telgraf 454 - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 454 - Telgraf Gazetesi – Londra
Londra’nın Nüfusu 8 Milyonu Aştı Sayfa 2 Alxas Kistik Kom Yeni Yönetimini Belirledi Sayfa 9 Londra’da Yaşanan Konut Krizine Karşı Binlerce Kişi Alanlara Çıktı Sayfa 12-13 telgraf.co.uk Carşamba, 04/02/2015 Cameron’un Eğitim İşçi Parti’den Bütçesi Savunması: Edmonton’a Okullar Dar Bütçelerle İyi Baş Edebildiklerini Gösterdiler Başbakan David Cameron Pazartesi günü Enfield’de bulunan Kingsmead Okuluna bulunduğu ziyarette eğitimle ilgili planlarını açıkladı. Mayıs’ta yapılacak genel seçim sonucunda, tekrar iktidar olmaları halinde enflasyona göre eğitim bütçesine artış yapamayacaklarını söylemesi büyük tepkilere yol açtı. Konuyla ilgili gelen bir soruya Cameron, ‘okullar dar bütçelerle iyi baş edebildiklerini gösterdiler’ diyerek okullara mevcut bütçeye idare edin dedi. bütçesini koruyabileceğimizi gösterdik, ve yine yapmaya devam edeceğiz.’’ Cameron, öğrenci başına harcanan paranın aynı kalacağının sözünü verdi fakat enflasyona göre bu rakamın artmayacağını söylemesi üzerine kendisine yönlendirilen soruya ‘okullar dar bütçelerle iyi baş edebildiklerini gösterdiler’, cevabını verdi. İşçi Parti’li gölge Eğitim Bakanı Tristan Hunt, başbakanın açıklamasıyla, Muhafazakarların eğitim bütçesine gerçek anlamda kesinti yapacaklarının itirafı olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Gerçek şu dur ki, eğitim bütçesini milli hasılatın 1930’lu yıllardaki oranına geri götürürsen okulları koruyamazsın.” Eğitim alanında uzmanlar ve muhalefet siyasetçileri Cameron’ın okul bütçesinin enflasyonla aynı oranda yükselmeyeceğine Uzmanlar, bütçenin enflasyon oranında tepki verdiler. Son beş sene içerisinde artmaması reel anlamda eğitim bütçesinin Muhafazakar hükümeti eğitim bütçesini artan %10 gibi bir kesintiye eşit olacağını belirtiyor. fiyatlar oranında yükseltmişti. Bu yöntemdeki Cameron konuşmasında şöyle söyledi: ‘‘İyi değişiklik planı, Cameron’ın söylediği gibi, eğitim bütçesini korumayacak. Cameron, okul yerlerinin paraya ihtiyaçları var, ve sabit bütçeye ilişkin şöyle konuştu: ‘‘Bunun biz okullara uygun şekilde maddi kaynak bazı okullar için zor bir karar olduğunu kabul verilmesini sağlayacağız. Bugün, size ediyorum çünkü çocuk başına ayrılan para Muhafazakar Parti’nin planlarına ilişkin enflasyonla artmayacak ve aynı kalacak.’’ bu sözü verebilirim. Son beş yılda, devlet Haberin devamı sayfa 7’de borcunu düşürüp, aynı zamanda eğitim Kadın Kotası Birçok farklı etnik kimlikleri bir arada barındıran Kuzey Londra’nın Edmonton bölgesinde İşçi Parti milletvekili Andy Love’ın aday olmayacağını açıkladıktan sonra başlayan adaylık yarışında ön eleme sonuçları belli oldu. İşçi Parti genel merkezi tarafından belirlenen kısa listeye Kate Osamor, Ayfer Orhan ve Kate Analou seçildi. Haberin devamı sayfa 5’te Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 454 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 2 Londra’nın Nüfusu 8 Milyonu Aştı Londra Büyükşehir belediyesi tarafından yapılan açıklamada Başkent Londra’nın nüfusunun 8 milyon 615 bin 248 kişiye ulaştığı belirtildi. 2050 yılında ise 11 milyonu bulması bekleniyor. Bu son açıklamaya göre son 25 yıl içerisinde Londra’nın nüfusunun 2 milyon arttığı ortaya çıktı. Hillingdon bölgesi yüzde 82’lik bir yükseliş ile nüfusun en çok arttığı bölgelerin başında geliyor. En çok azalan nüfus ise yüzde 36 ile İslington bölgesi. 19392015 yılları arasında İslington bölgesinin nüfusu 343 binden 221 bine inmiş. Londra’da yaşayan nüfusun yüzde 37›si İngiltere dışında farklı bir yerde doğmuş. 2013 yılında 131 binden fazla bebek Londra’da dünyaya gelirken, 48 bin 78 kişi de aynı kentte hayatını kaybetti. Londra Belediyesi’nin verilerine göre, son 25 yılda başkentin nüfusu yaklaşık 2 milyon kişi artarken, başkentte yerleşik 3,8 milyon kişi, yani nüfusun yüzde 44’ünün siyahi ve etnik azınlıklardan oluştuğu kaydedildi. Bu oranın 2038 yılında yüzde 50’ye çıkması öngörülüyor. Bin 572 kilometre karelik alanı kaplayan Londra’da, kilometrekare başına 5 binden fazla Londralı düşüyor ve bu Londra’yı Avrupa’nın en büyük kenti yapıyor. Britanya’da ilk nüfus sayımının yapıldığı 1801 yılında, Londra’nın nüfusu bir milyondan biraz daha fazla olarak hesaplanmıştı. HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam [email protected] Soru ve görüşleriniz: [email protected] BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 3 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 4 Anti Faşistler Stamford Hill’de Planlanan Irkçı Eyleme İzin Vermeyeceklerini Açıkladılar Liberate Stamford Hill (Stamford Hill’i Özgürleştir) sloganıyla 22 Mart’ta, Clapton Common’da eylem yapmayı planlayan ırkçı grubun böylesi bir eylemine müsade etmeyeceklerini açıklayan anti faşistler faşizmin yayılmasına izin vermeyeceklerini belirttiler. Yahudi toplumunun yoğun olarak yaşadığı kuzey Londra’nın Stamford Hill bölgesini, ‘Yahudi işgalinden’ kurtaracaklarını iddia eden ırkçı grubun başındaki Joshua Bonehil-Paine, açıklamasında ‘Britanyayı Yahudileşmeden kurtarmak için savaşma zamanı geldi’, dedi. Irkçı Paine, Stamford Hill bölgesinde görev yapan, Yahudi polisi Shomrin’in var olmasına inanmadığını ve polisin orada kontrolünün olmadığını iddia etti. Faşizm karşıtı grup, North London Anti-Fascists, eylemi sadece rahatsız etmeyeceklerini, gerçekleşmesinin engellenmesi için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladılar. North London Anti-Fascists grubunun konuyla ilgili açıklaması şöyle: ‘‘Londra çeşitli-kültürlü mutlu bir şehir, ve haklı bir gururla, her ne kadar küçük ya da büyük olsalar da, her hangi bir grubun nefret ve faşizmlerini yaymalarına izin vermeyeceğiz. ‘‘Bu eyleme sadece karşı çıkılmayacak; durdurulacak. Bu eyleme katılacak National Action ve herhangi diğer antisemit, Beyaz Üstünlükçü, milliyetçi ya da NeoNazi grubuna sokaklarımızın bir karışını bile vermemek için elimizden geleni yapacağız.’’ Grup, eylemi durdurmak için bölge halkı, toplum grupları ve diğer anti faşist gruplarla nasıl çalışacaklarına yönelik bilgiyi önümüzdeki günlerde açıklayacaklarını belirtti. Guardian gazetesine göre, Londra Polis Birimi (Metropolitan Police), böyle bir eylem için izin başvurusu aldıklarını, fakat henüz izinin verilip verilmeyeceğine karar vermediklerini söylediler. Londra Polis Biriminin son 12 aylık suç rakamlarına göre, Hackney’de polise bildirilen Yahudi karşıtlığı nefret suçları %100’den fazla arttı. Londra genelinde artış %121- ırkçı ve dinci nefret suçlarındaki toplam artış ise %22. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 5 İşçi Parti’den Edmonton’a Kadın Kotası Birçok farklı etnik kimlikleri bir arada barındıran Kuzey Londra’nın Edmonton bölgesinde İşçi Parti milletvekili Andy Love’ın aday olmayacağını açıkladıktan sonra başlayan adaylık yarışında ön eleme sonuçları belli oldu. İşçi Parti genel merkezi tarafından belirlenen kısa listeye Kate Osamor, Ayfer Orhan ve Kate Analou seçildi. 18 yıldır Edmonton seçim bölgesinde İşçi Partili milletvekili Andy Love’ın tekrar aday olmayacağını açıkladıktan sonra başlayan adaylık yarışında genel merkez 12 aday adayı ile yaptığı görüşmeden sonra kısa listeye 3 kadın aday seçti. 108 kişinin başvuru yaptığı adaylık yarışında sadece 12 kişi ile görüşme yapılmıştı. 21 Şubatta yapılacak delege toplantısında en fazla oyu alacak aday 7 Mayıs’ta Britanya genelinde yapılacak genel seçimlerde İşçi Parti adına Edmonton bölgesini temsil edecek. İşçi Parti’nin 18 yıldır aralıksız olarak büyük bir farkla kazandığı 64 bin seçmenli Edmonton bölgesi için belirlenecek milletvekili adayının 7 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Kate Osamor: Uzun yıllardır İşçi Parti bünyesinde çalışmalar yürüten Kate Osamor aynı zamanda aktif bir sendikacı. NHS çalışanı olan Kate Osamor mahalle doktorunda yöneticilik yapıyor. Kate Osamor Unite sendikasında aktif çalışma yürütyor. Ayfer Orhan: 1959 Yılında Kıbrıs’ta doğan Ayfer Orhan 5 yaşında ailesi ile birlikte Londra’ya göç etti. 1988 yılından bu yana İşçi Partisi içerisinde çalışma yürütüy- or. Uzun süre partide aktif olarak çalışan Orhan, 1997 yerel seçimlerinde Enfield Belediyesi’nden Belediye Meclisi üyesi olarak seçildi ve hale bu görevi yürütmektedir. 2005 Genel Seçimlerinde İşçi Partsi’nin Milletvekili Adayı olarak Kuzey Doğu Cambridge bölgesinden seçimlere girdi ancak seçilemedi. Kate Analou: Aslen Nijeryalı olan Kate Analou eski Enfield belediye başkanı ve meclis üyesi. 7 Mayıs’ta Britanya 55’inci kez sandık başına gidecek Britanya parlamentosuna seçilecek 650 milletvekili için seçmenler 55’inci kez sandık başına gidecek. Muhafazakarlar ve Liberal Demokratlardan oluşan koalisyon hükümeti döneminde sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar başta olmak üzere birçok alanda yapılan kesintilerden kaynaklı hükümete ciddi düzeyde tepkiler mevcut. Yapılan son anketlere göre parlamentoda 257 sandalyeye sahip olan İşçi Parti’nin oylarında artış gözüküyor. 7 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olmak için https://www.gov.uk/register-to-vote linkinden kayıt yapabilirsiniz. 18 yaşını doldurmuş her Britanya vatandaşı oy kullanma hakkına sahiptir. 6 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 Baş sayfadaki haberin devamı Eğitim çalışanları var olan bütçelerle zaten zorlandıklarını ve gerçek anlamda artışın olmamasının eğitim düzeyini oldukça etkileyeceğini belirttiler. Cameron ise, okulların ‘daha verimli, daha etkili ve bütçelerini kullanışlı oranla çalıştırabildiklerini kanıtladıklarını’ düşündüğünü dile getirdi ve bunu yapabilmelerinin sebebinin de, okul idaresinde daha fazla ‘özgürlük’ verildiğinin olduğunu ifade etti. Cameron, öğrenci sayısının artmasıyla, bütçe öğrenci başına harcanan sabit miktarın aynı kalması için arttırılacak fakat artan okul masrafları göze alınmayacak. 7 ersiz olarak gördükleri okulların kendilerini düzeltmeleri gerektiğini, düzeltemedikleri taktirde ise akademi okuluna çevrileceklerini söyledi. Akademi okullarına yönelik tartışmalar, ve öğrenciler için ne kadar yararlı oldukları son dönemlerde tartışılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta, Parlamentonun Eğitim Komitesinde yer alan milletvekilleri, akademi modelinin eğitim düzeyini arttırdığına dair somut kanıtı olmadığının kararına vardılar. Sorun daha çok okula ayırılan bütçe olarak görülüyor. Bütçe ve eğitim düzeyinin bağlantısı, bütçe kısıtlamasıyla okullardaki eğitimin verimsizleşmesi olasılığını yükseltiyor. Ekonomi uzmanları, artan fiyatların okullara %7 oranında bütçe kesintisine yol açacağını ve buna artan emeklilik ve maaş zammı eklenmesiyle, ortalama %10’luk bir bütçe kaybına yol açılacağını tahmin ediyorlar. Cameron, okulları denetlemeden sorumlu, Ofsted’in (Eğitim Düzeyi, Çocuk Hizmetleri ve Yetenekten Sorumlu Müdürlük-Office for Standards in Education, Children’s Services and Skills) yet- 4 Yaşındaki Çocuğa Bile Cinsel Saldırı Suçundan İşlem Yapılmış Sunday Mirror gazetesinin manşetine taşıdığı haber ülkede büyük tartışma yarattı. Habere göre polis 10 yaşından küçük 800 çocuğa cinsel saldırı suçlamasıyla işlem yapmış, bu çocuklardan bir tanesi 4 yaşında. İnternetin gelişmesi ve çocukların korunmasız bir şekilde girdiği internet dünyası çocuklar için büyük bir tehlike oluşturmaya devam ediyor. Sunday Mirror gazetesinin yaptığı araştırma çocukların ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmanın sonuçlarına göre 2009 yılından bu yana 800 çocuğa cinsel saldırı suçlamasıyla polis tarafından işlem yapılmış. Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] Akademi okulları sınıfta kaldı.. Akademi okulları hakkında çok konuşuldu. Kimisine göre çok iyi, kimisine göre ise çok kötü. Bir çok politikacı Akademi modelini geleceğin okul modeli olarak sundu ve toplumu buna inandırmak için elinden geleni yaptı. Bazı yerlerde akademi okullarını faydalı göstermek için yeni binalar yapıp, yeni üniformalar seçip göz boyamaya çalıştılar. Aslında bir çok eğitimci, profesör ve müdür sorunun okul modelinden daha çok gereken bütçe olduğunu söyledi. Buna rağmen politikacılar kimseyi dinlemedi ve akademi okullarının faydalı olduğunu söylediler. Bu hafta için Parlamentoda bir çok değişik parti milletvekilinin içinde bulundu Eğitim Komisyonu yaptıkları açıklamayla eğitim dünyasında büyük bir yankı yarattılar. Eğitim komisyonu akademi okulları üzerine yaptıkları araştırmadan yola çıkarak ‘Akademi modeli okullarının eğitim standartlarını yükseltmediğini’ açıkladılar. Komisyon bu sonuçtan yola çıkarak herkesin devlet bütçesi alan tüm okulların güçlü ve zayıf özellikleri konusunda dürüst olmaya çağırdı. Akademi okulları özellikle Hackney ve Haringey gibi bölgelerde oldukça fazla. Var olan okullara daha fazla bütçe ayırıp bu okulları geliştirmektense hem Haringey hem de Hackney bölgesi bu okulları Akademi yapmayı tercih etti. Akademi yapmasındaki en büyük sebeplerden biri deyim yerindeyse sorumluluğu kendi üstünden atmaktan başka bir şey değildi. Bunu yaparken söylenen tek bir şey vardı, okullarınız akademi olacak ama eğitim kalitesi artacak. Fakat hem bu araştırma hem de yaşadığımız bölgelerdeki okulların dereceleri de gösteriyor ki sorun model den daha çok gerekli bütçede. Eğitim Komisyonu bu gerçeğin üstünü kapatıp akademi okullarını tek kurtuluş olarak yorumlayan hükümet yetkililerini bu konuda ‘dürüst bir savunma’ yapmaya davet etti. Raporda dikkat çeken bir başka önemli nokta ise akademi okullarının yoksul ve dar gelirli ailelerin çocuklarına faydasının olmadığı. Akademi okullarının ortaya çıkması ve yayılması için sıkça kullanılan bu argümanında böylece boşa çıktığını görebiliyoruz. Komite başka Graham Stuart yaptığı açıklamada akademi okulları hakkında şunları söyledi “Akademi okulları okullar arasındaki rekabeti artırmak için faydalı oldu. Bu yöntemle devlet okullarına alternatif oldular ve işler kötüye gittiğinde onların yerini almak için hazır duran okullar oldular”. Graham Stuart raporda bir çok önemli noktaya değinirken aslında yapılması gereken en önemli noktanın eğitim konusunda açık olma gerekliliğine değindi. Bu konu herkesi ilgilendirdiği kadar bizim toplumumuzu da ilgilendiriyor. Akademi okulların yoğun olduğu bölgelerde yaşıyoruz. Bu okullar yapılırken bir çoğumuz yeni bir binaya yada formaya kanıp çocuklarımızın geleceğini buralarda gördük. Daha da kötüsü bu okulların eğitime faydasından daha çok zarar verdiğini söyleyen kurum ve kuruluşları dinlemedik ve kula astık. Bu rapor ve kampanya gruplarının yaptıkları araştırmalar bir çok şeyin politikacılar tarafından açıkça söylenmediği gösteriyor. Eğitim hem bizim hem de çocuklarımız için önemli bir konu. Bu konuda doğru kararlar vermek için tüm argümanları dinleyip ona göre karar vermek herkes için önemli. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 8 Bunlar İnsan Değil! el-Kesasibe’yi öldürmesinin ardından, aralarında örgütün pilot karşılığında salıverilmesini istediği Sacide el-Rıvaşi ile “Ebu Huzeyfe” lakaplı Ziyad Kerbuli’nin de bulunduğu Ürdün hapisanelerindeki üst düzey IŞİD mensuplarının idam edileceğini açıkladı. ÜRDÜN TAKASA HAZIR OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞTI Ürdün geçtiğimiz günlerde IŞİD’in isteği doğrultusunda Kessasibe’yi kurtarmak için rehine takasına hazır olduklarını açıklamıştı. IŞİD geçen hafta yaptığı açıklamada, El Kaide adına 2005 yılında bombalı saldırı düzenlemekten hüküm giyen ve Ürdün’de hapiste olan El Rişavi serbest bırakılmazsa elindeki iki Japon rehineyi ve Ürdünlü pilotu öldüreceğini belirtmişti. Daiş çeteleri barbar ve vahşi yüzlerini bir kez daha gösterdi. İnsanlık ile alakası olmayan bu mahlukatlar Ürdünlü pilotu diri diri yakarak infaz etti. İnfaz sürecini an be an kaydeden çete üyeleri infaz görüntülerini yayınladı. Terör örgütü Daiş, rehin tuttuğu Ürdünlü pilot Muaz el-Kesasibe’yi yakarak infaz etti. Terör örgütü Daiş’in alıkoyduğu Ürdünlü pilot Muaz el-Kesasibe’nin yakılarak öldürüldüğünü gösteren görüntüler yayınlandı. Yayınlanan video ve fotoğraflarda kafesin içine konulan Kesasibe’nin canlı canlı yakıldığı görülüyor. Ürdün devlet televizyonu ise IŞİD’in elinde esir olan pilotun öldürüldüğünü doğruladı. Ürdün Medyadan Sorumlu Dev- let Bakanlığı, Ürdün hapisanelerindeki üst düzey IŞİD mensuplarının idam edileceği bildirildi Ürdünlü pilot Aralık ayında ABD öncülüğündeki koalisyona destek için çıktığı bir görevde kullandığı F16 Suriye ‘de düştükten sonra IŞİD tarafından alıkonmuştu. Ürdün Medyadan Sorumlu Devlet Bakanlığı, IŞİD’in, Ürdünlü pilot Muaz Ürdün ve Japonya rehine takası için çalışırken birkaç gün ara ile iki Japon rehinenin öldürüldüğü haberi geldi. Takas için hazır oldukları çağrısı yapan Ürdün ise iki gün önce teklifini yineleyerek Kesasibe ile Rişavi’nin değiş tokuş edilmesini istediklerini belirtmişti. IŞİD’in Ürdünlü Pilot Muath alKasaesbeh’i demir bir kafesin içinde diri diri yakarak öldürdüğünü gösteren videoyu yayınlamasının ardından, Ürdün Kralı Abdullah Amerika ziyaretini yarıda kesti ve Ürdün’e dönme kararı aldı. Ürdün Genel Kurmay Başkanı da pilotun ailesine çocuklarının IŞİD tarafından öldürüldüğünü haberini verdi. Ürdünlü vatandaşlar bu gelişmeler üzerine Amman’da sokaklara döküldü ve Ürdün’ün elinde tuttuğu Daiş üyelerinin idam edilmesi için gösteri düzenledi. