birlik bilinci

Transkript

birlik bilinci
BİRLİK BİLİNCİ
Sayı 6 • Aralık 2014
Ruhsal Farkındalık Merkezi Program katılımcılarına ücretsiz dağıtılmak üzere hazırlanmıştır. Bu kitapcığın içeriği kaynak belirtilerek kullanılabilir. © Sabiha Betûl 2014
Ruhsal Farkındalık Merkezi
Program katılımcılarına ücretsiz dağıtılmak üzere hazırlanmıştır.
Bu derginin içeriği kaynak belirtilerek kullanılabilir.
‘ Evrensel yasalarla uyumlanarak erdemli hareketler üretme özgürlüğümüzü şimdi gerçekleştirmemiz gerçek yaşamı idrak ettiğimiz ve Bütün’e dahil olduğumuz anlamına gelir.’ Sabiha Betûl "Yalnızlık,
bildiğimiz ve bildiğimizi
sandığımız
her şeyin ötesindeki
el değmemiş berraklığı
keşfettiğimizde
uyandığımız gerçektir."
Sabiha Betûl
Zühtü Tiğrel cad.28/1 Oran/Ankara ZühtüTlf.0530 Tiğrel Cd. 28/1
941 Oran/Ankara
6493 www.sabihabetul.com
www.sabihabetul.com [email protected]
[email protected] ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK
BENİM EN YÜKSEK KARAKTERİMDİR.
Mustafa Kemal Atatürk
İÇİNDEKİLER
Mustafa Kemal ATATÜRK'ten .....................................................................................
1
Roy Eugene Davis'in "Yeni Yıl Mesajı" .......................................................................
3
Roy Eugene Davis'den ...............................................................................................
4
Shree Sadhak Satyam'dan "Ruhsal Öğretmen" .........................................................
5
Atma-Shatakam / Nirvana Shatakam
Öz Ruh’un (Atman) Şarkısı .............................
8
Horst GÜNTHER'den "Kendi Om'um" ........................................................................
10
Tibet Atasözü ...............................................................................................................
11
Roy Eugene Davis'den "Derin Düşünce Meditasyonuyla Yaşam Kalitelerini
Yükseltmek ve Amaçlı Yaşamak"..................................................................................
12
Roy Eugene Davis'den "Ruhsal Yol İle İlgili Sorularımıza Cevaplar" .............................
15
Paramahansa Yogananda ............................................................................................
20
Sabiha Betûl'den "İnsan: Yokluktan Çokluğa Uzanan ‘Keskin Bakış’"..........................
21
Kutsal Yansımalar .......................................................................................................
23
Thich Nath Hanh'dan "Elimde Tuttuğum Ekmek Kozmosun Bedenidir" .....................
24
Mükemmel Ev Sahi ̇bi ̇mi ̇z Gezegenimiz .......................................................................
26
Prof. Dr. Rahmi Oruç Güvenç'ten "Bi ̇lgi ̇, Olabi ̇li ̇rli ̇k ve İnsan" .....................................
28
Rabindranath Tagore....................................................................................................
30
İskender Azatoğlu’ndan "Evren ve İnsan" ...................................................................
31
Sabiha Betûl'den "Çocuklar ve Gençler İçi ̇n Yoga ve Medi ̇tasyon"..............................
33
Tom Stafford'dan "Aşi ̇nalık Hatırlamak Deği ̇ldir" ......................................................
35
Yemek Tarifi "Sebzeli Bademli Toplar" .......................................................................
36
2015 Etkinliklerimiz ....................................................................................................
37
2014 Yayınlarımız .......................................................................................................
40
Yeni Yılı iyimserlikle karşılayın.
Herkesi ve tüm yaşamı ruhsal farkındalığınız,
iyi düşünceleriniz ve yararlı eylemlerinizle kutsayın.
Değerli Ruhsal Arkadaş,
Tek bir En Yüce Gerçeklik olduğunu ve her kişinin en Yüce Gerçekliğin saf özünün
bir parçası olduğunu bilerek, dünyamızdaki ve evrendeki tüm ruhların, dışsal olarak
çeşitlilik gösterseler de, içsel olarak aynı olan genişletilmiş bir ruhsal aileyi temsil
ettikleri açıktır.
Ortak bir Kaynağı ve özü (gerçek, ebedi doğa) paylaşmamız nedeniyle, herkes ve her
yerdeki tüm yaşam formları, aydınlanmış farkındalığımız, iyi, yapıcı düşüncelerimiz ve
gerçekçi, yararlı eylemlerimizden yararlanabilir ve daha iyi hale gelebilir.
Günlük meditasyon seansınızı sonlandırırken ve diğer zamanlarda, gezegenimiz
üzerindeki yedi milyardan fazla insanı düşünürken, onlar için iyi dileklerinizi yayın ve
fiziksel sağlığı, mutluluğu, ideal koşulları ve ilişkileri, zenginliği ve ruhsal aydınlanmayı
içerecek şekilde onların tam iyiliklerini isteyin. Eğer zihninizde arkadaşlarınızın, aile
fertlerinizin, çevrenizde yaşayan diğer bireylerin ve/veya dünyamızdan ayrılmış
kişilerin düşüncesi belirirse, onları da iyi dileklerinizle kapsayın. En Yüce Gerçeklik
her yerde, her zaman ve her şeye gücü yetendir. Yüzeysel görünüşlerin ve koşulların
gerisinde, herkesteki ve doğadaki saf özü görmeyi isteyin.Yararlı uygulanabilir eylemler
yapabilecekseniz, bunları yapın.
Hızlı değişen olaylar çağı olan şu anki uyanma çağında iç huzuru ve duygusal denge için,
ruhsal bir evrende ruhsal varlıklar olarak nasıl özgürce ve etkin olarak yaşayacağımız
bilgisiyle, gerçek doğamızın bilinçli farkındalığına iyice yerleşmeliyiz. O zaman ilham
veren yaratıcı düşüncelerimizin, bilge ve yapıcı eylemlerimizin gerçekten ruhsal
uyanışımızı hızlandırdığını, bilincimizi genişlettiğini ve gerçek doğamıza ve En Yüce
Gerçek’liğe ilişkin özde olan bilgiyi açığa çıkardığını keşfederiz.
2015 boyunca ve sonrasında, ruhsal farkındalığınızı özenle besleyin, yaratıcı
imgelemenizi akıllıca kullanın, yaşamınızın tüm yönlerinde mükemmeli deneyimlemeyi
ve ifade etmeyi içtenlikle isteyin, şefkatli düşünceleriniz ve hareketlerinizle bütünün
iyiliği için diğerlerini kutsayın. Farkındalığınız varlığınızın özü kadar her zaman saf
olduğunda ruhsal olarak tamamıyla aydınlanacaksınız.
İçten iyi dilekler ve daimi kutsamayla,
Roy Eugene Davis
‘‘Bu dünyada olmanın gerçek amacı, birçok kişinin hayal ettiği gibi değildir.’’
Paramahansa Yogananda (1893 – 1952)
En Yüce Tek Gerçekliğin Bazı İsimleri
İngilizce God, Arapça Allah, Mısırca Teun, Hollandaca Godt, Almanca Gott,
Yunanca Theos, Latince Deus, Fransızca Dieu, İrlandaca Dia, İtalyanca Dio, İspanyolca Dios,
Sanskritçe Ishwara
3
“Hayatın gerçekleri hakkında bilgilendirildiğinizde
onlardan habersizmiş gibi davranmayın.
Bu dünyada bulunmanızın temel amacı
hayatın bütünlüğü ile olan ilişkinize
bilinçli bir şekilde uyanmaktır.
Bunu bilerek,
öz varlığınızda merkezlenmiş olarak
etkin bir biçimde yaşayın”
Roy Eugene Davis
4
Birlik Bilinci 2014
SHREE SADHAK SATYAM
RUHSAL ÖĞRETMEN
Allah bütün evrenin ve dünyanın en büyük öğretmeni ve bütün gerçek bilginin tek
sahibidir. Dolayısıyla onu anlamadan, onu anlamak yolunda kendimizi ölçmeden,
gerçeği bilmemiz, idrak etmemiz imkânsızdır.
Allah bize zaten yaradılışımızla birlikte bilinçlenmek üzere akıl vererek, bütün bu bilgileri
aktarma yolunu hazırlamıştır. Bizim zihnimizi ve aklımızı gerektiği gibi kullanıp, gerçek
bilgiyi elde edip açığa çıkarmamız bu yaşamımızın hedefidir. Bu yolda kararlı, samimi ve
istekli olanlara yardımcı olmaları için de Allah; gerçeğe sadık kalmış, gerçeğin bilgisini
hiç unutmamış ve unutmayacak olan adanmış yardımcılarını, ruhsal öğretmenlerini
göndererek bize hatırlatmada bulunur.
Aslında hepimizin doğal yapısında, yaradılış prensibimiz dâhilinde, Allah’ı ve O’nun
gerçekliğini bilme, kendimizi ve varlığımızın kaynağını tanıma, anlama kapasitemiz
ve imkânımız vardır. Ait olduğumuz Yüce Kaynağımız, kendisinden ve gerçekten
uzaklaşabileceğimizi ve bize sunulan sınırsız imkânları ve gerçek kapasitemizi
kullanamayacağımızı da bildiği için, bizi kendi katından sadık hizmetkârları olan
elçiler, haberciler ve hatırlatıcılarla desteklemiştir. Onlar insanlığa Allah’ın lütfu olarak
sunulmuş kutsal varlıklar, ruhsal öğretmenlerdir.
Allah bedenli bir varlık değildir. Onun görünen bedeni; varlığı oluşturan sonsuz aşkının
ve coşkusunun ifadesi olan ışık; sonsuz, ezeli ve ebedi olan, Nur’dur. Allah, bilginin
Nur’u, ışığıdır. Bu Nur’unu varlığa cömertçe dağıtır ve böylece hepimiz ve her şey,
özünde O’nun Nur’unu taşır. Tüm gerçeğin bilgisi, içimizdeki bu Nur’da kayıtlıdır. Eğer
biz içimizdeki bu gerçeği açığa çıkarıp kullanmaya başlarsak, kendimiz ve evrenle ilgili
bütün gerçeği biliriz ve bilmek isteyenlerle paylaşırız.
Gerçeği bilen gerçek öğretmenler, bize her zaman gerçek yolu ve bu yolda yürümeyi
öğretirler. Aileden beden almak, gerçek doğum ve gerçek yaşam değildir. Bu sadece
yaşamın fiziksel boyutudur. Biz bilgiye doğduğumuz zaman yani içimizdeki gerçek
bilgi açığa çıktığı zaman, gerçek insan oluruz. Gerçek yaşam bilgilerini, doğruyu ve
yanlışı, güzeli ve çirkini sadece gerçeği gerçekten anlamış bir ruhsal öğretmenle, onun
5
yardımıyla kavrayabilir ve bu yolda ilerleyebiliriz. Bu açıdan baktığımızda, bu hayatta,
her insan iki kere doğar. Birincisi anneden, aileden doğuş; anne ve babadan beden
alarak hayata fiziksel geçiştir. Bu doğuş insana dışsal zihni, dışsal bedeni, fiziksel
bedeni verir ve fiziksel ortamla iletişim kurma imkânı sağlar. Anne ve babamız bize
ancak ne biliyorsa, ne kadar biliyorlarsa onu aktarabilirler. İkinci doğumumuz, ruhsal
doğumumuzdur ve ancak gerçek bir ruhsal öğretmen yardımıyla, onun bizi ruhsal
ışığımıza ulaştırmasıyla gerçekleşir. Bu, içsel özümüzün, ruhsal bilincimizin uyanışı ve
ruhsal bilgimizin doğuşudur. Bu şekilde hayatın bütün gerçek bilgisini alıp kavradıktan
sonra, bütün hayatı çok kolay taşıyabiliriz.
Herkes, iyiyi, kötüyü, kimin kral, kimin fakir olduğunu çok rahat bir şekilde bilir ama
bütün bu bilgiler insanlığa huzur ve mutluluk vermez. Fakir de, zengin de durmadan
Allah’a yalvararak, ondan bir şeyler ister. İnsan kral da olsa bir türlü mutlu olmaz ve
sürekli ister, çünkü kral olmuştur, ama hayatın gerçeği hakkında, gerçek bilgi hakkında
en ufak bilgisi yoktur. Gerçeği deneyimleyerek bilip bulmak için, her insanın hayatta
gerçek bir öğretmene ihtiyacı vardır. Hayatı anlamak; acı ve ıstırapların fark edilmesi,
anlaşılması ve aşılmasıyla mümkündür. Bizi bu hayatta kurtuluşa, özgürlüğe götürecek
tek yol ışığın ve bilginin yoludur. Ruhsal öğretmenler öyle kişilerdir ki bu yaşamda
Allah’ı bulmaları için, herkesin eline bir fener verirler, bu koşulsuz sevginin ve bilginin
feneridir. Elimizdeki bu fenerle, ne aradığımızı bilerek, hedefimizden şaşmadan
yolumuzda ilerlersek, hiçbir şey bize dokunamaz, bizi şaşırtamaz.
Dünyada Allah’tan başka hiçbir şeyin önemi yoktur. İnsan “Ben kimim, nereden geldim,
nereye gidiyorum, neden buradayım, bu yaşamdaki görevim ve hedefim nedir?”
sorularını sorarak önce Allah’ı anlamaya çalışmalıdır.
İnsan bu dünyaya sadece ruhsal öğretmenini aramak, bulmak ve ondan aldığı ışıkla
gerçeğin yolunda ilerlemek için gelir ve onu bulduğu zaman, hayatı anlamlı olur. Artık
başka hiçbir şeyin önemi kalmaz. Kutsal Hindu metinlerinde; (Upanishad) temel mesaj
