5. Süreç İnovasyonu - M.Mesut BANAZILI......... ANA SAYFA
Transkript
5. Süreç İnovasyonu - M.Mesut BANAZILI......... ANA SAYFA
Süreç innovasyonu, sisteminizdeki maliyet unsurlarını sistem dışına çıkarmakla ilgili tüm yenilikleri ifade eden bir kavram. Yani. işinizi yerine getirirken atmanız gereken tüm süreç adımlarıyla genel anlamda tüm tedarik zincirinde yaratacağınız devrimci çözümlerle maliyetleri radikal bir şekilde düşürmek, sürati arttırmak ve verimliliği olabilecek en üst noktaya çıkarmayı ifade eden bir kavram. Ama ‘maliyetleri sistemin dışına çıkarmak tanımı, benim benimsenmesini arzu ettiğim tanım. Ayrıca süreç innovasyonu, innovasyon konusu hakkında insanların en fazla yanılgıya düştükleri konulardan birisine açıklık getirmesi bakımından da önemli bir yenilikçilik türü. İnnovasyon çoğu kez ve pek çok kişi tarafından ileri teknoloji geliştirmek ve özellikle de yeni ürün icat etmekle ilgili bir şey olarak algılanıyor. Oysa bunun doğru olmadığını ben bugüne dek yazdığım muhtelif yazılarımda defalarca vurguladım. İnnovasyon, şirketinizin yepyeni karlılık alanları ve fırsatları yaratmasıyla ilgili bir kavram. Ancak ne var ki, karlılık fırsatları sadece pazaryerinde ortaya çıkar diye bir şey söylemek doğru değil. Bir yönetici ve iş adamının iş idaresi ile ilgili olarak sahip olması gereken en önemli bilgi kar denkleminin içeriğidir. Kar denklemi, toplam ciro (gelir) ve toplam maliyet arasındaki farkı tanımlar. Yani k.r eşittir toplam gelir eksi toplam maliyettir. Şirketlerin asıl var oluş nedeni toplam karı arttırmaktır. Yani k.rı maksimize etmek. Şirketlerin diğer bütün amaçlan bu temel amacın yanında tali amaçlar olarak kalır. Bu durumda da her şirketin kendine kar denklemindeki farkı azami kılmak gibi bir hedef belirlemesi elzemdir. Bu fark bir yandan toplam ciro ve diğer gelirleri azami kılmak için çaba gösterirken diğer yandan da ve eş zamanlı olarak toplam maliyetleri asgariye indirmek için çaba göstermek suretiyle büyütülebilir. Yani şirketlerin kr maksimize etmeleri demek aslında bir yandan satış gelirlerini arttırıcı önlemler alırken diğer yandan ve aynı anda da maliyetleri düşürücü önlemleri almaları demektir. Ama her ikisi de birden ve her ikisi de aynı anda. Günümüz dünyasında artık gerek satış gelirlerini arttırma ve gerekse maliyetleri azaltma konularında piyasalarda bilinen ve herkesin haberdar Olduğu yöntemlerle iş yapmak karlılık açısından istenilen sonuçları verememektedir. İşin aslı, hemen herkes benzer yöntemleri izlemekte olduğu içindir ki karlılıklar sürekli olarak düşmektedir. Çözüm, her iki alanda da. yani satış gelirlerinin arttırılması ve aynı zamanda tüm maliyetlerin düşürülmesi alanlarının her ikisinde de bugüne dek kimsenin aklına gelmeyen yaratıcı, yenil ikçi yöntemler bulmakta yatmaktadır. Yani innovasyonda. Daha önceki kitaplarımda denklemin gelir kısmını arttırmak için ne tür innovasyonlar yapmanız gerektiğini ve bunları nasıl yapacağınızın yöntemlerini anlattım. Ama en az gelir arttırmak kadar önemli olan konu, maliyetleri sistem dışına çıkarmanızı sağlayacak olan yeni