İç Ortam Hava Kirliliği ve Çalışanlara Olumsuz Etkileri

Transkript

İç Ortam Hava Kirliliği ve Çalışanlara Olumsuz Etkileri
İç Ortam Hava Kirliliği ve Çalışanlara
Olumsuz Etkileri
INDOOR AIR POLLUTION AND NEGATIVE EFFECTS ON
WORKERS
Dilşad AKAL*
Özet
Günlük çalışma süresi boyunca üretim yapılan fabrikalar ya da ofis ortamlarındaki çalışanların
çalışma süresince ortaya çıkan gaz, toz, buhar gibi iç ortam hava kirleticilerine sürekli maruziyeti,
gereken önlemler alınmadığında kaçınılmazdır. Sözü geçen kirleticilerin başında uçucu organik
ve inorganik bileşikler ile solunabilir toz partiküller gelmektedir. Öncelikle yapılması gereken
ortam havasında bulunması muhtemel kirleticilerin konsantrasyonlarının belirlenmesidir.
Muhtemel kirleticilerin neler olduğuna karar verilirken bir fabrika için üretim süresince
kullanılan kimyasalların karakteristik özelliklerinin incelenmesi faydalı olacaktır. Bu aşamada
kullanılan kimyasallara ait malzeme güvenlik bilgi formunda yer alan bilgiler yol gösterici
olacaktır. Bir ofis ortamı içinse kullanılan ofis aletleri ve mevcut donanımlardan (fotokopi
makinesi, lazer yazıcı, bilgisayar, kullanılan mobilya ya da döşeme vb.) kaynaklanabilecek
salınımların belirlenmesi önemlidir. Çalışma ortamında bulunabilecek muhtemel kirleticilerin
neler olduğuna karar verdikten sonra bu kirleticilerin ortam konsantrasyonlarının ve kişisel
maruziyet değerlerinin ölçülmesi gerekmektedir. Sağlıklı sonuca ulaşabilmek için çalışmanın
en yoğun olduğu zamanda ölçüm yapılması doğru olacaktır. Ayrıca ölçümlerin yaz ve kış
olarak tekrarlanması da daha yorumlanabilir sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır. Elde
edilen sonuçlar mevzuatta yer alan mevcut sınır değerlerle karşılaştırıldıktan sonra, sonuca göre
toplu korunma önlemlerine öncelik vermek kaydıyla gereken önlemler alınmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Çalışan, iç ortam havası, uçucu organik ve inorganik bileşik, malzeme
güvenlik bilgi formu, maruziyet
Abstract
Workers can not escape to expose indoor air pollutants like gas, dust or vapor during the
daily working period in factories or in offices if the necessary precautions are not taken. The
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Müfettiş Yardımcısı, [email protected]
ÇSGB Çalışma Dünyası Dergisi / Cilt: 1 / Sayı: 1 / Temmuz-Eylül 2013 / Sayfa: 112-119
Labour World / Volume: 1 / Issue: 1 / July-September 2013 / Page: 112-119
112
pollutants are especially volatile organic and inorganic compunds and respirable dust particles.
Firstly probable pollutant concentrations should be measured. In order to decide which are
probable pollutants in a factory; the specific properties of chemicals should be investigated
which are used during the production prosess. For this step the material safety data sheets of
these chemicals are important sources. After determining the probable pollutants in the working
enviroment, the second step should be to determine both the concentrations of these pollutants
in enviroment and the personal exposure levels The measurements should be taken during the
most dense working period. The two measurement time in a year like summer and winter can
help to get interpretierbare results. The last step after taken the results; should be compare them
with national and international limit values then take cumulative and personal protections.
Keywords: Worker, indoor air, volatile organic and inorganic compound, material safety data
sheet, exposure
JEL Classification: Z, Z0
Giriş
İç ortam havası; konut, işyeri ve okul gibi binalar içinde yer alan hava olarak ifade edilebilir (Alyüz, 2006, 109-116). İç ortam hava kirliliği ise sözü geçen ortamlarda sağlığa zararlı
solunabilir maddelerin görülmesidir. Solunabilir maddeler toz, gaz, buhar şeklinde gözlenebilir. Bu maddelerin konsantrasyon miktarı ve çeşitliliği ortamın karakteristiğine, mevcut malzemelere ve içinde yaşayan bireylerin davranış biçimlerine göre farklılık göstermektedir. Örneğin bir fabrikada üretim prosesi boyunca kullanılan kimyasallardan uçucu
olanları ortam havasında gözlenecekken, bir ofis ortamında kullanılan ofis ekipmanından
salınımlar ya da ısıtma sisteminden kaynaklanan salınımlar gözlenebilmektedir.
