SiGARAYA HAYIR!

Transkript

SiGARAYA HAYIR!
www.piengo.com
Ağustos 2016
Piengo Gelişim Evreni yayınıdır.
Ücretsizdir.
Açık Kapıyı Görünce Dayanamam
Davut Dabirrahmani
Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar?
Nail Turunç
Kişisel Gelişim ve Değişim
Nurda Gül Aydoğan
Mutlu Olmak Zor Değil
Psikolog Gizem Değer
Yönetim - Performans
Cem Nimsi
Pokemon Çılgınlığı
Psikolog Safiye Çakabay
Kadınlar Ne İster?
Mış Gibi Yaşamak
Yasemin Aşık
Sigaraya Hayır
Kemal Polat
Sayı:1
SiGARAYA
HAYIR!
1
İÇİNDEKİLER
3
4
Yönetim - Performans
Cem Nimsi
Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar?
Nail Turunç
5-6
7
8-9
10
Sigaraya Hayır
Kemal Polat
Mış Gibi Yaşamak
Yasemin Aşık
Kişisel Gelişim ve Değişim
Nurda Gül Aydoğan
Kadınlar Ne İster?
Yasemin Aşık
11
12
13
14-15
Sıradışı
16-17
Sinema ve Kitap
18
Sağlık
19
Gelecek Etkinlikler
Açık Kapıyı Görünce Dayanamam
Davut Dabirrahmani
Pokemon Çılgınlığı
Psikolog Safiye Çakabay
Mutlu Olmak Zor Değil
Psikolog Gizem Değer
2
Editörden
İlk heyecanımız, ilk sayımıza gelirsek eğer;
Profesyonel gelişimden başlayarak, kişisel gelişim, güncel bağımlılıklar, yaşamla ilgili küçük dokunuşlar ile farkındalık yaratacak bilgi ve paylaşımlarımızla başlıyoruz.
Ayrıca, Türkiye’nin ilk Diyet Romanı olan Aşkım
Diyetteyim kitap önerisi ile sizlerleyiz.
Peki PiengoPigeon ?
Bize ulaşabilmeniz için web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızın ardından bir yenisini daha ekliyoruz ve bize ulaşmanız için her türlü fırsatı sunuyoruz.
Gizem Değer
PiengoPigeon 1. sayısında benim için yeni bir
başlangıç fırsatı sunan editörlük görevim için Gelişim Evreni’mize teşekkürlerimi sizler eşliğinde
ederek; Piengo Ailemiz adına Merhaba!
Kimdir bu aile?
Çağdaş demokratik bir ülkede olmazsa olmaz
kaliteli eğitim sistemi içerisinde, farklı bakış açıları sunmak için başladı yolculuğumuz. Kişilerin
düşünme güçlerini arttırıp, onları daha mutlu,
huzurlu bireyler haline getirmek için ulaşamadıklarına ulaşıp, bu yolda engel gördüklerini fırsata dönüştürerek, hayallerini süsleyen gelişim ve
dönüşümün destekçisi olmak için buradayız. En
büyük hedefimiz bütünün hayrına çalışmalarımızı sürdürmektir. Çok geniş yelpazede eğitmen ve
eğitimlerimizle tamamlayıcılarımız sizlersiniz.
Ofiste masanızda, katıldığınız seminerde, dosyanızda, telefonunuzda, her an her yerde yanınızda
olmayı arzuluyoruz. Alanlarında uzman, bağımsız
eğitmenlerimiz ve ekibimizden aldığımız paylaşımlarla karşınızdayız.
Sizleri bültenimizle baş başa bırakmadan önce;
Daha temiz bir bilinçle geleceğe yürüyerek, hoşgörü içerisinde, birlik ve beraberliğimizi koruyarak
yaşamımızı sürdürmek umudu ile sözlerimi sonlandırırken;
Bir asker kızı olarak ilk sayımızı
şehitlerimize ithaf ediyorum.
Sevgiyle kalın
Gizem Değer
Psikolog
İmtiyaz Sahibi
Birsen TÜREGÜN
Editör
Gizem DEĞER
Yayın Koordinatörü
Esra TOPAL
Görsel Tasarım
Esin ERTUVAN
Basım
Burcu GEDİKLİ
[email protected]
www.piengo.com
Bu bülten içerisinde yer alan herhangi bir bilgi tedavi amacı taşımamaktadır. Söz konusu bilgiler okuyucuyu bilgilendirmek
amaçlı olup sağlık hizmeti değildir. Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Tanı ve tedavi mutlaka
bir hekim tarafından yapılması gereken son derece ciddi bir işlemdir. Her türlü hastalık ve sair tedavi gerektiren sorunlarınız
için lütfen doktorunuza danışınız. Yzaıların tüm sorumlulukları çalışma sahiplerine aittir.
3
Yönetim - Performans
Beynimiz iş ile özel
yaşamı, kurumlar ile
bireyleri ve bunun gibi
pek çok kavramı ayırma ve kendine has bir
“teklik” içerisinde değerlendirme eğilimindedir. Oysa 1950li yıllarda ortaya çıkan “Sistem
Yaklaşımı” ile artık her
şeyin bir bütünü oluşturduğu gerçeği, zaman içerisinde daha
da fazla kabul görüyor.
