Çocuk Konuşmaları - Özellikle Kız Çocuklarının Okula Devam

Transkript

Çocuk Konuşmaları - Özellikle Kız Çocuklarının Okula Devam
PROJE KAPSAMINDA OKULLULAŞTIRILAN KONUŞMALARDAN BİR SEÇKİ ÖĞRENCİLERİMİZİN İL KONFERANSLARINDA YAPTIKLARI SEVDA KAYA “DAHA NİCE SEVDALARA DİYORUM” KARS Ben Sevda Kaya. Biz 6 kardeşiz. Annemle babam ayrılar. Ben babamla yaşıyorum. İlköğretimimi Başgedikler 60. Yıl YİBO’da tamamladım. Liseye gitmek istediğimde babam okumama karşı çıktı ve beni okula göndermek istemedi. Bunun sebebi; ‘kız çocukları okumaz’ düşüncesini bilinçaltından hala silememiş olmasıydı. Ben hiçbir şey söylemedim çünkü babama saygısızlık etmek istemedim. Aslında defalarca konuşmak istedim ama ailemden hiç kimse beni dinlemek istemedi. Bir gün televizyon izlerken 147 reklamını gördüm. Hiç umudum yoktu ama yine de aramak istedim. Öylesine aradım ve şansımı denedim aslında. Aradıktan sonra kimsenin gelmeyeceğini düşündüm hatta merak ettim ve bir daha aradım. Acaba gelirler mi gerçekten, ne zaman gelirler diye düşünürken o sırada evimize Milli Eğitim Müdürü ve bazı öğretmenler geldiler. Babamla konuştular. Babam önce ayak diredi ama gelenler de iyi davrandı. Beni okula göndermeme nedenini İstanbul’da çalışan ağabeyime bağlayıp aslında ağabeyimin benim okumamı istemediğini söyledi ve ‘ben bir şey yapamam’ dedi. Ama Milli Eğitim Müdürü vazgeçmeyip ağabeyimin numarasını aldı ve telefonla onu aradı. Babamın yanında konuşarak her ikisini de ikna etti. Ve şimdi buradayım, karşınızdayım. Kars Valimizin de desteğiyle bir Valilik onayı alınarak 2. dönem istediğim okul olan İmam Hatip Lisesi’ne kaydım yapıldı ve eğitim hakkımı geri kazandım. Çok mutluyum elbette. Artık hayallerime kavuşabilme umudum var. Hiç umudum yokken yeniden okula kazandırıldım. Bu yüzden Kızların Eğitimi Projesi’ni yürütenlere, Sayın İl Milli Eğitim Müdürü’ne ve Sayın Valimize teşekkür ediyorum ve hepinizin desteğiyle Nice Sevda’lara diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. SİBEL DEMİR “EĞİTİM EKMEKTİR” MARDİN Benim adım Sibel DEMİR. 75. Yıl İMKB Ortaokulu’nda okuyorum. Sizinle okula dönüş hikâyemi paylaşmak istiyorum. Geçen seneden bu yana dedem ve nenem okula devam etmemi istemiyorlardı. Oturduğumuz mahallede de kızların dışarıya çıkmasına pek izin verilmez. Annem tüm bunlara rağmen önceleri ‘ben okuyamadım, kızım okusun’ derdi. Ancak sonraları çevrenin etkisi ile annemin görüşü değişmeye başladı. Bu durumu hissetmiştim ve geçen sene bunu rehber öğretmenimiz Yasemin Hoca’yla konuşmuştum. O da bana eğer böyle bir durumla karşılaşırsam ona bir şekilde haber vermemin yeterli olacağını ve kendisinin ilgileneceğini söylemişti. Bu sene okullar açıldığında hissettiğim şey başıma geldi. Karnem de biraz kötü gelmişti. Annem bu durumu öne sürerek ‘derslerin zaten zayıf, artık okula gitme’ dedi. Ben bu duruma çok üzüldüm. Kardeşlerim her sabah okula giderken ben de onlarla beraber uyanıyor ve onların gidişini seyrediyordum. Uyanıp kalkmadığım tek bir gün bile olmadı. Evde de kardeşlerimin derslerine yardım ediyordum. Geçen seneden kalan ders kitaplarıma çalışıyordum. Daha sonra mahalleden arkadaşlarım ile Yasemin Hoca’ya haber yolladım. Ama geleceklerinden pek