mehdi a.s. ilk 11 yazı

Transkript

mehdi a.s. ilk 11 yazı
1.YAZI
*** Hz.Mehdi Vardır,Gerçektir,Gelecektir ***
*** Gelmesinden maksat içinde bulunduğumuz ahirzamanda görev yapacak olmasıdır. Siyasi,
sosyal ve dini alanlarda icraatlarda bulunacak ve bu icraatlarına başladığında tanıyanlar tarafından
"İŞTE GELDİ" denilecektir. Gerek fiziksel özellikleri gerek hal ve hareketleri gerekse de
icraatlarındaki hız ve başarı tüm dünyanın dikkatini çekecek, tanımayanlar en azından onun
farklılığını anlayacak, dini bilgisi ve altyapısı olanlar ise "Bu mehdi olsa gerek..!"
diyeceklerdir. İcraatları en başta kendi vatanı ve milleti olmak üzere tüm islam alemini mutlu
edecektir. Dünya barışı ve adil bir dünya düzeni kuracaktır.
*** Mehdi As bir tanedir. İki tane, üç tane veya daha fazla değildir. Daha önce hiç gelmemiştir,
başka herhangi bir kişinin devamı değildir. Ne zaman icraata başlayacaksa (2020'li yıllarda) işte o
zaman ilk defa icraata başlamış olacaktır. Yapacağı şeyler bugüne kadar hiçkimse tarafından
yapılmamıştır, zaten hiçkimse yapamayacaktır çünkü Allah sadece o işleri ona yaptıracaktır. Hangi
yıllarda yapacaksa o yıllarda yapacak ve bitirecek, dolayısıyla hiçbir işi ne yarım kalacak, ne
sonraya kalacak, ne de kendisinden başkasına kalacaktır.
Belli yıllarda belli işleri yapacaktır, o yıllar ve o işler sadece ona münhasır kılınmıştır. İstese bile
hiçkimse yapamayacaktır. Tıpkı Allahın İstanbulun fethini Fatih Sultan Mehmete vermiş olması
gibi.
*** İslam alemine vaad edilen ve 1400 küsur yıldır beklenen Hz.Mehdi, Hz.Ademden kıyamete
kadar olan dünya tarihi boyunca hem şahsıyla hem de icraatlarıyla sadece 1 tanedir, ortaya çıkış ve
hizmetlerine başlayış vakti 21. asırdır. Allah çıkışını ve icraatlarını ahir zamanda, ahir zamanın
2020'li yıllarında olacak şekilde düzenlemiştir.
*** Hz.Mehdi; bedeniyle ve ruhuyla bir İNSAN'dır, bir ŞAHIS'tır. Yani bir kitap, bir ülke, bir
topluluk veya herhangi bir grup değildir. Sadece ruhani alemlerde varolan/var olacak olan bir ruh
veya ruaniyat da değildir. Bir insan olmakla beraber bir köşede oturarak sadece ruhaniyatıyla veya
dua ederek problem çözecek olan bir insan da değildir. Maddeten ve bedenen ceht ve gayret edecek
olan bir mücadele insanıdır.
*** Sünni'dir, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadına mensuptur.
*** Siyasetle iştigal edecektir fakat bununla beraber sosyal ve dini çalışmalar ve hizmetler de
yapacaktır.
*** Vatanı Türkiye'dir.
*** "Mehdi" kelimesi bir sıfattır, lakaptır. Kendisinin de herkes gibi bir adı ve soyadı vardır. Fakat
gizlilik prensibi gereği isminin şu an açıklanması uygun görülmemektedir...............(2009)
2.YAZI
*** Hz.Mehdi'nin Tarikat ve Cemaatlerle Münasebeti ***
Herşeyden evvel bilinmelidir ki, mehdi as ömrü boyunca hiçbir tarıkatın veya hiçbir cemaatın bir
parçası olmayacak ve yine hiçkimsenin müridi/talebesi veya şeyhi/hocası olarak yaşamını
sürdürmeyecektir. Halihazırda islam aleminde var olan siyasi, içtimai ve dini grupların hiçbirinin
içinde yer almayacak, bu üç alanda, esaslarını ve çalışma prensiplerini kendisinin belirleyeceği ve
bizzat kendisinin kurup organize edeceği hizmet gruplarıyla vazifelerini gerçekleştirecektir.
Siyasetle iştigal eden bir aktif bir siyaset adamı olarak tebarüz edecektir.
Mehdi As, on küsur sene sonra (belki 10, belki 11, belki 12..) yani 2019, 2020, 2021, 2022
yıllarında (tam olarak hangi sene olacağını yalnız Allah bilir) çalışmalarına başlayacak, siyasiiçtimai-dini çalışmalar yapacak ve bu çalışmaları kendisinin kuracağı ve organize edeceği hizmet
gruplarıyla beraber yapacaktır. Bir yandan Ankara/Türkiye'de hükumet başkanlığı yaparken yani
siyasi hizmetlerini gerçekleştirirken diğer taraftan da kurup organize edeceği içtimai ve dini
gruplarla o neviden çalışmalarını yapacaktır. Dünyanın pek çok ülkesinden pek çok alim ve
ulemayla beraber hareket edecektir. İcraatlarına başladığında tüm dünya müslümanlarıyla temas
kurarak bir siyasal-sosyal hareket meydana getirecek ve zaman içerisinde islam birliğini
oluşturacaktır. Yapacağı çalışmalardan bir kısmı gayri müslimleri de ilgilendirecek ve
kapsayacaktır. Çeşitli yönleri bulunan uluslar arası bir hareket oluşturacaktır.
Kendisinin esas meşguliyeti devlet ve devletin başındayken yapacağı (siyasi-içtimai-dini) hizmetler
olacağından bir tekke veya dergahta oturup günlerini geçirmeyecektir.
Hz.Mehdi manevi bir kanaldan tüm islam dünyasına; "ömrü boyunca bağımsız ve hür bir şahsiyet
olarak yaşayacağını" ilan etmiştir. Çeşitli siyasi-içtimai-dini gruplar tarafından kendisine "hangi
tarafta olduğu?" sorulduğunda, "Allah cc ve ben zaten bir TARAF”ız şeklinde bir cevap vermiş,
ardından da her grupla arasına mesafe koyarak hepsiyle irtibatı kesmiştir. Bu nedenle islam alemiyle
arasında gizli bir mücadele başlamıştır.
ÖZET OLARAK;
Hz.Mehdi manevi ve ruhi olarak islam alemiyle, özellikle tarikat ve cemaatlerle gizli bir harp
halindedir. Bu harbin sebepleri aşağıdaki gibidir:
Sebep1:İslam alemine manevi bir kanaldan “ben mehdiyim” demesi, onlarınsa mehdi as'yi
sahtekarlıkla ve bazı kötü sıfatlarla suçlayarak savaş açmalarıdır. (bu yüzden kendisi de onlara karşı
bir savaş başlatmıştır)
Sebep2:İslam Alemine “ömrüm boyunca hiçbir cemaat veya tarikatın mürşidi, müridi veya
müntesibi olmayacağım, cami kürsülerinde vaazlar vermeyeceğim” demesidir.
Sebep3:Herkesin kendi anlayış ve hayallerine göre bir mehdi beklentisi içinde olduğunu görmesidir.
