Bildiri Özet Kitabı - Ana Sayfa

Transkript

Bildiri Özet Kitabı - Ana Sayfa
ÖNSÖZ
Deðerli Meslektaþlarým,
Türkiye Romatoloji Araþtýrma ve Savaþ Derneði Sivas
Þubesi tarafýndan Cumhuriyet Üniversitesi’de bu yýl
ikincisini düzenleyeceðimiz Sivas Romatoloji
Günlerine sizleri davet etmekten büyük mutluluk
duyuyoruz.
Bilindiði gibi kongre ve sempozyumlar, mesleki hayatýmýzda bizlerin güncel bilgileri
birbirimize aktarma fýrsatý bulduðumuz ve bir araya geldiðimiz önemli günlerimizi
oluþturuyor. Biliþim çaðýný yaþadýðýmýz bu günlerde romatoloji alanýndaki son güncel
geliþmeleri tartýþacaðýmýz ve alanýnda söz sahibi hocalarýmýzdan dinleme olanaðý
bulacaðýmýz siz deðerli meslektaþlarýmýzla bilgi ve deneyimlerimizi paylaþacaðýmýz
sempozyumumuzda sizleri de aramýzda görmek bizleri son derece mutlu edecektir.
Cumhuriyetimizin temellerinin atýldýðý Anadolu’muzun güzel ve þirin kenti Sivas’ta
buluþmak dileðiyle..
Prof. Dr. Sami Hizmetli
Sempozyum Baþkaný
1
KURULLAR
Sempozyum Baþkaný
Dr. Sami Hizmetli
TRASD Yönetim Kurulu
Dr. Hatice Bodur
Dr. Þebnem Ataman
Dr. F. Figen Ayhan
Dr. Sumru Özel
Dr. Murat Birtane
Dr. Hilal Kocabaþ
Dr. Erhan Çapkýn
Dr. Aslý Can
Dr. Gürkan Yýlmaz
Þube Baþkanlarý
Afyon
Dr. Hasan Toktaþ
Erzurum
Dr. Meltem Alkan Melikoðlu
Antalya
Dr. Erdal Gilgil
Ýstanbul
Dr. Tuncay Duruöz
Aydýn
Dr. Ömer F. Þendur
Ýstanbul-Trakya
Dr. Murat Birtane
Bursa
Dr. Merih Yurtkuran
Manisa
Dr. Lale Cerrahoðlu
Diyarbakýr
Dr. Kemal Nas
Sivas
Dr. Sami Hizmetli
Elazýð
Dr. Arzu Kaya
2
ÝLETÝÞÝM
Organizasyon Sekreterliði
Koþuyolu Mahallesi Mahmut Yesari Caddesi No:64
34718 Kadýköy / Ýstanbul
Tel: +90 (216) 414 11 11
Faks: +90 (216) 414 65 44
Web: www.opteamist.com
E-posta: [email protected]
3
BÝLÝMSEL PROGRAM
27 Mayýs 2016
14.00 - 14.15
Açýlýþ Seramonisi
14.15 - 15.00
Açýlýþ Konferansý
Oturum Baþkaný: Nurten ESKÝYURT
Konuþmacý: Tansu ARASIL
15.00 - 15.45
Spondioartritler Oturumu - 1
Oturum Baþkanlarý: Aker AKYOKUÞ, Ömer Faruk ÞENDUR
Spondiloartritlerde Erken Taný
Murat BÝRTANE
Spondiloartritlerde Klinik Bulgular
Gülcan GÜRER
15.45 - 16.15
Çay ve Kahve Molasý
16.15 - 17.00
Spondioartritler Oturumu - 2
Oturum Baþkanlarý: Lale CERRAHOÐLU, Zuhal ALTAY
Spondiloartritlerde Güncel Tedavi
Tuncay DURUÖZ
Psöriatik Artirtte 2015 EULAR Tedavi Önerileri
Kemal NAS
4
BÝLÝMSEL PROGRAM
28 Mayýs 2016
09.15 - 10.30
PANEL
Romatoid Artrit Oturumu - 1
Oturum Baþkanlarý: Bülent BÜTÜN, Rezzan GÜNAYDIN
Erken Artrite Yaklaþým
Erdal GÝLGÝL
Romatoid Artirtte Eklem Dýþý Tutulumlar
Nurettin TAÞTEKÝN
ACR 2015 Önerileri Iþýðý Altýnda RA Tedavisi
Erhan ÖZDEMÝREL
10.30 - 11.00
Çay ve Kahve Molasý
11.00 - 11.45
UYDU SEMPOZYUMU
Romatolojik Hastalýklarda Sürdürülebilir Etkinlik
Oturum Baþkaný: Sami Hizmetli
Konuþmacý: Salih Özgöçmen
11.45 - 12.30
PANEL
2015 Neler Getirdi
Oturum Baþkanlarý: Canan ÇELÝK, Cahit KAÇAR
EULAR/ACR 2015 Tedavi Önerileri Iþýðý Altýnda Polimyaljia Romatika
H. Fatih ÇAY
EULAR/ACR 2015 Sýnýflama Kriterleri Iþýðýnda GOUT Tedavisine Güncel Bakýþ
Erkan KOZANOÐLU
12.30 - 14.00
Öðle Yemeði
14.00 - 14.45
UYDU SEMPOZYUMU
Aksiyal SpA Tedavisinde Eklem ve Eklem Dýþý Bulgularýn Yönetimi
Oturum Baþkaný: Sami HÝZMETLÝ
Konuþmacý: Ahmet Kývanç CENGÝZ
5
BÝLÝMSEL PROGRAM
28 Mayýs 2016
14.45 - 15.45
PANEL
Romatizmal Hastalýklarda Akýlcý Ýlaç Kullanýmý
Oturum Baþkanlarý: Ali GÜR, Ayhan KAMANLI
Akýlcý Biyolojik Ajan Kullanýmý
Özgür AKGÜL
Akýlcý DMARD Kullanýmý
A. Kývanç CENGÝZ
Akýlcý Kortiko Steroid Kullanýmý
Nilay ÞAHÝN
15.45 - 16.00
Çay ve Kahve Molasý
16.00 - 17.00
PANEL
SÖZLÜ SUNUMLAR
Oturum Baþkanlarý: Hüseyin DEMÝR, Mustafa ÇALIÞ
S-001
Ankilozan Spondilitli Hastalarda El Ýkinci Parmak-Dördüncü Parmak Oraný:
Prognostik Gösterge Olabilir mi?
Sevcan Uður
S-002
Kas Ýskelet Sistemi Bozukluðu Olan Hastalarda Balneoterapi ve Fizik Tedavinin Sistolik
ve Diastolik Kan Basýncý Üzerine Etkisi
Bünyamin Koç
S-003
Meme Kanseri Ýliþkili Lenfödemde Kademeli Azalan Yoðunlukta Uygulanan
Ýntermitent Pnömotik Kompresyonun Kompleks Dekonjestif Tedaviye Katkýsý
Engin Taþtaban
S-004
Eklem Dýþý Bulgularý Olan ve Olmayan Aksiyal Spondiloartritli Hastalarda Klinik
Özellikler ve Hastalýk Yükü Farklý mýdýr?
Kemal Erol
S-005
Lateral Epikondilitli Hastalarda TENS'in Etkisi: Randomize Kontrollü Çalýþma
The Effect Of TENS in Patients with Lateral Epicondylitis: A Randomized
Controlled Study
Mahmut Alpaycý
6
BÝLÝMSEL PROGRAM
28 Mayýs 2016
S-006
Adheziv Kapsüllit ve Uyku Kalitesi Arasýnda Ýliþki
S-007
Behçet Sendromunda Nöropatik Aðrýnýn Hastalýk Aktivitesi ve Yaþam Kalitesi
Üzerindeki Etkisi
Murat Toprak
Pelin Yýldýrým
S-008
Romatolojik Hastalýklarda Çocukluk Çaðý Ruhsal Travma Sýklýðý
S-009
Ankilozan Spondilit Hastalarýnda HLA-B27 Allelinin Platelet Volüm Ýliþkili
Parametreler Üzerine Etkisinin Deðerlendirilmesi
Sevil Ceyhan Doðan
Hülya Deveci
S-010
Ankilozan spondilit hastalarýnda serum PTX-3 ve serum amiloid-P seviyeleri ile
hastalýk aktivasyonu arasýndaki iliþkisinin araþtýrýlmasý
Erhan Özdemirel
7
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
27 – 29 MAYIS 2016
SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ
BİLDİRİ ÖZET KİTABI
8
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
SÖZLÜ BİLDİRİLER
9
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 01
Ankilozan Spondilitli Hastalarda El İkinci Parmak-Dördüncü Parmak Oranı: Prognostik
Gösterge Olabilir mi?
Sevcan Uğur,Hasan Fatih Çay,İlhan Sezer,Cahit Kaçar
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp veRehabilitasyon Romatoloji Kliniği
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel tıp ve Rehabilitasyon Romatoloji Kliniği
Amaç: Ankilozan spondilit sakroiliyak eklem ve aksiyel iskeleti etkileyen kronik, progresif, multisistemik,etyolojisi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır(1). El İkinci dördüncü parmak uzunluk oranları
bazı hastalıklar ile ilişkili bulunmuştur. İkinci parmağın dördüncü parmağa oranı embriyo gelişirken
belirlenir(2). İkinci ve dördüncü parmağın rölatif uzunluğu prenatal androjen maruziyetinin bir
göstergesi olarak kabul edilir ve düşük 2:4 parmak oranı prenatal yüksek androjen maruziyeti ile ilişkili
olarak görülür(3).Genel olarak erkeklerde 2:4 parmak oranları düşüktür(4).Bu çalışmada ankilozan
spondilit tanılı hastalarda 2:4 parmak uzunluk oranları ve hastalık aktivite indeksleri ile arasındaki
ilişkiyi belirlemeyi amaçladık.
Gereç Yöntem: Çalışmaya New York kriterlerine göre ankilozan spondilit tanısı almış hastalar alındı.
Elde kırık öyküsü, parmak deformitesi, parmak amputasyonu, ulnar ve bilek deviasyonu gibi yanlış
ölçümlere neden olabilecek el deformitesine sahip hastalar dışlandı.
Olguların hastalık aktivitesi BATH Ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi (BASDAI), fonksiyonel
aktiviteleri BATH Ankilozan Spondilit fonksiyonel indeksi (BASFI), yaşam kalitesi SF36 kullanılarak
değerlendirildi. Sağ ve sol el ikinci dördüncü parmak uzunlukları parmak taban ve tepe noktaları
arasındaki mesafenin 150 mm dijital kaliper ile ölçülmesi ile belirlendi. Dominant el için ikinci parmak
uzunluğu dördüncü parmak uzunluğuna bölünerek 2:4 oranı saptandı. Parmak 2/4 oranları ile
ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi arasındaki ilişki istatistiksel olarak student t test ile
değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya 139 hasta alındı. Hastaların 36’sı kadın, 103’ü erkekti.Hastaların yaş ortalaması
41,12 ± 9,84 idi. BASDAI>4 olan hastaların dominant el 2/4 parmak oranları ortalaması, BASDAI<4
olan hastalara oranla anlamlı olarak düşük bulundu.(sırasıyla 0,981±0,033 ve 0,996±0,038, p<0,05).