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 9 Alxas Kistik Kom Yeni Yönetimini Belirledi Foto: Şükrü Bolat-Sizehaber Başkent Londra’da faaliyetlerini sürdüren Alxas Kistik Toplum Merkezi yaptığı ikinci olağan üstü kongresinde yeni yönetimini belirledi. Britanya’da yaşayan Maraş ili Elbistan ilçesine bağlı, Alxas ve Kistik köylülerinden oluşan merkez ikinci olağanüstü kongresini Pazar günü Kırkısraklılar derneğinde gerçekleştirdi. Yapılan divan seçimine Mustafa Has, Fatoş Daş, Kazım Serçe ve Meryem Kaya seçildi. Eşbaşkanlık Sistemi Kaldırıldı Yapılan kongrede birçok tüzük maddesinde değişikliğe gidildi. Bunlardan birisi de eşbaşkanlık sistemi. Alxas Kistik Toplum Merkezinin tüzüğünde yer alan eşbaşkanlık sistemi maddesi yapılan tartışmalardan sonra tüzükten çıkarıldı. Bunun yanında kadına pozitif ayrımcılık tanıyan madde de tüzükten çıkarıldı. Yeni seçilen 16 kişilik yönetim kurulunda sadece 3 kadın yer alıyor. Disiplin ve Denetleme kurullarında ise kadına hiç yer verilmedi. Ara ara tansiyonun yükseldiği tartışmaların ardından seçimlere gidildi. Yapılan seçimlerde yeni yönetim kurulu, denetleme ve disiplin kurulları seçildi. Yönetim Kurulu Erol Gülşen, Mustafa Has, Ali Has, Fatoş Taş, Murat Mayil, Hüseyin Matyar, Tacim Sürensoy, Sakine Arslan, Ibrahim Buğday, Bayram Kabala, Ağa Öz, Ergun Aksoy, Ismet Serçe, Hıdır Şimşek, Cevdet Karakoç, Elif Zaralı, Denetleme Kurulu: Kemal has, Haydar ulus, Ibrahim Ademoğlu, Musa Bekisoğlu, Aligül Özbek Disiplin Kurulu: Ismail Karagöz, Mustafa has, Ali Külekçi, Ali Köker, Hüseyin Şahin Koro 10 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 11 Haringey Belediyesinin Yapmayı Planladığı Kesintilere Tepki Haringey Belediyesi kamu (belediye) servislerine yapmayı planladığı kesintilere karşı birçok kurumun ortak organizesiyle 10 Şubat ve 23 Şubat tarihlerinde eylemler düzenlenecek. Haringey Alliance for Public Services ve Haringey UNISON sendikasının başını çektiği eylem planlamasına bir çok kurum da destek veriyor. Eyleme çağrı amaçlı hazırlanan bildiride Haringey belediyesinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde kamu alanında yapmayı planladığı 70 Milyon poundluk kesintiye karşı halkı eyleme destek vermeye çağırdı. Eylem komitesi tarafından hazırlanan eyleme çağrı metninde Haringey belediyesinin yapmayı planladığı kesintilere ilişkin şu bilgiler yer aldı: ‘‘* Çocuk Merkezleri’nin bütçesinde büyük kesinti yapılacak ve bir çok Çocuk merkezi kapanmayla yüz yüze kalacak. * Kalan tüm Gençlik merkezleri (12 tanesi 2010 da kapatılmıştı) kapanacak ve Gençlik bütçesinde büyük kesintiler yapılacak. *Yaklaşık 633 belediye çalışanı işten çıkartılacak. * Tottenham’da bulunan ve 4 okul tarafından kullanılan Marcus Harvey kütüphanesi kapatılacak. * Parklar ve Araba Parkı gibi servisler özelleştirilecek – yönetimi özel şirketlere devredilecek. * Haringey’deki İlk ve Ortaokul ogrecilerin aktivite ve tatil için gittikleri Pendarren House of Outdoor Education’in bütçesinden 220 bin sterlin kesinti yapılacak – bu kesintinin ardından kapanması bekleniliyor. * Öğrenme Zorluğu ve Yaşlı Bakım evlerinin tümü kapanacak * Yaşlı günlük ziyaret evleri kapanacak * Kesinti listesi devam ediyor’’ Haringey belediyesinin 4 yıl önce yapacağı kesintilere karşı mücadele etmek için kurulan Haringey Kamu Servislerini Koruma Birliği (HAPS) yeni kesintilerin gündeme gelmesi ile beraber tekrar bir araya geldi. Yaklaşık iki yıl aradan sonra ilk toplantısını iki hafta önce yapan önce yapan HAPS’in yeni kesintilere karşı birlik çağrısına yaklaşık 50 kişi cevap verdi. Politik, semt ve çevre gruplarının temsilcilerinin yanında sıradan bölge sakinlerinin de katıldığı toplantıda bu kesintilerin bir çok önemli servise zarar vereceği ve bunun için tüm bölge sakinlerinin beraber mücadele etmesi gerektiği vurgusu yapıldı. Bu doğrultuda acil eylem kararı alan HAPS yetkilileri Şubat ayı içinde iki eylem yapmak için hazırlıklarını başlattılar. Day-mer’den eyleme katılım çağrısı Türk ve Kürt Dayanışma Merkezi, Day-mer, Haringey’de yaşıyan tüm Türk ve Kürt toplumunu bu kesintilere karşı yapılacak eylemliklere katılmaları konusunda cağrıda bulundu. Daymer adına açıklama yapan Day-mer Sekreteri Oktay Sahbaz şunları söyledi “Haringey Belediyesi yapacağı bu kesintiler ile bir çok temel servisi ya sonlandıracak yada kapanmayla yüz yüze bırakacak. Bu servislerin kesilmesi herkes gibi Türk ve Kürt toplumu bireylerini etkileyecek. Çocuk merkezleri, kütüphaneler ve parklar hepimizin ve bu servislere hepimizin sahip çıkması lazım. Bunun için Haringey’de yaşıyan tüm toplumumuzu hem 10 hemde 23 Şubat’da bu eylemliklere katılmaya çağırıyoruz” dedi. Yapılacak eylemlerin detayları şöyle: 10 Subat 2015, Salı günü, saat 17:30’da Yer: Civic Centre, High Rd N22 Kamu Servislerimizi Koruyalım Yürüyüşü 23 Şubat 2015, Pazartesi, saat 17:30 Toplanma yeri: Ducketts Common (Turnpike Lane) saat 17:30 da – burdan Civic Centre’a yürüyüş ‘Alevilikte Hakka Yürüme Yas, Ağıt ve Cenaze defin Erkanı’ ile ilgili bir dizi panel gerçekleştirildi Yaklaşık 10 yıldır Alevilikte Hakka Yürüme Yas, Ağıt ve Cenaze defin Erkanı üzerine alan çalışmaları yapan Bese Aslan başkent Londra başta olmak üzere birçok merkezde paneller düzenledi. Britanya Alevi Federasyonu tarafından daveti ile Britanya’ya gelen Bese Aslan, Tilkililer derneği, Cemevi, Paz-Der ve Nurhak Kültür merkezi yanında Nottingham, Glasgow ve Edinburgh’ta da yapılan panellerde konuştu. Bese Aslan; “çok yanıyla kesintiye uğratılmış Alevi inancında, cenaze erkânları da yeniden hatırlanmayı Universal Credit (Genel Kredi) nedir? Cihan Askın [email protected] Toplumumuzu yakından ilgilendiren bu yeni yardım 2017’nin sonunda yürürlüğe girecek. Universal Credit nedir, kimi etkileyecek? Şu an bir çoğumuz devletten bir yardım alıyor. Bu ev kirası yardımı, İncome Support, Working Tax Credit vs. Bilindiği gibi alınan yardımlar haftada, iki haftada veya ayda bir, kişinin hesabına yatırılıyor. Ev kira yardımı bazen kişinin, bazen ev sahibinin hesabına yatırılıyor. Mevcut hükümet, yeni bir kanun çıkararak ayrı ayrı alınan yardımları birleştirip, tek bir yardım olarak ayda bir ödenecek şekilde kişinin hesabına yatıracak. Bu yardımın ismi Universal Credit (genel yardım) olacak. Muhafazakar parti, bu yardımın insanlar için daha kolay bir sistem olacağını savundu. İngiltere’de çalışanlar maaşlarını aylık olarak alıyor. Universel Credit yürürlüğe girmesinin diğer sebebi, çalışan ve çalışmayan insanların eşit şekilde, ayda bir ödenmesi. Şu an ödenen, Income support, Job Seekers Allowance, Employment Support Allowance, Working Tax Credit, Child Tax Credit ve Housing Benefit yürürlükten kalkıp yeni ismi ile Universal Credit olarak ödenecek. Ödeme ayda bir olup, kişinin hesabına yatırılacak. Aşağıda vereceğim iki örnek ile Universal Credit’in nasıl ödeneceğini size açıklayacağım. Örnek bir: Ahmet çalışmıyor ve iki haftada bir Job seekers Allowance (işsizlik yardımı) alıyor, ayrıca çocuklarından dolayı 4 haftada bir Child tax credit alıyor. Ev kirası yardımı her ay direkt ev sahibine ödeniyor. Aldığı toplam yardım, £800, ev kirası £1200 ama önce belirtiğimiz gibi kira ev sahibinin hesabına yatırılıyor. Universal Credit yürürlüğe girdiğinde Ahmet›in hesabına ayda £2000 yatırılacak. Ahmet buradan kirası ev sahibine kendisi ödeyecek, kalan para ile ev harcamasını yapacak. Örnek iki: Mehmet Çalışıyor, aldığı yardımlar Housing Benefit, Working Tax Credit ve Child Tax Credit. Ev kirası kendi hesabına ödeniyor. Aldığı toplam yardım miktarı £900. Ev kirası £700. Universal Credit yürürlüğe girdiğinde £1600 her ay hesabına yatırılacak. Joan Ryan: Ek Oda Vergisi Kalkmalı Enfield North İşçi Parti Milletvekili Adayı Joan Ryan ek yatak oda vergisinin kaldırılması gerektiğini söyledi. Muhafazakar Parti’nin kemer sıkma politikası dahilinde uyguladığı, ek oda vergisinin (bedroom tax) Enfield’de 500 aileyi etkilediğini anlatan Ryan, tamamen kaldırılması gerektiğini ifade etti. Seçim kampanyası dahilinde Enfield sakinleriyle sorunlarını konuşan Ryan, İşçi Parti’nin seçimleri kazanmaları taktirde ek oda vergisini kaldırılacağının sözünü verdiklerini hatırlattı. Ek oda vergisi, Muhafazakar Parti liderliğindeki hükümet tarafından Nisan 2013’te uygulanmaya başlandı. Belediye evlerinde kalan ve ek odası olan hanelerde, devlet, odanın belediye vergisinin ev sakinleri tarafından ödenmesini talep ediyor- maddi imkan olup olmadığı göz önünde bulunmuyor. Ülke genelinde 500 bin kişiyi etkileyen bu uygulamada en çok engelliler etkileniyorlar, ve ek odada bakıcının kaldığı durumlarda da ücret talep ediliyor. Bu durumda daha az odalı eve taşınma olasılığı da bulunmuyor. ve yeni nesillere öğretilmesi gereken olmazsa olmaz ritüellerdendir, Alevilikte cenazenin kutsallığı hakka yürüyen canın öldüğüne inanılmaması o canın don değiştirdiğinin düşünülmesindendir” diye konuştu. içinde ağıtları da barındıran sunum izleyenlere duygusal anlar yaşattı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan BAF başkanı İsrafil Erbil ise “inancımız tüm yaşamımızda rehber almamız gereken erkanlarla oluşmuştur. Hakka yürüme halinde de insanı merkeze alan uğurlama hizmeti ile tamamlanır. Bu nedenle canlarımızın son yolculuğunda yapılan hizmet Yolumuz kuralları içinde gerçekleştirilmelidir” dedi. Ryan, Aralık ayında meclise uygulamanın iptal edilmesi için sunulan tasarıya mevcut Enfield North milletvekili Nick de Bois’nın ret ettiğini belirtti. Tasarı ilk aşamayı geçmişti. Ryan şöyle dedi: ‘‘Sosyal güvence harcamaları kontrol altına alınmaları gerekiyor. Fakat, Enfield’de 500 kişi tarafından ödenen, ek oda vergisi, adil ve faydalı değil ve aslında yardımcı olmamız gereken düşük gelirli kişileri etkiliyor. Muhafazakar Parti’nin varlıklı ve seçkin kişiler için çalıştığının göstergesi.’’ ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 12 Londra’da Yaşanan Konut Krizine Karşı Binlerce Kişi sonu Londra Alanlara Çıktı Hafta merkezde konut krizine karşı düzenlenen “March for Homes” eyleminde 5 bini aşkın kişi yürüdü. Haber-Fotoğraf: Erem Kansoy Yerel dernek ve sivil toplum örgütlerinin desteklediği protesto, iki koldan yürüyerek Londra büyükşehir belediyesi binasında birleşti. Elephant and Castle ve Shorditch bölgelerinden City Hall’a doğru başlatılan iki ayrı yürüyüşte protestocular “önce insan, sonra kar etmek” sloganını sürekli tekrarladı ve “kesintilere hayır” yazılı pankartlar taşıdı. Londra’da evsizlik sorunu giderek artarken kira fiyatları da yükseliyor. Protestocular Londra Belediye Başkanı Borris Johnson’un konu ile ilgili derhal önlem alması gerektiğini savunuyor. Ayrıca politikacılara güvensizlik artarken, ev krizi ile ilgili anlamlı ve somut adımların hemen atılması gerektiği de vurgulandı. Protesto esnasında ise yaklaşık 2 Bin gösterici belediye binasını çevreleyerek, daha fazla belediye evi inşa edilmesi, özel kiralamaların denetlenmesi yönünde taleplerde bulunuldu. Yaşanan krizden olumsuz etkilenen 63 yaşındaki Tom Crawforfd ise RT’ye yaptığı açıklamada, “mahkemeler insanları korumaya yönelik olmalıydı fakat bankaları koruyorlar” sözlerini kullandı. Organizatörler yaptığı yazılı açıklamada protestonun amacının, 344 Binden fazla vatandaşın belediye evi listesinde olması ve 2010 yılından buyana kiraların yüzde 13 artmasına dikkat çekmek ve tepki koymayı amaçladığı vurgulandı. Eylemin dağılmasından sonra 50 kişilik bir genç grup eylemlerine devam etti. Polis ile grup arasında gerginlik yaşanırken, polis bazı göstericilere müdahale etti. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 13 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 14 Kral Abdullah İçin Yarıya Çekilen Yunanistan’ın Yeni Maliye Bakanı Londra’yı Ziyaret Etti Bayraklara Cameron’dan Cevap Londra’da yeni Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis’le görüşen Osborne, “Şu an küresel ekonomi karşısındaki en büyük riskin Yunanistan ve Euro Bölgesi arasındaki gerginlik olduğu açık” diye konuştu. Maliye Bakanı George Osborne, Atina ve Brüksel arasında yaşanan gerilimin dünya ekonomisi için büyük bir riske dönüştüğünü vurgulayarak “Taraflar sorumluluk bilinciyle hareket etmeli” dedi. Bu riskin İngiltere ekonomisine de tehdit oluşturduğunu belirten Osborne şunları söyledi: “İngiltere’de olduğu gibi Avrupa’da da artık kargaşa karşısında basireti tercih etme zamanı. Yunanistan Maliye Bakanı’nı sorumlu davranmaya çağırıyorum. Ancak Euro Bölgesi’nin de istihdam ve büyüme için daha iyi planları olması önemli. Biz İngiltere’de bu planı uyguladık ve bu belirsizlik ortamında, planı terk etmenin zamanı değil.” Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu IMF’yle yaptığı 240 milyar euroluk kredi anlaşmasının şartlarını yeniden müzakere etmek istiyor. Yunanistan kurtarma paketi karşılığında ağır kemer sıkma önlemleri uygulamak zorunda kalmıştı. Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve Yunanistan’ın en büyük alacaklısı olan Almanya, yeni Yunan hükümetinin koşulları değiştirme talebine karşı çıkıyor. Avrupa başkentlerini ziyaret eden Varufakis, önceliğinin tüm Avrupalıların gönenci olduğunu belirterek daha fazla kredi istemediklerini belirtti. Başbakan David Cameron, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın ölümünün ardından Britanya bayraklarının neden yarıya çekildiği sorusuna yanıt verdi. Cameron, Kral Abdullah’ın pek çok İngiliz vatandaşının hayatını kurtaran bir istihbarat verdiğini savundu. Genç seçmenlerle bir araya geldiği görüşmede soruya önce “iki kraliyet ailesi arasındaki dostluk gereği” diyerek cevap veren Cameron, soruyu soran genç gazetecinin ısrarı üzerine 2010’da kralın bir bombalı saldırıyı engellediğini söyledi. Yemen’in başkenti Sana’dan bir yazıcı kartuşuna konu- TUSC Seçim Öncesi Konferansını Gerçekleştirdi Sendikalar ve Sosyalist Koalisyon oluşumu, 24 Ocak Cumartesi günü, konferansını gerçekleştirdi. Nellist, iktidara geldiği taktirde, Muhafazakar Parti gibi, İşçi Parti’nin de kesintilere devam edeceğini ifade ederek, kesintilere karşı gelen İşçi Parti’li belediye encümenlerinin partiden atıldıklarını söyledi. Konferansın açılış konuşmasını yapan, TUSC başkanı Dave Nellist, TUSC’ın Britanya’da son 60 yılda görülen en büyük solcu, işçi sınıfı ve sosyalist seçim alternatif kampanyasını Yeni açıklanan rakamlara göre İngiltere ve Galler’de 2013-2014 döneminde toplamda 34 bin 863 kişi polisten şikayetçi olmuş. Polisle ilgili şikayetleri inceleyen Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu (IPCC) tarafından açıklanan verilere göre, 2013-2014 döneminde halkın güvenlik güçleriyle ilgili şikayetlerinde 2012-2013 dönemine göre yüzde 15 artış yaşandığı kaydedildi. IPCC’ye 2013-2014 döneminde 34 bin 863 şikayet ulaşırken, IPCC’nin kuruluş yılı olan 2004’den bu yana şikayetlerin en yüksek se- viyeye ulaştığı belirtildi. Verilere göre, halkın şikayetlerinin çoğunluğunun özellikle “görev başındaki polisin ihmali” veya “görevden kaçınma”ya yönelik olduğu, bu şikayetleri «polisin kaba davranışları» veya «tahammülsüzlüğünün» takip ettiği bildirildi. Bir önceki dönemle kıyaslandığında, 20132014 yılında İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Northumbria bölgesi polisine yönelik şikayetlerin yüzde 98›lik artışla 401›den 794›e yükseldiği, aynı dönemde başkentin güvenliğinden sorumlu Londra polisine yönelik şikayetlerin ise yüzde 90›lık artışla 123›ten 234›e yükseldiği belirtildi. sunduklarını ifade etti. Seçimlerde kesintilere karşı en büyük meydan okuma olarak belirtilen kampanya dahilinde, hükümetin kesintilerine karşı alternatif sunduklarını anlattı. 7 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerde, halkın, zengin ve fakir arasındaki eşitsizliğin büyümesini sağlayan Muhafazakar ve Liberal Demokrat hükümetinden kurtulabileceklerini ifade etti. Mayıs ayında gerçekleşecek genel seçimlerde çok sayıda milletvekili adayı bulunan TUSC, seçimlerde izleyeceği kampanya ve programına ilişkin kararlar aldı. Polis İle İlgili Şikayetlerde Yüzde 15 Artış lan bombanın, Nottingham yakınlarındaki East Midlands Havalimanı’nda Kral’ın ihbarı sayesinde bulunduğunu anlatan Cameron, “Katılmadığınız yönetim biçimleriyle güçlü ilişkiler kurmak da bu işin bir parçası” dedi. “Başbakan olarak her rejim hakkında ne düşündüğünüzü söyleyip, büyük laflar etmeniz mümkün” diyen Cameron, “Fakat bence benim ilk işim bu ülkeyi terörizmden korumaktır” diye konuştu. Sorunun, “Bayrakların yarıya indirilmesi Suudi Kral’ın kırbaç cezasına çarptırdığı kişilere saygısızlık değil mi” kısmına ise Başbakan Cameron’dan yanıt gelmedi. Kral Abdullah’ın ölümünün ardından Britanya’da devlet binaları, yabancı bir hükümdarın ölümünde izlenen protokol gereği bayraklarını 12 saatliğine yarıya çekmişti. Tottenham bölgesinde TUSC milletvekili adayı Jenny Sutton yarışıyor. Londra’da Okuyan Sırbistanlı Öğrenciye 3 Buçuk Yıl Hapis Cezası Aslen Sırbistanlı olan David Souaan adlı öğrenci Daiş propagandası yapmaktan 3 buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Daiş’e katılmak üzere Türkiye’ye uçmak üzereyken Heatrow havaalanında tutuklanan David Souaan Old Bailey mahkemesince üç buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Birkbeck Üniversitesi’nde eğitim gören 20 yaşındaki David Souaan’ın Daiş yanlısı propaganda yaptığı gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldığı bildirildi. 