(bu yüzden hepsiyle irtibatı kesmiştir)
Sebep4:İran gibi bir kısım ülkelerin ve Türkiyedeki pek çok siyasi, sosyal ve dini grubun
Hz.Mehdiyi kendi gruplarına alarak diğerlerine karşı üstünlük kurmaya çalıştıklarının farkına
varmasıdır. Yani Mehdi A.S'yi kendi ikbal ve istikballerine ve yönetme hırslarına alet etmeye
çalıştıklarını müşahade etmesidir. (bu yüzden hepsiyle irtibatı kesmiştir)
Sebep5:Yine etraflarına ve topluma ima yoluyla veya doğrudan, gizli veya aşikar bir şekilde
kendilerinin mehdi olduklarını açıklayanlara “sahte olduklarını” ve “yıkılacaklarını” söylemesidir.
Sebep6:Tüm islam alemine, özellikle islam alemindeki cemaat ve tarikatlara “Sizler islam dünyası
içerisinde yer alan alt gruplarsınız fakat alt gruplara gerek yoktur çünkü “müslüman” zaten bir grup
adıdır, bu adı Allah koymuştur. Tüm dini grupların miadı dolmuştur. Dünya sahnesinden çekilmeye
hazır olun, zira benim varlık sebeplerimden biri de islam alemi içerisindeki gruplaşmaları ve
grupları ortadan kaldırmak, “müslüman” adından başka grup adı bırakmamaktır. Benim şahsen bir
cemaat veya tarikat kurmayacak olma sebebim de budur. Derince düşünenler anlayacaklardır.”
demesidir. (Bu sözlerden sonra islam alemi genelindeki tarikat ve cemaatlerle mehdi as arasında bir
savaş başlamıştır, Allah c.c. Mehdisiyle beraberdir.)
***Bütün bu konuşma ve mücadeleler manevi ve ruhi kanallardan, manevi ve ruhi usullerle
gerçekleşmiştir, gerçekleşmektedir..............(2009)
3.YAZI
*** Hz.Mehdinin Mücadele Sahası, Yol ve Yöntemi ***
Cenab-ı Allah Hz.Mehdiye tıpkı Hazreti Süleymana verdiği gibi dünyevi bir güç/kuvvet, makam
verecektir. Bu; devlet reisliği/hükumet başkanlığı nimetidir. Çünkü onun bu nimetle yapacağı pek
çok iş vardır.
Mehdi As, dünya hayatının siyasi/idari, dini ve içtimai (sosyo-kültürel) sahalarında mücadelesini
ortaya koyacaktır.
Mücadelesinde ana eksen siyaset olacak, siyasi bir parti kurarak siyasete girecek, Allahın Vedud ve
Karib ism-i şerifleriyle insanların kalplerine onun sevgisini vermesi vesilesiyle kurduğu parti
belkide daha önce görülmedik bir oy oranıyla iktidara gelecektir. Sadece iktidarı nasip ederken değil
Cenab-ı Allah siyasal iktidarı zamanında da yardımını kendisinden esirgemeyecektir. Hz.Mehdi
yaşadığı müddetçe sonsuz kuvvet ve kudret sahibi olan Allah hep onunla beraber olacaktır.
Şunu belirtmekte fayda vardır; Allahu teala sadece mehdi as'nin şahsına veya icraatlarına değil,
mehdi as vesilesiyle onun ülkesine, islam alemine ve dünyaya da hayırlar, iyilikler, güzellikler
verecektir. Hem Türkiye, hem islam alemi hem de dünya bu güzelliklerden nasipdar olacaktır.
Özellikle Türkiye yerden ve gökten Cenab-ı Allahın vereceği bereket, zenginlik ve güzelliklere
açıkça şahit olacaktır.
Hz.Mehdi, siyasal bir parti kurduğunda, devlet/hükumet başkanı olduğunda elbetteki tüm dünya
bundan haberdar olacaktır. Bazı kaynaklarda yer alan "dünyanın bir günde mehdiden haberdar
olması" ile ilgili bilgilerin yorumu budur. Ama onun "mehdi olarak bilinmesi" sadece inananlara
mahsustur. Buna ilaveten şu da bir gerçektir ki; Hz.Mehdinin islam ümmeti tarafından mehdi olarak
bilinip bilinmemesi hedeflerine varması açısından bir engel teşkil etmemektedir ve etmeyecektir.
Dünya ise onu başarılı, etkin, farklı ve güçlü bir siyasetçi/devlet adamı olarak tanıyacaktır.
Hükümet ettiği zaman dünya dengeleri süratle değişecek, parlayan bir yıldız olarak dünya
gündeminde yerini alacaktır.
Allah -siyasetle iştigal edeceği için- onu bu sanatın bütün icaplarına emsallerinden daha ileri
derecede vakıf olacak şekilde yaratmıştır. Gerek yaratılış özellikleri (huy, mizaç, yetenekler..)
gerekse sonradan kazanılan özellikler bakımından (tahsil, kişisel gelişim çalışmaları..) mehdi as
kendine lazım olacak niteliklerle mücehhez kılınmıştır. İhtiyaç duyacağı zahiri-pozitif ilimler ve
batini ilimler ise Cenab-ı Hakk tarafından kendisine verilmiştir/verilmektedir. Allah onu yaşadığı
devirde ve yapacağı işlerde mevcudiyeti elzem olan beceri ve niteliklerle yoğurmaktadır. Kendisi
ise özellikle sosyal bilimlerde kendini yetiştirmeye çalıştığını belirtmiştir.
*** Dikkat edilirse Hz.Mehdi'nin bu yazıda belirtilen (siyasi) mücadele sahası dünyevidir. Fakat
Hz.Mehdinin diğer taraftan Allahın yardımıyla manevi olarak da mücadeleleri ve dünya hakimiyeti
vardır. Bu bakımdan mehdi as Hz. Süleymana benzemektedir. Hz. Süleyman ile Hz.Mehdinin üç
benzerliği; siyasi-idari anlamında makam sahibi olmaları, Allahın yeryüzü hakimiyetini kendilerine
vermesi ve bir kısım mahlukatın kendilerine yardımcı olarak tayin edilmesidir. Allahın yeryüzünü
mehdi as'ye vermesi nasıl tecelli edecektir? Bunu bekleyip görmek gerekmektedir.
Bu bakımdan şu hadisi göz önünde bulundurmak lazımdır:
"Yeryüzünde dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve
Süleyman Aleyhisselâm, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasr'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beytim'den
birisi gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır." (İmam-ı Suyûtî)
*** Hz.Mehdi hem manevi olarak hem de "kendini gizleyerek maddi anlamda" 2003 yılında
faaliyetlerine başlamıştır. Fakat tam manasıyla hazırlıklarını bitirip zahirene ve aşikarane halkın
içinde icraatlarına başlaması Allah bilir ki on küsur sene sonra olacaktır. İcraatlarına başladığında,
kaynağını Türkiyeden alan siyasal (idari), sosyal ve dini uluslararası bir hareket oluşturacaktır. Bir
yandan siyasetle iştigal ederken diğer taraftan da sosyal ve dini meselelerle uğraşacak ve hayatın bu
sahalarında da etkin bir mücadele ve hareket vücuda getirecektir.
Bunların hepsi Allahın yardımıyla olacaktır.................(2009)
4.YAZI
*** Hz.Mehdi'nin Dünya Hakimiyeti ***
Konuya peygamber efendimizin (sav) şu hadisini naklederek başlamak yerinde olacaktır:
"Yeryüzünde dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve
Süleyman Aleyhisselâm, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasr'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beytim'den
birisi gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır." (İmam-ı Suyûtî)
Hakimiyet kavramını hem maddi hem de manevi olarak iki açıdan ele almak gerekmektedir.
Maddi Dünya:
Bildiğimiz cisimler dünyasıdır yani bedenen gözlerimizle gördüğümüz ellerimizle tuttuğumuz
somut eşyalardan meydana gelen dünyadır. Maddi dünyada hakimiyet maddi savaşlarla, işgallerle
veya kurulan idari ve iktisadi sistemlerle olmaktadır. Bedenlerimizin aktör olduğu dünyadır.
