Mülkiye konferans›nda “az›nl›klar” konufluldu
Transkript
Mülkiye konferans›nda “az›nl›klar” konufluldu
mülkiyeistanbul Y›l 1• Say› 5 • may›s-Haziran 2007 Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi Ad›na ‹mtiyaz Sahibi ve Sorumlu A. Müfit Erkarakafl Yay›n Koordinatörü Ayla fieflan Genel Yay›n Yönetmeni Ayd›n Demirer [email protected] Yay›n Kurulu Nejla An›l • M. Alâeddin Asna • Ali Boratav Hüseyin Ergün • Gülseren Karaçizmeli Cemil Oktay • Erkan Oyal Gencer Özcan • Hüsamettin Ünsal Editör Aylâ Ard›or [email protected] Dan›flma Kurulu Prof. Dr. Ülke Deniz Ar›bo¤an Oral Çal›fllar • Nuri Çolako¤lu • Okay Gönensin Prof. Dr. Ünsal Oskay • Prof. Dr. Ertu¤rul Tokdemir Prof. Dr. Mete Tunçay Prof. Dr. Nermin Abadan Unat • Dr. Artun Ünsal Prof. Dr. ‹lhan Unat • Mehmet Y. Y›lmaz. Katk›da Bulunanlar Tolga Aykaç • Murat Ayman • Diren Bakar Esvet Ersoy • Yrd. Doç. Dr. Zeynep K›v›lc›m Forsman • Dr. Gökhan Günayd›n Özlem Helvac› • Ebru Küçük • Etyen Mahçupyan Prof. Dr. Bask›n Oran • Figen Özden Doç. Dr. Gökhan Özer • Prof. Dr. Faz›l Sa¤lam fiimal To¤ral Reklam Müdürü Filiz Akkaya Tel: 0.212 320 85 81-220 57 11 Görsel Yönetmen Hilal Rak›c› Kapak Çizim Ali Kemal Uzun Foto¤raf Editörü Emrah Do¤an Yap›m Birikim Medya Reklam ve Tan›t›m Hizmetleri Ltd. Halil R›fat Pafla Mah. Hergün Sok. No: 24 Okmeydan›, fiiflli-‹stanbul Tel: 0.212 320 85 81-220 57 11 Faks: 0.212 320 92 89 [email protected] www.birikimmedya.com Renk ayr›m› ve bask› Graphis Matbaa San. ve Tic. Ltd. fiti. Tel: 0212 629 06 0 MÜLK‹YEL‹LER B‹RL‹⁄‹ ‹STANBUL fiUBES‹ ‹cadiye Cad. No: 7 Kuzguncuk-‹stanbul Tel: 0.216 342 30 15-42 www.mulkiyeistanbul.org Yay›n türü Yerel Süreli Yay›n UYARI Derginin her hakk› sakl›d›r. Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi’nin ücretsiz yay›n›d›r. Ücret karfl›l›¤› sat›lamaz. Bu dergide yay›nlanan her türlü yaz›, foto¤raf, makale ve illüstrasyonlar›n elektronik ortamlar da dahil, yay›n ve ço¤altma hakk› sadece Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi’ne aittir. Dergide yer alan hiç bir yaz›-foto¤raf-materyal izinli veya izinsiz ço¤alt›lamaz, kullan›lamaz, al›nt› yap›lamaz. Yay›mlanan yaz›, foto¤raf, ürün tan›t›mlar› ve reklamlar›n sorumlulu¤u, yazarlar›n kendisine ve reklam verenlere aittir. En iyisi demokrasi (Bugünün genel havas›na uygun, kar›fl›k bir yaz› yazaca¤›m. ‹çinde zihnimizdeki kargafla gibi, gelgitleri bar›nd›ran ve tutarl› olabilme kayg›s› tafl›maks›z›n) Güzelim Türkiye’m… Bir türlü gücünün ve öneminin fark›na varmadan kendi kendiyle didiflen güzel ülkem. Ne tarihten gelen avantajlar›n›, ne günümüz dünyas›ndaki yerini akl›na getirmeden, kendini kendine hapsedip evhamlarla bezeyenim. Yeni iddialara yerine eski korkular; yeni aç›l›mlar yerine eski kayg›lar üretenim. Ah, bir de kendinin fark›na varsan, neleri de¤ifltiririz, neleri bir bilsen. Muhtaç oldu¤un kudret, zaten yüzy›llard›r süregelen yap›nda mevcut. Neler mi? Bugün nelerden muzdaripsen onlar. Yüzy›llarca, tüm farkl› olanlar›n bir arada yaflama becerisi. Taassubun bir tülü egemen olamad›¤›, her durumda yüzü ça¤dafl dünyaya dönük bir imparatorluk gelene¤i. Umudun tükendi¤i noktada, kendi yazg›s›ndan yepyeni bir cumhuriyet yaratan topraklar. Cumhuriyetin emekleme döneminde mevcut iktidar›n› kaybetme riskini göze al›p, demokrasiyi bafllatmay› göze alma iradesi. Bulundu¤u co¤rafyada ve dinde demokrasiyi kendince var eden ve cumhuriyeti kurumsallaflt›ran yegâne ülke. Dinamik ve yarat›c› bir genç nüfus ki bunlar dünyada gittikleri her yerde tutunma becerisiyle mevcutlu. Cumhuriyet döneminde yarat›lan kadrolar, insan gücü, muas›r medeniyetten yana genifl kitleler. Belki daha birçok fley s›ralanabilir. Tüm bu potansiyellere, birikimlere ra¤men de bir türlü korkular›ndan ar›namam›fl, kayg›lar›ndan kurtulamam›fl bir umumi zihniyet. ‹nsan›n›n gelmifl oldu¤u seviyeyi hala anlayamam›fl bir yönetsel anlay›fl. Bizimki kadar insan›na güvenmeyen bir zihniyet azd›r diye düflünüyorum. Hem de sabah akflam insan›n›n önemi, kutsall›¤›, dünyalara bedelli¤i, her fleyi hak etti¤ini söyledi¤i halde, insan›na, o insanlar›n oluflturdu¤u topluma bir türlü güvenememekten kaynaklanan bu traji-komik ikilem, tüm siyasal ve hukuki geliflmeleri, kararlar› da belirleye gelmekte. Adeta “bofl” b›rak›ld›klar›nda “kötü” ve “yanl›fl” tercihlerde bulunup, Cumhuriyetimizi zaafa u¤ratacak siyasal oluflumlar› bafl›m›za saracakm›fl gibi. Bu nedenle de hep kontrol edilmesi, gerekti¤inde de yönlendirilmesi ve hatta zaman zaman k›s›tlanmas› gerekiyormufl gibi. Böylesine çerçevelenmifl bir demokrasi sürdürmeye çal›fl›yoruz. Demokrasinin, özelikle de örnek olarak öne sürülen Avrupa demokrasisinin kusursuz ya da mükemmel oldu¤unu söylemek mülkiyeistanbul 4 istemiyorum ama yine de mevcutlar içerisinde iyiye yak›n duran›n o oldu¤unu düflünüyorum. Bugünlerde zaten karmakar›fl›k olan zihnimizde, yeni bir problematik olgu daha yer almaya bafllad›. Asl›nda hep bir yerlerde usul usul vard› ama gündem s›ralamas›nda öne ç›kt› birden; siyasal sürece ordu müdahalesi. Tüm siyasal hesaplar›, seçim taahhütlerini, parti programlar›n›, beklentilerimizi, kiflisel durufllar›m›z dâhil allak bullak edecek flekilde gündeme oturan bir ihtimal. Peki, yine nereden geldik bugünlere dedi¤imizde flöyle bir aç›l›m yapmak mümkün: Olay›n merkezinde AKP iktidar› var. Onun 4,5 y›ll›k mevcudiyeti ve giderek kurumsallaflan ve etkinli¤ini hissettiren icraatlar› dikkate al›n›yor. Asl›na bakacak olursak, AKP evvela bir “sonuç”tur. Hepimiz unutuyoruz, AKP öncesi siyasal ve ekonomik süreçlere bakt›¤›m›zda karfl›m›za ç›kan tablo nas›ld›? Ekonomik kriz, devalüasyon, iç borç faizini ancak karfl›layabilecek bir bütçe, talan edilmifl banka sistemi bir yanda; bunun yaratt›¤› dar gelirli genifl kitlelerin k›zg›nl›¤›, karamsarl›¤› ve umutsuzlu¤u öte tarafta AKP’yi biriken tepkiyle iktidara tafl›d›. Baflka bir sürü ülkede “sol” partilere gitmesi gereken dar gelirli, k›rdan kente gelip, varofllarda tutunmaya çal›flan, krizlerden en fazla etkilenen yoksul kesimler; kendilerine alternatif olarak “Müslüman kimlik” ortak paydas› d›fl›nda hiçbir seçenek sunamayan siyasal yap›da tercihini yapt›. Zira zaten mevcut partiler merkez ad›na baflar›s›zd›. 