demokrasi - WordPress.com

Transkript

demokrasi - WordPress.com
DEMOKRASİ
“Demokrasi zaman zaman denenen diğer tüm yönetim
şekillerini hariç tutacak olursak mevcut en kötü yönetim
şeklidir”
Winston Churchill,
İngiltere Avam Kamarası
1947
Kavramın Kökeni
 Kökeni EskiYunan
 Demos ‘halk’ anlamına gelir. Eski





Yunan yazarları demos’u
çoğunluk anlamında kullandı. Dezavantajlılar, fakirler, mülksüz
kitle
Krasi, iktidar veya yönetim anlamına gelen kratos kelimesinden
türemiş
Yani ‘demos tarafından yönetim’
Basitçe ‘halk tarafından yönetim’
Bu anlamda demokrasi siyasi eşitliği değil, fakirlerden yana bir
tarafgirliği ifade ediyordu
Aristo Demokrasi ile Politeia fikrini geliştirmiş
Kavramın Algılanması
 Halkın yönetimi fikrine ilişkin ilk çıkış yeri olan Antik Yunan’da
bile olumsuz bir anlamı vardı.
 Platon ve Aristo, demokrasi düşmanlarıdır.
 Bilgeliğe karşın kitlelerin yönetimi olarak gördüler.
 Cahil halkın kendi seçtiği yeteneksiz yöneticilerle yönetildiği çok
kötü bir rejim
 Demokraside hiçbir erdeme yer yoktur. Sadece kişisel menfaatler
ön plandadır
 19. yy.’a kadar “ayak takımının yönetimi”, “kitlelerin tiranlığı”
olarak görüldü
Kavramın Gördüğü Rağbet
 Demokrasiye inanç ve destek siyaset tarihinin en çarpıcı ve önemli




olaylarından biridir.
Bugün herkes ‘demokrat’.
Liberaller, muhafazakârlar, sosyalistler, komünistler, anarşistler ve
hatta faşistler demokrasinin faziletlerinden dem vururlar.
20. yy.’ın sonlarından itibaren belli başlı ideolojilerin sarsılmasıyla
demokrasi ateşi iyice yükselmiştir
Sosyalizmin solması, kapitalizmin sorgulanmaya başlaması ile
demokrasi tek sağlam ilke olarak kalmıştır
Kavramsal Kargaşa
 Literatürde yüzlerce farklı tanımına rastlamak mümkün
 Kavramsal kargaşanın esas sebebi ‘saygın’ bir kavram olmasından.
 Kavramın arkasına sığınarak zayıf argümanları güçlendirme gayreti
 Demokrasi ile yakından uzaktan alakası olmayan yönetimler bile




demokrat olduklarını ispatlamaya çalışırlar
Bu popülarite onun anlamlı bir siyasi kavram olma özelliğini
yitirmesine yol açar
Hemen herkes tarafından ‘iyi bir şey’ olarak görülmesi
En çok rasgele kullanılan kavramlardan birisi
Herhangi bir kimseye herhangi bir şey ifade eden terim büsbütün
anlamsız olma tehlikesi ile karşı karşıyadır
TANIM
 Demokrasi , kamusal kararların alınması ve siyasi
yöneticilerin belirlenmesi sürecinde vatandaşların etkili
ve sonuç veren mekanizmalar yoluyla söz söyleme,
tercih belirtme hakkına sahip olduğu yönetim şeklidir.
 Halkın katılımı ve iktidarın kötüye kullanımının engellenmesi
demokrasinin varlık gerekçesidir
 Bu amacı gerçekleştirecek demokrasiden daha ileri bir yönetim
biçimi bugüne kadar bulunamamıştır
 Abraham Lincoln: ‘halkın, halk tarafından, halk için yönetimi’
(1864)
Halkın Yönetmesi
 Halkın kendi kendini yönetmesi
 Bu tanımda en belirgin husus demokrasinin yönetimi halka bağlamış olması
 Bu durum siyasi ve ideolojik tartışmaları ve bir dizi sorunu beraberinde getirir
 Halkın yönetmesi anlamına geliyorsa halk kimi yönetiyor? Halkın yönetilmesi
ise halkı kim yönetiyor? Kendi kendini yönetimse bu nasıl olacak??
 Üç temel sorunun cevabı gerekir:
 Halk kimlerden oluşur
 Halk hangi anlamda yönetecektir
 Halka ait yönetimin sınırları nelerdir
 Bunun en iyi çözümü monarşi ve aristokrasiyle karşılaştırmaktır: Bu iki
yönetim tarzının tersine yönetimin çoğunluğa ait olmasıdır. (halkın
çoğunluğu değil seçmenin çoğunluğu !!!!!!)
Halkın Yönetmesi
 Halk hiçbir konuda hemfikir olamaz
 Halkın tamamı olmayacaksa o zaman bir kısmının yönetiminden







