haber - Zorlu Holding

Transkript

haber - Zorlu Holding
A
Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Ocak-Şubat-Mart 2015
48
SÜRDÜRÜLEBILIR
BIR GELECEK IÇIN
sunuş 01
Geleceğimize sahip çıkarak büyümek
D
eğerli çalışma arkadaşlarım, Zorlu Dergi’nin 2015 yılı ilk
sayısında sizleri selamlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Yeni hedefler ve büyük bir çalışma azmiyle başladığımız
2015 yılında, birlikte yeni başarı hikâyeleri yazmaya devam
edeceğimize yürekten inanıyorum.
Zorlu Holding olarak faaliyet alanlarımızda küresel bir oyuncu
olma hedefimize doğru adım adım ilerlerken altyapımızı, yatırımlarımızı, üretimimizi ve ilkelerimizi bu hedefe göre belirledik. Bu noktadan hareketle geleceğe yatırım yapan Grubumuz
için geleceğin değerlerine şimdiden sahip çıkmak, hassasiyetle üzerinde durduğumuz öncelikli bir konudur.
Bugün toplumsal çıkarları ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını
gözeten bir iş anlayışının önemi konusundaki farkındalığın
hem ülkeler hem de şirketler bazında arttığını görüyoruz. Ülkemizin de imzaladığı Kyoto Protokolü gibi uluslararası anlaşmalarla, yaşadığımız dünyayı korumak için ortak çalışmalar
yapılıyor. Bununla birlikte, özellikle Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeler, ekonomik büyümeyi sağlamak için kamu, özel
sektör iş birliğiyle var gücüyle çalışıyor. Türkiye’nin 2013 yılında 120 milyon ton petrol eşdeğeri olan enerji tüketiminin
2020 yılında neredeyse iki katına çıkarak 222 milyon ton petrol eşdeğerine ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu pencereden baktığımızda mevcut kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak
ve çevremize zararını minimuma indirecek şekilde yatırımlarımızı yapmak son derece önem taşıyor.
Zorlu Grubu olarak küresel bir oyuncu olma vizyonumuzun en
önemli parçalarından biri olan sürdürülebilirlik konusunda,
faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde üzerimize düşen görevi yapmak için gayret gösteriyoruz. Sektörlerimizde hızlı büyümemize rağmen gerçekleştirdiğimiz enerji yatırımlarımızla
son üç yılda karbon ayak izimizi 904 bin 381 CO2 eşdeğeri
tondan 2013 yılı sonu itibarıyla 670 bin 177 CO2 eşdeğeri tona
düşürmeyi başardık. 2014 yılında Holding merkezimizi taşıdığımız C enerji sınıfına sahip Levent 199’un yüksek standartlarını da LEED Gold sertifikası ile belgeledik. Binamızın elektri-
ğini de yine yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik edilen
enerji ile sağlıyoruz.
Yeni kurduğumuz, dünyada nikel üretimi yapan sayılı tesisten biri, Kuzey Yarımküre’de ise tek olan Meta Nikel tesislerinde de atıkların değerlendirilmesinden çevrenin ağaçlandırılmasına kadar her aşamada çevrenin korunmasına dikkat
edildi. Bölgede DSİ’nin de desteğiyle yatırım maliyetlerini
karşılayarak kurduğumuz göleti çevre köylerin tarımsal sulama ihtiyaçları için paylaşıma açtık. Tekstil iş kolumuzda
da inovatif ürünlerimizde yine sürdürülebilirliğin en güzel
örneklerini görüyoruz. Bundan sonra da üretim, Ar-Ge ve
inovasyon süreçlerimizde gelecek nesilleri düşünen uygar
bir anlayışla çalışacağız. Bir yandan büyüyerek hedeflerimize ulaşırken bir yandan da toplumsal faydayı maksimum
düzeyde tutacağız.
Zorlu Grubu olarak içinde bulunduğumuz sektörlerde teknolojinin tüm olanaklarını kullanıyor ve ürünlerimizin rekabetçi
yönlerini artırıyoruz. Vestel’in TRT ve Türksat iş birliği çerçevesinde 4K ve hibrit yayıncılık projesinde Türkiye’nin ilk yerli
4K setüstü kutusunu üretmesinden gurur duyuyoruz. Bu projeyle Türkiye’nin teknoloji lideri olduğumuzu ve ürün geliştirme kapasitemizi bir kez daha kanıtlamış olduk. Bu projede aktif görev alarak önemli katkılar sağlayan 200’den fazla Ar-Ge
mühendisimizi tebrik ediyorum.
Hep dile getirdiğimiz gibi, grubumuzun DNA’sında her zaman
yenilikçilik var. Geleceğin dünyasını bugünün teknolojik gelişmelerinin kuracağının bilincinde olarak inovasyon konusunda
atılımlarımızı hız kesmeden devam ettiriyoruz. Müşteri eksenli kişiselleştirilmiş üretim anlayışımızla, kültürel ihtiyaçlara ve
kullanım alışkanlıklarına göre özel çözümler geliştirme yeteneğimiz ile rakiplerimizin bir adım önündeyiz. Bu başarı öyküsü, çalışma arkadaşlarımızın özverili çabalarıyla yazılıyor. İş
modellerimiz, teknoloji odaklı inovatif üretim anlayışımız ve
sürdürülebilirlik hassasiyetimizle sizlerle birlikte hedeflerimize çok kısa sürede ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah­met ZOR­LU
02 içindekiler
03
Türkiye’de ve Dünyada Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Katkıda Bulunanlar:
Metin Salt / Vestek Genel Müdürü
Metin Salt, 1990’da ODTÜ Elektrik ve Elektronik
Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital
Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı
şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen
Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını
yürüten Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme
A.Ş.’de Genel M üdür olarak görev yapıyor. ABD,
Avrupa ve Türkiye patent enstitüleri tarafından
verilen altı patenti bulunuyor.
Ayşegül Güngör / Minerva Eğitim Teknolojileri
A.Ş. Genel Müdürü
1989’da İstanbul Üniversitesi Ekonometri
Bölümü’nden lisans derecesi, 1991’de aynı bölümden yüksek lisans derecesi aldı. Bankacılık sektöründeki kariyerinin yanı sıra 1995’te
Marmara Üniversitesi Çağdaş Bilimler Vakfı,
Çağdaş İşletmecilik Sertifika Programı’nda hazine ve sermaye piyasaları konusunda dersler
verdi. 2001’den bu yana yönetici ortağı olduğu
Minerva Eğitim ve Danışmanlık bünyesinde, çeşitli kurum ve kuruluşlara eğitim ve danışmanlık
hizmetleri veriyor.
14 Türkiye Vestellenmeye Kenan
İmirzalıoğlu’yla devam ediyor
16 Çevre dostu yapılar
bizim işimiz!
44 Operadaki Hayalet
Zorlu sahnesinde
57 Çocuklar Kurbağa Prens’i
çok sevdi
26 TAÇ’tan ruhu çocuk
kalanlara özel
30 İş yaşamına değen kadın eli,
şirketleri güçlü kılıyor
04 Kapak /Daha iyi bir gelecek için
18 Linens’in yeni koleksiyonu evinizde bahar havası
estiriyor
20 4K ve hibrit yayın dönemi
22 İstanbul’da Hugh Jackman rüzgarı
23 Duygusal lüksü yaşatmak
24 Enerjinin yarınını birlikte belirliyoruz
27 Valeron, elegan ve sıradışı
28 Vestel etkinliklerde fark yaratıyor
29 Venus Barselona’da görücüye çıktı
34 Kadın yöneticiler anlatıyor
42 Ekmeğin öyküsü
46 Lefkoşa Vestel LED ile aydınlanacak
47 Vestel City mükemmelliğini Japonya’da tescilledi
48 Karlar Ülkesi, dostluğu ve doğa sevgisini öğretiyor
50 Işığı saklayabilirsiniz
52 Sosyaliz, sorumluyuz!
54 Çocukların mutlu olduğu adres: Zorlu Center
56 TAÇ bayileri Lüleburgaz’da buluştu
58 GAZDAŞ yeni tarifelerini açıkladı
60 Valeron Zorlu Center Mağazası açıldı
62 Özde yalnızlık, serde aşk var!
63 Romeo & Giulietta’nın sonsuz aşkı
64 Söylemlerimiz ve davranışlarımız
66 Esnaf ve işletmelere ödeme ve indirim avantajları
67 GAZDAŞ’tan uygun koşullarda doğal gaz aboneliği fırsatı
69 “Bu pazar kahvaltılarının bir anlamı olmalı”
70 Kendini gerçekleştirmek
72 Gökyüzünün getirdikleri
74 Kısa kısa
80 Kültür sanat
82 English summaries
Zorlu Holding A.Ş. Adına Sahibi
Olgun Zorlu
İçerik Tasarım ve Uygulama Hizmetleri
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Yaprak Özer
indeks içerik-iletişim danışmanlık
Kore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28
K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbul
Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]
web: www.indeksiletisim.com
Yayın Kurulu
Vedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
Renk Ayrımı ve Basım
SNS Tanıtım
Cengiz Topel Cad. Tuğcular
Sok. No:1,
Etiler/İstanbul
Tel: (0212) 287 7234
59 Zorlu Enerji sürdürülebilir
kalkınmaya destek
Dergi Yönetim Yeri
Levent 199 Büyükdere Caddesi,
No: 199 34394 Şişli / İstanbul
Telefon: 0212 456 20 00
Faks: 0212 422 00 49
e-posta: [email protected]
68 Tarif defterleri
tarih oldu!
“Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
04 kapak
05
Daha iyi bir gelecek için
Zorlu Grubu, doğa dostu
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, karbon salımının
minimuma indirilmesi, binalardaki yeşil alanların özellikle
yeşil çatı gibi uygulamalarla desteklenerek artırılması, iş süreçlerinde yararlanılan su ve enerji kaynaklarının dönüşümle
tekrar kullanımının sağlanması, tasarruflu ve insan sağlığına
uygun geri dönüşüme uygun ürünler kullanmak, geri dönüştürülebilen ürünler üretmek; tasarım, Ar-Ge, proje, inşa ve üretim de dahil olmak üzere Zorlu Grubu’nun tüm süreçlerinde
birincil hedefler arasında geliyor. Bu yaklaşım, kaynakların
doğru ve verimli kullanımını da kapsıyor. Çünkü daha yaşanabilir bir çevre oluşturmak milli servetimizin korunması açısından da önem taşıyor.
Zorlu Grubu dünyamızdaki kaynakların sınırlı, talebin ise sonsuz
olduğunun bilinciyle üretimden yönetime tüm iş süreçlerini düzenliyor, geri dönüşüm
unsurlarını dikkate alıyor ve aktif olduğu her sektörde bu bilinçle daha az kaynak
tüketerek daha yaşanabilir bir dünya için çalışıyor.
Zorlu Grubu iklim değişikliği ve bilinçsiz kaynak kullanımı gibi
etkilerle azalan doğal kaynakların bilinciyle stratejisini bu
yönde geliştiriyor. Sera gazlarının iklim değişikliği üzerindeki
etkilerini önemsiyor; bu bakış açısıyla tüm iş süreçlerinde ve
faaliyet gösterdiği tüm sektörlerdeki şirketlerinde sera gazı
salımını mümkün olduğunca azaltmaya çalışılıyor. Grup genelinde çevresel sürdürülebilirlik stratejisinin bir parçası olarak
su kaynakları da verimli kullanılıyor. Zorlu Holding merkezinin yer aldığı Levent 199’da Ekim 2014’te 5 bin 531 metreküp,
Kasım 2014’te 4 bin 816 metreküp, Aralık 2014’te 4 bin 296
metreküp, Ocak 2015’te ise 3 bin 782 metreküp su kullanıldı.
Ç
evre ve sürdürülebilirlik Zorlu Grubu’nun hassasiyet
gösterdiği en önemli konulardan biri. Dünyada yaşanan
küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, küresel ısınma,
doğal kaynakların hızla tüketilmesi, içilebilir ve kullanılabilir
temiz su kaynaklarının azalması, artan enerji talebi ve benzeri
sorunlar artık gündemimizin baş köşesine yerleşmiş durumda.
Sanayi devriminden bu yana süregelen şehirleşme, fabrikaların çoğalması, kimyasal atıklar, sera gazı salımı, artan nüfus ve
giderek yetmeyen “kıt” kaynaklar bugün geldiğimiz noktada
önemli rol oynuyor. Artık var olmak için mevcut kaynaklarımızı
ve dünyamızı daha iyi kullanarak, sonunu getirmeden, kirletmeden üretim ve tüketim dengesini kurmamız şart.
Gelişmiş toplumlarda çevre ve sürdürülebilirlik kapsamına giren tüm sorunlar için belirli kriterler getirilmiş durumda. Karbon salımını sınırlandıran Kyoto Protokolü gibi birçok anlaşmaya devletler imza atarak kabul ettikleri belli başlı kriterleri
uygulamakla yükümlü. Yalnızca devletler değil özel sektörde
faaliyet gösteren yerel, ulusal ve uluslararası kuruluşlar da bu
bilinçle hareket ediyor. Çünkü sorun dünyamızın yani insanlı-
ğın sorunu. Zorlu Grubu faaliyet gösterdiği her sektörde sorumluluklarının farkında. Devletlerin uluslararası anlaşmalar
yaparak küresel sorunları çözebilmek için attıkları adımları faaliyet alanlarında, iş yapış şekilleriyle kurumsal anlamda destekliyor. Başta ülkemiz olmak üzere, farklı sektörlerde şirket
ve markalarıyla yer aldığı tüm ülkelerde çevre ve sürdürülebilirlik esasını hedef alarak çalışmalarını sürdürüyor ve Ar-Ge’ye
de bu kapsamda yatırım yapmaya devam ediyor. Grup içinde
tekstilden gayrimenkule, enerjiden teknolojiye aynı anlayışla
çalışılıyor.
Atık yağ ve piller geri dönüştürülüyor
Yapılan araştırmalara göre 1 lt atık yağ 1 milyon lt suyu; 1
adet doğaya atılan kalem pil ise 4 milyon kg suyu kirletiyor.
Bu kirliliğin önlenmesi ve yaşam alanlarının korunması için
Zorlu Holding binasında atık piller toplanıyor. Kullanılmış piller için bina genelinde belirli noktalarda kullanılmış pil toplama kutuları bulunuyor. Burada biriktirilen piller düzenli aralıklarla Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği’ne
gönderiliyor.
Enerji sektöründe ilk CDP raporlaması
Sürdürülebilirlik ve sorumluluk sahibi kurumsal vatandaşlık,
Zorlu Enerji Grubu’nda davranış ve iş yapış şeklinin temel belirleyicileri arasında yer alıyor. Temiz enerji üretimi için rüzgar
enerjisi sistemleri inşa edilirken, bu alandaki güncel gelişmeler de takip ediliyor. Zorlu Enerji Grubu, yurt içi kurulu gücünün
yüzde 46’sını, toplam kurulu gücünün ise yüzde 39’unu yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor. Yenilikçi yaklaşımını
yatırıma dökerek dünyanın birçok noktasında yeni temiz enerji
santralleri hayata geçiriyor. Tüm Zorlu Grubu’nda olduğu gibi
Zorlu Enerji Grubu da karbon salımı düşük, çevreci teknoloji
kullanımının yüksek olduğu temiz enerji uygulamalarını tüm
iş süreçlerinde benimsiyor ve ülkemizin artan elektrik talebini karşılarken, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadeleyi de
esas alıyor. Çünkü, Zorlu Grubu yerkürenin kaynaklarını hızla
tüketerek kısa vadeli kazançlar elde etmek yerine “Dünya”ya
yatırım yaparak çocuklarımızın geleceğini garanti almayı daha
doğru, uzun vadede daha karlı ve anlamlı bir iş olarak kabul
ediyor.
Zorlu Enerji Grubu’nun iklim değişikliğiyle mücadele girişimleri; İklim Platformu üyeliği, İSO 14064-1 Sertifikasyonu, CDP
Karbon Ayak İzi Raporlamaları, Sıfır Karbon Ayak İzi ağaçlandırmaları, Gold Standard sertifikasyonu gibi uygulamalarda da hayat buluyor. 2009 yılından bu yana izlemeye alınan
karbon ayak izi konusunda Zorlu Enerji Grubu teknik birimleri
ve sürdürülebilirlik stratejisini uygulayan ekipler vasıtasıyla,
düşük karbonlu ekonomiye geçişte karşı karşıya olunan risk
ve fırsatları, geleceğe yönelik stratejilere dönüştürmek üzere
çalışmalar yürütüyor. Grubun uygulamaları, uluslararası platformlarda da takdir görüyor. Enerji sektöründe Türkiye’nin ilk
CDP (Carbon Disclosure Project / Karbon Saydamlık Projesi) raporlaması yapan Grup, CDP Platformu aracılığıyla iklim
değişikliği stratejilerini açıklayarak Karbon Saydamlık Liderliği Endeksi’nde (Carbon Disclosure Leadership Index) yer
alan şirketler arasında en yüksek puana sahip beş şirketten
biri olarak 2014’te de ödülün sahibi oldu. Zorlu Enerji Grubu
CDP’nin Türkiye’de uygulanmaya başlandığı ilk yıldan itibaren
platformdan her yıl en az bir ödülle ayrıldı. Son ödülle, iklim
değişikliğiyle mücadelede piyasa mekanizmalarının rolünü inceleyen ve bu süreçte tek küresel raporlama projesi olan bu
platformda güvenilirliğini de bir kez daha kanıtladı.
Zorlu Enerji Grubu, iklim değişikliğiyle ilgili risklerini ve bu
konudaki yönetim stratejilerini kamuoyuyla şeffaf bir şekilde
paylaşarak sektörde bir ilki gerçekleştirdi. Grup; Türkiye’de ilk
06 kapak
07
Zorlu Enerji Grubu’nun iklim değişikliğiyle mücadele politika ve uygulamaları, uluslararası
platformlarda ödüllere layık görülüyor.
ENERJİMİZ GELECEK İÇİN
Türk enerji sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu yayınlayan Zorlu Enerji Grubu’nun
2012 - 2013 Sürdürülebilirlik Raporu daha önce olduğu gibi bu yıl da
uluslararası raporlama standardı Global Reporting Initiative (GRI)’den A seviye onayı aldı.
Enerjide arz güvenliğini ve sürdürülebilirliği destekleyen
projelere yatırım yapmaya devam ediyoruz.
Bölgesi (OSB) tarafından sağlanan su kullanılıyor. Bursa’da
minimum miktardaki atık su OSB arıtma tesislerine gönderilirken, Ankara’da atık su, kontrollü olarak, altı aylık atık su
belgesiyle AŞTİ (Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi) atık
su arıtma tesisi kanalına veriliyor.
Raporumuzu www.zorluenerji.com.tr’den inceleyebilirsiniz.
zorluenerji.com.tr
Zorlu Grubu, yerkürenin kaynaklarını sorumsuzca tüketmenin çocuklarımıza ve geleceğimize yapılacak en büyük
kötülüklerden biri olduğunu kabul ediyor. Bu anlayışla sınırlı kaynaklarımızı dikkatle kullanmayı tercih ediyor ve geri
dönüşüme ağırlık veriyor.
halka açık enerji şirketi olan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. ile
yine Grup şirketlerinden Zorlu Doğal Elektrik Üretimi A.Ş.’nin
üretimlerinin doğal sonucu olan sera gazı emisyonlarını raporluyor. Grubun son üç yıl içerisindeki karbon ayak izine bakıldığında yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar doğrultusunda
karbon ayak izinin 904 bin 381 CO2 eşdeğeri tondan 2013 yılı
sonunda 670 bin 177 CO2 eşdeğeri tona düştüğü görülüyor.
Zorlu Enerji Grubu, tüm Grup şirketleri gibi her faaliyetinde en
az çevre zararı için en yüksek çabayı sarf ediyor. Karar alma
süreçlerine faaliyet gösterdiği bölgelerdeki kentsel ve kırsal
alandaki tüm paydaşlarını dahil ediyor.
ralleri” kategorisinde “Rüzgar” dalında ödüle layık görüldü.
Grup ayrıca su tüketimini kontrol altına almak ve minimize
etmek için birçok çalışma yapıyor. Doğal gaz enerji santrallerinde temel girdiler doğal gaz ve sudur. Bu bilgi ışığında
santrallerinde elektrik üretiminin yanı sıra yan ürün olarak
buhar üretiyor ve satıyor; aynı buharla ayrıca türbin çevirme
yöntemi ile ilave enerji üretiyor. Buhar üretimi ve soğutma
Zorlu Enerji Elektrik Üretim Aş. verileri
Sera Gazı Emisyonları
(CO2 Eşdeğeri Ton)
1.000.000
Ödüllü rüzgar santrali
Sağladığı sera gazı azaltımı ve sürdürülebilir kalkınmaya katkısı nedeniyle Gold Standard sahibi olan Gökçedağ Rüzgar
Santrali, gösterdiği çevresel ve sosyal performans ile 2013
yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından “Çevresel ve Sosyal Performans” kategorisinde Sürdürülebilirlik
Ödülü’ne layık görüldü. Zorlu Enerji Grubu ayrıca Gökçedağ
Rüzgar Santali’yle Uluslararası Enerji ve Çevre Fuar ve Konferansı (ICCI) 2014 Enerji Ödülleri’nde “Yenilenebilir Enerji Sant-
750.000
904.381
682.861
500.000
670.177
250.000
0
2011
Kızıldere I ve II dahil değildir.
2012
2013
sistemlerinde kullanılmak amacı ile enerji üretim tesislerinde önemli ölçüde su tüketimi gerçekleşiyor. Buhar döngüsündeki ana girdi olması nedeniyle suyun tüketimi maliyetleri artıran bir unsur ve tasarruflu kullanımı da önem arz
ediyor. Lüleburgaz Santrali’nde su ihtiyacı yeraltı su kuyularından sağlanıyor.
Ergene Havzası’nın mevcut durumu nedeni ile soğutma kulesinde gerekli olan maksimum 110 m3/saat’lik su ihtiyacını karşılamak için Atık Su Geri Kazanım Tesisi kuruldu. Yeni
devreye alınan santralin soğutma suyu ihtiyacı, doğrudan doğal kaynak kullanımına gidilmeden, Zorluteks’in atık su arıtma tesisi çıkışından yararlanılarak gideriliyor. 2013 yılında
atık su geri kazanım tesisinden 12 bin m3 temiz su elde edilerek doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunulmuş oldu.
Bursa ve Ankara santrallerinde birinci kalite (şebeke suyu)
ve ikinci kalite (kullanım suyu) tüketiliyor. Birinci kalite su
demineralize su elde edilmesi için, ikinci kalite su ACC ve GT
EVO soğutma ve çevre sulama suyu olarak kullanılıyor. Geri
kazanıma yönelik, kazan atık suları toplanarak tekrar demineralize sistemde kullanılıyor. Her iki tesiste de tüketimden
olumsuz etkilenen su kaynağı mevcut değil; Organize Sanayi
Yalova Santrali su tedarikini İpek Kağıt’tan yapıyor. Herhangi bir yeraltı kuyusu işletilmiyor. İpek Kağıt suyu 100 metre
derinlikte bulunan kuyulardan ve Yeşil Körfez Su Birliği’nden
temin ediyor. Demineralize ünitesinde rejenerasyon esnasında ortaya çıkan atık su, nötralize işleminden sonra İpek Kağıt
arıtma tesisine gönderilerek en üst seviyede tekrar kullanıma
döndürülüyor. Evsel atık sular foseptik kuyusunda biriktirilip
belediye vidanjörü ile arıtmaya teslim ediliyor. Kayseri Santralinde su ihtiyacı yeraltı kaynaklarından karşılanıyor. Tesiste
oluşan atık sular Organize Sanayi Bölgesi Ortak Atıksu Arıtma
tesisine verilerek değerlendiriliyor.
Yerli ve yenilenebilir kaynakların önemi
Temiz enerji üretimi/kullanımı, enerji verimliliği, doğa ve in-
sana dost üretim, ürünlerin geri dönüştürülmesi, geri dönüşümden elde edilen maddelerin üretimde yeniden değerlendirilmesi, suyun ve yeraltı kaynaklarının kontrollü kullanımı
ve üretim süreçlerinin bu ışıkta düzenlenmesi kadar enerjide
dışa bağımlılığın azaltırak sona erdirilmesi ve enerji güvenliğin sağlanması da sürdürülebilirlik yönünden çok önemli bir
konu. Bu bağlamda Zorlu Enerji Grubu tarafından, yerli ve
yenilenebilir kaynaklardan dengeli bir portföyle sağlanması
hayati önem taşıyor.
Türkiye ekonomisinde büyüme ve refah artışıyla beraber
elektrik talebinin artışı bekleniyor. Resmi projeksiyonlara
göre, ülkemizin 2023 yılında elektrik üretiminin en az yüzde
30’unun yenilenebilir kaynaklardan sağlanması hedefleniyor.
Artan elektrik enerjisi talebini karşılama ve dışa bağımlılığı
azaltma hedeflerine ulaşılması, Türkiye ekonomisindeki büyümeyi doğal gaz ithalatına bağımlılığı artırmadan sürdürebilmek için büyük öneme sahip. Zorlu Enerji, bu hedefe ulaşılması için yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılmasının
hayati önemde olduğuna inanıyor.
Zorlu Gayrimenkul doğal kaynakları verimli kullanıyor
Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için doğal kaynakları en
verimli şekilde kullanmak, Grubun tüm karar süreçlerine yön
veren unsurlardan biri. Sahip olunan bu bakış açısı tüm çalışma alanlarında olduğu gibi Grubun binalarındaki atıkların
değerlendirilmesi ve verimliliğin sağlanması konularında da
kararları belirliyor. Holding merkezinin hizmet verdiği Levent
199’da atıklar ayrıştırılıyor ve geri dönüşüm ya da bertaraf
amacıyla ilgili kurumlara teslim ediliyor. Ofislerdeki kâğıt atıklar geri dönüştürülmek üzere belediyeye teslim ediliyor. Örneğin Aralık 2014’te 650 kg ve Ocak 2015’te 450 kg olmak üzere
sadece holding binasında ortaya çıkan toplam bir tondan fazla
kâğıt atık toplanarak belediyeye teslim edildi. Böylece geri
dönüşüme kazandırılan kağıtlarla 17 yetişkin ağacın kesilmesi
önlenmiş oldu.
Levent 199’da karbon emisyonları da minimuma indirildi.
Elektrikli araçlar için özel park yerleri gibi diğer çevre dostu
uygulamalarla Levent 199 Türkiye ve dünyada örnek gösterilen ofis binaları arasında yerini aldı. 12.874,74 kWh/m2-yıl
Zorlu Enerji Grubu “Ortak Geleceğimiz” raporunu destekliyor
Zorlu Enerji Grubu ekonomik, çevresel, toplumsal ve jeopolitik boyutlarıyla sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez bir bileşeni olan
enerji politikasını, sürdürülebilirlik politikasıyla entegre bir yaklaşım içinde yönetiyor. 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre
ve Kalkınma Komisyonu’nun “Ortak Geleceğimiz” adlı raporunda
dile getirilen sürdürülebilir kalkınma, “bugünün gereksinim ve
beklentilerini, gelecek kuşakların gereksinim ve beklentilerini karşılama olanaklarından ödün vermeksizin karşılamaktır” şeklinde
yapılan tanımı çerçevesinde, Zorlu Enerji Grubu tüm faaliyetlerini,
bu anlayış çerçevesinde şekillendiriyor. Grup, yatırımlarını kurulum,
üretim ve işletim aşamalarında, paydaşlarının katılımıyla çoğulcu
ve çok yönlü bir bakış açısıyla tasarlıyor. Bu bağlamda Zorlu Enerji
Grubu tüm paydaşlar nezdinde şu beş ana amacı vurguluyor:
• Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına önem verilmesi
• Çevrenin korunması
• Paydaşlarının yaşam kalitesini iyileştirmeye katkıda bulunma
• Enerji verimliliğinin desteklenmesi
• Karar alma süreçlerinde yatırım bölgelerinin tüm etki alanındaki
paydaşların rolünün artırılması.
Sağlıklı çevre ve sürdürülebilir insan kaynakları
Zorlu Center’da yer alan ofisler, çalışanları yeşilin içinde daha rahat
çalışma imkanı vermek amacıyla oluşturuldu. Ofislere özel terasları,
geniş ortak kullanım alanları, metro/metrobüs bağlantıları ve trafik
sorununu ortadan kaldıran alt geçitleriyle Zorlu Center ayrıcalıklı bir
ofis alanları sunuyor. Levent 199 ise çalışanların rahatlıkla ulaşabilecekleri ulaşım olanaklarının yanı sıra geniş ortak alanların, sağlıklı
hava sirkülasyonunun, doğal ışığın en üst seviyede kullanıldığı ideal bir ofis olarak inşa edildi. İnsan kaynakları, gelişmiş havalandırma sistemleri ve insan sağlığına zarar vermeyen yapı malzemeleri
kullanımı sayesinde daha sağlıklı koşullarda çalışıyorlar.
08 kapak
09
Zorlu Gayrimenkul Grubu, inşa ettiği tüm yapılarda, kullanılan atık suların farklı aşamalardan geçerek arıtılmasına ve
yeniden kullanılmasına olanak sağlayan sistemler kuruyor.
enerji performans değeri ile Zorlu Holding binası C enerji sınıfı binalar arasında yer alıyor. Binanın sera gazı emisyonu
ise 2.688,01 kg CO2/ m2-yıl olarak gerçekleşiyor. Levent 199
çevreye gösterdiği duyarlılıkla A+ sınıfı ofis standartlarının
üzerinde olduğunu Amerikan Yeşil Binalar Konseyi tarafından
verilen “LEED Gold” sertifikası alarak kanıtladı. Ayrıca Levent
199, elektriğini rüzgar enerjisi santrallerinden gelen enerjiden
sağlıyor.
yanı sıra tüm dünyada yükselen çevre duyarlılığına paralel
olarak teknoloji ve yaşam düzeylerindeki gelişmeleri de dikkate alıyor. Bu gelişmeler sonucunda her tür projenin topluma
maliyeti, performansı gibi geleneksel parametrelerin yanı sıra
doğal kaynakların kullanımı, geri dönüşüm ve küresel çevre
sorunlarına yol açma olasılığı gibi bileşenler de karar verme
süreçlerinde ön sırada bulunduruluyor. Zorlu Tekstil Grubu da
bu hassasiyetini koruyor.
Global karbondioksit salım ortalaması yüzde 40’iken Zorlu
Center’da bu oran yüzde 10’a düşürüldü ve uygulamaların
tamamı ölçülebilir hale getirildi. Atıkların geri dönüşümü konusunda birçok yenilikçi çalışmaya imza atıldı. Örneğin Zorlu
Center’da ve Levent 199’da gri su olarak adlandırılan atık sular ve yağmur suları kullanılabilir nitelikte arıtıldıktan sonra
tekrar depolanarak yeşil alanların sulanmasında kullanılıyor.
Yeşil alanlarda oluşturulan altyapı katmanları sayesinde sulama suyunun fazlasını da tekrar kullanarak ciddi bir tasarruf
sağlanıyor. Zorlu Center projesinde kullanılan bitki türleri ve
kurulan sistemlerle normalde günlük metrekareye yaklaşık
7 litre su gerekirken geri kazanımlar sayesinde 5 litre yeterli
oluyor.
Korteks, yaşam boyu değerlendirme ve çevre dostu üretim
Çevre dostu akıllı sistemlerin ön plana çıktığı Zorlu Center projesinde; otopark ve genel hacim aydınlatma sistemi için, aydınlatma seviyesini otomatik olarak değiştirebilen ve her türlü
senaryoya cevap verebilen sensörlü ekipmanlar kullanılarak
enerji tasarrufu sağlanıyor. Ayrıca otopark yoğunluğuna göre
CO oranı otomatik olarak ölçülerek egzoz fanları ihtiyaç duyulan kapasitede çalıştırılabiliyor. Bununla beraber atık gazı
minimum seviyede tutan kazanlar sayesinde çevreye verilecek
zarar en aza indirgenmiş oluyor.
Tüm projenin aydınlatma cihazlarının bulunduğu armatürlerde kurulan otomasyon sistemi de kayıp enerji miktarını minimuma indiriyor. Zorlu Center’da enerji tüketimi çok düşük
olan LED sistemi kullanarak tasarlanan genel aydınlatma sisteminin yanı sıra merkezi sistemle gerçekleştirilen ısıtma ve
soğutma sistemlerine eklenen otomatik kontrol mekanizması,
enerji tasarrufunu maksimum seviyeye yükseltiyor.
Zorlu Tekstil ve inovasyon
Zorlu Grubu şirketleri, su tüketimini kontrol altına almanın
teknolojileri geliştirme, enerji verimliliği ve tasarrufu, geri
dönüşüm projeleri, tedarik, üretim, dağıtım, kullanım süresi,
sevkiyat, atık bertarafı ile ilgili bütün konularda süreç, ürün
tasarımı ve test kabiliyetiyle birlikte tüm tekstil tedarik zinciri içinde öncü rol oynamayı hedefliyor. Bu hedef ışığında
polyester iplik ve cipsin tasarım, üretim, kontrol ve sevkiyat
süreçlerinde sürdürülebilir en yüksek kalitede ürün üretmek
ve çevreye verilebilecek olumsuz etkileri en aza indirmek amacıyla tüm çalışanların katılımıyla “Çevre Yönetim” sistemleri
kuruldu. Bu sistemin gereklerine paralel olarak;
• Planlı ve disiplinli çalışarak Çevre Yönetim sisteminin sürekliliğini ve gelişimini sağlamak,
• Faaliyetleri ürün ve çevre ile ilgili tüm yasal ve diğer şartların gereklerine uygun olarak yerine getirmek,
• Prosesler ve teknolojik imkanlar ölçüsünde kirliliği önlemek ve doğal kaynak tüketimini azaltmak için gerekli çalışmaları yapmak,
• Tedarikçi firmalarının çevre ile ilgili çalışmalarını teşvik etmek ve Küresel İlkeler Sözleşmesi’nde Belirtilen Esasları
uygulamak taahhüt edildi.
Zorlu Grubu’nun tamamında hakim olan anlayışa Zorluteks de
sahip. Bu yüzden enerji kaynağının tedariki ve üretimi odaklı
davranışlar yerine enerji-ekonomi-ekoloji (3E) dengesini gö-
Zorluteks’in karbon emisyonu
Kirletici cinsi 2008 toplam
2009 toplam 2010 toplam 2011 toplam 2012 toplam 2013 toplam
2.089.090
1.876.194
2.149.134
1.822.950
1.695.760
1.906.491
5.598.882
4.937.321
5.288.501
4.896.330
4.554.276
4.890.152
Yakıt tüketimi kaynaklı
CO2 emisyonu (kg/yıl)
Doğalgaz tüketimi kaynaklı
CO2 emisyonu (kg/yıl)
Zorlu Tekstil Grubu geliştirdiği ürün ve uygun koşullarda işlediği hammaddeler
sayesinde, Ar-Ge ve inovasyonun çevre ve sürdürülebilirlik alanında ne kadar
önemli unsurlar olduğuna dair önemli veriler sunuyor.
Korteks çevresel etkilerini ölçümlüyor
Korteks’te üretilen tüm ipliklerin hammadde temininden fabrikadan çıkışına kadarki
süreçte oluşan çevresel etkileri hesaplamak için TÜBİTAK destekli LCA (Life Cycle Asssessment/Yaşam Döngüsü Analizi) projesi yürütülüyor. Bu proje kapsamında polyester iplik üretiminde kullanılan hammaddelerin elde edilmesinden başlayarak, ilgili tüm
üretim, sevkiyat, tüketici tarafından kullanım ve kullanım sonrası atık olarak bertarafı
da kapsayan yaşam döngüsünün farklı aşamalarındaki çevresel etkilerini belirlemek,
raporlamak ve yönetmek için çalışmalar yürütülüyor.
Yaşam Döngüsü Analizi bir ürün ya da hizmetin tüm yaşam döngülerini ve bunların birbiriyle bağlantılarını bütünsel olarak değerlendiriyor. Bunun sonucunda değerlendirilmekte olan ürün ya da hizmetin “beşikten mezara” tüm süreçlerinde ortaya çıkabilecek
her tür çevresel etki kümülatif olarak ortaya koyulmuş oluyor. Malzeme tedarikinden,
ömrü bitmiş ürünün bertarafına kadar olan sürece yönelik tasarımı yapılmış bu proje
Türkiye’de ilk, Avrupa Birliği’nde ise sayılı projelerden/ürünlerden birisi.
Proje sürecinde ekolojik ürün tasarımı süreçlere dahil ediliyor; yazılım, elektronik tasarım, mekanik tasarım, endüstriyel tasarım, tasarım doğrulama, onay süreçlerinden
oluşuyor.
zeten enerji güvenliği planları yapılıyor. Sürdürülebilirlik ve
temiz enerji anlamında, ihtiyaç duyulan enerjinin en az finansmanla, en az çevresel etki ve sosyal maliyetle, sürekli olarak
teminine olanak sağlayan politikalar, kullanılan teknolojiler
ve uygulamalarla topluma hak ettiği ürünleri sunabilmek
amaçlanıyor.
Atıklar kaynağında ayrılıyor
Zorluteks, çevresel anlamda temel prensip olan atıkları kaynağında ayırarak bertarafa kadar giden süreçte istikrarlı
bir politika izleyerek iyi bir atık yönetimi oluşturup bunun
devamlılığını sağlamayı hedefliyor. Böylece geri kazanım,
geri dönüşüm faaliyetlerine katkı sunarak sürdürülebilirliğe
destek oluyor. Üretimde su tasarrufuna giderek tesiste; ka-
sar soğutma suyu, örgü boya soğutma suyu, baskı blanket
yıkama suları, sanfor makinası soğutma suyu, yakma haşıl
sökme makinaları soğutma suları ve perde fabrikasındaki
soğutma sularının işletme içerisinde farklı proseslerde kullanılması ile 2010 yılında toplam çekilen suyun yüzde 23’ü
(456 bin 416 m3/yıl), 2011 yılında toplam çekilen suyun yüzde
23’ü (462 bin 345 m3/yıl), 2012’de toplam çekilen suyun yüzde 23’ü (501 bin 060 m3/yıl) ve 2013’de toplam çekilen suyun
yine yüzde 23’ü (521.774 m3/yıl) geri kazanıldı.
Su kullanım oranlarını azaltmak, deşarj edilen suyun belli
bir kısmını geri dönüştürmek, salınımı yapılan emisyonlarda
karbon emisyonu oranını sabitlemek veya etkisini azaltmak
gibi stratejik yaklaşımlarda bulunuluyor.
10 kapak
11
Biyoçeşitliliğe katkı
Zorlu Grubu çevre duyarlılığını yalnızca üretim süreçlerine değil çalışma alanlarına da yansıtıyor. Sosyal sorumluluk bilinciyle birçok
projede yer alarak biyoçeşitliliğe önem veriyor.
Zorlu Gayrimenkul Grubu, Zorlu Center proje ve inşa sürecinde çevresel doku, geri dönüşüm ve yeşil alan gibi konuları öncelikli olarak
göz önünde bulundurdu. Zorlu Center, 72 bin metrekare yeşil alanı,
12 bin m2’lik park alanı ve çevreci unsurları ile İstanbul’un kalbinde
adeta bir kent terası yarattı. Boğaz’ın doğal bitki örtüsünün de dahil
olduğu Zorlu Center’da 2 bin 500 her dem yeşil, 1250 yaprak döken/
yaz yeşili olmak üzere toplam 3 bin 750 adet ağaç, 60 bin çalı, 500
bin çok yıllık, iç mekanlarda ise 16 bin adet bitki kullanıldı. Toplamda ise yaklaşık 200 tür bitki kullanıldı.
Zorluteks, “Ülkem İçin Orman” projesi kapsamında Lüleburgaz’a
bağlı Çeşmekolu ve Deveçatı mevkiinde 12 hektar alanda 24 bin
adet sedir ve karaçam, Asılbeyli mevkiinde 13 hektar alanda 30
bin adet akasya ve meşe ve Osmancık mevkiinde 15 hektar alanda
30 bin adet karaçam fidanının dikimini gerçekleştirerek toplamda
40 hektar alanda 84 bin adet fidan dikerek biyoçeşitliliğe katkı
sağladı.
Meta Nikel, Gördes ve çevresinde Orman İşletmesi ile yapılan protokol çerçevesinde 2014’te 200 bin fidan dikerek çalışmalara başladı.
Zorlu Tekstil Grubu yurt dışındaki gelişmeleri de yakından
takip ederek süreçlerini güncel tutmaya özen gösteriyor. Örneğin Korteks, Brüksel’de bulunan CIRFS komitesinde Avrupa
Bölgesi’ndeki sentetik elyaf üreticileri ile her sene bir araya
geliyor. Global arenadaki sürdürülebilirlik ve çevresel etkileri
azaltma çalışmalarını takip ederek, uygun görülenleri Korteks
bünyesinde uyguluyor. Korteks özellikle fonksiyonel ipliklerinde nano teknoloji ürünü nano boyutta katkı malzemeleri
kullanmaya çalışıyor. Bunlar arasında nano gümüş, nano titan dioksit, nano boyutta çinko, demir oksit gibi antibakteriyel, alev geciktirici, UV koruma, elektromanyetik koruma gibi
özellikler sağlayan malzemelerle çalışmalar yapılıyor. Bunlar
üretim esnasında doğrudan iplik içine dozaj yöntemiyle ekleyerek veriliyor. Kimyasalları kumaşa apreleme yöntemiyle
sulu çözelti ortamında vermek yerine tercih edilen bu yöntem çok daha çevreci bir uygulama. Çünkü bu yöntemde su
tüketimi ve atık su oluşumu gerçekleşmiyor.
Çevre dostu üretim anlayışı
Buna benzer şekilde Korteks klasik iplik boyama (bath dyeing) metotlarının aksine eriyikten boyalı (Spin dyeing) iplik
Doğanın insanlığa sunduğu kaynakların bir gün tükenebileceği bilinciyle
çalışan Zorlu Tekstil Grubu, daha az doğal kaynak kullanarak daha kaliteli
ürünler geliştiriyor.
üretim teknolojisiyle su tüketmeden ve çevreye herhangi
bir atık salınımı yapmadan renkli iplik üretiyor. Eriyikten
boyama ile klasik yöntemleri karşılaştırdığımızda yaklaşık
20-65 g/kg olarak aynı miktarda boyar madde kullanılıyor,
eriyikten boyamada boya tamamen ürüne entegre oluyor,
klasik boyamalarda ise proses atığı oluşuyor. Bununla beraber, üretilen iplikler klasik boyama yöntemine göre sıcaklık,
yıkama, gün ışığı, dış ortam koşulları ve sürtünmeye karşı
daha dayanıklı. Eriyikten boyama yöntemi ile su tüketiminde 1:1500, enerji tüketiminde 1:50 tasarruf sağlanıyor. Bu
çalışmaların hepsi inovasyon anlayışının ve Ar-Ge’ye yapılan yatırımların birer sonucu. Geliştirilen bu özellikler sayesinde ürünler uzun ömürlü kılınarak sürdürülebilirliğe katkı
sağlanıyor. Korteks gibi Zorluteks de nano teknolojinin yanı
sıra kimya/malzeme teknolojilerindeki yeniliklerden yarar-
lanarak yenilikçi kumaşlar üretiyor. Kumaşa yeni özellikler
kazandırmanın yanı sıra Zorluteks, çevre dostu perde ve
nevresim ürünleriyle geleceğin tekstil sektörüne sürdürülebilir katkılar sunmaya devam ediyor. Ar-Ge faaliyetleri halen
devam eden sözkonusu nano uygulamalar, kumaşlara leke
tutmazlık sağlayacak. Bu sayede kolay temizleme özelliğine
sahip olacak kumaşlar fotokatalitik etki oluşturarak ışıkla