fikir ve uygulama yöntemlerinin bulunması. İşte bu yöntemler süreç innovasyonu ya da operasyonel innovasyon adı veriyoruz. Şirketinizin işini yaparken bilfiil yerine getirdiği temel etkinlikler üzerinde yapılacak olan çarpıcı yenilikler suretiyle rekabetten daha ucuz, daha hızlı ve çok daha verimli bir şekilde tedarik etmek, üretmek ve teslim etmek. Özellikle daha henüz verimlilik konusunda yapabilecek çok fazla şeyi olan Türkiye şirketleri için bu alan hayatta kalmak ve hatta karlılığı yeniden yakalayıp büyümek için çok yaşamsal öneme sahip olan bir alan. Ayrıca, tüm operasyonlarınızda yapacağınız devrimci değişiklikler suretiyle şirketinizin iş modelini de yeniden tanımlayabilir ve müşterilerinize başka hiçbir yerde yaşamadıkları deneyimleri yaşatabilirsiniz. O zaman dilerseniz süreç ve operasyonel alanlarda tüm dünyaya örnek olabilecek başarılı birkaç örneği anlatayım ve bu yenilikleri nasıl yaptıklarının ayrıntısını sizlere aktarayım. Yalnız bu satırları okurken sizden ricam “Bunlar Türk firması değil, bize uymaz” gibi beylik karşı çıkma içgüdünüzü bir kenara koymanız ve bunun yerine “Akıllı olan herkesten öğrenecek çok şeyimiz olabilir” düşüncesiyle okuduklarınıza yaklaşmanız. Amacımız zaten dünyanın en akıllı uygulamalarını öğrenip bunlardan aldığımız ilhamla daha iyilerini, daha farklı olanlannı ve daha önce kimsenin aklına gelmeyen innovasyonları yapıp, hakkında öyküler anlatılan şirketler haline gelmek değil mi? Wal-Martzşirketininzçarpıcızyenilikleri Wal-Mart, ABD kökenli bir perakende devi. Ülkemizde faaliyet göstermedikleri için genelde hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz bir kuruluş. Ancak ne var ki, ExxonMobil şirketinin bu yı1 yüksek petrol fiyatları sebebiyle kazandığı dünyanın en büyük şirketi unvanını bir kenara bırakırsak, Wal-Mart insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük şirketi. Aynı zamanda dünyanın en fazla kişiye istihdam sağlayan özel şirketi. İskontolu fiyat üzerine geliştirdikleri iş modeli bugün dünyanın en başarılı olanı. 2005 yılı ciroları 316 milyar dolar. Yani, Türkiye’nin ülke olarak yarattığı tüm gelirden fazla uzak olmayan bir rakam. Şirket bu başarısını çok yüksek fiyatlı ürünler satarak sağlamıyor. Tersine, mağazalarında satılan yaklaşık 80.000 kalem ürünün ortalama fiyatı yalnızca 3 dolar. Ve şirketin en fazla satan ilk 15 lokomotif ürününün fiyatı da ortalama 2.97 dolar. Yani Wal-Mart dünyanın en büyük cirosunu böylesine küçük rakamlarla yapıyor. Ve kr ediyor. Diyebilirsiniz ki bu kadar küçük fiyatlarla kir etmek nasıl mümkün olabilir? Yanıt: Operasyonel innovasyonla. Wal-Mart, operasyonel ve süreçlerle ilgili yenilikler konusunda dünyanın en yaratıcı firmalarının başında geliyor. Ve bu sayede elde ettiği tasarruflar, şirketi böylesine düşük fiyatı ürün satışına rağmen dünyanın en ciddi karlılığa sahip firmalarının biri haline getiriyor. Wal-MartzTakımları Şirketin en önemli innovasyonlarının başında Wal-Mart takımları ya da ekipleri adı verilen ve tedarikçi şirketin elemanlarıyla Wal-Martın ilgili kategori elemanlarından oluşan verimlilik