PDF - Mazda Press
Transkript
PDF - Mazda Press
BASIN KİTİ Mazda Avrupa Tasarım Atölyesi 2008 1- Mazda tasarım dünyası - - Mazda tasarım DNA’sı Otomobil tasarımı: Konseptten yaratıma değin entegre bir süreç Otomobil nasıl tasarlanır: Tasarım taslağı oluşturmanın 9 adımı Mazda’da Tasarım: Konseptten üretime Mazda’da ileri tasarım: Tam kapasiteyle çalışan üç global atölye 2- Nagare, yeni bir tasarım dili - Zoom-Zoom: Mazda marka tarihinin somut değerlendirmesi Bir Mazda nasıl tasarlanır?: Mazda’yı Mazda yapan çizgi ve unsurlar İç tasarım: Mazda’da iç tasarımın geleceği Renk ve Kaplamalar: Yeni malzemelerle hızlanan gelişim Mazda tasarım süreci: Sanat ve bilimin birleşmesi Akış’ın hikayesi ve önemi: Nagare nesli ‘Akış’ – Mazda Nagare tasarım serileri Mazda Nagare konsepti – Los Angeles Otomobil Fuarı 2007 (Ekim 2006) Mazda Ryuga konsepti – Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı 2007 Mazda Hakaze konsepti – Cenevre Otomobil Fuarı 2007 Mazda Taiki konsept – Tokyo Otomobil Fuarı 2007 Mazda Furai konsept – Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı 2008 3- Mazda çalışanları – Mazda ruhu - - 2 2 2 3 4 5 7 7 8 8 9 10 11 12 12 13 13 14 14 15 Laurens van den Acker, genel müdür, Tasarım Bölümü, Mazda Corporation 15 Peter Birtwhistle, baş tasarımcı, Mazda Araştırma ve Geliştirme, Avrupa 15 Franz von Holzhausen, tasarım müdürü, Mazda Kuzey Amerika Operasyonları 16 Atsuhiko Yamada, baş tasarımcı, Müdür /İleri Tasarım Grubu, Tasarım Bölümü, Yokohama 16 BASIN KİTİ 1- Mazda tasarım dünyası Mazda tasarım DNA’sı Mazda için yeni bir tasarım kimliği yaratmak üzere Laurens van den Acker ve tasarım ekibinin, marka tarihindeki belirleyici önemli özellikleri ayrıştırıp geliştirerek gelecekteki tasarım DNA’sı haline getirmesi gerekiyordu. Peki ama tasarım DNA’sı nedir? İsminden de anlaşılacağı gibi insan genomundan pek farklı değil. Tasarım DNA’sı bir otomobili tanınabilir kılan temel yapı parçaları için kullanılan bir isim. Bir otomobilin aynı aileden olan diğerleriyle aynı dış görünüş özelliklerini paylaşmasını sağlarken, diğer marka ve ürünlerden ayırt edilmesini sağlayan bir tasarım unsurudur. Aynı aileye ait otomobillerin ortak yanları olan dış görünüş özellikleri, yani bu durumda Mazda’nın Mazda gibi görünmesini sağlayan unsurlardır. Bu unsurlar çoğunlukla ızgaranın görünüşü ve şekli, tavan açısı ve farların şekli ve hatta arka park lambalarıdır. Aynı zamanda bir otomobil markasının görsel olarak tanınabilmesini sağlayan gövde panelindeki bir kıvrım, bir camın şekli veya alışılmadık bir jant tasarımı da olabilir. Tasarım lisanı için bunlar gerekiyorsa, bunların bir araya getirilmesi, ustalıkla işlenmesi ve iyi uygulanması, kolaylıkla ayırt edilebilen ve markaya özgü yeni otomobillerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Yani buradaki hedef her biri eşsiz olan, ancak bakıldığında Mazda olduğu anlaşılan güzel araçlardan oluşan bir aile yaratmaktır. Otomobil tasarımı: Konseptten yaratıma değin entegre bir süreç Mazda‘da konsept otomobil geliştirilmesi tüketici marka algısını arttırmada çok gerekli bir rol oynuyor ve güzel fikirlerin iletilmesi ve tüketici tepkisini değerlendirmek için çok önemli bir fırsat anlamına geliyor. Fakat bir konsept aracın çıkış noktası nadiren atölyede olur. Aslında konsept araç geliştirme İleri Ürün Stratejisi ekip toplantılarında başlıyor ve bu ekip tasarım, pazarlama ve mühendislikten gelen üyelerden oluşuyor. Bu stratejik planlama, pazar ihtiyacını ve bir konsept otomobilin kabul görürlüğünü belirlemek amacıyla yeni oluşan tüketici yaşam tarzlarının ve gelecekteki otomobil trendlerinin araştırılması ile başlıyor. Sıklıkla bu ön araştırmada tüketici yaşam tarzı yapısı, tüketicinin sahip olduğu otomobili nasıl kullandığı ve onunla ilgili ne hissettiği araştırılarak belgelere dökülür. Bu araştırma sonuçları tüketici satın alma davranışı alışkanlıklarını gösteren pazar verileri ile birleştirilince, İÜS ekibi gelecekte üretilecek olan otomobillerin pazar potansiyelini değerlendirebilecek duruma gelir. Bu noktada İÜS ekibi artık herhangi bir konsept otomobil için Mazda markasının aslına uygun ve stratejik hedefleri karşılayabilecek bir tasarım ve geliştirme stratejisi oluşturabilecek konumdadır. Mühendislik, planlama ve tasarım uzmanlarının tek bir grup halinde birlikte çalışması ile, tasarım geliştirme süreci güçlendirilmiş olur. Bu aşamada geniş kapsamlı bir tasarım belgesi oluşturulur ve tam konsept geliştirme aşaması başlar. BASIN KİTİ Bu noktadan itibaren tasarımcılar ambalaj mühendisleri ile birlikte hedef tüketicinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir otomobil konsepti geliştirmek üzere çalışır. Tasarımcılar konsept araç için taslaklar oluşturmaya başlar. Bu aşama konsept oluşturma olarak adlandırılır. Bu aşamada tasarım daha ‘özgür’ şekilde ele alınır, taslaklar yaratıcıdır ve boyut ve şekillerle ilgili değişik fikirler incelenir ve dış görünüş grafik ve nitelikleri daha ayrıntılı olarak araştırılır. Tasarımcılar mühendisler tarafından donör araç kullanılarak belirlenen ambalaj ve alt yapı kısıtlamaları ve şasi ile güç aktarım organlarının oluşturduğu aracın ‘zorlu noktalarını’ da hesaba katar. Tasarımın nasıl olacağı belirlendiğinde farklı araç görüntüleri ile iç ve dış ayrıntılardan oluşan taslaklar daha da geliştirilir. Bundan sonra konsept araç için üç boyutlu kil model geliştirme aşaması başlar. Bu aşamayı, bilgisayar destekli teknikler kullanılarak dijital model oluşturma izler ve böylece aracın farklı ortamlarda ve farklı ışık altındaki farklı görünümleri değerlendirilebilir. Kabin tasarımcıları, ilginç desen ve malzemeler içeren mood board ve renk paletleri geliştiren renk ve kaplama uzmanları ile yakın çalışarak, konsept için gerçek kabin tasarımları oluşturmaya başlar. Kabin tasarımı