İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
±CMYK
30 y›ld›r bitirilemeyen proje:
GAP
‹flçiye ve istihdama de¤il,
Patrona kaynak paketi
Erdo¤an’›n aç›klad›¤› “GAP eylem plan›” yerel seçimler öncesi yap›lan bir flovdan ibarettir. Fakat bu durum; GAP’›n enerji ve su potansiyeli nedeniyle büyük
flirketlerin ilgisini çekti¤i gerçe¤ini de¤ifltirmemektedir.
❐ Sayfa 8
Uzun süredir gündemde olan ve kamuoyunda
“‹stihdam Paketi” olarak bilinen ‹fl Kanunu ve
Baz› Kanunlarda De¤iflikli Yap›lmas› Hakk›nda
Kanun Tasar›s› Mecliste görüflülerek yasalaflt›.
❐ Sayfa 9
ÇIKTI
iflflççi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
Sendikal› olmak
suç mu?
www.iscikoylu.org
[email protected]
Say›: 19
*Y›l:1*13-26 Haziran 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X
Direnifl dayan›flflm
mayla büyür!..
Bursa’da iflten ç›kart›lmalara karfl›
Büyükflehir Belediyesi önünde
toplanan TÜMT‹S üyeleri ve iflten ç›kart›lan iflçilerin efl ve çocuklar› ile birçok sendika, siyasi parti ve emek örgütünün kat›l›m›yla kitlesel bir bas›n aç›klamas› yap›ld›.
❐Sayfa 4
‹flçi havzalar›, baflta sendikal hak ve ekonomik taleplerle yükselen grev ve direnifllerle kayn›yor.
Bu direnifllerin büyütülmesi ve birlefltirilmesi önemlidir.
Adanal›o¤lu
Belediyesine
hofl geldiniz!
Her yerde iflçi direnifli
Acerer, fiahin Motor, Bossol Mimaysan, Telra, Yörsan
vd. iflçilerinin direnifllerinden edinilen ortak izlenim
coflku ve kararl›l›kken bu direnifllere son olarak ‹zmit ve Adapazar›’nda lastik iflçileri de eklendi.
Tersanelerde son haz›rl›klar
‹flçi cinayetleriyle gündeme giren Tuzla tersanelerinde
al›nan 16 Haziran tarihinde yap›lacak grevle
dayan›flmak tüm emekçilerin görevidir. Tuzla’da en
son cinayet Selahattin Tersanesinde ifllendi.
Lastik iflçileri, Telra, Acerer, fiahin Motor,
DESA, Tersane, Yörsan, Petkim, Ünilever, Bursa
Belediyesi, TOK‹, Tega, Venüs Giyim, E-Kart
Sistemleri Afi vd. iflçileriyle s›n›f dayan›flmas›n›
büyütelim!
Onurlu bir
yaflam› tercih
ediyoruz
Hapishaneler de mücadelenin
bir mevzisidir. Tercih etmedi¤imiz bir mevzi ama s›n›f savafl›m›
buralarda da devam ediyor. Peru Komünist Partisi’nin kurucular›ndan Jose Carlos Moriatequi’nin dedi¤i gibi “Bir devrimci
için tutuklanmak basit bir ifl kazas›d›r. Sürgünleri, hapisleri, iflkenceleri göze alacak kararl› insanlara sahip olmadan siyasal düzeni de¤ifltiremeyiz” bilinciyle
yaklaflabilirsek e¤er, ancak o zaman dikenli gül bahçeleri, gül
bahçelerine dönüfltürebiliriz.
❐Sayfa 12
Zorluklar›
aflarak...
Ülkemiz iflçi s›n›f›n›n önemli direnifllerine imza atm›fl
ve bir gelenek yaratm›fl olan deri iflçilerinin
Düzce’deki Desa grevi dayan›flmayla büyürken,
Düzce’deki tüm emekçilere de örnek oluyor.
Dünyan›n en genç cumhuriyeti:
Hapishanede kad›n olmak!
‹flçi köylü’den
Mersin-Tarsus yoluna girin, 25 km
ilerledikten sonra Adanal›o¤lu
Belediyesi yaz›l› tabeladan sa¤a dönün. Birkaç sebze-meyve paketleme tesisinden sonra, uçsuz bucaks›z narenciye
bahçeleri çarpacakt›r gözünüze. 5-6 km ilerledikten sonra
“Adanal›o¤lu Belediyesi’ne hoflgeldiniz!” yaz›l›, biber amblemli tabela karfl›lar
sizi. Kasabay› geçtikten sonra, bir süre daha narenciye
bahçeleri ile karfl›lafl›rs›n›z.
Hemen ard›ndan seralar bafllar ve öylece uzan›r birbiri ard›na. Bu seralar›n büyük k›sm›
1-2 kifliye aittir ve buralar› kirac›lar ifller.
❐Sayfa 5
Deri iflçilerinin direnifli
Nepal Halk Cumhuriyeti
NKP (Maoist) yeni anayasa ile
birlikte de¤iflime önderlik edebilmesi aç›s›ndan devletin bafl› olarak güçlü bir baflkana ihtiyaç oldu¤unu vurgulamaktad›r. Ancak yeni
anayasa haz›rlanana kadar, geçici
anayasaya uygun olarak devletin
bafl›n›n baflbakan olmas›n› ve baflkan›n ise sembolik nitelikte olmas›n› kabul etmektedir. Ancak NKP
(Maoist) seçimlerden net bir zaferle ç›kmas›na karfl›n (NKP-Maoist 220, NK 110, BML 103 parlamenterle temsil ediliyor.) cumhurbaflkan›n›n kim olaca¤› ve hükümetin nas›l kurulaca¤› üzerine NK
ve BML gibi gerici partiler engeller ç›karmaktad›r.
❐Sayfa 10
Tüm yaflananlar s›n›f savafl›m› yasalar›na uygundur.
Ve her fleyin bilimsel bir
aç›klamas› da vard›r. Yeter
ki bu yönlü sorgulama prati¤inde derinleflme becerisini gösterelim. Sayfa 2
Kald›r›mda umudu
bekleyenler
Umudu bekleyen iflçilerin
en çok kulland›klar› cümle;
“Her ifli yapar›z abi!”
S›n›fsal Yaklaflfl››m
Gerçekçi olanlar imkans›z›
istemeye devam ediyor!
Sayfa 3
Çürümüfllük
sistemin
temelindedir!
Siyasal nedenlerle kopmaz bir
ba¤ içinde olan, ekonomik ve
sosyal nedenlerle, evini, topra¤›n›, ailesini ve daha bir dizi de¤erini memleketinde b›rakarak
gurbete ç›kanlar, ‹stanbul için
kendilerine söylenen “Tafl›
topra¤› alt›n” sözüne art›k hiç
inanm›yorlar! Çünkü ‹stanbul
onlar aç›s›ndan, yeni bir çilenin,
daha da derinleflin yoksulluk ve
sefaletin bafllang›c› olmakta.
❐Sayfa 2
Emekçinin Gündemi
Sendikal hareketteki geri
gidiflin bir örne¤i daha...
Sayfa 4
Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan mesane kanseri Erol
Zavar’›n serbest b›rak›lmas›n›
isteyen Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu,
insan haklar› savunucular›,
devrimci ve demokratik
kurumlar 31 May›s günü Yüksel Caddesi’nde ve Sincan F
Tipi Hapishanesi önünde eylem yapt›.
❐Sayfa 6
Evrensel Bak›fl
Pusula
Parti bilincinde
gerileme ve k›r›lma
Panik giderek
büyüyor!
Sayfa 11
Sayfa 13
İşçi-köylü 2
Yaşamın İçinden
Kald›r›mda umudu bekleyenler...
“Dünyan›n
ameleli¤ini
biz yap›yoruz”
Memleketinden kalk›p
gurbete gelenlerin ifl umuduyla, kar-k›fl, so¤uk-s›cak
demeden bekledikleri bölgelerden biri de Tuzla Havzas›’nda. Buradaki tersanelerde çal›flan iflçilerin büyük
bir bölümünü oluflturan
gurbetçi iflçiler, sadece tersanelerde de¤il, bulduklar›
her iflte çal›fl›yorlar.
Art›k y›ld›zlar kadar uzaks›n
umudum
Çaresizlik ölüm kadar yak›n
Vazgeçmem senden unutma
ki sak›n
Umudum umudum...
(Mehmet U¤ur Demir)
Siyasal nedenlerle kopmaz bir
ba¤ içinde olan, ekonomik ve sosyal
nedenlerle, evini, topra¤›n›, ailesini
ve daha bir dizi de¤erini memleketinde b›rakarak gurbete ç›kanlar, ‹stanbul için kendilerine söylenen
“Tafl› topra¤› alt›n” sözüne art›k
hiç inanm›yorlar! Çünkü ‹stanbul
onlar aç›s›ndan, yeni bir çilenin, daha da derinleflin yoksulluk ve sefaletin bafllang›c› olmakta.
Memleketlerinde ifl bulamay›p,
bulduklar› ifllerle ise kar›nlar›n› bile
doyuramayarak, binbir umutla ‹stanbul’a gelenler, insan›n insan üzerindeki sömürüsünün en katmerli
biçimiyle karfl›lafl›yorlar. Ne do¤ru
düzgün bar›nma koflullar› ne de sürekli ifl bulabiliyorlar. Hemen hepsi,
kelimenin tam anlam›yla, geldiklerine bin piflman oluyorlar. Ancak geri döndüklerinde bekleyen sefalet,
yoksulluk, yoksunluk, umutla geldikleri ‹stanbul’dan dönmelerini en-
gelliyor. Umutsuz yerde umudu
beklemeye devam ediyorlar. Umudu bekleyen gurbetçilere kentin
dört bir yan›nda rastlamak mümkün. Genelde toplu halde bekledikleri “pazarlarda” rastl›yoruz onlara.
Ancak bu pazarlar, meyve, sebze ve
bilumum günlük ihtiyaç maddelerinin sat›ld›¤›, bildik semt pazarlar›
de¤il.
Memleketinden kalk›p gurbete
gelenlerin ifl umuduyla, kar-k›fl, so¤uk-s›cak demeden bekledikleri
bölgelerden biri de Tuzla Havzas›’nda. Buradaki tersanelerde çal›flan iflçilerin büyük bir bölümünü
oluflturan gurbetçi iflçiler, sadece
tersanelerde de¤il, bulduklar› her
iflte çal›fl›yorlar. ‹fl bulmada en
çok zorlananlar ise hiç kuflkusuz “amele pazar›” da denilen, “iflçi pazarlar›”nda ifl bekleyen iflçiler.
‹çmeler
Köprüsü’nün
üzerindeki çay ocaklar›ndan birinin önündeki kald›r›m da, “iflçi pazar›” ifllevi gören yerlerden biri. Sabah›n 6.30-7’sinden,
akflam geç saatlere kadar ifl
bekleyen iflçilerle dolu buradaki
kald›r›m.
Sabah erken saatlerde gide-
rek, burada ifl bekleyen iflçilerle görüfltük. Ve “bir dokunduk, bin ah
iflittik.”
‹çmeler Köprüsü’ndeki bu Pazar’da bekleyen iflçilerin büyük ço¤unlu¤u Urfa’dan gelmifl. ‹çlerinde
uzun y›llard›r bu “pazara” gelen de
var, birkaç ayd›r burada olan da.
Bulduklar› ifller ya tersane ya da
inflaat iflleri. Ancak bir gün ifl oluyorsa, üç gün olmuyormufl. Sabahtan akflama kadar yüzlerle ifade edilen say›da bir iflçi sirkülasyonu yaflan›yor burada. Bunlar›n ise çok az
bir bölümü o gün ifl bulabiliyor. Ya
da kendilerini “alacak” birini! Hemen hepsi de “ne ifl olursa yapar›z” diyorlar.
(Kartal)
Mehmet Kubac›k ailesini b›rak›p
gelenlerden. Henüz bir ayl›k evli. Ancak
hayat›ndan memnun de¤il o da. “‹fl bazen oluyor, bazen olmuyor. Bu
devirde fakir iyice öldü. Zaman
paras› olan›n zaman›. Zengin yafl›yor, fakir ölüyor!”
Kald›r›mda “umudu bekleyen” iflçiler, 1970’lerde devletin kendilerine
küçük miktarlarda arazi verdi¤ini, ancak sonraki y›llarda a¤an›n “bast›rarak”,
bu arazileri tekrar ellerinden ald›¤›n›
söylüyorlar. Yoksulluklar› iyice art›nca
da gurbet yolu görünmüfl. Köyde kar›n
toklu¤una a¤aya çal›flt›klar›n›, burada
ise hiçbir sosyal güvence olmadan, a¤›r
çal›flma ve yaflama koflullar›nda çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar›n› söylüyorlar ve “a¤alar, patronlar çok say›da
nüfusu geçindirecek kadar büyük
zenginliklere sahipken, dünyan›n
ameleli¤ini biz yap›yoruz” diyorlar.
Tersanelerde yaflananlara karfl› da
ilgisiz de¤iller. Burada ölenlerin hep
yoksullar oldu¤unu söylüyorlar ve bunu
da “Tersanede hiç zengin çocu¤unun öldü¤ünü duydunuz mu?” sözleriyle ifade ediyorlar.
Tersanelerdeki tafleron sorununu,
“pazarda” bekleyen iflçiler de yafl›yor.
Çünkü kendilerine ifl vermek için gelenlerin büyük bölümünü tafleronlar
oluflturuyor. Tafleronlar
“pazarda” anlaflt›klar› iflçilere, tersanede düzenli çal›flan iflçilerden çok
daha az yevmiye veriyorlar. Onlar da biliyorlar ki, bu insanlar günler,
aylar, y›llar boyu kald›r›mda, çaresizlik içinde
umudu beklemekteler.
Ve çaresizliklerini bildikleri için de, onlar›n
umutlar›n› küçük paralara sat›n almakta sak›nca
görmüyorlar.
Köydeki a¤a ile flehirdeki patron aras›nda fark yok!
‹fl bekleyenlerden Halil Kabac›
da yine buradaki ço¤unluk gibi Urfa’dan gelmifl. 8 çocu¤unu ve eflini b›rakm›fl ard›nda. ‹fl buldukça onlara para göndermeye çal›flt›¤›n› söylüyor.
Çal›flma koflullar›n› ise “‹fllerin en
pisini ve kötüsünü bize yapt›r›yorlar. Tersanede ifl bulursak,
gemilerin en derinlik yerlerinde,
en a¤›r ifllerde bizi çal›flt›r›yorlar. Uzun ifl saatlerine karfl›n
verdikleri yevmiye ise en fazla
25-30 YTL” sözleriyle aç›kl›yor. Hemen hiçbiri sigortal› de¤il. Yani hiçbir
sosyal güvenceleri yok. Bazen uzun
süreli ifl bulacak olsalar da, patron ge-
nelde sigortalar›n› yat›rm›yormufl.
Zaten ayda en fazla 10-15 gün çal›flt›klar›n› söylüyorlar. O da “flanslar›”
yaver giderse!
‹flçilerin bar›nma koflullar› da oldukça kötü. Eski binalar›n bodrum
katlar›nda, küçücük rutubetli odalarda, çok say›da insan bar›nmak zorunda kal›yormufl. “Ma¤arada yafl›yoruz. Köpek ba¤lasan durmaz” diyor Kabac›. Ayr›ca kal›nan yerlerde
adeta tahtakurusu “istilas›” varm›fl ve
bu nedenle hastalananlar›n say›s› da
oldukça yüksekmifl.
Bir di¤er iflçi Musa Arslan ise,
kendilerini buraya getiren nedenlere
“Umudu bekliyoruz”
Sohbete Mehmet U¤ur Demir’in hazin öyküsü ile devam ediyoruz. Mehmet 26 yafl›nda ve 1.5 y›ll›k
evli. Hayat›n›n gurbette geçti¤ini, evlendikten hemen sonra da gurbete
geldi¤ini söylüyor. Bu arada bir de k›z› olmufl. Ancak flu an 7 ayl›k oldu¤unu söyledi¤i k›z›n›n kalbi delikmifl ve
tedavi ettirmek için oldukça fazla bir
para gerekiyormufl. Yeflil kartlar› varm›fl, ancak tedavisini yeflil kartla yapm›yorlarm›fl. 30 bin YTL kadar para
gerekti¤ini söylüyor. Bu paray›, buradaki çal›flma koflullar›yla karfl›laman›n
zor oldu¤unu biliyor. Eline geçen paray› gönderiyormufl. Ancak çok az
miktarlarda olan bu paralar ailesinin
günlük ihtiyaçlar›n› bile karfl›lamaya
yetmiyormufl.
“Çaresiz bir umutla yola ç›km›fl›z. Burada beklemek bizim
için umut. Yani umudu bekliyoruz” diyor ve devam ediyor: “Bize
‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›n dediler. Ancak ne alt›n bulduk ne
de baflka bir fley.”
Mehmet okumay› ve fliir yazmay›
sevdi¤ini söylüyor ve yaz›n›n girifline
koydu¤umuz dörtlü¤ü söylüyor.
‹stanbul’a geleli 2 ay olan Ali Demir ise memlekette pamuk toplad›¤›n›, ellerine günde sadece 5-6 milyon
yevmiye geçti¤ini söylüyor. Ali 23 yafl›nda ve evli.
isyan ediyor ve “Memlekette binlerce dekar arazi bofl duruyor.
Suriye s›n›r›ndan, Hatay’dan
Mardin’e kadar topraklar bombofl, sahipsiz. Ancak buralar may›nl›. May›nlar› temizleyip topraklar› köylüye da¤›tsalar, kimse
gelmek zorunda kalmaz. Bölgedeki her bir a¤an›n binlerce dönüm arazisi var. Her bir a¤an›n
evinin önünde her birinin de¤eri
100 milyondan fazla olan arabalar var. Biz ise bebelerimize mama paras› bile bulam›yoruz ve
burada sürünüyoruz. Bu adalet
midir? A¤alar›n elindeki toprakAli Urfa’dan de¤il, Suriye’den bir
k›zla evlenmek zorunda kald›¤›n› söylüyor. Nedenini ise, memleketinde
çok fazla bafll›k paras› istenmesi olarak aç›kl›yor. Diyor ki: “Suriye’de
bafll›k paras› verilmiyor k›za. Sadece 500-600 milyon kadar bir süt
paras› vermek yetiyor.” Bafll›k paras›n›
do¤ru bulmad›¤›n› da
sözlerine ekliyor. Eline
biraz para geçerse burada durmayaca¤›n›, ailesinin yan›na gidece¤ini söylüyor ve “Bizim
oralarda fabrikalar
olsa, biz niye gelelim buralara” diyor.
lar köylüye da¤›t›lsa, bizim de
karn›m›z doyar, buralara gelmeyiz” diyor.
Konufltu¤umuz iflçilerin hemen
hepsi de memleketinden ayn› nedenlerle geldi¤i için, sorunun çözümüne
iliflkin yaklafl›mlar› da ayn› oluyor ve
hepsi de, “Toprak reformu yap›ls›n!” diyor. Köydeki a¤a ile flehirdeki
patron aras›nda ise hiçbir fark olmad›¤›n› söylüyorlar. Hatta baz›lar› buradaki patronlar›n a¤adan bile zalim oldu¤unu düflünüyorlar.
Biz konuflurken bir araba yaklafl›yor ve iflçiler arabaya hücum ediyor.
Bir inflaat ifli için iflçi laz›mm›fl. Ancak
sadece bir iflçi istiyorlar. Hemen hararetli bir pazarl›k bafll›yor. Pazarl›k,
genç bir iflçinin gelenlerin arabas›na
binmesiyle bitiyor ve di¤erleri üzgün
bir flekilde araban›n etraf›ndan çekilmek zorunda kal›yorlar.
13-26 Haziran 2008
işçi-köylü’den
Zorluklar› aflarak ilerleyelim!
Egemenler iktidarlar›n› sürdürmek için yaln›z zora-zorbal›¤a baflvurmuyor. Bunun yan› s›ra en çok baflvurduklar› silahlardan biri de kitlelere yalan söylemek ve onlar› sürekli
aldatmakt›r. Bunun için eflitlik, demokrasi, kardefllik kavramlar›n› dönemlere uygun olarak kullanmaktad›rlar. Yani iktidarlar›n› korumak için yalan ve aldatmacada hiçbir s›n›r tan›m›yorlar. Hiç flüphesiz tarihin yarat›c›s› olan kitleler, de¤iflime inand›klar› ve bu u¤urda bedel ödemeye bafllad›klar› andan itibaren, sömürücü zalimler tüm aldatma, hile ve entrika
planlar›yla birlikte tarihin çukuruna gömülmekten kendilerini
kurtaramazlar. Yeter ki, kitleleri aldatmak için sahneye as›lan
sahte perdeleri indirip arkas›ndaki gerçekleri gösterme iradesi ortaya konulsun. Bu karanl›k odadaki i¤neyi bulmak için
önce odan›n ayd›nlat›lmas› gibidir. E¤er ezilenler kendi kaderlerini kendi ellerine alma yönelimi içine girmeye bafllarlarsa, egemenlerin ürettikleri tüm yalan bombalar› ifllevsiz
hale gelir.
Yani s›n›f bilincinden yoksun, hurafelere ve zulme boyun
e¤mifl y›¤›nlar ça¤›m›z›n modern köleleri, üretilen yalan bombalar›n tutsa¤›d›rlar. Tutsakl›ktan kurtulufl sosyal pratikle kazan›lacak bilinçle mümkündür. Çünkü; özgürleflmek, gerçeklerle yüzleflmek ve kaderini eline almak için etraf›na örülmüfl
tüm yalan duvarlar›n› paramparça etmekle sa¤lanabilir. Kaderini eline alan her ezilen, kendisinin ezenle eflit olmad›¤›n› görecektir. Sömüren ile sömürülenin ayn› haklara, ayn› inanca
sahip oldu¤u hikayesinin alt›nda yatan gerçekli¤i görecektir.
Bugün, egemen sömürücü s›n›flar ezilenlerin eme¤ini çalmakta, do¤ay› tahrip etmekte, haks›z savafllarla yüz binleri
yok etmekte hiçbir s›n›r tan›m›yorlar. Dünden biraz farkl›
olan tek fley, tüm bu y›k›m eylemlerinin üzerine daha çok
“özgürlük” ve “demokrasi” sosu dökmeleridir. Bu sos eflli¤inde söylenenler ile yap›lanlar› anlamak için baz› gerçeklerin alt›n› çizmek gerekir. Bilindi¤i gibi, yay›mlanan birçok istatistiksel bilgi malum kesimlerin denetimindedir. Buna ra¤men ortaya ç›kan veriler korkunçtur. Bu demektir ki, art›k m›zrak
çuvala s›¤m›yor. Gerçekler yaflanarak görülüyor, görmemeye
direnenlerinde her geçen gün direncini k›r›yor. Bu iyi bir durumdur. Ezilenlerin, emekçilerin kendi kaderlerini çizmeye
yönelmelerinin iflaretidir. Bu iflaretlerin baz› pratik sonuçlar›
dünyan›n farkl› co¤rafyalar›nda da görülmektedir. Ve mevcut
geliflmeler önümüzdeki süreçte s›n›f savafl›m› aç›s›ndan daha
olumlu geliflmelerin olaca¤›n› da gösteriyor.
Çünkü; zenginlerle yoksullar aras›ndaki uçurum giderek
derinlefliyor. Yap›lan araflt›rmalara göre, katlanarak artan
dünya zenginli¤i baz› merkezi (emperyalist) ülkelere kayarken
di¤er birçok ülkede kifli bafl›na düflen milli gelir giderek azal›yor. Dünyan›n en zengin üç kiflisinin serveti 48 ülkenin milli
gelirinden daha büyüktür. Yaflanan bu fark yaln›z emperyalist
ve ba¤›ml› ülkeler aras›nda yaflanm›yor. Ayn› zamanda kapitalist-emperyalist ülkelerdeki iflçi-emekçiler ile yönetenler aras›ndaki gelir da¤›l›m› da emekçiler aleyhine derinleflerek koflullar›n daha da a¤›rlaflmas›na yol aç›yor.
Egemenler “sosyal devlet”, “kalk›nma” demagojileriyle bir
milyar insan› açl›k tehdidiyle yüz yüze getirdiler. Dünya nüfusunun % 20’sini teflkil ediyorlar. Ama dünya zenginli¤inin %
80’ini denetimlerinde bulunduruyorlar. Onlar›n aç gözlülü¤ükâr h›rs› do¤ay› tahrip etti-dengesini bozdu. Art›k insanlar temiz su bulmakta zorlan›yor. Ormanlar yok oluyor ve bununla beraber birçok canl› türü de yok olup gidiyor. Bunun anlam› do¤ada art›k hiçbir fleyin eskisi gibi olamayaca¤›d›r.
Yarat›lan bu tablo kapitalist-emperyalist sistemin eseridir.
Hala insanl›¤›n gelece¤ini bu sistem içinde gören, bu sisteme
demokrasi gömle¤i giydirmeye kalkan tüm sol maskeli burjuva ve küçük burjuvalar bu tabloyu iyi okumal›d›rlar. Bu tabloyu iyi okumak, kapitalizmin önceli¤inin insan de¤il, kâr oldu¤unu görmektir.
Kapitalist-emperyalist burjuvazinin yalan üreten kiral›k
kalemflörlerin rüzgar›n› arkas›na al›p kapitalizmin “uygarl›¤›ndan” söz edenler, baflta Irak olmak üzere birçok ülkede yaflanan insan k›y›m›n›n nedenine bir yan›t vermeleri gerekir.
Her fleyi Bush ile aç›klamaya kalkanlar, yeni haks›z savafllarak›y›mlara davetiye ç›kar›yor demektir. Bush vb. sadece ve sadece kapitalist-emperyalist burjuvazinin dönemsel politikalar›n›n birer figüran›d›r. Ve bu onursuz kiflilikleri yaratan sistemin kendisidir.
Emperyalistlerin ve iflbirlikçi-uflaklar›n›n krizlerini derinlefltirmek için örgütlenerek örgütleme, savaflarak ilerleme fliar›na uygun hareket edilmelidir. Sürecin bize sundu¤u olanaklar› militanca de¤erlendirme göreviyle yüz yüzeyiz. Koflullar›n
zorlu¤u, görevlerin a¤›rl›¤› bize daha çok çal›flmay›, daha çok
direngen davranmay› dayat›yor. Zorluklar, geriye düflüfller s›n›f mücadelesinin do¤as›nda vard›r. Dolay›s›yla zorluklarla savaflmay›, geriye düflüfller karfl›s›nda gelece¤i kazanma bilincini
yitirmeyenler her zaman tarihin yürüyüflünü do¤ru alg›layan
ve bu yürüyüflte üzerlerine düflen sorumluluktan kaç›nmayanlard›r. K›sacas›; tüm yaflananlar s›n›f savafl›m› yasalar›na uygundur. Ve her fleyin bilimsel bir aç›klamas› da vard›r. Yeter
ki bu yönlü sorgulama prati¤inde derinleflme becerisini gösterelim. Unutmamak gerekir ki; bu yönlü ortaya konulan her
çaba karamsarl›¤a, umutsuzlu¤a s›k›lan bir kurflun gibidir. Ve
gün, umutsuzlu¤u de¤il umudu büyütme günüdür.
İşçi-köylü 3
13-26 Hazriran 2008
Egemen klikler aras› hâkimiyet
dalafl›nda kullan›lan silahlara her gün
yenileri ekleniyor.
K›sa süre önce ortaya ç›kan “telekulak skandal›” bu dalaflta kullan›lan en son silah olarak karfl›m›za
ç›k›yor.
muhalifleri bulunuyor.
Türkiye’de 2005’te ç›kar›lan bir
yasayla, istihbarat birimlerinin dinleme-izleme eyleminin önü tam olarak aç›lm›fl durumda. Yasan›n geçmifli k›sa süre öncesine dayansa da,
özellikle de devrimci-ilerici-ayd›n
çok say›da insan›n ve de kurumun
telefon vb. iletiflim araçlar›n›n y›llardan beri dinlendi¤i bilinmektedir.
CHP’nin ikiyüzlülü¤ü
CHP Genel Sekreteri Önder
dinleme olay›n›n yank›lar›n›n sürdü¤ü günlerde türban de¤iflikli¤ine iliflkin al›nan ret karar›, “laik” klik ile
“dinci (ya da genel deyimle fleriatç›)” klik aras›ndaki tart›flmalar› biraz
daha alevlendirdi. Erdo¤an ve ekibinin ald›¤› “en büyük yenilgi” olarak
da getirilen, türbana ret karar›, “laik” kesimin dinleme olay›na bir misillemesi olarak da alg›lanabilir. Karar›n ard›ndaki neden tek bafl›na bu
olmasa bile, gerek kendini “Kemalizm’in” ve de dolay›s› ile “laikli¤in”
s›na s›zd›r›ld›¤› söylenmekte. Fakat
dinleme olay›n›n sadece bu iki isimle
s›n›rl› olmad›¤›n›, son aylarda gerçekleflen çeflitli operasyonlarla ba¤lant›l›
yap›lan yay›nlarda, dinleme kay›tlar›n›n neredeyse yaz› dizisi gibi ortada
dolaflmas›nda da görmekteyiz.
Olay›n biraz derinlefltirilmesiyle
birlikte, karfl›m›za Ankara 11. A¤›r
Ceza Mahkemesi hâkiminin verdi¤i
izleme karar› ç›k›yor. Bu kararla birlikte, Emniyet Genel Müdürlü¤ü ‹stihbarat Baflkanl›¤›’n›n ülke çap›nda
Egemenler aras› dalaflta
her silah art›k mübah!
Ancak “dinleme” meselesi egemen s›n›flar aç›s›ndan yeni bir yöntem de¤il. Bugün dünyan›n birçok
ülkesinde ayn› yönteme baflvuruldu¤u bilinmekle birlikte yine ayn› günlerde ç›kan haberlerle bir kez daha
ortaya ç›k›yor.
“‹stihbarat amaçl›” izleme-dinleme, 2000’li y›llar›n neredeyse bafl›ndan itibaren, “anti-terör” yasas›
kapsam›nda, dünyan›n birçok ülkesinde hayata geçirilmekte ve bu
yönlü yasalar ç›kar›lmakta. AB ülkelerinin tamam›na yak›n bölümünde
izleme-dinleme son birkaç y›ld›r art›k “ola¤an” uygulamalar aras›nda
yer al›yor. ‹nternetten telefonlara
kadar, her türden iletiflim arac›,
hem de çok say›da istihbarat birimi
taraf›ndan, büyük ölçüde ayr› bir izne bile gerek duyulmadan izleniyor.
“Terörle mücadele”nin bir “gere¤i” olarak getirilen bu uygulaman›n hedefinde ise, en baflta da sistem
Sav’›n odas›ndaki özel konuflman›n
yay›mlanmas›yla patlak veren ve de
kamuoyunda “telekulak krizi” olarak
adland›r›lan olaya gelecek olursak;
bunu, yukar›da da belirtti¤imiz gibi,
egemen klikler aras› dalafl›n bir parças› olarak görmek gerekmektedir.
Bu “kriz” üzerinden yaygara koparan CHP de, dinleme vakas›n›n
ne ilk ne de son olmad›¤›n› bilmektedir. Meseleyi “demokrasi ve
iletiflim” özgürlü¤ü üzerinden getirmesi ise, CHP’nin bildik ikiyüzlülü¤ünden, “kendine Müslüman”
oluflundan baflka bir anlam ifade etmemektedir. CHP’nin tutumunun,
ya da olaya tepkisinin, AKP’nin,
özellikle de kapatma davas›nda oldu¤u gibi, “demokrasi havarisi” kesilmesinden bir fark› yoktur. CHP
çok aç›k ki bu olay›, AKP karfl›s›nda
üstünlük sa¤lamaya dönük kullanmak istemektedir.
Ellerindeki tüm silahlarla çat›flan,
her silah› mübah gören egemen s›n›f
odaklar›, birbirlerine karfl› ha bire
karfl› hamleye geçmekteler. Daha
S›n›fsal Yaklafl›m
Gerçekçi olanlar
imkans›z› istemeye devam ediyor!
60’l› y›llar›n ikinci yar›s›na damgas›n› vuran ve daha çok gençlik (hatta
ö¤renci gençlik) hareketi olarak kodlanan ’68, k›rk›nc› y›ldönümünde genifl çapl› de¤erlendirme ve tart›flmalara neden oluyor. Bunun ülkemizde
daha fazla yank› bulmas›nda ise hiç
kuflkusuz “Hat›rla Sevgili” isimli televizyon dizisinin uyand›rd›¤› ilgi ve yaratt›¤› tart›flma ortam› belli bir rol oynad›. Ancak, gerek diziye duyulan ilgi,
gerekse de 40. y›l› nedeniyle ’68 üzerinden yürütülen tart›flmalar›n daha
fazla yank› uyand›rmas›n›, s›n›f mücadelesinde buldu¤u karfl›l›k ile birlikte
ele almak gerekecektir. Bunun özgünlü¤ü elbette ki ülkemize aittir ve di¤er
’68 mekanlar›ndaki tart›flma ve ilgi
boyutlar›ndan farkl›laflmas› da mücadelenin seyri ile ba¤lant›l›d›r.
’68 olarak an›lmas›, Avrupa’daki
gençlik hareketlerinin zirve yapt›¤› y›l
olmas›ndan ötürüdür ki, bu konuda
en önde an›lmaya de¤er ülke olan
Fransa’daki ö¤renci eylemleri, May›s
1968’de 盤 gibi büyüyerek devreye
giren iflçi ve emekçilerin 10 milyonluk grevi (22 May›s) ile buluflmufltur.
Daha erken y›llarda ABD’de bafllay›p, Kanada’dan Japonya’ya, ‹talya’dan Fransa’ya, ‹ngiltere’den Almanya’ya dünyan›n belli bafll› metropollerini saran ve sarsan ö¤renci ve
emekçi eylemlerini paralel çizgilerde gelifltiren ve büyüten temel
etken ise emperyalist-kapitalist sistemdeki bafll›ca çeliflkilerin keskinleflmesi ve derinleflmesidir.
2. Emperyalist savafl›ndan sonra
ekonomik krizlere teslim olmadan
nispeten daha dingin bir süreç yaflayan sistemin, sosyalist dünyayla bafla
ç›kmak için gelifltirdi¤i “sosyal devlet”
ata¤›yla örülü “alt›n y›llar” dönemi,
1960’lara kadar uzayamad›. Sosyalist
sistemde Stalin’den sonra bafllayan
geri dönüfl süreci ile birlikte ortaya
ç›kan sosyal-emperyalizmin keskinlefltirdi¤i emperyalist hegemonya
mücadelesi; ezilen halk ve uluslar›n
Uzak Asya’dan Latin Amerika’ya, Ortado¤u’dan Afrika’ya yay›lan baflkald›r›s›yla eflzamanl› biçimde geliflme
gösteriyordu. Ekonomik ve siyasi
kriz, h›zla sefalet ve zulüm cehennemine itilen kitlelerde isyan ateflini körüklüyor; bunun bask›, sald›r› ve müdahaleleri do¤uran süreci, bütün ülkelerde s›n›f mücadelesini k›zg›n bir
zemine kayd›r›yordu.
Bu dönemin odak noktas› haline
gelen ülke Vietnam oldu. Kore’deki
bozgunun ard›ndan, komünizme yeni
bir mevzi kazand›rmamak üzere var
gücüyle Vietnam’a yüklenen ABD
emperyalizmi; tarihin gördü¤ü en afla¤›l›k katliamlara imza atma pahas›na
giriflti¤i iflgal ve müdahaleye ra¤men
komünistlerin önderli¤indeki devrim ve kurtulufl mücadelesi karfl›s›nda
a¤›r bir yenilgiye u¤rad› (1964-69).
Önce Fransa ard›ndan da ABD’nin
500 bini aflk›n askerle sald›rd›¤› ve 2.
emperyalist savaflta kullan›landan daha fazla bomba ya¤d›rd›¤› Vietnam’da
direnen Ho fii Minh önderli¤indeki
komünistler, ezilen halk ve uluslar›n
derin bir sempatisini kazand›lar.
Sovyetlerdeki geri dönüflün ard›ndan sosyalizmin kalesi haline
gelen ve k›z›l bayra¤› yükseklerde
tutma sorumlulu¤unu tek bafl›na üstlenen Çin’de Baflkan Mao, Vietnam’daki savafl ve direniflin de en büyük ilham kayna¤›yd›. Ama bundan
da öte o süreçte Mao Zedung önderli¤inde bir büyük devrime, Proleter Kültür Devrimi’ne (1966)
imza at›l›yor, burjuvazinin Sovyetler’de elde etti¤i baflar›ya güçlü bir
karfl›l›k oluflturmas›yla dünya halklar›na moral ve umut afl›lan›yordu. Çin
BPKD, onmilyonlar›, yüzmilyonlar›
kucaklayan kitle hareketlerinin muazzam çeflitlilikteki eylemleri ve
felsefesi ile 盤›r aç›yor, burjuvaziye
karfl› mücadelede önemli bir mevzi
ve güç kayna¤› yarat›yordu.
bafll›ca temsilcisi olarak gören CHP
gerekse ayn› çizgideki di¤er kesimler, bu ret karar› ile birlikte üstünlük psikolojisine girdiler bile. Buna
AKP’ye dönük kapatma davas›ndaki
geliflmelere iliflkin giderek daha s›kça yap›lan “kapat›lmas› kaç›n›lmaz” yorumlar› da eklendi¤inde
“laik” kesimin bu psikolojisinin giderek daha “olumlu” yönde etkilendi¤i söylenebilir.
Tüm toplum
dinlenmede
Tekrar “telekulak” meselesine
dönecek olursak.
Zaten uzunca y›llard›r bir “al›flkanl›k” olarak sürdürülen dinleme
meselesinin son “kahraman›” Önder
Sav olmas›na karfl›n, daha önceki
günlerde Anayasa Mahkemesi Baflkan Vekili Osman Paksüt’ün de
dinlendi¤i ortaya ç›km›flt›. Onu Önder Sav olay› izledi. Sav’›n, CHP Genel Merkezi’ndeki odas›nda yapt›¤›
özel konuflmalar›n dinlendi¤ini ve ba-
Halk Savafl›/gerilla savafl›n›n kuramc›s› ve komutan› Mao’nun çok
yönlü katk›lar›yla donanan, modern
revizyonizme karfl› savafl›mla güçlenen ML ideolojinin; savafl, direnifl ve
mücadele ça¤r›s› bütün ülkelerde
yank›lanmaya bafllam›flt›. Komünistleri ve birçok ülkedeki devrimcileri
saran Maoist ideoloji; silahl› mücadele, direnifl ve baflkald›r›lar›n bayra¤›
haline geldi. Etki alan›, Halk Savafl›’n›
zafere tafl›yan Vietnam, Laos, Kamboçya ile Hindistan’dan Filipinler’e
isyan yang›n›n› büyüten Asya ülkelerinden ibaret de¤ildi. Afrika’dan Latin Amerika’ya, Filistin’den (1963)
Türkiye’ye (1971) ulusal ve sosyal
kurtulufl hareketleri, silahl› direnifller
ve gerilla mücadelelerinde Mao’nun
damgas› vard›.
Rus sosyal emperyalizminin vesayeti ve bürokratik kastla çeliflkileri
derinleflen Küba devriminin önderlerinden kumandan Che Guevara;
Afrika (Kongo, 1965) deneyinden
sonra Latin Amerika çap›nda devrim
düflüne yeni bir halka eklemek amac›yla solu¤u Bolivya’da alm›flt›. Çok
ciddi olumsuzluklara ve bir dizi soruna karfl›n büyük bir azim ve dirençle silahl› mücadeleyi gelifltirmeye çal›fl›rken 1967’de flehit düfltü.
Che, devrimci yaflam› ve kahramanca
yürüttü¤ü savafl ve mücadele prati¤iyle dünya halklar›n›n gönlünde
emsalsiz bir yer edindi. Onu efsaneye dönüfltüren ve devrimci mücadelenin sembolü haline getiren; zaman ve ülke tan›mayan büyük bir cüret ve cesaretle gerilla savafl›n› sürdürerek ölümsüzlü¤e yürümesiydi.
ABD’de Vietnam iflgal ve katliamlar›na yönelik geliflen ve genifl kitleleri saran direnifl rüzgar›, siyah
halk›n köleli¤e isyan dalgas›yla bulufltu. Siyah hareketin önderlerinden
Malcolm X (1965) ve Martin Luther King (1968)’in katledilmesi atefle benzin dökülmesi anlam›na geliyordu. Siyahlar ve ö¤renci gençli¤in
baflkald›r›ya dönüflen eylemlerini
bast›rmak amac›yla azg›nca sald›ran
ABD gericili¤i, onlarca kifliyi katletme, yüzlercesini yaralama, binlercesini hapse atmas›na karfl›n baflar›l›
olamad›.
’68’in isyan dalgas›na ev sahipli¤i yapan Avrupa’daki gösteri ve dire-
tüm sabit ve mobil telefonlar›, faks,
internet vb. haberleflmesini izleme
yetkisine “kavuflturdu¤unu” ö¤reniyoruz. Emniyetin bu izleme-dinleme
yetkisi ise, her üç ayda bir yenileniyor ve neredeyse tüm ülke nüfusunun, tüm iletiflim faaliyeti s›n›rs›z
olarak izleniyormufl.
Toplumu izleme-dinleme alt›na
alan bu uygulaman›n jandarma-emniyet-M‹T üçlüsünün ve bunlara
ba¤l› çok say›da birimin eliyle gerçeklefltirildi¤i ve toplamda 11 istihbarat kurumunun dinleme olay›n›n
içinde oldu¤u düflünülüyor.
Dinlemenin sadece topluma ve
sistem muhaliflerine dönük olmad›¤›, sistem içindeki güç odaklar›n›n da
birbirlerini dinlemek için “f›rsat”
kollad›¤›n› da bu son olaylar vesileyle bir kez daha ö¤renmifl bulunmaktay›z. Çünkü geçmiflte de benzer
olaylar›n yafland›¤› bilinen bir gerçekliktir. Hizmetinde olduklar› egemen güçlerin ç›kard›¤› yasalarla birlikte, elleri rahatlayan ve tüm toplu-
nifller böylesi bir dünya gerçekli¤inin
eseriydi. Emperyalizme karfl› komünist ve devrimciler önderli¤inde yürütülen savafl ve direnifllerden etkilenerek kendi zeminlerinde düzene baflkald›r› savafl›m› örgütleyen ö¤renci
gençli¤in sürükledi¤i eylemler; hemen
her ülkede ezilen kitlelerle bulufluyor,
emekçilerin devreye girmesiyle sistemi sarsan bir içerik kazan›yordu.
Komünist önderlikten yoksun bütün
bu kitle hareketleri, çeflitli ülkelerde
küçük burjuva nitelikli silahl› direnifl
gruplar›/örgütleri (K›z›l Tugaylar,
RAF, K›z›l Ordu…) da yaratmakla
birlikte, s›n›f mücadelesini daha ileriye
tafl›yacak bir karakter kazanamad›.