bahsediyoruz
Bu kısım ‘çoğunluk’. Neden? Azınlık olması mantıklı değil
Azınlık ne olacak? Anayasalar bunun için.
Sayılar artınca herkes nasıl karar alacak? Fiziki imkansızlık. Temsilcilere
yetki devri?
Temsilcileri kim denetleyecek?
Demokrasinin temel ilkesi siyasi eşitliktir
Siyasi gücün eşit ve geniş dağıtımı
Ancak bu gücü hangi organ ve grup dağıtacak? Yani kimler ‘halk’ı
teşkil edecek?
Halk kimlerden oluşur?
 Yunan şehir devletlerinde siyasi katılım 20 yaş üzeri erkek






vatandaşlarla sınırlıydı
Tüm kadınlar, köleler ve yabancılar dışta tutuluyordu
20. yy.’a kadar ve bu yy. içinde de mülk sahibi olma şartı
vardı ve kadınlar yine dışta idi
Batılı devletlerin çoğunda oy verme hakkı sınırlı idi
İngiltere 1928, İsviçre 1971. ABD zenciler 1960.Türkiye??
Çocukların dışlanması tüm demokratik sistemlerde devam
ediyor.
Akıl hastaları, mahkumlar, vs. gibi teknik sınırlamalar
Halk kimlerden oluşur?
 Halk birbirine ortak çıkarlarla bağlı yekpare bir bütün




olamaz, istisnasız her toplumda fikir ayrılıkları ve çıkar
çatışmaları olur
Halk pratikte karşımıza çoğunluk ve azınlık olarak iki grup
halinde çıkar
Yönetme hakkı çoğunlukta, sayıca üstün olanın yönettiği
sistem.
Çoğunlukçuluğun sakıncaları???
Çoğulcu-çoğunlukçu farkı
Halk kimlerden oluşur?
 Demokrasinin ‘siyasi eşitlik’ ve ‘çoğunluğun yönetimi’
prensiplerinin yanında onun ‘saygın’ yüzünü oluşturan asıl
unsur azınlık haklarının garanti altına alınması ve bunun için
geliştirilen yöntem ve mekanizmalardır
 Anayasal demokrasi, çoğulcu demokrasi, özgürlükçü
demokrasi, radikal demokrasi gibi kavramlar azınlık haklarına
makul çözümler bulmak ve teminat altına almak içindir
Halk nasıl yönetmeli?
 Halk tarafından yönetim halkın kendi hayatını ve toplumsal





