Operatörler Savaşında Yeni Cephe açıldı

Transkript

Operatörler Savaşında Yeni Cephe açıldı
IT ADVISOR
www.itadvisor.com.tr
EYLÜL 2013 SAYI 46
www.itadvisor.com.tr
Siber
Saldırılar
Alev Akkoyunlu
Eset Türkiye Genel
Müdür Yardımcısı
Alain Soria
Eset Türkiye CEO’su
Türkiye’nin
Uluslararası Veri
Taşımacılığı Potansiyeli
Kişisel Verimlilik
İçin Öz Disiplin
Şart
Türk Hukukunda
Haberleşme
Özgürlüğün Sınırları
EYLÜL 2013 SAYI 46
Operatörler Savaşında Yeni Cephe Açıldı
MObiLE DaTa CENTER
Türkiye’de bir ilk! Mobile Data Center
Yüksek maliyetli yatırımlara imza atmadan önce denemek, kullanmak, emin olmak istemez misiniz?
Firmanızın geleceğini şekillendirirken, ne alacağınızı önceden bilebilmeniz için Türkiye’de bir ilk olan Mobile Data
Center ile yüksek teknolojiyi kapınıza getiriyoruz. Veri merkezleriniz, işinizin kalbi ve geleceğinizin en önemli yatırımıdır. NetVizyon olarak sizlere sunduğumuz bu
avantajla, gereksinim duyacağınız teknolojik alt yapıyı kusursuz bir şekilde ve her ayrıntısıyla test edebileceksiniz.
Cisco Nexus 5K, Cisco UCS Rack ve Blade Server, Catalyst 4500 ve EMC Storage ile donatılmış; teknik alt yapısı ve
güvenliği tamamlanmış Mobile Data Center ’ımızda demo yapmak ve ürünlerin performansını deneyerek karar
vermek artık çok kolay.
Mobile Data Center : Geleceği En Doğru Yatırımla İnşa Etmek İçin…
Detaylı bilgi ve Mobile Data Center demo randevusu için [email protected]
T: 0850 300 0 850
F: +90 212 354 90 01
Mecidiyeköy Mah. Cemal Sahir Sk. Polat Mecidiyeköy İş Merkezi
No:29 D:25 34387 Mecidiyeköy - Şişli / İstanbul
www.netvizyon.biz
Girişimcilerin
Yaşadığı En Büyük
Zorluk Sermaye
Bulamamak
Girişimcilik Türkiye’de son yıllarda çok konuşulan, hem
devletin hem de özel sektörün odak noktasına yerleşen bir
konu olarak dikkat çekiyor. Girişimcilerin yaşadığı en büyük
zorluk sermaye sorunu olurken yatırım tutarı ağırlıkla 50
bin ile 250 bin TL arasında değişiyor.
yüzde 3’üyse doktora derecesine sahipler.
ODTÜ yüzde 10, Anadolu Üniversitesi ve
Boğaziçi Üniversitesi ise yüzde 9 ile en çok
girişimci mezun eden üniversiteler olarak ilk
üç sırada yer alıyor.
Girişimcilerin Yüzde 74’ü
Yatırımcı Arıyor
Girişimcilere göre, yaşadıkları en büyük zorluk
sermaye bulmaktaki sıkıntı. Girişimcilerin
aradığı yatırım tutarı ağırlıkla 50 bin ile
250 bin TL arasında değişiyor. Girişimcilik
bilincinin eksikliği, yasal düzenlemelerin
girişimciliğe uygun olmayışı, yatırımcıların
yeterince risk almayışı; yatırımcıya
ulaşmaktaki zorluklar ve girişimcilerin
tecrübesiz oluşu takip eden zorluklar olarak
tespit edilmiş.
Son dönemde özellikle online alışveriş
alanında büyük bir potansiyel var ve bu
konuda çalışması bulunan girişimcilerin
büyük bir bölümü gelecekte işlerinden
fazlasıyla memnun olacak. Bu konuda yapılan
yarışmaların ve vakıf desteklerinin de önemi
büyük. Eğer bu konudaki eğitim bilincini
gençlerimiz üzerinde yerleştirebilirsek
gelecekte Türk hatta Avrupa ekonomisini
ayakta tutacak kişiler yetiştirebiliriz.
EDİTÖRDEN
B
IC Angel Investments tarafından
gerçekleştirilen araştırma
Türkiye’deki girişimcilerin ne gibi
zorluklarla baş ettiğini gözler önüne serdi.
Araştırmada kendi işini kurmak için en az
yarı zamanlı olarak projesine vakit harcayan
veya kendi kurduğu işte tam zamanlı olarak
çalışan, bu işten para kazanan veya kazanmayı
hedefleyen kişiler girişimci olarak tanımlandı.
Araştırmaya katılan 156 girişimcinin yüzde
81’i erkek, yüzde 19’u kadınlardan oluşuyor.
Erkekler girişimciliğe 27 yaşında, kadınlar
31 yaşında başlıyor. Ortalama girişimcilik
tecrübesi 3 ila dört yıl arasında. Araştırmaya
katılanların yüzde 60’ı İstanbul’da, yüzde 15’i
Ankara’da yaşıyor.
Girişimcilerin büyük bir kısmının daha
önce profesyonel olarak maaşlı bir işte
çalışarak iş tecrübesi edindikleri dikkat
çekiyor. Katılımcıların yüzde 88’i girişimci
olmadan önce bordrolu olarak çalıştığını
belirtirken girişimciler arasında ortalama
profesyonel tecrübe süresi 4 ila 9 yıl. Bu
süre erkeklerde 4 ila 7 kadınlarda ise 5 ila
8 yıl olarak gerçekleşiyor. Girişimcilerin
ortalama eğitim seviyesiyse toplum genelinin
üstünde. Girişimcilerin yüzde 58’i üniversite
mezunuyken, yüzde 24’ü yüksek lisansa,
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
[email protected]
ağustos’13
3
İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve
İletişim Adına Sahibi
eylül’13 / SAYI 46
İlkay Zaman
Yayın Koordinatörü
İlkay Zaman
[email protected]
Genel Yayın Yönetmeni
34
50
Kapak Konusu
Özel Dosya
Ecevit Bıktım
[email protected]
Genel Yayın Yön. Yrd.
Ali Yavuz Şahin
[email protected]
Editörler
Ömer Balk
[email protected]
Hasan Uğur Nayır
[email protected]
Ahmet Gözütok
[email protected]
44
36
46
Avşar Özgen
[email protected]
Görsel Yönetmen
Orçun Peköz
[email protected]
Reklam Müdürü
Çiğdem Ergönül
[email protected]
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
Fotoğraf
56
36
06.
21.
29.
33.
34.
42.
44.
46.
50.
56.
58.
60.
04
58
Haberler
Röportaj: Metin Tarakçı
Röportaj: Ataol Ay
Sektörün Sesi: Yüksel Samast
Günümüzün Baş Belası Siber Saldırılar
Röportaj: Alev Akkoyunlu
Türkiye’nin Uluslararası Veri Taşımacılığı Potansiyeli
Türk Hukukunda Haberleşme Özgürlüğün Sınırları
Operatörler Savaşında Yeni Cephe Açıldı
Windows 8 İle Güvenlikli Ağ Kurmak
Kişisel Verimlilik İçin Öz Disiplin Sağlamalısınız
IT Advisor Test Merkezi
ağustos’13
Adem Başaran
[email protected]
Yönetim Adresi
Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok
Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6
Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul
Tel: 0216 478 31 18 PBX
0216 478 31 86
Faks: 0216 478 45 02
[email protected]
Abone Hizmetleri
[email protected]
Dağıtım
Detay Dağıtım
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cüneyt Tepe
[email protected]
Baskı ve Cilt
ÖZGÜN OFSET
Aytekin Sokak 21 4.Levent/İSTANBUL
T: 0212 280 00 09
F: 02122647433
e-Posta: [email protected]
K
HABER
HABER
Yetkili ITIL Eğitim ve Sınav Merkezi Oldu
E
ğitim konusundaki uzmanlığına yeni bir uluslararası sertifika
programını ekleyen İnnova, dünyanın en saygın sertifikasyon
organizasyonlarından birisi olan Peoplecert’in akreditasyonunu aldı.
İnnova, bu sayede Türkiye’de ITIL Foundation eğitimi ve sertifikası
verme yetkinliğine sahip oldu. İnnova Teknoloji Çözümleri Grup
Yöneticisi Ersel Karşal konuyla ilgili şunları söyledi: “BT servisleri
yönetiminin çok önemli uzmanlıklarından biri olan ITIL konusunda
uluslararası akreditasyon sürecini tamamlayıp ITIL Foundation
eğitimlerini ve sınavlarını başlatıyor olmaktan dolayı gururluyuz.
İnnova sadece eğitim veren bir kurum olmanın ötesinde, kendisi de
uzun yıllardır ITIL metodolojisini uygulayan bir BT şirketi olarak
bu alanda uygulamalı bir uzmanlık avantajına sahip bulunuyor.
Bundan sonrasında tam yetkili bir eğitim ve sertifika merkezi olarak
İnnova uzmanlığını diğer meslektaşlarımıza da aktarmak istiyoruz.”
Information Technologies Infrastructure Library (Bilgi Teknolojileri
Altyapı Kütüphanesi) kelimelerinin baş harflerinden oluşan ITIL, bir
BT servisleri yönetim metodudur. BT servislerinin eksiksiz ve en iyi
kalitede yönetilmesi için geliştirilen ve İngiltere’de ilk olarak 1987
yılında yayınlanan ITIL, 2011 yılındaki son revizyonlardan sonra
ITIL 2011 Edition güncellemesi ile bugünkü haline geldi.
Onyedi Bilişim Trend Micro’nun Dağıtıcısı Oldu
J
aponya merkezli siber güvenlik firması Trend Micro ile internet güvenliği konusunda uzmanlaşan Onyedi Bilişim, Trend
Micro’nun bireysel ürünlerinin Türkiye’deki dağıtımı konusunda
işbirliği yaptı. Distribütörlük anlaşmasıyla birlikte, Türkiye’de
Trend Micro ürünlerini satın alan tüketiciler, Onyedi Bilişim’den
satış öncesi ve sonrasında hızlı ve profesyonel destek alarak,
her türlü yenilik ve gelişmeye anında ulaşacak.
Yeni distribütörlük anlaşmasıyla birlikte Trend Micro’nun tüm
bireysel ürün paketlerinin üzerinde Onyedi Bilişim logosu
ve destek için gerekli bilgiler bulunacak. Türkiye’nin her
bölgesinde güçlü iş ortakları ve dağıtıcılara sahip olduklarını
belirten Onyedi Bilişim Genel Müdürü Yılmaz Kişeçok, “Bölgesel etkinliğini hem bireysel pazarda hem de kurumsal pazarda
üst seviyelere taşımayı, pazarı daha fazla genişletmeyi,
bölgesel iş ortakları, dağıtıcı ve bayi kanalını güçlü ve kazançlı
iş ortakları modelleriyle geliştirmeyi hedefliyoruz. Bundan
böyle dünyanın en önemli güvenlik şirketlerinin başında
gelen Trend Micro’nun iş ortaklığıyla gücümüze güç katarak
güvenlik alanında hizmet üretmeye devam edeceğiz.” dedi.
Turkcell, 3G Kapsamasında 2,5 Kat Daha Yaygın
T
urkcell, Ege ve Akdeniz kıyı şeridindeki
Çift Taşıyıcılı İnternet Teknolojisini
destekleyen 3G kapsamasıyla fark yarattı.
Turkcell çift taşıyıcılı internet teknolojisi
destekli 3G şebekesiyle, 4.330 kilometrelik
kıyı şeridinde, 2,5 kat daha yaygın internet
hizmeti sunuyor. Turkcell’in Çift Taşıyıcı ile
güncellenen şebekesi, internet hızının da 2
katına çıkmasını sağlıyor.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Turkcell
Şebeke Operasyonlarından Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Bülent Elönü şunları
söyledi:
“Turkcell olarak daima en yeni ve en ileri
teknolojiye yatırım yapıyoruz. Şebekemize
yaptığımız tüm bu yatırımlar, Turkcell’lilere
6
ağustos’13
kaliteli iletişim ve internet hızı olarak dönüyor ve müşterilerimizin her an her yerde
Turkcell farkını yaşayabilmesini sağlıyor.
3G şebekemizin kurulumuna başladığımız
ilk günden beri müşterilerimize yüksek
kapasiteyle hizmet vermeyi öngördük. 3G
şebekemizi Çift Taşıyıcı İnternet Teknolojisini destekleyecek şekilde donattık.
Böylece Turkcell’lilerin mobil internet hızı
iki katına çıktı. Yaz aylarında müşterilerimiz
tatildeyken de 2 kat daha hızlı olan Turkcell
3G yanlarında. Böylece uzakları yakın hale
getiriyoruz. Sektör lideri olmanın ve küresel
rekabette dev aktörlerle boy ölçüşmenin
yüklediği sorumlulukla teknoloji yatırımlarına aynı hızda devam edeceğiz”
ağustos’13
mart’13
077
SPAMI DURDURUN!
HABER
ÖZEL HABER
Arama Süreleri Dassault İle Kısalacak
E
XALEAD OneCall uygulaması, bilgi bakımından donanımlı müşterilerle iletişim halindeki müşteri temsilcilerine, başarılı olmak için
ihtiyaç duydukları veri ve bilgileri sağlayarak çağrı merkezi operasyonlarını dönüştürüyor.
EXALEAD OneCall dahili veya harici, yapılandırılmış veya yapılandırılmamış her türlü veriyi topluyor, düzenliyor ve çağrı merkezi temsilcileri
ile yöneticileri için “bağlam içi” zengin bilgiler sunuyor. Bu yeni ürün,
çağrıların daha hızlı çözüme kavuşturulması ve çağrı sürelerinin kısalması, mümkün olan en iyi hizmet deneyiminin sağlanması ve müşterilerle iletişime geçilmesi anlamında kritik bir öneme sahip.
Dassault Systèmes; 3DEXPERIENCE platformunun kullanıldığı bu yeni
ve esnek iş uygulaması, kullanılan Müşteri İlişkileri Yönetimi yazılımı
için tamamlayıcı nitelikte… Müşteri ve satılan ürünler ile ilgili doğal
dil ve anlam bilgileri, müşteri geçmişi, çok kanallı arama ve bağlamsal
çapraz satış/ilave satış olanakları gibi tüm bilgileri oldukça basit bir
şekilde müşteri temsilcisinin masaüstüne getiriyor. EXALEAD OneCall
uygulaması aynı zamanda yöneticiler için takım ve müşteri temsilcisi
faaliyetlerinin tek ekranda görüntülenmesi, gerçek zamanlı operasyon
panoları ve analizler ve toplu KPI ve trend raporları gibi son derece
faydalı bir dizi operasyon aracı da sağlıyor.
3CX Mobil Uygulaması İle Santraliniz Cebinizde
D
ünyada Windows İşletim Sistemi
üzerinde çalışan ilk ve tek IP PBX sistemi olan 3CX, mobil uygulaması ile cep
telefonu kullanıcılarına büyük bir yenilik
sunuyor. iPhone ve Android işletim
sistemine sahip tüm cep telefonlarına
ücretsiz olarak yüklenebilen uygulama
sayesinde, kullanıcılar, cep telefonları ile
şirket hatları üzerinden arama yapabiliyor, santral sisteminin sunduğu tüm
avantajlardan faydalanabiliyorlar.
Bilişim sektörünün öncü ve yenilikçi
firmalarından Empatiq İletişim Teknolojileri tarafından satışı gerçekleştirilen
3CX’in santral yazılımı ile birlikte ücretsiz sunulan mobil uygulaması, kullanım
kolaylığına da sahip. Kullanıcı dostu
arayüzü sayesinde kolayca kurulup
yönetilebiliyor. Mobil uygulamanın ayarları, santral yazılımı tarafından otomatik
olarak yapılabiliyor.
Uygulama, kullanıcıların, cep telefonlarına
tanımladıkları VoIP hat üzerinden, telefon
görüşmesi yapmalarına, sesli mesajlarına,
şirket telefon defteri ve çağrı geçmişine
ulaşmalarına olanak sağlıyor. Kullanıcılar,
şirket içerisinde aynı yazılımı kullanan
diğer kullanıcılar ile anlık mesajlaşma
imkanına da sahip oluyor.
Kullanıcılar, şirket içerisinde kullandıkları
masaüstü telefonları ile cep telefonlarına
yüklenmiş 3CX Softphone uygulamasını
birlikte kullanabiliyorlar. Bu sayede,
masasında olmayan bir kullanıcıya eş
zamanlı olarak mobil uygulamadan da
ulaşılabiliyor.
Atos ve Samsung’dan Stratejik İş Ortaklığı
A
tos, teknoloji dünyasının en büyük markalarından Samsung’la
önemli bir işbirliğine imza attı. Bu işbirliği doğrultusunda iki
firma şirketlere yenilikçi teklifler sunmaya hazırlanıyor. Büyük
ölçekli firmalar ve kamu kuruluşları için hazırlanan bu tekliflerde,
8
ağustos’13
uçtan uca perakende teknolojisi, dijital reklam, araç ağı, son kullanıcı bulut IT, baskı ve mobilite gibi farklı çözümler yer alıyor.
Atos Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Thierry Breton ile Samsung Electronics Tüketici Elektroniği CEO’su ve Bölüm Başkanı
Boo-Keun Yoon’un açıkladığı iş ortaklığı kapsamında, Atos’un
sektör lideri entegrasyon yetenekleriyle Samsung’un yenilikçi
teknolojisi üzerine inşa edilen ortak teklifler kurumsal müşterilere
sunulacak.
Atos Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Thierry Breton, Atos
ile Samsung arasındaki bu stratejik iş ortaklığından duydukları
memnuniyeti dile getiriyor. “Bugün mobilite ve tüketici elektroniğinin IT dünyasında yarattığı radikal değişikliklere hepimiz
şahit oluyoruz. Aynı zamanda müşteri deneyimini geliştirerek, iş
ve satış yapmanın yeni yöntemleriyle tanışıyoruz” diyen Breton,
Samsung’la Atos’un bu yeni ve büyüyen pazarda güçlü yanlarını
birleştirerek müşterilerine en iyi çözümleri tek elden sunabileceklerini ifade etti.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SPAMTITAN %99.97 ORANINDA
SPAMI DURDURUR
0216 422 43 44
[email protected]
temmuz’12
ağustos’13
15
9
www.irene.com.tr
HABER
HABER
Aynes Gıda SAP’yi Tercih Etti
B
IZCON, Türkiye’nin en büyük dördüncü süt ve süt ürünleri
üreticisi Aynes Gıda’nın kurumsal kaynak planlaması projesini
gerçekleştirecek.
SAP’nin GOLD kanal iş ortağı olan BIZCON, Türkiye’nin en büyük
dördüncü süt ve süt ürünleri üreticisi olarak ISO 500 listesinde de
yer alan Aynes Gıda için kurumsal
kaynak planlaması kapsamında
detaylı bir proje gerçekleştirecek.
Mayıs 2013 içerisinde Avrupa Birliği ülkelerine ihracat izni alan Aynes
Gıda, geniş bir coğrafyaya hizmet
vermeye başlayacak. Aynes Gıda,
bu açılımı desteklemek, kaynaklarını en etkin şekilde yönetebilmek
ve verimliliğini artırma hedefi ile
kurumsal kaynak planlaması projesine BIZCON ile Haziran 2013’te
başlamaya karar verdi.
Mali ve maliyet muhasebesi, satın alma ve stok yönetimi, satış ve
dağıtım, üretim planlama, kalite yönetimi, bakım onarım, bordro
performans yönetimi uygulamalarının kullanıma alınacağı projede
SAP ERP çözümleri kullanılacak.
Haziran 2013’de başlanacak projenin
Mart 2014’te tamamlanması hedefleniyor.
Kurumsal kaynak planlaması ürünü
olarak SAP’nin seçilmesinde güçlü
referansları, geniş ürün yelpazesi ve
ülke çapındaki geniş ekosistemi etkin
rol oynarken, kaliteli danışmanlık
kadrosu, gıda sektöründeki tecrübesi
ve müstahsil satın alma süreci için
geliştirdiği “Tarımsal Satın Alma Çözümü”, BIZCON’un Aynes Gıda tarafından tercih edilmesinde etken oldu.
BDDK Kapsamında Penetrasyon Testi
B
imsa ve çözüm ortağı Outpost24’ ün birlikte organize ettiği
“Bankalar için BDDK kapsamında Penetrasyon Testi” adlı
seminer 4 Temmuz Perşembe günü Büyük Kulüp’ te gerçekleşti.
Bankacılık sektörüne yönelik düzenlenen seminere ilgi yoğundu.
Bimsa sunumunda, bankaların her sene yaptırması zorunlu olan
penetrasyon (sızma) testinin amacı ve önemi üzerinde durdu.
Seminerde, Outpost 24 ürünleri ile sızma testini yeni tamamlamış olan Halkbank’ten yetkililer süreç boyunca yaşadıkları
tecrübeleri ve kazanımlarını konuklarla paylaştı. Penetrasyon
testi, firmanın güvenlik sistemine 3.parti olarak giriş yapılmaya
çalışılarak, sistemde olabilecek açıkların başkaları tarafından
fark edilmeden önce tespit edilmesi ve kapatılmasını amaçlıyor. Sadece ağ ve sistemlerde bulunan zayıflıkların tespiti için
değil aynı zamanda bilişim, bilgi güvenliği yatırımlarının verimli
çalışıp çalışmadığı gibi daha pek çok konunun da açıklığa kavuşmasında rol oynuyor. Firmanın sistemine 3. Parti olarak giriş
yapılmaya çalışılarak
Callpex’in İK Müdürü, Muzaffer Seçgin oldu
C
allpex’in yeni İnsan Kaynakları
Müdürü Muzaffer Seçgin oldu.
1983 yılında İzmir’de doğan Muzaffer Seçgin, İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi, Endüstri
Mühendisliği bölümünden mezun
oldu. Seçgin, aynı üniversitede Fen
Bilimleri Enstitüsü, Mühendislik
Yönetimi alanında yüksek lisans
yaptı. İş hayatına 2006 yılında Exter
Deri’de Kalite Temsilcisi olarak
başlayan Seçgin, 2009’da Ekol
Lojistik’de Endüstri Mühendisi-İK
Organizasyonel Gelişim Uzmanı
olarak çalıştı.
2011 yılında Turkcell Teknoloji’de
Performans ve Yetenek Yönetimi
10
ağustos’13
ve C&B görevinde bulunan Seçgin, aynı yıl
Turkcell’de Center of Excellence- Reward
Project Manager pozisyonunda görev aldı.
Burada ödüllendirme ve ücretlendirme
proje yöneticiliği, C&B stratejilerinin ve iki
yılık iş planının oluşturulması, W&S bütçesinin oluşturulması ve yönetimi gibi önemli
iş süreçlerini gerçekleştiren Seçgin, çağrı
merkezi sektörünün dinamik şirketlerinden
Callpex’in İK Müdürü oldu.
İngilizce ve Almanca bilen Seçgin, Bilgi Teknolojilerinde Proje Yönetimi ve Project Server Takım Üyesi Eğitimi, Proje Yönetimi ve
Ms Project, İnsan Kaynakları Yönetimi, Hay
Group Ücretlendirme ve ISO 9000-1400018000 Bilgilendirme Eğitimi alanlarında
sertifika sahibidir.
ağustos’13
11
HABER
HABER
Akıllı İş Uygulamalarıyla Yüksek Verim
C
anon Europe, iOS cihazlar için CaptureOnTouch Mobil Araç Kiti
ve Android cihazlar için CaptureOnTouch Mobil SDK uygulamalarını geliştirdi. Canon bu yeni uygulamalarla ortaklarının kendi
müşterilerinin mobil çalışma alışkanlıklarına daha iyi yanıtlar
üretmelerini sağlamayı hedefledi.
Bu yeni uygulamalar; Canon ortaklarının ve organizasyonların
belge alma işleme süreçlerini daha da hızlandırmak amacıyla
Canon’un imageFORMULA belge tarayıcıları için; toplu tarama gibi
işlevselliklerle uygulamalar geliştirmelerine imkan tanıyor.
Canon’un CaptureOnTouch Mobil uygulaması; çok sayıda belgenin
iOS ve Android cihazlara hemen alınabilmesini ve bunların bulut
tabanlı uygulamalar veya ön tanımlı ofis iş akışlarıyla anında
paylaşılabilmesini sağlayan ücretsiz bir uygulama. Bu uygulamayı
destekleyen araç kitleri, çift taraflı toplu tarama, otomatik eğiklik
düzeltme, otomatik sayfa boyutu tespit etme, boş sayfayı atlama
ve tarama kalitesi ayarı gibi özelliklerle Canon ortaklarının mevcut
uygulamalarını zenginleştirmelerine veya müşteriye özel
uygulamalar oluşturmalarına
imkan tanıyacak. Bu uygulama
sayesinde ortaklar artık müşterilerine, satış teklifleri ve faturaları işleme veya İK taleplerini
onaylama gibi işlerini hızlı
belge alma özelliklerini kullanarak, tek bir basit uygulamayla
topluca işlemden geçirme
kolaylığı sunabilecek.
AMAP Bölgesine Vodafone Türkiye’den Atama
1
Ocak 2009’dan bugüne Vodafone Türkiye İcra
Kurulu Başkanı görevini sürdüren Serpil Timuray, mevcut sorumluluğuna ek olarak, 1 Ekim
2013 itibariyle Vodafone GrubuAfrika, Orta
Doğu ve Asya Pasifik (AMAP) Bölge Direktörü
olarak atandı.
Serpil Timuray, AMAP Bölgesi’ndeki yeni sorumluluğu ile birlikte, Vodafone Türkiye İcra Kurulu
Başkanı görevini de sürdürecek.
Timuray, yeni görevinde, Vodafone Grubu’nun
409 milyon abonesinin %65’inin* bulunduğu, servis gelirlerinin %30’unu* oluşturan ve
dünya genelindeki iki yönetim bölgesinden biri
olarak konumlanan AMAP Bölgesinin yönetiminde Bölge BaşkanıNick Read’e destek olacak.
Bu kapsamda, Timuray, geçen yıldan bu yana
yürüttüğü Vodacom Grubu Yönetim Kurulu
üyeliği görevine ilaveten, AMAP Bölgesinde
ilerde belirlenecek diğer Yönetim Kurullarında da yer alacak.
Gökhan Öğüt Vodafone Türkiye İcra Kurulu
Başkan Vekili olarak atandı
Bu atama ile paralelolarakyönetim yapısı yeniden şekillenecek olan Vodafone
Türkiye’de,halihazırda Bireysel İş Biriminden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı
olarak görev yapan Gökhan Öğüt,Ticari ve
Operasyonel alanlardan sorumlu İcra Kurulu Başkan Vekili olarak atandı. Gökhan Öğüt,
bu genişleyen sorumluluğu ile Vodafone
Türkiye’nin tüm ticari, teknoloji, regülasyon
ve strateji birimlerine liderlik edecek.
Dassault Systèmes’den Özel Çözüm
D
assault Systèmes, biyoteknoloji ve ilaç şirketlerinin operasyon
verimliliğini artırmak ve ilaçların piyasaya sunum sürecini hızlandırmak için yepyeni bir çözümü pazara sundu: “Licensed to Cure for
BioPharma”
Süresi dolmuş patentler, sıkı yasal düzenlemeler ve artan geliştirme maliyetleri
ile karşı karşıya olduğumuz şu dönemde
şirketler büyümeye giden yolun ilaç çeşitliliğini artırmaktan geçtiğinin farkında.
Bir etken maddenin 1.000 kadar ilacın
üretiminde kullanılabilmesi nedeniyle şirketler, yalnızca karmaşık ürün süreçlerini
yönetmek için değil aynı zamanda işbirliğini, yenilikçiliği ve uyumluluğu teşvik
edecekleri bir platforma ihtiyaç duyuyorlar. “Licensed to Cure for BioPharma” işte
12
ağustos’13
bu aranılan platform olmaya aday.
“Licensed to Cure for BioPharma”, karmaşık ürün ve süreç yönetimine
getirdiği yapılandırılmış yaklaşımla şirketlerin ürün çeşitlemelerini yeni
pazarlara daha hızlı ulaştırmalarını sağlıyor.
Ürünle ilişkili tüm süreçlere bütünsel bir bakış
sağlayan bu çözüm, ilaç sektörü yöneticilerinin
değişimleri kurumsal kökenlerinden bağımsız
olarak analiz edebilmelerine ve bilinçli stratejik kararlar almalarına destek oluyor. Zaman ve
paraya yapılacak yatırım öncesinde önerilen
değişikliklerin muhtemel etkilerinin sistematik olarak analiz edilmesi, yönetime değerli
bir öngörü imkanı sunuyor. Sonuç olarak ise,
tedarik zinciri fırsatlarını maksimize ederek,
etkin ve uyumlu uygulamayı zorunlu kılarak
global operasyonel verimliliği artırıyor.
ağustos’13
mart’13
13
07
HABER
HABER
SİYAH BEYAZ
Ali Yavuz Şahin / Genel Yayın Yön. Yrd.
[email protected] twitter.com/AliYavuzSahin
Online Alışveriş 2018’e
kadar %200 Artacak!
Şirketler ve ihracatçılar küresel ekonominin hala sorunlarla
boğuştuğu gerçeğini unutmadan sınır ötesi satış fırsatlarını
yakalayarak gelirlerini kolaylıkla arttırabilirler.
“M
odern Baharat Yolları: Sınır Ötesi Alışverişin
Kültürel Etkisi” başlığını taşıyan ve PayPal
ve Nielsen tarafından gerçekleştirilen
araştırma ilginç sonuçları ortaya çıkardı. Araştırma, bir
ilki gerçekleştirerek, tüketicilerin dünyanın farklı yerlerindeki satıcılardan doğrudan alışveriş yaptığı online
ticaret koridorlarından oluşan yeni baharat yollarının
da haritasını çiziyor. Rapor, şirketler ve ihracatçıların bu
multi milyar dolarlık fırsattan faydalanmasını sağlamak
için sınır ötesi alışveriş yapan müşteriler ve ödeme tercihleri konusunda olağanüstü bilgileri ortaya koymakta.
Analiz edilen 6 pazarda (ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Avustralya, Çin ve Brezilya), 94 milyon tüketicinin
düzenli olarak yurtdışındaki web sitelerinden alışveriş
yapmasıyla, bu yılki toplam sınır ötesi online alışveriş
miktarı 105 milyar dolar olacak. Bu rakam, 2018’e
kadar, sınır ötesi alışveriş yapanların sayısının 130
milyona ulaşmasıyla birlikte yaklaşık %200 artarak, 307
milyar dolar seviyesine ulaşacak. Ankete katılanların en
çok alışveriş yapmayı tercih ettikleri pazar ABD’li online
satıcılar olurken (%45), ABD’yi sırasıyla Birleşik Krallık
(%37), Çin (%26), Hong Kong (%25), Kanada (%18),
Avustralya (%16) ve Almanya (%14) takip ediyor.
Online Ticaretin Lideri Giysi ve Ayakkabı
14
Bu 6 pazarda sınır ötesi alışveriş yapanların en çok ürün
satın aldıkları kategoriler: giysi, ayakkabı ve aksesuarlar
(12,5 milyar $), sağlık ve güzellik ürünleri (7,6 milyar $),
kişisel elektronik ürünleri (6 milyar $), bilgisayar donanımı (6 milyar $), mücevher, değerli taşlar ve saatler (5,8
eylül’13
milyar $) ve ev elektroniği (5,4 milyar $) oldu. Tüketicilerin yurtdışındaki satıcılardan online alışveriş yapmayı
tercih etmesinin en önemli nedenleri ise: “tasarruf
etmek için online alışveriş yapmak” (%80) ve “yerel mağazalarda bulabildiklerinden daha çok çeşit sunulması”
(%79) oldu. Sınır ötesi alışveriş yapanlar, yalnızca online
indirim aramıyor, aynı zamanda yurtdışı sitelerde yüksek kaliteli, otantik ürünler de arıyor. Güvenlik ve güven
alışverişin ana faktörleri; ankete katılan her 10 kişiden
9’u alıcı korumasının kritik olduğunu belirtiyor.
