telgraf 427 (1) - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 427 (1) - Telgraf Gazetesi – Londra
T: 020 7923 08 38 │ M: 0742 948 14 90 │ E: [email protected] facebook.com/telgrafnewscom │ @telgrafnewscom Haftalık Haber Gazetesi Çarşamba, 30 Temmuz 2014 427 HAFTA SONU SANDIK BAŞINA! Oy verme gününüzü öğrendiniz mi? Zenginin kapısından Fakir geçemiyor! Sayfa 2 Cameron’dan kaçak göçmenlere tehdit! Sayfa 5 Yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşları ilk defa yurt dışından Türkiye’deki bir seçim için oy kullanacak. Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri için İngiltere’de yaşayan vatandaşlar Cumartesi-Pazar (2-3 Ağustos) günlerinde oy kullanacak. Iki gün devam edecek seçimlerin en büyük handikabı randevu sistemi. 25 Temmuz’da sonlanan randevu alma sisteminden yararlanmayıp işlem yapmayan vatandaşlara otomatik olarak randevu günü verildi. Randevu gününde gitmeyen seçmenler oy kullanma hakkını kaybedecektir. •Seçimlerin birinci turu 2-3 Ağustos Cumartesi-Pazar günü yapılacak. •Randevu almayanlara sistem otomatik olarak randevu tarihi verdi. •Her seçmen Yüksek Seçim Kurulu’nun www.ysk.gov.tr sitesinden “Yurtdışı seçmen – nerede oy kullanacağım” seçeneği üzerinden, randevu günü ve saatini öğrenebilir. •Tespit ettiği randevu saatinde gidemeyen vatandaşlar aynı gün içerisinde oy kullanması mümkün olacaktır. • Randevu gününde gidemeyen veya belirlenmiş oy kullanma gününü kaçıran vatandaşların diğer gün oy kullanmaları mümkün OLMAYACAKTIR. Ancak, Türkiye’deki gümrük kapılarında oy kullanma hakkı devam edecektir. •Seçim günü oy kullanabilmek için T.C. Kimlik numaranızın kayıtlı olduğu fotoğraflı bir nüfus cüzdanı veya pasaportu ibraz etmeniz gerekmektedir. •Yurtdışında adres beyanı yaptırmış olan ancak Türkiye’de bulunan vatandaşlar Gümrük kapılarında oy kullanabileceklerdir: Gümrüklerde birinci tur oy verme işlemi: 26 Temmuz 2014 - 10 Ağustos 2014 •Seçimler Olympia Sergi ve Konferans Merkezi’nde (Kensington, Londra, W14 8UX) gerçekleştirilecektir. En yakın Railway ve Overground station: Kensington (Olympia) station. En yakın Underground station: Shepherd’s Bush. En yakın Bus station: Kensington (Olympia) station Karayalçın boş salona İhsanoğlu’nun Londra’da yine on binlerce kişi ‘Cumhuriyetçiliğini’ anlattı Sayfa 9 Gazze katliamını protesto etti Sayfa 10 2 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Bu apartmanda Zenginin kapısından Fakir geçemez! Londra’nın varlıklı bölgelerinde yapılan yeni apartman projelerinde ‘fakir kapıları’ uygulaması gerçekleştiriliyor. The Guardian gazetesinin yaptığı araştırma, Londra’nın bazı bölgelerinde inşa edilen apartmanlarda evlerin fiyatlarına göre iki ayrı giriş olduğunu ortaya çıkardı. Tower Hamlets, Commercial Street’te bulunan One Commercial Street apartmanında bulunan uygun fiyatlı evlerde oturanlar için yan kapıyı kullanma mecburiyeti var. Konunun gündeme gelmesi üzerine, Londra Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson’a uygulamanın yasaklanması için çağrı yapıldı. Johnson uygulamayı desteklemediğini fakat, yasaklamayacağını belirtti. Multi milyon sterlinlik konutların yer aldığı apartmanda sosyal evlerin girişinin binanın yanında olması yanı sıra, çöp atma yeri dahi, tüm tesisler ayrı. ‘Zengin’ girişinin lüks bir otel lobi görünümünde olduğu, binayı yapan şirket, bu ayrımın sebebinin düşük maliyetteki evlerin sakinlerinin ödeyecekleri servis ücretlerinin düşük kalması için olduğunu belirtti. Konut inşası için proje iznine başvurulduğunda, evlerin belirli bir bölümü belediyeye sosyal konut olarak, ya da düşük gelirlilerin alım gücüne göre fiyatta olması gerekiyor. Bu zorunluluk yüzünden milyonluk ev yapan şirketler bu tür bir ayrımcı çözüme başvuruyorlar. Londra’da yaşayan zenginlerin sayılarının son zamanlarda artığının verileri, konut fiyatlarının yükselmesinin düşük gelirli insanları Londra’nın belirli bölgelerinin dışına atması yanı sıra, zengin ve fakirin arasındaki uçurumun büyüdüğünün başka bir göstergesi de ‘zengin’ ve ‘fakir’ kapıları oldu. ‘Fakir kapıları’ olarak yorumlanan, arka kapı girişleri, zenginlerin ve zengin insanlardan kar yapacak kişi ve şirketlerin insanları maddi olarak değerlendirmeleri ve çöplerin atılan çöp kutularının dahi ayrılma gereğinin, Londra’da sınıfsal bir ‘apartheid’ın’ geliştiğinin göstergesi. ABD, New York’ta da görülen bu uygulamaya ilişkin, şehrin belediye başkanı Bill De Blasio, yeni yapılarda bu uygulamayı yasaklamak için işlemleri başlatacaklarını belirtti. Aynı binanın iki girişi: Sol taraftaki lüks lobi maddi durumu iyi olanlar için. Sağ taraftaki ise belediyenin binaya yerleştirdiği kiracılar için. Yeşil Parti, Büyükşehir Belediye Meclis üyesi, Darren Johnson, “Bu eğilim halka karşı bir aşağılamayı gösteriyor ve inşaat şirketleri lüks evleri, yerel halkla bağlantı kurmak istemeyen, zengin yatırımcılara satmakla alakalıdır. Belediye başkanı ve belediyeler bunu çok uzun süredir görmemekten geliyorlar. Yapmaları gereken, ayrı tesislerin yer aldığı projeleri ret etmek ve bunun yüzünden uygun fiyatta evlere yer vermeyi kabul etmeyen projeleri geri çevirmek olur,’’ dedi. Londra’nın kuzey batısında bulunan, Queens Park Place ev inşaatını gerçekleştiren Londonnewcastle şirketinin başkanı Peter Allen, sosyal konutlara bakan ev şirketlerinin bazı ücretleri ödeyemedikleri için ayrı tesisler yapmak zorunda kaldıklarını belirtti. One Commercial Street evlerinin broşürü, lobinin özelliğinden ve lüksünden bahsediyor. Fakat sosyal konut olan evlerin girişinin yan kapıdan olduğundan söz etmiyor. Queen’s Park Place evlerinin broşüründe şöyle yazıyor: ‘‘Uygun fiyattaki ev sakinleri özel ana girişi, özel avlu bahçesini ve bodrumdaki araba ve bisiklet parkını kullanmaları mümkün olmayacak. Posta ve çöp birikimi gibi hizmetler de ayrı olacaktır.’’ One Commercial Street evlerini yapan şirket Redrow London adına konuşan idare müdürleri James Moody, yaptıkları evlerin yüzde 34’ünün uygun fiyatta olduğunu belirtti ve ayrı girişin olmasının sebebinin bu evleri idare eden Network Housing şirketinin sakinleri için servis ücretlerine taban fiyat uygulaması olduğunu- diğer taraftan da, varlıklı sakinlerin lüks bir servis beklentilerinin olduğunu belirtti. 150 evden fazla olan konut projeleri belediye başkanı tarafından onaylanması gerekiyor. BBC Radio London’a konuşan Boris Johnson, ayrı girişlere ilişkin şöyle konuştu: ‘‘Bu uygulamayı sevmiyorum ve eğer yapabilirsem, konut projelerinden çıkartılmalarını teşvik ettiğim bir şeydir.’’ Fakat Johnson uygulamanın bazı koşullarda yüksek servis ücretlerinin önüne geçilmesi için şart olduğunu belirtti. Johnson’ın planlama yardımcısı, Sir Edward Lister, 2008 senesinden itibaren 76 bin den fazla uygun fiyatta evin inşa edildiğini ve planlama başvurularını değerlendirdiklerinde ev sayısının artması gibi bir çok faktörü göz önünde bulundurmaları gerektiğini ifade etti. Tottenham milletvekili David Lammy, Johnson’ın uygulamayı yasaklamayı göz önünde bulundurması gerektiğini belirtti. Lammy şöyle konuştu: ‘‘Londra’nın varlıklılar ve yoksullar şehri olmasına izin veremeyiz. Başkentin köklü ekonomik başarısının tüm Londralılara faydası olması gerekiyor ve sadece lüks bir hayata paraları yetenlere değil.’’ Bu uygulamanın gündeme gelmesi, evsizlerin bina önlerinde yatmalarını önlemek için çivi çakılmasının ardından, Londra’daki varlıklı kesimlerin dar gelirde ve yoksullukta yaşayan insanlardan kendilerini ayrı ve uzak tutma isteklerinin başka bir örneği. 3 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Haringey belediyesi ev yapımına hız veriyor Evsizlik yardım hattına Londra’daki ev sorunları gün geçtikçe artarken, Haringey Belediyesi yeni ev inşa planlarına hız verdi. Planların arasında kullanılmayan büyük alanlarda ev inşa etmek ve eski belediye evlerini yenileyip evlerin sayısını arttırmak var. ‘‘Bu planlar bizim belediyemizde daha fazla ev inşa etmeye ve daha fazla Haringey ailesini ev sahibi olmasına destek vermeye bağlığımızın göstergesidir. Haringey Belediyesi 2015 senesine kadar beş bin yeni ev yapmayı planladığını ve iki bin evin Tottenham Hale’de inşa edilen Hale Village’de yapıldığını belirtti. ‘‘Çok sıkça ailelerin bütçelerine uygun fiyatta ev bulmaya zorlandıklarını ya da ev satın almak için yeterli depozit biriktiremediklerini görüyoruz. Biz kira, ortak mülkiyet ya da özel mülkiyet seçenekleri gibi, sakinlerimize daha fazla seçenek verecek yeni evlerin yapımında kararlıyız. Yenilenme projeleri sadece yeni tuğlalar ve harçtan ibaret değildir. Ailelere Tottenham’da bir hayat kurma fırsatı vermek ve çocuklarının güvenli büyümelerini görmek, planlarımızın temelinde’’, dedi. Belediye ayrıyeten, Seven Sisters, Wards Corner da planlanan projenin yapımına izin verilirse yeni evler ve iş imkanlarının doğacağını belirtiyor, fakat bölgedeki ufak esnaf bu projeye karşı çıkıyor. Gelişim ve Konut için kabine üyesi Belediye encümeni, Alan Strickland, TALEP ARTIYOR Evsizler kurumu Shelter, evsizlikle karşı karşıya kalan insanların sayısının arttığını açıkladı. Sosyal yardım kesintileri ve ev bütçesinin daralması sıkıntılardan dolayı daha fazla insan evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar. Shelter, sorunun ciddiyetini kendi yardım hatlarına artan talepten dolayı bildiklerini ve talebi karşılayamadıklarını ifade etti. 2011’den bu yana yardım hattını arayanların sayısının iki kattan fazla artığını belirten Shelter, bir çok telefona cevap veremediklerini açıkladı. Shelter, zorluk çeken insanlara yardım edebilmeleri için yardım hattına destek talebinde bulundu. Kurum, kendilerine telefon açan insanların büyük bir kesimin mortgage ödemelerinde zorlandıklarını, ve kısa bir dönem işsiz kalmak ya da hastalanmak bir ailenin evini kaybetmesi anlamına gelebildiğini belirtiyor. Shelter’ın başkanı Campbell Robb, ‘‘Her 11 dakika’da, Britanya’da bir aile evini kaybediyor. Ayın sonunu getirmek için kırılma noktasına gelen ailelerin sayısının artmasıyla, bunun neden olduğunu görmek hiçte zor değil. ‘‘Fakat, bize yardım için gelen çaresiz insanların sayısının artmasıyla, bizim yardım hattımız sınırları dışına zorlanıyor’’, dedi. Shelter, geçtiğimiz sene yardım hattı danışmanlarının 124 bin’den yardıma muhtaç insanın kendilerini ulaştıklarını, fakat 54 bine yakın aramanın cevaplandırılmadığını kayıt etti. 4 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Independent: Rojava ve Kuzey Kürtleri IŞİD’e karşı mücadelede birleşti İngiltere’de yayımlanan The Independent gazetesi, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde etkili olan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) çetelerinin Rojava üzerindeki tehdidine karşı Rojava ve Kuzey Kürtlerinin mücadelede birleştiklerini yazdı. Isabel Hunter imzalı haberde, Türkiye-Suriye sınırında IŞİD’e karşı mücadelede cepheye dönmek için bekleyen, 23 yaşındaki Suriyeli Kürt Muhammed Ahmed’in izlenimleri aktarılıyor. Ahmed IŞİD’i ‘zorlu rakipler’ olarak nitelendiriyor ve “Onlar uyuşturucu almış gibiler” diyor. Ahmed, IŞİD çetelerinin 300 kişilik gruplar halinde saldırdıklarını belirterek, “Biz onları koyun gibi kurşunlasak bile ertesi gün iki kat daha büyük bir güçle karşımıza çıkıyorlar” diyor Haberde, telefonunu çıkarıp, öldürdükleri IŞİD militanlarının bakması güç resimlerini gösteren Ahmed, ölülerin kimliklerini gizlemek için yüzlerini kan içinde bırakıp, tanınmayacak hale getirdiklerini söylüyor. Haberde, Irak’taki başarısının ardından, IŞİD’in kuvvetlerini Kuzey Kürdistan sınırına yakın Kobane’ye yöneldiği ve Kürtlerin de bu kasabayı ellerinde tutmak için mücadele verdiğine dikkat çekildi. Geceleri üç taraftan saldırı altında kalan Kobane’deki savaşın, Kuzey’de duyulabildiği kaydediliyor. Roketler sesleri, düzenli patlamalar ve tüfek ateşine karışıyor. PKK’nin geçen hafta bin savaşçının IŞİD ile savaşan kardeşlerine yardımcı olmak için gittiği söylediği kaydedilen haberde, yerel Kürt lider olarak tanıtılan İsmail Kaplan’ın şu sözlerine yer verildi: “Biz savaşçı sayısını halkın Kobane’de yaşananlara dikkatini çekmek için açıkladı. IŞİD ABD silahları ile Musul’dan geri geldiğinden beri daha güçlüler. Biz onun Kürtlere yardım eli uzatmalıyız. ISİD daha da güçlenirse biz de Suriye’deki Kürtlere yardımda bulunmak için saldırırız.” Hunter’a göre, Kobane’yi kazanmak Rojava-Kuzey sınırının büyük bir bölümünü kontrol etmek anlamına gelecek ve IŞİD adına büyük bir stratejik zafer olacak. Sınırda gözetleme amaçlı bir kamp kurulduğu aktarılan haberde, “Kürtler şarkılarla morallerini yüksek tutmaya çalışıyor” dendi. Habere göre bu kampın amacı, YPG güçlerini IŞİD faaliyeti konusunda uyarmak ve Kuzey Kürtlerini işgalden korumak. Haberin devamında, Kürtler Rojava’da bir yıl önce ilan edilen özerk bölgeleri savunmak için birlikte mücadeleyi yükseltirken Rojava ve Kuzey Kürdistan arasındaki sınırın ‘bulanıklaştığı’ vurgulandı. Haberde İki kardeşi Türk ordusu ile mücadelede yaşamını yitiren, 27 yaşındaki bir kızı PKK savaşçısı olan ve kendisi de 12 Eylül faşist cunta döneminde 5 yıl cezaevinde kalan 49 yaşındaki Sadet Kooran’ın ‘5 yıldır ondan haber alamadı. Ama o halkımızın kızıdır ve bizim haklarımız için mücadele veriyor” sözlerine yer verildi. Haberin devamında 10 gencin tren raylarında bir kez daha silahlarını alıkp Kobane’ye geçmek için bekledikleri kaydedilirken, babası IŞİD tarafından esir alınmış, amcası ise kafası kesilerek katledilmiş olan Muhammed Ahmed’in arkadaşları ile öldürdükleri IŞİD çetelerinin fotoğraflarını gösterirken birinde durarak şu sözleri aktarılıyor: “Benim amcamı öldüren O idi. Biz videoyu internette gördük.” 5 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Cameron’dan kaçak göçmenlere tehdit! Britanya’da kaçak olarak yaşayan göçmenleri tehdit eden Cameron: ‘sizi bulup evinize geri göndereceğiz’ Mayıs 2015’te Britanya’da yapılacak genel seçimler yaklaştıkça Cameron hükümeti sağa kayan oyları garantiye almak amacıyla göçmenlere açtığı savaşı daha da ileri götürmeye devam ediyor. Kaçak göçmenleri bulup evlerine geri gönderecekleri tehditlerini savuran başbakan Cameron aynı zamanda Britanya’da bulunan Avrupa Birliği vatandaşlarının 3 aydan fazla yardım alamayacağını açıkladı. Şimdiye kadar 6 ay yardım alma hakkı olan AB vatandaşları bundan sonra sadece 3 ay yardım alabilecek. BBC televizyonunda katıldığı bir programda konuşan Başbakan Cameron: ‘‘Sizi yakaladığımız zaman, ki yakalayacağız, kesinlikle sizi geldiğiniz ülkeye geri göndereceğiz.’’ dedi. Cameron şöyle devam etti; ‘‘Aynı zamanda buraya öğrenci taşıyan sahte kolejleri de kapatmak için daha fazla çalışma yürüteceğiz. Şimdiye kadar bu kolejlerin çoğunu kapattık. Adil bir göçmen politikasına sahip olduğumuzu bilmek her Britanyalının hakkı. Eğer burada yasadışı yollarla kalıyorsanız evinize dönün.’’ “Bizim yapmaya çalıştığımız Britanyalı vergi mükelleflerinin önümüzdeki 5 yıl içerisinde yarım milyar sterlinini korumaya çalışmaktır. Gerçekçi olmak gerekirse, bazıları çalışmak için burada, bazıları yardım almak için, bazıları da öğrencilik bahanesiyle burada. Eğer burada kalma hakkına sahip değilseniz, evinize geri gönderileceksiniz, burada olmamalısınız. Yasal ve adil bir göçmenlik sistemi için sizi bulup evinize geri göndereceğiz.’’ Cameron özellikle son yıllarda Britanya’ya öğrenci vizesi ile gelerek sözde dil okullarında eğitim gördüklerini iddia eden kişilerin, Britanya’nın göçmenlik sistemini kötüye kullandığını ifade etti. Başbakan Cameron, “Göçmenlik sisteminin kötüye kullanımına ilişkin en kötü örneklerinden birisi öğrenci olarak geldiklerini iddia ederek sahte dil okullarına kayıt olanlar. Denetleyenler bu okullardan birinde hiç öğrenci bulamadılar. Radikal uygulamalara başlayarak bu şekilde olan okulların 750’sini kapattık. Bu okullar üzerinde daha düzenli kontrollerin yapılması için adımlar atıyoruz” ifadelerini kullandı. Cameron, Britanya’ya yasadışı göçü engellemek için yeni adımları yürürlüğe koyacakların vurgulayarak, “Kasım ayından itibaren, yeni bir sistemi yürürlüğe koyacağız. Ev sahiplerinin kiracılarının göçmenlik durumunu kontrol etmeleri yasal zorunluluk haline getirilecek. Kasımdan itibaren, yasadışı göçmenlerin banka hesabı açmasını engelleyen kurallar yürürlüğe girecek. Yasadışı göçmenler belirlenince, onların sınır dışı edilmesine de daha fazla kolaylık getiriyoruz” dedi. David Cameron, İngiltere’de bazı işverenlerin daha ucuz işgücü için yurtdışında çalışan getirmelerinin endişe kaynağı olduğunu belirterek, “Bazı iş bulma kuruluşları direk olarak diğer Avrupa Birliği ülkelerinden elaman sağlarken iş arayan İngilizlerin bu işlere başvurma şansı bile olmuyor. Doğrudan sadece yurtdışından işe alımları yasaklıyoruz ve yasal olarak bu kuruluşlara İngilizce olarak İngiltere’de ilan verme zorunluluğu getiriyoruz” diye konuştu 6 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 LONDRA’DAKİ KADIN KURUMLARINDAN DEMİRTAŞA DESTEK Cumhurbaşkanlığı seçimlerine günler kala HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaşa destek büyüyerek devam ediyor. Londra’da faaliyet yürüten bir çok kadın kurumu Demirtaşa destek verdiklerini açıkladılar. ‘Oylar Demirtaş’a’ başlıklı bir bildiri yayınlayan kadınlar, ‘kadınların eşitliğine ve özgürlüğüne inanmış bir politikacı aday olan Demirtaş’ı destekliyoruz’ açıkladılar. Sosyalist kadınlar birliği, Roj women kadın meclisi, Daymer kadın kolları, Dersimliler derneği, Kırkısraklılar derneği ve Tilkililer derneği gibi kurumlarda çalışma yürüten kadınlar yayınladıkları ortak bildiride şunlar belirttiler; ‘‘ Biz kadınlar; Fizyolojik olarak erkek fakat ideolojik olarak cins ayrımcı politikalar karşısında “insan” olmayı perspektif edinen Selahattin Demirtaş’ı adayımız olarak görüyor, destekliyoruz!’’ Yaşamın insanlaşması olarak kabul edeceğimiz; kadınlara her alanda (evde, sokakta, kamusal alanlarda, politik ve örgütsel alanlarda, çalışma ve yönetim mekanizmalarında) pozitif ayrımcılık yapılması da dahil kadın yaşamının özgürleşme alanlarını temel görev edinmiş ilkelerle yol alan HDP ve Demirtaş, ülke topraklarında kadın lehine politikaların hayat bulacağı bir eşik sunmaktadır. Yeni yaşamın ancak kadınların öncülüğünde örgütlenebileceğine inanan ve bunu yeni yaşam belgesinde ilan eden Demirtaş; “Her toplum kadınların özgürlüğü kadar özgürdür” belgisini temel şiar edinmiştir. “Yeni yaşam belgesi” ile “Kadın, gençlik, engelliler, inanç grupları, farklı kimlik ve kültür grupları, çiftçi, işçi ve emekçi meclisleri” ile yetkileri arttırılmış bir makam değil, halkın yetkilerinin arttırıldığı bir cumhurbaşkanlığı döneminin başlatılacağını ilan eden Demirtaş; kadınların seslerini, sözlerini ve iradelerini kullanabilecekleri bir mevziinin müjdesini vermektedir. İşçi ve Emekçi Göçmen Kadınlar; Son 12 yıldır; Osmanlı dönemlerine ait yönetim kültürü ve Türk-İslam sentezci devlet mekanizması ile yaşamları her gün karartılan, kadın ölümlerinin günde 5’e çıktığı, toplumda ve kadın bilincinde kadın cinsinin ikinci sınıf insan statüsünde olduğu fikrinin yerleştirilmeye çalışıldığı bir ülke profili ile karşı karşıyayız. Yüreklerini ülke topraklarından koparmayan, basını-TV’si medyası aracılığıyla ülkedeki kültürel, sosyal gelişmelerden doğrudan etkilenen Avrupa’daki biz göçmen işçi ve emekçi kadınlar; 12 yıldır ülkede oluşturulmaya çalışılan karanlığın etkilerini Avrupa topraklarında da yaşar hale geldik. Kadın ölümleri Avrupa’da da arttı. Yaşam alanlarımız buralarda da daraltılmak istenmekte. Gericilik hızla yayılmakta ve biz kadınlar için tehdit oluşturmaya başlamaktadır. Ülkede bulunan yakınlarımız, dostlarımız ve tüm kadınlar için; Türk-İslam sentezci, tekçi, cinsiyetçi, ırkçı ve şoven Recep Tayip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu ikilisini karanlığın temsilcileri olarak oylarımızla mahkum edelim!.. Kadınların insanca yaşayacakları adil, eşit, özgür ve barış içerisindeki bir dünyanın kapılarını aralayacak ilkelerle yol alan SELAHATTİN DEMİRTAŞ’ı kadınların adayı olarak destekleyelim, çalışmalarında yerlerimizi alalım.’’ Hangi gün oy kullanacağınızı öğrenmeyi unutmayın! Londra’daki birçok kurumun ortak çalışması olan Selahattin Demirtaş’a Destek Komitesi, salı günü yaptığı toplantıda son hazırlıkları değerlendirildi. Haringey’de bulunan Kürt toplum merkezinde yapılan toplantıya destek komitesinde yer alan kurum bileşenleri katıldı. Sandık gözlemcileri başta olmak üzere yapılması gereken çalışmalar değerlendirildi. Toplantıdan sonra bir açıklama yapan komite, randevu almamış seçmenlerin mutlaka Yüksek seçim kurulunun internet sayfasından (www.ysk.gov.tr) oy verme gününü öğrenmeleri çağrısı yapıldı. Komite çalışmalarını destekleyen Kurdish, Londra Halkevi, GİK-DER, Day-Mer, Dersim-Der, ElCom, Pazar-Der, Kırkısraklılar Derneği, Tilkililer Derneği gibi derneklerde seçim gününe kadar seçmenlere her türlü yardımlar sunulacak. Komite, sosyal medya üzerinden de yardımcı oluyor. Bilgilere şu adreslerden ulaşılabilinir: http://demirtaslondon.wordpress.com, www.facebook.com/DemirtasLondon, www.twitter.com/ DemirtasLondon, [email protected] Komite ayrıca verdiği 3 telefon numarası ile oy gününü öğrenmek isteyen vatandaşlara yardımcı olacak. Bu sistemde yararlanmak için başvurucular, TC Vatandaşlık numarası, doğum tarihi, cilt sıra no’larını yazarak mesaj gönderdiklerinde kendileri için anında oy verme günü öğrenilip kendilerine cevap verilecek. Mesaj yollanabilecek telefonlar: 07861800823, 07833897898, 07476486354 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 7 8 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Avrupa’nın Çevreyi En Çok Kirleten 30 Santrali arasında İngiltere de ilklerde geçiyor Avrupa’nın En Kirli 30’u adlı rapor ile Avrupa Birliği enerji sektöründeki sera gazı salınımının en yüksek olduğu 30 enerji santralinin listesi açıklandı. Bunların içinde Polonya, Almanya ve İngiltere başı çekiyor. 2013 verilerini temel alan raporun oluşumunda İklim Hareketi Ağı, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Avrupa Çevre Bürosu gibi birçok organizasyon bulunuyor. Listenin başında Polonya’nın Belchatow kömür yakıtlı enerji santrali bulunurken ikinci ve üçüncü sırada Almanya’nın kuzeyinde bulunan iki santral yer alıyor. Rapora göre, Avrupa Birliği uzun zamandır iklim değişikliği ile mücadelede lider olarak görülse de son yıllarda kömür santrallerindeki emisyonlar artış gösteriyor. 1990’lı yıllar ile kıyaslandığında kömürden enerji üretiminde anlamlı bir düşüş gözlense de son yıllarda Avrupa enerji sektöründe kömür tüketiminde artış görülüyor. Ekonomik faktörlerin, artan gaz fiyatlarının, düşük kömür ve düşük karbon fiyatlarının etkisi birliğin iklim politikalarında esnemeye neden olurken 2009’dan beri elektriğin kömürden elde edilmesinde artışı beraberinde getiriyor. Petrol ya da gaza oranla görece düşük kömür fiyatları nedeni- yle Avrupa’daki kömür yakıtlı santraller tam kapasite ya da tam kapasiteye yakın çalışıyor. Avrupa’da ayrıca büyük miktarlarda kömür ihracatı da yapılıyor, özellikle enerji üreticilerinin kömür yerine kaya gazına geçtiği ABD’den. Almanya ve İngiltere kirlilikte başı çekiyor Almanya ve İngiltere her ne kadar kendilerini Avrupa’nın iklim şampiyonu olarak ilan etse de listede her iki ülkenin yüzlerce ton seragazı salımı yapan 9’ar santrali bulunuyor. Listedeki en büyük kirlilik yaratan ilk 5 santralden 4’ü ise Almanya’da. Raporuna göre, kömür yakıtlı enerji santralleri tek başına en büyük sera gazı salınımı kaynağıdır. Kömür en kirli yakıt ve dünyadaki kömür revervleri potansiyel olarak en büyük C02 kaynağını oluşturmaktadır. Kömür yakıtlı santraller dünya enerji üretimini %40’ını oluştursa da enerji sektöründeki sera gazı salınımlarının %70’inden fazlasından sorumlu. Avrupanın iklim hedefleri tehlikede Araştırma, eğer Avrupa 2030’a kadar emisyonlarını 1990 seviyesinin %40 altına indirme planını gerçekleştirmek istiyorsa bu santrallerin kapatılmasının hayati önemde olduğunu belirtiyor. Ancak, kısa vadeli ekonomik hedeflerin iklim değişikliğinin kontrolünün uzun dönemli hedeflerinin önüne geçtiği aşikardır. *Kömürün yarattığı kirliliğin insan sağlığına ve çevreye negatif etkisi vardır. Kardiyovasküler ve solunum hastalıkları başta akciğer kanseri Avrupa’da önde gelen kronik rahatsızlıklar olmakla beraber bu hastalıkların tedavisi ise sağlık harcamalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Tüm bu hastalık gruplarının hava kirliliği ile ve özellikle havadaki partikül parça miktarı ile açık bir bağlantısı vardır. Kömürden elde edilen elektriğe ödenen fiyat iklime, havaya ve insan sağlığına yönelik yarattığı zararı karşılayamıyor. 9 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Karayalçın boş salona İhsanoğlu’nun ‘Cumhuriyetçiliğini’ anlattı Cumhurbaşkanlığı seçimleri çerçevesinde Londra’ya gelen CHP Parti meclisi üyesi Murat Karayalçın Kuzey Londra’nın Edmonton bölgesinde bulunan Kervan düğün salonunda yapılan toplantıya katıldı. Toplantıya birkaç dernek temsilcisi dışında kimsenin ilgi göstermemesi dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine günler kala tüm partiler çalışmalarını hızlandırdı. HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın geçtiğimiz hafta Lee Valley’de yaptığı görkemli mitingden sonra, CHP İngiltere temsilciliği de çalışmalarına hız verdi. Seçim çalışmaları kapsamında Londra’da bulunan CHP parti meclisi üyesi Murat Karayalçın Kervan düğün salonunda düzenlenen toplantıya katıldı. Salonun boş olduğu toplantıya Cemevi başkanı Yaşar Demiralay, Dersim-der eşbaşkanı Fero Fırat ve birkaç CHP’li üye katıldı. Boş salona seslenen Karayalçın, İhsanoğlu’nun ‘Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı bir kişi olduğunu’ belirtti. ‘Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı’ propagandasının altında, muhafazakar geleneğin öncülerin- den olan İhsanoğlu’yu CHP’lilere kabul ettirme çabasının bir parçası olarak yorumlanıyor. Cumhuriyetin temel değerlerinden kast edilen tekçi devletçi geleneğin ve bu geleneğin temsilcilerinin Türkiye’de yaşayan farklı haklara yaşattığı katliamlardan ve asimilasyonlardan bahsetmeyen Karayalçın, Cumhuriyetin temel değerlerine bağlılığın CHP’nin olmazsa olmazı olduğunu ifade etti. İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklandığında CHP’de milletvekili, bakan olarak görev yapmış 42 siyasetçi, Ekmeleddin İhsanoğlu›nun cumhurbaşkanı adayı gösterilmesine karşı olduklarını belirterek İhsanoğlunun, ‘Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin temel değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine duyarlı bir aday olmadığı’ yönünde bildiri yayınlamışlardı. Haber: Aras Ararat Foto: Londra Gazetesi 10 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Londra’da yine on binlerce kişi Gazze katliamını protesto etti Cumartesi günü dünyanın birçok yerinden olduğu gibi İngiltere şehirleri de sokaklardaydı. Başta başkent Londra olmak üzere Birmingham, Bradford, Cambridge, Cardiff, Doncaster, Edinburgh, Hastings, Hebden Bridge, Lancaster, Leicester, Newcastle, Oxford, Peterborough, Preston, Salisbury, Sheffield, Southampton, Stroud gibi şehirlerde kitlesel gösteriler oldu. En büyük gösteri başkent Londra’daydı. Bir hafta önce olduğu gibi onbinlerce kişi Londra sokaklarını doldurdu. Savaş Karşıtı Koalisyon ve Filistinle Dayanışma Örgütleri tarafından örgütlenen yürüyüş bu hafta önce İsrail Büyükelçiliğinin önünde toplanarak başladı. Yürüyüş öncesi bir saatten fazla kitle elçilik önünden ayrılmak istemedi. Yürüyüş başladığında Londra’nın merkezdeki yolları göstericilere kalmıştı. Yürüyüş boyunca İsrail’in saldırıları protesto edildi, Filistin’e özgürlük istendi. Yürüyüş Parlamentonun önündeki meydanda yapılan mitingle son buldu. Mitingde, konuşmacılar arasında Milletvekilleri Diane Abbott ve Jeremy Corbyn, müzisyenler Brian Eno ve Dave Randall, şair Michael Rosen ve Nükleere Hayır Kampanyası’ndan Bruce Kent de vardı. Türkiyeli göçmen örgütleri de gösteride yerlerini aldılar. Filistinliler bayrama korkunç bir bilançoyla girdi Filistinliler Ramazan bayramına ağır bir bilanço ile girdi. Birleşmiş Milletler ve ABD, üç haftada 1.030’dan fazla kişinin hayatını kaybettiği Gazze’de derhal kalıcı ateşkese çağırdı. Güvenlik Konseyi’nin bir karar almak yerine, sadece bir açıklama yapması tepki konusu oldu. İsrail ordusu Pazar gecesi saat 23.00’te beridir herhangi bir bombardımanda bulunmadı. Ramazan bayramı vesilesiyle açıklanmamış bir ateşkes durumu yaşanıyor. Ancak bayramdan, ateşkes çağrıları yapıldı ve daha önce yapılan ateşkesin ihlaline tepkiler dile getirildi. ÇOCUKLAR HEDEF ALINDI Filistinliler ağır çok ağır bir bedelle Ramazan bayramına girdi. İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi harabeye döndü. Saldırılar, Hamas’ın askeri kapasitesini ortadan kaldırma gerekçesiyle 8 Temmuz günü başlatıldı. Üç hafta içerisinde en az 1.032 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların büyük çoğunluğu sivillerden oluşuyor. UNICEF’e göre en az 192 çocuk bunlar arasında yer alıyor. 1948’de İsrail tarafından işgal edilen Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde çocuklar her zaman bu çatışmaların hedefi oldu. 2000 yılından bu yana Batı Şeria ve Kudüs Vadisi’nde 1400’ü aşkın çocuk ve genç öldürüldü. DEV BİR CEZAEVİ İsrail cephesinde 43 ölü var. Bunların büyük çoğunluğu askerlerden oluşuyor. Harabeye dönen Gazze Şeridi’nde onbinlerce kişi evlerini terk ederek BM kurumlarına sığınmak zorunda kaldı. Bölge zaten 2006 yılından beridir İsrail ablukası altında bulunuyor ve tamamen insani yardımla ayakta duruyor. 1.8 milyon nüfuslu Gazze Şeridi, dev bir cezaevini andırıyor. BM’DEN AÇIKLAMA VAR, KARAR YOK New York’ta acil bir araya gelen BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üye ülkesi ortak bir açıklamada bulunarak “acilen ve koşulsuz olarak insani ateşkese güçlü destek” verdiler. Güvenlik Konseyi, acil ve gerekli bir yardımın sağlanmasını istedi. ABD Başkanı Barack Obama da savaşın durmasını istedi. BM’deki Filistin temsilcisi Ryad Mansur, BM’nin bir karar değil de basit bir ortak açıklama ile yetinmesine tepki göstererek, bu açıklamada Gazze’ye dayatılan ablukanın kaldırılmasının istenmediğini belirtti. Mansur, “1.8 milyon kişi bu dev cezaevinde kapalı olarak tutulamaz” diyerek, Güvenlik Konseyi’nin “ayak sürdüğü” tepkisinde bulundu. 11 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 ‘Tavuklarda mikrop’ iddiasına soruşturma İngiltere›de süpermarketler mikrop taşıyan tavuk eti iddiaları üzerine alarma geçti. İngiltere’nin en büyük kümes hayvancılığı şirketinin sağlık kurallarına uymadığı ve hayvanlardan insanlara ölümcül hastalıkların bulaşabileceği iddia edildi. İngiliz Guardian gazetesi, İngiltere’de kümes hayvanları endüstrisinde hijyen ve temizlik sorunları olduğuna ilişkin araştırmaların ardından ülkenin önde gelen üç süpermarket zincirinin de acil soruşturma açtığını yazdı. Gizli çekilen görüntüler ve fotoğraflardan elde edilen kanıtlarda, kümes hayvanlarına ölümcül mikroplar bulaşabileceğine dair tespitler yapıldığı belirtildi. Hackney evlerinin idaresi tekrar belediyeye geçecek Hackney Belediyesi, 2016’ya kadar belediye evlerinin idaresini Hackney Homes’dan geri alıp direk olarak kendisinin idare etmesi için belediye evi sakinleri ve sahiplerinden görüş alacak. Devralma planının gerçekleşmesi için halka danışma süreci 8 Ağustos-31 Ekim arasında gerçekleşecek. Hackney Homes 2006 senesinde, beledi- Kümes hayvanlarında görülen ölümcül bakterilerin pişme sürecinde öldüğü anlaşılsa da İngiltere’de 280 bin kişinin tüketilen tavuklar nedeniyle hasta olduğu aktarılıyor. Guardian’ın beş aylık araştırmaları sonucunda, İngiltere’nin en büyük iki kümes hayvanı üretici şirketi 2 Sisters Food ve Faccenda’da hijyenik şartların sağlanmadığı öne sürülüyor. Bu iki şirketin de ürünlerini ülkenin önde gelen süpermarket zincirlerine tedarik ettiği belirtiliyor. FİRMALAR TEDİRGİN İngiltere›deki süpermarketler halk sağlığını tehdit eden iddiaların derinlemesine araştırılmasını istiyor. Tavuk etini tüketiciye ulaştıran Tesco, Sainsbury’s ve Marks & Spencer gibi zincir firmalar sağlık bakanlığının konuyla ilgili inceleme başlatmasını talep etti. yenin evlerinin gelişimi için kurulan, İyi Evler programına dışarıdan yatırım almak için belediye tarafından kuruldu. Hackney Homes, 16 bin binanın camlarının yenilenmesine ve 6 bin mutfak ve banyonun değişimini sağlamış. İyi Evler programı Mart 2015’de sona erecek ve belediye ve Hackney Homes arasındaki çalışma anlaşması 31 Mart 2016’da sona erecek. Yasal olarak belediye evlerinin yönetimine her hangi bir değişik yapılmadan ev sakinlerine danışılması gerekiyor. Ev sahipleribelediye evlerini satın alan Leaseholderlarile de aynı zamanda danışılacak. Özel bir araştırma şirketi danışma sürecini gerçekleştirecek ve ev sakinleri ve ev sahiplerine 11 Ağustos’da danışma paketleri posta yoluyla gönderilecek. 