Periferik eklem tutulumu açısından farklılık saptanmadı.
Sonuç: Dominant el 2/4 parmak oranları yüksek olan hastalarda hastalık aktivitesi daha düşük
bulundu. Bu nedenle Parmak 2/4 oranı ankilozan spondilitin prognoz tayininde bir gösterge olabilir. Bu
konuda geniş vaka grupları ile daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
KAYNAKLAR:
1)The interleukin (IL)-23/IL-17 axis in ankylosing spondylitis: new advances and potentials for
treatment. Jethwa H, Bowness P Clin Exp Immunol. 2016 Jan;183(1):30-6. doi: 10.1111/cei.12670.
Epub 2015 Sep 30. Review
2)Second to fourth digit ratio (2D:4D) and coronary heart disease Lu H, Ma Z, Zhao J, Huo Z.
Early Hum Dev. 2015 Jul;91(7):417-20. doi: 10.1016/j.earlhumdev.2015.04.009. Epub 2015 May 15.
3) Relationship Between Second to Fourth Digit Ratios and Benign Prostatic Hyperplasia in Aging
Men.J Clin Diagn Res 2015 May;9(5):PCO1-3 doi: 10.7860/JCDR/2015/11992.5937. Epub 2015 May
1.
4)Digit ratio and autism spectrum disorders in the Avon Longitudinal Study of Parents and Children: a
1
2
2
3
4
birth cohort study.Guyatt AL , Heron J , Knight Ble C , Golding J , Rai D . BMJ Open. 2015 Aug
25;5(8):e007433. doi: 10.1136/bmjopen-2014-007433
10
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 02
Kas İskelet Sistemi Bozukluğu Olan Hastalarda Balneoterapi ve Fizik Tedavinin Sistolik
ve Diastolik Kan Basıncı Üzerine Etkisi
Bünyamin Koç
AİBÜ Tıp Fakültesi, FTR AD, Bolu
Amaç: Bu çalışmanın amacı kas iskelet sistemi bozukluğu olan hipertansif (HT) ve normotansif (NT)
hastalarda balneoterapi (BT) ve fizik tedavinin periferik arteriyel kan basıncı üzerine etkisini
araştırmaktır.
Gereç - Yöntem: Hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Kas iskelet sistemi bozukluğu olan
59 hasta (21 erkek, 38 kadın; ortalama yaş 59.61± 9.97; aralık 22 -75 yaş) çalışmaya dahil edildi.
Hastalar HT (n=19) veya NT (n=40) grubuna atandılar. Her iki grup fizik tedavi ve balneoterapi ile
tedavi edildiler. Balneoterapinin süresi günde 20 dakika olmak üzere toplam 8 gündü. Fizik tedavinin
toplam süresi 10 gündü. Sistolik ve diastolik kan basınç ölçümleri tedavi öncesi ve sonrasında
kaydedildi. Grup içi ve gruplar arası sistolik ve diastolik kan basınç ölçüm sonuçları değerlendirildi.
Bulgular: Tedavi sonrasında sadece HT grubunda diastolik ve sistolik kan basınçlarında anlamlı
azalma bulduk (P <0.05).
Sonuç: Balneoterapi ve fizik tedavi hipertansif kas iskelet sistemi bozukluğu olan hastalarda tavsiye
edilebilir.
Anahtar Kelimeler: Balneoterapi; hipertansiyon; osteoartrit; fizik tedavi.
11
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 03
Meme Kanseri İlişkili Lenfödemde Kademeli Azalan Yoğunlukta Uygulanan İntermitent
Pnömotik Kompresyonun Kompleks Dekonjestif Tedaviye Katkısı
Engin Taştaban
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehablitasyon AD, Aydın, Türkiye
Amaç: Meme kanseri tedavisi ilişkili lenfödem tedavisinde intermitent pnömotik kompresyon
tedavisinin (İPK), kompleks dekonjestif tedavinin (KDT) her iki fazında ve azalan yoğunlukta
uygulanmasının sonuçlarını ortaya koymak.
Gereç-Yöntem: Lenfödemli 78 hasta üç gruba randomize edildi. Birinci gruba (n=26) sadece KDT
uygulandı. Birinci fazda cilt bakımı, manuel lenfatik drenaj, kompresif bandajlama ve terapötik
egzersiz; ikinci fazda cilt bakımı, bası giysisi, terapötik egzersiz verildi. İkinci gruba (n=26) KDT ile İPK
(sadece birinci fazda, 40-50mmHg) uygulandı. Üçüncü İPK gruba (n=26) KDT ile İPK (birinci fazda 4050mmHg, ikinci fazda 25-30mmHg) uygulandı. Her üç gruba toplam 20 seans tedavi verildi. Hastaların
ağrı, çap ve hacim farkı, el ve parmak ucu kavrama güçleri değerlendirildi.
Bulgular: Birici grupta VAS skoru (p=0.010), çap farkı (p=0.001), hacim farkı (p=0.045) ve el kavrama
kuvvetinde (p=0.035) anlamlı iyileşme gözlendi. İkinci grupta VAS skoru (p<0.001), çap farkı
(p=0.045), hacim farkı (p=0.015), el kavrama (p=0.041) ve parmak ucu (p=0.039) skorlarında anlamlı
düzelme saptandı. Üçüncü grupta VAS skoru (p<0.001), çap farkı (p<0.001), hacim farkı (p=0.001), el
(p=0.043) ve parmak ucu (p=0.038) kavrama skorlarında anlamlı düzelme saptandı.
Sonuç: Lenfödem tedavisinde intermitent pnömatik kompresyon tedavisinin KDT’ye eklenmesi
sonuçlara olumlu katkı sağlamaktadır. Özellikle KDT’nin ilk fazında yüksek, ikinci fazında düşük
basınçta uygulanmasının daha etkili olduğu görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: lenfödem, intermitent pnömotik kompresyon tedavisi, kompleks dekonjestif tedavi
12
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 04
Eklem Dışı Bulguları Olan ve Olmayan Aksiyal Spondiloartritli Hastalarda Klinik
Özellikler ve Hastalık Yükü Farklı mıdır?
1
2
3
2
3
Kemal Erol , Kevser Gök , Gizem Cengiz , Gamze Kılıç , Erkan Kılıç , Salih Özgöçmen
1
1
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR AD, Romatoloji BD, Kayseri
Afyon Kocatepe Üniversitesi FTR AD, Afyonkarahisar
3
Afyonkarahisar Kocatepe Devlet Hastanesi, Afyonkarahisar
2
Giriş ve Amaç: Spondiloartritler (SpA) ortak klinik, radyolojik ve genetik özelliklere sahip olan bir grup
hastalıktır. Aksiyal spondiloartritte (aksSpA) ana başvuru semptomu bel ağrısı ve belirleyici bulgu ise
sakroiliittir. Bunun yanında hastalarda periferik artrit ve entesit de sık görülmektedir. AksSpA’da eklem
dışı tutulumlar da görülmektedir; bunların başlıcaları üveit, inflamatuvar barsak hastalığı (İBH) ve
psöriyazistir (PsO). Bu çalışmanın amacı, eklem dışı bulguları (EDB) olan ve olmayan aksSpA’lı
hastalarda hastalık yükünü ve klinik özellikleri karşılaştırmaktır.
Yöntem: Çalışmaya Erciyes SpA kohortundan (ESPAC) ASAS aksSpA kriterlerini karşılayan hastalar
alındı. Hastalar EAB (üveit ve/veya İBH ve/veya PsO) olanlar ve olmayanlar iki gruba ayrıldı. İki
grubun demografik ve klinik verileri karşılaştırılırken t testi ve ki-kare testi kullanıldı.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 360 aksSpA’lı hastadan 93’ünde (%25.8) EDB mevcutken 267
(%74.2) hastada sadece kas iskelet sistemi bulguları mevcuttu. Gruplar yaş, cinsiyet, eğitim durumu,
sigara içme durumu, vücut kitle indeksi, ilk şikayet başlama süresi yönünden birbiri ile benzerdi.
EDB olmayan hastaların %13.9’unda periferik artrit varken EDB olan hastaların %23.3’ünde periferik
artrit vardı ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0.035).
Her iki hasta grubunda VAS-ağrı, hasta ve doktor global değerlendirme, BASDAI, BASFI ve BASMI
düzeyleri benzerdi. HAQ-S ve SF-36 komponent (fiziksel ve mental) değerleri de her iki grupta farklı
değildi. Gruplarda HADS ile belirlenen anksiyete ve depresyon riskleri benzerdi. DMARD veya antiTNF ilaç kullanımı yönünden de her iki grup arasında farklılık yoktu.
Sonuç: AksSpA’da EDB olan ve olmayan hastalar arasında hastalık yükü benzer olup, periferik eklem
tutulumu beklenildiği gibi EDB olan hastalarda daha yüksek oranlardadır.
13
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 05
Lateral Epikondilitli Hastalarda TENS’in Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma
1
2,*
1
1
1
Erdal Dilekçi , Mahmut Alpaycı , Korhan Barış Bayram , Serpil Bal , Hikmet Koçyiğit , Alev
1
3
Gürgan , Şeyhmus Kaplan
1
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
2
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Van, Türkiye
3
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Spor Hekimliği Anabilim Dalı, Van, Türkiye
Amaç: Lateral epikondilitli hastalarda ağrı ve fonksiyonu düzeltmek için klasik yöntemlere ilave edilen
transkütanoz elektriksel sinir stimülasyonunun (TENS) faydaları araştırıldı.
Gereç - Yöntem: Bu tek kör, randomize kontrollü çalışmada lateral epikondilitli 65 hasta, iki hafta
süreyle, TENS grubuna ve kontrol grubuna randomize edildi. Her iki gruba da nonsteroid
antienflamatuvar ilaç, epikondilit bandajı, buz uygulaması, hastalık ve aşırı kullanım hakkında bilgi ve
eğitim verilirken, sadece TENS grubuna ek olarak TENS uygulandı. Başlangıçta (tedavi oncesi), bir ay
ve üç ay sonraki takiplerde vizüel analog skala (VAS) ve hasta bazlı tenisçi dirseği değerlendirme
(PRTEE) anketi skorları değerlendirildi.
Bulgular: Demografik özellikler açısından gruplar benzerdi (p>0.05). Tedavi öncesi ile
karşılaştırıldığında, bir ay sonraki tüm değerlendirme skorları TENS grubunda anlamlı düzeyde
düzelirken (p<0.001), kontrol grubunda sadece VAS aktivite skorunda anlamlı düzelme vardı
(p=0.013). Üc ay sonraki tüm skorların her iki grupta da anlamlı olarak düzeldiği görüldü (p<0.05).
Tedavi öncesi ile bir ay sonraki skorların farkı (değişim miktarı) dikkate alındığında, bütün testler
açısından TENS grubu anlamlı düzeyde üstün bulundu (p≤0.004). Başlangıç ile üç ay sonraki skorların
farkı dikkate alındığında, VAS istirahat hariç (p=0.209), diğer bütün testler açısından TENS grubundaki
düzelmeler anlamlı olarak daha iyi bulundu (p<0.001).
