Sayı 19 - Çukurova Üniversitesi

Transkript

Sayı 19 - Çukurova Üniversitesi
Elma ve Kiraz Yetiştiriciliği Çalıştayı Mayıs ayında düzenlenecek
nÇukurova Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından 22-24 Mayıs
2014 tarihleri arasında “Elma
ve Kiraz Yetiştiriciliği, Yeni Çeşit Islahı ve Üretim Teknolojileri” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirlecek.
Türk-Alman Bilim Yılı kapsa-
mında düzenlenecek olan çalıştaya T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Almanya
Kültür Bitkileri Federal Araştırma Enstitüsü (JKI), Ravensburg
Meyve Yetiştiriciliği ve Depolama Enstitüsü’nün yanı sıra TÜBİTAK da destek veriyor.
Çalıştay yürütücülüğünü Ziraat Fakültesi Bahçe Bölümü
vSAYI: 19
vÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KURUMSAL İLETİŞİM GAZETESİ
öğretim üyesi Prof. Dr. Ayzin
B. Küden, koordinatörlüğünü
Prof. Dr. Ali Küden ve sekreterya görevini ise Doç. Dr. Okan
Özkaya yapıyor.
Çalıştayla ilgili detaylı bilgilere üniversitemiz resmi web sitesi www.cu.edu.tr adresinden
ulaşılabilir.
v01-15 NİSAN 2014
TÜBİTAK Yurtiçi
Bilimsel Etkinlikleri
Destekleme
Programı
nTürkiye’de
bilim insanlarını
destekleyen kurumların başında gelen TÜBİTAK, Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Teknoloji,
Tıbbi Bilimler, Tarımsal Bilimler, Sosyal ve Beşeri Bilimler
alanlarında kamu kurum/kuruluşları ve üniversiteler ile
özel hukuk tüzel kişilikleri ve
kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları himayesinde yurt içinde düzenlenen
ulusal, uluslararası katılımlı ve
uluslararası nitelikli kongre,
kolokyum, sempozyum ve çalıştay türü etkinlikler için kısmi
destek vermeye devam ediyor.
TÜBİTAK’ın destek programlarından olan 2223/B Yurt İçi
Bilimsel Etkinlik Düzenleme
Desteği Programı 2013 yılı 6.
dönem ve 2014 yılı 1. dönem
sonuçları ile 2223/C Çok Katılımlı Uluslararası Etkinlik
Düzenleme Desteği Programı
2014 yılı 1. dönem sonuçları
geçtiğimiz günlerde açıklandı.
Desteklenen bilim insanlarına ve etkinliklere ait listelere
http://www.tubitak.gov.tr/tr
adresinden ulaşılabilmektedir.
Kabul edilen başvurulara ait
destek miktarları ve diğer belgeler ile reddedilen başvurulara ait gerekçeli ret yazıları ise
iki hafta içinde başvuru sahiplerine e-posta yoluyla ulaştırılacak.
4-5.
A
SAYFAD
Bilimsel Araştırmalara AVES ve APSİS desteği
Balcalı Hastanesi’nden
baş ağrısına çözüm
Çalışmalarınızı KampüsHaber’de
görmek ister misiniz?
nBaş ağrısı, genellikle başta ve
bazen de boyun veya sırtın üst
kısmında gerçekleşen ağrılara
verilen ortak isim. KampüsHaber Gazetesi olarak, Çukurova
Üniversitesi Balcalı Hastanesi
Baş Ağrısı Polikliniği sorumlusu ÇÜ Tıp Fakültesi Nöroloji
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Şebnem Bıçakçı ile baş
ağrısı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
nYayına
8.
A
SAYFAD
başladığı günden
bu yana Çukurova Üniversitesi ile ilgili kurumsal haberleri okurlarına aktaran
KampüsHaber Gazetesi, her
sayısında üniversitemizde
çalışmalarını sürdüren bilim
insanları, araştırmacılar ve
onların çalışmalarıyla ilgili
yazılara da yer veriyor.
Siz de yürütmekte oldu-
ğunuz bilimsel çalışmalar,
araştırmalar, projeler ve düzenlediğiniz ya da katıldığınız ulusal ya da uluslararası
bilimsel etkinlikler ile ilgili
haberlerin KampüsHaber
Gazetesi’nde yer almasını
istiyorsanız çalışmalarınızı
[email protected].
tr e-posta adresine iletebilir ya da (322) 338 67 77 /
413’ten bize ulaşabilirsiniz.
2
HABER
KampüsHaber
Prof. Dr. Mehmet ERBİL’in Kurumsal Emekliliği Onuruna
Korozyon Çalıştayı Düzenlendi
ları yoğun ilgi gösterdi.
Prof. Dr.
Mehmet
ERBİL
nÇukurova
Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Fizikokimya Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet
ERBİL’in kurumsal emekliliği
onuruna bir Korozyon Çalıştayı düzenlendi. Fen-Edebiyat
Fakültesi Kimya Bölümü ve Korozyon Derneği işbirliğinde düzenlenen çalıştaya Türkiye’nin
çeşitli üniversitelerinden akademisyenler ve sektör çalışan-
Çalıştayda, Türkiyede korozyon çalışmaları ile araştırma ve
endüstriyel kuruluşlara verilen
destekler çerçevesinde Korozyon Derneği’nin rolü, TÜBİTAK
ve sanayi kuruluşlarının korozyon konusunda gerçekleştirilen projelere verdiği destekler,
endüstriyel ve akademik kuruluşların araştırma projelerine
ilgisinin yetersizliği, elektrokimyanın korozyon araştırmalarındaki yeri ve önemine ilişkin konular tartışmaya açıldı.
Prof. Dr. Mehmet Erbil
kimdir?
20 Nisan 1947 Niğde doğumlu Prof. Dr. Mehmet Erbil, lisans
öğrenimini Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi Kimya Bölümünde tamamlayarak 1969 yılında
Çukurova Üniversitesi’ne iki ödül
nÜniversite–sanayi
aynı bölümde asistan olarak
çalışma hayatına başladı. 1971
yılında yüksek lisans ve 1975
yılında doktora öğrenimini tamamlayan Prof. Dr. Erbil, 1980
yılında doçent unvanını aldı.
1981 yılında Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümüne öğretim üyesi olarak atandı ve 1988 yılında
profesör oldu. Evli ve iki çocuk
babası olan Prof. Dr. Erbil, Türk
Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden Göksu Söker, Bulgaristan’ın Provadia kentinde 3–6
Nisan 2014 tarihleri arasında
düzenlenen 24. Bulgaristan
Ulusal Svetoslav Obretenov
Genç Enstrümancılar ve Şancılar Yarışması’nda birinciliği
kazandı. Söker’e yarışma sırasında Çukurova Üniversitesi
Devlet Konservatuarı Öğretim
Görevlisi Tsvetelina Tunteva
piyanosuyla eşlik etti.
n“Putuhepa
Kültür Günleri”
kapsamında, Adana Kültür ve
Sanat Derneği’nin katkılarıyla
gerçekleştirilen 2014 Putuhepa Bilim ve Sanat Ödülleri sahiplerini buldu.
Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Figen Doran, Çukurova Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümü Başkanı Yrd.
Doç. Dr. Serdar Girginer, Adana
Barosu Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık ve Adana
KAMPÜS HABER
Sahibi
Prof. Dr. Mustafa KİBAR
(Rektör)
Prof. Dr. Figen
DORAN
Kimya Derneği, Korozyon derneği, Uluslararası Elektrokimya Derneği (ISE), Uluslararası
Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Niğdeliler Yardımlaşma
ve Dayanışma Derneği üyesidir.
