telgraf 458 - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 458 - Telgraf Gazetesi – Londra
Londra´da Kobane ve Şengal Yararına Sergi Düzenlendi Hay Way Zaman Dersim’in Kayıp Kızları Filmi İngiliz Parlamentosunda Gösterildi Sayfa 2 Londra’daki 8 Mart Kutlamaları Kobane Direnişi Selamıyla Başladı Sayfa 11 Sayfa 13 YPG Saflarında Daiş’e Karşı Savaşan İngiliz Çatışmada Yaşamını Yitirdi Sayfa 9 telgraf.co.uk Carşamba, 04/03/2015 Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 458 İngiltere’de Yaşayan Türkiyeliler 30-31 Mayıs’ta Olympia Sergi Merkezinde Oy Kullanacak İngiltere’de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Mayıs ayında çifte seçim yaşayacak. Vatandaşlar 7 Mayıs’ta İngiltere genel seçimleri için, 30-31 Mayıs tarihinde ise Türkiye genel seçimleri için sandık başına gidecek. Haziran ayında Türkiye’de yapılacak genel seçimler için Birleşik Krallıkta oy kullanılacak yer ve tarih belirlendi. Buna göre 30-31 Mayıs tarihlerinde Londra ve Edinburgh olmak üzere iki merkezde kurulan seçim merkezlerinde oy kullanılacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de oy verme merkezi olan Olympia Sergi ve Konferans Merkezi (W14 8UX) genel seçimler için de oy verme işleminin yapılacağı merkez olacak. Çok tartışma yaratan randevu sistemi de bu yıl uygulanmayacak. Konu ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Londra Başkonsolosluğu tarafından yapılan bilgilendirmeye göre; 1. 2015 yılında Türkiye’de gerçekleştirilecek 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 30-31 Mayıs 2015 tarihlerinde İngiltere’de Londra ve Edinburg’da düzenlenecektir. 2. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) almış olduğu ilgili kararlar gereği 2015 Milletvekili Genel Seçimleri Londra’da Olympia Sergi ve Konferans Merkezi’nde (W14 8UX Londra) yapılacaktır. Edinburg Başkonsolosluğunun aşağıda belirtilen görev alanında ikamet etmeyen İngiltere’deki tüm vatandaşlar Londra Olympia Sergi salonunda oy kullanacaktır. 3. Edinburg Başkonsolosluğunun göreve başlaması nedeniyle görev bölgesinde kalan İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın tamamı ile İngiltere’nin Northumberland, Cumbria, Tyne and Wear, County Durham, Lancashire, North Yorkshire bölgeleri ve York şehrinde yaşayan vatandaşlar oylarını Edinburg Başkonsolosluğunun belirleyeceği bir yerde kullanacaktır. 4. Vatandaşların oy kullanabilmeleri için yurtdışı seçmen kütüğünde bulunmaları gerekmektedir. Seçmen kütüğü kaydı YSK web sayfasından kontrol edilebilir. 5. Yurtdışı seçmen kütüğünde kayıtlı olmayan veya kayıtlı olduğu Başkonsolosluk görev bölgesi dışında görünen vatandaşların seçmen kayıtlarını düzeltmek için Başkonsolosluğa adres beyanında bulunmaları gerekmektedir. 6. Yurtdışı Seçmen Kütüğü 14 Mart 2015 Cumartesi günü YSK’nın internet sitesinde ilan edilecektir. www.ysk.gov. tr internet adresinden kontrol edebileceğiniz seçmen bilgilerinizde bağlı bulunduğunuz Başkonsolosluk bilgisinin yanlış olduğunu tespit etmeniz halinde, 14 Mart 2015 ile 27 Mart 2015 tarihleri arasında Londra Başkonsolosluğuna şahsen müracaat ederek itiraz başvurusunda bulunabilirsiniz. İtiraz başvurusu için son gün 27 Mart 2015 olup, bu saatten sonra itiraz başvurusu kabul edilmeyecektir. İtiraz başvurularının şahsen yapılması gerekli olup, posta ile itiraz başvurusu yapılması mümkün değildir. Londra’da çalışma yürüten 21 kurumun oluşturduğu HDP Britanya seçim kooardinasyonundan yapılan açıklamada ise Haziran ayında yepılacak genel seçimlerin ülkenin demokratik geleceği açısından çok ciddi önem taşıdığını ve seçmen kaydı olmayan herkesin 12 Mart tarihine kadar mutlaka kaydını yaptırması gerektiğini belirtti. Haberin Devamı Sayfa 5’te 2015 Britanya Newroz Programı Netleşti Kürt halkı için direniş ve başkaldırının sembolü anlamına gelen Newroz bayramı Londra kutlaması bu yıl 22 Mart’ta Finsburry Parkta gerçekleşecek. Newroz programı çerçevesinde parlamentoda ve Londra Büyükşehir Belediyesinde yapılacak Newroz resepsiyonlarının yanı sıra Gençler ve Çocuklar da farklı tarihlerde Newroz bayramını kutlayacak... Haberin devamı sayfa 4’te ÇARŞAMBA 04 MART 2015 2 Londra´da Kobane ve Şengal Yararına Sergi Düzenlendi Daiş saldırılarından dolayı yerlerinden edilen Şengal ve Kobaneliler için Cuma ve Cumartesi günü Halkevi’nde bir sergi düzenlendi. Roj Kadın Meclisi ve Londra Kürt Film Festivali tarafından ortak organize edilen serginin tüm geliri Hey- va Sor A Kurdistan aracılığıyla Kobane ve Şengallilere gidecek. İçeriği zengin olan sergide değişik fotoğrafçılar tarafından çekilen Kobane, Suruç ve Güney Kürdistan’dan fotoğraf kareleri sergilendi. Sergide ayrıca Derya Erkan ve Pinar Kalayci’nın çalışmaları da sergilendi. Programın Cumartesi günkü bölümünde Kobane basın birimi ile skype üzerinden canlı bağlantı gerçekleştirildi. Kobane’de yaşanan son durumu aktaran basın birimi Kobane’nin çevre köylerinde halen çatışmaların yoğun bir şekilde devam ettiğini belirtti. Sergide fotoğrafları sergilenen fotoğrafçılar: Aylin Kizil, Firat Aygun, Gencer Yurttas, Lezgin Kani, Husamettin Bahceci, Refik Tekin, Tolga Sezgin, Saner Sen, Fatma Celik, Yasin Akgul, Yunus Emre Aydin, Meltem Ay, Erem Kansoy, Gail Orenstein ve Aladdin Sinayiç. HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam [email protected] Soru ve görüşleriniz: [email protected] BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 3 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 4 2015 Britanya Newroz Programı Netleşti Kürt halkı için direniş ve başkaldırının sembolü anlamına gelen Newroz bayramı Londra kutlaması bu yıl 22 Mart’ta Finsburry Parkta gerçekleşecek. Britanya Kürt Halk Meclisi tarafından organize edilen Newroz kutlamasının hazırlık çalışmaları devam ederken program netleşmiş durumda. Başkent Londra’da yapılacak bu yılki Newroz kutlamaları 12 Mart’ta Londra Büyükşehir Belediyesinde verilecek resepsiyon ile başlayacak. Resepsiyona Diyarbakır eski belediye başkanı ve Urfa milletvekili adayı Osman Baydemir katılacak. Britanya Parlamentosunda yapılacak resepsiyon ise 17 Mart’ta eski BDP milletvekili Akın Birdal’ın katılımı ile gerçekleşecek. Bu yılki büyük Newroz kutlaması ise her sene olduğu gibi yine Finsburry Parkta 22 Mart’ta gerçekleşecek. Kutlamanın müzikli programında Rojda, Grup Seyran, Koma Seerxwebun ve Hesen Şerif bulunuyor. Kutlamaya Türkiye’den HDP’li bir milletvekilinin yanı sıra İngiltere’den de çok sayıda siyasetçinin katılması bekleniyor. Her yıl geleneksel olarak yapılan Newroz yürüyüşü ve gençlik Newrozu da 21 Mart tarihinde yapılacak. Başkent Londra’nın yanı sıra Edinburgh ve Shefield başta olmak üzere Britanya’nın değişik kentlerinde de Newroz kutlanacak. 2015 NEWROZ PROGRAMI: 12 Mart: Newroz Recepsiyonu Yer: Greater London Authority, City Hall, GLA, Committee Room Konuşmacılar: Osman Baydemir ve Jennette Arnold Saat: 18:00-21:00 15 Mart: Çocuklar Newroz’u Kutluyor Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey Saat:13:00 17 Mart: Newroz Resepsiyonu-Parlamento Yer: Parlamento: Portcullis House in Committee Room 9 Misafir: Akin Birdal (former Saat: 18:00-20:00 21 Mart: Newroz Yürüyüşü. Yer: Haringey Civic Centre’den Kürt Toplum Merkezine Saat: 16:00 21 Mart: Gençler Newroz’u Kutluyor Yer: Kürt Toplum Merkezi-Haringey Saat: 18:00 22 Mart: Büyük Newroz Kutlaması Yer: Finsburry Park- N4 1EE Saat: 12:00-19:00 Newroz bayramı ayrıca 21 Mart’ta Shefield’te, 29 Mart’ta ise Edinburgh’ta kutlanacak. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 5 Baş sayfadaki haberin devamı... İngiltere’de Yaşayan Türkiyeliler 30-31 Mayıs’ta Olympia Sergi Merkezinde Oy Kullanacak UYARI: Seçmen Kütüğü’ndeki kaydınız Türkiye’de bir adresi işaret ediyorsa, yine “Adres Beyan Formu” doldurup İngiltere’de yaşadığınız adresi göstererek kaydınızı buraya almalısınız. UYARI: Oy kullanmak için sandık kurulan merkeze gittiğinizde, üzerinde T.C. Kimlik Numaranızın olduğu bir kimlik belgesi göstermek zorundasınız. Bu, T.C. Nüfus Cüzdanı veya T.C. Pasaportu olabilir. Eğer üzerinde T.C. Kimlik Numarası olan bir kimlik belgeniz yoksa, hiç vakit kaybetmeden Türkiye’nin Londra Başkonsolosluğu’na başvurarak edinin. - SEÇİM HİLESİNE KARŞI NE YAPABİLİRİM? Yurtdışında kullanılacak oylar, Türkiye’de, diğer bütün oylarla birlikte, 7 Haziran akşamı sayılacak. Ancak oy kullanma işlemi sırasında seçim güvenliğini sağlamak da, en az oy sayımı sırasında sağlamak kadar önemli. Bu konuda görev, Avrupa’daki HDP seçmenine düşüyor. Bir HDP seçmeni olarak size en yakın seçim irtibat merkezi veya HDP Britanya Seçim Koordinasyonuna başvurarak “sandık müşahidi” olabilirsiniz. Sayısız seçim deneyimi göstermiştir ki, seçim güvenliğini sağlayan temel unsur, müşahitlerin emeği olmaktadır. Bu konudaki duyarlılık, en az oy kullanmak kadar önemlidir. - SEÇİM ÇALIŞMALARINA NASIL KATILABİLİRİM? Britanya’daki seçim çalışmaları, toplumun çok farklı kesimlerini temsil eden onlarca örgütün katılımıyla oluşturulan HDP Britanya Seçim Koordinasyonu eliyle koordine ediliyor. Koordinasyon içerisinde yer alan kurumlardan herhangi birisine giderek seçim çalışmalarına katılma beyanında bulunabilir veya burada bulunan telefon numaralarını arayarak yönlendirme isteyebilirsiniz. HDP, yaygın kitle iletişim araçlarından ve teknolojik olanaklardan diğer partilere nazaran oldukça az faydalanabilmektedir. Oylarını artırmasını sağlayacak en önemli güç, milyonların desteği, emeğidir. Bu açıdan seçim çalışmalarına katılmak, HDP’yi güçlendirmek; HDP’yi güçlendirmek, demokratik alternatifi görünür kılmak anlamına gelecektir. - İLTİCACILAR OY KULLANABİLİR Mİ? Evet, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi ilticacılar da üzerinde T.C. Kimlik Numarası bulunan kimlik belgesini ibraz ederek oy kullanabilir. - NEREDEN YARDIM ALABİLİRİM? Aşağıda isimleri yazılı HDP Britanya Seçim Koordinasyonu bileşenlerinin herhangi birisinden her türlü desteği alabilirsiniz: Britanya Kürt Halk Meclisi, Kürt Toplum Merkezi, Londra Halkevi, Nothingham Kürt Toplum Merkezi, Sussex Kürt Toplum Merkezi, Roj Kadın Meclisi, Civ- anan Azad Gençlik Meclisi, Göçmen İşçiler Kültür Derneği –GİK-DER, Londra Sosyalist Kadınlar Birliği, Britanya Özgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Londra Cumartesi Anneleriyle Dayanışma Komitesi, DAY-MER, El-Com, Kaşanlı Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi, Alxas Kistik Com, Dersim-Der, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Komitesi–ICAD Britanya Seksiyonu, YÇKM, Londra Koçgirililer. Yada 07833897898 nolu telefon, [email protected] mail adresinden koordinasyona ulaşarak yardım talep edebilirsiniz. 6 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 7 Çocuklara Yönelik Taciz ve Cinsel İstismara Karşı Yeni Önlemler Tartışılıyor Her gün yeni bir haber ile gündeme gelen çocuklara yönelik taciz ve cinsel istismar olaylarından kaynaklı hükümet yeni önlemleri tartışıyor. Yeni önlem planına göre çocukları cinsel istismara uğramaktan koruyamayan öğretmenler, belediye meclis üyeleri ve sosyal hizmet görevlileri 5 yıla kadar hapis cezası alabilecek. Başbakanlıkta ülkedeki cinsel istismar sorununu önlemeye yönelik bir toplantı düzenlendi. Başbakan Cameron’un başkanlığındaki toplantıya, cinsel istismara uğrayanlar, bu kişilere destek sağlayan çeşitli grup ve örgüt temsilcileri, polisler belediye yetkilileri, çocuk koruma ile sosyal bakım uzmanları katıldı. Toplantının ardından konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Cameron, yetkililerin cinsel istismar sorunuyla başa çıkamadığını ve İngil tere’de çocukların büyük çaplı cinsel istismardan zarar gördüklerini kaydetti. Cameron, şöyle konuştu: “Ülkemizde olup bitenin korkunçluğunu anlamak çok önemli. Genç kızlar, tekrar tekrar cinsel istismara ve tecavüze uğruyor, bir grup saldırganın elinden başka bir saldırganın eline düşüyor. Ve tüm bunlar yaşanırken, birçok kuruluş, birçok kişi olaylarla ilgilenmeden yoluna devam ediyor. Bu durumun burada durdurulması, bir daha gerçekleşmemesi için çözüme ihtiyacımız var.” Çocukların cinsel istismara uğramasını engellemeyi hedefleyen yeni planlara göre, polis çocukların cinsel istismara uğraması olaylarını «ulusal tehdit» olayı olarak değerlendirebilecek. İngiltere ve Galler’de çocukları cinsel istismara uğramaktan koruyamayan öğretmenler, belediye meclis üyeleri ve sosyal hizmet görevlileri 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek. Yeni planların istişarelerinin ardından genel seçimden sonra parlamento gündemine gelmesi bekleniyor. İngiltere’de geçen yaz, 1997-2013 arasında ülkenin kuzeyindeki Rotherham bölgesinde bin 400 çocuğun çetelerin cinsel istismarına uğradığı ve İngiliz yetkililerin bu durumu engellemek için yeterli önlem almadığını öne süren bir rapor ülkede tartışmalara yol açmıştı. Rotherham Belediyesi için hazırlanan rapordaki bulgulara göre, son 16 yılda Rotherdam’da 11-16 yaş arasındaki yaklaşık bin 400 çocuğun tacize uğradığı, insan ticaretine ve çeşitli istismarlara maruz kaldığı bildirilmişti. Başka bir soruşturmada ise, İngiltere’nin Oxfordshire bölgesinde 2004-2012 yılları arasında 50›si erkek olan 373 kadar çocuğun, 7 kişilik bir çete tarafından hedef alınarak cinsel istismara uğradığı ülke gündeminde geniş yer bulmuştu. Soruşturma kapsamında bölgedeki Thames Valley Polisi ve Oxfordshire İlçe Belediyesi, yetkililerin olaylara yönelik erken harekete geçmemekle eleştirilmişti. Üç Genç Kızdan Sonra Türkiye’deki Havalimanlarına İngiliz Polis Dedektifleri Yerleştirme Önerisi Daiş’e katılmak üzere İngiltere’den Türkiye’ye geçen üç genç kızın Urfa otobüsüne bindikleri görüntüler yayınlandı. Londra’dan 17 Şubat günü İstanbul›a giden üç genç kız Shamima Begum (15), Amira Abase (15) ve Kadiza Sultana’nın (16) daha sonra Urfa’dan Suriye’ye geçtikleri tahmin ediliyor. İngiltere, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçerek Daiş’e katılan İngilizlerin önünü almak için çare arayışında. İçişleri Bakanlığı seçilmiş komitesi, “İstanbul’daki havalimanlarına İngiliz polisi yerleştirilmeli” önerisinde bulundu. İçişleri Bakanı Theresa May, güvenlik önlemlerinin artırılması için Türk havayolu şirketleriyle görüşme halinde olduklarını söyledi. Havaalanlarına Polis Dedektifleri İçişleri Bakanlığı Seçilmiş Komitesi, İngiliz vatandaşlarının IŞİD’e katılmak üzere ilk durak olarak geldikleri belirtilen İstanbul ‘da, havalimanlarına ‘polis dedektifleri’ yerleştirilmesi önerisinde bulundu. Daily Mail’in haberine göre, Komite Başkanı Milletvekili Keith Vaz, gerekçe olarak artan sayıda radikal dincinin Suriye’ye geçmek için İstanbul’u köprü olarak kullanmasını gösterdi. İçişleri Bakanı Theresa May, Avam Kamarası’nda milletvekillerine yaptığı konuşmada, Daiş’e katılmak üzere yola çıkan erkeklerin yanı sıra kadın sayısındaki artış nedeniyle güvenlik önlemlerinin artırılması için Türk havayolu şirketleriyle görüşme halinde olduklarını söyledi. May, Keith Vaz’ın İstanbul’a İngiliz polisi yerleştirilmesi çağrısına ilişkin ise “çok dikkatle değerlendirilmeli” yorumunda bulundu. Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] Öğretmenler nasıl bir eğitim sistemi istiyor? İngiltere’de genel seçimlere yaklaşırken öğretmenler arasında endişeli beklenti başladı. Son 5 yıldır koalisyon hükümetinin eğitim politikaları altında bir çok öğretmen ya ezildi yada mesleği bıraktı. Sadece geçen yıl binlerce öğretmen mesleği bırakırken, yeni mezun olan öğretmenlerin %40 meslekteki ilk iki yılını doldurmadan işi bıraktı. Emekli yaşının yükseltilmesi, müfredattaki değişiklikler, performansa göre ücret ve sayısız teftiş bir çok öğretmeni sevdiği mesleğin sonuna getiriyor. İngiltere ve Avrupa’nın en büyük öğretmen sendikası olan NUT (Ulusal Öğretmenler Birliği) bu konuda bir manifesto yayınlayarak taleplerini dile getirdi. Sekiz maddeden oluşan bu manifestoda kendilerinden daha çok eğitimin geleceğini düşünen öğretmenler seslerini duyurmak için her yöntemi deniyor. Gelin bu maddelere beraber bakalım. Birinci madde eğitimin bütçesinin korunması. Öğretmenlerin ilk talebi olabilecek bir enflasyon artışına göre okulların bütçelerinin korunması. Bütçenin korunması çocuklarımıza daha iyi araç gerecin yanında gereken yardım ve desteği almasını sağlayacaktır. Bunun yanında okulların gereken öğretmen kadrosunda sahip olmalarını sınıf sayısının korunmasını eminim hepimizin ortak talebi ve isteğidir. Öğretmenlerin ikinci maddesi ise çocuklar için geniş ve kapsayıcı bir müfredat. Çocukların 7 yaşından itibaren sınav yağmuruna tutulduğu bir müfredat yerine onların bilgi, yetenek ve becerilerini geliştirecek bir eğitim anlayışını isteyen öğretmenler okulların ‘sınav fabrikası’ olmasını istemiyor. Dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahip olan Singapur Başbakanı Prime Minister Lee Hsien Loong dediği gibi ‘Let us prepare every child for the test of life, not just a life of tests’ yane ‘Çocuklarımızı test dolu bir yaşam yerine, hayatın testine hazırlayalım’. Öğretmenlerin eğitim için istedikleri bununlar bitmiyor. Yukardaki taleplerin yanında öğretmenler ayrıca çocuk yoksulluğunun son bulmasını istiyor. Dünyanın 6 büyük ekonomisi olan İngiltere’de yaklaşık yarım milyon çocuk gıda bankaları (Food Banks) adlı yardım kuruluşlarından geçiniyor. Öğretmenler her çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılandığı olanaklar ile beraber tüm çocuklar için okul yeri talebini dile getiriyor. Okul yerlerinin her geçen gün azaldığı İngiltere’de NUT ve bir çok öğretmen hükümetin okul inşa etme yetkisinin tekrar belediyelere verilmesini talep ediyor. 