Hz. İsa`ın Âkibeti Hakkında Bazı Tespitler Kur`ânî

Transkript

Hz. İsa`ın Âkibeti Hakkında Bazı Tespitler Kur`ânî
Hz. İsa’ın Âkibeti Hakkında Bazı Tespitler
Hikmet Zeyveli
Kur'ânî Veriler:
A. Canlı Olarak mı Göğe Alındı?
4:158 Hayır, Allah onu Kendi katına yüceltti. Alِ
﴾851﴿ ‫يما‬
َ ‫اّلل ِإ َل ْي ِه َو َك‬
ُ َ ‫ان‬
ُ َ ‫ َب ْل َر َف َع ُه‬lah gerçekten kudret ve hikmet sahibidir.
ً ‫اّلل َعزِ ًيزا َحك‬
“Rafa‘ahu’llah: Allah onu Kendi katına yüceltti” ifadesinden “diri olarak göğe kaldırdı” anlamını çıkarmak zorlama bir yorumdur. Bu ifade Hz. Peygamber (s) için yapılan şu va’de benziyor:
17:79 Ve gecenin bir vaktinde kalkıp, kendi iste‫ َو ِم َن ال َلي ِل َف َت َه َج ْد ب ِِه َن ِاف َل ًة َل َك َع َسى أَ ْن َيب َع َث َك َر ُّب َك‬ğinle yaptığın ilave bir ibadet olarak namaz kıl: ki
ْ
ْ
böylece Rabbin seni belki övgüye değer bir ko﴾97﴿ ‫ودا‬
ً ‫َم َق ًاما َم ْح ُم‬
numa yükseltir.
B. Normal Bir Ölümle mi Öldü?
﴾55﴿ )..( ‫يك َو َر ِاف ُع َك ِإ َلي‬
‫يسى إ ِِني ُم َت َو ِف‬
‫اّلل َيا ِع‬
‫ ِإ ْذ َق َال‬3:55 O zaman Allah: “Ey İsa!” demişti, “Seni veَ
َ
ُ
َ
َ
fat ettireceğim ve Katıma yücelteceğim (...)”
ِ ‫اّلل يا ِعيسى ابن مريم أَأَ ْن َت ُق ْل َت ِللن‬
‫اس‬
َ
َ
َ ُ َ ‫َو ِإ ْذ َق َال‬
َََْ َ ْ
ِ َ ‫ون‬
ِ ‫َات ِخ ُذ‬
ِ ‫وني وأُ ِمي ِإ َلهي ِن ِمن ُد‬
‫اّلل َق َال ُسب َحا َن َك َما‬
ْ
ْ
َْ َ َ
‫ول َما َلي َس ِلي ب َِح ٍّق إ ِْن ُك ْن ُت ُق ْل ُت ُه َف َق ْد‬
َ ‫ون ِلي أَ ْن أَ ُق‬
ُ ‫َي ُك‬
ْ
‫َع ِل ْم َت ُه َت ْع َلم َما ِفي َن ْف ِسي َوالَ أَ ْع َلم َما ِفي َن ْف ِس َك ِإ َن َك‬
ُ
ُ
﴾881﴿ ‫وب‬
ِ ‫أَ ْن َت َعالَ ُم ا ْل ُغي‬
ُ
ِ ِ ِ
‫اّلل َربِي َو َر َب ُكم‬
ُ ‫َما ُق ْل‬
ْ ‫ت َل ُه ْم ِإالَ َما أَ َم ْر َتني بِه أَن‬
َ َ ‫اع ُب ُدوا‬
ْ
‫ت ِفيهِ م َف َل َما َت َو َفي َت ِني ُك ْن َت‬
ً ِ‫ت َع َل ْيهِ ْم َشه‬
ُ ‫يدا َما ُد ْم‬
ُ ‫َو ُك ْن‬
ْ
ْ
ٍّ
ِ ‫أَ ْن َت‬
﴾889﴿ ‫يد‬
ٌ ِ‫يب َع َل ْيهِ ْم َوأَ ْن َت َع َلى ُك ِل َش ْيء َشه‬
َ ‫الرق‬
َ
ِ
ِ
‫اد َك َوإ ِْن َت ْغ ِفر َل ُهم َف ِإنَ َك أَ ْن َت ا ْل َعزِ ُيز‬
ُ ‫إ ِْن تُ َعذ ْب ُه ْم َف ِإنَ ُه ْم ع َب‬
ْ ْ
﴾881﴿ ‫ا ْل َح ِكيم‬
ُ
ِِ
‫ات‬
ٌ َ‫ين ِص ْد ُق ُه ْم َل ُه ْم َجن‬
َ ‫الصادق‬
ُ َ ‫َق َال‬
َ ‫اّلل َه َذا َي ْو ُم َي ْن َف ُع‬
ِ
ِِ
ِ
ِ
َ َ ‫ين ِف‬
‫اّلل‬
َ ‫ار َخالد‬
ُ ‫َت ْجرِ ي م ْن َت ْحت َها ْاْلَ ْن َه‬
ُ َ ‫يها أ َب ًدا َرض َي‬
﴾887﴿ ‫َع ْن ُهم َو َر ُضوا َع ْن ُه َذ ِل َك ا ْل َف ْو ُز ا ْل َع ِظيم‬
ْ
ُ
5:116 Ve işte o zaman Allah, “Ey Meryem oğlu
İsa!” dedi, “Sen mi insanlara, ‘beni ve annemi
Allah’tan başka ilahlar edinin’ dedin?” (İsa) cevap verdi: “Seni tenzih ederim (ya Rabbi)! (Söylemeye) hakkım olmayan bir şeyi nasıl söyleyebilirim? Bunu söylemiş olsaydım sen muhakkak bilirdin. Sen benimle ilgili her şeyi bilirsin, halbuki
ben senin zâtında olanı bilmem. Şüphe yok ki,
bütün gaybı bilen yalnız sensin, sen.
5:117 Ben onlara, emrettiğinden başkasını söylemedim: ‘Benim de Rabbim, sizin Rabbiniz Allaha kulluk edin (diye)!’ Ve onların arasında yaşadığım sürece onlara şahitlik ettim: Ama vaktâ
ki beni vefat ettirdin, onların üzerinde gözetici
yalnız sen oldun: Zaten sen her şeye şahitsin.
5:118 Şayet onları azaba çarptırırsan şüphesiz onlar senin kullarındır; ve eğer onları bağışlarsanşüphesiz yalnız sensin kudret sahibi, hikmet sahibi olan!"
5:119 Allah şöyle diyecektir: “Bugün (sözlerine)
sadık olanlar (hakikate) sadakatlerinin faydasını
görecekler: Sonsuza kadar kalacakları, içinden
ırmaklar akan has-bahçeler onların olacak; Allah
onlardan çok hoşnuttur ve onlar da Allah’dan
hoşnutturlar –bu büyük bir mazhariyettir”.