şöyledir: “Şu yaşamda itaat etmem gereken iki varlık varsa, onlar, Allah ve ruhsal
öğretmenimdir”. Ruhsal öğrenci, önce başını onu gerçeğe götürecek olan hocasının
önünde tevazuyla eğerek, sevgi ve bilgi akışına içtenlikle izin verir. Ondan sonra da
öğretmeninin rehberliğinde, Allah’a ulaşır. Ruhsal öğretmenimizle karşılaşmış olmamız,
bu yaşamın bize sunabileceği en büyük lütuftur. Çünkü fiziksel ortamdayız, fiziksel
bedene sahibiz ve Allah’a ancak O’nu anlamış ve algılamış bir öğretmen yardımıyla
ulaşabilir ve O’nu ancak böyle anlayabiliriz. Allah göremediğimiz, bilemediğimiz
bir varlıktır. O, evrenin tümünü içeren ışıktır. Bu yüce ışık, gerçeğin bilgisini, ruhsal
öğretmenler vasıtasıyla aktarır. Gerçekte bu öğretmenler Allah’ın bir parçasıdır. Gerçeği
bilen ruhsal öğretmenler, Allah’ın sistemleriyle iletişim halinde olarak, gerçeğin bilgisini
bu sistemlerden alıp, öğrencilerine, ilgilenenlere, içten olanlara aktarırlar. Dolayısıyla
gerçekte, gerçek bir öğretmenle Allah arasında fark yoktur. Onlar, bilgiyi doğrudan alıp
insanlara aktaran çok yüksek bilinç düzeyleridir.
6
Birlik Bilinci 2014
Gerçeğin bu şekilde akışını sağlamak için, öğretmenin gerçekle iletişim halinde olması
ve öğrencinin de içten olması, gerçek bir istek, ciddiyet ve adanmışlıkla bu yolda kararlı
durması esastır. Öğretmende ve öğrencide gerçek ve saf niyet yoksa gerçek istek ve bilgi
yoksa birbirlerini anlayamazlar, hiçbir şekilde gerçeği deneyimleyemezler. Öğrenciler,
öğretmenlerin gerçek öğretmen olup olmadığını kontrol etmek durumundadırlar. Aynı
şekilde gerçek bir öğretmen de öğrencisini kontrol etmelidir. Öğrencisinin yeterince
içten, dürüst ve samimi olup olmadığını, enerjiyi alıp doğru kullanacak kapasite ve
kalitede olup olmadığını kontrol ederek, bilgiyi ona göre aktarması gerekir. Öğretmen
ve öğrenci, her ikisi de gerçeğe bağlı ve inançlı olduklarında, koşulsuz ve karşılıksız
bir sevgi akışı başlar ve öğretmen, öğrenciyi gerçeğe doğru taşımaya başlar. Onlar,
aynı ailedeki ebeveyn ve çocuk ilişkisi gibi bir ilişki içine girerler. Bir ailede anne baba,
çocuklarına şefkatle, her durumda yardımcı olmaya nasıl hazırsa, gerçek bir öğretmen
de, aynı şefkat ve ilgiyle, her zaman, her koşulda ve karşılık beklemeden onları gerçeğe
yaklaştırmak için elinden gelenin en iyisini yapar. Bu hayatın anlaşması budur.
Öğretmen ile öğrenci arasındaki bağ, fiziksel bir anne baba bağlantısı, ilişkisi gibi
değildir tamamen bilinç uyumu ve bilinç akışıdır. Biz ruhsal öğretmenimizle, gerçekten,
tamamıyla ve dürüstçe bağlantı kurabildiğimizde, onun sessizce bizim bilincimizden
akarak, hayattaki her koşulda, her sorunumuzda bize nasıl çözüm sağladığını
deneyimleyerek görürüz. O her zaman bizimledir. Onu ne kadar hatırlar, ona ne kadar
güzel duygularla bağlanırsak, o her anımızda o kadar bizimle olacaktır ve sorunlarımıza
çözüm getirecektir.
Öyleyse kendimizi tanımaya karar verelim ve kalbimizi yüzde yüz temizleyelim. Kalbimiz
ne kadar temiz ve açık olursa, öğrenci öğretmen ilişkisinden o kadar yararlanabiliriz.
Ruhsal öğretmenin kutsaması, bizim temizliğimizle orantılı olarak bizimle olur. Ne kadar
temizsek, o kutsamayı o kadar alıp kullanma şansımız vardır. Kendimizi bilgisizliğin ve
cahilliğin yükünden temizlemeye ne kadar ilgi gösterirsek, gerçek huzuru, mutluluğu
ve bilgiyi o derece kazanırız. Öyleyse kalbimizi temizlemeye çalışalım ve bu işi mümkün
olduğu kadar çabuk yapalım. Huzur ve mutluluğa kavuşmaya çalışalım, gayret edelim.
Şimdi sizi, bu yaşamınızda bir an önce Lord Allah’ı bilmeniz ve O’nunla yakınlaşmanız
için dualarımla ve en iyi dileklerimle kutsuyorum.
Bu yazı Gurudev’in 2006 Nisan-Eylül ayları arasında gerçekleşen Türkiye ziyareti sırasında Yoga
Simurg Grubuna yaptığı konuşmaların ses kayıtlarından hazırlanmıştır.
7
Atma-Shatakam / Nirvana Shatakam
Öz Ruh’un(Atman) Şarkısı
Adi Shankara
788-820 CE
1- Ben zihin değilim; ne zeka, ne ego,
ne de iç özümün zihinsel yansımalarıyım.
Ben beş duyu değilim. Ben bunun ötesindeyim.
Ben beş element de değilim; ne eter, ne toprak (yeryüzü),
ne ateş, ne de rüzgarım .
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin temsilcisi, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
2- Ne enerji olarak tanımlanan pranayım,
ne nefes’in beş tipi (vayus), ne maddenin yedi özü,
ne beş örtücü katman (pancha-kosha) olarak tanımlanabilirim,
ne de boşaltımın, üremenin, hareketin, idrak etmenin,
ve konuşmanın beş organıyım.
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin temsilcisi, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
3- Benim ne kinim ne hoşnutsuzluğum,
ne bağlantım, ne eğilimim, ne hırsım, ne kuruntum var,
ne gurur ne de kibirim,
ne haset ya da kıskançlığım vardır.
Benim ne bir görevim (dharma), ne bir param, ne bir arzum(karma),
hatta ne bir özgürlüğüm (moksha) vardır.
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin temsilcisi, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
8
Birlik Bilinci 2014
4- Ben ne erdeme , ne de kusura sahibim.
günah ya da sevap işlemiyorum,
Ne mutluluk veya kedere, ne de acı ya da keyfe sahibim.
Mantralara, kutsal mekanlara, kutsal metinlere (Vedas), ritüellere veya kurban etme
törenlerine (yagnas) ihtiyacım yok.
Ben gözlemci, gözlenen veya deneyimlenen ya da gözleme
ya da deneyimleme sürecini deneyimleyen üçlüden herhangi biri değilim.
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin temsilcisi, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
5- Ölümlü olmadığım için benim ölüm korkum yok,
Kendi gerçek benimden ayrılığım olmadığı gibi,
ne varlığımla ilgili şüphem,
ne de doğumun temeline ilişkin ayrımcılığım var.
Benim babam veya annem yok, ne de doğumum var,
ben akraba değilim,
ne arkadaş, ne guru, ne de müritim.
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin sembolü, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
6- Ben bütünüyle yayılanım.
Benim herhangi bir niteliğim veya herhangi bir şeklim yok.
Ne dünyaya ne de kurtuluşa (mukti) bağlanmış durumdayım.
Benim hiç bir isteğim yok, çünkü ben her şeyim,
her yerdeyim,
her zamanım,
her zaman dengedeyim.
Ben aslında,
Sonsuz biliş, neş-e ve mutluluk, En Yüce Olan,
Gerçeğin temsilcisi, Sonsuz coşku ve saf bilincim.
Kutsal Kailash Dağı Tibet.
İnananlarca Saf Bilinç’in(Shiva) Dünyadaki ikametgahı olduğu düşünülür.
9
Horst GÜNTHER
KENDİ OM’UM
Sabiha Betül’ ün “Birlik Bilinci” dergisinin
5/13 sayısı bana ulaştı, kendisine teşekkür
ederim. Bu harika derginin çok ihtiyaç
duyulan ve ilginç makalelerini okurken sayfa
6’ daki OM resminde durdum. Bir anda “OM”
bana geçirdiğim ağır kazadan sonra yaptığım
resimleri hatırlattı! İçsel olarak, Sabiha’
ya “Kendi OM’um” ile ilgili paylaşımımı
önerdim. İşte bu yazının konusu budur.
Benim Reiki kitaplarımı okuyanlar, “Reiki yolum” bölümünde anlatılan; 28 Ekim 1986
günü sabah erken saatte geçirdiğim benzersiz kazayı bilirler. Bu olaydan yola çıkarak,
daha sonra Ocak 1987’ de olan bir şeyi size anlatmak istiyorum.
Kazamdan sonraki iyileşme sürecinde, şirketim için normal günlük görevlerimi yerine
getiremiyordum. Kendimi iyileştirme konusunda sabırlı olmalıydım. Ancak “bir şeyler”
yapmak için heycan duyuyordum, çünkü inanılmaz derecede şükran doluydum.....
“Kutsal Kaynağın” kutsaması sayesinde hayatta kalmıştım. Ve bir resim kursuna
katılmaya karar verdim, daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım! Özellikle avuç
içine boya sürerek yapılan doğrudan el boyamasıyla kaç farklı çeşit çizim yaptım,
bilmiyorum-belki yüzden fazla!....
Hiçbirimizin resim yapma konusunda artistik bir yeteneği yoktu! Ama hepimiz çok
yaratıcı ve mutluyduk. Hatırlıyorum da resimlerimin hiç birini sevmemiştim! Ve, neden
orada olduğumu merak ettim?
Ancak içimde “bir şey” değişti-bu nasıl oldu bilmiyorum ve..... bir anda bilincime
ŞÜKRAN kelimesi ve hissi geldi. Aynı anda çok büyük ölçülerde bir çizime başladım!
Tam olarak hatırlıyorum, bunu içsel bir şekilde yaptım.
Bu “OM” idi!.....ve bu tüm kurs boyunca yaptığım son resimdi. Bu resmi bitirdiğimde
fiziksel olarak hissettim........daha başka olmayacaktı! Bu son çizim, sıra dışı deneyim ve
OM beni çok mutlu etti....şimdiye kadar! 1989 yılında bazı kartpostallar bastırdım, bu
sayede gerçek hikayemi ve kendi “OM”umu sizinle paylaşabiliyorum.
Horst Günther 2014 - http://www.creamo.de
10
Birlik Bilinci 2014
Avalokiteshvara, Şefkat Bodhisattvası, Jiuhua Dağı, Anhui Eyaleti, Çin.
"Aydınlanmayı gerçekleştirmedeki dört zorluk;
O kadar yakın ki göremiyoruz
Öyle derin ki anlayamıyoruz
O kadar basit ki buna inanamıyoruz
O kadar iyi ki bunu kabul edemiyoruz"
Tibet Atasözü
11
DERİN DÜŞÜNCE MEDİTASYONUYLA
YAŞAM KALİTELERİNİ YÜKSELTMEK
VE
AMAÇLI YAŞAMAK
Roy Eugene DAVIS
DERİN DÜŞÜNMEK SEYRETMEKTİR, araştırmak, bir şey üzerinde keşfetme amaçlı meditasyon yapmaktır. Konsantrasyon rahatsız edilemez ölçüde gelişip güçlendiği zaman
ve meditasyon uyanışla sonuçlanıp iç görü sağladığı zaman derin düşünme meditasyonu başarılıdır. Bu süreci kolaylaştırmak için meditatör uyanık ve çok dikkatli olmalıdır.
Kısmen bilinçli olmak veya meditasyona pasif katılım başarılı sonuç vermez.
20 yüzyılın ortalarına kadar meditasyonun etkilerini öğrenmeye ilgi duyan pek çok insan,kendi deneyimsel çabalarına ya da deneyimsel uygulamalarıyla bilgi elde etmiş
olan başkalarının konu hakkında anlatımlarına güvenmek zorunda kaldılar. Kişisel deneyim en iyi öğretmendir ancak zaman ve deneyimlenen ve kavranan şey üzerinde
dikkatli analiz gerektirir. Diğerlerinin paylaşımları samimi bir açıklıkla yapılsalar bile
güvenilir olmayabilir.
Çok şükür son yıllarda gönüllü meditatörlerle yapılan bilimsel araştırmalar sonunda
derin düşünme meditasyonunun düzgün ve düzenli uygulandığında yaşamı destekleyen ve geliştiren yararlar sağladığı kanıtlanmıştır.
Meditasyon uygulamalarınızda kişisel yaklaşımınıza göre sonuç alacağınızı her zaman
aklınızda tutun. Meditasyon dengeli bir program dahilinde bilinçli ve amaçlı yaşam tarzıyla beraber uygulandığında yararlı gelişmeler hemen her zaman çabuk ve tatminkardır. Amaca odaklı olmanın önceliğini her zaman önemle hatırlayın, bütün çabalarımız
bilgiyle ve nedeni bilinerek seçilmelidir. Böylece amacımıza en uygun eylemleri seçeriz
ve amacımıza uygun olmayan eylemlere kayıtsız davranırız. Bu yaklaşım yaşamımızı
büyük ölçüde kolaylaştırarak kişisel tatmin fırsatları yaratan , ruhsal zenginleşme için
en etkili yöntemdir.
Derin Düşünce Meditasyonu
Derinleştirir, Bilinci Dinlendirir ve Yeniler
Meditasyon geliştikçe nefes yavaşlar ve yoğunlaşır, zihinsel durumda ortaya çıkan derin
sakinlik meditatörü derinleştirir, genellikle sıradan uykuda deneyimlendiği gibi bilinç
12
Birlik Bilinci 2014
rahatlar ve yenilenir. Bedenin yaşam güçleri dengelenir, fiziksel sistemlerin işlevlerini
düzenlemeleri sağlanır.
Fiziksel rahatsızlık, duygusal stress, düzensiz uyku alışkanlığı nedeniyle çoğu insan uyku
süresinde dinlenme ihtiyaçlarını gideremezler. Sonuç olarak bu kişilerin enerjileri azalır, depresif duygu moduna geçerler, rahatsızlık hissi, zihinsel karışıklık, dikkat zayıflığı,
