Küresel Kriz Ve Gıda - Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikası

Transkript

Küresel Kriz Ve Gıda - Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikası
Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý
Küresel Kriz Ve Gýda
Abdullah Aysu
KRÝZ
Her kilidi açar denilen serbest piyasa kilidi açamýyor, donmuþ þu an. Fiyatlar iþaret vermiyor, uyarmýyor. Yani piyasalar iþaret
fiþeðinden yoksun.Dünya genelinde mali sektör reel sektöre göre artmýþ… Hacim olarak mali sektör reel sektörü katlamýþ&
2000’lerin baþýnda bu yana dünya yüzde 40 dolayýnda büyümüþ, kâðýtlarýn deðeri ise üç dört kat artmýþ… Varlýkla
eden bu kâðýtlarýn deðerinin böylesine artmasý uyumsuzluk oluþturmuþ… Uyumsuzluðun kaynaðýnýn kuralsýzlýk olduðun
uzmanlarý hemfikir…Kýsacasý sanal dünya ile reel dünya arasýndaki uyumsuzluðun vardýðý boyut anormal. Yeni dünya kr
sanal dünya ile reel dünya arasýndaki uyumsuzluða baðlayanlar ise çoðunlukta.
Küresel kapitalizmin bu evresi ekonomiyi birbiriyle çok daha fazla iliþkili hale getirdi, giriftleþtirdi. Her þeyi serbest piyasa içine
alan piyasa belirlesin diyen DTÖ üyelikleri ve AB benzeri bölgesel ekonomik ve siyasi birlikler bu iliþkileri arttýrdý.[1]Ülkeler birçok
yeni alanlarý (tarým, hizmetler sektörü vb.) ulusötesi þirketlere açtýlar ve küresel sisteme böyle dahil oldular. Küresel sisteme dah
olan ülkelerin hiçbiri artýk eskisi gibi ithalata sýnýr koyma, tarife arttýrma, kota uygulama gibi yetkileri kullanamaz oldu.Sermaye
serbestleþti, özgürleþti. Ýþsizlik, örgütsüzlük arttý. Üretenler ve emekçiler daha da baðýmlý kýlýndý, tutsaklaþtý(rýldý). Üretenleri
azaldý.Sermaye hareketlerinin serbestleþmesi ise ulus devletlerin ekonomik politika konusunda iktidarsýzlaþmasýyla mümkün
olabildi. Sistem bu þekilde dönüþtü(rüldü).Bu yeni sisteme dalgalý kur ya da ona benzer bir kur mekanizmasý eþlik ediyor. Öyle o
da hükümetlere sadece kur politikasýyla oynama alaný kalmýþ oluyor.Baþka bir deyiþle hükümetlere yalnýzca iç vergilerle oynam
yolla halký soyarak, sermayedarlara aktarma ve faizleri etkilemekten baþka bir ekonomi politika seçeneði kalmadý, býrakýlmadý.
Buna koþut olarak ulusal siyasetçilere siyaset yapma alaný olarak da iki alan býrakýldý. Onlar da; biri din diðeri milliyetçilik.
Geçmiþte halkla iliþki kurmalarýnýn en önemli dolayýmý olan devlet kurumlarý baþta özelleþtirmelerle devre dýþý býrakýldý. Ýþin
politikalarýnýn direksiyonuna Türkiye’de IMF, Dünya Bankasý ve AB geçti, hükümetler ekonomi alanýnda sadece söylene
uygular durumda.Bu üçlüden IMF þimdilerde dünya genelinde güvenirliliðini kaybetmekte, birçok ülke borçlarý için IMF’ye
kalmamakta bu da onun rolünü azaltmakta. Dünya Bankasý ise sosyal yaklaþýmlar geliþtirerek tutunmaya çalýþmaktadýr. AB ba
baþlýkta ayrýca ele alýnmasý gereken bir durum. Ancak, Türkiye’nin ekonomi politikalarýnda AB belirleyici olmasa da
etkili olduðu bir gerçek, þu an.Roch krizin nedeni için: “Þimdi çöküþe dönüþen patlamanýn arkasýnda, doymak bilmeyen b
ekonomik büyüme iþtahý yatýyor. Geliri yetersiz ABD ekonomisi daha yavaþ bir iç talebi reddetti. Bunun yerine, mevcut üretimde
kaynaklanan bir gelire dayanmayan, varlýk ve borçla finanse edilen büyümeye yöneldi” diyor. Yani Roch, krizin baþladýðý
yeri (Amerika’yý) krizin kaynaðý, müsebbibi olarak iþaret ediyor. Bunda yanlýþ bir yan yok, biraz eksik
sadece.ABD’nin krizin diðer ülkelerle beraber veya yalnýz sorumlusu olmasý yoksullar ve emekçiler için durumu
iyileþtirmiyor. Krizin ortaya çýkardýðý, görünür kýldýðý bir þey var. O da; serbest piyasa yani kapitalizmin kendisi, ayný zamanda
sorumlusu.Krizin üstü parayla örtülüyorSon kriz öncesindeki krizlere türbülans, karmaþa adýný koyanlar var. Bu günkü kriz küres
yolunda hýzla ilerliyor, küreselleþti de denilebilir. Dolayýsýyla bu günkü krizin adýnýn türbülans, kriz, karmaþa olmasýnýn yaþadý
yaþayacaklarýmýz açýsýndan pek bir önemi yok. Yalnýz bu kriz(ler) elbette ki kapitalizmin son krizi deðil ve olmayacak
da.Kapitalizm þimdiye kadar irili ufaklý birçok kriz yaþadý. Hatýrlarsanýz bundan önceki krizler Asya ülkeleri, Latin Amerika, Rusy
ve Türkiye gibi çevre ülkelerde ortaya çýkmýþtý. Ancak bu sefer ki kriz Amerika’da, Avrupa’da, Rusya’da,
Çin’de ve dünyanýn diðer ülkelerin hemen hepsinde. Kiminde az, kiminde çok hissediliyor. Ayrýca krizin merkezde çýkma
kapitalist sistemi tehdit ediyor, sarsýyor. Yani mali çöküþ, ne yazýk ki kapitalizmin çöküþü deðil. Bu anlama gelmiyor. Ancak söz k