Manevi Dünya: (veya dünyanın manevi boyutu)
Ruhlarımızın, kalplerimizin aktör olduğu dünyadır. Pek çoklarımız için yatağa yatınca uykuya
dalmakla beraber kendimizi içinde bularak farkına vardığımız dünyadır.
A-Hz.Mehdinin Maddi Hakimiyeti
Maddi hakimiyeti siyasete atılmasıyla beraber başlayacaktır. Cenab-ı Hakk ona dünyevi güç ve
kudret verecektir. Kuracağı partinin iktidara gelmesiyle beraber devletin/hükumetin başına geçecek
(Türkiye), bir yandan Türkiye, islam alemi ve dünyanın sıkıntılarını çözerken diğer yandan da
dünya barışını tesis etmeye matuf olarak "adil bir dünya düzeni" kuracaktır.
Maddi hakimiyete 1800'lerin britanyası veya 1900'lerin birleşik amerikası ve sovyet sosyalist
cumhuriyetler birliği örnek olarak verilebilir. Sözgelimi soğuk savaş yıllarında birleşik amerika ve
sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği dünyanın kaderinde söz sahibiydiler; onların hilafına hemen
hemen hiçbir devlet hiçbir şey yapamamaktaydı.İstedikleri gibi hareket etmekte, istedikleri ülkelere
savaş ilan edip istediklerini ise maddi zenginliklere boğabilmekteydiler. Fakat zalim bir dünya
düzeni kurmuşlardı.
İşte Hz.Mehdinin maddi/dünyevi hakimiyeti de buna benzer olacaktır. Ancak bir farkla; mehdi
as tek kutuplu ve adil bir dünya düzeni kuracaktır.
B-Hz.Mehdinin Manevi Hakimiyeti
Allah cc, dünyanın manevi boyutunda ve gerekli olan diğer alemlerde Hz.Mehdi için yarattığı
ordularla onun manevi hakimiyetini kuracaktır.
"Yeryüzünde dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve
Süleyman Aleyhisselâm, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasr'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beytim'den
birisi gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır." (İmam-ı Suyûtî)
Evet, hadisten de anlaşıldığı gibi yukarıda adı geçen beş kişinin dışında Allah kimseye dünyanın
tamamını vermemiştir. Ne kadim roma imparatorluğuna, ne 1800'lü yılların ingilteresine ne de
1900'lerin amerikasına. Hz.Mehdi adil bir dünya düzeni ve bir uluslararası sistem kuracaktır. Bu
sistemin idaresi altındaki dünyada islam aleminin hoşlanmadığı hiçbir gelişme yaşanmayacaktır. Ve
sadece islam alemi değil dünyanın tamamı bu adil sistemden razı ve hoşnut olacaktır.
Tabiki bütün bu söylediklerimiz Allahın yardımıyla olacaktır..................(2009)
5.YAZI
*** Hz.Mehdinin Ortadan Kayboluşu ***
Hz.Mehdiyle ilgili verilen bilgilere bakıldığında onun ortadan kayboluşundan söz edildiği görülür.
Gerçekten doğrudur. Fakat bu ortadan kayboluş bedenen dünyadan değil ruhen ve ruhani olarak
manevi alemlerdendir. Ortadan kayboluş, mehdi as'nin ruhi ve ruhani bağlarını dünya ile koparması
anlamına gelmektedir.
Bilindiği gibi Allah alemlerin Rabbidir ve nice alemler yaratmıştır -ki insan cismani olan yeryüzü
dışındaki bu alemleri ancak ruhuyla ve ruhaniyatıyla müşahede edebilir. İşte ortadan kayboluş
hadisesi bütün bu ruhani alemlerden ve mekanlardan olacaktır. Mehdi as ruhen kaybolacak ve bir
daha manevi alemlerde görünmeyecektir. Bu kayboluş bir anda olmayıp parça parça
gerçekleşecektir/gerçekleşmektedir. Ruhi ve manevi ortamlar vesilesiyle mehdi as ile görüşüp
konuşanlar artık kendisiyle muhaberede bulunamayacaktır.
Kayboluş başlamıştır ve tamamlanacağı gün bu siteden ilan edilecektir.
Dünyanın düzeni kendisiyle irtibatlı olduğu için ve manevi alemlerin maddi dünyamızdaki olaylara
etkisi bulunduğu için bu "ortadan kayboluş" Türkiye de dahil olmak üzere bütün dünyayı
etkileyecektir/etkilemektedir.
İş aleminden spora, siyasetten sanata kadar dünya hayatında pek çok değişimler olacak ama bunun
mehdi as'nin manevi bağlarını koparması ve ortadan kayboluşu ile ilgili olduğu kimsenin
aklının ucundan bile geçmeyecektir. Siyaset aleminden örnekler vermek gerekirse, birleşik amerika
başkanı, almanya bayan başbakanı, italya başbakanı, fransa başbakanı, Türkiye başbakanı ve
cumhurbaşkanının hayatları bu ortadan kayboluştan etkilenecektir. Dünya sanat camiası
mensuplarının şahsi hayat, sağlık ve sanat performanslarında menfi tesirler meydana gelebilecektir.
Genel olarak dünya hayatında ortadan kaybolan insanların sayısında bir artış meydana gelebilir. İş
dünyasında kurumsal manada el değiştiren, iflas eden veya birleşen şirketlerin sayısında artışlar
veya azalışlar olabilir.
En doğrusunu Allah bilir.
Bu örnekleri vermekteki gaye; "Allahın dünyayı Hz.Mehdiye vermiş olması"nın yani bu etkinin
kimlere ve nerelere kadar müessir olduğuna dikkat çekmek içindir.
Manevi Ortadan Kayboluş ve İslam Alemi
Mehdi A.S'nin zuhuru öncelikle maddi dünyada değil manevi ve ruhani alemlerde olmuş, o
mesajlarını ve kendisinin mehdi olduğunu bu ortamlarda kendisini kalp gözüyle dinleyenlere ve
diğer muhataplarına iletmiştir. Fakat aldığı tepki sahtekarlık ve yalancılıkla suçlanmak şeklinde
olmuştur. Özellikle 2. Yazı/6.Sebep de belirtilen cümleyi sarf ettiğinde (bkz.2.Yazı) islam alemi
içerisindeki grupların kendisine bakışı düşmanlık şekline dönüşmüştür. Fakat düşmanlarına rağmen
Allah çok kısa bir süre içerisinde dünyanın manevi hakimiyetini kendisine vermiş, meleklerden bir
orduyla da destekleyerek bu hakimiyeti kuvvetlendirmiştir. Fakat bu hal hem islam alemi hem de
gayri müslimler tarafından hazmedilememiş, kendisine hırsla ve hasetle sataşanlar ile mehdi a.s.
arasında bir harp başlamıştır.
Allah c.c. ve kulu mehdi as şu anda hem islam alemi ile hem de gayri müslimlerle bir savaş
halindedir. Allah c.c. Nasiyr ismiyle kulunun yanında ve yardımcısıdır.
Hz.Mehdi'nin manevi olarak ortadan kayboluşu islam alemine bir tokat ve ceza olarak
yansıyacaktır. Kendisiyle savaşmalarından dolayı çeşitli kişi, ülke ve dini-sosyal-siyasi topluluklara
çeşitli cezalar verilecektir. Bu tokat ve ceza kendi elleriyle yapıp ettikleri suçların bir cezasıdır.
Sonuç:
Dünyanın bütünü (islam alemi, ülkeler, şahıslar, bazı alemler) mehdi as'nin ortadan kayboluşundan,
manevi ve ruhani bağlarını dünya ile koparışından etkilenecektir.