Emperyalistlerin imdad›na yetiflen revizyonist ve reformistler, gerek çeflitli komünist etiketli partiler gerekse
de sendika ve kitle örgütlerindeki etki güçleriyle, hareketin geriletilmesi
ve bo¤ulmas›nda gerici ve faflistlerle rol paylafl›m›na gittiler.
Ülkemizdeki süreç elbetteki dünyadan ba¤›ms›z bir rota izlemiyor, ancak dünya metropollerinden ciddi
ölçüde farkl›laflan özgünlü¤ü, sürece
her geçen y›l daha fazla a¤›rl›¤›n› koyuyordu. Türkiye’deki ö¤renci gençlik hareketi, 60’lar›n ikinci yar›s›ndan
itibaren ivme kazan›rken, bundaki temel etkenin sosyo-politik süreç oldu¤u çok aç›k biçimde görülebiliyordu. Yoksullu¤un ezilen kitleleri pençesinde inletti¤i, servet-sefalet uçurumunun iyice derinleflti¤i koflullarda,
iflçi ve köylü y›¤›nlar› ülkenin dört
bir yan›nda iflgal ve direnifl bayra¤›
etraf›nda toplanmaya bafllad›lar: “Ülkemiz, özellikle son iki y›l içinde
gittikçe yayg›nlaflan ve yo¤unlaflan iflçi, köylü hareketlerine sahne
oldu. Grevler, fabrika ve toprak iflgalleri, ifl boykotlar›, yürüyüfller,
mitingler birbirini kovalad›.” (‹brahim Kaypakkaya, Proleter Devrimci
Ayd›nl›k say› 5-19, May›s 1970). ‹flçi
ve emekçilerin eylemler dizisi, 150
bin kiflilik direniflle 15-16 Haziran’da (1970) zirveye ç›k›yordu…
‘68’le simgelenen iflçi, köylü ve
gençlik baflkald›r›s›n›n ‘71’deki silahl› mücadele hatt›na evrilmesi ve
12 Mart askeri faflizminin a¤›r darbe
ve imhalar›na karfl›n k›sa bir duraklama döneminin ard›ndan 70’li y›llar›n
ikinci bölümünde hakim s›n›flar› da-
Politika gündem
mu dinlemeye-izlemeye alan istihbarat birimleri aras›nda da, daha fazla
güce ve yetkiye sahip olmaya dayal›
çat›flmalar›n yafland›¤› ve bu çat›flmalar›n ürünü olarak da birbirlerini
dinledi¤i de yine bilinmektedir.
‹tiraz, dinlenmifl
olmaya dönük de¤il!
M‹T’in bu klik dalafl›nda hangi
güç oda¤›n›n yan›nda yer ald›¤›na
dair çok net bir fley söylenemezken,
özellikle de son dönemlerde daha
aç›k d›fla vurmas›ndan hareketle,
jandarma ve emniyet aras›nda bir
“kavga” oldu¤unu söylemek çok da
yanl›fl olmayacak. Çünkü yine ayn›
günlerde ortaya ç›kan bir belge, Emniyet Genel Müdürlü¤ü ‹stihbarat
Baflkanl›¤›’na verilen izleme-dinleme
yetkisinin, jandarmaya verilmedi¤ini
göstermekte. Adalet Bakanl›¤›’n›n,
Emniyet’e verilen yetkiye itiraz etmedi¤i, ancak söz konusu jandarma
oldu¤unda, “anayasaya, demokratik düzene ve insan haklar›na
ayk›r›d›r” gibi bir gerekçenin ard›na s›¤›narak, jandarmaya verilmek
istenen yetkiye itiraz etti¤ini ö¤reniyoruz.
Bu yaklafl›m ise, AKP’nin Emniyet üzerinde ciddi bir denetim sa¤lad›¤›na iflaret etmektedir. Bu denetimin varl›¤›n› gösteren tek veri elbette bu de¤ildir.
Polisin toplumsal muhalefeti
bast›rmaya dönük tüm sald›rganl›¤›n›n, polis yetkilerinin art›r›lmas›yla
birlikte, sokaktaki insan› bile yarg›s›z
infaza varan uygulamalar›n›n ve de
en son 1 May›s’ta iflçi-emekçilere
dönük gerçekleflen vahfli sald›r›lar›n›n, AKP taraf›ndan nas›l da sahiplenildi¤ini görmekteyiz. AKP, polisin
her türden insanl›k d›fl› uygulamalar›na karfl› gö¤sünü siper etmekte sak›nca görmemektedir. Bu “cansiperane” tutum ise, Emniyet ile hükümet aras›ndaki ba¤lar›n ne kadar
ha çapl› bir kuflatma alt›na almas›,
Türkiye’deki sürecin sosyo-ekonomik karakter örgüsünde karfl›l›k buluyordu. ‹brahim Kaypakkaya
yoldafl önderli¤inde Proletarya
Partisi’nin do¤umuna da zemin
oluflturan koflullar; Kemalist-faflist
diktatörlü¤ün hüküm sürdü¤ü ülkemizde, s›n›f mücadelesinin yükselmesi ve siyasi bilinci olgunlaflt›rmas›yla
hükmünü do¤uruyordu.
Kitlesel baflkald›r› ruhuyla ‘68’e
büyük bir at›l›m kazand›ran ö¤renci
gençlik hareketinin, anti-emperyalist
anti-faflist içerik ve devrimci karakteri, ülkedeki bu koflullar ve dünyadaki
politik sürecin derin etkileriyle flekillenmiflti. Reformist ve revizyonistlerle giriflti¤i mücadelede, devrimci
kimli¤in özüne sahip ç›karak hareketi silahl› mücadele kulvar›na sokmaya
çal›flan ’71 süreci, elbette ki daha
ileri bir aflamay› temsil ediyordu. Ne
var ki iflçi ve köylü kitleleriyle buluflma derdinde olmayan küçük burjuvazinin yön verdi¤i ilk hareketlerin
(THKO ve THKP-C) kaç›n›lmaz biçimde sürüklendi¤i açmaz ile komünistlerin (TKP/ML) belli taktik
tespitlerdeki hatalar› ve örgütsel
darbeler sonucu u¤rad›¤› yenilgi,
‘71’i kesintiye u¤ratt›. Ancak k›sa bir
sürede toparlanan komünist ve devrimci güçler, ’68- ’71 ekseninde flekillenen ihtilalci mücadele ruhunu
yeniden aya¤a kald›rmay› baflaracaklard›...
Daha s›k› ve etkin ad›mlarla yürütülen mücadele, genifl kitlelerde
buldu¤u yank›yla düflmana soluksuz
günler yaflatmaya bafllad›. 12 Eylül
mimarlar›n›n, devrimin efli¤inde iken
müdahalede bulunduklar›na dair
“abart›l›” aç›klama, tehdit potansiyelinin ulaflt›¤› noktay› göstermesi
bak›m›ndan son derece anlaml›yd›.
Nitekim faflist diktatörlü¤ün komünist, devrimci, demokrat, yurtsever
bütün muhalif güçlere yönelik giriflti¤i katliam ve sald›r› kampanyas›, 12
Mart’› fersah fersah aflan bir a¤›rl›k
tafl›yordu.
12 Eylül döneminin devrimci
cephede oluflturdu¤u gedikleri kapamak, yitirilen mevzilere hamle yapmak ve örgütsel y›k›m›n üstesinden
gelmek çok daha zordu. Ancak bask›, sömürü ve zulmün süreklilik arz
“güçlü” oldu¤una yeterli bir kan›t
oluflturmaktad›r.
Polisi sonsuz yetkilerle donatmakta sak›nca görmeyen AKP, onu
ayn› zamanda, hâkim s›n›flar aras›ndaki iktidar kavgas›nda da önemli bir
silaha dönüfltürme gayretindedir.
CHP’nin bu dinleme meselesindeki itiraz›n›n özüne gelince, bu itiraz dinlenmifl olmaya dönük de¤ildir. Dinlemenin AKP denetiminde
oldu¤u söylenen Emniyet taraf›ndan
yap›lm›fl
olmas›nad›r.
Çünkü
2005’te ç›kar›lan dinleme-izleme yasas›n›n alt›nda, CHP’nin
de imzas› vard›r.
Kendine dönük oldu¤unda “ temel hak ve özgürlüklerden, demokrasiden, özel hayat›n gizlili¤i ilkesinden” vb. kriterlerden dem vuran
CHP, bugüne kadar ortaya ç›kan ve
ço¤unlu¤u devrimcilere, ilericilere
dönük oldu¤u bilinen hiçbir dinleme
vakas›na, faflist do¤as› gere¤i herhangi bir itirazda bulunmam›fl, gündeme bile getirmemiflti.
Son olarak söylemek gerekirse; ortaya ç›kan bu “telekulak
krizi”, tüm dünyada oldu¤u gibi, ülkemizde de hayata geçirilmeye çal›fl›lan bask› ve devlet terörü yasalar›n›n bir parças› olan, dinleme-izleme
yasas›n›n egemenler aras›ndaki dalaflta devreye sokulmas›ndan baflka
bir fley de¤ildir.
Zaten kriz de bafllad›¤› gibi bitmifltir denebilir. Daha fazla kurcalamay› ve ortaya karfl›l›kl› olarak daha
fazla kirli çamafl›r›n dökülmesini istememekteler. Onlar bu krizin devam›nda da, bir yandan aralar›ndaki
çat›flmada yeni yöntem ve silahlar›
devreye sokarken, di¤er yandan da
iflçi-emekçilerin kabaran öfkesini
birlikte bast›rman›n yollar›n› aramaktalar. Çünkü iflçi-emekçi y›¤›nlar› “dinlerken” duyduklar› seslerden dolay›, art›k ciddi bir panik yaflamaktalar!
etti¤i ülkemiz koflullar›nda, komünist
ve devrimcilerin yeniden aya¤a kalkamamas› gibi bir durum, ihtimal d›fl›yd›. Sorun, yenilgiye neden olan süreçleri sa¤l›kl› biçimde analiz ederek,
do¤ru dersler ç›karan bir muhasebe/yüzleflme ile yol alabilmeyi baflarabilmekti. Bunu baflard›¤› oranda
s›n›f mücadelesinde inisiyatif üstlenenler, isyan ateflini yeniden tutuflturdular. Daha dezavantajl› durumda
ve daha zorlu flartlarda yürütülen
mücadele hiç kuflku yok ki bugünlere tafl›nacakt›…
S›n›f mücadelesi olanca fliddetiyle
sürmektedir. ‹deolojik alan ise her
zamanki gibi bu mücadelenin eksenini oluflturuyor. S›n›f savafl›mlar› tarihinde yerini alan süreçlere, kimlik ve
eylemliliklere dair tart›flma ve de¤erlendirmeler de bu çerçevede anlam
kazan›yor. ‘68’i yaln›zca ya da esasta
ö¤renci hareketi olarak tan›mlayanlar, dünya ve ülke konjonktüründen
soyutlayarak ele alanlar, milliyetçi
renk katmaya çal›flandan romantizm
ve kültürel baflkalafl›m zemininde bir
aray›fl süreci olarak de¤erlendirenine
kadar sürecin temel de¤erleri ve
ana renklerini bozmaya çal›flanlar
el ele vermifl durumdad›r. Sürecin en
önemli kazan›m basama¤›nda duran
komünist hareketi ve önder(ler)ini yok saymakta en genifl
ittifak› oluflturma gururuna eriflenler
ve ihtilalci gelene¤e öncülük etmifl
devrimci önderlere, içi boflalt›lm›fl
romantik kahramanl›k öyküleriyle
kati ölüm raporu vermeye çal›flanlar baflar›l› olamayacakt›r.
Hakim s›n›flara teflrifatç›l›k ile
devrimci de¤erlere tahrifatç›l›¤›n bulufltu¤u zeminde ’68 ve ‘71’in de¤erlerini ö¤ütme hesab› yapanlar›n, o
süreçlerden arta kalan devflirmeleri cepheye sürmesi flafl›rt›c› de¤ildir.
Revizyonizm ve reformizmin (pasifizmden darbecili¤e, ekonomizmden
parlamentarizme kadar her nevi) komünizm ve devrimci ideoloji karfl›s›nda ald›¤› yenilginin rövanfl›nda
egemen s›n›flarla saf tutmas› da anlafl›l›r olmal›d›r. S›n›f mücadelesinde kesinti yoktur. Umut her daim ayaktad›r. “Gerçekçi ol imkans›z› iste!” parolas›yla yol
alanlar›n, mutlak zafere do¤ru
yolculuklar› sürmektedir...
İşçi-köylü 4
İşçi/köylü
13-26 Haziran 2008
“Sendikal› olmak suç mu?”
Bursa’da iflten ç›kart›lmalara karfl› Büyükflehir Belediyesi önünde toplanan TÜMT‹S üyeleri ve iflten ç›kart›lan iflçilerin efl ve çocuklar› ile
birçok sendika, siyasi parti ve emek örgütünün kat›l›m›yla kitlesel bir
bas›n aç›klamas› yap›ld›.
Bursa Büyükflehir Belediyesi’nin kuruluflu olan Bursa Ulafl›m Anonim fiirketi (BURULAfi) taraf›ndan özellefltirme ad›
alt›nda Evin Tafl›mac›l›k A.fi isimli
tafleron flirkete ihale edilen iflçiler, kölelik koflullar›na dur demek için TÜMT‹S’e üye olmak
istemifllerdi. Ancak hem Belediye
yöneticileri hem de Evin Tafl›mac›l›k sahibi, örgütlülü¤e tahammül
edemeyerek iflçilere gözda¤› vermek amac›yla çeflitli bask›larla
birlikte 10 sendikal› iflçiyi iflten atm›flt›. Mahkeme ise iflten ç›kartma karar›n› iptal etmiflti.
Ancak belediye mahkeme karar›n› uygulamak yerine, yeni
oyunlarla sahneyi bofl b›rakmad›.
fiehir içi tafl›mac›l›¤›, Belediye’ye
ba¤l› BURBAK arac›l›¤› ile ihaleyle Halk Ulafl›m isimli bir baflka tafleron firmaya verilerek sendikaya
üye 140 iflçi 1 Haziran’dan itibaren iflten ç›kart›ld›.
‹flten ç›kart›lmalara karfl› Bü-
Antep’te
ulafl›m zamm›
protesto edildi
Antep’te ulafl›m ücretlerine yap›lan yüzde 94’lük zam protesto
edildi.
29 May›s günü Zam Karfl›t›
Mücadele Platformu taraf›ndan
örgütlenen eylem kitlenin 17.30’da
Yeflil Su önünde toplanmas› ile bafllad›. Çeflitli sendika, demokratik kitle örgütü ve Platformun kat›l›m› ile
düzenlenen eylemde emekçiler zamm›n geri çekilmesini istediler. Yeflil
Su önünden Adliye’ye yürüyen kitle
eylem boyunca “Ulafl›m hakk›m›z
gasp edilemez”, “Ulafl›m zamm›n›
al bafl›na çal”, “AKP sa¤l›¤a zararl›d›r”, “Zam zulüm iflkence iflte
AKP” sloganlar›n› hayk›rd›. Yaklafl›k
500 kiflinin kat›ld›¤› eylemde yap›lan
bas›n aç›klamas›nda, mazota yüzde 5
oran›nda, otobüs ve minibüs ücretlerine ise yüzde 100’ü bulan zam yap›ld›¤›na dikkat çekilerek buna sessiz
kal›nmayaca¤› dile getirildi.
Ulafl›m zamm› Genç-Sen taraf›ndan da Gaziantep Üniversitesi’nde
düzenlenen bir eylemle protesto
edildi. “Paras›z ulafl›m istiyoruz”
yaz›l› pankart açan Genç-Sen üyeleri kampüs kap›s›na kadar yürüyerek
burada bir bas›n aç›klamas› yapt›lar.
Toplu tafl›ma araçlar›n› bir gün
süreyle boykot edeceklerini ifade
eden ö¤renciler, aç›klaman›n ard›ndan oturma eylemi yapt›.
(H. Merkezi)
yükflehir Belediyesi önünde toplanan TÜMT‹S üyeleri ve iflten ç›kart›lan iflçilerin efl ve çocuklar›
ile birçok sendika, siyasi parti ve
emek örgütünün kat›l›m›yla kitlesel bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. ‹flbafl› yap›ncaya kadar direneceklerini söyleyen iflçiler ad›na aç›klamay› yapan TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz, sendikaya
üye olan iflçilerin de özellefltirmenin ard›ndan bask›ya maruz kald›¤›n› ifade etti. Bask›lara direnen
iflçilerin bir bölümünün iflten ç›kar›ld›¤›n›n alt›n› çizen Y›lmaz,
“Bunun üzerine mahkemeye baflvurduk. Mahkeme iflçiler lehine
karar verdi. Belediye flehir içi ulafl›m› BURBAK arac›l›¤›yla tekrar
ihaleye ç›kard›. Tüm ›srarlar›m›za
ra¤men ihaleyi alan kurulufl aç›klanmad›. 31 May›s tarihinde ihaleyi ald›¤›n› söyleyen Halk Ulafl›m
fiirketi adl› bir firma ortaya ç›kt›.
Yeni oldu¤u iddia edilen firman›n
yöneticileri ise Evin Tafl›mac›l›k
yöneticileridir. ‹flçilerimize yeni
sözleflmeler dayatt›lar” dedi.
Belediye önünde 2 Haziran’dan bu yana eylemlerini sürdürmek isteyen iflçilere polis, 4
Haziran günü Valilik onay› ile izin
vermedi. Ancak sendika flehrin en
kalabal›k dört ayr› noktas›nda imza stantlar› açt›.
‹flten ç›kart›lan iflçilere neden
iflten ç›kart›ld›klar›n›, patronlar›n
sendikal örgütlülükten neden
korktu¤unu sordu¤umuzda flöyle
yan›tlar verdiler:
Sendikal› olmak
örgütlü toplum
demektir
Do¤an Kaya: Ben daha öne
flehirleraras› otobüslerde çal›fl›yordum. fiehirleraras› çal›flmak
zordu. Ben de BURULAfi’ta ifl
buldum, emekli oluncaya kadar
çal›flaca¤›m diye sevinirken, maalesef 2 y›l sonra kap›n›n önüne
koydular bizi. Nedeni ise sendikaya üye olmak, daha iyi koflullarda
çal›flmay› istemek… Sendikal› olmak, örgütlü toplum demektir,
n›n hofluna m› gidiyor? Biz hangi
suçu iflledik, sendikaya üye olmak
suç mu? Belediye ve tafleron firmalar aras›nda dönen ranta çomak soktu¤umuzdan dolay› bizi iflten att›lar.
Mehmet Gezgin: Tabiri caizse biz ar› kovan›na çomak soktu¤umuz için bu haldeyiz. Çünkü
Belediye ve tafleronun rant›na çomak sokuyoruz. Bir tafleronu anlar›m, özellefltirmeyi de anlar›m,
ama karfl›m›zdaki tablo vahim,
dört tafleron firma Büyükflehir
BURULAfi’a, BURULAfi Deniz
Tafl›mac›l›¤a, Deniz Tafl›mac›l›k
Evin Tafl›mac›l›¤a, Evin Tafl›mac›l›k
Halk Ulafl›m’a veriyor. Biz flimdi
kiminle u¤raflaca¤›z? Kime derdimizi anlataca¤›z?
Bursa kamuoyu bunu bilsin;
akflama kadar 480-500 milyon için
direksiyon sall›yorum, bununla ev
kiras› m› verelim, ö¤rencimizi mi
okutal›m? Bizi h›rs›zl›¤a itiyorlar.
Onun için sendikaya üye olduk ve
sendikal› olarak ifle dönünceye kadar direnece¤iz.
(Bursa)
Ölüm Tersanesi yeniden aç›ld›
Tersanelerde son dönemde
gerçekleflen “ifl cinayetleri”
ile ad›n› duyuran Selah Tersanesi’ne dönük kapatman›n göstermelik oldu¤u ortaya ç›kt› ve
tersane kapat›ld›ktan sadece 6
gün sonra tekrar aç›ld›. Böylece
Tuzla’da son sözü yine tersane
patronlar› söyledi ve ayn› zamanda yasalar›n emekçiden de¤il, patronlardan yana düzenlendi¤i bir kez daha ortaya ç›kt›.
Kapat›lma karar›n›n ard›ndan
G‹SB‹R, Dok Gemi-‹fl ve Gemi
Mühendisleri Odas› taraf›ndan
provokatif bir eylem gerçeklefltirilerek, kapatmalar›n sorumlusu
olarak, tersanelerdeki sendikal
örgütlenme çabalar› gösterilmiflti.
‹flçiler patronun zoruyla bu eyleme kat›lmaya zorlanm›fl ve ellerine “Bölücüler defolun” vb. pankartlar tutuflturularak, karfl› karfl›ya getirilmek istenmiflti.
Tersane patronlar› bu provokatif eylem öncesinde, ifl cinayetlerini “d›fl mihraklar” ve
PKK’ye ba¤lamaya çal›flan aç›klamalarda bulunmufltu. Ancak
bu yaklafl›m burjuva-feodal bas›n›nda bile alay konusu oldu.
Sonraki günlerde ise, Çal›flma Bakanl›¤› müfettiflleri Selah
Tersanesi’nde bir “inceleme”
yaparak, tersanenin eksiklerinin
giderildi¤ine karar verdi ve
mührün sökülmesiyle birlikte,
tersane yeniden aç›ld›.
Tersanenin aç›lmas›na iliflkin
son geliflme, Selah Tersanesi'nin
kapat›lmas› karar›n›n asl›nda, ifl
cinayetlerine karfl› artan tepkileri yat›flt›rmak ve medyada
devletin Tuzla Tersaneler Bölgesi'ne yönelik yönetim zafiyeti
içinde oldu¤una dair tart›flmalar› yat›flt›rmak için al›nm›fl bir karar oldu¤unu da göstermektedir. Ancak bu göstermelik uygulama, patronlar›n bast›rmas› ile
geri al›nm›flt›r. (Kartal)
Tersane iflçilerinin, ardarda yaflanan ifl cinayetlerini
önlemek ve kurals›z çal›flma
koflullar›n›n ortadan kald›r›lmas› için 16 Haziran’da greve
gitmeye haz›rland›¤› günlerde, tersanelerden bir ölüm
haberi daha geldi. Selahattin
Tersanesi’nde çal›flan Hasan
Turhan adl› tersane iflçisi, 8
Haziran Pazar günü bir ifl
cinayetine kurban gitti.
Üzerine 600 kiloluk demir
düflerek, yaflam›n› yitiren
Turhan’›n ölümü, 9 Haziran’da yap›lan bir aç›klamayla
protesto edildi. Tersane
önünde, Limter-‹fl taraf›ndan
yap›lan aç›klamada, ayn› tersanede 17 fiubat’ta da oksijen
tüpünün patlamas› sonucu
Hasan Köse adl› iflçinin ifl cinayetine kurban gitti¤i hat›rlat›larak, A¤›r ve Tehlikeli ‹flkollar› Yönetmeli¤i gere¤i pazar
günlerinin zorunlu tatil olmas› gerekti¤i, ancak tersane iflçilerinin Cumartesi-Pazar demeden çal›flt›r›ld›¤› dile getirildi. Tersane patronlar› ve hükümetin ölümleri durdurmak
için hiçbir önerisi ve çabas›n›n
olmad›¤› da belirtilen aç›klama, 16 Haziran’da yap›lacak
olan greve kat›l›m ça¤r›s›yla
sona erdi.
(Kartal)
Sendikal hareketteki
geri gidiflin bir örne¤i daha...
kanl›klar›n› sürdürmektedirler. Oysa tüzük, “üst üste iki dönem
yönetici olanlar üçüncü dönem yönetici olamazlar” diye
aç›k bir ifade tafl›maktad›r.
fiu gerçekli¤i vurgulamakta yarar görüyoruz; Sendika yönetimi
çal›flanlar›n tabandan gelen mücadele taleplerini ince ayarla törpülemektedir. Emekçiler mücadele bilinci ç›tas›n› yükseltmifltir, geliflen
sald›r› yasalar›na karfl› birikmifl h›nc›n aya¤a kalk›fl› olarak da görülebilir bu durum. Sendikalar bu aya¤a
kalk›fl› ileriye tafl›ma çal›flmas› içerisinde olmak yerine, ivme kazanan
Devrimci tutsaklardan
greve destek!
Devrimci tutsaklar (DHKP-C,
Direnifl Hareketi, MKP, MLKP,
T‹KB, TKEP/L, TKP/ML örgütleri
ad›na Fikret Akar, Murat Karayel,
Ayhan Güngör, Hasan Polat, Erkan Altun, Nurettin Temel ve Ulvi
Yalç›n) yapt›klar› aç›klama ile Tuzla’da yaflanan ifl cinayetlerini k›nad›lar.
“Tersanelerde ucuz iflgücü sömürüsü,
sigortas›z ve sendikas›z çal›flt›rma, kurals›zl›k ve kay›t d›fl›l›k iflçi ölümlerini
kaç›n›lmaz k›l›yor. Haftada 70 saati
bulan afl›r› çal›flma süresi ve yo¤un ifl
yükü nedeniyle iflçilerin iskeleden dü-
emek bilincini ›srarla kelepçelemektedir. SSGSS süreci (özellikle
14 Mart eylemi) ve 1 May›s bu
ifademizin en net kan›tlar›d›r. Taban yönü net ve belli olan bir kalk›fla geçmifl, ancak konfederasyon ve
sendika yöneticileri bunu engellemifl, çal›flanlar›n okullar› ve öncüleri olma rollerini oynayamam›fllard›r. Bu gerçeklikleri faaliyetçilerinin, emekçilerin inanç ve güven
problemi yaflamalar›na neden olmufl ve örgütleriyle ba¤lar›n› giderek zay›flatm›flt›r. Ne yaz›k ki yöneticiler bu sürecin fark›nda olduklar›
halde rahats›z olmamakta, zaten
önlem almay› da ihtiyaç olarak görmemektedir.
Genel olarak iflçi ve emekçiler
sürdürülemez sald›r› ve sömürüye,
ifl güvencesiz, sosyal güvencesiz çal›flt›r›lmaya, iflsizlefltirilmeye karfl›
Tersane iflçilerinin s›kça yaflad›¤› ifl cinayetlerinin bir benzeri de, 5 Haziran Cuma günü, Tuzla Deri Organize
Sanayi’nde faaliyet yürüten Odabafl› Deri’de yafland›.
Hasan Koca adl› iflçi, dolaptan malzeme almak isterken, dolab›n üzerine devrilmesi sonucu yaflam›n›
yitirdi. Koca’n›n yaflam›n› yitirdi¤i kaza, ancak birkaç
saat sonra, di¤er iflçilerin Hasan Koca’n›n çal›flt›¤›
makinenin yan›na gelmesi ve çal›flmaya devam eden
makinenin yan›ndaki kanlar› görmesiyle ortaya ç›kt›.
Ayr›ca Odabafl› patronunun sendikal örgütlülü¤ü da¤›tmak için iki ay önce iflyerini Uflak’a tafl›ma kâr› ald›¤›
ve geçen iki ayl›k süre içinde iflyerinde ifl güvenli¤inin
neredeyse tamamen ortadan kald›r›ld›¤› ö¤renildi.
Deri iflçileri ve sendika yönetimi, Hasan Koca’n›n bu
güvensiz ortam nedeniyle yaflam›n› yitirdi¤ini söylemekteler.
Hasan Koca’n›n ifl cinayetine kurban gitmesi Deri-‹fl Sendikas› taraf›ndan yap›lan bir eylemle protesto edildi. 8
Haziran günü saat 12.30’da Deri Sanayi içindeki eski
Traktörler Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› yap›ld›.
Aç›klamaya, 16 gündür direniflte olan Lever iflçilerinin
yan› s›ra, TÜMT‹S sendikas› yöneticileri, Uluslararas›
‹flçi Derne¤i, T‹B-DER gibi kurumlar da kat›larak, destek verdiler.
Bas›n aç›klamas›, ifl kazalar›nda yaflam›n› yitiren iflçilerin
an›s›na yap›lan bir sayg› durufluyla bafllad›. S›k s›k “Önlemleri al›n ölümleri durdurun”, “ Zafer direnen
emekçinin olacak” gibi sloganlar›n da at›ld›¤› aç›klamada, Deri-‹fl Sendikas› yöneticileri taraf›ndan yap›lan
konuflmalarda, ifl yerlerinde art›k kurals›zl›¤›n kural
haline geldi¤ine de¤inilerek, iflçi ve emekçilerin aleyhine olan bu duruma karfl› mücadele etmeye devam
edilece¤ine vurgu yap›ld›.
‹fl cinayetlerinin en yo¤un olarak tersanelerde yafland›¤›n›n da alt› çizilen konuflmalarda, tersanelerde 16 Haziran’da yap›lacak olan greve kat›l›m ça¤r›s› da yap›ld›.
(Kartal)
Aile Hekimli¤i
protesto edildi
21 May›s 2008 Çarflamba günü Adana Tabip Odas› ve
SES Adana fiubesi’nin ortak örgütledi¤i ve çeflitli
demokratik kitle örgütlerinin destek verdi¤i bir bas›n
aç›klamas› yap›ld›. Aile Hekimli¤i uygulamas›n›n Adana’da bafllamas›yla ilgili olarak Reflatbey Sa¤l›k Oca¤›
önünde kitlesel bir kat›l›mla yap›lan eylemde s›k s›k
“Sa¤l›k ocaklar› kapat›lamaz”, “Sa¤l›kta y›k›m›
durdural›m” vb. sloganlar at›ld›. Ortak haz›rlanan
bas›n metnini SES fiube Baflkan› Dr. Mehmet Antmen okudu. Metinde; “Sa¤l›k çal›flanlar›n›n çal›flma
ortam›n› bozan, halk›m›z›n sa¤l›k hizmetlerinden yararlanmas›n› engelleyen bu sistem bugün sorunsuz bir
flekilde uygulanacakm›fl gibi görünse de özellikle
SSGSS’nin yürürlü¤e girmesiyle çok ciddi sa¤l›k sorunlar›n›n gündeme gelmesi kaç›n›lmazd›r” ifadelerine yer
verildi. Aç›klama alk›fllarla ve sloganlarla sona erdi.
(Adana YDG)
Tersaneler iflçi kan›na doymuyor!
Emekçinin Gündemi
Emekçilere yönelik ciddi sald›r›lar›n artarak devam etti¤i bir süreçte, E¤itim-Sen Genel Merkez Genel
Kurulu’nu gerçekleflirdi. Genel olarak denilebilir ki, E¤itim-Sen kendi
tüzü¤ünü hiçlefltirmenin yanl›fl prati¤iyle, tüzük ihlalinin gölgesinde bir
genel kurul gerçeklefltirmifltir. Asl›nda bu ekstra bir de¤erlendirmeye ihtiyaç b›rakt›rmayacak kadar
net bir ifadedir.
Yukar›da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z tüzük ihlali, anadilde e¤itim
hakk›n›n ç›kart›lmas› ile s›n›rl› de¤ildir. Örne¤in, sendikan›n muhtelif
flube baflkanlar› üçüncü dönem bafl-
örgütlü toplum da hakk›n› aramas›n› bildi¤i için istemiyorlar. Yani
biz iflçileri köle gibi çal›flt›r›p kârlar›na kâr katmak istiyorlar.
Mustafa Ot: Ben de 18 ayd›r
burada çal›fl›yorum. Bazen 12 saat
çal›flt›¤›m›z oluyor. ‹fl koflullar›n›n
düzelmesi için örgütlü olmam›z laz›m dedik ve sendikaya üye olduk,
yasal hakk›m›z› arama yolunu seçtik. Bu, patronlar›m›z taraf›ndan
hofl karfl›lanmad›. Bizi gizlice tehdit ettiler, “sendikadan ayr›l›n”
diye. Onlar›n dayatt›klar› flartlarda
çal›flmam›z› istiyorlar. Ama biz bu
bask› ve tehditlere ra¤men y›lmayaca¤›z. Sendikal› olarak ifle dönünceye kadar direnece¤iz. Burada flu an 125 arkadafl ma¤dur durumday›z. Kiralar›m›z var, çocuklar›m›z okula gidiyorlar. Ben Büyükflehir Belediye Baflkan› Hikmet
fiahin’e seslenmek istiyorum. Seçim döneminde “ben insan ayr›m›,
s›n›f ayr›m› yapmadan tüm Bursal›lara ayn› mesafede hizmet edece¤im” diyordu, ancak seçimden
sonra rantç›lar› mutlu ederken
bizleri mutsuz etmek acaba baflka-
“Ölümden öte
yol yok”
flüp ölmesi s›radanlafl›yor” fleklinde
bafllayan aç›klamada “Limter-‹fl’in ça¤r›s›yla ve tersane bölgesindeki di¤er
devrimci demokratik iflçi kurum ve
örgütlerinin kat›l›m›yla 27-28 fiubat
tersane havzas› fiili grevi iflçilerin yaflamlar›n› koruman›n tek yolunun bu
cinayet flebekesine karfl› difle difl mücadele oldu¤unu göstermifltir. Ve 16
Haziran’da grev bayra¤› bir kez daha
dalgalanacakt›r, Tuzla tersanelerinde
biz devrimci siyasal tutsaklar, tersane
iflçilerinin devrimci-demokratik örgütlerinin Limter-‹fl Sendikas›’n›n hakl› mücadelesinin yan›nda oldu¤umuzu
belirtiyor, mücadelelerini destekliyoruz” deniliyor.
mücadele ederken konfederasyonlar statükoda ›srar etmekte, bu
mücadeleye öncülük yapamamaktad›r. Esneklefltirmeye, kurals›zlaflt›rmaya karfl› yeni örgütlenme modelleri gelifltirememifl, do¤al sonuç
olarak örgütlülü¤ünü geniflletememifl, mevcut örgütlülü¤ünü de koruyamam›flt›r. Özelde E¤itim-Sen’in
gerçekli¤i de bundan ba¤›ms›z de¤ildir. Yak›n geçmiflteki E¤itim-Sen
kongresi yeni bir örgütlenme modeli ve yeni bir politik süreç konusunda aç›l›m yapamam›flt›r. Sermayedarlar sald›r›lar›n› s›n›f perspektifli emek örgütleri üzerine derinlefltirip yo¤unlaflt›r›rken, s›n›f›n
okullar›, öncü örgütleri, sermayeye
karfl› ortak mücadele yerine, kendi
iç mücadelelerinde enerji tüketimine devamda ›srar› sürdürmektedir.
Bu gidifl nereden bak›l›rsa bak›ls›n,
‹zmir’de TOK‹
iflçileri ifl b›rakt›
TOK‹’nin ‹zmir Konak’ta yapt›rd›¤› konutlar›n inflaat›nda çal›flan ve 6 ayd›r maafl alamayan 200 iflçi ifl b›rakt›. Ba¤l› bulunduklar› Esha ‹nflaat Tic. Ltd. fiti’ne
ve TOK‹’ye isyan eden iflçiler, paralar› ödenene kadar ifl bafl› yapmayacaklar›n› belirtti. Güvencesiz bir
flekilde gündelik iflçi olarak çal›flt›¤› inflaatta alt› ayd›r paras›n› alamad›¤›n›, çocuklar›n›n aç oldu¤unu
belirten ve yaflad›klar›n› D‹HA’ya anlatan Mehmet
Bilmez, “Bu devletin paras› m› yok, biz iflçilerin
maafllar›n› ödeyemiyor mu? Bizi ifle alan flirketle
TOK‹ aras›nda yaflanan anlaflmazl›¤›n bedelini biz
iflçilere ödetiyorlar” dedi.
Erdo¤an’›n “TOK‹ herkesi ev sahibi yapacak” fleklindeki aç›klamalar›na tepki gösteren Hasan Yi¤it
ise “Herkesi ev sahibi yapacaklar›n› söylüyorlar ancak, biz iflçilerin evini bark›n› düflünmüyorlar” dedi.
(H. Merkezi)
sermayeye dolayl› göz k›rpmad›r.
S›n›f›n bilincini belleksizlefltirme,
mücadele kararl›l›¤›n› ve azmini tüketmektir.
E¤itim-Sen tüzük ihlalinin yap›lmas›na göz yumdu¤u ve politikan›n
hiç tart›fl›lmad›¤›, programlar›n ittifaklar›n›n oluflturulamad›¤› bir genel kurulu daha geride b›rak›rken,
bu yanl›fll›klar›n sonuçlar›n› tafl›yabilecek bir güçte olmad›¤›n›n fark›nda olamam›flt›r. Gruplar sendikan›n tüm varl›¤›n› araçlaflt›rarak
kendilerinin varl›k ç›karlar›n› sendika tüzü¤üne, politikas›na, de¤er,
kültür ve mücadele gelene¤ine bask›n getirmifltir.
Sendikal mücadelede s›n›f›n ç›karlar›n› savunmada ›srar, evet
ama sendikal politikan›z, çal›flma
program›n›z, meflru, fiili mücadele
çizginiz getirilip sendikal anlay›flla-
r›n grup ç›karlar›na hapis edilmifl
olmas› ve geçmiflte olan yanl›fl çal›flma bugün KESK içinde devam
etmektedir. Burada iki noktaya
dikkat edilmelidir. Birincisi;
sendikalar içinde çal›flmada s›n›f›n
genel ç›karlar›n›n esas al›nmas›d›r.
Bu genel olarak söylenir ama yap›lmaz.
‹kincisi; s›n›f içinde çal›flmada
olabildi¤ince ortak ifl yapmay› hedeflemek gerekiyor. Sald›r›lara
karfl› baflar›n›n önemli bir yan›n›
örmüfl oluruz. Elbette bunu söylerken bunun ortak paydalar› olanlar için oldu¤u gerçe¤ini biliyoruz.
Referans›m›z iflçi s›n›f›n› 14
Mart’ta soka¤a ç›karan ve ortak
mücadelesini örgütleyenler, 6 Nisan’da s›n›f›n ba¤›ms›z hareketini
sa¤layanlar, referans›m›z 1 May›s’ta
her fleye ra¤men direnenlerdir.
İşçi-köylü 5
13-26 Haziran 2008
İşçi/köylü
Dersim’de
Çevre Günü
aç›klamas›
Adanal›o¤lu Belediyesi’ne
hoflgeldiniz!
“Milletin efendisi sizsiniz” naralar› at›l›r, seçim sand›klar› kurulurken, ucuz mazot, faizsiz ihtiyaç kredisi, do¤al afetlere karfl› yard›m sözleri verilir durmaks›z›n. Sonra sand›k
kurulur, yeni hükümet bafllar ifle, bir
daha ne arayan olur ne de soran! Bir
gün olur da biri ç›kar ve verilen sözleri hat›rlat›rsa anas›yla beraber
kovulur, bu da yetmezmifl gibi her
türden hakarete maruz kal›r.
Mersin-Tarsus yoluna girin, 25
km ilerledikten sonra Adanal›o¤lu
Belediyesi yaz›l› tabeladan sa¤a dönün. Birkaç sebze-meyve paketleme
tesisinden sonra, uçsuz bucaks›z narenciye bahçeleri çarpacakt›r gözünüze. 5-6 km ilerledikten sonra
“Adanal›o¤lu Belediyesi’ne hoflgeldiniz!” yaz›l›, biber amblemli tabela karfl›lar sizi. Kasabay› geçtikten
sonra, bir süre daha narenciye bahçeleri ile karfl›lafl›rs›n›z. Hemen ard›ndan seralar bafllar ve öylece uzan›r birbiri ard›na. Bu seralar›n büyük
k›sm› 1-2 kifliye aittir ve buralar› kirac›lar ifller.
Bir yandan sera sahiplerine karfl›
ma¤dur kalan kirac›lar, bir yandan da
düflük tutulan ürün fiyatlar› yüzünden s›k›nt› çekmektedir. Öte yandan
bölgede az›msanmayacak kadar var
olan küçük sera sahipleri de ayn› s›k›nt›y› yaflamaktad›r. Onlar da kirac›lar gibi üretimde kullanacaklar› araç-
lar› alabilmek için binlerce YTL avans
al›yorlar. Bir k›s›r döngü halini alan
bu durum kendili¤inden de¤il, özellikle Özal döneminde aç›lan “Sera
Teflvik Kredileri” ile bafllam›flt›r.
Halk binbir umutla bu kredileri al›p
seralar›n› kurmufltur. Daha sonraki
y›llarda REFAH-YOL hükümeti kafl›kla verecek ve halk buna güvenerek bu kredileri h›zla çekecektir. Ancak daha sonra ANA-YOL hükümeti
kurulacak ve kredilere efli benzeri
görülmeyen faiz oranlar› getirerek
kafl›kla verdi¤ini kepçelerle isteyecektir.
Kredi borçlar›n› ödeyemeyecek
duruma gelen halk, devletin koydu¤u
icraya karfl› difli ile t›rna¤› ile elde etti¤i mülklerini satarak ve tefecilerden ald›¤› borçlarla bir süre
direnebilmifltir. Ancak devlete olan
borç ödenmiflken bu sefer de tefecilere borçlanm›flt›r. Yani borcun
yeri de¤iflmifltir sadece.
Sonraki seçimlerde ise Adanal›o¤lu halk› büyük umutlarla hemen
hemen bütün oylar›n› Ecevit’e vermifltir. Çok geçmeden halk, Ecevit’in
de di¤erlerinden fark› olmad›¤›n›,
hatta ayn› politikay› daha da katmerlefltirerek uygulad›¤›n› görmüfltür. Bu
dönemde her yöne borçlanan halk,
çareyi yine tarlalar›n› satmakta; satacak tarlas› olmayanlar özellefltirilen
bankalar›n balland›rarak verdi¤i ta-
Emek ve
Ekmek
Meclisi
KESK, D‹SK, Kristal-‹fl Eskiflehir fiubesi, ÖDP, EHP, ‹KP, DSP, SHP, Tunceliler Kültür ve Dayan›flma Derne¤i, Halkevleri, Ziraat Mühendisleri Odas›, Mali Müflavirler Muhasebeciler Odas›, Makine Mühendisleri
Odas› ve Ö¤renci Kolektifleri’nin oluflturdu¤u “Emek ve Ekmek Meclisi” 5
Haziran’dan itibaren uygulamaya giren
ekmek zamm›n›n geri çekilmesi için 3
Haziran Sal› günü, Adalar Migros önünde imza stand› açarak bir kampanya bafllatt›.
Meclis ad›na konuflan ‹lker Köseo¤lu, 5
Haziran sabah› Eskiflehirlilerin zaml› ekmek fiyatlar›yla uyanaca¤›n› belirterek
ortalama yüzde 20 olacak zamla birlikte
ekme¤in 65 kurufla al›naca¤›n› söyledi.
Köseo¤lu “En temel g›dam›za gelen bu fiyat art›fl› 4 kiflilik bir ailenin bütçesine 40
liral›k yeni bir yük getirmektedir. Asgari
ücretle yaflamaya çal›flan emekçiler, böylece ayl›klar›n›n yüzde 10’unu g›da tekellerine ve hükümetin kap›s›nda bekleyen
sermaye çevrelerine kapt›rm›fl olacaklard›r” dedi. Köseo¤lu AKP hükümetinin
IMF ve Dünya Bankas›’na ba¤›ml› uygulamalar›n›n tar›mda üretimi her geçen gün
düflürdü¤ünü, bu¤day ve un fiyatlar›na
yans›yan bu durumun köylünün yoksullaflmas›na, üretim yapamamas›na ve k›rdan kentlere göç etmesine neden oldu¤unu belirtti. Köseo¤lu sözlerine “Ç›kar›lan yasalarla, uygulanan sosyal ve ekonomik politikalarla kuru ekme¤e muhtaç
b›rak›lan halk›n flimdi de ekme¤ine göz
dikilmifltir. Gün haklar›m›za, eme¤imize
ve ekme¤imize sahip ç›kma günüdür” diye devam etti.
