Journal of Endourology : October 1a. Laparoscopic Calyceal

Transkript

Journal of Endourology : October 1a. Laparoscopic Calyceal
Journal of Endourology : October
1a.
Laparoscopic Calyceal Diverticulectomy: Video Review of Techniques and
Outcomes*
1b Laparoskopik Kalisiyel Divertikülektomi: Teknik ve Sonuçların Video Derlemesi
Ricardo Dario Gonzalez, B.A., Bryant Whiting, M.D., and Benjamin K. Canales, M.D.,
M.P.H.
Department of Urology, Center for the Study of Lithiasis and Pathological Calcification,
University of Florida, Gainesville, Florida.
Özet:
Kalis divertikülleri idrar stazına, taş oluşumuna ve tekrarlayan üriner enfeksiyona yol açabilen
renal parankim içi kistik genişlemelerdir. ICD-9 kod 55.39 ve CPT kod 50549 kullanılarak
kliniğimizde Ağustos 2007 ve Haziran 2010 tarihleri arasında laparoskopik kalisiyel
divertikülektomi uygulanan 5 kadın ve 2 erkek hasta (ortalama yaş 42) belirledik. Temel ve
ileri düzey laparoskopik tekniklerin (retroperitoneal yaklaşım ve parsiyel nefrektomi)
vurgulandığı hasta videoları etik kurul onaylı video kütüphanesinden seçildi. Literatürde
yayınlanan vaka serileri az sayıda olduğu için, işlem sırasında kullanılan malzemeleri ve tüm
hastaların sonuçlarını çalışmamıza dahil ettik. Posterior divertikülü olan dört hastaya (4/7)
balon yardımlı retroperitoneal yaklaşımla ablasyon uygulandı. Bir hastada, böbrek
içerisindeki solid kitle nedeniyle aynı seansta parsiyel nefrektomi uygulanırken, 2 hastada
divertikülün belirlenmesi için laparoskopik ultrason probu gerekti. Hiçbir hastada
komplikasyon gelişmedi. Ortalama kan kaybı (40 ml), operasyon süresi (160 dk) ve hastanede
kalış süresi (2 gün) olarak saptanmış ve kabul edilebilir bulunmuştur. Tüm divertiküllerin 3.
aydaki tomografik incelemede gerilediği görülmüştür.
2a.
Endoscopic Replacement of the Amplatz Sheath with a Larger One, for Larger
Stone Fragments Extraction
2b.
Büyük taş parçaları çıkarılması amacıyla endoskopik olarak daha büyük amplatz
kılıfın yerleştirilmesi
Mohammed Lerzek, MD., Abdelghani Ammani, M.D., Khalil Bazine, M.D., Mohammed
Asseban, M.D., El Hassan Kasmaoui. M.D., Amoqran Beddouch, M.D., Abdelmounim Qarro,
M.D., and Mohammed Alami, M.D.
Department of Urology, Military Hospital Moulay Ismail, Méknes, Morocco
Özet
Daha büyük taş parçalarını çıkarabilmek amacıyla perkütan renal cerrahi esnasında 24 F
amplatz kılıf yerine 30 F sheath yerleştirme tekniği sunulmaktadır. Zaman kazanmak
amacıyla 30 F kılıf, 24 F kılıf üzerinden endoskopik olarak radyasyona gerek kalmadan direkt
olarak kaydırılmaktadır.
Perkütan nefrolitotomi (PCNL) operasyonlarında genellikle daha büyük çaplı rijid nefroskop
kullanılmak amacıyla trakt 30 F ile dilate edilerek 30 F amplatz kılıf yerleştirilmektedir. Buna
karşın minyatür nefroskopların kullanıma girmesiyle daha küçük çaplı amplatz kılıflar da
kullanılabilirmektedir. Gerçekte büyük bir amplatz kılıf ile küçük bir nefroskopun
kullanılması irrigasyon sıvısının büyük ölçüde kılıf dışına akışına sebep olurken, bu durum
pelvikalisiyel sistemin retrakte olmasına, görüntünün azalmasına ve işlemi gerçekleştirmenin
zorlaşmasına sebep olur. Biz rutin olarak 20.8 F nefroskop (Richard Wolf) ve 24 F çalışma
kılıfı kullanmaktayız. Ancak bazı büyük taşlarını parçalayıp çıkartmak zor olabilmektedir. Bu
nedenle 30 F bir çalışma kılıfının yerleştirilmesi daha büyük taş parçalarının çıkarılmasına
olanak sağlamaktadır.
Çalışma kılıfının çevresini genişletmek amacıyla deri insizyonu yaklaşık 2-3 mm olmak
uzatılır. Nefroskopun çalışma kılıfı içine giren bölümünün arka kısmına 30 F lik kılıf
yerleştirilir (Fig 1A). Daha sonra nefroskop 24 F lik kılıf içine yerleştirilir (Fig 1B). Böylece
30 F lik kılıf vida gibi döndürülerek 24 F kılıf üzerinden ilerletilir. Bütün bu prosedür
nefroskop ile sağlanan direkt endoskopik görüntü altında içte kalan kılıfın ilerlemediğini
kontrol ederek gerçekleştirilir.(Ek video; www.liebertonline.com/end adresinden izlenebilir).
Dışta bulunan 30 F lik kılıf kalisiyel kaviteye ulaşınca çalışma kanalından ikili yakalama
forsepsi ilerletilerek 24 F’lik kılıfın arkasında açılır. Daha sonra nefroskop ve içteki kılıf
sürüklenerek geri çekilir.(Fig 2)Bu prosedür genellikle büyük taş yükünde, ultrasonik
litotriptör ile parçalanması zor olan taşlarda ve balistik litotriptorun oluşturduğu büyük taş
fragmaları için kullanılır. Bu tür vakalarda 24 F lik kılıfın ileri hareketi taş tarafından
engellenir. İkinci olarak bu teknik, perkütan taş çıkarılmasını kolaylaştırmak için yapılan
amplatz kılıfın ikiye bölünmesi gerektiği durumda aynı endikasyonla kullanılabilir. Bu 1 cm
boyutundaki multipl taşların büyük kılıflardan parçalanmadan geçmesine yardımcı olabilir.
Bu vakada 24 F sheath renal pelvise yerleştirilir ve üreteropelvik bileşkeye yönlendirilir. Eğer
sheath değiştirilecekse böylece yeterli bir boşluk oluşturulur. Ayrıca taşlar 1 cm den biraz
büyük ise sonrasında 30 F lik kılıf yerleştirmeden önce ikiye bölünebilir; iki teknik
birleştirilebilir. En son ve daha seyrek olarak rastlanan endikasyon ise amplatz kılıfın uç
kısmının hasarlanmasıdır.
Eger kılıf değiştirildikten sonra görüntü azalırsa basınç uygulanarak irrigasyon sıvısının akışı
hızlandırılabilir. Bunun dışında ürologun sol eli amplatz kılıfı ve nefroskopu kavrayarak,
irrigasyon sıvısının fazla olarak geri akışını engellemek amacıyla kılıfın giriş-çıkışı kapatılır.
Küçük sheathin dış çapı ile 30 f’lik sheathin iç çapı arasındaki fark sadece 2F’ tir. Bu boyut
30 F lik kılıfın kayması için yeterli büyüklüğü sağlarken; parenkim dokusunu kesmeyecek
kadar küçüktür. Hiç bir vakada bu komplikasyon gelişmemiştir.
İlk 10 vaka için yer değiştirme tekniği floroskopinin yol göstericiliği yardımıyla da
yapılabilir. Ancak radyasyonu azaltmak amacıyla bu yöntem kullanılmadı ve 24 F lik kılıfın
hiçbir vakada hareket etmediği tespit edildi. Ayrıca 30 dan fazla vakanın hiçbirinde kanama,
renal pelvis perforasyonu ve teknikle ilişkili bir komplikasyon görülmedi. Aynı zamanda bu
teknik daha küçük kılıf kullanan ürologların daha büyük çaplısını kullanması gerektiği
durumlarda da kullanılabilir. Örneğin 18 F’lik kılıfın 24 F’e değişimi gibi. Bundan dolayı
bizim deneyimimize göre kılıf değiştirme tekniği PCNL esnasında rahatlık ve kolaylık
katması açısından kullanışlı bir tekniktir.
3a.
Water-Jet–Aided Transurethral
Prospective Clinical Study.
Dissection
of
Urothelial
Carcinoma: A
3b.Üretelyal Karsinomanın jet akımlı su yardımıyla transüretral olarak disseksiyonu
Hans-Martin Fritsche, M.D., FEBU,1 Wolfgang Otto, M.D.,1 Fabian Eder, M.D.,2 Ferdinand
Hofsta¨ dter, M.D.,2
Stefan Denzinger, M.D.,1 Christian G. Chaussy, M.D.,1 Christian Stief, M.D.,3
Wolf F. Wieland, M.D.,1 and Maximilian Burger, M.D., FEBU1
1Department of Urology, University of Regensburg, Caritas St. Josef Medical Center,
Regensburg, Germany.
2Institute of Pathology, University of Regensburg, Regensburg, Germany.
3Department of Urology, Ludwigs-Maximilians-University, Munich, Germany
Özet:
Giriş ve Amaç : Jet akımlı su disseksiyonu uygulamasının mukozal elevasyon yaparak
gastrointestinal trakt lezyonlarının rezeksiyonlarını kolaylaştırdığı daha önce gösterilmiştir.
Ürotelyal mesane karsinomunun tedavisi amacıyla jet akımlı su disseksiyon yöntemi ile
kombine iğne uçlu bıçak ( HybridKnife) kullanımının değerlendirildiği ilk prospektif klinik
çalışmayı sunuyoruz.
Hastalar ve Metod: 17 hastadaki 30 adet mesane tümörü, “HybridKnife” kullanılarak disseke
ve rezeke edilmiştir.Çalışmanın amacı, “HybridKnife” yönteminin güvenilirliğini, rezeksiyon
etkinliğini ve genel olarak kullanılabilirliğini değerlendirmektir.
Bulgular: Hiçbir hastada perforasyon veya ek başka komplikasyona rastlanmadı. Tüm
tümörler mesane duvarından tamamiyle rezeke edildi. Mesanenin papiller ve solid
tümörlerinin HybridKnife kullanılarak transüretral olarak disseksiyonu teknik olarak
uygulanabilir ve güvenli bir yöntemdir.
Sonuç: Mesane tümörünün transüretral rezeksiyonunda HybridKnife kullanımı güvenle
uygulanabilen bir yöntem olarak görülmektedir. Mesane tümörünün transüretral olarak
rezeksiyonunda ise onkolojik prensiplere uygun “an-blok” rezeksiyon imkanı sunmaktadır.
Histopatolojik değerlendirmeyi kolaylaştırıyor gibi gözükmekle birlikte onkolojik olarak daha
iyi sonuçlar elde etmek için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
4a.
Laparoendoscopic Single-Site
Experience at a Single Institution
Varicocele
Repair
in
Adolescents—Initial
4b.
Adolesanlarda Laparoendoskopik Tek Port Varikosel Tamiri-Tek Merkez
Başlangıç Deneyimi
Joseph G. Barone, M.D., Kelly Johnson, M.D., Matthew Sterling, B.S., and Murali K. Ankem,
M.D.
Division of Urology, Robert Wood Johnson Medical School, New Brunswick, New Jersey.
Özet:
Özgeçmiş ve amaç: Laparoendoskopik tek port varikosel tamiri (LESS) standart laparoskopik
varikosel tamirinin tek port kullanılarak uygulanan bir modifikasyonudur. Bu çalışmada LESS
varikosel tamirindeki başlangıç deneyimimiz sunulmaktadır.
Hastalar ve metodlar: Bir yıllık süre içerisinde, varikosel tamiri için başvuran tüm hastalara
LESS yöntemi uygulandı. Başlangıç deneyimlerimizi operasyon süresi, operatif ve
postoperatif komplikasyon oranları ve maliyeti saptayarak değerlendirdik.
Bulgular: Toplam 11 adelosan gruptaki hastaya LESS varkosel tamiri uygulandı.
İntraoperatif komplikasyon görülmedi. Açık cerrahiye veya standart laparoskopiye dönüş
gerekli olmadı. olması. Kan kaybı minimaldi ve ortalama operasyon süresi 66.9 dakika (48-91
dk) olarak belirrlendi. Tüm vakalarda varikoselektomi başarıyla uygulandı. Dört ile 14 aylık
takip süresince hiçbir hastada nüks, testis atrofisi veya herni oluşumu saptanmadı. Bir hastada
düzeltilmeye gerek olmayan subklinik hidrosel gelişti.
Yorum: Adolesan hasta grubundaki LESS varikoselektomi deneyimimiz yöntemin
adolesanlarda güvenli ve etkili bir yöntem olduğunu düşündürmektedir.
5a.
Prevalence of Orthopedic Complaints Among Endourologists and Their
Compliance with Radiation Safety Measures
5b.
Endoürologlarda Ortopedik Komplikasyon Prevalansı ve Radyasyon Güvenlik
Önlemlerine Uyma Durumu
Mohamed A. Elkoushy, M.D., and Sero Andonian, M.D., M.Sc., FRCSC
Department of Urology, McGill University Health Centre, Montreal, Canada.
Özet
Amaç: Endoürologların radyasyon güvenlik önlemlerine uyumunu değerlendirmek ve
ortopedik komplikasyon prevalansını değerlendirmek.
Metod: Endoüroloji derneğinin tüm üyelerine internet tabanlı anket yollandı. Çalışma