1
İbn Hazm El-Muhallâ adlı eserinde, “Et-Tevhîd” başlığı altında 41. Mes’ele’de “teveffî” kelimesinin
Kur'ân’da hem “vefât/ölüm”, hem de “uyku” anlamında geçtiğini âyetlerle örnekledikten sonra,
5/117’deki ﴾‫ ﴿فَلَ َّما ت ََوفَّ ْيتَنِي‬ifadesinde “uyku” anlamında değil, “vefât/ölüm” anlamında kullanıldığına kesin olarak hükmeder (‫ت‬
ِ ‫عنَى َوفَاة َ ْال َم ْو‬
َ ‫ص َّح أَنَّه ُ إنَّ َما‬
َ ‫) َولَ ْم ي ُِردْ عِي‬. (C.1, s.16-17)
َ َ‫ ف‬.‫سى (ع) ِبقَ ْو ِل ِه ﴿فَلَ َّما ت ََوفَّ ْيتَنِي﴾ َوفَاة َ النَّ ْو ِم‬
C. Kıyametten Önce Gelecek mi?
Yukarıdaki âyetler, Hz. İsa’nın kesin olarak öldüğünü ifade ederken böyle bir iddia geçerliliğini yitirir. Yalnızca Allah’ın ilminde olması gereken böylesi bir “gaybî” konuda –Kur'ân’ın sarih âyetleri
hilafına– ‘sahih’ hadislerin var olabileceğini iddia etmek mümkün görülmemelidir. Mâmâfih, bu
açık duruma rağmen bazı müfessirler bu iddiaya Zuhruf/43:61 âyetini delil getirmeğe çalışmışlardır:
ِ ‫و ِإنَه َل ِع ْلم ِللساع ِة َفالَ َتمتر َن بِها و َاتبِع‬
‫اط‬
ٌ ‫وني َه َذا ِص َر‬
َ َ ٌ
ُ َ
ُ َ َ َُ ْ
.﴾18﴿ ‫ُم ْس َت ِقيم‬
ٌ
43:61 Ve o (Kur’ân) saati(n geleceğini) bildiren
bir ilimdir; o halde (son saat) hakkında hiçbir
şüpheye kapılmayın ve bana uyun –dosdoğru yol
budur.
Bağlamını da gözetsek, âyetteki ‘o’ zamirini Hz. İsa ile ilişkilendirmek mümkün görünmüyor.
D. Çarmıhta mı Öldü?
ِ َ ‫ول‬
ِ ‫و َقو ِلهِ م ِإ َنا َقت ْل َنا ا ْلم ِس‬
‫اّلل َو َما‬
َ ‫يسى ْاب َن َم ْر َي َم َر ُس‬
َ
َ َ
َ ‫يح ع‬
ْ ْ َ
ِ‫اخت َل ُفوا ِفيه‬
ِ
ِ
َ ْ ‫ين‬
َ ‫وه َو َلك ْن ُشب َِه َل ُه ْم َو ِإ َن الَذ‬
ُ ‫وه َو َما َص َل ُب‬
ُ ‫َق َت ُل‬
ِ
ِ ِ ِ
ِ ٍّ
ِ
‫اع الظَ ِن َو َما‬
َ ‫َلفي َشك م ْن ُه َما َل ُه ْم بِه م ْن ع ْل ٍّم ِإالَ ات َب‬
﴾859﴿ ‫وه َي ِق ًينا‬
ُ ‫َق َت ُل‬
4:157 Ve “Biz Meryem-oğlu İsa Mesih’i –Allah
Resûlü’nü1– öldürdük!” diye sevinmeleri de (onların sapkınlığıdır). Onlar ne çarmıhta, ne de başka bir yolla O’nu öldüremediler2. O’nun ölümü
konusunda tam bir fikir karmaşası yaşamaktalar.
Ve bu konuda ihtilaf edenler kuşku içerisindedirler; onunla ilgili sağlam bilgileri yoktur ve sadece
bir zanna uymaktalar. Kesin olan şu ki onu öldüremediler:
4:158 Hayır, Allah onu Kendi katına yüceltti. Alِ
﴾851﴿ ‫يما‬
َ ‫اّلل ِإ َل ْي ِه َو َك‬
ُ َ ‫ان‬
ُ َ ‫ َب ْل َر َف َع ُه‬lah gerçekten kudret ve hikmet sahibidir.
ً ‫اّلل َعزِ ًيزا َحك‬
4:159 Ehl-i Kitab’ın (Yahudi ve Hıristiyanların)
‫اب ِإالَ َلي ْؤ ِم َن َن ب ِِه َقب َل َم ْو ِت ِه َو َي ْو َم‬
ِ ‫ َوإ ِْن ِم ْن أَ ْه ِل ا ْل ِك َت‬her ferdi ölünceye kadar (bu konuda) kendi inanْ
ُ
cını ısrarla savunacaktır3. Oysa Kıyamet Günü
ِ
ِ
﴾857﴿ ‫يدا‬
ِ‫ه‬
‫ش‬
‫م‬
ِ‫ه‬
‫ي‬
‫ل‬
‫ع‬
‫ون‬
‫ك‬
‫ي‬
‫ة‬
‫ام‬
‫ي‬
‫ق‬
‫ل‬
‫ا‬
ْ
َ
ً َ ْ ْ َ ُ ُ َ َ َ
(bizzat İsa), onların aleyhine gerçeğe tanıklık
edecektir.
Önceki dört âyette (153-156) İsrailoğullarının buzağıya tapınmaları, Sebt (Cumartesi) yasağını ihlal
etmeleri şeklinde Allah’la olan ahidlerini ihlal etmelerine ilave olarak Hz. Meryem’in iffetine dil
uzatmaları sebebiyle de cezaya müstehak oldukları bildirilmektedir. 157. âyette ise Hz. İsa’yı çarmıha gererek öldürdükleri şeklindeki iddialarının da gerçek-dışı olduğu vurgulanmaktadır.
E. Akıbeti Ne/Nasıl Oldu?
Hz. İsa’ya düşman olan Yahudilerin O’nun için “Allah Resûlü” demeleri mümkün değildir; onun yerine hakaret olacak bir
ifade kullanmış olmalılar. Allah, onların kullandığı çirkin tanımlama yerine “Allah Resûlü” şeklinde ikamede bulunuyor.
2 Bu çevirimizi Mevlânâ Muhammed Ali’nin tefsirine borçluyuz: “The words ‘mâ salabûhu’ do not negative Jesus’ being nailed to the cross; they negative his having expired on the cross as a result of being nailed to it. (The Holy Qur’an, Ohio,
U.S.A. 2002, s. 237, dn. 157a)”.
3 Bu çevirimizde, ‘‫’ب ِِه‬deki ‘hû’nun, “şahıs” değil “işaret” zamiri kabul eden yorumu esas almış bulunuyoruz. (“Âdil olunuz, o,
takvâya daha yakındır: ‫اع ِدلُوا ُه َو أَ ْقر ُب ِل َلت ْق َوى‬
ْ ”da olduğu gibi). ‘Hû’yu şahıs zamiri kabul ederek yapılan tefsirler ikna edici
َ
olmaktan çok uzaktır. Bu konuda bakınız: Tāhā Hüseyin’in, Kurân-ı Kerim’de Üçüncü Şahıs Zamîrinin İşaret Zamîri Olarak Kullanılışı. (17. Şarkıyyâtçılar Kongresine sunulmuş olan bu tebliğ, Mehmed Hatiboğlu tarafından tercüme edilerek
A.Ü. İlahiyat Fak. Dergisi, Yıl:1960, C.VIII, s.149-163’de yayınlanmıştır.)