kendini temizleyebilecek. Leke tutmazlık ve kendini temizleme özelliği birleşince temizleme işlemlerinde oluşacak su
ve deterjan gereksinimi, hatta temizleme gereksinimi hatırı
sayılır şekilde azalacak ve sürdürülebilirlik için avantajlar
sağlayacak.
Zorluteks ayrıca ütü gerektirmeyen ürünler de üretiyor, diğer
taraftan iç mekanlarda kullanımda ciddi enerji tasarrufu sağ-
Vestel, kurumsal sorumluluk anlayışı çerçevesinde yürüttüğü faaliyetlerle, 10 bin fidanlık Vestel Ormanı’nı oluşturuyor. Vestel Ormanı, “Gelecek kuşaklar orman yok demesin” sloganıyla 20 yıldır
çevre ile ilgili birçok başarılı çalışmaya imza atan Ege Orman Vakfı
ile birlikte Çeşme – Ildırı - Kadıovacık’ta oluşturuluyor.
Zorlu Enerji Grubu tüm etkinliklerinde bıraktığı karbon ayak izine
karşılık olarak yatırım bölgelerinde ağaçlandırma çalışmaları yürütüyor. Bununla beraber Grup olarak çevresel etkileri önceliklendirirken hem yerel hem küresel tehditleri içeren sorunları dikkate alıyor.
Bu kapsamda, biyoçeşitlilik araştırmaları, ornitolojik araştırmalar
ve kuş izleme çalışmaları, habitat restorasyonları, peyzaj onarım
plan ve uygulamaları, çevresel etki analizi ve izleme çalışmaları da
sürdürüyor.
Meta Nikel, hem çevreye hem de ülkemize duyduğumuz saygıyı
Türkiye’nin en büyük kapasitede atık depolama tesislerinden bir tanesini
dizayn ederek ifade etti.
layacak ışık ve ısı yalıtımlı perdeler de geliştiriliyor. Böylece
hem evlerde hem de iş yerlerinde karbon salımında tasarruf sağlanmasına yardımcı olunması hedefleniyor. Bununla
beraber dünyaca ünlü markalara geri dönüşümlü polyester
iplikten mamül perdeler tasarlanıyor. Tüm fabrikalarda Öeko
Tex sertifikasına (tekstil ürünlerinin tüm üretim aşamalarını
ham madde, ara ve son ürün olarak kapsayan bağımsız bir
denetleme ve sertifikasyon sistemi) uygun üretim yapılıyor. Ayrıca istendiği taktirde GOTS’a (Global Organik Tekstil
Standardı) uygun organik ürünler de üretilebiliyor.
Zorluteks’de de hem atık piller hem de evsel yağlar toplanıyor.
Çalışanlar tarafından getirilen her 3 lt atık yağ için 1 lt temiz
yağ hediye ediliyor. Böylece sürdürülebilir bir dünya hedefine
çalışanlarının aileleri de dahil oluyor.
Meta Nikel uzun vadeli değer yaratmayı hedefliyor
Zorlu Grubu’nun madencilik sektöründe faaliyet gösteren
şirketi Meta Nikel, sürdürebilirlik kapsamında yatırımlarına uzun vadeli değerler katmak için ekonomik, sosyal ve
çevresel faktörlerde çalışmalarını sürdürüyor. Bu bağlamda
Meta Nikel bünyesindeki tesiste, çevresel etkileri en aza indirebilmek için en ileri teknolojiler kullanılarak arıtma sistemleri kuruldu; bu tesisin çalışma prensibi alıcı ortamlara
sıfır deşarj sistemine göre dizayn edilmiş durumda. Tesisin
çevreyle etkileşimi, özellikle diğer üretim yöntemleriyle
Meta Nikel’in ÇED Olumlu Raporu
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde, tesisin çevreye etkileri yerli yabancı uzmanlar tarafından hassasiyetle incelendi. Bu
süreç sonunda 30 Mart 2010’da “ÇED Olumlu” belgesi alındı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 3 bin 834 hektarlık alanda verilen ÇED Olumlu belgesi, yapılan tüm madencilik, fabrika ve
yardımcı tesisleri kapsıyor. Bir başka ifadeyle ÇED Olumlu belgesi
birçok unsuru barındıran, almak isteyen her kuruluşun epey çaba
sarfetmesi gereken çok fonksiyonlu bir rapor.
karşılaştırıldığında, yok denecek düzeyde. Tesisten tehlikeli gaz çıkışı söz konusu değil. Bunu sağlamak için yüzde 100
verimle çalışan gaz yıkama üniteleri imal edildi. Türkiye’de
en ileri standart ile yapılmış, 5,5 milyon metreküplük birinci
aşaması tamamlanmış, toplamda da 30 milyon metreküpe
ulaşacak, tamamen sızdırmaz jeosentetik membranlarla
kaplanmış atık depolama ünitesi mevcut. Proses atıkları
havaya, suya ve toprağa asla zarar vermiyor. Ancak yine
de atıkların çevreye yayılması engelleniyor. 2. ve 3. aşama
inşaatları sona erdiğinde atık depolama tesisinin hacmi de
artırılacak.
Atık depolama tesisinin etrafında DSİ ile birlikte açılan gözlem kuyularıyla her türlü ölçüm ve kontrol sık sık yapılıyor.
Bununla birlikte T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda denetimleri ve kontrolleri sürekli devam ediyor.
Enerji kayıplarının azaltması için...
Meta Nikel, çok az sayıda ülkede kurulan, nadir bir teknoloji kullanarak enerji verimliliği sağlıyor. Hali hazırda Soma
linyit kömürünü yakacak sistemde tamamen yerli üreticiden,
en son teknoloji olan akışkan yatak teknolojisi kullanılıyor.
Bu konudaki en büyük yenilik ise hat siklonun bir ısı eşanjörü şeklinde dizayn edilmiş olması. Diğer bir önemli yatırım
ise tamamlanan “Enerji İletim Hattı” ve “Meta Nikel Şalt
Sahası”. Enerji kayıplarının azaltması, kesintisiz ve sürekli
12 kapak
13
Vestel Beyaz Eşya Tesisleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen 2013 Temiz Türkiyem
yarışmasında ‘En Temiz Sanayi Tesisi Birincilik Ödülü’nü aldı.
enerjinin elde edilebilmesi için gerçekleştirilen bu yatırımda,
Akhisar 154kV Trafo merkezinden tesisin içine 87 direkli 33,4
km uzunluğunda hat çekildi. Bu tesisin, ilerleyen dönemlerde bölgenin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına da
olanak ve katkı sağlayacağı tahmin ediliyor.
Yapılan bu gölet DSİ’ye ait ancak yatırım maliyetleri tamamıyla Meta Nikel tarafından karşılandı. DSİ ile protokol
imzalayarak su kullanımına başlandı. Bununla birlikte bu
göletten çevre köyler de tarımsal sulama ihtiyacını karşılamak için yararlanıyor.
Meta Nikel’in kurmuş olduğu nikel konsantre tesisi aslında
tam anlamıyla bir hidrometalurji tesisi. Bir başka ifadeyle
tesiste proses sırasında su kullanımı yoğun. Tüm benzer
tesislerde genelde su ihtiyacı en ekonomik çözüm olan
yeraltı sularıyla karşılanıyor. Ancak bölgede yeterli miktarda yeraltı suyu bulunamadığından mevcut yeraltı suyunu
tamamen tüketmemek için daha fazla yatırım yaparak bir
gölet kurulmasına karar verildi. Devlet Su İşleri (DSİ)’nin
de desteğiyle Çiçekli Göleti kuruldu ve faaliyete başladı.
Vestel geri dönüşüme destek veriyor
Vestel Beyaz Eşya yaptığı çevreye duyarlı çalışmalar ve
bu çalışmaların sonuçlarıyla 2013 yılında Karbon Saydamlık projesi kapsamında “CDP İklim Performans Liderliği
Ödülü”ne layık görüldü. Ayrıca ISO14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikalı Vestel Beyaz Eşya Tesisleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen 2013 Temiz Türkiyem
yarışmasında ‘En Temiz Sanayi Tesisi Birincilik Ödülü’nü
aldı. Ürünleri tasarlarken çevreci olmasını birinci önceliğin-
de tutan Vestel, üretim sırasındaki faaliyetlerinde de çevreye saygılı. Vestel bünyesinde bugün tüketicilere sunulan
ürünler beş yıl öncesine göre yüzde 50 daha az enerji ve yüzde 25 daha az su tüketiyor. Ürünlerin enerji tasarrufu sağlama kapasitesinde elde edilen bu başarı, elbette bu alanda
yapılan yoğun Ar-Ge çalışmalarının bir sonucu. Vestel piyasaya sunulacak ürünlerin enerji tasarruflu olmasını ürünlerin temel özelliği olarak görüyor, ürün geliştirme ve tasarım
çalışmaları da bu doğrultuda gerçekleştiriliyor. Vestel çevreci ürün geliştirmeye ayırdığı kaynağı beş yıl öncesine göre
üç kat artırmış durumda.
Doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı, plansız yapılaşma ve
kontrolsüz atıkların dünyamız üzerinde yarattığı olumsuz
çevresel etkiler sadece bugünü değil, geleceğimizi de tehdit
Vestel, akıllı ürünler geliştirerek çağa ayak uyduruyor ve daha az enerji tüketimiyle daha çok “iş” yapılabileceğini
ispatlayan beyaz eşyalar üretiyor.
ediyor. Zorlu Grubu gelecek nesilleri de düşünerek yaşadığımız dünyaya sahip çıkmamız gerektiğini biliyor ve gayrimenkulden tekstile, madenden teknolojiye faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde her çalışanın veya şirketin çevreye
katkı sunmak için yapabileceği bir şeyin mutlaka olduğunu
düşünüyor. Örneğin Vestel bünyesinde çevresel atıkları en
aza indirgemek için mevzuata uygun olarak atık elektrikli
ve elektronik ürünlerin toplanmasıyla ilgili prosedür uygulanıyor. Bu doğrultuda tüm Vestel mağazalarında atıkların
değerlendirilmesine yönelik alanlar ayrılarak müşterilere
gerekli duyurular yapılıyor. Eskilerini getiren her müşterinin
ürünü alınarak değerlendiriliyor.
türmeyi hedefliyor. Bir ürünün az enerji tüketmesinin yanı
sıra daha az su tüketmesi, kullanıcı dostu tasarımıyla hayatı
kolaylaştırması, faydalı ömrü sonunda tekrar hammaddeye
dönüştürülebilmesi de önemli. Örneğin, Vestel mühendislerinin geliştirdiği “Water Box” teknolojisine sahip bulaşık makineleri, temizlenmiş bulaşıkları durulamak için kullanılan
son durulama suyunu depolayıp, bir sonraki yıkamanın ilk
yıkama döngüsünde kullanarak önemli ölçüde su tasarrufu
sağlıyor. Çevreye duyarlı ürünlere yönelik çalışmalar neticesinde Vestel’in ürün portföyünün neredeyse tamamı enerji
verimliliği yüksek ürünlerden oluşuyor. Öyle ki, bu konuda
dünya rekorları kıran ürünlere sahip.
Ar-Ge çalışmalarının katkısı önemli
Beyaz eşyada ürünler büyük oranda geri dönüşümlü malzemelerden üretiliyor. 10 yıl önce yüzde 80’lerde olan geri dönüşümlü malzeme kullanım oranları, bugün yüzde 90’ların üzerine çıktı. Burada geri dönüşümlü malzeme teknolojileri üzerine
yapılan Ar-Ge çalışmalarının katkısı büyük. Vestel LED televizyonun üretilmesinde, bileşenlerinden olan boyasız-kozmetik
plastik parçaların üretiminde kullanılan buharın kalitesinin
artırılması sonucu, prosesteki enerji verimliliğinin en üst düzeye çıkarılmasını sağlayan uygulama bulunuyor. Bu uygulama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenen
6. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı kapsamındaki “Sanayide
Enerji Verimliliği Proje Yarışması”nda birincilik ödülünün de
sahibi oldu.
Pazar ortalamasının yarısı kadar su ile temizlik sağlayan,
yıkayıcı ürünler kategorisinde yürürlükte olan standartlarda en az enerji tüketen enerji sınıfı olan A+++ enerji sınıfından yüzde 70 daha az enerji harcayan çamaşır makineleri, yüzde 20 daha az enerji harcayan bulaşık makineleri,
A enerji sınıfından yüzde 50 daha az enerji harcayan fırınlar
üretiliyor. Frost Free soğutma teknolojisine sahip kombi
buzdolapları, A class enerji sınıfından yüzde 75 daha verimli (A+++ enerji sınıfından yüzde 15 daha verimli) tasarımı ile
kullanıcı dostu.
Enerji kaybını önlemek için çalışmalarını sürdüren Vestel,
bu bağlamda geliştirdiği ürünlerin daha az enerji ve su tüketmesi için mümkün olan teknolojileri daha da ileriye göİklim performans lideri Vestel
Vestel fabrikaları enerji verimliliği yüksek, doğal kaynak kullanımı
minumuma indirgenmiş cihaz ve makinelerle donatılmış durumda.
Üretirken atmosfere salınan CO2 miktarının göstergesi olan Karbon
Ayak İzi değeri sektörün en düşüklerinden biri. Tüm bu yapılan çalışmalar ve ulaşılan seviye sayesinde 2013 yılı Karbon Saydamlık
Projesi’nde “İklim Performans Liderliği Birincilik Ödülü” Vestel Beyaz Eşya’nın oldu.
Ayrıca sadece Vestel’de bulunan Pyrojet® teknolojisi ile ortalama bir çamaşır makinesine göre yılda yaklaşık 2,2 ton su
tasarrufu sağlayan çamaşır makinesi temiz su kaynaklarının
tasarrufuna katkı sağlıyor.
Vestel Puzzle buzdolabı hem dondurucu hem de soğutucu
olarak kullanılabilen bölmeleriyle müşteri memnuniyeti sağlarken kullanım amacına uygun enerji tüketimiyle de fazla
enerji tüketimini engelliyor. Vestel Puzzle yüzde 80’e varan
enerji tasarrufu sağlıyor. Vestel Puzzle buzdolabında bulunan FrostFree soğutma teknolojisi ve ColdWrap fan teknolojisi, uygun nem ve sıcaklık sağlayan tasarımıyla gıdaları ideal depolama koşullarında daha uzun süre taze depolayarak,
önlenen israfla ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Tüm bu faydalar, doğayı seven ve önemseyen tüketicilerin bu ürünleri
tercih etmesini sağlıyor.
14 haber
15
Türkiye Vestellenmeye Kenan
İmirzalıoğlu’yla devam ediyor
Yapılamaz denileni yapan Vestel şimdi de Kenan İmirzalıoğlu ile Vestel City’den #GururlaYerli diyor. Şubat ayında yayına
giren yeni reklam filminde Vestel, “Yerli üretimin gururuyla, Türkiye Vestellenmeye devam ediyor” sloganını öne çıkarıyor.
“Gururla Yerli” temasının Vestel’in Ar-Ge, tasarım ve üretim
alanındaki gücüne dayandığını vurgulayan Vestel Şirketler
Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan yeni reklam filminin
amacına vurgu yaparak şu ifadeye yer verdi: “Bizim neslimizin aklına yerli malı denince sebze, meyve, kuruyemiş geliyor.
Vestel ise yerli malı denince çocuklarımızın aklına akıllı telefon, tablet, televizyon gelsin diye çalışıyor. Biz bunu sadece
sözde bırakmıyoruz, bu algıyı yerleştirmek için aktif faaliyet
gösteriyoruz. Bunu yaparken aynı zamanda teknolojiyi ülkemizin en önemli ihracat kalemi yapmak, tüm dünyada teknoloji üretmedeki gücümüzle anılmak en büyük hedefimiz. Bu
hedefe ulaşmak için öncelikle halkımızın bu yerli üretim teknolojiyi tanıması, sahiplenmesi ve onunla gurur duyması gerekir. Yeni reklam filmimiz bu amaca hizmet ediyor.”
V
estel, Türkiye’de Vestel City’de ürettiği dünyanın en
ileri teknolojilerini Kenan İmirzalıoğlu’nun rol aldığı
yeni reklam filmleriyle anlatıyor. Vestel’in Manisa’daki
üretim üssü Vestel City’de çekilen ilk reklam filmi 23 Şubat’ta
yayına girdi. Geçen yıl yeni reklam kampanyasına “Türkiye Vestelleniyor” sloganıyla start veren Vestel, yeni reklam
filminde “Yerli üretimin gururuyla, Türkiye Vestellenmeye
devam ediyor” diyor. Kenan İmirzalıoğlu, Vestel’in “Gururla
Yerli” temasının merkezde olduğu dört reklam filminde yer ala-
cak. Vestel’in yeni reklam filmi, dünyanın en son teknolojisine
sahip Vestel akıllı telefonların, tabletlerin, 4K UHD televizyonların, rekortmen çamaşır ve bulaşık makinelerinin üretildiği
ve bu ürünlere en iyi tasarım markası ödüllerini kazandıran
tasarımlarının yapıldığı Vestel City görüntüleriyle başlıyor. Bu
görüntülerin ardından Kenan İmirzalıoğlu, Türkiye’de dünyanın en son teknolojilerinin üretildiğini epik bir dille seyirciye
anlatıyor. Film, gururla kameraya bakan Vestel çalışanlarının
görüntüleriyle sona eriyor.
Vestel hem icat çıkardı hem tasarım ödüllerini topladı
Türkiye’nin, geleneksel kültürde yaygın “icat çıkarma” sözünün yarattığı psikolojik bariyeri Vestel’le aştığını belirten Turan Erdoğan şöyle
konuştu “Vestel olarak bugün tüm Türkiye’nin gururu olacak en son
teknolojiyi üretiyoruz. Teknolojimizi sadece iç pazarda tüketiciyle buluşturmakla kalmıyor, dünyaya satıyoruz. Avrupa’nın tek lokasyonda
üretim yapan en büyük endüstri kompleksi, İngiltere ya da Almanya’da
değil Türkiye’de Manisa’da bulunan Vestel City’dir. Teknoloji üretimini
Türkiye’ye yakıştıramayanlara inat yerli akıllı telefonlar, tabletler, 4K
televizyonlar, rekortmen beyaz eşyalar üretiyoruz” dedi.
Vestel’in sadece Ar-Ge ve üretimdeki gücüyle değil tasarımdaki
yetkinliğiyle de fark yarattığını belirten Erdoğan, kendilerine inandıklarını, çok çalıştıklarını, yatırım yaptıklarını ve “Yapılamaz” denileni başardıklarını vurguladı. Erdoğan “Bugün dünyanın en prestijli
uluslararası tasarım yarışmalarında bu alanın lideri olarak bilinen
İtalyanlarla ve İsveçlilerle yarışan marka yine Vestel’dir. 2014’te en
prestijli uluslararası tasarım yarışmaları Good Design Award, Plus
X Design Award, A Design Award ile Design Turkey’den toplam 66
adet ödülle döndük. Uluslararası ve ulusal tasarım yarışmalarında
son 7 yılda 357 adet ödül aldık. Bu ülkede teknoloji üretilemez diyenlere kulak asmadan televizyondan tablet ve akıllı telefona, çamaşır makinesinden bulaşık makinesine, buzdolabından klimaya
dünyanın en son teknolojilerini ürettik. Kısacası biz, hiçbir zaman
araştırmaktan, çalışmaktan, özveri göstermekten vazgeçmedik,
‘Evet, yapabiliriz’ dedik ve yapabildiğimizi tüm dünyaya gösterdik”
diyerek haklı gururlarını paylaştı.
geldiğinde hissettiklerini ve gördüklerini izleyicilere aktarıyor” dedi.
Vestel Türkiye’nin dijital devriminin öncüsü
Vestel City’de dünyanın son teknolojilerini ürettiklerini belirten Erdoğan, “Dijital denince akla Uzak Doğu geliyor. Avrupa
dijital devrimi ıskaladı. Biz Türkiye olarak dijital devrimi kaçırmamalıyız, kaçırmayacağız. En büyük sorumluluğu Vestel
olarak biz üstlendik. Vestel, Türkiye’nin dijital devriminin öncüsü olacak. Yeni reklam kampanyamızda bu dijital devrimin
merkez üssü Vestel City’nin kapılarını Kenan İmirzalıoğlu’nun
anlatımıyla Türk halkın açıyoruz” ifadesine de yer verdi.
“Vestel City’den etkilenmemek mümkün değil”
Vestel’in yeni reklam filminde yer alan Kenan İmirzalıoğlu teklifi nasıl değerlendirdiğini ve kabul ettiğini ise şöyle açıkladı:
“Genelde reklam filmlerinde oynamayı ya da bir markanın reklam yüzü olmayı tercih etmiyorum. Kariyerim boyunca bu anlamda çok az projede yer aldım. İçime sinen, tüketiciye önermekten çekinmeyeceğim markalarla bir role girmeden, Kenan
İmirzalıoğlu olarak iş birliği yapmayı seviyorum. Vestel’le hayata geçirdiğimiz ‘Gururla Yerli’ projesi her açıdan içime sinen
ve bütünleştiğim bir çalışma oldu.”
Kenan İmirzalıoğlu’nun profesyonel hayatındaki başarısı ve
kamuoyu nezdindeki güvenilir kişiliğiyle Vestel’in “Gururla
Yerli” teması için en uygun isim olduğunu ifade eden Erdoğan “Bu reklam kampanyasıyla amacımız, Kenan İmirzalıoğlu
aracılığıyla yerli üretimin önemini anlatmak, Avrupa’nın mega
fabrikalarından Vestel City’de nasıl dünyanın son teknolojilerini ürettiğimizi göstermek. Kenan Bey de bu reklam filminde
rol yapmanın ötesinde, Kenan İmirzalıoğlu olarak Vestel City’e
Vestel City’e ilk kez reklam filmi için gittiğini belirten İmirzalıoğlu “Vestel City’nin National Geographic’te yayınlanan
Mega Fabrikalar belgeseline konu olduğunu biliyordum ama
yakından gördüğümde bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim. Zaten etkilenmemek mümkün değil. Tüm dünya için,
dünyanın son teknolojilerini üreten devasa bir endüstri kompleksi. Gerçekten bana o gururu hissettirdi. Bu nedenle içim
rahat şekilde ‘Gururla Yerli’ diyebilirim” sözlerine yer verdi.
16 röportaj
17
Çevre dostu yapılar bizim işimiz!
İstanbul’un en prestijli ve nitelikli ofislerinden biri olan ve Zorlu Holding merkezine ev sahipliği yapan Levent 199,
Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (USGBC) tarafından verilen “LEED Gold” sertifikası almaya hak kazandı. Zorlu
Gayrimenkul Grubu İnşaat Direktörü Yüce Demirseren projenin tüm ayrıntılarını anlatıyor.
Z
orlu Gayrimenkul’ün Zorlu Center’dan sonra ikinci projesi olarak, 280 milyon dolar yatırım bedeli ile hayata
geçen A+ ofis projesi Levent 199, Amerikan Yeşil Binalar
Konseyi (USGBC) tarafından verilen, LEED Core and Shell, yeni
inşaat kategorisinde 74 puan alarak “LEED Gold” sertifikasını
aldı. Sahip olduğu yüksek standartlarla bölgenin gelişimine
yön verecek niteliklere sahip Levent 199, bu ödülle birlikte
kendisinden sonraki yapılanmalar için de çıtayı yükseltecek
kriterleri belirlemiş oldu. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan
Zorlu Gayrimenkul Grubu İnşaat Direktörü Yüce Demirseren
çevre dostu yapı konseptinin tüm Zorlu Grubu tarafından benimsenmiş bir stratejinin parçası olduğunu söylüyor.
LEED sertifikasyon sistemi nedir?
1998 yılında ortaya çıkan ve
çevre dostu bina sertifikasyon
sistemi olan LEED (Leadership
in Energy and Environmental
Design) Amerikan Yeşil Binalar
Konseyi (USGBC) tarafından
geliştirildi. LEED kapsamında
projelerde; toplu taşımanın ve
alternatif ulaşım sistemlerinin
özendirilmesi, su tasarrufu ve suyun verimli kullanılması, tasarımın
ve sistem seçiminin enerji verimliliğinin artırılması yönünde yapılması, iç hava kalitesinin artırılması ve kontrolü, insan sağlığına zararlı
uçucu maddeler ile sigara dumanının engellenmesi ve iç ortamdan
uzaklaştırılması, gün ışığından asgari düzeyde faydalanma gibi konular değerlendirilerek puanlanıyor.
LEED Sertifikası Zorlu Gayrimenkul ve tüm Zorlu Grubu için
nasıl bir öneme sahip?
Çevre dostu bina konseptini kullanmak sadece Zorlu Gayrimenkul Grubu’nun değil Zorlu Holding’in bir stratejisi. Gayrimenkul tarafında bir gayrimenkul yatırımcısı gibi gözüksek
de, Zorlu Holding’in portföyünde sanayici kimliğiyle çok ciddi
fabrika yatırımları mevcut. Dolayısıyla biz bunu zaten Holdingin bir stratejisi olarak görüp, Gayrimenkul Grubu’na uyarlamış
durumdayız. O yüzden de sürdürülebilir yapı kavramının Zorlu
Holding’in sahiplendiği bir kavram olduğunu ve bunu da kendi
bünyesindeki tüm gruplara yaymaya çalıştığını söyleyebilirim.
Grubumuz ve Zorlu Holding yaptığı tüm projelerini bu sertifikayı almaya uygun niteliklerde olacak şekilde hazırlatıyor; bunu
bir strateji olarak geliştirmiş durumdayız. Levent 199 ile bunun
ilk örneğini gerçekleştirdik. Temeli attığımız günden itibaren
bu sertifikayı almaya karar vermiştik ve çalışmalarımızı da bu
çerçevede sürdürdük.
Bu sertifikayı almak için hangi şartları yerine getirmek gerekiyor?
Eğer iyi bir tasarım yapıyorsanız, LEED sertifikasını almak için
büyük bir aşama kaydetmiş oluyorsunuz. Bu çerçevedeki en
önemli kriterlerden biri enerji verimliliği ve sürdürülebilir enerji
tasarruf sistemleridir, bunun da tasarımla doğrudan ilgisi bulunmaktadır. Çünkü enerji tasarrufu elektrik, mekanik ve cep-
he sistemleriyle doğrudan alakalı. Dış cephe camlarınızın rengi
biraz koyu olursa, aydınlatma için daha çok enerji sarf etmeniz
gerekiyor. Camlarınız ince olursa ısınma sorunu çıkıyor. Dolayısıyla bu üç ayağı dengede tutacak bir tasarım geliştirmek
gerekiyor. Ancak tasarım ne kadar iyi olursa olsun LEED sizden beklediği tüm kriterleri belgelemenizi de istiyor. Örneğin
hafriyatın nasıl yapıldığı, bu esnada hangi ekipmanların kullanıldığı, bu ekipmanların emisyon değeri, çıkan inşaat kalıntılarının nereye döküldüğü, kullanacağınız boyanın bünyesinde
ne oranda zehirli partikül ya da madde olduğu, biten binanın
ne kadar enerji tükettiği, binanın atık geri dönüşümü için ne
gibi çözümler ürettiği ve bunlar gibi birçok hususta vereceğiniz somut cevaplar birer kriter ve belgelemeniz halinde puan
toplamanıza yarıyor. Böylece belli puanları toplayarak gümüş,
altın ve platin seviyelerinde sertifikaları almaya hak kazanıyorsunuz. Bizim hedefimiz 72’ydi, minimum 67 puan alırız diye
tahmin ediyorduk. Ancak 74 puan topladık. Bu da LEED Gold
sertifikası için fazlasıyla yetti.
Levent 199’ı öne çıkaran unsurlar neler?
Standart LEED projelerinden farklı olarak iki özelliğimiz öne
çıkıyor. İlki enerji verimliliğine katkı sağlayan cam kaplamalarımız. Bu kaplamalar biz projemize başladığımız zamanlarda
Türkiye’de üretilmiyordu ancak bizim projemizden sonra yaygınlaşmaya başladı. Binalar yapılırken mimarlar genelde binanın kuzey-güney ya da doğu-batı cephelerini dikkate alırlar.
Bu da yaz-kış kullanımında farklı unsurları öne çıkarabilmeyi,
hakim rüzgar ve günışığı yönlerine göre öncelikleri belirlemeyi, gerekli önlemleri alabilmeyi amaçlar. Eğer biz Batı cephesini kör bir cephe olarak yapmış olsaydık bizim için LEED Gold
Sertifikası’nı almak çocuk oyuncağı olacaktı. Ama biz kolaya
kaçmadık. İstanbul’da ve belki de Türkiye’de, LEED kriterlerini
yerine getiren ve cephesinin tamamı cam olan tek bina Levent
199 diyebiliriz. İkincisi ise tüm aydınlatma sistemlerimizde LED
ürünler kullanmamız. Tabii Vestel LED gibi bir ayrıcalığa grup
olarak sahip olmamızın bunda rolü büyük oldu. Bu da sadece
otopark alanımızdaki dönüşümle bile yüzde 5 oranında enerji
tasarrufu sağlamamıza yaradı.
LEED denetleme sürecinde neler yaşadınız?
LEED yaşayan bir denetleme süreci... Tüm süreçleri belgelemek zorundasınız. Her hafta bir LEED koordinasyon toplantısı
yaptık. Bu nedenle de belgelendirme konusunda hiçbir eksiğimiz çıkmadı. Biz aslında projenin ilk başlarında platin sertifika
almayı düşündük ama bunun için mutlaka bir kojenerasyon ya
da trijenerasyon sistemi kurulması gerektiği için verimli bulmadık. Ancak gelecekte piyasa koşulları değişirse trijenerasyon
için ayrılmış bir alanımız da var. Hatta trijenerasyondan çıkan
fazla enerjiyi sisteme vermek için ek bir trafo alanını rezerv olarak tutuyoruz. Hesaplamalarımızda ileriye dönük tüm hazırlıklarımızı yaptırdık.
Isıtma/soğutma ve iklimlendirme anlamında özel bir çalışma
yaptınız mı?
Isıtma ve soğutma sistemlerimizin tamamı ısı geri kazanımlı
taze hava sistemleri ile desteklenmektedir. Isı geri kazanım
sistemi kullanmadığınız zaman kışın veya yazın, çalışanların ihtiyacı olan oksijeni karşılamak için içeriye verdiğiniz taze hava
işletme maliyetlerinizin çok yüksek seviyelere çıkmasına yol
açıyor. Genelde binalarda ısı kazanım sistemleri kullanılmadığı için işletmeciler taze hava sistemlerini devre dışı bırakıyor
bu da çalışanlarınızın bir müddet sonra oksjensizlik nedeni ile
uyumaya başlamasına yol açıyor. Biz geri kazanım sistemlerini
kullanarak taze havayı her mevsimde, maksimum seviyede verme olanağına sahip olduk. Böylece hem işletme maliyetlerimizi
minimize ettik hem de bina çalışanlarımızın en iyi koşullarda
çalışmasını sağlamış olduk.
Türkiye’de ilk kez Levent 199’da kurulan double deck asansör
sisteminin LEED Gold sertifikasını almakta katkısı oldu mu?
Doğrudan değil ama dolaylı şekilde olduğunu söyleyebiliriz.
Çünkü biz eğer double deck asansör sistemini tercih etmeseydik, daha fazla asansör kuyusu yapmak ve çalıştırmak zorunda kalacaktık. Bu da en az yüzde 50 daha çok enerji anlamına
gelirdi ve LEED’in enerji kriterlerini karşılama çabasında bize
negatif etki yapardı. Oysa mevcut asansörlerimiz hem sahip
oldukları rekortmen hızları, hem de kullandıkları yönetim sisteminin optimizasyon kabiliyetleri ile aynı trafik yükünü daha
az kuyu ve kabin ile karşılamamıza yardımcı olmuştur.
Bu sertifikayı almak ticari anlamda nasıl bir getiri sundu?
Çevreci yapıları inşa etmek sanıldığı kadar maliyetli değil, birçok açıdan kısa sürede maliyetini çıkarabiliyor. Ticari anlamda sunduğu katkılara örnek vermek gerekirse uluslararası ve
ulusal birçok seçkin firma genel merkezlerini binamıza taşındı
ve taşınmaya da devam ediyor. Tabi Zorlu Holding’in de Levent
199’da olması bize ayrı bir güç katıyor.
İnşaat aşamasında bile çevre dostu
Levent 199, henüz inşaat halindeyken inşaat sahası, çevre kirliliğine
yol açmayacak şekilde kontrol altında tutuldu. İnşaat atıkları sahada
ayrıştırılarak %75’inden fazlası geri dönüşüme gönderildi. Aynı zamanda inşaat sırasında kullanılan malzemelerin %20’sinden fazlası
geri dönüştürülmüş içeriğe sahip ve %40’ında fazlası da yerel malzemelerden seçildi. Böylece inşaat için gerekli hammadde miktarı
ve yerel kaynaklar tercih edildiğinden ulaşım kaynaklı karbondioksit
emisyonu azaltıldı. Levent 199’da, yeşil binaların en önemli başlıklarından biri olan bina kullanıcısı sağlığı da ön plana çıkarıldı. Tüm
kullanıcı alanlarına yeterli taze hava verilerek kaliteli bir yaşam alanı
sunulması sağlandı. İnşaat sırasında kullanılan ve insan sağlığına
zararlı salınım yapabilecek boya, yapıştırıcı, macun, astar gibi malzemelerin çevre dostu ve minimum salınım limitlerinde seçilmesine
özen gösterildi. İç mekanın temizliği için ana girişlerde yağışlı günlerde kullanılacak ve yeşil bina kriterlerine uygun şekilde paspaslar
tasarlanarak, havalandırma sisteminde kullanılan filtreler minimum
F7 seviyesinde seçildi. Genel konu başlıklarının yanı sıra bonus puanları oluşturan “Tasarımda İnovasyon” kategorisi kapsamında kredi
gereklilikleri fazlasıyla sağlandığından üstün performans puanlarına
ek olarak, “Sürdürülebilir Peyzaj Planlaması” ve “Yeşil Bina Bilinçlendirme” konularında puanlar kazanıldı.
18 haber
19
Linens’in yeni koleksiyonu
evinizde bahar havası estiriyor
Linens, 2015 İlkbahar-Yaz Koleksiyonuyla evinize baharın renklerini, doğallığı ve neşesini taşıyor. Perde ve
döşemelikten nevresime ev tekstilinde fark yaratan tasarımlara imza atan Linens, yeni sezon için hazırladığı dört farklı
temayla dikkat çekiyor.
L
inens, 2015 ilkbahar ve yaz trendlerinden esinlenerek
hazırladığı yeni koleksiyonuyla bu sezon da modern ve
şık yaşam alanlarına imza atıyor. 2015 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu, soft tonların yanı sıra deniz mavisi, gümüş, turkuaz,
bordo, mor, altın sarısı tonlarını da barındırıyor. Koleksiyonda
yer alan çiçek desenlerinin yanı sıra geometrik motiflerin bulunduğu tasarımlar da evlerde farklı stiller yaratmak için ideal.
Holy Harmony, Super Shore, Flash Fusion ve Eternal Earth temalarıyla yaratılan özel tasarımlar dikkat çekiyor.
Baharı karşılayan temalar
Minimalist ve sofistike stilleri bir arada sunan Holy Harmony teması, geçmişle bugünü buluşturuyor. Çiçek buketleri ve yumuşak renklerin hakim olduğu temada, çiçek
desenlerinin yanı sıra geometrik desenler de yer alıyor.
Temada, saten, percale gibi kumaşların kullanıldığı ürünler
öne çıkıyor.
Denizin derinliği ve dinginliğini yansıtan Super Shore temasını, sadelik, doğallık ve romantik kelimeleriyle tanımlamak
mümkün. Deniz kabukları, denizatı, halat ve balık desenlerinin yanı sıra suluboya efektli dalgalar, damlalar ve baloncuklu motifler dikkati çekiyor. Percale, keten ve koton kullanımların yer aldığı temada, gümüş, krem ve sedef renkleri ön
planda olup; deniz mavisi, yeşil, turkuaz, mor ve açık mavi
tonları da ilgi çekiyor. Etnik ve egzotik bir havaya sahip Flash
Fusion teması ise Afrika, Meksika ve Japon esintileri taşıyor.
Temada, çiçek ve bitki desenlerinin yanı sıra etnik mozaik,
üçgen, dalga motiflerini içeren desenler de yer alıyor. Egzotik
tasarımların enerjisi ve sıcaklığının hissedildiği temada, ekru,
metalik, toprak rengi, füme ve kiremit başta olmak üzere, altın
sarısı, portakal rengi, bordo, lacivert ve mor gibi sıcak renkler
de bulunuyor.
Günbatımı ambiyansını içinde barındıran, kahverengi, haki ve
altın renginin öne çıktığı Eternal Earth temasında da toprak
rengi, kil, koyu sarı, yeşil ve taş renkleri de yer alıyor. Fosil motifleri, suluboya efektleri, patchwork desenleri ve kuru çiçek
motifleriyle öne çıkan, ‘Şehrin kaosundan uzak el değmemiş
doğayı anımsatan’ temayı tanımlayan kelimeler ise; bohem ve
etnik.
Linens’in 2015 koleksiyonunun
temaları Holy Harmony, Super Shore,
Flash Fusion ve Eternal Earth farklı
stiller yaratmak için ideal...
20 haber
21
4K ve hibrit yayın dönemi
4K ve hibrit yayıncılık sayesinde
izleyiciler televizyonu interaktif
olarak kullanabilecekler. 4K
yayın sayesinde daha yüksek
çözünürlüklü gerçekçi görüntüler
kullanıcıya ulaşabilecek. Hibrit
yayıncılık sayesinde ise kullanıcılar
eski yayınları diledikleri zaman
izleyebilecek ve teleteks
hizmetlerinden faydalanabilecek.
HD yayına göre 4 kat daha fazla çözünürlük sunan ve izleyicilerin televizyonu interaktif olarak kullanmalarına olanak
veren 4K ve hibrit yayıncılık projesi Türkiye’de çok yakında tamamlanacak. Ar-Ge ve yerli teknoloji üretimindeki gücüyle
projeye dahil olan Vestel, 4K yayıncılıkla uyumlu Ultra HD 4K televizyon modellerinin yanı sıra ilk kez bu proje için 4K
set üstü kutu üretti.
T
RT, Türksat ve Vestel, Türkiye’de ilk kez 4K ve hibrit
yayıncılığı hayata geçirmek için iş birliği yaptı. Proje
kapsamında 2015 yılında test yayının tamamlanması ve
2016 yılında planlı yayına geçilmesi hedefleniyor. Projede TRT
yayıncılık, Türksat uydu iletim, Vestel ise 4K ve hibrit yayıncılığı tüketiciye ulaştıran ileri teknolojiye sahip televizyon ve set
üstü kutuları üretim sorumluluğunu üstleniyor.
Türkiye’de ilk şifresiz Ultra HD yayın
TRT Genel Müdürü Şenol Göka, Türksat Genel Müdürü Prof.
Dr. Ensar Gül ve Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen lansman toplantısında
4K ve hibrit yayıncılığın Türkiye için önemi ve beklentiler anlatıldı. Dünyada yayıncılık alanındaki en son teknoloji olan Ultra
HD yayınını Türk izleyicisine sunmayı amaçladıklarını vurgulayan TRT Genel Müdürü Şenol Göka “TRT olarak Türksat ve
Vestel iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz bu projede Ultra HD yayın sayesinde mevcut HD yayının 4 katı çözünürlükle saniyede
50 tam kare resim sunacağız. HD yayına kıyasla 8 kat fazla
kaliteye sahip yayın sağlayacağız. Gerçeğe yakın Ultra HD yayın kalitesiyle izleyicilerimiz müthiş bir seyir keyfi ve deneyimi
yaşayacak” sözlerine yer verdi.
TRT HD Kanal Koordinatörlüğü öncülüğünde deneme yayınlarına başlayan Ultra Yüksek Çözünürlüklü kanalın, en geç 2016
yılında planlı yayın akışına geçmesini öngördüklerini vurgulayan Göka “Hedefimiz, Türk izleyicisinin yoğun ilgi gösterdiği
Avrupa Futbol Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi final karşılaş-
maları ve olimpiyat oyunları gibi büyük spor organizasyonlarını Türkiye’de televizyonda ilk kez şifresiz olarak Ultra HD
yayın kalitesinde 2016 yılında sporseverlerle buluşturmak”
dedi. 2014 yılında hayata geçirdikleri bir diğer önemli çalışmanın ise hibrit yayıncılık olduğunu ifade eden Göka, TRT HD
bünyesinde başlatılan TRT Artı’nın, televizyon yayıncılığı ile
internet uygulamalarını buluşturan yeni bir teknolojiye sahip
olduğunu söyledi. Mevcut yayınlarda bulunan programların
izleyiciye daha etkileşimli bir şekilde sunulmasını sağlayan
hibrit yayınla, seyirci kaçırdığı yayınları ve programları istediği
zaman izleyebilecek ve günlük hayatta ihtiyaç duyacağı pek
çok bilgiye rahatlıkla ulaşabilecek.
Tüketiciler Ultra HD televizyonları tercih edecek
Türkiye’de Türksat uyduları üzerinden 1994 yılından sonra
Analog TV, 1998 yılından itibaren ise Sayısal TV yayınlarının
vatandaşlara ulaştırıldığını; Türksat uydularındaki TV sayısının günümüzde 593’e çıkarıldığını ifade eden Türksat Genel
Müdürü Prof. Dr. Ensar Gül ise şöyle konuştu: “Türkiye’deki
şifresiz ticari ilk HD yayını Türksat uyduları üzerinden 2010 yılında TRT HD televizyonu ile gerçekleştirildi. Geçen yıllar içinde HD yayın sayısı 77’ye ulaştı. Bugün yayına başlayan TRT
4K’nın Ultra HD yayın yapan ilk televizyon kanalı olması bizim
için büyük bir deneyim ve gururdur.”
TRT ve Türksat iş birliğiyle Türkiye’de ilk, dünyada ise sayılı Ultra HD kanallardan biri olacak TRT 4K’nın yayın hayatına
başladığını vurgulayan Gül “Ülkemizde Ultra HD televizyonlar
teknoloji marketlerde ve ilgili satış noktalarında tüketicilere
sunuldu. Dolayısıyla yeni televizyon alan kullanıcıların Ultra
HD televizyonları tercih etmelerini bekliyoruz. Özellikle 2016
yılında gerçekleştirilecek Avrupa Futbol Şampiyonası ve olimpiyatların Ultra HD olarak yayınlanmasının, Türk izleyicisinin
Ultra HD yayınla uyumlu televizyonlar kullanmaya başlamasına önemli bir ivme kazandıracaktır” dedi.
Vestel, 4K ve hibrit yayıncılık projesine 200 mühendisle çalışıyor
4K ve hibrit yayıncılık projesi için Vestel’in Ar-Ge departmanında 200’den fazla mühendisin aktif görev aldığını belirten Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan “Vestel,
bu projeye Ar-Ge’ye verdiği önem ve dünyanın son teknolojilerini üretmedeki gücüyle dahil oldu. Vestel’in 40 inçten 84
inçe kadar 20’den fazla farklı Ultra HD TV modeli bulunuyor.
Müşterilerimizden büyük ilgi gören bu televizyonlarımızın,
TRT ve Türksat iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz 4K ve hibrit yayıncılık projesi sayesinde daha da anlam kazanmasından, tüm
fonksiyonlarıyla kullanılabilecek olmasından çok memnunuz”
ifadesine yer verdi.
Vestel ilk yerli 4K setüstü kutuyu üretti
“Vestel olarak proje kapsamında Türkiye’nin ilk yerli 4K setüstü kutusunu ürettik. Türkiye’nin teknoloji lideri olarak proje
bazlı yeni ürün geliştirme ve üretme kapasitesine sahip tek firmayız. Türkiye’de bir ilk olan 4K ve hibrit yayıncılık projesinde
TRT ve Türksat’la birlikte yer almaktan gurur duyuyoruz” di-