Sistem Yaklaşımı penceresinden etrafı şöyle
bir süzdüğünüzde, eski
tanımların
gördüklerinizi yeterince ifade
edemediğini
hemen
fark
edebiliyorsunuz.
İlk iş olarak kavramları
yeniden
tanımlamak
ve kavramlar arasındaki interaktifliği ortaya
koymak zorunda kalıyorsunuz. Örnek mi?
Yönetim ve Performans.
Derki elinde bulunduran bir kesimin yaptığı
faaliyet olarak da nitelendirilmektedir.
Yönetim ve Performans.
Derki elinde bulunduran bir kesimin yaptığı
faaliyet olarak da nitelendirilmektedir
“Yönetmek”. Gelişen bilim
ışığında daha iyi anlaşılıyor ki, her insanın
elinde bu güç sınırsız
olarak var ve bilinçli ya
da bilinçsiz bir şekilde
yönetmekte olduğu ilk
insan kaynağı da kendisi. Peki ya Performans?
Sadece belli faaliyet
alanlarında uğraş gösteren insanların sergiledikleri çabalar bütünü müdür? Yine son
dönemdeki
gelişmeler ışığında, her canlı varlığın bir “yaşam
performansı”
olduğu
bilinmekte ve insan dışındaki canlı varlıkların
kendi yaşamları üzerindeki kontrol dereceleri araştırılmaktadır.
Yönetim&Performans
arasındaki
etkileşime
gelince… “Yönetim” denilen enerji türünü bir
varlık üzerine uyguladığınızda ortaya yine
bir enerji türü olan
“Performans”
çıkıyor.
Özetle, bir kurum ve
bireyler yönetildiğinde
ortaya kurumsal ve bireysel
performanslar
çıkıyor. Gelinen noktada iki adım söz konusu:
Yönetme
faaliyetinin
kaynaklarının
kendi içimizde olduğunun
farkına varıp bu kaynakları harekete geçirebilmek ki tam bir
Koçluk uygulama konusu, Nasıl yönetirsek
nasıl performans elde
edebileceğimiz ise ciddi bir mentörlük alanı.
Tüm bu bilgiler ve bakış açıları ışığında uygulamaya basit olandan
başlayalım:n Siz kendi
yaşamınızın yönetimi&performansı konusunda hangi noktadasınız.
Cem Nimsi
4
Yaşam Koçu Sizlere Ne Sağlar?
O çok istediğiniz
farkındalıklı,başarılı,
huzurlu ve mutlu bir
yaşama daha rahat ulaşabilmeniz için, olumlu
düşünmenin harika gücünden yararlanmanızı
sağlar. Kendini kanıtlamış birçok bilgiyi, rahatça yaşamınızda uygulayabileceğiniz pratik
teknikleri ve ilkelerin
farkında olmanızı sağlar. Bu sayede sadece
ne yapmanız gerektiğini keşfetmekle kalmayıp,daha
önemlisi
tüm bu farkındalıkları yaşamınıza adapte
ederek, her öğrendiğiniz teoriyi, pratikte
problem diye karşımıza
çıkan durumlarda nasıl
uygulayabileceğinizi de
net olarak görmenize
liderlik eder. Ve inancınızın gücüyle farkındalık yolunda yürümeyi, inançsızlığı ve onun
yarattığı tüm olumsuz
gücü nasıl yenebileceğinizi, sen önemlisin
olgusunu geliştirmeyi,
düşünme gücünün eşsiz
gücünü
kullanmayı,
kendine, insanlara venesnelere değer katmayı, sorun odaklı değil
çözüm odaklı olmayı,
zihin eyleminin gizini
keşfetmeyi,
dengede
olmayı, Ruh, Kalp, Zihin
ve Beden kombinasyonunun önemini, ŞİMDİ’nin gücünden AN’ın
büyüsünden yararlanmayı, her engelden bir
şey öğrenmeyi, koşulsuz sevgiyi, kabul etmeyi, teslim olmayı, hayatta nereye gideceğiniz
ile ilgili net bir çözüm
bulmayı ve dahası sen
olmaya giden yolda
sana liderlik eder. Kısacası yaşam koçu sana
gerçekten sen olmayı,
özünü bulmayı ve sahip olduğun iradenin
farkında olarak bugüne
kadar başaramadıklarını
başarmana liderlik eder.
Senin yapman gerekense sadece adım atmak ve
iradenin gücünün konforunu yaşamak. Bugüne kadar hiç olmadığın
sen olman dileklerimle…
Nail Turunç
5
Sigaraya Hayır
Keşke sigara, bize
yutturulduğu gibi basit bir alışkanlık olsa!
Keşke sigara, sadece bir
nikotin bağımlılığı olsa!
Keşke sigara, sadece
kendimizi kandırmaktan ibaret olsa! Hayır.
Sigara, içen insanlar
için, hayatın her anında (uyku hariç), büyük
bir destek mekanizması, mutluluk kaynağı
ve hayatı anlamlı kılan
bir büyü gibi çalışır.
