Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı

Transkript

Önleyici diplomasi Bir seçim değil, gereklilik Türkiye`nin ilk PAN Parkı
Sayı: 77
Mayıs 2012
Önleyici diplomasi
Bir seçim değil, gereklilik
Türkiye'nin ilk PAN Parkı:
Küre Dağları Milli Parkı
BM Genel Sekreter Yardımcısı
Rebeca Grynspan Türkiye’deydi
Rio+20’de Türkiye'yi temsil edecek
en iyi uygulamalar açıklandı
Yeryüzünde Bir Gün:
Küresel bir film deneyimi
Mukim Temsilciden: Önleyici
diplomasi - Bir seçim değil,
gereklilik*
İnsan hakları ve kalkınma, Birleşmiş Milletler ’in iş kapsamının
iki ayağını oluşturuyorsa, üçüncü ayağı da barıştır.
Ankara, Mayıs 2012
Daha şanslı olanlar için barış, insanın ruhunu zenginleştiren ve, aynı
zamanda, seçimlerini özgürce gerçekleştirmelerini ve genişletmelerini
sağlayan bir melodi gibi gelir kulağa.
O kadar şanslı olamayanlar içinse barış, insanların çok değer yüklediği ve
bir gün gerçekleştirmek için can attığı uzak bir rüyadan; insanların
kendilerini ölümün, hastalığın, intikamın ve karşılıklı suçlamaların, yetkisiz
kılınmanın ve mahrumiyetin pençesinden kurtarmak için verdiği bitmek
bilmeyen bir mücadeleden ibarettir.
Barışı, kendilerinden binlerce kilometrelerce uzakta yaşayan yardıma
muhtaç insanlara yapılan bir bağış olarak görenler için barış avuntu
kaynağıdır. Barışı, tişörtlerinde bir sembol olarak gururla taşıyanlar için
barış ilham kaynağıdır. Barış, insanlığın, zulme ve baskıya karşı savaşmak
için el ele verdiği topraklarda gelecek nesillere daha iyi bir gelecek
bırakmak için taşıdığı bir umuttur.
Birleşmiş Milletler için barış tam zamanlı bir iştir. Birleşmiş Milletler, sivilleri
koruyor, seçimleri denetliyor, eski muhariplerin silahsızlanmasını sağlıyor,
çocuk askerleri savaş ağalarının pençesinden kurtarıyor, çatışma sonrası
yaraların sarıldığı döneme katkıda bulunuyor ve, daha da önemlisi,
savaşları önlemek için diplomasinin tüm olanaklarını seferber ediyor.
Birleşmiş Milletler, 1945’ten beri 180’den fazla barış anlaşmasının
müzakerelerine destek verdi ve bölgesel çatışmaları sonlandırdı.
Birleşmiş Milletler, barışı koruma, sağlama ve temin yöntemleriyle
başkalarının gidemediği ya da gitmeyi reddettiği yerlere ulaşıyor;
başkalarının yapamadığını veya yapmayı reddettiğini yapıyor. Birleşmiş
Milletler, dünyanın birçok yerinde çeşitli düzeylerde ve çeşitli yol ve
yöntemlerle barışı sağlama yoluna baş koymuş bir kuruluştur.
Önleyici diplomasi, Birleşmiş Milletler’in küresel anlamda barışın galip
gelmesi için kullandığı araçlardan biridir. Çatışmanın krize dönüşmeden
önlenebilmesi hayati önem taşıyor.
Çatışmanın önlenmesinde başarısız olmanın son derece maliyetli
olduğunu ve bundan en çok masum sivillerin zarara gördüğümü biliyoruz.
Rakamlar da bu acı gerçeği gözler önüne seriyor.
1990’dan beri çatışma temelli ölümlerin yaklaşık %90’ını siviller
oluşturuyor. Bunların %80’i de kadın ve çocuk.
Çatışmaların ekonomik sonuçları da oldukça büyük zararlar veriyor. Dünya
Bankası bir çatışmanın ortalama masrafının orta ölçekte gelişmekte olan
Shahid Najam
UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi ve
BM Türkiye Mukim Koordinatörü
bir ülkenin 30 yıllık gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesine eşit olduğunu
hesapladı.
Çatışmaların önüne geçmek
Önleyici diplomasi, Birleşmiş Milletler’de yıllardır mevcut olan bir fikir.
Yakın zamanda, Genel Sekreter Ban Ki-moon’ın gayretleri ve üye ülkelerin
desteğiyle, Birleşmiş Milletler’in önleyici diplomasi mekanizması geliştirildi
ve genişletildi.
Üye ülkeler gerçekten de çatışmaların önüne geçilmesine daha fazla vurgu
yapıyor ve bu gayretler içinde Birleşmiş Milletler için daha etkin ve ileriye
dönük bir rol öngörüyorlar.
Bu ilginin tekrar alevlenmesinde etkili olan birkaç neden var. Bunlardan
ilki, silahlı çatışmaların bireyler, toplumlar ve ekonomiler üzerindeki yıkıcı
ve tekrar eden etkisi.
Bundan öte, sessiz başarılar nadiren haberlerde yer alsa da, yakın zamanda
sonuç veren birçok gayret, duruma bir teşhis koymayı amaçlayan bir
yaklaşımla, erkenden uyararak, çabuk karşılık vererek ve ortaklıklar
kurarak, uluslararası toplumun, tırmanan krizlerde yaşanan gerginlikleri
oradan kaldırılmasına yardımcı olabilmesinin ve tarafların anlaşmazlıkları
barışçıl bir yaklaşımla çözmesine destek olabilmesinin mümkün olduğunu
tekrardan doğruladı.
Uluslararası toplum, arabuluculuk, olanak sağlama ve diyalog kurma
konularında ulusal kurumları ve mekanizmaları desteklemeye ve ulusal
teşekküllerin ricası doğrultusunda çatışmaları önlemeye yönelik ulusal
sistemlerin kurulmasına yardımcı olmaya devam etmek zorunda.
Sivil toplum kuruluşlarını, özellikle de barışçıl değişim getirebilecek
kadınları ve gençleri, bu önleyici gayretlere dahil etmek çok önemli.
Birleşmiş Milletler, bu süreci hızlandırmak ve bir değişim oyuncusu olarak
görevini yerine getirmek için her duruma uygun çözümler geliştiriyor.
Felaketlerin, yoksulluğun, istikrarsızlığın en olumsuz yönlerinden
etkilenmeden yaşayan bizler, daha talihsiz olanları görmezden gelemeyiz.
Suistimalin ve ilgisizliğin katlanarak artan etkileri eninde sonunda tüm
insanlığı içine alabilir.
Bizler, Birleşmiş Milletler olarak daha etkin önleyici diplomasinin bir
seçenek değil, bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Dünyamızı herkes için
daha yaşanılabilir bir yer haline getirmek için haydi işbirliği yapalım.
* Shahid Najam
Najam, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi ve BM Türkiye Mukim
Koordinatörü
Türkiye'nin ilk PAN Parkı: Küre Dağları Milli
Parkı
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında yapılan çalışmalar ile Küre Dağları Milli Parkı
Avrupa’da seçkin korunan alanları simgeleyen PAN Parks ser tifikasını almaya hak
kazandı.
Ankara, Mayıs 2012
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından 2000 yılında milli park ilan edilen Küre Dağları Milli Parkı
için, Türkiye’nin ilk PAN Parks adayı milli park olması süreci 2006 yılında başladı. 2006’dan bu yana devam eden bu
adaylık süreci 17 – 21 Nisan 2012 tarihleri arasında uluslararası bağımsız denetmenler tarafından yapılan çalışmalar ile
sona erdi.
Denetmenler alanda bugüne kadar yapılan çalışmalarla sertifika konusunda bir hayli yol alındığını belirtti. Küre
Dağları Milli Parkı’nın yabanıllığı, sürdürülebilir turizm potansiyeli ile yöre halkı ve kamu kurumlarının koruma ve
sürdürülebilir turizm uygulama süreçlerine etkin katılımlarından oldukça etkilenerek oluşturdukları olumlu görüş
içeren raporlarını PAN Parks Vakfı Yönetim Kurulu’na sundular. PAN Parks Yönetim Kurulu 23 Nisan 2012 tarihinde
yaptığı toplantı ile Küre Dağları Milli Parkı’nın PAN Parks ağına katılımını onayladı.
Bu karar ile Küre Dağları Milli Parkı Türkiye’deki ilk, Avrupa’da ise PAN Parks sertifikalı 13. korunan alan oldu.
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi" Orman ve Su İşleri
Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) Türkiye Ofisi ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ortaklığında 2008 yılından beri Küre
Dağları Milli Parkı’nda uygulanıyor.
PAN Parks nedir?
PAN Parks (Korunan Alanlar Ağı Parkları), Avrupa’ya özgü, bağımsız bir korunan alan sertifikalandırma sistemidir. Bir
korunan alanda sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi yoluyla tabiatın daha iyi korunmasını sağlamayı amaçlıyor. PAN
Parks logosu Avrupa’da milli parklar için hem doğal değerler hem de sürdürülebilir turizm açısından bir seçkinliğin
işareti.
Bir korunan alanın PAN Parks sertifikası alabilmesi için aşağıdaki 5 kritere sahip olması gerekiyor:
Kriter 1 – Zengin doğal miras: Korunan alan içinde en az 10.000 hektar yabanıl alanın varlığı.
Kriter 2 – Doğa Yönetimi: Korunan alanın yönetim planının olması.
Kriter 3 – Ziyaretçi Yönetimi: Korunan alanın ziyaretçi yönetim planının olması.
Kriter 4 – Sürdürülebilir Turizm Stratejisi: PAN Parks bölgesi için sürdürülebilir turizm gelişme stratejisinin olması.
Kriter 5 – Yöresel ortaklıklar: Bölgede belirli kriterler çerçevesinde çalışan yerel işletmeler ve korunan alan yönetimi
arasında yerel iş ortaklıklarının kurulması.
PAN Parks Benefits for Turkey
• Küre Mountains National Park natural and cultural values will be well known and this will support the protection of
park at global level.
• This will support creation of alternative livelihoods for local people living around the national park through
sustainable tourism activities.
• Turkey’s international prestige on nature conservation sector will be increased.
• Küre Mountains National Park will be model for other protected areas in Turkey on nature conservation, national
park and visitor management systems, and development of sustainable tourism activities around protected areas at
international level.
• Protection of cultural values and traditional architecture will be more important.
• Local businesses will serve and prepared products under high quality standards.
• Incremental increase in international tourist numbers as a result of activities of international promotion and being a
desired tourism destination.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı
Rebeca Grynspan Türkiye’deydi
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve UNDP Başkan Yardımcısı Rebeca
Gr ynspan, Nisan ayında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Ankara’da
temaslarda bulundu.
Ankara, Mayıs 2012
Grynspan ziyareti kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı Serdar Çam ile görüştü.
Rebeca Grynspan, Ankara’da Türk basınının sorularını da yanıtladı.
UNDP Başkan Yardımcısı Rebeca Grynspan, Ankara temaslarının ardından İstanbul’da AWID (Kalkınmada Kadın
Hakları Derneği ) Uluslararası Kadın Hakları ve Kalkınma Forumu’na katıldı.
Düşler Akademisi’ni ziyaret
Mart ayında da İstanbul Küresel İnsani Gelişme Forumu kapsamında İstanbul’da bulunan Grynspan, forumdaki yoğun
programının dışında Düşler Akademisi’nin konuğu olmuştu.
Düşler Akademisi binasını gezerek yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan Grynspan ritim ve bale-caz dans
atölyelerinde Düşler Akademisi öğrencileriyle bir araya geldi.
Düşler Akademisi ekibiyle kısa bir görüşme yapan Grynspan, Ayder’in yürütmekte olduğu projeler ve Ayder-UNDP
ortaklığı hakkında da bilgi edindi.
Rio+20’de Türkiye'yi temsil edecek en iyi
uygulamalar açıklandı
Haziran 2012'de Brezilya'da düzenlenecek olan Rio+20 Birleşmiş Milletler
Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda (Rio+20) sürdürülebilir kalkınma ve yeşil
ekonomi uygulamalarıyla Türkiye'yi temsil edecek en iyi uygulamalar açıklandı.
Ankara, Mayıs 2012
Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) kolaylaştırıcılığında yürütülen
Rio+20 Zirvesi hazırlıkları çerçevesinde Türkiye'nin başarılı uygulamaları İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma
Derneği (SKD) desteğiyle seçildi.
Rio+20 Zirvesi'nde sunulacak ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ve 'Yeşil Ekonomi' kavramlarını destekleyen En İyi Ülke
Uygulamaları iş dünyasından şirketler; kamu kurumları; üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen
proje ve programlar arasından belirlendi.
Türkiye'yi Rio+20 Zirvesi'nde temsil edecek olan en iyi uygulamaların açıklandığı toplantıya Kalkınma Bakan
Yardımcısı Mehmet Ceylan, SKD Başkanı Galya Frayman Molinas ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Mukim
Temsilcisi Shahid Najam katıldı.
Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma konusunda yaşadığı deneyimin örnek
uygulamalarla ortaya konması ve bunların uluslararası platformlara taşınmasının önemini vurguladı.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Shahid Najam şunları söyledi:
“Bildiğiniz üzere, Rio+20 Konferansı’na yalnızca iki ay kaldı. Rio+20 taslak çıktı belgesinde, ülkelerin sürdürülebilir
kalkınma ve yeşil politika planlama ve uygulama süreçlerini kolaylaştırmak üzere, bölgesel, ulusal ve yerel düzeydeki
iyi uygulamalar da dâhil deneyimleri paylaşma ihtiyacının altı çizilmiştir. Belge, özellikle iş dünyası ve sanayi başta
olmak üzere ana grupları deneyimlerini paylaşmaya davet etmektedir. Deneyimler, bize kavramları olgunlaştırma,
uygulamaları geliştirme ve ders alma fırsatları sağlar. Deneyimler, neyin başarılı olup neyin olmadığını gösterir. Hala
uluslararası ve coğrafyalar arası açlık, eşitsizlikler, yoksulluk, ekolojik bozulmanın görüldüğü küreselleşen dünyada
deneyimlerin paylaşılması her zamankinden daha önemlidir. Bu bağlamda Rio+20 Konferansı'nda Türkiye'yi temsil
edecek en iyi uygulamaların belirlenmiş olması büyük önem taşımaktadır.”
Toplantıda konuşan SKD Başkanı Galya Frayman Molinas Türkiye'deki kurumların sürdürülebilirlik anlayışını bir
kademe daha yukarı taşıyacak ve Türkiye’deki uygulamaların uluslararası düzeyde bilinirliliğini artıracak Rio + 20
zirvesinin SKD'nin misyonu ile birebir örtüştüğünü vurguladı. SKD olarak ‘sürdürülebilir kalkınma’ alanındaki ‘en iyi
uygulamaların’ kapsamlı bir çalışma ile seçilmesi sürecini yönettiklerini ifade eden Molinas, yapılan 181 başvurunun