2013 yılında babasıyla birlikte gittiği Suriye’de silahlı fotoğraflar çektiren Souann’ın Londra’ya döndükten sonra bu fotoğrafları arkadaşlarına gösterdiği belirtildi. Souann’ın davranışlarının değiştiğini fark ederek polise ihbarda bulunan okul arkadaşlarının, Souann’ın telefonunda örgüt tarafından tutulan rehinelerin infaz edildiği görüntüleri sakladığını söylediği belirtildi. David Souaan Mayıs 2014’te Daiş çetelerine katılmak üzere Türkiye’ye uçmak üzereyken Heatrow havaalanında polisler tarafından tutuklanmıştı. Davaya bakan Savcı Sarah Whitehouse, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Souann’ın son dönemde agresifleştiğini ve arkadaşlarına hakaret ettiğini ifade etti. İhbarın üzerine polis tarafından yapılan aramalarda, Souann’da örgüte ait çok sayıda fotoğraf, görüntü ve belgelerin bulunduğu kaydedildi. Aramalar sırasında ayrıca Souann tarafından yazılmış ve örgütü öven bir mesajın da ele geçirildiği belirtildi. Annesi Hristiyan, babası ise müslüman olan David Souaan islamı seçmişti. Mahkemede verdiği bir ifadesinde İngiltere başbakanlığı binasının tepesine Daiş bayrağı asmak istediğini de belirtmişti. David Souaan 2013 yılında Birbeck üniversitesinde uluslararası ilişkiler ve uluslararası politika bölümünde okumaya başlamıştı. Sosyla Medya Tugayı Kurulacak Britanya ordusu, sosyal medyayı kullanarak psikolojik operasyonlar yapacak tugay seviyesinde yeni bir birim kuruyor. Önümüzdeki haftalarda mensupları belirlenecek 77. Tugay, resmen Nisan ayında faaliyete başlayacak. Tugayda görevli tüm askerler Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçlarını kullanıp savaş zamanı halk üzerinde psikolojik operasyonlar yapmakta uzman olacak. 77. Tugay’ın idari merkezi Berkshire bölgesindeki Hermitage Köyü olacak. Genelkurmay Başkanı Sir Nick Carter yeni tugayları ile “daha akıllı” operasyonlar düzenlemek istediklerini söyledi. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 15 Fırçalar Rojava için boyadı Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Kürdistan’ın dört parçasında yaşayan sanatçılar Amed’de bir araya gelerek fırçalarını Rojava’ya destek için ellerine aldılar. Uluslararası Kürdistan Sanat Buluşması kapsamında 33 sanatçı Sümerpark Resepsiyon Salonu’ndaki sempozyumda resim ve heykellerini yapıyor. 6 Şubat’a kadar devam edecek sempozyumun ardından 7 Şubat’ta 230 sanatçının eserlerinden oluşan Kürdistan Sergisi açılacak ve bu eserler burada Rojava’ya destek için satışa sunulacak. Sempozyuma; Ahmad Hussein Elzaaim, Ali Asker Bal, Aziz Tilki, Bahar Demirtaş, Bahram Hajou, Barış Seyitvan, Dilşad Questani, Eido Alhussein, Ergin Kaya, Êvar Husseyni, Hama Haşim, Hanif Hamou, Hasan Abdalla, Inayat Attar, Lokman Huseyin, Metin Çelik, Mourad Abdullaoi, Munîr Şêxê, Newroz Azizoğlu, Nursun Hızlan, Omran Younis, Rania Kakarli, Rana Ali Abbas, Rêbuvar Said, Remzi Sever, Reshid Husso, Rıdvan Kuday, Saleh Nemir, Samr Draie, Sitar Ali, Şengül Acil, Zouheir Hassib ve Walid Alagha adlı sanatçılar katılarak, çalışmalarını yapmaya başladı. Küratörlüğünü Sümerpark Amed Sanat Galerisi Koordinatörü Barış Seyitvan’ın yaptığı, “Rojava Özgürlüğün ve Eşitliğin Perspektifidir” sloganıyla düzenlenen resim ve heykel sempozyumuna katılan sanatçılara yapılan çalışmaya ilişkin duygu ve düşüncelerini sorduk. Etkinliğin organizasyonunda bulunan ancak aynı zamanda Suruç ve Kobanê’deki direnişi anlatan çalışmasıyla sempozyuma katılan Rojavalı Sanatçı Munîr Şêxê: “Suruç ve Kobanê direnişini resmedeceğim. Çünkü iki direniş birbiriyle ilintili. Tablomda da kuzey ve güneyi ayıran sınırlar gibi iki parçalı olacak. Üst kısımda Suruç’taki direniş, alt kısımda Kobanê’ deki askeri direnişin yansımasını resmetmeye çalışıyorum. Birbirinin aynısı olmasına rağmen ortaya konulmuş keskin bir hat var. Daha önce dört paçadan sanatçılar bir araya gelmemişti. Yapı itibarıyla bu tarz bir çalışma ilk defa olacak. Bütün parçalardan Kürt sanatçıların bu festival aracılığıyla bir araya gelmesi, Kürt sanatçıların birbirini anlayacakları bir atmosfer olması nedeniyle önemsiyorum. Sanatsal bakış açımızı ve üretim şeklimizi tanıyoruz. Çünkü Kürt toplumu Türk, Arap ve Fars kültürünün etkisinde kaldı. Bu çalışmayla ortak bir üretim dili, Kürt sanatının ortak dilini yakalamaya da bir şans sunacak. Diğer parçalarda yaşayan kardeşlerimizin tutumu ve üretim biçimi bize de zenginlik katacaktır. ‘Rojava özgürlüğün ve eşitliğin perspektifidir’ sloganıyla bir araya geldik. Çıkış noktamız bu. Beslendiğimiz kaynak bu olacak ama herkesin bir üslup ve ifade anlayışı var.” ROJAVA’DAKİ YARAYA MERHEM OLMALI Amed’den katılan Resim Öğretmeni Remzi Sever: “15 yıldır bu işi yapıyorum. Kendi kişisel atölyem var. Böylesi bir çalışma beni çok mutlu etti. Rojava bir yara ve herkes bu yaraya merhem olmak için sanatı bir ifade tarzı olarak kullanabilir. Çalışmamda insanın doğanın akışına müdahalesini, Kobanê’nin savaş sonrası özgürleştikten sonraki halinin biz insanlara ne anlattığını ifade etmeye çalıştım.” Halep Üniversitesi Resim Hocası Hanif Hamou: “Diyarbakır’da yapılan organizasyon sanatçılar açısından da çok yüksek bir değeri ifade ediyor. Sanatçıların birbirlerini tanımaları ve yaptıkları çalışmaları görmeleri önemli. Umuyoruz ki, bu tür çalışmalar tekrarlanır. Bu çalışmayla dünyaya ve dört parça Kürdistan’a Kürt sanatını tanıtabiliriz. Birkaç yıl önce gittiğim Hasankeyf’teki doğal ve tarihi yapılar çalışmama ilham kaynağı oldu. Bende bıraktığı etkiyi resmetmeye çalışıyorum.” KÜRT SANATINI DÜNYAYA DUYURMALI Sanatçı Zouheir Hassib: “Kürdistan’ın başkentine, atalarımızın, dedelerimizin topraklarına geldik. Hasekêliyim ama Şam’da kalıyorum. Bugün Kürt sanatçıları Amed’de sanatımızı birbirimizle paylaşmak için toplandık. Kürt halkının yaşamını acılarını, efsanelerini, sözlü kültürünü, Kürtlerin renkleriyle ifade etmeye çalıştım. Bu tabloda Siyabend û Xecê’ yi, Mem û Zîn’i ve diğer efsaneleri görebilirsiniz. Tablonun toplamı Kürt kültürünü yansıtıyor. Kürtlerin yaşadıkları acılar şimdiye ait değil. Çok eskiye dayanıyor. Bu çalışmamda herkese yaşadığımız acıları göstermek istiyorum. Kültürümüz çok zengin, çok kültürlü bir halkız ama düşmanlar kültürümüzün ortaya çıkmasına engel oldular. Bu tür çalışmalarla sesimizi, sanatımızı dünyaya duyurabiliyoruz. Kobanê bizim için çok büyük bir yara, biz sanat aracılığıyla bu yaramızı dünyaya göstermek istiyoruz. Benim için burada olmak bir rüyaydı. Burada olmakla bu rüyam Londra´da Yaşayan Genç Kürt Ressam Evar Huseyni de Amed’teki etkinlikte yerini aldı gerçekleşti. Çalışmayı yapanlara teşekkür ediyorum.” 25 yıldır Fransa’da yaşayan Afrinli sanatçı Inayat Attar: “Böyle bir çalışma ilk kez yapılıyor ve dolayısıyla hepimize sorumluluk düşüyor. Çalışmanın iki amacı var. Birincisi sanatçıların bir araya gelerek ortak etkileşim yaratmak. Bir de halk ve sanatçıyı bir araya getirmek. Eskiden halkın sanatçıya bakış açısı farklıydı. Kız istemeye bile gittiğinde onu deliymiş gibi görürlerdi. Bu tip çalışmalar toplumumuzda bu tür yargıların kalkmasında ve değişmesinde pozitif etkisi oluyor. Projeksiyon yöntemi kullanarak Diyarbakır’ın tarihi surları ve kapılarını resmediyorum. Bu yöntem sanatçıya farklı bir yorum katma şansı veriyor ve ben farklı bir şekilde yeniden yorumlayarak resmediyorum. Dağkapı veya Ongözlü Köprü orijinalindeki gibi değil, benim tarihi surlar içinde yerleştirdiğim farklı bir yerde. Yani foto- grafik bir Diyarbakır değil.” Almanya’da yaşayan Rojavalı heykeltraş Saleh Nemir: “Bu kapsamlı çalışmaya biri ahşap diğeri tel malzemeden oluşan iki çalışmayla katılıyorum. Ben eserlerime herhangi bir ad koymuyorum, çünkü izleyenlerin yorum gücünü sınırlar. Bu organizasyonu sanatsal açıdan çok önemsiyorum.” Londra’da hukuk ve resim eğitimi alan 21 yaşındaki genç sanatçı Evar Husseyni: “İlk kez böyle kapsamlı bir çalışma içerisinde yer alıyorum. Sempozyuma nü tabloyla katılıyorum. Bunun nedeni de özellikle kadın bedeninin çıplaklığıyla, toplumsal anlamdaki çıplaklık, kadın bedeninin mahrem ve ayıp olarak görülmesine karşı bir duruş sergilemek, bunu eleştirmek içindi. Mahremiyet kadını kapatan bir düşünce ama bu bizim doğamız. Toplumsal ayıp sınırlarımızı kadının bedeni üzerinde yaratılan bu tabloyla eleştiriyorum.” ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 16 Seçimlerin Sonucunu Biz Sürgünde Yaşayanlar Belirleyeceğiz ARAS ARARAT Türkiye’de yapılacak genel seçimlere tam olarak 4 ay kaldı. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerin ana gündemi şimdilik HDP’nin seçimlere parti olarak girmesi. HDP’nin seçimlere parti olarak gireceğini açıkladığı günden bu yana hem dincilere, hem ulusalcılara, hem de solcu diye geçinen asalakların bir yerleri yanmaya başladı. Herkes bir taraftan saldırıyor. İnsan diyemeden geçemiyor, yaw ahlaksızlar, zaten amacınız Kürtlerin meclise girmemesi değil mi, yüzde 10 barajını da muhafaza etmeniz bundan kaynaklanmıyor mu? Bırakın, varsın HDP aşamasın barajı! Niye bu kadar zorunuza gidiyor bu durum? Kürtler yıllardır parlamentodan uzak tutulmak için konulan yüzde 10 barajına karşı mücadele veriyor. Seçimlere bağımsız adaylarla girerek çok haksız ve adaletsiz bir yarışa tabi olmak zorunda kalıyorlar. Büyük illerde büyük matematiksel işlemler yaparak bazen sokağı bile ikiye bölmek zorunda kalan bir çalışma yürütüyorlar. Tüm bu zorluklara rağmen son seçimlerde BDP’nin desteklediği Emek Özgürlük ve Demokrasi bloğu adayları bağımsız olarak 36 milletvekili çıkarmayı başardı. Şimdi hep beraber rakamlarla olaya biraz bakalım. Öncelikle şu hataya düşmemek lazım. HDP’nin oyunu geçtiğimiz yerel seçimler ve genel seçimlerde alınan oy oranına göre hesaplayıp, HDP’nin oyu yüzde 6 civarlarında demek bilinçli bir aldatmacadır. En son genel seçimlerde Emek Özgürlük ve Demokrasi bloğu sadece 39 ilde bağımsız aday gösterdi. Bu Türkiye’nin yarısına bile takabül etmiyor. Yine hakeza yerel seçimlerde de aynı durum yaşandı. Yani bu bahsettiğimiz yüzde 6 civarı oy sadece aday gösterilen yerleşimlerden alınan oy oranı. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük ki HDP Türkiye’nin tüm illerinden oy alan bir parti. Bu noktada en doğru sonuca ulaşmak için esas alacağımız rakamlar son Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucudur. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye genelinde 41 miyon seçmen sandık başına gitti. Oy kullanan seçmenden 3 milyon 918 bini Demirtaş’a oy verdi. Yani yüzde 10’u yakalaması için ihtiyaç duyduğu seçmen sayısı sadece 142 bin. Kimse ‘tepki, emanet oylardı’ gibi saçmalıklara da girmesin. Londra’da en radikal solcu diye geçinen birçok kişinin Ekmeleddin İhsanoğlu imzalı müşahit kimliğiyle sandık başında oyları korumaya çalıştığına hayretle tanıklık ettik. Bu radikal gezici solcular bile emaneten de olsa, tepki mahiyetine de olsa ihsanoğlu’na oy verdilerse, Demirtaş’a gelen tek tepki veya emanet oydan bahsedemeyiz. Avrupa’da yaşayan demokrat çevrelerin önünde tarihi bir sorumluluk duruyor. 3 milyon civarında kayıtlı seçmen var. Kaldı ki iyi bir seçmen kayıt çalışması yapılırsa bu rakam 4 milyona bile ulaşabilir. Geçen Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye dışında yaşayan vatandaşların ilk defa sandık başına gidiş deneyimiydi. Ve bu deneyim tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Ne seçmen, ne de sorumlu kurumlar tam anlamıyla sorumluluklarını yerine getirmedi. Ve bunun sonucunda ise Yurtdışında seçimlere katılım oranı Yüzde 5 gibi komik bir seviyede kaldı. 3 milyona yakın seçmenden sadece 236 bin seçmen sandık başına gitti. Britanya genelinde de durum çok farklı değildi. Toplamda 79.614 kayıtlı seçmenin sadece 5.078’i sandık başına gitti. Bu oyların 2525’ini Ekmeleddin ihsanoğlu, 1358’ini Selahattin Demirtaş, 1195’ini ise Tayip Erdoğan aldı. Seçimden kısa bir süre önce Selahattin Demirtaş’ın Londra merkezde yaptığı mitinge 10 bine yakın insan katılmıştı. Bunun yanında alınan oy sayısına baktığımızda bunun demokratik çevreler açısından büyük bir eksiklik olduğunu net olarak görebiliyoruz. Katılımın düşük olmasının başlıca nedenleri; • • • • seçmen kaydı çalışması yürütülmedi. (Ben de içinde olmak üzere, birçok duyarlı arkadaşın bile seçmen kaydı bulunmuyordu) Koca Britanya’da sadece Londra merkezde, o da toplumumuzun uzağında bir tek yerde sandıklar kuruldu. Randevu sistemi gibi saçma sapan bir şey icat edilmişti. Nice zorluklarla oy verme merkezine gelen birçok kişi oy kullanmadan dönmek zorunda kaldı. Okulların tatil olduğu ve toplumun büyük bir kısmının tatilde olduğu bir zamana denk gelmesi de katılımı düşüren etkenlerin başında geliyordu. Şimdiden yapılması gerekenler: • Seçmen kaydı çalışmasının şimdiden başlatılması son derece önemli. Kurumlar tarafından toplumu seçmen kaydı yaptırması için teşvik edici çalışmalar yürütülmeli. Bu yönlü Toplum Merkezlerinde seçmen kaydı masaları oluşturulmalı, konser, etkinlik ve gecelerde seçmen kaydı standları oluşturulmalı ve bu standlarda adres beyan formu doldurularak topluma öncülük edilmeli. • Tüm kurumların bir araya gelerek, Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosluğu üzerinde, ihtiyaç duyulan yerlerde ve sayılarda sandık kurulması için şimdiden baskı oluşturulmalı. Londra dışında, Birmingham, Manchester ve Galasgow başta olmak üzere toplumumuzun yoğun yaşadığı şehirlerde sandıkların kurulması için büyük bir çaba gösterilmeli. • Tek bir oyun bile ne kadar önemli olduğu topluma kavratılmalı. Bu yönlü yoğun bir çalışma yürütülmeli. Gerekirse seçmen listeleri konsolosluktan temin edilerek seçmene birebir ulaşılmalı. Seçim günü toplumu sandık başına nasıl götürebiliriz diye çözümler bulunmalı. Toplumun yarısından fazlasının hayatında bir kere bile Londra merkezine gitmediğini unutmamalı. • Sosyal medya başta olmak üzere basın yayın kurumları yoğun bir şekilde kullanılmalı. Bu konuda başta Britanya Demokratik Güçbirliği Platformu bileşenleri olmak üzere hepimizin önünde ciddi sorumluluklar durmaktadır. 7 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin geleceği konusunda büyük değişimler yaratacağı unutulmamalı. Yurtdışı oyları Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek potansiyeldedir. 8 Haziran sabahında HDP’nin 70’in üzerinde milletvekili ile mecliste temsil edilmesi Türkiye’nin anti demokratik yapısına tarihi bir darbe vuracaktır. Şimdi konuşup teorisyenlik yapmanın hiç zamanı değil, pratik çalışma zamanıdır. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 17 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 18 Bunca vahşete ortak olmak istemiyorsanız! Ali ERDOĞAN [email protected] Şapkamızı önümüze koyup, şöyle bir ülke manzarasına göz atalım. AKP hükümeti on bir yıldır iktidarda ve Türkiyeli halkların başında boza pişiriyor. 11 yıl önce mağdurları oynayarak, halklara evrensel demokratik hakları uygulayacağını ve şeffaf bir yönetimi vadederek halkın oyunu alarak iktidara geldi. Halen de iktidarda. Yönetime geldikten sonra, “fincancı katırlarını ürkütmeden”, sistemli ve programlı kadrolaşmayı ele alarak; askeriye dahil olmak üzere tüm kurum ve birimleri ele geçirdi. Çoğunluğuna dayanarak birçok antidemokratik yasalar çıkardı. Osmanlı’nın tüm Alicengiz oyunlarını oynayarak demokratik bir hak isteyeni, yasa dışı sayarak cezaevine koydu. Milli Eğitimin temel yasalarını çöpe atarak, 4+4+4 formüleriyle, kısmen çağdaş sayılabilecek yasaları ortadan kaldırdı. Kadını eve kapatmak için kapılar açtı. Kapatmayı ve dini eğitimi ilkokul birde uygulamak için, Milli Eğitim Şurası’nda kararlar çıkarttı. Çalınan halkın paraları, dört bakanın evlerinde, bürolarında ayakkabı kutuları içerisinde polislerce ele geçirildi. Bakan- lar, “bu para bizim değil polisler tarafından konulmuştur” dediler. Aylar sonra, faiziyle birlikte bu paraları yine bu dört bakan aldı. Yapılan meclis soruşturmasında, bu bakanların Yüce Divana gitmesi konusunda, AKP’nin 50 milletvekili evet oyu verdi. Cumhurbaşkanın baskısıyla ve çoğunluk parmak hesabıyla Yüce Divan’a gönderilmedi. Ama halkların nezdinde onlar gerekli cezayı almışlardır. “Kral çıplak” dercesine Cumhurbaşkanı eleştiren bir çocuk tutuklandı AKP hükümetince. Demokratik bir hak olan eleştiriyi ülke sathında yasaklandı. Genellikle başta Kürt çocukları olmak üzere yüzü aşkın çocuk polis ve asker kurşunuyla öldürüldü. Suçlular yargılanmadı. Cumhurbaşkanın çocukluk arkadaşı, bir zaman AKP hükümetinde İçişleri bakanlığı yapmış İdris Naim Şahin “Serap Eser’in ölümüne yol açan belediye otobüsünü yakma olayını MİT elemanlarının gerçekleştirdiğini” söyledi. Keza Cizre’de katledilen 12 yaşındaki çocukları, plakasız polis arabalarından açılan kurşunlarla öldürülüyor. Savcı ve hakimler katilleri koruyarak berat ediyor. Böylelikle Devlet ve AKP hükümeti katledilen vatandaşı değil, katleden vatandaşları korumaya alıyor. Çağdışı olaylar birbirini kovalıyor: Bir hükümet yanlısı “altı yaşındaki çocuklar evlenmelidir” diyor ve ekliyor: “Annem de olsa, diz üstü çıplak görünse tahrik olurum” diyor. Hiç bir yetkili kılını kıpırdatmıyor. Bu zihniyetle mı AB’ye gireceğiz? 