özellikleri (coğrafik bölge, yaş, hizmet yılı, haftada endoüroloji yapılan gün sayısı ve bir
önceki yılda yapılan vaka sayısı), çeşitli radyasyondan korunma kurallarına uyum (tiroid,
pelvik ve göğüs kalkanları, eldivenler, gözlük ve dozimetre) ve çeşitli ortopedik yakınma
prevalansları (boyun, sırt, ve eklem problemleri), değerlendirildi. Bunun ötesinde açık uçlu
sorular kullanılarak kurallara uymama nedenleri değerlendirildi.
Bulgular: Geri dönen 160 anketin içinden 24 tanesi eksik veri nedeniyle değerlendirme dışı
bırakıldı. Göğüs ve pelvik kalkanlarının kullanılma oranı % 97 idi. Tiroid sadece % 68
oranında kullanılmaktaydı. Bunun dışında dozimetre, kurşun kaplı gözlük ve eldiven kullanım
oranları sırasıyla % 34.3, % 17.2 ve % 9.7 idi. Anketi yanıtlayanların 86’sı (% 64,2)’si
ortopedik sorunlardan yakınmaktaydı. Elli bir kişi (% 38.1) sırt sorunları, 37 kişi (% 27.6)
boyun sorunu, 23 kişi (% 17.2) de el problemleri ve 19 kişi (% 14.2) kalça ve diz
problemlerinden yakınmaktaydı. Ortopedik yakınmalar, Afrikalı endoürologlarda, daha yaşlı
olanlarda (>40 yaş), daha uzun hizmet ylı olanlarda (>10 yıl) ve yıllık combine üreteroskopi
(URS) ve perkütan nefrolitotomi(PCNL) sayısı daha fazla olanlarda anlamlı bir şekilde daha
yüksek idi.
Sonuç: Tiroid kalkanı, dozimetre, kurşun kaplı gözlük ve eldiven kullanımı daha iyi
seviyelere çıkarılabilir. Ortopedik yakınmalar, kombine URS - PCNL yöntemlerinde artan
vaka sayısı ile paralel olarak, endoürologlar arasında oldukça yaygın olarak görülmektedir.
6a.
Percutaneous Nephrolithotripsy in Patients with Urinary Diversions: A CaseControl Comparison of Perioperative Outcomes
6b.
Üriner Diversiyonlu Hastalarda Pekrütan Nefrolitotripsi:
Sonuçların Vaka-Kontrol Çalışması ile Karşılaştırılması
Perioperatif
Alfonso Fernandez, M.D., Kirsten Foell, M.D., Linda Nott, R.N., John D Denstedt, M.D.,
FRCSC, FACS, and Hassan Razvi, M.D., FRCSC
Division of Urology, Department of Surgery, Schulich School of Medicine & Dentistry, The
University of Western Ontario, London,
Ontario, Canada.
Özet
Amaç: Perkütan nefrolitotripsi (PCNL) yapılan intestinal üriner diversiyonlu hastaların
ameliyat teknikleri ve perioperatif komplikasyonlarını diversiyonsuz hastalar ile
karşılaştırmak.
Hastalar ve Metod: Bindokuzyüzdoksan 2009 yılları arasında PCNL yapılmış tüm hastaların
tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi. Üriner diversiyonlu her hastanın ilk PCNL
tedavisi, üriner diversiyonu olmayan dört hasta ile yaşa göre eşleştirildi. Perioperatif sonuçlar,
diversiyonlu hastalar ve kontrol grubundaki hastalar için karşılaştırıldı.
Bulgular: Otuzüç PCNL operasyonu yapılan üriner diversiyonlu 25 hasta bulundu. Ortalama
yaş diversiyonlu grupta 49,3 (8-85) diversiyonsuz grupta 48,9 (4-84) idi. İdrar yolları
enfeksiyonu (% 64’e karşılık % 15, p<00001), nörolojik hastalık (% 64’e karşılık % 2
p<0,0001), aynı taş için önceden geçirilmiş müdahale ((% 24’e karşılık % 4 P=0,0004), idrar
yolu anomalileri (% 56’ya karşılık % 14, P<0,0001), soliter böbrek (% 20’ye karşılık % 3,
P=0,0081) ve strüvit taşı (% 80’e karşılık % 12.5 P=0,0006) diversiyonlu hastalarda daha sık
görüldü.
Sonuç: Üst üriner sistem taşları ve üriner diversiyonlar, giriş güçlüğü ve anatomik faktörler
nedeniyle endoürologlar için zorlayıcı vakalardır. Bu gibi durumlarda ultrasonografi
kılavuzluğunda giriş, kolaylık sağlayabilir. Üriner diversiyonlu hastalar, diversiyonu olmayan
hastalar gibi PCNL ile güvenli bir şekilde tedavi edilebilirler.
7a.
Supine Versus Prone Position During Percutaneous Nephrolithotomy: A Report
from the Clinical Research Office of the Endourological Society Percutaneous
Nephrolithotomy Global Study
7b.
Perkütan nefrolitotomi sırasında supin ve prone pozisyonlarının
karşılaştırmaları. Endoüroloji derneğinin klinik çalışma ofisinin perkütan nefrolitotomi
global çalışmasının sonuçları.
José G. Valdivia, M.D.,1 Roberto M. Scarpa, M.D.,2
Mordechai Duvdevani, M.D.,3
Andreas J. Gross, M.D.,4 Robert B. Nadler, M.D.,5 Kikuo Nutahara, M.D.,6 and
Jean J.M.C.H. de la Rosette, on behalf of the CROES PCNL Study Group, M.D.,7
1
Department of Urology, Clinical University Hospital Lozano Blesa, Zaragoza, Spain.
2
Department of Urology, Clinica Urologica Università di Torino, Orbassano, Italy.
3
Department of Urology, Hadassah Hebrew University Hospital (Ein-Karem),
Jerusalem,Israel.
4
Department of Urology, Asklepios Hospital Barmbek, Hamburg, Germany.
5
Department of Urology, Northwestern University Feinberg School of Medicine, Chicago,
Illinois.
6
Department of Urology, Kyorin University School of Medicine, Tokyo, Japan.
7
Department of Urology, AMC University Hospital, Amsterdam, The Netherlands.
Özet:
Amaç: Perkütan nefrolitotomi sırasında supin ve prone pozisyonlarının hasta karakteristiği,
operasyon süresi, operasyon sonuçları üzerine olan etkilerinin endoüroloji derneğinin klinik
araştırma ofisinin PCNL global çalışma data bankası sonuçları kullanılarak karşılaştırılması.
Hastalar ve yöntemler: Kasım 2007 ve Aralık 2009 tarihleri arasında 1 yıllık süre zarfında
toplamda 5803 hastanın tedavi edildiği 96 merkezin dataları prospektif olarak toplandı.
Hastaların prone ve supin pozisyonuna göre operasyon sonuçları değerlendirildi.
Bulgular: PCNL vakaların çoğunluğu prone pozisyonunda opere edildi (n=4637, % 80.3’ ü).
Prone pozisyonda opere edilen hastlardaki ana farkılıklar arasında erkek hastalar (%57 ye
karşı %52.2), genç hastalar (%48.8 e karşı %51), daha az sok dalga tedavisi kullanılan
hastalar (%19.5 e karşı 28.6), ASA skoru 1 olan hastalar (%54.7 ye karşı %46.8) ve Clavien 2
ve üstü değerler (%10 e karşı %7.2) çoğunluğu oluşturmaktadır. Ortalama operasyon süresi
dilatasyon yönteminden bağımsız olmak üzere anlamlı derecede prone pozisyonunda daha
kısa olarak ölçülürken taşsızlık oranlarında yine prone pozisyonu lehine daha fazlaydı (%77
ye karşı %70.2). Supine pozisyonunda opere olan hastalarla kıyaslandığında, prone
pozisyonunda opere olan hastalarda daha fazla ateş görülürken (%11.1 e karşı %7,6) bu
grupta daha fazla kan transfüzyonu gerekmiştir (%6.1 e karşı %4.3). Bununla birlikte prone
pozisyonu başarısız operasyon oranı daha az olmuştur. (%1.5 e karşı %2.7)
Sonuç: Operasyon süresi ve taşsızlık oranları prone pozisyondaki PCNL lehine daha avantajlı
görünse de, hasta güvenliği açısından supin pozisyonu daha avantajlıdır. Hangi pozisyonda
operasyonun yapılacağı her hastanın karakteristiklerine göre ve cerrahın tercihine göre
yapılmalıdır
8a.
Percutaneous Nephrolithotomy Among Patients with Renal Anomalies: Patient
Characteristics and Outcomes; a Subgroup Analysis of the Clinical Research Office of
the Endourological Society Global Percutaneous Nephrolithotomy Study
8b.
Renal Anomalili Hastalarda Perkütan Nefrolitotomi: Hasta Özellikleri ve
Sonuçlar: Endoüroloji Topluluğu Klinik Araştırma Ofisi Global Perkütan Nefrolitotomi
Çalışmasının Alt Grup Analizi
Palle Jo¨ rn Osther, M.D.,1 Hassan Razvi, M.D.,2 Evangelos Liatsikos, M.D.,3 Timothy
Averch, M.D.,4
Alfonso Crisci, M.D.,5 Juan Lo`pez Garcia, M.D.,6 Arup Mandal, M.D.,7
and Jean de la Rosette, M.D.,8 on behalf of the CROES PCNL Study Group
1Department of Urology, Fredericia Hospital, University of Southern Denmark, Fredericia,
Denmark.
2Division of Urology, The University of Western Ontario, London, Ontario, Canada.
3Department of Urology, University of Patras, Patras, Greece.
4Department of Urology, University of Pittsburgh Medical Center, Pittsburgh, Pennsylvania.
5Department of Urology, Azienda Ospedaliero-Universitaria Careggi, Florence, Italy.
6Department of Urology, Complejo, Hospitalario Donostia, San Sebastian, Guipuzkoa,
Spain.
7Department of Urology, Postgraduate Institute of Medical Education & Research,
Chandigarh, India.
8Department of Urology, AMC University Hospital, Amsterdam, The Netherlands.
Özet
Amaç: Bu çalışmada, Endoüroloji Topluluğu Klinik Araştırma Ofisi (CROES)’in global
perkütan nefrolitotomi(PCNL) çalışma veritabanı kullanılarak, renal malformasyonu olan ve
olmayan hastaların özellik ve sonuçları karşılaştırılmıştır.
Hastalar ve Metod: CROES PCNL Global çalışmasında 1 yıl içinde dünyada PCNL yapılan
hastaların verileri prospektif olarak toplanmıştır. Hasta özellikleri, ameliyat verileri ve PCNL
sonuçları, renal anomalilerde ve böbreği normal olanlarda karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Renal anatomisi bilinen 5542 hastanın 202(% 3.6)’sında renal malformasyon
bulunmuştur. En sık anomali, at nalı böbrek (% 1.8) ve böbrek malrotasyonu (% 1.3) idi.
Renal anomalili hastalarda en sık pron pozisyon ve üst polden giriş kullanılmıştır. PCNL’den
sonra taşsızlık oranı, anomalili böbrekler için % 76.6 normal böbrekler için ise % 76.2 idi.
Komplikasyon sıklığı her iki grupta benzer sıklıkta görüldü. Ortanca ameliyat süresi (87 dk’ya
karşılık 75 dk P=0,037) ve PCNL için başarısız giriş, sayısı (% 5’e karşılık % 1,7), renal
anomalili grupta istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazlaydı.
Sonuç: PCNL yapılan hastalarda, renal anomali mevcudiyeti, ameliyat süresini uzatmaktadır.
Taşsızlık ve komplikasyon sıklığı, renal anomali mevcudiyetinden etkilenmemektedir.
9a.
The Learning Curve of Robot-Assisted Radical Prostatectomy
9b.
Robot yardımlı radikal prostatektominin öğrenme eğrisi
Eyup Gumus, M.D., Ugur Boylu, M.D., Turgay Turan, M.D., and Fikret Fatih Onol, M.D.
Department of Urology, Umraniye Teaching Hospital, Istanbul, Turkey.
Özet
Amaç: Daha önce laparoskopi deneyimi olmayan bir cerrahın robot yardımlı radikal
prostatomi (RYRP) öğrenme eğrisinin değerlendirilmesi.
Hastalar ve amaç: RYRP yapılan ve 1 yıllık takip süresini dolduran 120 hasta prospektif
olarak bu çalışmaya dahil edildi. Hastalar 40 hastadan oluşan 3 gruba ayrıldı. Gruplar
arasındaki cerrahi, onkolojik ve fonksiyonel sonuçlar değerlendirildi. Değişimin
değerlendirilmesinde, chi- kare ve Kruskal-Wallis istatistik testleri kullanıldı.
Sonuçlar: Tüm gruplar yaş, PSA, vücut kitle indeksi, Gleason skoru ve klinik evre olarak
karşılaştırıldığında benzerdi. Operasyon süreleri 1. Grup için 182 dakika, 2. Grup için 168
dakika ve 3. Grup için 139 dakika olarak ölçülmüştür (p=0.01). Operasyonun değişik
aşamalarının (seminal vezikül diseksiyonu, ekstraperitoneal aralığa girme ve endopelvik
fasyanın açılması, mesane boynu diseksiyonu, prostatik pediküllerin ayrılması ve
nörovasküler bantların diseksiyonu, üretrovezikal anastomoz ) zamanlaması ayrı ayrı
