Buluşma Dergisi, 2015 Sayı 1 / 10 Mb

Transkript

Buluşma Dergisi, 2015 Sayı 1 / 10 Mb
ALLIANZ
Buluşma
İŞTE YENİ TREND
İKLİM TEHDİDİ TATİLLERİ
YOK OLMADAN ÖNCE
GÖRMENİZ GEREKEN 10 YER
2015
SAYI
2014 1SAYI 1
Sigorta dünyasında
YILIN BİRLEŞMESİ
ile ilgili bilmeniz gereken her şey
SEYAHAT ROTAM
SENİN İSPANYA’N HANGİSİ?
Madrid mi?
Barselona mı?
GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
TADILMASI GEREKEN LEZZETLER
G
Sevgili Okurlar,
Geride bıraktığımız 2014 yılında, faaliyetlerimizi “Allianz Sigorta”, “Allianz Yaşam ve Emeklilik” ve “Allianz Hayat ve
Emeklilik” şirketleri altında toplayarak çalışanlarımıza, değerli
acentelerimize, iş ortaklarımıza, müşterilerimize ve tüm paydaşlarımıza dokunan yepyeni ve farklı bir döneme girmenin
heyecanını yaşadık. 2015 yılında da bu yeni dönemin enerjisi
ile Allianz’ın uluslararası gücünü ve uyguladığı başarılı stratejileri Türkiye’de daha fazla deneyimleyeceğimiz projeler ile yolumuza devam ediyoruz.
Allianz Türkiye olarak vizyonumuzu “Müşteri memnuniyeti ve
teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılığın öncülüğünü yapmak,
toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmak” olarak belirlemiştik. Bu vizyonla şeffaf, topluma dokunan, yeni
nesil iş yapış şekillerini benimseyen ve müşterisiyle klasik bir
sigorta şirketinden farklı şekillerde de iletişim kurabilen “dışavurumcu” yaklaşımımızı başarılı projelerle hayata geçiyoruz.
Bu yaklaşımla Ayhan Sicimoğlu ile birlikte hayata geçirdiğimiz Kurumsal PR projemizde tüm paydaşlarımıza Allianz’ın
içinden bir kesit sunmak istedik. Çalışmadaki yenilikçi iletişim
stratejimiz ile sosyal medyada bir başarıya imza attık. Projemiz
112 milyon gösterim ve yaklaşık 4 milyon kişiye erişim oranıyla
Ekim ayında YouTube’da kendi kategorisinde en çok izlenen
1. video oldu.
En içten halimizle “Bir Olmak İçimizde Var” mesajı ile hayata geçirdiğimiz reklam kampanyamızın gerek TV reklam filmi,
gerekse radyo cıngılı duygusal yaklaşımıyla oldukça beğeni
topladı. 360 medya stratejisiyle, televizyon, radyo, outdoor,
gazete, dergi, dijital ve sosyal medyada yoğun bir frekansla yer alan kampanyamız, tüketiciye her mecradan ulaşmayı
başardı. Kampanya filmlerimiz sosyal medya kanallarında 1
milyon, televizyon ve sinema yayınlarında ise 52 milyonun
üzerinde izlenme sayısı ile büyük yankı uyandırdı.
tüm madenci ailelerinin sıkıntı ve ihtiyaçlarıyla ilgilenerek psikolojik yardım ve eğitimi kapsayan iki ayaklı bir proje geliştirdik. Proje ile ayrıca Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği
(APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği ile çalışarak, madencilerimizin yakınları başta olmak üzere bölgede etkilenen tüm
vatandaşların faydalanacağı çalışmalarla yaşam kalitelerini
artırmayı ve farklı bir öğrenim sistemi ile bilim kahramanları yetişmesini amaçlıyoruz.
2014 yılında ayrıca, “Müziğin Geleceği İçin 1 Olduk” diyerek
müzik odağında yatırım kararı aldık. Toplumun yaşam kalitesini arttırma hedefimizi global marka elçimiz Lang Lang’ı
İstanbul’da ağırlayarak somutlaştırdık.
2015 yılında işbirliklerimizin kapsamını genişleterek toplumun
yaşam kalitesini yükseltecek ve sektörün gelişimini de destekleyecek inovatif çalışmalarla müşterilerimize daha iyi hizmet vererek liderliğimizi sağlamlaştıracağız.
Hepimiz için sağlık ve başarı dolu bir yıl olmasını diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
Toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmak
amacıyla Mayıs ayında Soma’da yaşanan maden faciası ile
sektörde örnek gösterilen bir işbirliği gerçekleştirdik. Kurduğumuz “Allianz Soma Dayanışma Ağı” ile kazadan etkilenen
Solmaz Altın
CEO, Allianz Türkiye
Buluşma 2015 - 3
6 YAŞAMA
SANATI
Daha keyifli bir yaşam için
“zevk sahibi” öneriler...
8 BARSELONAMADRİD
İspanya’nın en çok rağbet
gören iki turizm kenti... İki
şehrin gezilmesi gereken
yerleri…
16 BİR OLMAK
İÇİMİZDE VAR!
İşte Allianz’ın gönülleri
fetheden kampanyası...
18 MÜZİĞİN
GELECEĞİ İÇİN
“1” OLDUK
Dünyaca ünlü piyanist Lang
Lang’ın unutulmaz konseri...
40
BİR KIŞ KLASİĞİ: ABANT
Güzel bir hafta sonu kaçamağı için en uygun
alternatiflerden biri olan Abant’ta ziyaret edilmesi
gereken adresler, görülmesi gereken yerler, alışveriş
seçenekleri, konfor ve huzur vaad eden otelleri…
46
PODYUMLARDA
ARAP BAHARI
Bugüne kadar sarışın ve renkli
gözlü modelleri baştacı eden
moda dünyası, şimdilerde
Ortadoğulu modellerin egzotik
güzelliğini keşfetti.
58 KÜLTÜR
REHBERİ
Kitap, müzik, DVD...
Arşivinizin baş köşesinde
bu önerilerimize yer açın...
60 ÇİKOLATA
HAKKINDA
BİLMENİZ
50 HEMINGWAY’İN
GEREKEN
SON VURUŞU
20 ŞEY
Bundan 54 yıl önce intihar
20 HANGİ
eden ünlü yazarın hiç
BİLİMSEL PROJE görmediğiniz fotoğraflar
eşliğinde hayatı…
KAÇA KAÇA MAL
OLDU?
54 TARİHİ
Dünyanın gidişatını değiştiren
LOKANTALARIN
büyük bilimsel projelerin mali
boyutları hiç konuşulmaz. İşte
BİLİNMEYEN
o rakamlar… Atom bombası
HİKAYELERİ
24,5 milyar dolar.. Ayda
yürümenin maliyeti 102 milyar
dolar.. Nükleer füzyon 15
milyar euro…
24 PICASSO’NUN
Türkiye’nin en meşhur ve
tarih kokan lokantalarının
nasıl kurulduğu, dünyaca ünlü
müdavimleri ve bugünlere nasıl
geldiğinin hikayeleri…
GİZLİ SEVGİLİSİ
Picasso’nun birçok eserinde,
hatta Guernica’da bile
kendinden küçük sevgilisini
resmettiği yeni açılan bir
sergiyle deşifre edildi.
34 YILIN
BİRLEŞMESİ
Sigorta dünyasında yılın en
çok konuşulan birleşmesiyle
ilgili bilmeniz gereken her şey...
36 CEBİNİZDEKİ
KLİNİK
İyi olacak hastanın artık doktor
cebine geliyor...
4 - Buluşma 2015
28
YOK OLMADAN ÖNCE GÖRMENİZ
GEREKEN 10 YER…
İşte yeni tatil rotalarınız: “İklim tehdidi tatilleri”…
BULUŞMA
2015 Sayı 1
Allianz adına sahibi:
Arif Aytekin
Yapımcı:
AJANS
PLUS MEDYA
Avukat Süreyya
Ağaoğlu Sok.
No:68
Nişantaşı / İstanbul
Tel: 0212 213 83 46
Film, Baskı ve cilt:
Bilnet Matbaacılık
Biltur Basım Yayın ve
Hizmet A.Ş.
Dudulu Org. San. Bölgesi
1.Cad. No:16 Ümraniye
İSTANBUL
Tel: 444 44 03
Yönetim yeri:
Allianz Sigorta A.Ş.
Bağlarbaşı Kısıklı Cad.
No: 13
Altunizade 34662 İstanbul
Tel: 0216 556 66 66
www.allianzsigorta.com.tr
Yayın türü:
Yaygın süreli yayın
Yayının mahiyeti:
Kurumsal
Allianz
Her Zaman
Kazandñrñyor!
Allianz
Türkiye Facebook
sayfamñzñ beàenin,
fñrsat ve
avantajlarñmñzdan
haberdar olun...
www.facebook.com/AllianzTurkiye
6aa^VcoH^\dgiV6#Ē#
lll#Vaa^Vcoh^\dgiV#Xdb#ig))))*)+
6aa^Vco=VnVikZ:bZ`a^a^`6#Ē#lll#Vaa^VcoZbZ`a^a^`#Xdb#ig))))*)+
6aa^VcoNVēVbkZ:bZ`a^a^`6#Ē# lll#Vaa^VconVhVbZbZ`a^a^`#Xdb#ig)))%.*(
yaşama sanatı
Kolej Modası
Moda tarihinde preppy görünümlerin sayısız tasarımın
yaratım sürecine ilham verdiği bilinen bir gerçek.
Amerikan kolejli kızların giyim tarzı da tıpkı Coca-Cola,
beyzbol ve otostop kültürü gibi dünyaya yayılmıştı. Moda
da o denli büyük bir etki yaptı. Geçtiğimiz günlerde Rizzoli
Yayınları’ndan çıkan “Seven Sisters Style” adlı kitap
işte bu kolejli kızların giyim tarzını Katharine Hepburn,
Jacqueline Kennedy, Ali MacGraw ve Meryl Streep gibi
ikonik kadınların ışığında ele alıyor. Efsanevi kadınların
kolej zamanına doğru tarihsel yolculuğa çıkılan kitapta
eğitim, seyahat gibi yaşam tarzlarının farklı alanları
mercek altına alınıyor. Elbette bu süreçte Bermuda
şortları, jean pantolonları, sandaletleri, Shetland
süveterleri, inci küpeleri, zarif valizleri, deri eldivenleri,
kaşmir trikoları da esin kaynakları arasında yerini alıyor.
Rebecca C. Tuite’in kaleme aldığı kitapta erken dönem
preppy ilham verdiği Dior, Balenciaga ve hatta Band of
Outsiders’ın tasarımları da karşımıza çıkıyor.
Köpekler için fitness zamanı
S
onunda bu da oldu, Jog A Dog
markası köpekler için koşu bandı
piyasaya sundu. Amerika’da obezite
oranı sadece insanlar arasında yayılmıyor.
Fazla kilo sorunundan köpekler de
nasibini alıyor. İşte minik dostunun fazla
kilolarından şikayet edenler ya da bu
soğuk havalarda köpeğini dolaştırmaya
üşenenler için tasarlanmış bir alet.
Köpekler için üretilen koşu bandının üç
farklı boyutu var.
6 - Buluşma 2015
38 farklı renk
ile dünya turu
Angelina
ile Louboutin
ortaklığı
Angelina Jolie ve Christian
Louboutin, Jolie’nin canlandırdığı
kötülük timsali “Malefiz”
karakterinden ilhamla çok
özel bir ayakkabıya imza attı.
“Malangeli” adı verilen özel
tasarım ayakkabılar, Louboutin’in
Paris’teki atölyesinde sınırlı
sayıda ve elde üretildi. Kırmızı
ve siyah rugan seçenekleri olan
Malangeli’nin satışından elde
edilecek gelir, dünyanın terk
edilmiş ve yetim kalmış çocuklar
için kurulmuş olan en büyük
örgütü “SOS Children’s Villages”
yararına kullanılacak. Kuruluş,
2003 yılından beri Angelina Jolie
tarafından destekleniyor.
Louis Vuitton’ un Basel’de tanıttığı
yeni saati “Escale Worldtime”, elde
boyanan kadranıyla, lüksü ve kaliteyi
buluşturuyor. Saatin 38 farklı renk ile
boyanan kadranında, dünyanın 24 farklı
yerinden görüntüler bulunuyor. 41 mm’lik beyaz
altın çerçevenin içine konumlandırılan kadranın,
ortasına konulan üçgenin ucundaki ok ise akrep
vazifesi görüyor. Louis Vuitton’un “Limit Yok”
sloganıyla sunduğu ürün, markanın erkeklere özel
tasarladığı ilk saati olma özelliğini de taşıyor.
Lüksün yeni adı
tetris otel
Üşengeçler
için
Bir paten keyfimiz vardı,
sonunda o da teknolojiye yenik
düştü. Peter Treadway markası
gençlerin ve çocukların paten
kayma eğlencelerine de boyut
atlatmış ve elektrikli roller
skate’leri piyasaya sürmüş.
Kumandayla kontrol edilebilen
patenler saatte 16 kilometre hız
yapıyor.
F
arklı ülkelere gittiğinizde, o ülkenin
kültürünü yansıtan farklı otellerde
konaklamak istersiniz. Bu kural Hive-Inn
projesiyle tamamen yıkılıyor. Hong Kong’lu
şirket Ova Studio, taşınabilir ve esnek
konteynerleri birleştirerek yer değiştirebilen
lüks odalar yaratmayı hedefliyor. Bir dönemin
moda oyunu Tetris’i anımsatan proje, hayata
geçtiğinde epey ses getireceğe benziyor.
Buluşma 2015 - 7
KAÇAMAK
SİZİN İSPANYA’NIZ HANGİSİ?
Barcelona mı?
8 - Buluşma 2015
Dünyanın en gözde şehirlerinden ikisi: Biri sürrealizmin başkenti
Barselona… Diğeri krallara layık Madrid… İspanya’nın bu iki şehri
arasında futboldakinden çok daha büyük bir cazibe rekabeti var…
Her iki şehrin görülmesi gereken yerlerini, tadılması gereken
lezzetlerini ayrıntılarıyla okuduktan sonra, “ezeli rekabet”ten
sizce kim galip çıkacak karar verin…
Madrid mi?
Buluşma 2015 - 9
Şehrin en önemli
yapıtı “bitmeyen
kilise”
La Sagrada
Familia.
NE ALMALI?
Barselona’da,
İspanya’ya
özgü kültürel ve
sanatsal eşyalar
bulabilirsiniz.
İspanyol
yelpazeleri,
biblolar,
Flamenko
aksesuvarları
ve magnetler…
Fiyatlar uygun,
rahatlıkla
alışveriş
yapabilirsiniz.
Gerçeküstü bİr şehİr barselona
Şehrin Katalan bölgesinin naifliğini ve tarihini koruyan yapısı,
geniş kaldırımları ve huzuru arayanlar için sunduğu binlerce seçeneği göreni cezbeder. Tarihi yapılar aynı anda hem heybetli
hem de naiftir. Aynı zamanda bir futbol kenti olan şehirde, ateşli
İspanyol atmosferini ve dünyanın en ünlü stadyumlarından olan
Nou Camp’ı görüp o ateşi içinizde hissedersiniz.
Mükemmel sahiller ışıltılarıyla çağırır sizi. Latin kültürünün kokusunu taşıyan kumsallar, hem eğlenceli hem de huzurlu bir deniz
keyfi yaşatır. Güneşli, Akdeniz’in şeffaf ve duru suyu üzerinde
hayatın tadını çıkarırsınız.
A
Akdeniz’in en güzel şehirlerinden biri olan Barselona, İspanya’nın
17 özerk yönetiminden biri. Ayrıca Katalonya özerk yönetiminin
de başkenti. Haritadan baktığınızda tam olarak yeri, doğuda Akdeniz, kuzeyde Fransa ve Andorra Prensliği, güneyde Valensiya
özerk yönetimleri ve batıda Aragon ile çevrili. Barselona yaklaşık
olarak 1.5 milyon insanın yaşamakta olduğu bir Akdeniz şehri.
Ağırlıklı olarak kullanılan dil Katalanca ve İspanyolca. Nüfus yoğunluğu olarak da başkent Madrid’den sonra en kalabalık şehir.
Akdeniz kıyısında olduğu için genel olarak Akdeniz iklimi hakim.
10 - Buluşma 2015
NERELERE GİTMELİ?
Barselona, ünlü mimar Gaudi’nin elinden çıkmış dersek, yalan olmaz. Mimaride modernizm akımının öncüsü olan Antoni
Gaudi’nin eserleri ve hayatına dair ayrıntıların görülebileceği
Sagrada Familia ve Park Guell, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. La Pedrera ya da bilinen ismiyle Casa Mila, Eixample bölgesinde yer alıyor. İnsanı hayrete düşüren gerçeküstü
eser 1912 yılında tamamlanmış. Eserin en dikkat çekici özelliği
pencere ve balkon formlarıyla süslenmiş olması. Mimar Gaudi
tarafından yapılan tam sekiz eserin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunduğunu da söyleyelim.
Şehrin cazibe merkezi olan La Rambla Caddesi, Barselona’nın
kalbi niteliğinde. Kafeler, restoranlar, gece kulüpleri, barlar, alışveriş merkezleri ve müzelerin bulunduğu caddede, sokakta müzik yapan insanları görebilirsiniz.
Barselona’da İspanyol tarihinin ve kültürünün ruhunu anlayıp hissedebilmek için Flamenko dans gösterilerine de vakit ayırmak
gerekiyor. Futbolseverler için güzel bir aktivite de Barcelona futbol takımının mabedi Nou Camp’ı görmek.
I
İspanya’ya vardığınızda Latin dansları ve müzikleri karşılayıp
havaya sokar sizi… Danslar ve şarkıların etkisiyle yerinde duramayan bir ülkenin heyecanı sizi de cezbeder. Ayaklarınız kendiliğinden ritim tutmaya, vücudunuz hareket etmeye başlar.
O güne kadar hiç öğrenmemenize rağmen salsa yapmanıza
şaşırırsınız.
İspanya’nın başkenti olan Madrid Avrupa’nın en kalabalık
şehirlerinden biri. Hem ekonomik hem de turistik açıdan büyük bir öneme sahip olan bu şehirde yaklaşık dört milyon kişi
yaşıyor. Madrid, Endülüs Emevileri zamanında kurulan ve
Müslümanlar’ın elinde bulunan bir şehirken, sonrasında VI. Alfonso döneminde Hıristiyanlar’ın eline geçmiş. İlk adı Magerit
olan şehir, zamanla Madrid ismini almış. Yakın tarihe dayalı izlerin bulunduğu kent, İspanyol sanatçıların eserlerini üretmeye
başlaması ile sanatsal zenginlik kazanmış ancak İspanya’da
yaşanan iç savaş nedeni ile büyük hasarlar almış. İspanya’da
canlı bir boğa güreşi izleyemediyseniz en azından, İspanyol
eğlencesini ve özelliklerini gösteren boğa güreşi müzesini ziyaret edin.
krallara layık madrİd
Cava Baja
NE ALMALI?
Madrid’de alışveriş neredeyse tam gününüzü alabilir.
Çünkü burada alışveriş yaparken kendinizi cennette gibi
hissedeceğiniz çok sayıda alışveriş merkezi var. Turistik bir
alışveriş peşindeyseniz zeytinyağı, şarap ya da Madrid’e özgü
maden işlemeleri alabilirsiniz. Merkezde olmasa da Madrid’in
her yerine tren ya da farklı araçlarla ulaşmak kolay olduğu için
farklı mağazaları da gezmeniz mümkün. Hemen belirtelim,
Madrid halkı hergün öğlen saatlerini siesta, yani uyku süresi
olarak kullanır. Bu nedenle de bilhassa küçük dükkanlar
öğlenleri kapalı olur.
Gran Via
Calle de Serrano
Mont Juic, şehrin en
büyük parklarından biri.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
MONT JUIC
Barselona’nın en büyük parkı. İsmini üzerinde bulunan dağdan
alıyor. Yürüyüş yapmak için ideal.
POBLE ESPANYOL
Yapay şekilde yapılmış bir İspanyol köyü. Köye girdiğiniz
zaman kendinizi tipik bir İspanyol köyünde hissediyorsunuz.