11 yaşındaki bir kıza sünnet yapma suçlamasıyla iki kişi tutuklandı. Heathrow Havaalanında, Uganda’dan küçük kızla gelen, 72 yaşındaki adamın tutuklanması ardından, 40 yaşındaki bir kadın Hackney’de tutuklandı. Polis sosyal servise olayı bildirdikten sonra, kız çocuk bakım altına alındı. Kadın Sünneti 2003 Yasası, Britanya içerisinde ya da dışında kadın sünnetini gerçekleştirmek ya da yapılmasına destek vermeyi yasaklıyor. Geçtiğimiz hafta İngiliz hükümeti ve Unicef vakfının ev sahipliği yaptığı ‘Girl Summit 2014’ adlı zirvede kadın sünneti ve çocuk yaştaki evlilikler konusu tartışılmıştı. Mazotlu araçlara ceza uygulaması Londra’nın hava kirliliğiyle baş etmeye çalışan Boris Johnson mazotlu arabalara ücret uygulama önerisinde bulundu. Johnson’ın önerisi kabul edilirse, mazotlu araçlara Congestion Charge’a ek olarak, 10 sterlin civarında bir ücret uygulanacak. Böylece Congestion Charge bölgesine giriş yapan mazotlu araçlar 20 sterlin civarında bir ücrete tabi olacaklar. Güvenli yasal sınırları çok fazla aşan hava kirliği derecesinden dolayı Avrupa Birliği tarafından, Londra’ya yüksek miktarda ceza verilmesi bekleniyor. Mazotlu (diesel) arabalar kullanıcı için daha karlı ve iklim için biraz daha az zararlı olsa da, uzmanlar, yakın çevre için çok daha zararlı olduğunu belirtiyorlar. Mazotun dumanındaki parçacıklar ciğerlere ve solonum sistemine işliyor. Mazotlu araçlar aynı mesafede, ben- Başkent Londra’da küresel zirve sırasında Cameron tarafından ilan edilen yeni önlemler uyarınca, çocuklarının kadın sünnetine maruz kalmasını durdurmada başarısız olan ebeveynler kovuşturmayla karşı karşıya gelecek İngiltere’de kadın sünnetinin tarihe karışması için 1.4 milyon sterlin bütçeli yeni bir önleme programı başlattıklarını açıklayan Cameron, “Bütün kızların şiddet ve baskıdan uzak hayatlar yaşamaya, evlenmeye zorlanmamaya ve onları hem fiziksel hem de duygusal olarak kalıcı olarak yaralayacak kadın sünnetinden uzak durmaya hakları var” dedi. Cameron sözlerine “Böyle kabul edilemez gelenekler, bazı toplumlarda ne denli kök salmış olurlarsa olsunlar hem İngiltere’de hem de dünyanın geri kalanında kadın haklarını ihlal etmektedir” diyerek devam etti. İngiltere’de kadın sünneti 1985’ten beri yasalara aykırı olsa da 2014’e kadar bu konuda hiçbir yargılama yapılmamıştı. Yapılan araştırmalara göre İngiltere’de ortalama 137 bin kadın sünnetine maruz kalmış. zinli araçlardan daha az yakıt harcıyor ve bu sebepten, son yıllarda mazotlu araçların kullanımı katlanarak arttı. Johnson ve çevre grupları, hükümetin mazotun vergisini arttırmasını talep ediyorlar. Johnson planların 2020’ya kadar uygulanmasını istiyor, fakat bunun çok geç olduğu savunuluyor. Hava kirliliği grupları hava kirliliğinden kaynaklı her sene binlerce kişinin öldüğünü belirtiyorlar. Londra Büyükşehir Meclisi İşçi Parti Grubu Çevre sözcüsü, Murad Qureshi, ‘‘Mazotu, düşük emisyon bölgesinden tamamen yasaklamaktansa, Belediye Başkanı, bu ayrıcalık için, sadece 10 sterlin ceza veriyor. Ve 2020’ya kadar uygulamamakla sorunu derine götürüyor. O zamana kadar, Boris Belediye Dairesinden dört sene öncesinden ayrılmış olacak ve kendisi göreve başladığı 2008 senesinden o yana, 51 bin civarında insan zamansız bir şekilde ölmüş olacak. Londra’nın cesur kararlara şimdi ihtiyacı var. Belediye Başkanı bu önergeleri 2020’den daha erken bir tarihe getirmeli’’, dedi. 12 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 13 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Burası Suriye değil, AKP’nin yarattığı İSTANBUL IŞİD çeteleri İstanbul’da bayramda buluştu. Tevhid dersleri, Tevhid dergisi gibi paravan oluşumlarla çeteleri örgütleyen kurumlar, İstanbul’da AKP’nin desteği ile piknik yapıyor. Bayramlaşma buluşmaları düzenliyor. Çetelerin Suriye, Rojava ve Irak’a gönderilmesi için törenler yapılıyor. Törenler yapıyor. Konuşmalarda IŞİD’in sözde halifesi Bağdadi’ye biat ettiklerini belirtiyor. Başka yerlerden toplanan çete üyelerinin Suriye ve Rojava’ya gönder- ilmesi için çalışmalar yapılıyor. IŞİD çetelerine yapılan konuşmalarda, IŞİD ve El Nusra arasındaki ayrışmaya dikkat çekiliyor. Konuşmalarda El Nusra cephesi taklitçi olarak tanımlanıyor. Çetelerin buluşmasında, insanlara çağrı yapıyor ve ölüm fetvaları veriliyor. ‘Müslümanlara ölün’ çağrısı yapılıyor. Emire bağlılğın gereği olarak cihad edileceğini belirten bir konuşmacı, kendisini dinleyenleri cihada çağırıyor. Çeteler yaptıkları bayramlaşma töreninden sonra bazı çete üyelerinin Suriye ve Rojava gönderildiği de belirtiliyor. Özgürce Sermayenin karanlık çocuğu IŞİD Son zamanların en vahşi kanlı terör örgütlerinden IŞİD’in seceresi yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA)’nın sırlarını ifşa eden eski CIA ve NSA çalışanı Edward Snowden; Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)’in İngiliz ve Amerikan emperyalizminin beslediği, İsrail gizli servisi Mossad’ın yetiştirdiği bir kuvvet olduğunu açıkladı. IŞİD’in başındaki “halife” Ebu Bekir Bağdadi ise Mossad tarafından bir yıl askeri eğitimden geçirilmiş... Sanırım bu bilgi, Müslüman Filistinliler İsrail tarafından katledilirken IŞİD’in “İsrail’le bir sorunlarının olmadığını” ifade etmesinin nedenlerini de izah ediyor. Sözde, Irak’ta Sünnilerin adaletsizliğe uğraması nedeniyle “cihad” çağrısı yapan IŞİD’in Filistin’de katliama uğrayan mezhep kardeşlerini savunmak dururken Suriye’yi, özelde de Rojava’nın Kobani kantonunu hedeflemesi açıktır ki Sünni hakları değil, kaynayan Ortadoğu’da alternatif bir seçenek haline gelebilecek Rojava Devriminin baltalanmasıdır. Konunun siyasi analiz bölümünü burada bırakarak, kadın bedenini kullanımlık araca çeviren “cihad nikahı” ile binlerce genç kadının El Nusra ve IŞİD cellatlarına kullandırılmasını ele almak istiyorum. Geçtiğimiz haftalarda İngiltere’de de 16 yaşlarındaki Somalili 2 kız kardeşin (ikizler) “cihad nikahı” için Suriye’ye gittikleri medyaya yansımıştı. Bu, ilk de değildi. Hollanda başta olmak üzere yüzlerce çocuk yaşlardaki genç kadın Suriye’ye gitmişti. Suudi Arabistan’ın ünlü müftülerinden Şeyh Muhammed el Arifi’nin çağrısıyla, sadece Avrupa’dan değil, dünyanın dört bir yanından binlerce genç kadın, sözde “cihad savaşçısı” erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere Ortadoğu’ya gidiyordu. “Cihad nikahı” olarak tanımlanan birkaç saatlik sözde “evlilik” ile kadınlardan her gün onlarca erkeğe seks hizmeti vermelerini isteyen vahşi gericilik, kadın bedenini her hangi bir mal gibi erkeğin sefahatine HATICE GÜDEN [email protected] sunulmayı da meşrulaştırmaktadır. Daha da ötesi, “namus” şablonunu kadın cinsine yapıştırarak tüm özgürlüklerini elinden alan gericilik, işine geldiğinde ise kadınlara “cennet” yolunun kapısını “cihad nikahı” ile açmaktadır. Binlerce genç kadın, cennet aldatmacası ile seks hizmeti için kullandırılmakta. Gericiliğin seks konusundaki arsızlığı bunlarla da kalmıyor. Şam’daki Selefi şeyh Nasır el Ömer, Şia karşıtı yayınlar yapan “Visal” kanalında yaptığı açıklamada; “Silahlı mücahitler, namahrem mücahit kadınlar bulamıyorlarsa, o zaman kendi mahremleri (anneleri, kız kardeşleri, kızları, teyzeleri, halaları…) ile evlilik akdi kıysınlar” diyebilmekte. Aynı kişi daha önce de “Şia ve Alevi kızlarının esir alınarak cihatçı gruplar arasında adil bir şekilde paylaşılması fetvasını” vermişti. Revan Kedah adlı 16 yaşındaki Suriyeli genç kızın başından geçtiği gibi babaları tarafından bile kendi evlerinde her gün onlarca erkeğe “cihad nikahı” ile kullandırılabilmekte. Hamile kalıncaya dek seks nesnesi haline getirilen çocuk yaşlardaki genç kadınlar, hamile kalınca geldikleri ülkelere geri gönderilmekte ve akıbetleri hakkında bilgilere ulaşılamamakta. Geçtiğimiz günlerde Irak’ta ele geçirdiği bölgelerde “hilafet” ilan eden IŞİD’in son şeriat kanunu ise kadınlara sünnet... Yaşları 11 ila 46 arasında olan bütün kadınların (yaklaşık 4 milyon kadın) genital bölgeleri sünnet operasyonuna maruz kalacak... Sonuç olarak; IŞİD karanlığı sadece Kobane ve bölge halkları için bir tehdit değil, kendi içlerindeki kadınlar da dahil tüm kadınlar için bir tehdit oluşturmakta. Emperyalistler, Türk devleti ve gerici bölge devletleri tarafından silahlandırılan, beslenen, tedavi ettirilen, lojistik alanlar açılan IŞİD karanlığının karşısında direnen tek mevzi Rojava’dır. Rojava’nın Kobane kantonunda günlerdir devam direnişe yönelik dayanışma eylemlerimizi ve katkılarımızı bir kez daha gözden geçirmekle karşı karşıyayız. Birileri kör bir karanlık için binlerce kilometre uzaktaki topraklara seks hizmeti için gidebilirken, onurlu ve aydınlık bir gelecek için biz ne yapıyoruz?.. Sorusunu aklımızda olsun... 14 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Mortissa Şarkılar külhan kadınıdır Ege’nin... Sanatçı Çiğdem Aslan, yeni albümü Mortissa’yı 1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin, hikayesi olarak tanımlıyor. Rebetiko türünde şarkılar seslendiren genç şarkıcı Çiğdem Aslan’ın “Mortissa” isimli albümü Sony Music etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Albüme, internet üzerinden “deezer.com” sitesinden de ulaşılabiliyor. Albümün adı olan “Mortissa”, Rumca’da “külhan kadın” anlamına geliyor. Albüm de şarkıların külhanlığında bir Ege yolculuğu vaat ediyor. Aslan, büyük bir beğeniyle karşılanan albümü hakkında gazetemizin sorularını yanıtladı. Albümün değişik tınıları ve hikayeleri barındırdığını aktaran Aslan, albümünü şu sözlerle tanımlıyor: “1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin hikayesi.” Öncelikle, albümünün hikayesi var mı? Neden ‘Mortissa’? Mortissa, 15 yılı bulan Rebetiko/Smyneiko serüvenim boyunca biriktirdiğim hikayelerin beni getirdiği netice. Üniversitede performans yapmaya başladıktan sonra yaşamımda oluşan pozitif gelişmeler yavaş yavaş yaptığım seçimlere ve kariyerime yön verdi. Birbirini bulup bir daha bırakamayan bir ikiliyiz biz. Ben onu bırakıp Londra’ya geldim ama kendimi daha da çok bu müzik tarzıyla buldum. 12 yıldır Londra’da yaşıyorum ve bu süre içinde ticaretten öğretmenliğe, tercümanlıktan kariyer danışmanlığına birçok iş yaptım. Bütün bu süreçlerde müzik hep vardı ve daha da çeşitlenerek büyüdü gelişti. Farklı atölyelerle repertuvarımı ve icra ettiğim tarzları biraz daha çeşitlendirmeye çalıştım. Bir gün ofiste çalışırken yaşamımın odağını tamamen değiştirmeye, müzik okumaya karar verdim ve istifa ettim. Bu kararı verdiğimde halihazırda üç müzik grubunun aktif üyesiydim ve Avrupa’nın diğer şehirleri dahil birçok yerde konserler vermiştim. İlk stüdyo kayıt deneyimimse İngiliz besteci Boo Scher’in şarkılarına eşlik ederek oldu. Sonra da She’koyokh grubunun ikinci albümü geldi. Bu albümde 4 şarkı söyledim. Sonrasında “İzmir Şarkıları” adıyla başlattığım projemi kaydetmeye karar verdim ve “Mortissa” şekillenmeye başladı. “Mortissa” kelimesini en güzel “külhan kadın” olarak tarif edebilirim: Kimseye eyvallahı olmayan, bağımsızlığına oldukça düşkün, non-konformist bir kadın karakteri o. Albümdeki şarkılardan birçoğunun kahramanı bu kadınlar olduğu için albümün adı “Mortissa”. Elbette bir odağı, bir bağlamı ve çerçevesi olan bir proje Mortissa. Fikrimce müzik bir çeşit hikaye anlatıcılığı ve benim gibi sözlü geleneğe dayanan AleviKürt kültüründen gelen birisi için bu hikayeleri paylaşma, bilmeyenlere aktarma güdüsüne karşı çıkmak söz konusu değildi. Her ne kadar bu hikayeler kendi kültürümün hikayeleri olmasa da... Sanırım Mortissa’yı özel yapan unsurlardan birisi de bu. Kaç eser var albümde ve bunların dili, makamı nedir? Toplam 13 eser var. Daha önce de söylediğim gibi, Mortissa bir proje albümü. 1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin hikayesi. Şarkılar Türkçe ve Rumca; Hicaz, Uşşak, Kürdi, Segah gibi makamlardan oluşan şarkıların yanı sıra batı müziğinin majör ve minör tınıları da mevcut... Eserlerin hikayesinden bahsedebilir misiniz? Kendisini aldatan sevgili- sine kızıp, “O zaman defol git yeni sevgiline; ben de her akşam başka bir kasapla birlikte olacağım” diyen kızgın kadından tutun da, vatanından koparılmışlığın hüznünü cafe-amanlarda içki içip şarkı söyleyerek dağıtmaya çalışan göçmene; eve geldiğinde karısını derme çatma barakalarında yağmurdan kaçmak için bir köşeye sığınmış halde bulunca onu kollarına alıp neşelendirmek için “Annenden korkma da al beni kollarına, gece duvardan atlar yanına gelirim, sabah kimseler görmeden de çıkar giderim ışığım” diyen Papazoğlu’ndan, “Başımda ne ağa isterim ne paşa” diyen İstanbullu kadına; ezanın Türkçe okunduğu zamanlarda camiden gelen “Bir Allah”ı duyarak geçmişte kalan sevgiliyi hatırlayıp kalbi kanayan Stamoulis ve Tsantas’tan, yemeğe olan düşkünlüğü yüzünden şarkılarında bolca leziz yemeklerden bahseden ancak savaş döneminde açlıktan ölen Skarvelis’e, birçok hikaye var albümde. Bazıları tanıdık bazıları daha az tanıdık tınılar ya da hikayeler... Nasıl karşılandı albüm? Çok başarılı bir çıkış yaptı. Çıktığı haftadan itibaren Avrupa Dünya Müziği listelerine ilk 10’dan giriş yaptı. Alman Müzik Eleştirmenleri Ödülü’nü kazandı ki bu her anlamda çok önemli bir başarı. İngiliz ve dünya basınının önde gelen gazetelerinde albümle ilgili yazılar çıktı ve eleştirmenlerden 4 ya da 5 yıldız aldı. Bunun yanı sıra Amerika’dan Avustralya’ya dünyanın birçok yerinde yerel ve ulusal radyolarda çalınıyor albüm. Amerika’da mutlaka dinlenmesi gereken ilk 5 albümden birisi olarak gösterildi. Şu anda Avrupa’daki festivallerde yoğun bir tempoyla albümün tanıtım turnelerini yapıyoruz. Bunlar elbette çok gurur verici sonuçlar ve bu başarı başta albümümün direktörü Nikos Baimpas olmak üzere tüm müzisyen arkadaşlarımın emeklerinin sonucudur. İleriki döneme ilişkin projeleriniz var mı? Evet bu yıl bitmeden Mortissa projemin ikinci albümünün kayıtlarına başlamayı planlıyorum; ondan önce de sürpriz bir video klip projemiz var. Yine bu yıl bitmeden Alevi müziği üstüne çalışmalar yapan partnerim Tahir Palalı’nın kayıtlarını yaptığı albümünde de konuk olarak yer alacağım. Bunların dışında turneler ve konserlerle geçecek yoğun bir kış dönemi beni bekliyor. SUNA ALAN 15 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Elbistan Halk Festivali Fidan Doğan anısına gerçekleşiyor yor. Buna karşı çıkmak hepimizin boynunun borcu, bulunduğumuz her yerde buna karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Aleviler olarak, eşitlik adalet için bu katliamlara karşı susmamalıyız” diye konuştu. Kemal Bülbül ise Fidan Doğan’ın Muaviye soylular tarafından katledildiğini söyledi. Bülbül, “Avrupa’ya giden Can’ımız, Avrupa’da eşitlik, özgürlük adalet için, bir nefes özgürlük için mücadele eden bir kadın yoldaşımızdı. Ancak Muaviye soylular tarafından hunharca katledildi” ifadelerini kullandı. Sev-Der tarafından Elbistan’da her yıl geleneksel olarak düzenlenen Halk Festivali bu yıl Paris’te katledilen Kürt kadın devrimcilerden Fidan Doğan’a adandı. Maraş Elbistan’da Sev-Der tarafından düzenlenen ve 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te katledilen Kürt kadın devrimcilerden Fidan Doğan anısına gerçekleştirilen 4. Sev-Der Halk Festivali dün akşam panellerle başladı. Sohbetlerin arasında Alevi Dedeleri Kürtçe ve Türkçe deyişlerde bulundu. Ardından Cem’e katılanlara Fidan Doğan için lokma dağıtıldı. 3 gün sürecek festivalde bu akşam da Zeynel Doğan’ın yönetmenliğini yaptığı “Babamın Sesi-Denge Bavemin” filminin gösterimi yapılacak. Festivalin ikinci günü ise, Yazıtopallı köyünde Muhabbet Cemi ile devam etti. Kantarma Dedelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen Muhabbet Cemi’ne, HDP PM üyeleri, Elbistan İlçe Örgütü yöneticileri, Kistik Vakfı, Yönetmen Zeynel Doğan, HDP PM üyesi Kemal Bülbül, BAF Başkanı İsrafil Erbil ve çok sayıda kişi katıldı. Muhabbet Cemi’nde sohbeti başlatan Pir Mehmet Yüksel, “Hak ve kimlik mücadelesinde, var olma mücadelesinde yaşamını yitiren tüm canlarımız ve Fidan Doğan’ın bizim nazarımızda Kerbela şehitlerinden farkı yoktur” dedi. Daha sonra Rojava ve Kobané’de yaşanan saldırılara dikkat çeken Yüksel, “Kerbela halen bu topraklarda devam et- mekte. Yanı başımızda Suriye’de hem Aleviler hem Kürtler üzerinde aynı katliamlar devam edi- 28 Temmuz sabahı ise Fidan Doğan, mezarı başında anılacak. Ardından Sevdilli köyünde Ferhat Tunç ve MKM’ye bağlı Kürt sanatçıların katılımıyla konser düzenlenecek. Son olarak, Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez’in anısına Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, Sev-Der Başkanı Salman Gümüş ve Gazeteci Yazar Şükrü Yıldız’ın katılımıyla panel düzenlenecek. 16 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Alevilere “korku verirler” “Dirilirler dilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var” (Karacaoğlan) Alevilere yönelik tahrik edici saldırılar son günlerde artarak devam etmekte. Alevilerin yaşadığı hemen her bölgeden küçük çaplı gerginliğe vesile olan haberler gelmektedir. Kimi yerlerde Alevi çocuklarına zorla “namaz” kıldırıldığı, kimi köylerde camilerin inşa edildiği, ezanların okunduğu ve sözlü sataşma haberleri... Bildik tanıdık bazı “Alevi”ler tarafından başlatılan kampanyalarda buna eklenince korku siyasetinin besleyecek unsurların yeniden üretildiği görülmektedir. Klasik Alevilere bakış açısının ötesindeki bu gelişme, saldırılar, seçim öncesinde Alevilerin oy akışını dizayn etmek isteyen kesimler tarafından planlı bir şekilde organize edildiği anlaşılmaktadır. Zaten sistematik bir baskı altında olan Alevilere karşı son günlerde eklenen gözle görülür yönelimler korku siyasetinin simsarlarını beslemektedir. Onlar tarafından da örgütlenmektedir. Özellikle Ekmellettin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi sonrasında Aleviler başta olmak üzere sosyal demokrat kesimlerde oluşan tepkileri bastırmak için bu saldırıların önümüzdeki günlerde artarak devam edeceği anlaşılmaktadır. 