2016’da yaklaşık 250 bin öğrencinin okulsuz kalma tehlikesi yaşayacağı İngiltere’de buna tek kaynak genellikle sınıf sayısının 35’e kadar yükseltilmesi oluyor – buda ciddi endişe verici bir durum! Koalisyon hükümetinin eğitime yaptığı en büyük saldırılardan bir tanesi de diplomasız ve yetersizlik belgesi olmayan öğretmenler. Bu uygulamaya göre herkes hiç bir eğitim ve stajdan geçmeden öğretmenlik yapabilir anlayışı. Nasıl bir doktor staj ve eğitim almadan ameliyat yapamazsa staj görmeyen ve gereken yeterlilik diploması almayan biride öğretmenlik yapamaz. Bu anlayışı yaymak isteyen koalisyon hükümeti eğitimde ucuz iş gücünün kapılarını açmak istiyor. Bu tür öğretmenlik mesleğini nerdeyse ayaklar altına atan uygulamalar yerine öğretmenlerin iş yükünü azaltıp onların kağıt kürek işinden daha çok derslerini yoğunlaşması konusunda yardımcı olmak öğrenciler için daha faydalı olacaktır. Bunlarda öğretmenlerin talep ettikleri diğer maddeler. Öğretmenlerin en son ve en çok üstünde durdukları son madde ise ‘Eğitimin kar için değil çocuklar için’ olması talebi. Serbest okullar (Free Schools) Akademiler gibi okul modelleri ile özel şirketlerin ve bireylerin eğitime girmesini sağlayan anlayış bir çok gencin eğitim olanaklarını çoğaltmak yerine azaltıyor. Bunun yanında okulların hademesinden tutunda kantinine, bilgisayarlarından tutunda çöpünü kadar her servisi özel şirketlere teslim eden hükümet böylelikle bu harcamanın tekrar kamu alanına dönmesindense özel şirketlere gitmesini tercih ediyor. Okulları eğitim yuvaları olmaktan çıkartıp kar amaçlı şirketler, öğrenci ve velileri de müşteri haline getiren bu anlayışın kaldırılması geleceğimiz için daha olumlu olacaktır. Velilerin ve öğrencilerin üstüne düşen ise her konuda öğretmenlerine destek olup adil, eşit ve parasız bir eğitim mücadelesinde onların yanında olmaları. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 8 Jihadi John’ın Londra’lı Mohammed Emwazi Olduğu Ortaya Çıktı Jihadi John olarak bilinen ve Batılı rehinelerin başlarının kesildiği görüntülerde yer alan Daiş çete üyesinin kimliği açıklandı. ifade etti. Batı Londra’da yaşadığı ortaya çıkan, 26 yaşındaki, Mohammed Emwazi olarak kimliği açıklanan Daiş teröristin üniversite mevzunu olduğu belirtildi. May, Emwazi’nin sergilediği barbarlıkta istihbaratın payının olmadığını dile getirdi. Emwazi, bir çok Britanyalı ve ABD’li rehinenin kafalarının kesilerek öldürüldüğü videolarda propaganda yapan kişi ve Batılı rehineleri gözlemleyen grup içerisinde yer aldığı bildirildi. ABD’li, Washington Post gazetesinin ilk olarak, Perşembe günü, açıkladığı kimliğin doğru olup olmadığı yetkililer tarafından henüz ne doğrulandı, ne de yalanlandı. Cage’in konuya ilişkin açıklamaların göre, Emwazi Britanya istihbaratından rahatsız olduğunu bir çok defa dile getirmiş, ve hayatını rahatça yaşayamadığını düşündüğünü anlatmış kendilerine. Washington Post’ın haberine göre, Emwazi’nin, ismi verilmeyen, yakın bir arkadaşı tarafından Daiş videolarında yer alan kişinin onun olduğundan emin olduğunu söylediği belirtiliyor. CAGE: EMWAZİ’NİN Emwazi’nin Britanya istihbaratı RADİKALLEŞMESİNDEN tarafından takip edildiği, ve BRİTANYA İSTİHBARATI Westminster Üniversitesinde, SORUMLU bilgisayar mühendisliği okuyan Emwazi’nin mezun olduktan sonra Britanya istihbaratın radarında görüldüğü bildirildi. İstihbaratın kendisine verdiği rahatsızlıktan dolayı, Emwazi’nin polis hakkında şikayette bulunduğu da aktarıldı. Emwazi’nin kimliği açıklandığından bu yana, nasıl radikalleştiğine ilişkin, İngiltere’de tartışmalar başladı. Anti terör yasasından dolayı hedef alınan toplumlarla, 11 Eylül saldırılarından bu yana çalışma yürüten Cage kurumu, Emwazi’nin radikalleşmesinde Britanya istihbaratının sorunlu olduğunu iddia etti. Cage’in bu yöndeki açıklamalarına, İçişleri Bakanı Theresa May, konuya ilişkin yanıtladığı soruda, Cage’in açıklamalarını kınadığını belirtti. Londra Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson’da, Cage yetkilisiyle katıldığı radyo programında, kurumun duruşunu eleştirerek, ‘kafa kesen ve eşcinselleri binaların çatılarından atan’ kişileri kınamaları gerektiğini Pazar günü, Observer gazetesinde çıkan habere göre Emwazi’ye yakın olan iki kişi, İşçi Parti’nin iktidarda olduğu dönemde, yasal kontrol emir altında oldukları ve Londra’ya girişlerinin yasak olduğu, bu şekilde de Emwazi ile görüşmelerinin mümkün olmadığı bildirdi. Muhafazakar Parti hükümetin başına geldiğinde bu yasağın kaldırıldığının ve BX ve CC olarak bilinen iki kişinin Londra’ya gelip, Emwazi ile görüştükten sonra yurtdışına çıktıkları bildirildi. Emwazi’nin de onlardan kısa bir zaman sonra Suriye’ye gittiği bildirildi. COOPER: HÜKÜMET YETERLİ TEDBİRLERİ ALMIYOR İşçi Parti’li gölge İçişleri bakanı, Yvette Cooper, ‘‘Theresa May’ın uyarılarımızı aldırmayarak, terörle mücadele yetkilerini zayıflatmasının, Daiş yandaşlarının organize olmalarında ve örgüte katılımı kolaylaştırdı mı, bilmemiz gerekiyor,’’ diye konuştu. Cooper, Britanya’da terör seviyesinin ciddiye çıkartılmasına rağmen, hükümetin yeterli tedbirleri almadığını ifade etti. May, Pazartesi günü Parlamentoda yaptığı konuşmada, terör saldırısı olasılığının oldukça yüksek olduğunu tekrarladı. Emwazi’nin gittiği Quintin Kynaston ortaokulunda eski iki öğrencinin daha cihatçı olmalarının haberinin çıkmasıyla, okul müdürü Emwazi’nin radikalleşmesinde okulun rolü olmadığını ve okul döneminde böyle bir şey fark edilmediğini açıkladı. Choukri Ellekhlifi, adındaki eski öğrencinin 2013’te Suriye’de Daiş için savaşarak hayatını kaybettiği ve, yine eski öğrenci olan, Mohammed Sakr’ın da Somalya’da al-Shabaab ile birlikte savaşırken öldüğü bildirildi. Emwazi’nin Kuwait’te yaşayan babasıyla görüşen Channel 4 News, babanın Daiş videolarında yer alan Jihadi John’ın oğlunun olamadığını söylediği bildirildi. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 9 YPG Saflarında Daiş’e Karşı Savaşan İngiliz Çatışmada Yaşamını Yitirdi Bir süredir Rojava’da YPG saflarında Daiş’e karşı savaşan İngiliz Konstandinos Erik Scurfield’in çatışmada yaşamını yitirdiği belirtiliyor. YPG tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmış olmasa da Kurdish Question haber sitesinin ulaştığı YPG kaynakları Scurfield’in yaşamını yitirdiğini doğruluyor. Hükümet tarafından yapılan açıklamada ise bilginin araştırıldığını belirtildi. Kurdish Question haber sitesinin görüştüğü Jordan Matson olayı doğrularken, Konstandinos Erik Scurfield’in cenazesinin yanında olduğunu ifade etti. BBC Dünya servisi gazetecisi Güney Yıldız da twitter hesabından yaptığı açıklamada Konstandinos Erik Scurfield’ın yaşamını yitirdiği bilgisini YPG kaynaklarından doğrulattığını bildirdi. CİZİRE KANTONU’NDAKİ OPERASYON DEVAM EDİYOR YPG / YPJ güçlerinin DAİŞ çetelerinin Cizire Kantonu üzerindeki tehdidini ortadan kaldırmak amacıyla Til Hemis ve çevresinde başlattığı operasyon sürüyor. Til Hemis ve Til Berak arasındaki bölgelerin çetelerden temizlenme- si ardından operasyonlar güneyde yoğunlaşıyor. Yazılı bir açıklama yapan YPG Basın Merkezi, DAİŞ çetelerinin Cizire Kantonu üzerindeki tehdidini ortadan kaldırmak amacıyla Til Hemis ve çevresinde başlattığı operasyonun başarılı bir şekilde devam ettiğini belirtti. Til Hemis ve Til Berak arasındaki bölgeleri tümüyle çetelerden temizleyen YPG / YPJ güçlerinin operasyonlarını bölgenin güneyinde yoğunlaştırdığını kaydeden YPG Basın Merkezi, “Dün gece de bu alanda operasyonlar düzenleyen güçlerimiz ile çete grupları arasında Xizêla köyü yakınlarında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Çatışmalar hakkındaki ayrıntılar daha sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır” dedi. XERÎTA KÖYÜ YAKINLARINDA ÇATIŞMA: 5 ÇETE ÖLDÜRÜLDÜ Til Temir bölgesinde ise YPG / YPJ güçleri ile çete gruplar arasındaki çatışmalar devam ettiğini duyuran YPG Basın Merkezi açıklamasında şunlara yer verdi: “Dün gece Til Temir ile Hasekê arasında bulunan Xerîta köyü yakınlarında bir çete grubu güçlerimizin denetimindeki alana sızma girişiminde bulunmuştur. Güçlerimizin müdahalesi neticesinde kısa süreli bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışmada tespit edilebilen 5 çete üyesi öldürülmüştür. Hasekê yakınlarında bulunan Sidiq kavşağı (Mefreqa Sidiq) çevresine sızan bir grup çeteye yönelik dün gece güçlerimizce bir saldırı düzenlenmiştir. Saldırıda tespit edilebilen 1 çete üyesi öldürülmüştür.” 10 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 11 Hay Way Zaman- Dersim’in Kayıp Kızları Filmi İngiliz Parlamentosunda Gösterildi ALTYAZILI DİYALOGLAR MIZGIN MÜJDE ARSLAN [email protected] Adem Başaran Ve Dondurma Üzerine Nezahat Gündoğan’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Hay Way ZamanDersim’in Kayıp Kızları’ belgeseli İngiliz parlamentosunda gösterildi. Salı akşamı parlamento binasında yapılan gösterime filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan, yapımcısı Kazım Gündoğan, BAF başkanı İsrafil Erbil, Siyasetçi Joan Ryan ile birlikte çok sayıda izleyici katıldı. Gösterim Britanya Alevi Federasyonu tarafından organize edildi. Filmin gösteriminden sonra yapılan konuşmalarda Dersim soykırımı ile ilgili yüzleşmenin ve tüm gerçeklerin ortaya çıkarılmasına vurgu yapıldı. Filmin gösteriminin ardından bir konuşma yapan filmin yapımcısı Kazım Gündoğan; ‘‘Son on yıldır Dersim soykırımı üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bu soykırımın ortaya çıkarılması ve bununla yüzleşilmesi meselesi sadece Dersimlilerin değil insanlığın ortak meselesidir. ’’ dedi. Gündoğan ayrıca filmin İngiliz parlamentosunda gösterilmesini önemli bulduğunu belirterek şöyle konuştu; ‘‘1940’lar dünyasında İngilizlerin bölgedeki mevcudiyetinden kaynaklı Dersim meselesinde bilgilerinin olduğunu ve İngiliz arşivlerinde bu konuyla ilgili önemli belgelerin olduğunu düşünüyoruz. Bu gösterimin belgelerin açığa çıkarılmasına yardımcı olacağını ve Dersim soykırımının daha geniş kitleler içerisinde tartışılmaya başlanacağına vesile olacağını düşünüyoruz.’’ Filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan ise yaptığı konuşmada; ‘‘Bu büyük suçun, yaşanan büyük vahşetin insanlık vicdanında yer bulması çok önemli. Bu gösteriminde buna hizmet edeceğini düşünüyoruz.’’ dedi. Britanya Alevi Federasyonu başkanı İsrafil Erbil; ‘‘Ermeni soykırımının yüzüncü yılına yaklaşırken, Dersim’de yaşananların soykırım olduğunu söylemek, katillerin peşini bırakmayacağımızı söylemek çok önemli. Bizim bu yönlü mücadelemiz devam edecektir’’ dedi. ‘Hay Way Zaman-Dersim’in Kayıp Kızları’ Dersim katliamında ailesi öldürülen ve yaralanan ağabeyiyle birlikte yollara düşen Emoş Gülver, bu zorlu yolculuk sırasında ağabeyini de kaybeder. Artık tek başınadır ve sahip olduğu dil, inanç ve kültürden çok uzakta başka bir hayata başlamak zorunda bırakılır. Aradan 74 sene geçtikten sonra köklerini arama ve belleğindeki anıları hatırlama zamanı gelir. Onu hiç yalnız bırakmayan kızı Serpil ile birlikte yola çıkan Emoş Gülver, kökleri ve çok uzun zaman önce kaybettiği kimi aile fertleriyle yeniden buluşacaktır... Emoş Gülver’in dokunaklı hikayesinin yanısıra o tarihte Dersim’de bulunan bazı askerlerin de itiraf ve yüzleşme hikayelerini de izleyiciyle buluşturan filmin yönetmen koltuğunda Nezahat Gündoğan bulunuyor. Ağaçkakan’ın Sırtında Geziye Çıkan Gelincik Essex’te amatör fotoğrafçı Martin Le-May, sıradışı bir görüntüyü ölümsüzleştirdi ve yeşil bir ağaçkakanı sırtında bir gelincikle uçarken fotoğrafladı. İngiltere›nin Essex kentinde yaşayan Le-May, bu alışılmadık görüntüye dün akşam Hornchurch parkında rastladı. Buna göre küçük gelincik, ağaçkakana saldırmak üzerine atladı ve ağaçkakan, sırtındaki küçük kemirgenle uçmaya başladı. Festivallerin en sevdiğim taraflarından birisi de, kısa film bölümlerinde bol bol son dönem filmleri izleyebiliyor oluşumuz. Bir çırpıda altı yedi kısa filmi izler, kısa sürede çok daha büyük bir etkiyle baş başa kalırsınız. Anlatıda önemli yenilikler yaptıklarını, hikayeyi filmin limitli süresi zarfında başarıyla anlattıklarını, teknik olarak da son dönem film olanaklarının artık kullanıldığını söylemek yanlış olmaz. Tüm bunları gördüğümüz iki yeni Kürtçe kısa filmden bahsetmek istiyorum bu hafta. Bu filmlerden ilki Orhan İnce’nin “Adem Başaran” filmi. Film, bu hafta İF İstanbul Film Festivali’nde İzleyici Ödülü alarak gündeme geldi. Sinema bölümünde master’ini tamamlayan İnce, ilk olarak “Ali Ata Bak” adlı kısa filmiyle dikkatleri çekti. Film, okula giden Kürt bir çocuğun uzaklardan gelen dayısının okumayı öğrenip öğrenmediğini sorması üzerine ancak Ali Ata Bak diyebildiğini ve bunun dışında hiçbir şey öğrenemediğini gösteriyordu. Film, Kürt çocuklarının Türkçe eğitimde yaşadığı zorlukları bir nebze görünür kılmıştı. Yeni filminde dolaylı olarak yine benzer bir konu var denebilir, yine bir okul öğrencisi, yine bir aile meselesi anlatılıyor. Filmin hikaye yapısını Mesut Başaran’ın babasının ölümünden sonra ailenin sorumluluğunu almak zorunda kalışı ve okuldan adım adım uzaklaşıp küçük yaşta çalışmaya başlaması oluşturuyor. Filmin anlatısı ilk filme göre daha güçlü, filmin ismi anlatının içinde oldukça zekice yer buluyor. “Adem Başaran” Kürt bir ailenin filmi olduğu için Kürtçe, ancak bunun dışında herhangi bir kimlik vurgusu yok, -ki filmi bu özelliği iyi kılıyor kanımca-. Kimlik, savaş, çatışma mevzularının dışına çıkıp her dilde yaşanabilecek bir hikaye anlatması bakımından da önemli buluyorum. Bir diğeri Kürt çocuklarını savaşın gölgesi olmadan hayatın sıradanlığında anlatan kısa film de “Dondurma” filmi. Filmin adını ilk olarak, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yarışma bölümünde yapmasıyla duy- duk. Film, yazın köyün sıradanlığında annesiyle kavga halinde olan asi bir erkek çocuğun hikayesini anlatıyor. Bu kavga halinin kendisinde bile bir denge varken, köydeki sıradan hayatta dengeler aniden bozuluyor. Size bir köyde dramatik denge neyle bozulur diye sorsam, aklınıza ilk kim ya da ne gelir? Hemşire, doktor, öğretmen, başbakan, vizontele bunların hepsi birer cevap olabilir ama bir cevabı da film veriyor: Dondurmacı. Dondurmacının gelişi ile köy çocukları arasında gündem değişir, tüm çocuklar dondurma alabilmek için karşılığında verebileceği lastik, yumurta, demir, alüminyum peşine düşerler. Dondurmacının gelişiyle anne ile oğul arasında var olan çatışma da artar. Oğulun artık ‘kutsal amacı’ vardır: Dondurmacıya verebilecek bir şey bulup, dondurma almak. Bu amaç uğruna elinden geleni ardına koymayacaktır. Filmin dili de, hikayesi de, oyuncuları da son derece başarılı, bir tek diğer çocuk oyuncuların zaman zaman kameraya bakışları ‘oyun’u bozabiliyor, bu da diğer yandan filmin bölge insanıyla çekildiğinde pekçok avantajının yanında olabilecek dezavantajını hatırlatıyor bize. Filmin dili, uzun plan hareketli kamera takiplerini içeriyor çoğunlukla, bu da filme hem akıcılık hem de belgesel etkisi katıyor. Filmin yönetmeni Serhat Karaaslan’ı tanıdığımda henüz film çekmemişti ve nasıl çekeceğine dair yollar araştırıyordu, sonra çok iyi bir tercih yaparak sinemada eğitim almaya başladı. İlk filmleri çok çiğ duygulardan ibaretti ve doğrusu büyük bir etki yaratmadı ancak “Bisiklet” adlı kısa filmi Türkiye’de çekilen kısa filmler arasında atmosferiyle önemli bir yer edindi. “Bisiklet” sonrası “Dondurma” filmiyle de anlatıda, rejide becerisini ispatlamış oldu. “Bisiklet” filmi yine yoksulluk içinde yaşayan 9-10 yaşlarında bir çocuğun bulduğu tekerleksiz bisikleti tamamlama arzunu anlatıyor, bu yönüyle yönetmenin iki filminin hikayeleri arasında benzerlik görülebilir. Hem “Dondurma” hem de “Adem Başaran”, iki film de basit bir hikayeyi doğru bir film diliyle seyircide duyguya dönüştürüyor, akılları meşgul etmeyi başarıyor ve iki yönetmenin yeni işlerine beklentiyi yükseltiyor. 