www . rugbyturkiye . net

Transkript

www . rugbyturkiye . net
YIL: 3 SAYI: 47
RÖPORTAJ
Alİ GÜLTİKEN
KADIN GÖZÜYLE
AYÇA ULUSOY
EKSTREM SPORLAR DOSYASI
BRİÇ
.
RUGBY TÜRKIYE
STORE
auto
.
Türkiye
aylık otomobil ve yaşam dergisi
yıl: 3 sayı: 38
m
o
c
.
e
y
i
k
r
u
t
o
t
u
a
.
w
w
w
Röpörtaj
DOLU DOLU
2013
Kadın Gözüyle Test
Değişmeyen tercihiniz...
FIAT DOBLO
DACIA LODGY
Okur Test
VW POLO
İMTİYAZ SAHİBİ
MCM TURKUAZ A.Ş.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Mazhar Mazlum
[email protected]
[email protected]
EDİTÖR
Ebru Şalva
[email protected]
[email protected]
KÜNYE
[email protected]
YAYIN DANIŞMANI
Ahmet Cirit
YAYIN KURULU
Oytun Çölok
Gündüz Saka
Dirim Selim Tan
SANAT YÖNETMENİ
Ayça Ulusoy
[email protected]
Fatoş Sezer
REKLAM VE
HALKA İLİŞKİLER
Ebru Büşra Tunca
[email protected]
BASIN VE MEDYA
KOORDİNATÖRÜ
Ünzile Dirican
[email protected]
HUKUK DANIŞMANI
Av. Haluk Doğan
WEB TASARIM
Burak Özcan
TASARIM
MCM TURKUAZ
Grafik Bölümü
www.rugbyturkiye.net
[email protected]
.
RUGBY TÜRKIYE
Türkiye basın meslek
ilkelerine uymayı
taahhüt eder.
8
Bakış - Mazhar Mazlum
10
Ragbi Haberleri - Onur Önal
11
IKU Trojans - Egemen Özkan
15
Kadıköy - Julien Treu
17
Kalkan Lykian - Keith White
23
Sevimli Dev - Sertaç Narbay
27
Aqua - Emin Erden
32
Female Sharks - Demet Yıldız
34
Kuşadası - Yunus Emre Bilgiç
37
Sevens Dosyası - Sinem Hocaoğlu
38
Spor Haberleri
40
Pota - Cem Şengezer
50
Kurumsal Bakış - Alper Gerdaneri
53
Ekstrem Sporlar - Hande Çobanoğlu
56
Röportaj - Ali Gültiken
65
Kadın Gözü - Ebru Şalva Devecioğlu
73
Hayallerim, Spor ve Ben - Haluk Gürel
77
Kişisel Gelişim - Gündüz Saka
78
Ajanda
82
Store
87
İÇİNDEKİLER
HABER KOORDİNATÖRÜ
Nazlı Selin Tan
Jonglör - Oytun Çölok
Ragbi Milli Takımları
Antrenörü Engin Yüksel
sayfa 11
.
..
EDITOR
Herkese keyifli, sağlıklı, istedikleri gibi bir 2014 diliyorum...
Yıllar birer birer geçiyor, Rugby Türkiye'de dördüncü yılının içinde ilerliyor.
Bu ay geçtiğimiz ay başladığımız, bir döneme damgasını vurmuş olan ünlü futbolcularımız ile
olan röportajlar serimize devam ediyor ve Beşiktaş'ın unutulmaz forveti, beyefendi futbolcusu Ali
Gültiken'i sayfalarımıza konuk ediyoruz. Kendisiyle de tıpkı geçtiğimiz ay Metin Tekin ile yaptığımız
gibi keyifli ve içi dolu dolu bir sohbet gerçekleştiriyoruz. Futbol ile ilgilenin ilgilenmeyin sporla biraz
ilgili iseniz bu röportajdan çok keyif alacaksınız. Sizi sayfalarımıza davet ediyoruz.