1990 yıllarında Kemalist aydınlara karşı başlatılan cinayetler ve 2 Temmuz 1993’de Madımak Katliamı Alevi aklını esir almanın bir yolu olmuştur. Korkular üzerinden Alevilik teslim alınmak istenmiştir. “Cumhuriyet elden gidiyor” diyen bu akıl tutulması devletin Alevileri kendinde barajlaşmasını sağlamıştır. Bunun sağlamanın yolu, devlet politikası olarak bu katliamlar örgütlenmiştir. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Turan Dursun gibi Kemalist aydınlar art arda katledilirken bu cinayetlerin sorumluları halen yakalanmamış, bu cinayetler faili meçhuller listesinde bulunmaktadır. Devletin bizzat örgütlediğine inanılan bu siyasi cinayetler ve 2 Temmuz katliamı Alevileri ciddi bir biçimde korkutmuştur. Sindirmiştir. Devlete, Alevi kurumlaşmasının yönünü ve ittifaklarını kendisine göre dizayn etme imkanı vermiştir. Siyaseten de bundan en çok menfaatlenen parti CHP’dir. CHP devletin Alevileri kendinde toplama merkezi olmuştur. Alevilere yapılan her saldırı CHP’ye oy olarak destek olarak dönmüştür. Alevileri kendisine mahkum eden bu durumun her aşıldığı dönemde devlet çeşitli manevralarla Alevileri yeniden CHP’de toplamanın yollarını açmıştır. Deniz Baykal sürecinde yıpranan ve Alevilerde kopuşun başladığı CHP’nin başına Kılıçdaroğlu Genel Başkan olarak getirilmiştir. Tayyip Erdoğan’ın katkıları ve bilinçli yönlendirmesiyle de; Alevilerin CHP dışında bir tercih yapmamaları için her yöntem denenmiştir, denenmektedir. Söz konusu Aleviler olunca devletin refleksi devreye girmektedir. AK Parti, CHP, MHP ortak davranmaktadır. Meclis, komisyonlar aynı akılla işlemekte, Aleviliğin asimile edilmesi temel bir prensip olarak işlemektedir. Alevilerin hassasiyetleri söz konusu olduğunda kimseden ses çıkmamaktadır. HDP şahsında somut bir duruma dönüşen Alevilerin kendilerini kendisi olarak ifade etme imkanı, şansı Alevilerde heyecan yaratmaya başlamıştır. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimleri bunu gün yüzüne çıkarmıştır. Alevilerden Selahattin Demirtaş’a hatırı sayılır bir oy akışının olacağı görülmektedir. Başta Alevi kurumları olmak üzere Aleviler Selahattin Demirtaş şahsında Kürt siyasetiyle bağlarını yeniden düzenlemeye başlamıştır. Bu sürecin önümüzdeki yıllarda ötekilerin birlikte yürüme mücadelesine yansıyacağı da ortadadır. Alevileri korkularından yola çıkarak teslim almak isteyen siyasetin artık başarılı olma şansı yoktur. Kirli ittifakların Aleviler tarafından itibar görmesi de düşünülemez. Alevilerin içindeki bu yaklaşımları dışına attığı bir süreçte, HDP, Aleviler içinde teşhir olmuş, mahkum edilmesi için yılların harcandığı yaklaşımların kendilerini yeniden örgütlemesine izin verilmemelidir. Alevilerin korkularını aşmasına katkı sunarak, Kürt siyasetinin direnci ve koruyucu gücü etrafında toparlamasını bilmelidir. Sorumluluk almalıdır. Alevileri kendisinde barajlaşmaya çalışan, siyaset malzemesi, sıçrama tahtası yapmak isteyen yaklaşımları görebilmeli, bunun önünü şimdiden almalıdır. Kürt siyasetinin Alevilere yaklaşımındaki samimi resmi temsil edebilme becerisini göstermelidir. Çünkü bilinmelidir ki; Alevilerin mücadelesinin yeni bir boyut kazanması ve sistemle olan bağlarının koparılması Alevilere karşı yeni saldırıların olacağı anlamına da gelmektedir. Bu saldırıların göğüsleneceği bir birliğin sağlanması da hayati bir önemdedir. Aleviler bu olası saldırılar karşısında yalnız bırakılmamalıdır. Bırakılmayacağı da hissettirilerek korku siyasetinin sütüne yürünmelidir. Hasan Ali KIZILTOPRAK 17 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Polonya’da ‘Kara Kartal’ tatbikatı yapılacak İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon, Salı günü Polonya’nın başkenti Varşova’daki temasları sırasında yaptığı açıklamada, “Kara Kartal” adlı tatbikatın NATO çerçevesinde Ekim ayında başlayacağını belirterek, bu tatbikatın ülkesinin Doğu Avrupa ve Baltıklar’daki müttefiklerine destek sağlamak amaçlı olduğunu vurguladı. Fallon, “Doğu Avrupa’daki müttefiklerimizin toplu güvenliğine olan bağlılımızı, NATO üyeleri ve ortakları olarak göstermemiz doğru. Bu nedenle bu tatbikatlarda yer alacağımızı açıklamaktan memnuniyet duyuyorum. Özellikle ‘Kara Kartal’ tatbikatına muharebe grubu göndermemiz, NATO’nun doğu sınırına yönelik devam eden ve sağlam desteğimizi gösteriyor” ifadelerini kullandı. İngiliz bakan, Eylül ayında Galler’de yapılacak olan NATO zirvesinin, “Rusya’nın Kırım’ı yasa dışı ilhakına nasıl bir karşılıkla” devam edeceklerini ve “Ukrayna’nın doğusundaki istikrarsızlaştırmayı görüşmek” için kendilerine fırsat oluşturacağını kaydetti. Konuya ilişkin Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Polonya’ya gönderilecek muharebe grubunun bin 350 personelden oluşacağı ve gruba 350’den fazla zırhlı araç temin edileceği belirtildi. İngiltere, Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği dönemde bölgeye Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait (RAF) jetler göndermişti. 6 ayda 61 gazeteci öldürüldü Uluslararası Haber Güvenliği Enstitüsü’nün raporuna göre, son altı ayda 61 gazeteci öldürüldü. Ukrayna, en çok gazetecinin öldürüldüğü ülke olarak açıklandı Londra merkezli Uluslararası Haber Güvenliği Enstitüsü (INSI) bu yılın ilk yarısında 61 gazetecinin görevini yaparken öldürüldüğünü açıkladı. 7 gazetecinin öldürüldüğü Ukrayna, en çok gazetecinin öldürüldüğü ülke oldu. Geçtiğimiz yılın ilk 6 ayında ise 40 gazeteci yaşamını yitirmişti. I N S I ’ n ı n yayınladığı raporda, gazetecilerin en çok yaşamını yitirdiği ülkenin Ukrayna olduğu ve 2014 yılı içinde 7 gazetecinin öldürüldüğü belirtildi. Rapora göre, Irak’ta 6, Pakistan ve Suriye’de 5’er, Afganistan’da 4, Filipinler, Honduras ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 3’er gazeteci öldürüldü. 2’şer gazetecinin yaşamını yitirdiği ülkeler ise ABD, Brezilya, Bangladeş, Libya, Paraguay, Somali ve Mısır olarak sıralandı. Raporda Kolombiya, Meksika, Hindistan, Nijerya, Endonezya, El Salvador, Kamboçya, Arjantin, Kongo, Lübnan ve Uganda’da da birer gazetecinin görev başındayken öldürüldüğü vurgulandı. Savaş ve çatışma bölgelerinde gazetecilere yönelik tehdit, saldırı ve rehin almaların arttığına dikkat çekilen INSI raporunda, en fazla saldırıya televizyon ekiplerinin uğradığı ifade edildi. Buna göre, 23 televizyon, 16 radyo, 14 yazılı basın ve 6 haber ajansı çalışanı yaşamını yitirdi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından hazırlanan rapora göre ise dünyada en çok sayıda gazeteciyi hapse atan ülkeler sıralamasında Türkiye iki yıldır üst üste birinciliği çekmekte. Listede Türkiye’yi İran ve Çin izliyor. 18 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Köşe Yazısı AHMET GÜVEN [email protected] AKP’İN ALEVİ DÜŞMANLIĞI NEDİR? IIl AKP Hükümeti ‘’ Alevi açılımı’’ na ‘’ Alevi Çalıştayı’’ ile devam ediyordu ama Alevilerin temel talepleri görünmezlikten geliyordu. Neydi bu talepler? 1. Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması 2. Zorunlu din derslerinin kaldırılması 3. Cemevlerinin yasal konuma kavuşturulması 4. Madımak Oteli’nin müze yapılması 5. Alevi köylerine ve mahallelerine cami yapılmaması 6. Alevilere ait dergahların Alevilere bırakılması Haziran 2009’dan başlayarak toplam 7 Alevi çalıştayı yapılmıştır. Ama iktidar hiç bir talebi kabul etmemiştir. Onun yerine, Nevşehir Üniversitesi’nin ismi Hacı Bektaş Üniversitesi olarak değiştirildi. Madımak Oteli, 2 katilin isimleri de kurbanların isimleri üzerine yazılarak Otel’e Bilim ve Kültür Merkezi adı verildi. Başbakan Erdoğan 23.11. 2011 tarihli partisinin il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada 1938 Dersim için “Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve dili- yorum” diyordu. Ama soykırımla ilgili arşivleri açmıyor, Kalekollar yapılıyor, barajlar yapılarak kutsal sayılan yerler sular altında bırakılıyor, insanlar yerlerinden yurtlarından edilerek Dersim’de insansızlaştırma politikaları devam ediyor. AKP döneminde Alevilere karşı her alanda saldırılar olmuştur. Bu konuda bazı örnekler vermek gerekirse; Kocaeli, Gebze Süreyya Yalçın İlk Öğretim Okulu’nda öğretmenlik yapan Hüseyin Cebe, Ramazan’da oruç tutmadığı ve namaz kılmadığı için aynı okulda öğretmenlik yapan Necati Kumaş tarafından 2 Nisan 2007 tarihinde silahla öldürülmüştü. 7 Haziran 2007 tarihinde yapılan il duruşmada mahkeme başkanın ‘’Necati hocam’’ diyerk el üstünde tuttuğu katil Necati Kumaş’ı’’akli dengesi yerinde olmadığı’’ gerekçesiyle Temmuz 2008 yılında tedavi görmesi, tedavinin tamamlanmasının ardından serbest bırakılmasına karar verimişti. (Alevi Haber Ajansi 17 Temmuz 2008) 2012 yılında Adıyaman’da Alevilerin yaşadığı evler işaretleniyordu. Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin “Çocuklar yapmış olabilir” diyerek soruşturma gereği bile duymuyordu. Ardından İzmir Buca’da, Aydın Didim’de ve İstanbul Maltepe’de Alevilerin evlerine ‘’Alevilere ölüm, Alevileri yakın’’ yazılıyordu. Eskişehir’de Havacılar İlköğretim Okulu öğrencisi Nazlı Şirin El ve ailesinin elinde Din kültürü ve Ahlak bilgisi dersinden muaf tutulma konusuyla ilgili mahkeme kararı olmasına rağmen, öğrencinin mağduriyeti devam etmekte. Normal koşullarda 7. sınıfa geçen Nazlı 2011-2012 eğitim öğretim yılında diğer tüm derslerinden pekiyi derecesinde başarılı olmasına rağmen, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden notu oluşmadığı gerekçesiyle 6. sınıf karnesi verilmiyordu. (Burcu Cansu 18 Temmuz 2012, BirGün) İzmir’in Foça İlçesi’nde askeri bir araca düzenlenen saldırıda yaşamını yitiren er Özkan Ateş için, Alevi olan ailesi Cemevi’de bir tören düzenlemek istemişti. Esenyurt Haramidere Cemevi’ndeki tören, devletin engeline takıldı. Ailenin yaptığı cenaze törenine katılmayan AKP’liler ve askerler, devlet töreninin cemevinde yapılmasına izin vermemiş, onun yerine tören alanı için Ataköy Camisi’ni seçiyorlardı. ( Sedika.org 10 Agustos 2012) Malatya’nın Hekimhan ilçesi Devlet Hastanesinde mutfakta çalışan Semanur Takmaz Alevi olduğu için ayrımcılığa maruz kalıyordu. Hastane müdürü Nazmi KURT’un eski aşçıbaşına kendisi için “Alevilerin ellerinin değdiği yenmez, Bu kadının elini birşeye vurdurma” diyerek mezhep ayrımı yaptığı ve hakarette bulunduğu iddiasıyla şikayetçi oldu. Eski aşçıbaşı ile bir hastane personeli Takmaz lehine ifade vererek müdür Nazmi Kurt’u suçladı. Hastanenin yeni aşçıbaşı İbrahim Gür’ün müdürün talimatı üzerine aynı ifadeleri kullandığını, yemekle ilgilenmesini engelleyip hakaret ettiğini savunan Takmaz, tartışma sırasında Gür’ün satırlı saldırısına uğrayarak sağ elinden 25 gün iş göremez şekilde yaralanmıştı. Gür hakkında kasten yaralamadan dava açıldı. Hekimhan Kaymakam vekili Sabri Uzun’un Semanur Takmaz’ın suçlamasıyla ilgili iki tanığa rağmen “tüm hastane personelinin ifadeleri birlikte değerlendirilmeli” gerekçesiyle müdür Nazmi Kurt hakkında işlem yapmama kararı alıyordu. Ayrıca müdür Nazmi Kurt, Başhekim Fatih Birol ve özel temizlik şirketinin patronu Raif Karakuş tarafından Semanur Takmaz’a şikayetten vazgeçmesi için baskısı yapılıyor, kabul etmeyince işten çıkarılmıştı. (Alevi Haber Ajansı 27 Eylül 2009) 2012 yılında Ramazan ayında Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde Kürt -Alevi bir aile, oruç tutmadıkları halde evlerinin önünde ısrarla davul çalan ramazan davulcusu Mustafa Evşi’yi uyardıktan sonra, evleri kalabalık bir grup tarafından basılmıştı. Grup ‘’Allah-u Ekber, Alevilere ölüm, Kürtlere ölüm, Kızılbaşlara Ölüm, Madımak’taki gibi yakacağız sizi’’ diye bağırarak aileye linç girişiminde bulunulmuştu. Olaydan sonra Savcı olayları ailenin tahrik ettiğini öne sürerek, saldırıya uğrayanlara saldırganlardan daha ağır ceza istemişti. ( Sol Portal 20 Eylül 2012) Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde Prof. Dr. Hayati Develi’nin hazırladığı ‘‘Türk Dili Edebiyatı Osmanlı Türkçesi Grameri 2’’ ders kitabında namaz kılmadıkları için Kızılbaşlara saldırıyor ve şöyle diyor;“Kötü ayin yapan Kızılbaşlar. Allah onları kıyamete kadar aşağılık ve adi etsin.’’ diyerek hakaret ediliyor. Kızılbaş bir öğrenci kitabın düzeltilmesi için üniversiteye bir yazı yazıyor. Gelen cevapta ‘’yeni dönemde yer almayacak’’ yanıtı veriliyor ama hiç bir değişiklik yapılmıyor. ( Ali Açar, Cumhuriyet 30 Haziran 2014) DEVAM EDECEK... 19 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Gik-Der’liler Piknikte buluştu AveG-Kon’a bağlı olarak Londra’da Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenler arasında çalışmalarını sürdüren Göçmen İşçiler Kültür Derneği (GİKDER), 27 Temmuz Pazar günü Cambridge bölgesinde bulunan Minton Park’ta geleneksel pikniğini gerçekleştirdi. Bu seneki piknik GİK-DER ve Cambridge bölgesinde faaliyetlerini sürdüren Turkish Kurdish Speaking Education Group adlı dernek tarafından ortak olarak örgütlendi. Piknik, Hüseyin Demircioğlu, Kutsiye Bozoklar ve Kürdistan zindanlarında ölümsüzleşen Kemal Pir ve 14 Temmuz şehitleri şahsında, devrim, sosyalizm ve özgürlük için düşenler adına saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşması yapılmasından ardından hazırlanan programa geçildi. İlk olarak anma programı gerçekleştirildi. Piknik alanında Hüseyin Demircioğlu ve Kutsiye Bozoklar’ın resimleri ve parti bayraklarıyla bir köşe oluşturuldu. 96’ Ölüm Orucu gazisi Hatice Güden’in sunumuyla Hüseyin Demircioğlu ile Kutsiye Bozoklar anması gerçekleştirildi. Siyasal gündem tartışmasında yapıldığı piknikte Kobani’ye ve Gazze’ye desteğin büyütülmesi vurgusu öne çıkarken, CB seçimleri ile ilgili siyasal gündemde tartışmanın bir başka noktasını oluşturdu. Turkish Kurdish Speaking Education Group adına yapılan konuşmada da, birlikte mücadelenin önemine değinilerek, dost kurumların birlikte faaliyetlerinin sevindirici bir gelişme olduğu belirtildi. Piknik boyunca çocuklar ve yetişkinler için çeşitli eğlenceli oyun ve yarışmaların yanı sıra, sohbetler gerçekleştirildi. Ayrıca piknikte “20.Yılda İsyan Devrim Sosyalizm Festivali” çalışmasının duyurusu yapıldı. Piknik alanının çeşitli yerlerine 20.yıl festival komitesinin çıkarmış olduğu afişler asıldı. Yapılan duyurularda 20.yıl festivali anlatılarak 18 Ekim’de Avrupa’da düzenlenecek merkezi etkinliğe çağrılar yapıldı. 20 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 21 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Tacize uğrayan kadınlar için internet sitesi kuruldu “Every-day Sexism Project” yani kadınların şimdiye kadar paylaştığı İngiltere›de yaşayan Laura Günlük Hayatta Cinsiyet Ayrımcılığı taciz öyküleri 70 bini geçti. Bates, sözlü ve davranışsal adlı bir internet sitesi kurdu. AMAÇ: TACİZİN ÇOK YAYGIN tacize uğrayan tüm kadınları bir SİTENİN ÜYESİ 70 BİNİ GEÇTİ OLDUĞUNU GÖSTERMEK platformda bir araya getirdi. Yıllarca otobüste, işyerinde, kafe ve restoranlarda, hatta yol ortasında çeşitli kez sözlü ve davranışsal tacize uğrayan 27 yaşındaki Laura Bates, Bates, bu siteyi kurarak aynı şeyi yaşayan kadınların ortak bir platformda buluşabilmelerini sağladı. 20 ülkeden 10-65 yaş aralığında 10 binden fazla kişinin üye olduğu sitede, Bates, projenin amacını ise şöyle açıklıyor; cinsiyetçi söylem ya da eylemlerin gündelik hayatta düşünüldüğünden çok daha yaygın olduğunu göstermek. Manor House’da araba kazası Manor House’da Salı, sabah saat 4.20 civarında gerçekleşen kazada, görgü tanıklarına göre, ters dönen araçtan sürücü kendisi çıkmayı başardı. İki aracın çarpışması sonucunda ters dönen BMW ve Vauxhall aracının nasıl kaza yaptıkları bilinmiyor. Kazada iki kişi yaralandı; 51 yaşındaki bir erkek hastaneye kaldırıldı. Green Lanes ve Seven Sisters Road kavşağında gerçekleşen kaza sonucunda yolun bir kısmı altı saat kapalı kalması sonucunda sabah trafiği katlandı ve uzun kuyruklara yol açtı. Polis, araçların yakıtlarının dağılmasını önlemek için yere kum döktü. Olaya ilişkin tutuklanan olmadı. 