titizlikle değerlendirildiğini söyledi.
TÜRKİYE’NİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EN İYİ UYGULAMALARI
(ALFABETİK SIRADA)
ÖZEL SEKTÖR
Başvuru Sahibi
AKÇANSA
Anadolu Efes
ARÇELİK
COCA COLA İçecek
Eczacıbaşı
Ereğli Demir Çelik
Ford OTOSAN
İÇDAŞ
LIPESAA LTD.
Şekerbank
KAMU KURUMLARI
Başvuru Sahibi
T.C. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı
Verimlilik Genel
Müdürlüğü
Başvuru Başlığı
Atık Isıdan Enerji Üretim Tesisi
“Sürdürülebilir Tarım” çerçevesinde maltlık arpa ve şerbetçiotu tedariki için yapılan
tohum ve üretim geliştirme, tohumculuk ve tarımsal destek çalışmaları
KAKTÜS Projesi
Mucit Yarışması
Atık Isı Geri Kazanım Projesi
Erdemir Çevre Yönetim Süreci, Çevre Performans Endeksi ve Sürdürülebilirlik
Faaliyetleri
Sürdürülebilir çevre dostu otomotiv üretimi
Değirmencik Entegre Tesisi Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi
Bitkisel Atık Yağ Toplama Sistemi
EKOkredi – Enerjiyi ve Emeği Koruyan Kredi
Başvuru Başlığı
Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde
Paralel Olarak Geliştirilmesi
T.C. Bursa İl Özel İdaresi Doğal Arıtma Tesisleri ile Temiz Çevre Projesi
T.C. Enerji ve Tabii
Enerji Verimliliği Politikaları
Kaynaklar Bakanlığı
İstanbul Büyükşehir
İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi
Belediyesi
T.C. Konya İl Özel İdaresi Organik Çilek Üretimi ile Kırsal Kalkınma
T.C. Orman ve Su İşleri Küre Dağları Milli Parkı’nda “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Bakanlığı
Güçlendirilmesi Projesi”
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Başvuru Sahibi
Başvuru Başlığı
Sanayi, Yerel Yönetim ve Tüketici İşbirliği İle Türkiye’de Sürdürülebilir
ÇEVKO
Bir Ambalaj Atıkları Yönetim Sisteminin Oluşturulması - ÇEVKO
Modeli
Doğal Hayatı
Vakfı
Greenpeace
TEMA
Koruma Konya Kapalı Havzası’nda Akılcı Su Kullanımı ve İklim Değişikliği’ne
Uyum Çalışmaları
Yavru Balık Avının Önlenmesi Kampanyası
Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi
“Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi”
Türkiye
Teknoloji
Birleşmiş Milletler Ortak Programı kapsamında “Eko-Verimlilik (Temiz
Geliştirme Vakfı (TTGV)
Üretim) Programı”
AKADEMİ
Başvuru Sahibi
Başvuru Başlığı
Boğaziçi
Üniversitesi
Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin Uygulanabilirliğinin
(Sürdürülebilir Kalkınma
Değerlendirilmesi
ve Temiz Üretim Merkezi)
Orta
Doğu
Teknik
ODTÜ/Teknokent Membran Arıtma Tesisi
Üniversitesi
Süleyman
Demirel
Biyolojik Mücadele Araştırma, Uygulama, Üretim ve Eğitim Merkezi
Üniversitesi
Küre Dağları Milli Parkı en iyi uygulama ödülü
aldı
Küre Dağları Milli Parkı'nda uygulanan Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli "Orman
Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi" projesi, Haziran 2012'de Brezilya'da
yapılacak olan Rio+20 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda,
sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi uygulamalarıyla Türkiye’yi temsil edecek
en iyi 25 uygulamadan biri olarak seçildi.
Ankara, Mayıs 2012
20 Nisan 2012 tarihinde İstanbul’da yapılan törende verilen ödülü, Orman ve Su İşleri Bakanlığı adına Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Akıncıoğlu, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’dan aldı.
Tüm dünya için örnek oluşturacak en iyi uygulamalar arasında özel sektör, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve
üniversitelerden uygulamalar yer alıyor. 181 başvuru arasından seçilen 25 en iyi uygulama örneği, Türkiye’nin Rio+20
Zirvesine sunacağı ulusal raporun bir parçası olarak, ülkemizin bu alandaki deneyimini sergileme açısından önemli bir
fırsat olarak diğer ülkelerin sürdürebilir kalkınmayı gerçekleştirmelerinde örnek oluşturacak.
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi" projesi Orman ve Su İşleri
Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) Türkiye Ofisi ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ortaklığında 2008 yılından beri Küre
Dağları Milli Parkı’nda uygulanıyor.
Küre Dağları Milli Parkı’nda uygulanan proje ile Milli Park ve çevresinin korunması, sürdürülebilir kalkınma ve turizm
ile yeşil ekonomi süreçlerine örnek bir model geliştirilmiş ve bu model diğer orman sıcak noktaları ve Türkiye’nin
korunan alanlar ağı için örnek oluşturulmuştur.
Bu ödül, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve proje ortaklarının Küre Dağları Milli Parkı’nda yaptığı çalışmaların ve milli
parkın uluslararası düzeyde tanıtımına katkı sağlayacak.
Küre Dağları Milli Parkı PAN Parks grubu
kuruldu
Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar ile Küre Dağları
Milli Parkı Avrupa’da seçkin korunan alanları simgeleyen PAN Parks ser tifikasını
almaya hak kazanma yolunda son kriterin yerine getirilmesi için uygulama sürecini
başlattı.
Ankara, Mayıs 2012
PAN Parks kriterlerinin sonuncusu olan “Kriter 5: Yerel ortaklıklar” uygulamaların başlaması için “Küre Dağları Milli
Parkı PAN Parks Grubu” 31 Mart 2012 tarihinde Bartın’ın Ulus ilçesinde kuruluş toplantısını yaptı.
Toplantıda şu kararlar alındı:
– Küre Dağları Milli Parkı tampon bölgesindeki ilçeleri ve Milli Park Müdürlüğü’nü temsil eden kişilerden oluşan Küre
Dağları Milli Parkı PAN Parks Grubu kurucu üyeleri Umman Dede (Milli Park Müdürü), İsmail Menteş (Pınarbaşı,
Azdavay temsilcisi), Işıl Işık (Amasra, Kurucaşile temsilcisi), Galip Arslan (Ulus, Arıt temsilcisi) ve Uğur Gürsoy (Cide,
Şenpazar temsilcisi) olarak belirlendi.
– PAN Parks grubunun görevleri, çalışma esas ve usulleri belirlenerek üzerinde anlaşmaya varıldı.
– Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın desteklediği “Küre Dağları Milli Parkı’nın PAN Parks Alan Rehberi Oluşturulması
Projesi” kapsamında geliştirilen kalite standartları temel alınarak Küre Dağları Milli Parkı PAN Parks yerel iş ortakları
kalite standartları oluşturuldu.
– Bu standartlar çerçevesinde potansiyel yerel iş ortakları belirlendi.
– PAN Parks Grup üyelerinin temsilci oldukları bölgelerde 7-10 kişiden oluşan bölgesel çalışma grupları oluşturulması
kararlaştırıldı.
Yerel iş ortaklıkları ile bölgede belirli standartlar çerçevesinde çalışan yerel işletmeler sertifika alması ve Milli Park
Müdürlüğü ile işbirliğinin artırılması hedefleniyor.
Yeryüzünde Bir Gün: Küresel bir
film deneyimi
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı’nın (UNDP) desteği, gençler, sivil toplum kuruluşları,
öğrenciler ve çevre gönüllülerinin katılımıyla 22 Nisan Yer yüzü
Günü’nde renkli bir şenliğe ev sahipliği yaptı.
Ankara, Mayıs 2012
Eyüp Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen Gençlik ve Yeryüzü Şenliği’nde
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı himayesinde, dünyanın dört bir
yanından insanların bir günde çektiği görüntülerden oluşan “Yeryüzünde
Bir Gün” filminin ilk gösterimi de tüm dünya ile aynı anda izleyicilerle
buluştu.
“Yeryüzünde Bir Gün” projesi, 2008 yılında, binlerce insanın katılımıyla 24
saat boyunca görüntü elde edilerek oluşturulacak bir zaman kapsülü
yaratmak amacıyla başladı.
Bu dünya çapındaki medya etkinliği kapsamında, ilk olarak 10 Ekim 2010
(10.10.10), daha sonra 11 Kasım 2011 (11.11.11) tarihlerinde, insanlar
çektikleri görüntüleri onedayonearth.org üzerinden paylaşmaya davet
edildi. Böylece dünyanın dört bir yanından insanların bir gün içinde
paylaştıkları anları içeren, herkesin erişimine açık bir video haritası ortaya
çıkmış oldu.
Bir Creative Visions foundation 501(c)(3) projesi olan Yeryüzünde Bir
Gün’ün ortakları arasında BM Kalkınma Programı (UNDP), BM Mülteciler
Yüksek Komiserliği (UNHCR), BM Kadın Örgütü, BM AIDS ile Mücadele
Programı (UNAIDS), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Nükleer
Araştırma Merkezi (CERN), Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Uluslararası Kızıl
Haç ve Kızılay, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Water.org, Dünya
Bankası, İnsan Hakları İzleme Örgütü, ABD UNICEF Fonu ve 350.org yer
alıyor.
Yeryüzünde Bir Gün filmi, 10.10.10’da elde edilen ve toplam süresi 3,000
saati geçen görüntülerden oluşuyor. 2 saat süren film dünyanın 10.10.10
tarihindeki hikayesini gerek trajedileri, gerek başarılarıyla anlatırken, bir
yandan da dünyanın çarpıcı çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Film,
projenin amacı olan insanları hem farklı, hem de benzer yönleriyle
birbirine yakınlaştırarak katılımcıların gelecekte de işbirliği yapmasını
sağlamayı amaçlıyor. Böylece, iletişimden beslenen bir toplum oluşturmak
hedefleniyor.
Filme çektikleri videolarla katkıda bulunanlar arasında cep telefonuyla
çekim yapan gençlerden profesyonel belgeselcilere, her yaştan, ülkeden,
ırktan, kültürden ve cinsiyetten insanın yanı sıra 60’ın üzerinde sivil toplum
örgütü bulunuyor.
Filmde öne çıkan sahneler arasında Çinli bir turistin çektiği Kuzey Kore’deki
üst düzey bir askeri geçit töreni, Mekke’den ve Galapagos Adalarından
görüntüler, Kızıldeniz’de bir dalıştan çekimler ve ender rastlanan bir
genetik hastalık yüzünden 10 yıllık yaşam beklentisiyle doğan Hollandalı
bir çocuğun onuncu yaş günü bulunuyor.
Kyle Ruddick’in yönetmenliğini yaptığı, yapımcılığını Brandon Litman’ın
ekip arkadaşlarıyle birlikte üstlendiği Yeryüzünde Bir Gün tüm dünyada
Yeryüzü Günü olan 22 Nisan’da gösterildi. Türkiye gösterimi 22 Nisan Pazar
günü saat 14:00’te Gençlik ve Yeryüzü Festivali kapsamında İstanbul Bilgi
Üniversitesi Santral Kampüsü’nde düzenlendi.
UNDP ve İstanbul Bilgi Üniversitesi sunar: “Yeryüzünde Bir Gün: Gençlik ve
Yeryüzü Şenliği” (20 Nisan 2012)
Yeryüzünde Bir Gün: Küresel bir film deneyimi (20 Nisan 2012)
Yeryüzünde Bir Gün'ün Öyküsü (20 Nisan 2012)
160 ülkeden binlerce kişi 'Yeryüzünde Bir
Gün'ün prömiyeri için toplandı
Tek bir günde, 10 Ekim 2010’da, dünyadaki her ülkede hayattan sahneler sunan
uzun metrajlı bir belgesel olan ‘Yer yüzünde Bir Gün,’ 22 Nisan 2012 Yer yüzü
Günü’nde 160 ülkede gösterildi. Andora’dan Zimbabve’ye Los Angeles’taki ünlü
Mann Chinese Theatre’a kadar sinema salonları doldu taştı.
Ankara, Mayıs 2012
UNDP’nin desteğiyle, filmin Türkiye gösterimi İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde gerçekleşti. Eyüp
Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan Gençlik ve Yeryüzü Festivali kapsamında gerçekleşen gösterime gençler, sivil
toplum örgütleri mensupları, öğrenciler ve çevre gönüllüleri katıldı.
Filmin 1800 koltuk kapasiteli BM Genel Kurul salonundaki kapalı gişe gösterimine katılan Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Başkanı Helen Clark, filmle ilgili “Bu filmin beğendiğim yönü insanın kendi adına konuşmalarına olanak
tanımış olması. Bence bu filmi çok otantik kılan bir şey. Film, her ülkeden insanın belli meselelerle ilgili düşüncelerini
paylaşarak oluşturdukları gücü gösteriyor,” dedi.
Gösterimler, Nepal, Katmandu’nın ana meydanı, Kabil’deki Fransız Enstitüsü ve ağzına kadar dolan Sierra Leone’nin
tek sineması gibi dünyanın dört bir yanında düzenlendi.
Film, sinemacılardan oluşan uluslararası bir topluluk ve aralarında Ford Vakfı’nın JustFilms girişiminin de bulunduğu
fon sağlayıcılar tarafından yaratıldı. 95’in üzerinde ülkeden UNDP temsilcilikleri de kadınların güçlendirilmesi,
sürdürülebilir kalkınma, kültürel çeşitlilik gibi meselelerin altını çizen ve insanların önemli sorunların çözümü için nasıl
birlikte çalıştığını gösteren görüntülerin elde edilmesini sağlayarak filmin çekilmesine katkıda bulundu.
UNDP Yeryüzünde Bir Gün projesine 2015 yılına kadar destek sağalayacak. Gösterimden beri, kurucu/yönetmen Kyle
Ruddick ve kurucu ortak/baş yapımcı Brandon Litman, daha çok sayıda gösterimin yapılmasına yönelik talepler
aldıklarını söylüyorlar. ABD’li izleyiciler, insanların istedikleri filmlerin yaşadıkları yerdeki sinemalarda gösterilmesini
sağlayan bir online platform olan Tugg.com üzerinden filmi izlemeye devam edebilirler.
“Bir araya gelen yetenekli sinemacılar, kendini bu projeye adamış bir kadro, destekleyici ortaklar ve yeni teknoloji bir
rüyayı gerçekleştirdi. Bu benim için hayatımın projesi. Önümüzdeki yıllarda da Yeryüzünde Bir Gün topluluğuyla
işbirliği yapmaya devam etmeyi umuyorum,” dedi Ruddick.
“Film bir topluluğun ve bir hareketin gücünü açıkça ortaya koyuyor. Medya yapımcılarını birleştirmek ve ortak bir
gayretle çok büyük ölçekte bir etki yaratmak için arkamızda eşi benzeri görülmemiş bir destek var. Bu sadece bir
başlangıç,” dedi Litman.
UNDP ve İstanbul Bilgi Üniversitesi sunar: “Yeryüzünde Bir Gün: Gençlik ve Yeryüzü Şenliği” (20 Nisan 2012
Yeryüzünde Bir Gün: Küresel bir film deneyimi (20 Nisan 2012)
Yeryüzünde Bir Gün'ün Öyküsü (20 Nisan 2012)
‘Geleceğini Şimdi Yönet’ projesi
başladı
UNDP, Experian Türkiye ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim
Derneği or taklığında, gençlerin hesaplanabilir risk ve sorumlu
borçlanma konularında farkındalık kazanmaları amacıyla
Geleceğini Şimdi Yönet adlı bir proje başlatıldı.
Ankara, Mayıs 2012
Geleceğini Şimdi Yönet projesi, finansal ve sosyal açıdan sorunlara yol
