yelkenle dünya turu - Boğaziçi Yelken Takımı

Transkript

yelkenle dünya turu - Boğaziçi Yelken Takımı
YELKENLE DÜNYA TURU
İçindekiler
Giriş.......................................................................................................................................................... 4
Dünya Turu .............................................................................................................................................. 5
Haydi Okyanuslara !!! .......................................................................................................................... 5
Denizcilik ve Kolonileşme .................................................................................................................... 5
Dünya Turu Nedir? .............................................................................................................................. 6
Antipode Haritaları .............................................................................................................................. 8
Dünya Turunda İlkler ............................................................................................................................. 10
Ferdinand Magellan........................................................................................................................... 10
Joshua Slocum ................................................................................................................................... 12
Francis Chichester ............................................................................................................................. 13
Yarışmalar .............................................................................................................................................. 15
Sunday Times Golden Globe Race ..................................................................................................... 15
VELUX 5 Ocens Race (BOC Challenge – Around Alone) ..................................................................... 19
Vendée Globe .................................................................................................................................... 19
Volvo Ocean Race (Whitbread Round The World Race) ................................................................... 21
Yarışçılar ................................................................................................................................................ 23
Robin Knox-Johnston ......................................................................................................................... 23
Bernard Moitessier ............................................................................................................................ 24
Donald Crowhurst ............................................................................................................................. 24
Philippe Jeantot ................................................................................................................................. 27
Michel Desjoyeaux ............................................................................................................................ 28
Ülkelere Göre İlk Solo Dünya Turu Yapan Denizciler............................................................................. 30
Dünyayı Dolaşan Türk Denizciler ........................................................................................................... 31
Dünya Turu Yapan Bazı Türk Denizcilerin Listesi ............................................................................... 31
Sadun – Oda Boro .............................................................................................................................. 32
Hakan Öge – Sophie Hunter .............................................................................................................. 33
Kaynaklar ............................................................................................................................................... 34
Giriş
Çoğumuz Jules Vernes’in ünlü 80 Günde Devri Âlem romanını biliriz. Girdiği iddia sonucu dünyanın
çevresini 80 günde dolaşan bir İngiliz beyefendisi Phileas Fogg ve yardımcısı Passepartout’un
yolculuğunu anlatan roman balonla seyahatten, Hindistan’da yerel halkın elinden bir kurban
kaçırmaya kadar türlü maceralar içerir. Peki, maceracı ruha sahip denizciler gerçek hayatta ilk dünya
seyahatini ne zaman ve nasıl gerçekleştirmişlerdir? Dünyanın çevresini dolaşan ilk insan denilince
hemen akla Magellan gelir ama acaba bu gerçek midir? Öncü kâşiflerin izlerini kimler takip etmiştir?
Bu zorlu yolculuğu tek başına gerçekleştirenler kimlerdir? Bu araştırmada bu ve benzeri soruların
cevaplarını ararken bazen tarihin koridorlarında dolaşacak, bazen alanında ilk olan kişilerin
hayatlarına göz atacak, çok fazla olmasa da coğrafyadan açıklamalar yapacak ve sıkıcı olmadan ilginç
bilgiler aktarmaya çalışacağız.
Bu derleme hazırlanırken Internet üzerindeki birçok siteden, özellikle sanal ansiklopedi Wikipedia’dan
ve zaman zaman eldeki kitaplardan yararlanıldı. Bu kaynakları derlemenin sonunda bulabilirsiniz.
Olabildiğince emeğe saygı gözeterek “alıntı” kapsamında kalmaya ve telif haklarının çiğnenmemesine
çalışıldı. Ancak yine de tüm özene rağmen eğer varsa yasal telif haklarının çiğnenmesi durumunun
bilgiyi paylaşım çerçevesinde algılanmasını umarken bu derlemeden herhangi bir ticari kazanç kaygısı
bulunmadığını özellikle belirtiriz. Yine de çiğnenmiş telif hakkınız konusunda herhangi bir yasal yola
başvurmadan önce haber vermeniz durumunda gerekli düzeltme yapılacaktır.
Bu derlemeden istenilen miktarda alıntı yapılabilir, kopyalanabilir ve dağıtılabilir, yapacağınız
alıntılarda kaynak belirtmeniz bizi sevindirecektir. Her türlü görüş ve yorumunuz için bize
ulaşabilirsiniz.
Pruvanız neta, rüzgârınız kolayına olsun.
Can Komar
İstanbul, 2009
Dünya Turu
Haydi Okyanuslara !!!
Yüzyıllar önce bugüne göre ilkel sayılacak koşullar altında yüzlerce denizci neden bilinmeyen sulara ve
belki de ölüme yelken açtılar? Birçoğu evine dönebileceğinden bile şüpheli yolculuklara çıktılar? Bunu
sadece macera ve yeni yerler keşfetme ruhuyla açıklamak üstünkörü kaçar. Onlara destek olan ve
gemilerini donatan, mürettebat sağlayan, aylarca yetecek erzak temin eden kralların bir ülkeyi borca
sokabilecek boyutlara ulaşan parayı riske atmasını da sırf maceracı ruhları tatmin etmekle
açıklayamazsınız. İsterseniz onların yola çıkış sebeplerini görmek için bu noktada biraz tarihe dönelim
ve 15 yy.da Avrupa’nın durumuna bir göz atalım.
Yüzyıllar boyunca lüks tüketim maddesi olarak adlandırabileceğimiz ve ticareti büyük karlar getiren
çay, baharat, porselen, ipek gibi mallar Avrupa’ya Uzakdoğu’dan kısaca İpekyolu denilen ticaret
yolları üzerinden geliyordu. Tıpkı bugün petrol ticaretinde olduğu gibi o dönemde de İpekyolu ticareti
sayesinde yol üstünde bulunan devletler zenginleşiyor, güçleniyordu. Örneğin bir şehir devlet olan
Venedik bu ticaret geliriyle güçlü bir donanma kurmuş ve bu ticaret yollarını korumak amacıyla
Akdeniz’de uzun süre hüküm sürmüştü. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun önce Anadolu’yu
tamamen fethetmesi daha sonra da kuzeyde Kırım’a güneyde ise Mısır ve Arabistan’a kadar
topraklarını genişletmesi bir anda tüm İpekyolu rotalarının alternatifleriyle birlikte tek bir devletin
eline geçmesine neden oldu. Artık İpekyolu ticaretinde Avrupa’ya düşman bir tekel vardı ve yapılan
ticarete istediği gibi vergi koyabiliyor, istediği zaman durdurabiliyor yani kısaca Avrupa’ya ambargo
uygulayabiliyordu.
İşte bu kıskaçtan kurtulmak isteyen Avrupa ülkeleri kendi alternatiflerini oluşturmaya çalıştılar.
Pusulanın Avrupa’da tanınması, seyrüsefer (navigasyon) ve haritacılıktaki gelişmeler ve okyanuslara
dayanıklı gemi inşa tekniklerinin gelişmesi okyanuslara açılma yolundaki engelleri kaldırmaya
başlamıştı. Bundan sonra yıllar boyunca değişik ülke bayraklarını taşıyan denizciler farklı rotalar
izleyerek yeni yollar bulma ve zengin Uzakdoğu’ya ulaşma hayalleriyle okyanuslara açıldılar.
Denizcilik ve Kolonileşme
Dünyanın çevresinin dönülmesinden ve farklı Uzakdoğu rotalarının bulunmasından sonra okyanusa
açılanlar genelde birkaç yıl süren yolculukları süresince keşfedilen toprakları temsil ettikleri krallıklar
adına ele geçirdiler ve buralarda askeri üsler kurdular. Hindistan pamuk, Endonezya baharat, Çin çay
ile porselen ve Avustralya ise öncelikle ülkede istenmeyen mahkûmların sürgünü amacıyla, daha
sonra da tahıl ve yün için kolonileştirildi.
1800’lerde İngiliz denizciler malların daha hızlı ve
diğerlerinden daha önce piyasaya sunulmasının
ekonomik üstünlük ve daha fazla kar getirdiğini
gördüler. Bu yüzden hızlı ticaret amacıyla önceleri
Avustralya’dan yaptıkları ticaret için Amerikan yapımı
hızlı ahşap gemiler kullandılar. Daha sonra da Çin
ticareti için kendi yapımları olan hızlı yelkenliler
(clipper) inşa ettiler. Artık dünya ticaretinde hız da önemli bir faktör olmaya başlamıştı. Kendi malını
diğerlerinden önce piyasaya sunan tüccar rakiplerine göre önemli bir avantaj elde edebiliyordu. Bu
ticari yelkenliler yaklaşık 60 günde Avustralya’ya varabiliyor, burada yaklaşık 1 ay süren mal boşaltma
ve doldurma işlemlerinden sonra yaklaşık 70 günde geri dönebiliyor, yani dünyanın çevresini yaklaşık
160 günde alabiliyorlardı. Artık dünyanın çevresini yelkenle dolaşmak sıradan bir ticari olay olmuştu.
Ticari amaçların dışında turistik amaçlarla dünyanın çevresini dolaşan ilk yat büyük ihtimalle 1850’de
bu yolculuğu yapan İngiliz uskunası (schooner) Nancy Dawson idi. Bundan sonra yıllar boyunca birçok
denizci keyif amacıyla dünya okyanuslarına yelken açtılar. 1967-68 yıllarında Sir Francis Chichester
dünya turunu clipper’lardan daha hızlı tamamlayabilmek için Plymouth’tan yola çıktı. Buradan
Sydney’e ve Horn Burnu’ndan tekrar Plymouth’a dönen Chichester gerçi clipper’ların hızını geçemedi
ama kendisini takip edecek olan diğerleri için bir öncü oldu. Artık denizciler dünya çevresini en hızlı
dolaşan olmak için yola çıkıyorlardı. İşte tam bu noktada sorunlar ortaya çıktı. Farklı rotalar izleyen ve
yolculuklarını farklı sürelerde tamamlayan denizciler kendilerinin en hızlı olduğunu iddia ediyordu ve
bu durum ortaya bir karmaşa çıkarmıştı. Artık herkesin üstünde uzlaşacağı bir çözüm bulmak
gerekiyordu.
Dünya Turu Nedir?
Öncelikle dünyanın çevresini dolaşmak nedir, dünya turu nedir? Farklı rotaları takip eden herkes
dünyanın çevresini dolaşmış sayılır mı? En hızlı dünya turu yapma derecesini nasıl belirleyeceğiz? Bu
tür soruların cevaplarını tartışılmayacak şekilde belirlemek için elimizde sabit tanımlar olması gerekir.
İşe en temel tanım olan enlemler ve ekvator ile başlayalım. Dünyanın
çevresini doğu-batı yönüne paralel olarak dolaştığı varsayılan hayali
çizgilere bildiğiniz gibi enlem denir. Bunlar arasında en uzunu 0 derece
enlemi olan ekvator yaklaşık 40.000 km’dir. Eğer herkes aynı enlemi,
örneğin ekvatoru takip ederek dünya turu yapabilseydi, bu yolculukları
birbirlerine kıyaslamak açısından elimizde gayet adil bir yöntem olacaktı.
Ancak ekvatoru düz bir çizgi halinde takip etmek karşımıza kara parçaları
çıktığı için en azından biz denizciler için imkânsızdır.
Bu durumda farklı bir tanımlama kullanılabilir. Örneğin ekvatorun bir
özelliği dünya üzerindeki tüm boylamları kesmesidir. Bu durumda
dünyanın tüm boylamlarını ziyaret eden bir yolculuk yaparsak bu
ekvatoru dolaşmak ile eş anlama gelir mi, dünya turu olarak kabul
edilebilir mi? Bu tanım, kulağa ilk başta mantıklı gelse de yetersiz
kalmaktadır. Bunun nedeni ise boylamlar arası mesafenin kutuplara
giderken azalmasıdır. Kuzey ya da güney kutup noktalarına yakın yerlerde
yapılan seyahatler, ekvatorda yapılacak bir seyahatten ve 40.000 km’den
çok daha kısa olacaktır. Hatta kutup noktasının etrafında yürüyerek dolaşmak bu tanıma göre dünya
turu olarak kabul edilirse birkaç dakika içinde defalarca dünya turu yapabilirsiniz. Bu nedenle bu
tanımı da dünya turu yapmak için kullanamayız.
Dünya turu olarak en baştan beri ekvatoru dolaşmak benzeri bir şart arıyorduk. Bu durumda biz de
ekvatora benzer şekilde ama farklı açılarda dünyayı kesen bir çember hayal edebiliriz. Ekvatorun
özelliklerinden biri de merkezinin dünya merkezinde olmasıdır. Öyleyse hayal ettiğimiz çemberin
merkezi aynen ekvator gibi dünyanın merkezinde olursa tüm dünya etrafını dolaşıyor demektir. Bu
tür çemberlere büyük çember (great circle) deniyor ve merkezleri aynen ekvator çemberi gibi dünya
merkezinde bulunuyor. Bir kürenin etrafına çizilebilecek en uzun çizgi her zaman bir büyük
çemberdir. Ekvator da bu tanıma göre bir büyük çemberdir.