Hayatında sigara içmemiş olanlar bunu bilmezler. Buna ihtiyaç
duymazlar. Ama başlayanlar için söyleyeyim geçmiş ola. Sigarayı birden bırakan bir
insanı gözlemlerseniz,
sigara olmadan adeta
hayatının durma noktasına geldiğini görürsünüz. Bunun sebebi,
sigaranın, yıllar içinde, içenin hayatındaki
boşlukları
doldurması ve sigarayı bıraktığı
an bu boşlukların tekrar ortaya çıkmasıdır.
Yaşanan durgunluk budur. Sigarayı bırakmak
için çare arayan insanlar, onu bir anda bitirecek bir hapa ihtiyaç
duyarlar. Olsa ne güzel
olurdu? Ama yok maalesef. Peki, sigarayı nasıl bırakacaktır? En çok
tercih edilen yol, bir
şekilde sigaraya hayır
diyebilmek ve ona karşı
direnebilme gücü elde
etmektir. Bu yolu tercih edenler, genellikle
sigaranın vücudumuzla
ilgisi olan nikotin konusunda büyük bir çaba
içine girerler. Bu yolun ikinci versiyonu ise;
“abi, bu işi kafada bitireceksin” stratejisidir. Burada da aslında olan şey,
sigaranın her atağında
onu geri püskürtecek
bir direnmeyi öğrenme
hayalidir. Yani “irade”
tılsımlı kelimedir. Doğru yol ne? Sigarayı bırakmış olanların doğru
bir şekilde bırakıp bırakmadığını anlamanın
çok basit bir yolu var;
onlara sigara ikram edin,
şuna benzer yanıtlar
alacaksınız; “yok ben
1 yıl, 3 gün 4 saat önce
bıraktım” der. Sayarlar,
ayrılık günlerini, hasret
günlerini, gizli gizli içmelerini. Durum tam da
şudur; “kalbimizdesin,
ölmedin” Sigara, yıllar
içinde, içenin yaşadığı
bütün olaylarla ilişkili
ve o konuların tümünde
aziz bir dost gibidir. Bize
ne kadar saçma gelirse
gelsin gerçek budur. Ve
sigarayı bırakmak demek, kişinin, tıpkı hayatında hiç sigara kullanmamış bir insan gibi,
gerçekten sigaraya ihtiyaç duymamasıdır. “sigarayı bıraktı, cıgaraya
başladı” esprisini herkes
bilir. Bu yüzden sigara ne düğmesi olan bir
şalter, ne elinizle tutup
atabileceğiniz bir çöp
ve ne de şampuanla düzeltebileceğiniz bir kepektir. Sigara, içenlerin
hayatındaki en önemli şeylerden biridir.
Bunu bilen insanlar, eğer
sigarasız bir hayat istiyorlarsa, yaşamlarının
tamamında bunu temizlemek
zorundadırlar.
Bedenlerinde alışkanlık
vardır, zihinlerinde alışkanlık vardır, ruhlarında
alışkanlık vardır, akıllarında alışkanlık vardır, hayata bakışlarında
alışkanlık vardır ve düşünme şeklinde bile bu
alışkanlık vardır. Bunu
yanlış anlamayın; kişi
zihninden temizlemeli
demiyoruz. Yani burada söylediğimiz şey, kişi
sigarayı aklından çıkarmalı, düşüncelerinden
çıkarmalı değil. Burada
söylediğimiz şey şudur;
Sigara içen bir insanın
düşünme mekanizması, zihni vs. sigara tarafından yeniden düzenlenmiştir. Kişi fiilen
sigaradan uzak dursa
ve 20 yıl kadardır bırakmış olsa dahi, eğer
düşünme şeklinde sigaranın yarattığı bozukluğu düzeltmezse,
6
O bozuk sistemle
yaşamaya devam eder.
Sonuç, mutsuzdur. Sadece sigara içmeyerek bedenine zararı
durdurmuştur. Ancak
yanlış bırakmadan kaynaklanan ve onun hayatından çıkmayan stres,
ona her yönden zarar
vermeye devam edecektir. Kısacası sigara,
hayat duvarınızda, her
yere dağılmış tuğlalardır. Bu tuğlaları çekip,
onun yerine, orijinal
tuğlaları koymazsanız, o
duvar er ya da geç tepenize yıkılacaktır. Bu yolu
anlattığımız zaman, insanların gözleri kocaman kocaman olur ve
dehşet içinde bize bakarlar; “Ne yani, şimdi
ben hayatımın her tarafına yerleşmiş bu mereti
temizlemek için yıllarca
bu işle mi uğraşacağım?”
derler. Ama durum bu
kadar da korkunç değil.
Evet, o yanlış tuğlaları
almamız gerekiyor ama
tek tek değil. Biraz daha
toplu olarak ve biraz
daha kısa bir zamanda
onları
temizlemek
mümkündür. Sigara bırakma kursumuzda, sigara bırakma, bir tedavi
ya da tedavi olarak değil, bir beceri olarak öğretilmektedir. Yani biz
sigaranın dilini öğreten
bir dil kursu gibiyiz. Sigarayla gerçek konuşmayı kursta bu dili öğrenenler yapar sadece.