açan sorumsuz borçlanmanın önlenmesi; finansal bilinç ve hesaplanabilir
risk konularında farkındalık yaratılması amacıyla hayata geçirildi.
Proje kredi risk alanında gençlerin bilgilendirilmesi; gençler arasında
bilinçli borçlanma sisteminin yaygınlaştırılması, bütçe yönetim ve
planlanması konularına odaklanıyor.
Projenin hedef kitlesi, 18-30 yaş arası üniversite öğrencileri, üniversite
kulüp üyeleri, gençlik STK üyeleri, girişimci adayı gençler, gençlik meclisleri
üyeleri, yeni mezun olmuş üniversite öğrencileri, iş arayan gençler, kamu
ve özel sektörde çalışan gençler ve örgütlenmemiş gençler.
Projenin ilk ayağı, Türkiye’de finansal risk analizleri baz alınarak belirlenmiş
her bölgeden seçilen 10 ilde bulunan üniversitelerde Experian uzmanları
tarafından, üniversite girişimci kulüpleri ve yerel gençlik meclisleri esas
alınarak seminerler düzenlenmesini kapsıyor.
Seminerler, o ildeki gönüllü eğitmenin kolaylaştırıcılığında düzenleniyor.
Projenin ikinci ayağını ise yerel eğitimler oluşturuyor.
İstanbul’da gerçekleştirilen eğitime katılan eğitmenler kendi illerinde yerel
eğitimler düzenliyor. Gönüllü eğitmenler üniversite dışındaki gençlere de
eğitimler veriyor.
Projede kadın – erkek eşitliğine dikkat ediliyor ve eğitimler gönüllülük
esasına dayanıyor.
Experian Uzmanları tarafından, kredi risk analizleri doğrultusunda,
İstanbul, Yalova, Kocaeli, Trabzon, Eskişehir, Adana, İzmir, Denizli, Erzurum
ve Gaziantep olmak üzere 10 pilot il belirlendi.
Eğitim Müfredatı:
1. Kredi nedir?
2. Dünya ve Türkiye ile ilgili kredi istatistikleri
3. Nakit kanalları
4. Kredilendirme sisteminin yapısı, sistem içerisindeki oyuncular
5. Kredi neden kullanılır?
6. Kredi hangi kriterlerle verilir? Doğru müşteri nasıl seçilir?
7. Kredi veren kurumun sorumlulukları
8. Kredi başvurusunda bulunan kişinin sorumlulukları
Erzurum'un aktif gençlik dernekleri
Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi (DATUR) kapsamında yöre gençlerinin
sosyal ve kültürel yaşamlarının geliştirilmesi amacı ile kurulan ve desteklenen
gençlik, turizm ve spor dernekleri çeşitli hafta sonu etkinlikleri düzenliyor.
Ankara, Mayıs 2012
Dernekler, düzenledikleri hafta sonu organizasyonları ile Erzurum ve Çoruh Vadisi’nin doğa temalı aktivitelere yönelik
potansiyelini tüm gençler, özellikle üniversite öğrencileri ile paylaşıyor.
Uzundere Doğa Gençlik ve Spor Kulübü (UDOSK) ve Erzurum Turizm Elçileri Derneği (ERTÜEL) ortak yaptığı
faaliyetlerini bisiklet ve kuş gözlem aktivitelerine yoğunlaştırıyor.
Doğa Sporları İhtisas Kulübü Derneği (DADAK) ise kampçılık, yürüyüş ve dağ tırmanışı konularında hem eğitimler
veriyor hem de etkinlikler düzenliyor.
DATUR nedir?
DATUR, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Kültür ve Turizm Bakanlığı ve EFES işbirliği ile Çoruh Vadisi’ni
bir “Turizm Varış Alanı” haline getirmek ve bölgede yaşayan insanların yaşam düzeylerinin yükseltilmesine katkı
sağlamak amacıyla 2007 Nisan ayında yürütülmeye başlamıştır.
Permakültür yoluyla kuraklıkla mücadele
Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği, faaliyet gösterdiği İzmir-Aydın-Manisa
üçgeninde yer Bayındır ilçesinde kuraklıkla mücadele eden bir proje geliştirdi.
Ankara, Mayıs 2012
Dernek, değişen iklim şartlarının standart tarım ve sulama metotlarını yetersiz bıraktığını ve bunun da yer altı suları
üzerindeki baskıyı arttırdığını tespit etti.
Bu aşamada permakültür yöntemi, sürdürülebilir çözümler sunuyor.
Küresel ısınmanın sonuçlarından biri olan yağış rejimindeki düzensizlik ve kuraklaşma, tarımsal sürdürülebilirliğin
önünde büyük bir engel oluşturuyor.
Permakültür, doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan, tarımsal olarak üretken
ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır.
Projeyle derneğin tasarrufundaki arazileri, permakültür ilkeleri doğrultusunda bütünsel bir yaklaşımla ve çeşitli teknik
ve yöntemler kullanarak dönüştürmek, ve böylelikle çoğaltılıp yaygınlaştırılabilecek bir model oluşturmak
hedeflenmiştir.
Bu doğrultuda, ilk aşamada su tutma amaçlı Yağmur Hendeği (Swale, Keyline Design) ve Gölet (Dam) yapıldı.
Biriktirilen su, daha sonra kurak sezonda sulama amaçlı kullanıldı. Göletler biyoçeşitliliği artırma (su kültürü yaratma)
amacıyla da kullanıldı.
İkinci aşamada yağmur hendekleri kazıldı ve hendeklerin önüne yığılan toprak tümsek üzerinde Gıda Ormanı
oluşturuldu.
Bu amaçla eş zamanlı olarak 7 katmandan ve çeşitli baklagillerden meydana gelen bir bitki örtüsü oluşturuldu.
Bunların arasına ise toprak cinsine ve iklime uygun seçilen meyve ağaçları dikildi.
Doğal ekosistemleri taklit eden bu oluşum kendi içinde yeterli bir döngü oluşturunca, çok az dış müdahale gerektiren
bir bütüne dönüşmesi ve yaşam süresi ve verimliliği ortalamanın üstünde gerçekleşmesi hedeflendi.
Böylelikle hem kırsal yaşamı destekleyen bir gıda üretimi gerçekleştirilmiş hem de ihtiyacın ötesine taşan üretim
satışa sunularak yöresel ekonomiyi desteklemesi düşünüldü.
Yöntemlerin verimliliği karşılaştırmalı nem ölçümleri ve tarımsal üretimde gözlemlenen değişimler yoluyla test edildi
ve sonuçlar yerel üreticiler ve resmi kurumlarla paylaşıldı.
Proje alanında ayrıca, kompost üretimi, yükseltilmiş yataklarda ekim, malçlama gibi tekniklerle, yerli ve çeşitli tohum
ve fidelerin kullanıldı ve örnek bir permakültür bahçesi oluşturuldu.
Projede elde edilen deneyim ve genel olarak permakültür tasarım yöntemleri konusunda bilinçlendirme ve kapasite
artırmaya yönelik bir dizi eğitim ve bilgilendirme çalışması yapıldı.
Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği, İzmir Permakültür Projesi’ni GEF Küçük Destek Programı (SGP) desteği ile
başlatmıştı.
Çoruh Vadisi: Yeni turizm destinasyonu
Önde gelen turizm fuarlarının ve tanıtım günlerinin yoğun olarak düzenlendiği kış
aylarında, katılım sağlanan fuarlarda Çoruh Vadisi’nin turizm ürünlerini tanıtmak
amacıyla yerli ve yabancı tur operatörleri, acenteler ve medya temsilcileri ile
görüşmeler yapıldı.
Ankara, Mayıs 2012
Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi (DATUR) kapsamında hazırlanan broşürler, örnek tur programları ve proje
kapsamında kurulan Uzundere Seramik Atölyesi ürünleri dağıtıldı.
Katılım sağlanan fuarlar sırasıyla:
• Travel Turkey, İzmir (8-11 Aralık 2011)
• Turizm Fuarı, Utrecht, Hollanda (11-12 Ocak 2012)
• EMITT, İstanbul (9-12 Şubat 2012)
• Cycling and Walking Fair, Amsterdam, Hollanda (11-12 Şubat 2012)
• ITB Berlin, Almanya (7-11 Mart 2012)
• Turizm Fuarı, Tiflis, Gürcistan (6-8 Nisan 2012)
Fuarlara katılım hızlı ve etkili bir biçimde sonuç veriyor.
Son bir yılda, Çoruh Vadisi’nde özelleşmiş doğa ve kültür turları organize eden yerel acentelerin kurulması ile bu
acentelerin ulusal ve uluslararası tur şirketleri ile anlaşmaları sonucu Çoruh Vadisi de destinasyon olarak duyurulmaya
başladı.
5 yıldır devam eden DATUR projesi kapsamında desteklenen ev pansiyonları ve yöresel yemek ikram eden günübirlik
turizm işletmeleri duyurusu yapılan tur programlarının ihtiyaçlarını karşılayacak.
Çoruh Vadisi’ni kapsayan bazı tur programları:
• http://www.zayende.com/gezi_detay.asp?AyDi=187
• http://www.tempotur.com.tr/ARTVIN--GURCU-KILISELERI--BATUM-TURLARI_u_r_n_37550.htm
• http://www.arnika.com.tr/turlar.asp?tur=ozel_23nisan_coruhvadisi
• http://www.nestravel.com/Tur/Detay/584/
DATUR nedir?
Önde gelen turizm fuarlarının ve tanıtım günlerinin yoğun olarak düzenlendiği kış aylarında, katılım sağlanan
fuarlarda Çoruh Vadisi’nin turizm ürünlerini tanıtmak amacıyla yerli ve yabancı tur operatörleri, acenteler ve medya
temsilcileri ile görüşmeler yapıldı.
DKKA’lar için 'Sürdürülebilir Turizm Eğitimleri'
Muğla’da verildi
Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi
kapsamında özel sektör ve kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine verilen
“Proje Alanlarında Sürdürülebilir Turizm Eğitimi” Muğla’da 25-27 Nisan 2012
tarihlerinde düzenlendi.
Ankara, Mayıs 2012
“Akyaka ve Göcek’teki eğitimlere, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi’nin
sürdürüldüğü bölgelerin bulunduğu Muğla, İzmir ve Balıkesir valilikleri başta olmak üzere, Çevre ve Şehircilik İl
Müdürlükleri, İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri, ilgili kaymakamlıklar, liman başkanlıkları ve sivil toplum kuruluşları ile
birlikte Muğla ilinde faaliyet gösteren kooperatifler, ticaret odaları, marinalar ve otellerin temsilcileri katıldı.
Hassas alanlarda turizm, korunan alanlarda turizm, sürdürülebilir turizm, strateji ve rekabet gibi başlıkların yer aldığı
eğitimler; proje alanlarında sürdürülebilir turizm etkinliklerinin, konunun tüm taraflarının bir araya geldiği geniş
kapsamlı toplantılar çerçevesinde değerlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.
FOÇA ÖÇK bölgesi ve Ayvalık tabiat parkı için
sürdürülebilir ekonomi
Foça Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda
gerçekleştirilebilecek ekonomik faaliyetler, Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma
Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında 12 ve 13 Nisan günlerinde
Ayvalık ve Foça’da proje paydaşlarının katılımıyla yapılan toplantılarda
değerlendirildi.
Ankara, Mayıs 2012
Foça ÖÇK Bölgesi ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı için sürdürülebilir ve çevre dostu ekonomik faaliyetlerin, paydaşların
katılımı ile belirlendiği “Proje Alanlarında Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Ekonomik Faaliyetlerin Belirlenmesi
Çalıştayları”na ilgi ve katılım yüksek oldu.
Sivas – Erzincan projesinde yeni tarımsal
altyapı yatırımları
Sivas ve Erzincan’da, tarımsal amaçlı suyun sürdürülebilirlik esasına dayalı olarak
kullanılmasını sağlamak üzere kapalı borulu basınçlı sulama tesislerinin inşaatına
başlandı.
Ankara, Mayıs 2012
Sivas-Erzincan Kalkınma Projesi kapsamında; doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir kalkınmaya temel
hazırlamak üzere yapılan tarımsal ve sosyal alt yapı yatırımlarıyla, hedef kitlenin gelirlerinin artırılması ve kırsal
alanların daha yaşanılır hale getirilmesi amaçlanıyor.
Tarımsal yatırımlar kapsamında projede bu güne kadar; proje illerinin kırsal alanlarında hayvan içme suyu yapıları,
arazi yolları, toprak tahlil laboratuarı, yarı açık ahır inşaatları, ahır rehabilitasyonları, süt toplama merkezleri, yem kırma
ve karma üniteleri, balya hazırlama üniteleri, kuru fasulye eleme, boylama ve paketleme tesisi gibi tarımsal alt yapı
yatırımları gerçekleşti.
Bu yıldan itibaren de, tarımsal amaçlı suyun sürdürülebilirlik esasına dayalı olarak çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan
etkin biçimde kullanılması, korunması, geliştirilmesi, iletim, dağıtım ve araziye uygulanmasında çağdaş teknolojilerin
kullanılmasını sağlamak üzere 7 adet kapalı borulu basınçlı sulama tesisinin inşaatına başlandı.
Söz konusu sulama tesislerinin 2’sinin Sivas ilinde, 5’inin ise Erzincan ilinde yapılması planlanıyor.
Bu kapsamda Erzincan İli Üzümlü ilçesindeki kapalı borulu basınçlı sulama tesisinin inşaatına 6 Nisan 2012 tarihinde
yerel yöneticiler, Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, Sivas-Erzincan Kalkınma Projesi Yönetim Birimi ve
çiftçilerin katılımıyla başlandı.
Basınçlı sulama projesi için proje illerinin tarımsal potansiyeli en yüksek alanları seçildi.
‘Kırk yıllık rüya’
Sivas-Erzincan Kalkınma Projesi kapsamında inşa edilmesi planlanan sahalarda halen 1970’li yıllarda yapılan klasik
açık kanal ve pompaj sistemleri kullanılıyor.
8 milyon dolara mal olacak inşaat ile yaklaşık 109 km uzunluğunda modern bir sistem kurulacak olup, mevcut sulanan
alana ilaveten 20.234 dekar tarım alanı daha sulanabilecek.
Böylelikle bölgede toplam 28.711 dekar alanda basınçlı sulama yapılması sağlanacak.
İnşaatın tamamlanmasıyla birlikte, Erzincan’ın Üzümlü ovasında ürün desenin kısmen değişmesi ve kapalı borulu
basınçlı sulamaya geçilmesiyle çiftçilerin sulama maliyetleri büyük ölçüde düşecek, sulamadan kaynaklanan
maliyetler gelir hanelerine yazılacak.
Aynı zamanda katma değeri yüksek ürünlerin rekoltesi de artacak.
Yerel yöneticiler; Sivas-Erzincan Kalkınma Projesinin Erzincan’ın kırk yıllık rüyalarını gerçekleştirdiğini ifade ederek,
başlatılan bu yatırım ile üretimin önemli ölçüde artarak, tarıma dayalı sanayi tesislerinin kurulacağını bildiriyor.
Böylelikle tarıma bağlı çalışanların sayısının artmasıyla birlikte, işsizlikten kaynaklanan göçün de azalması bekleniyor.
İklim değişikliği konulu projeler bilgilerini
paylaştı
Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ilişkin İkinci Ulusal
Bildiriminin Hazırlanması Projesi kapsamında "İklim Değişikliği Araştırma Projeleri
Bilgi Paylaşımı" toplantısı Nisan ayında ilgili sektör uzmanlarının katılımı ile
Ankara’da düzenlendi.
Ankara, Mayıs 2012
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ana faydalanıcısı olduğu ve UNDP tarafından uygulanmakta olan söz konusu Proje,
Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından destekleniyor.
İkinci ulusal bildirimin hazırlanmasının yan sıra ülkenin iklim değişikliği konusunda kurumsal ve toplumsal