30 karısı, 60 çocuğu ve kafa kesen, demokrasi düşmanı olan Kral Abdullah öldüğü için Cumhurbaşkanımız iki günlük yas ilan ediyor. Buna karşın Roboski’de 34 insanı Silahlı Kuvvetlerimizin uçaklarıyla hunharca öldürülüyor; yas ilan etmek şurada dursun, bir başsağlığı ve yargılama yapılmıyor. İnternet iletişim uygulaması daha önce yasaklanmıştı. Anayasa Mahkemesi bu uygulamayı iptal etti. Şimdi meclise getirilen yeni bir yasa taslağıyla kişisel özgürlüğü koruyacaklarmış. Gayeleri internet iletişimini toptan sansürlemek. Böylece yaptıkları ve yapacakları soygunlar yanlarına kar kalacak. Netice olarak, ülke halkların birbirinden korktuğu, nefret ettiği ve bir iç savaşın çıkması için bir kıvılcımın beklendiği bir duruma getirilmiş. Ülkede olup bitenlerin sadece %birini dile getirdim. Peki ama bizler ne yapmalıyız? Dört ay sonra önümüze bir demokrasi sandığı (Ne derece demokrasi içerir orası ayrı bir konu) gelecek. Genel seçim sandığı. Yukarıda anlatmaya çalıştığım olumsuzlukların olumlu hala getirilmesi için, anahtarı bu sandıktan çıkacak. AKP’ye oy verirseniz, Anayasayı tek başına değiştirecek olanağını verirsiniz. Ülkeyi, Ortaçağın karanlığına sürükleyecekler. Gerçekten İslamlıkla ilişkisi olmayan İslam adına IŞİD’ın uygulamaları hayat bulacak. Bu sizlere bağlı. Ne yapmalısınız? Yol yakınken, adınızın seçmen kütüğünde yazılı olup olmadığını ve yazılı ise tüm verilerin (Babanızın, annenizin adı ve adresi) doğru yazılıp yazılmadığını kontrol ediniz. Adresinizde tanımadığınız yazılı isimler varsa yetkilileri haberdar edin ve basına da bildirin. Seçim günü benim oyumla bir şey olmaz demeyin. Sayın Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi “önce barajı sizler içinizden yıkın”. Ben partime oy verirsem baraj aşılır deyin ve çevrenizdekileri de aynı şekilde uyarın. Mahalle mahalle, sokak sokak çalışmalısınız/çalışmalıyız. Halkı uyarıp örgütlemeliyiz. Oyunuza sahip çıkın ve namusunuz gibi koruyun. Mutlak surette sandığa gidip oyunuzu kullanın. Sandıktan iki çizgiden biri çıkacak. Biri, “ben nasıl istiyorsam öyle yaşayacaksınız, yoksa seni keserim” diyor. Bunun temsilcisi AKP’dir. Anayasayı tek başına istediği Ortaçağ zihniyetiyle değiştirecek. Yeni çocuk ölümleri, faili meçhul cinayetler olacak. Kadınlar toplum yaşamından koparılarak birer seks kölesi haline getirilecek. Sizler görevinizi yapıp partinize oy verirseniz ikinci çizgi yaşam bulacak: Senin kimliğin, anlayışın ne olursa olsun, bir arada eşitçe, özgürce yaşayalım diyen çizgidir. Bu çizginin temsilcisi de HDP’dir. Bana ne derseniz, ilerde oluşacak olumsuz olayların vebali omuzlarınıza binecek ve torunlarınıza karşı sorumlu olacaksınız. Takdir sizlerin!!!! ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 19 İkinci bahar gezi kulübü derneği üyeleri kahvaltıda buluştu Haber-Foto: Dilek Bozkurt 2009’dan bu yana yaşlı ve yalnız insanlara destek olan İkinci bahar gezi klübü altıncı yıldönümlerini kutlamak amacıyla düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi. Dernek üyelerine verdiği psikolojik destek hizmetinin yanı sıra grup gezileri organize ediyor. Günaydın restoranda düzenlenen kahvaltı organizasyonunda bir araya gelen dernek üyeleri güzel vakit geçirdiler. 20 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 21 Edmonton Seçimleri: İhtiras, Hırs, Kariyer ve Ayak Kaydırma Oyunları Bülent Bingöl İnkârcı ve imhacı devletin dayatmalarına karsı Kürtler 1980 yılları sonrası mücadeleyi yükseltince , devlet yeni yöntemler devreye sokuyordu; köyler yakılıyor, bölge ekonomisi çökertiliyor, güvenlik barajları yapılıyor, yurtdışına çıkarmak için şebekeler türetiyor ve milyonlarca Kürt Avrupa bilinmezliğine yol alıyordu. Yüzbinlerce aile parçalandı, kimisi geride kimsesiz kaldı, kimisi yollarda ölüm, işkence, açlık ve her türlü insanlık dışı şartlarla boğuşarak umuda yolculuk etti. Niteliksiz, dilsiz ve örgütsüz yüzbinler Avrupa’nın dört bir yanında en niteliksiz işlerde , kaçak ve uzun saatler çalışaraktan yirminci yüzyılın son çeyreğinde Avrupa’nın yeni köleleri oldular. Sosyal ortamlarını oluşturamıyor ve sadece maddi olarak var olmaya zorlanıyorlardı; birbirine yabancı üç nesil ortaya çıkıyordu. Aileler parçalanıyor, gençler intihar ediyor, yaşlılar yalnızlık içinde gözü açık ölüyordu bu diyarlarda. Halbuki Avrupa’daki bu kadar büyük bir kitle örgütlü olabilseydi ne çok şeyler olabilirdi; kendi maddi manevi yapısını oluşturabilir, ülkedeki her türlü gelişmeye buralarda tercüman olabilir ve dahası batının çıkarcı kapitalist bakış açısıyla doğunun statükocu gerici yapısını aşan belki de dünyaya üçüncü yolu yani çözümü ortaya koyabilirlerdi. Ama kazın ayağı hiçte öyle olmuyordu ; Londra’nın Edmontan bölgesinde Mayıs ayında yapılacak genel seçimlerde güçlü İşçi partisi adayı Andy Love beklenmedik şekilde istifa edince Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı bölgede bir Kürt millet- vekili çıkarma şansı doğdu. Bütün yetmezlikler içinde bu ülkede doğan veya büyüyen bir kısım yeni nesil genç tamda yukarda bahsettiğimiz fırsatları yaratır, Kürdün ve İnsanlığın kaderine Yön verir , deyim yerindeyse bu sefer şeytanın bacağını kırarlar diye umutlanmıştık. Ama ne fayda meğer ülkemin her gün acı ,gözyaşı , işkence ve ölümle boğuşan halkı bu adaylar için teferruat olmuş, hatta Kürdün gerçeği onlar için basit sermaye olduğu ortaya çıktı. Öyle ki bu kadar gözü dönmüş bir kısım aday ve rakip çevreleri ayak oyunları tertipledi ve dosya üstüne dosya çıkardılar. Bu gelişmeler karşısında şaşkına dönen Seçim Kurulu kriter değiştirip sadece kadın adaylara yönelmek zorunda kaldı. Sanırım Karl Marx bu adaylarımızı görmüş olsaydı kendine yabancılaşma teorisine yeni bir yorum getirirdi . Kin, hırs ve egoistlik öyle bir insanlık dışı noktaya gelmişti ki ; toplum adına yola çıkılmasına rağmen “ bana yar olmayan dünyayı yıkarım” rezaletinde son buluyordu. Dünyanın sonu mu olurdu anlaşaraktan seçilebilecek en güçlü aday lehine ortaklaşma, bu halkın yarasına mehlem olunma! Bu kibir, bu ihtiras , bu üsten bakış mutluluk ve ahlak üretmez; insan toplumsuz bir hiçtir. Varlığınız varlığımız olamadıktan sonra neylersin kariyerinizi! 22 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 23 ÜTOPYAMIZA DOKUNMA, UMUDUMUZU KİRLETME ! Kadim Laçin [email protected] Fransız devriminin ardından 225 yıl ve Bolşevik devriminin ardından da 98 yıl geçti. Dünyayı sarsan, dünyaya umut saçan, halklara heyecan veren bu iki özgürlük dalgasına sol veya sosyalist başkaldırı diye adlandırabilir. Dünya ilk defa en çok bu dönemlerde geleceği için heyecan ve umut yaşadı. Thomas More o ütopya için tam beş yüz yıl önce Londra sokaklarında canıyla bedel ödedi. İnsanlık tarihi umutlar, kavgalar, sınıflar arası siyaset ve kapışmalarla doludur. Eskiye karşı direnişler, yarınlar için değişimler, dönüşüm ve ilerleyişlerle gelindi bugünlere. Ama hepsinde de büyük bedeller ödendi. İnsanoğlu kolay gelmedi bugünlere. Sol söylem, sosyalist program veya projenin en dibe vurduğu son 40 yılı yaşıyoruz. Prestij kaybına uğrayan alternatif toplumsal yaşam projesi olan sosyalizm adına dünya da neredeyse yaprak kıpırdamıyor. Durum böyle olunca da uluslararası kapitalizm dikensiz bir gül bahçesi yaratıp en altın çağını yaşıyor dersek abartı olmaz. Olabilecek dipten gelen dalgaları önlemek için gerekirse kendi solunu da yaratmasın dan da geri kalmıyor. Bu yeni finans kapitalin akıl hocaları ‘’ dünya ya komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz’’ diyorlar. Yunanistan da yapılan seçimler de dünya da ki ‘umutsuzlar’ bir nebze gülümsemeye başladılar. Ezilenlerin, en alttakilerin bu gülümsemesi bir kahkahaya dönüşmesi için yeniden ittifaklar, sol koalisyonlar veya demokrasi ve sol cepheleri konuşulmaya başlandı. Elbette ki arada bir moral bulmak iyidir bunca olumsuzluklar içerisinde. Dizginsiz soygun girdabında ki gezegende bazı keyifler elbette red edilemez ancak gerçek bir rüyanın gerçekleşmesi olarak sunulmasında kaçınılması en doğru olanıdır diye düşünüyorum. Dünya halklarının, sol ve sosyalistlerinin enerjilerini yeniden bir düzen içerisinde heba edilme lüksünde kaçınmak gerekir. Bırakın Ütopyamız yüreğimizde taptaze ve en yalın şekliyle bir ilkbahar çiçeği gibi gülümsemeye devam etsin. ALTERNATİFLERİ VE RADİKALLERİ DÜZEN İÇİNE ÇEKİP ERİTME PLANI Yunanistan’da Syriza’nın seçim zaferinin ardından gözler İspanya’daki sosyalist ‘Podemos’ ittifakına çevrildi. Anketlerde birinci çıkan Podemos’un Kasım’da yapılması planlanan seçimden zaferle çıkmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Portekiz, İtalya, İspanya, Yunanistan ve İrlanda AB kıtasının yumuşak karnı gibi, daha doğrusu Kapitalizmin rahatlıkla tutunamadığı ülkeler. Aslında sömürünün en fazla yaşandığı ülkeler ve yoksullaşmayı beraberinde getiriyor. Adı geçen ülkelerde elbette adalet ve eşitlik içerikli sol söylemler prim yapabiliyor. Sol umut olabiliyor, alternatif politikalar veya projeler halkın umudu olarak bir sürelliğine gündem kalabiliyor. 90’lı yılların sonlarında İtalya da sol, sosyalist ve komünist gruplardan oluşan bir koalisyon iktidardaydı. Massimo D’Alema’nın başbakanlığında ki bu hükümet 21 Ekim 1998’den 25 Nisan 2000’e kadar işbasındaydı. Ne varki İtalya’ya umut olan bu hükümet yeni umutsuzluklar ekerek sona ermişti. Öyle ki 2001’den sonra Silvio Berlusconi isimli işadamı ve hırsızlığı mahkemece tescillenen sağcı kişi yaklaşık sekiz yıl İtalya’yı yönetmişti. İşte İtalya ve Yunanistan, birkaç yıldır Kuzey İrlanda da ulusalcı solcu Sinn Feinn koalisyon ortağıdır, İskoçya da dört yıldır nasyonel solcu SNP yerel hükümettir, Macaristan da yıllardır sol hükümet var şimdi İspanya yeni bir sol hükümetle tekrarlanmaya çalışılıyor. Latin Amerika’nın beş ülkesinde sol, sosyalist veya eski komünist kişilerin başkanlığında hükümetler işbaşındadır. Venezuella’da ki Hugh Chavez’in unutulmaz projeleri uygulandı. Brezilya’nın devlet başkanı olan Dilma Rousseff ikinci dönem devlet başkanlığına seçildi, eski komünist gerilla olarak bilinen Rouseff’i diğer Latin ülkeleri takip ediyor. Latin Amerika da son 15 yıldır sol rüzgar iktidarlara yerleşti. Arjantin, Urugay, Ekvator, Bolivya, Brezilya, Venezuella,El Salvador,Paraguay,Şili ve Nikaragua gibi ülkelerin hükümetlerine veya devlet başkanlıklarına sol, sosyalist veya komünist olduğunu söyleyen kişi veya partiler yerleşti, yıllarca yönetti ve hala yönetiyorlar. Güney Afrika’da Nelson Mandela’nın 27 yıllık tutsaklığından kısa bir süre sonra iktidara yerleşen ANC (Afrika Ulusal Kongresi) hala iktidardadır. Hindistan’ın bazı eyaletlerinde Maocu komünistler veya Nepal’da hükümetteki Komnist partisi gibi örnekleri çoğaltabiliriz. 1994 de kurulan Birleşik Nepal Kominist Partisi-Maoist 2006’dan bu yana yönetimdedir. KAPİTALİZM SOL’DAN NEFES ALMAK İSTİYOR Bu solcu devlet başkanları veya hükümetler halkın, emekçilerin veya toplumun diğer kesimlerine yardımcı olan yararlı projeler uygulamış olabilir. Kuşkusuz başardıkları uygulamalar ve halklara kazandıkları haklar da olabilir. Bunlar yadsınamaz, bu kazanımlar yadsınamaz. Fakat Kapitalizmin bir bütün olarak gezegeni yönettiği, yönlendirdiği sistematik uluslararası sömürü ve soygun düzeni maalesef ayakta kalmaya devam etmiştir ve ediyor. Uluslararası kapitalizmin yeni taktiği uygulanıyor... Kapitalist sisteme alternatif olan parti ve grupları sisteme içerisine çekip iktidarı teslim etmek ve itibarını zedeleyip Kapitalizmin ebedi olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır. Paranın en yüce değer sayıldığı bir dünya da, mal ve mülk edinme yarışına toplam nüfusun yani 7 milyar insanın bu yarışa teşvik edildiği bir atmosferdeyiz. Her gün saatlerce tanrısal bir inanç gibi para kazanmak, mal ve mülk edinmek için insanların ibadete zorunlu edildiği bir sistemin çarklarında birer dişli olmak zorunda bırakılanların gürültüsü olarak solcu, sosyalist veya komünist etiketlilerin iktidar olması...İç homurtuların, hoşnutsuzlukların, tepki ve itirazların birleştirilip sol adıyla iktidar yapılıp uluslararası sermaye sisteminin nefes alması sağlanabilir. Fakat sistem içerisinde kalarak bazı gidişatları, uygulamaları veya iyileştirmeleri sağlamak sosyalistlerin iktidarı olabilir mi? Düzen içerisinde reformlar vaad ederek hükümet olmak kapitalizmin ne kadar da demokrat olduğunu göstermeye de yardımcı olabiliyor. Kitlelerde biriken hoşnut olmayan gaz birikimini bir süreliğine iktidar yaparak bu gazın alınması sağlanıyor. Tıpkı siyah bir başkanı ABD’nin başına getirdikleri gibi. Ezen ve ezilenlerin binlerce yıllık mücadelesinde son yıllarda kapitalizmin, ezenlerin bir üstünlüğü pekiştiriliyor. Küreselleşen ekonomi, Teknolojik hamle, bilimsel buluşlar, solcu iktidarlar dünya kapitalist sisteminin biraz daha pekişmesi için atılan adımlardır. Kapitalizmin ebedi olduğu propogandasıyla yedi milyar dünyalı sömürü ve soygun sistemine esir edilmek isteniyor. Dünya zenginliklerinin yüzde 90’nın sadece yüzde bir nüfus elinde tutuyor. Bu zalim sistem ayakta durmak için yer yol ve yöntemi deniyor. Kominst bir parti veya lideri umut yapıp iktidara taşıma da dahil.. 1917 Ekim devrimi ve 2. dünya savaşı sonrası dünyayı sarsan değişim ve umut rüzgarı henüz yenilenmedi. Sınıflar arası kavgada henüz Kapitalizme dokunan iktidar yok! Sadece umut olarak sunulanlar var! Ayrıca hiç bir yöneten kişi, zümre, grup veya sınıf kendi iktidarını gönül rahatlığı içerisinde, sandıkta çıkacak oy sonuçlarıyla bir başkasına, karşıtına teslim etmez. Bu Yunanistan, İspanya yada Latin Amerika ülkeleri de olsa. Gerçek değişiklik, altüst oluşlar öyle sandıklarda çıkmaz. Yaşam alanlarında, üretim merkezlerinde ve sokakta ki başkaldırının sonucuyla gerçekleşir. Yeniden, yenilenmiş bir ütopyanın yeniden bir çağ yaratmasıyla gerçek bir rüzgar eser . İlkel ve köylü sosyalizmi savunularak gelişmiş kapitalizm alaşağı edilebilir mi? Yenilenmiş, bilimsel ve çağ ötesi ütopyadır sosyalizm. Bu insanlığın varacağı en son toplumsal yaşama geçiş evresidir. Kapitalizmin solu kapitalizmi sağlamlaştırmak için rüzgar olup eserse biz buna dur deriz. Bütün yaşanmışları geride bırakarak yepyeni bir dünya dalgası bütün o kirli ve mülkiyete dayalı yasalarınızı çiğneyip geçerse sol rüzgar esmiş olur. Ütopyamızı kendi düzen çemberinizde ki oyunların aleti olarak kirletmenize izin veremeyiz. 