krizin sistemi sarsmasý kapitalist sistemin herkes ve kesim tarafýndan sorgulanmasýna imkân veriyor.Çevre ülkelerde çýkan ile
merkezde baþ gösteren kriz birbirinden farklý. Çözüm için yaklaþýmlar da ayný deðil. Ancak her iki kesimde çýkan krize çözüm ö
odaklar; merkez ülkeler…Çevre ülkelerde görülen krizler, krizin çýktýðý ülkelerdeki makroekonomik dengesizliklere ve ekon
politika hatalarýna baðlandý. Bu nedenle çevre ülkelerden, dengelerini kurmalarý, politikalarýný küresel piyasa sistemiyle uyumlu
hale getirmeleri ve bu süreçte çýkacak reel maliyetlere katlanmalarý ülke yöneticilerinden istendi. Çevre ülkeler de merkez ülke
isteklerine uygun bir ekonomik politik hat izledi. Býrakalým sistemin kendisini, sistemin gidiþatýný bile sorgula(ya)madý, çevre
ülkeler… IMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütlerinin yaptýrýmlarýnýn etkisi çevre ülkelerde araþtýrýlmadý, deðerlen
Yani serbest piyasa tabusuna çevre ülkelerde dokunulmadý.Merkezde baþ gösteren krizde bu tavýr tümüyle farklýlaþtý. ABD yön
tereddüt etmeden, ahlaki yanýna bakmadan piyasa sistemine doðrudan güçlü biçimde müdahalelerde bulunmaya giriþti. Merkezd
ortaya çýkan krizle birlikte, serbest piyasa sistemi ucundan kenarýndan bir miktar tartýþýlmaya baþlandý.Ancak kapitalizmin küçü
krizlere de bugün yaþamaya baþladýðýmýz büyük olduðu söylenen krize de bulup uyguladýðý çözüm ayný: Krizin üstünü parayla
tam manasýyla asla sorgulan(a)mýyor hala. Ýçinde bulunduðumuz küresel krizden çýkýþ için geliþtirilen yol da yine devlet(ler)in
saçmasý. Düne kadar devleti ahmaklýk ve özel sektöre engel olmakla suçlayanlar bugün devletin kendilerini ve þirketlerini
kurtarmasýný ve piyasaya para saçmasýný açýkça talep edebiliyorlar.Devletler de bu talebe uygun davranýyor, sermayedarlara
paralarý saçýyorlar. Þunu net olarak anlamalýyýz. Devlet “býrakýnýz yapsýnlar, býrakýnýz geçsinler” diyor ama
“býrakýnýz batsýnlar” d(iy)emiyor. Çünkü devlet egemen sýnýflarýn (sermayedarlarýn) siyasal aygýtý. Bunun için d
batan þirketleri gelecekte özelleþtirmek üzere kurtarýyor, devletleþtiriyor.Marx: “Kapitalizm, devlet iþin içine karýþmadan k
kendisini düzenleyemez, ne var ki, devletin iþin içine karýþmasý, kapitalizme karþý deðil, tersine, bizzat kapitalistlerin/burjuva sýn
ihtiyaçlarý nedeniyledir.”[2] Diyor.Bize yaþatýlan bu krize bakýldýðýnda da görülecektir ki; devletin piyasaya müdahalesi g
halk kitlelerinden çok, sermaye sýnýfýnýn isteði ile gerçekleþmektedir.Bir avuç sermayedarýn kendilerine para saçýlmasýný istey
Türkiye’deki iz düþümleri “tarýma ayrýlan para, sistemde kara delik oluþturuyor” diyenler.Bütün bir ülkenin
besinini saðlayan, yaþamýn sürdürücülüðü için çalýþan çiftçilere yapýlan Gayrisafi Milli Hâsýlanýn %1’i kadar destek &ldq
delik” oluþturuyor da, ABD’de de sayýlarý 50’yi bile bulmayan þirketlere Türkiye Gayri safi Milli Hâsýlasýnýn
iki katý oranýnda verilecek yaklaþýk bir trilyon dolar “beyaz yama” görevi mi görecek? Tarýma ayrýlan desteðe karþ
çýkan serbest piyasa tanrýsýna tapanlarýn þirket kurtarmalarýna ayrýlan para için bir açýklamalarý olmalý!Para saçarak þirket
kurtarmalar, krizi çözmeyecek, tersine yeni krizlerin alt yapýsýný oluþturacaktýr. Saçýlan paralarýn yoksullardan ve emekçilerden
toplanýlacaðý düþünüldüðünde de yaþamýn yoksullar ve emekçiler için daha çekilmez olacaðý gibi fýrsat olarak da görülebilir.Yo
http://www.uzumsen.org
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 12 October, 2016, 17:23
Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý
emekçilerden yana olan toplumsal muhalefet güçlerinin birlik olmasý ve birlikte mücadele etmesi halinde kriz, emekçi halkýn
kendine güvenin artmasýna, toplumsal muhalefet güçlerinin de krizden güçlenerek, büyüyerek çýkmasýna olanak saðlar.Kriz eme
cephesinden sorgulanmaya muhtaçDünya ekonomisi büyük dýþ açýklara karþý büyük dýþ fazlalarý biriktiriyor. Dengesizleþiyor. H
zamanda dengesizlik derinleþiyor. Kriz öncesinden bu yana açýklarýn baþ aktörü ABD, fazlalarýn baþ aktörleri ise; Çin, Japonya
Hindistan gösteriliyordu.Kriz öncesi ve baþ gösterdiði süreçlerde ulusal ekonomiler büyüyordu ama bu büyümenin sürdürülebilir o
yana, ne pahasýna, nasýl ve hangi dengesizlikleri arttýrarak büyüdüðü sorgulanmaya muhtaç orta yerde duruyor.Tayip’in
Türkiye büyüyor diye böbürlenerek açýkladýðý rakamlarýn gerçekliði elbette ki tartýþma konusu ama kimlerden kimlere bu paran