Uluslararası dergilerde 78 adet
makalesi olan ve çok sayıda atıf
alan Prof. Dr. Erbil, 14 doktora
ve 18 yüksek lisans çalışmasında danışmanlık yapmıştır.
“Yeni başarılar için
çalışmalarımız
sürüyor”
Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü
İkbal Kalın gecede ödül alan
isimler oldu.
Aldıkları başarıdan duyduğu memnuniyeti ifade eden
Çukurova Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı Müdürü ve
Sahne Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bayık,
“Çukurova Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı olarak nitelikli,
çağdaş, uluslararası düzeyde
bir eğitim vererek, ülkemizin
ve dünyanın çağdaş sanat kurumlarına aydın, modern, çok
yönlü, vizyonu geniş, değer
yaratan sanatçılar yetiştiriyor
olmaktan onur duyuyoruz.
Yeni başarılara imza atmak için
çalışmalarımız aralıksız devam
edecek. Öğrencilerimiz hiçbir
başarının tesadüf olmadığını
kanıtlıyor” dedi.
Prof. Dr. Figen Doran’a ödülünü Atatürkçü Düşünce Derneği
Başkanı Mehmet Göl, Yrd. Doç.
Dr. Serdar Girginer ve İkbal Kalın’a ödülünü Adana Kültür ve
Sanat Derneği Başkanı Nuran
Terliksiz ve Avukat Mengücek
Gazi Çıtırık’a ödülünü Adana
Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı Başkanı Alper Tansel
verdi.
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Doç. Dr. Nüket ELPEZE ERGEÇ
işbirliği
kapsamında Adana İl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürü Remzi Özdoğan, Araştırmacı Bilal
Adıyaman, Şube Müdürü Hatice Dinçer ve Mühendis Hacer
Yentur Tarım, Çukurova Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin
Serin’i ziyaret etti.
Ziyarette, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı Verimlilik
Genel Müdürlüğü’nce “Verimlilik Haftası” ve “Temiz Üretim”
konularında Adana’da yürütülecek çalışmalar ve üniversite–
sanayi işbirliğinin geliştirilmesi konuları görüşüldü.
Geleneksel
gıdalar
Adana’da
masaya
yatırılacak
Göksu Söker’den büyük başarı
nÇukurova
Yrd. Doç. Dr.
Serdar GİRGİNER
Üniversite–Sanayi
İşbirliği çalışmaları
hız kazandı
Haber Editörleri
Yrd. Doç. Dr. Murat Ertan DOĞAN
Öğr. Gör. Aydın ÇAM
Tasarım Koordinatörü
Yrd. Doç. Dr. Tülay GÖRÜ DOĞAN
n4.
Geleneksel Gıdalar Sempozyumu, Çukurova Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 17-19
Nisan 2014 tarihlerinde Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde düzenlenecek.
Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen yaklaşık 600 kişinin katılımıyla gerçekleşecek
sempozyumda gıda sektörü
temsilcileri, akademisyenler ve
öğrencilerle buluşacak.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği
Bölümü, Gıda Mühendisleri
Odası, Ziraat Mühendisleri
Odası ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen sempozyuma
450 bilimsel bildiri başvurusu
yapıldı. Sempozyumla ilgili bilgi veren Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
ve Sempozyum Başkanı Prof.
Dr. Zerrin Erginkaya, Türkiye’de geleneksel gıdaların toplumsal yaşamda büyük yer tuttuğunu ifade etti.
Dil Editörü
Yrd. Doç. Dr. Yeter TORUN
Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Masaüstü Yayıncılık Uygulama Biriminde hazırlanmış ve Çukurova Üniversitesi Basımevinde 2000 adet basılmıştır.
Masaüstü Yayıncılık
Uygulama Birimi
(322) 338 67 77 / 413
[email protected]
Fotoğraf: Engin ESENDEMİR, Fatih ERAY, Kadir PUSLU
Muhabirler: Meryem KILIÇ, Songül BULUT
ÜHBD
Yönetim Kurulu,
Danıştay Başkanı
Zerrin Güngör’ü
ziyaret etti
TOD XI. Mart Sempozyumu gerçekleştirildi
Prof. Dr. Mustafa
KİBAR
nÜniversite Hastaneleri Birli-
ği Derneği (ÜHBD) Başkanı ve
İstanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Yunus Söylet, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Mustafa Kibar, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ve İstanbul Üniversitesi Hastaneleri Genel Direktörü
Doç. Dr. S. Haluk Özsarı, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ü
ziyaret etti.
Ziyarette, Üniversite Hastaneleri Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri, Danıştay Başkanı
Güngör’le üniversite hastanelerinin sorunları ve sorunların
giderilmesi konularında görüş
alışverişinde bulundu.
Çukurova
Üniversitesi ve
Yemen Sanaa
Üniversitesi
İşbirliği
nYemen
Sanaa Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Hamuud Ahmed Ed-Dafiriy ve
Çukurova Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Mustafa Kibar geçtiğimiz günlerde Ankara’da, Çukurova Üniversitesi ve Sanaa
Üniversitesi işbirliği ile ilgili bir
görüşme gerçekleştirdi.
Görüşme sırasında Prof. Dr.
Ed-Dafiriy, Yemen’deki hastaların Balcalı Hastanesi’nde tedavi edilebilmesi için Çukurova
Üniversitesi ile işbirliği yapmak istediklerini ifade ederken
Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar
ise Çukurova Üniversitesi ve
Balcalı Hastanesi hakkında detaylı bilgi verdi. Yapılan görüşmeler sonucunda, Yemen Sanaa Üniversitesi ile Çukurova
Üniversitesi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine, öğrenci ve
akademisyen değişimi işbirliği
protokolü imzalanmasına karar verildi.
3
HABER
KampüsHaber
nTürk
Oftalmoloji Derneği
(TOD) Çukurova Şubesi tarafından düzenlenen “TOD XI. Mart
Sempozyumu”nun
konusu
“Geriatrik Oftalmoloji” olarak
belirlendi. Göz doktoru Zehra
Sarıdoğan Uğurbekler anısına
düzenlenen program kapsamında, geriatrik göz hastalıklarının tanı ve tedavisindeki
önemli güncel gelişmelerin ele
alındığı beş panel, beş yuvarlak masa toplantısı, bir konferans, bir etkileşimli konuşma
gerçekleştirildi. Ayrıca, “Genç
Oftalmologların Yaşlı Hastaya
Bakışı” temalı, ödüllü bir olgu
sunumu seansı ve TOD Temel
Eğitim ve Mesleki Planlama
Birimi tarafından düzenlenen
“Yaşlılık Döneminde Oftalmoloji” konulu panel de yapıldı.
“Hekimlik,
doğası gereği,
eğitim
sürecindeyken
başlayan bir
meslektir”
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa
Kibar, meslek örgütlerinin önemini belirterek, “Günümüzde
Prof. Dr. Gülhanım
HACIYAKUPOĞLU
tıp pratiğinde, meslek örgütlerinin katkısı tüm dünyada kabul gören bir gerçektir” dedi.
Teknolojinin katkılarıyla da
tıp dünyasında baş döndürücü
gelişmeler yaşandığına dikkat
çeken Rektör Prof. Dr. Kibar,
“Hekimlik, elbette doğası gereği, icrası henüz eğitim sürecindeyken başlayan bir meslektir.
Bu nedenle tıp fakültesinde
atılmış olan sağlam temeller
üzerine, sağlam bir bina inşa
etmek gerekmektedir. İşte bu
bina inşa edilirken dayanağımız, meslek örgütleridir, uzmanlık dernekleridir” dedi.
