Sayı 20 - Sofra Grup

Transkript

Sayı 20 - Sofra Grup
Sayı 20
YAZ - 2015
SÖYLEŞİ BSH TÜRKİYE
LEZZET DONDURMA
MEKÂN ALANCHA
GEZİ BEŞ YUNAN ADASI
SAĞLIK EGZERSİZ VE PROTEİN
www.sofragrup.com
BAŞYAZI
Başarıya
yelken açtık...
Ö
zveriyle çalıştığımız ve emeklerimizin karşılığını
başarılarla aldığımız bir dönemin ardından sizlerle
paylaşmak istediğim çok şey var.
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın
2014 yılına ilişkin sonuçlarına göre, tüm grup şirketlerimizle
beraber değerlendirildiğinde, 15 basamak ilerleyerek
88. sıraya yükseldik ve ayrıca Türkiye’nin en çok istihdam
sağlayan 2. kuruluşu unvanına sahip olduk. Bu bizim için büyük
bir gurur kaynağıdır. Bunu hep birlikte başardık. Aldığımız doğru
ve yenilikçi kararlarla şirketimizin geleceğini sağlam temeller
üzerine kuruyor, Sofra Compass Group Türkiye olarak bize her
zaman güvenen müşterilerimiz ve bütün çalışanlarımızla birlikte
gösterdiğimiz yüksek performansla, başarılı sonuçların altına
imza atıyoruz ve atmaya devam edeceğiz.
Bu doğru kararlardan bir tanesi, dünyanın önde gelen kahve
zinciri Starbucks ile gerçekleştirdiğimiz projedir. Bu proje ile,
Delimarche, Cafe Liscio, Puur, Amigo, Food Break perakende
hizmet noktalarımızda müşterilerimize “We Proudly Serve”
markasıyla Starbucks’ın benzersiz kahvelerini sunmaya başladık.
Ocak 2015’te, ESS markamız ile ilk off-shore projemizi
hayata geçirdik. Bu proje kapsamında, karadan 100 km açıkta,
kıyıya en uzak hizmet noktamız olan Noble Globetrotter II adlı
sondaj gemisinde, 7/24 aralıksız gıda sevkiyatı, yemek, yaşam
alanlarının temizliği ve çamaşırhane hizmetleri ile entegre hizmet
çözümleri sunuyoruz.
Bu yenilikçi projelerimizi hayata geçirirken, geleceğe yönelik
çalışmalarımızı da planlamaya başladık. Bu kapsamda 2016 yılı
şirket strateji toplantımızı Türkiye tarihinde büyük önem taşıyan
Çanakkale şehrinde gerçekleştirdik. Çanakkale Zaferi’nin
100. yılı anısına tüm yönetim ekibi olarak Çanakkale Şehitler
Abidesi’ne ziyarette bulunduk.
Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm dergimizin yaz sayısında
başarı öykülerimiz ile birlikte, farklı makaleler ve renkli röportajlar
da sizleri bekliyor.
Saygılarımla,
Nihat Kartal
Sofra / Compass Group Türkiye CEO
İÇİNDEKİLER
4 Ara Sıcak
6 Aksesuar
Yaz gelince güler mutfaklar
12
8 Söyleşi
“BSH büyürken, beraberinde
paydaşlarını da büyütecektir”
12 Lezzet
MÖ 4. yüzyıldan gelen tat: Dondurma
16 Mekân
Alancha
20 Hobi
Derine, derine, daha derine
22 Haber
6
Sofra Compass Group Türkiye olarak
Starbucks ile çok önemli bir projeye imza attık
24 Röportaj
“Bütün sermayemiz
müşterilerimizin teşekkürü”
28 Haber
Suyunuz renklensin, vücudunuz tazelensin
30 Gezi
Beşi bir denizde
34 Sağlık
Asil Gezgin’e sürekli ve kesintisiz hizmet veriyoruz
41 Haber
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda
125’inci sıradayız
42 Haber
Egzersiz ve protein
Çanakkale Muharebeleri’nin
Daha fazlasına ihtiyacınız var mı?
100. yılını saygıyla anıyoruz
36 Ajanda
38 Sofranın Ustaları
“Önce mesleğini seveceksin”
2
40 Haber
43 Haber
IŞIK’lılar 1 günlüğüne işçi oldu
44 Bizden Haberler
İÇİNDEKİLER
8
16
22
30
38
20
34
Yayına Hazırlık
Sayı 19
KIŞ
İmtiyaz Sahibi
Sofra Yemek
Üretim ve Hizmet AŞ adına
Yaşar Büyükçetin
Sorumlu Müdür
Burcu Güvenç
İçerenköy Mahallesi, Yeşilvadi Sokak,
No: 3 Kat:11
Ataşehir 34752 İstanbul
Yayın Türü
3 aylık süreli, Yaygın
Sofra Grup Dergisi, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ
tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.
Derginin isim hakkı, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ’ye aittir.
Dergide yayımlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır.
Şirketten izinsiz, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Mehtap Göral
Grafik ve Sayfa Tasarım
Tijen Kızıler Şahman
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Satış Yöneticisi
Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65
İletişim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
[email protected] • www.ajansdyayincilik.com
Baskı
Fabrika Basım Ticaret Ltd. Şti.
İnönü Caddesi No: 74/A Mahmutbey / Bağcılar / İstanbul
Tel: 0212 294 38 00
3
ARA SICAK
Bu saatler
özgür
ruhlara
Bu sezon Marc by Marc Jacobs saat koleksiyonu, 80’lerin İngilizz
rave kültüründen gelen gençlik ve özgürlükten ilham alıyor. Cesur
ur
ve renkli kayışlardan renk değiştiren eşsiz kadranlara uzanan saatt
modelleriyle bu yenilikçi marka, asiliğin enerji dolu özgür ruhuna
atıfta bulunuyor.
Marc by Marc Jacobs kadın koleksiyonunun yeni üyesi X-Up
modeli, hafif ve sportif yapısı, degradeli kayışı ve kadranlarıyla
koleksiyonun en temel stil kodlarını taşıyor. Yeni Peeker modeli,
eşsiz renkleri ve iki farklı boy seçeneğiyle estetik anlamda gerçek
bir inovasyon sergiliyor. Rave kültürünün parlak renkleri Peeker
modelinin kadranında hayat buluyor. Işıkla birlikte renk değiştiren
kadranlar bu modelin en dikkat çekici özelliği...
Rengarenk Kenzo ve su
bıçaklar
İsviçreli bıçak üreticisi Victorinox,
birinci sınıf çelikten üretilen ve keskinliğini
uzun yıllar koruyan mutfak bıçaklarını
mutfakta vakit geçirmeyi sevenlerin
beğenisine sunuyor. Yüzyılı aşkın
Victorinox tecrübesiyle tasarlanan
bıçaklar, İsviçre’deki fabrikalarda özel
ısıl işlem tekniklerinden geçen kaliteli
çelikten üretiliyor. Bıçaklar, ergonomik
fibrox sap ile eli yormadan kolay kullanım
sağlıyor. Mavi, yeşil, sarı, turuncu, kırmızı,
pembe gibi renkleri bulunan Victorinox
mutfak bıçakları ile şimdi birbirinden güzel
lezzetleri yaratmak daha kolay. Ömür
boyu paslanmaz çelik garantisine sahip
bıçaklar hızlı kesmenin verdiği pratiklikle
yemek yapmayı kolaylaştırıyor.
4
Suyun olağanüstü yaratıcılığı ve sınırsız
hayal gücü Kenzo’da dile geliyor.
Kenzo, suyun saflığına ve tazeliğine
duyusal ve çekici bir dokunuş ekliyor.
Şişenin içeriğine de hayat veren
suyun, coşkulu ve dinamik yapısı
arasında görünmez bir bağ dokuyor.
Saf ve duygusal iki yönü olan su, nazik
kıvrımlarıyla bu iki parfümü sarıp
sarmalıyor.
Kenzo, kadın parfümünde
kırmızı elmanın ipuçları ile
şakayığın yoğun dişi notaları ve
lotus çiçeği, paçuli tabanının
üzerinde eşleşiyor. Olivier Cresp
imzasıyla kuvvetli bir erkek
parfümü yaratmak için de
canlı misket limonu, Aquatic
Accord’un üzerine, vetiver
ile birleşerek odunsu alt
notalarda kaynaşmış.
ARA SICAK
Lüks ile performans bir araya gelirse
Bentley Motors, EXP 10 Speed 6 konsept otomobili ile lüks ve
performansın gelecekte izleyeceği muhtemel yolu gözler önüne
seriyor. Modern otomotiv tasarımı, el sanatlarında üstün beceri,
en güzel malzemeler ve ileri performans teknolojisi kullanılan
bu konsept, yüksek performanslı iki kişilik spor otomobile İngiliz
yorumu getiriyor. Otomobilin hem içinde hem de dışında vurgu
olarak kullanılan bakır parçalar, konseptin geliştirilmiş yeni
motor ve güç aktarım organların hibrit performans potansiyelinin
altını çiziyor. EXP 10 Speed 6’nın dış tasarımı, uçak gövde ve
kanatlarının aerodinamik biçimlerinden ilham alan kaslı ve atletik
Barbekü keyfi için
Weber Stephen
Weber Stephen, havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte barbekü
keyfini doyasıya yaşamak isteyenler için Spirit-E 210 Classic’i
geliştirdi. Kullanıcılarına lezzetli ve sağlıklı barbekü keyfi sunan
Spirit-E 210 ile kendinizi usta bir
şef gibi hissedeceksiniz. Aşağı
katlanabilir yan tezgâhlar yerden
tasarruf sağlayarak
her ortama uyum
sağlıyor. Elektronik ve
Crossover ateşleme
sistemleriyle barbekü hemen
pişirmeye hazır hale geliyor, keyifli
sohbetlerinize daha fazla zaman
kalıyor. Ürünün ayrıca barbeküyü
sabitlemek için kilitlenebilir
tekerlekleri var. Kapak ve
haznesi için tam 10 yıl garanti
veriliyor.
bir yüzey ifadesi taşıyor. Dış kısımda kullanılan her malzeme
ve her bir ayrıntı modern Bentley tarzına uygun tasarlandı. En
gelişmiş 3D metal baskı teknolojisi; ızgara örgüsü, egzozlar, kapı
kolları ve yan hava girişlerinin mikro ölçekte tasarım ayrıntılarının
hassas bir doğrulukla yapılabilmesini sağladı. Örneğin ikonik
Bentley ızgara örgüsü artık düz bir kafes örgüsü değil, ancak
belli bir açıdan bakıldığında görülebilen çeşitli derinliklere ve
karmaşık bir üç boyutlu geometriye sahip. Bentley’in tanınmış
kapitone derileri, farlardaki hassas kesimli camların üç boyutlu
dokusuna ilham verdi.
Quadro
akıllı güneş gözlüğü
Giyilebilir teknoloji alanında hızlı gelişimini
sürdürmek isteyen Quadro akıllı
gözlüklerle 15MP’ye kadar
fotoğraf çekebilecek,
1080P formatında video
kaydedebilecek ve
bunları yaparken müzik
dinleyebileceksiniz. Bluetooth
ve Wi-Fi bağlantı seçeneklerine
sahip Quadro akıllı gözlüklerle
gözlüğünüzdeki görüntüyü telefonunuz üzerinde
canlı takip etmek ya da görüşmelerinizi gözlüğünüzle
yapmanız mümkün olacak. Hatta Quadro akıllı gözlüğünüzü
PC’ye bağlayıp web-cam olarak kullanabileceksiniz. Model
seçeneğine göre dört-altı saat arasında kullanım imkanı
sunan Quadro akıllı gözlüklerle, bu yaz çok daha eğlenceli
geçecek gibi görünüyor.
5
TASARIM
YAZ
Rengarenk mutfak aksesuarları yazın geldiğini müjdeliyor. Bu aksesuarlar mutfakta ve sofralarınızda
en büyük yardımcınız olurken renkleriyle de gözlerinize hitap edecek.
Fakir Hausgerate’nin geliştirdiği
Molly Dijital Mutfak Tartısı ile
yemekler kusursuz, mutfaklar ise
çok renkli.
Kenwood, kırmızı ve
sarı tost makineleriyle
yazı selamlıyor.
6
Keramika’nın birbirinden renkli nihaleleri ile
tencereleriniz sofranızda kendine yer açacak.
Emsan’ın tava, tencere ve sos tenceresinden oluşan Hard Stone
Üçlü Mini Seti ile çocuklar mutfakta eğlenerek öğreniyor.
Hakan Gürsu-Designnobis mini rende ile
soğanlar daha hızla doğranacak.
Crate&Barrel OXO üç parçalık
soyacak seti ile patatesler
paramparça olacak.
TASARIM
Dünyanın en büyük sofra camı üreticilerinden biri olan
LAV’ın rengarenk kadehleri ile şarabınızı keyifle yudumlayın.
Zuma renkli tepsiler
Crate&Barrel’da sizleri bekliyor.
Mutfağınıza
en sevdiğiniz
renkteki
sandalyeyi
seçmek için
Crate&Barrel
doğru adres.
7
8
SÖYLEŞİ
BSH
SÖYLEŞİ
BSH İnsan Kaynakları Müdürü Osman Faruk Kapu:
“BSH büyürken
beraberinde paydaşlarını da
büyütecektir”
“Çerkezköy yerleşkesini ilgilendiren önemli bir karar büyüme üzerine oldu. Hem şirket, hem
bölge insanı hem de Türkiye için önemli olan bu kararlar, daha fazla insanı istihdam edeceğimiz
anlamına geliyor. Zaten bölgenin en büyük firmasıyız. Daha da büyük bir yapıya ulaşacağız.”