gerçekte kimlerin büyüdüðü, onlardan bu faturanýn ödenmesinin istenmesi bakýmýndan önemli.Kriz, “serbest piyasanýn y
krizdir,” “neo liberal uygulamalarýn nedeni olduðu krizdir” söylemi doðrudur ama sadece doðrudur. Bu
açýklama, krizin ceremesini çekenler ve çekecek olacaklar tarafýndan görünebilir ve anlaþýlabilir olmaya yetmez. Ceremeyi çeke
ve çekecek olanlarýn refleks göstermeleri krizin görünür ve anlaþýlýr kýlýnmasýyla ve onu bilince çýkartmalarýna yardýmcý olma
olur. Bu nedenle kriz emekçiler cephesinden sorgulanmaya muhtaçtýr.Sorgulamaya belki merkezdeki kriz, çevre ülkelere nasýl
ve ne oranda bulaþtýðýyla baþlanabilir.ABD’nin krize yaptýðý müdahalenin kapitalist sistemi nasýl etkileyeceði
deðerlendirilebilir.Bu krizin ne kadarý devlete yani halka ödetildiði ve ödetileceði yaklaþýk olarak belirlenebilir. Ve buradan da
ceremeyi çekenlerle çekecek olanlarý bekleyenlerin ne veya nelerin olduðu ortaya çýkarýlabilir. Bu sorgulamaya daha birçok
madde elbette ki eklenebilir, eklenmeli de.Fatura Kime Kesilecek?Krizin baþ nedenlerinden birinin kuralsýzlýk olduðu, kuralsýzlýð
oluþturanlarýn ise spekülâtörler olduðu söyleniyor. Spekülatörler, üretimle baðý yok denecek düzeyde olan sanal dünyanýn oyun
kumarbazlarýdýr. Yani önemli bir bölümü hisse senedinin piyasa oyuncularý…Hisse senedi piyasa oyuncularý açýða satýþ
pozisyon alýyorlar. Bu sanal dünya raconuna göre bir kuralsýzlýk. Yani sanal dünyanýn esas aktörlerini kene olarak tanýmlarsak,
bunlar da bu kenelerin sýrtýndan beslenen deðiþik türden keneler. Kenelerin emdiði kanýn, reel piyasanýn misli durumuna gelinc
sistem sürdürülebilir olamýyor, kriz oluyor. Krizi atlatmanýn yolu yani kenelerin emdiði kanýn yerine konmasý iþi sermayedarlar
tarafýndan devletlere ciro ediliyor.Devletler de, kumar masasýna hiç oturmamýþ emilen kanda etkisi ve yetkisi olmayan (kaný
emilen) halkýn önüne faturayý koyuyor ve ödetme yoluna gidiyor.Semiren kene de, kaldýðý yerden kan emecek alanlara kriz
sonrasý yeniden dönüyor, yaþamýný baþka bir krize kadar sürdürüyor.Bu faturanýn önümüze gelmesinin nedeni olan ilk halkanýn
Korkmaz Ýlkonur þöyle anlatýyor:[3] “Açýða satýþ yaparak kýsa pozisyonlar alýyorlar. ABD’deki sermaye piyasa
kurallarýna göre, piyasanýn hisse senetlerini veya tahvilleri doðru fiyatlamasý için uzun veya kýsa pozisyonlar almasý mümkün. K
pozisyon alabilmek için yatýrýmcý bir anlaþma yaparak önce hisse senedi “ödünç” alýyor. Sonra sahibi olmadýðý b
senedini satýyor. Yani kýsa bir pozisyon yaratýyor. Fiyatý düþtükten sonra geri alarak bu pozisyonu kapatýyorlar. Ýddia ediliyor k
çoðu, “ödünç almadan” yani açýða satýþ yaparak finansal krizlere neden oluyorlar.Peki… Bunlar istedikleri za
istediklerinin hisse senetlerinin fiyatlarýný kýsa süre içinde aþaðý doðru ittirme þansýna sahipler mi? Çoðu zaman, evet. Yeter ki,
aþaðý doðru spiral hareketini saðlayacak bir dedikodu olsun. Çünkü piyasalar da koyun sürüsü içgüdüsüyle hareket ediyor.&rdqu
kuralsýzlýðýn iþleyiþi özetle böyle. Peki, kuralsýzlýk ortadan kaldýrýlýnca sorun çözülür mü? Elbette ki, hayýr!Çünkü krizin tek se
deðil.Çalýþmayanlarýn çalýþanlar üzerindeki parazitleri: Spekülâtörler.Yoksullar için, çiftçilerin ürettiði ürünler için, sadece kuralsý
deðil, bu kumarýn yani sanal dünyanýn durdurulmasý, tümden kaldýrýlmasý gerekli. Çünkü üretime dayalý deðil, kâðýt iþleri bütü
önemli ölçüde vurgun yoluyla para kazanma yöntemi. Bu oldukça iþtah açýcý spekülâtörler için. Kýsacasý; çalýþmayanlarýn çalý
parazitleri bu spekülâtörler.Bu konuda Koray Çalýþkan’ýn yorumlarý ýþýldak gibi aydýnlatýcý:[4] “…Spot piya
malýn el deðiþtirdiði yerdir. Türev piyasa o malýn ya gelecekteki deðerinin, ya da o malý gelecekte sabit bir fiyata alma ve satma
hakkýnýn el deðiþtirdiði yerdir. Mesela pamuk spotunda bir balya pamuk alýrsýnýz. Pamuk türevinde ise ya 2009 Eylülü için bir b
pamuðu ya da yine o tarihte bir balya pamuðu mesela 100 dolara alma hakkýný satýn alýrsýnýz.Artýk her malýn bir türev piyasas
Tahvilden tutun dövize, borsa endekslerinden tutun buðdaya…”Çalýþkan; “…Türev bir þeyden türeyen
demek. Yani pamuk opsiyon piyasasý, spot piyasasýndan türüyor. Pamuk olmasa pamuðu ileride sabit bir fiyata alma hakkýyla
kimse ilgilenmez.Ama kazýn ayaðý öyle deðil. Opsiyon ve vadeli iþlemler piyasalarý hayatýnda bir balya pamuk görmemiþ insanl
pamuk alýp sattýðý yerler. Yani pamuða olan ihtiyaç, pamuk arzýný belirlemiyor. Bu piyasalarda pamukla karpuz, tahville döviz a