belirlendiğinde üç boyutlu karşılığını ve son modelleme verilerini elde etmek için dijital modelleme yapılır. Buradan yola çıkılarak konsept aracın son hali için kabin ve gövde prototip bölümleri geliştirilir. Bu iş genellikle tasarım atölyesinde yapılır veya dışarıdan konsept araç ve prototip konusunda uzman bir tedarikçiye yaptırılabilir. Bu geliştirme süreci otomobil tasarımı ekibinin orijinal taslaklarına uygun, tam ölçekli üç boyutlu kopyalarının tekrar tekrar oluşturulmasını başarıyla gerçekleştirmek üzere yüzlerce adımdan oluşmaktadır. Bu süreç konsept otomobiller için genellikle 12-18 ay sürmektedir. Konseptin üretimine karar verildiğinde ise, üretilen aracın pazara sunumu için beş yıl gerekmektedir. Otomobil nasıl tasarlanır: Tasarım taslağı oluşturmanın 9 adımı Neredeyse tüm otomobil tasarımı taslaklar ile başlar. Bu taslaklara farklı açılardan yaklaşılsa da, tek bir açıdan yaklaşmak üstesinden daha kolay gelmeyi ve en hızlı şekilde gerçekleştirmeyi sağlar ve tasarımcıların çoğunun fikirleri bu şekilde oluşmaya başlar. 1. Adım – temel oluşturma Bir kurşun kalemle taban çizgisi çizerek başlayın, iki tekerlek yeri belirleyin ve bir omuz çizgisi oluşturun. Tasarım, yeniden başlama isteğine yenik düşmeden ilerleyebileceği için, çizgileriniz belli belirsiz olmalı böylece kolayca değiştirebilir ve hata yaptığınızda düzeltebilirsiniz. 2. Adım – yaklaşık oranlar Merkezi bir çizgi ve cam açıklığı kullanarak araç kasasının yaklaşık oranlarını planlayın. 3. Adım – kasanın belirlenmesi Arka tampondan başlayıp tavan boyunca ön tampona kadar araç gövdesinin üst kenarını çizin. Tavan çizgisi merkezi çizgiye ne kadar yakın olursa, eğikliğin de o kadar az olacağını unutmayın. BASIN KİTİ 4. Adım – detay eklenmesi Aracınızın genel şeklinden ve oranlarından memnun olduğunuzda tamponlar, farlar ve tekerlekler gibi detayları eklemeye başlayabilirsiniz. 5. Adım – detayların güçlendirilmesi Bu aşama, renk eklenmesinden önceki son aşama olacaktır. Tasarımınızın ilerleme şeklinden memnunsanız, dış görünüş ve çamurluk tasarımı ile ilgili daha fazla detay ekleyebilirsiniz. 6. Adım – gölge eklemek, aydınlık etkisi vermek Tasarımınızın şimdiye kadarki halinden memnunsanız keçeli kalemle camlara ve çamurluklara biraz gölge eklemeye başlayabilirsiniz Ön tekerlekleri arka tekerleklerden daha koyu yaparsanız hareket etkisini daha iyi verirsiniz. 7. Adım – ufuk ve manzara İşte bu aşama biraz cesaret istiyor. Renkli bir keçeli kalem alın ve camlara ve gövdeye aydınlık etkisi vermeye başlayın. Arkanızda ufkun nerede yer aldığını düşünün ve bunun ve hatta arkanızdaki manzaranın araç yüzeyinde nasıl yansıyacağını hayal edin. 8. Adım – renk eklenmesi Seçtiğiniz bir renkli keçeli kalem veya pastel kalemi kasa uzunluğu boyunca, destek çizgisinin tam altını ortalayarak uygulayın. Daha önce kullandığınız kalemin rengine benzer bir renk seçmeniz en iyisi olacaktır. 9. Adım - temizlik Bu son aşama. Bir silgi alın ve hangi yüzeylerin yukarı baktığını belirlemeye çalışın. Bunları yanlışlıkla boyadıysanız, silin. Bu, üç boyutlu şekil etkisi vermek için iyi bir fırsattır. Mazda’da Tasarım: Konseptten üretime Çoğu durumda konsept otomobilleri gelecekteki seri üretim modellerin tasarımına dair ipuçları verir. Aşağıda böyle bir oluşuma iki örnek verilmektedir: Ibuki konsept otomobilinden Mazda MX-5’e (3. nesil) Orijinal 1990 MX-5 tasarımının dış görünüş ve şeklinden esinlenerek Mazda, 2004 Tokyo otomobil fuarında kendine özgü Ibuki konsept otomobilini tanıttı. Dünya basını neredeyse hiç bağlantısı olmadığını yazmasına rağmen, yeni enerjiyi içine çekmek anlamına gelen Ibuki ismi konsept otomobilin sırrının yeni MX-5 olduğu hakkında bir fikir veriyordu. Aslında Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtıldığında Ibuki’nin, tüm otomobile hakim ovüler şekli, gerçekten bir sonraki nesil Mazda MX-5’in tasarım şekli olacaktı. Ovüler farlar ve belirgin kemerler ile mükemmel, düzgün ve net yüzeyler, son şeklini almış araçta da görülecekti. MX-5’in üretiminde Ibuki tasarımının üç kollu direksiyon simidi ve ovüler orta konsol, güçlü ara tünel ve dikdörtgen şeklindeki kapı tutma kolları gibi bazı unsurları devam ettirildi. Ayrıca, Ibuki konseptine uygun şekilde, Mazda, ağırlık merkezini daha aşağıya ve arabanın orta kısmına yakın bir yere kaydırmak için tüm aktarma sistemini daha geriye ve aşağıya çekti. Amaç denge ve kullanımı geliştirmek ve 50/50 ağırlık dağılımını korumaktı. Ortaya çıkan konsept fevkalade BASIN KİTİ kısa çıkıntılara sahipti ve Mazda’nın mevcut üretimi olan MX-5’ten tam otuz santimetre daha kısaydı. Bir sonraki MX-5 tanıtıldığında, üretim modeli gerçekten de daha kısa çıkıntılara sahipti ve kullanımı geliştirilmiş durumdaydı. Sassou konsept otomobilinden Mazda2’ye (2. nesil) Mazda Sassou konsept otomobili 2005 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda tanıtıldığında Mazda’nın bir sonraki nesil B segmenti otomobilinin nasıl görüneceği ile ilgili bir fikir veriyordu. Sassou Almanya Oberursel’de yer alan tasarım merkezinde tasarlandı ve kelime olarak Japonca'da iyimser bir düşünce yapısına sahip olmak anlamına geliyor. Konsept ilk kez otomobil sahibi olacak genç insanları cezbetmek ve gelecek teknolojileri anlamında gençlerin otomobillerinden ne istediğini araştırmak üzere tasarlandı. Bu araştırmanın bir sonucu olarak Sassou’nun kabini bir “aydınlık” konseptine ve kullanıcının USB diski ile otomobilin sabit diskine yüklenen eğlence ve kişiselleştirme sisteminden oluşan etkileşimli bağlantı amacına dayanıyordu. Konseptin başarısında kabinin çok katkısı olmasına rağmen, Mazda2 üretim modelinde gövde tasarımı etkili oldu. Sassou pek çok Mazda tasarım özelliğine sahipti ve aracın tüm şekli, yüzey kıvrımları ve Mazda RX-8’in ön kısmının evrimi niteliğindeki geniş, sportif beş noktalı