EMO Milano`da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı

Transkript

EMO Milano`da MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı
Kasım - Aralık / 2015
BAŞKANDAN
www.ttmagazin.com
Hakan AYDOĞDU
TİAD Yönetim Kurulu Başkanı
Gelecekten beklentimiz büyük…
Değerli Meslektaşlarım,
2015 yılını arkamızda bıraktığımız bugünlerde, yepyeni bir
yılın heyecanını da duyuyoruz. Sektörümüzde hizmet veren
firmalar; yılsonu ciro hedeflerini tutturmak konusunda son
çeyrekte muammalı bir çalışma sürecine girdi. Hatta pek çok
firma içinde bulunduğumuz süreçte 2016’nın hedef ve eylem
planlarını belirledi bile…
2015’i pek çok sivil toplum kuruluşu gibi TİAD da verimli
bir yoğunlukla geçirdi. RGA Yönetim Danışmanlık’tan
Ruhi Gürdal’ın desteğiyle hazırlanmış olan “Türkiye
Takım Tezgahları Sektör Raporu” 2015 yılının en büyük
ihtiyaçlarından biriydi. Bu rapor vesilesiyle, başta TİAD
üyeleri olmak üzere tüm sektörü bilgilendirme imkanımız
oldu. Arz-Talep ilişkisini sağlıklı biçimde inceleme ve Türkiye
Takım Tezgahları sektörü olarak dünya pazarında nerede
olduğumuzu irdeleme fırsatını yakaladık. Önümüzdeki yıl için
de böyle bir çalışma gerçekleştireceğiz.
Nisan’da Anadolulu sanayicilerin gövde gösterisi yaptığı
Konya Endüstri Zirvesi’ndeydik. Yıla damgasını vuran EMO
Milano 2015 Fuarı henüz arkamızda kalmışken; Bursa
Endüstri Zirvesi’ne gün sayıyoruz. Bursa Endüstri Zirvesi,
Bursalı sanayiciler için olduğu kadar sektörümüzün Marmara
Bölgesi’ndeki dinamizmi için de büyük önem arz ediyor.
2016 yılına doğru yol alırken, derneğimizin yeni hedef ve
eylem planlarından da bahsetmek isteriz. 2015’te başladığımız
faaliyetler, önümüzdeki yılda hız kazanacak. Büyük bir umut ve
hevesle faaliyete geçirdiğimiz TİAD MTM için önce
2
Kasım - Aralık / 2015
üyelerimize sonra sektörümüze büyük sorumluluklar
düşmektedir. Sektörümüzün kanayan yarası nitelikli teknik
eleman ihtiyacına çözüm bulmak adına oluşturduğumuz
TİAD Akademi personele eğitim sağlarken TİAD Mesleki Test
Merkezi (TİAD MTM) de mevcut işgücünü belgelendiriyor. Çok
yakında zorunlu olmasını beklediğimiz uygulama, şimdiden
70 işgücünü belgelendirdi. Mesleki Test Merkezi’nden
alınacak belgelerin zorunlu hale gelmesiyle birlikte bu rakam
önümüzdeki yıl çok daha ilerilere çıkacaktır.
2016’da derneğimizi keyifli bir çalışma temposu bekliyor.
Sektöre ve kamuya karşı aldığımız sorumluluğu yerine
getirmek ve Türkiye ekonomisindeki büyümenin bir
parçası olabilmek adına derneklerarası işbirliğinin, fuar
organizasyonlarının ve etkinliklerin içinde bulacağız kendimizi.
MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın derneğimize ve Takım
Tezgahları sektörü piyasasına büyük bir hareket kazandıracağı
bilinen bir gerçektir.
19 Aralık’ta Hilton Al Bushra’da gerçekleşecek olan TİAD
Geleneksel Yılbaşı Galasında tüm TİAD üyelerini görmekten
memnuniyet duyacağımızı özellikle belirtmek isteriz. TİAD
olarak 2015’e veda ederken, 2016 yılının üyelerimize ve
sektörümüze, sağlık ve mutlulukla birlikte bol kazanç
getirmesini temenni ediyoruz.
Saygılarımızla,
Hakan AYDOĞDU
TİAD Yönetim Kurulu Başkanı
GÜVENİLİR FREZE, EROZYON, LAZER, OTOMASYON ÇÖZÜMLERİYLE
GELECEĞİ YÖNETİN...
Dik İşleme
EDM
Lazer
Otomasyon
YÜKSEK HIZLI
TEL EROZYON
LAZERLE AŞINDIRMA
KALIP, OTOMASYON,
VE YÜKSEK PERFORMANSLI
DALMA EROZYON VE HIZLI
İŞLEME MERKEZLERİ
DELİK DELME
İŞ DESTEK
MAKİNE
DESTEK
YAZILIM
UYGULAMA
DESTEK
GÜVENİLİR
DANIŞMANLIK
Erkan CNC Teknolojileri San. ve Tic. Ltd. Şti.
İMES Sanayi Sitesi C Blok 301. Sok. No.2 Y. Dudullu Ümraniye İstanbul
Tel: (0216) 420 3639 (pbx) E-mail: [email protected]
MÜŞTERİ
HİZMETLERİ
www.erkancnc.com
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU
BELGELENDİRME İÇİN DOĞRUDAN HİBE PROGRAMI
KAPSAMINDA BİREYLERİN MESLEKİ YETERLİLİK BELGE
SINAV ÜCRETİNİ KARŞILIYOR
Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından
desteklenen, Sözleşme Makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı AB ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı ile Hibe
Faydalanıcısı Mesleki Yeterlilik Kurumu arasında 20.07.2015
tarihinde TRH3.1UYEP2/P-04 sayılı “Belgelendirme için
Doğrudan Hibe Programı” başlığında Avrupa Topluluğu
sözleşmesi imzalanmıştır.
Programın kaynak tahsisatları Mesleki Yeterlilik Kurumu
(MYK) tarafından yapılan “Belgelendirme İçin Doğrudan Hibe
Programı”; nitelikli işgücünün desteklenmesi amacıyla, MYK
Mesleki Yeterlilik Belgesi alarak mesleğinde yetkinliğini
belgelemek isteyen bireylerin girdikleri sınavlardan başarılı
olmaları halinde her bir birey için en az 50, en fazla 300
Avro’ya kadar sınav ücretini karşılamaktadır.
Mesleki Yeterlilik Belgeleri
Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından Yetkilendirilmiş
Belgelendirme Kuruluşlarınca (YBK), Ulusal Yeterlilikler
temel alınarak sınav ve belgelendirme faaliyetleri
yürütülmektedir. Başarılı olan aday, Mesleki Yeterlilik
Belgesi almaya hak kazanarak, mesleki niteliklerini
ispatlayabilmektedir. Öte yandan, Mesleki Yeterlilik Belgeleri
işverenlerin de aradıkları nitelikte çalışanı istihdam
etmesine olanak sağlamaktadır. Ulusal yeterliliklere göre
sınav ve belgelendirme yapmak isteyen kurum/kuruluşların
MYK tarafından yetkilendirilebilmesi ve TS EN ISO/IEC
17024 standardına göre akredite olmaları gerekmektedir.
Mesleki Yeterlilik Belgeleri nasıl edinilebilir?
Yeterliliği belgelendirmek ve Mesleki Yeterlilik Belgelerini
edinmek isteyen kişiler, belgelendirilmek istedikleri
yeterliliği www.myk.gov.tr internet sitesinde yayınlanan,
yeterliliklere göre yetkilendirilmiş belgelendirme
kuruluşlarına başvuruda bulunabilirler. Yetkilendirilmiş
Belgelendirme Kuruluşu, ilgili mesleki yeterlilikte yer alan
başvuru şartlarına göre başvuruları değerlendirir, ölçme
ve değerlendirmeyi uygulayarak bireye Mesleki Yeterlilik
Belgesi sağlayabilir.
Kurumumuz tarafından sınavı yapılan Mesleki Yeterlilikler
Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yetkilendirilen
TİAD Mesleki Test Merkezi İktisadi İşletmesi (TİAD MTM),
“12UY0101-5 NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis
Görevlisi”, “12UY0102-5 NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik
Servis Görevlisi” ve “13UY0151-5 NC/CNC Takım Tezgahları
Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi” yeterliliklerinde
Mesleki Yeterlilik Belgesine sahibi olunabilmesi için
sınavlar yapmaktadır. Sınavlarda başarılı olan adaylara ilgili
yeterlilikte MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi verilmektedir.
Başarılı olan her bir birey için KDV hariç 300 Avro’ya kadar
olan sınav ücreti Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından
Hibe Programı kapsamında ödenmektedir. TİAD MTM’nin
faaliyetleri, sınav ve belgelendirme uygulamaları ile ilgili
daha detaylı bilgiye www.tiad-mtm.com internet adresi
üzerinden ulaşılabilmektedir.
Hibeden kimler yararlanabilir?
MYK tarafından yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına
sınav başvurusu yapan işsiz veya hali hazırda çalışan,
yeterliliğini belgelendirmek isteyen, başvuru sırasında
“Adaylar için Belgelendirme için Doğrudan Hibe Başvuru
Formu”nu eksiksiz dolduran, kendisine tanınan en az iki
sınav hakkında başarılı olan herkes yararlanabilir. 6 aydan
uzun süredir işsiz olduğunu ya da %40’tan fazla engelli
durumunu kanıtlayan dezavantajlı bireylere kota dahilinde
öncelik verilecektir.
Bu yayın Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali katkısıyla hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca TİAD Mesleki Test Merkezi İktisadi İşletmesi (TİAD MTM)
sorumludur ve bu içerik hiçbir şekilde Avrupa Birliği veya Türkiye Cumhuriyeti’nin görüş ve tutumunu yansıtmamaktadır.
8
Kasım - Aralık / 2015
Kasım - Aralık / 2015
İÇİNDEKİLER
Takım Tezgahları ve Üretim Teknolojileri Dergisi
16
MACHINE TOOLS
INDUSTRIALISTS AND BUSINESSMEN
ASSOCIATION
Efsane ardımızda kaldı, EMO
Milano 2015 rekora koştu
TİAD’ın da katılımcı olarak yer aldığı Takım
Tezgahları, üretim teknolojileri ve robot ve
otomasyon sistemlerinin dünyadaki en büyük fuarı
olan EMO 2015, 5-10 Ekim tarihlerinde Milano’da
gerçekleşti.
Member of
T‹­AD Basın-Yayın ve Tanıtım Hizmetleri
‹k­ti­sa­di ‹fl­let­me­si Ad›na ‹m­ti­yaz Sa­hi­bi
TİAD Press and Publicity Services Enterprise
Hakan AYDOĞDU
TİAD Genel Sekreter
Secretary General
Pınar ÇELTİKCİ
TİAD Genel Sekreter Yardımcısı
Deputy Secretary General
Samet Burçin AYDOĞMUŞ
Ba­sın - Ya­yın, Reklam ve Halk­la İliş­ki­ler
Public Relations, Advertisement & Press Information
Hatice DENİZ- [email protected]
22
Gra­fik Ta­sar›m
Graphic Design
Onur GEÇENER - grafik@ttma­ga­zin.com
Bask› / Published by
Tor Ofset
0 212 886 34 74
Akçaburgaz Mah. 116 Sok. No:2
Esenyurt - İstanbul
YIL: 11 SA­YI: 69 KASIM - ARALIK 2015
Der­gi­miz yayg›n sü­re­li yay›nd›r.
‹ki ay­da bir yay›nlan›r.
Bu say› 4.000 adet bas›l›p da­€›t›lm›flt›r.
Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan verene, yazıların
sorumluluğu yazarlara aittir. TT Magazin Dergisi gerekli gördüğünde
gönderilen yazıların içeriğine müdahale edebilir.
Tüm hakları saklıdır.
Pa­ra ile sat›lmaz.
10 Kasım - Aralık / 2015
26
Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’ne
yoğun katılım
32
Basın - Yayın ve Tanıtım Komitesi
TT Magazin Advisory Committee
M. Lütfi DEMİREL
Gökhan KIRMACI
Berna ŞIKEL
Gonca TAVUKÇU
Yö­ne­tim Mer­ke­zi / Exe­cu­ti­ve Cen­ter
Tak›m Tez­gah­lar› Sa­na­yi­ci ve ‹fladam­lar› Der­ne­€i
Basın - Yayın ve Tanıtım Hizmetleri ‹k­ti­sa­di ‹fl­let­me­si
İsmetpaşa Mah. Ab­di ‹pek­çi Cad. Karadeniz Sok. No:1
Kat:2 34040 Bay­ram­pa­fla - ‹stanbul / TÜRKİYE
Tel: +90 (212) 565 53 54 Faks: +90 (212) 501 77 31
www.ttma­ga­zin.com
bil­gi@ttma­ga­zin.com
EMO Milano’da MAKTEK
Avrasya 2016 tanıtıldı
UTIS,
talaşlı imalatın nabzını tuttu
6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu (UTIS)
akademik sunumlar ve firma tanıtımlarını içeren
programıyla 5-7 Kasım 2015 tarihlerinde The
Green Park Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
91
Röportaj: “İnsan, en önemli
sermayemizdir”
12 - Genel Sekreter
14 - Editör
29 - Sektör profesyonelleri Robot Yatırımları Zirvesi’nde
36 - CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti
42 - TİAD Mesleki Test Merkezi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri
48 - BSTB’den teknolojik ürünlere yatırım desteği
50 - Kalite’15 gerçekleşti
72 - Tüm sektörlerin altın anahtarı Stratejik Planlama
75 - MİKSAN, “Made in Turkey” gururunu yaşatıyor
83 - Üretim bir kültür meselesidir”
88 - Röportaj: Türk Savunma,
Havacılık ve Uzay Sanayisi, SAHA’da
GENEL SEKRETER
www.ttmagazin.com
Pınar ÇELTİKCİ
TİAD Genel Sekreteri
2016, bizim yılımız olacak!
Merhaba,
Yılın son yazısını yazmanın burukluğunu yaşasak da
yepyeni bir yılın heyecanını duymamak, TİAD olarak
yeni yılın planlarını yaptığımız bu dönemde elde değil...
2016’dan çok umutluyuz. Hatta önümüzdeki hedef ve
eylem planlarını oluşturmak adına ajandaya baktığımızda,
rahatlıkla “Bu yıl bizim yılımız olacak” diyoruz.
2016’da bizleri yepyeni süreçler bekliyor. Katılım
sağlanacak daha çok uluslararası fuar, ziyaret edilecek yeni
üyeler, daha çok sınav, daha çok eğitim, daha çok röportaj…
Olması gerektiği gibi TİAD, daima ileriye gidiyor.
2015’de neler mi yaptık? Birçok ulusal ve uluslararası
organizasyona imzamızı attık. Hali hazırda işbirliği içinde
olduğumuz kurum ve kuruluşlarla daha sıkı ilişkiler
kurduk. Yepyeni işbirliklerine yelken açtık. TİAD’ı bir adım
ileriye götürmek için düşündük, planladık ve nihayetinde
uyguladık.
2016, 2017, 2018… Bundan daha farklı olmayacak.
Başkanlar, yönetimler, çalışanlar değişse bile, yapılan
işler farklılaşsa da TİAD’ın yol haritası hiçbir zaman
değişmeyecek ve derneğimiz kendini hep geliştiren;
üyelerine, sektöre ve ülkemize hizmet eden bir kurum
çizgisinden sapmayacak. Her zaman yineliyoruz: Burada
bireyler yok, bireylerin bir önemi de yok. Burada kocaman
bir TİAD ailesi var… Merak edenler için söyleyelim: TİAD’ın
asıl gücü buradan geliyor.
Derneğimiz artık daha aktif bir oluşum içinde yer alıyor.
Bazı üyelerimizin de dile getirdiği gibi: TİAD artık her
yerde… Pekiyi, TİAD nerede?
12 Kasım - Aralık / 2015
TİAD, DieMold’ta, UTİS’te, Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nde, Robot
Yatırımları Zirvesi’nde, bazen İstanbul’da bazen Bursa’da,
bazen Tayvan’da, hatta bazen de Hong Kong’da… Avrupa,
Asya, Uzakdoğu… Hiç fark etmiyor. TİAD her yerde… Ayrıca
her yerde olmayı da çok seviyoruz. Bu sebeple siz değerli
üyelerimiz, lütfen bizi etkinliklerinizden haberdar edin.
Yanınızda olalım. Bunu canı gönülden istiyoruz.
Sabırsızlıkla beklediğimiz; yılın bizim için en önemli
etkinliği, göz bebeğimiz MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı,
11-16 Ekim’de TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde tüm
dünya sanayisinin nabzını tutacak. Yeni yıla adım atarken
mevcut konsantrasyonumuzun en önemli kısmını MAKTEK
Avrasya’ya için ayırdık. Fuar yılı olarak değerlendirdiğimiz
2016’da motivasyona da ihtiyacımız olacak. Zira
işbirliklerimizin önünün açılmasıyla yepyeni uluslararası
fuarlara da yelken açtık. ABM ve MACH, bunlardan sadece
ikisi… TİAD’ın etkinlik ve organizasyon takvimine yepyeni
fuarların da ekleneceğinden hiç şüpheniz olmasın.
2015 biterken, son bir kez hep beraber olalım. Tüm
üyelerimizi 19 Aralık’ta Al Bushra’da gerçekleşecek
olan TİAD Geleneksel yılbaşı Kokteyli ve Gala Yemeği’ne
bekliyoruz. Farklı bir mekan, farklı bir konsept, farklı
bir deneyim ancak; aynı TİAD kalitesi, aynı özen, aynı
samimiyet bu organizasyonumuzda sizleri bekliyor olacak.
Hoşçakalın
TİAD Genel Sekreteri
Pınar ÇELTİKCİ
wintergerst & faiss
YENİ BİR PERFORMANS
SINIFININ İKONU.
Belirgin şekilde farklı, mutlak iş süreci güvenilirliği
Yenilikçi ve öncü zırh tasarımı kritik karbür malzemeyi
yüksek rijitliğin doğrudan verimliliği arttırdığı en uygun
konumda devreye alır -kesme kenarının hemen arkasında.
Daha fazla iş süreci güvenilirliği, daha yüksek takım ömürleri,
daha iyi delik kalitesi, daha düşük üretim maliyetleri –
DC170 delik operasyonlarına yeni bir boyut kazandırıyor.
Walter Kesici Takımlar Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Istanbul, Türkiye
+90 (216) 528 1900 Pbx
[email protected]
DC 170 – DELİK AÇMA İKONU.
EDİTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Onur Geçener
Grafik Tasarım Sorumlusu
Hatice Deniz
Basın - Yayın Sorumlusu
2015’e veda, 2016’ya merhaba
Yıl bitti… 2015 acısıyla tatlısıyla rüzgar gibi geçti. TT
Magazin’in her biri gelişmeye, büyümeye hazır bir evlat
gibi olan sayılarını çıkarırken; fuardan fuara, haberden
habere koştururken zaman nasıl geçti, anlayamadık. 2015’e
dönüp baktığımızda “ardımızda ne çok şeyi bırakmışız”
diyoruz kendi kendimize. Yoğun temponun içinde titizlikle
hazırlanan tüm fuar, toplantı ve faaliyetler; bir cümlenin
içinde sıralandığında küçücük işlermiş gibi görünüyor.
TIMTOS 2015 Fuarı, Konya Endüstri Zirvesi, CELIMO Council
Meeting, SIMTOS Road Show’u, Diemold 2015, Maktek Alt
Çalışma Grubu toplantısı, EMO Milano 2015 Fuarı, Robot
Yatırımları Zirvesi, 6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu, 5.
Ulusal Kalıpçılık Zirvesi, Celimo Takımcılar Grubu Toplantısı
ve Kalite’15 Fuarı’nın ardımızda kaldığı şu günlerde Bursa
Endüstri Zirvesi’ne hazırlanıyoruz. 10-13 Aralık 2015
tarihlerinde Bursa TÜYAP Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek
olan zirvede Bursalı Sanayicilerin yanı sıra tüm sektör bir
araya gelecek ve yeni teknolojiler görücüye çıkacak.
Sektörümüzü ilgilendiren her platformda yer aldık. Gerek
üyelerimiz gerek sektörde karşılaştığımız hısımlarımız TT
Magazin için, “Ne güzel, siz her yerdesiniz” dediklerinde
gurur duyduk. Kamu ve sektörden haber muhataplarıyla
görüşmek istediğimiz zamanlarda, TİAD’ta çalışmanın yanı
sıra TİAD’ı temsil etmenin ayrıcalığına da inandık. İnanmak
güzeldir. Hele ki bazen birbiriyle çakışan programlardan
çıkıp masaya geldiğimizde, birikmiş onlarca işi üst üste
bulduğumuzda “dünyayı kurtardığımıza inanarak” çalışmak
paha biçilmez. Bazen sektörde yaş almış ve çoktan emekli
koltuğuna oturup torunlarını sevmesini beklediğimiz
işadamlarıyla karşılaşınca ve onlar “hala projelerimiz
var” dediklerinde mutlu olduk. Çünkü onların gelecekten
14 Kasım - Aralık / 2015
umutları vardır, çünkü onlar için üretmek bir yaşam
biçimidir, bünyenizde kaç işçiniz olursa olsun işin başında
ve sahada olmak hayata müdahil olmaktır. Ve sahada
bulunmak bir ayrıcalıktır.
2015’e damgasını vuran fuarlardan biri de EMO Milano
2015’ti. Üretici üyelerimizle birlikte bu fuarda yer
almaktan mutluluk duyduk. Şüphesiz ki fuarın benim
açımdan en heyecanlı kısmı TİAD-MİB ve TÜYAP işbirliği
ile gerçekleştirdiğimiz MAKTEK Avrasya 2016 Basın
Konferansı’ydı. Onlarca basın yolculuğunda tanıştığımız
sektörel basın mensupları, konferansla ciddiyetle ilgilenip
geldiler. Avrupalıların yanı sıra aralarında Rus, Japon,
Meksikalı ve Hindistanlı olanlar da vardı. Bazı aksilikler
sebebiyle katılamayanlardan da konferansın tüm ayrıntılarını
istedikleri bir e-posta yağmuru geldi. Onlardan gelen
teşekkür yazılarını okurken zaman zaman duygulandık.
Çok yakında “Hoş geldin 2016” diyeceğiz. Elbette 2016’dan
büyük beklentilerimiz var. Yeni bir fuar takvimi, projeler,
seminerler ve MAKTEK Avrasya 2016 sebebiyle yoğun ve
keyifli bir yıla gireceğiz. Tabii ki tüm bu süreci göğüslerken
teşekkür etmemiz gereken insanlar çok. “Bilgi sahibi olmak
güç sahibi olmaktır” diyerek bizi her zaman gelişime ve
yeniliğe teşvik eden başkanımıza, sağladığı motivasyonla
dünyayı kurtarabileceğimize inandıran Genel Sekreterimiz
Pınar Çeltikci’ye sonsuz teşekkür ederiz. Ancak, zaman
dar ve iş çok olduğunda mahcubiyetle “destek lazım”
dediğimizde seferberlik ilan eden iş arkadaşlarımız… Onlar
sadece teşekkürü değil, alkışı hak ediyor.
Saygılarımızla,
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Efsane ardımızda kaldı,
EMO Milano 2015 rekora koştu
TİAD’ın da katılımcı olarak yer aldığı Takım Tezgahları, üretim teknolojileri ve robot ve otomasyon sistemlerinin
dünyadaki en büyük fuarı olan EMO 2015, 5-10 Ekim tarihlerinde Milano’da gerçekleşti.
İtalyan kültürü fuara renk kattı
EMO Fuarı, sadece makina ve üretim teknolojileri alanında düzenlenen etkinliklerle sınırlanmadı. Alfredo Mariotti’nin belirttiği gibi tüm
etkinlikler, İtalyan kültürüne odaklandı ve tüm katılımcı ve ziyaretçilere bu kültürü tanıtacak şekilde programlar yapıldı. Fuar alanında,
İtalyan gastronomisinin her ayrıntısını, kültür ve sanat anlayışını yansıtacak eğlence ve faaliyet ortamı sağlandı. Böylece gelen
katılımcı ve ziyaretçiler, fuar yoğunluğunun yanı sıra müthiş bir motivasyon alanı da elde etti.
Avrupa Takım Tezgahları Sanayicileri Derneği’nin (CECIMO)
ev sahibi olduğu ve iki yılda bir düzenlenen EMO, altı yılda
bir Milano’da gerçekleşiyor. İtalyan Takım Tezgahları
ve Robot-Otomasyon Sistemleri Üreticilerinin (UCIMU)
tecrübesiyle düzenlenen fuar, Avrupa’nın en önemli sektörel
organizasyonları arasında yer alıyor. EMO Milano 2015, altı
gün boyunca 120 ülkeden gelen 155 bin 370 ziyaretçisiyle
adeta bir rekor kırdı. Ayrıca gelen ziyaretçilerin yüzde 51’inin
İtalya’ya sadece bu fuar için gelen sektör profesyonellerinin
olması, organizasyonun uluslararası kimliğini ve boyutunu
yansıttı. Son yıllarda İtalya’da çizilen pozitif ekonomi profili,
EMO’yla ilgili beklentileri artırdı. Organizasyonun tüm
yetkilileri beklentinin aşıldığını doğruladı. Fuar sonrası
yayımlanan rapordaki veriler, EMO Milano 2015´in 2009’daki
fuara kıyasla çok daha yüksek bir performans ortaya
koyduğunu kanıtlıyor. Veriler, 2015’teki katılımcı sayısının
2009’a göre yüzde 12, sergi alanının ise yüzde 26 artığını
belirtti. Rekor olarak lanse edilen ziyaretçi sayısı da, bir
önceki fuara göre yüzde 25 arttı.
İtalya hem tezgah üreticisi hem de kullanıcısı bir ülke
olarak önemli bir konuma sahip. Bu da ülkede altı yılda
bir düzenlenen EMO Fuarı’nı, katılımcı ve ziyaretçiler
bazında oldukça çekici bir hale getiriyor. Yabancı ziyaretçi
sıralamasında Almanlar, yüzde 12’lik oranla ilk sırayı aldı.
16 Kasım - Aralık / 2015
Almanları takiben sıralamada İsviçre, Japonya, Fransa, Türkiye,
Çin, Rusya, İspanya, İsveç, Avusturya, Tayvan, Çek Cumhuriyeti,
Kore, İsrail ve Polonya’dan gelen ziyaretçiler yer aldı.
İtalyanlar başarılı bir sınav verdi
EMO Milano 2015 Direktörü Alfredo Mariotti, “2013 yılında
fuar için çalışmaya başladığımızda iddialı bir şekilde 100
ülkeden 150 bin ziyaretçi geleceğini öngörmüştük” dedi ve 20
ülke artışı ile tahminin üzerine çıkılarak 5 bin 370 ziyaretçi
artışını vurguladı.
Makina imalat sektörünün İtalya’daki ve dünyadaki
konumunun yanı sıra ülkenin takım tezgahları üretim ve
tüketimi, önemle üzerinde durulan konular arasında...
Organizasyon yetkilileri, fuar çalışmalarına başladıkları 2013
yılından itibaren İtalyan ekonomisinin yerli üretim ve makina
ithalatını artıran bir yapılanma sürecine girdiğini belirtti.
Küresel makina pazarında kuvvetli bir yeri olan İtalyan
makina sanayisindeki olumlu gelişmeler ile iç pazardaki
arz ve talebin artışı, EMO Milano 2015 Fuarı’nın elini daha
da güçlendirdi. Organizasyonun kapanış raporundaki veriler
incelendiğinde, yabancı ziyaretçiler içerisinde Avrupalıların
oranı yüzde 62, Asyalıların ise yüzde 32 olduğu görülmektedir.
2009 yılındaki EMO Fuarı ile kıyaslanırsa önemli orandaki
artış dikkat çekiyor.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Fuarın başarılı olmasındaki en önemli nedenlerden biri:
Fieramilano’nun sinerjisi
CECIMO’nun fuar komiseri olarak atadığı İtalyan makina
sanayicisi ve sektörel sivil toplum kuruluşu önderi Pier
Luigi Streparava İtalya’nın ve Milano’nun küresel makine
üretim sanayisinin üreticileri için çekim merkezi olduğunu
vurguladı. Streparava, EMO Milano 2015 Fuarı’nın fabrikalar
ve üretim alanları içerisindeki iş akışını ve üretimin
geleceğini belirleyecek teknolojik yeniliklere tanık olmak
adına önemli bir işlev gördüğünü de yineledi.
İtalyan tasarımları, farkını fuar alanında da gösterdi.
Milano’nun gözbebeği fuar alanı Fieramilano modern,
geniş ve oldukça konforluydu. 12 Holde gerçekleşen
fuarın başarısındaki en önemli faktörlerin başarısında
Fieramilano’nun teknolojik donanımlı holleri, gelmesi
öngörülen ziyaretçi sayısına göre hazırlanmış altyapısı ve
lokasyonun elverişliliği geliyor.
Fuarda, Fieramilano’nun 12 holünü doldurarak tüm üretim
portföyünün sergilendiği bir ortam hazırlandı. Robotik
ve otomasyon, şekillendirme tezgahları, metal kesme
tezgahları, takımlar, tutucular ve mekatroniğin yanı sıra yan
sanayi teknolojilerin yer aldı.
Son teknolojiler görücüye çıktı
Organizasyonda, 3D Yazıcılarının da dahil olduğu katmanlı
üretim teknolojileri sektörü de sahnelendi. Yüksek bir
ivmeyle gelişen bu sektör, üretimde çalışan ziyaretçilerin
dikkatini çekti. Katmanlı üretim teknolojileriyle ilgili
Hakan Aydoğdu
TİAD Başkanı
Chiron
Genel Müdür
Serkan Özcan
18 Kasım - Aralık / 2015
Erdal Gamsız
TİAD Eski Başkanı
Chiron
Proje ve İdari İşler Mdr.
Ali Topuzlu
Cüneyt Okçu
TİAD Eski Başkanı
Chiron
Satış ve Proje Mühendisi
Halil Özsoy
düzenlenen konferansta çeşitli teknik uzmanlar,
araştırmacılar ve girişimciler olmak üzere 170 kişinin
katılım ve katkılarıyla önemli bilgiler paylaşıldı.
Basın konferansları ve seminerler, fuara damgasını vurdu
Firmaların ve sektörel sivil toplum kuruluşlarının, uzman
sektörel basın mensuplarının aktif şekilde yer aldığı
organizasyonda, iletişim kurmak ve istişare gerçekleştirmek
amacıyla düzenledikleri basın toplantılarının sayısında da
artış kaydedildi. Yalnızca gazetecilere yönelik düzenlenen
toplantıların haricinde, basın mensuplarının davet edildiği
teknik seminerler, etkinlikler, konferanslar ve sunumların
da hatırı sayılır biçimde arttığı gözlendi. Katılımın yüksek
olduğu etkinliklerde, dünyanın dört bir yanından gelen
yüzlerce basın mensubunun yer aldığı platformlardan
faydalanmak isteyen firmalar ve dernekler, titizlikle hazırlık
yaptılar. Fuar yetkilileri EMO Milano 2015’te, 500 kadar basın
temsilcisinin yer aldığını belirtti. Çeşitli ülkelerinden 350-400
kadar makina sektörü temsilcisinin rol aldığı delegasyonlar;
İtalyan Dış Ticaret Organizasyonu (ICE), Ekonomik Kalkınma
Bakanlığı desteği ve UCIMU’nun organizasyonuyla fuara
davet edildi. Temsilciler, kendileri için düzenlen fuar
katılımcılarıyla bire bir ve ikili toplantılara katıldılar.
İtalya 2021’e odaklandı
Bir sonraki EMO Milano Fuarı, 4-9 Ekim 2021 tarihleri
arasında yine Milano’da gerçekleşecek. Yoğun bir fuar
sürecini ardında bırakan İtalyanlar şimdiden 2021’in
hazırlıklarına başladı bile…
Alina Doroscenko
Murat Akyüz
Hyundai
Wia - Bölge Md.
TİAD Yön. Krl. Bşk. Yrd.
Pınar Çeltikci
TİAD Genel Sek.
Martin Wirth
CELIMO Başkanı
Geoff Noon
CELIMO Genel Sek.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
EMO Milano’da
MAKTEK Avrasya 2016 tanıtıldı
MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nı tanıtmak için TİAD-MİB ve TÜYAP işbirliğiyle 8 Ekim 2015’te bir basın lansmanı
gerçekleştirildi. Basın lansmanında MİB Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz, TİAD Yönetim Kurulu
Başkanı Hakan Aydoğdu konuşma yaparken; TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü İlhan Ersözlü de MAKTEK
Avrasya Fuarı’na yönelik bir sunum gerçekleştirdi.
Murat Akyüz
TİAD Başkan Yardımcısı
Hakan Aydoğdu
TİAD Yön. Krl. Başkanı
MİB Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz,
gerçekleştirdiği konuşmada MAKTEK Avrasya’nın Türkiye’nin
üretim teknolojileri için dünyanın en önemli lider fuarlarından
biri olduğundan söz etti. Makine İmalat Sanayisinin 2008
yılından bu yanan önemli gelişmeler kaydettiğini belirten
Yılmaz, Makine imalatının ekonomik açıdan önemli hale
geldiğini de vurguladı. Sevda Kayhan Yılmaz, “Gelişmiş
ve azgelişmiş ülkeleri gözlemleme şansına erişen bir
sivil toplum kuruluşu olarak, daha iyi bir yaşam standardı
elde etmek için imalat sektörünü daha yüksek seviyelere
taşımak ana hedefimizdir” sözlerini kaydetti. Konuşmasında
takım tezgahlarının, üretim teknolojileri ve makine imalat
sanayisinin belkemiği olduğunu ve takım tezgaları olmadan
imalatın düşünülemeyeceğini belirten Yılmaz, “MAKTEK
Avrasya, sektörde Avrasya’nın seviyesini ve çevresindeki
ülkelerin durumları gözlemlemek için en iyi yer olacaktır,
Bu fuarda sektörü gözlemlemek, izlemek ve olanaklarını
araştırmak; iş ortakları yaratmak, avantajları araştırmak
mümkün olacaktır” diyerek MAKTEK Avrasya 2016 için
çağrıda bulundu.
TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, konuşmasında
TİAD’ı ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgiler verdikten sonra
Türkiye’deki takım tezgahları sektörüne yönelik çarpıcı veriler
22 Kasım - Aralık / 2015
Sevda Kayhan Yılmaz
MİB Yön. Krl. Başkanı
İlhan Ersözlü
TÜYAP Anadolu Fuarları
Genel Müdürü
paylaştı. Bu verilere göre: 2014 yılında Türkiye’de takım
tezgahı kullanımı, yıllık 1,23 milyar dolardı. Kullanımda, 31,7
milyar dolarla Çin’in başta yer aldığı dünya sıralamasını
Türkiye 12’inci sıradan takip etti. Takım tezgahı üretiminde
ise yine Çin, 23, 8 milyar dolarla ilk sıradadır. Türkiye ise
722 milyon dolarla 12’nci sıradadır. Dünyada Takım tezgahı
sektörü ihracat sıralamasında ilk sırayı 8.98 milyar dolarla
Almanya aldı. Türkiye ise 484 milyon dolar ile bu sıralamaya
15’inci olarak dahil oldu. Takım tezgahı ithalatında 11,2 milyar
dolarla başı Çin çekerken, Türkiye 989 milyon dolarla 8’inci
sırada yer aldı.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Ülkemizin küresel pazarda ticaret yaptığı partnerleri
hakkında bilgi veren Aydoğdu, “2014 yılı verilerine
baktığımızda Türkiye’nin takım tezgahları sektöründe
ithalat yaptığı ülkelerin başında Tayvan, Almanya, İtalya,
Japonya ve Çin geliyor. İhracat gerçekleştirdiğimiz
ülkelerin başında Rusya gelmekte olup, sırasıyla Amerika,
Almanya, Polonya ve Suudi Arabistan şeklinde devam
etmektedir. 2016, dünyadaki gelişmelere bağlı olarak
takım tezgahları sektöründe arz talep ilişkisinin artacağı
bir yıl olacak. MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın da
yaşanacak büyümedeki payı oldukça büyüktür” diyerek
MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın sektöre ve Türkiye
ekonomisine getireceği hareketlilikten söz etti.
TÜYAP Anadolu Fuarları Genel Müdürü İlhan Ersözlü,
gerçekleştirdiği sunumda MAKTEK Avrasya Fuarı’nın nasıl
24 Kasım - Aralık / 2015
oluştuğunu, 11-16 Ekim’de gerçekleşecek olan MAKTEK
Avrasya 2016 Fuarı’nda ziyaretçi ve katılımcıları hangi
yeniliklerin beklediğini anlattı.
120 bin m2’lik kapasitesiyle 14 salon olarak
gerçekleşecek olan fuarın katılımcı ve ziyaretçilere
sağlayacağı avantajlardan bahseden Ersözlü, gelişen son
teknolojiler, ürün ve hizmetlerin fuarda görülebileceğine,
Türkiye Takım Tezgahları ve makineleri pazarından
pay almak isteyen herkese çeşitli imkanlar sunacağına
vurguda bulundu. MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nın
konumu itibariyle hem Avrupalı sektör ilgilerinin hem
de Ortadoğu, Afrika ve Kafkasyalı sanayicilerinin ilgi
odağında olduğunu belirtti.
Basın lansmanı, konuşmacıların basın mensuplarına
katılımları için teşekkürü akabinde gerçekleşen öğle
yemeği ile son buldu.
Salon No: 4 Stand No: 413 C
Salon No: 4 Stand No: 413 C
Kampanya 31.12.2015 tarihine kadar geçerlidir.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
5. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’ne yoğun katılım
Kocaeli Workinn Hotel’de düzenlenen 5. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi 1 Ekim 2015’te kalıp ve makine sektörüne
yönelik 315 temsilcinin katılımıyla gerçekleşti. Zirvede, TİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Aydoğdu, “Takım
Tezgahlarının Kalıpçılıktaki Önemi” konusunda bir sunum gerçekleştirdi.
Kalıpçılık sektöründeki gelişmeleri, sorunları ve çözümlerini
ana ve yan sanayi temsilcilerine aktarmanın amaçlandığı, ana
ve yan sanayi yöneticilerinin katıldığı etkinlikte; sektörün en
yetkin kişileriyle birebir görüşme imkanı sağlandı. Ses3000’in
sponsorluğunda gerçekleşen zirveye TİAD, Otomotiv Sanayi
Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD)
ve Beyaz Eşya Yan Sanayiciler Derneği (BEYSAD) üyeleri,
otomotiv ana sanayinin satın alma heyetleri ve yurtdışından
sektör temsilcileri de katılım gerçekleştirdi. Zirvede açılış
konuşmasını gerçekleştiren Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği
(UKUB) Başkanı Şamil Özoğul, “Hem teknolojiye hem de
onu kullanacak nitelikli insana ihtiyacımız var. Her ikisinin
eksikliği de sanayi sektörlerimiz için en büyük tehdit olarak
değerlendirilmeli, bir an önce önlem alınmalıdır” sözlerini
kaydetti. Şamil Özoğul, düzenledikleri zirveyle Türk kalıpçılık
sektörünün SWOT analizini yapmayı amaçladıklarını belirterek;
ana sanayiden en küçük tedarikçiye kadar, her kesimin farklı
bakış açılarıyla yapacakları katkıların Türk kalıpçılığının
gelişimi için oldukça önemli olduğunu ifade etti. UKUB Başkanı,
Türk kalıpçılığının yaşadığı tüm sorunların ana nedeninin
tasarımdan teslimata yaşanan pek çok süreçte teknolojik
yeniliklerden yeterince faydalanılmaması ve nitelikli eleman
eksikliği olduğunu belirtti. Özoğul, bu sebepler neticesinde
fiyatlandırma, kalite, verimlilik ve karlılıkla sürdürülebilir
bir standart yakalamalarının mümkün olmadığını yüksek
maliyetler ve uzun teslim sürelerinin rekabet güçlerini
düşürdüğünü kaydetti.
UKUB Başkanı çarpıcı veriler paylaştı
Özoğul, Amerikan İş Kurumu’nun resmi verilerine göre
kalıpçılık sektörü, en yüksek saat ücretlerinin ödendiği iş
26 Kasım - Aralık / 2015
kollarının başında gelmesine rağmen son 10 yılda istihdamın
yüzde 45, sektörde faaliyet gösteren firma sayısının ise yüzde
36 azaldığına dikkat çekti. Şamil Özoğul, “Aynı kurumun
verilerine göre kalıp üreticilerinin yüzde 80’i nitelikli personel
aramakta ancak bulamamaktadır. Yeni nesil, fiziksel emeğin
de yoğun olduğu bu sektörde çalışmayı tercih etmemekte,
yüksek ücret alsalar dahi meslek öğrenmek için gerekli sabrı
göstermeyi göze almamakta; katma değeri daha yüksek olan,
uzay ve havacılık, savunma sanayi, bilişim, finans ve eğlence
sektörlerini tercih etmektedirler” sözlerini kaydetti.
10 yılda yüzde 250 büyüme…
Özoğul, Türk kalıpçılık sektörünün diğer birçok gelişmiş ülkenin
aksine son 10 yılda yüzde 250 büyüdüğünü, istihdam ihtiyacıyla
beraber problemlerinin de arttığını belirtirken teknolojiye ve
onu kullanabilecek nitelikli elemanların önemine dikkat çekti.
Şamil Özoğul
UKUB Yön. Krl. Başkanı
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Tezgah verimini yüzde 50 artırabiliriz.
Özoğul, Türkiye’de kalıpçıların birçoğunun halen CNC
tezgahlarda otomatik takım değiştirme, takım ön hazırlama,
hızlı bağlama gibi sistemleri dahi kullanmadığını belirtti ve şu
sözleri kaydetti:
“Bu sistemler, doğru seçilmiş bir tezgahta, doğru takımlarla
doğru yapılmış CAM programları ile birlikte kullanıldığında
tezgah veriminin yüzde 50’ye varan oranlarda yükselmesi
söz konusudur. Gelişmiş ülkelerde kalıpçılık sektöründe
kullanılan bir CNC tezgahın yıllık çalışma süresi ortalama 6
bin saatken Türkiye’de ortalama 3 bin saat civarındadır. En iyi
firmalarımızda dahi 4 bin 500-5 bin saati ancak bulmaktadır.
Daha da üzücü olan, çoğu firmamızın bunun farkında
dahi olmaması, işler yetişmedikçe yeni tezgah yatırımına
yönelmeleridir. Bu aşamada MDC, yani imalat bilgisi toplama
sistemlerini kullanarak, önce mevcut ekipman verimliliklerini
ölçülebilir hale getirmeli ve sonrasında iyileştirme çalışmalarını
yapmalıyız.”
Süheyl Baybalı / TAYSAD Genel Koordinatörü
TAYSAD Genel Koordinatörü: “Dünyada üretilen kalıpların
yüzde 70’ini otomotiv sektörü kullanıyor”
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Genel
Koordinatörü Süheyl Baybalı, kalıpçılık sektörünün
sanayileşmenin temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak,
kalıbın standart ve düşük maliyetli üretimin en temel parçası
olduğunu ifade etti.
Türkiye’de özellikle son 15 yıl içinde büyük bir gelişim gösteren
kalıpçılık sektörünün başta otomotiv olmak üzere pek çok
sektör için önem taşıdığını dile getiren Baybalı, dünyada
üretilen kalıpların yaklaşık yüzde 70’inin otomotiv sektöründe
kullanıldığını kaydetti.
Baybalı, otomotiv sanayisinde yapılan yeni yatırımların
ve otomotiv sektöründeki gelişmelerin kalıp ihtiyacını da
artırdığına işaret ederek, “Özellikle otomotiv sektörünün
geleceğinde hafif malzemelerin varlığı gittikçe artıyor,
kalıp sektörünün de buna uyum sağlaması önemlidir. Yeni
malzemeler konusundaki yetkinliğin arttırılması ve buna
bağlı olarak yazılım konusundaki eksikliklerin ve bu nedenle
oluşan hataların giderilmesi, süreçlerin çok kısaldığı otomotiv
sanayisinde, kalıp üretiminde de üretim sürelerinin
28 Kasım - Aralık / 2015
düşürülmesi, verimli üretim yöntemlerinin kullanılması ve
sonuç olarak maliyetlerin müşterilerin hedeflerini yakalayacak
şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Hakan Aydoğdu
TİAD Yön. Krl. Başkanı
TİAD Başkanı: “Türkiye’deki makinelerde planlı bakım oranı
yüzde 5’in altında”
Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD)
Başkanı Hakan Aydoğdu “Takım Tezgahlarının Kalıpçılıktaki
Önemi” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Aydoğdu sunumda,
Takım Tezgahları ve kalıpçılık sektörünün üretimin olmazsao
lmazı olduğunu vurgularken her iki sektörün ortak alanları,
gereklilik ve zorunluluklarına ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
Hakan Aydoğdu, Türkiye’de 2014’te satılan takım tezgahlarının
yüzde 12,5’inin kalıp üretiminde kullanıldığını; 2015 yılı
içerisinde bu payın yüzde 18 olarak gerçekleştiğini ancak
alınan siparişlere bakıldığında bu payın yüzde 26’ya çıktığını
belirtti.
TİAD Başkanı, Türkiye’de planlı bakım yapılan makine oranının
düşük olduğunu ve bunun ciddi kayıplara neden olduğuna
dikkat çekerek, şu sözleri kaydetti.
“Türkiye’deki planlı bakım yapılan makine oranı yüzde
5’in altındadır. Zamanında yapılmayan bakımlar nedeniyle
arızalanan makine oranı ise yüzde 70 oranında… Bakımsız
makineler, işgücü kaybı, hatalı parça üretimi, ayar sürelerinde
artış, iş kazalarında artış, enerji sarfiyatında artış gibi neticeler
doğurmaktadır. Planlı ve periyodik bakımın getireceği faydalar
sonucunda bakım sürelerinde yüzde 25-35 aralığında azalma,
arızalarda yüzde 35-45 azalma kaydedilir.”
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Sektör profesyonelleri Robot Yatırımları
Zirvesi’nde
Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi, ST Alternatif Fuarcılık ve Organizasyon tarafından 21-22 Ekim 2015
tarihlerinde İstanbul Wow Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Fabrika otomasyon sektörünün lider markaları ile
potansiyel robot yatırımcılarını bir araya getiren ve Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen zirve yoğun ilgi gördü.
Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi’nde Mitsubishi Electric, Nachi ve Schunk olmak üzere TİAD üyeleri de yer aldı.
Etkinlik, Messe München GmbH ve dünyanın en büyük
Robotlu Otomasyon Fuarı Automatica işbirliğinde gerçekleşti.
Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi’nin sergi alanında 36 firma,
stantlarıyla yer aldı. Ektinlik boyunca dört salonda toplamda
67 sektörel sunum gerçekleşti. Gerçekleştirilen sunumlarda,
üretiminde robot kullanmak isteyen yatırımcılarla önemli
bilgiler paylaşıldı.
Robot Yatırımları Fuarı ve Zirvesi açılışında ST Alternatif
Fuarcılık ve Organizasyon Genel Müdürü Recep Akbayrak
konuşma gerçekleştirdi. Albayrak, “Türkiye’de robotlu üretim
denince ilk akla otomotiv ve beyaz eşya sektörleri geliyor.
Halbuki günümüzde robotlar, hemen hemen her sektörde
kullanılabiliyor. Bir başka yanlış algı da robotla üretimin
yalnızca dev fabrikaların işi olduğunun düşünülmesidir.
Artık günümüzde, tekrarlayan her türlü işlerinizi robotlara
yaptırmanız mümkündür. Bu şekilde, işgücünü daha katma
değeri yüksek yerlere kaydırabilir, işçi sağlığı ve güvenliğini
de sağlayabilirsiniz” sözlerini kaydetti.
Recep Akbayrak, birçok robot ve entegratör firmanın akıllara
durgunluk verecek kadar çok özel çözümleri olduğuna
dikkat çektikten sonra “Zirvede yer alan ziyaretçiler, fabrika
ya da diğer üretim alanlarına döndüklerinde ‘nerede ve
nasıl robot kullansam’ diye her yere bakacaklar. Ayrıca
kaynak robotu Türkiye’de hızla yaygınlaşıyor. Hatta bu
artışın, Robot Yatırımları Zirvesi ve Fuarı sonrası hızlanacağı
kanaatindeyim” şeklinde konuştu.
Murat Karaoğlan
Schunk Satış Müh.
Sencer Süleyman Sevim
Otomasyon & Satış Mdr.
Kasım - Aralık / 2015 29
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Mitsubishi Electric Türkiye İş Geliştirme Yöneticisi Tolga Bizel
Nachi Türkiye Genel Müdürü Gökhan Kırmacı
Mitsubishi Electric, zirvede “İleri Robot Teknolojisi ve e-F@
ctoy” konseptiyle dikkat çekti. Mitsubishi Electric Türkiye
Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi Tolga
Bizel, panelde konuşmacı olarak yer aldı.
Nachi Genel Müdürü Gökhan Kırmacı, ilk kez
gerçekleştirilen Robot Yatırımları Zirvesi’ni “Türkiye robotik
otomasyon alanında yaklaşan büyük robot atılımının ilk
habercisi” olarak nitelendirdi.
Tüm sektörel araştırmaların da gösterdiği üzere, Türkiye
pazarında kurulu robot sayılarının diğer ülkelere göre çok
geridedir. Henüz gerçekleşmemiş olan bir robotlaşma
dalgasının yaklaştığını ifade eden Kırmacı, üretimde
gelişmiş ülkelerdeki robot sayılarının yüksekliğine dikkat
çekti.
“Küresel rekabetten kopmamak adına otomasyon
konusunda ciddi adımlar atılmalı”
Otomotiv sektöründe büyük ülkelerde kurulan robot
sayısının Türkiye’den 30-40 kat daha yüksek olmasının
rekabet noktasında ciddi bir fark yarattığını belirten
Kırmacı: “Türkiye’nin üretim karakteri incelendiğinde,
üretim maliyetlerindeki işgücü girdisinin, her geçen yıl
daha da arttığını gözlemlenmektedir. Tahminlerimize
göre Türkiye’deki yatırımcıların, uluslararası rekabetten
kopamamak adına atması gereken acil adımların başında
otomasyon geliyor” sözlerini kaydetti.
Gökhan Kırmacı, bu gerekliliği üretici ve yatırımcılara
anlatılmasının gerektiğine olan inancından bahsettikten
sonra, zirvenin bu ihtiyacı iyi tespit ederek gerekli adımları
attığını söyledi.
“Nachi olarak, üreticinin vizyonunu ve rekabet gücünü
geliştirmeye yönelik tüm adımları desteklemeye yönelik
olan sorumluluğumuz, Robot Yatırımları Zirvesiyle
birlikte daha etkin bir şekilde ortaya konmuştur” sözlerini
kaydeden Kırmacı, ilk defa düzenlenmesi sebebiyle birçok
kişinin başarı şüphesi taşıdığı zirveye, fikrin ortaya atıldığı
ilk gün itibariyle güvendiklerini ifade etti. Etkinliğin ev sahibi
olan Alternatif Yayın Grubu’nun profesyonel yapısının,
zirvenin başarısına katkıda bulunduğunu ifade etti.
Nachi’nin sektöre yaklaşımından bahseden Kırmacı, robot
satışını bir amaç olarak görmek yerine kalkınmış bir ülke
endüstrisi için araç olarak kabul ettiğini ifade etti.
Tolga Bizel, imalat sanayisinin robotlu üretimde geldiği
noktayı değerlendirmek, gelişen teknolojileri ve uygulamaları
yerinde görmek için düzenlenen panelde, yeni sanayi
evresinin Mitsubishi Electric’teki karşılığı olan e-F@ctory
konseptini anlatırken; robot teknolojilerinin satış ve satış
sonrası hizmetlerini Türkiye’de de sağlayan Mitsubishi
Electric’in bu alanda sunduğu inovatif çözümlere dikkat
çekti. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon
Sistemleri olarak Türkiye’ye fabrika otomasyonu ve ileri robot
teknolojileri alanında hizmet sağladıklarını belirten Bizel,
robotlar ile endüstride daha esnek bir üretim sağlamayı,
üretim maliyetlerini düşürerek insan konforunu artırmayı
ve ihtiyaç olan her yerde robot teknolojisinin kullanılmasını
hedeflediklerini ifade etti.
“Üretimde global rekabet için e-F@ctory”
Dünyada ilk kez sanayi devrimi ile başlayan ve gelişimine
mekanikleşme, elektrikleşme, bilgi işlem evreleri ile devam
eden dönem değişikliklerinin ardından sıranın siber fizik
sistemlerinin gelişimine tanık olacağımız dönemlere geldiğini
belirten Bizel, geçmişte sayılı örneği bulunan bu tarihi
dönemlerin oldukça ilginç ve heyecan verici yeniliklere ve
gelişmelere yelken açacağını söyledi.
Tolga Bizel sözlerine şöyle devam etti: “İnsan hayatı, her
gün gelişerek çeşitleniyor ve ihtiyaçlarımız da kişiselleşiyor.
Otomasyon dünyasında da durum aynı şekildedir. Yeni
endüstri evresinin ortaya çıkışının altında insan ihtiyaçlarının,
içinde siber sistemlerin de yer aldığı otomasyon sistemleriyle
karşılanmak istenmesi yatıyor. Dijital fabrika yaklaşımı olarak
da nitelendirilen bu sisteme sahip olan firmalar, ürünlerini
ihtiyaç duyulan en uygun hale getirebiliyor ve böylece pazarda
avantajlı konuma geliyor. Bu ürünleri sunmak için de henüz
fabrikayı kurmadan, bilgisayar ortamında ihtiyaç ve verimliliği
görmek ve buna göre yatırım yapmak gerekiyor.”
30 Kasım - Aralık / 2015
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
UTIS, talaşlı imalatın nabzını tuttu
6. Ulusal Talaşlı İmalat Sempozyumu (UTIS) akademik sunumlar ve firma tanıtımlarını içeren programıyla 5-7
Kasım 2015 tarihlerinde The Green Park Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
TİAD ve üyelerinin de yer aldığı UTIS’in açılışı, Dr. Erhan
Budak tarafından gerçekleştirildi. Erhan Budak, ÜniversiteSanayi İşbirliği ve bilgi paylaşımını artırmak üzere yola
çıkılan sempozyumda, bu yıl daha fazla sektör temsilcisinin
bulunmasından memnuniyet duyduklarını ifade etti. Budak,
üretime dayalı ekonominin refah seviyesini artıracak en
önemli fonksiyonel disiplin olan talaşlı imalat alanında
yaşanan gelişmelerin, gelecek projeksiyonuna etki
edeceğini belirtti.
Sempozyumun ev sahipliğini üstlenen ve dünya
sıralamasında 13. Araştırma Üniversitesi seçilen Sabancı
Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakülte
Dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu tarafından, “Yeni
teknolojilerde çevreye duyarlı metal işleme sıvıları” ile ilgili
gerçekleştirilen çalışmalar anlatıldı.
Sektöre verdiği hizmetler ve gösterdiği başarılarla dikkat
çeken akademisyenlerden biri olan Columbia Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Altıntaş, organizasyona 3G
ile katılım sağlayarak “Yüksek Hızlarda Talaşlı İmalat”
konusunda üniversite bünyesinde gerçekleştirilen
çalışmaları anlatan bir sunum gerçekleştirdi.
32 Kasım - Aralık / 2015
UTIS’te teşviklerle ilgili detaylı bilgiler paylaşıldı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan katılan ElektrikElektronik Mühendisi Ahmet Yaşar Şağban tarafından
gerçekleştirilen sunumla SAN-TEZ Destek Programının
hedefinin: Akademik bilginin ticarileşmesi, sanayiye
yönelik Ar-Ge personeli sayısının artırılması, yeni ve
yenilikçi şirketlerin oluşturulması, Sanayinin rekabet
gücünün yükseltilmesi, Kamu-üniversite-sanayi işbirliğinin
kurumsallaştırılması şeklinde özetlendi.
Ahmet Yaşar Şağban tarafından firma büyüklüğüne
bakılmaksızın tüm işletmelerin, üniversitelerle beraber
yürütecek Ar-Ge ve yenilik projeleri için programa
müracaat edebileceğini, yıl içerisinde sürekli olarak proje
başvurularının alındığını ve değerlendirme süresinin iki ay
içerisinde sonuçlandırıldığını belirtildi. Şağban’ın verdiği
bilgiye göre şirketler, bu programdan faydalanabilmek
için proje ekibini üniversitelerden Tez öğrencisi (Araş.
Gör.), Proje Yürütücüsü ( Yrd. Doç., Doç., Prof.) Yardımcı
araştırmacı ( Dr. ve üzeri) Yardımcı Personel (tekniker vb.);
Sanayiden Yardımcı Personel (Mühendis vb.) Yardımcı
araştırmacı ( Dr. ve üzeri) kişilerden oluşturmalılar.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
SAN-TEZ Destek Programı Hakkında Faydalı Bilgiler
- Proje hazırlamak, sunmak ve yürütmek bir birikim ve
tecrübe gerektirmektedir. İlk kez proje başvurusu yapacak
olanların önce küçük bütçeli ve kısa süreli projelerle
başlaması tavsiye edilir.
- Proje yazımında akıcı, anlaşılır ve kurallara uygun
bir dil kullanılmalıdır. Eksik ya da aşırı bilgi vermekten,
tekrarlardan ve tutarsız ifadelerden kaçınılmalıdır.
- Proje konusu özgün olmalı ve rutin mühendislik
faaliyetleri, birbirini tekrarlayan çalışmalar veya mevcut
ürünleri kopyalayan çalışmalar ihtiva etmemelidir.
- Proje konusu olarak ülkemizin öncelikli alanlarının dikkate
alınması ve yüksek veya en azından orta-yüksek teknoloji
alanlarının seçilmesi projenin desteklenme şansını
artıracaktır.
- Proje konusu ürünün ticarileşme potansiyeli, ekonomik
katkısı ve yaygın etkisi yüksek ise desteklenme potansiyeli
de yüksek olacaktır.
- Proje; yeterli sayıda resim, grafik ve özet tablolar ile
desteklenmelidir.
- Proje önerisi veya yöntemleri üzerine ön çalışma, makale,
bildiri vb. deneyim varsa bunlar mutlaka belirtilmelidir.
- Proje bütçesi, firmanın ekonomik gücü/finansal yapısı
ile doğru orantılı belirlenmiş olmalıdır. Firma katkısının
yatırılamaması halinde projenin sürdürülemeyeceği
unutulmamalıdır.
tezgah üretiminin Uzakdoğu’ya ve Amerika’ya kayacağı
ile ilgili öngörüler bulunduğundan bahsetti. Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK tarafından verilen
desteklerle ilgili olarak bir geliştirme önerisi paylaşan
Avcı; prototiplerin oluşturulmasına verilen teşviklerin
çoğu zaman üretime dönmediğini, bu sebeple teşvik
verilen kuruluşlara teşvikin verilmesini takip eden beş yıl
içerisinde denetim gerçekleştirilerek; üretim, istihdam ve
teşvikin ülkemize katkısının artırılabileceğini belirtti.
Geçekleştirilen oturumlarda Talaş Kaldırma Teorileri ve
Modellemeleri, Geleneksel Talaş Kaldırma Yöntemlerine
Ait Özel Uygulamalar, Kesici Takım Teknolojisi, Taşlama
ve Diğer Abrasif Yöntemler, Alışılmamış İmalat Yöntemleri,
Takım Tezgahları alanında gerçekleştirilen akademik
çalışmalarla ilgili güncel bilgiler paylaşıldı. UTIS 2015,
aralarında TİAD ve TİAD üyelerinin de bulunduğu 17
firmanın sponsorluk desteği ile gerçekleşti. 6. Ulusal
Talaşlı İmalat Sempozyumu’nun gerçekleştirilmesine
katkı sağlayan firmalar fuaye alanındaki stantları ve
firma tanıtımları ile sempozyumda yer aldılar. SPINNER
ana sponsor, OERLİKON BALZERS altın sponsor olarak
sempozyumu desteklerken, gümüş sponsorlarda; CHIRON,
ÇELEBİ MAKİNA MÜHENDİSLİK, ISCAR, KARCAN, SIEMENS,
ONS; bronz sponsorlarda; BÖHLER Sert Maden, DMG MORI,
FORM MAKİNA, TANDEM, TİAD, AKIM METAL,TEI, VALEO;
hizmet sponsorluğunda ise MAXIMA ve Sabancı Üniversitesi
sempozyumun gerçekleştirilmesine katkı sağladı.
TÜBİTAK Bilimsel Programlar Başuzmanı Taylan Mete
Aksoy, TÜBİTAK tarafından sağlanan hibelerin yerleşik
tüm sermayeye açık olduğunu belirterek; üst sınırı ve
başvuru koşulları Çağrı Programı Danışma Kurulu (ÇPDK)
tarafından belirlenmiş, yüzde 60 oranında destek sağlanan
programların genel hatlarını paylaştı.
1501 - TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı
1503 - Proje Pazarları Destekleme Programı
1507 - TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı
1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji
Geliştirme ve Yenilik P. D. P.
1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı
1512 - Teknogirişim Sermaye Desteği Programı (BiGG)
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı
1514 - Girişim Sermayesi Destekleme Programı (GİSDEP)
1515 - Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı
1601 - Yenilik Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına
Yönelik D.P.
Sempozyumun ana sponsoru Spinner’in Genel Müdürü
Ali Avcı, Takım tezgahları sektörüyle ilgili olarak, Türkiye’nin
iyi bir tezgah kullanıcısı ülke olduğunu ancak tezgah
üretimiyle ilgili aynı performansı gösteremediğini belirtti
ve CECIMO tarafından yapılan araştırmalarda 2025 yılında
34 Kasım - Aralık / 2015
Esma Baytok
Maxima Proje ve Kalite Müh.
Pınar Çeltikci
TİAD Genel Sekreteri
TİAD’ın bronz sponsorluk desteği verdiği UTIS’te, TİAD
Genel Sekreteri Pınar Çeltikci de TİAD’ı ve faaliyetlerini
tanıtan bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda sempozyumun
gündeminde yer alan mesleki eğitim ve mesleki test
merkezi konusunda TİAD merkezli bilgiler paylaşıldı.
UTIS’in ikinci gününde “Havacılık ve Savunma Sanayisinde
Talaşlı İmalat” konulu panelde konuşmacı olarak Alp
Havacılık firması Motor İş Merkezi Müdürü Cenk Akın,
Aselsan Hassas Mekanik Üretim Müdürü Akın Gürsoy,
Meteksan Savunma Üretim Direktörü, M. Can Aksoy,
Roketsan Üretim Mühendisliği Müdürü Salih Gülleroğlu, Koç
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. İsmail Lazoğlu yer aldı.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Moderatör Emre Özlü, panel katılımcılarına ilk olarak
en zorlu talaşlı imalat süreçlerinin neden havacılık ve
savunma sanayisinde yaşandığını sorarak programı başlattı.
Tüm konuşmacıların ortak görüşü, üretim adedi az olan
parçaların yüksek teknolojili materyallerde dar bir tolerans
ile işlenmesiydi. Üretilen ürününün uzun ömürlü ve hata
kaldırmayacak özellikte olması, bu ürünü tasarlarken ve
üretirken gereken özel iş bilgisi ve maliyeti de beraberinde
getirdiğiydi. “Sektördeki son beş yıl değerlendirildiğinde
yaşanan problemleri çözmek için firmaların en fazla ihtiyacı
olan nedir?” sorusunu yönlendirdiğinde, en çok vurgulanan
husus “bilgi birikimi” oldu. Türkiye’de havacılık alanında yapılan
çalışmaların tecrübeye dönüşmesi açısından henüz zamana
ihtiyaç olduğunu belirten konuşmacılar, bu alanda ancak ve
ancak milli girişimlerin yaratacağı bilgi birikiminin Türkiye’ye
katma değer sağlayacağını vurguladılar. İşgücü açısından
üniversite mezunu genç ve başarılı mühendislerle çalıştıklarını
belirten firma yetkilileri, özel üretim süreçleri sebebiyle bu
elemanlardan en az bir yıl yeterince faydalanamadıklarını,
ancak işle ilgili iç eğitimleri vererek tasarım ve imalat sürecine
dahil ettiklerini belirttiler. Mühendisler haricinde parçayı
işleyen firma operatörlerinin de kalifiye olmasının önemine
değinen konuşmacılar, bu alanda yapılacak iyileştirme
faaliyetleriyle ilgili beklentilerini dile getirdiler. Konuşmacılar,
aradıkları kalitede üretici bulmakta zorluk yaşadıklarını
belirtirken, üretici firmaların bilgi havuzunda yer alacağı bir
sistem oluşturulması gerekliliğine inandıklarını ifade ettiler.
Kasım - Aralık / 2015 35
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti
TİAD’ın da üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Takım Tezgahları, Takım ve Aksesuarları Ticari Birliği’nin (CELIMO)
Yıllık olarak düzenlediği “Takımcılar Grubu Toplantısı” İsviçre’nin Luzern şehrinde gerçekleşti.
CELIMO’nun faaliyetleri kapsamında yıllık olarak
düzenlenen “Takımcılar Grubu Toplantısı” İsviçre Makine
ve Takım Distribütörleri Derneği’nin (TECNOSWISS) ev
sahipliğinde, 6 Kasım 2015’te İsviçre’nin Luzern şehrinde
gerçekleşti. Toplantıya Almanya, İngiltere, İspanya, İsveç,
İsviçre, Macaristan ve Türkiye’yi temsilen toplam 12 kişi
katılım sağladı. TİAD’ı temsilen, TİAD Yönetim Kurulu Sayman
Üyesi Dr. Müh. Ayhan Etyemez ve TİAD Genel Sekreter
Yardımcısı Samet Burçin Aydoğmuş toplantıda yer aldı.
Toplantının başlangıcında, CELIMO Genel Sekreteri Geoff
Noon tarafından Avrupa Genel Ekonomik Görünümü
ile ilgili bir sunum gerçekleştirildi. Bu sunumu takiben
sırasıyla; İngiltere, Türkiye, İsviçre, İsveç, İspanya,
Macaristan ve Almanya temsilcileri, ülkelerinin genel
ekonomik görünümleri ve takım sektörü ile ilgili sunumlar
gerçekleştirdi. İtalya’nın sunumu, katılım sağlamamış
olmaları nedeniyle Geoff Noon tarafından yapıldı. TİAD
Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Dr. Müh. Ayhan Etyemez
tarafından gerçekleştirilen TİAD sunumunda, Türkiye’nin
genel ekonomik durumu, takım tezgahları ve aksesuarları
sektörünün son durumu hakkında bilgi verildi.
Takımcılar Grubu Toplantısı “İspanya Takım Tezgahları
İthalatçıları Derneği”nin (AIMHE) ev sahipliğinde 4-6
Kasım 2016 tarihleri arasında İspanya’nın Bilbao şehrinde
gerçekleşecek.