Sonuç: Bu çalışmada, klasik fizik tedavi yöntemlerine ilave edilen TENS’in lateral epikondilite bağlı
ağrı ve fiziksel fonksiyon kaybının düzeltilmesinde faydalı olduğu bulundu.
Anahtar sözcükler: Lateral epikondilit; hasta bazlı tenisci dirseği değerlendirme; transkütanöz
elektriksel sinir stimülasyonu.
14
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 06
Adheziv Kapsüllit ve Uyku Kalitesi Arasında İlişki
Murat Toprak, Metin Erden
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Adeziv kapsüllit’li (AK) hastalarda ağrı, anksiyete, depresyon uyku
kalitesi ve yaşam kalitesini karşılaştırmaktır.
Gereç - Yöntem: Prospektif 76 AK ve 72 kontrol hastası değerlendirildi. Hasta ve kontrol grubundan
vizüel analog skalası (VAS), Beck anksiyete indeksi (BAİ), Beck depresyon indeksi (BDİ), Pitsburg
uyku kalitesi indeksi (PUKİ) ve Dünya sağlık örgütü Yaşam kalite indeksi kısa form (WHOQoL-Bref)
ile değerlendirildi.
Bulgular: AK’li hastalar kontrol grubundan daha yüksek VAS ve BAİ skorlarına sahipti (p˂0.001).
Gruplar arasında BDİ skorları arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0.067). WHOQoL-Bref ölçeğinde
fiziksel, ruhsal ve çevresel alanlarda anlamlı düşüklük vardı (p˂0.001). AK’li hastalar PUKİ skorları
açısından uyku verimliliği ve uyku bozukluğu bölümlerinde anlamlı düşüklük vardı (p˂0.001).
Sonuç: Çalışmamız AK hastalarında ağrı, anksiyete ve uyku bozukluğı arasında yakın ilişki olduğunu
göstermiştir. AK’li hastaların tedavilerine psikiyatrik değerlendirmenin eklenmesi faydalı olabilir.
Anahtar Kelimeler: Adeziv kapsüllit, ağrı, anksiyete depresyon, uyku kalitesi, yaşam kalitesi
15
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 07
Behçet Sendromunda Nöropatik Ağrının Hastalık Aktivitesi ve Yaşam Kalitesi
Üzerindeki Etkisi
1
2
3
Pelin Yıldırım , Ali Yavuz Karahan , Yeşim Garip , Fatih Tok
4
1
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kocaeli, Türkiye
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Konya, Türkiye
3
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Pınar Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara, Türkiye
4
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Ankara, Türkiye
2
Amaç: Nöropatik ağrı sadece bir semptom veya hastalık değil, farklı hastalıkların ve lezyonların
sonucu orataya çıkan bir sendromdur ve hastaların yaşam kaliteleri üzerine önemli ölçüde olumsuz
etkisi olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Behçet sendromunda nöropatik ağrı varlığını araştırmak ve
bunun, hastalık aktivitesi ile ilişkisini ve yaşam kalitesi üzerine etkisini saptamaktır.
Gereç-Yöntem: Çalışmaya 22 kadın, 21 erkek hasta alındı. Hastaların demografik ve sistemik verileri
ile istirahat ve hareket ağrı düzeyleri (VAS), dermatolojik yaşam kalite ölçeği, PainDETECT, yorgunluk
şiddet skalası, Behçet hastalığı anlık aktivite düzeyi, Nottingham sağlık profili skorları kaydedildi.
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 29,83±9,51 yaş ve hastalık süreleri 6,70±6,22 yıl idi. Hastaların
tamamında (%100) oral aft, 41’inde (%95,3) genital ülser, 25’inde (%58,1) üveit, 25’inde (%58,1) artirt,
17’sinde (%39,5) tromboflebit mevcut idi. Hastaların 27’sinde (%62,8) baş ağrısı mevcut idi. Hastaların
istirahat VAS düzeyi 24,88±23,11, hareket VAS düzeyleri 49,34±30,72, dermatolojik yaşam kalitesi
skoru 11,76±2,02, yorgunluk şiddet skalası 40,60±16,72, PainDETECT skoru 12,46±9,38 idi. Behçet
hastalığı anlık aktivite düzeyi skorları 4,56±3,00 olarak tespit edildi. Nottingham sağlık profili toplam
skoru 243,19±185,35 idi. Hastalarda nöropatik ağrı düzeyinin ve VAS ile tespit edilen ağrı düzeyinin
dermatolojik yaşam kalite ölçeği ile, hastaların yorgunluk düzeyi ile ve Nottingham sağlık profilinin tüm
alt bölümleri ve toplam skoru arasında pozitif korelasyon saptandı (p<0,05). Ayrıca hastalık aktivitesi
ve yorgunluk düzeyi ile yaşam kalitesi arasında pozitif korelasyon olduğu belirlendi (p<0,05). Sistemik
tutulumun bütün parametreleri ile yaşam kalitesi arasında pozitif korelasyon izlendi (p<0,05).
Sonuç: Behçet sendromunda nöropatik ağrı, subklinik bir tablo olarak ortaya çıkabilmekte ve yaşam
kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Behçet sendromunda nöropatik ağrı varlığı araştırılmalı
ve yaşam kalitesini arttırmak için tedavi planına dahil edilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Behçet Hastalığı, nöropatik ağrı, yaşam kalitesi
Tablo 1: Hastaların Demografik ve Klinik Özellikleri
Ortalama ± SS
min-max
Yaş (yıl)
29,83 ± 9,51
2–55
VAS istirahat
24,88 ± 23,11
0–80
VAS aktivite
49,34 ± 30,72
0 – 90
Dermatolojik
yaşam 11,76 ± 12.02
0–11,76
kalitesi skoru
Yorgunluk
şiddet 40,60 ± 16,72
11–40,60
skalası
PainDetect
12,46 ± 9,38
0–12,46
Behçet hastalığı anlık 4,56 ± 3
1–4,56
aktivite düzeyi
Nottingham
sağlık 243,19 ± 185,35 0–243,19
profili toplam skoru
16
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 08
Romatolojik Hastalıklarda Çocukluk Çağı Ruhsal Travma Sıklığı
1
2
Salih Salihoğlu , Sevil Ceyhan Doğan , Önder Kavakçı
3
1
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Sivas Numune Hastanesi, Sivas, Türkiye
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sivas, Türkiye
3
Psikiatri AD, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sivas, Türkiye
2
Amaç: Bu çalışmada romatolojik hastalığı olan olgu grubunda kontrol grubuna kıyasla çocukluk çağı
ruhsal travma sıklığını araştırmayı amaçladık.
Gereç - Yöntem: Çalışmamızda, 127 ’si kadın, 93’ü erkek olmak üzere toplam 220 romatolojik
hastalığı olan olgu grubu ile 116’ sı kadın, 104 ’ü erkek olmak üzere toplam 220 romatolojik hastalığı
olmayan kontrol grubu, toplamda 440 hasta incelendi. Grupların yaş ortalamaları uyumlu idi. Gruplar
arasında yaş, cinsiyet, medeni durum ve eğitim durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık
bulmadık (p> 0.05). Çalışma gruplarına Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Short Form-36 (SF-36) Yaşam
Kalitesi Değerlendirme Formu ve Çocukluk Çağı Ruhsal Travmalar (CTQ-28) Ölçeği anketleri verildi
ve hastalar tarafından dolduruldu.
Bulgular: Beck anksiyete ölçeğinde, yaşam kalitesi ölçeğinin alt parametlerinde (ağrı, genel sağlık,
zindelik, sosyal fonksiyon, mental sağlık) ve çocukluk çağı ruhsal travmaları ölçeğinde olgu grubunda
kontrol grubuna kıyasla anlamlı yüksek bulduk (p < 0.05).
Sonuç: Romatolojik hastalığı olanlarda daha fazla çocukluk çağı travmaya maruziyet saptadık.
Travmanın, hipotalamo pitituer adrenal aksı (HPA) üzerinden etkisi sonucu romatolojik hastalıkların
etyopatogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Romatolojik Hastalıklar, Çocukluk Çağı Ruhsal Travmaları, HPA aksı
17
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 09
Ankilozan Spondilit Hastalarında HLA-B27 Allelinin Platelet Volüm İlişkili Parametreler
Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi
Hülya Deveci
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilimdalı, Tokat
Amaç: Ankilozan spondilitin (AS) orijininde önemli bir genetik ipucu olan HLA-B27'nin
keşfedilmesinden sonra otuz yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen bu allelin
hastalığın
patogenezindeki rolü halen bilinmemektedir. Bu çalışmanın amacı AS hastalarında HLA-B27 allelinin
varlığının platelet volüm ilişkili parametreler üzerine etkisi olup olmadığını değerlendirmektir.
Yöntem: Çalışmaya yaşları 30-60 arası değişen 75 AS hastası (erkek/bayan: 54/21 ) dahil edildi.
Hastalar HLA-B27 allel varlığına göre iki gruba dahil edildi. Hastalık aktivitesi Bath Ankylosing
Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI) ile değerlendirildi. Laboratuar değerlendirmesinde
sedimantasyon, c-reaktif protein(CRP) ve hemogram kullanıldı. Platelet volüm ilişkili parametreler
olarak MPV, PCT, PDW, P-LCR değerlendirildi.
Bulgular: Hastaların 38’inde (%50.6) HLA-B27 pozitif, 37’sinde (%49.4) negatif bulundu. HLA-B27
pozitif grubun ortalama BASDAI skoru, sedimantasyon ve CRP değerleri ile negatif grubun değerleri
arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). Hemogram değerlendirmesinde ise platelet volüm
ilişkili parametrelerden ortalama PCT ve P-LCR değerleri HLA-B27 pozitif grupta negatif gruptan
anlamlı düzeyde yüksek bulundu (sırasıyla; PCT: 0.28±0.06; 0.24±0.04, p=0.016; P-LCR:
35.10±10.5;19.35±0.63, P=0.045). Hastalık aktivitesi ile bu parametreler arasında anlamlı bir ilişki
bulunamadı.
Sonuç: HLA-B27 pozitif AS hastalarında platelet dağılım genişliğini gösteren PCT ve büyük
trombositlerin normal trombositlere oranını gösteren P-LCR değerlerindeki artışlar bize, bu allelin
varlığının trombosit volüm artışlarına neden olabileceğini ve hastalığın etyopatogenezi ile ilgili
araştırmalarda bu durumun göz önünde bulundurulabileceğini düşündürdü.
18
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
S 10
Ankilozan Spondilit Hastalarında Serum PTX-3 ve Serum Amiloid-P Seviyeleri ile
Hastalık Aktivasyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması
1
2
3
2
Ali Erhan Özdemirel , Şebnem Ataman , Ayşe Peyman Yalçın , Hüsetin Tutkak , İsmihan
2
2
2
Sunar , Zühre Sarı Sürmeli , Firas Doghanji
1
Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH, Romatoloji BD, Ankara
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD , Romatoloji BD, Ankara
3
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD , İmmünoloji BD, Ankara
2
Amaç: BASDAI günümüzde Ankilozan spondilit (AS)’de hastalık aktivitesini değerlendirmede altın
standart olarak kullanılan subjektif bir değerlendirme ölçeğidir . ASDAS’da subjektif soruları içeren bir
hastalık aktivite ölçeği olmakla birlikte, beraberinde CRP veya ESR gibi akut faz reaktanlarını da ihtiva
etmesi nedeniyle nispeten daha objektif bir değerlendirme yöntemidir ve son yıllarda AS’de hastalık
aktivitesi değerlendiriminde giderek artan bir sıklıkta kullanılmaya başlanmıştır .