þey.‘ne var yani, spekülatörler olmasa tüccarlar ve köylüler önünü göremez o zaman gelecekteki fiyatlar daha da öngörülm
olur’ diye düþünebilirsiniz. Hata edersiniz. Çünkü köylüler bu piyasalara yaklaþmazlar. Tamamen tüccarlarýn cirit attýðý ye
Ýkincisi bu piyasalar risk üretirler. Üçüncüsü asli dünyayý türevinden türetirler. Yani aslen asli piyasalardaki fiyatlarýn türevi oluþt
gerekirken, vadeli iþlemlerdeki fiyatlar asli fiyatlarý oluþturur…” diyor.Kriz tabii ki en baþta çiftçileri yaný sýra yoksulla
ve emekçileri vuruyor. Çünkü bu piyasalarýn oluþmasýndan Çalýþkan’ýn da dediði gibi, çiftçiler ve yoksullarýn bir etkisi sö
deðil. Ancak kriz, üretime ve adil paylaþýma dayalý bir yapýnýn referans alýnmasýnýn savunma fýrsatýný tüm haklýlýðý ve çýpla
ile çiftçilere sunuyor.1929 krizi ile günümüz krizinin çiftçiler açýsýndan ayrýlýklarý ve aynýlýklarýYaþanan kriz sýkça 1929 dünya
karþýlaþtýrýlýyor. 1929 bunalýmýnýn yaþandýðý süreçte gýdanýn üretimine ve daðýtýmýna þimdiki gibi büyük þirketler egemen
alanýnda þirketler vardý ama bu þirketler aile þirketleri kategorisindeydi., o zamanki þirketler ulusötesi bir geliþkinliðe henüz
eriþmemiþti. Gýdanýn üretiminden pazarlamasýna uzanan zincirin halkalarýný þimdiki gibi þirketler birbirine ulamamýþ, belirlemiy
Bu gün büyük tarým ve gýda þirketleri tarým ve gýdada egemen olma yolunda ilerliyor, þirketlere ek olarak spekülatörler de gýda
kâr alaný olarak görüyor ve devreye giriyor.Kýsacasý tarýma ve gýdaya üretenlerle birlikte tüketenler deðil, þirketler egemen oluy
tümden ele geçirmek için de saldýrýyor. Þirketlerin egemenliðinde yapýlan tarýmsal üretimde üretici tarlasýna neyi ekeceðine kar
veremiyor. Þirket güdümünde üretilen ve pazarlanan üründe/ gýdada tüketiciye seçme hakký kalmýyor.Tarým ve gýda þirketleri þ
gýdaya önemli ölçüde egemen bu nedenle etkili, 1929 krizinde þirketler gýdaya egemen olmadýklarý için etkili deðillerdi.Evet,
uygulanan neo liberal politikalar ulusötesi þirketlerin büyümesini saðlýyor, büyüyen þirketler diðer þirketleri alarak hem sayýlarýný
azaltýyorlar hem de güçlerini artýrýyorlar. Bu þirketler gücünü arttýrdýðý oranda kýrýlganlýklarý da artýyor. Yani, ulus ötesi þirket
yarattýðý problemlerden daha fazla sorumlu tutuluyor, tutulabiliyor artýk.Bugün ulusötesi tarým ve gýda þirketleri de köylü tarýmý
ortadan kaldýrmak ve þirket denetiminde üretime dönüþtürmek için çabalýyor. Þirket egemenliðinde insan ve hayvanlara gerekli o
topraklarýn agro-yakýtlara ayrýlmasý için saldýrýyor. Bu durum enerji sorununa kýsmi çözüm saðlarken gýda krizinin derinleþme
destek veriyor.Þu an þirketler gýda krizinin ortasýna düþebileceklerini düþünüyor ve bu ihtimalin kötü sonuçlarý hakkýnda sinirlen
Eylül’den sonra neoliberal politikalara karþý direniþ ve gösteriler, merkez ülkeler olan Amerika ve Avrupa’da büyük
http://www.uzumsen.org
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 12 October, 2016, 17:23
Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý
bir duraklamaya girdi. Dünya genelinde direniþ, iklim deðiþikliði, agro – yakýt, Genetiði Deðiþtirilmiþ Organizmalar (GDO)
Serbest Ticaret Anlaþmalara (STA) karþý yeniden örgütleniyor.Kriz, köylüler ve gýdaGünümüzde gýda sanal dünyadaki kumara k
ediliyor. Sanal dünyanýn neden olacaðý kriz ile sistemin krizinin birlikte gerçekleþmesi yoksullarý öyle bir vurur ve çýkmaza sürük
yoksullar, hiçbir savunma mecalini kendilerinde bulamayabilir. Dünya üzerindeki yoksullarýn en yoksulu olan köylüler için böyle b
krizin gerçekleþmesi sonun baþlangýcý olur. Köylü üretiminin yani çiftçiliðin olmadýðý, olmayacaðý bir süreç yaþamýn sigortasý o
engeller. Gezegenimizin tüm sigortalarýný attýrýr.Demem odur ki, gýda krizi ile birleþmiþ bir dünya krizi sadece kapitalist sistemin
krizi olmakla kalmaz. Yoksullarýn faturayý ödemesinin yanýnda krizi iliklerine deðin yaþamalarýna neden olur. Birleþik bir krizin
ekonomik ve psikolojik olarak mecalsiz býrakacaðý yoksullarýn býrakýn mücadele etme azmini dürtüklemesi ayakta kalmalarýný
güçleþtirebilir.Baþka bir deyiþle, þimdilik gýda krizinden ayrýksý yaþadýðýmýz bu kriz, kapitalistler için yaþam kalitesini düþürere
eriþimi engelleyerek, bir sonraki nesle de bu yaþamý reva görerek aþýlabilir olur belki. Ancak gýda krizi ile birleþmiþ bir dünya kri
hem kapitalistler hem de yoksul kesimler için aþýlabilir olmaz. Bu nedenle en baþta gýda ürünleri sanal dünyadan, spekülatörlerin
elinden kurtarýlmalý. Tarýmsal ürünler ve gýda, borsadaki kâðýtlar yoluyla alým satýma konu edilmekten tamamen çýkarýlmalý,