12 Eylül rejiminin tarihi toplum mühendisli¤i hatas› olarak bir siyasal alternatif olabilme ihtimalini ortadan kald›r›rcas›na kadük b›rakt›¤›, bast›rd›¤›, da¤›tt›¤›, yok etti¤i sol ise henüz bir iktidar alternatifi olmaktan uzak olarak ortada yok idi. Dolay›s›yla, AKP’yi elefltirmeden önce; onu yaratan flartlar›n analizi, hukuki ve siyasal hesaplaflmas› yap›lmadan; “temiz toplum” olma ad›na ilgili dönemin hesab› sorulmadan; AKP’yi elefltirmek bizi do¤ru yerlere götürmez. Foto¤raf eksik kal›r. Bafllad›¤›m›z yere döneriz. Bu hesaplaflman›n 12 Eylül rejimi sürecini de içine alacak bir “ar›nma” ve irdelemeyle beslenmesi de mutlak bir gerekliliktir. Aksi halde siyasal sürecinin iflleyifline ayk›r› müdahalelerin zaman içerisinde nas›l geri tepti¤i, nas›l bir bozulma yaratt›¤› da yaflad›¤›m›z gerçeklerdir ve korkulanlar› büyütmeden baflka; o korkular›n daha da bilenmifl ve ço¤alm›fl olarak karfl›m›za ç›kmas›ndan öte bir durum olmayacakt›r. Peki, ne yapmak laz›md›r? Her çözümü siyasetin normal iflleyifli içinde yapmay› düflünmek ve onun için çabalamak. Bunun için gereken potansiyel var Türkiye’de. Tando¤an’da, Ça¤layan’da Gündo¤du’da toplanan ve cumhuriyet döneminin en kalabal›k ve coflkulu mitinglerini gerçeklefltirenler ortada, en baflta. Bu kalabal›klar ki çözümü kendi becerisi, iradesi ve çabas› içerisinde gerçeklefltirebilecek en önemli potansiyeldir. ‹nsanlar›m›z›n çözümü baflka mecralara havale etme kolayc›l›¤› ve tembelli¤ine düflmeden, kendi gücünün fark›na varmas› gerekmektedir. Korku yerine cesaret, kayg› yerine çözüm üretmek zorunday›z. Demokrasiyi yürütmemiz ve birbirimizden kuflku duymaks›z›n yaflayabilmemiz için fikre ihtiyac›m›z var. Yeni aç›l›m ve katk› sa¤layacak, ufuk açacak, cesaret verecek yeni fikirlere. Ama ço¤umuzun yapt›¤› malum-u ilan, var olan› yeni bir tespitmifl gibi ifade etmek, oradan hareketle siyasal tav›r belirlemek de¤il bu. Fikrin ortaya ç›kmas›, çözümün yarat›lmas› için de demokrasinin ifllemesinden baflka çaremiz yok. Tüm siyasal aktörlerin bu bilinç içerisinde, bu kabul ve anlay›fl kapsam›nda, sorumlulukla davranmas›, en büyük beklentimiz. Unutmayal›m: Her fleye ra¤men en iyisi demokrasi! mülkiyeistanbul 5 A. Müfit Erkarakafl Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi Yönetim Kurulu Baflkan› içindekiler may›s-haziran 2007 • y›l 1• say› 5 8 K›rk y›l önce k›rk y›l sonra heyecan dorukta... 12 Mülkiye konferans›nda “az›nl›klar” konufluldu 14 Kültür Sanat Rehberi 18 Cumhuriyetçiler tarih yazmaya devam ediyor 20 Hüseyin Ergün’le Tanzimat Ferman›’ndan günümüze… 22 Cemil Oktay’›n Demokrasimizin eksiklikleri üzerine… 30 25 ‹nternet S›nav›m›z… 28 Kad›nlar›n zorlu milletvekilli¤i s›nav›.. 28 30 Hastane s›k›c›l›¤›ndan uzakta huzur veren bir sa¤l›k merkezi… 35 Gerçekten ülkemiz elden gidiyor mu? 38 fiimdi ev alman›n tam zaman›! 42 Ayn› çat› alt›nda birden fazla tatili nas›l yapabilirsiniz? 46 Teknolojideki son geliflmelerin t›ptaki yans›malar›… 50 Ali Kamil Uzun yine hayat›n içinden çizgileriyle… 21 22 44 38 42 mülkiyeistanbul 6 cemiyet 40 y›l önce k›rk y›l sonra heyecan dorukta... sahne, önceden haz›rlanm›fl senaryo de¤il- Yazan: Erkan Oyal dir. Salona girince görecekleriniz karfl›s›n- Ad›n› rahmetli hocam›z Aziz Kök- da flafl›rmay›n. Size ayr›lan s›ralara durakla- lü’den alan, o bildik Büyük Anfi’de ‹nek madan ilerleyin” derken, acaba neyi anlat- Bayram›’n›n aç›l›fl›n› yapmak üzere bulu- mak istiyor demesini anlam›n› o anda çö- flan 40 y›l gecikmeli iki nesil Mülkiyeli’nin züverdik. Grubun ilk s›ras› amfiye girince buluflma hikayesine hofl geldiniz. Tarih: 11 yükselen kulaklar› sa¤›r eden sevinç göste- May›s Saat: 10 Yer: Mülkiye’nin Sütunlu risi, sloganlar do¤rusu görülmeye, duyul- Salon’u toplant› ça¤r›s›, üstün bir çabayla bizleri buluflturma yoluna ç›kan sevgili dönem kardefllerimiz Mehmet Buçuko¤lu, Latife Büyüktaflk›n ve F›rat Selamo¤lu’nun adlar›n› tafl›yor ve kutlama program›n› belirtiyordu. 40. Y›l›n ilk buluflma noktas› her Mülkiyelinin belle¤ine derin flekilde kaz›nan fakültemizin giriflindeki Sütunlu Salon’du. (Bir zamanlar ne büyük gelirdi gözümüze; sanki zaman geçince hepimize fazlas›yla küçülmüfl gibi göründü). Sütunlu Salon’da buluflan kimi yüksek yarg›ç, kimi özelci, kimi müflavir, kimi çiftçi 67 tüllab› aras›nda en çok “- Maflallah yahu iyi görünüyorsun” ya da “- Sen ne kadar da de¤iflmiflsin, vallahi yolda görsem tan›mam” sözleri duyuldu. 40 y›ll›k hasret belki giderilir diye küme küme ayaküstü geçmifle dal›nd›. Az sonra hep birlikte Profesörler Salonu’ndaki randevu için merdivene yöneldik. Anlaml› davetin sahibi Dekan hocam›z Celal Göle kap›da bizi bekliyordu. Üstünde Mülkiye armal› fl›k tiflörtü, her zamanki gibi dinamik, sevecen, cana yak›n haliyle… Profesörler Salonuna yerleflip biraz sükûnet bulunca, Sevgili Göle, bizi selamlad› ve fakültede son dönemde sa¤lanan geliflmeleri eksi¤iyle fazlas›yla ayr›nt›l› flekilde maya de¤er büyük bir olayd›. Salonu h›ncah›nç dolduran Mülkiye ö¤rencisi, ‘67 dönemini ayakta sevgiyle, içten bir coflkuyla karfl›l›yordu.Arkadafllar›m›z ilk flaflk›nl›k an›n› geçirince, dinmeyen sevgi gösterisine karfl›l›k vermek için eski günlere dönüp, coflkuya karfl›l›k vermekten kendilerini alamad›. S›ra geldi ‹nek Bayram› töreni aç›l›fl konuflmalar›na… Dekan›m›z, 40 y›l aradan sonra iki kufla¤›n buluflmas›n›n heyecan› üstüne