Online İhracatımız Tahmini
200 milyon dolar
Yine veriler ışığında Türkiye’nin şu anda bahsi geçen
105 milyar dolarlık ihracaat pazarından sadece 200
milyon dolarlık bir pay alabildiği tahmin ediliyor. Bu
rakam %1’in bile oldukça altında kalıyor. Geçtiğimiz senelerde, elektronik ticaret ile ihracatın önünde gümrük
uygulamaları, bürokatik bir takım engeller ve orantısız
maliyetler bulunmaktaydı. Bunların bir kısmı çözüldü.
Nitekim 2013’e baktığımızda yurt dışı satışlarda %80
civarında bir büyüme gerçekleşiyor. Ancak, potansiyel
düşünüldüğünde mevcut rakamlar Türkiye için oldukça
yetersiz. Şirketlerin elektronik ticarete yönlendirilmesi,
uluslararası tüketicilerin mutlaka bekledikleri lojistik
ve ödeme güvenliği standartlarının dünya normlarını
yakalaması, özellikle kobilerin bu noktada yetkinliklerinin artırılması sonucu, Türkiye’den yurt dışına olan
e-ticaret satışlarının önümüzdeki 5 sene içinde kolayca
1.5-2 milyar dolar seviyesine gelebilir.
mayıs’13
eylül’13
19
15
HABER
HABER
HABER
Güvenlik Danışmanlığında Deloitte Bir Numara
D
yaptıklarını belirterek sözlerine
şöyle devam etti: “Bu raporun,
müşterilerin Deloitte’un güvenlik
danışmanlığı hizmetlerine diğer
hizmet sağlayıcılarının sunduğu hizmetlerden çok daha fazla
değer verdiğinin somut bir kanıtı
olduğuna inanıyoruz. Giderek
karmaşıklaşan siber saldırılar
standart haline geldi. Bu nedenle
de siber terörizm ve kurumsal casusluk yükselişteyken, çok uluslu
kuruluşlar, siber güvenlik gereksinimlerinin boyutunun ve karmaşıklığının üstesinden gelebilecek
bir danışmana ihtiyaç duyuyorlar.
İşte Deloitte bu anlamda zirvede
yer alıyor.”
ünyanın en büyük profesyonel
hizmet firmalarından biri olan
Deloitte, Gartner’ın ‘Pazar Payı Analizi: Tüm Dünyada Güvenlik Danışmanlığı, 2012’ başlıklı raporunda
güvenlik danışmanlığı alanında elde
edilen gelir baz alındığında tüm
dünyada birinci sırada yer aldığı
belirtildi.
Elde edilen birincilikle ilgili bir
değerlendirmede bulunan Deloitte
Türkiye, Kurumsal Risk Hizmetleri
Lideri Cüneyt Kırlar, Deloitte’un,
toplam global gelire göre en üst
sırada olmasının özellikle dikkate
değer olduğunu belirtti. Kırlar,
müşterilerin paralarını çok dikkatli
harcadıklarını ve kaliteye yatırım
DuPont 2013 yılı 2. Çeyreği Sonuçlarını Açıkladı
D
uPont daha önce ilan edilmiş olan rehberle paralel olarak 2013 yılı
ikinci çeyreğine ait 1,28 ABD doları değerindeki işletmeye ilişkin
hisse başı kar paylarını (EPS)
açıkladı. Geçen yılın ikinci
çeyreğine ait işletme kar
payları hisse başına 1.50
ABD dolarıydı.. 2012 yılının
ikinci çeyreğinde devam eden
faaliyetlerden kaynaklanan
GAAP1 EPS 1.10 ABD dolarına karşı 1.15 ABD dolarıydı.
. Sonuçlar, tarım alanındaki
satışlarda büyük bir artışı,
titanyum dioksit hacminde
bir iyileşmeyi ve Performans
Kimyasalları karlarında da düşüşü göstermektedir.
DuPont Genel Kurul Başkanı ve CEO’su Ellen Kullman sonuçlara
ilişkin şunları söyledi:“Tarım alanındaki satışlar ikinci çeyrekte güçlü
seyretmeye devam etti ve titanyum dioksit hacmi de artış gösterdi.
Tahmin edildiği üzere bu durum
büyük oranda Performans
Kimyasalları gelirlerinde geçen
yılki zirve seviyelere göre düşüş
olmasından kaynaklanmaktadır.
İkinci yarı yılda gerçekleşecek olan
kazançların geçen senenin ikinci
yarısından çok daha iyi olacağını
tahmin ediyoruz. Titanyum dioksit
piyasasında söz konusu olan ciddi
düşüşün ve Avrupa ve Asya’nın
belli kesimlerindeki soğuk
ekonomik rüzgarların üstesinden
gelerek, 2013 tüm yıl kazancının, 2012 yılı sonuçlarının biraz daha
üstünde olmasını bekliyoruz.”
Turkcell NGMN Üyesi Oldu
Y
eni Nesil Mobil Şebekeler
Birliği’nin (NGMN Alliance) 14
Ağustos tarihli açıklamasına göre,
aralarında Turkcell’in de yer aldığı
7 partner daha NGMN üyesi oldu.
Türkiye’den yalnızca Turkcell’in
kabul edildiği NGMN Birliği’nde,
22 global mobil şebeke operatörü
33 büyük çaplı telekomünikasyon hizmetleri sağlayıcısı ve 12
uluslararası araştırma enstitüsü
yer alıyor.
NGMN üyeliğine ilişkin bir açıklama yapan Turkcell Şebeke Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Bülent Elönü, NGMN
Birliği’ni “yeni nesil teknolojile16
eylül’13
rin merkez üssü” olarak niteledi.
Elönü, mobil genişbant teknolojilerinin geleceğine NGMN’in yön
vereceğini belirterek; “Geçtiğimiz
günlerde LTE ve LTE-Advanced
teknolojilerinde geldiğimiz noktayı
kamuoyuyla paylaşmış ve 900
Mbps’e varan hızlarla Türkiye’nin
mobil internet hız rekorunu
kırmıştık. Geleceğin teknolojilerine
bugünden hazırlanırken, dünya
çapında teknolojik standartların
belirlenmesinde söz sahibi olacağımız organizasyonlara üye olmayı
önemsiyor ve bu organizasyonda
Turkcell olarak yer almaktan Türkiye adına gurur duyuyoruz.
E-imza, 10 yılda 2016 Ağacı Kurtardı
T
ürkiye’nin ilk ve lider elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
E-GÜVEN, bu yıl sektörde 10. yılını
kutluyor. Geride kalan 10 yılda birçok
yenilikçi hizmet ile şirketlere yeni
kazanımlar sunan E-GÜVEN, özellikle zaman tasarrufu ve güvenlik
anlamında önemli projelerin altına
imzasını attı. Bugün Türkiye’nin önde
gelen birçok kamu kuruluşu, özel
sektörde faaliyet gösteren şirketler ve fikir ve sanat eseri sahipleri
E-GÜVEN’in sunduğu hizmetleri
kullanmaya devam ediyor.
E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun,
e-imza’nın zaman ve maliyet gibi
avantajlarının yanında çevreye sağladığı katkıların da göz ardı edilmeme-
Elkotek Büyümeye Devam Ediyor
B
ilişim sektörünün önde gelen katma değerli distribütörlerinden
Elkotek, her geçen gün iş ortaklarına bir yenisini ekleyerek ürün ve
çözümlerini daha geniş kitlelere ulaştırıyor.
2012 yılında, Türkiye’nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerinin belirlendiği Deloitte Fast50 Turkey programında birinci sırada yer alan Elkotek, son 5 yıl içerisinde toplam satış cirosunda kaydettiği %13.880’lik
büyüme oranı ile EMEA bölgesinin en hızlı büyüyen ilk beş şirketinden
biri olmuştu.
2013 yılında da büyüme oranlarını sürdüreceklerini belirten Elkotek
Satış Direktörü Abdullah Safi, kanal yapılarını güçlendirmek adına
önemli iş ortaklıklarına imza attıklarını belirtti. Safi, sözlerine şöyle
devam etti: “Elkotek, Siemens Enterprise Communications’ın en üst
seviyedeki iş ortaklığı olan Premier Distribütör statüsünde Türkiye’deki
faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Yealink IP Telefonlarının Türkiye’deki tek distribütörü olan firmamız, RAD Data Communications,
Actelis Networks ve Dialogic ürünlerinin de Türkiye distribütörlüğünü
yürütüyor. Önümüzdeki dönemlerde de kanal yapımızı güçlendirmek
si gerektiğini dile getirdi ve sözlerini
şöyle sürdürdü;
‘’İçinde bulunduğumuz bilgi çağında
artık zamanı doğru kullanmak
çok önemli. Bu sebeple önceden
fiziksel ortamda gerçekleştirdiğimiz
işlemlerin çoğunu artık elektronik
ortamda gerçekleştirmek istiyoruz.
E-imza bu konuda hem kamu hem
de özel şirketler açısından çok
önemli faydalar sağlıyor. ilk etapta
zaman ve maliyet konuları ön plana
çıksa da kağıt ve tonerlerden yapılan
tasarruflar, çevreye de büyük katkılar sağlıyor. Bu sebeple e-imza her
açıdan pozitif geri dönüşler sağlayan
bir uygulama olarak yaygınlaşmayı
sürdürüyor.”
için, iş ortaklarımıza sunduğumuz, eğitim, finans, lojistik ve pazarlama
hizmetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Huawei 2013 İlk Yarı Sonuçlarını Açıkladı
H
uawei, 2013 yılının ilk yarısına dair
denetlenmemiş finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Yılın ilk 6
ayında 113,8 milyar Yuan (18.54 milyar
dolar) gelir elde eden Huawei, gelirlerinde 2012’ye göre yüzde 10.8’lik artış kaydetti. Huawei, sağlam büyüme eğilimi ve
diğer olumlu ticari göstergeler ışığında
2013 yılında yüzde 7-8 oranında net kar
marjı elde etmeyi planlıyor.
Huawei’nin Finanstan Sorumlu Yöneticisi Cathy Meng, 2013 yılındaki başarılarının Telekom operatörlerine sunduğu
çözümler ve kurumsal alandaki faaliyetlerin genişlemesi, tüketici ürünleri
tarafındaki hızlı büyüme ve operasyonel
etkinliğe yönelik uygulanan sürekli bü-
yümeden kaynaklandığını söyledi. Açıklanan gelir ve kar rakamlarının beklentileriyle paralel olduğunu söyleyen Meng,
“Bu göstergelerle birlikte, Huawei’nin
2013’ün ikinci yarısında da yüksek bir
performansa imza atacağını ve gelirimizi
yüzde 10 artırma hedefimizi yakalayacağımızı düşünüyoruz.” dedi.
Toplam bilgi akışı çözümleri stratejisine
odaklanmaya, önemli büyüme alanlarına yatırım yapmaya, operasyonel ve
yönetimsel süreçlerimizi iyileştirerek
verimliliği artırmaya devam edeceğini
belirten Meng, “Huawei olarak müşterilerimize daha yenilikçi ürün ve hizmetler sunarak, onlar için daha fazla değer
yaratmak önceliğimizdir” dedi.
mayıs’13
eylül’13
21
17
Ali Yavuz ŞAHİN
RÖPORTAJ
[email protected]
RÖPORTAJ
Denklemi Doğru Kurmak ve
Kusursuz İşletmek Çok Önemli
Etkinlik yönetimindeki zorlu sürecin detaylarını Modernist
Genel Müdürü İlker Sungurlar’a sorduk
ker Bey öncelikle biraz
sektöre girişiniz ve
Modernist’e kadar geçen
süreden bahsedebilir misiniz?
İ
Küçük yaşlardan beri turizm bana ilgi
çekici gelirdi. 1996 senesinde geleceğimi
turizm üzerine kurmaya karar verdim ve
sektör içerisinde gelişmekte olan alanları
inceledim. O dönemde etkinlik yönetimi
diye bir kavram henüz oluşmamıştı. Turizm
firmaları içerisinde küçük departmanlar
halinde kongre ve seminer yönetimi
yapılmaktaydı. Ben de sektörün geleceğine
inanarak bu alanda çalışmaya başladım.
2009 senesinde gerekli bilgi birikimi ve
donanıma sahip olduğumu düşünerek
Modernist’i kurmaya karar verdim.
Etkinlik yönetimi konusunda
piyasada birçok firma bulunuyor.
Kurumlar Modernist’i neden
seçmeli. Kısaca Modernist’i
rakiplerinden farklı kılan nedir?
Bize Modernist’in kuruluş
hikâyesinden ve bugünlere nasıl
geldiğinden bahsedebilir misiniz?
Modernist’i fiilen hayata geçirmeden önde,
birkaç ay süren ve bizim yol haritamızı
oluşturmada en önemli kaynağımız olan
detaylı bir sektör analizi hazırladık. Bu
analiz ile etkinlik yönetiminin yakın , orta
ve uzun dönemi, öne çıkacak sektörler
ve rakip analizlerini masanın üzerine
koyduk. Bu veriler ışığında iş fırsatlarını
tespit ettik ve hızlıca çalışmaya başladık.
Geride bıraktığımız yaklaşık 5 senede de
tüm hedeflerimizi zamanından önce realize
etmeyi başardık. Yani zaman planımızın
önündeyiz diyebilirim.
Modernist ‘in yapısı hakkında
biraz bilgi verir misiniz?
Modernist 4 ana departmandan oluşuyor.
İlki bizim ana faaliyet alanımız olan etkinlik
yönetimi. Bu bölüm yurtiçi ve yurtdışında
gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin tamamını
dizayn ediyor ve yönetiyor. Hizmet
verdiğimiz firmaların etkinlik iletişimi
hedeflerine kusursuz ve en kısa yoldan
ulaşmalarını sağlıyor.
İkinci bölümümüz creative solutions.
Bu departmanımız etkinliklerde
kullandığımız tüm dekor malzemeleri
18
eylül’13
yapmak isteyen firmalara hizmet veriyor.
Yurtdışı temsilciliklerimiz ile Türkiye’de
etkinlik yapmak isteyen firmalara ulaşıyor
ve onları önce Türkiye destinasyonuna
ikna ediyoruz. Ardından da onlar için en
doğru etkinliği dizayn ediyoruz.
Son bölümümüz ise bilgi yönetimi. Bu
bölümü öncelikle etkinliklerimizin davetli
listelerini oluşturabilmek, lcv aramalarını
yapabilmek ve listelerimizi güncel
tutabilmek için kurduk. Fakat sonra süreç
içerisinde gelişerek kampanya yönetimi,
database management, demand generation
faaliyetleri için daha fazla kullanmaya
başladık. Bilgi yönetimi bölümünde
firmaların müşteri, davetli, katılımcı gibi
listelerini güncel halde tutup daha sonra bu
listeleri B2B marketing iletişimi için farklı
metodlar ile birleştirerek kullanabiliyoruz.
İlker
Sungurlar
ile branding ve basılı malzemeleri 2D ve
3D olarak tasarlıyor. Ayrıca prodüksiyon
ve dijital tasarımlar da bu departmanda
hazırlanıyor. Etkinliklerimiz için tasarım
yapmanın yanı sıra yalnızca ajans hizmeti
sunduğumuz iş ortaklarımız da var. Bu
firmalara kurumsal kimlik çalışmaları,
ürün/firma logo tasarımları, gazete-dergi
reklamları, sunum desteği, broşür ve basılı
malzeme tasarımı gibi konularda da destek
verebiliyoruz.
Üçüncü bölümümüz destination
management. Bu departmanımız
yurtdışından gelip Türkiye’de etkinlik
Modernist’in tercih edilmesindeki temel
sebep; kurum ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak doğru dizayn edilmiş
bir şirket olması. Biz etkinlik ile ilgili
ihtiyaçları doğru tespit edip, verilmek
istenilen mesajları etkinlik içerisine iyi
entegre eden ve sonuçlarını da analiz
edebilen bir şirketiz. Ayrıca Modernist
hizmet verdiği firmaların kurumsal
değerlerini benimseyen, marka değerlerine
katkı sağlamak için çalışan, etkinlik öncesi
fayda/maliyet analizleri ile bütçelerini
doğru yöneten güvenilir bir iş ortağıdır.
Tabii Modernist ekibinin 17 yıllık
bilgi birikimi, 2000 ‘e yakın ulusal
ve uluslararası katılımlı etkinlik
gerçekleştirmiş olması ve yaklaşık 300.000
kişiye hizmet vermiş olması da en önemli
değerlerimiz arasında.
Bir etkinlikte en çok nelere dikkat
ediyorsunuz?
Etkinlik doğru dizayn edildiğinde en etkin
iletişim araçlarından biri. Önce amacının
doğru belirlenmesi gerekiyor. Bu amaç
doğrultusunda en efektif kurgunun
hazırlanması ve bu kurgu içine doğru
teknoloji, tasarım ve içeriğin entegre
edilmesi gerekli. Ardından da etkinlik
hedefine ulaşmada ne derece başarı
sağlandığının raporlanması gerekiyor ki
bir sonraki etkinlik için elimizde doğru
veriler olsun. Bu denklemi doğru kurmak
ve kusursuz işletmek çok önemli.
Genelde hangi sektörlere hizmet
veriyorsunuz?
Modernist’i kurmadan önce yaptığımız
analizlerde bilişim ve teknoloji
etkinliklerinin orta vadede daha da
artacağını gördük. İlk olarak bu sektöre
ağırlık verdik. 3 senedir IBM’e etkinlik
yönetimi hizmeti veriyoruz. Bu işbirliğinin
uzun süre devam edeceğini düşünüyorum.
IBM kurumsallaşma ve globalleşme
vizyonumuzda bize çok büyük katkı
sağlıyor. Biz de IBM etkinliklerine değer
katmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Ayrıca sektörde İndex, Avnet, Ereteam,
Mbis, Netex, Despec, Juniper gibi firmalara
etkinlik yönetimi ve kreatif ajans hizmeti
veriyoruz. Bunun yanısıra Petrol Ofisi,
Lukoil, Loreal, Soyak Holding, Eczacıbaşı,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Kuveyt
Türk, Lexmark, Homend, Eaton, gibi farklı
sektörlerdeki firmalara hizmet verdik ve
vermeye devam ediyoruz.
Etkinlik konusunda Türkiye’yi
Dünya’ya göre nerede
görüyorsunuz?
Geçtiğimiz 10 senede Türkiye’de
gerçekleştirilen uluslararası etkinliklere
baktığımızda ne kadar yol kat ettiğimizi
çok net görebiliriz. Artık Türkiye
uluslararası etkinlikler için tercih edilen
bir destinasyon haline geldi. Bunda
hizmet kalitemizin yüksek olması,
tesislerimizin kapasite ve kalitesinin
artması, teknolojiyi etkinliklere entegre
etme başarımız ve tabii Türkiye’nin
konumu ve gelişiminin rolü büyük. Bunun
artarak devam edeceğini düşünüyorum.
Biz de uluslararası alanda ses getirecek
etkinliklerin Türkiye’ye kazandırılması için
uluslararası kuruluşlar ve ilgili bakanlıklar
ile projeler hazırlıyoruz. Yakında birçok
önemli etkinliği Türkiye’ye getireceğimizi
düşünüyorum.
Gelecekte sektörünüzün nasıl
şekilleneceğini düşünüyorsunuz?
Kullanacağınız yeni teknolojiler
veya yeni trendler neler olacak?
Aslında yakın gelecek için çalışmalara
başladık. Artık etkinliğin etkisini arttırıcı
teknolojiler, özel dekorlar ve şovlar ile
birlikte etkinliğe katılanların yaklaşımları,
ilgi ve eğilimleri bizi daha fazla ilgilendirir
hale geldi. Etkinliğin hedefine ulaşabilmesi,
istenilen mesajların verilebildiğinden
emin olunabilmesi, iş fırsatları
yaratılabilmesi ve etkinlik ile başlayan
iletişimin sürdürülebilir hale gelebilmesi
için katılımcıların etkinlik içerisinde
izini sürmek büyük önem taşıyor. Bunu
yapabilmek için daha yüksek teknoloji
kullanıyor ve verileri daha iyi analiz ediyor
olmamız gerekli. Bu sebeple katılımcıların
etkinlik içerisinde iz bırakabilecekleri
yeni platformalar oluşturuyoruz. Bu izleri
kullanılabilir bilgiye çevirmek ve hizmet
verdiğimiz firmaya teslim edebilmek
bence yakın dönemin trendi olacaktır.
Etkinliklerde kullandığımız görsel ve işitsel
teknolojiler gelişirken veri toplama ile ilgili
teknolojinin de ilerleyerek daha da önem
kazanacağına inanıyorum.
Tüm bunların yanı sıra arttırılmış sanal
gerçeklik, video mapping, 3D teknolojileri
ve mobil uygulamalar
etkinliklerin içine
daha da girecek ve bu
ürünlerin teknolojisi
daha da gelişecektir.
eylül’13
19
Ali Yavuz ŞAHİN
Reel’in Bilet Kioskları İnnova’dan
İ
nnova’nın ‘self servis cihaz’
pazarındaki lider markası Kiosk
İnnova, yurt dışına teknoloji ihraç
etmeye devam ediyor. Kiosk İnnova
markası ile başta Ortadoğu olmak
üzere, uluslararası alanda birçok
şirketin self servis cihazlarını
sağlayan İnnova, son olarak dünyanın en büyük sinema zinciri Reel
Sinemaları için özel kiosklar üretti.
Reel Sinemaları’nın Dubai’nin en
büyük alışveriş merkezi olan Dubai
Mall’daki salonlarında izleyiciler
artık biletlerini Kiosk İnnova’nın
kioskları üzerinden alacaklar.
Reel sinemalarında kullanılan,
tasarım, üretim ve donanımı Kiosk
İnnova tarafından geliştirilen
bilet kioskları sinemanın kurumsal
kimliğine uygun renklerde tasarlandı ve giydirildi. Kiosk İnnova
markası ile uluslararası alanda ses
getiren projelere imza atmaya devam
ettiklerine dikkat çeken İnnova Kiosk
ve Otomasyon Çözümleri Direktörü
Ahmet Kebabçıoğlu, “Hayata geçirdiğimiz başarılı projeler sayesinde
Kiosk İnnova markamızın uluslararası alanda bilinirliği gün geçtikçe
daha da artıyor. Dünyanın en büyük
sinema zincirlerinden birisi olan Reel
Sinemaları’nın, uluslararası biletleme yazılımıyla entegre çalışabilen
kiosklarımızı tercih etmiş olması,
pazardaki bilinirliğimizin en önemli
göstergesi.
Abonelikler Kart Limitlerini Doldurmayacak!
İ
yzi Payments’ın yenilikçi ödeme sistemleri yönetim platformu iyzico,
sisteme eklediği yeni özellik ile Türkiye pazarında fark yaratmaya
devam ediyor. PCI-DSS güvenlik standardı sunan iyzico sistemine yeni
eklenen bu özellik, hem e-ticaret sitelerine kolaylıklar sağlarken, hem
de kullanıcıların alışverişlerinde daha fazla seçeneğe sahip olmasını
sağlıyor.
iyzico sistemine eklenen ve son dönemde online içeriklerin gelişmesiyle
birlikte büyük önem kazanan ‘’Subscription’’ yöntemini tüm e-ticaret
sitelerinin hizmetine sunacak olan Abonelik Sistemi özelliği, şirketlerin
sundukları ürün veya hizmet karşılığında aylık ücret alabilmelerini
sağlıyor. Şirketler, haftalık – aylık ya da 3 aylık gibi kendi istedikleri periyodlarla ödeme tahsil edebilirken, ödemeleri ayın diledikleri gününe
planlayabiliyorlar. Bu özellik müşteriler açısından da oldukça avantajlı.
Zira taksitli ödeme yönteminde müşterinin kredi kartında ödemenin
toplamı kadar limite blokaj koyulurken, iyzico Abonelik Sistemi’nde
karta blokaj koyulmuyor ve sadece aylık ödenmesi gereken tutar tahsil
ediliyor. Bu sayede iyzico sisteminin kullanıldığı platformlarda gazete
ve dergi abonelikleri, dernek aidatları, spor salonu ve kurs ücretleri
gibi belirli dönemleri kapsayan ödemelerde müşterilerin kredi kartı
limitleri bir anda dolmayacak.
S
osyal ağ sitelerinde gerçekleşen kötü amaçlı faaliyetlerin sayısı
her geçen gün artıyor. Siber suçlular, her gün kullanıcılara virüs
bulaştıracak yeni yollar keşfetmeye devam ediyor.
Güvenli içerik yönetim çözümleri alanındaki lider şirket Kaspersky
Lab’in verilerine göre,
ağustos’13
En Önemlisi
Özelleştirilmiş Hizmetler
Türkiye’de Çağrı Merkezi sektörü henüz düşük doygunluk seviyesinde ve yavaş
yavaş büyüme trendini arttırıyor. Bizde bu konudaki sorularımızı CALLPEX
Genel Müdürü Metin Tarakçı’ya yönelttik
Ç
ağrı Merkezi hizmetleri
konusunda Türkiye’de
lider bir konumda
yer alıyorsunuz. Bunu nasıl
başardınız? Callpex’in rakiplerine
göre farkı ne?
Callpex, pazar büyüklüğü olarak sektörde
4. en büyük dış kaynak çağrı merkezi konumunda. Müşteri ihtiyaçlarına özeleştirilmiş
hizmetler sunmamız, bizi rakiplerimizden ayırıyor. Rent a Seat, Yol Yardımı gibi
farklı ve butik hizmetlerimiz, güçlü insan
kaynağımız ve teknolojiye yaptığımız yatırımlar, başarılı olmamızı sağlayan faktörler
arasında yer alıyor. Çağrı Merkezi sektörü,
gençler için iyi bir kariyer imkânı sunuyor. Agent’lar ile birlikte özelikle takım
liderlerini motive ediyoruz ve onları özel
eğitime tabi tutuyoruz. Bu faktör, başarılı
bir takımın oluşmasını ve sirkülasyonun
azalmasını sağlıyor. Bu konuda iddialıyız.
Ayrıca İK yatırımı, üzerinde önemle durduğumuz bir konu.
Türkiye’yi Çağrı Merkezi
konusunda dünyada nerede
görüyorsunuz. Eğer kat edecek
yolumuz varsa, bu konuda
yapılması gerekenler neler?
Kaspersky Lab ile LinkedIn Hesabınız Güvende!
20
RÖPORTAJ
[email protected]
2012’de etkilenen bilgisayarların yüzde 80’i, web üzerinde gezinirken saldırıya uğramış durumda. Üstelik 2012’de kimlik avcılarının
öncelikli hedeflerinin de popüler sosyal ağlar olması (%24.5) da,
bu konuda önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Büyüyen bu
trend karşısında Kaspersky Lab, özellikle popüler sosyal ağlarla
yaptığı işbirliklerine paralel olarak çevrimiçi güvenliği artırmak
üzere çalışmalarını hızlandırıyor.
Bu amaçla LinkedIn’le de işbirliği yapan Kaspersky Lab, kullanıcıların çevrimiçi gezinirken kendilerini korumaları için kolay ulaşılabilir ve güvenli bir yöntem sağlayan güvenlik koruması yazılımı
“LinkedIn Safety Center” üzerinden ücretsiz olarak sunuyor. LinkedIn Safety Center, LinkedIn’in sayısı 225 milyonu aşan üyelerinin
internet üzerinde kimliklerini ve verilerini korumalarına yardımcı
olmak üzere tasarlandı. Kaspersky Lab ayrıca, bu girişime destek
olmak amacıyla bu uygulamanın bir parçası olarak, Kaspersky Internet Security 2013 ve Mac için Kaspersky Security’nin 90 günlük
deneme sürümünü ücretsiz olarak sunuyor.
Pazarın inanılmaz bir potansiyeli var.
Avrupa’da 150 kişiye bir agent düşerken,
Türkiye’de 1.500 kişiye bir agent düşüyor.
Bu oranları baz aldığımızda, pazarın 10 kat
daha büyüyebileceğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte çağrı merkezlerimiz teknoloji
ve altyapı olarak belli bir seviyeye ulaştı.
Bugün küresel ölçekte hizmet vermemizin önündeki en büyük engellerden biri,
anadil seviyesinde yabancı dil bilen insan
kaynağımızın çok sınırlı olması. Diğer bir
engel ise verilen hizmete karşılık kesilen
faturalarda uygulanan vergilerin müşteriye
cazip fiyatlar sunmayı zorlaştırması. Devlet
desteği ile vergi indirimleri sağlanıp, anadil
seviyesinde yabancı dil konuşan insan
kaynağının açılacak kurslarla artırılmasının
ardından küresel pazarda daha aktif rol
alabileceğimizi düşünüyorum.
Metin Tarakçı
CALLPEX Genel Müdürü
2012 yılı araştırma sonuçlarına göre, ülkemizdeki çağrı merkezi pazarı, 2,4 milyar
TL’ye ulaştı. 2012 yılında yaklaşık 67 bin
kişi istihdam edilen sektörde, 2013 yılında
ise bu rakamın 80 bini aşacağı öngörülüyor.
Önümüzdeki beş yıl içinde ise sektörün
toplam 100 bin kişiye iş olanağı sağlayacağı
tahmin ediliyor. 2023 hedefimizle uyumlu
adımların atılması durumunda, çağrı
merkezi sektöründeki çalışan sayısının 350
bine ulaşılması hedefinin yakalanabileceğini söyleyebilirim.
Çağrı Merkezleri coğrafi konum
açısından firmadan bağımsız
olarak konumlandırılabiliyor. Bu
durumun sizin açınızdan önemi
nedir?
Lokasyon bağımsız çalışılması maliyet
avantajı sunuyor. Bingöl’de 350, Yozgat’ta
450 kapasiteli iki çağrı merkezimiz mevcut.
Bu iki lokasyondaki çalışanlarımız diğer
illere göre, özelikle satış ekipleri, çok daha
hırslı. Bu da bize ve müşterilere pozitif
yönde katkı sağlıyor. Ayrıca çalışanlarımıza
evden çalışma imkânı da sunuyoruz. Böylece maliyetler minimize ediliyor. Bu etken
de hizmet verdiğimiz kurumlara olumlu
yönde yansıyor.
Devletimizin Çağrı Merkezi sektörü
konusundaki tutumunu nasıl
buluyorsunuz?
Çağrı merkezleri ülke çapında 40’tan fazla
ilde 70 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor.
Bu sayının beş yıl içinde 100 bin kişiye ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla çağrı merkezi
sektörü, istihdam açısından kritik önem
sahip. Devletimiz, İK ve istihdam politikaları kapsamında çağrı merkezi sektörüne ayrı
bir önem veriyor. Anadolu’da olabildiğince
çok çağrı merkezi açılmasına önayak oluyor.
Çağrı merkezlerimiz “bacasız fabrikalarımız” konumunda ve hükümet de bunun
farkında. Bu farkındalığın göstergesini
14 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile çağrı
merkezleri sektörüne sağlanan teşviğin
2018’e kadar uzatılmasında gözlemledik.
Başkanı olduğum ÇMD (Çağrı Merkezi
Derneği) olarak çalışmalarımız meyvesini
verdi; teşvik yasasının kapsamı değiştirildi
ve uzatıldı. Şimdi teşviklerden faydalanıyoruz. Tüm bu süreçte özelikle Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Binali
Yıldırım ve BTK Başkanı Tayfun Acarer
yanımızda yer aldılar. Bizi dinlediler, yasal
düzenlemeler ve talepler, imkânlar doğrultusunda değiştirildi. İlaveten bu gelişmeyi
sadece teşvik süresinin uzatılması şeklinde
değerlendirmemek gerekiyor; çünkü teşvik
kapsamına giren illerin sayısı da arttı. Yeni
teşvik uygulamasında istihdam edilen kişi
üzerinden faydalanılacak ve işverenler,
çalışan başına aylık 60 TL dolayında avantaj
elde edecekler. Bu uygulamanın çağrı merkezlerindeki istihdam oranını kayda değer
şekilde artıracağını düşünüyorum
eylül’13
21
advertorial
HABER
HABER
HABER
HABER
Sıfır Karbon Metre Akıllı Telefonlarda
Ç
evre, enerji ve sürdürülebilirlik konularında danışmanlık
hizmeti vermek üzere kurulmuş bir TSKB iştiraki olan Escarus,
bireylerin, kullandıkları enerji kullanımı ve mobil/sabit faaliyetler
sonucu neden oldukları toplam sera gazı emisyonunu hesaplamasını amaçlayan SıfırKarbon Metre’yi, Apple iOS uygulaması
olarak, Apple sanal mağazalarında, android uygulaması olarak
ise Play Store’larda kullanıcıya sundu.