Örneğin kutuplardan geçen bir büyük çember yanda gösterildiği gibidir. Ancak
yine bu çemberi de ekvator gibi karşımıza çıkan kıta parçaları yüzünden takip
edemeyiz. İşin aslı dünyanın kıta yerleşimleri ve kuzey kutbundaki buzlar
nedeniyle tamamen denizlerden geçen mükemmel bir büyük çember takip
eden rota çizmemiz imkânsızdır. Tabii gelecekte küresel ısınma nedeniyle su
seviyeleri yükselir, kutuplardaki buzlar erir ve karaların miktarı azalırsa belki
böyle bir çember bulabiliriz ama herhalde çoğumuz bunu istemeyiz. Bu nedenle
en azından bir büyük çember uzunluğunda olan ama kıtaların etrafından
dolaşmamıza da imkân veren bir rotaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu amaçla coğrafyada kullanılan
ve Türkçeye zıt nokta olarak çevrilebilecek “antipode” kavramını kullanabiliriz. Antipode basit
anlamıyla dünya üzerindeki bir noktanın, tam ters yönde gelen karşılığıdır. Hani yıllarca eğer buradan
tünel kazmaya başlasak tünelin ucu Çin’de mi biter sorusunun cevabı o noktanın antipode’udur.
Matematiksel olarak antipode, bir küre üzerindeki bir noktadan başlayan ve
kürenin merkezinden geçen bir çizginin kürenin diğer tarafta yüzeyini kestiği
noktadır. Bir büyük çember üzerindeki her noktanın bir antipode’u vardır.
Artık elimizde en az bir büyük çember dolaştığımızı kanıtlayabilecek bir
yöntem bulunmaktadır. Eğer dünya üzerinde birbirinin antipode’u olan iki
noktadan geçersek en az bir büyük çember kadar dolaşmış oluruz. Bu da
gerçek anlamda bir dünya turu yaptığımız anlamına gelir. Guiness Rekorlar
Kitabı da dünya turu rekorlarında en az iki antipode noktadan geçilmiş olmasını şart koşmaktadır. Bu
arada, ilginç bir nokta olarak belirtelim eğer romandaki Phileas Fogg, o zamanlar Guiness gibi bir
kuruma yaptığı dünya seyahati nedeniyle rekor başvurusunda bulunsaydı hayal kırıklığına
uğrayacaktı. Aşağıda izlediği rota görülen Phileas Fogg seyahati süresince iki antipode noktadan
geçmemişti ve bu yüzden yaptığı seyahat resmi bir dünya turu olarak kabul edilmeyecekti.
Şekil 1 Phileas Fogg'un seyahati
Görüldüğü gibi antipode tanımı bize izlenilen bir rotanın dünya turu olup olmadığı konusunda kesin
bir karara varabilmemizi sağlamaktadır. Bir dünya turu bunun yanı sıra diğer farklı özellikleriyle de
değerlendirilebilir. Dünya turu solo olarak mı yapıldı yoksa bir ekiple mi tamamlandı? Denizleri
birbirine bağlayan kanallar (örneğin Panama Kanalı) kullanıldı mı? Kanal geçişleri dış yardım sayıldığı
için Volvo Okyanus Yarışı gibi dünya turu yarışlarında izlenilen rotada kanallar bulunmaz. Dünya turu
etaplar halinde mi yapıldı yoksa herhangi bir limana uğramadan tek seferde mi tamamlandı? Bu ve
buna benzer farklı özellikler bir dünya turunu antipode geçişi dışında niteleyen önemli faktörler
olarak sayılabilir. Bu derlemenin diğer kısımlarında olabildiğince bu gibi farklı özellikteki dünya
turlarındaki ilklere ve dünya turu yapan yelken yarışmalarına ve yarışmacılarına göz atacağız.
Antipode Haritaları
Antipode haritaları iki farklı dünya haritasının antipode noktaları üst üste gelecek şekilde
birleştirilmesiyle oluşturulur. Aşağıdaki haritada tersyüz edilmiş pembe ve açık mavi renklerdeki iki
farklı dünya haritası antipode noktaları üst üste gelecek şekilde birleştirilmiştir. Örneğin karasal
antipode noktalarına bakarsak Güney Amerika uçlarındaki noktaların antipode noktaları genel olarak
Çin ve Rusya topraklarına düşmektedir.
Şekil 2 Antipode haritası
Google Map teknolojisini kullanarak herhangi bir noktanın antipode’unu gösteren bir web sitesi de
http://www.antipodemap.com/ adresinde bulunabilir. Bu sitede bulunan haritalardan üstteki
haritada imleç ile gösterilen noktanın antipode noktası alt taraftaki izdüşüm haritada
gösterilmektedir. Türkiye’nin antipode noktaları aşağıdaki haritadan da görülebileceği gibi Güney
Pasifik Okyanusu’na denk gelmektedir. Yani biz buradan başlayıp dünyanın merkezinden geçen ve
öbür ucuna kadar giden bir tünel açabilsek Çin’e değil büyük ihtimalle okyanusun ortasına çıkacak ve
o derinlikte boğulup gidecektik. ☺
Şekil 3 Türkiye'nin antipode haritası
Dünya Turunda İlkler
Ferdinand Magellan
Dünyanın çevresini dolaşan ilk insan kimdir? Bu sorunun
cevabını çoğu kimse Magellan diye verir ama aslında bu tam
olarak doğru değildir. Ferdinand Magellan 1511-1521 yıllarında
dünyanın çevresini keşif yolculuğuna ilk çıkan insandır. Ancak
Filipinler’de yerliler tarafından öldürülen Magellan maalesef bu
yolculuğu tamamlayamamıştır. Onun yerine yolculuk, yardımcısı
Juan Sebastian Elcano kumandanlığında tamamlanmıştır. Bu
yüzden Elcano dünyayı dolaşan ilk “kaptan”dır. Burada özellikle
kaptan kelimesi kullanıldı çünkü 1522’de Victoria gemisi ile
yolculuğu sağ olarak tamamlayabilen 18 kişi içinde daha önce
Uzak Doğu’da doğmuş ya da orada bulunmuş kişiler vardı ve
bunlardan birisi ilk kez dünya turunu tamamlama unvanına
sahip olacaktı. Bu kişilerden Heinrich ya da Enrique de Malaca
olarak adlandırılan Magellan’ın özel uşağı (kölesi) ve tercümanı
bu unvana sahiptir. Ancak tabii ki matematiksel tanımlamaların getirdiği bu tür birincilikler, bu
yolculuğun fikir babası ve planlayıcısı Magellan’ın önemini azaltmıyor. Bu nedenle dünyayı dolaşan ilk
insan kimdir denilince teknik tanımlamalar açısından doğru olmasa da Magellan cevabı verilmesi çok
da yanlış sayılmaz. Magellan’ın bir ilk olan dünya turunu ve bunun arkasında yatan olayları anlamak
için hayatını, o dönemin şartlarını ve genel siyasi olaylarını incelemek yararlı olacaktır.
Magellan 1480 yılında Portekiz’de dünyaya geldi. Geçmişi hakkında çok az bilgi vardır, 10 yaşında
anne babasının ölümünden sonra ailesinden gelen asalet mirası sayesinde Portekiz kraliyet divanına
yetiştirilmek üzere alındığı biliniyor. İlk keşif gezisini 25 yaşındayken Hindistan’a yaptı. Burada yerel
krallardan birisiyle girilen çatışmada ilk savaş deneyimini yaşadı. 1514 yılından sonra ise disiplinsiz
davranışları ve yerli halkla yaptığı yasadışı ticaretten dolayı kraliyet hizmetinde görev alamadı.
1492’de Christopher Colombus Hindistan’a varmak için Batı’ya olan meşhur yolculuğunu yapmıştı.
Sonunda Amerika’ya varmıştı ancak burasının Hindistan değil yeni bir kıta olduğu o anda fark
edilmemişti. İspanyollar bir süre sonra bu gerçeğin farkına vardılar. Vasco de Gama ile Portekizlilerin
1498’de Hindistan’a vararak Afrika’nın güneyinden Ümit burnundan geçen yeni bir ticaret rotası
keşfetmesi ve daha sonra yapılan Tordeillas Antlaşması ile Afrika’nın etrafından geçen rotalar
üzerinde hak elde etmesiyle artık İspanyolların Asya’ya yeni bir ticaret rotası bulmaları kaçınılmaz
hale gelmişti. Çeşitli İspanyol denizciler Pasifik Okyanusu’na açılıp Güney Amerika’yı geçmelerini
sağlayacak bir geçit aradılar. Bu arada Magellan İspanyol kralı V. Charles’a Baharat Adaları’na
varmasını sağlayacak bir plan sundu. 1519’da emrine verilen 5 gemi ile Atlantik’e açıldı. Yolculuğu
süresince, onu takip etmek isteyen Portekiz donanmasından ve Portekiz kumandası altındaki
topraklardan kaçtı, ayrıca kendisine isyan eden bazı kaptanlarla mücadele etti, ancak tayfanın
çoğunun kendisine sadık kalması sayesinde bu isyanları kolayca bastırdı. Yolculuğu sırasında bugün
Magellan Boğazı olarak adlandırılan geçidi keşfetti. Bu sırada gemilerden biri fırtınada battı, bir diğeri
ise filoyu terk ederek İspanya’ya geri döndü. Magellan geri kalan 3 gemi ile boğazı geçti ve girdiği
sulara sakinliğinden dolayı Pasifik adını verdi. Boğazı geçtikten sonra kuzeye, ekvatora doğru yönelen
Magellan ve filosu Marianas ve Guam’a daha sonra da Filipinler’deki Homonhon adasına ulaştı.
Böylece Filipinler’e ulaşan ilk Avrupalılar oldular. Yanında bulunan Malay tercümanı sayesinde
yerlilerle iletişim kurabilen Magellan buradaki yerel krallarla iyi ilişkiler kurdu. Dini inançları kuvvetli
olan Magellan burada bazı yerlileri vaftiz ederek Hristiyan yaptı. Vaftiz ettiği ve dost olduğu bazı
Raja’lar ile müttefiklik kurdu ve vaftiz olmayı reddeden bir başka Raja olan Lapu-Lapu’ya saldırmaya
karar verdi. 27 Nisan 1521’de Magellan ve adamları Mactan’a yelken açtılar. Burada Lapu-Lapu
liderliğindeki 1500 kişilik yerli kuvvete karşı Magellan yaklaşık 50 adamdan oluşan kuvvetle karaya
çıktı. Gemilerin topçu desteğine güvenen Magellan, kıyıdaki kayalıklar yüzünden gemiler menzil
dışında kalınca bundan yararlanamadı ancak yine de manevi inancı sarsılmayan Magellan saldırı emri
verdi. Çatışma sırasında lider olduğu anlaşılınca yerliler özellikle Magellan’a yoğun olarak saldırdılar.
Adamlarının geri çekilmesi için zaman kazanmaya çalışırken Magellan saldırıları savuşturmaya ve
karşılık vermeye çalıştı ancak kısa sürede aldığı yaralar sonrası yere yıkıldı ve yerliler tarafından
öldürüldü. İspanyollar daha sonra cesedini alabilmek için yerlilere çeşitli mallar teklif ettiler fakat
reddedildiler ve Magellan’ın cesedi geri alınamadı. Kral Lapu-Lapu ise İspanyol kolonileşmesine
direnen ilk kişi olarak bugün ulusal bir kahraman konumundadır. Kralı olduğu Mactan adasında ve
Filipinlerin başkenti Manila’da onun şerefine heykeli dikilmiştir. Ayrıca, Filipin Ulusal Polis Gücü
ambleminde ve 1967-74 arasında kullanılan Filipin parasında resmi bulunmaktadır.
Savaştan sonra geride kalanların sayısı 3 gemiyi yönetmek için az olduğundan bir gemiyi yaktılar ve 2
gemiyle batıya doğru yollarına devam ettiler. Ancak bu gemilerden Trinidad, yolda ciddi şekilde su
almaya başladı. Filodaki diğer gemi olan Victoria tüm tayfayı alacak kadar büyük olmadığı için,
Trinidad geri dönerek Pasifik rotası üzerinden İspanya’ya ulaşmak için yola çıktı fakat yolda
Portekizliler tarafından ele geçirildi. Batıya doğru Juan Sebastian Elcano komutasında yoluna devam
eden Victoria ise yola çıkışlarından neredeyse tam 3 yıl sonra, 6 Eylül 1522’de İspanya’ya vardı ve
böylece ilk dünya turu tamamlanmış oldu.