umudum yoktu. Aradan biraz zaman geçti ve bir gün öğretmenimizin annemi aradığını öğrendim. Bir süre sonra öğretmenlerimiz evimize geldiler. Ben aslında o gün gelmelerini hiç beklemiyordum. O anda çok heyecanlandım ve çok mutlu oldum. Sonra hep beraber evimizin bahçesinde oturup konuştuk. Evde babaannem, halam ve yengem de vardı. Açıkçası annemin ikna olabileceğine hiç inanmıyordum. Konuşma biraz ilerledikçe annemin yumuşamaya başladığını hissettim. Yengem de okumam yönünde destek veriyordu. Annem devamsızlığım fazla olduğu için artık okula gitmemin fayda sağlamayacağını düşünüyordu. Öğretmenlerim bu konuda yardımcı olacaklarını söylediler. Sonunda annem ikna oldu ve beni okula göndermeyi kabul etti. Dünyalar benim oldu o zaman. Ertesi gün annemle beraber okula gittik. Okuldaki müdür yardımcılarıyla konuştuk. Bundan sonra hiç devamsızlık yapmamamı ve derslerime sıkı sıkıya sarılmamı söylediler. Sonra çok özlediğim sınıfıma geçtim, arkadaşlarımın arasına katıldım, artık her gün okuluma gidiyorum. Okulda olmaktan ve okullu olmaktan dolayı çok mutluyum. Okulumuza asılan afişlerde gördüğüm ve beni çok etkileyen bir sözle konuşmamı bitirmek istiyorum. Eğitim emektir! BERDAN BARAK “OKUL İKNA EKİPLERİ AİLELERİMİZLE TEK TEK GÖRÜŞTÜLER” BİNGÖL Ben Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencisi Berdan Bartak. Bana bu anlamlı günde konuşma fırsatı verdiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. KEP projesi kapsamında Bingöl’deki 10 pilot okuldan biri de benim okulumdu. Okulum bu projede yer almış olması ben ve birçok arkadaşım için önemliydi çünkü ben ve birçok arkadaşım okula devam etmekte birtakım sorunlarla karşı karşıyaydık. Kimimiz bir ev hanımının sorumluluğunu üstlenmekten, kimimiz ailesinin bilinçsiz yaklaşımından, kimimiz ekonomik sıkıntılardan okulumuza devam etmekte oldukça zorlanıyorduk. Okulu bırakma noktasına gelmiştik. Proje kapsamında okulumuzda oluşturulan ikna ekibi ailelerimizle tek tek görüşüp okula devam etmemizi sağladılar. Ayrıca düzenledikleri aktivitelerle bizlerin önemsendiğini ve değerli olduğumuzu hissettirdiler. Bu projeyle birlikte okula devam edemeyen arkadaşlarımın tekrar okula kazandırılması hem bizler için hem toplumsal alandan kız çocuklarımızın okumasının gerekliliğinin algılanması için önemli bir adım olarak görüyorum. Projeye desteklerini sunan, özveriyle çalışan, kapı kapı dolaşıp ailelerimizi ikna eden, bizlerle yoğun bir şekilde ilgilenen çok değerli hocalarıma ve siz katılımcılara kendim ve arkadaşlarım adına sonsuz teşekkür ediyorum. ESRE ÇETİNKAYA “ARKADAŞLARIMA OKULUN NE KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU ANLATIYORUM” MUŞ Ben Esra Çetinkaya.17 yaşındayım.2011 yılında Vali Adil Yazar İ.