını ve daha verimli hale geldiğini belirtiyor.
Nasıl Oldu: Motorola mikro blog konusunda
tercihini StatusNet adındaki açık kaynak kodlu
Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar : : Dosya
Mikro Blog Servisi İçin Dört İpucu
1. “Beklentilerinizi” belirleyin. Bu konunun sadece değişen teknolojinin ürünü olduğunu
düşünmeden, kullanıcıların beklentilerini göz önünde bulundurarak hareket edin. Eğer
çalışanlarınız Twitter gibi servisleri kullanıyorsa mikro blog araçları iletişiminizin önemli bir
ayağını oluşturabilir.
2. Geliştirme sürecinde pilot uygulama yöntemini kullanın. Mikro blog servislerini kullanmaya
başladığınızda ilk belirli bir grubu bu sürece dahil edin. Değişimin ne tür sonuçlar
getireceğini belirledikten sonra servisi şirket içerisinde kullanıma sunun. Bunu yapmadığınız
takdirde adaptasyonu gerçekleşen araçları değiştirmenin çok daha zor olacağını veya hızlı
bir değişimin olumlu sonuçlar ortaya çıkarmayacağını unutmayın.
3. Ses çıkarın. Şirket içerisindeki iletişim gruplarını bu konuya dahil ederek geliştirme
sürecinin daha hızlı ilerlemesine destek olun. Farklı konularda sunumlar ya da kurumsal
ikonlar hazırlayarak çalışanların ilgisini çekin.
4. Rehber oluşturun. Servisin ne şekilde kullanılacağına dair bilgiler içeren videolar oluşturun.
Bu konuda kullanıcıları sıkmadan kullanım politikasıyla ilgili hassasiyetlerini ön plana
çıkarın. Organik gelişme süreciyle rehber oluşturma arasında iyi bir denge oluşturun.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
55
Dosya : : Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar
56
Salesforce CEO’su Marc Benioff
mikro blog portalından yana kullanmış. StatusNet, kurumsal iletişim altyapısıyla entegre edilmiş. Bu sayede çalışanlar masaüstü bilgisayarlarından, web üzerinden, mobil ortamdan veya
e-postadan mikro blog servisine erişebiliyor.
Levy, bilgi paylaşımı yapılan her platformda olduğu gibi mikro blog servisinde de bilgi dağıtımı
konusunun kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor.
Bunun “insanları kontrol etmek” adına hiç kimsenin uymayacağı kısıtlamalar uygulamak yerine
belirli bir yapı kazandırılarak yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Tüm kullanıcıların bu konuya dikkatini çekmek
için web sayfalarında uzun ve karmaşık olmayan,
ne tür konularda dikkatli olunması gerektiğini belirten bir kullanım politikası yer alıyor. Levy, çalışma günlerinde yöneticilerin mikro blog servisini kullanmanın ötesinde, aktif olarak yer almasıyla bu konuda yeni bir yaklaşım yerleşmesini sağladıklarını belirtiyor.
Kullanımı kolaylaştırmak ve servisin yaygınlığını arttırmak için büyük çaba gösterildiğini söyleyen Levy, kurumsal iletişim altyapısıyla servisin
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
tamamen bütünleştirildiğini; web ortamından tek
kelimelik paylaşımların bile oldukça rahat şekilde yapılabildiğini sözlerine ekliyor. Motorola’nın
mikro blog servisini 7000’in üzerinde çalışan kullanıyor.
Nasıl Kullanılıyor: Bilgi paylaşımının merkezi
olarak mikro blog kullanımının yanında Motorola 15 Ekim’de dünya genelinde yapılan sosyal servise katıldı. Etkinliği şirket içerisinde de duyuran
Motorola kullanıcı çalışanların mikro blog servislerinin ne şekilde kullanıldığına dair anlatımlarda
bulunmasını istedi.
Mikro blog servisine konum işaretleme uygulaması da ekleyen Motorola, bu sayede sadece gönüllü kullanıcıların nerede ve ne zaman olduğunu
gösteren bir ortam oluşturmuş. Levy, böyle bir uygulamayla çalışanların her yerde yeni bağlantılar
kurmasını mümkün hale getirdiklerini söylüyor.