Bu ay ragbi ile alakalı iki röportajımız var. Birincisi Türkiye'deki spor kulübü kadın
başkanlarından biri olan ve adını Kişisel Gelişim Uzmanı olarak duyuran Ayça Ulusoy. Kendisi pek
çok farklı alanda başarılara imza atmış ve şu anda İstanbul Anadolu Jimnastik ve Spor
Kulübü'nün, dolayısıyla kulübün ragbi takımı olan Bosphorus
Rugby'nin de başkanlığını yapmakta. Ayrıca Ayça Ulusoy
dergimizin de sanat yönetmeni. Onunla yaptığı işlere,
kendisine dair renkli bir röportaj gerçekleştiriyoruz. Özellikle
de kendisini bugüne kadar tanıma fırsatını bulamamış
okuyucularımızı Kadın Gözüyle köşemize bekliyoruz.
Diğer konuğumuz ise Türkiye Ragbi Milli Takımları
Teknik Direktörü Engin Yüksel. Kendisi ile Türk ragisi, milli
takım ve başarıları üzerine güzel bir röportaj gerçekleştirdik.
Bol röportajlı bu sayımızda bir başka röportaj
konuğumuz ise Galatasaray Kulübü Briç Takımı'ndan Mine
Babaç. Bize briç sporunu ve elde ettikleri şampiyonlukları
anlatan Mine Babaç'ı tanımaktan mutluluk duyacaksınız.
Konuğumuz briç sporu ile ilgileniyor ya, ekstrem spor
sayfaları da bu sayıda meraklısını briç sporu hakkında
bilgilendiriyor. Bugüne kadar adını duymuş ama tam nasıl bir
oyun olduğunu henüz öğrenmemiş herkesi Ekstrem Sporlar
sayfalarına yönlendiriyoruz.
Yazarlarımız sizin için yazmaya devam ediyorlar ve
köşelerinde bu ay da sizleri bekliyorlar.
Dergimize katkıda bulunan Füsun Ekicigil'e ve Ethem
Adıyaman’a buradan sevgilerimizi gönderiyor ve sizi dergi
ile başbaşa bırakıyoruz.
Şubat'ta görüşmek üzere...
EBRU ŞALVA DEVECİOĞLU
[email protected]
SEN DE TIKLA...
FACEBOOK GRUBUNA ÜYE OL VE
YENİLİKLERDEN HABERDAR OL!
..
Oytun Çölok
JONGLOR
[email protected]
B
Bir süre önce Rugby Türkiye dergisindeki yazılarımı ve genel yayın yönetmenliği görevimi, Türkiye
Ragbi Kulüpler Derneği, bilinen adı ile Türkiye Ragbi Kulüpler Birliği başkanlığı görevini
üstlendiğim için bırakmıştım. Ama görünen o ki, Türkiye'de birlik olmak gerçekten çok zor…
Havanda su dövmek...
B
eni hepiniz tanıyorsunuz. Ragbiye geç başlayan, oyuncu olarak kötü ama iyi bir hakem olmaya çabalayan (deneyim kazanmak benim
için çok zor çünkü herhangi bir maçın yönetimi iki yıldır bana verilmemekte) ve artık iyi bir antrenör olmak için kolları sıvayan bir ragbi oyuncusu ve ragbiye
gönül vermiş biriyim. Bu sporu daha da ileri götürebilmek ve daha hızlı tanıtımını sağlamak için tüm imkânlarımı ortaya koyup, aile şirketimi de arkama alarak; hiçbir maddi beklentimiz olmadan “Rugby Türkiye” dergisini çıkartmaya başladık. Bu dergi uzun yıllardır medya sektöründe olan şirketimizin çevresini
de kullanarak, ragbiyi Türkiye'de çok daha hızlı tanınır hale getirecekti ve getirdi de. Bu ay ile birlikte 49
sayıdır, gönüllü yazarlarımız ile birlikte sizlerle olduk
ve olmaya da devam edeceğiz.
Bu süreç devam ederken, 2013 kışında, ragbi
camiasından bir grup arkadaşımız ile taşın altına eli-
mizi koyarak Türkiye Ragbi Kulüpler Derneği'ni kurduk. Çok güzel bir hayal olarak başladı derneğimiz.
Birçok amacı ve bunları gerçekleştirmek için planları
vardı. Ama işte küçücük bir camia olan ragbi camiasındaki ego savaşları, “Star Wars” filmini aratmayacak bir şiddetle başladı. Alınganlıklar, kıskançlıklar,
www.rugbyturkiye.net
8
rekabet ve daha birçok şey TRKB'nin ilk olağan genel
kurulunu yapmasına bile engel oldu. Kısaca TRKB,
havanda su dövmeye başladı.