Köseo¤lu ayr›ca yap›lan zamlar›n geri çekilmesi, üreticiye daha fazla devlet deste¤inin sa¤lanmas›, belediyenin ekmek
zamm›na karfl› itiraz hakk›n› kullanmas›,
belediye ekmek büfelerinin ço¤alt›l›p
üretilen ekmek say›s›n›n art›r›lmas› için
halk› imza kampanyas›na deste¤e ça¤›rd›.
Stant 10 gün boyunca “Bir ‹mza da
Sen Ver. Ekmek Zamm› Geri Çekilsin” slogan›yla aç›k kalacak.
(Eskiflehir’den bir ‹K okuru)
r›m kredilerini çekmekte bulmufltur.
Yani yine borçlanm›flt›r ve yine
borcun yeri de¤iflmifltir sadece.
Ecevit döneminde bir geliflme daha yaflanm›flt›r ki bu da bölgenin sosyal yap›s›nda bir krize yol açm›flt›r.
Bölgeye Türkiye Kürdistan›’ndan mevsimlik iflçi göçleri bafllam›flt›r. Bu iflçiler kurduklar› çad›rlarda çok kötü koflullarda yaflamaya
bafllam›flt›r. Ço¤u kendi topra¤›n› sat›p para kazanmak umuduyla gelmifllerdir. Burada iflçilere ödeyecek paras› olmayan küçük üreticilerin yan›nda düflük ücretle çal›flmak zorunda kalm›fllard›r. Zaten geri dönecek
bir yerleri de kalmam›flt›r.
Kapal› bir kültüre sahip olan Adanal›o¤lu’nun Nusayri* halk› çeflitli
gerici çevrelerin yalan ve dolanlar›na
kanarak gelen Kürt iflçilere korku ile
yaklaflm›fllard›r. Çünkü sözüm ona
“Kürtler nüfuz elde edecek ve
Arap halk›n›n topraklar›na el
koyacaklar.” Böylelikle ma¤dur durumda olan mevsimlik iflçi ve üretici
ittifak›n›n oluflmas› engellenmifltir.
Sanki ma¤duriyetleri birbirlerinin suçuymufl gibi lanse edilmifltir.
AKP hükümetinin bafla geçmesiyle de ard› ard›na ç›kar›lan vergiler ve
daha da düflük tutulan sebze fiyatlar›
bölge halk›n› açl›kla yüz yüze b›rakm›flt›r.
Her türlü tar›m araç ve gerecini,
zirai ilaç ve gübrelerini, sebze tohumlar›n› dolara endeksleyerek satan devlet; buna karfl›n ürün fiyatlar›n› düflük tutmufl ve Özal’dan beri
programlad›klar› tar›m politikas›n›n
sonucunu beklemeye bafllam›flt›r.
Politika kendini deflifre etmifltir.
Amaç tar›m alan›n› daraltmak, modern teknik sera yapabilme imkân›na
sahip olanlar›n d›fl›ndaki üreticileri
topra¤› iflleyemeyecek duruma getirmek ve bunlardan ucuz ifl gücü elde
etmektir.
Bölge halk› da zaten örgütsüz ve
küçük hesaplara göre kurulan kurulufllarda “A” partisi, “B” partisi tart›flmalar› alt›nda oyalanmaktad›rlar.
Geçti¤imiz günlerde Mersin Ziraat Odas› Adanal›o¤lu’nda bir eylem örgütlemifl ve var olan duruma
tepki olarak kasabal›lar taraf›ndan
birkaç küfe biber yak›lm›flt›r. Eylemin
ard›ndan toplant›ya geçilerek süreç
tart›fl›lm›flt›r. Eylem ve toplant›ya
çok az üretici kat›lm›flt›r. Bu kadar
kötü durumda olan üreticiler nas›l
olur da eylem ve toplant›ya kat›l›m
göstermemifllerdir? Bu durum dü-
flündürücüdür. Ancak irdeledi¤imizde sorun çok aç›kt›r. Öncelikle genifl bir örgütlenme yap›lmam›flt›r. Halk eylemden ayn› gün haberdar olmufltur. Ayn› zamanda son
dönemlerde artan üretici eylemlerine canice sald›ran kolluk kuvvetleri
bölgede ufak bir radikal ç›k›fla dahi
“gerekeni yapaca¤›n›” aç›klam›flt›r. Kasaba içindeki eylem için dahi,
Valilik’ten izin alma zorunlulu¤u getirilmifltir. Aksi takdirde müdahale
edeceklerini (sald›racaklar›n›) belirtmifllerdir.
Örgütsüz durumda olan halk bu
durumdan ürkmüfl. Ayn› zamanda
kasaba içinde az›msanmayacak say›da kifli, biber yakmakla bir yere var›laca¤›n› düflünmemektedir. Onlar,
Mersin-Tarsus yolunun trafi¤e kapat›lmas› ve istekleri her ne pahas›na
olursa olsun yerine getirilinceye kadar eylemin sürdürülmesi gerekti¤i
düflüncesindedir. Özellikle f›nd›k
üreticilerinin eylemlerinden etkilenmifllerdir. Ancak yukar›da da bahsetti¤imiz gibi halk örgütsüzdür ve
halk› ateflleyecek her hangi bir hare-
Ülkenin birçok bölgesinde çeflitli etkinliklerle kutlanan Dünya
Çevre Günü’nde Dersim’de
saat 12.30’da Sanat Soka¤›’nda biraraya gelen, aralar›nda Partizan, HKM, HÖC,
TUDEF ve DHP’nin de bulundu¤u ve E¤itim-Sen’in destek verdi¤i kurumlar taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi.
Kat›l›m›n olumlu oldu¤u eylemde dünyam›zda ve ülkemizde
ve özelde de Dersim’de emperyalist-kapitalist
sistemin do¤aya verdi¤i tahribat,
Dersim’de uygulanmaya çal›fl›lan baraj projeleri, siyanürlü
alt›n aramac›l›¤› ve orman yakmalar protesto edildi. Bas›n
aç›klamas› sloganlar ve alk›fllarla sonland›r›ld›.
(Dersim/‹flçi-köylü)
ket mevcut de¤ildir. Ancak bu da
göstermektedir ki öfke artmakta,
gözler kararmaktad›r!
***
Nusayri*: Nusayrilik bütün çarp›tmalara, karalamalara ra¤men günümüzde de varl›¤›n› sürdüren Ehlibeyt ve On ‹ki ‹mamlara ba¤l› bir
Alevi inanc›d›r.
(Mersin’den bir ‹K okuru)
Özellefltirmenin faturas› iflçilere
TEKEL’in de¤iflik illerdeki alt›
fabrikas›n› sat›n alan British
American Tobacco (BAT), geçti¤imiz günlerde yapt›¤› aç›klamayla, Samsun d›fl›ndaki bütün fabrika-
lar› kapataca¤›n› duyurdu.
Bunun gerçekleflmesi durumunda, 3 bine yak›n TEKEL iflçisi iflsiz kalacak.
TEKEL’de örgütlü olan ve özel-
lefltirme sürecindeki prati¤i ile s›n›f
düflman› bir tutum sergileyen Tek
G›da-‹fl Sendikas› yöneticileri de,
BAT yetkilileri ile görüfltüklerini
ve yetkililerin kendilerine Samsun
M›s›r Balonu ‹zmir’de...
Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalara (GDO) karfl› bafllat›lan
“GDO’ya Hay›r” kampanyas›n›n
sembolü haline gelen M›s›r Balonu,
Türkiye turu kapsam›nda 14 Haziran’da ‹zmir’de olacak. Kampanya
yürütücülerinden Ziraat Mühendisleri Odas› (ZMO) Bursa fiubesi
Yönetim Kurulu üyesi Arca Atay,
GDO’lu ürünlerin dünya açl›¤›na
çare olamayaca¤›na dikkat çekerek,
“Türkiye’de Cargill Yasas› olarak
bilinen yasa ile GDO’lu ürünlerin
önü aç›lm›fl ve teflvik edilmifltir. Biz
tohumun ve g›dan›n hakça paylafl›lmas›, g›dan›n demokratiklefltirilmesi ve halk›n g›da üzerinde egemenlik hakk›n› korumas› için çaba göstermeye devam edece¤iz.
Atay, M›s›r Balonu kampanyas›yla dikkat çekmek istedikleri as›l
konunun, geneti¤i de¤ifltirilmifl
organizmalar›n her gün sofralar›m›za konuk oldu¤u ve bu tür
ürünlerin gelecekte nas›l bir sa¤l›k
problemine yol açaca¤›n›n bilin-
memesi oldu¤unu dile getirdi.
Kampanyan›n sembolü olarak M›s›r’› seçmelerinin temel nedenini
de m›s›r›n, geneti¤iyle en çok oynanan tar›msal ürün olmas› ve insanl›¤›n yüzde 90’›n› besleyen 5
ana tar›m ürününden biri olmas›ndan kaynakland›¤›n› belirten Atay,
kampanya kapsam›nda GDO’lu
ürünlerin dünya açl›¤›na çare olaca¤› yönündeki propagandan›n
büyük bir yalan oldu¤unu a盤a ç›karmak istediklerini söyledi.
Atay, “1996 y›l›nda biyoteknolojik tar›m yap›lan alan miktar›
1.7 milyon hektarken, bugün bu
rakam 102 milyon hektar›n üzerine ç›km›flt›r” dedi. (H. Merkezi)
d›fl›ndaki bütün fabrikalar› kapatacaklar›n›, Samsun'da ise en fazla
400 iflçiyi istihdam edeceklerini
söylediklerini aç›klamaktalar. Böylelikle özellefltirme sürecinde, hem
hükümet, hem de hükümetle uzlaflma içinde olan sendika yönetiminin iflçiler için verdikleri “iflsiz
kalmayacaklar” sözünün de sadece
bir aldatmacadan ibaret oldu¤u ortaya ç›km›fl bulunmakta.
TEKEL fabrikalar›n›n kapat›lmas›, sadece iflçiler aç›s›ndan de¤il,
tütün üreticileri aç›s›ndan da büyük bir olumsuzlu¤u beraberinde
getirmekte. Çünkü yaklafl›k 1 milyon kifli geçimini tütün üretiminden sa¤l›yor. Fabrikalar›n kapat›lmas›, binlerce kiflinin büyük kentlere göçüne ve de iflsizler ordusuna yenilerinin kat›lmas›na da neden
olacak. Türkiye’de 2000 y›l›nda
558 bin civar›nda tütün üreticisi
bulunurken, bu say› sonraki y›llarda 220 bine düflmüfl durumda. Bu
220 bin kifli ise, aileleriyle birlikte 1
milyonluk bir nüfus oluflturmakta.
TEKEL’de ortaya ç›kan bu son
duruma iliflkin, Cevizli TEKEL’de
çal›flan bir iflçinin görüflüne baflvurduk ve sürecin kendilerini nas›l etkiledi¤ini ö¤renmeye çal›flt›k. Kendisinin bize verdi¤i bilgiye göre, fabrikalar›n kapat›laca¤› haberi Cevizli
TEKEL’de de yank›s›n› bulmakta
gecikmemifl. Ancak henüz somut
bir aç›klama olmad›¤› için, geliflmelerin netleflmesini beklediklerini
söylüyor. Sendikan›n ise, uzunca
süredir oldu¤u gibi bu süreçte de
“suskunlu¤unu” korudu¤unu ve
kendilerine herhangi bir aç›klama
yapmad›¤›n› belirtiyor. Ald›klar› baz› duyumlara göre; örne¤in Adana’daki fabrikada çal›flan iflçilerden
evli olanlar›n, ‹skenderun’a, yaprak
bölümüne gönderilmesi söz konusuymufl. Zaten buradaki iflçilere
söylenen de, ço¤unun yaprak bölümlerine gönderilece¤i fleklindeymifl. Yaprak bölümleri ise, fabrikalar kapat›ld›ktan belli bir süre sonra zaten bofla ç›kaca¤› için, bu durum iflçilerin k›sa bir süre sonra iflsiz kalmalar› anlam›na gelmekte.
(Kartal)
Kurakl›k nedeniyle ifl yapamayan
köylüler traktörlerini sat›fla ç›kard›
Siverek’te köylülerin fliar›;
“May›n de¤il, su kanal› döflensin!”
Türkiye Kürdistan›’nda yaflanan kurakl›ktan
cunu ödeyebilmek için traktörünü sat›l›¤a ç›kadolay› var olan borçlar›n› ödemekte s›k›nt› çeran Kadir Ada isimli köylü ise flunlar› söyledi:
ken köylüler, ellerindeki traktörleri sat›l›¤a 盓Bu y›l tarladan 50 bin YTL zarar ettim.
karmaya bafllad›.
Elimde kalan tek bir traktörüBu
y›l
kurak
Konuyla ilgili D‹HA’ya aç›klama
mü 26 bin YTL’ye alm›flt›m.
yapan traktör galerisi sahibi Hasan
geçti¤inden köylü fiimdi 16 bin YTL’ye satmaya
Çiçek, “Bu y›l kurak geçti¤inden
çal›fl›yorum. Ama al›c› bulam›periflan oldu.
köylü periflan oldu. Borçlu olan Borçlu olan köylüler yorum. Devlet ciddi anlamda
köylüler var olan borçlar›n› ödeyeköylüye destek ç›kmal›. Trakvar olan borçlar›n›
bilmek için traktörlerini sat›l›¤a ç›tör satan çok, alan yok. Milleödeyebilmek
için
kar›yorlar. Sat›l›¤a ç›kar›lan traktörtin cebinde para yok ki traklere al›c› bulunamad›¤› gibi, traktör- traktörlerini sat›l›¤a tör als›n. Zaten traktör köyç›kar›yorlar.
ler para da etmiyor. 3 y›l önceki
lünün ifline yar›yor. Köylü
traktörlerin fiyatlar›, flimdikinden
traktörünü satt›ktan sonra
daha pahal›yd›. Köylü çok zor durumda” diye
kim alacak? Oto galerisinin içerisi traktörlerle
konufltu. Var›n› yo¤unu tarlas›na harcayan ve
dolup taflt›. Bu y›l yaflanan s›k›nt› gibi hiçbir zakurakl›ktan dolay› para kazanamad›¤›ndan borman s›k›nt› yaflamad›k.”
(H. Merkezi)
31 May›s Cumartesi günü Siverek’te kuflafl›rma bizi da¤a tafl›rma” sloganlar›n› att›.
rakl›k sorununa dikkat çekmek ve tar›m ve
Mitingde yap›lan konuflmalarda Sivehayvanc›l›¤a darbe vuran
rek’te yaklafl›k 1 milyon hektar
politikalar› uygulamay› sürarazinin zarar gördü¤ü ve bundan
düren AKP hükümetini
Siverek esnaf›n›n da çok etkilenMitinge kat›lan
protesto etmek amaçl› bir
köylüler, “Kurakl›k di¤i belirtildi. Bölge insan›n›n yolmiting düzenlendi. “Kuraklarda yaflanan kazalarda mevsimkaderimiz
de¤ildir”
l›k Kaderimiz De¤ildir” flilik iflçi olarak öldü¤ü vurgulan›rdiyerek hükümete ken, Siverek’teki su göletlerinin
ar›yla DTP taraf›ndan düzenlenen mitinge, yaklafl›k
ise Bucak ve Gürp›nar ailelerinin
öfkelerini
2.500 kifli kat›ld›. “Yollarda
tekelinde oldu¤una da de¤inildi.
gösterdiler.
mevsimlik iflçi olarak ölAKP hükümetinin ve politikalar›mek istemiyoruz”, “Çiftçin›n s›kça lanetlenildi¤i mitingde,
ye destek verilsin”, “May›n de¤il su kanallabölgenin bir an önce afet bölgesi ilan edilr› döflensin”, “AKP felaketi gidecek, kurakmesi ve operasyonlar›n durdurulup savafla
l›k gidecek” yaz›l› dövizler tafl›yan kitle s›k
aktar›lan paran›n köylüye aktar›lmas› gereks›k “Katil Erdo¤an”, “Biji Serok Apo”, “AKP
ti¤i vurguland›.
(Amed YDG)
İşçi-köylü 6
Dengê azadî
13-26 Haziran 2008
AKP ve CHP’den Amed kuflatmas›!
Yerel seçimlerin yaklaflmas› ile
birlikte siyaset sahnesi de yavafl yavafl ›s›n›yor.
Bölge turlar›na bafllayan milletvekilleri ve siyasi parti temsilcileri, yeniden oy peflinde. Elektrikten ulafl›ma,
ekmekten do¤algaza hemen tüm tüketim malzemesine yap›lan yüzde
100’ün üzerinde zamlar›n ard›ndan
düzen partilerinin ifli zor görünüyor.
Ancak onlar tüm aymazl›klar›n› kuflanarak ziyaretlerini sürdürüyorlar.
28 May›s’ta Erdo¤an’›n Diyarbak›r ziyaretinden sonra, Baykal da
geçti¤imiz hafta beklenen ziyaretini
gerçeklefltirdi. Zira, Erdo¤an’›n sarf
etmekte eksik kald›¤› vaatleri, yalanlar› söylemek Baykal’a düflmüfltü.
Mesele halk›n daha çok ezilmesi, sömürülmesi olunca; demokratik,
ekonomik ve politik haklar›n›n gasp›
olunca bu iki temsilcinin ne kadar da
iyi uzlaflabildi¤i malumumuzdur. Malumumuz olan bir di¤er gerçek de,
yine bu iki kiflinin halka yönelik sald›r›larda nas›l a¤›z birli¤i etti¤i, etle
t›rnak gibi oldu¤udur. Polis Vazife ve
Selahiyetleri Kanunu’nu jet h›z›yla,
elbirli¤iyle Meclis’ten geçirenler
bunlar de¤il miydi? SSGSS Tasar›s›
yasalafl›rken de ufak tefek pürüzlerin d›fl›nda tüm noktalarda ortaklaflmam›fllar m›yd›? Irak Kürdistan›’na
operasyon yap›lmas›n› öngören yetki belgesi aç›s›ndan da durum böyle
de¤il miydi?
Erdo¤an
bildi¤iniz gibi!
Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k
Sigortas› Kanunu’nun yasalaflmas› ile
birlikte emeklilik yafl›n›n yükseltilmesi ve birçok sa¤l›k hizmetinin sigorta kapsam›nda al›nmas› önümüzdeki günlerde emekçileri sanc›l› günlerin bekledi¤ine iflaret ediyor. Ancak bu ayn› zamanda egemenleri de
zor günlerin bekledi¤inin bir göstergesi. Zira, yap›lan araflt›rmalar
AKP’nin oy oran›nda önemli bir düflüfl oldu¤unu gösteriyor. Bir ara
mazlum rolünü daha rahat oynamak
için aç›lan kapatma davas›ndan da
bekledi¤i sonucu alamayan AKP hükümeti, halk düflman› yüzünün bedelini ödüyor. Bu tablo içinde de
do¤al olarak seçim maratonuna bafllayan düzen partilerinin ilk hedefi
“zapt edilecek bir kale” olarak
gördükleri Türkiye Kürdistan› oldu.
Daha önce bölgeye yapt›¤› ziyaretlerde oldu¤u gibi son ziyaretinde
de Erdo¤an önemli bir ç›k›fl yapt›.
Kabinedeki 11 bakan› ile
üretiyoruz. Bin 75 adet yeni derslik
yapaca¤›z. Orta ö¤retimde okullaflma
oran› yüzde yüze ç›kar›lacak…”
Oysa flu bir gerçek ki, Kürdün
da¤a ç›kmas›n› geri kalm›fll›¤›yla ba¤daflt›ranlar, T. Kürdistan›’na ekonomik yapt›r›mlarla bu iflin çözülebilece¤inden dem vurdular y›llarca. Gelinen aflamada yine ortaya at›lan
GAP Projesi de bugüne kadar yaflananlarla birlikte ele al›nd›¤›nda sonu
belli bir skeç gibidir. Örne¤in bugüne kadar hedeflenen sulaman›n sa-
kimseye kapt›rm›fl de¤ildir. O en
büyük denilen GAP’a bile...
Kald› ki büyük bir gürültü ile
Amed’e gelen Erdo¤an bir avuç iflbirlikçi ve gözü, ak›t›lacak milyon
dolarlarda olan patron d›fl›nda kimseden ilgi görmedi. Devlet, Kürt
halk›ndan duydu¤u korkuyu Amed’i
polis, asker, özel timler taraf›ndan
iflgal ederek de göstermifl oldu.
CHP’den
timsah gözyafllar›!
Tarlada çal›flan kad›n iflçi:
“Binlerce insan burada s›k›nt› çekiyo-
“Binlerce insan burada s›k›nt› çekiyoruz. Bizim için bir fleyler yap›n.
Bir sizin giyiminize, bir de benim giyimime bak›n. Babam f›r›nc›, sabahtan akflama kadar ateflin içinde çal›fl›yor.”
Amed’e ç›karma yapan Erdo¤an,
bölgenin kaderini de¤ifltirece¤i iddia
edilen “GAP Eylem Plan›n›”
yeniden aç›klad› ve Kürt ulusal sorununa dair düflüncelerini özetledi.
‹stiklal Marfl›’ndan al›nt›lar yaparak konuflma yapan Erdo¤an, Kürt
ulusal mücadelesini terör olarak nitelendirdi, “Tek dil tek millet tek
devlet” söylemini yineledi. Kürt ulusunun varl›¤›n› inkâr etti, bol bol vaatlerde bulundu; “Tar›msal iflletmelere
destek sa¤lanacak. Organik tar›m faaliyetleri yayg›nlaflt›r›lacak. 30 bin
hektar may›nl› arazi temizlenerek organik tar›ma kazand›r›lacak. Ad›yaman’da, Batman’da erozyon kontrolü
yapaca¤›z. fianl›urfa’da 300 bin fidan
Nas›l ki bu ülkede emperyalist yasalar halk›m›z›n uykuda oldu¤u saatlerde Meclis’ten
kolayca geçiriliyorsa; K›z›l›rmak’›n zehirli suyu
da son bir ayd›r Ankara halk›n›n haberi olmadan musluklar›m›zdan geçiriliyor.
Son y›llarda s›k s›k gündeme getirilen baflkentin içme suyu problemine çözüm olacak
projeler “arayan” Büyükflehir Belediyesi, önce Bolu-Gerede suyunu baflkente getirmek
Kad›köy’de
Bar›fl mitingi
Türkiye Bar›fl Meclisi’nin düzenledi¤i Bar›fl ve Kardefllik Mitingi 1 Haziran’da
Kad›köy’de gerçeklefltirildi. Çok say›da
ilden de kat›l›m›n oldu¤u mitingde, Tepe Nautilus önünde toplanan kitle, buradan yürüyüfle geçti. Yürüyüfl s›ras›nda, Bar›fl Meclisi imzal› ve üzerinde
“Art›k yeter. Kürt sorununda demokratik çözüm istiyoruz” yaz›l›
bir pankart aç›ld›. Ayr›ca mitinge kat›lanlar›n “Art›k Yeter”, “Edi Bes e”
ve Türkçe ve Kürtçe “Çözüm istiyorum” yaz›l› dövizler tafl›d›¤› gözlendi.
Mitinge D‹SK ve KESK’e ba¤l› sendikalar,
DTP, ESP, Küresel BAK, EMEP ve
‹HD’nin de aralar›nda bulundu¤u onlarca kurum kat›ld›. Mitingde yap›lan konuflmalarda, “Kürt sorununda ölümden
de¤il çözümden yana” olundu¤u belirtildi. Mitingde s›k s›k “Yaflas›n halklar›n
kardeflli¤i”, “Katil Erdo¤an”, “Ölüm
de¤il, çözüm istiyoruz”, “Biji serok
Apo” sloganlar› at›ld›.
(Kartal)
dece yüzde 15’i gerçeklefltirilebilmifl
ve sulama kanallar› b›rakal›m yoksul
köylüyü, orta köylünün tarlas›n›n yan›ndan bile geçmemifl, yoksul köylüler yine sistem partileri öncülü¤ünde
“ya¤mur duas›”na ç›kart›lm›flt›r.
Devletin tek yat›r›m› GAP de¤ildi tabi ki… Özellikle 1980 sonras›
yerden mantar gibi biten askeri karakollar, polis, jandarma, asker sevkiyat›, teknolojik araçlar, koruculuk,
bir bütçe s›n›rlamas›na tabi olmayan
Özel Harp Dairesi ve onun örgütledi¤i J‹TEM benzeri örgütlenmeler,
bombalar, silahlar, savafl uçaklar›...
‹flte devletin gerçek yat›r›m› buydu.
Bugün de de¤iflen bir fley yoktur.
Bütçeden aslan pay›n› TSK henüz
ruz. Bizim için bir fleyler yap›n. Bir sizin giyiminize, bir de benim giyimime
bak›n. Babam f›r›nc›, sabahtan akflama
kadar ateflin içinde çal›fl›yor.”
Deniz Baykal: “Do¤ru, bütün
bunlar› biliyorum, bunun için buraday›m.”
Tarlada çal›flan kad›n iflçi: “Size inanm›yorum sözle pilav piflmez.”
Deniz Baykal’›n T. Kürdistan›’na
yapt›¤› ç›karma s›ras›nda bas›na yans›yan bu konuflma, bölge insan›n düzen partilerine özelliklede CHP’ye
yönelik tepkisini de gösteriyor.
4–5 Haziran tarihlerinde Urfa ve
Amed’e yönelik bir bölge turu düzenleyen Deniz Baykal’› da seçim telafl› sard›. Urfa ziyareti s›ras›nda yol
boyunca tarlalarda çal›flan iflçilerle
konuflan Deniz Baykal, iflçilere
CHP’nin bölgeye yönelik “yeni aç›l›mlar›n›” anlatt›. Deniz Baykal’›n anlatt›klar›na inanmayan iflçiler Baykal’la tart›flt›. Gezi s›ras›nda birçok
yerde halk›n protestolar› ile karfl›laflan Deniz Baykal, bekledi¤i ilgiyi görmedi. Kald›¤› otel ç›k›fl›nda üzerine
yumurta at›larak protesto edilen
Baykal, bölge insan›na yeni vaatlerde
bulundu ve Erdo¤an’›n kimi yalanlar›n› da desteklemekten geri kalmad›.
“Etnik kimlik insan›n flerefidir”
diyerek önceki pratiklerini unutturmaya ve flirin görünmeye çal›flan
Baykal’a tek bafl›na yukar›daki diyalog bile yeterli yan›t› vermektedir
asl›nda. Ancak klasik Kürt düflman›
söylemlerini gezi s›ras›nda s›kça
tekrarlayan Deniz Baykal Kürt ulusal Hareketi’ni terör örgütü olarak
nitelendirmekten de geri durmad›.
Hat›rlanaca¤› gibi CHP, 22
Temmuz seçimlerinde T. Kürdistan›’nda büyük bir hezimete u¤ram›flt›. S›n›r ötesi operasyon, Newroz
sald›r›lar›, fiemdinli olaylar›nda
MHP’den daha geri tutumlar tak›nm›flt›. Ancak aç›kt›r ki, Kürt halk›
“Cumhuriyet Tank Partisi” olarak nitelendirdi¤i CHP’nin politikalar›na tepki duymaktad›r. Kamuoyunda aç›ktan darbe ça¤r›s› yapan,
orduyu göreve ça¤›ran CHP’nin
Kürt halk›n›n sorunlar›na e¤iliyor
görünmesi ve döktü¤ü timsah gözyafllar› inand›r›c›l›ktan uzakt›r.
Onlar s›n›f düflmanlar›m›zd›r bizim. Ölüm tersanelerinde mahkumken çal›flmaya biz, onlar kan içicilerimiz. Küçük ama eme¤imizin ürünü
evlerimizi bafl›m›za y›kan onlar. ‹fl,
afl, e¤itim, sa¤l›k hakk›m›z› talep
ederken meydanlarda üzerimize
panzer sürenler onlar. Anadilimizde
hayk›r›rken kimli¤imizi kurflunlara
hedef tutanlar onlar. Kolumuzu k›ran, bizlere onursuzlu¤u ve kölece
bir yaflam› dayatan onlar. Onlar bizim iflkencecilerimiz ve biz onlar› affetmeyece¤iz.
Baflkentin Çernobil’i K›z›l›rmak!
istemifl fakat bu projenin gerek maliyet gerekse zaman kayb›na neden olaca¤›n› ileri sürerek kimyasal de¤erler bak›m›ndan uygun olmad›¤› birçok kurum taraf›ndan dile
getirilen K›z›l›rmak suyu projesini uygulamay›
daha uygun görmüfltür.
Yapt›¤› aç›klamalarda K›z›l›rmak’tan getirilen suyun hiçbir flekilde sa¤l›¤a zararl› olmad›¤› konusunda beyanlarda bulunan Gökçek:
“K›z›l›rmak Suyu’ndaki tek sorun sülfat
oran›n›n yüksek olmas›d›r, buradaki
sülfat oran›, belirtilen dünya standartlar›n›n alt›ndad›r. Bu su kar ve ya¤mur
sular›ndan oluflan suyun lezzetine elbette sahip de¤ildir. Tad›nda biraz kekrelik vard›r. Hiçbir flekilde insan sa¤l›¤›
için zararl› de¤ildir” diye konufltu. Haberin
ç›kmas›n›n ard›ndan K›r›kkale Belediye Baflkan›, K›r›kkale ‹l Sa¤l›k Müdürü ve K›r›kkale
Yüksek ‹htisas Hastanesi Baflhekimi’ni telefonla arayarak, su kaynakl› herhangi bir ishal
olay›n›n yaflan›p yaflanmad›¤›n› sordu¤unu
söyleyen Baflkan Gökçek, ald›¤› yan›t›n, “20
y›ld›r su kaynakl› herhangi bir sa¤l›k sorunun
yaflanmad›¤›” yönünde oldu¤unu kaydetti.
Gökçek’in a¤z›ndan ç›kan sözlerde sa¤l›k sorunu olarak sadece ishal vakalar›n› dikkate
almas› ise hayli kayg› uyand›r›c›d›r.
Oysa ‹nflaat Mühendisleri Odas›, Kimya
Mühendisleri Odas›, Çevre Mühendisleri Odas› ve Ankara Tabip Odas› iflbirli¤i ile bir heyet
oluflturulmufl, K›z›l›rmak-Kesik Köprü suyundan numune al›nm›fl ve ODTÜ Çevre Mühendisli¤i Bölümü’nde tahliller yap›lm›flt›r. Buna
göre K›z›l›rmak suyunda sülfat, sodyum ve klorür miktar›, Dünya Sa¤l›k Örgütü ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n belirledi¤i s›n›rlar›n üzerindedir.
Önemli bir konu ise K›z›l›rmak suyundaki
insan sa¤l›¤›n› tehdit eden de¤erlerin, ‹vedik
Ar›tma Tesislerinde kullan›lan teknoloji ile
afla¤› çekilemeyece¤i, zararl› maddelerin ar›t›lamayaca¤›d›r.
“* Hirfanl› ve Kesikköprü Baraj Göllerinde yap›lm›fl olan kirlilik araflt›rmalar› kapsa-
m›nda bölge halk›nda görülen rahats›zl›klar
do¤rultusunda (epidemi esas al›narak) belirlenen mikroorganizmalar ve içme suyu kirlilik
parametrelerinde belirtilen indikatör mikroorganizmalar incelenmifl, baraj göllerinin bakteriyolojik aç›dan k›ta içi II. s›n›f su kalitesinde
oldu¤u ve içme suyu olarak kullan›lamayaca¤›
belirlenmifltir.
* Kesikköprü Baraj›’ndaki su kalitesinin
yükseltilmesi için; öncelikle Hirfanl› Baraj› su
kalitesinin iyilefltirilmesi, bunun için de K›z›l›rmak Nehri’ne kar›flan kirlenmelerin önlenmesi gerekmektedir.
* Hirfanl› ve Kesikköprü Baraj Göllerinde
Bacillariophyceae familyas›ndan sulara hofl
olmayan tat ve koku veren synedra sp. ve
Asterionella sp. gibi alglerin ilkbahar aylar›nda yo¤unlu¤u artmaktad›r. Ayn› zamanda filtre t›kay›c› özellikleri olan bu algler ar›tma tesislerinde filtrasyon problemlerine yol açmaktad›r.
* Mikrobiyolojik ölçüm sonuçlar› da Hirfanl› ve Kesikköprü barajlar› sular›n›n bakteriyolojik aç›dan k›ta içi II. s›n›f su kalitesinde oldu¤u ve içme suyu olarak kullan›lamayaca¤›n›
göstermektedir.
HPG gerillalar›na
kitlesel
cenaze töreni
Mevsim de¤iflikli¤i ile birlikte operasyonlar›na
h›z veren devlet gerillalar› katlediyor ve
ormanlar› bombal›yor.
Geçti¤imiz haftalarda A¤r› Gulizerk köyü k›rsal›nda ç›kan çat›flmada flehit düflen HPG’li
Hüsnü K›pçak (Zagros Van) ile Zeynep
Katar (Arjin Cem) binlerce kifli taraf›ndan
topra¤a verildi. Gerillalar›n cenazeleri aileleri taraf›ndan al›narak Van’›n fiabaniye Mahallesi’ndeki fiabaniye Camisi’ne getirildi.
Sar›, k›rm›z›, yeflil renklerle sar›lan tabuta
konulan cenazeler, binlerce kifli taraf›ndan
al›narak mezarl›¤a do¤ru yürüyüfle geçti.
Cenazeler topra¤a verildikten sonra, özgürlük mücadelesinde yaflam›n› yitirenlerin
an›s›na sayg› duruflu yap›ld›. Cenaze töreninde konuflan DTP Van ‹l Baflkan Vekili
Selim Ertafl, gençlerin da¤lar› tercih etmesinin nedeninin inkar ve imha sisteminin
dayat›lmas› oldu¤unu söyledi.
Ayr›ca Tunceli merkeze ba¤l› Çiçekli Köyü
Jandarma Karakolu’nun üst k›sm›nda yer
alan ormanl›k alanda askerlerin top at›fl›
nedeniyle yang›n ç›kt›.
(H. Merkezi)
Van’da miting
KESK’in ald›¤› karar sonucu 7 Haziran 2008
Cumartesi günü Van merkezde bir bölgesel bir miting gerçeklefltirildi. “Özgür ve
Demokratik Bir Türkiye için, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm” fliar›yla gerçeklefltirilen mitinge 80 bin civar›nda insan kat›ld›. Mitinge kat›lan Fatma Kurtulan konuflmas›nda Newroz’da Van’da yaflanan olaylar›n sorumlusu olan Van Valisi ve Van Emniyet Müdürü’nün hala görevde olduklar›na dikkat çekti.
Biz de Yeni Demokrat Gençlik olarak “Söz,
Yetki ve Örgütlenme Hakk›m›z› ‹stiyoruz!”
Yeni Demokrat Gençlik yaz›l› pankart›m›z ve YDG flamalar›m›zla mitingde yerimizi ald›k. Kitle tüm engelleme ve bask›lara ra¤men büyük bir coflkuyla eylemi gerçeklefltirdi. Bizim aç›m›zdan da coflkulu geçen mitingde bizler s›k s›k “Kürdistan faflizme mezar olacak”, “Faflizme karfl›
omuz omuza”, “Bilimsel paras›z anadilde e¤itim”, “Biji b›ratiya gelan”, “Anadil
hakt›r engellenemez” sloganlar›n› att›k.
(Van YDG)
* Ankara için içme ve kullanma suyu planlamalar›nda bu durumlar göz önüne al›narak varsa K›z›l›rmak d›fl›ndaki seçeneklerin tekrar de¤erlendirilmesi yararl› görülmektedir.” (Turhan
Çakar-Tüketici Haklar› Derne¤i Baflkan›)
Tüm bu araflt›rmalara ra¤men Büyükflehir
Belediye Baflkan›, K›z›l›rmak suyunun Ankaral›lar›n musluklar›ndan akmas›nda bir sak›nca görmemifl ve gelen tüm tepkilerin sadece “ideolojik bir sald›r›”dan ibaret oldu¤unu vurgulayarak yapt›¤› iflin hakl›l›¤›n› savunmufltur.
Ancak bizler biliyoruz ki bu su kavgas›ndan
kimlerin rant sa¤lad›¤› aç›kça ortadad›r. Bunun
en büyük göstergesi her gün yeni bir haz›r su
firmas›n›n ortaya ç›kmas›d›r. Tabi bu su firmalar›n›n ortaya ç›kmas›ndan en büyük pay› alan
ise yine Belediye’nin kendisidir.
(Ankara)
“Devlet, fakirin yüzüne bile bakm›yor!”
Turgut Reis Mahallesi’nde, camekânl› ma¤azalar, gösteriflli ifl yerleri ve apartmanlar
vard›r. Bütün bunlar›n ortas›nda saklanmaya
çal›fl›l›r gibi duran Romanlar›n yaflad›¤› bir yer
vard›r, ayr› olarak. Onlar her zaman toplu yaflarlar. Evleri birbirlerine benzer, ufak ve
gösteriflsiz. Ancak son zamanlarda Romanlar buralardaki evlerinden d›flar› at›ld›. Evler
y›k›larak enkaz haline getirildi. Deprem o kadar büyüktü ki, sa¤lam kalan hiç bir ev yoktu.
Ama kimse duymad› bu depremi, kimse hissetmedi o y›k›m an›n›. Evleri y›k›l›rken hiç
kimse bakamad› dozerlere, evleri y›k›lanlar
s›rtlar›n› dönüp ancak a¤layabildiler. Yaln›zl›¤›n resmini dozerler çizmiflti bile. Para çok
güçlü idi ve sahibini de alçaltm›flt›. Para onlar› hem kimsesiz hem de evsiz b›rakt›. Onlar
sadece insanlar› e¤lendirmek isteyen ve her
zaman d›fllanan insanlard›. Tek suçlar› Roman
olmak de¤ildi asl›nda, yoksul olmalar›yd›. Art›k gidecek yerleri de yoktu. Y›k›lm›fl duvarlarda onlar›n nefleleri, hayatlar›, izleri vard›.
fiimdi onlardan geriye kalan “Turgut Reis
Y›k›lmas›n-Romanlar” yaz›s›.
- Merhaba, Turgut Reis Mahallesi
halk› olarak bize evlerinizin neden y›-
k›ld›¤›n› anlat›r m›s›n›z?
- Bu evleri biz önceden alm›flt›k. Fakat
Belediye mafyayla birlik yaparak evlerimizi
ihaleye ç›kard› ve bize 15-20 y›l verdi. Biz de
mahkemeye baflvurduk. Mahkeme 15 y›ld›r
devam ediyordu. 1 sene önce bitti. Mahkemeyi biz kazand›k. Yarg›tay karar›n bozulmayaca¤›na dair bize belge bile verdi. Fakat son-
ra ne olduysa mafya, belediyenin arac›l›¤›yla
evimize el koydu. Her eve 20 bin YTL verdi.
fiimdi evin arsalar›n› 100 bin YTL’ye sat›yor.
- Peki, size bir adres gösteriyorlar
m›?
- Yok! 20 bin YTL’yi veriyorlar, ne haliniz varsa görün diyorlar. Oysa biz hiçbir fley
de yapmad›k onlara, evimizi y›kt›lar sesimizi
ç›karmad›k. fiimdi ne yapaca¤›z bilmiyoruz.
Kimseden destek de görmedik. ‹lk gelen gazeteciler de sizsiniz. Ama biz Romanlar hep
d›fllan›yoruz. Seçim döneminde geldiler oy
istemeye, zaten bir daha da gelmediler. ‹fline gelince hat›rlad›, flimdi unuttu. fiimdi gidecek yerimiz de yok. 20 bin YTL’ye ne yapabiliriz ki? Ev desen alamay›z, kira desen
nereye kadar?
- Bunlar d›fl›nda hiç aç›klama yap›lmad› m›?
- Yap›ld›. Deprem bölgesi mi ne dediler.
Ama her taraf›, her evi y›karak zaten deprem
alan›na çevirdiler. fiimdi de kimse bize sahip
ç›km›yor. Bu ülkede deprem görmek istemiyorsan, zengin olacaks›n. Zenginsen istedi¤ini
yapar, istedi¤in gibi yaflars›n. Devlet fakirin,
gariban›n yüzüne bakm›yor.
(Mersin)
İşçi-köylü 7
13-26 Haziran 2008
“Sincan’a bir daha Zavar’› almaya gelece¤iz!”
Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan mesane kanseri
Erol Zavar’›n serbest b›rak›lmas›n› isteyen Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu, insan haklar› savunucular›,
devrimci ve demokratik kurumlar 31 May›s günü Yüksel Caddesi’nde eylem yapt›. Yüksel
Caddesi’ne yürüyüflle gelen kitle, sloganlarla Erol Zavar’›n b›rak›lmas›n› istedi. Burada aç›klamay› kurumlar ad›na Dr. Alp
Ayan okudu. Okunan aç›klaman›n ard›ndan avukat Selçuk
Koza¤açl›, tutsak anas› Selvi
Gülmez ve Erol Zavar’›n efli
Elif Zavar birer konuflma yapt›. Konuflmalar›n ard›ndan flair
Mehmet Özer’in okudu¤u fliirler ve kitlenin okudu¤u marfllarla Yüksel Caddesi’ndeki eylem son buldu.
Daha sonra otobüslere bini-
lerek Sincan F Tipi’ne do¤ru yola ç›k›ld›. Hapishane
önüne gelindi¤inde kitle
otobüslerden inerek kortejler oluflturdu ve sloganlarla içeriye seslerini duyurmaya çal›flt›. Z›lg›tlar,
alk›fllar, ›sl›klar ve sloganlarla seslerini içeriye duyurmay› baflaran kitle, içeriden seslerine ses gelmesiyle daha gür bir flekilde
slogan atarak içerdeki tutsaklara yaln›z olmad›klar›n›
bir kez daha hat›rlatt›.
Çavbella marfl›n›n hep bir
a¤›zdan okunmas›n›n ard›ndan Erol Zavar’›n yazd›¤› “Ölümü ektim randevu yerine” adl› fliir
okundu. Daha sonra ise
Dr. Alp Ayan, Erol Zavar’›n hastal›k sürecini ve
flu anki durumunu anlatt›.
Burada okunan aç›klamada; Zavar’›n tutsakl›¤› süresince 14 kez
ameliyat oldu¤u dile getirildi. Ayr›ca Türk Tabipler Birli¤i’nin (TTB),
Adli T›p Kurumu’nun haz›rlad›¤›
rapora karfl› alternatif bir rapor
haz›rlayaca¤› ve bu rapor ile Cumhurbaflkanl›¤›na gidilece¤i belirtilerek, “Sincan’a bir daha gelece¤iz, bu sefer Erol’u almaya gelece¤iz” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan Erol Zavar ile görüflmeye
giden avukatlar “Yetkili kimse
yok” denilerek Zavar’la görüfltürülmediler.