Şekil 4 Magellan'ın dünya turu rotası
Joshua Slocum
Dünyayı ilk kez tek başına dolaşan denizciyi mi arıyorsunuz? İşte karşınızda
maceraperest ve yazar Kaptan Joshua Slocum. 24 Nisan 1895’te 51 yaşında
iken “Spray” adlı şlup (sloop) teknesi ile Boston’dan ayrıldı. Tek başına yaptığı
toplam 46.000 millik 3 yıl süren bir yolculuktan sonra 27 Haziran 1898’de
Newport, Rhode Island’da dünya turunu tamamladı. Kaptan Joshua Slocum
bu yolculuktan sonra artık dünya çapında denizciler arasında bir öncü olarak
tanınacaktı.
Joshua Slocum, 20 Şubat 1844’te Kanada, Nova Scotia’daki aile çiftliğinde 11
çocuktan 5.si olarak dünyaya geldi. Anne tarafından dedesi Southwest Point’te deniz feneri bekçisi
idi. Joshua da küçük yaşlardan itibaren denizle iç içe oldu. Ancak ciddi ve disiplinli bir adam olan
babasının dükkânında balıkçılar için deri ayakkabı imalatında çalışmak zorunda kalıyordu. Buna
rağmen ayakkabı derisi kokusu yerine deniz kokusu onu cezbediyor ve kalabalık ve kaotik bir aile
ortamından uzakta denizde macera dolu bir hayatın özlemini çekiyordu.
Evden kaçmak için birçok teşebbüste bulundu ve 14 yaşında ilk kez başarılı oldu. Bir balıkçı uskuna
(schooner) teknesinde kamarot ve aşçı olarak yer buldu ancak kısa süre sonra eve döndü. 1860
senesinde, 16 yaşında, ailenin 11. ferdinin doğumunu takiben annesinin ölümünden sonra evden
ayrıldı. Bir arkadaşı ile Dublin, İrlanda’ya giden ticaret gemisi Halifax’ta denizci olarak çalışmaya
başladı. Bunu takip eden yıllarda çeşitli gemilerde Çin, Avustralya ve Japonya’ya dek uzanan seferlere
katıldı. 31 Ocak 1871’de Avustralya’da Virginia Albert Walker ile evlendi. Sonraki 13 yıl boyunca
seferlerinde karısı da ona eşlik etti. Bu süre boyunca hepsi denizde ya da yabancı limanlarda olmak
üzere 7 çocuk yaptılar. Doğan çocuklardan sadece 4’ü yetişkinlik dönemini görebildi. 1884 yılında
karısı yine bir başka sefer sırasında hastalandı ve öldü. Kaptan Slocum 1886’da 24 yaşındaki kuzeni
Henrietta "Hettie" Elliott ile evlendi. Bundan sonra da Slocum ailesi denizdeki hayatlarına devam
ettiler ancak Henrietta denizdeki hayatı ilk karısı kadar çekici bulmuyordu. Aile 1889 yılında New
York’a vardı. Bundan sonra ise Henrietta bir daha ailesi ile denize açılmayacaktı. Slocum yaşadığı
maceraları 1890’da “Voyage of the Liberdade” adıyla kitap haline getirdi.
Joshua Slocum, Fairhaven, Massachusetts’te eski bir
balıkçı teknesi olan ve çürümeye bırakılmış olan Spray’i
yeniden inşa etti ve 24 Nisan 1895’te ünlü yolculuğuna
başladı. Teknesinin ve yolculuğunun birçok ilginç noktası
vardı. Önceleri sloop arma ile donatılmış olan tekne
Macellan Boğazı’nda yaşadığı sorunlar sonrasında yawl
armaya dönüştürüldü. Slocum seyrüsefer için asla
kronometre kullanmadı. Bunun yerine boylamları
bulmak için yaklaşık zamanı veren sıradan bir kalay saati
ile geleneksel parakete ve öğle güneşinden enlem bulma
hesaplarını kullandı Slocum, tekneyi normalde dümenine dokunmadan kullanıyordu. Güverteye
oranla daha uzun olan yelkenler ve uzun salması sayesinde Spray yelkenlerinin ayarlanması ve
dümeninin bağlanması ile rüzgâra göre sabit ve dengeli bir rota tutturabiliyordu. Slocum’un ifadesine
göre sadece manevra yaparken ya da acil durumlarda dümene müdahale ediyordu. Pasifik geçişindeki
2000 mil boyunca bir kez bile dümene dokunmamakla gurur duyuyordu. Üç yıldan daha uzun bir süre
sonra ardında 46.000 millik bir yolu bırakmış halde 27 Haziran 1898’de Newport, Rhode Island’a
vardı. Bu dünya turunun bir başka özelliği ticari rotaların tam ters yönünde Batı-Doğu yönünde
yapılmış olmasıydı. 1899’da bu destansı yolculuğunu anlattığı “Sailing Alone Around The World ” adlı
kitabını yazdı ve bu sayede tüm dünyada tanınır hale geldi. Bu kitabı aşağıdaki adreste okuyabilirsiniz.
http://www.ibiblio.org/eldritch/js/saaw.htm
Yıllar geçtikçe kitabından elde ettiği gelirinin azalması sonucu finansal zorluk yaşamaya başlayan
Kaptan Slocum 1909 Kasım ayında başka bir kitap anlaşması umuduyla Güney Amerika’ya doğru tek
başına yelken açtı. Kendisinden bir daha haber alınamadı, 1924 yılında ise yasal olarak ölü ilan edildi.
Francis Chichester
Önce havacılıkta sonra denizcilikte tek başına rekorlar kırdı.
Haritacılık, navigasyon, yazarlık ve yayıncılık yaptı, bir yayınevi
kurdu. Kendisine 6 ay zaman biçildiği halde kanseri yendi ve
hemen ardından Atlantik yarışlarına katıldı. Çoğu kimsenin
evinde ya da bahçesinde huzur içinde dinlenmeyi seçtiği 65
yaşında o dinlenmek yerine Joshua Slocum’un izinden gitti ve tek
başına yelkenle dünyayı dolaşıp o ana kadar yapılan mesafe ve
hız rekorlarını kırdı. Yaptıkları sayfalarca anlatılabilecek ve
çoğumuzun belki de “delirmiş bu adam” diyebileceği birisini
tanıtmaya çalışacağız: Sir Francis Chichester.
Francis Chichester 1901’de Devon, İngiltere’de doğdu. Çocukluğu
sevgiden yoksun ve berbat geçti. 6 yaşına geldiğinde yatılı okula
gönderildi. 18 yaşına geldiğinde Yeni Zelanda’ya göç etti ve burada ormancılık, madencilik ve emlak
işinde başarılı oldu ancak 10 yıl sonraki Büyük Buhran sırasında ciddi kayıplara uğradı.
2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz ordusunda seyrüsefer uzmanı olarak çalıştı. 1958’de kendisine
ölümcül akciğer kanseri teşhis kondu ancak ileride eşi olacak olan Sheila tarafından uygulanan sıkı bir
vejetaryen diyet ile kanseri yendi. 1960’ta kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı ilk solo
transatlantik yat yarışına Gipsy Moth III (ağaç güvesi) adlı teknesiyle katıldı ve kazandı. 4 yıl sonra
tekrarlanan yarışta ise 2. oldu. 27 Ağustos 1966’da 64 yaşında iken Gipsy Moth IV adlı teknesiyle
İngiltere Plymouth’tan ünlü dünya turunu yapmak üzere yola çıktı. Amacı eski ticaret rotasını
izleyerek ticari tam mürettebatlı clipper gemilerinin 160 günlük seyir süresinden daha iyi bir sürede
tek başına tamamlamaktı. Gipsy Moth IV, 38,6 kadem uzunluğunda keç armalı normal yelken
takımıyla 79,4 m2 ve balonla 140 m2 üzerinde yelken alanına sahipti. 28 Mayıs 1967’de, yola
çıkışından 274 gün sonra (yelkenle 226 seyir günü) arkasında 28500 mil bırakarak yolculuğunu
tamamladı. Elbette seyahati süresince çeşitli olaylar yaşadı. Chichester, yolculuğunu bitme noktasına
getiren üç ayrı olay yaşadığını söylüyor. İlkinde, Sidney’e daha 2300 mil uzaktayken rüzgâr dümenini
kontrol eden bir parça kırıldı. Sidney’den önce başka bir yerde mola vermek istemediği için 3 gün
boyunca yelkenleri trim yaparak ve yekeyi iplerle kontrol eden bir düzenekle tekneyi rotasında
tutmayı başardı ve günde 160 milin üstünde yol almasını sağladı. Chichester, yola çıkışından 107 gün
sonra yorgunluktan bitap bir halde Sidney limanına vardı. Diğer olayda Horn Burnu açıklarında
seyrederken teknesi 140 derece yatarak devrilme noktasına geldi. Açıyı hesaplarken kabin
güvertesinde bir şarap şişesinin bıraktığı izi kullanmıştı. Seyir defterine aldığı notlarda ve daha sonra
yaptığı röportajlarda teknenin tasarımı yapıldığı şekliyle kendisini düzelteceğini bildiğini yazıyordu
ancak yine de bu olay hafif sayılabilecek bir fırtınada meydana gelmişti ve önünde geçmesi gereken
fırtınalarıyla kötü bir şöhrete sahip Horn burnu vardı. Yolculuğunun üçüncü önemli olayı da Horn
burnu geçişi sırasında oldu. Bunu Chichester şöyle anlatıyor:
“Dalgalar muazzamdı. Her seferinde değişiyorlardı ama hepsi
arkanızda yükselen kocaman eğik duvarlar gibiydi. En az
hoşuma gidenler çok dik ve 50 kadem (15 m.) yükseklikte griyeşil kocaman bir set gibi olanlardı. Kendinizi bunlardan
birinin dibinde hayal edin. Havuzluğum 5 kere suyla doldu ve
bir keresinde boşalması 15 dakikadan fazla aldı. Rüzgar
göstergem ise 60 knottan sonra çalışmayı bıraktı. Kendi
kendine seyir düzeneğim sarsılmalarla başa çıkamıyordu…
Çaresizlik içindeydim.”
Tüm umutlarının kaybolduğu ve tek başına kaldığını
düşündüğü sırada, havuzluğa çıkan Chichester İngiliz Kutup Araştırma gemisi HMS Protector
tarafından izlendiğini gördü. Aynı gün bir Kraliyet Hava Kuvvetleri uçağı da bulutların arasından çıktı.
Bundan sonraki günlerde fazla olay yaşamadan yoluna devam etti ve 28 Mayıs 1967’de Plymouth’a
vararak yolculuğunu tamamladı. Dönüşün de başarısı nedeniyle Kraliçe tarafından Sir unvanı verildi.
“The Circumnavigators” adlı kitapta Don Holm tarafından “belki de şimdiye dek inşa edilen en kötü
yarış teknesi” olarak nitelenen Gispy Moth IV bu yolculuktan sonra tekrar denize açılmadı.
Chichester’in de tekne hakkındaki düşünceleri çok farklı değildi:
“Artık (dünya turunu) bitirdiğim için Gipsy Moth IV’ün ne olacağını bilmiyorum. Ben sadece kıç
tarafa sahibim, teknenin üçte ikisi kuzenime ait. Bana kalsa kendi payımı hemen satarım. Eğer
üçte biri kesilip atılabilse daha iyi olurdu. Tekne benim için çok büyüktü. Ayrıca benim
açımdan herhangi bir manevi değeri yok. Çok huysuz, zor ve kullanmak için üç mürettebata
ihtiyaç duyuyor – seyrüsefer için bir insan, yekeyi hareket ettirmek için bir fil ve aşağı inip
gerekli aletleri çalıştırabilmek için 8’ (2.4 m) uzunluğunda kollara sahip 3’.6” boyunda (1.1 m)
bir şempanze.”
Dünya turundan sonra Chichester, Gipsy Moth V adlı tekneyle 1970’te 4000 millik bir etabı 20 günde
geçmeyi planlayarak bir hız rekoru denemesinde bulundu ancak 1 gün fark ile bu rekoru kıramadı. 26
Ağustos 1972’de kanserden öldü.
Yarışmalar
Yelkenle dünya turu yapmak Chichester’ın dünya turundan sonra bir yarış haline dönüştü. Artık
sadece dünya turu yapmak değil, diğerleriyle veya zamana karşı yarışmak ve daha hızlı bitirmek de
önem kazanmıştı. Bu kısımda yelkenle dünya turu içeren bazı yarışları tarihçeleriyle kısaca
anlatacağız.
Sunday Times Golden Globe Race
Sadece bir kez düzenlenmiş olsa da ve artık günümüzde adı medyada geçmiyor olsa da Sunday Times
Golden Globe Race aslında günümüzde herkesin dikkatle izlediği dünya çevresinde yat yarışlarının
ilkiydi. Bu yarış birçok ilke sahip olmasının yanı sıra birçok ilginç özelliğe de sahiptir.