ızgara ve kaputa sahip ön kısım gibi özellikler daha sonra Mazda2’nin üretiminde görülecekti. Mazda’da ileri tasarım: Tam kapasiteyle çalışan dört global atölye Mazda tasarımının tüm dünyada başarıyla tanıtılmasının sorumluluğu Irvine-California, AlmanyaFrankfurt yakınındaki Oberursel ve Japonya-Yokohama ve Hiroşima’da yer alan ve tümü Laurens van den Acker liderliğindeki dört global tasarım atölyesine aittir. Bu sadece iletişim açısından değil her açıdan olağanüstü bir görev. Yani, Laurens van der Acker Mazda’nın Japonya Hiroşima’daki merkezinde görevli olduğundan, atölyeler arasında seyahat etmek için çok zaman harcıyor. Mazda’nın dört atölyesinin her biri ilerideki tasarımların hangi doğrultuda olacağıyla ilgili fikirler oluşturulmasında çok önemli rol oynuyor. En basit şekliyle atölyelerin her biri kendi bölgesel pazarları için üretim yapılması konusuna odaklanmaktadır. Irvine’de bulunan Mazda’nın Kuzey Amerika tasarım atölyesi, Franz von Holzhausen yönetiminde Kuzey Amerika’ya uygun araçlar ve konseptler üzerinde çalışmaktadır. Frankfurt’ta, Peter Birtwhistle’ın atölyesi Avrupa’ya uygun araçlar üzerine odaklanmıştır. Japonya Yokohama’ya dönersek, Atsuhiko Yamada liderliğindeki atölye Hiroşima’da bulunan ve tüm global tasarım stratejisi ve mühendislik entegrasyonu konularında yol göstericiliği yapan tasarım merkezi ile birlikte, enerjisini Asya’ya yönelik ürünler üzerine yoğunlaştırmaktadır. Gerçek durum bundan biraz daha karmaşıktır çünkü farklı global tasarım atölyelerinden getirilerek ürün icat etme ve birden fazla pazara gönderme söz konusudur. Bunun sonucunda her atölye etkili bir şekilde global olarak ancak yerel tecrübelerle işine odaklanmıştır. Bu durum global tasarım ekibi için son derece sağlıklı bir rekabet ve yarışma ortamı oluşmasını sağlamakta ve fakat bu, çalışma süreçlerinin etkin olmasını garanti eden şeffaflığın önüne geçmemektedir. BASIN KİTİ Her atölye üç farklı alanda çalışmaktadır; konsept otomobillerin oluşturulması, üretimi yapılan araçların işçiliği ve gelecekteki Mazda araçlarının nasıl geliştirileceği ile ilgili daha iyi fikirler geliştirilmesi. Bunların tümü de tasarımı kritik biçimde etkileyecek unsurlardır. Fakat, tartışmaya açık olmakla birlikte, bunların en önemlisi üçüncüsüdür çünkü “nereye gidiyoruz ve oraya ulaşmak için neye ihtiyacımız var?” sorularını sormaktadır. Araç mimarisi ve ambalajlamayı en çok etkileyen genellikle bu üçüncüdür. Felsefe ile başlar ve “bu arabaları nasıl yapacağız ve ne için yapacağız?” gibi gerekli soruların ortaya çıkmasına neden olur. Genellikle tasarım atölyesi coğrafi olarak, zamanın çoğunu nasıl ve nerede otomobil üretileceği konusuna odaklanan üretim tasarımı ve ileri mühendislik ve planlamaya en yakın olacak şekilde konumlanır. Böylece konsept oluşturmak için daha fazla zaman kalır ve diğer deneysel işler ikincil atölyelere bırakılır. Otomobillerin geliştirilmesi için bu atölyeler çok önemlidir, çünkü en basit olarak, “müşterileri” olan tasarım genel merkezlerinin henüz hiç soramamış olduğu soruları sormak için daha fazla vakitleri vardır. Van den Acker yönetiminde her bir atölye, gelecekteki fikir ve konseptleri keşfetmek için daha fazlasını hayal etmeye teşvik edilir. BASIN KİTİ 2- Nagare, yeni bir tasarım dili Zoom-Zoom: Mazda marka tarihinin somut değerlendirmesi Mazda, 2006 Los Angeles Otomobil Fuarı’nda Nagare konsept otomobilini tanıttığında, gövde şeklinin ifadesi, çizgileri ve çarpıcı, fütürist kamaya benzer şeklinden dolayı daha önce görülmüş hiçbir konsept otomobiline benzemiyordu. İlk başta kendisinden hemen önce gelen konsept otomobil üçlüsü –Sassou, Senku ve Kabura’nın bütünüyle görsel değişikliğe uğramış hali olacak gibi görünüyordu ve hiç kimse, hatta Mazda tasarım ekibindekiler bile, yeni tasarım felsefelerinin bütün dünyada ne kadar büyük bir etkiye yol açacağını bilmiyordu. Daha önceki ödüllü konsept otomobil üçlüsü, 2005 ve 2006 dünya otomobil fuarlarında, Mazda’nın heyecan verici ve modern otomobil tasarımına yeni ve enerjik bir atıf sergileyerek fuar izleyicilerini hayrete düşürmüştü. Ancak Nagare konseptin tanıtılması ile her şey değişti. Her otomobil firmasının kendisi için isteyeceği kadar etkileyici bir tanıtım olmuştu. Son konsept otomobiller bu kadar başarılı olmuşken, böylesine büyük bir değişimin nedeni neydi? Mazda Kuzey Amerika Faaliyetleri’nden tasarım müdürü Franz von Holzhausen açıklıyor: “Mazda güçlü bir ürün hattına sahip, fakat düşündük ki Mazda markasının geleceği için otomobillere olan duygusal bağı yansıtan bir tasarım dili oluşturmamız gerek ve benzer şekilde Zoom-Zoom bu duygusal bağı temsil ediyordu. Üç konsept otomobil, Akış tasarımı felsefesinin parçası haline gelen fikirleri ortaya çıkardı. Laurens daha önce olduğumuzdan daha cesur olmayı ve daha ileri gitmeyi önerdiğinde, Nagare gerçekten de bu konseptlerden geliştirildi.” Mazda’nın marka DNA’sı – bir Mazda aracının bileşiminde yer alan parçalar - bir dizi sıfatla özetlenebilir: ‘Zoom-Zoom’, ‘genç’, ‘şık’, ‘ateşli’, ‘anlayışlı’, ‘hareket duygusu’, ‘yenilikçi’ bunların hepsi yıllar boyunca Mazda markasıyla bağlantılı hale gelmiş sıfatlar. Çünkü Mazda otomobilleri uzun zamandan beri olağanüstü fonksiyonelliği, esnek kullanımı ve mükemmel sürüş performansı ile biliniyor. “Tüm bu sıfatları inceledik ve Mazda tasarımı boyunca gerçekten görsel olarak ifade edilmelerinin mümkün olup olmadığını merak ettik” diye açıklıyor Franz von Holzhausen. Otomobillerimiz dinamik olarak harikaydı ve oranları açısından iyi durumdaydı fakat görsel açıdan üzerinde çalışılması gerektiğini düşündük. Yarının tasarım devrimini hazırlamanın zamanı çoktan gelmişti. Nagare konsepti bu anlamda yol gösteriyor.” Tasarım ekibi Mazda tasarımı için yeni ve taptaze bir şey keşfetmek için harekete geçti; bu, estetik anlamda Mazda’yı