iş gücünde yetersizlik, kaza eğilimi, hastalıklara karşı dirençsizlik yaşanır. Meditasyon
uykunun yerini tutmaz ama gün boyunca bir veya iki meditasyon seansı bedeni canlandırır, zihne enerji yükler, gelişmiş eylemler için güç verir böylece fiziksel ve zihinsel
olarak yenileyen düzenli deliksiz uyku ile dinlenme mümkün olur.
Meditasyon süper bilinç boyutunda gelişmeyle sonuçlandığında uyanık olduğumuz saatlerde bile etkisi devam eder, beden ve zihin yeterince dinlendiğinde kişinin düzenli uyku saatleri de bilinçli süreçler olabilir. Uyku sırasında bilinç düzeyleri arasındaki
aralık daha az belirli olur ve kişi uyku sırasında ‘bilinçli olduğunun bilincinde olmak’
durumunu berrak algılarla deneyimler ve ‘sonsuz şimdi’ içinde kalarak kendiliğinden
sonsuz birliğin farkında olur.
Derin Düşünce Meditasyonu
Stresi ve Stresin Zararlı Etkilerini Azaltır
Meditasyon sırasında oluşan derin rahatlama nedeniyle zihinsel ve ruhsal dönüşümler gerçekleşir, fiziksel ve zihinsel streste azalma ve kan basıncında düşüş görülür. Kanda laktik asit seviyeleri meditasyondan önce ve sonra ölçüldüğünde bu seviyelerin
düştüğü tesbit edilmiştir. Bu seviyeler, kişiler günlük yaşamın fiziksel ve zihinsel iniş-çıkış sürecini kaçınılmaz tehditler olarak algılayıp önemsedikleri için genellikle dengesiz
ve yüksektir.
Günde iki kez 20-30 dk meditasyon uygulaması ruhsal gelişimle ilgilenmeyen kişiler
için bile stresi azaltan, zihinsel gücü artıran, fiziksel performansı yükselten ve geliştiren
yapıcı etkiler yaratır. Hedeflere ulaşmak çabuklaşırken yaşama sevinci yükselir.
Yüksek tansiyon gibi yaşam kalitesini bozan etkilerin meditasyonla iyileştiği kanıtlanmıştır. Çok görülen şikayetler olan yüksek kan basıncına bağlı olarak oluşan rahatsızlıklar baş ağrıları,fiziksel sistemlerin normal işlevlerinin bozulması gibi durumlar genellikle düzenli meditasyonlar sonucunda iyileşerek şikayetler kaybolur. Meditasyon
uygulamalarının her derde çare olduğu yanılgısına düşmeyin. Eğer profesyonel sağlık
hizmetine ihtiyacınız varsa bu yardımı alarak kendinize yardım edin. Profesyonel yardım veren kişiyi seçerken inançlı ve sizin kendinden sorumlu iyileşme ve ruhsal gelişim
uygulamalarınızı anlayabilecek özellikte biri olmasına dikkat edin .
Davranışlarımızın biyokimyasal etkileşimlerle ilişkisi tüm dünyadaki araştırma merkezlerinin inceleme konusudur. Bazı gerçekçi yeni buluşların belirlediği gibi genetik bozuk13
luklar serotonin ve noradrenalin seviyelerinde anormalliklere neden olmakta ve bu
durum insan davranışlarını etkilemektedir. Orta beyinde oluşan bu kimyasallar taşıyıcı
sinirler yoluyla hücreden hücreye aktarılır ve beynin diğer taraflarındaki hücrelere mesaj ileterek hücreler arası haberleşme sağlanır. Beynin en temel duygu nakil yönlendirme ve dürtü uyumlayıcısı olan serotonin özellikle saldırganlığın kontrol edilmesine yardım eder. Uyarıcı hormon olan Noradrenalin tehlike kişi tarafından kabul edildiği veya
gerçek olarak algılandığında uyarmaya başlar ve beynin bu uyarıya adrenalin ve diğer
kimyasalları salgılayarak cevap vermesini sağlar. Korkan insanda serotonin seviyelerinin düşerek noradrenalin seviyelerinin yükselmesi gerginlikle sonuçlanır. Kaba ve zorba tavırlar, alkol bağımlılığı, şiddete yönelik eğilimler açığa çıkar. Serotonin seviyesinin
düşüklüğünün depresyon halleri, yıkıcı etkiler, ani saldıganlık, içki, sigara, uyuşturucu
bağımlılığı, cinsel sapkınlık, ani öfke ve şiddet patlamaları ile ilişkili olduğuna inanılır.
Yüksek seviyeler ise çekingenlik, saplantılı sanal davranışlar, korkular, kendine güven
eksikliği, boyun eğdiren baskı ve tahakküm halleri ile ilgili görülür. Düşük seviyelerde
noradrenalinin giderek artan önyargılı şiddete yönelik veya aşırı heyecan arayışına
eğilimli davranışların nedeni olduğuna inanılır. Yüksek seviyelerinde ise aşırı duygusallık
düşüncesiz davranışlara eğilim, heyecanlı ani şiddet hareketleri ve hızlı kalp atışlarına
neden olabileceği düşünülmektedir.
Bu buluşlar insan davranışlarının açıklanmasına ışık tutmaktadır. Bizler her zaman fiziksel yaratılıştan ibaret olmadığımızı hatırlamalıyız : bizler ruh-zihin ve beden olarak
uzay-zaman içinde meydana gelen sonuçlarız. Bizler beden ve zihin kimliği içindeyken
beyin kimyasının ve hormonal etkileşimlerin bizim fiziksel ve duygusal yapımız üzerindeki etkilerini deneyimlediğimiz halde inkar edemeyiz. Bununla birlikte bedenimizi
onararak dengelemeyi: kararlılıkla zihinsel tutumlarımızı , düşünce ,duygu ve davranışlarımızı uyumlamak için kendi yapımıza en uygun olan yolu seçmeyi bileceğiz ve
akıllı makul bir programla egzersiz, dinlenme, günlük yaşam ve ruhsal pratiklerimizi
gerçekleştireceğiz.
Davranış değişiklikleri tamamiyle fiziksel bir yaklaşımla kendini sınırlı fiziksel varlık olarak kabul etmekten kaynaklanır ki bu bizim şu inancımızı üretir; biz öncelikli olarak
beden kimyasından ve çevre koşullarından ve çevresel durumlardan etkileniriz . Daha
bilinçli ve bilgili olmayı seçtiğimiz zaman Ruh’un beden ve zihinden üstün olduğunu,
fiziksel ve zihinsel durumların uyumlanabilir ve ayarlanabilir olduğunu keşfederiz ve
bu seçimler beden kimyası ve davranışlar arasındaki bağlantıyı yararlı bir şekilde etkileyerek yeniden denge sağlayabilir. Meditasyon ruhsal farkındalığı yükselten temel
uygulama olabilir , zihni ve bedeni bütünüyle yapıcı yollarla doğrudan etkiler ve bize
kararlı ve bilgece davranma gücü verir.
Roy Eugene Davis -İleri düzey Meditasyon Rehberi, sf. 29 -34, CSA yayınları www.csa-davis.org
14
Birlik Bilinci 2014
Roy Eugene Davis
RUHSAL YOL İLE İLGİLİ SORULARIMIZA CEVAPLAR
Yeni Kriya Yoga inisiyelerine ne yapmalarını önerirsiniz?
Bu öneri, kendi ruhsal yollarındaki herkes için uygundur:
1- Mutlak Gerçeklik, kendi gerçek doğanız, etki- tepki yasaları; nasıl etkili yaşanır ve
ruhsal büyümemiz nasıl beslenir hakkında bilgi edinin.
2- Öğrendiklerinizi özenle uygulayın.
3- Kendinizi idrak edinceye kadar sabırla devam edin.
Bizim “doğru ruhsal yolumuz” ruhsal durumumuza ve ihtiyaçlarımıza en uygun ve
Kendini-bilmeye en çabuk uyanmamızı sağlayan eylemlerdir. Yaşam içinde doğru yolda
olduğumuzu bildiğimiz zaman, sahip olmayı arzuladığımız sonuçlara ulaşıncaya kadar
onun içinde kalmalıyız. Felsefik düşünceler, etkili meditasyon teknikleri ve pek çok şey
hakkında bilgilendirilmemize rağmen, en iyisi içsel kalitelerimizi ve bilgimizi en kolay ve
çabuk güçlendireni kullanmamızdır.
Kişinin doğru ruhsal yolundan dikkatini çekerek, merak yüzünden yeni ve değişik şeyler
keşfetmeye yönelmesi, huzursuzluk, acelecilik, bıkkınlık ruhsal büyümeyi geciktirir ve
kesintiye uğratır.
Soru: kaç yıl daha bu bu dünyada olacağım? Ve: ruhsal büyümemi beslemek ve bilincin
özgürleşmesi alanına kadar yükselerek aydınlanmak üzere bildiğim her şeyi yapıyor
muyum?
Koşullu ve şarta bağlı Kendini - bilme durumunda, zihinsel ve duygusal potansiyeli
canlandıran bilinçaltı etkilerinin tortuları, farkındalığı bulandırabilir ve bir kaç hatalı
düşünce kalır. Kesin özgürlük zihnin ve farkındalığın tam arınmasıdır.
‘‘Sadece yarı yola (yarı uyanıklık) kadar gitmeyin, yolun üçte ikisini, yarısını yada
neredeyse Kendini- bilmeye kadar gidip sonra durmayın. Bütün yolu tamamlayın!’’
Paramahansa Yogananda(1839-1952)
Ruhsal aydınlanma için önemli olanı yapmak, ruhsal uyanışlarını beslemek için ne
yapacaklarını bilmelerine rağmen, bazı insanlar için neden çok zordur?
Aralarında iyi eğitimli ve fedakar olanların da bulunduğu çoğu insan, çok güçlü
bir şekilde zihinsel ve duygusal seviyelerle, kişilik özellikleriyle özdeşleşmiş, Kendi
15
kimliğine, düşünce ve davranış alışkanlıklarına, arkadaşlarına bağlanmışlar ve çoğu
aynı fikirleri paylaşan kişilerden oluşan sosyal ilişkilerle sınırlandırılmışlardır ve onlar
için farklı düşünüp davranmak zordur.
Ruhsal uygulamalara çekilen insanlar arasında, bazıları güvensizlik, kendine saygı
ve kendine güven eksikliği içindeler ve ruhsal öğretmenleriyle(guru) ya da Tanrı ile
çocukça yaklaşım- ve ilişki- içindeler ve geleneksel dini fikirlerini ve mesihler, avartarlar,
reenkarnasyon ve şeytani etkiler hakkındaki yanlış inançlarını koruyorlar.
Çoğu insan ruhsal yollarını, sıradan etkinlikleriyle meşgul olmadıkları zaman düşünüp
deneyecekleri ikinci önem sırasında görüyor.
Bir Kriya Yoga inisiyesi için en uygun yaşam tarzı nedir?
Bizim sağlıklı yaşamamız bütüncül iyiliğimizi besler ve destekler:
• Ruhsal iyileşme yüksek gerçeklerin doğru bilgisi edinilerek kendini denetleme ve
farkındalığı temizleyerek içsel kutsal kalitelerimizi ve Kendimizi bilmek ve Tanrı
idrakimizi ortaya çıkaran uygulamalarla desteklenebilir.
• Zihinsel özellikler yüksek ölçüde geliştiğinde doğru algılama, mantıklı düşünme ve
yaratıcı imgeleme, irade ve kararlılık gücü sağlar.
• Duygusal sağlamlık ve huzurluluk bizim etkili yaşamamızı, kendimiz ve diğerleri için
değerli olan amaçlarımıza ulaşmamızı sağlar.
• Fiziksel yaşamsal sağlık, işlevsel, becerikli, eğlenceli yaşam sağlar. İyimserlik,
duygusal olgunluk ve düzenli iyi beslenme alışkanlığı, hareket, dinlenme ve
yaratıcılık gelişir.
• Sportif etkinlikler temiz havalı, güneşli çevresel koşullarda olmalı, güvenli rahat
ikamet ortamı, uyumlu kişisel ilişkiler ve iyi yaşam için gerekli olan ihtiyaç ve
istekleri karşılayacak maddi kaynak gereklidir.
Tatmin eden bir yaşam tarzı için sağlam bir inancınızın olmasının yanı sıra, genel
iyiliğinizi garanti eden pratik şeyler yapın ki, beceriyle yaşarken, doğa süreçlerinin,
açığa çıkan olayların ve Tanrı’nın lütfunun bütün yapıcı gayretlerinizde daima tam
desteğini kazanın. Hatırlayın ki zihinsel durumlarınız, bilinç durumlarınız ve eylemleriniz
toplu bilinci ve gezegendeki bütün yaşamları etkiliyor. Herkesi ve herşeyi yapıcı bir
yolla etkilemeyi seçin.
16
Birlik Bilinci 2014
Nihai Gerçekliğe nasıl teslim olabileceğimizi anlatır mısınız? Bunu yapmak için
becerilerimizi nasıl geliştirebiliriz?
Teslim olmak demek direnmeyi bırakmak ve tam olarak bilinçli olmak ve Kendini-bilme
halini engelleyen her ne varsa bunlardan vazgeçmek demektir. Bunu gerçekleştirmeyi
çok isteyenler için bile her zaman kolay değildir. Kendi kendilerini çok uzun yıllar boyunca
hatalı bir benlik algısı, kişilik özellikleri, zihinsel ve duygusal durumlar, alışkanlıklar,
başkalarının fikir ve davranışları ve çevre koşullarıyla özdeşleştirmiş olan ruhlar bazen
oldukları gibi kalmayı tercih edebilirler ya da bilinçlerinin ve hayâl güçlerinin dışında
kalan şeyleri keşfetmeye hevesli olmayabilirler.
Nihai Gerçeklik ve kendi gerçek doğanız, zekâ, zihin, ego (yanılgılı benlik algısı), beden
ve çevre hakkındaki idrakinizi geliştirin. Entelektüel / düşünsel, zihinsel ve sezgisel
becerilerinizi geliştirin ve sorumluluk alarak etkin bir şekilde yaşamayı seçin. Özgürce
ve keyifle yaşamak için, yüksek gerçeklikler hakkında geniş bilgi sahibi olmak ve Kendini
bilmek için, ruhsal olarak tümüyle aydınlanmış olmayı ve özgürleşmeyi beklemeniz
gerekmez.