Dünya çevresini tek başına yelkenle dolaşmayı ilk kez 1895 – 1898 yılları arasında Joshua Slocum
başarmıştı. Ancak tek başına dünya turunun bir hız kapışmasına dönüşmesi 1966 yılında Francis
Chichester’in eski clipper gemilerin rekorunu kırma denemesi ile başladı. Chichester yaptığı
yolculukta sadece bir kez mola vererek bu inanılmaz macerayı 226 günde tamamlamayı başardı. Her
ne kadar clipper gemilerin 160 günlük süresine göre daha uzun olsa da tek başına yapılan bu yolculuk
birçok denizcinin ilgisini çekmişti. Bundan sonraki girişim doğal olarak mola vermeksizin tek başına
dünya turu olacaktı. Artık dünya çapında ünlü birçok denizci henüz sahiplenilmemiş bu unvana sahip
ilk kişi olmak için planlarını yapmaya başlamışlardı. 1968 yılına gelindiğinde bütün bu planlar
yelkencilik dünyasında konuşulur hale gelmişti. Chichester’in yolculuğunun sponsoru olan ve bu işten
oldukça karlı çıkan Sunday Times bu ünvana sahip olacak kişiyi de desteklemeye karar vermişti ancak
potansiyel adayların çoğunun zaten bir sponsoru vardı. Ayrıca kendilerinin destekleyeceği denizcinin
başka birisi tarafından geçilme olasılığı da vardı. Bu yüzden bu girişimi bir yarış şekline dönüştürmek
ve bütün girişimcileri de bu yarış içerisine dâhil etme fikrini benimsediler. Böylece Sunday Times
Golden Globe Race doğdu. Olabildiğince çok girişimciyi içerebilmek için o sene tek başına dünya
çevresini dolaşan kişi otomatik olarak yarışa girmiş sayılacaktı. Güney denizlerindeki rüzgâr
durumunu da göz önüne alarak tüm yarışçılar 1 Haziran ve 31 Ekim arasında yarışa başlamış
olmalıydı. Yarışçıların başlangıç zamanını senkronize etmek zor olacağı için iki ödüllü bir sistem
getirdiler. Varış çizgisini geçecek ilk kişinin getireceği medyatik ilgi nedeniyle bu kişiye Golden Globe
ödülü, en hızlı yarışmacıya ise para ödülü verilecekti. Hız rekorunu daha anlamlı kılmak için tüm
yarışçılar İngiltere’den yola çıkacaktı. Yüksek para ödülü ve yarışa girişte kısıtlama olmaması birçok
garip olaya neden olacaktı.
Sabit bir başlangıç tarihi olmayan yarışa, katılımcılar kendilerini hazır gördükleri zamanda başladılar.
İzin verilen ilk tarih olan 1 Haziran 1968’de John Ridgway daha çok haftasonu seyir teknesi olan
English Rose IV ile denize açıldı. Bir hafta sonra, 8 Haziran’da ise ilginç bir yarışmacı denize açılıyordu.
Hiçbir yelken deneyimi olmayan bir maceraperest Chay Blyth, denizci arkadaşlarının yardımı ile
teknesi Dytiscus’u donatmış ve yola çıkmıştı. Arkadaşları daha sonra bir süre teknesinin önünde başka
bir tekne ile yelken yaparak ona gerekli manevraları göstermişlerdi. 14 Haziran’da, denizciler için
uğursuz gün kabul edilen bir Cuma günü Knox-Johnston teknesi Suhaili ile Falmouth’tan yelken açarak
yola çıktı.
Ridgway bir süre sonra teknesinin böyle bir yolculuğa hazır olmadığının farkına vardı, ayrıca
yalnızlıktan sıkılmaya başlamıştı. 17 Haziran’da arkadaşlarına fotoğraf ve seyir kayıtlarını vermek ve
mektup almak için randevulaştı. Ancak teknesinde aldığı Sunday Times gazetesini okurken – okuduğu
gazetenin yanı sıra – dışarıdan mektup almanın da yarış kurallarına aykırı olduğunu öğrendi ve teknik
açıdan diskalifiye oldu. Morali bozuk şekilde yola devam eden Ridgway teknenin gittikçe kötüleşen
durumu ve Güney Okyanuslarının sert koşulları nedeniyle 21 Temmuz’da Brezilya’da yolculuğuna son
verdi.
Diğer yarışmacılardan Blyth, yarışı o ana kadar önde götürmesine rağmen teknesindeki ağır sorunlarla
boğuşuyordu. Jeneratörü için kullandığı yakıtın kirlenmesi sonucu radyosu devre dışı kaldı. 15
Ağustos’ta Güney Atlantik’te bir ada olan Tristan da Cunha’da demirli bir kargo gemisine karısına
mesaj yollamak için yanaştı ancak vatandaşı İskoç kaptanın davetini kıramayarak gemiye çıktı. Bu
sırada da geminin teknisyenleri teknesini onardı ve yakıtını yeniledi. Artık diskalifiye olan Blyth için bu
yolculuk bir yarış olmaktan çıkmış kendi sınırlarını arayışa dönmüştü. Teknenin durumu gittikçe
kötüleşti ve Güney Afrika’da, ileride kendi şartlarında ve daha iyi bir tekneyle dönme isteğiyle, yarışı
terk etti.
Bütün bu terklere rağmen, diğer yarışçılar start almaya devam ediyordu. Moitessier ve Fougeron 22
Ağustos Perşembe yola çıktı. Onu takip eden Cumartesi ise King yarışa başladı. Hiçbiri Cuma günü
başlamak istememişti. Teknesi Joshua’yı yarış için hafifletmiş olan Moitessier oldukça hızlı yol
alıyordu. Aynı rota içinde Knox-Johnston’un hızının yaklaşık 2 katı bir hızla gidiyordu.
Tarihler yarışa son başlama günü olan 31 Ekim’i gösterdiğinde Moitessier, Cape Town’un 1100 mil
doğusundaydı, 4000 mil önünde ise Knox-Johnston vardı. Tetley ise Trinadad’a yaklaşıyordu. 31
Ekim’de son 2 yarışmacı olan Donald Crowhurst ve Alex Carozzo yola çıktı. Saygı duyulan bir İtalyan
yelkenci olan Carozzo hazır olmadığını bildiği için yarışa başladıktan hemen sonra demir attı ve dış
destek almadan teknesindeki hazırlıklara devam etti. Crowhurst’ün durumu da hazır olmaktan uzaktı
ancak yine de yoluna devam etti.
Kasım ortasında Crowhurst hala teknesindeki sorunlarla uğraşıyordu. Güney Okyanuslarında
karşılaşacağı tehlikeleri bilmesine rağmen evde kendisini bekleyen finansal krizin de farkındaydı. Bu
yüzden teknesinin durumuna rağmen yoluna devam etti. Carozzo ise mide ülserinden dolayı kan
kusmaya başladı ve tıbbi destek için 14 Kasım’da Porto, Portekiz’de yarıştan çekildi. Hemen ardından
22 Kasım’da Cape Town’dan King’in yarıştan çekildiği haberi geldi. 27 Kasım’da ise Fougeron, Saint
Helena’da yarışı terk etti. Geride yarışan 4 tekne kalmıştı. Pasifik Okyanusu’nda kafadan gelen
rüzgarlarla boğuşan Knox-Johnston ve teknesi Suhaili, Tazmanya’ya yaklaşan Moitessier ve teknesi
Joshua, Ümit burnunu geçmekte olan Tetley ve teknesi Victress ve hala Kuzey Atlantik’te bulunan
Crowhurst ve teknesi Teignmouth Electric.
10 Aralık’ta Crowhurst’ten bir durum raporu geldi, artık hızlı bir şekilde yol almaya başlamıştı ve 8
Aralık’ta 243 mil yol yapmıştı, bu yeni bir hız rekoruydu. Yarış kurulu başkanı Chichester bu ani
performans değişikliğine kuşkuyla yaklaşıyordu ve aslında bu kuşkusunda da haklıydı. Crowhurst 6
Aralık’tan itibaren sahte bir yolculuk kaydı tutmaya başlamıştı ve kendini aslında olduğundan daha
hızlı gidiyormuş gibi gösteriyordu.
Ocak ayı geldiğinde Knox-Johnston için endişeler artıyordu. Radyo vericisiyle ilgili sorunlar vardı ve
Yeni Zelanda’dan sonra kendisinden haber alınamamıştı. Bu sırada Knox-Johnston yoluna devam
ediyordu ve 17 Ocak’ta Horn burnunu geçti.
Moitessier’den de Yeni Zelanda’dan beri haber alınamamıştı ancak o da yoluna devam ediyor ve
“Öfkeli Elliler”in koşullarıyla rahatça başa çıkıyordu. 6 Şubat’ta Horn burnuna vardı ancak Plymouth’a
dönüş yolculuğu ve yarış fikri kendisini oldukça rahatsız ediyordu. Falkland adaları açıklarında teknesi
görüldü ve Tazmanya’dan sonra kendisi hakkında alınan bu ilk haber büyük heyecana yol açtı.
Tahminler Moitessier’in yarışı 24 Nisan’da birinci olarak bitireceği yönündeydi (Knox-Johnston yarışı
22 Nisan’da bitirdi). İngiltere’de büyük bir karşılama töreni planlandı, buradan Fransız savaş gemileri
eşliğinde daha da muazzam bir karşılama için Fransa’ya götürülecekti. Hatta Legion d’Honneur ödülü
alacağı yönünde söylentiler vardı.
Moitessier bütün bunları tahmin ediyor ve modern dünyanın aşırılıklarından gittikçe iğrenmeye
başlıyordu. Kendisiyle epey mücadeleden ve İngiltere’de kendisini bekleyenleri düşündükten sonra
yoluna devam etmeye, Ümit Burnu’nu geçerek ikinci kez Pasifik’e gitmeye karar verdi. Bu kararından
habersiz olan gazeteler ise o ana kadarki ilerlemesini göz önüne alarak tahmini konum bildiriyorlardı.
18 Mart’ta Moitessier, sapan ile bir teneke kutu içinde Cape Town kıyılarındaki bir gemiye mesajını
fırlattı ve bütün dünyayı şaşkınlığa uğrattı.
“Niyetim, durmaksızın yolculuğuma devam etmek ve Avrupa’dan çok daha fazla güneş ve
barışın olduğu Pasifik adalarına gitmek. Lütfen bir rekor kırmaya çalıştığımı düşünmeyin.
‘Rekor’ denizde çok aptalca bir kelime. Yolculuğuma durmaksızın devam ediyorum çünkü
denizde mutluyum ve belki de ruhumu kurtarmak istiyorum.”
Aynı gün, Güney Okyanuslarında epey hırpalanmış teknesiyle Tetley, Horn Burnu’nu döndü ve artık
rahatlamış bir şekilde kuzeye yöneldi. Crowhurst de oldukça hırpalanmış durumdaydı ancak malzeme
eksikliği nedeniyle gerekli onarımları yapamıyordu. 8 Mart’ta Arjantin’de ufak bir kıyı kasabası olan
Rio Salado’ya gitti. Burada bir sahil koruma istasyonu olmasına ve teknesinin varlığı kayıt altına
alınmasına rağmen fazla dikkat çekmeden ve gerekli malzemeleri alarak ayrıldı.
Yeni Zelanda’dan beri kendisinden haber alınamayan Knox-Johnston’ın durumundan endişelenilmeye
başlanmıştı. NATO tatbikatı için Azor adaları yakında bulunan savaş uçaklarının araması da bir sonuç
vermemişti. Nihayet, 6 Nisan’da bir İngiliz tankeri ile sinyal lambası kullanarak bağlantı kuran KnoxJohnston konum ve durum bilgisi verdi. Bu haber İngiltere’de sevinçle karşılandı ve Knox-Johnston’ın
artık Golden Globe ödülünü almasına kesin gözüyle bakılmaya başlandı. Bu durumda Tetley’in de en
hızlı yarışmacı ödülü olan 5.000 poundu alması tahmin ediliyordu.
10 Nisan’da Crowhurst, tekrar radyo ile temasa geçti ve konumunu Horn Burnu yakınlarındaki Diego
Ramirez Adaları olarak açıkladı. Bu haber İngiltere’de bir başka heyecan dalgasına yol açtı, çünkü en
hızlı yarışmacı unvanının bir başka adayı ortaya çıkmıştı. Tetley, bu durumdan haberdar edildi ve
teknesinin karşılaştığı zorluklara rağmen sınırlarını zorlamaya devam etti.
22 Nisan’da Knox-Johnston yarışa başladığı Falmouth’a vardı. Bu onu Golden Globe ödülünün ve
yelkenle durmaksızın tek başına dünya turu yapan ilk kişi unvanının sahibi yaptı. Bu yolculuğu 313 gün
sürmüştü. Artık gözler en hızlı yarışmacı ünvanı ve 5.000 poundluk ödül için çekişen Tetley ve
Crowhurst üzerindeydi.
Tetley teknesini zorladığının farkındaydı. 20 Mayıs’ta Azor adaları yakınında bir fırtınaya rast gelince
teknesinin durumu hakkında endişelenmeye başladı. Fırtınanın kısa sürede biteceğini düşünerek
yelkenleri indirdi ve uyumaya gitti. Ertesi günün ilk saatlerinde kırılan ağaç sesleriyle uyandı.