yen Erdoğan, Vestel’in hibrit yayın teknolojilerinin televizyon
ve setüstü kutu projeleriyle desteklenmesi için dört seneyi
aşkın bir süredir çalıştığını ve yeni hibrit televizyon standartlarının geliştirilmesi için uluslararası çalışmalarda aktif rol aldığını vurguladı. Vestel’in bu özelliğini de Ar-Ge’ye verdikleri
öneme, yerli üretim gücüne ve zengin yerli içeriğe borçlu olduklarını ifade etti.
Vestel’in amacının sektördeki en kaliteli yayını ve en yeni
teknolojileri kullanıcılara tanıtmak, benimsetmek ve bunların yayılmasına öncülük etmek olduğunu sözlerine ekleyen
Erdoğan şunları belirtti: “4K ve hibrit yayıncılık sayesinde izleyiciler televizyonu interaktif olarak kullanabilecekler. 4K ve
hibrit yayına uygun televizyonların akıllı televizyonlardan en
önemli farkı, çevrimiçi işlem yapmaya imkan tanıması olacak.
4K yayın sayesinde daha yüksek çözünürlüklü gerçekçi görüntüler kullanıcıya ulaşabilecek. Hibrit yayıncılık sayesinde ise
kullanıcılar eski yayınları diledikleri zaman izleyebilecek ve
teleteks hizmetlerinden faydalanabilecek. Ayrıca kamu duyu-
rularını veya benzer bilgilendirmeleri kullanıcıya ulaştırmak
mümkün olacak.”
Vestel’den engelli seyirciler için sesli ve görüntülü betimleme
Vestel, TRT ile iş birliği kapsamında 4K ve hibrit yayıncılığın
yanı sıra görme engelli seyircilere yönelik Sesli Betimleme,
işitme engelli seyircilere yönelik Görüntülü Betimleme projelerini de hayata geçirecek. Vestel televizyonlardaki Sesli Betimleme özelliğinin türünün ilk örneği olduğunu vurgulayan
Erdoğan, bu özellik sayesinde görme engelli kişinin ailesi ya
da arkadaşlarıyla birlikte aynı yayını, aynı ortamda sadece kulaklık kullanarak sesli betimlemeyle izleyebileceğini açıkladı.
Böylece görme engelli izleyiciler yakınlarıyla birlikte aynı seyir deneyimini yaşayabilecekler. Aynı çerçevede işitme engelli
seyircilere yönelik Görüntülü Betimleme özelliği de Vestel’in
üzerine çalıştığı projeler arasında yer alıyor. Vestel, Sesli Betimleme ve Görüntülü Betimleme projelerini 4K ve hibrit yayıncılık projelerinden ayrı olarak TRT iş birliğiyle yürütüyor.
22 haber
23
İstanbul’da Hugh Jackman rüzgarı
Duygusal lüksü yaşatmak
Dünyaca ünlü aktör Hugh Jackman, yaptığı özel gösteri ve muhteşem performansıyla Zorlu’da hayranlarıyla buluştu.
Ses tellerindeki rahatsızlık nedeniyle gösteri programını tamamlayamayan Jackman; 30, 31 Mayıs ve 1 Haziran’da
yeniden Zorlu sahnesinde olacak.
Kendini konukların mutluluğu ve rahatına adamış 32 kişi, Raffles İstanbul Hotel’de butler ekibine bağlı olarak hizmet
veriyor. Butler hizmeti Raffles Otelleri için bir gelenek. Bu gelenek İstanbul’da da bozulmuyor ve kişiye özel hizmet
anlayışıyla konuklar İstanbul’da en huzurlu günlerini geçiriyorlar.
Z
orlu Performans Sanatları Merkezi, Russell Crowe ve Gerard Depardieu’nun ardından bu kez de Hollywood ve
Broadway’in ünlü yıldızı Hugh Jackman’ı ağırladı. Jackman,
tek gecelik özel gösterisi “An Evening with Hugh Jackman” ile hayranlarından büyük bir ilgi gördü.
Basının ilgisi müthişti
Gösteriden bir gün önce 160 basın mensubunun katılımıyla gerçekleşen toplantıda Hugh Jackman’a büyük bir ilgi vardı. Basın
mensuplarının hayranlığını belirtmekten çekinmediği ünlü yıldız,
sıcakkanlı tavırları ve pozitif enerjisiyle tam not aldı ve basının
ricası üzerine bir de şarkı söyledi. Ülkemizde X-Men filminde oynadığı Wolverine karakteri ile tanınan Jackman, basın mensuplarının müzikallerden mi yoksa filmlerden mi daha çok keyif aldığı
sorusuna kariyerinin müzikallerle başladığını ve iki performansı
da ayrı ayrı keyif alarak gerçekleştirdiğini dile getirdi. Ünlü aktör sergilemek üzere geldiği “An Evening with Hugh Jackman”
adlı şovunun ise daha çok kendi yaşam öyküsünden ve sevdiği
şarkılardan oluştuğunu belirtti. Yıldız oyuncu, Zorlu Performans
Sanatları Merkezi’nin de gördüğü en güzel sahnelerden biri olduğunu ifade etti. Jackman, 18 sene önce geldiği İstanbul’a yeniden gelmiş olmaktan mutlu olduğunu dile getirdi. “Eşimle birlikte düğünümüzden sonra buraya gelmiştik. İstanbul’u gezmiş
ve Fethiye’ye gitmiştik. 18 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmış
ve çok güzel zaman geçirmiştik” diyen Jackman, İstanbul ile geçmişten gelen bir bağlantısı olduğunu da basın toplantısı sırasında açıkladı. Basın mensuplarının, “Siz Osmanlı’nın torunusunuz
doğru mu?” şeklindeki sorusuna ünlü yıldız, “Büyük büyükbabam için ailemin bazıları Türk’tü diyor, bazıları Yunan’dı diyor.
Yani bilemiyorum ama bugün buradayken Türk diyorum. Ama
dürüst olmak gerekirse yüzde yüz emin değiliz. Sanırım Sakız
adasında doğmuş ve İstanbul’da bir bankada çalışmış. Babam
aslında Türkiye’ye birçok kereler geldi. Her zaman da bana, sen
Türksün, Türk sayılırsın, der. Belki de bu yüzden sabahları Türk
kahvesine bayılıyorum” şeklinde konuştu.
“Gördüğüm en güzel sahnelerden biri”
Çok büyük bir tarih tutkusunun olduğunu ifade eden Hugh Jack-
man, “Atatürk ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kalın bir kitap
okudum. Bu kadar hüküm sürmüş bir imparatorlukla ilgili olarak
bu kadar az bilgiye sahip olmuş olmaktan açıkçası biraz utandım”
dedi. İstanbul’a ailesiyle birlikte gelen ünlü aktör kızının tüm geziyi
planladığını ve Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii’ne
gitmek ve güzel Türk yemeklerinden yemek istediğini dile getirdi.
Dev müzikal performans
Broadway’deki gösterisinin ardından Avrupa’da ilk kez Türkiye’de
sahne alan Hugh Jackman’a, bu çok özel gösteride 32 kişilik orkestra ve dans ekibi eşlik etti. Gösterisinde hayatından hikayelere
yer veren Hugh Jackman, sahnede ‘Singin’ in the Rain’ ve ‘Guys
and Dolls’ gibi Broadway’in klasik olmuş ve en başarılı müzikallerinden 26 parça seslendirdi. Zorlu’da uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir gösteriye imza atan Jackman’a Türk sanatçı Bora
Uzer de iki şarkıda eşlik etti. Hugh Jackman şovundaki muhteşem
performansıyla ayakta alkışlandı. Gösterinin gala gecesine Cem
Yılmaz, Ozan Güven, Ozkan Uğur, Saba Tümer, Tuba Ünsal, Rıza
Kocaoğlu ve daha birçok ünlü isim katıldı.
Ses tellerindeki kanama nedeniyle gösterisinin kalan programını
tamamlayamayan Hugh Jackman, “Bir yere ayrılmayın” dediği hayranlarıyla yeniden Mayıs ayında buluşacak. Jackman 30, 31 Mayıs
ve 1 Haziran’da yeniden Zorlu Perfomans Sanatları Merkezi’nde
olacak.
1
28 yıl önce Singapur’da kurulan Raffles Otelleri’nin en
ayırt edici özelliklerinden biri olan “butler” hizmeti,
Raffles İstanbul Hotel’de de, kategori farkı olmaksızın
tüm oda türlerinde konaklayan misafirlere sunuluyor. Butler
ekibi kanatsız birer melek gibi her an konukların mutluluğu
için çalışıyor ve daha iyi hizmet verebilmek için her an hazır
bekliyor.
Raffles İstanbul Zorlu Center’ın konuklarının büyük bir kısmı,
seyahat etmeyi yaşam biçimi haline getirmiş kişiler. Bu nedenle, onlara fiziki öğelerin ötesinde, Raffles markasının sunduğu “duygusal lüks”ü yaşatabilmek, butler’ların en önemli
hedefleri arasında. Öyle ya; butler olmak “talep edilmeyen ihtiyacı anlamak” becerisine sahip olmayı da gerektiriyor. Buna
misafirleri şaşırtmak ve şımartmak da denilebilir. İçten gelen,
konuğun isteklerine daima saygılı, misafirin ihtiyaçlarını, onları memnun edecek şeyleri kendileri dile getirmeden gören
ve bu konuda harekete geçen Raffles butler ekibi, konukların karşılanmasından odalarına eşlik edilmesine, bavullarının
açılıp yerleştirilmesinden toplanmasına, ayakkabı boyama,
kuru temizleme veya ütü ihtiyaçlarının karşılanmasına kadar
birçok hizmeti organize ediyor.
Söylemeden anlamak için gözlem yapıyorlar
Raffles butler’ları konukların özel istekleri veya tematik kutlamalar (doğum günü, yıldönümü vb) doğrultusunda odaların
süslenmesi, banyoların hazırlanması gibi görevleri de başarıyla yerine getiriyorlar. Bu hizmeti verebilmek için rezervasyonu
bulunan konuklar hakkında ayrıntılı araştırma yapılıyor. Öncelikle konuklara e-posta gönderilerek konser, yemek daveti
gibi katılmayı planladıkları etkinlikler öğreniliyor ve böylece
misafirlerin zevkleri tespit ediliyor. Bu bilgiler de misafirlerin
alışkanlıkları ve hoşlanabilecekleri hizmetler hakkında ipuçları
veriyor. Tabii bu hizmetin ayrıcalıkları yalnızca bu ön bilgiler
ışığında şekil almıyor. Butler hizmeti veren ekip, misafirleri
konakladıkları süre zarfında dikkatle gözlemliyor ve onların
kişisel alışkanlıklarını da çözmeye çalışıyor. Örneğin solak bir
müşteriye kahve ikram edilirken fincanın kulbu ve hatta gaze-
tesinin masadaki konumu bile buna göre düzenleniyor. Butler
ekibi müşterilerinin sosyal medya hesaplarını da takip ederek
onlar hakkında daha fazla bilgi almak istiyorlar. Bu da küçük
sürprizler için yol gösterici olabiliyor. Örneğin yakın zamanda
bebek bekleyen bir çiftin odasına, çevredeki bebek ürünleri
satan mağazaların listesini veya bebekleri için küçük bir hediye yerleştirebiliyorlar.
Sekiz dil bilen ekip
Raffles İstanbul butler ekibi başta İngilizce ve Arapça olmak
üzere toplamda sekiz farklı dili konuşan, eşit sayıda kadın ve
erkek 32 çalışandan oluşuyor. Raffles Oteller zincirinde butler
olarak görev almak isteyen personel öncelikle sıkı bir eğitimden geçiriliyor. Bu eğitimler arasında hızlandırılmış ütü, valiz
yapma, hitabet, sofra kurma gibi misafirlerin hayatını kolaylaştırmaya yönelik uygulamalar yer alıyor.
Raffles Otelleri’nin bu ayrıcalıklı hizmetini konuklara sunan
butler ekibi her gün ‘duygusal lüksün” sınırlarını genişletmek
için çalışıyor.
24 haber
Enerjinin yarınını birlikte
belirliyoruz
Enerjide dışa bağımlılığı düşürerek kaynak çeşitliliği ve verimliliğini artırmaya yönelik politikalar geliştirilirken, Zorlu
Enerji Grubu da birçok etkinlikte söz sahibi olarak strateji geliştirme sürecine katkıda bulunuyor.
B
bilgilenmeniz gerekiyor. Çünkü enerji, tüm sektörlerin hem ana
damarı, hem de en çetrefilli alanı” ifadesini kullandı.
ir ülke veya şirket için ulusal, bölgesel ya da küresel
güçlerden biri olabilmek enerjinin yönetimine yapılacak
stratejik yatırımlardan geçiyor. Ulusal ve kurumsal enerji stratejilerini belirlemek içinse enerji bürokrasisi ve şirketleri
sıklıkla bir araya geliyor. Arz güvenliği, sürdürülebilirlik ve verimlilik temel konuları etrafında birleşen enerji sektörü oyuncuları arasında Zorlu Enerji Grubu da yerini alıyor.
Enerjide oyunun kuralları değişiyor
Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Enerji Uzmanları
Derneği’nin 20 Ocak’ta Ankara’da düzenlediği Enerji Piyasaları
Zirvesi, sektörün güncel ve olası gelişmelerinin değerlendirildiği etkinliklerden biri oldu. Zirve’de bir konuşma yapan Zorlu
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, “Geçtiğimiz iki
yıllık süreçte doğal gazın fiyatının yüksek olması sebebiyle hükümetimiz kömür santrallerine teşvikleri artırırken, doğal gaz
santrallerine teşvikleri tamamen kaldırdı. Önümüzdeki dönemde doğal gaz pazarlıkları olumlu sonuçlanırsa, bu yatırımların
yeniden gözden geçirilmesinde fayda var. Ancak her ne olursa
olsun yerli kömürle üretim yapacak santrallerin mutlaka desteklenmeye devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Ülkemizin temel hedeflerinden biri olan elektrik enerjisi üretimi
için de yenilenebilir enerji kaynaklarının artışına değinen Ahmet
Zorlu, “2023 hedefleri arasında olan yenilenebilir enerjinin payının en az yüzde 30’a artırılması için özellikle rüzgar ve güneş
yatırımlarının önünün açılması gerekiyor” diyerek düşüncelerini dile getirdi.
Zorlu Enerji, öğrencileri de bilinçlendiriyor
Dünya enerji ihtiyacının karşılanmasında başrolü oynayan petrol ve doğal gaz gibi kaynakları bulunmayan Türkiye’nin büyümesine paralel olarak enerji tüketimi de artıyor. Alternatif
kaynaklara yapılacak yatırımlar ve enerji verimliliği Türkiye’nin
enerjide geleceğini belirliyor.
C
M
Enerjide geleceği belirleyen stratejileri, geleceği yaratacak olan
öğrencilerle tartışmak üzere düzenlenen etkinliklerden birinde
Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Yağmur Özdemir değerlendirmelerde bulundu. 23-24 Şubat’ta İstanbul Üniversitesi’nde
13.’sü düzenlenen “Ekonomi Zirvesi 2015”te birçok sektör temsilcisi ve akademisyen öğrencilerle bir araya geldi.
1992 yılında kurulan, 500’ü aktif olmak üzere 3000 üyeye sahip İktisat Klubü’nün organizasyonunda “Alternatif Enerji Kaynakları ve Sürdürülebilir Teknolojiler” başlıklı oturumda bir
konuşma yapan Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Yağmur
Özdemir, üretim ve rekabet gücünü artırma hedefi ve yüksek
teknolojili yatırımlarıyla yola çıkan bir enerji yatırımcısının karşısına çıkan risk ve fırsatları anlattı. Özdemir, yurt içinde ve yurt
dışında, örneğin Pakistan’ın ilk rüzgar santrali yatırımını yapan
Zorlu Enerji’nin ülkenin mevzuatını, iş yapış şekillerini, finansman olanaklarını araştırırken edindikleri deneyimlerini paylaştı. Öğrencilere kendilerini mümkün olduğunca çok alanda
geliştirmeleri yönünde tavsiyelerde bulunan Özdemir, “Enerji
sektöründe yalnızca bir alanda eğitim ve deneyim sahibi olmanız yetmez, mühendislik, işletme, pazarlama gibi birçok alanda
Temiz enerji teknolojileri tartışılıyor
Devlet desteği ve özel sektör çalışmalarıyla birlikte, ilginin giderek arttığı jeotermal enerji, elektrik üretimin yanı sıra turizm
ve üretim yapan birçok sanayi kolları ile doğaya uyumlu, düşük
maliyetli ve yüksek verimlilik sağlayan yapısıyla önemli imkanlar sunuyor. Zorlu Enerji, 22-24 Ocak tarihlerinde 2. Jeotermal
Enerji Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı’ndaydı. Zorlu Enerji Proje Müdürü Bahadır Erdoğan, “Jeotermal Enerji Santrali Teknolojileri” başlıklı bir sunum yaparak, Zorlu Enerji’nin başta Kızıldere
II santrali olmak üzere jeotermal kaynaklardaki tecrübelerini
paylaştı. 9-10 Şubat’ta İstanbul’da düzenlenen “Dünya Temiz
Kömür Konferansı”nda (World Clean Coal Conference)ise Zorlu
Enerji Proje Yöneticisi Sami Oğuz, kömür santrali finansmanındaki zorlukları ve Türkiye’deki çevresel uygulamalarını anlattı.
Enerjide en kritik konular: Proje geliştirme ve finansman
Euromoney Seminars tarafından düzenlenen “The 8th Annual
Turkey Energy&Infrastructure Finance Forum” da, Türkiye’de ve
yurt dışından önemli konuşmacı ve katılımcıları ile enerji projeleri ve finansman yöntemlerine ışık tuttu. Enerji sektörü ile her
düzeyde ilgilenenen konukların ağırlandığı bir platform olan
konferansa katılan Zorlu Enerji Mali İşler Grup Müdürü Elif Dereköylü, “Yenilenebilirler için yatırım kararı almak: Piyasa farklı
olanakları nasıl değerlendiriyor?” başlıklı oturumda bir konuşma yaptı. Dereköylü, Zorlu Enerji’nin yenilenebilir kaynaklara
ağırlık vererek büyüdüğünü hatırlatarak, “YEKDEM teşviklerinden yararlanarak, zengin yerli ve yenilenebilir kaynaklarından
azami ölçüde ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda geliştirdiğimiz projelerimizde, finansmanda güçlük çekmiyoruz. Son
olarak Kızıldere III projemizin finansman anlaşması görüşmelerine başladık” dedi.
Y
CM
MY
CY
CMY
K
26 haber
27
TAÇ’tan ruhu çocuk kalanlara özel
Valeron, elegan ve sıradışı
TAÇ, çift kişilik Bugs Bunny & Lola Amour ve Minnie ile Mickey Mouse’un eğlenceli aşklarını nevresimlere taşıyarak,
genç çiftlerin odalarında canlı, neşeli ve romantik bir atmosfer yaratıyor!
Şık ve seçkin tarzıyla öne çıkan Valeron, 2015 Koleksiyonu’yla yaşam alanlarında zarif ve yenilikçi çizgiler
yaratmaya devam ediyor…
T
2
AÇ, çocukların yanı sıra büyüklerin de en sevdiği çizgi film karakterlerini odalarına getirmeyi sürdürüyor.
Dünya çapında en sevilen çizgi karakterleri nevresimlere taşıyan TAÇ, şimdi de Bugs Bunny & Lola Amour ve Disney Minnie&Mickey Beloved çift kişilik nevresim takımlarıyla
keyifli uykular vadediyor. Sevimli karakterler Bugs Bunny
ve Lola desenli nevresim takımı yatak odalarında neşe ve
romantizm rüzgarları estirirken; Disney Minnie&Mickey Beloved çift kişilik nevresim takımı ise aşk temasını en güzel
şekilde nevresimlere taşıyor…
Şık ve kullanışlı bir hediye alternatifi olarak tercih edilen
nevresim takımları çeyiz alışverişlerinin de favorisi olmaya
aday.
TAÇ, çizgi film karakterli çift kişilik
nevresim takımlarıyla genç çiftlerin
odalarına canlılık ve neşe katıyor.
005 yılından bu yana şık, zarif ve sıradışı koleksiyonları, üstün kalite anlayışı ile birleştiren uluslararası ev
tekstil markası Valeron, 2015 Koleksiyonu ile de büyük
beğeni topluyor.
tasarımlar da dikkati çekiyor. Jakar, saten, bambu ve yüzde
100 mısır pamuğundan üretilen koleksiyon; nakışlı, dantelli, brodeli modellerin yanı sıra baskılı ve renkli modeller de
içeriyor.
Valeron, nevresim takımlarından bornoza, havlu çeşitlerinden
perdeye, runner, throw, dekoratif ürünlerden aksesuar çeşitlerine kadar oldukça zengin ve seçkin bir ürün yelpazesine
sahip. Ayrıca, tasarım konusundaki iddiasının yanı sıra “ulaşılabilir lüks” olma özelliğini de her daim koruyor.
Ayrıcalıklı ve özgün tasarımlar…
Valeron’un en özel koleksiyonlarından “Premium Koleksiyonu”, kendini ayrıcalıklı hissetmek isteyenlere en üst kalite
ürünleri ve yüksek el işçiliği ile hitap ediyor. Günümüzün değişen zevk ve yaşam biçimlerine uygun seçenekler sunma fikriyle geliştirilen “kişiye özel üretim” anlayışıyla yatak odalarını
özgürleştirirken kişinin tarzını yansıtacak detaylarla birleşerek özgün ve özgür yatak odası lüksünü yaşatıyor.
Beyaz, ekru, krem, lila gibi renkler ile sade ve zarif bir şıklığın
hakim olduğu 2015 Koleksiyonu’nda; vizon ve camel rengi
28 haber
29
Vestel etkinliklerde fark yaratıyor
Venus Barselona’da görücüye çıktı
Vestel yer aldığı her etkinliği gerçek bir şova dönüştürerek hem tanıtım faaliyetlerine katkıda bulunuyor hem de
konuklarına sıradışı anlar yaşatıyor. İşte bu keyifli etkinliklerden biri de Teknosa Kick-Off toplantısıydı. 24 m2’lik
standıyla ilginç gösteri ve etkinliklere sahne olan Vestel yine tüm dikkatleri üzerine çekti.
Vestel Barselona’da, 2 - 5 Mart tarihleri arasında düzenlenen, dünyanın en büyük mobil teknoloji etkinliği Mobile World
Congress’e 60 farklı ürünüyle katıldı.
V
estel, farklı ve sıradışı çizgisini katıldığı etkinliklerde
de yansıtıyor. Son olarak 18-22 Şubat tarihlerinde Antalya’daki Rixos Sungate Otel’de gerçekleştirilen ve
Vestel’in ana sponsorları arasında yer aldığı Teknosa Kick-Off
toplantısı da bu keyifli etkinliklerden biri olarak gerçekleşti.
Katılımcılara renkli anlar yaşatan Vestel yarışma ve oyunlarının yanı sıra Vestel yöneticilerinin yaptığı etkileyici sunumlar
da dikkat çekti. Vestel Genel Müdürü Ergün Güler, Genel Müdür Yardımcıları Tunç Berkman ve Özgür Güven, Teknosa çalışanlarına özel olarak gerçekleştirdikleri sunumlarıyla toplantı
boyunca bolca alkış topladı. Yer aldığı etkinliklerde fark yaratan Vestel, hem ürünlerini tanıttı hem de konuklarına ilginç
anlar yaşattı.
Fuaye alanına kurulan 24 m2’lik stantta Exclusive Buzdolabı,
rekortmen yıkayıcılar; Ekomaks Bulaşık Makinesi ve Pyrojet
Çamaşır Makinesi, kavisli LED TV, Venus Gold Akıllı Telefonlar,
Tabletler ve rengarenk Desibel bluetooth kulaklıklarını sergileyen Vestel çeşitli gösteri ve etkinliklerle katılımcılara renkli
zamanlar yaşattı.
Dans şovları, yarışmalar, ilginç kurgular
Teknosa saha ve genel merkez ekiplerinden oluşan 1000 kişilik toplantıda stant alanı, dans şovları, yarışmalar ve fotoğraf
etkinlikleri yoğun ilgi gördü. Katılımcılar, toplantı aralarındaki
boş zamanlarda “Venus’le Basket Oyna” oyununa ve “Guinness
Rekortmen Yıkayıcılar” yarışmasına katılarak büyük ödüller için
birbirleriyle yarıştılar. Katılımcıların tekrar tekrar ziyaret ettiği
Vestel stand alanında etkinlik ekibi, kıyafetleriyle, duruşlarıyla ve katılımcıları standa çekmek için oluşturduğu kurgularla
büyük ilgi topladı. Özel tasarım Venus Gold logolu kostümler
giyen dansçıların şovları izleyenleri coşturdu, aktiviteye farklılık kazandırdı. Dans gösterileri, Teknosa çalışanlarının da katılımıyla interaktif bir şova dönüştü. Hem “Venus’le Basket Oyna”
hem de “Rekortmen Yıkayıcılar soru-cevap” yarışması en çok
ilgi gören etkinliklerin başında yer aldı.
“Venus’le Basket Oyna”dılar
Stanttaki 2x4 videowall üzerinden kurgulanan “Venus’le Basket Oyna” yarışmasında 45 saniye içinde en çok isabetli basket
atan yarışmacı Venus cep telefonu kazandı. En yüksek rekoru
elde eden ikinci ve üçüncü yarışmacılar ise rengarenk Desibel
bluetooth kulakların sahibi oldu. Dört günlük etkinlik boyunca en yüksek skorun sahibi olan yarışmacı ise Vestel’den 47’
Sınırsız TV kazandı. Vestel standını ziyaret eden katılımcılara,
aralarında Vestel Rekortmen Yıkayıcıları’yla ilgili soruların da
yer aldığı, Guinness Rekorlar Kitabı’ndan seçilmiş sorular yöneltildi. 10 soruluk teste en kısa sürede en çok doğru cevabı
veren yarışmacı Venus Cep telefonu kazandı. En kısa süre en
çok doğru cevabı veren ikinci ve üçüncü yarışmacılara ise Desibel kulaklıklar hediye edildi. Yine yarışma boyunca en yüksek rekoru elde eden yarışmacıya 47’ Sınırsız TV hediye edildi.
Yarışmaya katılan herkes Rekortmen Sertifikası aldı.
Ziyaretçiler ilginç yöntemlerle standa çekildi
Toplantıdan çıkan Teknosa çalışanlarını standa çekmek için
stand görevlileri fuaye alanının dışında zaman geçiren katılımcılara Vestel ile ilgili sorular sordular. Sorulara cevap veremeyen katılımcılar ise bileklerine kelepçe takılarak, “Sizi standımıza götürmek zorundayız” denilerek standa davet edildi. Standa
gelen misafirler yarışmalara katılarak ödül kazanma fırsatı yakaladılar.
Organizasyon sonunda Vestel sponsorluğunda gerçekleştirilen partide, katılımcılara renkli peruklar, gözlükler, maskelerden oluşan parti aksesuarları dağıtıldı. Parti boyunca hostesler aksesuarları takan misafirlerin fotoğraflarını çekti ve
misafirler bol bol eğlendi.
V
estel, Barselona’da 2 – 5 Mart tarihleri arasında düzenlenen ve dünyanın en büyük mobil teknoloji etkinliği kabul edilen Mobile World Congress’e katıldı. 5
numaralı holde, A81 numaralı 272 m2’lik stantta sergilenen
60 farklı ürün arasında en büyük ilgiyi akıllı telefon Venus ve
yeni modellerin prototipleri gördü. Tablet, mobil cihazlarla
etkileşimli 4K teknolojisine sahip akıllı televizyonlar, dijital
bilgilendirme ekranları, otel TV’ler, akıllı tahta ve akıllı ev
sistemleri de Vestel’in öne çıkan diğer ürünleri arasında yer
aldı.
Mobile World Congress’e ikinci kez katıldıklarını belirten
Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan,
tüm dünyada akıllı telefon pazarında yerel üreticilerde artış
gözlemlendiğini belirterek, “Büyük telefon üreticileri yerel
markalara ve üreticilere karşı pazar kaybetmeye başladı.
Bölgesinin en büyük elektronik üreticisi Vestel için bu çok
önemli bir fırsat. Türkiye’nin ilk akıllı telefon üreticisi Vestel,
Avrupa’da kendi teknolojisi ve özgün tasarımıyla akıllı telefon üretme gücüne sahip sayılı firmadan biridir” dedi.
Dünyanın son teknolojilerini üreten Vestel’in Türkiye’nin
dijital devriminin de öncüsü olduğunu vurgulayan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Mobile World Congress’te
Venus’ü teknoloji dünyasının beğenisine sunduk; ayrıca
Vestel City’de üretilen, dünyanın son teknolojilerini mevcut
ve potansiyel müşterilerimizle buluşturma fırsatı yakaladık.
Fuarlardan yeni iş ortaklıkları kurarak ayrılmayı ve ihracat
hedeflerimizi gerçeğe dönüştürmeyi amaçlıyoruz.”
Vestel’in Manisa’da 1 milyon metrekare üzerine kurulu üretim üssü Vestel City’de “müşteri eksenli kişiselleştirilmiş
üretim” yapabilme gücüne sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Uzak Doğu ülkeleri seri
imalatta başarılı ama biz seri imalatımızı kişiselleştirebilme,
çeşitlendirebilme gücüne sahibiz. Bu sayede hem iç pazar
hem de ihracat ülkelerimizin kültürel ihtiyaçlarına, kullanım alışkanlıklarına özel çözümler geliştirebiliyoruz. Bu da
Vestel’i hem bölgesinde hem ülkesinde güçlü bir üretici yapıyor. Vestel, dünyanın en son teknolojilerini şık tasarımla
birleştirerek erişilebilir fiyata tüketicisine sunuyor.”
Dünya teknolojisine yerel bir dokunuş sunan Vestel
standında akıllı telefon Venus ve yeni modellerin
prototipleri ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.
30 haber
31
İş yaşamına değen kadın
eli, şirketleri güçlü kılıyor
Zorlu Grubu, Mart 2015 itibarıyla Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme İlkeleri’ne imza atarak
kadın istihdamına yönelik önemli bir girişimde bulundu. Bugüne dek kadınların iş ve sosyal
yaşama olan katkılarını vurgulayarak kadın çalışanlarını sürekli destekleyen Zorlu Grubu,
faaliyet gösterdiği sektörlerde tüm departmanlarında aynı prensiple hareket ediyor.
K
adın hakları kapsamında “fırsat eşitsizliği”, “istihdam
azlığı” ve “ayrımcılık”, tüm dünya devletlerinin ve kadınların olduğu kadar özel sektörde faaliyet gösteren
şirketlerin de çözüp aşması gereken en önemli sorunlardan
sadece birkaçı.
Zorlu Grubu bu sorunlara karşı kayıtsız kalmıyor, kadın haklarına ve istihdamına önem veriyor. Bugün Grup bünyesinde
9 bin 400 kadın çalışan bulunuyor. Bu da toplam çalışanların
yüzde 37’si anlamına geliyor. Bu rakam Türkiye ortalamasının oldukça üstünde, dünya genelindeki standartlara oldukça
yakın. Zorlu Grubu fırsat eşitsizliğini tamamen reddediyor ve
kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın istihdam olanakları sunuyor.
Bu bağlamda kendisiyle yaptığımız söyleşide Zorlu Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı Necmi Kavuşturan, Grubun kadın
istihdamına yönelik politikalarını açıkladı.
Kadın konusuna kişisel bakışınızı öğrenebilir miyiz?
Aldığım Alman eğitimine dayanarak şunu söyleyebilirim; Batı
ülkelerinde ve Almanya’da kadının rolü gayet önemlidir. Çünkü her iki dünya savaşında da Rusya ile birlikte en çok can
kaybı yaşayanlar Almanlar olmuştur. Ekonomilerini tekrar ayağa kaldırmak için kadınlara iş ve toplum yaşamında çok ciddi
yer ayırmaları gerekmiştir. Türkiye’ye bakacak olursak tablo-
nun maalesef karanlık olduğu görülmektedir. Aslında bu bir
modernleşme ve modernite sorunudur. 19. yüzyılda Osmanlı,
moderniteyi siyasi anlamda Batılılaşmak ve yönetim şekillerini bu yönde değiştirmek şeklinde kabul etmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti süresince ve özellikle son 10 yıla bakacak olursak
modernleşmenin ortaya çıkardığı iki temel sorun görülmektedir: Biri kentleşme/şehircilik, diğeri ise kadın konusu. Bu ikisi
ekonomik, sosyolojik, psikolojik vs. her anlamda çok ciddi konulardır ve iş yaşamına, istihdama, eğitime ve daha birçok konuya etkileri yansımaktadır. Şiddete dönük eylemlerin içinde
de bu sorun yer almaktadır. Aslında her iki sorun da daha çok
göç alan kentlerde görülmektedir. Öte yandan, kadının konumu da bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Otuz yılda kentlere
27 milyon kişi göç etmiştir. Bu 27 milyonun yarısı aşağı yukarı
kadındır. Kentlere göç eden insanlar bu kentlerde yeni bir yaşam istiyorlar. Hayata tutunmaları gerekiyor ve bu hayata tutunma mücadelesinde bir paradoks bulunmaktadır: Bir tarafta
taşrada olduğu gibi kadını korumak, kadını kapalı tutmak; diğer tarafta ise geldikleri büyük kentte yarattıkları kendi yeni
taşraları içinde, kadının gündelik ev işlerine giderek de olsa ev
ekonomisine katkı sunmasını kabul etmek. Her ne kadar kadın
sorunu olarak söylemimize yerleşse de aslında bu sorunlar kadınlardan çok erkeklere aittir. Çünkü bu sorunları erkekler yaratıyor. Dolayısıyla değişimin erkekten başlaması, sorunların
çözümünü erkeklerin bulması gerekmektedir.
Kadın-erkek ilişkilerini sizce neler baskın olarak etkiliyor?
Kadın-erkek ilişkisini hele bizim gibi tarım toplumlarında elbette tarım çok etkiliyor. Daha sonra eğitim düzeyi, refah düzeyi, tarihsel, dinsel faktörler, sosyolojik faktörler ve elbette
modernite geliyor. Kadının aleyhinde bir yapının varlığı gerçektir. Bunu kimse inkar edemez. Ancak erkek egemen mantık sürse de bir taraftan modernleşme devam etmektedir.
Modernleşmeden kastettiğim teknolojiyi daha çok kullanmak, tarımdan daha çok sanayiye yönelmek, gecekondulardan toplu konutlara geçmek… Bütün bunlar modernleşmenin
Türkiye’deki yansımalarıdır. Kadın bu süreçte giderek daha
fazla rol alırken, erkek bunun önüne mümkün olduğu kadar
set çekmeye çalışmaktadır. Şu anda yaşadığımız süreç budur. Elbette hiçbir şey kadına yapılan adaletsizliği ortadan
kaldırmıyor. Ben hala Batı toplumlarında da bunun geçer“Yenilikçi fikirler ancak kadın ve erkeğin ortak aklıyla doğar”
Zorlu Holding, Mart 2015 itibarıyla Birleşmiş Milletler Kadını
Güçlendirme İlkeleri’ni kabul ederek imzaladı. Böylelikle, kadınların hayatın her alanında eşit şartlara sahip olmasını destekleyen Zorlu Holding, kadının toplumda, iş hayatında ve ekonomik
hayatta güçlendirilmesi için verdiği desteği de somutlaştırmış
oldu.
2010 yılında UN Global Compact ve UN Women ortaklığında oluşturulan Kadını Güçlendirme İlkeleri (Women’s Empowerment
Principles – WEPs), kadınların tüm sektörlerde ve her düzeyde,
ekonomik yaşamın içinde yer alabilmeleri amacıyla güçlenmesini
hedefleyen özel sektörün küresel çapta en önemli girişimlerinden biri.
Zorlu Holding, UN Women, Global Compact ve Sürdürülebilir
Borsalar Girişimi iş birliğiyle, Borsa İstanbul ev sahipliğinde
ve Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme İlkeleri’ne imza atan
şirketlerin katılımıyla düzenlenen “Eşitlik için Borsa Zilinin Çalınması” etkinliğine de katıldı. Borsa İstanbul gibi, dünya borsalarında Mart 2015’in ilk haftası boyunca açılış veya kapanış
gong törenlerinde gerçekleştirilecek olan “Eşitlik için Borsa
Zilinin Çalınması” etkinliği, toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin
artırılmasına ve kadınların ekonomik alanda güçlenmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.
li olduğuna inanıyorum. Dünyadaki en büyük adaletsizlik,
eşitsizlik ve bundan kaynaklanan en büyük sömürü aslında
beyaz-siyah, zengin-fakir, güçlü-güçsüz değil erkek-kadın
arasındakidir ve gerçekten burada bir nevi sömürü düzeni
mevcuttur. Bu öyle enteresan bir sömürü düzeni ki, kadına
içselleştirilerek kabullendirilmiştir. Böyle olması ise garip
ve düşündürücüdür; çünkü siyah isyan ediyor, fakir zengin
olmak için mücadele ediyor, güçsüz gücünü artırmak istiyorken kadın yaygın biçimde bunu bir rol olarak içselleştirebilmiş ve kabullenmiştir.
Zorlu Holding İnsan Kaynakları Grup Başkanı Necmi Kavuşturan
Giderek umutsuzluğa mı kapılmalıyız?
Hayır. Modernleşme süreci bütün dünyada devam ediyor, erkekler bu modernleşme sürecinin kazanımlarını kadınla çok
fazla paylaşmak istemeseler de artık öyle bir dönüşüm yaşanmakta ki, bunun önüne geçmek neredeyse mümkün değil.
Teknoloji, iletişim vs. bu düzeydeyken artık sistemin sürekli
olarak kadın lehine gideceğini tahmin ediyorum. Kadın ve
erkeğin rollerinin ayrıldığı, kadın ve erkeğin farklı statülere
sahip olduğu yer aile ortamıdır sadece. Orada kimi zaman o
aileye kadın liderlik edebilir, kimi zaman erkek liderlik edebilir çünkü birden fazla insanın olduğu yerde bir yönetim süreci
başlar. Bu yönetim sürecinde de daha yetkin olan yönetimi
elini alır. Kadınlara pozitif ayrımcılık yapalım demek bile çok
yanlış ve acı bir şey aslında.
Pozitif ayrımcılığa evet mi yoksa hayır mı diyorsunuz?
Pozitif ayrımcılığa maalesef diyerek evet diyorum. Çünkü
kadınlar için bir ayrımcılığa ihtiyaç olmamalı diye düşünüyorum. Bundan belki yüz, belki 200-300 sene sonra tam tersine
erkeğe pozitif ayrımcılık uygulanması gereken noktalara geleceğiz. Ben kadının kas yapısı yönünden değil ama genetik
olarak aslında daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Çünkü
doğurabilmek ve bir bebeği karnında taşıyabilmek, nesli geliştirip devam ettirmek güç meselesidir. Bu güç kadınlarda
mevcuttur. En eğitimsiz anne bile bebeğini yaşatmayı başarır. Bu çok doğal bir güç ve yetenektir. Bunun için tabii akıl ve
zeka gerekmektedir. Bu yetiler kadında erkekten daha fazla
mevcuttur.
Zorlu Holding İnsan Kaynakları Grup
Başkanı Necmi Kavuşturan, kadınların
yaşadığı tüm sorunların erkek ürünü
olduğunu söylüyor. Bu nedenle
erkeklere büyük görevler düştüğünü
vurgulayan Kavuşturan kadınların iş
hayatına modernleşmenin etkisiyle
giderek daha fazla katıldığını da
belirtiyor.
32 haber
33
“Yeni iş alanları açıldığında ‘Bu işi kadın mı yapsın yoksa erkek mi’ şeklinde yaklaşım sergilemiyoruz. Zorlu Grubu
İnsan Kaynakları için belirleyici olan yalnızca özgeçmiştir.”
Kadın-erkek çalışan oranlarının farklılığı sektöre göre değişiyor mu?
Evet, değişiyor. Zorlu Grubu olarak son yıllarda gayrimenkul
ve maden gibi sektörlerde daha çok yatırım yapıyoruz. Bunlar
daha çok erkeklerin çalışmayı tercih ettiği sektörler. Kadınlar
genelde bankacılık gibi sektörleri daha sık tercih ediyor. Eğer
bugün hala bankacılık sektöründe faaliyet gösteriyor olsaydık
Zorlu Grubu’nun kadın çalışan oranları belki de Türkiye’nin ilk
50 şirketinin çok üzerine çıkmış olacaktı. Türkiye’de en çok kadın çalışana sahip on şirketin yedisi bankadır.
Müşteri kitlenizin ne kadarı kadın?
Zorlu Tekstil Grubu’nda müşterilerimizin yüzde 90’ı kadın.
Aslında Zorlu Enerji Grubu’nda da müşteri kitlemizi kadınlar
oluşturuyor çünkü doğal gaz ve elektrik götürdüğümüz evleri kadınlar idare ediyor. Vestel’de beyaz eşyada da çoğunluk
yine kadın. Ancak televizyon müşterilerimizin çoğunu erkekler
oluşturuyor.
Yönetim Kurulunuzun kadın istihdamına bakış açısı nedir?
Her iki Yönetim Kurulu başkanımız ve eş başkanımızın çocukları iş hayatının içindeler. Birer erkek, birer kız olmak üzere
toplamda dört çocuk grubumuzda hissedarlarımızın üçüncü
kuşağı olarak çok aktif görev yapmaktadırlar. Bu açıdan bakarsak Zorlu Grubu Yönetim Kurulu’nda kadın-erkek oranının eşit olduğu görülmektedir. Ayrıca Zorlu Grubu için kadın
çalışanların olmadığı bir iş yaşamı düşünülemez. İş hayatına
Babadağ’da başlayan Zorlu ailesi için çalışma yaşamında kadınların yer alması çok olağandır. Çünkü Babadağ’da ev atölyelerinde kadınlar bugün dahi çocuklarıyla birlikte aktif olarak
çalışmaktadırlar.
Zorlu Grubu’nun eğitim kriterlerini ele alacak olursanız mevcut durumu nasıl ifade edersiniz?
Türkiye’nin en çok mühendis çalıştıran gruplarından bir tanesi
de Zorlu Grubu’dur. Zorlu Grubu olarak cinsiyetçi yaklaşımlara
karşıyız, asla bu unsuru öne çıkarmıyoruz. Ama ne yazık ki, kız
öğrenciler mühendislik bölümlerini pek tercih etmiyorlar. Zorlu Grubu için önemli olan adaylarımızın Türkiye’nin en iyi altı
üniversitesinden yani; Koç, Sabancı, Bilkent, İstanbul Teknik
Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’den mezun olmalarıdır. Türkiye’nin diğer üniversitelerinden mezun olanlarda
ise Zorlu Grubu olarak bölüm birinciliği, okul birinciliği arıyoruz veya özel üniversiteleri, sınavda ilk 5 bine girerek burslu
okumuş olmaları gibi unsurlara dikkat ediyoruz. Yeni iş alanları
açıldığında “Bu işi kadın mı yapsın yoksa erkek mi” şeklinde
yaklaşım sergilemiyoruz. Zorlu Grubu İnsan Kaynakları için
belirleyici olan yalnızca özgeçmiştir. Grup olarak tercih ettiğimiz bölümler ise makine mühendisliği, endüstri mühendisliği,
bilgisayar mühendisliği, elektronik mühendisliği, tekstil mühendisliği vb’dir. Bu bölümlerde erkekler daha yoğun ve henüz kadın-erkek dengesi oluşmamış durumda. Bu durum bize
de doğrudan yansıyor. Bununla beraber tekstil ve beyaz eşya
sektöründe çok sayıda mağazamız bulunmaktadır, bu mağazaların müdürlerinin hemen hemen tamamı kadındır. Vestel tarafındaki mağazalarımızda satış ve pazarlama çalışanlarımızın