konufltu sonra ö¤rencinin flenlikten sonra yap›lacak s›navlarda hocalar›n b›çaklar›n› nas›l bilediklerini, onlar›n etlerini ve sütlerinin nas›l al›naca¤›n› anlatt›. Mülkiyeliler Birli¤i Genel Baflkan› Ali Çolak, ‹nek Bayram›n› anlam›n› ve flenli¤in bir y›ll›k aradan sonra yap›lmas›n›n önemini vurgulad›, 2007 Feskom Baflkan› ö¤renci kardeflimiz haz›rl›k çal›flmalar›yla, program› anlatt›. özetledi. Ö¤renci say›s›n›n azalt›ld›¤›n›, mezunlar›n baflar› s›ralamas›nda iyi konumda oldu¤unu, yenilenen derslikleri, ö¤retim üyesi say›s›ndaki güçlü durumu, ‹ngilizceye verilen önem, Mülkiye Üniversitesi ile ilgili geliflmeleri anlatt›..Giderek artan akademik rekabet karfl›s›nda fakültemizin öncü konumunu korumas› yolunda yap›lanlar› gururla dinledik. Dekan›m›z›n aç›klamalar› üzerine katk›da bulunmak isteyen arkadafl›m›z›n konuflmalar› bitince, koridor boyunca s›ralanan an›-resimler aras›ndan geçerek, alt kata, tören salonuna do¤ru yolland›k. Kulaklar›m›zda dinmek bilmeyen sevgi sesleri Koridorlarda tan›k oldu¤umuz ö¤rencinin bizlere gösterdi¤i ilgi büyük anfiye yaklaflt›kça artt›. Hepimizin ayr› bir yürek çarp›nt›s›. Dokunsalar gözyafllar› sa¤anak olup akacak. Sevgili Celal Hoca’n›n koridorda yürürken söyledi¤i “ - Salona girince görece¤iniz mülkiyeistanbul 8 ‘67 Dönemi, “s›n›f ve okul akrabal›¤›” diyor 40. y›l mezunlar› ad›na yapt›¤›m›z konuflmaya bafllarken, salonu içtenlikle selamlay›nca bafllayan ilgi karfl›s›nda, konuflma metnini bir yana b›rak›p; “- Var m› böyle bir fakülte, var m› böyle bir ö¤renci. cemiyet Son dönemin moda söylemine inat as›l si- ¤ini anlad›¤›m konuflma için “iyi bir tarih “amin” sesleri aras›nda uzay›p salonda zinle ö¤ünüyoruz, ö¤ünece¤iz” deyince, dersi oldu” diyenler de oldu, “fazlas›yla yank›land›. Salondan ayr›l›rken de ö¤ren- coflkunun düzeyi daha da artt›. Konuflma- duygulu diyenler de… Mülkiye zaten bun- cinin sevgi gösterisi dinmek bilmedi. Fa- m›zda geçmifl günlerden ve ülkenin ve bi- lar›n harman oldu¤u yer de¤il miydi !... külte merdiveninde bol bol Foto Aytaç’a zim bafl›m›za gelen olaylardan, aram›zdan ve özel kameralara poz verdik. (Aytaç’›n S›ra dualarda zamans›z ayr›lan arkadafllar›m›zdan, biraz da bugünden söz ettik. Tabii daha bir haf- çekimler s›ras›nda, 40 y›ll›k mesle¤ini nas›l olup da Aslan Hoca’ya ve onlarca elektro- tal›k torunu olan Yusuf Güsar ile eflini de S›ra dua fasl›na geldi. Bas›n›m›z›n en nik kameraya kapt›rd›¤›n› ibretle gördük.) kutlamay› da ihmal etmedik.40 Y›l Öncesi 40 Y›l Sonras›na kar›flt›; dosta düflmana inat, gönül gönüle, can cana bir kuflaklar aras› dayan›flma sergilendi. Konuflma s›ras›nda art›k ayn› okulu paylaflmak de¤il bu, “s›n›f akrabal›¤› hatta okul akrabal›¤›” sözünü kulland›m.Kutlamalardan be¤enildi- çok ilgi duydu¤u. Önce Mülkiyeli genç kardeflimiz sar›kl› sakall› ve de cüppeli olarak geldi mikrofona esprilerle dolu bir dua okudu sonra da bizim kuflak ad›na 1967 Feskom Baflkan› Eyüp Altayl› kürsüye geldi. Özenle haz›rlanm›fl ince esprilerle dolu Eyüp’ün duas› kahkahalar ve ‹nek ve ö¤renciler k›sa tura ç›k›nca biz arka bahçeye sohbete çekildik. 67 Kazgan’›n t›pk› bas›m› için 2007 Feskom’a ve sponsoruna içten teflekkürler. An›lar›m›z› canland›rd›. Ö¤renci Yemekhanesinde kafl›k sallad›ktan sonra küçük amfide an›lar›m›z› paylaflt›k ve 40 y›ld›r al›nmayan diplomalar›n da¤›t›m törenini gerçeklefltirdik. Celal Hocam›z, diplomalar›na kavuflan arkadafllar›m›z› ciddiyetle kutlarken biz de sevincimize hakim olamad›k, a¤lad›k !... Seyahat ödüllü çekiliflimiz yap›ld› fiubat ay›nda bir yafl›n› kutlad›¤›m›z kokteyl organizasyonumuzu Mart ay›nda da müdavimler ve yeni kat›l›mc›larla yapt›k. Mart kokteylimizde bir de farkl›l›k vard›. Daha önce ilan edilen seyahat ödüllü çekilifli kokteylimizde gerçeklefltirdik. 3 üyemiz bir hafta sonu çift kiflilik Kaz Da¤lar›, Adatepe Pansiyonlar›nda oda-kahvalt› konaklama, 1 üyemiz de yine çift kiflilik Paris’e uçakla gidifl-gelifl ve otelde kahvalt› dâhil konaklama ödülü kazand›. Oasis Turizm sponsorlu¤unda yap›lan çekiliflte, üyelerimizden Ayfle Tulumbac›, Ömer Parlak ve Özlem Mert Köseo¤lu Adatepe Pansiyonlar› seyahatini; Abbas Yüksel Paris seyahatini kazand›. Seyahatlerini gerçeklefltiren flansl› üyelerimiz memnuniyetlerini ve mutluluklar›n› bizlerle paylaflt›. Oasis Turizme bizlere verdikleri destek ve kusursuz organizasyonlar› nedeniyle bir kez daha teflekkür ederiz. Ankara Palas’ta kutlama sonlan›yor ‹nek Bayram›’n›n ö¤renci program› bütün fliddetiyle devam ederken, biz yorgun tüllab›, Ankara Palas’ta verilecek resepsiyon için konaklad›¤›m›z yerlerde bir dufl alma zaman› bulma kayg›s› sard›. 40. Y›l Kutlamas›, Ankara Palas kokteyli ve a¤›rlama için s›n›f›m›z›n organizatör üçlüsüne, dekan›m›z Celal Göle’ye, dekan yard›mc›lar›na, hocalar›m›za, sevgili ö¤renci kardefllerimize bir kez daha teflekkürler. Her fley ola¤anüstüydü. Bizleri mutlu ettiler. Dileriz böyle anlaml› ve heyecanl› bir olay› her Mülkiyeli 40. ve 50. y›l›nda yaflarken tadabilsin. Dar›s› ‘68’lilerin bafl›na… mülkiyeistanbul 10 cemiyet cemiyet Mülkiye konferans›nda “az›nl›klar” konufluldu du. Arnavut, Çerkez, Kürt, Türk, vb. etnik mensubiyetine dikkat edilmeksizin hepsi ‹slam milletindendi (Millet=Ümmet). Bu Müslümanlara, hüküm veren millet anlam›na gelen “Millet-i Hakime”, gayrimüslimlere ise hakk›nda hüküm verilen milletler (ümmetler) anlam›na gelen “Millet-i Mahkume” denilmekteydi. Gayrimüslimlerin özerkli¤i vard› ama, sistem tamamen eflitsizlik üzerinde yükseldi¤inden (örne¤in bir gayrimüslim bir Müslüman’a karfl› tan›kl›k yapamazd›. Millet-i hakimeden bir kad›nla evlenemezdi. Ata binemezdi. Silah tafl›yamazd›) Bat›l› devletler bu eflitsizlikten yararlanm›fllar ve bunu müdahale bahanesi olarak kullanm›fllard›. Bu ba¤lamda, Do¤u Anadolu Ermenilerinin 1850’lerden itibaren Kürt ve Çerkeslerden çok cidMülkiyeliler gündemdeki konular› masaya yat›rmaya devam ediyor. Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi taraf›ndan gerçeklefltirilen Mülkiye Konferanslar›n›n dördüncüsü 7 Mart’ta Bilgi Üniversitesi’nde yap›ld›. “Osmanl›’dan Günümüze Az›nl›klar ve Birlikte Yaflamak” bafll›¤›nda gerçekleflen toplant›da konuflmac› olarak Mülkiye’den Prof. Dr. Bask›n Oran yer ald›. Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› Mülkiyeliler Birli¤i ‹stanbul fiubesi Baflkan› Müfit Erkarakafl yapt›. Bask›n Oran “Konuflmamda girifl olarak az›nl›k kavram›ndan, uluslararas› az›nl›k koruma tarihçesinden bahsedece¤im. Sonra, Osmanl›’da az›nl›k rejiminden ve TC’deki az›nl›k rejimiyle az›nl›klar›n durumundan sonra bugüne kadar gelece¤iz” dedi. fiöyle devam etti: “Az›nl›k, sosyolojik anlamda, baflat (dominant) olmayan küçük farkl› gruba ve onun üyelerine verilen add›r” diyerek konuflmas›na bafllad›. Oran, “Hukuksal anlamda az›nl›k için 5 unsurdan bahsetmek gerekir: 1) Say›ca, ço¤unluktan daha az bir grup olacak; 2) Ço¤unluktan farkl› özellikler tafl›yacak (soy, dil, din); 3) Baflat olmayacak; 4) Vatandafl olacak; 5) (Manevi unsur) Az›nl›k bilincine sahip olacak yani asimile olma iste¤i olmayacak. “Az›nl›k kavram›n› netlefltirmek için objektif-sübjektif kimlik, alt-üst kimlik kav- “Türkiyeli kavram› Türkiye’de eflitli¤i sa¤layacak tek kavram”. ramlar›na da de¤inece¤im. Objektif olan›, insan›n do¤mas›yla ana-babas›ndan gelen kimliktir ve bu de¤ifltirilemez. Sübjektif kimlik ise ak›l bafla geldikten sonra ben buyum dedi¤iniz andan itibaren iradi kimliktir ve önemli olan da budur. Alt kimlik içinde do¤du¤unuz grubun kimli¤idir, üst kimlik ise devletin size verdi¤i, empoze etti¤i kimli¤in ad›d›r. “Az›nl›k kavram› ilk defa Avrupa’da 16. yy’da ilk defa dinsel az›nl›klar›n (Protestan veya Katolik) korunmaya bafllanmas›yla ortaya ç›kt›. 1789’la birlikte ulusal az›nl›klardan söz edilmeyen baflland›. Birinci Dünya Savafl›ndan sonra da ›rksal (1945’den sonra: etnik), dilsel, dinsel az›nl›k türleri kemikleflti”. Prof. Dr. Bask›n Oran 17 yy’a var›ld›¤›nda Avrupa’n›n az›nl›k korumas›n› kendi içinde halletti¤ini, ondan sonra da kendi d›fl›ndaki H›ristiyan az›nl›klar›n yaflam›yla ilgilendi¤ini belirtti. En yak›n örnek Osmanl› idi. Osmanl›’da ‹stanbul’un fethiyle beraber uygulamaya konulan “Millet Sistemi” tebaay› Müslümanlar ve gayrimüslimler olarak ay›r›yor- mülkiyeistanbul 12 di bask› görmeye bafllamalar› üzerine, fiark Meselesi bir Ermeni Meselesine dönüfl- si. 1955’te bir pogrom olan 6-7 Eylül olay- Bu vak›f mallar›n›n nas›l gasp edildi¤i- olay bu tahttan inme korkusudur. Millet-i müfltü. Oran flöyle devam etti: “1839’da Millet Sistemi hukuken kald›r›lm›fl olmakla birlikte, insanlar›n zihniyetinde oldu¤u gibi devam etti. Gayrimüslimler ka¤›t üzerinde eflit oldular ama, durumlar›nda baz› olumsuz de¤ifliklikler bafllad›. Çünkü Lozan, Millet Sistemini ka¤›da geçirmiflti (Md.37-44). Bu anlamda, gayrimüslimler özerkliklerini yitirmekle ve zihniyet ayn› kald›¤› için ikinci s›n›f vatandafl olmaya devam etmekle kalmad›lar, bir de ‘her an ihanet edebilir’ s›n›f›na girdiler”. Prof. Oran bunun arkas›ndan, TC’deki “milli iktisat” politikas› gere¤i gayrimüslim sermayenin aynen ‹ttihat ve Terakki politikas›n›n bir devam› olarak “Müslüman Tüccar’a transferinin bafllad›¤›n› ve bunun flu aflamalardan geçti¤ini söyleyerek devam etti: “1923’te Rumlar mübadele edildi. 1927’de ‹mroz ve Bozcaada’da Yunanca e¤itime Lozan’›n 40. maddesine ra¤men son verildi. 1932’de gayrimüslim vatandafllar kimi mesleklerden uzaklaflt›r›ld›. 1934’te Trakya’daki Yahudiler sald›r›lar sonucu ‹stanbul’a göçmek zorunda kald›lar. 1941’de gayrimüslim erkekler askere al›narak Amele Taburlar›na gönderildiler (‘20 Kura Askerlik’ olay›). 1942’de bu sermaye transferinin temel olay› vuku buldu: Varl›k Vergi- lar› yafland›. 1964’te ‹stanbullu Rumlardan Yunan vatandafl› olanlar s›n›r d›fl› edildi ve onlarla akraba Türk vatandafl› Rumlar da gitti; ‹stanbul boflald›”. Bundan sonra Oran flunlar› söyledi: “40’lar›n sonuna kadar, gerek askerî okullara girmek gerek memur olmak gerekse yurtd›fl›na ö¤renime gitmek için “öz Türk ›rk›ndan olmak” gerekiyordu. fiu anda 625 say›l› yasan›n 24/2 maddesine göre az›nl›k okullar›na müdür baflyard›mc›s› olmak için “TC vatandafl› ve Türk as›ll› olmak” gerekiyor. 1988’de “Sabotajlardan Korunma Yönetmeli¤i” sabotaj yapmas› olas› kategoriler aras›nda flunu da sayd›: “Yerli Yabanc›lar (Türk tebaal›)”. 1971 ve 74’te Yarg›tay, gayrimüslim vatandafllar›n kurduklar› vak›flara “Türk olmayanlar›n kurdu¤u vak›flar” dedi ve devletin bunlar›n mülklerine bilâbedel el koymas›n› sa¤lad›. Bu hukuk rezaleti halen çözülebilmifl de¤il. Aksine, konuya bir miktar çözüm getiren yeni Vak›flar Yasas›’n› Cumhurbaflkan› Sezer “Gayrimüslim vak›flar›n› iktisadi ve siyasal güce kavuflturuyor” diyerek geri çevirdi. Tabii, arkas›ndan, bu vak›flar A‹HM’de ilk davay› kazand›lar ve arkas› gelecek. Bir de, Devlet Denetleme Kurulu bu vak›flar› “yabanc›” statüsünde sayan bir rapor yay›nlad›”. ni Oran “1936 Beyannamesi Olay›” bafll›¤› alt›nda anlatt›: “1960’lar›n sonlar›na do¤ru, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü bu vak›flardan vak›fnamelerini istendi. Oysa bunlar›n böyle bir belgeleri yoktu, çünkü hepsi Osmanl› döneminde birer fermanla kurulmufllard›. Bunun üzerine, bunlar›n 1936’da verdikleri mal tadad› (beyan›) vak›fname say›ld› ve 36’dan sonra sat›n ald›klar› vs. mallara birer birer el konmaya baflland›. Bu emlakin bir k›sm› üçüncü kiflilere sat›ld›; bu konuda yeni yasa hiçbir çözüm getirmedi. Ayr›ca, di¤er mallar›n geri verilmesi de zor, çünkü Türkiye’de hiçbir tapu müdürü devlete geçmifl bir mal›n devrini mahkeme