Elektrik, ısınma, ulaşım ve kâğıt tüketiminden kaynaklanan
karbon miktarının ayrı ayrı ölçülmesine olanak veren uygulama, kullanıcılarına her ana başlık altında farklı alternatiflerle
giriş yapma fırsatı veriyor.
SıfırKarbon Metre, tüketilen elektrik, kâğıt, yiyecek-içecek
miktarı, ısınma türü, seyahat aracı ve ulaşım mesafesi gibi
ulaşılması kolay verilerin kullanıcı tarafından sisteme girişinin yapılmasının ardından, karbon ayak izi hesaplamasını
gerçekleştiriyor.
SıfırKarbon Metre uygulaması, Escarus karbon hizmetleri
bünyesinde geliştirilen bir sertifikasyon sistemi olan ve ku-
rum, ürün ve hizmetler için karbon ayak izi ölçümlerinin hesaplanması amacı ile hizmete sunulan, SıfırKarbon Prensipleri’nden yola
çıkarak geliştirildi.
Koçsistem E-fatura Özel Entegratörü Oldu!
K
pazarına farklı bir yaklaşım getiren
KoçSistem, Entegrasyon Yöntemi’yle
yaptığı e-fatura projelerinde edindiği
tecrübeler neticesinde geliştirdiği
Web tabanlı yazılımını, bulut mimarisi
modeli ile diğer tüm müşterilerine de
paylaşımlı olarak sunacak. Bu çözümle
şirketler, kendi e-faturalarını, gelen
istek ve taleplere uygun şekilde özelleştirme imkanına da sahip olacaklar.
KoçSistem’in bulut mimarisi çözümü,
minimum yatırım maliyetiyle ile müşterilerine “Özel Entegrasyon” yöntemini kullanma olanağı da sunuyor.
KoçSistem ayrıca, kendisine özel çözüm
isteyen müşterilerine de “Entegrasyon”
yöntemiyle hizmet vermeyi sürdürecek.
oçSistem, yaklaşık 70 yıllık deneyimi ve sahip olduğu teknolojik kabiliyetler ile gerekli tüm koşulları sağladı
ve Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan (GİB),
e-fatura alanında “Özel Entegratörlük”
iznini aldı.
421 numaralı tebliğ ile birlikte
Türkiye’nin en büyük şirketlerine,
bir süredir e-fatura çözümü sunan
KoçSistem, GİB tarafından verilen özel
entegratörlük onayı ile kapsam içinde
yer alan şirketlere, yatırım maliyetini
minimuma indirecek ve e-fatura konusundaki yasal yükümlülüklerini yerine
getirmelerini sağlayacak çözümler
sunacak.
Bulut mimarisi modeli ile e-fatura
Bizhub C754e ile Ofiste Hayat Çok Hızlı
Y
22
eylül’13
azıcı, fotokopi, tarayıcı, faks, hard disk ve güvenli kullanım
fonksiyonlarına sahip bizhub C754e, ofiste az yer kaplıyor çok
iş yapıyor. EKO metre özelliği ile enerjiyi ekonomik tüketen cihaz,
dinamik eko zamanlayıcısıyla çalışma saatlerini analiz ediyor ve
uyku modunun zamanlamasını otomatik olarak yapıyor. bizhub
C754e’de çevre dostu Simitri HD- polimerize toner kullanılıyor.
ISO-15408 EAL3 sertifikasına sahip cihazın sabit diskindeki veriler
güvenlik sistemiyle korunuyor. Akıllı cihazın kullanıcı adı+şifre,
kimlik kartı ve parmak dokusu tarayıcı ile güvenli kullanım özelliği
bulunuyor.
bizhub C754e’nin yazıcı fonksiyonunda, PostScript3, PCL6, PCL
5e/c ve XPS desteğine sahip Emperon baskı denetleyicisi, akıllı
iş sıralaması, farklı kağıt çekmelerinden tekli sayfa yazdırma, 3
yaprağa kadar katlama seçeneği sunan gelişmiş mektup katlama ve
sürücüsüz PDF, XPS, DOCX, XLSX, PPTX, TIFF, PS ve PCL yazdırma
özellikleri var. 1800 x 600 ve 1200X1200 dpi’ye eşdeğer baskı
çözünürlüğü ile kaliteli sonuç veriyor.
Changing the Face 2013 Yarışması Başlıyor
D
uPont; PKO Bank Polski, Polony
Altı Ay İçinde Yüzde 160 Büyüme Kaydetti
A
ltı ay içinde yüzde 116 büyüme kaydeden Freelancer.com, Türkiye’deki meslek ve şirketlerin yaratılm
M-Ticaret İlerliyor mu?
M
-ticaret şu an nerede ve ne
eylül’13
23
HABER
Turkcell Teknoloji Sektör Birincisi Oldu
T
ürk Patent Enstitüsü’nün 2012
yılı patent başvuruları değerlendirme ve şirket sıralama sonuçlarına göre Turkcell Teknoloji,
82 başvuru ile sektöründe birinci,
Türkiye genelinde tüm sektörlerde
üçüncü olurken, Teknoloji Serbest
Bölgesi’nin de içinde yer aldığı
Kocaeli ilinde yine ilk sırada yer
aldı. Turkcell Teknoloji, 2011 yılında da sektörün patent şampiyonu
olmuştu.
Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı İlker Kuruöz, konuyla
ilgili açıklamasında şunları söyledi:
“Türkiye’nin teknolojiye en çok
yatırım yapan şirketi Turkcell’in
Ar-Ge ve inovasyon üssü Turkcell
Teknoloji, kuruluşundan itibaren gözünü teknolojide sürekli
öncülük hedefinden bir an olsun
ayırmadı. Turkcell olarak biz,
Türkiye’nin adını teknoloji dünyasının küresel aktörleri arasına
yazdırmak için ilk günden bu yana
çok çalıştık. Patent başvurularımız, bu çalışmaların en somut
kanıtı. Dünyada Ar-Ge ve teknoloji
şirketleri sıralamasında bakılan
önemli parametrelerden birisi
patent sayısı. Ar-Ge, inovasyon,
teknoloji üretimi kadar, bunların
sonucunda ortaya çıkan değerin
fikrî haklarının korunması da
önemli.
“e-fatura” Uygulamasına Özel Çözümler
N
avigator, finans ve bankacılık sektörüne yüksek güvenilirlikte
yazılım çözümleri sunan İnfina
ile e-fatura ve e-defter uygulamaları
konusunda işbirliği yaptı. İnfina’nın
geliştirdiği FES (Fatura Entegrasyon
Sistemi) Navigator tarafından SAP ile
entegre hale getirildi. Zorunlu olan
“e-fatura” uygulamasına geçiş iki şekilde
yapılabiliyor. Şirketler; GİB (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından hazırlanan
sisteme (web portalına) faturalarını
manuel olarak girebiliyor veya özellikle
fatura sayısı çok olan firmalar GİB’in
sistemine entegre olan bir çözümü
tercih edebiliyor. Bu noktada GİB ile veri
entegrasyonunu sağlayan FES çözümü
şirketler icin önemli bir ihtiyaca cevap
veriyor. Şirketler hem zamandan hem de faturalama giderlerinden
tasarruf sağlıyorlar.
Firma hem gelen hem giden faturalarının
girişini ve takibini yapabiliyor. Giden faturalar
SAP sistemine girildiğinde FES’e aktarılıyor.
FES faturayı mali mühürle imzalayıp arşivledikten
sonra GİB’in sistemine gönderiyor. Gelen
faturaları ise FES, GİB’in sisteminden aldıktan
sonra fatura sahibinin kabul etme veya reddetme işlemini gerçekleştiriyor.
Şirketlerin “e-fatura” sistemine geçiş başvurularını 1 Eylül 2013 tarihine kadar yapmaları
gerekiyor. Entegrasyonun tamamlanması için
ise 31 Aralık 2013 tarihine kadar vakitleri
bulunuyor.
Netsis Cirosunu 6 Ayda % 16 Artırdı
N
etsis, ilk altı ayı ciro olarak yüzde
16 büyüme ile kapattı. İleri teknolojinin olanaklarını kullanarak şirketlerin rekabet güçlerini artıran çözümler
geliştiren ve 10 ülkede 40 bini aşkın
şirkete hizmet sunan Netsis, yenilikçiliğe dayalı büyümesini sürdürüyor.
Özellikle son iki yılda gerçekleştirilen
yeniden yapılanmanın parçası ar-ge
yatırımlarının sonucu olarak hem ciro
artışında hem de coğrafi büyümede
ivme yakalayan Netsis, 2013’ü 5 milyon
TL’lik ar-ge yatırımıyla tamamlamayı
hedefliyor.
Şirket son iki yılki yoğun ar-ge çalışmaları sayesinde kurumsal kaynak planlaması (ERP), müşteri ilişkileri yönetimi
24
eylül’13
(CRM), insan kaynakları yönetimi
(HRM), satış sonrası servis yazılımları,
bayi sipariş sistemi (B2B), mağazacılık
otomasyon sistemi ve iş akış yönetimi
(WF) çözümlerinin tamamını tek bir
sistemde entegre etti. Netsis Yönetim
Kurulu Başkanı Murat Ihlamur bu
konuda şöyle konuştu: “Artan ar-ge
çalışmalarımız sonucunda ortaya
çıkan yeni ve bir bütün halinde çalışan
çözümlerimiz, kullanıcılarımızın esas
işinin bir parçası olacak, verimlilik
ve rekabetçiliklerine büyük katkı
sağlayacak. Bu doğrultuda yaşanacak
gelişmelerin şirketimizin ihracatına da
ivme kazandırmasını, ciro ve karlılığımıza olumlu yansımasını bekliyoruz.”
eylül’13
25
HABER
Nobel İlaç Turkcell ile Mobilize Oldu
T
urkcell ve ilaç sektörünün en büyük saha ağına sahip şirketlerinden biri olan Nobel İlaç, teknoloji temelli iş birliği için
anlaştı. Yapılan anlaşma ile Nobel İlaç, Turkcell’in teknolojik
desteğini arkasına alarak rekabet üstünlüğü adına önemli bir
adım atmış oldu.
Turkcell iş birliği, şirketin saha operasyonlarına da yansıyor:
Tüm saha ekipleri 3G’li Windows 8 tablet ve Turkcell T serisi
akıllı telefonlar ile mobilize hale getirildi. Sipariş sisteminden
CRM uygulamasına birçok yazılımın çevrimiçi kullanılmasını
sağlayacak bu cihazlar iş süreçlerinde gözle görülür verimlilik artışı sağlayacaktır. Sahada faaliyet gösteren araçlar için
de öncelikle güvenlik ve buna ek olarak da tasarruf ve verimlilik çözümleri hedefleniyor. Ağustos ayından itibaren Nobel
İlaç’a ait 600’ün üzerinde araç, Turkcell’in Araç Takip sistemi
ile donatılacak. Böylelikle Nobel yönetimi gereksiz hızlı araç
kullanımlarının önüne geçmeyi ve istenmeyen bir kaza anında en kısa sürede araca ve yolcularına ulaşmayı hedefliyor.
Turkcell ve Nobel İlaç aynı zamanda sahada bilgilendirme, anket
ve sınav gibi uygulamalar için Mobil Eğitim çözümünü uygulamaya
koymak için görüşmelerini sürdürüyor.
R&M Hizmet Ağını Türkiye’de Yaygınlaştırıyor
İ
sviçre temelli kablolama uzmanı Reichle & De-Massari (R&M),
Türkiye’deki bilişim sektörüne daha detaylı hizmet sunabilmek için,
Ocak 2013’de Ortadoğu, Türkiye & Afrika’nın Türkiye’deki yeni müdürü
olarak Süleyman Tokmak’ı
göreve getirmişti. Son
aylarda Türkiye’deki
bilişim sektörüne yönelik
hizmetlerini arttıran R&M,
Nisan ayında ise Türkiye
pazarlarında veri ağları
ve fiber optik ürünlerin
dağıtımı konusundaki en
önemli kuruluşlardan biri
olan Fibera ile distribütörlük anlaşması imzalamıştı.
2002 yılında, bağlanabilirlik alanında 20 yıldan fazla
deneyime sahip bir ekip tarafından kurulan FIBERA, tam Yapılandırılmış Kablolama Ürün Çözümleri (Cat5e ,Cat6, Cat7), Fiber Optik, LAN,
WAN ve Telekom Sistemleri sağlayan bir Distribütör/İmalatçı firma.
Bilişim sektöründeki hizmet ağını tüm Türkiye’de
yaygınlaştırmayı amaçlayan R&M, İstanbul’da
gerçekleştirmiş olduğu iki
günlük QPP (Sertifikasyon)
eğitimi ile ürünlerini ve
çözümlerini tüm Türkiye’ye
yaygınlaştırma konusunda
önemli bir aşama kaydetti.
15 şirketten 30 bilişim
uzmanının katıldığı programda detaylı bir eğitim
gerçekleştirildi.
SAP Forum İstanbul, 20 Eylül’de!
T
eknoloji ve inovasyonun bir araya geldiği geniş kapsamlı bir
gündeme sahip olan, dünyada onlarca ülkede gerçekleştirilen
SAP Forum; uzman sunumları, müşteri başarı hikâyeleri ve iş
ortaklarının çözümlerini bu yıl İstanbul’da iş dünyasıyla buluşturacak.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 20 Eylül Cuma günü gerçekleşecek SAP Forum, birbirinden ilgi çekici konu ve global konuş-
26
eylül’13
macılarıyla teknoloji alanındaki yeniliklere ışık tutacak. Mobilite,
Bulut Bilişim, Veritabanı ve Analitik, öngörüye dayalı teknolojiler
ve büyük verideki yeniliklerin tartışılacağı etkinlikte ziyaretçiler,
uzman sunumlarının yanı sıra stand alanında yenilikçi teknolojileri yakından inceleyebilme fırsatı bulacak.
SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald ile SAP Global
Ekosistem ve Kanal Yönetimi Başkanı Eric Duffaut’un da katılımcılara deneyimlerini aktaracakları organizasyonda, SAP Showfloor
alanındaki 5 Forum sahnesinde tüm gün interaktif sunumlar
gerçekleştirilecek.
SAP kasabasında pek çok alanda gerçekleştirilecek demo sunumlarda kullanıcı deneyimi yaşayacak olan konuklar, Design Thinking
(Tasarım Odaklı Düşünce) Odaları ,SAP Store (Mağaza), HANA
demo alanı ve daha fazlasıyla tanışma fırsatı bulacak.
SAP ve Koruncuk Vakfı işbirliğiyle faaliyet gösterecek olan SAP
Store’da sunulan şık ve kullanışlı ürünler korunmaya muhtaç
çocuklara katkıda bulunacak.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Felaket halinde
doğru araçlara sahip doğru adam
aranır.
Felaket gerçekleştiğinde günü kurtarmanız beklenir.
Fakat her kahramanın doğru araçlara ihtiyacı olduğunu unutmayın.
StorageCraft iş ortakları, müşterilerini korumak için her zaman en hızlı ve en güvenilir araçlara sahiptir.
Bağlantıyı tıklayın ve içinizdeki kahramanı ortaya çıkarın!
Farkı kendiniz görün!
www.storagecraft.com.tr/demo
Ali Yavuz ŞAHİN
HABER
Siemens Mobil Uygulama Portföyü Zenginleşiyor
S
iemens’in Bina Teknolojileri Bölümü tarafından müşterileri için özel
olarak hazırladığı Yükleme Merkezi
(DLC)’ne erişim artık daha kolay.
Teknik belgelerin, veri sayfalarının,
kullanım kılavuzları ile broşürlerin ve
referans malzemeleri ile diğer bilgi
kaynaklarından oluşan 20 binden
fazla belgeyi barındıran Yükleme
Merkezi, planlamacılar ve yükleyiciler
gibi ilgili tüm taraflara yönelik bilgileri
içeriyor.
ugüne kadar iOS platformunda
yaklaşık 22 bin cihaza yüklenmiş olan DLC uygulaması, yapılan
güncellemeyle birlikte artık Android
platformunu kullanan cihazlara da
sunuluyor. Bu ek platformla birlikte
B
Software AG, Alfabet’i Satın Aldı
B
üyük Veri, Bulut, Mobil ve Sosyal İş
Ağı çözümleriyle ön plana çıkan, İş
Süreçleri Mükemmelliği alanında dünyanın lider yazılım şirketi Software AG,
Kurumsal Mimari Yönetimi ve BT Portföy
Yönetimi konusunda dünyanın öncü
firmalarından Alfabet AG’yi satın aldığını
duyurdu.
“Kurulduğumuz günden bu yana sektörde gittikçe büyüyen bir grafik çizerken,
bu süreçte Gartner ve Forrester gibi
analistler de pazar liderliğimizi doğruladı. Artık potansiyelimizi artırmak için
sunduğumuz çözümleri de küresel bir
seviyeye taşımamız gerekiyor” diyen Alfabet CEO’su Erik Masing, Software AG ile
yapılan işbirliği hakkında sözlerini şöyle
Sektörün En Başarılı Şirketi
B
ağımsız şikayet yönetim sitesi www.sikayetvar.com’un “2012
GSM Sektörü ve Telekomünikasyon Karşılaştırmalı Şikayet
Analizleri” çalışmasına göre Türk Telekom, şikayet yönetiminde
telekomünikasyon sektörünün en başarılı şirketi seçildi.
www.sikayetvar.com tarafından 2011 yılından bu yana yapılan
çalışmada; 2012 yılının tüm dönemlerini lider tamamlayan Türk
Telekom, 2013 yılının ilk çeyrek değerlendirmesinde de 58.84
puanla yine birinci sırada yer almıştı.
Temmuz 2013 itibariyle açıklanan 2.çeyrek değerlendirme sonuçlarında da aynı başarı grafiğini devam ettiren Türk Telekom, en
yakın rakibini 4 puanı aşan bir farkla geçerek 60,15 puanla liderliğini korudu. Değerlendirme sürecinde, www.sikayetvar.com’da
yayınlanan şikayetleri cevaplama oranı ve ortalama cevaplama
süresi gibi unsurlar göz önüne alındı.
Türk Telekom Bireysel Müşteri Başkanı Ali Yılmaz bu başarının
ekip çalışmasının sonucu olduğunu belirterek “Türk Telekom
olarak müşterilerimizden ulaşan her türlü görüş ve talebi bir fırsat
28
RÖPORTAJ
HABER
[email protected]
eylül’13
güncellenen uygulama pek çok yeniliği
barındırıyor. Aramalar artık belirli bir
bölüm, konu ya da dil filtreleri kullanılarak gerçekleştirilebilirken, standart
anahtar sözcük ve tam metin aramalarına ek olarak belirli bir konuya
ait kategori araması da yapılabiliyor.
Yükleme Merkezi’nde bulunan belgeler sayfa görünümü, tüm sayfalara
bakış gibi farklı görünüm formatlarında görüntülenebiliyor. Kullanıcılar,
bu belgeleri e-posta ile iletebiliyor ya
da daha sonra incelemek amacıyla sık
kullanılanlar listelerine ekleyebiliyor
ya da cihazlarına indirebiliyor. Bununla birlikte, saklanılan belgeleri güncel
tutma talepleri de yine bu mobil uygulama üzerinden gerçekleştirilebiliyor.
sürdürdü: “Bu hedefi gerçekleştirmek için
küresel bir mevcudiyete, satışlarımız için
güçlü bir temele ve danışmanlığa ihtiyacımız vardı. Sonunda yolumuz Software AG
ile kesişti ve sahip olduğumuz teknolojiler
birbirini çok iyi tamamladı.”
Software AG CEO’su Karl-Heinz Streibich
ise, “Şirketlerin dijitalleşmesi, BT ortamlarının optimize edilmesinin önemini her
geçen gün daha fazla ortaya koyar hale
geldi. Bu nedenle firmalarımızın temel
yetkinliklerini bir havuzda toparlayıp pazardaki liderliğimizi genişleteceğiz” dedi.
Alfabet’in sahip olduğu Kurumsal Mimari
Yönetimi ve BT Portföy Yönetimi ürünleri,
şu anda Software AG’nin yazılımları ile
entegrasyon aşamasında.
olarak görüyor, müşterilerimizin geri bildirimleri doğrultusunda
onlara katma değer sağlamak için çalışıyoruz. Bu değerlendirme
ile yaptığımız çalışmalar neticesinde şikayet çözüm süremizin
kısaldığı ve memnuniyet oranının arttığını görüyoruz.
Kurumların Mobil Çözümlere
İhtiyacı Var
Türkiye’de Çağrı Merkezi sektörü henüz düşük doygunluk seviyesinde ve yavaş
yavaş büyüme trendini arttırıyor. Bizde bu konudaki sorularımızı CALLPEX
Genel Müdürü Metin Tarakçı’ya yönelttik
Ç
Simternet olarak ürün ve
stratejileriniz neler?
Simternet, 1997 yılı kuruluşlu
web ve mobil uygulamalar geliştiren bir
yazılım şirketidir. Simternet’in İTÜ Teknokent’teki ARGE ekibinin geliştirdiği ürünler
arasında şunlar yer almaktadır:
• Kurum İçi İletişim Platformu: SharePoint 2013 altyapısı ile 50’nin üzerinde hazır
uygulamadan oluşan özelleştirilmiş paket
intranet portal uygulamasıdır. Çözüm, bulut
bilişim ve Office 365 üzerinden de kullanılabilir şekilde sunulmaktadır.
• Bayi Portalı: SharePoint 2013 altyapısı
üzerinde bayi, franchise sistemi ile çalışan
kurumların verimliliğini artırmayı hedefleyen paket çözümdür.
• CRM Paketi: SharePoint 2013 altyapısı
üzerinde geliştirilmiş temel CRM paketidir.
SaaS (kullandıkça öde) ve kurum içi özelleştirilerek sunduğumuz paket çözümdür.
• Yeni TTK kapsamında merkezi yönetimli web sitesi çözümü: SharePoint 2013
altyapısı üzerinde geliştirilmiş yönetim
panelidir. Kurumsal Web sitesi oluşturmak
ve sonrasında web sitesini, alan adını ve
Exchange e-posta hizmetini yönetmeyi
sağlayan bir çözümdür. TÜBİTAK tarafından
desteklenmektedir.
Microsoft Gold Certified Partner olan
Simternet, tüm bu çözümleri kurumların
ihtiyaçları doğrultusunda çok kısa sürelerde özelleştirilerek devreye alabilmektedir.
Simternet, son 1 yıldır “mobil gaming” konusunda çalışmalar yapmaktadır. Ekibimiz
aynı zamanda kurumsal firmalara özel uygulama geliştirme konusunda danışmanlık
ve anahtar teslim çözümler de sunmaktadır.
Mobil çözümlerin kurumlar için
önemi nedir?
Dünyadaki teknolojik gelişim, bilginin ortak
paylaşımını ve hızlı yayılmasını sağlayan
internetin yaygınlaşması ile kurumları da,
işleri teknoloji olsun ya da olmasın yakından ilgilendirmektedir. Her kurumun; kendi
müşterisine ulaşmak, sosyal medyadaki
marka bilinirliği ve müşteri memnuniyetini
Ataol Ay
Simternet Genel Müdürü
artırmak, tedarikçileri ve bayileri ile günlük
işlerini takip etmek için internet üzerinden
iletişimde kalması kaçınılmaz hale geldi.
İnternet kullanımı her geçen gün daha
fazla mobil dünya üzerinden sağlanıyor.
Günümüzde internet demek mobil demek.
Bu çerçevede mobil çözümler her geçen gün
artmakta ve kurumların ihtiyaçlarına cevap
verecek şekilde pazarda yerini almaktadır.
Simternet, mobil çözümler konusunda
çok deneyimli bir ARGE ekibi oluşturarak
iOS, Android ve Windows8 teknolojileri
ile native uygulamalar geliştirmektedir.
Geliştirdiği çözümleri kullananlar arasında
Başbakanlık, Belediyeler ve Türkiye’nin
saygın kurumları bulunmaktadır.
Sizin gibi firmalar için ARGE
çalışmalarının önemi büyük. Bu
konudaki yatırımlarınız neler?
Evet, Simternet’in yazılım geliştirme
ekibinin tamamına yakını ARGE projelerinde yer almaktadır. Şu an İTÜ Teknokent
yönetimi ile takip ettiğimiz 3 adet ARGE
projemiz mevcuttur. Bu projelerden 1
tanesi TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Simternet olarak kazandığımızın
tamamına yakınını daha büyük bir ARGE
projesine kaynak olarak kullandığımızı
söyleyebilirim. ARGE projeleri geliştirmenin
ne kadar maliyetli ve görece riskli bir tercih
olduğunu bizler de yaşayarak öğrendik. Bu
yüzden, global ölçekte başarıyı yakalayabilecek ürünlerin ARGE giderlerini bireysel
kaynaklarla yapmak neredeyse mümkün
değilken, Teknopark, TÜBİTAK ve KOSGEB
gibi kurumlarımızın destekleri ve teşvikleri
ile sürdürülebilir bir büyümeyi yakalamak
ve ICT pazarına kabul edilebilir bir ürün
geliştirmek mümkün olabiliyor.
Önümüzdeki günlerde kurumların
hangi mobil uygulamalara ihtiyaç
duyacağını düşünüyorsunuz?
Günümüz ticari dünyası iletişim üzerine
kurulu. Çalışanlarımızla, tedarikçilerimizle, bayilerimizle mobil ortamda ne kadar
bağlıysak, şirket verimliliği ve karlılığı da o
derece artacaktır. Sıkça kullanılan yönetişim
(yönetim+iletişim) için en ideal platform
mobil dünyası. Bu yüzden, öncelikle iletişim
araçları (facebook, twitter gibi) mobil
dünyada da yerlerini aldı. Benzer şekilde,
şirketlerin yönetişim ihtiyaçları için de,
kurum içi iletişim platformu, bayi portalı,
satış takibi için CRM uygulamaları ve temel
ERP uygulamaları ilk etapta tercih edilenler
olacaktır. Simternet, bu anlamda geliştirmiş
olduğu tüm yönetişim uygulamaları için
mobiliteyi standartları arasında almıştır.
eylül’13
29
Ali Yavuz Şahin
HABER
[email protected]
RÖPORTAJ
HABER
Hedefli Saldırılar Kamu Kurumlarını Vurdu
T
rend Micro, saldırganlar tarafından hazırlanan sahte e-posta
ile kamu kurumlarının kritik bilgilerinin çalınmaya çalışıldığını
ortaya çıkardı.
Bulut güvenliğinin önemli markalardan Trend Micro araştırmacılarının bulgularına göre, dünyanın çeşitli ülkelerinde kamu
kurumlarına karşı hedefli saldırılar düzenlendi. Çin Savunma
Bakanlığı’ndan geliyormuş gibi görünen e-postanın, Çince bir isme
ait olmayan Gmail hesabından gönderildiği tespit edildi.
Trend Micro uzmanlarının açıklamalarına göre, sahte bir hesaptan
gönderilen e-postaya eklenmiş zararlı bir dosya ortaya çıktı. Bu
dosya bir yıl kadar önce yamayla giderilen Microsoft Office’in açığından yararlanmaya çalıştı. Sistemde bir arka kapı yaratan zararlı
yazılımın, Internet Explorer ve Microsoft Outlook’a tanımlanmış
e-posta hesapları ve web sitesi giriş bilgilerini çalmaya çalıştığı
görüldü. Avrupa ve Asya’daki kamu kurumlarını hedef alan saldırı,
sadece Avrupa’da 16 resmi makama gerçekleştirildi. E-postanın
başlığı ve ekteki dokümanın ilgi çekici olmasına özen gösteren
saldırganların hedefinde Çin’in medya organları da vardı. Çin ve
Tayvan’da yayın yapan kuruluşlara da benzer e-postalar gönderilerek kritik verilerin çalınması hedeflendi.
DenizBank’ın İletişimi Turkcell’e Emanet
T
urkcell, kaliteli mobil ses ve internet çözümleri sunduğu kurumsal
müşterilerine yenilerini eklemeye ve var olan işbirliklerini genişletmeye devam ediyor. Ülkenin dört bir yanında birebir iletişimde bulun-
duğu 480 bine yaklaşan şirket ve kurum arasında yer alan DenizBank
ile işbirliğini daha da derinleştiren Turkcell, kurumun mobil iletişim
ihtiyaçlarının ana tedarikçisi oldu.
DenizBank; ses hatlarını Turkcell’e taşırken, 1.300 akıllı telefon, 1.705
tablet ve Turkcell data paketi de DenizBank çalışanlarının hizmetine
sunuldu. Turkcell, DenizBank çalışanlarının kullanımına verdiği 1.300
akıllı telefon ve 1.705 tabletle Türkiye’deki ilk büyük Windows 8 satışını
gerçekleştirmiş oldu. DenizBank, toplu SMS trafiğinin tamamını da
Turkcell’e yönlendirdi.
İki kurum geçtiğimiz günlerde ülkenin dört bir yanındaki tarımsal üreticilerin hayatını kolaylaştıracak bir işbirliğine imza attı. Bu kapsamda
Turkcell’li tarımsal üreticiler, faturalarını DenizBank Üretici Kart ile
hasada kadar faizsiz erteleme imkânına kavuştu.
Sektörlerinde yenilikçi ve öncü uygulamaları hayata geçirme konusunda kararlı iki kurum olan Turkcell ve DenizBank, KOBİ bankacılığı, dijital
kuşak bankacılığı ve bireysel bankacılık alanlarında da müşterilerine
fayda sağlayacak ortaklıklar için çalışmalarını sürdürüyor.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
TurkNet Türkiye’yi Temsil Edecek!
T
urkNet, Avrupa İş Ödülleri’nde
(www.businessawardseurope.com)
Türkiye’yi temsil etmek üzere 2013-14
ödül programının ulusal şampiyonlardan
biri olarak seçildi. TurkNet yarışmanın
bir sonraki aşamasında Ruban d’Honneur
statüsü için yarışacak. Final kategorisinde
ödül kazananlar Nisan 2014’te açıklanacak.
TurkNet Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Çelebiler, konuyla ilgili
şu açıklamayı yaptı: “2013-14 Avrupa
İş Ödülleri’nde Türkiye’yi temsil edecek
olmaktan son derece mutlu ve gururluyuz.
Telekom sektöründe 17 yıldır faaliyet
gösteriyoruz ve hem ülkemizde hem de
alanımızda önde gelen kurumlardan biri
30
eylül’13
olarak görülmek büyük bir onur. Avrupa İş
Ödülleri, Avrupa’nın en dinamik şirketlerinin
yer aldığı bir vitrin olarak görülüyor. Yarışmanın bir sonraki aşamasını sabırsızlıkla
bekliyoruz.”
Avrupa İş Ödülleri, başarılı ticari sonuçlarla
yeniliği bir araya getiren, bunu yaparken
sorumlu davranan ve bulundukları sosyal
çevreyi olumlu etkileyen şirketlerin görünürlüğüne ve gelişimine katkıda bulunuyor.
Geçen yılki yarışmaya 35 AB üyesi ülkenin ve
gelişmekte olan ülkelerin katılmasıyla 1 trilyon Euro’dan fazla ciroya ulaşıldı (Türkiye,
Ermenistan, Gürcistan ve Kazakistan da dahil
olmak üzere AB GSMH’nin yüzde 8,23’u).
Katılan şirketlerin istihdam miktarı, tüm kıta
çapında 2,7 milyondan fazlaydı.
mayıs’13
eylül’13
31
21
HABER
V
ederek son kullanıcıya kolaylık
sağlaması. Böylelikle müşteriler ortak
kullanıma açık bilgisayarlarda ya
da güvenlik duvarının bulunmadığı
akıllı telefonlarda da işlem yaparken
siber hırsızlık riskiyle karşı karşıya
kalmıyor. iPhone, iPad, Android, Windows 8 PC’lerde çalışabilen çözüm,
güvenliği otomatik olarak sağlayarak
son kullanıcının olası endişelerini
gideriyor ve müşteri memnuniyetini
artırarak bankalara büyük fayda
sağlıyor. Uzaktan güvenli güncelleme
özelliği ile geleceğin tehditlerine
karşı da savunma mekanizması
oluşturan çözüm, bu yılsonuna kadar
Vakıfbank müşterilerinin kullanımına
sunulacak.
akıfbank, veri ve dijital kimlik
sektöründe yenilikçi güvenlik
çözümlerinin üreticisi KOBIL ile
gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında,
KOBIL’in özellikle mobil platformlara
(iOS, Android) yönelik sunduğu Application Security Technology (AST)
çözümünü kullanacak. AST çözümü,
mobil bankacılık, internet bankacılığı,
ATM, telefon bankacılığı gibi tüm alternatif kanallarda müşteri güvenliğini artıran bir altyapı sunuyor.