kaderini belirleyen hayati kararların alınmasına katılımını ima eder
Bu katılım çeşitli şekillerde olabilir
Doğrudan demokrasi: Referandumlar, kitle gösterileri, interaktif
tv’lerle karar verme sürecine doğrudan ve daimi katılım
Alternatifi: Temsili demokrasi (en yaygın)
Vatandaş karar almaktan çok kendi adına karar alıcıları seçer
Oy vermeye demokratik niteliğini kazandıran seçimin rekabetçi
olması, siyasetçilerin hesap verebilir hale getirmesidir
Demokrasinin Asgari Koşulları
Bir yönetimin demokratik olup olmadığını değerlendirme kriterleri
(Moghaddam, 2014):
1- Şehir meydanı testi: Bir vatandaş yaşadığı şehrin meydanına çıkıp,
tutuklanma, hapse atılma veya fiziksel şiddete uğrama korkusu olmadan
özgürce konuşabiliyor mu?
2- İktidarı seçim sandığında göndermek: a) seçimlerin belirli
aralıklarla yapılması ve tekrar seçilmenin azami bir sınırı olması b)
seçimlerin uluslararası kabul görmüş standartlarda adil olarak yapılması
3- Azınlık hakları testi: Azınlık haklarının korunması, azınlıklara karşı
ayrımcı politikaların olmaması. Buradaki azınlıklar genel bir kategoridir.
4- Bağımsız yargı: Bütün bu yukarıdaki ilkeler ancak bağımsız yargının
bulunduğu bir ülkede sağlanabilir.
DEMOKRASİ MODELLERİ
 Genellikle batı toplumlarının çoğunda, demokrasi genel oya
dayalı rekabetçi seçimlerin yapıldığı demokrasi şekli tek meşru
şekil olarak kabul edilir
 Bazen bu demokrasi anlayışı liberal demokrasi ile ifade
edilmektedir
 Modellerin her biri kendi versiyonunu sunar ve bir dizi rakip
demokrasi teorisi ve modeli ortaya koyar.
 Liberal demokrasinin kendisi dahi birbiriyle rekabet eden liberal
görüşler düşünüldüğünde yanıltıcı olabilir. Farklı versiyonları
vardır
DEMOKRASİ MODELLERİ
 Klasik demokrasi-Temsili Demokrasi
 Totaliter Demokrasi
 Halk demokrasisi
 Katılımcı Demokrasi
 Gelişmeci Demokrasi
 Müzakereci Demokrasi
 Radikal Demokrasi
 Militan Demokrasi
 Sürdürülebilir Demokrasi
 Liberal Demokrasi
Klasik Demokrasi
 Eski Yunandaki Atina siyasi sistemine dayanır
 Şehir devleti
 Doğrudan demokrasi, halkın yönetime doğrudan katılması
 Tek ve saf ideal demokrasi modeli olarak tarif edilir
 Modern dünyada çok sınırlı uygulaması imkanı mevcuttur. İsviçre
Kantonları en bilinen örneği
 Tüm kararlar tüm vatandaşların üye olduğu Meclis veya Ecclesia
tarafından alınıyor (500’ler kurultayı)
 Kamu görevlileri dönüşümlü olarak kura ile seçiliyor
 Günümüzde uygulanabilir örneği temsili demokrasi
Totaliter Demokrasi
 Despotizme verilen diğer bir isimdir. Sistemin sadece adı





demokrasi.
Her demokraside halk (seçmen) genelde iki ana siyasal
kanada ayrılır.
Hiçbir demokraside seçimleri kazanan parti %85-90 gibi
oranlarla seçim kazanmaz (Hile yoksa)
Bu yönetim sisteminde halk temsilcilerini seçmez. İktidar
sahipleri halkı temsil ettiklerine inanarak kendilerini seçtirir
İktidar sınırsız ve süresizdir
Toplum iktidarı şekillendirmez, iktidar toplumu
şekillendirme iddiasındadır
Halk Demokrasisi
 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyet modeli şeklinde yaygınlaşan




Ortodoks komünist rejimlerden gelmektedir
Marksist geleneğin ürettiği çeşitli demokrasi modellerini
ifade eder
Kendi içindeki farklılaşmaya rağmen ana özelliği liberal
demokrasilere açık bir karşıtlık söz konusu
Marksistler, liberal ve parlamenter demokrasiyi, burjuva ve
kapitalist demokrasi olarak görür
Bir demokraside Marksist/sosyalistler olabilir ama
hiçbir Marksist/sosyalist sistemde demokrasi
gelişmemiştir.
Halk Demokrasisi
 Demokrasinin egaliteryen (eşitlikçi) yaklaşımı Marksistleri