yasaklanmalý. Baþka bir deyiþle, sanal dünyadan üretime dayalý bir yapýya dönülmesi yoksullarýn ve emekçilerin yararýna.Türk
Krizin önündeki hazan yapraðýKriz Türkiye’ye de gelecek mi, teðet mi geçecek, gelecekse nerelerden etkilenmesi sonucu
gelecek, buna da bakmakta yarar var. Bir kere Türkiye boðazýna kadar serbest piyasa ve tekelleþme iliþkilerine ve onun rüzgârýn
kendini teslim etmiþ durumda. Olasý krizlerde direnç noktasý olacak, krizleri az hasarla atlatmasýný saðlayacak Kamu Ýktisadi
Teþebbüsler (KTÝ)’lerin teknolojilerini yenilemek, sermaye desteði vermek yerine elden çýkarmýþ bulunuyor. Tarým
kesiminde KÝT’lerin yaný sýra direnç noktalarý olabilecek Tarým Satýþ Kooperatifleri Birlikleri neoliberal politikalar sonucu
birer piyasa aktörü haline dönüþtürülmüþ durumda. Yani krizlere karþý direnç noktalarý deðil, krizlerden etkilenecek karaktere dö
vaziyette. KÝT’lerini yitirmiþ, elden çýkarmýþ tarýmsal Birliklerini piyasa aktörü haline getirmiþ bir Türkiye direnç noktalarý
yoksun. Bu temel dayanak noktalarýndan yoksulluðun yanýnda sayýlabilecek pek çok nedenden dolayý Türkiye krizden
etkilenecek. Rüzgârýn önündeki gazel yapraðý misali duruyor, Türkiye…Ýngiltere’de Bradford & Bingley
bankasý’nýn devletleþtirme kararý alýndý. Avrupa’nýn en büyük bankalarýndan Fortis’e 11 milyar avronun
üzerinde bir mali kurtarma paketi saðlandý. Ýskandinav ülkelerindeki bankalarda da sýkýntý baþ gösterdi. Avrupa Birliði ve
Danimarka’nýn Spar Nord Bankasý ile Albejdernes Landsbank, mali sýkýntýdaki Danimarka bankasý Roskilde
Bank’ýn 21 þubesini 108 milyon dolara, mevduat hesabýyla, bankanýn kredi hesabýný da 3 milyar dolara satýn alacaklarý
belirtildi.[5] Fransýz ve Alman bankalarýnda henüz sorun yok ama onlarda da endiþe yok deðil. Bunlarý yazmamdaki gaye
sermayenin bankalarýnýn çetelesini tutmak deðil elbette. Sadece krizin Avrupa içlerine doðru yol aldýðýna ve bu geliþmenin
Türkiye’yi de etkileyebilecek olmasýna dikkat çekmek istiyorum.Çünkü Türkiye’nin en çok ihracat yaptýðý ülkeler, A
Birliði’ne baðlý ülkeler. Krizle birlikte Avrupa Birliði durgunluða girebilir. Türkiye bu yanýyla da krizle temas etmek
durumunda kalacak.Krizden etkilenmesinin bir baþka nedeni, özel sektördeki yüksek borçlanma. Özel sektörün borcu 70 milyar
dolar civarýnda. Bu borç bankalarýn deðil, özel sektörün faiz farkýndan kazanmak için borçlandýðý miktar. Bu borcun dýþarýda k
yoksa sanayici çok zor durumda kalabilir.Ayrýca, Türkiye’nin bu günlere gelmesinde etken olan klavuz kargalarý artýk
yok. Yani bir Merrill Leynch vardý. Türkiye’ye rapor hazýrlardý. Önümüzdeki yýl büyümemizin þu kadar olacaðýný söylerd
tecrübesiyle bizi teskin ederdi (!). Akýl verenimizin kendisi bu krizle birlikte battý, yok artýk! Þimdi ekonomimize yön veren birkaç
kiþiden biri olan Mehmet Þimþek Merrill Leynch’ten gelmiþti. Þimþek’in yuvasý yýkýldý, geri döneceði “yeri
yok”. Türkiye hakkýnda raporlar yayýnlayan, sistemin iyiye gittiðine dair raporlarý referans alýnan Morgan
Stanley’in kendisi batmýþ durumda. “Kýlavuz kargalarýmýz” yok, artýk.ABD’nin yeni yönelimi: Dünya
gýda egemenliðini ele geçirmeÖnceki krizlerin ardýndan bilindiði gibi teknoloji, bilgisayar, internet devreye girdi.[6] Kapitalist
sistem kendisini bu yeni buluþlarla restore etti. Baþka bir deyiþle sermaye yeni birikim alanlarý buldu kendisine ve oralardan
beslendi. Kapitalistler yaþadýðýmýz krizden çýkýþýn karmaþasý içinde çýkýþ yollarýndan biri olarak gýdanýn üzerinde daha fazla
kurmanýn yanýnda gýdayý sanal dünya içine daha da çekme olacaktýr..Ayrýca kriz öncesi anlatýlan, daha fazla kullanýlabilmesi
þirketler tarafýndan yollar ve meþruiyet arayýþlarý sürdürülen nano teknoloji, biogenetik, suyun özelleþtirilmesi, agro-yakýtlar,
tohumlarýn patentlenmesi gibi yeni sermaye birikim alanlarýný geliþmenin gereði diye yaldýzlayabilirler. Kapitalistler bu
yaldýzlarýyla göz kamaþtýrmada aydýnlardan, kimi ekonomist ve solculardan destek de bulabilirler.Aydýnlar, ekonomistler ve
kimi solcular tarafýndan verilecek böylesi bir desteðin, Pentagon öngörüsüne karþý deðil, paralellik taþýdýðýndan ona güç kataca
Yýldýzoðlu;[7] “…Pentagon’un “sürekli ve kalýcý bir çatýþma dönemine”, “gittikçe artan b
rekabet ortamýna” ve “geliþmekte olan ülkelerde bir genç nüfus patlamasý” girildiðini saptayan
“Orduyu Çaðdaþlaþtýrma Stratejisi 2008” raporunun paradigmasýný da bu “çözüm yolu” oluþturuyor.