kapasitesini geliştirmeyi hedefleyen proje kapsamında iklim değişikliği konusunda yürütülmekte olan büyük ölçekli
ve çok ortaklı 12 projenin Türkiye’deki temsilcileri konu ile ilgili paydaşlar ile bir araya geldi.
Toplantıya çeşitli kamu kurumu, özel sektör ve üniversitelerden toplam 35 kişi katıldı.
Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı kapsamında yürütülmekte olan İklim Değişikliği Araştırma Projeleri’nin amaçları ve
projelerin odak noktaları ile uygulamaları hakkında temel bilgi alış-verişi yapılan toplantıda Türkiye’de iklim değişikliği
araştırmaları alanındaki potansiyel ve hâlihazırda yürütülen uygulamalar konularına odaklanıldı.
'Nano-teknoloji'den 'su kaynakları'na, 'Akdeniz ve Karadeniz ekosistemleri'nden 'ormanlar'a, 'azaltım ve uyum
politikaları'ndan 'mega-kentler'e kadar iklim değişikliği alanında farklı konularda yürütülen 12 projenin temsilcileri
toplantıda yaptıkları çalışmaları sunma ve diğer proje ve ekiplerle ortak noktaları tespit etme ve işbirliği başlatma
fırsatı yakaladı.
Ayrıca konu ile ilgili paydaşlar da Türkiye’den araştırmacıların katılımıyla yürütülmekte olan projeler hakkında bilgi
sahibi oldu.
Türkiye'nin Birinci ve İkinci Ulusal Bildirimleri'nin Hazırlanmasına destek sağlanması ve Kapasite Geliştirme Çalışmaları
yürütülmesi misyonu çerçevesinde değerlendirildiğinde Türkiye'de iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmaların
sayısının ivmelenerek arttığı gözlendi.
Türkiye'de iklim değişikliği konularında çalışma yapma kapasitesinin arttığının somut bir göstergesi olan toplantı,
farklı kurum ve kuruluşlardan proje yöneticilerini bir araya getirmiş olması dolayısı ile de kapasite artırma yönünde
önemli bir adım oldu.
Toplantı sayesinde farklı projelerden haberdar olma fırsatı bulan katılımcılar, ortak çalışma zemini için bir başlangıç
niteliğindeki bu toplantıya katılımdan duydukları memnuniyeti dile getirdiler.
Düşler MTB takımı hedef yükseltti
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı ile 2011 yılında başlatılan Dağ Bisikleti
(MTB) atölyesi, dezavantajlı gençlerin spor yoluyla toplumsal hayata katılımını
desteklemeyi amaçlıyor.
Ankara, Mayıs 2012
2011’de lisansları çıkarılan atölye katılımcıları, ilk profesyonel yarışlarını Şubat’ta International Salcano MTB Cup
Polenezköy Etabı’nda tamamladılar.
Deneyimli sporcularla aynı etapta pedal çeviren Düşler Akademisi takımı yarıştan önemli derecelerle ayrıldı.
Düşler Akademisi MTB Dağ Bisikleti Atölyesi, TCYOV ( Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı) bünyesindeki
çocukların katılımı ile başladı.
Düşler MTB Dağ bisikleti Takımı öğrencileri, eğitmenler yönetiminde her hafta düzenli olarak antreman yapacak.
Atölye, sosyal dezavantajlı bireylerin takım ruhu kazanması ve spor yoluyla sosyalleşmelerini hedefliyor.
Düşler MTB Dağ Bisikleti Takımı, 2011 Kurumsal Oyunları’nda 10 km serbest Dağ Bisikleti yarışmasına katılmış ve
yarışmayı birincilikle tamamlayarak şampiyon olmuştu.
Bu yıl hedefleri ise Bisiklet federasyonu takviminde yer alan yarışlara katılarak yıl sonunda derece yükseltip
uluslararası organizasyonlarda yer almak.
Türkiye OECD DAC üyeliği
yolunda
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ( TİKA), İktisadi
İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve UNDP işbirliğinde
Nisan ayında Ankara’da bir Kalkınma Yardımları Semineri
düzenlendi.
Ankara, Mayıs 2012
Toplantıda 30’u aşkın kamu kurumundan yaklaşık 140 katılımcı ile bir
araya gelen OECD ve UNDP uzmanları, Türkiye’nin OECD Kalkınma
Yardımları Komitesine üyeliği halinde izleyeceği adımları ve kriterleri
tartışma olanağı buldu.
UNDP bu toplantıya TİKA ile kalkınma yardımlarının daha etkin
uygulanması için kapasite geliştirmeyi amaçlayan ‘Güney-Güney İşbirliği
ve Türkiye’nin Kalkınma Donörü Rolü’ Projesi kapsamında destek verdi. Bu
proje 2008’den itibaren uygulanıyor ve Türkiye’nin kalkınma yardımlarının
etkinliğini arttırarak kalkınma donörü olarak rolünü güçlendirmeyi
amaçlıyor.
OECD Kalkınma Yardımları Komitesi
50. kuruluş yılını kutlamakta olan ve İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatının
(OECD) bünyesinde faaliyet gösteren Kalkınma Yardımları Komitesi (DAC),
kalkınma işbirliğinin sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve dünyada
yardıma ihtiyaç duyan tek bir ülke kalmayana dek kendisine üye OECD
ülkelerinin kalkınma işbirliği alanında çalışan politika belirleyicilerinin,
kamu politikalarını ve yaklaşımlarını karşılaştırmak, geliştirmek, koordine
etmek için bir araya geldiği bir topluluk.
OECD kurucu üyelerinden olmasına rağmen DAC’a üye olmayıp DAC
toplantılarını gözlemci statüsü ile takip etmekte olan Türkiye'nin DAC’a
üye olması için bir davet iletildi.
Türkiye’nin DAC'a olası üyelik süreci
DAC Başkanı Brian Atwood, 20-22 Şubat 2012 tarihlerinde ülkemize bir
çalışma ziyareti gerçekleştirdi ve Türkiye’nin DAC üyeliği ile ilgili davetini
Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ ve Ali Babacan’a iletti.
Atwood, ayrıca, 23-24 Mayıs 2012 tarihlerinde Türkiye’nin başkanlığında
düzenlenecek OECD Bakanlar Konseyi’nin, Türkiye’nin DAC’a üye olma
yönünde bir niyet beyanında bulunulması için iyi bir vesile olacağını
düşündüğünü de ifade etti.
Türkiye’nin olası DAC üyeliği ile ilgili kararın verilmesi öncesinde, Türkiye
adına kalkınma işbirliği faaliyeti yürüten kurum ve kuruluşlara DAC
üyeliğinin anlatılması amacıyla, OECD bünyesinde DAC’ın sekretaryasını
yürütmekte olan Kalkınma İşbirliği Direktörlüğü (DCD) yetkililerince
Nisan’da Ankara’da Yardımların Yönetimi Semineri düzenlendi.
Kalkınma yardımlarındaki global süreçler
Seminerin ilk gününde OECD Direktör Yardımcısı Karen Jorgensen ve
Komitenin İstatistik Bölümü ekonomistlerinden Kimberly Smith, Kalkınma
Yardımları Komitesinin tanıtımı, Komiteye üyelik süreci ve üyeliğin
getireceği şartları anlatırken, UNDP Program Yöneticileri Berna Bayazıt ve
Dmitri Mariassin de etkin işbirliği örnekleri, kalkınma yardımlarındaki
global süreçler hakkında kapsamlı bilgi verdi.
Seminerin ikinci gününde ise Komiteye üyeliğin en önemli kriterlerinden
biri olan Kalkınma Yardımları İstatistiklerine ilişkin tanımlamalar ve Komite
tarafından oluşturulan İstatistiksel Kodlama Sistemi tanıtıldı.
Seminer boyunca katılımcılar, Türkiye’nin Komiteye olası üyeliğini pek çok
boyutuyla tartışma olanağı buldu.
Farkındalık tiyatrosu sahnede
Türkiye’nin önde gelen sosyal girişimcilik örneklerinden Düşler Akademisi, 27 Mar t
Dünya Tiyatrolar Günü’nde ‘Farkındalık Tiyatrosu’ per formansıyla İstanbul’daki
Akatlar Kültür Merkezi sahnesindeydi.
Ankara, Mayıs 2012
Oyun, Düşler Akademisi öğrenci ve eğitmenleri tarafından çeşitli engellilik durumlarına dair farkındalık yaratmak
üzere sahnelendi.
Düşler Akademisi projesinin yeni çıktısı olarak ilk kez seyirciyle buluşan oyunu ilk gösteriminde yaklaşık 300 kişi izledi.
Farkındalık Tiyatrosu, sene boyunca izleyicileriyle buluşmaya devam edecek.
Düşler Akademisi, British Council ile ingilizce
öğreniyor
Düşler Akademisi’nin yeni döneminde British Council ile İşbirliği Projesi hayata
geçirildi.
Ankara, Mayıs 2012
İşbirliği kapsamında, Düşler Akademisi eğitmeni Tanyel Süzer ve Birleşmiş Milletler Gönüllüsü (UNV) Merve Sözen,
Mart ayında İngiltere’ye bir çalışma gezisi gerçekleştirerek Barrs Court School ve The Saint Christopher Foundation
Special School’da incelemelerde bulundu.
Bu okullardan gelen 2 eğitmen de 23-28 Mart’ta Düşler Akademisi’nin konuğu olarak atölye çalışmalarına katıldı.
İşbirliği projesinin bir diğer ayağı ise British Council eğitmenleri tarafından Düşler Akademisi ofis ekibine mesleki
İngilizce dil eğitimi verilmesini içeriyor. Haftada 4’er saat olarak gerçekleşen eğitimler 6 hafta sürecek.
British Council ayrıca, Düşler Akademisi katılımcılarının sanat yoluyla İngilizce öğrenmesi için Düşler Akademisi’nin
gönüllü eğitmenlerine danışmanlık sağlıyor.
Düşler Akademisi, kurumsal
oyunlar’da
Düşler Akademisi bir kez daha güçlü sporcularıyla Kurumsal
Oyunlar ’a katılıyor.
Ankara, Mayıs 2012
Sporcular 8-9-10 Haziran 2012 tarihlerinde Düşler Akademisi'ni temsilen
Yüzme, Satranç, Koşu, Dağ Bisikleti, Futbol, Karting gibi alanlarda
yarışacak.
Sporculara refakat edecek ve Düşler Akademisi standlarında yer alacak
gönüllülerin en kısa zamanda bilgilerini [email protected] adresine
ulaştırmaları gerekiyor.
Düşler Akademisi tüm gönüllüleri bu heyecanı paylaşmaya davet ediyor.
Social Inclusion Band, Best Buddies ile
Babylon’daydı
Social Inclusion Band, Mar t ve Nisan ayının sonlarında Babylon sahnesinde yerini
aldı.
Ankara, Mayıs 2012
26 Mart’ta “Best Buddies March Celebration Night” konseptiyle gerçekleşen gecede “En İyi Buddy Hikayesi” ödülleri
de sahiplerini buldu.
Social Inclusion Band konserine, Kemal Mallı’nın DJ performansı ve Düşler Akademisi Sirtaki Atölyesi eğitmeni Melike
Dirik ve öğrencilerinin sirtaki gösterisi eşlik etti.
30 Nisan’da ise Social Inclusion Band ve Düşler Akademisi Babylon’da unutulmayacak bir geceye daha imza attı.
Engelli ve sosyal dezavantajlı gençleri buluşturan Düşler Akademisi bünyesinde yetişmiş yetenekli gençler ve
profesyonel müzisyenlerin bir araya geldiği Social Inclusion Band, 2010’dan beri Akbank Sanat Caz Festivali, Rock’n
Coke, Efes One Love gibi pek çok festivalde ve Roxy, Ghetto, Babylon gibi birçok mekanda sahne aldı.
Grup aynı zamanda, Cahit Berkay, Babazula, Bengü, Şebnem Ferah, Hayko Cepkin ve Can Bonomo gibi birçok
müzisyen ve grup ile aynı sahneyi paylaştı.
PODCAST 46
30 Nisan 2012
Yeryüzünde Bir Gün
Brandon Litman, "Yeryüzünde Bir
Gün" filminin yapımcısı
play
Bu bölümümüzde, “Yer yüzünde Bir Gün” adlı bir projeden söz
edeceğiz.
UNDP Türkiye: Bu bölümümüzde, “Yeryüzünde Bir Gün” adlı bir projeden
söz edeceğiz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve diğer bazı uluslararası
kuruluşların desteğiyle gerçekleştirilen, dünyanın dört bir yanından
insanların 10.10.10 tarihinde çektiği görüntülerden oluşan “Yeryüzünde Bir
Gün” filmi tüm dünya ile aynı anda İstanbul’da da izleyicilerle buluştu.
“Yeryüzünde Bir Gün” projesi, binlerce insanın katılımıyla 24 saat boyunca
görüntü elde edilerek oluşturulacak bir zaman kapsülü yaratmak amacıyla
2008 yılında başladı. Peki böylesine iddialı bir işe girişmek aynı zamanda bir
risk değil miydi? Filmin yapımcılarından Brandon Litman, NTV’ye Skype
bağlantısıyla yaptığı açıklamada şunları söylüyordu:
Brandon Litman (B.L.
B.L.): Bu projeye başlarken bunun ilk olduğunu
biliyorduk. Bu nedenle çok çalışıp elimizden geldiğince hikaye ortaya
çıkarmaya başladık. Açıkçası ne bekleyeceğimizi bilmiyorduk. Ancak
elimizden geleni yaptık ve sonuçlar bizi çok mutlu etti. Bence bu film pek çok
insanı düşündürecek.
UNDP Türkiye: İlk olarak 10 Ekim 2010 (10.10.10), daha sonra 11 Kasım
2011
(11.11.11)
tarihlerinde,
insanlar
çektikleri
görüntüleri
onedayonearth.org üzerinden paylaşmaya davet edildi. Böylece dünyanın
dört bir yanından insanların bir gün içinde paylaştıkları anları içeren, herkesin
erişimine açık bir video haritası ortaya çıkmış oldu.
B.L.
B.L.: 3000 saatin üzerinde görüntümüz vardı ve bu saatlerin hepsi hikayelerle
doluydu. Çok ilginç rakamlar verebiliriz. 240 saatin üzerinde bir çeviri
gerçekleştirdik çünkü 70‘ten fazla dil vardı.
UNDP Türkiye: Yeryüzünde Bir Gün’ün ortakları arasında BM Kalkınma
Programı (UNDP), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), BM Kadın
Örgütü, BM AIDS ile Mücadele Programı (UNAIDS), Dünya Sağlık Örgütü
(WHO), Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN), Uluslararası Göç Örgütü
(IOM), Uluslararası Kızıl Haç ve Kızılay, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF),
Water.org, Dünya Bankası, İnsan Hakları İzleme Örgütü, ABD UNICEF Fonu ve
350.org yer alıyor.
B.L.
B.L.: Öncelikle pek çoğunu izlememiz gerekti ve dünyanın her yerinden
insanın bize bahsettiklerini anlamaya çalıştık. Yani aslında biz de süreç
boyunca bilgi edindik. Hem hüznü hem de sevinci yansıtmak istedik. Yani bu
film hem dünyayla başlıyor hem de dünyayla bitiyor. Düğünler, çocuklar gibi
eğlenceli şeyleri gösterirken aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik, su
problemi ve ekonomik mücadelelerle ilgili görüntüler de koymak istedik.
UNDP Türkiye: Film, dünyanın 10.10.10 tarihindeki hikayesini gerek
trajedileri, gerek başarılarıyla anlatırken, bir yandan da dünyanın çarpıcı
çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Film, projenin amacı olan insanları hem
farklı, hem de benzer yönleriyle birbirine yakınlaştırarak katılımcıların
gelecekte de işbirliği yapmasını sağlamayı amaçlıyor. Böylece, iletişimden
beslenen bir toplum oluşturmak hedefleniyor. Peki bu filme Türkiye’nin
katkısı nasıldı?
B.L.
B.L.: Türkiye’nin katılımı yıllar boyu daha da arttı. 2010’da birkaç tane çok öne
çıkan çekim hatırlıyorum Türkiye’den. Elbette tam olarak bu bölgelerin
isimlerini bilmiyorum; ama Türkiye’den görüntüler aldık. 2011’de daha da
fazla görüntü aldık. Bizim umduğumuz şey Pazar günkü film gösteriminden