18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu oluşturulacaktır, ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime geçiniz. www.blueartscourses.com 12 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 Londra’daki 8 Mart Kutlamaları Kobane Direnişi Selamıyla Başladı 13 Foto: Erem Kansoy 8 Mart kutlamaları, Londra’da 1 Mart günü yapılan ‘Kobane kadın direnişi ve zaferini selamlama’ yürüyüşü ile başladı. SKB Londra’nın çağrısı ile bir araya gelen kadın kurumları ve yöre derneklerinin kadın kolları tarafından oluşturulan 8 Mart Kadın Platformu tarafından düzenlenen yürüyüş, 1 Mart Pazar günü saat 14:00 de Manor House’da başladı. “Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kobane Kadın Zaferi” yazılı İngilizce yazılı pankartla yürüyüşe geçen kadınlar; sloganlarla, müzik ve deflerle Turnpike Lane parkına kadar yürüdü. “Yaşasın 8 Mart”, “Yaşasın Kobane Direnişimiz”, “Kobane Kadındır Kadın Yaşamdır”, “Sibel Bulut, Arin Mirkan, Kader Ortakaya Yaşıyor, YPJ Savaşıyor”, “Jin Jiyan Azadi”, “Kadına Yönelik Şiddete Son”, “Bedenime, Emeğime Kimliğimi Dokunma” gibi sloganların haykırıldığı coşkulu kadın korteji çevredekiler tarafından da alkışlar ve araba kornalarıyla da desteklendi. Yürüyüş sonunda Turnpike Lane’de Alxas-Kistik Kom’lu Kadınlar, ElCom’lu Kadınlar, İMECE Kadın Merkezi, Kaşanlı Kadınlar, Kırkısraklı Kadınlar, Roj Kadın Meclisi, Yeni Kadın ve Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) adına hazırlanan ortak bir bildiri okundu; “Ataerkil sistem ve zihniyet kadın kırım politikasını 21 yy’da derinleştirerek devam etmektedir. Ukrayna’da 400 kadın savaş ganimeti olarak kaçırıldı, tecavüz edilerek öldürüldü. Kadınların dünya genelinde yaşadığı tüm şiddet çeşitleri DAİŞ adlı çeteci gruplar tarafından Ortadoğu coğrafyasında, Kürt Ezidi, Hıristiyan, Şia, Kakai, Türkmen-Alevi, Asuri ve Ermeni kadınlara karşı uygulanmıştır. Güney Kürdistan’da en az 3000 Ezidi Kürt kadını salt Müslüman olmadıkları için tecavüze maruz kaldı ve köle pazarlarında satıldılar. Özgürlükçü olduğu iddia edilen Avrupa kıtasında her gün 7 kadın öldürülüyor. Britanya’da haftada 2 kadın öldürülüyor. Kadınların büyük bedeller ödeyerek kazandığı pek çok hak, parça parça ellerimizden alındı.. Yasalarında eşit işe eşit ücret yazılı tüm Avrupa devletlerinde, kadın ile erkek çalışan arasındaki ücret uçurumu derinleşti... Saymakla bitiremeyeceğimiz sorunlarımız hızla artmaya devam ediyor!.” denildi ve Kobane kadın direnişi ve zaferinin yol göstericiliğine işaret edildi. YPJ’nin direniş ruhunu tüm topraklara yayalım... Kadınların kendi kendilerini korumaları ve savunabilmeleri için örgütlenmeye ve özsavunma güçlerini geliştirmeye daha fazla ihtiyaç var denilen açıklamada, “Bütün bu saldırılar karşısında direnişin ve mücadelenin geliştiği, öz savunmanın esas alındığı yer ise Rojava ve Kobane olmuştur. YPJ, sürdürdüğü görkemli direniş ile kadın kırımının tüm boyutlarına karşı direnişin yolunu göstermiştir. YPJ güçlerinin direniş ruhunu, kadınların saldırıya uğradığı her yere taşıralım. Bulunduğumuz her alanda örgütlenelim!.. Kadınlar arasındaki dayanışmayı arttıralım!.. Yerli ve göçmen kadınların birleşik mücadelesini sağlayalım!.. El ele, omuz omuza kadına yönelik tüm saldırılara karşı kadın barikatları örelim!..” çağrıları yapıldı. Kadın platformunun 1 haftalık programı ve seçmen kayıtlarına ilişkin duyurular yapıldı. 8 MART ÇERÇEVESİNDE ETKİNLİKLER DEVAM EDECEK İçerisinde birçok kadın kurumunun yer aldığı 8 Mart Kadın Platformu tarafından yapılan eylem ve etkinlikler 8 Marta kadar devam edecek. 8 Mart Etkinlik Programı : Film Gösterimi: Tarih: 5 Mart 2015 (Perşembe) Saat: 18:30 Yer: Tohum Kültür Merkezi, Stoke Newington “Kirasê Mirinê: Hewîtî / Ölüm Elbisesi Kumalık” Belgesel / DVD / renkli / 45 dk. / Kürtçe; Türkçe, İngilizce altyazılı / 2009 Yönetmen / Senaryo / Yapım: Müjde Arslan IMECE 8 Mart Kutlama Etkinliği Tarih: Cuma, 6 MART 2015 Saat: 10:30 ile 15.30 arası Adres: MILDMAY COMMUNITY CENTRE, Woodville Road N16 8NA Million Women Rise’in organize ettiği Merkezi Kadın Yürüyüşü Tarih: 7 Mart 2015 (Cumartesi) Saat: 12:00 Yer: Oxford Street (Selfridges) den Trafalgar Square Panel ve Kültürel Etkinlik Tarih: 8 Mart 2015 (Pazar) Saat: 15:00-19:00 Yer: Kürt Toplum Merkezi, Haringey Panel: “Rojava’dan Avrupa’ya Kadın Direnişi ve Kazanımları” Panelister: Berfin Hezil, Hatice Güden, Feride Kumbasar Etkinlik: Sinevizyon, Folklor, Dengbej, Paula Darwish, Koma Zelal ve Sürpriz sanatçılar Londra 8 Mart Kadın Platformu içerisinde yer alan kadın kurumları: Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB), Roj Kadın Meclisi, Yeni Kadın, İMECE Kadın Merkezi, Kaşanlı Kadınlar, Kırkısraklı Kadınlar, ElCom’lu Kadınlar, Alxas-Kistik Kom’lu Kadınlar ÇARŞAMBA 04 MART 2015 14 Kitap ve Kültür Günleri’ne büyük ilgi ‘Ortak Yaşam ve Birlikte Mücadele’ adı altında Londra Toplum Merkezi ve Day-Mer tarafından bu yıl 5.si düzenlenen Kitap ve Kültür Günleri bir hafta boyunca devam eden etkinliklerin ardından sona erdi. 14 Şubat’ta, çocuk tiyatrosu ile başlayan etkinlikler dizisi 20 Şubat Cuma günü ‘Densiz’ isimli fotoğraf sergisi ve aynı akşam fotoğrafçı George Georgiou’nun katılımı ile yapılan ‘Çok Kültürlü Yaşam’ söyleşi ile devam etti. Kuzey Londra’da yaşam sürdüren toplumların büyük ilgisini çeken etkinlikler dizesinde özellikle gençlerin yoğun katılımı dikkat çekdi. Çalışmalarına ve toplumsal hizmetlerine aralıksız devam eden Day-Mer 5.Kitap ve Kültür günlerini de başarıyla tamamladı. Yaklaşık bir yıldır çalışmalarını sürdüren Day-Mer Fotoğraf Topluluğu’nun 20 Şubat Cuma günü başlayan ‘Densiz’ isimli fotoğraf sergisinde topluluk üyelerinin Londra’da ortak kullanım mekanlarında çektikleri fotoğraflar sergilendi. Aynı gün Sırbistan, Yunanistan, Türkiye gibi bir çok ülkede fotoğrafçılık yapan ünlü fotoğrafçı George Georgiou katıldığı söyleşide Türkiye ve İngiltere’de çektiği fotoğraflardan hazırladığı kitaplardaki fotograflar üzerinden yaşadığı deneyim ve tecrübeleri paylaştı. George GEORGIOU-Fotoğrafçı “Fotoğrafçılık kursları kendisini geliştirme arzusu ve hevesi olan kişilere fırsatlar veriyor. İlk olarak okulda ve daha sonra 1980 yılında özellikle işsizliğin yaygın olduğu yıllarda buna benzer kurslara katılarak gittim ve öğrendim. .... Düne göre fotoğrafçılık alanı çok değişti. Yaşamını sürdürmek için fotoğrafçılık zor bir meslek, özelliklide gazete ve dergi fotoğrafçıları için gittikçe zorlaşıyor. Düşük bir ödeme yapıldığında dolayı nerdeyse fotoğrafçılık imkansız hale geldi.” ‘Ortak Yaşamda Edebiyatın Yeri ve Kimlik Sorunu’ Fotoğraf sergisi ve söyleşinin ardından 5. Kitap ve Kültür Günleri, 21 Şubat Cumartesi günü Türkiye’den yazar Oya Baydar ve İngiltere’den sosyolog ve yazar Dr Aminul Hoque katılımı ile ‘Ortak Yaşamda Edebiyatın Yeri ve Kimlik Sorunu’nun tartışıldığı panel ile devam etti. Goldsmith üniversitesinde çalışan Bangladeş kökenli sosyolog ve eğitimci Hoque Panel’de, İngiltere’de Müslüman kimliği, Doğu Londra’da yaşayan üçüncü kuşak Bangladeşliler ve çok kültürlü İngiltere’nin kültürel kimlik sorunları üzerine yaptığı çalışmalara ilişkin bilgilendirme yaptı. Aminul, 1950 yıllarından itibaren İngiltere’ye göç eden Bangladeşliler öznelinde göçmenlerin; dışlanma, yabancılaşma, yoksulluk, nefret gibi bir dizi sorun ve zorluklarla karşılaştığına dikkat çekti. Özellikle üçüncü kuşak Bagladeşlilerin kimlik sorunları içinde olduğunu ifade eden Aminul, konuşmasında tüm göçmen toplu- luklar arasında yaşanan kimlik sorununu, bütün boyutları ile irdeleyerek cevaplamaya çalıştı. Film gösterimi ve söyleşi 5. Kitap ve Kültür Günleri, 22 Şubat Pazar günü Rosa Şevin’in Su Kesesi, Suat Eroğlu’nun Fıtrat ve Mizgin Müjde Arslan’ın Asya isimli kısa filmlerinin gösterimi ve sonrasında yapımcı Mike Simons ve yönetmen Mizgin Müjde Arslan’ın katılımı ile gerçekleştirilen söyleşi ile sona erdi. Toplumsal Mücadelede Sinemanın Rolü isimli söyleşiye katılan ‘Hala İçerideki Düşman’ belgesel filminin yapımcısı Mike Simons, belgeselin de konusu olan 1984 yılındaki Büyük Madenci Grevi’ni bire bir tanıklığı üzerinden, filmin üretim sürecini anlattı. 30 yıl önce yaşanan büyük direnişi geniş bir kesime ulaştırmayı bir sorumluluk olarak gördüğünü ifade eden Simons, sinemada emek mücadelesinin yeterince yer bulamadığına da dikkat çekti. Son Oyun, Asya ve Ben Uçtum Sen Kaldın gibi kısa film ve belgeseller ile ödül almış senarist ve yönetmen Mizgin Müjde Arslan ise toplumsal mücadelede sinemanın rolüne ilişkin kaleme aldığı bir yazıyı katılımcılarla paylaştı. Direniş sineması yapmanın toplumsal mücadele açısından önemine değinen Arslan Türkiye’de Yılmaz Güney ile başlayan direniş sinemasını devam ettiren yeni bir kuşağın olduğunu dile getirirken, bu kuşağın tarihin yeniden yazımı için önemli görevler üstlendiğini de belirtti. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 Seçim Çalışmaları Kapsamında Doncaster ve Croydon’da Toplantı Düzenlendi 30-31 Mayıs tarihleri arasında Türkiye genel seçimleri için Britanya’da yapılacak oy verme işlemleri öncesi bilgilendirme toplantıları Londra merkez ve diğer kentlerde devam ediyor. Köşe Yazısı BÜLENT BINGÖL NE AKP NE CHP; NEDEN HDP? Seçim çalışmaları çerçevesinde Doncaster’da bir toplantı gerçekleştirildi. HDP Britanya seçim koordinasyonu tarafından organize edilen toplantıda bölgedeki çalışmaları yürütmek amacıyla 20 kişilik bir komisyon oluşturuldu. HDP Britanya Seçim koordinasyonu temsilcisi Fırat Amara toplantıda yaptığı konuşmada, genel seçimlerin Türkiye’nin demokratikleştirilmesi açısından büyük anlam taşıdığını ve HDP’nin mecliste güçlü temsil edilmesinin bu anlamda çok önemli olduğunu ifade ederek herkesi kayıt olmaya ve seçim günü oy kullanmaya davet etti. Croydon bölgesinde çalışmalar devam ediyor 15 de Croydon bölgesinde yapılan toplantıda yapılması gereken hazırlıklar tartışılarak ihtiyaç duyulan komisyonlar kuruldu. Toplantıda ayrıca seçim günü halkın oy verme merkezine nasıl taşınabileceği de tartışıldı. Kayıt işlemlerinde yardımcı olmak amacıyla kurulan merkeze ulaşmak için 0777 00 58 353 nolu telefonu atayabilirsiniz. Londra’da Seçim Çalışmaları Devam Ediyor Londra’da seçim çalışmaları için hafta sonu 3 bölgede seçim kayıt kontrol standları açıldı. HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’nun Yurtdışı Seçim Kütüğü kayıtlarının yenilenmesi ve olmayanların zamanında kaydının yapılması için seçmenlerin toplu bulunduğu alanlarda stand açma kararına bağlı olarak Hackney-Dalston, Edmonton ve Harringey-Woodgreen kütüphanesi önünde açılan stantlarda kayıt süreciyle ilgili bilgi verildi, kayıtlar kontrol edildi, kayıt için Adres Beyan Formları dolduruldu. HDP Britanya Seçim Koordinasyonu, kayıt kontrolleri ve yeni kayıtların yapılması için bir afiş ve bilgilendirme el ilanı çıkarmış durumda. Türkiye ve Kürdistanlıların yoğun yaşadığı mahallelerde ve şehirlerde bunların dağıtımları yapılarak kaydı olmayan HDP seçmenlerinin kayıtlarının yapılması sağlanıyor. Aynı zamanda hazırlanan radyo reklamları ile de yerel FM radyolarında sürekli olarak duyurusu yapılıyor. Pazartesi’den itibaren de düzenli olarak radyo programları gerçekleştirilecek. Nasıl bir toplum olmalı mücadelesi çok eskilere dayanır. Misal milattan önce 6.yüzyılda yaşayan Zerdüşt Peygamberin düşünceleri Zerdüştlük dini olarak ortaya çıkar; dinin özü ise iyi (Ahura Mazda) ve kötünün (Ehrimen) birbirlerine karşı savaşına dayanır. Yine bilimsel anlamda Marxist toplumculuk tarifinde; Diyalektik materyalizm ve Tarihsel Materyalizm maddenin değişken olduğunu ve insan yaşamının maddi üretim tarzındaki değişikliklerle şekillendiğini belirtir. Bütün dinler keza iyilik, adalet için yola çıkarlar; oluştukları zamanın devrimci çıkışlarını yaparlar ve kalıcılaşmak için mutlak esaslar (sabit kurallar) oluştururlar. Ancak egemenlerin elinde oyuncak olmaktan kurtulamazlar. Ne kadar Mutlaklık (sabitlik) fazla ise çürüme de o denli fazladır. Dinlerdeki esas gaye iyiliğin galibiyetidir, ancak sosyo-ekonomik durumlar değiştikçe değişime yenilirler. Eski dinler yeni dinlere veya dinsel yorumlara (mezhep, tarikat) yol almak üzere kabuğunu çatlatır. Ancak bu süreçler çoğu zaman çok kanlıdır.... Pers, Sasani, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Safevi, Osmanlı....hepsinin tarihleri bu dinleri ve hatta kendilerine göre oluşturdukları mezhepleri aracılığıyla insanı sömürmekle geçti. İktidarları için talan ve soykırımlar yaptılar. Herhalde bugünkü İŞİD gerçeği yanlarında masum kalır. Her bir seferde on bin yüz bin insan öldürüldü; talanlar tecavüzler yapıldı. Örnek vermek gerekirse Yavuz Sultan Selim Doğu seferinde 40 bin Kürt Alevi´yi bir kerede hunharca katletti. Yine nerdeyse bütün iktidar sahipleri gibi Fatih Sultan Mehmet iktidarı için 3 yaşındaki kardeşini bile boğdu. Ama hiçbir zorbalık veya mutlak kural değişimin önünü alamaz. Ulus devlet anlayışının en kötü örneklerinden olan Türkiye Cumhuriyeti; kuruluşunu onlarca dini ve etnik unsurların ortadan kaldırılması veya asimilasyonu ile gerçekleştirdi. Osmanlıdan beter bir sistematik devşirmecilik gelişti; insanlar kendi kültür , kimlik ve inançlarına düşman hale getirildiler. Bütün bunlar yapılırken dar milliyetçi (ırkçı) anlayışla sözde Türk milletinin iyiliği ve modernliği için yapılıyordu. Bu anlayışın vagonu olan CHP kuru laikliğini evrensel insanlık olarak algılatıyor ve kendini sosyal demokrat bir parti ilan ediyordu. Ama kurduğu devlet halktan destek alamaz hale geldi. Öyle ki sadece Öncesinde devlette çalışan bürokratik kesim veya laik yaşam koşulları elden gider diye bu partiye mahkum insanlardan oy desteği alabiliyor. CHP’nin binyıl sürecek ırkçı rejim ideali, insani gerçeğin diyalektiğiyle sünni teneffüse mahkum oldu. CHP’nin halklarda bir karşılığı olmayan nasyonalist ve tekçi politikaları rantçı AKP’nin doğmasına sebep oldu. Sözde sosyal demokratlığa ve Laikliğe bürünen CHP’nin asimilasyoncu nasyonalist tekçi politikaları özellikle Kürt halkının verdiği mücadeleyle foyası ortaya çıkınca, AKP iktidar boşluğunu doldurmak üzere doğdu. Uluslararası egemen güçlerin işbirlikçilik ihalesini AKP aldı. iyiliği, ,adaleti, ümmetçiliği , fakire sahiplenmeyi vadetti. Dahası halklara barışı vadetti. Solculuk yalanlarıyla çeşmenin başını tutanların yerini fakir fukaraya sahiplik ve kardeşlik teraneleriyle AKP çeşmenin başını aldı. Ülkenin halka ait nerdeyse bütün fabrikaları , arazileri satıldı. Halklara ve inançlara özgürlük kampanyaları eşliğinde; Alevi açılımı, Roman açılımı, Kürt Açılımı, Kadın açılımı, işçi açılımı,...derken herkese avucunu yalatırdılar. Devleti hortumladılar, paralel devlet oluşturdular. Yandaş sermaye, Yandaş medya, yandaş polis, yandaş mahkemeler,...paralel devletlerini kurdular. Gün gelir hesap sorulur diye yandaşlık ve kutuplaştırma had safhaya çıkartıldı. Adaletten korunmanın en güzel yöntemi olarak sürekli kutuplaştırma politikalarını dayattılar. Öyle ki hem ülke içinde hem de uluslararası arenada evrensel hiç bir insani ve hukuki kuralları tanımaz oldular. Kürt halkının yaradılıştan gelen haklarını elde etmemeleri için envayı türlü kirli politikaları devreye soktular. Komşu ülkelerde savaş çıkarttılar, ülkeyi dünyanın bütün kafakesen teröristlerine yol ettiler. Rojavayı, Kobaniyi düşürmek için başvurmadıkları kirli yöntem kalmadı. AKP ve CHP zihniyetleri özünde insani değerlere sığınarak Türküyle Kürdüyle, Sünnisi Alevisiyle, Ermenisi Süryanisiyle, Kadını Çocuğuyla, İşçisi İşsiziyle,...bu ülkeyi soyup soğana çevirdiler. Halkların İnançların onuruyla, barışıyla, ekmeğiyle oynadılar. Ama nasyonalist CHP’nin ve yobaz rantçı AKP’nin unuttuğu bir şey vardı; yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Çünkü değişim manipüle edilmeyecek kadar gerçektir ve insan onursuz yaşayamaz. Bundan dolayı Değişim ve İyilik yoldaştır. Günümüzde halklara kefen biçenler , halkların barışına ve ekmeğine göz diken egemenler Kürt Halkının verdiği mücadele ile sobe olmuş durumdalar. Kürt Mücadelesi muhatapsız kalıyor, muhataplarını adeta yaratmak ve yürütmek zorunda kalıyor. Bu politikaların anlaşılması mücadelenin mutfağında olmayanlar ve politikayı sadece günlük , çıkar ilişkisine göre değerlendirme şansı olanlar için zordur. Mücadele adeta iğneyle kuyu kazıyor. Kürt mücadelesi kendi evrensel felsefi, siyasi ve savaşçı kapasitesi ile yol alıyor. Aynı anda bir çok ayağı olan çok boyutlu mücadele ile başarı garantisini hedefliyor. O yüzden Savaşın ve Barışın kararını en iyi savaşanlar verir. Bugün ortaya konulan HDP projesi gerçek anlamda halkların ve inançların özgürlüğünü, kadının eşitliğini, demokratik üretimi, ahlaklı toplumu ve ekolojik yaşamı hedefliyor. HDP projesi değişime öncülük ediyor, iyiliğin savaşını veriyor. HDP projesinde hiç bir milletin, inancın, grubun ne önceliği nede üstünlüğü söz konusudur. Herkes kendini inkar etmeden kimliğine ,inancına ve inancına uygun yaşayacaktır HDP’nin öznesi insandır. Eşit ve adil toplumculukla gerçek ahlakı ve mutluluğu hedefliyor. Bu temelde barış için, özgürlük için, eşitlik için, adalet için, ekmek için, cinsiyetçiliğe karşı durmak için, ekolojik yaşam için seferber olalım. Değişime, iyiliğe, tarihe yol verelim... HDP’ye yoldaş olalım! ÇARŞAMBA 04 MART 2015 16 Kobane’de Yaşamını Yitiren Alişer Dersim Londra’da Anıldı Kobane’de savaşırken 24 Şubat günü yaşamını yitiren MLKP savaşçısı Emre Aslan (Alişer Dersim) Londra’da düzenlenen bir etkinlikle anıldı. Cumartesi günü düzenlenen anma, başta Emre Aslan, Özgür Ertan ve enternasyonal devrimci Ase Johnston şahsında, Kobane’de yaşamını yitiren savaşçılar için yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunu Emre Aslan’ın (Alişer Dersim) hayatını anlatan yazının okunması izledi. Daha sonra MLKP adına konuşmacı söz aldı. Rojava devriminin önemine ve MLKP’nin Rojava devrimine bakış açısına ilişkin değerlendirmede bulunan konuşmacı daha sonra Emre Aslan ile bir süre aynı alanda mücadele yürüttüğünü belirterek, Emre Aslan hakkında düşüncelerini katılımcılarla paylaştı. İlk tanıdığı andan itibaren iradesiyle ve pratik zekasıyla dikkatleri çeken genç bir komünist olduğunu belirterek, Gezi ayaklanması günlerinde yaralı olmasına rağmen barikatların en önünde savaştığını aktardı. Konuşmanın ardından MLKP Rojava’nın Alişer Dersim için yayınladığı mesaj okundu. Hazırlanan sinevizyon gösterimini şiirlerin okunması izledi. Anma etkinliğine katılan Britanya Kürt Halk Meclisi ve Maoist Komünist Parti (MKP) Britanya taraftarları adına birer konuşma gerçekleştirildi. Ardından KCK’nın Emre Aslan (Alişer Dersim) için yayınladığı taziye mesajı da okundu. Anma boyunca sloganlar hiç susmadı. Katılımcılar sık sık “Emre Aslan Yoldaş Ölümsüzdür, Şehitler Yaşıyor MLKP Savaşıyor, Kobane’de Düşene Dövüşene Bin Selam, Şehit Namırın, Yaşasın Devrimci Dayanışma, İbo Haydar Zülfükar Namludadır İktidar “ sloganlarını haykırdılar. Anma etkinliğinde Alişer Dersim ile aynı mevzide yaşamını yitiren YPG savaşçısı Özgür Ertan ve Avustralyalı enternasyonal devrimci Ase Johnston’da (Bagok Serhed) unutulmadı. Gik-Der Hafta sonu etkinliği Her ayın ilk Pazar günü yapılan GİKDER kahvaltısının bir yenisi bu Pazar günü dernek lokalinde gerçekleştirildi. Yoğun bir katılımla gerçekleşen kahvaltının bu ayki konusu, 7.GİK-DER Kültür ve Sanat Festivali ve 7 Haziran seçimleri oldu. GİK-DER Festivali hakkında Yönetim Kurulu Başkanı Helin Peköz üyelere ve katılımcılara bilgi verdi. 