B
ugüne kadar Sofra ile karşılıklı olarak
birbirlerine hiç güvensizlik hissetmediklerini
belirten BSH İnsan Kaynakları Müdürü Osman
Faruk Kapu, “Sonuçta burada yemek yiyen
insanlar onların da, benim de müşterilerim.
Ben de bir insan kaynakları sorumlusu olarak
müşterilerime hizmet veriyorum. Aslında paydamız aynı.
Müşterilerimizi memnun etmek istiyoruz” diyor. Kapu ile BSH
hakkında konuştuk.
olarak çalışıyorum. Evliyim, bir çocuğum var. Bir dönem
Çerkezköy’de oturdum. Ama oğlum için, kreş zamanı gelince
İstanbul’a dönmeye karar verdik. Her gün İstanbul’dan
Çerkezköy’e gelip gidiyorum; fakat yol beni çok da zorlamıyor.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
20 yıla yakın süredir iş hayatındayım. Bunun 17 yılı insan
kaynaklarında geçti. Farklı şirketlerde çalıştım. Mülkiyeliyim.
Mülkiye daha çok kamuya eleman yetiştiren bir okul olduğu için
kamuya biraz daha yakın duran DEİK’te iş hayatına başladım.
BSH’de mavi ve beyaz yakalı olarak kaç kişi görev yapıyor?
Kalabalık bir kampüsüz. Kampüsümüzde toplam çalışan sayısı
şu anda 5 bin civarında. Bu rakam yaz aylarında beyaz eşya
satışlarına paralel olarak artıyor. Ama bunun dışında da, BSH
Türkiye’de her yıl büyüyor. Çerkezköy’de çalışan yaklaşık 5 bin
çalışanın 800’ü beyaz yakalı, geri kalanı da mavi yakalı. Şu anda
4,5 milyon adet civarında büyük beyaz eşya üretiyoruz. Bunu
yüzde 50’nin üzerinde artırmak istiyoruz. Bu da tabii ki çalışan
sayısına yansıyacak. Dolayısıyla Sofra firmasına da yansıyacak.
Daha fazla yemek alıyor olacağız.
Ne kadar zamandır bu görevdesiniz ve daha önce başka
nerelerde görev yaptınız? BSH ile yollarınız nasıl kesişti?
Askerlik sonrası Koç Grubu’na girdim ve burada farklı
görevlerde bulundum. 2009 yılından beri de BSH’nin
Çerkezköy üretim tesislerinde insan kaynaklarından sorumlu
BSH’nin dünyadaki 42 fabrikasından en büyüğü
Çerkezköy’de konumlanmış durumda. 550 bin metrekare
alana kurulu bu tesis hakkında neler anlatabilirsiniz?
Bizim Çerkezköy’de, aynı yerleşkede altı tane fabrikamız var.
İki buzdolabı, bir çamaşır makinesi, bir bulaşık makinesi,
9
SÖYLEŞİ
BSH
bir fırın, bir de küçük ev aletleri. BSH bünyesinde tüm ürün
gruplarının bir arada olduğu başka bir üretim yeri yok. 550
dönümlük bir arazi içerisindeyiz. Bunun içinde sadece az
önce saydığım fabrikalar değil, ayrıca idari binamız, Ar-Ge
merkezimiz ve lojistik depolarımız var. Bunlara ek olarak plastik
hane dediğimiz yine çok küçük sayılmayacak bir plastik üretim
merkezimiz var.
İşe alma sürecindeki amacın, sizinle çalışmak isteyenleri
“doğru işe doğru insan” prensibiyle değerlendirmek
olduğunu belirtiyorsunuz. Uygun nitelikli çalışanların
seçimi ve işe yerleştirilme sürecinden kısaca söz eder
misiniz?
Bunu ikiye ayıralım. Bir mavi yakalıların işe alım süreci var,
bir de beyaz yakalıların. Temelde, benzer olmasına rağmen
biraz farklılık gösteriyor. İşe alım faaliyetlerini biz %90 kendi
kaynaklarımızla gerçekleştiriyoruz. Beyaz yaka işe alımı olarak
baktığınızda temel anlamda kariyer.net kullanıyoruz. CV’ler
oradan bize akıyor. Bunun dışında farklı kaynak yaratma
yöntemlerimiz de var. Üniversitelerle yakın ilişkilerimiz var.
Seçme-yerleştirmeyi buradaki arkadaşlarımız yapıyor. Talebi
alıyoruz, ilanı çıkıyoruz. Başvuruları alıp, CV bazında eliyoruz.
Olumlu olanları telefon mülakatında gözden geçiriyoruz. Kalan
adayları ilgili yöneticilerle paylaşıyoruz. Onlarla tekrar üzerinden
geçiyoruz. Olumluları görüşmeye davet ediyoruz. Bir insan
kaynakları bir de bölüm mülakatları yapıyoruz. Kişilik envanteri
ve İngilizce testlerimizi yapıyoruz. Zaten mülakatlarımızın bir
kısmı İngilizce, bir kısmı Türkçe gerçekleşiyor.
Almanya merkezli uluslararası bir şirket olmamıza rağmen
şirketimizin dili İngilizce. O nedenle İngilizce olmazsa olmaz.
Mavi yakalı işe alımına bakacak olursak da; bize bu bölgeden
365 gün CV akıyor. Özelliğimiz Trakya bölgesindeki en büyük
firma olmamız, genel anlamda iyi çalışma koşulları sağlıyor
olmamız bizi en fazla tercih edilen firma haline getiriyor. Bu
nedenle mavi yaka alımı için ilan çıkmıyoruz. Yaz aylarında
alımımız artıyor. O döneme dair geçici işçi alımı yapıyoruz.
Sonra onların arasında değerlendirme yapıp kadroya geçişlerini
sağlıyoruz. Onlarda da CV elemesi sonrasında buraya davet
ettiğimiz arkadaşlarımızla insan kaynakları ve üretim mülakatı, el
beceri ve genel yetenek testleri yapıyoruz. duruma göre genel
yetenek yerine soyut algılama testi yapıyoruz.
İnsan kaynakları yönetiminin günümüzdeki işlevleri
hakkında neler söylersiniz? Günümüzde en çok hangi
sorunlarla karşı karşıya kalınıyor?
Yıllarca Y jenerasyonunu konuştuk. Şimdi onlarla birlikte
çalışıyoruz. Birbirimizi biraz törpüledik. Burada kritik olan nokta
mavi yakayla ilgili. Y jenerasyonunu konuşurken hep kafamızda
beyaz yaka tarafı vardı. Sonra fark ettik ki mavi yakalar da aynı
jenerasyondan. Aynı özellikleri onlar da gösteriyor. İş ortamında
daha farklı hizmetler sunma gereksinimi doğdu. Hiç kimsenin
temelde birbirinden farkı yok aslında. Hepimiz aynı akıllı
10
SÖYLEŞİ
telefonları kullanıyoruz, tweet atıyoruz, facebook paylaşımları
yapıyoruz. Dolayısıyla çok farklı profillerden bahsetmiyoruz.
Belki bazıları biraz daha farklı eğitim almış durumda o kadar.
Şu anda alıştık bu duruma. Şirketlerdeki yönetimler de eskiye
göre biraz daha mütevazı ve anlayışlı. Eskiden herhalde biraz
daha ataerkil bir yapı vardı. Bunun dışında bu kuşakta kariyer
beklentisi çok belirgin. Daha sabırsızlar, daha hızlı kariyer
istiyorlar. Biz de insan kaynakları olarak buna cevap vermeye
n
çalışıyoruz. Biraz daha genele ve gruba değil, kişiye özgü insan
r.
kaynakları yapmaya çalışıyoruz. Çalışanlar zaten bunu bekliyor.
Çalışanların motivasyonunu artırıcı ne tür eğitim ve
etkinlikler düzenliyorsunuz?
Hemen her firma gibi bizim de çeşitli kaynaklardan tetiklenen
eğitimlerimiz var. Mavi yaka için teknik eğitimlerimiz var. Mavi
yakalı posta başlarımızın hem teknik hem yönetsel yetkinlikleri,
buna bağlı olarak da eğitimleri var. Mavi yakanın ilk kademe
yöneticileri yani posta başlarımız için bir geliştirme programımız
var. Onları iki yıllık bir havuz programına alıyoruz. Bu iki yıllık
eğitimler hem teknik hem de davranışsal yetkinliklere yönelik
eğitimler oluyor. BSH Akademi’miz var. orada çalışanlar
eğitimlerini seçebiliyor. Her sene yöneticileriyle yaptığımız
bir yetkinlik değerlendirme setimiz var. Bu setin sonuçlarına
göre gelişmeye açık yönlerini kapatmak üzere eğitimlerini
seçiyorlar. Bunun dışında teknik eğitimlerimiz var. Bunlar da
bölüm bazında planlanıyor. Ayrıca çeşitli uygulamalarımız;
“Ayın Ekibi, Yılın Ekibi, Ayın Çalışanı” gibi ödüllerimiz var.
Bunun dışında spor müsabakalarına katılıyoruz. “Kurumsal
Oyunlar”a her yıl katılırız. En fazla sporcu veren şirketiz.
Yüzlerce kişiyle katılıyoruz. Bir şenlik havasında geçiyor. Ayrıca
“Sokak” adında bir kulübümüz var. Sokak, Sosyal Aktiviteler
Kulübü’nün kısaltması. Bunun içinde Tiyatro Kulübü, Engelli
Tiyatro Kulübü, iyi bir orkestraya ve solistlere sahip Müzik
Kulübü, Fotoğraf Kulübü vs var. Çalışanlardan belli bir ilgi
grubu varsa bize başvuruyorlar. Biz kendilerine bütçe veriyoruz.
Organizasyonunu, faaliyet planlarını istiyoruz. Oluşturduğumuz
bütçeyle kendi kulüplerini kendileri yönetiyorlar.
Sofra Grup BSH’de yemek ve destek hizmetleri veriyor.
Sofra Grup ile yollarınız ne zaman ve nasıl kesişti?
Ben BSH öncesinde de Sofra Grup ile çalışmıştım. Bir insan
kaynakçı olarak iyi bir firmayla çalışmanın her zaman avantajlı
olduğunu düşünüyorum. Daha az zaman harcarsınız ve bu
firmalar sizi daha az yorar. 2009’dan bu yana buradayım. O
tarihten beri Osman Güler ile birlikte çalışıyoruz. Şimdiye kadar
hep karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişkimiz oldu. Memnuniyet
anketlerini her birimde, her sene yapıyoruz. Yemek hizmetiyle
hep en yüksek skorları aldık. Yüzde 80’lerin üzerinde
gidiyoruz. Bu memnuniyet verici. Yemek hizmetinde herkesi
etkiliyorsunuz. Yani burada çalışan beş bin kişinin hepsi yemek
yiyor. Dolayısıyla riskli bir hizmettir. Memnuniyetsizlik risklidir,
insanlar birbirini etkiler. Başlarsa durdurmanız da zor olur. Hem
Allah’a şükür diyeyim hem de arkadaşlarımı takdir edeyim.
Hiçbir büyük sorun yaşamadık, memnuniyet oranlarımız da hep
istenilen veya olması gereken düzeyde çıktı. Tabii ki biz hep
daha fazlasını isteriz. Bu da maliyetle ilgilidir. Bunun dışında
ortağız biz. Şu ana kadar hep ortak çıkarlar için konuştuk.
Karşılıklı olarak birbirimize hiç güvensizlik hissetmedik. Sonuçta
burada yemek yiyen insanlar onların da, benim de müşterilerim.
Ben de bir insan kaynakları sorumlusu olarak müşterilerime
hizmet veriyorum. Aslında paydamız aynı. Müşterilerimizi
memnun etmek istiyoruz. Aynı yönde çalışıyoruz. Şu ana
kadar hep ortak paydayı bulduk. Ben kendileriyle çok rahat
çalışıyorum.
BSH’nin büyüme planlarını biraz daha açar mısınız?
Biz büyüyen bir firmayız. Bulunduğumuz bölgenin en ilgi çekici
firmasıyız. Burada altı fabrikamız var, bunların her biri bir ürün
grubu. Çamaşır makinesi dediğimiz zaman yıkayıcılar ürün
grubu, buzdolabı dediğimizde soğutucular ürün grubu, fırın
dediğimiz zaman da ısıtıcılar ürün grubundan bahsediyoruz.
Daha önceden bu ürün grupları temelde Almanya’dan yönetilirdi.
Ama şimdi yönetim yapısı değişti. BSH, yönetimini bölgesel
baza indirgedi. Türkiye bu bölgelerden birinin başına geçmiş
oldu. Bizim bölgemizin ismi TMEACIS oldu. Türkiye, Orta Doğu,
Afrika ve CIS ülkelerinin olduğu toplam 87 ülkeyi içine alıyor.
Dolayısıyla büyük bir alanı kapsıyor. Bu açıdan bakılınca daha
güçlü bir Türkiye yapısına kavuşmuş olduk.
Bunun yanında Çerkezköy yerleşkesini ilgilendiren önemli
bir karar ise büyüme kararı. Bu kararlar hem şirket açısından
hem de BSH Türkiye yani bizler açısından, bölge insanı
ve Türkiye açısından önemli kararlar. Bu daha fazla insanı
istihdam edeceğimiz anlamına geliyor. Zaten bölgenin en
büyük firmasıyız. Daha da büyük bir yapıya ulaşacağız. Bunu da
mevcut yerleşkemizin içinde yapacağız. Farklı projelerle kapasite
artışlarını planlıyor ve gerçekleştiriyoruz. Bu durum bölgeyi çok
etkileyecektir. Bölgedeki yan sanayiler açısından da çok önemli
bir durum. Özetle, BSH büyürken, beraberinde paydaşlarını da
büyütecektir.