değerlendirilmelerinde, zaman içinde önemli düşüşler görüldü. Ortalama kanama miktarları
grup 1, 2 ve 3 için 287 ml, 238 ml ve 170 ml olarak ölçüldü (p=0.04). Hastanede kalış süreleri
grup 1, 2 ve 3 için 5.1 gün, 4 gün ve 3.1 gün olarak ölçüldü. Cerrahi sınır pozitiflik oranları
grup 1, 2 ve 3 için % 22, % 17 ve % 6 olarak değerlendirildi (p=0.03). Grup 1 de 7 hasta ve
grup 2 de 2 hastada biyokimyasal nüks görüldü. Kontinans oranları 12 aylık süre içerisinde
değerlendirildiğinde grup 1, 2 ve 3 için % 72.5, % 85 ve % 92.5 olarak ölçüldü (P=0.01).
Potens oranlarına bakıldığında 12 aylık süre zarfında yine grup 1, 2 ve 3 için % 60.5, % 66.7
ve % 76.6 olarak ölçüldü (p=0.03)
Yorum: Cerrahi, fonksiyonel ve onkolojik sonuçlar robot yardımlı radikal prostatektomi için
deneyimle beraber düzelmektedir. 80 ila 120 RYRP sonrasında, bu operasyonların yüksek
miktarda yapıldığı kliniklerin benzer sonuçlarına ulaşılabileceği kanaatindeyiz.
10a. Retroperitoneal Laparoscopic Kidney Biopsy: Technical Tips for a Minimally
Invasive Approach
10b. Laparoskopik retroperitoneal böbrek biyopsisi: Minimal invaziv yöntemin teknik
incelikleri.
Lorenzo Repetto, M.D.,1 Marco Oderda, M.D.,1 Francesco Soria, M.D.,1 Francesca
Pisano, M.D.,1 Luca Besso, M.D.,2 Giovanni Pasquale, M.D.,3 Alessandro Tizzani, M.D.,1 and
Paolo Gontero, M.D.1
1
Department of Urology-1, University of Turin, Molinette Hospital, Turin, Italy.
2
Department of Nephrology, University of Turin, Molinette Hospital, Turin, Italy.
3
Department of Urology-2, University of Turin, Molinette Hospital, Turin, Italy.
Özet
Amaç: Günümüzde ultrason-eşliğinde perkütan böbrek biyopsisi, renal biyopsiler için altın
standart yöntemdir. Buna rağmen,kanama diyatezi, ileri derecede obezite, soliter böbrek,
kontrol edilemeyen hipertansiyon ve daha önceki başarısız perkütan renal biyopsi gibi bazı
durumlarda kontrendikedir. Bu tip vakalarda, laparoskopik yaklaşım açık cerrahiye alternatif
minimal invaziv bir yöntem olabilir. Bu yazıda tekniğimizi tarif ediyoruz ve laparoskopik
retroperitoneal böbrek biyopsisi yapılan serideki sonuçlarımızı bildiriyoruz.
Materyal ve metod: Laparoskopik böbrek biyopsisi yapılan hastaların retrospektif olarak
değerlendirildiği bu çalışmada endikasyonlar, sonuçlar ve komplikasyonlar Clavien
klasifikasyonuna göre sınıflayarak gözden geçirdik.
Bulgular: 2001 ve 2010 yılları arasında ortalama yaşı 58.85 (SD 10.87) olan 40 hastaya
laparoskopik renal biyopsi uygulandı. Cerrahi sırasında ortalama serum kreatinin değeri 3.02
mg/dl idi. Laparoskopik böbrek biyopsisi için endikasyonlar koagülopati (%30), polikistik
böbrek veya multipl böbrek kistleri (%30), soliter böbrek ( %12.5) ve morbid obezite idi. Tüm
biyopsiler Trucut iğne kullanılarak uygulandı. Tüm işlemler başarıyla uygulandı ve patolojik
tanı yapılabilmesiyle sonuçlandı. En sık karşılaşılan patolojik tanılar glomerulonefrit( %47.5)
ve glomeruloskleroz (%27.5) idi. Tüm biyopsiler 1 saatten kısa sürede gerçekleştirildi.
Clavien sınıflamasına göre 2 hastada grade 1 ve 1 hastada da grade 3a olmak üzere toplam 3
(%7.5) adet komplikasyon görüldü. Üç seçilmiş vakada ‘’ready to laparo’’ açık cerrahi teknik
kullanıldı ve bu teknikte Hasson trokar yerleştirmek için yapılan 10 mm lik insizyondan
böbrek parankiminin bir kısmı görülerek trucut biyopsiler ve hemostaz direk görüş altında
uygulandı.
Sonuç: Bu çalışmada laparoskopik böbrek biyopsisinin güvenli, etkili ve direk hemostaz
sağlanmaya imkan veren minimal invaziv bir yöntem olduğu ve açık biyopsi ile
kıyaslandığında postoperatif morbidite riskini azalttığı görülmüştür. Perkütan böbrek
biyopsisinin kontrendike olduğu durumlarda laparoskopik böbrek biyopsisi alternatif yöntem
olarak ilk planda seçilmelidir.
11a. Robot-Assisted Radical Prostatectomy in Patients with Previous Renal
Transplantation
11.b.
Renal transplantasyon uygulanmış hastalarda Robot Yardımlı Radikal
Prostatektomi
Damien L. Smith, M.D.,Forrest C. Jellison, M.D.,Jonathan P. Heldt, B.S., Christopher
Tenggardjaja, M.D., Ryan J. Bowman, M.D., Daniel H. Jin, M.D., Joshua Chamberlin, B.S.,
Paul D. Lui, M.D., and D. Duane Baldwin, M.D.
Department of Urology, Loma Linda University, Loma Linda, California.
Özet
Amaç : Daha önce renal transplantasyon uygulanmış olan hastalarda robot yardımlı radikal
prostatektomi ( RYRP ) sonuçlarını değerlendirmek.
Hastalar ve metod : Enstitümüzde 2005-2008 yılları arasında lokalize prostat kanseri
nedeniyle RYRP uygulanan hastalar retrospektif olarak incelendi ( N: 228 ). Bu hastalardan
3’üne daha önce böbrek transplantasyonu uygulanmıştı. Tüm hastalarda 4 kollu robotik
konfigürasyon kullanıldı. Hastaların 2 sinde renal allograftın travmadan korunması amacıyla
port konfigürasyonu modifiye edildi. Preoperatif demografik datalar, perioperatif parametreler
ve postoperatif sonuçlar gözden geçirildi.
Bulgular : Böbrek transplantasyonu olan 3 hastada da RYRP başarıyla gerçekleştirildi.
Beklenileceği gibi ASA skoru ( 3.3’e karşın 2.4 ) ve Charlson komorbidite indeksi ( 4.7’ye
karşın 2.4 ) renal transplant hastalarında daha yüksekti. İki grup arasında ortalama yaş,
Gleason skor, vücut kitle indeksi, tahmini kan kaybı, ameliyat süresi, komplikasyonlar ve
onkolojik sonuçlar açısından bir fark yoktu. Renal transplantasyonlu hastaların hepsi 13 ay
takip sonunda kontinandılar ( ped kullanmadan ) ve saptanmayacak düzeyde PSA ölçümleri
vardı.
Sonuç: Robot yardımlı radikal prostatektomi daha önce renal transplantasyon olmuş
hastalarda uygulanabilir bir yöntemdir. Teknik olarak daha zor olmasına karşın RYRP
transplant hastalarında kabul edilebilir bir morbidite ve diğer prostat kanserli hastalara benzer
onkolojik sonuçlarla uygulanabilir.
12a. Does Nephrometry Scoring of Renal Tumors Predict Outcomes in Patients
Selected for Robot-Assisted Partial Nephrectomy?
12b. Robot-Yardımlı Parsiyel Nefrektomi Uygulanan Hastalarda Renal Tümörlerin
Nefrometri Skoru Sonuçları Belirlemede Etkili Mi?
Patrick W. Mufarrij, Spencer Krane, Srinivas Rajamahanty, Ashok K. Hemal
Wake Forest University Baptist Medical Center, Winston-Salem, North Carolina
Özet
Giriş ve Amaç: Bazı renal tümörlerde robot-yardımlı parsiyel nefrektomi güncel bir cerrahi
tedavi seçeneğidir. Nefrometri skoru ile yapılan derecelendirme sonucu daha kompleks
tümörlerin ameliyat edilmesinde operatif ve post-operatif sonuçların düşük nefrometri skorlu
olgulara oranla daha kötü olacağını varsaydık. Nefrometri ile ölçülen tümör kompleksitesinin
operatif ve post-operatif sonuçlara etkisini rapor ediyoruz.
Hastalar ve Metod: Deneyimli tek bir cerrah tarafından 100’ün üzerinde robot yardımlı
parsiyel nefrektomi uygulandı. Kurumsal Değerlendirme Kurulundan onayı olan 95,
nefrometri skoru olan 92 hasta vardı. Hastalara nefrometri değerlendirmesine göre düşük, orta
ve yüksek skorlu 3 gruba ayrıldılar. İstatistiksel değerlendirme JMP 8 yazılımı ile yapıldı.
Bulgular: Düşük, orta ve yüksek risk gruplarında sırasıyla 66, 22 ve 4 hasta vardı. Her 3
grup arasında sıcak iskemi süresi, tahmini kan kaybı, ameliyat süresi, hastanede kalış,
glomerüler filtrasyon hızında değişiklik, komplikasyoların Clavien derecelendirmesi veya
herhangi bir parametrede fark saptanmadı.
Sonuçlar: Robot-yardımlı parsiyel nefrektomi uygulamadan once rutin olarak hastalarımızı
nefrometri skoru ile değerlendiriyoruz. Sonuçlarımız nefrometri skoru ile değerlendirilen
tümör kompleksitesinin ameliyat sonuçlarına etkisi olmadığını göstermiştir. Nefrometri skoru
renal tümör anatomisini değerlendirmede standart ve tekrarlanabilen bir yöntemdir; ancak,
cerrahi sonuçlarına olan etkisi olup olmadığını zaman içinde görmek gereklidir.
13a. Blood Loss Comparison During Transurethral Resection of Prostate and High
Power GreenLight™ Laser Therapy Using Isotopic Measure of Red Blood Cells Volume
13b. Transüretral Prostat Rezeksiyonu ve Yüksek Güçlü GreenLight Lazer
Tedavisindeki Kan Kaybının Eritrosit Hacminin İzotopik Ölçümü ile Kıyaslaması
Franck Bruyere, Damien Huglo, Benjamin Challacombe, Olivier Haillot, Chantal Valat,
Nicolas Brichart
Tours Üniversite Hastanesi, Loire Vadisi, Fransa
Özet
Giriş: Benign prostat hipertrofisi (BPH) cerrahi tedavisinde transurethral prostat rezeksiyonu
(TURP) halen altın standart tedavidir. TURP’nin en sık görülen komplikasyonu kanamadır;
bu durum pıhtı retansiyonuna neden olabilir ve kan transfüzyonuna gereksinim duyulabilir.
Bu konuda yeni yöntemler tanımlanmış, ve mesane çıkım tıkanıklığı tedavisinde yan etkileri
azaltabilmek amacıyla GreenLight™
lazer ile prostatın fotovaporizasyonu yöntemi
geliştirilmiştir. Total eritrosit ve total kan hacmi ölçümünde izotopik yöntem, endoskopik
prostat cerrahisinde kanamayı değerlendirmede referans yöntem olarak bildirilmektedir. Bu
çalışmada TURP ile PVP arasındaki kan kaybını izotopik yöntem kullanarak karşılaştırdık.
Metod: Semptomatik BPH tanısıyla aynı cerrah tarafından 18 hastaya PVP, 20 hastaya da
TURP uygulandı. İki grubun demografik verileri benzerdi; ancak, prostat hacmi PVP kolunda
anlamlı olarak daha yüksekti. Kan hacmi ameliyat öncesi ve sonrasında izotop yöntemle
karşılaştırıldı.
Bulgular: Kan hacmi PVP grubunda ameliyat sonrası 362 mL artmışken, TURP grubunda
315 mL azalmış bulundu (p=0,001). Toplan eritrosit hacmi PVP grubunda 148 mL artarken,
TURP grubunda 216 mL azaldı, p=0,005).
Sonuç: İzotop yöntem kullanarak ameliyat sonrasında PVP ve TURP arasında anlamlı kan
kaybı olduğunu gösterdik. Bu çalışma PVP cerrahisinde kan kaybı tayininde izotop yöntemin
kullanıldığı ilk çalışmadır. Yöntemin rutin uygulamaya sokulmadan once standardizasyonu
gereklidir.
14a.
Evaluation of Zotarolimus-Eluting Metal Stent in Animal Ureters
14b. Hayvan üreterlerine yerleştirilen ve Zotarolimus salgılayan metal stentlerin
değerlendirilmesi
Panagiotis Kallidonis, M.D.,1 Panagiotis Kitrou, M.D.,2 Dimitrios Karnabatidis, M.D.,
Ph.D.,2, Iason Kyriazis, M.D.,1 Christina Kalogeropoulou, M.D., Ph.D.,2 Athanasios
Tsamandas, M.D., Ph.D.,3
Dimitrios J. Apostolopoulos, M.D., Ph.D.,4 Theofanis Vrettos, M.D.,5
Despoina Liourdi, M.D.,1 Stavros Spiliopoulos, M.D.,2 Abdulrahman Al-Aown, M.D.,1
Chrisoula D. Scopa, M.D., Ph.D.,3 and Evangelos Liatsikos, M.D., Ph.D.
Departments of 1Urology, 2Radiology, 3Pathology, 4Nuclear Medicine, and 5Anesthesiology,
University of Patras, Patras, Greece.
Özet:
Giriş ve amaç: İlaç salgılayan stentlerin koroner damarlardaki neointimal hiperplaziyi
minimize ettiği gösterilmiştir. Hiperplastik reaksiyon üreterde kullanılan metal örgülü