Ragbi gönüllüleri ve sevdalıları olarak bir araya gelip, sevdiğimiz bu sporu resmi kurumlar ile daha
iyi bir yerlere getirmek varken, üye olan arkadaşları-
mızın bile ilgilenmemesi dolayısıyla, TRKB'yi fesh etme kararı aldık. Tüm çalışma sürecimiz boyunca çabaları ve desteği için Egemen Özkan'a çok teşekkür
ediyorum. Ayrıca ilk başlardaki yardımları ve destekleri için diğer iki üyemiz Serdar Çam ve Abdullah Güneş’e de teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım ileride
tüm ragbi camiası böyle bir derneğin ne kadar faydalı
olacağını görebilir.
Ben artık tüm enerjimi yine ragbiye olan sevdam ile dergim ve As başkanı ve antrenörü olduğum
İstanbul Anadolu Jimnastik ve Spor Kulübü ile kulübün ragbi takımı olan Bosphorus Rugby için harcaya-
cağım. Rugby Türkiye sayfaları ise ragbi sporunu geliştirmek isteyen herkese sonuna kadar açıktır.
Saygılar ve sevgiler…
www.rugbyturkiye.net
9
Mazhar mazlum
BAKIS
.
G
eçen gün Taksim de olan işim için deniz otobüsü ile Kabataş'a geçtim. Oradan finüküler
ile yukarı çıkarım diye düşünmüştüm. Kabataş'a geldiğimde mevsim normallerinin üzerinde
olan havanın da dolduruşuyla yürümeye karar verdim. İnşaatı büyük bir hızla devam eden Dolmabahçe Stadı’nın yanından yürümeye başladım. Ayaklarım yürümeme karşı durmaya çalışsa da beynim diren ve yürü dedi. Bende dinledim. Beynimin beni
[email protected]
yönlendirmesine teşekkür ediyorum, harika bir yürüyüşün sonunda hedefime ulaştım.
Düşünüyorum da kaçımız koyduğumuz hedeflere ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. “Nereden
çıktı” demeyin ama benim, bizim ekibin, ragbi sporuna gönül vermişlerin ve federasyonun hedefinin bu
sporu geliştirmek ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak değil mi?
Ama bakın hala ragbi sahalarımız, hala ant-
renman sahalarımız, hala sporcu sağlığını düşünen
beyinler yok...
Ama halen ve inatla ragbi takımlarından uzak
duran bir federasyon başkanımız, hala bu spora gönül verenleri uzaklaştırmaya çalışan federasyon kurullarımız ve de hala egolarından kurtulamayanların
oluşturduğu bir camiamız var.
Gelin uzuvlarımız karşı çıksa da bir araya gelerek bu sporu geliştirmek için el ele verelim.
Bizler yani “Rugby Türkiye” ailesi, bu spordan
nemalanmayı düşünmeden yola çıktık ve 47 aydır
büyük bir bir özveri ile çalışmalarımıza devam ediyoruz ve edeceğiz. Ve de diyoruz ki bu spor hak ettiği
yere gelene kadar, belki sizleri kızdıracağız. Bunun
için şimdiden özür dileriz.
www.rugbyturkiye.net
10
TÜRKİYE RAGBİ MİLLİ
TAKIMLARI ANTRENÖRÜ
ENGİN
YÜKSEL
www.rugbyturkiye.net
11
.
.
RAGBI HABERLERI
T
ONUR ÖNAL
[email protected]
Türkiye Ragbi Milli Takımı çok büyük bir başarıya imza
atarak, namağlup olarak Avrupa Uluslar Kupası’nda bir
üst gruba çıktı. Takım yolculuğuna Niall Doherty ile
başlamıştı. Şimdi ise Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi ragbi
antrenörlerinden biri olan Engin Yüksel milli takımların
başına geçti. Yardımcı antrenör olarak milli takım
macerasına başlayıp, teknik direktör olarak yoluna
devam eden Engin Hoca ile milli takım ve Türk ragbisi
üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.
RT: Klasik bir soru ile başlayalım. Engin Yüksel kimdir?