İskeledeki gövdenin kırılmış olabileceğini düşünerek onu kesip atmak için güverteye çıktı ancak
kırılma sırasında ana gövdede de koca bir delik açıldığını gördü. Tekne hızla su alıyordu. Hemen May
Day sinyali gönderdi ve o akşam can salından kurtarıldı. Bu sırada yarışı bitirme noktasına sadece
1100 mil uzaktaydı.
Artık geride sadece Crowhurst kalmıştı ve gönderdiği raporlardan 5.000 poundluk ödülü garantilemiş
gözüküyordu. Ancak bu durum elbette kendisine yönelen ilgiyi arttırıyordu. Dönüşte kendisi,
anlattıkları ve tuttuğu kayıtlar hakiki Horn Burnu denizcileri tarafından incelenecekti. Sahte kayıt işi
için büyük bir çaba harcamış olmasına rağmen böylesine bir hile özellikle hiç Güney Okyanusu
deneyimi olmayan birisi için pratikte gerçekleştirilemeyecek kadar zordu. Bunun farkında olan
Crowhurst’ün hızlı gidişi, Tetley’in haberini aldıktan sonra birdenbire bir emekleme haline dönüştü.
Haziran başında tek rakibinin başına gelenleri öğrendikten sonra radyosu bozuldu. İstenilmeyen bir
münzevi hayattan kurtulmak için daha sonraki haftaları radyoyu tamir etmekle geçirdi ve 22
Haziran’da Mors alfabesi ile haberleşmeye başladı. Aldığı haberler macerasının yayın hakları,
kendisini bekleyen tekne ve helikopter filosu ve dönüşte karşılaşacağı muhteşem karşılama ve İngiliz
halkının bekleyişi idi. Spot ışıklarından kaçamayacağı kesindi. Bulunduğu durumdan bir çıkış yolu
bulamayan Crowhurst gittikçe soyut felsefeye girdi. Fikirlerini ifade eden uzun makaleler yazmaya ve
Einstein’in Görecelilik kitabını farklı bir şekilde yorumlamaya başladı. Takip eden 8 gün boyunca
gerçeklikten gittikçe uzaklaştı, yazdıkları üzerinde artan işkence gibi baskıyı gösteriyordu. Sonunda 1
Temmuz’da yazdıklarını karmaşık bir intihar notuyla bitirdi ve tekneden atladı.
Yarıştan ayrılan ancak yola devam eden Moitessier ise yolculuğunu daha mutlu bir şekilde bitirdi.
Dünyanın çevresini dolanmaya devam etti ve neredeyse tüm yolun üçte ikisini tekrar kat etti. Ağır
hava koşullarına rağmen Horn burnunu tekrar döndü. Ancak teknesi Joshua’nın yeterince
yorulduğuna karar verdi ve Tahiti’ye gitti. Burada karısıyla Alicante’de yerleşti. Böylece karısıyla daha
önce yapmış olduğu ilk dünya turundan sonra ikinci dünya turunu da bitirmiş oldu.
Tetley bu maceradan sonra tekrar eski hayatına adapte olamadı. Kendisine teselli olarak verilen 1000
poundluk ödül ile yeni bir hız rekoru kırmak için bir trimaran inşa etmeye karar verdi. 60 kademlik
yeni teknesi 1971 yılında inşa edildi ancak tekneyi donatmak için gerekli sponsor arayışları hep
başarısız oldu. Kitabı “Trimaran Solo” beklenen satış rakamlarını yakalayamadı. Sonunda sorunlarıyla
mücadelede yenik düştü ve Şubat 1972’de intihar etti.
Golden Globe Race ile durmaksızın dünya çevresinde yapılan ilk yelken yarışı tamamlanmış oldu.
Yarışın düzenlenme şekli ve organizasyonu hakkında çok fazla tartışma yapıldı. Özellikle yaşanan
yüksek sayıda terk ve Crowhurst’un trajik ölümü nedeniyle bir süre dünya turu içeren yelken yarışı
düzenlenmedi. Uzun süre sonra, 1982 yılında Golden Globe yarışından esinlenerek ilk BOC Challenge
yarışı düzenlendi, ancak bu yarış durmaksızın değil etaplar halinde yapıldı. Bu yarışın ilk galibi Philippe
Jeantot tarafından ise 1989 yılında Golden Globe yarışının şekline benzer şekilde durmaksızın
yelkenle dünyayı dolaşan Vendée Globe yarışları düzenlenmeye başlandı.
VELUX 5 Ocens Race (BOC Challenge – Around Alone)
Bu yarış ilk defa 1982 yılında BOC Gases ana sponsorluğunda BOC Challenge adı altında düzenlendi.
Bu yarış daha önce 1968’de düzenlenen ve ilk solo yelkenli yarış olan Golden Globe Race ilham
alınarak düzenlenmişti. Ancak Golden Globe gibi ara vermeksizin gidilen bir rotanın aksine bu yarışın
rotası etaplar halinde düzenlendi. Yarışın
uzunluğu ve solo olarak gidilmesi
nedeniyle yelken dünyasındaki en zorlu
mücadelelerden biri olarak kabul edilir.
İlk BOC Challenge yarışını tüm 4 etabı da
birincilikle tamamlayan ve toplamda 159
günlük süresiyle Philippe Jeantot kazandı.
1990’da yarışın adı Around Alone olarak
değiştirildi, 2006-2007 yarışından itibaren
ise organizasyonun ana sponsoru olan
Danimarka firması Velux’ün adıyla
anılmaya başlandı.
Velux 5 Ocean Race her 4 yılda bir düzenlenmekte olup bir sonraki yarış 2010-2011’de yapılacaktır.
Vendée Globe
Tek başına, 24 saat boyunca durmadan, herhangi bir limanda mola vermeden ve dışarıdan herhangi
bir yardım almadan okyanuslardaki her türlü fırtınayı ya da tam tersi durgun havayı sağ salim geçip
dünyanın çevresini dolaşmak. Dünyada bunu yapabilecek fiziksel ve psikolojik donanıma sahip
yelkenci sayısı çok fazla değildir ve bu gözü pek insanlar her 4 senede bir Vendée Globe yarışında
gerek doğayla gerekse de birbirleriyle mücadele ederler.
Vendée Globe ilk defa 1989 yılında Philippe Jeantot tarafından düzenlendi. Jeantot daha önce ilki
1982’de düzenlenen BOC Challenge yarışmasına katılmış ve hem 1982-1983 hem de 1986-1987
yarışlarında birinci olmuştu. Yarışın etaplı formatını beğenmeyen Jeantot, bunun yerine Golden Globe
Race organizasyonuna benzer şekilde hiç durmaksızın solo yarışılmasından yanaydı. Böylece denizciler
için nihai mücadele ortamı oluşabilecekti.
İlki 1989-1990’da yapılan Vendée Globe yarışını Titouan Lamazou kazandı. Yarışa katılan ve çeşitli
arızalarla karşılaşan Jeantot ise yarışı 4. sırada bitirdi. Bir sonraki Vendée Globe yarışı 1992-1993’te
düzenlendi ve bundan sonra da düzenli olarak her 4 senede bir yapıldı. En son 2008-2009’da yapılan
ve müthiş mücadelelere sahne olan Vendée Globe yarışını Michel Desjoyeaux kazandı.
Şekil 5 Tekneler Vendee Globe 2008-2009 başlangıcında
Vendée Globe yarışı Open 60 sınıfı tekneler arasında yapılmaktadır. Yarışın başlangıç ve bitiş noktası
Fransa’nın Vendée bölgesindeki Les Sables d’Olonne’dur. Yarışmacılar buradan yola çıkıp Atlantik
Okyanusundan aşağıya Ümit Burnu’na inerler. Buradan Leeuwin ve Ümit burunlarını iskelede bırakıp
Antarktika’nın çevresini saatin ters yönünde dolanarak bitiş noktasına geri dönerler. Bu genel rotanın
yanı sıra güvenlik amacıyla her yarışta ek kapılar rotaya eklenebilir.
Şekil 6 Vendée Globe Yarış Rotası
Yarışma boyunca yarışmacılar demir atmakta serbesttir ancak bir şamandıraya bağlanmak ya da
başka bir tekneye bordalamak yasaktır. Hava ve rota durumu dahil dışarıdan herhangi bir yardım
alamazlar. Bu kuralın tek istisnasında yarışmacılar sadece yarışın başlangıcını takip eden 10 gün
boyunca bir tamirat için başlangıç noktasına dönüp daha sonra yarışa tekrar başlayabilirler.
Yarışmacılar özellikle Güney Okyanusundaki sert havalar nedeniyle çok zor şartlar altında yarışırlar.
Katılımcıların büyük çoğunluğu yarıştan çekilmek zorunda kalır, 1996-1997 yarışında ise Kanadalı
Gerry Roufs denizde kaybolmuştu. En son düzenlenen 2008-2009 yarışında start alan 30 tekneden
sadece 11 tanesi yarışı bitirebildi. Bu nedenle yarışmacılar, karşılaşılacak durumlarla başa
çıkabileceklerini göstermek için yarışa katılacakları tekneyle daha önceki açık deniz deneyimlerini
yarış komitesine sunmak zorundadırlar.
Volvo Ocean Race (Whitbread Round The World Race)
1972’de İngiliz Whitbread firması ve Kraliyet Yelken Kurumu ortaklaşa sponsor olarak dünya çevresini
dolaşan bir yelken yarışı düzenlemeye karar verdi. Yarışa Whitbread Round The World Race adı
verildi. 8 Eylül 1973’te Portsmouth’tan start alan bu yarışa 17 teknede 167 yelkenci katılıyordu.
Yarışın 19. yüzyılda yelkenli kargo gemilerinin kullandığı rotayı takip etmesi planlanmıştı. Katılımcı
teknelerde ve ekiplerde herhangi bir ön şart aranmıyordu ve bu yüzden tekne donanımları içinde bir
standart yoktu. Kaptanların çoğu açık deniz yelkenciliğinde deneyimli olmasına rağmen teknelerin
mürettebatı genelde maceraperest ve yelken açısından deneyimsiz kişilerden oluşuyordu. Uzun ve
zorlu etaplar sırasında tekneler birçok zorluk yaşadı ve birkaç yarışmacı denizde kaybolarak hayatını
kaybetti. Bütün bu deneyimler ileride düzenlenecek olan diğer yarışlar için dersler çıkarılmasını ve
güvenlik ile açık deniz deneyimi konularının daha ciddiye alınmasını sağladı.
Şekil 7 Volvo Ocean Race 2008-2009 galibi Ericsson 4 ekibi
Whitbread Ocean Race, 1973’ten itibaren 2005’e dek beri düzenli olarak 4 senede bir yapıldı, 2005
yılından itibaren ise 3 senede bir düzenlenmeye başlandı. Yarıştaki bir başka değişiklik ise sponsor
konusunda oldu. Yarışın 2001’den itibaren yeni sponsoru Volvo oldu ve o zamandan beri Volvo Ocean
Race olarak anılmaktadır. Ayrıca katılımcı teknelere de standart getirildi. Yarışa son organizasyona
kadar sadece özel tasarım Open 60 sınıfı tekneler katılabilmekteydi. En son düzenlenen yarıştan
itibaren ise sadece Open 70 sınıfı tekneler katılabilmektedir. En son 2008-2009’da düzenlenen Volvo
Ocean Race’i İsveç Ericsson 4 takımı kazandı. Bir sonraki Volvo Ocean Race ise 2011’de yapılacak.
Yarışçılar
Robin Knox-Johnston
Sunday Times Golden Globe yarışının galibidir. Bu yarışın özelliği dünya
çevresini yelkenle tek başına mola vermeksizin dolaşan ilk yarış olmasıydı.
Daha önce Chichester’in sadece tek mola vererek başardığı yolculuk, bu kez
mola vermeksizin bir yarış formatında Sunday Times tarafından düzenlenmişti.
Bu yarışın birçok ilginç özelliğini ilgili başlık altında anlatmıştık. Bu yarışı bitiren
tek kişi olma özelliğine sahip olan Sir Knox-Johnston ayrıca kazandığı ödül
parasını yarışta hayatını kaybeden Donald Crowhurst’un ailesine bağışlayarak
sadece iyi bir denizci olmadığını da kanıtlamaktadır.
Sir Knox-Johnston, 1939’da Londra’da dünyaya geldi. İngiliz Ticaret Filosunda güverte subayı olarak
1957’den itibaren denize açılmaya başladı. Bombay’da kardeşi ile Colin-Archer dizaynı bir sloop tekne
olan Swahili’yi inşa etti ve 1965 – 1967 arasında teknesiyle Bombay’dan İngiltere’ye geldi. O sıralarda
yelken dünyasında bir ilk olanı gerçekleştirmek
üzere Sunday Times Golden Globe yarışına
katıldı. 14 Haziran 1968’de Falmouth’tan yola
çıktı ve 22 Nisan 1969’da Falmouth’a dönerek
yarışı tamamladı. En önemli rakibi olan Bernard
Moitessier yarış sırasında çekilerek yolculuğuna
devam ettiği için bu yarışı katılan 9 denizci
arasında tamamlayan tek kişi oldu. Bundan
sonra da aktif spor hayatına devam etti.