Eritilip nötralize edilecek az bir karmaya (birikmiş bilinçaltı zihinsel etkiler) ve
bırakılması gereken birkaç yanılgılı düşünceye halâ sahip olmak kısıtlayıcı koşullardan
hemen hemen tamamıyla özgürleşmiş olmak demektir. Eğer ruhsal aydınlanmanın bu
aşamasında iseniz, tamamen aydınlanmış olduğunuzu düşünmeyin. Zihninizin tüm
boyutları aydınlanana ve bilinciniz varlığınızın saf özünün ışığıyla tamamen aydınlanana
kadar doğru yolda devam edin.
Tamamlanmış bir Kriya Yoga uygulamasının zihinsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal
disiplinleri içerdiğini hatırlayın: Ayırt/tefrik etme gücü ve düzenli süper-bilinç
meditasyonları yardımıyla Öz benliği derinlemesine sorgulayarak ve ben-merkezli/
sıradan benlik algısından vazgeçerek Kendini-bilme açığa çıkar.
Bazı felsefe sistemleri ve yoga öğretmenleri etkili ruhsal uygulamanın sonucunun
kişinin gerçek doğasını nihai Gerçekliğin bir birimi olarak idrak etmesi olduğunu
söylüyorlar. Diğerleri ise uyanışın en son aşamasının Tanrı’yla birleşmek olduğunu
ileri sürüyorlar. Bunlardan hangisi doğrudur?
Yoga dikkati ve farkındalığı Tanrı’yla değil, kişinin özüyle birlemektir. Ruhsal uygulamanın
amacının Tanrı olarak bahsedilen Gerçeklik’le birleşmek olduğunu söylemek O’nunla
17
birleşene dek O’ndan ayrı olduğumuzu ima etmek olur. Nihai Gerçekliğin saf-bilinç
yönünün birimleri olarak, tüm varlıklar - kendileri yanlışlıkla farklı düşünseler bile hiçbir zaman olduklarından farklı bir şey değillerdir.
Gerçeği arayan bazı kişilerin şöyle söylediklerini duyabiliriz: “Samimiyetle Tanrı’nın
iradesine göre hareket ediyorum ve O’nu bilmek için her gün dua ediyorum ama
Tanrı bana gelmiyor ya da dualarıma cevap vermiyor”. Bu kişilerin kendi yarattıkları
zorluk, Gerçek’le olduğu hâliyle değil, kendi hatalı algılarına göre bir ilişki kurmaya
çalışmalarından kaynaklanır.
Bir kişinin felsefi kavramlar ve ruhsal uygulamalarla ilgili hatalı fikirlere sahip olsa
bile, ara sıra yüksek gerçekliklere dair özgün iç görüleri olabilir. Bu durumlarda bu iç
görüler üzerine düşünmeli, bunları idrak etmeli ve hatalı fikir ve kavramlarını bunlarla
değiştirmelidir. Olgunlaşmamış ya da geleneksel bakış açılarına ve davranışlara takılıp
kalmak ruhsal olarak fayda sağlamaz. Daha hızlı bir ruhsal gelişim için tüm yanılsamaları
(yanlış fikir, inanç ve fanteziler) göz ardı edin.
Meditasyon bilginin açığa çıkmasıyla sonuçlanır. Kişinin varlığının gerçekliğinden Saf
Ben’liğin algısı ve deneyimi doğar. Kendini-bilme saf bilincimizin aydınlanmasıyla kendi
gerçek doğamızın açığa çıkışıdır. Lahiri Mahasaya
İnsanlar sezgisel olarak fiziksel dünyanın unsurlarının, onun sadece birer niteliği olan
bir Gerçekliğin varlığının farkındadırlar. Swami Sri Yukteswar
Bir guru ya da yetkin bir ruhsal öğretmen kişinin ruhsal gelişimine ne derece yardım
edebilir?
Ruhsal olarak aydınlanmış bir öğretmen öğrenciye sadece onun öğrenme kapasitesi,
isteği ve öğrendiklerini uygulama becerisi ölçüsünde yardım edebilir. Gerçeği arayan
kişi açık ve alıcı durumda bulunmalı ve kendi davranış ve koşullarının sorumluluğunu
alacak ölçüde olgun olmalıdır. Bir gurudan (ruhsal öğretmen) rehberlik almak
istediklerini söyleyen pek çok kişi bu tür bir ilişki için henüz entelektüel, zihinsel ya da
duygusal olarak hazır değillerdir. Paramahansa Yogananda tarafından inisiye edilmiş
olan çoğu kişi bu ilişkiyi sadece birkaç ay ya da yıl sürdürmüş, daha sonra ya başka
öğretmenlere gitmiş, geleneksel dinî uygulamalara dönmüş ya da ruhsal konularla
ilişkilerini tamamen kesmişlerdir. Onunla ilişkiyi sürdüren ve bu yakınlıktan ve ruhsal
uygulamalarından yarar gören pek çok kişi de onun söylediklerini ya da eylemleriyle
öğrettiklerini her zaman tam olarak anlamamışlardır. Bazıları meditasyon yaptıkları
18
Birlik Bilinci 2014
zaman aşkın süper bilinç hâlleri deneyimleme becerisinden yoksunlardı. Uzun yıllar
boyu sessizce bütüncül yaşam ilkelerine ve ruhsal uygulamalarına sadık kalan birkaç
öğrenci ise Kendini-bilmenin yüksek boyutlarına ulaşmışlardı.
Yetkin bir guru öğrencileriyle öğrenme ve öğrendiklerini uygulama kapasitelerine göre
sabırla çalışır. Bazı öğrenciler yüksek gerçeklikleri çabucak kavrar, adanmışlıklarını
besler, koşulsuz hizmetlerde bulunur ya da pek çok yapıcı uygulamayı aynı anda
yürütebilirken, diğerleri kolayca meditasyon yapabilme yeteneğine sahiptir. Anlamlı
bir guru-öğrenci ilişkisi öğrenci ruhsal olarak tamamıyla aydınlanana kadar sürmelidir.
Tam bir bilinç özgürlüğünü kendilerine en yüksek hedef olarak koymuş öğrenciler bu
hedefe en kolay ve çabuk bir biçimde varmak üzere hareket ederler.
Kendimi Bilme niyetimde dalgalanmalar olabiliyor. Bazen anlamlı bir amaçla
yaşama ve ruhsal uygulamalarım konusunda çok hevesli ve odaklıyım. Ancak bazen
de anlamsızca oradan oraya sürüklenebiliyor ve zihnimin sıradan şeylerle meşgul
olmasına izin verebiliyorum. Nasıl daha yapıcı bir şekilde kendimi heveslendirebilirim?
Yaptığınız şeyler ve bunları neden yaptığınız üzerinde ciddi bir şekilde düşünün.
Sonra bu beden alışınızda önünüzde daha kaç yıl olduğunu hesap etmeye çalışın. Bu
yaptıklarınızı yapmaya devam ederseniz, bu bedenlenişinizde Kendinizi Bilmenizin
mümkün olabileceğini düşünüyor musunuz? Hayatınızı daha anlamlı kılmak için neler
yapmanız gerektiğini düşünüyorsunuz? Bunları yapma özgürlüğünüz var mı? Hemen
uygulamaya sokulabilecek şekilde kendiniz için en yararlı olduğunu düşündüğünüz bir
eylem planı yapın ve uygulamaya başlayın. Başkalarının sizi motive etmesini beklemeyin.
İstenmeyen koşulların sizi doğru seçimler yapmaya zorlamasını beklemeyin.
Deneyimlemenizin mümkün olduğu şeyleri size hatırlatmaları için çevrenizde
ilham verici kitaplar, CD ler ya da ruhsal olarak aydınlanmış kişilerin fotoğraflarını
bulundurabilirsiniz.
Yapılacak en yararlı şey, her gün farkındalığınız berraklaşıncaya ve varlığınızın özünün
ve hayatın bütünlüğünün canlı bir şekilde farkına varıncaya kadar meditasyon
yapmanızdır. Gerçek doğanızın farkındalığı ile Sonsuz’la ve onun süreçleriyle olan
ilişkinizin farkındalığı sürekli hale geldiğinde her zaman Özünüzden desteklenen şevkle
hevesli olacaksınız.
Sorular ve cevapları ‘Radiance’ İlkbahar 2012, ‘Radiance’ Ağustos 2014,
Gerçeğin Sesi Aralık – Ocak 2014 sayılarından alıntıdır.
19
“Maya yanılsamasının en yıkıcı tarafı
meditasyon yapma arzusunun olmamasıdır.
Bu tutum yüzünden insanlar kendilerini guruya
ve Tanrı’ya uyumlayamazlar.”
Paramahansa Yogananda
20
Birlik Bilinci 2014
Sabiha Betûl
İNSAN: YOKLUKTAN ÇOKLUĞA
UZANAN ‘KESKİN BAKIŞ’
Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır.’
Kur-an/kıyame suresi,14.ayet
Kutsal birliğin her an farkında olarak kalbimizin derinliklerindeki özlemimize
demirlendiğimizde, her durum ve koşulda bizi destekleyen iç huzurumuzun, günlük
yaşamda karşılaştığımız çeşitlilik ve değişkenlik dalgalarına karşı dayanıklı bir kale gibi bizi
korumakta olduğuna şahit oluruz. Yaradılışın sınırsız ifadelerini, ’Kendi’ merkezimizden
izlerken zihnimizin bazen saygı ve hayranlıkla, bazen şaşkınlık ve hayretle algılayışına da
şahit olabiliriz. Seyirci aynı anda dışarıyı ve içeriyi, yüzeyi ve daha derinleri izleyebilir.
Bu seyirde, seçmeyen, reddetmeyen, sahiplenmeyen bir gerçeklik deneyimlenir. Zihinsel
yorum ve ifade sınırlarımızın ötesindeki bu oluş kendimizi en iyi, en tam, en tamam
ve tam olarak özgür hissetmemizi sağlar. “Allah yeter” ifadesinin gerçek anlamı idrak
edilir. Yaşamımızı her an Yüce Huzur’da olduğumuzu doğallıkla bilerek yaşadığımız yerdir
orası. İsteriz ki bu kadar ‘yakın’ ve ‘bizde’ olan bu en doğal halimize tüm kardeşlerimiz
sahip çıksın. Bu arzuyla adarız yaşamımızı ‘Bütün’ün en yüksek amacı’na, uygularız
öğretmenlerimizden öğrendiklerimizi saygıyla, adanmışlıkla. İçimizdeki gücün onayını
almadan başlatmayız hiç bir eylemimizi. Daima hatırlarız her oluşa O’nunla başlayıp,
O’nunla yapıp, O’nunla tamamladığımızı.
Biz, tevazu, derinden gelen sevgi ve saygıyla uyanan bir idrakle izin verdikçe: Tüm
Yaşam’ı oluşturan, her yerde var olan, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten En Yüce
Varlığın keskin ve parlak ışığının içimizden dışımıza akışı giderek daha çok ışımaya başlar.
Varlığımızı teslim alan bu güç tam olarak hüküm sürdüğünde ayrılık bilincini eritir, ikiliği
bitirir. Tanrı’yla ‘birlik’-‘bütünlük’ hali gerçekten gerçekleştiğinde varlığın tüm yaşamında
21
‘kendiliğindenlik’ hüküm sürer. Bu insani çabanın değil, ruhsal birliğin:tam teslimiyetin
armağanıdır. Gerçek; kelimeler, tanımlamalar ve yorumlarla değil, kendiliğinden açığa
çıkıveren anlık oluşlar ve yaşantılar izlenerek bilinir! Bu doğal süreçte ‘ayrı, özel,
olağanüstü’ ‘hiç kimse’ ve ‘hiç bir şey’ olmadığı seven, isteyen, arayan samimi kalp
tarafından tam olarak idrak edildiğinde en doğal hak geri kazanılmış olur.
Kutsal kaynaklar kişilikten ve ayrılık bilincinden arınma sürecinin insanın bireysel kararlılığı
ve çabası ile hızlandırılabildiğinden söz eder. İstekli kişi; özündeki Tanrı sevgisini,Tanrı
arzusunu besleyerek yaşamının bütün rollerini Usta-çırak ilişkisi içinde Tanrı ile Bir’likte
oynamayı öğrenir. Tanrı’nın her yerde var olan, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten keskin
bakışının içinde: güven huzur ve hoşnutlukla yaşar, tüm sevgilerin üzerinde bir sevgi ve
sadakatle özlemini çektiği ezeli dostluğa derin bir saygıyla teslim olur.
'Duyular arındığı zaman, kalp arınır;
Kalp arındığı zaman,
Devamlı olarak Gerçeğin hatırlanması vardır;
Ve Gerçeğin devamlı olarak hatırlanması olduğu zaman,
Cehaletin tüm bağları kopar,
Böylelikle özgürlüğe ve ölümsüzlüğe ulaşılır'
Chandogya Upanişad
'Zihninizi ve kalbinizi sonsuzluğa açın. Tanrı yı sevin'
Roy Eugene Davis
22
Birlik Bilinci 2014
KUTSAL YANSIMALAR
‘O’dur ki müminlerin gönüllerine imanları beraberinde iman geliştirsinler diye , mutluluk
ve huzur indirdi. Yalnız Allah’ındır göklerin ve yerin orduları. Alim’dir Allah, Hakim’dir.’
Kur-an: fetih/4
Alim: Tüm bilgilerin kaynağı olan, her şeyi gereğince bilen
Hakim: Tüm hikmetlerin kaynağı, her iş ve oluşta mutlaka bir hikmeti bulunan.
*
‘Sevgi ve inançla yüce amaç olarak beni gören ve sözlerimi işitip sonsuz yaşam sularına
gelenler benim en sevdiklerimdir.’
Bagavadgita 7/20
*
‘Ey Kendini Veren ! Evreni bütün olarak görmemizi ve duymamızı ve orada tüm
enerjimizle çalışmamızı sağla. Bırak bize vermiş olduğun yaşamı bütünüyle yaşayalım.
Cesurca alalım, cesurca verelim. Coşkuyu eylemden ayrı tutmamıza yol açacak yetersiz
bakış açılarını zihinlerimizden uzaklaştırmamıza yardım et.’
Rabindranath Tagore
*
‘Dışa dönük arzular bizi içteki cennetten uzaklaştırır; bu özlemler kişiye, ruhun
mutluluğunu sadece taklit eden sahte zevkler sunar. Kaybedilen cennet tanrısal
meditasyonla yeniden kazanılır. Tanrı zaman dışı sonsuz yenilik olduğundan O’ndan asla
bıkmayız. İnsan hayatı kederle kuşatılmıştır; ta ki kendimizi doğru yöne genellikle bencil
aklı sarsan Tanrısal İrade'ye ayarlamayı öğrenene kadar.’
Sri Yukteswar
*
‘Ey Hakim! Ben bu dünyevi hayatın kavurucu sıcaklığı ile yanmaktayım. Bir an için senin