LA SAGRADA FAMILIA
Barselona şehrinin en önemli dini yapıtlarından biri. “Bitmeyen
kilise” olarak tanımlanan bu eser günümüzde de henüz
tamamlanmış değil. Gaudi, kilisenin inşaatını 1883’te alıyor
fakat mimarın 1926’da ölmesi ile inşaat durma noktasına
geliyor. Eserin 2026 yılında Gaudi’nin ölümünün 100’üncü
yıldönümünde tamamlanması bekleniyor.
NE YEMELİ?
Türk kültüründeki mezelere benzer İspanya tapaslarının tadına mutlaka bakmalısınız. Tapaslar için
özel sofraların kurulduğu restoranlar dışında, içkinin yanında ücretsiz tapas getiren barlarda da bu
lezzeti bulabilirsiniz. Ayrıca klasik İspanyol omleti
tortilla ve ünlü İspanyol içkisi sangria’nın tadına da
mutlaka bakmalısınız.
Barselona mutfağı, Akdeniz ve Katalan mutfak
özelliklerini yansıtıyor. Yemeklerde deniz mahsulleri bolca bulunmakta. Ayrıca sebze yemekleri, zeytinyağlılar ve etli yemekleri de var.
Barselona’da denenebilecek tatlar listesinde, tortilla a la espanola, deniz mahsulleri bazen de tavukla
yapılan paella ve tapaslar ilk sırada yer alıyor.
İspanyollar öğlen yemeklerini alışılmıştan daha geç
saatte yiyorlar. 14:00’ten önce öğlen, 20:00’den
önce de akşam yemeği pek yemiyorlar.
12 - Buluşma 2015
MUSEU PICASSO
Şehirde en çok turist çeken mekanlardan biri. Ünlü İspanyol
ressam Pablo Picasso’nun eserleri sergileniyor. Müze,
birbirine bitişik beş ortaçağ sarayına yayılmış durumda.
PARK GUELL
El carmen tepesinde bulunuyor. Ünlü mimar Gaudi’nin önemli
bir diğer eseri olan bu park kompleksinin yapımı tam olarak 14
yıl sürmüş.
KATALUNYA ULUSAL SANAT MÜZESİ
Barselona’nın en önemli müzelerinden biri. Müzede birçok
romanesk sanat eseri bulunuyor.
MODERN SANATLAR MÜZESİ
Katalan ve İspanyol eserlerinin sergilendiği bir müze…
NE YEMELİ?
Madrid mutfağının alametifarikası
yemeklerde kullandıkları baharatlar.
Safran ve deniz ürünleri en sık
kullanılan malzemeler. Genelde
kahvaltı, öğlen ve akşam
yemeklerinin yanı sıra burada gece
atıştırmaları da söz konusu. Gece
hayatının yoğun olduğu bu şehirde
sabaha kadar eğlence devam ettiği
için enerjinizin yerinde olması gerekir.
Madrid’in ünlü kalamarlı sandviçi
“bocadillo de calamarges”
Plaza Espana birçok heykel
ile ilgi çekici bir meydan. Don
Kişot bunların en ünlüsü.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
PALACIO REAL DE MADRID
18’inci yüzyılda inşa edilmiş Madrid’in en büyük ve en görkemli
saraylarından biri. Bugün hâlâ devlet törenlerinde kullanılıyor.
Puerta del Sol
PLAZA MAYOR
Madrid’in en geniş ve en işlek yeri. Gece geç saatlere kadar
eğlence ve hareketin devam ettiği bu meydan kafeleri, restoranları
ve gece kulüpleriyle ünlü.
PUERTA DEL SOL
Plaza Mayor’un sonunda bulunan Puerta Del Sol, “Güneş Kapısı”
anlamına gelen ve Madrid’de kalan son şehir kapısı. Kapının
doğuda bulunması nedeniyle şehrin güneşi gören ilk kısmı burası.
CATEDRAL DE SANTA MARIA
LA REAL DE LA ALMUDENA
Katedralin yapımına 1883 yılında başlanmış ve 10 yıl içinde
bitirilmiş. Hem neoklasik hem de gotik tarzın görüldüğü bu yer,
girişindeki iki büyük kule ile ziyaretçileri karşılamakta.
GRAN VIA
Madrid’in en işlek caddelerinden biri olan Gran Via, ilgi çeken
çatıları ve üçgen binalarıyla adeta modern saraylara ev sahipliği
yapıyor. Alışveriş yapmak istediğinizde ya da şık bir restoran
aradığınızda gideceğiniz adres Gran Via olmalı.
PLAZA ESPANA
Birçok heykel ile ilgi çekici bir meydan olmasının yanı sıra pek
çok turistik noktaya yakın mesafede olması nedeniyle her zaman
kalabalık ve işlek bir meydan. Cervantes ve Don Kişot’un da
heykellerinin yer aldığı meydan görkemli binalarıyla dikkat çeker.
PLAZA DA CIBILES
Madrid’in ünlü meydanlarından biri. İsmini meydanın orta yerinde
yer alan Kibele heykelinden alıyor. Linares Sarayı ve İspanya
banka binası da bu alanda yer alıyor.
Plaza Mayor
Buluşma 2015 - 13
SEYAHAT
SEVENLER
İÇİN
Seyahat
Sağlık
Sigortası
Barcelona’dan
ne alalım?
Barcelona’dan en lezzetli
adresler
• Mauri Cafe’nin (pasteleriasmauri.com) tatlıları,
Petit Comitè’nin (petitcomite.cat) Katalan yemekleri
ve La Bodegueta Provença’nın zengin şarap
menüsü denemeye değer.
• Cuines de Santa Catarina
(cuinesdesantacatarina.com) ve Agua
(grupotragaluz.com) hem öğle hem de akşam
yemeği için, ailecek gidilebilecek güzel
restoranlar.
• İspanya’ya gidip doya doya tapas yemeden olmaz.
Tapas 24 (tapas24.net), Cal Pep (calpep.com),
şehrin en iyilerinden Maitea (maitea.es) ve Quimet’i
mutlaka denemelisiniz.
• Barcelona’nın tarihi yiyecek pazarı La
Boqueria’daki tezgahlarda öğle yemeği için
harika atıştırmalıklar bulabilirsiniz. Taze ve
leziz sandviçler, zeytinler, ekmekler, meyveler,
şarküteri ürünleri, mezeler ve tatlılar bir arada…
14 - Buluşma 2015
• Louis Vuitton, Chanel, Gucci,
Cartier, Yves-Saint-Laurent,
Hermès, Laurel, Max Mara,
Escada ve Armand Bassi gibi
ünlü isimler tehlike yaratacak
kadar yakınınızda olacaklar!
• Passeig de Gràcia
üzerindeki ev eşyaları
mağazası Vinçon’da
güzel ve ilginç şeyler
bulabilirsiniz.
• Barrio Gotico’nun
sokaklarında gezinirken
karşınıza pek çok küçük
sevimli butik ve tasarım
dükkanı çıkacak. Hepsine girin
ve genç modacılardan yaratıcı
parçalar toplayın.
• Ünlü İspanyol
tasarımcı Montse
Esteve’nin birbirinden
şık mücevherlerine
yerinde bakmak
isteyenler, randevu alarak
sanatçının son modellerini
inceleyebilirler.
• İspanyol markası
Natura’nın, Barcelona’nın
her köşesinde mağazası var.
Kıyafetten ayakkabıya, ev
aksesuarlarından hediyeliklere
kadar pek çok farklı parça
satan bu doğa temalı markayı
çok beğeneceksiniz.
>> Seyahatte bir sağlık
problemiyle karşılaşırsak
bunun önlemini şimdiden
alabilir miyiz? Allianz
Seyahat Sağlık Sigortası
işte bunun için var.
Seyahatte olduğunuz
dönemlerde sizi risklere
karşı korumak için.
Seyahate çıkmadan
önce her ayrıntıyı
planlayabilmeniz için.
>> Seyahat Sağlık
Sigortası, yurtiçi ya da
yurtdışı seyahatleriniz
sırasında meydana
gelebilecek sağlık
risklerine karşı sizi
koruyan bir sigorta.
Aynı zamanda
yurtdışından ülkemize
seyahat edenleri de
ülkemizdeki seyahatleri
boyunca sigortalıyor.
>> Seyahatiniz sırasında
ani bir hastalıkla karşı
karşıya kalırsanız, tedavi
görebileceğiniz en
yakın sağlık kuruluşuna
yönlendiriyor ve
masraflarınızı karşılıyor.
Tedavinizin bitiminde
evinize naklinizi sağlıyor.
Ayrıca seyahat sırasında
vefat eden sigortalımızın
nakil işlemlerini de
gerçekleştiriyor. İsterseniz
kişisel sorumluluklarınız,
bagaj kayıplarınız, kaza
sonucu vefat ve sürekli
sakatlık ile kapkaç
teminatlarını da poliçenize
ekleyebilirsiniz.
Allianz Acenteleri / 444 45 46
Madrid’ten ne alalım?
• İspanya’ya gidip espadril almamak olur mu?
1840’tan beri el yapımı espadriller satan Casa
Hernanz’in küçücük dükkanı Plaza Mayor’un
hemen arkasında. Espadril dersiniz kimse anlamaz,
“alpargatas”ı deneyin!
• Cacao Sampaka’nın çikolataları hediye
etmek için ideal.
• Madrid’in nezih semti Salamanca’nın Calle de
Serrano ve Calle de Jose Ortega y Gasset sokakları
lüks alışveriş yapmak için ideal.
Madrid’ten en lezzetli adresler
• Şehrin merkezindeki Mercado San Miguel, en güzel İspanyol tapaslarını tadıp, en nefis şarapları deneyebileceğiniz
cıvıl cıvıl ve sevimli bir pazar yeri. Kapalı alanda yanyana sıralanmış standlardan oluşan Mercado San Miguel öğle saatlerinden
gece yarısına kadar açık.
• İspanya’nın şüphesiz en eğlenceli yemek kültürü, her köşe başında bulabileceğiniz tapas barlar. La
Latina’daki Cava Baja Sokağı, boylu boyunca tapasçılarla dolu. Birini seçip uzun uzun yemek yerine her
durakta bir parça atıştırıp bir öğünde birden çok yeri
deneyin.
• Casa Lucas, Tempranillo, La Concha, La Perejila
ve La Camarilla mutlaka ziyaret etmeniz gereken tapasçılar. Siparişe “ensalada rusa” ve “jamon iberico” ile başlayın.
• Madrid’in simgesi kızarmış kalamarlı sandviç “bo-
cadillo de calamares” her köşede bulabileceğiniz
bir lezzet. Ama biz özellikle Casa Labra veya Casa
Revuelta’da yemenizi tavsiye ederiz.
• Görünüşü tulumba tatlısına, tadı ise lokmaya benzeyen “churros” İspanyolların kahvaltıda yemeği tercih ettiği bir tatlı türü.
Genelde sıcak çikolataya batırılarak yenen ama tarçın veya toz
şekerle de servis edilen churros’un en güzelini Calle Arenal’in
ara sokağındaki Chocolateria San Gines’de tadabilirsiniz.
• Kahvaltı veya öğle yemeği için Paseo del Prado yakınındaki Mama Framboise kaçmaz.
• Şık akşam yemekleri için Santceloni, Olsen, Ramon
Freixa Madrid ve Kabuki Wellington’ı öneririz.
• 1919’dan beri aynı yerindeki şarküterici Jamoneria Lopez
Pascual tam bir Madrid klasiği. Günün her saati arı kovanı gibi
hareketli dükkandaki jamon çeşitleri başınızı döndürecek.
2015 -xxx
Buluşma 2015
15
KAMPANYA
ALLIANZ’ın reklam
KAMPANYASI
Bİr olmak İçİmİzde var!
“Bir olma” konseptiyle geçtiğimiz günlerde relansman
kampanyasını yapan Allianz, bu kampanyayla vermiş olduğu
anlamlı mesajlarla diğer rakiplerinden ayrışarak sektörde
kendisini yine farklı bir yere konumlandırıyor.
İşte gönülleri fetheden kampanyası...
16 - Buluşma 2015
B
Bazen çok farklı yerlerden gelmiş insanlarla, adeta tek
bir vücut haline geliriz. Nefesimizi tutup, binlerle aynı anı
yaşamanın heyecanına kapılır ve günün sonunda bazen aynı
sevinci, bazen de aynı hüznü paylaşırız. Çünkü bir olmanın
gücü birinin elini tutmak, onunla omuz omuza durabilmektir.
Bir olmak içimizde var!
Kimi zaman tribünlerde, kimi zaman bir hastanenin bekleme
odasında. Tribünlerde binlerce iken, tuttuğumuz takıma kızıp,
küsmek; yine de 90 dakika bitene kadar orada olmaktır bir
olmak. Takımını destekleyen binlerce kişinin, birden sustuğu
o anın sessizliğine bürünmektir bir olmak.
Kimi zaman dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebeğin yanında
olmak, o minicik ayakların izinde yepyeni bir geleceğe
doğru yürümektir bir olmak. Bazen birbirimize kızsak bile
en zor anlarda birbirimize destek olmaktır; çünkü sevginin,
dostluğun, saygının ve hoşgörünün gücüdür bir olmak.
Biz Allianz olarak, 90 yıldır bu topraklarda böyle gördük,
böyle öğrendik. Allianz, hayatın her anında bir olmak için
yanınızda.
GÜNLÜK HAYATTAN HİKAYELER
“Bir olma” konseptiyle geçtiğimiz günlerde relansman
kampanyasını yapan Allianz, bu kampanyayla vermiş olduğu
anlamlı mesajlarla diğer rakiplerinden ayrışarak sektörde
kendisini yine farklı bir yere konumlandırıyor.
Başarılı kampanyanın arkasında ise Türkiye’deki en yaratıcı
ilk beş reklam ajansından biri olan Concept Reklam Ajansı
KÜNYE
Kreatif Direktör: Kerem Özkut
Group Head: Ertuğ Tuğalan,
Namık Ergin
Yaratıcı Ekip: Erhan Dursun,
Cem Erguvan, Engin Erden
Cansu Erdinç
yer alıyor.Kampanya “Bir olma”nın önemini anlatırken,
senaryosunda günlük hayattan hikâyelere yer veriyor.
Bizlerin iyi günde de kötü günde de her zaman birbirimize
destek olduğumuzu, bir olduğumuzu resmediyor. Bir
doğumda tüm aile, dostlar ve akrabalar bir araya gelir,
dükkânınızı su bassa ilk karşı komşunuz yardımınıza koşar,
vatan için askere gidenleri hep beraber selamlarız, yolda bir
kaza görsek hiç düşünmeden canları kurtarmaya çalışırız,
mahallenizde bir yangın çıksa elden ele bir kova su taşırız, bir
düğün olur mutluluğu paylaşırız... “Bir olmak bizim içimizde
var” içgörüsünden yola çıkarak kampanyanın omurgasını
oluşturan Allianz, bu kampanyada; 90 yıldır bu topraklarda ve
hayatın her anında bir olmak için insanların yanında olduğunun
altını çiziyor.
80 KİŞİLİK EKİP GÖREV ALDI
Türkiye’den kareleri içinde bulunduran ve çekimleri dört gün
süren reklam filminin setinde 80 kişilik bir ekip görev aldı.
Yönetmen koltuğunda ise Belçika asıllı ödüllü yönetmen
Manu Ceoman yer alıyor. Filmi Emre Altuğ seslendirirken,
müziği ise soundtrack’leriyle ünlü olan Rahman Altın çaldı.
Kampanya 360 medya stratejisiyle, outdoor, radyo, sosyal
medya ve dijital işleriyle tüketiciye her noktadan ulaşmayı
başardı. 90 saniyelik bir radyo cıngılına sahip olan kampanya,
radyoda insanların kalplerini titreterek yüzlerde bir tebessüm
bıraktı.
Lider sigorta şirketi Allianz bu mottosuyla gönülleri
fethetmeye devam edecek.
Buluşma 2015 - 17
Müzİğİn geleceğİ
İçİn “1” olduk
Türkiye’de müziğin geleceği için yatırım yapma kararımızın
ardından ilk adımı, Allianz global marka elçisi, dünyaca ünlü
piyanist Lang Lang’ın verdiği unutulmaz konserle attık.
18 - Buluşma 2015
Allianz Türkiye
Yönetim Kurulu
Başkanı Cansen
Başaran-Symes,
Lang Lang, Kaan
Baysal, Allianz
Türkiye CEO’su
Solmaz Altın
ve Kurumsal
İletişim Başkanı
Fatmanur
Erdoğan…
T
Tüm dünyada müziğin geleceğine yönelik yaptığımız
yatırımların yanı sıra geçtiğimiz günlerde Türkiye’de
de bu alanda yatırım yapma kararı aldığımızı 30
Ekim’de gerçekleştirdiğimiz bir basın toplantısı ile
açıklamıştık. “Müziğin Geleceği için 1 Olduk” sloganı
ile çıktığımız bu yolda ilk adımı, dünyaca ünlü piyano
virtüözü ve şirketimizin global marka elçisi Lang
Lang konseri ile attık.
ABD’nin en saygın gazetelerinden New York
Times’ın “Klasik müziğin gezegendeki en ateşli
temsilcisi” olarak tanımladığı, müzik dünyasının
yaşayan en genç efsaneleri arasında adı geçen ve
Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olan Lang Lang ile
iş ortaklığımız 2013 yılından bu yana devam ediyor.
Tüm dünyada her yıl 120’ye yakın konser veren
Lang Lang, Allianz’ın marka elçiliğini sürdürürken,
Allianz Türkiye olarak biz de ünlü piyanist
tarafından oluşturulan “Uluslararası Müzik Vakfı”nın
(International Music Foundation) çatısı altında
Allianz Gençler Müzik Kampı’nın (Allianz Junior
Music Camp) destekçisi olmayı sürdürüyoruz.
Bu konudaki global tecrübe ve birikimimizi
31 Ekim’de Zorlu Center PSM sahnesinde
düzenlediğimiz konserle paylaşma imkanı bulduk.
Bu özel gecede Lang Lang’a, Alllianz’ın Türkiye’de
oluşturduğu Danışma Kurulu tarafından seçilen, 11
yaşındaki genç yetenek Kaan Baysal da eşlik etti.
İş, sanat ve cemiyet dünyasının önde gelen isimlerini
bir araya getiren konsere, Allianz çalışanlarının da
aralarında olduğu 2 bin davetli katıldı. Bu davetliler
arasında Allianz Türkiye’nin yürüttüğü toplumsal
sorumluluk proje ortaklarından biri olan Barış İçin
Müzik Vakfı’nın 500 öğrencisi de vardı. Genç
yetenekler, dünyanın en ünlü piyanistini canlı
izlemenin heyecanını yaşarken, düzenlediğimiz
eğitimlerde edindikleri müzik bilgisini uluslararası
başarıya sahip bir sanatçının konserine katılarak
deneyimleme fırsatı yakaladı.
Binlerce kişinin büyük bir sessizlik içinde beklediği
dahi piyanist Lang Lang konserine, Robert
Schumann’ın “Traumerei” adlı eseri ile başladı.
Sanatçının Ermenek’teki madende su baskını
sonucunda mahsur kalan 18 maden işçisine ithaf
ettiği kısa eser, izleyicilerden büyük alkış aldı.
Chopin’den dört balat çalan ünlü piyanist, yaklaşık
bir saat süren performansının ardından genç
yetenek Kaan Baysal’ı sahneye davet etti.
Genç yetenek Kaan, mini konserinde Chopin’in
iki eserini çalarken, dahi piyanist Lang Lang ise
Kaan’ın yanından hiç ayrılmadı. Beş yaşından
bu yana piyano çalan Kaan’ın kısa performansı
salondan büyük alkış aldı.
KAAN MÜZİĞE YOLCULUK YAPTI
Konserde Lang Lang ile sahne alan Kaan Baysal,
ayrıca usta sanatçının öncülüğünde kurulan ve
10-16 Kasım tarihleri arasında Barselona’da
gerçekleştirilen Allianz Gençler Müzik Kampı’nda
(Allianz Junior Music Camp) özel bir müzik eğitimi
almaya da hak kazandı. Kaan, her yıl sadece 12
gencin kabul edildiği kampta eğitim alan ilk Türk
genci oldu.
