Bildiri Özet Kitabı - Ana Sayfa
Transkript
Bildiri Özet Kitabı - Ana Sayfa
ÖNSÖZ Deðerli Meslektaþlarým, Türkiye Romatoloji Araþtýrma ve Savaþ Derneði Sivas Þubesi tarafýndan Cumhuriyet Üniversiteside bu yýl ikincisini düzenleyeceðimiz Sivas Romatoloji Günlerine sizleri davet etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bilindiði gibi kongre ve sempozyumlar, mesleki hayatýmýzda bizlerin güncel bilgileri birbirimize aktarma fýrsatý bulduðumuz ve bir araya geldiðimiz önemli günlerimizi oluþturuyor. Biliþim çaðýný yaþadýðýmýz bu günlerde romatoloji alanýndaki son güncel geliþmeleri tartýþacaðýmýz ve alanýnda söz sahibi hocalarýmýzdan dinleme olanaðý bulacaðýmýz siz deðerli meslektaþlarýmýzla bilgi ve deneyimlerimizi paylaþacaðýmýz sempozyumumuzda sizleri de aramýzda görmek bizleri son derece mutlu edecektir. Cumhuriyetimizin temellerinin atýldýðý Anadolumuzun güzel ve þirin kenti Sivasta buluþmak dileðiyle.. Prof. Dr. Sami Hizmetli Sempozyum Baþkaný 1 KURULLAR Sempozyum Baþkaný Dr. Sami Hizmetli TRASD Yönetim Kurulu Dr. Hatice Bodur Dr. Þebnem Ataman Dr. F. Figen Ayhan Dr. Sumru Özel Dr. Murat Birtane Dr. Hilal Kocabaþ Dr. Erhan Çapkýn Dr. Aslý Can Dr. Gürkan Yýlmaz Þube Baþkanlarý Afyon Dr. Hasan Toktaþ Erzurum Dr. Meltem Alkan Melikoðlu Antalya Dr. Erdal Gilgil Ýstanbul Dr. Tuncay Duruöz Aydýn Dr. Ömer F. Þendur Ýstanbul-Trakya Dr. Murat Birtane Bursa Dr. Merih Yurtkuran Manisa Dr. Lale Cerrahoðlu Diyarbakýr Dr. Kemal Nas Sivas Dr. Sami Hizmetli Elazýð Dr. Arzu Kaya 2 ÝLETÝÞÝM Organizasyon Sekreterliði Koþuyolu Mahallesi Mahmut Yesari Caddesi No:64 34718 Kadýköy / Ýstanbul Tel: +90 (216) 414 11 11 Faks: +90 (216) 414 65 44 Web: www.opteamist.com E-posta: [email protected] 3 BÝLÝMSEL PROGRAM 27 Mayýs 2016 14.00 - 14.15 Açýlýþ Seramonisi 14.15 - 15.00 Açýlýþ Konferansý Oturum Baþkaný: Nurten ESKÝYURT Konuþmacý: Tansu ARASIL 15.00 - 15.45 Spondioartritler Oturumu - 1 Oturum Baþkanlarý: Aker AKYOKUÞ, Ömer Faruk ÞENDUR Spondiloartritlerde Erken Taný Murat BÝRTANE Spondiloartritlerde Klinik Bulgular Gülcan GÜRER 15.45 - 16.15 Çay ve Kahve Molasý 16.15 - 17.00 Spondioartritler Oturumu - 2 Oturum Baþkanlarý: Lale CERRAHOÐLU, Zuhal ALTAY Spondiloartritlerde Güncel Tedavi Tuncay DURUÖZ Psöriatik Artirtte 2015 EULAR Tedavi Önerileri Kemal NAS 4 BÝLÝMSEL PROGRAM 28 Mayýs 2016 09.15 - 10.30 PANEL Romatoid Artrit Oturumu - 1 Oturum Baþkanlarý: Bülent BÜTÜN, Rezzan GÜNAYDIN Erken Artrite Yaklaþým Erdal GÝLGÝL Romatoid Artirtte Eklem Dýþý Tutulumlar Nurettin TAÞTEKÝN ACR 2015 Önerileri Iþýðý Altýnda RA Tedavisi Erhan ÖZDEMÝREL 10.30 - 11.00 Çay ve Kahve Molasý 11.00 - 11.45 UYDU SEMPOZYUMU Romatolojik Hastalýklarda Sürdürülebilir Etkinlik Oturum Baþkaný: Sami Hizmetli Konuþmacý: Salih Özgöçmen 11.45 - 12.30 PANEL 2015 Neler Getirdi Oturum Baþkanlarý: Canan ÇELÝK, Cahit KAÇAR EULAR/ACR 2015 Tedavi Önerileri Iþýðý Altýnda Polimyaljia Romatika H. Fatih ÇAY EULAR/ACR 2015 Sýnýflama Kriterleri Iþýðýnda GOUT Tedavisine Güncel Bakýþ Erkan KOZANOÐLU 12.30 - 14.00 Öðle Yemeði 14.00 - 14.45 UYDU SEMPOZYUMU Aksiyal SpA Tedavisinde Eklem ve Eklem Dýþý Bulgularýn Yönetimi Oturum Baþkaný: Sami HÝZMETLÝ Konuþmacý: Ahmet Kývanç CENGÝZ 5 BÝLÝMSEL PROGRAM 28 Mayýs 2016 14.45 - 15.45 PANEL Romatizmal Hastalýklarda Akýlcý Ýlaç Kullanýmý Oturum Baþkanlarý: Ali GÜR, Ayhan KAMANLI Akýlcý Biyolojik Ajan Kullanýmý Özgür AKGÜL Akýlcý DMARD Kullanýmý A. Kývanç CENGÝZ Akýlcý Kortiko Steroid Kullanýmý Nilay ÞAHÝN 15.45 - 16.00 Çay ve Kahve Molasý 16.00 - 17.00 PANEL SÖZLÜ SUNUMLAR Oturum Baþkanlarý: Hüseyin DEMÝR, Mustafa ÇALIÞ S-001 Ankilozan Spondilitli Hastalarda El Ýkinci Parmak-Dördüncü Parmak Oraný: Prognostik Gösterge Olabilir mi? Sevcan Uður S-002 Kas Ýskelet Sistemi Bozukluðu Olan Hastalarda Balneoterapi ve Fizik Tedavinin Sistolik ve Diastolik Kan Basýncý Üzerine Etkisi Bünyamin Koç S-003 Meme Kanseri Ýliþkili Lenfödemde Kademeli Azalan Yoðunlukta Uygulanan Ýntermitent Pnömotik Kompresyonun Kompleks Dekonjestif Tedaviye Katkýsý Engin Taþtaban S-004 Eklem Dýþý Bulgularý Olan ve Olmayan Aksiyal Spondiloartritli Hastalarda Klinik Özellikler ve Hastalýk Yükü Farklý mýdýr? Kemal Erol S-005 Lateral Epikondilitli Hastalarda TENS'in Etkisi: Randomize Kontrollü Çalýþma The Effect Of TENS in Patients with Lateral Epicondylitis: A Randomized Controlled Study Mahmut Alpaycý 6 BÝLÝMSEL PROGRAM 28 Mayýs 2016 S-006 Adheziv Kapsüllit ve Uyku Kalitesi Arasýnda Ýliþki S-007 Behçet Sendromunda Nöropatik Aðrýnýn Hastalýk Aktivitesi ve Yaþam Kalitesi Üzerindeki Etkisi Murat Toprak Pelin Yýldýrým S-008 Romatolojik Hastalýklarda Çocukluk Çaðý Ruhsal Travma Sýklýðý S-009 Ankilozan Spondilit Hastalarýnda HLA-B27 Allelinin Platelet Volüm Ýliþkili Parametreler Üzerine Etkisinin Deðerlendirilmesi Sevil Ceyhan Doðan Hülya Deveci S-010 Ankilozan spondilit hastalarýnda serum PTX-3 ve serum amiloid-P seviyeleri ile hastalýk aktivasyonu arasýndaki iliþkisinin araþtýrýlmasý Erhan Özdemirel 7 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi 27 – 29 MAYIS 2016 SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ BİLDİRİ ÖZET KİTABI 8 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi SÖZLÜ BİLDİRİLER 9 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 01 Ankilozan Spondilitli Hastalarda El İkinci Parmak-Dördüncü Parmak Oranı: Prognostik Gösterge Olabilir mi? Sevcan Uğur,Hasan Fatih Çay,İlhan Sezer,Cahit Kaçar Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp veRehabilitasyon Romatoloji Kliniği Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel tıp ve Rehabilitasyon Romatoloji Kliniği Amaç: Ankilozan spondilit sakroiliyak eklem ve aksiyel iskeleti etkileyen kronik, progresif, multisistemik,etyolojisi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır(1). El İkinci dördüncü parmak uzunluk oranları bazı hastalıklar ile ilişkili bulunmuştur. İkinci parmağın dördüncü parmağa oranı embriyo gelişirken belirlenir(2). İkinci ve dördüncü parmağın rölatif uzunluğu prenatal androjen maruziyetinin bir göstergesi olarak kabul edilir ve düşük 2:4 parmak oranı prenatal yüksek androjen maruziyeti ile ilişkili olarak görülür(3).Genel olarak erkeklerde 2:4 parmak oranları düşüktür(4).Bu çalışmada ankilozan spondilit tanılı hastalarda 2:4 parmak uzunluk oranları ve hastalık aktivite indeksleri ile arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçladık. Gereç Yöntem: Çalışmaya New York kriterlerine göre ankilozan spondilit tanısı almış hastalar alındı. Elde kırık öyküsü, parmak deformitesi, parmak amputasyonu, ulnar ve bilek deviasyonu gibi yanlış ölçümlere neden olabilecek el deformitesine sahip hastalar dışlandı. Olguların hastalık aktivitesi BATH Ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi (BASDAI), fonksiyonel aktiviteleri BATH Ankilozan Spondilit fonksiyonel indeksi (BASFI), yaşam kalitesi SF36 kullanılarak değerlendirildi. Sağ ve sol el ikinci dördüncü parmak uzunlukları parmak taban ve tepe noktaları arasındaki mesafenin 150 mm dijital kaliper ile ölçülmesi ile belirlendi. Dominant el için ikinci parmak uzunluğu dördüncü parmak uzunluğuna bölünerek 2:4 oranı saptandı. Parmak 2/4 oranları ile ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi arasındaki ilişki istatistiksel olarak student t test ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 139 hasta alındı. Hastaların 36’sı kadın, 103’ü erkekti.Hastaların yaş ortalaması 41,12 ± 9,84 idi. BASDAI>4 olan hastaların dominant el 2/4 parmak oranları ortalaması, BASDAI<4 olan hastalara oranla anlamlı olarak düşük bulundu.(sırasıyla 0,981±0,033 ve 0,996±0,038, p<0,05). Periferik eklem tutulumu açısından farklılık saptanmadı. Sonuç: Dominant el 2/4 parmak oranları yüksek olan hastalarda hastalık aktivitesi daha düşük bulundu. Bu nedenle Parmak 2/4 oranı ankilozan spondilitin prognoz tayininde bir gösterge olabilir. Bu konuda geniş vaka grupları ile daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR: 1)The interleukin (IL)-23/IL-17 axis in ankylosing spondylitis: new advances and potentials for treatment. Jethwa H, Bowness P Clin Exp Immunol. 2016 Jan;183(1):30-6. doi: 10.1111/cei.12670. Epub 2015 Sep 30. Review 2)Second to fourth digit ratio (2D:4D) and coronary heart disease Lu H, Ma Z, Zhao J, Huo Z. Early Hum Dev. 2015 Jul;91(7):417-20. doi: 10.1016/j.earlhumdev.2015.04.009. Epub 2015 May 15. 3) Relationship Between Second to Fourth Digit Ratios and Benign Prostatic Hyperplasia in Aging Men.J Clin Diagn Res 2015 May;9(5):PCO1-3 doi: 10.7860/JCDR/2015/11992.5937. Epub 2015 May 1. 