İngiltere etrafında düzenlenen çiftler yarışını
1970’te (Leslie Williams ile) ve 1974’te (Gerry
Boxall ile) olmak üzere 2 kez kazandı.
Jules Verne Trophy’e 1994 yılında Peter Blake ile katıldı ve burada en hızlı dünya turu rekorunu
kırarak yarışı kazandı. Yarış tamamlama süreleri 74 gün 22 saat 18 dakika ve 22 saniye oldu. Sir KnoxJohnston 1992 – 2001 yılları arasında Sail Training Association başkanlığını yürüttü. 1995 yılında
Kraliçe tarafından Sir ünvanı verildi.
Dünya çevresinde ikinci turunu SAGA Insurance teknesiyle katıldığı Veux 5 Oceans yarışında
tamamladı. Yarışı 4 Mayıs 2007’de dördüncü sırada bitirdi. Bu yarışın onun açısından bir başka özelliği
68 yaşındaki Sir Knox-Johnston’ın en yaşlı katılımcı olmasıdır.
Otobiyografik özellikler de taşıyan “A World of My Own” adlı bir kitap yazdı. Aktif yelken hayatına
halen devam eden Sir Knox-Johnston ayrıca çeşitli yelken ve spor organizasyonlarında yer almaktadır.
Bernard Moitessier
Aylarca hazırlandığınız bir yarıştasınız, rakibinizle
çekişiyorsunuz, lider bitirirseniz dünyada bir “ilk”
olacaksınız ve şöhretin yanı sıra büyük bir para ödülü
de kazanacaksınız. Ancak bir anda bütün bunlardan
vazgeçiyor ve denizin sizi çağırdığı yere gidiyorsunuz.
İşte bütün bunları yapan ve huzuru okyanuslarda
bulan efsanevi bir denizci karşınızda, Bernard
Moitessier.
Bernard Moitessier, 1925’te Hanoi, Vietnam’da hali
vakti yerinde kolonyal bir ailede dünyaya geldi. Zengin aile ortamı içinde hizmetkârlarla çevrili rahat
bir çocukluk geçirdi. Gençliğinde aktif bir sosyal ve spor yaşamı oldu. Başarılı bir yüzücü ve tenis
oyuncusu ve çapkın olarak tanındı fakat okul hayatı çok başarılı değildi, genelde disiplinsiz hareketleri
nedeniyle okuldan atılıyordu. Bernard’ın asıl ilgisini deniz çekiyordu
. Küçükken Tai Cong’ların
balıkçı teknelerini izlerdi. Babasının karşı çıkmasına rağmen kendi imkanlarıyla bir balıkçı kooperatifi
kurdu. Burada ilk junk teknesine sahip oldu. Güneydoğu Asya denizlerinde deneyim kazandı.
Moitessier, 2. Dünya Savaşının ardından teknesi Marie Therese ile Vietnam’dan ayrıldı. Geçici işlerde
çalışıp para kazandı ve genelde tek başına seyahat etti. Bu yönüyle tam bir deniz çingenesi idi.
Seyahatleri ve deneyimleri hakkında birkaç kitap yazdı. Bu kitapları ile geçimini sağlamanın yanı sıra
diğer insanlara ilham verdi. Dünya çevresinde durmaksızın yapılan ilk yelken yarışı olan Sunday Times
Golden Globe’a katıldı. Aslında bu yarışa katılanlar arasında Knox-Johnston dışında açık deniz
deneyimine sahip tek denizciydi. Ancak yarış onun için bir kazanma hırsı değildi, sadece bunu başarıp
başaramayacağını görmek istiyordu. Yarışın en zor kısmı olan Horn burnu geçişini tamamladıktan
sonra kendi içine döndü. Eğer yarışa devam ederse kazanacağı şöhret ve para onu aslında kaçtığı
şeylere geri götürecekti. Onun için yarışma değil ruhunu kurtarmak önemliydi. Yanından geçen bir
gemiye sapanla attığı mesajla yarıştan çekildiğini bildirdi ve yoluna Hint Okyanusuna doğru devam
etti.
Kitabı “The Long Way” bu yolculuğu bir yelken macerasının yanı sıra ruhani bir yolculuk olarak da
anlatır ve yelkencilik edebiyatında bir klasik olmuştur. Bu kitabı dışında yolculukları ve deniz hakkında
birçok kitap daha yazdı. Güney Pasifikteki nükleer denemelere karşı çevreci olarak aktif rol aldı.
Bernard Moitessier’in bu dünyadaki yolculuğu 16 Haziran 1994’te son buldu.
Donald Crowhurst
Yelkenle dünya turu tarihçesi maalesef her zaman
sahibine şan ve şöhret getiren zaferler ya da başarılarla
sona eren yolculuklar içermiyor. Bu macera sırasında kaza
geçirip yarıda bırakmak zorunda kalanlar, korsan saldırısı
sonucu hayatını kaybedenler, yola çıkıp bir daha
kendisinden haber alınamayanlar, ya da teknesi başıboş
sürüklenir halde bulunanların sayısı da azımsanamayacak
kadar çoktur. Bunlar arasında bir tanesi var ki solo yelken
yarışçılık tarihinde yaşanan trajediler arasında bence özel
olarak bahsedilmeyi hak ediyor. Donald Crowhurst ve onun trajik Golden Globe yarışını anlatacağız.
Donald Crowhurst, 1932’de Hindistan’da doğdu. Hindistan bağımsızlığını kazandıktan sonra ailesiyle
İngiltere’ye döndü. Ailesinin Hindistan’daki yatırımlarının bulunduğu fabrikanın bir isyan sırasında
yakılması sonrasında aile finansal zorluklar yaşamaya başladı. Babası 1948’de öldükten sonra Donald,
okulu bırakmak ve Kraliyet Hava Kuvvetlerinde çalışmaya başlamak zorunda kaldı, daha sonra da pilot
olarak görev aldı. Hava Kuvvetlerinden ayrılması istendikten sonra İngiliz Ordusuna katıldı ancak
disiplin olayları nedeniyle buradan da ayrıldı. Bridgwater’a taşındı ve burada Electron Utilisation Ltd.
şirketini kurdu. İşinde önceleri başarılı olmasına rağmen bir süre sonra zorluklar yaşamaya başladı.
Gerek reklamını yapmak gerekse de 5.000 sterlin değerindeki para ödülünün cazibesiyle Sunday
Times Golden Globe yarışına katılmaya karar verdi. Başlıca sponsoru batmakta olan şirketine de
yatırım yapmış olan İngiliz girişimci Stanley Best idi.
Crowhurst, yarışa sağlayacağı hız avantajı nedeniyle bir trimaran ile katılmaya karar vermişti. Bunun
için 40 kadem uzunluğunda Arthur Piver tarafından dizayn edilen Teignmouth Electron adlı tekne
Norwich’te inşa edilmeye başlandı. Trimaranlar dengeleri nedeniyle birçok yelkenci tarafından tercih
edilir ancak devrilmeleri durumunda tek gövdeli teknelere göre doğrulmaları imkansız gibidir. Bu
nedenle teknenin güvenliğini arttırmak için Crowhurst bir mekanizma icat etmişti. Bu, teknenin
direğinin tepesine takılacak olan bir yüzdürücü ve gövdede bulunan su sensörlerinden oluşuyordu. Bir
devrilme durumunda gövdedeki su sensörleri direğin tepesindeki yüzdürücüyü aktif duruma
geçirecek ve böylece teknenin tamamen alabora olması engellenecekti. Tekne bu durumdayken üstte
bulunan gövdeye su basılarak ve dalgaların da yardımıyla tekne doğrultulabilecekti. Crowhurst,
seyahati boyunca bu sistemi test etmeyi ve geri döndüğünde de üretimine başlayıp satmayı
planlıyordu.
Ancak tüm hazırlıkları tamamlaması ve yarış süresince gerekli finansal sponsorları sağlaması için
Crowhurst’un çok az zamanı kalmıştı. Ekim başlarında teknenin inşası bitmişti ancak tekneyi
Norwich’ten başlangıç noktasına getirirken teknenin hiç de hazır olmadığını gördü. Tekne dengesizdi,
3 günlük yolculuk 2 hafta sürmüştü ve dünya turuna hazırlanan yarışmacıyı deniz tutmuştu. Daha da
kötüsü Horn burnunu geçmesi planlanan tekne Manş Denizindeki rahat bir seyre bile hazır değildi.
Tekne yapımcıları sintine pompasını takamamışlardı ve “su geçirmez” hatch kapakları sızdırıyordu.
Yarıştan önce kaldıkları oteldeki son geceyi eşi Clare yıllar sonra şöyle anlatıyor. “Son beraber
geçirdiğimiz gece çok korkunçtu. Her ikimiz de berbat durumdaydık. Donald’ı bir uçak kazasında ölen
arkadaşı için ağlaması dışında hiç ağlarken görmemiştim, gerçekten gözyaşları döküyordu. Onu
kollarımda tuttum ve teselli etmeye çalıştım. İkimiz de hiç uyuyamadık.”
Donald için ailesine bakmak her şeyden önce geliyordu ve artık ümitsiz bir durumdaydı. Son dakikada
sponsoru Best ile bir anlaşma imzalamıştı ve buna göre eğer tekne batarsa ya da yarıştan çekilirse
teknenin bedelini ödemesi için evleri ipoteklenecekti. Ertesi gün Crowhurst güvenilmez bir tekne ve o
karmaşa içinde geride bıraktığı birçok önemli malzemeden yoksun yelken açtı. Ancak sanki kaderin bir
işareti gibi, daha yarışın ilk anlarında sorunlar baş gösterdi. Yelkenlerin, batmaya karşı yüzdürücü
çantalarla dolanması nedeniyle limana geri dönmek ve bunları tamir etmek zorunda kaldı.
Crowhurst, yarışa başlamasını takip eden 2 hafta boyunca çok yavaş bir ilerleme gösterdi. Ancak bu
yavaş ilerleme, teknenin o anki durumu nedeniyle kapıldığı endişe yanında hiç de önemli değildi.
Teknesi yavaş yavaş su almaya başlamıştı ve bu durumda Crowhurst’un bir karar vermesi
gerekiyordu. Seyir kayıtlarına göre yarışı canlı olarak bitirebilme şansını en fazla yarı yarıya
görüyordu. Bundan sonra teknesiyle batması hemen hemen kesin olan Güney Okyanuslarına doğru
yoluna devam mı edecekti yoksa eve geri dönüp büyük bir finansal ve manevi yıkımla mı
yüzleşecekti?
Kasım ve Aralık 1968 ayları sürecindeki durumunun ümitsizliği onu sonunda karmaşık bir hile
uygulamaya itti. Diğer tekneler Güney Okyanusunu geçerken teknesiyle Güney Atlantik’te
oyalanacaktı, bu sırada kendisi de sahte seyir kayıtları tutacaktı. Dönüş ayağında da diğer teknelerle
birlikte kafileye katılacak ve son sıradaymış gibi yarışı bitirecekti. Son sırada bitiren bir tekne olarak
seyir kayıtlarının çok sıkı incelenmeyeceğini ve hilesinin ortaya çıkmayacağını düşünüyordu. İşe
koyulan Crowhurst ikili kayıt sistemi tutmaya başladı. Birisinde gerçek konumunu ve olayları
tutuyordu, diğerinde ise geriye dönük olarak karmaşık hesaplar sonucu bulduğu olması gereken sahte
konumunu işliyordu. Ayrıca sanki gerçekten görmüş gibi gitmediği yerlerdeki hava ve deniz durumu
ile diğer seyir detaylarını da sahte kayıtlara işlemesi gerekiyordu. O dönemde modern seyrüsefer,
haberleşme ve meteoroloji imkânlarının olmadığı düşünülürse giriştiği sahtekârlık gerek zorluğu
gerekse de işin büyüklüğü ile gerçekten hayranlık uyandırıcıdır.
Yarışın başından itibaren, Crowhurst radyoyla verdiği raporlarda konumu hakkında açık olmaktan
uzak muğlâk bilgiler veriyordu. 6 Aralıktan itibaren ise büyük ihtimalle hazırladığı sahte seyir
defterlerine dayanarak yanlış ve muğlâk pozisyonlar bildirmeye devam etti. Bu süre boyunca Güney
Okyanusuna gitmek yerine Güney Atlantik’te rastgele seyrine devam etti, hatta bir seferinde yarış
kurallarına aykırı olarak Arjantin’de karaya çıktı ve teknesinde gerekli onarımları yaptı. Yolculuğunun
büyük kısmı radyo sessizliği ile geçerken, karadakiler daha önceki raporlarına dayanarak konumunu
tahmin etmeye çalışıyorlardı. Aralık başlarında ise yanlış konum bilgilerine göre kendisine yarışın
galibi gözüyle bakılmaya başlanmıştı. Ancak yine de yarış komitesi başkanı Chichester açık şekilde
Crowhurst’un ilerleme raporları ve kat ettiği mesafeler hakkındaki şüphelerini dile getiriyordu.