Buluşma 2015 - 19
TEKNOLOJİ
Higgs
Bozonu’nun GGS
HI
keşfİ:
BOZONU
5 mİlyar
5 MİLYAR
AVRO
Avro
tutarındakİ
cevap
B
ugüne kadar varlığı tespit
edilememiş bu bozona
tesadüf edebilmek için
27 kilometre çapında Hadron
Çarpıştırıcısı denilen bir
makine ve sistemin kurulması
gerekti. Varlığı kesin olmayan
ve görünmez boyutlarda olan
bu atomaltı parçacık için yerin
yüz metre altında kurulan bu
muazzam mekanizmanın yanı
sıra, yürütülmesi için gerekli
çalışmalar ve kullanılan metotlar
da bir o kadar muazzamdı. İspatla
sonuçlanırsa bilimsel çalışmalara
büyük ufuklar açacağı söylenen
bu projenin muazzam olan bir
diğer tarafı ise maliyetiydi. Minicik
Higgs Bozonu’na rastlamak için
yapılan çalışmaların maliyeti 5
milyar Avro’y u geçti. Bu rakam
aynı zamanda enerjinin nasıl kütle
sahibi olabildiği sorusunun da
cevabının maliyetiydi.
20 - Buluşma 2015
HANGİ BİLİMSEL
PROJE KAÇA
MAL OLDU?
20
20. yüzyılın başlarından itibaren daha önce görülmedik ölçekte
büyük bilimsel projeler, uzay çalışmaları, yatırımlar birbiri ardına
yapıldı. Bu projelerin en fazla heyecan yaratanlarından sonuncusu Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi CERN’de gerçekleştirilen Higgs Bozonu projesi oldu. Proje bilimsel yönü kadar felsefi
yönüyle de çok tartışmalara konu oldu. Ama işin bir de mali yönü
vardı. Bu proje öncekiler gibi bilimsel, teknolojik yönü kadar maliyet boyutuyla da dev bir profil çiziyordu. Tüm bu projeler, keşifler
insanlık adına çok değerliydi ve bu yüzden kesenin ağzını açmak
gerekiyordu. Örneğin dünya dışı zeki varlıklarla iletişim kurmak
umuduyla NASA tarafından başlatılan ve yıllarca milyonlarca dolar aktarılan SETI projesi 2011 yılında durduruldu. İşte atom bombasından Higgs Bozunu’na son yüzyılın en büyük bilimsel ve teknolojik projeleri, keşifleri ve onların insanlığa abartılı rakamlara mal
olan ama dikkatlerden kaçan mali boyutları.
GENOM PROJESİ
4,6
MİLYAR
DOLAR
DNA’lar
İçİn
4,6 mİlyar
dolar
B
ugün gazetelerde hemen her gün keşfedilen yeni bir
DNA ile ilgili haberlere rastlamak mümkün. Ama bu
duruma gelinmesinin ardında uzun soluklu ve oldukça
maliyetli dev bir proje yatıyor. 1990-2003 yılları arasında
dünyanın en iyi genetik bilimcilerini bir araya getiren ve 24
insan kromozomunun araştırılmasını 20 ayrı kurum arasında
paylaştıran Genom Projesi, hem çalışmaların genişliği hem
de maliyeti açısından “Biyolojinin Apollo Projesi” olarak
nitelendirildi. Projenin sonuçları her biri 500 sayfa tutan 2 bin
kitapla açıklandı. Bu çalışma ise insanlığa 4,6 milyar dolara mal
oldu. Günümüzde suçluluk geni bulundu, şişmanlık geni bulundu
gibi haberlerin altında aslında 5 milyar dolara yakın yatırım
yatıyor.
Buluşma 2015 - 21
BU RAKAMLARLA BAŞKA
NELER YAPILABİLİR?
Yenİ enerjİ
Nükleer
füzyon İçİn
15 mİlyar
Avro
NÜKLEER
FÜZYON
15 MİLYAR
AVRO
U
zun süreden beri fosil yakıtların ve nükleer enerjinin atıkları insanın
başını ağrıtıyor. Gezegeni de mahveden bu enerjilere alternatif
arayışları yok değil. Bunlar içinde en çok güneş ve rüzgâr enerjisinin
adı geçse de bu konuda uluslararası toplumun en fazla ümit beslediği yeni
enerji kaynağı umudu yine nükleer ama bu defa Nükleer Füzyon. Bu proje ağır
atom çekirdeklerini parçalayarak enerji üreten bildiğimiz nükleer santraller
yerine güneşteki şartları oluşturarak atomları kaynaştıran termonükleer
tepkimeye dayanıyor. Japonya, Rusya, Güney Kore, Hindistan ve Avrupa
Birliği’ni 35 yıl sürmesi öngörülen araştırmalar için büyük bir yatırım yapmaya
yönelten bu projenin ilk çalışmalarına 2010 yılında başlandı. Nükleer füzyonu
sanayileştirebilmeyi hedefleyen proje gerçekleşirse çevre kirliliğine karşı da
büyük bir umut doğacak. Bu dev proje için uluslararası topluluğun ortaya
şimdilik koyduğu rakamsa 15 milyar Avro.
>> Dünyada içilebilir suya ulaşma sorununu
çözmek için öngörülen miktar: 10 milyar dolar
>> Tüm dünyadaki açlık sorununu gidermek için
öngörülen miktar: 19 milyar dolar
>> 2011’de BM’nin acil yardım koordinatörünün
Afrika’da hayatların kurtarılması için acil gerekli
olduğunu bildirdiği rakam: 1,3 milyar dolar.
>> Gelişmekte olan ülkelerdeki beslenme
yetersizliği içindeki 140 milyon çocuğa A
vitamini ve çinko destekli mikro besin desteği
için gereken miktar yıllık 60 milyon dolar.
>> Dünyada demir ve iyotlu tuzdan yoksun
gıdalarla beslenen 2 milyar insan için
zenginleştirilmiş gıda programı uygulaması için
gereken miktar yıllık 286 milyon dolar.
>> Dünyada malarya, AIDS gibi hastalıklara
yakalananların tedavisi amacıyla 3 milyar aşıyı
sağlamak için gereken miktar: 1.7 milyar dolar.
>> Dünyada okuryazarlığı hakim kılmak için
gereken kaynak Genom ve Higgs Bozonu
projeleriyle eşit:
5 milyar dolar.
Atom bombası İçİn 24,5 mİlyar dolar
B
üyük bilimsel projelerin amacı her zaman insana ve
hayata hizmet etmek olmadı. Kimi zamanda en fazla
insanı en kısa zamanda yok etmeyi amaçladılar. Bu
açıdan en büyük proje ise şüphesiz Manhattan Projesi olarak
bilinen ilk atom bombasının yapılışı oldu. İkinci Dünya Savaşı
sırasında gizli olarak nükleer bir bomba yapımını hedefleyen
Manhattan Projesi dünyanın en iyi nükleer fizikçilerini toplarken
Hitler’in dünyayı ele geçirmesinden korkan Albert Einstein,
bombanın yapım ekibinde başı çeken Enrico Fermi gibi büyük
fizikçilerin de katkılarına sahne oldu. ABD’nin en iyi nükleer
fizikçilerinin 1942’den 1946’ya kadar uğruna ter döktüğü
proje o güne kadar görülmüş en büyük kitle imha silahının
gerçekleştirilmesiyle neticelendi. Bu dev proje İkinci Dünya
Savaşı’nı bitirdi bitirmesine ama bunun bedeli Hiroşima ve
Nagazaki’de birkaç dakika içinde yüz binlerce insanın yok
edilmesi ve gelecek on yıllarda da sakat milyonların doğması
oldu. Kitlesel ölüm projesinin bir diğer bedeli ise o dönem için
2 milyar dolara ulaşan mali boyutu oldu. Bu rakam günümüzün
değerlerine vurulduğunda projenin gerçek bedeli 24.5 milyar
dolara ulaşıyor.
MANHATTAN
PROJESİ
24,5
MİLYAR
DOLAR
22 - Buluşma 2015
APOLLO PROJESİ
102
İL
M YAR
DOLAR
Ayda küçük bİr adım İçİn 102 mİlyar dolar
T
arihler 1961 yılını gösterirken Ruslar uzaya ilk insanı
göndermişler ve bunun gururunu yaşarken, bu
hamlenin altında ezilmek istemeyen Amerikalılar
en büyük rakiplerine karşılık vermek için kesenin ağzını
açtılar ve Apollo projesini başlattılar. Aya insan gönderme
hedefindeki program soğuk savaşın hakim olduğu yıllarda
bilimselliğinin yanında büyük bir itibar ve psikolojik savaş
vesilesiydi. 12 yıl boyunca 11 farklı programın yürütüldüğü
dev proje için NASA 300 bin üzerinde insanı çalıştırdı.
Tarihler 21 Temmuz 1969’u gösterirken nihayet Apollo 11
ile hedefe ulaşıldı. Bilimsel olduğu kadar dünya liderliği
açısından siyasi bir proje olan ve ABD’nin gurur meselesi
yaptığı Apollo Projesi o dönemin parasıyla 19 milyar
dolara mal oldu. İnsanın aya ilk ayak basışının bugünkü
değeri ise tam 102 milyar dolara ulaşıyor. Bu program
büyük bir ihtimalle tarihin en pahalı ve kapsamlı bilimsel
projesi olurken maliyetiyle tüm dünyadaki açlık problemini
bitirmeye yetecek ölçekteydi.
E-ELT TELESKOBU
1,5
MİLYAR
DOLAR
Dünyanın en güçlü gözü 1,5 mİlyar dolar
U
zayı gözlemenin, galaksinin uzak ve geçmişte kalan
noktalarına bakış atmanın da bir bedeli var. İnsanın uzayı
gözetleme sınırlarını genişletmek için Şili’de 3 bin metre
irtifada çölde Avrupa Birliği tarafından kurulan teleskop sadece
bir aletten ibaret değil. Bin küçük parçadan oluşan 42 metre
çapındaki aynası, 80 metre yüksekliği, 5500 ton ağırlığıyla
E-ELT teleskopu astronomların görüş ufkunu çok daha ötelere
yani evrenin daha uzak geçmişine taşıyacak. Ancak tüm
bunların olabilmesi için projenin 2018 yılında tamamlanmasını
beklemek gerekecek. Tüm bunların yani “uzayda farklı yaşam
formları var mı”, “yaşama uygun başka gezegen var mı” gibi
soruların bedeli ise 1,2 milyar Avro yani 1.5 milyar dolar.
Buluşma 2015 - 23
SANAT
SANAT DÜNYASI ŞİMDİ PICASSO’NUN RESİMLERİNE
GİZLEDİĞİ 16 YAŞINDAKİ METRESİNİ TARTIŞIYOR
Picasso’nun
tablolarına gizlediği
sevgilisi
>> Picasso’nun birçok ünlü eserinde,
(hatta Guernica’da bile)
genç sevgilisini resmettiği, New York’ta
açılan yeni bir sergiyle deşifre edildi.
>> 16’lık gizli aşkı Picasso’nun ölümünden
bir süre sonra intihar etmişti.
>> Sanat dünyası şimdi bu tablolarda
başka anlamlar aramaya başladı.
Y
Yirminci yüzyılın en gözde ve en çok konuşulan sanatçılarının başında gelen, kübizmin
temsilcisi ressam Pablo Picasso, sanatı kadar yaşamıyla da her dönem gündemde
oldu. Picasso’ya dair hikâye ve tartışmalar ölümünden yıllar sonra da bitmek bilmiyor.
Picasso’nun son olarak deşifre edilen sırları ise New York Gogosian Gallery’de açılan
“Picasso ve Marie-Thérèse: Çılgın Aşk” temalı bir sergi ile gün ışığına çıkarıldı. Sergi
Picasso’nun hayatında özel bir yer tutan gizli ilişkisine ışık tutarken bu aşk ilişkisinin
ressamın pek çok önemli eserine nasıl yansıdığını ve bu eserlerde çoğu zaman nasıl
kodlandığını da ortaya koydu. Picasso’nun sonu hüzünlü biten çılgın ilişkisi, en meşhur
politik tablolarından Guernica dâhil birçok eserinde kimi zaman gizli kimi zaman da açıkça
resmediliyor. Tüm bunları ortaya çıkaran ise yine bir Picasso: Marie-Thérèse Walter’ın
torunu sanat tarihçisi Diana Widmaier-Picasso. İşte Picasso’nun fırtınalı aşk ilişkisi ve bu
aşkın eserlerinde nasıl kodlandığının çarpıcı hikâyesi…
Picasso’nun 16’lık sevgilisi
Marie-Thérèse Walter 1927 yılının bir kış günü Paris’te Galerie La Fayette’te meşhur
ressam Pablo Picasso ile tanıştığında henüz 16 yaşındadır.
24 - Buluşma 2015
16 yaşındayken Picasso’nun önce
modeli ardından sevgilisi olan MarieThérèse Walter plajda.
“Dirseği üzerine
yaslanmış MarieThérèse” tablosu
ilişkilerinin 12. yılı olan
1939’da yapıldı.
Buluşma 2015 - 25
Picasso’nun en büyük politik
eseri Guernica’da karısı Olga
can çekişen at figürü olarak
temsil edilirken, umutsuzca
sağa sola koşturan kız, elinde
lamba tutan kız ve hatta
kucağındaki ölü yavrusuna
ağıt yakan acılı anne figürleri
Marie-Thérèse’dir.
Bir burjuva ailesine mensup bu
genç kız aslında yaşına uygun
bir yakalık almak için burada
bulunmaktadır. O sırada 45 yaşında olan Picasso genç kıza
“Ben Picasso’yum. İlgi çekici bir yüzünüz var. Portrenizi yapmak
isterim” diyerek yaklaşır. Bu isim Marie-Thérèse’e pek bir anlam
ifade etmese de bir sanatçının kendisini güzel bulması karşısında
kayıtsız kalamaz. Böylelikle ressama modellik yapmayı kabul
eder. Çapkın Picasso genç kızı atölyesine kabul ettiği saatlerde
resminin yanında kur da yapmaya başlar ve onu baştan çıkarması
için bir hafta yeterli olur. O sıralar evli olan Picasso, genç kızla
ilişkiye girmekte tereddüt etmez.
İlişkileri bu şekilde başlar ancak oldukça dikkatli ve gizli devam
etmek zorundadır. Zira Picasso’nun eski bir balerin olan
Rus eşi Olga son derece kıskanç ve psikolojik sorunları olan
biridir. Olga, Picasso’ya Paulo adında bir erkek evlat vermekle
beraber kıskançlığı sebebiyle ressama hayatı zehir etmektedir.
Gerçi, kübizmin babasının hayatına giren kadınların çokluğuna
bakıldığında Olga hiç de haksız değildir. Sinirsel bir rahatsızlığın
da körüklediği bu kıskançlık Picasso’nun durdurak bilmeyen
aldatmalarıyla daha da körüklenmektedir.
HHH
Marie-Thérèse ile ilişkisini izleyen yaz aylarında, Picasso, karısı
ve oğlu için o sıralar çok moda olan sayfiye yeri Dinard Breton’da
bir ev tutarken yakınında bulundurmak için metresini de bir kız
kampına yerleştirir. Orta yaşlı ressam her öğleden sonra bir
veli gibi genç kızı kamptan alıp, sahil kenarında kiraladığı plaj
kulübesine götürmekte ve beraber vakit geçirmektedir. MarieThérèse kendisine sırılsıklam âşık olan ressama burada da hem
modellik hem de sevgililik yapmaya devam eder. Böylece hem
genç kıza hem de ilişkilerine ait detaylar Picasso’nun tablolarında
kendilerine yer edinmeye başlar. Uzun bir süre Marie-Thérèse
ünlü ressamın kübik tablolarını süsleyen başlıca figürlerden
biri olmaya başlar. Bunların ilklerinden biri olan 1929 tarihli bir
tabloda Picasso sevgilisini plajdaki kabinin kapısını açarken bale
pozisyonundaki sinirli Olga ile karşılaşışını resmeder.
gibi şifreli figürlerle tasvir eder. Yasak aşk yaşayan iki sevgilinin
ilişkileri hem aşk hem de sanat hayatında hız kazanmaya başlar.
Picasso, 1930’da Paris’e 80 km mesafede bir malikâne tutar.
Karısına da metresine de bu malikâneyi kendileri için aldığını
söyleyerek bir taşla iki kuş vurur. Gözlerden ırak olan Boisgeloup
Şatosu’nda hem hafta sonları karısıyla misafirlerini ağırlar hem
de karısının Paris’e döndüğü hafta içlerinde Marie-Thérèse ile
kaçamaklarını düzenli hale getirir. Picasso’nun bu şatoda yaptığı
çalışmaların en meşhurları cinsel imgelerle dolu Marie-Thérèse
portreleri olur. Bunlardan biri olan 1932 tarihli “Bahçedeki
Kadın” tablosunda ressam, Marie-Thérèse’i Apollo’nun baştan
çıkarmaması için çalıya dönüştürülen Dafne olarak tasvir eder.
Marie-Thérèse ressamın daha başka pek çok eserinde de
ana figürler arasında yer alır. Örneğin 1934 tarihli “İki Kişi” adlı
tabloda Marie-Thérèse ve kız kardeşini bir pencere kenarındaki
masa başında mektup okuyan iki kübik kadın figürü olarak
resmeder. Picasso, genç metresini başta başlıca politik şaheseri
“Guernica” olmak üzere daha birçok tablosuna gizli figürler
olarak yerleştirir. Guerniaca’da Marie-Thérèse hem umutsuzca
sağa sola koşturan bir kız, hem elinde lamba tutan bir kız hem de
Tablolara gizlenen yasak aşk
Sonraki dönemde Marie- Thérèse’in güzelliği ve dolgun hatları
Picasso’nun pek çok eserinin de esin kaynağını oluşturur.
Örneğin “Metamorphosis II” gibi yakın dostu şair Apollinaire’e
adadığı bir abidenin maketinde Marie- Thérèse’in vücut hatlarını
aksettirir. “Deniz Kenarındaki Nü” bedenini yansıttığı eserleri
arasında yer alır.
Ancak ressamın o dönemler çığır açan kübik ve kolay anlaşılmaz
kompozisyonları modelinin kimliğinin kolay kolay anlaşılmasını
neredeyse imkânsız kılmaktadır.
Bununla beraber kıskanç karısının bir şeyden şüphelenmemesi
için Picasso eserlerinde sevgilisini önceleri çalınmayı bekleyen
bir gitar ya da tanıştıkları gün aldığı bumerang desenli yakalık
26 - Buluşma 2015
1932 yılı yapımı “Nü, Yeşil Yapraklar
ve Büst” tablosu da Marie-Thérèse’in
arz-ı endam ettiği başlıca tablolardan.
Picasso kıskanç
ve problemli
eşi Olga ile
plajda (1920’ler
üstte).
Picasso’nun
metresinin çelenkli
portresi, 1937.
kucağındaki ölü yavrusuna ağıt yakan acılı bir anne olarak tasvir
edilir. Yine 1937’de yaptığı “Kafesteki Kuşlar” tablosundaki iki
kuştan biri Marie-Thérèse’i temsil ederken diğer kuş ise daha
sonra sevgilisi olan Dora Maar’ı temsil eder. Böylece Picasso
pek çok farklı konudaki tablosunda özel ilişkilerini sembolik
olarak aktarır. 1934’te rahatsızlığı ve geçimsizliği artan Olga,
doktor zoruyla evden ayrılarak bir otelde yaşamaya başlar. Bu
dönemde Picasso karısından boşanıp sevgilisiyle birleşme
hesapları yapmaktadır ancak kanuni engeller bu boşanmayı uzun
süre sürüncemede bırakır. Nihayet 1934 Noel’ini kutladıkları
hafta Marie-Thérèse Picasso’ya büyük haberi verir: Hamiledir.
Bu haberle beraber Picasso sevgilisine evlenme sözü verir
ancak bu söz boşanamadığı için gerçekleşmez. İlişkileri daha
bir süre birkaç yakınları hariç gizli tutulmaya devam eder.