4)Digit ratio and autism spectrum disorders in the Avon Longitudinal Study of Parents and Children: a 1 2 2 3 4 birth cohort study.Guyatt AL , Heron J , Knight Ble C , Golding J , Rai D . BMJ Open. 2015 Aug 25;5(8):e007433. doi: 10.1136/bmjopen-2014-007433 10 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 02 Kas İskelet Sistemi Bozukluğu Olan Hastalarda Balneoterapi ve Fizik Tedavinin Sistolik ve Diastolik Kan Basıncı Üzerine Etkisi Bünyamin Koç AİBÜ Tıp Fakültesi, FTR AD, Bolu Amaç: Bu çalışmanın amacı kas iskelet sistemi bozukluğu olan hipertansif (HT) ve normotansif (NT) hastalarda balneoterapi (BT) ve fizik tedavinin periferik arteriyel kan basıncı üzerine etkisini araştırmaktır. Gereç - Yöntem: Hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Kas iskelet sistemi bozukluğu olan 59 hasta (21 erkek, 38 kadın; ortalama yaş 59.61± 9.97; aralık 22 -75 yaş) çalışmaya dahil edildi. Hastalar HT (n=19) veya NT (n=40) grubuna atandılar. Her iki grup fizik tedavi ve balneoterapi ile tedavi edildiler. Balneoterapinin süresi günde 20 dakika olmak üzere toplam 8 gündü. Fizik tedavinin toplam süresi 10 gündü. Sistolik ve diastolik kan basınç ölçümleri tedavi öncesi ve sonrasında kaydedildi. Grup içi ve gruplar arası sistolik ve diastolik kan basınç ölçüm sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Tedavi sonrasında sadece HT grubunda diastolik ve sistolik kan basınçlarında anlamlı azalma bulduk (P <0.05). Sonuç: Balneoterapi ve fizik tedavi hipertansif kas iskelet sistemi bozukluğu olan hastalarda tavsiye edilebilir. Anahtar Kelimeler: Balneoterapi; hipertansiyon; osteoartrit; fizik tedavi. 11 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 03 Meme Kanseri İlişkili Lenfödemde Kademeli Azalan Yoğunlukta Uygulanan İntermitent Pnömotik Kompresyonun Kompleks Dekonjestif Tedaviye Katkısı Engin Taştaban Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehablitasyon AD, Aydın, Türkiye Amaç: Meme kanseri tedavisi ilişkili lenfödem tedavisinde intermitent pnömotik kompresyon tedavisinin (İPK), kompleks dekonjestif tedavinin (KDT) her iki fazında ve azalan yoğunlukta uygulanmasının sonuçlarını ortaya koymak. Gereç-Yöntem: Lenfödemli 78 hasta üç gruba randomize edildi. Birinci gruba (n=26) sadece KDT uygulandı. Birinci fazda cilt bakımı, manuel lenfatik drenaj, kompresif bandajlama ve terapötik egzersiz; ikinci fazda cilt bakımı, bası giysisi, terapötik egzersiz verildi. İkinci gruba (n=26) KDT ile İPK (sadece birinci fazda, 40-50mmHg) uygulandı. Üçüncü İPK gruba (n=26) KDT ile İPK (birinci fazda 4050mmHg, ikinci fazda 25-30mmHg) uygulandı. Her üç gruba toplam 20 seans tedavi verildi. Hastaların ağrı, çap ve hacim farkı, el ve parmak ucu kavrama güçleri değerlendirildi. Bulgular: Birici grupta VAS skoru (p=0.010), çap farkı (p=0.001), hacim farkı (p=0.045) ve el kavrama kuvvetinde (p=0.035) anlamlı iyileşme gözlendi. İkinci grupta VAS skoru (p<0.001), çap farkı (p=0.045), hacim farkı (p=0.015), el kavrama (p=0.041) ve parmak ucu (p=0.039) skorlarında anlamlı düzelme saptandı. Üçüncü grupta VAS skoru (p<0.001), çap farkı (p<0.001), hacim farkı (p=0.001), el (p=0.043) ve parmak ucu (p=0.038) kavrama skorlarında anlamlı düzelme saptandı. Sonuç: Lenfödem tedavisinde intermitent pnömatik kompresyon tedavisinin KDT’ye eklenmesi sonuçlara olumlu katkı sağlamaktadır. Özellikle KDT’nin ilk fazında yüksek, ikinci fazında düşük basınçta uygulanmasının daha etkili olduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: lenfödem, intermitent pnömotik kompresyon tedavisi, kompleks dekonjestif tedavi 12 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 04 Eklem Dışı Bulguları Olan ve Olmayan Aksiyal Spondiloartritli Hastalarda Klinik Özellikler ve Hastalık Yükü Farklı mıdır? 1 2 3 2 3 Kemal Erol , Kevser Gök , Gizem Cengiz , Gamze Kılıç , Erkan Kılıç , Salih Özgöçmen 1 1 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR AD, Romatoloji BD, Kayseri Afyon Kocatepe Üniversitesi FTR AD, Afyonkarahisar 3 Afyonkarahisar Kocatepe Devlet Hastanesi, Afyonkarahisar 2 Giriş ve Amaç: Spondiloartritler (SpA) ortak klinik, radyolojik ve genetik özelliklere sahip olan bir grup hastalıktır. Aksiyal spondiloartritte (aksSpA) ana başvuru semptomu bel ağrısı ve belirleyici bulgu ise sakroiliittir. Bunun yanında hastalarda periferik artrit ve entesit de sık görülmektedir. AksSpA’da eklem dışı tutulumlar da görülmektedir; bunların başlıcaları üveit, inflamatuvar barsak hastalığı (İBH) ve psöriyazistir (PsO). Bu çalışmanın amacı, eklem dışı bulguları (EDB) olan ve olmayan aksSpA’lı hastalarda hastalık yükünü ve klinik özellikleri karşılaştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya Erciyes SpA kohortundan (ESPAC) ASAS aksSpA kriterlerini karşılayan hastalar alındı. Hastalar EAB (üveit ve/veya İBH ve/veya PsO) olanlar ve olmayanlar iki gruba ayrıldı. İki grubun demografik ve klinik verileri karşılaştırılırken t testi ve ki-kare testi kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 360 aksSpA’lı hastadan 93’ünde (%25.8) EDB mevcutken 267 (%74.2) hastada sadece kas iskelet sistemi bulguları mevcuttu. Gruplar yaş, cinsiyet, eğitim durumu, sigara içme durumu, vücut kitle indeksi, ilk şikayet başlama süresi yönünden birbiri ile benzerdi. EDB olmayan hastaların %13.9’unda periferik artrit varken EDB olan hastaların %23.3’ünde periferik artrit vardı ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0.035). Her iki hasta grubunda VAS-ağrı, hasta ve doktor global değerlendirme, BASDAI, BASFI ve BASMI düzeyleri benzerdi. HAQ-S ve SF-36 komponent (fiziksel ve mental) değerleri de her iki grupta farklı değildi. Gruplarda HADS ile belirlenen anksiyete ve depresyon riskleri benzerdi. DMARD veya antiTNF ilaç kullanımı yönünden de her iki grup arasında farklılık yoktu. Sonuç: AksSpA’da EDB olan ve olmayan hastalar arasında hastalık yükü benzer olup, periferik eklem tutulumu beklenildiği gibi EDB olan hastalarda daha yüksek oranlardadır. 13 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 05 Lateral Epikondilitli Hastalarda TENS’in Etkisi: Randomize Kontrollü Çalışma 1 2,* 1 1 1 Erdal Dilekçi , Mahmut Alpaycı , Korhan Barış Bayram , Serpil Bal , Hikmet Koçyiğit , Alev 1 3 Gürgan , Şeyhmus Kaplan 1 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye 2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Van, Türkiye 3 Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Spor Hekimliği Anabilim Dalı, Van, Türkiye Amaç: Lateral epikondilitli hastalarda ağrı ve fonksiyonu düzeltmek için klasik yöntemlere ilave edilen transkütanoz elektriksel sinir stimülasyonunun (TENS) faydaları araştırıldı. Gereç - Yöntem: Bu tek kör, randomize kontrollü çalışmada lateral epikondilitli 65 hasta, iki hafta süreyle, TENS grubuna ve kontrol grubuna randomize edildi. Her iki gruba da nonsteroid antienflamatuvar ilaç, epikondilit bandajı, buz uygulaması, hastalık ve aşırı kullanım hakkında bilgi ve eğitim verilirken, sadece TENS grubuna ek olarak TENS uygulandı. Başlangıçta (tedavi oncesi), bir ay ve üç ay sonraki takiplerde vizüel analog skala (VAS) ve hasta bazlı tenisçi dirseği değerlendirme (PRTEE) anketi skorları değerlendirildi. Bulgular: Demografik özellikler açısından gruplar benzerdi (p>0.05). Tedavi öncesi ile karşılaştırıldığında, bir ay sonraki tüm değerlendirme skorları TENS grubunda anlamlı düzeyde düzelirken (p<0.001), kontrol grubunda sadece VAS aktivite skorunda anlamlı düzelme vardı (p=0.013). Üc ay sonraki tüm skorların her iki grupta da anlamlı olarak düzeldiği görüldü (p<0.05). Tedavi öncesi ile bir ay sonraki skorların farkı (değişim miktarı) dikkate alındığında, bütün testler açısından TENS grubu anlamlı düzeyde üstün bulundu (p≤0.004). Başlangıç ile üç ay sonraki skorların farkı dikkate alındığında, VAS istirahat hariç (p=0.209), diğer bütün testler açısından TENS grubundaki düzelmeler anlamlı olarak daha iyi bulundu (p<0.001). Sonuç: Bu çalışmada, klasik fizik tedavi yöntemlerine ilave edilen TENS’in lateral epikondilite bağlı ağrı ve fiziksel fonksiyon kaybının düzeltilmesinde faydalı olduğu bulundu. Anahtar sözcükler: Lateral epikondilit; hasta bazlı tenisci dirseği değerlendirme; transkütanöz elektriksel sinir stimülasyonu. 