sonra Türkiye’den daha fazla katılımcıya sahip olmak. Umuyoruz ki bu proje
her yıl gerçekleşecek. Her yıl böyle bir film ortaya çıkarabilmeyi umuyoruz.
Bütün ülkelerin temsil edilmesini istiyoruz.
UNDP Türkiye: Filme, çektikleri videolarla katkıda bulunanlar arasında cep
telefonuyla çekim yapan gençlerden profesyonel belgeselcilere, her yaştan,
ülkeden, ırktan, kültürden ve cinsiyetten insanın yanı sıra 60’ın üzerinde sivil
toplum örgütü de bulunuyor.
B.L.
B.L.: Çok güzel manzaralar vardı elimizde. Görüntülerde, Doğu Avrupa’dan
doğa manzaraları, Afrika’dan filler; Avusturalya’dan kangurular; Kanada’dan
balinalar vardı.
UNDP Türkiye: Yeryüzünde Bir Gün filminde öne çıkan sahneler arasında
Çinli bir turistin çektiği Kuzey Kore’deki üst düzey bir askeri geçit töreni,
Mekke’den ve Galapagos Adalarından görüntüler, Kızıldeniz’de bir dalıştan
çekimler ve ender rastlanan bir genetik hastalık yüzünden 10 yıllık yaşam
beklentisiyle doğan Hollandalı bir çocuğun onuncu yaş günü bulunuyor. Peki
yapımcı Brandon Litman açısından 10 Ekim 2010 günü nasıl geçti?
B.L.
B.L.: Bu filmi çektiğimiz gün ben çok ilginç bir deneyim yaşadım. New
York’taydım ve buradaki yasadışı göçmenlerle bir gün geçirip onların
hikayelerini dinledim. Ben filmin çekildiği gün bunları yapıyordum. Benim için
çok aydınlatıcı bir gün oldu. Tüm filme baktığınızda gördüğünüz bir şey var:
bir yaşam örgüsü. Bu filmdeki herkes dünyayı daha iyi bir yer haline
getirmeye çalışıyor. En azından kendileri için. Biz küresel bir toplum olarak
elimizden geleni yapmak istiyoruz.
UNDP Türkiye: Peki proje bundan sonra da devam edecek mi? Yeni
filmlerde yeni temalar bulmak zor olmayacak mı?
B.L.
B.L.: Bence her yılın bir farklılığı var. Yani 11.11.11’e baktığımızda Arap Baharı
ve bunun gibi bir sürü farklı konuyla karşılaştık. Her yılın konusu da farklı
olacaktır. Bizim topluluğumuz çoğaldıkça filmimizin derinliği de artacak, daha
fazla çeşitliliğe sahip olacak ve gerçekten küresel filmler çıkarabileceğiz. Belki
de 12.12.12’de daha çok ekonomi ve çevreyle ilgili konular göreceğiz. Ama,
aynı zamanda insanların çok özel hikayeleri de olacak.
UNDP Türkiye: Belgesel de olsa, binlerce farklı görüntüden ve yüzlerce
farklı yerdeki çekimlerden oluşsa da, her filmin bir teması olmalı. Peki
Yeryüzünde Bir Gün bize neyi anlatıyor?
B.L.
B.L.: Bence tema hayatın akışı. Farklı yerlerde hayatın akışı. Bu şekilde bir
paketleme yapmaya çalıştık. 3000 saat olan görüntüleri 140 dakikaya indirdik.
Görüntülerde, Dünya’nın ne kadar harika bir yer olduğunu görüyorsunuz.
Daha önce görmediğiniz yerler görüyorsunuz. Bence 11.11.11’de daha da
genişledik ve bazı konularda daha ciddi hikayelere yer verdik. Örneğin
cinsiyet eşitliği ve mülteciler hakkında hikayelerimiz oldu. Ama 10.10.10, yani
2010’daki film, aslında en önemli filmimiz diyebiliriz; çünkü ilkti ve bizim
topluma verdiğimiz güzel bir hediyeydi.
UNDP Türkiye: Kyle Ruddick’in yönetmenliğini yaptığı, yapımcılığını
Brandon Litman’ın ekip arkadaşlarıyla birlikte üstlendiği Yeryüzünde Bir Gün,
tüm dünyada Yeryüzü Günü olan 22 Nisan’da gösterildi. Türkiye gösterimi de
yine 22 Nisan Pazar günü Gençlik ve Yeryüzü Festivali kapsamında İstanbul
Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde düzenlendi.Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı’nın desteğiyle çekilen One Day on Earth, Yeryüzünde Bir
Gün filminin müziğini DJ Cut Chemist tümüyle doğal seslerden, bilgisayar
ortamında oluşturdu. Bu müziği ve filme dair daha birçok ayrıntıyı
onedayonearth.org adresinde bulabilirsiniz. UNDP Türkiye’nin 11.11.11’de bu
proje için Türkiye’nin farklı köşelerinde çektiği görüntüleri de Vimeo
hesabınızda bulabilirsiniz. UNDP’nin de desteğiyle tüm dünyada aynı anda
gösterilen Yeryüzünde Bir Gün filminin yapımcılarından Brandon Litman’ın
NTV’ye verdiği mülakattan bir bölüm dinledik. Ve UNDP Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın da bu bölümünün sonuna gelmiş
olduk. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef
stüdyosunda hazırladık. Programımıza FM bandında ve internette Açık
Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında
iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya
üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Bir hafta sonra tekrar görüşmek
dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 45
23 Nisan 2012
Güneydoğu’da yoksulluğu
azaltmak
Burak Eldem, Diyarbakır Batman
Siirt Kalkınma Projesi (DBSDP),
Proje Yöneticisi
play
2010 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de ortalama gelir baz
alındığında yoksulların yüzde 30’dan fazlası Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yaşıyor. Bu rakam 2007 yılında yüzde 33’ü aşmaktaydı.
İşte bu bölümde bu iyileşmeye katkıda bulunan bir projeden söz
edeceğiz. Diyarbakır, Batman ve Siirt’te yürütülen bir kalkınma projesi
bu.
UNDP Türkiye: Merhaba. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız.2010 yılı
TÜİK verilerine göre Türkiye’de ortalama gelir baz alındığında, yoksulların
%30’dan fazlası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşıyor. Bu rakam, 2007
yılında %33’ü aşmaktaydı. Bu bölümde, bu iyileşmeye katkıda bulunan bir
projeden söz edeceğiz. Bu proje, Diyarbakır, Batman ve Siirt’te yürütülen
bir kalkınma projesi. Konuğumuz. Diyarbakır-Batman-Siirt Kalkınma
Projesi’nin proje yöneticisi Burak Eldem. Hoşgeldiniz.
Burak Eldem (B.E.): Hoşbulduk, teşekkür ederim.
UNDP Türkiye: 2008’de başlanılan bu projeyi 2012’de bitirmeyi
hedeflemiştiniz. Diyarbakır-Batman-Siirt Kalkınma Projesi, sonuçları da
görülen ve yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulun bir dizi proje içerisinde
yer alıyor. Bölgeden, bölgenin genel yapısından ve o bölgede bu tür kırsal
kalkınma projelerinin uygulanmasına yol açan vaziyetten bahsedelim.
B.E.
B.E.: Bölge, bilindiği üzere belirli gelir koşullarına sahip. Ancak, gelir sağlanan
faktörler çok verimli kullanılamamakta. Dolayısıyla, bu proje üretim
faktörlerinin verimli bir şekilde kullanılması ve çiftçilerin daha fazla gelir elde
edebilmesi için yapıldı. En önemli hedefimiz, çiftçilerin gelirini ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerini arttırarak daha refah içinde yaşamalarını
sağlamak. Ülkemizde tarım sektörü, ihracat potansiyeli, insanların sağlıklı
beslenmesi, istihdamı ve ekonomiye katkısı bakımından büyük önem
taşımaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de böyle bir potansiyel vardır.
Çiftçilerimizin daha iyi gelir düzeyine kavuşabilmeleri için üretim kaynaklarını
daha etkin bir şekilde kullanmaları gerekmektedir.
UNDP Türkiye: Bu bölge aslında kaynakları bol ve bu kaynaklar iyi
değerlendirildiği takdirde yüksek ölçüde zenginlik yaratabilecek bir
bölgeyken, yoksulluğun yoğunlaştığı bir bölge. Dolayısıyla, bu proje ana
hedefiyle bağlantılı olarak da yoksulluğun azaltılmasını da hedefleyen bir
proje. Projeniz, bu bölgede yoksulluğu azaltmak için hangi yöntemleri
kullandı ve yaptığınız çalışmalarda hangi ana başlıklar altında toplandı?
B.E.
B.E.: Projenin devam etmesi için bölgede kaynak ve fizibilite araştırmaları
yaparak bir ön araştırma yapılması gerekti. Böylece bölgeyi ortaya koyan bir
tablo ortaya çıkarttık. Böylece, en iyi tekniklerin kullanılması için çalışmalar
yapıldı ve bazı başlıklar altında toplandı. Sonrasında bunlar, projenin ana
dokümanına yansıtıldı.
UNDP Türkiye: Sonuç olarak, bu proje kırsal yoksulluğu azaltmayı
hedefliyor. Dolayısıyla, tarım üzerinde yoğunlaşmış olmanız da son derece
anlaşılır. Çünkü eğer Diyarbakır, Batman ve Siirt bölgesi özelinde
konuşuyorsak, tarım yoksulluğun yoğunlaştığı sektör olarak sayılabilir.
Burada modern yöntemlerin tanıtılması gibi faaliyetlere yönelmiş olsanız
gerek.
B.E.
B.E.: Bu bölgede, modern yöntemlerin kullanılması, çiftçilere tanıtılması ve
bunun uygulanması çok önemli. Bu, zaman alan bir şey. Bunun için eğitim
gerekli. Dolayısıyla, bizim en büyük özen gösterdiğimiz şeylerden bir tanesi
de çiftçilerin eğitilmesi. Özellikle kadın çiftçilerimizin doğru yönde eğitilip
üretime katkılarının sağlanması gerekiyor. Bunun için de büyük bir çaba
vermekteyiz.
UNDP Türkiye: Bu bölge işsizliğin yoğunlaştığı bir bölge. Alt katmanlarına
baktığımız zaman da, gençler ve kadınlar arasındaki işsizliğin yoğun olduğu
bir bölge. Belki işsiz kategorisi, işsiz tanımının nasıl yapıldığına göre değişir
ama gizli işsizliğin çok yaygın olduğu bir bölge olduğu söylenebilir.
Dolayısıyla, yoksulluğu azaltmayı hedefleyen bir projenin kadınlar üzerine
odaklanmış olması da altının çizilmesi gereken bir nokta olsa gerek.
Öncelikle, üretimin her aşamasının planlanmasına dair bir değer zinciri analizi
yaptınız. Daha sonra da bu analizden yola çıkarak bir yöntem belirlediniz.
Meyvecilikten tutun damla sulamaya kadar çok çeşitli alanlara yönelen bir
faaliyetler zinciri ürettiniz. Tarımla ilgili olarak, hangi alanları belirleyip
çalıştınız?
B.E.
B.E.: Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlükleri vasıtasıyla bölgede eksik olan,
yapılması belki geciken veya yapılmayan üretimlerin bir şekilde hayata
geçirilmesi ve yeni üretim tekniklerine göre yapılmasını sağlamak amacıyla
çalışmalarımızı yaptık. Bunun sonucunda, çiftçilere demonstratif olarak
üretimlerini nasıl yapmaları gerektiğine dair örnek teşkil edecek bahçeler
kurmaya başladık. Bu bahçelerle birlikte çit sistemi, damla sulama, fidan
ekimi, yüksek telli terbiye sistemlerinin çiftçilere gösterilmesi gibi
faaliyetlerde bulunduk.
UNDP Türkiye: Yüksek telli terbiye sistemi ne anlama geliyor?
B.E.
B.E.: Yüksek telli terbiye sistemi, modern bir şekilde bağların kurulması ve
bağların uluslararası standartlara göre yetiştirilmesi için kullanılan bir sistem.
UNDP Türkiye: Bu, eskiden kullanılan sırıklar yerine kullanılan daha modern
bir yöntem mi?
B.E.
B.E.: Daha modern bir yöntem. T şeklinde bağların yerden daha yükseklere
alınıp üretimin fazlalaştırılmasını sağlıyor.
UNDP Türkiye: Üzümler yere değmediği zaman daha iyi oluyor o zaman.
B.E.
B.E.: Aynen öyle ve damla sulama sistemiyle hem sudan tasarruf ediyoruz,
hem de bölgedeki uygulama tekniklerini değiştiriyoruz. Doğayla uyumlu bir
şekilde üretim yapmaya çalışıyoruz.
UNDP Türkiye: Aslında, bu iller söz konusu olduğunda üzüm ilk akla gelen
ürünlerden biri değil. Siz, bu proje kapsamında, daha fazla gelir getirici ve
bölgenin iklim koşullarına uygun ürünlerin numune şeklinde bahçelerde
üretilip örnek olarak gösterilmesini sağladınız, değil mi?
B.E.
B.E.: Evet, bu şekilde yaptık. Buradaki en önemli şey, bölgedeki eksikliğin
tespit edilip daha sonra o yönde çalışmalar yapılması. Bunun en önemli
çıktısını ileriki yıllarda alacağız. Bu analizler Gıda, Tarım, Hayvancılık İl
Müdürlükleri’ndeki ziraat mühendisleri tarafından yapılıyor.
UNDP Türkiye: Diyarbakır deyince meyve olarak karpuz akla gelebilir ama
üzüm gelmez. Bunun dışında hangi ürünlere yöneliyorsunuz?
B.E.
B.E.: Bunun dışında, badem üreticiliği, ceviz üreticiliği, kayısı üreticiliğine
yönlendirdik. Siirt tarafında Zivzik narı üretilmeye başlandı. Zivzik narı,
burada önemli bir gelir getirebilecek bir ürün olarak karşımıza çıktı.
UNDP Türkiye: Nar, Türkiye’nin güneydoğusunda ve güneyinde çok fazla
yetişen bir bitki. Dolayısıyla, bunun da desteklenmesi önemli. Biraz da altyapı
tarafına bakalım. Kırsal kesime yönelik bir proje olduğu için altyapının
güçlendirilmesi, yoksulluğun giderilmesi ve sağlık koşullarının iyileştirilmesi
de pek çok açıdan önemli. Bu faaliyetler arasında içme suyu şebekesinin
sağlanması ve kanalizasyon gibi alt yapı çalışmaları da var. Bu konudaki
çalışmalarınız nerelerde yoğunlaştı ve kaç köye ulaştı?
B.E.
B.E.: Projenin başında, özellikle altyapı çalışmaları olarak doğal arıtma
yöntemiyle yapılan kanalizasyon sistemleri öne çıkmaktaydı. Burada,
köylerde eksikliklerin giderilmesi ve insanların daha sağlıklı bir şekilde
yaşamalarını sağlamak amacıyla altyapı çalışmalarına gidildi. Bu çalışmalar
yaklaşık bir buçuk yıl sürdükten sonra, 2010 yılında köylülerin ve çiftçilerin
temiz suya ulaşmalarında problem yaşandığı anlaşıldı. Buna istinaden, iki
ilçemizde içme suyu depoları yapıldı. 2011 senesinde büyük bir ihale olan
sulama sistemi kanalı yapımına başlandı. Burada da eskiden salma sulama
yöntemiyle yapılan üretimden vazgeçilip artık daha modern yöntemiyle suya
ulaşabilme, suyu çiftçinin ayağına götürme gibi bir politika izlendi.
UNDP Türkiye: Salma sulamanın zıddı olarak önerdiğiniz damla sulama
sistemi nedir?
B.E.
B.E.: Damla sulamada, sulama kanallarıyla suya ulaşan çiftçi daha rahat ve
verimli bir şekilde sulama yapabiliyor.
UNDP Türkiye: Buradaki kazanç su tasarrufu olsa gerek.
B.E.
B.E.: Burada kazanç, su tasarrufu ve suyun daha çok alana ulaşması.
UNDP Türkiye: Projenin her aşamasında sürdürülebilir kalkınma boyutu
önümüze çıkıyor. Yöntemler konusunda yol gösterici olup o yöntemleri
kullanan çiftçilere kaynak sağlamak da projenin hedeflerinden biri. Bu
anlamda, bir yan hedef olarak çok sayıda kişiye hibe dağıtıldı. Şu ana kadar
kaç kişi yararlandı bu hibelerden ve ne kadarlık bir kaynağınızı hibe