24 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 25 Canan Sağar “13” adlı albümünü tanıttı Canan Sağar “13” adlı ilk müzik albümünün tanıtımı için 1 Şubat Pazar günü, Edmonton’daki Türkü Art Cafe’de sevenleri ile buluştu. Haber: Şükrü Bolat Fotoğraf: Erem Kansoy 13 adını taşıyan ilk albümü ile müzikseverlerle buluşan Canan Sağar’ın albüm tanıtım gecesinin sunumunu ise Bergüzar Erdoğan üstlendi. ‘‘İnsan hiç bir şeyi tek başına yapmıyor; aile, eş, dost, dinleyici, uzaktaki yakınlar ve hayatta bir çok paylaşımda olduğumuz insanlar çoğu zaman farkında olmadan etken oluyor ” diyor Canan Sağar, 13 albümünün Tanıtım gecesinde. Hayata dair yaşanan olayların kendisini derinden etkilediğini belirten Sağar, yaşamımızı sürdürmekte olduğumuz toplumda, çocuklara yönelik cinsel taciz olaylarının, tecavüz, çocuk gelinler gibi çocukluğunu yaşayamadan bu dünyanın çirkinliklerine şahitlik etmek zorunda kalan o masum çocukları anlatan, ” 13 “adlı eser ortaya çıktı. Yüreğinden taşan duyguların, kağıt ve kalem ile buluşması olduğunu söylüyor Canan Sağar ve kendisine bugüne kadar desteklerini esirgemeyen tüm gönül dostlarına da teşekkür ettiğini belirtti. Söz ve müzik olarak ’13’ü paylaştığımız değerli isimler arasında Murat Çorak, Sedat Sarıcı, Engin Sagun, Murat Çorak, Berna Eroğlu, Mustafa Seydim ve Atullah Korkmaz yer alırken gecede hazır bulunan Engin Sagun duygularını konuşmasında belirtti. Müzik hayatına dair ise Canan Sağar, sözlerini şöyle sürdürüyor;“Gitar derslerine sonradan hayatımda bir abi yakınlığında olacak kadar seveceğim Sedat Sarıcı ile başladım. Her ne kadar gitar öğrenme dersleri olsa da bestelerimi derslere katmaya başladıktan sonra derslerimiz söz, müzik, beste, aranje gibi bir çok konuyu ele aldı; sonrasında Birkbeck üniversitesinde bir sene besteci- lik üzerine okudum ve böylece alaylı biri olarak müzikle ilgili eğitim hayatım da başlamış oldu. Sedat hoca bu yolda hayatımdaki en önemli insanlardan biri ve ondan öğrendiklerimle bugün hala yürüdüğümü söyleyebilirim. Bu albümdeki bana ait eserleri 10 sene önce o derslerde yaptım ve yıllar içinde bir çok yeni beste yapsam da ilk göz ağrım olan ’13’te ilk şarkılarımın yer almasını tercih ettim.” Sevim Aslan’dan Albüm Tanıtım Konseri Uzun yıllardır Londra’da yaşayan müzisyen Sevim Aslan 13 Şubat’ta ilk müzik albümü olan ‘Doz’ adlı albümün tanıtma gecesinde sevenleriyle buluşacak. Müziğe ne zaman başladığını kendisi bile bilmeyen, ve kendini ilk bildiği günden bu yana türkülere sevdalı , dilinden türküleri bir an bile düşürmeyen Sevim Aslan ilk albüm çalışmasına 2002 yılında baş lar. Fakat albüm çalışmasını yarım bırakıp ve Londra’ya yerleşir. Türkü söylemekten ve de yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmez. Kendisini çok yakından tanıyan insanların deyimi ile “hep beklenen ve geleceği kesin bilinen “ Doz albümü için tekrar çalışmalara 2012 yılında baslar. Kendi deyimi ile aradaki 10 yılda Hayat Okuyan Sevim Aslan , Londra’da hem iş hayatında hem de politik anlamda kendini yetiştirir. Üyesi bulunduğu Dersim Derneğine 18 ay eşbaşkanlık yapmak kendisinin deyimi ile yaptığı en gurur verici çalışması olmuştur Londra’da. Tek bir ülke istiyorum adı Dünya ve tek bir ırk istiyorum adi İnsan diyerek ; Barışa ve huzurlu bir dünyaya olan özlemini ve bunun için son nefesine kadar mücadele edeceğini belirten sanatçı , “Dünya’da çocukların artık mağdur edilmediği gün insanlar INSAN olmuş demektir” diyerek çocuklara olan düşkünlüğünü de belirtmiş olmaktadır. “Dünyanın en çirkin erkeklerine karşı Kobane’de dünyanın en güzel kadınları mücadele verdi” diyen sanatçı , kazanılan bu muhteşem zafere orda olamasalar da buradan ekonomik katkıların daha fazla sunulması gerektiğini ve Kobane’nin yeniden inşa edilmesi için hala desteğe ihtiyaç olduğunu belirterek HEVYA SOR a bu bağlamda bütün duyarlı insanların desteğini vermesi gerektiğini dile getirdi. “Bana sorarsanız hayat planladıklarımızdan değil , planlamadıklarımızdan ibarettir “ diyerek bugünü yaşamanın yarını düşünmekten daha önemli olduğunu söyleyen sanatçı albümü hazırlarken de bu prensiple çalıştığını ve ticari kaygılardan uzak türkü sevenlere bir Türkü albümü hazırladığını belirtiyor. “Yürekten çıkan her samimi şey mutlaka samimi yüreklere dokunur , bu albümde yüreğimin en temiz en derin duygularıdır, dolayısıyla da ayni boyuttaki bütün yüreklere dokunacağıma inanıyorum “ diyerek ilk albümü ile siz türkü severlere merhaba diyor.. Söz ve müzikleri tamamen kendisine ait olan albümün Aranjörlüğünü Sinan Güngör’ün yaptığı albüm Elenor Müzik firmasından önümüzdeki hafta türkü severlerle buluşacak. Sanatçı Sevim Aslan son olarak gecenin sponsorluğunu yapan Woody Grill, Ersan Co avukatlı firması, Princes düğün salonu, Oda Mobilya, Has Kasabı ve Zêvî restorana desteklerinden dolayı teşekkür etti. 13 Şubat Cuma akşamı Edmonton’da bulunan Prince & Prences salonunda yapılacak tanıtım gecesine sanatçı dostları Ergun Efe, Grup Raye ve Sezgin Coşkun eşlik edecek. İhtiyaç duyduğunuz takdirde 07908 440726 telefondan gece ile ilgili daha fazla bilgi alabilirsiniz. ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 26 Şeker Hastalığı: Tip 2 Diyabet Özlem Boztepe Geçen hafta sizlere şeker hastalığı, Tip 1 Diyabet, üzerine yazmıştım. Bu hafta, toplumumuzu daha çok etkileyen Tip 2 Diyabet üzerinde durmak istiyorum. Tip 2 Diyabet Nedir ve Neden Olur? Geçen hafta anlattığım gibi, insülin hormonu yemek yedildikten sonra kanda dolanan fazla şekerin, kemik veya yağ bezelerinde tutulmasına yol açar. İlerde vücudun ekstra enerjiye ihtiyacı olursa veya vücut aç kalırsa, bu bezeler tuttukları şekeri kana tekrar salıp vücudun ihtiyacını görür. Tip 2 Diyabetteki sorun, vücudun ya yetersiz insülin hormonu yapmasından veya vücudun insüline karşı direniş göstermesinden olur- yani insülini düzgün kullanamamasından. Bu yüzden kanda gerektiğinden fazla şeker olur ve Tip 2 Diyabete yol açar. Tip 2 Diyabet zamanla oluşan bir rahatsızlıktır ve genelde aşırı yemek yemekten, düzensiz beslenmekten, egzersiz yapmamaktan ve kilolu olmaktan ortaya çıkan bir sorundur. Tip 2 Diyabetin Semptomları Nedir? Tipik semptomlar: • • • Susuzluk Yorgunluk Aşırı idrar bırakmak ve sık • • • sık gitme hissi, özellikle akşamları Kaşıntı, özellikle cinsel organlarda, ve sık sık olan pamukçuk enfeksiyonları Yavaş iyileşen yaralar Gözlerde bulanık görüntü Bu semptomların bazıları veya hepsi sizi etkileyebilir, fakat kişiden kişiye fark ediyor. Tip 2 Diyabet Kimi Etkiler? Eskiden 60 yaş üzerindeki insanları etkilerdi, fakat şu an düzensiz beslenme ve aşırı kilolu bir toplumda, Tip 2 Diyabet hastası olan insanlar gittikçe gençleşiyor ve çoğunlukla 40 yaşının üzerindeki insanları etkiliyor. Bu düzensiz beslenme, aşırı kilo, özellikle obezite, çocuklarda da göründüğü için artık çocuklarda bile Tip 2 Diyabet teşhisi yapılıyor. Tip 2 Diyabet sayısı yükselmekte ve şu an İngiltere’de 3 milyon üzerinde insanda bulunan bir sorun. Teşhis Nasıl Yapılır? En yaygın ve kolay test, idrar testi. Normal insanın idrarında şeker olmaz fakat tedavi olmamış diyabet hastaların idrarında şeker bulunur. Bunun yanı sıra doktorunuz kan testi yapar ve bu normalinde sabah erkenden, aç karınla İpad Gibi Elektronik Araçlar Çocuğunuzun Gelişimini Olumsuz Etkileyebilir Araştırmayı yürütenler çocuğu oyalamak için tablet ya da akıllı telefon kullanmanın çocuğun sosyal-duygusal gelişimine büyük hasar verebileceği, davranışlarını kontrol etme becerilerini geliştirmesini engelleyebileceği uyarısında bulunuyor. Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi’den bir grup uzmanın yaptığı araştırma, ayrıca taşınır elektronik cihazların çok küçük yaştan itibaren yoğun şekilde kullanılmasının çocukların gelişimi ve davranışlarında tahminlerin çok ötesinde etkiler yapabileceğini söylüyor. Boston Üniversitesi Tıp Falültesi’nin davranışsal-gelişimsel pediatri uzmanı Jenny Radesky başkanlığındaki uzmanların bulguları American Academy of Pediatrics adlı bilim dergisinde yayımlandı. Uzmanlar televizyon ve videonun çocuk gelişimindeki olumsuz etkisi hakkında bu kadar veri varken, taşınır elektronik cihazların okul öncesi çocuklar tarafından kullanımının bu kadar yaygın olmasının bunların çocuk beyni üzerindeki etkileri konusundaki toplumsal farkındalığın yetersiz olduğuna işaret ettiğini söylüyorlar. Ayrıca üç yaşın altındakilere interaktif ekranlı cihazlar kullandırmanın çocuğun matematik ve fen bilimleri için ihtiyacı olan becerileri geliştirmesini engelleyebildiğini gösteren deneyleri hatırlatıyorlar. Burada uzmanlar anne ve babalara çocuklarıyla bire bir, insandan insana ilişkilerini artırmalarını tavsiye ediyor. Radesky, çocukların aileleriyle, akrabalarıyla ileşitim içinde geçirdikleri zamanların, hatta oyun küpleriyle uğraşmanın, farklı şeyler öğrenme bakımından televizyon seyrederek ya da taşınır elektronik cihazlarla oynayarak harcadıkları zamanlardan çok daha yararlı olabileceğini söylüyor. Araştırmada, 30 aydan küçük çocukların video ya da televizyondan hiç bir şekilde insandan insana iletişim kadar öğrenemeyeceklerine dair bulgulara dikkat çekiliyor ama taşınır cihazlarla ilgili buna benzer araştırmaların henüz yeterli araştırma yapılmadığı da ekleniyor. yapılır ve tekrar kanda şeker seviyelerine bakılır. Bunla beraber doktorunuz HBA1c kan testi yapabilir – bu test kanın uzun vadeli şeker miktarını ölçer, yani uzun zamandır kanınızda şeker varsa, bu test ortaya çıkarır. Bu testin sonucu 48 veya üzeri ise, size Tip 2 Diyabet teşhisi verilir. Bu test diyabet hastalığınızın kontrol altında tutulduğuna bakmak içinde kullanılır. Tedavisi Nedir? Tedavisi yoktur, yani bir kere Tip 2 Diyabet teşhisiniz verilmişse ömür boyu verilmiştir. Burada size sağlıklı beslenmenin ve, yapabilirseniz, ufak egzersizlerin çok büyük bir fayda vereceğini hatırlatmak isterim. Birçok hasta şu an ‘pre-diabetic’, yani diyabet öncesi teşhis edilip, bu hastalara dikkatli beslenmeleri ve kilo kaybetmeleri tavsiye ediliyor. Fakat toplumumuzdaki birçok insan ne bu, nede tam teşhisten sonraki tavsiyelere uyuyor. Diyabet kanda dolanan şeker dengesizliğinden olur, kan vücudun her tarafına dolaşır ve bu demektir ki diyabet vücudun her tarafını etkileyebilir. Şeker devamlı kanda dolaştığında damarlara ve vücuda büyük zarar yapar, en basiti damarları tıkayıp kanın o bölgeden öteye gitmesini engeller. Bu yüzden bu hastalar iltihaplarda daha geç iyileşir, görmekte sorun yaşar, ayak parmaklarındaki kılcal sinir damarları ölür ve zamanla parmaklar düşebilir veya ayak kangren olduktan sonra cerrahi yollardan kesilmek zorunda olabilir. En çok dengeli beslenmek ve aşırı kilolarınızı kaybetmekle tedavi edilen ve kontrol altında duran bu hastalığın kontrolü o kadar basit ki, uygulamayıp daha kötü sorunlara yol açmaya değmez. Sizlere haftaya Tip 2 Diyabet hastalığını kontrol altında tutabilmenize yardımcı olacak önemli noktaları anlatacağım. 3 Ebeveynli Yasaya Onay Avam Kamarası üç kişiden DNA alınması yoluyla anneden bebeğe geçen ölümcül genetik hastalıkları önleyebilecek tüp bebek teknolojisinin uygulanmasına onay verdi. Avam Kamarası’ndaki oylamada, 382 milletvekili uygulamaya onay verirken, 128 kişi red oyu kullandı. Kiliseden tepki çeken ve bir etik tartışması başlatan bu yeni teknik ile ölümcül sonuçları olan mitokondriya hastalıklarına çare bulunabileceği söyleniyor. Mitokondriya bozukluklarında, beyin hasarı, kas atrofisi, kalp yetmezliği ve körlük oluşabiliyor ve bu bozukluklar sadece anneden bebeğe geçiyor. Mitokondriya neredeyse her hücrede bulunan ve gıdayı enerjiye çeviren küçük bir yapı. Mitokondriya içindeki DNA, dış görünüşe dair özellikleri belirlemiyor. Mecliste oylama öncesinde yapılan tartışma sırasında bakanlar tekniğin aileler için “karanlık bir tünelin ucundaki ışık” olduğunu söyledi. Oylamayla İngiltere bu tekniğin kullanımına izin veren ilk ülke oldu. İznin yasalaşması için, Lordlar Kamarası›nda da oylanması gerekiyor. Eğer oradan da onay çıkarsa üç kişinin DNA’sı ile doğacak ilk bebek gelecek yıl dünyaya gelebilecek. Üçüncü kişi kadın donör Newcastle’da geliştirilen teknoloji, tüp bebek yöntemi ile anne ve babadan alınan DNA’yı başka bir kadından alınan sağlıklı mitokondriya ile birleştiriyor. Bu şekilde doğan bebeklerin yüzde 0,1’lik DNA’sı donörden geliyor ve bu değişiklik diğer nesillere aktarılan kalıcı bir değişiklik oluyor. Uygulamaya karşı çıkanlardan bir kısmı, bu tekniğin ileride bebeklerin genetik yapısıyla ilgili başka değişikliklerin önünü açacağını öne sürüyor. Uygulamanın yeterince güvenli olmadığını düşünen bilim insanları da var. Teyzesini mitokondriya hasarından kaybeden Rachel Kean ise, “evet” oyunun “en acımasız ve en harabedici bazı hastalıkları sadece gelecek nesiller için değil daha da ilerideki nesiller için de önleyeceğini” söylüyor. Kean uygulama ile genetiği değiştirilmiş tasarım bebeklerin önünün açılacağı endişesi ile ilgili de çok fazla yanlış bilgi olduğunu söylüyor. “Çekirdek DNA’yı değiştirmekten bahsetmiyoruz, özel olarak hastalıkları önlemek için yapılıyor” diyor. Kaynak: BBC ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 27 Seçime doğru Aleviler HASAN ALI KIZILTOPRAK Ozgür Gündem Haziran seçimleri şimdiden tüm kesimlerin gündemi olmuş gibi. Özellikle de HDP’nin seçimlere parti olarak girmesi, baraj tartışmaları eşliğinde devam ediyor. HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı konusu en çok da AKP ve CHP’yi germişe benziyor. Ricaları; HDP parti olarak seçime girmesin! Neden girmesin? AKP, Kobanê sürecinde yaşattıkları Kürtlerin hafızalarında canlılığını korurken, özellikle de bölgede kaybettiği oyların HDP’de toplanacağını bilmektedir. CHP ise devrimci demokratların “oylarınız boşa gider” üzerinden aldığı desteği kaybedecektir. Buna Türkiye genelinde seçime giren HDP’nin söylem ve politik duruşunun yaratmış olduğu umut da eklenince HDP sistem partileri için büyük bir tehdit olarak görülmektedir. Türkiye’de değişimin ve geleceğin partisi olarak HDP dışında bir aleternatifin olmadığı tüm kesimler tarafından görülmektedir. Kobanê’de ortaya çıkan devrimci dayanışma, enternasyonalist duruş ve hakikatin amansız savunulması toplumun tüm kesimlerine iliklerine kadar cesaret aşılamıştır. Ortadoğu gericiliğine karşı direnişin ve yaşamı korumanın tek umudunun da Kürt Özgürlük Hareketi etrafında örüldüğünü kanıtlamıştır. Kürt’e, Alevi’ye, Süryani’ye, Ermeni’ye, Müslüman’a düşman bir anlayışa karşı nasıl bir inançla durulması gerektiğini ortaya koyan Kobanê zaferi, HDP için önü alınmaz bir alan açmış bulunmaktadır. Bu alan devrimci ve demokratik güçler gibi Alevi toplumunun da yönünü belirleyen esas noktalardan biridir. Haziran seçimleri böylesine bir direnç ve zafer sonrasında HDP’nin tüm devrimci ve demokratlıkları bünyesinde topladığı bir inançla yol almaktadır. Bu yol almada biz Alevilerin tartışmasız yeri bellidir. Şengal’den başlayan ve Kobanê’de zaferle taçlanan halkların zafer çizgisine sahip çıkmada tereddüt edilmemiştir. Tüm kesimden Aleviler Kobanê sınırında cem olmuşlardır. Semah dönmüşlerdir. Direnen kahraman evlatlar için deyişler, nefesler söylemişlerdir. Yardım kampanyalarına katılımları, Alevi kurumları başta olmak üzere Alevi yöre derneklerinin kampanyada aldıkları rol takdire şayandır. Bu yaklaşım Alevilerin yönünü ortaya koyan, seçimlerde beklentilerini dillendirme biçimidir. Aleviler, siyasal çatısı nasıl resmedilirse edilsin büyük uyanıştan en çok etkilenen ve içinde bulundukları durumu aşma konusunda en hızlı harekete geçen kesim olmaktadır. Bu seçim sürecinde başlayan tartışmalar, birlik adı altında atılan adımlar, siyasi partilerle yapılan görüşmeler ve destek arayışları Alevilerin kendilerini aramaları ve değişen Türkiye sürecine kendilerini dahil etme arayışları olarak okunmalıdır. Kendini arayan Aleviler yıllardır destekledikleri partileri ve yapıları sorgular duruma gelmişlerdir. Özelikle CHP içinde görünen oluşumlar CHP merkezini Alevi politikaları konusunda gerekeni yapmadığını dile getirerek içerden bir baskı oluşturmayı hedeflemektedir. CHP ve benzeri partilerin Alevilik tartışmalarına ve Alevilerin taleplerine cevap olacak bir yapıları yoktur. Bundan dolayıdır ki; Alevileri geçmişteki gibi susturmayı, konuşturmamayı ve gayrı resmi bir ilişkilenmeyi esas almaktadır. Alevi kurumlarına, yöneticilerine karşı ciddi bir aymazlık içinde davranmaktadır. CHP ve onun genel başkanı Alevilerin taleplerini dillendirmek şöyle dursun Alevilerden aldığı oyla, Alevi katillerini öven cumhurbaşkanı seçtirmeyi düşünmüştür. Bu kadar rahat ve kendinden emin Alevileri aşağılamıştır. Aleviler bunu görmüş ve yaşamışlardır. IŞİD karşıtındaki tavrı devlet tavrı olmaktan ve AKP’yi eleştirmekten öteye gitmemiştir. Böylesine bir tehdidin Kürtlere, Alevilere düşmanlığı ortada iken tek bir adım atmamıştır. AKP’nin Alevilere yaklaşımı da bilinmektedir. Sivas Katliamı’nda katillerin avukatlarını milletvekili, bakan yapacak kadar tavrı nettir. IŞİD ile ilişkileri dünya kamuoyunca bilinmektedir. Aleviler açısından AKP’ye verilmiş her oy Alevilere ihanet anlamına gelmektedir. Onun içindir ki; cumhuriyet tarihinde Aleviler açısından HDP en güçlü temsildir. HDP, Alevi değerlerinin korunması, Alevilerin kendilerini özgürce ifade etme, örgütleme, inançlarını gelecek nesilere aktarmanın teminatıdır. Aleviliğin kendisidir. Alevi taleplerinin hayat bulacağı yegane parti durumundadır. Onun içindir ki; Alevi kurum, kuruluş ve Alevi inanç önderleri HDP bünyesinde seçimi karşılmak istemektedirler. HDP şahsında geleceklerini görmektedirler. HDP’nin parti olarak girdiği seçimlerde çok renkli bir aday listesinin çıkacağı bilinmektedir. Bu renklerden birinin de Aleviler olacağı kesindir. Bu anlamda tüm devrimciler, demokratlar gibi Alevilerin tercihi HDP olacaktır. Alevilerin iktidar kültüründen uzak olmaları nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda zaaflara, kimi zaman yanlış yol ve yöntem gibi gözüken şeylere vesile olabilir. Bunun, Alevilerin bu alanda yeni olmalarından kaynaklandığı bilinmelidir. Fakat bilinmesi gereken başka bir şey vardır ki o da; emekle yol almış Kürt Özgürlük Hareketi’nin tavrıdır. Onun yarattığı değerlerin eşitleyici gücüdür. Bu güç Alevilerin varlık teminatıdır. “Her biri bir parça vatan” IŞİD çetelerine karşı bedenini siper eden kahramanlarımızın ölümsüzlük kervanına Argeş Engizek (Başar ALAGÖZ-GÜMÜŞ) yoldaşın katıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisinden önce bizleri onure etmiş, Alxas’ın güzel çocuklarına, yiğit evlatlarına layık bir görevi yerine getirirken Şengal’i özgürleştirme hamlesinde hak ile hakikat olmuştur. Biz Aleviler gibi 74 katliamdan geçirilmiş Êzidîlerin ayakta kalma mücadelesinde bir nefer olmuştur. Pirimiz, Mürşidimiz, Rehberimiz olmuştur. Mücadelesi önünde saygıyla eğiliyoruz... 