EY: 1981 Karabük doğumluydum. Aslen Artvin'liyim. İlk, orta ve lise eğitimimi Karabük'de tamamladım. 8 yaşında futbol oynamaya başladım Karabükspor altyapısında… Daha sonra KTÜ İktisat Fakültesini kazandım. 1998 yılında üniversite için Trabzon'a gittim. Orada da İdman Ocağı Spor Kulübünde
futbol oynadım. En son Karabükspor hazırlık kampında büyük bir sakatlık geçirdikten sonra futbolu
bıraktım. Üniversiteye devam ettim ve mezun oldum.
RT: Ragbi ile tanışman nasıl oldu?
EY: Kuzenimle bir sabah kalktık, televizyonu açtık
ve o sırada bir spor kanalı denk geldi. Sanırım dünya kupası maçıydı. All Blacks oynuyordu. Tabii o sıra
sporun adını dahi bilmiyorduk ama kuzenimle Türkiye'de olsa oynardık şeklinde konuştuk kendi aramızda. Daha sonra kuzenim Türkiye'de ragbi olup
olmadığını araştırdı. Ottamans, Bakırköy ve Kadıköy kulüpleri olduğunu öğrendik. Biz de bir takım
kurduk ve oynamaya başladık. Hatta o sene lig kuruldu.
RT: Yıllardır Samsun'da ragbi oynuyorsunuz.
Samsun halkının ragbiye olan yaklaşımları
nasıl?
EY: İlk senelerde adını bile zor telaffuz ettikleri spora biraz biraz alıştı Samsun halkı. En azından bir aşinalık sağladık Samsun'da.
RT: İlk antrenörlük deneyiminiz ve milli takım macerası ne zaman ve nasıl başladı?
EY: Aslında ragbi oynarken de takımı çalıştırıyor-
dum ama tam olarak antrenör olmam 2012'de Antalya'da yapılan kadın Sevens turnuvasında TRF
Başkanı Sayın Şahin Kömürcü'nün milli takım yardımcı antrenörlüğünü teklif etmesiyle başladı. Daha sonrada o sırada baş antrenör olan Sayın Niall
Doherty'nin “Seçim yapmak zorundasın. Eğer antrenör olmak istiyorsan artık oynamamalısın” demesi üzerine tamamen antrenörlüğe yöneldim. Turnuva sonrası Türkiye Kadın Ragbi Milli Takaım kadrosunu seçerek bir kamp yaptık. Daha sonra geniş bir
erkek union kadrosu seçilerek Antalya'da Slovakya
ve Estonya test maçları için hazırlık kampı yapıldı ve
tam anlamıyla milli takım macerası başladı benim
için.
RT: Niall Doherty'nin antrenörlük deneyimi
size neler kattı?
EY: Kesinlikle çok fazla şey öğrendim. Kadro seçmekten, takım kurmaya, taktik geliştirmekten takımını tanıyıp, ona göre bir idman programı uygulamaya kadar çok şey öğrendim. Bunlar sayesinde de
ilk defa geçen sene lig şampiyonu olduk. Kadın takımıyla namağlup serimizi devam ettirdik, milli takımla da Slovakya'da namağlup olarak ENC'de bir
üst gruba çıktık.
RT: Türkiye Ragbi Milli Takımlarının başında
olmak nasıl bir duygu?
EY: Tarif edilemeyecek derecede gurur ve mutluluk
verici bir duygu. Burada anlatmak çok zor... Gerçekten yaşamak gerekir. İlk ragbi oynamaya başladığımda ragbide böyle bir konuma geleceğim hiç aklıma gelmemişti fakat antrenör olduktan sonra en
büyük hayalimdi milli takım antrenörü olmak.
www.rugbyturkiye.net
12
RT: Böyle büyük bir sorumluluğu almak sizde neleri değiştirdi?
EY: Değiştirmekten ziyade daha dikkat etmem gereken şeyler oldu. Sonuçta sorumluluğum arttı. Bunun da hakkını vermek için hem kendimi geliştirmek hem de Türkiye'de ragbiyi ilerletmek için bazı
yeni misyon ve vizyonlar edindim.
RT: Milli takım oyuncularını neye göre ve nasıl seçiyorsun?