stentlerle ilgili en sık rastlanan istenmeyen bir durumdur. Çalışmamızda zotarolimus
salgılayan stent (ZSS) Endeavor Resolute’un etkisini domuz ve tavşan üreterinde araştırdık.
Materyal ve metod: ZSS ve ilaç içermeyen boş metal stentler (BMS) 10 domuz ve 6 tavşanın
her bir üreterine ayrı ayrı yerleştirildi. Stentler retrograd olarak yerleştirildi. Domuz üreterleri
bilgisayarlı tomografi (BT) ile değerlendirilirken tavşanlarda intraoperatif intravenöz ürografi
(IVU) kullanıldı. Takip domuzlarda sonraki dört hafta boyunca, tavşanlarda ise 8 hafta
boyunca her hafta yapılan BT veya IVU ile yapıldı. Tüm hayvanlara stent uygulamasından
önce ve stent sonrası 3. haftada renal sintigrafi yapıldı. Stentli üreterlerin lümen ve lümen içi
durumlarını değerlendirmek optik koherens tomografisi (OKT) kullanıldı. Histopatolojik
inceleme bu üreterler glikol-metakrilat içinde bekletildikten sonra yapıldı.
Bulgular: Hiperplastik reaksiyon her iki stent tipinde de görüldü. Yedi domuz üreterindeki
BMS’ ler tamamen tıkanırken, ZSS stentleri içeren domuz üreterlerinde obstrüksiyona neden
olmayan hiperplastik değişiklikler görüldü. Boş metal stent içeren 2 tavşan üreterinde tıkanma
görülürken, ZSS içeren hiçbir tavşan üreterinde obstrüksiyona rastlanmadı. Obstrükte üreteri
olan 7 domuz ve 2 tavşan böbreğinde renal fonksiyon bozukluğu görüldü. OKT ile yapılan
değerlendirmede, çıplak metal stentli üreterlerde ZSS yerleştirilen üreterlere kıyasla artmış
hiperplastik reaksiyon görüldü. Tüm vakalarda hiperplastik reaksiyon olmakla birlikte,
patolojik incelemede çıplak metal stentlerde anlamlı derecede artmış hiperplastik reaksiyona
rastlandı.
Sonuç: ZSS’ ler domuz ve tavşan üreterinde stent tıkanmasına neden olan hiperplastik
reaksiyona neden olmadılar. Bu stentler BMS’ler ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede az
hiperplastik reaksiyona sebep oldular. Yangı oranları her iki stent tipinde de benzerdi.
15a. Robotics Training Program: Evaluation of the Satisfaction and the Factors That
Influence Success of Skills Training in a Resident Robotics Curriculum
15b. Robotik Eğitim Programı: Asistan robot eğitim programındaki memnuniyetin ve
becerinin arttırılmasını etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi
Steven M. Lucas, M.D., David A. Gilley, M.D., Shreyas S. Joshi, M.D., Thomas A.
Gardner, M.D., and Chandru P. Sundaram, M.D.
Department of Urology, Indiana University, Indianapolis, Indiana.
Özet
Amaç: Bu çalışmada asistanların, hafta sonu robotik eğitim programında eğitilmesinin
etkinliğini ve faydasını değerlendirmeyi amaçladık.
Materyal ve Metod: Asistanların iki ayda bir, hafta sonu bir saatliğine başvurabileceği eğitim
programları düzenlendi. Asistanların dört adet eğitim dönemini tamamlamaları istendi. Beş
adet taslak, zaman ve doğruluk açısından skorlandı; delikli tahta, dama tahtası, ip germe,
model kesme ve dikiş atma. Katılımcılar anketi (5-nokta likert skalası) ,programın faydası,
katılım kolaylığı, ve gelecekteki hafta sonu kurslarına katılma isteği, açısından tamamladılar.
Sonuçlar: Asistanların on dokuz tanesi tarafından tamamlanan testlerin ortalama sayısı 4’ün
üzerinde idi ve 16 tanesi testleri ortalama 13.7±8.1 ay süre içerisinde tamamladı. Delikli tahta
testi doğruluğu, (95,8% karşın 79.0%), dama tahtası testi (4.8% karşın 18.2%), Süre (293
karşın 404), model kesme zamanı (257 karsın 399) ve dikiş atma zamanı (203 karsın 305) gibi
parametrelerde belirgin düzelme görüldü (p<0.05). Bir önceki eğitimin zamanı, delikli tahta
ve model kesme zamanı ile ilgili olarak rölatif bir düzelme gösterdi (r=0.300 ve 0.277,
p=0,021 ve 0,041), ancak hiçbir eğitim intervali bu düzelmeyi ön göremedi. Asistanlar kursu,
katılımı kolay (3, 6), yetenekleri arttırıcı (4.1) ve faydalı (4, 0) bulmuşlardır.
Yorum: Hafta sonu eğitimleri robottaki temel hareketlerin uygulanışını kolaylaştırmıştır.
Eğitim aralıkları bazı egzersizler üzerine orta derecede etki göstermiş ve daha zor
hareketlerde daha önem li olabilir. Bu eğitim programı asistan eğitiminde oldukça faydalı ve
bir çok programda kolaylıkla uygulanabilir.
Journal of Endourology Part B, Videourology
1a.
Pure Laparoscopic Radical Cystectomy and Ileal Conduit Diversion: Report of
Two Cases
1b.
Pür Laparoskopik radikal sistektomi ve ileal konduit diversiyon: İki vaka sunusu
Chao Qin, M.D.,Jie Li, M.D, Xiaoxin Meng, M.D, Xiaobin Ju, M.D., Pengfei Shao, M.D.,
Changjun Yin, M.D.
Department of Urology, The First Affiliated Hospital of Nanjing Medical University, Nanjing,
China.
Özet:
Amaç: Kasa invaziv mesane tümörü olan hastalarda laparoskopik radikal sistektomi ve ileal
konduit diversiyon operasyonlarının teknik ve klinik etkinliğinin araştırılması
Materyal ve Metod: Laparoskopik radikal sistektomi ve ileal konduit diversiyon operasyonu
iki hastada uygulandı (T2b, N0, M0; yüksek gradeli papiller üretelyal karsinom). Ortalama
yaşı 69 olan hastalar genel anestezi altında ve supin pozisyonuna alındı. Göbek 4 cm
üzerinden küçük bir insizyon yapılarak pnömoperitoneum oluşturulmak üzere Veres iğnesi ile
girildi. Hasta daha sonra 30 derece Trendelenburg pozisyonuna alındı ve 5 port kullanılarak
transperitoneal yöntem kullanıldı. Genişletilmiş lenf nodu sınırları yukarda iliak çatallanma
ile inferior mezenterik arterin alt sınırı olarak değerlendirildi. Presakral nodlar da ayrıca
çıkarıldı. Sistektomi, genişletilmiş lenf nodu disseksiyonu ve ileal konduit operasyonu pür
laparoskopik olarak yapıldı.
Bulgular: Tüm operasyonlar başarıyla tamamlandı. Operasyon süreleri 320 ve 280 dakika
olarak ölçüldü. İntraoperatif kan kaybı 350 ve 450 cc olarak değerlendirildi. Lenf nod sayıları
16 ve 18 iken hiçbir lenf nodunda metastaz saptanmadı. İki vakada da cerrahi sınırlar
negatifdi. Barsak fonksiyonları 3 günde normale döndü. Üreter kateterleri 2 hafta içinde
alındı. İdrar kaçağı gibi bir komplikasyon gelişmedi. 6 ve 10 aylık takiplerde nüks veya
metastaz lehine bulgu saptanmadı.
Sonuç: Laparoskopik radikal sistektomi ve laparoskopik ileal konduit diversiyon
operasyonlarının minimal invaziv olmanın yanında erken normal yaşama dönüş gibi
avantajları vardır. Operasyon kompleks bir işlem olmanın yanı sıra cerrah için ileri cerrahi
teknikleri gerektirmektedir
2a.
Video Technique of Single-Port and Abdominal Robotic Microsurgical
Neurolysis for Chronic Groin Pain or Orchialgia
2b.
Kronik kasık ağrısı veya testiküler ağrı için single-port ve abdominal robotic
mikrocerrahi nörolizisin videolu tekniği
Sijo Parekattil, M.D., Joseph H. Ellen, M.D., Karen B. Priola, B.A., Hany N. Atalah, M.D.,
Marc S. Cohen, M.D.
Department of Urology, University of Florida, Gainesville, Florida.
2
Biostatistics-Department of Health Studies, University of Chicago Medical Center, Chicago,
Illinois.
3
Department of Pathology, University of Chicago Medical Center, Chicago, Illinois.
Özet
Amaç: Kronik kasık ağrısı hastaları kuvvetten düşürebilmektedir.1-3 Mikrocerrahik
subinguinal spermatik kord serbestlemesi (MDSC) bir tedavi seçeneğidir. Bu tedavinin
başarısız olduğu hastalar veya orşiektomi sonrası fantom ağrısı olanlarda sınırlı ek tedavi
tercihleri vardır.4-6 Amacımız single-port ve abdominal robotik mikrocerrahi nörolizis
tekniğiyle internal inguinal halka yukarısında genitofemoral ve inferior hipogastrik sinir
liflerinin ligasyonunu gerçekleştirmektir. Nörolizisin kronik testiküler ağrıda efektif bir tedavi
olduğu gösterilmiştir.1,2,7-9 Bir seride yama ile herni tamiri sonrası kasık ağrısı ve testiküler
ağrısı olan hastalarda ilioinguinal, iliohipogastrik ve genital sinirlerin abdominal
ligasyonunun ağrıda anlamlı iyileşme veya düzelme yaptığı gösterilmiştir.4 Bir başka
çalışmada, cerrahi dışı tedavi modalitelerinin başarısız olduğu vakalarda laparoskopik
transperitoneal testiküler denervasyonunun %71’lik oranda ağrıda düzelme yaptığı
gösterilmiştir.5 Kasık diseksiyonu için robot çok gerekli olmamasına rağmen, standart
laparoskopi ile daha zor olan damarların mikrocerrahi düzenli diseksiyonuna imkan
vermektedir.7 Bu videoda inatçı testiküler ağrı tedavisinde yeni bir teknik sunulmaktadır.
Hastalar ve Metod: Bu çalışma orşiektomi sonrası fantom ağrısı olan kronik kasık ağrılı
hastalardan oluşan grupta prospektif olarak düzenlenmiştir. İlk amaç ağrının hayat kalitesine
olan etkisini araştırmak (RAND Birliği’nin PIQ-6 ağrı etkisi sorgu formu) ve ikinci amaç ise
robot ile yapılan işlemin süresini saptamak oldu. PIQ-6 skorları preoperatif ve postoperatif
1,3,6 ve 12. aylarda toplandı.
Bulgular: Haziran 2009’dan Nisan 2010’a kadar 5’I single port olmak üzere 18 hasta
gerçekleştirdik. Bu ilk hastaların hepsi orşiektomi sonrası inatçı ağrıları olup ağrı nedeniyle
opere edilen hastalardı. Burada sunulmamasına rağmen, spermatic kordun başarısız olmuş
subinguinal mikrocerrahik denervasyonu sonrası kasık ağrısı olan az sayıda hastada da bu
teknik uygulanmıştır. Bu hastalardaki testiküler veya kasık ağrısının esas nedeni 3’te 1 olguda
daha once yapılan vazektomi, 3’te 1’inde önceki herni tamiri, 3’te 1’inde idiopatikti
(saptanabilir bir sebebi yok). Operasyondan sonraki birinci ayda hastaların %78’inde (14/18)
ağrıda anlamlı azalma (PIQ-6 <50: hayat kalitesine etkisi olmayan ağrı) gerçekleşti. Başarısız
olunan 2 hastada 6 ay süreyle ağrı düzelmesi olup daha sonra ağrının geri döndüğü görüldü.
Bu hastaların birinde teknik tekrar uygulanıp ağrı düzelmesi gözlendi. Median operasyon
süresi konsol zamanı 10 dakikaydı (5-30). Damarların mikrocerrahik diseksiyonu için robotic
kolların fazla lateral hareketi gerekmediğinden ortalama robotic insizyon 2,5 cm kadar küçük
insizyondu. Bu faktör kolların birbiri yanına pozisyon almasına izin verdi ve robotik
enstrümanların endowrist teknoloji denilen uçlarının her yöne hareketinin sağladığı
manüplasyonlarla ameliyatlar gerçekleştirildi. Başlangıçta cerrahın konforuna gore
periumblikal taraf seçilirken, sonraki çoğu olguda umblikal insizyon kullanıldı. Bu seride
sadece bir komplikasyon gözlendi; konservatif izlemle gerileyen postoperative skrotal
hematom.
Sonuç: Single-port ve abdominal robotik mikrocerrahi tekniğiyle yapılan nörolizis, minimal
kısa dönem komplikasyonları ile efektif ve uygulanabilir bir teknik olarak görünmektedir.
Ağrıyı dindirmede etkiliyken uzun dönem takip gerekmektedir.
Kaynaklar:
1. Levine LA, Matkov TG. Microsurgical denervation of the spermatic cord as primary
surgical treatment of chronic orchialgia. J Urol 2001;165:1927–1929.
2. Davis BE, Noble MJ, Weigl JW. Analysis and management of chronic testicular pain. J