Gündo¤du Marfl›n›n hep bir
a¤›zdan söylenmesinin ard›ndan
at›lan sloganlarla eylem son buldu.
Erol Zavar’a Yaflama Hakk› Koordinasyonu ve ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin ça¤r›s›yla gerçeklefltirilen eyleme aralar›nda Partizan’›n da bulundu¤u birçok devrimci kurum ve
kitle örgütü kat›ld›.
(Ankara)
Halkın gündemi
10 saatlik sohbet hakk› yok!
Hapishanelerde yaflanan hak ihlalleri
ile ve tecridi protesto eden tutsak
yak›nlar› bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi.
7 Haziran Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen ‹HD Cezaevi Komisyonu,
TUYAB ve TUAD hapishanelerde tecridin sürdü¤ünü, hak ihlallerinin devam etti¤ini dile getirdi.
“Hapishanelerde
tecride ve hak ihlallerine son” yaz›l› pankart açan
kitle “Tecrit kald›r›ls›n”, “Disiplin
cezalar›na son”
yaz›l› dövizlerle taleplerini dile getirdi. Galatasaray Meydan›’nda bas›n aç›klamas› yapmak isteyen kitleye polis engel oldu. Beyo¤lu Emniyet Müdürlü¤ü’nün stand›n› meydana açan polis, tutsak ailelerinin eylemini engellemeye çal›flt›. Polisle
“Hayata Dönüfl”te katillere de¤il, tutsaklara ceza!
F ipi hapishaneleri hayata geçirmek
amac›yla gerçeklefltirilen 19 Aral›k katliam› davas›nda katiller serbest b›rak›l›rken
tutsaklara ceza ya¤d›. 19 Aral›k 2000’de
“Hayata Dönüfl” ad› alt›nda Türkiye genelinde 20 hapishaneye gerçeklefltirilen
operasyonda 28 devrimci tutsak katledilmifl, onlarcas› da yaralanm›flt›.
Dört devrimci tutsa¤›n öldürüldü¤ü
Çanakkale Hapishanesi’nde yaflanan operasyonla ilgili davada esas hakk›ndaki mütealas›n› veren savc›l›k, katliamdan sa¤
kurtulan tutsaklara a¤›r cezalar istedi.
Kaypakkaya Adana’da
cofl
flk
kuyla an›ld›
Çanakkale A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 27 May›s günü görülen duruflmada Cumhuriyet Savc›s› Mehmet Çetinkaya 17 kifli hakk›nda 15 ile 20 y›l
aras›nda hapis cezas›, di¤er tüm san›klar
hakk›nda 6 aydan 3 y›la varan hapis cezas› istedi. 28 devrimcinin öldürüldü¤ü
operasyonda devlet, öldürenleri de¤il
tutsaklar› san›k sandalyesinde yarg›l›yor.
‹ddianamede operasyonda kolluk güçleri taraf›ndan öldürülen Fahri Sar› ve ‹lker Babacan “Silahl› isyan ve çat›flma ortam›nda ölen” kifliler olarak
geçiyor. Ancak Adli T›p raporunda
ölümlerle ilgili bulgular iddianame ile büyük bir çeliflki oluflturuyor. Adli T›p yapt›¤› araflt›rma sonucunda Fahri Sar›’n›n
“Ölümünün ateflli silah mermi çekirde¤ine ba¤l› ince ba¤›rsak ve
mezan yaralanmas›, iç kanama…”,
Sultan Sar›’n›n “Ölümünün künt bir
cismin (Muhtemelen 4 cm çapl›)
süratle gö¤üs ön duvar›na çarpmas› ile meydana gelen travmaya…)
‹lker Babacan’›n “Ölümünün bafla
soldan giren muhtemelen göz yaflart›c› gaz bombas› ile kafatas› ve
kaide k›r›klar› beyin ve beyincik
harabiyeti ile...) oldu¤u dile getirilmiflti. Görüldü¤ü gibi devletin kolluk güçleri taraf›ndan öldürülen tutsaklar, iddianamede çat›flma ortam›nda ölen insanlar olarak yer almaktad›r.
Savc›l›k tüm san›klar›n hapishane
idaresine silahl› isyan etmekten 6 aydan
üç y›la kadar hapis cezas› ile, 17 san›k
hakk›nda 5237 say›l› yasa ile 15 y›l ile
20 y›l aras›nda ceza istedi. Operasyonu
gerçeklefltiren kamu görevlileri ve ‹l
Jandarma Komutan› Ali Göksu hakk›nda ceza verilmesine yer olmad›¤›na
karar verdi.
Savc›l›k haz›rlad›¤› mütealada teraziyi öylesine kaç›rm›fl ki öldürülen tutsaklar hakk›nda bile hapis istemekte. Dursun Önder 2003 y›l›nda yaflanan çat›flma sonucu hayat›n› kaybetmifl olmas›na
ra¤men hakk›nda a¤›r hapis cezas› istenmektedir. 28 Nisan 2006’da Ölüm
Orucu’nda yaflam›n› yitiren Fatma Koyup›nar ve Ocak 2008’de trafik kazas›nda hayat›n› kaybeden Ali Gündüz’ün ise 3 y›la kadar hapsi isteniyor.
(H. Merkezi)
Mersin YDG söz, yetki,
karar hakk›n› istedi!
May›s’ta YDG olarak “Söz, Yetki,
Karar ve Örgütlenme Hakk›m›z› ‹stiyoruz” kampanyas› çerçevesinde bir piknik düzenledik. Pikni¤e genifl bir kat›l›m sa¤lanamad›, fakat genifl bir çerçeve-
19
Mu¤la’da sorufl
fltturma terörü
eçen Kas›m ay›nda
Mu¤la’da YÖK’ü protesto etmek için yap›lan bas›n aç›klamas›na kat›ld›klar› için 46 kifliye uzaklaflt›rma verilmiflti. Okullar›n kapanmas›na
2 gün kala aç›klanan kararda
35 ö¤renciye 1 dönem, 11 ö¤renciye 2 dönem uzaklaflt›rma
verildi. 4 Haziran 2008’de ö¤renilen sonuçlar üzerine sadece
yasal olan bir bas›n aç›klamas›na
kat›lmaktan bu kadar a¤›r bir ce-
G
za verilmesine tepki amaçl› Rektörlük binas›n›n önünde toplanan devrimci, demokrat ve
yurtsever ö¤renciler rektörle
görüflme talebinde bulundu.
Rektörün il d›fl›nda olmas›ndan
kaynakl› 3 temsilci arkadafl rektör vekiliyle görüfltü. Görüflme
s›ras›nda rektör aray›p ertesi
gün için görüflme talebinde bulundu. Ertesi gün görüflülmek
üzere eylem sonland›r›ld›.
(Mu¤la YDG)
Üniversitelerde sald›r›lar sürüyor
Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri haklar›nda aç›lan soruflturmalar› k›namak amac›yla 4 Haziran
Çarflamba günü, rektörlük binas› önünde bir araya geldi. Burada
kitle ad›na konuflan Esra Sönmez, Türkiye’nin dört bir yan›nda üniversitelere yönelik sald›r›lar›n Ankara, Bursa, ‹stanbul, Antal-
ya ve Sivas’tan sonra Anadolu
Üniversitesi’nde de yafland›¤›n›
söyledi. Sönmez, bahar flenliklerinde ellerinde sat›rlar›, sopalar›,
b›çaklar›yla gelen grubun; eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itimi savunan çetelere karfl› bilimden yana tav›r alan ö¤rencilere sald›rd›¤›n› belirtti.
Sönmez, 50. y›l›nda demokrat
kimli¤i ile bilinen Anadolu Üniversitesi’nin, sald›r›ya u¤rayan yaklafl›k 30 ö¤renciye soruflturma açt›¤›n› belirterek Soruflturma Komisyonu Baflkan› Rektör Yard›mc›s› Nüvit Gerek’in sald›r›lar›n
planl› ve programl› flekilde yap›ld›¤›n› onaylad›¤› halde, “çeteler d›-
Kaybedilen gelece¤imizdir!
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’y›
katlediliflinin 35. y›l›nda örgütledi¤imiz
bir etkinlikle and›k. 1 Haziran Pazar
günü saat 14.00’de bafllayan etkinli¤imize ÇHKM, Al›nteri, DHP ve Kurtulufl destek verdi. Etkinli¤imiz Kaypakkaya flahs›nda tüm devrim flehitleri için
yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan YDG’li arkadafllar›m›z›n haz›rlad›¤›
ve Kaypakkaya’n›n hayat›n› ve mücadelesini konu alan bir yaz›n›n okunmas›yla devam etti. Ard›ndan YDG’li bir
arkadafl›m›z fliir okudu. fiiirden sonra
Adana YDG Kültür Sanat Komisyonu’nun haz›rlad›¤› sinevizyon gösterisi yap›ld›. K›sa bir aradan sonra ikinci bölümde etkinli¤imiz bir arkadafl›m›z›n kendisinin haz›rlad›¤› “Umut” adl›
ve hücreleri konu alan tek kiflilik tiyatro gösterisi ile bafllad›. Yaklafl›k 20-25
dakika süren gösteri oldukça ilgi toplad›. Adana YDG bünyesinde oluflturulan Müzik Grubu’nun haz›rlad›¤› marfllar›n okunmas›n›n ard›ndan etkinli¤imiz sona erdi.
(Adana YDG)
de ‘68 kufla¤› önderleri ve
özelde ‹brahim Kaypakkaya
ile ilgili süreç anlat›ld›. Daha
sonra kampanyam›z özgülünde çeflitli tart›flmalar yürütüldü. Bilgi yar›flmas›n›n da oldu¤u piknikte e¤lenceli vakit geçirdik.
(Mersin YDG)
Ankara
17–31 May›s tarihleri 1995 y›l›ndan bu yana Gözalt›nda Kay›plarla Mücadele Haftas› olarak birçok etkinli¤e sahne olmakta. Bu y›l
da gözalt›nda ve faili meçhul cinayetlerde yak›nlar›n› kaybeden aileler gözalt›nda kay›plar›n son bulmas›n› istedi. Gözalt›nda Kay›plarla Mücadele Haftas›, Kay›plara
Karfl›
Uluslararas›
Komite
(ICAD), ‹HDi ‹stanbul fiubesi ve
Yak›nlar›n› Kaybeden Ailelerle
Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i'nin (YAKAY-DER) ortak
eylemi ile bafllad›.
Cumartesi annelerinin verdi¤i
mücadelenin simgesi haline gelen
Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelen insan haklar› savunucular›
ve aileler kay›plar›n ve faili meçhul
cinayetlerin son bulmas›n› istedi.
Gazi direniflinin ard›ndan gözalt›na
al›narak öldürülen Hasan Ocak’›n
kardefli Maside Ocak gözalt›nda
kay›plarla mücadelenin Hasan
Ocak’la beraber yeni bir boyut ald›¤›n› dile getirdi.
18 May›s günü Gazi Mezarl›¤›’nda biraya gelen kitle Hasan
Ocak ve R›dvan Karakoç’u mezarlar› bafl›nda and›.
‹nsan Haklar› Derne¤i ‹stanbul
fiubesi hafta boyunca foto¤raf sergisi düzenledi.
Kay›plara Karfl› Uluslararas›
Komite (ICAD)1993–1994 y›llar›
aras›nda yaflanan kay›plarla ilgili
olarak Genelkurmay Baflkan›, baflbakan› ve Cumhurbaflkan› gibi dönemin yöneticileri hakk›nda suç
duyurusunda bulundu. 27 May›s
günü Sultanahmet Meydan›’nda biraraya gelen kitle “Kay›p edenler yarg›lans›n” yaz›l› bir pankart açarak sloganlar›n› hayk›rd›lar. Aileler dönemin Genelkurmay
Baflkan› Do¤an Gürefl, Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel,
Baflbakan Tansu Çiller, OHAL
Valisi Hayri Kozakç›o¤lu ve
‹çiflleri Bakan› Mehmet A¤ar
hakk›nda suç duyurusunda bulundular.
flar›, bilim içeri” dedikleri için soruflturma açt›¤›n› söyledi.
Sönmez “yaflanan bu sald›r›lar
sadece birebir sald›r›ya u¤ram›fl
arkadafllar›m›za de¤il, sisteme muhalif, e¤itimin ticarileflmesine karfl›,
bilimden yana olan tüm ilerici güçlere yap›lm›fl sald›r›d›r” dedi.
(Eskiflehir’den bir ‹K okuru)
Kay›plar Haftas›’n›n son gününde ICAD ve YAKAY-DER taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Galatasaray Lisesi
önünde biraya gelen kitle burada
bir oturma eylemi gerçeklefltirdi.
yap›lan tart›flmalardan sonra bas›n
aç›klamas› caddenin karfl›s›nda gerçeklefltirildi. “Tecride son”,
“Hasta tutsaklar tedavi edilsin” sloganlar›n› hayk›ran tutsak aileleri ve insan haklar› savunucular›
10 kiflilik sohbet hakk›n›n sadece
Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde
uyguland›¤›n›, di¤er hapishanelerde
keyfi bir flekilde uygulanmad›¤›n› dile getirdiler. Aç›k
g ö r ü fl l e r i n
kamera ile
izlenmek istendi¤ini ifade
eden
aileler bunun
bir insan haklar› ihlali oldu¤unu söyledi. Hapishanelerde yaflanan hak
ihlallerinin ba¤›ms›z kurullarca izlenmesi gerekti¤inin alt›n› çizen
aileler, tutsaklar›n verdi¤i itiraz
dilekçelerinin dikkate al›nmad›¤›n›
da sözlerine ekledi.
(‹stanbul)
Habip Gül’in
mezar›na yönelik
sald›r›ya k›nama
Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu (BDSP), 30 May›s 2008
Pazar günü Konak Kemeralt›
giriflinde, Ulucanlar katliam›nda
ölümsüzleflen Habip Gül’ün
Helvac› Köyü’ndeki mezar›na
yap›lan faflist sald›r›y› protesto
etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle ad›na okunan
aç›klamada Gül’ün mezar›na
yap›lan sald›r›n›n asl›nda devrime ve devrimci de¤erlere yönelik oldu¤u söylendi. (‹zmir)
Adana’da
gözalt› terörü
Adana TMfi’nin gerçeklefltirdi¤i
gözalt› furyas›na 2 Haziran
2008 tarihinde sabah saatlerinde bir yenisi daha eklendi. Adana’da son y›llar›n en kitlesel ve
coflkulu 1 May›s mitingi bu y›l
gerçekleflmiflti. 1 May›s’›n ard›ndan bir ay geçmesine ra¤men DHP üyelerine yönelik bir
operasyon bafllat›ld›. Sabah saatlerinde evleri bas›lan birçok
devrimci gözalt›na al›nd›. Gözalt›lar gün içerisinde de devam
etti. fiu ana kadar gözalt›na al›nanlar›n say›s›n›n 18 oldu¤u ve
aranan insanlar›n oldu¤u bildirildi. Gözalt› sürecinden sonra
mahkemeye ç›kar›lan 18 kifliden 4’ü tutuklanarak Adana
Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’ne gönderildi. Di¤erleri tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›.
(Adana)
Ankara
Bayramtepe’de
‹brahim
Kaypakkaya
afiflleri yap›ld›
‹HD Ankara fiubesi taraf›ndan
17-31 May›s Kay›plar Haftas›’nda
kay›plar›n bulunmas› için devletin
üzerine düflen görevleri yerine getirmesine iliflkin toplanan imzalar 6
Haziran 2008 tarihinde Meclis’e
sunuldu. Dilekçeleri sunmak üzere,
Meclis Dikmen kap›s›nda bir araya
gelen ‹HD üyeleri, “‹nsan hakk›
yaflam hakk›d›r”, “Kay›plar bulunsun hesaplar sorulsun” sloganlar›n› att›. Polisin yo¤un y›¤›nak yapt›¤› eylemde aç›klamay› yapan ‹HD
Ankara fiube Yöneticisi Mehmet
Ali Tosun, faili meçhul cinayetlerin ayd›nlat›lmas›, gözalt› ve kay›plar›n faillerinin aç›klanmas› ve yarg›lanmas›n› isteyerek, çat›flmalardan
do¤an ma¤duriyetlere dikkat çekti.
‹HD yöneticileri daha sonra
toplad›klar› imzalar› Meclis ‹nsan
Haklar› Komisyonu’na iletilmek
üzere, yetkililere teslim etti.
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölüm y›ldönümü
vesilesiyle Alt›nflehir ve Bayramtepe’de TKP/ML militanlar› taraf›ndan “‹brahim Kaypakkaya
ölümsüzdürTKP/ML” yaz›l› afifller yap›ld›.
Elimize e-posta yoluyla ulaflan ve
TKP/ML Semt Komitesi
imzas›n› tafl›yan habere göre
yayg›n bir flekilde yap›lan afifllerin bir k›sm› ertesi güne kal›rken bir k›sm› da kolluk güçleri
taraf›ndan sökülmüfltür.
Ayr›ca son zamanlarda özellikle
Küçükçekmece Zab›ta Ekipleri,
ellerinde kova ve f›rçalarla
semtleri gezerek, emekçi semtlerdeki duvar afifllerini y›rtarak,
devrimcilere olan tahammülsüzlü¤ünü ortaya koymaktad›r.
İşçi-köylü 8
Politik gündem
Dünyan›n birçok ülkesinde g›da
fiyatlar›n›n çok h›zl› yükselmesi sonucu açlar ordusuna yüz milyonlar eklendi. M›s›r, Pakistan, Endonezya,
Özbekistan, Kamerun, Burkina Faso, Arjantin ve daha birçok ülkede
açl›k dolay›s›yla halklar›n isyan›n› gördük. Haiti’de bu isyanlar hükümetin
devrilmesine yol açt›. M›s›r’da onlarca kifli polis kurflunuyla öldü, yüzlercesi hapse at›ld›. Güney Afrika’da çekilen açl›¤›n sorumlusu olarak görülen yine Afrika kökenli onlarca göçmen linç edilerek öldürüldü. Kitlelerin açl›k dolay›s›yla ortaya ç›kan öfkeleri bazen hükümetlere karfl› isyan
olarak, bazen de Güney Afrika’da oldu¤u gibi kendisi gibi açl›k çekenlere
yönelik fliddet olarak ortaya ç›kmaktad›r. Kapitalist-emperyalist sistemin
iflleyiflini ve flu anda yaflanmakta olan
ekonomik krizin henüz bafllang›ç aflamas›nda oldu¤umuzu düflününce, g›da krizinin 1980’li y›llarda yaflanandan daha uzun sürece¤i, kitlelerin öfkesinin hem daha çok yayg›n hem de
daha derin ortaya ç›kaca¤› tespitini
rahatl›kla yapabiliriz.
Birleflmifl Milletler (BM) ve Dünya
Bankas› (DB) “acil” toplant›lar yapt›lar. Bu toplant›lar›n sonucunda BM
Genel Sekreterinin baflkanl›¤›nda bir
“acil görev gücü” oluflturulmas› karar› al›nd›. G›da krizine karfl› bu kadar
h›zl› hareket etmeleri açl›k çeken insanlar› önemsemelerinden de¤il;
halklar›n öfkesinden duyduklar› korkudan kaynaklanmaktad›r. BM Genel
Sekreteri Ban Ki Moon “acil ihtiyaçlar›n finansman›n› tam olarak sa¤layamazsak yayg›n açl›k,
kötü beslenme ve görülmemifl
ölçüde sosyal ayaklanma riskiyle
karfl›laflabiliriz” (30.04.08/Milliyet)
sözleriyle temsilcisi oldu¤u s›n›f›n
korkular›n› aç›ktan d›fla vurmufltur.
Acil görev gücü; açl›¤›n-yoksullu¤un yarat›c›s› burjuvaziden toplayaca¤› paralarla okullarda çocuklara g›da
yard›m› yapmay› ve fakir ailelere g›da
al›m› için nakit para da¤›tmay› hedefliyor. Burjuvazi açl›ktan öldürme aflamas›na getirdi¤i insanlara “yard›msever”, “iyi yüzünü” gösteriyor.
G›da krizi: Bir tarafta
afl›r› üretim ve stoklar,
Yaflanan bu g›da krizinin zaman ilerledikçe ülkemizi daha
fazla etkileyece¤i
aç›kt›r. Ekonomik
kriz sonucu iflsizlik
artt›kça, g›da fiyatlar› bu flekilde artmaya devam etse deetmese de yeterli g›daya ulaflmak daha
zor olacakt›r.
di¤er tarafta açl›k
Burada dikkat edilmesi gereken
nokta da asl›nda flu anda, g›da k›tl›¤›n›n olmad›¤›n›n en yetkili ve en
hay›rsever(!) a¤›zlardan itiraf edilmifl
olmas›d›r. “Para toplan›p gerekli g›dalar büyük emperyalist flirketlerden
sat›n al›nacak”. Yani g›da var ama g›day› alacak para yok. “Hay›rsever”
BM ve DB yetkilileri; bu gerçe¤i gözden kaç›rmak için pek bir çaba harcama ihtiyac› duymuyorlar. Çünkü en
temel ihtiyaçlar›n dahi parayla karfl›lanmas› gerekti¤ini düflünüyorlar-savunuyorlar. Son tahminlere göre
dünyada tüm insanlar›n ihtiyac›ndan
% 10 daha fazla oranda g›da üretiliyor. Fakat aç olan veya yeterli beslenemeyen insan nüfusu dünya nüfusunun % 20’si oran›nda. (26.05.08/Birgün/K. Çal›flkan) Rekabetin, kâr h›rs›n›n, anarflik üretimin damgas›n› vurdu¤u kapitalist sistemin sonuçlar›
bunlard›r: bir tarafta afl›r› üretim
ve stoklar, di¤er tarafta açl›k…
Dünya nüfusunun % 10’u yarat›lan gelirin üçte ikisinden fazlas›n› tü-
ketiyor; en alt % 20 ise gelirden % 1
pay al›yor. Her fleyin parayla yürüdü¤ü kapitalist sistemde; “en alt” olarak
kategorilendirilen kesimlerin hiçbir
zaman yeterli g›daya ulaflamayacaklar› aç›kt›r. ‹flsizlik gibi, savafl gibi açl›k
ve yoksulluk da bu sistemin “do¤al”
bir sonucudur ve sistem de¤iflmedikçe ortadan kald›r›lamazlar. Bu olgular›n hepsi sistem krize girdi¤inde daha
da boyutlan›r; t›pk› flimdi açlar›n-yoksullar›n say›s›n›n h›zla artmas› gibi.
“BM G›da ve Tar›m Örgütünün
(FAO) raporuna göre, artan g›da fiyatlar› yüzünden bu y›l küresel g›da
ithalat› geçen y›la göre % 26 artarak
bir trilyon dolar› bulacak. ‹thalat maliyetleri % 40 artaca¤› için ekonomik
olarak savunmas›z ülkelerin etkilenece¤i vurgulanan raporda, ithalat maliyetlerinin yükseliflinin geliflmifl ülkeleri daha az etkileyece¤i ifade edildi.”
(23.05.08/Dünya Gazetesi) Raporda
da ifade edildi¤i gibi g›da krizinden
esasta “ekonomik olarak savunmas›z
ülkeler” etkilendi. Bu ülkelerde tar›m
ürünlerinin fiyatlar› birkaç kat artarken, ABD marketlerinde birçok mal›n fiyat›nda bir de¤iflim olmad›¤›n›n,
ABD’lilerin sebze, meyve, et, süt ve
süt ürünlerinin bal›k ve di¤er deniz
ürünlerinin Türkiye ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda inan›lamayacak ölçüde ucuz oldu¤unu; Güngör Uras’›n 15 Mart
2008 tarihli Milliyet’teki köflesinden
ö¤reniyoruz. Yani ABD; g›da ürünlerinin tar›mlar›na büyük darbe vurulan
yar›-sömürge ülkelere pahal›ya ihraç
ederek kendi ülkesinin enflasyonunu
dizginlemekte, krizinin faturas›n› bu
ülkelerin halklar›ndan ç›karmaya çal›flmaktad›r. Dünya bu¤day ihracat›nda % 37 ile birinci, pirinç ihracat›nda
ise % 13 ile üçüncü büyük ülke durumunda olan ABD’nin raporda bahsi
geçen bir trilyon dolardan en fazla
pay› alaca¤› aç›kt›r.
Tar›m ürünlerinin fiyatlar› dünyan›n en büyük borsalar›nda belirlenmektedir. Bu, fiyatlarda spekülasyonlar›n belirleyici hale gelmesi demektir. ABD’de patlayan konut balonun-
Otuz y›ld›r bitirilemeyen proje:
27 May›s günü R.T. Erdo¤an 12 bakan ve çok say›da milletvekiliyle gitti¤i
Diyarbak›r’da aylard›r haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤› iddia edilen “GAP Eylem Plan›”n› aç›klad›. Erdo¤an’›n söylediklerine bak›l›rsa 3 y›l içinde ne iflsizlik, ne
yoksulluk, ne açl›k kalacak! “Bu projeyle gerek bölge insan›m›z, gerek Türkiye’nin her taraf›nda bütün milletimiz için talih de¤iflecek ve tarihe bir yeni dönemin
bafllang›c› olacak önemli sonuçlar
üretecektir.” (28.05.08/Dünya Gazetesi) aç›klamas›n› büyük bir flevkleheyecanl› yapt› Erdo¤an! Gerçekten
böyle midir? Yani b›rakal›m tüm ülkeyi
sadece T. Kürdistan› aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda dahi “talihin ve tarihin” böyle
köklü de¤iflimini sa¤layacak m›d›r
GAP? Türkiye’deki sosyo-ekonomik
yap›y›, Türk egemen s›n›flar›n›n Kürt
ulusal sorununa yaklafl›m›n›, Türkiye’nin emperyalizme göbekten ba¤›ml›l›¤›n› bilen herkes bu soruya hemen
“hay›r” yan›t› verecektir. Ama biz yine
de verilerle birlikte GAP gerçe¤ine biraz daha yak›ndan bakmak istiyoruz.
Demirel, Özal ve Ecevit.
fiimdi de Erdo¤an’›n
seçim flovu
‹lk olarak ülkenin “talihi ve tarihini”
de¤ifltirecek böylesine bir at›l›m için en
az›ndan AKP’nin hükümet oldu¤u 6 y›l
boyunca neden bir giriflimde bulunmad›¤›n› sormak gerekecektir. Finansman
sorununu dünyadaki likidite bollu¤u
nedeniyle en az yaflayabilecekleri bir
dönemde yat›r›m yapmad›klar› GAP’a;
flimdi kendi ekonomi-maliye bakanlar›n›n bile “kriz geliyor, kredi sorunu
yaflayaca¤›z” vb. söylemlerini art›rd›klar› bir dönemde giriflimde bulunacaklar›n› söylemeleri bile asl›nda en bafl›ndan itibaren tüm bu yap›lanlar›n bir
flov oldu¤unu göstermektedir. Erdo¤an’›n bu flovu ayn› gün TÜS‹AD’›n
yapt›¤› aç›klamalarla bofla ç›kar›ld› zaten. TÜS‹AD’›n ayn› gün düzenledi¤i
seminer-
GAP
de Yönetim Kurulu Baflkan› Arzuhan
Do¤an Yalç›nda¤ hükümeti “popülist politikalar uygulamakla” suçluyor ve net bir flekilde “hükümet kafl›kla verdi¤ini kepçe ile alacak” diyordu. Elbette ki aradaki bu söylem
farklar›ndan yola ç›karak “AKP, GAP’›
ilerletmek, belediyelere yard›m etmek
isterken (yani “iyi niyetliyken”) ifl çevreleri buna karfl› ç›k›yor” fleklinde yorumlayanlar ç›kacakt›r. Oysa buradan
ç›kabilecek tek sonuç AKP’nin bitirme kudretinin olmad›¤› projeyi
yerel seçimler öncesinde prim
toplamak amaçl› flov yapmak için
gündeme getirdi¤idir. Erdo¤an’›n
konuflmas›nda aç›klad›¤› bu y›l GAP için
ayr›lacak 2.3 milyar YTL’nin 1.3 milyar›n›n baflka bölgelere ve “hizmetlere”
aktar›laca¤› haberi birkaç gün geçmeden ç›kt› gazetelerde. (31.05.08/Hürriyet, Erdal Sa¤lam). Yani mum yats›ya
kadar bile yanmad›.
Bir uzun havad›r GAP!
GAP’›n geçmifli 1970’li y›llara kadar uzanmaktad›r. GAP, 1989 y›l›nda
haz›rlanan plana göre 2005 y›l›nda tamamlanm›fl olacakt›. Enerji aya¤›nda
22 baraj, 19 hidroelektrik santralinin
tamamlanaca¤› belirtiliyordu. Gelinen
aflamada enerji yat›r›mlar›nda % 70
oran›nda hedefin gerçekleflti¤ini; sulamada ise 230 bin hektar yani % 13
oran›nda bir gerçekleflme oldu¤unu
ö¤reniyoruz. Gerekli teknolojik yat›r›mlar yap›lamad›¤› için de sulanabilen
alanlarda taban suyu ve tuzlanmadan
kaynakl› a¤›r tahribat var. (Veriler;
28.04.08/Dünya Gazetesi/T. Erten)
Peki bu 30 y›ll›k sürecin sonunda;
T. Kürdistan›’nda sosyo-ekonomik
aç›dan nas›l geliflmeler oldu? Bu sorunun yan›t›n› Mustafa Sönmez’in Petrol-‹fl Sendikas› için haz›rlad›¤› “2008
Dünya Krizi ve Türkiye” isimli rapordan yararlanarak verelim:
* Türkiye; üyesi bulundu¤u Ekonomik Kalk›nma ve ‹flbirli¤ine üye ülkeler aras›nda ilk s›ray› alacak kadar
büyük ve derin bir bölgesel eflitsizlik
oran›na sahiptir. Özellikle Do¤u ve
Güneydo¤u Anadolu Bölgesindeki illerde kifli bafl›na düflen GSMH’nin AB
ortalamas›n›n % 7’si ile % 16’s› aras›nda de¤iflmektedir. AB’ye üye ülkeler-
de en düflük oran % 32 ile Polonya’d›r.
* 1987’den 2001’e Marmara Bölgesinin Türkiye’nin milli gelirindeki
pay› % 35’ten % 38’e ç›karken Do¤u
ve Güneydo¤u illerininki ise % 6 civar›ndad›r. Türkiye nüfusunun % 1516’s› burada yaflamaktad›r.
* Do¤u ve Güneydo¤u illerinde
yaklafl›k 11.2 milyon nüfusun iflsizlik
ve yoksulluk sorununa çözüm üretilememifltir. AKP hükümeti döneminde
de bütçeden aktar›lm›fl görünen kaynaklar; sivil nüfusun ifl ve afl beklentilerinden çok, bölgede “savunma-güvenlik” harcamalar›nda, bölgenin pek
yararlanmad›¤› enerji yat›r›mlar›nda
kullan›lm›flt›r.
Görüldü¤ü gibi enerji yat›r›mlar›n›n % 70’i 30 y›l içinde tamamlanm›fl
ama bunun “bölge” halk›na bir faydas›
olmam›flt›r.
Diyarbak›r Belediye Baflkan› Osman Baydemir Erdo¤an’›n konuflmas›ndan sonra yapt›¤› aç›klamada “Bölgenin
hidroelektrik ve di¤er enerji kaynaklar›
kullan›larak üretilen Türkiye toplam
elektrik enerjisinden 2006’da bölgenin
21 ilinin pay› % 6.8 olarak belirlendi. ‹zmir ilinin tek bafl›na tüketti¤i oran %
9.5’tir” diyerek GAP’›n enerji yat›r›mlar›n›n bölgeye, bölge insan›na katk›s›
olmad›¤›n› aç›kça ortaya koymufltur.
Aksine yap›lan barajlar, hidroelektrik
santralleri bölgenin ekolojik dengesini
bozmakta, tarihi ve kültürel de¤erlerini
yok etmektedir.
Yap›lan yat›r›mlar büyük
toprak sahiplerine gidiyor
Erdo¤an aç›klamas›nda proje ile
1.8 milyon hektar alan›n sulanmas›n›
sa¤layacaklar›n› söyledi. Bu haber flimdi kurakl›¤›n pençesinde k›vranan halk›m›za verilecek en iyi haberlerden biri!!! Bu yüzden özellikle ön plana ç›kart›ld›. Fakat biraz daha detaya indi¤i-
13-26 Haziran 2008
dan sonra kârl› yerler arayan sermaye, emtia borsalar›na kaym›flt›r.
Tar›msal ürünlerde, petrolde, alt›nda
ve çeflitli emtialarda meydana gelen
fahifl fiyat art›fllar›n›n bafl nedeni budur. fiimdi bu yeni “sektörlerde” balon oluflmaya bafllam›flt›r. Bu balonun
ne kadar fliflece¤ini ve ne zaman patlayaca¤›n›n flimdiden tahmin edilmesi
zordur. Bu tamamen rekabetle, kâr
h›rs› ile ilgilidir. Mevcut durumda en
fazla kazanan olmak ve bunu yüz milyonlar›n hayat› pahas›na yapmak; kapitalist-emperyalist sistemin özüdür.
Burjuvazinin korkusunu
yaflama geçirelim
Burjuva bas›nda sürekli tekrarlanan “küresel ›s›nma ve biyoyak›t
üretiminin g›da krizine sebep oldu¤u” savlar› üzerinde de k›saca durmak gerekiyor. Küresel ›s›nma sav›na ülkemizi örneklendirerek yan›t
verelim. Türkiye’de tar›mda d›fla ba¤›ml›l›k süreci 2000 sonras›nda h›z
kazanm›flt›r. Türkiye’de son 2 y›lda
tar›mla u¤raflanlar›n say›s› 1,5 milyon
azalm›flt›r. Tar›m d›fl›nda kalan alanlar›n yaklafl›k yar›s›n› bu¤day üretiminden vazgeçilen alanlar oluflturmufltur. Geçen y›l yaflanan kurakl›¤a
ra¤men ekim alanlar›nda daralma yaflanmas›yd›; Türkiye kendi ihtiyac›ndan fazla (22.2 milyon ton) bu¤day
üretebilecekti. (21.04.08/Dünya Gazetesi/Tevfik Güngör) Çok aç›kt›r ki
burjuvazinin iddia etti¤i ve gerçekleri gizlemek için sürekli gündemde
tuttu¤u küresel ›s›nma flu anda yafla-
nan g›da krizinin esas nedeni de¤ildir. Bu belirlemeyi net bir flekilde
yapmak önemlidir. Ama yine de varsayal›m ki, flimdiki g›da krizinin esas
nedeni küresel ›s›nma olsun. Bunun
da yarat›c›lar›; daha fazla kâr için
çevreyi, do¤ay› önemsemeyen kapitalist üretim tarz› de¤il midir?
Biyoyak›t üretimine gelirsek…
Biyoyak›t üretimi için tar›msal alanlarda ya¤ oran› fazla g›dalar›n ekilmesi, tar›m alanlar›n›n daralt›lmas›,
ayn› tipte ekim yap›ld›¤› için çölleflmeye sebep olmas›, ihtiyaç olunan
tar›m ürünleri yerine belirli bir kesimin kullanaca¤› yak›ta dönüflmesi gibi nedenlerle dünya halklar› için büyük bir tehlikedir. Ekimler, planland›¤› gibi yap›l›rsa on-on befl y›la kadar ciddi bir sorun olarak karfl›m›za
ç›kacakt›r. Fakat yaz› boyunca anlatmaya çal›flt›¤›m›z gibi flimdiki g›da
krizinin esas sebebi, yar›/sömürge,
yar›-feodal ülkelerin tar›mda da d›flar› ba¤›ml› hale getirilmesi ve bu
ba¤›ml›l›¤› f›rsat olarak kullanan burjuvazinin spekülasyonlarla fiyatlar›
fliflirmesidir.
Yaflanan bu g›da krizinin zaman
ilerledikçe ülkemizi daha fazla etkileyece¤i aç›kt›r. Ekonomik kriz sonucu
iflsizlik artt›kça, g›da fiyatlar› bu flekilde artmaya devam etse de-etmese
de yeterli g›daya ulaflmak daha zor
olacakt›r. Burjuvazinin korktu¤u
“sosyal ayaklanma”n›n bafllar›na gelmesi için mücadelemizi yükseltelim.
Ne açl›¤›n, ne yoksullu¤un, ne iflsizli¤in baflka çözüm yolu yoktur.
“GAP ne 5 y›lda, ne de
12 milyar dolara biter!”
R. Tayyip Erdo¤an’›n “GAP’›
5 y›lda bitirece¤iz” aç›klamas›
karfl›s›nda çeflitli kurumlardan
tepki aç›klamalar› gelmeye devam
ediyor.
Yaz›l› aç›klama yapan ZMO
fianl›urfa fiube Baflkan› Abdullah
Melik, GAP’ta projenin tamam›yla
gerçekleflmesi halinde 1 milyon
800 bin hektarl›k alan›n tar›msal
mizde t›pk› enerji yat›r›mlar›nda oldu¤u gibi sulamada da halk›m›z›n sorunlar›n›n çözülmeyece¤ini görüyoruz.
Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Bülent
Gülçubuk’un “GAP öncesi ve sonras›nda toprak mülkiyet yap›s› ve
bölüflüm iliflkilerinde de¤iflimler”
bafll›kl› araflt›rmas›nda Güneydo¤u
Anadolu Bölgesi’nde “tar›msal iliflkiler
ve kalk›nma dinamikleri aç›s›ndan en
belirleyici parametre olan toprak mülkiyeti yap›s›nda 1973’ten bu yana hiç
de¤ifliklik olmad›¤›” vurgulan›yor. Rapordaki flu tespit iddia edildi¤i gibi sulama ile ilgili çal›flmalar›n tamamlanmas›n›n kimin ifline yarayaca¤›n› aç›kça
ortaya koymaktad›r:
“Bir yanda GAP’›n nimetlerinden
yararlanan ve giderek vars›llaflan bir
büyük mülkiyet yap›s›, di¤er yanda say›s› giderek artan fakat topraks›zlaflan
bir nüfus yap›s› ortaya ç›kmaktad›r.
Ayr›ca küçük iflletme sahiplerinin de
ço¤unlu¤u sulama yat›r›mlar›ndan ya
az ya da hiç yararlanamayacakt›r. Çünkü bölgede sulamaya aç›lacak alanlarda toprak sahibi iflletmelerin % 61.4’ü
sulanacak arazinin ancak % 10.5’ini iflleyebilecektir. Buna karfl›l›k iflletmelerin % 6.2’si sulanacak arazinin yar›s›n›
iflleyecektir. Bölgede toprak mülkiyet
yap›s›, sulamayla birlikte büyük iflletmeler lehine daha da geliflme gösterebilecektir.” (Raporla ilgili bilgi;
11.01.06/Evrensel)
Görüldü¤ü gibi ne enerji yat›r›m›ndan ne de su yat›r›mlar›ndan kü-
sulamaya aç›laca¤›n› belirterek, flu
an sadece 273 bin hektarl›k alan›n
suland›¤›n›, bunun 148 bin hektar›n›n Harran Ovas›’nda oldu¤unu
kaydetti. Yine bir aç›klama yapan
12 ziraat odas› baflkan› da “GAP
projesi dar kapsaml›d›r ve çiftçilerin sorunlar›na çözüm olmaz” dediler. fiubeler ad›na Diyarbak›r’da bir aç›klama yapan
fiemsi Bayraktar, köylülerin borçlar›n›n ertelenmesi, tohum deste¤inin verilmesi gerekti¤ini vurgulayarak, Ziraat Bankas›’n›n köylü bankas› rolünü kaybetti¤i ifade etti.
Tar›m ve Köy ‹flleri Bakan›
Mehdin Eker’in “Bölgenin Afet bölgesi ilan edilmesi için insanlar›n evsiz kalmas› gerekir” sözlerine at›fta
bulunan Bayraktar, “Bölgenin Afet
bölgesi ilan edilmesi için insanlar›n
ölmesi mi gerekir?” dedi.
(H. Merkezi)
çük üretici ve bölge halk› yararlanamamaktad›r. B. Gülçubuk’un yukar›da
bahsetti¤imiz raporunda küçük üreticilerin % 10.5’inin suya ulaflabilme olas›l›¤› oldu¤u belirtilmifltir. Bu oran
projenin tamamlanmas› durumunda
daha da düflecektir. Çünkü May›s bafl›nda meclisten geçen Yap-‹fllet-Devret (Y‹D) Yasas› ile tar›mda sulama tesisleri de Y‹D kapsam›na al›nd›. Sulama tesislerini DS‹ de¤il özel sektör yapacak. Köylü ald›¤› suyun bedelini
ödeyecek. (14.05.08/Cumhuriyet) Suyun fiyat›n›n gitgide artt›¤› düflünüldü¤ünde; sadece büyük toprak a¤alar›n›n
ve oraya yat›r›m yapan flirketlerin su
kaynaklar›ndan yararlanaca¤› aç›kt›r.
Bafltan da vurgulad›¤›m›z gibi Erdo¤an’›n aç›klad›¤› “GAP eylem plan›”
yerel seçimler öncesi yap›lan bir flovdan ibarettir. Fakat bu durum; GAP’›n
enerji ve su potansiyeli nedeniyle büyük flirketlerin ilgisini çekti¤i gerçe¤ini
de¤ifltirmemektedir. Türkiye’nin kullan›labilecek suyunun % 20’sini F›rat
ve Dicle nehirleri oluflturuyor. Koç’un
dünyan›n beflinci büyük salça fabrikas›n› fianl›urfa’da kurdu¤u biliniyor. Bunun d›fl›nda Anadolu Grup; tar›m ifline
girece¤ini aç›klad›. Yani en fazla olabilecek olan çeflitli vergi indirimleriyle
büyük iflletme kuracak olanlar›n
GAP’›n kalan›n› tamamlamalar›d›r. Zaten Y‹D yasas›n›n bu dönemde ç›kart›lma nedeni de budur! T. Kürdistan›’n›n yeralt›-yerüstü zenginliklerinin
büyük sermaye gruplar›na peflkefl çekilmesinin eylem plan›d›r bu plan.
İşçi-köylü 9
13-26 Haziran 2008
Politik gündem
‹flsizli¤e ve istihdama de¤il
patrona kaynak paketi
Uzun süredir gündemde olan ve kamuoyunda “‹stihdam Paketi” olarak bilinen ‹fl
Kanunu ve Baz› Kanunlarda De¤iflikli Yap›lmas› Hakk›nda Kanun Tasar›s› Mecliste görüflülerek yasalaflt›. Bu düzenleme ile ‹flsizlik Fonundan patronlara aktar›lacak paralar
“iflsizli¤e karfl› mücadele ediyoruz” yalanlar›yla maniple edilmeye çal›fl›l›yor. Patronlara aktar›lacak kaynaklarla yeni “istihdam olanaklar›n›n” yarat›ld›¤› propagandas›
ile halk nezdinde destek bulmaya çal›fl›yorlar. Bunda belli ölçülerde baflar›l› olduklar›n› söylemek yanl›fl olmaz. Zira “istihdam
paketi”, konumuz itibariyle de ‹flsizlik Fonunun patronlar›n talan›na aç›lmas› ciddi bir
muhalefetle karfl›laflmadan yasalaflt›r›ld›. Bu
yalan propagandalarla bizlerden nelerin gizlenmek istendi¤ine, iflsizlik sorununa ve buna ba¤l› olarak ‹flsizlik Fonu üzerinde oynanan oyunlarla nelerin amaçland›¤›na daha
yak›ndan bakmaya çal›flal›m.