Çukurova Üniversitesi Tıp
Prof. Dr.
Bora
ELDEM
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Özcengiz ise sempozyuma
katkı sağlayan meslektaşlarına
teşekkür etti. Ardından kürsüye gelen TOD Çukurova Şubesi
Başkanı Prof. Dr. Gülhanım Hacıyakupoğlu, tıp teknolojisindeki gelişmelerin ve ortalama
yaşam süresinin uzamasının,
geriatrinin hem bir bilim dalı
olarak önem kazanmasına hem
de anabilim dalları bünyesinde
geriatrik alt disiplinlerin öne
çıkmasına yol açtığını ifade etti.
TOD Genel Başkanı Prof. Dr.
Bora Eldem ise derneklerinin
faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Hukuk Fakültesi binası inşaatına başlandı
nÇukurova
Üniversitesi, yeni
binalarıyla öğrencilerin eğitim
ve öğretim imkanlarını geliştirmeye yönelik faaliyetlerini
devam ettiriyor. Uzun süredir
İletişim Fakültesi binasında
eğitim veren Hukuk Fakültesi
için bina yapımına başlandı.
Toplamda 10 500 m2 kapalı
alana sahip olan Hukuk Fakültesi binasında 4 adet 60 kişilik
derslik, 4 adet 225 kişilik amfi
ve çok amaçlı derslikler bulu-
nuyor. Bunun yanı sıra Hukuk
Fakültesi binası projesinde lisansüstü öğrenciler için derslik; toplantı ve organizasyonlar
için seminer salonları, konferans ve sergi salonları yer alıyor.
Hukuk Fakültesi öğrencilerinin öğrenimleri sırasında
uygulamalı eğitim görmelerini sağlayacak olan 50 kişilik
kurgusal duruşma salonu ve
bilgisayar ofisleri yeni yapılan
binada yer alacak. Gerçek bir
mahkeme salonu örneğinde
oluşturulan kurgusal duruşma
salonunda öğrenciler örnek
hukuki olaylar üzerinde çalışmalar yaparak hem araştırma
yeteneklerini hem de topluluk
karşında konuşma yeteneklerini geliştirecekler. Öğrenci merkezli bir bina olarak tasarlanan
Hukuk Fakültesi binasında öğrencilerin ders dışında zaman-
larını geçirecekleri 100 kişilik
okuma ve çalışma salonu, kütüphane, açık çalışma alanları
ve sosyal alanlar da bulunuyor.
Ayrıca Hukuk Fakültesi binasında engelli öğrenciler için
asansör ve ortak kullanım alanları bulunmaktadır. Akademisyenler için de 60’a yakın ofisin
planlandığı Hukuk Fakültesi binasının inşaatının iki yıl içinde
bitirilmesi planlanmaktadır.
4
SÖYLEŞİ
KampüsHaber
n Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi sorumlusu Prof. Dr. Süha Berberoğlu ile üniversitemizde
kullanıma açılan Akademik Veri Yönetim Sistemi (AVES) ve Proje Süreçleri Yönetim Sistemi (APSİS) hakkında
bir söyleşi gerçekleştirdik.
- Sayın Hocam, AVES
ve APSİS sistemlerinin
nasıl hayata geçirildiğinden kısaca söz eder
misiniz?
AVES ve APSİS sitemleri için
çalışmaya 2012-2013 akademik yılı bahar döneminde başladık. APSİS Bilimsel Araştırma
Projeleri (BAP) biriminin kullandığı bir otomasyon sistemidir. AVES’i ise daha çok öğretim
üyelerimizin akademik performansıyla ilgili bir akademik
veri tabanı ve değerlendirme
sistemi olarak düşünebiliriz.
Bizim için AVES’e geçiş APSİS’e
geçmekten nispeten daha kolaydı. APSİS’e geçişte bizi zorlayan konular vardı. İlk olarak
sistemin dönüşümünde öncelikle yeni Bilimsel Araştırma
Projeleri yönergesinin ve harcama ilkelerinin değiştirilmesi gerekiyordu, bu çalışmalar
yapıldı. Bu konuda başta Sayın
Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Kibar olmak üzere, Bilimsel
Araştırma Projeleri Komisyonu
(BAPKOM) üyeleri, ilgili Rektör
Yardımcımız Prof. Dr. Seyhan
Tükel, BAPKOM üyeleri ve birim olarak biz, birlikte yoğun
bir mesai harcadık. Sonuç itibariyle, birçok ihtiyacı karşılayacak bir yönerge ve harcama
ilkeleri oluşturulduğuna inanıyoruz.
- Otomasyon sistemine
geçiş nasıl gerçekleşti?
Otomasyon sistemimiz APSİS’in yeni yönergelere göre
uyarlanması
gerekiyordu,
çünkü bu otomasyon sistemi
standart bir yazılım, bir paket
program değil ve standart bazı
bölümlerin üniversitenize özgü
yapınıza uyarlanması gerekiyor. Bizi en çok zorlayan konulardan birisi bu oldu.
Bir başka konu ise devam
etmekte olan projelerdi. APSİS
uygulamaya girmeden önce
geçmiş yıllardan kalan yaklaşık
1200 tane devam eden projemiz vardı ve bu projelerin otomasyon sistemine adaptasyonu
hem bizi hem de kullanıcıları
çok zorlayan bir konuydu. Şu
an içerisinde bulunduğumuz
geçiş sürecinde de bu konuyla
ilgili küçük sıkıntılar yaşanabiliyor ama iki üç ay içerisinde
bunları da aşacağımızı düşünüyoruz.
Devam eden projelerin sisteme aktarımı gerçekleşti, fakat
bu süreçte öğretim üyelerimizden de bazı beklentilerimiz var.
Eski projeler birimimizdeki
dosyalarda basılı olarak bulundukları ve herhangi bir elektronik sistemde kayıtları olmadığı
için, bu projelerin harcama kalemlerine özel bir modül yazılımı gerçekleştirildi. Bu çerçevede öğretim üyelerimizin ilk
önce sisteme girip daha sonrada harcama talebi oluşturarak
harcama yapmaları gerekiyor.
Biz söz konusu harcama taleplerini kontrol ediyoruz, öğretim üyelerimizin projelerinin
orijinal dosyalarında var olan
harcama kalemlerini aktarmış
olmaları gerekiyor.
Sistemin işleyişi kapsamında öğretim üyelerimizin alışık
olmadığı durumlar da söz konusu. Mesela, proforma fatura
ve teknik şartname eklenmesi
gibi. Bunlar sisteme giriş ya-
panlara başlangıçta biraz zor
gözükebilir ama oldukça basit
işlemler. Örneğin, proforma fatura için başlangıç aşamasında
bazı zorunlulukları kaldırdık.
Herhangi bir mal alımı için internet sayfasından yapmış olduğunuz kayıtlar proforma yerine geçiyor. Bir başka deyişle,
alınması istenen herhangi bir
malın fiyatının bulunduğu bir
web sayfasını kaydederek sisteme yüklediğinizde bunu proforma olarak kabul ediyoruz.
İkinci olarak, teknik şartname
olarak alımını yapmak istediğiniz malzeme ile ilgili kısaca
bir açıklama yazmanız teknik
şartname için yeterlidir. Bunlar sanıldığı kadar kullanıcıyı
zorlayan konular olmamakla
birlikte birim olarak bizim işlerimizi çok hızlandıran süreçler.