gözlerinin üzerinde durduğu kişiler kutsal kişilerdir. Bu senin onları kabul edişindir, onlara
sahip oluşundur.’
Shankara
*
‘Akıllı insan konuşup uyurken Tanrı büyüyüp yeşermeli.’
Sri Aurobindo
*
‘Bireysel farkındalığın saflığı, Öz’ün saflığıyla aynı olduğunda mutlak özgürlük gerçekleşir.’
Patanjali Yoga Sutraları.3.56
*
‘Kendinizi yalnızlığın içine yerleştirin.Tanrı’yı kendinizde deneyimleyeceksiniz.’
Rahibe Teresa
23
Thich Nath Hanh
ELİMDE TUTTUĞUM EKMEK
KOZMOSUN BEDENİDİR
Yemek yemek bir meditasyon uygulamasıdır. Her yemekte tam bir farkındalık sunmaya çalışmalıyız. Yemeği servis ederken, pratik yapmaya başlayabiliriz. Kendimize servis
yaparken, yağmur, günışığı, toprak gibi pek çok unsurun, çiftçilerin ve aşçıların çabalarının bu muhteşem yemeğin var olması için bir araya geldiğini fark ederiz. Aslında, bu
yemek sayesinde, tüm evrenin varlığımızı desteklediğini görürüz.
Oturup harika bir yemeğin tadını çıkartmak değerli bir şeydir, herkesin sahip olmadığı bir şeydir. Dünyada pek çok insan açtır. Bir kase pirinci ya da bir somun ekmeği
tuttuğumda, şanslı olduğumu bilirim ve yiyecek yemeği olmayan, arkadaşları veya ailesi olmayanlar için şefkat hissederim. Bu çok derin bir uygulamadır. Bu uygulamayı
yapmak için bir tapınağa ya da kiliseye gitmemiz gerekmez. Bunu yemek masasında
uygulayabiliriz. Bilinçli yemek yemek bizi yalnız ve aç insanların beslenebilmesi için bir
şeyler yapma konusunda heveslendiren sevgi ve anlayış tohumlarını güçlendirmeye
yarayabilir.
Uygulama
Farkındalık ile yemek yeme önemli bir uygulamadır. Televizyonu kapatın, gazetenizi
bırakın, ve beş-on dakika boyunca, masanın kurulmasında ve her neyin halledilmesi
gerekiyorsa onun için bir arada çalışın. Bu birkaç dakika boyunca kendinizi çok mutlu
24
Birlik Bilinci 2014
hissedebilirsiniz. Yemek masaya konduğunda ve herkes oturduğunda şu nefes çalışmasını üç kere uygulayın: “Nefes alırken, bedenimi sakinleştiriyorum. nefes verirken,
gülümsüyorum.”
Sonra, nefes alıp verirken, masadaki herkesle ve kendinizle bağlantıda olmak için, masadaki her bir bireye bakın. Başka bir bireyi görmek için iki saate ihtiyacınız yok. Eğer
kendi içinizde yerleşmiş durumda iseniz, sadece bir iki saniye bakmanız yeterli ve bu da
arkadaşınızı veya aile üyenizi görmeniz için yeterli. Ben, bir ailenin beş üyesi varsa, bu
“bakma ve görme” çalışması için beş-on saniye gerekeceğini düşünüyorum.
Nefes aldıktan sonra gülümseyin. Masada diğer insanlarla oturmak özgün bir dostluk ve
anlayışlılık gülümsemesi sunmak için bir fırsattır. Bu çok basittir, ancak çok fazla insan
bunu yapmaz. Benim açımdan, bu uygulamanın en önemli kısmı her bir bireye bakmak
ve gülümsemektir. Bir arada yemek yiyen kişiler birbirlerine gülümseyemiyorlarsa, bu
çok tehlikeli bir durumdur.
Nefes alıp vermek ve gülümsemeden sonra, yemeğe, yemeğin gerçek bir hal almasına
izin verecek şekilde bakın. Bu yemek ile bağlantınızı ortaya koymaktadır. Her lokma güneşin ve dünyanın yaşamını içermektedir. Yemeğimizin kendini ne kadar ortaya çıkardığı
bize bağlıdır. Bir parça ekmekte bütün evrenin tadını almanız mümkün! yemeden önce
yemeğimizi birkaç saniye boyunca izlemek, sonra da farkındalıkla yemek yemek, size büyük bir mutluluk getirebilir.
Yemeğinizi bitirdikten sonra, bitirdiğinizi fark etmek için biraz zaman ayırın, tabağınız
şimdi boştur ve doymuşsunuzdur. Biraz zaman ayırıp bu besleyici yemeği yiyebildiğiniz
için minnettar olabilirsiniz bu sevgi ve anlayış yolunda sizi destekler.
Thich Nath Hanh. ‘MUTLULUK’ Parallax Press.2009. sf. 39
25
MÜKEMMEL EV SAHİBİMİZ
GEZEGENİMİZ
Acaba bizler, nasıl misafirleriz?
“Bugün 19 Ağustos 2014…Gezegenin Kaynaklarının Tükendiği Gün!’’
Gezegenin bir yıl içerisinde ürettiği doğal kaynakları, sekiz aydan az bir süre içerisinde
tükettik. 2014’ün geri kalanında gelecek yıldan borç alarak yaşayacağız.
WWF’in stratejik ortağı Küresel Ayak İzi Ağı (Global Footprint Network, GFN) tarafından her yıl açıklanan Dünya Limit Aşım Günü, insanlığın doğal kaynaklara olan talebinin
doğanın bir yıl içinde sunduğu miktarın üzerine çıktığı gün olarak tanımlanıyor.
2000 yılında Ekim ayına düşen Limit Aşım Günü, tüketim ve nüfus artışıyla birlikte her
yıl daha da öne geliyor.
Bugün Dünya’da 7 milyar insan yaşıyor. 2050 yılında 9 milyar olması bekleniyor. Bu durum, gezegenin doğal kaynakları üzerinde daha fazla baskı yaratacak. Ancak Dünya’mızın kaynakları sınırlı! Nerede, nasıl yaşıyoruz, çalışıyoruz, seyahat ediyoruz? Neyi, nasıl
tüketiyoruz? Bu sorulardan başlayarak yaptığımız her şeyi sorgulamamız ve düşünce
şeklimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Dünya Limit Aşım Günü, bu değişimin BUGÜN yapılması gerektiğinin en çarpıcı göstergesi. Küçük adımlar büyük fark yaratır. Dünya’nın ekolojik sınırlarını aşmadan yaşayacağımız bir geleceğin kurulmasında hepimiz çok önemli role sahibiz.
Neden Limiti Aşıyoruz?
Tarih boyunca insanlık, gezegenin doğal kaynak bütçesi içerisinde kalarak şehirler ve yollar inşa edebiliyor; gıda sağlıyor ve üretebiliyor; karbondioksiti absorbe edebiliyordu.
Ancak 1970’lerin ortasına gelindiğinde önemli bir eşiği atladık: İnsanlığın tüketimi, gezegenin yeniden üretebileceği doğal kaynağı aşmaya başladı. Küresel Ayak İzi Ağı’nın
yaptığı hesaplamalara göre bugün, insanlığın doğal kaynaklardan ve ekosistemlerden
olan talebi 1.5 gezegene eşdeğer!
26
Birlik Bilinci 2014
Bu şekilde yaşamaya ve tüketmeye devam edersek, bu yüzyılın ortasında 2 gezegene
eşdeğer doğal kaynağa ihtiyacımız olacak. Masraflarınızın sürekli olarak gelirinizi aştığını düşünün... İşte bu, doğal varlığımızı, kendini yenileme kapasitesinden daha hızlı
tüketmek oluyor.
Yaptığımız aşırı tüketim, ekolojik açıdan her geçen gün kendini daha fazla gösteriyor.
Ormanların ve okyanusların tutabileceğinden daha fazla sera gazının salınmasıyla ortaya çıkan iklim değişikliği, belki de bu durumun tartışmasız en bariz sonucu. Ancak
bunun dışında ormansızlaşma, türlerin kaybı, balık stoklarının çökmesi, emtia fiyatlarındaki artış ve toplumsal kargaşa gibi diğer sorunlar da var.
Yaşayan Gezegen Raporu’nun son baskısı kalbi zayıf olanlara iyi gelmeyebilir. Raporda
öne çıkan önemli noktalardan biri 10.000’den fazla memeli, kuş, sürüngen ve balık
popülasyonunu inceleyen Yaşayan Gezegen Endeksi’nin (YGE) 1970’ten bu yana yüzde
52 azalmış olması.
Bir başka deyişle, iki insan neslinden daha kısa süre içinde omurgalı türlerinin popülasyon büyüklükleri yarı yarıya azalmış durumda. Yeryüzündeki yaşamı ayakta tutan
ekosistemlerin çatısını oluşturan canlı formların durumu aynı zamanda evrendeki tek
evimiz olan dünyamız üzerinde yaptıklarımızın da bir barometresi. Kendimizi tehlikeye
atma pahasına onların yok olmasına göz yumuyoruz.
Doğanın bize sunduklarını, elimizin altında başka bir gezegen varmışçasına tüketiyoruz.
Ekosistemlerin ve doğal süreçlerin üretebildiğinden daha fazlasını tüketerek kendi geleceğimizi tehlikeye atıyoruz. Doğanın korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması el ele yürüyen kavramlar. Bunlar, yalnızca biyolojik çeşitliliğin ve doğal alanların
korunmasıyla sınırlı değil, aynı zamanda insanlığın geleceğini etkileyen refah, ekonomi,
gıda güvenliği ve toplumsal istikrar gibi konularla, yani kısacası kendi varlığımızın güvence altına alınmasıyla ilgili.
Pek çok insanın yoksulluk içinde yaşadığı bir dünyada doğayı korumak bir lüksmüş gibi
görünebilir. Ancak gerçek bunun tam tersi. Dünyadaki birçok yoksul insan için doğa,
adeta bir yaşam sigortasıdır. Daha da önemlisi, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Dünyanın neresinde yaşıyor olursak olalım hepimizin sağlıklı besine, tatlı suya ve temiz
havaya ihtiyacı var.
Her şeyin bu kadar endişe verici göründüğü bir ortamda, gelecek için olumlu hisler
beslemek zor gelebilir. Zor olduğu doğrudur ama imkânsız diyemeyiz; çünkü sorunu yaratan biz olduğumuz gibi çözüm de bizim elimizde. Şimdi, elimizden kaçırdığımız fırsatı
gelecek neslin yakalayabilmesi, tarihimizdeki bu yıkıcı dönemin kapatılması ve insanların doğayla uyum içinde yaşayacağı bir geleceğin kurulması için çalışmalıyız.
Hepimiz birbirimize bağlıyız. El ele vererek, yaşanabilir tek gezegen olan dünyamızın
geleceğini kurtaracak çözümleri birlikte bulabilir ve hayata geçirebiliriz.”
Yukarıdaki bilgiler “wwf-Türkiye,wwf.org.tr” den alıntıdır.
27
Prof. Dr. Rahmi Oruç GÜVENÇ
BİLGİ, OLABİLİRLİK VE İNSAN
Sekiz yüz yıl önce yaşamış olan Hz. Mevlânâ , Mesnevi 4. Ciltte musiki nağmeleri’nin
gök hareketlerinden oluştuğunu bildirir. "Biz Cennet’ de Hz. Âdem’ in cüzleri (hücreleri) idik, o nağmeleri dinledik ama unuttuk" ifadeleri ile âheng, uyum, huzur dolu
duygu imkânlarını dile getirir. Biyolojik anlamda haz- elem duygusu canlılık için önem
taşımakta olup, canlı organizmaların asidik ortamdan kaçıp, kalevi ( bazik) ortamı seçtikleri bilinmektedir. İnsan da bu âlemde huzur ve âhengi, uyumu aramaktadır, bu,
irade kullanma ve bilgiye ulaşarak seçim yapmakla mümkün olabilmektedir.
Hz. Mevlânâ’ dan az bir zaman önce yaşayan ve Şeyh-ül ekber ( büyük şeyh ) ünvanını
taşıyan Muhiddin-i İbn-i Arabi “ Risale-i lübbü’l lüb “ adlı kitabında Hz. Muhammed
(SAV) e ait bir kutsi hadis’ ten bahseder: “ Bir gizli hazine idim, bilinmek istedim, halkı
da bilinmem için yarattım”. Tasavvuf yollarında bilginin aydınlık, cehaletin karanlık
olarak tanımladığını görmekteyiz, bilgi teorisine ( epistemoloji ) göre, bilgi, süje ile obje
arasındaki ilişkidir. Bu ilişkinin güçlü veya güçsüz olması bilginin kalitesini belirler. Bilgi
edinmek o konuyu tanımayı sağlar, bu da yakınlığı arttırır. İnsan bilmedikleri hakkında
zan sahibi olmaya meyilidir, zan bilgisi ise genel olarak objektif olmaktan ziyade, olması
istenen veya olması beklenen, umulan, korkulan, endişe edilen konulara yönelik olarak
gelişir. Tasavvuf yollarında zan, aşılması gereken bir engel olarak görülür, deney ile içiçe
olan ve güçlenen ilhami bilgi (sezgi bilgisi) (doğru bilgi) ile bu engel aşılır ve değişmeyen
bilgi yoluna çıkılır.
Doğru bilgi, doğruluk özelliğini bütün zaman ve mekân boyutları ile uyumlu olması
ile gösterir, doğru bilginin kural elemanlarını tanımak ise, zıddı olan değişken (relativ)
bilgiyi tanımakla mümkündür. Değişken bilgi bizi aldatır, bu gün bir türlü bilinen, yarın
başka bir bilgi olarak görünebilir, zira fizikî ve coğrafi şartlar değişim içindedir, genetik,
astronomi, fizik vb. bilimleri sürekli gelişmekte ve değişmektedirler. Quantum fiziği ortaya çıkalıdanberi, fizik bilimi önceki bilgilerini değiştirmeye mecbur kalmaktadır, arse28
Birlik Bilinci 2014
nik içinde oksijensiz yaşayan bakteriler bulunduğu için biyolojik hayat şartları değişmiş
ve uzayda canlılar olacağı kabul edilmeye başlamıştır. Daha 20-30 yıl önceye kadar ilim
bu saydıklarımızı inkâr ediyor ve sezgi veya başka yollarla değişmeyen doğru bilgilere
ulaşanları insafsızca mahkum ediyordu.
Değişmeyen doğru bilgi tasavvuf büyükleri’ nin tanımına göre, ilham ve vahiy bilgisi