Başta İsviçre ve Almanya olmak
üzere yurt dışındaki birçok bankanın işlem güvenliğini sağlayan
AST çözümünün benzerlerinden en
önemli farkı, güvenlik işlemlerin
çoğunluğunu otomatik olarak temin
4 Kişiden Biri Akıllı Telefon Sahibi Oldu
V
odafone Türkiye, 30 Temmuz 2009’da faaliyete geçen üçüncü
nesil mobil iletişimin yıldönümü kutluyor. Son 4 yılda “herkes
için teknoloji” vizyonu ile 3G ağını yaygınlaştıran Vodafone Türkiye, Akıllı Kapsama Teknolojisi sayesinde 2G nüfus kapsama oranını
ise %99’un üzerine çıkarttı. Farklı kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik
data paketleri ve her bütçeye hitap eden akıllı telefon fırsatlarıyla
4 yılda abone başına mobil
internet kullanım oranı
10 katına çıktı. Bugün,
3G’nin 4. yılında her iki
Vodafone’luların biri 3G
abonesiyken, her 4 kişiden biri de akıllı telefon
sahibi.
Vodafone Türkiye aboneleridört yılda toplam 34
bin terabayt data kullanı-
mı yaptı. 3G üzerinden 269 milyon dakika mobil TV izledi.3G’nin
hizmete alındığı 2009-2010 mali yılı ile 2012-2013 mali yılı kıyaslandığında Vodafone’un mobil internet gelirleri tam 25 katına çıktı.
Bu süre içinde mobil veri fiyatlarının daha uygun hale gelmesi ile
abonelerin mobil internete yönelimi arttı. Bu sayede mobil internet kullanımı abone başına 10 kat arttı.
Temmuz 2010’da lanse ettiği Vodafone 840 ile Türkiye
pazarını operatör markalı
akıllı telefon kavramıyla
tanıştıran ve teknolojiyi kolay ve anlaşılır kılarak öncü
olan Vodafone Türkiye,son
mali yılı itibariyle abone
bazındaki akıllı cihaz
sahipliği oranını%25,4’lik
seviyeye ulaştırdı.
Wacom Cintiq Mobil Oluyor
Y
aratıcı toplumun gelişmekte olan eğilimlerinde en üst sıralarda yer
alan ve profesyonel müşterilerinin yoğun taleplerine yanıt veren
32
eylül’13
Wacom, yeni Cintiq Companion yaratıcı tabletleri ile yaratıcılık deneyimini masaüstü ortamından mobil ortama doğru genişletiyor.
Yaratıcı profesyonellere diledikleri ortamda çalışma olanağı sağlayan
Cintiq Companion sınıfında iki model mevcut. Cintiq Companion,
Windows 8 ve yaratıcı yazılımların tüm versiyonlarında çalışıyor ve
müşterinin Wacom Cintiq ürünlerinden bekleyebileceği her talebi karşılıyor. Diğer taraftan, Cintiq Companinon Hybrid, bir Mac ya da PC’ye
bağlandığında geleneksel bir Cintiq işlevi görmekle beraber, mobil bir
cihazla birlikte kullanıldığında doğru uygulamalarla yaratıcı süreçleri
başlatmak ve ince taslak çalışmaları yapmak için yeterli güce sahip tek
başına br Android tablet gibi çalışıyor.
Yeni tabletler yaratıcı iş akışına sonsuz özgürlük sağlayacak şekilde
geliştirilmişler. Ayrıca, Cintiq 13HD ve Cintiq 22HD touch’ın, dokunmatik kontrollü full HD görüntüsü ve Wacom Pro Pen’in 2048 basınç seviyesinde ve dikey hareket hassasiyetinde olduğu gibi örnek güç aktarma
öğeleri ile mobil kullanımda da farklı bir Cintiq deneyimi sağlamaktalar.
TÜRKKEP Hayatı
Kolaylaştırıyor, Çevreyi
Koruyor
G
eldiğimiz çağda kurumlar hızlı oldukları kadar tasarruflu, güvenli, çevreci de olmak
zorunda. İşini bu şartları yerine getirerek yürütenler rekabette fark yaratıyor. Son
yıllarda iş yapma şekillerine en fazla verim kazandıran yeniliklerden biri de KEP (Kayıtlı
Elektronik Posta) sistemi
Tüm dünyanın kullandığı güvenli iletişim sistemi KEP artık Türkiye’de de kullanılıyor. KEP ile her
türlü yazışmanızı yasal geçerli olarak yapabiliyor; kurumsal ya da bireysel TÜRKKEP kullanıcısı
olarak bildirim, tebligat, ihtar, ihbar, teklif, sipariş, fatura, sözleşme, dilekçe, başvuru ve benzeri
e-belge paylaşımlarını gerçekleştirebiliyorsunuz.
Elektronik ortamda yasal geçerliliği olan, güvenilir, inkâr edilemez bir e-belge ve yasal bildirim
aracı olarak kullanılan KEP sistemi, ABD’de 10 yıldır, Fransa ve İtalya’da 6 yıldır, Almanya, Belçika
ve İspanya’da son birkaç yıldır milyonlarca kurum ve birey tarafından kullanılıyor.
Türkiye’de KEP sistemi 19 Ocak 2011 tarih ve 27820 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tebligat
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile anonim, limited ve sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketler için zorunlu hale getirildi. Bu yapıdaki kurumların artık en
az bir KEP hesabı alma zorunluluğu var. Diğer tüzel ve gerçek kişilerde ise KEP hesabı sahibi olmak
şimdilik isteğe bağlı bir durum.
TÜRKKEP 2008 yılında kuruldu. 2008 yılından beri KEP konusunda çok önemli çalışmalar yürüterek; tamamen yerli sermaye ile kendi yazılımını geliştirerek özel ve üstün teknik altyapısını kurdu.
TÜRKKEP 25 Şubat 2013’te BTK’dan aldığı yetkiyle KEP Hizmet Sağlayıcısı olarak faaliyetlerine
başladı. TÜRKKEP’in kendi geliştirdiği yazılım teknolojisi, İstanbul ve Ankara’da iki ayrı veri
merkezinde kurulu yedekli yüksek teknolojik altyapısı, uzman kadrosu, bilgi güvenliği deneyimi,
iş sürekliliği ve kişisel verilerin korunması standartları ile tüm Türkiye genelinde güvenli, hızlı, kaliteli KEP ve e-tebligat hizmetleri verecek gerekli tüm nitelikleri ve yetkinliği taşıyor.
TÜRKKEP, KEP ve e-tebligat ile ilgili yasal mevzuata ve Avrupa Telekom Standartları Enstitüsü’nün
standartlarına (ETSI TS 102 640); ayrıca ISO 27001, ISO 27031 ve ISO 9001 standartlarına tam
uyumlu işletilmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin ilk BS10012 (British Standart for Data Protection) sertifikasına sahip kurumu olma özelliğini de taşımaktadır. Ayrıca e-defter, e-fatura ve e-arşiv
hizmetlerini veren ilk KEP Hizmet Sağlayıcı olmak üzere çalışmalarına başlamıştır.
TÜRKKEP, kendi yazılımcıları ile geliştirdiği KEPGATEWAY ürünleri sayesinde KEP hizmetleri
ile kurumların ERP sistemlerini entegre hale getiriyor. Bu da özellikle Muhasebe, Finans, Hazine,
Lojistik, İnsan Kaynakları gibi departmanların çalışmalarında online işleyiş, güvenlik ve arşivleme
kolaylıkları gibi önemli faydalar sağlıyor.
TÜRKKEP hizmetlerini kullanmaya başlayanlar yüzde 90’a varan oranlarda kağıt tasarrufu yapabiliyorlar. Dünyada kişi başı yıllık kağıt tüketiminin ortalama 42 kg olduğu ve bunun da 7 ağaca
karşılık geldiği düşünüldüğünde, TÜRKKEPLİ’lerin çevreye ne kadar önemli katkısı olduğu gerçeği
ortaya çıkıyor.
KEP sistemi ülkemizde henüz yeni bir sistem olmakla birlikte hızla yaygınlaşıyor. TÜRKKEP,
hem bu sistemi daha yakından tanıtmak, hem de isteyen kurumların daha kolay başvurabilmesini sağlamak amacıyla Türkiye’de bir ilk olarak yerinde başvuru almaya başladı. TÜRKKEP’in
yerinde başvuru hizmetiyle, TÜRKKEP ekibini kendi ofisinize davet edebilir ve TÜRKKEP adresi
ile e-imzanızı birlikte ve anında alabilirsiniz. Başvurularınızı ayrıca, e-imzanız varsa TÜRKKEP
internet sitesinden online olarak ya da 444 8 537 numaralı TÜRKKEP Müşteri Destek Hizmetleri’ni
arayarak yapabilirsiniz.
Ülkemizde tüm kurumların ve bireylerin KEP çağına en kısa sürede ayak uydurarak, global pazarda
bir adım önde olacaklarına inanıyoruz ve diliyoruz.
SEKTÖRÜN SESİ
Vakıfbank Mobil’den Güvenlik Hamlesi
Yüksel Samast
TÜRKKEP CEO’su
eylül’13
33
Ali Yavuz Şahin
KAPAK KONUSU
[email protected]
Günümüzün Baş
Belası Siber Saldırılar
Siber saldırıların yol açtığı kurumsal zararlar günden güne
artıyor. Hem özel sektör hem de kamu kuruluşlarının siber
suçlar nedeniyle bu yıl daha fazla mali kayba uğrayacağı
tahmin ediliyor.
34
eylül’13
eylül’13
35
KAPAK KONUSU
S
iber Saldırılar bir diğer deyişle
Sanal Saldırılar günümüzde
yaygınlaşan internet kullanımıyla
birlikte artış gösteriyor. Bu tarz olaylara baktığımızda genellikle cep telefonu,
sosyal medya ve iletişim ortamları, web
siteleri, çevrimiçi oyunlar, elektronik posta
üzerinden gerçekleştirildiğini görüyoruz.
Masum olan saldırıların yanı sıra özellikle
kurumları hedef alan saldırıların zarar verici olduğu bilinen bir gerçek. Bir kişi veya
bir grup tarafından başka bir bireyi veya
kurumu karalayıcı, küçük düşürücü yayın
ve duyurular yapılarak kişilik haklarına
saldırılmasının yanı sıra bilgilerin çalınarak
ifşa edilmesi veya kurum bilgilerinin
kullanılmaz hale getirilerek kurumlara
yeniden satılması gibi gerçekleşen olaylar
Siber Saldırı olarak nitelendiriliyor. Tabii ki
bu örnekleri çoğaltmak mümkün, ilerleyen sayfalarda bu tarz örneklere tekrar
değineceğiz.
Kısacası Siber Saldırılar normal hayatımızdaki zorbalıkların sanal ortama taşınmış
birer hali olarak görülebilir. Bilinçli bir
şekilde uygulanan bu saldırıda kişi veya kurum; taciz, tehdit ve şantaj gibi durumlarla
karşı karşıya kalabiliyor. Siber Saldırılar
36
eylül’13
KAPAK KONUSU
genellikle iki şekilde karşımıza çıkıyor.
Bunlardan ilki kişilerin şifreleri ele geçirilerek yapılan saldırılar. Bu tarz saldırılar genellikle web siteleri üzerinden düzenlenir.
Virüs taşıyan mesajlar veya spam mesajlar
kişilere yollanarak kişilerin şifrelerinin
ele geçirilmesi sağlanır. Bu tip saldırılar
genellikle online bankacılık veya kredi kartı
hırsızlıklarıyla sonuçlanır. İkinci tür ise
hedefli saldırılar. Bu türde ise hedef bellidir
ve hacker hedefi ele geçirmek sistemli
harekete eder. Hedef olarak bir bilgisayara
erişim veya bir depolama birimindeki belli
dosyalar olabilir. Son dönemde bu türdeki
saldırıların genellikle kurumlara yapıldığını
görüyoruz. Hecker’lar kurum bilgilerini ele
geçirerek para sızdırma peşindeler. Bu işlemi de iki farklı yol ile yapıyorlar. Birincisi
hedefteki dosyalar ele geçiriliyor ve kurumdaki bilgiler tamamen siliniyor ve kurumdan belli bir bedel karşılığında bu verilerin
geri getirilmesi için şantaj yapılıyor. İkinci
yol ise kurum depolama birimlerindeki verilere dokunulmadan şifrelenmesi. Hacker
kurum verilerini şifreleyerek erişilmez hale
getiriyor. Şirket çalışanları verileri görse
dahi işlem yapamıyor veya içerisine erişemiyor. Hacker verilerin geri getirilmesi
için kurumdan belli bir bedel alarak şantaj
yapılıyor. Bu ve bunun gibi olaylara son
dönemde fazlasıyla rastlıyoruz.
Dünya üzerinde siber saldırıyı meslek olarak edinmiş kişi ya da örgütler bulunuyor.
Bunların ismine teknoloji haberlerinde
sıkça rastlıyoruz. Bu kişi veya örgütlerin
gerçekleştirdiği siber savaşların boyutları oldukça büyük olmakla birlikte bir iki
kişiye yönelik değil genellikle bir toplum
ya da ülkeye yönelik olduğu sanılmaktadır. Fakat bu algı buz dağının görünen
yüzü. Aslında buz dağının suyun altında
kalan kesiminde olduğu gibi Hacker’larında yaptığı ve gün yüzüne çıkmayan
veya hemen örtbas edilen bir sürü
saldırı bulunuyor. Bu saldırıların amacının tamamen fırsat avcılığı olduğunu
söyleyebilir. Kurumların veya kişilerin
güvenliksiz ve acizliklerinden yararlanan Hacker’lar günden güne ataklarını
hızlandırıyor. Bu tarz atak ve saldırılarından korunmak için neler yapacağınızı
yazımızın ilerleyen satırlarında anlatacağız
fakat bundan önce bir Hacker’ın bu saldırıları nasıl yaptığına yakından göz atsak başımıza gelebilecek saldırılardan korunma
konusunda bize yardımcı olabilir.
Bir Hacker’ın Gözünden
Bu bölümde bir Hacker’ın hedefli bir saldırıyı nasıl planladığına ve gerçekleştirdiğine
yakından bakacağız. Yapılan saldırıların
sayısına baktığımızda script türde yapılan
saldırıların fazlasıyla yoğun olduğunu görüyoruz. Hacker öncelikle saldırıyı yapacağı
sistemi belirliyor ve bu sisteme girmek için
neler yapabileceğini düşünüyor. Hacker’ın
saldırı yapacağı sistemde bir Güvenlik
Duvarı’nın olmadığını kabul edelim. Öncelikle Hacker bilgi toplayarak iş planını
hazırlayacak. Bu sebepten saldırı yapılacak
hedef sistemin kendisiyle doğrudan haberleşmek gerekiyor. Bunun için sistemin
bulunduğu ağ yapısı ve sistem hakkında
belli başlı sorgular yapılarak işe başlanabilir. Host komut yapısı sayesinde ağ ve
ağ üzerinde bulunan sunucular hakkında
birçok bilgi toplanabilir. DNS sistemi’de bu
sorgulardan nasibini alır. DNS’ler normalde
alan adlarını IP adreslerine çevirmek için
çalışırlar fakat bu sunucuların üzerinde de
bağlandıkları ağlarla ilgili birçok bilgi mevcuttur ( DNS sorgusu için nslookup komutu
kullanılabilir). Bunların yanı sıra Hacker
WHOIS sorgusu yaparak sistem üzerindeki yetkililer hakkında da bilgi edinebilir.
Asistem yetkililerinin adı veya e-posta
adresi fazla önemli gibi görünmese de, bu
ve bunun gibi bilgiler sistem hakkında çok
önemli bilgiler toplamak için kullanılabilir.
Bu bilgilerin edinilmesinin ardından sıra
geldi İnternette arama yapmaya. İnternet
üzerinde sistem yöneticileri hakkında
arama yapılır. Bu anlamsız bir adım gibi
görünse de yöneticilerin bilgi ve birikimi
konusundaki bilgiler Hacker’ın saldırı stratejisini etkileyecektir. Bu sebepten saldırı
yapılacak sistemin yöneticisinin hangi
düzeyde bilgi ve birikime sahip olduğunu
bilinmesi oldukça büyük bir artıdır.
Yönetici bilgilerinin takibinin ardından
hedefi ele geçirmek için içeriye girmenin
zamanı geldi. Bu işlem için iki farklı yol
denenir. Birincisi sistem yöneticisinin
hesap bilgilerine erişerek sunucunun direk
göbeğine erişmek veya öncelikle ağa erişim
imkanı olan birisinin sistemini ele geçirip
daha sonra hedefteki veriye yönelmek.
Hacer’ımızın hedefi bir şirketin muhasebe
kayıtları olsun. Bildiğiniz gibi muhasebe
kayıtları genellikle üçüncü parti bir yazılım
üzerinden kullanılır ve birden fazla muhasebe çalışanı varsa bu dokuman sunucu
tarzı bir alanda depolanır ve bu bilgilere
erişim hakkı verileri kullanıcıların işlerini
takip etmesi sağlanır.
İçeriye Sızmanın Sırları!
Hacer’ımızın içeriye sızması için sistem
yöneticisi veya ağ üzerindeki bir sistemi
ele geçirmesi gerekiyor. Diyelim ki sistem
yöneticisi bu işler konusunda bilgi sahibi
ve sistemin tüm açıklarını kapamış. Hacker
saldırı okunu çalışanlardan birinin üstüne
fırlatmak zorunda. Tek yapması gereken
muhasebe konusunda çalışan bir kişinin
bilgilerini edinmek. Bunun için şirkete
telefon açan Hacker, herhangi bir firmadan
aradığını ve mutabakat için kiminle görüşebileceğinin bilgisin istiyor. E-posta adresi
ve isim bilgileri alınmasının ardından ilk
basamak tamamlandı. Ardından şimdi bu
bilgiler kullanılarak muhasebe çalışanının
mail adresine içerisinde minik bir programcık olan bir e-posta gönderilecek. Bu
e-postanın dikkat çekici ve gören herkes
tarafından açılması için ilgi çekici şekilde
düzenlenmesi gerekiyor. Bunun için de
Hacker “Cep Telefonu Faturası” başlıklı bir
e-posta gönderecek. Gönderilen e-postanın
başlığı “Eylül 2013 Telefon Faturanız” olacak. E-postanın içine girdiğinizde ise “Eylül
2013 dönemine ait telefon faturanız 4.013
TL’dir” ve bu açıklamanın altında “Fatura
Detaylarını Görmek İçin Tıklayın” diye bir
ikon bulunacak. Tabii ki e-postayı alan
kullanıcı eğer bu tarz bir olaydan habersizse neymiş bu fatura deyip ikona tıklayacak ve bu tıklamanın ardından Hacker’ın
casus yazılımı sisteme yüklenerek Hacker
için hazır bekletecek. Tabii ki kullanıcıyı
heyecanlandırmamak için tıklamanın
ardından yönlendirilecek sayfada bir hata
olduğu ve bu tarz bir faturanın olmadığı
kullanıcıya aktarılacak. Kullanıcı sistemine
casus bir yazılım yüklediğinden habersiz
işine devam edecek. Tek bir farkla, o da
artık kullandığı sistem Hacker’ın bir kölesi
be Hacker ne isterse bu sistem üzerinden
gerçekleştirebilir.
eylül’13
37
KAPAK KONUSU
KAPAK KONUSU
Bu tarz casus yazılımların yüklenmesi özellikle 2013 yılının ilk aylarında fazlasıyla
arttı ve yazılımlar genellikle Hacker’lar için
bilgi toplayarak bilinmeyen bir sunucuya
yedekleme yapacak şekilde tasarlanmıştı.
Bu ve bunun gibi hataya düşerek bilgisayarına casus yazılım yükleyenlerin sayısı
önemsenecek derecede yüksek. Bilgisayar
ve güvenlik bilgisi üst seviye olan kişiler
dahi benim güvenlik yazılımların fazlasıyla
gelişmiş diyerek bu tarz eylemleri gerçekleştirip sonra da hüsrana düşebiliyorlar.
Bu sebepten gelen her e-postanın içeriğini
iyice anlamanızda ve bu içeriğin size gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda emin
olmanızda fayda var.
Biz Hacker’ımıza geri dönelim. Hacker’ımız
muhasebe kayıtlarına erişmek istiyordu ve
bunun için içeriden bir sisteme giriş yaptı.
Bu sistemin erişebildiği her yere artık Hacker’ımızda erişebilecek ve bu sayede muhasebe kayıtlarını kopyalayabilir, silebilir
veya erişilemez hale getirebilir. Genellikle
bu tarz olaylar kurumların can damarı olan
verilere karşı planlanıyor ve bu sayede
kurumlardan para sızdırılmak isteniyor.
saldırıya uğrayan ülkenin bombalar dahil
konvansiyonel yollarla karşılık verebileceğini belirtiyor. Bilişim ve siber güvenlik
uzmanları ise bu tür senaryoların gerçekleşme olasılığını düşük görüyor, bununla
birlikte siber saldırıların sinsice ve yavaş
yavaş ilerleyen bir tehdide indirgenemeyeceği uyarısında bulunuyor.
Siber Saldırılardan Korunmak
Neler Yapılmalı?
2012 yılı için hazırlanın Siber Suç Raporu
siber suçların kullanıcıları nasıl etkilediğini
ve yeni teknolojilerin gelişim ve kullanımının güvenlik açısından kullanıcılara ne
gibi faydalar sunduğunu ortaya koyuyor.
24 ülkeden 13.000 kişinin verdiği bilgileri
temel alan bulgulara göre, Siber Suç Raporu, son on iki ayda kullanıcılar tarafından
maruz kalınan global siber suçlara ilişkin
doğrudan zarar maliyeti 110 milyar ABD
doları olarak açıklıyor. Türkiye’de ise, son
on iki ayda 10 milyondan fazla kişinin siber
suç mağduru olduğu ve bunun toplam net
maliyetinin ise 556 milyon ABD dolarına
tekabül ettiği belirtiliyor. Raporda yer alan
Siber Saldırı, Nükleer Tehditten
Daha Ciddi
Siber saldırılar sadece kişi veya kurumları
tehdit etmiyor. Bu tarz saldırıların son
hedefi ise dünya ülkeleri. Bu büyük tehdit
karşısında ülkelerin ve bu konudaki karar
verici mercilere büyük görevler düşüyor.
Eskiden savaşta olan ülkeler elektrik
şebekelerini darmaduman ederek rakibi
bozguna uğratmak için bombalar yağdırırdı veya su şebekesine sekte uğratmak için
barajlara tuzaklar yerleştirilirdi. Şimdiki
savaşlarda ise bomba atmanın hiçbir önemi
yok önemli olan sizin için çalışan Hacker’ların neler yapabileceği. Artık klasik
savaş anlayışı ortadan kalktı. Bir nükleer
bombanın verebileceği zararı sadece birkaç
saat sürecek siber bir saldırı ile verebilirsiniz. Bunlar için hükümetler yüksek bütçeli
planlar yapıyor fakat tehditin nerden geleceğini kimse bilmiyor.
Eğer birisi bize siber savaş araçları ile
saldırırsa çok çabuk bir biçimde savunmasız kalabilirsiniz. Dünyada her gün
siber saldırılar düzenleniyor. Ufak ölçekli
bu saldırılar, genelde hükümetleri, askeri
tesisler ve firmaları hedef alıyor. Bu
saldırıların ardında kimlerin olduğu ise
genelde bulunamıyor ya da bu kişilerin
izinin sürülmesi, aylar veya yıllar alabiliyor.
Saldırıların arkasında genelde zayıf noktaları keşfetmek ve bu noktaları kullanıp
38
eylül’13
ne kadar zarar verebileceğini denemekten
keyif alan bilgisayar korsanları bulunuyor.
Ancak bazen hükümetler de hedefli siber
saldırılar planlayabiliyor. Bunlar arasında
geçen yıllarda en çok yankı bulanlardan
biri, İran’ın nükleer tesislerini hedef alan
“Stuxnet” virüsüydü. Bu bilgisayar virüsünün, İran’ın Natan nükleer tesislerindeki
santrifüjlerin kontrolden çıkmasına sebep
olduğu belirtilmişti. Kamuoyuna yansıyan
kadarıyla bu virüs, uranyum zenginleştirme sürecinde santrifüjlerin frekanslarını manipüle ederek sistemi devre dışı
bırakmıştı. New York Times gazetesi,
virüsün ABD gizli servisi Ulusal Güvenlik
Kurumu (NSA) ile İsrail ajanları tarafından
geliştirildiğini öne sürmüştü. Guardian
gazetesinin bu haberlerden sonra yer
verdiği bir habere göre ise Başkan Barack
Obama, yurtdışındaki olası siber saldırı hedeflerinin listesinin çıkarılması talimatını
verdi. Guardian, “çok gizli” olarak nitelenen
bu belgeyi internet sayfasında yayımlamıştı. Topçu ateşi ile eşdeğer Peki, bu tür
saldırılar hangi koşullarda bir savaş sebebi
olarak kabul edilebilir? Saldırıya uğrayan
ülke kendini nasıl savunabilir? Bu soruların
yanıtları, geçtiğimiz Mart ayında tanıtımı
yapılan “Tallinn Siber Savaşlarda Uygulanacak Uluslararası Hukuk Kılavuzu’nda
(Tallinn Manual on the International Law
Applicable to Cyber Warfare) yer alıyor.
Estonya’nın başkenti Tallinn’deki NATO
Siber Savunma Merkezi’nin hazırladığı
kılavuz, hukukî bağlayıcılığı bulunmayan
95 kural içeriyor. Hukuk uzmanları, bunun
için zararın boyutlarının çok büyük olması
gerektiğini, büyük hasar varsa, o zaman
verilere göre, saniyede 18 kişi siber suç
mağduru oluyor, bu da dünya genelinde
her gün 1.5 milyondan fazla kişinin siber
suçlara maruz kalması anlamına geliyor.
Dünya çapında son on iki ayda her mağdur
için kişi başı ortalama 197 ABD doları
doğrudan mali zarar söz konusu, siber
suçlar sebebiyle kullanıcılar, neredeyse
aylık asgari ücretin yarısı kadar mali zarara
uğruyor.
Raporda, günümüze kadar siber suça maruz kalan kullanıcı sayısı yaklaşık 556 milyon olarak belirtiliyor ki bu rakam, Avrupa
Birliği’nin toplam nüfusundan fazla. Son on
iki ay içinde çevrimiçi işlem yaparken siber
suç mağduru olan kullanıcı oranını yüzde
46 olarak açıklayan raporun, geçen yıl aynı
konuda ortaya koyduğu rakam ise yüzde
45 dolaylarında. Bu da gösteriyor ki son
bir yılda siber suç mağduru olan kullanıcı
sayısında bir değişim yaşanmamış. Rapora
baktığımızda 2012 yılında sosyal ağlar veya
mobil cihazlar üzerinde karşılaşılan “yeni”
siber suç yöntemlerinde artış görülüyor.
Bu gelişme, siber suçluların daha popüler
platformlara odaklandıklarını ortaya koyu-
yor. Derlenen veriler ışığında görülüyor ki
çevrimiçi işlem yapan kullanıcıların beşte
biri (yüzde 21) sosyal ya da mobil platformlarda dolandırıcılığa uğrarken, sosyal
ağ kullanıcılarının ise yüzde 39’u sosyal
ağ siber suçlarının mağduru konumunda.
24 farklı ülkedeki kullanıcılardan gelen
bilgiler şöyle: Sosyal ağ kullanıcılarının
yüzde 15’i profilinin hacklendiğini ve
başkası tarafından kullanıldığını bildirmiş.
Her 10 sosyal ağ kullanıcısından 1’i dolandırıcılığa maruz kaldığını veya sosyal ağ
platformlarında sahte bir linkle karşılaştığını bildirmiş. Kullanıcıların yüzde 75’i,
siber suçluların sosyal ağları hedeflediklerine inanırken yarısından azı (yüzde 44)
kendilerini sosyal ağlardaki tehditlerden
koruyan bir güvenlik çözümü kullanıyor ve
yalnızca yüzde 49’u gizlilik ayarlarını kullanarak hangi bilgileri, kimlerle paylaştığına
dikkat ediyor. Mobil kullanıcıların yaklaşık
üçte biri (yüzde 31) tanımadığı bir kişiden
gelen ve gömülü bir linke tıklamalarını ya
da bilinmeyen bir numarayı çevirerek “sesli
mesaj” dinlemelerini talep eden yazılı bir
mesaj aldığını bildirdi.
eylül’13
39
KAPAK KONUSU
KAPAK KONUSU
Saldırı Algılandığında
Kurumların Ne Yapması
Gerekiyor?
2012 Siber Suç Raporu aynı zamanda,
birçok internet kullanıcısının, kimliğini ve
kişisel bilgilerini korumak amacıyla, şüpheli e-postaları silmek veya kişisel bilgilerini
dijital ortamda paylaşırken dikkatli olmak
gibi temel önlemleri uyguladığını gösteriyor. Ancak çok önemli bazı önlemler göz
ardı ediliyor: Kullanıcıların yüzde 40’ı, tahmin edilmesi zor karmaşık şifreler kullanmıyor ya da şifrelerini sık sık değiştirmiyor.
Kullanıcıların üçte birinden fazlası ise
banka bilgileri gibi kritik bilgileri girmeden
önce tarayıcıda kilit simgesi olup olmadığını kontrol etmiyor. 2012 yılı raporu ayrıca,
çok sayıda kişinin, siber suç yöntemlerinin
yıllar içinde nasıl geliştiğini bilmediğini ve
virüs gibi zararlı yazılımların bilgisayarlarına nasıl yerleştiğini anlamakta zorluk
çektiğini gösteriyor. Kullanıcıların yüzde
40’ı zararlı yazılımların arka planda fark
edilmeden çalışabileceğini bilmiyor ve
dolayısıyla bir bilgisayarda güvenlik açığı
olup olmadığını da anlayamıyor. Kullanıcıların yarısından fazlası (yüzde 55) da
bilgisayarının şu anda temiz ve virüssüz
olduğundan emin olduğunu söyleyemiyor.
Zararlı yazılımlar eskiden bilgisayarlara
büyük zararlar verirdi. Karşınızda mavi bir
ekran belirir ya da bilgisayarınız çökerdi,
böylece bir virüs bulaştığını anlardınız.
Ancak siber suçluların yöntemleri gelişti,
artık mümkün olduğunca fark edilmeden
hareket etmeye özen gösteriyorlar. Son olarak yayınlanan raporun sonuçları, internet
40
eylül’13
kullanıcılarının yaklaşık yarısının bilgisayar çökmedikçe veya arızalanmadıkça bir
saldırıya uğrayıp uğramadıklarından yüzde
yüz emin olamadıklarını gösteriyor.
Sağlam Bir E-Posta Parolası Hala
En Önemli Önlemlerden Biri
Çevrimiçi işlem yapan kullanıcıların dörtte
birinden fazlası (yüzde 27) e-posta hesaplarının gizliliğinin ihlal edilmesi sebebiyle şifre değiştirmelerini talep eden
bir bildirim aldığını belirtiyor. Kişisel
fotoğraflardan (yüzde 50) iş yazışmalarına ve belgelere (yüzde 42), banka
verilerinden (yüzde 22) diğer çevrimiçi
hesapların şifrelerine (yüzde 17 ) kadar
her şeyi, çevrimiçi olarak gönderen, alan
ve saklayan kişiler çok sayıda olduğundan bu gibi e-posta hesapları, kişisel ve
kurumsal bilgilerin peşinde olan siber
suçlular için potansiyel saldırı noktaları haline geliyor. Bu durumda kişisel
e-posta hesaplarının sizin çevrimiçi
krallığınızın anahtarı olduğu söylenebilir. Suçlular, gelen kutunuzdaki her
şeye erişim sağlamanın yanı sıra ‘şifremi
unuttum’ linkini kullanarak diğer çevrimiçi sitelerde bulunan hesaplarınıza
ulaşıp, onların da parolalarını sıfırlayabilir ve e-postanızı ele geçirerek kendi
hesabınızı sizin erişiminize kapatabilirler.