Bununla birlikte öğretim üyelerimizin çalışmaları için gerekli
malzemeleri edinmesi sürecini
de kısaltıyor, yani her iki tarafa
da büyük yarar sağlanıyor.
- Bilimsel araştırma
projeleri biriminde kaç
kişi çalışıyor? Nasıl bir
iş süreci var?
Bu birimde on bir kişi çalışıyor. Daha önceki dönemlere
göre farklı bir iş yapma sürecimiz var. Örneğin, önceleri taleplerle, ihaleyle ilgilenen ekip
arkadaşlarımız birbirlerinden
çok keskin biçimde ayrılmıştı, fakat yeni sistemde biz bu
ayırımı minimuma indirdik.
Bir arkadaşımız herhangi bir
talebi alıp sonuçlandırılıncaya
kadar tüm işlemlerden sorumlu olacak. Öğretim üyelerimizin
de hangi arkadaşımızın kendi
talebiyle ilgilendiğini bilmesi-
ni sağlayacağız. Bu önemli bir
konu çünkü. BAP biriminde
bazen evrakların nerde olduğu, kimin sorumlu olduğu konusunda bazı sıkıntılar yaşayabiliyorduk. Bundan sonraki
süreçte bir arkadaşımız bir
projenin alım işleminde başından sonuna kadar sorumlu
olacak.
- AVES ve APSİS’in
hem kurumsal hem
bireysel açıdan başlıca
avantajları nelerdir?
AVES’in en önemli özelliği kurumsal olarak akademik
performansımızı görme ve izleme şansımız olmasıdır. Bu
doğrultuda kurum olarak güçlü ve zayıf yönlerimizi görme
şansımız olacak. Farklı kuruluşların, üniversitelerin başarısını değerlendirmek için çeşitli
yöntemleri var. Bunlar içerinde
biz üniversitemizin sıralamasını görebiliyoruz, ama açıkçası
çok ayrıntılı bir değerlendirme
şansımız olmuyor. Üniversitelerin hangi kriterlere göre değerlendirildiği çok ayrıntılı değil.
Bu nedenle AVES bizim bireyden başlayarak bölüm, fakülte
ve üniversite bazında farklı
katmanlarda yerimizi görmek,
güçlü ve zayıf yönlerimizi değerlendirerek üst yönetimin
üniversitenin genel stratejisini
belirlemesinde avantaj yaratacak bir sistem. Bu doğrultuda
AVES, başta Rektörümüz Prof.
Dr. Mustafa Kibar olmak üzere,
üniversite üst yönetimi tarafından çok önemseniyor.
Öğretim üyelerimizin AVES’e
akademik bilgilerini girmelerinin oldukça zaman alan bir
süreç olduğunun farkındayız.
Bu konuda rektörlüğümüzün
bize çalışacak ekstra iş gücü
sağladığını belirtmek isterim.
Bu çerçevede, öğrenci arkadaşlarımızdan yararlanıyoruz.
Öğretim üyelerimizin vakti olmadığında ya da sisteme giriş
yapma konusunda sıkıntı yaşadıklarında, çalışmalarını içeren
özgeçmişlerini
[email protected].
tr adresine MS Word dosyası
olarak göndermeleri yeterli.
Bize gönderilen özgeçmişlerin
sisteme girişlerini yapıyoruz.
Açıkçası bu anlamda çok fazla
talep gelmedi. Bunu her toplantıda duyurmaya çalışıyoruz.
APSİS’in avantajlarını kısaca
özetleyecek olursak; birincisi
bilimsel araştırma projelerinin
kabulü sürecinde hızı artırmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte, APSİS her ne kadar kağıt
işlerini azaltan, birim içerisinde işleri hızlandıran bir sistem
olsa da, bağlı olduğumuz yönetmelikler ve kanunlar çerçevesinde süreçleri belirli bir ölçüye kadar hızlandırabiliyoruz.
Bizi ilgilendiren yasal mevzuat
nedeniyle belli işlemleri halen
kağıt üzerinde yapmamız gerekiyor. Bununla birlikte, üniversitemizin Bilgi İşlem Daire
Başkanlığının yürüttüğü elektronik imza çalışmaları tamamlandığında bir miktar daha hızlanabileceğimizi düşünüyoruz.
APSİS’in hız dışında bize sağlayacağı en önemli avantajlardan
bir tanesi de izlenebilirliktir.
APSİS birimimizde yapılan tüm
harcamaların günlük, haftalık,
aylık, yıllık raporlamalarının
çok ayrıntılı biçimde çıkartılabilmesini sağlıyor. Bunun yanı
sıra harcamaların ve mali süreçlerin doğru bir şekilde yapılabilmesini sağlıyor.
- APSİS projelerin takip
sürecinde ne gibi avantajlar sağlıyor?
APSİS ile proje yürütücülerimiz projelerini kendi sayfalarında görebilecekler. Proje
kapsamında yapılan tüm harcamaları izleyebilecekler, taleplerini görecekler ve proje
ile ilgili başvurularını tümünü
sistem üzerinden yapabilecekler. Ek bütçe talepleri, ek süre
talepleri, ara raporlar, sonuç
raporlarının gönderilmesi gibi
işlemler de dâhil olmak üzere
tüm proje işlemleri elektronik
olarak sistem üzerinden yapılabiliyor.
Bunun bir diğer avantajı
da fakültelerimizin uzmanlık
gruplarının çalışmalarına da
hız kazandırmasıdır. APSİS’e
girilen projelerin hakem atamaları çok hızlı bir şekilde
değerlendirilebiliyor. Örneğin,
bugün yapılan bir başvuruyu
biz 24 saat içerisinde ön değerlendirmeden geçirerek ilgili
uzmanlık gruplarına aktarıyoruz, uzmanlık grubu da sistem üzerinden hızlı bir şekilde
5
SÖYLEŞİ
KampüsHaber
hakemlere göndererek cevap
alabiliyor. Tüm bu işlemlerin
tamamını elektronik ortamda
yapabilmek büyük bir avantaj
sağlıyor. Tabi, yeni başladığımız sistemin tam performansını şimdi göremiyoruz ama
önümüzdeki birkaç ay içerisinde performans hissedilebilir
ölçüde artacaktır.
- Hocam, APSİS ve
AVES’in modüler yapısından söz edebilir
misiniz? AVES içerisinde öğretim üyeleri
için kişisel web sayfası
oluşturmak gibi özellikler var. Öğretim üyelerimiz hangi modülleri
nasıl kullanabilecekler?
AVES için bir kişisel web sitesi oluşturma ve özgeçmiş
oluşturma modülleri var. Bunların yanında, öğrencilerinize
ve halka açık sunmak istediğiniz tüm dokümanları koyabileceğiniz bir ara yüz de mevcut.
Öğrenciler ders notlarına sizin
sayfanızdan bu yolla ulaşabilirler. Bunun dışında, dışarıdan
üniversitedeki araştırmacılarla
ilgili bir araştırmacıya ulaşmak
isteyenler için kolaylaştırıcı
bir ara yüz var. Buradan sorgulama yaparak, hangi alanda
hangi kişiler çalışıyor, bunu
görebiliyorsunuz. Bu akademik
ya da özel sektör iş birliklerine
yardımcı olacak bir sistemdir.
AVES ile ilgili en önemli şeylerden bir tanesi, akademik
performans raporlarının elde
edilebilmesidir. Yılda en az iki
kez değişik kurum ve kuruluş
tarafından rektörlüğümüzden
faaliyet raporlarımız isteniyor.