EY: Kadro seçmek çok farklı bir durum... Hazır ve
iyi oyuncuları seçmek zorundasınız. Bu da takip ve
iletişim gerektirir. Daha önceki kamp ve maçları da
baz alarak bir sonra ki maçın kadrosu oluşturulur.
Ben kadro seçerken en iyi 22'yi değil, en uyumlu
pozisyonlarında en iyi olanları, hazır durumda olanları ve birkaç pozisyon birden oynayabilen oyuncuları tercih ediyorum. İyi ve hazır bir 15'in arkasında,
yeri geldiği zaman oyuna girip skor değişebilecek
bir de 7 yedek seçiyorum.
RT: Niall Doherty'nin sözleşmesi bittikten
sonra, sizin teknik adam olmanız birçok eleştiriyi de beraberinde getirdi. Fakat takım
olarak alınan galibiyetlerden sonra sizin de
en az Niall Doherty kadar milli takımı düzgün
idare edebileceğiniz anlaşıldı. Bu kişisel yeteneklerinizden dolayı mı yoksa öğrendiklerinizden dolayı mı gerçekleşti?
EY: Bu başarıyı tek bir nedene bağlamak mümkün
değil. Saydığınız bütün nedenlerin yanında, oyuncularımızın milli takım bilincine varmaları, Başkanımız sayın Şahin Kömürcü başta olmak üzere bütün
federasyon çalışanlarının eksiksiz emekleri bize bu
başarıyı getirdi. Tabii ki Niall Doherty'den çok şey
öğrendim ve bir kemik kadro oluşturduk milli takımda. Bende öğrendiklerim ve düşündüğüm bazı değişiklikleri yaparak bir üst gruba yükseldik.
RT: Milli takım kadrosu neden çoğunluğu
yurtdışında yaşayan Türk ragbi oyuncuların-
dan oluşuyor?
EY: Aslında orana baktığımızda 15 yurtdışından 9
Türkiye'den oyuncu çağırıldı Slovakya'daki turnuvaya. Amacım homojen bir dağılım yapmak değildi.
Yurtdışından oyuncu tercih etmemin nedeni Türkiye'deki oyuncuların kötü değil, deneyimsiz olmaları
ve bu turnuva öncesinde hiç maç yapmamış olmalarıydı. Ama yine de hazır olduğunu düşündüğüm ve milli takıma fayda sağlayacak oyuncular çağırdım Türkiye'den.
RT: Sadece Türkiye'de yaşayan oyunculardan oluşan bir milli takım, mili başarılar elde
edebilir mi?
EY: Dürüst cevap vermem gerekirse elde edebiliriz
ama bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. Türkiye'de ki oyuncuların kendini yetiştirmesi gerekiyor.
Bunun için sadece bana veya federasyona değil kulüplere ve oyunculara da bir sorumluluk düşüyor.
RT: Gördüğümüz kadarıyla milli takıma Niall
Doherty'den daha fazla Türkiye'de yaşayan
ragbi oyuncularını dâhil ettiniz. Bunun sebebi sürenin az olması mı, yurtdışındaki oyuncuların sizi ve/veya TRF'yi protestoları mı,
yoksa sizin Türkiye'de arkadaşlarınıza bağlılığınız mı?
EY: Ben milli takımın başına getirildim. Benden önce Niall Doherty vardı. Kısacası bu milli takım kimsenin takımı değil. Biz Türkiye'yi temsil ediyoruz.
Yurtdışından gelen oyuncuların federasyona protestosu gibi bir durum yoktur. Seçim sırasında özellikle İngiltere'de oynayan 2 oyuncum sakatlık nedeniyle katılamadılar ve ben de Türkiye'de ki oyunculara şans vermek istedim ve bu kararımda da oyunlarıyla beni desteklediler.
RT: Geçen senelerdeki dedikodular baz alınarak, TRF size oyuncu seçimlerinde müdahil oldu mu?
EY: Soruda da dediğiniz gibi dedikodular... Hazır
yeri gelmişken ben bir rahatsızlığımdan bahsetmek
isterim. Türkiye'deki ragbi camiası çok küçük ve
maalesef bir dayanışma yerine herkes kirli bilgilerle, dedikodularla insanların aklını karıştırıyor. Ragbi
gelişimi için sahada uğraşmak yerine, dışarıda dedikodu yapmayı tercih ediyorlar. Benim bildiğim
ragbi 80 dakika süreyle sahada oynanır, dedikodu
yaparak değil. Milli takımda bayrağımızı, ülkemizi
temsil edecek karakter ve oyun düzeyinde herkes
takıma çağırılabilir. Milli takım kulüp takımı değildir.