22 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 23 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Av. Serpil Ersan ve kaza mağduru Semra Hanım ‘Haklıysanız asla pes etmeyin’ Serpil Ersan: Sigorta şirketleri, tehditlerle haklarını aramaya çalışan vatandaşları engelliyor Kaza davaları uzmanı Av. Serpil Ersan, herhangi bir kazadan sonra sigorta firmalarının özelikle yabancılara karşı ırkçı bir tutum içinde olduklarını söyledi. Sigorta firmalarının, kazaya adı karışan kişilerin isimlerinden yola çıkarak, bu kişilerin bilinçli bir şekilde kaza veya anlaşmalı olarak kaza yaptıklarını iddia ettiklerini ifade eden Ersan, “Sigorta firmaları, böyle bir yöntemle insanları korkutmaya ve geri adım atmaya zorluyorlar” dedi. Müvekkillerinden Semra Hanımın başından da benzer bir olay geçtiğini ifade eden Ersan, kaza yapan kişilerin haklarını sonuna kadar savunmalarını ve davalarının arkasında durmalarını istedi. Sigorta şirketlerinin tazminat ödememek için her türlü yola başvurduğuna dikkat çeken Ersan, “Müvekkilimizin sigorta şirketi gerekli araştırmaları yaptıktan sonra, sanki ayarlama bir kazaymış gibi insanlarımızı töhmet altında bırakarak, müvekkilimize hakları çerçevesinde yapılması gereken ödemeyi vermek istemediler. Hem arabasının değerini ödemeyi ret ettiler, hem de tehditvari söylemlerle bu kişileri davalarından vazgeçirmeye çalıştılar” açıklamasını yaptı. İspatlanması güç kazalarda, mağdur olan tarafın, çok büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığını kaydeden Av. Serpil Ersan, “Haklı olduğunuza inanıyorsanız sonuna kadar pes etmeyin” dedi. HAVVA İÇİN ACİL İLİK ARANIYOR 24 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 25 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 AB’nin mülteci politikası değişmeden ölümler durmayacak Mayıs ayından itibaren havaların ısınması ve Akdeniz sularının durgun olması nedeniyle AB’ye yönelik ciddi bir mülteci akını yaşanıyor. Bu yılın ilk ayında sadece İtalya kıyılarına varan mültecilerin sayısı 100 bini geçmiş durumda. Binlerce kişi Avrupa yolunda yaşamını yitirirken, Avrupa ülkelerinin savaşlardan kaçan mülteciler karşısında takındığı sorumsuzca tutum tepki çekiyor. İtalya kıyılarına bu yılın ilk 6 ayında varan mültecilerin sayısı geçen yılın toplamından yüzde 60 daha fazla. Yılsonuna kadar mültecilerin sayısının en az iki katına çıkması bekleniyor. İtalya üzerinden tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ulaşmak isteyen mültecilerin sayısı arttıkça, Akdeniz’de boğulan ve ya katledilenlerin sayısı da katlanıyor. Son olarak geçtiğimiz hafta İtalya’nın Lampedusa Adası açıklarında ele geçirilen bir teknede tam bir katliam yaşanmıştı. Çoğunluğu Suriyeli mül- tecilerin doldurduğu teknede iki grup arasında çıkan kavga sonucunda 140 mültecinin bıçaklanarak ve ya havasızlıktan boğulduktan sonra denize atıldıkları ortaya çıkmıştı. Son katliam, geçtiğimiz yıldan bu yana Akdeniz’de yaşanan facialardan sadece biri idi. AB ise, savaş ve krizlerin hâkim olduğu ülkelerden gelen mültecilere yasal giriş yollarını açmamakta direniyor ve milyonlarca mülteci için sadece on binler ile ifade edilen kontenjanlar ile övünmeye devam ediyor. Deutsche Welle (Almanya’nın Sesi) radyosuna konuşan Avrupa Parlamentosu (AP)’nin Alman Yeşiller Partisi üyesi Franziska Keller, AB ülkelerine yönelik mülteci akınına dikkat çekti. Suriye ve Irak’taki çatışmalar başta olmak üzere Avrupa’nın birçok kriz ve savaş bölgesinden mültecinin kaçış hedefi olduğunu kaydeden Keller, AB’nin sorunları çözmek yerine mültecilerin girişini engellemeye dönük politikalarını eleştirdi. FACİALARI ÖNLEMEK İÇİN AB’YE YASAL GİRİŞ HAKKI AB sınır güvenliği ajansı Frontex’in çalışmalarının sorunlara çözüm olamayacağının altını çizen AP üyesi, mülteci dramlarını önlenmesi için AB’ye yasal giriş yollarının açılmasını istedi. Franziska Keller, Kuzey Afrika ülkelerinden Akdeniz yoluyla Avrupa’ya gelen mültecilerin ülkelerinde yaşanan krizlerden çıkış yolu olmadığı hissine kapıldıklarını ve bu nedenle de ölüm riskini göze aldıklarını vurguladı. Keller, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından yürütülen mültecileri güvenli ülkelere transfer etme programı kapsamında, mültecilerin AB’ye alınması gerektiğini söyledi. AP üyesi, çocuklar başta olmak üzere savaşların olduğu ülkelerden gelen mültecilere vizesiz giriş hakkı verilerek, insan kaçakçılarına muhtaç bırakılmalarının ve toplu ölümlerin engellenebileceğini de sözlerine ekledi. AKDENİZ’DE ON BİNLERCE MÜLTECİ HAYATINI KAYBETTİ Geçtiğimiz yaz aylarından bu yana İtalya ve İspanya ile Akdeniz’in öteki yakasındaki Kuzey Afrika ülkelerinin kıyılarında ciddi insanlık dramları yaşanıyor. Neredeyse her ay birkaç tekne içindeki mültecilerle birlikte batıyor. Sadece, Ekim ayında Lampedusa Adası açıklarında batan teknede 370’e yakın mülteci yaşamını yitirmişti. Son 20 yılda Akdeniz’de yaşamını yitiren mültecilerin sayısı 20 ila 25 bin arasında olduğu ve kayıtlara geçmeyen binlerce ölümün yaşandığı da tahmin ediliyor. Mülteci dramlarının önemli bir kısmı hem AB hem de Kuzey Afrika ülkelerinin güvenlik birimlerinin müdahaleleri sonucu yaşanıyor. Bu yıl içinde İtalya ve Fas’ta çekilen bazı görüntülerde güvenlik güçlerinin denizdeki mültecilere ateş açtığı gözler önüne serilmişti. 26 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 Nurtepe’de Halk Cephelilerden çirkin saldırı Nurtepe’de HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş için açılmak istenen standa Halk Cepheliler saldırdı. Özgür Demokratik Aleviler Derneği (ÖDAD) Başkanı İmam Balsever, olayın Halk Cepheliler tarafından bir Kürt-Alevi sorunu gibi yansıtılmak istendiğini belirterek, “Kürtler, HDP’liler Alevilere saldırıyor diyorlar. Stant açan ÖDAD idi. Dolayısıyla orada bir Alevi kurumuna Halk Cephesi’nin saldırısı vardı” dedi. Halk cephesi üyesi bir grup, akşam saatlerinde stant açmak isteyen HDP Kağıthane ilçe örgüt üyelerine Nurtepe’de stant açamayacaklarını söyleyerek alandan ayrılmaları istedi. Yaşanan tartışma ardından HDP’lilerin kurduğu standı dağıtan Halk Cepheliler, Demirtaş broşürlerini de yaktı. Özgür Demokratik Aleviler Derneği (ÖDAD) Başkanı İmam Balsever, HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş’a destek için Gazi Mahallesi ve Nurtepe’de dernek olarak stant açtıklarını, ancak Halk Cephelilerin Nurtepe’de “burası Çayan Mahallesi, bizim iznimiz olmadan stant açamazsınız” diyerek stant açılmasını engellediklerini anlattı. Arkadaşlarının buna karşı çıkması üzerine Halk Cephelilerin sopalar, bıçak ve silahlarla dernek üyelerine saldırdıklarını aktaran Balsever, çatışmaların devam ettiğini ve her iki taraftan da yaralıların olduğunu söyledi. Balsever, olayın Halk Cepheliler tarafından çarpıtıldığını da ekledi; “olayı şöyle yapmaya çalışıyorlar. Kürtler, HDP’liler Alevilere saldırıyor diyorlar. Orada bir Kürt-Alevi sorunu yok. Orada bir Alevi kurumuna halk cephesinin bir saldırısı vardır. Biz bunu kınıyoruz. Bu, bir sistem saldırısıdır. Böyle algılıyoruz” şeklinde konuştu. AGİT seçim gözlem heyeti Gülen HDP’yi ziyaret edecek cemaatinin 11 HDP EşBaşkanı Figen Yüksekdağ, AGİT Sınırlı Seçim Gözlem Heyeti’yle bir araya gelecek. Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Sınırlı Seçim Gözlem heyetini HDP Genel Merkezi’nde kabul edecek. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) bağlı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (ODİHR) Sınırlı Seçim Gözlem Heyeti polisi tutuklandı Büyükelçi Geert-Hinrich Ahrens başkanlığında 10 Temmuz’dan bu yana incelemeler ve ziyaretlerde bulunuyor. Büyükelçi GeertHinrich Ahrens, Vadim Zdhanovich, Ezgi Elif Topaloğlu’nun katılacağı ziyarette, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili süreç değerlendirilecek. Türkiye’de trafik terörürünün ağır bilançosu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Gülen cemaatine bağlı polislere yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan 49 polisten 11’i tutuklandı. 22 Temmuz soruşturmasında mahkeme, İstanbul Terörle Mücadele eski Şube Müdürü Yurt Atayün’ün de aralarında bulunduğu 11 polisin ‘casusluk’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından tutuklanmasına karar verdi. Polislerden 38’i ise serbest bırakıldı. Ramazan Bayramı tatili nedeniyle cuma günü büyük kentlerden sahillere başlayan göçte henüz dönüş başlamadan, trafik kazalarında bilanço hayli yükseldi. Yurt genelinde meydana gelen ölüm ve ağır yaralanmalarla sonuçlanan 77 kazada 82 kişi yaşamını yitirdi, 408 kişi de yaralandı. 27 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş seçim çalışmaları kapsamında Avrupa’da yapılan mitinglerin sonuncusu olan Londra mitinginden hemen sonra, Mersin, Muş, Siirt ve Bitlis mitinglerinin ardından Türkiye’nin değişik illerini ziyaret etti. Tekirdağ’daki işçi grevinden, Soma’da yaşamlarını yitirenlerin ailelerine kadar ziyaretler gerçekleştiriyor. Gittiği her yerde yoğun ilgi gören Demirtaş’a değişik kesimlerden de destekler gelmeye devam ediyor. Rize ve Samsun’daki ırkçı saldırılara rağmen Karadeniz bölgesindeki seçim çalışmaları devam ediyor. DEMIRTAŞ’IN BEŞ GÜNÜ HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Türkiye ve Kürdistan’ı adım adım geziyor. TEKIRDAĞ’DA GREVDE OLAN IŞÇILERE ZIYARET HDP Cumhurbaşkanı adayı Selanattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında Perşembe günü direnişteki Petrol İş Sendikası üyesi Deva işçileri ile buluştu. Demirtaş, işçiler tarafından alkış ve sloganlarla karşılandı, “Cumhurbaşkanı adayımız Demirtaş” diye anons edildi. İlk olarak söz alan Petrol-İş Sendikası Genel Merkez yöneticisi Nimetullah Sözen, ilk kez bir cumhurbaşkanı adayının direniş yerini ziyaret ettiğini belirterek, «30 yıllık sendikal yaşamımda bu bir ilktir. Bu ziyaret tarihidir» dedi. Sözen, «Demirtaş böylece ne kadar emekten, özgürlükten ve barıştan yana olduğunu bir kez daha gösterdi» diye konuştu. Ardından söz alan Demirtaş, “Bu ziyaretten büyük bir onur duyuyorum. Elbette daha önce de defalarca direniş, grev yerlerini ziyaret ettim. Cumhurbaşkanı adayı olarak ilk kez geliyorum” dedi. İşçilerin örgütlenmesinin önündeki engellere dikkat çeken Demirtaş, bu engellerin kaldırılmasını istedi. ÇORLU’DAKI MITINGE YOĞUN ILGI Çorlu›daki seçim mitinginde konuşan HDP Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş; yeni yaşam çağrısının zenginliklerle, farklılıklarla birlikte yaşam olduğunu söyledi, «Acılarımızı yarıştırmak yerine acılarımızı yakınlaştıracağız. Bir Türk›ün gözyaşının, bir Kürt›ün gözyaşından farklı olmadığını göstereceğiz. Anaların acısı arasına fark koymayacağız. Yaralara merhem çalmanın acıları ortaklaştırmanın zamanıdır, diyeceğiz» diye konuştu. KADINLARLA BULUŞMA KA.DER’in düzenlediği toplantıda kadın örgütleri ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Demirtaş, eş cumhurbaşkanlığı sisteminin fiili olarak uygulanabileceğini söyleyerek, «Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri de kadın olmalı. Kadın örgütlerinin eş cumhurbaşkanı olarak seçeceği bir temsilci ile çalışmaya hazırım» dedi. Kadınların tüm sorularına açık bir şekilde cevap veren Demirtaş, “Elbette Kürt’üm, ezilen bir kimliği içerisinden geliyorum. Bunu bir avantaj olarak görüyorum. Ezilmişliği kitaptan öğrenmedim, mücadeleyi de kitaptan öğrenmedim. Ezilmişliği, kadınlar, Ermeniler, Müslümanlar, Aleviler iyi bilir. Bütün bu kimliklerin yeni bir yaşam hukuku ile bir arada olması gerektiğini düşünüyoruz. Ezilenler adına yeni bir yaşam teklifi sunduk. Ezilenden, halktan yana yeni bir yaşam inşa etme teklifini sunduk. Öncelikleri halklar arasındaki gerilim alanlarını doldurmalıyız” diye konuştu. Rum hakaret, Yahudi aşağılayıcı bir terimdir, Yezidi başbakanın da sık sık kullandığı bir hakaret sözcüğüdür. Yani şu anda devlet gibi düşünmeyen başbakan gibi düşünmeyen onun baktığı pencereden dünyaya bakmayan herkes bu ülkede insan yerine konulmayacak, mümkünse bu ülkeyi terk etmesi gereken ‘yaratıklardır’, bunların bakışı budur” şeklinde konuştu. Toplantının ardından Demirtaş’ın Antalya’daki programı Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosunda Cumhurbaşkanlığı kampanyasına destek için yapılan Ahmet Aslan konserine katıldı. Yurtdışındaki sandık güvenliği konusunda bir endişeniz var mı? sorusuna, “Oylar kullanıldığı yerde sayılmayacak. Ankara’ya getirilecek. O yolculukta müşahitler bulunmayacak. Zaten çalma konusunda sabıkası olan bir yönetim. Bu konuda kaygılıyız ki tabi ki. Bizim de temsilcilerimiz o taşıma sırasında olmalı” diye konuştu. Aydın’da düzenlenen mitinge katılan Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş, AKP’nin devlet bütçesiyle seçim çalışması yürüttüğüne dikkat çekerek, “”Halkın hiçbir kuruşunu size helal etmiyoruz” dedi. Demirtaş, bir kez daha Erdoğan’a canlı yayında tartışma ve şeffaflık çağrısı yaptı. Çankaya’ya çıkacak olan cumhurbaşkanının, halkın başkanı olması gerektiğini, Türk’ün de Kürt’ün de yanında olması gerektiğini ifade eden Demirtaş, “Öyle bir başkan seçelim ki işçinin, memurun, çevrecinin, kadının yanında olsun. Aydın’da zeytin ve incirleri için kaygılanan insanların yanında olsun. Çankaya’da halkın başkanı olacaksa halk için kaygılansın. Bizim için kardeşlik ve barış dolu Türkiye, bin tane Çankaya koltuğundan önemlidir” diye konuştu. Demirtaş, Erdoğan’ın alanlarda tehditkar ve nefret söylemiyle konuştuğunu, ancak kendisinin buna karşılık kardeşlikten yana olduğunu dile getirdi. Erdoğan’ın ülkeye el koymuş şekilde davrandığını vurgulayan Demirtaş, “Gözünü toprak doyursun, daha ne götüreceksin” diyerek, Erdoğan’ın seçim çalışmalarında devletin parasını harcadığını söyledi. Demirtaş, daha sonra kentteki sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile kapalı toplantı gerçekleştirdi. DEMIRTAŞ ANTALYA’DA Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cumhurbaşkanı adayı ve Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin Antalya Şaranpol Durukan Düğün salonunda halk toplantısı düzenledi. Toplantıya çok sayıda kişinin yanı sıra Antalya’ya bulunan STK temsilcileri de katıldı. Yıllarca devletin medya aracılığıyla halkları bir birine düşürdüğünü belirten Demirtaş, “Bunu kendi eliyle başbakan, bakanların söylemiyle, yargının desteğiyle Türkiye’ye bu şekilde söylediler. Yıllarca ‘Aleviler sapkın bir inanca sahiptir’ diye Alevileri kötülediler, yakın zamana kadar yine ‘Müslümanlar rejim için tehdittir’ diyerek onlar üzerinden bir kamplaşmaya kalktılar. Yıllarca kadın cinsiyet kimliğini yok saymak için kadını eşit birer yurttaş olarak kabul etmemek için onu kötülediler. Ermeni zaten halen küfürdür bu ülkede, AYDIN DEMIRTAŞ’I SAHIPLENDI DEMIRTAŞ NARLIDERE CEMEVI’NDE Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimleri kapsamında İzmir’deki Narlıdere Cemevi’nde düzenlenen halk toplantısına katıldı. Toplantının yapılacağı binanın girişinde halkın yoğun ilgisinden ötürü adeta izdiham yaşanırken, alkış ve zılgıtlar eşliğinde salona giren Demirtaş, Toplantıya katılan binlerce kişinin yanı sıra İzmir’de bulunan sivil toplum örgütü temsilcilerine konuştu. Kazanması halinde önce Maraş, Sivas, Çorum, Gazi ve Gezi’nin hesabını soracağını kaydeden Demirtaş, “Tüm kirli işlerin ortaya çıkması için uğraşacağım. Alevi halkından devlet adına özür dileyeceğim. Kim ki bu topraklarda devlet yüzünden zulüm yaşamışsa hepsinden özür dileyeceğim. Cemevi ibadethanedir. Bu böyle bilinmelidir. İnsanların dinini yaşaması için Diyanet İşlerine ihtiyaç yoktur. Diyanet, devlete hizmet ediyor. Herkes istediği gibi inancını yaşamalıdır. Vergileri hakaret ettiği Süryani, Alevi halkları ödüyor. Orada bir halk başkanı olsaydı, Soma’da katledilen işçinin yanında olurdu. Patronun yanında değil. Roboski’de çocuklar katledilince Genelkurmay’a teşekkür etmezdi. Biz halklarımızın bize emanet ettiği değerleri pazarlık noktasına getirseydik, inanın şimdiye kadar iktidar olurduk. Halklarımızın bize emanet ettiği değerleri taşımaya devam edeceğiz. Mücadelemiz seçim olmasa da devam edecek. Bana değil kendinize ve birbirinize güvenin. Tek kişiye güvenmeyin. Oylarımıza ve sandığımıza sahip çıkmak için daha çok çalışmalıyız” diye konuştu. DEMIRTAŞ BAYRAM AREFESINDE SOMA’DA HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş, Ramazan Bayramı arifesinde Soma›da maden katliamında yaşamını yitiren işçilerin mezarlarını ziyaret etti, aileleriyle görüştü. Soma, facianın ardından bayramı buruk karşılıyor. Soma’nın sokakları değil, mezarlıklar kalabalık. Arife günü sabahın erken saatlerinde yakınlarını yitiren Somalılar, mezarlıklara gelerek, dualar okudu, yitirdikleri yakınlarıyla sohbet etti. Demirtaş da, bu ilk bayramda Somalıları yalnız bırakmadı. Halkların ve demokratik değişimin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş, Soma Şehitliği’ni ziyaret edip, ailelere taziye ziyaretinde bulunduktan sonra Manisa’ya geçerek Horozköy’de düzenlenen mitinge katıldı. Manisa’da halka seslenen Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş, Soma işçi katliamını hatırlattı, “Devlet, patronlar için yasa çıkarmasaydı bu kadar işçi yaşamını yitirmezdi. Çankaya’da devlet adamı değil, halkın insanı olsaydı işçiler ölmezdi, sömürülmezdi” dedi. DEMIRTAŞ İZMİR’DE Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmaları kapsamında İzmir’e gelen cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan Erdoğan ile İhsanoğlu gibi gökten zembil gibi inmediğini aksine Türkiye toplumunda yaşanan parçalanmışlığa son vermek için halklar tarafından görevlendirilen bir aday olduğunu belirtti. HDP Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında Manisa’da binlerce kişinin katıldığı mitingin ardından İzmir’in Bayraklı semtinde bulunan Tepekule Kongre ve Sanat Merkezi’nde STK temsilcileri ve yurttaşlar ile bir araya geldi. DEMIRTAŞ SOMA’DAN SONRA ROBOSKI’DE Demirtaş, Ramazan Bayramı dolayısıyla Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünü ziyaret ederek acılı ailelerle bayramlaştı. Demirtaş, Somalı ailelerin selamını Roboskili ailelere getirdiklerini söyledi. Demirtaş Roboskinin ardından Şırnak, Cizre ve İdil›i ziyaret etti. Şırnak›ta onbinlerce kişi tarafından karşılanan Demirtaş, “Eğer bize eşit şartlarda fırsat verirlerse rekor bir oyla cumhurbaşkanı seçilebilirim” dedi. DEMIRTAŞ SÜRYANILERI ZIYARET ETTI Midyat’ta bulunan Mor Gabriel Manastırı Turabdin Metropoliti Samuel Aktaş’ı ziyaret eden HDP Eşbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, bir coğrafyanın tek bir sahibi olmadığını belirterek, “Bu vatanın toprakları azlığı ve çokluğu ile herkesin toprağıdır. Hiçbir zaman tekbir kişiye ait değildir. Eğer o topraklarda bir inanca sahip tek bir kişi varsa bile o kişi kendi inancını özgür bir şekilde yaşamalıdır. Bu insanlık değerinin bir göstergesidir” dedi. 28 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 29 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 21 Mart 20 Nisan Kendinizi pek çok açıdan canlı, hareketli ve hevesli hissedebileceğiniz günlerdesiniz. Aslan burcunda gerçekleşen yeniay hayatınıza keyif, pozitif bakış açısı ve kararlılık getirmekte. Aşkta ve risk içeren konularda bile girişimcisiniz. Güzel olan şeyler için harcama yapmak kolay. Bu dönemde ev ve aileniz, çocuklarla ilgili konularda da olumlu gelişmeler bekleyebilirsiniz. Enerjinizi, birikimlerinizi gereksiz yere harcamamaya bakın. Ayrıca bu hafta kısa yolculuklar, ziyaretler, konuşmalar ve gelecek yönünde olumlu ümitler vurgulanmakta. 