14 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 06 Adheziv Kapsüllit ve Uyku Kalitesi Arasında İlişki Murat Toprak, Metin Erden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği Amaç: Bu çalışmanın amacı, Adeziv kapsüllit’li (AK) hastalarda ağrı, anksiyete, depresyon uyku kalitesi ve yaşam kalitesini karşılaştırmaktır. Gereç - Yöntem: Prospektif 76 AK ve 72 kontrol hastası değerlendirildi. Hasta ve kontrol grubundan vizüel analog skalası (VAS), Beck anksiyete indeksi (BAİ), Beck depresyon indeksi (BDİ), Pitsburg uyku kalitesi indeksi (PUKİ) ve Dünya sağlık örgütü Yaşam kalite indeksi kısa form (WHOQoL-Bref) ile değerlendirildi. Bulgular: AK’li hastalar kontrol grubundan daha yüksek VAS ve BAİ skorlarına sahipti (p˂0.001). Gruplar arasında BDİ skorları arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0.067). WHOQoL-Bref ölçeğinde fiziksel, ruhsal ve çevresel alanlarda anlamlı düşüklük vardı (p˂0.001). AK’li hastalar PUKİ skorları açısından uyku verimliliği ve uyku bozukluğu bölümlerinde anlamlı düşüklük vardı (p˂0.001). Sonuç: Çalışmamız AK hastalarında ağrı, anksiyete ve uyku bozukluğı arasında yakın ilişki olduğunu göstermiştir. AK’li hastaların tedavilerine psikiyatrik değerlendirmenin eklenmesi faydalı olabilir. Anahtar Kelimeler: Adeziv kapsüllit, ağrı, anksiyete depresyon, uyku kalitesi, yaşam kalitesi 15 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 07 Behçet Sendromunda Nöropatik Ağrının Hastalık Aktivitesi ve Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkisi 1 2 3 Pelin Yıldırım , Ali Yavuz Karahan , Yeşim Garip , Fatih Tok 4 1 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kocaeli, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Konya, Türkiye 3 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Pınar Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara, Türkiye 4 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Ankara, Türkiye 2 Amaç: Nöropatik ağrı sadece bir semptom veya hastalık değil, farklı hastalıkların ve lezyonların sonucu orataya çıkan bir sendromdur ve hastaların yaşam kaliteleri üzerine önemli ölçüde olumsuz etkisi olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Behçet sendromunda nöropatik ağrı varlığını araştırmak ve bunun, hastalık aktivitesi ile ilişkisini ve yaşam kalitesi üzerine etkisini saptamaktır. Gereç-Yöntem: Çalışmaya 22 kadın, 21 erkek hasta alındı. Hastaların demografik ve sistemik verileri ile istirahat ve hareket ağrı düzeyleri (VAS), dermatolojik yaşam kalite ölçeği, PainDETECT, yorgunluk şiddet skalası, Behçet hastalığı anlık aktivite düzeyi, Nottingham sağlık profili skorları kaydedildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 29,83±9,51 yaş ve hastalık süreleri 6,70±6,22 yıl idi. Hastaların tamamında (%100) oral aft, 41’inde (%95,3) genital ülser, 25’inde (%58,1) üveit, 25’inde (%58,1) artirt, 17’sinde (%39,5) tromboflebit mevcut idi. Hastaların 27’sinde (%62,8) baş ağrısı mevcut idi. Hastaların istirahat VAS düzeyi 24,88±23,11, hareket VAS düzeyleri 49,34±30,72, dermatolojik yaşam kalitesi skoru 11,76±2,02, yorgunluk şiddet skalası 40,60±16,72, PainDETECT skoru 12,46±9,38 idi. Behçet hastalığı anlık aktivite düzeyi skorları 4,56±3,00 olarak tespit edildi. Nottingham sağlık profili toplam skoru 243,19±185,35 idi. Hastalarda nöropatik ağrı düzeyinin ve VAS ile tespit edilen ağrı düzeyinin dermatolojik yaşam kalite ölçeği ile, hastaların yorgunluk düzeyi ile ve Nottingham sağlık profilinin tüm alt bölümleri ve toplam skoru arasında pozitif korelasyon saptandı (p<0,05). Ayrıca hastalık aktivitesi ve yorgunluk düzeyi ile yaşam kalitesi arasında pozitif korelasyon olduğu belirlendi (p<0,05). Sistemik tutulumun bütün parametreleri ile yaşam kalitesi arasında pozitif korelasyon izlendi (p<0,05). Sonuç: Behçet sendromunda nöropatik ağrı, subklinik bir tablo olarak ortaya çıkabilmekte ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Behçet sendromunda nöropatik ağrı varlığı araştırılmalı ve yaşam kalitesini arttırmak için tedavi planına dahil edilmelidir. Anahtar Kelimeler: Behçet Hastalığı, nöropatik ağrı, yaşam kalitesi Tablo 1: Hastaların Demografik ve Klinik Özellikleri Ortalama ± SS min-max Yaş (yıl) 29,83 ± 9,51 2–55 VAS istirahat 24,88 ± 23,11 0–80 VAS aktivite 49,34 ± 30,72 0 – 90 Dermatolojik yaşam 11,76 ± 12.02 0–11,76 kalitesi skoru Yorgunluk şiddet 40,60 ± 16,72 11–40,60 skalası PainDetect 12,46 ± 9,38 0–12,46 Behçet hastalığı anlık 4,56 ± 3 1–4,56 aktivite düzeyi Nottingham sağlık 243,19 ± 185,35 0–243,19 profili toplam skoru 16 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 08 Romatolojik Hastalıklarda Çocukluk Çağı Ruhsal Travma Sıklığı 1 2 Salih Salihoğlu , Sevil Ceyhan Doğan , Önder Kavakçı 3 1 Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Sivas Numune Hastanesi, Sivas, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sivas, Türkiye 3 Psikiatri AD, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sivas, Türkiye 2 Amaç: Bu çalışmada romatolojik hastalığı olan olgu grubunda kontrol grubuna kıyasla çocukluk çağı ruhsal travma sıklığını araştırmayı amaçladık. Gereç - Yöntem: Çalışmamızda, 127 ’si kadın, 93’ü erkek olmak üzere toplam 220 romatolojik hastalığı olan olgu grubu ile 116’ sı kadın, 104 ’ü erkek olmak üzere toplam 220 romatolojik hastalığı olmayan kontrol grubu, toplamda 440 hasta incelendi. Grupların yaş ortalamaları uyumlu idi. Gruplar arasında yaş, cinsiyet, medeni durum ve eğitim durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulmadık (p> 0.05). Çalışma gruplarına Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Short Form-36 (SF-36) Yaşam Kalitesi Değerlendirme Formu ve Çocukluk Çağı Ruhsal Travmalar (CTQ-28) Ölçeği anketleri verildi ve hastalar tarafından dolduruldu. Bulgular: Beck anksiyete ölçeğinde, yaşam kalitesi ölçeğinin alt parametlerinde (ağrı, genel sağlık, zindelik, sosyal fonksiyon, mental sağlık) ve çocukluk çağı ruhsal travmaları ölçeğinde olgu grubunda kontrol grubuna kıyasla anlamlı yüksek bulduk (p < 0.05). Sonuç: Romatolojik hastalığı olanlarda daha fazla çocukluk çağı travmaya maruziyet saptadık. Travmanın, hipotalamo pitituer adrenal aksı (HPA) üzerinden etkisi sonucu romatolojik hastalıkların etyopatogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Romatolojik Hastalıklar, Çocukluk Çağı Ruhsal Travmaları, HPA aksı 17 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 09 Ankilozan Spondilit Hastalarında HLA-B27 Allelinin Platelet Volüm İlişkili Parametreler Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi Hülya Deveci Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilimdalı, Tokat Amaç: Ankilozan spondilitin (AS) orijininde önemli bir genetik ipucu olan HLA-B27'nin keşfedilmesinden sonra otuz yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen bu allelin hastalığın patogenezindeki rolü halen bilinmemektedir. Bu çalışmanın amacı AS hastalarında HLA-B27 allelinin varlığının platelet volüm ilişkili parametreler üzerine etkisi olup olmadığını değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmaya yaşları 30-60 arası değişen 75 AS hastası (erkek/bayan: 54/21 ) dahil edildi. Hastalar HLA-B27 allel varlığına göre iki gruba dahil edildi. Hastalık aktivitesi Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI) ile değerlendirildi. Laboratuar değerlendirmesinde sedimantasyon, c-reaktif protein(CRP) ve hemogram kullanıldı. Platelet volüm ilişkili parametreler olarak MPV, PCT, PDW, P-LCR değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 38’inde (%50.6) HLA-B27 pozitif, 37’sinde (%49.4) negatif bulundu. HLA-B27 pozitif grubun ortalama BASDAI skoru, sedimantasyon ve CRP değerleri ile negatif grubun değerleri arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). Hemogram değerlendirmesinde ise platelet volüm ilişkili parametrelerden ortalama PCT ve P-LCR değerleri HLA-B27 pozitif grupta negatif gruptan anlamlı düzeyde yüksek bulundu (sırasıyla; PCT: 0.28±0.06; 0.24±0.04, p=0.016; P-LCR: 35.10±10.5;19.35±0.63, P=0.045). Hastalık aktivitesi ile bu parametreler arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı. Sonuç: HLA-B27 pozitif AS hastalarında platelet dağılım genişliğini gösteren PCT ve büyük trombositlerin normal trombositlere oranını gösteren P-LCR değerlerindeki artışlar bize, bu allelin varlığının trombosit volüm artışlarına neden olabileceğini ve hastalığın etyopatogenezi ile ilgili araştırmalarda bu durumun göz önünde bulundurulabileceğini düşündürdü. 