Ve bize de alkışlamak
düşer. En güzel olan
hiç başlamamaktı. Ama
başlanmış. Şükür ki, çaresi var. Yeter ki tiryakiler, ne sigarayı ne kendilerini ne de bundan
kurtulmayı hafife alsınlar. Bu iş için hap bekleyen arkadaşlara da bir
şey söylemek istiyorum;
hap gelinceye kadar
mutluluk treninizi kaçırmayın. Ve hayatınızı
düzene sokacak bir hap
hiçbir zaman yapılamaz.
Şimdi gelin kendiniz
kendinize ilaç olun ve
biz de buna vesile olalım.
Kemal Polat
7
Mış Gibi Yaşamak
“Ne zaman yolculuk
yapsam en çok kendimi aldım yanıma, biraz
da umut koydum bavula, gelecek manzaralı bir koltukta film
tadında ve ne zaman
ulaşsam gittiğim yere
önce üşüdüm ama alıştım zamanla.’’ Bu sözler
bir gece yolculuğunda
dökülmüştü
zihnimden. Gece yolculuklarına bayılırım hele bir de
müzik varsa kulağımda
bir bakmışım hayallerimin senaristi coşuvermiş. Uçsuz bucaksız
yol ve sınırı olmayan
hayaller silsilesi. Geride bıraktığım şehirden
adım adım uzaklaşırken
zihnim hep aynı soruyu
tekrarlıyor.‘’Sen nasıl bir
şeysin özgür irade, ucun
bucağın yok mu senin,
kanat tak uçalım bari
de; yolculuk nereye? ‘’
Sanki hayal kurmak için
bilet almışım da gidilen
yerden ziyade camdan
izlediğim karanlık gökyüzünün aydınlığa çıkma hayali mutlu etmiş
beni. Yol hiç bitmeyecek ve umut her daim
devam edecekmiş gibi...
Yolculuk devam ediyor hayaller bitmiyor
gerçek hayata dönmek
istemiyorum uzun bir
süre! Aksi halde ‘’güvenli hapishanelerinde
dikdörtgen dünyalara
dalıp başkalarının sanal
mutluluğuyla ihtişamlı hayatlarıyla kendimi
tatmin ediyor olarak
bulmaktan korkuyorum.
İşte o noktada en büyük
tehlike muş gibi yapıp
da yerinde saymak bir
yana her geçen gün bataklığa adım adım saplanmak biliyorum. Öylesine uyuşturulmuş ki
beyinlerimiz hunharca
yok olurken şehirlerimiz Ayşe’nin yalıdaki
şöhretli hayatını sürdürebilmesine sevinir,
Ali ile yaşadığı ihtiraslı
aşkıyla içten içe tatmin
olur haldeyiz. Ben hayal kurmaya, geçmişte
kalan samimi duyguları
yakalama çabama devam edeceğim çünkü
geçmişe gezinti yaptığımda görüyorum ki
en kaliteli duygularımın
referansı yine çocukluk
yılları ve biliyorum ki
“İnsanoğlu yetkinlikleri
ve şartları arttıkça zihinsel ve fiziksel açlığını
değil egolarını doyuruyor’’ Ne kadar samimilerse duygularımız insan
olmaya o kadar yaklaşırız bu yüzden illa ki miş
gibi yapacaksak Çocukmuş gibi yapıp, başkalarının hayalleriyle kendimizi kandırmak yerine
kendi masmavi
gökyüzümüzde rengârenk
çiçekler
toplayalım.
Yasemin Aşık
8
Kişisel Gelişim ve Değişim
Değişim; bir organizma, nesne ya da
olayda, bir durumdan
farklı bir duruma doğru
görülen veya algılanan
bir farklılaşma sürecini
ifade etmektedir. Süreçtir, çünkü değişim bir
zaman olgusunu kapsarken, süregelen eski
durumdan farklılaşmayı
gerektirmektedir. Değişim unsurundan bahsedilebilmesi için bir
durumda hissedilen bir
farklılığın olması gerekir. Bu bir insan için soyut anlamda, düşünsel
bir değişim dahi olsa,
eylemsel (davranışsal)
farklılıklarla
kendini
dışa vurmalıdır. İnsan
gelişimini
incelemenin temel amacı, yaşam
boyu devam eden değişim sürecini ve doğasını anlamaktır. Bu temel
amaç çerçevesinde gelişim psikologları davranış ve yeteneklerde
yaşa bağlı olarak meydana gelen değişimleri
betimlemeye, açıklamaya, yordamaya ve kontrol altında iyi hale getirmeye çalışmaktadır.
İnsanın gelişiminde çok
çeşitli etkenler rol oynamaktadır. Gelişimin
doğasını anlayabilmek
için değişimin altında yatan ve ona neden
olan temel süreçlerin
anlaşılması gerekmektedir. Kişisel olarak bir
gelişim göstermeye karar verdiğimizde, zor
bir kişisel gelişim projesinde on adım vardır.