1
2
ِ ‫ وجع ْل َنا ابن مريم وأُمه آَي ًة وآَوي َناهما ِإ َلى ربو ٍّة َذ‬23:50 Ve Meryem oğlunu ve anasını bir işaret
ٍّ‫ات َقرار‬
َ َ َ
ََْ
َ ُ َْ َ َ َُ َ َََْ َ ْ
َ
kıldık: Ve her ikisini de âsude ve berrak çeşmele﴾55﴿ ٍّ‫ َو َم ِعين‬rin bulunduğu bir makama eriştirdik.
Âyetteki “âsude ve berrak çeşmelerin bulunduğu bir makam” birçok müfessir için Allah’ın Hz. İsa ve
annesine âhirette bahşedeceği “cennet nimetleri” olarak yorumlanmıştır.
Ancak aşağıda, Kur'ân-dışı kaynaklardan Hz. İsa için tespit edilen yaşamı gerçek kabul etmemiz
halinde bu âyet biraz daha farklı bir yorum kazanacaktır. Bu farklı yorumu daha sonraya bırakıyoruz.
(Keşmir’in başkenti Srinagar’ın tam da bu tarife uygun bir coğrafya olduğu iddia edilmiştir).
Hz. İsa’nın Âkibetiyle İlgili Kur'ân-dışı Araştırmalarla Varılan Sonuçlar:
Hz. İsa üzerinde Resmi Hıristiyanlığın ve Geleneksel Müslümanlığın dışında yapılan birçok çalışma
alanı sözkonusudur. Batıda özellikle “Tarihsel İsa” genel başlığıyla yapılmakta olan bilimsel ve tarihsel araştırmalar, Hz. İsa hakkındaki resmi paradigmaları alt-üst edici sonuçlara ulaşmaktadır. Öyle ki,
bu tespit ve teoriler “Da Vinci Şifresi” gibi romanlarda bile işlenecek kadar popülerlik kazanmıştır.
Bu tarihsel tespitlerden bizi ilgilendiren önemli ikisi üzerinde durmak istiyoruz:
A. Hz. İsa çarmıhtan diri olarak (baygın halde/koma halinde) indirilmiş ve yoğun bir tedavi sonucu tekrar hayata kavuşturulmuştur.
B. Ölümden kurtarılan İsa bir süre Filistin ve Suriye’de faaliyet gösterdikten sonra Hindistan ve
Keşmir’e seyahat ederek tebliğ faaliyetlerini oralarda sürdürmüş; yüz yaşını aşkın bir ömür
yaşadıktan sonra Keşmir’de Sirinagar’da ölmüştür.
Bu araştırmalarda kullanılan kaynaklar:
 Resmi (kanonik) 4 İncil (Matta, Markos, Luka, Yuhanna);
 Eski ve Yeni Ahitler;
 Resmî Hıristiyanlığın “Apokrif” veya “Deutero-kanonik” diye niteleyerek kutsal saymadı-
ğı fakat Hıristiyanlığın ilk 3 veya 4 yüzyılında bir kısım Hıristiyanların dinî bir değer (kutsallık) atfettiği kaynaklar;
 Tarihî Kitaplar, Seyahatnâmeler.
A. Hz. İsa Çarmıhtan Diri Olarak İndirildi – Tedavi Edilip Kurtarıldı.
Hz. İsa’ın çarmıhta ölmediği, baygın (koma) halinde çarmıhtan indirildiği ve yoğun bir tedavi sonucunda hayata döndürüldüğü konusunda bazı hususların bilinmesi önem arzeder:
 Çarmıh cezasının şekli/mahiyeti:
Romalılarda bu ceza kölelere mahsustu. Vatana ihanet, isyan ve korsanlık gibi suçlarda da uygulanırdı. T şeklindeki kalaslara suçlu ya bağlanır veya çivilenirdi. Mahkûm, apış arasına gelecek şekilde “Sedecula” denen dar bir tahta çıkıntı üzerine oturtulurdu; bu yolla günler süren
uzun bir işkence dönemi yaşayarak ölmesi hedeflenirdi. Aksi halde (Sedecula’sız) mahkûm kısa sürede ölürdü.
Hz. İsa hem ellerinden, hem de ayaklarından çivilenmişti. İki ayak üstüste konarak tek çivi çakılmıştı. Bu çivilenme durumu büyük ızdırap vermesine rağmen ciddi bir yaralanmaya yol
açmamakta ve herhangi bir enfeksiyon olmadığı takdirde çabuk iyileşebilmektedir.
3
Mahkûmlar 3 gün ve daha fazla hayatta kalmaktaydı. Şayet bu süre zarfında ölmedilerse
mahkûmün bacakları ve kolları demir balyozlarla kırılarak ölümün kısa sürede gerçekleşmesi
sağlanırdı.
 Çarmıh sürecinde ilgili 3 kişi:
Yüzbaşı: Çarmıh cezasına nezaret eden Yüzbaşı’nın adı, Apokrif “Acta Pilate” (‘Platus’un İşleri’)’de Longinus olarak verilir. Bir rivayete göre sonraları kendi memleketi Kapadokya’da
(Nevşehir yöresi) piskoposluk yapmıştır. Yani aslında Yüzbaşı gizli bir inanandır. Bu da çarmıh uygulamasındaki birçok hususu izah etmektedir.
Aramatya’lı Yusuf: Sanhedrin’in 70 saygıdeğer üyesinden biriydi ve İsa’ya inanmıştı.
Yuhanna 19:38 ...Yusuf, İsa’nın öğrencisiydi, ama Yahudi yetkililerden korktuğundan bunu
gizli tutuyordu…
Markos 15:43 …Yüksek Kurulun saygın bir üyesi olup Tanrının Egemenliğini umutla
bekleyen Aramatyalı Yusuf…
Luka 23:50 Yüksek Kurul üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı. 51 Bir
Yahudi kenti olan Aramatyadan olup Tanrının Egemenliğini umutla bekleyen Yusuf,
Kurulun kararını ve eylemini onaylamamıştı.
Nikodim: Keza, Sanhedrin’in 70 üyesinden biriydi. İsa’ya inananlardandı (Yuhanna 3:1-22).
“Yusuf ve Nikodim, her ikisi de İsa’nın çarmıha gerileceğini kaçınılmaz olarak görüyorlardı.
Engelleyemeyecekleri bu akıbetten sonrası için bir plan hazırlamışlardı ve bu planı adım adım
uyguladılar”.
 Çarmıhta önemli bir müdahale:
Yuhanna 19:29 Orada sirke dolu bir kap vardı. Sirkeye batırılmış bir süngeri mercanköşk
dalına takarak Onun ağzına uzattılar. 30 İsa sirkeyi tadınca, “Tamamlandı!” dedi ve başını
eğerek ruhunu teslim etti.