bu fikre yönlendirmiştir.
Eşitliği zahiren sağlayan siyasi demokrasinin aksine,
zenginliğe ortaklaşa sahip olma yoluyla sosyal eşitlik
hedefine ulaşmayı ifade eder
Sadece siyasi hakların genişletilmesinden ziyade iktisadi
özgürleşmeye ulaşmayı amaçlar
Burjuva demokrasisi yerine proleter demokrasi
20. yy. uygulaması Lenin’in fikirleri
Uygulama öyle mi? Aynı soru bu sefer farklı şekilde:
Komünist partiyi kim denetleyecek?
Katılımcı Demokrasi
 Liberal demokrasiye getirilen eleştirilerin temel
noktası halkın katılım ve yönetiminin sözde
kalmasıdır.
 Gittikçe çeşitlenen toplumsal yapıda temsil
mekanizması zayıflamakta bazı grupların temsili
yetersiz kalmaktadır (ör. kadınlar)
 Katılımcı demokrasinin ana vurgusu halkın
katılımı üzerinedir
Katılımcı Demokrasi
 Katılımcı
demokrasinin ana vurgusu halkın katılımı
üzerinedir.Temel varsayımları
 Demokrasiler sıradan halkın etkili olamayacağı derecede geniş
ve karmaşık bir hal almıştır
 Liberal
demokrasiler taahüt ettikleri hayat tarzını
gerçekleştirememişlerdir
 İktidar eşitsiz dağıtılmıştır
 Liberal demokrasilerde siyasi yükümlülüklerin tanımlanması
konusundaki güçlükler
 Sadece oy verme şeklinde değil karar alma sürecinde doğrudan
katılımı savunur
Gelişmeci Demokrasi
 Katılımı genişleterek özgürlüğü genişletme ve kişisel gelişimi destekleme
 Bireyin ve topluluğun gelişimine odaklanmıştır
 J.J. Rousseau
 Vatandaşlar ancak içinde yaşadıkları topluluğun hayatının şekillendirilmesine sürekli
katılması halinde özgürdürler
 İngiliz halkı sadece parlamento üyelerini seçerken hür, onlar seçilir seçilmez
köleleştirilmiştir
 Genel irade sadece ne istediğini sormak değil
 J.S. Mill
 Katılımcı topluma övgü
 Bütün anahtar kurumlar, açık, hesaba çekilebilir, adem-i merkeziyetçi
 Platon’u izleyen Mill çoklu bir oy verme sitemi öneriyordu: Vasıfsız işçi 1, vasıflı işçi 2,
yetişmiş kişiler ve donanımlı meslek grupları 5, 6 oy
 Çoğunluğun tiranlığına duyulan liberal korku
Radikal Demokrasi
 Sosyalistler ve radikal demokratların benimsediği alternatif bir anlayış.
 Radikal demokrasi: Sosyal varoluşun bütün alanına uygulanabilir olması.
İnsanların kendi hayatlarını etkileyen her türlü kararlara katılma temel
hakkına sahip oldukları kabul edilir. Demokrasi kısaca bunu yapmayı sağlayan
kollektif bir süreçtir.
 Refahın kamusallaştırılması, iktisadi hayatın demokratikleşmesi
 Bu yüzden sosyalistler sadece siyasal demokrasi yerine sosyal demokrasi ve
endüstriyel demokrasiyi savunur
 Benzer şekilde feministler de özel hayatta demokrasi ister
 Bu yaklaşımda demokrasi özgürlüğün düşmanı değil dostudur. Bu ilkeler göz
ardı edildiğinde baskı ve sömürü ortaya çıkar
Müzakereci Demokrasi
 Toplumda bireylerin ve grupların her konuda müzakere
halinde bulunması
 Tartışma ve müzakere forumları her alana ve konuya
yayılmalı. Tüm toplumsal kararlar yaygın ve sürekli
müzakerelerle alınmalı
 Meşruiyetin bu şekilde daha fazla sağlanacağı fikri
 Fikrin en önemli savunucusu Jurgen Habermas
Militan Demokrasi ve Sürdürülebilir
Demokrasi
 Demokrasinin kendini nasıl koruyacağı, kendisine yönelik
tehditleri nasıl bertaraf edeceği fikrinden ortaya çıkmıştır
 Militan demokrasi, bu koruma işinin temel hak ve
özgürlükleri sınırlayarak yapmasına verilen isimdir.
Paradoksal bir durum ortaya çıkar. Demokrasinin korunması
için özgürlüklerin sınırlandırılması!!!Yerine savaşan
demokrasi, mücadeleci demokrasi kavramları da kullanılır
 Militan demokrasinin, demokrasiyi sınırlandıran tavrına
karşın sürdürülebilir demokrasi kavramı önerilmektedir.
Demokratik sistemin bekasını demokratik sisteme hayat
veren şartların sürdürülmesine bağlar. Demokratik
dinamiklerin yaşatılması anlayışı.
Liberal Demokrasi
 Teoriler üzerine tartışmalar olsa da günümüzde asıl konu