May›s ay› içinde aç›klanan iflsizlik oranlar› var olan gerçekli¤i çarp›c› bir flekilde
aç›klamaktad›r. Ankara Ticaret Odas›’n›n
yapt›¤› Açl›k ve Yoksulluk Araflt›rmas›n›n
sonuçlar›na göre 11 milyon insan açl›k s›n›r›n›n, 53 milyon insan›n da yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflad›¤› ortaya ç›km›flt›r. Yani
Türkiye’de yaflayan her dört kifliden üçü
yoksul ve aç durumdad›r. Buna karfl›n bu
bir avuç toprak a¤as›, komprador burjuva
ve efendileri emperyalistler milyar dolarlar› kasalar›na indiriyorlar. Çünkü burjuvazi
iflçi s›n›f›n›n yaratt›¤› art›-de¤eri gasp etti¤i
sürece kâr›n› ve sermaye birikimini art›rabilir. Sermaye birikimi ve kâr›n› daha fazla
art›rmak için de iflsizler ordusuna ihtiyaç
duyar. ‹flsizler ordusu olmadan, azami kâr
elde etmesi ya da sermaye birikimini art›rmas› güçleflir. ‹flgücü pazar›nda ne kadar
ucuz iflgücü varsa, onlar›n kâr› o kadar büyük olur.
AKP hükümeti toplu sözleflme dönemlerinde iflsizler ordusunu çal›flanlar üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanarak bu
tehditleri Baflbakan›n a¤z›ndan ifade etmekten çekinmemifltir. Baflbakan 2003-2004 kamu toplu ifl sözleflmesi döneminde çal›flanlar›n ücret art›fl› taleplerini bask› alt›na almak için “bugün çal›flanlar›n belki befl
on misli daha çal›flmaya amade milyonlarca iflsizin de oldu¤u hesaba katmal›d›r” (19.06.2003/Milliyet), “… sen flu
anda iflin var çal›fl›yorsun. Bu ülkede
befl milyon iflsiz var. Bunlar› ne yapaca¤›z?” (23.06.2003/Star) diyerek kendi
yaratt›klar› iflsizler ordusunu, çal›flan iflçiler
üzerinde nas›l bir tehdit ve bask› arac› olarak kulland›klar›n›n çarp›c› örneklerini vermifltir. Yine ayn› dönemde T‹SK (Türkiye
‹flveren Sendikalar› Konfederasyonu) Baflkan› Refik Baydur da h›z›n› alamayarak
“S›f›r zam tabi ki olabilir, hatta eksi
zam da olur. ‹flçi sendikalar›n›n art›k
çal›flan iflçiye daha çok gelir sa¤lamak
yerine, istihdam›n sürdürülmesine
dikkat
etmesi
gerekti¤ini…”
(21.06.2003/Hürriyet) söyleyerek iflsizli¤i
çal›flanlar üzerinde bask› uygulamak için sonuna kadar kullanm›flt›r. Bu aç›klamalar iflsizler ordusunun ücretler üzerinde nas›l
bask› arac› olarak kullan›ld›¤›n› en yal›n haliyle ortaya koyuyor.
Sistem için iflsizlik sadece çal›flanlar üzerinde bir bask› arac› görevi görmüyor. Ayn›
zamanda halk›n cebinden daha fazla kayna¤›
kendi cebine aktarma görevini de görüyor.
‹flsizli¤i kullanarak, iflgücü maliyetinin düflürülmesini, vergi ve primlerin kendileri lehine azalt›lmas›n›, ifl güvencesinin ortadan
kald›r›lmas›n›, k›dem tazminat›n›n yok edilmesini, fazla mesai ücretlerinin kald›r›lmas›n›, a¤a babalar› olan emperyalist flirketlerin
daha fazla kâr elde etmeleri için önlerindeki tüm engellerin kald›r›lmas›n› istiyorlar.
‹flsizli¤in ayn› zamanda sistemlerini de
tehdit etmesinden korkuyorlar. O yüzden
yapt›klar› aç›klamalarda “iflsizli¤in kabul
edilebilir düzeyde tutulmas›” gerekti¤ini söylüyorlar. Onlar›n bahsetti¤i “kabul
edilebilir düzey” sömürülerini en üst düzeyde sürdürürken herhangi bir tehlike ile
karfl›laflmamalar›d›r. Bunu yapt›klar› aç›klamalarda aç›kça ortaya koyuyorlar. T‹SK
Baflkan› Refik Baydur 16 Nisan 2003’teki
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplant›s›nda
bir konuflmas›nda “ihtilali ordular de¤il,
iflsizler yapar. Bu en büyük tehlike,
bunu engelleyin” (Petrol-‹fl Y›ll›¤› Eylül
2003 Sayfa: 197) diyerek korkusunu ortaya
koymufltur.
Yine eski TÜS‹AD Baflkan› Tuncay Özilhan “… ‹flsizli¤in ulaflt›¤› boyutlar›n açaca¤›
toplumsal yaralar, e¤er gerekli önlemler
al›nmazsa, hükümeti, fazla uzak olmayan bir
vadede, siyasal bir gelecek hesab› yapamaz
hale getirecektir. Ülkeyi ise girdaba sürükleyecektir.” (Petrol-‹fl Y›ll›¤› Eylül 2003,
Sayfa: 136) aç›klamas›yla iflsizli¤in kendileri
için tehlike olmaktan ç›kart›lmas› gerekti¤i-
haline getirilmifltir. Tam da “Yavuz h›rs›z
ev sahibini bast›r›r” atasözüne uygun
davran›lm›flt›r. Yine tüm çal›flanlardan kesilerek oluflturulan Zorunlu Mevduat Hesab›
Fonunda biriken paralar sistem sahiplerinin
kullan›m›na sunulmufltur. Bu paralar›n çal›flanlara geri ödenmesi gündeme geldi¤inde
çal›flanlar lehine komik faiz oranlar› uygulanm›fl ve paralar takside ba¤lanarak geri
ödenmifltir. Zorunlu Mevduat Hesab› Fonunda oynanan oyunun ayn›s› çal›flanlar›n
maafllar›ndan kesilerek oluflturulan Konut
Edindirme Fonu için de geçerlidir. Baflbakan
bu konuda övünerek yapt›¤› aç›klamalarda
bu fonda biriken paralar› yak›nda geri ödeyeceklerini aç›klamaktad›r. Bu paralar da di¤er örneklerde oldu¤u gibi kufla çevrilerek
geri ödenecektir. Bu örnekler ülkemizde
oluflturulan bu tür fonlar›n, hesaplar›n esas
amac›n›n kapitalistlere kaynak aktarmak oldu¤unu bir kez daha göstermifltir.
Çal›flanlar›n yararlanacaklar›n› ilan ettikleri
hak ve olanaklar›n birer yalan oldu¤u, bu
yalanlarla gerçek amaçlar›n› gizlemeye çal›flt›klar› art›k gizlenemez bir gerçektir.
‹flsizlik Fonu vb. uygulamalar›n kapitalist
ülkelerde kapitalizmin ilk dönemlerinden
itibaren oluflturuldu¤unu belirtmifltik. Türkiye’de ise ‹flsizlik Fonu 7 y›l önce, 2001 y›-
vermifl oldu. ‹flsizler ordusunun yaflamlar›n›
sürdürecek böyle önemli bir olanaktan büyük oranda uzaklaflmas›, iflsizler ordusunun
say›s›n›n yaflanan göçlerle her geçen gün
artmas› onlar› göstermelik olsa da iflsizlik
fonu kurmak zorunda b›rakt›.
Oluflturulan iflsizlik fonuna aktar›lan paralar ve bunun sonucu iflsizlere ödenen cüzi paralar bir iyilik ve lütuf olarak sunuluyor.
Bunun sonucunda da iflsizlerden bu iyili¤e
karfl›l›k uslu durmalar›, düzen karfl›t› hareketlerde bulunmamalar› isteniyor. Gerçekte
ise iflçiden al›nan-gasp edilenlerle iflçilere
“kaynak aktar›lmakta”, bunu da sanki kendileri yap›yormufl gibi yan›lsamalar yaratarak
bu gerçekli¤i gizlemeye çal›fl›yorlar.
Bu vb. fonlar›n esasta egemenlere kaynak aktarmak için oluflturuldu¤unu belirtmifltik. Bu yüzden iflsizlere belli bir süre maafl vermek için kurulan bu fondan iflsizlerin
yararlanmas›n› engellemek için a¤›r flartlar
getirilmifltir. Bu a¤›r flartlar› afl›p iflsizlik maafl› almay› baflaranlara da en fazla asgari ücretin net tutar› kadar maafl ödenmifltir. Fonun kuruldu¤u 2001 y›l›ndan bugün fonda
33 milyar YTL birikmifltir. Yine ayn› zaman
diliminde iflsizlik maafl› olarak sadece 1.6
milyar YTL ödenmifltir. Bu rakamlar iflsizlik
maafl› ödememede devletin ne kadar “bafla-
Büyüyen halk›n ekonomisi de¤il, cebindeki deliktir!
ilk günden itibaAKP’nin hükümete geldi¤i
¤ü, geliflti¤i bu büyüren ekonominin büyüdü
içinde halka da yanmenin nimetlerinin 2-3 y›l
nemler etkili olsa da
s›yaca¤› demagojisi o dö
da art›k AKP de bu
yaflanan gerçekler karfl›s›n
u itiraf etmek zorunkonuda baflar›s›z oldu¤un
geliflti¤i ve büyüdüda kalm›flt›r. 2001 sonras›
mprador burjuvazinin
¤ü söylenen ekonomi, ko
ekonomisiydi; halk›n
ve emperyalist flirketlerin
düflük ücretle daha
ekonomisi de¤ildi. Daha
runda b›rak›lan iflçileuzun süreler çal›flmak zo
her geçen gün artt›.
rin yoksullu¤u ve sefaleti
ik büyümenin kayÇokça bahsi edilen ekonom
na¤› asl›nda budur.
ni ifade etmifltir.
Yani egemenler kâr›n› ve sermaye birikimini art›rmak için iflsizler ordusuna ihtiyaç duyar ve bunun için her gün yeni iflsizleri iflgücü piyasas›na katarken di¤er taraftan bu durumun kendisi için tehdit oluflturmas›n› engellemeye çal›fl›r. Bunun için düzenin tüm
bask› ve zor araçlar›n› devreye sokarlar.
Bunlar yan›nda iflçilerden gasp ettikleri art›de¤erin çok küçük bir k›sm›n› çeflitli araçlarla iflsizlere vererek onlar›n tepkilerini
azaltmaya çal›fl›rlar. Bu aktar›mlar›n di¤er
bir boyutu da, sistemin çal›flan kesimi bask›
alt›nda tutmas› için iflsizler ordusunun hayatta kalmas›na duydu¤u ihtiyaçt›r. O yüzden iflsizlerin düzenli olmasa da açl›k ve sefalet içinde ölmeden yaflayacaklar› kadar bir
gelire ulaflmalar›n› ister. Bu sayede hem hayatta kalmalar›n› hem de sisteme olan tepkilerini azaltmaya çal›fl›r.
‹flsizlik Fonu uygulamas› da bu amaçla
uygulamaya konulan araçlardan bir tanesidir. Kapitalizmin ilk y›llar›ndan bu yana bu
tür fonlar kullan›lm›flt›r. ‹flsizlik Fonu uygulamas› kapitalist ülkelerde esasta bu görevi
görürken bizimki gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerde sermaye birikiminin yetersiz
olmas› nedeniyle bu tür fonlar devaml› kapitalistlerin ç›kar›na onlara kaynak aktaran
araçlar olarak kullan›lm›flt›r. ‹flçilerin sosyal
sigortalar primlerinin devaml› olarak kamu
bankalar› arac›l›¤›yla kapitalistlere kredi ad›
alt›nda kaynak aktararak peflkefl çekildi¤i ve
bu paralar›n bat›r›ld›¤› bugün herkesçe bilinen bir gerçek. Bu paralar›n bu flekilde gasp
edilmesi yan›nda bu durum çarp›t›larak
SSGSS’nin de önemli gerekçelerinden biri
l›nda kuruldu. Kapitalizmin ilk y›llar›ndan beri uygulanan bir yöntem
nas›l oluyor da Türkiye’de ancak 7
y›l önce uygulamaya konuluyor? Bu sorunun yan›t›n› Türkiye’nin sosyo-ekonomik
yap›s›nda aramak gerekiyor. Türkiye’nin yar›-feodal niteli¤i sonucu hem çal›flan kesimin hem de iflsizlerin köylük bölgelerle
olan ekonomik ba¤›n›n belli ölçülerde devam etmesi özellikle de iflsizlerin hayatta
kalmalar›n› sa¤layacak olanaklara asgari
oranda da olsa ulaflabilmelerinin koflullar›n›
sa¤l›yordu. 1950’lerden itibaren köylük bölgelerden flehirlere belli dönemlerde h›z kazanarak artan göç, 1990’lar sonras›nda fliddeti her defas›nda artmakla beraber gerçekleflme süreleri de k›salan ekonomik
krizlerle çok büyük bir ivme kazand›. Kürt
Ulusal Hareketi’nin mücadelesi de T. Kürdistan›’ndaki göçler de önemli bir etkendir.
1999-2001 ekonomik krizleri ile flehirlerdeki ve köylük bölgelerdeki yoksulluk ve iflsizlik devasa boyutlara ulaflt›. Krizden ç›kman›n kurtuluflu olarak sunulan IMF ve
Dünya Bankas›’n›n politikalar›n›n amac› da
k›sa sürede genifl kesimler taraf›ndan görülmüfl oldu. fiehirlerde özellefltirmeler ve kitlesel iflten ç›karmalarla yoksulluk ve sefalet
artt›. Tar›m›n emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lmas› politikalar› sonucu da köylük bölgelerde yaflayanlar b›rakal›m flehirdeki iflsiz yak›nlar›na
katk› sunmay› kendi yaflamlar›n› bulunduklar› alanlarda sürdüremez hale geldiler. Ve
flehirlerdeki iflsizler ordusuna kat›lmak için
flehirlere göç etmek zorunda kald›lar. ‹flsizlikteki bu art›fl egemenlere çal›flanlar üzerinde daha fazla bask› kurmalar›n›n ve sömürülerini art›rmalar›n›n olanaklar›n› da
r›l›” oldu¤unu göstermektedir. Fonda 33
milyar YTL’nin birikmesi ile fonun as›l kurulufl amac› devreye sokulmufltur. Kapitalistlere, haz›rlanan “istihdam paketi” ile yeni kaynaklar aktar›lacakt›r. Bu gerçe¤i gizlemek
için de “iflsizlikle mücadele ettiklerini”, yeni
ifl imkanlar› yaratacaklar› yalanlar›n› durup
dinlenmeden her yerde anlat›yorlar.
‹flsizlik fonunun talan edilmesine dayanak
yap›lan gerekçeleri inceledi¤imizde söylenen
yalanlar›n maskesi düflmüfl olacakt›r. TV’lerde, gazetelerde milyonlarca iflsizin herhangi
bir mesle¤i olmad›¤›, buna karfl›l›k patronlar›n yetiflmifl, meslek sahibi iflçilere ihtiyac›
oldu¤u anlat›l›p, iflsizlere patronlar›n ihtiyaç
duydu¤u alanlarda e¤itim verilerek ifl bulunaca¤›n›n propagandas›n› yap›yorlar. Bu yalan propagandan›n tarihi neredeyse kapitalizmin tarihi kadar eskidir. Kapitalistler o
günden bu güne devaml› iflsizler ordusunun
varl›¤›n› üretim araçlar›n›n geliflmesine ayak
uyduramad›¤›n› söyledi¤i iflçi s›n›f›n›n teknik
e¤itim yetersizli¤i ile aç›klamaya çal›flm›flt›r.
Bugün de yap›lan bunun ayn›s›d›r. Oysa herkes taraf›ndan bilinen di¤er gerçek üniversite, teknik okul mezunu ya da “iyi ve aranan”
bir mesle¤e sahip olan iflsizlerin say›s›n›n hiç
de az olmad›¤›d›r. TÜ‹K’in 2007 Eylül ay› raporunda yüksekö¤retim mezunu iflsizlerin
toplam iflsizler ordusu içindeki pay›n›n %
11.5 oldu¤u aç›klanm›flt›r. Yine % 11.9 oldu¤u aç›klanan lise mezunu iflsizlerin önemli
bir bölümünü de meslek lisesi mezunlar›
oluflturmaktad›r. Bu yalan propagandan›n
esas amac› iflsizli¤in kayna¤›n›n kapitalizmin
kendisi oldu¤unu gizlemektir. Böylece iflsizlerin öfkesinin sisteme yönelmesi engellenmek istenmektedir. Ne yaz›k ki bu konuda
egemenler önemli baflar›lar elde etmifl bir
durumda. AKP hükümeti de iflsizlik fonundan aktar›lacak kaynaklarla meslek edindirme kurslar›n›n aç›laca¤›n›, bununla da iflsizlere ifl bulma kap›s›n›n aç›laca¤›n› söylemektedir. Bu yalan›n yukar›da anlatmaya çal›flt›¤›m›z ideolojik boyutu yan›nda ayr›ca somut
bir hedefi daha vard›r. Aç›lacak meslek edindirme kurslar›n›n patronlar›n ihtiyaç duydu¤u meslek dallar›nda olaca¤› zaten biliniyor.
Peki patronlar›n ihtiyaçlar›n› neler belirleyecek? Bugün iflgücü piyasas›nda patronlar istedikleri meslekte, istedikleri nitelikte iflgücü bulacak durumdalar, o zaman niye hala
belli meslek dallar›nda yeterli yetiflmifl iflgücü olmad›¤›n› söylüyorlar. Herhangi bir
meslek dal›nda ne kadar çok iflsiz olursa kapitalistler o meslek dal›nda halen çal›fl›yor
olan iflçileri o kadar çok bask› alt›na al›p, art›-de¤er sömürüsünü art›r›p kârlar›na kâr
katacaklard›r. ‹flsizler için ise esasta bir de¤ifliklik olmayacak, dün vas›fs›z bir iflsizken,
yar›n diplomal› iflsiz olacakt›r. Kapitalizm ise
hem bask› ve sömürüsünü art›rarak hem de
iflsizlerin ifl bulma umudunu canl› tutmaya
çal›flarak kendisine yönelmelerini engellemeye çal›flacakt›r. Bu nedenle bu yasan›n
hedefleri aras›ndan en önemli maddenin bu
oldu¤unu söylemek yanl›fl olmaz. Burjuvafeodal bas›nda di¤er maddelere yönelik birçok elefltirel haber-yorum yer almas›na ra¤men bu madde üzerinde olumlu haber-yorumlar›n ç›kmas› da bu anlam›yla anlafl›l›rd›r.
‹flsizlik Fonundan ayr›ca mevcut çal›flmalar›na ele alarak 18-29 yafl aras› genç iflçi çal›flt›ranlara ve yafl s›n›r› olmadan da kad›n iflçi çal›flt›ran patronlara da kaynak aktar›l›yor. Bu kapsamda yeni ifle al›nacaklar›n SSK
primleri 5 y›l boyunca kademeli olarak iflsizlik fonundan karfl›lanacak. Bu oran her y›l %
20 azalacak. Bu sayede patronlar ödemeleri gereken prim miktar›n› kasalar›na kâr
olarak koyabilecekler. Bu uygulama yasa yürürlü¤e girdikten sonra ifle al›nacaklar için
uygulanacak. Ancak getirilen istisna ile daha
önce özellefltirilen iflletmelerde çal›flan bu
kapsamdaki iflçiler yeni ifle girmifl gibi de¤erlendirilecek ve 5 y›ll›k sigorta primleri
iflsizlik fonundan karfl›lanacak. Bu örnek bile bu düzenlemenin hedefinin ne oldu¤unu
aç›kça ortaya koymaktad›r.
Bizler iflsizlik fonu vb. fonlar›n bizim gibi
ülkelerde esasta hangi amaca hizmet etti¤ini kitlelere canl› örneklerle göstermeliyiz.
Egemenlerin tek amac›n›n kârlar›na kâr katmak oldu¤unu, bunu gerçeklefltirmek için
de her türlü yolu denediklerini anlatmal›y›z.
Bu amaçlar›n› gizlemek için, halk› kand›rmak için kulland›klar› yalanlar›n arkas›ndaki
gerçekleri en net biçimde ortaya serebilmeliyiz. Ancak o zaman sistemin gerçekli¤ini kitlelere gösterebiliriz. Çünkü s›n›f mücadelesinde iflsiz milyonlar›n örgütlenmesi ve
mücadeleye kat›lmas› önemli bir yer tutmaktad›r. Bu nedenle genifl iflsiz kitleler
içinde bilinçlendirme ve örgütleme çal›flmalar› yürütmeliyiz. ‹flsizlik Fonu vb. uygulamalar iflsizlerin sorunlar›n› çözmekten uzak
uygulamalar olsa da çal›flanlar›n üretti¤i de¤erlerle oluflturulan bu fonlar›n patronlara
talan edilmesine sessiz kal›nmamal›d›r. Bu
nedenle b›k›p usanmadan kitlelere bu tür
uygulamalarla nelerin hedeflendi¤ini anlat›p,
örgütlemeye çal›flmal›y›z. Bunun en temel
yolu da onlar›n içinde olup onlarla birlikte
mücadele etmektir. Bu sayede hem kitlelerin bilincini daha ileriye tafl›man›n imkanlar›na kavufluruz hem de güvenlerini kazanma
noktas›nda önemli bir ad›m atm›fl oluruz.
Yani bizler “iflsiz” de¤iliz. Görev ve sorumluluklar›m›z bizi bekliyor.
İşçi-köylü 10
Enternasyonal
13-26 Haziran 2008
Dünyan›n en genç cumhuriyeti:
Federal Nepal Cumhuriyeti
NKP (Maoist)’in yay›n organ› Red Star (K›z›l Y›ld›z) gazetesinde BML ve NK’n›n
engeller ç›kararak NKP (Maoist)’i ters köfleye yat›rmak istedi¤ini ancak halk
deste¤iyle NKP (Maoist)’in bu çabalar› bofla ç›kar›p onlar› tecrit edece¤i yorumu yap›lmaktad›r.
Nepal 28 May›s tarihinde
gerçekleflen Kurucu Meclis’in ilk
oturumu ile Federal Demokratik Cumhuriyet olarak ilan edildi. Bu kararla birlikte 240 y›ll›k
monarfliye de son verildi. Seçimler Yeni Nepal’in nas›l olmas› gerekti¤ine karar verme amac›n› tafl›yordu ve devrimcilerin, ilericilerin ve cumhuriyetçilerin birleflik
cephesinin zaferi ve monarflinin
yenilgisiyle sonuçland›.
Yaklafl›k 2 y›ll›k bir süre zarf›nda yeni anayasan›n yaz›lmas›na
öncülük edecek olan Nepal
Komünist Partisi (Maoist) seçim
öncesinde yay›mlad›¤› manifesto
ile nas›l bir Nepal için çal›flaca¤›n›
net flekilde ifade etmiflti. Baflkan›n
genel seçim yoluyla, baflbakan›n
ise yasama meclisi taraf›ndan seçilece¤i, yar›-feodal üretim yap›s›n›n y›k›laca¤›, toprak devriminin
gerçeklefltirilece¤i, az›nl›k milliyetlere kendi kaderlerini tayin
hakk›n›n tan›naca¤› bir sistemle
gerici monarflinin yaratt›¤› sorunlara çözüm bulunmas› hedeflenmektedir.
Ancak Kurucu Meclis’in ilk
oturumu dahi gelece¤in siyasal
sisteminin nas›l olmas› gerekti¤i
konusunda partilerin z›t yaklafl›mlara sahip oldu¤unu göstermektedir. Kurucu Meclis’in ilk oturumunun sabah 11’de yap›lmas› gerekmesine karfl›n
yaklafl›k 11 saat ertelenmesi
ve monarflinin kald›r›lmas›n›
kutlamak için toplanan kitlelere polisin sald›rmas› süre-
cin kolay geçmeyece¤inin
göstergesidir.
NKP (Maoist) yeni anayasa ile
birlikte de¤iflime önderlik edebilmesi aç›s›ndan devletin bafl› olarak
güçlü bir baflkana ihtiyaç oldu¤unu
vurgulamaktad›r. Ancak yeni anayasa haz›rlanana kadar, geçici anayasaya uygun olarak devletin bafl›n›n baflbakan olmas›n› ve baflkan›n
ise sembolik nitelikte olmas›n› kabul etmektedir. Ancak NKP (Maoist) seçimlerden net bir zaferle
ç›kmas›na karfl›n (NKP-Maoist
220, NK 110, BML 103 parlamenterle temsil ediliyor.) cumhurbaflkan›n›n kim olaca¤› ve hükümetin
nas›l kurulaca¤› üzerine NK ve
BML gibi gerici partiler engeller
ç›karmaktad›r. Bu nedenle hem
Kurucu Meclis’in ilk oturumu zaman›nda gerçekleflmedi hem de
gazetemizin yay›na haz›rland›¤› güne kadar yeni hükümetin kurulmas› mümkün olmad›.
NKP (Maoist)’in yay›n organ›
Red Star (K›z›l Y›ld›z) gazetesinde
BML ve NK’n›n engeller ç›kararak
NKP (Maoist)’i ters köfleye yat›rmak istedi¤ini ancak halk deste¤iyle NKP (Maoist)’in bu çabalar›
bofla ç›kar›p onlar› tecrit edece¤i
yorumu yap›lmaktad›r. Seçimlerde en yüksek oyu alan partinin
hükümeti kurmas›n›n temel bir
demokratik kural oldu¤unu, yenilen partinin halen istifa edip yeni
hükümet için yol açmamas›n›n,
söz konusu partilerin anti-demokratik ve otoriter do¤alar›ndan ve halen geçmiflin feodal par-
lamenter kurallar›n› yaflatmaya
çal›flmalar›ndan kaynakland›¤›n›
belirtmektedir.
30 May›s’taki Cumhuriyet
kutlamalar›nda Prachanda yoldafl
flu tespiti yapmaktad›r: “Ülkenin
içindeki ve d›fl›ndaki tüm gericiler
ve geleneksel güçler NKP (Maoist)’in ve Nepal halk›n›n Kurucu
Meclis seçimlerinde yenilece¤i ve
gerici güçlerin iktidara gelece¤ini
beklemekteydiler. Fakat Nepal
halk› yine bir mucize gerçeklefltirerek NKP (Maoist)’i önderleri
olarak seçti. NKP (Maoist)’i yeni
Nepal’in ve FDC (Federal Demokratik Cumhuriyet) Anayasas›n›n yaz›lmas› için önder olmas›
için destekledi. Bu, gericiler için
sindirilmesi ve kabul edilmesi zor
bir konudur. Bu nedenle yenilenler geçici anayasan›n ve daha öncesinde yap›lan anlaflmalar›n hedeflerine ayk›r› flekilde umutsuzca
oyunlar oynamaktalar.”
Baflbakan Koirala’n›n istifa etmemesi ve yeni hükümetin kurulmas› için çal›flmalar›n bafllamamas› üzerine 1 Haziran’da aç›klama
yapan Prachanda flayet 2-3 gün
içinde Maoistlere yeni hükümet
için yol aç›lmazsa flu anki hükümetten istifa edip sokaklara ç›kacaklar›n› ilan etti. Buna karfl›n 3
Haziran’da ortak bir aç›klama
yay›mlayan NK ve BML Maoistlerin hükümeti kurmak için inisiyatif almas› ça¤r›s›nda bulundular.
Ancak 7 Haziran tarihinde gerek baflbakan›n görevden al›nmas›
konusunda gerekse de yeni devlet baflkan›n›n kim olaca¤› konusunda yeni önerilerde bulundular.
Buna göre baflbakan›n meclis ço¤unlu¤u sa¤land›¤› takdirde düflürülebilece¤ini öneren gerici partiler devlet baflkanl›¤›na ise flu anki
baflbakan ve NK lideri Koirala’y›
önerdiler. Maoistler hükümetin
s›kça düflürülmesinin engellenmesi için önlemler al›nmas› kayd›yla
ilk öneriyi kabul ederken Koirala’n›n baflkanl›¤›na karfl› ç›kmakta
ve baflkan›n sivil toplum önderleri aras›ndan seçilmesini desteklemektedir. Siyasi kilitlenmenin afl›lmas› için 3 temel partiden oluflan
bir heyet 9 Haziran’da toplanmaya ve ortak bir çözüm bulmak
için çal›flmaya bafllad›.
Kazan›mlar›m›z
Halk Savafl›yla elde edilmifltir!
NKP (Maoist) Merkez Komite üyesi Dharmendra Bastola ile röportaj:
- Monarfli y›k›ld› ve federal demokratik cumhuriyet
kuruldu. Ancak neden siyasi
süreç ileri do¤ru gitmiyormufl
gibi görünüyor?
- Siyasi süreç düz bir hatta
gitmiyor, ancak siyasi süreç ileri do¤ru yol al›yor. Siyasi sürecin nas›l ilerledi¤ini 12 maddelik
anlaflmadan Kurucu Meclis seçimlerinin tarihine ve Kurucu
Meclis’in ilk toplant›s›nda federal demokratik cumhuriyetin
kurulmas›na kadar görmek
mümkündür, ancak siyasi süreç
oldukça sanc›l› flekilde ilerlemektedir. ‹lerliyor ancak düz
bir hatta de¤il. Parlamenter
partilerin karakteri onlar› tarihi
geriye, monarflik sisteme do¤ru
çekmeye çal›fl›yor, partimizin
karakteri ise bunlar› y›kmak
için çal›fl›yor. Benzer flekilde,
günümüz koflullar›nda parlamenter partiler anayasaya yeni
önerilerde bulunarak Yeni Demokratik Devrime giden yolu
haz›rlayacak olan anayasan›n
yaz›lmas›nda engeller yaratmak
istiyorlar. Parlamenter partiler
yar›-feodal, yar›-sömürge üretim biçimini ne pahas›na olursa
olsun korumak istiyorlar. Bizse
bunlar› y›kmak için mücadele
ediyoruz. Siyasi sürecin ilerlemiyor fleklinde görünmesinin
nedenleri bunlard›r.
- Nepal Kongresi (NK) ve
BML geçici anayasan›n belirli maddelerine yönelik önerilerde bulunuyorlar. Bu yenilgiden sonra oyunun kurallar›n› de¤ifltirmek de¤il midir?
Partiniz bu konuda anlaflacak m›?
- Kesinlikle hay›r! E¤er baflkan›n yürütme gücünü gelifltirecek önerilerle gelirlerse tabii ki
olabilir. Ancak geçmiflteki gibi
e¤er ülkeyi ço¤unluk-az›nl›k batakl›¤›na sürüklemek isterlerse
(…) oyunu sadece kendi istedikleri gibi de¤ifltirmek isterlerse partimiz anlaflmayacakt›r.
(…) Önerileri ise oldukça ilginçtir. Geçici anayasada baflbakan›n üçte iki ço¤unlukla de¤ifl-
tirilebilece¤i yaz›l›d›r. Kendileri
iktidardayken bu madde ile ilgili hiç sorunlar› yoktu. Çok da
rahatt›lar. Seçimlerde yenilince
ise maddenin de¤ifltirilmesini
istiyorlar. Burjuva demokrasinin ilk kurallar›ndan biri seçimde yenilgiden sonra hemen istifa etmek ve en büyük partiye
hükümeti kurmas› için izin vermektir. Ancak parlamenter
partiler yenilmelerine ra¤men
zafer kazanm›fl gibi davran›yorlar. Partimiz her türlü otokrasiye ve despotizme karfl›d›r.
- NKP (Maoist) Baflkanl›k
ve Baflbakanl›k koltu¤u üzerine anlaflmay› düflünüyor mu?
- Hay›r. Kesinlikle olmaz!
Her fleyden önce günümüz koflullar› siyasi istikrar› temsil etmiyor, bu nedenle Meclisin ilk
görevi anayasay› yazmakt›r.
‹kincisi, hükümetin iki temel
koltu¤u, Baflkan ve Baflbakan,
iki parti aras›nda bölünürse
anayasay› yazmak yerine parlamenter partilerin birbirleriyle
kavga etti¤i parlamenter batakl›¤a düflecektir. Üçüncüsü siyasal gerçekli¤in günümüzdeki
karfl›l›¤›nda Baflkan ve Baflbakanl›k iki parti aras›nda bölüflülürse gericilere ve feodal otokratlara iki parti aras›nda oyun
oynayabilecekleri alan açacakt›r
ve anayasa yazma sürecini zay›flatacakt›r. (…) Bu koflullarda
ulusumuz ulusa ve halka karfl›
disiplinli, kararl› ve sorumlu bir
hükümet talep etmektedir. Bu
koflullarda önderli¤i yerine getirebilecek kapasiteye sadece
partimiz sahiptir. Bu nedenle
uzlaflmaya gerek yoktur. (…)
- O zaman partiler bu hareketleriyle “Gericiler y›k›lana kadar iktidar› b›rakmayacaklard›r” sözünü mü kan›tl›yorlar?
- Tarihte hiçbir burjuvazi
halka iktidar› gönüllü flekilde b›rakmayacakt›r. Bu nedenle Nepal de bu gerçeklikte bir istisna
olmayacakt›r. Dahas›, bugüne
kadar elde etti¤imiz Federal
Demokratik Cumhuriyet dahil,
her türlü siyasi kazan›m büyük
Halk Savafl›n›n kazan›mlar›d›r.
Bunun anlam› fludur, yaklafl›k
10 y›l süren bir silahl› mücadele
sürecinden partimiz zaferle ç›km›flt›r ve ard›ndan masada zorlu bir siyasi mücadele süreci
bafllam›flt›r ve partimiz onu da
kazanm›flt›r. Bu nedenle unutulmamal›d›r ki Federal Demokratik Cumhuriyet feodal otokratlarca gönüllü flekilde verilmemifltir, zorla elde edilmifltir.
- NK ve BML halk›n iste¤ine karfl› ç›kar ve iktidar› partinize b›rakmazsa mücadele-
nin veya hareketin yeni bir
raundu mu bafllayacak?
- Sorun iktidar›n partimize
devri sorunu de¤ildir. Sorun iktidar›n halka devri sorunudur.
Partimizin görevi halka siyasi
iktidar› ele geçirmede önderlik
etmektir. Ve NK ve BML halk›n
talebine karfl› ç›karlarsa halk›m›z farkl› düzeyde bir mücadeleye kesinlikle baflvuracakt›r ve
iktidar› eline almak için zor kullanacakt›r. Bir kez ideolojik ve
siyasi aç›dan silahlanm›flsa, dünyada hiçbir güç halk›n iktidar›
ele almas›na engel olamaz. Bu
Nepal için de geçerlidir.
İşçi-köylü 11
13-26 Haziran 2008
Kavga okulu
“Yaln›zca batakl›¤a karfl› de¤il,
yüzlerini batakl›¤a do¤ru çevirenlere karfl› da savaflmakta özgürüz!"
Ustalardan ö¤renelim!
"Kaynaflmam›fl bir grup halinde, sarp ve
zorlu bir yolda, birbirimizin ellerine s›k› s›k›ya sar›lm›fl olarak ilerliyoruz. Düflman taraf›ndan her yandan sar›lm›fl durumday›z ve
bunlar›n atefli alt›nda hemen hemen hiç durmadan ilerlemek zorunday›z. Özgürce be-
nimsedi¤imiz bir kararla, düflmanla savaflmak
amac›yla, daha bafl›nda kendimizi tek bafl›na
bir grup olarak ay›rd›¤›m›z için ve uzlaflma
yolu yerine mücadele yolunu seçmifl oldu¤umuz için, bizi suçlayan kimselerin bulundu¤u
yak›n›m›zdaki batakl›¤a çekilmemek amac›yla
birleflmifl bulunuyoruz. Ve flimdi aram›zdan
baz›lar› flöyle ba¤›rmaya bafll›yorlar: gelin ba-
takl›¤a gidelim! Ve onlar› ay›plamaya bafllad›¤›m›z zaman da, karfl›l›klar› flu oluyor: ne geri insanlars›n›z! Sizi daha iyi bir yola ça¤›rma
özgürlü¤ünü bize tan›mamaktan utanm›yor
musunuz! Evet beyler! Yaln›zca bizi ça¤›rmakta de¤il, istedi¤iniz yere, hatta batakl›¤a
bile gitmekte özgürsünüz. Asl›nda bize göre
sizin gerçek yeriniz batakl›kt›r, oraya ulaflma-
n›z için size her türlü yard›m› yapmaya da haz›r›z. Yeter ki ellerimizi b›rak›n, yakam›za yap›flmay›n ve o büyük özgürlük sözcü¤ünü kirletmeyin, çünkü biz de diledi¤imiz yere gitmekte ‘özgürüz’; yaln›zca batakl›¤a karfl› de¤il, yüzlerini batakl›¤a do¤ru çevirenlere karfl› da savaflmakta özgürüz!"
(Ne Yapmal›?, Lenin, Sayfa: 17-18)
Savafl›n içerisinde flekillenen militanlar;
‹smail Bulut ve Do¤an Karada¤
Nedir militan durufl? En k›sa tan›m›yla, s›n›f mücadelesinin yasalar›na s›k› s›k›ya ba¤l› olmakt›r. Düflman karfl›s›nda proleter ideolojiyi kan›-can› pahas›na savunmakt›r. En zor koflullarda dahi Proletarya Partisi’nin
görüfllerini emekçi kitlelere tafl›mak ve onlar› örgütlemektir.
“fiehitler verilecektir. fiehitler verilmeden hedefimiz olan ba¤›ms›zl›k, halk
demokrasisi ve sosyalizme ulafl›lmas› ve
oradan da durmaks›z›n komünizme var›lmas› mümkün de¤ildir. Öyleyse flehit
düflen yoldafllar›m›z için matem tutmaya hakk›m›z yok. fiahin (‹smail) ve
Topo (Do¤an) yoldafllara gerçek anlamda ve onlara yarafl›r bir sevgi ve sayg› göstermek istiyorsak, bunun yolu
umutsuzlu¤a, karamsarl›¤a, karars›zl›¤a kap›lmak ve yas tutmak de¤il, s›n›f
düflmanlar›m›za olan kinimizi, davam›za olan inanc›m›z› ve kararl›l›¤›m›z› bir
kat daha art›rarak, flehitlerimizin b›rakt›¤› k›z›l bayra¤› savaflkan bir ruhla daha görkemli bir flekilde düflmana inat
dalgaland›rmak ve var gücümüzle partimiz TKP/ML’yi desteklemek, ordumuz
T‹KKO saflar›nda savaflarak daha da
boyutland›rmakt›r.” (‹smail Bulut ve
Do¤an Karada¤’›n flehit düflmesinin ard›ndan yay›nlanan TKP/ML
GBMK Bildirisi.)
Daha önce de bu sayfalarda defalarca vurgulanan bir gerçek vard›r;
yukar›daki al›nt›da oldu¤u gibi flehitlerimizi sahiplenmenin yolu militanca
bir durufl ve kavgaya s›k› s›k›ya ba¤l›
olmaktan geçmektedir. Özellikle tasfiyeci sald›r›lar›n (iç ve d›fl) yo¤un
olarak yafland›¤› dönemlerde daha
önemle vurgulanmas› gereken bir
konudur bu. Kuruluflundan bu yana
verdi¤i yüzlerce flehidinde flekillenen
militanca durufl Proletarya Partisi’nin
yaratt›¤› kiflilik olarak örnek teflkil
etmifltir devrimci hareket saflar›nda.
Nedir militan durufl? En k›sa
tan›m›yla, s›n›f mücadelesinin yasalar›na s›k› s›k›ya ba¤l› olmakt›r. Düflman karfl›s›nda proleter ideolojiyi ka-
n›-can› pahas›na savunmakt›r. En zor
koflullarda dahi Proletarya Partisi’nin
görüfllerini emekçi kitlelere tafl›mak
ve onlar› örgütlemektir. Bunu yaparken kuflkusuz ön planda tutmam›z
gereken bir husus vard›r. Bizler faflizmin sald›r›lar›n›n azg›nca yaflam buldu¤u, en küçük demokratik talebe bile azg›nca sald›r›ld›¤›, katliamlar›n, gözalt›nda kay›plar›n, iflkencelerin s›radanlaflt›¤› bir ülkede s›n›f mücadelesi
vermekteyiz. Ve Gonzalo’nun dedi¤i
gibi yaflam›m›z parma¤›m›z›n
ucundaki tetiktedir. Bu teti¤e ne
kadar hakim olabilirsek o anlamda
yaflam bulabiliriz ve düflmana darbeler indirebiliriz. O halde savafl içerisinde kazanmam›z gereken yeteneklerden birisi de teti¤e hâkim olan savaflç› kiflilik ve iyi bir komutan olabilmektir. Gerilla mücadelesinin, Halk
Savafl›’n›n sadece (ama çok önemli)
bir parças› olarak düflündü¤ümüzde
bu savaflç› kiflili¤i ve komutanl›¤› sadece gerillayla s›n›rland›rmamal›y›z.
Herhangi bir iflçi grevinde, ö¤renci
gençli¤in akademik-demokratik eylemlerinde, köylü eylemlerinde, hapishane direnifllerinde hep bu bilinçle
hareket etmeliyiz. Bu anlamda tekrar vurgulama pahas›na flehitlerimizin
yaflamlar›ndan ö¤renmesini bilmeliyiz. Her flehit yoldafl›m›z öne ç›kan
bir tak›m özellikleriyle bizlere deneyim ve tecrübe b›rakmaktad›r.
‹flte ‹smail Bulut ve Do¤an
Karada¤ yoldafllarda öne ç›kan en
önemli özellik askeri anlamdaki yetkinlikleridir. Öyleki Do¤an Karada¤
askeri alandaki yetkinli¤i ve baflar›lar› karfl›s›nda Diyarbak›r’da görevli
bir düflman subay›n› “bu da¤lar iki-
Pusula
Parti bilincinde gerileme ve k›r›lma
Egemenlerin ideolojik sald›r›lar›
ile birlikte kitlelerle genifl ve güçlü
ba¤lar kurulamam›fl olmas›ndan da
kaynakl› s›n›flar savafl›m›ndan kopufllar›n revaçta oldu¤u içinden geçti¤imiz süreçte Parti bilinci kavram›
üzerinde yap›lacak ve yap›lan tart›flmalar önemlidir. Çünkü faaliyette
yaflad›¤›m›z birçok sorunun kayna¤›n› parti bilincindeki gerilik ve k›r›lma oluflturmaktad›r. Faaliyetimizin
toplam› incelenirse flayet; örgütsel,
siyasal ve ideolojik alanlarda yaflanan
sorun ve t›kanmalar›n ço¤unun temelinde parti bilincindeki yetersizli¤in oldu¤u rahatl›kla görülebilir.