7.GİK-DER Kültür ve Sanat Festivalinin temasının bu yıl Ezidiler olduğunu hatırlatan Peköz, Ortadoğunun en eski halklarından biri olan ve pek çok katliamdan geçen Ezidi halkını hem tanımak hem tanıtmak amacıyla bu yıl ki festival temamızı “Yüzünü Güneşe Dönen Ezidiler” olarak belirledik dedi. Planlanan etkinlikler hakkında bilgi verdi. 7 Haziran seçimlerine ilişkin ise Yönetim Kurulu üyesi Bedriye Avcil, HDP Britanya Seçim Koordinasyonunun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Avcil, Britanya’da 80 bin kayıtlı seçmen olduğunu hatırlatarak hedefin 30 bin oy almak olduğunu buna göre çalışma planları çıkarıldığını belirtti. Kahvaltıdan sonra ise katılımcıların seçmen listelerinde isimleri kontrol edildi, kayıtlı olmayanların kayıtları gerçekleştirildi. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 17 Yaşar Kemal Son yolculuğuna Uğurlandı Bütün ömrünce barış, özgürlük ve Kürt sorununun çözümünü savunan Yaşar Kemal, binlerin katıldığı törenle sonsuzluğa uğurlanırken, yokluğunun Türkiye halkları için büyük kayıp olduğu vurgulandı. Dünya edebiyatının önemli kalemlerinden Yaşar Kemal, Teşvikiye Camisi’ndeki törenle son yolcuğuna uğurlandı. Binlerce kişinin katıldığı cenaze törenine, Yaşar Kemal’in eşi akademisyen Ayşe Semiha Baban, yeğeni Sadık Gökçeli ile diğer yakınları da taziyeleri kabul etti. Sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda ismin katıldığı törende Kadir İnanır, Suavi, Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Cumhuriyet Halk Partisi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek de bulundu. Kemal’in okurları törene ellerinde Yaşar Kemal kitapları ile gelirken, Kemal’in Çukurova’dan hemşerileri de törene katılanlar arasındaydı. Yazarın tabutunun başında bazı yurttaşlar Türkçe ve Kürtçe dua etti. Cami önünde toplanan bir grup, “Yaşar Kemal onurumuzdur” diye slogan attı. Semt sakinleri de binaların pencerelerine çıkarak, alkışlarla Yaşar Kemal’i son yolculuğuna uğurladı. Cenaze namazının ardından Yaşar Kemal’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda 50 yıl evli kaldığı ve 2001 yılında hayatını kaybeden Tilda Kemal’in kabrinin yanına defnedildi. Okunan duaların ardından cenaze kabre konurken, Yaşar Kemal’in doğum yeri, eski adı Hemite olan Gökçedam Köyü’nden toprak atıldı. Ayrıca Osmaniye’nin Hemite (Gökçedam) Köyü’nde gıyabi cenaze namazı kılındı. Namazdan sonra köylüler ve sevenlerinden helallik alınarak, Yaşar Kemal için dua edildi. Dik durmayı miras bıraktı Teşvikiye Camisi’ndeki törene katılan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban’a taziye dileklerini ilettikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yaşar Kemal’in silahsızlanma ve demokratikleşme için ortak bir açıklamanın yapıldığı önemli bir gün yaşamını yitirdiğini ve gerisinde büyük bir miras bıraktığını söyledi. Demirtaş, “Zulmün karşısında mücadele etmeyi zalimin karşında diz çökmemeyi bize miras bırakmıştır. O Türkiye’yi çok ustaca harmanlayarak, soluyarak bize anlatmıştır. Yaşar Kemal aynı zamanda bir Kürt’tü. Onun kendi anadilinde değil de başka bir dilde yazması çok acı bir durumdur. O da anadilinde ustaca ürünler vermeyi isterdi. Anısına bağlı kalarak anadilde eğitimin önü açılmalıdır” dedi. 18 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 19 Türkü Art Cafe’de sınırsız eğlence ‘Kavuşan elalem değil can ile canandır, şimdi türkü sölemenin tam zamanıdır’ sloganıyla sektörde fark yaratarak hizmet veren Türkü art Cafe’de her hafta Cuma ve Cumartesi düzenlenen canlı müzik geceleri devam ediyor. Türkü Art Cafe gün içerisindede her kesimden insanın zaman geçirebileceği ve çalışmalarını yürütebileceği bir sanat merkezi niteliği de taşıyor. Sabah,öğlen ve akşam yemeklerini taze bulabileceğiniz ve güleryüzlü servis alabileceğiniz Türkü Art Cafe, Soner Çeki yönetiminde hizmete açıldığından bu güne çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapması ile ve Canan Sağar’ın 13 adlı Albümünü tanıtım mekanı olarak Türkü Art Cafe’yi seçmeside işletmeyi popüler mekanlar arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Taze ve birbirinden lezzetli sıcak ve soğuk meze çeşitleri, yöresel mutfağı ve Mezopotamya’nın eşsiz lezzetleri ile oldukça temiz ve müşteri memnuniyeti odaklı hizmet açılan Türkü Art Cafe özellikle hafta sonları düzenlenen canlı müzik gecelerinde gençlerin yine ilgi odağı oluyor. Sektörde deneyimli yöneticilerin çalıştırdığı Cafe, profesyonel hizmeti ile fark yaratmakta. Sevdikleriniz ile sıcak bir atmosferde nezih bir gece geçirmek istiyorsanız, 77, Bounces Road, Edmonton,London, N9 8LD adresinde Türkü Art Cafe’yi ziyaret edebilir veya 02088032828 numaralı telefondan daha fazla bilgi edinerek rezervasyon yaptırabilirsiniz. Atlasjet Mağdurlarının Hukuk Mücadelesi Devam Ediyor KTHY ve Atlasjet mağdurları İakm ve Cemevi’nde avukatlarla bir araya geldi. Toplantıda avukatlar 6 Mart 2015 tarihinde yapılacak olan duruşma hakkında bilgi vergi. 22 Haziran 2010 tarihinden itibaren uçuşlarını durduran ve daha sonra Atlasjet havayollarının bazı yolcuların sorumluluğunu almasına rağmen uçurulmayan ve mağdur olan yolcuların hukuk mücadelesi devam ediyor. Cemevi’nde yapılan toplantıya BAF başkanı israfil Erbil, Cemevi başkanı Yaşar Demiralay, HMW avukatlık ofisinden Avukat Zafer Armut, Avukat İsmail Işık ve yüzlerce mağdur yolcu katıldı. Avk. Zafer Armut, davanın 6 mart tarihinde bir duruşmasının olacağı bilgisini verdi. İsrafil Erbil, bu davanın önemli olduğunu ve tüm mağdur yolcuların mutlaka davanın takipçisi olması gerektiğini söyledi. 20 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 21 Yarl’s Wood Mülteci Merkezinde Kötü Muamele Olduğunu Kanıtlayan Görüntüler Ortaya Çıktı İngiltere’ye sığınma amaçlı gelen mülteci kadınların tutulduğu Yarl’s Wood Gözaltı Merkezi’nden elde edilen görüntülerde görevliler, merkezde tutulan kadınlardan bahsederken, ‘Onlar hayvan. Onlar canavar. Kafesteki Hayvanlar. Kendinle bir sopa götür ve döv onları,’’ şeklinde konuştukları ortaya çıktı. Channel 4 News programının yaptığı gizli çekimlerden ele geçirilen görüntüler Yarl’s Wood Mülteci Gözaltı Merkezinde tutulan kadınlara karşı aşağılayıcı muamelenin yaygınlığını ortaya çıkardı. Görüntülerin ortaya çıkması sonucunda parlamentoda bakanlar konuyu tartışırken, merkezde çalışan iki kişi işten uzaklaştırıldı. Channel 4 haberinin yayımlanmasıyla, merkezde kadınların eylem yaptıkları ve açlık grevi başlatmayı planladıkları bildirildi. Görüntü almanın yasak olduğu göçmen merkezinde, bu gizli görüntüler, çalışan görevlilerin kadınlara yönelik ırkçı ve cinsiyetçi söylemlerini ortaya çıkardı. İşçi Parti hükümeti döneminde, merkezin yönetiminin, özel şirket, Serco’ya verilmişti. Merkezde kadınlara yönelik kötü muamele ve cinsel taciz iddiaları devamlı ortaya çıkıyor. Serco, daha önce ortaya çıkan kötü muamele ve ırkçı tavırların asılsız olduğunu daima savunmuş, çalışanlarının kadınlara saygılı ve düzgün davrandıklarını söylemişlerdi- bu görüntüler üzerine soruşturma başlattıklarını açıkladılar. Ortaya çıkan görüntülere ilişkin hükümet de soruşturma başlattı. Sağlık merkezi bulunan Yarl’s Wood’da tutklular, doktorların kendilerini dikkate almadığını ve sorunlarını abartıldığını düşündüklerini belirttiler. İntihar tehlikesi bulunan kadınlara ilişkin bir görevlinin, ‘bırakın bileklerini kessinler’ dediği görüntülendi. Hükümet, bir çok defa, merkezin hapishane olmadığını ve tutulanlara mahkum muamelesinin yapılmaması gerektiğini belirtiyor, fakat görüntüler ve daha önce yapılan araştırmalar merkezin daha çok hapishane gibi yönetildiğini gösteriyor. Hamile kadınların tutulmalarının, oldukça vahim durumlar dışında, merkezde tutulmamaları gerektiği belirtilmesine rağmen bir çok hamile kadın merkezde hapsediliyor. Görüntülerin alındığı dönemde hamile bir kadına zamanında müdahale edilmemesi üzerine, bebeğini düşürüyor. Daha önce çocukların tutulmasının yasaklandığı merkezde, şimdi hamile kadınların da tutulmasının yasaklanması için çalışmalar başlatıldı. Daha önce, Londra merkezli “Mülteci Kadınlar İçin Kadın Dayanışması” Örgütünün raporu, Yarl’s Wood Mülteci Gözaltı Merkezi›ndeki tutulan kadınlara ırkçı ve cinsel istismarlar uygulandığı belgelenmişti. Raporda, 2012-2014 tari- hleri arasında Mülteci Gözaltı Merkezinde alıkonulan 38 kadınla yapılan görüşmeler derlenmişti. Bu görüşmeler katılan 38 kadından 29’u, gözaltı merkezinde tutuldukları sırada çalışanların fiziksel ve duygusal şiddetine maruz kaldıklarını, 25 kadın, ırkçı hakarete uğradıklarını, 16 kadın ise fiziksel ve cinsel tacize maruz kaldıklarını ifade ediyorlar. “Mülteci Kadınlar için Kadın Dayanışması” Örgütüne göre, gözaltı merkezini işleten Serco şirketi, kadın mahkumların 8 ayrı cinsel taciz şikayeti kapsamında 10 çalışanı işten çıkardığını itiraf etti. Bir süredir Yarl’s Wood merkezinin kapanması için kampanya yürüten Meltem Avcıl adlı Kürt genci şimdiye kadar 53 binden fazla imza topladı. Avcıl 2007 senesinde daha 13 yaşındayken annesiyle beraber 3 ay bu merkezde tutulmuştu. 22 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 23 Gökhan Durmuş’un Katil Zanlısı Mahkemeye Çıkartıldı Hackney’de, 7 Şubat günü, bıçaklı saldırıya uğrayan Gökhan Durmuş, dokuz gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetmişti. Geçtiğimiz hafta, 25 Şubat’ta, cinayet suçundan, 21 yaşındaki, Mathais Auguste, tutuklandı. Auguste, Cuma günü tutuklanarak mahkemeye çıkartıldı. Cinayetten, Hackney’de gözaltına alınan, 18 yaşındaki, diğer bir genç soruşturma devam ederken kefaletle serbest bırakıldı Hackney’de, arabasında otururken, yanına gelen iki kişiyle girdiği tartışmada boynunda bıçaklanan Durmuş, kendisini, yakında bulunan Homerton Hastanesine aracıyla götürdüğü aktarıldı. Homerton Hastanesinde ilk tedavisi yapılan Durmuş, daha sonra Royal Free Hastanesine sevk edilmişti Aldığı bıçak darbesinden dolayı beyin ölümü daha önce gerçekleşen Durmuş, kalbinin durmasıyla hayatını kaybetti. Detektif Andy Partridge soruşturmayla ilgili şöyle konuştu: ‘‘Mağdurun, bu olaydan dolayı yıkılan, kendisine çok yakın bir ailesi ve çok sayıda arkadaşı var. ‘‘Chatham Place işlek bir yerleşim bölgesi ve eminim ki, bizlere bu iki kişiyi bulmamıza yardım olabilecek çok sayıda insan vardı o anda çevrede. ‘‘Bu iki kişinin nereden gelip, nereye gittiklerini çözmek için halktan bilgi istiyoruz.’’ Londra’nın Türk liginde futbol oynayan Durmuş için, TTFF oyuncuları ve yöneticileri, ailesinin de katıldığı, bir anma töreni düzenlediler. Sporcu ve yöneticilerin üzerlerine Gökhan’ın resmi olan Tshirt’ler giydikleri anma töreninde oldukça üzüntülü ve duygusal anlar yaşandığı aktarıldı. Royal Free Hastanesinde doktorlar Durmuş’un kan kaybından kaynaklı beynine çok fazla hasar geldiği için hayat ünitesinin kapatılmasını önermiş, aile bu karara karşı çıkmışlardı. Aile, oğullarının hayatta tutulması ve tedavisine devam edilmesini istemişlerdi- yakınları imza kampanyası başlatmışlardı. Ünlü Futbolcu ‘15 Yaşında Çocukla Cinsel İlişkiye Girdi’ Suçlamasıyla Tutuklandı Premier League takımı Sunderland ve İngiltere milli takım oyuncusu Adam Johnson, Pazartesi sabahı evinden polisler tarafından gözaltına alınarak sorgulanmaya götürüldü. Daha sonra kefaletle serbest bırakılan Johnson, takımı Sunderland tarafından soruşturma sonuçlana kadar uzaklaştırıldı. Daily Mail gazetesine göre, 15 yaşında olan genç kızın babası, kızının futbolcuyla birlikte olduğunu anlatırken duyduktan sonra polise ihbarda bulunmuş. Durham Polisi, futbolcunun kimliğini vermeden, ‘27 yaşında bir erkeğin 16 yaş altı bir kızla cinsel ilişkiye girdiği şüphesiyle tutuklandı.’, şeklinde açıklama yaptı. Ocak ayında birlikte ilk çocukları olan, kız arkadaşı, Johnson’ın yanında olup onu destekleyeceğini açıkladı. Haftasonu Metro Grevi Gerçekleşecek Londra Metro’sunda şoförler, meslektaşlarının haksız işten çıkarılmasına karşı Cumartesi gecesi greve gidecekler. Cumartesi 7 Mart günü, saat 21:30 ile 8 Mart saat 03:59 arası gerçekleşecek grev RMT sendika çalışanları tarafından oy birliğiyle kararlaştırıldı. Metro çalışanı, yapılan içki testini geçemediği gerekçesiyle işten çıkarılmıştı. RMT sendikası, kullanılan alkolmetrenin şeker hastası olan kişileri ayırt edemediğini ve metro çalışanı sendika üyesinin haksız işten çıkarıldığını savundu. Sendika, yaptığı açıklamada alkol testlerine karşı olmadıklarını, fakat bu durumda doğru prosedürlerin gerçekleşmediğini ve üyenin sağlık durumunun göz önünde bulundurulmadığını belirtti. London Underground sözcüsü, iki ayrı testin yapıldığını ve çalışanın işten çıkarılmasına ilişkin disiplin kurulundan ve bağımsız denetlemeden geçtiğini belirterek, yapılacak grevin ‘savunulmayacak’ bir karar olduğunu ifade etti. RMT, genel sekreteri, Mick Cash, sendikaya karşı yanlış bilginin ve itiraflar atıldığını ve üyelerini grev kararlarını desteklemeye çağırdı. 