demokrasinin pratikte nasıl işlediğidir.
Bugün dünyada egemen olan ve bir ideal olarak yüceltilen
‘liberal demokrasi’ anlayışıdır ve genel kabul görmüştür
Liberal demokrasi bir ideoloji olarak liberalizm ile bir siyasal
metot, teknik, yöntem ve süreç olarak demokrasinin
uzlaşımıdır.
Demokrasi ideoloji midir??
Liberal olmayan demokrasiler var mıdır??
Liberal Demokrasi
Liberal Demokrasi
 Demokrasinin temsili ve dolaylı biçimi
 Siyasi eşitlik prensibine dayanan düzenli seçimlerle iktidarın
belirlenmesi
 Rekabete dayanan seçimlerle sürdürülür
 Rekabet siyasi çoğulculuk, hoşgörü ve çatışan fikirlerin
özgür biçimde var olması ile gerçekleşir
 Devlet ile sivil toplum arasında ayrım vardır
 Ekonomik hayatın piyasa kurallarına göre organizasyonu,
özerk grup ve çıkarların meşru kabul edilmesi
Uygulamada Demokrasi: Farklı
Görüşler, Liberal Demokrasi
Liberal demokrasi şekli de farklı teorisyenler tarafından farklı
şekillerde yorumlanmaktadır. Bu yorumlar:
 Çoğulculuk (Plüralizm)
 Seçkincilik (Elitizm)
 Korporatizm
 Yeni Sağ
 Marksizm
Çoğulculuk (Plüralizm)
 Plüralist demokrasi kavramı çok sayıda parti arasındaki
rekabetçi seçimlere dayanan demokratik sistemi anlatmak için
bazen liberal demokrasi ile birbirinin yerine kullanılır
 Halkın taleplerini dile getiren örgütlü grup ve çıkarların,
hükümetin sorumluluğunu sağlama kapasitesine dayanarak
işleyen bir demokrasi
 Bu yönüyle parlamenter demokrasiye ve çoğunlukçuluğun
tüm biçimlerine karşı bir alternatif olarak görülebilir
Çoğulculuk (Plüralizm)
Sağlıklı bir plüralist demokrasinin şartları şunlardır:
 Siyasi güç birbiriyle rekabet eden gruplar arasında
bölünmüştür ve özellikle elit gruplar yoktur
 Üyelerine karşı hesaba çekilebilir liderleri olan grupların
yüksek derecede bir iç uyumu vardır
 Gruplara bir dizi erişim noktası sunmak için yeterince
parçalanmış nötr bir hükümet aygıtı vardır
Elitist Yaklaşım
 Siyasi iktidarın imtiyazlı bir azınlığın elinde yoğunlaşma
eğilimine işaret eder.
 Sosyalizm gibi egaliteryan (eşitlikçi) fikirlerin bir eleştirisi
olarak gelişmiştir.
 Sosyal varoluşun kaçınılmaz bir boyutu olarak (müessif ama
tedavi edilebilir) elit yönetim gerçeğine dikkat çeker
 Valfredo Pareto, Geanato Mosca, Robert Michels gibi klasik
elitistler, demokrasinin çılgınca bir aldanıştan başka bir şey
olmadığını, siyasi gücün her zaman ayrıcalıklı bir azınlık
tarafından, yani elitler tarafından kullanıldığını iddia ederler
Elitist Yaklaşım
 Mosca (1957-1941), Yönetici Sınıf (1939) isimli eserinde
bütün toplumların yöneten sınıf ve yönetilen sınıf olmak
üzere iki sınıftan oluştuğunu, yönetim için gerekli
kaynakların eşit olmayan bir biçimde dağıtıldığını,
parlamenter demokratik bir sistemde bile örgütlü bir
azınlığın her zaman kitleleri kontrol ettiğini iddia etmiştir.
Elitist Yaklaşım
 Pareto ise yönetimin ihtiyaç duyduğu niteliklerin şu iki
psikolojik tipten olduğunu savunmuştur: Tilkiler (kurnazlıkla
yönetenler ve kitlelerin rızasını bu yolla manipüle edenler) ve
aslanlar (genellikle zor kullanma ve şiddetle egemen olanlar)
 Michels ise demokratik olan ve olmayan bütün örgütlerde
iktidarın, ilgisiz alt-tabakanın olmaktan ziyade organize eden
ve kararları alan küçük bir grubun elinde yoğunlaştığına
dayanan bir fikri savundu. (oligarşinin tunç yasası)
Elitist Yaklaşım
 Klasik elitistler demokrasinin bir masal olduğunu savunurken
modern elitist teorisyenler belirli siyasi sitemlerin demokrasinin
ne kadar gerisine düştüğünü göstermeye çalıştılar
 C. Wright Mills: ABD’deki iktidar yapısına ilişkin tespitleri var.
İktidar Seçkinleri (1956) isimli eseri çok ses getirdi. Birbiri ile
bağlantı halindeki önde gelen grupların hakimiyetinde bir ABD
portesi çizmiştir. İktidar seçkinleri: a) büyük iş çevreleri (özellikle
savunma sanayii ile ilgili) b) ordu ve c) Başkanın etrafındaki onu
kuşatan siyasi klikler
 Bunlardan oluşan üçlü bir yönetim.
 Liberal demokrasi bir göz boyamadan ibaret der.
Elitist Yaklaşım
 Rekabetçi Elitizm (Anthony Downs)
 Seçmenler hangi elitin yöneteceğine karar verebilirler ama
iktidarın her zaman bir elit tarafından kullanılacağı gerçeğini
değiştiremezler
 Demokratik bir siyaset modeli olarak rekabetçi elitizmin en
azından liberal demokratik siyasi sistemin işleyişine daha
uygun bir meziyeti vardır.
Korporatist Yaklaşım
 Kökeni faşist İtalya’da işletme yönetici ve çalışanlarının
hükümet eliyle bütünleştirilmesi yoluyla ‘birleşik devlet’
inşa etme çabalarına kadar gider
 Neo-korporatizm: Örgütlü çıkarlara imtiyazlar verilmesine
ve onların karar alma sürecine kurumsal katılımlarına ilişkin
Batı poliarşilerinde mevcut olan bir eğilim
 Korporatif sistemde bireylerin görüşleri ve çıkarları,
rekabetçi seçim mekanizmaları sistemindekinden daha iyi
şekilde ifadesini bulur
Korporatist Yaklaşım
 Bir çok yorumcu korporatizmi demokrasiye yönelik tehdit