11
LEZZET
12
DONDURMA
LEZZET
MÖ 4. yüzyıldan gelen tat
Dondurma
Yaz aylarının vazgeçilmezi
dondurmanın, artık kışın da
taliplisi çok. Küçük büyük
herkesin yemeye doyamadığı
dondurmanın tarihi,
MÖ 4. yüzyıla kadar
uzanıyor.
B
uzlu yiyeceklerin varlığı
üç bin yıl öncesinin antik
medeniyetlerine uzanacak
kadar eski. Geçmişte
Mezopotamya’da buzhanelerin var
olduğu ve Mısır firavunlarının buz
ihtiyaçlarını oradan karşıladıkları biliniyor.
MÖ 5. yüzyılda Atina’da buzdan kâseler
içinde meyve karışımları satılıyordu.
İlkel olarak dondurma diyebileceğimiz
karışımın ilk olaraksa soğuk hava
depoları yapımında uzman Persler
tarafından geliştirildiği sanılıyor. Persler
dağların yüksek yamaçlarında kazılan
çukurlarda toplanan karların, kaymak, bal,
şurup, şerbet, çeşitli baharatlar ve diğer
tatlandırıcılarla karıştırılması ve karışımın
tekrar karlarla örtülüp bekletilmesiyle
dondurma elde ediyorlardı. Karışım,
şehirlerde dağlardan getirilen kar ve
buzun saklanmasında kullanılan yahçal
adı verilen buzhanelerde bütün bir yaz
boyunca saklanıyordu.
13
LEZZET
DONDURMA
DÜNYAYA NASIL YAYILDI?
13. yüzyılda Marco Polo, Çinlilerin buz ve süt
karışımını öğrenerek bu metodu Avrupa’ya
götürdü. Zaman içinde buzlu tarifler ortaya çıktı ve
bunlar Fransız ve İtalyan restoranlarında sunulur
oldu. 1851’de Jacob Fussel, ABD’de dondurma
yapıp satmaya başladı. 1900’den sonra soğutucu
makinelerin geliştirilmesiyle dondurma daha da
yaygınlaştı. Dondurmanın İtalya’da yapılan ve
karışımın dondurulmadan önce içine kremalı bir
bisküvi katılarak hazırlanan çeşidine ise “Semi
Freddo” adı veriliyor.
14
LEZZET
LE
E ZZET
ZZ EETT
ZZ
ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE
DONDURMA
Rivayete göre boğazına düşkünlüğü ile bilinen Roma
İmparatoru Neron, gladyatör dövüşlerini seyrederken,
kendisine lezzetli yiyecekler sunan çeşnicibaşlarını
ödüllendirirmiş. Çeşnicibaşlarından biri, bir gün dağın
zirvesinden topladığı karları bir kaba doldurmuş, üzerine
bal ve çeşitli meyve parçaları dökerek, imparatora
sunmuş. Neron, o güne kadar hiç tatmadığı bu yiyeceği
çok sevmiş. Ertesi gün de köle ordusunu kar toplamaya
göndermiş. Karın üzerine bal ve ezilmiş meyve
döktürerek, tarihin ilk dondurmasını hazırlatmış.
Büyük İskender’in, Asya seferi sırasında bu şekilde donmuş
bal, süt karışımından oluşan bir tatlı tükettiği de kaynaklarda
geçiyor.
FAYDALARI DA VAR
Bu dondurma kültürü Orta Çağ döneminde kayboldu.
Ancak 1292’de, Uzak Doğu gezisinden dönen Marco Polo,
Çin’de keşfettiği donmuş bal ve sütten yapılan tatlıları, Venedik
ve Kuzey İtalya’da yeniden tanıttı, oradan da Avrupa’da
yayılmasına öncülük etti. Anadolu’da ise 13. yüzyıla ait bir
kaynakta yüksek düzlüklerden toplanan buzların katırlarla
taşındığı ve çeşitli bölgelerdeki mahzenlerde depolandığı, üzüm
suları, şerbet, pekmez, bal, kaymak ile karıştırılıp dondurma
benzeri buzdan tatlılar elde edildiği yazıyor. Bu gelenek
Anadolu’nun çeşitli yörelerinde hâlâ sürdürülüyor.
Osmanlı döneminde saraylarda “karsambaç” adı verilen
bir yiyecek türü vardı. Bu yiyeceği yapmak için, dağların
yamaçlarında kuyular açılır ve bu kuyular kış mevsiminde karla
doldurulurdu. Yazın süt ve diğer çeşitli meyve suları bu karla
karıştırılarak soğutulurdu. Daha sonra bu karışıma o sıralarda
Halep’ten gelen şeker de eklendi.
Gelelim dondurmanın sağlık açısından yararlarına… A, B, D
vitaminleriyle, kalsiyum, yağ, protein ve fosfor yönünden zengin
bir gıda olan dondurmayı, kararında yediğimiz sürece kilo
aldırmayan besleyici ve lezzetli bir gıda olacaktır. Ancak çok
yüksek miktarlarda tüketimi tabii ki kilo artırıcı etki gösterebilir.
100 gr sütlü dondurma yaklaşık 190 kalori veriyor. Normal bir
külah ise yaklaşık 20 kaloridir.
Günümüzde dondurmanın piyasada hemen her çeşidi
mevcut, hatta servise hazır paket şeklinde her mevsimde
bulmak da mümkün. Aklınıza gelebilecek her çeşit kuru ve yaş
meyveyle hazırlandığı gibi cevizli, fıstıklı, çikolatalı, karamelli
çeşitleri de sıklıkla tüketiliyor. Farklı dondurma çeşitlerini
yerken sağlığımıza ve kilomuza dikkat etmek istiyorsak etiketini
okumalıyız. Çünkü bazı dondurmalar çok yüksek kalori, şeker
ve doymuş yağ içerebilirler.
KAHRAMANMARAŞ
DÖVME DONDURMASI
Osmanlı saraylarına ve asillerin konaklarına
sahlep satan Maraşlı Osman Ağa, bir gün bu
içeceğin artanını saklamak için kara gömdü.
Ertesi gün baktığında, sahlebin kıvamındaki
değişiklik dikkatini çekti. Süt, şeker ve
sahlep karışımının yoğunluk kazandığını
ve sakız gibi uzadığını gördü. Bu yeni gıda
maddesi üç kuşak sonra Maraş dondurması
olarak tanınmaya başladı. Kahramanmaraş
dondurmasındaki en büyük özellik keçi sütü
kullanılmasından kaynaklanıyor.
15
MEKÂN
ALANCHA
Alaçatı Alancha ve İstanbul Alancha’nın Sahibi ve Şefi Kemal Demirasal:
“Her şeyi tasarlıyor olmak
bana keyif veriyor”
“Başından beri sadece mutfakla bağlı
kalmadığım, servis ekibinden menüye ve
tasarıma kadar her noktaya dokunduğum
için şu anda yaptığım işe tam olarak şeflik
dememek gerekiyor. Aslında buna konsepti ve
vizyonu tasarlamak diyebiliriz, yemek de bunun
bir parçası. Sadece mutfak olsa beni tatmin
etmeyebilirdi. Her şeyi tasarlıyor olmak bana
keyif veriyor. Zor ama güzel bir alan.”
16
MEKÂN
beş sene kadar sörfle uğraştım, aynı zamanda da üniversitede
ekonomi eğitimi gördüm. Yemeğe doğru artan bir ilgim de yoktu
açıkçası. 26-27 yaşına geldiğimde sörften uzaklaşmaya başladım.
Üniversite eğitimim de bitmişti zaten. Ne yapmak istiyorum ben
diye kendimi sorgulamaya başladım. Aslında üretime, tasarıma
ve yemeğe olan ilgimden dolayı gastronomi de bu ceketin içine
güzel oturan bir şey olduğu için bu işin beklentilerime cevap
vereceğine inandım ve bu yola girdim. Doğru da bir karar oldu.
Anadolu yemek kültürünün kökenlerine inerek, tamamen yerel,
mevsimsel ve organik malzemelerle, farklı mutfak teknikleri
kullanılarak hazırlanan menüsü ve doğadan esinlenerek
tasarlanan, minimalist mimarisiyle Alaçatı ve İstanbul
Alancha’nın sahibi ve şefi Kemal Demirasal, gastronomiyle
buluşma hikayesindeki çıkış noktasının insanlara deneyim
sunabileceği bir restoran formatı olduğunu dile getiriyor.
Demirasal ile Alancha’yı konuştuk.
Yemeğe ilginiz ne zaman başladı?
Çok küçük yaşlarımdan beri yemeğe ilgim vardı.
Peki aileden birini izleyerek mi yemeklere ilgi duydunuz?
Evet. Anneannem çok iyi yemek yapardı. Yemek konusunda
pimpiriklidir. Güzel olmayınca kimse yemez diye çok özen
gösterirdi. Bir de evde herkes çalıştığı için okuldan gelince
mutfağa girip kendime bir şeyler hazırlardım.
Böyle bir mekanla yola koyulma fikri kaç yaşında aklınıza
düştü?
O zamanlar yemek yapmayı seviyordum ama yemek işine
girme hikayesi çok sonraları gelişti. On yaşımda başladığım
bir sörf geçmişim var. Bütün aile sporcu olduğu için ben de
bilincimin oturmaya başladığı yaşlarda bu sporla tanıştım. On
İlk olarak Alaçatı’da Barbun’la işe başlamışsınız.
Orada, daha önce bu işin eğitimini almadığım ve bir yerde
çalışmadığım için deneme-yanılma yöntemiyle biraz araştırarak,
biraz öğrenerek bir okul süreci geçirdim. İlk başlarda basit,
gündelik yemekler yapıyorduk. Araştırmaya başladıkça ve işin
derinine indikçe daha farklı bir bakış açısı kazandık. O süre
içinde restoran da kendini geliştirdi. Benim gelişimime paralel
olarak restoranın yüzü de değişmeye başladı. Üç-dört sene sonra,
dünyayı gezdikçe hot cuisine ya da restoran dünyasını keşfettikçe
o tarafa yönelmeye başladık. Ama Barbun’un çıkış noktası ve
restoranın bulunduğu yerin yapısından dolayı restoranın fiziksel
altyapısı bu işe yetersiz kalmaya başladı.
O nedenle mi Alancha projesi gündeme geldi?
Evet, bir noktaya gelip restoran yukarı pik edemeyeceği için yeni
bir proje arayışı içine girdik. Beklentilerimize cevap verebilecek
bir yer yaratmak istedik ve Alancha projesi ortaya çıktı. Çeşme’de
başladık, ilk iki sene ağırlıklı olarak yaz aylarında işlettik. Kış
aylarında Çeşme sakin olduğu için Alancha projesini geliştirmek
olgunlaştırmak adına o durağan dönemler iyi oluyordu. O
dönemleri Ar-Ge’ye ayırıyorduk. Çeşme’nin ücra bir köşede
olması, ekibin büyümesi ile orası da bu büyüme ve gelişme için
yetersiz kalmaya başladı. On iki aylık bir süreye taşıyabileceğimiz,
17
MEKÂN
ALANCHA
mutfağımızı daha çok insanla tanıştırabileceğimiz İstanbul
projesi de böylece doğmuş oldu. Üç aydır da burada, Maçka
Armani Residence’da hizmet veriyoruz.
Burayı biraz anlatır mısınız bize?
Alaçatı’da sadece tadım menüsü servis ediyorduk. Hikayenin
çıkış noktası insanlara deneyim sunabileceğimiz bir restoran
formatıydı. Böyle geniş bir yer bulunca restoranın üst katında
tadım menüsünü devam ettirmeye karar verdik. Gürcan
Dere, Cacti Mimarlık ve Tasarım ile çalıştık. Yerli müşteri
yemeklerimizi beğeniyor ama “her zaman tekrar edebileceğimiz
bir menü değil” diyebiliyordu. O noktada şunu düşündük:
Çeşme’de sezonda hizmet verdiğimiz için aynı misafir seneye
yine, “Bu sene yeni ne yapmışlar” diye tekrar gelebiliyordu.
Burada da insanlar ayda bir ya da iki ayda bir gelebiliyor
ama sürekli gelebilecekleri bir okazyon değil. O nedenle
misafirlerimizin daha sık arayla yaşayabilecekleri bir ortam
hazırlamaya karar verdik ve beets devreye girdi.
Beets’de neler sunuluyor?
Beets menüsünde servis edilen yemekler, doğallığı ve anı
yakalamayı hedefliyor. Sezonunda ve en iyi malzemelerle
hazırlanan yemekler için Alancha, tedarikçilerden malzeme
içeriği konusunda talepkar olmak yerine, onların üretimine
sadık kalmayı tercih ediyor. Beets menüsü, Anadolu pazarları,
yerel üreticiler ve balıkçılar ile sürdürülebilir bir ilişki kurabilmek
amacı ile haftalık olarak tasarlanıyor. Öğlen menüsü
saat 12.00–17.00 arasında sunuluyor. Akşam menüsü de saat
18.00-24.00 arasında sunuluyor.
Alaçatı’da sebze vs üretimini kendiniz mi yapıyordunuz?
Orada baharatları ve otları arka bahçemizde yetiştirebiliyorduk.
Bu da ancak oranın kapasitesine yetebilecek miktardaydı.
Şimdi tedarik zincirini genişleterek malzeme topluyoruz.
Alaçatı’dan, Ege’den, Çanakkale’den, İstanbul’dan gelenler var.
18
Büyük tedarikçilerle değil, yerel ve küçük üreticiyle
çalışıyorsunuz herhalde...
Aynen. İşin rengini değiştirmeyen malzemeler dışında hazır gıda
zincirine girmiyoruz. Mutfağın karakterini oluşturan malzemeleri
tek tek topluyoruz.
Pişirme teknikleriniz de farklı. Odun ateşi kullandığınızı
biliyoruz. Tavada hiç yemek pişmiyor. İslemenin yanı sıra
kurutma, fermantasyon gibi teknikler kullanılıyor. Bunlar
Anadolu’da kullanılan teknikler mi?