çoğunu kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlar hem erkeklerle hem
de hemcinsleriyle çok rahat diyalog kurabiliyorlar. Özellikle
Tekstil Grubu’nda daha çok kadın çalışanımız mevcuttur. Vestel tarafında da satış ve pazarlama ekiplerimiz ağırlıklı olarak
kadınlardan oluşuyor. Satış-pazarlama çok daha fazla sabır
gerektiren, insan ilişkilerinde duyarlılık isteyen iş kollarından
biridir ve kadınlar bu alanda daha başarılı.
Çalışan seçiminde eleme süreciniz nasıl?
Zorlu Holding’e iş için başvuran bir mühendisin cinsiyetinden önce genel yetenek sınavları ve puanlarına dair bilgiler
elimize ulaşır. İngilizce sınavı, kişilik testleri ve bunlar gibi
ön elemelerden başarıyla geçen adayları değerlendirmeye
almaktayız. Bu aşamadan geçen 10 adayın 10’u da kadın
olabilir. Ancak sürecimiz cinsiyete göre asla şekillenmez ve
değişmez.
Geçmişle günümüzü kıyaslayacak olursanız, bugün kadın
ve erkeğin çalışma hayatına dair gördüğünüz farklılıklar
neler?
İnsan kaynakları alanında çalışmaya başladığım dönemlerde böyle bir alan yoktu. İnsan kaynaklarının adı personelcilikti. Meslek hayatım boyunca ağırlıklı olarak kadınlarla
çalıştım ve kadınların bu süre zarfında müthiş bir gelişme
kaydettiğine tanık oldum. İlginç bir örnek vermek isterim.
2001 krizinde sektörde aşağı yukarı 80 bin kişi işsiz kaldı.
Bu işsizlerin birçoğu kendi işini kurdular. Bunu yapanlar
da çoğunlukla kadınlardı. Kadınlar girişimci ruha sahipler; kendi şirketlerini kurup çok da başarılı oldular. Çünkü
kadınlar bir işi doğru ve kaliteli yapmak için yaratılmışlar.
Belki de bu yüzden ABD’de yeni açılan şirketlerin %35’i
kadınlara ait ve bu sayı sürekli artıyor. Bir başka ifadeyle
Batı toplumlarında, kadının ekonomideki payının büyüme
hızı Çin ve Hindistan’ın ekonomik büyüme hızlarından daha
fazladır.
Risk alarak hızlı karar alabilmek gibi bir konuda kadın-erkek
kıyaslaması yapabilir misiniz?
Kadın-erkek ayırımı ya da kıyaslaması yapmam mümkün
değil. Hem şahsen hem de Grup olarak bu gibi ayırım ve kıyasları doğru bulmamaktayız. Çünkü risk almak ve hızlı karar
vermek tamamen kişilikle ve kişisel yetilerle, bilgiyle yetenekle ve deneyimle ilgilidir. Bu özellikler kimde varsa o kişi
bu hususta başarılı olabilir. Bu söylediklerim inovasyon için
de geçerlidir.
İnovasyon söz konusu olduğunda kadın-erkek durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çalışma hayatında üstlerinin beklentilerini yapanlar ortalama birer çalışan olur. Beklenenin ötesine geçebilenler başarı basamaklarını da birer birer tırmanır. İnovasyon da böyle
bir olgudur. Her gün üzerine bir başka unsur ilave etmeniz
gerekmektedir. Mevcut şartlar altında o ürünleri geliştirenler mühendislerdir. Daha önce de belirttiğim üzere mühendislik fakültelerini ağırlıkla erkekler tercih ediyor. Oysa
inovasyon yaratıcılıkla mümkündür ve kadınlar erkeklerden
daha yaratıcıdır; hayal güçleri daha zengindir. Bu durumda
inovasyonu tek başına mühendislik olarak kabul edemeyiz. Bu, tıpkı hayatta olduğu gibi kadın ve erkek yetilerinin
bir araya gelmesiyle gelişen ve büyüyen bir olgudur. Evet,
patenti bulan ve satın alan genelde erkekler oluyor. Ama
gelecekte, daha önce sözünü ettiğimiz en iyi okullar daha
fazla mühendis kadın yetiştirecek ve bu da bize doğrudan
yansıyacaktır. Bir taraftan da tekstildeki kadın ağırlığımızın altını çizmemiz gerekmektedir. On yıldan fazla süredir
“Bir de Sen Tasarla” yarışmamız devam ediyor. Hayal gücü
tekstildeki inovasyon çalışmalarımızın altyapısını oluşturuyor ve ne mutlu ki, burada ağırlıklı olarak kadınların hayal
gücünden yararlanıyoruz. Einstein diyor ki, “Hayallerinin
peşinde koşup keyif alarak bir şey yapıyor ve zamanınızın
nasıl geçtiğini anlamıyorsanız bu hem öğrenmenin hem iyi
yaşamanın en güzel yoludur.” Dolayısıyla eğer inovasyonun
teknik eğitimini alma konusunda kadınlar daha istekli olur
ve bu süreçte yer alırlarsa erkeklerin önüne geçebilirler
diye düşünüyorum.
Sizce bir çalışanda eğitimin dışında başka hangi sosyal vasıflar olmalı?
Zorlu Grubu olarak, sosyal kişileri bünyemizde barındırmak
istiyoruz. Hobileri olan, entelektüel konulara vakıf, okuyan,
dünyayı izleyen, briç oynamayı bilen, spor yapmayı seven
insanları işe almayı tercih ediyoruz. Ancak bazen de hayal
kırıklığına uğrayabiliyoruz. Örneğin çok iyi bir üniversiteden
mezun olmasına rağmen dahi anlamına gelen “de-da”yı ayrı
yazmayı bilmeyen kişiler görüyoruz ve bu durum bizi şaşırtıyor. Tabii terbiye anlamında da eksiklikler görebiliyoruz.
Eskiden bireylerin iş yaşamında belli kademelere ulaşabilmesinde hem aldıkları aile terbiyesinin hem de eğitimin çok
büyük önemi bulunuyordu. Ancak bugün çocuklara verilen
hijyen, oturma-kalkma, yemek yeme, konuşma ve benzeri
terbiyeler ne yazık ki yetersiz. Dolayısıyla Zorlu Grubu olarak personelimize daha çok eğitim veriyoruz. Çünkü böyle
bir ihtiyaç mevcut. Aile terbiyesinin yerini elbette okulun
doldurması mümkün değil ancak yine de iş yerinin de bir aile
gibi gereken terbiyeyi vermesi gerekiyor. Zorlu Grubu olarak
grup kültürümüzü bir aile terbiyesi gibi değerlendirerek tüm
çalışanlarımıza bu doğrultuda önemli eğitimler vermekteyiz.
En alt kademe çalışanımıza dahi kendini ekibimizin bir parçası olarak görmesini öğretmeliyiz. Bu yüzden teknik eğitimlerle kişisel gelişim eğitimlerimizin miktarı hemen hemen
aynıdır.
34 haber
35
Kadın yöneticiler anlatıyor
Kadın istihdamını destekleyen ve geliştirmek için önemli çalışmalar yapan Zorlu Grubu’nda çok değerli kadın yöneticiler
görev alıyor. Her biri toplumsal anlamda yaşadıkları engelleri aşarak yönetici pozisyonuna ulaşmış iş kadınları. Her biri
iş yaşamında yükselebilmek konusunda aile desteğinin gerekli olduğu yönünde hemfikirler.
Z
orlu Grubu şirketlerinde yönetici pozisyonlarında yer
alan kadın çalışanlar iş ve sosyal yaşamda kadın sorunlarının çözümüne yönelik fikirlerini paylaştı. Zorlu Holding Zorlu Gurme Restoran Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim
Kurulu Başkanı - Vestel Beyaz Eşya Yönetim Kurulu Üyesi Şule
Zorlu, Zorlu Holding ve Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Selen
Zorlu Melik, Meta Nikel Kobalt Madencilik A.Ş., İnsan Kaynakları Müdürü Aysu Gürocak, Vestel Beyaz Eşya Pazarlama Grup
Müdürü Dilara Şahinöz, Zorlu Enerji Grubu Mali İşler Grup Müdürü Elif Dereköylü, Zorlu Tekstil İletişim Grup Müdürü Lale
İnalan, Zorlu Enerji Grubu İnsan Kaynakları Direktörü Öniz
Sayıt ve Ayesaş Mali İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Öznur
Sunay kadınların hem iş hayatını hem de aile hayatını denge
içinde yürütebileceği konusunda hemfikir. Ailenin diğer bireylerinin vereceği desteğin önemine vurgu yapan kadın yöneticiler toplumda kadınların daha fazla örgütlenmesinden yana.
“Cesaretle devam etmeliyiz!”
Zorlu Gurme Restoran Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı - Vestel Beyaz Eşya Yönetim Kurulu Üyesi Şule Zorlu,
evde ve iş hayatındaki sorumlulukların paylaşılmasıyla hayatın
güzelleşeceğini vurguluyor. Şule Zorlu “Kadınlardan iş hayatı
ile aile hayatını dengelemesi beklenirken, erkeklerle ilgili böyle
bir beklenti yok. Dolayısıyla kadınlar iş yerinde yükselmek için
erkeklerle adil koşullarda mücadele etmiyor” diyor.
Tüm kadınlar kariyerlerinde yönetici poziyonunda yürürken
çeşitli engeller ve sorunlarla karşılaşıyorlar. Bu sorunlar bazen aile yaşantısını da etkiliyor sosyal yaşamı da… Ama bazı
kadınlar cesaret ve özveriyle bu sorunları aşabiliyor. Elbette
her kadın çalışanın iş yapma biçimi farklı. Dolayısıyla sorunları ve engelleri aşma biçimleri de farklılık gösteriyor. “İş yaşamında elde edilen başarı her zaman yeteneklerinize ve ça-
lışma azminize paralel olmayabiliyor. Bu sadece bizim değil
bütün dünyanın yaşadığı ve tartıştığı sosyo-kültürel bir konu.
Neticede erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz” diyen Şule
Zorlu, bir kadının yönetici konumuna gelmesi için gerçekten
çok fazla mücadele etmesi gerektiğini söylüyor. Kadınları cesaretle mücadeleye davet eden Şule Zorlu “Kadınların önünde, yabancıların ‘glass ceiling’ dedikleri adeta görünmeyen
cam bir tavan var. Kadın çalışsa da evdeki rolü hala birincil
öncelikte. Kadınlardan iş hayatı ile aile hayatını dengelemesi
beklenirken, erkeklerle ilgili böyle bir beklenti yok. Dolayısıyla
kadınlar iş yerinde yükselmek için erkeklerle adil koşullarda
mücadele etmiyor. Bu durum aslında iyi birer yönetici olabilecek kadınların motivasyonlarını kırmaya dönük olarak işliyor.
Ben kadınlara davranış kalıplarına takılmadan, kendi yöneticilik anlayışlarıyla iş dünyasında var olmalarını ve cesaretle
mücadeleye devam etmelerini öneriyorum” diyor.
erkek fırsat eşitsizliğinin bu derece açık olduğu bir dönemde,
yönetici pozisyonundaki kadın sayısında artışın şirkete bir vizyon ve itibar kattığını ifade ediyor. Kariyer planlamaları içinde
önemli hedefleri olan eğitimli, hırslı, heyecanlı bir kadın nüfusu olduğunu belirten Şule Zorlu kaliteli iş gücü açısından muazzam bir potansiyel bulunduğunu, kurumların da istihdam
politikalarını “cinsiyet”e göre değil “yetkinlik”lere göre oluşturmaları gerektiğini söylüyor.
Aynı anda birkaç işe konsantre olma becerisi
Kadın beyninin erkek beyninden farklı çalıştığını kanıtlayan
araştırmalara da değinen Şule Zorlu, bu araştırmalardan yola
çıkarak kadınların daha hızlı ve çok yönlü düşünebildiklerini,
aynı anda birkaç işe birden konsantre olabildiklerini, birkaç
duyguyu, düşünceyi birbirine karıştırmadan yaşayabildiklerini ifade ediyor. Şule Zorlu kadınların önlerine çıkan sorun
ve engeller karşısında yılmamaları gerektiğini söylerken her
Zorlu Grubu kadın istihdamına yönelik uygulamaları takip durumda yaptıkları işe iyi konsantre olmalarını tavsiye ediyor.
“Kadınlar, çok yönlü düşünce zenginliği
ediyor
sayesinde yer aldıkları kadroların zenKarar verme mekanizmasındaki kadınların
ginleşmesini sağlıyor. Her işi ifade eden
sayısını artırmak için yalnızca yasal teşvikbir yöntem, onu işlevsel hale getirecek
lerin yeterli olmadığını, başta bir kurum
bir yaklaşım vardır. Ancak kadınlar hem
kültürü olarak bu düşüncenin yerleşmebu süreçlere adapte olmak hem de onları
si gerektiğini belirten Şule Zorlu, gelişkendi yöntemlerine uyarlamak konusunda
miş ülkelerin deneyimleri ile bu alandaki
daha pratik ve esnek çözümler üretiyor.
uygulamaları dikkate almak gerektiğini
Değişen dünya düzeninin de bu duygulara
söylüyor. Zorlu Grubu’nun bu uygulamasahip kadın yöneticilere daha çok ihtiyacı
ları dikkate aldığını belirten Şule Zorlu
olduğunu düşünüyorum” diyen Şule Zorlu
bu gelişmelere uyum sağlamaya ve uzun
daha fazla kadının yönetici pozisyonunda
vadeli programlarla kadın işgücünü teşvik
yer alması için ilk adımın daha çok kız çoetmeye çalıştıklarını ifade ediyor. Kadın
cuğunu eğitime ulaştırmakla atılabileceğiyöneticinin kurum gözlüğüyle kurum için Şule Zorlu - Zorlu Gurme Restoran Gıda
ni söylüyor.
avantajlarına da değinen Şule Zorlu kadın- Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı
- Vestel Beyaz Eşya Yönetim Kurulu Üyesi
“Kadın sorunu, toplumun tüm
sorunlarından bağımsız değil”
Zorlu Holding ve Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik, Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün
(ILO) kadın istihdamına yönelik güncel araştırmasına dikkat
çekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarını aşmak üzere
kadın-erkek her birimize sorumluluk düştüğünü vurguluyor.
Melik, “Kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirme iradesini ve uygulamaya yönelik politikaları tanımlamak, tartışmak ve çok yönlü
öneriler geliştirmek için öncelikli konular eğitim, çalışma yaşamı ve karar alım süreçlerine katılımı sağlamaktır” diyor.
“Küresel iş gücünden kadınlar daha fazla pay alırken,
Türkiye’de ilerleme tatmin edici olmaktan uzak.” Söze bu
tespitle başlayan Selen Zorlu Melik ILO (International Labour
Organisation) raporuna dayanarak kadın ve erkek çalışanların
maaş eşitsizliklerinde son 20 yılda oldukça az ilerleme yaşandığını belirtiyor. “Toplumumuzdaki cinsiyet-rol paylaşımına
dair kalıp yargılar kadınların kariyerlerinde yol alırken karşılaştıkları en büyük engel diye düşünüyorum. Çocukken kızlara/erkeklere uygun oyunlar, yetişkinlikte kadınlara/erkeklere
uygun mesleklere eviriliyor. Özellikle yöneticilik pozisyonlarında erkek egemen bir zihniyet dikkat çekiyor” diyen Selen
Zorlu Melik, bunun sadece ülkemize özgü bir sorun olmadığını, kadınların tüm dünyada farklı düzeylerde bu zihniyetle
mücadele etmek zorunda kaldığını ifade ediyor. Kadınlara, bu
mücadeleyi sadece kendileri için değil, gelecek nesiller için de
sürdürmelerini öneren Selen Zorlu Melik, “Toplumsal ezberleri bozmak için kadınların kendi iç güçlerinin farkına vararak
cesaretlenmeye ve kurumsal mekanizmalarla cesaretlendirilmeye ihtiyaçları var” diyor.
Selen Zorlu Melik, kadınların yenilikleri kavrama ve yorumlayabilme konusunda daha hızlı ve pratik olduğu görüşüne
sahip. Bu özelliklerinin bilincine varmaları ve geliştirmeleri
için, gerekli sosyo-ekonomik şartların sağlanmasının önemli
olduğuna inanıyor. İş yaşamında kadın-erkek fırsat eşitliğinin
yaratılması için performansa dayalı bir terfi ve ücretlendirme
mekanizması uygulanmasını şart olarak görüyor. Ayrıca kadınların iş ve özel hayat dengesini sağlıklı kurmalarına destek
vermek gerektiği düşüncesine sahip. “Özellikle üst düzey pozisyonlarda cinsiyet ayrımcılığını aşmamız için önümüzde maalesef oldukça uzun ve çetrefilli bir yol var ve bu yolda kadınerkek her birimize sorumluluklar düşüyor” diyen Selen Zorlu
Melik kadınla erkeği istihdamda denk zemine getirebilmek
için derinlikli tartışma ve çalışmaya gerek olduğunu düşünüyor. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 60’lardayken, ülkemizde
yüzde 27’lerde bulunan kadın istihdamı oranının, kadının ça-
lışma koşullarının erkeklerle denkleştirildiği ölçüde yükseleceğini söyleyen Selen Zorlu Melik bu nedenle eşlerine ya da
ailelerine bağımlı olan kadınların iş gücüne katılımının çok
önemli olduğunu belirtiyor. “11.5 milyon ev kadını iş hayatına
atılmalı. İş hayatına atılmayan ya da atılmış kadınların koşulları kolaylaştırılmalı. Avrupa’daki sosyal devlet uygulamalarında olduğu gibi kadınların iş hayatına girmelerinin önündeki
engellerin kalkması için çalışan kadının mevcut yaşam koşullarını iyileştirecek düzenlemeler yapılmalı” diyen Selen Zorlu
Melik “Bunun toplumun tüm kademeleri için bir dönüşüm süreci olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu dönüşümü hızlandırmak için de hepimizin yapabileceği bir şeyler var. Özel sektöre
de bu anlamda önemli görevler düşüyor. Kadın-erkek fırsat
eşitliği konusundaki uygulamaları bireysel ve toplumsal hayatın her alanında desteklemeliyiz” ifadesine yer veriyor.
Kadın yalnızca “anne” değildir
Kadın ve çocuk konusu çalışma hayatının dilemması. Çalışma
yaşamına 23 yaşında giren Selen Zorlu Melik’in o günden bugüne farklı seviyelerde yöneticilik deneyimler oldu. Bu süreçte iki
kez anne olma şansına kavuşan Selen Zorlu Melik annelik ve iş
hayatını bir arada yürütmek için sabır, hoşgörü, azim gibi önemli
meziyetler gerektiğini söylüyor. “Ben bu süreçlerde çocuklarımı
hayatımın merkezinde tutacak, ancak iş hayatının gerekliliklerinden de ödün vermeyecek çözümler geliştirmeye çalıştım, zorlandığım zamanlar olsa da, iş ve aile yaşamı dengesini kurduğumu
söyleyebilirim” diyor.
Kadının çalışma hayatındaki önemli engelin, kadını yalnızca “anne” olarak gören düşünce ve ekonomi yapısının
kısıtlamaları olduğunu ifade eden Selen Zorlu Melik, “Beşeri sermayenin niteliğinin artırılması ve kadının iş gücüne
katılımının sağlanması ekonomimizin gelişimi için olmazsa
olmaz. Bu anlamda kadınlarımızın başta fırsat eşitliği olmak
üzere ekonomik hayata katılımı ve iş yaşamındaki sorunları,
Türkiye’nin tüm sorunları içerisinde ele alınmalı” diyor ver
şöyle devam ediyor: “Türkiye’de sosyo-ekonomik yapının
değişmesinin, kadın, erkek, çocuk, yani tüm bireyleriyle bilinçlenip belirli bir kültür düzeyine erişmesi ile gerçekleşeceğine inanıyorum. Burada görev, erkeklere değil, kadınlara
da düşüyor. Her birimiz, hem iş, hem özel hayatımız, hem
toplumsal yaşamımız, hem de kendi iç dünyamız için bilinçlenmek durumundayız. Bu meselenin toplumumuzun kadına
bakış açısından, aile içinde kadına yüklenen sorumluluklara
kadar pek çok farklı açıdan değerlendirilmesi mümkün. Böyle bakınca konunun ‘zihniyet’ meselesi olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle bu ‘zihniyet’in değişmesi gerekiyor. Bu konuda hala uzun bir yolumuz var.”
Selen Zorlu Melik - Zorlu Holding ve Zorlu
Enerji Yönetim Kurulu Üyesi
36 haber
“Geleneksel bakış açısı en
başından sorgulanmalı”
İş hayatında sadece işe, evde ise sadece ailesine odaklanmaya çalışan Meta Nikel Kobalt Madencilik A.Ş., İnsan Kaynakları Müdürü Aysu Gürocak, her iki tarafta dengeyi
kurmayı başarıyor. Gürocak “Çocukların
annelerinin yaptığı işin neden önemli olduğunu anlamaya ihtiyaçları var” diyerek Zorlu Grubu’nun filmlerini ve Meta Nikel’deki
çalışmalarını anlattığını belirtiyor.
37
güçlü yönleri olduğunu düşünüyor ve ekliyor: “Kadınlar yapıları gereği, iş yerinde
de genelde uzlaştırmacı bir rol oynayarak
başarılı problem çözme becerileri sergiliyorlar.”
Çalışan kadın sayısının artırılması için işe
alımlarda eşitlerin arasından kadınlara
pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine
inanan Gürocak iş yerlerinde adil bir ücret, performans yönetimi, eğitim, kariyer
planlama ve terfi sistemleri varsa, kadın
yöneticilerin de eşit terfi haklarına sahip
Kadınlar kariyer basamaklarında yukarı Aysu Gürocak- Meta Nikel Kobalt AŞ
İnsan Kaynakları Müdürü
olacağını ifade ediyor. Bunlarla beraber
çıktıkça, bilgi ve deneyimlerinin azımsaniş yerindeki kreşlerin, çalışan anneleri
ması, rollerinin şirketin ana süreçlerini
destekleyecek programların, kadın çayürütmek yerine destek süreçlerle kısıtlı
görülmesi, halen asıl görevlerinin evde ve iş yerinde erkek- lışanların kendi aralarında dayanışma sağladığı grupların,
lere destek olarak algılanması, aile ve çalışma arkadaşları mentor’luk ve kişisel gelişim destekleme programlarının da
tarafından yeteri kadar desteklenmeme, terfilerde erkeklerin faydalı olacağına inanıyor. Kadın çalışanlara görüş, öneri ve
birbirlerini tercih etmesi, iş dışındaki sosyal ortamlardan dış- ihtiyaçlarını çekinmeden söylemelerini ve yönetime katıllanma, önlerinde kendilerine ilham verecek az sayıda kadın malarını öneren Gürocak evlilik ve çocuk sahibi olma konurol model olması gibi sıkıntılarla karşılaşıyorlar. İş yerinde suna da farklı bir yorum getiriyor: “Eve geldiğimde aileme
artan sorumluluklarıyla evdeki ve özellikle annelik sorum- ve çocuklarıma, işimdeyken de işime odaklanıyorum, temel
luluklarını bir arada yürütme konusunda güçlük çekiyorlar. kuralım bu. Çocuklarımla eğlenceli ve kaliteli zaman geçirMevcut şartların üstesinden gelmenin en önemli yolunun, meye özen gösteriyorum. Özellikle büyük oğluma çalıştığım
kadın yöneticilerin kendilerini kadın kimliğinden soyutlama- şirketin Türkiye için önemini anlatıyor, fotoğraf ve filmlerini
larıyla mümkün olabileceğini söyleyen Aysu Gürocak “He- izletiyorum. Çocukların annelerinin yaptığı işin neden önemli
pimiz aynı şirketin eşit bireyleri olarak, üst yönetimde daha olduğunu anlamaya ihtiyaçları var.”
fazla yer alabilmek için çalışmalıyız. Bunun için de kendimizi
limitli alanlarda yöneticilik pozisyonlarına konumlamak yerine, görev aldığımız şirketlerin ana süreçleri olan üretim,
satış, Ar-Ge vb. gibi asıl süreçlerini de dikkatle takip etmeli,
anlamalı ve bu alanlarda oluşabilecek proje, çalışma, rotasyon vb. imkanları kaçırmayarak işin sahasında, mutfağında
deneyim kazanmalıyız” diyor.
Yaratıcılık ve yenilikçilik gerektiren rollerde başarılıyız
Kadınların çalışma ortamındaki gelişim fırsatlarını çok kolay
tespit ettiklerini söyleyen Gürocak bu nedenle yaratıcılık ve
yenilikçilik gerektiren rollerde kadınların başarılı olduğunu
düşünüyor. Gürocak’a göre, konsantrasyonu kolay kolay bozulmayan kadınlar kendilerine ve ekiplerine zorlayıcı hedefler
koyarak, bu hedeflere ulaşıyorlar, çalışanlarının gelişimine
ve desteklenmesine önem veriyorlar. Günümüz iş hayatının
olmazsa olmaz özelliği olan ilişki ağı oluşturma (networking)
konusunda da kadınların başarılı olduğunu söyleyen Gürocak
planlama ve koordinasyon gerektiren konular, kaynakların etkin kullanımı, kontrol ve takipçilik, etkin iletişim konularında
“Evlilik engel değil, sorun diğer
zorluklar!”
planda yer alıyor. Bu nedenle kadınlar iş hayatında kendilerini göstermek ve kabul ettirmek noktasında erkeklere oranla
daha fazla çaba göstermek zorunda kalıyorlar” diyen Dilara
Şahinöz kadınların iş hayatında karşılaştıkları sorunları, çalışkan ve disiplinli çalışmaları sonucunda kendilerini ispatlayarak aşabildiklerini belirtiyor. Vestel’de kadın çalışanlarla
erkek çalışanlar arasında fark gözetilmediğini, kadınlara ve
erkeklere her aşamada eşit yaklaşım uygulandığını söyleyen
Şahinöz, Vestel’de kadın yöneticilere duyulan güvenin, verilen yetkinin ve inisiyatifin kadın çalışanları oldukça memnun
ettiğini sözlerine ekliyor.
Şahinöz’e göre kadınların detaycı, kararlı, azimli, çalışkan,
disiplinli olmaları ve aynı anda birçok işi yönetebilmeleri,
onları başarıya ulaştıran özellikler arasında yer alıyor. Yönetici konumunda çalışan kadınlar ise genelde bu özelliklerin çoğuna sahip olmaları sayesinde bulundukları konuma
gelenlerden oluşuyor. Ayrıca kadınlar doğaları gereği daha
anaç bir yapıya sahip oldukları için bu yaklaşımları yönetim
tarzlarına da yansıyor. Kadınların ekiplerine karşı daha korumacı, daha anlayışlı davranarak her türlü sıkıntıyla bire
bir ilgilendiklerini ifade eden Şahinöz bu durumun ekip
içindeki uyuma ve karşılıklı güvene pozitif etki yarattığını
söylüyor.
Kadınlar için evli olmak ve çalışmak, hayatlarının farklı platformlarıyla ilgili olsa da ikisini birlikte yürütmek çok kolay
olmayabiliyor ve bu durumla günümüzde birçok kadın mücadele ediyor. “Evli kadınlar çalışma hayatlarını ve aile yaşamlarını dengeleyerek yürütmek zorundadır” diyen Şahinöz bu
iki platformu birlikte yürütmek zorunda olan kadınların çalışkan, disiplinli ve planlı olmak zorunluluğunu vurguluyor.
Hem toplumun hem de çalışanların gözünde cinsiyet eşitliğinin yaratılması gerektiğine inanan Şahinöz “Bunun için kadın çalışanların da
erkekler kadar hem alt kademede hem
de yönetimde yaptıkları işlerde başarılı
olduklarına dair toplumsal algının yerleştirilmesi gerekiyor. Bu yüzden, kadınlara
yönelik çalışmaların desteklenmesi ve
arttırılması önemlidir. Ayrıca kadın yönetici adayları özel hayatlarından yani eşlerinden ve çocuklarından bağımsız olarak
değerlendirilmeli, kadınların bu dengeyi
kurabileceğine inanarak fırsat verilmedir” diyor.
Vestel Beyaz Eşya Pazarlama Grup Müdürü Dilara Şahinöz
Türk kadınlarının iş yaşamında karşılaştıkları sorunların ülkenin geleneksel,
ekonomik ve sosyo-kültürel yapısıyla
doğrudan ilgili olduğunu söylüyor. Şahinöz, “Kadın çalışanların daha çok desteklenmesi gerektiğine ve onlara daha
çok yatırım yapılması gerektiğine inanıyorum” diyor. “Ülkemizde ve dünyada
kadınlar yönetim kademesine geçerken
zorluklarla karşılaşabiliyor. Türkiye’de
ise kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunlar, ülkemizin geleneksel,
ekonomik ve sosyo-kültürel yapısı ile yakından ilgili. Erkek egemen bir toplumda Dilara Şahinöz - Vestel Beyaz Eşya Pazarlama
yaşamamız nedeniyle toplumun genelin- Grup Müdürü
de ve iş hayatında erkekler daha fazla ön
“Önyargıları aşmalı”
lumun kadına aile hayatında yüklediği
sorumluluklardan kaynaklanıyor; çözümü
Zorlu Enerji Grubu Mali İşler Grup Müdüiçin toplumumuzun kadına bakış açısını
rü Elif Dereköylü cinsiyet temelli tartışma
ve kadına biçtiği rolleri değiştirmesi geve karşılaştırmaları bir kenara bırakarak
rekiyor. Gelecek nesillerde değişiklik yayetkinliklerin değerlendirmesini istiyor.
ratmak için çocuklarımızın küçük yaştan
Dereköylü, aile ve sosyal yaşamda kadınitibaren kadın-erkek eşitliği temelinde
ların sıkıntılarını minimuma indirmek için
bir anlayışla yetiştirilmesi lazım” diyor ve
“Çocuklarımızın küçük yaştan itibaren
ekliyor: “Mevcut aile yapılarında eşlerin
kadın-erkek eşitliği temelinde bir anlayışdesteğini artırmak için en güçlü yöntemin
la yetiştirilmesi lazım” diyor. “Kadınların
iletişim olduğunu düşünüyorum. Bir kadın
kariyerlerinde yükselirken karşılaştıkları
evini ve yaşamını yönetmek, kendi hasorunların başında ataerkil toplum yapıyallerini gerçekleştirmek için eşinin dessından kaynaklanan önyargılar geliyor. Elif Dereköylü - Zorlu Enerji Grubu Mali İşler
Grup Müdürü
teğine daha sık ihtiyaç duyuyorsa bunun
Bu önyargıları kırmak ve kendilerini kaiçin eşine kendisini doğru ifade edecek,
nıtlamak için kadınların çok daha fazla
ihtiyaç duyduğu empatiyi alacak ve bunu
çalışmaları ve işlerini hayatlarının merkezine oturtmaları gerekiyor” diyen Elif Dereköylü kendi dene- ‘ben senin arkandayım’ mesajına dönüştürecek iletişim kanayiminden hareketle kadınlara yetkinliklerinin farkında olma- lını kendisi açmalı.”
larını ve kendilerine güvenerek yaptıkları işi sahiplenmelerini
öneriyor. Bu sayede önyargıların aşılması konusunda önemli
adımlar atılacağını düşünüyor. Başarı yolunda, kadın ve erkek
yönetim tarzını değerlendiren Dereköylü, kadınların detayları
planlayarak aksiyon almayı tercih ettiğini, erkeklerin makro
bakış açısıyla uygulamaya geçerek oluşabilecek problemleri
süreç içinde çözdüklerini söylüyor. Bu iki düşünce biçiminin
de olumlu yanları olduğuna ve tüm yöneticilerin dengeyi sağlayarak, duruma özel ihtiyaçlar doğrultusunda hareket etmesi
gerektiğine inanan Dereköylü Y ve Z kuşaklarının iş hayatına
girmeye başlamasıyla birlikte ihtiyaç duyulan yönetim becerilerinin de değişmeye başladığını söylüyor. Dereköylü, uzlaşmacı yaklaşımı ile kadınların hızlı öğrenen ve hızlı gelişim gösteren, teknoloji ile iç içe büyüyen, dikte edileni uygulamaktan
çok neden-sonuç ilişkisine göre çalışmaktan yana olan Y ve Z
kuşağı gençleri daha iyi yönetebileceğini düşünüyor.
Önyargılardan kurtulmak gerek
Toplumumuzun mevcut yapısından kaynaklanan önyargıların
kadınların üst düzey sorumluluk alamamasının başlıca nedenlerinden biri olduğunu ifade eden Dereköylü, kadınların
yönetici pozisyonunda daha fazla yer almasının yolunun sadece performanstan geçtiğine inanmıyor. Aynı pozisyon için
önerilen, eşit tecrübe ve deneyime sahip kadın ve erkek adaylardan erkeklerin cinsiyetlerinden dolayı sürece bir adım önde
başladığını gözlemleyen Dereköylü bu sorunun çözülmesi için
zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu, gelecek nesillerin küçük yaştan itibaren kadın erkek eşitliği temelinde bir anlayışla
yetiştirilmesi gerektiğini savunuyor. Eş engelini de çözülmesi
gereken sorunların başında gören Dereköylü “Genelde top-
“Fortune 500 firmaları üzerinde 19
sene süren bir araştırmada, kadın üst
düzey yöneticilerin sayısının daha
yüksek olduğu şirketlerin dört farklı
karlılık ölçütünde diğer şirketleri
geçtiği görülüyor.”
Dereköylü sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir İngiliz gazetesinin kadın yöneticilerle ilgili bir anket sonucunu yayınladığını
hatırlıyorum. Sonuçlar üst düzey pozisyonlarının yarısından
fazlasında kadınların bulunduğu şirketlerin çalışanlarının yöneticilerinden daha memnun olduklarını, kişisel gelişim imkanlarının daha fazla ve ekip ruhunun daha güçlü olduğunu
düşündüklerini gösteriyordu. Bu konudaki bir diğer örneği
de finans alanından verebilirim. Yurt dışında yürütülen birçok
araştırmada, kadın üst düzey yönetici sayısındaki artışın şirketlerin finansal performansına doğrudan etkisi olduğu gözleniyor. Fortune 500 firmaları üzerinde 19 sene süren bir araştırmada, kadın üst düzey yöneticilerin sayısının daha yüksek
olduğu şirketlerin dört farklı karlılık ölçütünde diğer şirketleri
geçtiği görülüyor. Yine aynı kaynaktan edindiğim bilgiye göre
üst düzey yönetim seviyesinde en yüksek kadın çalışan sayısına sahip şirketler sektör ortalamasının yaklaşık yüzde 35
üzerinde finansal sonuçlara ulaşıyor.”
“Kadınların üstün empati yeteneği,
yönetici olarak da onları üstün kılar”
Zorlu Tekstil İletişim Grup Müdürü Lale İlalan Genel Müdür
Yardımcısı ve Genel Müdür seviyelerinde daha çok kadının
görev alması için İK ve organizasyon yapısında değişiklikler
yapılması gerektiğine vurgu yapıyor. Lale İlalan, kadın sorununun toplumun genelinde çözülmesi gerektiğine inanıyor. Aksi
halde bireysel girişimlerin ve firmaların çabalarının yetersiz
kalacağını söylüyor. “Türkiye bir Almanya veya Fransa olmadan, kadın konusunda çok ilerleme bekleyemeyiz. Bu konuda,
aileden ve de ilköğretimden başlayan seferberlikler bir nebze
Lale İlalan - Zorlu Tekstil İletişim
Grup Müdürü
38 haber
yardımcı olabilir. Unutmayalım ki konu sadece ekonomik, yani
Türkiye’nin ekonomik olarak çok gelişmesi değildir” diyen
İlalan “Müslüman ülkelerde; gelişmiş, zengin, fakir, hepsinde
kadın ikinci plandadır. Diğer tarafta, ABD’deki kadın özgürlüğüyle Küba’daki kadın özgürlüğü arasında hemen hemen hiç
fark yoktur. Benim, kadın olarak geldiğim pozisyonda, öncelikle ailem, daha sonra İstanbul’da yatılı okumam ve de iş yerlerimdeki amirlerimin tabii ki katkısı olmuştur. Daha doğrusu
hepsi benim için şanstır” ifadelerine yer veriyor.
“Empati yeteneğinin kadınlarda üstün olması yönetici olarak
da onları üstün kılar. Genel stratejilerin konuşulduğu üst düzey toplantılarda, grubun içinde kadınların da bulunması yapılabilecek hataları kesinlikle azaltır” diyen İlalan “Tüketimin
çoğunu yapan, karar veren kadınlar olması sebebiyle tüketiciye yönelik çalışmalarda/politika oluşturmada kadınlarında
bulunması şarttır” diyor. İş dünyasında kadın denince akla ilk
gelen konulardan biri de doğum. Çocuk sahibi olmanın sadece
6-8 ay kadar kadının performansını düşürebileceğini belirten
İlalan desteklenen kadın yöneticilerin performansının kesinlikle erkeklerden az olmadığını ifade ediyor. Gelişmiş ülkelerdeki üst düzey kadın yöneticilerin hızla artmasını bu konuya
örnek olarak sunuyor.
Kadınları teşvik etmeliyiz
“Zorlu Grubu’nun özelinde ufak dokunuşlarla, kurumumuza
daha çok kadın yönetici ve dolayısıyla daha başarılı bir kurum
olma durumu yaratabiliriz. Daha çok çalışmalı ve mutlaka başarılı olmalıyız, mevcut pozisyonlarımızı koruduğumuz gibi,
daha üst pozisyonlara ulaşmak için çaba göstermeliyiz” diyen
İlalan, “Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür seviyelerinde daha çok kadın görmemiz için İK ve organizasyon yapısında değişiklikler olabilir ve tabii üst yönetim de bu değişime
yardım etmeli. Kurumumuz için genelde pozitif bir ayırımcılık
yapılmasını uygun görmüyorum ama, üst düzey yöneticilerimizin bu konuya bilinçli yaklaşmaları kurumumuza kesinlikle
artı değer katacaktır. Daha alt pozisyonlarda olan ama kabiliyet/yetenek gördüğümüz kadınları teşvik etmeli, eğitmeli,
önermeliyiz. Alt kademelerde çalışan iyileri başka departmanlara da önerebiliriz. Başka şirketlerdeki başarılı kadınları Grubumuza kazandırmaya çalışmalıyız. Daha sık bir araya gelip,
daha detayda, projeler yapabiliriz” sözlerine yer veriyor.
“Yapılan her işte yaratıcılığın sınırları zorlanmalı, yüzümüzü
hep yeniye/geleceğe çevirmeli, oto pilota bağlanmamak için
azami özen göstermeli, her alanda gelişime devam etmeli”
diyen İlalan, iş hayatında network’ün önemini sıklıkla hatırlatıyor ve son olarak her yöneticinin aynı zamanda birer İK yö-
39
neticisi de olabilecek vasıf ve bilgiye sahip olması gerektiğini
vurguluyor.
yer aşamalarını geçmiş, iyi performans gösteren herkes eşit
haklara sahip olmalıdır” diyen Sayıt iş-özel hayat dengesini
koruyarak, özveriyle ve şirketi sahiplenerek çalışan herkesin
başarıya ulaşabileceğini söylüyor.
“İyi performans gösteren herkes eşit
haklara sahip olmalı”
Zorlu Enerji Grubu İnsan Kaynakları Direktörü Öniz Sayıt çalışma hayatında daha fazla kadının yönetici pozisyonunda
yer alması için öncelikle şirket karar vericilerinin ayrımcı ve
cinsiyetçi yaklaşımdan kurtulması gerektiğine vurgu yapıyor.
Bunun sadece Türkiye’ye özgü bir durum olmadığını belirten
Sayıt tüm dünyada kadınların ne yazık ki aynı ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor.
“Kadınlar orta kademe yönetici olana kadar geçen süreçte erkeklerle genel olarak denk görülüyorlar. Bundan sonrasında
konvansiyonel akılların engelleri başlıyor” diyen Öniz Sayıt,
erkeklik ve liderliği birbirine yakın gören zihniyetin kadını
narin ve kırılgan gördüğünü belirtiyor. “Orta kademeye gelmiş kadın bir üst pozisyonu hedeflerken aile ve çocuk kararı
almaya çalışıyor. Kadının cinsiyetinden bağımsızca işleri üstlenmesi ve doğru zamanda işleri aksatmayarak aile hayatını
planlaması gerekiyor” diyen Sayıt aynı zamanda mobilitenin
de büyük bir sorun olduğunu söylüyor. “Ekmeğini kazanan,
aile ekonomisine katkıda bulunan, bir yandan da aile düzenini sağlayan ‘süper kadın’ın başına gelecek en iyi şey, ona
hayatında destek olan eşidir” diyen Sayıt, hayatın müşterek
olduğunu vurguluyor.
“İyi iş sonuçları, en iyi referanstır” diyen Sayıt, “Aklı başında
bir yönetimin başarılı birine cinsiyetinden dolayı iltimas göstermeyeceğini umuyorum” sözleriyle ayrımcılığın yanlışlığını
vurguluyor. Kadınların doğuştan “multi-tasking”, yani olaylara farklı ve birçok açıdan bakabilen, genelde empatileri güçlü
olan ve dinlemeye yatkın kişiler olduğunu hatırlatan Sayıt bu
özelliklerin onları zaman içinde eleştiriye daha açık, olaylardan ders alabilen, hata yapmaktan korkmayan, cesur ve çalışkan kişiler haline getirdiğini belirtiyor. Kadın yönetici ile erkek
yönetici tarzını kıyaslamayı doğru bulmadığını belirten Sayıt
“Sosyal ve duygusal zeka, sağduyu, cesaret, çatışma yönetimi,
hızlı ve etkili karar alma, stratejik yönetim özellikleri, ikna kabiliyeti, sektörel uzmanlık özelliklerine biraz da olsa sahip olan
çalışan, hangi cinsiyette olursa olsun liderlik vasıflarını kendisinde barındırıyor demektir” diyor. Daha fazla kadının yönetici
pozisyonunda yer alması için öncelikle şirket karar vericilerinin ayrımcı ve cinsiyetçi yaklaşımdan kurtulması gerektiğinin
altını çizen Sayıt bu durumun Türk toplumuna has olduğunu
düşünmüyor; ABD’de ve Avrupa’da da aynı konuların tartışılmasını örnek veriyor. “Benzer eğitimi almış, benzer kari-
Öniz Sayıt- Zorlu Enerji Grubu İnsan Kaynakları Direktörü
Farklı pencerelerden bakmak
Sürekli hareket halinde olan ve iletişim ağlarından kopmadan
iş yapma biçimlerini geliştiren kişilerin başarılı olabileceğini
de sözlerine ekliyor ve şöyle devam ediyor: “Kapsayıcı, cinsiyete dair önyargılara sahip olmayan, çalışanları yeteneklerine
ve gelişim potansiyeline göre değerlendiren bir şirket yönetimine sahip olmak, şirkete bağlılığı ve motivasyonu yüksek,
iyi ve giderek gelişen performans gösteren çalışanlar kazandıracaktır. Uzun yıllar varlığını ve gücünü sürdürmesi beklenilen bir sektörde çalışıyoruz. Enerji sektörünü bilen, deneyimli
kadın uzmanların daha çok yapacak işleri olduğunu düşünüyorum. Uzmanlık alanımsa çoğunluğunu kadınların oluşturduğu İnsan Kaynakları. Bu çalışma alanındaki kadın ağırlığını
azaltmak için erkeklere yönelik pozitif ayrımcılık bile yapılabilir. Önümüzdeki dönemde de kadınların satış, pazarlama,
iletişim, mali işler ve İK alanlarında yoğun çalışmalarının olacağına ve önemli başarılar elde edeceklerine inanıyorum. Kısa