Örnek 3: Avaya
Neden: Avaya, tüm dünyada 13000 ile 15000 arasında çalışanı bulunan ve satış ilişkilerini geliş-
Kurumsal İletişimde Mikro Bloglar : : Dosya
tirmek, hareketliliği arttırmak ve bilgi paylaşımını güvenli hale getirmek için mikro blog servisini
tercih eden şirketlerden.
Mikro blog servisinin kurumsal iletişimde kullanılmasıyla ilgili konuşan global satış teknik operasyonlar çalışanı Kay Beavers, mikro blog ile
uzun süren ve zaman alan e-posta trafiğinden
kurtulduklarını söylüyor. Avaya çalışanların mikro blog ile daha verimli, daha pratik ve ilişkilerin
daha hızlı geliştiği bir ortama sahip olduklarını
belirtiyor.
Nasıl Oldu: Avaya yaklaşık bir yıldan bu yana
Yammer ve SocialCast portallarını bir arada kullanıyor. Beavers, IT departmanının ve yönetici ekibin kendini rahat hissedeceği bir platform oluşturulması konusunun ilk etapta karşılaşılabilecek
ciddi problemlerden birisi olduğunu söylüyor. Bu
anlamda en iyi servisi oluşturmak için üst düzey
yöneticiler ve teknik uzmanlarla ileriye yönelik ciddi değerlendirilmeler yaptıklarını belirtiyor.
Şirket içerisinde eğitim konusunun zamanla aşılacağından emin olduktan sonra geliştirici ekibin servis üzerindeki özelliklerin ne şekilde
kullanılacağına dair videolar ile bu durumun üstesinden gelmiş.
Ayrıca yöneticilerde önemli paylaşımlar yapan
çalışanları, bu paylaşımları yayarak ve yorumlarda bulunarak desteklemiş.
Nasıl Kullanılıyor: SocialCast ve Yammer
araçlarının mobil cihazlardan kullanılabilmesi sayesinde Avaya satış ilişkileri artık daha erişebilir
ve gelerek müşteri ilişkileri bakımından daha hızlı. Beavers, kullanılan araçların şirket içerisinde
yeni ilişkiler kurmada, şirketle ilgili bilgi edinmede etkili olduğunu söylüyor.
Mikro blog servislerinin “Generation Y” için iletişimden daha fazla şey ifade ettiğine dikkat çeken Beavers, bu tür kullanımları sınırlamak yerine desteklemenin iş ortamına olumlu etki yapacağını düşünüyor.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
57
58
‘CIO 2010
Sahiplerini
Buldu
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
0 Ödülleri’
Mart’ta yayın hayatına başlayan CIO Türkiye
dergisinin düzenlediği organizasyonda 16
CIO yöneticisi ödül aldı. Ödüller; bilişim
teknolojilerini en yenilikçi şekilde kullanarak
kurumlara daha fazla karlılık sağlayan,
rekabet gücünü artıran, iş akışlarını optimize
etmeyi başaran ve müşteri ile ilişkileri
artırabilen IT yöneticilerine verildi.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
59
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
Ö
60
dül töreninde Dünya Şirketler
Grubu Yönetim Kurulu Başkanvekili Erdem Top, Cisco Türkiye
Genel Müdürü Ümit Cinali, IDG
Almanya Yönetim Kurulu Üyesi Michael Beilfuss ve BTK Başkanı Tayfun Acarer konuşma yaptı. Erdem Top, CIO’ların son dönemde geldiği noktaya vurgu yaparak gelecekte CEO’ların CIO’lar arasından seçileceğini belirten Top, “Çok değil bundan 10 yıl önce kurumlarda CIO’lar değil, bilgi işlem uzmanları veya bilgisayarcılar vardı. Genelde mühendislik eğitimi almış bu kişilerin tek görevi kurumun var olan birkaç bilgisayarını çalışır vaziyette tutmaktı. Şimdi CIO’ların iş tanımlarını anlatmak bu kadar kolay değil” dedi.