Urol 1990;143:936–939.
3. Costabile RA, Hahn M, McLeod DG. Chronic orchialgia in the pain prone patient: The
clinical perspective. J Urol 1991;146:1571–1574.
4. Dickinson KJ, Thomas M, Fawole AS. Predicting chronic post-operative pain following
laparoscopic inguinal hernia repair. Hernia 2008;12:597–601.
5. Massaron S, Bona S, Fumagalli U. Analysis of post-surgical pain after inguinal hernia
repair: A prospective study of 1,440 operations. Hernia 2007;11:517–525.
6. Loos MJ, Roumen RM, Scheltinga MR. Classifying post-herniorrhaphy pain syndromes
following elective inguinal hernia repair. World J Surg 2007;31:1760–1767.
7. Parekattil SJ, Cohen MS. Robotic surgery in male infertility and chronic orchialgia. Curr
Opin Urol 2010;20:75–79.
8. Levine LA. Surgical techniques: Microsurgical denervation of the spermatic cord. J Sex
Med 2008;5:526–529.
9. Myers SA, Mershon CE, Fuchs EF. Vasectomy reversal for treatment of the postvasectomy pain syndrome. J Urol 1997;157:518–520.
3a.
Hemostatic Sandwich to Control Percutaneous Nephrolithotomy Tract Bleeding
3b.
Perkütan nefrolitotomi trakt kanamasını kontrol altına almak için hemostatik
sandviç
Gregory R. Lamberton, M.D., Gene Huang, M.D., Forrest C. Jellison, M.D., Christopher
Tenggardjaja, M.D., William W. Millard, II, B.S., Lesli I. Nicolay, M.D., D. Duane Baldwin,
M.D
Department of Urology, Loma Linda University Medical Center, Loma Linda, California
Özet
Amaç: Cerrahi trakt kanaması, perkütan böbrek taşı cerrahisinde (perkütan nefrolitotomi)
potansiyel, anlamlı bir komplikasyondur.1-8 Bu kanamayı kontrol etmek için ideal metod
böbrek fonksiyonlarını riske etmeden kanamayı durdurmak olmalıdır. Trakt kanamasını
kontrol etmek için var olan teknikler; damar embolizasyonu9,10 ve nefrektomi11 böbrek
fonksiyonlarında kayıpla sonuçlanır. Bu çalışmanın amacı, iki kateterin balonu arasında
tamponad etkisi oluşturarak perkütan traktta oluşan ciddi kanamayı kontrol etmek için yeni
hemostatik sandviç tekniğini tarif etmektir.12,13,15-20
Hastalar ve Metod: Ciddi trakt kanaması olan ve hemostatik sandviç teknik kullanılarak
tedavi edilen 4 perkütan nefrolitotomi hastası retrospektif olarak değerlendirildi. Hemostatik
sandviç oluşturmak için jelatin matriksle 2 balon kateter birlikte kullanıldı. Büyük bir balon
kateter renal pelvise yerleştirildi, şişirildi ve nefrostomi traktının iç yüzeyini tıkamak için
böbrek iç duvarına dikkatlice çekildi. Bu işlem kan veya jelatin matriks gibi (FloSeal; Baxter)
hemostatik ajanların renal pelvis veya toplayıcı sisteme girişini engellerken aynı anda idrarın
da böbrek dışına kaçmasına mani oldu. Traktın dış yüzeyi ise cildin hemen altına
yerleştirilmiş olan ek bir balon kateter ile tıkandı. İkinci balon kateteri şişirmeden önce 5
mililitre jelatin matriks iki balon kateter arasına trakt içine enjekte edilirek hemostatik sandviç
tamamlandı.
Bulgular: Tüm hastalarda ortalama tahmini kan kaybı 562 ml ve 2 gün içerisinde
postoperatif hemoglobin düzeyleri stabilize oldu. Kanamayı kontrol altına almak için hiçbir
hastada ek, invaziv prosedür veya renal eksplorasyon gereksinimi olmadı. Bu tekniğin
kullanımı sonrasında major komplikasyon olmadı ve tek olguda bir minor komplikasyon
olarak kan transfüzyonu gereksinimi oldu.
Sonuç: Hemostatik sandviç uygulaması kanamayı dört olguda da başarıyla kontrol altına aldı.
Hemostazın böbrek hasarı olmadan gerçekleşmesi, bu prosedürün perkütan renal cerrahi
sonrası ciddi kanamalı hastaların tümünde kullanılabileceğini göstermektedir.
Kaynaklar:
1. Michel MS, Trojan L, Rassweiler JJ. Complications in percutaneous nephrolithotomy. Eur
Urol
2007;51:899–906; discussion 906.
2. Preminger GM, Assimos DG, Lingeman JE, Nakada SY, Pearle MS, Wolf JS, Jr. Chapter
1: AUA
guideline on management of staghorn calculi: Diagnosis and treatment recommendations. J
Urol
2005;173:1991–2000.
3. Kessaris DN, Bellman GC, Pardalidis NP, Smith AG. Management of hemorrhage after
percutaneous renal surgery. J Urol 1995;153(3 Pt 1):604–608.
4. Stoller ML, Wolf JS, Jr., St Lezin MA. Estimated blood loss and transfusion rates
associated with percutaneous nephrolithotomy. J Urol 1994;152(6 Pt 1):1977–1981.
5. Davidoff R, Bellman GC. Influence of technique of percutaneous tract creation on
incidence of renal hemorrhage. J Urol 1997;157:1229–1231.
6. Andonian S, Okeke Z, Smith AD. Complications of percutaneous renal surgery. AUA
update series 2008;26:246–255.
7. Gupta M, Ost MC, Shah JB, McDougall EM, Smith AD. Percutaneous Management of the
Upper Urinary Tract, Vol. 2, 9th edition. Philadelphia: Elsevier, 2007.
8. Go AS, Chertow GM, Fan D, McCulloch CE, Hsu CY. Chronic kidney disease and the
risks of death, cardiovascular events, and hospitalization. N Engl J Med 2004;351:1296–1305.
9. Mohsen T, El-Assmy A, El-Diasty T. Long-term functional and morphological effects of
transcatheter arterial embolization of traumatic renal vascular injury. BJU Int 2008;101:473–
477.
10. Han YM, Kim JK, Roh BS, et al. Renal angiomyolipoma: Selective arterial
embolization— effectiveness and changes in angiomyogenic components in long-term
follow-up. Radiology 1997;204:65–70.
11. Lotan Y, Gettman MT, Roehrborn CG, Pearle MS, Cadeddu JA. Cost comparison for
laparoscopic nephrectomy and open nephrectomy: Analysis of individual parameters. Urology
2002;59:821–825.
12. Kim IY, Eichel L, Edwards R, et al. Effects of commonly used hemostatic agents on the
porcine collecting system. J Endourol 2007;21:652–654.
13. Uribe CA, Eichel L, Khonsari S, et al. What happens to hemostatic agents in contact with
urine? An in vitro study. J Endourol 2005;19:312–317.
4a.
Laparoendoscopic Single-Site Nephroureterectomy and En Bloc Resection of
Bladder Cuff with an Endoloop
4b.
Laparoendoskopik Single-Site Nefroüreterektomi ve Endoloop ile mesane kafının
en-blok rezeksiyonu
Shih-Dong Chung, M.D.,1 Shih-Chieh Chueh, Ph.D.,2 Yao-Chou Tsai, M.D.3
1
Department of Surgery, Far Eastern Memorial Hospital, Ban Ciao, Taiwan.
Department of Urology, National Taiwan University Hospital, Taipei, Taiwan.
3
Department of Surgery, Buddhist Tzu Chi General Hospital, Taipei Branch, Taipei, Taiwan.
Department of Urology, Tzu Chi University, Medical College, Hualien, Taiwan
2
Özet
Amaç: Ev yapımı single port kullanarak ve mesane cuff’ını endoloop ile rezeke ederek
gerçekleştirdiğimiz transperitoneal yaklaşımla ile ilk laparoendoskopik single-site (LESS)
nefroüreterektomi deneyimlerimizi sunmayı amaçladık.
Hastalar ve Metod: LESS nefroüreterektomi, Aleksis yara retraktörü kullanarak oluşturulan
giriş platformundan oluşan ev yapımı single portun umblikus üzerinden 4 cm’lik bir
insizyondan yerleştirilmesi suretiyle gerçekleştirildi.1 Bu video, ağrısız makroskobik hematüri
ile başvuran 57 yaşında kadın hastanın kısa bir sunumunu da içermektedir. Hastaya üst üriner
sistem yüksek dereceli ürotelyal karsinom tanısı kondu. LESS nefroüreterektomi ve mesane
cuff’ı rezeksiyonu umblikus üzerinden aynı insizyondan gerçekleştirildi. Distal üreter
endoloop ile rezeke edilerek yöntem tamamlandı.2 Ek bir port kullanılmadı. Enstrümanların
hareketlerini içeren dış çekimler de video içinde yer almaktadır.
Bulgular ve sonuç: Ağustos 2009 ile Mayıs 2010 arasında üst üriner sistem ürotelyal
karsinomu olan 5 ardışık hastaya LESS nefroüreterektomi uygulandı. Ortalama operasyon
süresi 284.0 – 94.9 dakikaydı. Ortalama kan kaybı 70.0 – 24.5 ml ölçüldü. Ortalama
hospitalizasyon süresi 5.6 – 3.5 gündü. Mesane cuff rezeksiyonu tüm olgularda makroskopik
olarak konfirme edildi.
Postoperatif sistografide hiçbir olguda idrar kaçağı olmadığı tespit edildi. Renal hilus
çevresinde ilerlemeyi zorlaştıran yapışıklıklar nedeniyle sadece 1 olguda laparoskopiye
dönüldü. Operasyona bağlı komplikasyon görülmedi. Histopatolojik incelemede tüm
olgularda cerrahi sınır negatifti. İlk deneyimlerimiz sonucunda LESS nefroüreterektomi ve
endoloop ile mesane cuff’ı rezeksiyonu üst üriner sistem ürotelyal karsinom tedavisinde
güvenilir ve uygulanabilir bir yöntem olarak görünmektedir. Peroperatif avantajları ve
onkolojik kontrolü de kapsayan anlamlı kanıtları içeren prospektif ve uzun dönem sonuçları
bildiren çalışmalara ihtiyaç vardır.
Kaynaklar:
1. Tai HC, Lin CD, Wu CC, Tsai YC, Yang SS. Homemade transumbilical port: an alternative
access for laparoendoscopic single-site surgery (LESS). Surg Endosc 2010;24:705–708.
2. Tsai YC. Laparoendoscopic single-site (LESS) nephroureterectomy & en bloc resection of
bladder cuff with a novel endoloop technique. 28th World Congress on Endourology and
SWL, Chicago, Illinois, 2010; VS16-6.
5a.
Laser-Assisted Laparoscopic Partial Nephrectomy Without Ischemia: Procedure
and Challenges
5b. İskemi olmadan Lazer yardımlı Laparoskopik parsiyel nefrektomi: Teknik ve
zorluklar
Wael Y. Khoder, M.Sc., M.D.,1 Ronald Sroka, Ph.D.,2 Nicole Kellhammer, M.D.,1 Nikolas
Haseke, M.D.,1 Christian G. Stief, M.D.,1 Armin J. Becker, M.D.1
1
Department of Urology, University Hospital MunichGrosshadern, Ludwig-MaximiliansUniversity, Munich, Germany.
2
Laser-Forschungslabor, LIFE-Centre at University of Munich, Marchioninistr, Munich,
Germany.
Özet
Amaç: Laparoskopik ve retroperitonoskopik parsiyel nefrektomi iyi tanımlanmış
tekniklerdir.1 Bu tekniklerde hemostaz zor olmaktadır. Kansız bir alandan tümör
temizleyebilmek için çoğu zaman böbrek damarlarını klemplemek gereklidir. Bu sırada
oluşan sıcak iskemi (Sİ) ise cerrahı anlamlı zaman kısıtlaması yönünden strese sokmaktadır.2
Değişik lazer tipleri kullanarak lazer-yardımlı laparoskopik parsiyel nefrektomi yapılmış
farklı ex vivo çalışmalar yayınlanmış olmasına rağmen, soğuk iskemi altında açık parsiyel
nefrektomiyi açıklayan in vivo seriler azdır.3-10 Bu çalışmanın amacı lazer yardımlı
laparoskopik (LLPN)/retroperitonoskopik (LRPN) parsiyel nefrektomi için klemp
kullanmaksızın güvenilir ve etkin bir teknik geliştirmektir.
Hastalar ve Metod: LLPN/LRPN yi değerlendirmek için ardarda 8 hasta (6 erkek, 2 kadın;
yaş aralığı, 32-88) prospektif çalışmaya alındı. Bu hastalar, farklı boyutlarda ve
lokalizasyonda T1-tümörü olan, değişik koşullardaki 28 hastadan seçildi ve cerrahlar arası
deneyim farkını önlemek için tek cerrah tarafından gerçekleştirildi. Tüm tümörler yapılan
rutin ultrasonografik incelemelerde ve/veya abdominal tomografi/manyetik rezonanas gibi
incelemeler sırasında rastlantısal olarak teşhis edilmiştir. Dalga boyu 1318 nm olan diot-lazer