Peki nedir parti bilinci? Bu kavram her fleyden önce partinin s›n›f
savafl›na önderlik edecek, iktidar›
alacak yegane güç oldu¤una inanmay› ifade etmektedir. Partinin ideolojik-politik ve örgütsel çizgisinin iktidar hedefine ulaflmadaki tek do¤ru
yol oldu¤unu kavraman›n, onun kararlar›n›, yönelimini benimseyerek
uygulaman›n, her koflulda ve her
flartta sahiplenmenin ve koruman›n,
geçmiflten bugüne kan ve can bedeli yaratm›fl oldu¤u de¤erleri koruman›n ve büyütmenin özlü ifadesidir. Yani soyut bir inançtan, gönül
ba¤›ndan söz etmiyoruz, partinin s›n›f mücadelesi içerisinde gelifltirilip,
büyütülmesi ve korunmas›ndan; iktidar hedefine ulaflmas› için üzerimize
düflen görev ve sorumluluklar›n yerine getirilmesinden bahsediyoruz.
Partinin s›n›f mücadelesi için olmazsa olmazl›¤›n›n, ülkemizdeki s›n›f
mücadelesine Proletarya Partisi’nin
önderlik edece¤i gerçe¤inin nas›l anlafl›ld›¤› ve kavrand›¤› önemlidir.
Bunlar ezberledi¤imiz, kafa yormadan kulland›¤›m›z, yaflamda ve pratik
faaliyette somutlayamad›¤›m›z kavramlar haline gelmifltir. Sorunumuz
mize fazla, ya o ölecek ya da
ben” diyebilecek kadar acze düflürmüfltür.
Bir savafl içersindeyiz. Ezenle-ezilenin savafl›. Ve bunun için ad›na Türkiye denen co¤rafyada 24 Nisan
1972’de Halk Savafl› bafllat›ld›. Bu
muharebenin savaflç› kifliliklere, deneyimli komutanlara ihtiyac› var. Askeri anlamda yetkinleflmek, ustalaflmak bir militan›n temel hedeflerinden biri olmal›d›r. 36 y›ll›k tarihimizde bu anlamda yetkinleflmifl ve düflmana korku salm›fl nice militandan
bahsedebiliriz. Bu militan duruflun,
ona yön veren ideolojinin savafla göre flekillenmesinin bir parças›d›r.
Halk Ordusu saflar›nda düflmana askeri darbeler vuran gerçekli¤in alt›nda da bu yatmaktad›r. ‹flte bu militanlardan bir tanesi de Do¤an Karada¤’d›r. Bir yoldafl›n›n anlat›m›yla
“Atmaca misali av›n› seyredip
büyük bir ustal›kla yönelip sonuç alarak gerilla üslerine çekilirdi. O her sinsi ve kallefl pusuda grubuna kay›p verdirmeden
pusular› yar›p ç›km›flt›r. Topo’nun özellikle askeri konulardaki baflar›s› ve deneyimi, birikimi tamam›yla mücadeleci bir
yaflam sonucu elde edilmifl kazan›mlard›r. O da bunu biliyordu ve kan-can pahas›na kazan›lan bu de¤erlerin koruyucusu,
kollay›c›s› ve uygulay›c›s›yd›. Savafl›n temel prensiplerine ba¤l›,
onlar› hayata yarat›c› bir flekilde
uyarlayand›.” Bu anlat›mda özellikle vurgulanmas› gereken bir konu
vard›r ki, o da savafl›n ancak savaflarak ö¤renilebilece¤i gerçe¤idir. Kazan›lan her tecrübe ve deneyim bir
tak›m pratiklerin ürünüdür. Ve bu
pratik olmaks›z›n kal›c› zaferler kazan›lamayaca¤› gibi birey de kendi pra-
ti¤i ve di¤er bireylerin pratiklerinden
ö¤renerek çelikleflir, deneyim kazan›r, kazand›r›r. ‹flte Do¤an Karada¤
yoldafl da savafl› savaflarak ö¤renenlere örnek teflkil eden kifliliklerden
birisi olarak ölümsüzleflti Halk Ordusu’nun bir komutan› iken. Ve bu
savafl›n içerisinde sadece askeri yeteneklerini gelifltirmekle kalmad›. O
mücadelenin bulundu¤u alanlar›n› bir
okul olarak gördü ve bu okuldan en
iyi biçimde yararlanarak kendini birçok konuda gelifltirmeyi baflard›. Öyle ki Do¤an Karada¤ mücadeleye ilk
bafllad›¤›nda okuma-yazma bilmiyordu. ‹yi silah kullanmay› ö¤rendi¤i bu
okulda ayn› zamanda okuma yazma
da ö¤renmiflti. Proletarya Partisi’nin
üyesi ve Halk Ordusu’nun Karadeniz
Alt Bölge Komutan›yken Artvin fiavflat’ta bomba yap›m› s›ras›nda elindeki bomban›n patlamas› sonucu 21
Haziran 1992’de flehit düfltü.
Ayn› olayda Do¤an Karada¤’›n
yan›nda bulunan Proletarya Partisinin önder kadrolar›ndan ‹smail Bulut da yaral› olarak düflmana tutsak
düfler. Küçük yafllar›ndan beri gerillay› tan›yor olman›n verdi¤i avantajla
Proletarya Partisi saflar›nda yerini
alan ‹smail Bulut, ortaokul y›llar›nda
mücadeleye bafllam›flt›r. Bu süreçten
sonra 83 y›l›na kadar milislik görevi
yapan Dersim’in fiahin’i, gösterdi¤i
geliflme sonucu 1984 y›l›nda Proletarya Partisi’nin üyeli¤ine seçilmifltir.
1986 y›l›ndaki konferans delegelerinin flehit düflmesinin ard›ndan ‹smail
Bulut Konferans Asil Delegeli¤i’ne
seçilmifltir. 3. Konferans döneminde
Proletarya Partisi’nden ayr›lan
DABK saflar›nda mücadele etmeye
devam eder. Burada MK üyeli¤i ve
Sekreter Yard›mc›l›¤› görevlerinde
bulunur. 1992 y›l›nda yaflanan birlikten sonra MK üyeli¤i ve AK sekreterli¤i görevlerini yürütür. Gerilla savafl›ndaki baflar›lar› ve ustal›¤› ile halk›n ve yoldafllar›n›n sevgisini kazan›rken düflman›n da kinini kazanm›flt›r.
‹smail Bulut yoldafl askeri özelliklerinin yan› s›ra parti içi sorunlara
olan duyarl›l›¤› ile de ön plana ç›k›yordu. Karadeniz da¤lar›na aç›lan
gerilla birli¤i içerisinde yer alan
yoldafl daha birkaç gün önce ç›kan
çat›flmada gerilla birli¤inin eksilen
cephaneli¤ini tamamlamaya çal›fl›rken Do¤an Karada¤’›n elindeki bomban›n patlamas› sonucu yaralanarak
düflmana esir düfler. Ancak düflman›n elindeyken, ölümsüzler kervan›na kat›larak, tarihteki yerini al›r.
parti kavram›n› ve partinin rolünü
tart›flmak, yeniden tan›mlamak veya
bir kez daha tan›mlamak sorunu de¤ildir. Parti kavram›n›n yaflam›m›zda
ve faaliyetimizde tafl›d›¤› anlam›n,
kaplad›¤› yerin üzerinde durmaya ihtiyac›m›z var as›l olarak.
Faaliyet içerisindeki verimlili¤imiz, moral düzeyimiz, kararlar› uygulama gücümüz, yoldafll›k iliflkisindeki duruflumuz, kitle iliflkilerindeki
tavr›m›z, kitlelere duydu¤umuz güven vb. noktalar esas al›nacak kriterlerdir. Bu aç›lardan bir çözümlemeye gidildi¤inde ciddi boyutlarda
bir afl›nma ve yozlaflman›n yafland›¤›n› görmek zor de¤ildir. Partiye güvensizlik, küçümseme, yoldafll›k duygusundan yoksunluk, kitlelerle ba¤ kurma çabas›nda olmamak,
kitlelere güven duymamak, s›n›f
mücadelesinin keskinleflen gidiflat›n›
okuyamayacak kadar körleflmek
s›kça karfl›laflt›¤›m›z tav›rlard›r. Ve
bu durum partinin kitleleri örgütlemesinin, s›n›f savafl›na önderlik etmesinin önünde engel oluflturmaktad›r. S›n›f mücadelesinin genel seyri, Proletarya Partisi’nin durdu¤u
nokta, bu durumun as›l kayna¤› olmakla birlikte, durumun kendisi de
süreklilik kazand›kça, varolan kayna¤› sürekli bir biçimde beslemekte,
krizi derinlefltirmektedir.
Yak›n dönemde gündemimizde
olmas› bak›m›ndan parti de¤erlerine
yaklafl›m›, bu de¤erleri sahiplenme
ve koruma noktas›ndaki duruflu irdeleyebiliriz. Tabi öncelikle parti
de¤eri kavram›ndan ne anlafl›ld›¤›n›
netlefltirmek gerekiyor. Parti de¤eri daha çok maddi de¤erler biçiminde alg›lanmaktad›r. (Faaliyette kullan›lan her türlü materyal ve malzeme vb.) Ancak bu, oldukça eksik bir
yaklafl›md›r. Parti de¤erleri sadece
maddi-teknik malzeme ve materyallerin toplam›ndan oluflmaz. Partinin
kadro ve militanlar›ndan tutal›m
Partiye gönül vermifl, en ufak olana¤›n› bile esirgememifl taraftar›na kadar herkes partinin birer de¤eridir.
S›n›f mücadelesinde uzun ve
köklü bir geçmifle sahip olan Proletarya Partisi, inifl ve ç›k›fllarla dolu
bu tarihsel kesitte büyük bedeller
ödemifl, büyük de¤erler yaratm›flt›r.
Sahip oldu¤u ilkeler, halk nezdinde
yaratt›¤› güven ve sayg›nl›k, en zorlu koflullarda dahi silahl› mücadele
çizgisinden taviz vermeyen ›srarl›
duruflu, de¤erlerimizi yaratan kaynakt›r. Yarat›lan gelenek ve çizgi sayesinde geliflmifl, ço¤alm›flt›r de¤erlerimiz. Bu de¤erler baflta kurucu
önderimiz olmak üzere, bütün önder ve kadrolar›m›z›n, militanlar›m›z›n, Partiye gönül vermifl taraftar ve
sempatizanlar›n eme¤inin, bedellerinin toplam›d›r. Önder yoldafl›n ve
flehit düflmüfl yoldafllar›m›z›n mücadele yaflamlar›nda, düflman karfl›s›ndaki durufllar›nda, Partinin ve Partiye ait bütün de¤erlerin can bedeli
korunmas› vard›r.
Bugün de¤erlerimize yaklafl›m›m›z, Partiyi koruma ve sahiplenmedeki duruflumuz olmas› gereken yerde de¤ildir. Kuflkusuz ki, bütün bunlar s›n›f mücadelesinin genel atmosferinin, devrimci hareket içerisindeki
tasfiyeci anlay›fl ve pratiklerin birer
yans›mas›d›r. Ve elbette ki faaliyetçilerimizin birço¤u bu atmosferin havas›n› solumaktad›r. Dolay›s›yla da
yoldafllar›m›z›n u¤runa canlar›n› verdikleri Parti de¤erleri, bizim gözü-
Kavgada
ölümsüzleflenler!
Aziz Akp›nar: Proletarya Partisi
saflar›nda mücadele yürüten
Aziz Akp›nar, 17 Haziran
1978’de Tarsus’ta polis taraf›ndan katledildi.
Aziz Araz: Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürüten ve aslen Karsl› olan Aziz Araz, 1516 Haziran’la ilgili olarak yap›lan
eylemler s›ras›nda gözalt›na al›narak T‹KB militan› Songül
Kayabafl› ile birlikte iflkencede
katledildi. ‹flkenceyi örtbas etmek isteyen devlet hemen sahte bir rapor düzenleyerek Aziz
Araz’›n hastanede “yata¤›ndan
düflerek” beyin kanamas› sonucu yaflam›n› yitirdi¤ini iddia etti.
Beyazda¤ fiehitleri: TC güçlerinin bir ihbar sonucu Dersim’in
Hozat ‹lçesi Beyazda¤ mevkiinde kuflatt›klar› Halk Ordusu’nun bir gerilla birli¤iyle ç›kan
çat›flmada Hüseyin Gözlü flehit düflerken, M. fiefik Karaa¤aç a¤›r yaral› olarak düflman›n eline geçer ve iflkencede
katledilir.
Mehmet fi. Karaa¤aç: 1956
Hozat do¤umlu olan Karaa¤aç,
lise y›llar›nda Proletarya Partisi
ile iliflkiye geçer. Proletarya
Partisi ‹leri Sempatizan› olan
Karaa¤aç, flehit düfltü¤ü ana kadar Halk Ordusu’nun çeflitli kademelerinde komutanl›k yapm›flt›r.
Hüseyin Gözlü: Dersim Merkez
Rayberler köyü do¤umlu olan
Hüseyin Gözlü (Bozo) kendi
köyünde tan›flt›¤› Proletarya
Partisi’nin düflünceleri do¤rultusunda bir süre kuryelik görevi yapar. Daha sonra Halk Ordusu içerisinde faaliyet sürdüren Bozo, Proletarya Partisi
sempatizan› ve Halk Ordusu
m›nt›ka komutanl›¤› yaparken
Beyazda¤’da ölümsüzleflir.
Mehmet Kalkan: Proletarya
Partisi sempatizan› olan Mehmet Kalkan, 14 Haziran
1987’de Diyarbak›r iflkencehanelerinde ser verip s›r vermeme gelene¤inin sürdürücüsü
olarak ölümsüzleflti.
müzde basit bir eflya olabiliyor. Partinin sayg›nl›¤›na, onuruna gölge düflürecek, zarar verecek pratiklere tahammül gösterebiliyoruz. Oysa “bir
çöpün” yarat›lmas›nda bile onlarca
yoldafl›m›z›n eme¤i ve ödedi¤i bedeli anlamak gerekmektedir.
Sonuç olarak; bütün bu pratiklerimizin tekabül etti¤i yer “Parti
bilinci”dir. Bu sallant›l›, karars›z durufl, Parti kavram›n›n silikleflmesinden kaynaklanmaktad›r. Parti
kavram› silikleflti¤i içindir ki, parti ilkelerinin ve çizgisinin gerektirdi¤i
yönde bir tutum al›namamaktad›r.
Peki, ne yapaca¤›z? Bu soruna
nas›l müdahale edece¤iz? Yitirdiklerimizi nas›l bulaca¤›m›z›n, nerede bulaca¤›m›z›n tart›flmas›n› yapmak zorunday›z. Bunun yolu, yitirdi¤imiz
de¤erleri yeniden kuflanmaktan geçiyor. Bunun için de ö¤renmeye, sahip
oldu¤umuz tarihi bilmeye, s›n›f savafl›n›n bilgisine ihtiyac›m›z var. Faaliyetimizi, prati¤imizi bu bilgiler ›fl›¤›nda
örmeye ihtiyac›m›z var. Partinin bir
parças› oldu¤umuzu ve Partinin de
bizim parçam›z oldu¤unu kavramaya
ve hissetmeye ihtiyac›m›z var.
İşçi-köylü 12
Göğün yarısı
13-26 Haziran 2008
“Onurlu ve kal›c› bir yaflam› tercih ediyoruz”
“Kad›n tutsaklar
olarak askerlerin
yan›nda muayene
olmam›z dayat›l›yor”
- Sa¤l›k aç›s›ndan ne tür sorunlar yafl›yorsunuz?
Nilüfer fiahin- Muayene ve tedavi aflamas›nda birçok sorunla yüz
yüzeyiz. Revir muayenesinde bafll›yor ilk s›k›nt›lar. Örne¤in bulundu¤umuz hapishanede uzman hekim
yok. Bu da ön muayenenin sa¤l›kl›
yap›lmamas› demek. Çok yüzeysel
bak›yorlar hasta tutsaklara. Ayakta
hasta dinlenir, el muayenesinden
mümkün oldu¤unca uzak durulur.
Bir-iki ilaç yaz›l›r ve geri gönderilir
hücresine. Ciddi sa¤l›k muayenesi,
tahlil ve detayl› tetkik için hastane
koflullar› gerekir. Ancak bunun için
sevk yaz›lmas› gerekir, bu ise oldukça güçtür. Ço¤u zaman hastal›k ilerledi¤inde sevk yap›l›r. Sevk yap›ld›¤›nda ise hasta tutsak için yeni bir
zorlu süreç bafllar. Hastanede muayene, kelepçeliyken ve askerlerin
yan›nda yap›lmak isteniyor. Bu flekilde muayeneyi temel insan haklar›na ve hasta haklar›na ayk›r› oldu¤u
için kabul etmiyoruz. Muayene odas›nda asker olmadan ve kelepçelerimiz aç›larak muayene olmak istiyoruz. Ço¤u zaman bu talebimiz kabul
edilmiyor. Normalde doktor askerleri ç›karabilir ve kelepçelerimizi açt›rabilir. Ama onlar da apoletler
karfl›s›nda meslek eti¤ini unutuyor.
Asker ç›km›yor ya da kelepçe aç›lm›yor ve muayene olmadan geri getiriliyoruz. Ayr›ca bir noktay› açmak
istiyorum; muayene odas›nda bulunan askerler erkek. Yani kad›n tutsaklar olarak askerlerin yan›nda
muayene olmam›z dayat›l›yor.
- Sincan Kad›n Hapishanesi
kad›nlara yönelik ilk tecrit hapishanesi. Ve yenileri de aç›lacak. Neden ilk tecrit hapishanelerinden alt› y›l sonra ihtiyaç duyuldu buna?
Necla Çomak- Bunun hem teknik
hem de nihayetinde bir Ortado¤u ülkesi olmakla ilgisi var. Ayr› kad›n hapishanesi ve özellikle de özel güvenlikli bölümleri de içeren hapishaneler, hem 19
Aral›k sonras› hücre-tecrit politikas›n›
hayata geçirecek yeter say›da kad›n gardiyan› gerektiriyordu ve hem de gardiyanlar›n e¤itimini. F Tipleri tecrit, iflkence ve politik kimli¤in soysuzlaflt›r›lmas›
amac›n› güden tredman ile hayat buldu.
Kad›nlar›n F tiplerinde tecrit ve iflkenceye maruz kalmalar› ilk etapta faflist
devletin çok tercih etti¤i bir fley de¤ildi.
Kad›n olmam›z, toplumun de¤er yarg›lar› onlar› engelledi. Zira tek bir hapishaneden de¤il, birçok hapishaneden
bahsedilecekti. Do¤al olarak ayn› zamanda birçok olay›n bas›na ve topluma
yans›mas› F tipi cilas›n› bozabilirdi. Yani
Ne Okuyal›m?
“Hapishaneler de mücadelenin bir mevzisidir”
F Tipi
F Tipi hapishanelerde devrimci tutsaklara yönelik sald›r›lar artarak devam ediyor. Bu sald›r› dalgas› için de devrimci kad›n tutsaklar da, hem politik bir tutsak hem de kad›n olman›n getirdi¤i zorluklara ra¤men direnifli büyütmeye
çal›fl›yorlar. Bu yaflananlara daha yak›ndan tan›k olmak için hapishanelerdeki tutsak Partizanlar›n kad›n tutsaklarla yapt›klar› söyleflileri yay›nl›yoruz.
faflist devlet biz devrimci kad›nlar› hücre-tecrit uygulamas›yla (özel güvenlikli
hapishane) tan›flt›rmas› zaman ifliydi.
- Bu hapishaneye ilk getirilen
devrimci tutsaklardans›n. O süreçten, yaflad›klar›n›zdan bahseder
misiniz?
N.Ç. Art›k hücre-tecrit-tredman
uygulamal› bir cezaevine getirildi¤imizi
bize iflkence ve tehditle bildirdiler. ‹lk
giriflte soyarak arama, vajina ve anüs
aramas› yoluyla tecavüz giriflimi ve dayak en büyük gözda¤›yd›. Öncelikle
devrimci kad›n kimli¤imize sald›rd›lar.
Teslim almay› bu yolla denediler. Direnifl ve kararl› duruflumuz, bunun olanaks›zl›¤›n› onlara gösterdi. Hücreye
kadar kamera ve onlarca gardiyan eflli¤inde ve dayakla götürülmek bize flu
mesaji vermek amaçl›yd›: “Burada biz
güçlüyüz, flimdiden görün!” Hücrelere
ilk saatlerde tek konulmak yine yaln›zl›k ve korku vermeyi amaçl›yordu.
Bunlar›n hepsi az-çok öngördü¤ümüz
sald›r›lard›, dolay›s›yla her aflamas›nda
direnifli nas›l örece¤imizi de biliyorduk.
Kuflkusuz koca cezaevinde üç devrimci
kad›nla bu denli u¤raflacaklar›n› sanm›yorlard›. Daha ilk günden üçümüzün
odalar› aç›ld› ve beraber kald›k. 8 günlük açl›k greviyle, inat ve direniflimizi
konuflturduk. Yine belli kazan›mlar›m›z
oldu. Geriye kalan, flimdiye kadar süren/sürüyor olanlar ise ad›m ad›m birlikte kazan›lan taleplerdi. Ayakkab› ç›kar›lmas›, sürgün hücreler vs. 30 günü
aflan bir açl›k grevi konusu olacakt›.
- fiimdiki durum nas›l?
N.Ç.- Aslolan devrimci irade ve
nomik ve siyasi çeliflkilerin yan›nda
yerliler üzerindeki yo¤un ›rkç› bask›
alt›nda yaflayan halk FSLN’nin (Sandinist Halk Kurtulufl Cephesi) önderli¤inde büyük mücadelelere giriyor ve 1979’da Nikaragua Halk
Devrimini gerçeklefltiriyorlar. Mücadele ve ard›ndan kurulan halk hükümetinde kad›nlar da oldukça etkin olarak yer al›yor.
Margaret Randall,
bu süreçler içinde bulunan birçok kad›nla görüflmesini Sandino’nun
K›zlar› adl› kitapta toplam›fl. Burjuva kökenli olan›ndan emekçisine, yerlisine; savaflç›s›ndan komutan›na, bakan olan›na, rahibesine kadar de¤iflik kad›nlar›n devrimci mücadeleye kat›l›m›, Nikaragua toplumunda kad›nlar›n durumu, kad›n örgütlerinin ve mücadelesinin deneyimleri, diktatörlü¤ün kad›nlara karfl› tutumu, kad›nlar›n örgüt içinde
yaflad›¤› zorluklar, mücadelenin onlara ve onlar›n mücadeleye katt›klar› çarp›c› örneklerle aktar›lm›fl.
direnifl gücünün ortaklaflmas› ve kazanma inanc›d›r. 363 günlük açl›k grevi ile ayakkab›lar›m›z›n bizim taraf›m›zdan ç›kar›lmas› ortadan kald›r›ld›.
Yan yana gelmek istedi¤imiz arkadafllar›m›zla ayn› hücrede kalma talebimiz zamanla hayat buldu. Sürgün
hücreler uygulamas› kald›r›ld› vs…
¤umluyum. Kürt milliyetindenim. 20
yafl›mda tutukland›m ve 14 y›ld›r
içerdeyim. PKK davas›ndan müebbet cezas› ald›m.
Nuriye Adet- 1975 I¤d›r do¤umluyum. 18 yafl›nda tutukland›m. Ben
de müebbetten ceza ald›m, 14 y›ld›r
cezaevindeyim.
“Uzman doktor
gerekli!”
- Sa¤l›k sorunlar›n›zdan bahseder misiniz?
G. A.- Çat›flmalar›n yo¤un yafland›¤› bir dönemde yakaland›m. Birçok
arkadafl gibi ciddi sa¤l›k sorunlar›yla
içeri girdim. Kardan kaynakl› ayaklar›m yanm›flt›. O zaman doktorlar;
“E¤er ciddi bir tedavi görmezsen bu
zamanla felce dönüflür” demiflti. Sistemin tutsaklara yaklafl›m› biliniyor.
“Asmayal›m da besleyelim mi”
mant›¤› yani. Nas›l ki d›flar›da hak hukuk tan›madan insanlar öldürülüyorsa, içerde de tedavi etmeyerek ölüme terk ediyor.
N. A.- Yakaland›¤›mda yaral›yd›m.
Tedavim yap›lmad›. Cezaevinde geçen 14 y›l boyunca da birçok rahats›zl›k olufltu. Boyun, kol, difl, mide vb.
Tüm rahats›zl›klar›m tedavi edilmedi¤inden vücut sa¤lam kalan yerleri de
tehdit eder düzeye geldi. Bu durum,
uzun y›llard›r cezaevinde olan tüm siyasi tutsaklar için geçerli.
- Hapishanede ve hastanede
politik kimli¤inizden ve/veya kad›n kimli¤inizden dolay›, sa¤l›k ve
tedavi konular›nda farkl› uygulamalara maruz kal›yor musunuz?
N. fi.- Hastanede kad›n olmaktan
dolay› yaflad›¤›m›z en ciddi sorun
doktor d›fl›nda bir tak›m insanlar›n ve
askerlerin yan›nda muayene olmam›z›n dayat›lmas›. Hiçbir yasal ve meflru
gerekçesi yok ama uygulan›yor. Devrimci olmak elbette farkl› uygulamalara maruz kalmam›za neden oluyor.
Özellikle doktorlar faflistse askeri de
k›flk›rtan tutumlarda bulunabiliyorlar.
Revir muayenesinde ise en
önemli sorunlar›m›zdan biri uzman
doktor olmamas›. Özellikle kad›n
hastal›klar› uzman› olmas› gerekiyor.
Çünkü en yayg›n yaflad›¤›m›z sa¤l›k
sorunlar› kad›n hastal›klar›, muayene
ve tedavi koflullar› bak›m›ndan da en
fazla s›k›nt› yaflad›¤›m›z hastal›klar.
“Niye tedaviye
getirdiniz?”
- Kendinizi tan›t›r m›s›n›z?
Gülflen Adet- Ben 1973 I¤d›r doÇok de¤iflik katmanlardan gelen
bu kad›nlar›n kimi henüz 14 yafl›nda,
kimi diktatörlü¤ün a¤›r iflkencelerinden zorlu hapishane süreçlerinden
geçmifl. Kimi ilk kad›n gerilla olman›n mutlulu¤unu ve zorluklar›n› tatm›fl… Mücadelenin büyük gücü kad›nlar›n tüm enerjisini a盤a ç›kartm › fl .
- Tedavi konusunda hapishanede ne tür sorun ve engellemelerle karfl›lafl›yorsunuz?
G. A.- Bir kere cezaevinde insana
insanca yaklafl›lm›yor. Kimli¤ine bak›p
ona göre yaklafl›l›yor. Gerek idare
den etkilenerek örgütlenen k›zlar,
ana k›z›n ayr›, birbirinden habersiz
örgütlenmesi, mücadelesi önünde
engel oluflturdu¤unda eflini terk
edip mücadeleyi tercih eden kad›nlar, tutsak analar› ve benzeri örnekleriyle kad›nlar› kitlesel olarak mücadele içine çekmeyi baflarm›fl olan FSLN’nin,
kad›nlar›n hayat›ndaki
yaratt›¤› de¤ifliklikleri
okura sunuyor kitap.
Görkemli katk›lar›,
üstün beceri ve sahipleniciliklerini, fedakarl›klar›n› okuman›n tad›na
varmak ayn› zamanda devrim mücadelesinin önemli bir parças› olan kad›n mücadelesi hakk›nda de¤iflik ülkelerin deneyimlerini izlemek isteyenler aç›s›ndan ilgiyle okunacak bir
kitap Sandino’nun K›zlar›. Margaret
Randall’›n bu kitab› Sosyalist Yay›nlar›ndan ç›km›fl ve 192 sayfadan olufluyor. Ayr›ca kitab›n sonunda, görüflme yap›lan kimi insanlar›n Nikaragua toplumuna ve gerillalara dair
baz› foto¤raflar da bulunuyor.
alk
H
a
u
g
a
r
Nika
n
›
d
a
K
e
d
n
Devrimi
Sandino’nun
k›zlar›
ABD’nin arka bahçesi olarak
gördü¤ü, di¤er Latin Amerika ülkeleri gibi çok yoksul ve uzun y›llar faflist diktatörlük taraf›ndan yönetilmifl bir ülke Nikaragua. Keskin eko-
Öyle ki henüz 7
yafl›nda olan bir çocuk büyük bir örgütleyici ve eylemci olabiliyor. Ve
bu nedenle 10 yafllar›ndayken diktatörlükçe katlediliyor… Say›s›z kad›n, askerlerin tecavüzü sonucu çocuk dünyaya getiriyor ve bu çocuklar› kad›nlar›n mücadeledeki ›srar›n›n, direngenli¤inin bir simgesi olarak görüyorlar… K›zlar›n›n mücadelesinden etkilenerek mücadeleye
giren analar›, analar›n mücadelesin-
Yorumsuz...
gerekse doktorlar senin rahats›zl›¤›na
de¤il, senin kim oldu¤una bak›yor.
N. A.- Zaten cezaevlerinde görev
yapan doktorlar›n birço¤u pratisyendir, cezaevlerinde uzman doktor
yoktur. En ciddi rahats›zl›klar› bile
psikolojiktir deyip geçifltiriyorlar.
- Özellikle son dönemlerde
Kürt ulusuna yönelik devletin sald›r›lar› artm›fl durumda. T›rmand›r›lan flovenizmin ve milliyetçili¤in
hapishane ve hastanede sa¤l›k ve
tedavi sorunlar›na yans›t›lmas›
durumlar› ile karfl›laflt›n›z m›?
G. A.- Hiç kuflkusuz en çok biz,
cezaevinde olan siyasi tutsaklar ma¤dur ediliyoruz. Bir örnek vermek istiyorum: Bir defas›nda doktor dosyama bak›p “neden bunlar› tedavi için
bana getiriyorsunuz?” diye askere ç›k›flt›. “Ben devletin yerinde olsam hepsini gebertirdim. Bir de
bunlar› al›p tedaviye getiriyorsunuz” vb. yaklafl›mlar yo¤un yaflan›yor. Bir di¤er çok s›k karfl›laflt›¤›m
durum ise “al›p götürün, hiçbir
fleyi yoktur” demeleridir doktorlar›n. Bu genel yaklafl›md›r. Sadece bana dönük de¤il, ço¤u arkadafl›m›z bu
uygulamaya maruz kalm›flt›r.
Hapishaneler
mücadelenin
bir mevzisidir
- Siz de k›saca kendinizi tan›t›r
m›s›n›z? Kaç y›ld›r tutsaks›n›z?
Fadime Özkan: TKP/ML tutsa¤›y›m. Üç y›l oldu tutuklanal›.
- Daha önce tutuldu¤unuz hapishanelerde adli kad›n tutuklularla da kald›¤›n›z için onlar›n gözlemleme ve tan›ma koflullar›n›z oldu. Adli kad›n tutuklular›n tecrit
koflullar›ndan etkilenifllerini anlat›r m›s›n›z?
F. Ö.- Adli kad›n tutuklular bizler
kadar s›k› bir tecrite maruz kalmamalar›na ra¤men çok daha fazla etkileniyorlar. Tecritte mekân, iliflkide bulunulan
insanlar ve nesneler afl›r› s›n›rland›r›lm›flt›r. Bundan kaynakl› süreç içerisinde
insanlar›n an›lar›, düflünceleri silikleflmeye bafll›yor, hayal gücü, ufku, dünyaya bak›fl› daral›yor, yaflam rutinlefliyor.
Devrimci tutsaklar bu durumdan daha
az etkileniyor. Çünkü bedenen tutsak
al›nm›fl olsalar da bilinçlerinde tutsak
de¤iller. Yine d›flar›n›n, mücadelenin bir
parças› olarak kendilerini yeniledikleri
ve mümkün oldu¤unca mücadeleye katt›klar› için dünyalar› da daralm›yor. Adliler ise zaten darlaflm›fl dünyalardan bu
mekâna geliyorlar. Burada daha da daralt›l›yor, bunalt›l›yorlar. Bizlere dayat›lan bir dizi onursuz uygulama onlara da
dayat›l›yor. Mesela ç›plak arama, hücreye her girifl ç›k›flta üst ve ayakkab› aramas› gibi. Ayr›ca her say›mda onlar›
mutfa¤a toplay›p asker misali bir, iki…
diye sayd›r›yorlar vs. Bu bask›lardan on-
* Batman Çay Mahallesi’nde
oturan Ceylan Aslan (15) ailesi ile yaflad›¤› evde ölü bulundu. Aslan’›n kendini asarak
intihar etti¤i ileri sürüldü.
Yahya Kemal Lisesi ö¤rencisi
olan Ceylan Aslan kendini evinin tavan›na tülbentle asm›flt›.
* ‹stanbul Tarlabafl› Bulvar›’nda
Kader ad›ndaki bir kad›n kimli¤i belli olmayan bir kifli taraf›ndan kurflun ya¤muruna tutuldu.
‹stanbul Tarlabafl› Bulvar›’nda
minibüs beklerken kimli¤i belirsiz bir kifli taraf›ndan kurflun
ya¤muruna tutulan kad›n, gö¤sünden ve kolundan ald›¤› kurflunlarla a¤›r yaraland›.
* Batman’›n Sason ilçesinde genç
bir kad›n›n korucu olan babas›na ait kalaflnikof silah›yla intihar etti¤i ileri sürüldü. Çay›rl›
köyü Kilis mezras›nda Ayfer
Bilmez ad›ndaki genç kad›n
evinde ölü bulundu. Bilmez’in
korucu olan babas› Süleyman
Bilmez’e ait otomatik silahtan
ç›kan kurflunla yaflam›n› yitirdi¤i ö¤renildi. Ailesi taraf›ndan
yap›lan aç›klamada, Bilmez’in
bunal›ma girdi¤i ve evde yaln›z
kald›¤› bir s›rada odaya kendini kilitleyip babas›na ait otomatik silahla karn›na atefl etti¤i iddia edildi.
lar da rahats›z oluyor, rencide oluyorlar
ama korkutulduklar› için karfl› ç›kam›yorlar. Bundan dolay›, adlilerin büyük
bölümü anti-depresan türü ilaçlar kullan›yorlar.
- Son olarak belirtmek istedi¤iniz bir fley var m›?
- Hapishaneler de mücadelenin
bir mevzisidir. Tercih etmedi¤imiz
bir mevzi ama s›n›f savafl›m› buralarda da devam ediyor. Peru Komünist
Partisi’nin kurucular›ndan Jose Carlos Moriatequi’nin dedi¤i gibi “Bir
devrimci için tutuklanmak basit bir ifl
kazas›d›r. Sürgünleri, hapisleri, iflkenceleri göze alacak kararl› insanlara sahip olmadan siyasal düzeni de¤ifltiremeyiz” bilinciyle yaklaflabilirsek e¤er,
ancak o zaman dikenli gül bahçeleri,
gül bahçelerine dönüfltürebiliriz.
“Tecrit içinde tecriti yaflatmak istiyorlar”
- Kad›nlar›n erkeklerden farkl›, özgün yanlar› bulunmas› aç›s›ndan tecrit ve tredman uygulamalar›nda devletin, hapishane idaresinin farkl› yaklafl›mlar› var m›?
-Fadime Özkan: Kad›nlar›n birinci tecriti ve duvarlar› toplumun
kad›na bak›fl›ndan kaynakl› kad›n›n
beyninde ve d›flar›daki yaflam›nda
bafll›yor. Hapishanedeki tecritle ikiye
katlan›yor. Kad›nlar›n daha fazla ezilmifl, hor görülmüfl olmalar›ndan dolay› genelde daha hassas ve duygu
dünyalar› daha k›r›lgan oluyor. Bu da,
tecrit koflullar›ndan daha fazla etkilenmelerini getiriyor. En önemlisi de
burjuva-feodal sistemin anlay›fl›, ahlak
yarg›lar›yla kad›na sald›r›lar ve psikolojik bask› daha fazla oluyor. “Sen kad›ns›n, kad›nlar uysal olmal›, uysal ol,
sesini ç›karma biz de sana iyi davranal›m, ceza vermeyelim” yaklafl›m›yla
yaklafl›yorlar. Bir taraftan afla¤›lamak,
küçük düflürmek için onursuz uygulamalar dayat›l›rken di¤er taraftan bu
tecrit uygulamalar›n› da yine “namus
bekçili¤i”ne soyunarak yap›yorlar.
Örne¤in havaland›rma ve hücrelerde
ara koridorlara bakan pencereler
var. Biz bu pencerelerden karfl›m›zdaki hücreler ve havaland›rmalarda
bulunan arkadafllar›m›z› görüyorduk.
Birbirimizi görmemizi engelleyerek
tecridi daha da koyulaflt›rmak için bu
pencerelere resim yap›flt›rd›lar. Buna
gerekçe olarak ifade ettiklerinden biri de “erkek gardiyan, personel
varm›fl ve kad›nlar aç›k giyiniyormufl, havaland›rmaya iç çamafl›r› as›l›yormufl” vs. Zihniyete
bak›n ki kendi gerici, feodal anlay›fllar›yla tecrit içinde tecriti yaflatmak istiyorlar. ‹flin garip taraf› resim yap›flt›r›lan bu pencerelerin üst taraf›nda
yine içeriyi gören baflka pencereler
var. Ama oralar yüksek oldu¤u için
biz kullanamad›¤›m›zdan oralar› kapatmad›lar. Yani alt pencereleri kapatarak “namus bekçili¤ine” soyunan
idare üst pencerelerden gözetlemedenetleme yaparken “namus bekçili¤i görevi”ni unutuyor!
İşçi-köylü 13
13-26 Haziran 2008
Dünya
Almanya
“Erken kalkan Fransa’n›n”* iktidara seslenifli:
Süt üreticileri ile süt fabrikalar›
aras›nda, yüksek üretim fiyatlar›na
iliflkin süren görüflmelerden sonuç
al›namamas› üzerine, binlerce köylü,
süt araçlar›n›n girifl ve ç›k›fllar›na izin
vermedi.
Eylemlere birçok bölgede polis sald›rd›. Örne¤in, Afla¤› Saksonya Eyaleti’nde gerçekleflen eylemlere yüzlerce polis sald›rarak, eylemi da¤›tt›.
“Ya sözünde dur ya da defol!”
UMP’nin tam tekmil iktidar› ele
geçirdi¤i flu ilk y›lda baflta “sol” duygular tafl›yan emekçiler olmak üzere
UMP’ye ve Sarkozy’ye oy verenlerde
memnuniyetsizlik büyümeye devam
ediyor. Cumhurbaflkan› Sarkozy ülkenin tek “k›l›c›” haline dönüfltü¤ünden bu yana, her sektörden hoflnutsuzluklar dile getiriliyor. Kimi somut sald›r› paketlerine karfl› tepkiler
soka¤a tafl›narak örgütlenmektedir.
Bütün bunlar, Fransa’da henüz güçlü
bir flekilde hissedilmeyen “d›flar›daki”
derin krizin içeriye do¤ru gelen esintisinin kaç›n›lmaz sonucudur.
Günümüzde bu hareketlili¤in reformist-revizyonist bir çizgi üzerinden yürütüldü¤ünün alt› çizilmelidir.
Bunun neticesindedir ki, mevcut hareketlilik kitlelerin somut taleplerini
karfl›layacak nitelikte de¤ildir. Olsa
olsa, sermayenin kâr etme sürecinde kendisini etkilemeyece¤inden
ötürü pek de vazgeçebilece¤i noktalar› kald›rabilir. (‘CPE hareketi’ diye
fifllenen F›rsat Eflitli¤i Yasas›’na karfl›
tepkilerin vard›¤› sonuç bunun en
aç›k örne¤idir.)
22 May›s Perflembe günü
Fransa’n›n en büyük befl sendikas›n›n
ça¤r›s› do¤rultusunda emeklili¤e yö-
nelik sald›r›lar› geri püskürtmek amac›yla bir eylem günü örgütlendi. Fransa genelinde 153 flehirde örgütlenen
yürüyüfllere 700 bini aflk›n emekçi ve
ö¤renci kat›ld›. Sendikalar, iktidar›n
emeklilik yasas› üzerindeki de¤ifliklikler konusunda sunulacak alternatifte
hemfikir olmad›klar›ndan ve bu konuda ciddi görüfl ayr›l›klar› tafl›d›klar›ndan ötürü günün fliar›n› gayet esnek
bir flekilde ilan ettiler: “Emeklili¤i
korumak için alanlara!”
CGT, bir emekçinin 60 yafl›ndan
itibaren tam emekli say›lmas›n› ve
asgari düzeyde alaca¤› emeklilik maafl›n›n genel asgari ücretle efl de¤erde olmas›n› talep ediyor. Devlet kasas›ndan emeklilik için ayr›lacak olas› bir pay “eksikli¤i” gündeme geldi¤inde bunu patronlar›n elde ettikleri
kârdan telafi etmelerini savunuyor.
CFTC ise devletin “daha fazla para kazanmak için daha fazla çal›flmak” fliar›n› desteklemekle yetinmiyor, emeklili¤in uzat›lmas›na sadece flimdi karfl› ç›kt›¤›n› aç›klamaktan da çekinmiyor.
Sendikalar aras›ndaki çatlaklardan
memnun kalan iktidar bütünü (Cumhurbaflkan, Baflbakan, patronlar örgütü olan MEDEF....) karfl›s›nda etki ya-
ratabilmenin koflulu olarak birlikteli¤i
bozmamak için sendikalar bu süreci
s›k› tutmaktan çok esnek b›rakmay›
bu yüzden tercih ediyorlar.
Devletin mazot zamm›,
denize çok geldi...
Bu hareketlenmeye koflut olarak, genifl kitlelerin günlük sohbetlerine pek de girmeyen ancak iktidar›
oldukça tedirgin eden bir hareketlenme mevcut. Bu geliflmelerin mimarlar› bal›kç›lard›r. Yükselen mazot fiyat›n›n üretici güçlerde yaratt›¤› tahribat›n hat safhaya ulaflmas›yla
birlikte bal›kç›l›k sektöründe “öfke
denizi taflmaya” devam ediyor.
Kimi yerlerde yak›t fiyatlar›n›n indirilmesi talebiyle süresiz grev ilan
edilirken (Finistere bölgesindeki Guilvinec Liman›’nda oldu¤u gibi), kimi
limanlarda gemiler süresiz bir flekilde limana demirlendi.
Guilvinec Liman›, Fransa’n›n ilk
s›rada gelen bal›kç›l›k liman› olmas›na karfl›n harekete yön vermektedir.
26 May›s akflam› 600 bal›kç›n›n kat›l›m›yla gerçekleflen “Eylem Genel
Kurulu”nda 242 oya karfl› 301 oyla
eylemin sürdürülmesi karar› al›nd›.
Ayn› akflam, Yffiniac’taki 12 nolu ka-
Pakistan
rayolunda (Fransa’n›n bat›s›nda bulunan Saint-Brieuc flehrine yak›n) bal›kç›lar ve tar›m iflçileri eylem birli¤i
yaparak ad›na “Salyangoz Operasyonu” dedikleri yol kesme eylemi gerçeklefltirdiler. 150 direniflçiyi
çevik kuvvet gaz bombas› kullanarak
da¤›tmaya çal›flt›. Ayd›nlat›c› fiflek ve
domateslerle karfl›l›k veren bal›kç›
ve tar›m iflçileri, seslerini gündeme
tafl›may› baflararak eylemlerine son
verdiler.