Çünkü şu anda dünyanın düzeni Allahın izni ve yardımıyla mehdi as ile irtibatlıdır.
İslam alemine suçlarından dolayı bu ortadan kayboluş bir tokat şeklinde yansıyacaktır. Mehdi As,
on küsur sene sonra siyasal partisini kuracak ve hizmetlerine başlayacaktır................(2009)
6.YAZI
*** Sahte Mehdiler ***
Hz.Mehdi, Allah c.c. tarafından islam alemine vaad edilen, manevi derecesi, yeri ve icra edeceği
ilahi vazife de yine Allah tarafından belirlenmiş hususi bir kuldur. İslam alemi Allahın bu vaadini
peygamber efendimiz Hz.Muhammed'in (sav) 1400 küsur sene önce bu hakikati dile getirmesi
vesilesiyle öğrenmiştir. Peygamber efendimiz (sav) Hz.Mehdiyi ümmetine tanıtırken, onun
maddeten ve manen Allahın pek çok nimetine mazhar olacağını bildirmiştir.
Aşağıdaki hadis-i şerif Allahın Hz.Mehdiye verdiği nimetler hakkında bir fikir sahibi olabilmek
açısından iyi bir misal teşkil etmektedir:
"Yeryüzünde dört kişi mâlik olmuştur. İkisi mümin, ikisi kâfirdir. Müminler, Zülkarneyn ve
Süleyman Aleyhisselâm, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasr'dır. Beşinci olarak Ehl-i Beytim'den
birisi gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktır." (İmam-ı Suyûtî)
Bu misalde Hz.Mehdi'nin yeryüzüne hakim olacağına, devlet ve hükumet başkanlığı yapacağına ve
liderlik ve önderlik vasıflarına işareten değinilmiştir.
Ne var ki, bu göz kamaştıran maddi ve manevi nimetler islam tarihi boyunca çeşitli dönemlerde
bazı kişilerin kendilerini mehdi zan ve ilan etmelerine sebep olmuştur. Bu tip kişilerin halet-i
ruhiyeleri ve ortak vasıfları hakkında şunları söylemek mümkündür:
*Sahte bir mütevazilik maskesi ardında sakladıkları çok büyük bir benlik duyguları (gururları)
vardır. İşte bu benlik nedeniyle kendilerini normal ve sıradan bir insan olarak görmeyi pek
başaramaz, hadlerini bilemez ve kendilerini “çok büyük bir insan” olarak düşünüp hayal ederler.
Bu ise şeytanın onlara yaklaşmakta ve telkinlerde bulunmakta hiçbir zorluk yaşamamasına sebep
olur.
*Az ya da çok islami manada dini bilgileri ve ilimleri vardır. Hele ilimleri fazlaysa bu çok daha
tehlikelidir çünkü ilim bir yandan onların dine hizmet etmelerine vesile olurken diğer yandan da
gururlarını besleyerek kendilerinin “mehdi olduklarına” dair inançlarını kuvvetlendirrir. Fakat
bilmedikleri nokta Hz.Mehdi'nin Hz.Süleyman gibi devlet ve hükumet başkanlığı yapacağı yani
bizzat siyasetle iştigal edeceği ve yeryüzünün tamamına hakim olacağı hakikatidir.
*Sahtekar ve yalancıdırlar. Çünkü gizli veya açık etraflarına ve topluma kendilerinin mehdi olduğu
telkinini yaparlar.
*Makam ve mevki iştahları vardır. Çünkü kendilerine ait olmayan bir sıfatı üzerlerinde taşımaya
çalışırlar.
*Etraflarına az veya çok bir grup insan toplayabilirler. Fakat bu insanlar belli bir zaman sonra
kandırıldıklarını anlayarak kendilerinden uzaklaşır.
*Allah tarafından bu kişilere verilen ilk ceza; toplum tarafından bu kişilerin Hz.Mehdi
olmadıklarının anlaşılması olmaktadır. İkinci cezaları ise ciddiye alınmamak ve rezil olmaktır.
...
Kısaca değinmeye çalıştığımız bu özellikler sahte mehdilere ait hususiyetlerden sadece birkaçıdır.
Gerçek Mehdi A.S. zuhur ettiğinde Allah onun sevgisini ve onun mehdi a.s. olduğu bilgisini
insanların kalplerinde bir ışık olarak yakacak, insanlar kısa sürede onun Hz.Mehdi olduğunu
anlayarak tanıyacaklardır. Kalpler ancak Allahın elindedir........................(2009)
7.YAZI
*** Hz.Mehdi Hakkında ***
*** 1977 senesi doğumludur.
*** Bilgisayar ve strateji oyunları hoşuna gitmektedir.
*** Sinema ve müziğe düşkünlüğü vardır. Sinema alanında strateji, akıl ve zeka örgüsüne sahip
filmleri çok sevdiğini ifade etmiştir.
*** Birden fazla üniversite tahsili yapmış olarak zuhur edecektir. Tahsil sahaları sosyal bilimlere ait
dallardır. Gerek resmi tahsil gerekse şahsi gelişim hazırlıkları bakımından ileriki yıllarda lazım
olacağını düşündüğü alanlarda kendisini yetiştirmeye çalıştığını ifade etmiştir.
*** Sosyal Bilimleri çok sevdiğini psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve bu üç dalı temel
alan konulara özellikle de 'iletişim'e yoğun bir ilgisi olduğunu ifade etmiştir.
Bunların yanı sıra tarih, coğrafya, demografi, siyasal bilimler ve idare sanatı gibi konularda okuma
ve araştırmalar yapmayı sevdiğinden bahsetmiştir.
Şifalı bitkiler ve gıdalar yine merakla takip ettiği bir konudur.
*** Kitapları sevmektedir. Belirttiğine göre, roman dahi olsa ince planlama ve taktik düşünce içeren
kitaplara özel bir merakı vardır (Agatha Christie'nin polisiye romanları, Sherlock Holmes ve Arsen
Lüpen'in maceraları gibi ). Tarih kitaplarını pek çok açıdan sevmekle beraber özellikle geçmişten
geleceğe "ibret almak" nazarıyla okuduğunu belirtmiştir.
*** Edebiyata, özellikle şiire kaabiliyeti olduğunu fakat artık eskisi gibi ilgilenmediğini söylemiştir.
Kabe için yazdığı bir şiir bu sitede yayınlanmaktadır. Yine ayasofya ve mescidi aksa için birer şiir
yazmayı düşündüğünü, üç kutlu mekan için üç şiir yazmaya niyet ettiğini dile getirmiştir.
*** Fiziksel anlamda yurtdışına hiç çıkmamıştır.
*** Türkiye, İslam Alemi ve Dünya için yapacağı hizmetlere -ki kendisi bunu DAVAM olarak
adlandırmaktadır- Allahın özel yardımıyla 17 yaşından beri şuurlu ve planlı bir
şekilde hazırlandığını, ileride "Davam" adlı bir kitap yazmayı düşündüğünü ifade etmiştir.
*** Amatör olarak -bilgisayar teknolojisinin sunduğu imkanlardan faydalanarak- 'enstrümental
müzik' ile uğraştığını söylemiştir.