ışığını 55-70 W şiddetinde devamlı dalga modunda ileten ve çapı 600 mikrometre olan
fleksibl end-fiber probu kullanıldı. Bu amaca uygun bir prob yönlendirici ve irrigasyon
sistemi geliştirildi. Kan aspirasyonu ve su irrigasyonuna parallel olarak 3 mm/s hızında
hareket eden problar kullanıldı. Börek parenkimini kesmek için probun dokuya teması
gerekirken koagülasyon için nonkontakt tekniğin kullanılması gerekti. Lazerin 1 dakikadan
daha uzun surely uygulandığı durumlarda yağun bir duman oluştuğu gözlendi. Parankimin
çevresinde dairesel koagülasyon doku büzüşmesini indükler ve daha sonra enerji damarların
oklüzyonuna yoğunlaşır. Daha büyük damarlara dikiş koymak gerekebilir. Tümör eksizyonu
sırasında bazı olgularda toplayıcı sistem lazerlenmesi gerekebilir. Böyle bir durumun oluştuğu
1 olguda toplayıcı sisteme girildiği görülmüş ve 4/0 vicryl dikiş ile su geçirmez bir şekilde
kapatılmıştır. Peroperatif serum C-reaktif protein ve böbrek fonksiyonları ölçüldü.
Koagülasyon derinliği ve rezeksiyon mesafesi (R) histolojik olarak değerlendirildi.
Bulgular: 5 LLPN ve 3 LRPN gerçekliştirildi. Ortalama tümör boyutu 3.5 cm (2–5 cm),
ortalama operasyon süresi 143 dakika (110–175 dk) ve ortalama ölçülen kan kaybı 345 ml
(50–600 mL) idi. Açık cerrahiye dönüş olmadı. Kanamanın cerrahi alanı bozması sonucu iki
santral tümörde klempleme sonucu sıcak iskemi (Sİ) (19 dk, 24 dk) gerekti. Sİ gerek olmadan
1 olgudaki santral tümör çıkartılabildi. Perioperatif komplikasyon gözlenmedi. Postoperatif
idrar kaçağı görülmedi. Postoperatif kreatinin (0.6–2.1 mg/dL, median 1.0) 0.1–0.5 mg/dL
arasında ölçüldü (median 0.15) (p = 0.032) ve postoperatif 8. günden önce preoperatif
düzeylerine geldi. Serum C-reaktif protein median 7.24 mg/dl (aralık 0.5–16.8, p = 0.003)
değeriyle anlamlı şekilde yükseldi. Histolojik incelemelerde rezeksiyon sınırlarını
değerlendirmeyi engelleyen 1-2 mm lik bir koagülasyon derinliği vardı ve 1 santral tümör
haricinde tüm olgularda cerrahi sınırlarda tümör saptanmadı. Tümörlerin histolojisi berrak
hücreli, papiller, kromofob renal kanser, onkositom ve anjiyomyolipom olarak saptandı.
Takipte (6–8 ay), bir hastada postoperatif 1. ayda A-V fistul gelişti ve embolize edildi. Bunun
haricinde takipler sorunsuzdu.
Sonuç: Burada tarif edilen klempsiz LLPN/LRPN tekniği peripheral renal tümörlerde
onkolojik kuralları bozmadan uygulanabilir. Teknik ekipmanlar daha fazla optimize
edilmelidir. Büyük serilerde uzun dönem takip sonuçları gerekmektedir. Santral tümörlerde
teknik bir hayli zordur.
Kaynaklar
1. Porpiglia F, Volpe A, Billia M, et al. Laparoscopic versus open partial nephrectomy:
Analysis of the current literature. Eur Urol 2008;53:732–743.
2. Lane BR, Gill IS. 5-year outcomes of laparoscopic partial nephrectomy. J Urol
2007;177:70–74.
3. Benderev TV, Schaeffer AJ. Efficacy and safety of the ND: YAG laser in canine partial
nephrectomy. J Urol 1985;133:1108–1111.
4. Eret V, Hora M, Sykora R, et al. GreenLight (532 nm) laser partial nephrectomy followed
by suturing of collecting system without renal hilar clamping in porcine model. Urology
2009;73: 1115–1118.
5. Bui MH, Breda A, Gui D, et al. Less and minimal tissue carbonization using a thulium laser
for laparoscopic partial nephrectomy without hilar clamping in a porcine model. J Endourol
2007;21:1107–1111.
6. Moinzadeh A, Gill IS, Rubenstein M, et al. Potassium-Titanyl-Phosphate laser laparoscopic
partial nephrectomy without hilar clamping in the survival calf model. J Urol 2005;174:1110–
1114.
7. Anderson JK, Baker MR, Lindberg G, et al. Large-volume laparoscopic partial
nephrectomy using the Potassium-Titanyl-Phosphate (KTP) laser in a survival porcine model.
Eur Urol 2007;51:749– 754.
8. Ogan K, Wilhelm D, Lindberg G, et al. Laparoscopic partial nephrectomy with a diode
laser: Porcine results. J Endourol 2002;16:749–753.
9. Gruschwitz T, Stein R, Schubert J, et al. Laser-supported partial nephrectomy for renal cell
carcinoma. Urology 2008;71:334–336.
10. Mattioli S, Mun˜oz R, Recasens R, et al. What does Revolix laser contribute to partial
nephrectomy. Arch Esp Urol 2008;61:1126–1129.
11. Sroka R, Ro¨ sler P, Janda P, et al. Endonasal laser surgery with a new laser fibre
guidance instrument. Laryngoscope. 2000;110:332–334
6a.
The Roth-Net Device for Percutaneous Stone Retrieval
6b.
Perkütan Taş Alınması için Roth-Net Cihazı
Rakesh Khanna, M.D.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
Carl Sarkissian, B.S.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
Manoj Monga, M.D.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
Özet:
Amaç: Roth-Net taş toplama cihazı (US Endoscopy, Mentor OH) 1993 yılından beri yabancı
cisim çıkarılması amacıyla gastrointestinal sistem endoskopisinde kullanılmıştır. Amacımız
bu cihazın perkütan nefrolitotomi operasyonunda; taş alınması işleminde yararını
göstermektir.
Metod: 30F Amplatz kılıf domuz böbreğine ex-vivo olarak yerleştirildi. 2mm’den 3mm’ye
kadar değişen boyuttaki 15 taş perkütan olarak ilgili kalikse kılıf boyunca gönderildi. Taşı
görüntülemek için Storz rijid nefroskop kullanıldı. 5.4 F Pediatrik Roth-Net taş toplama cihazı
(US Endoscopy Model 00711057, Mentor OH) çalışma kanalından gönderildi. Cihaz 1 mm
boşluk içeren özel yapım dokuma naylon mesh içermekteydi. Tel çerçeve 0.018-inch 3 · 3
ölçüsünde orta sertlikte paslanmaz çelik örgülü kablodan oluşmaktaydı. Net boyutu 2 cm
genişliğinde ve 4 cm uzunluğundaydı. Cook Perc-N-Circle taş basket ve Roth-Net ile ayrı ayrı
beşer deneme yapıldı.
Bulgular: Roth-Net cihazı ;multipl taş fragmanlarının serbest olarak yüzmesi ya da kalisiyel
forniksde kalması durumunda bile taş alınması işleminde başarılı bulundu. Her iki cihazla
yapılan beşer denemeye dayanarak, her bir girişimde alınan ortalama taş sayısı Cook Perc-NCircle cihazında 1.5, Roth-Net cihazında ise 8 olarak bulunmuştur. Alınan taş, Roth-Net
cihazı açılarak kolayca bırakılmaktadır ve ürotelyumda endoskopik hiçbir travma
oluşmamaktadır.
Sonuç: Roth-Net cihazı multipl küçük taşların perkütan yolda alınmasında, efektif bir
alternatif yöntem sunmaktadır.
7a.
Ureteroscopy Step by Step
7b.Adım Adım Üreteroskopi
Stephen Lukasewycz, M.D.
Department of Urology, University of Minnesota, Minneapolis, Minnesota.
Terri Deforge, M.D.
Department of Urology, University of Minnesota, Minneapolis, Minnesota.
Ricardo Miyaoka, M.D.
Department of Urology, University of Minnesota, Minneapolis, Minnesota.
Carl Sarkissian, B.S.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
E-mail: [email protected]
Rakesh Khanna, M.D.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
Manoj Monga, M.D.
Glickman Urological and Kidney Institute, The Cleveland Clinic, Cleveland, Ohio.
Özet:
Amaç: Böbrek ve üreter taşlarının tedavisinde, enstrümantasyon ve tekniğin üzerinde
durularak adım adım üreteroskopi yaklaşımını göstermek.
Metod: Üreteroskopi ile ilgili işlemler kronolojik olarak belirtilmiştir. Ameliyat salonu için
göz önünde bulundurulması gereken altyapı, emniyet kuralları, riskler ve işleme bağlı
gelişebilecek sorunlar belirtilmiştir. İrrigasyon ve floroskopik görüntüleme metodlarına ek
olarak; üst üriner sisteme giriş için kullanılan kılavuz tel seçimi de anlatılmıştır. Holmium
lazer litotripsi için gereken ayarlara ek olarak, giriş klıfları kullanımına bağlı endişeler
belirtilmiştir. Taş basket tasarımı ve taş alınma teknikleri de özetlenmiştir. Çoklu
enstrümanların kullanım ve koordinasyon metodları hem cerrah, hem de asistanlara tarif
edilmiştir. Son olarak, üreteral stent numarasının seçimi ve üreteral stentin emniyetli bir
şekilde yerleştirilme metodu gösterilmiştir.
Sonuç: Üreteroskopi birden çok teknolojinin ve tekniğin entegrasyonunu gerektiren kompleks
bir işlemdir. Adım adım organizayon ve teknik, cerrahi ekibe işlemin başarılı bir şekilde
yürütülmesi için ve hasta başarısı sağlanması için olanak sağlar.
8a.
Laparoscopic Extravesical Ureteric Reimplantation for Resolving Vesicoureteric
Reflux in Single, Bilateral, and Duplex System: Points of Technique
8b.
Tek taraflı, Bilateral ve Dupleks Sistemlerde Vezikoüretral Reflünün Tedavisi
için Laparoskopik Ekstravezikal Üreterik Reimplantasyon: Tekniğin İncelikleri
George P. Abraham, M.S., M.Ch.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Krishanu Das, M.S., D.N.B., FCPS, MRCS (Eng), M.Ch.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
E-mail: [email protected]
Krishnamohan Ramaswami, M.S.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Datson P. George, M.S.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Jisha J. Abraham, M.D.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Thomas Thachill, M.S., FICS
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Oppukeril S. Thampan, M.S., M.Ch.
PVS Memorial and Lakeshore Hospital, Kochi, Kerala, India.
Özet:
Giriş: Vezikoüretral reflüye; reflü nefropatisini ve böbrek yetmezliğini önlemek için dikkat
etmek gerekmektedir .Medikal tedavi ve endoskopik enjeksiyonlar reflünün düzeltilmesi için
yaygın olarak kullanılmasına rağmen, yüksek dereceli reflünün tedavisinde cerrahi girişime
ihtiyaç duyulmaktadır. Laparoskopik yaklaşım, yüksek dereceli VUR’un düzeltilmesinde ilgi
çekici alternative bir yaklaşım sunmaktadır.7 dakika 39 saniyelik bu videoda; değişik
durumlarda; VUR’un laparoskopik düzeltilmesinde kullandığımız teknik sunulmaktadır.
Metod: Tüm hastalar ayrıntılı olarak değerlendirildi. Konservatif tedaviye cevap vermeyen ve
voiding sistoüretrogramda yüksek dereceli VUR(Derece III-V) saptanan hastalar; cerrahi
onarım için seçildi. İşlem öncesi hastalara, şimdiye kadar saptanamayan patolojileri dışlamak
için sistoskopi yapılmasını takiben, üreteral ve perüretral stent yerleştirildi. Lich-Gregoir
prosedürünün ardından üreteral reimplantasyon gerçekleştirildi. Detrusor yuvası, alt üreter
genişliğinin 5 katı olacak şekilde oluşturuldu. Üreter bu yuvaya yerleştirildi ve detrusorafi
tamamlandı. Stentler işlem sonrası 6. hafta çıkartıldı. 6 aylık izlemde; voiding sistoüretrogram
ve manyetik rezonans ürogramlar ile hastalar takip edildi. Prosedür sonrası 3. yıl hastalar
yeniden değerlendirildi.
Sonuçlar ve Tartışma: Mart 2004’ten Mayıs 2009’a kadar 26 hastaya (49 renal unite, 22
bilateral,3 unilateral ve 1 çift sistemde ortak kılıf reimplantasyonu) laparoskopik antireflü
cerrahisi uygulandı.Ortalama cerrahi süresi tek taraflı girişim için 103.33 dakika, çift taraflı
girişim için 154.09 dakika ve ortak kılıf reimplantasyonu için 134 dakikaydı. Operasyon