Benzer bir eylem Quimper’de
de oldu. Bunun yan› s›ra Morbihan
gibi farkl› limanlarda da belirli firmalar›n biriktirdi¤i bal›k kasalar›n› 4045 kiflilik maskeli gruplar devirerek
muhataplar› olan Cumhurbaflkan›
Sarkozy ve Bal›kç›l›k Bakan› Barnier’yi sözlerinde durmaya ça¤›rd›lar.
Ayn› taleple 23 May›s’ta yap›lan Arcachon direnifli de çat›flmal› geçmifl-
ti. Bu çat›flmalar sonucunda 30 bal›kç› gözalt›na al›nm›flt›. 26 May›s’ta ise
23 bal›kç› direniflçilere destek vermek için “o çat›flmada biz de yer
ald›k” diyerek karakola gittiler. Neticede onlar da gözalt›na al›nd›. Bu
olay›n ard›ndan Arcachon Liman bal›kç›lar› yapt›klar› genel kurulda devleti sevindirmeyen bir karar ald›lar:
“Eylemi sürdürmekle yetinmeyip, yayg›nlaflt›rmak!”
Nitekim dalga dalga yay›lan bu
eylemin bir sesi 27 May›s günü ‹spanya’daki Katalonya bal›kç›lar›ndan
geldi ve Fransa’daki meslektafllar›n›
desteklemek amac›yla onlar da ilk
süresiz grevlerini ilan ettiler.
* Sarkozy, “Ben erken kalkan
Fransa’n›n yan›nday›m” der. “Erken
kalkan Fransa”n›n kendisine yan›t› elbette ki sokaklarda bellidir…
FARC önderi “Tirofijo” yaflam›n› yitirdi
Kolombiya Devrimci Silahl›
Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP)
lideri “Tirofijo” (Att›¤›n› Vuran) lakapl› Manuel Marulanda Vélez,
Belçika’da
faflist uygulama
Belçika Anvars’ta 31 May›s 2008
tarihinde bir Partizan okuru gece
saat 12:00’de yemek almaya gitti¤i
dönerciden karga tulumba, tüm
evraklar› yan›nda olmas›na ra¤men “oturumu olmad›¤›” gerekçesiyle gözalt›na al›nd›. O an
orada olanlar›n anlat›mlar›na göre,
polislerden biri “ka¤›tlar›n tamam” dese de di¤er polis gözalt›na almas› için yan›ndakine bask›
uygulam›flt›r. 24 saat sonra b›rak›lmas› gereken arkadafl›m›z ancak
avukat›n›n çabas›n›n ard›ndan serbest b›rak›lm›flt›r.
(Belçika Partizan okurlar›)
kalp krizi nedeniyle yaflam›n› yitirdi.
Vélez’in ölümüne iliflkin, FARC komutanlar›ndan Timoleon Jimenez
(Timochenko) taraf›ndan yap›lan
aç›klamada, Marulanda'n›n yerine
Alfonso Cano’nun geçece¤i aç›kland›. Alfonso Cano'nun, 1993'te silahl› mücadeleyi b›rakmay› savunan komünist partiyle yollar›n› ay›rd›¤› ve
2000 y›l›nda tekrar kurulan Gizli
Kolombiya Komünist Partisi’nin de
(PCCC) ideolo¤u oldu¤u söyleniyor.
Manuel Marulanda Vélez takma
ad›yla tan›nan ve yoldafllar›n›n silah
birliklerinde, Muhafazakar Partiye
ba¤l› güçlere karfl› mücadele etti. Bu
iki düzen partisinin anlaflarak, iç savafl sürecinde oluflan ba¤›ms›z silahl› köylü yönetimlerini tasfiye etme
giriflimlerine karfl› ç›kt› ve bu süreçte kendi gerilla birimini da¤›tmad›.
Sonraki y›llarda Komünist Parti saflar›na geçti. 27 May›s 1964’de kurucu önderli¤ini yapt›¤› FARC (Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri) 18.000’i aflk›n gerilladan oluflan ve ülkenin birçok yerleflim bölgesini elinde tutan, ülkenin en güçlü
örgütü haline geldi.
FARC geçti¤imiz aylarda da önder kadrolar›nda ciddi kay›plar vermiflti. Önce Raul Reyes bir çat›flmada yaflam›n› yitirmifl, ard›ndan ise
en genç lider ‹van Rios bir ihanet
sonucunda kendi korumas› taraf›ndan öldürülmüfl ve kan›t olarak eli
kesilerek ordu güçlerine getirilmiflti.
Marulanda’n›n ölümüyle birlikte
FARC’›n, liderlik düzeyinde ciddi
bir yara ald›¤› söyleniyor. Fakat
köklü bir gerilla örgütü olan
FARC’›n, faflist Uribe hükümetinin
iddia etti¤i gibi, bölünerek da¤›laca¤›na ihtimal verilmiyor.
Stuttgart’ta enternasyonal piknik
1 Haziran 2008 tarihinde Stuttgart’ta faaliyet yürüten E¤itim Kültür Merkezi (Tohum, G‹K-DER,
‹BS), Lüdwigsburg Kültür Merkezi, Anti-faflist Alman Gençli¤i ve Filistinli dostlar›m›zla birlikte enternasyonal bilinci yükseltmek ve sald›r›lara karfl› ortak duruflu güçlendirmek amac›yla Kornwestheim’da
bulunan Freizeit Park’ta bir piknik düzenledik.
Piknik alan›ndaki ilk haz›rl›klar›n ard›ndan bir arkadafl taraf›ndan
aç›l›fl konuflmas› yap›ld›. Kurumlar
ad›na kitle selamlanarak, gelifltiri-
Evrensel Bak›fl
Panik giderek büyüyor!
Emperyalist-kapitalist sistemin kâr
h›rs›na ba¤l› olarak ortaya ç›kan ekonomik/siyasal kriz, tüm ülkelerin iflçiemekçi s›n›flar›n›n yaflam ve çal›flma
koflullar›n› her geçen gün daha da kötülefltirmekte. Ve giderek daha genifl
y›¤›nlar, gerek son dönemde öne ç›kan ve do¤al afetlere ba¤lanmaya çal›fl›lan g›da krizinin gerekse bir bütün
olarak ekonomik/siyasal krizin nedeninin, egemen s›n›flar›n yüksek kâr h›rs›
oldu¤unu bilince ç›karmaktalar. Ancak
mevcut geliflmelere bak›ld›¤›nda, krizden etkilenenlerin sadece yoksul ülkelerin emekçi s›n›flar› olmad›¤› çok net
biçimde görülmektedir.
Emlak krizi olarak ortaya ç›kan,
küresel ekonomik krizin derinleflmeye bafllad›¤› dönemden bu yana, her
ay yaklafl›k 200 bin Amerikal›, ipotekli evlerini ellerinden ç›karmak zorunda kal›yor. Avrupa’da g›da fiyatlar›,
kullanmadaki ustal›¤›ndan dolay›
"Tirofijo" (Att›¤›n› Vuran) dedi¤i Pedro Antonio Marín 13 May›s
1930'da, Kolombiya'n›n Quindío
bölgesinde bir köylü ailesinin çocu¤u olarak dünyaya geldi. Aktif yaflama, ö¤renimini tamamlamadan seyyar sat›c› olarak bafllad›. 18 yafl›nda,
on dört kuzeniyle birlikte da¤a ç›kt›
ve dönemin muhalefet merkezi olan
Liberal Partiye destek olan bir gerilla birimi kurdu. 1948’den 1958’e
kadar, "La Violencia" (fliddet) denilen on y›ll›k iç savafl boyunca, köylülerin öz savunma gücü olan gerilla
mazot fiyatlar›na paralel olarak ola¤anüstü bir art›fla geçmifl bulunuyor.
Bunun sonucu olarak, tüm Avrupa,
buradaki emekçilerin ard› arkas› kesilmeyen eylemleriyle sars›l›yor. G›da
krizinden en fazla etkilenen yoksul
Asya ve Afrika ülkelerinde ise, temelinde, açl›k, yoksulluk yatan çat›flma
ve isyanlar›n boyutu giderek t›rman›yor. Krizin sonuçlar›n› araflt›ran her
kesimden uzmanlar, yoksullar›n durumunun, 1929’daki büyük krizde bile bu kadar h›zl› kötüleflmedi¤i tespitinde bulunuyorlar.
Aç kalma korkusu insanl›k tarihinin bafllang›c›ndan bu yana, insanlar›n
en büyük korkular›ndan biridir. Açl›¤›n insanlar aç›s›ndan yine insan kaynakl› bir tehlikeye dönüflmesinin kökeni ise, özel mülkiyetin ortaya ç›k›fl›na dayanmaktad›r.
BM’e ba¤l› G›da ve Tar›m Örgütü
len sald›r›lara ve dayatmalara karfl›
ortak mücadelenin önemi vurguland›. Grup Esenyeller’in sahne
almas› ile kitle cofltu. Ard›ndan davul ve zurna ile halaylar çekildi.
EKM ad›na okunan mesajda; özelde göçmenlere yönelik gelifltirilen
ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki
vb. sald›r›lara karfl› enternasyonalist bilinçle karfl› koyuflun örgütlenmesinin ve bunun soka¤›n gücünü
yükseltmek aç›s›ndan gereklili¤inin
alt› çizildi.
Pikni¤e NKP(Maoist) ad›na da
bir temsilci kat›ld›. Temsilci arka-
dafl konuflmas›nda özetle; Nepal’deki son duruma ve içinden
geçilen sürecin karmafl›kl›¤›na de¤inerek, emperyalist güçlerin özelde kendileri flahs›nda ve genelde
ise tüm komünistler flahs›nda ideolojik sald›r›ya daha önem verdiklerinin alt›n› çizerek, kendilerine
yönelik gelifltirilen bu tehlikenin
önemini vurgulad›. Ayr›ca burjuva
kliklerin, kral›n vd. gerici emperyalist güçlerin geliflen bu sürece
karfl› ayak direme ve süreci bofla
ç›karmaya yönelik hamlelerine
karfl› kendilerinin de haz›rl›kl› ol-
duklar›n› ve bu haz›rl›klar›n kitlesel örgütlülüklerinin düzeyine at›fta bulunarak, silahlar› tekrar kullanma noktas›nda tereddüt tafl›mad›klar›n› ve bu olas›l›¤a dönük
haz›rl›kl› olduklar›n› belirterek endifle edilmemesini söyledi. Söylefli
soru cevap bölümüyle ve at›lan
enternasyonal sloganlarla coflkulu
bir flekilde sürdü.
Düzenlenen futbol turnuvas›
da etkinli¤e ayr› bir nefle ve renk
katt›. Piknik kimi eksikliklerine
ra¤men esasta verimli ve coflkulu
geçti. (Stuttgart ‹K okurlar›)
3 Haziran’da ‹talya’n›n baflkenti Roma’da toplanarak, küresel bir krize
dönüflen ve de giderek derinleflen g›da krizine “çözüm” arad›! Yani krizi
yaratanlar, krizi çözmeye çal›flt›!
Bunun içindir ki, tar›m arazilerinin g›da yerine, biyoyak›t üretimi için
ayr›lmas› g›da krizinin bafll›ca nedenleri aras›nda say›lmas›na karfl›n, bu
toplant›da krizin temel nedeni ›srarla,
Çin, Hindistan gibi nüfus art›fl›na ve
buna ba¤l› olarak fazla g›da tüketimi
olarak getirilmeye çal›fl›ld›. Bu çaba
çok aç›k ki, mevcut krizin gerçek nedeninin, emperyalist-kapitalist sistemin ola¤anüstü kâr h›rs› oldu¤unun
üzerini örtme, krizin sorumlulu¤unu
üzerinden atma çabas›yd›. Ancak yine
de gerçeklerin üzeri örtülemiyordu.
G›da ve Tar›m Örgütü, artan fiyatlarla birlikte yoksul ülkelerin bu y›l içinde en az % 40 daha fazla g›da harcamas› yapmak zorunda kalaca¤›n› tahmin ediyor. DB, IMF gibi emperyalist
kurulufllar›n temsilcileri ise, önümüzdeki süreçte yaklafl›k 40 ülkede çat›flmalar›n ve istikrars›zl›¤›n artaca¤›n›
öngörüyorlar. Bu durum ç›karlar›n›
giderek daha fazla tehdit etti¤inden,
ciddi bir tedirginlik içinde olduklar›n›
da gizleyemiyorlar. Bu öngörü ise
geçti¤imiz yüzy›l›n sonlar›na do¤ru,
yap›lan “21. yüzy›l, toplumsal çat›flmalar›n iyice artt›¤› bir yüzy›l
olacak” yönlü tespitlerin do¤rulu¤una iflaret ediyor.
Günümüzdeki geliflmelere bak›ld›¤›nda, bu çat›flmalar›n beklenenden
de h›zl› bir flekilde t›rmanaca¤› söylenebilir. Son dönemde yap›lan araflt›rmalar da bu olas›l›¤a iflaret ediyor.
ABD, Avrupa ve Asya’da yap›lan bu
araflt›rmalar›n sonuçlar›na bak›l›rsa,
genifl y›¤›nlar, kendi sefaletlerinin derinleflmesine karfl›n, küçük bir elit
az›nl›¤›n eskisine oranla daha da zenginleflmesine, giderek daha büyük bir
öfke duyuyor. Örne¤in ‹spanya’da
halk›n % 76’s› sosyal eflitsizli¤in çok
büyüdü¤ünü söylerken, ayn› yaklafl›mda olanlar›n oran›, Almanya’da %
87, Çin’de ise % 80.
Krizleri “çözme” amac›na hizmet
etti¤i iddia edilen toplant›lar, zirveler
vb. biraraya gelifller ise inand›r›c›l›ktan uzak olmay› sürdürerek, halklar›n
isyanlar›n› büyütmekten baflka bir fleye hizmet etmiyor.
Öfkenin hedefindeki egemen s›n›flar ise, gerek emperyalist ülkelerde
gerekse ba¤›ml› ülkelerde, en faflistgerici kesimlerini ifl bafl›na getirme,
böylelikle emekçi halk y›¤›nlar› üzerindeki denetim ve bask›y› art›rma
çabalar›n›, her zamankinden daha büyük gayretle sürdürüyorlar. Ömürlerini uzatman›n yolunu, her tarih kesitinde oldu¤u gibi, yine zulmü ve zoru
art›rmakta buluyorlar.
Ancak onlar da biliyorlar ki, halklar›n kabaran öfkesi önünde durmak,
kendileri aç›s›ndan giderek daha zorlu bir hal al›yor. Çünkü, zora, zulme
ve katliama dayal› politikalar, özellikle de iflgal bölgelerinde, tüm böl-parçala-yönet k›flk›rtmalar›na karfl›n, iflgal karfl›t› direnifllerle bofla ç›kart›lmay› sürdürüyor. Irak ve Afganistan
halklar›n›n iflgal karfl›t› direniflleri gücünden bir fley yitirmezken, emperyalist-Siyonist kuflatma alt›ndaki Filistin halk›n›n, baflta FHKC gibi direnifl
güçleri, aralar›ndaki ittifaklar› güçlendirdiklerini ilan ederek, yeni bir inti-
Çal›flan
Kad›nlar
Örgütü
(WWO) ve Pakistan Sendikas› Federasyonu (APTUF) ald›klar› ortak bir
kararla, emek sömürüsüne karfl› 23
May›s’ta bir protesto düzenlediler.
Protestocu kad›nlar, hükümetin kald›rd›¤› yasa¤a ra¤men sendikalar› yasaklamaya devam eden fabrika sahiplerine karfl› sloganlar at›p, üzerinde
çeflitli sloganlar›n yer ald›¤› çok say›da pankart tafl›d›lar. Kad›n iflçiler
yapt›klar› aç›klamada, Raiwind Road’daki bir fabrika sahibinin, 19 May›s’ta 150 iflçiyi sendika kurduklar›
suçlamas›yla, önceden bildirmeden
iflten ç›kard›¤›n› ve fabrikas›n› kapatt›¤›n› belirttiler ve ayr›ca kad›n çal›flanlar›n ücretlerinin ödenmedi¤ini
vurgulad›lar.
Afrika
Geçti¤imiz haftalarda, k›flk›rtmalar sonucu gerçekleflen göçmen karfl›t› sald›r›larda 50’den fazla göçmenin öldürülmesi, çeflitli kesimler taraf›ndan protesto edilmeyi sürdürüyor.
En son Güney Afrika’n›n baflkenti Johannesburg’da biraraya gelen befl
bini aflk›n kifli, özellikle de yoksul
bölgelerde gerçekleflen k›flk›rtmalara
karfl› eylem yapt›.
Arjantin
Soya baflta olmak üzere, çok say›da tar›m ürünündeki vergilerin art›r›lmas›, Arjantinli köylüleri isyan ettirdi. Ülkenin dört büyük köylü örgütünün ald›¤› kararla say›s›z kentte
eylemler yapan köylüler, uzlaflma
sa¤lanmad›¤› takdirde eylemlerini süresiz olarak devam ettireceklerini
aç›kl›yor.
Eylemleri tetikleyen bafll›ca neden, hükümetin Mart ay›nda tar›m
ihracat›ndaki vergileri % 9’dan %
44’e ç›karmak istemesi oldu.
Endonezya
Endonezya’da benzin fiyatlar›n›n
% 30 oran›nda artmas›n› protesto
eden halk, soka¤a döküldü. Endonezya’n›n baflkenti Cakarta’da gerçekleflen eylemlerde, polisle çat›flan
eylemcilerden yaklafl›k 100 kadar› tutukland›.
Endonezya hükümeti, artan petrol fiyatlar› nedeniyle benzin fiyatlar›n› % 30 oran›nda artt›rma karar› ald›.
Devlet Baflkan› taraf›ndan yap›lan
aç›klamada ise, küresel piyasalarda fiyat art›fl› nedeniyle benzin sübvansiyonlar›n›n sona erdirilece¤i belirtildi.
Hükümet, sübvanisyonlar› keserek ülkede yeni bir sosyal sigorta
program› oluflturaca¤›n› söylüyor.
fadan›n, 3. intifadan›n sinyallerini veriyor. Asya halklar›, Maoist önderliklerle verdikleri Halk Savafllar› ve bu
savafllar›n baflar›lar›yla, Maoist güzergah›n, günümüzde ezilen halklar›
kurtulufla götürecek yegane çizgi oldu¤unun alt›n› çiziyor bir kez daha.
Emperyalist metropollerdeki iflçiemekçilerin bu direnifllerden ald›klar›
ilhamla gerçeklefltirdikleri grev vb. eylemler, emperyalizmin merkezlerini
felce u¤ratmaya devam ediyor. En son
tüm Avrupa’ya yay›lan mazot eylemleri, Almanya, Fransa, Yunanistan, ‹spanya ve daha bir dizi AB ülkesinde gerçekleflen grev ve eylemler, son 30-40
y›l›n en kitlesel eylemleri olma özelli¤i
tafl›yor. Emperyalizme ba¤›ml› ülkelerin emekçi y›¤›nlar›n›n, gerek sosyal y›k›mlara, gerekse g›da krizine karfl›
ayaklanmalar› ise, sistem sahiplerini
panikleten geliflmelerin bafl›nda geliyor. Anlafl›lan, 21. yüzy›l›n toplumsal
çat›flmalar yüzy›l› olaca¤› tespitinin bu
kadar k›sa bir zaman diliminde hayat
geçece¤ini onlar da hesaplam›yordu.
Bunun içindir ki, panikliyorlar ve bu
panikleri giderek büyüyor!
İşçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
13-26 Haziran 2008
15-16 Haziran’›n direngen ruhuyla, gelece¤i kazanmaya!
Egemen s›n›flar›n politikalar›nda çatlakl›klar›n
varl›¤›, emekçilerin eski biçimde yaflamak istememeleri, yan› s›ra egemen s›n›flar›n eski biçimde
yönetemeyecek duruma gelmeleri iflçi, köylü ve
gençlik hareketlerine ivme kazand›ran etmenlerdir. Emperyalist yasa sald›r›lar›n›n yo¤unlaflt›¤› günümüzde, Ordu, Manisa vd. illerdeki köylü mitingleri, 1 May›s öncesi ‹stanbul ve Türkiye’nin
birçok yerinde gerçeklefltirilen SSGSS karfl›t› eylemler girilen ç›kmazlar›n emekçiler nezdindeki
yans›mas›d›r. Bu direnifllerin 15-16 Haziran
Büyük ‹flçi Direnifli’nden bugüne gelifli, bizlere
sistemin temellerinden de¤iflmedikçe, sistemin
emekçilere yönelik artan sald›r›lar›na paralel olarak bu direngenli¤in, eylemlerin, grevlerin büyüyerek devam edece¤ini göstermektedir. 15-16
Haziran Direnifli’nin ard›nda yatan kendine güven duygusunun, hakk›n› sokaklarda arama bilincinin, devletin kolluk güçleriyle çat›flma içerisine
girmekten çekinmeyen bir cesaretin ve militan
cüretkârl›¤›n, 1968 baflkald›r›s›n›n bu topraklardaki bir uzant›s› oldu¤unu görmek gerekir.
Ekonomik buhran›n gittikçe derinleflti¤i, hakim s›n›flar›n kendi aras›ndaki çeliflkilerinin fliddetlendi¤i ve buna ba¤l› olarak iflçi, köylü ve gençli¤in mücadelesinin yükseldi¤i bir ortamda, burjuvazi 274-275 say›l› sendikal yasalar› de¤ifltirerek
iflçi s›n›f›n›n haklar›n› gasp edecek yeni bir yasa tasar›s› haz›rl›¤›na giriflmiflti. Tasar›, iflçilerin istedikleri sendikalara serbestçe üye olmalar›n› ve istemedikleri sendikalardan ayr›lma haklar›n› güçlefltiren, toplu sözleflme ve grev haklar›n› büyük ölçüde k›s›tlayan hükümler içermekteydi. Sendikalar›n ülke çap›nda faaliyet gösterebilmesi için iflkolunda sigortal› çal›flan iflçilerin en az üçte birini
örgütlemesi baraj› getiriliyordu. Ayr›ca konfederasyonlar›n faaliyet gösterebilmesi için ülke çap›nda sendikal› iflçi say›s›n›n üçte biri üyeye sahip olmas› baraj› konmufltu. Bu madde, D‹SK’in üye say›s›n›n bu oran›n alt›nda kald›¤› tespit edilerek konulmufltu. Yasa de¤iflikliklerinin mecliste kabul
edilmesinin ard›ndan, iflçi temsilcilerinin de genifl
kat›l›m›yla yap›lan kalabal›k toplant›da D‹SK eylem karar› ald›. D‹SK’in plan›na göre miting 17
Haziran’da yap›lacakt›. Ancak D‹SK’in kanuna
karfl› ç›kt›¤› ve protesto edece¤i haberi bir anda
tüm fabrikalara, iflyerlerine, kahvelere ve hatta
evlere kadar ulaflt›¤›nda, zaten istim üzerinde
olan iflçi s›n›f› kendili¤inden derhal sokaklara
akt›. Sonras›nda direnifli bitirmelerini sal›k veren
de Kemal Türkler’in radyodan yapt›¤›; “‹flçi
kardefllerim, iflçi s›n›f›n›n bilinçli temsilcileri, anayasal haklar›n›z için direndiniz, direniyorsunuz. Anayasam›z her türlü toplant›
ve yürüyüfllerin silahs›z ve sald›r›s›z olaca¤›n› emreder. Bizler anayasaya s›ms›k›
ba¤l› iflçiler oldu¤umuz için, hiçbir hareketimiz anayasaya ayk›r› olamaz. Bizim aram›za çeflitli maksatlar güden kifliler, çeflitli
k›l›klara bürünerek gözbebe¤imiz flerefli
Türk ordusunun bir mensubuna kötü maksatlarla tafl atabilirler, tahrikler yapabilir-
ler. D‹SK Genel Baflkan› olarak sizleri uyar›yorum” konuflmas› ile bu tarihsel ihanetin mimar› D‹SK yönetimi olacakt›.
15 Haziran günü, 115 iflyeri ve yaklafl›k 75 bin
iflçiyle bafllay›p, 16 Haziran günü 168 fabrikay› ve
150 bine yak›n iflçiyi kucaklayan 15-16 Haziran
Direnifli, ‹stanbul ve ‹zmit yöresini kapsad›. 15
Haziran sabah› ‹stanbul’da, Gebze’de, ‹zmit’te
fabrikalar durdu. Her tarafta iflçiler çeflitli yürüyüfller ve mitingler düzenliyorlar ve kent merkezlerine do¤ru hareket ediyorlard›. D‹SK’in böylesi
bir karar› olmamas›na ra¤men iflçiler bu protestolar› kendi inisiyatifleriyle ve elbette ki öncü iflçilerin ve devrimcilerin yol göstermesiyle yaln›zca ifl b›rakmakla s›n›rlamam›fllard›. Ertesi gün Kartal’da, Levent’te ve Topkap› taraf›nda çat›flmalar
ç›km›fl, polis atefl açm›flt›. Ordu, tanklar›yla ve
z›rhl› birlikleriyle gösterilere müdahale etmeye
çal›fl›yordu. Askerlerin oluflturdu¤u barikatlar afl›-
l›yor ve polisle çat›flmaya girifliliyordu. Kad›köy’deki çat›flmalarda, polisin açt›¤› atefl sonucunda üç iflçi öldürülmüfl, 200 iflçi yaralanm›flt›.
Bu muazzam direniflin zay›f karn› ise akflam
saatlerinde ordunun s›k›yönetim ilan etmesiyle
a盤a ç›kt›. D‹SK yönetiminin iflçileri “sükûnete”
ça¤›rmas›n›n ard›ndan iflçiler fabrikalar›na geri
döndüler. Fakat baz› fabrikalarda ifl durdurma ve
ifl yavafllatma eylemleri devam etti. Fabrikalardaki direnifli ne asker ne de polis bask›s› engelleyemedi. Hareket iki günle s›n›rl› kalmayacak, s›k›yönetimin ilan›na ra¤men 12 Mart 1971’e dek
sürecek bir hareketin bafllang›c› olacakt›. Üç ay
süren s›k›yönetim sonunda iflten ç›kar›lan iflçi
say›s› befl bini aflm›flt›. Yine de sistem baflar›ya
ulaflamad›, yeni sendika yasas› uygulamaya sokulamadan iptal edildi.
‹flçi s›n›f›n›n tüm sendikal kazan›mlar›n› ortadan kald›rmak için sistem, 12 Eylül 1980’i beklemek zorunda kalacakt›. ‹flçilerin bu büyük direnifli, durgun bir denizdeki anl›k bir dalgalanma olmaktan çok öte; y›llara yay›larak günümüzde de
hala kendini gösteren bir direngenli¤in bafllang›c›
ve temellerini burdan alan bir yükseliflin ürünü
olarak kendili¤inden bir patlamayd›. Bu genel direnifl içerisinde bizzat yer alan yoldafl ‹brahim
Kaypakkaya’n›n 15-16 Haziran’la ilgili ç›kar›mlar›
ise hala güncel birer kaynak olarak önümüzde
durmaktad›r. ‹brahim Kaypakkaya bu direniflin sonuçlar›n› flöyle aç›klar: “Birincisi,
15-16 Haziran direnifli, devrimin fliddete dayanaca¤›n›, bunun zorunlu ve kaç›n›lmaz oldu¤unu
gösterdi.” Günümüzde de emekçilere yönelik faflist sald›r›lar ‹brahim yoldafl›n o y›llarda yapt›¤›
bu saptaman›n do¤rulu¤unu ve hala geçerli oldu¤unu göstermektedir. Bunun en yak›n kan›t›, 1
May›s’ta Taksim’e ç›kmak isteyen emekçilere uygulanan “orant›l› güç” gösterileridir. “‹kincisi,
halk›n kurtuluflunu hâkim s›n›flar›n ordusundan
beklemenin ne derece ahmakça bir davran›fl oldu¤unu gözler önüne serdi.” Bugün hala s›n›r
ötesi ve berisi operasyonlarla Kürt ulusuna ve en
çok da Kürt emekçilerine sald›r›lar›n› pervas›zca
sürdüren faflit TCnin iyi çocuklar›ndan halk›n
kurtuluflu için çözüm üretmesini beklemek olas›
de¤ildir. “Üçüncüsü; 15-16 Haziran, gerçek
kahraman›n kitleler oldu¤unu bir kere daha göstererek, bir avuç seçkin ayd›n grubuna dayanarak
devrim yapmay› hayal eden bireyci küçük-burjuva ak›mlar›na a¤›r bir darbe indirdi.” Günümüzde
sistemin emekçiler üzerindeki sald›r›lar›na karfl›
ancak emekçilerin direngenli¤i cevap olabilecektir. DESA iflçilerinin iflten ç›kartmalara ra¤men
sürdürdü¤ü sendikalaflma mücadelesi, 4 bin lastik
iflçisinin bafllatm›fl oldu¤u grev, 6 Nisan’daki
SSGSS mitingindeki binlerce emekçi ve SSGSS’ye
karfl› platformda yer almayan Türk-‹fl yönetimine
ra¤men eylemde en kalabal›k kortejleri olufltururak “Emekçiler alanda, Türk-‹fl nerede?”
sloganlar› ile hem yönetime hem de sisteme öfkelerini hayk›ran Türk-‹fl’e ba¤l› sendikalar, Tuzla’daki iflçi ölümlerine karfl› ç›kan Limter-‹fl önderli¤indeki tersane iflçilerinin aylard›r süren direnifli ve bu direniflin 15-16 Haziran ruhuyla sesini bir kez daha hayk›raca¤› 16 Haziran 2008
grevi, bugün emekçilerin sistemden rahats›zl›¤›na
karfl› tepkisinin yans›mas›d›r. Emekçilerin sisteme ve hâkim s›n›flar›n sald›r›lar›na karfl› en küçük
bir kazan›m elde edebilmesi için bile kitlesel hareket etmesinin gereklili¤i gözler önüne serilidir.
“Dördüncüsü, direniflin bast›r›lmas›, devrimin
ilk bafllarda flehirlerde baflar›ya ulaflamayaca¤›n›,
flehirlerde zaman zaman ortaya ç›kacak iflçi ayaklanmalar›n›n k›rl›k bölgelere çekilmedi¤i takdirde
bast›r›lmaya mahkûm oldu¤unu gösterdi.” Sistemin hâkimiyeti flehirlerde kendini en yo¤un flekliyle göstermektedir. Yar›-feodal, yar›-sömürge
bir ülkede yaflamam›zdan kaynakl› olarak da k›rl›k bölgelerle büyük kentler aras›nda birçok anlamda uçurumlar vard›r. K›rl›k bölgelerdeki halk
ve sistem aras›ndaki çeliflkiler kendini can yak›c›
bir flekilde var etmektedir ve bu nedenle de mücadele flehirlerin k›rl›k alanlardan kuflat›lmas›yla
yürütülmedir. “Beflincisi; 15-16 Haziran’dan
sonra gelen ve üç ay süren s›k› yönetim, en zor
flartlarda dahi mücadeleye devam etmenin ancak
gerçekten devrimci bir örgütlenmeyle, kanund›fl›
bir temel atarak ve çal›flmalar› bu temel üzerine
infla ederek mümkün olabilece¤ini; legaliteye bel
ba¤laman›n, revizyonist örgütlenmenin, fliddetlenen s›n›f mücadelesi flartlar›nda halk›m›za zarar
vermekten baflka bir ifle yaramayaca¤n› gösterdi.” Ülkemizde komprodor burjuvazi ve toprak
a¤alar› ile halk y›¤›nlar› aras›ndaki uzlaflmaz çeliflki nedeniyle bu s›n›flar aras›nda sürekli bir savafl›m mevcuttur. Bu savafl›mda ç›kmaza düflen faflist yönetim, halk muhalefetini bast›rmak için her
türlü sald›r›ya baflvurabilmektedir. Bu nedenle;
‹brahim yoldafl›n 36 y›ld›r bize tuttu¤u ›fl›kla illegalitenin önemini kavram›fl bir flekilde s›n›f savafl›m›n› yükseltmeliyiz. “Alt›nc›s›; 15-16 Haziran
ülkemizde devrimin objektif flartlar›n›n ne kadar
olgunlaflt›¤›n›n somut bir delili oldu.” Ülkemizde
devrimci durum süreklidir, egemen s›n›flar›n ihtiyac› gün be gün de¤iflir. Özellikle iktidar› oluflturan iki s›n›f›n (komprador büyük burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›) varl›¤› bunu tetikler. Bunun
yan› s›ra bask› alt›ndaki s›n›flar›n s›k›nt› ve ihtiyaçlar› “normalden” daha da öteye gitmektedir.
Tüm bunlar›n getirisiyle Lenin’in de belirtti¤i gibi; “bar›fl” zaman›nda sömürüye raz› olan y›¤›nlar›n eylemlerinde s›k›nt›l› zamanlarda art›fl varsa,
devrimin objektif flartlar› geliflmektedir. Buna dayanarak bakt›¤›m›zda, tüm somut koflullar ülkemizde devrimin objektif flartlar›n›n varl›¤›n› do¤rulamaktad›r. Tüm bunlar bizlere çok aç›k bir
gerçe¤i gösteriyor ki; mücadele yolunda zafere
ulaflmak için yap›lmas› gereken subjektif flartlar›n
bizler taraf›ndan olgunlaflt›r›lmas›d›r. 15-16 Haziran büyük iflçi direniflini günümüzde yaflatacak
olan yine emekçi y›¤›nlar›n›n y›lmaz mücadelesi
olacakt›r.
Yaflas›n 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Derinifli ve baflkald›r› ruhu!
Yaflas›n iflçi s›n›f›n›n uluslararas› mücadele birli¤i!
Birlik, mücadele, zafer!
Kültür-sanat
Yozlaflma bireysel bir e¤ilim de¤ildir!
Emperyalizmin, kapitalizmin geçifl sürecinden itibaren, sömürge, yar›-sömürge ülkelerde, halklar›n öz de¤erlerine her cepheden sald›rd›¤›n› biliyoruz. ‹flgal, ideolojik olarak halklar› teslim alma çabas›d›r. Çünkü ideolojik olarak teslim al›nan bir halk, sosyalkültürel anlamda kitlelerden uzaklafl›p, bireycili¤e, örgütsüzlü¤e mahkum edilir. Böylece
nihai hedefe var›lm›fl olur. Yani iflgalin getirdi¤i, ya¤ma-talan ve katliamlar›n sonucunda
sosyal-kültürel ve siyasal olarak boyun e¤mek zorunda kal›r. Böylece sömürü rahat
bir yolla sürer.
Tarihin bizlere birçok örne¤ini sundu¤u
yozlaflma ve çeteleflmenin yeni bir evresini
flu an ülkemizdeki palazlan›fl›yla görmekteyiz.
Tam da bu yüzden yozlaflma ve çeteleflmenin
nedenlerini do¤ru irdelemek durumunday›z.
Yozlaflman›n alt›nda yatanlar
Bugün ülkemizde özelde gençlik kitlesi
içinde bafl gösteren fakat tüm halk›n içinde
bar›nabilen bir sorundur yozlaflma ve çeteleflme. Peki öyleyse sorunlar›n üzerine nas›l
gidilmelidir? ‹lk olarak flu çok aç›kt›r ki, sorunun veya sorunlar›n üzerine kolektif bir çal›flmayla sosyal-kültürel, politik-siyasal en
önemlisi do¤ru bir ideolojik olarak gidilmesi
gerekir. Bu, uzun bir yürüyüfltür.
Ülkemiz çürümenin-ahlaks›zl›¤›n, kültürel
yozlaflman›n verimli uygulama alan›na çevrilmifl bir hale gelmifltir. Bu konuda özel görev
üstlenenlerden bir tanesi de burjuva-feodal
medyad›r. Bu görev inkar edilemeyecek bir
marifetle yerine getirilmektedir. Yozlaflman›n temelinde yatan as›l unsur ise feodalitedir. Feodalizm hem gericili¤in hem de sömürü alt›nda yaflam›n ta kendisidir.
fiunu netlefltirmek gerekir; Yozlaflma ve
çeteleflme e¤ilimi bireysel bir hareket, bir
yönelim de¤ildir. ‹deolojik politikalar›n besledi¤i kültür ile alakal›d›r. Yani egemen s›n›flar ve onlar›n gerici ideolojileri olarak görmedi¤imiz müddetçe, sorunun karfl›s›nda da
yeterli çözüm ve prati¤i gelifltirmemiz olanaks›zd›r. Aksi halde durumu yaln›zca küçük
iflsizlik, yoksulluk, açl›k, iflgal ve nihayetinde
sömürüdür.
Ailenin hane içerisindeki emir komuta
anlay›fl› ve buna müteakip gelen bask› ve fliddet ise di¤er bir aya¤›n› oluflturmaktad›r.
Yozlaflma ve çeteleflmenin en önemli faktörlerinden biri de kültürdür. E¤er bir ülkede,
toplumda kültürel zenginlik ve geliflme yoksa
veya geliflmiyorsa o zaman orada yozlaflma ve
Kurtulufl ellerimizde, uzun
bir yürüyüflle, cüreti kuflanan
gençlik ile kültür devriminin
gerçekleflece¤i alt›nça¤dad›r.
burjuva özentisine indirgemek, durumu ne
kadar kavrad›¤›m›z ve ne kadar üzerinde durup düflündü¤ümüzü ve durdurma çabam›z›
gösterir.
Emperyalist kapitalist sistem ve onlar›n
yerli uflaklar›n›n yaratt›¤› yozlaflma-çeteleflmenin (fuhufl, uyuflturucu vb. dahil) as›l sorumlular› yine kendileridir. Temel nedenleri
çeteleflme var ve yay›lmaktad›r demektir. Bir
fabrikada, tarladaki üretim, kültürün beslenip
büyümesine en büyük nedenidir. Kültürü yenilemek, gelifltirmek zorundad›r insanlar. Yenilenmeyen kültür oldu¤u yerde durmaz daima geriye do¤ru gider.
Özü itibar›yla yozlaflma yaln›zca solvent,
uçucu, uyuflturucu maddelerin kullan›m› ve
fuhuflun geliflmesiyle alakal› de¤ildir. Bu konuda yap›lan birçok yasa vard›r ama önüne
geçilememektedir. Neden? Çünkü var olan
kültürü yasalarla de¤il, tümden de¤ifltirmek
gerekir.
Yaflanan her olay› münferit görmek, “bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n” anlay›fl›ndan öte bireycilikten baflka bir anlam ifade
etmez. S›n›fl› toplumlarda,
burjuvazinin
“modern-ça¤dafl” küfesine s›¤›narak gelifltirdi¤i bu maskeleme, yozlaflman›n-çeteleflmenin
ta kendisidir. Pazarlama anlay›fl› kapitalizmden bu yana emperyalizmin daima hedef ve
arzusudur. Özgürlü¤ün
ne anlam ifade etti¤ini
en iyi gösteren fley kültürdür. Kültürü özgürce ifade edebilen toplumlar ancak özgür olabilir. Düflüncesini aktar›m›nda “aman devlete
laf gelmesin, k›zmas›nlar, incitme, vatan haini
misin, bölücü vs.” bulamaz, elefltiremezse, o
toplum kendi içindeki kabu¤unu k›ramaz ve
giderek ürkekleflerek yaln›zca kendi ç›karlar›n› düflünerek yaflar. Toplumun geliflimi
e¤itim, ö¤retim sistemiyle de kültürel zen-
Dostum
Dostum
Senin için ‘öldü’ diyorlar
Kimsesiz bir ›sl›k
Dolan›yormufl flimdi ötelerde…
Laf…
Deli saçmas›
Nas›l görmüyorlar
A¤z›nda atefl tafl›yan güvercinleri
Ve seni bekleyen pencereleri
Yoksul öykülerdir sadece
Da¤larda biten
Düfller esiri olmaz
Kaybolan cümlelerin
Yeter ki gelifli de olsun (bu) gitmelerin
Dostum
Senin için ‘öldü’ diyorlar
Sen denizlerden uzak durmay›
sevmezsin
B›rakmazs›n bu flehri kendi bafl›na
Sokaklarda müebbet üflümeler
Kol gezerken
Ve geceleri
Akrepler efelenirken
Bahçeler papatyalara
Koflmazs›n
Her ayr›l›¤›n peflinden
Yaflamak için bile olsa
fiark›lar senin dilinde yar›m kalmaz
Sen sokaklarda ölemezsin
Tam olarak ezberlenemese de
Hiçbir fliir
Patikalar sadece senin sözünü dinler
Da¤ yolculuklar›
Yine bafllad›klar› yerde biter
Kabu¤unu k›rm›fl nedenlerinle
Sürersin ormanlar›n›
K›flk›rt›lm›fl hayata
Sesin dudaklarda
Yal›n bir ezgidir
Bütün ça¤›rmalar›na
Sen koflars›n
Uçurtmalar›n…
Dostum
Senin için ‘öldü’ diyorlar
Sen eklenmeyi sevmezsin hayata
Biliyorum
Böyle ulu-orta b›rakmazs›n
Parçalanm›fl testileri
A¤›r›na gider öksüzlü¤ü ›rmaklara
Yadigar diye de¤il
Yeniden yaratmak için
Dönerim sokaklara
Avuçlar›n yank› dolu
Peflinde/birikmifl yang›nlarla
Serçeler de kafa tutar ç›lg›n duygulara
Dostum
Kavga adam›na
Mutlu aflk yokmufl
Yaran› sakl›yorum
Gölgeden uzak düfller için
Yüre¤in
‹çimde bitimsiz
Mavi
Bir fliir
Çarpt›kça ço¤al›yor
Çocuklar
Bu flehre senin sesini tafl›yor
Gelmek
Bundan daha güzel olabilir mi?
24 May›s 2003
Mircan Karaali
ginli¤in göstergesidir. Kültürün, sanat, edebiyat vs. tüm alanlar›nda özgürce hareketin ad›
demokrasinin di¤er ad›d›r.
Yozlaflma ve çeteleflmeye karfl› toplumun
örgütlü kolektif tavr› flartt›r. Kültür sanat çal›flmalar› ile kitlelerle kucaklaflma, onlar› do¤ru kültür ve sanat anlay›fl› ile buluflturmak
için mücadele etmemiz gerekiyor.
Örgütlü topluma öncülük edecek olan
Proletarya Partisi’nin s›n›f savafl›m›n› do¤ru
aktararak, yozlaflma ve çeteleflmenin as›l nedenlerini aktarmak ve çözümün kendi ellerinde oldu¤unu, cüreti kuflanmalar› gerekti¤ini göstermek gerekiyor. Yoksa yayg›n olan
feodal burjuva medya deste¤i ile egemen hakim s›n›flar ve kliklerinin yozlaflma-çeteleflmeye karfl› bir tav›r koymazlar. Bugün itibar›
ile bir an önce kitlelere giderek kucaklaflma
ve kolektif olarak sorunlara ulaflmaya öncülük etmek gerekmektedir. Kurtulufl ellerimizde, uzun bir yürüyüflle, cüreti kuflanan
gençlik ile kültür devriminin gerçekleflece¤i
alt›nça¤dad›r.