*** Bazı yerlerde kullandığı müstear ismi, künyesi (takma adı) C.A.M'dir. Bu isimle yazdığı çeşitli
yazılar ve şiirler olmuştur. CAM, Cabir Abdullah Milletzade isminin kısaltılmış halidir. Cabir: Kırık
bozukları düzelten, tamir eden, ıslah eden demektir. Allahın isimlerinden bir tanesidir. Abdullah:
Allahın kulu demektir. Milletzade: Milletin oğlu demektir. Bu ismi kendisi, kendisi için, hayatını,
gayesini ve kimliğini yansıtan bir mahlas olarak türetmiştir...........................(2009)
8.YAZI
*** HZ.Mehdi ve Altınçağ ***
Bilindiği gibi toplumları ve dünyayı derinden etkileyen bazı siyasal ve sosyal olaylar, tarihi
devirlere ayırmada etkili olmuş ve sınır olarak kabul edilmiştir. Bu tasnifin amacı tarih öğrenmeyi,
öğretmeyi ve araştırmayı kolaylaştırmaktır.
Genel kabule göre tarihi devirler dörde ayrılır:
İlkçağ: Yazının bulunuşu (m.ö. 3200) ile başlar, Kavimler Göçü'ne kadar (m.s. 375) devam eder.
Ortaçağ: Kavimler Göçünden (375), Fatih Sultan Mehmet'in 1453 yılında İstanbul'u almasına
kadar devam eder.
Yeniçağ: F.Sultan Mehmedin 1453 yılında İstanbulu alarak Bizans İmparatorluğuna son vermesi ile
başlayıp 1789 Fransız İhtilaline kadar devam eden devirdir.
Yakınçağ: 1789 Fransız İhtilalinden zamanımıza kadar süren çağdır.
Bu çağlara -Hz.Mehdi'nin icraatlarına başlamasıyla beraber- yeni bir çağ daha ilave etmek
gerekecektir: ALTINÇAĞ.
ALTINÇAĞ, Allahın Hz.Mehdiyi ve onun icraatlarını vesile ederek İslam Alemine ve dünyaya
hediye edeceği nurlu bir zaman dilimidir.
Mehdi As çalışmalarına başladıktan sonra Allah'ın lutfu ile dünya değişecek ve en başta Türkiye
Cumhuriyeti ve Türk-İslam Alemi olmak üzere tüm dünyada belirgin bir şekilde mutluluklar,
güzellikler, iyilikler artarak yaşanacaktır. Mehdi As Allah'ın yardımıyla adil bir dünya düzeni
kuracak ve bundan hem yer ehli hem de gök ehli çok hoşnut olacaktır. Savaş ve çatışma, terör ve
şiddet, anarşi ve kargaşa, katliam ve işkence, büyük felaketler, savaşlar ve acılar yerini esenlik ve
güvenliğe, gerçek barış ve gerçek adalete, huzur ve mutluluğa ve böylece hayırlı bir düzene
bırakacaktır..............(2009)
9.YAZI
*** Hz.Mehdi ve Sinema ***
Allah Alim'dir, sonsuz ilim sahibidir ve ilmi her şeyi kuşatmıştır.
İnsanoğlu için ise ilim; hem varlık alemini anlama hem de varlık alemini kontrol etme çabasıdır.
İslam alemi tarafından ilim iki kategoride değerlendirilmektedir: Zahiri İlimler (coğrafya, tarih,
matematik..) ve Batıni/Gizli/Manevi İlimler (Ledün İlmi). Manevi ilimler Allahın dilediği kuluna
dilediği kadar verdiği bir nimettir ve bu ilimlere mazhar olmanın verilişi itibariyle ne Allahtan
istemek ile ne de herhangi bir çaba ve gayretle ilgisi vardır. Kula verilişi itibariyle batıni ilimler bir
nasip meselesi olup tamamen Allahın takdir edip belirlediği bir durumdur. Fakat bu, insanın
Allahtan ilim istemesine engel teşkil etmemelidir.
Hz.Mehdi, Allahın yardım ve ikramıyla, bazı manevi ilimlere mazhardır. Bu ilimlerden bir tanesi;
manevi yönlendirme ve ilhan verme ilmidir. Bu ilim vesilesiyle Hz.Mehdi -zamansızlık boyutu
itibariyle- manevi olarak ilham vererek ve yönlendirmeler yaparak dünya sanat camiası üzerinde bir
etki sahibi olmuş ve böylece kendisiyle ilgili, kaynağını kendisinden alan çeşitli sanatsal ürünlerin
(şarkı, sinema filmi, dizi film) ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Mehdi As, ruhi ve manevi
yönlendirmelerde dil bilmeye veya konuşup anlaşmaya gerek olmaksızın yapılacak işin ilhamını
aktarmak suretiyle bu eserlerin (film,şarkı..) ortaya çıkmasına sebep olduğunu, hatta bu
yönlendirmeleri sadece günümüz sanatçılarına değil, zamanda seyahat ederek ve günümüzden
önceki yıllara giderek o dönemlerin sanatçıları için de yaptığını, 1977 doğumlu olduğu halde daha
eski yıllara ait bazı şarkı ve filmlerin kaynağını kendisinden aldığını ifade etmiştir. (mehdi as ve
zamanda yolculukla ilgili olarak 11. yazıyı inceleyiniz)
Aşağıda yer alan sinema ürünleri kaynağını kendisinden alan eserlerden bazılarıdır. Fakat söylemek
gerekmektedir ki; ne şarkıları yazan ve seslendiren, ne de filmlerin senaryolarını yazan ve filmlerde
oynayan kişiler bu “manevi etki ve yönlendirmeden” haberdardır.
Şüphesiz ki bu Allah'ın kendisine verdiği bir nimet ve hediyedir; fakat mehdi as -bir nimet ve
hediye olan- dünya sanat camiası üzerindeki etkisini bitirme kararı almıştır. Şarkılar ve filmler gibi
ürünlerden vazgeçmiştir. Artık sadece siyasi hazırlıklarıyla uğraşmaktadır.
Kaynağını Mehdi AS'den Alan Bazı Yabancı Diziler
1.LOST
2.PRISON BREAK
Kaynağını Mehdi AS'den Alan Bazı Yabancı Sinema Filmleri
1.V FOR VANDETTA
2.MATRIX
THE MATRIX
(1.FİLM)
MATRIX RELOADED
(2.FİLM)
MATRIX REVOLUTION (3.FİLM)
(Allah alemlerin rabbidir. Mehdi as ruhen bu alemlerden bazılarına ve bu alemlerde bulunan acaip
mahlukata şahit olduğunu dile getirmiştir. Matrix dediği alem/yer de şahit olduğu alemlerden
biridir. Hz.Mehdi bu alemlerde çok sıkıntılı anlar yaşamış, ruhen savaşlarda yer almış, bu onun
dünyevi hayatını (iş vs..) da olumsuz yönde etkilemiştir. Ama Allah cc onu korumuş ve kurtarmıştır.