Hamilelik sırasında Picasso, 23 yaşına gelen sevgilisine evinin
birkaç blok ötesinde bir daire tutar ve aşklarının meyvesi olan
kız çocukları Maya burada dünyaya gelir. Oğlu Paulo’yu uzun
bir eğitim için İsviçre’ye gönderen Picasso böylece sevgilisi ve
bebeğiyle ilgilenme imkânı bulur. Bebekle beraber kendisinden
beklenmedik şekilde evcimen bir erkek ve baba profili çizen
ünlü ressam Marie-Thérèse’in ev temizliğini ve yemeklerini bile
yapmaya başlayacak kadar değişir. Bunun bir sebebi de halen
evli olması sebebiyle bu ilişkisinin kanunen de gizli kalmak
zorunda olmasıdır. Ancak evcimen erkek rolü ancak iki ay sürer.
Bu dönemde yeni sevgilisi ve asistanı olacak olan Dora Maar’la
tanışan Picasso yeni aşkının heyecanıyla Marie-Thérèse ve
bebeğini ihmal etmeye başlar.
Savaş tablosundaki sevgililer
1937 yılındaki İspanyol iç savaşı ve Guernica kasabasının
bombalanması Picasso’nun ilgisini siyasi konulara çeker.
Burada yüzlerce kişinin ölümü onu Guernica tablosunu yapmaya
yönlendirir. Bu tablo ile bir anda tüm dünyada faşizm ve savaş
karşıtı bir kahramana dönüşecektir. Her şeye rağmen bu derece
siyasi mesajlar içeren bir eserde bile ana figürleri kendi özel
hayatındaki unsurlardan oluşturur ünlü ressam. Picasso, bir
Pablo Picasso
1956’da
Cannes’daki
atölyesinde
(solda).
masumiyet ve barış sembolü olarak gördüğü Marie-Thérèse’i
bu tabloya da koyacaktır. Daha önce boğa güreşlerini resmettiği
“Kör Minotor” tablosunda kör bir boğa-adama yol gösteren kişi
olarak tuvale aktardığı genç sevgilisini bu sefer de Guernica’ya
birkaç defa yerleştirir. Tablodaki Minotor (boğa-adam) ressamın
kendisini, yol gösteren kızsa sevgilisini temsil etmektedir.
Guernica’da ise sevgilisi iki farklı şekilde yer almakta ve karısı
Olga ise can çekişen at figürü ile temsil edilmektedir. Tablo
ressamın özel hayatının başat karakterleri kullanılarak evrensel
bir temayı anlatmaktadır. Karısı, metresleri ve kendisi arasındaki
ilişki üçgeninden üstat savaş karşıtı evrensel bir başyapıt
çıkarmayı başarmıştır.
HHH
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra genç metresine ilgisini iyice
kaybeden Picasso, kendisine ileride iki çocuk doğuracak olan
Françoise Gilot ile Güney Fransa’ya yerleşirken, geride bıraktığı
Marie-Thérèse ve kızı Maya’yı ancak tatillerde ziyaret etmeye
başlar. Önceleri Picasso’ya tutkulu mektuplar yazmaya devam
eden kadın bir süre sonra artık yazmayı da keser. Kıskanç
Olga’nın 1955’te ölümünden sonra ressam Marie-Thérèse’e
evlenme teklif ederse de kırılmış olan kadın bu teklifi kabul
etmez. Bundan altı yıl sonra Picasso yeni birisiyle, Jacqueline
Roque ile evlenir. Bundan sonra Marie-Thérèse’i bir daha hiç
görmeyecek ancak kızları Maya sebebiyle aralarındaki bağ da
tamamen kopmayacaktır. Ünlü ressam Picasso 1973’te hayata
gözlerini yumarken, Marie-Thérèse de ondan dört yıl sonra
kendi hayatına son verir. İkilinin tutkulu ama bir o kadar da vefasız
ilişkileri ise ressamın tablolarında yaşamaya devam eder.
Buluşma 2015 - 27
GEZİ
MALDİVLER
İşte yenİ trend
İklİm tehdİdİ
BOSSONS BUZULU
28 - Buluşma 2015
Tatil anlayışı değişiyor. Artık tembel
tembel yatılan tatillerin yerini bir amacı
olan, kişiye özel bir deneyim yaşatan
tatiller alıyor: Gurme tatiller, spiritüel
tatiller, ekolojik tatiller gibi... Bunlara en
son eklenense küresel ısınma yüzünden
yok olma tehlikesi yaşayan yerlere
odaklanan “İklim tehdidi tatilleri”.
Rotasına gelince: İşte yok olmadan
önce gidip görmeniz gereken 10 yer!
TAC MAHAL
KUTUP AYILARI
tatİllerİ
YOK
OLMADAN ÖNCE
GÖRMENİZ
GEREKEN
10 YER
KLİMANJARO
Buluşma 2015 - 29
B
Beş yıldızlı otellerde yapılan “her şey dâhil” tatillerin modası geçeli çok oldu. Artık yeni şeyler görüp öğreneceğiniz, yeni tatlarla,
kokularla, yeni kültürler ve duygularla tanışacağınız, yeni deneyimler yaşayacağınız tematik tatiller yükselişte. Hem dünyayı
gezip hem de farklı lezzetler tatmak isteyenler “gurme tatillere”,
doğayla iç içe, modern teknolojilerden uzak olmak isteyenler
“çevreci tatillere”, Hindistan, Tibet gibi spiritüel açıdan önem taşıyan yerlere gidip ruhunu arındırmak isteyenler “spiritüel tatillere”
çıkıyor. Ağaçlardan meyve toplamak isteyenler “ekolojik tatilleri”,
tatilini ucuza getirirken bir yandan da gittiği bölge için çalışıp buralara katkı sağlamak isteyenler “gönüllü tatilleri”ni, antik kentleri,
eski medeniyetleri keşfetmek isteyenler “kültür tatilleri”ni tercih
ediyor. Bu yeni ve renkli tatil anlayışını hayata geçirmek için dünyanın dört bir yanından nefis destinasyonlar bulmak da mümkün.
Tatilini artık bu mantıkla planlamak isteyenler için en yeni ve en
şaşırtıcı başlıksa “iklim tehdidi tatili”. Küresel ısınma, çevre kirliliği, şehirleşme derken dünyanın en nadide doğal güzellikleri, en
büyüleyici canlıları, en çarpıcı yerleri yaşanan değişimden ciddi
biçimde zarar görüyor. Hatta birçoğu yakın gelecekte tamamen
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu çok özel yerleri yeryüzünden silinip gitmeden, güzelliğini kaybetmeden önce son kez
dünya gözüyle gidip görmek isteyenler de çantalarını hazırlayıp
“iklim tehdidi tatilleri”ne yelken açıyor. Peki bu tatillerin rotasında
nereler var? İşte yok olmadan önce gidip görmeniz gereken tehlike altındaki 10 yer...
1
Klimanjaro Dağı
(Tanzanya)
A
frika’nın en
yüksek zirvesi
olan Klimanjaro
Dağı, dünyanın yedi
kıtasında yer alan
yedi en yüksek dağ
arasında tepesine
en kolay tırmanılanı.
Öyle ki; bölgede
düzenlenen tırmanış
programlarıyla hemen
herkesin zirveye
ulaşabilmesi mümkün.
Bu özelliğiyle
Klimanjaro tam bir
turizm cevheri, ama
ne yazık ki güzelliğini
kaybetme tehlikesiyle
karşı karşıya. Zira
dağın tepesindeki
buzullar büyük bir hızla
eriyip yok oluyor. Bilim
insanları sadece 15 yıl içerisinde Klimanjaro’nun kar ve buzsuz
çıplak bir dağ hâline geleceğini söylüyor. Yani Klimanjaro’nun
karlarını dünya gözüyle görmek, bembeyaz tepesine tırmanmak
istiyorsanız hiç vakit kaybetmemelisiniz. Yakınlardaki Moshi
kasabasında dağ manzaralı Marangu Otel’de kalabilir, tırmanış
turlarına katılabilirsiniz. www.tanzaniaparks.com;
www.tanzaniatouristboard.com; www.maranguhotel.com
30 - Buluşma 2015
2
Afrika Aslanları
(Kruger Ulusal Parkı-Güney Afrika)
A
raştırmalarına göre şu anda bütün Afrika kıtasında
sadece 50 bin aslan var. Yani devasa kıtada ancak
Beşiktaş’taki İnönü Stadyumu’nu dolduracak kadar
aslan kalmış! Sebep bu heybetli hayvanların doğal yaşam
alanlarının azalması, avcılara ve çeşitli hastalıklara kurban
gitmesi. Soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan
aslanların kalan son temsilcilerini doğal yaşam alanlarında
görmek istiyorsanız gitmeniz gereken adres ise Güney
Afrika’daki Kruger Ulusal Parkı. Afrika’nın en tanınmış
doğal parkı ve dünyanın en ünlü safari merkezlerinden biri
olan Kruger Ulusal Parkı, zengin vahşi yaşam örneklerini
bulabileceğiniz eşsiz bir yer. Burada Sinita Game Reserve,
Sabi Sand ve benzeri yerlerde kalabilir, rehberler eşliğinde
Afrika ormanlarına dalıp filler, zürafalar, gergedanlar ve
ormanların kralları aslanlar ile heyecan verici karşılaşmalar
yaşayabilirsiniz. www.sanparks.org/parks/kruger;
www.krugerpark.com.za
Mercan Resifi
3 Büyük
(Avustralya)
A
vustralya’nın doğusunda yaklaşık 340.000 km’lik
kocaman bir alanı kaplayan Büyük Mercan Resifi
dünyadaki en büyük mercan resifi. O kadar büyük ki,
uzaydan bile görülebiliyor. O kadar büyük ki, balinalardan deniz
kaplumbağalarına, balıklardan bitkilere 1 milyondan fazla deniz
canlısı türünü içinde barındırıyor. “Su altının Amazon Ormanı”
sayılan bu olağanüstü zengin resif de maalesef küresel ısınma ve
kirlilik tehdidi altında. Uzmanlar deniz suyunun ısınması, sudaki
asit ve karbondioksit oranının artması yüzünden 20 yıl içerisinde
buradaki ekosistemin çökeceğini ve resifin yok olup gideceğini
söylüyor. Yani, Büyük Mercan Resifi’nin sunduğu büyüleyici su
altı deneyimini yaşama fırsatı bir daha elinize geçmeyebilir. Acele
edin. Koruma altındaki bölgede kano ve dalış ekipmanları da
sunan çevreci mekân Hinchinbrook Island Wilderness Lodge’da
kalabilirsiniz.
www.gbrmpa.gov.au; www.hinchinbrookresort.com.au
Buzulu
4 Bossons
(Chamonix-Fransa)
S
on dönemde dünya üzerinde buzullar büyük bir
hızla eriyor. Özellikle Alp Dağları’nda bu erime iyice
belirginleşti. Alp Dağları’nın yüksek doruklarından biri olan
Mont-Blanc’ın en etkileyici manzaralarından birini oluşturan
Bossons Buzulu da ne yazık ki şu sıralar erime tehlikesiyle
karşı karşıya. Fransa’nın kuzeyinde, İsveç sınırındaki Chamonix
kasabasının yükseklerinde yer alan bu güzel buzulun en önemli
özelliği ise neredeyse vadinin içine kadar iniyor olması. Eğer
fırsat bulursanız ünlü bir kayak merkezi olan Chamonix’e
gidip hem bu masalsı buzulu yakından görebilir, hem de yakın
gelecekte küresel ısınmadan payını alacak olan Alpler’de hâlâ
kar varken kayak ve kar yürüyüşleri yapabilirsiniz. Ama acele
edin; bu Bossons Buzulu’nu görmek için son şansınız olabilir.
www.chamonix.com
Buluşma 2015 - 31
5 Tuvalu, Kiribati, Mikronezya, Maldivler
(Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu)
K
üresel ısınma nedeniyle buzulların eriyip deniz seviyesini
yükseltmesi Pasifik ve Hint Okyanusu’ndaki minik ada
devletlerini de büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktı. Bu
gidişle Avustralya yakınlarındaki denizden 30 santimetre yüksek
olan 134 bin nüfuslu ada ülkesi Mikronezya 10 yıl sonra tamamen
sular altında kalacak. Denizden 5 metre yüksekliğe ve 8 bin kişilik
nüfusa sahip 26 kilometrekarelik ada ülkesi Tuvalu ve komşusu
Kiribati de 10 yıl gibi kısa bir süre içinde suya gömülüp haritadan
silinecek. Hint Okyanusu’nda 1200 adadan oluşan Maldivler de
tatilcilerin gözdesi adalarının yüzde 80’ini bu yüzden kaybedecek.
Batacak adaların sakinleri yavaş yavaş ülkelerinden göç etmeye
başladı bile. Anlayacağınız bu turistik tropikal adaları ziyaret etmek
için çok az vakit var. www.visit-fsm.org; www.timelesstuvalu.com;
www.kiribatitourism.gov.ki; www.visitmaldives.com/en
6 Everglades (G. Florida-ABD)
Mahal
8 Tac
(Hindistan)
A
merika’nın Florida eyaletindeki Everglades Ulusal Parkı
2 milyon timsahın yuvası. Florida’dan 60 km uzaklıkta
bulunan, bataklık ve sazlıklardan oluşan bir nehir olan
Everglades, aynı zamanda Florida panteri, ayı ve sayısız kuş
türleri gibi birçok başka önemli canlıya da ev sahipliği yapıyor.
Artık “Dünya Biyosfer Rezervi” ilan edilen ve UNESCO Dünya
Mirası Listesi’ne alınan bu dev bataklık, zamanında tarım yapmak
için kurutulmaya çalışılması ve bölgeden su çekilmesi gibi
müdahalelerle hayli küçülmüş. Koruma çalışmalarına rağmen
hâlâ küçülen bataklık yüzünden buradaki eko sistem de tehlike
altında. Timsahları yakından görüp korkunç hikâyeler dinlemek
istiyorsanız kuruyup yok olmadan önce buraya gidin.
www.nps.gov/ever
S
7 Tanjung
Puting
Ulusal Parkı
(Endonezya)
E
ndonezya’nın Borneo
Adası, barındırdığı canlı
türleri bakımından
dünya üzerindeki en zengin
üçüncü ada olma özelliğine
sahip. Ama bu eşsiz doğa
ciddi bir tehdit altında.
Tarım, madencilik ve
ormancılık yüzünden yağmur
ormanları giderek yok oluyor.
Bu durum özellikle burada
yaşayan 50 bin orangutanın
soyunu sürdürmesi açısından
tehlikeli. Bu akıl almaz
doğayı görmek için adanın
güney sahilindeki Tanjung
Puting Ulusal Parkı’nı
mutlaka ziyaret edin.
www.unesco.or.id/
activities/science/env_sci/
sitsup_env/211.php
32 - Buluşma 2015
adece doğal güzellikler
değil, insan eliyle
yapılmış güzellikler de
tehlike altında. İşte bunlardan
bir örnek: Tac Mahal. 17’nci
yüzyılda Babür İmparatoru
Şah Cihan’ın ölen eşi Mümtaz
Mahal’in anısına yaptırdığı
Tac Mahal dünyanın yedi
harikasından biri. Ancak
Hindistan’ın Agra şehrinde
yer alan bu ihtişamlı anıt
mezar, bugün şehirdeki
çarpık kentleşmenin ve
bölgede yer alan 200 kadar
demir dökümhanesinin
etkisiyle ortaya çıkan hava
kirliliğinin kurbanı. Zira Tac
Mahal’ın beyaz mermerleri
kurum, is ve asit yağmuru
yüzünden mahvoluyor. Henüz
güzelliklerini yitirmemişken
gidip görün, bizden söylemesi.
www.tajmahalagra.com
10
Monteverde
Bulut Ormanı (Kosta Rika)
A
lçak düzlüklerdeki yağmur ormanının aksine bulut
ormanı sadece dağlarda ve yüksek kesimlerde
bulunuyor, buradaki dev ağaçlar su ihtiyacını
havadaki nemden, yani bulutlardan karşılıyor. San Jose’nin
kuzeybatısındaki Monteverde Bulut Ormanı, Kosta Rika’nın
simgesi. Bembeyaz bulutlar altında, yeşilin binbir tonunu
barındıran heybetli ağaçları, yaprakları, kayaları arasında
yürümek masalsı yeşil bir şatonun içinde olmak gibi... Ancak
bu muazzam orman yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ağaçların sayısı azalırken, birçok farklı canlı türü de yok
oluyor, hatta bulutlar bile artık daha az görülüyor... O yüzden
fazla vakit kaybetmeden gidip görülecek yerler arasında.
Gittiğinizde dev ağaçların tepelerine asılı köprülerin üzerinde
yapılan “kanopi” turlarında, ormanı yukarıdan gözlemlemeyi
ve soyu tükenmeye yüz tutmuş onlarca kelebek türüne ev
sahipliği yapan kelebek bahçesini gezmeyi unutmayın.
www.monteverdeinfo.com/monteverde.htm
9
Kutup Ayıları
(Churchill, Manitoba-Kanada)
H
iç şüphesiz buzulların erimesi en çok kutup
ayılarını etkiliyor. Üzerinde yaşayabilecekleri
buzullar olmayınca barınamıyor, avlanamıyor,
beslenemiyor, boğulma tehlikesiyle karşı karşıya
kalıyorlar. Kutup ayısı sırf küresel ısınma sebebiyle
soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan ilk canlı
türü. Başta Grönland ve Norveç olmak üzere Alaska ve
Kanada’da yaşamını sürdüren bu devasa ve bembeyaz
yaratıklar yakın gelecekte dünyadan tamamen silinebilir.
Büyüleyici buzulların arasından geçip kutup ayılarını
doğal ortamlarında görmek gelecekte yaşanması
imkansız bir deneyim olabilir. Kutup ayılarını en iyi
gözlemleyebileceğiniz ortam Kanada’da, Manitoba’nın
kuzeyindeki Hudson Sahili. Özellikle sonbahar aylarında
ayılar avlanmaya çıktığı dönemde buradaki Churchill
kasabasından Wapusk Ulusal Parkı’na yapılan turlara
katılarak ziyaret edebilirsiniz.
www.pc.gc.ca/pn-np/mb/wapusk/index_e.asp
Buluşma 2015 - 33
BİRLEŞME
Türkİye’de
‘Dışavurumcu
Şİrketler Dönemİ’nİ
Başlattık
Yapı Kredi Sigorta ile birleşmemizin yasal olarak
tamamlanmasının ardından 1 Ekim’de Allianz Türkiye olarak bir
basın toplantısı düzenledik. Toplantıda CEO’muz Solmaz Altın
“Allianz Türkiye için yeni bir dönem başlıyor. Bundan sonra
dışavurumcu bir yaklaşımı benimseyeceğiz” diyerek, sektörün
dinamiklerini değiştireceğimizi vurguladı.
34 - Buluşma 2015
Allianz Türkiye Kurumsal İletişim Başkanı Fatmanur Erdoğan,
Ayhan Sicimoğlu ve Allianz Türkiye CEO’su Solmaz Altın…
T
Türkiye sigorta sektöründeki en büyük satın almalardan biri
olarak adlandırılan Allianz Sigorta ve Yapı Kredi Sigorta’nın
birleşmelerinin, 30 Eylül’de yasal olarak tamamlanmasının
ardından 1 Ekim’de gerçekleştirilen bir basın toplantısı ile
kamuoyuyla paylaşıldı. Toplantıda Allianz Türkiye’nin son 7 aylık
sürecini değerlendiren Allianz Türkiye CEO’muz Solmaz Altın,
Allianz için yeni bir dönemin başladığına dikkat çekti.
Allianz Türkiye olarak bugünden itibaren faaliyetlerimizi,
“Allianz Sigorta”, “Allianz Yaşam ve Emeklilik” ve “Allianz
Hayat ve Emeklilik” şirketleri ile sürdüreceğimizin bilgisini veren
CEO’muz, “Yeni vizyonumuz ile sektöre ivme katacağımız
bir döneme giriyoruz. Bu yeni dönemde toplumun değer ve
beklentileriyle örtüşen, paylaşımcı ve katılımcı bir anlayışla iletişim
çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Allianz’ın uluslararası gücünü ve
uyguladığı başarılı stratejileri ülkemize daha çok taşıyacağız.