Bu raporların oluşturulabilmesi için birimlerden yılda birkaç
kez veriler isteniyor. AVES bu
konuda aslında ciddi bir kolaylık sağlayacak. Bu tür akademik faaliyet raporlarını AVES
üzerinden rahatlıkla bölüm ve
fakülte bazında üretmek mümkün olacak.
APSİS de yine modüler yapıya sahip bir sistem. Burada herkesin kullandığı bir araştırmacı
işlemleri modülü var. Söz ettiğimiz modüler yapı içerisinde,
her bir grup farklı bir ara yüzle
sisteme giriş yapabiliyor. Araştırmacıların kendi gördükleri
proje işlemleri modülü varken,
BAPKOM üyeleri ise projeleri
farklı bir ara yüzle görebiliyor.
BAP birimi de yine farklı bir
ara yüzle sisteme giriyor. Burada önemli bir nokta var; hiçbir
grup her hangi bir şekilde bir
başkasının projesine veya talebine müdahale etme şansına
kesinlikle sahip değildir. Sistemin kendi içerisinde böyle denetimi söz konusudur.
Bunun yanı sıra, sistemde
taşınır işlemleri modülü var.
Projelerden daha önce alınmış
olan taşınırların kayıtları burada tutuluyor. Öğretim üyelerimiz ya da bölümler üzerlerinde
kayıtlı olan makine teçhizatını
görebiliyorlar. Sitemin BAP birimini ilgilendiren muhasebe
işlemleri modülü var. Bu modül sayesinde tüm harcamaları mali kodlara göre ayrıntılı
bir biçimde sistem üzerinden
görme şansımız oluyor. Bu bize
önümüzdeki yıllarda artan çok
Prof. Dr. Süha
BERBEROĞLU
sayıda projenin bütçelerini yönetebilme avantajı sağlayacaktır. Hangi proje gruplarında ne
kadarlık bir harcama yapıldığını görmek, önümüzdeki yıllarda özellikle bütçe artışlarıyla
ilgili planlama çalışmalarına
yardımcı olacaktır. Başta Sayın
Rektörümüz olmak üzere, ilgili
komisyonlara bu konuda somut karar vermeyi kolaylaştıracak bilgileri sağlayacağız.
- Bu sistemlerin kullanılması ile ilgili yaşanan sıkıntılar ve çözüm
önerileri nelerdir?
Öğretim üyelerimizden ricamız mümkün olduğunca
AVES’te bulunan bilgilerini
güncellemeleridir. AVES’e yakın zamanda yeni bir modül
eklendi. Yeni eklenen bu “Web
of Science modülü” duyurusu
hem üniversitemiz senatosunda yapıldı hem de en son
düzenlediğimiz Hippokrat Salonundaki toplantıda yaptık.
Öğretim üyelerimizin Web of
Science modülünü kullanarak
SCI kapsamında yayınlanan
makalelerini sisteme otomatik
olarak yüklemesi mümkündür.
APSİS’le
ilgili
aktarılan
önemli konulardan biri, proje kapsamındaki harcama kalemlerinin yeni başvurulan
projelerde ayrıntılı bir şekilde
sisteme giriliyor olmasıdır. Eskiden projelerde bu anlamda
bir esneklik söz konusuydu,
ama şimdi ayrıntılı bir şekilde
satın alınacak malzemelerin
yazılması gerekiyor. Bu durum
hepimizi biraz zorladı, ancak
otomasyon sisteminin doğası
gereği bundan vazgeçmemiz
mümkün değil. Harcamalarla
ilgili bu işlemler bu şekilde yapılmadığı zaman, otomasyon
sisteminin bir anlamı kalmıyor.
Türkiye ve Dünya’daki otomasyon sistemi örneklerinde de
sisteme girişler böyle yapılıyor.
Bu doğrultuda biz sistemle ilgili her şeyi elimizden geldiğince
kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
- Son olarak eklemek
istediğiniz bir şey var
mı?
Son olarak, öğretim üyelerimizden mal veya hizmet alımı
talep başvurularını yaptıkları
zaman, bu talep formunun imzalı kopyalarını birimimize getirmek için çok acele etmemelerini rica ediyoruz. Islak imzalı
formları birimimize bizden gelen mesajdan sonra getirmelerinde yarar var, çünkü gereğinden önce gelen formlar birim
içerisinde karışıklığa neden
oluyor. Bu konuda tüm öğretim
üyelerimizden bize yardımcı
olmalarını rica ediyoruz.
Öğretim üyelerimiz BAP birimine [email protected] e-posta
adresinden veya dâhili 2909
nolu telefondan ulaşabilirler.
6
HABER
KampüsHaber
Sürekli
Mesleki
Gelişim
Etkinleri Cuma
Toplantıları
devam ediyor
nÇukurova Üniversitesi Tıp Fa-
Risk bir başarı mıdır?
nÇukurova
Namık Kemal
BİÇER
Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi
Konferans Salonu’nda Akdeniz
Türk-Alman İşadamları Derneği ve Pink Organizasyon Yönetim Kurulu Başkanı Namık
Kemal Biçer tarafından “Risk
Bir Başarı Mıdır?” başlıklı konferans verildi. Çok sayıda uluslararası ve ulusal organizasyona imza atan Biçer, Uluslararası
Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü Öğrenci Birliği Çukurova Üniversitesi Şubesi tarafından organize edilen
konferansta, 35 yıllık çalışma
hayatından örnekler vererek,
riskin başarı ve başarısızlıktaki
etkisini anlattı.
“İçinizdeki riski her
zaman canlı tutun
ve eğitin”
Çalışma hayatında “Birey”,
“Hedef” ve “Risk” başlıklarıyla başarı üçgeni oluşturan Biçer, “Bulunduğunuz en kötü
mekânda dahi beş yıldızlı dü-
şündüğünüz sürece başarılısınız. Risk cesaretin eğitilmiş
halidir. İçinizdeki riski her zaman canlı tutun ve eğitin” dedi.
Öğrencilere başarısız olmaktan
korkmamalarını, yeniden denemelerini öneren Biçer, içindeki cesareti eğiterek başarıya
ulaştığını, sıra dışı projelere
imza attığını ifade etti. Biçer,
yayına hazır hale gelen “Bağ
Bozumu” adlı şiir kitabından
da şiirler okuyarak konferansı
renklendirdi.
Kadın cinayetlerinin görülmeyen yüzü
“sessiz cinayetler”
Prof. Dr.
Gülseren
AĞRIDAĞ
nÇukurova
Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve
Uygulama Merkezi (KADAUM)
Müdürü Prof. Dr. Gülseren Ağrıdağ istatistiklere geçmeyen
cinayetler ile ilgili yaptığı araştırmayı “Sessiz Cinayetler” olarak tanımladı ve kadına yönelik
şiddetle ilgili verilen istatistiklerde eksiklikler olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Ağrıdağ, haber bül-
tenlerinde neredeyse her gün,
erkek şiddetine maruz kalan,
ölen, linç edilen, sakat bırakılan kadınların dramlarını gördüğümüzü, ancak diğer yandan
göremediğimiz, istatistiklere
geçmeyen, şiddete maruz kalan
kadınların olduğunu ifade etti.
“Kadına yönelik
şiddet haberleri
kaygı verici”
Dünya’da ve özellikle Türkiye’de sayıları gittikçe artan
kadına yönelik şiddet ve kadın
cinayetleriyle ilgili açıklama
yapan KADAUM Müdürü Prof.
Dr. Ağrıdağ, haber bültenlerinin ön sıralarında yer alan kadına yönelik şiddet haberlerinin kaygı verici olduğunu ifade
etti.