Top, şirketlerin en değerli şeylerini yani bilgilerini CIO’lara teslim ettiğini ifade ederek,
CIO’ların kurumlardaki kilit rolünü anlattı. Kurumlardaki CIO pozisyonunun önemi hakkında
konuşan Top, CIO dergisinin bu anlamda öneminin daha da artığını vurgulayarak, “IDG’nin
yaklaşık 30 yıldır yayınladığı ve kurumlardaki IT liderlerne vizyon katan en güçlü yayındır. 2010 yılının Mart ayından beri Türkiye’de
yayınlanmaya başlayan dergi, aynı misyon ile
Türkiye’deki CIO’lara rehberlik etmektedir. Biz
yayın ilkelerimizde çok önemli bir felsefe belirledik, o da ‘meslektaşlarınızdan öğrenin ilkesi’.
CIO’da her zaman bir veya birkaç meslektaşınızın başarısını, yanılgılarını ve kurumu için aldığı
stratejik kararları okuyorsunuz. “ dedi. Top ayrıca, “40’a yakın ülkede verilen ödüllerin amacı
başarı projelere imza atmış CIO’ları onurlandırmak. CIO Türkiye henüz 1. yılını doldurmamış
olmasına rağmen böyle bir ödül düzenleyebiliyor. 2011’de sektörden de gelecek destekle daha
emin adımlarla yoluna devam edeceğine inanıyorum” dedi.
CIO 2010 Ödülleri programının platin sponsoru olan Cisco Türkiye’nin Genel Müdürü Ümit
Cinali yaptığı konuşmada IT sektörüyle ilgili şu
açıklamalarda bulundu: “Türkiye dünyanın en
büyük 15. pazarı. Ancak geniş bant internet kullanımına baktığımızda 62. sıradayız. Ben bunu
olumsuz bir tablo olarak görmüyorum Aksine
bu tablo daha da yükselmek için önümüzde bir-
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
çok fırsat olduğunu gösteriyor. Türkiye büyümek için insan altyapısını bilgi toplumuna uygun seviyelere çıkarmalarıyız. IT yatırımlarındaki yüzde 10’luk bir artış GSMH’ya yüzde 1.5’luk
bir katkı yapıyor. Umudum IT sektörüne yapılan
yatırımların artması Türkiye’nin kalkınmasının
tabandan olmasıdır.”
IDG Almanya Yönetim Kurulu üyesi Michael
Beilfuss yaptığı konuşmada CIO’ların gelecek dönemde çok daha değerli olacaklarını ve kurumların rekabette öne geçebilmeleri için CIO’nun vizyonuna ihtiyaç duyacaklarını belirtti. Beilfuss ayrıca, “Almanya’da önümüzdeki sene düzenlenecek olan CeBIT fuarında Türkiye partner ülke
olarak belirlenmiştir. Farklı iş ortaklıkları geliştirmek ve yenilikleri görmek için hepinizi fuara
davet ediyorum” dedi.
BTK Başkanı Tayfun Acarer de son dönemde
giderek büyüyen IT sektörüne ve CIO’ların artan
sorumlulukları ile önemlerine değinerek, “Son
yıllarda gelişim sürecine baktığımızda IT’nin iletişime oranla daha çok geliştiğini gözlemliyoruz.
ICT sektöründe çok ciddi gelişmeler oldu. Bugün sektörün hacmi 35 milyar dolara ulaştı. Ülkemizde bilgisayar sahipliği oranı 11 milyonu
buldu, halen 9 milyon geniş bant internet abonesi var. 2002 yılında 3 bin adet geniş bant internet aboneliği bulunduğu dikkate alınırsa bu
çok önemli bir değer. 2013 ve 2023 vizyonlarımızda çok ciddi hedeflerimiz var. Ve ben bu hedeflerin hiçbirini hayalî olarak değerlendirmiyorum. Çünkü günümüzde en hızlı büyüyen sektör IT sektörü ve bu konuda yapılacak bazı küçük düzenlemeler ile hedeflerimize ulaşmamız mümkün. Öncelikle yazılıma ek olarak hizmet ve servis sektörünün de Ar-Ge teşviklerinden yararlandırılması gerekiyor. Bunu son derece önemsiyoruz” şeklinde konuştu. Şirketlerde
CFO’lar ve CIO’ların kesinlikle birbirinden ayrılması gerektiğini de kaydeden Acarer, “Önemli bir sürecin içerisindeyiz. Özellikle CIO’ları bu
süreçte önemleri çok daha belirleyici olacak.