İç ortam hava kalitesi kavramı ve Hasta Bina Sendromu (HBS) 1970’li yıllarda, petrol krizi
ve enerji darboğazının gündeme gelmesi ile ortaya çıkmıştır. Sıkı enerji tasarruf politikaları
ve buna bağlı olarak iç ortam hava dolaşımının en az düzeye indiği, yetersiz havalandırmanın yapıldığı, dış ortama açılmayan pencerelerin bulunduğu ve klimaların kullanıldığı izolasyonlu bina yapımı, iç ortam hava kalitesinde önemli sorunlar yaratmıştır. Ucuz maliyetli
ve olumsuz sağlık etkileri olan inşaat malzemesi kullanımı, rutubet ve kötü havalandırma
sistemi binaları birer bakteri yuvası haline getirmiştir.
İç ortam hava kalitesinin insan performansı üzerindeki etkisi bilinen bir gerçektir. İnsan
konforu ve üretkenliği için solunan havanın %30-50 izafi nem içermesi ve çalışma ortamının 19-20°C’de olması gerekmektedir (Alyüz, 2006, 109-116). Sadece sıcaklık ve nemin
bile çalışanların performansını önemli ölçüde etkilediği düşünüldüğünde muhtemel kirleticilerin performans koşullarını daha da olumsuz duruma getirebileceği unutulmamalıdır.
Daha çok ofis çalışanlarında gözlemlenen ve Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) nın
verilerine göre mücadele edilmesi gereken ilk 10 sağlık sorunu arasında 4. sıraya yerleştirilmiş olan ve çalışanlarda konsantrasyon düşüklüğü, baş ağrısı, burun akıntısı, halsizlik gibi
sorunları beraberinde getiren “Hasta Bina Sendromu” olarak adlandırılan durum, çalışma
113
süresi boyunca yetersiz havalandırma koşullarında mevcut kirleticilere maruz kalınması
durumunda ortaya çıkar (EPA, 2010). Bu kirleticiler ofis ortamında kullanılan lazer yazıcı,
fotokopi makinesi, bilgisayar, kullanılan yer döşemesi, mobilyalar ve duvar boyasından
kaynaklanabilecek salınımlar sonucu ortaya çıkar. Kişi uzun süre bu salınımların olduğu
ortamda kaldığında şikayetleri artarken, ortamdan uzaklaştığında şikayetleri de kaybolur.
Günümüzde Türkiye nüfusunun 2008 yılı istatistiklerine göre %32’lik bir kısmı 15 yaş
ve üzeri işgücü potansiyelidir. Bu işgücünün %19,5’lik kısmı da sanayide çalışmaktadır.
Sanayide çalışan nüfusun da günde ortalama 8 saati işyerinde geçmektedir. İşyeri ortamları da tıpkı evler ve diğer iç ortamlarda olduğu gibi (hastane, toplu taşıma, restoran vb
eğlence yerleri vs.) kişilerin temel sağlık gereksinimlerini karşılayacak kalitede olmalıdır.
Fakat birçok sanayi kuruluşunda, üretilen malzemenin üretim sürecindeki prosesler gereği,
kullanılan kimyasallar, temizlik malzemeleri, boya malzemeleri, iş makineleri vs. işyeri iç
ortam havasını olumsuz etkilemektedir.
İç ortam kalitesini, ortamda bulunan partiküler madde (PM2.5, PM10), karbonmonoksit
(CO), karbondioksit (CO2), sıcaklık, azotoksitler (NOx), oksijen miktarı (O2), kükürtoksitler (SOx), uçucu organik bileşikler (UOB), çeşitli mikroorganizma ve alerjenler gibi
fiziksel ve biyolojik etkenlerin varlığı etkilemektedir. Bir sanayide iç ortam havasında bu
kirleticilerin görülme oranı, üretimin türüne, kullanılan malzemeye, üretim içerisindeki harekete, yapının özelliğine bağlı olarak değişir. Bu kirleticilerin bulunma oranı ve çalışanların bu havayı uzun süre solumasıyla çeşitli hastalıkların görülme oranı da artmaktadır.