Prof. Dr. Ağrıdağ, son 5 yılda
kadın cinayetindeki istatistiki
rakamların binin üzerine çıktığını vurgulayarak, “toplum
tarafından adı konulmuş kadın
cinayetleri var. Ama burada
dikkatlerin çekilmesi ve belki
de üzerinde en çok durulması
gereken konu, üzeri kapatılmaya çalışılan cinayetler. Biz buna
‘Sessiz Kadın Cinayetleri’ diyoruz. Çünkü erkek terörüne kurban verilen bu guruptaki kadınların ölümleri, normal ölüm
ya da sıradan bir darp olayıymış gibi kayda geçtiği için kimse onların yaşadığı travmadan
haberdar değil” dedi.
Prof. Dr. Ağrıdağ, kadın cinayetleriyle ilgili toplumda sıradanlaşan bir algı sisteminin
de yaygınlaştığına dikkat çekti
ve hiçbir gerekçenin cinayet
gerekçesi olamayacağını vurguladı.
“Cinayetlerin büyük
bir kısmı “namus”
ya da “boşanma”
gerekçeleri ile
işleniyor”
Prof. Dr. Ağrıdağ, 10. sınıf öğrencileri ve velilerine yönelik,
kadın cinayetleriyle ilgili yapılan bir anket sonuçlarında velilerin % 12’sinin, öğrencilerin
ise % 9’unun, ailenizde namus
cinayeti olursa nasıl bakarsınız? sorusuna “Normal bakarım” cevabını verdiğini belirtti:
Prof. Dr. Ağrıdağ, “Cinayet işler
misiniz? sorusuna cevap çok
ilginç. Öğrencilerin % 4, velilerin de % 5 kadarı Evet, cinayet
işlerim” diyor. Bu basit araştırmadan elde edilen veriler gerçekten dehşet verici” dedi.
kültesi tarafından düzenlenen
“Sürekli Mesleki Gelişim Etkinlikleri Cuma Toplantıları”nın
son konukları, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Emin Kansu ve
Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İnan Keser
oldu.
Prof. Dr. Emin
KANSU
1996 yılından bu yana Uluslararası Hematoloji Derneği,
Avrupa ve Afrika Bölümü (ISH–
EAD) Genel Sekreterliği görevini yürütmekte olan Prof. Dr.
Kansu, Hippokrat Konferans
Salonu’nda yapılan toplantıda
“Akademik Mikroçevre” adlı
konferans verdi. Akademisyen
ve öğrencilerin katıldığı konferansta Prof. Dr. Kansu, yurt dışı
eğitimlerini ve deneyimlerini
dinleyicileriyle paylaştı.
Moderatörlüğünü Çukurova
Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahir Füsunoğlu’nun yaptığı diğer toplantıda ise Doç. Dr. İnan Keser,
“Postmodernizm ve Sağlık” adlı
bir konuşma gerçekleştirdi.
Doç. Dr.
İnan
KESER
Ceyhun Yılmaz’a
ÇÜ’de yoğun ilgi
7
HABER
KampüsHaber
Kokudan coşkuya Portakal Çiçeği Karnavalı
Ceyhun
YILMAZ
nBu
yıl ikincisi düzenlenen
Portakal Çiçeği Festivali kapsamında Adana’ya gelen Ceyhun
Yılmaz, Çukurova Üniversitesi’nde hayranlarıyla buluşarak
Çukurova Üniversitesi Mithat
Özsan Amfisi’nde bir gösteri
gerçekleştirdi.
Çukurova Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin
yoğun ilgi gösterdiği şov öncesi
açıklama yapan Ceyhun Yılmaz,
Çukurova Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği bir önceki gösterisinde gördüğü ilgiyi her programında anlattığını belirtti ve
üniversitemizde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
NBA yıldızı
Gheroghe Muresan
ÇÜ’de
nAltmıştan
fazla ülkede eğitim, değişim ve gelişim programlarıyla ilgili faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu
olan World Learning’in organize ettiği, Amerika Dışişleri
Bakanlığı’nın Supports United
hibesiyle destek verdiği proje
kapsamında 12 ABD’li öğrenciyle birlikte ünlü NBA yıldızı
Gheorghe Muresan ve iki Amerikalı basketbol antrenörü Çukurova Üniversitesi’ni ziyaret
etti.
Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kibar, proje kapsamında 14 Türk öğrencinin
de Amerika’ya gittiğini hatırlatarak, “Bu program sayesinde
Amerikalı ve Türk öğrenciler
birbirlerinin kültürünü öğrenmiş ve uzun yıllar sürecek
sıcak dostluklar kurmuş olacaklar. Programda emeği geçen
herkesi kutluyorum” dedi.
2.32 metrelik boyu ile dünyanın en uzun basketbolcusu olan
Muresan ve ABD’li öğrenciler
görüşmenin ardından, Çukurova Üniversitesi’ni gezdi. Çukurova Üniversitesi’ni çok beğenen konuklar hatıra fotoğrafı
çektirdi. ABD’den gelen konuklara Çukurova Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi
Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ulvican Ünlügenç ve
Adana’dan ABD’ye giden Türk
öğrenciler refakat etti.
nGeçtiğimiz
yıl birincisi düzenlenen ve geleneksel hale
getirilen Portakal Çiçeği Karnavalı binlerce kişinin katılımıyla tamamlandı. Karnaval
kapsamında Çukurova Üniversitesi’nde de çeşitli etkinlikler
düzenlendi.
“Cumartesi
Konferansları’nın
konusu Portakal
Çiçeği Karnavalı”
Çukurova Üniversitesi Ra-
mazanoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen Cumartesi
Konferansları’nın son konuğu,
birincisi Nisan 2013’te gerçekleştirilen “Kokudan Coşkuya
Portakal Çiçeği Karnavalı”nın
koordinatörü İlhami Günsel
oldu.
Adana’da bu kadar güzelliğin arasında, son 30 yıldır bir
umutsuzluk ve vazgeçmişlik
havasının hâkim olduğunu ifade eden İlhami Günsel, “Bu havayı nasıl tersine çevirebiliriz,
Adana’nın hakiki değerlerini
nasıl tekrar gündeme getirebiliriz diye düşündük. Karşımıza
portakal çiçeği ile bir coşku
çıktı. Biz bunu artık eski haline
çevirmek istiyoruz. Halkımızın,
kentin başrol oyuncusu olmasını amaçlıyoruz. Bunu yaparken
vatandaşın kendi kendine bunu
başarmasını arzuluyoruz” dedi.
“Çukurova
Üniversitesi
Portakal Çiçeği
Karnavalı’nda”
Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil
Tasarım Bölümü öğrencileri
kendilerine özgü tasarımlarıyla Portakal Çiçeği Karnavalı’na
renk kattı.
II. Portakal Çiçeği Karnavalı
etkinlikleri kapsamında binlerce kişinin katılımıyla kortej
yürüyüşü gerçekleşti. Renkli
görüntülere sahne olan kortej
yürüyüşünde Çukurova Üniversitesi Tekstil Tasarım Bölümü öğrencilerinin hazırladığı
birbirinden renkli kıyafetler
kortejde sergilendi. Kostümler,
karnavala katılan vatandaşlar
tarafından yoğun ilgi gördü.
I. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kariyer Geliştirme Etkinliği yapıldı
nÇukurova
Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekanlığı tarafından
düzenlenen “I. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kariyer
Geliştirme” etkinliği “Geleceğin Seni Bekliyor” sloganı ile
Çukurova Üniversitesi Balcalı
Hastanesi Hippokrat Salonunda gerçekleştirildi.