18 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi S 10 Ankilozan Spondilit Hastalarında Serum PTX-3 ve Serum Amiloid-P Seviyeleri ile Hastalık Aktivasyonu Arasındaki İlişkisinin Araştırılması 1 2 3 2 Ali Erhan Özdemirel , Şebnem Ataman , Ayşe Peyman Yalçın , Hüsetin Tutkak , İsmihan 2 2 2 Sunar , Zühre Sarı Sürmeli , Firas Doghanji 1 Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH, Romatoloji BD, Ankara Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD , Romatoloji BD, Ankara 3 Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD , İmmünoloji BD, Ankara 2 Amaç: BASDAI günümüzde Ankilozan spondilit (AS)’de hastalık aktivitesini değerlendirmede altın standart olarak kullanılan subjektif bir değerlendirme ölçeğidir . ASDAS’da subjektif soruları içeren bir hastalık aktivite ölçeği olmakla birlikte, beraberinde CRP veya ESR gibi akut faz reaktanlarını da ihtiva etmesi nedeniyle nispeten daha objektif bir değerlendirme yöntemidir ve son yıllarda AS’de hastalık aktivitesi değerlendiriminde giderek artan bir sıklıkta kullanılmaya başlanmıştır . Pentraxinler karboxi terminal bölgeye sahip çok fonksiyonlu multimerik bir protein süperailesidir. Pentraksinler birer akut faz proteinidir ve kronik inflamasyonla ilişkilidirler. Bunlardan en iyi tanımlanmış olanlar serum amiloid P (SAP), CRP ve pentraksin-3 (PTX-3)’tür. Bu komponentlerin birçok inflamatuvar romatizmal hastalık ile ilişkisi gösterilmiştir. Sonuç olarak biz bu araştırmada birincil olarak SAP ve Pentraksin-3’ün AS hastalarında klinik aktivasyon ölçekleri ile (BASDAİ, ASDAS) ilişkisini araştırmayı amaçlamaktayız. İkincil olarak da bu biyomarkırların konvansiyonel objektif göstergeçler olan ESR ve CRP ile olan ilişkilerini (özelliklede BASDAI’si yüksek ancak ESR-CRP değerleri normal olan hastalarda) değerlendirmeyi planladık. Yöntem: Çalışmaya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD/ Romatoloji BD polikliniğinde takipli 100 AS hastası ve yaş, cinsiyet yönünden eşleştirilmiş 100 sağlıklı kontrol grubu alındı. AS hastalarının tümü Modifiye New York kriterlerini karşılıyor idi. Hastalar rutin kontrole geldiklerinde demografik verileri ( yaş, cinsiyet, hastalık süresi) AS için kullandıkları ilaçlar (düzenli NSAİİ kullananlar veya anti-TNF +/- NSAİİ kullananlar olarak 2 gruba ayrıldı) ve süresi kaydedildi ve laboratuvar yöntemleri ile rutinde bakılan tam kan, ESR,CRP değerleri istendi. Hastalar çalışmaya alındıklarındaki BASDAİ, ASDAS değerleri hesaplandı. Hastaların vizitlerinde eş zamanlı olarak SAP ve pentraksin-3’ün kan düzeylerine bakıldı. Aynı işlem yaş, cinsiyet yönünden eşleştirilmiş 100 sağlıklı kontrol grubu içinde yapıldı. Bulgular: Yapılan analizde PTX3 ve SAP değerleri AS grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulundu (sırasıyla p<0.001 ve p=0.015). PTX3 ile CRP zayıf pozitif yönde korelasyon tesbit edilirken (p=0.028) diğer parametreler açısından; BASDAI, ASDAS-CRP, hastalık süresi ve tedavi şekli (NSAİİ veya anti-TNF-α) ile PTX-3 ve SAP arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Takiben yapılan alt analizde sedimentasyon ve CRP değerleri normal olan AS hastaları, BASDAI değerlerine göre hafif ve şiddetli şeklinde sınıflanarak yapılan incelemede belirteçlerin hiçbirinde yine anlamlı fark tesbit edilmedi (sırasıyla p=0.576 ve p=0.911) Sonuç: PTX-3 ve SAP birer inflamatuvar markır olarak AS hastalığında kontrol grubundan daha yüksek saptanmış olmak ile beraber hastalık aktivasyonu ile ilişkisi açısından ek bir katkı sağlamıyor gibi gözükmektedir. Anahtar kelimeler: ankilozan spodilit, PTX-3 , serum amiloid-P 19 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi POSTER BİLDİRİLER 20 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 01 Huzurevinde Yaşayan Kadınlarda Kifoz Sıklığı, Osteoporoz ve Vertebral Fraktür Değerlendirilmesi 1 2 3 Ayla Çağlıyan Türk , Füsun Şahin , Ferit Kerim Küçükler , Hülya Deveci 4 1 Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Çorum, Türkiye. 2 Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Denizli, Türkiye. 3 Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Endokrinoloji Kliniği, Çorum, Türkiye. 4 Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Tokat, Türkiye. Amaç: Huzurevinde yaşayan kadınlarda kifoz sıklığını belirlemek, kifoz ile kemik mineral yoğunluğu (BMD) ve vertebral fraktür ilişkisini değerlendirmek. Gereç - Yöntem: Çalışmaya 126 kadın hasta dahil edildi. Katılımcılardan 48’i (%38.1) huzurevinde (Huzurevi Grubu, HG), 78’i (%61.9) kendi evinde (Kontrol Grubu, KG) yaşıyordu. Yürüyebilen, günlük aktivitelerini ve kişisel bakımını yapabilen 65 yaş üzeri kadın hastalar çalışmaya dahil edildi. Yatalak hastalar, sekonder osteoporozu olanlar, hemivertebra gibi konjenital vertebra deformitesi olan, vertebral deformiteye neden olacak Scheuermann hastalığı veya Schmorl nodülü olan hastalar, sekonder osteoporoza neden olacak ilaç kullanan (steroidler, tiazidler gibi) hastalar çalışmaya alınmadı. Katılımcıların parathormon (PTH), Alkalen Fosfataz (ALP), kalsiyum (Ca), fosfor (P) ve Vitamin D düzeyleri bakıldı. Tüm hastalara T4-L4 vertebraları içeren lateral torakolomber vertebra grafisi çekildi. Grafiler hastaların klinik durumu hakkında bilgisi olmayan bir radyolog tarafından değerlendirildi. Vertebral kırık semikantitatif bir yöntem olan Genant yöntemi kullanılarak değerlendirildi. Kifoz açısını değerlendirmek için modifiye Cobb yöntemi kullanıldı. Kemik mineral dansiteleri DEXA (dual enerji X-ray absorbsiyometri) yöntemi ( Hologic explorer w ) ile belirlendi. Lomber veya kalça BMD değeri genç erişkin nüfusla karşılaştırıldığında 2,5 standart sapma veya altında ise osteoporoz tanısı, -1 ve -2.5 standart deviasyon arasında ise osteopeni tanısı konuldu. Bulgular: Katılımcıların % 38.1’i huzurevinde, % 61.9’u kendi evinde yaşıyordu. Ortalama yaş HG’de 77.2±7.6 yıl, KG’da 76.8±6.2 years in CG ( p= 0.73). Demans anlamlı olarak huzurevi grubunda fazlaydı (p<0.001). PTH, Vit D, Ca, P gruplar arasında farklı değilken ALP kontrol grubunda yüksekti (p<0.05). Huzurevi grubunda (HG) kifoz oranı %52.08 olup kontrol grubunda (KG) kifoz görülme oranından %27.68 istatiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0.001). Huzurevi grubunda lomber ve femur BMD değerleri düşüktü (p<0.05) (Tablo 2). Huzurevinde kalan hastaların %68.7’sinde osteoporoz, %31.3’ünde osteopeni saptanırken, kontrol grubunda %55.2 osteoporotik, %32 osteopenik ve %12.8 normal değerler saptandı (p<0.05). Vertebral kırık oranı huzurevi grubunda %37.5 iken, kontrol grubunda %24.3 saptandı (p>0.05). Kifozu olan huzurevi grubunda kırık görülme oranı (%44 (11/25)) kontrol grubunda kırık görülme oranından (%30.4 (7/16)) daha yüksek bulunmasına rağmen bu yükseklik istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Kifozlu ve kifozsuz HG’de ve kifozlu KG’de kırık sayısı ve cobb açısı kifozsuz KG’deki hastalardan anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0.05). Fakat kifozlu KG ile arasında anlamlı bir farklılık bulunamadı p>0.05). BMD ve tscorları açısından değerlendirdiğimizde kifozu olan HG’de L4 BMD ve t skoru, femur boyun ve femur total BMD ve t skoru kifozsuz KG’dan anlamlı düzeyde düşük bulundu (p<0.05) (Tablo 3). Sonuç: Huzurevinde yaşayan kadınlarda osteoporoz ve fraktür oranı normal popülasyondan yüksek olduğu gibi, kifoz oranı da toplumda yaşayan kadınlardan daha yüksektir. Kifozu olan huzurevi hastalarında kırık sayısı daha fazla, kemik mineral yoğunluğu hem lomber bölgede hem de femurda daha düşüktür. Anahtar Kelimeler: Huzurevi, kifoz, osteoporoz, vertebral fraktür, BMD 21 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Table 1: Huzurevi grubu ve kontrol grubuna ait demografik veriler Huzurevo Grubu Kontrol Grubu (n=48) (n=78) Yaş (yıl) 77.2±7.6 76.8±6.2 BMI (kg/m2 ) 26.7±4.7 27.1±4.5 S}gara (evet/hayır) 1/47 2/76 Günlük çay tüket}m} 0 4 (8.3%) 0 (0%) 1 13 (27.1%) 19 (24.4%) 2 18 (37.5%) 23 (29.5%) >2 13 (27.1%) 36 (46.2%) Günlük kahve tüket}m} 0 44 (91.7%) 66 (84.6%) 1 3 (6.3%) 12 (15.4%) Alkol kullanımı 0 0 Demans(var/yok) 15/33 (31.3%) 5/73 (6.4%) p 0.73 0.632 0.875 0.019 0.112 1.0 <0.0001 Tablo 2: Huzurevi grubu ve kontrol grubunun karşılaştırılması Huzurevo Grubu Kontrol Grubu (n=48) (n=78) Kırık sayısı (mean±SD) 0.56±0.89 0.30±0.60 0 (0-4) 0 (0-3) med}an (m}n.-max.) Cobbaçısı (mean±SD) 41.1±8.90 34.4±6.70 K}foz varlığı %52.08 %27.68 L2 T-score (mean±SD) -2.79±1.40 -2.41±1.41 L4 T-score (mean±SD) -2.89±1.44 -2.27±1.49 L4 BMD (g/cm2 ) (mean±SD) 0.79±0.16 0.86±0.16 L Total BMD (mean±SD) 0.75±0.14 0.78±0.14 L Total T-score (mean±SD) -2.66±1.36 -2.32±1.33 FNECK BMD (mean±SD) 0.59±0.12 0.67±0.13 FNECK T-score (mean±SD) -2.29±1.04 -1.63±1.12 Total femur BMD (g/cm2 ) (mean±SD) 0.70±0.15 0.73±0.17 Total femur T-score (mean±SD) -1.96±1.14 -1.67±1.41 Ca (mg/dL) (mean±SD) 9.41±0.45 10.06±5.16 Fosfor (mg/dL) (mean±SD) 3.56±0.47 3.34±0.53 Alkalen Fosfataz(U/L) 85 (40-299) 114 (35-346) med}an (m}n.