28 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 29 Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Stoke Newington’da bulunan emlakçı için AVA insurance BERBER ARANIYOR GÜZELLİK UZMANI ARANIYOR BERBER ARANIYOR BERBER ARANIYOR En az iki yıl emlak piyasasında satış ya da kiralama tecrübesi olan eleman aranıyor. 020 7241 6563 07779 326720 Sigorta şirketimiz de çalışacak, İngilizce ve Türkçe bilen deneyimli eleman aranmaktadır. Ödeme koşulları: deneyime bağlı + komisyon. Lütfen CV’lerinizi admin@ avainsure.co.uk gönderiniz. Walthamstow bölgesinde bulunan Prestige barbers’da çalışacak, tecrübeli erkek berber aranıyor. Enfield Bölgesinde Çalışacak kaş-bıyık Ustası aranıyor Seven Sisters’da Berber salonunda çalışacak tecrübeli eleman aranıyor 0772 773 1149 Finsbury Park bölgesinde Berber dükkanında çalışacak tecrübeli berber ve yardımcı berber aranıyor. Ramazan Bey 07875309280 Serhat bey 0208 127 0304 Mehmet bey 07985 756738 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Walton-On-Thames bölgesinde Restorantta çalışacak tecrübeli ızgara şefi aranıyor Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta part time ve full time çalışacak şef aranıyor. Londra dışında Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Londra dışında Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Boreham Wood Bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı şef aranıyor. 07788 587 975 02084405111 Essex bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Ali 07584 030 635 07778 124 302 07984 702 902 07747 870 593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Satılık Işyeri Satılık Işyeri ŞEF ARANIYOR GARSON ARANIYOR Kuaför aranıyor Satılık fish & chips Satılık Ice Cream Van İslington bölgesinde Fried Chicken Kebap shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak garson aranıyor. Barking essex bölgesinde fish chips ve kebaptan anlayan servis elemanı aranıyor Kalacak yer temin edilir Daha fazla bilgi için 0208 363 9905 Bromley bölgesinde çalışacak İngilizcesi olan tecrübeli kuaför aranıyor. 07983427063 07595 022 002 02072 887 222 0208 440 5111 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor BAYAN ELEMAN BERBER ARANIYOR Deneyimli tercuman Daha çok bilgi için burdan ulaşabilirsiniz 07517462463 07983682814 Hammersmith bölgesinde sandwich barda çalışacak bayan eleman aranıyor. Haftanın 5 günü, sabah 6’dan öğlen 3:30’a kadar. Sevinç: 0797 2789 823 Bristol’da berber salonunda çalışacak tecrübeli berber aranıyor. Çalışma izni olması ve İngilizce bilmesi şarttır. kalacak yer verilir 07887 49 71 61 Perceft tercüman H.S.Taşımacılık Tecrübeli tercümandan her türlü tercümanlık çeviri işleriniz yapılır. Ayşe 07572963341 07946461162 Romford bölgesinde Rent:£16,500 yıllık Rate:£3,080 yıllık Takeing:£3.500-£4.000pw Fiyat:£125,000 Üstteki daireden kira geliri £1,400 Londra içi ve Londra dışına her türlü eşyanız çok uygun fiyata itinayla taşınır 02089455577 07455007886 Deneyimli tercumandan her türlü tercumanlık hizmeti verilir. Telefon görüşmeleri mektup çevirisi ve çeşitli formlar doldurulur. İrtibat Ayşe Hanım 0757 2963 341 Cleaning service Türk usulü tül perde yıkama, halı yıkama ve ev temizliği yapılır. 077785559913 Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık coffee shop Satılık pizza kebap Leyton’daki spital fields market içinde coffee shop satılıktır. Ayrıntılı bilgi için lütfen arayınız ciddi alıcıların aranması rica olunur. SA31 1BD Galler bölgesinde bulunan pizza kebap dükkanı iş değişikliği nedeniyle satılıktır. Ana cadde üzerinde club ve barların ortasındadır. Rent:£12.000py Satılık kebap pizza restoran 07979758763 01267222481 07400008282 CHETO BUILDING 1.sınıf marangozluk işleri -parke -mutfak banyo -boya -fayans -sıva Bütün inşaat işleriniz itinayla yapılır. Çetin 07972104260 177 valantino southampton way London SE5 7EJ satılık kebab pizza restaurant 20 yıllık önü açık lease Geliri:£2200 Satış bedeli:£80.000 Soner 07944745181 Dekorasyon işleri Ders Verilir Bahçe işleri yapılır Özcan dekorasyon boya işleri, sıva işleri, duvar işleri, fayans işleri Uygun fiyata yapılır Her yaş grubuna birebir ders verilir Matematik & İngilizce Çocuğunuzun başarısı için hemen arayın Her türlü bahçe bahçıvanlık yapılır Ve günü birlik iş yapılır. Rakip usta 07743730979 07824594733 İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın 0742 9481 490 / 0207 9230 838 İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 07878428665 ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. YETER CLEANİNG DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. İşyerleri ve Evler itina ile temizlenir. 07803506942 07909539577 Erken test günü alınır Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. Stoke Newington’da Satılık Restoran Süper Ocakbaşı Senelik Kira: £17,000 Senelik Rates: £8,000 Haftalık Taking: £12,000-£12,500 Ciddi Alıcılar Arasın İrtibat: Ali 07456 634 334 Sinema Atölyesi Yazar-Yönetmen Mizgin Müjde Arslan yönetiminde temel sinema, kısa film yapım atölyesi 5’er kişilik sınıflarda Blue Arts’ın Stoke Newington’daki stüdyosunda devam etmektedir. Haftaiçi akşam ve haftasonu sınıfları, Londra dışında yaşayanlar için de Skype üzeri özel ders seçeneği bulunmaktadır. Daha fazla bilgi için: 07947 890 579 www.blueartscourses.com Pizza Kebab House Open 7 days a veek eat in or take away 02088044430 269 hertford road enfield, EN3 5JL SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 9 Ji bo rojnamevana Hollandî 5 sal ceza hat xwestin Der heqê rojnamevana Hollandî Frederike Geerdink a meha buhrî ji aliyê polîsan ve li Amedê hat binçavkirin û be ku derxin pêşberî dozgeriyê hat berdan, bi hinceta ‘propagandaya rêxistina terorê kiriye’ doz hat vekirin. Di îdîanameya ji aliyê Serdozgeriya Komarê ve hat amadekirin, hat îdîakirin ku propagandaya rêxistina derveyî qanûnê kiriye. Der barê Geerdink de ji salekê heta 5 salan ku cezayê girtîgehê tê xwestin, îdîaname ji aliyê 6. Dadgeha Cezayê Giran a Amedê hat qebûlkirin. Geerdînk a 8 sal in li Tirkiyeyê ye ew 3 sal in li Amedê dijî. ‘Em amade ne agirbestê bikin’ Rayedarên Donetsk û Lûgansî, bi belavokeke hevpar bersiv dan banga agirbestê ya Serokdewletê Rûsyayê Vladîmîr Pûtîn. Di belavoka li ser navê Komarên Donetsk û Lûgans hat weşandin de hat ragihandin, ku ew amade ne milîsên xwe têxin rewşa agirbestê. Li gorî nûçeya ajansa Spûtnîk Serokkomarê Komara Gel a Donetskê Aleksandr Zaharçenko û Serokkomarê Komara Gel a Lûganskê Îgor Plotnîtskiy, şertên xwe yên ji bo agirbestê aşkera kirin. Zaharçenko û Plotnîtskiy ji bo muzakereyên agirbestê ji nû ve destpê bikin xwestin, Kîev nûnerekî fermî wezîfedar bike, dawî li êrîşên xwe yên li hemberî wargehên li Donbassê bîne û sînorê vekişîna yekîneyên xwe diyar bike. Serokkomarên Donbassî gotin, “Em naxwazin xwîn birije. Em amade ne bisekinin, lê belê em nikarin li cihê em niha lê ne bisekinin. Em ê xiyanetê li welatiyên xwe û rêhevalên xwe yên milîs ên jiyana xwe ji dest dane, nekin.” DI NAVA MEHEKÊ DE 242 SIVÎL Û 92 MILÎSAN JIYANA XWE JI DEST DAN Zaharçenko û Plotnîtskiy nerazîbûn nîşanî sûcdariyên OSCE û Kîevê yên ji ber biserneketina hevdîtinên Mînskê wan sûcdar dikin, dan û gotin, “Bi van sûcdariyan re rastî tên berevajîkirin. Aliyê ji hevdîtinan re ne amade ye, Serokdewletê Ukraynayê Pyotr Poroşenko ye, ku ji berpirsyariyê direve û nûnerê fermî naşîne.” Di belavoka hevpar a Zaharçenko û Plotnîtskiy de hat ragihandin ku bi tenê di meha Çileyê de 242 sivîlan û 92 milîsan jiyana xwe ji dest dane û hat gotin, “434 avahî hilweşiyan. Li Donetsk û Lûganskê bi giştî 92 milîsan jiyana xwe ji dest dan, 411 milîs birîndar bûn.” Li Misirê ji bo 183 kesan cezayê mirinê Li YE bêkarî li gor salên dawî di asta herî kêm de ye Li Yekîtiya Ewropa (YE), mezinbûna ekonomîk ku nagihêje asta tê xwestin, rêjeya bêkariyê li gor 3 sal û nîvê dawî, li Herêma Euro daket asta herî kêm a 2 sal û nîvan. Li gor daneyên meha Kanûnê ya Saziya Îstatîstîk a Ewropa (Eurostat), li tevayî YE bêkarî ji sedî 9,9 paşde ket. Bi vî awayî li YE ya xwedî 28 endam, rêjeya bêkariyê ji Cotmeha 2011’an û vir ve daket asta herî kêm. Li Misirê, di rûşima doza ku îro pêk hat de 183 kesên sempatîzanên Birayên Misilman bi cezayê mirinê hatin cezakirin. 183 kesên endamên Birayên Misilman ji doza kuştina 13 Li Herêma Euro ya welatên di aliyê aboriyê de herî bi pirsgirêk bêkarî daket asta herî kêm a 2 salên dawî û bû ji sedî 11,4. Li Herêma Euro li gor dawiya meha Kanûnê ku 18 mîlyon û 130 hezar kes bêkar in, ev rêje ji Tebaxa 2012’an û vir ve daket asta herî kêm. Welatê herî zêde bêkarî lê heye ji sedî 25,8 Yewnanîstan, ji sedî 23,7 Îspanya ye. Elmanya ji sedî 4,8 welatê ku herî kêm bêkarî lê heye. YE hişyarî da Îsraîlê: Ji biryara xwe vegere Ofîsa Çapemeniyê ya Nûnera Bilind a Karên Derve ya Yekîtiya Ewropayê (YE) Federîca Mogherînî da xuyakirin, ku biryara Îsraîlê ya çêkirina 430 avahiyên nû li Şerîa Rojava, wê çareseriya ji du dewletan zehmet bike. Nûneriya Bilind a Karên Derve ya YE, Îsraîl di mijara biryara çêkirina avahiyên nû de hişyar kir û got, “Eger îhaleya wargehên nû ya hat ragihandin bikeve meri- yetê, wê bicihhatina çareseriya ji du dewletan bikeve xeteriyê. Ev wargeh di hiqûqa navneteweyî de ne rewa ye û li pêşiya aştiyê asteng e.” Di daxuyaniyê de hat gotin, “Divê Îsraîl ji vê biryara xwe vegere û dawî li berfirehkirina wargehan bîne. Ev biryar xwedî wê rîskê ye, ku rewşa heyî ya aloz, sortir bike.” YE bang li aliyan kir, ku di asta herî bilind de hesasiyetê nîşan bidin û xwe ji wergirtina biryarên rê li ber bilindkirina tansiyonê vekin, vegirin. polîsan ku tebaxa 2013 pêk hat, dihatin darizandin. Ji doza kuştina 13 polîsan 188 kesên endamên Birayên Misiliman, dihatin darizandin. Ev kesên ku hatin girtin, ji ber li semta Kerdassa ya Qahîreyê êrîşê polîsek kiribûn, hatibûn mehkûmkirin. Saziyên mafê mirovan vê biryara dadgeha Misirê şermezar kirin. Li Bexda êrîşa bombeyî: 44 mirî, 70 birîndar Di êrîşa bombeyî ya roja Înê li paytexta Iraqê Bexda ku li bazarekê pêk hat, 40 kesan jiyana xwe ji dest da 70 kes jî birîndar bûn. Li Bazara Bab Şerqî ya Bexda du bombeyên ku hatibûn bicihkirin teqiyan. Di encama teqînan de 40 kesan jiyana xwe ji dest da. 70 kes jî birîndar bûn. Hat ragihandin ku hin kesên jiyana xwe ji dest dane wezîfedarên ewlekariyê ne. ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 8 LI KURDISTANA ANTÎK WERZÎŞ navê min bigihîje rojên dûr, ji bo ku tim li ser zar û zimanan be, ji bo ku navûdngê min li serasnserê welatê min belav bibe, ji bo ku li hemû welatan pesnê bin were dayîn, ez; ê bezvan, min hemû hêza xwe kom kir û ketin ser rê, ji Nîppurê heta Urê, min biryar da ku vê rêyê di nav yek cotsaetê de kat bikim û ez wekî şêrekî qet naveste rabûm pêdarê.” Li hin herêmên çolterî yên Kurdistanê lîstikên ku ji demên antîk û arkaîk ve tên lîstin tevî şahiyên li van herêman hê jî tên lîstin û ev aktîvîte berdewam dikin. LÎSTIKÊN ANTÎK BIŞAR ÎÇLÎ-A.Welat Peresîna werzîş û çalakiyên werzîşê û merheleyên tê re derbas bûne bi qasî dîroka mirovahiyê xwedî kok û reh e. Li Kurdistanê şert û mercên erdnîgariyê yên xwezayî bi tenê ji bo avabûn û pêşketina şaristaniyan zemîn ava nekir. Ev şert û mercên xwezayî yên avhewayî, ax û avê di heman demê de bandorê li ser pêşketina dîrok, çand û huner, wêje û werzîşê jî kirin. Werzîşa li ser vê erdnîgariyê têkiliyeke xurt wekî mekan bi erdnîgariyê re û bi guherîn û veguherînên demsalî re pêş xistiye. Li Mezopotamyaya antîk hatina demsala bihar û payîzê ji demsalên din zêdetir xwedî aktîvîteyên zêde, amadekariyên zêde û xwedî kelecaneke zêde ne. Di van demsalan de ji demsalên din bêhtir aktîvîteyên fizîkî derdikevin pêş. Lîstikên werzîşî jî di van her du demsalan de di esasê xwe de watedayîna xweza, çand, dîrok û civakîbûnê ne. LÎSTIKÊN ARKAÎK Dema ku em li xaka Mezopotamyayê dinêrin ji ber ku di serdemên antîk û arkaîk de nivîs zêde pêş neketiye bi wêje û dîroka devkî re ango bi neqlkirina dab û nêrîtan a bi rêya vegotinê re ev çand û kelepor di nav herka dîrokê de nifş bi nifş xwe gihandine heta roja me ya îro. Ji ber vê yekê vegotina devkî yek ji wan şêwazan e ku Kurdistanê tevî çand û kelepora wê li piyan hiştiye. Dîsa bi daneyên ji vegotinên devkî em lê serwext dibin ku li Kurdistanê dîroka werzîşê jî diçe berî hezarê salan. Têkildarî lîstikên arkaîk ên ku îro roj jî li gelek deverên cuda yên erdnîgariya Mezopotamyayê tên lîstin çavkaniyên nivîskî hema bibêje ku tune ne. Ango gelekî hindik in. BEYZBOL E YAN GOGŞEK Wîllîam F. McNeîl di pirtûka xwe ya ku li ser beyzbolê (Gogşek) nivîsandiye de cih dide tesbîtên gelekî balkêş. McNeîl di pirtûka navborî de dibêje ku dîroka vê lîstikê ne ji Amerîka yan jî Îngilistanê dest pê nake, ev lîstik koka xwe ji şaristaniyên Mezopotamya û Misra Antîk digire. McNeîl diyar dike ku goga yekemîn a vê lîstikê ya zer û qehweyî hê jî li ser tabletên sumeran tên dîtin ku yekemîn çova vê lîstikê jî li çol û pesarên Sahrayê veşartiye. Hem di amûr û alavên di encama kolandinên arkeolojîk ên li Mezopotamyayê tên kirin (Ev amûr aydî şaristaniyên li ser vê xakê ne) derdikevin holê de em dibînin û hem jî bi bi saya vegotina devkî em lê diwarqilin ku bê ka ev lîstik çiqas kevnare ne. ÇOGANA KURDAN Ligel vê li Girê Başûr ê Sêrtê ku di qada ku ew ê di bin ava Bendava Ilisuyê de bimîne de ye di gorên ku aydî Serdema Misîzerê (Bronz) ne textikekê lîstikê tevli kevirên wê hatine dîtin. Ku ev lîstik, lîstikeke hişî ye û ji berî 7 hezar salan maye. Li gorî lêkolînan jixwe tê qebûlkirin ku lîstikên yekem cara pêşî Beriya Zayînê di salên 5000’î de li nav sumeran hatine lîstin. Bi saya xebatên arkeolojîk û şîroveyên dîrokzanan tê zanîn ku gelê sumer hesp xwedî kirine û siwariyên baş bûne. Dîsa tê zanîn ku sumeran wesayîtên pêşbirkê yên bi hesp ên bi du tekeran ku sîwariyê wan li piyan e çêkirine û bi van wesayîtan pêşbirkan li dar xistine. Lîstika cirîd û çoganê (Polo) ku lîstikên gelekî kevnare ne û aydî gelên li ser vê xakê di- jîn in di îlahiyeke bi navê Melek Şêx Hesen ku di pirtûka Phîlîp G. Kreyenbroek a li ser êzidiyan amade kiriye de derbas dibe. Beşek ji wê îlahiyê bi vî rengî ye; “Tu alim î ez rêzan tu siwar î ez çogan Ya Melek Şêx Sin tu goyker î ez meydan Tu elîf î ez rome Tu siwar î ez kaşo me Ya Melek Şêx Sin tu ferz î ez sunet im” BEZVANÊ YEKEM Peyva çogan a ku li vê derê tê bikaranîn di kurdî de di wateya ‘Lîstika Çoyê’ yan jî ‘lîstikên ku bi çoyê tên lîstin’ tê bikaranîn. Çogan di lixwekirina gelêrî ya sofiyan de çoyekî wekî asayê ye, Kişo jî Çoyê Poloyê ye. Ango her wekî jê tê fêmkirin aktîvîteyên werzîşî yên li herêma me heta demên antîk û arkaîk diçin. Heta di tabletên sumeran de helbestkar bi vegotineke lîrîk dema pesnê qral dide dibêje ku ew bezvanekî mesafeyên dirêj bûye. Şulgîn ê kurê Ur-Nammun ê damezrînerê Xanedana 3’yemîn a Urê bûye di tabletên ku aydî Berî Zayînê 3000 salî de ji devê wî tê gotin ku ew bezvanekî ser xwe re bûye. Di hevokên li ser tabletê de dibêje ku Şulgîn maweya 15 cotsaetan (kêm zêde 150 kîlometre) ya di navbera Nîppur û Urê de di nav 1 cotsaetê de kat kiriye. Di tabletê de wiha tê gotin; “Bila Ekîba arkeolojiyê ya ku li Girê Başûr ê Sêrtê ku di qada ku ew ê di bin ava Bendava Ilisuya de bimîne de ye di gorên ku aydî Serdema Misîzerê (Bronz) ne dît. Di nav vê gorê de kevirên lîstikê yên 5000 salî jî hatin dîtin. Li gorî nûçeyeke ku Amerîkan Discovery Newsê weşand de di dema kolanên ku li Girê Başûr ê di ebada 250 x 150 metre ye û 20 kîlometre dikeve bakur-rojavayê Sêrtê 49 kevirên biçûk û peykerok hatine dîtin. Ev objeyên ku xwedî şeklên cuda ne, rengên wan jî kesk, sor, şîn, reş û spî ne. Arkelolog dibêjin ku ev lîstika herî kevnare ya dinyayê ye. Serokê xebatên kolanê ji Zanîngeha Egeyê Haluk Saglamtîmur e û di demeca daye Discovery Newsê de têkildarî xebata xwe agahî dane û ji bo vê jêmayê jî wiha gotiye: “Hin kevirên ku me ew dîtin di şeklên beraz, kûçik û pîramîdan de ne, hin ji wan dişibin fîşekan û girover in. Ligel van keviran zarekê û 3 kevirên lîstikê yên ji qaşilên deryayî yên girover me dîtin.” STRATEJIYA LÎSTIKÊ Saglamtîmur diyar dike ku amûrên wekî van li Tel Baraq a bakur-rojhilatê Sûriyeyê û li herêma Jemdet Nasr a Iraqê jî hatine dîtin û wiha dibêje: “Kevirên li wan herêman yeko yeko hatin dîtin, dihat fikirîn ku ji bo jimaryariyê metodekê ne. Encax kevirên ku me dîtin bi komî li cihekî hatin dîtin. Ev kişfeke bêhempa ye. Ev wekî seteke kişekê ye. Niha jî em hewl didin ku stratejiya vê lîstikê fêm bikin. Dema ku em şeklên keviran û hejmarên wan li ber çavan digirin em dipayin ku lîstik li derdora hejmara 4 diçe û tê.” Kevir li kêleka textekê ku di şert û mercên xirab de hatine parastin tevli hin çovan hatine dîtin. Saglamtîmur diyar dike ku ev jêmayên ku bi keviran re hatine dîtin dê têkildarî lîstikê û mantiqa wê hin agahiyan bide. Li gorî nûçeya navborî vê kişfa li Sêrtê ramana lîstikên li ser masayê ji Rojhilata Navîn ku wekî Hîlala Zêrîn jî tê pênasekirin û ji Mirsê belavî dinyayê bûne. Jêmayên ku di encama xebatên arkeolojîk ên li Girê Başûr hatine dîtin dîroka wan diçe beriya 7000 salan. ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 7 Demîrtaş: Hilbijartin ji bo AKP’ê destpêka xelasbûnê ye Hevserokê Giştî yê HDP’ê nerazîbûn nîşanî nêzîkatiya hikûmetê ya greva karkerên metal qedexe kir da û destnîşan kir ku ev biryar li dijî qanûnê ye. Demîrtaş hişyarî da ku bi pakêta ‘Ewlehiya Navxweyî’ re wê gelek ciwan bên qetilkirin û diyar kir ku hilbijartin wê ji bo AKP’ê destpêka bidawîbûnê be. Hevserokê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş di civîna koma partiya xwe de bûyerên di rojevê de nirxand. Demîrtaş di destpêka axaftina xwe de bal kişand ser biryara qedexekirina greva karkeran û nêzîkatiya hikûmetê û got, “Karkeran ji bo grevê pêk bînin biryarek girîng û bi wate girtin ji bo wê ez spasiyên xwe pêşkêş dikim. Lê belê ev biryara grevê ji aliyê hikûmetê ve bi hinceta taxîrkirinê 60 rojan hat paşxistin. Ev yek tê wateya redkirina biryara karkeran. Piştî biryara karkeran di 29’ê Çileyê de ev biryar qorsanî hatiye girtin û dema ku ev biryar hatiye girtin jî yek rayedarên dewletê li ser kar nebûne. Bi vê biryarê re hiqûq hatiye binpêkirin. Ev biryar ji aliyê padîşah û şehzadan ve hatiye girtin.” PADÎŞAH BIRYAR DAYE Demîrtaş bal kişand ser biryara ku der barê grevê de hatiye girtin û wiha axivî: “Ez îdîa dikim ku wezîrekî bi tenê jî ev biryar nexwendiye. Ji ber ku padîşah gotiye rayedarên dewletê hemûyan jî îmze kirine. Li Tirkiyeyê bi her awayî mafê karkeran tê binpêkirin. Hemû tişt karker dikin lê dema mafê xwe jî dixwazin mafê wan ên xwezayî jî tê astengkirin. Li Ewropayê keda karkeran bêhtire tê dayîn lê li Tirkiyeyê ne wisa ye.” Demîrtaş diyar kir ku li hemberî hemû bêmafiyan jî têkoşîna hevpar a gel heye û ev tişt anî ziman: “Dema ku ev dibe yek kes nikare xwe li ber hêza gel bigire. Tirkiye welatekî feqirî nîne lê belê ji ber belavnekirina wekhev gel tê feqîrkirin.Divê hikûmet aşkera bike çima ev qas ji grevê di tirse. “ ‘TE ÇI GUHERTIN KIR KU ASTENGÎ ÇÊBÛ’ Demîrtaş destnîşan kir ku li ber çavê hikûmetê ti nirxê xwendekar, jin, karker û gel tine ye û wiha pêde çû: “Dema ku karker, xwendekar, jin û gel vê bêhiqûqiyê şermezar dikin rastî êrîşê tên. Em bi ti awayî serokwezîrtiya ku dixwaze desthilatdariya xwe bide qebûl kirin, em qebûl nakin. Wê niha ji bo hilbijartinê vê bikin propaganda. Dibêjin me gelek guhertin kirine. Te çi guhertiye yan jî te çi xwestiye biguherî pêşiya te hatiye girtin. Yekî jê re gotiye tu xelîfeyî wî jî qebûl kiriye.” ‘HILBIJARTIN JI BO AKP’Ê DESTPÊKA DAWIYÊ YE’ Demîrtaş der barê rewşa Erdogan a dixwaze mîtîngên hilbijartinê lidar bixe de got, “Ka te sond xwaribû ku tu yê bê alî bûya, ka tu yê bibûya serokkomarê 77 mîlyonan. Ti tirs û fikara me nîne, çend kesên din jî wezîfedar bikin bila ew jî derkevin mîtîngan lidar bixin. Em ê bendê derbas bikin û we li paş bihêlin. Lê belê hûn meqama Serokkomariyê gemarî dikin. Ev yek şaş e, Serokkomarek nikare rabe ji bo partieyke siyasî kampanyayê bimeşîne. Ez dizanim tu yê vê bikî, lê bizanibe ku tu yê welêt ber bi zinar ve dehf bide.” Demîrtaş axaftina xwe wiha dewam kir: “Tu bi pereyê dewletê, bi balafira dewletê re propaganda AKP’ê dike. Serokwezîr jî heman tiştî dike. AKP bêyî qurişekî bide kongreyên AKP’ê lidar dixe. Birêz Davûtoglû ka tu di mijara mafê sêwiyan de gelekî hesas bû! Dûre jî dibêjin ‘yek bi yek neyên, hemû bi hev re bên.’ Dibêje vaye meydan. Meraqan neke em bi tenê têra te dikin. Tevî hemû hewldanan jî hûn dikarin pêşî li pêşketina HDP’ê bigirin. Ji ber ku me Tirk, Kurd, jin, mêr dest dan hevdu. Hûnê nikaribin HDP’ê bisekinînin, hûn ê çûyînê ne. Eger me biryar da weke partî tevlî hilbijartinan bibe, ev yek ji ber baweriya me ji hêza xwe ya cewherî, ji wijdanê gelan e. Naxwe bi qasî we pereyê me nîne, ji ber ku me weke we sîstema dizîtiyê neparast. Ev hilbijartin wê destpêka bidawîbûna we be.” Demîrtaş gotina CHP’ê ya digot ‘HDP’ê bi AKP’ê re li hev kiriye ji bo wê weke partî dikeve hilbijartinê’ rexne kir û ev tişt destnîşan kir: “ Bi gotgotan siyaset nayê kirin, ev yek sûc e. Em baş dizanin ku yên ku di hilbijartên Serokkomariyêde li hevkirîn bi awayekî aşkere CHP û MHP bû. HDP partiyeke bi bedelên giran hatiye roja îro. Ez bang li herkesê dikim ku piştgirî bidin HDP’ê. Yên ku bixwazin me fêm bikin bila berê xwe bidin têkoşîna Mazluman, Îbrahîman, Denîzan û Mahîran. Ez bang jin û ciwanan dikim ku ji bo pêşerojek azad berê xwe bidin HDP’ê. Divê herkes berê xwe bide HDP’ê.” Demîrtaş herî dawî bal kişand ser qanûna ewlehiyê ya ku dê di parlamentoyê de bênîqaşkirin û wiha got: “ Ez bang li partiyan dikim ku em dest bi didin hev ku ev qanûn dernekeve. Ji hed zêdetir peywir dane polîsan. Li Colemêrg, Çewlik, Cizîrê ciwanên me hatin qetilkirin. Ger ku pêşiya vê qanûnê neyê girtin dê her roj zarokên me bên kuştin. Li hemberî van kuştinan jî heya niha hikûmetê nelêborîn xwestine nejî der barê yek polîsî de lêpirsîn dane destpêkirin. Ev yek jî dide xuyakirin ku çiqas peywirek mezin dane polîsên xwe.” Muslim: Avakirin û berxwedan wê bi hev re bimeşin Hevserokê PYD’ê Salih Muslim diyar kir ku serketina Kobanê bi rêxistinbûyîn û têkoşîna gelê Kurd bi dest ketiye. Muslim da xuyakirin, ku gefa DAIŞ’ê hînê dewam dike û destnîşan kir ku ew ê xebatên avakirinê û berxwedana bê navber bi hev re bimeşînin. Hevserokê PYD’ê Salih Muslim di hevpeyvîna xwe ya li gel Osman Ogûz ê ji rojnameya Yenî Ozgur Polîtîkayê de, têkoşîna li hemberî DAIŞ’ê û ji nû ve avakirina Kobanê nirxand. Muslim da xuyakirin, ku afirînerê serketina Kobanê gelê Kurd e û got, “Hûn ji xwe dizanin gelê Kobanê çiqasî bi ax, namûs û rûmeta xwe re dilsoz e. Li kîjan parçeyê Kurdistanê ev rêxistinbûyîn hebûya wê heman berxwedan bihata nîşandan. Ev berxwedan ji xwe beriya niha jî hat nîşandan. Li cihên gel lê têk çû, rêxistinbûyîn tinebû. Lê niha rêxistinbûyînek heye, sîstemek heye. Di nava vê sîstemê de eger tu li axa xwe, pîvanên xwe, li cewhera xwe xwedî derkeve, mirovên din jî wê destekê bidin te. Ya li Kobanê rû da, ev bû. Ji aliyê berxwedan û rêxistinbûyîna gelê Kurd ve Kobanê bû nuqteyeke diyarker.” Hevserokê PYD’ê Salih Muslim da zanîn ku hewldanên wan ji bo guhertina feraset û zîhniyetê ye û destnîşan kir, ku tevkariya Kobanê jî wê li vê hewldanê çêbibe. Muslim anî ziman ku bi derketina holê ya rêxistineke hov a mîna DAIŞ’ê re gelan baweriya ji xwe winda kiribûn û ragihand, ku li cihê gel bi xwe lê birêxistinbû, li ber xwe da. “AVABÛN Û BERXWEDAN WÊ BI HEV RE BIMEŞE” Muslim ji bo kar û barên ji niha û pê ve got, “Li Kobanê komîteyek hat avakirin, ji bo ji nû ve avakirinê. Lê li aliyekî din jî wê berxwedan dewam bike. Li aliyekî wê cihên hatine hilweşandin ji nû ve bên çêkirin; li aliyê din jî wê berxwedan dewam bike. Ji bo me rewş bi vî rengî ye: Rêxistinek bi mejiyê DAIŞ’ê li ku derê hebe, ew dijminê me ye. Em ê nebêjin, ji Kobanê vekişiya li Reqqayê disekine. Heta ew heb in wê ji aliyê dijminê Kurdan ve weke navgînekê were bikaranîn. Lewma, wê berxwedan her tim dewam bike.” Meşa dirêj destpê kir Di 16. salvegera komploya navneteweyî ya li hemberî Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan de, Kurdên li Ewropayê dijîn ji sê baskan ve ber bi Strasbourgê ve dimeşin. Baskê yekemîn roja Duşemê ji bajarê Elmanya Frankfurtê dest bi meşê kir. Îro danê nîvro li Hauptwache ya Frankfurtê daxuyaniyek ji çapemeniyê re hat dayîn û piştre meşê destpê kir. Di civîna çapemeniyê de tevî Hevserokê PYD›ê Salih Muslim, gelek kes amade bûn. Di meşa ku piraniya beşdarên wê ciwan in de, li gel posterên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, pankartên bi nivîsa «Ji Kobanê heta Şengalê em ji bo azadiyê dimeşin», «Ji Ocalan re azadî ji Kurdistanê re statu», «Bila qedexeya li ser PKK›ê were rakirin» û «Destek ji şoreşa Rojava re bê dayîn» hatin vekirin. Meşvan tim û tim dirûşmên «Bijî Serok Apo» û «Bijî Berxwedana Kobanê» qîriyan. ‘DIVÊ HER KES BEŞDARÎ MEŞÊ BIBIN’ Li ser navê Ciwanên Azad Mordem Botan axivî û got, “Li Kobanê bi pêşengiya jin û ciwanên Kurd berxwedaneke mezin hatiye nîşandan. Çawa ku nirxên li Kobanê bi pêşengiya ciwanan hatin afirandin gihaştin serketinê, em ê jî li vê derê bi heman ruhê serketinê têbikoşin. Meşa me ya îro jî parçeyeke ji vê têkoşînê ye. Weke Ciwanên Azad, heta Kantonên Rojava bên naskirin, em ê çalakiyên xwe dewam bikin. Em bang li gelê xwe, bi taybetî jî ciwanan dikin ku di vê meşa bi rûmet de cih bigirin.” Rêveberê NAV-DEM’ê Bahattîn Dogan jî komploya navneteweyî şermezar kir û got, “Ji bo şermezarkirina komploya navneteweyî ya li hemberî Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, em ji sê baskan ve dimeşin Strasbourgê. Em meşa destpêkê jî ji Frankfurtê îro didin destpêkirin. Dirûşma me ya bingehîn wê ‘Ji ocalan re Azadî-ji Kurdistanê re Azadî’ be. Em bang li tevahiya gelê xwe dikin ku beşdarî vê meşê bibe.” ‘GIRÎNG E EM JI BO AZADIYA OCALAN TÊBIKOŞ IN’ Hevserokê PYD’ê Salih Muslim jî meşa ciwanên Kurd silav kir. Muslim axaftina xwe wiha dewam kir: “Komploya 15’ê Sibatê di kesayetiya Abdullah Ocalan de operasyonek li hemberî gelê me bû. Gelê me yê rêxistinbûyî ev komplo pûç kir. Lê hînê dewam dike. Kengî Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan hat nava me, hingî komplo wê bi dawî bû be. Lewma divê em têbikoş in. Em îro têkoşîna vê dimeşînin. Gelê Kurd li Kobanê û li Şengalê li dijî DAIŞ’ê têkoşîneke mezin dimeşîne. Ev têkoşîneke mirovahiyê ye. Divê her kes destekê bide vê têkoşînê.” Salih Muslim axaftina xwe bi banga beşdariya li meş û mîtîngê, bi dawî kir. Meşvan wê îro danê êvarê heta bajarokê Neu-Isenburgê bimeşin û sibehê jî ji NeuIsenburgê bikevin ser rêya Strasbourgê. 200 ciwan li Kobanê tevlî YPG’ê bûn Piştî rizgarkirina Kobanê, tevlîbûna ciwanan a YPG/YPJ’ê berdewam dike. Îro jî 200 ciwanên Kobanî, ji Bakûrê Kurdistanê vegeriyan û tevlî YPG’ê bûn. Li gorî nûçeya ANHA’yê, îro piştî nîvro 200 ciwan di Deriyê Sînor ê Murşîtpinarê re derbasî Kobanê bûn. Ciwanên ku derbasî bajar bûn, dirûşmeyên wekî, “Bijî serok Apo”, “Bijî berxwedana Kobanê” qêriyan û diyar kirin ku ew ê tevlî YPG’ê bibin. Ciwanan destnîşan kirin ku ew ê heta ku tevahiya kantonê tê paqij kirin, têkoşîna xwe bidomînin. ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 6 ZIMANÊ ZIKMAKÎ Û BI ZIMANÊ ZIKMAKÎ NIVÎSANDINA ROMANÊ NUSRET AMUTGAN- A.Welat Ziman çi ye? Ji bo çi heye? Çima ziman? Di serî de ziman xwe ji bo pêdiviyên jiyanê, parastinê û ewlehiyê ava kiriye. Destpêka ku pêdivî bi ziman çêbû zimanê me yê ku vêga deng dertîne bê bandor bû û bi kêrî karên me nedihat. Lewre ew hişê wan ê ku bixebitanda tunebûn û zêde pêdivî jî pê nedidîtin. Ev jî ji ber ku bi ajoyarî tevdigeriyan. Lewre têkiliyên komî û civakî nebûn. Tenê têkiliyên malbatê yanî yên dê, bav û zarokan hebûn. Ev malbat jî wekî ku min di serî de destnîşan kiriye pêdiviyên wan ji xeynî xwejiyîn, xweparastin û ewlehiyê tu bi tiştekî tunebû. Van pêdiviyên xwe jî bi çend tevgeran dikaribûn pêk bianiyana. Ev çend tevgerên wan jî bi dest û serî bûn. Ev jî jê re tê gotin zimanê jest yanî zimanê nîşande. Ev jî navê wê zimanê laş e. Ya din jî zimanê ku vêga em dixebitînin. Yanî zimanê dengderxistinê û axaftinê ye. Dema ku mirovahî bi pêş ket û cihê malbatê ji kom û civakê re yanî ji êl û hozan re hişt, wê demê pêdivî bi dengderxistinê dît û ji gewriyê dengderxistin û têkiliyên xwe bi riya vî dengî bi hev re danî û ji hev fêm kirin. Vî dengî ziman xist nava tevgerê û axaftin derxist holê. Ev deng û axaftin bi saya bihîstina guh ji gotinên axaftinê fêm dike û diaxive. Piştî zimanê axaftinê bi pêş ket komên her herêmê ji xwe re navek li tiştên pêdiviyên xwe kirin. Ev tiştên ku pêdivî pê hat dîtin û tiştên wan bi xwe ava kirin ew jî bû çanda wan. Vê jî bi xwe re nijadek derxist holê û komên zimanan ava bûn. Navê van komên zimanan yek Arî, HîntEwropa, Samî, Ural-Altay, Çîn-Tîbet, Efrîkayî û yên cuda. Her çiqas me gotibû deng û axaftin bi saya guh e, lê bê raman jî nabe. Ziman bi saya raman tevdigere û dixebite. Yanî zimanê bê raman bê wateye û nabe zimanê civakî. Zimanê ajalan jî heye, lê bê raman e. ji ber vê xeynî jiyankirinê û parastinê kêrt iştekî nayê û xeynî eslê xwe tu ji eslekî din ne dikare fêm bike û ne jî dikare bide fêmkirin. Yanî wekî mirovan nikarin bi zarî dengekî din bikin. Ev jî ji ber ku bê raman in. Lê mirov bi saya raman dikare ji her zimanê fêm bike û bi her zimanî bide fêmkirin û dikare zarî her dengî û her zimanî bike. Zimanê zikmakî çi ye û ji bo çi em dibêjin zimanê zikmakî? Zarok di zikê dayika xwe de dengê dayika xwe seh dikin. Bêguman dengê din jî seh dikin. Lê yê herî bi bandor dengê dayikê ye û dengê wê di hişê xwe de bi cih dikin. Lewre dengê herîz êde û bi pergal seh dike yê dayikê ye. Jixwe piştî zarok tê dinê yê ku bi wan re herî alaqeder dibin dayikên wan in. Hem ji ber vê û hem jî ji ber ku ji berê ve dengê dayika xwe nas dike. Ew zarok dixwaze her gav li dengê dayika xwe guhdar bike. Ji ber vê yekê ye zarok destpêkê fêrî zimanê dayikê dibe. Ji vê re jî tê gotin zimanê zikmakî. Zimanê dayikên wan jî zimanê civaka ku tê de dijîn e. Di nava civakên cîhanê de şeş hezar zimanên ji hev cuda hene lê piraniya van zimanan yan hatine jibîrkirin yan jî winda bûne û hîna jî piraniya wan bi jibîrkirin û bi windabûnê re rû bi rû ne. Ev jî bi destên hêzên mêtinger û dagirker çêdibin. Ne dûr e. Li Tirkiyeyê hêzên dagirker vê rewşê li ser kurdan didin meşandin. Li ser zimanê kurdan her lîstik tê meşandin. Kurdan tune hesibandin, zimanê wan qedexe kirin û pê qerfên xwe kirin bi zimanê dagirker perwerde kirin, ev perwerde jî ne ji bo pêşketina wan e. Bi tevahî ji bo guhertina zimanê wan û bişavtina wan e. Mafê perwerdeya bi zimanê zikmakî xespkirin û tunehesibandina çand û zimanê wan bi qirkirinê re rû bi rû hiştine. Her çiqas Tevgera Azadiyê pêşî li ber qirkirinê girtibe jî hîna hewldanên hêzên dagirker li ser qirkirinê didomin. Ev jî rastiyeke ku mirov gava lê dinêre bi rastî jî yên ku ji ziman û eslê xwe dûr dikevin ji esl û zimanê xwe re kufiriyan dikin. Îcar em bên ser zimanê nivîskî. Zimanê nivîskî li gorî kolandinên arkeolojîk beriya zayînê panzdeh hezar salan bi pêş ketiye. Ev jî mînaka kolandina girê Xirabreşkê yê Rihayê ye û ji kolandinên cuda jî diyar in. Çima zimanê nivîskî? Lewre ji bo mirov xwe, dîroka xwe, civaka xwe nas bike pêdivî bi zimanê nivîskî heye. Vêga şaristanî û dîroka me bi saya nivîsê tê nasîn. Mînak; tabletên Misirê û nivîsên bizmarî yên Sumerê. Ji van nivîsan dihat zanîn ku şaristanî ji Sumer, Misir, Çîn û ji yên din dest pê kiriye lê ji kolanên girê Xirabreşkê diyar bû ku şaristanî beriya Sumeran ji deh hezar salan zêdetir ava bûye. Em vê jî bi saya nivîs û nîşaneyan hîn dibin. Yanî nasîna me ya civakan, gelan, zimanan û nijadan ji çîrok, roman û pirtûkên dîrokî ne. Mînak pirtûka Gilgamêş. Yanî di romanê de her çiqas lehengan digirin dest jî di kesayetiya wî /wê de çand, civak, ziman û nijada wan dinasîne. Her mirov nivîsên xwe bi zimanê zikmakî dinivîsîne. Her çiqas nivîs li zimanên cuda tên wergerandin jî gava mirov nivîsê dixwîne mirov jê fêm dike ku nivîskar nivîsa xwe bi zimanê kîjan civakê nivîsiye. Ev jî bi piranî di romanan de xwe nîşan dide. Gava zimanê nivîsê wêjeyî be hîn zêdetir bala xwendekaran dikişîne û ji drama civaka ku girtiye dest hîn bêtir fêm dike. Ji ber vê bi zimanê zikmakî nivîsên wêjeyî, roman, çîrok, helbest û bi taybetî jî roman pir girîng e. Bi zimanê zikmakî nivîsandina romanê pewîst e bi taybetî jî ji bo kurdan. Kurd dikarin bibêjin “Em perwerdeya xwe bi zimanê tirkî dibînin çi pêdiviya me bi nivîsandina kurdî heye. Jixwe em xwe bi zimanê tirkî hîn baştir vedibêjin.” Li gorî min ên herî zêde pêdiviya wan bi nivîsandina zimanê zikmakî heye kurd in. Lewre kurd bi darê zorê hînî zimanê tirkî dibin. Ji ber ku ev zimanê biyanî bi darê zorê bi kurdan tê hînkirin kurd jî ne baş hînî vî zimanî biyanî dibin ne jî dikarin zimanê xwe yê zikmakî baş bixebitînin. Ev rewşa bi darê zorê ne ji aliyê tirkan tenê ve wisa bûye, ji aliyê ereb û eceman ve jî heman rewş e. Fêrbûna ziman baş û erênî ye lê ne ji bo jibîrkirina zimanê xwe yê zikmakî û dûrketina jê. Ji ber vê çawa ku mirov bi zimanê pergala dagirker dixwîne û dinivîsîne pêwîst e bi zimanê xwe yê zikmakî jî bixwîne û binivîsîne. Ji ber vê jî pêdivî bi nivîsandina romanên bi zimanê zikmakî heye. Li gorî min gava roman tê nivîsandin pênasîna lehengan di heman demê de pênasîna çand, ziman û civakê ye jî. Bi nivîsandina romanê nivîskar hem xwe perwerde dike hem jî derdora xwe yanî xwendekarên xwe perwerde dike. Lewre gava nivîskarek