programları için ayırdınız?
B.E.
B.E.: Şu anda 180’i aşkın bireysel ve ekonomik yatırımı destekledik. Burada
bireysel yatırımlar küçük yatırımcıları; ekonomik yatırımlar ise tüzel kişileri
vurgulamaktadır. Bu 180 hibe kullanıcısına 2010 senesinde toplam 660.000 TL
ve 2011 senesinde 370.000 TL verdik. 2012 senesinde de 2 milyon 89.000 TL
civarında bir para vermeyi hedefliyoruz.
UNDP Türkiye: Hedeflediğimiz rakamlar ciddi rakamlar. Zaten projenin
bütçesi oldukça yüksek. Projenin 37 milyon doları aşkın bir bütçesi var, değil
mi?
B.E.
B.E.: Projenin 37 milyon dolar civarında bir bütçesi var; bunun 24 milyon
doları IFAD kaynaklarından, 4.4 milyon doları iç kaynak olarak Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından, 0.7 milyon doları da UNDP katkısı olarak
sağlanmaktadır.
UNDP Türkiye: IFAD yani Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu, Birleşmiş
Milletler’in tarımsal kalkınmayı destekleyen bir kredi kuruluşu. Bu kaynaklar,
onun aracılığıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na gelip bölgede
değerlendirilen kaynaklar. O bölgede yaptığınız çalışmalarda üniversite
bağlantınız olarak Dicle Üniversitesi de var. Projenin bazı aşamalarında
onların da danışmanlığına müracaat ediyorsunuz.
B.E.
B.E.: İhalelerin bazı aşamalarında tıkandığımız noktalar oluyor. Tabii ki teknik
konularda üst düzeyde bir girdi sağlamak ve bunu ihalelere yansıtmak için
üniversitelerden yardım alıyoruz. Bu bizim için bir gurur kaynağı oluyor.
UNDP Türkiye: Her aşaması ile önemli bir gurur kaynağı olan bu projenin
web sitesi: dbsdp.org. Web sitesi adındaki dbs, Diyarbakır, Batman, Siirt’i;
d’si development sözcüğünü ve p'si de projeyi temsil ediyor. Bölgede
yapılması planlanan sera kurulumları, süs bitkisi üretimi ve güneş
enerjisiyle sulama yollarının kurulması gibi faaliyetleri dbsdp.org’dan takip
edebilirsiniz Çok teşekkürler katıldığınız için programımıza. Burak Eldem’di
konuğumuz. Diyarbakır-Batman-Siirt Kalkınma Projesi’nin Proje Yöneticisi.
Ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı
Yeni Ufuklar Programı’nın da böylece sonuna gelmiş oluyoruz. Programı
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu, Radyo İlef’te hazırladık.
Programımıza FM bandında ve internette Açık Radyo'dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes üzerinden
ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde
kullanıcı adımız undpturkiye. Bir hafta sonra tekrar görüşmek dileğiyle,
hoşçakalın!
PODCAST 44
16 Nisan 2012
Kuzeydoğu Anadolu'da
kalkınma
Arif Mert Öztürk, Ardahan-KarsArtvin Kalkınma Projesi (AKADP),
Proje Yöneticisi
play
Bu bölümde, Türkiye’nin 81 ili arasında yapılan sosyo-ekonomik
gelişmişlik endeksinde sırasıyla 43, 67 ve 74. sıralarda bulunan üç
ilden ve bu illerde yürütülen bir kalkınma projesinden söz
edeceğiz.
UNDP Türkiye: Merhaba, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar Programı ile karşınızdayız. Bu
bölümde, Türkiye’nin 81 ili arasında yapılan sosyo-ekonomik gelişmişlik
endeksinde sırasıyla 43, 67 ve 74. sıralarda bulunan üç ilden ve bu illerde
yürütülen bir kalkınma projesinden söz edeceğiz. Doğu Anadolu’da Kars ve
Ardahan, Karadeniz’de ise Artvin’de yürütülen bu proje hakkında, ArdahanKars-Artvin Kalkınma Projesi’nin proje yöneticisi Arif Mert Öztürk ile
konuşacağız. Hoşgeldiniz.
Arif Mer t Öztürk (A.Ö.): Hoşbulduk.
UNDP Türkiye: Kuzey Doğu Anadolu’daki bu üç ilin mevcut durumundan
bahsedebilir miyiz?
A.Ö.
A.Ö.: Sizin söylediğiniz gibi üç ilimiz de, sosyo-ekonomik gelişmişlik
endeksine göre Türkiye’nin en az gelişmiş iller kategorisinde yer alıyor. Bunun
yanında coğrafi olarak da baya zor bir coğrafya, sert bir topografyamız var.
Yüksek rakım, uzun ve sert geçen kışlar… Bunlar da doğal olarak tarımsal
üretim sezonunu kısıtlıyor. Kırsal nüfusun da yoğunluğunu düşündüğümüzde
geçim kaynaklarının baya kısıtlı olduğu, gelişmişlik seviyesinin düşük olduğu
bir bölgeden bahsediyoruz.
UNDP Türkiye
Türkiye: Tarım, kolaylıkla yapılamadığı için mevcut coğrafi şartlardan
belki de iklim koşullarından ötürü hayvancılığın öne çıkmış olduğunu
söyleyebiliriz. Sosyo-ekonomik açıdansa, elbette bakıldığında işsizliğin de
yoğun olarak görüldüğü bir bölge olsa gerek değil mi burası?
A.Ö.
A.Ö.: Nüfusun geneli, yarısından fazlası Ardahan ve Kars illerinde, kırsal
alanda yaşıyorlar. Ve orada her ne kadar tarım işçisi olarak görülseler bile bu
hane halklarının çoğunun düzenli bir geçim kaynakları, düzenli bir gelirleri
mevcut değil.
UNDP Türkiye
Türkiye: Rakamlara bakıldığında hem işsizliğin genel olarak, hem de
kadın işsizliğinin en yoğun olarak görüldüğü bölgelerden biri. Kırsal nüfusun
yoğunluğu açısından da dikkat çeken bir bölge olduğunu söyleyebiliriz. Az
önceki noktaya geri dönelim: nüfus yoğunluğu az olmakla birlikte dikkat
çekici ölçüde bir hayvancılık faaliyetinin olduğu da bir bölge burası değil mi?
A.Ö.
A.Ö.: Tabi ki insanların da genel olarak yönlendiği geçim kaynağı hayvancılık,
sizin de bahsettiğiniz gibi. Ardahan Türkiye’nin en küçük illerinden bir tanesi,
nüfusu 107.000 civarında. Yalnız hayvan sayısına bakarsak büyük baş olarak
256.000 büyük baş hayvana sahip. Oran olarak bir kıyaslama yaparsak Türkiye
nüfusunun sadece 14/1000’ü Ardahan’da yaşıyor. Yalnız havyan potansiyeli
olarak %2’si Ardahan’da bulunuyor.
UNDP Türkiye
Türkiye: Büyük baş hayvanların %2’i, insan nüfusundan
bahsettiğimizde ise çok daha az bir oranı bu bölgede yer alıyor.
A.Ö.
A.Ö.: Bu da hayvancılığı ne kadar yoğun yapıldığını gözler önüne seriyor.
UNDP Türkiye
Türkiye: Yine sosyo-ekonomik rakamlara baktığımızda, girizgâh
açısından, Ardahan ve Kars çok az gelişmiş iller kategorisi olan beşinci
kategoride yer alırken, Artvin üçüncü kategori iller arasında yer alıyor, bizim
sizin projenizle ilgili web sayfasından derlediğimiz bilgilere göre. Şimdi bu
genel bir portreyi çizmemiz açısından girizgâh olarak verdiğimiz bilgiler oldu.
Biraz projenin kendisinden bahsedelim. Görece yeni olan bir proje bu,
Ardahan-Kars-Artvin Projesi. Ne zaman başladınız projeye?
A.Ö.
A.Ö.: 2011 yılının Ocak ayında proje dokümanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı’nca imzalandıktan sonra proje başladı. Yalnız uygulamaya Kars’taki
proje ofisinde görevli arkadaşlarımızın başlamasıyla başlayabildik, bu da 2011
yazından sonra oldu.
UNDP Türkiye
Türkiye: Aslında birkaç aylık bir geçmişi var. Dolayısıyla geçmişinden
ziyade hedeflerinden bahsetmek daha doğru olabilir bu anlamda. Siz elbette
pek çok ortakla çalışıyorsunuz. Bunların başlıcası Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı. UNDP burada uygulama desteği sağlıyor bu projeye. Biraz projenin
hedeflerinden bahsedelim. Siz bu bölgede neyi değiştirmeyi
hedefliyorsunuz?
A.Ö.
A.Ö.: Bu bölgede daha çok çiftçiler için sürdürülebilir olacak geçim
kaynakları, modelleri kurulması hedefleniyor. Hayvancılık olarak, en önemli
geçim kaynağı olarak öne çıktığı için söylüyorum, daha modern tekniklerle
daha verimli hayvan yetiştirme metotları kullanılarak piyasada satılabilecek
düzeyde süt üretimi, et üretimi hedefleniyor. Diğer taraftan sosyal-kırsal
altyapı yatırımlarının da gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Bunlar da içme suyu
göletleri olabilir; kanalizasyon, doğal arıtma yatırımları olabilir.
UNDP Türkiye
Türkiye: İki alana yoğunlaştığınızı o zaman not edelim. Hayvancılık
eğer devam edecekse modernleştirilsin ve daha fazla gelir getirici bir model
yaratılsın. Birinci hedefiniz anlaşılan bu. İkinci hedefiniz ise kırsal altyapının,
kırsal nüfusun yoğunlukta olduğunu belirtmiştik, güçlendirilmesi ki bu içme
suyundan atık suya kadar uzanan bir çerçevede yer alıyor. Hayvancılıkla ilgili
olarak biraz projeleri açalım. Hayvancılıkla geçimini sağlayanların bu kadar
yoğun olduğu bir bölgeye siz nasıl modeller önermeyi düşünüyorsunuz?
A.Ö.
A.Ö.: Şu anda 2012 yılında yapacağımız en önemli faaliyetlerden bir tanesi
Ardahan ilinde kurulacak hayvan pazarı. Hayvan pazarları diyince aklımıza
kurban pazarları, eski yıllardan kalma pazarlık usulünün döndüğü pazarlar
geliyor olabilir; yalnız bunu bir alım-satım yeri, bir açık artırma yeri olarak da
düşünebiliriz. Çiftçilerin rahatça hayvanlarını getirebileceği, bir kısmı üstü
kapalı sosyal tesisleri ile beraber yeterli park alanı olan, piyasanın daha iyi
işleyebileceği bir altyapı kurulması hedefleniyor. Bu da çiftçiler için daha
doğru fiyatların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
UNDP Türkiye
Türkiye: Serbest piyasa ekonomisinin bir ölçüde kendi içinde
işleyebilmesini sağlayacak bir ortamın orada üretilmesi ve aynı zamanda
bunun belli kurallar, uluslararası standartlar dâhilinde yapılıyor olması değil
mi?
A.Ö.
A.Ö.: Ekonomik yanından bahsettik. Bunun bir de sağlık ve hijyen açısından
da çok büyük bir önemi var. Şu anda Ardahan’daki hayvan pazarı Ardahan il
merkezinin içinde yer alıyor ve gerçekten insan sağlığını da olumsuz şekilde
etkileyecek faktörler ortaya çıkıyor. Bu yeni hayvan pazarıyla bu olumsuz
faktörlerin ortadan kaldırılması hedefleniyor.
UNDP Türkiye
Türkiye: Ne zaman tamamlanacak ve bu kendi kendini nasıl
döndürmeye devam edecek? Kim bu işin başında yer alacak acaba?
A.Ö.
A.Ö.: Buradaki en önemli paydaş Ardahan Belediye’si. Bu işin öncülüğünü
yapıyor, desteğini sağlıyor. Ve İl Tarım Müdürlüğü de işin içinde olduğu için
gerçekten daha sonra işletmesi açısından herhangi bir problem söz konusu
değil. 2012 yılının sonunda bitirmeyi hedefliyoruz, eğer her şey yolunda
giderse.
UNDP Türkiye
Türkiye: Bu yılın sonuna kadar bu projenin bu en azından kısmı
bitmiş olacak. Hayvancılığa dair farklı yöntemleri, metodolojileri de bu
bölgeye götürmek konusunda bir hedefiniz olduğunu zaten söylemiştiniz.
Biraz altyapı tarafına da bakalım. Kırsal nüfusun yoğunlukta olduğu bir bölge
burası. Türkiye’nin hayvan stoku aynı zamanda bu bölgede yoğunlaşıyor.
Kırsal altyapı konusunda ne gibi çalışmalar olacak?
A.Ö.
A.Ö.: Proje için uygulama köyleri belirleniyor. 2012 için 40 tane köy
belirlenmiş durumda.
UNDP Türkiye
Türkiye: Üç ilden mi?
A.Ö.
A.Ö.: Evet üç ilden toplam 40 köy. Bu köylerin ihtiyaç analizleri
gerçekleştiriliyor şu anda. Bu yönde tabi diğer kurumların, İl Özel İdare’nin,
belediyenin projeleri de göz önüne alınarak eksik kalacak noktalar proje
bütçesine de uymak koşuluyla fizibilite çalışması yapıldıktan sonra uygulama
için değerlendirilecek. Ama önce bir ihtiyaç analizi tespiti yapılacak.
UNDP Türkiye
Türkiye: Daha sonra da bu sözünü ettiğiniz ihaleler yoluyla altyapıya
yönelik içme suyundan tutun kanalizasyona kadar pek çok şeyi bu 40 seçilmiş
köyde görme imkânı olacak. Proje bitmeden evvel bunlar da sonuçlanmış
olacak. Temel olarak belki de altını çizmekte fayda var: UNDP, Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı açısından bu projenin oturduğu yer yoksulluğun
azaltılması. O bölge yoksulluğun yoğunlukta olduğu bir bölge olduğundan
UNDP açısından bu müdahalenin amacı yoksulluğun azaltılması. Ve asıl
olarak yürütücü, bu işin sahibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. UNDP
burada işin uygulama desteğini sağlıyor. Ne kadarlık bir bütçeniz var?
A.Ö.
A.Ö.: Yaklaşık 22 milyon Amerikan Doları bir bütçemiz var. Bunun üzerine
yararlanıcı katkılarını da eklersek 26 milyon Amerikan Doları…22 milyon
dolarlık kısmı Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’ndan sağlanmakta.
Dediğim gibi geri kalanı da yararlanıcı katkısı.
UNDP Türkiye
Türkiye: Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu yani IFAD, Birleşmiş
Milletler’e bağlı bir tarım finansmanı kuruluşu tarafından sağlanıyor. Daha
sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından da bu projeye
aktarılıyor. 2015 yılını hedefliyorsunuz herhalde bu projenin hedefleri
açısından. 2015 yılına gelindiğinde bu üç ilde ne değişecek onu da anlatarak
bitirelim.
A.Ö.
A.Ö.: Kırsal altyapı yatırımları sonucunda insan sağlığı üzerinde olumsuz
etkisi olan kanalizasyon ve altyapı sıkıntısından kaynaklanan hastalıkların
önüne geçilmesi hedefleniyor. Ekonomik açında da baktığımızda burada
kırsalda yaşayan yoksul kesimin gelirlerinin ve kendi zenginliklerinin
artırılması hedefleniyor. Yani hayvan sayısı olarak işletmelerin 5-10 hayvan
başlıyorsa bunu daha büyük hale getirip varlıklarının artırılması konusunda
söylemek istediğim bu 20-30 hayvanlık daha büyük işletmeler halinde daha
sürülü ve karlı hale getirilmesi hedefleniyor.
UNDP Türkiye
Türkiye: Yoksulluğun azaltılması denirken de elbette burada
üzerinde odaklanılan belli kesimler de olduğu söylenebilir, kadınlar ve
gençler gibi. Özellikle o kesime yönelik de faaliyetleriniz olacak değil mi,
dönem içinde?
A.Ö.
A.Ö.: Tabi. Ağırlıkla hayvancılıktan bahsettik. Burada da kadınların oynadığı
rol çok önemli. Genelde hayvan bakımı, sağımı, sütün toplanması, oradan süt
ürünlerinin elde edilmesinde hep kadınları görüyoruz. Bu noktada da
özellikle çiftçi eğitim faaliyetlerimiz içerisinde kadınlara yönelik üretim
eğitimlerimiz olacaktır. Bunları genelde üretici eğitim merkezinde