süresi erkek ve kız çocukları arasında anlamlı olarak farklı bulundu(çift taraflı antireflü
cerrahisinde ortalama operasyon süresi erkek çocukları için 121.11 dakika, kız çocukları için
ise 176.92 dakika; p<0.001). İntraoperatif önemli bir komplikasyonla karşılaşılmadı.
Ortalama hastanede kalış süresi 3.5 gündü. Üreteral stentler post-operatif 6. hafta çıkartıldı. 6
aylık takipte 46 ünite tamamlandı.43 ünitede(%93.5) tatmin edici sonuçlar elde edildi. Yüksek
dereceli VUR’da laparoskopik yaklaşımın şimdiye kadar yeteri kadar kabul görmemesine
rağmen, sonuçları uzun ömürlü ve morbiditesi mükemmel bulundu. Buna ek olarak, bu
teknikte mesane mukozasının sınırları ihlal edilmemesi ve böylece bu ihlalin olası olumsuz
etkilerinin önlebilmesi, tekniğin avantajları gibi görünmektedir. Geniş bir detrusor yuvası,
vezikoüreterik bileşkede ters Y miyotomi ve detrusorafi sırasında optimum gerilim
oluşturulması bu teknikteki anahtar sorunlardır. Bu prosedür bilateral VUR hatta duplike
sistem varlığında dahi aynı anda uygulanabilmektedir.Tatmin edici sonuç almak için; çok
genişlemiş üreterin implantasyondan önce yeniden biçimlendirilmesine ihtiyaç vardır. Takipte
ürogramlar; tünel oluşturulan üreterin üzerinde dreneja izin veren bir bükülme gösterir. Eğer
cerrah pelvik laparoskopiye aşina ise;bu teknik yüksek dereceli reflünün düzeltilmesi için
alteranatif bir yöntem olarak kullanılabilir.
Kaynaklar
1. Olbing H, Clae¨sson I, Ebel K-D, et al. Renal scars and parenchymal thinning in children
with
vesicoureteral reflux: a 5-year report of the international reflux study in children (European
branch).
J Urol 1992;148:1653–1656.
2. Yegappan L, Leo CTF. Laparoscopic extravesicular ureteral reimplantation for
vesicoureteral reflux:
recent technical advances. J Endouro 2000;14:589–594.
Original Publication Date: 2011
9a.
Urethrovesical Anastomosis Using Barbed Suture During Robot-Assisted Radical
Prostatectomy
9b.
Robot yardımlı radikal prostatektomide üretrovezikal anastomoz için çentikli
sütür kullanımı
Quoc-Dien Trinh,* M.D., Jesse Sammon,* D.O., Tae-Kyung Kim, B.Sc., Akshay Bhandari,
M.D. Sanjeev Kaul, M.D., Shyam Sukumar, M.D., Emil Kheterpal, M.D., Naveen Pokala,
M.D.
Craig G. Rogers, M.D., James O. Peabody, M.D.
*Vattikuti Urology Institute, Henry Ford Health System, Detroit, Michigan.
Özet
Giriş ve Amaç: Dikenli poliglikonat sütür (V-Loc_; Covidien, Mansfield, Massachusetts) ilk
önce Ocak 2010’da robot yardımlı radikal prostatektomi sırasında üretrovezikal anastomoz
için kullanılmıştır. Bu dikişin uygulanabilirliği ve güvenirliliği daha önce 51 hastada
gösterilmişti. Bu videoda dikenli sütür ile üretrovezikal anastomoz tekniği anlatılacak ve
hastaların anastomozlarının dikenli poliglikonat veya monofilaman poliglekapron sütürler ile
yapıldığı randomize ve kontrollü bir çalışmanın sonuçları sunulacaktır.
Metod: Enstitü kurulunca onay alındıktan sonra çalışma kriterlerine uyan 64 hasta çok
cerrahlı, prospektif, kontrollü çalışmaya randomize edildiler. (Mayıs – Eylül 2010) RARP
sırasında posterior tamir ve üretrovezikal anastomoz 33 hastada dikenli poliglikonat ile, 31
hastada monofilaman poliglekapron sütür ile yapıldı. Anastomoz ve posterior tamir zamanı
karşılaştırıldı. İkincil olarak, sistogramda kaçak olup olmadığı, mesane boynunun durumu, ve
6 haftalık fonksiyonel sonuçlar hastaların doldurduğu sorgulama formları ile değerlendirildi.
Bulgular : Posterior tamir 3,3 dk. (dikenli sütür) ve 4,3 dk. (monofilaman) sürdü.
Üretrovezikal anastomoz ise 10,1 dk. (dikenli sütür) ve 13,8 dk. (monofilaman) sürdü. İki
sütürün kullanımında aradaki toplam süre farkı 4,7 dk. olarak bulundu. Perioperatif ve
postoperatif tüm sonuçlar arasında fark bulunmadı.
Sonuç: RARP sırasında anastomoz dikenli sütürler ile monofilaman sütürlerle olduğu kadar
güvenli ve de daha etkin şekilde yapılabilir. Bu çalışmada yan etkilerde bir fark görülmeden
toplam anastomoz süresinde %25’e varan kısalma saptanmıştır.
10a. Innovative Technique in Nonmuscle Invasive Bladder Cancer–Bipolar Plasma
Vaporization
10b. Kas İnvazif olmayan mesane tümörlerinde yeni bir teknik: Bipolar plazma
vaporizasyon
Petrisor Geavlete, M.D., Ph.D., Bogdan Geavlete, M.D., Razvan Multescu, M.D., Ph.D.
Dragos Georgescu, M.D., Ph.D., Marian Jecu, M.D.,Victor Mirciulescu, M.D., Ph.D.
Mihai Dragutescu, M.D.*
*Department of Urology, Saint John Emergency Clinical Hospital, Vitan-Barzesti, Bucharest,
Romania.
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı kas invazif olmayan mesane tümörlerinde yeni tanımlanmış bir
teknik olan bipolar plazma vaporizasyon (BPV-BT) tekniğinin transüretral rezeksiyonla
karşılaştırılarak etkinliğini ve güvenirliliğini sınamaktır.
Hastalar ve Metod: 3 cm.’den büyük en az bir tümörü olan toplam 120 hasta BPV-BT ve
TURBT kollarına randomize edildi. BPV-BT kolundaki 60 hastaya plazma ile tümör
rezeksiyonu ve tümör yatağı biyopsisi uygulandı. Kas-invazif tümörü olmayan tüm hastalara
ilk işlemden 4 hafta sonra Re-TURBT işlemi uygulandı.
Bulgular: TURBT ile karşılaştırıldığında BPV-BT kolundaki hastalarda ortalama operasyon
süresi ve hemoglobin düşüşü daha azdı (21,4 dk’ya 32,7 dk ve 0,3 g/dL ‘ye 0,9 g/dL)
Preoperatif komplikasyonlar TURBT kolunda daha çoktu. BPV-BT kolundaki hastalarda
ortalama kataterizasyon süresi ve ortalama hastanede kalış süresi daha azdı (2,5 gün’e 3,5 gün
e 3,5 gün’e 4,5 gün) Re-TURT’de rekürrens oranı BPV-BT gurubunda %9,3 , TURBT
grubunda %20,8 olarak bulundu. Ortotopik rekürrens BPV-BT grubunda %7,4, TURBT
grubunda %17 olarak saptandı. İlk tümörleri birden çok olan hasta grubunda ise rekürrens
oranı BPV-BT grubunda %9,7, TURBT gurubunda %25’di.
Sonuç: Kas invazif olmayan mesane tümörlerinin endoskopik tedavisinde BPV-BT , TURBT
ile karşılaştırıldığında umut verici, etkili, morbiditeyi azaltıcı, postoperatif iyileşmenin hızlı
olduğu ve takip sonuçlarının tatminkar olduğu yeni bir yöntemdir.
11a. Combined Laparoscopic Transpyelic Ballistic Lithotripsy and Renal Cyst
Ablation
11b.
Kombine laparoskopik transpyelik balistik litotirpsi ve renal kist ablasyonu
Giovannalberto Pini, M.D. , Salvatore Micali, M.D., Maria Chiara Sighinolfi, M.D. , Filippo
Annino, M.D. Fianmarco Isgro` , M.D., Giampaolo Bianchi, M.D.*
*Department of Urology, University of Modena and Reggio Emilia, Modena, Italy.
Özet
Giriş: Dar bir kalis boynunun eşlik ettiği pyelokaliseal staghorn kalküller laparoskopik
pyelolitotomi için zorluk oluşturabilmektedir. Bu videoda rigid nefroskop ile renal kist
ablasyonu ve eşzamanlı transpyelik balistik/ulstasound litotripsi anlatılacaktır.
Materyal ve Metod: 55 yaşında, erkek hastanın sol böbreğinde kompleks kisti (12 cm
Bosniak II) ve buna eşlik eden 4 adet pelvis taşı(1-2 cm) ve bir adet pyelokaliseal taşı (2,5
cm) bulunmaktaydı. 45 derece flank pozisyonda 4 adet transperitoneal trokar kullanıldı.
Retroperiton ve böbrek ortaya koyuldu. Kist direne edildi ve unroofing yapıldı. Daha sonra
pyelotomiye geçildi. Pelvik taşların çıkartılması için 10-12 mm’lik trokar içine fleksibl
sistonefroskop yerleştirildi. Dar kalis boynu nedeniyle pyelokaliseal taşın çıkartılması için
taşların kırılması amacıyla balistik litotriptör kullanıldı (Swiss LithoClast Master_; EMS).
Büyük fragmanlar grasper yardımıyla çıkartıldı. Antegrad Double –J stentin yerleştirilmesini
takiben pelvis 3-0 kontinü sütürler ile onarıldı.
Sonuç ve Yorum: Operasyon süresi 155 dk., ve kanama <25 mL olarak
hesaplandı.Postoperatif 4. günde taburcu olan hastanın histolojik araştırmasında kanser odağı
bulunmadı. Double-J stent postoperatif 20. günde çıkartıldı. Takipte hidronefroz, rezidü taş
veya kist relapsı görülmedi. Sonuç olarak, renal kistlerin laparoskopik ablasyonu iyi
tanımlanmıştır. Buna ek olarak rigid nefroskop ile pyelotomi güvenlidir, iyi su akımı, geniş
çalışma kanalı ve gözlem sağlamaktadır. LithoClast Master (perkütan taş kırma modalitesi)
dar kalis boynunun arkasındaki büyük taşların kırılması için uygundur. Laparoskopik
yaklaşım sayesinde hem ürotelyumun hem renal parankimin zarar görmesinden kaçınılabilinir
ve bu yöntem iki eşzamanlı hastalığın daha çabuk tedavi edilebilmesini sağlar.
12a. Laparoendoscopic Single-Site Adrenalectomy for Adrenal Tumors: Initial
Experience
12b.
Adrenal tümörde laparoendoskopik tek-port adrenalektomi: ilk deneyim
Shiu-Dong Chung,* M.D.
Department of Surgery, Far Eastern Memorial Hospital, Ban Ciao, Taiwan.
Victor Chia-Hsiang Lin,* M.D.
Department of Urology, E-Da Hospital, Kaoshiung, Taiwan.
Institute of Biotechnology and Chemical Engineering, I-Shou University, Kaoshiung, Taiwan.
Shih-Chieh Chueh, Ph.D.
Department of Urology, National Taiwan University Hospital, Taipei, Taiwan.
Yao-Chou Tsai, M.D.
Department of Surgery, Buddhist Tzu Chi General Hospital, Taipei Branch, Taipei, Taiwan.
Department of Urology, Tzu Chi University, Medical College, Hualien, Taiwan.
Özet
Giriş: Adrenal cerrahide laparoskopik adrenalektomi altın standart haline gelmiştir.
Retroperitoneal organlara direkt giriş sağladığı için adenal bez cerrahisinde posterior
retroperitonoskopik yaklaşım tek-port için de uygun gözükmektedir. Bu videoda adrenal
tümörler için ilk laparoskopik tek port (LESS) retroperitoneal adrenalektomi deneyimimizi
sunuyoruz.
Materyal ve Metod: LESS retroperitoneal adrenalektomi için ev yapımı tek port kullanıldı.
Bu port için Alexis yara retraktörü, giriş platformu olarak 12. kostanın ucundan 3 cm’lik bir
insizyon ile yerleştirildi. Bu video 45 yaşındaki erkek hastanın bilgilerini de özetlemektedir.
Hipertansiyon nedeniyle araştırılırken insidental olarak tespit edilen 6 cm boyutundaki sol
adrenal tümor LESS adrenelaktomi ile çıkartıldı. Operasyon laparoskopik olarak sonlandırıldı.
Operasyon süresi 165 dakikaydı.
Sonuçlar ve Yorum: Ekim 2009 Haziran 2010 tarihleri arasında 14 adrenal tümörlü hastaya
LESS uygulandı. Ortalama hasta yaşı 50,8, ortalama vücut kütle endeksi 25,5 kg/m2’ydi.
Ortalama operasyon süresi 153 dakikaydı. Ortalama kan kaybı 93 mL, ortalama hastanede
kalış 2,5 gün olarak hesaplandı. Hiçbir vakada açık cerrahiye geçişe gerek duyulmadı. Hiç
major komplikasyon görülmedi. Batın duvarında geçiçi relaksasyon görülen 3 hasta dışında
minor komplikasyon görülmedi. Tüm hastalarda postoperatif dönem olaysız geçti. Adrenal
tümörler için retroperitoneal LESS uygun ve güvenli bir tekniktir. Bu cerrahi yaklaşımın
katkısının netleştirilmesi için prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