tanımlayacak, görsel olarak markayla bağlantılı ve tasarım açısından bakıldığında Mazda’ya ait olacak bir şeydi. Laurens van den Acker liderliğinde, tasarım ekibi Mazda’nın, hareketsiz haldeyken bile geçerli olan, olmazsa olmaz görsel karakteristiklerini belirlemeyi deneyerek Mazda’nın (zoom -zoom’da belirgin kılınan) sürüş ruhunu yakalamaya çalıştı. Sonuçta Nagare veya Akış ortaya çıktı, tüm Mazda otomobilleri için tamamen yeni bir tasarım dili. Mazda’nın Senku konsept otomobili 2006’da Paris’te yapılan 21. Uluslararası Otomobil Festivali’nde Grand Prix du Plus Beau Concept Car ödülünü kazandı. Mazda’nın Kabura konsept otomobili Detroit Otomobil Fuarı’nda Estetik ve Yenilikçilik ödülü kazandı. BASIN KİTİ Bir Mazda nasıl tasarlanır?: Mazda’yı Mazda yapan çizgi ve unsurlar Ortaya çıkmakta olan Nagare (veya Akış) biçim dili, bir Mazda aracını tanımlayan pek çok tasarım unsuru içeriyor. Bunların en belirgin olanı da otomobilin yan yüzeylerinden hava veya sıvı akıyormuş hissi uyandıran yüzey uygulamasıdır. Bu özellik tüm Nagare konsept otomobillerinde mevcuttur. Araçların yüzey tasarımları, ışıkla oynayarak sanki otomobil havanın içinde hız yapıyormuş izlenimi yaratacak ve böylece dinamik sürüş özelliklerini yansıtacak şekilde yapıldı. Bu yüzeyler, konsept otomobillerinde olduğu gibi, aracın tipine, biçimine ve niteliklerine göre değişiklik gösterebilmektedir. Her bir araçta farklılık göstermesine rağmen, markaya özgü bir özelliktir. Daha da belirgin ve önemli bir diğer unsur da, her araçta değişiklik gösteren ancak güçlü şekilde Mazda ailesini çağrıştıran beş noktalı ızgaradır. Izgaranın biçim ve yapısı, aracın “yüzüne” şekil ve büyüklük açısından uygunluğuna bağlıdır. Diğer unsurlar kaput, RX-8 tarzı çamurluk çıkıntıları ve far ve stop lambalarında görülmektedir. Bu unsurlar ve konsept otomobillerin kama şekli, Akış tasarımı için gerekli yapı parçalarıdır. İç tasarım: Mazda’da iç tasarımın geleceği Şimdiye dek Mazda’da tasarım büyük ölçüde Nagare gövde biçimi dili devrimine odaklanmıştı. Bu, beş konsept aracın tasarım gelişimleri boyunca net olarak görülmekteydi. Fakat Laurens van den Acker’in de açıkladığı gibi çalışmaların yönü Akış konseptinden, gelecekteki Mazda araçları için “kabin” konseptine nasıl dönüştürüleceğine doğru kayıyor. “Kabin” farklı bir yaklaşım; farklı şeylerin bir araya getirilmesi. Kabin geliştirmeye bütüncü bir felsefeye sahip olma hedefi ile yaklaşarak şu anda bu dili olgunlaştırmaktayız.” “Kabin geliştirme üç anahtar konuya odaklanıyor; sürücü odaklılık, Mazda için çok önemli olan hafiflik ve Akış. Buradaki amaç bu üç yaklaşımın bir araya getirilmesiyle kabinlerimizin benzersiz ve otomobillerimizin eşsiz hale gelecek olmasıdır. Diğer markaların da sürücü uyumluluğuna sahip olduğunu ve araçlarını hafif yapmaya çalıştıklarını ileri sürebilirsiniz. Fakat sadece Nagare Mazda’ya özgü olarak tanımlanabilecek diğer ikisini bir araya getirdi. Tasarım ekibinin amacı, gelecekteki Mazda araçlarında kabin tutarlılığını sağlamak üzere, bir kabin tasarım DNA’sı oluşturmaktır. Sürücü uyumlu olma anahtar bir konudur çünkü sportif bir otomobilin özü tüm Mazda'ların ruhunu taşımalıdır. Bu Mazda için anahtar bir marka özelliğidir. İkinci yaklaşım ise geleceğe ait bir marka değeri olarak “hafifliğin” entellektüel olarak yorumlanmasında yatmaktadır. Laurens van den Acker’a göre bu hafifliğe dört yaklaşımda bulunulabilir. "İlk yaklaşım görsel bir hafiflik yaratmak: Nesnelerin “hafif” görünmesi gerek. “Kayan yüzeyler”, ince görünümlü biçimler, açıklıklar oluşturarak bunu elde edebiliriz. İkinci yaklaşım fiziksel hafiflik: Kabin bölümleri ve parçaları ağırlık anlamında, mümkün olduğunca hafif olmalıdır. Üçüncü yaklaşım zihinsel yaklaşımdır, eğlencelidir çünkü hiçbir şeyin çok ciddi olmasını istemiyoruz. Zoom Zoom ile kendimizi daha genç hissettik, bu yüzden gözlerde her zaman pırıltı olmasını istiyoruz. Dördüncü yaklaşım sürdürülebilir hafiflik: Yani çevreci yaklaşım. “Arkanda ayak izi bırakma, hafif adımlar at, vb.” Kuşkusuz, güvenilir malzeme ve süreçlerin seçimi, yeniden kullanım vs. önemli rol oynamaktadır.” BASIN KİTİ Bu hafiflik felsefesi son derece ileri görüşlü. Van den Acker stresin sürekli arttığı bir dünyada Mazda kullanmaktan keyif alma yeteneğimizin sürüş dinamiklerine bağlı olduğu kadar, kabin şeklinin saflık ve dinginliğinden kaynaklandığına inanıyor. Hafiflik açısından Nagare daha az darlık, daha az duygusal tükenmişlik, daha az görsel durağanlık anlamına da geliyor: Akış aynı zamanda çok fazla bilgi ile canınızın sıkılmaması, sadece ihtiyaç duyduğunuzda bilgi verilmesi demek. Daha fazlasından ziyade daha aza ihtiyacımız var. Kabinlerimiz sadece birkaç bilgi ve teknoloji bölümü içererek basit bir görünüme sahip olacak. Nihai hedef Akış konseptiyle oluşturulmuş sakin ve huzur dolu bir kabine sahip olmaktır. Kabin açısından bakarsak, Nagare zihinsel stres ve sıkıntıdan yoksundur. Bu da gövde yüzey hatları kadar, Mazda’nın yeni tasarım yaklaşımı hedeflerinden biridir. Renk ve Kaplamalar: Yeni malzemelerle hızlanan gelişim Laurens van den Acker’in tanımladığı gibi görsel hafifliğe sahip akış kabinleri oluşturmanın başarıyla gerçekleştirilmesi malzemelerin yeni ve yenilikçi yöntemlerle kullanılmasına bağlıdır. Mazda tasarım ekibi hem gövde hem de kabin biçimi ve malzeme seçimi konusunda devrimsel bir yaklaşım geliştirmek için çok çalışıyor. Bileşenlerin hem şekil hem de işlev açısından akıcı olan basit biçimleri, kabin tasarımında pek çok değişiklik yapılmasını gerektirecektir ve karmaşık üretim tekniklerine ihtiyaç duyulabilir. Alışılageldiği gibi ayrı ve bağımsız ve birinden diğerine akan kabin bileşenlerine sahip olma hedefi örneğin gösterge panelinin klima kontrolü ve ses sistemleri gibi işlevsel ve teknik unsurları bir araya getirirken, aynı zamanda