Kısacası sorunun cevabı hayır.
RT: Teknik adam olarak milli takımla ilk antrenmanınız nasıl geçti ve oyuncuların size
tepkileri nasıldı?
EY: Kadroda beraber ragbiye başladığım, ragbi oywww.rugbyturkiye.net
13
narken rakibim olan, yardımcı antrenörken tanıştığım oyuncular var. Benim amacım takımımla yeri
geldiğinde arkadaş, yeri geldiğinde de oyuncu-antrenör saygısını koruyan bir yapıyı oturtmak. Bunu
da Slovakya'da ilk günden itibaren oturtmaya başladık. Antrenmanlar yoğun ve etkili geçti. Oyuncuların tepkileri ise sonuçtan da ve birlik beraberliğimizden de belli olacağı gibi gayet iyiydi.
RT: Kendinize göre bir oyun planınız var mı
yoksa Niall Doherty'nin tarzını mı devam ettiriyorsunuz?
EY: Tabiî ki de bir oyun planım var ve bu planı 2. Lig
mücadelesine kadar da geliştirmeye devam ediyorum. Fakat Slovakya'da zamanımız kısa olduğu için,
eski oyun planını temel alarak bazı değişiklikler
yaptım ve bu da kendi oyun planımı takımın uygulayabilirliği açısından iyi bir tecrübe oldu. Sonuç olarak daha farklı bir oyun planı ile oynayacağız.
RT: Teknik adam olarak başında olduğun
Türk Milli Takımı'nın oynadığı son 2 maçta ve
galibiyetlerde neler hissettin?
EY: Büyük bir mutluluk ve gurur… Başka bir şey
söylemeye gerek yok.
RT: Türkiye'yi bir üst turda kimler ve neler
bekliyor?
EY: Avusturya, Bosna Hersek, Norveç, Yunanistan
ve Türkiye 2. lig D grubunda mücadele edecek. Diğer 4 ülke yıllardan beri aynı grupta ve birbirleriyle
oynadıkları için deneyimleri var. Fakat bizi izleyen
ve diğer ülkeleri bilen kişilere göre şansımız yüksek.
Çünkü biz genç ve dinamik bir takımız.
RT: Olimpiyat macerasına açıklık getirebilir
misiniz? Gerçekten Türk Milli Takımının
2016'da Rio olimpiyatlarına gitmesinin yolu
açık mı?
EY: Burada biraz bakış açısı devreye giriyor. Olimpiyatlar için ülkelerin kota maçlarından önce bazı kalifikasyon maçları oynayıp, yeterlilik göstermesi gerekmekte. Biz ENC3'de namağlup şampiyon olarak,
bu yolda iyi bir başlangıç yaptık. Sevens mücadelelerinde iyi sonuçlar elde edebilirsek ki hedefim şampiyonluktur, olimpiyat kota maçları için hak kazanır
ve hak edersek katılırız. Burada bunun çok iyi anlaşılması gerekmektedir ki ragbi diğer takım sporları
gibi bir kategorilendirmeye sahip değildir. Bu yüzden önce kalifikasyon sağlamamız gerekmektedir.
Bunu da iyi bir şekilde devam ettiriyoruz.
RT: Milli takım için yeni oyuncuları nasıl seçmeyi planlıyorsunuz?
EY: Araştırmalarım hali hazırda devam etmekte.
Yurtdışından oyuncularla irtibata geçiyorum ve zamanı gelince de onları izleyeceğim. Türkiye'de ise
lig maçlarını izleyerek ve diğer takım idmanlarına
katılarak seçimimi tamamlayacağım.
RT: Çok tartışılan teknik kurul kararlarının
altında imzanız var. Bu kararlar hakkında
neler diyeceksiniz?