Benzer belgeler

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE (PCNL) EĞİTİM MODELLERİ

PERKÜTAN NEFROLİTOTOMİDE (PCNL) EĞİTİM MODELLERİ Asseban, M.D., El Hassan Kasmaoui. M.D., Amoqran Beddouch, M.D., Abdelmounim Qarro, M.D., and Mohammed Alami, M.D. Department of Urology, Military Hospital Moulay Ismail, Méknes, Morocco Özet

Detaylı

basit böbrek kisti laparoskopik dekortikasyonunda harmonic

basit böbrek kisti laparoskopik dekortikasyonunda harmonic kliniğimizde Ağustos 2007 ve Haziran 2010 tarihleri arasında laparoskopik kalisiyel divertikülektomi uygulanan 5 kadın ve 2 erkek hasta (ortalama yaş 42) belirledik. Temel ve ileri düzey laparoskop...

Detaylı

adrenal kitlelerde transperitoneal yaklaşımla laparoskopik

adrenal kitlelerde transperitoneal yaklaşımla laparoskopik kliniğimizde Ağustos 2007 ve Haziran 2010 tarihleri arasında laparoskopik kalisiyel divertikülektomi uygulanan 5 kadın ve 2 erkek hasta (ortalama yaş 42) belirledik. Temel ve ileri düzey laparoskop...

Detaylı

(CROES)`dan Haberler - Mary Ann Liebert, Inc. publishers

(CROES)`dan Haberler - Mary Ann Liebert, Inc. publishers Alfonso Fernandez, M.D., Kirsten Foell, M.D., Linda Nott, R.N., John D Denstedt, M.D., FRCSC, FACS, and Hassan Razvi, M.D., FRCSC Division of Urology, Department of Surgery, Schulich School of Medi...

Detaylı

Journal of Endourology, December 2011

Journal of Endourology, December 2011 içine yerleştirilmektedir. Bu navigasyon sistemiyle 3 boyutlu (3D) TRUS datası elde edildikten sonra, cerrahi navigasyon sistemiyle beraber laparoskopik görüntü devamlı şekilde takip edilmektedir. ...

Detaylı

Değişik Yaş Gruplarındaki Çocuklarda Perkütan Nefrolitotomi

Değişik Yaş Gruplarındaki Çocuklarda Perkütan Nefrolitotomi durumlarda da kullanılabilir. Örneğin 18 F’lik kılıfın 24 F’e değişimi gibi. Bundan dolayı bizim deneyimimize göre kılıf değiştirme tekniği PCNL esnasında rahatlık ve kolaylık katması açısından kul...

Detaylı

vıdeo sunumlar

vıdeo sunumlar kliniğimizde Ağustos 2007 ve Haziran 2010 tarihleri arasında laparoskopik kalisiyel divertikülektomi uygulanan 5 kadın ve 2 erkek hasta (ortalama yaş 42) belirledik. Temel ve ileri düzey laparoskop...

Detaylı