Günlük 8 saatlik çalışma süresi ele alındığında sözü geçen kirleticilere maruziyet büyük
ölçüde solunum, yanında sindirim ve dermal yolla gerçekleşmektedir. Sözü geçen kirleticiler iç ortamdaki kaynaklardan salınabildiği gibi dış ortamdan penetrasyonlar ya da iç ortamda gerçekleşen fotokimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan sekonder kirleticiler şeklinde
karakterize edilebilir (Arslanbaş, 2008, 1-255).
1. Hava Kirleticilerinin Sağlık Üzerine Olumsuz Etkileri
İnsan ömür boyunca ortalama 400–500 milyon litre hava solumaktadır. Bu bakımdan solunan havanın kalitesi insan sağlığı açısından oldukça önemlidir (Kurutaş, 2009, 1-108).
Dünyada her yıl hava kirliliğinden yaklaşık 3 milyon insan ölmektedir. Bu değer dünyadaki toplam ölüm vakalarının (ortalama 55 milyon) %5’ni oluşturmaktadır.
Hava kirliliğine maruziyet sonucunda insanlarda gözlenen olumsuz sağlık etkileri;
•
Akciğer kanseri
•
Kronik astım krizi
•
Öksürük/balgam/göğüs daralması şikayetleri
•
Göz/burun/boğaz tahribatı
•
Soluk alma kapasitesinde azalma
şeklinde sayılabilir.
114
Uçucu organik bileşiklerden benzen, toluen, formaldehit ve kloroform USEPA tarafından
kanserojen olarak tanımlanmıştır (USEPA, 2011). Bunun dışındaki diğer gazlar toksik etkiye sahiptir.
Uçucu organik bileşiklerden benzen; başta Amerikan İnsan Sağlığı Servisi (DHHS) ve
diğer Çevre ve İnsan Sağlığı Araştırma Merkezleri tarafından birinci sınıf kanserojen olarak nitelendirilmiştir. 1µg/m3 benzene sürekli maruziyet kan kanseri riskini 2.2 x 10-6-7.8
x 10-6 civarında seyrettirmektedir. (EPA, 2002). Bu durum da 1.3-4.5 µg/m3 dozundaki
benzeni sürekli soluyan bir insanın yüzbinde bir ihtimalle kansere yakalanma olasılığını
bulundurmaktadır. Kısa süreli yüksek dozdaki benzen maruziyeti ölüme neden olurken;
düşük seviyeleri uyuşukluk, baş dönmesi, kalp ritminde bozukluğa sebep olabilmektedir.
Kanserojen etkisinden dolayı benzen; endüstride kullanımı yasaklı bir kimyasaldır. Benzen
üretiminde toluenin kaynak olabileceği ve her ikisi de laboratuar araştırmalarında solvent
olarak kullanıldığı için son zamanlarda toluen solvent olarak benzene ikame etmektedir.
Diğer bir uçucu organik bileşik olan formaldehidin olumsuz sağlık etkileri; göz, burun ve
boğaz tahrişleri, öksürük, bitkinlik, isilik, alerjik hastalıklar gibi sayılabilirken, formaldehidin kanser oluşumuna da yol açtığı gözlenmektedir. Diğer bir etkisi de merkezi sinir sistemi üzerinedir. Kısa süreli bellek kayıpları ve anksiyeteye (kaygı, korku, gerilim, sıkıntı
hali) neden olabilir. Sağlık üzerine olumsuz etkileri 0,1 ppm - 1,1 ppm düzeylerinde ortaya
çıkan formaldehit olası mesleki kanser nedenleri arasında sayılmaktadır (Edwards, 2006,
5685–5700).
2. Hava Kirleticilerinin Konsantrasyon Belirleme Yöntemleri
Kirleticilerin konsantrasyonları; ortam konsantrasyonlarının belirlenmesi ve kişisel maruziyet miktarının belirlenmesi olarak iki şekilde düşünülebilir (USEPA, 2011). Konsantrasyon ölçerken anlık ölçümler ya da uzun süreli ölçümler söz konusudur. Anlık ölçümde
ölçümün yapıldığı anlık zaman dilimi (8-15 dakika) önemliyken uzun süreli ölçümler; 8
saatten 1 haftaya kadar değişmektedir (Robin, 2007, 8498-8505).