Aslında yaptığımız şeyler sizin de bildiğiniz şeyler. Turşulama,
fümeleme, tuzlama yapıyoruz. Bunlar çok eskiden beri
uygulanan teknikler. Anneannelerimiz de turşu kuruyordu.
Bizimki biraz daha farklı. Biz tabak içindeki malzemelerin
dengesini ve armoniyi ön planda tuttuğumuz için, mesela
evde yapılan turşudaki baskın tadı modernize ediyor, yani eski
ve yeni teknikleri birleştirmeye çalışıyoruz. Odun kömüründe
pişiriyoruz. Neredeyse hiç tavada yemek pişirmiyoruz. Odun
ateşinde pişerken tütsülendiği için daha iyi sonuç elde
ediyorsunuz. Gaz kullanmıyoruz.
Türkiye’de insanların yemek yeme hatta dışarıda yemek
yeme kültürü değişmeye başladı gibi. Siz ne dersiniz?
On beş sene öncesine baktığınızda dışarıda yemek
seçenekleriniz azdı. Balıkçılar, meyhaneler, kebapçılar vardı.
Cafe kültürü yoktu. A la carte menüyü belki sadece otel
restoranlarında bulurdunuz. Bunlar çok hızlı bir değişim
gösterdi. 2000’lerin başında espresso içebileceğiniz yer
neredeyse yokken şimdi İstanbul’da 300’e yakın yeni
jenerasyon coffee shop var. Bu değişim hem iyi hem de kötü.
Artık insanlar restoran, mutfak, hatta şef seçmeye başladı.
Herkes gurme oldu sanki...
Bunun artıları ve eksileri var. Herkes fazla bir gurme oldu bir
anda. Bu bilincin oturması bir süreç. Siz iyi bir şey yapıyorsunuz
MEKÂN
ya da yapmaya çalışıyorsunuz, bir çaba gösteriyorsunuz. Onun
arkasındaki kültürü, nereden geldiğini bilmeden ahkam kesiyor
insanlar. Yüzlerce food blogger var. Bu güzel, ama “Kaç senedir
yemek işindeydin de food blogger oldun?” diye sormak lazım.
“Kaç tane böyle restoran gezdin, arkadaki emeği biliyor musun ki
karşılaştırabiliyorsun?” Zamanla oturacaktır taşlar yerine. Aynı şey
gıda tedariği için de geçerli. Birbirinin kopyası mekanlar açılmaya
başladı. Dekorlar farklı, yemekler aynı. Ama iyi tarafından da
bakmak lazım. Yemek sektörü kabuk değiştiriyor. Uzun vadede
ayıklanacak, kimliği oturanlar üste çıkacak. Bu sadece restoran
değil, yemek yazarları, yemek programları için de geçerli.
Hem şef hem patron olmak zor mu?
Başından beri sadece mutfakla bağlı kalmadığım, servis
ekibinden mutfağa, menünün tasarımına kadar işin her
noktasına dokunduğum için tam olarak şeflik de dememek
gerekiyor şu anda yaptığım işe. Aslında tam olarak konsepti
ve vizyonu tasarlamak diyebiliriz yaptığım işe, yemek de
bunun bir parçası. Sadece mutfak olsa beni tatmin
etmeyebilirdi. Her şeyi tasarlıyor olmak bana keyif veriyor.
Zor ama güzel bir alan.
40 kişilik ekip 70 kişiye mi servis veriyor?
Ekip 40 kişi ama biz 70 kişiye aynı anda servis vermiyoruz.
Rezervasyon saatlerimiz 19, 20, 21.00 olarak yayıldığı ve masa
çevirmediğimiz yani bir gecede bir masaya bir kere servis
verdiğimiz için aynı anda 50 kişiye 40 kişilik bir ekip servis veriyor.
Kemal Demirasal nerelerde yemek yer?
Dünyayı da gezerken dikkat ettiğim, benim için önemli olan ya
da beni bugüne kadar memnun eden şey, buradan belli bir
referans alıp, 15 saat uçup referanslı bir yerde sırf yemek yiyip
dönmek. Bana o lezzeti verebiliyorsa benim için anlam taşıyor.
İspanyol mutfağını çok seviyorum. Katalan çok benlik değil ama
Bask mutfağını seviyorum.
Duyumları nasıl alıp gidiyorsunuz? Michelin yıldızı sizin için
önemli midir?
Değildir. Çok çok iyi food blogger’lar var. Onların genel
referanslarını takip ediyorum. Ama her food blogger’ı kişisel
olarak da tanımadığınız için onun kafasındaki hikayeyi, ancak
oraya gidip tattıktan sonra karar veriyorsunuz.
Umduğunuzu bulamadığınız oluyor mu?
Bazı restoranlar çok akademik yaklaşıyor. Aslında onu
da görmeye gidiyorsunuz. Bu akademik bakış açısının
arkasındaki hikaye neymiş onu da merak edip gidiyorsunuz
aslında. Test ettiğinizde size göre olup olmadığını anlamış
oluyorsunuz. Yeme içme çok kişisel bir şey çünkü. Bizim
restoranımızda da iki masa yandaki insanlar “Türkiye’de
yediğim en iyi yemek” derken bir başka masadaki kişi “Bu ne
saçmalık” da diyebiliyor.
Blogger’lardan takip ederek gelen yabancı misafirleriniz
oluyor mu?
Evet. Bu bir zaman gerektiriyor tabii. Henüz üç ay oldu açılalı.
Epeyce feedback almaya başladık. Bir sene sonra çok farklı bir
yere gelecek.
ALANCHA BEETS
“TheCooktailMaster” Göksel Güleç’in reçeteleriyle,
Alancha için özel olarak hazırlanan ve başka hiçbir yerde
tadamayacağınız Espadon, Rosella, Füme, Dirty Martini,
Kımız, Mafia ve Panama Kiss Cooktail’inizi, tütsülenmiş
ve dinlendirilmiş et ve balık, turşulanmış sebze ve deniz
ürünleri, kurutulmuş sebzeler ve Anadolu’dan peynir
çeşitlerinden oluşan Bar Snack Menü’sü eşliğinde
deneyebilirsiniz. Cooktail’lerinizi dilerseniz Beets Bar’da
içebilir, dilerseniz de Alancha İstanbul’un terasında
yudumlayabilirsiniz.
19
HOBİ
MAĞARACILIK
Derine, derine
daha derine...
Mağaracılık, sporla bilimin iç içe olduğu tek doğa sporu olarak dikkat çekiyor.
Bu spor; yürüyüş, kampçılık ve ip inişi gibi birçok sportif alanı; ölçüm, haritalama gibi
uzmanlık alanlarını; jeoloji, hidrojeoloji, biyoloji gibi bilim dallarını içinde barındırıyor.
Yeni görsel hazlar yaşamak için derinlere inmeye hazır mısınız?
M
ağaracılık, öncelikle, mağaraların
araştırılması ve haritalanması
amacıyla yapılan bir doğa sporu.
Tüm doğa sporlarında olması
gerektiği gibi, amaç doğayla
yarışmak değil, doğayla uyumlu bir
yaşam ve spor pratiğinin sağlanması. Sportif amaçlarla mağara
araştırmaları yapanlara “caver” (mağaracı), bu spor dalına ise
“caving” (mağaracılık) deniyor.
Mağaralar, yapılarına göre, yatay ve dikey olmak üzere
iki şekilde sınıflandırılabilir. Yatay mağaraları araştırmak için
“Temel Mağaracılık Eğitimi” almış olmak, uygun kıyafetlere
ve bir ışık kaynağına sahip olmak yeterli. Dikey mağaraları
araştırmak için ise, bunlara ek olarak “Tek İp Tekniği” (SRTSingle Rope Techniques) eğitimi almak ve özel ipler ve teknik
malzemelere sahip olmak gerekiyor.
Mağaracılık organize bir ekip çalışmasını ve yeterli
eğitimi gerektirir. Bazı doğa sporlarında olduğu gibi “solo”
-tek başına mağaracılık- düşünülemez. Mağaracılığın diğer
doğa sporlarından belki de en büyük farkı, gün ışığından
uzak, çoğunlukla karanlık ve ıslak bir ortamda yapılması.
Bu yüzden son derece dikkat ve konsantrasyon gerektirir.
Bu sporu yapmanın bazı kuralları var. Mağarada acıkmayı
beklemeden yemek yenmeli, susamayı beklemeden de
su içilmeli. Kaslar soğuduğunda zedelenme riski de artar.
20
Bunun için genelde kuru incir, kuru kayısı gibi çabuk yenen
yiyecekler tercih edilmeli. Mağaralar dönüşte farklı görünür.
Bu nedenle giderken etrafınıza dikkat etmeli, bazı belirgin
işaretleri (oluşumlar, değişik şekilde kayalar) aklınızda
tutmalı, gerektiğinde birkaç taşı üst üste koyarak siz bir işaret
bırakmalısınız.
Mağarada yaşanabilecek tehlikelerin başında, sel
basması, kaya düşmesi, düşmeler, sıkışma, kaybolma, ışık
yetersizliğinden kaynaklanan problemler ve hipotermi yer
alıyor. Ancak, yeterli eğitim ve uygun malzeme ile yapıldığında
mağaracılık, diğer doğa sporlarından çok daha az riskli.
Türkiye, mağaralar açısından dünyanın en zengin
ülkelerinden biri ve yaklaşık 40 bin mağaraya sahip. Bunların
çoğu, Orta ve Doğu Toroslar ile Batı Karadeniz bölgesinde yer
alıyor. Türkiye’de profesyonellerin ilgi gösterdiği iki mağara,
16 kilometreyi aşan uzunluğuyla en uzun mağaramız olan
Isparta’daki Pınargözü ve 1453 metre derinliğiyle en derin
mağaramız olan Mersin’deki Peynirlikönü. Dünyanın en büyük
mağaraları arasında Macaristan’daki en büyük sarkıtlara sahip
Aggtelek, İspanya Santander’deki Altamira, İtalya’nın Capri
adasındaki su altında yer alan ve mavi ışıklarıyla bilinen Blue
Grotto, ABD’deki çapı 16 kilometreyi ve içindeki geçitlerin
uzunluğu 482 kilometreyi bulan Mammoth ve İngiltere’deki
bir dağın içine yaklaşık 685 metre giren ve yüzeyin 182 metre
altına inen Peak Mağarası sayılabilir.
HOBİ
TÜRKİYE’DEKİ MAĞARALAR
Yaklaşık 40 bin mağaranın bulunduğu
Türkiye’de profesyonellerin ilgi gösterdiği
mağaraların başında Isparta’daki
Pınargözü ve Mersin’deki Peynirlikönü
geliyor. Ekipmanlı profesyoneller ayrıca
Antalya’da Altınbeşik, Karaman’da
Gürleyik, Konya’da Sakaltıtan, Susuz
Güvercinlik ve Pınarbaşı ile Zonguldak
Kızıl Elma Mağarası’nda yeni keşiflerin
heyecanını yaşıyor. Ekipmanlı normal
ziyaretçilerle rehber eşliğinde gezilebilen
mağaralar arasında ise Antalya’da Yer
Köprü, Bursa’da Oylat ve Ayvaini, İçel’de
Gilindire, İstanbul’da İkigöz, Karaman’da
İncesu, Kastamonu’da Ilgazini, Konya’da
Baltaini, Körükini ve Suluin, Kırklareli’de
Yanasu ve Zonguldak’ta Çayırköy
sayılabilir.
BAŞVURABİLECEĞİNİZ BAZI KURSLAR
✭
Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü
Kıbrıs Şehitleri Caddesi Can Yücel Sokağı
1452 sok. No:2/2 Alsancak /İzmir
Tel: 0232 464 09 53
✭
Anadolu Mağaracılık Topluluğu Derneği
1400 Sokak No:11/24 Alsancak / İzmir
Tel&Fax: 0232 463 61 64
✭
Anadolu Üniversitesi Doğa Sporları Kulübü
Yunus Emre Kampüsü Öğrenci Merkezi
Kat:3 / Eskişehir
Tel: 0222 335 05 80
✭
ODTÜ Sualtı Topluluğu
ODTÜ Yüzme Havuzu, Üniversiteler Mah.
Çankaya / Ankara
Tel : 0312 230 35 20
✭
Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü
PK: 2 Bebek / İstanbul
Tel: 0506 684 48 91
21
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Sofra Compass Group Türkiye olarak
Starbucks ile
çok önemli bir projeye imza attık
22
HABERLER
Gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz ile Starbucks’ın hazırladığı
benzersiz kahve lezzetlerini perakende hizmet noktalarımızda müşterilerimize
sunma fırsatı buluyoruz.
S
ofra Compass Group Türkiye olarak, 65 ülkede
21 binin üzerinde mağazasıyla dünyanın önde
gelen kahve zinciri Starbucks ile bir iş birliği
gerçekleştirdik. Müşterilerimizin gününü biraz
daha aydınlatmak, onları bildikleri ve sevdikleri sosyal
sorumluluk sahibi birinci kalite kahvelerle karşılamak
ve ustalıkla hazırlanmış kaliteli bir deneyime sahip
olmalarını sağlamak için Starbucks’ın dünyanın en kaliteli
kahve çekirdeklerinden hazırladığı benzersiz lezzetleri,
Delimarche, Cafe Liscio, Puur, Amigo, Food Break
perakende hizmet noktalarımızda sunma fırsatını buluyoruz.