Ö.O’ndan mezun oldum. Mezun olduktan sonra liseye gitme planları yaptım ama ailevi ve maddi durumlardan dolayı okula gidemedim. Okula gitmediğim zamanlar arkadaşlarıma çok özendim. Onlar bana okulu anlattıklarında benim okula olan özlemim ve sevgim bir kat daha arttı. Ben okulun kıymetini kaybedince anladım. Okula yaklaşık bir yıl ara verdim. Bu bir yıl boyunca hep bir umut bekledim. Okula giden kızları görünce onlara çok özenirdim. Bütün arkadaşlarımın bir hayali vardı ve onlar hayallerine bir adım daha yaklaşırken ben hep bir adım gerideydim ve hayallerimin hiçbir zaman gerçek olamayacağını düşünürdüm ama hiçbir zaman umudumu kesmedim. Bir boyunca hep bekledim. Ama artık yavaş yavaş umudumu kaybetmeye başladım. Tam umudumu kaybettiğim an, aradan bir yıl geçtikten sonra ‘Selcen Hatun K.M.L’ öğretmenleri evimize geldi. Onları görünce çok şaşırdım. Beni yeniden okula kazandırmak istediklerini söylediler. Çok sevinmiştim ama bir yandan da babamın okula göndermeyeceğinden korktum. Sonra olanları babama anlattım. Babamı ikna etmeye çalıştım. Babamla biraz konuştuktan sonra babamı ikna ettim. Ertesi gün babamla birlikte okula kaydımı yapmaya gittik. Okula kaydoldum. Okula başladığım ilk gün okula yeni başlayan çocuklar gibi çok heyecanlanmıştım. Arkadaşlarımla ve öğretmenlerimle tanıştım. Artık okul hayatım yeniden başlamıştı ve ben hayallerime bir adım daha yaklaşmıştım. Hiçbir şey için geç olmadığını düşündüm ve derslere adapte olmaya başladım. Öğretmenlerim ve özgüvenim sayesinde ilk dönemi başarıyla tamamlayarak arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi şaşırttım. Şimdi arkadaşlarıma okulun ne kadar değerli olduğunu anlatıyorum. Umarım onlar da çok olmadan okulun değerini anlarlar. Ben şimdi çok mutluyum. Ama dışarda o kadar çok okumak isteyip de okumayan kız var ki… İnşallah bir gün onlarda hayallerine kavuşurlar. Benim okumayan kızlara diyeceğim şu ki; “Okula gidemedikleri için hiçbir zaman umutlarını yitirmesinler. Elbette bir gün onlara da bir ışık görünecek. Eğer ileride bir meslek sahibi olursam yapacağım ilk iş okula gitmeyen kızların okutulması için elimden gelenin en fazlasını yapmak olacaktır, çünkü okul insanın en iyi dostudur. Benim okula gitmemi sağlayan KEP projesinde görevli olan öğretmenlerime ve emeği geçen değerli büyüklerime teşekkür ederim. FERDE ERGİŞİ ‘KIZLARIN OKUYARAK NELER BAŞARABİLİCEĞİNİ ÇEVREMİZE GÖSTERELİM” AĞRI Ben Ferda Ergişi. İmam Hatip Lisesi 9. Sınıf öğrencisiyim. Öncelikle KEP projesi sayesinde ben ve benim gibi birçok kız öğrencinin tekrar eğitime kazandırılmasına yönelik çalışmalarda emeği geçen saygı değer bütün büyüklerime teşekkür ediyor, hepsini saygıyla selamlıyorum. Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi benim ailemde ilköğretimden sonra okumamı istemedi. Okumak istiyorum ama ne yapacağımı bilmiyordum, çaresizdim. Arkadaşlarım “Alo 147” den yardım alabileceğimi söylediler. Ben de bu numarayı arayarak ailemin beni okutmak istemediğini, bu kon da abana yardımcı olmalarını istedim. Sesimi duyurabilmiştim. Milli eğitim Müdürümüz ve diğer yetkililer ailemi ziyaret ederek ikna olmalarını sağladılar. Şu an onların sayesinde öğrenim hayatıma devam ediyorum. Çok mutluyum. Okula gönderilmeyen, erken yaşlarda evlendirilmek zorunda bırakılan arkadaşlarımın da benim gibi okula devam ederek mutlu olmasını istiyorum. Birçok aile kız çocuklarının eğitimin önemli olmadığını düşünmektedir. ’Kızlar okuyup da ne olacak, kız çocuğu evde annesine yardım eder’ gibi yanlış düşünceler yüzünden her yıl çok sayıda kız arkadaşımız ilköğretimden sonra öğrenimlerini sürdürememektedir. Bana göre kız çocuklarının okuma hakları ellerinden alınmamalıdır. Yarının anneleri olacak kızlar okumalı ki çocuklarında daha iyi bir eğitim verebilsinler. Nitekim büyük bir İslam âlimi ‘Ben seksen senelik ömrümde o kadar âlimden ders aldığım halde hiçbiri annemin bana verdiği ders kadar tesirli olmamıştır.’ sözüyle annenin çocuğun eğitiminde ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamıştır. Çünkü sağlıklı nesiller eğitimli annelerin eseridir. Eğitim almış bir anne, kendi sağlığı ile birlikte; çocuklarına beslenme, temizlik, hastalıktan korunma, eğitim konularında daha bilinçli ve daha duyarlı davranacaktır. Bizler okumalıyız ki yarının doktorları, öğretmenleri, mühendisleri olalım. Kız çocuklarının da okuyarak neleri başarabileceğini çevremize, toplumumuza gösterelim. Burada yine kendi ailemden bir örnek vermek istiyorum. Benim ablam da geleneksel nedenlerden dolayı ailem tarafından okutulmak istenmedi. Ancak ablam yılmadı ve devamlı çalıştı. Sergilediği başarılarla ve öğretmenlerinin desteğiyle ailemin ikna olmasını sağladı. Önce Ağrı Fen Lisesini daha sonra Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı ve şu anda 3. Sınıf öğrencisidir. Eğer ablam okumamış olsaydı şimdi küçük yaşta evlendirilmiş çocuk annelerden biri olurdu. Bölgemizde kızların okutulmamasının tek nedeni aileler değildir. İlköğretim sonrası kızlara yönelik pansiyon, yurt vb. barınma olanaklarının yetersiz oluşu, maddi olanaksızlar, iklim şartlarının olumsuzluğu ve buna bağlı olarak köyden ve uzak mahallelerden gelenlerin yaşadığı ulaşım sıkıntıları da kızların okutulmasının önündeki engellerdendir. Bu engeller aşılırsa yeterli sayıda pansiyon ve yurt yapılırsa ve ailelerin de bu konudaki endişe ve sıkıntıları giderilerek ikna edilirlerse daha çok kız arkadaşımız eğitime kazandırılacaktır. Eğitimli kızlar eğitimli nesiller demektir. Gelecek nesillerin sağlıklı yetişebilmesi için kızlarımızı okutalım onların önündeki engelleri hep birlikte kaldıralım.Teşekkür ederim. ŞEYMA UNUS “ASLA OKUMA UMUDUNUZU KAYBETMEYİN” ERZURUM Çiçekler açılmadan önce küçük bir kutu gibidir. Fakat zamanla açılır, güneş ışığıyla büyür gelişir, etrafına güzel kokular saçacak hale gelirler. Ben de öyleydim işte. Okul benim güneşimdi. Eğitim ve öğretim benim suyum olacak; beni amansız fırtınalara karşı hazırlayacaktı. Yani hayat denen bu inişli ve çıkışlı yola okulda başlayacak; yolun sonrası için hazırlıklı hale gelecektim. Okula ilk başladığım anla okuldan ayrıldığım an hayatımın en zor dönemleriydi. Aslında okuyamamanın ne demek olduğunu okula ilk başladığımda öğrenseydim okula gitmenin benim için zor bir iş olmadığını düşünebilirdim. Ama insan var olanın kıymetini bilmiyor. Yok olanın hasretini çekmek daha cazip geliyor. Ben de uzun süre bu hasreti yaşadım. Aslında ilkokul yıllarında başarılı bir öğrenciydim. Çünkü yeni şeyler öğrenmeyi seviyordum. En mutlu anlarımı okulda geçiriyordum. Büyük bir azim vardı içimde okumaya karşı. Çünkü tek amacım vardı; kimseye muhtaç olmamak, kendi ayaklarım üzerinde durabilmek. Okuma hevesimin içine biraz da hırs karışmıştı. Tabi hırs dediysem çalışma ve başarma hırsıydı bu. Bölgemizde kız çocuklarının okuması pek de hoş karşılanan bir durum değildir. Benim çevremde de bu düşünceye sahip insanların sayısı hiç de az değildi. Bu düşünce sistemi bu topluluğa mensup olan ailemi de doğal olarak etkilemişti. Hep aynı şeyi söylediler; “Kız kısmı okur mu hiç? Şeyma da okumaz, boş verin.” Önce ailem, sonra da ben zamanla onlara boyun eğdik. 