olup, vahiy peygamberlere Cenab-ı Allah tarafından Cebrail Aleyhisselâm vasıtası ile
lütfedilen doğru bilgi, ilham ise, nefsin üçüncü mertebesi olan nefs- i mülhime’ den
itibaren gönle doğan ilham (sezgi) bilgisidir. Bu konuda önemli bir hadis vardır: “ nefsini
bilen Rabb’ini bilir”. Türk-İslam tasavvufunda hareket noktalarından kabul edilen nefsi
bilme ve marifete ulaşma düşünce ve kabul sistemi, Batı felsefe akımlarında da yer bulmaktadır. Felsefe literatüründe “intuizm” (sezgicilik) felsefi ekolü olarak yer eden bu
konu filozof Henri Bergson tarafından tanıtılmıştır. Bergson’ a göre sezgi bilgisi doğru
ve derinden biliştir.
Doğru ve değişmeyen bilgiye ulaşan İrfan sahipleri için İbn-i Arabi’ nin değerlendirmeleri vardır: "Bundan sonra Hak Teala o İrfan sahibine ilâhi bir göz, kulak, dil verir. Sual
ve cevaba başlanır. Böylece kul, yokluk hâlinden geçip, varlık âlemine erdikten sonra,
Hak varlığı ile var olur. Asıl bilişi, anlayışı bundan sonra başlar. Ama, o ilk tecelli anında ne ilim, ne marifet ne de şuur vardır. Orası tam yokluk âlemidir. Ehl-i keşfin bütün
mezheplere ve makamlara karşı anlayışı vardır. Onlar gerek ilâhi makamlara, gerekse
yaratılmış ahvâle karşı iptila sahibidir. Hiçbir şeye karşı bilgi yoksunu değildir. Onların
bilgisi herşeyi kuşatır."
“Ârifin bu hale varması, birçok sebeplere dayanır. Onların başta geleni Hakkın cümle
esmâsına olan bilgisidir. O bilir ki cümle makamlar ve mertebeler , ilâhi isimlerin gereğidir. Ve cümle eşya ilâhi isimlerin mazharlarıdır. Ve bilir ki ilâhi isimlerin bir yerde
zuhuru , o yerin istidat ve kabiliyetine göredir. Hak teâlâ o İrfan sahibine isimlerin derinliğinde saklı olan mânâların tefsir usûlünü ihsan etmiştir. Okur, anlar, açıklar. Dolayısı
ile herşeyi varlığına alabilir, çerçevesi geniş ve herşeyi kuşatır.” Hz. Peygamber ( SAV) :
“Bana ilk verilen , cevamiü’l- kelimdir.- az şeyden çok anlam çıkarma hâli”.
Bilgi, insanlık tarihinin çok önemli bir konusu olma yönündeki özelliğini insanın olgunlaşma sürecinde koruyacak ve insan için her zaman bir cazibe konusu olacaktır.
Esen kalınız.
Prof.Dr. Rahmi Oruç Güvenç; 1948 yılında Kütahya/Tavşanlı’da doğmuştur. İstabul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesini bitirmiş, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Klinik Psikolojoji bölümünde Müzik Terapi alanında
Doktara yapmış, Marmara Üniversitesi Türk Müziği Araştırma Enstitüsü ile Münih Üniversitesi Yüksek
Müzik Akademisi arasında işbirliği ile Türk Müziği ile Müzik terapi çalışmalarını başlatmış, Avusturya,
Berlin, Manheim, Zurich, Madrid ve Barselona’da müzik terapi okulları kurmuştur. 1975 yılında
kurduğu TÜMATA ( Türk Müziği Araştırma ve Tanıtma Grubu) ile Terapi değeri olan Otantik Asya
Müziklerini araştırmakta açtığı okullarda Müzik Terapi öğrencileri yetiştirmektedir. www.tumata.com
29
“Bırak bu mırıldanmaları, bu tespih çekip dua okumaları!
Tüm kapıları sımsıkı kapalı olan tapınağın
bu ıssız ve karanlık köşesinde kime tapmaktasın?
Gözlerini aç ve gör ! Tanrın karşında değil!
O orada, çiftçinin toprağı sürdüğü ve yol işçisinin taş kırdığı yerdedir.
Güneşte ve yağmur sağanaklarında onlarladır O,
ve tozlara bulanmıştır elbisesi.
Sende ayin cübbeni çıkar üzerinden ve O’nun gibi aşağı, tozlu toprağa gel!
Kurtuluş mu ? Nerededir bu kurtuluş?
Yaratılışın bağlarını sevinçle üzerine almıştır Efendimiz,
Sonsuza dek bağlıdır O bize.
Çık bu tefekkürden ve bir kenara bırak çiçeklerini ve tütsülerini!
Giysilerin lekelense ve yırtık pırtık olsa ne çıkar?
Buluş O’nunla ve yanında kal O’nun -emeğinle ve alın terinle.”
Rabindranath Tagore (1861-1941)
30
Birlik Bilinci 2014
İskender AZATOĞLU
EVREN ve insan
Günümüzün en çok tartışılan konuları “küresel ısınma, çevre kirliliği, süregiden paylaşım savaşları ve katliamlar” dır. Farkındalığı yüksek bir kesim insanlık bu olumsuz
gidişata bakarak, gerek kendi soyunun, gerekse yaşadığı yerkürenin geleceğinin iyi olmadığını duyumsamakta ve bu kötü gidişi durduramamanın acısını derin benliğinde
yaşamaktadır.
İnsanlık bu noktaya nasıl ve neden geldi? Tarihçiler, toplum bilimciler, bilimin her dalında uzmanlaşmış akil kişiler gelinen bu noktanın nedenlerini ve olası kötü sonuçlarını
ortaya koymakta; bu gidişatın evrimsel gelişmeyi durduran çıkmaz bir yol olduğunu
gün be gün haykırmakta, insanlığı görsel işitsel her türlü yayınla uyarmaktalar.
Bu kısır döngü içinde iki ayrı yapıdaki dünyalı aynı yeryüzünde yaşam sürmektedir. Bir
yanda alabildiğine cahil bir kesim en bencil duygularıyla hareket ederken bunun yanında aynı sularda yaşayan eğitimli, bilim ve teknikle uğraşan, kültür ve sanat ile yoğrulmuş, insanlığın bugüne dek elde ettiği tüm düşünsel ve yaşamsal değerleri geleceğe taşıma kaygısıyla hareket eden yapıcı, yaratıcı bir insan modeli yerküredeki
varlığını sürdürme gayretindedir.
Ben bilinci ile ortaya atılan egemenler, en ilkel
dürtüleri ile yaşayan insan grubunu kendilerine
“stratejik ortak” olarak seçtiklerinden, sonuç olarak hep bildiğimiz acı olaylar tekrar edip durmakta, “tarih tekerrürden ibarettir” gibi bilimsel olmayan bir algı ortak bilinçte hüküm sürmektedir.
Toprakana Kybele. Çatalhöyük,
MÖ.8-6000 Doğanın/doğallığın
simgesi, naif inancın, karşılıksız
sevginin, bolluk ve bereketin,
sağlıklı üremenin/üretmenin
evrensel kaynağı dişi tanrıça.
Özetle, binlerce yıl önce dünyamıza egemen olan
“Toprakana” inancı erkek cinsi tarafından alaşağı
edildiğinden beri “bolluk/bereket” zamanla ortadan kaybolmaya yüz tutmuş, binlerce yılda edinilmiş tüm erdemleri bünyesinde barındıran naif
toplum modelinin yerini, savaş ve fetihlerle kendini ifade eden bencil, ayırımcı, çıkarcı anlayışlar
almıştır.
31
Bu anlayıştaki gruplar tarihten/coğrafyadan bihaber en ilkel dürtülerini tatmin edecek
ortamları yaratırken, dünyamızı yani Evren’deki “evimiz” i de yaşanılır olmaktan çıkaracak her olumsuz olaya, yaşam biçimine imza atmayı sürdürmektedir.
İnsanoğlunun on binlerce yıllık serüveninin kazanımları olan evrensel değerler yani
eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi kurallar içi boşaltılmış bir halde, dünya yüzünde at
koşturan bu egemen sınıf ve yandaşları olan cahil cühela takımının ağzında sakız olarak
gevelenmekte; gereğinde aynı evrensel kurallar sulandırılarak entelektüel/üretici
insanoğlunu baskılamak/ötekileştirmek için kullanılmaktadır.
Tüm bu baskılara, zulme karşın “sağduyulu” insanoğlu cinsi, Evren’in değişmez doğal
kurallarının çizdiği yolda ilerleyişini sürdürmekte, farkındalığını artırarak bilinçli evrim
yolunda yürümekte, gerçek değişimini/dönüşümünü ve gelişimini tamamlamak üzere
ona verilen görevi başarıyla sonlandırma gayretiyle hareket etmektedir.
İnsan olmanın ağır yükünü taşıyan bu cinsin şimdiki hedefi de, dünyamızı bu yoz yaşam biçiminden kurtarmak, sonumuzu getirmeye doğru ilerleyen bu kötü gidişe “dur”
demektir.
İnsanoğlunun serüveni daha bitmemiştir, önümüzdeki yüz ve bin yıllarda Evren’in kapısından geçerek daha derin sırlara erme/ulaşma hedefi vardır. Bu nedenle İlahi Doğal
Güç bu türden insanlığa bunu gerçekleştirme şansı verecek ve O’nunla birlikte yerküremiz hak ettiği “cennet” ortamına kavuşacaktır.
Sümerlilerin Babatanrısı ZU MÖ.2500.
Erkek egemen toplumun kaynağı;
şiddetin, ayrımcılığın, savaşların baş
sorumlusu zorba tanrı.
Emekli Avukat Araştırmacı Yazar İskender AZATOĞLU - www.idakoy.com ;
Kriya yoga inziva kamplarımızı yaptığımız İda Köy Çiftlik Evi sahibidir.
32
Birlik Bilinci 2014
Sabiha Betûl
ÇOCUKLAR VE GENÇLER İÇİN
YOGA VE MEDİTASYON
Günümüzde oldukça yaygınlaşan yoga yaşam tarzı ve uygulamalarının olumlu etkilerinin
giderek daha geniş kitleler tarafından kabul edilmesi memnuniyet vericidir. Düzenli rutinler
halinde Yoga, Nefes ve Meditasyon tekniklerini uygulayan ve doğal yaşam prensiplerine
uyumlanabilen anne adaylarının doğum sürecine güven içinde hazırlandıkları, doğal doğumu öncelikli olarak tercih ettikleri, babaların da bu özel sürece yakın ilgiyle dâhil oldukları
görülmektedir.
Düzenli Yoga, Nefes ve Meditasyon uygulaması yapan annelerin huzurlu, sakin, sağlıklı bebekler dünyaya getirdikleri, bu bebeklerin öz disipline yatkın, mantıklı davranabilen, doğayı seven, doğallığı tercih eden, ruhsal gerçekliklere açık ve ilgili, uyum yetenekleri güçlü,
bağımsız kişilik sahibi, sorumlu, huzurlu ve dengeli çocuklar ve gençler olarak büyüdükleri, ailelerin, öğretmenlerin ve çevresel gözlemcilerin ifadeleriyle onaylanmaktadır. Yoga,
okullarda çocuklar ve gençler tarafından ilgi duyulan etkinlikler arasında ilk sıralarda yer
almakta ve yararlı etkileri eğitimciler tarafından da onaylanmaktadır.
Öğretmenlerden alınan gözlem sonuçlarına göre; ‘’yoga” etkinliklerine düzenli katılan çocuklarda kişisel çatışmaların azaldığı, paylaşımcı, dayanışma ve yardımlaşmaya açık özelliklerin güçlendiği görülmektedir. Küçük yaşlarda gelişen ve önemsenmediğinde yetişkinlik
döneminde de devam eden duygusal bozukluğun temel nedeni yoga kaynaklarında, zihinsel
enerji (manas shakti) ile bedensel yaşam enerjisi (prana shakti) arasındaki dengesizlik olarak
açıklanır. Çocuğun zihinsel alanı aktif fakat bedensel yaşam enerjisi düşükse, içe kapanıklık,
sosyal uyumsuzluk, depresyon, kaygı ve yorgunluk yaşar. Enerji yokluğundan düşüncelerini
yaratıcı eylemlerle ifade edemez. Yaşam enerjisi yüksek fakat zihinsel yetenekleri (akıl- mantık) sınırlı olan durumda ise aşırı ve anlamsız, gereksiz hareketlilik açığa çıkar (hiperaktivite) ki
böyle çocuklarla özel olarak ilgilenilmesi gerekir. Her iki durumda da iç salgı bezlerini uyumlayarak güçlendiren, koruyup destekleyen yoga ve nefes tekniklerinin düzenli uygulanması
genel dengenin sağlanmasında çok olumlu ve etkili sonuçlar vermektedir.
Çocuklarla meditasyon yaparken onların neş-e dolu varlıklarından çok şey öğrenebiliriz.
Başlangıç aşamasında basit mantra tekrarı, 3-5 dk sessiz ve hareketsiz oturmalarına yardımcı olur. Meditasyon öncesinde ve sonrasında yapılan kısa net, doğal bir dua ve onaylama
içlerindeki öz potansiyelin hemen açığa çıkmasını sağlayabilir. Örneğin: “Om, sevinç, neş-e,
huzur, Om. Kalbimizden çevremize yayılan sonsuz Kutsal Sevgi ve Işık tüm gezegenimizi
ve hepimizi kuşatıyor, hepimizi ve her şeyi kapsayan Kutsal enerji Okyanusu içinde sakince otururken yaşamımızı destekleyen her şeye ve herkese teşekkür ediyoruz. Om, sevinç,
neş- e, huzur Om!” Çocukların doğa ile empati kurmayı çok sevdiklerini hatırlayarak yaratıcılıklarını motive edip kolayca meditasyona girmelerini sağlayabiliriz. Örneğin: Önceden
33
kabuğuna çekilen bir kaplumbağayı gözlemlemiş olan çocukların bu oluşu başarıyla taklit
ederek 5-10 dk.- sakin ve sabırlı oturabildikleri, bazı çocukların süre sonunda bu durumu
koruyarak devam etmek istedikleri izlenmiştir.
Çocuklar yeni duydukları her kelimenin anlamını bilmek isterler. Ben onlara Om sözcüğünü
kalbimizin her atışıyla çevremize yayılan Kutsal ışık ve yaşama sevinci olarak açıklıyorum.
Bu kelimeyi tüm varlıkların bildiğini, böylece biz bu kelimeyi söylerken varlığın tümüne dokunuyor, sevgiyle selamlaşıyoruz diyorum. Kalplerimizin aslında Kocaman Tek bir kalpten