CELIMO ve TİAD hakkında
2000 yılından bu yana Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin (TİAD), merkezi Brüksel’de bulunan ve Almanya,
Avusturya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere,
İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya ve Türkiye gibi 12 ülkenin
derneklerinin oluşturduğu Avrupa Takım Tezgahları, Takım
ve Aksesuarları Ticari Birliği’ne (CELIMO) üyeliği devam
etmektedir. CELIMO Başkanlığını 2006-2008 yıllarında icra
eden TİAD’ın Yönetim Kurulu Üyeliği halen devam etmektedir.
Geçtiğimiz Mayıs ayında da CELIMO’nun Genel Kurul ve
Yönetim Kurulu Toplantıları TİAD’ın ev sahipliğinde İstanbul’da
gerçekleşmişti.
Ülke sunumlarını takiben Almanya’yı temsil eden
“Almanya Takım Tezgahları ve Takım Ticareti Derneği”
(FDM) temsilcisi Kurt Radermacher tarafından
yürütmekte oldukları “Distribütörler Aracılığı ile Satışa
Karşı Direkt ve İnternet Tabanlı Satış” ve “Üretim ve
Dağıtımı Zinciri Boyunca Verilen Hizmette Yapısal
Düzenleme Yapılması” ile ilgili araştırma çalışmaları
ile ilgili bir sunum gerçekleştirildi. Bir sonraki CELIMO
36 Kasım - Aralık / 2015
Dr. Ayhan Etyemez
TİAD Yön. Krl. Sayman
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Düsseldorf, 23 – 27 Şubat
İŞİNİZE GÜÇ KATIN
MADEN ARAYICILARI
etkili metal işleme üretiminde yeni biçimler ve yollar
konusunda güçlü sezgilere sahiplerdir. METAV 2016, sektörü
heyecanlandıracak yeniliklerin habercisidir. Tam hareket
halinde olan birçok makinenin teknolojisinin ve yöntemin
kokusu şimdiden alınabilir. En iyi ticaret için iyi bir
ortam! Smells like METAV ...
Sahne senin!
AL İŞLE M E
MET
KAL
KALİTE
BÖLGESİ
BÖLGES
MED
MEDİKAL
BÖLGE
DÖKÜM
BÖLGESİ
KATKI MADDESİ ÜRETİMİ
BÖLGESİ
19. Uluslararası
metal işleme teknolojileri fuarı
DÜZENLEYEN:
VDW – Verein Deutscher
Werkzeugmaschinenfabriken e. V.
Tel: +49 69 756081-0
Faks: +49 69 756081-74
[email protected]
YURTDIŞI TEMSI˙LCI˙LI˙ǦI˙:
Tezulaş Fuar
Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Sti.
Tel: +90 216 3856633
Faks: +90 216 385-7400
[email protected]
METAV 2016,
Düsseldorf’ta
düzenlenecek
VDW, Fuar Bölümü Sorumlusu Christoph Miller,
METAV 2016’nın yeni fuar konseptiyle ilgili basın
toplantısı düzenledi. Toplantıya, TİAD Genel
Sekreteri Pınar Çeltikci ve TİAD Genel Sekreter
Yardımcısı Samet Burçin Aydoğmuş da katıldı.
Alman Takım Tezgahları Üreticileri Birliği (VDW) Fuar
Bölümü Sorumlusu Christoph Miller, 26 Kasım 2015’te
Kalyon Hotel’de gerçekleştirilen basın toplantısında METAV
2016 Fuarı’nın yeni konseptine yönelik bilgi paylaştı.
Toplantıya, basın mensuplarının yanı sıra sektörel sivil
toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı. Takım Tezgahları
Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) Genel Sekreteri Pınar
Çeltikci ve TİAD Genel Sekreter Yardımcısı Samet Burçin
Aydoğmuş, METAV 2016 Fuarı’na yönelik bilgi almak için
basın toplantısına iştirak ettiler.
Christoph Miller yaptığı açıklamada METAV 2016’nın yeni
fuar konseptine yönelik çeşitli açıklamalarda bulundu. Metal
işleme sektöründe uygulanan teknolojilerin konu alındığı
uluslararası METAV Fuarı, 23-27 Şubat tarihleri arasında
“Power your Business” sloganı altında Düsseldorf’ta 19’uncu
kez düzenlenecek. Miller’in paylaştığı bilgiye göre sektörde
sağlam bir konuma sahip olan fuar, uluslar arası düzeyde
de saygınlık kazanmış bulunuyor. Fuara, ziyaretçilerin
yoğun ilgi göstermesini beklediğini ifade eden Miller,
METAV 2016’nın; EMO Milano 2015’in ardından, üretim
teknolojilerinin tanıtılacağı ilk teknoloji platformu olma
niteliği taşıdığının altını çizdi.
Christop Miller’in paylaştığı bilgilere göre METAV 2016,
CAD/CAM ile başlayan planlama aşamasında simülasyona
ve üretimden otomasyon ve kalite güvenliğine kadar
uzanan üretim sürecinin tüm katma değer aşamalarını
kapsamaktadır. Fuarın ağırlıklı konularını takım tezgahları,
üretim sistemleri, otomatik malzeme akışı, bilgisayar
teknolojileri, endüstriyel elektronik ve yardımcı aksamlar
oluşturuyor.
Basın mensuplarının Christop Miller’a, METAV 2016’nın WIN
Automation Fuarı ile çok yakın tarihli gerçekleşmesinin
dezavantaj yaratması hususunu sorması üzerine Christop
Miller; fuarı organize ederken, Türkiye’deki sektörel fuar
takviminde sadece MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı’nı gündeme
aldıklarını belirtti. Program, basın mensuplarının sorucevaplarının ardından son buldu.
www.metav.de
Fuar sahibi
Ideeller Träger
Destek veren organizasyon
40 Kasım - Aralık / 2015
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
TİAD Mesleki Test Merkezi’nin
kuruluşu ve faaliyetleri
TİAD MTM’nin ana hedefi Türkiye’de makina tasarımı ve imalatı sektöründe takım tezgahlarının kurulumu
ve onarımı alanında mesleki teknik eğitim almış ve sektörde çalışmakta olan bireylerin; bu alanda gerekli ve
yeterli bilgi, beceri ve yetkinliklerinin Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi (AYÇ) ve Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ)
doğrultusunda, Ulusal Yeterlilik Sistemi (UYS) dahilinde test edilip belgelendirilerek, bu kişilerin nitelikli eleman
olarak istihdam edilmelerine katkıda bulunmaktır.
MFİB tarafından titizlikle yürütülen uzun ve kapsamlı
değerlendirme sürecini takiben, Hollanda merkezli,
teknik yeterlilikler, mesleki eğitim ve işgücü piyasasının
gereksinimleri konusunda uzman bir vakıf olan Stichting
Kenteq KBB’nin (Centre of Expertise on VET and the Labour
Market) ortağı olduğu; Romanya’da yerleşik araştırma
kuruluşu INMA’nın (National Institute of ResearchDevelopment for Machines and Installations Designed
to Agriculture and Food Industry), T.C. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın (BSTB) ve Bahçeşehir Üniversitesi
Mesleki Teknik Eğitimi Geliştirme Merkezi’nin (METGEM)
de iştirakçileri arasında yer aldığı “Takım Tezgahları VOCTest Merkezi’nin Kurulması ve İşletilmesi Projesi” projesi
22 Mart 2011 Tarihinde imzalandı ve proje süreci böylece
başlamış oldu.
TİAD MTM Neden ve Nasıl Kuruldu?
TİAD Mesleki Test Merkezi (TİAD MTM), Takım Tezgahları
Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) tarafından 20112013 yılları arasında yürütülmüş bir Avrupa Birliği Projesi
olan “Takım Tezgahları VOC-Test Merkezi’nin Kurulması
ve İşletilmesi Projesi” sonucunda sektörde çalışan
personelin okullu-alaylı ayrımı gözetmeksizin yetkinliklerini
belgelemesi ve çalışma hayatına bir standart getirerek
verimliliği artırmak amacıyla kurulmuştur.
TİAD, T.C. Başbakanlık Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı,
Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB) tarafından 30 Mart
2010 tarihinde yayımlanan teklif çağrısı kapsamında Avrupa
Birliği’nden (AB) hibe almaya yönelik “VOC-Test Merkezi
Programı”na 16 Temmuz 2010 tarihinde bir proje sunmuş
ve bu bağlamda Türkiye’de takım tezgahları sektöründe
geçerli olacak mesleki yeterlik ve standartları belirlemeye,
bunları test etmeye ve belgelendirmeye aday oldu.
42 Kasım - Aralık / 2015
22 Haziran 2013 tarihine kadar devam eden ve istenilen
sonuçlar elde edilerek başarılı bir şekilde TİAD tarafından
tamamlanmış olan proje kapsamında sektör çalışanlarının
niteliklerinin belgelenmesi amacıyla; devlet otoritesi,
eğitim kurumları, sanayi ve sivil toplum kuruluşlarının
bir araya gelerek yoğun mesai harcadığı birçok çalışma
gerçekleştirildi.
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
Sektör Analizi Ulusal Yeterlilik Hazırlama
ve Akreditasyon Süreci
Yapılan çalışmalar kapsamında ilk olarak üretimin yapıtaşı
olan ve sanayinin olmazsa olmazı takım tezgahlarının
sorunsuz olarak çalışmasını sağlayacak servis personelinin
sahip olması gereken nitelikleri belirlemek için hem
servis hizmeti veren firmalara hem de servis hizmeti
almakta olan firmalara kapsamlı bir “Sektör İhtiyaç
Analizi” uygulandı. Bu analiz ile sektörün ihtiyacı olan
personelin profili çıkartıldı. Bu analizin ardından öncelikle
sektörün iş standartlarını belirleyen “CNC Takım Tezgahları
Uygulama ve Servis Görevlisi Ulusal Meslek Standardı”
TİAD tarafından hazırlandı ve bunu takiben Resmi Gazete’de
yayınlandı. Meslek standardını takiben sektör çalışanları
için olmazsa olmaz olan kriterleri içeren “NC/CNC Takım
Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi”, “NC/CNC Takım
Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi” ve “NC/CNC Takım
Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi” Ulusal
Yeterlilikler hazırlandı. Standart ve Yeterlilik hazırlama
sürecinde projenin genel çalışmasında olduğu gibi
sektörün her kesimini temsil edecek şekilde yapılandırılmış
olan çalışma grupları faaliyet gösterdi ve büyük/küçük
ayrımı gözetmeksizin her sanayi kuruluşunun görüşleri
değerlendirildi.
Standart ve yeterlilik hazırlama çalışmalarının
tamamlanmasının ardından sınav ve belgelendirme
merkezinin kurulması ile ilgili çalışmalara başlandı. Bu
kapsamda ilk olarak mesleki yeterlilikler ile ilgili personel
belgelendirme faaliyetlerini uzun zamandır gerçekleştiren
Hollandalı Proje ortağımız KENTEQ ve Romanyalı
iştirakçimiz INMA’nın çalışmaları yerinde gözlemlendi.
Ardından eş zamanlı olarak ISO 9001 kalite yönetim sistemi
ve TS EN ISO/IEC 17024 personel belgelendirme ve yönetim
sistemi kuruldu. Sistem kurulumlarını takiben akreditasyon
ve yetkilendirme öncesi sektörde çalışan yaklaşık 100
kişi üzerinde konusunda uzman akademisyen ve sektör
mensupları tarafından pilot sınav ve değerlendirme
çalışması yapıldı. Pilot çalışmaların bir kısmı TRT Haber
kanalı “Gündem” programında canlı olarak yayınlandı.
1 Haziran 2013 tarihinde yapılan Proje Kapanış
Konferansı’nda o dönemde bulundukları kurumları
temsilen; T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sektörler
Daire Başkanı Zühtü Bakır, Avrupa Komisyonu Türkiye
Delegasyonu Eğitim ve Öğretim Sektör Yöneticisi Prof. Dr.
Mustafa Balcı, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) Genel
Sekreter Yardımcısı Ahmet Gözüküçük, Mesleki Yeterlilik
Kurumu (MYK) Sınav ve Belgelendirme Dairesi Uzmanı
Turan Küçük, Hollanda Ulusal Mesleki Eğitim ve İş Piyasası
Merkezi (KENTEQ) Proje Lideri Wim Broekhuizen, Romanya
Ulusal Tarım ve Gıda Makinaları AR-GE Enstitüsü (INMA)
Proje ve Uluslararası İlişkiler Departman Müdürü Petronela
Drambei ile Mesleki Eğitim Merkezi Yöneticisi Bianca
Badanoiu, Bahçeşehir Üniversitesi Mesleki ve Teknik Eğitimi
Geliştirme Merkezi Başkanı Azize Gökmen konuşmacı
olarak yer aldı ve proje sırasında elde edilen “knowhow”lar ve gelecek ile ilgili görüşleri hakkında sunumlar
gerçekleştirdi.
Yapılan bu çalışmaların sonucu olarak ta TİAD MTM; 11
Aralık 2013 tarihinde Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK)
tarafından personel belgelendirme faaliyetleri için akredite
edildi, 1 Temmuz 2014 tarihinde de Mesleki Yeterlilik
Kurumu (MYK) tarafından ilgili mesleklerde belgelendirme
yapmak için yetkilendirildi ve belgelendirme faaliyetlerine
başladı.
Kasım - Aralık / 2015 43
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
TİAD MTM, Sektörü Belgelendirmeye Devam Ediyor
“Mesleki Yeterlilik Belgesi” vermek için uluslararası
akreditasyon ve yetkilendirme işlemlerini tamamlayan
TİAD MTM, “NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis
Görevlisi”, “NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis
Görevlisi” ve “NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik
Servis Görevlisi” mesleklerinde belgelendirme faaliyetlerine
zaman kaybetmeden başladı. Belgelendirme faaliyetleri
kapsamında bu zamana kadar; Ak Makina, Baysel, Chiron
Türkiye, CMS Makina, DMS CNC, GNC Teknoloji, Han
Elektronik, Her Makina, Mazak Türkiye, Mega Elektronik,
Ses3000, Tezmaksan, Turkmac Makina ve Uğursan firmaları
personelini sınava göndererek belgelerini aldı. Bu firmalar
artık “Yeterlilik Belgeli Personel” ile sektöre hizmet veriyor.
TİAD MTM bünyesinde “Mesleki Yeterlilik Belgesi” Verilen
Meslekler ve Tanımları:
TİAD MTM tarafından şu an için takım tezgahları satış
sonrası servis alanında verilmekte olan belgeler (Seviye 5),
Türkiye’deki ve Avrupa genelindeki eğitim sisteminde Meslek
Yüksek Okulu’na denk gelmektedir.
NC/CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi –
5. Seviye
Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite Yönetim
Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları Teknolojisi
birimlerindeki çalışmalara ek olarak, CNC takım tezgahları
üzerinde üretilebilirlik çalışmaları, zaman etüdü, prototip
parça işleme ve CNC takım tezgahlarının kullanım ve
programlama eğitimleri verme çalışmalarını yürüten
personelin yapması gereken asgari iş ve işlemleri tanımlar.
NC/CNC Takım Tezgahları Mekanik Servis Görevlisi –
5. Seviye
Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite
Yönetim Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları
Teknolojisi birimlerindeki çalışmalara ek olarak, CNC takım
tezgahlarının kalibrasyon ölçümleri, periyodik bakımları,
arıza bakım/onarımları, makine kurulumu çalışmalarını
yürüten personeldir.
NC/CNC Takım Tezgahları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi
– 5. Seviye
Takım Tezgâhlarında İSG ve Çevre Güvenliği, Kalite Yönetim
Sistemi, İş Organizasyonu, CNC Takım Tezgâhları Teknolojisi
birimlerindeki çalışmalara ek olarak, takım tezgahlarının
elektrik/elektronik bakım onarımları, elektronik devre
kurulumları ve makine kurulumu çalışmalarını yürüten
personelin yapması gereken asgari iş ve işlemleri tanımlar.
TİAD MTM’nin İş Hayatına Yararları
TİAD MTM’nin işverene yararları temel olarak; işe alınacak
personelin sahip olduğu bilgi, beceri ve yetkinliklerini
önceden biliyor olmak ve oryantasyon sürecini kısaltmak,
personel hatalarından kaynaklı makine kırılması ve iş
44 Kasım - Aralık / 2015
kazalarını en aza indirmek, varolan ve ileride oluşabilecek
ilgili devlet teşvikleri sayesinde personel istihdamı
maliyetlerini azaltmak olarak gösterilebilir. Bunlara ek olarak
yararlanılabilecek devlet destekleri ve TİAD MTM aracılığı ile
sunulan destekler de aşağıdaki gibidir.
KOSGEB Genel Destek Programı/Belgelendirme Desteği
KOSGEB Genel Destek Programı altında yer alan ve destek
üst limiti 10 bin TL olarak belirlenmiş Belgelendirme Desteği
ile işverenin ödemiş olduğu belge ücretinin yüzde 50’sini geri
alabilmesini sağlamaktadır.
Belgelendirme için Doğrudan Hibe Desteği
TİAD MTM ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) arasında
imzalanmış olan “Belgelendirme için Doğrudan Hibe
Protokolü” kapsamında sınava giren kişilerin sınav için
TİAD MTM’ye ödemiş oldukları ücretler belge almaya hak
kazanmaları durumunda geri iade edilmektedir. Böylece belge
sahibi kişiler veya bu kişileri belge almak üzere TİAD MTM’ye
gönderen işletmelerin hiçbir gideri olmayacaktır.
TİAD MTM’nin çalışana yararları ise temel olarak; bir işi
başarıyla ve işveren tarafından kabul edilebilir ölçülerde
yapabileceğini akredite bir belge ile kanıtlıyor olmak, iş
bulma sürecini en aza indirmek, işyeri açma hakkı elde
etmek şeklinde sıralanmaktadır.
Mesleki Yeterlilik Belgesi ile ilgili sıkça sorulan sorular
Kimler Mesleki Yeterlilik Belge Sahibi olabilir?
MYK tarafından yayımlanan ulusal yeterliliklere göre
mesleki yeterliliğini belgelendirmek isteyen herkes, MYK
Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi olmak için ilgili yeterlilikte
yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarına başvuru
yapabilir. TİAD MTM’nin vermekte olduğu belge sınavlarına
başvuru için okuma yazma bilmek yeterlidir. Başvuruları
uygun bulunan adaylar, başvuruda bulundukları ulusal
yeterlilikte yer alan esaslar doğrultusunda sınav ve/
veya diğer ölçme yöntemlerine göre değerlendirilirler.
Değerlendirme sonucunda başarılı olan kişiler MYK Mesleki
Yeterlilik Belgesi almaya hak kazanırlar.
Kişi birden fazla ulusal yeterlilik için MYK Mesleki Yeterlilik
Belgesine sahip olabilir mi?
Ulusal Yeterlilik Sistemi, kişilerin birden fazla ulusal
yeterlilikte belge sahibi olabilmelerini mümkün kılmaktadır.
TİAD MTM bünyesinde ortak birimlere sahip meslekler
arasında yatay geçiş ile diğer belgelere sahip olunabilir.
TİAD MTM’nin faaliyetleri, sınav sistemi ve içerikleri ile ilgili daha detaylı
bilgiye www.tiad-mtm.com adresi üzerinden erişilebilmektedir.
E20001-F590-P610-X-7600
SINUMERIK 828D
21. yüzyıla hoş geldiniz
Veri aktarımı, USB bellek ve Compact Flash (CF) kart ile
kolayca yapılabileceği gibi direk olarak bilgisayara veya
fabrika genel ağına bağlanarak da gerçekleştirilebilir.
Bunun yanı sıra, SINUMERIK® 828D ile en son haberleşme
teknolojisinden yararlanabilir, tüm bu özellikleri ön panel
kapağının altında bulabilirsiniz.
Online Animasyon Desteği, hareketli resim serileri içeren
benzersiz ekranıyla, grafik programlamayı ve iletişimi
yeniden tanımlayabilirsiniz. Makinenizdeki dataya istediğiniz an
ulaşabilmek için, easy message fonksiyonuyla bilgilerin anında
cep telefonunuza gelmesini sağlayabilirsiniz.
siemens.com/sinumerik
TİAD HABERLERİ
www.ttmagazin.com
TİAD Akademi, düzenlediği teknik eğitimlerle
sektörü geliştirmeye devam ediyor
“Eğitim Şart” demenin yetmeyeceğini bunun yerine “Mesleki ve Teknik Eğitim Şart” demek gerektiğini
savunarak yola çıkan TİAD Akademi bu yolda uygulamalı eğitimler vermeye devam etmektedir.
Günümüzün rekabet koşullarında global pazarda yer alabilmek
hale getirdiğime inanıyorum. TİAD Akademi’nin eğitimleri
ve yarışa dahil olabilmek için öncelikle çalışanları bilinçlendirmek,
faydalı ve yerinde buluyorum. Günümüz eğitim sisteminin en
bu sayede verimliliği en üst düzeye çıkartabilmek büyük önem
büyük sorunlarından biri teorik ve pratik eğitimin bir arada
taşıyor. Bu amaç doğrultusunda TİAD, sanayi kuruluşlarına destek
verilmemesi… Bu sorun, teknik eğitim alan öğrencileri olumsuz
vermek ve çalışan teknik personelini “nitelikli” hale getirebilmek
etkiliyor. TİAD Akademi sayesinde teorik eğitimin yanı sıra pratik
için 2007 yılında “Nitelikli Teknik Eleman” mottosu ile TİAD
eğitimin de faydasını fazlasıyla öğrenmiş olduk.
Akademi Uygulamalı ve Mesleki Teknik Eğitim Merkezi”ni kurdu
Ali Demireli / Boyut Endüstri Makine Torna Operatörü
ve çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
TİAD Akademi eğitimlerine firma sahibimizin teşvikiyle
TİAD Akademi çatısı altında “Talaşlı İmalatın Temelleri”, “CNC
katıldım. Üniversal tornadan CNC tornaya geçiş sağlamıştım.
Torna Operatörlük ve Programlama”, “CNC İşleme Merkezi
TİAD Akademi’ye gelme amacım da CNC torna konusunda
Operatörlük ve Programlama”, “Bilgisayar Destekli Tasarım (CAD)”
çalışıp kalifiye eleman olmak… İkinci haftamızda olmamıza
ve “Bilgisayar Destekli İmalat (CAM) eğitimleri uygulamalı olarak
rağmen bildiklerimizin üzerine yenilerini eklediğimi rahatlıkla
verilmektedir. Verilen bu eğitimler sadece takım tezgahlarının
söyleyebilirim. Beklentim, bu eğitimler sonucunda daha iyi bir
ve mühendislik yazılımlarının kullanımıyla sınırlı kalmıyor. Aynı
skala yakalamaktır. TİAD Akademi Eğitimleri sayesinde ileriki
zamanda bir tasarıma başlarken ve tasarımı yaparken nelere
dönemlerde çok daha iyi fırsatlar yakalayacağımıza eminim.
dikkat edilmesi gerektiği, bir parçanın tezgaha bağlanması ve
Kendi bilgi ve becerimizle bu eğitimler birleştiğinde müthiş
programlanması sırasında dikkat edilmesi gereken kriterler
sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bizi buna inandıran ve çaba sarf eden
ve uygulamada zaman kazandıracak olan püf noktalar da
hocamıza ve TİAD Akademi’ye teşekkürler.
katılımcılar ile paylaşılıyor.
Muhammet Dal / İstanbul Travma CNC Operatörü
Devam eden TİAD Akademi eğitimlerine katılım sağlayan
Bu eğitimleri daha önce personeline TİAD Akademi’de eğitim
öğrencilerin vermiş olduğu demeçleri de sizlerle paylaşmak
aldırmış olan bir firma sahibinin önerisiyle keşfettim. Piyasada
istedik.
düğmeci olarak tabir edilen vasıfta çalışıyorum. Eğitimler
Tamer Yıldız / Otto Tayf Hidrolik A.Ş. İmalat Sorumlusu
sonucunda artık programlama yapabileceğime ve tezgahı kendi
Firma sahibimizin teşviki ile TİAD Akademi eğitimine katıldım. Şu
başıma kullanabileceğime inanıyorum. Bu eğitim bende bir
sıralar eğitimin ikinci haftasındayız. Eğitime katılma amacımız
özgüven yarattı. Bu tür teori ve pratik eğitimi bir arada veren
üretimin özellikle operatörler tarafından yapılan kısmına tam
kurumların artırılması ve var olanların geliştirilmesi gerektiğini
anlamıyla hakim olabilmekti. Eğitimin sonu yok. Ne düzeyde
düşünüyorum. Zira TİAD Akademi hem teorik hem de pratik
olursak olalım bildiklerimizin üzerine bir şey katmamız
eğitimi bir arada vererek mevcut işgücünü niteliklendiriyor.
gerekiyor. Çağımız rekabet çağı ve fark yaratmak için kendimizi
Zeynel Güvenç / Merzifon Endüstri Meslek Lisesi Mezunu
geliştirmemiz gerekiyor. Eskiden Talaşlı imalatta sayısal değerleri
TİAD Akademi’yi internet aracılığıyla buldum. Liseyi bitireli
tezgaha aktararak parça üzerinden talaş kaldırmaya yarayan
uzun zaman oldu. İş hayatına atılınca okulda gördüklerimizin
ISO kodlarını anlamazken, şimdi bu kodları anlayabilir ve birebir
çok önemli olduğunu anladık. Ancak bu eğitim sadece teoride
olarak kullanabilir pozisyona geldim.
kalmıştı. Bu da geçmişte öğrendiklerimizin deforme olmasına
sebep oluyordu. TİAD Akademi’nin hem sadece teorik eğitim
Akif Kandemir / Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü
almış olanlar için hem de işin mutfağından gelenler için faydalı
Mezunu
olduğuna ve bizleri oldukça geliştirdiğine inanıyorum. Ancak bu
TİAD Akademi’yi, daha önce personeline TİAD Akademi’de
noktada işverene de büyük görevler düşüyor. İşgücünün, aldığı
eğitim aldırmış olan bir firma sahibinin önerisiyle keşfettim. Bu
eğitim çerçevesinde kendisini göstermesi için imkan sağlaması
eğitimler sayesinde, mühendislik eğitiminin üstüne uygulamada
gerekiyor. Meslek liselerinin staj için gönderdiği öğrencilere
olan eksiklerimi kapattığımı düşünüyorum. Öğrenim süresince,
işverenlerin sahip çıkması ve ciddi anlamda yetiştirmesi
CNC torna tezgahının programlanması ile ilgili olarak hem teorik
gerekiyor. Zira bugünün stajyerleri yarının teknik elemanları
hem de uygulamalı olarak birçok şey öğrendiğimi düşünüyorum.
olacaktır.
TİAD Akademi ve hocamızın itinası sayesinde kendimi nitelikli
46 Kasım - Aralık / 2015
KAMU HABERLERİ
www.ttmagazin.com
BSTB’den teknolojik ürünlere yatırım desteği
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık; 2015’te Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programına 112 proje
başvurusunun gerçekleştiğini ve değerlendirme sonucunda 53 işletmeyle sözleşme yapıldığını açıkladı.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Teknolojik
Ürün Yatırım Destek Programı kapsamında 2015 yılı
içerisinde 53 işletmeyle sözleşme yapıldığını bildirdikten
sonra “Sözleşmesi yapılan projelerin yatırım tutarı 121
milyon 535 bin 360 liradır. Projelere sağlanacak destek
miktarı ise 44 milyon 52 bin 812 lira olarak hesaplandı”
açıklamasında bulundu.
Ürünlerde katma değer yaratmanın önemi…
Etkin Ar-Ge teşvikleriyle sanayisi desteklenen ülkelerin,
dünya rekabet sıralamasında en üst seviyelerde yer
aldığını belirten Işık, Ar-Ge ve yeniliğin; rekabetin
vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldiğini söyledi.
Son yıllarda kamu ve diğer çeşitli kaynaklar yoluyla ArGe ve yenilik proje ve fikirlerin desteklenmesine yönelik
önemli Ar-Ge yatırımları yapıldığını kaydeden Işık, “Ülke
olarak beklentimiz, yapılan yatırımların ülkemize katma
değer yaratacak ve uluslararası pazarlardaki rekabet
gücümüzün artırılmasına katkı sağlayacak yüksek
teknoloji içeren ürünlere dönüşmesidir” diye konuştu.
Işık, ortaya çıkacak yüksek teknoloji ürünlerin
ticarileşmesi ve yatırımı noktasında Türkiye’de ilk
olma özelliği taşıyan, Teknolojik Ürün Yatırım Destek
Programı’nı uygulamaya koyduklarını belirtti. Bakan,
bu programla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde
rekabet edebilir yapıya kavuşturulmasının hedeflendiğini
vurguladı.
48 Kasım - Aralık / 2015
112 proje başvurusu oldu, 53 işletmeyle sözleşme yapıldı
Bakanlığın açıklamasına göre, programda; 2014 yılında 78
işletmeyle sözleşme yapıldı. Sözleşmesi yapılan projelerin
yatırım tutarı 199 milyon 450 bin 204 lira… Bakanlık
tarafından projelere sağlanacak destek miktarı ise 71
milyon 694 bin 995 lira oldu. Bu yıl çıkılan ikinci çağrıya
112 proje başvurusu yapıldı ve değerlendirme sonucunda
53 işletmeyle sözleşme yapıldı. Sözleşmesi yapılan
projelerin yatırım tutarı 121 milyon 535 bin 360 lira…
Bakanlık tarafından projelere sağlanacak destek miktarı
ise 44 milyon 52 bin 812 lira olarak hesaplandı.
Programla ilgili 3’üncü çağrı başvuruları, 9 Kasım-25
Aralık 2015 tarihlerinde alınacak. Bu çağrı döneminde,
programa ait Teknolojik Ürün Yatırım Destek
Programı Uygulama Usul ve Esasları’nda yapılan yeni
düzenlemelerle işletmelere bazı kolaylıklar sağlandığına
dikkat çeken Işık, “Yeni düzenlemeyle, işletmelere
yapacakları yatırım harcamalarına ilişkin avans niteliğinde
ön ödeme kolaylığı sağlandı. Başvuru işlemlerinin daha
kolay ve hızlı olması amacıyla e-imza uygulamasına
geçilecek. İşletmeler artık başvuru işlemlerini, elektronik
ortamda e-imza ile yapacaklar. Bürokrasiyi Azaltma ve
Mevzuatı Sadeleştirme (BAMS) çalışmaları kapsamında,
başvuru esnasında işletmelerden istenen belge sayısını
da önemli ölçüde düşürdük” şeklinde konuştu.
YAZILIM BAKIM
ANLAŞMALARI
Gelişmişlik ve teknoloji seviyesi, ölçüm cihazları için de her geçen gün daha
üst noktalara çıkmaktadır. Yazılım Bakım Anlasmaları (SMA – Software
Maintenance Agreements); pazar lideri olan yazılımlarımız için teknik
destek ve sürüm güncellemeleri ile sisteminizi her zaman en
güncel seviyede tutarak, en yeni özelliklerle donatılmış en son sürüm
yazılımların avantajlarından yararlanabilirsiniz.
SMA (Yazılım bakım anlasması), sizlere şu avantajları saglamaktadır:
• Yıllık yapılan sözlesmelerde en az bir yeni yazılım sürümünün yüklenmesi
• Sınırsız telefon, mail ve uzaktan erişim desteği
• Güncellemeler için hazırlanmış seminerlere ücretsiz erişim
Ücretsiz demo için lokal yetkilimize ulasın:
www.hexagonmetrology.com.tr
FUAR
www.ttmagazin.com
Avrasya’nın tek kalite kontrol fuarı,
Kalite’15 gerçekleşti
7. Kontrol, Metroloji, Test Ekipmanları ve Endüstriyel Yazılım Fuarı (KALİTE’15), Takım Tezgahları Sanayici ve
İşadamları Derneği’nin desteğiyle 5-7 Kasım 2015 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti.
Kalite ’15, üretimde üst düzey kaliteyi arayan firmaların, arayışlarına her aşamada cevap verecek firmaların bir arada
bulunduğu Türkiye’deki tek organizasyon olarak düzenlendi.
Fuar, katılımcılarına; kaliteli üretim yapmak isteyen firmalar için en önemli unsurlar olan ölçme ekipmanlarından, ölçü
kalibrasyon sistemlerine ve koordinat ölçme makinelerine, kalite güvencesi veren firmalardan, laboratuvar test ekipmanlarına
kadar her türden ürünün bir arada sergilendiği bir platform sundu.
Bugüne kadar hep başka organizasyonların içinde yer alan Kalite Kontrol, Test Ekipmanları ve İlgili Yazılım firmaları; Kalite
Fuarında tüketicileri ile 7 yıldır buluşma fırsatını yakaladı.
AB ile uyum süreci içinde ve sonrasında üretimin söz konusu olduğu bütün sektörlerin uyması gereken yeni normların
ve standartların yerleşmesi aşamasında, ihtiyaç duyacakları tüm ürün ve hizmetler Kalite’15’te sergilendi. Katılımcılar
hedefledikleri nihai tüketici grupları ile bir araya gelme fırsatını yakalarken, firmalar Türkiye ve dünyada isim yapmış 500’ün
üzerinde markayı 15 bin profesyonel ziyaretçi ile buluşturdu.
TÜBİTAK-UME, TSE, TİAD ve TÜRKAK gibi uzman kuruluşların, üretimde daha üst düzeyde kaliteyi arayan firmaların
aradıklarına her aşamada cevap veren tek fuar olan Kalite’15; gıdadan otomotive, beyaz eşyadan tekstile, inşaattan ambalaja,
elektronikten kimyaya ülkemizin önder firmalarına daha kaliteli ve güvenilir üretim yapabilmeleri için yol gösterdi.