olarak görür.
Çünkü korporatizm hükümete ulaşma ayrıcalığına sahip
grupların lehine işler
İçerdekiler kendilerini politik olarak ifade edebilirken
dışardakiler için bu mümkün değildir.
Korporatizm devletin faydasına işler. Hükümetin muhatap
aldığı örgütler onların üyelerine disipline etmek veya radikal
talepleri süzgeçten geçirmek için kullanılabilir
Böyle grupların liderleri topluma hesap verme kaygısı
olmadan kayda değer siyasi güç kullanabilirler.
Yeni Sağ Yaklaşım
 1970’lerden itibaren ortaya çıkan yeni sağ yaklaşım, demokratik aşırı






yüklenme dedikleri bir tehditten bahseder
Sınırlandırılmamış bir grup ve seçmen baskısı ile siyasetin felç olmasına
vurgu yaparlar
Ekonominin hükümetin müdahalesizliği ile mükemmel yürüyeceği
görüşü
Ancak korporatizm tehlikesi, belirli grupların ve iktisadi çevrelerin
baskısı, bu grupların talepleri ile hükümete hakim olması, ona dikte
etmsine imkan tanır der.
Seçim siyaseti ve rekabet, iktidarın kazanma arzusu, verilen vaatlerle
kendi kendini tahrip edici bir sürece dönüşmektedir
D. Marquand: ‘çocuklar için çikolata ne ise büyükler için demokrasi
odur’
Demokrasiyi korumak isteyen bir yaklaşımdır
Demokrasinin Paradoksları
1. Plato’nun paradoksu. Halk kendi iradesi ile yönetme yetkisini demokratik
olmayan yönetime devretmek isterse?
 Özgürlüğü kullanıp, özgürlüğe yüz çevirmek isterse
 Örn: Modern Avrupa’daki faşist eğilimlerin oy artışı
 Popper bu paradoksa şöyle bir cevap geliştirmiştir: ‘Siyasal kurumları nasıl
örgütleyelim ki, kötü ya da yeteneksiz yöneticilerin daha fazla zarar vermeleri
engellenebilsin?’
 Yani kim yönetmeli sorusundan çok, iktidarın etkin denetimi ön plana
çıkmaktadır
 Popper, paradoksun çözümü için çoğulculuğa ve anaysa denetimine götürür
2. İstikrar ve Adalet paradoksu. Seçim sistemlerinin temel açmazı olan istikrar ve
adalet ilkeleri arasında yaşanan paradoks.Yönetemeyen demokrasi durumu.
3. Çatışma ve uzlaşma paradoksu. Siyasetin çatışma ve uzlaşma üzerine inşa
edilmesi. Çok sert rekabet sonucu toplum içi kutuplaşmalar.

Benzer belgeler

PDF ( 9 )

PDF ( 9 ) Sağlıklı bir plüralist demokrasinin şartları şunlardır:  Siyasi güç birbiriyle rekabet eden gruplar arasında bölünmüştür ve özellikle elit gruplar yoktur  Üyelerine karşı hesaba çekilebilir lider...

Detaylı

DEMOKRASİ: Yaşam Biçimi

DEMOKRASİ: Yaşam Biçimi Bu popülarite onun anlamlı bir siyasi kavram olma özelliğini yitirmesine yol açar Hemen herkes tarafından ‘iyi bir şey’ olarak görülmesi En çok rasgele kullanılan kavramlardan birisi Herhangi bir k...

Detaylı