Ölçüm yöntemleri temel olarak aktif ve pasif olarak ikiye ayrılır. Aktif yöntem zorlamalı
gerçekleşirken pasif yöntem difüzyon metoduna dayanır. Temelde kısa süreli ölçümler aktif yöntemle gerçekleştirilirken uzun süreli ölçümler pasif yöntemle gerçekleştirilir (Sarrigiannis, 2011, 743-765). Numune almak için paslanmaz çelik tüpler ya da kanisterler kullanılabilir. Aktif metodta numunenin örnekleyici üzerine toplanması için pompa gerekliyken
pasif metodta bu işlem difüzyonla kendiliğinden gerçekleşir.
Numune alma zamanlamasının işyerinde çalışmanın en yoğun olduğu dönemde yapılması
esastır. Bunun yanında havalandırma ve sıcaklık-nem değerleri değişiklik göstereceğinden
ve sonuçların yorumlaması anlamlı olacağından örneklemelerin yaz ve kış olarak iki periyotta alınması daha sağlıklı olacaktır.
Elde edilen sonuçlar mevcut ulusal ve uluslararası mevzuatta belirtilen maruziyet sınır
değerleri ile karşılaştırılır. Uluslararası anlamda OSHA (Occupational Safety Health Ad115
ministration-America), EPA (Enviromental Protection Agency-America) gibi kuruluşlar
çalışanların 8 saatlik sürede maruz kalabilecekleri gaz ya da toz halindeki kimyasalların
maksimum sınır değerlerini belirtmiştir. Bunun yanında “www.gestis.com” internet adresinden de tüm ülkelerin ulusal bazda 8 saatlik kişisel maruziyet için belirlemiş oldukları
azami sınır değerleri öğrenilebilmektedir.
Uygulamada her işveren; işyeri için gerektiği durumlarda yaptırmış olduğu ölçümler sonucu elde edilen değerleri öncelikle ulusal mevzuat sınır değerleriyle, mevzuatta olmayan
değerleri de uluslararası anlamda belirlenmiş sınır değerleriyle karşılaştırmak ve buna göre
durum değerlendirmesi yaparak işyeri güvenliği ve çalışanların iş sağlığı için gereken önlemleri almak zorundadır.
3. Risk Değerlendirmesi
Risk değerlendirmesi; işyerlerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin, çalışanlara, ortama ve çevresine verebileceği zararların ve bunlara karşı alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla yapılması gereken çalışmalardır. Öncelikle yapılması gereken; bir
tehlikenin önemli olup olmadığı ve riskin azaltılması için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığıdır.
Tehlike; çalışma çevresinin fiziki kusurları ve insanların hatalı davranışları gibi, çalışma
ortam ve koşullarında varolan, ya da dışarıdan gelebilecek kapsamı belirlenmemiş olan durumların kişilere, işyerine ve çevreye zarar ya da hasar verme potansiyelini ifade ederken;
risk, belirli bir tehlikeli olayın meydana gelme olasılığı ile bu olayın sonuçlarının ortaya
çıkardığı zarar veya hasarın şiddetinin bileşkesidir (6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu Madde:3-o,p, Chen, 2009,113-129). Açıklayıcı örnek verilecek olursa; işyerinde
iç ortam hava kirleticilerinin emisyonu ve bu ortamda çalışanlar tehlikeyi oluştururken, bu
kirleticilere maruz kalan çalışanlarda gözlenebilecek çeşitli akut ya da kronik rahatsızlıklar
riski oluşturmaktadır.
Risk değerlendirme basamakları aşağıda belirtildiği gibi sıralanabilir:
•
Tehlike Tanımlaması
•
Doz-Tepki Yönetimi
•
Maruziyet Yönetimi
•
Riskin Değerlendirmesi
Risk değerlendirme prosesince herhangi bir kirleticinin kanserojen ya da toksik etkisi hesaplanırken ömür boyu risk hesaplaması yapılır. Bu hesaplamada tümevarım yöntemi kullanılır. Yani; çalışanın günlük maruziyet süresinden yola çıkılarak ömrünün ne kadarını o
işyerinde geçirebileceği tahmininden ömür boyu risk sonucu elde edilir.
116
Sonuç
Risk değerlendirmesinde belirtileceği gibi bir çalışma ortamında iç ortam kirleticilerinin
karakterizasyonunun yapılıp ortam ve kişisel maruziyet konsantrasyonu değerleri hesaplandıktan sonra yapılması gereken ilk iş bu değerlerin mevcut sınır değerlerle karşılaştırılmasıdır. Daha sonra mevcut koşullarda çalışanların bu durumdan ne şekilde etkileneceği
yorumlanmalıdır.