Mart başlarında Güney Amerika burnunu döndükten sonra yarışın deneyimli ve favori
katılımcılarından Moitessier yarıştan çekilmeye ve dünya turunu devam ettirmeye karar verdi. 22
Nisan 1969’da ise Robin Knox-Johnston varış noktasına erişmiş ve yarışı ilk bitiren ödülünü almaya
hak kazanmıştı. Bu ana dek yarışa başlayan 9 yarışmacıdan Tetley hariç geri kalan 6 kişi çekilmek
zorunda kalmışlardı. Artık geride yarışı terk etmeyip devam eden sadece Tetley ve Crowhurst
kalmıştı. Crowhurst ve Tetley ikincilik için ve Knox-Johnston’un onlardan daha erken yola çıkmasından
dolayı en hızlı dünya turu ödülü (5000 pound para ödülü) için çekişiyorlardı. Yarışın 185. günü olan 4
Mayıstan itibaren ise yayınladığı yanlış pozisyon raporları ile gerçek konumu yaklaşık kesişiyordu ve
artık Horn burnunu geçmiş gibi dönüş yoluna başlamış olması gerekiyordu. Gerçekte ise Tetley çok
daha öndeydi ve Crowhurst’un saklanma yerinin yakınlarından günler önce geçmişti. Ancak
Crowhurst ile burun buruna bir yarış içinde olduğunu düşünen Tetley pek sağlam halde olmayan
teknesini (o da Crowhurst gibi 40 kadem Piver tasarım trimaran kullanıyordu) sınırlarına kadar zorladı
ve bitiş noktasına 1000 mil kala 21 Mayıs’ta batan teknesini terk etmek zorunda kaldı. Bunu haber
alan Crowhurst üzerindeki baskı daha da artmıştı. Artık kendisine “en hızlı dünya turu”nu
tamamlayacak kişi gözüyle bakılıyordu. Yarışı tamamladığı takdirde seyir kayıtları Chichester dâhil
birçok kişi tarafından çok sıkı şekilde incelenecek ve büyük ihtimalle hilesi ortaya çıkacaktı. Ayrıca
Tetley’in sınırları zorlamasına ve yarışı tamamlayamamasına neden olduğu için suçluluk duyuyor
olması da muhtemeldir. 5 Haziranda kuzeye doğru yaptığı yolculukta Ekvator’u geçti. Ancak
üzerindeki hileyi saklama baskısı giderek artıyordu. 18 Hazirandan itibaren seyir defterlerine garip
kayıtlar girmeye başladı. Zihinsel olarak çökmeye başlamıştı. 23 Haziranda konumuyla ilgili son
seyrüsefer kaydını girdi. Artık kayıt defterleri daha çok garip şiirler, Tanrı, şeytan ve insan ile ilgili
yazılarla ve kitaplardan alıntılarla doluyordu.
Crowhurst radyo iletişimini 29 Haziran’da kesti. Son seyir kayıt tarihi 1 Temmuz’u göstermektedir.
Teknesi Teignmouth Electron bir kargo gemisi olan RMS Picardy tarafından 10 Temmuz’da açık
denizde sürüklenir halde ve terk edilmiş olarak bulundu. Tekne, gemiye alındı ve Cayman Brac
adasına götürüldü. Teknede Crowhurst’un tuttuğu 4 kayıt defterinden birisi bulunamadı, diğer kayıt
defterleri incelendiğinde ise yaptığı sahtekârlık ortaya çıktı. Donald Crowhurst’un 1 Temmuzda
tekneden kendini bırakarak intihar ettiği ve boğulduğu tahmin edilmektedir. Eşi Clare ise buna karşı
çıkıyor ve Donald’ın kesinlikle intihar etmediğini, tekneden kaza sonucu düştüğünü savunuyor.
Teignmouth Electron’u ise sahibinin kaderi gibi acıklı bir
gelecek beklemekteydi. Tekne götürüldüğü adada farklı
sahiplerin elinden geçtikten ve çeşitli ticari faaliyetlerde
kullanıldıktan sonra uzun süre sahilde kendi başına
çürümeye terk edildi. 2006’da tekneyi alan yeni sahibi
sanatçı Michael Jones McKean’in ne yapacağı henüz kesin
değil ve Teignmouth Electron halen bırakıldığı yerde sahibini
bekliyor.
Donald Crowhurst’ün trajedisini anlatan 2006 tarihli “Deep
Water” adlı belgesel gerek yarış öncesi gerekse de yarış sırasında yaşanılanları görgü tanıkları, video
çekimleri ve belgelere dayanarak anlatan güzel bir kaynak, izlemenizi tavsiye ederiz.
Philippe Jeantot
Philippe Jeantot, kariyerine petrol platformlarında derin deniz dalgıcı olarak başladı. Hatta bir
keresinde 501 metreye dalarak ortak bir rekora sahip oldu. Bernard Moitessier’in “The Long Way”
kitabını okuduktan sonra yelkenle ilgilenmeye başladı. Kendisine keç (ketch) armalı çelikten yapılma
44 ayak uzunluğunda bir yelkenli inşa etti. Bu teknesiyle tek başına dünya turu yapmayı planlıyordu. 2
yıl boyunca denizlerde seyir yaptıktan sonra 1982’de BOC Challenge yarışlarının ilkine katıldı. (BOC
Challenge artık VELUX5 Oceans Race olarak adlandırılmaktadır.) Bu yarışı daha önceki tek başına
yelkenle dünya turu rekorunu 159 gün 2 saatlik derecesiyle kırarak kazandı. 1986-1987’de
düzenlenen ikinci BOC Challenge yarışına da katıldı ve yine birinci oldu.
BOC Challenge yarışının etaplı formatından hoşlanmayan Jeantot, 1989 yılında artık dünyanın en ünlü
yelken yarışlarından biri olan Vendée Globe yarışlarını başlattı. Credit Agricole IV adlı teknesiyle
katıldığı yarışı dördüncü sırada bitirdi. Ertesi sene 1990’da katıldığı BOC Challenge yarışında yine
Credit Agricole IV teknesiyle üçüncü oldu ve böylece dördüncü kez yelkenle tek başına dünya turunu
tamamlamış oldu. Bu yarışın ardından, artık yarışlardan çekildiğini ve tekne yapım işinin başına
geçeceğini bildirdi.
Michel Desjoyeaux
Vendée Globe yarışı, okyanus yelken yarışlarının Everest’i kabul
edilir. Her sene start alan teknelerin yarıdan fazlası bitiş çizgisini
göremeden yarıştan çekilmek zorunda kalır. 2008-2009’da
yapılan son yarışta çıkış alan 30 tekneden sadece 11’i bu yarışı
bitirebildi. İnsanı gerek fiziksel gerekse de psikolojik olarak en uç
noktalarda zorlayan bu yarışı 2 kez kazanan tek bir kişi var.
Üstelik 2. zaferini yarış rekoru kırarak kazanan bu usta denizci
kim mi? İşte karşınızda “Profesör” Michel Desjoyeaux.
16 Temmuz 1965’te Fransa’da doğan Desjoyeaux kısaca okyanus
yarışlarının patronu kabul ediliyor. Rakiplerinin umutsuzlukla
yelkenlerini dolduracak hava aradıkları yerde Profesör
tecrübesini konuşturarak her zaman ilerleyebilmeyi başaran bir
denizci oldu. Son Vendée Globe yarışındaki rakiplerinden Roland
Jourdain durumu çok güzel anlatıyor.
“Horn Burnu’nu döndükten sonra Atlantik’te doldrumlara düşmeyi bekliyordum zaten. Ama
Michel her seferinde bunlardan sıyrılmayı bildi. Sanki doldrumlara girerken kendisine yol açtı,
geçtikten sonra da yolu kapadı.”
Tabii bu tür uzun mesafeli solo yarışlar, katılanları sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da çok
zorluyor. Haftalar süren bir yalnızlığın ve devamlı değişen hava ve deniz koşullarında yelken
yapabilmenin yanı sıra olması muhtemel arızalar ve kazalar karşısında gerekli çözümü en kısa
zamanda bulmak ve uygulamak gerekiyor. Desjoyeaux ise bu konuda rakipleri tarafından da takdir
edilen bir soğukkanlılığa sahip olmakla biliniyor. Son Vendée Globe yarışında Christmas günü yarışı ve
hatta tekneyi kaybetmesine neden olabilecek bir dümen arızası karşısında özgüvenini kaybetmeden
gerekli onarımları hem de yarış komitesine haber vermeden kendi başına yaptı. Bu konuda yarıştan
sonra anlattıkları ise bu özgüvenini ispatlıyor.
“Bu tekneler devrildiklerinde (diğerlerine göre) çok daha az tehlikeliler. Bu yüzden hız
konusunda kaygılanmamıza gerek yoktu. Bunu (Vendée Globe’u) 8 sene önce de yapmış
olabilirim ama hala inanılmaz. Güneyde bazı zor koşullarla karşılaştık ama bundan çok zevk
alıyordum ve bu yüzden her şey çok daha basit geliyordu. Kendine karşı sert olmamak en iyisi,
sadece devam ediyorsun. Dümen arızasıyla karşılaştığımda bile oturup ağlayıp sızlanmadım.”
Desjoyeaux’un başarıları sadece Vendée Globe ile sınırlı değil. Tam bir okyanus kurdu olan
Profesör’ün diğer başarıları arasında aşağıdakiler sayılabilir.
•
•
•
•
•
•
•
•
2004 Transat galibi
2002 Route du Rhum galibi
2000 – 2001 Vendée Globe galibi
2008 – 2009 Vendée Globe galibi
2003 ve 2004 Orma çokgövdeli şampiyonasında 2.lik
Figaro solo yarışlarında 3 galibiyet (1992, 1998 ve 2007)
1992 Transat Agr2r galibi (Jacques Caraës ile)
2007 Transat Jacques Vabre galibi (M. Le Borgne ile)
•
•
•
2007 Transat B to B 3.lük
2007 SNSM Record SNSM 5.lik
2008 Artemis Transat’tan bir deniz memelisi ile çarpışma nedeniyle terk
Ülkelere Göre İlk Solo Dünya Turu Yapan Denizciler
Ad
Ülke
Tekne
Boy
Yön
Yıl
Joshua Slocum
ABD
Spray
36'9
D-B
1894/98
Alain Gerbault
Fransa
Firecrest
39'8
D-B
1923/29
Vito Dumas
Arjantin
Lehg II
31'2
B-D
1942/43
John Guzzwell
İngiltere
Trekka
20'10
D-B
1955/59
Joseph Havkins
İsrail
Lammerhak II
23'0
D-B
1956/61
William Nance
Avustralya
Cardinal Vertue
25'3
B-D
1962/65
Wilfried Erdman
Almanya
Kathena
25'0
D-B
1966/68
Johann Trauner
Avusturya
Lei Lei Lassen
25'10
D-B
1966/68
Leonid Teliga
Polonya
Opty
32'4
D-B
1967/69
Goran Cederstrom
İsveç
Tua Tua
27'4
D-B
1971/73
Bill King
İrlanda
Galway Blazer II
42'0
B-D
1970/73
Kenichi Horie
Japonya
Mermaid III
28'10
D-B
1973/74
Ambrogio Fogar
İtalya
Surprise
38'8
D-B
1973/74
Richard Konkolski
Çekoslavakya
Nike
24'4
D-B
1972/75
Herman Jansen
Hollanda
Sounion
Julio Vilar
İspanya
Mistral
23'0
D-B
1973/76
George Georgiev
Bulgaristan
Cor Caroli
29'9
D-B
1976/77
Jan Swertz
Belçika
Tahani, Peti
D-B
1981
Bertie Reed
Güney Afrika
Altech Voortrekker
30'0,
41'0
60'0
B-D
1982/83
Richard McBride
Yeni Zelanda
City of Dunedin
B-D
1982/83
John Huges
Kanada
Joseph Young'
42'0
B-D
1986/87
Hafsteinn Johannson
İzlanda
Elding
62'
B-D
1990/91
Nandor Fa
Macaristan
Alba Regia
D-B
1990/91
Viktor Yazykov
Rusya
Wind of Change Russia
D-B
1998/99
Azhar Mansor
Malezya
Jalur Gemilang
D-B
1999
Bernard Stamm
İsviçre
Bobst Group Armor-Lux
D-B
2003/04
Alan Paris
Bermuda
BTC Velocity
D-B
2003/04
1973/76
Dünyayı Dolaşan Türk Denizciler
Sadun Boro’nun “Pupa Yelken” kitabını okumayan Türk yelkenci yoktur diye düşünüyoruz. Hele de
eğer hayallerinde dünya turu yapmak isteyen ve okyanusların engin ve azgın dalgalarında yelken
yapmak isteyenler için tam bir başucu kitabıdır. Bu kısımda Sadun ve Oda Boro ile onların izinden
giderek dünya turu yapmış Türk denizcilerin bazılarını tanıtmaya çalışacağız.