karar› olmadan yapmaz” dedi. Bugün D›fliflleri, Emniyet, Ordu gibi kurumlarda tek bir gayrimüslim bulunmad›¤›n› hat›rlatan Prof. Oran: “Türk biçimindeki üst kimlik gayrimüslimleri ve kendini Türk olarak tan›mlamayanlar› kapsam›yor. Biz Az›nl›k Raporunda önerdik, ‘Türkiyeli” diyelim de herkesi kapsay›c› olsun dedik, ortal›k birbirine girdi” dedi. Günümüzdeki fliddet olaylar›n› “Bugün yaflad›¤›m›z kaos, Millet-i Hakime’nin art›k yolun sonuna geldi¤ini anlamas›ndan ç›k›yor. Evet, birtak›m d›fl etkiler var: Kürdistan’›n kurulmas›, PKK, Jenosit kavgas›, K›br›s, vs. Ama esas Hakime taht›ndan inmek istemiyor. ‘Türkiyeli’ kavram› Türkiye’de eflitli¤i sa¤layacak tek kavram, onun için büyük tepki gösterdiler. Millet Sistemini nihayet aflma sanc›lar›d›r bunlar” diye yorumlayan Oran, “Demokrasi gelirse Türkiye parçalan›r” biçiminde özetlenebilecek Sevr Paranoyas›n›n özellikle yarg›y› etkiledi¤ini, “Babalar›n›n kim oldu¤unu analar›na sorsunlar” biçimindeki hakaretlere açt›klar› davalar› teker teker kaybettiklerini söyledi. Oran sözlerini flöyle bitirdi: “1920’lerde Kemalizm ilk yukar›dan devrimi yapt›: Kemalizm. Yar›feodal bir imparatorluktan modern bir ulus-devlet yaratt›. Tebaa’y› vatandafl yapt›. Cemaat’i Ulus’a dönüfltürdü. 2000’lerde bu devrim bir ikincisiyle tamamlan›yor: AB Uyum Paketleri. Asimilasyoncu ulus-devlet demokratik devlete dönüflüyor. Alt kimli¤i inkar edilen zorunlu yurttafl gönüllüye dönüflüyor. Ulus, ço¤ulcu kimlik kazan›yor. Demokrasi geliyor. ‹lginç olan flu ki, birinci yukar›dan devrime afla¤›dan tepki verenlerin torunlar› Kemalizm ve küreselleflme taraf›ndan dönüfltürüldükleri için bugün ikinci devrimi destekliyor, birinciyi yapanlar›n torunlar› ise 1930’larda demir at›p kald›klar› için afla¤›dan tepkiyi (Sevr Paranoyas›) verenler haline geldi”. mülkiyeistanbul 13 ajanda ajanda Mülkiyelilerin an›lar› aras›nda yapt›¤› küçük bir anketle “bu ülkenin son 50 y›l›na nas›l bir katk›da bulunduk?” sorusunun da yan›t›n› araflt›rm›fl. Emekli Vali Do¤an Pazarc›kl›’n›n üçüncü kitab› “Yaflarken Yazmak, Yazarken Yaflamak” ad›n› tafl›yor. (Derin Yay., 2006) “Türklerin Tanr›s› Devlet” (Derin Yay., 2004) ve “Kutlar›m Yönetici Oldunuz” (Rotary Yay., 2002) adl› iki an›-deneme kitab› daha bulunan Do¤an Pazarc›kl› 214 sayfal›k son kitab›nda 1989-1999 y›llar› aras›nda yazd›¤› notlar› bir araya getiriyor. Önceki kitaplar›nda özel ve kamu sektörlerinde yöneticili¤i sorgulayan Pazarc›kl›, son kitab›nda “hayat›n sürekli ak›fl›na Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk” roman›ndan yola ç›k›larak senaryosu yaz›lan, elefltirmenler ve seyirciler taraf›ndan be¤eniyle karfl›lanan film, volkanik bir krater gölünün kenar›nda, genel bir plânla bafll›yor. Bir çoban ve sürüsünün görüntülerinden sonra yerde yatan Meryem’i gösteriyor bize. Hiç de yabanc› olmad›¤›m›z bir durum oldu¤unu kavr›yoruz hemen. Kendinden geçmifl, üstü, bafl› darmada¤›n, çamura bu- Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi’ndeki hocal›k an›lar› mizahi bir dil- karfl›n baz› konularda dura¤anl›¤a lanm›fl bu gencecik k›z içimizi ac›t›yor. Ço- le anlat›l›yor. Her Mülkiyeli gibi fakülte y›llar›na da a¤›rl›kl› ola- tutsak kal›fl›m›za vurgu yapt›¤›n›” ile- ban›n onu bulmas›yla ve s›rt›na at›p götür- rak de¤inilen 272 sayfal›k kitapta Çelikkanat, s›n›f arkadafllar›m›z ri sürüyor. mesiyle neler olaca¤›n› afla¤›, yukar› tah- Posmodernite ile Modernite Aras›nda Türkiye Yaz›: Hasan Bülent Kahraman Hasan Bülent Kahraman’›n bu kitab› ilk yay›nland›¤›nda konuyu kavray›fl› temellendirifli ve yorumlay›fl› aç›s›ndan, heyecan la karfl›lanm›flt›. Kahraman yapt›¤› derinlikli çözümlemelerde postmodernite yi toplumsal, siyasal ve kültürel olmak üzere üç ana eksende ele al›yor. Postmodernite tart›flmalar›n›n kuramsal çerçevesinde oluflturduktan sonra konuyu Türkiye’ye getiriyor. Türkiye’yi seksen sonras›ndaki geliflmeler aç›s›ndan enine boyun irdeliyor. Bu bize hem içinde yaflad›¤›m›z ve alg›lamakta güçlük çekti¤imiz dünyay›, hem de yepyeni anlamlar kazanan Türkiye’yi tan›makta yeni olanaklar sa¤l›yor. Bugün içinde yaflad›¤›m›z toplumsal ve kültürel krizlerin kaynaklar›n› kavramak bu karmaflada yön bulmak için sanattan siyasete kadar çok genifl bir yelpazeye yay›lan bu kitab›n okunmas› büyük bir ihtiyaç… Yaz›: Gülseren Karaçizmeli An›lar›n› yay›nlayan bir baflka min ediyoruz. Ah›ra kapat›lan ve ailesinin s›n›f arkadafl›m›z ise emekli Vali Ay- “kirlendi¤i” için yaflamamas›na karar verdi- demir Ceylan. Onun 630 sayfal›k kitab› ise “Bir Cumhuriyet Vali- ¤i Meryem’i izlerken Y›lmaz Güney’in sinin An›lar›” ad›n› tafl›yor. “Yol” filmi ve fierif Sezer geliyor akl›ma. An›lar kafilesine baflka Mülkiyelilerin, örne¤in son olarak Cumhurbaflkanl›¤› Genel Sekreterli¤i görevini üstlenen bir baflka Vali s›n›f arkadafl›m (1961) Kemal Nehrozo¤lu’nun da kat›lmas›n› diliyor, bir baflka yaz›da emekli vali a¤abeylerimiz Vefik Kitapç›gil ve Gürbüz Atabek’in an›lar›na da yer vermeyi umuyorum... Özgü Namal filmin tamam›nda çok temiz ve inand›r›c› bir oyun sergiliyor. Son dönem filmlerinde ve TV reklâmlar›nda yüzünü eskitti¤i bir gerçekse de rolünü o kadar do¤al oynuyor ki onun Meryem oldu¤una inan›yorsunuz. Ah›r sahnelerindeyse oyunculu¤u daha da parl›yor. Kendini öldürmeyi becermesi için verilen “flans›” kullanmayan Meryem, askerli¤ini komando olarak yap›p köyüne dönen ve bu “kiri” temizlemekle görevlendirilen kuzeni Cemal ile ‹stanbul’a do¤ru yola ç›k›yor. Töreye inanan ve komando olarak yapt›¤› askerli¤in psikolojik etkilerini tafl›yan Cemal, görevini yapabilmek için u¤raflsa da “bir fleyler” ona engel oluyor. ‹stanbul’dan Marmaris’e sürüklendikleri bu “Ölüm yolculu¤u” onlar› Profesör ‹rfan Kurudal’›n teknesine kadar götürüyor. fiehirden, iflinden, “sosyetik” kar›s›ndan kaç›p, hayat›n