Kendimiz bir şey değiştirmeyi istediğimizde bu on adımın her
seferde zorunlu uygulanmasına gerek yoktur.
İnsanın gelişmesinde,
olgunlaşma kadar çevrenin de önemli etkiye
sahip olduğu bilinmekledir. İnsan milyonlarca
yıllık evriminin ürünü
olan kalıtımının yanı
sıra, binlerce yıllık toplumsal evriminin sonucu olan kül türel bir
yapıya sahiptir, içinde
yaşadığı doğa ile birlikte
bu toplumsal ve kültürel
ortam bireyin çevresini
oluşturur. Davranışların gelişmesi yönünde
en önemli etkenlerden
birisi de bireyin sosyal
çevresidir. Sosyalleşme
bireyin ailesi ve sosyal grubu tarafından
kabul edilen değerlere, inançlara, tutumlara, örf, adet ve beklentilere göre davranış
örüntülerini
geliştirme sürecidir. ve yaşam
boyu devametmektedir.
Bazı insanlar için ”değişeceğim” kararı kesin
olarak verildikten sonra planlama ve değişim
becerileri oldukça yeterli sayılabilir. Çoğu
kişisel değişim projesi
sadece “yapacağım” kararırından ibaret değildir.
Alışkanlıklar,
hisler,
inançlar ve davranışlarda önemli değişiklikler
yapmak irade gücünden
daha fazlasını gerektirir. Değişmek için belli
hedefler koyabilmek ve
plan yapabilmek için
motivasyonumuzu kaybetmememiz gerekir.
Değişmeyi
denemeden önce her şeyi bilmek istemek, değişmeyi
planlamaktan
çok bu konuda endişe duymak, değişimin
kolay yolunu bulmayı
umut etmek, vb.. gibi
9
tuzaklardan kaçınmak
gerekir. Hedef belirleme kişisel gelişim projesinin başlangıçlarında
yer alan faktörlerden
biridir. İnsanlar genelde kendileri ya da
bir başkası için bir hedef
belirlediklerinde
sorunun çözüldüğüne
inanıyorlar. Gerçekçi ve
etkili hedefler ulaşılabilir olmalıdır ve ciddiye alınmalıdır. Hedefler
bize iyi hizmet ederler. Enerjimizi odaklar, dikkatimizi dağıtan şeyleri azaltır, yeni
çözümler
bulmamıza
yardımcı olur, uğraşmamızı sağlar ve varlığımıza anlam katarlar. Hedeflerimiz bizim
olmalıdır
başkalarına
ait değil. “ Yapmalıyım”
üzerine kurulan hedefler “yapmak istiyorum” üzerine kurulanlar kadar motive edici
değildir. Hedeflerimizi
yapmak istemediğimizi
düşünereknegatif olarak belirlemek motivasyonumuzu olumsuz
etkiler. Pozitif düşüncelerimizle hedeflerimizi
belirsiz hedeflerin ne
kadar yol katettiğimize
dair algımıza gölge belirlememiz daha motive olmamızı ve daha
kolay ulaşılabilir olmasına neden olur. Hırslı
düşürmesine izin vermemeliyiz.
Bilinçaltı
faktörler hayatımızda
olanları büyük ölçüde
etkileyebilir. Bu yüzden
bireylerin bilinçaltı savunma mekanizmaları,
eski duygusal travmaları ve çocukluk dönemlerindeki
senaryoları
tedavilerde ilgi çeken
psikoloji parçası oluyor. Bu bireyler bütün
zamanlarını
bilinçaltı
dinamiklerini arayarak
geçirir ve değişmek için
bir gayret sarfetmezler.
Bu duygusal tepkiler tedavide seçilen metodların etkililiğini etkiler.
Değişmek için iyi, ikna
edici nedenler bulunmalıdır. Arzu edilen
hedeflerin
değişimin
bedeline
değeceğine
gerçekten inanmalı ve
her bir kişisel gelişim
metoduna işe yaramasına yetecek kadar süre
verilmelidir. Hareketleri
geliştirebilmek için düşüncelerimizi kontrol
edebilmemiz
gerekir.
Nurda Gül Aydoğan
10
Kadınlar Ne İster ?
Uzun yıllardır çeşitli
ortamlarda ve mecralarda tartışma konusu
olan ‘kadınlar ne ister’
‘sorusu net bir cevaba
bağlı olmadığı gibi durumun içinden çıkılmaz
lığı konusunda alenen
çeşitli mizah dolu sohbetlerin ve fıkraların
malzemesi
olmuştur.
Konu özünde iki farklı
cinsin birbirini anlama
güçlüğü olsa da kadınlar
her zaman detaycılığıyla ve hassasiyetiyle anlaşılmayan safta bulunmuşlardır. Bu konuda ne
kadararaştırma, anket,
istatistik yapılsa da o
meşhur sorunun cevabı her duruma göre
uyarlanamaz. İlk insandan bu yana kadınların
içgüdülerinde var olan
korunma, sahiplenilme
ihtiyacı ve buna oranla
oluşan güç beklentisini doğadaki her canlıda
gözlemlememiz mümkün. Duruma, kişiye ve
şartlara göre de uyarlanmasından kasıt erkek avlanır, korur dişi
mağarada çocuklarına
bakardı.Tüm
bunların yapabilmesi güçlü
ve gücüne, icraatlarına
güvenilecek bir karşı cinsle mümkündü.