Pentraxinler karboxi terminal bölgeye sahip çok fonksiyonlu multimerik bir protein süperailesidir.
Pentraksinler birer akut faz proteinidir ve kronik inflamasyonla ilişkilidirler. Bunlardan en iyi
tanımlanmış olanlar serum amiloid P (SAP), CRP ve pentraksin-3 (PTX-3)’tür. Bu komponentlerin
birçok inflamatuvar romatizmal hastalık ile ilişkisi gösterilmiştir.
Sonuç olarak biz bu araştırmada birincil olarak SAP ve Pentraksin-3’ün AS hastalarında klinik
aktivasyon ölçekleri ile (BASDAİ, ASDAS) ilişkisini araştırmayı amaçlamaktayız. İkincil olarak da bu
biyomarkırların konvansiyonel objektif göstergeçler olan ESR ve CRP ile olan ilişkilerini (özelliklede
BASDAI’si yüksek ancak ESR-CRP değerleri normal olan hastalarda) değerlendirmeyi planladık.
Yöntem: Çalışmaya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD/ Romatoloji
BD polikliniğinde takipli 100 AS hastası ve yaş, cinsiyet yönünden eşleştirilmiş 100 sağlıklı kontrol
grubu alındı. AS hastalarının tümü Modifiye New York kriterlerini karşılıyor idi.
Hastalar rutin kontrole geldiklerinde demografik verileri ( yaş, cinsiyet, hastalık süresi) AS için
kullandıkları ilaçlar (düzenli NSAİİ kullananlar veya anti-TNF +/- NSAİİ kullananlar olarak 2 gruba
ayrıldı) ve süresi kaydedildi ve laboratuvar yöntemleri ile rutinde bakılan tam kan, ESR,CRP değerleri
istendi. Hastalar çalışmaya alındıklarındaki BASDAİ, ASDAS değerleri hesaplandı.
Hastaların vizitlerinde eş zamanlı olarak SAP ve pentraksin-3’ün kan düzeylerine bakıldı. Aynı işlem
yaş, cinsiyet yönünden eşleştirilmiş 100 sağlıklı kontrol grubu içinde yapıldı.
Bulgular: Yapılan analizde PTX3 ve SAP değerleri AS grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak
yüksek bulundu (sırasıyla p<0.001 ve p=0.015). PTX3 ile CRP zayıf pozitif yönde korelasyon tesbit
edilirken (p=0.028) diğer parametreler açısından; BASDAI, ASDAS-CRP, hastalık süresi ve tedavi
şekli (NSAİİ veya anti-TNF-α) ile PTX-3 ve SAP arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Takiben
yapılan alt analizde sedimentasyon ve CRP değerleri normal olan AS hastaları, BASDAI değerlerine
göre hafif ve şiddetli şeklinde sınıflanarak yapılan incelemede belirteçlerin hiçbirinde yine anlamlı fark
tesbit edilmedi (sırasıyla p=0.576 ve p=0.911)
Sonuç: PTX-3 ve SAP birer inflamatuvar markır olarak AS hastalığında kontrol grubundan daha
yüksek saptanmış olmak ile beraber hastalık aktivasyonu ile ilişkisi açısından ek bir katkı sağlamıyor
gibi gözükmektedir.
Anahtar kelimeler: ankilozan spodilit, PTX-3 , serum amiloid-P
19
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
POSTER BİLDİRİLER
20
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 01
Huzurevinde Yaşayan Kadınlarda Kifoz Sıklığı, Osteoporoz ve Vertebral Fraktür
Değerlendirilmesi
1
2
3
Ayla Çağlıyan Türk , Füsun Şahin , Ferit Kerim Küçükler , Hülya Deveci
4
1
Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği,
Çorum, Türkiye.
2
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Denizli, Türkiye.
3
Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Endokrinoloji Kliniği, Çorum, Türkiye.
4
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Tokat, Türkiye.
Amaç: Huzurevinde yaşayan kadınlarda kifoz sıklığını belirlemek, kifoz ile kemik mineral yoğunluğu
(BMD) ve vertebral fraktür ilişkisini değerlendirmek.
Gereç - Yöntem: Çalışmaya 126 kadın hasta dahil edildi. Katılımcılardan 48’i (%38.1) huzurevinde
(Huzurevi Grubu, HG), 78’i (%61.9) kendi evinde (Kontrol Grubu, KG) yaşıyordu. Yürüyebilen, günlük
aktivitelerini ve kişisel bakımını yapabilen 65 yaş üzeri kadın hastalar çalışmaya dahil edildi. Yatalak
hastalar, sekonder osteoporozu olanlar, hemivertebra gibi konjenital vertebra deformitesi olan,
vertebral deformiteye neden olacak Scheuermann hastalığı veya Schmorl nodülü olan hastalar,
sekonder osteoporoza neden olacak ilaç kullanan (steroidler, tiazidler gibi) hastalar çalışmaya
alınmadı. Katılımcıların parathormon (PTH), Alkalen Fosfataz (ALP), kalsiyum (Ca), fosfor (P) ve
Vitamin D düzeyleri bakıldı. Tüm hastalara T4-L4 vertebraları içeren lateral torakolomber vertebra
grafisi çekildi. Grafiler hastaların klinik durumu hakkında bilgisi olmayan bir radyolog tarafından
değerlendirildi. Vertebral kırık
semikantitatif bir yöntem olan Genant yöntemi kullanılarak
değerlendirildi. Kifoz açısını değerlendirmek için modifiye Cobb yöntemi kullanıldı. Kemik mineral
dansiteleri DEXA (dual enerji X-ray absorbsiyometri) yöntemi ( Hologic explorer w ) ile belirlendi.
Lomber veya kalça BMD değeri genç erişkin nüfusla karşılaştırıldığında 2,5 standart sapma veya
altında ise osteoporoz tanısı, -1 ve -2.5 standart deviasyon arasında ise osteopeni tanısı konuldu.
Bulgular: Katılımcıların % 38.1’i huzurevinde, % 61.9’u kendi evinde yaşıyordu. Ortalama yaş HG’de
77.2±7.6 yıl, KG’da 76.8±6.2 years in CG ( p= 0.73). Demans anlamlı olarak huzurevi grubunda
fazlaydı (p<0.001). PTH, Vit D, Ca, P gruplar arasında farklı değilken ALP kontrol grubunda yüksekti
(p<0.05). Huzurevi grubunda (HG) kifoz oranı %52.08 olup kontrol grubunda (KG) kifoz görülme
oranından %27.68 istatiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0.001). Huzurevi grubunda
lomber ve femur BMD değerleri düşüktü (p<0.05) (Tablo 2). Huzurevinde kalan hastaların %68.7’sinde
osteoporoz, %31.3’ünde osteopeni saptanırken, kontrol grubunda
%55.2 osteoporotik, %32
osteopenik ve %12.8 normal değerler saptandı (p<0.05). Vertebral kırık oranı huzurevi grubunda
%37.5 iken, kontrol grubunda %24.3 saptandı (p>0.05). Kifozu olan huzurevi grubunda kırık görülme
oranı (%44 (11/25)) kontrol grubunda kırık görülme oranından (%30.4 (7/16)) daha yüksek
bulunmasına rağmen bu yükseklik istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Kifozlu ve kifozsuz HG’de
ve kifozlu KG’de kırık sayısı ve cobb açısı kifozsuz KG’deki hastalardan anlamlı düzeyde yüksek
bulundu (p<0.05). Fakat kifozlu KG ile arasında anlamlı bir farklılık bulunamadı p>0.05). BMD ve tscorları açısından değerlendirdiğimizde kifozu olan HG’de L4 BMD ve t skoru, femur boyun ve femur
total BMD ve t skoru kifozsuz KG’dan anlamlı düzeyde düşük bulundu (p<0.05) (Tablo 3).
Sonuç: Huzurevinde yaşayan kadınlarda osteoporoz ve fraktür oranı normal popülasyondan yüksek
olduğu gibi, kifoz oranı da toplumda yaşayan kadınlardan daha yüksektir. Kifozu olan huzurevi
hastalarında kırık sayısı daha fazla, kemik mineral yoğunluğu hem lomber bölgede hem de femurda
daha düşüktür.
Anahtar Kelimeler: Huzurevi, kifoz, osteoporoz, vertebral fraktür, BMD
21
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Table 1: Huzurevi grubu ve kontrol grubuna ait demografik veriler
Huzurevo Grubu
Kontrol Grubu
(n=48)
(n=78)
Yaş (yıl)
77.2±7.6
76.8±6.2
BMI (kg/m2 )
26.7±4.7
27.1±4.5
S}gara (evet/hayır)
1/47
2/76
Günlük çay tüket}m}
0
4 (8.3%)
0 (0%)
1
13 (27.1%)
19 (24.4%)
2
18 (37.5%)
23 (29.5%)
>2
13 (27.1%)
36 (46.2%)
Günlük kahve tüket}m}
0
44 (91.7%)
66 (84.6%)
1
3 (6.3%)
12 (15.4%)
Alkol kullanımı
0
0
Demans(var/yok)
15/33 (31.3%)
5/73 (6.4%)
p
0.73
0.632
0.875
0.019
0.112
1.0
<0.0001
Tablo 2: Huzurevi grubu ve kontrol grubunun karşılaştırılması
Huzurevo Grubu
Kontrol Grubu
(n=48)
(n=78)
Kırık sayısı (mean±SD)
0.56±0.89
0.30±0.60
0 (0-4)
0 (0-3)
med}an (m}n.-max.)
Cobbaçısı (mean±SD)
41.1±8.90
34.4±6.70
K}foz varlığı
%52.08
%27.68
L2 T-score (mean±SD)
-2.79±1.40
-2.41±1.41
L4 T-score (mean±SD)
-2.89±1.44
-2.27±1.49
L4 BMD (g/cm2 ) (mean±SD)
0.79±0.16
0.86±0.16
L Total BMD (mean±SD)
0.75±0.14
0.78±0.14
L Total T-score (mean±SD)
-2.66±1.36
-2.32±1.33
FNECK BMD (mean±SD)
0.59±0.12
0.67±0.13
FNECK T-score (mean±SD)
-2.29±1.04
-1.63±1.12
Total femur BMD (g/cm2 ) (mean±SD)
0.70±0.15
0.73±0.17
Total femur T-score (mean±SD)
-1.96±1.14
-1.67±1.41
Ca (mg/dL) (mean±SD)
9.41±0.45
10.06±5.16
Fosfor (mg/dL) (mean±SD)
3.56±0.47
3.34±0.53
Alkalen Fosfataz(U/L)
85 (40-299)
114 (35-346)
med}an (m}n.-max.)