21 Nisan 21 Mayıs Aslan burcunda gerçekleşen yeniay özellikle ev ve ailevi konulara, yerleşim ve toprağı ilgilendiren uğraşlara büyük bir canlanma getirmekte. Bu dönemde evde ve aile çevrenizde olumlu ve mutluluk gelişmeler beklenebilir. Aileden, babadan destekler de söz konusu. Kuşkusuz bu konularda daha fazla harcama ve kimi zaman da israf ortaya çıkabilir. Benzer şekilde evde ve yakın çevrenizle daha çok zaman geçirebilirsiniz. Bugünlerde ilişkilerinizde ve ortaklaşa konularda, evlilik hayatında biraz daha soğukkanlı olmaya bakmalısınız. 22 Mayıs 21 Haziran Bu dönemde kendinizi ifade etmek ve yakın çevrenizle olumlu ilişkiler kurmak yönünde şanslısınız. Güzel haberler, yakın çevrede ziyaretler, kardeşlerle ilgili gelişmeler hayatınıza pozitif bir atmosfer getirmekte. Özellikle 1’inden itibaren eğitsel alanda ve zihinsel konularda son derece başarılı olabilirsiniz. Yine bu dönemde ticari görüşmeler, anlaşmalar oldukça dikkat çekici sonuçlar getirebilir. Bu haftalarda kişisel yeteneklerinizi ortaya koyabileceğiniz girişimler içindesiniz. Hayatınıza daha kararlı bir yön verebilirsiniz. 22 Haziran 22 Temmuz Bu dönemde iş hayatınız ve parasal konularda yapabileceğiniz çok şey var. Yeteneklerinizi kazanca dönüştürebileceğiniz bir dönemdesiniz. Yeni kazanç yolları da açılabilir. Ancak bu arada harcamalarınızda da artışlar olabilir. Elinizdekileri daha verimli alanlarda kullanmaya bakın. Güçlü kişilerden, baba figüründeki kişilerden destekler görebilirsiniz. Yabancılarla ilgili işler kazançlı olabilir. Yolculuklar iş hayatına olumlu yansıyabilir. Venüs burcunuzda ilerlerken ailenizle ve evliliğinizle ilgili konularda daha mutlu olabileceğiniz anlar var. 23 Temmuz 23 Ağustos Bu hafta burcunuzda gerçekleşen yeniayın Jüpiter’le birlikteliği size güven ve rahatlık getirmekte. Bu güçlü kombinasyon sayesinde kişisel konularda şanslısınız. Girişimlerinizde daha başarılı olabilirsiniz. Ancak bir yandan da elinizdekileri iyi kullanmaya ve girişimlerinizde dengeli olmaya gayret edin. Kişisel açıdan kendinize güven duymanız ilişkilerinize de olumlu yansıyacak. 1’inden itibaren düşünsel konularda, ticari konularda ve anlaşma gerektiren işlerde daha başarılı olabilirsiniz. Beklentilerinizin olumluya döndüğü bir dönemdesiniz. 24 Ağustos 22 Eylül Bugünlerde kararlarınızı tek başına vermeniz pek kolay olmayabilir. Bazı elde olmayan nedenler yüzünden fazla etki altında kalıyor olabilirsiniz. Yengeç burcundaki Venüs kadın figürlerin ve arkadaşlıkların desteğine işaret etmekte. Aynı zamanda ailevi konular gelecek beklentilerinizde olumlu bir yer tutabilir. Ancak diğer yandan da gurur yapmış olabileceğiniz konularda incinme riski de var. Bugünlerde enerjinizi hizmet etmek yönünde kullanabilirsiniz. Mesleki konularda değişiklikler üzerinde durmak gereği de olabilir. 23 Eylül 23 Ekim Aslan burcunda gerçekleşen yeniay gündeminizi renklendiriyor ve hareketlendiriyor. Son haftalarda ailevi işler, sorumluluklar ve sizi öne çıkaran uğraşlar içerisindeydiniz. Mesleki konularda ve statünüzde olumlu adımlar atmış olabilirsiniz. Şimdi ise zamanınızı gelecek ümit ve beklentilerinize göre yeniden düzenleyebilirsiniz. Arkadaşlıklar, sosyal gruplar kişiliğinizi ve yeteneklerinizi ortaya koymanız açısından güzel fırsatlar sunuyor. Bu arada parasal alanda, özellikle ortaklaşa işlerde daha hırslı ve mücadeleci olmanız gerekebilir. 24 Ekim 22 Kasım Bu dönemde sizi daha kararlı ve rotada kılan gelişmeler beklenebilir. Jüpiter’in Aslan burcuna geçmesi yanında Mars da güçlü olduğu burcunuza ilerledi. Şimdi bu yeni dönemde kişisel projelere ve girişimlere odaklanmanın tam zamanıdır. Gündeminizi kendiniz belirleme şansına sahipsiniz. Bu dönemde mücadele de gerekli olacaktır ancak bundan kaçınmamalısınız. Jüpiter ise özellikle mesleki konularda, dikkat çekme ve öne çıkma arzusu yönünde sizi daha şanslı kılıyor. Belirli bir konuya odaklanmanız size aradığınız yanıtları getirecek. 23 Kasım 21 Aralık Bu dönemde Aslan burcundaki Jüpiter’li yeniay sizi son derece pozitif, gelişmeye açık ve yenilikçi kılmakta. Uzaklarla ilgili uğraşlar, akademik işler, danışmanlık ya da medyaya ait konularda son derece başarılı olabilirsiniz. Bu alanlar içerisinde bir başlangıç yapmak doğru bir ilk adım olabilir. Aynı zamanda hayatı sorgulama ve keşfetme konusunda faydalı deneyimler, güçlü kişilerden destekler söz konusu. Ancak bir yandan da aşırı risklere girmek yüzünden elinizde olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir. Bazı gizli kalan gelişmeler de mümkün. 22 Aralık 20 Ocak Bu yeni dönemde sizi ortaklaşa konularda ve başkaları ile olan ilişkilerinizde meşgul eden durumlarla karşılaşabilirsiniz. Aslan burcunda gerçekleşen Jüpiter’li dolunay özellikle miras, eşinizin ya da ortağınızın maddi durumu ile ilgili alanlarda önemli gelişmelere ve fırsatlara işaret etmekte. Ancak bu fırsatların yanında bazı korku ve endişe yaratan durumlar da ortaya çıkıyor olabilir. Bu yüzden yargılarınızda aceleci davranmamalısınız. Bu yeni dönemde planlarınızı, özellikle ortaklı konularda ve paylaşımlarda yenilemeniz gerekiyor olabilir. 21 Ocak 18 Şubat HAFTALIK BURCUNUZ Şimdi bu yeni dönemde sizi daha büyük bir kararlılık ve mücadele bekliyor. Düşüncelerinizde istikrarlı ve dayanıklı olmaya bakmalısınız. Jüpiter’in yeni konumu özellikle toplumsal konulara, iş hayatına ve ilişkilerinize yansıyabilecek bir canlanmaya işaret etmekte. Bu dönemde eşiniz ya da ortağınız hayatınızı olumlu gelişmeler ve destekler getirebilir, kendi işleri de gelişebilir. Mesleki konularda ise daha dikkatli olmak ve rekabete karşı uyanık olmak gerekebilir. İş alanında kendi payınızı elde olmak konusunda daha kararlı olmalısınız. 19 Şubat 20 Mart KARİKATÜRLER Şimdi Aslan burcunda gerçekleşen Jüpiter’li yeniay özellikle sizi çalışma hayatında ve iş ortamına ait konularda daha hareketli ve meşgul kılabilecek durumlar getirmekte. İş hacminde artışlar mümkün. Mesleki konularda yabancılarla ilgili gelişmeler ve kimi zaman eğitsel imkanlar söz konusu. Siz de kendinizi iş üzerinden ifade etmek için daha fazla uğraşı içerisine girebilirsiniz. Bu yeni dönemde düşünce ve inançlarınızı vurgulama konusunda, uzaklarla ilgili konularda daha kararlısınız. Fikirlerinizi ortaya koymak için gücünüzü ortaya koyabilirsiniz. 30 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 £10 SERi iLANLAR 0742 948 1490 Bu sayfada 1 kutu ilan İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. Satılık Café & Sandwich Bar Kıbrıs’ta Satılık Apartman Covent Garden / Holborn bölgesinde Rent: £24.500 Taking: £6.000 üstü Haftada 5 gün açık Saat 07:00-15:30 arası Lease: 8 yıl ve önü açık Fiyat: £195.000 GİRNE Bölgesinde - Türk Koçanlı - Güzel Geniş Daire All Taxes Paid/KDV ödenmiş 3 yatak odalı Fiyat £80,000 Selin Hanım 07432065220 İrtibat: 07712 529 361 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. MEM Painting and Decoration Deniz Dogrusoz Personal Trainer Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Mahmut Söylemez 07455947693 07984 513 968 www.deniz-personal-tranining.com Satılık Off License Walthamstow pazarı yakınlarında. Buisness Rate: £2,140 Rent: £12,500 Fiyat telefonda verilecektir. *Boş veya stock ile beraber 07429994404 07402722322 Satılık Kebap & Pizza Shop Margate-Kent bölgesinde Rent: £16,000 yıllık / Rate: Yok Taking: £4500-£5000 pw (Üst katında 5 odası var) 0790 1558 434 (Ciddi alıcılar arasın lütfen) YETER CLEANİNG İşyerleri ve Evler itina ile temizlenir. 07803506942 07909539577 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 SANCAR TUTORING SERVICES Yıldız Adıgüzel Her Seviyede Özel Matematik Dersi Verilir Not: Dersler Türkçe verilmektedir SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH Mehmet SANCAR 07446867986 Qualified English Language Teacher For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] 31 Çarşamba, 30 Temmuz 2014 £30 SERi iLANLAR 0742 948 1490 Bu sayfada 1 kutu ilan İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 15 yıllık öğretmenlik tecrübesiyle ehliyet yazılı sınavı (theory test) için özel ders verilir. Sadece haftada 5 saat, 1.5 ay da yazılı sınavınızı geçebilirsiniz, üstelik İngilizcenizin çok iyi olmasına gerek olmadan(başarı yüzdesi %90”larda). Arayın detayları konuşalım. Mehmet bey 07446867986 ÖZLEM CARE Yaşlı ve Çocuk Bakımı & Ev ve İşyerlerinin Temizliği Yapılır Ozlem Almaz Tel: 07404034146 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 9 8 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 TÊKILIYA EDALETA CIVAKÎ YA BI AZADIYÊ RE Pêwîstiya her civak û welatekî bi azadiyê heye. Dema ku azadî, demokrasî, edalet, wekhevî û exlaq bi hev re pêş kevin wê demê mirovê azad, civaka azad û jiyana azad dê wateya xwe bibînin Yek ji pirsgirêkên civakî yê herî bingehîn, pirsgirêka têgîna azadiyê ye. Li ser navê azadiyê gelek tişt tên gotin, gelek tişt tên nivîsandin lê belê ew bi xwe di roja me ya îro de hîn jî baş nehatiye famkirin. Ji ber ku pergala zextker û mêtinger têgîna ku li ser wê herî zêde gengeşe û berovajîkirin ava kiriye têgîna azadiyê ye. Bi giştî Şaristanî, bi taybet jî şaristaniya kapîtalîst bi afirandina lîberalîzmê, bi feraseta azadiya ferdî mirovan ji civakbûyînê qut dike û mirov bi azadiyeke sexte derdixe pêş û dike yekperest. Di her demên dîrokê de xwestek, evîn, hêvî û hestên azadiyê her tim di civakan de hatiye ziman û kesên ku ji bo welatê xwe û ji bo azadiya gelê xwe bi qehremanî şer kiribin derketine. MIJARA AZADIYÊ Heya di roja me ya îro di mijara azadiyê de watedayîneke teng hebûye û ne ku civak tenê li ser kesan hatiye pênasekirin, lê Rêber APO di parêznameyên xwe de azadiyê ji nû ve pênase dike. “Hema hema ez dixwazim bibêjim ku azadî armanca gerdunê ye. Di mijara azadiyê de çikûs nebûn û li gorî min her tim danexistina asta mirovan gelek girîng e. Bi pirpitîna azadiya mezin a ajalê ku di qefesê de ye ma mirov dikare jê guman bike? Xwendina bilbil ku senfoniyeke herî bandor paşve dihêle, em ê vê rastiyê li dervayê azadiyê bi kîjan têgînê pênase bikin? Em hîn pêşdetir biçin; hemû dengên gerdûnê û rengan gelo azadiyê nadin fikirandin? Wekî koleyên herî kûr ên yekem û dawî di civaka mirovan de jin bi hemû pirpitîna xwe ji bilî lêgerîna azadiyê, mirov dikare bi kîjan têgînê pênase bike? Fîlozofên ku herî zêde kûrbû ne, weke mînak Spînoza azadiyê weke ji cehaletê derketin û weke watedayînê ku şîrove dike, ma ev jî heman wateyê nade?” GERDÛN Û XWEZA Tevahî pêkhate, hebûn, herikîna enerjî û şênberbûyîna pirtikên herî piçûk ên gerdûn-xwezayê azadî ye. Azadî têgîneke gerdûnî dihewîne. Azadî tenê bi kes an jî bi civakê pênasekirin teng fikirindin û fena ku Rêbertî dibêje tê wateya ezezitiyê. Dema ku azadiyê bikin têgîn, pêwîst e hêza wate û asoya xwe fireh bikin û azadiyê di navenda hemû gerdûnxweza û jiyanê de bi cih bikin. Bêguman dîrokeke azadiyê jî heye. Pêkhateya gerdûnê, lêgerîna azadî û dîroka wê ye. Madeya pêkhateya gerdûnê azadiya wê bixwe ye. Bi destgirtina wek xwezayeke zindî di cîhana pirtikên jêr atoman de her yek weke gewdeyeke enerjiyê û çavkaniya jiyana gerdunê ye. Ev di nava xwe de taybetmendiyên weke herikîneke enerjiyên azad tevbigere dihewîne. Her tim di nava tevgerekê de dixebite. Yek ji rêgezên bingehîn ê azadiyê jî hem xebitandin û hem jî parastina herikandina xwe ye. MUCÎZEYA ZAYÎNÊ Ev jî heya asta hemû zindiyên ku di xwezayê de ne were daxistin; jiyan di avê de dest pê kiriye û ji wir jî derbasî erdnîgariyê bûye, ji şaneyeke bi milyonan şaneyên zindî û bi tevahî curbicuriya xwe pêkhateyeke mezin raber dike. Dîsa pêkhateya zikê dayikê jî mûcîzeyek e û dema ku neh heyvan zarok di zikê xwe de dihewîne, ev neh meh dibe xulaseya pêvajoya beridandina gerdûnê ya 20 milyon salî. Di heman demê de gelo ev wateya azadiyê jî barnake? Weke mînak stêrk, heyv, roj, feza, gerwerk û pêkhateya gerdunê û gelek pêkhateyên dîtir. Ev tevahî perçeyeke lêgerîna azadiya gerdunê ye. Her tim nûbûyîn, cudabûn û gihîştina pir curbicurî di heman demê de gelo nabe ku armanceke gihîştina azadiyê be? Pêwîstî di derheqê gerdûnê de jî bi zanebûnê heye, di heman demê de ev gerduna ku bi razan dagirtiye em bixwazin nas bikin di serî de xulaseya gerdunê ango mirov famkirin û çareserkirin ew ê fêrbûneke herî bi wate be. Ji ber vê yekê azadî bi zanebûnê ve girêdayî ye. Çi qas bê zanîn û bê famkirin ew qasî rêya gihîştina mirovê kamil, heqîqet û azadiyê wê vebe. ŞARISTANIYA NAVENDÎ Şaristaniya navendî di serî de bi êrîşkirina avahiyên feraseta civakî, şûna feraseta gerdun-xwezaya zindî feraseta xwezaya bê can ava kiriye. Ev bingeha tevahî çeloxwarîkirinan e. Bi cihêkirina obje-sûbje tê xwestin ku ev feraset bibe têgihîştina civakê û bibe nêrînên wî û di xwezayê de her tişt bê parçekirin. Weke mînak xweza obje, mirov sûbje, civak obje, dewlet sûbje, jin obje, zilam subje û hwd. bingehê mêtingerî û koletî bi vî rengî tê avakirin. Bêguman di cîhana kuantûmê de fena ku di cîhana mirovan de(civakan) esaret û serwerî tine be. Pirtikên jêr atoman(notron, proton) qasî ku nekeve tû venêrîna hebûnan, azad in. Ji ber ku ew xwe bi rê ve dibin û hevdu tine nakin her tim di nava parastina hebûna xwe de ne. Azadiya edaleta civakî, her tim di nav hewldana şerê hebûnê de ye û bi rêkûpêkirina têkoşîna azadiya civakê de ye. MÎRATEYA CIVAKA DÎROKÎ Azadî mîraseke civaka dîrokî ye. Civata mirovên proto jiyanên xwe bi berhevkarî û kêm be jî bi neçîrvaniyê bi rê ve dibin û bi wateya kolektîf jiyaneke hevbeş pêşdixin. Jina ku bi awayekî xurt jiyanêve girêdayi ye, ew kes e ku jiyanê bi rêkûpêk dike û hêzekî bingehîn e ku civakê rê dike. Ji zarok anîn û xwedîkirinê bigrin, bi berhevkarî, mijûlbûna cotkarî û heya bi tespîtkirina pêwîstiyên jiyana ekonomîk ji tevahî jiyanê ya berpirsyar jin bixwe ye. Civaka klan civakekî azad, wekhev û komûnal e û di civakê de pêşengtiya jinê bi bandor e. Jin di nava civakîbûyînê de bi civaka xwe, pîroz tê dîtin û her tim cihê rêzgirtinê ye. DERBEYA YEKEM Li ser azadiyê darbeya yekem li civakîbûyîna azad ku jinê pêşxistiye û li hemberî jiyana komunal pêşdikeve. Pergala serwer a zilam di serî de azadiya jinê desteser dike û koletiya civakê yekem car bi jinê re dide destpêkirin û bi modernîteya kapîtalîst jî hîn bêhtir dide kûrkirin. Ger ku pirsgirêka azadiya civakê û rewşeke kaotîk ev roj tê jiyîn li vir di serî de koletiya ku li ser jinê pêk tê, ev çavkaniya xwe ji polîtîkayên mêtingeriyê digre. Ji vî alî ve Rêber APO dahûrandinên xwe yên wek sosyolojîk pêşxistine, di serî de li ser pirsgirêka jinê disekine û weke ‘Rizgariya jinê rizgariya civakê ye, azadiya jinê azadiya civakê ye’ tespîta xwe dike. NAVENDÊN ÎQTÎDARÊ Hemû navendên îqtîdarperest, bi desteserkirina hemû qadên jiyana hiqûqê û pêwîstî hebû ku bi destwerdanan her tiştî ji nû ve sererast bike. Di serî de qadên azadiya jinê û civakê