Uyarlanan kısmı ise
tam olarak bu noktada başlamakta yani güç
kavramının kadın için
ne ifade ettiğiyle. Güç
bazen fiziksel görünüşü çağrıştırsa da kimisi de para diyebilir bu
sorunun cevabına. Asıl
cevabı sağlam bir karakter olsa da...Durum
her ne kadar çözümlenemez bir karşı cins çatışması gibi görünse de
insanoğlunun karşılıklı
olarak ortak istekleri
ve beklentileri vardır.
Her iki taraf da sevilmek
ve bunu bilmek ister.
Hatta konuyu biraz da
bireyselleştirmek
gerekirse kişinin hayattan beklentileriyle karşı
cinsten beklentileri paralellik gösterir. Bu sebepten soruyu ‘’insanlar hayattan ne ister’’
şeklinde de değiştirebilmek mümkün. Mükemmeli aramak hayalî,
bulmaksa imkânsızdır.
Bu sebepten her insan
ideallerini göz önünde bulundurarak kendi mükemmelini arar.
Yasemin Aşık
11
Açık Kapıyı Görünce Dayanamam
Ne güzel bir uygulamamış şu açık kapı
iş ortamı. Patron, başkan, müdür tanımadan kafana göre odasına dalıyorsun. İşte
post-modern bir yönetim anlayışıdır bu uygulama. Köhne ve standart
prosedürlere
uyarak
ast-üst ilişkisine dikkat
ederek hareket etmek
yıllardır canımı çok sıkmış ve beni kendimden
almıştır. Bu yeni uygulama tam bana göre. Ne
mutlu bize ki çok sayıda
üst kademedeki yöneticilerin artık evrensel
yönetim anlayışını benimseyerek iş hayatına
katkı sağlamaya başlamışlardır. 1990’lı yıllara
kadar bir işletme veya
kuruma gittiğinizde; bırakın üst yönetici veya
genel müdürü görmek,
daha aşağı kademelerde görevli olan orta düzey yöneticilerine ulaşmak bile imkânsızdı.
Dosyalar, evrak, formlar, harçlar her şey tamam olsa bile en basit
idari işiyapmanız günlerinizi belki aylarınızı alabilirdi. Bürokrasi
canavarı üstünüze öyle
geliyordu ki geriye bakmadan kaçmak zorunda
kalabilirdiniz. Hele ki
sizin dosyanıza bakan
memura hafiften sesinizi
yükselttiğinizde,
işte bittiniz andır o an.
Artık unutun o dosyayı.
Dosya masadan masaya, ofisten ofise, hatta
ilden ile dolaşıp kaybolmazsa ilk çıktığı masaya geri döndüğünde siz
bir yaş daha büyümüş
ve saçlarınız ağarmış
olurdu. Hey gidi günler!
Bazen o günleri özlüyorum desem de inanmayın. Günümüzde pek
çok resmi, özel kurum
ve kuruluşta “Açık Kapı
Yönetim” şekli benimsenmeye başlandığını
görmek çok umut verici
bir olay. Pek çok valilikte, belediyede, hastanede ve holdingde bu tür
uygulamalara rastlayabilirsiniz. İşin özünde
şu var; eğer seninle birebir ilgili olan memur
veya orta kademedeki
yönetici işini yapamıyor
veya kasıtlı olarak işini
yokuşa sürüyorsa işte o
zaman hiç beklemeden
doğru genel müdürün
veya patronun makamına çıkıyorsun. Daha
önce randevu alman
gerek yok. İçeriye girip
maruzatını bildiriyorsun. İşte o an senin işini
yokuşa sürenin yerine
olmak istemezsin. Bu
uygulamayı siz de seveceksiniz ancak işi abartmamakta fayda var.
Daha işlemlerin başında
diyelim ki evrakın eksik
ve sen eksiğini tamamlamıyorsun dolayısıyla
işin bir yerde tıkanıyor.
Sen şimdi “Açık Kapı”
mevzusun biliyorsun ya,
direk genel müdürün
odasında soluğu alıyorsun. Başka bir deyişle “Açık Kapıyı Görünce
Dayanamam”
diyorsun. Sonuç ne
oluyor? Ben sana söyleyeyim. Üstüne düşeni
yapıp da evrakını getir- mediğin için işin
tamamlanmıyor. Bütün
memur ve yöneticilerin
karşısında artık damgalanmış biri haline geliyorsun ve yüzüne bile
bakmazlar. Onun için
bana sorarsan her açık
kapıyı görünce yok illa
gireceğim diye tutturmamak lazım. Bu şekilde her gün senin gibi
sadece 10 kişi ortaya
çıktığını düşün. O genel
müdür veya patronun
halini düşünemiyorum.
Çağdaş bir uygulama,
çağdaş bir anlayış ve
mantıklı
davranışlarla mükemmel sonuçlar
verebilir.