PTH (pmol/L) (mean±SD)
90.00±87.00
73.90±38.90
V}tam}n D (ng/mL) med}an (m}n.-max.) 10.62 (2.70-68.04) 12.41 (2.50-75.00)
Table 3: Kifozu olan ve olmayan hastaların klinik verilerinin karşılaştırılması
Huzurevo Grubu
Kontrol Grubu
(n=48)
(n=78)
22
p
0.091
<0.0001
<0.0001
0.142
0.024
0.034
0.198
0.173
0.002
0.001
0.441
0.242
0.382
0.019
0.030
0.158
0.688
p
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Yaş (yıl)
BMI (kg/m2 )
Kırık sayısı (mean±SD)
med}an (m}n.-max.)
Cobb açısı (mean±SD)
K}foz
var
(n=25)
78.6±7.8
26.2±3.8
0.8-1.11
b
0 (0-4)
b
48.27±5.20
K}foz
(n=23)
75.8±7.3
27.4±5.5
0.30±0.47
a
(0-1)
b
33.4±4.7
L2 T-score (mean±SD)
-3.01±1.46
L4 T-score (mean±SD)
-3.10±1.36
K}foz
var
(n=17)
80.5±6.3
26.2±3.1
0.88±0.69
b
0 (0-2)
b
44.93±4.58
K}foz
yok
(n=61)
75.8±5.9
27.4±4.8
0.14±0.47
0 (0-3)
31.47±3.52
0.034
0.559
<0.001
-2.56±1.32
(-4.60-0.20)
-2.56±1.50
(-4.90-1.10)
0.83±0.16
-2.91±1.33
-2.27±1.41
0.104
-2.91±1.54
-2.09±1.44
0.010
L4
BMD
(g/cm2
)
(mean±SD)
L2
BMD
(g/cm2
)
(mean±SD)
L Total BMD (mean±SD)
L
Total
T-skoru
(mean±SD)
Femur
Neck
BMD
(mean±SD)
Femur Neck T-skoru
(mean±SD)
Femur
Total
BMD
(mean±SD)
0.76±0.15
0.79±0.17
0.88±0.15
0.015
0.699±0.16
0.78±0.14
0.70±0.14
0.77±0.15
0.032
0.72±0.15
-2.44±1.05
0.78±0.13
-2.40±1.31
(-4.70-0.70)
0.62±0.12
0.73±0.15
-2.86±1.37
0.80±0.13
-2.18±1.29
0.082
0.071
0.62±0.10
0.68±0.14
0.004
-2.13±1.02
(-4.60 – (-0.40))
0.686±0.17
-1.98±0.92
0.003
0.757±0.17
-1.53±1.16
(-4.5-1.8)
0.723±0.16
-2.1±1.17
-1.4±1.41
-2.5±1.14
0.012
0.58±0.12
b
b
a
-2.44±1.05
a
0.733±0.12
a
a
Femur
Total T-skoru -1.72±1.09
(mean±SD)
a
kontrol kifozsuz gruptan farkı, p<0.05
b
kontrol kifozsuz gruptan farkı, p<0.001
23
yok
<0.001
0.037
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 02
Balneoterapi ile Semptomatik İyileşme Gösteren Progressif Artropati ile Seyreden
Ailesel Spondiloepifizyal Tarda Olguları: Olgu Sunumu
1
2
1
Bülent Alım , Mehmet Sıddık Tunçay , Ahmet Karadağ , Sami Hizmetli
1
2
1
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Sivas
Özel Sadi Konukoğlu Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü, Gaziantep
Giriş: Spondiloepifizyal displazi (SED) X’e bağlı kalıtım gösteren ve epifizlerin ortaya çıkmasındaki
gecikme nedeniyle gövde ve ekstremitelerde kısalık, fıçı göğüs deformitesi, kifoskolyoz ve pelvi,
eklemlerinde, vertebralarda ve daha az olarak diğer eklemlerde dejeneratif değişikliklerle karakterize
nadir bir hastalıktır. Başlıca üç formu vardır. Bunlar; 1-SED konjenita, 2-SED tarda ve3-Progressif
artropati ile seyreden SED tarda (SEDT-PA). SEDT-PA formu 3-8 yaşlarında başlar, özellikle ellerde
ve diğer eklemlerde şişlik, ağrı, sertlik ve kontraktür gelişimi gösteren bir formdur. Hastalığa ait farklı
varyasyonlarda osteopeni ve osteoporoz birlikteliği bildirilmiştir. Bizde burada balneoterapi+fizik tedavi
ile semptomatik iyileşme gösteren SEDT-PA’lı iki kardeş olguyu sunmak istedik.
Olgu: Özellikle kalça, diz ve el eklemlerinde olmak üzere mekanik tarzda yaygın eklem ağrısı, boy
kısalığı ve vücut yapısında bozukluk şikayetleriyle kliniğimize başvuran 17 ve 23 yaşındaki erkek
kardeşlere daha önce dış merkezde SEDT tanısı konmuş. Öz geçmişlerinde olguların şikayetlerinin 89 yaşlarında yürümeyle artan diz ve kalça ağrısıyla başladığı, bu nedenle defalarca hastaneye
başvurdukları ve en son 7 yıl önce SEDT tanısı aldıkları öğrenildi. Soy geçmişlerinde anne ve babanın
yakın akraba olduğu ve sağlıklı bir ağabeylerinin olduğu öğrenildi. Her iki hastamızın fizik bakısında
özellikle el, diz ve kalça eklemlerinde ileri derecede hareket kısıtlılığı mevcuttu. El eklemlerinde
nodüler ağrılı şişlikler tespit edildi. Yapılan DEXA incelemesinde küçük kardeşte osteoporoz
saptanırken büyük kardeşte osteopeni saptandı. Hastalar mevcut şikayetleri nedeniyle balneoterapi,
fizik tedavi ve egzersiz programına alındı. Tedavi sonunda hastaların eklem hareket açıklıklarında
kısmi düzelme olurken semptomları büyük ölçüde geriledi. Her iki hasta için ev egzersiz programı
düzenlendi. Küçük kardeşe osteoporoz nedeniyle oral alendronate 70 mg/hafta ve 1000 mg
kalsiyum+880IU VitaminD3/gün tedavisi başlanırken, büyük kardeşe sadece 1000mg kalsiyum+880IU
VitaminD3/gün tedavisi başlandı.
Sonuç: SED Xp22.12-p22.31 kromozomunun SEDL (sedlin) genindeki mutasyonlar sonucu oluşan ve
progressif dejeneratif osteoartropatik değişikliklerle karakterize nadir bir hastalıktır. Özellikle büyük
eklemlerde gelişen ilerleyen artropatik değişikler eklem hareket açıklıklarında kısıtlanma ve ağrıya
sebep olarak bireyin yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bizim hastalarımızda olduğu gibi
özellikle el eklemlerinde de ilerleyen dejeneratif değişikliklerle seyreden SEDT-PA formunda bireyin
kendine bakım aktiviteleri de ileri derecede kısıtlanmakta ve hastaların yaşam kalitesi gitgide
azalmaktadır. Ayrıca olgularımızda da gördüğümüz hastalığa ait farklı varyasyonlarla birliktelik
gösteren osteopeni ve osteoporoz hem ağrıya sebep olmakta hem de bu hastalarda mevcut olan
artmış düşme riskiyle beraber oluşacak kırık riskini daha da arttırmaktadır. Bu nedenle bu hastalarda
düzenli aralıklarda kemik mineral yoğunluğunun değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Hastalığın
semptomatik tedavisinde uygulanan medikal tedavi, eklem hareket açıklığı, germe ve güçlendirme
egzersizleri ve konvansiyonel fizik tedavi yöntemlerinin yanı sıra balneoterapi ve su içi uygulanan
solunum fonksiyon egzersizlerinin de faydalı olacağı ek bir seçenek olarak akılda tutulmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Spondiloepifizyal displazi, Balneoterapi, Osteoporoz
24
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 03
Uzun Süreli TNF İnhibitörü Kullanan Ankilozan Spondilitli Hastada Geç Gelişen
Granülomatöz Ceilit
Derya Buğdaycı, Nurdan Paker, Nazlı Caf, Hüsnü Yılmaz, Tuğçe Yavuz
İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi
Amaç:Ankilozan spondilitli (AS) hastalarda kullanılan TNF inhibitörlerinin uzun dönemli takiplerinde
nadir görülen bir durumu tartışmak.
Gereç - Yöntem:52 yaşında erkek hasta 6 yıldır düzenli olarak TNF inhibitörü kullanmakta ve
BASDAI,BASFI, BASMI ölçümleriyle takip edilmektedir.
Bulgular: Onbeş yıl önce AS tanısı koyulan ve uzun süre NSAİİ kullanan hastanın TNF inhibitörü
başlamadan önceki BASDAİ,BASFI,BASMI skorları sırasıyla 6.8,3.5,5 idi. Mesleği araba tamirciliği
olan hasta işini yapamaz durumda ve ASQoL 13 idi.TB ve hepatit hikayesi olamayan hastaya gerekli
ön tetkikler sonrası TNF inhibitörü (adalimumab) başlandı.Hasta ilk 3 aydan itibaren BASDAI <3 olarak
işine geri döndü.Üç aylık düzenli kontrollerine gelen ve ilaç etkinlik ve uyumunda sorun olmayan hasta
son kontrolünde alt dudağında zaman zaman olan şişlik ve yara şikayetiyle araştırıldı biyopsi sonucu
granülomatöz ceilit olarak geldi.Hastanın dudağındaki bulguları TNF inhibitörü kesilince geriledi.
Sonuç: AS li hastalarda uzun süreli TNF inhibitörü kullanımında nadir görülen bir durum olan
granülomatöz ceilit,granülomatöz lezyonlar açısından dikkat çekicidir.
Anahtar Kelimeler: Ankilozan spondilit,granülomatöz ceilit,TNF inhibitörü
25
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 04
Limitli Tip Sistemik Skleroza Bağlı Sternoklavikular Eklem Artritinde Floroskopi
Eşliğinde Eklem İçi Steroid Uygulaması : Olgu sunumu
1
2
3
Emel Güler , Savaş Şencan , Kemal Erol , İsa Cüce
4
1
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD/Algoloji BD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği/Algoloji Bölümü, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kayseri
3
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD/Romatoloji BD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri
4
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kayseri
2
Giriş: Sistemik skleroz(SS) ciltte kalınlaşma ve fibrozisle giden, iç organ tutulumu ile karakterize
konnektif doku hastalığıdır. Eklem tutulumu sık olmamakla birlikte genellikle el eklemlerinde
görülmektedir. SS’da nadir bir tutulum lokalizasyonu olan sternoklaviküler eklemin (SKE)artriti ile ilgili
literatürde yeterli veri bulunmamaktadır. SKE enjeksiyonu uygulaması bilgisayarlı tomografi veya
ultrason eşliğinde yaygın olarak tercih edilmesine karşın floroskopi eşliğinde uygulamalara dair kısıtlı
sayıda bildirim bulunmaktadır. Bu olguda SKE artriti olan SS’lı bir hastada floroskopi eşliğinde
uygulanan eklem içi enjeksiyon tedavisi ve kısa dönem sonuçları sunulacaktır.