süre önce okuduğum Facebook’un COO’su Sheryl Sandberg’in
‘Lean In’ adlı kitabını kadın-erkek çalışan herkese öneriyorum.
Kadınların feyz almasını, erkeklerinse farklı bir pencereden
bakmasını sağlayacaktır.”
“Daha çok dayanışma şart”
AYESAŞ Mali İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Öznür Sunay
kadının istihdamdaki pozisyonuna “hayat müşterektir” anlayışıyla yaklaşıyor ve daha çok kadının iş hayatında yer alması
için kadınların daha fazla özgüvene sahip olmaları gerektiğini
belirtiyor. “Kadının ailenin geçimini sağlaması gerektiği bir
durum hepimizin başına gelebilir” diyen
Sunay “Bu olasılık düşük değil, erkeklere
bu gerçeği anlatmalıyız” sözlerine de yer
veriyor.
“Benzer eğitimi almış, benzer kariyer
aşamalarını geçmiş, iyi performans
gösteren her birey eşit haklara sahip
olmalı.”
“Erkek egemen bir toplumda kadının her
platformda kendini kabul ettirmesi çok
zor” diyen Öznür Sunay “Öncelikle cinsiyetinizi bir kenara bırakıp sizi bu şekilde
değerlendirmeleri için çok çaba sarf ediyorsunuz bunu sağladığınız durumda, bir
kadına itaat etme engelini aşmış oluyorsunuz. Tabii bu çok kolay olmuyor zaman
zaman sizin de bir kadın olduğunuzu unutmanız gerekiyor” ifadesine yer veriyor.
Bu nedenle kadınların iş dünyasında daha fazla dayanışma
içinde olması gerektiğini savunan Sunay, eğitimli, birçok beceriye sahip ama özgüven sorunu nedeniyle öne çıkmaya cesaret edemeyen kadın çalışanlara asla sorumluluk almaktan
korkmamalarını öğütlüyor. Sunay, kadınların erkeklere göre
daha yapıcı, sabırlı ve iletişimlerinin daha iyi olduğunu düşünüyor. Temel farklara ilave olarak kadının detaycı olma özelliğinin, kadın yönetici ile erkek yönetici arasındaki en büyük
tarz farkı olduğunu söylüyor. Bu fark durumsal olarak kadın ile
erkek yöneticiye avantaj sağlayabiliyor.
“Ataerkil toplum yapısından
kaynaklanan önyargıları kırmak
ve kendilerini kanıtlamak için
kadınların çok daha fazla çalışmaları
gerekiyor...”
Sunay’a göre detaycılık zaman zaman proaktif davranmaya zaman zaman da yavaşlamaya sebep olabiliyor, duygusal olmak
da kadın için bir dezavantaj olabiliyor iş dünyasında. “Kadının
ve erkeğin yapısal özellikleri yönetim tarzına yansıyor, her iki
cinsiyette kendilerinde olmayan ve yönetimlerini olumsuz etkileyen özelliklerini törpülemeyi veya geliştirmeyi başarabilirse
ortaya çok iyi bir yönetici modelinin çıkacağını düşünüyorum”
diyen Sunay, iyi iletişimin hem iş hem de sosyal hayatta önemli
olduğunu vurguluyor ve iletişimi yönetim becerilerinin ilk sırasına koyuyor. Ardından etik, dürüst ve proaktif olmak geliyor.
Eşini çalıştırmayan erkekler hala var
“Maalesef hala toplumumuzda kendisi ile aynı eğitimi almış
eşini bile çalıştırmak istemeyen erkekler olduğunu görüyoruz” sözleriyle sosyal bir yaraya parmak basan Sunay “Çevremizdeki bütün erkeklere kadının çalışmasının hem ekonomik
hem sosyal olarak aileye pozitif etkisi olduğu fikrini aşılamaya
çalışmalıyız. Kadının ailenin geçimini sağlaması gerektiği bir
durumun hepimizin karşısına ansızın çıkabileceğini, böyle durumların olasılığının çok düşük olmadığını eşlerini çalıştırmak
istemeyen erkeklere empoze etmeliyiz” diyor.
Öznur Sunay - Ayesaş Mali İdari İşler Genel
Müdür Yardımcısı
Kadın ve erkeğin dağılımının homojen
olduğu kurumların daha verimli çalıştığı
görüşünü savunan Sunay “Kurumda kadın yöneticilerin olması en başta yönetici olmayan diğer kadın çalışanlar için bir
motivasyondur, kendileri için de yöneticilik yolunun açık olması onları motive
eder. Kadınların kurum içinde sağladığı
avantajlardan yararlanmak ve cinsiyet
ayrımcılığını yok etmek için öncelikle kadınların eğitilmesi ve kah babalar kah
eşler ve çevre tarafından desteklenmesi
gerekiyor. Elbette bu konuda da yine kadın dayanışmasının artırılması önemli bir
husus” diyor.
Daha iyiye ulaşmak için…
“Global dünyanın bir parçası olarak her kadının mutlaka yabancı dil
öğrenmesi gerektiğini savunuyorum. Standart eğitim programlarının
dışına çıkılması gerekiyor artık. Örneğin “ses mühendisliği”, “görsel medya” gibi daha spesifik konularda eğitim programları tercih
edilmeli. Uzmanlık alanında güncel kalıpların dışına çıkarak kadınlar
kendini geliştirmeli. Farklı eğitim programlarını takip etmeli, teknolojik gelişmelere uyum sağlamalı.” diyor Öznur Sunay.
42 köşe yazısı / zülfikar bekar
43
Genel Müdür - Zorlu Center Eataly
Ekmeğin öyküsü
Her toplumda kutsal ve önemli bir yer tutan ekmek biz Türkler için de ayrı bir değer taşıyor elbette. Eataly Genel Müdürü
Zülfikar Bekar, mayadan başlayarak farklı türlerine dek ekmeğin öyküsünü paylaşıyor.
T
oprağa ilk buğday tanesinin nasıl düştüğüne dair birçok
efsane duymuş olmalısınız. Önce buğday toprağa düştü, sonra başak oldu, başaklar doldu ve eğildi. İnsanoğlu o başakları hasat etti, değirmende öğüttü ve un elde etti.
Sonra biraz su katarak yoğurmaya başladı. Derken hamur mayalandı, durdukça kabardı, kabardı ve lezzet kazandı. Sonra
sıcak fırına girdi ve insanların yegane yiyeceği haline geldi. Ekmek o kadar kutsal, o kadar önemli ki tüm tek tanrılı dinler bile
onun güzel ve değerli oluşunu anlattı. “Ekmeğe katık yapmak”
gibi tabirler de temel ve esas olanın ekmek olduğundan yola
çıkarak günlük hayattaki yerini aldı. Ekmek merkezdi, yanına
kah peynir geldi kondu, kah zeytin. Yeme-içme alışkanlıkları
değiştikçe ekmek de şekil ve lezzet değiştirdi. Geçmişte farklı
lezzet arayışına giren ustalar farklı yöntem ve malzemelerle
ekmeği mayalamaya çalışırken yeni tatlar keşfettiler. Şimdi
ise bagetten somuna, köy ekmeğinden tava ekmeğine, tam
tahıllıdan çekirdekli ekmeğe dek birçok çeşidi sofralarımızda
yer alıyor. Ekmeği daha iyi tanımak için öncelikle “maya”yı anlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Ülkemizde İtalya’dan daha çok
buğday üretiliyor, ancak kullanım
alanlarımız daha farklı. İtalyanlar
durum buğdayının sert olanını
makarna yapımında yumuşak
olanını ise ekmek yapımında
kullanıyorlar. Durum buğdayı
oldukça kaliteli bir ürün.
Ekmeği ekmek yapan
Maya nedir diye soracak olursak basit bir ifadeyle “hamuru
ekmek hamuruna dönüştüren bakteri florasıdır” diyebiliriz.
Doğal maya veya ekşi maya olarak adlandırdığımız bakteri florası buğdayın içindeki besinleri insan vücudu için sindirilebilir ve daha yararlı hale getirir. Ekşi maya üretiminde her türlü
bakteri florası kullanılabilir, örneğin yoğurt, bal, meşe odunu
külü, üzüm ya da sadece hava… Bunu evinizde de yapabilirsiniz. Unutmamak gerekir ki elde ettiğiniz maya canlıdır. Daha
iyi ve daha lezzetli sonuçlar almak isterseniz mayanın yıllandırılması gerekir. Bu da nasıl olur; mayanızı besleyerek. Eğer
kendi mayanızı oluşturmak istiyorsanız bu iş için birkaç güne
ihtiyacınız var. Daha iyisi içinse aynı mayayı yok etmeden besleyip sürekli kullanarak en az bir yıl gibi bir sürenin geçmesi
gerek. Zaman geçtikçe maya hamurunuza biraz daha ekşi ve
daha güçlü bir aroma verecektir.
Tabii maya yalnızca işlenmiş beyaz buğday unuyla birleşmiyor; aynı zamanda çavdar, tam buğday ve birçok tahıl ürünüy-
le de ekmek yapımına izin veriyor. Bu da farklı ekmek türleri
anlamına geliyor. Uzmanların beyaz unu sınırlandırıcı söylemleri arttıkça raflarda da tam buğday, tam tahıl ya da çavdar
ekmeği gibi farklı ürünler daha çok yer almaya başladı. Türk
tüketicileri de zamanla “esmer ekmeği” kabullendi. İlk olarak
“kepekli ekmek” yaygınlaştı, ardından “light ekmek”, son yıllarda ise “tam buğday ekmeği” kavramları hayatımıza girdi.
Bir dönem tüketiciler ekmeklerdeki esmerliği görünce ürünü
“light - doğal ekmek” sanıyorlardı. Oysa bu ürünlerin bazıları,
kavrulmuş malt unu olan rogena veya dark malt ilavesiyle esmerleştirilip light ekmek diye satılıyordu. Halbuki bir ekmeğin
“light” ibaresiyle satılabilmesi için yüzde 23 kepek ve yüzde
4.8 buğday lifi barındırması şart. Neyseki artık bu gibi hileler
kolayca ortaya dökülebiliyor ve tüketiciler de eskisi gibi mağdur olmuyor.
Tabii bu saydığımız ekmek çeşitlerinin tüketimi şehir yaşamında daha yaygın. Taşrada ise hala ekşi mayalı köy ekmekleri
yaygın olarak tüketiliyor. Ama şehirde her fırında bu ekmeklerden bulmak biraz zor. Neyse ki Eataly olarak, Zorlu Center’da
yani şehrin tam göbeğinde bu ürünleri tüketicilere sunabiliyoruz. Sadece bunlar değil, örneğin sekiz gün boyunca tazeliğini
koruyan ve İtalyanca “sekiz” anlamına gelen Otto; zeytinli ekmeğimiz Olive; Fransızların meşhur “Baguette” ve Noci, Fichi,
Uvetta gibi daha pek çok İtalyan ve Akdeniz ekmek çeşitleri
raflarımızda yer alıyor.
Ekmek çeşitlerimizi korusak iyi olur!
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de farklı tat ve dokuya
sahip buğday türleri yetiştiriliyor. Bölgesel olarak değişkenlik
gösteren buğday, haliyle yöresel ekmeklerin lezzetine de farklı bir tat getiriyor. İtalya ile kıyaslayacak olursak ekşi mayalı
ekmeklerin Türkiye’de yaygın oluşu bu iki Akdeniz ülkesinin
ortak özelliklerinden kabul edilebilir. İtalya’da her bölgenin
kendine has ekmek çeşitleri bulunuyor. Türk mutfağında olduğu gibi İtalyan mutfağında da ekmek özel bir öneme sahip. Fakat ülkelerindeki özel lezzetli ekmek çeşitlerini koruma altına
alarak Türkiye’nin bir adım önüne geçmiş durumdalar. Dünya
genelinde buğday üretimi 700 milyon ton, Türkiye’de ise üretim 22 milyon ton, tüketim 18 milyon ton civarında. Teknolojik
eksikliklerden ötürü ülkemizde fazla çeşit olmasına rağmen
çeşit standartlarını yakalayamıyoruz. Üretimin geniş alana
yayılması ve kuru koşullarda yapılması ise verim ve kaliteyi
düşürüyor. Damak zevkine aşırı düşkün İtalyanlar ise yöresel
lezzetlerini koruyup, kaybetmemek ve geliştirmek için çok çalışıyor, Ar-Ge’ye yatırım yapıyorlar.
Ülkemizde İtalya’dan daha çok buğday üretiliyor, ancak kullanım alanlarımız daha farklı. İtalyanlar durum buğdayının sert
olanını makarna yapımında yumuşak olanını ise ekmek yapımında kullanıyorlar. Durum buğdayı oldukça kaliteli bir ürün.
Eataly’de durum buğdayından baget ve ciabata ekmekleri üretiyoruz. Böylece mükemmel tat ve aroma yakalayabiliyoruz.
Peki biz ekmeği nasıl yapıyoruz? Merak edenlere övünerek
söyleyeyim: Biz ekmeklerimizi odun ateşiyle pişiriyoruz.
Eataly’de odun fırını
Ekmeği en eski, hatta ilkel denebilecek yöntemlerle yapıyoruz. Hamur elde yoğuruluyor, ekmeğe elde şekil veriliyor. Fırınımız odun ateşiyle ısınıyor. Her bir ekmeğin, aynı derecede
ısıdan faydalanmasını sağlayan özel bir tezgahı bulunuyor. Bu
tezgah pişirme süresince dönerek ekmekleri daha iyi pişiriyor.
Bu özel mekanizma dahi elle kullanılacak şekilde yapıldı. İtalyan ekmek ustalarımızın tecrübesiyle İstanbul’un genç yeteneklerini buluşturup harika bir takım kurduk ve bu lezzetleri
paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
44 haber
45
Operadaki Hayalet Zorlu sahnesinde
Broadway’in en uzun soluklu müzikali “Operadaki Hayalet” 7 Nisan-17 Mayıs tarihlerinde Zorlu Performans Sanatları
Merkezi’nde müzikal severlerle buluşuyor. Gaston Leroux’nun aynı adlı romanından uyarlanan müzikalin müzikleri ise
efsanevi İngiliz besteci Sir Lloyd Webber’e ait.
B
roadway ve West End’in en güzel örneklerini İstanbullularla buluşturmaya devam eden Zorlu, Fransız yazar
Gaston Leroux’ın aynı adlı romanından uyarlanan, İngiliz besteci Andrew Lloyd Webber’in ölümsüz eseri The Phantom of the Opera’yı (Operadaki Hayalet) ağırlamaya hazırlanıyor. Dünya çapında 40 ülke, 110 şehirde, 65 bin kez sergilenen
müzikal 7 Nisan - 17 Mayıs tarihleri arasında İstanbullu sanatseverlerle buluşacak.
Paris Operası’nda hayalet olarak tanınan, yüzü ileri derecede
deforme olmuş bir müzik dahisinin, yetenekli ve güzel Soprano Christine’e olan saplantılı aşkını konu alan The Phantom of
the Opera kıskançlık, çılgınlık ve ihtirasın kesiştiği büyülü bir
hikaye anlatıyor.
65 bin performans, 80 milyonluk izleyici kitlesi
Broadway’in en uzun soluklu ve en büyük prodüksiyona
sahip müzikali Operadaki Hayalet 80 milyonluk bir izleyici kitlesine sahip. İlk olarak 1986’da Londra’da sahnelenen
müzikal, aradan geçen 28 yıl boyunca sadece Broadway’in
en uzun soluklu şovu olmakla kalmadı, beyazperdedeki
uyarlamalarıyla, Sarah Brightman, Gerard Butler gibi film ve
müzik dünyasına kazandırdığı ünlü isimlerle de adından söz
ettirmeye devam etti.
25 yıllık efsanevi Broadway Müzikali
Phantom of the Opera’nın ekibi oyuncular, teknik ekip ve orkestra
da dahil olmak üzere 130 kişilikden oluşuyor. Her bir performansta;
230 kostüm, 281 mum, 14 şifonyer, 250 kg kuru buz ve 10 adet sis
makinası kullanılıyor. Ayrıca her bir performansta 22 sahne değişimi var. Phantom of the Opera’nın dekorunun en önemli parçalarından biri olan 1 tonluk tamamı kristalden yapılma avizesi ise
izleyicilere her performansta unutulmayacak bir deneyim yaşatıyor.
Efsanevi şarkılarıyla da akıllara kazınan Phantom of the Opera, albümüyle, İngiltere müzik tarihinde listelere bir numaradan giriş yapan tek müzikal olma özelliğini taşıyor.
İlk olarak 1986 yılında Londra’da sahnelenen müzikal, aradan geçen 29 yıl
boyunca sadece Broadway’in en uzun soluklu şovu olmakla kalmadı, birçok kez
beyazperdeye de uyarlandı.
46 haber
47
Lefkoşa Vestel LED ile aydınlanacak
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIBTEK) düzenlediği LED Aydınlatma dönüşümü ihalesinin ilk etabını Vestel-Çeliksan
konsorsiyumu kazandı. KKTC’ye yıllık 8,5 milyon TL tasarruf ettirecek LED projesinin ilk fazını Vestel yapacak.
Vestel City mükemmelliğini
Japonya’da tescilledi
Japonya’da JIPM tarafından düzenlenen “Mükemmellik Ödülleri”nde Vestel Elektronik “Mükemmel Fabrika Süreklilik
Ödülü”nün, Vestel Beyaz Eşya ise “Mükemmel Fabrika Ödülü”nün sahibi oldu. Vestel, beyaz eşya sektöründe beş ayrı
fabrikayla aynı anda bu ödüle layık görülen ilk firma olarak da dünya çapında bir başarıya imza attı.
V
estel Elektronik ve Vestel Beyaz Eşya, Vestel City’deki
toplam 10 fabrikasıyla Japonya’dan iki ayrı mükemmellik
ödülü aldı. JIPM (Japan Institute of Plant Maintenance)
tarafından her yıl Japonya’nın Kyoto şehrinde düzenlenen törende Vestel, Toplam Üretken Bakım (Total Productive Maintenance - TPM) çalışmalarını dünyada en iyi şekilde uygulayan
şirketlerden biri olduğu için ödüllere layık görüldü. JPIM’de Vestel Elektronik, TPM çalışmaları alanında bir üst seviyeye taşıdığı
başarısıyla Mükemmel Fabrika Süreklilik Ödülü’ne layık görülürken, Vestel Beyaz Eşya da Mükemmel Fabrika Ödülü’nü kazandı.
Vestel Elektronik, ilk Mükemmel Fabrika Ödülü’nü TPM çalışmalarıyla çevrim maliyetini üç yılda yüzde 30 azaltarak,
2012’de kazandı. Vestel Elektronik, ödülün ardından geliştirerek devam ettirdiği çalışmalarla başarı çıtasını yükselterek
“Mükemmel Fabrika Süreklilik” ödülünü hanesine yazdırdı.
K
ıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIBTEK) düzenlediği
LED Aydınlatma dönüşümü ihalesinin ilk etabı olan
Lefkoşa Bölgesindeki 10 bin adet yol armatürü değişimi projesini Vestel-Çeliksan konsorsiyumu kazandı.
KIBTEK tarafından düzenlenen ihale kapsamında, toplam
55 bin adet yol armatürünün LED’e dönüşümü hedefleniyor.
Dünyada çok az örneği bulunan dönüşüm projesi tamamlandığında KKTC’de yıllık 19 milyon kWh ve 8,5 milyon TL tasarruf
sağlanacak.
KKTC’nin LED dönüşümüne yönelik yapılmış ilk ve tek girişimde yer almaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan “Vestel Ar-Ge
mühendisleri tarafından geliştirilen, yerli üretim ve tasarım
LED sokak aydınlatma armatürleri ile ülke genelinde yüzde 90
enerji tasarrufu hedefliyoruz. Vestel LED Aydınlatma olarak
KKTC’de olduğu gibi Türkiye’de de aynı dönüşümü gerçekleştirmeye adayız” sözlerine yer verdi.
Rekortmen LED yol aydınlatma ürünü kullanılacak
Türkiye’de LED aydınlatma sektörünün lideri Vestel, KKTC’deki
LED dönüşümünü 145 lm/W verimliliğe sahip 13W gücündeki
rekortmen yol aydınlatma ürünüyle gerçekleştirmeyi hedefliyor. Lefkoşa’da halen 125W’lık cıva buharlı armatürler kullanılıyor.
Hem değiştirilecek armatür adedi hem de sağlanacak enerji
tasarrufu açısından dünyada örnek bir proje olduğunu belirten
Erdoğan, “Finansal kurgusu açısından da örnek bu proje sayesinde KKTC’de herhangi bir ön yatırım yapılmadan tüm yol
armatürleri enerji verimli LED ürünlerle değiştirilecek. Vestel
olarak bu çapta bir projenin ilk etap ihalesini kazanmak bizim
için büyük bir gurur” dedi.
Vestel Beyaz Eşya ise aynı anda buzdolabı, çamaşır makinası,
bulaşık makinası, klima ve fırın fabrikalarında yürütülen TPM
faaliyetleri sonucunda “Mükemmel Fabrika” ödülünün sahibi
oldu. Vestel, beyaz eşya sektöründe toplam beş ayrı fabrikayla
bu ödüle aynı anda layık görülen ilk firma olarak dünya çapında bir ilki gerçekleştirmiş oldu. Vestel, “Bizim Fabrikamız, Bizim Makinamız, Bizim Ürünümüz” sloganıyla yürüttüğü üretim
verimliliğini en üst düzeye çıkarma, kayıpları en aza indirme,
makina etkinliğini ve hat verimliliğini artırma çalışmalarıyla bu
ödüllere layık görüldü.
Toplam Üretken Bakım (TPM) nedir?
Toplam Üretken Bakım günlük üretim faaliyetleri içinde, çalışanların
tamamının katılımını gerektiren, operatöre üzerinde çalıştığı makina
veya ekipmanın otonom (kendi kendine yeten) bakım sorumluluğunu
da getiren, arızaları önleyen, ekipman etkinliğini en üst düzeye çıkaran, yeni bir işletmecilik yaklaşımı olarak tanımlanıyor.
48 haber
49
Karlar Ülkesi, dostluğu ve doğa
sevgisini öğretiyor
Özlem Saraç, Hans Christian Andersen’in “Karlar Kraliçesi” masalından yola çıkarak yazdı ve Gaye Cankaya yönetti.
Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun sahnelediği Karlar Ülkesi Müzikli Oyunu çocuklara yaşadıkları dünyayı anlamalarında
yardımcı oluyor.
K
ay ve Gerda soğuk bir kuzey ülkesinde yaşayan çok yakın iki arkadaştır. Kay hasta annesine bakmanın yanı
sıra boş zamanlarında çörek satarak aile ekonomisine
katkıda bulunur. Soğuk ve karlı bir kış günü çöreklerini satmış
eve dönerken Kay’ın gözüne bir şey batar. Kay birden bambaşka bir insan olur. Soğuk, mesafeli ve kaba. Kay’ın gözüne
batan şey; Karlar Kraliçesi’nin kırılmış ve yeryüzüne dağılmış
sihirli aynasının bir parçasıdır. Karlar Kraliçesi ayna sayesinde bütün yeryüzüne 12 ay kış getirme ve tüm dünyaya hakim
olma hayalini gerçekleştirmek üzeredir. Kraliçe, yüzyıllarca
yeryüzüne yağan karlardan oluşan aynanın eksik parçasının
Kay’da olduğunu keşfedince yardımcısı kutup ayısı Ays’ın
yardımıyla onu Buzdan Sarayı’na getirir. Kay’ın ortadan kaybolduğunu anlayan Gerda hemen Ren geyiği Tarçın’la birlikte
uzun ve zorlu bir yolcuğa çıkar. Önce tehlikelerle dolu ormanı
geçerler. Bahar Vadisi’nde zenginliğin mutluluk getirmediğini,
Yaz Alemi’nde eğlencenin bir sınırı olduğunu ve Güz Diyarı’nda
ise hayata olumlu bakmanın değerini anlarlar. Nihayet Karlar
Kraliçesi’nin Buzdan Sarayı’na varırlar. Gerda gerçek sevgi
sayesinde Kay’ın donmuş kalbini yumuşatır. Kay’ın kalbi yumuşayınca ağlamaya başlar. Ve canını çok yakan ayna parçası
da gözünden çıkar. Müzik ve dans gösterileriyle çocukların
hayal dünyasında farklı kapıları aralayan müzikalin yapımcısı
ve yönetmeni Gaye Cankaya ile müzikalde rol alan oyuncular
sorularımızı yanıtladı.
Gaye Cankaya – Yapımcı/Yönetmen
Sizce neden çocuklar Karlar Ülkesi oyununu izlemeli?
Çünkü Karlar Ülkesi çok eğlenceli bir oyun. Çocuklar güzel vakit geçirirken farkında olmadan dostluk, sevgi, fedakarlık gibi
duyguları öğreniyorlar. Temel olarak güçlü bir dostluk için fedakarlık yapmayı, içten gelen sevginin gerçek dostluğun olmazsa
olmazı olduğunu görüyorlar. Bu güçlü mesajın yanı sıra çevre
ve doğa sevgisini de aşılamaya çalıştık.
Bizim oluşturduğumuz kurguyla ilkokul
öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara
basit bilgiler veriyor veya var olan bilgilerin pekiştirilmesi sağlıyoruz.
Oyunu sahneye koymadan önceki süreçte neler yaşadınız?
Oyunun sahneye hazır hale getirilmesi
için 7,5 aylık bir süreçten geçtik. Öncelikle senaryo yazarımız
Özlem Saraç’la uzun süren masa başı çalışmaları yaptık. Oyunun ilk provasından üç ay önce başladı bu çalışmalar. Senaryonun ardından kostüm, kompozisyon, koreografi konularını
ele aldık ve yine toplantılar yaptık. Bir hayal kurgusu ve ortak
dil oluşturduk. Bu dil birliği “Tim Burton filmlerindeki absürt
fantezi tadında” cümlesiyle can bulmaya başladı. Bir haftalık
bir çalışmayla oyuncuları belirledik ve 4,5 ay süren provalara
başladık. Sahnede 13 oyuncu ve 5 dansçımız rol alıyor. Sahne
gerisinde ise 10 kişi görev yapıyor. Toplamda ise pedagoglar
ve ayakkabı imalatçılarımız da dahil olmak üzere tam 44 kişinin emeğiyle Karlar Ülkesi’ni sahneye koymayı başardık.
Cansu Demirci – Gerda’yı canlandırıyor
Bu oyunda oynamak sizin için nasıl bir anlam taşıyor?
Gerda; çok sevimli, iyi kalpli, kararlı, cesur ve bir o kadar da
güvenilir bir dost. Meğer bu rol, içimde
sakladığım küçük cesur kız çocuğunu
yansıtıyormuş. Ekip olmayı, kaliteyi,
disiplini, birlikteliği ve iyi niyeti barındıran bir topluluk olabildiğimiz Karlar
Ülkesi benim için son derece anlamlı
bir oyun. Bundan önce birçok çocuk
oyununda oynadım fakat Karlar Ülkesi
müzikalinde her oynadığımda fantastik bir dünyada olduğumu derinden hissediyorum. Bu da sanırım yönetmenimiz Gaye
Cankaya’nın muhteşem rejisiyle gerçekleşti.
Diğer oyuncular ve ekip arkadaşlarınızla nasıl bir iletişim dili
geliştirdiniz?
Prova döneminde her gün bir aradaydık ve birbirimizi tanımak
için yeterince zamanımız oldu. Dolayısıyla herkes birbirinin
dilini çözdü. Kendimi ekip arkadaşlarım açısından çok şanslı
hissediyorum çünkü hepsi birbirinden donanımlı ve iyi kalpli
insanlar.
Mete Arat – Kay’ı canlandırıyor
Kısaca rolünüzden bahseder misiniz?
Kay annesinin yaptığı çörekleri satarak eve katkıda bulunmak isteyen
bir çocuk... Ayrıca hayal kurmayı çok
seviyor ve kurduğu hayalleri yakın arkadaşlarıyla paylaşıyor. Aslında oyunu
seyretmeye gelen küçük arkadaşlarımız Kay’ın o gün kurduğu hayale tanıklık ediyorlar. Öyle bir hayal kuruyor ki;
hem en yakın arkadaşları Gerda ve Tarçın hem de seyretmeye
gelen küçük arkadaşları maceradan maceraya koşuyorlar…
Oynarken neler hissediyorsunuz?
Her şeyden önce hem oyun esnasında hem de oyundan sonra
çocuklarla fotoğraf çekimlerinde çok eğlendiğimi söylemek
istiyorum. Çocuk seyircileri oyunda bir buçuk saat koltuklarında oturtup oyunu seyrettirmek oldukça zor bir iş. Biz
Karlar Ülkesi oyununda ekip olarak bunu başarabiliyoruz.
Çocukların merak duygusu da bize yardımcı oluyor çünkü bu
sayede ilgiyle izliyorlar. Böylelikle bizler de oyuncular olarak
Sahnede 13 oyuncu ve 5 dansçı rol alıyor. Sahne gerisinde ise 10 kişi görev yapıyor. Toplamda ise pedagoglar ve
ayakkabı imalatçıları da dahil olmak üzere tam 44 kişinin emeğiyle Karlar Ülkesi sahneye konuldu.
sahnede olup bitene daha iyi konsantre olup oyunun içinde
kalıyoruz. Böylece artık Mert olduğumu unutup Kay oluyorum. Çocukların enerjisiyle Kay’ın yaşında oluyorum, bu da
beni o dünyaya ait hissettiriyor ve o dünyada olmak da çok
mutlu ediyor.
Ömer Karasu – Ays’ı canlandırıyor
Canlandırdığınız karakteri tanıyabilir miyiz?
Ays bir kutup ayısı, Karlar Kraliçesi’nin en sadık hizmetkarı.
Kendini çok akıllı sansa da eğlenceli
bir saflığı var. Birlikte kış mevsiminin
dünyaya hükmetmesi için çalışıyorlar.
Bir taraftan da kendi hayalleri var ve
bu hayalleri gerçekleştirme yolunun
kraliçeye hizmet etmekten geçtiğini
düşünüyor. Fakat hikayenin sonunda
yanlış adreste olduğunun farkına varıyor.
Bu oyun için çok emek verdiniz, öyle değil mi?
Elbette, çok çalıştık. Prova süreci çok yorucuydu. Ama oyun
defterimize küçük izleyicilerimizden birinin yazdığı şu cümleleri okuyunca o yorgunluktan eser kalmadı: “Ben ömrümde böyle bir şey görmedim.” Altı yaşında bir çocuktan bunu
duymak hepimizin yüzünde tebessüm oluşturdu tabii. Bir de
Ays gibi bir karakteri oynarken aldığınız keyif ve yaşadığınız
eğlence tüm yorgunluğa değer diye düşünüyorum.
Zeynep Sevi Yılmaz – Karlar Kraliçesi’ni
canlandırıyor
Zorlu Çocuk Tiyatro’sunda rol almak sizin için ne
anlama geliyor?
Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun turne ekibiyle 2011 sezonunda tanıştım. Özellikle Türkiye’nin her yerinde
çocukları ücretsiz olarak tiyatroyla buluşturan bir
organizasyonda yer almak büyük anlam taşıyor.
Çünkü tiyatro seyircisini geliştirmeye çocuklardan
başlanması gerektiğine inanıyorum. Çocukken sosyal alanda
ve sanatla nasıl bir iletişim kurarsak ileride de yaşama bakış
açımızın öyle gelişeceğini düşünüyorum. Bu nedenle çocukların tiyatroyu sevmesini ve oyun izleme isteklerini yükseltmek
benim için daha önemli. “Karlar Ülkesi” oyunuyla İstanbul’da
Zorlu PSM gibi büyük bir salonda çocuklarla buluşmak da çok
keyifli.
Oyunun ardından aldığınız geri bildirimler ne yönde?
Çoğunlukla geri bildirimler çok olumlu. Oyundan sonra çoçuklarla fotoğraf çektirmeye çıkmamız onları müthiş
heyecanlandırıyor. Çünkü sahnede izledikleri bir
karakterle tanışmak onlar için değişik bir deneyim.
Genelde aileler de “Bu bir çocuk tiyatrosu ama biz
izlerken daha çok etkilendik” diyorlar ve daha önce
böyle bir çocuk oyunu izlemediklerini söylüyorlar.
Hatta sadece çocuklar değil bazen anne-babalar da
bizlerle bire bir fotoğraf çektirmek isteyebiliyorlar.
Böyle güzel anlar yaşamak çok hoş.
50 köşe yazısı/metin salt
51
Vestek Elektronik Araştırma Geliştirme A.Ş.
Genel Müdür
[email protected]
Işığı saklayabilirsiniz
Geçtiğimiz on yıl bilimsel açıdan oldukça verimli geçti. Bilim insanları “Higgs Bozonu”nu bulmayı, ışığı dondurmayı
ve quantum bilgisayar yapmayı başardılar. Şimdi biz geriye kalan normal insanlar bunlarla ne yapacağımızı bulmaya
çalışıyoruz.
biliriz. Canımız isteyince açıp bakarız. Evlerin duvarlarını bu
teknoloji ile kaplarsak, gündüz güneş ışığını depolarız. Gece
evin içi Taksim İstiklal Caddesi’nden farksız olur. Bu teknoloji ile sera tarımı bambaşka bir hal alabilir. Gerçek güneş
ışığını depolar, bitkilere gece fotosentez yaptırırız. 24 saat
tarım dünyanın açlık sorununa iyi bir çözüm olur. Japonlar ilk
adımları attılar. 2011’deki büyük deprem ve tusunami sonrasında bölgedeki tarıma verimli topraklarının hatırı sayılır bir
kısmını kaybettiler. Tarıma devam edebilmek için eski Sony
birine bağlanıyor. Biri ne yaparsa diğeri yüzbinlerce kilometre
uzağa da götürseniz aynı şeyi hissedip yapıyor (kuantum dolanıklık). Işık bile kuantum dünyasında bir bakıyorsunuz denizdeki dalga gibi hareket ediyor, bir bakıyorsunuz tenis topu
gibi davranıyor (kuantum belirsizliği). Bir parçacık aynı anda
iki ayrı yerde olabiliyor veya bir kuantum topu aynı anda hem
sağa hem sola dönebiliyor (kuantum superpozisyon).
Elbette bu garip dünyanın bilgisayarları da bir garip oluyor.
Örneğin “2+3 kaç eder?” diye sorduğunuzda size 5 diyemiyor. %98 olasılıkla 5 eder, %1 olasılıkla 6 eder, %1 olasılıkla
4 eder diyor. Gel de çık işin içinden. Biz de zaten kuantum
bilgisayarlar ile toplama çarpma yapmıyoruz. Bugünlerde
şifre kırıyoruz.
Kuantum bilgisayarlar olasılık hesaplarında çok iyidir. Makineyi bir kez kurdunuz mu, banka işlemlerinde ve internet
alışverişinde kullandığımız güvenli iletişim şifrelerini kısa
sürede çözebilme kapasitesine sahiptir. Basitçe anlatmak
için gerçek olmayan bir örnek düşünelim. Bugünkü bilgisayarlar ile gıcık olduğun okul arkadaşının Facebook şifresini
bulmak istersen, her olası şifreyi tek tek denemen gerekiyor.
Her deneme kelimesinin doğru şifre olması olasılığı birbirine
eşit. Kuantum bilgisayar ise çalıştığında %99 olasılıkla doğru bir şifre buluyor. Bir kuantum parçacık aynı anda birden
çok yerde ve pozisyonda olabildiği için kötü seçenekleri kendi içinde eliyor. Sana sadece en iyi seçenekleri gösteriyor,
alıp deniyorsun. Eğer doğru değilse bir kez daha deniyorsun.
Eğer yine olmazsa bir kez daha deniyorsun. Zaten neredeyse
şaşmaz bir şekilde ilk denemelerinde doğru şifreyi buluyor.
G
eçen gün dostlarla sohbetteyiz. Sıra ülkeyi kurtarmaya geldiğinde laf döndü dolaştı “Adamlar Higgs Bozonunu buldu biz hala bor madeni rafine ediyoruz”
konusuna geldi. Kuantum fiziğinin büyüsüne kapılmış biri
olarak tam Google bilgimi dökmeye başlamıştım ki gazeteci
dostum Müge, egomuzu yerle yeksan eden soruyu patlattı.
“Higgs bozonu buldular. Eee, hayatımızda ne değişecek? Ne
işimize yarayacak, biliyor musun?” Öylece kaldım. Doğrusunu söylemek gerekirse bilmiyorum.
Düşününce sadece Higgs bozonu değil “bilimsel dönüm noktası” denilen gelişmelerin çoğunun günlük hayatımıza doğrudan ne katkısı olacağını bilmiyoruz. İnanın bana sadece biz
değil bulanlar da bilmiyor.
Elbette bu durum, bilimsel keşiflerin bir işe yaramadığı anla-
mına gelmiyor. İngiliz bilim adamı Michael Faraday 1821’de
elektrik ve manyetik alan ilişkisini ortaya koyduğunda bununla ne yapacağını bilmiyordu. Tam 15 yıl sonra Amerikalı
bir demirci olan Thomas Davenport bu buluşu kullanarak
ilk elektrik motorunu yapınca millet uyandı. Ama patenti
alan Üsküdar’ı geçmişti. Benzer şekilde 1897’de J. J. Thomson elektronu bulduğunda bir gün bütün dünyanın elektrik
ile aydınlanacağını bilmiyordu. Rutherford 1907’de protonu
keşfedip nükleer fizik biliminin temellerini attığında ne atom
bombasını biliyordu ne de nükleer enerji santrallerini. Günümüzde de durum çok farklı değil.
Geçen yıl Alman bilim insanları ışığın yayılmasını bir dakika
boyunca durdurarak epey sükse yaptı. Kulağa matah bir şey
gibi gelmiyor. Hatta lisede fizik dersinde ön sırada oturanlarınız iyi bilir. Evrenin en hızlı hareket eden parçacığı olan
photon yani ışık, suda ve camın içinde daha yavaşlar. Yani
gözlük takanlar aslında bu anı değil geçmişi görüyorlar. Biz
cisimleri onlardan yansıyan ışığın gözümüze ulaşması ile görüyoruz. Arada gözlük olunca ışık yavaşlıyor ve biz geçmişte
olan olayları görüyoruz. Bu yavaşlık saniyenin milyarda biri
olduğu için gözlük takanlara eski kafalı diyemeyiz. Ama ışığı
iyice yavaşlatabilseydik, gözlüğün camı bugünü değil dünü
hatta geçen haftayı gösterirdi. İşte aslında Almanların yaptığı da budur. Işığı bir dakika boyunca durduruyorlar. Sonra
bıraktıklarında ışık hiç kayba uğramadan yoluna devam ediyor. Yeni hedefleri ışığı bir hafta boyunca durdurmakmış. Bu
buluşun pratik uygulamaları devrim yaratabilir. Günümüzde
fiber optik kablolarıyla veri, ses ve görüntü taşıyoruz. Yani
ışık ile bilgi taşıyoruz. Ama saklayamıyoruz. Çünkü ışık saniyede 300 bin kilometre hızla akıp gidiyor. Almanlar bu teknolojiyi geliştirebilirse dünya dolusu bilgiyi ışık olarak saklaya-
yarı iletken fabrikasını alıp, Japon usulü high-tech sera yaptılar. Gece gündüz LED ışık kullanarak marul yetiştiriyorlar. Bir
de güneş ışığını depolayabilseler sushi tarih olurdu.
Kuantum bilgisayarın gücü
Işığın nimetleri marul yetiştirmekle sınırlı değil. Evrenin en
hızlısı olduğu için bilgisayar çiplerinin içerisinde veri iletmek
için kullanılıyor. Zaten son dönemde en önemli bilimsel gelişmelerin olduğu alanlardan biri de bilgisayarlar. Tam adıyla
Kuantum bilgisayarlar. Facebook ve Twitter için ağır kaçtığından bu bilgisayar teknolojisini bilenler şimdilik parmakla
sayılıyor.
Kuantum bilgisayarın gücü, maddenin içindeki atom altı parçacıklarda gizli. Kuantum dünyası bildiğimiz dünyadan çok
farklı. Bildiğimiz fizik kuralları orada işlemiyor. Parçacıklar bir-
İnternet alışverişinde veya ATM ile bankaya bağlandığında
buna benzeyen bir şifreleme yöntemi kullanılıyor. Normal
bilgisayarlar milyarlarca olası anahtarı tek tek denediği için
şifreyi yıllarca uğraşsa da çözemiyor. Kuantum bilgisayar
iki basit sayıyı toplamakta zorlanıyor ama devasa sayıda
seçenek içinden doğru anahtarı anında bulabiliyor. İlaç geliştirirken farklı formülleri denemede, milyarlarca insanların
davranışlarını modellemede, Antartika’ya sığmayan internet
verisini analiz etmede kuantum bilgisayarın çığır açması
bekleniyor. Tabii bunların çoğu henüz test aşamasındalar.
İlk üretim kuantum bilgisayarları Lockheed Martin ve Google
aldılar. Bilgisayar diyorum ama koca laboratuvarı aldılar desem daha doğru olur. Henüz çocuklar eve kuantum bilgisayar
alalım diye tutturmadı. Zaten bu bilgisayar ile YouTube’da
video da seyredilmiyor.
Gelelim Higgs bozonuna. Kesin bildiğimiz bir şey var: Bu
buluş yaşlanmaya, kelliğe, selülite çözüm olmayacak. Ama
kilo problemine bir faydası olabilir. Çünkü Higgs bozonu ve
etrafımızı saran Higgs alanı birlikte tüm cisimlerin ağırlığını
belirliyor. Karanlık maddeyi saymazsak (o konuya hiç girmeyelim) Higgs her maddeye kütlesini kazandırıyor. Yani tartıya
çıktığımızda gördüğümüz kiloların sorumlusu Higgs bozonu.
Olurda Higgs alanını istediğimiz gibi değiştirebilsek, tüm
ağırlık kavramını değiştirebiliriz. Belki bu şekilde yerçekimini bölgesel olarak ortadan kaldırabiliriz. Uçakları bir çay
bardağı benzin ile uçurabiliriz. Tombul babaanneyi balon
gibi tutup sahile götürebiliriz. Maalesef bilim insanları son
dönemde yerçekimini kütleye değil maddenin iç enerjisine
bağlıyor. Dolayısıyla Higgs alanı ile oynayarak yerçekimini
ortadan kaldıramayız diyorlar. Böyle olunca başa geri dönüyoruz. Müge’ciğim pes ediyorum. Higgs bozonu bulmanın
günlük hayatımıza henüz bir gözle görünür bir farkı olmayacak. Varsa da ben bulamadım.
Kuşkusuz bilim insanları evrenin nasıl çalıştığını anlamak
için bu alanda çalışmaya devam edecekler. Onların bilimsel
merakı bugün olmasa da yıllar içinde onlarca yeni teknolojiyi
hayatımıza kazandıracak.
52 haber
53
Sosyaliz, sorumluyuz!
Öne çıkan bir diğer etkinlik ise sağlıklı yaşam için gerçekleştirildi. Zorluteks futbol sahası, mayıs ayında engelliler futbol takımlarının karşılaşmasına sahne olmaya hazırlanıyor. Ayrıca Zorluteks çalışanlarından oluşturulacak bir “Abiler Takımı” ile engelli
futbolcular arasında bir dostluk maçı yapılması da planlanıyor.
Toplum yararına çalışan gönüllü bir ekip: Zorluteks Sosyal Sorumluluk Kulübü.
“Sosyaliz, Sorumluyuz!” sloganıyla yola çıkan Sosyal Sorumluluk Ekibi
kurulduğundan bugüne gerçekleştirdiği çalışmalarıyla kısa sürede dikkat
çekmeyi başardı.
Z
orluteks çalışanları tarafından kurulan kulüplere bir
yenisi daha eklendi; Zorluteks Sosyal Sorumluluk
Kulübü. Klüp toplumun iyi yönde gelişimine katkıda
bulunmak amacıyla yola çıktı. Sosyal ve çevresel sosyal
sorumluluk çalışmalarıyla dikkat çeken kulüpte bireysel,
karşılıksız ve gönüllülük esasına dayalı yardım, farkındalık ve toplumsal bilinci artırmak amaçlı faaliyetler gerçekleştiriliyor. Temel prensip ise toplum desteğini ihtiyaç
sahiplerine yönlendirmek ve bunu sürdürülebilir kılmak
üzerine kurulu.
Kulübün tüm faaliyetleri gönüllülük esasına dayanıyor. Tüm
çalışanlar ürettikleri proje fikirlerini kendi kuracakları ekiplerle
hayata geçiriyorlar. Herkes ilgi alanı ve yetenekleri çerçevesinde iş bölümüne dahil oluyor. Etkinlikler büyük bir titizlik ve iş
disipliniyle gerçekleştiriliyor. İş birliği yalnızca ekip üyeleriyle
sınırlı değil. Kısıtlı kaynaklarla maksimum faydayı sağlayacak
yöntemlere öncelik veren Sosyal Sorumluluk Kulübü, yine çalışanların katılımıyla oluşturulmuş Doğa Sporları Kulübü ile de
ortak etkinlikler düzenleyerek böylece hem katılımı, hem de
etki alanını genişletiyor.
“Sosyaliz, Sorumluyuz!” sloganıyla yola çıkan Sosyal Sorumluluk Ekibi, kısa süre önce bir araya gelmesine rağmen şimdiden
çok sayıda projeye imza attı. Bunlardan ilki Yeşilay haftası kapsamında yapılan sigarayı bıraktırma kampanyasıydı. Lüleburgaz Fabrikası’nda sigara alanlarına görseller asılarak sigaranın zararlarıyla ilgili bilgilendirme paneli yapıldı. Ayrıca sosyal
medya üzerinden yürütülen kampanya ile sigarayı bıraktırma
konusunda uzun soluklu bir çalışma da hedefleniyor. Kulübün