anlam›n› ya da mutlulu¤u bulmak üzere özel teknesiyle mavi tura ç›kan ‹rfan Kurudal, önce annesine günah ç›kar›p ar›n›yor sonra da denize ve flaraba vuruyor kendini. Yoluna ç›kan bu iki temiz gence ifl teklif etmesiyle de, birbirinden çok farkl› anlay›fla, görgüye, bilgiye sahip hayatlar›n kesiflmesi gerçeklefliyor. Cemal’in Meryem’e gittikçe ba¤land›¤› ve “görevini” yapamaman›n so- ‹stanbul yine “Caz rengine “boyanacak ! ‹stanbul Kültür ve Sanat Vakf› taraf›ndan bu sene 14. kez düzenlenen, ve bafllad›¤› günden bu yana ‹stanbullu müzik severleri dünyaca ünlü isimlerle buluflturma imkan› sa¤layan, 14.Uluslar aras› ‹stanbul Caz Festivali, bu y›l 3-17 Temmuz tarihleri aras›nda yap›lacak. Caz›n yaflayan en önemli sanatç›lar›n›n bir araya gelece¤i festivalde, 40’a yak›n konserle caz›n yan› s›ra pop, klasik ça¤dafl caz›n en baflar›l› örnekleri ve alternatif rock, dünya müzi¤i, Latin müzi¤inin y›ld›zlar›n›, caz elektronik müzik etkileflim türleri söz konusu olacak. Strange Sensation, Randy Crawford, Okay Temiz, Bryan Ferry, Ayhan Sicimo¤lu, Robert Plant gibi sanatç› ve gruplar›n kat›laca¤› ayn› etkinlikler kapsam›nda ayr›ca, gelenekselleflen “caz vapuru” etkinli¤i de tüm ‹stanbullu caz severleri bekliyor olacak. mülkiyeistanbul 14 S‹NEMA S›n›f arkadafllar›m Gürel Çelikkanat ve Do¤an Pazarc›kl› geçti¤imiz günlerde an›lar›n› yay›nlad›lar. Gürel Çelikkanat’›n “Yaflad›klar›m› fiakayla Kar›flt›rarak Yazd›m” adl› kitab›nda (Çeflit Yay., 2007) Maliye Bakanl›¤›, Etibank, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤› ile aralar›nda Pamukbank’›n da bulundu¤u çeflitli özel kurulufllardaki çal›flmalar› ve 2002’den beri ders verdi¤i Marmara MÜZ‹K Yaz›: Alaeddin Asna K‹TAP Mutluluk nuçlar›n› düflündükçe bunald›¤› bu kaç›fl günleri üç karakter için de bir ö¤renme ve fark etme sürecine dönüflüyor. Cemal’i canland›ran Murat Han, Özgü Namal kadar gerçekçi bir oyun sergiliyor. Film Meryem’in hikâyesini ön planda iflliyor gibi görünse de Cemal’in hikâyesi zaman zaman daha da öne ç›k›yor. Yine de Cemal’in Meryem’e sevdalanmas›n› kabullenme sürecini daha çok görebilece¤imiz bir senaryo olsa idi diye düflünmeden edemiyorum. ‹rfan Kurudal “fazla iyi ve sevecen” görünse de Talat Bulut bembeyaz saçlar›n›n da besledi¤i “bilge” görüntüsüyle “safl›¤›n ve yalans›z, dolans›z” bir dünyan›n özlemini çeken flehir insan›n› baflar›yla canland›r›yor. Sazl›klardaki kovalamaca mülkiyeistanbul 15 sahnesi hem filmin soru iflaretine getirdi¤i cevapla hem çekimiyle çok baflar›l›. Filmin sonu isminin vaat etti¤i gibi mutlu bitiyor. Köyün karanl›k, renksiz, iç karartan atmosferinden sonra ruhumuza ilaç gibi gelen koylar›n, denizin, güneflin muhteflem görüntüleri ve Livaneli’nin müzi¤i filme büyük katk› sa¤l›yor. ‹rfan Kurudal’›n “zengin ve sosyetik” kar›s›n› canland›ran Lale Mansur k›sa rolüyle filmden hat›rlad›klar›n›z aras›na girmeyi baflar›yor. fiebnem Köstem, Mustafa Avk›ran, Emin Gürsoy, Erol Babao¤lu ve Meral Çetinkaya di¤er rollerde ayn› baflar›y› gösteriyorlar. Romandan farkl› bir sonla biten film görüntüleri ve müzi¤iyle bir süre peflinizi b›rakm›yor. ajanda ajanda Zaman ve Uzam ‹çinde Haydarpafla Gar›: Görsel ve Sözlü Tan›kl›k 2005 y›l› Temmuz ay›nda, Ankara’da üç kifli bir araya gelerek Haydarpafla Gar›’na do¤ru görsel ve sözlü tan›kl›k çal›flmam›z› gerçeklefltirmek için yola ç›km›flt›k. O tarihlerde Haydarpafla Gar›’n›n “kentsel dönüflüm” ad› alt›nda neo-liberal ekonomik politikalar›n ve ulusafl›r› sermayenin yerli ortaklar/tafl›y›c›lar bularak yeni rant alanlar› yaratmas› uygulamalar›na “ifltah aç›c›” bir hedef olarak seçildi¤i ve bir tak›m siparifller yap›ld›¤› haberleri bas›nda yer almaya bafllam›flt›. Demiryollar› kültürü ve istasyon binalar›na, özellikle de Anadolu demiryollar›n›n s›f›r noktas› olan Bizim kuflak “Bizden bir fley olmaz” kültüründen “biz de yapar›z” kültürüne Göztepe sayesinde geçti. Hepimiz Göztepe’den çok fley ö¤rendik. fiimdi borcumuzu ödeme zaman›. Haydarpafla Gar›’na yönelik kiflisel ilgimiz K‹TAP nedeni ile, bu tarihi binay› ve ifllevini dönüfltürülmeden önce görsel ve sözlü tan›kl›k çal›flmas› ile kay›tlamak istedik. Gani Yazarlar: Mutlu Binark-‹shak Kocab›y›k ve Gani Çulha Ankara, Mülkiyeliler Birli¤i Yay›nlar› (2007) ISBN: 978-975-01835-0-8 “Buras› benim ilk para kazand›¤›m yer, özgürlü¤ümü ilan etti¤im yer. O anlamda de¤eri var. Art› bayan makinist olmam›n anlam›, de¤eri var…. Ben hem Haydarpafla’y› hem ‹stanbul’u seviyorum. Haydarpafla ‹stanbul’a ait bir simge. Yani herhangi bir yerden gelen insan tren geldi¤inde iniyor Haydarpafla’ya. Onun ‹stanbul’u buras›… Onun merkezi, s›f›r noktas›. Ben ‹stanbul’u çok sevdi¤im için…. ‹stanbul’u seven bir insan da Haydarpafla’y› sever… Buraya yap›lacak her fleyden birincil derecede etkilenecek insanlardan biriyim… Haydarpafla Projesi, Marmaray, Kanak projesi var... Limanlar›n özellefltirilmesi var. Bütün bunlar›n hepsi birbiriyle ba¤lant›l›. Neticede ne olacak? Buras› kapanacak. Bizler bir yerlere gönderilece¤iz….” (Seher-TCDD 1. Bölge Çal›flan›-‹stanbul do¤umlu-30 yafl›nda-sözlü tan›kl›k-29.07.2005) Neden Haydarpafla gar›? Her toplumda belli tarihsel dönemlerde baz› mekânlar tarihsel, toplumsal veya siyasal bir olay›n bafllang›ç, gerçeklefltirilme ve/ya sonlanmas›ndan kaynaklanan nedenlerden dolay› toplumsal haf›zada ayr› bir yere, simgesel de¤ere sahiptirler. Bu mekânlar›n sahip oldu¤u simgesel de¤er kolektif belleklerde ve popüler kültür metinlerinde canl› tutulur, sözlü kültür kanallar› ve kitle iletiflim araçlar› taraf›ndan bu mekânlara atfedilen de¤er dolafl›ma sokulur. Türkiye’de simgesel de¤ere sahip mekânlardan biri de Haydarpafla Gar ve liman alan›d›r. mülkiyeistanbul 16 Çulha, Gar’› ve liman alan›n›, içindeki yaflamlar› ve içinden geçenleri yirmi dört saati