Olgu: 2 yıl önce Limitli tip SS tanısı alan 50 yaşında bayan hasta sağ göğüs ön yüzünde ağrı ve şişlik
şikayeti ile yaklaşık 40 gün önce romatoloji polikliniğine başvurmuş. Labarotuvar bulgularında
CRP:9,49 mg/dl diğer parametreleri normalmiş. MRG’de sağ sternoklavikular eklem artriti ile uyumlu
bulgular saptanmış. Sklerodermaya bağlı sternoklaviküler eklem artriti tanısı konulan hasta konservatif
tedaviye cevap alınamaması nedeniyle Algoloji polikliniğimize yönlendirildi. Hastanın fizik
muayenesinde sağ sternoklavikular eklem palpasyonunda hassasiyet, şişlik, minimal ısı artışı
mevcuttu. Ağrı sorgulamasında NRS (Numeric Rating Scala) 8 idi. Floroskopi eşliğinde SKE içi
steroid enjeksiyon planlandı. Steril koşullarda floroskopik görüntüleme ile SKE görüntülendi. 21G 5cm
iğne ile intermittan görüntüleme ile SKE içerisine girildi. Kontrast madde verilerek eklem içerisinde
olduğu ve vasküler olmadığı teyit edildi. Sonrasında 20mg steroid, 0.5cc bupivakain ve 0.5cc serum
fizyolojik karışımı enjekte edildi. Enjeksiyon sonrasında 1. saat ve 3. gün değerlendirlerinde NRS 0 ve
eklem palpasyonunda hassasiyet yoktu.
Sonuç: Sistemik skleroz’da hastalarında göğüs ağrısı ayırıcı tanısında sternoklaviküler eklem artriti
olabileceği unutulmamalıdır. Bu hastalarda SKE içi steroid enjeksiyonları etkin bir tedavi seçeneğidir.
Aynı zamanda floroskopi eşliğinde uygulama güvenli ve alternatif bir enjeksiyon tekniği olarak göz
önünde bulundurulmalıdır.
Anahtar Kelimeler:Sistemik skleroz, Sternoklavikular eklem enjeksiyonu, Floroskopi
26
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 05
Kronik Hepatit C Virüs Enfeksiyonlu Hastalarda Fibromiyalji Sıklığı ve Yaşam Kalitesi ile
Ilişkisi
Havva Talay Çalış¹, Deniz Güzel², Emel Güler³, Hatice Sayan4, Fatmagül Ülkü Demir¹, Serap
Tomruk Sütbeyaz¹
1
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri , Türkiye,
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği, Kayseri, Türkiye
3
Erciyes Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilimdalı, Algoloji Bilimdalı, Kayseri, Türkiye
4
Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Urfa, Türkiye
2
Amaç: Kronik Hepatit C virus enfeksiyonunun(kHCVE) fibromiyalji(FMS) ile ilişkili olabileceğine dair
yayınlar mevcuttur. Depresyon ve uyku bozuklukları gibi yaşam kalitesi ölçütleri fibromyaljide, kHCVE
hastalarında hastalarında düşük bulunmaktadır. Ancak kHCVE ve FMS birlikteliğinde yaşam kalitesi
değerlendirilmesi üzerine yapılan çalışma sayısı sınırlıdır.
Çalışmamızda KHCV-e hastalarda ACR 2010 tanı kriterlerine göre FMS varlığı ve yaşam kalitesi
üzerine etkileri, değerlendirilmiştir.
Gereç - Yöntem: ELISA yöntemi ve Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) yöntemi ile teyit edilen
kHCVE olan 68 kadın, 16 erkek 84 hasta ve kHCVE'si olmayan 18 yaş üzeri 41 kadın, 13 erkek 54
gönüllü çalışmaya alınmıştır. Yeni tanı akut hepatit C enfeksiyonu olanlar, kHCVE dışı herhangi bir
hepatit varlığı olanlar, Son dönem karaciğer sirozu olanlar ve kronik başka bir sistemik hastalığı
olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Hastalara FMS 2010 kriterleri, fibromyalji etki sorgulama(FES)
formu ve nothingham sağlık profili(NHP) formu doldurulmuştur.
Bulgular: kHCVE ve kontrol grubunda hastaların yaşları, cinsiyet dağılımı, boy, ağırlık, vücut kitle
indeksi(BMI) değeri anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir.
kHCVE ve kontrol grubunda hastaların yaşları, cinsiyet dağılımı, boy, ağırlık, BMI değeri anlamlı (p ˃
0.05) farklılık göstermemiştir. kHCVE grubunda D-Vitamin değeri kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05)
olarak daha düşüktü. kHCVE grubunda FMS oranı kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha
yüksekti. (Tablo 1)
kHCVE ve kontrol grubunda NHP ağrı, fiziksel, yorgunluk, uyku, sosyal, emosyonel, toplam skoru
anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir.(Tablo 1)
kHCVE ve kontrol grubunda FES iyi hissetme, iş gün kaybı, ağrı, dinlenmişlik, tutukluluk skoru anlamlı
(p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. Hepatit C grubunda FES engellilik, iş yapabilme, yorgunluk,
anksiyete, depresyon ve toplam skoru kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha yüksekti.
(Tablo 1)
Tablo1: kHCVE ve kontrol grubunun demografik özellikleri ve yaşaam kalitesi karşılaştırması
Yaş
Hepatitc
Ort.±s.s./n-%
Med(Min-Mak)
58,3 ± 8,0
59
36 - 84
68
81,0%
16
19,0%
156,6 ± 9,1
156 117 - 180
80,2 ± 14,2
79
52 - 117
32,9 ± 8,2
31
18 - 84
73,8 ± 55,3
60
1 - 216
40
47,6%
44
52,4%
Kadın
Erkek
Boy
Ağırlık
BMİ
HastalıkSüresi
Var
FMS
Yok
NHP
Ağrı
44,5 ± 34,5
41
Fiziksel
32,2 ± 23,3
33
Yorgunluk
61,3 ± 42,0
76
Uyku
46,3 ± 32,3
42
Sosyal
30,5 ± 33,6
22
Emosyonel
43,3 ± 38,0
35
Toplam
258,1 ± 158,1 264
FES
Engellilik
4,2 ± 1,6
4
İyiHissetme
5,4 ± 9,9
4
İşGünKaybı
2,0 ± 3,0
0
Ağrı
5,3 ± 3,2
5
İşYapabilme
4,4 ± 3,7
5
Yorgunluk
6,8 ± 3,3
7
Dinlenmişlik
5,4 ± 4,0
6
Tutukluluk
3,3 ± 3,7
2
Anksiyete
5,6 ± 3,8
6
Depresyon
5,7 ± 3,9
6
Toplam
48,2 ± 26,5
48
ttest/Mann-whitneyutest/Ki-karetest
Cinsiyet
KontrolGrubu
Ort.±s.s./n-%
Med(Min-Mak)
58,9 ± 9,8
58 36 - 78
41
75,9%
13
24,1%
158,1 ± 7,3
157 142 - 175
75,0 ± 11,1
76 53 - 104
30,0 ± 4,5
30 21 - 42
8
46
14,8%
85,2%
p
0,708
0,479
0,268
0,079
0,051
0,000
0
0
0
0
0
0
0
-
100
87
100
100
100
100
571
55,0
35,6
48,2
46,3
21,7
35,6
242,3
±
±
±
±
±
±
±
34,7
22,7
42,2
32,2
27,7
35,6
149,1
57
31
39
50
0
24
240
0
0
0
0
0
0
23
-
100
100
100
100
84
100
540
0,067
0,544
0,069
0,962
0,090
0,212
0,570
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1
-
9
89
10
10
10
10
10
10
10
10
144
1,4
5,3
2,6
5,7
2,9
4,5
4,2
3,0
4,1
2,9
36,4
±
±
±
±
±
±
±
±
±
±
±
1,8
4,4
3,6
2,8
3,3
3,4
4,0
3,6
3,9
3,8
24,2
0
6
1
5
2
5
5
0
5
0
38
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
-
7
10
10
10
10
10
10
10
10
10
84
0,000
0,431
0,371
0,483
0,029
0,000
0,068
0,472
0,030
0,000
0,010
27
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
FMS (+) olan hastalarda kHCVE ve kontrol grubunda NHP fiziksel, yorgunluk, sosyal, emosyonel,
toplam skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. FMS (+) olan hastalarda kHCVE grubunda
NHP ağrı, uyku skoru kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha düşüktü. (Tablo 2)
FMS (+) olan hastalarda kHCVE ve kontrol grubunda FES engellili, ağrı, iş yapabilme, yorgunluk,
dinlenmişlik, tutukluluk, anksiyete, depresyon ve toplam skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık
göstermemiştir. FMS (+) olan hastalarda kHCVE grubunda FES iyi hissetme, iş gün kaybı skoru
kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha düşüktü. (Tablo 2)
Tablo2: FMS olan hastaların hastaların karşılaştırıması
FMS(+)
Yaş
Hepatitc
Ort.±s.s./n-%
Med(Min-Mak)
58,0 ± 8,7
58
39 - 84
39
97,5%
1
2,5%
153,8 ± 8,7
155 117 - 166
81,0 ± 14,7
79
55 - 117
34,6 ± 10,1
33
20 - 84
Kadın
Erkek
Boy
Ağırlık
BMİ
NHP
Ağrı
62,7 ± 25,8
68
0 - 100
Fiziksel
40,7 ± 19,1
33
11 - 87
Yorgunluk
77,2 ± 32,6
100
0 - 100
Uyku
50,1 ± 30,9
50
0 - 100
sosyal
33,6 ± 33,0
22
0 - 100
Emosyonel
49,0 ± 37,9
54
0 - 100
Toplam
313,4 ± 134,8 303
66 - 571
FES
Engellilik
4,5 ± 1,4
4
1 -8
İyiHissetme
7,9 ± 13,6
6
0 - 89
İşGünKaybı
2,6 ± 3,2
1
0 - 10
Ağrı
6,5 ± 2,9
5
0 - 10
İşYapabilme
5,9 ± 3,3
7
0 - 10
Yorgunluk
8,1 ± 2,4
9
0 - 10
Dinlenmişlik
7,3 ± 2,9
8
0 - 10
Tutukluluk
5,0 ± 3,5
5
0 - 10
Anksiyete
7,3 ± 2,9
8
0 - 10
Depresyon
7,7 ± 2,8
8
0 - 10
Toplam
62,8 ± 22,3
63
11 - 144
ttest/Mann-whitneyutest/Ki-karetest
Cinsiyet
KontrolGrubu
Ort.±s.s./n-%
Med(Min-Mak)
59,4 ± 11,2
61 44 - 77
6
75,0%
2
25,0%
157,6 ± 5,2
156 153 - 167
76,3 ± 14,3
77 60 - 104
30,7 ± 5,8
31 23 - 42
0,016
83,2
52,8
86,1
78,9
38,2
63,1
402,3
±
±
±
±
±
±
±
20,7
21,9
15,7
17,6
26,7
29,6
79,9
95
43
88
78
32
72
410
57
31
61
43
0
10
269
-
100
100
100
100
77
93
511
0,040
0,188
0,843
0,009
0,736
0,352
0,086
1,6
8,4
5,5
7,1
4,9
8,0
8,0
5,3
7,0
6,4
62,2
±
±
±
±
±
±
±
±
±
±
±
2,1
2,3
4,1
2,2
4,2
1,9
2,9
3,7
3,5
3,6
17,8
1
10
5
7
4
8
10
6
8
6
65
0
4
0
5
0
5
3
0
0
0
36
-
5
10
10
10
10
10
10
10
10
10
84
0,001
0,096
0,040
0,510
0,626
0,748
0,377
0,867
0,886
0,283
0,978
p
0,589
0,235
0,357
0,179
Sonuç:kHCVE ile fibromyalji birlikteliği anlamlı olarak yüksektir. kHCVE hastalarında normal
populasyona göre yaşam kalitesi skorlarında yorgunluk iş yapabilme, anksiyete ,engellilik skorlarında
daha fazla kayıp olabilmektedir. Ancak kHCVE ve fibromyalji birlikteliğinde ise yaşam kalitesi
ölçütlerinde daha fazla bozulmalar olabilir.