orta konsola akması ve ön koltuklara doğru devam etmesi gibi hedefler, biçim yaratma ve üretimde bir devrim gerektirecek. Mazda çevreye karşı olan sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayan ileri malzemeler geliştirmektedir. İmal edilmeleri sırasında geleneksel plastiklere göre daha az CO2 üreten biyoplastikler, Taiki konsept otomobilinin kabinini çoktan biçimlendirdi ve bu materyalleri ve diğerlerini üretimdeki araçlarda kullanma çalışmaları sürüyor. Kabinin işlevsel ve ergonomik kolaylığı sürerken, aynı zamanda yolcu dostu, rahat ve huzur verici olmaya devam etmesi renk ve malzeme kullanımında yenilikçi bir yaklaşıma dayalı olacaktır. Laurens van den Acker’ın belirttiği gibi: “Nagare düşüncesini uygulamaya geçirince, Akış’la ilgili olarak şunlar belirmeye başladı; bir nesne nasıl bir diğerine akar, örneğin, Taiki’de olduğu gibi bir gösterge paneli nasıl koltuk haline gelir veya sürücü bilgi sistemleri otomobilin içine doğru nasıl akar ve bu nasıl sağlanır. Artık bu şekilde düşünmeye başlıyoruz. Her tuşun bir işlevinin olduğu bir daktilo olmak yerine, bütün bunları birleştirmeye başlıyoruz. Gerçek hayatta zaten her şey birbiriyle bağlantılı. Nagare ile renk ve malzemeler aracılığıyla duygusal ve görsel bir bağlantı olacaktır. BASIN KİTİ Mazda tasarım süreci: Sanat ve bilimin birleşmesi “Mazda tasarımı ile ilgili en ilginç şey, 20 yıl önce yaratım sürecinde böyle bir teknolojinin kullanılmasının imkansızlığıdır,” diye belirtiyor Mazda Avrupa baş tasarımcısı Peter Birtwhistle. “Yüzeylerle çalışmanın zorluk ve hassasiyeti, en becerikli kil modelcilerinin ellerinde bile yapılmasının neredeyse imkansız olduğu anlamına geliyordu.” Geleneksel olarak otomobil tasarımı aşamasında, bir tasarımcı otomobilin taslağını hazırlar ve daha sonra, yeşil ışık aşamasındaki daha büyük kil modellere geçmeden önce, kilden küçük bir gövde modeli yapar. İşinde son derece usta modelciler daha sonra doğal ölçüsünde, gerçeğine yakın aracı ortaya çıkarmak için tam boy kil üzerinde çalışır. Bu yöntem yıllardır kullanılmaktadır ancak son yıllardaki dijital tasarım süreçlerinin entegrasyonu otomobil tasarımında değişikliklere yol açmıştır. Kullanılan yöntemler otomobil üreticileri arasında farklılık gösterse de, otomobiller dijital tasarım yazılımları kullanılarak, gittikçe artan şekilde bilgisayarda tasarlanmakta ya da iki boyutlu ilk taslaklardan oraya aktarılmaktadır. Bu yazılım 2 boyutlu çizimden 3 boyutlu matematiksel form verileri oluşturulmasına imkan sağlamaktadır. Zaman harcayan kil modelin kesilmesine hiç gerek kalmadan, üç boyutlu bir gerçek model oluşturmak üzere, bu bilgiler zorlu noktalar olarak da adlandırılan şasi ve sürüş sistemini de içeren mevcut bileşenler gibi teknik bilgilerle birleştirilir. Bu aşamada bu bilgiler aracın doğal ölçüsünde, orijinal tasarımın kompleks yapısını koruyan kilden bir kopyasını üretebilen çok eksenli bir freze makinesine aktarılabilir. Son olarak bu bilgiler üretim süreci için otomobil parçaları ve üretim araçları kalıpları oluşturmak üzere kullanılabilir. Bugün karmaşık yüzeyler sadece dijital olarak gerçekleştirilebilmektedir. Bunun sebebi pürüzsüz, kusursuz yüzeyler tasarlamak ve üretmenin karmaşık ve dalgalı yüzey dilinden daha kolay olmasıdır. Mazda’nın otomobil tasarımcıları arasında az rastlanan teknolojik anlayışının, ileri bilgisayar destekli tasarım ve mühendislik süreçlerinin entegrasyonu ile birleşmesi, Mazda’nın tasarım fikirlerini pazara taşımak için gereken teknik yeterliliğe sahip olduğu anlamına gelmektedir. “En basit formuna kadar parçalara ayırırsanız, bu mevcut yapıyı oluşturmak o kadar karmaşık değildir” diyor Franz von Holzhausen ve ekliyor; “ancak dalgalı yüzeylerin üretilebilirliği kritik olacaktır çünkü bu dalgalı yüzeyler Mazda için tasarım dilinde bir imzadır.” “Yarattığımız her konsept otomobil bir öğrenme sürecidir,” diye açıklıyor Laurens van den Acker. “Dünyadaki en gözü pek mühendislerden bazılarıyla çalıştık. Mazda’daki bu yeniliğin uzun bir hikayesi var. Bunu yapmayı çok isteyen mühendislere sahip olmak tasarımcıların hayalidir. Mühendislerimiz ve tedarikçilerimizle çok yakın şekilde çalışmak zorundayız. Herkesin işin içinde olması gerekir.” BASIN KİTİ Akış’ın hikayesi ve önemi: Nagare nesli Pek çok beyin fırtınası, taslaklar, araştırma ve fizibilite çalışmasından sonra Nagare tasarım dili, Nagare konsept otomobili şeklinde ortaya çıktı: Fakat nereden geldi ve nasıl geliştirildi? Tasarım ekibi Mazda araçlarının mevcut dinamik özelliklerine bakarak başladı. hiçbir şey Mazda’yı “hareket duygusundan" daha iyi özetleyemezdi; bu Mazda’nın sürücülükten çocukluktaki gibi katıksız bir haz duymayı sağlayan otomobiller üretmeye kendini adamasıdır. Saatlerce süren tartışmalar sonunda tasarım ekibi Mazda otomobillerinin hareket halindeyken verdiği duygunun aynısına hareketsiz haldeyken de sahip olmayı hak ettiğine karar verdi. “İlham almak için doğaya döndük, rüzgar ve su gibi güçlerin ortaya çıkardığı hareketin görüntülerine odaklandık” şeklinde açıklıyor Laurens van den Acker. “Bu doğal akış çizgileri hep sezgisel olarak anlaşılabilen bir hareket duygusu verir.” “Bu doğal hareketin ‘anlık görüntülerine ait hisler uyandıran’ arabalar yapmak istedik,” diye belirtiyor Laurens van den Acker. Otomotiv endüstrisinin bu doğal yapıları henüz yakalayamamış birkaç endüstriden biri olduğunu fark ettik. Mimari, moda ve ürün tasarımı sektörlerinin hepsi bu doğal görünümlerden yararlandı. Bunu Mazda tasarımında değerlendirmek bizim için büyük bir fırsat oldu.” “Yeni dış görünüş dilimiz otomobil merkezli,” diye ekliyor Franz von Holzhausen. “Kesin surette kalıplaşmış mimari yaklaşım ve oldukça değişken organik yaklaşımı inceledikten sonra her iki disipline de yakın olan Nagare’yi yaptık. Nagare hem değişken hem ağırbaşlı ve