Karmaşık şifreler kullanmanızda fayda
var ve onları düzenli olarak değiştirerek
e-postalarınızın güvenliğini korumalısınız.
Hedefli Saldırılardan Nasıl
Korunmalı?
Özellikle 2010 yılının ardından dünya
çapında hedefli saldırıların çok daha fazla
duyulduğu bir döneme girildi. Siber dünyada kamu kurumları, teknoloji şirketleri,
medya kuruluşları, üniversiteler ve kâr
amacı gütmeyen kurumlar hedefli saldırılara maruz kalarak milyarlarca liralık
zarara uğrarken, itibarlarını da yitirmenin acısını yaşadı. Alınan birçok önleme
rağmen artan “başarılı saldırı” sayısını
azaltmak ve bu saldırıların anlaşılarak
çözümlenmesi için güvenlik firmalarını
çalışmalarını sürdürüyor.
Ağlarda gelişmiş güvenlik önlemleri
alınmış olsa dahi saldırganlar sistemlere sızabiliyor. Bu nedenle veri kaybına
tahammülü olmayan kurumların daha
“akıllı çözümler” geliştirmesi gerekiyor.
Gelişmiş uç nokta, sunucu ve ağ görüntülemesi sayesinde ortaya çıkan anormal
hareketlerin takip edilmesi ve tehditlerin algılanması bu önlemlerin başında
geliyor. Sistem ve kayıt dosyalarında
zararlı yazılımların gerçekleşitireceği
olası değişiklikleri fark edebilmek için
görüntüleme araçlarının kullanılması da
şart. Bunun yanı sıra ağ çapında yeterli
görüntüleme aracı verildiğinde, anormal
davranışları anlamak için insan kaynağına
gerekli yatırım büyük önem taşıyor. Bu
nedenle kayıtların yetkin kişilerce düzeli
şekilde kontrol edilmesi gerekiyor.
Saldırganın hedef alınan sunucuyla olan
bağlantısının kesildiğinden emin olmalısınız. Saldırının ölçeğini doğru tespit edildiğinden de ve zararın ne boyutta olduğunu
öğrenmek için sızılmış makinelerdeki hasarı analiz etmelisiniz. Bunun yanı sıra son
dönemlerde oldukça popüler olan sosyal
mühendislik karşısında çalışanlarınızı eğitmelisiniz. Eğitim ve deneme programlarıyla
geleneksel yöntemlerin dışında kurumlara
sızılmasına engel olmalısınız. Çalışanlara,
kendi yarattığınız olta saldırıları düzenleyerek olası tehditlere karşı hazırlıklı olmalarını sağlamalı ve bu konuda belirli süreler
belirleyip aralıklarla tatbikat yapılmalı.
Tüm bunların yanında değerli verileri
korumak için veri odaklı koruma stratejisi
oluşturmalısınız. Hedefli saldırıların birçoğu kritik verilerin çalınması için gerçekleştiriliyor. Bu sebeple kurum içerisinde kritik
verilere kimlerin ulaşabileceğini belirlerken çok dikkatli olun. Hassas verilere tüm
erişimleri kayıt altına alarak inceleyin.
Hatta bu erişimler için alarm oluşturarak
erişim saatlerini kontrol altına alın. Bu
sayede farklı bir erişim olduğunda hemen
haberiniz olabilir ve bu konuda Hacker’lara
karşı kısa sürede müdahale edebilirsiniz.
Sosyal Medya Hesaplarının
Korunması
Son zamanlarda dünyanın en önemli
markalarının Twitter ve Facebook üzerinde
kullandıkları hesapların saldırganların
eline geçtiği görüldü. Dünyanın önde gelen
haber kaynaklarından Associated Press’in
(AP) Twitter hesabı hack’lendi ve hesaptan
ABD Başkanı Barack Obama’nın yaralandığı bilgisi verilince ABD borsalarında kısa
sürede önemli finansal kayıplar yaşandı.
Twitter’daki küçük sayılabilecek bir saldırı,
kısa sürede gerçek hayatta milyonlarca
dolarlık etki ve kamuoyunda panik yarattı.
gittikleri web sitesinde şifrelerini kaybedebiliyorlar. Güvenlik kontrolleri olmayan bir
web sitesinde sosyal medya hesaplarında
kullanılan şifrelerin kullanılması, hesapların ele geçirilmesinde kullanılan bir başka
yöntem. Saldırganların elinde, çalınan bir
kullanıcı adı ve şifrenin diğer platformlarda
denenmesini sağlayacak çok basit yazılımlar bulunuyor.
Sosyal Medya Saldırılarına Karşı
Nasıl Korunmalıyız?
İnternet üzerinden kullanılan her hizmet
için farklı bir şifre belirleyin. Eğer birçok
şifreyi aklınızda tutmakta zorlanıyorsanız
şifre yöneticisi programlardan birini kullanabilirsiniz. Bu tarz programlar rastgele
şifreler belirleyerek hafızasında tutar ve siz
gerekli olduğunda bu şifrelere erişim hakkına sahip olursunuz. Hatta belirli süreler
dahilinde şifre değiştiren programları kullanırsanız güvenliğiniz daha da üst seviyelerde olabilir. Bu konuda çeşitli yöntemler
olduğunu belirtmeliyiz. Bunun yanı sıra iki
aşamalı kimlik tanıma yöntemlerini tercih
edebilirsiniz. Twitter’da son dönemde artan
saldırılar üzerine tartışılan iki aşamalı giriş
sistemi sayesinde sosyal medya hesaplarınızı güvende tutmanız mümkün.
Facebook ve Google’da yer alan, Twitter’da
da kısa sürede hayata geçmesi beklenen
sistemlerle kullanıcı adı ve şifre girişinin
yanında özel bir soruya cevap vererek
hesaba giriş yapabiliyorsunuz. Bunun
yanında belki de daha da etkili bir yöntem
olarak Türkiye’deki bankalardan da alışık
olduğumuz şekilde, kullanıcı adı ve şifre
girişinin ardından cep telefonlarına gönderilen kısa mesajda gelen ikinci şifreyle giriş
yapmak da mümkün.
İnternet üzerindeyken her zaman şüpheci olmalısınız. Tanımadığınız kişiler
tarafından gönderilen bağlantılara itibar
etmeden önce iki kez düşünmelisiniz.
Ayrıca tanıdığınız kişilerden gelen mesajların da gerçekliğine dikkat edin.
Saniyede 18 kişi siber suç mağduru
oluyor, bu da dünya genelinde her gün
1.5 milyondan fazla kişinin siber suçlara
maruz kalması anlamına geliyor. Dünya
çapında son on iki ayda her mağdur için
kişi başı ortalama 197 dolar doğrudan
mali zarar söz konusu, siber suçlar sebebiyle kullanıcılar, neredeyse aylık asgari
ücretin yarısı kadar mali zarara uğruyor.
Günümüze kadar siber suça maruz kalan
kullanıcı sayısı yaklaşık 556 milyon
olarak belirtiliyor ki bu rakam, Avrupa
Birliğinin toplam nüfusundan fazla. Son
on iki ay içinde çevrimiçi işlem yaparken
siber suç mağduru olan kullanıcı oranını
yüzde 46 olarak belirleniyor. Son on iki
ayda kullanıcılar tarafından maruz kalınan global siber suçlara ilişkin doğrudan
zarar maliyeti 110 milyar doların üzerinde. Tüm bu rakamlar ışığında siber
suçlara bağlı kayıpların önlenmesi için
profesyonel güvenlik ve risk yönetimi
çözümlerinden yararlanmanın bir elzem
olduğu çıkıyor. Tabii ki tüm riskleri ortadan kaldırmak hiçbir zaman mümkün
değil. Fakat gelişmiş güvenlik zekası ve
risk yönetimi çözümleri ile siber saldırıların etkisini azaltabiliyor. Güvenlik
bilgisi ve vaka yönetimi çözümlerini
kullanan kuruluşlar siber suçları kısa
sürede tespit ederek kayıpları yüzde 25
oranında azaltabiliyor. Bunun sonucunda kuruluşlar veri kurtarma süreçlerini
de optimize edebiliyor.
Peki, Hesaplar Neden
Kaybediliyor?
Yaşanan olaylar dünya çapında şifre güvenliği konusunda yeterli bilincin yerleşmediğini gösteriyor. Genellikle kullanıcıların
yeterince karmaşık şifreler kullanmadığı
görülüyor. Ne kadar karmaşık şifreler kullanılsa da saldırganların sosyal mühendislik
hamlelerine kanmak da hesapların ele
geçirilmesine yol açıyor. Twitter üzerinden
alınan “Doğrudan Mesajlar” vasıtasıyla zararlı bağlantılara yönlendirilen kullanıcılar,
eylül’13
41
Ali Yavuz Şahin
RÖPORTAJ
[email protected]
Her Üç Bilgisayardan Biri
ESET Kullanıyor
Son dönemde sayısı fazlasıyla artan Sanal Saldırılar kurumların
korkulu rüyası haline geldi. Bizde sizler için Türkiye’nin lider
güvenlik firmaların biri olan ESET Türkiye’nin Genel Müdür
Yardımcısı Alev Akkoyunlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik
SET Türkiye’nin
distribütörü Stratus
olarak ürün ve
stratejileriniz neler?
E
Stratus Bilişim Sistemleri Tic. A.Ş., pek çok
platform için ölçeklenebilir çok katmanlı
güvenlik çözümlerinin ithalatçısı ve distribütörü olarak kanal üzerinden bayilere satış
ve destek veren bir teknoloji firması. Stratus
olarak İstanbul merkezli faaliyet gösteriyoruz, Ankara’da ise bir şubemiz bulunuyor.
2004 yılından bu yana ise ESET’in Türkiye
Distribütörü olarak hizmet veriyoruz.
Stratus ayrıca, dünyanın en önemli veri
yedekleme ve felaket kurtarma ürünleri olan
StorageCraft ve Double-Take markalarının
da Türkiye distribütörlüğünü yürütüyor. Ancak ülkemizde en çok ESET ile öne çıkıyoruz.
ESET, dünya genelinde bireysel ve kurumsal
kullanıcılara hitap eden güvenlik ürünleri
geliştiriyor. 1992 yılında kurulan ve merkezi
Slovakya’nın başkenti Bratislava’da bulunan
ESET, dünya geneline yayılmış ofisleri ve
dokuz zararlı yazılım araştırma merkeziyle,
dünyanın en büyük antivirüs yazılım kuruluşlarından biri. Özellikle NOD32 yazılımıyla
büyük bir kullanıcı kitlesine sahip olan
ESET, global yapısıyla son 5 yıldır Avrupa,
Ortadoğu ve Afrika bölgesinin en hızlı
büyüyen teknoloji şirketleri arasında yer
alıyor. Dünyada 100 milyonu aşkın kişi ESET
ürünlerini kullanırken, yapılan araştırmalara göre marka bilinirliği 750 milyon kişiyi
aşmış durumda.
Türkiye’de de hem bireysel hem de kurumsal olarak ESET NOD32 ve ESET Smart
Security ürünleriyle öne çıkan ESET, bugün
%33’lük kullanım oranıyla Türkiye antivirüs
pazarının lideri konumunda. Yani her üç
bilgisayardan birinde ESET kullanılıyor.
Türkiye’de 11 milyon kullanıcımız var. 14
42
eylül’13
Siber Saldırılar kurumları hangi
yönden ve nasıl tehdit ediyor?
Artık şunun çok net farkına varmak gerek:
Temel olarak siber suçlular, paranın peşinde.
Çok organize çalışıyorlar ve dijital dünyaya
saldıkları zararlı yazılımlarla gelir elde
etmeye çabalıyorlar. Bu işi dünyanın herhangi bir noktasında yapabiliyorlar. İzlerini
sürmek çok zor. Doğal olarak siber suçlular,
para akışının daha yoğun olduğu kurumsal
yapıları yani şirketleri önemli hedef olarak
belirliyorlar. Şirketlerin hesaplarını ele
geçirmeye, datalarını çalmaya, bilgilerini yok
etmeye, işleyişi duraklatmaya ve bundan
fayda sağlamaya çalışıyorlar. Burada da en
çok KOBİ’ler yani orta ve küçük ölçekli işlet-
lere, henüz yara almadan önlem alınmasını
tavsiye ediyoruz. Çünkü siber suçluların
verebileceği zararlar, kurum yapılarını
etkileyecek denli büyük olabilir.
Özellikle Siber Saldırılardan
korunma konusunda Türk
firmalarının tutumunu nasıl
buluyorsunuz. Bu konuda dünya
geneline göre neredeyiz?
Siber suçlular; virüs, solucan, truva atları,
botnetler ve sürekli yenilenen oltalama
teknikleriyle bilgisayarlarımıza, çeşitli işlevlere sahip zararlı yazılımları bulaştırmaya
çalışıyorlar. Bu sayede para edebilecek her
tür bilgiye ulaşmayı hedefliyorlar. Parolalar,
şifreler, kredi kartı bilgileri, banka hesap
bilgileri, telefonlar, mailler…. Tüm bu bilgi,
para edebilecek yolları açmaya yarıyor.
Siber suçlular bu bilgileri adım adım topluyor, sonrasında da parçaları birleştirerek,
saldırılarını yapıyorlar.
Burada kurumların dijital güvenlik
konusunda iyi uygulanacak bir güvenlik
politikasına ihtiyacı var. Söz konusu politika doğrultusunda; tanımlanmış kişiler,
kategorize edilmiş bilgi girişleri, güvenlik
konusunda doğru bilgilendirme gibi çalışmalar yapılmalı. Teknik olarak da antivirüs,
antispam, firewall gibi güvenlik uygulamaları doğru şekilde konfigüre edilip kullanılmalı ve sıklıkla güncellenmelidir. Mutlaka
ama mutlaka güncel ve lisanslı uygulamalar
kullanılmalı. Bu uygulamalar, kurumların
güvenlik sıkıntılarını da minimize edecektir.
Ülkemizde özellikle KOBİ’ler siber suçluların en çok hedef aldığı kurumsal yapılar
olarak öne çıkıyor. Çünkü genellikle büyük
kuruluşlardaki gibi gelişmiş IT yapılarına
sahip olmuyorlar. Ancak yine de, firmanın
ölçeği ne olursa olsun, ister bakkal, ister
sanayi sitesindeki atölye, ister orta ölçekli
bir üretim tesisi, bilgisayarın iş akışında
kullanıldığı her ticari yapıda – ki artık böyle
olmayan bir yer yok - belli bir güvenlik
bilincinin oluştuğunu söyleyebiliriz.
Ancak burada karşımıza çıkan temel sorun,
güvenlik önleminin doğru alınmamış olması
ve güncellenmeyen lisanssız yazılımlar. Lisanssız yazılımlarla bilgisayar risklere karşı
açık durumdadır. Bu yazılımların çoğunluğu
virüs imza dosyalarını sağlıklı güncelleyemiyor. Öte yandan güvenlik yazılımlarının
lisanssız olarak indirildiği siteler de genellikle pek güvenli olmuyor.
Özellikle batı ülkelerinde kurumsal güvenlik
konusunda, lisansız yazılım kullanımının
çok az olduğunu gözlemliyoruz. Sonuçta şirketteki tüm datalar önemli ve kimse onların
kaybolmasını istemiyor. Türkiye’de de bu
bilincin geliştiğini ve özellikle kurumsal tarafta lisansız yazılım kullanma yaklaşımının
azalma trendinde olduğunu söyleyebilirim.
Siber suç, önünde durulamayan bir tsunami
dalgası gibi ürkütücü biçimde büyüyor.
Global siber suç ekonomisinin bugün 360
milyar dolarlık bir hacme ulaştığı tahmin
ediliyor. Az önce aktardığım gibi, siber hırsızların gelirlerini büyütmek için saldırdığı
alanların başında iş dünyası geliyor. Ancak
çeşitli araştırmalar, iş dünyasının bu konuda
kısmi bilgi sahibi ama tehdidin büyüklüğü
hakkında yeterince farkında olmadığını
gösteriyor. Yetersiz farkındalık nedeniyle
şirketler, zaman zaman dijital saldırılara
karşı etkili şekilde karşılık veremiyor.
Öncelikli ele alınması gerekirken, güvenliğe
yatırım yapmayı öteleyen şirketler, maalesef
siber saldırılara uğrayıp, zarar gördükten
sonra, bu konunun ihmal edilmemesi gerektiğinin farkına varıyorlar. Biz burada şirket-
Geleceğin tehditleri mobilden gelecek.
Aslında bu konudaki gelecek, geldi bile. Son
iki yıldır hızla kullanımı artan tablet ve akıllı
telefonlar gibi taşınabilir cihazlarda kişisel
verilerin yanı sıra en az masaüstü bilgisayarlar kadar önemli şirket bilgileri yer
alabiliyor. İnternet bağlantılı cep telefonu iş
hayatının vazgeçilmez unsuru arasında yerini aldı. Doğal olarak siber suçlular, çoktan
bu ürünleri ve bu ürünlerin ağırlıklı olarak
kullandığı Android platformunu hedef
almaya başladı bile. Bu alanda sürekli yeni
zararlı yazılımlarla karşılaşıyoruz. Temel
hedef, yine PC’lere yönelik saldırılardakilerle aynı. Hackerler, giderek yaygınlaşan
bu platformdaki açıkları, kendi lehlerine
çevirip, şirketlerin kritik verilerine ulaşarak
gelir elde etmeye çalışıyorlar.
Ne yazık ki özellikle mobil cihazlarda
Siber Saldırılardan korunmak için
kurumlar neler yapmalı?
Son dönemde bilgi güvenliği
kurumların birinci önceliği
oldu. Bu konuda firmalara
tavsiyeleriniz neler?
Alev Akkoyunlu
ESET Türkiye
Genel Müdür
Yardımcısı
milyon kullanıcının bulunduğu Rusya’dan
sonra Türkiye, dünyada ESET ürünlerinin en
çok kullanıldığı ikinci ülke konumunda.
ESET NOD32 ve ESET Smart Security’nin
yanı sıra kurumsal yapılara yönelik ESET
Endpoint Security, akıllı telefonlar ve
tabletlere yönelik ESET Mobile Security
ve Mac kullanıcılarına yönelik ESET Cyber
Security, en öne çıkan ESET ürünleri olarak
dikkat çekiyor.
meler hedef alınıyor. Çünkü büyük şirketler
genellikle katmanlı ve çok yönlü güvenlik
sistemleriyle iyi korunmuş durumda. Ancak
KOBİ’ler daha korunmasız halde. Siber
suçlular da bu açığı kullanıyorlar. Bugün
Türkiye’de siber suçun şirketlerde yarattığı
zararın 600 milyon doları bulduğu tahmin
ediliyor. Bu rakam her yıl büyüyor. Türkiye
ekonomisinin son yıllarda kaydettiği büyüme de siber hırsızların iştahını kabartıyor.
Gelecekte hangi güvenlik
açıklarının kurumları tehdit
edeceğini düşünüyorsunuz?
antivirüs yazılımları kullanma alışkanlığı
henüz gelişmedi. Rakam vermek gerekirse
Türkiye’de tablet kullanıcılarının yüzde
43.5‘i, akıllı cep telefonu kullanıcılarının ise
yüzde 56.2’si online tehditlerden korunmak için herhangi bir güvenlik yazılımı
kullanmıyor. Bu durum da, tablet ve akıllı
telefon kullanıcılarını tehditlere karşı açık
hale getiriyor. Mobil ürünleri kullananlar,
konfor yaşarken, güvenlik konusunu gözden
kaçırmamalı. Tıpkı bilgisayarlarda olduğu
gibi bu ürünler de de proaktif “Mobile Security“ çözümleriyle, tehditlere karşı önlem
alınmalı ve bu konuda bir güvenlik refleksi
oluşturulmalı.
Bu konuda ESET olarak ESET Mobile Security for Android (EMS) ürünümüzü tavsiye
ediyoruz. EMS, gelişmiş antivirüs motoru ile
Android cihazlar için, hem bilinen hem de
bilinmeyen tehditlere karşı koruma sağlayan bir mobil güvenlik ürünüdür.
ESET Mobile Security for Android, kullanıcının mobil güvenliğini maksimum seviyeye
ulaştırmak ve daha az güvenli ortamlarda
mobil cihazlarını kullanmalarını sağlamak
için tasarlandı. Mobil cihaz kullanıcıları,
genel Wi-Fi ağından bağlanarak internette
gezinirken, şüpheli mailleri açarken ya
da üçüncü parti mağazalardan indirilmiş
uygulamaların anlık mesajlarına bakarken
ESET’in gelişmiş koruması ile kendilerini
güvende hissedebilirler.
Bağımsız IT güvenlik ve antivirüs araştırma
kuruluşu AV-TEST Enstitüsü’nün yapmış
olduğu son Android antivirüs ürünleri
değerlendirmesinde, ESET Mobile Security
for Android, kötü amaçlı uygulamaların
%99.7’sini ortaya çıkararak, kullanılabilirlik
alanında en yüksek puanı aldı.
eylül’13
43
Avşar Özgen
MAKALE
[email protected]
Türkiye’nin Uluslararası
Veri Taşımacılığı Potansiyeli
Şehirlerin dijital dönüşümünün hızlanması, fiber ortamda veri
taşımacılığını çok daha önemli hale getirirken, fiber internet;
elektrik, su ve ısınma altyapılarından sonra dördüncü temel
altyapı olarak konumlanıyor
MAKALE
üzerinden ya da karadan Türkiye üzerinden
Avrupa’ya ulaşabiliyor. Asya’dan gelen trafik
ise karadan Rusya üzerinden veya Karadeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşabileceği gibi
Türkiye üzerinden de ulaşabilir. Ayrıca Asya
trafiğinin önemli bir bölümü de Süveyş Kanalı ve Akdeniz üzerinden geçiyor.
Türkiye’deki operatörlerin
uluslararası veri trafiğinin
temel güzergah olarak
Türkiye üzerinden
geçmesini sağlamak üzere
çalışmaları devam ediyor
Türkiye üzerinden veri taşımacılığına
alternatif oluşturan deniz altı fiber optik
kabloları yatırım ve bakım açısından masraflı.
Ancak bu kablolar özellikle Avrupa ve Afrika
ülkeleri arasındaki mesafeyi önemli miktarda
kısaltmakta. Bu kabloların kapasiteleri ve
bağlantı noktaları arttıkça Türkiye üzerinden
geçen trafiğe rakip olmakta, özellikle Orta
Doğu ve Kuzey Afrika’daki internet servis
sağlayıcıların Avrupa’daki sunuculara daha
kolay erişimlerini sağlamakta. Bu bölgede
denizaltı kablolar döşenmeye devam ediliyor.
Örneğin 2012 yılında üç kıtayı bağlayan
Uluslararası Körfez Köprüsü (Gulf Bridge
International) projesi tamamlandı. Asya’dan
gelen trafik için bir alternatif olan Rusya üzerinden bağlantılar ise hem Avrupa’ya ulaşım
yolunu uzatmakta hem de bu hattın görece
eski bir hat olduğu biliniyor.
İki Büyük Proje
T
ürkiye bulunduğu konum itibariyle veri tüketimi hızla artan
Orta Doğu, Afrika ve hatta Asya
ülkeleriyle ve tüketilen içeriğin büyük oranda
sağlandığı Avrupa ülkelerinin arasında doğal
bir “veri taşımacılığı köprüsü” olabilme
potansiyeline sahip bulunuyor.
Özellikle, Türkiye’nin çevresindeki bölgelerden Orta Doğu ve Afrika’da veri tüketimi
2006-2011 arasında yaklaşık yüzde 40 Yıllık
Bileşik Büyüme Oranı (YBBO)’yla artmış
durumda. Bu bölgedeki veri tüketiminin
2011-2016 yılları arasında da yüzde 62
44
eylül’13
YBBO’yla artması bekleniyor. Kuzey Afrika
ve Orta Doğu’da en büyük internet nüfusuna
sahip ülkelere bakıldığında, artan veri tüketiminin büyük oranda dünyanın en büyük
içerik sağlayıcıları tarafından karşılandığı
görülüyor. Bu ülkelerdeki en popüler internet
sitelerinin çoğunluğu Facebook ya da Google
tarafından sunuluyor.
Özellikle bu şirketlerin ana veri merkezlerinin Avrupa’da bulunması Avrupa ile bölge
arasında zaten var olan transit IP trafiğinin
üzerine ek olarak önemli bir veri trafiğinin
oluşmasına yol açmakta. Benzer şekilde,
Asya ve Avrupa arasındaki artan ticari hacme
paralel olarak bu iki bölge arasındaki veri
trafik akışı da büyük bir potansiyel sunmakta.
2011-2016 yılları arasında Asya’nın toplam
veri trafiğinin de yüzde 31 YBBO’yla artması
bekleniyor.
Türkiye Bir Kavşak Noktası
Bütün bu pazarlardaki internet servis sağlayıcıların Avrupa’daki sunuculara ulaşmak için
Türkiye’yi de içeren alternatif seçenekleri bulunuyor. Orta Doğu ve Afrika’daki operatörler
ya Akdeniz’deki denizaltı fiber kabloları
Bunlardan ilki, Türk Telekom, Suudi Telekom,
Suriye Telekom ve Ürdün Telekom ortaklığıyla 2010 yılında başlatılan Cidde, Amman,
Şam ve İstanbul’un İngilizcede ilk harflerinden oluşan JADI LINK projesi. Projede
ülkelerin halihazırdaki fiber optik altyapıları
geliştirildi. JADI LINK projesi toplam 2 bin
530 km fiber optik hatta, 200 Gbps veri ve
ses taşıma kapasitesine sahip. Bu hat şu anda
kurucu dört ortağı tarafından aktif olarak
kullanılmakta. Ancak güzergahı üzerinde yer
alan Suriye’de yaşanan iç karışıklık nedeniyle henüz bu hat üzerinden diğer şirketlere
hizmet verilemiyor.
JADI LINK kıtalararası internet, data ve ses
iletiminde Singapur, Japonya, Hindistan’dan
başlayarak Hint Okyanusu-Kızıldeniz-Süveyş
Kanalı-Akdeniz güzergahını takip eden ve
İtalya, Fransa, İspanya ve İngiltere’de sonlanan denizaltı fiber optik kablo sistemleriyle
ABD’ye bağlanan hatta en önemli ikinci
bağlantı koridorunu oluşturuyor. Karasal
fiber optik ağ, hâlihazırda Akdeniz–Kızıldeniz
koridorundaki deniz tabanı havzasında, üç
büyük fay hattının olduğu bölgeden geçen
ve bu nedenle depremlerden, sarsıntılardan
sık zarar gören kablo sistemlerine güvenli ve
sağlam bir alternatif sunarak, söz konusu bölgede uluslararası veri ve internet hizmetleri
alanında hızla artan talebin karşılanabilmesini sağlıyor.
Türkiye, Orta Doğu ile Avrupa
arasında karadan ses ve data
köprüsü oluyor
Türk Telekom, bir süre önce Invitel Holdings
ile dünyanın önde gelen bağımsız toptan
data ve kapasite servis sağlayıcıları arasında
yer alan Invitel International’ın hisselerinin yüzde 100’ünü satın aldı. Böylece,
Invitel International’ın Orta ve Güneydoğu Avrupa’da 16 ülkeden ve 40 merkezi
noktadan geçen 27 bin kilometrelik fiber
optik ağına sahip olmuş oldu. Şirketin adı da
“Pantel International” olarak değiştirildi. Pantel International’ın satın alınması, tıpkı JADI
LINK projesi gibi Türkiye’nin Orta Doğu ile
Avrupa arasında karadan ses ve data köprüsü
haline gelmesi açısından büyük önem taşıyor.
Pantel International, aralarında Avusturya,
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Almanya,
İtalya, Romanya, Slovakya, Ukrayna, Sırbistan
ve Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülkede
faaliyet gösteriyor. Şirketin hizmet verdiği
müşterileri arasında dünyanın önde gelen
telekomünikasyon kuruluşları, internet servis sağlayıcılar ile AB ve ABD’den çok sayıda
önemli kablo TV sunucusu bulunuyor. Şirkete
ait fiber optik hatların yüzde 80’i kendine
ait ya da uzun dönemli IRU (Indefeassible
Right of Use – Feshedilemez Kullanım Hakkı)
anlaşmalarına bağlı bulunuyor.
Türkiye, bulut iletişim gibi
hizmetlerin de sunulacağı
veri merkezleri açısından
da önemli bir konuma
ulaşabilir
Diğer büyük proje ise beş ülkeden yedi
operatörün katıldığı, kuş uçuşu 3 bin 875
km’lik güzergâhta hizmet verecek olan RCN
(Regional Cable Network) adını taşıyan proje.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Füceyre kentinden İstanbul’a kadar uzanacak bu proje,
çift fiber hattı ile saniyede 12,8 Terabit gibi
bir kapasite sunabiliyor. İstanbul’a uzanacak
bu hat, Bulgaristan sınırında hazır durumda
olan yaklaşık 15 bağlantı noktası üzerinden
Avrupa’ya ulaşma fırsatı yaratacak. RCN
Projesi içinde Etisalat (BAE), Mobily (Suudi
Arabistan), Ürdün Telekom/Orange Jordan ve
Mada-Zain Ortaklıgı (Ürdün), Suriye Telekom
İdaresi (Suriye) ve Superonline (Türkiye) yer
alıyor. Yaklaşık 1 milyar TL yatırım değeri
olan bu fiber optik hattın, 2011’in ikinci
yarısında kullanıma açılması planlanmaktaydı. Ancak bölgede gelişen olaylar nedeniyle
hattın açılısı ertelendi.
Türkiye Bulut Bilişimde Önemli
Bir Konuma Ulaşabilir
Türkiye’nin veri taşımacılığı konusunda ana
güzergahlardan biri olabilmesi sağlanabilirse
bunun aynı zamanda ülkemizin bir “veri
merkezi üssü” olma hedefini de destekleyeceği şüphesizdir. Teknolojik altyapının en üst
seviyeye ulaştığı, bölgesel bir cazibe merkezi
haline gelmiş olan Türkiye, bulut iletişim gibi
hizmetlerin de sunulacağı veri merkezleri
açısından da önemli bir konuma ulaşabilir.
Ancak Türkiye henüz bu altyapıyı sağlamaya
tam olarak hazır değil. Yapılan bazı uluslararası çalışmalar da bu bulguyu desteklemekte. Örneğin, BSA Küresel Bulut Bilişim
Puan Tablosunda, ülkelerin bulut bilişimin
büyümesine ne kadar hazır olduklarını ve
desteklerini ölçen yedi politika kategorisine
dayanarak 24 ülke sıralanıyor. Türkiye’nin de
dahil olduğu bu ülkeler, hep birlikte küresel
BIT piyasasının yüzde 80’ini oluşturuyor.
Yapılan bu değerlendirmede Türkiye 100
üzerinden 52 puan alarak 17’nci sırada yer
alıyor. Bu her ne kadar iyi bir puan olmasa da
ülkemiz Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte
olan bazı ülkelerin önüne geçmeyi başarmış
durumda.
Sonuçların detayına bakıldığında ülkemizin
özellikle hukuksal altyapısı açısından diğer
ülkelerin gerisinde kaldığı; kişisel bilgilerin
korunması, siber suç ve fikri mülkiyetler
alanlarında önemli adımların atılmasına
ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor. Teknolojik
altyapının hazırlığı anlamında da ülkemiz
gelişmekte olan ülkelerin bir kısmına göre iyi
durumda olsa da gelişmiş ülkelerin bir hayli
uzağında bulunuyor.
eylül’13
45
Avşar Özgen
MAKALE
[email protected]
Türk Hukukunda
Haberleşme
Özgürlüğünün Sınırları
Son zamanların en önemli gündem maddelerinden biri olan
telefon dinlemeleri, insanın aklına ister istemez haberleşme
özgürlüğünün sınırlarının nereye kadar olması sorusunu getiriyor
İ
nsanın şüphesiz en başta ilişkili
olduğu özgürlük alanları, düşünce
ve ifade özgürlüğü ile iletişim
özgürlüğü. Ancak ne var ki her özgürlükte
olduğu gibi haberleşme özgürlüğünün
kullanılması da beraberinde, bu özgürlüğü
kullananın sorumluluğunu da getiriyor. Zira
özgürlük ve sorumluluk, bir bütünün, olmazsa olmaz iki temel unsurunu oluşturuyor.