8. sınıftan sonra 2 yıl okula gidemedim. Daha doğrusu beni okula gönderme fikri ailem için tamamen bitmişti. Artık okula gitmiyordum. Aslında içimde bir umut vardı. Hani olur da bu fikirleri değişir diye, ama yanılmışım. Beni okula göndermemekte ısrarlıydılar. Bir topluluğa girince utanıp sıkılır hale geldim. Çünkü başka bir kesim benim başarısız bir öğrenci olduğum için okula gitmediğimi düşünüyordu. Hâlbuki okulda başarılı bir öğrenciydim. İnsanların bu tavrı beni bir kurt gibi yiyip bitiriyordu. İlkokul arkadaşlarımın gelip de lise anılarını anlatmaları beni çok üzüyordu. Diğer taraftan da ailemi üzemezdim. Onlar her şeyin iyisini bilir düşüncesi vardı. Tabi bana kalırsa hayırlısı okumaktı. Düşüncelerim değişik bir hal almıştı. Bazen aileme hak veriyor, bazen de okuma sevgisiyle dolup taşıyordum. Her şey üst üste geliyordu. O dönemde annem hastalandı. Annemin bakımını ben üstlenmiştim. Okumayı anneme tercih edemezdim. Her insan gibi ben de annemi çok seviyordum. Bu durumda annemi üzemezdim. Ama o beni üzmeye devam ediyordu. Şeyma kitaplarını yak, artık işe yaramaz gibi sözleri beni yaralıyordu. Benim onlara verdiğim değerin karşılığı bu olmamalıydı. Bana hiç söz hakkı tanımadan “okuma” denilmemeliydi. Ancak ben kitaplarımdan asla vazgeçmedim. Boş vakitlerimde gizli gizli soru çözerdim. Biliyordum bir kapı açılacağını. Hiçbir zaman isyan etmedim, edemedim. Her zaman hakkımda hayırlısı neyse onu dilerdim. Bu halime de şükrettim ve hiç yılmadan dua ettim. Ancak içimdeki karamsarlık günden güne artıyordu. Umut ışığının kalmadığını düşündüğüm bir anda Allah bana bir kapı açtı ve o kapının ardında Aşkale Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğretmenleri vardı. Bu öğretmenler köydeki okumayan kızları okula göndermek için ailelerini ikna etmeye çalışıyordu. Okulda kız pansiyonunun bulunduğunu ve barınma problemi yaşamayacağımızı söylüyorlardı. Ailemle konuştular. Önce karşı çıksalar da ağabeyimin sayesinde kabul ettiler. Ağabeyim bu dönemde en büyük destekçimdi. Bana güvendiğini her fırsatta söylerdi. Babam ise olan bitenden habersizdi. Akşam eve geldiğinde bu konuyu konuştuğumuzda vermiş olduğu olumlu cevap, beni çok mutlu etmişti. O günü hiç unutmam. Okulların açılmasına daha 3 ay vardı. Ama beni şimdiden büyük bir heyecan sarmıştı. O günden sonra kendime söz verdim; ağabeyimi ve bana güvenen insanları asla mahcup etmeyeceğim. Şu an Aşkale Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrenciyim. Benim bu günlerimi görmemi sağlayan, en büyük destekçilerim Aşkale Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğretmenlerine ve değerli ağabeyim Mustafa Unus’a minnettarım. Şu an okula gidemeyen arkadaşlarıma söylemek istediğim şey ise; asla okuma umutlarını kaybetmemeleri. Unutulmamalı ki tohumun çiçek olmasını sağlayan tohumun içindeki güneşi görme umududur. Umut olmadan hayatın yaşanmaya değer olmadığı bilinmelidir. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.