İsa’ya sunulan gerçekten katışıksız sirke miydi? (Yoksa afyon katıştırılmış sirke miydi?)
 Çarmıhta geçen süre: (Markos’a göre: 6 Saat); (Yuhanna’ya göre: 3 Saat):
Matta:
27:45 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
27:46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım,
beni neden terk ettin?” diye bağırdı.
Markos:
15:25 İsayı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu.
15:33 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
15:34 Saat üçte İsa yüksek sesle, “Elohi, Elohi, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım,
beni neden terk ettin?” diye bağırdı
Luka:
23:44-45 Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık
çöktü. Tapınaktaki perde ortasından yırtıldı.
23/46 İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!” diye seslendi. Bunu
söyledikten sonra son nefesini verdi.
Yuhanna:
19/14 Fısıh Bayramına Hazırlık Günüydü. Saat on iki sularıydı. Pilatus Yahudilere, “İşte,
sizin Kralınız!” dedi.
4
19/15 Onlar, “Yok et Onu! Yok et, çarmıha ger!” diye bağrıştılar. Pilatus, “Kralınızı mı
çarmıha gereyim?” diye sordu. Başkâhinler, “Sezardan başka kralımız yok!” karşılığını
verdiler.
19/16 Bunun üzerine Pilatus İsayı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti.
Hz. İsa’ın çarmıhta kalma süresi; Yuhanna’ya göre 3 saat, Markos’a göre 6 saat olmaktadır. Diğer iki İncilde ise 3 veya 6 saat olabilecek şekilde müphem kalmaktadır.
Hz. İsa’nın 3 veya en fazla 6 saat çarmıhta kaldığı anlaşılmaktadır. Ertesi günü Cumartesi (Şabat) olduğundan ve Yahudilerde günler güneşin batışıyla başladığından, güneş batmadan önce
üç mahkûmun çarmıhtan indirilmeleri gerekiyordu:
Yuhanna 19:31 Yahudi yetkililer Pilatus’tan çarmıha gerilenlerin bacaklarının kırılmasını
ve cesetlerin kaldırılmasını istediler. Hazırlık Günü olduğundan, cesetlerin Şabat Günü
çarmıhta kalmasını istemiyorlardı. Çünkü o Şabat Günü büyük bayramdı.
6 saatlık bir çarmıh cezası öldürücü değildi. Nitekim diğer iki mahkûmun ölmedikleri anlaşıldığından balyozla bacakları kırılarak ölümleri tahakkuk ettirilmiştir:
Yuhanna 19:32 Bunun üzerine askerler gidip birinci adamın, sonra da İsayla birlikte
çarmıha gerilen öteki adamın bacaklarını kırdılar. 33 İsa’ya gelince Onun ölmüş olduğunu
gördüler. Bu yüzden bacaklarını kırmadılar. 34 Ama askerlerden biri Onun böğrünü
mızrakla deldi. Böğründen hemen kan ve su aktı.
Nitekim Aramatya’lı Yusuf, Hz. İsa’nın cesedini indirip gömmek için Vali’den ricada bulunduğunda Vali hayretini gizleyememiştir:
Markos 15:42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Gününden önceki gündü. Artık akşam
oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurulun saygın bir üyesi olup Tanrının Egemenliğini umutla
bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi, cesaretini toplayarak Pilatus’un huzuruna çıktı, İsa’nın
cesedini istedi.
44 Pilatus, İsa’nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı. Yüzbaşıyı çağırıp, “Öleli çok oldu
mu?” diye sordu.
Hz. İsa asrının meşhur tarihçisi Yahudi asıllı Flavius Josephus (M.S. 37 – 100) yazdığı otobiyografisinde (IV, 75, s. 25) şöyle bir hatırasını nakleder:
Roma kralı Kayzer Titus tarafından, Ceralius ve bin süvariyle beraber, kamp kurmaya elverişli olup-olmadığını kontrol etmek için Thecoa adındaki kasabaya gönderilmiştim. Dönüş
güzergahımda çarmıha gerilmiş esirler gördüm. Bunlardan üçünü tanıdım; bunlar benim eski dostlarımdı. Büyük bir üzüntü ve gözyaşları içerisinde Titus’a gidip durumu anlattım. Titus, derhal o üç esirin çarmıhtan indirilmesi ve tedavi edilmesini emretti. Çarmıhtan indirilen üç arkadaşımdan ikisi tedavi edilirken öldüler, fakat üçüncüsü hayata döndürüldü 4.
 Çarmıhtan indirilme başvurusu:
Markos 15:42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Gününden önceki gündü. Artık akşam
oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurulun saygın bir üyesi olup Tanrının Egemenliğini umutla
bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi, cesaretini toplayarak Pilatusun huzuruna çıktı, İsa’nın
cesedini istedi. 44 Pilatus, İsa’nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı. Yüzbaşıyı çağırıp,
4
“I was sent by Titus Caesar with Ceralius and a thousand riders to a certain town by the name of Thecoa to find out whether
a camp could be set up at this place. On my return I saw many prisoners who had been crucified, and recognized three of
them as my former companions. I was inwardly very sad about this and went with tears in my eyes to Titus and told him
about them. He at once gave the order that they should be taken down and given the best treatment so they could get better.
However two of them died while being attended to by the doctor; the third recovered”.
5
“Öleli çok oldu mu?” diye sordu. 45 Yüzbaşıdan durumu öğrenince Yusufa, cesedi alması
için izin verdi.
 Çarmıhtan indirilme şekli:
Çarmıhtan indirilen kişinin halen ölmemiş olması halinde bir balyozla kol ve bacak kemikleri
kırılır, bir süre daha o halde bırakılarak ölümü tahakkuk ettirilirdi.
Yuhanna 19:31 Yahudi yetkililer Pilatus’tan çarmıha gerilenlerin bacaklarının kırılmasını
ve cesetlerin kaldırılmasını istediler. Hazırlık Günü olduğundan, cesetlerin Şabat Günü
çarmıhta kalmasını istemiyorlardı. Çünkü o Şabat Günü büyük bayramdı. 32 Bunun üzerine
askerler gidip birinci adamın, sonra da İsayla birlikte çarmıha gerilen öteki adamın
bacaklarını kırdılar. 33 İsaya gelince Onun ölmüş olduğunu gördüler. Bu yüzden
bacaklarını kırmadılar.
34 Ama askerlerden biri Onun böğrünü mızrakla deldi. Böğründen hemen kan ve su aktı.
Yaradan kanın akması kan dolaşımının devam ettiği, yani kalbin durmadığı anlamına geliyordu.
 Mezarda yapılan işlemler:
Yuhanna 19:39 Daha önce geceleyin İsanın yanına gelen Nikodim de otuz litre kadar karışık
mür ve sarısabır özü alarak geldi. 40 İkisi, İsanın cesedini alıp Yahudilerin gömme geleneğine uygun olarak onu baharatla keten bezlere sardılar. 41 İsanın çarmıha gerildiği yerde bir
bahçe, bu bahçenin içinde de henüz hiç kimsenin konulmadığı yeni bir mezar vardı. 42 O gün
Yahudiler'in Hazırlık Günü'ydü. Mezar da yakın olduğundan İsa'yı oraya koydular.