Baş döndüren teknolojik yeniliklere paralel
olarak suç ve suçlulukta görülen nispi artıştan
46
eylül’13
dolayı suç ve suçluyla daha etkin bir mücadelenin yürütülebilmesi için kullanılan yöntemlerde değişikliğe gitme gereği günümüzde büyük bir öneme sahip. Haberleşme özgürlüğü
demokrasilerde büyük bir öneme sahip, kayıt
altına alınması veya sınırlandırılması kesin
ve sıkı yasal dayanaklarla mümkün olabilen
bir hak türü. Diğer yandan herkesin kamuya
mal olmuş yaşantısının yanında kendi maddi
ve manevi varlığını geliştirebilmesi, toplum
hayatı bakımından kendisi için hedeflediği
yere ulaşabilmesi ve uygun gördüğü şekilde
yaşayabilmesi için başkasının denetiminden uzak, diğer bir ifadeyle kendi tarzına
göre yaşayabileceği özel bir hayata ihtiyacı
bulunmakta. Bu itibarla, kendini yönetme
kapsamında kendi tercihleri doğrultusunda
şekillendirebileceği özel hayatı kural olarak
başkalarının ve devletin ilgi alanı dışında kalması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’ne göre
özel hayatın gizliliği kişi hürriyetinin devamı
ve korunma altına alınması gerekiyor.
MAKALE
Ulusal Düzenlemeler
Bu haklar kişinin temel haklarından olup,
insan haklarını düzenleyen uluslararası
belgelerde öngörüldüğü gibi, bu hakkın
korunması ve tanınması da güvence altına
alınmış durumda. Bu hakları güvence altına
alan ulusal belgelerin başlıcaları İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi.
Ulusal düzenlemelere gelince, hukukumuzda
bu hakların korunması, anayasal düzeyde
1982 Anayasasında “özel hayatın gizliliği
ve korunması” başlığı altında 20 ila 22.
Maddelerde düzenlenmiş durumda. 1982
Anayasası’nın Anayasanın 20. Maddesinde;
özel hayatın gizliliği, dokunulmazlığı, sınırları ve kişisel verilerin dokunulmasına ilişkin
düzenlemeler yer alıyor.
Yine Anayasanın 22. Maddesi ise, haberleşme hürriyetini ve haberleşmenin gizliliğinin
dokunulmazlığı ilkesini düzenliyor. Anılan
maddede herkesin haberleşme hürriyetine
sahip olduğu ve haberleşme gizliliğinin esas
olduğu belirtiliyor. Bu haklar yasalar tarafından da güvence altında.
Türk hukukunda iletişimin denetlenmesine
imkan kılan en önemli yasal düzenlemeler
CMK’da yer alıyor. CMK’nın bu hususları içeren düzenlemeleri kanunun beşinci bölümü
“Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi” başlığı altında yeniden
düzenlemeye kavuşturuldu.
Bilindiği üzere, yeni çıkan CMK’nın, önleme
amaçlı dinlemeye olanak vermediği ve bu
nedenle emniyet güçlerinin özellikle örgütlü
suçlarla mücadelede zafiyete uğratıldığı sıklıkla ifade edilmekteydi. Bu durumun önüne
geçmek amacıyla, ülkemizde, 2559 sayılı
Polis Vazife ve Salahiyeti Kanunu, 2803 sayılı
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu
ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri
ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda
değişikliğe giderek bu örgütlerin önleyici
telefon dinleme ve takibinde bulunabilmelerini sağlandı.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Özel
Hayatın ve Hayatın Gizli Alanına Karşı
Suçlar” başlığı altında düzenlenen maddelerinde haberleşmenin gizliliğini ihlal edenler,
kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi
ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini
ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri
hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme,
verileri yok etmeme suçları ve bu suçlara
verilecek cezalar düzenlendi.
Ayrıca, haberleşme özgürlüğü ve bu özgürlüğün sınırlandırılmasına dayanak teşkil eden
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma
Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu ile Devlet
İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanunları bulunmakta.
Uygulamada yasal
düzenlemenin ruhu ve
AİHM kararlarının özü
ile bağdaşmayan bazı
uygulamalar mevcut
Şüphesiz özgürlükler kişilere tanınan ve
anayasal güvencelere sahip en önemli haklardan. Ancak bir özgürlüğün herhangi bir
amaç doğrultusunda herhangi bir zamanda
sınırlandırılmayacağını söylemek çağdaş
demokrasilerde mümkün değil. Haberleşme
özgürlüğü de, kişilere tanınan Anayasa’nın
güvencesi altındaki önemli bir özgürlük.
Türk hukuk sisteminde iletişimin denetlenmesi, suç öncesi önleyici tedbir ve adli tedbir
olmak üzere ikiye ayrılıyor. Adli amaçlı
iletişimin denetlenmesi CMK 135. Maddeye
göre, önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi
ise, 5397 sayılı Kanun hükümlerine göre
yapılabiliyor.
Uygulamadan Kaynaklanan
Sıkıntılar Var
Türkiye’de iletişimin denetlenmesine adli
ve idari anlamda olanak sağlayan CMK’nın
ve 5397 sayılı Kanunun AİHM’nin kararlarıyla örtüştüğü yönleri yaygın olsa da bazı
konularda mahkeme kararları ile uyuşmadığı söylenebilir. Bu uyuşmazlıkların bir kısmı
yasal düzenlemelerin içeriğinden kaynaklanabilir. Ancak asıl kısmı ise uygulamadan
kaynaklanan sıkıntılar. Uygulamada ise yasal
düzenlemenin ruhu ve AİHM kararlarının
özü ile bağdaşmayan bazı uygulamalar
mevcut.
5397 sayılı Kanun uygulamalarının getirdiği
iletişimin denetim altına alınması tedbirine
başvurabilmek içinse basit bir suç işleme
şüphesinin bulunması uygulamada yeterli
sayılmakta. Burada basit bir şüphenin varlığı
yeterli görülmekte. Aslında bu konuda 5397
sayılı Kanun basit şüphe ibaresini kullanmamış olsa da basit şüphe teşkil edecek eylemleri tek tek belirterek uygulamanın çerçevesini çiziyor. Dolayısıyla kolluk kuvvetleri
bu suçlarla ilgili soruşturulabilecek niteliğe
sahip basit bir şüphe halinde önleyici amaçlı
iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurabilecekler. Zira kanunun bu denetim tedbirine
başvurulabilmesi için istemiş olduğu şüphede hiçbir yoğunluk, kesinlik veya derece
belirtmemiş olması haberleşme özgürlüğünün sınırlandırılması yönünde uygulayıcılara sınırı çizilmemiş ucu açık bir yetki
verebilir. Burada kolluk güçlerinin istihbarat
kaynaklarından gelen bilgi aktarımında suç
işleyeceklerine dair kuvvetli, makul, yeterli
veya yoğun bir şüphe uyandıran kişilerin
haberleşmelerinin denetim altına almaları
daha yerinde bir uygulama olabilir. Aksi halde Anayasa’da belirtilmiş olan bireyin temel
hak ve özgürlüğünün “özüne” dokunulmuş
oluyor.
Ulusal güvenliğin sağlanması, kamu düzeninin korunması, suç ve suçlulukla mücadele
sağlanarak bireylerin toplum içinde huzur
ve güvenli bir biçimde yaşamasını sağlamak
devletin görevidir. Devlet, kamu düzeninin
sağlanması, sosyal barışın tesisi için gereken
önlemleri alırken, bunu hukukun üstünlüğü,
demokrasinin vazgeçilmez ilkelerine riayet
ederek yerine getirmekte.
Ülkeler, uluslararası
düzeyde suç ve suçlulukla
mücadele etmek için
uluslararası polis
teşkilatını (INTERPOL)
kurdular
Özellikle son yıllarda örgütlü suç ve
suçluluğun uluslararası bir nitelik
kazanması ve suçlulukta profesyonelleşme
devletleri, bu nitelikte suçlarla mücadele
ederken, daha etkin ve teknik mücadele
yöntemlerine başvurmaya itiyor. Örgütlü
suçluluğun bu niteliği nedeniyle ulusal
düzeyde mücadelenin zorluğu ortada. Bu
nedenle ülkeler, uluslararası düzeyde suç ve
suçlulukla mücadele etmek için uluslararası
polis teşkilatını (INTERPOL) kurdular.
Özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğünü ihlal edebilecek bir yapıda olan iletişimin denetlenmesi tedbiri bu ve buna benzer
uygulamalar dikkate alınarak daha net, daha
açık ve daha kesin çizgilerle çerçevelenirse
bu konudaki aksaklıklar giderilebilir. Ayrıca
haberleşme özgürlüğü demokratik anlamda
daha az ve daha makul şekilde sınırlanır.
eylül’13
47
MAKALE
Önleyici Amaçlı Dinlemeler
Türkiye’de kolluk güçlerine, 5397 sayılı
Kanuna dayanarak kamu düzenini ve güvenliğini korumak amacıyla bir suç işlenmeden
önce iletişimin denetlenmesi tedbiri kapsamında iletişimin dinlenmesi, kayda alınması,
tespiti ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine izin verilmiştir.
Önleyici amaçlı olarak iletişimin denetlenmesine ilişkin ilk düzenleme 2005 yılında
kabul edilen ve aynı tarihte yürürlüğe giren
5397 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kabul edildi.
Haberleşme özgürlüğünün iletişim tespiti
ile denetim altına alınması uygulamasında
5397 sayılı Kanun’da CMK’dan farklı bir
durum öngörülmüştü. CMK’da iletişimin
denetlenmesi tedbiri kişilerin özel hayatı ve
iletişim özgürlüğüne yönelik ağır ve derin bir
müdahale olabileceğinden, kolluk kuvvetlerinin hemen başvurabilecekleri bir tedbir
olarak öngörülmedi. Bu açıdan CMK’nın
135. Maddesinde bu tedbirin “son çare”
olarak uygulanması amaçlandı. Ancak 5397
sayılı Kanun “son çare”den önce başkaca
yöntemlere başvurulacağını belirten bir düzenleme olmadığı için önleme amaçlı iletişim
denetlenmesi, tedbiri uygulamakla görevli ve
yetkili kolluk güçlerinin ilk başvuracağı bir
tedbir niteliğine sahip.
Adli amaçlı iletişimin denetlenmesinde
başka şekilde delil etme imkanı varken adli
dinleme tedbirine başvurulamayacağı açıkça
kabul edilmişken önleyici amaçlı denetlemede bunun kabul edilmemesi haberleşme
özgürlüğüne, kişi hak ve hürriyetlerine
yapılan yersiz ve haksız müdahale olarak
dikkate alınmalı. Bu husus ülkemizde haberleşme özgürlüğünün demokratik anlamda
tam manası ile korunması açısından önemli
bir eksiklik. Zira bu durum sonucu kolluk
MAKALE
kuvvetleri basit bir şüphe olgusu oluşsa bile
başkaca bir yönteme başvurmadan önleme
amaçlı olarak haberleşme özgürlüğüne sınır
koyabiliyor.
Kapsam Oldukça Geniş
Tutuluyor
5397 sayılı Kanun önleyici amaçlı işletişimin
denetlenmesi tedbirinin uygulanacağı kişi ya
da kişilerden yahut ta sanık ya da şüpheliden bahsetmiyor. Ancak kanunun lafzından,
kanunda belirtilen suçları işleme ihtimali
olan tüm bireylerin iletişimlerinin denetlenmesine izin verildiği ortaya çıkıyor. Bu
açıdan düşünüldüğü zaman tedbirin uygulanabileceği kişilerin kapsamı oldukça geniş
tutulduğu söylenebilir. 5397 sayılı Kanun, “...
suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla ... iletişim tespit edilebilir...” denilerek
dinlenecek kişi kategorisini belirtmiyor ve
hiçbir sınırlamaya da gitmiyor. Bu durumda,
kanunun bu hükmüne dayanarak suç işleme
kuşkusu altında bulunmayan kişilerin de
iletişimi denetlenebiliyor. Bu şekilde bir
düzenleme iletişimi denetlenecek kişi veya
kişilerin kanunla açık bir şekilde belirlenmesi gerektiğini belirten AİHM içtihatlarına
aykırılık teşkil ediyor.
CMK’daki adli iletişimin denetlenmesinde
sanık veya şüphelinin müdafi veya avukat
veya tanıklıktan çekinme hakkına sahip
kişilerle iletişimi denetlenemezken önleme
amaçlı denetlemede, bu yönde herhangi bir
istisna öngörülmüyor. Yani telefonu dinlenen
kişinin eşi, avukatı ya da herhangi biriyle
olan iletişiminin denetlenebilmesine izin
veriliyor. Bu tedbir ilgililerin haberi olmadan
yapılan gizli bir denetim olması açısından
düşünüldüğünde iletişim özgürlüğünü
orantısız bir şekilde ihlal edebilecek ciddi bir
boyutunun olduğunu söyleyebiliriz.
Cezaların artırılması
yerinde ancak, “hukuka
aykırı olarak” ibaresinin
eklenmesi belirsizlik
içerdiğinden yerinde
bulunmuyor
Türk Ceza Kanunu’nun 132. Maddesinin 3.
Fıkrasına 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun”un 79. Maddesi
ile “hukuka aykırı olarak” ibaresi eklendi.
Ayrıca aynı değişiklikle maddedeki ceza
miktarları da artırıldı. Uzmanlara göre, bu
düzenlemede cezaların artırılması yerinde
olmuşsa da 3. Fıkraya “hukuka aykırı olarak”
ibaresinin eklenmesi belirsizlik içerdiğinden
yerinde bulunmuyor.
Diğer yandan, Avrupa Komisyonu tarafından
Avrupa Parlamentosu’na ve Konsey’e sunulan “Genişleme Stratejisi ve Başlıca Zorluklar 2012-2013” bildiriminde aynen; “Özel
Hayata ve Aile Hayatına Saygıya ve Kişisel
Verilerin Korunmasına İlişkin olarak Türkiye,
ulusal mevzuatını, verilerin korunmasına
ilişkin AB müktesebatı ile uyumlu hale
getirmeli ve bu bağlamda tam bağımsız
bir veri koruma ve denetleme birimi kurmalıdır. Türkiye’nin aynı zamanda Kişisel
Verilerin Otomatik İşlemden Geçirilme
Sürecinde Bireylerin Korunması Hakkında Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin ve
bu Sözleşmenin Denetleyici Makamlar
ve Sınır Aşan Veri Akışına İlişkin Ek
Protokollü onaylaması gerekmektedir.
Verilerin korunmasına ilişkin mevzuatın
olmayışı polis ve yargı organları arasındaki
ve terörle mücadeledeki operasyonel işbirliğini engellemektedir” deniliyor.
Birçok İnsanın İletişimi İzleniyor
48
eylül’13
Ülkemizde zaman zaman ortaya çıkan skandallar idarenin özel hayata yoğun ve keyfi bir
şekilde müdahalesinin örneklerini sunuyor.
Her ne kadar AİHM ve AİHS’nin içeriğine ve
özüne paralel yasal düzenlemeler mevcut
olsa da ülkemizde çoğu zaman birçok insanın iletişimi izleniyor, birçok insanın ise iletişimi dinleniyor ve kaydediliyor. Çıkar Amaçlı
Suç Örgütleri Mücadele Kanunu yürürlüğe
girinceye kadar hukuki dayanağı olmaksızın
yürütülen bu faaliyet, şimdilerde mahkemelerden genel ve soyut nitelikli kararlar
alınmak suretiyle devam ettiriliyor.
Ülkemiz özelinde uygulamada ortaya çıkan
bu tür antidemokratik durumların bir kısmı
kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanan
kamu görevlilerinden kaynaklanıyor
olsa da bu tür aksaklıkların büyük bir
kısmı iletişimin denetlenmesine olanak
tanıyan hukuki metinlerdeki eksik veya
yoruma açık düzenlemelerden kaynaklanıyor. Örneğin bilindiği üzere iletişimin
adli amaçlı denetim altına alınmasını
sağlayan yasal mevzuat (CMK ve ilgili yönetmelik) iletişim denetlenmesin sonucu
elde edilen kayıt ve bulguların haberleşme özgürlüğü sınırlandırılan kişi veya
kişilere bildirilmesi hususunu düzenlemişken önleme amaçlı iletişimin denetlenmesinde elde edilen verilerin ilgilisine bildirilmesi
hususu bu denetime olanak sağlayan yasal
mevzuatta öngörülmüyor.
Uygulamada çok
tartışılan hususlardan
biri de haberleşme
hürriyeti illegal olarak
sınırlandırılan kişinin
kanunda öngörülen
tazminat isteme talebinin
pratikteki uygulanmazlığı
Burada hukuki veya gayri hukuki bir şekilde
iletişimi denetlenen kişi veya kişilere,
denetlemenin sonuçları ile ilgili hiçbir bilgi
verilmemesi, denetleme sonucu elde edilen
verilerin veya bulguların ilgililerine verilmemesi veya en azından dinlenildiği noktasında
bilgilendirilmemesi özünde şeffaflık olgusunu barındıran demokratik hukuk devletinde
oldukça ağır sonuçları olabilen olumsuz bir
uygulama olarak düşünülebilir.
Uygulamada çok tartışılan hususlardan biri
de haberleşme hürriyeti illegal olarak sınırlandırılan kişinin kanunda öngörülen tazminat isteme talebinin pratikteki uygulanmazlığı olarak düşünülebilir. Zira kişinin böyle
bir talepte bulunabilmesi için illegal olarak
izlendiğini veya dinlendiğini belgeleyebilmesi gerekiyor. Şüphesiz haberleşme özgürlüğü
hukuka aykırı olarak sınırlandırılan ve bundan bilgilendirilen kişilerin tazminat talep
etme hakları adli amaçlı iletişim denetlenmesine olanak tanıyan yasal düzenlemelerde
öngörülüyor. Ancak aynı durumun haberleşme özgürlüklerinin önleme amaçlı olarak
denetim altına alındığında haberi olmayan
kişiler için de geçerli olduğunu söylemek
oldukça zorlama bir ifade olabilir. Çünkü bu
kişiler haberleşme özgürlüklerinin sınırlandırıldığını bilemiyor ve dolayısıyla bir hak
da talep edemiyor. Devlet, yetkisi altında
yaşayanların haklarının ihlal edilmemesi
için gerekli hukuksal alt yapıyı hazırlamak
ve bu yapıyı uygun bir şekilde işletmekten
sorumlu. Gerek hukuksal yapının oluşturulmasında, gerekse bu yapının işletilmesinde
yaşanan aksaklıklar nedeniyle sorumluluk
tamamen devlete ait oluyor.
Aslında iyi kanunların, ancak iyi uygulayıcıların elinde çok iyi sonuçlar verebileceği
unutulmadan, yasal düzenlemelerin en
iyi şekilde uygulanmasına dikkat edilmesi
gerekiyor. Bugün, başkalarının iletişim
özgürlüğünü kısıtlama yetkisini elinde
bulunduranlar, bu özgürlüğün bir gün
kendilerine de gerekebileceğini unutmadan, olaylara duygularıyla değil, akıllarıyla
yaklaşmalı. Unutmamak gerekir ki toplumda
yaşayan herkesin potansiyel suçlu, toplumun
her eyleminin de önlenmesi gereken bir suç
olarak görülerek denetim altına alınması
çalışılması, kişilerin maruz kalacağı ruhsal
bozuklukların ötesinde toplumun zarar
görmesine de sebep olabilir.
Asıl sorunun özgürlükle güvenlik arasındaki sağlıklı bir dengenin kurulması sorunu
olduğunu düşünecek olursak; Benjamin
Franklin’in, “Eğer güvenliğimiz için özgürlüğümüzden fedakârlık edersek sonunda
her ikisini de kaybedebiliriz” tespitini hiç
unutmamamız gerekiyor.
eylül’13
49
Ahmet Gözütok
MAKALE
[email protected]
MAKALE
Operatörler Savaşında
Yeni Cephe Açıldı: 4G
Ülkemizde kısa bir süre içinde kullanıma sunulması planlanan
4G için operatörler de kıyasıya bir mücadele içine girdi. Biz de
4G’yi derinlemesine mercek altına aldık
K
ablosuz telefon teknolojilerinden
4G, dördüncü nesil iletişim kavramının genelleştirilmiş adıdır.
Bir başka ifadeyle 2G ve 3G standartlarının devamı niteliğindedir. Tüm GSM alt
yapılarında olduğu gibi hücresel bir yapıda
konumlanan sistemin, mevcut teknolojilerin eksiklerini gidermesi ve mobil
internet deneyimini daha ilerilere taşıması
beklenmektedir.
Türü veya çalışma mantığı her ne olursa
olsun bir 4G erişim alt yapısı, kapsama alanı sorunundan, artan geniş bant internet
erişim ihtiyacına kadar her koşulda, önceki
alt yapıdan daha başarılı sonuçlara olanak
sağlamaktadır.
Kullanıcıların video, IP TV, görüntülü
konuşma, çevrimi içi oyunlar, yüksek
çözünürlüklü yayınlar gibi ihtiyaçları için
gerek duyulan transfer hızı ile telekomünikasyon hizmeti sağlayıcılarının; enerji
verimliliği, tek bir noktadan daha fazla
50
ağustos’13
kullanıcıya ulaşma gibi hedefleri için 4G
teknolojisinin sundukları, ciddi kazanımlar
sağlamaktadır.
Kablosuz Telefon Teknolojileri
Kablosuz telefon teknolojileri son yıllarda
hızlı bir atılım gösterse de ilk dönemlerde
gelişim süreci tüm dünyada biraz yavaş
işledi. Birinci nesil iletişim teknolojileri,
önceliğin ses iletimi olduğu düşüncesiyle
geliştirilmişti ve analog bir yapıda hizmet
sağlıyordu. Bu da şifrelenmeden havaya
gönderilen ve ses taşıyan paketler nedeniyle, güvenlik zafiyetini ortaya çıkarmıştı
ki ilk nesil teknolojiler, üçüncü şahıslar
tarafından kolaylıkla dinlenebiliyordu.
İkinci nesil teknolojiler ise dijital bir yapıdaydı ve güvenlik konusunda da kısmen
aşama kaydetmişti. Aşina olduğumuz
GSM ve GPRS teknolojisi de bu sınıfta yer
almaktadır. Hali hazırda dünya genelinde
%50’nin üzerinde bir pazar payına bu
standartların sahip olduğu söylenmekte.
2G’nin ardından 3G’ye geçiş aşamasında
çeşitli yeni teknolojiler denendi. 2.75G
olarak ifade edilen bu teknolojiler, mevcut
2G şebekeleri üzerindeki küçük düzenlemeler ile kullanılabilir oluyordu. Bu da
operatörlerin düşük maliyetle yeni hizmet
sağlamasını olanaklı kıldı ve bu teknolojiler, kısa sürede hızla yaygınlık kazandı.
Halen 3G alt yapısının gelişim aşamasında
olduğu bölgelerde 2.75G olarak adlandırılan teknolojiler ile hizmet sağlanmaya
çalışılıyor. Bu standart ise EDGE ve EGPRS
olarak ifade edilen teknolojilere sahip.
Üçüncü nesil telekomünikasyon teknolojilerini ise yepyeni bir standart olarak
kabul etmek gerekir zira köklü değişimler
söz konusu. Baz istasyonlarında ciddi
donanımsal değişiklikleri zorunlu kılan
3G, geniş bant veri iletimi, daha yüksek
erişim hızları, daha fazla kullanıcıya olanak
sağlaması gibi kazanımlar sağlamıştır.
Kullanılan şebeke sistemleri arasında
CDMA,UMTS, W-CDMA gibi adlar yer alıyor.
3G’nin ardından özellikle ülkemizde geçiş
aşamasını pek fazla hissetmediğimiz ve
neredeyse doğrudan kullanmaya başladığımız 3.5G ise standart 3G teknolojilerin
performans aşırtılmış türevleri olarak
ifade edilebilir. Aşina olduğumuz HSDPA
(download) ve HSUPA (upload), 3.5G
olarak ifade edilen kavramlar arasında yer
almaktadır. Ayrıca ülkemizde kullanılmayan HSOPA/UVG gibi farklı bir seçenek de
bulunmaktadır.
Dördüncü nesil şebekelerde ise WiMAX,
LTE, HSPA+ gibi kavramlar ortaya çıkıyor.
Standartların oluşması aşamasında Dünya
GSM Birliği’nin biraz geç kalmış olması
çeşitliliğin artması noktasındaki bir etken
olarak gösterilebilir. Yazımızın ilerleyen
bölümlerinde bu konuya da değineceğiz.
ağustos’13
51
MAKALE
MAKALE
Peki 4G Nedir?
4G’nin Tarihçesi
4G, 3G temelli alt yapılarının mevcut şartlarda ve canlı şebekelerde yetersiz kalması
nedeniyle geliştirilmiş. Canlı şebekelerde
kavramını özellikle belirtmekte yarar var
zira teorik olarak erişilebilen hızları, canlı
şebekelerde kullanılmaya başlandığında
görebilmek neredeyse olanaksız. Havadaki
nem yoğunluğunun bile bu duruma etki
ettiğini düşünürsek soru işaretleri ortadan
kalkacaktır muhtemelen.
WiMAX ve LTE gibi ağlarda teorik olarak
100Mbsp’in üzerinde download ve 50Mbps
upload gibi rakamlardan bahsediliyor. Canlı
şebekelere indirgendiğinde ise WiMax için
3 - 6Mbps, LTE içinse 5 - 12Mbps download
seviyelerine ulaşılabildiği ortaya çıkıyor.
Hatta ABD için yapılan testlerde bu rakamların bile ulaşılması çok güç seviyeler olduğu ortaya konmuş durumda. Ülkemizdeki
3G erişim hızı ortalamalarının bu noktada
ABD’ye kıyasla çok çok iyi olduğunu belirtmekte yarar var.
Aşağıdaki tablodan bu konuda hazırlanmış
ayrıntılı rakamları görebilirsiniz
4G olarak ifade edilebilecek ilk teknoloji
Japonya’da NTT DoCoMo isimli operatör
tarafından 2004 yılında duyuruldu. Bu
teknoloji LTE tabanlı bir yapıda geliştirilmişti. 17 Ağustos 2009’da ise ABD’li öncü
telekomünikasyon şirketlerinden Verizon,
Boston ve Seattle kentleri arasında bir test
gerçekleştirmişti. Video indirme, dosya
yükleme, internette gezinti, ses transferi
gibi deneyimler canlı olarak yapılmıştı.
Yine bu çalışma da LTE tabanlı şebekelerden yapılmıştı.
Dünya genelinde 4G alt yapısının yaygınlaşma süreci devam ediyor ve halen istenilen
hızlara ve şebeke yaygınlığına erişilebilmiş değil. 3G’nin ilk olarak 2001 yılında
Japonya’da kullanılmaya başlandığını ve
ülkemize gelişinin 2009 yılını bulduğu
düşünülünce, 4G için geç kalınmış demek
haksızlık olacaktır.
LTE
4G denilince akla ilk olarak LTE gelse
de aslında WiMAX 2 gibi bir standart
--Gerçek
Hayat Teorik
Olarak
--Download
UploadDownload
Upload
2.5G
GPRS
32-48Kbps15Kbps
114Kbps 20Kbps
2.75GEDGE175Kbps
30Kbps
384Kbps
60Kbps
3G
UMTS
226Kbps
30Kbps
384Kbps
64Kbps
3G
W-CDMA 800Kbps60Kbps
2Mbps 153Kbps
3G
EV-DO Rev. A 1Mbps
500Kbps
3.1Mbps
1.8Mbps
3.5G
HSPA 3.6
650Kbps
260Kbps
3.6Mbps
384Kbps
3.5G
HSPA 7.2
1.4Mbps
700Kbps
7.2Mbps
2Mbps
Pre-4G
WiMAX
3-6Mbps 1Mbps
100Mbps+56Mbps
Pre-4G
LTE
5-12Mbps 2-5Mbps
100Mbps+50Mbps
Pre-4G
HSPA+
-
-
56Mbps
22Mbps
Pre-4G
HSPA 14
2Mbps
700Kbps
14Mbps
5.7Mbps
4G WiMAX 2 -
-
100Mbps ve 1Gbps 60Mbps
(Hareket Halinde) (Sabit Pozisyonda)
4G LTE -
-
Advanced
52
ağustos’13
100Mbps ve 1Gbps (Hareket Halinde) (Sabit Pozisyonda)
da mevcut. Dünya GSM Birliği LTE’yi 4G
standardı olarak kabul ediyor. 3G sonrasında operatörlerin de LTE’yi tercih ettiğini
görüyoruz. Bu durum hiç şaşırtıcı değil zira
LTE, mevcut 3G şebekelerinin alt yapıları
kullanılarak geliştirilmiş bir sistem. Bu
nedenle entegrasyon son derece kolay ve
daha az maliyetli.
Ülkemizde Turkcell, Ericsson ile birlikte 4G
çalışmalarına başlayan ilk isim olmuştu.
Avea’nın da ciddi çalışmalar yaptığına şahit
olmuştuk. Vodafone’un ise dünya genelinde
4G konusunda önemli tecrübeleri var ve
şirket potansiyeli gereği entegrasyon için
belki de en hazır isim konumunda.
Canlı şebeke testlerinde şu ana kadar
5Mbps ile 20Mbps arasında değişen hızlarda download erişimine ulaşıldı. Upload
içinse 2Mbps ile 5Mbps arasında değişen
hızlar elde edildi.
LTE dönüşümü sağlanmış baz istasyonlarında artık GSM mimarisi tamamen terk
ediliyor diyebiliriz. Ses de dahil olmak
üzere her şey doğrudan dijital olarak aktarılıyor ve güvenlik seviyesi çok daha yüksek
bir hassasiyet noktasında gerçekleşiyor.
LTE’nin daha fazla kullanıcıya hizmet
verme, daha geniş kapsama alanı ve daha
sağlam bağlantı sağlama gibi avantajları
olduğundan bahsetmiştik. Bu durumun alt
yapısını sağlayan kavram ise MIMO olarak
adlandırılan teknoloji.
Çoklu giriş, çoklu çıkış anlamlarına gelen
MIMO ile LTE temelli baz istasyonlarında özelleştirilmiş çoklu anten sistemleri
kullanılabilecek. Şebekenin istemci cihazlar
ile daha sık ve daha sağlam bağlantılar
kurmasını sağlayan MIMO, anlık veri trafiği
(bandwith) kapasitesini ciddi bir oranda
artırmanın yanı sıra, sinyal seviyesini de
yükseltecek. Doğal koşullar ve çevre şartlarının yarattığı şebeke problemleri, MIMO
ile daha kayıpsız ve etkin bir şekilde çözüm
bulacak.
WiMAX 2
Wİ-Fi temelli bir teknoloji olan birinci nesil
WiMAX, bilgisayarlarımızda kullandığımız
kablosuz ağ erişiminin geliştirilmiş bir
versiyonu aslında. 802.16e standardının
kullanıldığı ilk WiMAX teknolojisi, Wi-Fi
menzilinin geliştirilmesi odağında yapılan
çalışmalarda ortaya çıkmıştı. Birinci nesil
teknoloji ile teorik olarak 70Mbps erişim
hızlarına ve 50km’ye yakın menzile ulaşılmıştı. ABD’de bazı operatörler tarafından
kullanılan WiMAX’in ikinci sürümü ise 4G
kapasitesinde performans sunuyor. LTE’de
olduğu gibi MIMO temelli baz istasyonları
WiMAX 2 için de olanaklı.
802.16 standardının kullanıldığı teknoloji, teorik olarak 1Gbps erişim hızlarına
ulaşabiliyor. Canlı şebeke testlerinde ise
2x2 MIMO sisteminde 70Mbps ile 188Mbps
download ve 110Mbps ile 183Mbps upload
erişimi sağlanabilirken, 4x4MIMO sisteminde bu rakamlar 376 download, 365
upload rakamlarını yakalayabiliyor.
Özellikle ABD’de ve Uzak Doğu’da WiMAX
teknolojisinin kullanıldığını görüyoruz.
Avrupa’da ise daha çok LTE temelli iletişim
standartları yaygınlık kazanıyor. Ülkemizde de durumun bu yönde şekillenmesine
şaşırmamak gerek.
Dünyada 4G Kullanımı
Dünyada 4G kullanımı hızlı bir şekilde
yaygınlık kazanıyor. Uzak Doğu pazarı ve
ABD bu konuda lokomotif bölgeler olarak
dikkat çekmekte. Haziran 2013 itibariyle
hazırlanan raporlara göre, dünya genelinde 72 ülkede 4G alt yapısı kullanılıyor ve
geliştirilmeye devam ediliyor.