Öğrencilerin
mesleklerini
her yönüyle tanımalarına olanak vermek ve doğru hedefler
belirleyerek kişilik özellikleri,
ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bilinçli tercihler yapmalarını sağlamak amacıyla
düzenlenen etkinlikte, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğrencileri alanında uzman kişilerle bir araya geldi.
Etkinliğin açılış konuşmasında söz alan Çukurova Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Dekan
Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Koç,
amaçlarının üniversite eğitimi
sonrasında öğrencilerin karşısına çıkacak olan fırsatları ve
seçenekleri önceden tanıma
fırsatı bulmalarını sağlamak olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Koç, “Kariyer, kişinin
başlangıç yaptığı yaşamının
üretken yıllarını kullanarak
geliştirdiği ve genelde çalışma hayatının sonuna kadar
sürdürdüğü iş ya da pozisyon
şeklinde tanımlanır. Üniversite eğitimi sonrasında kariyer
yolculuğuna başlayacak olan
sizlerin, mümkün olduğunca
kendisini ve karşısına çıkacak
seçenekleri önceden tanımış
ve tanımlamış, gelecek hedeflerini netleştirmeye başlamış bireyler olmalarını desteklemek
amacındayız. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kariyer
Geliştirme Komisyonu da bu
amaç doğrultusunda oluşturulmuştur” dedi.
“On bir farklı konu
hakkında
bilgilendirme
yapıldı”
Toplam üç oturumda on bir
konu hakkında alanında uzman
kişiler, kariyerlerine dair bilgi
ve deneyimlerini öğrencilerle
paylaştı. Sunumların ardından
öğrencilerin sorularının cevaplanması ve katılımcılara plaket
verilmesi ile etkinlik sona erdi.
SÖYLEŞİ
KampüsHaber
Balcalı Hastanesi’nden baş ağrısına çözüm
nBaş
ağrısı, genellikle başta
ve bazen de boyun veya sırtın
üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isim. En
yaygın ağrı şikâyetlerinden biri
ve hemen hemen tüm insanlar hayatlarında pek çok kez
değişik nedenlerle baş ağrısıyla karşı karşıya kalmışlardır.
KampüsHaber Gazetesi olarak,
Çukurova Üniversitesi Balcalı
Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği’nin sorumluluğunu yürüten
ÇÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Şebnem Bıçakçı ile baş ağrısı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
- Çukurova Üniversitesi
Balcalı Hastanesi Baş Ağrısı Polikliniği ne zaman ve
nasıl kuruldu? Bu polikliniği ortaya çıkaran ihtiyaç
nedir?
1993 yılında ben asistan
olarak başladığımda, şu anda
emekli olan Hocamız Prof. Dr.
Yakup Sarıca, çok yaygın ve geniş bir hastalık grubu olduğu
için Baş Ağrısı Polikliniği’nin
bir ihtiyaç olduğunu ve üniversite hastanelerinde yer alması
gerektiğini söyleyerek polikliniği açmıştı. İlk kayıtlı hastalarımızı aynı yıl almaya başladık. 1994 yılında ise Baş Ağrısı
Polikliniği’nin sorumluluğunu
ben devraldım ve o günden bu
yana çalışmalarımı sürdürüyorum.
Baş ağrısı çok yaygın bir
semptom ve aynı zamanda bir
hastalık; bir Nöroloji Polikliniği’ne girdiğiniz zaman hastaların yarısının baş ağrısı nedeniyle başvurduğunu görürsünüz.
Baş ağrısı nedenlerinden biri
olan migreni ele alalım; ortalama her üç kadından ve her altı
erkekten birinin migren hastası olduğu görülmektedir. Genel
nüfus içinde en sık karşılaşılan
şikâyettir baş ağrısı. Bu nedenle Baş Ağrısı Polikliniği’nin ayrı
yapılandırılması kaçınılmaz bir
ihtiyaçtır. Baş ağrısı tek başına
bir semptom ya da hastalıktır
ama aynı zamanda hayati tehlike yaratabilen, acil müdahaleler gerektirebilen, hayat kalitesini de bozabilen bir hastalıktır.
O yüzden de bu hastaların ayrıca değerlendirilmesi ve yakından takip edilmesi gerekmektedir. Diğer yandan bizim
nörolojik acilleri de atlamamamız gerekmektedir; örneğin
beyin kanaması, diseksiyon ya
da menenjitin ilk bulgusu da
baş ağrısıdır.
- Baş ağrısı insanların en
çok karşılaştığı ağrı türü
belki de. Baş ağrısı ile karşılaştığımızda ne yapmalıyız? Baş ağrımızın ciddi
bir sağlık sorununa işaret
ettiğini ne zaman düşünmeliyiz?
Bazı insanlar için baş ağrısı
hayatın bir parçasıdır. İnsanlar
baş ağrılarını üzerlerinde bir
elbise gibi taşır, çocukluklarından beri baş ağrısı yaşarlar. Bu
insanlar çoğu zaman doktora
bile gitmezler; ilk doktorları
anneleridir. İlk ilaçlarını annelerinden, komşularından ve
sonra da eczanelerden alırlar.
Bu insanlar, hayatlarının bu ritmine alışmışlardır, baş ağrıları
onların hayat kalitelerini bozmaya başladığında ya da çok
sık aralıklarla tekrar ettiğinde
doktora başvururlar. İnsanlar
bir süre sonra artık baş ağrılarının nedenini öğrenmeye
karar verdiklerinde ya da baş
ağrıları çok sıklaştığında polikliniğimize gelirler. Bazen baş
ağrısına karşı aldıkları ilaçların
yan etkileri görülmeye başladığı için bazen ise baş ağrıları
tarz değiştirdiği için gelirler.
Baş ağrısı yaşayan bir insanın ne zaman doktora gitmesi
gerektiğinin tek bir yanıtı yok.
Örneğin, ayda bir kez her zaman yaşadığınız ağrılar gelişiyorsa, bu ağrıların meydana
geliş şeklinde bir değişiklik
fark etmiyorsanız bunun için
doktora gitmeyebilirsiniz. Baş
ağrınızın nedenini öğrenmek
için doktora gitmek sizin en doğal hakkınız ama aldığınız bir
ilaçla baş ağrınız çok kısa süre
içinde geçiyorsa ve yıllardır bu
böyle devam eden bir şeyse büyük ihtimalle kötü bir durum
yaşamıyorsunuz demektir. Pek
çoğumuz benzer baş ağrıları
yaşıyoruz zaten. Ancak, eğer
artık her sabah baş ağrısı ile
uyanıyorsanız, haftada iki–üç
defa baş ağrısı krizlerine giriyorsanız, krizleriniz nedeniyle
günlük aktivitelerinizi gerçekleştiremiyorsanız, yaptığınız
işler baş ağrılarınız nedeniyle
artık son derece kötü ve kalitesiz oluyorsa, bildiğiniz bir ağrı
şeklinizin tamamen dışında bir
ağrı şekliyle karşılaşırsanız,
baş ağrılarınızı o zamana kadar
hiç yaşamadığınız eşlikçilerle
yaşamaya başladıysanız doktora gitmeniz gerekir. Klasik
bilgilerimiz bize, bir insanın
haftada birkaç kez baş ağrısı
nedeniyle ağrı kesici kullan-
mak zorunda kalıyorsa ciddi
sorunları olabileceğini ve mutlaka bir doktora başvurması
gerektiğini söylüyor.
- Pek çok insan baş ağrısı
ile karşılaştığında tepkisel bir biçimde ağrı kesici
kullanmaya başlıyor. Bu
davranış ne kadar doğru?