Müşteri memnuniyeti ve teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılığın
öncülüğünü yapmak, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal
bir marka olmak vizyonuyla var gücümüzle çalışmaya devam
ediyoruz. Allianz, genç ve yeni nesil çalışanlardan oluşan bir
şirket. Bizi tüm şeffaflığımızla yansıtan bir anlayışla yeni nesil
şirketlere öncülük edecek dışavurumcu bir yaklaşımla karşınızda
olacağız.” şeklinde konuştu.
“BÜYÜRKEN KÂRLILIĞIMIZI KORUYORUZ”
Allianz Türkiye’nin 2014 yılı ilk 7 aylık sonuçlarıyla ilgili de açıklama
yapan CEO’muz Solmaz Altın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayat
dışı branşlarda Allianz Türkiye, pazar liderliğini yüzde 14 pazar
payıyla sürdürüyor. Bu büyüme üzerinde en büyük etkiye sahip
sağlık alanında yüzde 33,1 pazar payıyla yine lideriz. Hayat
branşında yüzde 13,3 pazar payıyla ikinci, emeklilikte ise yüzde
18,7 pazar payıyla üçüncü sıradayız. Bu zorlu rekabette, hayat
branşında sektör yüzde 14 oranında küçülürken, Allianz Türkiye
olarak yüzde 25 oranında dev bir büyüme yakalamış olmamız
bizim için önem taşıyor. Emeklilikte ise kontrat sayımızı pazarın
üzerinde artırmayı başardık. Bu başarı, kârlılık performansımızı
da korumamızı sağladı.”
“DIŞAVURUMCU ŞİRKETLER DÖNEMİNİ
BAŞLATIYORUZ”
Toplantıda Allianz Türkiye Kurumsal İletişim Başkanımız
Fatmanur Erdoğan da yeni döneme ilişkin iletişim stratejilerimizi
açıkladı. Sigorta sektörünün daha içine kapalı bir sektör
olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Allianz Türkiye olarak, yeni
dönemde dışavurumcu şirket anlayışını sektöre kazandırıyoruz.
Bu amaçla, Allianz olarak sektörün bilinirliğini artırmak amacıyla
daha dışa dönük bir yaklaşım sergileyeceğiz. Klasik sigortacılık
anlayışından farklı bir dil ve diyalog tarzı ile yol alacağız. Bu
çalışmaların sadece Allianz’ın değil, tüm sektörün itibarının
yükseltilmesi, sektörün faaliyetlerinin daha iyi anlaşılması ve
sektöre olan güvenin artması açısından da önem taşıdığı
kanısındayız.” dedi.
Ayhan Sicimoğlu ve Latin All Stars ekibi ile hayata geçirdiğimiz
Kurumsal PR projemizden de söz eden Fatmanur Erdoğan,
“Türkiye’de ilk kez bir şirketin tüm icra kurulu üyeleri en doğal
halleriyle bir sürprize dahil oldu. Ayhan Sicimoğlu’nun şirketimize
yaptığı sürprizin görüntüleriyle birlikte tüm paydaşlarımıza
Allianz’ın içinden bir kesit sunmak istedik. Böylece Allianz’ın
yeni döneminde paydaşlarına ve topluma daha yakın, sıcak ve
şeffaf bir marka olma hedefinde de ne kadar içten olduğumuzu
kanıtlama fırsatı bulduk. Sektöre yön verecek ve yeni nesil
çalışanların da ilgisini çekecek iletişim stratejimize devam
edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Buluşma 2015 - 35
SAĞLIK
36 - Buluşma 2015
İYİ OLACAK HASTANIN ARTIK
DOKTOR CEBİNE GELİYOR
CEBİNİZDEKİ
TAM
TEŞEKKÜLLÜ
KLİNİK
Akıllı cep telefonları ve tabletler
sigarayı bırakmak, tansiyon ölçmek,
sağlıklı zayıflamak için çare oluyor.
Sağlık uygulamalarıyla doktor hastaya
uzaktan ulaşıyor, hastanın tahlil için
seyahat etmesine gerek kalmıyor…
T
Telefonunuzla artık EKG çekebiliyorsunuz. Bunun için hastaneye gitmenize
artık gerek yok. Tansiyonunuzu ve kalp ritminizi de indireceğiniz bir aplikasyonla ölçebiliyorsunuz... Çocuğunuzun kulak muayenesini cep telefonunuza
takacağınız bir aparat ile yapabiliyorsunuz. Telefonunuz otoskop cihazına
dönüşüyor... Diyet ya da spor yapanlar için de konunun uzmanı artık cep telefonunuzda...
Uzman doktorlardan oluşan bir kliniği cebinizde taşıdığınızı düşünün. Şu anda
Apple Store’da 20 binden fazla tıbbi ve sağlığı korumaya yönelik uygulama
bulunuyor. Mobil sağlık, Android ve iPhone kullanıcıları arasında en hızlı büyüyen üçüncü uygulama kategorisi olarak görünüyor.
MUAYENEYE GİTME ORANI AZALIYOR
Hayatın vazgeçilmez parçası haline gelen akıllı cep telefonları, sağlık uygulamaları sayesinde yüzlerce sorunu çözüyor veya anlık ölçümlerle hasta ve doktorlara yardımcı oluyor. Doktorlara göre insanların telefon ya da tabletlerinde,
sağlıklarını takip edebilecekleri uygulamaları kullanması, onları sürekli olarak
yaptıkları doktor ziyaretlerinden de kurtaracak. Float Mobile Learning’den alınan bilgilere göre doktorların yüzde 40’ı, hastaların fitness ve yeme alışkanlıklarını gösteren sağlık uygulamalarını kullandıklarında, muayeneye gelme sayılarının azalacağını düşünüyor. Doktorların yüzde 88’i kilo takibi, kan şekeri gibi
durumların yanı sıra önemli sağlık verilerini takip edebilecekleri uygulamalarla
hastaların evde takip edilmesini destekliyor.
Buluşma 2015 - 37
EN ÇOK İNDİRİLEN 5 MOBİL SAĞLIK UYGULAMASI
Kalp atışınızı ölçün
(0.99 dolar)
Instant Heart Rate nabız ölçen uygulama. Ölçümü
kan dolaşımı sonucu işaret parmağında oluşan
renksel değişiklikleri işleyerek gerçekleştiriyor.
Özellikle kardiyo çalışmaları sırasında kalp ritminin
ayarlanması gereken durumlarda kullanılabiliyor.
Sİgarayı bıraktım! (Ücretsİz)
Anadolu Sağlık Merkezi’nin geliştirdiği “sigarayı
bıraktım” uygulamasını indirerek, sigarayı
bırakmak için ücretsiz uygulama ve canlı
destek almak mümkün. Uygulama yalnızca iOS
cihazlarında kullanılabiliyor. İçilmeyen sigaraların
hesabı ve sigara içilmediği için biriktirilen para
miktarı da görülebiliyor.
Mobİl İlk yardım (Ücretsİz)
İlk yardım uygulamalarının bilinmesi acil
durumlarda, bir insanın hayatını kurtarabiliyor.
Bu yüzden herkesin ilk yardım uygulamalarının
nasıl yapılacağı konusunda bilgilendirilmesi
gerekiyor. iOS cihazları için yaratılan “Mobil İlk
yardım Uygulaması” acil yardım için gerekli
bilgileri anında sunabiliyor.
ÇOK UYGUN FİYATLA
Allianz dinamik sağlık
sigortası
>> Allianz Dinamik Sağlık Sigortası, sizin ve
sevdiklerinizin beklenmedik sağlık giderlerini
bütçenize uygun ve ekonomik fiyatlar ile güvence
altına alıyor. Poliçeye giriş yaşı 6 ile 44 arasında
olan ve geniş sigortalılık süresine sahip bu ürüne 45
yaşından önce sahip olarak, siz de sağlığınızı ömür
boyu teminat altına alabilirsiniz.
>> Dinamik Sağlık Sigortası, anlaşmalı
kurumlarında, hastanede yatarak tedavi
gerektiren sağlık giderlerini, limitsiz ve
%100 ödemeli olarak karşılar. Üstelik
Kemoterapi - Radyoterapi - Dializ ve Küçük
Cerrahi giderleriniz de dahil... Başvurduktan
18 ay sonra başlayan hamileliklerde, doğum
giderlerinizi limitsiz ve %100 ödemeli olarak
karşılar.
>> Üstelik aile poliçesi yaptırmak isteyen
sigortalılarımız % 10’a varan indirimlerden
yararlanabilir.
Allianz Acenteleri / 444 45 46
38 - Buluşma 2015
Aİle hekİmİnİz cepte
(Ücretsİz)
EczaPlus ve Konya Atlas işbirliğiyle yaratılan
aile hekimliği uygulaması Dr. Oktay Sarı
ve Dr. Fatih Kara’nın hazırladığı bir başucu
kitabı. Aile hekimliği uygulaması iOS
cihazlarında çalışıyor. İçinde kardiyolojiden,
iç hastalıklara, pek çok rahatsızlıkla ilgili
detaylı bilgiler veriyor.
2 dakİkada EKG ölçümü
Alivecor, mekan ve zaman bağımsız 2 dakika içinde kapsamlı
EKG ölçümü yapıyor. Ayrıca dakikadaki kalp atım hızı, balans
değeri ve ritim bozukluğunu da ölçüyor. Gerçek stres düzeyinizi
tespit edebiliyor. Tüm kalp ve stres değerleri de rapordan
detaylı olarak okunabiliyor.
Sağlıklı bir yaşam için…
En iyi 7 spor uygulaması
1- RunKeeper Aktivite kayıt uygulaması. GPS sensörü ile aldığınız
mesafeyi hesaplayabiliyor. Anlık hızınızı ve eylem sonundaki ortalamayı da
görebiliyorsunuz. Elbette güzergahı da işaretleyebiliyor ve yakılan kaloriyi
gösteriyor. Birçok spor dalını da destekliyor. Ayrıca programlanarak
hedeflenen mesafe sonunda kullanıcıyı uyarıyor. Verileri paylaşma ve
oyunlara katılma gibi özellikleri de bulunuyor.
2- Moves Yürüyüş sırasında atılan adımların sayısını, mesafeyi ve zamanı
otomatik olarak kaydeden bir uygulama. Gidilen yerleri de GPS ile takip
ederek harita üzerinde işaretliyor. Böylece bir günde ne zaman ve nerede
olduğunuzu görebiliyorsunuz. Cihazınıza yükleyip yanınızda taşımanız yeterli.
3- Noom Weight Loss Coach Sağlıklı beslenme ve diyet
yardımcısı. Sunulan çeşitli yemek tarifleriyle menünüzü zenginleştirebilirsiniz.
Kalori ve adım takibi de yapabiliyor. Sağlıklı yaşam ile ilgili sunulan
çeşitli ipuçları ve makalelere de ulaşılabiliyor.
4- MyFitnessPal Kalori sayımı yaparak diyet yapmayı
kolaylaştıran uygulamanın geniş veritabanı sayesinde yenen her
gıdanın enerji değerine ulaşılabiliyor. Girilen kişisel bilgilerle günlük
olarak alınması gereken kalori miktarının aşılmaması için kullanıcıyı
uyarıyor. Ayrıca arkadaşlarınızı da ekleyerek onların başarılarını
takip edebiliyorsunuz ve bu da motivasyon kaynağı oluyor.
5- Jefit Zengin fitness egzersizi deposu… Uygulama, aletli ve aletsiz
sayısız hareketi animasyonlu olarak gösteriyor. Ayrıca her bölgeye özel veya
çalışma şekline göre etkili hazır egzersiz programları da sunuyor. Değişimleri
kaydederek gelişimlerin rakamsal olarak takip edilmesini sağlıyor.
6- Sworkit Evde aletsiz spor yapmak için hazır programlar sunan bir
uygulama. Vücudun her bölgesini çalıştıran egzersizleri içeriyor. Hedeflenen
çalışma şekli ve süre seçilerek kullanıcıya özel bir çalışma programı sunuyor.
Ayrıca süre sayımı da yaparak antrenmana eşlik ediyor.
7- Water Your Body Spor aktivitelerini destekleyen en önemli
ayrıntılardan biri de su tüketimidir… Uygulama ile günlük su ihtiyacınızı
öğrenebilir ve bu ihtiyaca göre su içebilirsiniz. Şişe veya bardak gibi çeşitli
ebatlarda girilebilen tüketim bilgileri mililitre olarak kaydediliyor. Geriye
yalnızca kullanıcının kilosunu girmesi kalıyor.
Buluşma 2015 - 39
KAÇAMAK
Her mevsİm bİr
başka güzel
Abant
Abant, tertemiz havası ve eşsiz güzelliğiyle
büyük kentlerin kargaşasından kaçanlar için
güzel bir sığınak. İlkbahar ve sonbahar da gölün
romantik tadını doyasıya yaşarken kış aylarında
bembeyaz kar örtüsü altında, donmuş göl etrafında
manzaranın tadına doyum olmuyor.
40 - Buluşma 2015
Buluşma 2015 - 41
Abant Gölü kış aylarında donuyor ve üzerindeki
buz kütlesi bir metreyi buluyor.
A
Abant, toprak kaymaları sonucu oluşmuş, çevresi çam ormanlarıyla kaplı bir tatlı su gölü. Yılın dört mevsimi boyunca,
dinlenmek için kaçacak bir yer arayanlara huzurlu bir sığınak sunar. Abant denince akla kış turizmi gelse de aslında
burası her mevsimi farklı güzellikte yaşayan bir yer. Abant’ta
dört mevsim farklı tatlar yaşayabilir, buradaki güzelliği ve
renk cümbüşünü izlemekten zevk alabilirsiniz. İlkbahar ve
sonbaharda gölün romantik tadını doyasıya yaşarken kış
aylarında bembeyaz kar örtüsü altında donmuş göl etrafında manzaranın tadına doyamazsınız.
GÖL ETRAFINDA YÜRÜMENİN KEYFİ BAŞKA
Abant Gölü’nün uzunluğu yaklaşık 900 metre civarında. En
derin yeri ise 18 metre. Abant’ın her yanı ormanlarla kaplı ve zengin bir bitki örtüsüne sahip. Hoş kokularıyla çam,
köknar, kayın ağaçlarının içerisinde yürüyüş yapmanın keyfi
bir başka. Göl kenarı ve içi de çeşitli su bitkileriyle ve nilüferlerle dolu.
Yaklaşık iki saatlik bir yürüyüşle 7 kilometre olan gölün çevresini rahatlıkla turlayabilirsiniz. Bu mesafeyi yürümeyi göze
alamayanlar ise gölün çevresini bisikletle turlayabilir, kiralık
42 - Buluşma 2015
Abant’ta yürüyüş ile birlikte at
ve fayton turlarına katılabilir,
küçük kızaklarla kayabilirsiniz.
Yaklaşık 7 km. olan gölün
çevresini yürüyerek dolaşmanız
yaklaşık 2 saat sürer.
Nasıl Gidilir?
İstanbul-Abant arası 280 km ve yol
yaklaşık 3 saat sürüyor. Abant’a
gitmenin en kısa yolu ücretli otoban
üzerinden. Bolu tünelini geçtikten
hemen sonra Abant sapağından
giriliyor. 22 kilometrelik yolun
sonunda Abant Gölü Milli Parkı’nın
girişine geliyorsunuz. Dağların
çevrelediği yolun manzarası
özellikle baharda olağanüstü.
Abant çevresi
ormanlarla kaplı
ve zengin bir bitki
örtüsüne sahip.
Hoş kokularıyla
çam, köknar,
kayın ağaçlarının
içerisinde yürüyüş
yapmak ve oksijen
depolamak
isteyenler için
bulunmaz bir yer.
Buluşma 2015 - 43
atlarla dolaşabilir veya faytonlarla gezebilirler. Ama bizim
tavsiyemiz eğer Abant’ı yakından tanımak istiyorsanız, yürümek ilk tercihiniz olmalı. Bir yanda göl, diğer yanda orman,
kuş sesleri içinde manzaranın tadını çıkara çıkara turladıktan
sonra Abant Palace Oteli’nin hemen yanındaki Mudurnu tabelasından yukarı çıkarsanız eğer, kısa bir süre sonra nefis
bir manzara ile daha karşılaşırsınız. Buradan görünen Abant
Gölü’nün manzarası sizi büyüleyecektir.
tedbirli gelin
Özellikle bahar ayları Bolu ormanları için renk değişimini
olduğu, ormanın sarı, kırmızı ve tonlarındaki renklerin yoğunlaştığı aydır. Fotoğrafçılar, ressamlar ve şairler için bu ay
Abant’ın ilham perisi sezonu sayılır.
Bu güzel doğa köşesinden ayrılmadan önce, gölün girişinde yöre sakinlerinin ve civar köylerden gelenlerin kurdukları
tezgahlardan mis kokulu tarhana, erişte, kuru fasulye, yağlı
peynir, tereyağı, çam balı ve çeşitli meyvelerden alabilirsiniz.
Abant’ta hava gün içinde özellikle de bu mevsim sıkça değişebiliyor. Sonbahar ve kış döneminde yağmur ve kar yağdığında kapalı alan oldukça az ve kısıtlı olduğu için tedbirli
gelmekte fayda var. Bu yüzden kıyafet seçiminizi oldukça
geniş tutmalısınız. Abant’a gelirken hırkanızı, yedek kıyafetlerinizi, şemsiyenizi ya da yağmurluğunuzu yanınıza almayı
unutmayın.
Abant, kış ve ilkbahar mevsiminin en güzel yaşandığı yerlerden
biri. Ormanlar, göller ve şelalelerle bezenmiş bu görsel şölen
yeri, doğaseverlerin ve fotoğraf meraklılarının merkezi. Abant
Gölü’nün kenarı ve içi çeşitli su bitkileri ve nilüferlerle dolu.
Mudurnu tabelasından biraz yukarı çıktığınızda, nefis
bir manzara ile karşılaşırsınız. Buradan görünen Abant
Gölü’nün manzarası sizi büyüleyecektir.
44 - Buluşma 2015
Özellikle karlı bir günde Abant’a gidildiyse, mangalda sucuk
ekmek keyfi yapmanın tadı bambaşkadır.
HIRSIZLIK MAĞDURU
OLMAMAK İÇİN
Kişisel Güvence Sigortası
Ne Yenir?
Göl kenarında zengin çeşitli açık büfe otel restoranları bulunuyor.
Fakat 22 km’lik Abant sapağından içeri girdiğinizde yol boyunca
alabalık restoranları, ızgara ve sucuk ekmek yiyebileceğiniz
küçük lokantalar ve büfeler göreceksiniz. Özellikle karlı bir
günde Abant’a gidildiyse kar üstünde mangalda yapılacak sucuk
ekmeğin tadı unutulmaz.
Nerede Kalınır?
Abant İstanbul ile Ankara’nın neredeyse ortasında olduğu için
her iki büyük şehirden de çok sayıda ziyaretçisi oluyor. Bazen
haftasonları yer bulmak oldukça zor oluyor. Abant’ta kalmak
isteyenler için iki tane beş yıldızlı otel ile bir köşk otel var. Üçü
de göl kenarında. Abant Palace: 0374 224 50 12, Abant Köşkü:
0374 224 50 12, Büyük Abant Oteli: 0374 224 50 33. Abant
yolu üzerinde de birçok güzel butik otel ve pansiyonlar da
mevcut. Fiyat olarak ise göl kenarındaki otellere göre oldukça
uygun. Abant Kartal Yuvası Otel: 0374 237 11 50, Yeşil Ev
Restoran ve Masal Evleri: 0374 237 11 49.
Kişisel Güvence Sigortası hem sizi hem de
ailenizin tüm fertlerini, kapkaç olaylarında
başınıza gelebilecek maddi zararlara karşı
güvence altına alıyor.