düzenlenilen teorik ve pratik eğitimlere katılımını sağlayarak
gerçekleştireceğiz.
UNDP Türkiye
Türkiye: Yüksek bir bütçesi ola, çok boyutlu ve çok bileşeni olan bir
projeden bahsediyoruz. 2015 yılına gelindiğinde bu üç ilde pek çok şeyin
değişmiş olacağını söyleyebiliriz. Belki ilk defa gidenler bunu fark
etmeyecekler ama orada yaşayanlar açısından pek çok şeyin değişeceğini
söyleyebiliriz. Çok teşekkürler programımıza katıldığınız için, Arif Bey. Arif
Mert Öztürk’tü programımızın bu haftaki konuğu, Ardahan-Kars-Artvin
Kalkınma Projesi’nin proje yöneticisi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Türkiye Temsilciliği’nin hazırladığı Yeni Ufuklar’ın da programının böylece
sonuna gelmiş oluyoruz. Programı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda hazırladık. Programımıza FM bandında ve
internette Açık Radyo’dan, yayın ağımızdaki üniversite radyolarından,
podcast formatında iTunes üzerinden ayrıca undp.org.tr adresinden
ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı adımız undpturkiye. Bir hafta
sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
PODCAST 43
9 Nisan 2012
Binalarda enerji tüketimi
nasıl azaltılır?
Tolga Yakar, Türkiye’de Binalarda
Enerji Verimliliğinin Artırılması
Proje Koordinatörü
play
​BBu
u bölümde Türkiye’deki binalarda tüketilen enerjinin ve buna
bağlı olarak da sera gazı salınımlarının azaltılmasını hedefleyen
bir çalışmadan söz edeceğiz.
UNDP Türkiye: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye
Temsilciliği'nin hazırladığı Yeni Ufuklar programıyla karşınızdayız. Bu
bölümde Türkiye’deki binalarda tüketilen enerjinin ve buna bağlı olarak da
sera gazı salınımlarının azaltılmasını hedefleyen bir çalışmadan söz edeceğiz.
Konuğum Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Proje
Koordinatörü Tolga Yakar. Hoşgeldiniz.
Tolga Yakar ( T.Y.): Hoşbulduk.
UNDP Türkiye: Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması isimli bir
proje bu. Öncelikle Türkiye’deki vaziyetten başlayalım isterseniz.
T.Y.: Türkiye’de enerji kullanımı açısından binalar sektörü en büyük ikinci
sektör, sanayi sektörünün ardından. Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık
%36’sının binalar sektörü tarafından tüketildiğini istatistikler bize gösteriyor.
Ve çalışmalar Türkiye’de binalarda enerji kullanımına ilişkin de çok ciddi bir
tasarruf potansiyelinin varlığından bahsediyor. Bu potansiyelin yaklaşık %30
ile %50 arasında değişmekte olduğu çeşitli analizler tarafından ispatlanmış
durumda. Ve böylesine önemli bir tasarruf potansiyelinin geri kazanılması da
enerji verimliliği açısından en öncelikli faaliyetlerimiz arasında yer alacak olan
projelerimizdendir.
UNDP Türkiye: Ciddi bir tasarruf potansiyeli. Binalar derken onu da biraz
açmamız iyi olabilir. Sanayi dışındaki tüm binalardan mı söz ediyoruz? Yoksa
sadece evlerimizden mi bahsediyoruz?
T.Y.: Binalar sektörü sadece konutlardan oluşmuyor. Bunun dışındaki okullar,
alışveriş merkezleri, hastaneler ya da hizmet binaları, ofis binaları gibi tüm
binalar binalar sektörü içerisine ve bu enerji tüketimi rakamının içerisine
dâhiller.
UNDP Türkiye: Türkiye’de bu konuda vaziyet nasıl? Enerji tasarrufu
konusunda çok kötü bir yerde mi Türkiye? Ne kadarlık bir tasarruf potansiyeli
var?
T.Y.: Aslında enerji verimliliği ile ilgili, tasarruf potansiyelinin geri
kazanılmasına yönelik çalışmalar çok uzun yıllardır yapılıyor. Ancak bu güne
kadarki çalışmalar çoğunlukla sanayi sektörüyle sınırlı kaldı. Binalar tarafında
ise binaların içerisinde yer alan özellikle enerji tasarruflu lambaların
kullanılması ve enerji verimli elektrikli ev aletleri olarak söyleyebileceğimiz
A+, A++ gibi çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi gibi aletlerle
sınırlı kaldı. Yani söyleyebileceğimiz şu, binaların kendisinin içerisinde ısı
tüketimi, soğutma ihtiyacının karşılanması, havlandırma ve bunun gibi
ihtiyaçlarla ilgili olarak enerji tasarruf potansiyeline yönelik olara ciddi bir
çalışma yapılmadı bugüne kadar.
UNDP Türkiye: Sadece elektrikten de bahsetmiyoruz burada, değil mi?
Akaryakıttan tutun doğalgaz, kömür, her türlü ısınmayla alakalı her türlü
enerji kaynağından bahsediyoruz. Ama burada sizin projeniz açısından
odaklandığımız nokta binaların kendisinin enerji tasarruf potansiyeli değil
mi? Yoksa içinde kullandığımız buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık
makinesin; A+, A++ olmasından ziyade binanın kendisinin tasarım
aşamasından içinde yaşadığımız veya çalıştığımız aşamaya kadar geçen
noktada öyle tasarlanması ve öyle hayata geçirilmesi, bundan mı
bahsediyoruz?
T.Y.: Evet, aslında bahsettiğimiz hem tasarım aşamasıyla ilgili olarak hem de
binaların kullanım aşamalarında enerjinin tasarruflu, verimli bir şekilde
kullanılması. Binalarda kullanılan enerjinin yaklaşık %85’lik bölümü ısıtma,
soğutma ve diğer ihtiyaçlar amacıyla kullanılıyor. Elektrikli ev aletlerinin
kullandığı kesim binaların enerji tüketimi rakamları içerisinde çok küçük bir
kesim. Dolayısıyla gerek ısıtma, gerek soğutma, havalandırma, aydınlatma
gibi ihtiyaçlar bizim, binanın asıl enerji tüketimi diye bahsettiğimiz kitleyi
oluşturuyor. Bu kitlenin içerisinde biz %30 ila %50 arasında bir enerji tasarruf
potansiyeli olduğundan bahsediyoruz ve projemizde de aslında bu bölümü
hedefliyoruz. Binaların tasarım aşamasından binalarda kullanılacak olarak
inşaat malzemelerinin üretilmesi, getirilmesi, binanın yapılması, binanın
ömrünü tamamlayıp sonrasında yıkılmasına kadar olan süre içerisindeki
enerji tüketimini yüzdeye vuracak olursak binalardaki enerji tüketiminin
%80’ini, yüzyıllık diyebiliriz binaların ömürlerine, binaların kullanımı
süresinde oluyor. Bu %80’lik bölümün de %80-85’lik kısmı ısıtma soğutma
gibi ihtiyaçların karşılanmasında kullanılan enerji. Diğer ifadeyle bizim
hedefimiz bu %80’nin içerisindeki %85’lik kısım.
UNDP Türkiye: Diğer %15-20’si nerelere gidiyor acaba bu enerjinin?
T.Y.: Binaların inşaat ve sonrasında, yıkımla ilgili inşaat malzemelerinin
üretilmesi aşamasında biz asıl olarak-
UNDP Türkiye: Onların hepsi aslında hesaba katılıyor, ama %80’i bizim
kullanımımız ile alakalı olan giderler, bu durumda. Peki, neler yapabiliriz?
Tasarımdan bahsediyorsunuz ama şimdi bakıyorum rakamlara 1990’da %52
iken kentleşme 2008’de %74-%75’e yükselmiş vaziyette. Zaten ciddi bir bina
stoku olan bir ülke Türkiye. Hazır olan binalarla ilgili bir çalışma da olmayacak
mı, yoksa hep tasarım aşamasından itibaren mi planlamış olacaksınız? Sizin
projeniz açısından biraz bahsedebilir miyiz?
T.Y.: Çok doğru bir noktaya temas ettiniz. Aslında binalarda enerji verimliliği
deyince birbirinden bağımsız, tamamen iki ayrı gruba hitap ediyoruz. Bunun
birincisi yeni binalar için. Diğeri ise mevcut bina stoku için. Yeni binalarla ilgili
yapılabilecekler daha kolay. Binalara tasarım aşamasında müdahale ederek,
farklı birtakım tasarım prensiplerini uygulayarak ki bizim projemiz içerisinde
tanıtmaya ve yaygınlaştırmaya çalıştığımız bütünleşik bina tasarımı diye bir
yaklaşım var, binaların bu prensiplerle daha enerji etkin olarak tasarlanmasını,
enerji verimliliği yüksek binalar olarak tasarlanmasını sağlayabiliyorsunuz.
Böyle olunca binaların enerji ihtiyacı, özellikle ısıtma ve soğutma
anlamındaki, daha baştan itibaren asgari seviyeye indirilmiş oluyor.
UNDP Türkiye: Bütünleşik yaklaşım dediğiniz bu mu oluyor?
T.Y.: Bütünleşik yaklaşımı kısaca şöyle açıklayabiliriz: bir binanın tasarım
aşamasında geleneksel uygulamalar açısından baktığınızda sırasıyla mimar
çalışır, arkasından statikçi, arkasından mekanikçi ve sonrasında elektrikçi
çalışır. Bütünleşik bina tasarımı yaklaşımında ise bu aktörlerin, bu disiplinlerin
hepsinin bir arada çalışması, ayrıca işverenin ve o binayı kullanacak olan
kullanıcının da sürece dâhil olması ve başından itibaren enerjinin etkin
kullanımının hedeflenerek binanın tasarlanması amaçlanmakta.
UNDP Türkiye: On yedi milyon beş yüz bin Amerikan Dolarını aşkın bir
bütçesi var. Enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı, çevre ve şehircilik bakanlığı,
milli eğitim bakanlığı, GEF var, Küresel Çevre Fonu var işin içinde ve UNDP de
uygulama desteği içerisinde yer alıyor. Zaten siz de UNDP tarafını temsil
ediyorsunuz bu projeyle olarak. Projenin kendisiyle ilgili, mantığıyla ilgili
kısmı anlattık. Biraz da hedeflerden bahsedelim. Bu proje elbette başı ve sonu
olan bir süreç. Neyi hedefliyorsunuz? Çıktılar ne olacak?
T.Y.: Bizim projemizin altında hedeflediğimiz üç ana sonucumuz var. Bu proje
bittiğinde şu üç ana sonuca ulaşmak istiyoruz: İlki binalarda enerji verimliliği
ile ilgili olarak yasal mevzuatın güçlendirilmesi. Bu yasal mevzuatı uygulayan
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, ilgili görevliler, yapı denetim
görevlileri gibi kesimleri güçlendirmek ve bunların enerji tasarrufu anlamında
daha etkin rol almasını sağlamak.
UNDP Türkiye: Birincisi yasal mevzuat.
T.Y.: Bunun dışında biz, yeni tasarlanacak olan binalarda bu bütünleşik
tasarım yaklaşımını, bu prensibi göstermek ve bu şekilde aynı maliyetle enerji
etkin, enerji verimli binaların tasarlanabileceğini örneklemek istiyoruz. Bu
amaç doğrultusunda üç tane bina tasarlanacak. Binaların ikisi Milli Eğitim
Bakanlığı’na ait bir okul binası ile yanında bir atölye binası olacak.
UNDP Türkiye: Ankara’da olan binalar bunlar değil mi, ilk ikisi? Örnek
binalar, yani enerji verimliliği açısından en iyi performansa sahip binaları siz
örnek olarak inşa ediyorsunuz Ankara’da.
T.Y.: Sadece enerji performansının çok üst düzeyde olması değil, aynı
zamanda maliyetinin de diğer Milli Eğitim Bakanlığı’nın binaları ile eşdeğer
seviyede olmasını hedefliyoruz.
UNDP Türkiye: Yapım maliyetleri mi?
T.Y.: Yapım maliyetleri.
UNDP Türkiye: Üçüncü binanın nerede olacağı belli değildi galiba. Sonraki
hedeflere de bakalım.
T.Y.: Bunun dışında üçüncü hedefimiz de bu bütünleşik bina tasarımı
yaklaşımını tanıtmak, yaygınlaşmasını sağlamak. Türkiye’de enerji kimlik
belgesi denilen bir sistem var. Enerji kimlik belgesi binaların tıpkı elektrikli ev
aletleri gibi A, B, C, D gibi etiketlenmesini amaçlayan bir düzenleneme. Yeni
yapılan tüm binalara bu enerji etiketi veriliyor. 2017 yılından itibaren ise
mevcut bina stokunun da artık bu enerji bina etiketlerini alması hedefleniyor.
UNDP Türkiye: Şu anda yeni bir ev aldığınızda tasarruf açısından hangi
enerji seviyesinde olduğunu görebiliyor musunuz?
T.Y.: 2011 yılından itibaren yapılmış olan, öncelikle yapım izni alıp sonrasında
inşaatı tamamlanıp ve sonrasında iskân izni almış her bir binada enerji kimlik
belgesinin ne olduğunu görebilmeniz gerekir. Enerji kimlik belgesi sistemine
şu anda kayıtlı yaklaşık 8000 civarı bir bina bulunmakta ve bu 8000 rakamının
yaklaşık %90’lık bir kısmı yeni binalar. Bu binalara enerji kimlik belgesi, diğer
ifadeyle enerji etiketi verilmiş durumda. Ve siz bir daire almak istediğinizde ya
da bir ofis binası almak istediğinizde, ya da kiracı olmak istediğinizde bu
binaların enerji performanslarının ne olduğunu görmeyi talep edebilirsiniz ve
size bu bilgi sağlanır.
UNDP Türkiye: Bu da güzel bir hedef, üçüncü hedefti. Ve son hedefinizi de
anlatarak isterseniz bitirelim programı.
T.Y.: Binalarda enerji verimliliği aslında bir programın, bir serinin ilk aşaması.
Amaç yalnızca binaların enerji verimli olması olmamalı. Sonrasında
sürdürülebilir şehirler olabilmesi için, içindeki binalarında sürdürülebilir
olması lazım. Ve projemiz altındaki son amacımız, projenin bir sonraki
safhasının hazırlık çalışmalarını yapmak, bu aşamasında yaptığımız
uygulamaların sonuçlarını görmek, buradan çıkardığımız dersleri bir sonraki
aşamaya taşıyabilmek.
UNDP Türkiye: ‘Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi,
dört sene sürecek olan projenin sonucunda üç örnek bina inşa ederek,
tecrübelerini herkes ile paylaşmak ve bütünleşik bina tasarımı yaklaşımı
uygulamalarının artmasını hedefliyor. Çok teşekkürler Tolga Yakar, ‘Türkiye’de
Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi’nin koordinatörüydü,
konuğumuz. Ve tüketilen enerjinin, buna bağlı olarak sera gazı salımlarının
azaltılmasını dolayısıyla sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmayı
hedefleyen bir çalışmadan söz etmiş olduk. Ve UNDP Türkiye Temsilciliği’nin
hazırladığı Yeni Ufuklar’ın da bu bölümünün sonuna gelmiş olduk. Programı
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyosu - Radyo İlef stüdyosunda
hazırladık. Programımıza FM bandında ve internette Açık Radyo’dan, yayın
ağımızdaki üniversite radyolarından, podcast formatında iTunes üzerinden
ayrıca undp.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Sosyal medya üzerinde kullanıcı
adımız undpturkiye. Bir hafta sonra tekrar görüşmek dileğiyle hoşçakalın!
UNDP Türkiye'de iş fırsatları
Chief Technical Advisor
Key Expert on Distance Learning Systems
Key Expert on Education Assessor
Key Expert on Training of Resource Persons and Conscripts
IICPSD Summer Internship Programme
Outcome Evaluator (National)
Tüm İlanlar