24 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 25 Demirtaş: Bir Oy İle Ülkenin Kaderini Değiştirebilirsiniz HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, iş cinayetleri ve işçiler üzerindeki baskılara değinerek, ülkenin yüzde 60-70’lik bir kesiminin aç ve yoksul olduğunu vurguladı. İlk fırsatta AKP’yi iktidardan indirecekleri mesajını veren Demirtaş, AKP’ye güvenmediklerini belirtti. HDP’nin gerçek bir halk hareketi olduğuna dikkat çeken Demirtaş, cezaevlerindeki sorunlara da değinerek, duyarlılık çağrısı yaptı. Demirtaş, 9 Mart’ın seçmen olarak nakil yaptırmak isteyenlerin nakil yapabileceği son gün olduğunu da hatırlattı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin haftalık olağan grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. ‘ÜLKENİN YÜZDE 60-70’İ PERİŞAN’ Reel olarak 10 milyon kişinin işsiz olduğuna vurgu yapan Demirtaş, şöyle devam etti: “Ülkenin yüzde 60-70’i perişan durumda. Asgari ücretin, açlık sınırının altında yaşayan, çalışan veya çalışamayan insanlardan söz ediyoruz. Bu insanlar ne yapacak? Hadi bir yıl yalanla dolanla götürdün, nereye kadar gidecek. Ekonomi patladı patlayacak, seçim öncesi büyük bir ekonomik kriz çıkmasın diye Merkez Bankası’na talimat yağdırıyor. Dolar fırlıyor, Cumhurbaşkanı’nın umurunda değil. ‘Faiz düşsün ki, piyasa canlansın, ekonomi tıkırında gitsin’ diye bakıyor. Üç ay. Ekonomik Avustralya Irak’a 300 asker daha gönderiyor Avustralya Başbakanı Tonny Abbott, yerel silahlı güçlerin eğitimi amacıyla Irak’a 300 ek asker göndereceklerini açıkladı. Avustralya, ABD tarafından DAİŞ çetelerine karşı Irak ve Suriye’de oluşturulan uluslararası koalisyona 600 asker katacağını açıklamıştı. Gazetecilere konuşan Abbott, “Barışa candan bağlı olan ulus olarak, kriz patlamasın diye elinden geleni yapıyor. ‘Seçimi kazanayım gerisi umurumda değil’ diyor. Merkez Bankası başkanını vatan haini ilan etmek dahil her şeyi yapıyor.” SEÇMENLERE HATIRLATMA 9 Mart gününün seçmen olarak nakil yaptırmak isteyenlerin nakil yapabileceği son gün olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Öğrenciler, mevsimlik işçiler, 7 Haziran’da oy kullanabilmek için, bir oyla ülkenin geleceğini kurtaracaksınız. Avrupa’da yaşayanlar seçmen kayıtlarınızı, nakillerinizi şimdi yapın. Aynı zaman da seçim kampanyasına güçlü bir şekilde destek vermelerini istiyoruz” dedi Birleşik Haziran Hareketi’nin seçime dair açıklamasına da değinen Demirtaş, “Alınacak her karara saygı duyacağımızı belirtmiştik. Bu meydanlarda olanları yoldaş belledik. Bize oy verir vermez, bizimle hareket eder etmez. Biz kardeş olarak baktık. Seçim sonrasında aynı duygularla mücadeleyi büyütmek için gayret göstereceğiz. Zorlu mücadelede yolumuz açık olsun diyorum” mesajını verdi. İstihbaratçı 18 polise tutuklama kararı sınırlarımızın çok uzağında yaşanan çatışmalarda yer alma konusunda doğal olarak çekinceliyiz ama, bildiğimiz gibi, bir kaç aydan beridir çatışma bize geldi” dedi. Avustralya polisi, DAİŞ ABD Başkanı Barack Obama, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nin geçmişte Tahran ile Batılı güçler arasındaki bir anlaşmanın doğruluğu konusunda yanıldığını söyledi. İsrail Başbakanı Netanyahu, Kongre’de çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçilerin daveti üzerine, İran karşıtı lobi yapmak için ABD’de bulunuyor. Netanyahu bugün de Kongre’de bir konuşma yapacak. Bu ziyaret ABD ile İsrail arasında soğuk bir etki yarattı. Obama, İsrail Başbakanı ile herhangi bir görüşmede bulunmayacağını açıkladı. Netanyahu’nun ziyaretinin gerçekleştiği tam da bu sırada Washington ile Tahran, tartışmalı nükleer program konusunda nihai bir anlaşmayı Mart ayı sonuna kadar tamamlamak için müzakerelerde bulunuyor. ABD Başkanı Barack Obama, Pazartesi günü yaptığı açıklamada İran ile ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya’dan oluşan 5+1 grubu arasında 2013’te varılan ilk anlaşmayı savundu. Soruşturmaya göre polis departmanının nedensiz şüpheyle hareket ettiği ve tutuklamaların olası nedenler olmadan yapıldığı aktarıldı. PROTESTOLAR ÜLKEYE YAYILMIŞTI Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, usulsüz dinlemelere ilişkin Emniyet’teki “paralel yapı” iddiasıyla sürdürülen operasyon kapsamında 18 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Halil Maçkaya, 24 şüphelinin tutukluluk koşullarının bulunduğunu savunarak Ankara 1.Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz etti. İtirazı değerlendiren Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, istihbarattan sorumlu eski Ankara 3 kişi hakkında adli kontrol kararı veren hakimlik, TİB görevlisi 3 kişinin de serbest bırakılmasına hükmetti. Şüphelilerin, örgütsel davranış içinde oldukları, istinat edilen suçları işledikleri, delilleri karartma, başkaları üzerinde baskı yapabilecekleri, kaçma ihtimallerinin olması gerektiğinden tutuklanmaları bakımından yakalama kararı çıkartıldığı öğrenildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma çerçevesinde 54 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarmış, bunların 53’ü yakalanmıştı. Zanlıların 20’si Emniyetteki ifadelerinin, 9’u ise savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Aralık 2014’te İran kökenli bir aşırılıkçı ve iki rehine, Sydney’de bir kafeye 17 saatlik bir kuşatma ardından yapılan baskın sırasında ölmüştü. Bu anlaşma bir kısım nükleer faaliyetin durdurulması karşılığında, kısmi olarak yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Reuters haber ajansına konuşan Obama, Netanyahu’nun bu anlaşmaya karşı her türden açıklamada bulunduğunu söyledi. Obama, Netanhayu’nun sözlerini hatırlatarak «Bu anlaşma çok kötü olacaktı. İran›a 50 milyar dolar kazandıracaktı. İran anlaşmaya uymayacaktı. Bunların hiçbiri doğrulanmadı» dedi. ABD Başkanı, İran’ın nükleer programının bazı unsurları konusunda geri adım attığını belirtti. İran ile 5+1 grubu arasında nihai bir anlaşmanın 31 Mart’a kadar imzalanması gerekiyor. Obama ayrıca ABD ile İran arasında, 35 yıldır yıllık diplomatik kesintiden sonra yeniden bir yakınlaşma arayışında. Ancak Benyamin Netanyahu böyle bir senaryoya karşı duruyor. Netanyahu, nükleer anlaşmayı sabote etmek için Amerikan topraklarında “tarihi bir görevde” olduğunu söyledi Dünyayı Sömürenlerin Polisin Irkçı Bir Şekilde Hareket Listesi Açıklandı dünyanın en zenginleri listesEttiğini Kabul ettiler indeForbes dergisinin Microsoft’un kurucusu Bill Gates, 79,2 milyar ‘NEDENSİZ ŞÜPHEYLE HAREKET EDİLDİ’ Emniyet Müdür Yardımcısı Muharrem Durmaz, eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Hami Güney ile eski İstihbarat Şube Müdürü Zeki Güven’in de arasında bulunduğu 18 kişi hakkında tutuklama kararı çıkardı. DAİŞ çetelerinin sokakta bir kişinin boğazını kesme niyetinde olduğu yönündeki bilgiler üzerine Avustralya’da Eylül ayından bu yana üst düzey güvenlik önlemleri alınıyor. Obama: Netanyahu İran konusunda yanıldı ABD Adalet Bakanlığı, Ferguson olaylarında polisin ırkçı etki altında hareket ettiğine dair kanıt bulunduğunu açıkladı. Ankara merkezli 13 ilde düzenlenen ve ağırlıklı olarak istihbaratta görevli 55 polisin tamamının gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılmasına savcının yaptığı itirazı değerlendiren mahkeme, 18 polis hakkında tutuklama kararı çıkardı çeteleriyle bağlantılı iki kişiyi yakalayarak, saldırı planını boşa çıkardıklarını bildirmişti. Ferguson’ın Misouri bölgesinde silahsız siyahi genç Michael Brown’ın öldürülmesinin ardından geniş katılımlı protestolar başlamış, polis ve göstericiler günlerce karşı karşıya gelmişti. Protestolar ABD›nin dört bir yanına yayılmıştı dolarlık servetiyle yine birinci sırada yer alırken, bu yıl Türkiye’den listeye 32 kişi girdi. Meksikalı işadamı Carlos Slim Helu, 77,1 dolarlık servetiyle ikinci, Amerikalı yatırımcı Warren Buffet da 72,7 milyar dolarlık varlığıyla üçüncü sırada yer aldı. Bill Gates- Microsoft-79.2 milyar dolar-America Carlos Slim Helu- Telecom- 77.1 milyar dolar-Meksika Warren Buffet – Berkshire Hathaway72.7 milyar dolar-Amerika Amancio Ortaga-Zara-64.5 milyar dolar-İspanya Larry Ellison-Oracle-54.3 milyar dolar-Amerika İnsanlık Anıtına ‘Ucube’ diyen Erdoğan 10 Bin Tl ceza “Ucube heykel” davasında karar açıklandı. Mahkeme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın heykeltıraş Mehmet Aksoy’a 10 bin TL manevi tazminat ödemesini kararlaştırdı. Kars’ta yıktırılan ‘İnsanlık Anıtı’ için “Ucube” diyen eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , helkeltıraş Mehmet Aksoy’a hakaret ettiği gerekçesiyle 10 bin TL tazminata mahkum edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Başbakan olduğu 8 Ocak 2011’de Kars’ta düzenlediği mitingde, İnsanlık Anıtı’na “Ucube” demiş ve ardından da anıt yıktırılmıştı. Heykeltıraş Mehmet Aksoy da avukatı Turgut Kazan aracılığıyla tazminat davası açmıştı. İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava bugün sonuçlandı. Mahkeme, Erdoğan’ı 10 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. ÇARŞAMBA 04 MART 2015 26 İç Toroslar oda kültüründe efsunlu Şîn kilamları: Memedali ve Meyrik Alevi-Kürt yoğunluklu Malatya Akçadağ bölgesi, 19. yüzyıldan beri Osmanlı’nın hedefidir. Gerek 1835-39 yılları, gerek 1860-65 yılları, gerek 1890’lı yıllar, gerekse 1914-18 yılları arasındaki I. Dünya Harbi sırasında bölge, Osmanlı katliamlarına sahne olmuştur. “Darende ile hem-hudud olan Malatya’nın Akçadağ kazasına mülhak Kürecik nahiyesindeki Alevi Kürdler’le civardan oraya giden bir takım Ermeni askerlerinin bir çete teşkil ettikleri ve Sivas Vilayetince ta’kib ve der-destleri esbabına tevessül olunduğu ve Kürdler’in bu vech ile dağa çıkarak temerrüdde bulunmaları (direnmeleri MB) Malatya memurîninden bazılarının kanun şikenane tazyikatından in’bias eylediği (Malatya memurlarından bazılarının kanun-dışı baskılarından kaynaklandığı MB) ve haklarında lazıme-i ma’delet tatbik ve icra olunduğu suretde (adaletli davranıldığı takdirde MB) Hükümet’e arz-ı mutava’at ve inkıyade amade bulundukları (itaatli ve bağlılığa hazır MB) eşkıya reisi Mehmed Ali ile rüfekası (arkadaşları MB) tarafından ifade kılındığının mevsûkan istihbar kılındığı (kanıtlı olarak haber alındığı MB) Sivas Vilayeti’nden bildirilmiştir. Serî’an tahkikat ifasıyla icab eden tedabirin ittihaz ve istikmali (ivedilikle gerekli incelemenin yapılarak gerekli tedbirlerin alınması ve uygulanması MB) Nazır (Bakan)” (Kaynak: Başbakanlık Osmanlı Arşivi) Bölge sözlü kültürü üstüne çeşitli albüm çalışmalarına imza atan ve bizim de zaman zaman katkıda bulunduğumuz Bese Aslan’ın şu belirlemesine katılmamak mümkün değil: Bundan dolayı bir bütün olarak manzum halk ürünlerinin, özellikle “şîn-bêj” olarak nitelendirilen ağıt-yakıcılar tarafından belli bir ezgi ile dillendirilen “şîn kilamları”nın yani ağıtlama şarkıların, bölge insanının anlatım ve kendisini ifade dünyasında apayrı bir yeri vardır. İşte burada çocukluk ve ilk gençlik yıllarımdan bu yana yaşamımda derin izler bırakan bu geleneğin iki efsunlu örneği üzerinde duracağım. Qasımoğlu Memedali ağıtlama-kilamı İç Toroslar’da Binboğa Dağı eteklerine düşen köyümüz Dallıkavak çevresinde, başta erdemli eşkıya Reşko olmak üzere birçok sosyal isyancı tipinin ismi, halk arasında bir efsane gibi dolaşır ve bunlara ait birçok epik eser terennüm edilirdi. Ancak, ta çocukluğumdan itibaren tanık olduğum en yaygın ve saygın ağıtlama-şarkı kahramanı Mamadoliyî Axke olarak da adlandırılan Qasımoğlu Memedali ve ona yakılan, biraz da özlem yüklü kilam idi. Daha sonra amcam Şükrü Bayrak’tan derleyerek Eşkıya Türküleri (Ank. 1985) kitabımda da yer verdiğim bu ağıt şöyle başlıyordu O dağında bu dağında Küçük çaplı kucağında Harput’ta bir Bey astılar Akçadağ’ın oymağından Memo Memo Memedalî Tu gencî bîstûşêş salî Cîran ji derdan dinalî Aşiretin gonca gülü Üniversite yıllarında Rusya kaçkını Prof. Ahmed Caferoğlu’nun “Güneydoğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar” (1945) konulu bir derleme çalışmasında, konuya ilişkin “Malatya’nın batısında meşhur Akçadağ aşiretleri vardır. Dersim’den ayrılma olduklarını iddia ederler, gelenekleri tamamen Dersimliler gibidir. Yirmi beş kabileden ibarettirler ki, en meşhurları Bekran, Harun ve Balan kabileleridir. Reisleri Kasımoğlu Munzur idi ki, bunun oğlu Memedali, Türk hükümetine karşı isyankar bir durum almış idi. Birinci Cihan Harbi’nde bu Kürt yiğidi aldatılarak tevkif edilmiş ve Elaziz’de idam olmuştu.” (Bkz. Kürdistan Tarihinde Dersim; Halep; 1952) Dönemin İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nce Ma’mûretü’l-Aziz Vilayeti’ne yani Harput/Elazığ‘a gönderilen 12 Mart 1331 (1915) tarihli şu şifreli yazı da Kasımoğlu Memedali’nin ikna edilip Elazığ‘a götürüldükten sonra hile ile idam edildiğini göstermektedir: Başka halkların sözlü kültürlerinde olduğu gibi Kürt sözlü halk kültüründe de çîrok (hikaye), çîvanok (küçük hikaye, fabl), biwêj (deyim), metelok/pendên pêşiya/gotina pêşiya (atasözü) gibi sözel; meqam, kilam, lawij, heyran, payîzok, lorîn, dilok, ayet, beyt gibi şiirsel ürünler önemli bir yer tutar. Keza tüm bu sözlü edebiyat ürünleri, başka coğrafyalarda olduğu gibi İç Toroslar oda kültürünün de vazgeçilmezleridir. Çünkü yazılı edebiyatları ve ibadetleri yasaklanmış olduğu için bölge insanları kendilerini en çok sözlü edebiyatla ifade etme yoluna başvurmuşlardır. “Maraş bölgesi Kürt Alevilerinin sözlü kültür ürünlerinin en önemli bölümü Kürtçe’dir. Kürt Alevilerin Kürtlüğü, Alevisiz bir Kürtlükten biraz farklı olsa da ve günlük yaşam içinde dedelerin sanatsal kimliğinin altında kalmışsa da, çok önemli birikimler edinmiştir. Hala büyük bölümü söz’de asılı kalan çevrok/çîrok (masal/ hikaye), stran (ezgi), kilam (destan), helbest (şiir) ve özellikle şîn (ağıt) gibi ürünler, bölge insanının dilini bir nebze de olsa kaybolmaktan kurtarmıştır.” (B. Aslan: Bir Kültürün Son Demleri..., Tîroj, Sayı: 31/2008) Qasımoğlu Memedali ile ilgili şu bilgiyi veriyor: Meyrik’i Ölümsüzleştiren Şîn Kılamları bir şiirin şu sözlerle verilmesi beni alabildiğine şaşırtmıştı: Seni vuran Kürt müydü? Kurşunları çift miydi? Vurduğunu aramıyom Acap o da yiğit miydi? Buradaki anlatıma bakılırsa, Memedali’yi bir “Kürt” vurmuş olmalıydı ve bu, bize anlatılan öyküye tümden zıttı. Komşu köyümüz Kırkısrak’ta birçok yakını bulunan Akçadağlı Memedali’yi neden bir “Kürt” vursundu! Yoksa tüm çevre köyler bir yanlış kişiye mi ağlıyordu? Bu ve benzeri örnekler üzerinde yaptığım sorgulamadan sonradır ki, Türk milliyetçiliğinin folklora bile el uzattığını gördüm. Evet, folklorun amaca araç edilmesinin ilginç bir örneğiyle karşı karşıyaydım ve o tarihten sonra resmi kültür politikasına daha bir kuşkuyla bakmaya başladım. Sonradan öğreniyoruz ki, Alevi-Kürt yoğunluklu Malatya Akçadağ bölgesi, 19. yüzyılın ortalarından beri Osmanlı Devleti’nin boy hedefidir. Gerek 1835-39 yılları, gerek 1860-65 yılları, gerek 1890’lı yıllar, gerekse 1914-18 yılları arasındaki I. Dünya Harbi sırasında bölge, birçok Osmanlı katliamına sahne olmuştur. Dindar Hafız Paşa’nın yaptığı ilk katliam, olaya bizzat şahit olan Fransız gezgin Poujoulat’nın seyahatnamesine konu olduğu gibi (bkz. M. Bayrak; Alevi Katliamları; Ank. 2011; s. 123- 134) olaydan 60 yıl sonra “Hafız Paşa’nın Zulmü ve Bir Kürd’ün Sarsılmazlığı” başlığıyla Lördagen adlı İsveç dergisine de konu olur. (Bkz. R. Alakom; Rewandûz Mîri’nin Sonu; Kürt Tarihi Dergisi; Sayı: 6/2013) Osmanlı Islahatı olarak nitelendirilen 186065 sürecinden de nasibini alan bölge, özellikle 1895’teki Ermeni Katliamı‘nda bir kez daha sarsılır. Üstelik bölgenin saygın hakikatçi önderlerinden Ali Tumki (Dümüklü Ali), gerek fikirlerinden gerekse Ermeniler’i sahiplenmesinden dolayı 17 yareniyle birlikte katledilir. Aynı yöreden 128 Ermeni de katledilmiştir. (Bu konuda, üstteki eserimizde yer verdiğimiz birçok Osmanlı belgesinin yanı sıra bugün elimizde daha birçok belge bulunmaktadır. Yayımlanmış bir başka belge için bkz. Komisyon; Kürdistan Malumatı-1895; Toplum ve Kuram Dergisi; Sayı: 3/2010) Kürecik/Akçadağ’da 1915 dönemeci Hz. Muhammed’in “Sancak-ı Şerif”i ortaya çıkarılarak cihat çağrısı yapılan ve bir din savaşı olarak ilan edilen I. Dünya Savaşı, Alevi-Kürt kimliğiyle bölge üzerinde tam bir yıkım yaratır. Bir yandan kısa bir süre önce yani 1895’te yaşanan dramatik olayın yarattığı travma, bir yandan İslam adına verilecek bir savaşa inanmayan bir toplum, bir yandan 1915’te gerçekleştirilen Ermeni ve Süryani soykırımları; öte yandan komşuları koruma içgüdüsünün ötesinde askere alınmaya karşı gösterilen direnç ve direniş. İşte böyle bir ortamda asker kaçaklarının evleri yakılmakta, Ermeniler’i korumaya çalışanlar cezalandırılmaktadır. Dahası, bölgedeki Kürt varlığını azaltmak için kimi köyler, Akçadağ’dan koparılıp Elbistan’a bağlanmaktadır. Tüm bu gelişmeler konusunda en çarpıcı bilgileri, ilk kez 1920’de Irak’ta yayımlanan “Kürdistan-1919” konulu eseri kaleme alan İngiliz siyasi subay Noel’in günlüklerinden edinebiliyoruz. (1990’lı yıllarda İngilizce’den çevirterek notlayıp Hêvi gazetesinde yayımladığım bu çalışmanın bölge aşiretlerine ilişkin yayını için bkz. M. Bayrak; İçtoroslar’da Alevi-Kürt Aşiretler; Özge Yay.; Ankara; 2007) 1919’da bölgeyi gezen Binbaşı Noel gibi aynı tarihlerde bölgede görev yapanlardan biri de Vet. Dr. Mehmet Nuri Dêrsimî’dir. Nitekim Dêrsimî, 1970’te, üniversiteyi bitirdiğim yıl, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Türkoloji Bölümü’nü iki yıl geriden okuyan ve benden kaynak yardımı alan Pazarcıklı arkadaşım Mehmet Özgürce bir gün, “veremden ölen bir gelin üzerine yakılan bir Kürtçe ağıttan” söz ederek dinleyip dinlemediğimi soruyor. Ben ise konuyu bildiğimi, ancak henüz dinleme imkanı bulamadığımı söylüyor ve Pazarcıklı üniversite öğrencisi arkadaşların bekar evine doğru yola koyuluyoruz... Bir örnek Bugün arşivimizde Kasımoğlu Memedali üstüne yakılmış Türkçe, Kürtçe ya da TürkçeKürtçe karışık birçok ağıtlama-şarkı veya şînkilamı bulunmaktadır. Biz bunlardan karışık yakılmış bir örneğe yer vermekle yetineceğiz: Biner atın iyisine Sürer yolun kıyısına Harput’ta bir genç asmışlar Haber verin dayısına Mamko Mamko Memedali Heval rindo çi delalî Ciran ji derdan dinalî Genco, bîstûçar salî Geceden baskın bastılar Dar ağacına astılar Kasımoğlu Memedali Bayramda kurban kestiler Nakarat Bir seherin şafağında Gitti gencecik çağında Körpe gelin kadan alsın Kundağında kucağında Nakarat (Kaynak: Garip Dost ve Ş. Aydın) MEHMET BAYRAK ÇARŞAMBA 04 MART 2015 27 Askersiz Lefkoşa- Askersiz Kıbrıs eylemi 10. Kez düzenlendi Bu yıl, Askersiz Lefkoşa İnisiyatifi altında YKP, SYRIZA Kıbrıs, Dikoinotiki Rizospasaskersiz Lefkoşa 2015 Tiki Aristeri Synergasia/İki Toplumlu Radikal Sol İşbirliği, Ergatiki Dimokratia/İşçi Demokrasisi, Nea Diethnistiki Aristera/Yeni Enternasyonalist Sol, Sispirosi Atakton, faq, Granazi, POST Araştırma Enstitüsü, “Askersiz Lefkoşa İnisiyatifi” ile 28 Şubat’taki eylem için ortak çağrısı ile Askersiz Lefkoşa eylemi geçtiğimiz hafta sonu Kıbrıs’ta 10. Kez gerçekleşti. Türkiye işgali altındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde düzenlenen ‘Askersiz Lefkoşa’ eylemini Yeni Kıbrıs Partisi koordine etti. Sarayönü Meydanında buluşulup Lokmacı geçiş noktasının bulunduğu ateş-kes hattına yüründü… Eylemin paralelinde Lefkoşa’nın güneyinde de Faneromeni Meydanında buluşulup Lokmacı geçiş noktasının diğer yanına yürüyüş yapıldı. Kuzeydeki eylemde katılımcılar Büyük Han içinden geçerken burada Askersiz Koperasyon küçük bir müzik dinletisi sundu. Daha sonra eylemciler Lokmacı (Ledra) geçiş noktasının olduğu yere geçti. Burada YKP Yürütme Kurulu üyesi Faika Deniz Paşa ve Murat Kanatlı basın açıklamasını okudu. Basın açıklaması sonrası iki taraftan eylemciler ayrı ayrı Ledra Palace otel karşısındaki Dayanışma evine gitti, burda Askersiz Lefkoşa Asemblesi toplantısı gerçekleşti ve gelecekte yapılacak ortak çalışmalar ele alındı. Basına okunan açıklama şöyle: ‘‘Şubat 2006’da “çözüme giden süreçte: askersiz Lefkoşa” başlığı ile ilk kez yapılan çağrıdan bugüne, 10. kez yeniden sokaktayız, ateşkes hattına yürüyüşlerimiz sürüyor! 