yayılan sınırsız bir Kutsal ışığın içinde, bu ışığın sağladığı yaşam gücüyle atmakta olduğu
bilgisini aktarıyorum. Sonsuz sınırsız bir ses ve ışık denizini oluşturan çeşitli boyutlarda (frekanslarda), renk ve biçimlerde küçük “om” lar olduğumuzu duyduklarında verdikleri ‘birlikbütünlük bilincini hatırlayarak kabul eden’ coşku dolu doğal tepkilerine ben de coşkuyla
katılıyorum.
Meditasyon yapan bir ailede büyüyen çocuklar kendilerini destekleyen bir ortamda büyüdükleri için çok şanslıdırlar. Çocuklarımızın dünyevi: fiziksel, sosyal, kültürel ihtiyaçlarını
hassasiyetle karşılamaya çalışırken onların ve kendimizin bu maddi dünyada kısa bir süre
için bulunan sonsuz ruhsal kapasiteye sahip ruhsal varlıklar olduğumuzu daima hatırlamamız ve bu hatırlayışı kanıtlayan bilinçli, bilgece, örnek davranışlar sergilememiz onların ve
bizim yaşamımızı anlamlı ve başarılı kılar. Fiziksel ve sosyal gereksinimler karşılanırken Ruhsal ihtiyaçlar geride bırakılmamalı, uyanmış ve düzenli beslenen ruhsal kalite ve yeteneklerin yaşamın fiziksel, sosyal, kültürel her alanında bireyin başarısını destekleyeceği, yaşamını
zenginleştireceği gerçeği açık kalplilikle kabul görmelidir.
Yoga sınıflarımda yoga yaşam tarzı ve düzenli uygulamalara rahat uyumlanan ve samimi
uygulamalarla çabuk gelişme gösteren katılımcıların büyük çoğunluğunun çocukluk dönemlerinde Allah sevgisi ve saygısı taşıyan, dua, namaz gibi dini ritüellerin kabul gördüğü
ailelerde yetişmiş olduklarını, çocukluk döneminde kalplerde uyanan kutsal sevgi tohumlarının yoga uygulamalarıyla çabucak filizlenip çiçeklendiğini memnuniyetle görmekteyim.
Bilinçleri Gerçek saf bilgiyle aydınlanmış, farkındalığı geniş, duyarlı, yapıcı, yaratıcı, birbirlerinin seçim ve yaşam alanlarına ve gezegene saygılı, kalplerinden tüm çevrelerine her zaman anlayış, sevgi, şefkat, huzur yayılan ruhları misafir eden, Evrenlere barış, uyum, sevinç
titreşimleri yayan bir Dünya bizimle mümkündür.
Teşekkür Ederim
34
Birlik Bilinci 2014
AŞİNALIK HATIRLAMAK DEĞİLDİR
Tom Stafford
Sheffield Üniversitesi
Hafıza konusunda yapılan araştırmalar şunu ortaya koyuyor: Çalıştığımız konulara
aşinalık durumunu, onları öğrenmiş olmakla eşdeğer sayıyoruz. Ama sorun şu ki
konuya aşinalık ile o konuya dair bilgiyi hatırlamak aynı şey değil.
Öğrenilmesi gereken bilgileri içeren materyallere altı saat baktıktan sonra onları
öğrenmiş olduğumuzu sanmak kolay. Her sayfa, her bilgi rahatlatıcı bir aşinalık duygusu
yaratır. Her şeyi bir anda öğrenme çabası, algımızda ve hafızamızda “ben bunu daha
önce görmüştüm” hissinin oluşmasına neden olur. Ama bir şeyin tanıdık gelmesi o şeyi
öğrendiğimiz, gerektiğinde hatırlayabileceğimiz anlamına gelmiyor.
Beynin farklı bölgeleri farklı türden hafızayı destekler. Örneğin çalışma notlarınıza
bakıyorsanız, beyninizin görsel korteks gibi duyusal alanlarından bilgi akışı yoluyla
tanıma durumu meydana gelir. Hatırlama ise beynin farklı alanlarında meydana
gelir; hafızadaki bilgiyi yeniden canlandırmak için temporal lob ile frontal korteksin
koordinasyonu gerekir.
Saatler boyunca çalışma materyallerinize sürekli göz gezdirerek görsel korteksiniz
notlarınızı akıcı bir biçimde işlemden geçiriyordur; ama bu, beyninizin diğer bölümlerinin
de ihtiyacınız olduğunda öğrenileni hatırlamasının mümkün olacağı anlamına gelmez.
Üstbiliş
Kişinin kendi düşünme süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi
becerisine üstbiliş adı verilir. Bu alanı incelediğimizde başka yanlış yargılara sahip
olduğumuzu da görürüz. Örneğin, birçoğumuz bir şeyi öğrenmemiz gerektiğini
düşünmenin onu hatırlamaya yararı olacağını sanırız.
Araştırmalar bunun böyle olmadığını gösteriyor. Asıl önemli olan, bilgiyi yeniden
organize ederek hafızada kalıcılaşmasını sağlayacak bir hale getirmektir. Bir başka
deyişle, öğrenmek istediğiniz şeyin içeriğini sizin için en iyi anlam ifade edecek şekilde
yeniden yazmaktır.
Kaynak: BBC Türkiye, 31 Ekim 2014
35
Sebzeli Bademli Toplar
•Servis: Yaklaşık 4 kişilik
•2/3 su bardağı (158 ml) dilinmiş peynir
•2/3 su bardağı badem*, ince dövülmüş
•1 küçük soğan, rendelenmiş,
•1 diş sarımsak, ezilmiş
•1 – ¼ su bardağı (300 ml) ekmek kırıntısı
•½ tatlı kaşığı tuz
•½ tatlı kaşığı karabiber
•2 büyük yumurta
1.Yumurtalar dışındaki malzemeyi orta büyüklükteki bir kâseye alın.
2.Yumurtaları bir kapta çırpın ve kuru malzeme ile karıştırın.
3.Ellerinizi su ile nemlendirin. 2,5 cm büyüklüğünde toplar oluşturun.
4.Topları fırın tepsisine pişirme kâğıdı üzerine yerleştirin.
5.Fırında 180 derecede 20- 25 dakika pişirin, fırın içi sıcaklığı 79 dereceye düşene kadar içini çekmesi için fırında bekletin. Sonra topları ızgara teli üzerinde soğutun.
6.Servisten yarım saat önce 4 su bardağı (960 ml) domates sosunu bir tencerede orta
ateşte kaynayıncaya kadar pişirin. Topları ekleyin, tencerenin kapağını kapatıp, ocağı
söndürün.
7.Makarna veya pirinç pilavı üzerinde büyük bir porsiyon domates soslu vejetaryen
bademli topları servis edebilirsiniz.
* Badem alerjisi olan kişilere servis etmekten kaçının.
Tercihe göre:
1.Glütensiz ekmekten parçalanmış kırıntıları kullanabilirsiniz.
2.İki yumurta yerine, 3 yemek kaşığı keten tohumu tozunu ¾ su bardağı su ile karıştırın.
Yoğunlaşması için 20 dakika bir kenarda bekletin.
36
Birlik Bilinci 2014
Ruhsal Farkındalık Merkezi
2015 Yılının
Gezegenimizdeki tüm insan toplulukları ve bütün yaşam
birimleri için hayırlı olmasını diler.
2015 ETKİNLİKLERİMİZ
KRİYA YOGA’YA GİRİŞ
Kriya Yoga Felsefesi, Yaşam Prensipleri, Süper Bilinç Meditasyon Tekniklerini öğrenerek; kendinizi yeniden yapılandırmak, yaşamınızı bilimsel gerçeklere uygun, sağlam
temellere dayalı daha gerçekçi ve daha huzurlu bir boyuta taşımak isterseniz ‘Kriya
Yoga’ya Giriş’ programlarımızla başlayabilirsiniz.
Programa katılmadan önce isteklilerin web sitemizin ‘KRİYA YOGA’ bölümünde yer
alan tüm açıklamaları ve ‘YAYINLARIMIZ’ bölümünde PDF olarak sunulmuş olan tüm
kaynakları öncelikle Roy Eugene Davis’in ‘7 Derste Bilinçli Yaşam’ kitabı olmak üzere
dikkatle okuyarak kendilerini motive etmeleri program sırasında duyacaklarını doğru
idrakle öğrenebilmeleri açısından önemlidir.
“İnsanoğlu bizim tarafımızdan “evren” olarak isimlendirilmiş olan bütünün bir
parçasıdır; uzay ve zamanla sınırlandırılmış bir parça... bu parça kendi bilincinin bir
çeşit göz aldanması ile düşünce ve duygularını diğerlerinden ayrıymış gibi deneyimler.
Bu yanılgı bizim için bizi kişisel arzularımıza sıkıştıran, bize en yakın olan bir kaç kişiye
bağlayan bir hapishanedir. Amacımız; bütün yaşam formlarını, doğayı ve tüm güzelliklerini genişlettiğimiz şefkatimizle kucaklayarak kendimizi bu hapishaneden kurtarmak olmalıdır.”
Albert Einstein
37
‘KRİYA YOGA’ FELSEFESİ, YAŞAM PRENSİPLERİ VE
MEDİTASYON TEKNİKLERİ
Kriya Yoga’ya Giriş Programına katılmış ve daha fazla bilgi ve uygulama için hazır hisseden istekliler içindir.Sabiha Betûl geleneksel öğretinin aşamalı tüm içeriği hakkında aydınlatıcı bilgiler aktarırken anlatımlarını teknik ve uygulamalarla da desteklemektedir.
Sunumlar sırasında ilgililere başlangıç aşamasının temelini oluşturan felsefi kavramlar,
yaşam tarzı prensipleri ve bunların amaçları hakkında bilgi verilir. Yaşam denetimi ile
bilinç açılımını destekleme yolları anlatılırken, konsantrasyonu güçlendirme, dikkatin
içe odaklanması ve başlangıç için önerilen meditasyon teknikleri uygulamalı olarak
gösterilir, toplu meditasyon uygulamaları yapılır.
Bu Programa katılmak isteyen ilgililerin kendilerini disiplinli yaşam prensiplerine ve düzenli ruhsal uygulamalara hazır hissetmeleri ve en yüksek yaşam amaçlarını bilmeye ve
gerçekleştirmeye çok istekli ve kararlı olmaları ön görülür.
KLASİK HATHA YOGA
Kriya Yoga meditasyon uygulamalarına hazırlık ve destekleme amaçlı uygulanan derin
gevşeme, uzun süre hareketsiz oturma ve içsel yoğunlaşma sağlayan bir grup basit Klasik
Hatha Yoga asanalarından oluşur. Nefes farkındalığıyla uygulanan duruşlar, beden ve
zihnin rahatlamasını sağlar, enerji akışını uyumlayarak kişiyi bütünler, merkezler. Düzenli
uygulamalar yardımıyla bedensel ve zihinsel dirençler aşılarak meditasyon da ustalık kazanılması ve süper bilinç meditasyonlarının doğallıkla gerçekleşmesi amaçlanır.
HAFTALIK KONFERANSLAR
Her Çarşamba akşamı 19:00-20:00 arasında
‘Kriya Yoga Felsefesi ve Yaşam Prensipleri’ ışığında seçilmiş konularda tüm ilgilenenlere
açık konferanslar sunulmaktadır.
38
Birlik Bilinci 2014
TOPLU MEDİTASYONLAR
Pazar günleri: 12:30 - 13:30
‘Bütün’ün Hayrı ve Şifası için’ niyetiyle oturulan gezegeni ve toplu bilinci destekleyen
gurup meditasyonları ‘Kriya Yoga’ya Giriş’ Programını tamamlayarak Kriya Yoga yaşam
prensipleri ve meditasyon tekniklerini samimiyetle düzenli olarak uygulayan tüm katılımcılara açıktır.
USUI SHIKI RYOHO REİKİ
İçimizdeki Koşulsuz Sevgi Kaynağı ile doğrudan bağlantı kurarak ruhsal enerji akışımızı
güçlendirmek, daha bilinçli, sağlıklı, dengeli pozitif yaşam için önce kendimizden başlayarak, kendimizle ilgilenmeyi öğrenmek için etkili bir seçim olan seminerlerimiz en az
6 kişilik katılımcı grup oluştuğunda gerçekleşir.
Zühtü Tiğrel Cd. 28/1
06450-Çankaya/Oran- Ankara
Tüm etkinliklerimizle ilgili detaylı bilgi için :
www.sabihabetul.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Karar verdiğinizde aşağıdaki telefonlara bilgi verebilirsiniz.
Tlf: 0532 4233088
0532 5845458 0532 6878195
39
2014 YAYINLARIMIZ
Değerli öğretmenimiz Roy Eugene Davis’e Şükranlarımızla, Program katılımcılarımıza
ve samimi ruhsal öğrencilere ücretsiz hizmetimizdir.
Bu yayınları PDF olarak www.sabihabetul.com
Kriya Yoga/ Roy Eugene Davis www.csa-davis.org Türkçe sayfalarında bulabilirsiniz.
40
Birlik Bilinci 2014
"Gerçek doğanızın, zihniniz, kişiliğiniz ve bedeninizle ifade ettiğiniz
sonsuzla olan ilişkinizin farkında olun. Farkındalığınızı zihinsel ve duygusal
sakinliğinizi besleyerek, ve düzenli süper bilinç meditasyonları
uygulayarak berraklaştırın."
Roy Eugene Davis
2015
CSA (Ruhsal Farkındalık Merkezi)
Kriya Yoga Seminer ve İnziva programları
PO Box 7 Lakemont/Georgia 30552 Tel: 706-782-4723 hafta içi 8:00.-15:00
www.csa-davis.org
[email protected]
Roy Eugene Davis ve CSA Başkanları tarafından öğretilen
Kriya Yoga Meditasyon Teknikleri ve Meditasyon ve Yaşam Tarzı Rutinleri.
Kriya Yoga İnisiyasyonları
2015 Halka Açık Genel Program Takvimi:
Haziran 15-19 Temmuz 13-17 Ağustos 17-21
Hafta sonları: Ekim 24-25 Kasım: 21-22
Yeni Yıl (Noel) Meditasyonu 5 Aralık Saat: 10:00—13:00
2015 Özel İnzivalar
Mayıs 11-15 18-22 25-29
Eylül 7-11
14-18
21-25
Roy Eugene Davis
Meditasyon Seminerleri
11 Ocak 2015 – Florida, Embassy Suites Hotel. [email protected]
21 Mart 2015 – California, Center for Spiritual Enlightenment,
[email protected] ; www.csecenter.org
22 Mart 2015 – Sacramento, [email protected]
41
“EĞER İSTEĞİNİZ VARSA,
YAPABİLİRSİNİZ.”
Paramahansa Yogananda
Sabiha Betûl
Ruhsal Farkındalık Merkezi
Zühtü Tiğrel Cd. 28/1 Oran-Ankara