Kalite’15’te yer alanlar…
Kalite Kontrol Ekipmanları, Kalibrasyon Ekipmanları ve Kalibrasyon Yapan Firmalar, Laboratuar Alet ve Ekipmanları, Ndt
Ekipmanları, Metroloji Ekipman ve Donanımları, Koordinat Ölçme Makinaları, Malzeme Test ve Analiz Ekipmanları, Markalama
Ekipmanları, Kalite Güvence Firmaları, CAD/CAM/CAE/PDM/PLM Yazılımları, Endüstriyel Ürün Tasarımları, Prototipleme ve
Hızlı Prototipleme, İlgili Dernekler ve Resmi Kuruluşlar, İlgili Sektörel Basın Kuruluşları…
50 Kasım - Aralık / 2015
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Chiron,
Emo’da çeşitliliğin getirdiği avantajları sundu
Chiron Group; dünya çapında bir başarıya imza atan EMO Milano 2015 Fuarı’nda yerini aldı.
Metal İşleme Teknolojileri alanında dünyanın en önemli fuarı
niteliğini taşıyan EMO Milano 2015 Fuarı, 5-10 Ekim 2015
tarihleri arasında İtalya Milano’da düzenlendi. Yaklaşık 120
bin metrekarelik alanda düzenlenen fuara katılan 1.600’ü
aşkın firma, son yenilik ve gelişmeleri içeren ürünlerini
ziyaretçilerin ilgisine sundu. Her sektörden ziyaretçinin
ağırlandığı EMO Milano Fuarı’nda, makine ve aksamları
imalatı, gemicilik, savunma, uzay ve havacılık endüstrileri
ile birlikte özellikle otomotiv ve otomotiv yan sanayileri ve
hassas işleme gerektiren medikal, saat ve mücevherat
sektörlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda talaşlıtalaşsız imalat iştirakine kapsamlı bir sunum ayrıcalığı
sağlandı.
Bu etkinlikte, ilk kez 900 metrekarelik ortak bir stant
oluşturan Chiron Group, “Çeşitliliğin getirdiği avantajları”
müşteri ve ziyaretçilerine sergilediği makine konseptleri,
demo gösterileri ve uygulamalarıyla birlikte bizzat yerinde
gösterme fırsatını yakalamış oldu.
120 ülkeden 155 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan ve
bunların yaklaşık %51’nin yurtdışından gelen ziyaretçilerin
oluşturduğu EMO Milano 2015 Fuarı’nın; Metal İşleme
Teknolojileri için tam anlamıyla dünya çapında bir fuar
olduğu söylenebilir.
Genel Müdür
Serkan Özcan
Proje ve İdari İşler Mdr.
Ali Topuzlu
Satış ve Proje Mühendisi
Halil Özsoy
Tornalama ve frezeleme işlemleri ile robot otomasyonun tek
elden sağlandığı verimliliği yüksek Scherer-Chiron hücre
uygulaması, 6 yüzey işlemede ileri hassasiyeti yakalayan
FZ08MT Precision Plus İşleme Merkezi, hafif gövde ve ana iş
parçalarına yönelik MILL Serisine dinamizm getiren “Yüksek
Hız Paketi” ve yüksek performansı ile seri üretimde düşük
parça başı maliyetleri yakalayan 12 serisi 5 eksen İşleme
Merkezi, ziyaretçilerin dikkatini çekerek yakından ilgi gördü.
Konuklar ‘’Booth Party‘’ de ağırlandı.
54 Kasım - Aralık / 2015
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Tandem Takım Tezgahları’ndan Petrol ve
Havacılık Sanayisinde Kitagawa Divizör
kullanımı ve kompakt karşı yataklar
Kitagawa TP530 divizör, geniş delik çapı ile (346 mm), özellikle petrol sanayinin
geniş pompalama sistemine uyumlu olarak dizayn edilmiştir. Sıradan modellerin
ağırlığının yarısından daha az ve 310 mm’lik düşük merkez yüksekliği ile akıllı
tasarıma sahip bir divizördür.
Hafif tasarımından dolayı, makine yatağında ağır parçaları da işlemek mümkündür.
Aynı zamanda havacılık ile ilgili çok hassas büyük parçaları iki adet TP530 divizörü
ikili (TANDEM) olarak kullanarak çalıştırabilirsiniz.
2600 N.m ‘lik kesme torkuna ve 6100 N.m lik statik sıkma gücüne sahip olan
TP530 en zorlayıcı uygulamalarda bile başarılı olmaktadır.
Kompakt - Ultra güçlü Karşı yataklar
Kitagawa marka yeni model karşı yataklar “MSR181A ve TSR255H”, statik
sıkma gücünü 2 katından fazlaya çıkararak Kitagawa divizörleri etkin bir şekilde
tamamlar. Karşı yatakların genel özellikleri:
Model
Sıkma Torku (N.m)
Merkez yüksekliği
Alın Plaka çapı
Delik çapı
Karşı yatak genişliği
MSR181A
600(Air)/1000 (Hyd)
180mm
190mm
70mm
128mm
TSR255H
4400 (Hyd)
255mm
400mm
154.5mm
220mm
V formda ayaklar
Küçük iş parçalarını sıkmak için aynanızın çok geniş olduğunu hiç deneyimlediniz mi?
Kitagawa, ayna ayaklarınızın biçimlendirilerek küçük parçalar ile uyumlu olması için
standart yumuşak ayak serisini genişletmiştir.
Bu ayna ayakları, Kitagawa 8” (210mm), 10”(254mm), 12”(304mm), 15”(381mm)
standart aynalar için mevcuttur.
Ayakların kolay şekillendirilmesi
Kitagawa, ayakların çeşitli iş parçaları ile uyumlu olarak etkin bir şekilde bağlanması ve
hareket ettirilmesi için 2 çeşit ayak şekillendirme halkası sağlamaktadır.
KTL serisi, 6” (165mm), 8” (210mm), 10” (254mm) aynalarda doğru ve hızlı uygulama ile
hassas ayar sağlar.
KJB serisi, 5” (135mm) standart aynalardan 15” (381mm) aynalara kadar rekabetçi bir
opsiyon sunar.
Detaylı bilgi için Tandem Takım Tezgahları firması ile irtibata geçebilirsiniz.
Kalıp Avrasya Bursa fuarında Tandem standında Salon 2 - Stand 217/B Kitagawa ürünlerini yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: www.tandem.com.tr
56 Kasım - Aralık / 2015
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Mazak, basın mensuplarını müzede ağırladı
Yamazaki Mazak, EMO Milano 2015 Fuarı’nda basın mensuplarına yönelik Leonardo Da Vinci Bilim ve Teknoloji
Müzesi turu akabinde bir akşam yemeği düzenledi.
EMO Milano 2015 Fuarı’nda 7. Holde G01’de yer alan
Yamazaki Mazak, 6 Ekim’de tüm bölge müdürlerini basın
mensuplarıyla buluşturan bir akşam yemeği düzenledi.
Düzenlenen basın yemeğinde bölge müdürleri, dünyanın
dört bir yanından gelen sayısız basın mensubunu ağırladı.
Organizasyon, Leonardo Da Vinci Bilim ve Teknoloji
Müzesi’nde gerçekleştirilen kokteyl akabinde, basın
mensuplarına müzenin gezdirilmesiyle başladı. Müze
58 Kasım - Aralık / 2015
turunun ardından, Yamazaki Mazak Bölge Müdürlerinin
yaptıkları “hoş geldiniz” konuşması eşliğinde yemeğe
geçildi.
Yamazaki Mazak Avrupa Genel Müdürü Sadık Atay ve
Yamazaki Mazak Türkiye Genel Müdürü Fatih Varlık’ın
da iştirak ettiği organizasyonda, gazeteciler; firma
yöneticileriyle fikir alışverişinde bulunup sohbet etme
imkanı yakaladı.
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Coşkunöz’den büyük atılım:
Güney Kore için helikopter gövdesi üretecek
Coşkunöz, Koreli KAI arasında genel maksatlı kullanılan KUH Surion helikopterin orta gövde üretimi için anlaşma imzalandı.
“Türkiye’nin havacılık sektöründeki gelişimine katkı sağlayacak”
Coşkunöz Holding CEO’su Emin Ataç, helikopterin uçuş emniyetini doğrudan etkileyen en temel parçasını üretecekleri
bu proje ile iki firma arasında başlayan işbirliğinin verimli sonuçlar vereceğine olan inancını dile getirdi. Böyle önemli
bir parçanın üretiminde Coşkunöz Holding’in tercih edilmesinin havacılık alanında yaptıkları yatırımların ve bu konuda
artan deneyimlerinin etkili olduğunu belirten Ataç, “Proje, Türkiye’nin havacılık sektöründeki gelişimine sağlayacağı
katkı açısından da önemli. Coşkunöz Holding, ‘We shape the future’ vizyonu ile bu türden iş ortaklıkları kurmaya devam
edecek. Hem ülkemize hem de toplumsal gelişime hizmet eden çalışmalarla değer yaratmayı hedefliyoruz” dedi.
Coşkunöz Savunma ve Havacılık, Güney Kore merkezli dünyanın en önemli havacılık kuruluşlarından biri olan KAI firması ile KUH
Surion helikopter projesi için Seul’de Uluslararası Adex Havacılık ve Savunma Fuarı’nda bir araya geldi. Fuarda, helikopterlerin
en kritik parçası olan orta gövde montajı için masaya oturan iki firmanın yetkilileri, 10 yıllık üretim projesi için el sıkışarak kontrat
imzaladı. Yapılan anlaşma kapsamında 2017 yılı sonunda ilk sevkiyatı yapılacak helikopter gövdesinden 60 adet üretecek olan
Coşkunöz Savunma ve Havacılık, aynı zamanda iş ortağı olduğu Türkiye’nin önde gelen havacılık ve uzay sanayii kuruluşlarından
TAI firmasından sonra projenin büyüklüğü ve kullanılan teknoloji bakımından helikopter gövdesi üreten ilk firma olacak.
Durmazlar, Münih Metrosu’nun araç
gövdelerini üretecek
Durmazlar, Münih Metrosu’nun araç gövdelerini üretecek
Türkiye’nin ilk yerli tramvayı İpekböceği’ni üreten Durmazlar Makine, uluslararası arenaya açıldı. Durmazlar, Münih’te metro
ihalesini kazanan Siemens’in araçlarının gövdelerini yapacak. Siemens ile Dortmund metro aracı ihalesine de katılan Durmazlar,
yarışmanın lehlerine sonuçlanması durumunda buradaki araçları da Bursa’da üretecek.
Durmazlar makine, dünyanın 7’nci tramvay markası İpekböceği ile uluslararası arenada da boy gösterecek. Siemens için Münih’te
kullanılacak tramvayların gövdelerini üretmeye başlayacak olan Durmazlar, Dortmund metro aracı ihalesine de Siemens ile katıldı.
İhalenin önümüzdeki günlerde sonuçlanması bekleniyor.
2016 başında üretim başlayacak
Durmazlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Durmaz, “Münih tramvay ihalesini kazanan Siemens tramvaylarının gövdesini
Bursa’da üreteceğiz. Toplam 264 aracın yer aldığı ihalede 20 aracın sözleşmesini imzaladık. 2016 başında üretim başlayacak.
İhalenin lehimize sonuçlanması halinde üretim 2016’da başlayacak.
60 Kasım - Aralık / 2015
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
SES3000’den, Takım Tezgahlarında Endüstri
4.0’ın yol haritası
SES3000 Genel Müdürü Dr. Müh. Erdal Gamsız, ‘Çağımızın Dördüncü Sanayi Devrimi’ olarak adlandırılan
Endüstri 4.0 konusunda, ‘küresel pazarda fark yaratma’ konseptine uygun olarak üretilen i-Direct’i kaleme aldı.
Ülkemizde ve dünyada Endüstri 4.0’ın gelişmeye başladığı
bugünlerde, sanayileşmenin ve üretimin temelinde; ürünlerin
belirli toleranslar içerisinde standartlara uygun olarak,
insanı ve çevreyi de koruyarak en verimli şekilde üretilmesi
ve özellikle ürünler üzerindeki parçaların sorunsuz şekilde
birbirinin yerine kullanılabilmesi yatmaktadır. Bu ürünlerin
hızlı, ekonomik ve en verimli yöntemle üretilmesi için sürekli
olarak bilimsel çalışmalar ve araştırmalar yapılmakta; elde
edilen sonuçlar, yeni üretim tekniklerinin doğmasına veya
mevcut olanların geliştirilmesinde kullanılmaktadır.
Ülkemiz sanayisinde, Temel üretim makinaları olan CNC
Takım Tezgahları önemli yer almaktadır. Çeşitli amaçlara
hizmet veren CNC Tezgahlar, ilerleyen teknolojik gelişmelerle
birlikte, ülkemiz sanayisine büyük yenilikler katmıştır.
1994’ten beri Türkiye distribütörü olduğumuz ve yaklaşık
3 bin 500 adet Makinayı sanayicilerimizin hizmetine
sunduğumuz, önde gelen CNC Takım Tezgahı Üretici firması
olan YCM (SUPERMAX) MACHINERY de, yeni geliştirmiş
olduğu teknolojileri ve trendleri Türkiye distribütörü aracılığı
ile ülkemiz sanayisinin hizmetine sunmaktadır. YCM, yeni
modeller geliştirirken, müşteri taleplerini ve ihtiyaçlarını
göz önünde bulundurmanın yanı sıra; hassas, kaliteli,
hızlı ve verimli kalıp/parça işlemek için Takım Teknolojisi,
Gelişmiş CAM İşleme Stratejisi, Makine Ekipmanları ve
kontrol sistemleri, elektronik, PLC, Macro Yazılımlar, vb. diğer
kritik faktörleri de göz önünde bulundurmaktadır. Bunun
yanı sıra verimliliği ve kaliteyi artırmanın en önemli kriteri
olan üretim takibi konusunda da YCM müthiş bir yeniliğe
imza atmıştır. YCM‘nin geliştirdiği i-Direct ile şimdi 7/24 ve
arada insan faktörü olmadan, zaman ve mekan kavramı
olmadan, akıllı telefonlarla dahi üretiminizi takip edebilir
62 Kasım - Aralık / 2015
ve yönetebilirsiniz. i-Direct, fabrika üretim hattında çalışan
CNC Tezgahların uzaktan izlenmesi için YCM tarafından
geliştirilmiş bir yazılımıdır. i-Direct, tüm CNC Tezgahlara
veya tek bir tezgaha ait olan; çalışma, bekleme, hazırlık, arıza
ve tezgahın kapalı olduğu zamanları (tarihleri ve süreleri ile),
işlenen parça adetlerini, kullanıcının çalışma bilgilerini hem
sayısal hem de grafiksel olarak gösterir. Çubuk, pasta grafik
veya sayısal raporlarını; günlük, haftalık, aylık, çeyrek yıl,
yarıyıl ve yıllık alabildiğiniz gibi, belirtilen tarihler arasında da
alabilirsiniz. Tüm bu verileri çeşitli formatlarda ve özellikle
excel formatında da kullanıcılara sunar. Tezgahlar alarm
verdiğinde, sistem alarm sinyalini alır almaz, ilgili kimselere
anlık mesajlar e-mail ya da SMS yoluyla gönderilir. Tüm
CNC Tezgahlar bir server ağına ETHERNET bağlantısı
yardımıyla bağlanır, serverdan ise buluta çıkarmak ve bulut
üzerinden bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar, vb. ile yer ve
zaman kavramı olmaksızın verilere ulaşmak mümkündür.
i-Direct sistemi, direk olarak kullanıldığı gibi aynı zamanda
firmanızdaki mevcut olan ERP üretim takip sistemlerinizle
de entegre çalışabilmektedir. Tüm bu verileri makineye
bağlandığı günden itibaren arşivler, istenildiğinde veya ihtiyaç
duyulduğunda geriye dönük geçmiş verilere ulaşabilirsiniz.
i-Direct sayesinde yöneticiler, anlık ve en güncel hali ile CNC
Tezgahları üzerindeki üretimlerini, fabrika dışından dahi akıllı
telefonlar vasıtasıyla istedikleri zaman kontrol edebilirler.
Özellikle son yıllarda, küresel pazarda rekabetin fazlasıyla
artması ve kazançların düşmesi sebebiyle, buna ilaveten
dünyadaki malzeme ve enerji kaynaklarının azalması da
göz önünde bulundurulursa, üretimde verimlilik ön plana
çıkmaktadır. Verimliliği sağlamanın en önemli kriterlerin
başında, üretimi doğru bir şekilde, doğru zamanda takip
etmek ve eksiksiz verilere göre yönlendirmek gelmektedir.
Bu konuda YCM (SUPERMAX) Machinery, sanayicilerimizin
hizmetine insan hatalarına imkan tanımayan ve arada insan
faktörü olmadan verileri toplayıp sunan i-Direct Üretimi
İzleme ve Takip Sistemini çözüm olarak sunmaktadır.
FARO ® EdgE ScAnARm Hd
TASARIM, ÜRETİM VE KALİTE
SÜREÇLERİNDE A’DAN Z’ YE TEK ÇÖZÜM!
İster fikstürlerinizi ölçün, ister kalite kontrol aşamasında tüm tolerans dışı noktaları tespit edin yada montaj testleri gerçekleştirin!
LLP HD Lazer tabancasıyla temassız nokta bulutu oluşturmak yada farklı
Problarla temaslı ölçüm yapmanın en pratik ve güvenilir yolu FARO Edge
ScanArm LLP HD. İşiniz neredeyse ölçüm sisteminiz orada!
Kurumunuzda ücretsiz olarak bir DEMO sunumu
yapmamızı istermisiniz?
Bizi arayın: +90 216 688 08 97
www.faro.com/otomotiv
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Tezmaksan, CNC Operatörünün El Kitabı
projesini tamamladı
35 yıldır makina sanayi sektörüne servis, yedek parça, eğitim, bakım, CNC ve universal tezgahların temini ve satışı
gibi çeşitli konularda hizmet veren Tezmaksan Makina, eğitim sektörüne yönelik çalışmalarına da hızla devam ediyor.
Kitabın içeriğinde ise: CNC operatörü kimdir, CNC takım
tezgahları, NC ve CNC tarihçesi, CNC torna tezgahları,
CNC işleme merkezleri, CNC tezgahlarında kullanılan iş
parçası bağlama aparatları,
CNC takım tezgahlarında
kullanılan kesici takım bağlama aparatları, CNC takım
tezgahlarında kullanılan kesici takımlar, CNC tezgahlarında
kullanılan kesme sıvıları, CNC tezgahlarında bakım, CNC
tezgahlarında hesaplamalar, CNC takım tezgahlarında
eksenler, CNC tezgahlarında kullanılan kontrol üniteleri,
CNC program terim ve anlamları, CNC torna tezgahlarında
G ve M kodları, CNC torna tezgahlarında G kodları, CNC
işleme merkezi için G ve M kodları, CNC işleme merkezi
G kodları, CNC işleme merkezi M kodları gibi konulara
değinilmiştir. CNC Operatörünün El Kitabı ücretsizdir.
www.tezmaksan.com’dan talep formunu doldurarak talep
edebilirsiniz.
Tezmaksan, kitapla ilgili yorum ve değerlendirmede bulunmak
isteyen tüm öğrenci ve eğitimcileri, 13 Aralık 2015’te 12.00’de
Bursa Endüstri Zirvesi’nde 2’nci Hol, 212A standında bekliyor.
Kurulduğu günden bugüne düzenlediği seminerler,
eğitim programları, staj imkanları ve öğrencilere
verdiği uygulamalı eğitimlerle her fırsatta eğitime
verdiği önemi gösteren Tezmaksan Makine, geleceğin
mühendislerinin yeni teknolojileri takip ederek kendilerini
daha da geliştirebilmesi amacıyla teknik liseler, dernek
ve üniversitelerle yapılan işbirliklerine; eğitim alanındaki
kurumsal sosyal sorumluluk projelerine verilen maddimanevi desteklerle göstermeye gayret etmektedir.
2015 başında Tezmaksan Makina Pazarlama Ekibi ve
Makina Yüksek mühendisi Hamit Arslan’ın emekleri
ile hazırlanan ve tüm değerli öğrencilere ulaştırılması
hedeflenen; gençlere mesleki anlamda yol gösterecek olan
“CNC Operatörü El Kitabı” projesi tamamlandı.
64 Kasım - Aralık / 2015
Hamit Arslan kimdir?
1958 yılı Gümüşhane’de doğdu. 1977 yılında Ankara Yüksek
Teknik Öğretmen Okulu’na girdi ve 1981 yılında Tesviye
bölümünden mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
1987 yılında İngiltere’ye gönderildi. Wigan College of
Technology’de CNC Takım Tezgahları ve CAD/CAM konularında
eğitim gördü. 1990 yılında M.E.B tarafından, FESTO firmasında
Pnömatik - Elektropnömatik ve PLC konularında eğitim
görmek üzere Avusturya - Viyana’ya gönderildi. 1993 - 1996
yılları arasında Çukurova Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık
Fakültesi’ nde CAD/CAM konusunda Yüksek Lisans eğitimini
tamamladı. Mersin Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık
Fakültesi’nde CNC dersleri verdi. Halen Adana MYO’da
öğretim görevlisi olarak da CNC, CAD, CAD/CAM konularında
ders vermektedir. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ve özel
sektör firmalarında; teknik, eğitim ve İSG konularında da
danışmanlık yapmaktadır.
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Geri kazanıma uygun yeni vibrasyon kimyasalları BVA’da…
Walter Trowal, metal parçaların yüzey işlemi için çevre dostu ürünler sunuyor.
Üstelik bu ürünler, yüksek bir proses güvenirliği de sağlıyor.
Walther Trowal Almanya, kullanılan suyun sertliğinden bağımsız olarak metal parçaların yüzey işlemi için çeşitli kimyasallar
üretir ve bu kimyasallar işlem sırasında aşırı köpük yapmayarak prosesin verimli olmasını sağlarlar. Ayrıca Trowal’ın bu yıl
piyasaya sürdüğü %100 sentetik temizleme kimyasalları (Trowal KRA, Trowal SGK ve Trowal KRS) çevreye zarar vermeyerek
daha temiz bir çevreye katkı sağlar.
Trowal temizleme kimyasalları su sertliğinden bağımsız çalışabilmeleri dışında yüksek bir proses güvenirliği de sağlar. Bu
kimyasallar mükemmel temizleme, yağ alma ve korozyon koruma özelliğine sahiplerdir ayrıca malzemeye parlak bir görünüm
kazandırırlar. Yağ ile çok çabuk reaksiyona girerek malzeme üzerinden hızlı bir emilim sağlar ve daha sonra su yardımı ile
vibrasyon makinasından dışarı kolayca atılırlar. Az köpük yapan sentetik kimyasallar bu sayede mükemmel bir korozyon koruma
etkisi bırakırlar.
Vibrasyon ile yapılan temizleme işlemlerinde su ve kimyasalın geri kazanılması tercih edilir. Böylece su ve kimyasaldan ciddi bir
şekilde tasarruf edilir. Ayrıca atık maliyetleri minimuma çekilir. Trowal KRA kimyasalı universal temizleme, yağ alma ve korozyon
dayanımı kazandırma kimyasalıdır. KRA kimyasalı tüm metaller de kullanılabilir. Genellikle çapak alma ve temizleme prosesleri
için tercih edilen bir kiyasaldır. Trowal SGK kimyasalı ise özellikle yağ alma için geliştirilmiş Aluminyum, Paslanmaz Çelik ve
Zamak için uygundur. SGK çok güçlü bir yağ temizleme kimyasalıdır, yüzeye yapışmış yağları bile sökebilir. Trowal KRS kimyasalı
kolaylıkla korozyon olabilecek demir alaşımları için geliştirilmiş. Bu kimyasalın içinde metal parça üzerinde koruyucu bir tabaka
oluşturacak özellik bulunmaktadır. Trowal santrifüj arıtma sayesinde bu kimyasalların geri kazanımları mümkündür.
Kasım - Aralık / 2015 65
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
HxGNLive, Big Data ile fark yarattı
Hexagon, 19-21 Kasım 2015 tarihlerinde, yeni ürünlerini tanıtmak için hem müşterilerini hem basın
mensuplarını ağırladığı çok yönlü bir konferans düzenledi. TT Magazin, son teknolojilerin sanayi ilgilileriyle
buluştuğu sergi alanı ve yeni teknoloji trendlerinin değerlendirmesinin yapıldığı panellerin gerçekleştiği
HxGNLive için Hong Kong’taydı. Asiaworld Expo’da gerçekleşen konferansa dünyanın dört bir yanından gelen
3 bin kadar ziyaretçi iştirak etti.
Hexagon
Her markanın bir hikayesi var ancak Hexagon’un hikayesi biraz uzun bir zaman dilimine uzanıyor. Hexagon’un
neredeyse sanayi devrimine uzanan bir öyküsü var. 1800’lü yılların başında faaliyetlerine başlayan Hexagon’un
200 yıllık geçmişi, Kern & Co Şirketi’ne dayanıyor. Şirket, İsviçre’nin Aarau kentinde kuruldu. Bu başlangıcı,
1833’de ABD’de Brown & Sharpe’in kuruluşu izledi ve kısa sürede takım tezgahları endüstrisinde en güçlü ve
tanınan markalardan biri haline geldi. İsviçre’de başlayan oluşum geçen 200 yıllık sürede Almanya, Fransa,
İsrail, ABD gibi ülkelere yayıldı ve distribütörlükleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanında yer aldı.
Hexagon Metrology
Takım Tezgahı sektörünün doğrudan bir parçası olan Hexagon Metrology, 1992’de İsviçre’de kuruldu. Hexagon
Metrology, Hexagon Group’un bir kolu olan Hexagon Measurement Technologies’in bir parçasıdır. Hexagon
Metrology; otomotiv, havacılık, enerji ve sağlık gibi sektörlerde tüm endüstriyel metroloji uygulamaları için ürün
ve hizmetleri dünyaya sunuyor. Tasarım ve geliştirmeden; üretim, montaj ve son kontrole kadar bir ürünün tüm
yaşam döngüsü boyunca işlenebilir ölçüm bilgisi ile müşterilerine hizmet veriyor.
66 Kasım - Aralık / 2015
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Hexagon Manufacturing Intelligence’ın
üretime teşvik eden ana değerleri
Asiaworld Expo’da düzenlenen HxgnLive konferansına
katılanlar ve Hexagon’u bir dünya markası yapan ana
değerlere yakından şahit oldu. 18 Kasım 2015 saat 14.00’te
yapılan açılış programında konuşma yapan Hexagon
CEO’su Ola Rollen, Hexagon’u Hexagon yapan kar odaklılık,
profesyonellik, müşteri odaklılık, yenilikçilik, girişimcilik ve
bağlılık ilkeleri üzerinde durdu.
Konferansın ardından
HxgnLive, konferans bitiminin ardından müşterileri ve tüm
katılımcıları için yoğun bir etkinlik takvimi bıraktı. HxGNLive,
Asya-Pasifik bölgesinde bulunan müşteriler ve Hong
Kong’a gelen endüstri profesyonelleri arasında kurduğu
ağ sayesinde özellikle pazarlarının ihtiyaçları, iş kültürü
ve fırsat arayışları ile dünyaya mükemmel bir platform
sundu. Ola Rollen: “Bu yeni bir deneyim… Dünyanın dört bir
yanından en iyi beyinleri bir araya getirdik ve onlara; yenilik,
motivasyon ve akıllı bir değişim yaratmak için yeni yollar
sağladık” sözlerini kaydetti.
CEO Ola Rollen, sürekli değişen dünyada akıllı bir değişim
yaratmak için dünyanın her yerinden 3.000’den fazla
ziyaretçi ve katılımcıya ev sahipliği yapmaktan memnuniyet
duyduklarını dile getirdi. Hexagon’un faaliyetleri arasında
akıllı değişim ve şekillendirme ilkesini yansıtıldı ve değişim,
ilerleme şekli ve geleceğin şekillendirilmesi hususunda
örnekler verildi. Ola Rollen “İçinde yaşadığımız dünya, her
zamankinden daha fazla dinamik ve karmaşık... Zorluklar
ve fırsatlar şekil alıyor ve sürekli değişiyor” sözleriyle bu
değişim ve şekillendirmelerin çekirdeğinden bahsetti.
En gözde paneller
19 Kasım’da gerçekleşen panellerin arasında Metroloji,
Üretim, Otomasyon ve Sanayi Zirvesi, Endüstri 4.0 oldukça
ilgi gördü. Panellerin arasına; vizyoner uygulamalar, küresel
liderlik, ortaklık ve yenilik, müşteri mükemmelliğini tanıyan
“Hexagon Şekillendirme Değişim Tanıma Programı” da
dahil edildi.
Big Data: 3D Metrology
Açılış sırasında, Hexagon Başkanı ve CEO’su Ola Rollen
“veri nedir” ve “ne olmalıdır” sorularını cevaplamak adına
yaptığı açıklamada “akıllı şehirler kurulması ve geleceğin
akıllı fabrikalarının oluşması için büyük veriler talep
ediyoruz. Veri bazlı sistemler, cihazlar ve uygulamalar;
bu trendin oluşmasını sağlayacaktır” sözlerini kaydetti.
Geleneksel çözümler kullanılarak işlenen verinin,
büyüklüğü yakalama, yönetme, süreç ve analizi zorlu hale
getireceğini de dile getiren Rollen, konunun önemine dikkat
çekti ve Big Data’nın tüketici tercihlerini anlamak için bir yol
olarak, sosyal ağlar ve çevrimiçi kaynaklardan tarafından
oluşturulduğunun bilinen bir gerçek olduğunu dile getirdi.
Rollen, endüstriyel kaynaklardan gelen Big Data’nın,
potansiyel iş değerini daha fazla tuttuğunu ve bu
değerlerin; endüstriyel metroloji de dahil olmak üzere
çeşitli sektörlerce anlaşılacağını düşündüğünü belirtti.
Rollen, Big Data’nın otomotiv, havacılık ve elektronik gibi
sanayi sektörlerindeki üretim niteliğini de yükselteceği
inancını taşıdığını yineledi.
Big Data, Metroloji-sanayi karmaşıklığını ortadan
kaldıracak ve potansiyel verimlilik iyileştirmelerine katkıda
bulunacak bir oluşumdur. Paylaşılan bilgiler çerçevesinde
Metroloji’nin, daha gelişmiş kullanım oranları ile üreticilerin
işe entegrasyonunu kaliteli hale getirdiği kabul edilmiştir.
Kasım - Aralık / 2015 67
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Sanayide çeşitli trendlerin doruk noktası ise: Temassız
alan ölçümleri, muayene süreçleri ve % 100 boyutsal süreç
kontrolünün otomasyonudur. Bu otomasyonlarla hacim,
zenginlik ve kullanılabilirlik artmaktadır. Ola Rollen’ın
görüşlerine göre, çağımızda bu otomasyon sistemlerini
anlamak ve onlara göre hareket etmek için doğru araçları
kullanmak adına müthiş endüstriyel gelişmeler yaşanıyor.
LED’ler, optik cihazlar, çipler, bilgisayar ve ağ gibi
teknolojilerin temel evrimi ile 3D metroloji sistemlerinde
üretilen veriler son yıllarda ortalama on kat arttı. Böylece
ölçüm verileri, kapsamlı analizler sonucunda karşımıza
çıkmaya başladı ve sapma payları azaldı.
Teknoloji ve kurumsal ölçekli yazılım sistemleri, yatırım
için daha iyi bir yönetim, birlikte çalışabilirlik ve analitik
doğrulamayı amaçlamaktadır. Bu şekilde Big Data, önemli
operasyonel performansı artırmak hususunda önemli bir
araç olacaktır. Üretim entegre metroloji sistemleri esasına
göre faaliyet gösteren otomatik çözümler grubunda,
yenilikler sürekli geliştirilmektedir. Bir yandan, Big Data’lar,
sistemin karmaşıklığını azaltarak; teknisyenler, mühendisler
ve yöneticiler alanında daha geniş bir kitleye erişilebilir hale
gelmek için geliştiriliyor.
Hexagon Metrology artık, Hexagon Manufacturing Intelligence…
Hexagon Metrology, veriye dayalı endüstriyel üretim çözümleri alanında gitgide geliştirdiği yeteneklerini
yansıtmak üzere marka ismini değiştiriyor.
Hexagon Metrology, entegre endüstriyel üretimde geliştirdiği uzmanlık ve çözümlerini yansıtmak amacıyla marka ismini değiştirerek Hexagon Manufacturing Intelligence oldu.
Bu değişiklik aynı zamanda çalışma alanını, Hexagon’un
tüm endüstriyel süreçlerde kalite ve üretkenliği geliştiren
yazılım odaklı bilgi teknolojileri çözümleri sunma stratejisi
ile daha da yakınlaştırıyor.
Şirketin araştırma ve geliştirme alanındaki yatırımı, öncelikle ölçümü kalite odasından üretim noktasına taşıyan
sonrasında ise metrolojik verinin daha kapsamlı iş süreçlerinde kullanılmasına izin veren teknoloji devrimleriyle
sonuçlandı. CAD/CAM uzmanı Vero Software ve istatistiksel
proses kontrolde lider Q-DAS’ın da aralarında bulunduğu
yeni kazanımlar, işletmenin kapsamlı üretim teknolojileri
sunumunu daha da genişleterek marka ismini Hexagon
Manufacturing Intelligence olarak değiştirme kararını
tetikledi.
Hexagon Manufacturing Intelligence Başkan ve CEO’su
Norbert Hanke, “İşletmemizin yaklaşımı, müşterilerimizi
68 Kasım - Aralık / 2015
dinleyerek ihtiyaçlarını karşılama doğrultusunda gelişmek;
marka ismimizi değiştirmemiz de bu gelişimin bir sonraki
aşamasıdır” açıklamasında bulundu.