2006’dan bugüne 10 kez her Şubat ayı içinde sokakta olmanın yanında onlarca başka sokaklarda, eylemlerde, toplantılarda bu talep dile getirildi, talebe destek vermesi için farklı kesimlere çağrılar yapıldı. Çağrılarımız ve mücadelemiz sürecek… Bu sene, daha önceleri de olduğu gibi, Lefkoşa’nın güneyinde benzer bir etkinlik düzenleniyor ve karşılıklı, bizi ayıran yıkılası duvara, ateşkes hattına karşı son 5 yılda olduğu gibi yine yürüyoruz… Dileğimiz, umudumuz, bizi ayıran yıkılası duvarlara, tel örgülere karşı daha yığınsal mücadelelerin gelişmesidir, bu yönde de çabalarımız devam edecek… Bu yılın farkı, bir adım daha atıyoruz ve artık yalnız yıkılası duvara karşı yürümüyoruz, bugün saat 16:30 ara bölgede Dayanışma evinde Askeriz Lefkoşa Assemblisini topluyoruz, bugünden askersiz Lefkoşa’nın mümkün olması için mücadeleyi tabandan daha güçlü olarak inşa etmek için bir araya gelecek, neleri yapacağımızı, nasıl yapacağımızı konuşacağız… Çabalarımız ve mücadelemiz önerdiğimiz kısa vadedeki bölgesel askersizleştirmeler yanında adanın tümden askersizleştirilmesi için de sürdü, sürdürmeye da devam edecek… Biliyoruz ki bölgesel askersizleştirme taleplerimiz, imkânsız ya da aşılamayacak sorunlar içeren talepler değildir. Düşünün ve düşleyin ki, tüm askeri birlikler 1 km’e çekilse; Lefkoşa askersizleşir, Ermu Caddesi yeniden canlanır, askeri barikatlarla tutsaklaşan çıkmaz sokaklara özgürlük gelir, Lefkoşa, yeniden birleşme için önemli bir adım atar.’’ Maraş askersizleşir, 40 000 Kıbrıslının mülk sorunu çözülür, binlerce Kıbrıslı kendi evlerine döner, Mağusa, yeniden birleşme için önemli bir adım atar! Karpashia (Karpaşa), Asomatos (Özhan) ve Ayia Marina (Gürpınar) köyleri askersizleşir, tüm Maronitler evlerine döner, Maronit toplumu, yeniden birleşir…Bu çabalar umudu canlandırır, Kıbrıs’ın yeniden birleşme için önemli adım atılmış olur…Lefkoşa’da ilk dikenli teller, tam 50 yıl önce 1955’lerde çekilmeye başlanmıştı… Yarım asır, Lefkoşa’ya yakışmayan dikenli teller ile bir yaşam sürdü, artık yeter, Lefkoşa’yı özgürleştirme zamanıdır…Onca yıllık dikenli telleriyle ve kurşun delikleriyle kevgire dönen varilleri ile Lefkoşa hala bölünmüştür… Şimdi zamanıdır ki Lefkoşa’yı dikenli tellerden, ayrım duvarlarından, ayrım hatlarından kurtaralım! Bir kez daha altını çiziyoruz, “Askersiz Lefkoşa” çözüm sürecine önemli katkı yapabilir… Duvarlar önündeki ilk eylemimizde, 2004 yılında Ledra Caddesinde duvarın önünde yaptığımız eylemde, duvarı göstererek insanlık ayıbı olan bu ve benzeri tüm duvarları yıkmaya kararlıyız demiştik. Şimdi güneye doğru bakarsak, bir zamanlar orada olan duvar gitti, ama maalesef birileri hala duvarın ve dikenli tellerin diğer parçalarını ayakta tutmak için direniyor, duvarlara, dikenli tellere umut bağlayıp, Kıbrıs’ı sonsuza kadar bölebileceklerini düşünüyorlar, var güçleri ile çapalıyorlar, bir kez daha “boşuna çırpınıyorsunuz, engelleyemeyeceksiniz” diyoruz… “Yolu yok, YIKACAĞIZ!” diyoruz! Taleplerimizi yeniden dile getirmek isteriz. Eskilerde Viktorya Sokağı diye bilinen sokağın yeninden Baf Kapısına bağlanabilmesi için geçiş noktası açılmasını talep ediyoruz. 74 öncesi açık olan Lefkoşa’nın Çağlayan bölgesindeki Mağusa Kapısı bölgesindeki geçiş noktasının yeniden açılmasını hemen şimdi yeniden talep ediyoruz. Lefkoşa’ya ve Kıbrıslılara haki rengi üniformalılar yakışmıyor, önce Lefkoşa’yı ve sonra tüm Kıbrıs’ı tüm, kökeni nerden olursa olsun tüm haki üniformalılardan kurtulmak için bir kez daha herkese daha fazla mücadele çağrısı yapıyoruz. Daha önce defalarca dediğimiz gibi; sözümüz var gelecek kuşaklara, kararlıyız bizi ayıran bu ve tüm duvarları yıkacağız, onlara sınırsız, silahsız, askersiz, garantörsüz bir Kıbrıs bırakacağız…’ 28 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ÇARŞAMBA 04 MART 2015 29 Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor GÜZELLIK UZMANI USTA BERBER ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ELEMAN ARANIYOR Bayan kuaföründe çalışıcak erkek kuaförü ve güzellik uzmanı aranıyor Londra’ya 20 dakika uzaklıkta Essex bölgesinde çalışacak deneyimli usta berber aranıyor kalacak yer ve dolgun ücret verilir Barnet’e 10 dakika uzaklıkta Boregam Wood bölgesinde cafe shopta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı aranıyor Caterham Surrey bölgesinde çalışacak deneyimli şef aranıyor Newham bölgesinde pizza shopta şoförlük yapacak eleman aranıyor. GARSON ARANIYOR 07939250876 Arabası olması tercih edilir. 07783402248 07747870593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Walton-On-Thames bölgesinde Restorantta çalışacak tecrübeli ızgara şefi aranıyor 02088006932 Restaurant’da çalışacak Bay, bayan Servis elemanı aranıyor. 07773684684 Mizan bey 07580 985442 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta part time ve full time çalışacak şef aranıyor. Londra dışında Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Londra dışında Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Boreham Wood Bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı şef aranıyor. 07788 587 975 02084405111 Essex bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Ali 07584 030 635 07778 124 302 07984 702 902 07747 870 593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Satılık Işyeri Satılık Işyeri ŞEF ARANIYOR GARSON ARANIYOR Kuaför aranıyor Satılık fish & chips Satılık Ice Cream Van İslington bölgesinde Fried Chicken Kebap shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak garson aranıyor. Barking essex bölgesinde fish chips ve kebaptan anlayan servis elemanı aranıyor Kalacak yer temin edilir Bromley bölgesinde çalışacak İngilizcesi olan tecrübeli kuaför aranıyor. 07983427063 07595 022 002 02072 887 222 0208 440 5111 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor BAYAN ELEMAN BERBER ARANIYOR Deneyimli tercuman Daha çok bilgi için burdan ulaşabilirsiniz 07517462463 07983682814 Hammersmith bölgesinde sandwich barda çalışacak bayan eleman aranıyor. Haftanın 5 günü, sabah 6’dan öğlen 3:30’a kadar. Sevinç: 0797 2789 823 Bristol’da berber salonunda çalışacak tecrübeli berber aranıyor. Çalışma izni olması ve İngilizce bilmesi şarttır. kalacak yer verilir 07887 49 71 61 Perceft tercüman H.S.Taşımacılık Tecrübeli tercümandan her türlü tercümanlık çeviri işleriniz yapılır. Ayşe 07572963341 07946461162 Romford bölgesinde Rent:£16,500 yıllık Rate:£3,080 yıllık Takeing:£3.500-£4.000pw Fiyat:£125,000 Üstteki daireden kira geliri £1,400 Londra içi ve Londra dışına her türlü eşyanız çok uygun fiyata itinayla taşınır 02089455577 07455007886 Deneyimli tercumandan her türlü tercumanlık hizmeti verilir. Telefon görüşmeleri mektup çevirisi ve çeşitli formlar doldurulur. İrtibat Ayşe Hanım 0757 2963 341 Cleaning service Türk usulü tül perde yıkama, halı yıkama ve ev temizliği yapılır. 077785559913 Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık coffee shop Satılık pizza kebap Leyton’daki spital fields market içinde coffee shop satılıktır. Ayrıntılı bilgi için lütfen arayınız ciddi alıcıların aranması rica olunur. SA31 1BD Galler bölgesinde bulunan pizza kebap dükkanı iş değişikliği nedeniyle satılıktır. Ana cadde üzerinde club ve barların ortasındadır. Rent:£12.000py Satılık kebap pizza restoran 07979758763 01267222481 07400008282 CHETO BUILDING 1.sınıf marangozluk işleri -parke -mutfak banyo -boya -fayans -sıva Bütün inşaat işleriniz itinayla yapılır. Çetin 07972104260 177 valantino southampton way London SE5 7EJ satılık kebab pizza restaurant 20 yıllık önü açık lease Geliri:£2200 Satış bedeli:£80.000 Soner 07944745181 Dekorasyon işleri Ders Verilir Bahçe işleri yapılır Özcan dekorasyon boya işleri, sıva işleri, duvar işleri, fayans işleri Uygun fiyata yapılır Her yaş grubuna birebir ders verilir Matematik & İngilizce Çocuğunuzun başarısı için hemen arayın Her türlü bahçe bahçıvanlık yapılır Ve günü birlik iş yapılır. Rakip usta 07743730979 07824594733 İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın 0742 9481 490 / 0207 9230 838 İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 07878428665 ÇARŞAMBA 04 MART 2015 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU T.C Nüfus cüzdanımı, T.C Sürücü ehliyetimi, T.C Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdürler. Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. Erken test günü alınır Deniz Gezici Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 04 MART 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. Pizza Kebab House Open 7 days a veek eat in or take away 02088044430 269 hertford road enfield, EN3 5JL SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 9 ZIMAN HEBÛNA ME YE MEVLUT AYKOÇ-A.Welat Ji ber ku êdî xeter ne tenê asîmîlasyon e di heman demê de oto-asîmîlasyon jî ketiye jiyana me. Êdî em bi psîkolojiya bindestiyê pêşî li xwe, li zimanê xwe, li hebûna xwe digirin. Di cihê zimanê xwe de em zimanên din bi kar tînin Mirov hîn di hemla dayika xwe de ye. Bi dengan dihese. Bi van dengan re jî bingeha çanda hebûnê jî tê avêtin. Ev jî dide diyarkirin ku bingeha ziman bi tovê jiyanê dest pê dike. Bi çavên xwe li cihanê vekirina zarokan jî çanda ku bi dengan hatî destpêkirin, îcar bi dîtbarî û di jiyanê de bicihkirinê didome. Her ku sal mezin dibe zarok wek hevîr bi ziman, çand û pêdiviyên jiyanê têne strandin. Êdî jiyan çand e, ziman e, ew jî hebûna jiyanî ne. Dema zarok têne salên çûna dibistanê, êdî kesayetî li gorî dab û nêrîta gel, bi çand û ziman bingeh digire. Ji wê rojê pê ve her tiştî ku bixwaze hîn bibe li ser van bingehan tê avakirin. Li gorî hin lêkolînan zarokek dema dibe 6-7 salî di navbera 2000-3000’i de peyvan hîn dibe. Dibêjin ku heke dayîk û bav zanîngeh qedandibe ev hejmar heta 5000’î jî dikare derkeve. Di vê mînakê de jî derdikeve holê jiyan li ser ziman û çandê bi pêş dikeve û dikemile. Dema hûn di vê pêvajoyê de zimanê kesek lê qedexe bikin, wê demê hebûna ku heta wê rojê pêk hatî jî ji holê radibe. Wekî kaseta tu qeyd li ser nehatî pêkanîn vala dimîne. Divê bi salan ji nû ve ji bo ku ji nû ve ev valahî bê dagirtin, hînbûn û perwerdehî pêk bê. Ku ew jî li hev bên!.. Rêbazên nûjên Em kurd jî îro di vî rewşî de ne. Bi qedexeya ziman hebûna me, çanda me, jiyana me ya civakî ji holê hatî rakirin. Û em bê zar û ziman, bê çand, bê hebûna civakî hiştine. Tenê xwestine me bêruh, bêhiş û bêkesayetî bihêlin ku em nefikirin, neramînin, hebûna xwe pêk neyînin!.. Û hîn jî dixwazin bi kirinên nû van pêkanînan bidomînin. Polîtîkayên îmha û înkarê bi rê û rêbazên nûjên bidomînin û mayînde bikin. Zimanê me, ne di jiyana rojane de ye Lê li hemberî ewqas pêkanînan, gel bi rêbazên xwe li ber xwe daye, bi Tevgera Azadiyê re jî ev têkoşîn ji her aliyê ve hatî meşandin. Îro em gihîştine asteke gelek giring. Lê belê hîn jî ji aliyê bikaranîna ziman ve gelek xetere li pêşiya me ne. Ji ber ku êdî xetere ne tenê asîmîlasyone di heman demê de oto-asîmîlasyon jî ketî jiyana me. Êdî em bi psîkolojiya bindestiyê pêşî li xwe, li zimanê xwe, li hebûna xwe digirin. Di cihê zimanê xwe de em zimanên din bi kar tînin. Zimanê me, ne di jiyana rojane de ye. Hebe jî pir kêm e. Em bi zimanê xwe rojname, kovar û pirtûkan naxwînin. Perwerdeya bi zimanê me bi awayek qanûnî jî bi awayekî defakto jî qedexe ye. Ji bo wî jî divê em ji bo zimanê xwe, ji bo çanda xwe, bi gelemperî jî ji bo hebûna xwe li xwe, li zimanê xwe, li çanda xwe, li hebûna xwe xwedî derkevin. Divê ji bo ku zimanê hemû gelan bibe zimanê perwerdehiyê têkoşîneke bibe bersiv, bê meşandin. Divê di her qadên jiyanê de em zimanê xwe bi kar bînin. Divê em bi zimanê xwe biaxifin, bixwînin û binivîsin… Jiyanê pêk bînin… Di cîhanê de hemû gelan ji bo ziman, çand û hebûna xwe têkoşîn meşandine. Gelê Bengalî jî ji van gelan yek bû. Û ji bo zimanê xwe têkoşîn dan. Xwendekarên wan ji bo zimanê xwe jiyana xwe ji dest dan. Li Bangladeşê ji bo xwendekarên ku di vê têkoşînê de jiyana xwe ji dest danê di 21’ê Sibatê de bi navê “Roja Tevgera Zimanê Dayikê” bîranîn pêk anîne. Piştî bi salan 21’ê Sibatê ji aliyê UNESCO’yê ve di 17’ê Mijdar 1999’an de wek “Roja Zimanê Dayîkê ya Navneteweyî” hatî qebûl kirin. Ji wê rojê pê ve ev roj ji aliyê gelê cîhanê ve tê pîroz kirin. Di vê rojê de pakrewan têne bibîranîn… Ji ber wê sedemê em dibêjin “Ziman hebûn e!.. Bêzimanî nebûn e!..” ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 8 TOLA KARWÊN Û BIRÎNA BÊDERMAN ORHAN ÇAÇAN-A.Welat Mirov dema ku çîrok û helbestên Mîr Celadet dixwîne, ji çend hêlan ve hestên guherbar dijî. Hestên sereke penaberî, xerîbî û terkediyariya ji cih û warê bab û kalan e. Çîroka yekemîn “Were dotmam” li ser vê esasê hatiye dahurandin Her pirtûkek zimanek, her pirtûkek xeyalek, her pirtûkek jiyan, her pirtûkek evîn, her evîn mihacirî û koçberî, her pirtûkek penaberiya dilşikestinê, cîhanê û gerdûnê di nava xwe de dihewîne. Zemanê berê, mirovan bi peyvan rasteqîniya jiyanê radigihandin. Piştî ku nivîs derket mirovan hemû hest, raman û bûyerên jiyanê li ser tablet, çerm, an jî kaxizan xêz kirin û ragihandin me. Gelên ku di wextê xwe de vê yekê krin, di dîroka însaniyetê de risteke sereke lîstin û îro jî vê ristê didomînin. Gelê kurd, di dîroka mirovatiyê de hem bi erdnîgariya xwe, hem bi çanda xwe, hem bi berhemên xwe, hem jî bi hebûna xwe mîsyoneke sereke girtiye ser milên xwe û vê mîsyonê, li ser nirxên mirovatiyê dahûrandiye û ji pêşerojê re ragihandiye. Ji neolîtîkê vir ve ev mîsyon wekî xeteke bingehîn didome. Dem bi dem ev mîsyona dîrokî ji hêla dagirkeran ve hat veşartin an jî hat girtin lê rastiya heyî her car wekî tîrêjên rojê biriqî, şewqa xwe da Rojhilata Navîn û hemû cîhanê. Bi taybetî jî dagirkeran, bi serdema modernîteyê ve girêdayî, 200 salên dawî ji bo gelê kurd ê ku li vê axê gelê herî kevn e tune hesibandin, şewisandin û wekî ku tu tevkariya wan li ser çand û jiyana mirovatiyê çênebûbe dan nîşandan. Lê îro ev rastî bi hebûn û pêşengiya Tevgera Azadiyê pêl bi pêl diherike û li ser axa pîroz a Mezopotamyayê belav dibe. Belê me dizanibû ku dîroka me kevnar e û di vê dîrokê de nivîskar, dîroknas, wêjevan, wênesaz û helbestvanên me gelek in. Lê em, di van 200 salên dawî de hatin korkirin, kerkirin û fetisandin. Serdema modernîteya kapîtalîst, li me wisa kir ku em hem li xwe, hem li dîroka xwe, hem li hebûna xwe, hem jî li nirxên xwe biyanî bûn. Ev biyanîbûn bi ked û hewldana şoreşgerên azadiyê roj bi roj êdî ji holê radibe, her diçe rêya heyî ronî dike û her kesê ji nû ve vedigerîne ser xaka xwe. Demekê berê ji hêla weşanxaneya Avayê ve çend pirtûkên nû gihîştin destên min. Ji van yek jî pirtûka dîroknas, wêjevan, helbestvan û fîlozofê kurd ê namdar -di heman demê de pêşeng û serêşîrê kurd- Mîr Celadet Elî Bedirxan a bi navê Tola Karwên e. Amadekariya vê pirtûkê Ronî War kiriye û pirtûk ji du beşan pêk tê. Beşa yekemîn ji dozdeh çîrokên kurt – di nav de yên