Rapor, önümüzdeki 30–40 yýl boyunca ordunun kaynak savaþlarýna (Siz bunu sömürge savaþlarý olarak okuyabilirsiniz)
uygun biçimlerde þekillendirilmesini öngörüyor…” diye aktarýyor.Yýldýzoðlu; Pentagon’un görüþlerine paralel
baþka görüþ de þu diyor: “… Prof. Mary Kaldor; “ABD ordusunda 1940’lardan kalma, ancak
Vietnam’dan sonra gözden düþen “Küçük Savaþlar” kuramýna çok daha yeni bir yaklaþým olan “IV.
Savaþlarý” kuramýnýn ýþýðýnda geri dönülmeye baþladýðýný aktarýyor. Bu baðlamda iþgal edilen yerlerde “halký
kontrolü”, sosyal, ekonomik yaþamýn yeniden þekillendirilmesi gibi etkinliklere, diðer bir deyiþle kalýcý sömürge yapýlarý
oluþturmaya yönelik stratejilere iliþkin tartýþmalarýn yoðunlaþtýðý da görülüyor… Kâr oranlarý düþme eðiliminin yarattýðý b
piyasalara, doðal kaynaklara, ucuz emek depolarýna ulaþmanýn öneminin arttýðýný, bu baðlamda klasik sömürgeciliðin geri gelm
olduðunu ileri sürmüþtük…”[8]Pentagon’un yaklaþýmýný yabana atmamak, üzerinde düþünmek lazýmdýr. Bu
ABD için bir geri çekilme gibi görülse de baþka bir yerden gezegeni askeri deyimle kuþatma altýna alma harekâtý olarak görülme
Gezegendeki canlýlara ihtiyaçlarý üzerinden egemenlik kurma ki, yoksullar ve emekçilerin üzerindeki gerçek egemenlik olacaktýr
Veya çaðýmýzýn yeni köleci sistemi böyle gerçekleþ(tiril)ecektir. Unutmayalým ki, ABD hâlâ tartýþmasýz biçimde askeri gücü ve
egemenlik kurabilecek bir ülke.Pentagonun ABD ve ulusötesi þirketler için altýný çizdiði strateji azgeliþmiþ ülke ve insanlarý için o
kadar gezegenimiz için büyük risk oluþturucudur. Birkaç örnekle açýklamamýz gerekirse, birincisi nano teknolojilerin özel sektörü
inisiyatifinde kullanýlmasýnýn dünya için ve tüm canlýlar için ne denli büyük bir tehdit olduðu söylenegeliniyor. Nano teknolojilerin
devlet denetiminin dýþýnda olmamasý ilk elden savunulabilir.Bir baþka konu biyo genetik olayý. Biyo genetik üzerinde ar-ge
http://www.uzumsen.org
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 12 October, 2016, 17:23
Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý
çalýþmasý yürütenler devletler deðil, büyük dev þirketler. Biyo genetik yoluyla tarým ve gýda üzerinde egemenlik kurma doðrultus
ilerliyor bu dev þirketler. Þirketlerin bu krizi bahane ederek (ondan güç alarak) doða, insanlar ve yoksullar için ciddi bir tehdit
oluþturan ve kalýcý baðýmlý bir sömürüyü esas alan biyo genetik konusundaki yol alma viteslerini arttýrabilirler. Biyo genetiðin ya
gözetime alýnmasý durdurulamýyorsa bile askýda kalmalarý saðlanmalýdýr. Mümkünse GDO’larý üreten þirketlerin konta
kapatýlmalýdýr.Çünkü tarýmda uygulanan þirket tarýmcýlýðý ve ona ek olarak uygulanmak istenen yer yer de uygulanan GDO&r
üretim verimliliði arttýran deðil düþüren bir yolda ilerliyor. Yani gezegenimizi yok etmeye, canlýlarý da açlýða doðru taþýyan eðik
yol alýyor, GDO’lu üretim.Tohumlarýn patentlenmesinin yaratacaðý baðýmlýlýk yoluyla otomatiðe baðlanacak sömürü, su
özelleþtirilmesi ile ortaya çýkacak olan katlanýlmasý güç sömürü, insan ve hayvanlar için gerekli topraklarýn yakýt için ayrýlmasý
olacaðý sorunlar sadece açlýk getirmeyecek, gezegenimizi de yaþanýlmaz kýlacak.Þu an dünya üzerinde özelleþtirilen su toplam
yüzde %5’i civarýnda. Özelleþtirme sonucu elde edilen para dünyadaki tüm petrol cirosunun yarýsýndan fazla. Sudaki baþ
döndürücü rakam devletleri para selinin önüne katýp etkisizleþtirebilir. Bu konuda kimseye ait olmayan suyun kullanma hakkýna
sahip olan tüm canlýlar için insanlar tarafýndan suyun ticarete konu edilmemesinin savunulmasý kaçýnýlamazdýr.Bir otomobilin
deposunun bir sefer doldurulabilmesi için agro-yakýta ayrýlacak toprak bir insanýn bir yýllýk gýdasýný karþýlar. Agro-yakýt üretim
ayrýlan topraklar da her geçen zamanda artýyor. Artýþýn bu hýzda sürmesi halinde on yýl sonra parasý olan bazý insanlarýn bile
gýdaya eriþemeyeceði düþünülebilir.Önümüzdeki süreçte kapitalist sistemin kýrýlma noktalarý, zayýf karný; agro-yakýt, suyun öz