Aynı zamanda evinizin dışında
karşılaşabileceğiniz kaza risklerine, üçüncü
sahıslara ve mallarına verebileceğiniz zararlara
karşı Kişisel Güvence Sigortasını yanınızda
bulabilirsiniz.
Kişisel Güvence Sigortası kapsamına girdiğiniz
anda gasp, kapkaç ve yankesicilik sonucunda;
>> Çalınan çantanız dahil kişisel
eşyalarınıza, cep telefonunuza,
üzerinizde bulunan seyahat biletlerinize
gelebilecek zararlar (taşınabilir
bilgisayarlar ve aksamları hariç)…
>> Kimlik, pasaport, ehliyet vb. belgelerin
yeniden temini için yapacağınız masraflar…
>> Çalınan, kaybolan kredi kartlarınızla
yapılacak harcamalar teminat altındadır.
>> Ayrıca zengin asistans hizmetinden
faydalanabilirsiniz.
Allianz Acenteleri / 444 45 46
Buluşma 2015 - 45
MODA
46 - Buluşma 2015
Podyumda
Arap baharı
MODA DÜNYASINDA EGZOTİK ARAP RÜZGARI ESİYOR
Bugüne kadar sarışın ve renkli gözlü modelleri baş tacı eden
moda dünyası, şimdilerde Ortadoğulu modellerin egzotik ve baş
döndüren güzelliğini keşfetti. Givenchy, Ralph Lauren, Louis
Vuitton, Jean Paul Gaultier gibi önemli markalar onlarla çalışıyor,
podyumlarda koyu tenli, siyah gözlü kuğular arz-ı endam ediyor.
H
değil, tüm dünyada haklarında atıp tutanlaHind Sahli, 24 yaşında ve bugünün en önemli
rın önyargılarını kırmak öncelikleri içindeydi.
top modellerinden biri. Rengi koyu kahveVe o beklenen gün geldi. Geçtiğimiz yıllarrengiye dönen teni ve omuzlarına dökülen
da hem Sahli hem de Ben Abdesslem kakoyu renk saçlarıyla tıpkı bir prenses gibi.
riyerlerinde çok önemli dönemeçlere girdi.
Kazablanka’da büyüdü, “Amerika’nın Yeni
Her ikisi de Givenchy, Louis Vuitton, Jean
Top Modeli” gibi televizyon şovlarını hayranPaul Gaultier gibi dünyaca ünlü markaların
lıkla izlerken “bir gün ben de o podyumda yüdefilelerinde görev aldılar. Moda dergisi
rüyeceğim” diye aklından sık sık geçirirdi. DoVogue’un İtalya ve Fransa edisyonlarında
ğanın ona bahşettiği incecik vücudu ve uzun
boy gösterip, Top Shop ve Lancome gibi
boyu sayesinde model olması kolay görünümarkaların reklamlarında oynadılar.
yordu. Ama şanssızdı. Doğmuş olduğu Fas
Benzer kültürler içinden geldikleri için yolsınırları içinde onun güzelliği “ideal” bir güzellik
Tunuslu Hanaa Ben Abdesslem,
ları birkaç kez kesişti. İki kadının da amacı
değildi, çevresindekiler çok zayıf olduğu için
kısacık saçlarıyla tıpkı bir oğlan
aynıydı: 21. yüzyılda değişen Arap kadınona sataşıyor, o ise incinen duygularını oturma
çocuğu gibi görünüyor.
larının gücünü tüm dünyaya göstermek.
odasında tıpkı bir manken gibi bir sağa bir sola
Üstelik onlar için moda dünyası sadece
sallanarak, uzun yürüyüşler yaparak onarıyordedikodu ve lüks anlamına gelmiyor.
du...
Aynı yıllarda Tunus’un en çok turist akınına uğrayan bölgesi “Biz bu sayede güçlendik. Bu şanstı ve belki de bizim gibi olan
olan Nabeul’da, yüzü hep asık bir kız vardı, çünkü nereye gitse diğer kadınlara ilham verdi” diyorlar: “Moda, bize kadın olarak
dikkatleri çekiyordu. Bakışlar onun kendine olan güvenini ze- kendimize özgüven duyabileceğimizi hatırlatıyor, bize bağımsız
deliyor ve utangaç olmasına sebep veriyordu. Adı Hanaa Ben olma şansını tanıyor.”
Moda dünyasının Arap sevgisi, bugüne kadar modellerle değil,
Abdesslem’di...
müşterilerle alakalıydı. İlginç bir şekilde, Arap kadınları moda endüstrisinin en gözde tüketicileri içinde yer alıyor. Fransız “haute
Sınırları yıkmayı başardılar
Bundan yaklaşık beş yıl kadar önce, Arap dünyasının moda couture” endüstrisinin ekonomisi Ortadoğulu müşterileri sayedünyası ve modellerle hiç işi yoktu. Yabancı ülkelere seyahat et- sinde şekilleniyor.
mek hem kültürel (kadınlar tek başına seyahat edemezdi) hem Sahli ve Ben Abdesslem gibi modellerin yükselişi bundan yakde lojistik anlamda (bu ülkeler gerçekten çok uzaktı ve seyahat laşık üç dört yıl önce başladı. Öncesinde podyumda sarışın, cılüks kabul ediliyordu) büyük bir dertti. Ayrıca Arap kadınlar hak- lız, soğuk görünümlü Batı Avrupalı modeller daha çok tutuyor,
hemen her defilede baş tacı ediliyorlardı. Yeni ekonomiler yakında dünyanın geri kalanı büyük önyargılar içindeydi.
Amaçlarını gerçekleştirebilmek için Sahli ve Ben Abdesslem’in ratmak gerekiyordu. Bunun üzerine ajanslar da yüzlerini Güney
tüm bu sınırları kaldırmaları gerekiyordu. Yalnız Arap dünyası için Afrika gibi değişik iklimlere ve taze yüzlere açtılar.
Buluşma 2015 - 47
Kariyeri Lübnan’da
başladı
Sahli’nin desteği
ablasıydı
Ben Abdesslem’in kariyeri, Lübnan’da bir
modellik yarışmasıyla başladı. Bu yarışmada
kazanan olmayınca niyeti Tunus’a dönüp inşaat mühendisliği okumak ve ailesinin inşaat
şirketinde çalışmaktı. Ancak bu yarışmayla
keşfedildi ve moda dünyasına adım atmış
oldu. Onun için her şey başta zor gözükse
de, hayallerini gerçekleştirmek için cesaret
aldığı kişi abisinden başkası değildi: “Erkekler her zaman istediklerini yapabilirler ama
kızlar evde anneleriyle kalmaya mecbur bırakılırlar. Abim sayesinde benim düşlerim gerçek oldu, o olmasa belki de hiçbir şey olmayacaktı.” Tunus’un Nabeul şehrinde yaşıyor
olmak işleri kolaylaştırdı çünkü ülkenin burası
diğer bölgelerine göre daha moderndi.
Ben Abdesslem’in rol model olarak gördüğü
tek model Farida Khelfa. “Araplar içinde takip ettiğim bir model yok ama dileğim ilerde
rol model olarak beni göstermeleri” diyor.
Ben Abdesslem’in bu dileği yakın zamanda gerçekleşecek gibi. Daha şimdiden bir
kültür elçisi sayılıyor, “New Yorklu modeller
Tunus’un nasıl bir yer olduğunu merak ediyorlar. Bazıları böyle bir ülkenin varlığından
bile haberdar değil” diyor. Hind Sahli ise
bu konuda daha öfkeli: “Amerika’da herkes
Müslümanların çok tehlikeli olduğunu düşünüyor. Biz terörist değiliz. Terörist olmak
dinle ilgili bir şey değil, tüm bir dini kapsamaz.
Ben Müslüman bir kızım, bundan gurur duyuyorum. Hoşgörü sahibiyim.”
Sahli ise meslektaşına göre çok daha hırslı
ve çalışkan.
Daha 16’sındayken yerel bir moda dergisinde görünmüş, kendi bastırdığı kartını da
sağa sola dağıtmayı ihmal etmemiş. Ajanslar
biraz daha kilo verebilirse bir şansı olduğunu
düşünüyorlarmış. Onu Paris’e göndermeye
niyetlenmişler ancak Sahli vize alamamış.
Tekrar başvurmak için iki yıl beklemek zorunda kalınca annesi korkmuş, babası da
onu yurtdışına yollamak konusunda tereddüt
etmeye başlamış. Ailede ona destek çıkan
kişi ablası olmuş. Çünkü ablası da kadınların
daha özgür ve modern olması gerektiğinden
yanaymış...
Sahli 18’ine geldiğinde hemen her kızın sarışın ve mavi gözlü olduğu Paris’e ayak bastı.
Güzelliğinin farkındaydı. Asla kendine olan
güveninden taviz vermedi. Artık Paris’teydi
ve her şey mümkündü. Tasarımcılarla tanıştı,
model seçmelerine gitti. “Neden korkayım
ki? Tüm kadınlar sarışınlardan ibaret değildir” diyordu.
Vogue dergisinin İtalya edisyonu için ünlü
fotoğrafçı Steven Meisel onu fotoğrafladı
ve Marc Jacobs da Paris’teki Louis Vuitton
defilesi için onu ayarladı.
Hind Sahli ve Hanaa Ben Abdesslem sonrasında moda dünyasında Arap fırtınası daha
da şiddetle esmeye devam ediyor. Faslı model Soraya Azzabi, Cezayirli Amina Kaddur
gibi isimlerin de önü açıldı...
48 - Buluşma 2015
Daha Avrupai görünen
Amina Kaddur (üstte)
aslen Cezayirli. Soraya
Azzabi ise (altta) Fas
doğumlu.
Podyumda
Arap baharı
İki kadının
da amacı
aynı: 21.
yüzyılda
değişen
Arap
kadınının
gücünü
dünyaya
göstermek..
Buluşma 2015 - 49
TARİH
Hemingway, İspanya iç
savaşı sırasında savaş
muhabirliği yaparken...
ERNEST
Hemingway’İn
son
vuruşu
>> Bundan tam 54 yıl önce 2 Temmuz
günü, yazar Ernest Hemingway ağzına
doğrulttuğu tüfeğiyle intihar etti.
>> Çoğu yayınlanmamış belgelerle
yazarın hayatının gizli yönleri hâlâ
ortaya çıkmaya devam ediyor.
>> Ancak maceralı seyahatleri, ümitsiz
koşuşturmaları, katı ağzı, düşkünlükleri
ile yazarlığının tamamına yansıyan
hayatı hâlâ gündemde.
50 - Buluşma 2015
AVCI HEMINGWAY KENYA’DA Yıl 1953.
Hemingway, Kenya’da Klimanjaro’nun eteklerinde bizon avında. Asker, ambulans
şoförü, savaş muhabiri, avcı, balıkçı, boksör ya da uslanmaz bir çapkın...
Romanlarında aksettirdiği kendi hayatı oldu.
Buluşma 2015 - 51
B
Bundan tam 54 yıl önce, 1961 Temmuz’unun
ikinci günüydü. Sıra dışı Amerikalı yazar Ernest
Hemingway çok sevdiği 12 kalibrelik Boss av
tüfeğinin namlusunu bu defa bir bizona değil
kendi ağzına doğru çevirdi. Bumm! Bu patlama,
Hemingway’in fırtınalı ve maceralı hayatının
son karesiydi aynı zamanda. O günden sonra
modern edebiyatın mitleri arasına girdi. Ama onu
edebiyatın unutulmaz isimlerinden biri yapan
şüphesiz bu korkunç ölüm kararı değil, yaşamak
için yaptığı tercihlerdi.
Şöhretini kendisi üretti
Bu tercihleri ve bunları edebiyata aktarışı onu
20. yüzyılın devlerinden biri yaptı. Kadınlar,
alkol, av ve balık, edebiyat ve savaş onun yazıları
kadar hayatının da vazgeçilmez unsurları oldu.
İllinois’li gözükara bir delikanlı olarak atıldığı hayat
macerası onu dünyanın bir yerinden diğerine
sürüklerken kendisine dünya çapında büyük bir
şöhret ve bir de Nobel ödülü getirdi. Çok tartışılan,
çok okunan bir yazar oldu. Paris’in en meşhur
bistrolarında kendi köşesi, Venedik’te Harry’s
Bar’da plaketi, Havana’da heykeli, Key West’te
BOKSÖR HEMINGWAY
özel bardağı olan adam olarak bu şöhreti her an
kavgayı davet eden, gözünü budaktan sözünü
kulaktan esirgemeyen tarzıyla kendi kazandı.
Yaşarken o denli büyük bir şöhret kazandı ki
Naziler Berlin’de onun kitaplarını yakarken
Havana’da tuvaletine girdiği barda “Hemingway
burada çiş yaptı” levhaları asıldı.
Oldukça tartışmalı bir yazar olarak kazandığı
şöhretinin kaynağını sürdüğü sıra dışı hayattan
aldı. Doktor bir baba ve müzisyen bir annenin
oğlu olarak geldiği dünyada Hıristiyanlığın
pek çok çeşidinin bir arada yaşandığı bir
çocukluk geçirdi. Bugünlerden kafasına takılan
sorular ileride ona “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u
yazdıracaktı. Delikanlılığı ise futbol, boks, kayakla
geçti. Yazarlığını ve tarzını kendi hayatı üzerinden
belirledi. Edebiyata kendi hayat tecrübesi, kendi
hayatına da edebiyatı eklemlendi. Avukat ya da
doktor olabilecekken o, farklı hayatları ve tehlikeyi
seçti. Daha 19 yaşındayken 1918’de kendisini
Avrupa’ya, Alman cephesine attı ve orada
bombardımanlar ve ölümlerle tanıştı. Kızılhaç’ın
ambulans şoförü olarak ne pahasına olursa olsun
katıldığı bu savaşta Milano balçığında yaralanarak
Hemingway, bir süre Masailer’in arasında yaşadı. Debba
isimli genç bir Masai kadınyla birlikteydi. Gençliğinde
öğrendiği boksu Masai gençlerine öğretirken…
52 - Buluşma 2015
Büyüsüne kapıldığı
kadınlardan biri olan Ava
Gardner’la beraber. (altta)
Matador
Antonio
Ordonnez,
bir zaferini
Valensiya
arenasında
Hemingway’le
paylaşıyor.
Bu sahneleri
romanlarında
okumak
mümkün.
“İhtiyar Adam ve Deniz” onun Bahamalar’daki kılıç balığı
avı maceralarının bir ürünü. Hemingway, balık avı tutkusu
ve uzun seferleri sayesinde, en büyük başarısını tattı. Ernest
Hemingway’in tüm hayatı, kaderini zorlayarak kendisini
yıpratmakla geçse de bu haliyle edebiyata kendisini
kazandırmasını bildi.
ölümden döndü ve hayatının en önemli dersini aldı: “Ölümsüzlük
denilen şey sadece bir aldanmadan ibarettir.”
Daldan dala atladı
O tarihten sonra ümitsiz bir adam olarak kendisini oradan
oraya atmaya başladı. Gördükleri ve yaşadıkları onun sadece
ümitsizliğini körükledi. İnsanlık onu hayal kırıklığına uğratmıştı;
bağlandığı içki ona yetersiz kalmış, kendini avuttuğu Paris ise
gözünde geçici bir festival yerinden daha öteye gidememişti.
Picasso ile kadeh tokuşturmaları, James Joyce ile bir araya
gelişleri ve tutkun olduğu kadınlar onun bu ümitsizliğinin
körüklenmesine engel olamadı. Ancak, bu müzmin ümitsizlik
onu bir köşeye sıkıştırmak yerine sürekli faaliyet, sürekli bir hız ve
macera peşinde sürükledi. Gençlik yılları, dünyanın bir ucundan
yeni dünyaya yüzlerce değişik konuda makaleler yazarak geçti.
1920’lerden başlayarak Avrupa’dan seyahatler, İspanya’dan
boğa güreşleri, Anadolu’daki savaş, balık avı maceraları ya
da İtalya’nın lezzetleri gibi sayısız konuda makale gönderdi
gazetelere. Sürekli daldan dala atladı…
Hemingway efsanesini doğuran da asıl bu özelliği oldu. Çok
çabuk sıkılıyordu. Kimi zaman eşi ve çocuklarını da Atlantik
Okyanusu’nda uzun balık avı seferlerine sürüklüyor, kimi zaman
Afrika’ya geçiyor, Kenya’da fil avına çıkıyordu. İspanya iç
savaşına katılıyor sonra üçüncü eşiyle Florida’ya yerleşip kedi
besliyordu. Sonra tüm bunları da bırakıyor ve 1944’te Paris’i
kurtarmak için yola çıkıyordu. Nazilerin elinde son günlerini
geçiren Paris’e doğru ilerlerken önüne çıkan meşhur Fransız
batakhanelerinde hayat kadınlarına dadanmaktan kendini
alamıyordu. Hemingway kolay durmuyordu. Yeniden evleniyor,
yeniden seyahatlere çıkıyor, hızlı yaşıyor, alkol ve sefahate
dalıyor, dostlarının yitip gidişine tanık oluyor ve gitgide sağlığını
kaybediyordu. Onun bu ümitsiz koşturmaca halindeki hızlı hayatı,
aşırı çalışma ama bunun yanında aşırı alkol, aşırı enerji tüketimi
ve damar tansiyonu bedenini iyice yıpratıyordu. Tüm bunlara
depresyon da katılınca artık uzatmaları oynamaya başlamıştı.
Ama bu en çalkantılı döneminin semeresi en iyi kitapları oldu.
Ona edebiyattaki ölümsüzlüğünü kazandıran “Yaşlı Adam ve
Deniz” böyle bir döneminin ürünü oldu. Bu kitabın getirdiği
büyük başarının tadını çıkarmak yerine rahatsız ruhu onu bu sefer
Afrika’ya sürükledi. Afrika’da uçağı yere çakıldı; o kurtuldu ama
yılmadı, yeni bir uçak aldı. Bu uçak da düştü ve bu sefer kafatası
çatladı. 55 yaşına geldiğinde artık bedeni iyice yaşlanmış,
hastalıklar onu bitirmeye başlamıştı. Macerayı bırakmak zorunda
kalmış ve Idaho’nun ormanlarına yakın bir yerlere çekilmek
zorunda kalmıştı. Ama artık onun bildiği hayat da kalmamıştı.
İçmeye çalışıyor ama içemiyor, geçmişte olduğu gibi kadınlarla
düşüp kalkamıyor ama her şeye rağmen deniyordu. Tüm bunlar
bilinen karakteriyle Hemingway için sonun yaklaştığı anlamına
geliyordu. Nitekim o da böyle düşündü ve 1961 Temmuz’unda
kendi hayatına son vermeyi tercih etti.
Hemingway’ler için bu alışılmadık bir son değildi. Babası
da bu yolla hayatına son vermişti. Kız kardeşi intihar etmişti,
kendisinden sonra da torunu Margaux intihar edecekti. Oğlu
Gregory’nin sonu ise kadına dönüşmeye çabalayarak, terk
edilmiş şekilde bir hapishanede gelecekti. Ernest Hemingway’in
tüm hayatı da kaderini zorlayarak kendisini yıpratmakla geçse
de bu haliyle edebiyata kendisini kazandırmasını bildi. Maceracı,
maço, gururlu, baştan çıkarıcı ve kavgacı bir yazar modasının
da başlangıcı oldu. Kendisinden sonra sünger gibi içip balığa
çıkmanın yazar olmaya yettiğini düşünen pek çok kopyası çıktı.
Ama ölümünün 54. yılında Ernest Hemingway, bir maceracı,
savaş muhabiri, boksör, alkolik, kadın düşkünü, avcı ve balıkçı
olarak hâlâ var olmaya ve hayatı hâlâ ilgi çekmeye devam
ediyor. Yazarın ölümünün üzerinden tam yarım asır geçerken
Hemingway’in hayatının hâlâ gizli kalabilmiş yönlerini ortaya
çıkaran biyografiler yayınlanıyor. Çoğu pek az yayınlanmış
belgelerle Avrupa’da çıkan “Hemingway, Hayatı ve Öteleri” de
bunlardan sonuncusu.