Anahtar Kelimeler: Kronik Hepatit C Enfeksiyonu, Fibromiyalji, Yaşam Kalitesi
28
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 07
Computer Assisted Joint Space Area Measurement: A New Technique In Patients With
Knee Osteoarthritis
1,
2
3
4
İlker İlhanlı *, Necip Güder , Alptekin Tosun , Esin Avcı , Canan Çelik
1
1
Department of Physical Medicine and Rehabilitation, School of Medicine, Giresun University, Giresun,
Turkey
2
Physical Medicine and Rehabilitation State Hospital, Giresun, Turkey
3
Department of Radiology, School of Medicine, Giresun University, Giresun, Turkey
4
Department of Statistics, Faculty of Science, Giresun University, Giresun, Turkey
Objectives: To assess the validity and reproducibility of computer assisted joint space area
measurement in knee roentgenograms of patients with knee osteoarthritis and compare with
qualitative, quantitative and semi-quantitative staging methods.
Materials and Methods: Forty knees included in the study. Only the patients who have written
consents for publication of their radiologic data, with knee roentgenograms and magnetic resonance
images of the same knees, were selected. Computer assisted measurements were applied to joint
spaces by 2 blinded physicians, for 2 times with an interval of 1 week. Data was evaluated for
intraobserver and interobserver consistency. Also, data was compared with a qualitative method:
Kellgren-Lawrence classification, quantitative methods: joint space width, cartilage thickness, meniscal
thickness in magnetic resonance images and a semi-quantitative method: Whole-organ Magnetic
Resonance Imaging score.
Results: Intraobserver consistency was evaluated for each physician, and found no differences.
Interobserver consistency was evaluated by comparing the measurements of 2 blinded physicians and
found no differences (p>0.05). There was no significant correlation between the grade of KellgrenLawrence classification and other variables; such as grade of meniscus, meniscal thickness, cartilage
thickness and computer assisted joint space area measurements (p>0.05). While there was positive
correlation between computer assisted joint space area measurement and other quantitative
measurements, there was negative correlation between computer assisted joint space area
measurement and Whole-organ Magnetic Resonance Imaging scores.
Conclusions: When we compare with qualitative, quantitative and semi-quantitative methods,
Computer Assisted Joint Space Area Measurement seems to be useful, reproducible and costeffective quantitative method for evaluating the knee osteoarthritis.
Key Words: Knee, osteoarthritis, roentgenogram, magnetic resonance imaging.
29
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Table 1. Intraobserver and interobserver comparison of Computer Assisted Joint
Space Area Measurements with 95% confidence interval.
Physician a
Physician b Interobserver
P values
CAJSAM of
First
298,94±51,43 300,37±50,55
0.072
lateral
measurement
2
compartment (Mean±SD;mm )
Second
299,36±50,57 300,33±50,70
0.124
measurement
2
(Mean±SD;mm )
Intraobserver P
0.505
0.843
values
CAJSAM of
First
222,72±50,28 224,04±50,01
0.090
medial
measurement
2
compartment (Mean±SD;mm )
Second
222,27±49,93 223,12±49,92
0.179
measurement
2
(Mean±SD;mm )
Intraobserver P
0.270
0.317
values
CAJSAM: Computer Assisted Joint Space Area Measurement, SD: Standard
Deviation, mm: Millimeter, Significance level: p<0.05.
Table 2. Correlation of the continuous variables with p values below.
Age MMT LMT MFTJ LFTJ PFJ TOT MJS LJSW MFCT MTCT LFCT LTCT MJSA LJSA
W
MMT -0.290 1
0.070
LMT -0.230 0.910
1
0.153
**
0.000
MFTJ 0.322
1
*
0.334 0.382*
*
0.015
0.043
0.035
LFTJ 0.273
0.909
1
0.089 0.416 0.468* **
*
*
0.000
0.008 0.002
PFJ 0.360 -0.208 -0.253 0.942 0.908*
1
*
0.198 0.115
**
*
0.023
0.000 0.000
TOT 0.328
0.961 0.964* 0.964
1
0.039 0.314 0.355* **
*
**
*
0.025 0.000 0.000 0.000
0.048
MJS -0.277 0.728 0.679* -0.023 -0.075 0.093 -0.004 1
W 0.084
**
*
0.888 0.646 0.567 0.981
0.000 0.000
LJSW -0.204 0.450 0.377* 0.244 0.195 0.238 0.225 0.660
1
0.206
**
0.016 0.129 0.229 0.140 0.162
**
0.004
0.000
30
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
MFCT
0.756 0.679* -0.098 -0.168
0.345
**
*
0.548 0.299
*
0.000 0.000
0.029
MTCT -0.179 0.728 0.654* -0.143 -0.264
0.269
**
*
0.380 0.099
0.000 0.000
LFCT -0.345 0.756 0.679* -0.098 -0.168
0.029
**
*
0.548 0.299
0.000 0.000
LTCT -0.179 0.728 0.654* -0.143 -0.264
0.269
**
*
0.380 0.099
0.000 0.000
MJSA -0.276 0.825 0.781* -0.193 -0.262
0.084
**
*
0.233 0.102
0.000 0.000
LJSA -0.178 0.457 0.371* 0.259 0.220
0.273
**
0.018 0.107 0.173
0.003
BMI 0.156 -0.194 -0.118 0.220 0.179
0.086 0.233 0.472 0.273 0.565
-0.023 -0.094 0.892 0.614
0.887 0.565
**
**
0.000 0.000
1
-0.117 -0.179 0.790 0.563 0.912
1
0.472 0.270
**
**
**
0.000 0.000 0.000
-0.023 -0.094 0.892 0.614 1.000 0.912
1
0.887 0.565
**
**
**
**
0.000 0.000 0.000 0.000
-0.117 -0.179 0.790 0.563 0.912 1.000 0.912
1
0.472 0.270
**
**
**
**
**
0.000 0.000 0.000 0.000 0.000
-0.066 -0.188 0.915 0.520 0.900 0.814 0.900 0.814
1
0.687 0.246
**
**
**
**
**
**
0.000 0.001 0.000 0.000 0.000 0.000
0.281 0.249 0.694 0.964 0.662 0.595 0.662 0.595 0.556
1
0.078 0.121
**
**
**
**
**
**
**
0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000
0.023 0.457 -0.238 -0.299 -0.077 -0.117 -0.179 -0.345 -0.168 -0.269
0.790 0.662 0.140 0.168 0.380 0.472 0.270 0.548 0.299 0.158
* Significance level: P<0.05, ** Significance level: P<0.01, MMT: Medial meniscus thickness,
LMT: Lateral meniscus thickness, MFTJ: Medial femorotibial joint score, LFTJ: Lateral femorotibial
joint score, PFJ: Patellofemoral joint score, TOT: Total knee score, MJSW: Medial joint space
width, LJSW: Lateral joint space width, MFCT: Medial femoral cartilage thickness, MTCT: Medial
tibial cartilage thickness, LFCT: Lateral femoral cartilage thickness, LTCT: Lateral tibial cartilage
thickness, MJSA: Mean of the medial computer assisted joint space area measurements, LJSA:
Mean of the lateral computer assisted joint space area measurements, BMI: Body Mass Index.
31
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 08
Lateral Epikondilitli Hastalarda Lökositten Zengin ve Lökositten Fakir – Plateletten
Zengin Plazmanın Ağrı ve Fonksiyon Üzerine Etkisinin Karşılaştırılması
Melek Yerlikaya¹, Havva Talay Çalış¹, Serap Tomruk Sütbeyaz ¹, Hatice Sayan¹, Nurdan İbiş¹, Ali
Koç², Çiğdem Karakükçü³
¹Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri , Türkiye,
²Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye,
³Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Biyokimya Kliniği, Kayseri, Türkiye
Amaç: Plateletten zengin plazma (platelet rich plasma - PRP) tam kanın santrifüj edilmesi ile elde
edilen ve tam kandan daha yüksek konsantrasyonda platelet içeren plazma komponentidir. Lateral
epikondilit tedavisinde PRP etkinliğini değerlendiren çalışma sayısı her geçen gün artmaktadır. Lökosit
konsantrasyonu ise genellikle dikkate alınmamaktadır. PRP'deki lökosit konsantrasyonunun lokal
inflamatuar cevabı etkileyebileceğini düşünmekteyiz. Bu çalışmada amacımız lateral epikondilitte
lökositten zengin-plateletten zengin plazma ve lökositten fakir -plateletten zengin plazmanın ağrı ve
fonksiyon üzerine etkisini ve yan etki oranını karşılaştırmaktır.
Gereç - Yöntem: Çalışmaya 3 aydan uzun süredir lateral epikondilite bağlı ağrısı olan (VAS en az 5
olan ) toplam 90 hasta alındı ve 3 gruba randomize edildi. Birinci gruba 1.5 cc serum fizyolojik, ikinci
gruba 1.5 cc LP-PRP (leukocyte-poor platelet-rich plasma ), üçüncü gruba ise 1.5 cc LR-PRP
(leukocyte-rich platelet-rich plasma ), tek doz enjekte edildi. Her üç gruba da egzersiz programı
verildi. Hastalar tedavi öncesi, tedavi sonrası 4. ve 8. haftada Visuel Analog Skala (VAS), Hasta Bazlı
Ön Kol Anketi (PRTEE), grip dinamometre ve pinç ölçümleri, ekstansör tendon kalınlığı ve kortikal
düzensizlik açısından değerlendirildi. Hastalar tedavi sonrası parasetamol kullanımı ve yan etkiler
açısından sorgulandı.
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaşları kontrol grubunda 47.63±9.05, LP-PRP grubunda
45.03±8.57, LR-PRP grubunda 46.49±8.73 olarak bulundu ve grupların yaşları benzerdi (p=0.505).
Gruplar cinsiyet, etkilenen kol, ağrı süresi, mesleki durum açısından benzerdi. Visuel Analog Skala,
Hasta Bazlı Ön Kol Değerlendirme Anketi, grip ve pinç ölçümleri, ekstansör tendon kalınlığı ve kortikal
düzensizlik açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Gruplar arasında parasetamol
kullanımı ve enjeksiyon sonrası reaksiyonlar açısından fark saptanmadı.