Starbucks kahvelerini mağazalarının dışında sunmasına
imkan tanıyan yeni sistemi We Proudly Serve (WSP)
kaliteli kahve deneyimini daha geniş kitlelere ulaştırmayı
hedefliyor. Biz de We Proudly Serve sistemi sayesinde
Starbucks’la gerçekleştirdiğimiz iş birliğimiz ile her
sektörden müşterilerimize keyifle vakit geçirebilecekleri,
tazelenebilecekleri ve molalarını renklendirebilecekleri farklı
atmosferler sunan perakende hizmet noktalarımızda daha
iyi hizmet vermeyi amaçlıyoruz.
23
RÖPORTAJ
SOFRA GRUP TRAKYA BÖLGE
Trakya Bölge Direktörü Osman Güler:
“Bütün sermayemiz
müşterilerimizin teşekkürü”
“Yemek işi çok yoğun emek ve özveri isteyen bir iş. Bu işi severek yapmanız lazım. Yüzlerce iş
yerinde her gün, her saat hizmete hazır olmalısınız. Müşteri beklentilerini önceden tespit edip,
müşterilerinize profesyonel çözümler üretmelisiniz. Bunun karşılığında sadece 'ellerinize sağlık'
denmesi bile bizleri çok mutlu ediyor. Bizim bütün sermayemiz müşterinin güveni ve teşekkürü.
Bu geribildirimi aldığımız anda tüm yorgunluğumuz, stresimiz bitiyor. Bu yüzden gıda
sektöründeyim.”
G
döndükten sonra da- daha sonra Sofra’nın satın alacağı- bir
firmada üretim şefi olarak başladım. Bu firma 1998 yılında
Sofra tarafından satın alınınca ben de Sofra kadrolarına
Bölge Müdürü olarak dahil oldum. Dolayısıyla Sofra’ya
geçmiş oldum. Yani Sofra’ya bir iş başvurusuyla gelmedim.
Sonra , Sofra’nın Türkiye’nin en iyi endüstriyel yemek firması
olduğunu hissettim ve 18 yıldır da burada mesleğime
devam ediyorum.
Öncelikle sizi biraz tanıyalım.
1969, Ordu doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ordu’da
tamamladım. 1985 yılında üniversite eğitimi için geldiğim
İstanbul’da tesadüfen mesleğe başladım. Yaklaşık 30 yıldır bu
sektördeyim. Üç çocuk babasıyım. 18 yıldır da Sofra Grup’ta
çalışıyorum. Uzun yıllar İstanbul (Avrupa) bölgesinde Bölge
Müdürü olarak görev yaptıktan sonra 2008 yılı Ekim ayı itibarıyla
Trakya Bölge Direktörü olarak göreve başladım.
Sofra’dan sonra gidilecek başka bir yemek firması da
yoktur herhalde.
Sofra Grup'ta çalışmaktan mutluyum. Sofra gerçek bir okul.
Hem çalışanına, hem de müşterisine güven veriyor. Bunu
sağlamak gerçekten çok önemlidir. Altına imza attığınız her
sözleşmeye sahip çıkıyorsunuz. İnisiyatif kullanıyoruz. Her ne
şartta olursa olsun bazen işler ters gittiğinde bile arkanızdaki
yönetim gücü sizi motive ediyor, destek veriyor. Bana göre
Sofra tipik bir Türk aile yapısında. Abiler, ablalar, kardeşler
var. Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir sıkıntı olduğunda
her çalışan elinden gelen desteği verir, bunu hissediyoruz.
Bu da bu işi Sofra'da yapmamız için ayrı bir keyif veriyor.
ıda sektörünün çok hareketli bir zeminde
olduğunu, gerek girdi maliyetlerinin
sürekli değişmesi, gerekse iş gücü
olarak motivasyonun sürekli üst seviyede
tutulması gerekliliğiyle birlikte 24 saat
canlı yayın yapılan bir iş kolu olduğunu
belirten Osman Güler, ‘’Bu değişimleri bölgemizde ekibimizle
birlikte yönlendirmek bana ayrı bir haz veriyor. Bir daha
dünyaya gelsem yine aynı işi yapmak isterim” diyecek kadar da
mesleğine aşık. Güler ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sofra ile nasıl tanıştınız? Daha önce nerelerde çalıştınız?
Meslek yaşamımın tamamı iki şirkette geçti. 1985 yılında o
dönemde İstanbul’un yüksek kapasiteli yemek üreten bir
firmasında işe başladım. Sonra askere gittim. Askerden
24
Müşterinin en çok önem verdiği şey güven duymaktır...
Kesinlikle. Gıda işinin olmazsa olamazıdır güven. Belki her
RÖPORTAJ
25
RÖPORTAJ
SOFRA GRUP TRAKYA BÖLGE
işte böyledir ama gıdada çok daha önemli. Hem müşteriniz
size güvenecek hem personeliniz. Bu arada şirketinizin de
size güvenmesi lazım..
O güven bir kere sarsılırsa toparlanması
mümkün olmaz herhalde.
Kesinlikle katılıyorum. Ayrıca sadece güven tek başına bir
şey ifade etmez yeri geldiğinde. Çalıştırdığınız insanları
da günün şartlarına, hizmetin niteliklerine göre eğitmeniz
lazım. Rakipleriniz var, sizi takip ediyor. Sofra’nın lider
olmasının getirdiği bazı sorumlulukları da var. Altyapıyı
geliştirmek, teknoloji kullanmak zorundasınız. Dolayısıyla
zirvede kalabilmek için güvene dayalı, kaliteli, günün
şartlarına uygun hizmeti bir bütün olarak müşterinize
sunmalısınız. Eğitimli ve sosyal işleri de ön plana çıkartan
bir yönetim süreci geliştirmek zorundasınız. Müşteri
her zaman size ulaşabilmeli ve mutlaka çözüm ortağı
olduğunuzu müşteriye hissettirmelisiniz. Devamında başarı
geliyor zaten. Eğer karşılıklı güven duygusu kaybolmuşsa
istediğiniz kadar para harcayın mümkün değil başarılı
olamazsınız.
26
Bu söylediğiniz toplam kalite ile örtüşüyor.
Sofra’nın başarısının yüzde 90’i kalitesinden ödün
vermemesinden geliyor. Bu nedenle rakiplerimizden çok
önde olduğumuzu görüyorum. Bu standartların oluşması
için gerçekten çok ciddi bedeller ödüyoruz. Yeni iş alım
sürecimizde olmazsa olmazlarımız var. Bunu müşterilerimize
anlatıyoruz. Bir de gerçekten altyapıya ve insanımıza yatırım
yapıyoruz. Kanunların uygulamamızı emrettiği her şeyi
yapıyoruz. Çevreye saygılıyız, iş sağlığı ve işçi güvenliği
mevzuatlarını harfiyen uyguluyoruz.
Trakya Bölge’nin kapsama alanından bahseder misiniz?
Trakya Bölge’nin sınırları Silivri’den başlayıp Edirne, Kırklareli ve
Tekirdağ’ı kapsıyor. Ayrıca Trakya Bölge’ye bağlı İstanbul’da altı
tane projemiz var. Bölgemizde 55 projemiz var. Biz her fabrikayı
bir proje olarak adlandırıyoruz. 650’ye yakın çalışanımız var.
Günde yaklaşık 30 bin kişiye yemek üretiyoruz. Çok uzun
yıllardır devam eden kontratlarımız var. Bu, güvenle beraber
gelen bir süreç. Özellikle bu bölgede, müşteri beklentilerini
doğru tespit edip, hizmet kalitenizden ödün vermezseniz,
müşterinize de o güveni vermişseniz müşteriniz kontratı
RÖPORTAJ
değiştirmek istemiyor. Biz, bölgenin gerekliliklerini ve
müşterinin ihtiyaçlarını iyi bilen bir ekibe sahibiz. Bölge
özellikle, 2008’den sonra çok hızlı büyüdü. Neredeyse
her yıl 10 yeni proje açtık. Trakya’da projelerin
tamamında yerinde yemek hizmeti veriyoruz.
Bölgede görev yapan ekipten bahseder misiniz?
Trakya bölge ofisimizde iki bölge müdürü, bir
satış müdürü, iki ISG uzmanı, bir kalite ve hijyen
denetçimiz, bir muhasebe elemanımız, bir personel
konularından sorumlu elemanımız, bir iş yeri
hekimimiz, bir bölge asistanımız ve bir ofisboy olmak
üzere 11 arkadaşımız var. Ayrıca, projelerimizde, işin
mutfağında özveriyle çalışan 50 gıda mühendisimiz
ve gıda teknikerimiz ile birlikte 650’ye yakın çeşitli
görevleri olan personelimiz var. İşlerini sorumluluk
bilinciyle ve büyük bir özveriyle yerine getiriyorlar.
Bölgemize katkı sağlayan her personelimize bu
vesileyle teşekkür ediyorum ve onlarla gurur duyuyorum.
Toplu yemek sektöründe olmanın sizin için anlamı nedir?
Endüstriyel catering sektörü çok hızla büyüyen ve gelişen
bir sektör. İşin esasında Türkiye’nin her bölgesinden gelen
insana siz yemek hizmeti veriyorsunuz. Herkesin yeme –
içme alışkanlıkları kendi kültürleriyle birlikte değişkenlik
gösterebiliyor. Siz bu harmanı herkese hitap edecek şekilde
ayarlamalısınız. Bu nedenle oldukça zor bir iş yapıyoruz.
Bu hareketlilik benim de yaşam tarzım oldu açıkçası.
Düşünsenize bir fabrikada Türkiye’nin veya dünyanın birçok
yöresinden gelmiş insanlara hizmet ediyorsunuz. Anında
tepkiyi ölçebiliyorsunuz. Hızlı karar verip, anında teşekkür veya
eleştiri alıyorsunuz. Bundan keyifli daha ne olabilir? Doğrudan
insan sağlığını ilgilendiren bir iş yapıyoruz. Anında geribildirim
alıyorsunuz. Bizim bütün sermayemiz müşterinin teşekkürü. Bu
geribildirimi aldığınız anda tüm yorgunluğunuz, stresiniz bitiyor.
Bu da cezbediyor insanı.
Ne hedefleriniz var bu bölge için?
Burada bir Ar-Ge mutfağı yapmak istiyoruz. Bölgedeki bu
işin ehli arkadaşlarımızla beraber yeni bir şeyler üretmek
istiyoruz. Monotonluk zaman zaman vizyon kırılmalarına
neden olur. Sofra kendi içinde her yıl aşçılar arası yemek
yarışmaları düzenliyor. Bu yarışmaları her bölge öncelikle kendi
içinde yapıyor, birinci olan arkadaşımızı Sofra Grup Türkiye
yarışmasına gönderiyoruz. Türkiye birincisi olan arkadaşımızı
da Compass'ın dünyada hizmet verdiği ülkeler arasında
yapılan yarışmaya gönderiyoruz. Bu yarışmaların esas amacı
müşterilerimize yeni lezzetler sunmak ve ülkelerin yemek
kültürünü tanımak, tanıtmak. Biz Bölge olarak bu yıl yarışmayı
Çerkezköy Hacı Fahri Zümbül Mesleki Teknik ve Anadolu
Lisesi’nin mutfağında yaptık. Oradaki öğrencileri de bizim
aşçıların yanına verdik. Birlikte bir şeyler yaptılar.
Çok eğlendik ve her katılımcı gerçekten keyif aldı. Bu arada
okulun yönetimi de bu durumdan çok memnun. Öğrenciler,
ustalarından bir şeyler öğreniyor. Okul yönetimine de bize bu
imkanı verdiği için çok teşekkür ediyoruz.
Bu yıl bir de plaket aldınız. Ondan bahseder misiniz?
Bölgemizde, Tekirdağ Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl
Müdürlüğü’ne bağlı denetim elemanlarının yaptığı rutin
denetimler sonucunda şirketimizin işlettiği Tekirdağ Doğa
Koleji mutfağında ve kantininde yaptığımız çalışmaların Türk
gıda kodeksine ve genel hijyen kurallarına uygun olduğunu
belgeleyen bir teşekkür belgesi aldık. Bu belge Tekirdağ
ilinde 23 gıda işletmecisine verildi. Bunların arasında, fırınlar,
lokantalar, pastaneler vs. var. Biz de endüstriyel catering
alanında bu belgeyi almaya hak kazandık. Bu belge bizim
için, sektörümüzün gelişimi için çok anlamlı. Açıkça burada
devletin sıcak yüzünü de gördük. Şimdiye kadar denetim
elemanları, iş yerlerine gelir, denetimlerini yapar ve varsa bir
uygunsuzluk cezai müeyyide uygulanır ve giderlerdi. Şimdi
mevzuata uygun iş yaparsanız teşekkür ediyorlar. Bu çok
önemli. Bunu sağlayan başta Tekirdağ Valisi ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürümüz olmak üzere bütün denetim
elemanlarına bu sektörün bir çalışanı olarak şükranlarımı
sunuyorum.
Bölgede başka bir şey daha yapıyoruz. Mayıs ayının başında
Kazakistan’da Compass’da çalışan iki aşçımız geldi, onları
ağırladık. İki projemizde Kazakistan Yemekleri Günü yaptık.
18 Mayıs’ta da bizim bölgemizden bir arkadaşımızı
Azerbaycan’a gönderdik. Orada Türk yemeklerini tanıttı. Dünya
ile entegre olarak sektöre, şirketimize hizmete devam ediyoruz.
27
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Suyunuz renklensin
Vücudunuz tazelensin
S
indirim sistemimizin en iyi dostu sudur ve
vücudumuzun tüm fonksiyonları için bol su
içmek gerekir. Fakat bol su içme zorunluluğu
kimi zaman sıkıcı olabilir. Bunun bilinciyle
hizmet verdiğimiz kuruluşlarda çalışanların
su içme alışkanlıklarını teşvik etmek için
yeni bir uygulamaya başladık; su ihtiyacınızı taze meyve
ve sebzelerle renklendirerek vücudunuza daha fazlasını
kazandırıyoruz.