Buluşma 2015 - 53
GASTRO
Tarİhİ
lokantaların
“Kur masayı madam Despina, kirli beyaz muşamba örtüleri ser”
bilinmeyen hikayeleri
Yemek yemek için kapısından içeri
girdiğiniz meyhanede Sezen Aksu’nun
yukarıdaki mısraları yazmış
olma ihtimali nedir? Peki restoranda
oturduğunuz masada Bülent Ecevit,
eşi Rahşan Ecevit’e evlenme teklif
etmiş olabilir mi? Bu soruların yanıtı
tarihi lokantalarımızın az bilinen
öykülerinde gizli.
T
Türkiye’nin 24 ilinden farklı lezzet durakları, “100
Tarihi Lokanta” adlı kitapta bir araya getirildi.
Kitabın yazarı Dr. Oğuz Erkara, tüm lokantaları
tek tek ziyaret edip hikâyelerini dinlenmiş ve
kaleme almış. İki yıllık bu çalışmayı gerçekleştirme
nedenini şu sözlerle anlatıyor: “Köyde büyüyen
her çocuk gibi o dönemde bir lokantaya gitmek,
şimdi bir çocuğun Disneyland hayali gibiydi.
Çocukluğumda başlayan bu ilgim zamanla hobiye
dönüştü. Çocukken tezgâhtaki yemekleri, fırındaki
pideleri izlerdim. İlgimi en çok çeken şey, o
dönemde menü olmadığı için garsonun tepemize
dikilip yemek çeşitlerini tek tek saymasıydı. Ne iş
yapıyor olursa olsun pek çok insanın bir lokanta
açma hayali var. Bunun nedenini hep merak
ederdim. Bu yüzden, tarihi lokantaları incelemek
ve nasıl ayakta kaldıklarını öğrenmek istedim.”
Kitapta yer alan en genç lokanta 44 yaşında.
Erkara, “44 yaşında olan bir insanın okul hayatı,
iş hayatı aile hayatı toplamında ne kadar çok
söyleyecek sözü, anlatacak anısı varsa bir
lokantanın da öyle” diyor. İşte kitapta yer alan
lokantalardan bazıları:
54 - Buluşma 2015
DespIna’nın
Meyhanesİ
Tarİhİ Alİ Baba
Balık Lokantası
1946
(Kurtuluş, İstanbul)
1920 (Sarıyer, İstanbul)
Lokantanın kurucusu Ali Azveren, nam-ı
diğer Palabıyık Ali Baba, Balkanlardan
göç ederek Kireçburnu’na yerleşmiş
ve berberlik yapmaya başlamış.
Haftasonlarında dükkânın bahçesine
gelen gayrimüslim vatandaşların
kendilerine özgü şiveleriyle “Kuzum,
burada balık pişirsek, müsaade eder
misin?” diye ricada bulunmaları üzerine
önce mangal ve masa vererek işe
başlamış. Sonra berberlikten daha
fazla kazanacağına inanarak 1920’de
Alem Gazinosu adıyla lokantacılığa
adım atmış. Daha sonra ismi değişmiş.
Ali Baba 1972 yılında vefat etmiş.
Burada mekânın sadece sahipleri
değil, çalışanlar ve hatta müşterileri
bile babadan oğula geçen bir ilişkiyi
sürdürüyorlar.
Lokantanın
kurucusu
Ali Azveren,
nam-ı diğer
Palabıyık Ali
Baba. (altta)
Türkiye’nin ilk kadın
meyhanecisi Madam Despina,
1919’da İmroz’da doğmuş,
15 yaşındayken ailesi
İstanbul’a göçünce Despina
Moda Teras Gazinosu’nda
çalışmaya başlamış. Çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra
ilk gazinosunu Gayrettepe’de açmış. Fakat bir süre
sonra bina istimlak gereği yıkılınca Kurtuluş’taki
yerine taşınmış. Daha sonra yanına bir ortak alarak
meyhanecilikten elini çekmiş. Ercan ve Erdoğan Tekin
kardeşler ortağından devralmışlar mekânı. Mekânın
salaş ve otantik halini aynen korumasını vasiyet
eden Madam Despina, 2006’da vefat etmiş. Sezen
Aksu’nun Deliveren albümünde okuduğu “Kur masayı
madam Despina, kirli beyaz muşamba örtüleri ser”
sözleriyle başlayan şarkıdaki beyaz muşamba örtüler
bile değiştirilmemiş. Despina Meyhanesi’nde rezerve
masalara rezerve levhası yerine boş şarap şişeleri
konuluyor. Bu adet halen sürdürülüyor.
Buluşma 2015 - 55
İkbal’in
kurucusu
Salim Usta,
1900’lü
yılların
başında Yıldız
Sarayı’nda
aşçı
yardımcılığı
yapmış
(Sağda).
Hacı Şükrü’yü günümüzde ailenin üçüncü kuşak
temsilcileri işletiyor (Üstte).
İkbal
1922 (Afyon)
İkbal’in kurucusu Salim Usta, yemek sanatını 1900’lü yılların
başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yaptığı sıralarda
öğrenmiş. 1922’de memleketi Afyon’da Zümrüt adıyla ufak bir
restoran açmış. Dışarıda yeme alışkanlığının olmadığı o yıllarda
Salim Usta’nın tencere yemekleri meşhur olmaya başlamış.
1934’te Atatürk’ün Afyon ziyareti sırasında Salim Usta’nın
itinayla hazırladığı sofra Ata’nın dikkatinden kaçmamış. Yemeği
ve sofrayı çok beğenen Atatürk, ustayı yanına çağırıp “Sen
böyle gidersen bahtın çok açık olur. Lokantanın adını da,
bahtı açık anlamına gelen İkbal olarak değiştir” demiş. Hatta
Atatürk Afyon’dan ayrılmadan önce bir kez daha önünden
geçtiği lokantanın isminin çoktan değiştiğini görmüş. Salim
Usta ölünce yerine oğlu geçmiş. Torun Salim Pancar, 1989’da
Ankara-İzmir-İstanbul kavşağında İkbal Dinlenme Tesisleri’ni,
2000’de ise beş yıldızlı İkbal Termal Otel’i açmış. Bugün İkbal,
Türkiye genelinde 43 şubesiyle hizmet veren bir marka.
Hacı Şükrü
1907 (Konya)
Koleksiyoner bir lokantacı olan Hacı Şükrü, 1885 - 1949 yılları arasında yaşamış. 1907’de Bedesten’deki küçük ahşap
binada yapmaya başladığı kebaplar Anadolu’nun damak tadının unutulmaz lezzetleri arasına girmeyi başarmış. Hacı Şükrü
dükkânını yılın dört ayı kapatırmış. Çünkü bu tarihler, o aylarda doğan kuzuların büyüme ve serpilme dönemiymiş. Ailenin
en ilginç özelliklerinden biri de resme ve sanata olan tutkuları.
Koleksiyoner olan Hacı Şükrü, işletmesinin alt katını otantik
Anadolu eşyalarının sergilendiği, adeta bir etnoğrafya müzesine çevirmiş. Lokantayı bugün ailenin üçüncü kuşak temsilcileri
işletiyor. İşletmeciler kebabın yapılış usulünü saklamamışlar, bir
çerçeve içerisinde işletmenin duvarına asmışlar. Fırın kebabı
Konya’nun ünlü merinos cinsi koyunundan yapılıyor. Kebapta
ön kol ve kaburga etleri taş fırında meşe odunuyla, büyük bakır
leğenlerde kendi yağı ve suyuyla 3-7 saat süreyle pişiriliyor. Bir
özelliği de kebabın çatal, bıçak kullanılmadan elle yeniyor olması. Çünkü çatalın etin tadını kaçıracağına inanılıyor.
56 - Buluşma 2015
Körfez
Restaurant
1927 (Bodrum)
Ali Subaşı, 1924 mübadelesinde Girit’ten gelip Bodrum’a
yerleşmiş. Başta gemilerde yemek yaparak başladığı aşçılığı
beğenilince 1927’de Lezzet Lokantası adıyla kendi işletmesini
açmaya karar vermiş. Ali Bey ölünce oğulları işi devralmış
ve kaymakamın isteğiyle isimlerini Körfez Lokantası olarak
değiştirmişler. Babası hayatta iken henüz 14 yaşında olan Hasan
Subaşı, Rodos Belediye Başkanı yemeğe geldiğinde babasına
yardım ediyormuş, başkanın şerefine şarkılar söylemiş. Bunun
üzerine başkan “Benim kızım da size şarkı söylesin” demiş. Kız
yemek boyunca aryalar söylemiş. Yıllar sonra müzik yapımcısı
Ahmet Ertegün lokantaya gelmiş, yanında Yunan misafirleriyle.
Kadınlardan biri “Ben yıllar önce burada şarkı söyledim”
deyince Hasan Subaşı, kendisini hemen tanımış. O kadın Maria
Callas’mış.
Hüsrev Lokantası
1928 (Esentepe, İstanbul)
Fischer Restaurant, 1931
Ayaspaşa Russian
Restaurant, 1943
(Gümüşsuyu, İstanbul)
Alman Rudolph Fischer, 1931’de Bağdat’a göç ederken geldiği
İstanbul’u çok beğenip kalmaya karar vermiş. Burada Fischer
Restaurant’ı açmış. Yıllar içerisinde üç kez yer değiştirerek
Gümüşsuyu’ndaki şimdiki yerini almış. Mekan geçtiğimiz yıllarda
kapandı. Ayaspaşa Rus Lokantası ise 1943 yılında Macar göçmeni
Judith Krischanovski (Madam Lucky) ve eşi Beyaz Rus Boris
Krischanovski tarafından açılmış. 6-7 Eylül olayları yüzünden ismi
Ayaspaşa Lokantası olarak değiştirilmiş. Bu mekân rahmetli başbakan
Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Hanım’a evlenme teklif ettiği yer olarak
biliniyor. Her iki lokantanın da şnitzel, mantarlı fleminyon, şatobiryan
gibi spesiyalleri ortak.
Abdullah Hüsrev, 1928’de Çayeli’nde bir bakkal dükkânı açarak işe
başlamış. Oğlu Fahri Hüsrev, bu dükkânın yarısını Temiz Süt Evi
adıyla kahvaltı dükkânı haline getirmiş. 1961’de Hüsrev Lokantası’nı
açmışlar. Lokanta dönemin siyasi liderleri tarafından ziyaret edilince
yazılı basında geniş yer bulmuş. Buradaki fasulyenin en önemli
özelliği gazının alınmış olması. Özel bir yöntemle gazı alınıyor. Hatta,
fasulyelerin gazı alınırken gaz alarmı çalıyor, gaz dedektörleri gazı
kesiyormuş. Bunun üzerine dedektörleri iptal etmişler. Hüsrev’in tarifi
ailenin üçüncü kuşak temsilcileri tarafından sır gibi saklanıyor. Ayrıca
sadece ailenin bildiği özel bir sosu da var.
Pandelİ
Restaurant
1901 (Eminönü, İstanbul)
Aslen Rum kökenli bir Türk vatandaşı olan Pandeli Çobanoğlu,
lokantacılığa adımını Eminönü’de bir köftecide bulaşıkçı olarak
atıyor. İyi köfte yapmanın sırrını öğrenince, 1901’de Çukur
Han’da köfte, piyaz satmaya başlıyor. 1926’da ilk dükkânını açan
ve kısa bir süre sonra yemeklerinin lezzeti dilden dile dolaşan
Pandeli Usta, Cemal Biberci’yi de 15 yaşındayken yanına alarak
yetiştiriyor. Bu esnada oğlu Hristo da tıp eğitimi alıyor. 1967’de
Pandeli vefat edince lokantayı Cemal Biberci ve Dr. Hristo
Çobanoğlu işletmeye başlıyorlar. 6-7 Eylül olaylarında lokantası
yıkılan Pandeli Usta, lokantacılığı bırakmaya karar verse de
dönemin başbakanı Adnan Menderes’in araya girmesiyle
1956’da Mısır Çarşısı’nda Leblebi Mehmed’e ait Mısır Çarşısı
Lokantası, valinin emriyle Pandeli’ye veriliyor. Bugün şöhreti
yurtdışına taşan Pandeli’de yemek yemiş birçok ünlünün
fotoğrafları duvarları süslüyor. Atatürk, Roman Polanski, Audrey
Hepburn bu isimlerden birkaçı.
Pandeli’ye gelen ünlülerden
Audrey Hepburn (üstte) ve
Celal Bayar (altta).
Buluşma 2015 - 57
KÜLTÜR
SANAT
Handan
AYŞE KULİN
KİTAP
The World According to Karl
Editör: Sandrine Gulbenkian
İçinde harika çizimler barındıran kitap dünyanın yaşayan en önemli modacısı ve Chanel’in kreatif
direktörü Karl Lagerfeld’in modaya bakışını esprili ve zeki bir dille aktarıyor. İlerlemiş yaşına rağmen
defileleri ilgiyle takip edilen, her daim yenilikçi kalmayı başaran Lagerfeld sadece moda değil, modern
sanat ve tasarım dünyasını da domine edebilen bir deha… Eğlenceli illüstrasyonlarla görsel hafızanızı
mutlu edecek kitap, büyük ustayı daha yakından tanımak isteyenler için olmazsa olmaz… Ebay’dan
sipariş edebileceğiniz kitap hardcover ve 23 dolar. (Flammarion)
Kafesteki Kuş
Neden Şakır, Bilirim
MAYA
ANGELOU
Maya Angelou bileğinde “İlgiliye” yazan bir
etiketle, büyükannesi Bayan Henderson’a teslim
edilmek üzere, kardeşi Bailey ile Arkansas’a
yollandığında üç yaşındaydı. İki kardeş terk
edilmişliğin acısını üzerlerinden atamadan
ırkçılığın nefretiyle yüz yüze geldi. Büyükanneleri
çocukları kanatları altına aldı. Fakat sadece kısa
bir süre için. Zira Maya’nın zorlu yolculuğu daha
yeni başlıyordu...
Kafesteki Kuş Neden Şakır, Bilirim otobiyografik
bir roman: Yazar, şair, şarkıcı, dansçı, oyun yazarı
ve öğretmen Maya Angelou’nun yedi kitaptan
oluşan sıradışı ve ilham verici yaşamöyküsünün
ilk cildi. Savunmasız, şiddet gören küçük bir kızın,
ırkçılık ve
bağnazlıkla
savaşarak
güçlü bir
karaktere;
onurlu ve göz
kamaştırıcı bir
genç kadına
dönüşmesinin
öyküsü.
(Everest
Yayınları)
KİTAP
58 - Buluşma 2015
KİTAP
Bir Psikiyatristin
Gizli Defteri
GARY
SMALL
Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr.
Gary Small da bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle
ve insan beyni üstüne çığır açıcı araştırmalarla
geçen 30 yıl içinde Dr. Small pek çok şey
görmüş. Şimdi ofisinin kapılarını açmaya ve
kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını
anlatmaya hazır.
Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun
giderek gelişim gösteren mesleki yaşamına
yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Aynı zamanda
bu branşın ve daha önce görülmemiş, tanısı
koyulmamış çeşitli akıl hastalıklarının perde
arkasına da bir bakış… Kitabı okurken kendinizi,
bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üstüne
düşünürken bulacaksınız. (NTV Yayınları)
“Aşklarını kendileri
yaratır, sonra da
elleriyle yok mu ederdi
bütün kadınlar, yoksa
ben mi böyle tuhaftım?
Yalnız bir kadın güçlü
olabilir miydi? Mutlu
olabilir miydi?”
Başına buyruk haliyle;
hataları, sevapları,
acıları, sakarlıkları,
sonsuz içtenlikteki
aşkları ve zaaflarıyla
hepimizden bir
şeyler taşıyan, ama
aynı ölçüde özgün,
benzersiz bir karakter,
Handan… 70’lerin
çocuğu Handan,
hayatının son derece
hassas bir noktasında
(yaralı bereli orta
yaşında), Halide Edib
Adıvar’ın ölümsüz eseri
Handan’ın eşliğinde bir
keşif, bir hesaplaşma
yolculuğuna çıkmaya
zorlanır. Bu yolculuk
ki aşklar, aldatmalar,
aldanmalar, ölümler ve
entrikalardan geçecek,
dahası, İstanbul’un
tarihinin en hareketli,
en renkli ve en “gazlı”
günlerini, hem de tam
ortadan kat edecektir…
Ayşe Kulin her güçlüğe,
her şarta göğüs geren
ve “asla pes etmeyen”
bir kadının, Handan’ın
sıra dışı, şakrak
ve capcanlı hayat
mücadelesine davet
ediyor okurları. (Everest
Yayınları)
MÜZİK
KUTUSU
Para Avcısı
The Wolf Of Wall Street
Cheek To
Cheek
Tony
Bennett &
Lady Gaga
BLU
RAY
Jordan Belfort 24 yaşında genç ve hırslı bir adamdır. Para kazanma
arzusuyla Wall Street borsasında önce komisyoncu ve ardından Stratton
Oakmont adında bir yatırımcı firmasında zengin olmak için her şeyi
yapmaya hazır bir CEO olur. 90’ların en hızlı günleridir ve New York işlem
salonunda her şey olabilmektedir. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı
aldatarak, Belfort kısa zamanda bir para makinesine ve aynı zamanda bir
harcama makinesine dönüşür. Bir günde hesapları milyonlar harcayabilir.
Profesyonel hayatının yanı sıra uyuşturucu, fahişeler, son derece pahalı
lüks fantezilerle dolu kirli bir oyunun içindedir. Bu karakterin hayatındaki
her şey abartılı bir şekilde devam ederken, çöküş ise çok uzakta değildir...
Büyük Budapeşte Oteli
The Grand Budapest Hotel
DVD
Yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuyla sadece iki saat değil içerisinde aylar
geçirmek isteyeceğiniz bir otele davetlisiniz… Büyük Budapeşte Oteli,
savaş zamanında ünlü bir Avrupa otelinin efsanevi odabaşı Gustave H. ile
en güvendiği arkadaşına dönüşen bellboy Zero Moustafa’nın maceralarını
anlatıyor. Bu maceralar boyunca, paha biçilemez bir Rönesans tablosunun
çalınıp tekrar bulunmasına; inanılmaz bir aile serveti için verilen kızgın
kavgaya; motosikletler, trenler, kızaklar ve kayakları kapsayan umutsuz
bir kovalamacaya ve bir aşk hikayesinin olabilecek en tatlı şekilde hayata
geçmesine tanık olacaksınız. Filmin oyuncu kadrosu ise muazzam. Ralp
Fiennes, Adrian Broody, Willem Dafoe, Edward Norton, Jude Law, Harvey
Keitel, Bill Murray gibi dünyaca ünlü starlar rol alıyor...
12 Yıllık Esaret
12 Years A Slave
Tony Bennett hayatı
boyunca bu şarkıları söyledi
ve Lady Gaga da bu şarkıları
dinleyerek büyüdü. Şimdi bu
iki efsanevi sanatçı “Great
American Songbook”
içinde yer alan klasikleşmiş
caz şarkılarını gençlere
sevdirmeyi de hedefleyerek
bir araya gelip “Cheek to
Cheek” albümünde, bu
birbirinden değerli şarkılara
yeni bir hayat veriyorlar.
Albümün ilk çıkış şarkısı
Cole Porter tarafından
1934 yılında aynı adı
taşıyan müzikal için yazılan
“Anything Goes” idi. ikinci
single “I Can’t Give You
Anything But Love” ile daha
önce hiç olmadığı kadar
“canlı” bir performansla
Gaga tüm eleştirmenlerden
tam not aldı. Elbette albüme
adını veren ve Irving Berlin
tarafından 1935 yılında
Fred Astaire ve Ginger
Rogers’ın unutulmaz filmleri
arasına giren “Top Hat” için
yazılan “Cheek to Cheek”
ve Lady Gaga’nın solo
olarak seslendirdiği “Lush
Life” ve Tony Bennett’ten
solo dinleyeceğiniz
“Sophisticated Lady”
albümdeki efsane
şarkılardan sadece birkaçı.