arttırma takımları fikri geliyor. Bu gerçekten de perakendecilik tarihinde daha önce hiç kimsenin düşünemediği, ya da düşünmeye cesaret bile edemediği bir yenilik. İlk kez 1989 yılında uygulamaya koydukları bu Wal-Mart takımları bugüne dek öylesine kabul görüp yaygınlaşıyor ki, şirketin genel merkezinin bulunduğu Bentonville şehrinde bugün tam 700 farklı tedarikçinin ofisi yer alıyor. Bu ofislerin görevi de Wal-Mart takımları için gerekli şirket elemanlarını barındırmak. Takımların gerek Wal-Mart’ın gerekse tedarikçi firmaların sistemlerinden maliyetleri dışarı çıkarması, karşılıklı güven ilişkisi içinde ortak bir şekilde ‘tüm sistemi nasıl daha verimli hale getirebiliriz’ sorusuna birlikte yanıt aramak sonucunda gerçekleşiyor. Bu takımlardan ilki dünyaca ünlü hazır giyim satıcısı Sarah Lee şirketi ile kuruluyor. Wal-Mart Sarah Lee şirketine gidip şöyle diyor: “Bizim satış hacmimizin ne büyüklükte olduğunu biliyorsunuz. Bu büyüklükte bir alıcı bulamayacağınıza göre bizimle sıkı fıkı çalışmaya ihtiyacınız var. Hatta buna mecbursunuz. Wal-Mart olarak bizim stratejik hedefimiz sürekli olarak sattığımız malların perakende satış fiyatlannı ucuzlatmak. Sürekli olarak. 0 nedenle örneğin size her yıl başında gelip fiyatınızı yeni baştan indirmenizi isteyeceğiz. Bunun yerine size şöyle bir önerimiz var. Siz bütün defterlerinizi bize açın ve biz de sizin hangi hacimde ne kazandığınızı net olarak görüp, ikimiz için de olabilecek en makul fiyatta anlaşalım. Ayrıca bütün operasyonel ve süreçlerinizle ilgili detaylarınızı da bizimle paylaşın ki. biz kendi bilgi ve deneyimlerimize dayanarak size daha nerelerde verimlilik sağlayabilirsiniz konusunda yardımcı olalım. Siz bu önerileri değerlendirip maliyetlerinizi düşürün, biz de bu maliyet tasarruflarını müşterimize daha düşük fiyatlar olarak yansıtalım, herkes kazansın.” Bunun üzerine, yani bilgileri alıcıdan saklamak yerine açıp paylaşmanın sonucunda örneğin şöyle önemli bir maliyet unsurunu sistem dışına çıkarabiliyorlar. Sarah Lee zaten hali hazırda (1989’da) Güney Amerika ülkelerinde tekstil ve giyim üretimi yaptırıyor. Bu ürünleri Wal-Mart depolarına ulaştırmak için önce farklı ülkelerden gelen ürünler güneydoğu ABDdeki dağıtım merkezlerinde toplanıyor. Sonra bunlar ülkenin farklı bölgelerindeki Sarah Lee depolarına gönderiliyor. Oradan da yeniden farklı şehirlerdeki Wal-Mart depolarına dağıtılıyor. Sarah Lee takımındaki Wal-Mart elemanlarıyla bu bilgiler paylaşılınca, Wal-Martın (Meksika sınırına yakın eyalet olan) güney Florida’daki kendi mağazalarına mal teslim edip boş dönen yüzlerce kamyonu Olduğu ortaya çıkıyor. O zaman bu kamyonlar boş döneceğine, Sarah Lee ürünlerini alıp doğrudan Wal Mart dağıtım merkezlerine teslim ederse, bu bölgede Sarah Lee araçlanna artık gerek kalmaz ve sistemde önemli iki aşama eliminezedilmişzolur. Her iki şirketin bu sayede tasarruf ettikleri rakam yüzde 1 .5 ila yüzde 2 arasında. Bunlar size başta küçük rakamlar gibi gelebilir ama sadece Sarah Lee şirketinin Wal-Mart ile yaptığı ticaretin boyutunun bugün 1 milyar dolardan fazla