werger jî hene- beşa duyemîn ji heft helbestan pêk tê. Mirov dema ku çîrok û helbestên Mîr Celadet dixwîne, ji çend hêlan ve hestên guherbar dijî. Hestên sereke penaberî, xerîbî û terkediyariya ji cih û warê bab û kalan e. Çîroka yekemîn “Were dotmam” li ser vê esasê hatiye dahurandin. Netewebûn û welatparêzê hesteke din e ya ku di pirtûkên Mîr Celadet de derdikev pêş çîrokên “Şîrîniya zimanê kurdî” “Li ber tevna mehfûrê” “Loriya Fatê” û “Xwe ji bavê xwe dizî” bi heman awayê hatiye veçirandin. Çîroka “Gazinda xencera min” du hestan bi mirov dide pirsyarkirin. Di vê çîrokê de Mîr Celadet ji me xwendevanan wiha dipirse: Xencer an pênûs baş kar dike? Bersiva xencerê bi vî rengî bi lêv dike: (…) “Her çî ji min dûr mane, hatine ketine bajaran, zimanê xwe winda kirine û nedizanîn bêjin ‘lo’ ne jî ‘lê’ ji ber ku peyayên bêçek wekî mirovên bêneynûk in, kêç jî bi wan dikarin. Ji lewre ezbenî, qedrê min bizane, ji min dûr nekeve, min ji xwe dûr nexe û bi min, ne bi qelema xwe li parsûyên dijmin bixe jêbike!” Bersiva xencerê di vê çîrokê de gotineke bav û kalên kurdan tîne bîra mirov: “Zêr zane, zor zane, devê tivinga mor dizane!” Dîsa jî di vî çîrokê de bersiv ji aliyê Mîr Celadet ve ji me xwendekaran re tê hiştin. Çîroka “Gelo xwe kuşt an hat kuştin” çîrokeke polîsiye ye. Ev çîrok ji hêla Celadet Bedirxan ve gelekî saxlem hatiye rêsandin. Di vê çîrokê de Celadet Bedirxan vê xalê ragihandiye me: Dema însan bi çavekî lîkolîner li bûyeran binêre, wê rastiya veşartî derxe holê û bibîne. “Bêbextî” çîrokeke kurt e û xwîndariya qewmê kurdan a ku li ser çiyayê Sîpanê vedilîze diveçirîne. Du xwîndar (Çaçanê Bûbo û Serxanê Siyahpoş) li hemberî xwezayê çawa neçar dimînin û wateya xwîndariya xwe li hemberî vê xezebê, çawa lêpirsîn dikin nîşanî me dide. Di şexsê Çaçanê Bûbo û Serxanê Siyahpoş de, tê ragihandin ku însan bi kîn û nefreta xwe, nagihîje tu encamê. Dema ku hest li ser kîndariyê be, neheqiya biçûk û mezin tê tevlihevkirin û ev yek dijberbûna nijadê xwe, yên qewmê xwe bi xwe re tîne. Çaçanê Bûbo û Serxanê Siyahboş vê herî dawî fêm dikin lê xweza wan efû nake. Em jî di dema xwendinê de di bin berf û bahoza Sîpanê Xelatê de man û bi wan re mirin. Çîroka “Dayîn” serhildêriya jinên kurd û jîrektiya wan vedibêje. Dema aqilê hestiyarî bi aqilê analîtîk ve dibe yek çawaniyeke çawa derdixe holê, di vê çîrokê de di şexsê jinên kurd de baş hatiye honandin, bi zimanekî vekirî hatiye parvekirin. “Maçika diranker û cezayê wê” ji bo kenekî ji dil, xwendinê pêwîst dike. Beriya beşa çîrokan biqede mirov tevahî bi vê çîroka pêkenokî, êşa heyî aş dike, pak dike. Dûre, di pirtûka Mîr Celadet de beşa helbestan vedibe û Tola karwên dest pê dike. Êdî bi karwên re mirov jî bi rê dikeve, dimeşe û her dimeşe. Penaberî, mihacirî, rêwîtî, tev di rêçûna karwên de însan dorpêç dikin, dihejînin û dixin lêpirsîneke dijwar. Tevahî jan, êş û birînên kurdan di helbesta rêwîtiya karwên de tên ziman û wekî wêneyekî tên ber çavan û çarçovekirin. Hin ji me di nava vê çarçoeveyê de kînê dihewîtin, hin ji me tolhildan, hin ji me jî rêwî û belengaziya gelê xwe. Lê çarçoveya Tola karwên encax dikare bi welatekî azad were tijekirin û dagirtin. Jixwe di benda dawî de Mîr Celadet vê yekê bi van peyvan datîne pêşberî me xwendevanan: “Em bûne dost û bira, tola me jî yek/Tola me tola karwên, karê me gurz û çek!” Bi heman awayê helbestên “Loriya şehîdan, Stranên mirinê, Mirina gurî, Delaliya delalan, Bilûra min û Dawetê” jî bi heman rengî hatine nivîsandin. Em di xwendina her çîrok û helbestên Mîr Celadet de hestên cuda cuda dijîn û li gorî wan teşe û reng digirin. Ev rastiyek e. Lê rastiya herî berbiçav a ku di pirtûka Tola karwên de derdikeve pêşberî me ev e: Nivîsandinek sarih, vekirî, wêjeyî û li gorî pîvanên çîrokbêjên dinyayê ye. Em dikarin bi dilekî rehet bibêjin ku di serê sedsala 20’an de çîrokvan û helbestvanekî me kurdan ê navdar heye û ev kes bêşik û guman Mîr Celadet Elî Bedirxan bi xwe ye. Ev î zanyarê mezin, di wan şertên xeter de, di çîrokên xwe de, bi lîteratora wêjeyî zimanekî ewqas delal bi kar aniye û di heman demê de pîvanên ziman wisa rast saz kiriye ku mirov dest bi xwendina Tola karwên dike, qet naxwaze pirtûkê bi dawî bike. Lê mixabin di nefesekê de ev pirtûka bi qîmet diqede û bi dawî dibe. Yek ji tişta ku li ser min bandor kir jî zimanê Mîr Celadet Elî Bedirxan e. Kurdî encax ji hêla wî ve evqas dikaribû bi wêjeyî baş bihata honandin û encax wî dikaribû zimanê kurdî ji hêla wêjeyî ve bi xwendekaran zêde bida hezkirin. Ez bi hebûna Mîr Celadet Elî Bedirxan kêfxweş im, serfiraz im. Dilgeş im ku di dîroka me kurdan a nêz de wêjevan û pêşengên wekî Mîr Celadet Elî Bedirxan, Kamiran Bedirxan, Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Mihemed Mîhrî Hîlav, Xelîl Xeyalî, Moden, Şefîk Arvasî, Ferecullah Zekî El Kurdî, Muhîdîn Sebrî El Kurdî û hezaran pêşengên din hene û ev pêşeng îro jî di hêla ziman de rêya me ronî dikin. ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 7 NY: Li Ukraynayê 6 hezar kesî jiyana xwe ji dest dan Neteweyên Yekbûyî (NY) bi daxuyaniyekê ragihand ku di şerê navxweyî yê li Ukraynayê dewam dike de heta niha 6 hezar kesî jiyana xwe ji dest daye. Komîserê Bilind ê Mafên Mirovan ê Neteweyên Yekbûyî Zeîd Ra’ad Al Hûsseîn duh daxuyaniyeke nivîskî weşand û hejmarên însanî yê şerê ev saleke li Rojhilatê Ukraynayê dewam dike, aşkera kir. Li gorî vê yekê, di şerê navxweyî yê ev saleke dewam dike de 6 hezar kesî jiyana xwe ji dest dane, 14 hezar kes birîndar bûne. Di daxuyaniya Komîseriya Bilind a Mafên Mirovan de her wiha hat ragihandin ku êrîşên li hemberî wargehên sivîlan divê di çarçoveya sûcê şer de bên nirxandin. Krîza siyasî, ku di Mijdara 2013’an de piştî ku Serokkomarê demê Vîktor Yanûkovîç nexwest Muzakereya Hevkariya bi Yekîtiya Ewropayê re mor bike destpê kir, di Sibata 2014’an de bi reva Yanûkovîç ji bo Rûsyayê re dijwar bû. Di Nîsana 2014’an de jî hikûmeta Ukraynayê, li hemberî alîgirên serxwebûnê yên li herêmên Donetsk û Lûhansk ên li rojhilatê welêt, ku bi Rûsî diaxivin, dest bi operasyona leşkerî kir. Di hefteya bihurî de, li gorî peymana agirbestê ya di 12’ê Sibatê de li paytexta Belarûs Mînskê hat morkirn û di 15’ê Sibatê de ket meriyetê, ragihandin ku wan dest bi vekişandina çekên xwe yên giran ên li eniya şer kirine. Li Hîndistanê ji bo xizanan qanûnên ‘ewlehiya civakî’ Hikûmeta Hîndistanê ku pesnê xwe dide yek ji 10 mezintirîn aboriya cîhanê ye, yek ji sê parê nifûsa wê xizan e. Hikûmetê îlan kir ku wê di sîgorteyên ewlehiya civakî de gelek tedbîran bigire. Li gorî biryarên ku ji aliyê hikûmeta Serokwezîr Navendra Modî hatiye girtin, ji bo xizanên ku ji sêyan yek nifûsa wan ava dike wê gelek tedbîr bên girtin. Di nava tedbîrên ku hikûmet digire de ligel sîgortaya kesane wê sîgorteya mirin û jiyanê jî bê çêkirin. Ligel vê kes salane li beramberê 12 rupî heta 200 hezar rupiyî (2 hezar 850 euro) ji sîgorteya qezayê fêdeyê bigire. Ji bo ku di maaşa teqawîtbûnê de jî zêdebûn çêbibe, wê dewlet ji bo prîmên tên razandin ji sedî 50 piştgiriyê bide. Zilma Daîş´ê Li Musilê Çeteyên terorîst ên DAIŞ’î ji tirsa ku wê sivîl li hemberî zilma wan serî hildin her roj bi awayekî xedartir sivîlên ku ji tevgera wan guman dike dikuje Li gorî nûçeyeke ku xwe dispêre çavkaniyên herêmî yên Iraqê Hat aşkerakirin ku Çeteya DAIŞ’ê ya ku bajarê herî mezîn ê Iraqî Mûsilê îşgal kir ji tirsa ku wê gel li hemberî wê serî rake her roj sivîlên ku ji wan dikeve gûmanê digire û bi awayekî hov wan qetil dike. Li gorî nûçeya ku xwe dispêre çavkaniyên herêma Musîlê, çeteya DAIŞ’ê ya ku tirsa ger ku operasyonek pêk bê dê gelê bajar li hemberî wê serî rake dijî dest bi qetilkirina sivîlan kir. Çeteya hov her roj ji ber vê sedemê qetlîamên nû pêk tîne. Çeteya hov mirovên ku ji wan dikeve gumanê digire û ji bo ku gel çavtirsandî bike li hemberî çavên her kesî bi awayekî hovane dikuje. Krîza gazê ya di navbera Ukrayna û Rûsyayê de çareser bû Di krîza gaza xwezayî ya navbera Ukrayna/Yekîtiya Ewropa (YE) û Rûsya de aliyan li hev kirin. Rûsyayê garantî da ku heta dawiya meha Adarê gazê bide Ukraynayê. Tedbîrek dine jî eve ku heta 700 mîlyar rupî (10 mîlyar euro) wê razemeniya binesazî ya zêde bê kirin. Bi vê armancê di nûkirina gelek rêyên bejayî û hesînî de wê debat bên kirin. Li gorî daneyên dawî li Histanê di navbera 350 û 400 mîlyonî de kes di nava xizaniyê de dijîn. Ev jî rastî ji sêyan yekê civakê tê. Hedefa hikûmetê eve ku sala pêş di navbera 8 û 8,5 de aborî mezin bibe û valahiya butçeyê heta 2018’an hatin neteweyî bikije ji sedî 3’ê. Li Şîliyê volkana Vîllarrîca ket nav tevgerê Volkana Vîllarrîca ya li başûrê Şîlî ket nav tevgerê. Piştî volkan ket nav tevgerê 3 hezar kesên li herêmê hatin tehliyekirin. FILEYAN QETIL DIKE Di nûçeya ku xwe dipêre çavkaniyên herêma mûsilê de hat aşkerakirin ku vê çeteya xwînxwar DAIŞ’ê li Mûsilê li navenda bajar û li ber çavên hemû niştecihên bajar bi awayeke hovane 9 file qetil kirine û piştî ku qetlîam pêk aniyê jî ji gel xwestiye ku bila tu kes van mirovan defin neke. Lê di nûçeyê de hat diyarkirin ku nayê zanîn ev fileyên ku hatine qetilkirin ji Mûsilê ne, an jî ji yên ku ji Sûriyeyê hatine revandin in. 32 GULEBARANKIRIN Jî aliyekî din ve jî hat aşkerakirin ku DAIŞ’ê li wîlayeta Enbar a Bexdadê 32 endamên ewlehiyê gulebaran kirine. Li gorî çavkaniyên ragihandinê ya ewlehiyê hat aşerakirin ku çeteya DAIŞ’ê ji polîs û hêzên Sahve yên ku berê dîl girtibûn 32 kes li gundê Vadahiye yê girêdayî bajaroka Bagdadî li ber çavên gel qetil kirin. Her wiha hat ragihandin ku ji ber êrîşa çeteya DAIŞ’ê ya hewanan li bajaroka Bagdadî jî 5 sivîlan jiyana xwe ji dest daye. Di daxuyaniya Komîsyona YE de hat ragihandin ku îxracata gaza Rûsyayê ji bo Ukraynayê û di ser vî welatî re ji bo welatên din ên Ewropayê wê di nava vê mehê dewam bike. Li gorî vê peymanê kargeha Rûs Gazprom wê gazê bigihîne welatên din ên Ewropayê. Li gorî peymanê, wê kargeha enerjiyê ya Ukraynayê Naftogaz heqê gazê bide Gazpromê û piştre jî wê rojane 114 mîlyon metrekup gaz ji Ukraynayê re bê dayîn. Beşek ji gaza xwezayî wê biçe Ukraynayê, beşek jî yekser ji welatên Yekîtiya Ewropayê re bê şandin. Rêveberiya Ukraynayê beşeke girîng a herêmên Donetsk û Lûhanskê winda kiribû û di hefteyên dawî de gaza xwezayî liser van herêmên di bin kontrola komên Rûs de ne, birî bû. Rûsyayê jî ji bo bersivê bide pêwîstiyên gelê herêmê, gaz ji nuqteyên di bin kontrola komên Rûs de ne şandibû û fatûraya vê jî li Kîevê birî bû. Rêveberiya Ukraynayê jî diyar kiribû ku ev dayîna gazê, bêyî agahdarî û erêkirina wê hatiye kirin, lewma ew ê heqê wê nede. Volkana Vîllarrîca ya volkana herî aktîf a Amerîkaya Başûr e piştî ket nav tevgerê, li gor saeta herêmî 03.00’an alarma sor hat dayîn û biryara tehliyekirina herêmê hat girtin. Li herêmê dibistan hatin tehliyekirin, gelê li herêmê hat hişyarkirin. Piştî bi aetan agirê Vîllarrîca belav dikir rawestiya. Serokdewletê Şîlî Michelle Bachelet banga aramiyê li gel kir û got ku piştî çend saetan wê ber bi herêmê ve bikeve rê. ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 6 YPG: Li derdora Til Hemîsê 11 gund hatin rizgarkirin Serlêdên ‘Her jinek çîrokek wê heye‘ didomin yê Serlêdanên ji bo 4. pêşbirka ‘Her jinek çîrokek wê heye ‘ku ji aliNavenda Hevdîtina jinan a Utamara ve tê organîzekirin didomin. Nûnera Navenda Hevdîtina Jinan a Utamara Sultan Oger, diyar kir ku di vê pêşbirkê de yê qezenc an jî winda biketine û got: “Ji ber ku êşên jinan nakevin pêşbirkê. Bi vê pêşbirkê em hedef dikin ku têkoşîn û dîroka jinê derxin pêş.” Oger bi lêv kir ku armanca vê pêşbirkê ev e ku bûyerên ku hatine serê jinan bê nivîsin û bi vî awayî jî wê dîrok bê nivîsin.Oger wiha dirêjî da axaftina xwe: “Niha dîrok li ser lingekî ye û seqet e. Li ser du lingan nayê nivîsin. Dîrokek pêş nakeve heye. Ji ber vê dema jin dîrokê binivîse wê demê dîroka rast tê nivîsin.” Oger got ku bi pêşbirkê dixwazin jinan teşwîqî nivîsandinê bikin û got: “Her jin teşwîqêînivîsandinê bibin wê li xwe bigerin. Jin bi vî awayî dikarin biçin paşerojê. Dikarin pirsgirêkên xwe lêkolîn bikin. Dikarin zehmetî, hesret û bêrîkirinên xwe binivîsin.” Oger di dawiya axaftina xwe de bi lêv kir ku her kes dikare tevlî pêşbirkê bibe û çîroka xwe binivîsin û got: “Ji bo çîroka xwe binivîsin ne hewce ye bibin nivîskar. Divê bi xwe bawer bin. Divê pirsgirêkên xwe karibin binivîsin. Em dikarin bêjin ku di çîrokên ku heta niha ji me re hatine de zor û zehmetî û têkoşîna jinê derketiye holê.” Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê diyar kir ku di operasyonên YPG/YPJ’ê de 11 gundên di navbera Til Hemîs û Til Berak de ji çeteyan hatine paqijkirin. Li Til Temirê jî 11 çeteyên DAIŞ’ê hatin kuştin. NAVNÎŞAN UTAMARA In der Stehle 26 Li herêmên Til Hemîs, Til Berak û Til Temirê operasyonên YPG/YPJ’ê dewam dikin û derbên giran li çeteyên DAIŞ’ê tên xistin. 53547 Kasbach-Ohlenberg Tel. 0049 (0) 2644-602424 Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê da xuyakirin, ku 11 gundên di navbera Til Hemîs û Til Berak de ji çeteyan hatine paqijkirin û di pevçûnên li vê qadê de 2 kuştiyên çeteyan hatine tespîtkirin. LI TIL TEMIRÊ 11 ÇETEYÊN DAIŞ’Ê HATIN KUŞTIN Di daxuyaniya li ser mijarê de hat gotin, “Li Til Berakê di xebatên legerîna nuqte û baregehên çeteyan de hejmarek zêde çek û amûr hatine desteserkirin. Hêzên me li vir tevî 8 termên çeteyan dest danîn li ser 2 doçkayên 14,5 mm, doçkake 12,5 mm û 5 qutiyên fîşekên wê, 6 wesayîtên pick-up, kamyonetek, 12 kleş, 3 BKC, 2 roketavêja B7 û gelek fîşekên van çekan, 5 rextê çalakvanên intixarî, 5 bêtel û computerek. “Şevê din hêzên me li nêzî gundê Xerîta li hemberî komên çeteyan êrîşek lidar xistin. Hêzên me di êrîşê de wesayîteke leşkerî rûxandin, wesayîtek jî derb lê xistin. Li vê qadê 4 kuştiyên çeteyan hatine tespîtkirin. Hêzên me li gundê Til Hemedî yê giredayî Til Berak’ê navendek çapemeniyê ya rexistina terorî ya DAIŞ’ê girtin. Li navenda çapemenî 12 computer, 2 jenerator û gelek belgeyên rexistinî hatine desteserkirin.” Navenda Çapemeniyê ya YPG’ê da zanîn ku şer û pevçûnên li derdora Til Temirê jî dewam dike û ev agahî bi raya giştî re parve kir: Hêzên me li hember komên çeteyan ên li nêzî gundê Şemîran ê li başûrrojavayê Til Temir xwe bi cihkiribûn êrîşek lidar xistin. Li vir wesayîteke zirxî ya Hammer û wesayîteke pick-up hatin rûxandin. Li vê qadê jî yek jê serçeteyekî ji Tûnisê, bi giştî 7 çete hatin kuştin.» Dadgehê dosyaya Soma qebûl kir Têkildarî karesata li navçeya Soma ya Manîsa ku bû sedema 301 karkerên kanê jiyana xwe ji dest bidin, dosyaya têkildarî mijarê ji aliyê dadgehê ve hat qebûlkirin. Li navçeya Soma ya Manîsa der barê karesata ku bû sedema 301 karkerên Yaşar Kemal Hat Defin Kirin kanê jiyana xwe ji dest bidin, ji bo pêvajoya darazê gaveke berbiçav hat avêtin. Dosyaya ji ber kêmasiyên wê di navbera dozger û dadgeh de çû û hat, piştî kêmasî temam bûn, ji Dadgeha Cezayê Giran a Akhîsar re hat şandin. Hat diyarkirin ku dosya ji aliyê dadgehê ve ku hat qebûlkirin, çavlirê ye di demeke herî nêz de darizandin bê destpêkirin. Nivîskarê navdar Yaşar Kemal ê ku di 28’ê sibatê de li Nexweşxaneya Zanîngeha Stenbolê ya lê dihat dermankirin jiyana xwe ji dest da ji aliyê malbat, dost, xizm û xwendekavanên wî ve hat oxirkirin. Merasîma yekemîn li Mizgefta Teşvîkiyeyê pêk hat. Hevjîna Yaşar Kemal Ayşe Semîha Baban sersaxiyan qebûl dike. Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş, Hevşaredarê Bajarê Mezin ê Amedê Firat Anli, Hevberdevkê HDK’ê Ertugrul Kurkçu, nivîskar Orhan Pamuk, Eşber Yagmurderelî, Şehmus Dîken, Hasan Cemal, Cengîz Çandar, Hevserokê Giştî yê KESK’ê Lamî Ozgen, Karsaz Osman Kavala, Guler Sabanci, Aydin Dogan, Serokomarê berê Abdullah Gul, Serokê Meclîsê Cemîl Çîçek û gelek hûnermend, siyasetmedar, karsaz, nivîskar, kedkarên çapemeniyê, akademîsiyen û girseyek qerebalix tevli marasîma cenaze bûn. Piştî nimêjê cenazeyê Yaşar Kemal hat hilgirtin û li wesayîta cenaze hat siwarkirin. Cenazeyê Kemal bi dirûşmên “Yaşar Kemal rûmeta me ye” û “Înce memed namire, di têkoşîna me de dijî” ber bi Goristana Zîncîrlîkuyuyê ve hat oxirkirin. Piştî girse gihîşt goristanê cenazeyê Yaşar Kemal hat definkirin. ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 5 ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 4 Demîrtaş: Em ê girtîgehên zarokan bigirin Demîrtaş, bal kişand ser binpêkirina mafan ên di girtîgehan, bûyerên tacîz û tecawizên li hember zarokên girtî û wiha bang li Wezîrê Dadê kir: “ Dema te ev bûyer bihîst ti bi şev çawa rehet raket.” Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş ê ku di komcivîna partiya xwe de axivî bi bîranîna nivîskarê navdar Yaşar Kemal ê jiyana xwe ji dest da dest bi axaftina xwe kir. Demîrtaş bilêv kir ku Kemal 91 salan jiyaneke bi rêgez jiyaye bûye dengên gelên tên pelçiqandin û ji ber vê yekê ew xemgîn in û ew ê girêdayî bîranî wî bin. ‘EM XWEDÎ LI ÇALAKIYA TMMOB’Ê DERDIKEVIN’ Demîrtaş anî ziman ku TMMOB’ê 3’yê Adarê wekî “Roja têkoşîna li dijî cînayetên kar” îlan kiriye û kedkar ji ber vê yekê li qadan in û wiha axivî: “Têkildarî cînayetên kar di navbera daneyên Saziya Ewlehiya Civakî û TUÎK’ê de cudatî hene. Divê baldarî hebe. SGK dibêje 74 hezar 871 karkeran jiyana xwe ji dest dane lê di rapora TUÎK’ê de 706 hezar in. dewlet bi destên xwe ji sedî 90 cînayetên kar veşartiye. Li Tirkiyeyê rojê nêzî 20 cînayetên kar diqewimin. Hikûmet hesabpirsînê em deynin aliyekî hesabê karkerên înşaeta Torunlarê jiyana ji dest dan nepirsî. 3 mehan razan û derketin. Delîl nehatin komkirin, şahid nehatin guhdarkirin.” ‘HILBERÎNERAN PÊŞKÊŞÎ SERMAYEYÊ DIKIN’ Demîrtaş wiha berdewam kir: “Ez çima vê yekê tînim ziman. Heke li cihekî karker berdêlê didin û fikara karsaz a ji bo berdêlê tinebe ev yek nîşan dide ku li ti deverê Tirkiyeyê ewlehiya kar nîne. Hikûmet peyameke wisa dide sermeyadaran; “Heke pereyê te hebe bîne welatê min, karkerên erzan zêde ne. Em ê ceza nedin te. Fatûre nebirin rehet be. Ji ber vê yekê jî ev pirsgirêka cihê kar nîne, pirsgirêk a pêşkêşkirina karkeran ji sermayeyê re ye.” ‘MAFÊ GREVÊ NADIN KEDKARAN’ Demîrtaş bilêv kir ku karker ligel evqas pirsgirêkan dijîn jî mafê grevê ji bo wan nayê dayî û wiya axivî: “Heke dibe ku karkeran cadeya Torunlarê girtin û çalakî li dar xistin. Ewil polîs wê heta bên asta kuştinê li wan bixe piştre jî bi mehan wê li girtîgehan bimînin û wê ji pozê wan re bînin. Polîtîkaya ewlekeriya kar a AKP’ê ev e. Yên ku greva karkerên metalê qedexe kirin ma ne ev bûn.” Demîrtaş bal kişand li ser berxwedana Zanîngeha Maltepeyê jî û wiha got: “Bi gotina em mafên xwe dixwazin pankart vekirin lê hatin derbkirin. Yên 10 karker kuştine serbest in lê dewlet bi cop û TOMA’ya xwe li ser serê kedkarên xwe ye.” Demîrtaş bilêv kir ku ew xwedî li çalakiya TMMOB’ê derdikevin. Demîrtaş têkildarî bêtaliya li welat jî axivî û anî ziman ku li gorî daneyên fermî 3 mîlyonî zêdetir betal hene lê bi awayekî rastî jî 10 mîlyon in û wiha dirêjî da axaftina xwe: “Ji wan mîlyonek zanîngeh qedandine. Li her bajarê zanîngeh vekirine malbat bi zehmetiyên mezin zarokên xwe dane xwendin lê kar nîne. Dibêjin ma em mecbûr in ji bo hemû kesên zanîngeh qedandine kar bibînin. Li vî welatî ji sedî 60 di bin mehaneya asgarî de dixebitin. Perîşan in. Ew ê van mirovan çi bikin. Aborî sînyalê dide, wê biteqe. Beriya hilbijartinê ji bo krîz dernekeve Serokkomar fermanê dide Bankaya Navendî. Dolar bilind dibe lê ne xema serokkomar e. Bes bila heta hilbijartinan bila aborî zindî bibe. Dixwazin bila mirov bibêjin qey hemû tişt baş e. Dema ku krîza aborî biteqe êdî wê taşeron û karsaz nemîne. Wê krîzeke mezin derkeve.” Demîrtaş da zanîn ku hemû esnafên ku bi dolar deyn digirin îflas bikin û wiha pêde çû: “Serokomar tenê dibêje bila di hilbijartinê de bi ser keve ya din ne xema min e. Qasî ku serokê Bankaya Navendî xayîn îlan bike, wezîrê aboriyê re hêrs bibe çavê wî sor bûne. Em li van dînerin û dibînin ku dema bi hêz bin û sîstema serokatiyê bînin wê çawa be em fêm dikin. Rayeyeke Serokkomar a bi vî rengî nîne. Ti li ser çi esasî ji wezîr re hêrs dibû. Jixwe dibêje em ê ji xwe re destûreke bingehîn çêbikin. Lê ji bo vê yekê kêmasiyeke biçûk heye. 400 parlamenter lazim e. Hêza ku wan bide rawestandin heye ew jî HDP ye wekî din jî tu hêz nîne.” ‘WELAT NE XEMA WÎ YE’ Demîrtaş diyar kir ku piştî ku Serokomar Tayyîp Erdogan ji Serokê Bankaya Navendî re aciz bû dolar bilind bû ji ber cudatiya kur deyn zêde bûne, pereyê ku dikare 60 qesr bê çêkirin berhewa bûye. Demîrtaş ev tişt anî ziman: “Serokkomar vê yekê bi zanebûn dike, bi israr dike. Dibêje ez deng bigirim jî welat ne xema min e. Ev nîşana vê yekê ye. Heke ne wisa be ewqas hate hişyarkirin. Wezîrê ji aboriyê berpirsyar e hate asta îstifayê. Serokê Bankaya Navendî jî wisa. Serokwezîr nahêle. Bifikirin ev feraset serok e. Nefikirin ji ber ku dê tiştekî wisa nebe. Em ê destûrê nedin ev fikir pêş bikeve.” Demîrtaş destnîşan kir ku HDP ji bo ku gelên Tirkiyeyê bi hev re di nava aştî û wekheviyê de bijîn têdikoşe û ev helwesta wan wê ti caran neguhere û der barê îftirayên ku “li pişt deriyan tifaqan çêdikin” jî got ku yên ku van gotinan dikin bila paşeroja HDP’ê binêrin û wiha got: “Hemû tiştên me şefaf e. Ev komployên bi zanebûn in. Bi van îdîayan ve dixwazin mejiyan tevlihev bikin. Ti lihevkirineke me bi AKP’ê re nîne. Yên ku dixwazin bi me re li hev bikin divê rêgezên me yên esasî binêrin. Heke regezên me qebûl dikin bila kerem bikin em ê jiyana nû li ber bingeha bêrêgeziya yên di nava nekin.” ‘HDP WAN DITIRSÎNE’ Demîrtaş diyar kir ku piştgiriya ji HDP’ê re tê dayîn bû sedema panîkê û dest bi îftîra û komployan kirin û wiha got: “Ji ber ku qirêjiyên wan hiştine astekî herî roj dest bi polîtîkayên qirêj dikin. Kesên êrîşî me dikin tenê xwe bêzar dikin. Em ê meşa xwe ya bi rêgez berdewam bikin. Hikûmet rexnekirin peywirma me ya sereke ye. Dibe ku hinek HDP’ê şaş vebêjin. Karê me hikûmet kontrolkirin û frenkirin e.” Demîrtaş anî ziman ku Tirkiyeyê partiyekî weke HDP’ê nedîtiye û li Tirkiyeyê ti caran tevgera rast a gelan ewqas bi hêz nebibû. Demîrtaş da zanîn ku ji ber vê yekê cîhan wan di nêz de dişopîne û wiha axivî: “Partiyên weke proje hatin hewl didin me bi projeyên xwe bidin bawerkirin. AKP bi projeyekê hat û wê bi projeyekê jî hilweşe. “ ‘REKTOR WEKE SEROKÊ AKP’Ê YÊ BAJAR TEVDIGERE’ Demîrtaş bilêv kir ku xwendekarên Zanîngeha Çewlîkê ji ber pêkanînên faşîzan ên rektoriyê 8 rojin di çalakiya greva birçîbûnê de ne û wiha pêde çû: “Berê xwe nedin ez jê dibêjim zanîngeh, rektor ji kadroyên Zanîngeha Firatê ye. Giyaseddîn Baydaş ê ku rektor ji xizmên xwe şîrketek ava kiriye. Li ser derê wê jî zanîngeh dinivîsîne lê... Niha ji xwendekaran re zextên faşîzan pêk tîne. Weke Serokê AKP’ê tevdigere. 24 seat li zanîngehê polîs hene. Di daxuyaniyeke herî biçûk de li hemberî xwendekaran lêpirsînan vedike û tên binçavkirin û ji dibistanê tên avêtin. Ji xwe re zanîngeheke malbatê ava kiriye. 5 xizmên xwe li cihê herî bi hêz bicih kirin. Çawa hîn destûr didin wisa bike.” ‘ÇIMA DAXUYANÎ 7 MEH BERÊ NEHAT KIRIN’ Demîrtaş, li ser îdeayên ku wê daxuyaniya hevpar 20 roj berê hatibûya kirin lê ji ber Demîrtaş dereng maye û wiha got: “Baş e ez dixwazim ji kesên vê yekê dibêjin re vê bipirsim; wê daxuyanî 7 meh berê hatibûya kirin, kê dereng hişt? Ji bo Tirkiyeyê wê nebaştir bûya? Çima 7 meh dereng hate hiştin bila pêşî bersiva vê bidin. Çima? Lewra xwestin di dîrokeke nêzî hilbijartinê çêkin, xeyala aştiyê bazar bikin. Çima em ji ber vê hêrsin, em dibin dijberê aştiyê. Ma bila bibêjin gaveke avêtibin heye, pêşniyareke wan heye, parlamento wê herî zêde meheke din bixebite ew jî wê bi nîqaşên pakêtê derbas bibe. Em ji we bawer nakin, bawer nakin çima hûn fêm nakin?» Demîrtaş, bal kişand ku hikûmet hê girtiyên nexweş jî bernedaye û ev tişt gotin: “Deh girtiyên nexweş di girtîgehan de jiyana xwe ji dest dan, te destûr neda ku nefesa xwe ya dawî li cem malbata xwe bidin. Ma te bend daxist, te kîjan zagona demokratîk anî. Ev hikûmet ji vê welatî re aştiyeke mayînde nikare bîne. ‘EM Ê GIRTÎGEHÊN Demîrtaş destnîşan kir ku heman rektor ZAROKAN BIGIRIN’ serokê beşa Kurdolojiyê ye û wiha axaftina xwe berdewam kir: “Ji ber ku got Zaza Kurd nîn in bû rektor. Gelo ev xwendekar koleyên we ne? Ez bang li wî rektorî dikim. Hedê xwe bizane. Destên dirêjî wan xwendekaran dibin wê bişkên. Dest ji wan pêkanînên xwe yên faşîst berdin. Em li zanîngehê aramiyê dixwazin. Em Serokê YOK’ê û Wezîrê Perwerdeyê dawetî peywirê dikin.” ‘ÇIMA ACIZ IN?’ Demîrtaş, diyar kir ku daxwaza HDP’ê ya herî mezin bila ti caran şer çênebe ye û çi dibe bila bibe alîgirê siyaseteke demokrasiyê ne. Demîrtaş, destnîşan kir ku di demek herî kurt de divê pêwîstiya bangawaziyê pêk bê, her keseke tiştê dikeve ser milên wan bikin û wiha got: “Baş e di vir de tiştê ya hikûmetê aciz dike çi ye? Dema em dibêjin em bawer nakin ev hikûmet aştiyê nayine, ma ev tê wateya me pêvajoyê xera kiriye. Mijara ku em û hikûmetê ya di meşa azadiyê de li hev nakin ev e ku ew dixwazin xeyala aştiyê bifroşin, em jî dixwazin aştiya rastîn wek xelatê bidin gelê xwe.” Demîrtaş, bal kişand ser binpêkirina mafan ên di girtîgehan de jî û anî ziman ku girtîgeh xistine rewşek ku mirov nikare saetekê di wan de bijî. Demîrtaş, bûyerên tacîz û tecawizên li ser girtiyên zarok ên di girtîgehan de bibîr xist û bang li Wezîrê Dadê kir û ev tişt gotin: “Dema te ev bûyer bihîst ti bi şev çawa rehet raket. Heke ez Wezîrê Dadê bûma min van bûyeran bihîstibûya balafir tinebûna jî ez ê bilez û bez heta girtîgehê beziya ma. Ma diviyabû ti neçûya ji rayedaran hesab nepirsiya? Hûn çawa li hember vê bêujdaniyê bêdeng man? Îleh hin kes bavêjin girtîgehê pêşî ji xwe destpê bikin. Werin em girtîgehên zarokan bigirin û di cihê wan de navendên rehabîtîlasyonê vekin.” Demîrtaş, diyar kir ku ew dixwaze di dawiya axaftina xwe de hilbijartinan bibîr bixe û da zanîn ku divê hilbijêr heta 9’ê Adarê qeydên xwe bikin. Demîrtaş, destnîşan kir ku bi yek dengî gelek tişt tên guhertin û xwest ku hemwelatî pir hesas tevbigerin. ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 Berdewama rûpela pêşîn… Di dawiya daxûyaniyê de bang li jinan hat kirin ku dest bidin hev têkoşînê bilind bikin. Çalakî bi dirûşmeyan bi dawî bû. Pîrozbahiyên 8´ê Adarê dê hefteyekê berdewam bikin Li Londonê 8’ê Adarê wê hefteyekê bi çalakiyan were pîrozkirin. Çalakiyên di 1’ê Adarê de bi meşê destpê kirin, wê bi nîşandana fîlm, meşa jinan a navendî û panelan dewam bike. Jinên Kurd ên li Londonê dijîn, di 1’ê Adarê de bi meşekê dest bi 3 çalakiyên 8’ê Adarê kirin. Bernameya çalakiyên ji aliyê Platforma Jinê ya 8’ê Adarê ve tê organîzekirin, bi vî rengî ye: Nîşandan Film: Dîrok: 5 Adar 2015 (Pêncşem) Saet: 18:30 Cih: Navenda çandê ya Tohum, Stoke Newington “Kirasê Mirinê: Hewîtî ” Şahiya 8´ê Adarê ya IMECE Dîrok: În, 6 Adar 2015 Saet: 10:30-15.30 Cih: MILDMAY COMMUNITY CENTRE, Woodville Road N16 8NA Meşa Jinan ya Mil- “Çima alîkariya navdewletî lazim e” panela çar partiyên mezin yên Kurdî li Londonê Piştî Daiş berê xwe dayî deverên Kurdistanê, gelek welatan soza alîkariyê daye Kurdan. Lê nûnerên çar partiyên mezin yên kurdistanî li Londonê dibêjin ku ev alîkarî têrê nake û pêdivî ye zêde bibe. lion Women Rise Dîrok: 7 Adar 2015 (Şemî) Saet: 12:00 Yer: Oxford Street (Selfridges) Panel û Şahî Dîrok: 8 Adar 2015 (Yekşem) Saet: 15:00-19:00 Cih: Navenda Civaka Kurd, Haringey Panel: “Ji Rojava heta Ewrûpa, berxwedana Jinan û Destkeftiyên wan” Panelist: Berfin Hezil, Hatice Güden, Feride Kumbasar Şahî: Sinevizyon, Folklor, Dengbêj, Paula Darwish, Koma Zelal û hunermendên surprîz ‘Iraqa yek perçe’ nemaye û lazim e cîhan jê şiyar bibe.” Nûnerê rêxistina Gorran nakokiyên dinavbera Hewlêr û Bexda, û nakokiyên di nava herêma Kurdistanê de, kirin sebeb: “Bexda bi mehan li du hev mûçeyên heremê neşandin. Van nakokiyan derfet ji Daiş re vekiriye ku berê xwe bidin Kurdistanê. Alan Şemo, nûnerê PYD li Brîtanya, got ku ev şer ‘sînora derbas dike.’ “Ji nû ve cîhan berê xwe dide me wek heval û ne wek dijmin. Cîhana rojava xeteriya Daişê bi cidî seh nekir, heya niha. Em, û grûpên din wek Artêşa Azad ya Sûriye, bend in li dijî Nûnerên PDK, YNK, Gorran û PYD hemû li ser yek mase runiştin, li gel berpirsê neteweyî yê saziya ‘Stop The War,’ John Rees. Civîna ku li zanîngeha Soasê pêk hat beşdarbûn kêm bû. Nûnerê PDK, Koşraw Axayî, jî ev çend anî ziman: “Mixabin ku ji 50 kesan kêmtir beşdar bûne, û mixabin ku piraniya wan Kurd in. “Ku di konferanseke wisa de, ku em banga alîkariya biyanî dikîn, biyanî wisa kêm bin cihê xemgîniyê ye.” Axayî anî ziman ku ‘sebebê sereke’ yê hebûna Daişê Malikî ye: “Sunnî ji aliyê hikûmeta Malikî de bi çendîn salan hatin tepeser kirin, û demê hikûmeta merkezî pirranî ji Şîeyan dihate pêkanîn, ev dibe cihê nerazîbûneke bişidet. Daiş jî temsîlkirina vê nerazîbûnê ye.” Axayî anî ziman ku lazim e kurd ‘bibin yek’ li hember vê xeteriyê. Û bi awayekî giran rexne li komela navdewletî jî kir: “Bi tenê hin alîkariyê dikin ku em ne bi paş bikevin, lê ne jî pêş bikevin. “Lazim e em qebûl bikin: Daiş dewlet in. Wexta me itîraf bi dewletbûna wan kir, lazim e em itîraf bi dewletbûna Kurdan jî bikin. Xewna Ji bo Kobanê û Şengalê li Londonê pêşangeh hat vekirin têrorê, hem ji bo Kurdan û hem ji bo cîhanê. “Kobanî nîşan da ku Daiş dikare bê şikandin. Bi koalisyoneke mezin me tev de êrişa wan şkand. Lazim e ev hevkarî berdewam bike.” Herwiha anî ziman ku lazim e “alîkarî rasterast bigehe wan kesên li erdê şer dikin,” û ne hikûmetên merkezî. Nûnerê YNK behsa bandora şer li ser aboriya Kurdan kir. Û pêwîstiya avakirina aboriyeke bi hêz ku karibe xwe li ber şer û nakokiyan bigre. Gotinên John Rees nerazîbûneke mezin ji aliyê her çar partiyan û kesên bîner dît. Wî digot ku lazim bû Brîtanya û Emrîke êriş li ser Diaşê nekiribana. Got ku lazim e Kurd ‘bi xwe’ şerê xwe bikin, ne bi alîkariya ‘imperiyalîstan.’ Alan Şemo bersivand û bi awayekî pêkenok got: “Bi alkariya wan ‘imperiyalîstan’ neba, wê welatê me beriya çend mehan bi tevayî bin destê Daişê ketiba.” Meclîsa Jinan ya Roj û Festîvala Fîlmên Kurdî ya Londonê bi hev re pêşangehek organîze kirin. Hatineyên ji vê pêşangehê wê bi rêya Heyva Sor a Kurdistanê ji Kobanê û Şengalê re bên şandin. Ji bo Kobaniyî û Şengaliyên ji ber êrîşên çeteyên DAIŞ’ê ji cih û warên xwe bûne, rojên În û Şemiyê li Mala Gel pêşangeheke wêneyan hat vekirin. Hatineyên ji pêşangeha ji aliyê Meclîsa Jinê ya Roj û Festîvala Fîlmên Kurd a Londonê ve hat organîzekirin, wê bi rêya Heyva Sor a Kurdistanê ji Kobaniyî û Şengaliyan re bên şandin. Pêşangeh bi wêneyên wênevanên cuda yên li ser Kobanê, Pirsûs û Başûrê Kurdistanê re, xwedî naverokeke dewlemend e. Di pêşangehê de her wiha xebatên Derya Erkan û Pinar Kalayci hatin nîşandan. Di beşa roja Şemiyê ya bernameyê de, bi rêya skype bi yekîneya çapemeniyê ya Kobanê re bi awayekî zindî têkilî hat danîn. Çapemeniya Kobanê rewşa dawî ragihand û diyar kir ku li gundên derdorê hînê pevçûn bi dijwarî dewam dikin. Wênevanên di pêşangehê de wêneyên wan hatin nîşandan: Aylîn Kizil, Firat Aygun, Gencer Yûrttaş, Lezgîn Kanî, Husamettîn Bahcecî, Refîk Tekîn, Tolga Sezgîn, Sanar Sen, Fatma Çelîk, Yasîn Akgul, Yûnûs Emre Aydin, Meltem Ay, Erem Kansoy, Gaîl Orensteîn û Aladdîn Sînayîç. ÇARŞEM, 04 ADAR 2015 2 Xaçepirs PÊKENOK Bersiva Hefteya Borî Apê Musa Li Dadgehê ye Apê Musa gelek caran ketiye dadgehan û derketiye pêşiya dadgeran. Carekê dîsa Apê Musa bi sucdariya ku dixwaze “Tirkiye parçe bike” derdikeve dadgehê. Dadger ji Apê Musa dipirse; “Musa Anter, tu cûdaxwazî?, Dozger dibêje k utu dixwazî welat parçe bikî. Kat u dibêjî çi?” Apê Musa wiha bersiva Dadger dide; “Dadger beg!, Ma qey welat xiyar e, ez ê parçe bikim? Himbêzek ramûsan man li keviya çêm Te gotibû îşev ez têm, Îşev, beriya hîv dagere kevan... Ma gund raneza, ma sa ranezan Xayînê, tê bihata... Dilê min sed carî di sînor werbû! Tu bihata, kaniyek din li Xanikan zêde d’bû Tu bihata, Nêrgizlokê j’êvar de rêber bû Tu bihata, xewlecî bû binê pirê; Kîjan xofê nehişt ku tu bidî rê Xayînê, tu bihata Ev dil li dû te Binxet nedibû! .... ARJEN ARÎ telgraf.co.uk Çarşem, 04/03/2015 Pîrozbahiyên 8´ê Adarê Bi Silavkirina Serkeftina Kobanê Destpêkir Pîrozbahiyên 8´ê Adarê yên li Londonê bi meşa ´Silavkirina berxwedan û serkeftina jinan li Kobanê´ destpêkir. Bi dehan jin ji îstasyona Manor house heta parka Turnpike Lane meşiyan. Meşa ku ji hêla Platforma Jinan ya 8´Adarê ve hatî organîze kirin roja Yekşemê bi tevlîbûna gelek jinan hat li darxistin. Jinên ku bi pankarta li ser “Bijî 8´ê Adarê”, “Bîjî berxwedana me ya Kobanê” nivîsî meşiyan bê navber dirûşmên wek ´jin jiyan azadî´, ´dest nede keda min, bedena min û nasnameya min´ qêriyan. Di daxûyaniya hevpar ya li ser navê platforma jinan ya 8´ê Adarê hatî xwendin de banga bilindkirina têkoşîna li hember tûndiya li ser jinê hat kirin. Di daxûyaniyê de wiha hat gotin; “Li her deverê cîhanê tûndiya li ser jinê berdewam dike. Li Ukrayna 40 jin wekî ganîmeta şer hatin revandin. Li Rojhilata Navîn li hember jinan êrîşên hovane her roj zêdetir dibin. 3 hezar Ji bo Kobanê û Şengalê li Londonê pêşangeh hat vekirin Rûpel 3 jinên Êzîdî ji hêla çeteyên Daîş´ê ve hatin revan din û rastî tecavûzê hatin. Li Ewropayê her roj 7 jin tên qetil kirin. Li Brîtanya hefteyê du jin tên qetil kirin… Ji rûpela 3´yan berdewam dike “Çima alîkariya navdewletî lazim e” panela çar partiyên mezin yên Kurdî li Londonê Rûpel 3 Demîrtaş: Em ê girtîgehên zarokan bigirin Rûpel 4 Ziman Hebûna Me Ye Rûpel 9 Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 458