Hanke şu sözleri kaydetti: “Üreticilerin hız ve güvenle çalışması gerekiyor, bu nedenle, rekabete girmek ve sektörlerine öncülük etmek için gerekli süreç etkinliğini sağlayan; entegre sistemler ile tek tedarikçili çözümleri tercih ediyorlar.
Hexagon Manufacturing Intelligence olarak bu çözümleri
desteklemek için ideal bir konumdayız. Müşterilerimizin,
daha bilinçli karar vermesi açısından, veriyi analiz etmelerini ve kullanmalarını sağlayarak algılamak, düşünmek ve
harekete geçmek olarak adlandırdığımız bu sistemle, veri
yakalamayla sınırlı geleneksel metrolojinin ötesine geçiyoruz. Araştırmalarımızı, bu yetenekleri, müşterilerimize
kapalı devre üretim yaklaşımı sunacak şekilde birleştirmeye odaklamak istiyoruz. Bu yaklaşımda kalite üretkenliğe
yön verirken boyutsal metrolojideki temel yeteneklerimizi
de geliştirmeyi sürdürüyoruz.”
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Tayvan Ticaret Ataşesi’nden
DMS’ye anlamlı ziyaret
Tayvan Ticaret Ataşesi Philip J.P. Fan, DMS CNC Makine’yi Konya merkez ofisinde ziyaret etti.
Ziyarete Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu temsilcileri
de katıldı. Toplantıda, Tayvan-Türkiye ticaret hacminin
artırılması, iş ilişkilerinin geliştirmesi, turizm
faaliyetlerinin artırılması konuları görüşüldü. Tayvan’da
bazı global markaların Türkiye’de yatırım yapmaya
başladığını belirten Fan, sözlerine şöyle devam etti:
“Tayvan Türkiye’yi 2013-2015 yılları için stratejik
ülke olarak belirlemiştir. Son yıllarda birçok Tayvan
markasının Türkiye’de yatırım planları yaptığını biliyoruz.
Önümüzdeki yıllarda yatırımların artmasını bekliyoruz.”
Tayvan Türkiye ticaret verilerinden de bahseden Fan,
“2014 yılında; Türkiye’nin Tayvan’dan ithalatı 1.669
Milyar Amerikan dolarıyken, Türkiye’nin Tayvan’a ihracatı
0.173 milyar Amerikan doları. Önümüzdeki yıllarda Türk
işadamlarının Tayvan’a ihracat konusunda yeni fırsatlar
yakalayabileceğini düşünüyorum” dedi.
DMS CNC Makina’nın Tayvan ile 20 yılı aşan ve devam
eden iş ilişkileri hakkında Fan’a kapsamlı bilgi veren
Genel Müdür Mehmet Demirel, Türkiye’nin kalkınmakta
olan bir ülke olarak en çok yabancı sermaye ve teknoloji
intikaline ihtiyaç duyduğunu, bu açıdan da Tayvan’ın
sahip olduğu teknoloji gücünden yararlanmanın her iki
ülkenin de avantajı olduğunu belirtti. Demirel, sözlerine
şöyle devam etti: “Sadece ithalat yapacağımız bir
birliktelikten ziyade; Türkiye’ye Tayvanlı işadamları
tarafından daha fazla yatırım yapılması ve bu algı ile
Tayvan ile yatırımcılarımızın ticari ilişkilerinin artırılması
yönünde somut adımların atılmasına ülke olarak hazırız.
Geçtiğimiz Nisan ayında THY’nin İstanbul’dan Tayvan’ın
başkenti Taipei’ye başlattığı direk uçak seferleriyle
birlikte doğu ve batının merkezinde olan Türkiye’nin
stratejik önemi artmış, yolcu transferi ve mal dağılımı
ile de lojistik merkezine dönüşme konusunda önemli bir
adım atılmıştır. Başlatılan bu sefer sayesinde Türkiye ve
Tayvan arasındaki turizm canlanacak ve ikili ekonomik ve
teknolojik ilişkilerde artacaktır. ”
DMS CNC Makina yetkilileri, Philip J.P. Fan ve
beraberindeki Tayvan heyeti; Konya Sanayi Odası’nı
ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerinde aynı konulara vurgu
yapılarak ilişkilerin daha geniş bir yelpazede genişleterek
daha farklı sektörlerde de ülkelerarası ithalat ve
özellikle Tayvan’a ihracatın geliştirilmesi için daha yoğun
çalışmalar yapılması gerektiği dile getirildi. Konya Sanayi
Odası yetkilileri de Tayvanlı işadamlarının Türkiye’ye
yatırım yapmaları konusundaki tavsiyelerini de
Fan’a ilettiler.
Kasım - Aralık / 2015 69
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
Tekyaz’ın SolidWorks 2016
Semineri fark yarattı
Tekyaz Teknolojik Yazılımlar ve Makina Tic. A.Ş. tarafından organize edilen “SolidWorks 2016 Semineri” 850
kişinin katılımı ile WOW İstanbul Hotel ve Kongre Merkezi’nde 14 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşti.
Türkiye’nin önemli sanayi kuruluşlarının çalışanları ve
temsilcileri ile mesleki/teknik eğitim kurumlarının ve
üniversitelerin öğretim görevlileri ile öğrencilerinin katılım
sağlamış olduğu etkinlik, Tekyaz Teknolojik Yazılımlar ve
Makina Tic. A.Ş. CEO’su Mustafa Erten’in açılış konuşmasıyla başladı. Erten, tüm katılımcılara teşekkür ederek
başladığı konuşmasında Türkiye’nin mühendislik yazılımları
kullanımında ve bu yazılımların gelişmesine katkı sağlama
alanındaki etkinliğinden bahsetti. SolidWorks’ün gelişimi ile
ilgili 2014 yılında Amerika’da gerçekleşen lansman sırasında dünya üzerindeki tüm distribütör ve satıcılar aracılığı
ile toplanan geliştirme fikirlerinin oylanması sonucunda
listede ilk 10’a giren fikirlerin 4 tanesinin Türkiye’ye ait
olduğunu ve bunun haklı gururunu yaşadıklarını belirtti.
Etkinlik TEKYAZ Pazarlama Müdürü Gonca Tavukçu’nun
moderatörlüğünde devam etti. Mustafa Erten’in açılış
konuşmasının ardından SolidWorks’ün CEO’su Gian Paolo
Bassi tarafından yazılımın ve firmanın vizyonu hakkında
bilgiler verildi. Bassi yaptığı sunumda mühendislik çalışmaları için komple çözümler sunan SolidWorks’ün dünya
üzerinde 244 bin firma ve 29 bin eğitim kurumu tarafından
kullanıldığını, mühendislik yazılımları sektöründe %34’lük
bir global pazar payına sahip olduğunu, 110 binden fazla
sertifikalı kullanıcısı bulunduğunu, 71 ülkeden 725 partner
ve 320’den fazla distribütörlerinin bulunduğunu belirtti.
Bassi, yazılım hakkında verdiği genel bilgilerin ardından
70 Kasım - Aralık / 2015
tasarım işinin komple bir konsept olduğunu, inovasyonun
gelişim için olmazsa olmaz olması gerektiğini ve tasarımın
düşünülenin aksine düşünceden pazar sunumuna kadar
devam eden bir zincir olduğundan bahsetti. Dünyanın
hem teknolojik hem de sosyal olarak inanılmaz bir hızla
değiştiğini ve geliştiğini, bu sebeple de 3D yazıcı, 3D yazıcı
gibi yeni nesil üretim sistemlerini kullanmaya alışmamız
gerektiğini belirtti. Bassi’nin ardından SolidWorks Euromed Satış Başkan Yardımcısı Luca Rosettini tarafından
mühendislikte inovasyon ve verimlilik ile ilgili bir sunum
gerçekleştirdi. Rosettini yaptığı sunumda mühendislikte
veri analizi ve verimliliğin hangi kriterlere göre gerçekleştirilmesi gerektiği ile ilgili bilgiler verdi. Edüstrinin hayatımıza girmesi ile de yaşam tarzımızın büyük bir değişim
yaşadığını belirten Rosettini, bugünlerde trend olan Edüstri
4.0 ile benzer şekilde mühendisliğin de zaman içerisinde evrim geçirdiğinden bahsetti. Bu kapsamda Rosettini,
James Watt tarafından geliştirilen buharlı makine motoru
ile başlayan 1760 – 1965 yılları arasında devam etmiş ve
endüstriyel çağ olarak adlandırılan “Mühendislik 1.0”, Pierre
Bezier tarafından 1966 yılında geliştirilen 3D CAD modeli
ile başlayan ve 1966-1995 yılları arasında devam etmiş ve
dijital çağ olarak adlandırılan “Mühendislik 2.0”, 1997 yılında eş
zamanlı olarak gerçekleşen Toyota tarafından üretilen dünyanın ilk hibrit arabası ve NASA’nın Mars’a gönderdiği sonda ile
başlayan ve 1996 – 2015 yılları arasında devam etmiş ve bilgi
çağı olarak adlandırılan
SEKTÖRDEN
www.ttmagazin.com
“Mühendislik 3.0”, 2015 yılında makinaların birbiriyle
haberleşerek çalışmasıyla başlayan ve tahminen 2035’e
kadar devam edecek olan ve otomasyon çağı olarak
adlandırılan “Mühendislik 4.0” hakkında bilgiler verdi.
Rosettini mühendisliğin gelişimi ile ilgili sunumunun ardından
Türkiye’nin CAD programlarının kullanımı ile ilgili son 8 yıldaki
büyük gelişiminden bahsetti. Bu kapsamda; “Dünyada CAD
programlarının kullanımında 2007 yılında Türkiye’nin 17.
sırada yer alırken 2015 yılına gelindiğinde 11. sıraya yükseldi.
Bu gelişim CAD programları dışındaki analiz programları,
veri yönetimi alanlarda çok daha büyük oldu. CAD dışındaki
alanlarda Türkiye 2007 yılında dünyada 34. sırada yer alırken
bugün 14. sırada yer aldı.” dedi.
Açılış sunumlarının ardından SolidWorks’teki yeniliklerin
katılımcılara aktarılması kısmına geçildi. Tekyaz Genel Müdür
Yardımcısı İlker Uludağ ve Teknik Destek Müdürü Övünç
Büke SolidWorks 2016 Yeniliklerini hazırlamış oldukları “Kim
SolidWorks 2016 İster?” konseptli sunumları ile izleyicilere
aktardı. Yapılan tiyatral gösteride TEKYAZ satış ekibinden
Emrehan Çimentepe ve Erdinç Uzel rol aldı. Rollerini oldukça
başarılı bir şekilde oynamalarının yanı sıra katılımcılar
tarafından da çok olumlu tepkiler aldılar. Çoğu katılımcının
SMS destekleri ile interaktif bir şekilde oynana yarışma
oldukça yoğun bir ilgi gördü. Bu kısımda katılımcılar eğlenceli
dakikalar geçirdi. SOLIDWORKS 2016 Yeniliklerinin diğer
tüm bölümleri Tekyaz Teknik Destek Müdürü Övünç Büke
tarafından gerçekleştirildi.
Tekyaz Ödül Töreni
Tekyaz seminerinde geçen sene ilk defa başlatılan ödül töreni
bu sene de gerçekleştirildi. Tüm SolidWorks Multi Product
(Entegre Ürünlerin tamamı) sahibi olan ve SolidWorks bakım
anlaşması yapan Akım Metal’den Abdullah Boyet’e, Aydınlar
Yedek Parça’dan Murat Yavuz’a, Durmazlar A.Ş.’den Yaşar
Ramiz Şimşek’e, Forma Makina’dan Taner Zafer Takmaz’a,
Altuntaş’tan (Obial) Teyfik Eren Erez’e, Samet Kalıp’tan Ahmet
Çapur’a, Simfer’den Ali Narin’e, Teksan Jeneratör’den Hürcan
Sevinçli’ye, Coveris’ten Gülbahar Koç’a ödülleri Tekyaz Genel
Müdürü Mustafa Erten ve Abonelik Müdürü Erdinç Uzel
tarafından takdim edildi.
Ödül töreninin ardından seminere sponsor olan firmalar
sunumlarını gerçekleştirdi. SIEMENS adına Özkan Dinler,
Lenovo adına Bahadır Bostancı, , Iscar adına Serkan Ekinci ve
Promis adına Emin Caner tarafından katılımcılara etkileyici
sunumlar yapıldı.
Seminer ile eş zamanlı olarak diğer salonlarda da eğitimler
ve modelleme yarışması gerçekleşti. SolidWorks Simulation
Gerçek Proje Uygulamaları ve SolidWorks Plastics sunumları
Tekyaz Analiz Uzmanı Onur Alpay tarafından gerçekleştirildi.
Bu sunumları takiben SolidWorks Composer ile Yeni Nesil/
Güncel Dokümantasyon Çözümleri ile Kıdemli Teknik Destek
Uzmanı Yiğit Candan tarafından sunum yapıldı. Son sunum da
“Teknik Resimsiz İmalat Çözümleri ” ile Teknik Destek Uzmanı
Seçkin Uslu tarafından gerçekleştirdi.
Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen seminerde yine bir ilk
yaşandı ve CNC İleri Teknoloji’nin desteği ile etkinliğin yapıldığı
kongre merkezinin önüne getirilen HAAS marka iki ayrı takım
tezgahlarında canlı kesimler yapıldı. Tüm kahve aralarında,
öğle yemeği bitiminde ve SolidCAM sunumu bitiminde canlı
parça kesimi gerçekleştirildi. SolidCAM İmachining Canlı Kesim
ve SolidCAM Yenilikler sunumları SolidCAM Teknik Destek
Müdürü Onur Elinç ve Teknik Destek Sorumlusu Levent Uysal
tarafından gerçekleştirildi. CNC İleri Teknoloji Satış Müdürü
Alper Mangır’ın gerçekleştirdiği sunum canlı parça kesiminden
hemen sonra gerçekleştirildi. “Parça İmalatında Verimli
Çalışma Yöntemleri”ni anlatan Mangır’ın sunumu katılımcıların
dikkatini çekti.
Sunumlar haricinde Modelleme Yarışması her sene olduğu
gibi bu senede gerçekleştirildi. 100’ün üzerinde yarışmacının
olduğu bir oturum gerçekleştirildi. Tüm gün istenildiği zaman
girilen yarışmada belirli bir süre içerisinde verilen SolidWorks
Modelleme sorusu cevaplanmaya çalışıldı. Yarışma sonucunda
birinci olan Tanju Bahadır’a tablet, ikinci olan Şendoğan
Yıldırım’a 1 TB harici disk, üçüncü olan Cemil Çolakel’e optik
Mouse hediye edildi. Bu hediyeler haricinde tüm katılımcılar
arasında yapılan çekilişlerle SolidWorks indirim çekleri, iş
istasyonları, otel konaklamaları hediye edildi.
Seminer sonunda konuk konuşmacı olarak “Karanlıkta
Diyalog”un kurucusu olan Hakan Elbir, sunumuyla birlikte
katılımcılarda farkındalık yaratan ve ilgi uyandıran bir
konuşma yaptı ve ilgi odağı oldu. Seminerin fuaye alanında
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından SolidWorks
ile tasarlanan araçlar yer aldı. Öğrenciler gururla neler
yaptıklarını katılımcılara aktadırlar.
Kasım - Aralık / 2015 71
TEKNİK YAZI
www.ttmagazin.com
Tüm sektörlerin altın anahtarı:
Stratejik Planlama
Hangi sektör olursa olsun strateji ve planlama; şirketlerin yol haritasıdır. Hele ki pazar ve ekonomi dengelerinin
bir anda değişebildiği günümüz dünyasında strateji ve planlama; şirket ve kurumlar altın anahtar niteliğindedir.
Ancak “Nasıl Bir Stratejik Planlama” olacağı konusunda fikir sahibi olmak, en zorlu kapılar bile açar. TÜBİTAKTÜSSİDE Başuzmanı ve Araştırmacıları “Nasıl Bir Stratejik Planlama” konusunu TT Magazin için kaleme aldı.
Barış Çarıkcı ( TÜBİTAK-TÜSSİDE/Başuzman)
Nurefşan Gül ( TÜBİTAK-TÜSSİDE/Araştırmacı)
Burcu Deniz Tülek (Araştırmacı)
Strateji Kavramı
Strateji kavramı askeri bir kavram olarak doğmuş,
savaş sonrası 1950 yıllardan başlayarak şirketlerin
küreselleşmesi sürecinde organizasyonlar açısından da
anlam ifade edecek bir kavram olmuştur. Sözlük anlamı
(Türk Dil Kurumu) incelendiğinde “Bir ulusun veya uluslar
topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara
en fazla desteği vermek amacıyla politik, ekonomik,
psikolojik ve askerî güçleri bir arada kullanma bilimi ve
sanatı” olarak belirtilmektedir. Organizasyon açısından
ise strateji “Bir organizasyonun temel amaçlarının ve
hedeflerinin belirlenmesi ve bu amaçlara ulaşabilmek için
gerekli kaynakların tahsis edilerek onların kullanımında
kabul edilen yollardır” şeklinde ifade edilmektedir. İster
sözlük anlamı ister organizasyon için anlamına bakalım
stratejiden söz edebilmek için bazı koşullar gereklidir.
İlk olarak strateji olabilmesi için bir hedef ya da amacın
olması, organizasyonun ileriye yönelik ulaşmayı arzu ettiği
sonuçları tanımlanmış olması gerekliliğidir. İkinci koşul
ise belirlenmiş amaç ve hedefler için kullanılabilecek
kaynakların sınırlı olması gerektiğidir. Sınırsız kaynaklar
ile bir strateji çizilemez. Strateji sınırlı kaynaklar ile amaç
ve hedeflere en iyi nasıl ulaşılabileceğinin politikalarını
belirlemektir. Örneğin Ankara’dan İstanbul’a 5 saat içinde
gitmek hedefi için alternatif birçok yol olmakla birlikte,
72 Kasım - Aralık / 2015
seçilen yol sınırlı kaynaklar ile bu hedefe en iyi nasıl
ulaşılabileceğini bulmaktır. Stratejinin doğru
tanımlanmış olması organizasyon için kritik bir süreçtir.
Yanlış belirlenmiş bir strateji organizasyonun tamamen
yok olmasına neden olabilir, diğer yandan organizasyon
doğru strateji tanımlamış iken taktik hatalar yapsa bile
nihayetinde başarıya ulaşır. Taktik hatalar muharebelere
benzer iken stratejiler savaşlar ile eşleştirilebilir. Kötü
taktikler ile muharebeler kaybedilebilir ancak nihayetinde
iyi bir strateji ile savaştan galip gelinebilir.
Strateji: Hedef için politika belirlemedir
Niye Stratejiyi Planlamak Gerekiyor?
Organizasyonlar için bu kadar hayati bir anlamı olan
strateji kavramı acaba başıboş bırakılabilir mi? Özelikle
kurumsallaşmaya çalışan organizasyonlarda en önemli
başlangıç noktası olarak stratejin planlanması ve
organizasyonun gelecek için kendine bir yol haritası
çizmesi kabul edilir. Stratejiyi planlamak demek, neyi, ne
zaman, nerede, niçin, nasıl ve kim tarafından yapılacağını
ortaya koymaktır.
TEKNİK YAZI
www.ttmagazin.com
Eğer strateji planlamaz ise organizasyon iki temel problem
ile karşı karşıya gelir. En önemli problem organizasyonun
kendini geleceğe proaktif olarak hazırlayamamasıdır.
Stratejiyi planlama süreci geleceğe yöneliktir, gelecekle
ilgili senaryolar çerçevesinde stratejiler oluşturulur.
Organizasyon gelecekte reaktif davranmaz, senaryolar
bazında tanımladığı aksiyomları uygular yani geleceği
okuyarak kendine yön çizer. Bu açıdan stratejik planlama
organizasyonun gelecek için oluşturduğu bir yol haritası,
bir ortak oyun planı olarak görülmektedir. Organizasyon
için önem arz eden ikinci konu ise stratejik planlamanın
organizasyon içinde organizasyon üyelerinin bağımsız
eylemler yerine ortak bir amaç etrafında bir araya
gelmelerini sağlamasıdır.
Stratejisi Olmayan Organizasyonun Çalışanları
Nasıl Bir Anlayış İle Strateji Planlanmalı
Stratejiyi planlamada dikkat edilmesi gereken birkaç
husus ön plana çıkmaktadır. İlk olarak stratejiyi doğru
tanımlamanın dışında stratejinin organizasyon tarafından
hayata geçirilebilir ve aktarılabilir olması çok daha
önemlidir. Çoğu organizasyon stratejiyi planlarken
stratejinin uygulanabilirliğini dikkate almamaktadır.
Çok iyi stratejiler geliştirilmiş olsa bile stratejiler hayata
geçirilmediği takdirde planlama süreci boşa zaman
harcamadır. Bu nedenle planlamanın hayata geçirilebilmesi
için stratejiyi planlamada başta üst yönetim olmak üzere
bütün organizasyonu için anahtar başarı faktörüdür.
Stratejiyi planlama süreci genel yaklaşım açısından
yukarından aşağıya doğrudur. Yani büyük gelecek
resim edilir ve bu geleceğe ulaşmak için gerekli olan
mikro planlar buna uygun olarak yapılır. Ancak stratejik
planlamanın kısıtlı kaynakların kullanımı için şablon
olduğunun unutulmaması gerektiği, eğer tanımlanan
stratejiler organizasyonel kaynakları aşıyorsa üstte
konulan hedeflerin düşürülmesi gerekmektedir. Bu açıdan
planlama süreci iki yönlüdür. Öncelikle yukarıdan aşağıya
doğru başlar, ancak kaynaklar yetersiz olduğunda aşağıdan
yukarıya düzeltmeler yapılır.
Stratejik Planlama Süreci
Stratejik planlama organizasyon içinde bir proje ekibi
ile hazırlanması önem taşımaktadır. Ekip içinde hem
ana iş birimleri hem de destek hizmet birimlerinin
yer alması gerekmektedir. Stratejik planın çıktılarının
oluşturulmasında üst yönetimin katılımı sağlanmalıdır.
Bunun mümkün olmadığı şartlarda ara dönemlerde en
üst yönetime çıktılar anlatılmalı ve onlardan onay alınarak
planlama süreçlerine devam edilmelidir. Çıktıların
raporlanması, gerekli veri toplama ve toplantıların organize
edilmesi için koordinasyon sağlayan kişi ya da birimlere
ihtiyaç vardır. Büyük organizasyonlarda işi koordine
edenlere koordinasyon birimi, çapraz fonksiyonlu olarak
değişik birimlerden gelerek planlamayı yapan ekibi proje
ekibi ve stratejik planlama süreci çıktılarını değerlendirip,
onaylayan, genel olarak en üst seviye yöneticilerden oluşan
bir yönlendirici komite yaklaşımı kullanılmaktadır. Genel
olarak stratejik planlama sürecini yönlendirecek, farklı
sesler ile organizasyon içinde körlüğü kaldıracak ikinci bir
yüze yani strateji danışmanına da ihtiyaç duyulur.
Stratejiyi planlamada değişik yaklaşımlar bulunmaktadır.
Her yaklaşımın kendine göre avantaj ve dezavantajları
bulunmaktadır. Aşağıda önerilen ve kullanılan model
temel olarak kalıplaşmış bir yapısı olan yeni kurulmakta
olan değil yaptığı işler konusunda belirli bir geçmişi olan
organizasyonlar için tasarlanmıştır.
Bu modelde organizasyon geleceğini çizmeden önce
mevcut durumunu (çevre analizi) analiz eder. Bu analiz
üç boyutta karşımıza çıkar. İlk boyutta organizasyon
için kaynakların ve yapının analizidir. İkinci aşama
organizasyonun yakın çevresi (paydaşları) ile olan yapının
analizidir. Son aşama ise organizasyonun dış çevresi
(politik, ekonomik, teknolojik, sosyolojik, ekolojik) ile olan
etkileşiminin analizidir. Son aşamada ise bu 3 boyuttan
alınan sonuçlar SWOT analizi altında birleştirilir. SWOT
analizi organizasyonun güçlü ve zayıf yönlerini, dışsal fırsat
ve tehditlerini ortaya koyar. SWOT analizi organizasyonun
dürüst olarak bütün yönleri ile bir fotoğrafının çekimidir.
Bu nedenle fotoğrafın çekilmesinden farklı açılardan bakan
paydaşların görüşlerinin alınması gerekmektedir. Sadece
çalışanların değil, müşterilerin, tedarikçilerin, stratejik
ortakların ve sektör uzmanlarının görüşlerinin alınmasında
fayda vardır.
Bir sonraki aşamada organizasyon çekilen fotoğrafa
bakarak bir gelecek planlamaya başlar. Kendisini 10-20
yıllık süreçte nerede hayal ettiğini (vizyon) ve hayaline
ulaşırken hangi çerçevede çalışacağını yani misyonunu
oluşturur. Vizyonuna ulaşırken dikkate alacağı temel
kriterleri, sadık kalacağı temel soyut kavramları belirler
(değerler). Vizyona ulaşmakta gerekli olan ara sonuçları
belirler (stratejik amaçlar). Balıklar açısından göle
ulaşmak vizyon iken, ulaşılacak ara sonuçlar stratejik
amaçladır. Kedi ve su ısıtıcısı ise SWOT analizi sonuçlarına
benzetilebilir.
Kasım - Aralık / 2015 73
TEKNİK YAZI
www.ttmagazin.com
Organizasyon stratejik planlama sürecine tanımlanan
amaçlara ulaşmak için gerekli sayısal hedefleri belirlemek
ile devam eder. Hedefler ise sayısal olarak ölçülebilir
ve izlenebilir sonuç ya da çıktılardır. Stratejik planın
izlenebilirliği bu hedefler üzerinden sağlanır. Organizasyon
stratejik hedeflerini belirledikten sonra amaç ve
hedeflerine ulaşmak için uygun politikaları yani stratejileri
belirlemesi gerekmektedir. Stratejilerinde belirlenmesi ile
birlikte stratejilerin ve hedeflerin önündeki riskler analiz
edilir ve risklere karşı neler yapılacağına yönelik tedbirler
alınır. Son aşamada organizasyonel hedefler ve stratejilere
bakarak kurumsal faaliyetler ve projeler tanımlanır ve
bütçe/kaynak ihtiyacı belirlenir.
Bir Kurum
74 Kasım - Aralık / 2015
Sonuç
Stratejik planlama organizasyonun içsel ve dışsal etmenler
üzerinden gelecek için bir yol çizmektedir. Stratejik
planı olmayan organizasyon tamamen dışsal çevrenin
sürüklemesi ile günlük politikalar ile yönetilir. Ancak
organizasyon stratejik planlama yapsa bile organizasyon
üyelerinin kabul etmediği ve içselleştiremediği bir stratejik
planın hayata geçirilmesi imkânsızdır. Stratejik plan içsel ve
dışsal çevre ile uyumlu çalışanlar tarafından benimsenmiş
ise başarılı olacaktır.
VİZYON
www.ttmagazin.com
MİKSAN,
“Made in Turkey” gururunu yaşatıyor
TT Magazin, TİAD üyesi makine üreticilerinin kapısını çalmaya devam ediyor. Türkiye’nin gözbebeği motor
üreticilerinden Miksan Motor’un fabrikasına gerçekleştirdiğimiz ziyarette, her türde kullanılabilecek motorların
A’dan Z’ye üretimine tanık olduk. Fabrikayı gezdiren Miksan Motor’un Genel Müdürü Yüksel Mesut ve kızı Ceyda
Mesut, gerçekleştirdikleri motor üretiminin her aşamasını TT Magazin ekibine anlattı.
Hasköy’deki atölyelerinde 1977 yılında 71 gövde tipli sincap kafes rotorlu asenkron motor imalatı ile motor
sektörüne ilk adımını atan Miksan, ürün çeşidini hızla geliştirerek 1982 yılında iç piyasada büyük bir pay oluşturan
boryağı devirdaim pompası imalatına ve en son olarak 2003 yılında vibrasyon motorları imalatına başlamış.
Büyümeye, 2003 yılında Bulgaristan’da ikinci fabrikasını kurarak devam etmiş.
Miksan Motor küresel pazarda rekabet ediyor
Miksan üretimini halen Beylikdüzü Organize Sanayi
Bölgesi’nde (BOSB) bulunan fabrikasında, 56 yapı
büyüklüğünden 132 yapı büyüklüğüne kadar 3 fazlı, 90
yapı büyüklüğüne kadar 1 fazlı daimi devre kondansatörlü
genel amaçlı asenkron motorlar, pompalar, brülör motorları,
vibrasyon motorları, özel milli ve özel flanşlı motorlar ile
sürdürüyor. Miksan’ın ürettiği motor ve pompalar, iç piyasanın
yanı sıra dış piyasada da geniş bir coğrafi alana ihraç ediliyor.
“Son 10 senedir para kazanmadım” diyen Yüksel Mesut’a
“niçin üretim yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda “sadece
alışkanlık” dedi ve ekledi: “Mesele yalnızca para kazanmak
değildir…”
Çok az bir sermaye yatırmış ve bugünlere gelmiş
Teknikerlik yaptığı Profilo’nun tedarikçilerinden bir firma
Yüksel Mesut’a “bu işi kuralım” demiş ve Miksan’ın macerası
böylece başlamış. “Sene 1977… Gel zaman git zaman,
bugünlere geldik” dedi Yüksel Mesut. 1982’de ortaklarla
ayrılmış ve yoluna yalnız devam etmiş.
Miksan, neden motor üretmeyi seçmişti? Yüksel Mesut’a
sorduğumuzda firmanın kurulduğu tarihe işaret edip
“O zamanlar Türkiye üretime açtı, ne üretseniz satardı…
Saygıdeğer sanayiciydik. ” diyerek yanıtladı. Miksan Motor,
şu anda 5 bin metrekarede üretim gerçekleştiriyor. Mesut,
“İşe başladığımızda 7-8 kişiyle çalışıyorduk. İki patronun
masası bile yoktu. Bir Çin motosikleti parası kadar sermaye
yatırmıştım bu işe” diye anlattı firmanın kuruluş sürecini.
Kasım - Aralık / 2015 75
VİZYON
www.ttmagazin.com
“İyi bir motor yoksa, takım tezgahı olmaz”
Türkiye’de motor üretmekten bahsederken “Makine Üreten
makineleri yapmak en önemlisi… Sanayimiz gelişirse
Türkiye Takım Tezgahları sektörü de gelişir. Biz de bunun için
komponentler üretiyoruz. İyi bir soğutma yoksa takım tezgahı
olmaz. İyi bir motor yoksa takım tezgahı yine olmaz” dedi
Yüksel Mesut.
Motorun bileşenleri: sac, rotor-mil, stator…
İlk adımımızı dökümhaneye attık. Alüminyum döküm,
fabrika bünyesinde yapılıyor. Dökümhanede, alüminyum
külçeler, devasa bir döküm makinasında yüksek ısıda
eritiliyor. Eritilmiş alüminyum, kalıplara konulup parça
elde ediliyor. Kalıptan çıkan alüminyum parçalar ilk birkaç
dakika, üzerinde dumanı tüterken izlenebilir. Rotor parçaları,
birazdan mil ile entegre edilmek için bir köşede bekliyor.
Günde 400 ila 600 arasında rotor parçası üretiliyor Miksan’da.
izliyoruz. Pres makinasında milimetrik ölçümlerle kesilen
plakalar perçinlenerek motorun statoru üretiliyor. Üretilen
statora, bobin malzemelerinin şase yapmaması için polyester
malzeme geçiriliyor. Buna “Ankoş takma” işlemi deniliyor.
Bobinaj
Bobinaj, motor üretiminin aşamalarından biri… Bakır tellerin
üzerine emaye kaplama yapılıp, üretilecek motorun tipi,
cinsi ve kullanım yerlerine göre bobinaj gerçekleştiriyor.
Bobinaj yapılan parçalar daha sonra sırasıyla; kaynak ve dikiş
işlemlerinden geçiyor. Miksan’da bu görev kadın çalışanların.
Atölyede elinde küçük bir kaynak aletiyle dikkatle tellere
kaynak yapan ve bobin tellerini birbirine diken kadınlar, adeta
maharetlerini ortaya koyuyor.
Montaj
Sonraki aşama montaj bandı… Bu bant üzerinde 150200 kadar zor parçalar; 400-500 kadar kolay parçalar
montajlanıyor. Montaj sırasında usta, seri değil özel üretim
gerçekleştiğini özellikle vurguladı. Ustaya, üretilen motorların
cinsini sorduğumuzda: Fan Motoru, Asansör Motoru, Kapı
motoru gibi çeşitlerin Miksan’ın ürün gamında yer aldığını
öğrendik.
Test aşaması
Montajlanan malzemeler artık şekil ve kimlik sahibi motor
ve pompalara dönüşüyor. Tabii ki üretim aşaması bununla
bitmiyor. Montajın ardından test aşaması var. Montajı
tamamlanmış bütün motor ve pompalar test aşamasına tâbi
tutulmadan paketlenmiyor. Test sorumlusu, “Ürünlerimiz
TSE’nin belirlediği tüm kalite kontrol testlerinden geçiyor.
Miksan Motor’da üretilen her ürün, TSE normlarına uygundur.
Aynı zamanda DIN, IEC normlarına ve CE’ye uygun olarak
imal edilmektedir” sözleriyle, uluslararası standartlara uygun
üretim gerçekleştirdiklerini belirtti.
Tezsan’ın makineleriyle karşılaşmak,
eski bir dosta rastlamak gibi…
Parça üretimi aşamasında bazı makineler dikkatimizi çekiyor.