-max.) PTH (pmol/L) (mean±SD) 90.00±87.00 73.90±38.90 V}tam}n D (ng/mL) med}an (m}n.-max.) 10.62 (2.70-68.04) 12.41 (2.50-75.00) Table 3: Kifozu olan ve olmayan hastaların klinik verilerinin karşılaştırılması Huzurevo Grubu Kontrol Grubu (n=48) (n=78) 22 p 0.091 <0.0001 <0.0001 0.142 0.024 0.034 0.198 0.173 0.002 0.001 0.441 0.242 0.382 0.019 0.030 0.158 0.688 p 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Yaş (yıl) BMI (kg/m2 ) Kırık sayısı (mean±SD) med}an (m}n.-max.) Cobb açısı (mean±SD) K}foz var (n=25) 78.6±7.8 26.2±3.8 0.8-1.11 b 0 (0-4) b 48.27±5.20 K}foz (n=23) 75.8±7.3 27.4±5.5 0.30±0.47 a (0-1) b 33.4±4.7 L2 T-score (mean±SD) -3.01±1.46 L4 T-score (mean±SD) -3.10±1.36 K}foz var (n=17) 80.5±6.3 26.2±3.1 0.88±0.69 b 0 (0-2) b 44.93±4.58 K}foz yok (n=61) 75.8±5.9 27.4±4.8 0.14±0.47 0 (0-3) 31.47±3.52 0.034 0.559 <0.001 -2.56±1.32 (-4.60-0.20) -2.56±1.50 (-4.90-1.10) 0.83±0.16 -2.91±1.33 -2.27±1.41 0.104 -2.91±1.54 -2.09±1.44 0.010 L4 BMD (g/cm2 ) (mean±SD) L2 BMD (g/cm2 ) (mean±SD) L Total BMD (mean±SD) L Total T-skoru (mean±SD) Femur Neck BMD (mean±SD) Femur Neck T-skoru (mean±SD) Femur Total BMD (mean±SD) 0.76±0.15 0.79±0.17 0.88±0.15 0.015 0.699±0.16 0.78±0.14 0.70±0.14 0.77±0.15 0.032 0.72±0.15 -2.44±1.05 0.78±0.13 -2.40±1.31 (-4.70-0.70) 0.62±0.12 0.73±0.15 -2.86±1.37 0.80±0.13 -2.18±1.29 0.082 0.071 0.62±0.10 0.68±0.14 0.004 -2.13±1.02 (-4.60 – (-0.40)) 0.686±0.17 -1.98±0.92 0.003 0.757±0.17 -1.53±1.16 (-4.5-1.8) 0.723±0.16 -2.1±1.17 -1.4±1.41 -2.5±1.14 0.012 0.58±0.12 b b a -2.44±1.05 a 0.733±0.12 a a Femur Total T-skoru -1.72±1.09 (mean±SD) a kontrol kifozsuz gruptan farkı, p<0.05 b kontrol kifozsuz gruptan farkı, p<0.001 23 yok <0.001 0.037 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 02 Balneoterapi ile Semptomatik İyileşme Gösteren Progressif Artropati ile Seyreden Ailesel Spondiloepifizyal Tarda Olguları: Olgu Sunumu 1 2 1 Bülent Alım , Mehmet Sıddık Tunçay , Ahmet Karadağ , Sami Hizmetli 1 2 1 Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Sivas Özel Sadi Konukoğlu Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü, Gaziantep Giriş: Spondiloepifizyal displazi (SED) X’e bağlı kalıtım gösteren ve epifizlerin ortaya çıkmasındaki gecikme nedeniyle gövde ve ekstremitelerde kısalık, fıçı göğüs deformitesi, kifoskolyoz ve pelvi, eklemlerinde, vertebralarda ve daha az olarak diğer eklemlerde dejeneratif değişikliklerle karakterize nadir bir hastalıktır. Başlıca üç formu vardır. Bunlar; 1-SED konjenita, 2-SED tarda ve3-Progressif artropati ile seyreden SED tarda (SEDT-PA). SEDT-PA formu 3-8 yaşlarında başlar, özellikle ellerde ve diğer eklemlerde şişlik, ağrı, sertlik ve kontraktür gelişimi gösteren bir formdur. Hastalığa ait farklı varyasyonlarda osteopeni ve osteoporoz birlikteliği bildirilmiştir. Bizde burada balneoterapi+fizik tedavi ile semptomatik iyileşme gösteren SEDT-PA’lı iki kardeş olguyu sunmak istedik. Olgu: Özellikle kalça, diz ve el eklemlerinde olmak üzere mekanik tarzda yaygın eklem ağrısı, boy kısalığı ve vücut yapısında bozukluk şikayetleriyle kliniğimize başvuran 17 ve 23 yaşındaki erkek kardeşlere daha önce dış merkezde SEDT tanısı konmuş. Öz geçmişlerinde olguların şikayetlerinin 89 yaşlarında yürümeyle artan diz ve kalça ağrısıyla başladığı, bu nedenle defalarca hastaneye başvurdukları ve en son 7 yıl önce SEDT tanısı aldıkları öğrenildi. Soy geçmişlerinde anne ve babanın yakın akraba olduğu ve sağlıklı bir ağabeylerinin olduğu öğrenildi. Her iki hastamızın fizik bakısında özellikle el, diz ve kalça eklemlerinde ileri derecede hareket kısıtlılığı mevcuttu. El eklemlerinde nodüler ağrılı şişlikler tespit edildi. Yapılan DEXA incelemesinde küçük kardeşte osteoporoz saptanırken büyük kardeşte osteopeni saptandı. Hastalar mevcut şikayetleri nedeniyle balneoterapi, fizik tedavi ve egzersiz programına alındı. Tedavi sonunda hastaların eklem hareket açıklıklarında kısmi düzelme olurken semptomları büyük ölçüde geriledi. Her iki hasta için ev egzersiz programı düzenlendi. Küçük kardeşe osteoporoz nedeniyle oral alendronate 70 mg/hafta ve 1000 mg kalsiyum+880IU VitaminD3/gün tedavisi başlanırken, büyük kardeşe sadece 1000mg kalsiyum+880IU VitaminD3/gün tedavisi başlandı. Sonuç: SED Xp22.12-p22.31 kromozomunun SEDL (sedlin) genindeki mutasyonlar sonucu oluşan ve progressif dejeneratif osteoartropatik değişikliklerle karakterize nadir bir hastalıktır. Özellikle büyük eklemlerde gelişen ilerleyen artropatik değişikler eklem hareket açıklıklarında kısıtlanma ve ağrıya sebep olarak bireyin yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bizim hastalarımızda olduğu gibi özellikle el eklemlerinde de ilerleyen dejeneratif değişikliklerle seyreden SEDT-PA formunda bireyin kendine bakım aktiviteleri de ileri derecede kısıtlanmakta ve hastaların yaşam kalitesi gitgide azalmaktadır. Ayrıca olgularımızda da gördüğümüz hastalığa ait farklı varyasyonlarla birliktelik gösteren osteopeni ve osteoporoz hem ağrıya sebep olmakta hem de bu hastalarda mevcut olan artmış düşme riskiyle beraber oluşacak kırık riskini daha da arttırmaktadır. Bu nedenle bu hastalarda düzenli aralıklarda kemik mineral yoğunluğunun değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Hastalığın semptomatik tedavisinde uygulanan medikal tedavi, eklem hareket açıklığı, germe ve güçlendirme egzersizleri ve konvansiyonel fizik tedavi yöntemlerinin yanı sıra balneoterapi ve su içi uygulanan solunum fonksiyon egzersizlerinin de faydalı olacağı ek bir seçenek olarak akılda tutulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Spondiloepifizyal displazi, Balneoterapi, Osteoporoz 24 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 03 Uzun Süreli TNF İnhibitörü Kullanan Ankilozan Spondilitli Hastada Geç Gelişen Granülomatöz Ceilit Derya Buğdaycı, Nurdan Paker, Nazlı Caf, Hüsnü Yılmaz, Tuğçe Yavuz İstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi Amaç:Ankilozan spondilitli (AS) hastalarda kullanılan TNF inhibitörlerinin uzun dönemli takiplerinde nadir görülen bir durumu tartışmak. Gereç - Yöntem:52 yaşında erkek hasta 6 yıldır düzenli olarak TNF inhibitörü kullanmakta ve BASDAI,BASFI, BASMI ölçümleriyle takip edilmektedir. Bulgular: Onbeş yıl önce AS tanısı koyulan ve uzun süre NSAİİ kullanan hastanın TNF inhibitörü başlamadan önceki BASDAİ,BASFI,BASMI skorları sırasıyla 6.8,3.5,5 idi. Mesleği araba tamirciliği olan hasta işini yapamaz durumda ve ASQoL 13 idi.TB ve hepatit hikayesi olamayan hastaya gerekli ön tetkikler sonrası TNF inhibitörü (adalimumab) başlandı.Hasta ilk 3 aydan itibaren BASDAI <3 olarak işine geri döndü.Üç aylık düzenli kontrollerine gelen ve ilaç etkinlik ve uyumunda sorun olmayan hasta son kontrolünde alt dudağında zaman zaman olan şişlik ve yara şikayetiyle araştırıldı biyopsi sonucu granülomatöz ceilit olarak geldi.Hastanın dudağındaki bulguları TNF inhibitörü kesilince geriledi. Sonuç: AS li hastalarda uzun süreli TNF inhibitörü kullanımında nadir görülen bir durum olan granülomatöz ceilit,granülomatöz lezyonlar açısından dikkat çekicidir. Anahtar Kelimeler: Ankilozan spondilit,granülomatöz ceilit,TNF inhibitörü 25 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 04 Limitli Tip Sistemik Skleroza Bağlı Sternoklavikular Eklem Artritinde Floroskopi Eşliğinde Eklem İçi Steroid Uygulaması : Olgu sunumu 1 2 3 Emel Güler , Savaş Şencan , Kemal Erol , İsa Cüce 4 1 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD/Algoloji BD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği/Algoloji Bölümü, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kayseri 3 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon AD/Romatoloji BD, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri 4 Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kayseri 2 Giriş: Sistemik skleroz(SS) ciltte kalınlaşma ve fibrozisle giden, iç organ tutulumu ile karakterize konnektif doku hastalığıdır. Eklem tutulumu sık olmamakla birlikte genellikle el eklemlerinde görülmektedir. SS’da nadir bir tutulum lokalizasyonu olan sternoklaviküler eklemin (SKE)artriti ile ilgili literatürde yeterli veri bulunmamaktadır. SKE enjeksiyonu uygulaması bilgisayarlı tomografi veya ultrason eşliğinde yaygın olarak tercih edilmesine karşın floroskopi eşliğinde uygulamalara dair kısıtlı sayıda bildirim bulunmaktadır. Bu olguda SKE artriti olan SS’lı bir hastada floroskopi eşliğinde uygulanan eklem içi enjeksiyon tedavisi ve kısa dönem sonuçları sunulacaktır. Olgu: 2 yıl önce Limitli tip SS tanısı alan 50 yaşında bayan hasta sağ göğüs ön yüzünde ağrı ve şişlik şikayeti ile yaklaşık 40 gün önce romatoloji polikliniğine başvurmuş. Labarotuvar bulgularında CRP:9,49 mg/dl diğer parametreleri normalmiş. MRG’de sağ sternoklavikular eklem artriti ile uyumlu bulgular saptanmış. Sklerodermaya bağlı sternoklaviküler eklem artriti tanısı konulan hasta konservatif tedaviye cevap alınamaması nedeniyle Algoloji polikliniğimize yönlendirildi. Hastanın fizik muayenesinde sağ sternoklavikular eklem palpasyonunda hassasiyet, şişlik, minimal ısı artışı mevcuttu. Ağrı sorgulamasında NRS (Numeric Rating Scala) 8 idi. Floroskopi eşliğinde SKE içi steroid enjeksiyon planlandı. Steril koşullarda floroskopik görüntüleme ile SKE görüntülendi. 