(Gr. ‘myrrh’ (mür) ve ‘aloes’(sarısabır özü) > ‘aloe vera’)
‘Aloe vera’ kuzey-batı Arabistan’da çokça yetişen; tütsü olarak ve derilerdeki yara, yanık ve
iltihaplanmaların tedavisinde merhem olarak kullanılan çok şifalı bir bitki. ‘Myrrh’ ise, dezenfektan gücü yüksek bir sakız reçinesi olup orta çağda enfeksiyonlu salgın hastalıklarda çokça
kullanılırdı. ‘Aloe vera’ ve ‘Myrrh’ ikisi birden özellikle geniş alanlı yaraların hızlı tedavilerinde kullanılırdı5. Nikodim’in mezara giderken yanında taşıdığı ‘Aloe vera’ ve ‘Myrrh’ün 30
kg civarındaki miktarı önemlidir. Bununla yaralanmış, yıpranmış bir bedenin tedavisi hedeflenmiş görünüyor. Ertesi günün Şabat (Cumartesi) olması tedavinin gözlerden saklanmasına
yardımcı olmuştur.
Kumran’da münzevi bir hayat yaşayan Esseniler’in ve bir dönemini onlarla geçiren Hz.
İsa’nın alternatif tedavide şöhret kazanmış oldukları bilinmektedir. Edessa [Urfa] Kralı Abgar
Uchama’nın Hz. İsa’ya yazmış olduğu bir mektup, M.S.313’de Caesarea’ya başrahip olan Eusebius vasıtasıyla günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Mektup şöyle:
Kral Abgar Uchama, Kudüs kentinde doğmuş olan İsa’ya selamlarını iletmektedir. Seni ve
ilaç kullanmadan bitkiler yardımıyla gerçekleştirdiğin tedavileri duydum. Söylentilere göre
körlerin gözlerini açıyor, felçlileri ayağa kaldırıyor, kötü ruhları çıkarıp kovuyor, uzun süren hastalıkları iyileştiriyor ve ölüleri diriltiyormuşsun. (…) Senden ricam, bana gelmen ve
beni hastalığımdan kurtarman. Yine duyduğuma göre Yahudiler sana karşıymış ve sana kötülük yapmak istiyormuş. Benim, küçük de olsa bir şehrim var ve her ikimize de yeter.
Yahudilikte ölülerin yıkanması dini bir vecibe iken İsa’nın bedeninin yıkanmaması ve
doğrudan bir mezara konmaması da onun diri olduğuna ve tedavi edildiğine işaretlerdir.
5
Elmar R. Gruber, The Jesus Conspiracy (The Secrets of Golgota), Rockport 1995, pp. 236-237.
6
 Beyazlar giymiş melekler - Bahçıvan kılığındaki İsa - Mecdelli Meryem’e söylenenler:
Luka 24: 4 Onlar bu durum karşısında şaşırıp kalmışken, şimşek gibi parıldayan giysilere
bürünmüş iki kişi yanlarında belirdi. 5 Korkuya kapılan kadınlar başlarını yere eğdiler.
Adamlar ise onlara, “Diri olanı neden ölüler arasında arıyorsunuz?” dediler.
Yuhanna 20:11 Meryem ise mezarın dışında durmuş ağlıyordu. Ağlarken eğilip mezarın
içine baktı. 12 Beyazlara bürünmüş iki melek gördü; biri İsanın cesedinin yattığı yerin
başucunda, öteki ayakucunda oturuyordu. 13 Meryeme, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” diye
sordular. Meryem, “Efendimi almışlar” dedi. “Onu nereye koyduklarını bilmiyorum.”
14 Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsanın orada, ayakta durduğunu gördü. Ama
Onun İsa olduğunu anlamadı. 15 İsa, “Kadın, niçin ağlıyorsun?” dedi. “Kimi arıyorsun?”
Meryem Onu bahçıvan sanarak, “Efendim” dedi, “Eğer Onu sen götürdünse, nereye
koyduğunu söyle de gidip Onu alayım.”
16 İsa ona, “Meryem!” dedi. O da döndü, İsaya İbranice, “Rabbuni!” dedi. Rabbuni,
öğretmenim demektir. 17 İsa, “Bana dokunma!” dedi. “Çünkü daha Babanın yanına
çıkmadım.”
Beyazlar giymiş meleklerin, aslında Yusuf ve Nikodim’e tedavi konusunda yardıma
gelen iki genç Esseni rahibi olduğu anlaşılmaktadır. Yahudi tarihçi Flavius Josephus
Essenilerin bembeyaz kaftanlar giydiklerini yazar. Bembeyaz, pırıl pırıl elbiseleri
içindeki iki genç insan kadınlar tarafından meleklere benzetilmiştir. Hz. İsa’nın Esseni Cemaatiyle ilişkisini “Ölü Deniz Parşömenleri” ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Bahçıvana benzetilen İsa: Yoğun bir tedavinin verdiği yüz değişikliği ve tanınmaması için giydirilen yeni elbiseler Hz. İsa’nın Meryem tarafından bahçıvan sanılmasına sebep olmuştur.
Mecdelli Meryem’e söylenenler: “Bana dokunma! Çünkü daha Babanın yanına
çıkmadım”: Tedavi edilmiş olmasına rağmen Hz. İsa’nın el ve ayaklarında çivi, vücudunda ise kırbaç yaraları henüz tam iyileşmemiştir.
 Havarilerine görünmesi, sözleri, yemek istemesi
Luka 24: 36 Bunları anlatırlarken İsa gelip aralarında durdu. Onlara, “Size selam olsun!”
dedi. 37 Ürktüler, bir hayalet gördüklerini sanarak korkuya kapıldılar. 38 İsa onlara, “Neden
telaşlanıyorsunuz? Neden kuşkular doğuyor içinizde?” dedi. 39 “Ellerime, ayaklarıma bakın;
işte benim! Dokunun da görün. Hayaletin eti kemiği olmaz, ama görüyorsunuz, benim var.”
40 Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. 41 Sevinçten hâlâ
inanamayan, şaşkınlık içindeki öğrencilerine, “Sizde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. 42
Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler. 43 İsa onu alıp gözlerinin önünde yedi.
Yuhanna 20: 24 Onikilerden biri, “İkiz” diye anılan Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte
değildi. 25 Öbür öğrenciler ona, “Biz Rabbi gördük!” dediler. Tomas ise, “Onun ellerinde
çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne
sokmadıkça inanmam” dedi. 26 Sekiz gün sonra İsanın öğrencileri yine evdeydiler. Tomas da
onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip ortalarında durdu, “Size esenlik olsun!” dedi.
27 Sonra Tomasa, “Parmağını uzat” dedi, “Ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız
olma, imanlı ol!” 28 Tomas Ona, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıtladı.
Bizzat resmî İncillerin bu anlatımları, özellikle de havarilerin verdiği kızarmış balığı yemesi, Hz.