Fakat "başka alemlerde bulunmak”, kendisinin ifadesine göre Hz.Alinin Celcelutiye adlı eserinde
bahsettiği "alemler haddini aştı" cümlesini ve bu cümleyle işaret etiiği hakikatleri bir nebze olsun
anlamasına vesile olmuştur. Hz.Mehdinin başka alemlerde bulunuşu, başka alemlerle irtibatlı oluşu,
başka alemlerde problemler çözüşünü düşünürken Peygamber efendimizin (sav) alemlere rahmet
olarak gönderilişi hakikatini hatırlamak gerekmektedir. Kimbilir Cenab-ı Hakk Peygamberimiz
vesilesiyle hangi alemlere nasıl rahmet etmişti.? )
3.CONSTANTINE (Aktör: KEANU REEVES)
4.TROY (TRUVA)
5.SUPERMAN SERİSİ (Superman Movie-2-3-4-Superman Returns)
6.SWORDFISH (KOD ADI KILIÇBALIĞI)
7.ENEMY AT THE GATES (KAPIDAKİ DÜŞMAN)
8.THE BOURNE IDENTITY (1.FİLM)
BOURNE SUPREMACY (2.FİLM)
THE BOURNE ULTIMATUM (3.FİLM)
9.SPIDERMAN I-II-III (ÖRÜMCEK ADAM 1-2-3)
10.GHOST RIDER I-II (HAYALET SÜRÜCÜ I-II)
11.TERMINATOR I-II-III-IV (YOK EDİCİ 1-2-3-4)
12.THE PRESTIGE (PRESTİJ)
13.LORD OF THE RINGS (YÜZÜKLERİN EFENDİSİ)
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ – YÜZÜK KARDEŞLİĞİ (1.FİLM)
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ – İKİ KULE (2.FİLM)
YÜZÜKLERİN EFENDİSİ - KRALIN DÖNÜŞÜ (3.FİLM)
14.THE INSIDE MAN (İÇERİDEKİ ADAM)
15.KINGDOM OF HEAVEN (CENNETİN KRALLIĞI)
16.MAX PAYNE (2008)
17.ILLUSIONIST (İLİZYONİST)
18.EQUILIBRIUM (DENGE)
19.BUTTERFLY EFFECT I-II (KELEBEK ETKİSİ I-II)
20.JUMPER (SIÇRAYICI)
21.RUNAWAY JURY (JÜRİ)
22.CAST AWAY (Aktör:Tom Hanks)
23.MURDER BY NUMBERS (Aktris:Sandra Bullock)
24.RECRIUT (ÇAYLAK) (Al Pacino)
25.THE LAST CASTLE (SON KALE)...................................(2009)
10.YAZI
*** Hz.Mehdi'nin Zuhur Tarihi/Yeri,Faaliyet Müddeti ve Ömrü ***
Zuhur Tarihi (Ortaya Çıkış Tarihi) -Yeri
Hz.Mehdi hakkında malumatlar veren eserler incelendiğinde kendisinin zuhur vakti hakkında kesin
ve net bir sene verilmemiş olduğu, hatta tam tersine zuhur vaktinin muallakta bırakıldığı görülür.
Bunun birinci sebebi, Allahın onu saklayarak korumasıdır.
İkinci sebebi ise, zuhurunun aniden ve tek bir sene içinde değil, değişik tarihlerde ve yavaş yavaş
olacak olmasıdır. Dolayısıyla, belirli bir seneyi zikrederek “Hz.Mehdi şu yıl çıkacaktır” demek
isabetli ve doğru bir yorum değildir. Hz.Mehdinin zuhuru sosyal bir hadisedir, bu bir süreçtir ve bu
sürecin içerisinde bir değil birden çok tarihin/senenin yeri ve önemi vardır. Örnek olarak:
*Miladi 2003 senesinde kendisini gizleyerek ve internet teknolojisinden istifade ederek, basın
camiasında yer alan yazarlardan bazılarına birkaç tane mektup göndermiştir. Mektuplarında mehdi
as olduğundan bahsetmeksizin kendisini “idealist bir genç” olarak takdim etmiş, imza olarak da
müstear/takma ismini (C.A.M) kullanmıştır. Dünyevi manada ilk zuhuru bu hadise olmuştur.
(müstear isminin manasını öğrenmek için 7. yazıyı inceleyiniz)
*Manevi ve ruhani kanallardan islam alemine ve dünyaya “ben mehdiyim” diyerek kendisini
tanıtması ve anlatması miladi 2008-2009 yıllarında meydana gelmiş, yine tarikat ve cemaatlerle
savaşı da aynı yıllarda yavaş yavaş başlamıştır. (hz.mehdinin tarikat ve cemaatlerle savaşının
sebepleri konusunda bilgi sahibi olmak için 2. yazıyı inceleyiniz)
*Görülen lüzum üzerine, internet siteleri kurmak suretiyle hakkındaki doğru bilgileri insanlara
ulaştırma faaliyetlerine -ki kitlelerle ilk temasıdır- 2009 senesinde başlamıştır.
*Miladi 2020'li yıllarda, 40'lı yaşlarda siyasete girecek ve siyasetle iştigal edecektir fakat yine zuhur
bakımından tek bir seneden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü siyasal partisini kuracağı sene ayrı,
hükumet başkanı olacağı sene ayrı ve yine mühim icraatlarını yapacağı seneler de ayrı ayrıdır.
Dolayısıyla, Hz.Mehdi'nin hayatındaki maddi ve manevi gelişmelerden hangilerini zuhur tarihi
olarak kabul etmek gerektiği yeniden düşünülmelidir.
Bu cümleden olarak, “Hz.Mehdi çıktı”, “Hz.Mehdi zuhur etti”, “Hz.Mehdi geldi” demek de mantık
açısından doğru görünmemektedir. Bir sürecin, tek bir tarihe münhasır kılınması mümkün değildir.
Bu hem adetullaha (Allahın adetine) hem de dünya/hayat gerçeklerine (sosyal olayların belli bir
süreç içinde tamamlanması gerçeğine) ters bir durumdur.
Allahın “dünyada kutlu şahıslar yaratması ve o şahıslar vesilesiyle dünyaya ve insanlığa yön
vermesi” konusundaki adetini anlayabilmek bakımından peygamberlerin hayatlarını incelemekte
fayda vardır. Bakıldığında görülecektir ki;
a)Şahısları Bakımından: Hepsi birer insandır ama farklı ve özeldirler. Bir misyonları, vazifeleri
vardır. Elbette ki Allah onlar için sayısız mucize yaratmıştır ama mücadelelerini bir lider olarak
dünyanın sosyal realitelerine bağlı olarak yürütmüşlerdir.
b)Vazifeleri Bakımından: Gerçekleştirdikleri misyonlar dünya çapında etkili olmuştur ama hiçbiri
bir anda aniden meydana gelmemiş, belli safhalardan bazı aşamalardan müteşekkil olmuştur.
Vazifelerini icra ederken çevreye etkileri, yüksekten bırakılan kartopunun devamlı büyüyerek
ilerlemesi gibi veya suya atılan bir taşın merkezden çevreye yayılan içiçe dalgalar oluşturması gibi
olmuştur.
Vazifelerini gerçekleştirme aşamaları, çalışma ve gayretleri ise dünya gerçeklerine ve hayatın sosyal
icaplarına asla ters düşmemiştir. Yani gayret, çalışma, azim, sabır, mücadele, planlama, örgütleme,
sevk ve idare etme gibi her dava sahibi liderin hayatında yer alan durumlar ve sosyal kurallar
kendileri için de geçerli olmuştur. Çünkü her şeyden önce onlar da bir İNSANDIRLAR VE
DÜNYADA YAŞAMAKTADIRLAR.
Allah, Kur'anda pek çok ayette: “..size, sizin içinizden bir resul geldi..” şeklinde ifadeler kullanarak
dikkatimizi bu gerçeğe çekmek istemiştir: peygamberler de diğer insanlar gibi birer insandır
dolayısıyla her insan için geçerli olan 'olmazsa olmaz' kurallar onlar için de geçerlidir.
Yine aynı mealde başka bir ayet de şu şekildedir (17,95):
“De ki: Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara
gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.”
Elbette ki peygamberlerin hayatlarında fevkalade olaylar, mucizeler olmuştur ama bunlar Allahın
onlara yardımı ve onları desteklemesi bakımından birer hediyedir. Onlar mücadelelerini dünya
gerçekleriyle ve hayatın sosyal kurallarıyla ters düşmeksizin ifa etmişlerdir.