Alınması gereken tedbirlerin başında tehlikeyi kaynağında yok etmek gelir. Bu durumda
yapılması gereken mümkünse ikame yönteminin uygulanmasıdır. Yani tehlikeli olan kimyasalın daha az tehlikeli olanla değiştirilmesi gerekmektedir. Eğer bu mümkün değilse çalışanların maruziyet süreleri ve miktarları azaltılmalıdır. Bu prosedür uygulanırken kişisel
korunma yollarındansa toplu korunma yollarına öncelik verilmelidir. Bu durumda etkili
bir havalandırma sisteminin (tercihen aktif olması) inşası önem taşır. Ayrıca çalışanlara
çalışma süreleri boyunca gereken dinlenme araları verilmelidir.
Toplu korunma yöntemlerinden sonra başvurulması gereken son çare kişisel korunma yöntemleridir. Bu aşamada ise gaz ve toz maskeleri etkili olacaktır.
Ayrıca çalışanların işe ilk girişlerinde ve daha sonra işin devamı süresince de düzenli aralıklarla gereken sağlık kontrollerinden geçirilmesi ve elde edilen bulguların kişisel dosyada
mevzuatın öngördüğü sürece saklanması son derece önemlidir. Sonuçların değerlendirilmesi ve alınması gereken önlemler konusunda işverenin tavsiyelerine uyulmalı ve işyerindeki herhangi bir maruziyet sonucunda sağlık sorununun gözlemlendiği bir çalışan için
olumsuz durumun iyileştirilmesi için gereken tedbirler alınmalıdır.
117
Kaynakça
118
-
Alyüz, B., V.Sevil “İç Ortam Havasında Bulunan Uçucu Organik Bileşikler ve Sağlık Üzerine
Etkileri”, Trakya University Journal of Science, 7(2), (2006) s: 109–116,
-
Akal, D.,
“Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü İç Ortam Havasında Hava
Kirleticilerinin Belirlenmesi ve Sağlık Etkilerinin Değerlendirilmesi”, Hacettepe Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstütüsü Kimya Mühendisliği Bölümü, Ankara Yüksek Lisans Tezi, (2011) ,s:1-116
-
Arslanbaş, D., “Kocaelinde Konut İşyeri ve Okullarda Uçucu Organik Bileşiklerin Belirlenmesi” Kocaeli Üniversitesi Fen Bilimleri Enstütüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli Doktora
Tezi, (2008) ,s: 1-255.
-
Bahadır, M., Tunga S., “Occurance Dynamics and Reactions of Organic Pollutants In the Indoor
Enviroments” Wiley/Clean-Soil,Oil,Water Volume :37 İssue :6 , (2009) , s:417-435
-
Civan, M, 2009, “Spatial Distribution of Organic Pollutants In Bursa Atmosphere Seasonalıty
and Health Effects”. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstütüsü Çevre Mühendisliği
Bölümü, Ankara Doktora tezi, s: 1-382
-
Chen, S. Zhu L., Chen, X., Yao, C., Shen ,X. , “Concentrations and risk assesment of selected monoaromatic hydrocarbons in buses and bus stations of Hangzhou, China 2004-2011” The Science of the
Total Environment [2009, 407(6):2004-2011] Type: Journal Article, Research Support, Non-U.S. Gov’t
DOI: 10.1016/j.scitotenv.2008.11.02066-128, (2009), s:113-129
-
Edwards, R.D., Schweizer, C., Llacqua, V., Lai, H.K., M., Bayer-Oglesby,L., Künzli, N., “Time–
activity relationships to VOC personal exposure factors“ Elsevier Atmospheric Environment
(2006) volume: 40, n.29 s:5685–5700.