Bu ülkeler arasında Bangladeş, Gana,
Namibya, Nepal, Nijerya, Zambiya gibi geri
kalmış Afrika ülkelerinin yer alması hayli
ilgi çekici. Bu bölgelerde daha çok WiMAX
teknolojisi kullanılıyor. Ayrıca, Azerbaycan,
Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi
Türki Cumhuriyetlerde de 4G alt yapısı
yerleşmeye başlamış durumda.
Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere gibi
birçok Avrupa ülkesinde 4G teknolojisi
için çalışmalar sürüyor ve bölgesel olarak
kullanımlar tüketicilerin hizmetine girmiş.
Genel olarak LTE tabanlı baz istasyonlarının konumlandırıldığı Avrupa’da, henüz
alt yapı çalışmaları olgunluk dönemine
erişebilmiş değil.
4G için en ciddi çalışmalar ise Güney
Kore’de yapılıyor. Hükümet tarafından destekli bir şekilde geliştirilen 4G ve 5G temelli
teknolojiler, çok uygun fiyatlara tüketicilere
sunuluyor. Bu gelişmelerde Samsung ve LG
gibi iki teknoloji devinin de rolü elbette çok
büyük. Güney Kore hükümeti 7 Temmuz
2008’de 4G ve 5G’nin geliştirilmesi için 50
Milyar Dolar kaynak ayrıldığını açıklamıştı.
Geçen beş yıllık süreçte bu harcamanın
meyveleri toplanmaya başlamış görünüyor.
Ülkemizdeki Çalışmalar
Geçtiğimiz Kasım ayında Apple’ın kurucu
ortaklarından biri olan Steve Wozniack,
Turkcell tarafından organize edilen Teknoloji Zirvesi için Türkiye’ye geldiğinde,
ABD’de kullandığı 4G ile Türkiye’deki 3G’yi
kıyaslamış ve kendi deneyimleri ölçüsünde
Turkcell 3G’nin ABD’deki 4G’den daha hızlı
olduğunu söylemişti. Bu elbette ki bir ölçü
olamaz ancak ülkemizdeki 3G erişim hızlarının hiç de fena olmadığını üstüne basarak
söylemekte yarar var. Tabi 3G alt yapısının
yaygınlık kazanması noktasında halen istenen düzeyde olunmadığı da madalyonun
ayrı bir yüzü elbette.
Steve Wozniack böyle dedi diye 4G teknolojisi ihmal edilecek değil elbette. Nitekim
öyle de oluyor. Ülkemizde 4G için önemli
çalışmalar söz konusu. Zaten 3G lisans
ihaleleri yapılırken, 4G alt yapısı için ilgili
kapının aralık bırakılması da işin en baştan
avantajlı olmasını sağlamıştı.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile
Ulaştırma Bakanlığı, operatörler ile koordineli bir şekilde çalışıyor ve 4G alt yapısının
sağlanması adına gelecek planlamaları
yapıyor. Bu konuya ilişkin henüz bir yol
haritası çizilmiş veya planlamaya gidilmiş
değil. LTE Advanced temelli baz istasyonlarının kullanılacağı muhakkak ancak süreç
ilerleyen günlerde belirlenecek. Tahminler
ve sızdırılan bilgiler, 2015 yılından önce
4G yatırımlarının başlamayacağına işaret
ediyor. Peki operatörlerin 4G çalışmaları ne
alemde?
Turkcell
2008 yılında 358 Milyon Euro’luk teklifi vererek A tipi lisansı kazanan ve 2009 yılında
3G alt yapısını hizmete sokan Turkcell,
vakit kaybetmeden 3G şebekelerinde performans testleri yapmış ve ulaştığı yüksek
hız rakamları ile gündeme sık sık gelmişti.
3G’de laboratuar ortamında ulaşılan maksimum hız olan 84Mbps seviyelerini zorlayan
Turkcell, canlı şebekelerde 4G testlerini
de gerçekleştirmeye başladı. LTE temelli
şebekelerden yapılan testlerde Turkcell,
laboratuar ortamında 891Mbps hıza
erişmeyi başarmış. Canlı şebekelerde ise bu
hızlara ulaşmak elbette ki olanaklı olmayacaktır. Dünya genelinde yapılan testlerde
mevcut yaygınlık kazanmış teknolojiler ile
150Mbps seviyeleri canlı şebekelerde görü-
ağustos’13
53
MAKALE
lebiliyor. 300Mbps içinse ayrı birer modem
kullanmak gerekiyor.
Turkcell LTE konusunda şebeke alt yapısı
için Ericsson ile birlikte çalışıyor. Ayrıca
Huawei ile de laboratuar ortamında çeşitli
testler gerçekleştirilmekte. 891Mbps’e
erişilen testte ise Huawei ile çalışılmış. Bu
testte 300Mbps’lik teorik bant genişliği
taşıyıcı birleştirme teknolojisi sayesinde 3
katına ulaşmış oldu.
Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv, hemen her
fırsatta LTE için ciddi çalışmalar yaptıklarını ve dünyadaki gelişmeleri takip ettiklerini ifade etmekten geri durmuyor. Dahası 4G
ile birlikte kullanıcılara sunulan kapasite
ve kotaların da artırılacağını müjdeliyordu.
Bu da kullanıcılar lehine bir gelişme gibi
görünüyor. Umarız 4G aktif olduktan sonra
da beklentiler tam manasıyla kısa sürede
karşılanabilkir.
Vodafone
Dünya genelinde 4G konusunda öncü
isimlerden biri olan ve yaygın bir 4G ağına
sahip olan Vodafone, küresel ölçekteki potansiyeli itibariyle ülkemizde 4G konusunda en yetkin isim konumunda. Şirketin bilgi
MAKALE
birikimini ülkemiz pazarına da aktarmak
için çalışmalar içinde olduğunu biliyoruz.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan
LTE şebekeleri üzerinden test yapmak için
izin alan şirket, 10 Temmuz 2013 tarihinde
tamamlanan ve noter huzurunda gerçekleştirilen testlerde, önemli başarılar elde
ettiğini gözler önüne serdi.
Yapılan testlerde 4G ile 2600Mhz frekans
bandında ve 40Mhz band genişliğinde
Kategori – 5 olarak adlandırılan tek bir modem kullanılarak 300.1 Mbps hıza erişim
sağlandı. Teorik olarak mümkün görülen
1Gbps hızlar ise özel bir yapıda tasarlanmış
modemler aracılığı ile sağlanabiliyor. Yani
Vodafone, mevcut teknolojiler ile erişilebilecek maksimum hıza kendi potansiyelleri
ile erişim sağladığını ve testlerini tamamladığını kanıtlamış oldu.
3G şebeke ağını 2009 yılından itibaren
doğrudan HSPA temelli olarak kuran ve
çalışmalarını bu odakta gerçekleştiren
Vodafone, 4G konusunda da dünyanın kullandığı son teknolojileri alt yapısında kullanmak istiyor. Şirketin ürün gamında 4G
için zaten yeterince cihaz mevcut ve ulusal
pazarlarda satışa sunulmuş durumda. Aynı
cihazlar, 4G alt yapısının hazır olması ile
birlikte Vodafone abonelerine de sunulmuş
olacaktır.
Avea
3G için alt yapısını geliştirmek için çalışmalarına devam eden Avea, 4G yarışının
kızıştığı dönemde 5G için çalıştığını dile
getirmeye başladı. Mevcut 3G şebekelerinde teorik olarak 84Mbps erişim hızlarına
ulaştıklarını söyleyen Avea Genel Müdür
Yardımcısı Coşkun Şahin, 3G şebekelerinde
4G performansını vaat ettiklerine dikkat
çekiyor.
Bu hızlara canlı şebekelerde ulaşmak elbette ki olanaksız ancak 7-8Mbps’lik hızların
yüksek çözünürlüklü videoları izleyebilmek için bile yeterli olduğunu düşünecek
olursak bağlantı hızlarının bu seviyede
stabil kalması bile büyük bir önem taşıyor.
Hali hazırda 81 ilde çift taşıyıcılı internet
hizmeti Mobil Plus’ı sunan Avea, teknik
ekipmanlar olanak verdiği takdirde mevcut
kapasitenin iki katı hızda erişimi olanaklı
kılıyor. Şirketten yapılan açıklamalarda
yıl sonuna kadar şehirlerin en kalabalık
noktalarında %65 oranında üst seviye 3G
hızlarının stabil olarak kullanılabilmesinin
hedeflendiği belirtiliyor.
Avea’nın teorik olarak ulaştığı 84Mbps
hızları destekleyen cihazlar da Avea desteği
ile ülkemizde yer alacak. Kesin bir bilgi
olmamakla birlikte daha çok USB 3G modemler bu desteğe kavuşabilecek. 2014’ten
itibaren bu cihazlarda da pazarlanmaya
başlanacakmış.
4G testlerinde Çin’li Huawei ile birlikte
çalışan Avea, şebeke alt yapısını da bu isme
emanet edecek gibi görünüyor. Son dönemde Huawei, Türk Telekom grup şirketleri
ile önemli çalışmalar yürütüyor. Çin’li
üreticinin dünya genelinde de pazar hacmi
hızla büyüyor. Bu arada ülkemizde LTE
şebekeleri için ilk deneme iznini Avea’nın
almış olduğunu da belirtelim.
Avea 4G testlerinde 150Mbps seviyesini
kendine hedef olarak belirlemiş durumda.
Zaten yaygınlık kazanmış modemler de
bu hızlara erişimi destekliyor. Kategori-5
olarak adlandırılan ve özel bir istemci
kullanılarak ulaşılabilen 300Mbps seviyesi
ise henüz yaygın ve stabil değil.
4G bir yana 5G için de çalışmaları bulunan
Avea, bu odakta daha çok AR-GE aşamasında projeler üretmeye yoğunlaşmış
durumda. Grup şirketi Argela ile birlikte
yürütülen çalışmalarda, 5G için yerel kaynaklara öncelik verilmek istendiği özellikle
vurgulanıyor.
Mobil Cihazlar Nasıl
Etkilenecek?
54
ağustos’13
4G’nin gelişi ile birlikte akıllı telefonlar
ve tablet bilgisayarlar noktasında da 4G
destekleyen ve 4G desteklemeyen modeller
şeklinde bir ayrım söz konusu olacak. Hali
hazırda ülkemizde satışa sunulmuş modeller arasında 4G odaklı bir ürün bulunmuyor. Kaldı ki 4G alt yapısı türü ve kullanılan
band genişlikleri gereği, 4G destekli her
cihazın her ülkede kullanılabilir olması
mümkün olmuyor.
Bu nedenle 4G geçişi sonrasında, ülkemizdeki 4G alt yapısına uygun cihazların satın
alınması gerekecek. Bu da sadece markalar
için değil, aynı markanın aynı modeli için
bile bir ayrımı gündeme getirecek.
Bu konuyu daha iyi bir şekilde detaylandırmak için Samsung’dan örnek verelim.
Güney Koreli üreticinin hali hazırda satışa
sunduğu modellerinden biri olan Galaxy
S4, ülkemizde sadece Exynos 5 Octa işlemcili versiyon ile yer almıştı. Snapdragon
600 işlemcili model ise 4G alt yapısının
bulunduğu bölgelere gönderilmişti. Ülkemizdeki kullanıcıların Qualcomm işlemcili
model beklentileri de bu nedenle gerçekleşmemişti. Benzer bir durum şimdilerde
Galaxy Note 3 için de geçerli. 4G alt yapısı
geldikten sonra bu modellerin de ülkemizde satışa sunulması olanaklı hale gelmiş
olacak ve cihaz desteği konusunda da tüketicilere daha fazla seçenek sunulabilecek.
len çalışmalara devam ettiği bir gerçek ve
şehir merkezlerini saymazsak, mobil hızlı
internet erişiminin, kablolu bağlantıların
olanaklı olmadığı yerlerde halen kullanılamıyor oluşu, 3G’yi bir ADSL ikamesi
yapmayı başaramadı. 4G için de durumun
bundan daha farklı olacağını şu tablo ölçeğinde söylemek olanaklı değil ne yazık ki.
Beklentimiz ise en azından sabit internete
erişimin olanaklı olmadığı durumlarda
veya mekanlarda da 3G erişiminin yaygınlaşması yönünde. 2015 yılından sonra
4G’nin kullanılmaya başlanacağını düşünürsek, en azından 2017 yılına kadar 4G alt
yapısının şehir merkezlerinden çıkmasını
beklemek hayali bir yaklaşım olacaktır.
Hız konusundaysa tüm operatörlerin
en hızlı olduğunu iddia etmesi kafaları
karıştırmasın. Zira aslında hepsi aynı
şeyden bahsediyor. 300Mbps erişim hızları
teorik olarak zaten tüm dünyanın bildiği ve
erişilebilir en uç hızlar. Bunun üstündeki
bağlantılar, birden fazla taşıyıcının kullanılması ile olanaklı olabiliyor. Yani 4G gelince
destekli bile olsa 40-50Mbps hızları görmeyeceğiz telefonlarımızda. En iyi ihtimalle
görülebilecek 7-8Mbps hızlar, mobil olunan
anlarda bile stabil olarak kullanılması
zaten birçok ihtiyaç için kâfi gelecektir.
Sonuç her ne olursa olsun operatörlerin
4G için istekli olması ve ciddi çalışmalar
içine girmesi sevindirici. Gelen açıklamalarda kullanım kotalarının da yükselen
hıza paralel olarak artacağının belirtilmesi
tüketiciler açısından çok olumlu bir durum.
Ciddi manada düşen fiyatlar neticesinde 3G
kullanım rakamları epey artmıştı. Operatörler arasındaki rekabetin uygun fiyat
getirisi, 4G için de benzeri bir kullanım
yaygınlığını ortaya çıkarması kesinlikle
şaşırtıcı olmaz.
Son Söz
4G’nin gelişi için önümüzde daha epey
uzun bir süre var ve bu köprünün altından
daha çok sular akacaktır. 3G’nin kullanım
alanındaki genişliği adına operatörlerin ha-
ağustos’13
55
Hasan Uğur Nayır
MAKALE
[email protected]
Windows 8 ile
Güvenli Ağ Kurmak
İki ya da daha fazla bilgisayar arasında yapılandıracağınız
güvenli ağ ile kurumunuzun karşılaşacağı veri hırsızlıklarının
önüne geçebilirsiniz
V
PN (Virtual Private Network)
olarak geçen bağlantıyı sanal
özel ağ olarak tanımlayabiliriz.
Bu ağ birden fazla bilgisayar arasında
güvenli şekilde veri transferi yapılmasını
sağlıyor. VPN’le birlikte ağlara uzaktan
erişim sağlanabiliyor. Özellikle güvenli ağ, iş
yerleri için en iyi yardımcılardan bir tanesi.
Şirketlerin farklı yerlerde bulunan birimleri
arasındaki iletişim ve akış için VPN gerekli
oluyor. Herhangi bir şirketin birbirinden
farklı yerlerde bulunan ofislerini sanal ağ
üzerinden normal ağa bağlamanız mümkün. Bu ve bunun gibi teknolojiler maliyet
açısından şirketlere büyük artılar sağlıyor.
Windows’da güvenli ağı kurmak çok karışık
değil. Windows 8 işletim sistemi gerekli
olan bileşenleri içeriyor. Yazımızda bu konuya detaylı bir şekilde değineceğiz.
56
eylül’13
Güvenli Ağ Temelleri
Güvenli ağ gerekli olan mevcut mekanizmaları kullanır, ancak veri paketlerinin
taşınması için hükümler içermelidir. VPN
üzerinden bilgisayarları bağlamak için
uygun yazılım ve istemciler bulunmalıdır.
Bu ve bunun gibi bağlantılar için MacOS
X, Windows veya Linux gibi güncel işletim
sistemlerinde gerekli bileşenler yer alıyor.
Ek program satın almak veya henüz entegre edilecek herhangi bir diğer ağ donanımına ihtiyacınız yok. Üniversiteler, şirketler
veya diğer kuruluşlarda ağa bu bileşenleri
kullanarak dizüstü bilgisayarlar, telefonlar
ve tabletler katarak güvenli bağlatıya bu
tarz cihazları da dahil edebilirler. Güvenli
ağ sunucusu Windows ağından güvenli
şekilde bu cihazlara bağlantı yapılabilmesini sağlar. Kurulum Denetim Masası’ndaki
Ağ ve Paylaşım Merkezi’nde yapılandırılır.
Burada herhangi bir şeyi değiştirmeniz
veya müdahale etmeniz için Yönetici haklarına sahip olmanız gerekiyor. Bunun için
sisteme giriş yaptığını kullanıcının yönetici
haklarına sahip olup olmadığını kontrol
etmelisiniz. Eğer bu konuda şüpheniz
varsa sisteme doğrudan yönetici olarak
giriş yapın.
Windows üzerinden yapacağını VPN
kurulum işlemi oldukça kolay. Zaten
Windows içinde güvenli ağ için tüm
bileşenler yer alıyor ve herhangi ek
programa gerek kalmıyor. Ayarlar kısmından Denetim Masası’na girerek, Ağ ve
Paylaşım Merkezi’ni açmanız gerekiyor.
Burada “Temel ağ ve bilgilerinizi görün ve
bağlantılarınızı kurun” penceresinde ise
ağ ayarlarınızı değiştirin kısmından Yeni
MAKALE
Bağlantı veya Ağ Kurun seçeneğine tıklayın.
Karşınıza “Bir bağlantı seçeneği belirleyin”
penceresi çıkacak. Bu pencerede sırasıyla;
• İnternet’e bağlan
• Yeni bir ağ kur
• Kablosuz ağa el ile bağlan
• Çalışma alanına bağlan
Şeklinde seçenekler çıkıyor. Burada en altta
yer alan “Çalışma alanına bağlan” seçeneğini seçmeniz gerekiyor. Bu seçenek çalışma
alanına çevirmeli bağlanma ve VPN bağlantısı kurma işlemlerini yapmayı sağlıyor.
Buraya tıkladığınızda karşınıza “İnternet
bağlantımı (VPN) kullan” ve “Doğrudan çevir” adında iki seçenek daha çıkacak ve burada ilk seçeneği yani VPN’i seçiyorsunuz.
Daha sonrasında açılan menüde internet
adresinizi yani IP adresini yazmanız lazım.
Hedef adına da isim yazabilirsiniz. Mesela
ilk olarak “Test Ağı” şeklinde bir isim verebilirsiniz. Ağı oluşturduktan sonra tamam
diyerek işi bitirebilirsiniz. Artık Ağlar
kısmında oluşturduğunuz VPN bağlantısını
görebilirsiniz. VPN kurulumuna kısaca
ulaşmak için arama kısmında Ayarları da
seçerek, VPN yani Virtual Private Network
yazarak “Sanal özel ağ (VPN) bağlantısı
kur” sonucundan güvenlikli ağa ulaşabilirsiniz.
Kurduğunuz bağlantının özelliklerini değiştirmeniz de kolay. Bağlantılar sekmesinde
oluşturduğunuz güvenli ağın üstündeyken
farede sağa tıklayarak “Bağlantı özelliklerini görüntüle” seçeneğini seçtiğinizde ise
karşınıza bağlantı özellikleri çıkacaktır.
Eğer dokunmatik ekran kullanıyorsanız
(Mesela ikisi bir arada ultrabook gibi) farede sağa tıklamadan, VPN bağlantısı üstüne
basılı tutarak yine “Bağlantı özelliklerini
görüntüle” seçeneğine ulaşabilirsiniz.
Açılan pencerede özellikler kısmında ise
IP adresini değiştirebilir, seçenekler veya
güvenlikten ise diğer özelliklere ulaşabilirsiniz. Güvenlik kısmında kimlik kontrolü ve
protokoller yer alıyor. Mesela protokollerde
PAP, CHPA veya MSCHAPv2 kullanılabiliyor.
Güvenli ağdan akıllı telefon veya tablet gibi
dokunmatik cihazların da yararlanabileceğini sizlere yazımızın başında belirtmiştik.
Windows 8’in VPN’i bu dokunmatik cihazlar için optimize edilmiştir. Bu sebepten
hızlı ve kolay kurulum yapılabilir.
Güvenli Ağda Sunucu ve Farklı
Kullanıcılara İzin Verme
Güvenli ağ dediğimiz VPN bağlantısının
kurulumu kolay. Diğer taraftan bilgisayarınızı VPN sunucusu yapabilir ve hangi
kullanıcıların da size erişim sağlayabileceğini de belirleyebilirsiniz. Bunun için
yeniden Ayarlar>Denetim Masası>Ağ ve
Paylaşım Merkezi’ne girmeniz gerekiyor.
Ağ ve Paylaşım Merkezi’ndeyken sol tarafta
yer alan “Bağdaştırıcı ayarlarını değiştirin”
kısmından Ağ Bağlantıları’na ulaşabilirsiniz. Asıl işimiz ise burada başlıyor. Ayrıca
Ağ Bağlantıları’na kolayca ulaşmak için
arama kısmına “ncpa.cpl” yazmanız yeterli.
Çıkan ncpa.cpl sonucuna tıkladığınızda Ağ
Bağlantıları’na girebilirsiniz.
Ağ Bağlantılarındayken Alt tuşuna basarak
Dosya kısmından Yeni Gelen Bağlantı’ya
tıklamanız gerekiyor. Burada ise karşınıza
bilgisayara ve ağa bağlanmasını istediğiniz kullanıcı hesapları geliyor. Var olan
hesaplar için Hesap Özellikleri’ne tıkayarak
Tam Ad ve Parola seçeneklerine ulaşabiliyorsunuz. Bunlar birlikte yeni bir kullanıcı
hesabı da oluşturabilirsiniz. Yeni kullanıcı
oluşturduktan veya var olan kullanıcılardan
birini seçtikten sonra ise ileriye tıklayıp,
internet üzerinden seçeneğindeki kutuya
tık atmanız yeterli. Böylece güvenli ağdan
bilgisayarların VPN kullanan bilgisayara
bağlanasına izin verebiliyorsunuz.
Sonraki pencerede de karşınıza ağ yazılımları yani protokoller gelecek. Ağ yazılımı
içinden TCP/IPv4, TCP/IPv6, Microsoft
ağları için dosya ve yazıcı paylaşımı ve QoS
paket zamanlayıcı seçeneklerini seçebilirsiniz. Burayı biraz daha açmamızda yarar
bar.
• TCP/IPv4 birbirine bağlı farklı ağlar
arasında iletişimi sağlayan geniş alan ağı
protokolü oluyor.
• TCP/IPv6 ise farklı ağlar arasındaki iletişimi sağlayan protokolün son sürümü.
-Dosya ve yazıcı paylaşımı diğer bilgisayarların Microsoft ağını kullanarak kendi
bilgisayarınızdaki kaynaklara erişmesini
sağlıyor.
• QoS ise öncelik atama hizmetleri, akış hızı
gibi ağ trafiği denetimini sağlıyor.
Ayrıca bu ağ yazılımlarına istemci, protokol
veya hizmet ekleyebiliyorsunuz. Son olarak
gerekli ayarları ve seçenekleri seçtikten
sonra en alttaki “Erişim izni ver” kutusuna tıklayarak, seçtiğiniz kullanıcıların
bilgisayara bağlanmasını sağlıyorsunuz.
Tabii ki daha sonra istediğiniz kullanıcıyı
kaldırabilir veya yeniden farklı bir kullanıcı
da ekleyebilirsiniz.
Maliyet Avantajı
Yazımızda güvenli ağ olarak tanımladığımız
VPN kurulumunu genel olarak nasıl yapabileceğinize değindik. Bu ağın kurulumunun
genel olarak basit ve hızlı şekilde yapılabildiğini belirtelim. Böylece evinizde veya
iş yerinizde güvenli şekilde bilgisayarları
birbirine bağlayabilirsiniz. Microsoft’un
Windows sürümlerinde VPN için kullanıcıya esnek kullanım kolaylığı sağladığını
da belirmeliyiz. Böylece kolaylıkla bu ağı
oluşturabiliyorsunuz. Eğer daha önceden
mesela Windows 7’de VPN’le ilgili kurulum
yaptıysanız Windows 8’de farklı gelecek
olan kısım görsellik olacaktır. Ama görsellik
dışında VPN’in kurulumu, işlevselliği ve temeli değişmedi. Hatta Microsoft bu konuya
kullanıcılar için biraz daha eğilmiş. Ayrıca
Linux ve MacOS gibi farklı işletim sistemlerini de güvenlikli ağa dahil edebilmek
VPN’in diğer artılarından bir tanesi.
eylül’13
57
Ömer Balk
MAKALE
[email protected]
Kişisel Verimlilik İçin
Öz Disiplin Sağlamalısınız
Saatlerce ardı arkası gelmeyen video klip izlemeleri, ilginç
anekdotları takip etme, Twitter ve Facebook üzerinden sosyal
medyaya dahil olduğunuzda bir de bakmışsınız saatler akıp
geçmiş. Sosyal medya ve diğer kaynak siteler artık hayatımızın
ayrılmaz bir parçası olsa da verimliliği önemli ölçüde düşüren
etkenlerin başında geliyor
F
acebook, Twitter ve Youtube gibi
internet siteleri zararsız gibi
görünseler de, farkında olmadan
hem işletmeler hem de kişiler için önemli
kayıplar doğuruyorlar. Sosyal medya artık
hayatımızın bir parçası oldu, gündemi
ana akım medyadan takip etmek yerine
gündemi belirleyen aktör konumundayız.
Çalışanlar aktif sosyal medya kullanıcıları
haline gelirken zamanın nasıl çabucak akıp
geçtiğinin farkına varamıyorlar. Gün sonunda ise yerine getirmeleri gereken birçok
58
eylül’13
görev tamamlanmamış olarak karşınızda
duruyor. Bu tamamlanmayan görevler ve
sosyal medya çılgınlığı en çok yöneticileri
rahatsız ediyor. Çalışanların bu davranışlarını durdurma için birçok program ve
uygulamalar mevcut. Her ne kadar kısmen
engellenebilir olsa da, çalışanlar mobil
dünyanın sağdık birer en kullanıcıları.
Büyük oranda çalışanların verimliliğini
düşüren sosyal medya ve benzeri sitelerin
kullanımı, çalışanın öz disiplin özelliğini
ortaya çıkarıyor. Temel olarak çalışanların
bu ortamdan uzaklaştırmak artık imkansız hale gelmiş durumda. Ofis cihazları
üzerinden bu hesapları engellemek biraz
acımasızlık gibi görünse de çalışanların
kişisel verimliliklerini düşünme zamanı
çoktan geldi bile.
Giderek daha fazla sayıda firma, çalışma saatlerinde sosyal paylaşım sitelerine erişimi
engelleme yoluna gidiyor. Bazı uzmanlar,
söz konusu sitelerin çalışanlar için bir
kahve arasından farklı olmadığı görüşünde. Bu kesim, oyun oynayarak çalışanın
kafasını dağıtabileceğini, daha sonra ise
hem konsantrasyonun hem de verimliliğin
artabileceğini savunuyor.
The Economist dergisinde yayınlanan
bir dosyada, 900 milyon kişilik kullanıcı
sayısı ile Facebook bir ülke olsa Çin ve
Hindistan’ın ardından dünyada en kalabalık
üçüncü ülkesi olacağının dikkati çekiliyor.
Dosyada bu sitelerin insanların iletişim
kurma, çalışma ve oynama şeklini değiştirmekte olduğu not edilirken Amerika’da
sosyal iletişim ağı sektörü gelirlerinin
1.2 milyar dolara ulaşarak son bir senede
yüzde 4 büyüdüğü belirtildi.
Facebook ve benzeri sosyal iletişim ağlarının bu denli popüler olmaları, çeşitli iletişim olanağı sağlamaları, gizlilik kontrolünü
kullanıcıya vererek özel bilgilerini paylaşmalarını mümkün kılmaları, uygulamalarla
birlikte vakit geçirilecek birçok şeyin olması gibi faktörlerle açıklanıyor. Sosyalleşme
sitelerinin iş yerinde maddi kayba yol açıp
açmadıkları da yoğun bir biçimde tartışılıyor. Bilgi Teknolojisi Şirketi Morse’a göre,
çalışma sırasında sosyalleşme sitelerinin
MAKALE
kullanımı İngiltere’ye yıllık 1.4 milyar euro
kayba neden olurken Amerikalı Nucleus
Research adlı araştırma kuruluşu, şirketler,
çalışanlarının Facebook kullanmasını yasaklarlarsa verimliliğin yüzde 1.5 oranında
artacağını hesapladı.
Ayrıca bazı çalışanların internet erişimli
akıllı telefonlara sahip olduğu, çalışanların
engellendiklerinde bu sitelerde harcadıkları
vakti çalışarak geçirecekleri anlamına gelmeyeceği için erişimi engelleme çalışmalarının
da vakit kaybı olacağı savunuluyor. İşte bu
noktada çalışanların öz disiplinli uygulamalarının önemi ortaya çıkıyor. Tamam, kabul
ediyoruz artık soysal medyadan kopmamız
çok zor ama bilinçli ve öz disiplinli çalışmayla performansınızı düşürmeden de aktif
bir şekilde benzer siteleri kullanabilmeniz
mümkün. İşte size kişisel disiplin sağlamak
için kullanabileceğiniz birkaç uygulama ve
program önerileri.
Google Chrome’la
Kullanabileceğiniz Kişisel
Disiplin Eklentileri
Google Chrome üzerinde benzer birçok
eklenti ve uygulama mevcut ancak hepsine
yer veremeyeceğimiz için popüler olan
ve öne çıkan uygulamalardan birkaçını
seçmek zorunda kaldık. Eğer seçimlerimiz sizi memnun etmezse Chrome Web
mağazasında benzer özelliklere sahip diğer
uygulamalara da göz atabilirsiniz.
StayFocusd
StayFocusd, zaman kaybettiren web sitelerinde harcayabileceğin süreyi sınırlandırarak üretkenliğini artıran bir uygulama.
Google Chrome’a ekleyebileceğiniz bu
uygulamayla beyaz ve siyah listeler oluşturarak siteleri engelleyebilirsiniz. Ayrıntılı
ayarlama yapabileceğiniz StayFocusd ile
saat ayarlaması yaparak sosyal medya ve
benzeri sitelere giriş saatlerini ayarla bilmeniz mümkün. Ayrıca kota seçeneği sayesinde, örneğin günlük 10-15 dakika, limitli
olarak engellediğiniz sitelere girebilirsiniz.
Sıkı bir disiplin sağlayan eklenti Facebook,
Twitter ve Youtube gibi siteleri titizlikle
engelleyebiliyor.
Strict Workflow
Basit ama etkili bir eklenti olan Strict Workflow, 80’lerde Francesco Cirillo tarafından
icat edilen Pomodoro adlı bir zaman yönetimi
tekniğinin eklenti versiyonudur. Temel olarak
konsantrasyonunuzu toplayabildiğiniz 25
dakikayı verimli kullanmanızı ve 5 dakikalık
mola sürelerinden oluşmaktadır. Eklenti, bu
programı iş süreniz içerisine yapılandırma
imkanı sunuyor. Ayrıca eklenti diğer uygulamalarda olduğu gibi siyah ve beyaz listeler
sayesinde Facebook, Twitter, Youtube, Pinterest gibi zaman kaybına uğrayacağınız siteleri
çalışma süreniz içerisinde engelleyebiliriniz.
5 dakikalık mola esnasında da istediğiniz
siteye giriş yapabilirsiniz. Eklentide çalışma
süresini ya da mola süresini uzatıp kısaltma gibi birçok seçenek mevcut. Kullanım
terciğinize göre istediğiniz yapılandırmayı
uygulayabilirsiniz.
Firefox ile Kullanabileceğiniz
Eklenti ve Uygulamalar
kullanarak tek tek atamak yerine topluca
engelleyebiliyorsunuz. BlockSite uygulamasında şifreleme özelliği de bulunuyor.
Windows ve Mac İşletim
Sitemiyle Kullanabileceğiniz
Programlar
Zaman kaybını önlemek için kullanabileceğiniz uygulamaların yanı sıra PC ve Mac
için farklı yazılımlarda mevcut. Bu yazılımlar aracılığıyla da zaman kaybının önüne
geçebilirsiniz.