Hz.Mehdi'nin hayatı da -bir insan olduğu ve dünyada yaşadığı için- peygamberlerin bahsedilen
hayat tarzlarından farklı olmayacaktır. Bir peygamber değildir ama kutlu şahıslardandır. Onun da bir
misyonu vardır, bir mücadele insanıdır. Ömründe dünyevi başarılar, olağanüstü, ilginç, hayranlık
uyandıran durumlar yaşanacaktır ama o davasını “mücadeleci bir insan/lider” olarak dünya ve hayat
gerçeklerine bağlı kalarak yürütecektir.
Hz.Mehdinin zuhur edeceği, faaliyetlerini gerçekleştireceği yer ise Ankara şehridir.
Faaliyet Müddeti ve Ömrü
Hz.Mehdi'nin faaliyet müddeti ve ömrü gayba ait bir bilgidir. Gayb; bilinmeyen şeylere verilen
ortak bir addır. Gaybı yalnız Allah cc ve Allahın izin verdiği kulları bilir. Fakat izin verilen kullara
dahi gayba ait her şeyi bilme selahiyeti verilmemiştir, özellikle de Hz.Mehdi'nin hayatı ve şahsiyeti
hakkında. Dolayısıyla, Hz.Mehdi'nin faaliyet müddeti ve ömrü hakkında “şu kadar yıl sürecek”
demek yanlış bir yaklaşım tarzı olacaktır. Bu konuda, “gayba ait -bilinmeyen- mevzularda
konuşmaktan sakınmak gerektiği” ile ilgili ilahi tavsiyeyi (Kehf Suresi,22) hatırlamak yerinde
olacaktır.
Bununla beraber, Hz.Mehdi Allah tarafından kendisine hayırlı ve uzun bir ömür verildiğini ifade
etmiş ancak faaliyet müddeti hakkında herhangi bir şey söylememiştir. Hakikatte, faaliyet müddeti
kaç yıl olacak olursa olsun mühim olan bu süreyi bilmek değildir. Bilinmesi gereken, 2020'li
yıllarda 40'lı yaşlarda bir siyasetçi olarak tebarüz edeceği, siyasetle iştigal edeceği, gerçekleştireceği
icraatları tamamen yapıp bitireceği, hiçbir meselesinin yarım kalmayacağı ve icraatlarına
başlamasıyla beraber Allah tarafından safha safha Altınçağın başlatılacağıdır.
(altınçağ konusunda bilgi için “mehdi nedir” adlı bölümümüzü ve 8.yazıyı inceleyiniz)........(2009)
11.YAZI
*** Hz.Mehdi ve Zamanda Yolculuk ***
“Hz.Mehdi, Sahib-ül Zaman'dır” İfadesinin Açıklanması
Hz.Mehdi'den bahseden eserler incelendiğinde kendisine “sahib-ül zaman” lakabının verildiği
görülecektir. “Sahib-ül Zaman”, zamanın sahibi demektir. Kendisine bu lakabın veriliş sebebi,
Hz.Mehdi'nin ruhen ve manevi olarak zamanda seyahat edebilmesidir. Allahın bir nimet ve ikramı
olarak mehdi as, geçmişten geleceğe bütün zamanlarda seyahat edebilmekte, bütün zamanlardaki
insanların hallerini ve hayatlarını müşahede edebilmekte hatta o devirlerin içlerine girip, devrin
insanlarıyla vakit geçirebilmektedir. Bunların hepsi Allahın yardımıyla ve Allahın gözetiminde
olmaktadır.
Kendisinin bu konudaki sözleri şu şekildedir:
“Peygamber efendimiz (sav) mirac hadisesini anlatırken, bir gecede Kudüse gittiğinden
bahsettiğinde gayri müslimler onu mağlup ve mahcup etmek için “Yâ Muhammed Kudüse gittim
diyorsun, söyle bakalım, mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var?” gibi sualler sormuşlardır.
Peygamberimiz Kudüste mescidin pencere ve kapı sayılarına dikkat etmemiş olduğu için, bu soru
kendisine sorulduğunda Allah cc, Cebrail aleyhisselam vesilesiyle yardımını göndermiş ve mescidi
peygamberimizin gözlerinin önünde canlandırmıştır, peygamberimiz de böylece sanki
televizyondan izliyormuş gibi hem görmüş hem de sayarak cevap vermiştir. Benim durumum da
buna benzerdir.
Allahın izin verdiği kadarıyla, geçmişten geleceğe bütün zamanlardaki insanların hayatlarını bazen
aynen televizyonda bir film izliyormuş gibi dışarıdan seyredebiliyorum, bazen de içlerine girerek
bizzat o devirlerde devrin insanlarıyla vakit geçiriyorum. Bir defasında Necip Fazıl Kısakürek ile
görüştüm, ona en çok sevdiğim Osmanlı padişahının II.Abdülhamid olduğunu söyledim.
Bu hadisenin maddi/dünyevi hayatımıza yansıması Necip Fazılın “Ulu Hakan II. Abdülhamit Han”
adlı bir eseri yayınlaması oldu -ki kitabı yayınladığı 1965 senesinde ben daha doğmamıştım, çünkü
ben 1977 doğumluyum. Herkesin II.Abdülhamit Han aleyhine sözler söylemekte birbirleriyle
yarıştıkları bir devirde böyle bir kitap yazmak büyük bir başarıdır. Kendisinden Allah razı olsun ve
rahmet eylesin. Yine aynı Necip Fazılın şifreli olarak sakarya şiirinde bana hitaben söylediği ama
beni çok rahatsız eden bir ifadesi vardır: “özyurdunda garipsin özyurdunda parya”. Fakat onun
bu sözüne katılmadığımı söylemem gerekir çünkü pek çok kişiye olduğu gibi Necip Fazıla da benim
hayatım ve kaderim gösterilmemiştir. Neticeden haberdar değildir, Allah Fettah ismiyle benimle
beraberdir.
Başka bir seferde de Allah, II. Abdülhamidin kendisiyle görüşmeyi bana nasip etti, bir soru
yönelttim kendisine. Sultan Vahdettin de yine görüştüklerim arasındadır. Bir defasında Atatürkle de
görüştük ama her nedense beni öldürmeye çalıştı, kaçmak zorunda kaldım. Merhum Turgut Özal ile
kısa bir konuşmamız oldu -ki tavsiyesini ömür boyu unutmayacağım. Hz.Ali yine görüştüğüm
kıymetli şahıslardandır. Hz.Alinin Celcelutiye adlı eserini okuduğunuz zaman eserin son
kısımlarında bana bazı tavsiyelerini görmeniz mümkündür. Şair Arif Nihat Asya'nın meşhur “Fetih
Marşı” dikkatle incelendiğinde yine satır aralarındaki şifreli mesajları görmek mümkündür. Başka
bir seferde ise peygamber efendimizin (sav) Taif'deki o üzgün ve yalnız haline şahit oldum. Yine
Ebu Süfyan ve müşriklerin peygamberimiz ve birkaç sahabe'yi Kabeden çıkarken nasıl rahatsız ve
tariz ettiklerini gördüm, peygamberimizle aramda 1 metre bile mesafe yoktu. Fakat Kabe,
şimdikinden neredeyse dörtte bir oranında daha küçük ve kapısı da yerden fazla yüksek değildi.
Adolf Hitler'in açık hava mitinglerinde bulundum. Nazım Hikmetle görüştüm. Fatih devrinde
İstanbulun fethine katıldım. Kadim yunan medeniyetlerinde, roma imparatorluğunda gezdim (ki bu
seyahatlerim sinema filmlerine de aksettirilmiştir: Gladyatör ve Truva adlı filmleri izleyebilirsiniz.