ile siyah-beyaz olarak foto¤raflarken, biz de farkl› hizmet birimlerindeki demiryolu çal›flanlar›yla, ana hat ile banliyö trenlerini kullanan yolcular›yla ve gar alan›nda çal›flan di¤er iflgücüyle, berberinden, garsonuna, büfecisinden, taksi sürücülerine de¤in görüflmeler yapmaya çal›flt›k. “Zaman ve Uzam ‹çinde Haydarpafla Gar›” ad›n› verdi¤imiz bu çal›flmada sözlü tan›kl›k ile otuz kiflinin belleklerindeki Haydarpafla Gar› imgesi ile kendi yaflamlar›na dahil olan demiryolu kültürü ortaya ç›kart›ld›. Türkiye’de farkl› kentlerde kültür merkezlerini ve üniversitelerini dolaflan serginin görsel ve sözlü tan›kl›klar› nihayet Mülkiyeliler Birli¤i taraf›ndan yay›nland›: Zaman ve Uzam ‹çinde Haydarpafla Gar›: Göç, siyasal ve toplumsal eylemlerin kamusal alan›, demiryolculuk mesle¤i ba¤lam›nda somutlaflan üretim ile zamana ve uzama yay›lm›fl yaflam anlam›na gelmektedir. Gar Binas›nda çeflitli birimlerde farkl› üretim alanlar›nda çal›flan demiryolcular, banliyö ve ana hat yolcular›, büfede, berberde, gar lokantas›nda çal›flan esnaf, herkes Haydarpafla Gar’›ndaki yaflam olgusunu birlikte oluflturur ve yap›ya “can” katar. Yaz›: Ayd›n Demirer Göztepe’ye borcumuzu ödeyelim ‹lkokulu okudu¤um 1960’l› y›llarda, birinci ligde sadece ve sadece üç büyük kentin tak›m› vard›. ‹stanbul’dan üç büyüklerin d›fl›nda Vefa, Feriköy ve ‹stanbulspor, Ankara’dan Ankaragücü, Gençlerbirli¤i, Hacettepe, PTT, Demirspor, ‹zmir’den de Alt›nordu, ‹zmirspor, Karfl›yaka, Altay ve Göztepe birinci ligin tak›mlar›yd›. Göztepe, üç büyüklere kök söktüren ilk tak›md›. Ama, ilk “Anadolu” tak›m› de¤ildi. Göztepe için, Anadolu vurgusu bana yanl›fl geliyor. Çünkü, Göztepe kafa yap›s›yla tam bir Avrupa tak›m›yd›. Niye mi? 1960’l› y›llar›n Türkiyesi’ni ve ‹zmir’ini düflünün. Türkiye hemen hemen tamamen d›fla kapal› bir ülke görünümündeydi. Ama ‹zmir’in havas› farkl›yd›. Bir kere Levanten kültürüyle yo¤rulmufltu (‹zmirli flark›c› Dario Moreno o tarihlerde flark›lar›yla Avrupa’n›n gönlünü fethediyordu). NATO’da çal›flan çok say›da yabanc› da kentin kozmopolit yap›s›na katk›da bulu- nuyor, özellikle de fuar zaman› yabanc› say›s› ciddi bir art›fl gösteriyordu. ‹zmir, belki ‹stanbul’dan bile fazla, “Türkiye’nin d›fla aç›lan kap›s›” idi. ‹flte bu kültürün tak›m›yd› Göztepe. Bafllar›nda alt› dil konuflan Adnan Süvari vard›. ‹lkokulu ‹talyan, orta okulu Avusturya, liseyi Frans›z okulunda okumufltu. 2-3-5 de¤il, o zamanki deyifliye “toplu hücum – toplu müdafaa”l› modern futbol oynat›yordu Süvari, ‹zmirli çocuklara. Göztepe’nin Andy Warhol’un tasar›mlar›n› and›ran dört parçal› formas› bile, bütün tak›mlar›nkinden farkl› ve moderndi. Türk futbolu Kap›kule’yi geçemedi¤i y›llarda Atletico Madrid’i 3-0 yenerek eleyen tak›md› Göztepe. (Doksan dakika bitti¤inde ablamla radyonun önünde sarmafl dolafl olmufltuk). Ve Türkiye’nin flimdiki ad›yla UEFA, o zamanki ad›yla “Fuar fiehirleri Kupas›”nda yar› finale kadar gelme baflar›s›n› göstermiflti. Biz Türklerin, iyi ifller yapabilece¤ini, Avrupal›larla boy ölçüflebilece¤ini, o “biz- mülkiyeistanbul 17 den hiç birfley olmaz” y›llar›nda ben Göztepe’den ö¤rendim. Göztepe bu arabesk düflünce tarz›n›n antitezi gibiydi. Göztepe benim için o kadar önemliydi ki, fanatik Fenerbahçeli oldu¤um halde, Göztepe – Fenerbahçe maçlar›nda tarafs›z kal›rd›m. Rahmetli kaleci Ali ve Gürsel, ‹ngiliz Nevzat, Bombac› Halil, Buldozer Fevzi çocuklu¤umun idolleriydi. Göztepe’nin amatör kümeye düfltü¤ünü ö¤rendi¤im gün, Nevzat aç›klamay› yaparken gösterimden yafl geldi. Neredeyse üç büyükler kadar seyircisi olan bir tak›m nas›l, niye bu hallere düfltü bilmiyorum. Ama Göztepe’yi flu veya bu flekilde desteklemek, kulübe üye olmak, ne flekilde olursa olsun yard›m etmek, bizim kufla¤›n boynunun borcu diye düflünüyorum. Üç büyükleri tutsak da Göztepe’ye olan borcumuzu unutmayal›m. ‹zmirli çocuklardan biz çok fley ö¤rendik. fiimdi karfl›l›¤›n› verelim. gündem gündem Cumhuriyetçiler tarih yazmaya devam ediyor ‹ Laik, demokrat, sosyal hukuk devleti için, irticaya, dinci ve ›rkç› faflizme ‘dur’ demek için, emperyalizme karfl› tam ba¤›ms›z Türkiye için, ülkemizin ve ulusumuzun bölünmez bütünlü¤ü, ça¤dafl, laik, demokratik, paras›z bilimsel e¤itim için, onurlu yaflam ve eme¤e sahip ç›kmak için, “mitingde buluflal›m” ça¤r›s› tüm yurtta yank› buldu. Yaz›: Ayla Ardor stanbul’un Ça¤layan Meydan›nda 29 Nisan 2007 tarihinde gerçekleflen ve hükümete tepki niteli¤inde yap›lan gösteri Türkiye Ve Dünya bas›n›nda genifl yer ald›. Muhteflem bir coflku, dört milyona yaklaflan insan seli, tek bir ses oldu, mitingin ana temas› laikli¤in korunmas› ve bir an önce erken seçime gidilmesi idi. At›lan ”Türkiye Laiktir, Laik Kalacak” sloganlar› ise hükümeti hedef al›yordu. Muhalefete de birleflme ça¤r›lar› yap›ld›, Dünyan›n bir çok yerinde,Türkiye’nin çeflitli illerinde yaflayan, bu mitinge karfl› olan, yak›fl›ks›z bulan, farkl› de¤erlendirenler oldu.Bu mitingi de di¤erleri gibi milliyetçilerin etkisinde düzenlendi¤i antidemokratik oldu¤u ve Avrupa Birli¤i üyeli¤ine karfl› ç›kmakla elefltirildi. Mitingin Cumhuriyet için de¤il Demokrasi için olmas› gerekti¤i yorumlar› yap›ld›.‹flte bu noktada iki farkl› görüfle yer verdik sayfalar›m›zda; biri Ça¤dafl Yaflam› Destekleme Derne¤i Baflkan› Prof. Dr. Türkan Saylan bu mitingi organize edenlerden, di¤eri ise Doç: Dr. Fikret Baflkaya ÇYDD 95 fiubesi, Genel Merkezi ve di¤er sivil toplum kurulufllar›yla birlikte Ça¤layanda topland›. Türkan Saylan yapt›¤› konuflmada halk›n milli duygular›na hitap etti Prof. Dr. Türkan Saylan konuflmas›nda flunlara de¤indi:” Sevgili Yurttafllar, güzeller güzeli ülkemizin dört bir yan›ndan ‹stanbul’a gelen Atatürk çocuklar›, hofl geldiniz, da¤lardan, denizlerden, Serhat boylar›ndan, Cumhuriyetimizin topraklar›nda bitip, bire bin veren yetenekli, yürekli, sevgi dolu insanlar›m›z, anneler, babalar, mülkiyeistanbul 18 evlatlar, bebekler, gelip hüzün bürümüfl ‹stanbul’umuzu, varl›¤›n›zla flenlendirdiniz, coflturdunuz, hofl geldiniz Mustafa Kemal’in evlatlar›, ülkemiz çok ama çok karmafl›k bir süreçten geçiyor. 