İnanmıyorsan
deneyebilirsin.
Davut Dabirrahmani
12
“Pokemon Çılgınlığı’’
Son zamanlarda birçok kişi tarafından trend
haline gelen dijital oyun
‘’Pokemon Go’’. Peki bu
kadar ilgi görmesindeki
sebepler nelerdir? Digital bir oyunun insanlar
üzerindeki etkisi neler?
Çağımızın popüler aktivitelerinden biri olan
oyunlar, büyük bir kitle
haline gelmiştir. Dolayısıyla, digital dünyada
oyunların artması kaçınılmaz bir gerçektir.
Araştırmalara
göre,
oyunların insan üzerinde birçok psikolojik
etkisi
bulunmaktadır.
Digitalleşen hayatla birlikte gerçek hayattan
soyutlanan bireyler olduğunu söyleyebiliriz.
Bireyselleşmekle birlikte bir ‘’topluma ait olma
ihtiyacı’’ hissedilmektedir. Bu durum bireyin oyuna bağımlılığıyla
baş göstermektedir. Kişi
oyun oynayarak bir yere
ait olma, sosyalleşme
isteğini içten içe kapatmak ister. Hal böyle
olunca, Pokemon Go ve
türevi oyunların cezbedici hale geldiği görülmektedir. Bu oyunun,
gerek sosyal medyada,
gerek toplumda yer etmesinin en önemli sebeplerinden biri de diğer insanlarla etkileşim
halinde olma, paylaşma
unsurlarını içeriyor olması. Kişiler günlük ve
iş yaşamlarında yaşadığı
rutin hayatı, Pokemon
Go ile birlikte digital
olarak
renklendiriyor
gibi gözükebilir. İnsanlarla etkileşim halinde
olma duygusu bireye
digital olarak sunulmuş
bir eğlenceli aktivite
gibi görünse de, gerçekte olumsuz etkileri
fazladır. Günlük ve iş
yaşamlarını
olumsuz
şekilde
etkileyebilir.
Pokemon
çılgınlığı
diye adlandırdığımızda hiçte yadırgamıyoruz öyle değil mi?
Bu çılgınlığın olumlu
yanlarını
görmezden
gelemeyiz tabiki. Genelde oynanan oyunlar
için konuşursak, elbette zihinsel, ruhsal ve
duygusal açıdan geliştirici etkileri vardır. Ama
bağımlılık
oluşturma
riskini düşünürsek çılgınlık demek yerinde
oluyor. Bu nedenle, ister yetişkin ister çocuk
olsun
önceliklerinizi
belirlemek ve eksik kısımların altında yatan
sebeplerin fark edilmesi
yararlı olacaktır. Herhangi bir nedenle yaşadığınız çatışmaların
çözümüne gitmek en
azından oyunları olumlu şekilde sürdürmenizi
sağlayacaktır. Aktivite
olarak gerçek hayata
taşımadan oynayacağınız oyun başta sizi olmak üzere toplumu da
yararlı
etkileyecektir.
Psikolog Safiye Çakabay
13
Mutlu Olmak Zor Değil
Yaşam bir yolculuktur. İnsanların bu
yolculukta en büyük
istekleri mutlu olmaktır. Peki mutluluk nedir
? Mutluluk her an her
yerdedir. Duyduğumuz
bebek sesinde, yemyeşil
ağaçlarda, ışıltılı gökyüzünde, denizde süzülen geminin sesinde..
Asıl iş bunları görmek.
Yaşarken
farketmek.
Nefes aldığını hissetmek. Çok hızlı yaşıyoruz ve herşey o kadar
monotonlaşıyorki farklı
şeyler arıyoruz, mutluluğu uzaklaştırıyoruz.
Ulaşılmayacak kadar zor
bir konuma getiriyoruz
mutluluğu. Sahip olmak istediğimiz herşey
bize mutluluk getirmez.
Sahip olduklarımız bize
mutluluk vermiyorken.
İsteklerimiz,
hayallerimiz elbette olacak.
Bunlar bizi güçlendirecek. Ama elimizdekilerin farkında olmak yeni
hedeflerimize
yürümekte yolumuzu açacaktır. İçinizdeki enerjiyi sahip olduklarınız için
kullanmayı deneyin ve
bakış açınızı yumuşatın. Tebessümü yüzünüzden eksik etmeyin.
Bırakın gülüşünüz dudaklarınızdan eksik olmasın. Etrafınıza yaydığınız pozitif enerjiden
siz ve ruhunuzda fayda
sağlasın. Gülüşünüzden
hem kendiniz hemde
etrafınızdakiler yararlansın. Mutluluk içinizde ve onu dışarıya çıkarmak sizin elinizde..
Psikolog Gizem Değer
14
Sıradışı
Piyano Evi
Çin / An-Hui
Huainan
Güneş Yörüngesi Evi
Christian Wassmann
Florida
Ters Ev
Polonya
Szymbark
15
Çizme Ev
Mpumalanga
Güney Afrika
Nautilus Evleri
Mexico City
Meksika
16
Film Önerileri
50/50 (Şansa Bak)
27 yaşındaki bir
adama konulan kanser teşhisini konu alan
ve onun hastalığı yenmek için yapmış olduğu mücadele üzerine
yapılmış gerçek bir hikayeden uyaranma bir
dram-komedi filmidir.