hem de dinamik. Fakat kendisini izleyenlerde akıyormuş gibi bir etki yaratıyor." Bu noktadan hareketle Mazda’nın tasarımcıları otomobillerde dalgalı bir dış görünüş yaratma olasılığını araştırmaya başladılar. Otomobil yüzeyi sanki hava veya su tarafından doğal olarak oyulmuş gibi. Mazda tasarım ekibi Akış felsefelerini görsel olarak ifade edecek bir dış görünüş dili geliştirerek işe başladı. Van der Acker’in de açıkladığı üzere, ekip, onlara ilham veren doğal elementler gibi, Mazda’daki hareketin katışıksız gücünü otomobil durağan haldeyken bile iletebilmeyi istedi. Doğadaki hareketi enerjinin bir ifadesi şekline dönüştürüp otomobil gibi insan yapımı bir nesneye aktarmak, tasarım konseptinin bütünüyle heyecan verici ve mantığa uygun bir yaratıcı yaklaşımının ürünü oldu. Bu ilham çarpıcı ve benzersiz tasarımları arka arkaya yapmamızı sağladı.” Geleneksel otomobil tasarımına göre otomobil gövde panelleri düzgün ve pürüzsüz görünümlü olmalıdır. Buna rağmen Akış, metal yüzey boyunca bir dalgalanma etkisi yaratmaktadır. “Nagare’nin dış görünüş dili geleneksel tasarım düşüncesinin düz, karmaşık olmayan yüzeylerine karşı çıkıyor,” şeklinde açıklıyor Franz von Holzhausen. “Üniversitede hepimize bu öğretilir, yani bu durum yapıya aykırı. “Tasarımın sadeleştirmeyle ilgili altın kuralını bozuyoruz,” diye açıklıyor Laurens van den Acker. “Herkes size hiç kalmayacak şekilde bütün çizgileri yok etmenizi söyler. Genel kanıya ters bir durum gibi ama biz çizgiler ekliyoruz, fakat iyi yaparsak doğal ve güzel görünür.” BASIN KİTİ ‘Akış’ – Mazda Nagare tasarım serileri “Her bir tasarımda hareket ve akış biraz farklı şekilde ortaya çıkıyor. Hareket etkisi yakalamak için doğru veya yanlış bir yol yok, yani sunduğumuz konseplerin her biri yeni yüzey dilimizin farklı bir yorumunu içeriyor.” - Laurens van den Acker, Tasarım Bölümü Genel Müdürü Akış kullanılarak yapılan ilk konsept otomobili, Kasım 2006’da tanıtılan Mazda Nagare idi. Bazıları üretimdeki mevcut araçlara diğerlerinden daha yakın olan, tasarım konsepti serisinin ilki olarak Nagare, Akış’ın uygulandığı kusursuz bir keşifti. Onu Ocak 2007’de Ryuga izledi ve geleneksel Japon taş bahçelerinde olduğu gibi, hareketin güzelliğini insan yapımı nesnelerle bir araya getirme fikrini araştırmaya başladı. Nisan 2007’de Mazda Hakaze'nin tanıtımıyla, Akış tasarım felsefesinin kolaylıkla gerçekleştirilmesi için araçların farklı şekillerde tekrar tekrar yapılmaları araştırılmaya başlandı. Akış tasarımının kabine uygulanma olasılığı tam olarak Taiki konsept otomobilinin Ekim 2007’de tanıtılmasıyla şekillenmeye başladı. Furai’nin Ocak 2008’deki çıkışı Akış tasarımının son derece sportif bir şekilde nasıl uygulanabileceğini gösterdi. Tüm Nagare konseptleri deneysel formda bir tasarım çalışması olmanın ötesinde Mazda’nın Akış stratejisinin gerçek üretime doğru evrim geçirdiğini doğruluyor. Nagare konsept otomobil serileri yeni araçların tanıtımları ile 2008 yılında da devam edecek. Mazda Nagare konsepti – Los Angeles Otomobil Fuarı 2007 (Ekim 2006) Nagare konsept otomobilinin geliştirilmesinde Irvine tasarım ekibine liderlik yapmış olan Franz von Hausen’e göre, ilk tanıtımında Nagare “konseptin konseptiydi”. Mazda tasarımcıları potansiyel yüzey dilini ve araç ebatlarını araştırırken Akış’ın evrimi başlamıştı. Nagare’nin biçimi işlevsel gerçekliklerle sınırlandırılmamıştı, sadece tasarımın ayrıntılı bir görsel planıydı. Hatta ‘uçuş’ kavramını geliştiren düşünsel bir sürecin başlangıcında ortaya çıkmasına rağmen, Nagare daha sonra devam ettirilecek olan pek çok Akış unsuru sergiledi. İnce ve zarif hatlara sahip aerodinamik şekli sağlamlığını gösteriyordu ve tekerlekler kıvraklığı dışa vurmak üzere dört bir köşeye sıkıca yerleştirilmiş olduğundan, bu ‘hızlı’ biçim peşi sıra gelen konseptlerin habercisiydi. Hepsinden daha etkileyici olan şey ise dört koltuklu kabine girişi sağlayan ileri ve yukarı doğru açılan iki uzun kelebek kapıydı. Merkeze yerleştirilmiş sürücü koltuğu ve insanı saran arka koltuklarla Nagare, sürüş dinamikleri ve kabin işlevini yenilikçi bir pakette birleştirmeyi başardı. “Irvine’deki atölyemiz Nagare tasarım felsefesine gerçekten öncülük etti. Bu felsefe daha önceki Senku ve Kabura konseptlerinden doğdu ve böylece Nagare ortaya çıktı,” diye açıklıyor Franz von Holzhausen. “Nagare konseptini geliştirmeye başladığımızda pek çok parıltıya sahip bir tasarım felsefesi yaratıyor olduğumuzu fark ettik.” BASIN KİTİ Mazda Ryuga konsepti – Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı 2007 Mazda’nın Hiroşima tasarım merkezinde baş tasarımcı Yasushi Nakamuta liderliğinde Ryuga konsept otomobili üzerinde çalışılırken, tasarım ekibi ‘yapay olarak insan tarafından kontrol edilseydi, doğa, nesneleri nasıl şekillendirirdi?’ diye sormaya başladı. Ortaya çıkan sonuç çok başarılı ve güzel olan Ryuga konsept otomobiliydi, bu Akış’a ilk konsept otomobili için imkansız olan detaylar ekleyerek, tanım ve gerçeklik kazandıran bir keşif çalışmasıydı. Ryuga hem doğal güzelliği hem de insan yapımı hareketi ifade ediyordu. Ryuga’nın çarpıcı görünümlü yan yüzeyleri için Japon Karesansui bahçelerindeki taşların özenle tırmıklanmasıyla oluşturulan basit fakat güzel akış şekillerinden ilham alınmıştı. Nagare konsept otomobiline dinamizm ve hareket getiren belirgin kama şekli, hacmin önde küçük arkada ise büyük tutulması sayesinde elde edildi. Laurens van den Acker, Ryuga’yı ilk Nagare konsept otomobilinde olmayan güç aktarım organları ve kabin tasarımı ile ilgili ayrıntıların eklenmesiyle, gelişmekte olan Nagare tasarım felsefesine netlik kazandırılması olarak görüyor. Tekrarlayacak olursak, tasarım ekibi büyük tekerlekleri konsept otomobilinin köşelerine yerleştirdi. 