Gövdesinde kocaman ve solmuş “Tezsan” yazan makineler
bunlar… Ceyda Mesut, “Yüksel Bey, bilhassa bu makinelere
çok kıymet verip özen gösteriyor” dedi. Zira her biri artık var
olmayan Tezsan’dan yadigardır. Antika değerindeki Tezsan
makinelerinin bugün hala çalışarak üretime dahil olması
insanı duygulandırıyor. Zaman zaman sesi, dili ve kimliği
olduğuna inandığımız makineler için büyük bir gurur olsa
gerek: Kapanmış bir fabrikanın ürettiği; eskise de imalat
yapabilen bir makine olmak… Çağın gerisinde kalsa da
üretimin bir parçası olmak…
Bir yandan da sacdan şeridinin pres makinasına gidişini
76 Kasım - Aralık / 2015
Siparişe göre üretim
Miksan Motor’un Satış ve Satınalma Sorumlusu Şenat
Vatansever, yıllık üretimden bahsederken “siparişlere ve
standart gidecek malzemelere göre” hedef oluşturduklarının
altını çizdi. Yıllık hedef konusundaki sorumuzu fazla ısrarcı
bulmuş olacak ki “Hedef görecelidir” diyor ve ekliyor: “Miksan
Motor olarak üretmek konusunda hiç sıkıntımız yok. Ancak
söz konusu satış olunca yıllık hedeflerin dışına çıkılabiliyor.”
VİZYON
www.ttmagazin.com
Avrupa başta olmak üzere 44 ülkeye üretim
2015 yıllı hedefi 50 bin adet motor ve pompa üretimi
olarak belirlenmiş. Miksan Motor’un ürünleri Bulgaristan,
Almanya, Danimarka, Finlandiya, İtalya ve Fransa başta
olmak üzere birçok Avrupa ülkesine satılıyor. Ancak
ihracat yapılan ülkelerin arasında Mısır, Malezya ve Beyaz
Rusya da var. “Arap ülkeleri için hiç çaba sarf etmedik, zira
hedef pazarımız Almanya, hatta rakiplerimiz de Alman
menşeili motor üreticileridir” dedi Şenat Vatansever.
Vatansever’in verdiği bilgiye göre genellikle motor talepleri
alıyor ve siparişe göre üretim gerçekleştiriliyor ve daha
çok devirdaim pompası ve tezgah soğutma için özel flanşlı
motorlar üretiliyormuş.
Proje ve tasarım odası
Satış bölümünden aldığımız bilgilerden sonra soluğu,
mühendislerin çalıştığı odada aldık. Bu oda tabiri caizse
Miksan Motor’un beyni… Dört mühendis genç bu odada
proje çiziyor ve uygulamaya koyuyor. Ar-Ge ve yeni
ürün geliştirme de bu odada gerçekleşiyor. Motor ve
pompa çizimleri, hidrolik tasarımlar, analiz ve testler;
kısacası mühendisliğe dair her şey yine bu odadan
çıkıyor. Teste tâbi tutulacak prototiplerin montajlarını da
mühendisler yapıyor. Mühendislerce, ürünler seri üretime
geçmeden; montajda karşılaşılacak hatalar saptanıyor
ve geliştirmeleri yapılıyor. 2010 yılından beri TÜBİTAK
Ceyda Mesut
Miksan Motor
Yüksel Mesut
Miksan Motor Genel Md.
ve KOSGEB projeleri almışlar ve pompayla ilgili projeleri
tamamlanmak üzere…
“Kimsenin üretmediklerini üretmek…”
Firma için saha araştırmasını Yüksel Mesut
gerçekleştiriyor. Miksan Motor olarak katılımcısı oldukları
pek çok uluslararası fuar da bu saha araştırmalarında
önemli rol oynuyor. Bu saha araştırmalarının sonucunda
çıkan misyon şu oluyor: Kimsenin üretmediklerini
üretmek. Yüksel Mesut’un üretmeye koyulduğu sıra dışı
mamüllerin Türkiye teknolojisi biraz geriden takip etse de;
fizibilitenin tamamlanma sürecinde motorlar satılmaya
başlıyor bile…
Yüksel Mesut kimdir?
1950’de Dobruca’da doğdu. 1971 mübadelesi ile
Bulgaristan’dan geldi. Bulgarca ve Rusça bilmektedir.
1972’de Profilo’da konstrüktör ve tasarımcı olarak çalıştı.
1977’de 4 ortakla birlikte Miksan Motor’u kurarak, motor ve
pompa üretimine başladı.
Miksan Motor ürün gamı
Miksan Motor’un ürün gamı içerisinde Vibrasyon motorları
arasında Üç Fazlı Vibrasyon, Bir Fazlı Vibrasyon, Mikro
Vibrasyon, AC/DC Konvertörlü Vibrasyon, Flanşlı Vibrasyon;
Elektrik motorları arasında Monofaze motorlar, Trifaze
motorlar, Brülör motorlar, Çift devirli motorlar ve özel
motorlar ve sayısız pompa türü yer alıyor.
Şenat Vatansever
Satış ve Satınalma Sor.
Kasım - Aralık / 2015 77
DOSYA
www.ttmagazin.com
Çağımıza damgasını vuran devrim:
Endüstri 4.0
Endüstri başlı başına bir tarih… Üstelik bu tarihe üç devrim sığdı. İlk sanayi devrimi su ve buhar gücü ile üretim
mekanizmasının üzerine kurulmuştu. Bunu, ikinci sanayi devrimi olarak elektrik enerjisi izledi. Daha sonrasında
ise üçüncü sanayi devrimi olan dijital devrim gerçekleşerek elektronik kullanımı başlattı. Şimdi de sektörün
kulisinde sanayi devrimlerinin dördüncüsü konuşuluyor. Endüstri 4.0 ne demek? Dördüncü sanayi devrimi
olarak adlandırılan Endüstri 4.0 çağımıza neler getirecek? Türkiye’de gerçekleşmesi konusunda, Endüstri 4.0’ın
önünde engeller var mı? Ülkemiz Endüstri 4.0’a, nereden ve nasıl müdahil olacak? Akıllı fabrikalar ve robotların
yapacağı devrim, çağımızda istihdam sorunu yaratır mı? Spekülasyonlar da dahil olmak üzere merak edilenleri,
Endüstri 4.0’ı gündemine alan ve yeni bir üretim biçimine geçmek için kolları sıvayan firmalara sorduk. İşte
Endüstri 4.0’ın bilinenleri-bilinmeyenleri ve sektörümüzün bu yeni devrimden bekledikleri…
Endüstri 4.0, geleceği inşa ediyor”
Nachi Türkiye Genel Müdürü Gökhan Kırmacı
Geleceği öngörmeye çalışmak; ülkelerin, kurumların ve
kişilerin hayatlarını şekillendirmede büyük önem arz
ediyor. Bu sebeple insanlarımızın, “gelecek” konusunda
beyin fırtınası yapması hayati derecede önemlidir.
Endüstri 4.0, sanayide geleceği inşa eden bir akım olarak
değerlendirilmeli…
Endüstri 4.0 olarak değerlendirilen akım, artık insanlığın
özne olarak şekillendirdiği bir boyutun çok ötesine
78 Kasım - Aralık / 2015
geçmiştir. İnsanlık, kendisini bekleyen inovasyon
devriminin basit bir nesnesi olarak, yaklaşmakta olan
değişimi beklemektedir. Konu fütürizm yaklaşımıyla
değerlendirildiğinde bu endüstriyel devrimin; insanlığa
neler vereceği, ne kadarını işlevsiz ve gereksiz kılacağı
bilimsel verilerle tespit ediliyor.
Türkiye’nin, dünyadaki büyük teknoloji üreticilerine
kıyasla çok geride kalması bir sürpriz değil... Ülkelerin
Ar-Ge’ye ayırdıkları bütçeler karşılaştırıldığında Türkiye,
bütçesinin %0,9’unu Ar-Ge’ye harcarken, gelişmiş ülkeler
ortalama %3 oranıyla Ar-Ge’lerini desteklemektedir.
Gelişmekte olan ülke seviyesinden, gelişmiş ülke
seviyesine yükselemememizin ana sebebi burada yatıyor.
Türkiye üretiminin neredeyse tüm alanlarına hitap eden
ürünlerimiz olması sebebiyle, Nachi Türkiye olarak
konuyu daha detaylı değerlendirebiliyoruz. Hakim
duruma gelecek olan bilgisayar-robot kontrollü üretim,
tüm dünyanın yaratmaya çalıştığı üretim sisteminin
elemanlarıdır. Bunları insanlığın düşmanı olarak görmeye
devam edip direnmeye çalışmak, gerçekliği ve bilimi
inkar etmek, çok uzakta olmayan üretim devriminin
medeniyetimizi ve geleceğimizi yok etmesine göz
yummak anlamına gelecektir.
DOSYA
www.ttmagazin.com
Yeni dünya düzeninde, üretim gücünden çok daha önemli
olan şey rekabet gücüdür. Yani aynı kalitede ürünü
ve teknolojiyi daha ucuza üretebilen şirket ve ülkeler
yaşamaya devam ederken, rakipleri piyasadan teker teker
çekilecektir.
Nachi olarak, çok farklı sektör ve alanlarda üretim
gerçekleştirmekteyiz. Bu üretimi: Robot, rulman, kesici
takım, hidrolik ekipmanlar, özel çelik, endüstriyel
makineler şeklinde sıralayabiliriz.
Ürünlerimizden hareketle bir değerlendirme yapalım:
Dünyadaki pazarlar değerlendirildiğinde, yukarıdaki
ürünlerden en büyüğü rulman sektörüdür. Toplam pazar
büyüklüğü 120 milyar doların üzerindedir. Ancak, elektrikli
araçların kullanımının artması, sıradan otomobillerde
kullanılan rulman sayısının azalması yol açacak. Bu da
globalde rulman pazarının küçülmesine sebep olacak.
Ancak diğer noktada, üretim maliyetlerini düşürme
sebebiyle robot, çok hızlı büyüyen sektörlerin başında
gelmektedir.
Şirket stratejilerini oluştururken, dünya üzerindeki
tüm gelişmeler uzun vadede şirketlerin hareketlerini
etkilemektedir. Endüstri 4.0 devriminin, net bit tarihi
olmayacak. Çünkü otomasyon temelli bu değişimin bir
sınırı yok. Otomasyonun ortaya çıkış noktası, kaliteli
ürünleri daha ucuza üretme talebidir. Yani insan gücü
girdisinin minimum seviyede tutulması esastır. Bir
fabrikanın tamamen insansız üretim yapabileceği
seviyeye gelene kadar Endüstri 4.0 tamamlanmış
sayılmaz.
Rekabet gücü, Endüstri 4.0’ın en büyük avantajı olacaktır.
Bir örnek verelim, Nachi’nin ürünleri içerisinde, global
olarak rekabetin en yoğun olduğu bölüm hidrolik ekipman
sektörüdür. Uzakdoğulu üretici sayısının çok olması, tüm
Japon ve Avrupalı üreticileri çok zorladı. Bu durumun
üstesinden gelmenin yolları arandı. Kaliteyi düşürmeden
üretim maliyetlerini azaltmanın sonucu olarak, tüm
fabrika robotik otomasyon sayesinde üretim kapasitelerini
artırdı ve üretim maliyetlerini azalttı. Günümüzde, Nachi
Hidrolik pompa gövde fabrikasında toplam çalışan sayısı
sadece 4’tür. Bu kişiler de üretimde veya montajda görevli
kişiler değil, robot operatörleridir. Üretim, baştan sona
kadar tamamen robotlarla gerçekleştirilmektedir.
Dışardan bakıldığında otomasyon veya Endüstri 4.0
kavramları, işçilerin işlerini elinden alacak bir algı
olarak gözüküyor. Ancak pratikte otomasyon kavramının
gelişmesi, işçilerin işsiz kalması ile değil; kalifiye olmuş
işçilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Endüstri 4.0 devriminde çok yol almış ülkelerin, başta
Almanya, Japonya ve Kore olmak üzere, hepsinin işsizlik
oranları, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere nazaran çok
daha az... Yani endüstride gelişme, işsizliği değil istihdamı
artırıyor.
Endüstriyel gelişmenin en büyük itici gücü, otomasyon
teknolojileridir. Bunların içinde servo motor ve sürücüler
ön plana çıkacak. Robot teknolojisinin de servo motordan
oluşması sebebiyle, daha fonksiyonel ve özel amaçlar
için üretilmiş robotlar piyasada olacak. İleride, gelişen
teknolojiyle çok daha küçük motorlarla büyük güçler
üretilmeye başlanacak. Böylece hidrolik ve pnomatik
sektörleri popülerliğini kaybedecek. Elektrikli araçların
artması, elektrik ihtiyacını artıracak. Nükleer santrallerin
ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla enerji açığı
kapatılmaya çalışılacak.
“Endüstri 4.0’ın itici güçleri var”
Siemens Genel Müdür Yardımcısı ve Dijital Fabrika Bölüm
Direktörü Ali Rıza Ersoy
Dünya, birbirine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu,
nesnelerin internet yoluyla veri toplayıp üretim sürecini
tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini
öne çıkaran yeni bir endüstriyel dönemin eşiğinde
bulunuyor.
18. Yüzyılda buhar makinesinin kullanılmaya başlanması,
100 yıl önce Henry Ford’un otomobil fabrikalarında seri
üretime geçilmesi ve 20. Yüzyılda IT ve bilgisayar kontrollü
sistemlerin kullanılmasıyla, endüstride üç devrim
gerçekleşti. Bu gelişmelerin her biri kendi döneminde iş
dünyasının dinamiklerini temelden değiştirdi. Endüstrinin
yeni çağı, yani Endüstri 4.0 ile de bu devrimlerin
dördüncüsünün yola çıktığını görüyoruz. . Bu yeni dönem,
kendi kendini düzenleyebilen, otonom üretim sistemleri
ve değer zincirindeki tüm adımlar arasında kapsamlı ağ
iletişimi ile desteklenen bir çözüm yaklaşımını vaat ediyor.
Kasım - Aralık / 2015
79
DOSYA
www.ttmagazin.com
Biz de Siemens olarak Endüstri 4.0’ı “Yaşam için üretim,
gelecek için teknoloji” çerçevesinde değerlendiriyoruz.
Siemens, ilk olarak Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0
kavramının önemli temsilcilerinden biri... Bu kapsamda
sahip olduğumuz vizyon ve bilgi birikimimiz ile global
endüstri piyasasının yanı sıra Türkiye’nin de Endüstri
4.0 rehberi olmaya hazırlanıyoruz. Endüstri sektörü
oyuncularının önceliği olan; verimlilik, pazara çıkış
süresinde kısalma ve esneklik arayışlarına, rekabeti
artıran yanıtlar sunuyoruz. Teknolojik inovasyonlarımız
aracılığıyla endüstriye önemli katkılar sağlıyoruz.
Türkiye’deki endüstriyel girişimlerin de daha üretken,
daha verimli ve böylece uluslararası arenada daha
rekabetçi olmalarını destekliyoruz. Türkiye, elbette bu
aşamada önemli bir oyuncu olabilir ancak öncelikle ülke
içi yatırımlar yapmak gerekiyor. Örneğin Türkiye’nin 2023
yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması
için yılda ortalama %8,5 oranında büyümesi gerekiyor.
Bu büyüme, teknolojilerin etkin ve verimli kullanımıyla
mümkün olabilir. Her şeyden önce nesnelerin internetinin
kullanıldığı iş süreçleri doğru bir şekilde yönetilmelidir.
Ülkemizde bilişim eğitimine daha yüksek bir ağırlık
verilmesi, yazılımcı ve programcılar yetiştirmek ve
nesnelerin interneti araştırmalarına hız kazandırmak
yenilikleri geliştiren tarafta olmamızı sağlayabilir.
Çok yakın bir gelecekte, ölçek ekonomisini
gerçekleştirmek için büyük miktarlarda ürün ve platform
üretilmesine ihtiyaç duyulacağı, bununla birlikte
kişiselleştirilebilir ürünlerin üretimi de oldukça önem
kazanacağı için endüstriyel süreçlerin öncelikli ihtiyacı
olan verimlilik, özellikle toplu üretimlerde gerekliliğini
daha fazla hissettirecek.
Dünyada üretim otomasyonunda elektronik ve
IT teknolojilerinin kullanılmasına 1960’lı yıllarda
başlandı. 2010 yılına geldiğimizde entegrasyon ve
optimizasyon tüm ürün tasarım süreçlerine dahil edildi.
2030 yılına kadar ise Endüstri 4.0 ile siber fiziksel
sistemlerin self optimizasyonunun gerçekleştirilmesi
planlanıyor. Yani geleceğin vizyonu olan Endüstri 4.0,
tüm yazılımlar ve networklerde ürün geliştirmeye,
üretim ve servis süreçlerinin iletişimine, makinelerin
ve ürünlerin gerçek zamanlı bilgi alışverişine, otonom
kontrol ve optimizasyonuna açılan bir kapıyı aralıyor.
Geçtiğimiz yıllarda üretimlerinde çoğunlukla ithalata
dayanan gelişmekte olan ülkeler de bu gelişime ayak
uydurmaya başladı. Bu ülkeler üretkenlik, verimlilik,
kalite ve dijitalizasyonlarını yükseltmek için endüstriyel
üretimlerini daha da profesyonelleştirmeye ihtiyaç
duyuyor. Üretim süreçlerine dijital teknolojilerin
dahil edilmesi de üretim gücünü hızlandırıp artırıyor.
80 Kasım - Aralık / 2015
Ekonomilerin büyümesi, ithalat-ihracat dengelerinin
değişmesi, farklı iş alanlarının oluşması şu an bildiğimiz
sistemde önemli değişikliklere yol açacaktır.
Siemens olarak, Dijital Kurumsal Platform adını
verdiğimiz tam entegre Otomasyon ve Sürücü Teknolojisi
ve PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) yazılımımıza
yönelik çok çeşitli bileşenler Endüstri 4.0 girişiminden
örnekler veriyor. PLM yazılımımız sayesinde ürün
tasarımı ve üretim sekansı planlama gibi fonksiyonların
aynı verilere erişmesi mümkün. Dijital Kurumsal
Platformumuz çerçevesinde, Endüstri 4.0 ile ilişkili
çok çeşitli ürünler sunuyoruz. Ayrıca, kendimizin ve
müşterilerimizin tesislerinde halihazırda Endüstri 4.0
uygulamasına ait teknik modüllerin birçoğu kullanılıyor.
Örneğin, NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı, Mars’a
gönderilen Curiosity aracının tasarımında bizim
geliştirdiğimiz PLM yazılımını kullandı; böylesine zorlu bir
ortamda ancak yoğun ve ileri bir simülasyon teknolojisi
sayesinde çalışması mümkün olan benzersiz bir ürün
için gerçekleştirilmiş öncü bir çalışmaydı bu. İkinci örnek
olarak, VW ile birlikte 17 yıllık bir pres üretim hattını
modernize ettik. Yazılımımız, dakikada ilave olarak iki
tekerlek göbeğinin üretilmesini sağlayan, kullanım
ekipmanlarını da içeren entegre bir simülasyon yaratmak
için kullanıldı. Bu sayede, 8 saatlik her bir vardiyada
yaklaşık 1.000 adet ilave parçanın üretilmesi mümkün
oldu ve aynı zamanda %40’a varan oranlarda enerji
tasarrufu sağlandı. Amberg’deki elektronik fabrikamızda
da sanal ve gerçek üretim süreçleri arasındaki
entegrasyon, sektörde örnek alınacak bir şekilde
tamamlandı. Fabrika, 1989 yılından beri boyutları hiç
değişmemiş bir üretim alanında çok az sayıda personel
artışıyla üretim hacmini yedi katına çıkarmayı ve bununla
birlikte inanılmaz bir kalite sunmayı başardı
Endüstri 4.0 uygulamasının gerçek anlamda hayata
geçirilme süreci henüz başlamadı. Bu uygulamanın
geliştirilme sürecinin yaklaşık 20 senede tamamlanması
bekleniyor. Bu vizyonun birçok unsuru bugün hazır ama
bu unsurların entegre bir bütün olarak birleştirilmesi
gerekiyor. Global anlamda ekonomiler, üretim
endüstrilerini güçlendirmek için büyük çaplı girişimlere
yatırım yapıyor. Üretim teknolojilerinde gelişen
dijitalleşme, endüstriyel girişimlerin gelecekle uyumlu
olması için yeni fırsatlar açıyor. Kısacası Endüstri 4.0
kendini hızla gerçekleştiriyor..
DOSYA
www.ttmagazin.com
Endüstri 4.0 ile tedarik zinciri, müşteriden tedarikçi ağına
kadar tüm süreci kapsayan bütünleşik bir çözümle ele
alınıyor. Ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsayan süreçte
müşteri ve tüketicilerin de sisteme dahil edilmesi ise
üretim süreçlerinde önemli değişiklikleri tetikleyecek.
Akıllı üretim süreçleri, akıllı ürünler ve uzaktan müdahale
edilebilir sistemler üretim süreçlerine yüksek seviyede
esneklik sağlayacak. Aynı zamanda müşterilerin sisteme
entegre edilmesine imkan vererek, müşteri istekleri
doğrultusunda düşük maliyetlerle özelleştirilebilen
ürünler üretilmesinin de yolunu açacak.
Türkiye’de, hızlı bir sektör olmasından dolayı şu an
otomotiv sektöründe kullanılmaya başlanan Endüstri
4.0 konsepti, ürünlerin pazara çıkış sürelerini kayda
değer oranlarda düşürüyor. Siemens olarak, Türkiye’de
verimlilik, kalite ve dijitalizasyonu yükseltmek için
endüstriyel üretimin daha da profesyonelleştirilmesi
gerekliliğinden yola çıkmak gerektiğine inanıyoruz.
Endüstri 4.0 kapsamındaki çalışmalarımızla -gelişmekte
olan bir ülke olarak- Türkiye’deki endüstri sektöründe
daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve
daha fazla esneklik sağlamayı hedefliyoruz.
İleri teknoloji, sanal süreçler ve yüksek optimizasyon
sunan Endüstri 4.0, ekonomik büyüme, istihdam, sosyal
istikrar, kalıcı değer, iş güvenliği ve daha fazla verimlilik
dolayısıyla yüksek yaşam standartları sağlamak için
ürünün tasarımından servisine kadar tüm aşamalarda
maksimum verimlilik ve üretkenlik sağlama potansiyeli
taşıyor. Bu açıdan istihdam sorunları çıkarmak yerine,
bu konularda daha yüksek verimlilik sağlayacağını
düşünüyoruz.
Halihazırda, makina ve sistemlerin bütünsel bir gelişim
yaşadığı bir dönemden geçiyoruz ve elbette bu, insan
becerilerinin de aynı şekilde gelişmesini gerektiriyor.
Ancak üretim süreçlerine sağladığımız tüm özerkliğe
rağmen, makinaların fonksiyonlarını hala insanlar
belirliyor. Üretim sistemlerinin çalışacağı kural ve
parametreleri mühendislerin belirlemesi gerekiyor.
Örneğin, herhangi bir malzemenin nasıl işleneceğini
insanlar biliyor. Ayrıca, üretimin özellikle hızlı bir
şekilde veya özellikle kaynak verimliliğini sağlayacak
şekilde yürütülüp yürütülmeyeceğine de insanlar karar
veriyor. Bu görev, çalışanların üretim süreçlerini daha
da derinlemesine anlamasını gerektiriyor. Buradaki en
önemli ve en fazla dikkat edilmesi konu bu teknolojilerin
doğru şekilde kullanılmasıdır.
Kişisel cihazlardan endüstrideki karmaşık sistemlere
kadar dünyamız hızla dijitalleşiyor. Makine ve sistemler
bütünsel bir değişimden geçiyor. Bilgi teknolojileri,
nesnelerin interneti, dijital üretim süreçleri ve bu
gelişmelerden kaynaklanan pek çok yeniliğin hayata
geçmesi Endüstri 4.0 devriminin itici gücünü oluşturuyor.
Milyarlarca akıllı cihaz ve makinenin, devasa miktarlarda
veri üreterek sanal ve gerçek dünyaları birbirine
bağlamasıyla, dünyamız da giderek daha bağlantılı
bir hale geliyor. Bu yeni dönemde eldeki veriyi değere
dönüştürmenin, başarıya giden en önemli yollardan biri
olduğunu görüyoruz.
“Makers” hareketi gibi yeni oluşumlar hızla gelişiyor.
”Open Equity”, “Open Innovation”, “Open Hardware”, “Open
Software”, “Open Design”, “Open Manufacturing” gibi
birçoğu çok yeni olan gelişmeler var.
Yeni tür girişimciler, start-up şirketlerinde ortaklaşa
gerçekleştirdikleri yeni fikirlerin prototiplerini 3D yazıcılar
sayesinde ofislerinde üretiyorlar. Sonra Çin’deki bir
fabrikaya online sipariş veriyor ve ürünleri e-ticaret
üzerinden pazarlıyorlar. Sahip oldukları şey, iyi bir fikir ve
üç masa. Bu trend, endüstrinin her şeyini değiştirecek...
“Türkiye, Endüstri 4.0’ın gerisinde kalmamalı…”
Schunk Türkiye Genel Müdürü Emre Sönmez
Endüstri 4.0’ın ortaya çıkışını iyi analiz edebilmek için
endüstriyel devrim niteliğindeki aşamaları incelemek
gerektiğini düşünüyorum.
Endüstri 1.0 - Su ve buhar kuvvetinin kullanımı ile
çalışan mekanik sistemler (ilk makina dokuma tezgahı,
1784), Endüstri 2.0 - Elektrik enerjisinin kullanımı,
seri üretimlere geçiş (ilk hareketli band sistemlerinin
mezbahanelerde kullanımı,1870), Endüstri 3.0- Elektronik
ve bilişim teknolojilerinin kullanımı (ilk programlanabilir
yönetim SPS,1969) gibi oluşumları, devrimsel oluşumlar
olarak ele alırsak; Sanal ve fiziksel sistemlerin kullanımını
sağlayan Endüstri 4.0’ı endüstriyel bir devrim olarak
görmemek mümkün değil... Sadece bu noktada, Endüstri
4.0’ın yeni bir oluşum olmadığını, uzun yıllardır gelişen bir
süreçte kendini göstermeye başladığını belirtebilirim.
Kasım - Aralık / 2015
81
DOSYA
www.ttmagazin.com
Global sistemin, sürdürebilirliğinin devamı niteliğindeki
gelişim ve yenilik ihtiyacını, özellikle teknolojik devrim
niteliğindeki gelişmelerle sürdürdüğünü düşünüyorum.
Bu noktada, özellikle endüstriyel devrim olarak
görülebilecek bu tarz yenilikler için zaten teknolojik
altyapı oluşturulmaktadır, oluşturulmak zorundadır. Bu
sebeple, Endüstri 4.0, bugüne kadarki endüstriyel alandaki
teknolojik gelişmelerin bir ileri safhaya taşınmasıyla
meydana gelen, tamamen yeni bir oluşum olmamakla
birlikte, oluşturabileceği sonuçlar açısından- gelecek dönem
senaryoları ile bir devrim niteliğindedir..
Türkiye’nin yeni endüstriyel devrimini yakalayabilmesi, son
derece yüksek bir öneme sahip...
Önceki endüstriyel devrim niteliğindeki gelişimleri geriden
takip eden bir ülke olarak Türkiye, Endüstri 4.0 noktasında
geride kalma riskini en aza indirmelidir. Bu noktada,
ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre önemli bir gösterge
olan Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi, endüstriyel
işbirliği konusunda piyasanın teşvik edilmesi, bilimsel
kurum ve kuruluşlar ile üniversitelere verilecek destek
ile Endüstri 4.0 devriminin yakalanabileceğini, en azından
gerisinde kalınmayacağını düşünüyorum.
Endüstri 4.0’ın tam anlamıyla dünya sanayisinde hakim
duruma geldiği noktada robotların, insanların aktif
olduğu tüm alanlara hakim olabileceği ihtimali üzerinde
düşünürsek; bu durumun en büyük sonucu istihdam sorunu
olacaktır. Dünya genelinde artacak işsizlik sorunu ve sosyal
hayatın olumsuz olarak etkilenebilecek olması, Endüstri
4.0’ın önündeki zorluklardan sayılabilir.Aynı zamanda
genel itibariyle; küresel anlamda işletmeler arası rekabetin
artmasını, üretim proseslerinin daha yalın ve şeffaf olmasını,
özel programlanabilir robot ve makineler vasıtasıyla
özel üretim noktasında artış yaşanacağını, inovatif iş
modelleri oluşacağı ve çalışma süre ve lokasyonlarında
ciddi değişimler yaşanacağını öngörüyorum.Endüstri 4.0
sürümünün temel çıkış noktası; akıllı fabrikalar oluşturarak,
daha hızlı, esnek ve düşük maliyetli ve verimli üretim
süreçlerini gerçekleştirmektir. Endüstri 4.0 kavramının,
Alman Hükümeti tarafından oluşturulan bir çalışma grubu
tarafından ortaya çıkarıldığını göz önünde bulundurursak,
Almanya’nın Endüstri 4.0’ın öncüsü olduğunu söyleyebiliriz.
Tutucu Sistemler ve Sıkma Teknolojisi alanında hem
Türkiye’de hem de dünyada sektör devi olan Schunk, bir
Alman firması olarak sürece dahil olmuştur. Schunk,
Hannover Messe’de çeşitli ortakları ile akıllı fabrika
vizyonunu, montaj hücresi gösterimi sayesinde gerçekliğe
dönüştürerek esnek otomasyon üretiminin Endüstri
4.0 şartlarına göre özellikle uygulanabilir olduğunu
82 Kasım - Aralık / 2015
vurgulamıştır.Schunk’un Endüstri 4.0 ile ilişkisini, teknik
açıdan ele alacak olursak, en belirgin özellik: Durum, süreç
izleme ve iletişimin doğrudan bileşen düzeyinde yapılıyor
olmasıdır. Akıllı Schunk modülleri, malzemeler ile arasındaki
boşluğu kapatıp, tutucu parmaktan ERP sistemine kalıcı bir
bilgi akışı imkanı sağlamaktadır.Schunk tarafından dizayn
edilen Endüstri 4.0 montaj hücresi, yazılım uzmanı ORBIS,
donanım oluşturucu Erhardt + Abt, plusdrei mühendislik
takımı ve SIM Otomasyon; Tutma & Bırakma ünitelerinin,
3-eksenli oda köprülerinin ve robotların, montajlama,
kontrol, paketleme ve taşıma süresince nasıl bir işbirliği
içerisinde olduğunu göstermektedir. Bu şekilde, akıllı
üretime izin verildiği vurgulanmaktadır. Her yeni bileşen ve
her öncelikli sipariş ile hücre uygun kareografiyi yeniden
bulmaktadır. Her özel süreç adımı sensörler tarafından
izlenmekte, taşıma sistemine hatta donanım kontrol ünitesi
ve ERP’ye bildirilmektedir.Schunk montaj üniteleri, tutucu
bileşenleri ve sistem kontrol ünitesi; endüstriyel ağ sistemi
veya eternet ile birbirleriyle bağlantılı ve siber-fiziksel
sistem medyana getirmektedirler. Akıllı Schunk tutucuları,
hafif kollar, Tutma&Bırakma üniteleri ve lineer direkt eksen;
bileşenler seviyesinde yerinde kontrol sağlamakta, dinamik
ve esnek süreç imkanı tanımaktadır.Schunk mekatronik
tutucuları, kuvvet ve pozisyon tarafından ayarlanan Schunk
kuvvet sensörleri, hassas durum takibini sağlamaktadır.
Schunk kuvvet ve tork sensörleri, arıza kesintisi meydana
gelmeden önce ufak sapmaları bile tespit etmekte,
öngörülebilir onarım bağlamında tahmin edilebilir ve
etkili girişimler için en iyi ön koşulları yaratmakatdır. Aynı
zamanda özel görevlerde yerinden yönetim yetkinliğe imkan
sağlamaktadır. Süreç parametreleri kontrolü, yerinden
yönetim kalite güvencesi ve kalite kriteri dökümantasyonu
için uygundur. Endüstriyel ağ sistemi için uygun Schunk
tutucuları ve değişim sistemleri; döner modüller, bileşenler
ve sistem arasında engelleri aşan iletişim sunmaktadır. Çok
amaçlı Schunk tutucu modülleri, etkili değişim sistemleri ve
serbestçe programlanabilir lineer direkt eksenleri, yüksek
üretkenlikte esnek süreç dizaynına imkan sağlamaktadır.
Kullanıcılar, standart Schunk ürün çeşitliliği, yetkinlik
seviyesi ve her özel süreç adımı esnekliği arasında özgürce
seçim yapabilmektedirler.Geçmişten günümüze kadar
gerçekleşen endüstriyel gelişmelerden sonra Endüstri 5.0
ne olabilir sorusunun cevabının özellikle enerji merkezli
bir devrimde olacağına inanıyorum. Gelecekte enerjinin,
özelliklede endüstrinin olmazsa olmazı elektrik enerjisinin
tüm endüstriyel ekipmanlarda kablosuz olarak kullanımının
ve iletiminin mümkün olduğu bir devrim olacak. Bunun
hemen sonrasında da moleküler ayrışma ve istenen
yerde tekrar bir araya getirilme özelliği ile ışınlanmanın
başlayacağını düşünüyorum.