Benzer belgeler

2014 Sonbahar

2014 Sonbahar gereksiz ilişkileriniz, davranışlarınız, özellik ve alışkanlıklarınız varsa, iyileşme ve özgürce işlevsel olmak için neye ihtiyacınız varsa sürekli olarak yapın. Ölümsüz ruhsal bir varlık olduğunuz...

Detaylı

truth_journal aralık ocak2014 SON-1

truth_journal aralık ocak2014 SON-1 sağlıklı yaşam rutinlerine bağlı kalmadıkları için acı

Detaylı

Radiance

Radiance sürekli ister, çünkü kral olmuştur, ama hayatın gerçeği hakkında, gerçek bilgi hakkında en ufak bilgisi yoktur. Gerçeği deneyimleyerek bilip bulmak için, her insanın hayatta gerçek bir öğretmene ih...

Detaylı

BİRLİK BİLİNCİ

BİRLİK BİLİNCİ Bu  kitapcığın  içeriği  kaynak  belirtilerek    kullanılabilir.   © Sabiha Betûl 2014

Detaylı

“Yogayı Yanlış Yorumluyorlar”

“Yogayı Yanlış Yorumluyorlar” aktarma yolunu hazırlamıştır. Bizim zihnimizi ve aklımızı gerektiği gibi kullanıp, gerçek bilgiyi elde edip açığa çıkarmamız bu yaşamımızın hedefidir. Bu yolda kararlı, samimi ve istekli olanlara y...

Detaylı

Huzur Mutluluktur... - Sri Govinda Math Yoga ve Meditasyon Eğitim

Huzur Mutluluktur... - Sri Govinda Math Yoga ve Meditasyon Eğitim bir parçası olduğunu bilerek, dünyamızdaki ve evrendeki tüm ruhların, dışsal olarak çeşitlilik gösterseler de, içsel olarak aynı olan genişletilmiş bir ruhsal aileyi temsil ettikleri açıktır. Ortak...

Detaylı

Yoga/Meditasyon

Yoga/Meditasyon yardımıyla kavrayabilir ve bu yolda ilerleyebiliriz. Bu açıdan baktığımızda, bu hayatta, her insan iki kere doğar. Birincisi anneden, aileden doğuş; anne ve babadan beden alarak hayata fiziksel ge...

Detaylı

YEDİ DERSTE BİLİNÇLİ YAŞAM

YEDİ DERSTE BİLİNÇLİ YAŞAM Öğretmen ile öğrenci arasındaki bağ, fiziksel bir anne baba bağlantısı, ilişkisi gibi değildir tamamen bilinç uyumu ve bilinç akışıdır. Biz ruhsal öğretmenimizle, gerçekten, tamamıyla ve dürüstçe b...

Detaylı