1919’dan bafllayarak, ülkemizi paylaflm›fl olan güçlere karfl› verdi¤imiz kurtulufl savafl› sonras›nda, ça¤dafl, laik ve demokratik kurallar üzerine, bu topraklarda, Misak›milli s›n›rlar› içinde bir ulus – devlet kuruldu. S›n›rlar›m›z›n içinde yaflayan herkesin kardefl oldu¤u, herkesin elele vererek geri kalm›fll›ktan kurtulmak için çaba gösterdi¤i, yurtta bar›fl – dünyada bar›fl ilkesinin egemen oldu¤u Cumhuriyetimizde, Osmanl›’dan gelen kulluk ve eflitsizli¤in yerini uygarl›k ve eflitlik içeren laik yasalar, laik e¤itim, laik sosyal yaflam yani demokrasi ald›.Kad›n› erkekle eflit k›lan, devlet yönetimini din kurallar›n›n d›fl›na ç›karan laik düzen, ayn› zamanda özledi¤imiz ve hedefledi¤imiz demokrasinin de temeli ve ayr›lmaz›yd›.Sevgili Yurttafllar, Türk Ayd›nlanma Devrimi, köyden kente tüm ülkeyi, e¤itimde, sa¤l›kta, tar›mda hayvanc›l›kta, fabrikalaflmakta gelifltirme yolunda inan›lmaz baflar›yla pek çok ad›mlar att›. Ancak her devrimin, karfl›s›nda önce yer alt›na çekilen, sonra, demokrasiden yararlanarak üste ç›kan bir karfl› devrim geliflir. Hatta günümüzde oldu¤u gibi, mant›¤› ihtiras›nda yok olmufl politikac›lar›m›z›n aymazl›¤› nedeniyle, “istikrar sa¤l›yoruz” bofl söylemiyle, ülke yönetimi laik Cumhuriyetimizin alt›n› oymaya yeminli tarikatlar›n, milli görüfllerin eline teslim edilir.Ulustan % 25 oy al›p TBMM’de % 75 ço¤unluk sa¤layan “Cumhuriyet döneminin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi de¤ifltirmek istiyoruz.” diyen ticaret – siyaset – tarikat – afliret sarmal›nda, flaibeli ihalelerle, kadrolaflmalarla, para ve yasama – yürütme gücüyle, yarg›ya ve tüm kurumlara bask› yaparak, her giriflimiyle, laik Cumhuriyetin alt›n› oymay› sürdüren bu ekip, bafl›n› çeken tek söz sahibi üçlüsüyle, tek seçici olarak, karfl›m›za bir Cumhurbaflkan› aday› ç›kard›. Bu meydan› dolduran herkesle birlikte bunlar› yapaca¤›m›za and içiyoruz diyerek sözlerini noktalad›. Mitingler ne amaçla yap›l›yor kimler yapt›r›yor Fikret Baflkaya ise mitinglerle ilgili görüfllerini belirtti¤i yaz›s›nda flunlar de¤inmifl; Önemli olan bir protesto mitingine kat›lanlar›n say›sal çoklu¤u de¤il, mitingin kimler taraf›ndan, ne amaçla yap›ld›¤›, ne tür taleplerin dillendirildi¤idir. Elbette say› önemsiz de¤ildir; ama sadece say›sal çokluk bir mitingi önemli yapmaz. Veya kimin için önemli ve etkili oldu¤u sorusunu d›fllamaz.. Önemli olan say›dan çok kimler taraf›ndan düzenlendi¤i ve neyin amaçland›¤›d›r. Besbelli ki, bu mitinglerin arkas›nda milliyetçi/militarist unsurlar, aç›kça özgürlük ve demokrasi düflmanlar› var. Bunlar demokrasi, özgürlük, sosyal eflitlik, insan haklar› gibi kavramlar›, bölücülük, y›k›c›l›k, devlet düflmanl›¤› say›yorlar, kitleleri oyunun d›fl›nda tutmaktan yanad›rlar. Yap›lan ve yap›lmak istenen, rejimin tabular›n›n afl›nmas›ndan rahats›z olanlar›n, bir k›s›m orta s›n›f unsurlar›n› tabu bekçili¤i için seferber etmesinden ibarettir. Elbette bu mitinge kat›lanlar›n ço¤unlu¤u rejimin gerçekten tehlikede oldu¤una 'samimiyetle inan›yor' olabilir. ‹nanmalar› için de korkutulmufllard›r...Kesin olan bir fley varsa, bu mitingler daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok hak, daha büyük sosyal eflitlik için yap›lmad›. Kimse 'Kürt sorununa demokratik çözüm istiyoruz, cunta anayasas› çöpe at›ls›n, Muhalefete birleflin ça¤r›s› yap›ld› zenli dinî programlar ve yay›nlar yap›lmas›na, devlet taraf›ndan düzenli Kur'an kurslar› aç›lmas›na bir itirazlar› var m›? Her fleyden önemlisi, mitinglere kat›lanlar›n cunta anayasas›n›n dine iliflkin hükümlerini sorun etmeleri söz konusu mudur? E¤er öyleyse bugüne kadar neden ses ç›karmad›lar? Hem imam hatip okullar›, liseleri aç›p hem de bunlar› 'irtica yuvalar›' say›p suçlamak, flikâyet etmek ikiyüzlülük de¤il midir? Açanlar da, flikâyet edenler de Atatürkçüler oldu¤una göre.Türkiye'de hiçbir zaman eski Her kesimden insan meydanlarda topland› rejimden gerçek anlamda bir kopufl iflkenceciler, cunta›c›lar yarg›lans›n' söz konusu olmad›. Eski rejim baz› demedi. Bunlar devlete sahip ç›kma önemsiz rötufllarla varl›¤›n› sürdürdü. mitingleridir. Oysa sorun özgürlükleBuna ra¤men afl›r› bir modernlik vurre, demokrasiye ve sosyal eflitli¤e sagusu yap›la geldi... Cumhuriyet'i ilan hip ç›kmakla ilgili olmal›d›r eden ekip toplumsal yap›ya dokunmad›. Zaten daha önce defalarca yazd›¤›m gibi, Cumhuriyet bir hükümet Öyleyse sorun nedir? darbesi sonucu ilan edilmiflti ve darbeyle yeni bir fley kurulamazd›. DevSorun, 'memleketin sahiplerinin' let ve egemenler karfl›s›nda toplumun ayr›cal›klar›n›n, dokunulmazl›klar›n›n belirli kesimlerinin ç›kar›n› savunmave statülerinin korunmas›, bu amaçla yan, devlet ve sermaye taraf›ndan kuda kitlelerin sürece müdahil olmas›rulan/kurdurulan ve manipüle edilen n›n engellenmesiyle ilgilidir, laiklikle örgütlerin 'sivil toplum' örgütü say›lde¤il..”Tehlikede olan laiklik demas› mümkün de¤ildir. Bu tür örgüt¤il,elitlerin iktidar›d›r “diyor ve sözleler için uygun düflen isim, sivil toprine flöyle devam ediyor12 Eylül 1980 lum örgütleri de¤il, sivil topluma karöncesinde "din elden gidiyor" slogafl› örgütler olabilir. Askerî darbe ça¤r›n›yla Müslüman kitle korkutulmak iss› yapan, rejimin tabular›n› koruma teniyordu. Amaç, söz konusu kesimyemini eden örgütlerin sivil toplum leri sola karfl› seferber etmekti. Miörgütü say›lmas›, ancak Türkiye'ye tinglerde laiklik sloganlar› atanlar›n özgü bir ironidir... n devlet radyo ve televizyonlar›nda dü- mülkiyeistanbul 19