tohumun patentlenmesi, tohumun genetiði ile oynanmasý ve iklim deðiþikliði. Kýsacasý aþinasý olduðumuz geleneksel emek söm
yanýnda gýdaya eriþim hakký ve gezegenimizin devamlýlýðý dünyadaki insanlarýn ve tüm canlýlarýn sorunu olacak. Bir tarafta b
þirketler ve hükümetler diðer tarafta üreticiler, tüketiciler, kadýnlar, iþçiler, gençler ve ekolojistler yer alacak.Þirketler bu yeni serm
birikim alanlarýna eriþmek için yaptýklarý ve yapacaklarý iþleri üreticilerin, tüketicilerin, kadýnlarýn ve hatta iklim deðiþikliðinin ya
diye yaldýzlamaya çalýþacaklar. Yaldýzlanacak bu politikalar büyük þirket karþýtlarýnýn ortak mücadelesiyle her fýrsatta týrnakla
yaldýzýn altýndaki gerçekleri görünür kýlmaya ihtiyaç olacak.Sistemin krizi ve yurttaþ tutumuABD, baþkanlýk seçimi arifesinde pa
veren 1930’lardaki büyük buhrandan beri en geniþ çaplý mali kriz olan krizi aþmak için Bush giderayak “Acilen
Ekonomiyi Ýstikrarlaþma Yasasý’ný meclise getirdi. Bush’un tüm çabalarýna karþýn yasa yeterli oyu alamadý ve
destek Kongre’nin alt kanadý Temsilciler Meclisi’nden çýkmadý. Oylamada 208 lehte oya karþýlýk 228 aleyhte
oyla red edildi. Üstelik aleyhtarlarýn 133’ü Bush’un Cumhuriyetçi Parti’sinden, 95’i ise Demokrat
Parti’dendi.Oylamanýn ilk 15 dakikasýnda hayýrlar önden gidince seçimlerin bir süre durdurulmasýna ve baþta
Bush’un yardýmcýsý Dick Cheney ile Hazine bakaný Henry Poulson’un telefona sarýlýp milletvekillerini ikna etme
çabalarýna karþýn sonuç olumsuz çýktý. Anket sonuçlarýna göre, 4 Kasým’da seçime gitmeyecek bölgelerin vekillerinin le
seçime gideceklerin ise aleyhte oy attý.[9]Daha sonra onaylanan söz konusu yasanýn önceki ayrýntýlarýna þunun için girdim. AB
ve AB’de 11 Eylül’den sonra neoliberal politikalara karþý mücadele durakladý demiþtim. Bu krizle birlikte somut
durum karþýsýnda vatandaþlar sessiz kalmadýlar, kabulcü davranmadýlar. Baþka bir deyiþle oylamanýn sonuçlarýnýn böyle tece
etmesinde seçmenlerin etkin pozisyon tutmalarýnýn ve mücadele etmelerinin payý büyüktü!Seçmenler, emlak piyasasýna hiç
bulaþmamýþ bir Amerikalýnýn kurduðu siteden[10] Kongre üyelerine e-posta ile tepkiler yaðdýrdýlar. E-postalar; “Vergi ola
ödediðim dolarlarýn borç verenlerle alanlarýn, yani ortalamanýn çok altýndaki gelirimle ev almam önündeki en büyük iki engeli
oluþturanlarýn kurtarýlmasýnda kullanýlmamalý” içerikliydi. Site, bu durumu bankalarýn “darbe giriþimi” ve
“hýrsýzlýðýn meþrulaþtýrýlmasý” propagandasýyla güçlendirdi.e-postalarla yaðdýrýlan tepki yaðmurunun yanýnda
gönderdiði, kongre üyelerinin ofisleri mektup yýðýnlarýndan dolayý girilmez hale getirilmiþ. Demokrat senatör Barbara Boxer sad
kendisine 17 bin e-posta gönderildiðini ve günde 2 bin telefon aldýðýný belirtmiþ.[11]Kendini demokrat sosyalist olarak niteleyen
baðýmsýz vekil Bernia Sanders, Poulson’a alternatif kurtarma planý göndermiþ. Geliri 1 milyon dolar olan çiftler ile 500 bin
dolara sahip bekârlardan beþ yýlda % 10 ek vergi alýnmasýný halkýn birikimlerini kurtaracak 300 milyar dolarlýk bir fon
oluþturulmasýný ve þirketlere büyüklük sýnýrlamasý getirilmesini önermiþ. Bu içerik de bir dilekçe de hazýrlayarak Amerikalýlarýn
sunulmuþ. Bunlar bizde olmaz, bizim halkýmýz kabulcüdür, tepkisini göstermez diyen veya diyecek olan peþin hükümlülere yakýn
geçmiþimizdeki “aydýnlýk için bir dakika karanlýk” yurttaþ giriþimi öncülüðündeki eylemini hatýrlatmakla yetineyim.U
küreselleþtirme, mücadeleyi küreselleþtirme zamanýDünyada kriz gündemde, Türkiye’de de krizle yatýp krizle kalkýyoruz
Moraller bozuk, karamsarlýk had safhada. Sanki kriz yoksullarýn kriziymiþ gibi emekçilerden üzülenler tahminlerin üstünde. Bu
anlaþýlýr bir þey. Çünkü üzüntüden çok kaygý duyuyor emekçiler ve yoksullar. Emekçiler dönüp dolaþýp bu krizin faturasýnýn ön
biliyor, tedirginliði bu yüzden.Dünyada sadece kriz melaneti yok oysaki. Latin Amerika’da güzel þeyler de oluyor.