-
EC Directive 1999/13/EC (Solvent Emissions Directive)
-
E., Uhde, T Salthammer , “Impact of Reaction Products from Building Materials and Furnishings On Indoor Air Quality- A Review of Recent Advances In Indoor Chemistry, Elsevier Atmospheric Enviroment volume:41, issue:15, (2007), s: 3111-3128
-
USEPA, Exposure Factors Handbook External Review Draft , July 2009 EPA/600/R-09/052A,
2009 UPDATE
-
USEPA, IRIS, 2009. “Integrated Risk Information System”, /http://www.epa.gov/iris, US Environmental Protection Agency, Cincinnati, OH. accessed on january 2013
-
USEPA, 1986. “Guidelines for Carcinogen risk Assessment.” Federal Register, 51(185):3399234003. EPA/630/R-00/004. Risk Assessment Forum, United States Environmental Protection Agency, Washington DC
-
Flesca-Gonzales N., Bates, S. Matthew, Delmas V., Cochea Vincenzo, “Benzene Exporure Assesment At Indoor, Outdoor and Personal Levels. The French Contribution To The Life Machbeth Programme”, Environmental Monitoring and Assessment, Volume:65, Issue:1-2, (1998),
s:59-67
-
Gallego M., “Enviromental and Biological Monitoring of volatile organic compounds in the
work place” Chemosphere, doi.10.1016/j.chemosphere, (2009), s:426-433
-
Guo, S.C Lee,L.Y Chan,and W.M.Lii., “Risk assessment of exposure to volatile organic compounds in different indoor environments” Enviromental Research, Volume:94, Issue:1, (2003), s:
57-66
-
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ,(6331 Sayılı) Madde:3-o,p (20/06/2012)
-
Indoor Air. 2012 Jun 21. doi: 10.1111/j.1600-0668.2012.00796.x.
-
Kuntasal, O. Karman D.,Wang D.,Tuncel S.,Tuncel G., “Determination of Volatile Organic Compounds In Different Microenviroments by Multisorbent Adsorption and Short-Path Thermal
Desorption Followed by Gas Chromotographic-Mass Spectrometric Analysis”, Journal of Chromatography A.Volume 1099, (2005), Issues 1-2, s:43-54
-
Kurutaş A., “Bir Metal Endüstrisindeki Çalışma Ortamlarının İç Hava Kalitesinin Belirlenmesi” İstanbul Üniverisitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Metalurji Mühendisliği Bölümü, İstanbul Yüksek
Lisans Tezi, (2009) s:1-108
-
Menteşe S., “Formaldehit Seviyesinin İç Ortamda Araştırılması”, Hacettepe Ünivesitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisliği Bölümü, Ankara, (2004) Yüksek Lisans Tezi , s:1-106
-
Pekey, H. Arslanbaş D ,. “The Relationship Between Indoor, Outdoor and Personal VOC Concentrarions in Homes, Offices and Schools in the Metropolitan Region of Kocaeli, Turkey”,
Water Air Soil Pollut.191 (2008), s:113-129
-
Ragas M.J., “Cumulative risk assesment of chemical exposures in urban enviroments”, Enviroment International, doi: 10.1016/j.envint. ,(2011), s: 872-881
-
Robin, E., Dodson E., Houseman A., Levy J., Bennet D., Shine J., “Measured and Modelled Personal Exposures to and Risks from Volatile Organic Compounds” Enviromental Science and
Technology, (2007), volume:41, issue:24, s:8498-8505
-
Sarrigiannis ,A., Karakitsios P., Gotti A., “Exposure to major volatile organic compounds and
carbonyls in European indoor enviroments and associated health risk” Enviroment İnternational,
(2011), doi: 10.1016/j.envint s:743-765
-
Sofuoğlu, S. Aslan G., “An assesment of indoor air concentrations and health risks of volatile
organic compounds in three primary schools”, Atmospheric Enviroment, volume:44, issues:1-10,(
2010) s:36-46
-
Stellman, JM, McCann M, Warshaw L, Brabant C, Finklea J, Messite J., “Encyclopaedia of Occupational Health and Safe 4th edition International Labour Office. Geneva”,. The Book of
İnternational Labour Organization,(1998), v:44;.1-30, v:45;1-25.
-
Wong, L.T, Mui K.W.,Hui P.S.,2006, “A Statistical Model For Characterizing Common Air
Pollutants In Air Conditioned Offices” Atmospheric Enviroment, volume:40, (2006), issue:23,
4246-4257
-
Zhou, J, Bai Z.,Hu Y., Zhang J., “Health risk assesment of personal inhalation exposure to volatile organic compounds in Tianjin, China” The Science of Total Enviroment, (2011), 409(3):4529. doi: 10.1016/j.scitotenv , s: 452-459
119

Benzer belgeler

Indoor Air Pollutants and Methods of Detec

Indoor Air Pollutants and Methods of Detec tehlikenin önemli olup olmadığı ve riskin azaltılması için gerekli önlemlerin alınıp alınmadığıdır. Tehlike; çalışma çevresinin fiziki kusurları ve insanların hatalı davranışları gibi, çalışma orta...

Detaylı