İsa’nın ‘diri’ olduğunun, ölmediğinin açık ifadeleridir.
Buraya kadar serdedilen deliller; Hz. İsa’nın gerçekten çarmıha gerildiğini, çarmıhtan baygın (koma
halinde) fakat diri olarak indirildiğini, kapalı mezarda –en az iki buçuk gün– tedavi edilerek tekrar hayata döndürüldüğünü kanıtlayacak nitelikte ve yeterlikte görünmektedir.
7
Bu konuda araştırma yapan çağdaş bilim adamlarının birçoğu aynı sonuçlara ulaşmıştır. Müslüman
ilim adamlarından aynı görüşü çok açık ve net bir biçimde savunanların başında Güney Afrika’lı bir
Müslüman olan Ahmed Deedat gelmektedir. Bu konuda yazdığı Crucifixion or Cruci-Fiction, Who
Moved the Stone? gibi bazı risaleleri Türkçeye de çevrilmiştir.
Böylesine ‘çok gizli’ gerçekleşmiş bir tedaviden sonra Hz. İsa’nın birilerinin karşısına birdenbire canlı
olarak çıkması –onları ikna edici bir açıklama yapılmadığı sürece– “ölümden dirilmiş İsa” algısı yaşatmış olmalıdır. Nitekim, mezardaki tedaviden habersiz olan ve İsa’yı “ölmüş” bilen Havariler de
O’nu gördüklerinde hayalet görmüş gibi irkilmişlerdir. (Anlaşılan, tedaviden 3 kişi haberdar edilmişti:
Yuhanna, Petros ve Mecdelli Meryem).
Bu gerçek, Pavlos’un görümü için de izah edici olmaktadır: Pavlos, Şam yolunda aslında “dirilmiş
İsa”yı değil “diri İsa”yı karşısında bulmuştur. Zaten psikolojik bir hastalığın kendisini zaman zaman
yokladığını itiraf eden Pavlos, bu ruh hali içinde aynı rahatsızlığı yaşamış ve –bir daha hiç buluşmadığı– Hz. İsa’yla olan bu karşılaşmasını mu’cize olarak yorumlamıştır. Pavlos mektuplarında rahatsızlığını şöyle tasvir eder:
2. Korintliler 12:7 Aldığım vahiylerin üstünlüğüyle gururlanmayayım diye bana bedende bir
diken, beni yumruklamak için Şeytanın bir meleği verildi, gururlanmayayım diye. 8 Bundan
kurtulmak için Rabbe üç kez yalvardım. 9 Ama O bana, “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm,
güçsüzlükte tamamlanır” dedi…
Galatyalılar 4:13 Bildiğiniz gibi, Müjdeyi size ilk kez bedensel hastalığım nedeniyle bildirmiştim.
14 Bedensel durumum sizin için çetin bir deneme olduğu halde beni ne hor gördünüz ne de
reddettiniz. Tanrının bir meleğini, hatta Mesih İsayı kabul eder gibi kabul ettiniz beni.
Bütün bu olaylardan “Dirilen İsa” ve “40 gün sonra tekrar göğe çekilen İsa” efsaneleri çıkmış olamaz
mı? Nasıl ki, Şiîlerce de benzer şekilde, bin-küsür sene yaşamakta olan “Hz. Mehdî” dogması geliştirilmiştir.
8
B. Ölümden Kurtulduktan Sonra Ne Yaptı?
Yukarıda (A) şıkkında verilen “Hz. İsa çarmıhtan diri olarak indirildi – Tedavi edilip kurtarıldı” konusunda aynı sonuca varan araştırmacılar, Hz. İsa’nın ölümden kurtulduktan sonra nereye gittiği ve ömrünün geri kalan kısmını nerede/nasıl geçirdiği ve nerede öldüğü konusunda ihtilafa düşmüşlerdir.
Hz. İsa’nın son yıllarını yaşadığı ve öldüğü yer konusunda değişik iddialar ileri sürülmüştür: Masada,
Roma, Japonya, Keşmir –hatta İngiltere.
Bu iddialar içerisinde bize en ikna edici görüneni; Hz. İsa’nın, bir süre Galile ve Şam’da (Suriye’de)
gizli bir şekilde tebliğine devam ettikten ve Havarileri görevlendirdikten sonra Edessa (Urfa), İran,
Hindistan üzerinden Keşmir’e gittiği ve başkent Sirinagar’da öldüğü, şeklindeki iddiadır. Biz bu iddiayı detaylandıracağız:
Neden Hindistan-Keşmir? – İsrail’in kayıp kabileleri:
Hz. İsa Çarmıh’tan kurtulduktan sonra neden doğum yerinden kuş uçuşu 4000 km uzaklıktaki Keşmir’e gitsin? Bu sorunun cevabını Matta İncilinde bulabiliyoruz:
Matta 10:5 İsa Onikileri şu buyrukla halkın arasına gönderdi: “Öteki ulusların arasına girmeyin.
Samiriyelilerin kentlerine de uğramayın. 6 Bunun yerine, İsrail halkının yitik koyunlarına gidin”.
Hz. İsa “İsrail halkının yitik koyunları”yla kimleri kasdediyordu? Bu sorunun cevabını bulmak için
Yahudi tarihinden bir kesit vermemiz gerekiyor:
Hz. Süleyman’ın ölümünden (M.Ö. 932) sonra, Üniter Yahudi Devleti’nin ikiye bölünmesiyle Kuzeyde İsrail, Güneyde Yehuda Krallıkları şeklinde iki Yahudi devleti hüküm sürmeye başladı. İsrail Devleti 10 kabileden, Yehuda Devleti ise 2 kabileden oluşuyordu. Kuzeydeki İsrail Devleti 210 yıl hüküm
sürdükten sonra M.Ö. 722 yılında Asurlular tarafından mağlup ve işgal edildi. Buradaki 10 Yahudi
kabilesi ise yurtlarından çıkarılarak doğu ülkelerine sürgün edildiler. Bu 10 kabile bir daha yurtları
olan Kenan topraklarına geri dönmediler.
Güneydeki Yehuda Krallığının ise, 345 yıl hüküm sürdükten sonra M.Ö. 586 yılında Babil Kralı Nebukadnezar tarafından bağımsızlığına son verilmiş, Süleyman Ma’bedi ve Kudüs tahrip edilerek Yehuda’lı bütün İsrailliler Babil’e sürgüne gönderilmiştir. M.Ö. 538’de sürgün hayatları biten ve yeniden
ülkelerine dönen bu İsrail halkı güneydeki 2 kabilenin (Benyamin ve Yehuda) soyları olarak hayatiyetlerini devam ettirmiştir. Hz. İsa zamanındaki Yahudiler bu iki kabilenin soyundan gelenlerdi.
Peki daha önce Asurlular tarafından sürgün edilen 10 Kabile nereye gitti? Bunlar anayurtlarına geri
döndüler mi?