Mevsimine göre tatlandırılmış suların verdiği
tazelik ve zindelik hissi ruh halimizi olumlu
etkiler, günümüzün yorgunluğunu azaltır.
Sezon meyve ve sebzelerini içeren sular vücudumuzun
mevsimsel ihtiyaçlarına da destek olur. Kimi meyve ve
sebzeler kan şekerinin düzenlenmesini sağlarken kimisi de
vücudumuzun asit baz dengesini korumaya yardımcı olur.
Uygulaması çok basit meyve suyu ile gazlı içeceklere
karşı sağlıklı bir alternatif olan “Taze Meyve ve Sebzeler ile
Tatlandırılmış Su” projelerimiz nezdinde servis edilmeye
başladığından beri çalışanlar tarafından yoğun ilgi ile
karşılandı.
Bu karışımı siz de evinizde kolayca uygulayabilirsiniz.
Tek yapmanız gereken içecekleri günlük olarak hazırlamak
ve servis edilmeden yarım saat önce 1 litre suya 0,5 kilo
mevsimine uygun meyve ve sebzelerden dilimler eklemek.
Faydalı olması için dikkat edilmesi gereken ise meyve/
sebzeler en fazla 2 dolum suda kullanılabilir, 3’üncü dolum
için meyve ve sebzeler mutlaka tazelenmelidir.
28
HABERLER
SİZ DE SUYUNUZU
TATLANDIRMAK İÇİN
MEVSİMLERİNE GÖRE
Elma, portakal, ayva, nar,
limon, çilek, kiraz, vişne,
şeftali, armut, üzüm,
mürdüm eriği, kızılcık.
Nane, maydanoz, kereviz
sapı, havuç, salatalık,
fesleğen, biberiye gibi
MEYVE VE SEBZELERDEN
FAYDALANABİLİRSİNİZ.
29
GEZİ
BEŞ YUNAN ADASI
YUNAN ADALARINA NASIL GİDİLİR?
Türkiye’den adalara gitmek için birkaç seçenek mevcut. Kuşadası’ndan Samos’a,
Bodrum’dan Kos’a, Çeşme’den Sakız’a, Ayvalık’tan Midilli’ye, Kaş’tan Meis’e ya da
Marmaris’ten Rodos’a geçerek Yunan deniz yolları ile tüm adalara ulaşabilirsiniz.
Hava yolunu tercih edenler Atina aktarmalı olarak tüm adalara gidebilir.
30
GEZİ
Beşi bir denizde
230’unda
’ d yaşam olan
l toplam
l 1400 adasıyla
d l EEge ve Akd
Akdeniz’deki
i ’d ki en yakın
k
komşumuz Yunanistan, birbirinden özgün ve keşfedilesi güzellikler
sunuyor. Her birinde mimari, mutfak kültürü ve müzik bir bütünlük
sergilese de her adanın kendine özgü bir yapısı ve sunduğu görsel şöleni
var. Diğerlerine göre daha az bilinen beş adayı biraz daha yakından
tanımaya ne dersiniz?
CARETTA CARETTALARIYLA ÜNLÜ
ZAKYNTHOS
İyon adalarının en güneyinde yer alan Zakynthos
caretta-caretta kaplumbağaları ile ünlü. Adanın bir
tarafındaki kıyı kesimi yüksek kayalık, bu bölgede
foklar yaşıyor. Diğer kısmı ise kumsal deniz
kaplumbağalarının yumurtlama bölgesi. Zakynthos’un
önemli özelliği kartpostallık Navagio Koyu’na ve
karanlık mağaraya girip denizin dibine baktığınızda
bembeyaz kayalar sayesinde dipten fışkıran mavi
ışık karşısında hayrete düşeceğiniz Blue Caves’e
sahip oluşu. Kefallonia’nın Pessada kasabasından
binilen feribot ile adanın kuzeyinde yer alan Agios
Nikolaos’a ulaşılıyor. Tüm koy boyunca uzanan tekne
turlarından birini seçerek Navagio Koyu ve Blue
Caves’e gidebilirsiniz. Navagio Koyu’nun diğer bir adı
Shipwreck Koyu. Nedeni de 1981'de kıyıya vuran bir
korsan gemisinin halen enkaz olarak koyda bulunması.
KAÇIRMAYIN
• Blue Caves
• Shipwreck Koyu
• Laganas’taki plaj partileri
PÜF NOKTASI
Laganas sahilinden ve Limni Keri bölgesinden kalkan
turlarla gidebileceğiniz, kaplumbağa adası olarak
bilinen, küçük bir ada olan Marathonissi’de caretta
carettalarla yüzüp, scuba diving yapabilirsiniz.
31
GEZİ
BEŞ YUNAN ADASI
KARŞITLIKLAR ADASI: NAKSOS
KAÇIRMAYIN
• Kastro Bölgesi • Apollanas Heykeli • Agia Anna ve Agios Prokopios plajları
PÜF NOKTASI
Bir yanıyla Santorini ya da Mikonos kadar eğlenceli bir gece hayatına sahip olan Naksos
aslında daha çok doğal köy hayatını özleyenlerin tercihi. Hemen her tavernada sunulan
ıstakozlu makarna ve ahtapot köftesini denemeden dönmeyin.
Kikladlar’ın en büyük, en sakin
ve en çekici adası olan Naksos, Batı
yakasındaki sapsarı kumsallara sahip
özgün plajlarıyla meşhur. Tarihe de
meraklıysanız adada gezip görülecek tarihi
mekan çok fazla. Bunların en popülerleri
ise; Venedik döneminden kalma kaleler,
arkeoloji müzesi, çok eski tarihlerden
kalma katedraller, manastırlar, Apollon
tapınağından günümüze kadar gelmiş
olan Portara, Kastro ve Bourgos bölgeleri.
Tam bir karşıtlıklar cenneti olan ada, doğal
ürünleri ve mandıralarıyla köy hayatının
hasretini çekenleri de kendine bağlıyor.
Yerleşim de buna paralel olarak küçük
köylerden oluşuyor. Her birinde kendine
özgü fırın, pastane ve kafe bulunan
dağların eteklerinde konumlanmış 46 köye
yılan gibi kıvrılarak uzanan ve tüm adayı
çaprazlayarak ilerleyen dağ yollarından
ilerleyerek ulaşıyorsunuz.
KAÇIRMAYIN
• Kelebekler Vadisi (Petaloudes)
• Panagia Ekatontapiliani Kilisesi
(100 Kapılı Kilise)
• Antiparos
PÜF NOKTASI
Limanın solunda “Yüz Kapılı Kilise”
olarak bilinen “Panagia Ekatontapiliani”
var. Tüm Yunanistan’da, 1700 yıldır
kullanıma açık olan tek kilise olduğu
için özel bir konuma sahip. Adı 100
kapılı kilise anlamına gelen katedralin,
bugüne dek 99 kapısı bulunmuş.
EN İYİ KITE VE WINDSURF MERKEZİ: PAROS
Paros’un merkezi olan Parikia aynı zamanda adanın
limanı. Yüksek sezonda çok işlek olmasına rağmen bir Yunan
kasabası havasını korumuş. Eğer Paros’a temmuz ya da ağustos
aylarında bir seyahat planlıyorsanız Parikia’nın güneyindeki
“Petaloudes”i yani “Kelebekler Vadisi”ni mutlaka ziyaret edin.
Yaklaşık 300 yıldır, her yaz rengarenk milyonlarca kelebeğin
çiftleşme mevsiminde akın ettiği vadiye Parikia’dan eşeklerle
tur düzenleniyor. Adanın en yüksek köyü olan “Lefkes”in, dar
sokaklarında bir gezintiye çıkmanızı öneriyoruz. Bu gezintide bir
32
zamanlar Lefkes köyünü vadinin aşağısındaki Karampoli köyüne
bağlayan mermer kaplı Bizans yolunun kalıntılarını görebilirsiniz.
Adanın doğu kıyısı boyunca geniş ve sığ koylarda, mükemmel
rüzgar sörfü olanaklarıyla, güzel kumsallar bulunuyor. Paros’un
en ünlü plajı olan Khrysi Akti bir kilometre uzunluğunda ve her
yıl Dünya Yelken Kupası Şampiyonluğu’na ev sahipliği yapıyor.
Ayrıca su kayağı, rüzgar ve kite sörfü yapmaya çok uygun.
Paros'tan bir kanal ile ayrılan Antiparos el değmemiş bir ada.
Sadelik ve huzur arayanların tercihi.
GEZİ
KAÇIRMAYIN
• Giola
• Marble Beach
• Kazaviti Köyü
PÜF NOKTASI
Kayalar arasında denizin
oluşturduğu doğal bir havuz olan
Giola görülmeye değer çok ilginç
bir oluşum. Efsaneye göre havuzu
tanrı Zeus yaratmış ve üzerinde
Afrodit yüzüyormuş. Dolayısıyla
“Afrodit’in gözyaşları” olarak da
biliniyor.
YEŞİLLE MAVİNİN BULUŞMASI: TAŞOZ (THASSOS)
Taşoz adası, Kavala yakınında yer alan küçük bir Yunan kasabası olan Keramoti’den kalkan feribotla 45 dakikada
ulaşabileceğiniz bir ada. Adanın başkenti Limenas’ta pek çok tarihi kalıntı ziyaretinizi bekliyor. Hemen her Yunan adasında olduğu
gibi burada da en revaçta olan yemekler deniz ürünleri. Özellikle kızarmış midye, ahtapot ızgara, kızartma, ızgara veya dolması...
Taşoz ayrıca bir et cenneti. Özellikle dağ köyleri oğlak ya da kuzu çevirmeleri ve kokoreçleri ile meşhur. Panagia, Mikro Kazaviti ve
Theologos en revaçta olanları. Yunan adalarının en yeşillerinden biri olarak tanımlanan Taşoz’da dalgalı deniziyle Golden Beach
sörf severlerin gözdesi. Marble Beach'de kumun renginden dolayı kendinizi tropik bir adaya gelmiş gibi hissedeceksiniz.
EN ROMANTİK KAÇIŞ ROTASI: FOLEGANDROS
Aşk kuşlarının tatil için seçtiği Yunan adasının Santorini
olduğunu düşünenler yanılıyor. Bizce bu tanımı bir Kiklad adası
olan ve Sikinos ile Milos arasında konumlanan Folegandros hak
ediyor. Yunan adaları arasında en dağlık ve ağaçlık ada olan
Folegandros, bir ada dolusu turistin kahrını çekmeyeceğiniz
ve sevgilinizle baş başa kalacağınız ender adalardan biri.
Adanın başkenti Chora’da mavi pencere pervazları ve
kapılarıyla bembeyaz minik evler sizi selamlayacak. Falez
ve kayalık oluşumlarıyla adanın etkileyici manzarası hoş bir
ortam oluşturuyor. Batısında Santorini’nin yer aldığı huzur dolu
Folegandros adası, Kiklad adalarında bulunan en güzel plajlardan
bazıları ile çevrili. Bu plajların en ünlüleri ise Angali, Agios
Georgios, adanın güneyinde konumlanan Livadi ve Karavostasis.
KAÇIRMAYIN
• Angali • Livadi • Karavostasis plajları
PÜF NOKTASI
Chora’nın, iki taraflı beyaz tek katlı evlerin sıralandığı beyaz, dar
sokaklarında gezintiye çıkmayı unutmayın. Adada bir kısmı özel
mülk olan irili ufaklı pek çok kilise de ziyaretinizi bekliyor.
33
SAĞLIK
EGZERSİZ VE PROTEİN
Egzersiz ve protein
Daha fazlasına ihtiyacınız var mı?
B
eslenme hepimizin üzerinde
EGZERSİZ YAPMAK PROTEİN
düşündüğü, tavsiyeler
İHTİYACINIZI ARTIRIR MI?
aldığı, sosyal hayatımızın
Elbette, fiziksel aktivite günlük enerji harcamanızı
içerisinde olan bir rutin. Bu
artıracaktır dolayısıyla vücudunuzun ihtiyaçları da
özelliği sebebiyle sık sık
buna göre değişiklik gösterir. Öncelikle amacınız
farklı beslenme trendleri
konusunda kendinize dürüst davranmalısınız.
oluşması kaçınılmaz bir durum. Özellikle son
Çünkü protein ihtiyacınız, vücut ağırlığınıza, yapılan
dönemlerde egzersiz yapan veya zayıflamak
egzersizin türüne, süresine ve sıklığına göre değişir.
isteyen kişiler için protein ağırlıklı diyetler
Amaç “gelişmek ve kas yapmak” ise, egzersizin
oldukça popüler. Medyada yer alan beslenme
şiddetine göre; vücut ağırlığınızın kilogramı başına
Sofra Grup
uzmanları veya çoğunlukla uzman
1,4 – 1,8 gram protein alınması önerilir.
Uzm. Dyt. Nilay Coşkun
olmayanlar tarafından yazılan farklı
Örneğin; haftada 3 – 5 kez birer saatlik kuvvet
farklı görüşler ise kafa karıştırıyor.
egzersizi yapan 80 kg ağırlığındaki bir kişinin minimum protein
Peki doğrusu nasıl olmalı?
ihtiyacı 112 (80 x 1,4) gramdır.
Bu çerçevede egzersiz yaparken protein
Protein tüketimi metabolizma hızını olumlu etkiliyor. Bu
ihtiyacımıza kısaca bir göz
sebeple kilo vermek istiyorsanız protein yine çok önemli.
atalım...
Protein alımınızı vücut ağırlığınızın kilogramı başına 1-1,2 gram
arasında tutmalısınız.
Örneğin;
•1 yumurta
•1 porsiyon kurubaklagil (150 g)
•1 porsiyon pişmiş az yağlı kırmızı et veya tavuk (150 g)
•4 adet ceviz içi
•10 badem
•1 bardak yağlı süt
•2 dilim az yağlı beyaz peynir
•1 kase yağlı yoğurt
Yaklaşık olarak 100 g protein içermektedir.