My Sister’s Keeper
(Kız Kardeşimin
Hikayesi)
Anna Fitzgerald doktorların
önerisiyle;
genetik
müdahaleler
yapılarak dünyaya getirilmiş bir çocuktur.
Doğumunun amacı olarak, lösemi hastası olan
ablası Kate’in tedavisi
ve nihai aşamada gerekli olan böbrek naklinin Anna’dan yapılması düşünülmektedir.
17
Kitap Önerisi
“ Sistemin içinde
kaybolmaya yakın, başkaları için bedenine
değer biçen ve sağlığını hiçe sayan bir genç
kadın ve ona kendi potansiyelini
keşfetmesinde yardımcı olan
gizli bir kahramanı!”
“Aşkım
Diyetteyim”
Türkiye’nin ilk diyet romanı olma özelliğinin
yanında; aşk, ihanet,
iş hayatı, ilişkiler, aile,
sağlıklı beslenme, davranışlar ve hayata dair
bir çok konuyu içermektedir.Farkında olmadan bedeninize aldığınız tüm toksinler ve
toksinler kadar zararlı
düşüncelerden
arınmak beden ve zihin
sağlığınız için en büyük
yardımcınız olacaktır.
Aşkım Diyetteyim ile
kazanacağınız “Farkındalık” sağlıklı beslenmenin ve yaşamın temelini
oluşturacaktır. “Unutma bedenin seni, yediklerini, duygu ve düşüncelerini, hatıralarını
kısacası her şeyini taşıyan biyolojik bir cihaz.
Bu cihaz sadece maddeye değil, duygulara da
enerjiye de bağlı bir
cihaz. Ona iyi bak ve
onunla
iyi
anlaş…”
Yağmur belki siz belki
de en yakınızdaki bir kişi,
eş ya da dost, ama umarım Aliko ta içinizdedir!
Gerek olursa: Yrd. Doç.
Dr. Yonca Sevim, Aşkım
Diyetteyim romanıyla
eğlenceli ve akıcı bir biçimde sağlıklı beslenme
yöntemlerini anlatıyor.
18
Sağlık
Isırgan Otu’nun
Faydaları
İdrar sorunu olan
kişilerin derdine devadır,
Anemi tedavisinde kullanılan ilaçların yanına
ek ürün olarak kullanılabilir,
Şifalı otların başını çeken ısırgan otu kanser
hastalığını önler ve kişilere sağlıklı yaşamın
kapılarını aralar,
Kolesterol ve tansiyon
problemi olan kişilerin
her gün çayını tüketmesi halinde sorunu ortadan kaldırır,
İçerisinde yüksek miktarda demir vitamini
bulunduğu için demir
eksikliği yaşayan kişilerin sorunlarını giderir,
Sindirim
sisteminde
olumlu etkiler yaratır ve
diğer pek çok organı temizler
Artrit
semptomlarını
hafifletir ve enfeksiyonlara karşı direnç kazandırır,
Regl döneminde görülen gerginliği ve kasıklar
da oluşan ağrıyı giderir,
Özellikle lohusalık döneminde çayı ve yemeği
sık, sık tüketilmelidir,
Ciddi derece de süt yapan bu ot aynı zamanda
sütün kalitesini de artırmaktadır,
Cinsel iktidarsızlık çeken kişilerin sorunlarını
giderir,
Vücutta oluşan şişkinliği giderir ve gaz problemine iyi gelir,
Ergenlik sürecinde çıkan sivilceleri iyileştirir
ve ödem söktürür,
Böbrekleri temizler ve
karaciğerin yenilenmesinde fayda sağlar
Bitkinlik ve kuvvetsizlik durumlarına karşı iyi
gelir,
Öksürük
problemini
olan kişilerin düzenli
olarak ısırgan otu kullanması halinde sorunu
giderir,
Kandaki şeker düzeyini dengeleyen bu bitki
aynı zamanda da kanı
temizler,
Soğuk algınlığına karşı oldukça etkilidir ve
bağışıklık sistemini de
kuvvetlendirir,
Şeker hastalığı ve romatizmal sıkıntıları olan
kişilerin sürekli kullanması halinde bitkinin
içerisinde bulunan etkili
maddeler şifasını gösterecektir,
Kabızlık sorunu çeken
kişilerin çayını hazırlayıp aç karnına içmeleri
halinde sorunu ortadan
kaldıracaktır,
Egzama, bahar nezlesi ve alerjik durumlara
karşı hem önleyicidir
hem de iyileşme sürecini hızlandırır.
19
Gelecek Etkinliklerimiz
20
Ben Olsaydım -?-
Ben
Yazınızı yazın, fotoğrafınızı koyun, fotoğrafını çekin ve [email protected] adresine gönderin.
Gelecek sayımızda sizi de aramızda görelim.

Benzer belgeler