öne çıkan o etkinliklerinden bazıları:
Amaç katma değer yaratmak
Sosyal Sorumluluk Kulübü’nün temel amacı en başta şirket
Şehitlerimiz unutulmadı
Sosyal sorumluluğun dayanışma ve destek anlamına geldiğinin bilincinde olan Sosyal Sorumluluk Kulübü üyeleri, 2013 yılı
Mayıs ayında Van’ın Çitiören köyünde şehit olan Jandarma Er
Engin Şahin’in Ergene ilçesinde yaşayan ailesini ziyaret etti.
Ziyarete eşlik eden müftülük görevlisinin okuduğu dualar duygusal anlar yaşanmasına neden oldu.
çalışanları ve onların ailelerine katma değer yaratmak. Ancak
projeleri, yalnızca şirket çalışanları ve aileleriyle sınırlı değil.
Merkezden çevreye geniş bir etki alanı oluşturmaya çalışan
ekibin kampanyaları, çevre firmalarda da yankı buluyor. Bu
kapsamda Trakya bölgesinde üretim yapan bir çorap firması,
Sosyal Sorumluluk Kulübü’nün Kırklareli Engelliler Okulu’na
başlattığı yardım kampanyasına kendi imal ettiği çorapları dağıtarak destek oldu. Kırklareli Engelliler Okulu ilin farklı yerleşkelerinden gelen 103 çocuğa eğitim veriyor. Kulüp bu okulu ziyaret ederek ortak paydada yapılacaklar konusunda bir
takvim belirledi ve desteklerini ulaştırmak isteyenlere köprü
oldu. Farklılıklara saygılı olmak, farklılıklarla bir arada yaşama
kültürü geliştirmek amacıyla engellilerle yapılan projeler farklı
alanlarda devam edecek.
Fazla kitabın var mı?
Kulübün başlattığı bir diğer etkinlik ise “Fazla Kitabın Var mı?”
kampanyası oldu. Çalışanların katkılarıyla toplanan kitaplar,
kütüphanesi olmayan okullara bağışlanacak ve böylece kulüp,
eğitime katkıda bulunacak. İlk destek verilecek okul ise Tekirdağ Kumbağ’da Denizcilik Lisesi olarak belirlendi; ilerleyen dönemde daha fazla okula ulaşılması hedefleniyor.
Spor, eğitim, engellilerin sosyal yaşama adaptasyonu ve
daha birçok alanda faaliyet gerçekleştiren kulüp sosyal sorunlara da hassasiyet gösteriyor. Bu sorunlardan biri de kadına şiddet. Bu hassasiyetten yola çıkan Sosyal Sorumluluk
Kulübü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadına şiddete
dikkat çekmek amacıyla “Kadına Şiddete Hayır” çıkartmaları
bastırdı. Zorluteks Lüleburgaz Fabrikası’nda çalışan tüm erkek çalışanlarımız ise yakalarına bu çıkartmaları asarak kampanyaya destek verdi.
Bir gün bizler de yaşlanacağız
Kulüp üyeleri yetişkinler ve çocuklar gibi yaşlılarımızı da
sosyal sorumluluk faaliyetlerine dahil etti. Düzenlenen bir
organizasyonla Çorlu Huzur evinde yaşayan yaklaşık 80 büyüğümüz ziyaret edildi. Huzur evi sakinleri birbirinden ilginç
hayat hikayelerini kulüp üyeleriyle paylaşarak gençlere nasihatte bulundular. Ayrıca yaşlılarımızı aramayı teşvik eden bir
kampanya da hayata geçirildi. Hem sosyal medya üzerinden
hem de mail ve etkinlik panolarında tüm çalışan ve takipçilere duyurulan bu kampanya kapsamında, çalışanlardan
büyükleriyle yaşadıkları duygu dolu anları paylaşarak örnek
olmaları istendi.
Ya çevre?
Sosyal Sorumluluk Kulübü, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının olmazsa olmazlarından biri olan çevre konusuna da
“Sosyaliz, Sorumluyuz!” sloganıyla yola çıkan Sosyal Sorumluluk
Ekibi, kısa süre önce bir araya gelmesine rağmen şimdiden çok sayıda
projeye imza attı.
destek olmayı amaçlıyor. İşte bu anlayıştan yola çıkarak, Zorlu
Tekstil Grubu’nun ve Zorlu Holding’in çevre duyarlılığı sayesinde beş yıldır devam eden “Atık yağların geri dönüştürülmesi”
hedefiyle “5 lt atık yağ getirene 1 lt Ayçiçek yağı” projesi gerçekleştirildi. Proje için düzenlenen törende pek çok duyarlı Zorluteks çalışanı aldığı yağı ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere
Sosyal Sorumluluk Kulübü’ne bağışladı. “Doğaya Saygı, İnsana Katkı” sloganıyla yola çıkan ekip, hem atık yağların çevreye
verdiği tahribatın önüne geçmekte hem de gönüllüleri ihtiyaç
sahipleriyle buluşturmada aracılık görevini üstlendi.
#telefonunbaşında
bekliyorlar
Hemen aramaya
ne dersiniz?
Uzun zamandır
aramadıgınız büyüklerinizi
arayın, hissettiklerinizi
#telefonunbaşında etiketi
ile paylaşın.
Facebook sayfamızda
yayınlansın!
Doğaya Saygı, İnsana Katkı!
2014 yılı içersinde atık yağını getirerek temiz yağ alan kişilerin
Sosyal Sorumluluk Kulübü’ne yaptıkları bağışlar, ihtiyaç
sahiplerine ulaştırıldı.
Teşekkürler...
54 haber
55
Çocukların mutlu olduğu adres:
Zorlu Center
Zorlu Center tüm fonksiyonlarıyla büyükler kadar çocukların da favori yaşam merkezi! Zorlu Alışveriş Merkezi’nde
düzenlenen “Zelfler’in Sihirli Dünyasına Yolculuk”, “Macera Treni” ve “Mini Çocuk Atölyeleri” ile Zorlu Performans
Sanatları Merkezi’nde gerçekleştirilen “Çocuklarla Müzik” etkinlikleri yoğun ilgi görürken çocuklara keyifli anlar
yaşattı.
Zorlu Alışveriş Merkezi
Mini Çocuk Atölyeleri
Zelf’ler
Çocuklarla Müzik
Macera Treni
B
irçok fonksiyonu bünyesinde barındıran Zorlu Center
sadece yetişkinlerin değil çocukların da keyifli zaman
geçireceği etkinliklerle dolu bir yaşam merkezi. Zorlu
Center’ın sıradışı bir anlayışla İstanbullulara sunduğu Zorlu
Alışveriş Merkezi, minik ziyaretçilere hitap eden markaların yanı
sıra çocuklara özel düzenlenen renkli etkinliklere de ev sahipliği
yapıyor. “Zelf’lerin Sihirli Dünyasına Yolculuk”, “Macera Treni”
ve “Mini Çocuk Atölyeleri” bunlardan sadece bazıları.
Macera Treni ile hayal dünyasına yolculuk
Zorlu Alışveriş Merkezi bünyesinde, sömestr etkinlikleri kapsamında 24 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında düzenlenen Macera Treni etkinliği çocuklara keyifli anlar yaşattı. Minikler, 16
gün boyunca Zorlu Alışveriş Merkezi metro katında gerçekle-
Macera Treni
Macera Treni
Mini Çocuk Atölyeleri
şen etkinliğe giriş kartlarını alarak katılım gösterdiler. Atölyede bu kartları diledikleri gibi süsleyen çocuklar etkinlik alanında ziyaret ettikleri aktivite alanlarından topladıkları etiketlerle
Macera Treni’ndeki hikâyenin parçası oldular. Minikler, yolcu
vagonuna binerek unutulmayacak sanal bir geziye katıldılar.
Macera Treni, Zorlu Center içinde başlayan yolculukta önce
hayal dünyasını ardından da çeşitli ülkeleri ziyaret ederek, minik ziyaretçilere keyif dolu bir seyahat deneyimi sundu. “Macera Treni” yolculuğunun sonunda miniklere etkinlik içerisinde çekilen fotoğrafları da hediye edildi.
Zelfler’in sihirli dünyası da Zorlu Center’da
Zorlu’nun minik ziyaretçileri 21 Şubat - 1 Mart tarihleri arasında
Zelfler’in sihirli dünyasında yolculuğa çıktı. Dünyada tüm çocuk-
ların çok sevdiği, uzun renkli saçlarıyla her biri ayrı karakter ve
özel güçlere sahip olan birbirinden sevimli Zelfler, Zorlu Alışveriş
Merkezi metro katında çocuklarla buluştu. Minikler, Zelf oyuncaklarının da bulunduğu atölye alanında kendi Zelf maskelerini,
Zelf saçlarını ve Zelfler’in sihirli çubuğunu tasarlama şansına da
sahip oldular. Etkinlik alanında fotoğraf çektirip, dijital ekranda
kendi Zelf karakterlerini yaratan minik ziyaretçiler, illüzyonist
eşliğinde küçük numaralar öğrenip magnetli panoda haritayı tamamlamaya çalıştılar. Zorlu Alışveriş Merkezi’nin minik ziyaretçilerine, etkinlik sonunda atölye çalışmalarında yapmış oldukları
Zelf maskesi ve sihirli zelf çubuğu da hediye edildi.
Mini Çocuk Atölyeleri
Her yaştan insanı mutlu eden güncel etkinlikleriyle öne çıkan
Zorlu Alışveriş Merkezi’nde çocuklar için düzenlenen bir diğer
etkinlik de Mini Çocuk Atölyeleri oldu. Her hafta sonu 12:0014:00 saatleri arasında Metro Katı’nda gerçekleştirilen ücretsiz atölye çalışmaları sürekli değişen konseptiyle çocukların
keyifli vakit geçirerek analitik düşünme becerilerinin gelişimine katkıda bulunuyor.
Yine Zorlu Center bünyesinde yer alan Zorlu Performan Sanatları Merkezi de farklı özelliklere sahip, toplamda yaklaşık 3 bin
kişilik kapasiteye sahip salonlarıyla hem çocukların hem büyüklerin keyifle izleyeceği gösteri ve etkinliklere sahne oluyor.
Mart 2015 süresince düzenlenen “Çocuklarla Müzik” atölyesi
de bu etkinliklerden biri. Çocukların yaşıtlarıyla keyifli vakit
geçirdikleri, eğlenirken öğrendikleri bir aktivite.
“Çocuklarla Müzik” bir tutkuya dönüştü
Üç ayda 500’ün üzerinde çocuğu müzikle tanıştıran ve büyük
ilgi gören bir etkinlik... Çocuklarla Müzik atölyesi Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde keman sanatçısı ve akademisyen
Dr. Erman Türkili tarafından düzenleniyor.
Ebeveynlerin de katılabileceği atölye çalışmalarında, “piyano”, “keman”, “gitar”, “arp”, “flüt” ve “viyolonsel” gibi çok
sesli müziğin temel çalgıları tanıtılıyor ve Dr. Türkili bu çalışmalar esnasında mini konserler de veriyor. Klasik Batı Müzik
eğitimini ABD’de tamamlamış olan Dr. Türkili’nin yanı sıra etkinliğe zaman zaman misafir sanatçılar da katılıyor. Ağırlıklı
olarak 7 ile 11 yaş arasındaki çocuklara hitap eden bu etkinliğe
katılım sınırlı tutuluyor. Atölyelere katılım ise sadece 20 TL.
Çocuklarla Müzik
56 haber
57
TAÇ bayileri Lüleburgaz’da buluştu
Türkiye’nin dört bir yanındaki TAÇ bayileri Zorluteks Fabrikası’nda buluştu. İlki 11 Şubat 2015’te gerçekleştirilen
etkinlikte bayiler üretim süreçlerini bizzat gözlemleme imkanını yakaladı. Bayilerden alınan olumlu geri bildirimlerin
ardından etkinlik Mart 2015’te de devam etti. Nisan ayında düzenlenecek iki ayrı etkinlikle bayilerin ziyaretleri devam
edecek.
T
Zorlu Çocuk Tiyatrosu tarafından sahnelenen Kurbağa Prens müzikli oyunu, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Anadolu
turnesinde de büyük ilgi görüyor.
G
AÇ, üretim süreçlerini daha yakından inceleyebilmeleri
için Türkiye’nin dört bir yanındaki Taç Perde bayilerini
Lüleburgaz’da bulunan Zorluteks Fabrikası’na davet
etti. Her gün onlarca evin TAÇ’lanmasına aracı olan bayilerin
TAÇ Fabrika Turu’nun ilki 11 Şubat 2015’de gerçekleştirildi.
Gezi, konukların havaalanında karşılanmasıyla başladı. Fabrikaya gelen konuklar son derece özenli bir organizasyonla karşılandı. Zorlu Tekstil İcra Kurulu Üyesi Fatih Dereköylü, Zorluteks Genel Müdürü Cemil Çiçek ve Linens Pazarlama Genel
Müdürü Erkmen Onbulak’ın açılış konuşmalarının ardından
bayiler TAÇ’ın 60 yıllık hikayesini izledi sonra fabrika turu başladı. Zorluteks Fabrikası; ev tekstil işletmesi (pamuklu dokuma, boya-baskı ve konfeksiyon bölümleri) ile perde işletmesi
(boya-baskı, nakış ve konfeksiyon bölümleri) gezildi, üretim
süreçleri görüldü, katılımcı bayilere bu süreç anlatıldı. Öğle
yemeği arasından sonra fabrikayı dolaşmaya devam eden
konuklar akşam yemeği davetine katılarak programı tamamladılar. Programın sonunda isme özel hazırlanan TAÇ plaketleri bayilere verildi. Bayilerden alınan olumlu geri bildirimler
sonucunda bu turların devamını getiren TAÇ, 11 – 18 ve 25 Mart
tarihlerinde de aynı etkinliği sürdürdü. Her bir etkinlikte yaklaşık 100 bayi fabrika turuna katıldı.
Bizzat gözlemlediler
Her yıl ortalama 250 milyon metrekare ev tekstili ürünü üreten
Zorluteks ziyareti TAÇ bayileri için oldukça ilginç bir tecrübe
oldu. Zorluteks’in ürün portföyünde yer alan nevresimden
pikeye, yastık kılıfından çarşafa, pamuklu perdelik kumaştan
havluya kadar sayısız çeşitte ürün TAÇ mağazalarında bayiler
aracılığıyla tüketicilerin hayatını kolaylaştırıyor. Bu ürünlerin
hangi aşama ve süreçlerden geçerek tüketiciye sunulacak
hale getirildiğini bizzat gözlemleyen bayiler, bu vesileyle tüketicilere ürünlerini satarken daha bilgili ve donanımlı olacaklar. Bayilerin Zorluteks Fabrikası ziyaretleri 16 Nisan ve 29
Nisan’da düzenlenecek etkinliklerle devam edecek.
Çocuklar Kurbağa Prens’i
çok sevdi
rimm kardeşlerin ünlü masalından Özlem Saraç tarafından günümüze uyarlanan ve Zorlu Çocuk Tiyatrosu
tarafından sahnelenen Kurbağa Prens müzikli oyunu
geçtiğimiz sezon olduğu gibi bu sezon da çocukların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Anadolu turnesi kapsamında Aralık 2014’ten itibaren sahnelenen Kurbağa Prens oyununun bu sezonda ilk durağı Manisa oldu. Toplam dört etaptan oluşan Kurbağa Prens
Anadolu Turnesi 25 Mayıs’ta Ankara’da son bulacak. Şimdiye
kadar, birinci etap dahilinde Manisa, Denizli ve İzmir’de sahnelenen oyun, turnenin ikinci etabı boyunca Bursa’da sergilendi.
Üçüncü etapta ise Kayseri’den devam eden turne Aksaray ve
Ürgüp’ün ardından Nevşehir’de miniklerle buluştu. Kurbağa
Prens Anadolu Turnesi, dördüncü etapta Çankırı, Çorum ve
Tüm dünyaya kaliteli ürün
Zorluteks Fabrikası üretiminin yüzde 70’ini başta Amerika, Avrupa,
Japonya ve Rusya olmak üzere dünyanın farklı bölgelerine ihraç
ediyor, geri kalanını ise TAÇ, Linens ve Valeron gibi Türkiye’nin dev
markaları için gerçekleştiriyor. Dünyaca tanınan onlarca karakterin
birçok ülkedeki ev tekstili lisans haklarını elinde tutan Zorluteks,
lisanslı ürünler pazarında da önemli bir paya sahip. Bayilerin TAÇ
mağazalarında çocuk ve gençlerin beğenisine sunduğu Barbie, Spider Man, Disney gibi dünyaca ünlü karakterlerin süslediği ev tekstil
ürünleri birçok ülkede tercih ediliyor.
Yozgat’ın ardından, Kırşehir ve Ankara’ya giderek sezonu kapatacak.
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 2013-2014 sezonunda Karslı, Iğdırlı,
Ağrılı, Muşlu, Bitlisli ve Vanlı, Sakaryalı, Kocaelili, Yalovalı, Kütahyalı ve Eskişehirli çocukları “Kurbağa Prens” oyunu ile buluşturmuştu. Assitej ve Sahne Dergisi İşbirliği ile verilen Çocuk
ve Gençlik Tiyatrosu Ödülleri kapsamında “En İyi Kadın Oyuncu” ve “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerinin sahibi olmuştu. Zorlu
Çocuk Tiyatrosu tarafından Gaye Cankaya’nın yönetmenliğinde
sahnelenen oyun, izleyicilere “ilk görüşte önyargıyla yaklaştığınız insanların içlerindeki ‘güzelliği’ ancak onları tanıdıkça
keşfedebilirsiniz” mesajını veriyor.
58 haber
59
GAZDAŞ yeni tarifelerini açıkladı
Temiz, güvenli ve ekonomik bir yakıt olan doğal gazın kullanımının yaygınlaştırılması için çalışan GAZDAŞ, kamu
otoritelerinin belirlediği yeni ödeme tarifeleriyle ilgili bilgilendirmede bulunarak sıfır tarife uygulanmasının sona
erdiğini açıkladı. Yeni tarifeler 1 Şubat’tan itibaren geçerli olmaya başladı.
Zorlu Enerji’den sürdürülebilir
kalkınmaya destek
Sürdürülebilir kalkınma için ekonomik ve çevresel politikalar uygulamanın yanı sıra toplumsal katkı stratejisinin
geliştirilmesine de azami özen gösteren Zorlu Enerji, sosyal sorumluluk çalışmalarına durmaksızın devam ediyor.
G
480 milyon TL’lik altyapı harcaması yapıldı
GAZDAŞ olarak Gaziantep bölgesinde, hane halkı ve sanayicilerin en uygun şartlarda doğal gaza ulaşmasının en önemli
öncelikleri olduğunu vurgulayan Fuat Celepci, Gaziantep
bölgesinde 450 bin tüketicinin doğal gaz kurulumunun yapıldığını ve 110 bin tüketicinin de fiilen doğal gaz kullanımına
başladığını belirtti. Trakya bölgesinde aynı öncelikleri dikkate aldıklarını belirten Fuat Celepci 350 bin tüketicinin doğal
gaz kurulumunun yapıldığını ve toplamda Trakya bölgesinde
170 fiili kullanıcıya sahip olduklarını söyledi. Trakya bölgesine 250 milyon TL’lik yatırım yapıldığını da belirten Celepci,
GAZDAŞ’ın görev aldığı her yerde gerçekleştirdiği yatırımlarla bu rakamlara ulaşabildiğinin altını çizdi.
aziantep bölgesinde Gaziantep, Nizip ve Kilis’in
de aralarında bulunduğu üç yerleşim bölgesinde;
Trakya’da ise Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Lüleburgaz
ve Çerkezköy’ün de dahil olduğu 17 yerleşim bölgesinde konut
ve sanayi tüketicilerine doğal gaz dağıtımında bulunan Gazdaş, kamu adına ve kamu denetimi altında sağladığı bu hizmetin bedeline ilişkin yeni düzenlemelere dair bilgiler verdi.
GAZDAŞ adına basın açıklaması yapan Zorlu Enerji Doğal Gaz
Grubu Genel Müdürü Fuat Celepci, “2001 yılında yürürlüğe giren Doğal Gaz Piyasası Kanunu, temiz ve ucuz bir enerji kaynağı olan doğal gaz kullanımının kısa sürede ülke genelinde
yaygınlaştırılmasının sağlanması için yerleşim birimlerinde
dağıtım hizmetinin özel sektör eliyle yapılmasını öngörüyordu. Bu düzenleme çerçevesinde halen 70 yerleşim biriminde doğal gaz dağıtım hizmeti, özel sektör eliyle veriliyor. Bu
yerleşim birimlerinden biri olan Gaziantep bölgesi ve Trakya
bölgesi sınırları içinde doğal gaz şebekesi tesis edilerek, doğal gazın tüketicinin kullanımına sunulması çalışmalarına da
GAZDAŞ talip oldu. GAZDAŞ, bu hizmete talip olurken, vereceği hizmet karşılığında, değerli tüketicilerden sekiz yıl boyunca herhangi bir bedel almayacağını taahhüt etti. Doğal
gaz dağıtım faaliyetlerinin kamu adına özel sektör adıyla yapıldığı geçtiğimiz sekiz yıl boyunca, sıfır tarife uygulaması 70
yerleşim biriminden aralarında Gaziantep’in ve Trakya’nın da
bulunduğu 10 bölgede yapılmıştır. Bu uygulama kapsamında
doğal gaz arzı sağladığımız Gaziantep ve Trakya’da 2006’dan
bu yana ülke genelinde diğer bölgelere kıyasla en ucuz doğal
gaz tüketilmiştir” ifadesine yer verdi.
Konuya ilişkin açıklamalarına devam eden Fuat Celepci, doğal gaz dağıtım piyasasının 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Kanunu’nda yapılan düzenleme ile Türkiye genelinde ta-
rifesi belirlenen 70 dağıtım bölgesi arasında Gaziantep ve
Trakya’nın da bulunduğunu belirterek kanun gereği ilk sekiz
yıllık hizmet süresini dolduran dağıtım şirketlerine yetkili mercilerce yeni tarifeler verildiğini söyledi. Bu bağlamda, Gazdaş
Gaziantep ve Trakya Bölgesi Dağıtım Şirketlerine de 24 Şubat
tarihinde bu süreyi doldurması sebebiyle, 1 Şubat 2015’ten
itibaren 31 Aralık 2016’ya kadar geçerli olan yeni tarifenin bildirildiğini belirttiler.
Celepci, 1 Şubat 2015’te bu tarifenin belirlenmesi ve hangi
tüketim grubunun ne kadar tarife alacağı konularında, ülke
genelindeki diğer dağıtım şirketleri için de geçerli olduğu gibi
GAZDAŞ’ın da herhangi bir yetkisinin bulunmadığının altını
çizdiler.
Açıklanan bu tarifeler, GAZDAŞ Gaziantep Bölgesi ve Trakya Bölgesi doğal gaz dağıtım şirketlerinin bugüne kadar
gerçekleştirdiği yatırım ve sunulan hizmetlerin karşılığı
olarak değerlendirilirken tüketicilerin doğal gaz faturalarında her metreküp doğal gazın bedeline ilave edileceği de
açıklamada yer aldı. Söz konusu uygulamalar kapsamında
GAZDAŞ, sekiz yıl içinde Trakya bölgesinde 2 bin 927 km
dağıtım şebekesi oluşturarak, 365 adet doğal gazın basıncını ayarlayan ve miktarını ölçen istasyon montajı gerçekleştirdi. Gaziantep bölgesinde ise yine sekiz yıllık süre içinde
2 bin 456 km dağıtım şebekesi oluşturarak, 105 adet doğal
gazın basıncını ayarlayan ve miktarını ölçen istasyon montajı gerçekleştirdi. GAZDAŞ, Gaziantep bölgesinde bu altyapının oluşturulması için 2014 sonu itibarıyla 230 milyon
TL’lik yatırım yaparken, altyapı çalışmalarına hız kesmeden
devam etmeyi planlıyor. Böylece yeni yerleşim birimlerine
doğal gaz arzı sağlayarak, tüketicilerin temiz ve ekonomik
bir enerji olan doğal gazın avantajlarından faydalanması
amaçlanıyor.
Z
katkılarıyla Gold Standard sertifikalı Gökçedağ Rüzgar Enerjisi Santrali’nin çevresinde sosyal ve çevresel yaşama değer
katmaya devam ediyor. Tesis çevresinde hayata geçirilen Sıfır
Karbon Ayak İzi Ormanları Projesi kapsamında 28 Mart’ta gerçekleştirilen 3000 fidan dikimi etkinliğine Zorlu Enerji santral
yöneticileri, Osmaniye Yavru TEMA öğrencileri, çevredeki köy
okulları öğrencileri ve çalışan gönüllüleri ve aileleri katıldı.
orlu Enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarının birincil
enerji ve elektrik talebini karşılamadaki payını artırırken, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinin önlenmesi
yaklaşımını benimsiyor; yatırımlarını çevresel, sosyal ve ekonomik etkileriyle bütünlüklü bakış açısıyla ele alıyor. Enerji
santrallerinin sosyal ve çevresel değerlendirme süreçleri yalnızca kurulum aşamasında değil tüm süreçlerde aynı titizlikle
takip ediliyor. Zorlu Enerji, sürdürülebilir bir kalkınma yaklaşımı içinde ekonomik ve sosyal gelişimi destekleyerek, çevreye
ve sosyal yaşama azami özeni gözeten projeler geliştirmeye
devam ediyor.
Enerjimiz Çocuklar İçin
Zorlu Enerji, doğal kaynakları gelecekte koruyacak ve yönetecek olan çocukları enerji konusunda bilinçlendirme, yenilenebilir enerjinin önemi ve enerjinin tasarruflu kullanımı
konularında farkındalık yaratma amacıyla düzenlediği eğitim
projesine 2014 yılında da devam etti.
Zorlu Enerji, proje kapsamında;
• 2009 yılında “Zorlu ile Rüzgar Enerjisi”,
• 2011 yılında “Zorlu ile Jeotermal Enerji” ve “Zorlu ile
Doğal Gaz”,
• 2012 yılında “Zorlu ile Su Enerjisi”
• 2013 yılında “Zorlu ile Karbon Ayak İzi”
kitaplarını yayımlamıştır.
Türkiye’de bir enerji şirketi tarafından yürütülen ulusal
ölçekteki ilk enerji konulu eğitim projesi olan “Enerjimiz
Çocuklar İçin”, projesi kapsamında 5 yıl içinde 180 bin
çocuğa ulaştı.
Enerjimiz Köy Okulları İçin
Zorlu Enerji, sürdürülebilir kalkınma için toplumsal sorum-
luluk çalışmalarının değerine inançla 2011 yılında başlattığı
“Enerjimiz Köy Okulları İçin” kapsamında, çalışanlarıyla bir
araya gelerek zorlu kış koşulları öncesinde, Çıldır Hidroelektrik Santralinin (HES) bulunduğu Kars Arpaçay’daki üç köy
okulunda 252 öğrenciye kışlık giysi hediye ederek çocukların sevincini paylaştı. Kars Arpaçay’a bağlı Carcı, Melikköy ve
Taşlıağıl köylerinde eğitim gören öğrencilere kışlık giysilerinin
teslimine Zorlu Enerji Grubu gönüllülerinin yanı sıra Çıldır HES
yöneticileri de katıldı.
Zorlu Enerji Grubu Gönüllüleri, “Enerjimiz Köy Okulları İçin”
projesi kapsamında 2011 yılından bu yana, Erzurum, Erzincan, Tunceli, Tokat, Rize ve Kars’taki köy okullarında yaklaşık 1.800 öğrenciyle bir araya geldi. Proje kapsamında ayrıca,
Kars ili Arpaçay İlçesinde 20 köy okuluna bilgisayar, DenizliSarayköy’de 1 ortaokula 20+1 bilişim sınıfı, Manisa Alaşehir’de
3 köy okuluna TV, Klima ve diz üstü diz üstü bilgisayar bağışlandı.
Sıfır karbon ayakizi ormanları büyüyor
Zorlu Enerji, düşük karbon salımı ve sürdürülebilir kalkınmaya
İklim değişikliğine dikkat
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) doğal yaşamı korumak, çevresel risklere dikkat çekmek amacıyla 2007’den bu
yana her yıl düzenlediği “Dünya Saati” etkinliğine 3 yıldır destek olunuyor.
Dünyada yedi kıtada, 150’den fazla ülkede, 7 binden fazla
şehirde binlerce insana ulaşarak, bugün dünyanın en büyük
çevreci hareketi olan bu etkinliğe 2013 yılından itibaren destek veren Zorlu Enerji Grubu 28 Mart Cumartesi gecesi saat
20:30’da santrallerin ışıklarını bir saatliğine kapattı, ayrıca
tüm çalışma arkadaşlarını evlerinde de bu etkinliğe katılmaya
davet etti.
Dünya Kazak Günü’ne Edirne GAZDAŞ ev sahipliği yaptı
Her yıl 7 Şubat’ta kutlanan Dünya Kazak günü ise, Zorlu Enerji
Doğal Gaz Grubu’nun toplumsal farkındalık yaratıcı aktivitelerinden biri oldu.
Doğa Koleji ilkokul üçüncü sınıf öğrencileri ve öğretmenleri
Edirne GAZDAŞ abonelik merkezinde enerji tasarrufuna dikkat
çekmek ve tasarrufu özendirmek amacıyla doğal gaz müşterileriyle bir araya geldi. Etkinlikte, Türkiye’de enerji tasarrufuna
dikkat çekmek için ev ve iş yerlerinde kazak giyerek 2 milyar
dolar tasarruf sağlanabileceğinin altı çizildi.
60 haber
61
Valeron Zorlu Center Mağazası açıldı
Valeron’un, İstanbul Nişantaşı’ndan sonra ikinci mağazası, Mart 2015’te Zorlu Center’da açıldı. İki katlı mağaza şık
dekorasyonu ve ferah ambiyansıyla dikkati çekiyor.
Y
enilikçi, şık, zarif ve sıradışı koleksiyonlarıyla tüketicilerin dikkatini çeken Valeron, dünyaca ünlü yerli ve yabancı markaların yer aldığı Zorlu Center Alışveriş Merkezi’ndeki yerini aldı. On yıl önce kurulan ve kısa sürede üstün
kalite anlayışıyla ev tekstili sektöründe uluslararası markalardan biri haline gelen Valeron’un Zorlu Center mağazası Mart
2015’te hizmete girdi.
Nevresim takımlarından bornoza, havlu çeşitlerinden perdeye,
runner, throw, dekoratif ürün ve aksesuar çeşitlerine kadar zengin ürün yelpazesine sahip Valeron’un Zorlu Center’daki iki katlı
mağazası oldukça ferah bir dizayna sahip. Bu sayede tüketiciler
diledikleri ürünleri rahatlıkla inceleyebiliyorlar. Mağazanın dekorasyonu, aydınlatma elemanları ve ürünlerin sergilenmesini
sağlayan alanlar, müşterilerin Valeron ürünleriyle yaratabilecekleri ambiyansı hayal etmeleri için de kolaylık sağlıyor.
Mağazanın iç dekorasyonu,
aydınlatma elemanları ve
ürünlerin sergilenmesini
sağlayan alanlar alışverişi
daha keyifli hale getiriyor.
62 haber
63
Özde yalnızlık, serde aşk var!
Romeo & Giulietta’nın sonsuz aşkı
“Ormanlardan hemen önceki gece” adlı tek kişilik oyun Rıza Kocaoğlu’nun performansıyla 29 Ocak’tan itibaren Zorlu
Performans Sanatları Merkezi’nde sahneleniyor. Zorlu dergi için sorularımızı yanıtlayan oyuncu Kocaoğlu “Koltès çok
özel bir yazar, sahneye koyduğunuz bu metni de çok etkileyici. Bu durum bir oyuncu için iştah kabartıcı” diyor.
Shakespeare’in 420 yıl önceki hayali, bugünün hayal gücüyle İstanbullu sanatseverlerin karşısına çıktı. 21 Şubat – 1
Mart tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahnelenen Romeo & Giulietta, Ama e Cambia il Mondo
izleyenleri büyüledi.
Z
C
orlu Performans Sanatları Merkezi’nde 29 Ocak
2015’ten bu yana sergilenen “Ormanlardan hemen önceki gece” adlı tek kişilik oyun, tiyatro severlerin kısa
sürede beğenisini topladı. Üç aylık bir sürecin ardından sahnelenmeye hazır hale gelen oyunda, sinema ve tiyatro oyuncusu
Rıza Kocaoğlu rol alıyor. Bernard-Marie Koltès’in 1977’de yazdığı monolog, uzun tek bir cümle aslında. Bir gece, yağmurun
altında, yalnız bir adamın karşısındakine cebindeki bütün kelimelerle konuşması olarak da kabul edilebilir. Oyun, tekrarlar
ve sıçramalarla ilerlese de aslında özde yalnızlık, başkaldırı
ve aşk üzerine… Ve tabii böylesine sıradışı bir oyun güçlü bir
oyunculuk gerektiriyor. Rıza Kocaoğlu sahnede yapayalnız
ama oyunun tam anlamıyla hakkını veriyor.
Fransız yazar Koltès’nin tek kişilik oyununu sergilemek fikrini ilk öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Melis Tezkan ve Okan Urun metni bana ilk verdiklerinde zor
bir yolculuk olacağını hissettim, öte yandan içinde bahsettiği
birçok şeyin hayatımın özellikle de o evresinde benimle çok
örtüştüğünü düşündüm. Bir şekilde yalnızlaştırıldığımızı düşündüğüm bir dönemdi; oyun bunun ve daha birçok söylemek
isteyeceğim şeyin sıkıştırılmış haliydi adeta.
Bu rolü kabul etmenizdeki en büyük etken nedir?
Bir defa tekrar tiyatro yapma isteğim hatta ihtiyacım artık durdurulamazdı. Çok özlemiştim bir metinle, sahneyle, sahne gerçekliğiyle buluşmayı ve boğuşmayı. Koltès çok özel bir yazar
ve bu metni de dünya tiyatro tarihinde ayrı bir öneme sahip.
Hem yazı hem içerik olarak dönemini ve sonrasını etkilemiş bir
oyun ve açıkçası bir oyuncu için iştah kabartıcı, bir o kadar da
korkutucu. Korktuğum şeylerin üstüne gitmeyi severim.
Oyun sahneye koyulana kadar hangi süreçlerden geçtiniz?
Öncelikle yönetmenlerimiz ve sahne tasarımcılarımız Melis
esur bir prodüktör, çılgın bir yönetmen ve 45 eşsiz
oyuncu, dansçı ve akrobat; Shakespeare’in o günlerde
hayal bile edemeyeceği üç boyutlu dijital bir sahnede
bu unutulmaz hikayeye yeniden hayat verdi. İtalya’da sekiz ay
gibi kısa bir sürede 400 bin kişiyi büyüleyen Romeo e Giulietta, Ama e Cambia il Mondo 270’ten fazla benzersiz kostüm, 23
sahne değişimi ve üstün teknolojik alt yapısıyla İstanbullu sanatseverlere bugüne kadar yaşamadıkları bir deneyim yaşattı.
Tezkan ve Okan Urun’la birlikte sürekli metni okuduk. Çevirisi gerçekten çok güzel ama yine de içimize sinmeyen birkaç
nokta vardı, onları çevirmenle birlikte elden geçirdik. Sonrası
zorlu bir ezber süreciydi benim için. Bu aşamada yönetmen
yardımcımız ve kardeşim Gözde Kocaoğlu bana çok yardımcı
oldu. Metni parçalara ayırdık kendimizce ve aşama aşama ezberledim. Ve tabii hemen hemen her gün prova aldığımız üç
aylık bir sürecin sonunda seyirci karşısına çıkarabildik oyunu.
en iyisini yapmaktan başka şansımız yok.
İlk gösteride neler hissettiniz?
Tuhaf bir biçimde çok heyecanlı değildim. Bu sanırım yaptığımız işe güvenmekten geliyor. Seyirciyle buluşacak mı, nasıl
olacak bu buluşma gibi tereddütlerimiz vardı ama seyircinin
tepkisi bir şeyleri ıskalamadığımızı gösterdi.
Bu rolü oynamak kariyerinize ne gibi katkılar sundu?
Öncelikle hiç tek kişilik bir oyunda rol almamıştım. Kendimle
ilgili ve sahneyle ilgili tüm bilgilerimi gözden geçirdiğim, sorguladığım, kimilerini koruduğum, kimilerini ise yenileriyle değiştirdiğim bir süreç oldu.
Arka planda çok büyük bir ekip görev alıyor. Ardınızda bu ekibin desteğini mi yoksa sorumluluğunu mu hissediyorsunuz?
Tiyatroda herkes birbirine karşı sorumlu diye düşünüyorum.
Arka ya da ön plan gibi düşünmüyorum. Tiyatro gerçekten bir
arada, dayanışarak yapılacak bir iş. Suya yazı yazmak gibi bazen. Bu yüzden mükemmel olması gerekiyor. O kadar geçici ki
Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahne almak nasıl
bir duygu?
Burasının sahne ve teknoloji bakımından büyük bir açığı kapattığını düşünüyorum. Önemsiyorum. Bizim oyunu oynadığımız ve ilk kez de tiyatro yapılan Studio çok özel bir salon;
açıkçası bizim oyunun ruhuna ve diline de çok yakıştı.
Karadayı’da Komiser Yasin rolünden sıyrılıp başkaldıran bir
aşığı canlandırmak nasıl bir profesyonellik gerektiriyor?
Bu durum oyunculuğun en güzel tarafı; her bir rolü başka bir
çekmece gibi düşünmek lazım. Hem beyinde hem bedende bir
çekmeceden diğerine geçmek ve bunu her koşulda tam olarak
kendini vererek yapmak gerekiyor.
İtalya’da gelmiş geçmiş en görkemli gösteri olarak adlandırılan bu muhteşem şov 21 Şubat’ta Zorlu Performan Sanatları
Merkezi’nde perdelerini açtı. 1 Mart’a kadar süren gösteri
yoğun ilgiyle karşılaştı. Yapımcılığını David Zard’ın üstlendiği
gösteride müzik Gérard Presgurvic’e ait. İtalyanca uyarlaması
Vincenzo Incenzo tarafından yapılan Romeo & Giulietta, Ama
e Cambia il Mondo’nun yönetmen koltuğunda ise Giuliano Peparini yer alıyor.
Aşkla değişir dünya
Eserin duygu dolu ve hüzünlü bir hikayesi var. Verona’nın iki
soylu ailesi, Montegue ve Capuleti’lerin ölümcül nefretleri
iki gencin ilk görüşte başlayan ve kaderlerini mühürleyecek
olan aşkına engel olamaz. Aşıkların trajik intiharıyla ölüm
aşkı ebediyete yüceltirken, düşman aileleri vicdan azabıyla
tüketir. Shakespeare’in bu ünlü eserinde aşk, insani bir tecrübeden tüm evreni içine alacak evrensel bir boyuta taşınıyor. Shakespeare karanlığın ve ışığın üzerinde duruyor. Romeo & Giulietta, Ama e Cambia il Mondo’da müzik, hikayeyi
yeniden yaratıyor. Her özgün yorumunda olduğu gibi klasik
eserin özüne hem saygı duyuyor hem ihanet ediyor. Müzikler
ve ritim kimi zaman deliliği, kimi zaman ahlakın terk edilişini
simgeliyor. Aşk resmedilirken ise bunun aksine iki aşığın tutkusunun, sonsuz bekleyişinin ve çektikleri işkencenin altını
çiziyor.
64 köşe yazısı/ayşegül güngör
65
Minerva Eğitim Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü
[email protected]
Söylemlerimiz ve davranışlarımız
“Nasıl Davranırsan Ayna Gibi Sana Yansır”
Goethe
İ
nsanlık tarihinde insanlığın çağ atlamasını üç ana devrim şekillendirdi: 70 milyon yıl önce başlayan bilişsel
devrim, 12 bin yıl önce bilişsel devrimi hızlandıran tarım devrimi ve yazının bulunuşuyla 5000 yıl önce başlayan
bilimsel devrim. Bu satırlar büyük bir zevk ve merakla okuduğum Sapiens – İnsan Türünün Kısa Tarihi adlı kitaptan.
İnsanı diğer tüm canlı türlerinden ayıran tek ve en önemli
özellik konuşabilmesi ve birbiri ile ilişki kurabilmesi. Konuştuğumuz ve ilişki kurduğumuz süre boyunca öğreniyor ve
70 milyon yıl önce başlayan bilişsel devrimimizi her gün bir
adım ileriye taşıyoruz.
Yine aynı kitaptan okuduğum bir başka bölüm benim iş hayatında iletişim ve değerler üzerine düşünmeme neden oldu. Bilişsel devrimin başlangıcı konulu bölümde dilimizin dedikodu
yapmak üzere evrildiğini, dedikodu yapmanın sosyal iş birliği
içinde bulunma ve hayatta kalmak için kritik bir öneme sahip
olduğunu öğrendim. Dedikodu yapmak İlk Çağ toplumlarında
vahşi bir hayvanın yerini bilmek kadar önemliymiş. Çünkü o
dönemde insanlar kadın ve erkek ayırmadan dedikodu sayesinde kimin kimden nefret ettiğini, kimin kiminle ilişki içinde
bulunduğunu, kimin dürüst ve kimin hilebaz olduğunu biliyorlarmış. Tüm yaşamlarını, kazançlarını bu öğrendikleri bilgilere
göre oluşturuyorlarmış. Böylece insan ırkı olarak dünyada yaşamımızı kalıcılı kılabilmişiz.
Kombinasyon yapıldığında 50 kişilik bir grupta 1225 farklı
ilişki olduğunu düşünebiliriz. Dedikodu sayesinde bu 1225
ilişkiyi rafine edebilir, kendimizin işine yarayacak bilgileri
toplayabilir ve hayatta kalabiliriz. O zaman neden dedikodu
yapmayı kötü bir davranış olarak tanımlıyoruz? Çünkü dedikodu tehlikeli bir silah. Yanlış kullanıldığında geri dönülmez
hatalara neden olabiliyor. Dedikodu ile insanlar hiç bilmedikleri konular hakkında konuşabilir ve içinde bulundukları
grupta istedikleri yönde bilgi karmaşası yaratabilirler. Birçok
mit ve efsanenin kaynağı dedikodudur aslında. Dedikodu ile
gerçekliği sorgulanabilir hikayeler ve efsaneler yaratabilir ve
kendimizi ilgi odağı yapabiliriz.
Sosyal araştırmalar dedikodu ile bir arada tutulabilen
grupların maksimum 150 kişilik gruplar olduğu yönünde.
150 kişiyi geçen grupları küçük bir topluluğu yönetir gibi
eski yöntemlerle yönetmeye çalıştığımızda başarısız oluyoruz. Ama hala bu şekilde yönetmeye devam ediyoruz.
Bilimsel açıdan bakıldığında modern sosyoloji teorisinin
önemli kuramcılarından olan Parsons, yönetim sistemine
farklı bir bakış getiriyor. O sosyal sistemlerin rol temelinde örgütlendiğini söylüyor. Ona göre rol, aktörlerin diğer
aktörlerle etkileşime girmesini gerektiriyor ve bireyin eylemini bir bütün olarak eylemler sistemi ile birleştiriyor.
Rol beklentisi, aktör ile diğer aktörler arasındaki karşılık
ilişkisidir. Parson’a göre toplumda her aktörün ikili bir kapasitesi vardır ve eylemleri değerlere ya da motivasyona
yöneliktir. Motivasyonel yönelimde aktör kendisi ve egosu
olarak diğer aktörlerle iletişime girer ve eylemini dış koşullar, kendi ihtiyaç ve planları doğrultusunda gerçekleştirir. Değerler yöneliminde ise aktörün kendisi değerlerinin
amaçları açısından bir role sahiptir. Değer yönelimi değer
standartlarına, estetiğe, etiğe ve düşünceye aittir. Ciddi
bir entellektüel düşünce, analiz yeteneği ve bilgi birikimi
gerektirir. Diğer bir değişle motivasyonel yönelim bireyin
sadece dürtülerini ya da psikolojik yönlerini incelerken,
değer yönelimi kültürel sistemi içerir.
Günümüz iş dünyasına baktığımda 21 yüzyılda yaşamamıza rağmen tüm iş ilişkilerindeki iletişimimizin ilk çağlardan
beri süre gelen bir teknikle yani dedikodu yöntemi ile yönetildiğini düşünüyorum. Her ne kadar büyük şirketlerde
çalışsak da içinde çalıştığımız toplulukları ilk dönemlerden
beri süre gelen avcı toplayıcı sistemine göre ve Parsons’nın
dediği motivasyonel yönetime göre yönetiyoruz. Anlık
olarak içinde bulunduğumuz grupta işimize yarayacağına inandığımız kişi ile işimize gelen bir şekilde iletişimi
geçiyoruz ve rol temelinde örgütlenince, hangi konumda
olursak olalım her zaman kendimize başrolü uygun görüyoruz ve dedikoduyu kullanarak bireysel motivasyonları
harekete geçiriyoruz. Bu nedenle iş yerinde ikili ya da üçlü
gruplar halinde bir araya geldiğimizde en çok kullandığımız kelimelerin başında “Benden duymuş olma”, “Biliyor
musun?”, “Duydum ki” geliyor.
Başarılı bir yönetici veya lider olabilmek için yönetimin dört
temel aşamasının üst basamağında yer alan bütünleşme
aşamasına ulaşmamız gerekiyor. Diğer bir değişle yönettiğimiz bölümü bütünsel sistemin bir parçası haline getirme-
miz ve bizden sonra kalıcı kalmamız zorunlu. Bunu yapabilmek içinse değerler sistemini oluşturmamız ve değerleri