Cold Turkey
Zaman kabını engelleme amaçlı Firefox
eklentisi olan LeechBLock, diğer uygulamalarda olduğu gibi istemediğiniz siteleri
çalışma saatlerini içerisinde engelleme
özelliğine sahip. Sitelerin engelleme
saatleri, günleri ve engelleme periyodları
atanabiliyor. Atadığınız şifre ile yapılandırma ayarlarına erişimi engelleyebilir
ve sizin dışınızda kullanımlarında önüne
geçebiliyorsunuz.
Cold Turkey programı çalışma esnasında
kullanabileceğiniz birçok programı engelleyerek dikkatinizin dağılmasını önlemek
için kullanabilirsiniz. Temel olarak sosyal
medya, oyun, haber siteleri ve sizin ekleyebileceğiniz birçok sitenin yanı sıra Skype ve
MSN gibi programları engellemeniz sağlıyor. Engellemek istediğiniz site ve programları arayüz üzerinden ayarlayabiliyorsunuz.
Programda site ve programlar için zamanlama ve kota ayarlamaları yapabiliyorsunuz.
Günlük ya da saatlik programlama seçenekleri sayesinde çalışma programınıza göre
ayarlama yapabilirsiniz. Program temelde
ücretsiz olsa da geliştiriciler geri kalmış
ülkelere yardım amacıyla çeşitli vakıflara
bağış yapmanızı talep ediyor.
Bu uygulamayla istemediğiniz siteleri
belirleyerek Firefox kullanımı esnasında
sitelerin engellenmesini sağlıyor. Beyaz ve
siyah listeler oluşturarak web trafiğinizi
yönlendirebilirsiniz. Bir siteyi engellemek
istiyorsanız siyah liste tarafına ekleyin ve
site sizin için sorun olmaktan çıksın. Aynı
servis tarafından sağlanan, örneğin Google
ya da Microsoft gibi, siteleri WildCard
Mac işletim sisteminde kullanabileceğiniz
bu uygulama Cold Turkey’e benzer bir
yapıya sahip ve kolayca istemediğiniz web
sitelerini bloke etmenizi sağlıyor. Özellikle
sosyal medya siteleri üzerinde yoğunlaşa
uygulamada periyod ayarlama ve kota
seçenekleri bulunuyor. 15 dolara satılan
uygulama Mac OS X işletim sistemiyle
çalışıyor.
Popüler Web tarayıcısı Firefox ile kullanabileceğiniz ve zaman kaybetmenizi sağlayan sitelerden uzak durmanızı sağlayan
eklenti ve uygulamalarda mevcut.
LeechBlock
BlockSite
Anti-Social
eylül’13
59
HTC Butterfly
1080p’de Kelebek Etkisi
B
u bölümde birçok farklı segmentten teknolojik ürünü mercek altına
alıyoruz. Bu ürünler arasında Tablet
PC’ler’den tutun da KVM Switch’lere,
işletmelere tasarruf sağlayacak yazıcı
çözümlerinden, müzik keyfini gittiğiniz
her yere taşımanızı sağlayacak bir MP3
oynatıcıya, hatta enerji tasarrufu ve kolay yönetilebilirlik sunan Blade sunuculara kadar birçok ürün bulunuyor.
Deneyimli ve tarafsız IT Advisor Test
Merkezi editörleri tarafından her ay
piyasaya yeni sunulan onlarca ürün
arasından en dikkat çekicileri sizlerle
paylaşıyoruz. Kişilere ve kurumlara
avantaj sağlayacak ürün incelemelerimizle, sizlerin pazardaki son ürünler
hakkında daha fazla bilgi edinmenizi
ve ihtiyacınız olan en doğru satın
almayı yapabilmenizi amaçlıyoruz.
Bilişim dünyasının sürekli bir gelişim
sürecinde olduğu şu günlerde, test
merkezimizin incelediği ürünleri yalnızca
donanım ürünleriyle sınırlandırmayarak,
en son yazılım incelemelerine de IT Advisor Test Merkezi’nde yer veriyoruz.
Bizce hakkında bilgi sahibi olmadığınız ve
size ne sunacağını bilmediğiniz bir ürünü
verimli olarak kullanmanız mümkün değil.
IT Advisor Test Merkezi olarak sizlere,
günümüzün en değerli olgusu olan bilgiyi,
donanım ve yazılım incelemeleriyle
sunuyoruz.
Bu Sayıda Test Ettiklerimiz:
62
62
HTC Butterfly
CBOXTAB X785
HP Officejet Pro 251dw
63
63
64
Nokia Lumia 925
Seagate Central
HP Slate 7
64
65
65
TP-Link Power Over Ethernet Adaptör
Sony Vaio Pro 11Adaptör
HP EliteBook Folio 9470m
60
temmuz’13
Telefonun 16 GB’lık depolama alanı normal kullanım için yeterli
gözükse de, eğer video, müzik arşivi atacaksanız yetmiyor. Bununla
birlikte Butterfly’ın micro SD kart desteği olmaması ayrı bir eksi.
Cihazın Japonya versiyonu olan J Butterfly ise 32 GB’a kadar microSD
kart desteği sunuyordu. 2020 mAh değerindeki batarya sosyal ağlar,
WhatsApp, biraz oyun deneyimi, internette sörf, 3G’den belirli bir
süre ile bağlanma gibi kullanımla maksimum 9 - 10 saat arası kullanım süresi sunuyor. Ancak daha yoğun bir kullanımla birlikte bu süre
biraz daha aşağılara doğru kayıyor.
8 megapiksellik arka kamera 30 FPS’de 1080p video kaydı yapabiliyor. Kameranın gündüz video ve fotoğraf çekim kalitesi genel olarak
iyi. Ancak düşük ışıklı ortamlarda ve gece çekimlerinde ise performansını beğenmedik. Flaş açık olsa da karanlık çekimler karşımıza
çıktı. 2.1 megapiksellik ön kamera ise genel olarak görevini
yapıyor. Ses performansı iyi olan Butterfly’da Beats Audio desteği
de bulunuyor. Beats Audio ile ses daha kaliteli oluyor, ancak Beats
Audio’nun sadece açılıp kapatıldığını ve ince ayarlamaya izin vermediğini belirtelim. HTC Butterfly’ın önünde ve arkasında uyarı
ışığı yer alıyor. Telefonu ekran üstüne koyduğunuz zaman gelen
bildirimleri arkadaki ışıkla görebilirsiniz. Bu da ince bir detay
olmuş. Cihaz Android 4.2.2 ve Sense 5 arayüz güncellemesini de
alacak. Butterfly, 1080p ekranlı telefon seçenekleri arasında orta
seviye bir çözüm sunuyor.
Teknik Özellikler:
Boyutlar:
143x70,5x9,08 mm
Ağırlık: 140 g
Ekran: 5 inç'lik
1920x1080
çözünürlüğünde
Super LCD 3 (441 PPI)
İşlemci: 1.5 GHz'lik 4
çekirdekli Snapdragon
S4 Pro APQ8064
RAM: 2 GB
Depolama Alanı:
16 GB
Batarya: 2020 mAh
İşletim Sistemi:
Android 4.1.1 Jelly
Bean, Sense 4+ arayüz
Kamera: 8 megapiksel
arka kamera, 2.1
megapiksel ön kamera
MicroSD Kart
Desteği: Yok
ağustos’13
61
www.itadvisor.com.tr
61
Bu ay test merkezimizin konuklarından biri de HTC’nin Butterfly
isimli akıllı telefonu oldu. Geçtiğimiz aylarda yurtdışında piyasaya
sürülen cihaz, biraz rötar yaparak ülkemizde de satışa çıktı. Cihazın
tasarım olarak şık. Kenarlara doğru verilen incelik telefona zarafet katıyor, kalın gözükmesini engelliyor. Kırmızı ve siyah rengin uyumluluğu gözden kaçmıyor. Telefondaki kırmızı yan kaplamalar HTC’nin eski
modellerinden olan Sensation XE gibi. Butterfly’da kullanılan Piano
Black güzel görünüm sunsa da, parmak izi tutuyor. Alt tarafta micro
USB girişi ise plastik kapakçıkla kapatılmış. Bu kapakçık kullanımda
kopabilir.
Butterfly, HTC’nin ilk 1080p ekranlı telefonu olma özelliği taşıyor.
Telefonun 5 inç’lik Super LCD 3 ekranı başarılı. Renkler, kontrast,
parlaklık ve dokunmatik tepkime konusunda sorun yaşatmıyor.
Ekranın yaptığımız tüm çoklu dokunmatik testlerinde de başarılı
olduğunu belirtmeliyiz. Ayrıca Gorilla Glass 2 koruması ile darbe ve
çiziklere karşı da dayanıklı. Kasanın içinde ise 1.5 GHz’lik 4 çekirdekli
Snapdragon S4 Pro yongası, 2 GB bellk, 16 GB dahili depolama alanı
bulunuyor. Butterlfy yaptığımız benchmark testlerinden başarılı
notlar almayı başaran bir akıllı telefon oldu. Ancak Real Racing 3 ve
Dead Trigger gibi gelişmiş grafiklere sahip oyunlarda performansta
problemler gözlemledik. Real Racing 3’te FPS düşmeleri takılmalar
yaşadık. Bunlara rağmen günlük kullanımda ve ağır olmayan uygulamalarda ise sorun çıkarmadı.
CBOXTAB X785
Nokia Lumia 925
Uygun Fiyatlı Tablet PC
Bu ay test merkezimizin konukları arasında CBOXTAB X785 adlı tableti
de yer alıyor. Orta segmente hitap eden cihaz 7.9 inç’lik 1024 x 768 piksel çözünürlüğünde IPS LCD ekrana sahip. Yaptığımız çoklu dokunmatik
testlerinde, ayrıca genel kullanımdaki performansta ekranın iyi bir çözüm sunduğunu gözlemledik. Renk, kontrast, parlaklık gibi noktalarda
da tabletin ekranı genel olarak başarılı.
Tablet gücünü Rockchip’in 1.8 GHz’lik 4 çekirdekli RK3188 sistem
çipinden alıyor. Bu çip üst seviye performans göstermese de, günlük
kullanım ve birçok oyun için yeterli. BU cipi denemek için yaptığımız
benchmark testlerinde de Tablet PC nizden geçer not almayı bildi.
Ayrıca tablette Dead Trigger gibi üst düzey grafiklere sahip oyunlar da
oynadık. Bazı takılmalar ve FPS düşüşleri oldu, fakat daha düşük grafiklere sahip oyunlarda ise sorun yaşamadığımız belirtmeliyim. 2 GB’lık
bellek ile birlikte gelen cihaz 1 GB’ın darboğazından kurtuluyor. 2 GB
Bellek tablete rahatlık sağlıyor.
X785’te 5000 mAh batarya kullanılmış. Yüksek mAh değerine sahip
olan batarya kullanım süresi açısından bunu gösteriyor. Normal bir
kullanımla birlikte tablet 1.5 günü rahatlıkla çıkartıyor. Ama bu sürenin
daha yoğun kullanımla birlikte azalabileceğini de belirtelim. Ayrıca
cihazın üzerinde bulunan 5 megapiksel arka kamera ve 2 megapiksel
ön kamera ise yeterli derecede işini yapıyor. 7.2 mm inceliğinde olan
Nokia’nın Yeni Amiral Gemisi
tabletin tasarım olarak başarılı olduğunu ve hafif yapıya sahip olduğunu
da belirmeliyiz.
Teknik Özellikler:
Ekran: 7.9 inç 1024x768 çözünürlüğünde IPS LCD
İşlemci: 1.8 GHz’lik 4 çekirdekli Rockchip RK3188
RAM: 2 GB
Batarya: 5000 mAh
Depolama alanı: 16 GB
İşletim sistemi: Android 4.2.2 Jelly Bean
Kameralar: Ön kamera 2 megapiksel, arka kamera 5 megapiksel
Seagate Central
HP Officejet Pro 251dw
Evdeki Dosyalarınızı Ağa Taşıyın
Tam Teşekküllü Baskı Çözümü
de gerçekleştirebiliyor. Ethernet ve WiFi kablosuz teknoloji desteği
de sunan HP, üzerinde bulunan USB yuvası sayesinde bilgisayardan
bağımsız baskı alabiliyor.
Yaptığımız testlerde, ürünün baskı hızı ve baskı kalitesinin oldukça
başarılı olduğunu gördük. Kurulum ve kullanımı oldukça kolay olan
bu ürün, kaliteye önem veren özellikle küçük ve orta ölçekli ofisler
için iyi bir seçenek teşkil ediyor. Ürünün en büyük artısı renkli Lazer
yazıcılarla kıyasla %50 daha az bir baskı maliyeti sunması. Lazer yazıcılardan çok daha az bir enerji tüketen Pro 251dw, baskı hızı ve kalitesi
ile göz ardı edilmemesi gereken bir ürün.
Seagate’in ev için ağ destekli depolama sistemi Seagate Central,
bütün dijital dosyalarınızı ağa taşımanızı ve her yerden ulaşabilmenizi sağlıyor. Evdeki tüm içeriğinizi ağa taşıyarak her yerden
ulaşmanızı sağlayan Seagate Central, WiFi üzerinden çalışıyor.
Birden fazla PC ve Mac’i otomatik olarak yedekleme imkânı da
sunan Central, oyun konsolları, medya oynatıcıları ve hatta akıllı
televizyonlara kablosuz veri aktarımı yapabiliyor. Ağ üzerinden
dosyalarınıza akıllı telefon ve tablet aracılığıyla ulaşmak için ise
uygulamayı indirmeniz yeterli.
İster evde isterseniz de ofiste olun, Central ile oluşturduğunuz kişisel
bulut ağına rahatça ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca uygulama telefon ve
tabletler ile çektiğiniz fotoğraf ve videoları Central’a yüklemenize ya
da yedekleme görevini üstlenebiliyor. Gigabit Ethernet bağlantısı ile
ağa bağlanan Central’da 4TB sabit disk bulunuyor. Ayrıca Central’ın
üzerinde 1 adette USB 2.0 bağlantı noktası mevcut. İsterseniz USB
üzerinden de dosya aktarımı gerçekleştirebiliyorsunuz. Central’ı’ kurulumu kolayca gerçekleştiriliyor ve ara yüzü oldukça basit tasarlanmış.
Seagate Central evinde bütün video, müzik ve fotoğraf arşivlerini
kendi bulutunda depolamayı isteyen kullanıcıların ihtiyacını fazlasıyla
karışılacak bir ürün.
Teknik Özellikler:
Baskı Teknolojisi:
HP Thermal Inkjet
Mürekkep Kartuş:
4 adet
Bağlantılar: USB,
LAN, WiFi
Baskı Çözünürlüğü:
1200 dpi
Boyut: 494 x 460 x
238 mm
Ağırlık: 8.8 kg
Teknik Özellikler:
Kapasite: 4GB
Bağlantı: Gigabit Ethernet, 1xUSB 2.0
Uygulama Desteği: Android, iOs
62
agustos’13
ağustos’13
63
www.itadvisor.com.tr
www.itadvisor.com.tr
HP, Officejet ailesini yeni bir ürün ile genişletti. Pro 251dw olarak
adlandırılan bu yeni ürün özellikle düşük baskı maliyeti ile göz dolduruyor. Officejet Pro 8100 ürünün yerine geçecek olan Pro 251dw,
ilk bakışta pek bir fark sağlamıyor. Detaylara baktığımızda ise
yeni ürün serisinin ek olarak PCL ve Postscript baskı dillerini
desteklediklerini söylemeliyiz. Buna ek olarak sahip olduğu 4.3
büyüklüğündeki dokunmatik ekran sayesinde çeşitli uygulamalar rahatlıkla kullanılabiliyor. Pro 251dw, dakikada 15 sayfa renkli
ve 20 sayfa siyah beyaz baskı alabiliyor. 250 sayfalık kağıt kapasitesine sahip olan bu ürün, istenildiğinde çift taraflı baskı işlerini
Yeni nesil görüntüleme yazılımı ve gelişmiş lens teknolojisiyle Nokia Lumia 925, kullanıcının düşük ışıklı ortamlarda da
harika fotoğraflar ve videolar çekmesini sağlıyor. Lumia 925
aynı zamanda Nokia Smart Cam uygulamasıyla, arka arkaya
10 kare çekmenizi ve bu kareleri daha sonra Best Shot ve
Action Shot uygulamalarıyla dileğiniz gibi düzenlemenizi
sağlıyor.
Nokia Glance Screen özelliğine de sahip olan Nokia Lumia
925, kilit ekranını açmadan, telefon kullanılmadığında da
saati ve pil seviyesini görebilmeye imkan tanıyor.
Nokia Lumia 925 diğer Lumia cihazlarında olduğu gibi
Mix Radio uygulaması ile kullanıcılarının 12 milyon şarkıya
ücretsiz ulaşmasını sağlıyor. Nokia Müzik servisi olan Mix
Radio zengin içeriği ve farklı türlerdeki birçok listeyi müzik
severlere sunuyor. Ayrıca Lumia 925 HERE Drive+ ile HERE
Maps gibi navigasyon servislerini de barındırıyor.
Eylül ayının ilk haftasında satışa sunulacak olan Nokia Lumia
925’in 16GB ve 32GB olarak iki seçeneği bulunuyor. 16GB ise
siyah-beyaz-gri renk alternatifi ile 1.399 TL, 32GB ise sadece
siyah renkte Vodafone’a özel olarak 1.549 TL fiyatla satışa
sunulacak.
Teknik Özellikler:
Boyutlar: 129 x 70.6 x 8.5 mm
Ağırlık: 139 gram
Ekran: 4.5 inç 768 x 1280 piksel
(gorilla Glass 2)
Depolama: 16 / 32 GB
Bellek: 1 GB
Kamera: 8 megapiksel arka, 1.3
megapiksel ön
Yazılım: Windows Phone 8
HP Slate 7
TP-Link Power Over Ethernet Adaptör
Alternatif Tablet Arayanlara
Ethernet Üzerinden Güç Aktarımı
Android işletim sistemli 7 inç tablet arayışındaysanız, HP Slate 7
hem performansıyla hem de fiyatıyla bu arayışınızı sonlandırabilecek bir tablet. 7 inç boyutlu tablet klasmanında oldukça zorlu
rakiplerle mücadele içerisinde olan HP Slate 7, çift çekirdekli ARM
Cortex A9 mimarisine kullanan 1.6 GHz frekans hızında işlemciye
sahip. Android 4.1 Jelly Bean işletim sistemini kullanan HP Slate
7’de, 1024 x 600 piksel 7 inç TFT LCD ekran görev yapıyor.
AMOLED, IPS ve IGZO gibi yeni nesil panel teknolojilerinin kullanımda olduğunu göz önüne aldığımızda HP Slate 7 rakiplerinin
gerisinde kalsa da başarılı bir dokunmatik hissi sunabiliyor. Tabletin
ön bölümünde VGA, arka bölümündeyse 3 mega piksellik kamera
bulunuyor. 1GB RAM’e sahip olan HP Slate 7, performans olarak
gerek uygulamalar gerekse oyun amaçlı kullanıldığında kullanıcının taleplerini sorunsuz yerine getirebilen bir tablet.
Kauçuk kaplı arka yüzeyiyle başarılı bir tutuş hissi sunan Slate 7,
kırmızı ve gri olmak üzere 2 farklı renk seçeneğiyle satışa sunulmuş
durumda. Beats Audio desteği de bulunan tablet aracılığıyla müzik
dinlemek oldukça keyifli olsa da, tek hücreli 13.4 WHr 2Ah lityum
iyon batarya 5 saatlik kullanım süresiyle hayal kırıklığı yaratıyor.
Uygun fiyatlı ve 7 inç ekran boyutlu bir tablet arıyorsanız HP Slate 7
bu ihtiyacınızı karşılayabilecek kalitede bir ürün.
Test merkezimize TP-Link’in PoE yani Power Over Ethernet teknolojisini kullanan adaptör kiti konuk oldu. PoE teknolojisini kısaca
açıklarsak, ethernet kablosundan güç ve veri aktarımını sağlıyor.
Tam adı TL-POE200 olan bu kit kısaca tek ethernet kablosu üstünden ethernet kullanan cihazlara güç ve veri iletimini sağlıyor ve
bunu 100 metre mesafeye kadar gerçekleştirebiliyor.
Kitte iki adet cihaz var. Bu cihazlardan biri enjektör
diğeri ise splitter. Enjektör ethernet kablosundaki
veri ve gücü kullanıyor. Splitter ise alıcı kısmında
bulunuyor. Bağlı ethernet cihazının kullanması için
güç ve veri tekrar iki kabloya ayrılıyor. Enjektörde
güç ve data çıkış yuvası bulunuyor. Arka tarafında
da adaptör ve ethernet giriş yuvası var. Splitter’da ise
güç ve data giriş yuvası ile birlikte bir de güç anahtarı yer
alıyor. Bu anahtarla 12V,9V ve 5V seçenekleri arasında geçiş
yapabilirsiniz. Arka tarafta da LAN çıkışı ve adaptör giriş yuvası
var. Her iki cihazın arkasında güç ışığı bulunuyor. Bu ışık sabit
şekilde yeşil olarak yanıyorsa adaptör düzgün çalışıyor demek.
Ürün kullanıcılara erişim noktaları, IP kameraları gibi ethernet etkin
cihazları bağlı cihazlar için elektrik çıkışının olmadığı herhangi bir
yere yerleştirme imkanı sunuyor. Kullanması son derece kolay olan
Teknik Özellikler:
Boyut: 197x116x10.7mm
Ağırlık: 370g
İşletim Sistemi: Android 4.1 Jelly Bean
İşlemci: Çift Çekrdekli 1.6GHz ARM A9
Hafıza: 1GB RAM 8GB dahili depolama alanı
Bağlantı: Wifi, Bletooth
HP EliteBook Folio 9470m
1 Kilodan Daha Hafif
üst seviye bir performans sunuyor. Buna ek olarak kart okuyucusu,
Docking girişi, Akku Slice port, Display port ve VGA girişinin olması
ürünü ciddi anlamda farklılaştırıyor.
Üründe beğendiğimiz bir özellik pilin değiştirilmeye müsait olması ve
daha çok kapasiteye ihtiyaç duyan kişiler için boş bir mSata yuvasının
yer alması. Ürünün tek dezavantajı, sahip olduğu HD panelinin zaman zaman yetersiz olması. 1366 x 768 piksel çözünürlüğüne ulaşan
bu panelin kontrast ve parlaklık değeri daha iyi olabilirdi. Böyle bir
üründe bir HD+ panel görmeyi çok isterdik. Uzun lafın kısası, HP
EliteBook Folio 9470m oldukça güçlü ve ergonomik bir Ultrabook. Bu
ürün, birçok ihtiyacı fazlasıyla karşılıyor.
agustos’13
Intel’in Ultrabook sertifikasına sahip Sony Vaio Pro 11, sertifikasının
hakkını veren Ultrabook modellerinden biri. İnanılmaz bir ağırlık ve
performans sunan Vaio Pro 11 sadece 870 gram ağırlığında. Alüminyumdan yüzde 47 daha hafif ve yüzde 25 daha güçlü bir malzeme
olan karbon fiberden üretilen Vaio Pro 11, hem dayanıklı hem de
hafiflikten ödün vermek istemeyen kullanıcıların tercihi olabilecek bir
Ultrabook.
Arkadan aydınlatmalı klavyesi, Full HD 1920 x 1080p çözünürlükte
dokunmatik ekranı ve Intel Core i5 işlemcisiyle kullanıcıların taleplerini sorunsuz yerine getirebilen Vaio Pro 11’de 4 GB bellek ve 128 GB
SSD depolama birimi bulunuyor. Windows 8 işletim sistemiyle birlikte
artık iyice günlük kullanımda yerini pekiştiren dokunmatik ekran
ihtiyacını rahatça karşılayan Vaio Pro 11’in ekranında yansıma önleyici
kaplamaya sahip TFT LCD teknoloji kullanılmış.
Dokunmatik kullanımda başarılı tepkiler veren ekran yeterli kaymayı
gösteremiyor ve çok fazla parmak izi tutuyor. Intel HD grafik 4400
grafik işlemcisini kullanan Pro 11, piyasadaki birçok yeni oyunu dahi
Ultrabook ile oynayabilmeniz mümkün kılıyor. Kullanılan karbon
malzeme her ne kadar ultra hafiflik sağlasa da klavye bölümünde çok
fazla esnemeye neden oluyor. Aslında Sony Vaio Pro 11 genel olarak
esnek yapıya sahip bir Ultrabook modeli diyebiliriz. İlk aşlarda canınızı
sıksa da zaman içerisinde sizde bu esnekliğe uyum sağlıyorsunuz.
Teknik Özellikler:
İşletim Sistemi: Windows 8
İşlemci: Intel Core i5-4200U
Hafıza: 4GB DDR3 1600MHz
SDRAM
Dahili Depolama: 128GB SSD
Ekran: 1920x1080 Ful HD TFT
LCD Dokunmatik
Bağlantı: 2xUSB 3.0, HDMI,
3.5mm kulaklık girişi, SDHC,
SDXC kart okuyucu, WiFi,
Bluetooth, NFC
ağustos’13
65
www.itadvisor.com.tr
www.itadvisor.com.tr
Teknik Özellikler:
İşlemci: Intel Core i5 3437U
Kapasite: 180 Gbyte SSD
Bellek: 16 GByte DDR3
Ekran: 14 inç (1366 x 768)
Boyut: 33,8 x 23,1 x 1,89 cm
Ağırlık: 1,61 kg
64
Teknik Özellikler:
Boyutlar: 80.8x54x24 mm
LED Göstergeleri: PWR
PoE Enjektörü Güç Kaynağı Ünitesi:
Giriş: 100~240VAC Çıkış: 48V, 0.5A PSU
PoE Splitter Çıkış Gücü: 12/9/5VDC
Sistem Gereksinimleri: Windows 98SE,
NT, 2000, XP, Vista veya Windows 7. MAC
OS, NetWare, UNIX veya Linux.
Sony Vaio Pro 11
İş Kullanımına Özel Ultrabook
Zengin donanım birleşenleri, uzun pil ömrü ve ergonomisi ile göz
dolduran Alüminyum Magnezyum kasa. HP’nin iş çevreleri için tasarladığı EliteBook Folio 9470m, Lenovo ThinkPAd X1, Asus Zenbook
UX31A, Samsung 9 Series ve Dell XPS 13 gibi piyasada bulunan üst
seviye Ultrabook’ların hayatını ciddi anlamda zorlaştıracak.
1.6 kg ağırlığında olan ve 23 mm kalınlığında olan Folio 9470m, piyasanın en ince ve en hafif ürünü değil. HP, bu üründe kaliteden feragat
etmeden ergonomik ve stabil bir ürün oluşturmayı daha doğru bulmuş. Buna ek olarak, iş çevrelerinin sevdiği ve güvenliği üst noktaya
taşıyan Trusted Plattform Modul (TPM) ve Intel vPro teknolojileri ile
birlikte Security Manager uygulamalarıyla birlikte geliyor.
Intel’in 529 serisi SSD’sini kullanan Folio 9470m, Core i5 işlemcisi ile
ürünün kutusunda TP-Link’in diğer ürünlerindeki gibi gerekli olan
tüm bağlantılar ve ayrıca açıklamalı kullanım kılavuzu yer alıyor.
DENETİM MASASI
Ecevit Bıktım / Genel Yayın Yönetmeni
[email protected] twitter.com/ecevitBIKTIM
İşini Ofisten Yapanların
Sayısı Azalıyor
Yapılan araştırmaya göre her 5 çalışandan 3’ü verimli çalışabilmek
için ofiste bulunmak zorunda olmadığını düşünüyor. Çalışanlar,
ofis dışından daha verimli çalışabilmeleri için kişisel cihazlarla
ağa bağlanma ve uzaktan baskı alma gibi imkanlara ulaşması
gerektiğini söylüyorlar
Ç
alışma alışkanlıkları yavaş yavaş değişiyor. Mobil
çalışmanın giderek yaygınlaştığı bu dönemde,
şirketlerin mobil çalışmayı destekleyen yeni bir
iş süreç yönetimini hayata geçirdikleri bir gerçek.
Mobilite iş hayatımızı ve çalışma şeklimizi değiştiriyor,
akıllı telefonlar ve tablet cihazlarla hareket halindeyken
sanki işteymiş gibi çalışılabiliyor. Günümüz çalışanlarının
büyük çoğunluğu, internete bağlı oldukları sürece, nerede
olurlarsa olsunlar çalışabileceklerini düşünüyor. Çalışanlar,
verimliliklerini artırmak için sahip oldukları kişisel cihazları da her geçen gün daha fazla iş için kullanıyor.
İşte Kişisel Cihaz Kullanım Oranı Büyüyor
Xerox’un isteği üzere bağımsız araştırma şirketlerince
dünya genelinde yapılan çalışmalara göre, gelişmekte olan
ülkelerde çalışanların yüzde 75’i kişisel bilgisayarlarını,
akıllı telefon ve tablet cihazlarını işe getiriyor ve iş dışında
da iş amaçlı kullanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran
yüzde 44 seviyesinde bulunuyor. Ofis dışında çalışanı olan
şirketlerin, yüzde 87’si mobil çalışanlarına cihaz temin
ediyor ve ilgili masraflarını karşılıyor. Araştırma sonuçlarına göre; her 2 çalışandan 1’i iş için kendi mobil cihazını kullanıyor. Çalışanların yaklaşık yüzde 80’i yakın bir zamanda
kendilerine ait bir tablet cihazın sahibi olacak. Hali hazırda
çalışanların yüzde 44’ünün kendilerine ait bir tablet cihazı
bulunuyor.
Çalışanlar Mobil Haldeyken
Baskı Almak İstiyor
Çalışanların yüzde 60’ı tablet cihazları üzerinden şirket ağına erişmek ve özellikle de ofis cihazlarına bağlanarak baskı
66
ağustos’13
almak istiyor. Şirketlerin yüzde 50’si mobil çalışanlarının
hareket halindeyken kağıt üzerinden okumanın rahatlığından dolayı iş dosyalarını basmak istediğini belirtiyor.
Mobil çalışanlar ofislerinde yer alan bir dokümana internet
üzerinden uzaktan erişerek bulundukları ortamdaki bir
yazıcıdan basabilmeyi talep ediyor. Şu an için her 5 çalışandan sadece 1’i mobil cihazları üzerinden baskı alabiliyor. Şu
an şirketlerin yüzde 25’i mobil baskı üzerine inceleme ve
araştırma yapıyor. Şirketlerin sadece yüzde 5’i mobil baskı
kullanıyor. Müdürler ve IT yöneticileri mobil baskı trendini
yakalamaya, çalışanlarına mobil cihazlardan baskı imkanı
sağlamaya çalışıyor.
Akıllı telefon ve tablet bilgisayar kullananlar, yüzde 36
oranında e-posta gönderip almak, yüzde 35 oranında
internette surf yapmak, yüzde 12 oranında okuma amaçlı
ve yüzde 7 oranında da video seyretmek için bu cihazları
kullanıyor. Akıllı telefon ve tablet cihazlardan 2012 yılı
itibarı ile 30.1 milyar olan uygulama indirme miktarının,
2016 yılına gelindiğinde 300 milyar uygulamaya ulaşması
bekleniyor.
Dünya genelinde yapılan araştırmalar, mobil teknolojilerin
gelişimi ile beraber yaygınlaşan ofisten bağımsız çalışma
modellerinin giderek artacağını gösteriyor. Şirketler, mobil
çalışma koşullarını sadece sık seyahat eden çalışanlarına
değil diğer ofis çalışanlarına da sunmayı planlıyor. Özellikle
işe geliş gidişlerde yaşanan trafik sorunu ile kaybedilen zamanı ve çalışma enerjisini geri kazanmak isteyen
şirketler bu yaklaşımı normal ofis çalışanlarına da sunmayı
düşünüyor. Buna yönelik yeni İK stratejileri ve uygulamaların önümüzdeki dönemin en çok konuşulacak konuları
arasında yer alacağı söyleniyor.

Benzer belgeler

IoE ve Endüstri 4.0`ı es geçme lüksümüz yok!

IoE ve Endüstri 4.0`ı es geçme lüksümüz yok! şirket içerisinde aynı yazılımı kullanan diğer kullanıcılar ile anlık mesajlaşma imkanına da sahip oluyor. Kullanıcılar, şirket içerisinde kullandıkları masaüstü telefonları ile cep telefonlarına y...

Detaylı