21G 5cm iğne ile intermittan görüntüleme ile SKE içerisine girildi. Kontrast madde verilerek eklem içerisinde olduğu ve vasküler olmadığı teyit edildi. Sonrasında 20mg steroid, 0.5cc bupivakain ve 0.5cc serum fizyolojik karışımı enjekte edildi. Enjeksiyon sonrasında 1. saat ve 3. gün değerlendirlerinde NRS 0 ve eklem palpasyonunda hassasiyet yoktu. Sonuç: Sistemik skleroz’da hastalarında göğüs ağrısı ayırıcı tanısında sternoklaviküler eklem artriti olabileceği unutulmamalıdır. Bu hastalarda SKE içi steroid enjeksiyonları etkin bir tedavi seçeneğidir. Aynı zamanda floroskopi eşliğinde uygulama güvenli ve alternatif bir enjeksiyon tekniği olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Anahtar Kelimeler:Sistemik skleroz, Sternoklavikular eklem enjeksiyonu, Floroskopi 26 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 05 Kronik Hepatit C Virüs Enfeksiyonlu Hastalarda Fibromiyalji Sıklığı ve Yaşam Kalitesi ile Ilişkisi Havva Talay Çalış¹, Deniz Güzel², Emel Güler³, Hatice Sayan4, Fatmagül Ülkü Demir¹, Serap Tomruk Sütbeyaz¹ 1 Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri , Türkiye, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği, Kayseri, Türkiye 3 Erciyes Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilimdalı, Algoloji Bilimdalı, Kayseri, Türkiye 4 Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği, Urfa, Türkiye 2 Amaç: Kronik Hepatit C virus enfeksiyonunun(kHCVE) fibromiyalji(FMS) ile ilişkili olabileceğine dair yayınlar mevcuttur. Depresyon ve uyku bozuklukları gibi yaşam kalitesi ölçütleri fibromyaljide, kHCVE hastalarında hastalarında düşük bulunmaktadır. Ancak kHCVE ve FMS birlikteliğinde yaşam kalitesi değerlendirilmesi üzerine yapılan çalışma sayısı sınırlıdır. Çalışmamızda KHCV-e hastalarda ACR 2010 tanı kriterlerine göre FMS varlığı ve yaşam kalitesi üzerine etkileri, değerlendirilmiştir. Gereç - Yöntem: ELISA yöntemi ve Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) yöntemi ile teyit edilen kHCVE olan 68 kadın, 16 erkek 84 hasta ve kHCVE'si olmayan 18 yaş üzeri 41 kadın, 13 erkek 54 gönüllü çalışmaya alınmıştır. Yeni tanı akut hepatit C enfeksiyonu olanlar, kHCVE dışı herhangi bir hepatit varlığı olanlar, Son dönem karaciğer sirozu olanlar ve kronik başka bir sistemik hastalığı olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Hastalara FMS 2010 kriterleri, fibromyalji etki sorgulama(FES) formu ve nothingham sağlık profili(NHP) formu doldurulmuştur. Bulgular: kHCVE ve kontrol grubunda hastaların yaşları, cinsiyet dağılımı, boy, ağırlık, vücut kitle indeksi(BMI) değeri anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. kHCVE ve kontrol grubunda hastaların yaşları, cinsiyet dağılımı, boy, ağırlık, BMI değeri anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. kHCVE grubunda D-Vitamin değeri kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha düşüktü. kHCVE grubunda FMS oranı kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha yüksekti. (Tablo 1) kHCVE ve kontrol grubunda NHP ağrı, fiziksel, yorgunluk, uyku, sosyal, emosyonel, toplam skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir.(Tablo 1) kHCVE ve kontrol grubunda FES iyi hissetme, iş gün kaybı, ağrı, dinlenmişlik, tutukluluk skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. Hepatit C grubunda FES engellilik, iş yapabilme, yorgunluk, anksiyete, depresyon ve toplam skoru kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha yüksekti. (Tablo 1) Tablo1: kHCVE ve kontrol grubunun demografik özellikleri ve yaşaam kalitesi karşılaştırması Yaş Hepatitc Ort.±s.s./n-% Med(Min-Mak) 58,3 ± 8,0 59 36 - 84 68 81,0% 16 19,0% 156,6 ± 9,1 156 117 - 180 80,2 ± 14,2 79 52 - 117 32,9 ± 8,2 31 18 - 84 73,8 ± 55,3 60 1 - 216 40 47,6% 44 52,4% Kadın Erkek Boy Ağırlık BMİ HastalıkSüresi Var FMS Yok NHP Ağrı 44,5 ± 34,5 41 Fiziksel 32,2 ± 23,3 33 Yorgunluk 61,3 ± 42,0 76 Uyku 46,3 ± 32,3 42 Sosyal 30,5 ± 33,6 22 Emosyonel 43,3 ± 38,0 35 Toplam 258,1 ± 158,1 264 FES Engellilik 4,2 ± 1,6 4 İyiHissetme 5,4 ± 9,9 4 İşGünKaybı 2,0 ± 3,0 0 Ağrı 5,3 ± 3,2 5 İşYapabilme 4,4 ± 3,7 5 Yorgunluk 6,8 ± 3,3 7 Dinlenmişlik 5,4 ± 4,0 6 Tutukluluk 3,3 ± 3,7 2 Anksiyete 5,6 ± 3,8 6 Depresyon 5,7 ± 3,9 6 Toplam 48,2 ± 26,5 48 ttest/Mann-whitneyutest/Ki-karetest Cinsiyet KontrolGrubu Ort.±s.s./n-% Med(Min-Mak) 58,9 ± 9,8 58 36 - 78 41 75,9% 13 24,1% 158,1 ± 7,3 157 142 - 175 75,0 ± 11,1 76 53 - 104 30,0 ± 4,5 30 21 - 42 8 46 14,8% 85,2% p 0,708 0,479 0,268 0,079 0,051 0,000 0 0 0 0 0 0 0 - 100 87 100 100 100 100 571 55,0 35,6 48,2 46,3 21,7 35,6 242,3 ± ± ± ± ± ± ± 34,7 22,7 42,2 32,2 27,7 35,6 149,1 57 31 39 50 0 24 240 0 0 0 0 0 0 23 - 100 100 100 100 84 100 540 0,067 0,544 0,069 0,962 0,090 0,212 0,570 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1 - 9 89 10 10 10 10 10 10 10 10 144 1,4 5,3 2,6 5,7 2,9 4,5 4,2 3,0 4,1 2,9 36,4 ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± 1,8 4,4 3,6 2,8 3,3 3,4 4,0 3,6 3,9 3,8 24,2 0 6 1 5 2 5 5 0 5 0 38 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 - 7 10 10 10 10 10 10 10 10 10 84 0,000 0,431 0,371 0,483 0,029 0,000 0,068 0,472 0,030 0,000 0,010 27 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi FMS (+) olan hastalarda kHCVE ve kontrol grubunda NHP fiziksel, yorgunluk, sosyal, emosyonel, toplam skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. FMS (+) olan hastalarda kHCVE grubunda NHP ağrı, uyku skoru kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha düşüktü. (Tablo 2) FMS (+) olan hastalarda kHCVE ve kontrol grubunda FES engellili, ağrı, iş yapabilme, yorgunluk, dinlenmişlik, tutukluluk, anksiyete, depresyon ve toplam skoru anlamlı (p ˃ 0.05) farklılık göstermemiştir. FMS (+) olan hastalarda kHCVE grubunda FES iyi hissetme, iş gün kaybı skoru kontrol grubundan anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha düşüktü. (Tablo 2) Tablo2: FMS olan hastaların hastaların karşılaştırıması FMS(+) Yaş Hepatitc Ort.±s.s./n-% Med(Min-Mak) 58,0 ± 8,7 58 39 - 84 39 97,5% 1 2,5% 153,8 ± 8,7 155 117 - 166 81,0 ± 14,7 79 55 - 117 34,6 ± 10,1 33 20 - 84 Kadın Erkek Boy Ağırlık BMİ NHP Ağrı 62,7 ± 25,8 68 0 - 100 Fiziksel 40,7 ± 19,1 33 11 - 87 Yorgunluk 77,2 ± 32,6 100 0 - 100 Uyku 50,1 ± 30,9 50 0 - 100 sosyal 33,6 ± 33,0 22 0 - 100 Emosyonel 49,0 ± 37,9 54 0 - 100 Toplam 313,4 ± 134,8 303 66 - 571 FES Engellilik 4,5 ± 1,4 4 1 -8 İyiHissetme 7,9 ± 13,6 6 0 - 89 İşGünKaybı 2,6 ± 3,2 1 0 - 10 Ağrı 6,5 ± 2,9 5 0 - 10 İşYapabilme 5,9 ± 3,3 7 0 - 10 Yorgunluk 8,1 ± 2,4 9 0 - 10 Dinlenmişlik 7,3 ± 2,9 8 0 - 10 Tutukluluk 5,0 ± 3,5 5 0 - 10 Anksiyete 7,3 ± 2,9 8 0 - 10 Depresyon 7,7 ± 2,8 8 0 - 10 Toplam 62,8 ± 22,3 63 11 - 144 ttest/Mann-whitneyutest/Ki-karetest Cinsiyet KontrolGrubu Ort.