Bu konuda en tutarlı tespit, bu kabilelerin Keşmir, Afganistan ve Hindistan taraflarına gidip yerleştikleri ve bir daha yurtlarına geri dönmedikleri, şeklindedir. İşte Hz. İsa’nın “İsrail halkının yitik koyunları” diye bahsettiği toplumlar bu 10 kabileydi ve Hz. İsa bunların nerelerde yerleştiğini bilerek konuşuyordu. Çünkü aşağıda vereceğimiz “Tibet İncili”nin iddia ettiği gibi, Hz. İsa –Resmî İncillerde hiçbir hatırası kaydedilmeyen– 13 ilâ 29 yaş arasındaki yıllarını Hindistan ve İran taraflarında geçirmiştir.
Apokrif Hıristiyan kaynaklarında, Havari Thomas’ın bizzat Hz. İsa tarafından Hindistan’a tebliğ için
görevlendirildiğine dair rivayetlere rastlanmaktadır.6
6
The Other Bible, Willis Barnstone, “The Act of Thomas”, New York 2005, pp. 464-479.
9
İddianın Tarihî Belgeleri:
A. Eski Belgeler
 The Act of Thomas:7
Bu Apokrif kaynakta, Havari Thomas’ın, Hindistan Kralı Gundaphar’a giderken uğradığı Taxile’de (Pencap) Hz. İsa’yla beraber bulunduğuna dair bir hikâye yer almaktadır.8
Havari Thomas’ın Hindistan’da misyonerlik yaptığı ve orada öldüğü görüşü tüm Hıristiyan kiliselerince kabul edilmektedir.9 Hintlilerin ülkesindeki Mahlup (Mylapore) şehrinde mezarının bulunduğu ve Marco Polo’nun 1295 yılında Çin’deki gezisinden dönerken bu mezarı ziyaret ettiği de rivayet edilir.10
 Şark (Doğu) Kaynakları:
 Hinduların Kutsal Kitapları Puranalar (Bhavishya Maha Purana [9. Purana]).
 Ravzatu’s-Safâ fî Sîreti’l-Enbiya ve’l-Mulûk ve’l-Khulefâ – Mir Mudammed b. Khwand.
 Kemâlu’d-Dîn ve Tamâmu’n-Ni’me – İbn Bâbeveyh el-Qummî.
 Budistlerin Kutsal Kitabı: Book of Balauhar and Budasaf.
 Qisa Shazada Yuzasaph wo Hakim Balauhar.
 Tarikh-i Kabir Kashmir, Amritsar, Pencap 1902.
 Wajeezu’t-Tawarikh – Abdul Nabi Khanyari, 1857.
 Bâgh-ı Sulaiman – Mir Saadullah Shahabadi Kashmiri, 1780.
.. gibi birçok kaynakta “çok uzaklardan gelen bir Mesih”, “Keşmir’de ‘büşrâ’ [İncil] diye adlandırdığı öğretisini
va’z eden ‘Yuz Asaf’ isimli bir Peygamber” tanımlamaları Hz. İsa’ya uygun düşmektedir.
B. Yeni Araştırmalar
 Mirza Ghulam Ahmad
Jesus in İndia
 Nicholas Notovitch (Rus Seyyahı)
The Unknown Life of Jesus (Tibet İncili)
 Holger Kersten
Jesus Lived in India
 Alman Bilim Adamları:
Siegfried OBERMEIER, İsa Keşmirde mi Öldü? (Starb Jesus in Kashmir?)
Nicholas Notovitch (1858 - ?):
Kırımlı bir aristokrat olan bu Rus Seyyahı. 1877’de Hindistan ve Keşmir’e seyahat etmiştir. Lahor,
Revalpindi, Srinagar yoluyla Ladakh’a kadar gitmiş; Ladakh yakınlarındaki Hemis manastırının Lama’sından Hz. İsa’nın bilinmeyen bir hayat hikayesini (İssa Peygamber’in hayatı) elde etmiştir.
The Other Bible, Willis Barnstone, “The Act of Thomas” New York 2005, pp.464-479
A.g.e., s. 469
9 Siegfried Obermeier, İsa Keşmir’de mi Öldü?, Ruh ve Madde Yay. İstanbul 1996, s.127
10 A.g.e., s.135.
7
8
10
Orijinalinin Pali dilinde yazıldığı ve birçok Budist manastırda Tibet diline çevrilmiş kopyaları bulunduğu iddia edilen bu İncilin ‘Tibet İncili’ adıyla Türkçe’ye iki çevirisi yapılmıştır11.
Notovitch’ten sonra, çeşitli tarihlerde 9 kişi daha Hemis Manastırı’nı ziyaret etmiş; hem Notovitch’in
ziyaretini, hem de dökümanların varlığını doğrulamışlardır:
Henrietta Merrick (1921), Swami Trigunatita (1895), Swami Abhedenanda (1922), Nicholas Roerich
(1925), Mrs. Gasque (1939), E. Caspari (1939), Edward Noack ve Eşi (1970), Dr. R. Ravicz (1973),
U. Eichstadt (1974).
Tibet İncili (The Unknown Life of Jesus):
İncil’in özellikleri:
 İssa, 13-29 yaşlarında Hindistan ve İran’dadır; oralarda vâ’z etmektedir (iv/10-12, ix/1).
 Resmi 4 İncil’in aksine bu İncil’de Yahudiler İssa’ya sahip çıkmakta ve O’nu yargıladıktan sonra
‘masûm’ ilan etmekte (xi/2-3) ve Roma Valisi Pilate’e Onu affetmesi için yalvarmakta (xiii/7);
oysa Roma Valisi İssa’yı suçlu ilan edip çarmıha gerdirmektedir (xiii/8-23).
 Mu’cizelere yer verilmediği gibi, ısrarla mu’cize talep edenlere İssa şöyle demektedir:
“Tanrımızın yarattığı mucizeler dünyanın kurulduğu ilk gün başlamıştır; ve her an devam eder.
Onlara tanıklık eden dünyanın en büyük nimetleri ile mükafatlandırılır (vii/4-5)”.
“… Ve eyvah ki, Onun gücünü bir mucize ile kanıtlamasını istiyorsunuz (vii/9)”.
“İnancınızı kâhinlere heba etmeyin. Geleceği yalnızca Tanrı bilir. Gaipten haber veren şarlatanlara
kalplerini açanlar, Tanrı’ya içlerindeki inanç yoksunluğunu göstermiş olurlar. Kâhinlere ve onların
mucizelerine inanmak insanın çocuksu masumiyetini ve sadeliğini yok eder. Bu hataya düşeni şeytani bir güç ele geçirir … (xi/10-11)”.
 Tevhid inancını vurgulayan ifadeler dikkate değer:
“Ebedi Yasa-koyucu tektir, Ondan başka ilah yoktur; O, yeri ve gökleri kimseyle paylaşmadığı gibi danıştığı kimse de yoktur (vi/10)”. “Ancak, eşi ve benzeri olmayan Rabbimiz her şeyi bilen, her
şeye gücü yeten ve her yerde olandır; tüm bilgi ve ışık O’ndadır (xi/12, ayrıca 13-15)”.