TÜM PROTEİN KAYNAKLARININ
KALİTESİ AYNI DEĞİL
Et grubu haricinde kurubaklagiller, yağlı tohumlar ve tahıllar
gibi bitkisel birçok besin de protein içermektedir. Fakat biyolojik
olarak daha aktif olan asıl protein kaynakları; yumurta, süt
ve ürünleri, et, tavuk ve balıktır. Bunlar vücudunuzun kendi
kendine sentezleyemediği “esansiyel amino asitlerin” tümünü
içerirler.
Tabii ki bu protein ihtiyacınızı sadece hayvansal gıdalarla
karşılamalısınız anlamına gelmiyor. Unutmayın ki protein
bakımından zengin hayvansal kaynaklı besinlerin, yağ içerikleri
34
SAĞLIK
SSA
A ĞL
ĞL IK
IK
de yüksektir ve fazla tüketimleri vücutta yağlanmaya, ileriki
dönemlerde ise kalp ve damar hastalıklarına sebep olabilir.
Bazı bitkisel kaynaklı besinleri bir arada tüketerek protein
kalitelerini artırmanız mümkün. Örneğin kuru baklagiller,
yağlı tohumlar (ceviz, fındık, badem gibi) ve tahılların beraber
tüketilmesi gibi.
PROTEİN + KARBONHİDRAT
KOMBİNASYONU
Proteinlerin tam olarak işlevini kas dokularının içerisinde
gerçekleştirebilmeleri için vücudumuzun insülin hormonu
salgılaması gereklidir. İnsülin hormonu karbonhidrat içeren
yiyeceklerin yenmesi ile salınır. Bu sebeple yapılan araştırmalar
kas dokusunun artışı ve korunması için karbonhidrat ve
proteinin bir arada tüketilmesini önermektedir. Örneğin; esmer
ekmek ile beyaz peynirli tost, esmer ekmek ile ton balıklı/ya da
tavuklu sandviç, yulaf ezmesi ile yoğurt ya da meyve ile badem
gibi.
Bazı hayvansal kaynaklı
besinlerin protein değerleri
Besin
Miktar
Protein
Derisiz tavuk eti
100 g
23,3 g
Somon
100 g
20 g
Az yağlı balık çeşitleri
100 g
19,5
Az yağlı kırmızı et
100 g
19,2 g
Az yağlı beyaz peynir
1 dilim (30 g)
7g
Keçi sütü (yağlı)
1 bardak (200 g)
6,8 g
İnek sütü (yağlı)
1 bardak (200 g)
6,6 g
Yoğurt
1 kase (200 g)
6g
Tam yumurta
1 adet
6 g
Yumurta beyazı
1 adet
3,6 g
ZAMANLAMAYA DİKKAT
Egzersiz öncesi ve sonrası 30 dakikalık zaman dilimlerini
birer fırsat penceresi olarak düşünün. Yapılan araştırmalarda,
egzersizden önceki 30 dakika içerisinde 10 gram ve
sonrasında ise 20 gram protein almanın, yaklaşık 3 saat süren
protein sentezini (kas korunması ve/veya artışı) en iyi şekilde
tetiklediği görülmüştür.
Bazı bitkisel kaynaklı besinlerin
protein değerleri
Besin
Miktar
Protein
Soya fasulyesi
Kuru fasulye
Mercimek
Nohut
Yulaf
Kinoa
Mantar
Ceviz
Fındık
Badem
1 ufak kase
1 ufak kase
1 ufak kase
1 ufak kase
1 ufak kase
1 ufak kase
1 kase- dilimlenmiş
1 adet
1 adet
1 adet
20,5 g
15,5 g
14,5 g
12,3 g
8,8 g
8,1 g
5,5 g
0,7 g
0,2 g
0,2 g
YAŞAM KALİTENİZİ ARTIRMAK İÇİN
Egzersiz ve doğru beslenmenin yaşam kalitenizi
artırmadaki avantajını kullanın. Fiziksel görünümün yanında
sağlığınızı ihmal etmeyin.
Amacınız ister kas yapımı, ister yağ yakımı olsun,
vücudunuzdaki tüm işlevler vitamin,mineral ve en önemlisi
su eşliğinde gerçekleşir. Vücudunuzu şekle sokarken yeterli
ve dengeli beslenmenin bir bütün olduğunu unutmayın.
Yeterli protein alımınına odaklanmışken vitamin, mineral
ve posa kaynağı olan sebze ve meyve tüketimini de ihmal
etmemelisiniz.
35
KÜLTÜR SANAT
Cazın buğulu sesi
Diana Krall geliyor
S
ayısız ödül sahibi
hibi Diana
Di
K
Krall,
ll geçtiğimiz
tiği i eylül
lül ayında
çıkardığı “Wallflowers” albümünde kendine özgü
yorumuyla seslendirdiği tüm zamanların en iyi pop
şarkılarını bu kez İstanbul'da söyleyecek.
Krall, The Mamas and the Papas’tan California
Dreamin’, Eagles’tan Desperado, Bob Dylan’dan albüme adını da
veren Wallflowers gibi 60’lı yıllardan günümüze uzanan pop
klasiklerine caz tınılarıyla yeniden hayat verecek.
Bugüne kadar Kanada’nın en prestijli müzik ödüllerinden
JUNO’da 8 ödül kazanan sanatçı, 5 Grammy’nin yanı
sıra 9 altın, 3 platinum ödüle sahip. Hem ses rengi hem
piyanodaki performansıyla günümüz caz dünyasının en
sevilen kadın sanatçılarından biri olan Diana Krall, bugüne
dek Billbord Caz Listelerinde sekiz albümüyle en üst sırada
yer almış tek caz sanatçısı.
Tarih: 27 Ekim 2015
Yer: İstanbul Zorlu PSM
Jethro Tull ile
rock opera keyfi
1
968 yılından bu yana diskografisine 30 albüm sığdıran ve
60 milyonu aşkın satış elde eden Jethro Tull grubunun
kurucu solisti ve flüt ustası Ian Anderson, arkadaşlarıyla
beraber unutulmayacak bir konser için 5 Aralık 2015’te CRR
sahnesinde olacak. Rock müziği için ilk bakışta oldukça
uzak bir enstrümanmış gibi görünen flütü bu türe katan ve bugüne dek
40’ı aşkın ülkede 2500’den fazla konsere çıkan Ian Anderson’ın müzik
kariyeri, 1967 sonlarında İngiltere’nin Luton şehrinde kurduğu Jethro
Tull ile başladı. Elektro gitarda Clapton gibi zamanının büyük ustalarıyla
boy ölçüşemeyeceğini düşünen Anderson başlarda karamsarlığa
kapılmış olsa da müzik aletleri satan bir dükkanın önünden geçtiği bir
gün vitrinde gördüğü flütle başka bir dünyaya geçti. Sanatçı, kısa süreli
birkaç denemeden sonra eşsiz dehası ve doğaçlamaya yatkınlığıyla flütü
rock tarihine kendine özgü tarzıyla mal etti.
Tarih: 5 Aralık 2015
Yer: İstanbul CRR Konser Salonu
36
KÜLTÜR SANAT
KİTAP
Kanatlarım Hep Can Acısı
SERGİ
Tarihi hatlar Sabancı Müzesi’nde
Kanatlarım Hep Can Acısı, yirmi
mi
yılı aşkın süredir gazetecilik ve
n
yayıncılık yapan, medya dünyasının
başarılı ismi Esra Uçar’ın ikinci
romanı... En ümitsiz zamanlarda
hayata tutunmanın sırrını paylaşan
roman, yaşamla inanç arasındaki
derin bağı ölüm üzerinden
kurguluyor. Yazar, Kanatlarım
Hep Can Acısı’nda okurlarını,
duygusal bir macerayla baş başa
bırakıyor.
Yazar: Esra Uçar
Yayınevi: Destek Yayınları
Kuruluşunun 10. yılını
kutlayan Sakıp Sabancı Müzesi
(SSM), çağdaş bir tasarım ve
sergileme anlayışıyla yenilenen
Atlı Köşk’teki “Kitap Sanatları ve
Hat Koleksiyonu”nu ziyarete açtı.
Koleksiyon kalıcı nitelikte olduğu
için her zaman izlenebilecek.
SSM koleksiyonlarının ve arşivinin
ojjikk d
üzzeen
ü
üzen
nleeme
meyl
ylee,,
dijital ortama aktarıldığı yeni teknolojik
düzenlemeyle,
Türk ve İslam sanatının nadir elyazması ki
kkitapları
it l sayfa
f
sayfa incelenebiliyor. Hazırlanan animasyonların sergi
salonlarında ziyaretçilere verilen iPad’ler aracılığıyla
sunulduğu interaktif uygulamalar, geleneksel sanatları
teknolojiyle buluşturarak, izleyenlere farklı bir deneyim
yaşatıyor. İslam sanatının 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar
uzanan dönemine ait, ünlü hattatların ve kitap sanatçılarının
elinden çıkmış 200’den fazla eserin yer aldığı sergide,
başta Kuran-ı Kerim nüshaları olmak üzere nadir elyazması
kitaplar, kıta ve murakkalar, levha ve hilyeler, tuğralı ferman
ve beratlar ile hattatların yazı yazmada kullandığı araçlar
yer alıyor. Geleneksel sanatları bugüne taşımayı amaçlayan
SSM, çağdaş sanatçıların yarattığı özgün tasarımları da
müze koleksiyonuna dahil ediyor.
Steve Jobs Gibi Düşünmek
En büyük çağdaş
inovasyonculardan biri olan
Steve Jobs bilişim ve müzik
endüstrilerinde dönüşüm
gerçekleştirerek bize çağdaş
dünyanın en çok arzulanan
teknolojilerini getirdi.
Jobs, arkadaşı Steve Wozniak ile
1976’da Apple’ı kuran ve zamanla
dünyanın en çok sevilen şirketlerinden birine dönüştüren
başına buyruk bir iş adamıydı. Kitap, okuru Steve Jobs’dan
ilham almaya ve dünyaya bir dâhinin gözlerinden bakmaya
davet ediyor.
Yazar: Daniel Smith
Yayınevi: NTV Yayınları
MÜZİK
Fazıl Say’ın “Yeni Şarkılar”ı
ruhunuzu dinlendirecek
Türkiye’nin klasik müzik alanında dünyadaki en önemli
temsilcilerinden biri olan Fazıl Say, bir süredir üzerinde çalıştığı
son albümü “Yeni Şarkılar” ile dinleyicisiyle buluştu. Sanatçının,
Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Nazım Hikmet
vee Ö
Ömer
mer Ha
me
H
Hayyam
ayyyyaam
m gibi ünlü şairlerin şiirleri üzerinde
çalışarak
ç
hazırladığı toplam beş
parçalık
p
bu yeni çalışma, şimdiden
müzikseverlerden
m
tam not aldı.
2013’te büyük ilgi gören “İlk
Şarkılar”
Şaa
Ş
albümü ile ünlü şairlerin
eserlerini
Serenad Bağcan yorumuyla
es
es
bir
biir araya getiren Say, “Yeni Şarkılar”
b
albümündeki
aallb
eserlere de yine Bağcan’ın
güçlü
güç yorumuyla hayat veriyor.
gü
Doğu’nun Merkezine Seyahat
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
sergi salonunda düzenlenen, “Doğu’nun Merkezine Seyahat”
sergisi, gezginlerin 18. yüzyılda başlayan ve sonraki yüzyılda
dönüşerek devam eden, Doğu topraklarına yolculuklarının
İstanbul merkezli öyküsünü anlatıyor. Ekrem Işın ve
Catherine Pinguet eş küratörlüğünde gerçekleşen sergi, kitle
turizmi ve seyahat kültürünün 1850-1950 yılları arasındaki
değişimine odaklanıyor.
Sergide, Osmanlı dönemi
fotoğrafları ve efemera
alanında dünyanın önde
gelen koleksiyoncularından
biri olan Pierre de Gigord’un
koleksiyonundan derlenen,
aralarında fotoğraf, kartpostal,
afiş, ilan, broşür, yemek
menüleri ve objelerin
bulunduğu 160 eser izleyiciyle buluşuyor. Gigord’un
özellikle eski İstanbul’a ait kültürel ve kent görsellerini içeren
koleksiyonu, meraklılara Osmanlı’nın son dönem ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin erken dönem manzaralarını sunuyor.
Tarih: 4 Haziran-17 Ekim 2015
Yer: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
37
SOFRA’NIN
USTALARI
ADNAN MUGAN
Adnan Mugan:
“Önce mesleğini seveceksin”
Altı yıldır Sofra Grup’ta çalışan ve BSH Sosyal Tesisler’de aşçıbaşı olarak görev yapan Adnan Mugan,
tüm dünya mutfağına hakim. VIP organizasyonlarda da görev alan Mugan, bu mesleği
iyi yapmanın yolunun mesleği sevmekten geçtiğini belirtiyor.
A
dnan Mugan Iğdırlı ve Sofra Grup’ta görev
yapan, işinin ehli bir aşçı. Eğitim almamış,
çekirdekten yetişmiş. İstanbul’da kendi
lokantalarında aşçıbaşılık yapan abisinin
yanında işi öğrenmiş ve mesleğin her
kademesinde çalışarak pişmiş. Önce
çorbalarla haşır neşir olan
Mugan sonraları zamanla dünya
mutfağına da adım atmış.
Fransız, İtalyan mutfağı derken
tüm mutfaklara aşina olmuş.
Kendi lokantalarında yeterince
ilerleme kaydettikten sonra
İstanbul’da Bahçeşehir Gölet
Restoran’da aşçılık serüvenine
başlamış. Sonrasında
Bursa İskender’de çalışmış,
Güllüoğlu’nda açık büfe
sorumlusu olarak devam etmiş.