±s.s./n-% Med(Min-Mak) 59,4 ± 11,2 61 44 - 77 6 75,0% 2 25,0% 157,6 ± 5,2 156 153 - 167 76,3 ± 14,3 77 60 - 104 30,7 ± 5,8 31 23 - 42 0,016 83,2 52,8 86,1 78,9 38,2 63,1 402,3 ± ± ± ± ± ± ± 20,7 21,9 15,7 17,6 26,7 29,6 79,9 95 43 88 78 32 72 410 57 31 61 43 0 10 269 - 100 100 100 100 77 93 511 0,040 0,188 0,843 0,009 0,736 0,352 0,086 1,6 8,4 5,5 7,1 4,9 8,0 8,0 5,3 7,0 6,4 62,2 ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± 2,1 2,3 4,1 2,2 4,2 1,9 2,9 3,7 3,5 3,6 17,8 1 10 5 7 4 8 10 6 8 6 65 0 4 0 5 0 5 3 0 0 0 36 - 5 10 10 10 10 10 10 10 10 10 84 0,001 0,096 0,040 0,510 0,626 0,748 0,377 0,867 0,886 0,283 0,978 p 0,589 0,235 0,357 0,179 Sonuç:kHCVE ile fibromyalji birlikteliği anlamlı olarak yüksektir. kHCVE hastalarında normal populasyona göre yaşam kalitesi skorlarında yorgunluk iş yapabilme, anksiyete ,engellilik skorlarında daha fazla kayıp olabilmektedir. Ancak kHCVE ve fibromyalji birlikteliğinde ise yaşam kalitesi ölçütlerinde daha fazla bozulmalar olabilir. Anahtar Kelimeler: Kronik Hepatit C Enfeksiyonu, Fibromiyalji, Yaşam Kalitesi 28 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 07 Computer Assisted Joint Space Area Measurement: A New Technique In Patients With Knee Osteoarthritis 1, 2 3 4 İlker İlhanlı *, Necip Güder , Alptekin Tosun , Esin Avcı , Canan Çelik 1 1 Department of Physical Medicine and Rehabilitation, School of Medicine, Giresun University, Giresun, Turkey 2 Physical Medicine and Rehabilitation State Hospital, Giresun, Turkey 3 Department of Radiology, School of Medicine, Giresun University, Giresun, Turkey 4 Department of Statistics, Faculty of Science, Giresun University, Giresun, Turkey Objectives: To assess the validity and reproducibility of computer assisted joint space area measurement in knee roentgenograms of patients with knee osteoarthritis and compare with qualitative, quantitative and semi-quantitative staging methods. Materials and Methods: Forty knees included in the study. Only the patients who have written consents for publication of their radiologic data, with knee roentgenograms and magnetic resonance images of the same knees, were selected. Computer assisted measurements were applied to joint spaces by 2 blinded physicians, for 2 times with an interval of 1 week. Data was evaluated for intraobserver and interobserver consistency. Also, data was compared with a qualitative method: Kellgren-Lawrence classification, quantitative methods: joint space width, cartilage thickness, meniscal thickness in magnetic resonance images and a semi-quantitative method: Whole-organ Magnetic Resonance Imaging score. Results: Intraobserver consistency was evaluated for each physician, and found no differences. Interobserver consistency was evaluated by comparing the measurements of 2 blinded physicians and found no differences (p>0.05). There was no significant correlation between the grade of KellgrenLawrence classification and other variables; such as grade of meniscus, meniscal thickness, cartilage thickness and computer assisted joint space area measurements (p>0.05). While there was positive correlation between computer assisted joint space area measurement and other quantitative measurements, there was negative correlation between computer assisted joint space area measurement and Whole-organ Magnetic Resonance Imaging scores. Conclusions: When we compare with qualitative, quantitative and semi-quantitative methods, Computer Assisted Joint Space Area Measurement seems to be useful, reproducible and costeffective quantitative method for evaluating the knee osteoarthritis. Key Words: Knee, osteoarthritis, roentgenogram, magnetic resonance imaging. 29 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Table 1. Intraobserver and interobserver comparison of Computer Assisted Joint Space Area Measurements with 95% confidence interval. Physician a Physician b Interobserver P values CAJSAM of First 298,94±51,43 300,37±50,55 0.072 lateral measurement 2 compartment (Mean±SD;mm ) Second 299,36±50,57 300,33±50,70 0.124 measurement 2 (Mean±SD;mm ) Intraobserver P 0.505 0.843 values CAJSAM of First 222,72±50,28 224,04±50,01 0.090 medial measurement 2 compartment (Mean±SD;mm ) Second 222,27±49,93 223,12±49,92 0.179 measurement 2 (Mean±SD;mm ) Intraobserver P 0.270 0.317 values CAJSAM: Computer Assisted Joint Space Area Measurement, SD: Standard Deviation, mm: Millimeter, Significance level: p<0.05. Table 2. Correlation of the continuous variables with p values below. Age MMT LMT MFTJ LFTJ PFJ TOT MJS LJSW MFCT MTCT LFCT LTCT MJSA LJSA W MMT -0.290 1 0.070 LMT -0.230 0.910 1 0.153 ** 0.000 MFTJ 0.322 1 * 0.334 0.382* * 0.015 0.043 0.035 LFTJ 0.273 0.909 1 0.089 0.416 0.468* ** * * 0.000 0.008 0.002 PFJ 0.360 -0.208 -0.253 0.942 0.908* 1 * 0.198 0.115 ** * 0.023 0.000 0.000 TOT 0.328 0.961 0.964* 0.964 1 0.039 0.314 0.355* ** * ** * 0.025 0.000 0.000 0.000 0.048 MJS -0.277 0.728 0.679* -0.023 -0.075 0.093 -0.004 1 W 0.084 ** * 0.888 0.646 0.567 0.981 0.000 0.000 LJSW -0.204 0.450 0.377* 0.244 0.195 0.238 0.225 0.660 1 0.206 ** 0.016 0.129 0.229 0.140 0.162 ** 0.004 0.000 30 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi MFCT 0.756 0.679* -0.098 -0.168 0.345 ** * 0.548 0.299 * 0.000 0.000 0.029 MTCT -0.179 0.728 0.654* -0.143 -0.264 0.269 ** * 0.380 0.099 0.000 0.000 LFCT -0.345 0.756 0.679* -0.098 -0.168 0.029 ** * 0.548 0.299 0.000 0.000 LTCT -0.179 0.728 0.654* -0.143 -0.264 0.269 ** * 0.380 0.099 0.000 0.000 MJSA -0.276 0.825 0.781* -0.193 -0.262 0.084 ** * 0.233 0.102 0.000 0.000 LJSA -0.178 0.457 0.371* 0.259 0.220 0.273 ** 0.018 0.107 0.173 0.003 BMI 0.156 -0.194 -0.118 0.220 0.179 0.086 0.233 0.472 0.273 0.565 -0.023 -0.094 0.892 0.614 0.887 0.565 ** ** 0.000 0.000 1 -0.117 -0.179 0.790 0.563 0.912 1 0.472 0.270 ** ** ** 0.000 0.000 0.000 -0.023 -0.094 0.892 0.614 1.000 0.912 1 0.887 0.565 ** ** ** ** 0.000 0.000 0.000 0.000 -0.117 -0.179 0.790 0.563 0.912 1.000 0.912 1 0.472 0.270 ** ** ** ** ** 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 -0.066 -0.188 0.915 0.520 0.900 0.814 0.900 0.814 1 0.687 0.246 ** ** ** ** ** ** 0.000 0.001 0.000 0.000 0.000 0.000 0.281 0.249 0.694 0.964 0.662 0.595 0.662 0.595 0.556 1 0.078 0.121 ** ** ** ** ** ** ** 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 0.000 0.023 0.457 -0.238 -0.299 -0.077 -0.117 -0.179 -0.345 -0.168 -0.269 0.790 0.662 0.140 0.168 0.380 0.472 0.270 0.548 0.299 0.158 * Significance level: P<0.05, ** Significance level: P<0.01, MMT: Medial meniscus thickness, LMT: Lateral meniscus thickness, MFTJ: Medial femorotibial joint score, LFTJ: Lateral femorotibial joint score, PFJ: Patellofemoral joint score, TOT: Total knee score, MJSW: Medial joint space width, LJSW: Lateral joint space width, MFCT: Medial femoral cartilage thickness, MTCT: Medial tibial cartilage thickness, LFCT: Lateral femoral cartilage thickness, LTCT: Lateral tibial cartilage thickness, MJSA: Mean of the medial computer assisted joint space area measurements, LJSA: Mean of the lateral computer assisted joint space area measurements, BMI: Body Mass Index. 31 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 08 Lateral Epikondilitli Hastalarda Lökositten Zengin ve Lökositten Fakir – Plateletten Zengin Plazmanın Ağrı ve Fonksiyon Üzerine Etkisinin Karşılaştırılması Melek Yerlikaya¹, Havva Talay Çalış¹, Serap Tomruk Sütbeyaz ¹, Hatice Sayan¹, Nurdan İbiş¹, Ali Koç², Çiğdem Karakükçü³ ¹Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri , Türkiye, ²Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Kayseri, Türkiye, ³Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Biyokimya Kliniği, Kayseri, Türkiye Amaç: Plateletten zengin plazma (platelet rich plasma - PRP) tam kanın santrifüj edilmesi ile elde edilen ve tam kandan daha yüksek konsantrasyonda platelet içeren plazma komponentidir. Lateral epikondilit tedavisinde PRP etkinliğini değerlendiren çalışma sayısı her geçen gün artmaktadır. Lökosit konsantrasyonu ise genellikle dikkate alınmamaktadır. PRP'deki lökosit konsantrasyonunun lokal inflamatuar cevabı etkileyebileceğini düşünmekteyiz. Bu çalışmada amacımız lateral epikondilitte lökositten zengin-plateletten zengin plazma ve lökositten fakir -plateletten zengin plazmanın ağrı ve fonksiyon üzerine etkisini ve yan etki oranını karşılaştırmaktır. Gereç - Yöntem: Çalışmaya 3 aydan uzun süredir lateral epikondilite bağlı ağrısı olan (VAS en az 5 olan ) toplam 90 hasta alındı ve 3 gruba randomize edildi. Birinci gruba 1.5 cc serum fizyolojik, ikinci gruba 1.5 cc LP-PRP (leukocyte-poor platelet-rich plasma ), üçüncü gruba ise 1.5 cc LR-PRP (leukocyte-rich platelet-rich plasma ), tek doz enjekte edildi. Her üç gruba da egzersiz programı verildi. Hastalar tedavi öncesi, tedavi sonrası 4. ve 8. haftada Visuel Analog Skala (VAS), Hasta Bazlı Ön Kol Anketi (PRTEE), grip dinamometre ve pinç ölçümleri, ekstansör tendon kalınlığı ve kortikal düzensizlik açısından değerlendirildi. Hastalar tedavi sonrası parasetamol kullanımı ve yan etkiler açısından sorgulandı. Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaşları kontrol grubunda 47.63±9.05, LP-PRP grubunda 45.03±8.57, LR-PRP grubunda 46.49±8.73 olarak bulundu ve grupların yaşları benzerdi (p=0.505). Gruplar cinsiyet, etkilenen kol, ağrı süresi, mesleki durum açısından benzerdi. Visuel Analog Skala, Hasta Bazlı Ön Kol Değerlendirme Anketi, grip ve pinç ölçümleri, ekstansör tendon kalınlığı ve kortikal düzensizlik açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Gruplar arasında parasetamol kullanımı ve enjeksiyon sonrası reaksiyonlar açısından fark saptanmadı. 