genelleştirmemiz gerekiyor. Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışacağım. Diyelim ki çalıştığımız kurumun resmi
değerlerinden biri takım çalışması ve ekip olmak olsun.
Böyle bir değer bir kurum için ana değerlerden biri olarak
tanımlanmışsa, resmi olmayan bir şekilde kurum kültürü
olarak bireysel rekabet benimsenmişse, bunun sonucunda
da tüm bölüm yöneticileri birbirleri ile çalışmaktan ve bilgi
paylaşmaktan kaçınıyorsa, buna rağmen her birim kendi
içinde bir takım olarak çalıştığını düşünüyorsa o kurumda
takım olmak diye bir değerden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü bütün ilişkiler resmi olmayan bir şekilde dedikodu yöntemiyle yönetiliyor demektir. Aynı ilk çağlardaki gibi
her bölüm çalışanı bir başka bölüm çalışanıyla ilişiki kurarak kendi işine yarayacak ve hayatta kalmasını sağlayacak
bilgiyi elde etmeye çalışacaktır. Her bölüm kendi içinde
uyumlu gözükse de bütün olarak uyumsuz olduğundan
kurum ekip çalışması değerini hiçbir zaman gerçekleştiremeyecektir. Değerin eksikliği bir problem haline geldiğinde ise birtakım motivasyon çalışmalarıyla (ekip oyunları,
outdoor aktiviteleri, ve motivasyon eğitimleri) kısa vadeli
çözümler aranacaktır.
İş dünyasında gördüğüm kadarı ile yöneticilerin büyük bir
çoğunluğu motivasyonel yönetimi değer yönetimine tercih
ediyor. Bunun en önemli nedenleri arasında küçük grupları
yönetmenin daha kolay olduğunu düşünmemiz yatıyor. Kendimizi başrolde gördüğümüz için kendimize göre bir rol dağıtımı yapıyor, küçük grupları kişisel ilişkiler ve yakın takiple
daha kolay yönetebiliyoruz. Değerler yönetimini uygulamak
çok daha zor. Uygulayabilmek için kurumun değerinin kurumun tümü tarafından benimsenmesi, kurumda o değerle
ilgili bir entellektüel birikim yaratılması gerekli.
Yaşamını kuşaklar boyu sürdüren şirketlere baktığımızda
başarılarında iyi yönetici seçimi ile birlikte değerlerini kuşaklar boyu çalışanlarına aktarabilme yeteneği öne çıkıyor.
Bu da ancak kurum çalışanlarının ve yöneticilerinin birbirleriyle kurdukları ilişkiyi dedikodu ve duygusal davranışlarına
bakarak değil, evrensel standartlara ve etik değerlere göre
yönetmeye başladıklarında oluyor.
66 haber
67
Esnaf ve işletmelere ödeme
ve indirim avantajları
GAZDAŞ’tan uygun koşullarda
doğal gaz aboneliği fırsatı
Zorlu Elektrik, daha fazla KOBİ ve mesken abonesine ulaşmak için ödeme kolaylıkları ve
çeşitli indirimleri kapsayan özel avantajlar sunuyor. Zorlu Elektrik’in uzman satış kadrosu
bu konuda güçlü bir hizmet altyapısı oluşturuyor.
GAZDAŞ, Nisan ayından itibaren, dağıtım bölgeleri olan Gaziantep ve Trakya’da 20 yerleşim bölgesinde doğal gaza
geçmek isteyen yeni abonelere özel bir kampanya başlattı. Bu kampanya kapsamında aboneler bağlantı ve güvence
bedellerini anlaşmalı bankalara ait kredi kartlarıyla taksitlendirebilecekler. Ayrıca doğal gaz tesisat dönüşümünde en
büyük maliyeti oluşturan iç tesisatın, uzun vadeli taksit fırsatlarından abonelerin yararlanması da uzun vadeli banka
kredisi anlaşmalarıyla mümkün.
Z
orlu Elektrik, portföyünde yer alan sanayi müşterilerine
ek olarak, serbest tüketici limitleri düştükçe KOBİ ve
mesken tarafında daha fazla kişiye ulaşma hedefi çerçevesinde tüketicilere yönelik farklı çözümler sunuyor. Elektriğini Zorlu Elektrik’ten alan esnaf ve işletmeler, önemli ödeme
ve indirim avantajlarından yararlanabiliyor.
Zorlu Elektrik, KOBİ’lere tüketim alışkanlıklarına en uygun
fiyat paketini seçebilecekleri özel teklifler hazırlıyor, böylece müşterilerinin daha fazla tasarruf edebilmelerine destek
oluyor. Zorlu Elektrik, müşterilerinin beklentilerini sadece alternatif fiyatlandırma seçenekleriyle değil, ayrıca sektördeki
altyapı, mevzuat ve uygulamadaki tecrübelerini paylaşarak
da karşılamaya çalışıyor. Müşteri odaklı bir satış
stratejisi izleyen Zorlu Elektrik’e, uzman satış ve
bilişim ekipleri, bu konuda güçlü bir hizmet altyapısı sağlıyor.
“Kapımız Esnafa Açık”
Bu amaçla yola çıkan Zorlu Elektrik, son olarak Şekerbank’la iş birliğine gitti. Bu iş birliği
çerçevesinde elektriğini Zorlu Elektrik’ten
alan esnaf, sunulan kolaylıklardan yararlanmaya başladı. “Kapımız Esnafa Açık”
platformu kapsamında, esnaf ve küçük
işletmeler, Zorlu Elektrik’ten yapacakları
elektrik alımlarında yüzde 13’e varan indirim avantajı kazanıyor. Esnaf ve KOBİ’lerin
yanı sıra Zorlu Elektrik, yüksek tüketim
yapan diğer müşterilere ödeme kolaylığı sağlıyor. Avantajlı birim fiyatının yanı sıra, elektriğini Zorlu Elektrik’ten alan esnaf
ve küçük işletmeler, tüketim bedeli ve tüketim grubundan bağımsız olarak Perakende Satış Hizmet (PSH) bedeli ödemiyorlar. Ensaf ve küçük işletmelerin, indirimli elektrik hizmetinden
faydalanmak için Şekerbank şubelerinde bulunan başvuru
formunu doldurarak, Zorlu Elektrik’e iletmeleri yeterli. Başvurusu kabul edildikten sonra ise işletmeler, Zorlu Elektrik
faturası için Şekerbank’a otomatik ödeme talimatı vererek
indirimli elektrik hizmetinden yararlanma sürecini kolayca tamamlayabiliyor.
ZORLU ELEKTRİK’TEN
2VARAN
BERBERLERE ÖZEL
FATURAYA
iNDiRiM FIRSATI
Berber ve yerleşkelere özel indirimler
Zorlu Elektrik, özel esnaf gruplarına yönelik indirimlerine bir
yenisini daha ekledi. Berberler Odası ile yapılan
anlaşma çerçevesinde Zorlu Elektrik, üye berber
esnaflara özel sunulan fiyatlar sayesinde yılda
iki faturaya yakın tasarruf fırsatı sunuyor.
Zorlu Elektrik, Çamlıca Konakları, Günışığı Evleri
gibi büyük yerleşim siteleriyle anlaşmalar yaparak, site sakinlerinin elektriğini avantajlı fiyatlarla
sağlıyor. Site yönetimleri ile görüşerek site ortak
alanlarının elektriğini sağlayan Zorlu Elektrik aynı
zamanda broşür dağıtımı, ilan gibi pazarlama faaliyetlerinde bulunarak site sakinlerinin de elektriğini
sağlamaya talip oluyor. Zorlu Elektrik, anlaştığı sitelere özel sunduğu fiyatlarla site sakinlerine çok cazip
indirimler sunuyor.
İLETİŞİM İÇİN:
444 80 82
[email protected], zorluelektrik.com
G
AZDAŞ doğal gaz kullanımının yaygınlaşması amacıyla doğal gaz bağlantı
ve güvence bedelinde taksit fırsatları
sunan yeni bir kampanya başlattı. Uzun vadeye yayılmış ödeme alternatifli bu kampanya
ile Gaziantep, Kilis, Nizip ve Trakyalılar cazip
seçeneklerle ekonomik ve çevreci yakıt doğal
gaza geçme imkanı bulacak.
Nisan ayında başlayan abonelik kampanyasına ilişkin bir açıklama yapan GAZDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, GAZDAŞ abonesi
olmak isteyen tüketicilere abone bağlantı
ve güvence bedellerini taksitlendikleri müjdesini
verdi. Bunun yanı sıra GAZDAŞ, doğal gaz tesisat dönüşümünde en büyük maliyeti oluşturan iç tesisatın, uzun vadeli taksit
fırsatlarından abonelerin yararlanabilmeleri için uygun banka
kredisi sağlayacak anlaşmalara yenilerini ekliyor. Türkiye Finans Katılım Bankası’nın desteğiyle başlayan uygulamanın
önümüzdeki dönemde daha çok sayıda bankayla iş birliği ile
devam etmesi bekleniyor. GAZDAŞ Abone Merkezlerine yapılacak başvurularda vatandaşların kredi kartıyla işlem yapabileceğini ifade eden Celepci, “Bu anlaşma ile henüz doğal gaz
abonesi olmayan yurttaşlarımıza uygun koşullarda abonelik
imkanı sağlıyoruz. 10 yıla yakın bir süredir bölgesel tedarikçi
olarak hizmet verdiğimiz dağıtım bölgelerimizde bugüne kadar her koşulda en uygun imkanları sağlamaya çalıştık. GAZDAŞ olarak, önümüzdeki dönemlerde abonelerimizin en uygun koşullarda doğal gaza ulaşması için çeşitli kampanyalar
düzenlemeye devam edeceğiz” ifadesine
yer verdi.
Doğal gaz ile tasarruf imkanı
Celepci, GAZDAŞ olarak hizmet verdikleri
dağıtım bölgelerinde doğal gazın cazip bir
enerji kaynağı haline gelmesi için çalıştıklarını belirterek, “Doğal gaz kullanımının aile
bütçesi üzerindeki olumlu etkilerini hatırlatmak amacıyla doğal gaz kullanımını teşvik edecek kampanyalar geliştirmeye gayret ediyoruz.
2006 yılından bu yana konut ve sanayi kuruluşlarına doğal gaz dağıtımını gerçekleştirdiğimiz
Trakya ve Gaziantep bölgelerinde, düzenlediğimiz yeni kampanya ile vatandaşlarımıza abone ve güvence
bedelleri konusunda destek olmaya çalıştık. Yeni kampanya
kapsamında abonelerimiz uygun koşullarda abone bağlantı
anlaşması yapabilirler. Bunun için GAZDAŞ Abone Merkezlerine uğramaları ve bütçelerini zorlamadan doğal gaz konforuna
geçecek imkanlardan faydalanmaları gerekiyor” dedi.
Kampanya hakkında
Kampanya kapsamında Akbank (Axess), Garanti Bankası (Bonus), İş Bankası (Maximum) ve Yapı Kredi Bankası (World)
kredi kartlarına taksitlendirme imkanı sunuluyor. Taksitlendirme uygulaması Nisan ayından itibaren başlayarak yılsonuna doğru azalan taksitlerle devam ediyor. GAZDAŞ kampanyadan yararlanmak ve bilgi almak isteyenler için 444 9 429 no’lu
telefondan hizmet veriyor.
68 haber
69
Tarif defterleri tarih oldu!
Vestel’den yenilikçi bir uygulama daha: Vestel Sesli Tarifler
En iyi teknolojileri kullanıcılarına sunmayı ve onların hayatını kolaylaştırmayı hedefleyen Vestel, Sesli Tarifler Tablet
Uygulaması ile yemek hazırlama geleneklerine yeni bir soluk getiriyor! Bu yenilikçi uygulama sayesinde kullanıcılar
tarifleri yalnızca dinleyerek kolayca hazırlayabilecek.
“Bu pazar kahvaltılarının
bir anlamı olmalı”
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Vestel, “Pazar Kahvaltısı” konseptinin ilk filmini yayınladı.
Vestel Sesli Tarifler uygulamasıyla tarif defterleri
raflara geri dönecek, mutfaklar teknolojiyle yeniden
yorumlanacak.
V
estel Sesli Tarifler Uygulaması, yemek tariflerini sesli
anlatan ve sesle kontrol edilen bir tablet uygulaması. Reçeteleri, EKS Mutfak Akademisi tarafından özel
olarak oluşturulan bu uygulamada hem yöresel lezzetler
hem de dünya mutfağından en iyi örnekler yer alıyor. Çorba,
Başlangıç, Ana Yemek, Tatlı ve İçecek kategorisinde 22 özel
tarifin bulunduğu bu uygulamayı kullananlar sadece seslenerek, ellerini hiç tablete dokundurmadan yemek yapabilecek. “Devam”, “Geri” ve “Tekrar” komutlarıyla tarifleri adım
adım ilerletmek ve böylece mutfakta harikalar yaratmak artık
mümkün.
Hem mutfak bilgisi hem alışveriş
Uygulama yalnızca sesli tarifleri kapsamıyor. Tüm yemek tariflerinin yazılı versiyonlarına da kolayca ulaşılabiliyor. Yemeklerin daha iyi nasıl yapılacağı, sunum örnekleri ve benzer pratik
bilgiler de uygulamayı daha kullanışlı hale getiriyor. Ayrıca
tariflerde kullanılan Vestel ürünleri incelenebiliyor ve dileyen
kullanıcılar tek dokunuşla bu ürünleri satın alabiliyor.
Apple Store ve Google Play Store’dan ulaşılabilen uygulama
hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.seslitarifler.vestel.
com.tr adresi ziyaret edilebilir.
V
estel, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, “Pazar Kahvaltısı”
konseptinin ilk filmiyle kutladı. Dünya Kadınlar Günü’ne
özel olarak tasarlanmış film kadınlarla konuşurken pazar kahvaltısı hazırlayan bir erkeğin duyguları anlatılıyor.
#PazarKahvaltısı etiketi sosyal medyada
Kadınlar Günü kutlamasıyla sona eren film #PazarKahvaltısı
etiketi ile sosyal medyada da paylaşılarak tüketicilerden de
hazırladıkları en güzel Pazar kahvaltılarının fotoğraflarını #PazarKahvaltısı ve #vestel etiketleriyle sosyal medyadan paylaşmaları istendi. #PazarKahvaltısı etiketi tüm yıl boyunca farklı
okazyonlarda pazar kahvaltılarını sahiplenmek için kullanıcıların karşısına çıkacak.
Vestel, gururla tasarlayıp ürettiği, yerli üretim küçük ev aletleriyle hayata pek çok kolaylık katıyor. Vestel küçük ev aletlerinin başarılı bir şekilde kullanıldığı film boyunca, bir erkeğin
sevgiyle ve özenle, mükellef bir pazar kahvaltısı hazırlığı görülüyor. “14 Şubat’ta ne alınmaz?” kampanyasının elde ettiği
başarıdan yola çıkan Vestel, tüketicilerinin herhangi bir ürün
satın almasını önermek yerine yalnızca pazar kahvaltısı hazırlamalarını öğütlüyor.
Stratejisi, yaratıcı fikir ve uygulaması Project House a member of Havas’a ait olan kampanyanın filmi youtube.com/
watch?v=lIYdECgg7ys linkinden izlenebilir.
70 haber
71
İçerik Fabrikası - Öznur Karaeloğlu
Kendini gerçekleştirmek
İnsanın kendini gerçekleştirmesi için öncelikle bu yola inanması gerekiyor. Kendini gerçekleştirebilen insanlar özgüven
sahibi, başarılı ve mutlu bireylere dönüşüyor. Peki ama kendimizi nasıl gerçekleştireceğiz?
H
er insanın yaşam döngüsü onun kendini gerçekleştirme yolunda attığı adımlardan oluşur. İnsan nasıl yaşıyorsa yaşadığı şekilde kendini ifade ediyor demektir.
Hedefinin ne olduğu belirsiz biri, her gün televizyon başında
saatlerini harcayarak tercihini bu yönde kullanmaktadır. Hedefi olan ve bu hedefe ulaşmak için çaba gösteren biri de kendini o hedefe yaklaştıracak durumlara ve insanlara yönelirken
hedefinden uzaklaştıracak durumlardan da kaçmaktadır.
İnsanın yaşamı kendisi tarafından çizilen bir tablo gibidir.
Fırça sizin elinizde ve bu resimdeki birbirinden farklı renk ve
şekilleri çoğunlukla siz oluşturuyorsunuz. Herkes kendi hayatının ressamıdır. Çizimleriyle de kendisini ifade eder. Yoğun
olarak karamsar bir ruh haline sahipseniz, olumsuz inançlarınız çoksa siyah ağırlıklı bir resim ortaya çıkacaktır. Ben çok
başarısızım, hiçbir şeyi beceremiyorum, kimse bana değer
vermiyor gibi inançlarınız varsa yine de kendinizi bu olumsuz
inançlarınıza rağmen, değiştirip geliştirebileceğinize inanırsanız bu siyah ağırlıklı renk öncelikle griye sonra tonu açılarak
beyaza doğru bir yolculuğa çıkar.
Kendi hakkınızda düşünceleriniz gerçeğe dönüşebilir bilinçaltınız bu konuda yoğun bir gayret gösterir. Nasıl inanırsanız,
yaşamınızda karşılaştıklarınız da bu inançlarınızı bütünleyici
olarak karşınıza çıkabilir. Burada tekrarlanan hatalarla ilgili;
seçici algılama, abartma (aşırı büyütme), küçümseme (aşırı
küçültme), aşırı genelleme, bireyselleştirme, ya hep ya hiç
tarzı düşünme ve keyfi çıkarsama yapıyor olabilirsiniz. Olaylar
karşısında hem içsel hem de dışsal olarak kendinizi gözlemeniz de nasıl davrandığınızı anlama yolunda önemli bir adımdır.
Beck’in bilişsel kuramına göre: kişinin kendisi, çevresi ve
geleceğini algılamasıyla, kendini nasıl gördüğü ve kendisine
nasıl davrandığı arasında bir etkileşim söz konusudur. Dünya
üzerinde yaşayan altı milyar insan pek çok benzer olay yaşarken farklı tepkiler gösterebiliyor. Aynı aileden iki kişi bile aynı
olaya farklı tepkiler verebiliyor. Demek ki olaylar karşısındaki
tavrımızı bizim o olayla ilgili düşüncelerimiz ve tutumlarımız
belirliyor.
Önlerine çıkan bir engelde insanlar verdikleri tepkilerle kendini gösterir. Farklı tepkilerin ortaya çıkması olayların algılanışı,
tanımlanması ve yorumlanmasına bağlıdır. Bir olayla karşılaştığımızda olayın bir gerçeği bir de bizim ona verdiğimiz anlam
vardır. Olaya yüklediğimiz anlam nasıl davranacağımızı belirler. Bir insanın yanlış algılarının olması kendini değerlendirme
sürecinde ciddi sıkıntılara neden olur.
Kişi kendini işe yaramaz ve değersiz hissediyorsa çevresinin de onu böyle gördüğünü düşünür ve gelecekte de iyi bir
hayatı olamayacağına inanmaya başlar. Çünkü o hiçbir şeyi
doğru dürüst yapamamaktadır. Bu ne kadar doğrudur? İnsanın kendini gözlemlemesi ve çevredeki insanlara verdiği şansı
kendisine de tanıması önemlidir. Çevrenizdeki insanlar sizden
daha değerli değil. Aldığınız nefes bile sizi tamamlamaktadır.
Düşüncelerinizi neden olumlu bir çerçeveye yöneltmeyesiniz?
Kendini gerçekleştirme yolunda ilk adım insanın kendini tanımasıdır. Bunun için yeterliliklerini, karakter özelliklerini,
güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi gereklidir. Kendinizi tanımak,
doğru soruların sorulması ve gelen cevapların kalbinizde de
onay bulması ile başlayan bir süreçtir. Bu sürece bilinçli bir
şekilde yaklaşırsanız kendinize zamanda tanımanız gerektiğini de fark edeceksiniz. Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir
insanın en alt basamaktaki ihtiyaçları karşılandıktan sonra bir
üst basamaktaki ihtiyaca yöneldiği savunulur. Bu hiyerarşiye
göre piramitin tabanında ilk sırada temel içgüdüsel ihtiyaçlar
(yemek, uyumak gibi) yer alır.
İkinci sırada insanların güvenlik ihtiyacının karşılanması gerekir. Güvenlik ihtiyacı karşılandıktan sonra insanlar sevgi ve ait
olma ihtiyacına yönelir. Sevmek ve sevilmek dışında insanlar
kendisine saygı duyulmasını isterler. Saygınlık, tanınma, başarılı olma, taktir edilme gibi ihtiyaçları karşılandıktan sonra
piramitin en tepesinde kendini gerçekleştirme yani ideallerini
ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı duyar. Kendini gerçekleştirme yolunda izlenecek bir süreç bu piramitte ifade
edilmiştir. Buna göre bir basamaktaki ihtiyaç tam olarak karşılanamazsa bir üst basamağa sağlıklı bir geçiş sağlanamaz.
Kendini gerçekleştirmekle ilgili olarak pek çok araştırma yapmış olan Maslow, kendini gerçekleştirmiş ve kendini tanıyan
kişilerde 16 ortak özellik gözlemlemiştir.
Bunlar:
1- Gerçeğin bilinebilecek yönlerini, doğru olarak algılar.
2- Bilenemeyecek olanların bilinemeyeceğini, doğru olarak
algılar.
3- Gerçeği olduğu gibi kabul eder.
4- Kendisini olduğu gibi kabul eder.
5- Başkalarını olduğu gibi kabul eder.
6- Yaşamın getirdiği olayları tam anlamıyla yaşayarak tadını
çıkarma eğilimindedir.
7- Kendiliğinden hareket eder.
8- Yaratıcı bir biçimde davranabilir.
9- Kendine ve yaşama gülebilir.
10- İnsanlığa değer verir ve onun sorunlarını ciddiye alır.
11- Son derece yakın ve derin birkaç dostu vardır.
12- Yaşamı bir çocuğun gözü ve kalbiyle görüp yaşayabilir.
13- Gerektiğinde çok çalışır ve sorumluluğunun farkındadır.
14- Dürüsttür.
15- Çevresinin farkındadır, sürekli çevresini araştırır ve yeni
şeyler dener.
16- Savunucu değildir.
Herkes kendini bir birey olarak gerçekleştirmeye çalışırken
zamana ihtiyaç duyar. İnsanın kendini gerçekleştirmesi için,
yoğun ve disiplinli bir çalışma, çevresinin farkında olma, olaylar karşısında sorumluluk alabilme ve yaşanılan hoşa gitmeyen durumlardaki kendi katkısını görerek bunları düzeltme
yoluna gitmesi gerekir. Eğer ki bugüne kadar değişik bir çok
yaşanmışlıktan geçtiyseniz ve son yaşadığınız hoş olmayan
deneyimin süresi bir yılı aştıysa onu da değiştirerek işe başlayabilirsiniz.
Kendinizi tanıma ve gerçekleştirme yolunda ilk barışı yine
kendinizle yapacaksınız. İlk ulaşacağınız varlıkta yine kendiniz olacaktır.
72 gökyüzünün getirdikleri
73
Seda Efe / İçerik Fabrikası
Burcunuza göre tatil seçenekleri
Tatile çıkmak için belirlediğiniz zaman dilimi, gitmek istediğiniz destinasyon, yanınızda götürdüğünüz eşyalar... Aslında hepsi burcunuzun
özellikleriyle ilintili...
Koç
Grup içinde tatil yapmaları çok zordur. Sıkıldığında arkasına
bakmadan grubu terk etmek isteyecektir. Her şey dâhil tatiller, her yıl aynı yere gitmek onları çok sıkar. Safari, kaya
tırmanışı, dalış onların aradığı adrenalini yaratacağı için seyahatten çok memnun döneceklerdir.
Boğa
Boğa burçlarının yapacağı tatil muhakkak sakin olmalıdır.
Bir haftada üç beş şehir gezmek pek boğalara göre değildir.
Onlar keyiflerinden ödün vermekten hoşlanmazlar. Tatil dediğin dinlenmek içindir. Yeme içmeye düşkünlükleriyle bilinen
Boğa’lar için gurme turları çok isabetli seçimdir.
İkizler
Konuşmak ve sosyalleşmeyi çok seven İkizler burcu asla yalnız tatil yapamaz. Yolculuğa tek başına çıksa bile daha otele
varmadan bir sürü arkadaş edinmiş olacaktır. Onlar için tatil,
yeni yerler görmek kadar yeni insanlarla tanışmak da demektir. Daha fazla sohbet ortamı bulabilecekleri butik otellerden
de oldukça hoşlanırlar.
Yengeç
Evine ve ailesine olan düşkünlüğüyle bilinen Yengeç burçları
için konfor oldukça önemlidir. Gittiği yerde evinin rahatlığı ve
sıcaklığını arayacaktır. Ailesinin ya da bağlı olduğu köklerinin topraklarına gitmek isteyebilir. Gittiği yerden muhakkak
yöresel yiyecekler alıp dostlarına hediye etmek isteyecektir.
Aslan
Onlar için hayat bir eğlenceden ibaret gibidir. Her şartta eğlenecek bir şeyler buldukları için aranan bir seyahat arkadaşıdır. Fakat bir Aslanla tatile çıkacaksanız onun kurallarına göre
oynamayı da baştan kabul etmelisiniz. Seyahate iyi bir bütçe
ayırırlar. Sıcak yerler onların enerjilerini ortaya çıkartır. Egzotik ve lüks adalarda tatil onlar için biçilmiş kaftandır.
Başak
Başaklar doğal bir organizatör gibidir. Bir yıl önceden otel
rezervasyonları, uçak biletleri ve tur programını en ince deta-
yına kadar yapmıştır. Hem de en ekonomik haliyle. Genellikle
hareketli tatillerden hoşlanırlar. Doğa ve kültür turları onları
memnun eder.
Terazi
Onlar için estetik değerler çok mühimdir. Kaldıkları odadan,
yemek yedikleri masaya kadar her şey önce göze hitap etmelidir. Kültür turuna çıkarken bile havuz başı partisine gidiyor gibi
hazırlanacağı için genellikle geç kalır. Onun dışında oldukça
uyumlu bir seyahat arkadaşı olurlar. Milano, Paris gibi moda
merkezlerinde ya da outlet turlarında onlara sıklıkla rastlayabilirsiniz.
Akrep
Öyle pek sakin sıradan tatillerden hoşlanmazlar. Onların bilinmeyene karşı bitip tükenmek bilmeyen bir merakları vardır. Kimsenin gitmeye cesaret edemeyeceği yerler Akreplerin
ilgisini çeker. Gizemli, mistik coğrafyalar, eski kültürler tam
da onlara göredir.
Yay
Yay burçları gezgin olarak doğmuş gibidir. Farklı kültürleri
öğrenme arzuları onlara hep yeni bir seyahat rotası çizdirir.
İki rota arasında kalırsa karışmayın. Diğer seçenek hep aklında kalacaktır. En ufak bir anı bile seyahatle değerlendirmek
isterler. Mesela size evden çıkmayacağım dediği hafta sonu
Likya yolunda yürüyüşe gitmiş olabilir.
KOÇ
TERAZİ
Gökyüzü bahar aylarında ilişkilerinizle ilgili daha net olacağınıza işaret edi-
Nisan itibarıyla hayatınızdaki belirsiz konular netlik kazanmaya başlıyor.
yor. Yurt dışı bağlantılı, yayıncılıkla ilgili veya hukuksal işleriniz varsa sizi
Yurt dışı bağlantılı, yayıncılıkla ilgili veya hukuksal işleriniz varsa özellikle
biraz yorabilir. Yaz aylarına doğru finansal konularda geçmişte kalan prob-
Mayıs civarında yeniden gündeme gelebilir. Daha önce kaçırdığınız fırsat-
lemler için son bir fırsat oluşabilir.
lar varsa bu defa ıskalamayın.
BOĞA
AKREP
Bahar aylarında iş hayatınız çok hareketleniyor. Yalnız kendinizi fazla yorup
Farkında olmadığınız bazı konular gün ışığına çıkabilir. İç dünyanız ferah-
sağlığınızı ihmal etmeyin. Ödemelerinizi ayarlamalısınız. Yaz aylarına doğru
layacak. Rüyalarınız ve sezgileriniz daha net. Onların verdiği mesajları
eski bir ilişki yeniden gündeme gelebilir. Ya da ilişkiniz veya ortak çalıştığı-
dinlemeyi deneyin. Kariyer alanında yaşadığınız aksaklık ve gecikmeler
nız kişilerle eski sorunlar tekrarlanabilir.
normale dönüyor.
İKİZLER
YAY
Kendinizi fark ettirebilmeniz için çok güzel fırsatlar elde edebilirsiniz. Yalnız
Geleceğe yönelik planlarınızdaki kararsızlığınız son buluyor. Arkadaş çev-
fazla riskli işlere girmeyin. İkili ilişkiler ve ortak projelere dikkat. Oluşan ge-
reniz ile ilgili daha net karar vereceksiniz. Mayıs ayının özellikle ortaların-
rilimleri dengeye oturtursanız bu durumdan daha güçlü çıkabilirsiniz.
da ikili ilişkilerinizde ve evliliğinizde stres oluşabilir. Seyahat yoğunluğunuz artabilir.
Oğlak
Seyahate çıkana kadar son dakikayı bile çalışarak değerlendirmek isteyecektir. Ancak siz yine de onu seyahate ikna edebildiğiniz için kendinizi tebrik etmelisiniz. Havuz başında ya
da lobide oturup maillerini okuyabileceği beş yıldızlı tesisler
onları oldukça memnun eder. Sevip, rahat ettiği tesislere tekrar tekrar gitmekte sakınca bulmaz.
Kova
Arkadaş canlısı kovalar da tatilde yalnız yapamayanlardandır.
Kalabalık gruplar içinde olmaktan mutluluk duyarlar. En orijinal seyahat rotalarını bulup planlayabilirler. Eskiyle yeniyi
birleştiren Budapeşte gibi şehirler Kova’nın hem entelektüel
yönüne hem de eğlence arayan tarafına hitap eder.
YENGEÇ
OĞLAK
Eviniz, aileniz ile ilgili konularda gelişmeler var. Mülk edinmek, taşınmak,
İş hayatınız hareketleniyor. Yeni fırsatlar, iş teklifleri gelebilir. Varsa ço-
kendi evinizi kurmak isteyebilirsiniz. Yoğun temponuz gerilim yaratabilir. Yaz
cuklarınız için ve kişisel zevkleriniz için fazladan harcama yapmanız gere-
başında eskiden kalma konular gündeme geliyor. İhtiyaçlarınızı fark ettirmek
kebilir. Aşk hayatınız hassasiyet kazanıyor.
için çaba harcamanız gerekebilir.
ASLAN
KOVA
Önemli yazışmalar, sözleşmeler gündeme gelebilir. İş ortamınızda ya da
Yapacağınız seyahatler, yayıncılık ve hukuki konularınızda net bir görüş
bağlı bulunduğunuz sosyal gruplarda engellenmelerle karşılaşabilirsiniz.
kazanacaksınız. Ortak yürüttüğünüz projeler ve evliliğinizle ilgili aksama
Haziran ayı ortalarına doğru eviniz ve ailenizle ilgili eski konular tekrarla-
ve gecikmeler yaşıyorsanız Nisan itibarıyla normal seyrine dönecek.
yabilir.
Balık
Onlar için tatil demek deniz demek. Belirli olmayan bir saate uyanacak, keyifle kahvaltısını yapacak, denize girecek ve
muhtemelen de çıkmayacaktır. Öyle takıntılı lüks arayışları
yoktur. Küçük oteller, küçük şehirlerde de rahat ederler. Gemi
seyahati ya da Uzakdoğu’da bir adada mistik bir tatil hayal
güçlerini de besleyecektir.
BAŞAK
BALIK
ayarlayın. Bu dönemde ev ve iş arasında kalabilirsiniz. Haziran ayında eski
iyi yapmalısınız. Çocuklarınız veya aşk hayatınızla ilgili gecikme ve engel-
yazışmalar, anlaşmalarla yeniden ilgilenmeniz gerekebilir.
lenmeler yaşıyorsanız Nisan sonrasında normale dönüyor. Ev ve iş arasın-
Finansal konularda gelişmeler gündeme geliyor. Gelir gider dengenizi iyi
Bahar aylarında da finansal konular ön planda. Gelir gider planlarınızı çok
daki dengeyi ayarlamakta yarar var.
74 kısa kısa
75
Karsu, Türkçe ezgileri caz ile harmanlıyor!
T
ürk geleneksel müziğinin özünü kaybetmeden, caz ve funk
arasında gidip gelen bir tarz oturtmaya çalışan Karsu 7
Mart’ta Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sahne aldı.
Avrupa ve dünyada sık sık konserler veren; Türkiye’de İstanbul, Alanya, Ankara ve Akbank Caz Festivalleri’nde sahne alan
ve müzikseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan sanatçı konserinde önceki albümlerinin yanı sıra yeni albümünden şarkılara
da yer verdi.
Küçük yaşlarda piyano çalmaya başlayan ve eleştirmenlerden tam not alarak başarılı piyanistler arasına ismini yazdıran Karsu dünyanın en önemli sahnelerinden New York
Carnegie Hall’da ve Karadeniz Caz Festivali’nde verdiği konserlerde ayakta alkışlandı. Karsu; caz, blues, soul, funk ve Türk
Müziği’ni harmanlayarak kendi deyimiyle “Karsu Müziği”ni
sahneye taşıyor.
Türkiye’deki konserlerine özel olarak hazırlanıyor...
“Ezgilerimizi dünyaya taşımak gurur verici” diyen Karsu sade-
“Enerji Sektörünün En
Başarılı Firması”
Zorlu Enerji deneyimli ve güçlü konumuyla enerji sektöründeki
saygınlığını artırmaya devam ediyor. Enerji sektörü hakkında
yayın yapan, sanayi – üniversite iş birliği kapsamında üniversite kulüplerini çeşitli firmalarla buluşturmayı hedefleyen haber
portali Elektrikport tarafından “Enerji Sektörünün En Başarılı
Firması” seçilen Zorlu Enerji, sektördeki sürdürülebilir başarısından gurur duyuyor.
ce piyano çalmıyor; aynı zamanda çok iyi bir şarkıcı, söz yazarı, besteci ve aranjör… Kendi besteleri olan İngilizce parçaların
yanı sıra “Divane Aşık Gibi”, “Gesi Bağları”, “Domates Biber
Patlıcan”, “Neredesin Sen” gibi Türk parçalarını da yorumluyor. Amsterdam’da yaşayan, fakat Hataylı bir ailenin kızı olan
sanatçı, Türkiye’deki konserlerine büyük önem veriyor ve bunlara özel olarak hazırlanıyor.
Zorlu Enerji bu ödüle yaklaşık üç hafta süren oylama sonucunda layık görüldü. Portal üzerinden gerçekleştirilen oylamaya
2 bin 264 kişi katıldı ve Zorlu Enerji bu oyların yüzde 28’ini
almayı başardı.
Kült müzikal “Lüküs Hayat” yeniden...
Zorlu’da sıradışı deneyim
D
İ
ünyaca ünlü müzikallere ev sahipliği yapan Zorlu, bu
defa Türk tiyatrosunun klasikleşen eseri Lüküs Hayat’ı
ağırladı. Müziklerini Cemal Reşit Rey’in bestelediği, Türk
müzikal klasiği “Lüküs Hayat” yalnızca üç gün sahnelendiği Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde izleyenlere
nostalji dolu anlar yaşattı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi
Şehir Tiyatroları ve Eskişehir Senfoni Orkestrası’nın, Türk
tiyatrosunun yaşayan efsanesi Haldun Dormen yönetiminde sahnelediği müzikal 6-7 ve 8 Şubat tarihlerinde izleyicilere unutulmaz bir tiyatro deneyimi yaşattı. Cumhuriyetin
10. yılı kutlamalarında ilk kez sahnelenen eser, Türk toplumunun Batı kültürüyle tanışmasını, bu dönemde yaşanan
mizahi öykülerle anlatıyor. Oyun, arka mahallelerde küçük
hırsızlıklarla geçinen Rıza ile Tevfik’in, kendileri için çok yabancı olan bir zengin evinde yaşadıkları komik olayları konu
alıyor.
zleyenlere farklı bir deneyim yaşatan, sürprizlerle dolu,
interaktif bir dans gösterisi olan “1 Unfold”, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde 3 Şubat’ta sanatseverlerle buluştu. Zorlu sahnesini farklı açıdan görme şansı yakalayan
izleyiciler dansın ve müziğin bir parçası olarak keyifli anlar
yaşadılar.
Hayattan aldığı ilhamla sahneye taşınan bu dans gösterisi
koreograf Korhan Başaran tarafından sahneye koyuldu. Tek
seferlik düzenlenen bu etkinlik sanat ve müzik severlerin
ilgisiyle karşılaştı.
Kalbi aşkla çarpanlar, Zorlu’da buluştu
İ
lklere imza atan Zorlu, bu kez de Sevgililer Günü’nü bir gün
uzatarak kutladı. 14 ve 15 Şubat boyunca süren muhteşem
etkinliklerle Sevgililer Günü’nü kutlayan Zorlu Alışveriş Merkezi Ayşe Evrim ve Levent Kaya’nın düetine ev sahipliği yaptı.
Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca aşk şarkılarına doyan
tüm ziyaretçiler, Sevgililer Günü’ne özel olarak hazırlanan fotoğraf kabininde eğlenceli fotoğraflar çektirdiler. 14 Şubat’ta
klasik, nostalji, latin ve jazz ezgilerinden oluşan müzikleriyle
Grup Kybele, 15 Şubat’ta ise swing müziğin temsilcisi Jazz Band
orkestrası, müzik ziyafetini devam ettirdi. Ayrıca ziyaretçiler,
hafta sonu boyunca Alışveriş Merkezi içinde Sevgililer Günü
için özel olarak balonlarla süslenen klasik bir otomobil ile fotoğraf da çektirebildiler. Alışveriş Merkezi bünyesinde yer alan
birçok marka ise Sevgililer Günü’ne özel oluşturdukları konsept ve etkinliklerle ziyaretçileri aşkla buluşturdu. Özel hediye
alternatifleri ve gurme lezzetler de 14 Şubat’ı taçlandırdı.
Linens şıklığı Levent 199’da
Modernitenin sildiği kavramlar Batıbeki’nin sergisinde
Valeron Instagram’da
T
ürkiye’de ve Avrupa’da tüketicilerin yoğun ilgisini çeken Valeron,
Instagram sayfası açarak şık, zarif ve
sıra dışı ürünlerini paylaşmaya başladı. Yenilikçi çizgisi ve farklı zarafet
anlayışıyla tekstil sektörüne yeni bir
soluk getiren Valeron’un takipçi sayısı
hızla artıyor.
Valeron’u takip etmek için:
instagram.com/valeronhomeluxury
K
ezban Arca Batıbeki’nin kişisel sergisi 18 Ocak – 1 Mart
tarihleri arasında Zorlu Sanat Galerisi’nde sergilendi.
Batıbeki’nin çalışmaları, her ne kadar toplumsal söylemde
gezinse de kendi öznelliğini temsil ediyor. Modernitenin sildiği, ortadan kaldırdığı, yok ettiği, yok saydığı hafıza, zamanmekan kavramlarına, dolayısıyla mekan denildiğinde beliren
aidiyet, kimlik meselesine de bağlanıyor.
Batıbeki’nin sanatsal üretiminin dokusuna sinen Pop-art, kitle kültürü mantığı üzerine oturur ve Batıbeki’nin hemen her
dönem çalışmalarında olduğu gibi ikonografiktir. Fotoromanlar, alt kültür, klişe, kitsch... Estetikten çok sosyoloji ve tarih
çizgisine yakındır. Pop-art’ın yaptığı gibi Batıbeki de tüketim
toplumunun mitleri haline gelen imgeleri kullanır ama kendi resimsel, plastik anlayışı içinde yeniden biçimlendirerek
yapıtlarına geniş bir toplumsal özlük kazandırır. Pop-art’ın
temelde yapmaya çalıştığı şey yüksek kültürle kitle kültürü
arasında bir uzlaşım sağlamaksa, sanatçının bu uzlaşmayı sorunsallaştırdığını söylemek hiç de yanlış olmaz.
L
inens showroom, 20 Şubat 2015 itibarıyla Levent 199’da
hizmet vermeye başladı. 256 metrekare büyüklüğündeki mağazada perdeden sofra grubu ürünlerine, yatak odası
takımlarından bebek ve aksesuar grubuna dek pek çok ürün
sergileniyor. Çok güzel fırsatların sunulduğu mağazanın ferah ortamı ürünlerin sergilenmesine ve incelemesine olanak tanıyor.
76 kısa kısa
77
Korteks, ISPO 2015’te büyük ilgi gördü
TAÇ, Türkmenistan’da…
TAÇ fabrika satış mağazası Ordu’da açıldı
K
E
2
014 yılının ikinci yarısında açılan Çorum, Kayseri ve Samsun fabrika satış mağazalarının ardından TAÇ Ordu Fabrika Satış Mağazası’nın açılışı 14 Mart tarihinde düzenlenen törenle gerçekleşti. Altınordu’da bulunan ve çok özel fırsatlarla
açılışı yapılan Fabrika Satış Mağazası’yla TAÇ, kentte ev tekstil
alışverişine yeni bir soluk getirdi.
TL’den satışa sundu. TAÇ Fabrika Satış Mağazası nevresim,
yastık ve yorgan, yatak örtüsü, pike, havlu-bornoz, aksesuar ve sofra takımı gibi farklı ürün gruplarında da açılışa özel
çeşitli fırsatlarla ziyaretçilerini karşıladı. Ayrıca açılış günü
mağazaya gelen tüm ziyaretçilere, TAÇ’ın çok özel sürpriz hediyeleri sunuldu.
TAÇ, sadece 14 Mart’ta geçerli olmak üzere, Heaven All Day
Saten nevresim takımında çok özel bir kampanya ile çift kişilik
nevresim takımını 99 TL, tek kişilik nevresim takımını ise 89
Farklı kategorilerde özel tasarımlara sahip ürünlerin, 3 katlı
790 metrekarelik alanda bulunduğu mağazada, ziyaretçilere
uzman mağaza çalışanları rehberlik ediyor.
orteks, 5-8 Şubat tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirilen ISPO Münih 2015 Fuarı’nda bu sene de yerini aldı. Yaklaşık 100 ülkeden katılımcıların yer aldığı, tekstil endüstrisine yön
veren etkinliklerden biri kabul edilen ISPO Fuarı’nda Korteks’in
ziyaretçilerini ağırlıklı olarak AB ülkelerinden gelenler oluşturdu.
Daha çok spor giyim üzerine görüşmeler gerçekleştiren Korteks,
mevcut bağlantılarını güçlendirirken yeni projeler için de adımlar
attı ve teknik tekstil alanında gelen talepleri değerlendirdi.
v tekstili sektöründe fark yaratan, Zorlu Tekstil Grubu’nun
öncü markası TAÇ, Türkmenistan’da 10-12 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen Türk İhraç Ürünleri Fuarı’na katıldı.
Sektörel tanıtım gruplarının ve 160’a yakın Türk firmanın yer
aldığı fuarda, tekstil ürün ve malzemelerinin yanı sıra güvenlik sistemlerinden mobilya ve mobilya yan sanayi ürünlerine,
gıda ve tarımdan, ambalaj ürünlerine kadar birçok alanda faaliyet gösteren firmaların ürünleri sergilendi. Aşkaabatta’ta
düzenlenen fuarda TAÇ’ın ev tekstil grubu, nevresim, yastık
ve yorgan, havlu, yatak örgüsü ve battaniye grupları yer aldı.
Yemek ve sinema keyfi
bir arada
Zorlu Center Yeşil Çatı’ya ev sahipliği yapıyor
M
erkezi Almanya’da bulunan International Green Roof
Association (IGRA) Uluslararası Yeşil Çatı Derneği tarafından 4’üncüsü düzenlenen Yeşil Çatı Kongresi, bu yıl ilk kez
İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Yeşil çatılar konusunda dünyadaki
en büyük organizasyon olma özelliğine sahip kongre, “Doğayı
Çatınızda Keşfedin” sloganı ile 20-21 Nisan 2015 tarihlerinde
Raffles İstanbul Zorlu Center’da düzenleniyor. Dünya çapında
üne sahip mimar, tasarımcı ve yeşil çatılar konusunda uzman
isimleri bir araya getiren bu önemli organizasyona Zorlu Center
da “Platin Sponsor” olarak destek veriyor. Zorlu Center Peyzaj
Müdürü Zerrin Bucaklı ve Yüksek Mimar Deniz Aslan’ın (DS Mimarlık) liderliğinde ilk kez gerçekleşecek “Zorlu Center Teknik
Gezisi” ile başlayacak kongre, yeşil çatılarla ilgili cevaplanmayan
soru bırakmayacak. 72 bin metrekarelik yeşil alana ve Avrupa’nın
en büyük yeşil çatısına sahip olan Zorlu Center, 200’ü aşkın bitki
ve 68 farklı ağaç türü ile 21. yüzyılda Asya’dan Avrupa’ya geçişte,
modern kentin mimari değerlerle kaynaşmasını gösteren önemli
bir yapı olma özelliğini taşıyor. Zorlu Center’ın buz çiçekleri ile