Kapitalist dünyada yaþananlarýn tersine kapitalizme karþý arayýþlar ve mücadeleler yoðunlaþýyor. Ekvator’un lideri Rafai
Correa’nýn ‘devrim’ diye nitelediði anayasa paketi halktan onay aldý. Oylarýn %80 sayýmýna göre
referandumda yüzde 64 ‘evet’ oyu kullanýldýðý haberleri geliyor okyanus ötelerinden.Corea, seçim öncesi paketi
“21. yüzyýlýn sosyalizmi” diye nitelemiþti. 21. yüzyýlýn sosyalizmi olarak sunulan Ekvator’un 444 maddelik
anayasasýndan birkaç maddeyi izninizle buraya alayým. Anayasa, petrol ve maden gibi kilit endüstrileri kontrol etmeyi,
tekelciliði kýrmayý, dýþ borçlarý yasadýþý ilan edebilmeyi, atýl arazilerin kullanýlmasý, eþcinsel evliliðe ve kürtaja geçit vermeyi ö
anayasa gereði ülkedeki bütün yabancý askeri üsler kapatýlacak. ABD’nin uyuþturucu ile mücadele adý altýnda kullandýð
kenti Manta’daki hava üssünü boþaltmak zorunda kalacaðý anlamýna geliyor.[12] Al þimdi küresel kapitalizmin merkez
ülkelere serbest, çevre ülkelere yasak serbest piyasa yanlýsý norm ve kurallarý ile Corea’nýn anayasa maddelerini vur
birbirine hangisi yoksullardan ve emekçilerden yana.Gezegenimizin Corea’da temsilini bulan güzel yüzü daha umut
veriyor, deðil mi? Þimdi umudu küreselleþtirme, mücadeleyi küreselleþtirme zamaný.Yalnýz, Corea’nýn kendisini üst üste
seçilmesine olanak tanýyan anayasa maddesinin meþruluðunun tartýþýlmaya, Avrupa Birliði benzeri bir birliðe yönelmiþ olan Lat
Amerika ülkelerinin birlik olma ilkeleri ve bu cephede daha bir dizi geliþmeler yakýn takip izlenmeyi gerekli kýlýyor.Bakýn
sermaye yaþadýðý/yaþattýðý krizin tazminini istiyor. Bütün yayýn organlarý onlarý yazýyor, dileklerini dillendiriyor. Televizyon kan
okyanus ötesine ardý ardýna baðlanýyor, krizin nabzýný tutuyor.Yoksullar ve emekçiler ise baþlarýna gelecekleri bekliyor. Sadec
bekliyor. Yoksullar ve emekçiler hiç olmazsa bu krizde sessizliðini bozabilir (mi), onlar da daha fazla sosyal hak talebiyle
ortaya çýkabilir (mi) ABD’nin emekçi halký gibi. Çünkü emekçilerin ve yoksullarýn daha fazla sosyal hak istemeleri kurtulu
ve gezegeninin kurtuluþu olacaktýr.[1] Küresel krizin nedenleri- Mahfi Eðilmez, 23 Eylül 2008 Radikal
http://www.uzumsen.org
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 12 October, 2016, 17:23
Üzüm-Sen, üzüm üreticileri sendikasý
[2] Mustafa Kemal Çoþkun; “Evet, Karl Marx haklýydý!” 3.10.2008, Radikal Gazetesi
[3] Korkmaz Ýlkorur; “Kriz ve yönlendirme”, 23 Eylül 2008, Radikal
[4] Koray Çalýþkan; “2008 krizi farklý”29 Eylül 2008 BirGün Gazetesi
[5] Radikal Gazetesi, 30 Eylül 2008
[6] “Tam çöküþ deðil” 23 Eylül 2008, Cumhuriyet
[7](http://.army.mil/istitution/leaders/modplon/index.html”www.army.mil/institution/leaders/modplan/idex.htlm)
Aktaran: Ergin Yýldýzoðlu; “Ýki ‘Paketin’ Hikâyesi”, GLOBAL polikültür köþesi, 1Ekim 2008, Cumhuri
[8] Mary Kaldor’un Open Democracy sitesinden. Aktaran: Ergin Yýldýzoðlu; “Ýki ‘Paketin’
Hikâyesi”, GLOBAL polikültür köþesi, 1Ekim 2008, Cumhuriyet
[9] 1 Ekim 2008, Radikal Gazetesi
[10] nobailout.org
[11] 1 Ekim 2008, Radikal Gazetesi
[12] Radikal, 30.09.2008
http://www.uzumsen.org
Joomla! ile Güçlendirilmiþtir
Oluþturan: 12 October, 2016, 17:23

Benzer belgeler

lazların kökeni - TKM - Toplumcu Kardeşlik Merkezi

lazların kökeni - TKM - Toplumcu Kardeşlik Merkezi yaþayacaklarýmýz açýsýndan pek bir önemi yok. Yalnýz bu kriz(ler) elbette ki kapitalizmin son krizi deðil ve olmayacak da.Kapitalizm þimdiye kadar irili ufaklý birçok kriz yaþadý. Hatýrlarsanýz bun...

Detaylı