21 inçlik hafifçe bükülmüş kollara sahip jantlarıyla Ryuga durağan haldeyken bile hareket ediyormuş hissi veren bir canlılık getirdi, güçlü gaz türbinine benzeyen bu etki çok çarpıcıydı. Bambu üzerinden akan sabah çiyinden esinlenilen farlar ve lav akışı etkisi veren arka park lambaları, böylesine bir yaklaşımın geldiği noktayı vurguluyordu. Mazda Hakaze konsepti – Cenevre Otomobil Fuarı 2007 Almanya Frankfurt yakınındaki Mazda Motor Avrupa tasarım merkezinde tasarlanan Hakaze konsept otomobili roadster etkisi veren bir crossover coupe olmakla birlikte aynı zamanda Akış tasarımının daha kullanışlı ve işlevsel bir tekrarını temsil ediyor. Hakaze bir spor otomobil veya cabrio kullanmak isteyen fakat hayat tarzları gereği daha kullanışlı bir arabaya ihtiyaç duyan tüketiciler için geliştirildi. Hakaze bu grubun ihtiyaçlarını karşılamak üzere düzenlendi ve buna uygun pek çok özelliğe sahipti. Konsept otomobili bir spor otomobil gibi eğlenceli ve kıvrak, üstelik bir SUV gibi kullanışlı ve işlevsel, ayrıca da çıkarılıp arka tampondaki dışarı doğru kayarak açılan bir bölmede saklanabilen cam tavan sayesinde roadster hissi veriyor. Hakaze’nin en şaşırtıcı yanı ise oldukça küçük bir otomobil olması. Mazda3’ten yalnızca 15 mm daha uzun. Hakaze’nin yüzeyi işlenirken kum tepecikleri gibi doğal unsurların ve helikopterler, hız tekneleri ve savaş jetleri gibi insan yapımı teknolojik nesnelerin karışımından esinlenildi. Sonuç Nagare biçim dilinin daha erkeksi ve sıkı bir yorumu şeklindeydi ve bu tür bir araç için tamamıyla uygundu. Mazda Avrupa'nın daha önceki Sassou konsept otomobilinin bir devamı olarak, Hakaze benzersiz bir aydınlatma sistemine sahipti ve ışık doğrudan arka pencerenin alt kısmına akarak dalgalanma etkisi yaratıyordu. Ortaya çıkan sonuç spor araba ile SUV karışımı kıvrak bir konsept otomobiliydi ve Nagare biçim dilinin şimdiye dek görülen en modern yorumuydu. BASIN KİTİ Mazda Taiki konsept – Tokyo Otomobil Fuarı 2007 Nagare konseptlerinin en fütürist otomobili olan Taiki, yakıt verimliliğinin iyileştirilmesi ve CO2 emisyonlarının azaltılması amacıyla ağırlığın azaltılmasını ve aerodinamik teknolojileri araştıran çevreci bir spor otomobil. Atmosfer tabakasından esinlenen (Taiki Japonca'da atmosfer anlamına geliyor) ve çığır açan geniş spor otomobil şekli, önde motor arkadan itiş sistemi, kısa çıkıntılar ve tamamen cam tavan, havanın akışını görsel olarak ifade etmek üzere tasarlandı ve bu akış yüzey kaplamasından karmaşık fakat güzel çamurluk çıkıntılarına ve kanada benzer arka kısma kadar her yerde görülebiliyor. Karmaşık dalgalı şekillerden meydana gelen biçimiyle, Taiki’nin gövdesi rüzgarda akıyormuş gibi salınan kumaşlardan, Japon efsanelerindeki kutsal bakirenin dalgalanan elbisesinden ve Japonların Koinobori dedikleri sazan balığı şeklindeki geleneksel flamadan ilham aldı. Sonuçta ortaya çıkan geleceğin spor otomobili tasarımı, alışılmadık şekilde dostane ve güvenilir oldu. Japonya Yokohama’daki Mazda Tasarım Bölümü İleri Tasarım Grubu Baş tasarımcısı ve yöneticisi Atsuhiko Yamada liderliğindeki tasarım ekibi en çok karmaşık ve fütürist biçimi ile öne çıkan bir hava tüpü konsepti oluşturmak üzere Koinobori temasını ele aldı. Özellikle ön göğsün koltuklara ve oradan da kapı kaplamasına doğru aşağı yönde akması gibi kabin unsurlarına akış şekli verilerek biçimlendirilmesi ile Taiki, akış kabin dilinin gelişmiş bir tekrarını ortaya koyuyor. Üretimleri sırasında geleneksel plastiklere oranla daha az CO2 üreten biyoplastik formda ileri malzemeler yin-yang prensibine göre bölünmüş sürücü odaklı kokpiti ve sakin, rahatlatıcı yolcu bölümüne sahip kabini oluşturuyor. Mazda Furai konsept – Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı 2008 Mazda Furai konsept otomobili Mazda ailesinin Nagare konseptine dayanan otomobillerin içinde sonuncusu ve Mazda’nın motorsporlarındaki 40 yıllık varlığının bir kutlaması niteliği taşıyor. California Irvine’deki Mazda Kuzey Amerika Faaliyetleri atölyesinde tasarım müdürü Franz von Holzhausen liderliğinde yaratılan Furai ile tasarım ekibi bir yol otomobili ile yarış otomobilini ayıran çizgileri belirsizleştirerek günlük hayatta kullanılabilecek bir yarış otomobili yapmayı hedeflemişlerdi. Mazda’nın Irvine tasarım ekibi bunu yapmak için Le Mans Courage C65’in şasisini alıp kapalı bir kokpit ve Nagare’nin tasarım özelliklerini ekledi. Daha önceki dört konsept otomobili Nagare’nin tasarım estetiğini ve iddialı farlar ve ona özgü beş noktalı ızgara gibi temel tasarım özelliklerini taşırken, Furai, işlevsel amaçla Nagare yüzey şekillerinin her birine ve detaylarına sahip. Havanın akışı Taiki’de görsel olarak yorumlanırken, havada kanallar açma işi ise Furai'ye düştü. Furai’de bulunan Nagare ‘akış çizgileri’ havada kanallar açıyor ve havanın gövde yüzeyinden akıp gitmesini sağlayarak aracın aerodinamik performansını arttırıyor. Yan yüzeyler havayı arka frenler, yağ soğutucu ve şanzıman soğutucuya yönlendirirken, öndeki hava akış bölümü havayı aracın alt kısmına alarak gövdenin içine doğru motor soğutma radyatörlerine yönlendirir. Ayrıca aracın altında bulunan bir difüzör, radyatörler ve motor bölümünden akan havanın çekilip arka kısımdan atılmasına yardım eder. BASIN KİTİ 3 - Mazda çalışanları – Mazda ruhu Laurens van den Acker, genel müdür, Tasarım Bölümü, Mazda Corporation Laurens van den Acker Mazda Tasarım Bölümü’nde genel müdürlük yapıyor. Konsept otomobiller dahil Mazda global ürünlerinin tüm tasarımlarından sorumludur ve Nagare biçim dilinin yeni global tasarım kimliğinin tanıtılmasında bizzat kendisi önayak olmuştur. Van den Acker Mazda’nın güçlü ve yaratıcı global tasarım ağını kuran itici güçtür. Mazda’ya katılmadan önce van den Acker Kuzey Amerika Ford Motor Şirketi’nin Dearborn İleri Atölyesinde stratejik tasarım şefiydi. Bu atamadan önce Ford’da geçirdiği yedi yıl boyunca, Ford Escape ve Mercury