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
“Üretim bir kültür meselesidir”
Arslan Bekir SANIR
Fabrikalar, sanayi kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, Planlama Teşkilatı, Sanayi
Bakanlığı… Türkiye İmalat Sanayisi için çıkılmış upuzun bir maraton düşünün. Pek çok
uluslararası kuruluşun davetiyle yurtdışında incelemelerde bulunmuş ve temsil görevi
üstlenmiş, MİB’in kurucuları arasında bulunup neredeyse bir ömür denecek süre Genel
Sekreterlik görevini icra etmiş Arslan Bekir Sanır. Görev arkadaşlarının bin bir ricasıyla
yazdığı “Türk Makina Sanayii” adlı kitabını okuyunca, Türkiye Makine sanayisine bir
ömürden çok daha fazlasını verdiğini görebilirsiniz. Ve ülkemiz sanayisine inanmış, değer
vermiş bir sanayici işadamıysanız; zaman zaman gülümseyerek, yer yer gururlanarak,
bazen de hüzünlenerek okuyacaksınız bu kitabı… Makine İmalatçıları Birliği (MİB)’nde
gerçekleştirdiğimiz röportaj vesilesiyle Arslan Bekir Sanır’ı tanımak, bir bakıma Türkiye
Sanayisinin yakın tarihine de tanıklık etmekti.
1961 yılında Alman Hükümeti’nin davetiyle Almanya’ya
giderek makine imalatı yapan ve savaş sonrasında
yeniden kurulmuş olan önemli fabrikalarda incelemelerde
bulundunuz. Bu noktadaki gözlemlerinizden biraz
bahsedebilir misiniz?
Bazen tesadüfler insana müthiş imkanlar sunuyor.
Almanya’daki tanıklığım da tesadüflere bağlı olarak gelişen
ve herkese nasip olmayan bir şanstı. O dönemde insanı en
çok şaşırtan şey: Savaş sonrası harap olmuş bir ülkenin;
çok kısa bir sürede otomotiv ve makine imalatıyla gündeme
gelmesi ve ön plana çıkmasıydı. İnsan, içinden çıktığı
harbin üzerinden 10 sene bile geçmemiş olan Almanya’yı
ziyaret edip fabrikalarını gezdiğinde tüm bunları nasıl
başardıklarını sorguluyor. Dikkatimi çeken şeylerden biri de
yıkılan fabrikaların işçilerinin o dönem gösterdikleri özveri…
İşverenlerine “Biz sizden ücret almayacağız, bu fabrikayı
hep beraber ayağa kaldıralım, çalıştıralım, ondan sonra
bizim ücretimizi ödersiniz” demişler. Bu çok anlamlı bir
milliyetçi duygudur ve bu duygunun özünde hem kendine iş
yaratmak hem de ülke sanayisine katkı sağlamak var. İşçi
kültürünün yüksek olmasının da bu tür durumlarda etkisi
olduğunu anladım. Bir de bu ziyaretler sırasında özellikle
Rus işgalinin yaşandığı bölgelerde karşılaştığım Almanlar
şunu demişlerdi: “Biz Ruslara müteşekkiriz, çünkü
fabrikalarımızda ne kadar tezgah varsa bunların hepsini
söküp Rusya’ya götürdüler. Binalar bomboş kaldı. Böylece
eski makinalarımızı yenilemek için bir fırsat oldu. Belki
o makinalar kalsaydı, bugün böylesine modern tesisler
kuramayabilirdik.
Kasım - Aralık / 2015 83
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
” Tabii tüm bu diyalogları hayretle dinledim. Önemli bir
etkenden de bahsetmek gerekir; İkinci Dünya Savaşı sonrası
Amerika, Türkiye ve bazı Avrupa ülkelerine Marshall yardımı
adı altında destek verdi. Türkiye bu destek ile Amerikadan
tarım alat ve makinalrı dahil sanayi malları ithal etti. Buna
karşın Almanya bu mali kaynağı büyük ölüçüde takım tezgahı
ithalatıı için kullandı ve kısa sürede imalata tekrar başlamak
imkanı buldu.
Almanya sanayi devriminden sonra iki dünya savaşı atlattı ve
akabinde büyük bir ekonomik kriz yaşadı. Tüm bunlara rağmen
sanayi ülkesi haline geldi. Almanya’nın sanayileşme ihtiyacının
kaynağı neydi? Savaşların ülkeleri, başta savunma sanayi olmak
üzere, üretime teşvik ettiğini düşünüyor musunuz?
Amerika’nın da savaş sırasında sanayi atılımları yaptığını
söyleyebiliriz. Ama Almanya için biraz daha gerilere gitmek
gerekiyor. İngilizler tekstil sanayisine ilgi duyarken Almanlar,
1800’lü yıllardan itibaren özellikle mekanik sanayiye ilgi
duymuşlar. Yani tarihi bir geçmişleri var. Şüphesiz fabrikalar,
harp sırasında askeri araç gereç bakımından gelişmişler
ama onlar da sonradan yerle bir edilmiş. Bir dönem işim
dolayısıyla Nürnberg’e çok gittim geldim. Zira Nürnberg
bugün çok gelişmiş bir sanayi kentidir. Ancak savaştan
sonra evler de dahil olarak tüm fabrikalar dümdüz edilmiş.
Ama bir kere o “sanayi” algısı” kafalarına işleyince her şeyi
sıfırdan inşa edebilmişler. Tabiri caizse “imal etme hastalığı”
var kendilerinde. “Biz hemen tesislerimizi yenileyip üretime
başlayalım. Hem işe yatırım yapalım hem de kendimiz
kazanalım, ekonomiye katkımız olsun…” düşüncesiyle hareket
etmişler. Bu, ne yazık ki her millette olmayan bir kültür
meselesidir. Sonuçta Almanya gibi Avrupa’daki makine
imalatının %44’üne sahip olabilmek için çok eskiye dayanan
birtakım alışkanlıkların, birikimin olması lazım.
Otomotiv sektörünün doğrudan içinde bulunmuş, hatta bir
dönem TAYSAD Yönetim Kurulu üyeliği ve Başkan vekili
görevlerini icra etmişsiniz… Şu an Türk otomotiv sektörünü ve
yan sanayi tedarik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
1970’li yılların başında Sanayi Bakanlığı’nda çalıştım. O
dönemde, montaj sanayisinden imalata dönüşüm çabaları
vardı. Biraz da Bakanlığın teşvikiyle yan sanayi ile otomotiv
sanayi kuruluşları bir araya gelirdi. Hatta bazı sanayi
kuruluşları mümkün olduğu kadar yapılan yerli parçaya
bahane bulur, nadir de olsa bu parçaları ithal etmeyi
düşünenler bile olurdu. Ama bugün geldiğimiz noktada iki
sektör de bütünleşmiş durumdadır. Bu ilişkinin iyi bir noktaya
gelmesi, hem otomotiv hem yan sanayinin gelişmesine ve
ihracatın artmasına katkılar sağladı. Yan sanayi firmaları
bugün Avrupa’nın önde gelen BMW ve Mercedes gibi
markalara parça üretebilecek kaliteyi ve fiyatı tutturabiliyorsa
bu önemli bir gelişme noktasıdır.
84 Kasım - Aralık / 2015
İlk yerli Prototiplerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bir mühendis olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki gerek
Takım Tezgahlarında gerek otomobilde; Türkiye’nin eriştiği
teknik düzey, gayet rahatlıkla otomobil tasarlayıp üretecek
düzeydedir. Hatta iyi kalitede imal edecek düzeydedir. Bugün
Ford Otosan’ın Ar-Ge merkezinde bütün dünya için araç ve
motor tasarımı yapılabiliyorsa, bu eriştiğimiz düzeyi çok açık
göstermektedir. Ama otomotiv sanayisinin diğer pek çok
sanayi sektörüne göre farklı bir yapısı var. Bu sektörde bütün
dünya entegre olmuş durumda... Şimdi gruplara bakarsak, bir
büyük grup motorunu Polonya veya Romanya’da yaptırıyor.
Şanzımanlarını başka bir ülkede yaptırıyor. Kendisi belki
kaportasını ya da bir kısım parçalarını yapıyor. Dolayısıyla
Polonya’daki veya Romanya’daki tesis, dünyadaki bütün
tesislerini besliyor. Eğer fabrika 100 bin-200 bin otomobil
üretiyorsa 300-400 bin motor-şanzıman üretiyor. Hal
böyle olunca büyük maliyet düşüşleri oluyor. Bu sadece
maliyet işi de değil. Büyük volümlerle iş yapıyorsanız Ar-Ge
merkezleri de kuruyorsunuz. Böylece motoru da devamlı
geliştirebiliyorsunuz. Otosan, motor ve birçok parça için
gayet güzel geliştirme çabaları gösteriyor ve Amerika da
dahil olmak üzere pek çok ülke bunları kullanabiliyor. Bu
ancak büyük cirolarla elde edilebilecek bir şey olduğundan
her kurum entegre olmuş. Benim kanaatime göre “İlle de
motoru, şanzımanı, kaportayı ve her şeyi Türkiye’de veya
başka bir ülkede yapacağım” demek ancak para batırır. Bu
açıdan bakınca rekabet şansı bakımından makul bulmuyorum.
Otomobil yapmak imkansız bir süreç değil. Mühendislik
backgroundu olan her ülkede otomobil yapılabilir. Ama
otomobilin yapıldığı noktada kalmaması gerekiyor. Her yıl
üzerine bir yenilik ilave edilmeli yani ciddi Ar-Ge çalışmaları
yapmak gerekmektedir.
Şöyle özetleyeyim: Diyorlar ki “Eğer biz bunu yaparsak, iç
piyasanın %20’sine rahatlıkla satabiliriz.” Bunu bir an için
doğru kabul edelim. İç piyasamız 400-500 bin civarında ve
bunun %20’si 80-100 bin eder. Yurtdışındaki fabrikaları bir
kenara bırakın, Türkiye’deki fabrikaların 250-300 bin kapasiteli
tesisleri var. Nasıl bunlarla rekabet edeceksiniz? Ar-Ge
yapacak bir fon oluşturabilmek için kazancınız olabilecek mi?
Elbette yapılabilir, “yapılmaz” diye bir şey yok ama feasible
olup olmadığına bakmak lazım… Günümüzün şartları bunu
gerektiriyor.
Aynı durum makine konusu için de geçerli. Piyasada adını
sıklıkla duyduğumuz isimler der ki, “Türkiye’nin ithal ettiği
makinaların yüzde 80’ini biz yapabiliriz.” Hiç itirazım yok. Ama
feasible olup olmadığı ve hangisinin öncelik yarattığı önemlidir.
Bu sonuçta kamu yatırımı değil, özel sektörün işi olacak.
Daha önce de örnek verdiğim gibi Almanya, Avrupa makine
imalatının %44’ünü gerçekleştiriyor.
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Ama Alman piyasasına baktığınızda ülkede satılan
makinelerin %54’ünün ithal menşeili olduğunu
görebilirsiniz. Alman teknolojisi diğer teknolojileri
üretemeyecek kapasitede mi, elbette üretecek kapasitede…
Ama universallarda Çin, gayet ekonomik, iyi kabul edebilir
kalitede üretim yapıyor ve Almanya bu topa girmiyor.
Çünkü işin High-tech tarafında hem daha çok kazanıyor
hem de güçlü olduğu sahada çalışıyor. Dediğim gibi
2012’de Almanya piyasasında %54 ithal makine var. Aynı
yıl Türkiye’de de %64 gibi oranlarda gerçekleşiyor. Niye
küçümsüyoruz ki Türkiye’yi? Şurada nitelikli olarak 1520 sene öncesinde makine sektöründe atılım yaptık,
Almanya’nın ise asırlardan fazla… Yapılabilirlik açısından
hiç tartışma yok ama her şeyden önce feasible ve rekabet
gücü olması lazım.
Elimde Türkiye Makine Sanayii isimli kitabınız var. Kitapta
adeta batı merkezli bilim tarihi anlayışını kırmış, Da Vinci’nin
haricinde Ebul-iz, Takiyyeddin bin Maruf gibi Da Vinci’den çok
çok önce yaşamış isimlere yer vermişsiniz. Sizce ülkemizde
sanayi ve bilim tarihini anlatan kaynaklar sınırlı mı?
Düşünün 1200’lerde Diyarbakır Cizre’den Ebul-iz gibi
önemli bir bilim adamı çıkıyor. Demek ki o günkü ortam
bilim adamlarının ortaya çıkmasını sağlayacak şartları
barındırıyormuş. 1990’lı yıllara kadar ben de Ebul-iz’in
varlığından haberdar değildim. Belki tarihte, benim
erişemediğim bu değerde başka büyük bilim insanlarımız
da vardır. Ülkemizde yayın ve kaynaklara erişmek çok
zor. 6-7 ay kadar “Acaba benim bilmediğim başka bir
yayın var mı” diye Milli Kütüphane ve Türk Tarih Kurumu
kütüphanesine gittim. Nitekim birkaç tane buldum
ama maalesef doyurucu niteliği olan çok sınırlı bilgiye
rastlıyorsunuz.
Biraz da Makine İmalatçıları Birliği (MİB)’den bahsedelim.
Neredeyse bir ömür denecek süre MİB’de görev almış, 17 yıl
kadar da Genel Sekreterlik yapmışsınız. Hala destek vermeye
devam ediyorsunuz. Bu süreci biraz anlatabilir misiniz?
MİB’in kurucuları arasındayım. Makineciler 1990’lı yıllarda,
bugünkünden çok daha küçük yapılanmalar içerisindeydi.
Bir araya gelme alışkanlıkları da pek yoktu. Zaman
zaman “bir dernek kuralım” çabaları olsa da bir türlü
gerçekleşmiyordu. Devlet Planlama Teşkilatı’nın “Makine
İmalatçıları Birliği kurulsun” diye bir tedbiri vardı. Rahmetli
Müsteşar Akın Çakmakçı beni ve Merhum Şükrü Er’i
tanıyordu. “Gelin size görev veriyorum bu işi yapın” dedi.
Yani kendi girişimimle değil, bir çağrı ile bu işe giriştik.
MİB, 1989’da kuruldu ve 1990 sonunda ilk Genel Kurul
gerçekleşti.
Bir süreliğine dünürümün 1+1 dairesini kiraladık. Masaları
bile mali destekle almıştık. Çalışılacağız ama para yok ki.
İdris Yamantürk ve Rahmetli Şükrü Bey “Avans verelim,
üyelik aidatımdan düşersiniz” diye arada sırada destek
çıkardı ancak aidatından düşer miydik, hatırlamıyorum.
Başlangıç böyle oldu. Dernekte Genel Sekreter olarak
göreve başladığımda henüz 17 üyemiz vardı. Yönetim
Kurulunun çabaları ve üye firmaların ilgiyle çalışmaları, bu
sayıyı kısa sürede arttırdı. Ama uzun zaman mali açıdan
çok rahat bir dönemimiz olmadı ve hep ucu ucuna idare
ettik. EMO Fuarı’na ilk gittiğim zaman harcırah almamıştım.
Bir hayli sıkıntılı süreçlerdi ancak bugün çok şükür hem
mali sıkıntılarımız yok hem de çok iyi bir kadromuz var.
O zamanlar, MİB’in bu günlere geleceğini hayal etmiş
miydiniz?
1990’lı yıllarda Yönetim Kurulunda büyük bir heyecan vardı.
O yıllarda yaptığımız bir Yönetim Kurulu toplantısında iki
üyemiz İstanbul’daydı. Eskiden İstanbul-Ankara yolları
da böyle gelişmiş değildi. Mevsim kış ve havada tipi var.
Üyelerimizden biri zar zor tipiyi aşıp geldi, öbürü “kusura
bakmayın yarı yoldan dönmek zorundayım” demek için
telefon etmişti. Şimdiki Yönetim Kurulu toplantılarında
hangi üye o sıkıntılara katlanabilir, bilemiyorum. Yönetim
Kurulunun tarihini kararlaştırdığımızda, herkes işini gücünü
ona göre ayarlardı. Kuruluş döneminin, o dönemki Sanayi
Bakanlığı’nın gösterdiği yakın ilgi, 1991 Devlet Planlama
Teşkilatı’nda Makine Sektör Kurulunun Başkanlığını
üstlenmemiz bir heyecan yaratmıştı. Toplantılar, her kurum
da olduğu gibi yıllar geçtikçe rutin hale geliyor. Tabii ki
o zamanlar da makine sektörü için çok rahat dönemler
değildi. İthalattan, parçalardan ve elektrik kesintilerinden
kaynaklanan sektörel sorunlar vardı. Daha çok arayış
içindeydik. Uzun uzun konular ve çözüm önerileri tartışılırdı.
Hep “Burada dört sandalye bir masa vardı” diye başlarlar
kuruluş hikayelerine…
Öyleydi. Başlangıçta sadece yarım gün gelirdim. İlk olarak
“bir yer kiralayalım” dedik ama kiralar yüksek geldi.
Kasım - Aralık / 2015 85
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Yetişmiş nitelikli teknik eleman, hem MİB’in hem de TİAD’ın ortak
sektörel sorunlarının başında geliyor. Konunun önemine ilişkin
neler paylaşabilirsiniz?
Nitelikli eleman konusunda TİAD’ın çalışmalarını uzaktan da
olsa gözlüyorum. Elbette bunlar faydalı çalışmalardır. Son
zamanlarda politikacıların da söylediği gibi sanayi bölgelerinde
kurulabilecek eski sanat enstitüleri ve şimdiki endüstri meslek
liseleri tipindeki kuruluşlar, nitelikli teknik eleman yetiştirilmesi
konusuna katkı sağlayabilir. Nitelikli teknik eleman, Avrupa’da
da şikayet edilen bir konu… Buna çözüm olarak firma içi
eğitim-geliştirme programları yapmak faydalı olacaktır.
Her şeyi devletten beklemek yerine, işverenin de kabiliyetli
elemanlarını biraz fedakarlığa katlanıp yetiştirmesi, işbaşı
eğitimi vermesi gerekir. Ne yazık ki artık teknik elemanlar
da sanayinin bir parçası olmak değil, daha az çalışıp daha iyi
kazanacağı iş imkanları arıyor.
Türkiye İmalat sanayisi konusunda ilerleme kaydetmek için
elimizde ne gibi ekonomik ve teknik fırsatlar var?
Teşvik sistemini oluşturan bürokrasi çoğu kez “Ya hep ya hiç”
mantığıyla hareket ediyor. Zaman zaman önemli teşvikler
yapılıyor. Teşvikler konusunda daha seçici olunmalı…
Türkiye’de başarı şansı görülen sektörleri teşvik etmek
gereklidir. Devlet Planlama Teşkilatı gibi kuruluşların yaptığı
analizler sonucunda şans verilen sektörleri elde etmek lazım.
Politikacılar seçim yaparsa büyük hatalar olabilir.
Peki, yeterince teşvik ediliyor mu?
Tam olarak gerçekleştiği söylenemez. Mesela sanayici için
döviz kuru çok önemli. Makinede sipariş alıyorsunuz, üç beş
ay sürede üretim yapıyorsunuz. Oraya gelinceye kadar kurlar
ne hale gelecek, benim ithal etmem gereken parçalar ne
hale gelecek, bunun analizi çok önemli... Birtakım teşvikler
olsa da ekonominin belirsiz olduğu dönemlerde tereddüt ortaya
çıkaran faktörler var. Hep söylenen de, ekonomide durgunluk
olduğunda, sanayici çok zorunlu olmayan yatırımını yapmaz.
Dolayısıyla çok az makine satışı olur. Ama ekonomide bir parlama
dönemine gelindiğinde de sanayici siparişe yetişemez hale gelir.
Bu dönemlerde sanayici ya elemanını azaltmıştır ya temposunu
düşürmüştür. Ekonomiyle doğrudan bir bağlantısı var.
Ülkemiz makine sektörünün karşılaştığı başlıca problemler
nelerdir?
En kritik problemimiz eğitimdir. Kitapta da belirttiğim gibi
1200-1300’lü yıllarda Türkiye’de sanayi ve mühendislik
konusunda çok önemli isimler ortaya çıkmış. Arkasından bir
duraklama dönemi gelmiş. Sadece tersaneler ve Fatih Sultan
Mehmet döneminde bir top fabrikası kurulmuş. Diğer makine
tasarımı ve imalatı konusunda Ebul-iz, Takiyyeddin Bin Maruf
gibi isimler çıkmamış. Aykut Göker adında çok taktir ettiğim
bir gazeteci, 1500-1600’lü yıllardan sonra eğitim sistemimizin
değiştiğini ve Medrese eğitimi sistemine geçince fen bilim ve
86 Kasım - Aralık / 2015
tıp konusunda iyi bir performans sağlanmadığını belirtiyor.
Eğitim bizim dar boğazımız... Formal bilimleri bilmeyen
bir ülke sanayide nasıl gelişir ki… Tabii ekonomik değişim
de sanayide iniş çıkışlar doğurmaktadır. İstikrarlı bir kur
politikasının izlenmesi gerekiyor. Son yıllarda yan sanayide
ve makine sektöründe birtakım kuruluşlar kapandı. Çünkü
rekabet gücü yoktu. Ekonomi politikasındaki durumlar da
eğitim kadar önemlidir diye düşünüyorum. Özellikle endüstri
meslek lisesi mezunları, fabrikada çalışmak yerine masa başı
işlerde çalışmayı tercih ediyor. Sanayiye karşı ilgiyi artıracak
bir politika izlenmeli…
Uluslararası ilişkiler, sektörümüzde hareketlenmelere sebep
oluyor mu?
Örnek vermek gerekirse: Mısır’la serbest ticaret anlaşması
sağlandı ve Türk makine sektörü orada güzel bir pazar
yakaladı. Ancak firmalarımızın bir kısmı Mısır’daki kargaşadan
dolayı Avrupa pazarında arayış içine girdi. Ortadoğu pazarına
ağırlık veren firmalar çok büyük sıkıntılar çekti. İhmal
edildiğini düşündüğüm uluslararası pazarlar arasında Türk
Cumhuriyetleri olduğunu düşünüyorum. Orada bir potansiyel
olduğu ancak bu potansiyeli yeteri kadar değerlendirmediğimiz
kanaatindeyim.
İran da takım tezgahları ve makina konusunda gelişen bir
pazar. Ambargonun kalkması dahil olmak üzere ilişkilerimizin
gelişmesi, daha iyi bir pazar şansını yakalatabilir. İran, en hızlı
gelişip sanayileşecek ülkelerden biri… Bizim de o pazara göz
dikmemiz gerekir.
Takım Tezgahları sektörü Türkiye sanayisinin neresindedir?
Benim gözlemlediğim kadarıyla Takım Tezgahları, rekabetin
teknoloji bazında olduğu en önemli sanayi sektörlerinden
biri… Takım Tezgahları sektörünün başarı kazanması bizde
de iyi bir teknoloji birikimi olduğunun göstergesidir. Bir
kısım takım tezgahları imalatçılarımız Ar-Ge merkezleri
kurdular. Gücü buna yetmeyenler bile yeni tasarım yapacak
mühendislik birimleri oluşturdu. Bunlar gelecek için ümit vaat
eden gelişmelerdir. Birçok makine alt sektörlerine nazaran
takım tezgahları, teknolojiyle rekabet edebilen konumda.
Bu bakımdan Takım Tezgahları sektörüne önem veriyorum.
Sektörünün sadece kendi gelişimi için değil, Türkiye’de bir
teknoloji geliştirme alışkanlığının oluşması bakımından bir
öncü rolü olabilir diye düşünüyorum.
Çok sayıda makine imalatçılarımız var. Niteliksiz olanların
kapanması, nitelikli olanların cirosunu artırabilir. Ama
gerçekten başarılı olmuş, teknolojik birikimi sağlamış
firmaların kapanması hiç şüphesiz sadece sektör için değil,
ülke ekonomisi için de kayıptır. Çok sayıda birbirini kopya
ederek makine imal eden firmalar var. Açıkça söylemek
gerekirse bu tür firmalar kapandığı zaman mutlu oluyorum.
Tessan ve Taksan gibi nitelikli firmaların da kapanması
sektörümüz ve ülkemiz için büyük kayıptır.
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Türkiye Makine Sektörünün geleceği hakkında
görüşleriniz neler?
15-20 yılda rahatlıkla 40 milyar dolar makine ihracatını
aşabiliriz. Makine sektöründe başarılı olduğumuz
aşikar… Teknoloji bu kadar hızlı gelişirken, makine
sektörünün de Türkiye’nin kilit sektörü olacağı yönünde
ümidimi koruyorum. İleriyi düşünerek ve feasible olan
alanlara yönelirsek Türkiye makine sanayisinin kolay
kolay bocalayacağını sanmıyorum.
Türkiye’de beş yıllık kalkınma planı hazırlansa ve
makine sektörü ile ilgili bölümün hazırlanmasına
müdahil olsanız neler yapmak istediniz?
Kritik sorunlardan biri nitelikli eleman sorunudur.
Makine sektörü diğer sektörlerden çok farklı… Seriyal
olarak gerçekleşmiyor. Devamlı olarak ürettiğiniz
bir pres makinesi için, müşteri “benim için şu
farklılıkları” yap diyebiliyor. Makine tasarımı konusuna
üniversitelerde daha fazla yer verilmesi sektörün
gelişmesine yararlı olabilir. Almanya’da makina imalatı
sektöründe görev alan mühendislerin %40’ı Ar-Ge
bölümünde çalışıyor. Ben de zamanında yöneticilik
yaptığım için biliyorum. Bizde mühendisler formen
yerine, atölyedeki işçiye sadece komut verir. Çoğu
firmada mühendislik bölümü yok. Patronun tasarladığı
makineler üretilir. Dolayısıyla sanayide bir zihniyet
değişikliği olması gerekiyor. Haksız rekabeti önleyen bir
şeyler yapılmalı…
Türkiye’de İhracatı Geliştirme Merkezi (İGEME) vardı
ancak kapatıldı. Halbuki orası bir araştırma merkeziydi.
Potansiyel pazarlar üzerine çok güzel çalışmaları ve
yayınları vardı. Yetkim olsa İGEME’yi tekrar kurarım.
Bilindiği üzere makine sektörünün ilişkili olmadığı hiç
bir sektör yok. Makine sanayisinin üretimleri bütün
sektörlerin gelişmesini ve verimliliğini doğrudan
etkiliyor. Farklı sektörlerin gelişmesi de hem rekabeti
hem de makine talebini artırıyor. Sektör, trendlerden
nasıl etkilendi?
Takım Tezgahları sektöründe biraz daha sac
işlemenin dışına çıkabilirsek, talaşlı imalat ve orta
teknoloji konusunda şansımız var. Sac işlemede daha
yüksek teknolojili makineler imal edilmeye başlandı.
Ülke olarak inşaat makineleri konusunda başarı
yakaladığımızı düşünüyorum.
Türkiye makine sektörü, dönem dönem şansızlıklar
yaşadı. 1970’li yıllarda vinçler konusunda çok
başarılı firmalar vardı. 1980’li yıllarda ithalatın
serbestleştirilmesi ve “yap, işlet, devret” politikası ile
vinçler dışarıdan gelmeye başladı. Vinç sektörü gibi
bazı makine sektörleri de devlet politikası sebebiyle
talihsizlikler yaşayabiliyor. Bir kısım sanayiciler de,
şartlar ağırlaşarak pazar belirsizleşince sektörler arası
geçiş yaşanabiliyor.
Kasım - Aralık / 2015 87
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Türk Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayisi,
SAHA’da
Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği (SAHA İstanbul), adını aldığı tüm sektörlerde dışa bağımlılığı
ortadan kaldırmak amacıyla kurulan yepyeni bir oluşum... TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ayhan
Etyemez’in, aynı zamanda SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Sayman Üyesi olarak bulunması, iki kurum arasında
sinerji ortamı yarattı. Hem SAHA İstanbul’un sesini ve gerçekleştireceği faaliyetleri duyurmak hem de kurumu
tanıtmak amacıyla SAHA İstanbul’un Genel Sekreteri İlhami Keleş’le röportaj gerçekleştirdik.
SAHA İstanbul, oldukça yeni bir kurum… Bize biraz kuruluş
aşamasından bahsedebilir misiniz? SAHA İstanbul nasıl
kuruldu?
İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) kayıtlı, farklı üretim alanlarında faaliyet gösteren, 5.000 firmamızı temsilen 2009
yılında kurulan Sanayi İhtisas Komitesi; sanayici üyelerinin
sorunlarını çözmek ve onları katma değeri yüksek ürün
üretimine yönlendirmek için çalışmalar yapmaktadır.
21 Ocak 2010 tarihinde gerçekleştirilen TÜSİAD’ın 40. Genel
Kurulu’nda, o dönemde Başbakan olan
Bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yerli
otomobil yapacak bir babayiğit arıyorum”
diye seslenişi üzerine Sanayi İhtisas Komitesi tarafından,
“Bu konuda neler yapabiliriz?” diyerek bir çalışma başlatıldı. Bu konuya yönelik uzun süredir yapılan çalışmalar
sonucunda, Otomotiv Sektörünün Türkiye’nin geleceğine,
“yüksek katma değerli üretim” anlamında bir şeyler katmasının yanı sıra bunu gerçekleştirecek asıl sektörün ise
“Uçak Üretimi” olduğu sonucuna varıldı.
“Neden Uçak Üretimi?” diye sorarsanız, günümüz dünyasında ekonomik düzenin etkin bir oyuncusu olabilmek için kritik olan belirli ürün ve hizmet alanlarında, küresel ölçekte
rekabet gücüne sahip olunması gerektiği görülmektedir. Bu
da “Yeni Ürünler” ve “Yeni Teknolojiler” üretme yeteneğine
sahip olmak demektir. Bu noktada Havacılık ve Uzay Sanayi
88 Kasım - Aralık / 2015
Sektörü, özellikle teknoloji üretimi açısından, tüm gelişmiş
ülkelerde görüldüğü gibi ülkemiz için de büyük fırsatlar doğurabilecek en önemli sektördür. Bu sektörü diğer sektörlerden ayıran en önemli özelliği, bilim ve teknolojinin en son
yeniliklerinden yararlanması, ürünlerin genel olarak en ileri
ürün ve üretim teknolojilerinin birer örneği olmasıdır. Dolayısıyla bu sektör, ülkelerin teknolojik altyapısının gelişimi
açısından itici rol oynayan sektörlerin başında gelmektedir.
Ayrıca Havacılık ve Uzay Sanayi alanında başarılı olan ülkelerin, bu sanayi dallarındaki yetkinlikleri ve ürün yelpazelerinin genişliği sayesinde, topyekûn sistem çözümleri
oluşturabildikleri ve bu ürünlerin tasarım teknolojilerine
hakim oldukları da görülmektedir. Bu noktadan hareketle,
2011 yılı sonunda Sanayi İhtisas Komitesi’nde “Yerli Sivil
Uçak Üretimi” konusunda 1,5 yıl kadar süren ve sektörün
önde gelen 150 insanının katıldığı bir çalışma başlatılarak,
20’nin üzerinde toplantı ve çalıştay gerçekleştirildi. Nihayet,
2013 yılının Ocak ayında “Türkiye’de Sivil Yerli Uçak Üretiminin Stratejik Analizi ve Yol Haritası” raporu tamamlanarak Oda Yönetim Kuruluna teslim edildi. Çalışma süresince,
sektörde faaliyet gösteren bir çok yetkin firma ve uzman ile
tanışma ve görüş alışverişinde bulunma imkanı oldu.
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Süreç sonunda, ülkemizin her türlü üretimi yapacak alt
yapı ve insan kaynağı varlığı, yan sanayimizin de buna
hazır olduğu, elimizde gerekli her türlü teknolojinin de
mevcut bulunduğu; aslında önümüzdeki en büyük engelin
birbirimizi tanımamaktan ve ortak çalışma kültürünü
oturtamamaktan kaynaklandığı görüldü. Bu minvalde
Sakarya’dan başlayıp, Yalova’yı da içine alacak şekilde
Kuzey Marmara hinterlandında faaliyet göstermek,
ortak bir sinerji oluşturarak sahip olduğumuz bu büyük
potansiyeli harekete geçirmek üzere; SSM, İTO, İSO ve
Teknopark İstanbul yönetiminin büyük desteği ile 27 kurucu
üye bir araya gelerek Teknopark İstanbul yönetiminin büyük
desteğiyle, 17 Mart 2015 tarihinde SAHA İstanbul Savunma,
Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği kuruldu.
SAHA İstanbul’un kuruluşunu ortaya çıkaran ihtiyaçlar
nelerdi?
Kuzey Marmara Bölgesi; 100.000.000. m2’si İstanbul
sınırlarında olmak üzere toplam 150.000.000 m2 Sanayi
Alanı, 51 Sanayi Bölgesi ve Türkiye’de mevcut toplam
72 tersaneden SAHA bölgesine giren 55 adet tersane ile
Türkiye ekonomisinin ve vergi gelirlerinin %50’sinden
fazlasını üretmektedir. İTO’ya kayıtlı 65.000 firma, İSO’ya
kayıtlı 18.000 firma, DTO’na kayıtlı 8.000 firma olmak
üzere; Kuzey Marmara hinterlandında yaklaşık 100.000’in
üzerinde sanayi tesisi bulunmaktadır. Bu bölgede 1.500.000
kişi İstanbul’da olmak kaydıyla yaklaşık 2.000.000 kadar,
sanayide çalışan personel bulunmaktadır.
Mevcut 70 milyon yolcu kapasitesine, 3’üncü havalimanı
tamamlandığında 150 milyon yolcu kapasitesi eklenecek
ve toplam kapasite 220 milyona ulaşacaktır. Bunun doğal
sonucu olarak yer hizmetleri, hava kargo kapasitesi ve
THY Teknik, THY HABOM, My Technic gibi 300’ün üzerinde
yerli ve yabancı havayolu şirketine verilen bakım hizmeti
kapasitesi dikkate alındığında İstanbul; Asya, Afrika ve
Avrupa’nın sivil havacılık merkezi olacaktır. Proje bu
bölgede tamamlandığında 2,5 milyon m2 içerisinde
980.000 m2 kapalı alana ulaşacak olan Teknopark İstanbul,
3 milyon m2 üzerine kurulacak ve 4 etapta tamamlanacak
Bilişim Vadisi; 50 Üniversite ve bazı önemli üniversitelerin
sahip olduğu teknoparkları ile büyük kurulu eko sistem
kapasitesi mevcuttur.