Altı yıldır Sofra Grup’ta görev
yapan Mugan, BSH’da Sosyal
Tesisler restoranının şefi. Aynı
zamanda organizasyonlarda
ve zaman zaman da
diğer projelerde takviye
hizmeti sunuyor. Özellikle
Tekirdağ bölgesinde VIP
organizasyonların vazgeçilmezi.
Tüm dünya mutfaklarında
hünerlerini sergileyen Mugan’ın
çeşidi bol ve daha lezzetli
olduğunu düşündüğü Türk
mutfağı ise gözbebeği. Güzel
yemek yapmanın sırrı ona göre
de sevgi. “Önce mesleğini
38
seveceksin” diyen şefimiz ilkokul 5’inci sınıftayken okul çıkışı
kendi lokantalarına gider ve bulaşık yıkamak dahil her işi
yaparmış. Osmanlı mutfağında tatlısından tuzlusuna abisini
izleyerek her tada ruh katmayı başarmış.
“Lezzetli olsun da hangi mutfak olursa olsun” diyen Mugan
yemek ayırt etmediğini dile getiriyor. 1979 doğumlu, evli ve iki
çocuk sahibi. Aynı zamanda bir
spor salonu olan ve kendisi de
spor yapan Mugan evde yemek
yapmayı pek sevmiyor. Ancak
çocuklar özellikle bir şey isterse
mutfağa giriyor. Bütün gününü
mutfakta yemekle geçirdiği için
eve gidince mutfağa girmek
istemiyor haliyle.
Eşinin yemeklerini de
beğeniyor ama “kendisi aşçıbaşı
olunca insan haliyle kusur
buluyor” diye eklemeden de
edemiyor. Ama eşine minik
müdahalelerde bulunarak,
bildiklerinden aktarmayı da
unutmuyor. Gençlere bu mesleği
tavsiye eden Mugan’ın kendi
çocukları henüz küçük ama
evde birlikte pasta yapmaya
giriştiklerinde yumurta kırmaya
da hevesliler. Tatlı ve pasta
konusunda da bizzat tanık
olduğumuz için rahatlıkla
uzman diyebileceğimiz şefimiz
bu başarısını da restoranlarda
çalıştığı dönemlerde iş çıkışı
pastanelerde hayli mesai
harcaması sayesinde kazanmış.
SOFRA’NIN USTALARI
KREMALI MANTARLI KUZU SIRTI (2 kişilik)
Malzemeler:
500 g kuzu sırt, 100 g arpacık soğan, 100 g mantar, 100 g krema,
20 g tane karabiber, 20 g soya sosu, 10 g tuz, 20 g zeytinyağı
Hazırlanışı:
Kuzu sırtları yaprak şeklinde açılıp içine mantar, arpacık soğan ve baharat
ilave edilerek rulo yapılır ve tavada mühürlenir. 200 derece fırında 20
dakika pişirildikten sonra halka şeklinde dilimlenerek üzerine krema sosu
dökülür ve servise sunulur.
PATLICAN MANCA (2 kişilik)
Malzemeler:
500 g patlıcan, 100 g capia biber, 50 g çarliston biber, 50 g domates,
1 diş sarımsak, 10 g sirke, 10 g nar ekşisi, 10 g tuz, 5 g şeker
Hazırlanışı:
Patlıcanlar bir veya iki yerinden çizilir, közde pişirilip kabukları soyulduktan
sonra bir kaba alınır. İçine sırasıyla tüm malzemeler doğranır, karıştırılıp
servise sunulur.
VİŞNE SOSLU KREMA DOLGULU ARMUT TATLISI (2 kişilik)
Malzemeler:
2 adet armut, 250 g süt, 100 g şeker, 60 g nişasta, 10 g vanilya esansı,
30 g margarin, 2 yumurta
Şerbet için:
2 adet vişne suyu, (kapalı 330ml) 200 g su, 500 g şeker, 2 adet defne
yaprağı, nane, limon
Krema için malzemeler:
500 ml süt, 60 g mısır nişastası, 100 g toz şeker, 1 paket vanilin,
3 adet yumurta sarısı, 50 g toz krem şanti, 100 g margarin
Kremanın hazırlanışı:
Süt, yumurta, nişasta ve şeker krema kıvamına gelinceye kadar çırpılarak
pişirilir. Ocaktan alınır. Margarin,vanilin ve şanti ilave edilerek karıştırılır.
Hazırlanışı:
Armutlar fırın tepsisine konulup içine vişne suyu ve tüm malzemeler eklenir,
fırında 20 dakika pişirildikten sonra armutların içi krema ile doldurulur ve
servise sunulur.
39
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Asil Gezgin’e
sürekli ve kesintisiz hizmet veriyoruz
Sofra Compass Group Türkiye’nin sadece kıyıdan uzak sanayi ve endüstrilerde faaliyet
gösteren başlıca şirketlere toplu yemek ve destek hizmetlerini bir bütün içinde veren
öncü markası ESS, Şile açıklarındaki Noble Globetrotter II (Asil Gezgin) adlı
sondaj gemisinde 200 kişiye 7/24 hizmet sağlıyor.
Ç
ıkarılabilir petrol ve gaz kaynaklarını
araştırmak üzere, TPAO işbirliğiyle Batı
Karadeniz’de kıyıdan yaklaşık 100 kilometre
açıkta Noble Globetrotter II (Asil Gezgin)
adlı sondaj gemisiyle denizin 2 bin metre
altında arama yapan Shell, sondaj kuyusunda
çalışan personellerine kesintisiz olarak, yaşam
alanlarının temizliği, çamaşırhane, gıda sevkiyatı ve
yemek hizmetlerinin sağlanması için ESS’e güveniyor.
•
•
•
•
•
•
Kıyıdan 100 km uzaklıkta,
2.000 m derinlikte,
322 ton 6 aylık gıda sevkiyatıyla,
180 platform çalışanına,
42 kişilik saha ekibimizle,
7/24 hizmet veriyoruz.
Son teknolojiyle donatılmış sondaj gemisi, 3 gemi ve 2
helikopterle destekleniyor. Ürün tedariğinin haftalık olarak
helikopterler aracılığıyla yapıldığı Şile 1 adıyla açılan sondaj
kuyusu projesinde, kıyı tedarik üssü dâhil yaklaşık 240 kişi
çalışıyor.
Proje bünyesinde çalışan Türk ve yabancı uyruklu toplam
50 personelimiz, iş akışının sürekliliği için back2back (yedekli)
performans sistemiyle çalışarak her gün platformda net 42
kişilik ekibimizle kesintisiz hizmet sağlıyor. Bu doğrultuda
40
Boğaz’dan geçişini sağlayabilmek adına 2014 yılı sonunda kule
sökümü için Yalova Beşiktaş Tersanesinde bulunan
Noble Globetrotter II isimli platform gemisi ocak ayında
İstanbul Boğaz’ını geçerek kule montajının tamamlanması için
Erdemir Tersanesi’nde kaldı ve buradan Karadeniz’e
büyük serüvenine açıldı.
her hafta helikopterlerle yedekli personel değişimi yapılıyor.
Ekibimizin tümünün BOSIET (Basic Offshore Safety Induction and
Emergency Training) eğitimli olmasının yanı sıra çalışanlarımız
Sofra-Compass Group Türkiye’nin önce güvenlik prensibinin
gerekliliği doğrultusunda Food Safety ve HSE eğitimleriyle de
sertifikalandırıldı.
Yüksek müşteri memnuniyetiyle verdiğimiz hizmet
süresinde, Noble personelinin de dahil olduğu genel performans
değerlendirmelerinde ESS personelimiz müşterilerimize ve
çalışma ekibimize örnek davranışları, üstün performansı ve yüksek
motivasyonu sayesinde ayın elemanı ünvanıyla ödüllendirildi.
HABERLER
İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nda
125’inci sıradayız
İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu”
2014 yılı raporunun sonuçlarını açıkladı. Sofra - Compass Group Türkiye 125'inci oldu.
İ
stanbul Sanayi Odası'nın (İSO) 1968 yılında 100
Büyük Sanayi Kuruluşu olarak başlattığı ve her yıl
geliştirilerek sürdürdüğü Türkiye'nin 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu çalışması, Türkiye ekonomisine
tutulan güçlü bir ayna niteliğinde ve bugüne dek
akademik düzeyde birçok tez ve araştırmaya
konu oldu. İSO “Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu
Araştırması”nın 2014 yılı sonuçları 16 Haziran 2015 tarihinde
düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. İSO 500 Büyük Sanayi
Kuruluşu Araştırması 2014 sonuçlarına göre, Sofra - Compass
Group Türkiye sadece yemek üretim hizmetleriyle dikkate
alındığında geçtiğimiz yıla göre başarı çıtasını daha yukarı taşıdı ve
41 sıra yükselerek Türkiye'nin en büyük 125'inci sanayi kuruluşu
oldu. Tüm grup şirketleriyle beraber değerlendirildiğinde ise
88'inci sıraya yükseldiği tespit edildi. Ayrıca kendi sektöründe 1.
firma olarak liderliğini koruyan Sofra - Compass Group Türkiye,
aynı zamanda 2. en büyük istihdam sağlayan kuruluş olarak da
başarısını sürdürüyor.
41
HABERLER
BİZDEN HABERLER
“Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yılını
saygıyla anıyoruz”
2
016 yılı strateji toplantımız tüm yönetim
ekibimizin katılımıyla Türkiye tarihinde
büyük önem taşıyan Çanakkale şehrinde
gerçekleştirildi. Toplantının ikinci günü
Çanakkale Muharebeleri’nin 100. yıl dönümü
dolayısıyla yönetim ekibimiz Çanakkale
Şehitler Abidesi’ne de ziyarette bulundu. Büyük bir kahramanlık
42
hikayesi olan Çanakkale Muharebeleri, Türkiye ve dünya
tarihi için son derece önemli sonuçlar doğurdu. Savaşın
üzerinden tam 100 yıl geçti ama izleri kolay kolay silinmedi.
O topraklarda savaşan, başta Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, tüm askerlerimizi saygıyla anıyor,
kendilerine göstermiş oldukları cesaret ve inançtan ötürü
şükranlarımızı sunuyoruz.
HABERLER
IŞIK’lılar
1 günlüğüne işçi oldu
Yemek hizmetlerini Sofra Grup’un sağladığı FMV Işık Üniversitesi Şile Kampüsü
öğrencileri, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda ilginç bir etkinliğe imza attı. Işık'lı gençler
empati kurarak bir günlüğüne çalışanlarımızın yerine geçti. Bizle birlikte yemek yaparak
okul çalışanlarını en iyi şekilde ağırladı.
F
MV Işık Üniversitesi Şile Kampüsü öğrencileri,
okul çalışanları için 1 Mayıs İşçi Bayramı
öncesi, anlamlı bir kutlama gerçekleştirdi.
Gerçekleşen etkinlik kapsamında Işık
Üniversitesi öğrencileri, kurumlarında hizmet
veren Sofra Grup personelinin yerine geçerek
mutfak çalışanı ve garson olarak görev yaptı. Günün misafirleri
ise Şile Kampüsü çalışanları oldu.
Üniversitenin sosyal merkezinde düzenlenen etkinlik ile
çalışanların kampüste hayatı olumlu etkilediklerini, bütünün
önemli bir parçası olarak değerli olduklarını hissetmeleri
amaçlandı. Gönüllü olan öğrencilerin ise hayatı, çalışan
personelin gözünden gözlemleyebilmeleri ve böylece empati
yeteneklerini geliştirebilmeleri hedeflendi.
Etkinliğe Işık Üniversitesi öğretim görevlilerinin yanı sıra,
farklı üniversitelerden akademisyenler de davetliydi. Işık
Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ergül Akçakaya, “Tüm
etkinlikleri siz öğrencilerimiz gerçekleştiriyorsunuz, biz de sizin
yanınızda yer alıyoruz“ diyerek, böyle duyarlı bir organizasyona
imza attıklarından dolayı öğrencilerini kutladı.
43
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Sofra - Compass Group Türkiye
ailesi büyüyor
Sofra - Compass Group Türkiye, iş yerlerinde Eurest, Obasan, Eurest Services, Euroserve Güvenlik,
eğtim kurumlarında Scolarest ve sağlık kurumlarında Medirest markalarıyla profesyonel ve
yüksek standartta hizmet sunarak büyümeyi sürdürüyor. Grup, hizmet verdiği noktaların sayısını
artırarak, sürekli yeni kazanımlarla yoluna devam ediyor.
DHL Global
Bosch Genel Müdürlük
Kale Pratt & Whitney Uçak Motorları
Tusaş Motor
Cengiz Makina
Kurtoğlu Bakır Kurşun
Hatipoğlu Plastik Yapı Elemanları
Aster Tekstil
CP Standart Gıda
Matlı Yem
Kocaer Haddecilik
Yılport
G2M
Bolacalar Un Fabrikası
IKEA Bursa
Olay Gazetesi
Balcıoğlu Palet
Göksan Döküm
İzgaz
44
Hilton Bomonti
Casper Plaza
Carrefoursa
Aksigorta
Klimasan
Asaş Ambalaj
Fatih Kıral Mobilya
Eko Sinerji
Farel
Sarissa İstanbul Siteleri
Özel Vatan Caka
Hastanesi
AESAŞ
AEDAŞ
Aksa Yalova
Galata Port
Carrefoursa
PMSA Depolar
Nestle
Knauf
Chevron
Aksigorta
Sayı 20
YAZ - 2015
SÖYLEŞİ BSH TÜRKİYE
LEZZET DONDURMA
MEKÂN ALANCHA
GEZİ BEŞ YUNAN ADASI
SAĞLIK EGZERSİZ VE PROTEİN
www.sofragrup.com