süslü yeşil çatısı, baharın gelişi ile birlikte mor ve tonlarına bürünecek. Kongrenin yabancı konukları, gezi sırasında İstanbul’un
ve Boğaz’ın güzelliklerine de tanık olacak.
V
Evinize Linens yakışır
L
inens, sosyal medya çalışmalarını
2015 yılında da tüm hızıyla sürdürüyor. Facebook ve Instagram’da Şubat
2015’te başlattığı “Evime Yakışır” yarışması ile takipçilerinden yoğun ilgi gören
Linens, yepyeni uygulamalar ve yarışmaları da hayata geçirmeyi hedefliyor.
9 Şubat’ta başlayan ve 8 hafta süren
yarışma toplamda 17.619 beğeni, 40.947
yorum aldı. Yarışma 3.772 kişi tarafından
paylaşıldı. Yarışma süresince takipçiler
hediyelerinin fotoğraflarını çekip paylaşarak Linens’e teşekkürlerini sundular.
Evime Yakışır Yarışması nasıl işliyor?
• Her Pazartesi haftanın hediye aksesuar
ürünün paylaşımıyla takipçilerden; söz
konusu ürünü paylaşarak “bu ürün arkadaşımın evine çok yakışır” anlayışıyla arkadaşlarını etiketlemeleri istendi.
Kazananlar ise bir sonraki hafta açıklandı.
• Yarışma boyunca her hafta ismi en çok
yazılan ilk 10 kişiye söz konusu içerikteki
ürün hediye olarak gönderildi.
estel Mutlu Lezzetler Atölyesi, 15 Şubat’tan itibaren her
pazar 17.00-19.00 arası Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki
Macro Center’da lezzet avcılarını bekliyor. EKS Mutfak yönetiminde yemek yapmayı keyfe dönüştüren Vestel Mutlu
Lezzetler Atölyesi’nde katılımcılar, birlikte yemek yapıp yedikten sonra Kanyon’un sinemalarında geçerli bir de sinema
bileti kazanıyor. Sinemaseverler, biletlerini altı ay boyunca
pazar günleri istedikleri film için kullanabiliyor.
Vestel Mutlu Lezzetler Atölyesi, Kanyon’daki Macro Center
mutfağında bir yıldır düzenli olarak devam ediyor. Yemek
yapımı ve tadımı seanslarından oluşan atölyeye Vestel Dijital platformlar ve Macro Center tarafından her hafta yapılan
düzenli mailingler üzerinden katılım sağlanıyor. Atölyede
yapılacak yemeklerin menüsü her hafta özel olarak EKS Mutfak tarafından hazırlanıyor ve seyyar tadımcı uygulamasıyla
Macro Center içerisinde alışveriş yapan müşterilere ikram
ediliyor.
78 kısa kısa
79
360 derece mutluluk için...
Ç
ocuklar daha mutlu olsunlar, yüzlerinden sımsıcak gülümseme hiç eksik olmasın diye Vestel Müşteri Hizmetleri Ailesi 3 Ocak 2015’te Manisa Sevgi Evleri Çocuk Yuvası
ve Manisa Merkez Çocuk Evlerinde kalan çocuklarla bir aradaydı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü,
Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Vestel Müşteri Hizmetleri
Genel Müdürlüğü iş birliğiyle Manisa Büyükşehir Belediyesi
Atatürk Gençlik Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle çocuklar
unutulmaz bir hafta sonu geçirdi.
“Sevgi Gecesi” adıyla gerçekleştirilen etkinlikte Küçük Kara
Balık adlı çocuk oyunu, Vestel Müşteri Hizmetleri Tiyatro Topluluğu tarafından sahnelendi. Çocukların büyük ilgisi ve beğenisiyle izlenen oyunun ardından zumba dans gösterisi ile eğlenen küçükler, canlı müzik eşliğinde Hababam Sınıfı şarkılarına
eşlik etti.
Gençlere, pazarlamanın
“ters köşe”sini anlattılar
Vestel Müşteri Hizmetleri Genel Müdürü Dr. A. Tarkan Tekcan,
bu fırsatı sundukları ve sağladıkları imkanlar için yetkililere
teşekkür ederken, Vestel personelinin büyük bir hayalini gerçekleştirdiklerini ve bu etkinliklerin devam edeceğini söyledi.
V
Levent 199 Vestellendi
V
estel’in Levent 199 mağazası 20 Şubat 2015’te faaliyetine
başladı. Mağazayı ziyaret edenler son teknolojiyle üretilen elektronik ve beyaz eşya modellerini uygun fiyatlarla satın
alabiliyor. Ayrıca Levent 199’da çalışanlara da özel indirimler
sağlanıyor. Mağazanın girişinde rekortmen Vestel ürünlerin-
den Ekomaks ve PyroJet ziyaretçileri karşılıyor.
Vestel mağazası, aynı zamanda Levent 199’da çalışan Vestel
personelinin üzerinde çalıştıkları Vestel ürünlerini daha yakından inceleyebilecekleri bir alan da sunuyor.
estel Pazarlama İletişim Grup Müdürü Feza Turunçoğlu
Erim ve Vestel Dijital Pazarlama Sorumlusu Alper Ceylan, Doğuş Üniversitesi’nde “Rekabet Üstünlüğü” temasıyla
düzenlenen 39. TEMÖB (Türkiye Endüstri Mühendisliği Öğrenci Buluşması) etkinliğine konuşmacı olarak katıldı.
Yaptıkları sunumlarda Vestel’in ses getiren dijital reklam
kampanyalarından “14 Şubat’ta ne alınmaz?”, “Ben Vestel
değil miyim?” ve “Kedi Kazanır” gibi çalışmaları ele alan
Vestel konuşmacıları, katılımcıların beğenisini topladı. “Öne
geçmek için mevcut bilgiyi geliştirmek yetmez, bazen onu
‘görmezden gelmek’ gerekir” yaklaşımı ile başlayan sunumda, özel günler için küçük ev aletleri satışlarının önemine
vurgu yapıldı. Ağırlıklı ve öncelikli olarak, pazarlama uzmanları tarafından “ters köşeye yatırmak” ifadesiyle tanımlanan
Vestel’in “14 Şubat’ta ne alınmaz?” kampanyası ele alınırken konuya ilişkin dikkat çekici sosyal medya yorumları da
katılımcılarla paylaşıldı.
Sosyal medya çalışmalarından örneklerin yer aldığı sunumda Vestel’in bu kampanyalar sonrasında artan satış rakamları açıklandı. Vestel ütü satışlarının yüzde 138 arttığını ifade eden Turunçoğlu ve Ceylan, sunum sonunda gördükleri
ilgiden oldukça memnun kaldıklarını ifade ettiler.
11-15 Şubat 2015 tarihleri arasında düzenlenen etkinlikte, çeşitli seminerlerin yanı sıra öğrenciler iş dünyasında
tecrübeli isimleri ile buluşma fırsatı buldu. Gençleri ve iş
dünyasını buluşturan bu etkinlikte, öğrenciler hem iletişim
çalışmaları hem de iş hayatına dair birçok konuyu öğrenme
fırsatı yakaladı.
Vestel Elektronik Tedarik Zinciri Akademisi’ni kurdu
V
geliştirmek, uzmanlıklarını derinleştirmek ve böylelikle onlara tüm süreçlere daha geniş bir perspektiften bakabilecekleri
bir bakış açısı kazandırmak amaçlanıyor.
estel Elektronik, tedarikçiden başlayarak müşteriye
kadar uzanan, ürünle ilgili bütün süreçlerdeki katma
değersiz işlemlerin terk edilmesi, maksimum verimin sağlanması ve bu sayede toplam tedarik zinciri maliyetlerinin
minimum seviyeye ulaştırma, katma değer yaratma, servis
seviyesini yükseltme ve mükemmel sipariş karşılama hedefiyle başlattığı “Tedarik Zinciri Mükemmellik Projeleri”ni geliştirmeye devam ediyor.
Mükemmellik projelerinin tasarım aşamasında, tedarik zinciri yönetim sistemi alanında küresel boyutta bir numara
kabul edilen APICS SCC (Supply Chain Council) organizasyonuna üye olan Vestel Elektronik, tedarik zinciri süreçlerinin
standardizasyonu amacıyla APICS SCC’ye ait SCOR metodolojisini benimseyerek, bu kuruluşun sunduğu sektöre ait
benchmark verileri doğrultusunda proje hedefleri belirlendi.
Sipariş karşılama süresi, mükemmel sipariş karşılama, nakit
akış döngüsü, tedarik zinciri maliyeti değerleri gibi tedarik
zinciri performans göstergelerini iyileştirici projeler, belirlenen benchmarklar doğrultusunda başlatıldı. Çalışmaların kalıcı olması adına sistem altyapısı gerektiren projeler kapsamında tedarikçi ile entegrasyon ve tedarikçi değerlendirme
Üç aşamalı eğitim
Yıllık olarak planlanan ve başlangıçta 140 çalışanın faydalanacağı akademinin eğitim programı; kişisel gelişim, teorik
eğitimler ve akademik eğitim (Boğaziçi Üniversitesi iş birliğiyle) olmak üzere üç aşamalı olarak ilerliyor. Yılda ortalama
120 saat eğitim alması planlanan çalışanlara program sonunda Vestel ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanmış
ortak bir sertifika takdim edilecek. Eğitimlerin önümüzdeki
dönemlerde de sürekliliğinin, insan kaynakları eğitim ekibi
ve tedarik zinciri proje ekibi tarafından oluşturulan ortak bir
komite ile sağlanması planlanıyor.
amacıyla yeni modül yatırımları yapılarak SNC (Supplier Network Collaboration), SLC (Supplier Lifecycle Management)
ve TM (Transportation Management) modülleri satın alındı.
Süreç iyileştirmeleri ve yazılım yatırımlarına odaklanan Tedarik Zinciri Mükemmellik projelerine “Supply Chain Akademi”
projesi de eklendi. Hayata geçirilen Tedarik Zinciri Akademisi ile Vestel Elektronik çalışanlarının mevcut yeteneklerini
Zorlu Elektrik müşterilerinin memnuniyeti artıyor
E
lektrikte serbest tüketici piyasasında dinamizm yaşanıyor.
Elektrik tüketimi belirli bir miktarın üzerinde olan aboneler, ihtiyaç duydukları enerjiyi istediği tedarikçiden satın
alabiliyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) yönetmeliği kapsamında ve “serbest tüketici” adı verilen sistem
gereğince her yıl limitler yeniden belirleniyor. Aylık yaklaşık
130 TL’lik faturaya karşılık gelen elektrik tüketimi limitlerinin
kademeli olarak düşmesi ve sonrasında sıfırlanmasıyla sektörde elektrik satışı konusunda rekabet ortamının daha da hareketlenmesi kaçınılmaz olacak. Bu durumda da müşterilerinin
isteklerine doğru yanıt verebilen ve uygun fiyat avantajı sunan
kurumlar kazançlı çıkacak.
Zorlu Elektrik, bu öngörüden hareketle, sayıları 5 bine yaklaşan müşterileri arasında memnuniyet araştırması gerçekleştirdi. Zorlu Elektrik’in anketi sonucunda, müşteri memnuniyeti-
nin düzenli artış eğiliminde olduğu dikkat çekti. 2013’ün ikinci
yarısında gerçekleştirilen ankette yeniden hizmet almayı düşünen müşterilerin oranı yüzde 48 iken, 2014’ün ilk yarısında yüzde 64’e, ikinci yarısında ise yüzde 73’e yükseldi. Araştırmadan
çıkan sonuçlara göre “güvenilir bir firma olması” müşterilerin
Zorlu Elektrik hakkında en memnun oldukları durum. Müşterilerin büyük çoğunluğu sözleşmesi sonlandığı zaman yeniden hizmet almak isterken, reklam ve tanıtım faaliyetlerinin artırılması
gerektiğine inanıyor.
Müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımını ana ilkesi olarak belirleyen Zorlu Elektrik’in, abonelerinin şirkete tek bir telefonla
ulaşabilmeleri, iletişim kontrolünün sağlanabilmesi, başvuruların kayıt altına alınabilmesi, verimliliğin ve hizmet kalitesinin
farklılığı, bu memnuniyetin artırılmasında kilit unsurlar olarak
öne çıkıyor.
Akademi, göreve yeni başlayan ve kıdemli çalışanlara göre
farklılaşan eğitim programlarıyla çalışanların motivasyonlarını yükselterek sinerji yaratmayı, kendi bölümlerinin yanı
sıra irtibatta olduğu diğer bölümleri de tanımalarını, temel
konularda ortak bilgiye sahip olmalarını, deneyimlerini sonraki kuşaklara aktarmalarını ve böylelikle iş süreçlerinde verimliliği sağlamayı hedefliyor.
80 kültür-sanat
Devir – İmzalı
81
Mahalleden Arkadaşlar
İşte Bunlar Hep Bilim
Sen Bir Başka Gittin
Prens Prensesi Sevmedi
Dönsün Koca Dünya
Meraklı Zihinler İçin 50 Muhteşem Numara
Yazar: Ece Temelkuran
Yayınevi: Can Yayınları
“Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç
konuşamaz bir kere susarsa. Kuğu gibi dili
dışarıda kalır, ses çıkmaz. Ben artık hep konuşacağım.” “Bu bir devir romanı. Herkesin
zamanı bir başkasına devrettiği hayatta, Ali ve
Ayşe’nin beraber kurdukları gizli bir dünya var
içinde. Sadece o iki çocuğun gördüğü ve bir
tek dilsiz kuğuların bildiği bir yer. O dünyada
bugün yaşadıklarımıza asıl biçimini verenler,
yani unuttuğumuzu hatırlamadığımız şeyler
var... Ece Temelkuran, yalnızca çocuk gözümüzle bakınca hatırlayacaklarımızı anlatıyor.
Dilsiz kuğuların dün söylediklerini yarına devrediyor...”
Rebel Heart [Licensee]
Madonna
Tüm dünyada Avrupa Müzik & Universal Music
Group markasıyla 6 Mart’ta yayınlanmasının
ardından satış listelerinin zirvesine yerleşen
Rebel Heart, hemen ardından “Licensee” versiyonu ile 19 Mart’ta tüm müzik marketlerdeki
yerini aldı. Pop-Dance tarzı ile tüm eleştirmenlerden ve daha da önemlisi fanlarından tam
not alan Madonna, Rebel Heart’ta Avicii’den Dj
Diplo’ya, MNEK, Billboard ve Kanye West’ten
Blood Diamons’a birbirinden başarılı şarkı yazarları ve prodüktörlerle çalıştı. Albümün çıkış
şarkısı Living For Love’da, Madonna’ya Alicia
Keys piyanosuyla eşlik ediyor.
Yazar: Selçuk Aydemir
Yayınevi: Sayfa 6
Yazar : Daniel Tatarsky
Çevirmen : Çağlar Sunay
Yayınevi : Domingo Yayınevi
Yazar: Liz Behmoaras
Yayınevi: Doğan Kitap
Tabletlerin, akıllı telefonların olmadığı 90’lar… Belki
de çocukların “çocuk” olduğu, “çocuk gibi”
oynadığı son yıllar… Küçükçekmece’nin küçük bir mahallesinde kendisine idol olarak
gördüğü “mahallenin reyisi” İsmet’in gözüne,
dahası çetesine girmek için bin bir takla atan
Selçuk’un, bu uğurda iki arkadaşıyla birlikte
çete kurup mahallenin altını üstüne getirmesinin mizah dolu hikâyesi… Unutulmaz film ve
dizilerin senaristi Selçuk Aydemir, 9 yaşındaki
bir çocuğun para kazanmak için bulduğu akıl
almaz yöntemleri, anlatırken 90’ların mahalle
hayatına bir zaman yolculuğu vadediyor.
İşte Bunlar Hep Bilim, tek
kelimeyle çılgın bir bilim
panayırı. Dans eden kibritler, patates delen
pipetler, bükülebilen ışık, sıcak buz ve daha
onlarca öğrenmesi kolay, unutması ise neredeyse imkansız bilim numarası. Bilimin sınıflarla kısıtlı kalamayacak kadar havalı bir
mevzu olduğunu bilen meraklı beyinlere, İşte
Bunlar Hep Bilim sunuluyor. 8 dile çevrilen ve
yayımlandığı ülkelerde büyük ilgi gören “İşte
Bunlar Hep...” serisinin ikinci kitabı.
Yeni Şarkılar
43. İstanbul Müzik Festivali
Mardin-İstanbul-Paris üçgeninde zor aşkların öyküsü…
Mardin’in bir köyünde doğan Efrem, üniversite eğitiminin ardından gittiği Paris’te büyük
bir gazetede işe başlar, Ortadoğu ve Türkiye
üzerine yazılarıyla kısa sürede tanınır. Ancak
ülkesine ve Süryani kimliğine yabancılaşmış,
Mardin’le de bağlarını tamamen koparmıştır. Özel yaşamında derin yaralar almış olan
Efrem, babasından kalan evini satmak üzere
yıllar sonra Mardin’e gelir. Evin alıcısı Zuhal
adında İstanbullu genç bir kadındır. Efrem ile
Zuhal ilk bakışta birbirlerinden etkilenirler, ancak ikisinin de geçmişten gelen acıları yeni bir
hayat kurmalarına henüz izin vermemektedir.
Yazar: Filiz Aygündüz
Yayınevi: Doğan Kitap
Aşk falan yok demiştim kızlara ama bal gibi de ilk görüşte
aşktı bu. Hiç aklımdan çıkmıyordu Ömer. Son
görüşmenin ardından, o ilk günlerin şanından
sayılan, “arayacak mı, ya aramazsa” telaşı
başladı. Bu günlerin kurbanı bir kız arkadaş
hep olur malum. Benimki de Suna’ydı. Günde
kırk kez, telefon, mesaj, mail marifetiyle yiyip
bitiriyordum Suna’yı. Bütün hikayeyi en baştan gözden geçiriyor, Ömer’in her bir sözüne
kırk tane anlam yüklüyor, bakışlarını yorumluyor, arayacağı zamanı kestirmeye çalışıyordum. Filiz Aygündüz günümüzün kadın-erkek
ilişkilerini masaya yatırırken insan psikolojisinin de derinliklerine iniyor.
Blind Guardian
Fazıl Say
Fazıl Say’ın yeni albümü “Yeni Şarkılar” Ada
Müzik etiketiyle raflardaki yerini aldı. Say,
“Yeni Şarkılar” albümünde de Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Nâzım Hikmet ve Ömer Hayyam’ın şiirlerine yer veriyor. “İlk şarkılar” albümünden bir yıl sonra
bu defa son bestelerinin yer aldığı “Yeni
Şarkılar” albümü sayesinde hayranlarıyla
buluşan Fazıl Say, “Bu şarkılar deneyseldir,
yenidir, farklıdır elbet. Ama emin olun ki
‘hepimizin’ şarkılarıdır ve hayatımda en çok
emek ve vakit harcadığım çalışmalarımdan
biridir.” diyor.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından
düzenlenen 43. İstanbul Müzik Festivali, bu
yıl da müzikseverlere dopdolu bir program
sunuyor. Festival “Kültürel Manzaralar” temasıyla 31 Mayıs – 29 Haziran 2015 tarihleri
arasında gerçekleştirilecek.
Geçtiğimiz yıl “Pazar Klasikleri” adı altında
büyük ilgi gören ücretsiz açık hava konser
serileri, bu yıl “Hafta Sonu Klasikleri” olarak müzikseverlere ulaştırılacak. Festival
dahilinde aralarında, Yuri Bashmet, Boris
Berezovsky, Emmanuelle Haïm, Angela Hewitt, Paavo Jarvi, Kim Kashkashian, Patricia
Kopatchinskaja, Christian Tetzlaff, Gidon
Kremer, Yuja Wang gibi isimlerle dünyanın
önde gelen topluluklarından Lozan Oda
Orkestrası, Franz Liszt Oda Orkestrası, Kre-
merata Baltica ve Berlin Filarmoni’nin 12
Çellisti’nin de bulunduğu 600’e yakın yerli
ve yabancı sanatçı İstanbul’da ağırlanacak.
Deutsche Kammerphilharmonie Bremen ise
festivalin bu yılki yerleşik konuk orkestrası
olarak iki konsere imza atacak.
Kuruluşlarının üzerinden geçen 30 yılda dünyanın en başarılı metal gruplarından biri olan
Blind Guardian, birçok grubun heavy metal
markası altında belirsizleştikleri bir süreçte,
eşsiz bir sanat formuyla kendilerini apaçık
farklı kıldı ve “çağdaş ozanlar” yıllar boyunca, trendleri takip etmek yerine kendi özgün
tarzlarını geliştirmeyi sürdürdüler.
Birbirinden başarılı stüdyo albümlerinin yanı
sıra mükemmel bir canlı performans grubu
olarak edindikleri haklı itibarı beş kıtada verdikleri sayısız konserle pekiştirdi ve dünya
çapında onlarca festivalde ana grup olarak
sahne aldılar. %100 Metal konserleri kapsamında “Beyond the Red Mirror” turnesi ile 14
Mayıs 2015 Çarşamba günü İstanbul KüçükÇiftlik Park’ta sahne alacak.
Yazar: Colum McCan
Çeviren: Kıvanç Güney
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
1974’ün Ağustos ayında sıcak bir New York sabahı.
Manhattan sokaklarında toplanan insanlar
nefeslerini tutmuş, İkiz Kuleler’in tepesinde
gerçekleşmekte olan küçük bir mucizeyi, korsan bir cambazlık gösterisini seyrediyorlar. Bu
olaya şahit olan sıradan insanların iç içe geçen kişisel öyküleri “Dönsün Koca Dünya”nın
asıl konusu: Bronx’ta fahişelerle aynı binada
yaşayan genç ve radikal bir İrlandalı rahip,
çocuklarını Vietnam savaşında kaybetmiş, acılarına teselli arayan anneler, ölümlü bir araba
kazasına karışan uyuşturucu bağımlısı genç
bir kadın sanatçı, terk edilmişler ve toplumsal
güvenlik ağının çatlaklarından sızan hayatlar.
Kahire’de Kayıp
(Bir Makana Vakası)
Yazar: Parker Bilal
Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Yedi yıl önce Sudan’daki İslamcı darbeden kaçıp Kahire’ye yerleşen eski polis memuru
Makana’ya, Mısır’ın en önemli simalarından
güçlü ve zengin Saad Hanefi, iş teklif eder:
Makana’dan, aniden sırra kadem basan Adil
Romario’yu bulmasını ister. Geçmişin kabuslarından kurtulamayan, Nil’deki derme çatma bir
teknede yaşayan eski polis memuru bu cömert
teklifi ister istemez kabul edecektir. Şaibeli bir
geçmişi olan, serveti de tehlikeye düşen Saad
Hanefi’nin sahip olduğu futbol takımının en değerli yıldızı Adil Romario’nun ortadan kaybolması ise, hem Hanefi’nin imparatorluğunu hem
de bütün ülkeyi tehdit etmektedir.
Interstellar (Yıldızlararası)
Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: Anne Hathaway,
Matthew McConaughey
Ünlü yönetmen Christopher Nolan (Başlangıç,
Kara Şövalye üçlemesi), insanlık tarihinin en
önemli görevini üstlenen bir grup araştırmacının çarpıcı hikayesiyle kamera arkasına geçiyor. Oscar ödüllü Matthew McConaughey
çiftçilik yaparak geçimini sağlayan eski bir
pilottur. Ailesini ve kaynakları tükenmek üzere olan dünyayı geride bırakarak, insanlığın
yıldızların ötesinde bir yaşam sürdürmesinin
mümkün olup olmayacağını öğrenmek için
başka galaksilere keşfe çıkar.
Soğuktan Gelen Casus
Yazar: John Le Carre
Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Soğuk Savaş’ın zirve yaptığı
1960’lar... Alex Leamas, İngiliz İstihbaratı için Berlin Duvarı’nın gölgesinde yıllarca sürdürdüğü görevinin ardından yorgundur. Pek çok şey görmüş, pek çok adamını
Doğu Alman İstihbaratı ile Duvar’da oynanan
bu karanlık ve sisli satrançta yitirmiştir. Teşkilat, ağır bir yenilginin ardından İngiltere’ye
dönen Leamas’tan son bir görev ister. Doğu
Almanya’ya geçmeli ve ülkesine ihanet etmelidir. Ancak İngiliz İstihbaratı’nın yaşlı kurdu
George Smiley’nin, Leamas’ın arkadaşı olan
genç bir kadına yardım etmesiyle operasyon
büyük bir felaketle yüz yüze gelecek, oyunun
kartları yeniden dağıtılacaktır.
The Grand Budapest Hotel Büyük Budapeşte Oteli
Yönetmen: Wes Anderson
Oyuncular: Edward Norton,
Ralph Fiennes
Büyük Budapeşte Oteli, savaş zamanında ünlü
bir Avrupa otelinin efsanevi odabaşı Gustave
H ile en güvendiği arkadaşına dönüşen bellboy Zero Moustafa’nın maceralarını anlatıyor.
Bu maceralar boyunca; paha biçilemez bir
Rönesans tablosunun çalınıp tekrar bulunmasına; inanılmaz bir aile serveti için verilen
kızgın kavgaya; motosikletler, trenler, kızaklar
ve kayakları kapsayan umutsuz bir kovalamacaya ve bir aşk hikayesinin olabilecek en tatlı
şekilde hayata geçmesine tanık olacaksınız.
82 english summaries
83
A sustainable future
We never discriminate between men and women at Zorlu Group
Z
orlu Group definitely rejects inequality of opportunity and
offers employment opportunities without discriminating
between men and women. In this context, Necmi Kavuşturan,
Zorlu Holding Human Resources Group Director, explained
the holding policy towards employment of women. Stating
that discrimination can never be possible at Zorlu Holding, Kavuşturan said, “Human resource selection criteria is equal for
everyone and applied equally to everyone.” Kavuşturan says all
troubles that women face result from men’s actions. Kavuşturan adds that men have important duties in this respect; that
change must begin from the men; and that women increasingly
participate in business life with the impacts of modernization.
T
he climate change, global warming, rapid depletion of
natural resources, shortage of drinkable and usable
fresh water resources, increasing energy demand and
similar problems are the most important ones. Therefore,
Zorlu Group is very sensitive about environment and sustainability.
Zorlu Group is aware of its responsibilities in every business
it operates. The Group carries out its businesses on the basis of environment and sustainability in every country that
it operates as well as Turkey with companies and brands in
different markets. R&D investments are made according to
this. Wastes in the buildings are separated and delivered to
concerning authorities for recycling and disposal purposes.
For instance, the amount of waste papers generated only by
the holding building was 650 kg in December 2014 and 450
kg in January 2015. So, more than one ton of waste paper
was delivered to the municipality. The recycled papers helped protect 17 mature trees against cutting.
Zorlu Real Estate Group carries out its businesses in a manner to set the direction of the industry, and their principle goals include constructing buildings that respect environment
and society, and focus on people. In this context, carbon
emissions are minimized at Levent 199. With other eco-friendly features such as special parking space for electric cars,
Levent 199 is now considered as an exemplary office building
in Turkey and in the world. With an energy performance value of 12,874.74 kWh/m2-year, our holding building is classified under C energy class. Greenhouse gas emission of our
building is 2,688.01 kg CO2/ m2-year. While global carbon
dioxide emission average is 40 percent, Zorlu Center managed to decrease this to 10 percent and all our practices are
made measurable.
Sustainability and accountable corporate citizenship are
among the key determinants of Zorlu Energy Group’s code of
conduct. Zorlu Energy Group builds wind power and solar power systems and closely follows current developments in the
field of clean energy generation. 46 percent of national installed power and 39 percent of the total installed power are
generated from renewable energy resources. Supporting the
“Our Common Future” report issued by UN World Commission on Environment and Development in 1987, Zorlu Energy
Group adopts clean energy practices with low carbon emissions and high eco-friendly technologies in all its business
processes, and meets the increasing energy demand of our
Why the change must begin from the men?
Because men rule the world now. In fact, this problem affects
them the most. If men fail to find a solution to this, they will
never have a real relationship (socially and sexually) with women as men in civilized countries do. This is what happened
in the west. Men ruled the world at the time of social transformation. Kings were men, popes were men, caliphs were men,
and all aspects of domination such as executive, legislative
and judicial powers or armed forces were all ruled by men in
the history.
What do you think that the relationships between men and
women are mainly affected by?
It is a reality that there is a structure unfavorable to women. And,
in agricultural societies such as ours, the agriculture itself has
an important impact on the relationships between men and women. Then come the education level, welfare level, historical and
religious factors, sociologic factors and of course, modernity.
Do you think the ratio of women and men employees change
depending on industries?
Yes, it does. We make more investments in real estate and mining industries in the recent years. These are industries where
mostly men prefer to work. Women generally prefer industries such as banking. If we were still in banking industry, Zorlu
Group would have a very high number of women employees,
which perhaps far exceeds top 50 companies of Turkey. Seven
out of ten companies with the highest number of women employees are banks.
Building eco-friendly structures is what we do!
country while fighting against the impacts of climate change.
We conduct LCA(Life Cycle Assessment) project supported
by TUBITAK for calculating the environmental impact of the
process from raw material supply to delivery from factory of
all yarns manufactured by Korteks. This project involves in
activities towards determination, reporting and management
of environmental impact at various stages of the life cycle of
polyester yarn from supplying of raw materials to all manufacturing, shipment, utilization by consumers and disposal after utilization. Zorluteks Tekstil carries out studies regarding
recycling of wastewater. In this context, 23 percent of the total
water drawn in 2010 (456,416 m3/year), 23 percent in 2011
(462, 345 m3/year), 23 percent in 2012 (501, 060 m3/year)
and 23 percent in 2013 (521,774 m3/year) are recovered.
Meta Nikel demonstrated their environmental respect by designing one of the largest waste storage plants of Turkey.
Furthermore, Çiçek Pond constructed by Meta Nikel in order
to preserve underground resources is utilized by surrounding villages for agricultural irrigation purposes. Local and
foreign experts sensibly assessed the environmental impacts of Meta Nikel during the Environmental Impact Assessment (EIA) process. At the end of this process, we received
“EIA Positive” certificate on March 30th, 2010. EIA positive
certificate issued by the Ministry of Environment and Urbanization for an area of 3,834 hectares covers all of the mining,
factory and auxiliary plants.
Vestel implements a procedure for the collection of waste
electrical and electronic products in accordance with the regulations for the purpose of minimizing the amount of environmental wastes at Vestel. For this, all Vestel stores feature a special space for collection of wastes and necessary
announcements are made to customers. Waste electronic
products brought by our customers are received and processed accordingly. Majority of Vestel White Good products are
made of recycled materials. Utilization rate of recycled materials was 80 percent 10 years ago. It is now more than 90 percent. Vestel’s R&D efforts on recycled material technologies
played an important role in this.
L
event 199, the A+ office project of Zorlu Real Estate Group
worth USD 280 million, received “LEED Gold” certificate
from the United States Green Buildings Council (USGBC) by
obtaining 74 points under LEED Core and Shell new construction category. With the qualities and high standards that would
shape the development of the region, Levent 199 has set the
criteria to raise the bar for construction works that will follow
this award. Yüce Demirseren, Zorlu Real Estate Group Zorlu Center Project Director,
answered our questions and stated that ecofriendly building concept is part of a strategy
that is embraced by the entire Zorlu Group.
How important does Zorlu Group find LEED
Certificate?
Even though we seem like a real estate investor, Zorlu Holding has many factory investments under its industrialist identity.
Therefore, we see this as a Holding strategy
and adopted it to Real Estate Group. So, I
can say that Zorlu Holding owns the concept
of sustainable building and strives to establish it to the entire groups within the holding structure. Our Group and Zorlu
Holding have all projects prepared in a manner that will make
them qualify for this certificate. And, we have developed this
as a strategy. Levent 199 was the first example of this.
Which criteria must be met in order to receive this certificate?
If you make a good design, you would meet
the majority of LEED certificate criteria. As
far as energy is concerned, the design to be
developed must bring balance to the portion
that consists of mechanical, electrical and
facade systems. On the other hand, LEED requires you to document all criteria expected
from you. For instance, you get points if you
document many aspects such as the method
of excavation, equipment used for excavation and emission values of this equipment;
and then you qualify to silver, golden and
platinum certificates. We aimed at 72, and
obtained 74.
84 english summaries
Vestelization of Turkey
continues with Kenan
İmirzalıoğlu
V
estel introduces the most advanced technologies of the
world that are created at Vestel City, Turkey in the new
commercial featuring Kenan İmirzalıoğlu. The first commercial
shot at Vestel City, the production center of Vestel in Manisa,
has been on air since February 23rd. Having started the new
campaign under “Vestelizing Turkey” slogan last year, Vestel
says “Vestelization of Turkey continues with the pride of domestic production” in the new commercial. Kenan İmirzalıoğlu
acts in four commercials that are based on Vestel’s “Domestic
with Pride” theme. The new commercial of Vestel begins with
images from Vestel City where Vestel smartphones, tablets,
4K UHD TVs with the latest technologies of the world, recordbreaking washing machines and dishwashers are manufactured with such designs that won the best designed brand
awards for these products. Following these images, Kenan
İmirzalıoğlu epically explains the audience that the latest
technologies of the world are being created in Turkey. The film
ends with images of Vestel employees that look at the camera
with pride. A big part of the film is shot at Vestel City. The film
is directed by Gönenç Uyanık and produced by Depo Film. The
entire shooting took place in Manisa in three days.
Emphasizing that the “Domestic with Pride” theme is based
on R&D, design and manufacturing strength of Vestel, Turan
Erdoğan, CEO of Vestel Group of Companies says, “When it
comes to domestic goods, our generation can only think of vegetables, fruits and dried fruits. Vestel, however, strives to ensure that the new generation thinks smartphones, tablets and
TVs when it comes to domestic goods. It is also our biggest
aim to make technology the most important export item and
be globally renowned for our strength in creating technology.
For this, our people must know about, own and be proud of
this domestic technology. Our new commercial serves to this
purpose”, in order to explain the purpose of the new commercial.
Active support to the future of energy
O
ur country depends on others in the field of energy. Officials develop policies in order to change this situation.
And, Zorlu Energy Group actively contributes to strategy development process and shows an active presence in activities
towards establishing roadmaps. Ahmet Zorlu, Chairman of
Zorlu Holding Board of Directors, gave a speech at the Energy
Markets Summit held by Energy Market Regulatory Authority
(EPDK) and Energy Specialists’ Association in Ankara on January 20th, and said, “In the last two years, our government increased incentives on coal power plants and completely lifted
incentives on natural gas power plants due to high natural gas
prices. If natural gas negotiations go well in the near future, it
would be good to review these investments. But, in any case,
the support must continue for power plants to be operated
on domestic coal.” Many representatives of the industry and
academics got together with students within the scope of the
“Economy Summit 2015” held in Istanbul University on February 23rd and 24th for the 13th time. Yağmur Özdemir, Zorlu
Energy Deputy General Manager, gave a speech at the session
“Alternative Energy Resources and Sustainable Technologies”. Zorlu Energy participated in the 2nd Geothermal Power
Technologies and Equipment Fair between January 22nd and
24th. Bahadır Erdoğan, Zorlu Energy Project Manager, delive-
red a presentation titled “Geothermal Power Plant Technologies” and shared the experience of Zorlu Energy in geothermal
resources particularly thanks to Kızıldere II power plant. Sami
Oğuz, Zorlu Energy Project Manager, explained the difficulties in financing coal power plants and environmental practices
in Turkey within the scope of “World Clean Coal Conference”
held in Istanbul on February 9th and 10th. Elif Dereköylü, Zorlu
Energy Financial Affairs Group Director, gave a speech at the
session titled “Making investment decision for renewables:
How does market consider different opportunities?” within
the scope of “The 8th Annual Turkey Energy & Infrastructure
Finance Forum” organized by Euromoney Seminars.
New Linens collection brings the spring
L
inens will continue to decorate modern and stylish living
spaces with its new collection based on spring and summer trends of 2015. Spring-Summer 2015 Collection features
designs based on marine blue, silver, turquoise, claret, purple
and golden colors in addition to soft tones. Designs that feature geometric figures in addition to flower patterns are ideal
for creating distinguishing styles.
Both past and future
Combining minimalist and sophisticated styles, Holy Harmony
theme brings the past and today together. The theme features
bouquets and soft colors with flower patterns and geometric
figures.
Natural and romantic
Super Shore theme reflects the depth and calmness of the sea
and can be defined as simple, natural and romantic. Sea shell,
seahorse, rope and fish patterns, waves and drops with watercolor effect catch the eyes.
Exotic patterns
With an ethnic and exotic tone, Flash Fusion theme features
patterns from Africa, Mexico and Japan. In addition to flower
and plant patterns, the theme also features patterns that incorporate ethnic mosaic, triangle and wave shapes.
Unique sunset
Being the last theme of the collection Eternal Earth incorporates a sunset ambiance. With remarkable use of brown, khaki
and golden colors, the theme also features earth color, clay,
dark yellow, green and rock colors. The theme shines out with
fossil figures, watercolor effects, patchwork designs and dried
flower patterns.

Benzer belgeler

Zorlu Grubu, tüketicinin nabzını tutuyor

Zorlu Grubu, tüketicinin nabzını tutuyor Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını yürüte...

Detaylı

haber - Zorlu Holding

haber - Zorlu Holding Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını yürüte...

Detaylı

Vestel - Zorlu Holding

Vestel - Zorlu Holding Yayın Kurulu Vedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık

Detaylı

Dijital dönüşüm

Dijital dönüşüm Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. ABD’de Digital Microwave Corp. ve Cellnet Technology Inc. adlı şirketlerde Ar-Ge grup yöneticiliği yaptı. Halen Vestel Şirketler Grubu’nun Ar-Ge çalışmalarını yürüte...

Detaylı