 İssa çarmıhta ölür; yakında bir mezara gömülür. Vali bir ayaklanma çıkar korkusuyla cesedi kim-
senin bilmediği başka bir yere taşıtır. Üç gün sonra insanlar mezarı boş bulur (xiv/3-7)
Yer İsimleri ve Dil Benzerlikleri
Amerika’ya göçüp yerleşen Avrupalılar nasıl yerleştikleri yerlere geride bıraktıkları şehir ve kasabaların isimlerini vermişlerse (Berlin, Münih, Stuttgart, Birmingham, Atina, Petersburg, Orleans, Floransa
gibi) Afganistan ve Keşmir’de de sanki buna benzer isimlendirmeler yapılmıştır.
Jesus in Heaven On Earth adlı kitabında, Keşmir dili ve İbranice/Aramice arasındaki kelime benzerliklerine ilişkin derinlemesine bilimsel araştırmalar yapan dinbilimci Nazir Ahmed:
Keşmir’de: 87 Yer, Kabile ve Kast isminin,
Afganistan, Buhara ve Pakistan’da: 36 ismin,
Keşmir’e yakın alanlarda: 70 ismin
Kitabı Mukaddes’deki (özellikle ‘Tanakh’daki) birçok isimle benzerlik arzettiğini ortaya koymuştur.
Bütün bu benzerliklerin tesadüfi olması mümkün görülemez. Meğer ki kayıp 10 kabilenin buralarda
yerleşmiş olduğu kabul edilsin.
Bizim kullandığımız baskı: İsa’nın Bilinmeyen Yılları – Kayıp Tibet İncili, Nikolas Notoviç, (Türkçesi: Evla Erkin) BordoSiyah Yay. İstanbul, 2009.
11
11
Hz. İsa’nın Mezarı
Keşmir’de Sirinagar’da “Ranzabal Khanyar” [Peygamber Mezarı] denilen kutsal bir yapı bulunmaktadır. “Yuz Asaf” adlı peygambere atfedilen bu mezarın girişindeki tabelada Latin ve Arap harfleriyle şu
sözler yazılıdır: Ziarat Yuza Asaf Khanyar.
O yörenin halkı “Yuz Asaf”ı aynı zamanda “İsa Sahip” olarak da isimlendirmektedir.
Mezar’ın girişindeki tabeladaki bilgiler, Khwaca Azam Deddmari’nin (M.S. 1729) Tarikh-i
Azam’ından aktarılmış olup şu mealdedir:
Burada, halk arasındaki menkıbeye göre çok eski zamanlarda uzak bir diyardan Keşmir’e Mesih
olarak gelen bir peygamber yatmaktadır. Bu makam o Peygamberin mezarı olarak meşhurdur. Eski
bir eserde okuduğuma göre, yabancı bir beldeden buraya bir şehzade gelmiş ve kendini zühd ve
takvâya vermiş, Keşmir halkı için Tanrı’nın elçisi olmuştur. Bu eski kaynakta O’nun ismi Yuz
Asaf olarak zikredilmiştir.
Son Olarak: Bir Kitap:
Sûfîler Arasında, Omar Michael Burke [İrlanda’lı], İnsan Yay. İstanbul, 2004.
(1960’lı yıllarda Asya ve Afrika’da sûfîler ve dervişler arasında geçen dört yılın hikâyesi).
Bölüm 8. Hz. İsa’nın Takipçileri (s.117-124):
Meryem oğlu İsa’nın bu takipçileri genelde kendilerini Müslüman diye isimlendirir ve
merkezi Herat olan Afganistan’ın batı kesimine dağılmış birkaç köyde yaşarlar. (s.117).
Bu insanlara göre İsa çarmıhtan kaçıp arkadaşları tarafından saklanmış ve Hindistan’a kaçırılmış. Hindistan’da gençliğini geçirip Keşmir’e yerleşmiş. Şimdi burada eski bir mürşit
olarak Yuz Asaf adıyla hürmet görmekte. Buradaki halk İsa’nın mesajını bu dönemden
itibaren almaya başlamış olmalı. (s.118).
(...)
SON SÖZLER:
Hz. İsa’nın akibeti ile ilgili Kur'ân’dan elde edilebilecek hususlar şunlardır:
Hz. İsa’nın:





Çarmıha hiç gerilmediği, yerine başkasının yakalanıp çarmıhta öldürüldüğü;
Kendisinin diri olarak semâya (göğe) alındığı;
Şu anda 4. kat semâda hayatta olduğu;
Kıyâmetten önce yeryüzüne ineceği;
40 yıl İslâm Şeriatı ile peygamberlik yapacağı…
.. yolundaki iddia ve yorumların Kur'ân-ı Kerîm’de mesnedi yoktur. Kur'ân’a göre Hz. İsa da her fanî
gibi ölmüştür; Kıyâmetten önce de yeryüzüne gelmeyecektir. Bu batıl inançlar Hıristiyanlıktan etkilenerek devşirilmiştir; İslâm inancının esasları olamazlar.
Hıristiyanların, Hz. İsa hakkındaki:





Çarmıhta öldü,
3 gün sonra dirildi,
40 gün inananlarla beraber oldu,
Tekrar göğe çekildi,
Kıyamet öncesi gelip yeryüzünde İlahî Kırallığı tesis edecek,
12
 Kötüleri cezalandıracak, İyilere cennet hayatı bahşedecek…
.. şeklindeki inanç ve iddiaları da batıldır.
Kur'ân-ı Kerîm, mevcut inciller, apokrif /deuterokanonik ve tarihî eserlerden yola çıkılarak yapılan
araştırmalar sonucunda, Hz. İsa’nın:





Gerçekten çarmıha gerildiği,
Çarmıhtan baygın (koma halinde) fakat diri olarak indirildiği,
Tedavi edilerek tekrar hayata döndürüldüğü,
Bir süre Filistin Suriye ve Anadolu topraklarında havarileriyle beraber faaliyet gösterdiği,
Sonra başka bir ülkeye seyahat edip orada vefat ettiği…
.. şeklindeki tespitler, günümüzde Hz. İsa hakkında araştırma yapan birçok ilim ehlinin adeta ortak kanaati haline gelmiştir. Ancak nereye hicret ettiği ve geri kalan ömrünü nasıl geçirdiği ve nerede öldüğü
hakkında bu ilim adamları ihtilaf etmişlerdir.
Bu konuda sunulan delillerle en ikna edici teori, Hz. İsa’nın İran ve Hindistan üzerinden Keşmir’e gittiği, o bölgelerde uzun süre peygamberlik yaptığı ve oldukça ileri yaşlarda Keşmir’in başkenti Sirinagar şehrinde öldüğü şeklinde olanıdır.
Gaybı ve en doğruyu bilen ancak Allah’tır.
13

Benzer belgeler

PDF ( 3 )

PDF ( 3 ) bizzat çarmıha gerilmesiyle ilgili İncil rivayetlerini değerlendirdik. Bütün bunları yaparken amacımız İsa’nın akıbetiyle ilgili Hıristiyan kaynaklardaki rivayetleri çözümlemek olduğu için Kur’an’ı...

Detaylı