Hizmet ve servislerin sektör içerisindeki payının büyümesinde de CIO’ların rolü önemli, bu
sebeple CIO’lar vizyoner kimlikleri ile kurumun
içerisinde farklı bir birim olarak daha verimli
olacaklardır” dedi.
Global IT ve Entegrasyon : : Kapak Konusu
61
www.cio.com.tr
www.cio.com.trI ARALIK
2011
I OCAK2010
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
150 Aday Arasın
62
BTK
Başkanı Tayfun Acarer geceye verdiği destekten ötürü plaketini Dünya
Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdem Top’tan aldı.
ULKAR Holding
CIO’su Ahmet Murat Mendi ödülünü BTK Başkanı Tayfun Acarer’den
aldı.
DEMİR SİGORTA
CIO’su Gökmen İbişler ödülünü Cisco Türkiye Genel Müdür Yardımcısı
Işıl Hasdemir’den aldı.
AYAYDIN MİROGLİO
CIO’su Şevket Çelikkanat ödülünü Ericsson Türkiye’den
Cenk Alper’den aldı.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
ından Seçildiler
63
ABDİ İBRAHİM
CIO’su Hilmi Koçak ödülünü DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Hakan Güldağ’dan aldı.
TUSAŞ
CIO’su Gülsen Bayramusta ödülünü DÜNYA Gazetesi yazarı
Rüştü Bozkurt’tan aldı.
ARKAS
CIO’su Mert Oruz ödülünü DÜNYA Şirketler Grubu Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Erdem Top’tan aldı.
TEKNOSA
CIO’su Önder Kaplancık ödülünü iNNOVA Teknoloji Çözümleri
Direktörü Mehmethan Şişik’ten aldı.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
150 Aday Arasın
64
OTOKAR
CIO’su Can Sevinç ödülünü DÜNYA Süper Veb Ofset AŞ Genel Müdürü
Hülya Koç’tan aldı.
AKKÖK
Holding CIO’su Mehmet Hakan Korkmaz ödülünü CIO Yayın Yönetmeni
Murat Yıldız’dan aldı.
MEMORIAL
CIO’su Yasin Keleş ödülünü Oracle Türkiye’den Resan Yunez’den aldı.
SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI
CIO’su Semra Kandemir ödülünü IDG Almanya Yönetim Kurulu Üyesi
Michael Beilfus’tan aldı.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
ından Seçildiler
65
ATİKER
CIO’su Erkan Kılıç ödülünü DÜNYA Gazetesi Başyazarı
Osman Saffet Arolat’tan aldı.
ARENA
CIO’su Alper Harput ödülünü DÜNYA Aktüel AŞ. Genel Müdürü
Kenan Oğuz’dan aldı.
BANK ASYA
CIO’su Ali Tuğlu ödülünü HP Türkiye Görüntüleme ve Baskı Grubu Ülke
Direktörü Arzu İlhan Babaoğlu’ndan aldı.
BOYDAK
CIO’su Murat Baki Özaydın ödülünü Cisco Türkiye Genel Müdürü Ümit
Cinali’den aldı.
www.cio.com.tr I OCAK 2011
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
CIO 2010 Ödü
66
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
CIO 2010 ÖDÜL GECESİ
ül Gecesinden
67
www.cio.com.tr I OCAK 2011
CIOSTYLE
Maximilian Büsser & Friends
68
Bu saatler Maximilian Büsser’in çocukluk
hayallerinden ortaya çıkmış ve her biri
onun anılarına dair bir öykü taşıyor. Büsser,
uzay gemisine benzeyen saatler yaratıyor
ve bunları ‘makine’ olarak adlandırıyor.
HM2’de yer alan motor 349 parçadan,
kasası ise 102 parçadan oluşuyor.
Tüm yapı bir katedral gibi düşünülebilir.
Uzay platformu modelinden sonra
HM3 geliyor ve bu bir uzay gemisi.
Motorlar, saat ve dakikalar ise birer kokpit.
Kolunuza taktığınızda saati ve dakikaları
yandan görebiliyorsunuz.