olduğunu düşündüğünüzde rakamın ne denli önemli olduğunu daha kolay anlarsınız. Wal-Mart bu tasarrufun üçte birini talep ediyor, Sarah Lee diğer üçte birini ve son üçte bir ise Wal-Mart tarafından nihai müşteriye fiyat indirimi olarak yansıtıhyor. Şimdi bir de Sarah Lee gibi daha yüzlerce büyük tedarikçi olduğunu düşünürseniz, o zaman bu farklı Wal-Mart takımlarıyla yapılan benzer operasyonel innovasyonlar sonucu elde edilen tasarrufların rakamsal boyutunu tahmin etmekte güçlük çekmezsiniz. Yine Sarah Lee örneğiyle devam edersek, bu takım çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan bir başka saptama ve bunun sonucunda bir dizi daha önemli maliyetin sistem dışına atılması şöyle gerçekleşiyor. Sarah Lee firmasının Hanes isimli birimi iç çamaşırıyla iştigal ediyor. Normalde bu çamaşırlar Wal-Mart dağıtım merkezlerine altı düzinelik büyük karton paketler halinde gönderiliyor. Ancak Wal-Mart takımı çalışması içinde tüm operasyonel adımları birer birer masaya yatırıp sorgulamaya tabi tuttuklarında, örneğin bu iç çamaşırlarını münferit Wal-Mart mağazalarının aslında üçer düzine olarak sipariş ettiklerini, bu sebeple de Wal-Mart dağıtım merkezlerinde bu kolilerin önce açılıp ardından tekrar üçer düzinelik paketler halinde yeniden paketlendiğini keşfediyorlar. Bunun yerine Sarah Lee artık Wal-Mart dağıtım merkezlerine üçer düzinelik paketler halinde teslimat yapmaya başlıyor. Bu ve bunun benzeri aç kapa işlemlerinin getirdiği işgücü saati tasarrufları inanılmaz büyük boyutlarda olabiliyor. Paletler üzerinde teşhir Bugün iskontolu fiyatlarla satış yapan Wal-Mart benzeri büyük marketlere ‘büyük koli’ (big box) mağazaları adı veriliyor. Bunun ana sebebi, WalMartin tüm Amerika’da yaygınlaştırdığı euro-paletler üzerinde teşhir sistemi. Aslında fikir ilk kez Fransa’da Carrefour mağazaları tarafından uygulanmış ama Wal-Mart 1991-2 yıllarında bu fikri alıp tüm ABD’de yaygınlaştıran firma olmuş. Normalde mamul ürün fabrikadan kamyonlara, 1OOcmx12Ocm boyutlarındaki ahşaptan veya plastikten yapılmış olan ve forkliftlerin alttan çatallarını takip kolayca kaldirabilecekleri platformlar üzerinde yüklenirler. Paletlerin üzerine yığılmış olan koli içindeki ürünlerin üzerleri şrinkle paketlenir ve mağazada bu paletler boşaltılıp ürünler depoya tekrardan yüklenir. Oysa bu malları paletler üzerinde teşhir etmek, birden fazla maliyet unsurunu mağazanın dışarısına çıkarabilecek çok harika bir fikir olabilir. Öyle ya, paleti forkliftle geniş koridora getirip bırakacaksınız, üzerindeki şrink paketi açacaksınız ve büyükçe fiyat etiketleri koyup yerinde satmaya başlayacaksınız. Böylelikle depo yeri, istifleme, mağaza-içi raf yeri ve raflara istifleme maliyetleri çok ciddi olarak ortadan kalkacak. Gerçekten de perakende sektörü için çok önemli bir innovasyon olarak kabul edilen palet üzeri teşhir, Wal-Mart sisteminden çok ciddi maliyetleri dışarıya çıkarmaya yardımcı oldu. Wal-Mart’ınzdehası:zÇaprazzYükleme Wal-Mart Takımları buluşu, şirketin maliyetlerini azaltmak için başvurduğu üç temel yoldan biriydi. Bu yolla şirket, tedarikçilerinin