120 100 80 TÖ 60 TS(4.hafta) 40 TS(8.hafta) 20 0 Kontrol LP-PRP LR-PRP Şekil 1. Grupların zamana göre Hasta bazlı önkol değerlendirme anketi (total) skorları Sonuç: Çalışmamızda PRP lateral epikondilitli hastalarda kontrol grubuna üstün bulunmamıştır. Bu sonucun çalışmamızın kısa süreli olmasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz. PRP'deki lökosit konsantrasyonu ağrı ve fonksiyonda iyileşme ve yan etki gelişimi ile ilişkili bulunmamıştır. Anahtar kelimeler: PRP, lateral epikondilit, tenisçi dirseği 32 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 09 Ankilozan Spondilitli Hastada Servikal Osteofite Bağlı Gelişen Disfaji Gizem Cengiz, Kemal Erol , Kevser Gök , Salih Özgöçmen Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi ,Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı, Kayseri Giriş: Ankilozan spondilit (AS) aksiyal iskeletin kronik inflamatuvar romatizmal bir hastalığıdır ve spondiloartrit grubu hastalıkların prototipidir. AS, periferik artrit, entezisin yanında üveit, aortit, pulmoner fibrozis ve amiloidozis gibi eklem dışı bulgulara da yol açmaktadır. Anterior servikal osteofit servikal spondilozis veya dejeneratif eklem hastalığının yaygın bir bulgusu olup yaşla birlikte sıklığı artmaktadır. Osteofite sekonder gelişen disfaji AS ile karışan Diffuz İdiyopatik Skeletal Hiperostozis (DİSH) veya Forestier hastalığında sıklıkla görülmektedir ve bazı yayınlarda DISHphagia olarak bildirilmiştir. Kliniğimize ankilozan spondilit nedeniyle başvuran ve yutma güçlüğü şikayeti olan bir hastayı sunmak istedik. Olgu: Ankilozan spondilit tanısıyla kliniğimizde takipli olan ve HLA-B27 pozitif, 52 yaşında kadın hasta muayene sırasında son dönemlerde başlayan yutkunma güçlüğü şikayetini ifade etmekteydi. Ankilozan spondilit tanısı yaklaşık 28 yıl önce konulmuştu ve hasta non-steroid anti-inflamatuar ilaç (NSAİİ) almaktaydı. Sigara içme öyküsü yoktu. Sistemik muayene ve değerlendirmede katı gıdaları yutmada güçlüğü olduğu fakat sıvıları rahat yuttuğunu,ayrıca öksürük, kilo kaybı, nefes darlığı, ses kısıklığı olmadığını ifade etti. Boyun bölgesinde herhangi bir kitle bulgusuna rastlanmadı. Kas ve iskelet sistemi muayenesinde hastanın fleksör postürde olduğu, servikal ve lomber omurga ile kalça eklem hareket açıklığının kısıtlı olduğu görüldü. Lomber Schober 11 cm idi. Laboratuvar tetkiklerinde eritrosit sedimantasyon hızı 52 mm/saat, CRP 76.3 mg/L, biokimya değerleri normal idi. BASDAİ skoru 1 olarak hesaplandı. Hasta düşük BASDAİ skoru olmasına rağmen ESR ve CRP değerleri klinik durumla uyumlu değildi. Servikal x-ray’inde C4-C7 vertebralar boyunca sindesmofit görüldüğü ve C7T1 bölgesinde büyük osteofit görünümü mevcuttu ve özefagusa bası yapmaktaydı (Şekil 1A). Servikal MRG’de T2-ağırlıklı kesitlerde büyük servikal osteofit görülmekteydi (Şekil 1B). Hastaya yumuşak ve sıvı gıdalar ile suppozituar NSAİİ önerildi (indometazin suppozituvar 100 mg/gün). Hastaya servikal osteofitin alınması için cerrahi bölümüne başvurması önerildi fakat hasta tarafından reddedildi. Sonuç: Yapılan çalışmalarda anterior servikal osteofite sekonder gelişen disfajinin AS’li hastalarda nadir olarak görüldüğü bildirilmiştir. Anterior servikal osteofitler daha çok dejeneratif iskelet hastalığı, post-travmatik osteofitogenezis, DİSH, servikal spondiloz ve enfeksiyöz spondilitte görülmektedir. Disfajiden yakınan hastaların çoğunluğunda etyolojisi tam olarak bilinmeyen DİSH hastalığı eşlik etmektedir. Bununla birlikte AS’li hastalarda daha çok sindesmofitlerin oluştuğu, DİSH’li hastalarda ise dejeneratif kemik spurlarının daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Osteofit formasyonu servikal spondilozlu yaşlı hastalarda sıklıkla görülmekte olup çoğunlukla klinik bulguya rastlanmaz. Disfajinin nedeni mekanik basıdan kaynaklanan özefagus obstrüksiyonudur. Obstrüksüyonun devam etmesi halinde inflamasyon farenjit, fibrosis ve adezyona neden olabilir. Ostefite bağlı disfaji AS’li hastalarda nadir olarak görülmekle birlikte disfajinin diğer nedenleride ekarte edilmelidir. 33 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Şekil:1 Yan Servikal grafide C7 ve T1 vertebra köşelerinden uzanan osteofit, B T1 ağırlıklı sagittal Servikal MR da C7 T1 düzeyinde vertebra köşelerinden özafaguza uzanan osteofitik çıkıntılar. 34 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi P 10 Karpal Tünel Sendromunda Kinezyotape Bantlama Tekniği ile Statik El Bileği İstirahat Splintinin Tedavideki Etkinliğinin Karşılaştırılması Havva Talay Çalış¹, Serap Tomruk Sütbeyaz¹, Saliha Sunkak¹, Nurdan İbiş¹ ¹Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, Kayseri, Türkiye Amaç: Karpal tünel sendromu (KTS), median sinirin karpal kemiklerle fleksör retinakulum arasında sıkışması sonucu meydana gelen ve en sık görülen periferik sinir tuzak nöropatisidir. El bileğinde oluşan bu sinir sıkışması tedavisinde el bileği statik istirahat ateli sıklıkla kullanılan bir tedavi seçeneğidir. Kinezyotape bantlama yöntemi de bu hastalarda splint görevi görerek bileğin istirahatini sağlamaktadır. Doğru teknikle bantlama yapılırsa bu hastalıkta splint kadar etkin tedavi sağlayabileceği bildirilmektedir. Bizim amacımız da kinezyotape bantlama yönteminin ve el bileği splintinin tedavideki etkinliğini araştırmak ve karşılaştırmaktır. Gereç - Yöntem: Çalışmaya 18 yaş üstü, metabolik endokrin hastalığı olmayan, hafif ve orta düzey karpal tünel sendromu tanısı almış, ancak daha önce tedavi almamış toplam 50 hasta alındı ve 2 gruba randomize edildi. Birinci gruba kinezyotape ile bantlama tedavisi, ikinci gruba statik el bileği istirahat splinti verildi. Hastalar tedavi öncesi, tedavi sonrası 1. ve 3. aylarda tinnel, phalen, el sıkma gücü, Visuel Analog Skala (VAS) gündüz, VASgece değerlendirilip, Quick-DASH değerlendirme formu dolduruldu. Bulgular: Çalışmaya katılan hastaların yaşları kinezyotape grubunda 47.48±8.13, splint grubunda 45.56±6.55 olarak bulundu ve grupların yaşları benzerdi (p=0.354). Gruplar cinsiyet, dominant ekstremite, tedavi edilen ekstremitenin KTS derecesi açısından benzerdi. Kinezyotape grubunda VAS gece 1. aydaki azalma splint grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı. Splint grubunda phalen ve tinel testlerindeki negatifleşme, Quick-DASH değerindeki azalma 3. ayda bant grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı. 50 40 TÖ 30 TS(1.ay) 20 TS(3.ay) 10 0 kinezyotape splint Şekil 1. Grupların zamana göre Quick-DASH değerlendirmesi 35 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sonuç: Çalışmamızda KTS tedavisinde splint ve kinezyotape bantlamanın semptom şiddeti ve fonksiyonel durum üzerine etkili olduğunu saptadık. Splint grubunda etkinin daha uzun süreli olduğunu saptadık. Phalen, tinel testleri ve el sıkma gücüne Kinezyotape bantlamanın etkisi olmadığını saptadık. Anahtar kelimeler: KTS, Kinezyotape bantlama, splint 36 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İNDEX 37 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi A Akgül,Ö. Akyokuş,A. Alım,B. Alpaycı,M. Altay,Z. Arasıl,T. Ataman,Ş. Avcı,E. B Bal,S. Bayram,K.B. Birtane,M. Buğdaycı,D. Bütün,B. C Caf,N. Cengiz,A.K. Cengiz,G. Cerrahoğlu, L. Cüce,İ. Ç Çalış,H.T. Çalış,M. Çay,H.F Çelik,C. D Demir,F.Ü. Demir,H. Deveci,H. Dilekçi,E. Doghanji,F. Doğan,S.C. Duruöz,T. E ErdenM. Erol,K. Eskiyurt,N. G Garip,Y. Gilgil,E. Gök,K. Güder,N. Güler,E. Günaydın,R. Gür,A. Gürer,G. Gürgan,A. Güzel,D. H Hizmetli,S. İ İbiş,N. İlhanlı,İ. K Kaçar,C. Kamanlı,A. Kaplan,Ş. Karadağ,A. Karahan,A.Y. Karakükçü,Ç. Kavakçı,Ö. Kılıç,E. Kılıç,G. Koç,A. Koç,B. Koçyiğit,H. Kozanoğlu,E. Küçükler,K.F. N Nas,K. Ö Ömürlü,İ.K. Özdemirel,E. Özgöçmen,S. P Paker,N. S Salihoğlu,S. SayanH. Sayan,H. Sezer,İ. Sunar,İ. Sunkak,S. Sürmeli,Z.S. Sütbeyaz, S.T. 6 4 24 6,14 4 4 19 29 14 14 4 25 5 25 5,6 13,33 4 26 27,32,35 6 10,5 5,29 27 6 7,18,21 14 19 7,17 4 15 6,13,26,33 4 16 5 13,33 29 38 26,27 5 6 4 14 27 5,24 32,35 29 10,5 6 14 24 16 32 17 13 13 32 6,11 14 5 21 4 12 5,7,19 5,13,33 25 17 27 32 10 19 35 19 27,32,35 2. SİVAS ROMATOLOJİ GÜNLERİ 27 - 29 Mayıs 2016, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Ş Şahin,F. Şahin,N. Şencan,S. Şendur,Ö.F. T Taştaban,E. Taştekin,N. Tok,F. Toprak,M. Tosun,A. Tunçay,M.S Turan,Y. Tutkak,H. Türk,A.Ç. U Uğur,S. Y Yalçın,A.P. Yavuz,T. Yerlikaya,M. Yıldırım,P. Yılmaz,H. 21 6 26 4,12 6,12 5 16 7,15 29 24 39 12 19 21 10,6 19 25 32 7,16 25