Öğrencilerime başlarının ağrıyıp ağrımadığını sorduğumda
çok azı, genellikle sadece medeni cesareti olanlar, başlarının
ağrıdığını söylüyorlar. Çantala-
maktır. Ağrıyı sonlandırmak
ise ağrı kesicilerle ya da başka
bir takım ilaçlarla olur. Bunlar
bazen o hastalığa özel ağrı kesicilerdir, bazen de hemen her
ağrımızda kullandığımız ağrı
kesicilerdir. Diğer taraftan, baş
ağrısı şikâyetleri olan insan
eğer çok fazla ağrı kesici almaya başlamışsa bu da baş ağrısına neden olabilmektedir; ilacın
aşırı kullanımının yol açtığı bir
baş ağrısı meydana gelecektir.
- Bir hasta kliniğinize baş
ağrısı şikâyetiyle baş-
Doç. Dr. Şebnem
BIÇAKÇI
lendirilir. İnsanlar baş ağrısı
ile hayatlarının uzun bir döneminde birlikte olurlar. Örneğin,
migren hastası bir kadın adet
görmeye başladığı yaklaşık
15 yaşından itibaren adetten
kesildiği 50–55 yaşına kadar
yaklaşık 40 yıl bu ağrıyla arkadaşlık edecektir. Buna karşın
hastalar genellikle migrenleri
olduğunu kabul etmeme eğilimi gösterirler. Migrenin kronik
bir hastalık olduğu ve hayatlarının uzun bir dönemini onunla birlikte geçirmek zorunda
kalacakları gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınırlar; dolayısıyla
bilgilendirme çok önemlidir.
Hastanın migren ataklarının
nedeni tespit edilmeli ve bu
nedenlerden kaçınılması konusunda bilgilendirilmelidir. Hastanın atakları nadir ise sadece
ağrı kesicilerle tedavi edilebilir,
eğer sık ataklar yaşıyorsa bu
atakların gelmesini engelleyecek tedavi de uygulanmalıdır.
- Gündelik hayatımızda baş ağrısına yol açan
etmenler nelerdir? Bu
etmenlere karşı ne yapmalıyız?
rında ağrı kesici bulundurup
bulundurmadıklarını sorduğumda ise pek çoğu çantasında
ağrı kesici bulundurduklarını
ve hiç beklenmedik zamanlarda baş ağrısı ile karşılaştıklarını ve o sırada çaresiz kalmak
istemediklerini ifade ediyorlar.
Demek ki baş ağrısı bazı insanları hiç beklemedikleri bir anda
ve yerde yakalayıp hayatlarını
zorlaştırıyor; bu, o insanların
şiddetli bir ağrı yaşadıkları anlamına gelir. Eğer hayatlarını
etkilemiyorsa neden çantalarında sürekli ağrı kesici bulundursunlar ki?
Dolayısıyla, baş ağrısı karşısında ağrı kesicilere sarılmanın
yanlış olduğunu söyleyemeyiz.
Sadece bunun sıklığı önemlidir; bir insan son üç ayda on
beşten fazla baş ağrısı atağı
yaşadıysa ve eğer bu ataklar
migrenöz özellikteyse artık
kronik migrenden bahsedilmesi gerekir. Yine bir insan son
üç ayda on beşten fazla gerilim
baş ağrısı atağı yaşadıysa artık
kronikleşmiş bir gerilim baş
ağrısının araştırılması gerekmektedir. Çok sık yaşanan baş
ağrısı atakları karşısında bir takım koruyucu tedavilerin uygulanması gereklidir. Ama tekrar
etmek gerekir ki her ağrının
ilk tedavisi o ağrıyı sonlandır-
vurduğunda teşhis, tanı
ve tedavi süreçleri nasıl
işliyor? Bunlarla ilgili bilgi
verir misiniz?
İnsanlar en çok gerilim/stres
baş ağrısı adını verdiğimiz baş
ağrısını yaşarlar; gerilim baş
ağrısı örneği üzerinden bu süreci anlatabiliriz. Gerilim baş
ağrısının tipik bir öyküsü vardır, hasta şakaklarında basınç
hisseder. Çok şiddetli bir ağrı
değildir, hasta bazen ağrı kesici alır. Mide bulantısı ya da
kusma gibi eşlikçiler görülmez
ama hasta açık havaya çıkma
ihtiyacı duyar, stresli ortamdan
uzaklaşırsa rahatlar… Özellikle
yoğun strese maruz kalanlarda, bilgisayar karşısında çalışanlarda, öğrencilerde, uzun
yolculuklar sırasında yaşanan
hafif-orta şiddette bir ağrıdır.
Bu en sık görülen baş ağrısıdır;
bunu takip eden baş ağrısı ise
migrendir. Özellikle kadınlarda
görülür ve yaşam kalitesini ciddi olarak etkiler.
Hastanın baş ağrısı tipi ve bu
baş ağrısını yaşama sıklığı belirlendikten sonra –seyrek, sık
ya da kronik biçimlerde ortaya
çıkıyor olabilir– öncelikle hasta baş ağrısı konusunda bilgi-
İnsan hayatının doğal ritmini bozan her şey baş ağrısının
nedeni olabilir. Havaların birden ısınması, mevsim değişiklikleri, sıcaklık karşısında
klimaların kullanılmaya başlanması, iş değişiklikleri, başarılı olmanız gereken sınavlar,
akademik kariyeriniz ve diğer
pek çok şey… Bu etmenleri hayatımızdan çıkarmamız ne kadar mümkün olabilir ki? İnsan
hayatındaki hemen her değişiklik baş ağrısını tetikleyebilir. Örneğin, basınç değişikliği
baş ağrısını tetikleyen önemli
bir faktördür; uçağa binmeniz
ya da mevsimlere bağlı olarak
alçak bölgelerden yayla gibi
daha yüksek bölgelere çıkmanız baş ağrısına yol açacaktır.
Yaşam şartlarınızı değiştirmek
ne kadar mümkün olabilir ki?
Dolayısıyla, baş ağrısının hayatımızın bir parçası olduğunu
görmek öncelikle pek çok kaygınızı azaltacaktır.
Tüm bunlarla hayatımızı değiştirmek yerine bakış açımızı
değiştirmeye çalışmamız ve
bazı konulara dikkat etmek baş
ağrısından kaçınmanıza yardımcı olacaktır: Spor yapmak,
kafeinli içeceklerden sakınmak, dengeli beslenmek, stres
ortamlarından mümkün olduğunca kaçınmak size yardımcı
olacaktır.

Benzer belgeler

Sayı 12 - Çukurova Üniversitesi

Sayı 12 - Çukurova Üniversitesi binaların içini çok üstün teknolojilerle donatabiliriz ve bu binalara Üniversite adını verebiliriz. Ancak önemli olan bizim bu işi nasıl yaptığımız, başka insanları nasıl yetiştirdiğimiz ve

Detaylı

Sayı 26 - Çukurova Üniversitesi

Sayı 26 - Çukurova Üniversitesi Söz konusu projede araştırmacı olarak yer alan ÇÜ öğretim üyeleri Doç. Dr. Nigar Yarpuz Bozdoğan, Doç. Dr. M. Eren Öztekin, Doç. Dr. Nebile Dağlıoğlu ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Öğretim Üye...

Detaylı

Sayı 9 - Çukurova Üniversitesi

Sayı 9 - Çukurova Üniversitesi org.tr adresinden ulaşılabilir.

Detaylı