Benzer belgeler

Mukim Temsilciden: 2015 sonrası kalkınma çerçevesi Cihan

Mukim Temsilciden: 2015 sonrası kalkınma çerçevesi Cihan Denetmenler alanda bugüne kadar yapılan çalışmalarla sertifika konusunda bir hayli yol alındığını belirtti. Küre Dağları Milli Parkı’nın yabanıllığı, sürdürülebilir turizm potansiyeli ile yöre halk...

Detaylı

Kadınların ekonomik güçlenmesi üst düzey paneli İleriye bakmak

Kadınların ekonomik güçlenmesi üst düzey paneli İleriye bakmak Küresel Çevre Fonu (GEF) destekli “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi" projesi Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Birle...

Detaylı

Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin

Mukim temsilciden: İlerlemenin bir yolu olarak hoşgörü UNDP`nin Tüm dünya için örnek oluşturacak en iyi uygulamalar arasında özel sektör, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden uygulamalar yer alıyor. 181 başvuru arasından seçilen 25 en iy...

Detaylı

Dünya Barış Günü Avrupa ve Orta Asya Bölgesi`nden kalkınma

Dünya Barış Günü Avrupa ve Orta Asya Bölgesi`nden kalkınma Denetmenler alanda bugüne kadar yapılan çalışmalarla sertifika konusunda bir hayli yol alındığını belirtti. Küre Dağları Milli Parkı’nın yabanıllığı, sürdürülebilir turizm potansiyeli ile yöre halk...

Detaylı

`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki

`Benim Dünyam` anketinin ilk sonuçları açıklandı Ban Ki Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Akıncıoğlu, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’dan aldı. Tüm dünya için örnek oluşturacak en iyi uygulamalar arasında özel sektör, kamu kurumları, ...

Detaylı

Rio+20 ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri

Rio+20 ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi" yoluyla Milli Park ve çevresinin korunması, sürdürülebilir kalkınma ve turizm ile yeşil ekonomi süreçlerine yönelik örnek model geliştirilmişti. Bu deneyim Rio+...

Detaylı