dest bi nivîsandina romanek bike divê ji berê ve der heqê mijara wê de lêkolînê bike û xwendekaran der heqê tiştan de agahdar bike. Ev jî girîngiya nivîsandina romanê bi zimanê zikmakî nîşan dide ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 5 ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 4 Hevdîtina Hunerî ya Kurdistanê destpê kir Hevdîtina Hunerî ya Navneteweyî ya Kurdistanê ku bi mebesta piştgiriya bi Rojavayê Kurdistanê tê lidarxistin û berhemên wênesazên ji Asya, Ewropa, Afrîka, Amerîka û çar parçeyên Kurdistanê tê de têne pêşandayîn, destpê kir. 33 wênesaz beşdarî sempozyumê bûn û ji bo çapemeniyê resepsiyonek hate dayîn. Rojên Hunerî yên Kurdistanê bi piştgiriya Şaredariya Bajarê Mezin a Amedê, Şaredariya Peyas, Rezan, Sûr û Yenîşehrê bi mebesta piştgiriya bi Rojavayê Kurdistanê re tê lidarxistin. Bername bi sempozyuma li Salona Resepsiyonê ya li Sumerparkê destpê kir. Hevşaredara Bajarê Mezin a Amedê Gultan Kişanak, Hevşaredara Yenîşehrê Ulku Baytaş, Alîkara Şaredar Gulistan Nazlier Koyuncu,ji Komîsyona Çandê ya Meclisa Şaredariya Bajarê Mezin Hulya Turker, Serokê Daîreya Çand û Turîzma Şaredariya Bajarê Mezin Muharrem Cebe û Midûra Çand û Turîzmê Cehavir Sadak Duzgun beşdar bûn. Hunermend; Ahmad Hussein Elzaaim, Ali Asker Bal, Aziz Tilki, Bahar Demirtaş, Bahram Hajou, Barış Seyitvan, Dilşad Questani, Eido Alhussein, Ergin Kaya, Êvar Husseyni, Hama Haşim, Hanif Hamou, Hasan Abdalla, Inayat Attar, Lokman Huseyin, Metin Çelik, Mourad Abdullaoi, MunîrŞêxê, Newroz Azizoğlu, Nursun Hızlan, Omran Younis, Rania Kakarli, Rana Ali Abbas, Rêbuvar Said, Remzi Sever, Reshid Husso, Rıdvan Kuday, Saleh Nemir, Samr Draie, Sitar Ali, Şengül Acil, Zouheir Hassib û Walid Alagha beşdarî sempozyumê bûn û dest bi çêkirin wêneyên xwe kirin. BERHEMÊN 230 WÊNESAZAN TÊN PÊŞANDAN Munîr Şêxê ku di komîteya amadekirina Pêşangeha Kurdistanê de ye bixêrhatina mêvanan kir û behsa girîngiya vê xebata ku wê bo piştgiriya Rojava bête pêkanîn kir. Şêxê bal kişand ser girîngiya vê çalakiya ku hemû parçeyên Kurdistanê tê de beşdar in û behsa amadekirina wê kir. Koordînatorê Galeriya Hunerê ya Amedê ya Şaredariya Mezin Bariş Seyîtvan jî da zanîn ku cara yekem e li Amedê xebateke weha tê kirin û got, “Îro ji çar aliyên cîhanê û çar parçeyên Kurdistanê hunermendên hêja li vê derê bi me re ne. Ev xebat bo me pir girîng e.” Seyîtvan aşkera kir ku pêşangeh 7’ê Sibatê tê vekirin û 230 hunermend wê berhemên xwe tê de pêşan bidin. Seyîtvan got ku ew dixwazin bernameyên bi vî awayî zêdetir bêne lidarxistin. Hûnermenda ciwan a Kurd Êvar Huseynî li Londonê jiyan dike jî tevlî bernameyê bû Hunermend Înayet Attar bi ser navê hunermendên beşdar behsa girîngiya vê hevdîtinê kir û got, “Em dixwazin ev xebata me bo siberojê bibe model.” BI HUNERÊ GIYANA XWE PAK BIKIN Hevşaredar Gultan Kişanak jî axaftina xwe bi Kurdî kir û got, “Hûn hemû bi xêr hatine Amedê, vî bajarê qedîm, pirçandî, pirzimanî. Em bi dîtina we ya li vê derê gelekî kêfxweş in.” Kişanakê bal kişand ser girîngiya vê xebatê û got, “Hûn li vê derê mêvan nîn in, hûn li mala xwe ne. Ev bajar, bajarê we ye.” Kişanak bal kişand ser rola bajarê Amedê û got, “Bajarê Amedê her du aliyê Firatê anîn cem hev. Hatina we ya vê derê di navbera çandan de dibe pire û herdu aliyên Firatê digihîne hev. Sempozyuma îro, pêngava yekem a Hevdîtina Hunerî ya Kurdistanê ye.” Kişanak da xuyakirin ku hunermendan mîsyoneke girîng daye ser milên xwe û got, “Bi xêra we gel bêhtir ji hev du hez dikin, tenê, hezkirin dikare çewtî û xeletiyên dîrokî serast bike. Em dikarin bi saya hunerê giyanê xwe pak bikin. Ji ber vê ev hevdîtin gelekî girîng e.” Piştî axaftina hunermend û hevşaredaran bi hev re bo bîranîn hin wêne kişandin. Yekem Kovara Kurdî Ya Felsefeyê Derket Kovara Felsefevan a ku ev demeke xwendevanên zimanê kurdî bi kêfxweşî û kelecanî çavlirêya wê bûn derket. Kovara ku ji aliyê Weşanxaneya NA’yê ve hatiye çapkirin bi rêvebiriya civaknas Alî Gurdilî ve tê amadekirin Kovara Felsefevan ku kovareke sê mehî ye ji nav Weşanên NA’yê derket. Kovar bi rêveberiya civaknasê kurd Alî Gurdilî ve tê amadekirin. Li ser navê destaya edîtoryayê Alî Gurdilî di daxuyaniya ji bo çapemeniyê de wiha dibêje: “Demeke dirêj e ku me dixwest em bi zimanê xwe yê şîrîn, kovareke xwerû bi kurmancî ya felsefeyê biweşînin lê mixabin heta niha me derfeteke wiha peyda nekiribû. Lewre ev daxwaz wisa demeke dirêj, di hişê me de weke xewnekê mabû. Lê qasî beriya du-sê mehan me biryara xwe da ku em kovareke felsefeyê ya xwerû bi kurdî biweşînin.” Gurdilî di dewama daxuyaniyê de destnîşan dike ku kovargerî barekî giran e û pêdivî bi zanîn û têgihîştineke kûr heye û lema ev kar, bar û berpirsiyariya wan girantir jî dike û bi vî rengî daxuyaniya xwe didomîne: “Ligel hemû astengî û dijwariyan em baş dizanin ku avêtina gava pêşîn, gelekî girîng e û bêguman, bi demê re em pêbawer in ku dê di zimanê kurdî de berhevdanek baş ya zanyariyên felsefî û zanistî pêk were. Di vî warî de, bala xwînerên kurdî hêviyên me her geş dikin. Weke zanîna we ye ku felsefe û zanist jî di jiyana mirovî de qasî wêjeyê xwediyê roleka girîng in û di navbera wan de jî, bêguman têkiliyek xurt heye.” PERESÎNA FELSEFEYÊ Gurdilî diyar dike ku ew ê Kovara Felsefevan sê mehan carekê biweşe û daxuyanî bi vî rengî didome: “Di her hejmareke xwe de, em ê herî kêm li ser du mijarên Belgefîlma Serhildanê Tê Kişandin Ji aliyê komek xebatkarên Stêrk TV, xebatên kişandina belgefîlmên serhildanên salên dawî yên Kurdistanê tên meşandin. Xebatên kişandina belgfîlman destpê kir û dê bi taybet jî serhildanên salên 1990’î bên kişandin Ji aliyê Stêrk TV ve dê belgefîlmên serhildanan bên kişandin. Belgefîlm wê gelek serdeman nîşan bide. Belgefîlm dîmenên ku li Kurdistanê û Ewropayê tê kişandin, ji çar serdemên bingehîn pêk tê. Di serdema destpêkê de wê serhildanên li Kurdistanê yên di destpêka sedsala 20’an de bên nirxandin. Di serdema duyemîn de, wê lêgerîna kurdan a azadiyê ya piştî Duyemîn Şerê Cîhanê were nirxandin. Ev dem bi giranî wê ji derketina Komara Kurd a Mehabadê, hişyariya li bakurê Kurdistanê ya di salê 60’î de, Şoreşa Başûrê Kurdistanê ya bi peymana Cezayîrê ya 1975’an re derbeke giran xwar û serhildanên mezin ên li rojhilatê Kurdistanê piştî şoreşa Îranê ya 1979’an, pêk bê. Di serdema sêyemîn de, wê derketina holê ya Tevgera Azadiyê ya Kurdistanê bi pêşengiya PKK’ê re di çaryeka destpêkê ya salên 70’yî, serhildanên gel ên piştî 15’ê Tebaxa 1984’an û serhildanên girseyî yên salên 90’î werin nirxandin. Li gel serhildanên li Bakurê Kurdistanê wê, ‘Raperîn’a li Başûrê Kurdistanê bi şerê yekemîn ê kendavê re destpê kir, bê nirxandin. Di serdema çaremîn a dokûmanterê de jî wê serhildana kurdan a bi dîlgirtina Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan re li gelemperiya cîhanê deng veda, bê nirxandin. DIVÊ TÊKILÎ DEYNIN Ji ekîba belgefîlmê Cahît Mervan der barê mijarê de ji me re axivî û diyar kir ku ji bo xwe bigihînin jin, zarok, ciwan û mêrên di serhildanên salên 90’î de cih girtine û bi wan re hevpeyvînê bikin, di nava hewldaneke mezin de ne, lê nikarin xwe bigihînin hemûyan. Lewma xwest, yên di serhildanan de cih girtine bi wan re têkiliyê deynin. Mervan her wiha da zanîn girîng e, mirovên li gel wan vîdeo, qeyda deng, belge û wêneyên li ser serhildanan hene, bi wan re têkiliyê deynin. Belgefîlm wê bi kurdî werin weşandin. Mirovên dixwazin hevkariyê lê bike, dikarin bi rêya vê navnîşanê xwe bigihînin koma kişandina belgefîlman: E-mail: [email protected], twitter: @serhildan84 û facebook.com/raperinserhildan84 bingehîn (dosyeyan) rawestin. Her wiha, em ê cih bidin mijarên mîtolojî, civaknasî û psîkolojiyê û têgînên felsefî jî. Belam, mijarên civaknasî û psîkolojiyê, dê betir mijarên destpêkê bin û armanc, dê nasandina wan zanista be. Weke din, em ê bi berfirehî li ser mijarên felsefî rawestin. Di vê hejmar ewil de, em li ser du mijarên taybet rawestiyan: 1- Di pêşketina zimanan de fîlozofî û felsefe 2- Têkiliya felsefeyê û dîn çi ye gelo? Çima di civakên lipaşmayî de, felsefe her dem weke dijberê dîn/olê tê dîtin û nirxandin?” NIVÎSÊN DI KOVARÊ DE Di rûpelên pêş de, dê hûnê li gotarên gelek hêja yên Zeynelabîdîn Zinar, Fêrgîn Melîk Aykoç, Omer Dilsoz, Zeynel Abîdin, Newaf Mîro, Mahmut Ozçelîk, Mîr Qasimlo, Y. Gul Seven, Rênas Xendekî, Sultan Arslan, Konê Reş, Evîn Berçem, Kêmzan Bêwar, û Agirî Soran rast werin ku bi şêweyekî felsefî û akademîk mijarê nivîsîne û têgihîştineke xwe a kûr hene. Her wiha dîsa nivîsa Panaît Îstratî ya ‘Mirov’, der heqê dîn de nêrînên ramanwerên cuda, Destana Gilgamêş, Ferhengoka Felsefeyê, di quncikê civaknasiyê de ‘Pênase û Taybetmendiyên Komên Civakî’, di quncikê psîkolojiyê de jî ‘Danasîn, Wesf û Binaşaxên Zanista Psîkolojiyê’ cih digrin. Nesrîn Rojkan, rêwîtiya xwe ya li warên Yewnanistana Antîk bi nivîseke xweş ya bi navê ‘Li Pey Şopa Fîlozofan’ û geştnameyeke xweşik nivîsiye. Her wiha, Alî Gurdilî bi nivîskarê ‘Heteroglossîa’ yê bi H. Kovan Baqî re hevpeyvînek pêk anîye, ji bilî van nivîsan gelekên din jî di vê hejmarê de hene. ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 3 Alxas Kistik Kom Rêvebiriya Xwe ya Nu Hilbijart Navenda Civakê ya Alxas Kistik kongreya xwe li darxist. Kongre roja Yekşemê li navenda komeleya Kirkisrakiyan hat li darxistin û rêvebiriya nu hat hilbijartin. Kongre bi diyar kirina dîwanê dest pê kir û Mustafa Has, Fatoş Daş, Kazım Serçe û Meryem Kaya jibo dîwanê hatin hilbijartin. Di kongreyê de gelek nîqaşên dijwar rûdan û çend xalên rêziknameyê jî hatin guhartin. Li gorî van guhartinan Hevserokatî ji rêziknameyê hat derxistin, wekî din jî kotaya jinan jî hat rakirin. Di rêvebiriya nu de tene 3 jinan cih girt. Endamên Rêvebiriyê: Erol Gulşen, Mustafa Has, Ali Has, Fatoş Taş, Murat Mayil, Huseyin Matyar, Tacim Surensoy, Sakine Arslan, Ibrahim Buğday, Bayram Kabala, Ağa Oz, Ergun Aksoy, Ismet Serçe, Hıdır Şimşek, Cevdet Karakoç, Elif Zaralı, Desteya Venêrînê: Kemal has, Haydar ulus, Ibrahim Ademoğlu, Musa Bekisoğlu, Aligül Özbek Desteya Dîsîplînê: Ismail Karagöz, Mustafa has, Ali Külekçi, Ali Köker, Hüseyin Şahin Koro Ji Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê alîkariya ji bo Şengalê Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê ya li paytexta Fransa Parîsê ye, alîkariya ji betanî û kincê zivistanê ji Şengalê re şand. Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê, ji bo Êzidiyên li dû êrîşên çeteyên DAIŞ’ê xwe li kampên li Çiyayê Şengalê girtine, dest bi kampanya berhevkirina betanî û kincên zivistanê kir. Betanî û kincên di çarçoveya kampanyayê de hatin komkirin, ji bo şandinê hatin amadekirin. Jin û ciwanên ji Pazarcix û Elbîstanê, danê sibehê li hev kom bûn û bi sedan koli- yên ji alîkariyê amade kirin. Ciwanan dûre ev koliyên alîkariyê li TIR’an bar kirin û gotin, “Alîkarîdayîna Şengalê, ji bo me cihê rûmetdariyê ye. Em ê her tim alîkarî û piştevaniyê bidin gelê Şengal û Kobanê.” Li dû amadekirina TIR’ê, Serokê Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê Mûstafa Bunul, Seroka Komeleya Kurdistanê ya Fransayê Sylvie Jan, Seorkê Komeleya Êzidiyan a Fransayê Anthony Chamon civîneke çapemeniyê lidar xistin. Di daxuyaniya hevpar a her sê saziyan de azadkirina Kobanê hat silavkirin û hat destnîşankirin, ku ew li bendê ne Şengal jî di demeke herî nêz de bêazadkirin. Li dû civînê, TIR hat birêkirin. Meşa azadiyê wê bigihêje serketinê Meşvanên bi dirûşma, ‘Ji Ocalan re Azadî ji Kurdistanê re Azadî’ li Darmstadtê mîtîng û panelek pêk anî. Ji fermandariya Biryargeha YPG’ê Rêzan Kobanê bi telefonê tevlî panelê bû û got: “Daxwaza me ev e ku meşa ku we ji bo azadiya Rêber Apo daye destpêkirin bigihêje serketinê.” PÊŞWAZÎKIRINA BI COŞ Kurdên bi dirûşma, ‘Ji Ocalan re Azadî ji Kurdistanê re Azadî’ dimeşin, duh êvarê li bajarê Darmstadt a Elmanyayê bi coşek mezin hatin pêşwazîkirin. Li vir di mîtînga ku pêk hat de li ser girîngiya meşê hat sekinandin û belavok hatin xwendin û belavkirin. Meşvanan belavokên bi Elmanî belav kirin û ji neteweyên cuda eleqeyek mezin ji bo meşê hebû. JI BO AZADIYA RÊBER APO, KOBANÊ Û ŞENGALÊ Meşvanan saet di 18’an de li Navenda Civaka Kurd a Demokratîk a panelek pêk anîn. Di panelê de 16’emîn salvegera komploya navneteweyî ya di şexsê Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan de li hemberî gelê Kurd pêk hatiye, hat nirxandin. Li ser navê meşvanan Serhat Agirî axivî û got: “Em îro ji bajarê herî mezin ê Ewropayê Frankfurtê heta Strasbourgê meşek dirêj pêk tînin. Em di serî de ji bo azadiya Rêber Apo, azadiya Şengal û Kobanê dimeşin. Di tevahiya meşê de em ê der barê vê de dosyayan pêşkêş bikin.” DIVÊ MEŞA WE BIGIHÊJE SERKETINÊ Ji Fermandariya YPG’ê Rêzan Kobanê bi telefonê tevlî panelê bû, li ser navê gelê Kobanê meşvan silav kir û wiha berdewam kir: “Me wate û girîngiya meşa we dît. DAIŞ bi destê serdestan derket holê. Gotin wê Kobanê ji me bigirin û êrîş kirin. Lê serketina Kobanê ku jin û ciwanan di nav de cih girt DAIŞ tine kir. Êdî Kobanê azad e. Daxwaza min ev e ku meşa we bigihêje serketinê.” vayên Kurdî, Dimilî û Kurmancî hatin dayîn. Perwerdeyên ziman ji aliyê mamosteyên ji enstutiya zimanê Kurdî Avesta Aydin û Omer Mêrdîn ve hatin dayîn. Tê payîn ku meşvan îro 22 kîlometre bimeşin û di saetên êvarê de bigihêjin Bensheîmê. Li vir wê mîtîngek pêk bê û piştre dosya pêşkêşî sazî û desteyan bên kirin. Li Ewropayê Perwerdeya Çapemeniya Azad Li Ewropayê di navbera 5 û 30’ê Çileyê de bi pêşengiya saziyên Çapemeniya Azad perwerdeya çapemeniyê hat lidarxistin. Perwerdeya çapemeniyê li bajarê Elmanya Aachenê pêk hat. Gelek şagirt û rojnamevanên pispor tevlî perwerdeyê bûn. Ji rojnameya Ozgur Gundemê Huseyîn Aykol, ji Yenî Ozgur Polîtîkayê Mehmet Çîftçî, Nurdogan Aydogan, ji STÊRK TV Amed Dîcle, ji Med NÛÇE Ferda Çetîn, ji RONAHÎ TV Sûna Tunç, rojnamevan Nazim Alpman, Rojnamevan-Nivîskar Zana AZADÎ li ser çapemeniya azad panel pêşkêş kirin. Perwerdeya ku di 5’ê Çileyê de destpe kir wekî beşên sereke yên çapemeniyê, rojnamevanî, nûçegihanî, di çapemeniyê de rola jin, di dîrokê de çapemeniya Azad, radyo, kamera, montaj û her wiha bi zaravayên zimanê Kurdî ên Dimilî û Kurmancî perwerde hatin dayîn. heya roja me ya îro cihê çapemeniya Azad ku têde cih girtiye hat nirxandin. Her wiha di dîrokê de zor û zehmetiya ku çapemeniya Azad têre derbas bûye bi taybetî jî piştî salên 90’î êrîşên dewleta Tirk û kontrayan ên li ser rojnameyên Kurdan hat nîqaşkirin. DÎROKA ÇAPEMENIYA AZAD GIRINGÎYA ZIMAN Perwerdeya peşî di dîrokê de çapemeniya Azad destpê kir. Ji rojnameya Azad ku di 22’ê Nîsana 1898’an de ku bi navê ‘KURDISTAN’ hat weşandin, Di perwerdeyê de li ser giringîya zimanê dayikê jî hat rawestandin û di çapemeniyê de giringîya pir zimanî jî hat nîşandan. Perwerdeyên zara- ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015 2 Xaçepirs Bersiva Hefteya Borî Gotinên Pêşiyan Lê Tu Nehatî Her çêlek tê dotin lê her gotin nayê gotin. Min hemî dilên xwe ji te re vekirin Min hemî kulên xwe ji te re vekirin Min hemî milên xwe; Ji boyî hilgirtina êşên te, ji te re vekirin Lê tu nehatî! Lê tu nehatî!....!!! Nikare bi kerê dibeze kurtên. Beriya baranê ba, Beriya mirinê ta tê. Ji zana bipirse, Ji nezana bitirs e. Ehmed Huseynî telgraf.co.uk Çarşem, 04/02/2015 Li Londonê Bi Hezaran Kes Jibo Krîza Xaniyan Derketin Qadan Dawiya hefteyê li paytext Londonê jibo krîza xaniyan bi hezaran kes derketin qadan û li pêşiya şaredariya bajarê mezin ya Londonê polîtîkayên şaredariyê şermezar kirin. Krîza xaniyan li paytext Londonê roj bi roj mezintir dibe û bi hezaran malbat bi tirsa bêmal manê re rûbirû ne. Di çalakiya bi navê “March For Homes” de ji 5 Hezaran bêhtir kes li hev kom bûn û ji du milan meşîn heta ber avahiya şaredariya bajarê mezin ya Londonê. Di meşê de çalakvanan bê navber “Pêşî însan, paşê kar” û “ji qûtkirinan re na” qêriyan. Li paytext Londonê kirêya xaniyan û bûhayê xaniya her roj bilindtir dibe û gelek malbatên xîzan bêçare dimînin ku dev ji civaka ku di nav de berdin derkevin derveyî Londonê. Çalakvanan bang li Boris Johnson kir ku li hember vê krîzê bergiriyan bigire û xaniyên nû ava bike. Pêşengên çalakiyê dan xûya kirin ku niha li paytext Londonê 344 Hezar kes di lîsteya şaredariyan de li benda xaniyan e û kirê ji sedî 13 bûha bûne. Li gorî lêkolînan salê 63 Hezar xanî divê bên ava kirin da ku bibe bersiv ji îhtiyacan re. Lê niha çaryeka vê tê ava kirin. Ji ber kêmbûna xaniyan û polîtîkayên dewletê wekî “help to buy” bûhayê xaniyên di salên dawî de derket du qatan. Piştî çalakiyê komeke ji pêncî kesî bêhtir çalakiya xwe berdewam kir. Polêsan mûdaxeleyî komê kir û di navbera polês û çalakvanan de alozî derket. Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 454 Alxas Kistik Kom Rêvebiriya Xwe ya Nu Hilbijart Rûpel 3 Hevdîtina Hunerî ya Kurdistanê destpê kir Rûpel 4 Demîrtaş: Hilbijartin ji bo AKP’ê destpêka xelasbûnê ye Rûpel 7 Li Kurdistana Antîk Werzîş Rûpel 9