maliyetlerini düşürmelerine yardımcı oluyor, bu da sonuçta kendisine düşük maliyetler olarak yansıyordu. Bunun innovatif yanı, Wal-Martın tarihte daha önce hiç kimsenin yapmadığı ölçeklerde karşılıklı bilgi paylaşma girişiminde bulunmasıydı. Şirketin operasyonel innovasyonları ikinci olarak, dünyanın neresinde olursa olsun tedarikçisinden Wal-Mart’ın dağıtım merkezine uzanan tedarik zincirini hiç pürüzsüz ve en az maliyetle çalışır hale getirmek hedefi üzerine odaklandı. Ve üçüncü stratejik hedefleri de, bilişim sistemlerini sürekli yenileyip iyileştirerek müşterilerin satın aldığı ürünleri kesin bir hassasiyetle bilmek ve rafların doğru zamanda doğru ürünlerle doldurulmasını sağlamak amacıyla bu bilgileri aynen tedarikçilerine aktarmaktı. Tedarik zincirinin pürüzsüz ve en az maliyetle çalışmasını sağlayacak en çarpıcı buluşların başında da elbette adına çapraz-yükleme (cross docking) denilen sistem geliyordu. Çapraz-yükleme, bir lojistik terimi olup bir depoya gelen kamyonlardaki malları, herhangi bir depolama yapmadan depodan gidilecek yerlere mal götürecek olan kamyonlara paylaştırarak aktarma işlemine verilen isim. Wal-Mart bu sistemin mucidi ve şu an için dünyadaki en etkin uygulayıcısı. Dünya Düzdür kitabının yazarı Thomas Friedman bizzat gidip gözlediği Wal-Mart çapraz-yükleme sistemini bakın nasıl anlatıyor: “350.000 metre karelik dağıtım merkezinde binanın bir tarafında çok sayıda beyaz WalMart TIRı, binlerce farklı tedarikçiden getirdiği kutuları boşaltıyor. Büyüklü küçüklü kutular, her indirme peronundan geçen taşıma bantlarına konuyor. Bu küçük taşıma bantları, küçük derelerin birleşip büyük ve güçlü bir nehir haline gelmesi gibi, büyük bantları besliyor. Haftada yedi gün, günde 24 saat, tedarikçilerden gelen kamyonlar on beş kilometrelik bu taşıma bandı derelerine kutu akıtıyor. Taşıma bandı, dereleri de kutulardan oluşan büyük bir nehre dönüştürüyor. Ama bu, gösterinin sadece yarısı. Wal-Mart nehri binanın öbür tarafına akarken her kutunun üzerindeki barkod, elektronik bir okuyucu tarafından okunuyor. Binanın öbür tarafında nehir tekrar yüzlerce dereye aynlıyor. Her derenin başındaki elektronik kollar uzanıp, belirli Wal-Mart mağazaları tarafından sipariş edilmiş kutuları ana nehirden ayırıp kendi deresine sokuyor. Buradaki taşıyıcı bant da bu kutuları, bekleyen bir Wal-Mart kamyonuna götürüyor. Kamyon ise yüklenen kutuları ülkenin kim bilir neresindeki bir WalMart mağazasının raflarına götürüyor.” İşte ‘üreticiden doğrudan satın alma’, bu mallan doğrudan kendi dağıtım merkezlerine aktarıp orada çapraz yükleme yaptıktan sonra hiç depolayıp hiç bekletmeden sevkiyat konusundaki geliştirmiş olduğu bu eşsiz sistem ve mağazalardaki ürün satış ve stok bilgilerini anında tedarikçisine aktaran Retail Link isimli bilgi paylaşım sisteminin tedarikçiye sağladığı verimlilikler sayesinde Wal-Mart toplam maliyetlerinde yüzde lO’a varan tasarruf sağlayabiliyor. Ve elbette bu saymış olduğum üç temel operasyonel iyileştirme ‘odak’ alanlarında bunlar gibi irili ufaklı daha binlerce innovasyon yapmak suretiyle.