Dünya Turu Yapan Bazı Türk Denizcilerin Listesi
Ad
Tekne
Yıl
Sadun Boro – Oda Boro
Kısmet
1962-65
Cumhur Gökova – Daniel Nardi *
Happy Ray
1970-76
Tanıl Tuncel – Anette Tuncel
Kelebek
1986-91
Eralp Akkoyunlu
Yosun
1987-95
Haluk Karamanoğlu ve ailesi
Deriska
1988-93
Ergün Gürsoy
Barış
1991-95
Osman Atasoy - Zuhal Atasoy
Uzaklar
1992-98
Ayfer Er – Goran Clarmo
Cantana III
1993-98
Alim Sür – Hattaya Sür
My Chance
2003-08
Tonguç Tokol – Yeşim Tokol
Yosun
2003-08
Ekrem İnözü – Anette İnözü
Anouk
2004-07
Hakan Öge – Sophie Hunter
Mardek
2004-07
Levent Kirişçioğlu – Ayça Kirişçioğlu
Yol
2004-07
Özkan Gülkaynak
Kayıtsız III
2006-09
* Cumhur Gökova, Sadun Boro'nun izinden Dünya'yı gezmeye çıkan ikinci Türk oldu. Kendisi bu etkinliğini
"Dünya Gezisi" olarak niteliyor: "Zira biz Singapur'dan Kızıldeniz'e gelmeyi planlarken Araplar birleşerek İsrail'e
savaş açtılar ve İsrail Kızıldeniz'i kapattı. Biz de çok daha uzun bir yol izleyerek Japonya Midway Adaları, Hawaii
üzerinden tekrar Amerika'ya döndük. Bu dönüş hayatımıza renk kattı ve değiştirdi, ama "Dünya Turu" yaptık
dersek yanlış olur."
Sadun – Oda Boro
Türkiye’de yelkenle dünya turu denilince bizce akla gelen
ilk isim Sadun Boro olacaktır. Eşi Oda Boro ile çıktığı
1962’de çıktığı dünya turunu 1965’te tamamladı. Ardından
bu seyahatinin anılarını bizlere rehber olacak mükemmel
bir kitap olan “Pupa Yelken”de topladı. Burada hayatlarını
kısaca aktarmaya çalıştığımız dünya turu yapan diğer Türk
yelkencilerin hepsi hayatının bir döneminde bu kitapla
tanıştı. Bazılarının çocukluğunda okuduğu bu kitap
içlerinde yelkenle dünya turu tutkusunu ateşledi. Bizler
burada ne her kadar onu tanıtmaya çalışırsak çalışalım hep
bir şeyler eksik kalacaktır bu yüzden burada kısaca
verdiğimiz Pupa Yelken kitabından alıntı hayat hikâyesi ile
yetinmeyin. Sadun Boro’nun her biri ayrı güzellikteki kitaplarını alın ve okuyun diyoruz, hatta şiddetle
öneriyoruz.
Sadun Boro, 1928’de İstanbul, Erenköy’de doğdu. Çocukluk ve gençlik yılları Caddebostan ve
Marmara kıyılarında geçti. Denizcilik hayatına önce sandalla başladı, liseye geçtiği yıl ilk yelkenli
teknesine sahip oldu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1948’de İngiltere’ye gitti. Manchester
Üniversitesi’nin Tekstil Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. 1952’de “Ling” adlı 11 m.’lik bir yelkenli ile
İngiltere’den Karaip Adaları’na kadar uzanan ilk açık deniz, Atlantik aşırı yolculuğu bir İngilizle beraber
gerçekleştirdi. O zaman Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika olan bu gezinin anıları 2004 yılında “Bir
Hayalin Peşinde” adlı eserinde neşredildi.
Bugünkü yelkenlisi 10,5 m. boyunda ve keç armalı “Kısmet”
1963’te Salacak’ta, Athar Beşpınar’ın atölyesinde kızağa kondu.
Hayatta en büyük emeli olan dünya seyahatine 1965’te Alman
asıllı eşi Oda ile beraber çıktı. Onlara Kanarya Adaları’nda aldıkları
ünlü kedileri “Miço” eşlik etti. Üç yıl süren bu yolculuğunun
anılarını önce Hürriyet gazetesine yazdı; sonra Pupa Yelken adlı
eserinde topladı. Boro ailesi 1977-1979 yılları arasında, o zaman 8
yaşında olan kızları Deniz’le beraber, Karaip Adaları’nı, Amerika’nın doğu sahillerini gezdi. 1980’den
beri Bodrum’da yaşayan Sadun Boro, özellikle Gökova, Göcek gibi Güney Ege koylarının korunması
için çok çalışmıştır. Boro, gazete ve dergilere yazdığı sayısız yazı ile genç kuşağa deniz ve doğa
sevgisini aşılamayı amaç edinmiş, onlara örnek olmuş bir denizcidir.
Hakan Öge – Sophie Hunter
Hakan Öge’nin dünya turu için bir peri masalı benzetmesi yapsak herhalde çok da abartmış olmayız.
Aynı zamanda fotoğrafçı olarak çalıştığı Atlas dergisinin desteğinde dünya turunu tek başına
tamamlayan ilk Türk olma unvanı için Mardek adlı teknesiyle 2004 yılında uzun ve zorlu bir yola çıktı.
Bundan sonrasını ise onun ağzından dinleyelim.
“Deniz erkek işi. Denizlerde sadece erkekler var. Bu yüzden
denizde karşıma yalnız bir kadın çıkabileceğini asla tahmin
etmezdim. Sen git okyanusun ortasında, denize çıkmış çok
ender kızlardan birisiyle karşılaş, bir de aranızda garip bir
elektrik doğsun. Acayip bir şeydi. Tek başına dünya turunu
tamamlayan tek Türk olacaktım. Alnımın akıyla da
başardım. O unvanı alamadım belki ama hayatımın kadınını
buldum. Tek başıma yapmış olsaydım, kendimi bu kadar
huzurlu ve doygun hissetmezdim.”
Yalnız çıktığı dünya turundan okyanusun ortasında bulduğu hayatının kadını ile dönen Hakan Öge,
1964 yılında Ordu’da doğdu. Gerisini ise özgeçmişinden takip edelim. İlköğrenimini Ordu’da
tamamladı ve ardından İstanbul’da Saint Joseph Fransız Erkek Lisesinde okudu. Daha sonra İstanbul
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini bitirerek 1988 yılında Diş Hekimi unvanıyla mezun oldu. Hakan
Öge’nin küçüklüğünden beri aktif bir spor yaşantısı oldu. Ordu’da 15 yaşında başlayan bisiklet
macerasında milli takıma kadar yükseldi. Üniversite yıllarında ise rüzgar sörfüne ve ardından dağcılığa
başladı. Bu sporlarla uğraşırken gittiği ve gördüğü yeni yerleri kalıcı hale getirmek tutkusu
fotoğrafçılığa başlamasına neden oldu. Bir süre sonra bütün bunlara yamaç paraşütçülüğünü de
ekledi. Aktif spor yaşantısı ve fotoğrafçılık tutkusu sayesinde Atlas dergisinde profesyonel fotoğrafçı
olarak çalışmaya başladı. Atlas dergisi için paramotor (motorlu yamaç paraşütü) kullanarak hava
fotoğrafları çekimi yaptı. Bu işi sırasında 1999 yılında paramotorla en uzun mesafe rekorunu,
Türkiye’yi kuzeyden güneye, Sinop – Mersin hattı boyunca 910 km’lik hat boyunca kat ederek kırdı.
Deniz kenarında büyüyen ve denizle iç içe geçen bir çocukluk onda deniz tutkusunu oluşturdu.
Ortaokuldayken okuduğu Sadun Boro’nun “Pupa Yelken” kitabı ise her Türk denizci gibi onun da
hayatında önemli bir yere sahip. Yelken ve dünya turu fikri aklından hiç çıkmadı ve sonunda 1999
yılında imkânlarını zorlayarak bir tekne sahibi oldu. Tekne daha inşa aşamasındayken dünya turu
yapmaya karar vermişti ancak bu işin onun deyimiyle bir heyecan, bir meydan okuma taşıması
gerekiyordu. Bu yüzden bu yolculuğu tek başına yapmaya karar verdi. Sonunda bu tutkusunu
gerçekleştirmek için mesleğini bırakarak Mayıs 2004’te Mardek adlı teknesiyle Kalamış Marina’dan
yola çıktı. Ancak kader onun planlarını gerçekleştirmesine izin vermeyecekti. Yolculuğa başladıktan 7
ay sonra karşısına çıkan “denizkızı” Sophie yalnızlığına son verdi. Sophie ile birlikte olmanın verdiği
cesaretle rotasını Horn Burnuna yöneltti. Tehlikelerle dolu bu bölgeyi sorunsuz geçtikten sonra dünya
turunu Temmuz 2007’de yola çıktığı Kalamış Marina’ya dönerek tamamladı. Dönüşte seyahat anılarını
eşi Sophie Hunter ile içinde seyahat boyunca çektikleri fotoğrafların bulunduğu “Duygularla Akmak”
adlı bir kitapta topladı.
Kaynaklar
1. Wikipedia English, http://en.wikipedia.org/
2. Around the World in Eighty Days, http://en.wikipedia.org/wiki/Around_the_World_in_
Eighty_Days_(book)
3. Clipper, http://en.wikipedia.org/wiki/Clipper
4. Ferdinand Magellan, http://en.wikipedia.org/wiki/Ferdinand_Magellan
5. Ferdinand Magellan, http://tr.wikipedia.org/wiki/Magellan
6. Enrique of Malacca, http://en.wikipedia.org/wiki/Enrique_of_Malacca
7. Cahillikler Kitabı, John Lloyd ve John Mitchinson, NTV Yayınları, 2008
8. Solo Sailing Circumnavigation, http://www.solocircumnavigation.com/
9. Joshua Slocum Society International, http://www.joshuaslocumsocietyintl.org/
10. Joshua Slocum, http://en.wikipedia.org/wiki/Joshua_Slocum
11. Philippe Jeantot, http://en.wikipedia.org/wiki/Philippe_Jeantot
12. TurkSail, http://www.turksail.com/
13. Sailing Alone Around The World, http://www.ibiblio.org/eldritch/js/saaw.htm
14. Velux 5 Oceans, http://www.velux5oceans.com
15. Vendée Globe, http://www.vendeeglobe.org/en/
16. Pupa Yelken, Sadun Boro
17. Gipsy Moth IV, http://en.wikipedia.org/wiki/Gipsy_Moth_IV
18. Francis Chichester, http://en.wikipedia.org/wiki/Francis_Chichester
19. BBC On This Day, May 28, 1967: Sir Francis Chichester sails home,
http://news.bbc.co.uk/onthisday/hi/dates/stories/may/28/newsid_2495000/2495799.stm
20. Sir Robin Knox-Johnston, http://www.robinknox-johnston.co.uk/
21. Robin Knox-Johnston, http://en.wikipedia.org/wiki/Robin_Knox-Johnston
22. Robin Knox-Johnston – 40 Years Sailing Around Solo, http://yachtpals.com/robin-knox-johnston4140
23. Bernard Moitessier, http://en.wikipedia.org/wiki/Bernard_Moitessier
24. Bernard Moitessier: The Logical Sea Tramp, http://www.bluemoment.com/moitessier.html
25. Michel Desjoyeaux wins Vendée Globe Ocean race in record time, Telegraph UK,
http://www.telegraph.co.uk
26. Dünyayı Dolaşan Türk Denizciler,
http://spreadsheets.google.com/pub?key=pVWgbJbsI43ZxhG8MkyJ3fw
27. Brac’s Land Wreck Makes It To TV Fame,
http://www.caymannetnews.com/2005/06/860/sister/wreck.shtml
28. Teignmouth Electron, http://www.boatweb.com.au/2008/03/teignmouth-electron/
29. Teignmouth Electron, http://thehighlights.org/wp/?p=83
30. Sailing Solo, Nic Campton, International Marine/McGraw-Hill, 2003
31. Kayıtsız III – Kıyılar Bozulmasın, Deniz Temiz Kalsın, http://www.kayitsiz.com/
32. Hakan Öge, http://hakanoge.kesfetmekicinbak.com
33. Dalgaları Aşkla Aştılar – Sabah Gazetesi,
http://arsiv.sabah.com.tr/2009/01/24/ct/haber,D27B7114D9074A8FA5593E264D068441.html

Benzer belgeler