En iyi film dahil olmak üzere üç dalda Oscar
kazanan “12 Yıllık Esaret”, bir adamın hayatta
kalmak ve özgür olmak için yaşadığı inanılmaz
ve gerçek hikayeye odaklanıyor. İç savaş
öncesi Amerika Birleşik Devletleri’nde ailesiyle
birlikte özgür bir adam olarak yaşayan Solomon
Northup (Chiwetel Ejiofor), köle olarak kaçırılır
ve satılır. Solomon’u satın alan Edwin Epps
(Michael Fassbender) zalim bir adam olmanın
yanı sıra beklenmeyecek bir nezakete de sahiptir.
Solomon sadece hayatta kalmak için değil aynı
zamanda onuru için de yaşamaya çalışmaktadır.
12 yıl süren unutulmaz esareti sonrası Solomon,
Kanadalı kölelik karşıtı Samuel Bass’le (Brad Pitt)
ve özgürlüğüyle yeniden tanışır. Sonrasında ise
tüm hayatı değişir.
Buluşma 2015 - 59
LEZZET
Çikolata
hakkında
bilmeniz gereken
20 Şey
O olmadan kız istenmez, sevgililer günü
tatsız kalır; günde bir parça da olsa çikolata
yemeyen kendini eksik hisseder…
Krizlerin en tatlısı, en keyif vereni ve belki de
en vazgeçilmezi çikolata hakkında bilinmesi
gereken herşey...
60 - Buluşma 2015
1
Çikolata, tropik kakao ağacının
çekirdekli tohumlarından
yapılıyor. Latince’de
“tanrıların besini” anlamındaki
Theobromocacao ağacından elde edilen
kakao, Batı Afrika, Batı Hint Adaları ve
Güney Amerika’da üretiliyor.
2
En eski çikolata kalıntısına
yaklaşık 2600 yıllık bir
çömleğin içinde rastlanmış. Bir
rivayete göre de M.S. 600’de
Aztekler ve Mayalar’da çikolata, “enerji veren
içecek” olarak tüketiliyordu.
3
Kakao ağaçları dört yaşından
sonra meyve vermeye başlıyor.
Yılda sadece iki defa ürün veren kakao
ağacının meyvesinde yaklaşık 2,5 cm
boyunda 20 ila 40 tane tohum, yani
kakao çekirdeği bulunuyor.
4
Ağaçtan toplanan kakao
çekirdekleri birkaç gün muz
yaprağında mayalandıktan
sonra güneşte kurutuluyor
ve ardından fabrikada işlenmeye hazır hale
geliyor.
5
Kavrulan ve öğütülen kakao
parçaları şekerle karıştırıldıktan
sonra ağır silindirler yardımıyla
hamura dönüşüyor. Tabaka
haline dönüştürülen bu hamura kakao yağı
ekleniyor ve yumuşatıldıktan sonra da yine
silindir yardımıyla çikolatanın pütürsüz bir
hale gelmesi sağlanıyor. Çikolatanın içinde
tam 500 çeşit tat bulunuyor.
6
Araştırmalara
göre,
Avrupa’da yılda
ortalama 5,5
kilogram, Türkiye’de
ise ortalama 1,5
kilogram
çikolata
tüketiliyor.
Türkler en
çok sütlü ve
antep fıstıklı
çikolataları
ve yine en
çok kare,
baton, tablet
formatındaki
çikolataları
satın alıyor. İnsanlar
çikolataya her yıl ortalama 7 milyar
dolar harcıyor.
7
Bitter çikolata; süt
kullanılmayan tek
çikolata çeşidi olma
özelliği taşıyor.
Bitter çikolataya
yüzde 50 ila yüzde
99 oranında kakao
konuluyor.
Bunun için diğer
çikolatalara göre
daha acı bir tada
sahip.
Sütlü çikolata; yapımında yüzde
25-30 arasında kakao ve en
az yüzde 14 süt kuru maddesi
kullanılıyor. Bitter çikolataya göre
daha yumuşak ve çabuk eriyor.
Buluşma 2015 - 61
8
Beyaz çikolatanın diğer çikolatalardan ayrılan
en büyük özelliği içerisinde kakao bulunmaması.
Yapımında sadece süt ve kakao yağı kullanılıyor.
Halk arasında fildişi çikolata olarak bilinen beyaz
çikolata kakao içermese de gerçek bir çikolatadır.
9
Çikolata yapımında fazla kakao kullanımı
kalitenin yükselmesine neden olabiliyor,
ancak yapım aşamasındaki “conching” evresi
de bir o kadar önemli. Çikolatayı saflaştırma
süreci olarak da bilinen bu yöntem, her kakao tipinde farklılık
gösteriyor. Kimi çikolatalar 8 ila 12 saat, kimi çikolatalar ise
48 ila 60 saat conching evresinden geçebiliyor. Bu yöntem
sayesinde kakaonun içindeki gizli aromaların meydana çıktığı
ve çikolataya benzersiz bir tat verdiği söyleniyor.
10
Karanlık, kuru ve kokusuz
bir ortamda, 16 ila 21
°C arasında saklanan çikolata,
yaklaşık altı ay bozulmadan
tazeliğini koruyabiliyor.
Çok sıcak ve çok soğuk şartlarda beklediğinde çikolatanın
formunda bozulma meydana gelir. Çikolata buzdolabında asla
muhafaza edilmemelidir.
11
Danimarkalı çikolatacı Knipschiltd’in ürettiği
Chocopologie isimli truf, dünyanın en pahalı
çikolatalarının başında geliyor. Yüzde 70
valhrona kakaosu, el yapımı truf yağı ve
kakao tozu ile yapılan bu çikolatanın 450 gramı 2 bin 600
dolar’a satılıyor ve ancak özel siparişle alıcılarına ulaşıyor.
12
Halk arasında genellikle
pralin ile çikolata
birbirine karıştırılıyor, ama ikisi
arasında çok büyük farklar var.
Pralin, kakao ve kakao yağı yerine
yüksek oranda fındık yağı içeriyor.
İçerisinde kakao bulunmadığı için de çikolataya göre daha
ucuza satılıyor.
13
Bir çikolatanın gerçekten kaliteli olduğu,
yendikten sonra genzi yakmamasından
anlaşılıyor.
14
Sıcak bir ortama,
özellikle 22°C ve
üzerindeki sıcaklığa
maruz kalan bir
çikolatanın üzerinde
beyaz bir tabaka
oluşabiliyor. Fakat ısıdan dolayı sıvı hale gelen yağ
kristaller, çikolatanın tadında herhangi bir olumsuzluğa neden
olmuyor.
62 - Buluşma 2015
18
17
Çoğu insanın da bildiği gibi
çikolata, endorfin hormonunun
seviyesinde bir artışa sebep
oluyor. Vücuttaki ağrıların
şiddetini azaltan bu hormon, çikolata ile
karşılaştığı zaman insanı mutlu eden bir salgı
üretmeye başlıyor.
18
Kahveye oranla çok daha
az kafein içeren çikolatanın
bağışıklık sistemini olumlu
yönde etkilediği, aynı zamanda
da enerjiyi arttırdığı iddia ediliyor.
Çikolatayı diğer tatlılardan
ayıran en büyük özellik
ise kan şekerini hızla
yükseltmiyor olması.
15
Yapılan araştırmalara göre,
günde 50 ila 70 gram
bitter çikolata yemenin vücuda
herhangi bir zararı olmadığı gibi,
özellikle bitter çikolatanın, yeşil çay ve
üzüm kadar bağışıklığı güçlendirdiği
ve antioksidan
bir etkisi olduğu
söyleniyor.
19
Tüm çikolata çeşitlerinin eritilme
süreleri farklılık gösteriyor.
Bitter çikolatanın 45 °C, sütlü
çikolatanın 42 °C, beyaz
çikolatanın ise 40 °C’de eritilmesi öneriliyor.
Erimiş bir çikolata en fazla bir kere daha
eritilebiliyor, zira üst üste birkaç kez eritilmiş
çikolatanın lezzetinde bozukluklar oluşuyor.
20
Çikolata; stres gideriyor,
mutlu ediyor ve hatta
sakinleştiriyor da, ama
içerisinde afrodizyak olup
olmadığı konusunda şüpheler var. Bazı
yetkililer çikolatanın afrodizyak deposu
olduğunu söylüyor, fakat kanıtlanmış bir bilgi
henüz yok.
16
Çikolata, fındık veya fıstık
gibi yemişlerle birleştiği
zaman kalorisi artan bir
gıda haline dönüşüyor.
Bitter çikolatada ise kolesterol
bulunmuyor.
EVİNİZİ RİSKLERE KARŞI GÜVENCE ALTINA ALMANIZ MÜMKÜN Tüm Ev Sigortası
Allianz Tüm Ev Sigortası ile konutunuzu ve isteğe bağlı olarak içinde yer alan eşyalarınızı yangından
hırsızlığa ve su baskınına kadar birçok riske karşı güvence altına alabilirsiniz.
Hangi riskler güvence altında?
• Yangın, yıldırım, infilak
• Hırsızlık
• Sel / su baskını
• Deprem
• Dahili su hasarları
• Dolu
• Fırtına
• Kar ağırlığı
• Hava taşıtları çarpması
• Kara taşıtları çarpması
• Yer kayması
• Duman
• Grev, lokavt, kargaşalık,
halk hareketleri, kötü
niyetli hareketler,
terörizm riskleri ve poliçe
kitapçığında belirtilen
daha birçok riskleri Tüm
Ev Sigortası ile güvence
altına alabilirsiniz.
Allianz Acenteleri / 444 45 46
Buluşma 2015 - 63
HABERLER
Allianz’ın “Küresel Varlık” Raporu
A
Türkiye, en zengin ülkeler sıralamasında 46’ncı sırada
Allianz’ın bu yıl beşincisini yayınladığı “2013 Küresel Varlık
Raporu”na göre, dünya genelinde mali varlıklar brüt 118 trilyon
Euro’ya ulaşarak rekor kırdı. Rapora göre 65 milyon “kaybeden”e
karşılık, neredeyse yarım milyar kişi 2013 yılından kazançlı çıktı.
Kişi başına düşen mali varlıklara göre oluşturulan en zengin
ülkeler listesinde Türkiye 46’ıncı sırada yer aldı.
Rapora göre rekor büyümede, Japonya, Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa’da menkul değerlerde tutulan hisselerin
gösterdiği %16,5’lik büyüme performansı etkili oldu. Amerika
Birleşik Devletleri hisselere sıcak fon akışının gerçekleştiği tek
bölge olurken, Avrupalılar mali varlıklardan para çekmeye devam
etti.
Doğu Avrupa büyümedeki düşüşe rağmen
şampiyonluğunu koruyor
Raporun ortaya koyduğu sonuçlar bununla da sınırlı değil. Bu
hızlı büyümenin bütün coğrafi bölgelerde gözlemlenemediğini
ortaya koyan rapora göre, özellikle Latin Amerika gibi gelişmekte
olan ülkelerde, bölgesel nakit ve döviz pazarlarında yaşanan
çalkantılar varlık büyümesinde hız
kaybına neden oldu. Doğu Avrupa
bölgesinin tamamında da benzer bir
tablo gözlemlendi. Büyüme oranı
yüzde bir oranında gerileyerek %11,2
seviyesinde gerçekleşti; bu rakam
bile %5,2 büyüme kaydeden Batı
Avrupa’nın iki katından fazla oldu.
Uzun dönem gelişimine bakıldığında, 2000 yılından bu yana
ortalama %14,5 büyümeyle Doğu Avrupa bölgesi “Büyüme
Şampiyonu” olmaya devam ediyor. Bölgedeki birçok ülke,
özellikle Avrupa Birliği üyesi olan Doğu Avrupalılar 2007 yılından
bu yana varlık birikiminde vites küçültmeye devam ediyor. Varlık
büyümesine genel enflasyon oranı gibi reel veriler bazında
bakıldığında ise Doğu Avrupa’da orta-lama %6 oranında düşüş
yaşandığı görülüyor. Bu rakam %5,5 oranına sahip Latin
Amerika’nın üzerindeyken, Japonya gibi 2000 yılından bugüne
yıllık ortalama %10 büyüme oranına sahip ülkelerin oluşturduğu
Asya pazarının çok altında seyrediyor.
Emeklilikte mutluluğun formülü bulundu
D
Dünyanın farklı bölgelerindeki ülkeler hala “emeklilik yaşı
kaç olmalı” sorusunu tartışırken, başta İskandinav ülkeleri
olmak üzere Avrupa’nın büyük bir kesiminde katı yaş sınırı
uygulamalarına son verildi. Çalışanlar, iş sahasından çıkmak
istedikleri vakitleri kendileri seçerken, part-time formülüyle
emekliler gençlerle işi
bölüşebiliyor.
Lider sigorta şirketi Allianz,
“Berlin Demografi Forumu”nda
“Emekli olmak için doğru zaman
nedir?” sorusunu masaya
yatırdı. Sektörden ve akademi
dünyasından uzmanların katıldığı
forumda aynı zamanda, dünyanın
farklı ülkelerinin emeklilikte
64 - Buluşma 2015
çalışma örnekleri de incelendi.
Emeklilik yaşı ve şartları ülkeden ülkeye değişiklik gösterirken,
bazılarının bu konuda sunduğu avantaj, Türkiye gibi ülkelerde
çalışanların gözlerini kamaştırıyor. Bu konuda en ideal
ülkelerinden biri Danimarka… Danimarka’da çalışanlar işi
yapabildikleri müddetçe istedikleri
süre boyunca çalışma hakkına sahip.
Diğer bir ifadeyle Danimarka’da
resmi olarak belirlenmiş bir emeklilik
yaş limiti yok. Dahası Danimarka bu
uygulamadaki tek örnek değil. Diğer
İskandinav ülkelerinde de çalışanlar,
önceden belirlenmiş bir yaşta emekli
olmak yerine, iş sahasından ne zaman
çıkacaklarına kendileri karar veriyor.
A
ALLİANZ’IN 30 ÜLKELİK ARAŞTIRMASI
Türkiye’de 65 yaş üstü kadınların yüzde 16’sı
yoksulluk sınırının altında
Allianz tarafından yapılan çalışma tüm dünyada kadınların
ilerleyen yaşlarda yoksulluk gerçeği ile yüzyüze kalma
riskini ortaya çıkarıyor. Araştırmaya göre azalan evliliklere
karşın artan boşanma oranları ve uzayan yaşam süresi
yoksulluğu tetikliyor.
Allianz tarafından yapılan araştırmaya göre kadınlar; azalan
evlilik oranları, artan boşanma vakaları ve eksik finansal
bilinç nedeniyle yaşlılıklarını yoksulluk sınırının altında
geçiriyor. Allianz’ın OECD verilerine dayanarak yaptığı ve
30 ülkeyi kapsayan araştırmasında Türkiye de yer alıyor.
Buna göre Türkiye’de 65 yaş üstü kadınların yüzde 15.6’sı
yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kadınları yaşlılıkta
yoksulluğa iten en önemli sebeplerin başında ise dünya
genelinde evliliklerin azalırken, boşanmaların artması ve
uzayan yaşam süresi geliyor. Finansal bilinçteki eksiklik ise
yine yaşlılıkta yoksulluğa yol açıyor. Boşanmadan dolayı
yoksullukla karşılaşma riski ise nesillere göre farklılık
gösteriyor.
Boşanma vakalarında kadınların haklarını koruyan
düzenlemelerin çok yakın zamanda hayata geçmiş olması,
nispeten genç kadınların yoksullukla karşılaşmasına
engel. Türkiye’de de boşanma esnasında mal paylaşımının
nasıl yapılacağına dair düzenleme 2009 yılında hayata
geçirilmişti. Bu da bu tarihten sonra boşanan kadınların,
evlilik süresince elde edilen mal varlığına ortak olmasının
yolunu açıyor.
DİJİTAL
“ONE WEB” İLE İNTERNETTE
YENİ DÖNEM BAŞLADI
Allianz’ın dijital dönüşümünün en önemli
parçalarından biri olan “One Web” projesinin ilk
adımı tamamlandı. Allianz Sigorta A.Ş., Allianz Hayat
ve Emeklilik A.Ş. ve Allianz Yaşam ve Emeklilik A.Ş.
internet ortamında yeni yüzleriyle 13 Ekim itibariyle
yayına başladı.
Değişen ve gelişen dijital dünyanın ihtiyaçlarına
uygun olarak bilgisayar, tablet ve mobil ekranlarıyla
uyumlu şekilde hazırlanan yeni web siteleri, renkli
ve canlı tasarımlarıyla müşterilerine hizmet vermeye
başladı.
Yeni web siteleri, Allianz’ın tüm sigortalıları ve
katılımcılarının talep ve ihtiyaçlarına en iyi şekilde
karşılık verebilmek için baştan düzenlendi. Ve bu yapı
üzerinden geliştirilmeye ve güncellenmeye devam
edecek.
Kolay kullanımı ve şık tasarımıyla sık kullanılanlar
listesinin baş köşesinde yerini alacak bu sitelerde
keyifli vakit geçireceksiniz.
Buluşma 2015 - 65
son nokta
Kitaplara otopsi
yapan adam
37 yaşındaki Amerikalı “kitap cerrahı” Brian
Dettmer; eski kitapları, teypleri, bantları
kullanarak yarattığı eserleriyle tam anlamıyla
görsel bir şov yapıyor.
B
Brian Dettmer’ın lakabı “kitaplara otopsi yapan adam”. Tıpkı bir cerrah gibi kitapları oyuyor, kesiyor, biçiyor, şekillendiriyor ve gördüğünüz
gibi bambaşka birer sanat eserine dönüştürüyor. Son dönemin en ufuk
açan işleri onun “bıçağından” çıkıyor.
Dettmer, Columbia College Chicago’da okuduğu yıllarda dil sistemleri
ve kodlar üzerine çalışırken keşfetmiş bu yöntemi. Üzerinde çalıştığı
bazı kolajlar için kitapları yırtıp parçalamaya başlamış, sonrasında suçluluk hissetmiş ve neden böyle olduğunu düşünmeye başlamış. Şimdi
ise kitaplar onun için bir yol gösterici: “Bir heykeltaş bir taş ya da bir
tahta parçasına nasıl yaklaşıyorsa ben de kitaplara öyle yaklaşıyorum”
diyor, “Bence bilgiyle sarmalanmış durumdayız ve ben doğa yerine
kültürün içinden işler yapmayı daha anlamlı buluyorum. Bilgi, azalmak
yerine gün geçtikçe daha da büyüyen az kaynaktan biri çünkü.”
66 - Buluşma 2015
“Sonucun nasıl olacağı
konusunda hiçbir fikrim
olmuyor”
Dettmer bu çalışmaları tek başına yapıyor. Bir çırağı ya da asistanı
yok. “Peki bu işleri nasıl yaptığınızı basit terimlerle bize anlatır mısınız?” sorusuna yanıtı da şöyle: “Bir kitap ya da kitap serisi buluyor
ve dışındaki formu istediğim hale gelene kadar sicim, kıskaç ya da
ağırlıklarla tutturuyorum ve katılaşması için dışına vernik sürüyorum.
Sonrasında yüzeyini oymaya başlıyor ve katmanlarını ortaya çıkarıyorum.” Dettmer’ın bu esnada eserin nasıl görüneceği ve neler olacağı konusunda en ufak bir fikri olmuyormuş. Dettmer, tüm işin son
parçada bittiğini, o esnada başka bir hareket alanı ya da geriye bir
dönüş olamadığını söylüyor.
=Zg^ē^c
WVēç
hVčaç`
6aa^VcoÉèc\Zc^ēiZb^cViaè!
]Zg^]i^nVXVjn\jcVkVciV_aVg
hjcVchVčaè`h^\dgiVhè“g“caZg^^aZ
hVčaèčècèo]ZgoVbVc\“kZcXZ
VaiècYV###
6aa^Vco6XZciZaZg^kZnV))))*)+
www.allianzsigorta.com.tr

Benzer belgeler

Buluşma Dergisi, 2013 Sayı 2 / 5,90 Mb

Buluşma Dergisi, 2013 Sayı 2 / 5,90 Mb Sigorta dünyasında yılın en çok konuşulan birleşmesiyle ilgili bilmeniz gereken her şey...

Detaylı

Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb

Buluşma Dergisi, Sayı 33, 1,86 Mb ile ilgili bilmeniz gereken her şey

Detaylı