(Bir ‹K okuru)
İşçi-köylü 15
13-26 Haziran 2008
Bunlar› biliyor muyuz?
* Dünyada 2000’e yak›n halk ve
3000’e yak›n dil var.
* Tarih boyu yap›lm›fl savafllar›n en
uzunu ‹ngiltere ile Fransa aras›nda olmufltur. Bu savafl 115
sene (1338-1453) sürmüfltür.
* Kutup ay›lar›n›n daha az enerji
harcamak için (vücut ›s›lar›n›
korumak ) arka ayaklar›n› ön
ayaklar›n›n izine bast›klar›n›,
* Örde¤in vakvaklamas›n›n yank›
yaratmad›¤›n› ve bunu kimsenin aç›klayamad›¤›n›,
* Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç
telefonla konuflmad›¤›n›,
*Gözlerimizin hiçbir zaman büyümedi¤ini ama burnumuz ve
kulaklar›m›z›n büyümesinin
asla sona ermedi¤ini,
* Filmlerde geri planda kalabal›k
oldu¤unda (parti vs gibi) insanlar›n konufluyor görünmek
için "walla, walla" dediklerini
ve bu sahnelere "walla, walla
sahneleri" dendi¤ini,
* Kibrit kutusu büyüklü¤ündeki
alt›n külçesinin yufka gibi aç›larak bir tenis kortu büyüklü¤üne kadar y›rt›lmadan uzat›labildi¤ini
* Bir gram atomun, parçaland›¤›
zaman 3.000 ton kömürün
yanmas› s›ras›nda verdi¤i
Gazete/Okur
enerjiyi verdi¤ini,
* Hamamböceklerinin yaklafl›k
olarak 250 milyon y›ld›r yaflad›klar› halde hiçbir de¤iflime
u¤ramad›klar›n›,
* Çakma¤›n kibritten önce bulundu¤unu,
* Dünyada insan bafl›na düflen kar›nca say›s›n›n bir milyon oldu¤unu...
Gençlerin kabusu:
ÖSS’ye karfl› eylemler!
‹stanbul
Üsküdar Sosyal Meskenler ‹lkö¤retim Okulu’nda yaflananlara dair
- Kendinizi tan›t›r m›s›n›z?
- Ad›m Erdal Beyazsaç, velisi oldu¤um 3. s›n›fa giden o¤lum
Ça¤dafl Beyazsaç dolay›s›yla okulda yaflananlara tan›k oldum.
- Okulda ne gibi sorunlar
yaflad›n›z biraz aç›klar m›s›n›z?
- Okul müdür yard›mc›s› beni
arad› ve telefonda “o¤lunuz çok
yaramaz, bundan dolay› disipline
verilecek” dedi. Ben de okula,
müdürün yan›na gittim ve olay›
anlatt›m. S›n›f ö¤retmeni geldi ve
Ça¤dafl’›n çok yaramaz oldu¤unu
söyledi. Ben de “hocam daha önceki görüflmelerde neden bu olaylar› söylemediniz” diye kendisine
sordum. Hoca “iyi niyetimden dolay› söylemedim” dedi. Arkas›ndan bir iddia ortaya att› ve “çocu¤unuz geçen sene bir ö¤renciye
tecavüz etmeye kalk›flt›” dedi.
Ben de kendilerine “hocam bu nas›l bir iyi niyet ki bir çocu¤un zaaf›n›, hastal›¤›n› saklad›n›z. Ben bunu iyi niyet belirtisi olarak görmüyorum” dedim. Ve “8 yafl›ndaki
bir çocu¤un ne bilimsel olarak ne
de fiziksel olarak bu ifli yapamayaca¤›n› ve planlayamayaca¤›n›, ayr›ca bu iddian›n bir ö¤retim görevlisi taraf›ndan ortaya at›lmas›n›n
çok sak›ncal› oldu¤unu” söyledim.
- Siz bu görüflmeden sonra
ne gibi giriflimlerde bulundunuz
ve okul idaresinden ne gibi tepkiler ald›n›z?
- Olay›n ertesi günü çocu¤umu okula yollad›ktan sonra ‹lçe
Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nü arayarak bilgilendirdim. Ayn› zamanda
‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne, Pir
Sultan Abdal Kültür Merkezi’ne
(Ankara) ve E¤itim-Sen’e (Kad›köy) olayla ilgili dilekçe fakslad›m.
Akflam çocu¤um eve gelince sabah s›n›f›na girer girmez d›flar› ç›kart›l›p ö¤retmen ve müdürle birlikte s›n›f›n›n de¤ifltirildi¤ini ö¤rendim.
- fiu ana kadarki süreçte bu
konuyla ilgilenen veya baflvurdu¤unuz dilekçelere herhangi
bir cevap geldi mi?
- Olay›n üzerinden 2 gün sonra Ankara PSAKD telefon ederek,
olay›
araflt›racaklar›n›
ve
yan›m›zda olacaklar›n› söyledi.
E¤itim-Sen Kad›köy fiubesi ise daha önce bu okulun Alevi çocuklar›n› fifllemesi dolay›s›yla gündeme
geldi¤ini, bu olay›n da araflt›r›laca¤›n› ve gerekli ad›m›n at›laca¤›n›
söyledi. Bu kurumlar›n d›fl›nda
Özgür Radyo’dan gelen arkadafllar benimle bu olayla ilgili röportaj yapt›lar. Bunun yan›nda sürecin bafl›ndan beri ‹flçi-köylü gazetesine duyarl› tutumundan dolay›
teflekkür ediyorum. ‹K gazetesinin deste¤i ve yaflad›¤›m›z bu zor
günlerimizde yan›m›zda olmas› bizi çok onurland›rd›.
- Peki bu sürece kadar yaflananlara dair sizin düflünceleriniz nelerdir?
- Ben sosyal kimli¤imi hiç saklamad›m. Fakat 40 yafl›nda bir insan olarak bu ülkede yaflanm›fl ve
yaflat›lm›fl birçok olaya tan›k oldum. Böyle utanç verici, bilimsel
Hapishanelerde görüfl bir baflka olur…
Yeryüzünün her metrekaresinde yaflayan insanlar için zaman›n nas›l yafland›¤›, nas›l geçti¤i sorusuna yan›t elbette farkl›
olacakt›r. Verilen yan›t de¤iflse
de ortak paydada topland›¤›
noktalar statülerine paralel birleflecektir.
Zaman; insan› büyüten, gençlefltiren, olgunlaflt›ran sonras›nda
toprakla buluflturan sürecin vazgeçilmez tan›¤›. Zaman’a al›flmak,
onunla buluflup kol kola ilerlemekse ayr› bir zevk, ayr› bir güzellik olsa gerek.
Bu güzelli¤in en onulmaz anlar›nda; bu ifl buraya kadarm›fl;
hofl geldin ölüm dedi¤imiz birden
“fleytan›n baca¤›n› k›r›p; bir kez
daha okyanusu dalgalar›na kavuflturan anlar…” Onlar› de¤erli k›lan
zamanlar. Böylesi zamanlar. Böylesi çetrefilli zaman›n yolculu¤una
ç›km›fl olan devrimciler.
Zaman baz›, bize de güler, içimizde saklay›p gizli tuttu¤umuz;
umutlar›m›z›, sevdalar›m›z›, özlemlerimizi. Özcesi devrimcileri diri
bir o kadar da canl› tutan insan›
de¤erleridir. Biz devrimciler zamanla yar›fl›r›z. Bunu dizginlemeye
çal›flsak da, y›lk›ya sal›nm›fl vahfli
atlar misali o, bildi¤i tempoda ilerlemeye devam eder.
Gelin görün ki, zaman baz› mekanlarda öylesine de¤erlidir ki,
onu ba¤lamak, bir dü¤meye dokunup durdurmak, o de¤erli anlar›,
k›sa süreli¤ine doyas›ya yaflamak
isteseniz de elinizden hiçbir fleyin
gelmedi¤i, nas›l gelip geçti¤ine inanamad›¤›n›z anlar…
‹flte böylesi de¤erli anlar›n yaflanmas› zorunlulu¤u olan mekan;
hapishaneler. Hapishane içindeki
hücreler. Hücrelerin içindeki tutsaklar›n ziyaret günleri. Ziyaret günlerine gelen ziyaretçiler. Mekan›n
içine s›¤mayan, taflan bir top umudu,
sevgiyi, bir top d›flar›y› bize tafl›yan
ziyaretçilerimiz sevdiklerimiz…
Sizi, zaman›n yolculu¤una çekmenin sebebi, on alt› y›l sonra belki de daha fazla anam›, yoldafl›m›
… görmüfl olman›n mutlulu¤u. Hiç
beklemedi¤im bir anda ç›k›p ziyaretime gelmifl olmas› beni, zaman
içindeki yolculu¤umu sorgulamaya,
bende ve ondaki de¤iflimleri fark
etmeye zorlad›. Ben onu görmeye-
Bu süreçten sonra olay›n takipçisi
olaca¤›m, bu tür ö¤retim görevlilerine ve bunlar gibi düflünenlerle
mücadele etmemiz gerekti¤ini düflünmekteyim. Siz de¤erli dostlar›m›z ve ‹K gazetesinin olaya bafl›ndan beri olan duyarl›l›¤› ve deste¤inden dolay› çok teflekkür ediyorum.
- Bizimle bu röportaj› yapt›¤›n›z ve sorunlar›n›z› paylaflt›¤›n›z için bizler teflekkür ederiz.
(1 May›s Mahallesi
‹K okurlar›)
li o yafllanm›fl. Bense yetiflkin bir
kad›n devrimci olmufltum. O yabanc› de¤ildi benim kald›¤›m mekana, o¤lunu ziyarete gitmifl, aya¤›n›n
tozu ile benim yan›ma gelmiflti. O,
bana bakarken ne kadar büyüdü¤ümüzü, bense yafll›l›¤›m› fark ettim.
S›n›rl› zamana s›¤d›ramad›¤›m›z özlemimiz yar›m kald›. Doyas›ya hasretlik gideremedik. Vars›n olsun!
Zamanla yar›fla kafa tutan iki kad›n
devrimci y›llar sonra, s›n›rl› zamanlarda dahi buluflabiliyorsa, k›s›tlanan mekanda, daralt›lan yaflamda,
kab›na s›¤mayan öfkeyi, umudu afl›l›yorsa, inad›na vars›n olsun!
Biz k›s›tl› zamanlar›n coflkusuyla, çocukça, mutlu… Do¤all›¤›nda,
birbirimizi gözlerimizle daha çok
öpüp koklar›z. VARSIN OLSUN!
(Sincan Kad›n Hapishanesi’nden bir tutsak Partizan)
Roni mina evinê-tari mina mirine
Duyuru
Diyarbak›r’da
yay›nlar›m›za
afla¤›daki adresten
ulaflabilirsiniz;
Tarih:
29 Haziran 2008
Yer:
Bafl›büyük
Muhtarl›¤› Piknik
Alan› (Maltepe)
Urartu Kelepir
Kitabevi
Ekinciler Cad.
Kürüm Apt.
Kat 1, No:1
(Emniyet Karfl›s›)
Ofis/Diyarbak›r
‹rtibat:
0536 940 66 23
IK BÜROL
IL
C
IM
Y
A
Y
UMUT
H
A
Z
I
R
L
A
N
I
Y
O
R
ve fiziksel olarak hiçbir dayana¤›
olmayan bu olay›n ö¤retim görevlileri taraf›ndan gündeme getirilmesi e¤itimin ve e¤itim görevlilerinin durumunu oldu¤unun göstergesidir. Bizi endiflelendiren bir
di¤er yan ise Milli E¤itim Müdürlü¤ü bu olaya 15 gündür çözüm
üretmedikleri gibi taraf olduklar›n› da netlefltirmifltir. Ama bu ülkede birçok kurum ve kuruluflun
ne kadar duyarl› oldu¤unu ve bu
konuda duyars›z kalmayacaklar›n›
bilmek bizlere güç vermektedir.
Ç
I
K
T
I
ARINDA
Aflk gibi ayd›nl›k
ölüm gibi karanl›k
Ben sizlerle okudu¤um bir kitab›
paylaflmak istiyorum.
Kürt edebiyat›n›n en önemli isimlerinden Mehmet Uzun’un kaleme ald›¤› bu roman 2000 y›l›nda bas›ld›. ‹lk
bas›m›ndan sonra ayn› y›l alt›nc› bas›m›n› yapt›. 2001 y›l›nda “Aflk gibi ayd›nl›k, ölüm gibi karanl›k” ve “Narçiçekleri” romanlar› nedeniyle yasad›fl›
silahl› “terör” örgütüne yard›m etmekten yarg›lan›r ve beraat eder.
“Aflk gibi ayd›nl›k ölüm gibi karanl›k” roman›n› Kürtçe’den çeviren Mahsun K›z›lkaya Gendafl Kültür Yay›mc›l›¤›n fiubat 2005 y›l›nda 16. bas›m›n› yapt›¤› Mehmet Uzun’un bu roman›nda Baz
ve Kevok’un yaflam öykülerini anlat›r.
Baz Kürtçe fiahin, Kevok ise Güvercin demektir. Baz bir sabah, Kevok’un
bütün yollar›n tükendi¤i anda karfl›s›na
ç›kar. Roman bildik flekilde ilerlemiyor.
Önce ölenler, esir al›nanlar, yak›lanlar
oluyor. Sonra bunlar›n öyküleri bafll›yor.
Baz, yak›lan y›k›lan, talan edilen bir
köyde Kürt köyünde “iyi” bir subay›n
al›p yetimhaneye verilifliyle bafll›yor öyküsü, önce itaat› ö¤reniyor. Sonra itaat
kültürüyle yozlaflan parlak, kariyerli bir
subay oluyor. Türkiye Kürdistan›’nda
köklerinden, geçmiflinden habersiz,
köyleri yak›yor, Özel Timlerle operasyonlara gidiyor.
Kimi zaman Baz’›n komutanl›¤›nda
bir kaya dibinde, pusuda kimi zaman
Ankara Üniversitesi’nde okuyan Kevok
ve sevgilisi Jir’in okul yaflamlar›na mücadele karfl›s›nda de¤iflen durufllar›na,
Jir sevdi¤ini, okulunu b›rak›p gerçek
sevdi¤i da¤lara yolculuk ediyor. Kevok’un gerilla olma öyküsü sevdas›, gerilla birlikleri ile s›n›rdan Türkiye yolculuklar›n do¤a ile mücadele eden gerilla
birliklerinin zorlu yolculuklar›ndan Bitlis’teki çat›flmaya Kevok’un esir al›nmas›na kadar uzan›yor.
Baz köylülere iflkence yap›yor. Yak›yor halk›n ac›lar›, gerila birliklerinin
çat›flmalar› bizi o ana al›p götürüyor.
Baz nihayet Kevok’la esaret sürecinde
tan›fl›yor. Kendisinin bir Kürt oldu¤unu
sonradan ö¤reniyor. Parçalanm›fl kiflili¤i ev yaflam›nda öyle gerçekçi anlat›l›yor ki… Kevok bu zorlu s›navdan aln›n›n ak›yla ç›kam›yor. Çözülüyor. Onlara ö¤retildi¤i üzere “iki haftadan sonra
ifle yaramayan yerleri söyleyebilirsin”
Kevok’un verdi¤i tek yer Jir’in katline
sebep oluyor. Ac›lar, zay›fl›klar, düflman›n tuzaklar› Mehmet Uzun’un anlat›m›yla daha gerçeklik kazan›yor.
Kevok ve Baz’›n sonu ne oluyor.
Onlar hâlâ yafl›yorlar m›? Onlar› nas›l
bir son bekliyor? Bu sorular›n hepsine
okudu¤unuzda yan›t bulabilirsiniz. Belki
de itaate kusur etmeyen komutan Baz
firar ediyor.
(Bir ‹K okuru)
Üniversiteye giriflin ÖSS ile belirlenmesinin haks›z ve eflitsiz bir yöntem olmas› ve
e¤itimin ticarileflmesine hizmet etti¤i gerekçesiyle ÖSS’nin kald›r›lmas› talebiyle bir
araya gelen bini aflk›n liseli 7 Haziran’da
‹stanbul’da Kad›köy Meydan›’nda bir miting
örgütledi. Coflkulu geçen yürüyüflte YDG,
LÖB, SDG, Dev-Lis, Emek Gençli¤i gibi
çok say›da gençlik örgütlenmesi yer ald›.
Emek Gençli¤i ve Dev-Lis’in kitlesel kat›l›m gösterdi¤i mitingde YDG’liler de “Yaflas›n paras›z, bilimsel, anadilde, özerk,
demokratik e¤itim mücadelemiz!” pankart›yla yer ald›lar. Yol boyunca YDG imzal›
yaz›lama, pullama ve kufllama yapan ve bildiri
da¤›tan YDG’liler gençli¤e söz ve karar hakk›
için örgütlenme ça¤r›s› yapt›lar.
‹skele Meydan›’na yürüyen gençler Meydan’da yapt›klar› konuflmalar ile ÖSS’nin
adaletsiz bir sistem oldu¤unu vurgulad›lar
ve demokratik, paras›z, bilimsel e¤itim talebini dillendirdiler. Mitingde ayr›ca bir tersane iflçisinin çocu¤u da konuflma yaparak tersanelerde yaflanan ifl cinayetlerinden bahsetti ve 16 Haziran’daki grev için ça¤r›da
bulundu. Eylemde çok say›da sendikan›n yan› s›ra DTP milletvekillerinin dayan›flma mesajlar› da okundu. Eylem müzik grubunun
söyledi¤i flark› ve marfllarla sona erdi.
Adana
“ÖSS kald›r›ls›n! Üniversite Hakk›m› ‹stiyorum” diye hayk›ran liseli gençler, ‹nönü Park›’ndan slogan ve alk›fllarla
U¤ur Mumcu Meydan›’na yürüdü. E¤itimSen, Liseli Ö¤renci Birli¤i (LÖB), Dev-Lis,
Ö¤renci Gençlik Derne¤i, Yeni Demokrat Gençlik ve Emek Gençli¤i taraf›ndan
ortak düzenlenen mitingde liseliler e¤itim
hakk›na sahip ç›kt›lar. En önde “ÖSS kald›r›ls›n! Üniversite hakk›m› istiyorum” yaz›l› ortak pankart›n›n tafl›nd›¤› mitingde, gençlik örgütleri kortejler oluflturdu, yürüyüfle geçti. Biz de Mersin’den gelen arkadafllar›m›zla birlikte Yeni Demokrat Gençlik imzal› “E¤itim hakk›na sahip ç›k” yaz›l› pankart›m›z› açt›k.
Atatürk Caddesi’nin bir fleridinin trafi¤e
kapat›ld›¤› yürüyüflün ard›ndan U¤ur Mumcu Meydan›’na gelen ö¤renciler ad›na
Gamze Kaya bir aç›klama yapt›. Kaya,
ÖSS’nin seçmeci-elemeci niteli¤e sahip oldu¤unu ifade etti. Kaya, konuflmas›nda s›nav
sisteminin de¤ifltirilmesine de de¤indi. S›nav
sistemi de¤iflliklerinin ö¤rencileri “müjde”
fleklinde sunuldu¤unu ifade eden Kaya, “‹ngiliz sistemi ad› verilen bu uygulama ile girilen s›nav say›s› artt›r›lacak, ö¤renciler için
de¤iflen ise s›nav say›s›ndan baflka bir fley olmayacak ve dershanelere yönelim daha da
artacakt›r” dedi. Genç Umut, Liseli Arkadafl ve Enternasyonalist Gençlik’in
de destek verdi¤i miting konuflmalar›n ard›ndan at›lan sloganlar ve çekilen halaylarla
son buldu.
(Adana YDG)
Mersin
7 Haziran Cumartesi günü ESP,
DGH, Emek Gençli¤i, Mersin LÖB,
YDGM, DEV-L‹S, DSG, Özgür Lise,
SDG ve YDG olarak ortak örgütlenen eylemde “ÖSS ve AOBP kald›r›ls›n! Eflit,
paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim istiyoruz” pankart› aç›larak E¤itim-Sen önünden Taflbina önüne kadar yüründü. Taflbina önünde yap›lan aç›klamada “En yak›n›n›zdakilere dahi rakip gözüyle bakt›r›l›yor
ve her geçen gün daha da yaln›zlaflt›r›l›yoruz… Bu hale getirilirken bir de üstüne y›¤›nla para ödemek zorunda b›rak›l›yoruz”
denildi. Aç›klamadan sonra ÖSS’ye haz›rlanan bir ö¤rencinin aile içinde yaflad›¤› sorunlar› anlatan bir tiyatro gösterimi yap›ld›.
±CMYK
iflçi-köylü
Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin
www.iscikoylu.org
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
‹mam Murat Sok. No:8/1
Aksaray-Fatih/‹STANBUL
Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL
Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii
Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426
63 30-580 63 80
e-mail: [email protected]
BÜROLAR
KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT: 3 DA‹RE: 32 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72
‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94
ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19
BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27
AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
‹flçi havzalar› öfkeyle kayn›yor
AKP hükümetinin 6 y›ll›k döneminde, özellefltirmelerle, emekçi düflman› yasalarla iflsizlik 盤 gibi
büyürken, çal›flan iflçilerin durumu da gittikçe kötüleflti. Örgütlülük düflman› patronlar da gücünü yine
bu yasa ve kararlardan al›yor. Bu da iflçi havzalar›nda öfkeyi büyütüyor. Bu öfke bugün birçok iflyerinde
grevlerle, eylemlerle ifadesini bulurken, s›n›f dayan›flmas›n›n zorunlulu¤unu da ortaya koyuyor.
Desa iflçileri: “Gün
geçtikçe
umutlan›yoruz”
Düzce halk› bugünlerde kendileri için al›fl›lmad›k bir geliflme yafl›yor. Bu al›fl›lmad›k
“olay”, Düzce Organize Sanayi’nde bulunan
DESA Deri fabrikas›ndan sendikal› olduklar› için at›lan iflçilerin bafllatt›klar› grev!
Düzceliler özellikle de 12 Eylül AFC’si
sonras›nda her türden hak arama mücadelesine yabanc›laflt›r›lm›fllar. ‹zmit’ten bafllayarak, Sakarya’ya kadar uzanan bir kesimde
oluflturulmaya çal›fl›lan gerici odaklar›n temelleri burada da at›lmaya çal›fl›lm›fl uzun y›llar boyunca. Çeflitli milliyetlerden emekçileri birbirine k›rd›rma çabalar› son dönemde
burada da hakim k›l›nmaya çal›fl›lm›fl.
Bu bilgileri DESA iflçileriyle görüflmek
üzere gitti¤imiz Düzce’de, halktan ald›k.
DESA direniflinin kendileri için al›fl›lmad›k
bir fley oldu¤unu söyleyen de yine onlar.
Bunun içindir ki, direniflle ilgili en küçük geliflmeye karfl› ilgililer. Tabii ki bu ilgiyi olumsuzlu¤a çevirme, grevi “bölücü”, “terör”
vb. ilan etme çabalar› da yine devrede.
Özellikle de, sadece DESA patronu de¤il,
bölgedeki neredeyse tüm patronlar bu konuda elbirli¤i etmekteler. Elbette yanlar›na
kolluk güçlerini alarak!
Direnifl yerinde, iflçilerin alk›fllar›yla karfl›lan›yoruz. Sonraki saatlerde de, direnifl yerine ziyarete gelen herkesin alk›fllarla karfl›la-
n›p-u¤urland›¤›na flahit oluyoruz. Yani iflçiler
gelen-giden herkesi, duyduklar› memnuniyetten dolay›, alk›fllarla karfl›lay›p, yine alk›fllarla u¤urluyorlar. Direniflçiler ayn› zamanda,
içeri giren ya da fabrikadan ayr›lan patronu
da alk›fll›yorlar. Ancak bu alk›fl “farkl›” bir
alk›fl. Tamamen protesto amaçl›!
Karfl›lamadan sonra, sendikac›lar iflçilerle geliflmeleri konuflurken, biz de biraz daha
geride duran kad›n iflçilerle sohbete bafll›yoruz.
‹lk konufltu¤umuz kad›n iflçi, Sevil Çerçi. Sevil ayn› zamanda iflten ç›kar›lan ilk iflçi.
DESA’da 20 ayd›r çal›fl›yormufl. Direnifle ilifl-
‹zmir’den
DESA’ya destek
‹zmir Deri ‹flçileri Da
yan›flma ve Yard›mlaflm
a Derne¤i
üyesi iflçiler, 2 Haziran
2008 Pazartesi günü Basmane Deric
iler K›raathanesi önünde, Desa De
ri iflçilerinin
direnifline destek olmak
için bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›kl
amada, DESA iflçisinin, tersane
iflçilerinin,
YÖRSAN iflçilerinin yan
›nda olduklar› vurguland›. (‹zmir)
fiubeler Platformu direniflteki iflçileri ziyaret etti!
Türk-‹fl ‹stanbul fiubeler Platformu grev
ve direniflte olan iflçileri ziyaret ederek dayan›flman›n güzel bir örne¤ini sergiledi.
fiubeler Platformu, 28 May›s günü fiekerp›nar’da 18 gündür grevde olan Petrol-‹fl üyesi Nefle Plastik iflçilerini ziyaret
etti. Petrol-‹fl 2 No’lu fiube Baflkan› Ecvet
Efllegül grev hakk›nda bilgi vererek örgütlülü¤e yönelik bir sald›r› oldu¤unu, haklar›n› al›ncaya kadar mücadeleye devam ede-
Acerer iflçilerinin
grevi sürüyor
Yaklafl›k 6 ay önce direnifle geçen
Acerer iflçilerinin grevi sürüyor. Gebze
havzas›nda son dönemde ortaya ç›kan
çok say›da direniflten biri olan Acerer direniflinde, patron oyalama taktiklerine
baflvurarak direnifli bitirmeye çal›fl›yor.
Acerer ve Gebze havzas›ndaki di¤er
direnifllerle ilgili görüflünü ald›¤›m›z Birleflik Metal-‹fl Gebze fiube Sekreteri Kadir
Acar, patrona art›k güvenmediklerini,
çünkü verdi¤i hiçbir sözü tutmad›¤›n›
söylüyor.
Acar ayr›ca, Birleflik Metal-‹fl’e üye iflçilerin bulundu¤u fiahin Motor fabrikas›ndaki direniflin de uzlaflmayla sonuçland›¤› bilgisini de veriyor. Ancak uzlaflma
tam istenilen biçimde gerçekleflmemifl
ve patron burada da tutars›z davranarak, ilk bafllarda bulundu¤u taahhütlerin
ço¤unu yerine getirmemifl. Buna ra¤men
30 kadar iflçi, sendikal› olarak ifl bafl›
yapm›fl ve bunun da önemli bir kazan›m
oldu¤unu söylüyor.
Yine ayn› bölgedeki bir di¤er direnifl
olan Bossol Mimaysan’da ise, iflten
at›lan 6 iflçi, patronla yap›lan anlaflma sonucunda, direnifllerinin 35. gününde ifl
bafl› yapt›lar.
(Kartal)
ceklerini söyledi.
Ard›ndan Gebze’de TÜMT‹S’e üye olduklar› için iflten at›lan Ünilever iflçilerini
ziyaret eden platform üyeleri, dayan›flma
sloganlar› ile karfl›land›. fiubeler Platformu
üyeleri ile sohbet eden direniflteki iflçiler
yaflad›klar› sorunlar› s›n›f kardeflleri ile
paylaflt›.
Platform son olarak Deri-‹fl ve Teksif
Sendikas›’na üye olduklar› için iflten ç›kar›-
kin ilk sözleri: “Gün geçtikçe umutlan›yoruz” oluyor. Henüz patronla bir görüflme
yokmufl. “Ancak biz üyelikleri sürdürüyoruz. ‹çerdeki iflçilerin yan›m›za gelmesi ise yasak. Fakat biz ço¤unlu¤un
bizi destekledi¤ini biliyoruz” diyor Sevil.
Telefonlarla
y›ld›rma çabas›
Direniflteki iflçilere son günlerde tehdit
vb. taciz içerikli olanlar›n yan› s›ra, direniflteki iflçileri kendi içlerinde bölmeyi, karfl›
karfl›ya getirmeyi hedefledi¤i çok aç›k olan
mesajlar at›ld›¤›n› ö¤rendik. ‹flçiler telefon
numaralar›n›n sadece muhasebede bulundu¤unu, bunun için de bu mesajlar›n patron
taraf›ndan att›r›ld›¤›ndan emin olduklar›n›
söylüyorlar.
Bu mesajlar›n, taciz içerikli olanlardan
biri de, Dilek Aktürk’e gelmifl. Fabrikada,
aç›ld›¤›ndan bu yana çal›flan Dilek, ayr›ca 2
ayl›k hamile. Dilek sendikal örgütlenmeyi
bafllatanlardan biri oldu¤unu söylüyor. Fabrikada efliyle birlikte çal›fl›yorlarm›fl. “Örgütlenmeye bafllarken ‘bu bizim anayasal
hakk›m›z’ dedik. K›sa sürede 41 kifliye ulaflt›k. Ancak sendikalaflma a盤a ç›kt›¤›nda, iflten at›lan 6. kifli oldum” diyor.
‹flçilerin ortalama maafl› 450’yi geçmiHatay’›n Samanda¤ Belediyesi iflçileri uzun zamand›r maafllar›n› tam alamad›klar› ve geriye dönük birikmifl alacaklar› için
4 Haziran 2008 Çarflamba günü
Hak Alma Yürüyüflü’nde Hatay Valili¤i önüne kadar yürüdüler. D‹SK Genel-‹fl Sendikas›
Hatay fiubesi’ne üye iflçilerin
düzenledi¤i eylemde Belediye
lan ve 31 gündür direniflte olan Desa Deri ve Venüs Giyim iflçilerini ziyaret etti.
Platform üyelerini alk›fl ve sloganlarla karfl›layan direniflteki iflçiler kararl›l›klar›n› dile
getirdiler. Ziyarette konuflan Deri-‹fl Genel
Teflkilatlanma Sekreteri Gürsel Mentefl
Düzce’de 1800’lü y›llar› aratmayan çal›flma
koflullar›n›n oldu¤unu, bu koflullar›n ancak
örgütlenerek ve mücadele ederek de¤ifltirilebilece¤ini söyledi.
(‹stanbul)
yormufl. Patron y›lda 20-30 YTL zam yap›yormufl en fazla. Ancak bu zamm› herkes
alam›yormufl. Sadece patrona ve ustalara
yak›n olanlara, patrona laf tafl›yanlara verilen bir zamm›fl.
Süreçten ev yaflant›lar›n›n büyük ölçüde
etkilendi¤ini söylüyor, fakat ard›ndan:
“Ama buradaki ortam çok güzel, arkadafllar› yaln›z b›rakmak istemiyoruz.
Ayr›ca buras› Düzce aç›s›ndan bir örnek teflkil ediyor. Bunun içindir ki, var
gücümüzle çal›fl›yoruz” diyor.
Direnifle
d›flardan ilgi çok
DESA iflçileri, grevleri süresince eylemlerini duyurmak için oldukça yo¤un bir çaba
içindeler. Kentte bildiriler da¤›t›yorlar, yerel radyo ve TV’leri dolafl›yorlarm›fl. ‹ki hafta önce ise, ev ürünlerini satt›klar› bir de etkinlik gerçeklefltirmifller. Grevle birlikte
ekonomik durumlar› oldukça zora girince,
gelir elde etmek için böyle bir yola baflvurmufllar. Bölgenin duyarl› kesimleri oldukça
yo¤un bir ilgi göstermifl. Zaten Düzce’nin
d›fl›ndan, Bolu, Ankara ve di¤er illerden çok
say›da ö¤renci, sendika, sa¤l›kç› vd. kesimler
s›k s›k direnifl yerine ziyarete gelerek, destek oluyorlarm›fl.
Ancak direnifle “ilgi” duyan baflkalar› da
var! Patronlarla kol-kola çal›flan Bölge Jandarma, DESA’ya adeta “kamp” kurmufl.
Direniflin ilk günlerinde yaflanan gözalt›lar›n ard›ndan, iflçileri y›ld›ramayan jandarma, bu defada istihbarat birimleri arac›l›¤›yla
DESA’dan ayr›lm›yormufl. Sivil ekipler ifl yerine girerek, iflçileri direnifle karfl› k›flk›rtmak
için tek tek iflçilerle görüflüyormufl. Ayr›ca
fabrikan›n dört bir yan›na kameralar, ses alma cihazlar› yerlefltirilmifl, iflçiler sürekli dinleniyor, kameraya al›n›yormufl. Bunlar direnifl öncesinde olmayan fleylermifl.
6 yafl›ndaki o¤lu Ayberk ile direnifle kat›lan Emel Yavuz ve 14 ayd›r fabrikada
çal›flan Meltem Sine de, direniflten oldukça
umutlu olduklar›n› söyleyenlerden. Bunu
ise flu sözlerle dile getiriyor Meltem: “Bu
ço¤umuzun ilk deneyimi. Ancak umutluyuz
ve yapt›¤›m›z›n do¤ru bir fley oldu¤una inan›yoruz.”
DESA iflçileri
“kötü örnek” oluyor!
Daha sonra direniflteki erkek iflçiler al›yor sözü. Onlar da oldukça coflkulu ve kararl›lar. Jandarman›n gerçeklefltirdi¤i gözalt›lar kararl›l›klar›n› daha da kamç›lam›fl. 1.5
y›ll›k fabrika iflçisi Kadir Topkara, 435 YTL
maafla talim ettiklerini, fazla mesailerin ise,
ço¤unlukla “denklefltirme” denilen yöntemle
ödenmedi¤ini söylüyor. Bunun anlam›, iflçi
hafta içi izin al›rsa, mesaisinin kesilmesi.
2 y›ll›k iflçi Hüseyin So¤an ise, patronun jandarma ile nas›l bir iflbirli¤i içinde hareket etti¤inden, nöbetçi kulübesine konulan
kamera ve ses alma cihaz›ndan söz ediyor ve
“Bizi oturdu¤umuz yerden kovmaya
çal›fl›yorlar. Bahçenin f›skiyesini, ya¤murlu havalarda bile üzerimize s›k›yorlar, tüm çöpleri bulundu¤umuz yere at›yorlar” diyor ve bir yandan da bu
söylediklerinin gerçekleflti¤i anlarda çekti¤i
resimleri gösteriyor. Hüseyin sözlerini flöyle
sürdürüyor: “Sanayideki ilk direnifl bu. Bunun için de patronlar bu aralar bir araya gelerek, bizim patrona destek veriyorlar. Çünkü buraya sendika gelirse, sanayideki di¤er
fabrikalara da gelece¤inden korkuyorlar.”
Gerçekten de, sanayideki hiçbir fabrikada
sendika yokmufl. Bu nedenle de DESA grevi
tüm patronlar› oldukça panikletmifl. Çünkü
DESA iflçileri “kötü örnek” oluflturuyor!
‹flçiler, maafllar›n›n yetmemesi nedeniyle,
herkesin borç içinde yaflad›¤›n› söylüyor. Ve
hepsi de “ekme¤i, tuzu bile bakkala borç yazd›r›yorduk. Kredi çekmeler bafllam›flt›. Bakkala olan ayl›k ekmek ve makarna borcu bile
400 YTL’yi geçiyordu. Herkes zaten iflas›
çekmiflti. fiu an çal›fl›p çal›flmamak aras›nda
bir fark yok. Öyle de param›z yoktu, böyle
de yok. Ama böyle en az›ndan haklar›m›z› almak için direniyoruz” diyorlar. Söylenenlere
kat›lan, iflçilerden Recep Geyir ise kendilerini sendikalaflmaya götüren bafll›ca nedeni
flu sözlerle aç›kl›yor: “‹stedik ki insanlar›
keyfi olarak iflten ç›karmak öyle kolay
olmas›n. ‹nsanlara eflya muamelesi yap›lmas›n, korkutularak çal›flt›r›lmas›n.”
Bu arada içerdeki mesai saati doluyor.
Çal›flanlar›n direniflteki iflçilerin yan›ndan
geçmesi, yan›na gidip konuflmas›, yani herhangi bir biçimde temas›n› engellemek için,
servisler bahçeye geliyor. Böylece direniflteki iflçilerin o günkü “mesaisi” de bitiyor. Ve
herkes, sendikan›n düzenli olarak gönderdi¤i
servise binerek, bir sonraki gün, fabrikada
sabah mesaisinin bafllad›¤› saatte direnifl yerine gelmek üzere oradan ayr›l›yor. (Kartal)
Art›k yeter, duyun bizi!
iflçileri ‘Evimize götürecek
ekmek bulam›yoruz’ diyerek
tepkilerini dile getirdi.
Belediye iflçilerinin ailelerinin de kat›ld›¤›, “Art›k yeter
duyun bizi” yaz›l› pankart›n
aç›ld›¤› yürüyüfle birçok DKÖ
de destek verdi. U¤ur Mumcu
Bulvar›’ndan kortej oluflturularak Valilik önündeki Yunus
Emre Park›’na kadar yüründü.
‹flçiler ve eyleme destek verenler parkta beklerken sendika baflkanlar› ve iflçiler bir grup
oluflturarak Vali ile görüflmeye
gittiler. Vali’nin yerinde olmamas› nedeniyle Hatay Vali Yard›mc›lar›ndan Ömer Bedrettin Sa¤söz ile görüflüldü. Görüflmeden sonra mücadeleden
asla vazgeçmeyeceklerini, sorunlar›n›n çözümü için sonuna
kadar mücadele edeceklerini
belirttiler.
(Mersin)
Lever iflçileri
grevde
Gebze’de bulunan Lever Fabrikas›’nda çal›flan iflçiler, patronun örgütsüzlefltirme sald›r›lar› sonucu iflten
at›l›nca, direnifle geçtiler. TÜMT‹S üyesi olduklar› için
iflten ç›kar›lan 64 iflçinin direniflleri, devam ediyor. Direniflin 16. gününde görüfltü¤ümüz TÜMT‹S ‹stanbul
fiube Sekreteri Ali R›za Atik, iflçilerin, iflyerinde iki
ayr› taflerona ba¤l› olarak çal›flt›r›ld›klar›n›, bu tafleron
firmalardan birinde sendikal örgütlenmenin ço¤unlu¤u
sa¤lad›¤›n›, ancak di¤erinde henüz ço¤unlu¤a ulafl›lamadan, iflten at›lmalar›n gündeme geldi¤ini söyledi.
Bu örgütsüzlefltirme sald›r›s›n›n tafleron firmalardan ziyade, do¤rudan Lever patronlar›ndan kaynakland›¤›n› da belirten Atik, Lever patronunun, iflçilerin
at›lmas› için tafleronlara da bask› yapt›¤›n› vurgulad›.
PETK‹M iflçisi
özellefltirmeye
karfl›!
Socar-TURCAS ortakl› konsersiuma sat›larak
özellefltirilmek istenen PETK‹M’e iflçisi sahip ç›kt›.
29 May›s Perflembe günü PETK‹M önünde biraraya
gelen iflçiler, “PETK‹M’in özellefltirilmesinde
son noktaya gelindi” aç›klamas› yapan hükümeti
protesto etti.
‹flçiler sabah servislerle A kap›s› önünde topland›. Yaklafl›k 1.500 kiflinin kat›ld›¤› eylemde konuflan
Petrol-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Öztaflk›n, PETK‹M’in 20 y›ld›r özellefltirilmek istendi¤ini söyledi.
Telra iflçileri
haklar›n› istiyor!
Çerkezköy’de bulunan Profilo Telra’da at›lan iflçiler haklar›n› istiyor. Türk-Metal Sendikas›’n›n örgütlü
oldu¤u Profilo’dan at›lan iflçiler flirketin ‹stanbul’daki
merkezi önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›.
30 May›s Cuma günü Profilo Al›flverifl Merkezi
önünde biraraya gelen iflçiler Profilo’dan 700 iflçinin
at›ld›¤›n›, bu iflçilerden 250’sinin haklar›n›n ödenmedi¤ini dile getirerek okula giden çocuklar›na harçl›k veremeyecek duruma geldiklerini söylediler.
Eczac›bafl›’da
sendika
tahammülsüzlü¤ü
Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren ve Eczac›bafl› Toplulu¤u içinde yer alan E-Kart
Elektronik Kart Sistemleri A.fi’de çal›flan iflçiler eylem yapt›.
28 May›s günü Levent’teki Eczac›bafl› Holding
önünde biraraya gelen iflçiler, sendikalar›n›n muhatap
olarak kabul edilmemesini protesto etti. Elektronik
Kart Sistemleri A.fi’de Bas›n-‹fl Sendikas›’n›n iflçileri
üye yaparak yetkiyi almas›na ra¤men patron, toplu
sözleflme masas›nda sendikay› tan›m›yor.
Eylemde konuflan Bas›n-‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Yakup Akaya, TÜS‹AD’›n 2006 y›l›nda “Sendikal Haklar ve Küresel ‹lkeler Sözleflmesini”
imzalad›¤›n› ancak sendikay› kabul etmedi¤ini söyledi.
Lastik iflçileri
grevde!
Lastik iflkolunda örgütlü iflçiler patronlar›n enflasyon oran›nda zam yapmak istemesine karfl› insanca yaflanacak bir ücret içini greve ç›kt›. Grevleri daha önce üç kez “Milli güvenli¤i ve halk sa¤l›¤›n›” tehdit etti¤i gerekçesiyle yasaklanan lastik
iflçileri, haklar›n› almak için yeniden greve ç›kt›.
‹zmit ve Adapazar›’nda bulunan Goodyear,
Brisa ve Pirelli lastik fabrikalar›nda çal›flan 4 bin
iflçi 1 Haziran günü grev pankartlar›n› ast›. D‹SK’e
ba¤l› Lastik-‹fl Sendikas›’n›n öncülü¤ünde gerçekleflen grevde sendika ilk alt› ay için yüzde 12’lik, ikinci alt› ay için enflasyon oran›nda ve ikinci y›l ise 6
ayl›k dilimler halinde enflasyon art› bir puan ücret
art›fl› talep ediyor. Patronlar›n teklifi ise % 4 civar›nda. Grevlerinin 4. gününde fabrikalar›n›n önünde biraraya gelen Pirelli iflçileri davul zurna eflli¤inde halaylar çekerek sloganlar›n› hayk›rd›. Grevin 7.
gününde görüfltü¤ümüz Lastik-‹fl Kocaeli fiube Sekreteri Seyit Aky›ld›z, gazetemize yapt›¤› aç›klamada, flu an iflçilerin yasal haklar›n› kullanarak, kararl› bir biçimde grevi sürdürdüklerini söyledi.
Grevin 4 fabrikada, 2’fler kiflilik gözcülerin denetiminde sürdü¤ünü, iflverenlerin henüz olumlu bir
ad›m atmad›¤›n› da sözlerine ekleyen Aky›ld›z, direniflte geri ad›m at›lmayaca¤›n› ve talepleri kabul
edilinceye kadar da, fabrikalarda üretime izin vermeyeceklerini aç›klad›.

Benzer belgeler