Mariner baş tasarımcılığı, Stratejik Tasarım baş tasarımcılığı ve Ford Brand Imaging Group baş tasarımcılığı gibi farklı tasarım pozisyonlarında bulundu. Volvo ve Audi için de tasarımlar yaptı. Ford’da çalıştığı süre boyunca Laurens van den Acker Ford Model U, 427, Bronco ve GloCar gibi önemli araçların tasarımlarına katkıda bulundu. Van den Acker Hollanda’da bulunan Delft Teknoloji Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Fakültesi’nden master derecesi ile mezun oldu. Laurens van den Acker özellikle şirketin yenilikçi yaklaşımları desteklediği böyle bir zamanda Mazda tasarım bölümünün başı olmaktan mutluluk duyduğunu söylüyor. “Görselliği bu şekilde artırarak yeni nesil Mazda araçları yaratıyoruz ve Mazda’nın sportif ve tutku uyandıran araçlar ortaya çıkarma kararlılığını güçlendiriyoruz. Son olarak Nagare biçim dili, Taiki ve Ryuga konsept otomobillerinde uygulandığı gibi, gelecekte Mazda’nın üreteceği araçların gövde şekillerinde de benzer halde görülecek. Peter Birtwhistle, baş tasarımcı, Mazda Araştırma ve Geliştirme, Avrupa Peter Birtwhistle Mazda Avrupa baş tasarımcılığı görevini yürütüyor. Mazda’nın Avrupa tasarım faaliyetleri kapsamındaki tüm araçların tasarım ve geliştirme işlerinin yönetiminden sorumlu ve Almanya Oberursel’deki Mazda Avrupa araştırma ve geliştirme merkezinde yerleşik olarak çalışıyor. Dünyanın en rekabetçi ve zorlu otomobil pazarında araç yaratılmasından sorumlu olan Birtwhistle, uluslararası bir tasarımcı ekibine liderlik ediyor. Birtwhistle Mazda’ya 1988’de kıdemli tasarımcı olarak katıldı ve 2000’den bu yana Mazda Avrupa tasarım faaliyetlerini yönetiyor. Mazda’ya katılmadan önce Birtwhistle Porsche’de atölye baş tasarımcısı yardımcısı ve Audi ve Vauxhall’da atölye tasarımcısı idi. Londra Kraliyet Sanat Koleji’nde otomotiv tasarımı okudu. “Yeni tasarım felsefesiyle Mazda otomobillerinin gövdelerinde geleneksel unsurların çok ötesinde daha fazla görsel etki ve coşku elde edeceğiz. Böyle bir amaca sahip olmak harika ve son derece yaratıcı bir süreç, çünkü yeni fikirlere açık olma durumu var ve pek çok unsur ve ayrıntıyı yaratma becerisi olan tasarımcılara sahibiz. Yeni Nagare biçim dilinden önce var olması mümkün olmayan biçim ve özellikler yaratıyoruz. BASIN KİTİ Franz von Holzhausen, tasarım müdürü, Mazda Kuzey Amerika Operasyonları Franz von Holzhausen, Mazda Kuzey Amerika Operasyonları (MNAO) tasarım müdürü. Mazda Kuzey Amerika Operasyonları kapsamındaki tüm araçların tasarım ve geliştirme işlerinin yönetiminden sorumlu ve ABD California Irvine’de bulunan Mazda Kuzey Amerika tasarım ve araştırma-geliştirme merkezinde yerleşik olarak çalışıyor. Von Holzhausen tasarım müdürü olarak çalıştığı ve Saturn türevlerinin yanısıra Pontiac Solstice konsept ve üretim otomobillerini de içeren programları yönettiği General Motors’dan gelerek Mazda’ya katıldı. GM’den önce von Holzhausen Volkswagen’de baş tasarımcı yardımcısı olarak çalıştı. Volkswagen’de J Mays’a bağlı olarak, Audi TT ve Concept 1 New Beetle tasarımlarının geliştirilmesinde bulunmuş çok önemli bir tasarımcıydı. Von Holzhausen Mazda’nın Akış tasarım felsefesini gösteren ve daha sonra Ryuga’nın ortaya çıkışına neden olacak ilk konsept olan Nagare konsept otomobilinin geliştirilmesinde yöneticilik yaptı. Irvine tasarım ekibiyle birlikte sonradan Japonya'da tamamlanan Ryuga’nın tasarımına ve geliştirilmesine yardım etti. Ayrıca en son Nagare konsepti olan Furai de onun Irvine’deki atölyesinde yeniden işlendi. Von Holzhausen en çok, tam anlamıyla yenilikçi projelerde yer aldığında esinlendiğini söylüyor: “Hem marka için hem de genel olarak yeni ve orijinal fikirler üretmeyi seviyorum. İnsanların beklemekte olduğu tasarımı onlara sağlıyoruz. Sanırım otomotiv tasarımında kaldırılması gereken bazı sınırları ortadan kaldırıyoruz. Bu, öncü bir tasarım şekli. Endüstrideki herkesin önüne bir yol çiziyor. İşlenmiş yüzeyleri düşünecek olursanız, yüzey dili ve üretimi açısından değişim lideri olduğu söylenebilir. Diğer her şeyden o kadar farklı ki.” Atsuhiko Yamada, baş tasarımcı, Müdür /İleri Tasarım Grubu, Tasarım Bölümü, Yokohama Atsuhiko Yamada, Japonya Yokohama’da bulunan Mazda tasarım bölümünde ileri tasarım grubu baş tasarımcısı ve müdürü. Mazda’nın Japonya ve Asya faaliyetleri kapsamındaki tüm araçları için tasarım ve geliştirmenin günlük yönetiminden sorumlu. Şu anda ekibi Yokohama’da 5 ila 10 yıl sürecek olan tasarımların geliştirmesi üzerinde çalışıyor. Ryuga ve Taiki konseptlerini geliştiren, Yamada’nın ekibiydi. Yönettiği ekip pop kültürü, mimari, ürün ve moda tasarımı gibi farklı alanlardaki tasarım trendlerini araştırıp üzerinde çalışarak bunları yerel pazarlara uygun ürünler halinde sentezliyor. Son yıllarda Mazda2, Mazda6 ve CX-9 projeleri tasarım geliştirme çalışmalarında da yöneticilik yaptı. “Nagare felsefesi benim için bir otomobil tasarlamada son derece doğal” diye açıklıyor Atsuhiko Yamada. “Japon kültürü ve tasarımı tarihsel olarak doğadan son derece etkilenmiştir ve mimari, bahçe düzenlemesi, sanat ve modada güzel pek çok akış tasarım dili örneği görürüz. Ben bu ortamda büyüdüm ve doğanın güzelliğini otomobil tasarımına dönüştürme fırsatına sahip olmaktan heyecan duymaktayım. “Bence bu dil farklı kültürlerden olsalar bile pek çok insanı cezbedecek, çünkü doğa herkes için çok güzeldir. Bu, hiç bitmeyen bir yolculuk olabilir ve potansiyel olarak tasarım için sınırsız sayıda parlak fikir mevcut.” BASIN KİTİ Tasarım ödülleri – Mazda konsept otomobilleri - Senku: En Güzel Tasarım Konsepti, Uluslararası Otomobil Festivali, Paris, 2005. Kabura: Estetik ve Yenilikçilik Ödülü, Detroit Otomobil Fuarı, 2006. Ryuga: Louis Vuitton Klasik Konsept Ödülü, Detroit Otomobil Fuarı, 2008. Mazda global tasarım ekibi: Grand Prix Du Design, Uluslararası Otomobil Festivali, Paris, 2008.