Ancak, SAHA İstanbul bölgesinde üretici firmalar teknolojik
ve altyapı birikimlerini savunma ve havacılık sektörlerinde
değerlendirmek konusundan oldukça uzak durmaktadır.
Bunun nedenlerinden birisi bu sektörlere ve ihtiyaçlara
dair bilgi eksiği olsa da diğer bir konu ise Ankara’yı ve
bürokrasiyi yeterince tanımamak; soğuk bulmak ve olası
güçlükleri, bürokratik engelleri göze alamamak olarak
söyleyebiliriz. Bizim bu konuda görevimiz, gri alanları
ortadan kaldırarak firmaları bilgilendirmek, motive etmek
ve bürokratik güçlükleri yenmelerine katkı sağlamak
suretiyle firmalarımızı savunma havacılık ve uzayın ihtiyaç
duyduğu yüksek teknoloji gerektiren ürünleri ve sistemleri
üretebilecek hale getirmektir.
SAHA İstanbul Savunma Havacılık ve Uzay Kümelenmesi
Derneği, Kuzey Marmara koridorunda faaliyet gösteren
sanayi firmalarını, savunma havacılık ve uzay sektörlerine
yönlendirmek suretiyle, savuma sanayimizin ihtiyacı
olan ve yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin yerli
firmalar marifetiyle Türkiye’de üretilmesini sağlamayı
hedeflemektedir. Kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın
ortadan kaldırılması maksadıyla Türk sanayi üretiminin
%50’sini üreten bu coğrafyanın, daha etkin görevler
üstlenmesi sağlanacaktır.
Bu kapsamda bölgemizin firmaları; yüzü dışa dönük,
ihracat yapan, dünyanın her yerinde diğer ülkelerin
firmaları ile yarışan firmalardır. Gerek teknolojik alt
yapıları gerek bilgi birikimleri, gerek ise cesaretleri şunu
göstermektedir ki: İrade, kaynak ve pazar ortaya konulduğu
takdirde firmalarımızın yapamayacağı hiçbir şey yok… Bu
maksatla, bölgedeki mevcut potansiyeli kullanarak yüksek
teknolojik ürün geliştirmek ve üretmek için bölge firmaları
arasında işbirliği oluşturarak sinerji yaratmayı hedefliyoruz.
Bunun sonucu olarak milli savunma sanayi projelerinde
ve havacılıkta, yerli katkı oranını artıracağız. Bazı kritik
projelerde %100 yerlilik hedefliyoruz.
Bunun yanı sıra özellikli alanlar ya da yüksek teknoloji
gerektiren ürünler geliştirmek suretiyle dünya markaları
ortaya çıkarmak, bu yolla küresel rekabet avantajı
oluşturmak, kamu, özel ve uluslararası ihalelerde güç birliği
yapmayı başarmak SAHA’nın temel fonksiyonlarındandır.
Üyelerin; kamu kurumları, üniversiteler, araştırma
kurumları, STK’lar, kalkınma ajansları ve uluslararası
destek merkezleri ile arasındaki işbirliğini tesis etmek
ve geliştirmek; uluslararası akreditasyonu olan Test
ve Belgelendirme Merkezlerinin kurulmasına katkı
sağlanmak, ortak hukuk ve sınai mülkiyet hakları hizmetleri
yürütülmesi yine görevlerimiz arasındadır.
Kasım - Aralık / 2015 89
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
İstanbul hinterlandında bulunan sanayinin en büyük
eksikliği bir yetenek envanterinin olmamasıdır. Firmalar
yanlarındaki fabrikanın yeteneklerinin neler olduğundan
bile habersiz… Ülke içinde üretilen pek çok ürün yurt dışına
satılmaya çalışılırken, aynı ürünlere ihtiyaç duyan pek çok
firma bilgisizlik nedeniyle bu ürünleri yurt dışından almaya
çalışmaktadır. Türkiye’de bu üretiliyor mu, kim üretiyor bilgisi
kurumsal anlamda kimsede yok. İstanbul Sanayi Odası
bile firmaları NACE kodu kadar tanıyabiliyor. Bu nedenle
kurumsal olarak kendi sektörümüz olan savunma havacılık
ve uzay sektörlerinde yetenek envanteri çıkartılmasını
planlıyoruz. Bu konuda İstanbul Kalkınma Ajansı ile görüştük.
İSTKA projesi hazırlanması ve projenin Doğu Marmara
Kalkınma Ajansı ve Trakya Kalkınma Ajansı ile de aynı
projenin kendi ilgi alanlarında tekrarı konusunda girişimde
bulunacağız.
Bu tür kararların verilmesinde, sürekli en ileri teknolojileri
kullanmak zorunda olan savunma, havacılık ve uzay
sektörleri, diğer sektörlere göre daha şanslı durmaktadır.
Dünyayı incelediğimizde savunma sanayisinde bir noktaya
gelmiş ülkeler, diğer sektörlerde de bu yetkinliklerini başarı
ile kullanabilmektedirler. Çünkü bu sektörler çok geniş bir
yelpazeyi ihtiva etmekte, elektronikten kompozite, gıdadan
metale, kimyadan otomotive kadar hemen her konuda ileri
teknoloji gerektirmektedir. Havacılık da aynı şekildedir. Bu
nedenle teknolojide bir yere gelmeyi başarmış ve hedefleyen
bütün ülkelerin enerjilerini vakfettikleri en gözde sektörler
bunlar olmuştur.Biz de, gelecekte büyük bir ülke olarak var
olmak istiyorsak bu hususlara ağırlık vermek ve doğru sanayi
politikaları oluşturarak enerjimizi ve sınırlı kaynaklarımızı
israf etmemek zorundayız. Önümüzde çok güzel başarı
örnekleri var, yani Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
SAHA, ülkemizin yerli sanayisini geliştirme hedeflerine
yardımcı olmak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü…
Başta Havacılık, Savunma ve Uzay sanayisinde yerli üretimi
artırma ve kalite seviyesinde uluslararası pazarda üst düzey
bir skala yakalamak için devlet ve müteşebbisler bazında
gerçekleşmesi gereken atılımlar neler olmalı?
Ülkelerin sürdürülebilir refaha, istikrara, güçlü bir ekonomiye,
caydırıcı bir silahlı kuvvetlere sahip olmasının yolu teknolojiye
ve onu sürekli geliştirebilecek bir ekosisteme sahip olmaktan
geçmektedir. Zengin ülke ve gelişmiş ülke kavramları burada
birbirinden ayrılmaktadır. Yerin altından petrolünüz çıkar,
bunu satarsınız çok paranız olur. Bu, sizi zengin ülke yapar.
Bu parayla lüks binalar yapar, refah içinde yaşarsınız. Hatta
bu parayla dünyanın en modern silah sistemlerini satın
alırsınız. Bütün bunlar sizi büyük ülke yapmaz. Sadece büyük
pazar yapar. Büyük ülke olmanız için dünya markası olmuş
teknoloji üreten firmalara sahip olmanız, böylece teknolojiye
ve bu yolla da geleceğe hükmetmeniz gerekmektedir.
Bugün petrol, belirleyici ve değerli bir enerji kaynağı iken
teknolojik gelişmeler daha ucuz ve etkili bir enerji kaynağına
eriştiğinde, petrol zenginleri için acı gerçekle yüzleşme günü
gelmiş olacaktır.
Bu nedenle teknolojiyi satın alıp kullanan değil, üreten ve
en azından belli alanlarda dünya trendlerini oluşturan ülke
olmak zorundayız. Bu noktada devletimize düşen görev,
halen dünya teknolojik trendlerini yakaladığımız alanları ve
yetkinliğe sahip birkaç firmayı belirleyip, gerekirse Güney
Kore’nin yaptığı gibi bu firmalar lehine pozitif ayrımcılık
yaparak dünya ile yarışacak teknolojik ve finansal alt yapıya
kavuşturmak ve böylece dünya markaları yaratmak olmalıdır
diye düşünüyoruz…
Bu konuda devleti yönetenlere düşen görev; ülkenin
teknolojik birikimini, potansiyelini ve geldiği noktayı terazinin
bir kefesine, dünyanın teknolojik gidişatını terazinin diğer
kefesine koyup hangi konulara ağırlık vereceğini ve bu yolda
kimlerle yürüyeceğini belirlemek olmalıdır.
Kurumunuzla aynı alanda faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluşlarıyla iletişiminiz nasıl? Ne türde işbirlikleri
gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?
Bunu, kapsam ve tema olarak ikiye ayırmak gerekir. Birisi
odalar, meclisler gibi yarı kamu niteliğindeki kuruluşlar,
bir diğeri de bizimle aynı maksatla kurulmuş kümeler
ve mesleki derneklerdir. SAHA İstanbul olarak bizim
kuruluş fikrimiz yukarda bahsedildiği gibi İstanbul Ticaret
Odası’nda doğmuştur. Kurucu Üyelerimiz ve Yönetim Kurulu
üyelerimiz içinde İTO yönetiminden kişiler vardır. İTO meclis
Başkanı ve Sanayi İhtisas Komitesi Başkan yardımcısı
bizim üyelerimizdir. İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkan
Yardımcısı Yönetim Kurulu Başkanımızdır. İstanbul Kalkınma
Ajansı ve Türk İhracatçılar Meclisi yine çok yakın çalıştığımız,
iç içe olduğumuz, birlikte proje ürettiğimiz kurumlardır.
SAHA İstanbul ile aynı formatta olan kümeler ile ilişkilere
gelince İzmir kümesi HUKD ile yakın ilişki içindeyiz. Bu
kümenin başkanı ve Kale Grubu’nun sahibi Osman Okyay,
firmalarından birisi olan Kale Kalıp ile kümemizin üyesidir.
Eskişehir Kümesi ile yakın çalışıyoruz. Test laboratuvarı ve
sertifikasyon konusunda birlikte projeler yürüteceğiz. Bursa
Kümesi ile temasımız oldu. Yönetim Kurulu olarak ziyaret
ettik. Birlikte hareket etme kararı aldık. Ancak somut olarak
herhangi bir konu üzerinde henüz bir çalışmamız olmadı.
Ankara Kümesi ile de aynı şekilde henüz müşterek çalışma
imkanı olmadı. Ancak kümeler arası koordinasyonun önemli
olduğuna inanıyor ve bu konuda çok müşfik davranıyoruz.
Mesleki derneklerle ilişki kurmak, bizim faaliyet alanımızın
önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bizim mevcut ve
potansiyel üyelerimiz aynı zamanda kendi sektörlerinde
dernek üyesi hatta bir kısmı yönetici konumundadır.Örneğin:
Kompozitçiler Derneği Başkanı Şekip Avdagiç, kümemizin
üyesidir. Tekstil Makinacıları Derneği Başkanı Adil Nalbat
ve TİAD Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Dr. Müh. Ayhan
Etyemez, bizim de Yönetim Kurulu Üyelerimizdir.
90 Kasım - Aralık / 2015
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
SAHA İstanbul’un 2016’da gerçekleştireceği kurumsal
faaliyetlerden bahsedebilir misiniz? 2016’da kurum olarak ne
gibi faaliyetler yürüteceksiniz?
2016 SAHA İstanbul için çok yoğun bir yıl olacak. Ülkemizin
sahip olduğu en kıymetli madenlerimizden Bor’un katma
değeri yüksek ve savunma havacılıkta gerekli malzemelere
dönüşebilmesi için Bor Enstitüsü ile kompozitçilerimiz,
metal dökümcülerimiz, alüminyum dökümcülerimiz,
akücülerimiz ve kimyacılarımızı bir araya getirmek
suretiyle mevcut projeler ya da yeni projeler üzerinde
çalışacağız. Daha önce çalışmasını başlattığımız akü ile ilgili
ÜR-GE projesi hazırlayacağız.
Doğu Marmara, İstanbul ve Trakya’nın en acil ihtiyacı olarak
gördüğümüz sanayi envanterini çıkarmak konusunda İSKA
projesi hazırlayacağız.
Savunma Havacılık ve Uzay sanayinde kullanılan parçaları
üretebilme yeteneğine sahip firmaları Ana yüklenici
firmalar ile buluşturmaya devam etmek suretiyle, hem bu
sektöre yeni firmalar ekleme hem de yerli katkı oranını
artırma gayretlerimize devam edeceğiz.
THY Teknik ve TCI bünyesinde THY için başlatılan yolcu
uçaklarının içinin yerli ürünlerle kaplanması konusundaki
kümelenme gayretlerine bütün parçaları üretinceye ve
sertifikalandırıncaya kadar devam edeceğiz.
Test merkezlerinin kurulması konusunda ciddi gayretler
içinde olacağız. İTÜ, Anadolu Üniversitesi, TSE, Teknopark
İstanbul ve İstanbul Kalkınma Ajansı ile müşterek
çalışmalarımız devam edecek.
Üniversiteler ile eğitim programları ve sertifikasyon
eğitimleri konusunda işbirliği devam edecek. İTÜ ile yapılan
protokolün benzerinin üye ve üye olacak diğer üniversiteler
ile yapılması için daha yaygın bir eğitim altyapısı
oluşturacağız.
Fuarlara, seminer ve sempozyumlara iştirak etmek için
firmalarımızın tanıtıma ve pazar bulmalarına yardımcı
olacağız. Dost ve müttefik ülkelerdeki kümelerle işbirlikleri
geliştirilerek teknoloji transferleri gerçekleştirmeyi
ve sektörümüzde doğrudan sermaye yatırımlarının
yapılmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.
Hedefimiz, kendi uçağını, gemisini, silah ve sistemlerini
üretebilen, teknolojik altyapısı ile dünya ile yarışan küresel
bir güç olmamıza, ülkemizin sanayi üretiminin %50’sine
sahip bölgesine SAHA İstanbul olarak katkı sağlamaktır.
Mitsubishi Electric:
İnsan, en önemli sermayemizdir
Mitsubishi Electric, Türkiye’de üçüncü yılını doldurdu ve 2016’yla birlikte dördüncü yıla adım atıyor. Ülkemizde
yeni bir başlangıcın heyecanıyla yola çıkan firma, markasının adını Marmaray Projesi ile hafızalara kazımıştı.
TT Magazin olarak Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa ile günümüz endüstrisinden tarihe,
Japonya-Türkiye ilişkilerinden Endüstri 4.0’a uzanan uzun soluklu bir röportaj gerçekleştirdik.
Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Masahiro Fujisawa
Kasım - Aralık / 2015 91
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Zaman zaman döviz kurlarındaki dalgalanmaları düşününce
Avrupa’da bir firma yöneticisi olmak, Türkiye’den daha kolay gibi
görünüyor sanki. Stabil ekonomisi olan bir Avrupa ülkesi yerine
Türkiye’de Başkan olmak daha ağır bir sorumluluk mu sizce?
Jeopolitik konumu nedeniyle pek çok açıdan avantajlı olan,
Asya ve Avrupa’nın köprüsü Türkiye, hızlı büyüme potansiyeli
ve genç nüfusu ile birlikte değerlendirildiğinde Mitsubishi
Electric için çok önemli ve öncelikli pazar durumunda.
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar zaman zaman bir takım
zorluklara neden olsa da bu güzel ülkenin avantajlarını
değerlendirdiğimizde artılarının çok fazla olduğunu görüyoruz.
Bugüne kadar Türkiye’de ekonominin düşüşe geçtiğini hiç
tecrübe etmedik. Dolayısıyla biz hep pozitif düşünmeye ve
planlarımızı da bu doğrultuda yapmaya devam ediyoruz.
Mitsubishi Electric olarak Türkiye’nin, endüstrisi ve
teknolojisiyle üretkenliğinin daha da artacağını, katma
değeri çok daha yüksek ürünler üretileceğini ve dünyanın
ileri ekonomileri arasındaki yerini alacağını düşünüyoruz. Bu
düşüncemiz, Türkiye’nin gerçekleştirdiği Marmaray projesi,
inşa etmekte olduğu köprü, baraj, tünel, havalimanı gibi çok
sayıda projeyle de doğrulanıyor.
Japonya ile gerçekleşmesi söz konusu olan serbest ticaret
anlaşması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Japonya-Türkiye
arasındaki ticareti nasıl etkiler bu anlaşma?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Japonya Başbakanı
Shinzō Abe bu konuyla ilgili görüşmeler yapıyor. Serbest
ticaret anlaşmasının her iki ülke için de çok faydalı olacağını
düşünüyorum. Türkiye, özellikle altyapı hizmetleri konusunda
Japon şirketlerle işbirliği yapıyor. İki ülkenin hükümetleri
arasında da iyi ilişkiler söz konusu. Türkiye’nin ekonomik
atılımı için Japon teknolojisine güveniliyor. Biz de üstün
teknolojiye sahip global bir firma olarak Mitsubishi Electric’in
tüm dünyada kullanılan ve yüksek kaliteye sahip ürün ve
sistemleri ile ileri teknolojisini Türkiye’ye getirerek ekonominin
gücüne güç katmayı, Türkiye’nin belirlediği yüksek ekonomik
hedeflerine ulaşması için gerekli teknoloji ve bilgi kullanımını
aktarmayı hedefliyoruz.
2015 yılı Mitsubishi Electric için nasıl geçti?
2015 yılı, 3 yıl önce doğrudan kendi yapılanması ile Türkiye’de
faaliyet göstermeye başlayan Mitsubishi Electric markasının
Türkiye’de daha iyi tanıtıldığı bir yıl oldu. Türkiye’de temelde
fabrika otomasyonu, ileri robot teknolojileri ve klima
sistemlerinin satış ve satış sonrası hizmetlerini sürdürüyoruz.
Bu faaliyetlerimizin yanı sıra uydular, asansör, görsel veri
sistemleri, güç kaynakları ve ulaştırma bağlantılı altyapı
işlerine de destek veriyoruz. Türkiye’de özellikle Türksat
uyduları ve Marmaray projesinde kullanılan teknolojimiz ile
tanınıyoruz.
Mitsubishi Electric Corporation, Türksat 4A’nın ardından bu
yıl Ekim ayında Türkiye’de iletişim ve yayıncılık altyapısının
92 Kasım - Aralık / 2015
güçlendirilmesine yardımcı olacak Tüksat 4B uydusunu
da başarılı bir şekilde fırlattı. Aralık başına kadar yörünge
testlerini yapacak olan Mitsubishi Electric, sonrasında Türksat
4B’nin Türksat’a devir teslimini resmen gerçekleştirecek.
Mitsubishi Electric olarak üretmekten gurur duyduğumuz
uyduların ve yapım aşamasından yörüngeye yerleştirilme
sürecine kadar sorumluluğunu üstlendiğimiz projenin
tamamında, ileri teknolojimizi kullanarak üstün güvenilirlik
sağladık. Türksat 4A ve Türksat 4B aracılığıyla Türkiye’nin
ve komşu ülkelerin iletişim ve yayıncılık altyapısına katkıda
bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu yıl farklı iş kollarımız,
ürünlerimiz ve hizmetlerimizle ilgili hedef gruplarımızı
detaylı olarak bilgilendirmek için çeşitli etkinlikler düzenledik.
Bunlardan biri Ege Bölgesi’nin önde gelen şirketlerinin
temsilcileriyle bir araya geldiğimiz “Sektör Profesyonelleriyle
Buluşma” etkinliğiydi. “Yaptığımız işlere inanamayacaksınız”
temasıyla Mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz etkinliğe Ege
Bölgesi’nin önde gelen şirketlerinden yaklaşık 200 temsilci
katıldı. Etkinlikte yeni endüstri evresinin Mitsubishi Electric’teki
karşılığı olan e-F@ctory konsepti ile geleceğin dijital fabrika
teknolojisini sunan ürünlerimizi ve uygulamalarımızı anlattık.
Marmaray projesi ile ilgili sunumumuz ve endüstride robot
uygulamaları çerçevesinde Mitsubishi Electric’in 6 eksenli
robotu yoğun ilgiyle karşılandı.
Ekim ayında ise başkent Ankara’da düzenlediğimiz etkinlikte
kamu, özel sektör temsilcileri ve taahhüt firmaları ile bir
araya geldik. Mitsubishi Electric olarak Türkiye’deki sanayi
tesisleri ve altyapı projelerindeki elektrik, otomasyon,
taahhüt çalışmalarına talip olduğumuzu detaylı sunumlar
ve örneklerle anlattık. “Türkiye’nin Geleceği İçin Çalışıyoruz”
temasıyla gerçekleştirdiğimiz bu organizasyonda, dünyada
güçlü bir global oyuncu olduğumuz sanayi tesisleri ve altyapı
projelerindeki elektrik, otomasyon, taahhüt çalışmaları
hakkında bilgi verdik. Marmaray’da gerçekleştirdiğimiz
“İstasyon Bilgi ve Yönetim Sistemi Projesi” hakkında
bilgilendirme yaptık. Dünya genelinde 71 binin üzerinde
kurulumu bulunan Mitsubishi Electric Videowall görüntüleme
sistemlerimizi de tanıttığımız bu organizasyonda, arıtma ve
atık su tesislerindeki su otomasyonu çalışmalarımızı örnek
uygulama ile anlattık. Yine 2015 yılında WIN Automation
Fuarı’nda pek çok yeni teknolojimizi tanıttık. Yeni Nesil Fabrika
Otomasyon Sistemlerimizi ve CNC ürünlerimizi sergileyerek
Türkiye’nin yeni otomasyon devrimine hazır olduğumuzu bir
kez daha gösterdik. Mitsubishi Electric standını ziyaret eden
katılımcılar e-F@ctory Allianz oluşumu içinde dijital fabrika
otomasyonu simulasyonunu test ederek geleceğin fabrikasını
ve otomasyon sistemlerini deneyimleme fırsatını yakaladı
RÖPORTAJ
www.ttmagazin.com
Fuarda fabrika otomasyonunda çığır açacak yeni nesil
GOT2000, iQ-F, iQ-R, MR-J4, MR-JE ve FR-A800 ürünlerimizi
sektör temsilcileriyle tanıştırdık. Yeni ürünlerimiz
müşterilerimiz tarafından beğenildi ve kullanılmaya
başlandı.
Gelecek nesillerin eğitimine katkı sağlamayı önemseyen
bir marka olarak, Türkiye’de tümleşik otomasyon içine
entegre edilmiş robot teknolojisi konusunu sahiplenmeyi
hedefliyoruz. Bu kapsamda üniversitelerin Mühendislik
Fakültesi Fabrika Otomasyon ve Robotik Bölümleri’ne
destek veriyoruz. 2015 yılında Bursa Teknik Üniversitesi
Doğa Bilimleri Mimarlık Mühendislik Fakültesi bünyesindeki
Robot Eğitim Merkezi’ne çok amaçlı bir robot hibe ettik.
Doğuş Üniversitesi (DOU) işbirliğiyle Doğuş Üniversitesi
Endüstriyel Otomasyon ve Robot Teknolojileri Eğitim
Merkezi’ni kurduk. En son ise 9 Eylül Üniversitesi ile
Endüstriyel Otomasyon ve Robot Teknolojileri Eğitim
Merkezi kurulmasına ilişkin ön protokol imzaladık. Bu
alandaki çalışmalarımız ve eğitime desteğimiz tüm hızıyla
devam edecek.
En son etkinliğimiz ise M80 ve M800 serisi CNC kontrol
ünitelerinin Türkiye lansmanı oldu. M80 ve M800 serisini
makine imalatçıları bayilerimize tanıttık. Bu yeni seri 2016
yılında WIN Automation Fuarı’nda sergilenmesinin ardından
Türkiye’de satışa sunulacak. CNC ürünlerimiz üretime çok
ciddi destek veren ürünler. Bu nedenle Türkiye’deki makine
üreticilerinin basamak atlaması için çok önemli olduğunu
düşünüyoruz.
2015 yılı Mitsubishi Electric Türkiye için çok verimli bir yıl
oldu. Önümüzdeki dönemde Türkiye’ye “nasıl daha fazla
fayda sağlayabiliriz”i düşünmeye devam ediyoruz.
Bunun için çalışanlarımızın da değişmesi gerekiyor. Mevcut
durumdan tatminkar olmak elbette önemli ama tatmin
olup beklemek yerine, gelecek için değişmek gerek. Hem
kendimiz hem de toplum için… Bu bizim kültürümüz. Bu
yüzden “daha iyisi için sürekli değişim” felsefesi ile hareket
ediyoruz.
Mitsubishi Electric Corporation’ın tamamı kendi kurumsal
misyonu ve “Yedi Kılavuz” prensibiyle yönetiliyor. Bu
prensipler, tüm dünyadaki çalışanlarımızı ortak bir felsefi
yapıya bağlıyor ve daha yeşil bir gelecek vizyonumuzu
gerçekleştirmek için bizleri birleştiriyor.
Mitsubishi Electric, faaliyetlerinin her alanında yaratıcılık
sergileyerek teknolojilerini ve hizmetlerini sürekli
iyileştiriyor. Bu sayede içinde bulunduğumuz toplumun
yaşam kalitesini yükseltiyoruz. Bu amaçla gruba bağlı
tüm şirketler, “Yedi Rehber İlke”yi yerine getiriyor. Bu yedi
ilkenin başında “Güven” geliyor. Tüm paydaşlarımızla
karşılıklı güçlü güvene ve saygıya dayalı ilişkiler kurmak
gerekiyor. İkincisi: Kalite. Yani, benzersiz kalitede en iyi
ürünler ve hizmetler temin etmek. Üç: Teknoloji. Araştırma
ve geliştirme yaparak yeni pazarlar bulmak ve teknolojik
yenilikler yapmak… Dört: Vatandaşlık. Küresel bir oyuncu
olarak halkların ve genel olarak toplumun gelişmesine
katkıda bulunmak gerekiyor. Etik Kurallar, beşinci
ilkemizdir. Tüm faaliyetlerimizde yüksek etik standartlara
uymak zorunlu. Altı: Çevre Koruma. Doğaya saygı duymak,
küresel ölçekte çevreyi korumak ve iyileştirmek için çaba
göstermek gerekiyor. Yedinci ilkemiz: Büyüme. Gelecekte
büyümek için temel oluşturmak amacıyla adil gelirler elde
etmek son ilkemiz.
2015’te yaklaşık 270 milyon TL’lik ciro hedeflemiştiniz. Şu
an itibariyle bu hedefin neresindesiniz? Mitsubishi Electric,
yılsonunda beklentilerini karşılamış olacak mı?
Mitsubishi Electric Türkiye olarak şu anda hedeflerimizi
gerçekleştirmiş durumdayız ve hatta yılsonunda hedefimizi
aşmış olacağımızı düşünüyorum. Mitsubishi Electric
Türkiye yeni bir şirket olduğu için hedeflerimizi rakamlarla
değil Türkiye’ye olan katma değerimizle ölçümlüyoruz. Zira
sadece ürün satmak için değil, hizmet etmek için varız.
Odaklandığımız en önemli konulardan biri de satış sonrası
hizmet ve müşteri memnuniyeti. İleri teknolojimiz ve know
how’ımız ile bu güzel ülkeye sunduğumuz ve sunacağımız
farkları anlatmaya çalışıyoruz.
Gerçekleştirdiğiniz hedeflere baktığımızda, 3 yıl gibi kısa bir
zamana rağmen epey yol aldığınızı görüyoruz. Bunu nasıl
gerçekleştirdiniz?
Mitsubishi Electric olarak bizim kurumsal mottomuz: “Daha
İyisi İçin Değişim” (Changes for the Better). Mitsubishi
Electric, toplum için sürekli değişiyor.
Kasım - Aralık / 2015 93
AJANDA
www.ttmagazin.com
Unitec, open house gerçekleştirecek
Unitec Makine, İstanbul merkez ofisinde 1-5 Aralık 2015 tarihleri arasında Open House etkinliği
gerçekleştirecek.
Etkinlik süresince Amerikan & İngiliz menşeili Hardinge
& Bridgeport marka GS250 L model torna ve dik işleme
grubu tezgahlarından Conquest V480 APC ve Conquest
V1000’in yanı sıra, Japon menşeili Precision Tsugami
marka Çift ayna-Tek taret C-Y eksenli, torna, ziyaretçilerin
beğenisine sunulacak.
Unitec’e, open house etkinliğinde sektörün öncülerinden;
Blum Novotest, Esprit, Haimer, İscar, Nikken, Sandvik,
Siemens NX, Tungaloy ve Kayra Makine (Kayra Tools) eşlik
edecek.
Firma yetkilileri tarafından İzmir, Ankara ve Konya gibi
ülkemizin talaşlı imalat konusunda önemli merkezlerinden
olan şehirlerinden, gruplar halinde katılım sağlanacağının
bilgisi paylaşıldı.
Etkinlik süresince her gün çekilişle 1 kişiye, 10 günlük
eğitim kazanma şansı verilecek, misafirlere otomotiv ve
kalıp sanayisine yönelik çeşitli iş parçaları kesimi yapılarak
tezgah performansları gözler önüne serilecek.
Firma; kalıp, otomotiv, medikal, hidrolik, havacılık, makine,
fason ve yedek parça vb. üretimi gerçekleştiren tüm
sanayici dostlara, etkinliğe katılım sağlamaları için çağrıda
bulundu.
DMG Mori,
10 ileri teknoloji ürünü tezgahını tanıtacak
DMG Mori, endüstri ilgililerini İstanbul’da EMO tamamlayıcı etkinliklerine davet ediyor.
DMG Mori tarafından, 2-5 Aralık tarihleri arasında, bu
yıl gerçekleştirilen EMO’dan öne çıkan bir adet dünya
prömiyeri ve CELOS® ile birlikte 10 adet ileri teknoloji ürünü
tezgahı canlı demolar ile tanıtacaklarının bilgisi paylaşıldı.
DMG Mori, Open House katılımcılarına, DMG Mori LifeCycle
Services hizmetleri ve dünyanın en büyük online makine
kapasitesi takası platformu olan MATOOL.com hakkında
daha fazla bilgilendirme sözü verdi. Open House ile birçok
ileri teknoloji ürünü makine, ziyaretçilere tanıtılacak.
EMO dünya prömiyerleri ve EMO’nun dikkat çekici diğer
aktiviteleri bu open house ile görücüye çıkacak.
TİAD üyeleri, yılbaşını kutlayacak
Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD),
üyelerini Geleneksel Yılbaşı Kokteyli ve Gala Yemeği’ne davet ediyor.
Her yıl düzenlenen TİAD Geleneksel Yılbaşı Kokteyli ve
Gala Yemeği, bu yıl Hilton Hotel Al Bushra Restaurant’ta 19
Aralık 2015 tarihinde gerçekleşecek.
Geleneksel Yılbaşı Galası ile TİAD üyelerinin Boğaz
manzarası eşliğinde kokteyl akabinde gerçekleşecek
olan akşam yemeğinde bir araya gelmesi ve keyifli vakit
geçirmesi planlanıyor. 19.30’da kokteyl ile başlayacak
94 Kasım - Aralık / 2015
olan program, 20.30’da gala yemeği ile devam edecek.
TİAD Genel Sekreteri Pınar Çeltikci, “2015’e veda ederken
2016’ya hep birlikte ‘merhaba’ demek için tüm üyelerimizi
aramızda görmekten mutluluk duyacağız” mesajını
verirken yeni yılın, sektörümüze ve TİAD’a güzellikler
getirmesini diledi.
INDEX
İNDEKS
Reklam İndeksi / Advertisement Index
FİRMA / COMPANY
Sayfa / Page
FİRMA / COMPANY
Sayfa / Page
ADLER
41
SES3000
17
AKKO
ÖN KAPAK İÇİ
SIEMENS
45
SML MAKİNA
57
ATLAS CNC
38-39
BVA
65
TAEGUTEC
CHIRON
15
TANDEM
4
CNC İLERİ TEKNOLOJİ
25
TEKNİKEL
27
ÇELEBİ
1
TEMAK
ARKA KAPAK
ARKA KAPAK İÇİ
DMS
23
TEZMAKSAN
9
ER-EL
33
TOKSAN
3
ERKAN MAKİNA
FARO
HAKSAN
5 - 59
63
6
HER MAKİNA
61
HEXAGON
49
HİDKOM
52-53
MEGA ELEKTRONİK
21
METAV
40
MISTSUBISHI ELECTRIC
31-51
NACHI
96
OERLIKON
87
OSG
19
OTR
7
RENISHAW
37
TÜYAP
UGURSAN
55
ÖN KAPAK - 11
WALTER
13
YAMAZAKI MAZAK
47
8\JXODPD$ODQODU×
y 3.7XFXQ\NVHNKHOLVHOSR]LWLIJHRPHWULVLGDKDGüN
NHVPHNXYYHWOHULLOHoDO×ü×U
y 'DKDULMLWEDùODPDLoLQoLIWN×UODQJ×oNX\UXùXJHRPHWULVL
y 9LGDGDQND\QDNO×\DGDXoWDQND\QDNO×EHNOHQPH\HQ
EDüDU×V×]O×NODUDNDUü×NRUXPD
TaeguTHF.HVLFL7DN×PODU$û
726%7D\VDG2UJ6DQ%|O&DG6RN1RûHNHUS×QDUÇD\×URYD.RFDHOL
0850 201 69 00
0850 201 69 99
ZZZWDHJXWHFFRPWU

Benzer belgeler

Bursa Endüstri Zirvesi, rekor sayıda ziyaretçi ağırladı

Bursa Endüstri Zirvesi, rekor sayıda ziyaretçi ağırladı 36 - CELIMO Takımcılar Grubu Toplantısı gerçekleşti 42 - TİAD Mesleki Test Merkezi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri

Detaylı