120
100
80
TÖ
60
TS(4.hafta)
40
TS(8.hafta)
20
0
Kontrol LP-PRP LR-PRP
Şekil 1. Grupların zamana göre Hasta bazlı önkol değerlendirme anketi (total) skorları
Sonuç: Çalışmamızda PRP lateral epikondilitli hastalarda kontrol grubuna üstün bulunmamıştır. Bu
sonucun çalışmamızın kısa süreli olmasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz. PRP'deki lökosit
konsantrasyonu ağrı ve fonksiyonda iyileşme ve yan etki gelişimi ile ilişkili bulunmamıştır.
Anahtar kelimeler: PRP, lateral epikondilit, tenisçi dirseği
32
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 09
Ankilozan Spondilitli Hastada Servikal Osteofite Bağlı Gelişen Disfaji
Gizem Cengiz, Kemal Erol , Kevser Gök , Salih Özgöçmen
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi ,Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı,
Kayseri
Giriş: Ankilozan spondilit (AS) aksiyal iskeletin kronik inflamatuvar romatizmal bir hastalığıdır ve
spondiloartrit grubu hastalıkların prototipidir. AS, periferik artrit, entezisin yanında üveit, aortit,
pulmoner fibrozis ve amiloidozis gibi eklem dışı bulgulara da yol açmaktadır. Anterior servikal osteofit
servikal spondilozis veya dejeneratif eklem hastalığının yaygın bir bulgusu olup yaşla birlikte sıklığı
artmaktadır. Osteofite sekonder gelişen disfaji AS ile karışan Diffuz İdiyopatik Skeletal Hiperostozis
(DİSH) veya Forestier hastalığında sıklıkla görülmektedir ve bazı yayınlarda DISHphagia olarak
bildirilmiştir. Kliniğimize ankilozan spondilit nedeniyle başvuran ve yutma güçlüğü şikayeti olan bir
hastayı sunmak istedik.
Olgu: Ankilozan spondilit tanısıyla kliniğimizde takipli olan ve HLA-B27 pozitif, 52 yaşında kadın hasta
muayene sırasında son dönemlerde başlayan yutkunma güçlüğü şikayetini ifade etmekteydi.
Ankilozan spondilit tanısı yaklaşık 28 yıl önce konulmuştu ve hasta non-steroid anti-inflamatuar ilaç
(NSAİİ) almaktaydı. Sigara içme öyküsü yoktu. Sistemik muayene ve değerlendirmede katı gıdaları
yutmada güçlüğü olduğu fakat sıvıları rahat yuttuğunu,ayrıca öksürük, kilo kaybı, nefes darlığı, ses
kısıklığı olmadığını ifade etti. Boyun bölgesinde herhangi bir kitle bulgusuna rastlanmadı. Kas ve
iskelet sistemi muayenesinde hastanın fleksör postürde olduğu, servikal ve lomber omurga ile kalça
eklem hareket açıklığının kısıtlı olduğu görüldü. Lomber Schober 11 cm idi. Laboratuvar tetkiklerinde
eritrosit sedimantasyon hızı 52 mm/saat, CRP 76.3 mg/L, biokimya değerleri normal idi. BASDAİ skoru
1 olarak hesaplandı. Hasta düşük BASDAİ skoru olmasına rağmen ESR ve CRP değerleri klinik
durumla uyumlu değildi. Servikal x-ray’inde C4-C7 vertebralar boyunca sindesmofit görüldüğü ve C7T1 bölgesinde büyük osteofit görünümü mevcuttu ve özefagusa bası yapmaktaydı (Şekil 1A). Servikal
MRG’de T2-ağırlıklı kesitlerde büyük servikal osteofit görülmekteydi (Şekil 1B). Hastaya yumuşak ve
sıvı gıdalar ile suppozituar NSAİİ önerildi (indometazin suppozituvar 100 mg/gün). Hastaya servikal
osteofitin alınması için cerrahi bölümüne başvurması önerildi fakat hasta tarafından reddedildi.
Sonuç: Yapılan çalışmalarda anterior servikal osteofite sekonder gelişen disfajinin AS’li hastalarda
nadir olarak görüldüğü bildirilmiştir. Anterior servikal osteofitler daha çok dejeneratif iskelet hastalığı,
post-travmatik osteofitogenezis, DİSH, servikal spondiloz ve enfeksiyöz spondilitte görülmektedir.
Disfajiden yakınan hastaların çoğunluğunda etyolojisi tam olarak bilinmeyen DİSH hastalığı eşlik
etmektedir. Bununla birlikte AS’li hastalarda daha çok sindesmofitlerin oluştuğu, DİSH’li hastalarda ise
dejeneratif kemik spurlarının daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Osteofit formasyonu servikal spondilozlu
yaşlı hastalarda sıklıkla görülmekte olup çoğunlukla klinik bulguya rastlanmaz. Disfajinin nedeni
mekanik basıdan kaynaklanan özefagus obstrüksiyonudur. Obstrüksüyonun devam etmesi halinde
inflamasyon farenjit, fibrosis ve adezyona neden olabilir. Ostefite bağlı disfaji AS’li hastalarda nadir
olarak görülmekle birlikte disfajinin diğer nedenleride ekarte edilmelidir.
33
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Şekil:1 Yan Servikal grafide C7 ve T1 vertebra köşelerinden uzanan osteofit, B T1 ağırlıklı sagittal
Servikal MR da C7 T1 düzeyinde vertebra köşelerinden özafaguza uzanan osteofitik çıkıntılar.
34
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
P 10
Karpal Tünel Sendromunda Kinezyotape Bantlama Tekniği ile Statik El Bileği İstirahat
Splintinin Tedavideki Etkinliğinin Karşılaştırılması
Havva Talay Çalış¹, Serap Tomruk Sütbeyaz¹, Saliha Sunkak¹, Nurdan İbiş¹
¹Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri, Türkiye
Amaç: Karpal tünel sendromu (KTS), median sinirin karpal kemiklerle fleksör retinakulum arasında
sıkışması sonucu meydana gelen ve en sık görülen periferik sinir tuzak nöropatisidir. El bileğinde
oluşan bu sinir sıkışması tedavisinde el bileği statik istirahat ateli sıklıkla kullanılan bir tedavi
seçeneğidir. Kinezyotape bantlama yöntemi de bu hastalarda splint görevi görerek bileğin istirahatini
sağlamaktadır. Doğru teknikle bantlama yapılırsa bu hastalıkta splint kadar etkin tedavi
sağlayabileceği bildirilmektedir. Bizim amacımız da kinezyotape bantlama yönteminin ve el bileği
splintinin tedavideki etkinliğini araştırmak ve karşılaştırmaktır.
Gereç - Yöntem: Çalışmaya 18 yaş üstü, metabolik endokrin hastalığı olmayan, hafif ve orta düzey
karpal tünel sendromu tanısı almış, ancak daha önce tedavi almamış toplam 50 hasta alındı ve 2
gruba randomize edildi. Birinci gruba kinezyotape ile bantlama tedavisi, ikinci gruba statik el bileği
istirahat splinti verildi. Hastalar tedavi öncesi, tedavi sonrası 1. ve 3. aylarda tinnel, phalen, el sıkma
gücü, Visuel Analog Skala (VAS) gündüz, VASgece değerlendirilip, Quick-DASH değerlendirme formu
dolduruldu.
Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaşları kinezyotape grubunda 47.48±8.13, splint grubunda
45.56±6.55 olarak bulundu ve grupların yaşları benzerdi (p=0.354). Gruplar cinsiyet, dominant
ekstremite, tedavi edilen ekstremitenin KTS derecesi açısından benzerdi. Kinezyotape grubunda VAS
gece 1. aydaki azalma splint grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı. Splint
grubunda phalen ve tinel testlerindeki negatifleşme, Quick-DASH değerindeki azalma 3. ayda bant
grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı.
50
40
TÖ
30
TS(1.ay)
20
TS(3.ay)
10
0
kinezyotape splint
Şekil 1. Grupların zamana göre Quick-DASH değerlendirmesi
35
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Sonuç: Çalışmamızda KTS tedavisinde splint ve kinezyotape bantlamanın semptom şiddeti ve
fonksiyonel durum üzerine etkili olduğunu saptadık. Splint grubunda etkinin daha uzun süreli olduğunu
saptadık. Phalen, tinel testleri ve el sıkma gücüne Kinezyotape bantlamanın etkisi olmadığını saptadık.
Anahtar kelimeler: KTS, Kinezyotape bantlama, splint
36
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
İNDEX
37
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
A
Akgül,Ö.
Akyokuş,A.
Alım,B.
Alpaycı,M.
Altay,Z.
Arasıl,T.
Ataman,Ş.
Avcı,E.
B
Bal,S.
Bayram,K.B.
Birtane,M.
Buğdaycı,D.
Bütün,B.
C
Caf,N.
Cengiz,A.K.
Cengiz,G.
Cerrahoğlu,
L.
Cüce,İ.
Ç
Çalış,H.T.
Çalış,M.
Çay,H.F
Çelik,C.
D
Demir,F.Ü.
Demir,H.
Deveci,H.
Dilekçi,E.
Doghanji,F.
Doğan,S.C.
Duruöz,T.
E
ErdenM.
Erol,K.
Eskiyurt,N.
G
Garip,Y.
Gilgil,E.
Gök,K.
Güder,N.
Güler,E.
Günaydın,R.
Gür,A.
Gürer,G.
Gürgan,A.
Güzel,D.
H
Hizmetli,S.
İ
İbiş,N.
İlhanlı,İ.
K
Kaçar,C.
Kamanlı,A.
Kaplan,Ş.
Karadağ,A.
Karahan,A.Y.
Karakükçü,Ç.
Kavakçı,Ö.
Kılıç,E.
Kılıç,G.
Koç,A.
Koç,B.
Koçyiğit,H.
Kozanoğlu,E.
Küçükler,K.F.
N
Nas,K.
Ö
Ömürlü,İ.K.
Özdemirel,E.
Özgöçmen,S.
P
Paker,N.
S
Salihoğlu,S.
SayanH.
Sayan,H.
Sezer,İ.
Sunar,İ.
Sunkak,S.
Sürmeli,Z.S.
Sütbeyaz,
S.T.
6
4
24
6,14
4
4
19
29
14
14
4
25
5
25
5,6
13,33
4
26
27,32,35
6
10,5
5,29
27
6
7,18,21
14
19
7,17
4
15
6,13,26,33
4
16
5
13,33
29
38
26,27
5
6
4
14
27
5,24
32,35
29
10,5
6
14
24
16
32
17
13
13
32
6,11
14
5
21
4
12
5,7,19
5,13,33
25
17
27
32
10
19
35
19
27,32,35
2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ
27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
Ş
Şahin,F.
Şahin,N.
Şencan,S.
Şendur,Ö.F.
T
Taştaban,E. Taştekin,N.
Tok,F.
Toprak,M.
Tosun,A.
Tunçay,M.S
Turan,Y.
Tutkak,H.
Türk,A.Ç.
U
Uğur,S.
Y
Yalçın,A.P. Yavuz,T.
Yerlikaya,M.
Yıldırım,P.
Yılmaz,H.
21
6
26
4,12
6,12
5
16
7,15
29
24
39
12
19
21
10,6
19
25
32
7,16
25