Frog modeli biraz Tim Burton tarzı bir parça. Son olarak HM4 en yeni model; Thunderbolt, yine havacılıktan
etkilenmiş bir forma sahip.
Echo Smartpen
ABD’nin teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren Livescribe firmasının geliştirdiği son yılların en
sıradışı teknolojilerinden Echo Smartpen, kullanıcısının duyduğu ve yazdığı her şeyi senkronize kaydediyor,
“Dokun ve dinle” özelliği sayesinde notlarına dokunup kaydedilenleri rahatça dinlemesini sağlıyor. Kullanıcı
ayrıca interaktif notlarını bilgisayarına aktarıp saklayabiliyor, internette kolayca paylaşabiliyor. iPhone ve iPad
için geliştirilen ücretsiz Pencast Player uygulaması sayesinde ise kullanıcılar interaktif notlarına her an her
yerde ulaşabiliyor.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr
: : CIO Style
Makaron
Ladurée makaronlarıyla bir efsane... Makaronların en büyük özelliği bu kıvamı
(dışının çok kıtır görünmesi ancak içinin yumuşak bir şekilde ağızda erimesi)
tutturmak Ladurée’ye has bir ayrıntı. Madagaskar çikolatası, limon, portakal
çiçeği, gül, pralin, kakuleli kahve, vanilya, şan fıstık, karamel ve çikolata
aromalı makaronları Ladurée’de bulmanız mümkün. Makarondan sonra
Laduree’de başka ürünler de geliştirilmeye başlanmış; çikolata, dondurma,
reçel, çay, şampanya, kekler ve ev parfümleri bunlardan bazıları. Makaronlar
Fransa’da üretiliyor. İhtiyaç olduğu anda taze olarak Türkiye’ye getirtiliyor.
Bunun sebebi ise, insanların gerçek olan ürünleri satın almak istemeleri.
The Famous Grouse
Markanın yaratıcısı Matthew Gloag’ın benzersiz tarifiyle
1896 yılından bu yana bir klasik halini alan The Famous
Grouse, harmanlanmış standart scotch viski tadıyla
viski severlere her yudumda özel anlar yaşatıyor. 1980
yılından bu yana İskoçya’nın en çok tercih edilen viskisi
olan The Famous Grouse, ünlü İskoç tasarımcılar
Alistair McAuley ve Paul Simmons’tan oluşan
Timorous Beasties’in yaratıcı dokunuşlarıyla, sınırlı
sayıda üretilen metal kutusuyla sevdikleriniz için eşsiz
ve anlamlı bir hediye olacak.
69
www.cio.com.tr
I OCAK 2011
SONSAYFA
70
Veri Süpürgesi
APEX, diğer adıyla Atacama Pathfinder Experiment, aslında galaktik bir elektrik süpürgesi. Max
Planck Institut für Radioastronomie, Onsala Space Observatory ve European Southern Observatory işbirliği ile hayata geçirilen proje Şili çöllerindeki bu garip çanak anten ve geniş bir bilgisayar
ağından ibaret. Amaç uzayda dolanıp duran toz, gaz ve partiküllerin elektromanyetik dalga yansıtma özelliklerini ölçerek atmosferi olabilecek gezegenler hakkında daha fazla bilgi toplamak. Şu
anda uğraşılan sorun nasıl veri toplanacağı değil, toplanan verinin nasıl işleneceği. Dünyanın en
güçlü bilgisayar kümeleri bile böyle bir veriyi işleyip tasnif etmek için yetersiz kalıyorlar. Dağınık
veri işlemede en yaratıcı çözümleri sunan Berkeley üniversitesinde konuşlanmış BOINC sistemi
APEX’in sorununa çözüm olabilir. Sistem muazzam miktarlardaki veriyi parçalara bölerek dünyanın dört bir yanındaki bilgisayarlara dağıtıyor. Yüzbinlerce sıradan bilgisayarda işlenen veri
daha sonra geri toplanıp birleştiriliyor. Fakat BOINC şu anda zaten birkaç proje ile birden uğraştığı işin, kelimenin gerçek anlamı ile hatlar meşgul. Altyapının daha güçlendirilmesi ve daha çok
gönüllü kullanıcının sisteme katılması gerekiyor.
OCAK 2011
I www.cio.com.tr

Benzer belgeler