piçûk dibûn û dîsa li pêşiya pergala exlaqî-polîtîk û li hemberî pêşketina rêgezên edaletê asteng dibûn. Bi taybet feraseta netewe-dewletê ya kapîtalîzmê bi hewldana xwe ya mezinkirina pekhateya dewletê, ji çareserkirina pirsgirêkên civakî zêdetir ev pirsgirêk hîn bêhtir mezin kirine û pergaleke bi tevahî mafê mirovan, azadiyê û demokrasiyê înkar bike pêşxistiye. Weke mînak; bi armanca avakirina civakekî homojen ku ev pir hatiye ziman ‘yek dewlet, yek welat, yek ziman, yek netew, yek çand’ ku ev têgîn weke dirûşme têne bikaranîn weke polîtîkayeke asimîlasyonîst û komkujer li hemberî înkarkirina cudahiyan, edaletê, demokrasiyê û li hemberî azadiya civakan tê pêşdikeve. Li hemberî van polîtîkayan pêwîst e ku edaleta civakî û tiştên ku ji bo civakê baş, xweşik û rast in zû bi zû pêşbikevin. AFRÎNERÎ DIVÊ Têkiliya azadiyê bi edaleta civakî re di bingehê xwe de ji bo sînorên li pêşiya azadiya civakê rabin pêwîst e têkoşîna bîrdozî, polîtîk û demokratîk xurt bibe. Bi qasî edaleta civakî, azadiya civakê jî pêwîst e û armanca me pêwîste civakekî azadîxwaz be. Di civakeke welê de mirov hîn bêhtir afirîner, adil, polîtîk û xwedî şêwazeke jiyanekî exlaqî wê derxe holê. Ji ber pergala zextker û mêtinger pêwîstiya azadiyê pirsgirêkeke giştî ye. Her wiha jin, ciwan, rêxistinên sivîl, femînîst, anarşîst û tevgerên ekolojîst û gelek komik û hêzên dijî pergalê girîng e ku têkoşîneke edaletê, azadiyê, wekhevî û demokrasiyê ya hevbeş bimeşînin. Pêwîstiya hemû civakan bi azadiyê heye. Dema ku azadî, demokrasî, edalet û exlaq bihev re pêşbikeve, wê demê mirovê azad, civaka azad û jiyana azad wê wateya xwe bibîne. DÎCLE TEKMAN 7 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 Mîhrîcana Gel a Elbîstan ji bo bîranîna Fîdan Dogan pêk tê MEREŞ 27.07.2014 17:53:50 Mîhrîcana Gel a her sal ji aliyê Sev-Der ve li Elbîstanê pêk tê, îsal diyarî yek ji şoreşgerên jin ên Kurd a li Parîsê hat qetilkirin Fîdan Dogan hat kirin. GELO STRANA HERÎ KEVN A CÎHANÊ BI KURDÎ YE? Straneke bi nivîsa berê hatiye nivîsandin ku bi navê ‘Beyta Hûrrî’ tê binavkirin û tê texmînkirin ku beriya 3 hezar û 400 salî hatiye nivîsandin, derket holê. Ev stran weke strana herî kevn a cîhanê tê zanîn Strana ku li ser tableteke kîl a beriya 3 hezar û 400 salî hatiye nivîsandin û li Sîteya Ûgarît a niha li Sûriyeyê ye hat keşifkirin, pisporan destpêkê ew keşif kirin, dûre jî veguherandin formata muzîkê. Vê keşfê nîşan da ku muzîk beriya yewnanan jî hebû. Her tişt di salên 1950’yî de destpê kir ku arkologên fransî li Sîteya Ûgarîtê hin rêze tabletên ji kîlê keşif kirin. Ev tabletên di sedsala 14’an a Beriya Zayînê (B.Z) hatibûn nivîsandin, bi zimanê hûrriyan bûn. Arkeolog der heqê vî zimanî de hînê negihaştine encameke cidî. Hînê gelek ji wan zimanê hûrriyan weke “zimanekî mirî” dibînin ku ev ziman ne semîtîk e ne jî ji koma zimanê Hînt Ewropayê ye. Der barê gelê hûrriyan de lêkolîneke berfireh û kûr nîne. Yên heyî jî, ji belgeyên bi rêya şaristaniyên cuda hatine peydakirin, pêk tên. 4. Mîhrîcana Gel a Sev-Der a ji bo bîranîna Fîdan Dogan a yek ji jinên şoreşger ên li Parîsê hatin qetilkirin tê lidarxistin, bi panelan destpê kir. Duyemîn roja mîhrîcanê jî li gundê Yazitopalli li bi Cema Muhabbet dewam kir. Di Muhabbeta Cem a bi malovaniya pîrên Kantarma pêk hat, endamên Meclîsa Partiyê ya HDP’ê, rêveberên HDP’ê yên Elbîstan, Weqfa Kistik, Derhêner Zeynel Dogan, endamê Meclîsa HDP’ê Kemal Bulbul, Serokê BAF Îsrafîl Erbîl û gelek kes amade bûn. Muhabeta Cem bi sohbeta Pîr Mehmet Yuksel destpê kir, Yuksel got; “Tevahî canên me û Fîdan Dogan ku jiyana xwe di têkoşîna heq û nasnameyê de û her wiha di têkoşîna hebûnê de feda kirin, ji bo me ferqa wan ji şehîdên Kerbela nîne.” Yuksel bal kişand ser êrîşên Rojava-Kobanê û wiha dewam kir: “Kerbela hê jî li van xakan dewam dike. Li ber serê me li Sûriyeyê li hember Elewî û Kurdan heman PÎVANA MUZÎKA ARKAÎK komkujî dewam dikin. Divê em li her cihî dengê xwe bilind bikin û li hember komkujiyan bêdeng nemînin.” Kemal Bulbul jî di axaftina xwe de got ku Fîdan Dogan ji aliyê kesên ji eslê Muaviye ve hatiye qetilkirin. Di nav sohbetan de ji bo Fîdan Dogan loqme hatin belavkirin. Di mîhrîcana wê sê rojan dewam bike de, wê îşev filmê, “Dengê Bavê min” ê derhêneriya wê Zeynel Dogan kiriye bê weşandin. Sibeha 28’ê Tîrmehê jî wê Fîdan Dogan li ser gora xwe bê bibîranîn, paşê li gundê Sevdîllî Ferhat Tunç û hunermendên Kurd ên di bin banê NÇM’ê de wê konserekê li dar bixin. Herî dawî ji bo bîranîna Sakîne Cansiz, Fîdan Dogan û Leyla Şaylemez bi tevlîbûna Hevşaredara Bajarê Mezin a Amedê Gultan Kişanak, Serokê Sev-Der Selman Gumuş, rojnamevan û nivîskar Şukru Yildiz panelek bê lidarxistin. Di nava tabletên hatin dîtin de, nivîsteke muzîkî ya ji şopên çandeke kevin a beriya 3 hezar û 400 salî, hat kifşkirin. Ji Zanîngeha Kalîforniyayê asûrolog Profesor Anne Drafkorn Kîlmer li ser vê muzîka ji serdemeke din, demeke dirêj xebitî. Muzîkolog ê belçîkî Marcelle Duschesne Guîllemîn jî beşdarî vê xebatê bû. Li gorî nêrîna serdest a heta roja îro, dihat fikirîn ku tu pîvaneke muzîkê ya beriya yewnanan nîne. DÎROKA NOTAYAN Xebateke di sala 1963’yan de hat weşandin nîşan dida ku gelên berê yên Rojhilat xwedî notayan bûn. Mîna pîvana di hîmê muzîka Rojava de cih digire, muzîkeke diyatonîk a ji heft notayên binge- KURD DÊ LI DUSSELDORFÊ BICIVIN 22’yemîn Mîhrîcana Çanda Kurd a Navneteweyî îsal ew ê 13’ê îlonê Dusseldorfa Almanyayê were lidarxistin. Mîhrîcana ku ji aliyê NAVDEM’ê ve tê lidarxistin bi bernameya xwe jî balê dikişîne Mîhrîcana Çanda Kurd a Navneteweyî ya 2014’an bi pêşengiya NAV-DEM’ê di 13’ê îlonê de li Dusseldorfê tê lidarxistin. Bernameya Mîhrîcana Çanda Kurd a Navneteweyî ku kurdistaniyên li Ewropayê dijîn her sal bi awayekî kevneşop li dar dixin, diyar bû. 22’yemîn Mîhrîcana Çanda Kurd a Navneteweyî wê di 13’ê Îlonê de li Dusseldorfa Almanyayê pêk were. Mîhrîcana îsal a ji aliyê NAV-DEM’ê ve tê organîzekirin û gelek çalakiyên çandî wê tê de hebe, bi navê ‘Şahiya Gelan Mîhrîcana 2014’an’ tê lidarxistin. Mîhrîcana wê li kêleka Çemê Rehnê li navnîşana Kaîser-WîlhelmRingê pêk were. Di mîhrîcana bi şiyara ‘Ji Ocalan re azadî ji Kurdistanê re statu’ û ‘Şoreşa Rojava rûmeta kurdên azad e’ de li gel panel, şano û govendê, her wiha wê li konên bên vedan çand û gelên cuda bên nasandin. MÊVANÊN MÎHRÎCANÊ Hevserokê NAV-DEM’ê Yuksel Koç der barê amadekarî û bernameya mîhrîcanê de agahî dan û diyar kir ku ji Ewropa, Kurdistan û Tirkiyeyê wê kesayetên siyasî di bernameya mîhrîcanê de amade bin û dixwazin mîhrîcan di rewşeke şahiyê de derbas bibe. Koç wiha got: “Bi vê şahiyê re em ê xwedî li Şoreşa Rojava û Berxwenda Kobanê derkevin. Em ê careke din nîşanî tevahiya cîhanê bidin ku weke kurdên li dîasporayê em xwedî li pêvajoya muzakereyê ya ji aliyê Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan ve hatiye destpêkirin derdikevin û destek dikin.” Koç ragihand ku Serokwezîrê Kantona Kobanê Enwer Muslim jî wê weke axaftvan beşdarî hîn hebû. Li ser tabletan her çend nota gelekî baş hatine nivîsandin jî tempo û rîtîm bi heman rengî nîne. Ji ber vê yên dixwazin vê melodiyê derxînin holê, xwedî qadeke berfireh a şîrovekirinê ne. Yên ku stran şîrove kirin, ji stranê albumek jî derxistin. Album bi pere ye lê beşek jê di înternetê de hat weşandin, mirovan der barê strana herî kevin de serwext dike. Her çend di roja îro de di lîsteyên muzîkê de di 50 rêzên destpêkê de cih nagire jî beriya niha bi 3 hezar û 400 salî straneke gelekî populer bû. Malpera Open Culture melodiya antîk di 8’ê tîrmehê de weşand. Stran bi alavên muzîkê yên elektronîk hatiye şîrovekirin. MELÎKEYA Û GARÎTÊ Strana mijara gotinê ji Melîkeya Ûgarîtê, ji hevsera Xwedayê Heyvê Yarîkh ji Nîkkal re hatiye nivîsandin. Li vê stranê metnek jî hatiye zêdekirin. Di metnê de gazinên jineke ku zarok jê re çê nabe, cih digirin. “Xwedawend destûrê dide ji jin û mêrên hev re zarok çêbibe. Bavê wan destûrê dide. Lê zarokê bi tenê wê biqîre û bêje ‘ew nebû xwedî zarokek bi tenê’. Çima weke hevjîneke rastîn min nekarî zarokekî bidim te?” Her çend dîroknasên rojavayî behsa kurdan nekin jî gelek çavkaniyên girîng hûrriyan weke bav û kalên kurdan qebûl bikin. hûrriyên li Mezopotamyaya Jorîn û Zagrosan bi cih bûn, li vê derê qraliyeteke biçûk ava kirin. Tê zanîn ku hûrrî Beriya Zayînê di hezar saliya sêyemîn de derketine holê. mîhrîcanê bibe û wiha got: “Bi vê wesîleyê, êrîşên çeteyan ên li hemberî Kantona Kobanê û berxwedana gel wê ji gelê me yê li Ewropayê re bên vegotin.” Koç di dawiya axaftina xwe de bang li kurdistaniyan kir ku di 13’ê îlonê de bi hêzeke mezin beşdarî mîhrîcanê bibin û ligel xwe dostên ji gelên cuda jî tevli şahiyê bikin. Bernameya mîhrîcana ku dê di meha îlonê de pêk bê jî zelal bû. Li gorî daxuyaniya ji aliyê NAV-DEM’ê ve hat dayîn, di 12’ê îlonê li qada mîhrîcanê wê bi sernavê ‘Şoreşa Rojava û Pêşeroja Rojhilata Navîn’ panelek bê lidarxistin. Di panelê de dê wekî axaftvan Hevseroka HDP’ê Fîgen Yuksekdag, Serokwezîrê Kantona Kobanê Enwer Muslim, rojnamevan Ferda Çetîn û Hunermend Pinar Aydinlar beşdar bibin. Bernameya sereke ya mîhrîcanê dê di 13’ê îlonê şemiyê dest pê bike. Di bernameya çandê ya mîhrîcanê de jî Dengê Mezopotamya (Koroya Zarokan), Koma Berxwedan, Pinar Aydinlar, Necmeddîn Xulamî, Hanî, Dengê Xwezayê, sînevîzyon û govend dê hebin 6 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 Li nav refên YPG’ê ciwanekî Tirk: Bi rihê Gezî li Kobanê me Buroya hilbijartinê ya Demîrtaş rastî êrîşa çekdarî hat Li Kuçukçekmece buroya hilbijartinê ya namzetê Serokkomariyê Selahattîn Demîrtaş hat gulebarankirin. Di dema êrîşê de HDP’yî di buroyê de bûn. Bi nêzîkbûna hilbijartinên Serokkomariyê re êrîşên li hember HDP’yiyan zêde bûn. Piştî êrîşên li Rîze, Samsun û Îzmîrê Dengîr Mîr M. Firat ji AKP’ê îstîfa kir Li dijî çeteyên DAIŞ’ê yên demeke dirêje êrîşî şoreşa gel a Rojava dikin, bi sedan ciwan ref bi ref diherikin nava YPG/YPJ’ê. Tevî ciwanên Kurd, ciwanên Tirk, Ereb, Ermenî û Elewî jî li ser banga “seferberiyê” hatin Kobanê û li dijî DAIŞ’ê şer dikin. Yek ji van ciwanan jî ciwanekî Tirk ê bi navê Ciwan Turko ye. Li gorî nûçeya Îsmaîl Eskîn ê ji Ajansa Nûçeyan a Dîcleyê, Tirko ji 15 saliya xwe û vir ve xwedî nêrînên polîtîk e, berê di nava tevgerê şoreşgerî yên Tirkiyeyê de cih girtiye û herî dawî jî tevlî berxwedana li Gezî bûye. Turko rexne li tevgerên şoreşger ên Tirkiyeyê kir ku li pêşberî rewşa li Rojava tê jiyîn xemsar in û diyar kir ku hesabê Roboskî, Dayikên Şemiyê û gelek komkujiyên din nehatiye pirsîn. Turko axaftina xwe wiha dewam kir: “Di berxwedana Geziyê de Alî Îsamîl Korkmaz, Ethem Sarisuluk, Berkîn Elvan ji aliyê polîsan ve hatin kuştin. Me ji bo vê yekê tu tişt nekirin. Dema me hewl dan tiştekî bikin, dewleta faşîst derket pêşiya me. Ez kesekî xwedî wicdan im. Ez ji bo encamekê bigirim li vir im.” Demeke dirêj bû ku min rewşa Li Lîbya şer û pevçûn dijwar bûn: 30 mirî Li bajarê Bengazî yê Lîbya di navbera hêzên hikûmetê û komên Îslamî de şer û pevçûn dijwar bûn, herî kêm 30 kesan jiyana xwe ji dest dan. Di şer û pevçûnan de nayê zanîn ji aliyan çend kes mirine. Di şer pevçûnan de balafirek leşkerî ya artêşa Lîbya ket, artêşa Lîbya aşkera kir ku ji ber pirs- vê carê jî li Kuçukçekmece ya Stenbolê êrîşa çekdarî pêk ha Eniya Gel(Halk Cephesi) xebatên hilbijartinê yên ji bo Demîrtaş asteng kir Li Taxa Nurtepe endamên Eniya Gel êrîşî standa hilbijartinê ya Selahattîn Demîrtaş kirin. Rêxistina Kagithane ya HDP’ê dema xwest li Taxa Nurtepe ji bo namzetê Serokkomariyê Selahattîn Demîrtaş standê veke rastî astengiya komeke endamên Eniya Gel hat. Endamên komê ji kesên ku xwestin standê vekin re gotin ku hûn nikarin standê li vir vekin û ji vir biçin. Standa ku piştî nîqaşê ji aliyê HDP’yiyan hat vekirin rastî êrîşa endamên Eniyan Gel hat, stand hat belavkirin, broşurên Demîrtaş hatin şewitandin. Endamê damezrîner ê AKP’ê û Alîkarê Serokê Giştî yê AKP’ê yê berê Dengîr Mîr Mehmet Firat, di adresa xwe ya Facebook de ragihand ku ji partiya xwe îstîfa kiriye. Firat, di mulakata xwe ya hefteya borî de gotibû ku wê di hilbijartinên Serokkomariyê de piştgiriyê bide HDP’ê. li Rojava dişopand. Min dît ku ji her alî ve zext li Kurdan tê kirin. Mêtîngerî û zilm qet naqedexe. Min desteka Tirkiyeyê ya ji bo DAIŞ’ê jî dît. Berê wan didin gelên Rojava, gelên Kurdistanê û dixwazin tune bikin. Bi rûmeta xwe ez hatim vê derê. Bi vîna xwe weke Tirkekî min ev yek ji bo xwe weke rûmetekê dît. Eger îro li cem rêhevalên xwe nebûma, wê rojekê ev xeterî bihata ber deriyê me jî. Li vê derê gelek rêhevalên me hene. Gelên Kurd, Ereb, Elewî, Sunnî û Ermenî emê li dijî berhema emperyalîzm û kapîtalîzmê DAIŞ’ê şer bikin. Jİ bo azadiya me, aştiya me û biratiya gelan emê şer bikin.” Turko da xuyakirin ku demeke kurt e ew hatiye Kobanê û got: “Em li vir jiyaneke komun dijîn. Em bi gelê xwe re bi hev re dijîn. Em parvekirinê hîn dibin û perwerdehiyê dibînin. Em hezkirin û hurmetê mezin dikin. Em li vê derê sosyalîzmê dijîn. Li cîhaneke ku min xeyala wê dikir, dijîn. Gelekî kêfxweş im ku li vir im. Bang li her kesên ku biratiya gelan diparêzin dikim ku bên Rojava.” BI RIHÊ GEZÎ LI KOBANÊ ME Turko bibîr xist ku ew hatiye ji bo azadî û aştiyê şer bike û destnîşan kir ku di vê oxirê de ewê heta dilopa dawî ya xwîna xwe têbikoşe. Turko bang li her kesên xwedî hezkirina mirovahiyê kir, ku tevlî refên wan bibe û got, “Ez vê yekê weke wezîfeyeke bi berpirsyarî dibînim. Her gava rast a em li vê derê biavêjin wê ji bo bedewbûna jiyanê bibe pêlikek. Emê pêşerojeke bi rûmet ji zarokên xwe re bihêlin.” Turko da zanîn ku ew bi dildariyajiyana azad li Kobanê ye û got, “Em li vê derê bi awayekî azad dijîn. Bi rihê Gezî li Kobanê me. Şoreşa gel a Rojava ji bo me hemûyan mînakeke.” girêkeke teknîkî balafir ketiye. Komên Îslamî dixwazin bargeha leşkerî ya li bajêr bixin bin kontrola xwe, bargeha leşkerî girêdayî hikûmetê, lê belê di kontrola general Halîf Haftar de ye ku bi serê xwe tevdigere. Piştî hikûmeta navendî yekîneyên taybet şand Haftar û piştgiriya hewayî zêde kir li bajêr, hefteyeke şer û pevçûn dijwar bûne. Heta niha ji 100’î zêdetir kesan jiyana xwe ji dest dane û bi sedan jî birîndar hene. Li paytext Trablus jî di navbera milîsên girêdayî hikûmetê û komên Îslamî de şer û pevçûn didomin. Di şer û pevçûnên ji bo bidestxistina balafirgeha navneteweyî ya li paytextê bi dehan kesî jiyana xwe ji dest dan. Li Lîbyaya ku li piraniya welat kontrol ketiye destê eşîret û komên Îslamî, gelek welatan sefaretxaneyên xwe girtin û personelên xwe kişandin. Di vê navberê li paytext Trablus roketek li rafîneyek petrolê ket û hê jî lê şewat didome. Hat ragihandin ji bo vemirandina şewatê şîrketa petrolê ya Îtalya ENI ekîbek şandiye. Dengîr Mîr Mehmet Firat, di daxuyaniya xwe de diyar kir, helwesta xwe ya têkildarî hilbijartinên Serokkomariyê bi sedemên wê re aniye ziman û got, “Ez dibînim ku vê daxuyaniyê di Ak partiyê de hewayeke panîkê çêkiriye. Lewma bi xemgînî ez dibêjim, hin Kurdan didin pêş û hewl didin gel bixapînin.” Ji ber heta niha endamtiya min a di Ak Partî de dewam dikir, li gor etîka siyasî min nedixwest hin rastiyan bînim ziman. Lê bele ji ber şert û mercên îro, ez giham wê qenaetê ku barekî giran ê vê berpirsiyartiya manewî heye. Ji ber vê yekê paşê ku ez ê sedemên wê hê bi detay û hûrgilî bînim ziman, ji Ak Partî ya ez di nav damezrînerê wê de bûm îstîfa dikim.” Firat di 8’ê Mijdara 2008’an de ji Alîkariya Serokê Giştî yê AKP’ê, Desteya Rêveber a Navendê (MYK) û Desteya Biryar û Rêveberiyê ya Navendê (MKYK) jî îstîfa kiribû. Heyeta çavdêriya hilbijartinê ya AGÎT’ê wê HDP’ê ziyaret bike Hevseroka Giştî ya HDP’ê Fîgen Yuksekdag, wê bi Heyeta Çavdêriya Hilbijartinê ya bi Sînor a AGÎT’ê re bê gel hev. Hevseroka Giştî ya Partiya Demokratîk a Gelan (HDP) Fîgen Yuksekdag wê Heyeta Çavdêriya Hilbijartinê ya bi Sînor a Rêxistina Ewlekariyê û Hevkariyê ya Ewropa (AGÎT) li Navenda Giştî ya HDP’ê qebûl bike. Buroya Saziyên Demokratîk û Mafê Mirovan (ODÎHR) a girêdayî AGÎT Heyeta Çavdêriya Hil- Li Japonyayê ji ber germê 15 kesan jiyana xwe ji dest dan Li Japonyayê ji ber germa zêde hat ragihandin ku herî kêm 15 kesan jiyana xwe ji dest dane. Li gorî daxuyaniya ji aliyê saziya karesatê ve hat dayîn, ji ber germa zêde li welêt 15 kesan jiyana xwe ji dest dane, 193 jê bi rewşeke giran zêdeyî 8.500 kesî bijartinê ya bi Sînor a bi serokatiya Sefîr Geert-Hînrîch Ahrens ji 10’ê Tîrmehê ve lêkolîn û serdanan dike. Di serdana Sefîr Geert-Hînrîch Ahrens, Vadîm Zdhanovîch û Ezgî Elîf Topaloglu jî beşdar bibe, wê pêvajoya hilbijartinên Serokkomariyê bên nirxandin. serî li nexweşxaneyê dane. Extiyarên zêdeyî 65 salî ku yek ji sê parê nifûsa Japonyayê ne, herî zêde ji germahiyê bi bandor dibin. Ji sedî 44 ê mirovên dikevin bin bandora neyînî ya germahiyê, extiyar in. Rayedar, ji ber 48 reaktorên nukleerî yên li welêt hatine rawestandin ji gel dixwazin ku teserûfa enerjiyê bike û hişyariyê didin ku ji bo nexweş nekevin, klîmayê heta radeyekê bikar bînin. Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 5 4 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 KLM û Aîr France seferên xwe yên Iraqê rawestandin Şîrketa Aîr France ya Fransa û şîrketa KLM a Hollanda bi sedema ewlekariyê seferên xwe yên li ser Iraqê rawestandin. Şîrketên Fransî-Hollandayî di daxuyaniya xwe de gotin; “Ewlekariya rêwî û personelên me ji bo me mijareke sereke ye, me seferên Iraqê ji 25’ê Tîrmehê roja Înê ve rawestandine.” Çav li rê ye gelek şîrketên din ên hewayî jî seferên xwe yên ji bo Iraqê rawestînin. Yekîtiya Emîrtiyên Ereb di daxuyaniya xwe ya roja Duşemê de diyar kir, di nav hefteyek-deh rojan de wê qada hewayî ya Iraqê bikar neyînin. Qada hewayî ya Iraqê ji bo seferên yekser di navbera Dubaî û Ewropa de ye. Ev biryar piştî çeteyên DAIŞ di 9’ê Hezîranê de li qadeke berfireh a Iraqê kontrol kirin destê xwe de pêk hatin. Li gor Rojnameya The Times DYA lêkolînan dike ka di destên komên çekdar ên Îslamî de fûzeyên karin balafiran bixin hene an na. Nehat zanîn biryara van şîrketên hewayî wê seferên ji bo Başûrê Kurdistanê bandor bike yan jî wê di çi astê de bandor bike. Mişkan Parîs dagir kir Heta polîtîkaya penaberan a YE neguhere mirin nasekinin Bi meha Gulanê re bi germahiya hewayê û ji ber ava deryayê aram e gelek penaber ber bi dewletên YE ve diçin. Di destpêka vê mehê de hejmara penaberên xwe li peravên Îtalya dane 100 hezar derbas kirine. Bi hezaran kes ku di rêyên Ewropa de jiyana xwe ji dest dan, helwesta bêberpirsiyartî ya welatên Ewropa li hember penaberan nîşan didin, rastî nerazîbûnan tê. Di 6 mehên destpêkê yên vê salê de hejmara penaberên gihiştine peravên Îtalya li gor sala din ji sedî 60 zêdetir e. Çav li rê ye heta dawiya salê hejmara penaberan bibe du qat. Her ku hejmara penaberan a dixwazin di ser Îtalya re xwe bigihênin dewletên Ewropa zêde dibin kesên di Derya Spî de dixeniqin an jî tên qetilkirin zêdetir dibin. Herî dawî hefteya borî di keştiyeke ku li nav ava Girava Lampedusa de hat desteserkirin mîna komkujiyekê rû dabû. Di keştiya ku piraniya wan penaberên ji Sûriyeyê bûn, di navbera ku koman de pevçûn derket û di encam de 140 penaber hatin kêrkirin an jî ji bêhewatiyê ku fetisîn paşê avêtine deryayê. Yekîtiya Ewropa jî ji bo hatina rêya qanûnî ji penaberan re veneke israr dike û ji bo bi milyonan penaberan bi kontenjanên bi dehhezaran tên îfadekirin pesnê xwe dide. Parlamentera Ewropa ya Partiya Keskan a Elman Franzîska Keller a ji radyoya Deutsche Welle (Dengê Elmanya) re axivî, polîtî- Wisa here dê Piling biqelin! Mişk van rojan li parken Parîsê bi awayekî bêtirs digerin. Tê texmînkirin ku li Parîsê hejmara mişkan ji ya mirovan du qat zêdetir e. Ne mimkun e, kesên li qadên şinkahiyê yên Muzeya Louvre ya dîrokî rûniştine mişkan nebînin. Mişk li derdora muzeye zêde dibin, lê belê wer tê xuyakirin ku tu aciziyê çênakin. Êdî tenê niştecihê baxçeyên Muzeya Louvre ne tenê bîrdariya Maîllol e. Nêzî 20 berhemên di navbera Pîramîda Cam û parka Tuîlerîes de vê qadê bi mişkan re parve dikin. Tişta mişkan dikişîne van baxçeyan jî bermayên xwarinê ne. Her çiqasî Şaredariya Parîsê xwedî derfetên ku dikare mişkan ji qadê paqij bike jî hê çareserî peyda nekiriye. Ji her niştecihekî paytextê re 2 mişk dikevin. Servîsên mîşkan ji bajêr paqij dikin, dibêjin ku xebatên avahîsaziyan ên li Taxa Louvre cihê xwezayî yê mişkan xera kirine û lewma rê li ber vê dagirkirinê vebûye û dîsa bermayên ji ber xwarinê mane yên tûrist dihêlin yek ji vê sedemê ye. Tûrîst jî ji mişan zêde ne aciz in. Çavdêran diyar kirin tûrîst jî wek Parîsiyan fêr bûne û zarok jî bi mişkan re çavgirtinkê dilîzin. Weqfa Parastina Xwezayê ya Cîhanê (WWF) bi wesîleya 29’ê Tîrmehê roja pilingan a navneteweyî li alarmê da: Dibe ku piling li hin welatan tine bibin. Li Asyayê bi giranî ji bo bazara tipê ya kevneşop, her heftê 2 piling tên kuştin. Di daxuyaniya WWF de hat ragihandin ku di navbera Çileya 2000 û Nîsana 2014’an de herî kêm 1590 piling hatine desteserkirin. Di daxuyaniyê de hat gotin, “Tevna têkoşîna li dijî bazirganiya heywanê kovî ya derveyî qanûnan TRAFFIC beriya demeke kurt bîlançoyek weşand û ev bîlanço tirsnak e.” Parçeyên ji laşê pilingan tên girtin li Asyayê di tipa kevneşop de ji bo “parastina mêraniyê” û li kayên YE yên li şûna pirsgirêkan çareser bike ku hatina penaberan asteng dike rexne kir. JI BO RÊ LI BER KARESATAN BÊ GIRTIN VEKIRINA RÊYÊN QANÛNÎ Endama PE, ji bo rê li ber drama penaberan bê girtin xwest YE rêyên qanûnî yên hatina Ewropa veke û got ku penaberên ji Afrîkaya Bakur tên ji ber dikevin nav hîsa ku rêyeke derketinê tune ye mirinê didin ber çavên xwe. Keller got ku pêwîst e di çarçoveya bernameya transfera penaberan a Komîsertiya Bilind a Penaberan a Neteweyên Yekbûyî (UNCHR) de penaber derbasî YE bibin. BI DEHHEZARAN PENABER LI DERYA SPÎ MIRIN Ji mehên borî yên havînê heta niha drameke cidî ya mirovatiyê rû dide. Hema hema her meh çand keştî bi penaberên têde noqî avê dibe. Tenê meha Cotmehê di keştiya li ava Girava Lampedusa noqî avê bû 370 penaberan jiyana xwe ji dest da. Tê texmînkirin di 20 salên dawî de 20-25 hezar penaber di Derya Spî de jiyana xwe ji dest dane. dijî nexweşiyan weke derman tên bikaranîn. Li gorî WWF, pilingên li hin welatan ji ber agahiya kêm a civakên neteweyî yên li wan hereman, li ber tinebûnê ne. Li Nepal, Hîndîstan û Rusyayê der barê pilingan de daneyên berçav hene, lê belê li Malezya, Endonezya, Tayland, Bûrma, Laos, Kamboçya û Çînê hejmara pilingan nehatin jimartin. WWF ji van welatan xwest, ku pilingên li ser xaka xwe bi awayekî zanyarî tavilê hesab bikin. Di sala 2010’an de dihat texmînkirin ku li 13 welatên Asyayê hejmara pilingên li jiyana xwezayî 3.200 bû. Beriya niha bi sed salî, hejmara pilingên li van welatan zêdeyî 100 hezar bû. Di rewşa heyî de pênc şeş celebên wan dijîn, lê belê 4 ji van celeban tine bûn yan jî bi dehan sal in nayên dîtin. WWF bi alîkariya hikûmetên dewletên mijara gotinê re plan dike ku hejmara pilingên li jiyana xwezayî heta sala 2022’an derxîne 6 hezarî. Lê belê ji bo karibe xwe bigihêjîne vê armancê, divê jimartiyeke zanistî ya rêk û pêk bê kirin. 3 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 Bi çalakiyeke girseyî dewleta Îsraîl hat şermezar kirin Êrîşên dewleta Îsraîlê yên lî hember Gazzeyê di serî de li paytext Londonê û gelek bajarên din yên Brîtanya bi tevlîbûnên girseyî hat şermezar kirin. Bi banga ´koalisyona ji şer re na´ û saziyên piştevaniya Filistînê roja Şemiyê li bajarên wek Birmingham, Bradford, Cambridge, Cardiff, Doncaster, Edinburgh, Hastings, Hebden Bridge, Lancaster, Leicester, Newcastle, Oxford, Peterborough, Preston, Salisbury, Sheffield, Southampton û Stroud çalakiyên girseyî hatin li darxistin. Çalakiya herî mezin li paytext Londonê hat lidarxistin. Di çalakiya Londonê de girse li pêşiya sefaretxaneya îsraîlê kombû. Girse derdora saetekê li pêşiya sefaretxaneyê çalakî kir û paşê dest bi meşê kir. Jibo çalakiyê hemû rêyên navendî ji trafîqê re hatin girtin. Girse meşa xwe li pêşiya parlemena Îngilîstanê bi dawî kir û li wir mîtîngek li darxist. Di mîtîngê de li ser navê gelek saziyan axaftin hatin kirin û hat xwestin ku Îsraîl dawî li êrîşên xwe yên hovane bîne. Îsraîlê axaftin hatin kirin û ji dewleta Îsraîlê hat xwestin ku dawî li êrîşên xwe bîne. Bang li hikûmeta Brîtanî jî hat kirin ku zextan li dewleta Îsraîl bike ku êrîşên xwe bisekinîne. Independent: Kurdên li Rojava û Bakur li dijî DAIŞ’ê bûn yek Rojnameya The Independent a Îngilîz, di nivîseke xwe de destnîşan kir ku li dijî gefa çeteyên Dewleta Îslamî ya Iraq û Şamê ya li Rojava tê xwarin, Kurdên li Rojava û Bakur bûn yek û bi hev re têdikoş in. Di nûçeya bi îmzeya Isabel Hunter de, çavdêriyên Kurdê Rojava Mûhammed Ahmed ê 23 salî tê vegotin, ku ji bo li eniya têkoşînê vegere disekine. Ahmed DAIŞ’ê weke ‘hevrikên bi li Iraqê DAIŞ’ê berê xwe daye Kobanê zehmet’ pênase dike û dibêje ‘Mîna ku ya li ser sînorê Bakurê Kurdistanê û tê destnîşankirin ku Kurd ji bo vî bajarokî ji narkotîk bikar anî bin ji hişê xwe çûne.’ Ahmed diyar dike ku çeteyên DAIŞ’ê bi dest bernede, têdikoş e. Tê diyarkirin ku şerê li Kobanê yê bi şev komên ji 300 kesî êrîş dikin û dibêje, “Em ji sê aliyan ve rastî êrîşê tê, ji Bakur jî tê wan mîna mihan dikujin, lê rojek piştre bi bihîstin û tê gotin ku dengên rokêtan, teqîn hejmareke du qat zêde derdikevin pêşiya û tivingan tevlîhev dibin. me.” Di nûçeyê de hat gotin ku PKK’ê hefteya Di nûçeyê de tê ragihandin ku Ahmed bihurî hezar şervanên xwe, ji bo alîkariyê telefona xwe derdixîne û wêneyên milîtanên bide xwişk û birayên xwe yên li dijî DAIŞ’ê DAIŞ’ê yên hatine kuştin nîşan dide û tîne şer dikin şandiye. ziman ku ji bo nasnameya miriyan neyê Li gorî Hunter, qezençkirina Kobanê were naskirin ew rûyê wan dinixumînin. wateya kontrolkirina beşeke mezin a sînorê Di nûçeyê de tê gotin ku piştî serketina Rojava-Bakur û ev yek li ser navê DAIŞ’ê wê serketineke mezin a stratejîk be. Di nûçeyê de hat diyarkirin ku li ser sînor bi armanca çavdêriyê kampek hatiye avakirin û hat gotin, “Kurd bi stranan hewl didin moralên xwe bilind bikin.” Li gorî nûçeyê armanca vê kampê hişyarkirina hêzên YPG’ê der barê xebatên DAIŞ’ê de û parastina Kurdên li Bakur ji dagirkeriyê ye. Di dewama nûçeyê de tê destnîşankirin ku Kurd ji bo herêmên xweser ên beriya salekê li Rojava ragihandiye têkoşîna xwe bi hev re xurt dikin û hat gotin ku sînorê navbera Rojava û Bakurê Kurdistanê ‘xumamî’ bûye. Di dewama nûçeyê de hat gotin ku 10 ciwan li ser şiba trenê careke din rahiştine çekên xwe û ji bo derbasî Kobanê bibin radiwestin. 2 Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 Fermo bi Kurdî! The weather and seasons Kurdish English Rewşa hewayê çawa ye? Baran dibare. Berf dibare. Hewa germ e. Hewa sar e. Hewa pir xweş e. Hewa nexweş e. Hewa tavik e. Hewa ba ye. Hewa ewr e. Hewa mij e. Hewa zuwa ye. How is the weather ? It is raining. It is snowing. It is hot. It is cold. it is very beautiful. It is bad. it is sunny. It is windy. it is cloudy. it is foggy It is dry. Demsal / Seasons Bihar Havîn Payîz Zivistan Biharê hewa hênik e. Biharê xweza şîne. Havînê hewa pir germ e. Havînê hemû kes dixebite. Payîzê hewa dicemide. Zivistana Kurdistanê pir dijwar e. Vê Şevê Vê şevê, Ez ê çavên xwe bigirim, Te bînim bîra xwe Û bigirîm..! Ez ê rondikên xwe Bi destmala helbestê Zuha bikim..! Ez ê te di xew xînim Û di nivîna bîranînên te de Hetanî destê sibê Şiyar bimînim..! Ehmed Huseynî Spring Summer Autumn Winter the weather is cool in spring The nature is green in spring it is very hot in summer. Everyone works in summer. It is getting cold in autumn. The winter in Kurdistan is very hard. ALEKSANDRA KOLLONTAY Hûn qet ketine hesreta dîtina ‘miriyek’ ku bi dehan salan beriya hatina we ya dinyayê koçbar kiriye? An jî hûn qet ketine hesreta dîtin, guhdarkirin û xwendina ‘miriyekê?’ Dengê bersiva we nayê min lê ez dikarim wan her du pirsan jî bibersivînim: Erê. Lewre min pirtûka Aleksandra Kollontay a bi navê “Min gelek jiyanan jiya” xwend. Teva ku berê jî hin agahiyên min ên der barê wê de hebûn û min du pirtûkên wê yên din xwendibûn jî vê carê ez li ber barana zanîn, hestiyarî, dilêrî û bîreweriya wê şil bûm. Teqez divê ez li dengê wê yê ku dibêjin di plakan de heye guhdar bikim û destên xwe bidim rûpelên destnivîsên wê yên ku digel nameyan bi hezaran e. Ev jina azad a ku di sala 1872’yan de wekî zarokek mala Mîrza Domonovîç li Petersburgê hatiye dinyayê û heta ku jiyaye ango şêst û du sal têr û tije şoreşgerî kiriye, kesayetek bi rastî jî bêhempa ye. Ji bo ku perwerdeya arîstokratîk a hingê dîtiye nêzîkê heşt zimanan zanibûye, xetîbek şareza, dilek ronak û azadîxwezek sînornenas bûye. Ji ber vê yekê bûye wergêra koma Lenînîst a ku di salên xwe yên herî zor de bûye. Bûye zimanê wan û li tevî welat û bajarên Ewropayê yeko yeko geriyaye. Çirûska azadiyê di dilê tevî hejar, karker, koçber û bindestên bajar, navçe û gundên Ewropayê de vêxistiye. Digel wê ji bo rizgariya jinan jî xebatên teorîk û pratîk pêk aniye. Wekî jinek ji ronahiya rojê dijwartir geriyaye, şiyar kiriye, birêxistin kiriye. Rojê bi dehan civînan li dar xistiye. Ma we qet serê sibehê bi rûsî, nîvroyê bi îngilîzî, berêvarê bi almanî, bi şev bi fransizî, nîvê şevê bi bretonî û fînî axiviye? Ew axiviye. Rojê bi dehan rûpel, belavok û deklerasyon jî nivîsandine. Dîsa ji ber vê meşa wê ya ronîdar û rûmetdar şoreşgerên Amerîkayê jî ji bo du heyvan wê xwestine welatê xwe. Li wir jî eyalet bi eyalet, navçe bi navçe geriyaye di şêst û çar rojan de pêncî û heşt civîn li dar xistine, gel şiyar kiriye û ji bo sazkirina Enternasyonala Sêyemîn karker û çepgiran birêxistin kiriye. Dîsa li welatê Îskandînavyayê di çol û deryaya berfê de jî binevşên serhildan û pirsyariyê û rêxistina aştiya birûmet li dar xistiye. “Ez wekî lêkolînerek xwezayê lê temaşe dikim. Ez zêdetir bi mentiqa xwe nêzî wê dibim. Heta niha nekarî bandor li ser dilê min bike. Ez êdî bi hêsanî kesê/î bernadim wê derê.” Van hevokên ku ji rojnûska wê ya li Îskandînavyayê ne tenê jî zanîna wê ya jiyanî nîşan dide. Helbet wekî tevî şoreşger û serhildêrên ji rêzêder rastî gelek êrîşên derveyî û navxweyî tê. Jin bi xwe jî wê gelek diêşînin û naxwazin fêm bikin. Belam ew qet nasekine lewre tevî nîmetên jiyana arîstokratîk hevjînê xwe û lawê xwe yê ku gelek ji wan hez kiriye jî di nav de hişt û berê xwe daye şoreşê, pişta xwe daye felek, tarîtî, dexesî, sosyalîsta sexte û derewkeriyê. Mixabin dîroka nankor bi layiqî behsa vê lehengê jî nake. Mînak her kes Lenîn dinase lê kes nizane ku Kollontay nebûya Lenîn û Bolşevîk nikaribûn bi ser biketana. Bi rastî gotarek na, bi dehan pirtûk jî têra behskirina vê jina ku dinyayê kiriye mala xwe û wekî bayê dîn ji tevî sînoran derbas bûye nakin, loma jî min tenê xwest ku bi çend hevokan wê bînim bîra me û silavek dildar bidim dilê wê yê ku bi otorîterî û dîktatoriya LenînîstBolşevîk jî şikestiye û di 9’ê adara 1952’an de sekiniye. Tuyê her hebî Aleksandra! Tu bi tena ser û dilê xwe rêxistin û artêş bû, niha li Kurdistanê bi dehan artêş û rêxistinên te hene. Mizgîn Ronak- A.Welat MUHASEBECİNİZDEN MEMNUN MUSUNUZ? MUHASEBE │ SİGORTA │ MORTGAGE │ EMEKLİLİK │ DÖVİZ ÖDEMELERİ 185 Angel Place, Edmonton, London N18 2UD - Tel: 020 3397 2575 - Fax: 084 5280 1901 [email protected] - www.ulus-group.co.uk T: 020 7923 08 38 │ M: 0742 948 14 90 │ E: [email protected] facebook.com/tegrafnewscom │ @telgrafnewscom Rojnameya Nûçeyan a Hefteyî Çarşem, 30 Tîrmeh 2014 427 DAWIYA HEFTÊ ROJA DENGDANÊ YE Independent: Kurdên li Rojava û Bakur li dijî DAIŞ’ê bûn yek Rûpel 3 •Tûra yekemîn ya hilbijartina serokkomariyê dê roja Şemî û Yekşemê 2–3´yê Tebaxê were kirin. Berî dawiya heftê roja dengdana xwe hîn bibin! •Sîstem dê bi awayekî otomotîk randewû bide kesên ku nesitandî. Hilbijêr dikarin ji malpera www.ysk. gov.tr dikarin hînbibin ku dê kengî denge xwe bikarbînin. Bi çalakiyeke girseyî dewleta Îsraîl hat şermezar kirin Rûpel 3 •Kesên ku di saeta xwe de neçin hilbijartinê dikarin di heman rojê de dengê xwe bikarbînin. •Kesên di roja randewûya xwe de neçin, dê mafê xwe yê dengdanê wenda bikin. Tenê dê bikarin di deriyên gûmrikê bikar bînin. Mîhrîcana Gel a Elbîstan ji bo bîranîna Fîdan Dogan pêk tê Rûpel 7 •Jibo hûn bikarin dengê xwe bidin divê li ser nasname an jî pasaporta we hejmara hemwelatiyê hebe. Cara yekemîn e hemwelatiyên Tirkiye yên li derveyî welêt jiyan dikin mafê dengdanê bikartînin. Jibo hilbijartina serokkomariyê hemwelatiyên Tirkiye yên li Brîtanya dijîn dê roja Şemî û Yekşemê (2–3 Tebax) biçin ser sindoqan. Roja randevu girtinê 25´ê Tîrmehê bi dawî bû, hilbijêrên ku randewû nesitandîn, dê sîstem bi awayekî otomotîk roja dengdanê bide wan. Hilbijêrên ku di roja xwe de neçin dê mafê xwe yê dengdanê wenda bikin. •Hilbijêrên ku di dema dengdanê de li derveyî Brîtanya bin dikarin di navbera 26 Tîrmeh 2014 - 10 Tebax 2014´an de li deriyên gûmrikê denge xwe bikarbînin. Heta polîtîkaya penaberan a YE neguhere mirin nasekinin Rûpel 4 •Hilbijartin dê li Navenda Olympia (Kensington, Londra, W14 8UX) were kirin. Avukat Handan Özbek yönetiminde tecrübeli ekibimizle aşağıdaki alanlarda hizmetinideyiz: İltica / Ankara Antlaşması / Göçmenlik (Vize başvuruları - evlilik, ziyaretci, aile, oğrenci, vs. yüksek mahkeme temyiz ve itiraz başvuruları) İş yeri, lease ve ev alım satımı Kaza Davaları / Trafik kazaları Noter işlemleri / Noter tastik hizmetleri Yasal beyanameler İsim değiştirme belgesi Vasiyetname TEL: 02088092253 - FAX: 02088802252 - EMAIL: [email protected] - ACİL: 07772990112 - 72A Grand Parade, Green lanes, London N4 1DU