Fakat sebebi olduğum filmlerin uygunsuz sahneleri için herkesten özür dilerim). Yine Hz.İsa'nın
bazı hallerine şahit oldum -ki bunu İsa'nın Çilesi adlı filimde görmeniz mümkündür, ancak tam
anlamıyla istediğim gibi olmamıştır. Çünkü Hz.İsa asılmamış ve öldürülmemiştir, asılan ve
öldürülen Allahın ona benzettiği başka birisidir)
İngilizleri pek sevmemekle beraber kendilerine olan hasmane duygularımı iki tarihi filimde
görebilirsiniz, bunlardan birincisi Braveheart, ikincisi ise Michael Collins/Özgürlüğün Bedeli adlı
filmlerdir. Birincisinde iskoçların, diğerinde irlandalıların gururları okşanmıştır. Yine Selahddin
Eyyubi'nin haçlılarla olan mücadelesinin konu edildiği Cennetin Krallığı adlı filmi seyredebilirsiniz.
Amerikalıların zencilere muamele tarzını eleştirmek ve zencilere destek olmak bakımından sebebi
olduğum MalcolmX adlı filmi, sonradan müslüman olup Muhammed Ali adını alan boksörün
hayatını konu edinen “Ali” adlı filmi, Michael Jackson adlı şarkıcının ırkçılığı reddeden “Black or
White” ve “They Don't Really Care About Us” adlı kliplerini izleyebilirsiniz. Aynı şarkıcının “Do
You Remember The Time” adlı video klibine de değinebiliriz -ki eski mısır medeniyetine atıflarda
bulunulmuştur. Michael Jackson'ın seslendirdiği “Give Thanks to Allah” adlı ilahiyi de dinlemeniz
mümkündür.
Meşhur Fransız kahin Nostradamus ile de haberleşmek durumumuz oldu ve kendisine kendimden
bahsettim, halihazırdaki eserini okuduğunuzda bunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Günümüzde (hal'de) yaptığım seyahatler açısından ise söyleyebilirim ki; istisnasız olarak
gitmediğim kıta ve ülke kalmamıştır. Azerbeycan ve orta asya ülkeleri, Irak, İran, Afganistan,
Hindistan, Çin, Japonya ve diğer asya ülkeleri, İngiltere, Fransa, Almanya, balkanlar da dahil
olmak üzere avrupa ülkeleri, afrika, avustralya ve diğerleri. Benim bu ziyaretlerim fiziksel anlamda
olmayıp dünyanın manevi boyutu itibariyle ruhen ve manevi olarak yapılan ziyaretlerdir. Fakat
dünyaya etkileri vardır.
2003 Irak Savaşı zamanında Saddam Hüseyinle gösterişli bir sarayda görüştüm, beni anlayabildi mi
bilmiyorum ama bana güvendi fakat yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Sadr'a bağlı 'Mehdi
Ordusu'nun kuruluşu da Irak ziyaretimle ilgilidir. Bu sene (2009) İranı ziyaret ettimse de oradan
hemen uzaklaşmak zorunda kaldım. İranlılar beni İran'da kalacak veya İran'dan çıkacak bir farslı
zannettiler sanırım. Geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklama abesle iştigaldir, benim ülkem
Türkiye'dir ve benim hizmetlerim burada başlayacaktır. Allaha çok şükür ki bütün seyahatlerimde
Allah hep görünümümü değiştirmiştir. Dolayısıyla benim asli yüzümü bugüne kadar hiçkimse
görememiştir.
Üstelik İran, mehdi konusunda yanlış bir düşünceye sahiptir. Onlara göre mehdi, mehdi-i
muntazardır, onikinci imamdır, bin sene önce kaybolmuş veya ölmüştür ama günümüzde tekrar
ortaya çıkacaktır..! Bu görüşü kabul etmek mümkün değildir, bahsettikleri mehdi-i muntazar'ın
öldüğüne ve günümüzde tekrar dirileceğine inanıyorlarsa -ki bunun adı reenkarnasyondur- bu hem
bizim itikad esaslarımıza terstir hem de hayat realiteleriyle taban tabana zıttır. Bir insan öldükten
sonra dirilmez, her mevta ancak mahşerde tekrar diriltilecektir. Yok eğer ölmedi, kayboldu
diyorlarsa bu hem mantıksız hem de gülünç bir iddiadır çünkü hiçbir insan bin yıllık bir ömre sahip
değildir.
Zamanlarda ve mekanlarda gezmek mevzusunda, Allahın bana üç tane nimet ve ikramı olmuştur;
bunlardan birincisi geçmiş/gelecek zamanları seyretmek, ikincisi geçmiş/gelecek zamanların içine
girerek o zamanlarda vakit geçirmek, üçüncüsü de bu olup bitenlerin kendi yaşadığım devirde
(1977-...) veya geçmiş yıllarda sinema ve sanat dünyasına aksettirilmesi. Fakat Rabbimden bu
nimetini benden almasını diledim ve duam kabul edildi. Bundan böyle benim için zamanları,
mekanları ve alemleri ziyaret etmek ve şarkılara, türkülere, filimlere sebep olmak bahis mevzuu
değildir.
Şanı yüce olan Allaha sonsuz hamd ve senalar olsun. O Allah ki benim tek dostumdur, ve ilmi her
şeyi kuşatmıştır. O, dilediği nimetinden dilediği kuluna dilediği kadar verendir.”
Not:
Mehdi AS, amerikalı aktör Mel Gibson'un, en çok sevdiği oyuncu ve yönetmen olduğunu ifade
etmiştir. Mel Gibson'un aşağıda yer alan filimleri kaynağını mehdi as'den almaktadır:
Payback (Gününü Göreceksin) - Film
Braveheart (Cesur Yürek) – Tarihi Film
Patriot (Vatansever) - Tarihi Film
The Passion of The Christ (İsa'nın Çilesi) - Tarihi Film
Forever Young (Daima Genç)
Conspiracy Theory (Komplo Teorisi)
Apocalypto
Not2:
Allahın dünya hakimiyetini kendisine vermiş olması sebebiyle dünyanın düzeni mehdi as ile
irtibatlıdır, bu irtibat manevi ve ruhani alemlerde/mekanlarda, manevi ve ruhani bağlarla devam
etmektedir. Fakat kendisinin kabul edilen duası nedeniyle bütün alemlerden, bütün zamanlardan ve
bütün mekanlardan ruhani olarak kaybolması gündeme gelmiştir. Allah bu kayboluşu bir anda değil
de bir süreç olarak, bir takvim dahilinde, parça parça çekilmek şeklinde düzenlemektedir. Eğer
böyle olmayıp bu kayboluş bir anda olacak olsaydı dünyada büyük bir kaos ve düzensizlik meydana
gelecekti. Kayboluş başlamıştır ve kayboluşun tamamlanacağı günün hangi gün olduğu bu siteden
ilan edilecektir.
Fakat belirtmeliyiz ki, kendisinin yokluğu sanattan spora, politikadan iş alemine kadar tüm dünyayı
menfi olarak etkileyecektir hatta etkilemektedir. Mehdi As, kişiler ve gruplarla arasındaki manevi
bağ ve irtibatların kopuşunun ne gibi etkileri olacağını kendisinin de bilmediğini ifade etmiştir.
A.B.D'li şarkıcı Michael Jackson'un yakın zamanlardaki (Ağustos 2009) ölümü, ülkemizde bulunan
karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu'nun ölümü mehdi as'nin manevi bağlarını koparması sebebiyle
yaşanmıştır.
Okuyucularımız, anlatılanların mübalağa edilmeksizin ifade edilen gerçekler olduğunu ve buz
dağının sadece görünen kısımları olduğunu bilmelidirler.
(mehdi as'nin ortadan kayboluşu konusunda 5.yazıyı inceleyebilirsiniz).............................(2009)