EY: Türkiye'de birçok kulüp var ve bu kulüplerle
hem mücadele edip hem de izliyoruz ama ne yazıktır ki bazı kulüpler kendilerini geliştirmek için uğraşmamakta, aksine farklı olgularla ragbiye zarar vermektedir. Benim isteğim kulüplerin artık profesyonelleşmesi ve bazı kararlar altında bunu sağlamasıdır. Bu aldığımız kararlar zaten hazırda FIRA'nın
maç prosedürünü de içermektedir. Bunu oturtmaya
çalışıyoruz. Kısacası balık istemek yerine tutmayı
öğrenmeliyiz.
RT: Türkiye ragbisi için neler yapmayı planlıyorsunuz?
EY: Çok fazla şey düşünüyorum ve bunları da federasyonumuzla gerçekleştireceğiz. Şu an planlamalar ve çalışmalar devam etmekte ama önceliğim altyapı niteliğinde genç ragbisini geliştirmek.
RT: Kurulan yeni takımları çalıştırmayı düşü-nüyor musunuz?
EY: Daha öncede soruldu “neden bizi çalıştırmaya
gelmiyorsunuz” diye. Fakat unutulmamalıdır ki ben
federasyona bağlıyım. Kendi isteğime göre hareket
edemem. Bu yüzden kim talep eder, federasyona
başvurursa, emin olunsun ki çalıştırmak için orada
olacağım. Bunu geçen sene sadece Manisa Celal
Bayar Üniversitesi gençlerinin kurduğu takım talep
etti. Yani talep olduğu sürece resmi olarak gider çalıştırırım.
RT: Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler.
Milli takıma ve size başarılar diliyoruz.
www.rugbyturkiye.net
14
IKU TROJANS
EGEMEN ÖZKAN
[email protected]
B
Bu ayki yazımı Kültür Üniversitesi ve İzmir hakkında yazmayı düşündüm. Herkesin bildiği gibi bu
sene Kültür Koleji TRF ligine katılamadı.
B
u sırada da USF (Üniversite Sporları Federasyonu) Sevens turnuvaları başladı. Bu gelişmelerden ötürü yapılan görüşmeler sonrası, Kültür
Üniversitesi'nin sadece sevens takımına odaklanması,
ulusal ve uluslararası katılmaya hakkı olan her sevens
müsabakalarında mücadele etmesine karar verildi.
Böylece Türkiye'nin ilk, sadece sevens odaklı takımı
kurulmuş oldu.
Takımın, iyi bir sevens takımı olması şu an için
çok uzak görünse de, sadece sevensa yönelik antren-
man yapacağından hızla kendini geliştirecektir. Bu gelişimin hızlı olması ve takımı üst seviyelere çıkarmak
için yeni oluşumla birlikte yeni yaptırımlara da karar
verildi. Konu ile ilgili gerekli hazırlıklar yapılmakta...
Takım çalışmalarının sonuçlarını İstanbul Sevens Tur-
nuvası'nda gösterecektir.
Bir haber de İzmir'de ragbiseverlerden geldi.
İzmir’li bir grup ragbici Rugby League'e heves salmış
ve çok beğenmişler. Şu an kendi aralarında oynasalar
da, bu ragbi oyun çeşidinin de yakında yeni takımları
www.rugbyturkiye.net
15
olacaktır. Rugby League hakkında bilgi almak isteyenler http://www.rlif.com/'dan detaylı öğrenebilirler.
Ülkemizde ragbi henüz böyle bir çeşitlilik için
uygun seviyede değil. Ama engelleyende yok. Kim
hangi oyun tarzını seviyor ise onu oynayabilir. TRF'nin
yapacak daha çok görevi olduğundan ve bu çeşitlenmeyi kaldıracak yapıda olmamasından dolayı Rugby
League'in federasyonca işleme alınıp, uygulanması şu
an mümkün gözükmüyor. Ancak özel turnuvalar düzenlenip diğer ragbi takımlarının katılımı (isteyen el-
bette olacaktır) ile İstanbul Sevens tarzı bir turnuvanın
TRF liglerinde mücadele eden takımlara şimdiolması çok sevindirici olacaktır. Benim tek istediğim den 2. yarı için başarılar diliyorum.
buna ön ayak olan kişilerin, ilgilerini ve isteklerini kayBir dahaki sayıda görüşmek üzere...
betmeden bu yolda ilerlemeleridir. Bu oyun tarzının
merkez üssüde İzmir olur. Neden olmasın?
www.rugbyturkiye.net
16
..
Julıen treu
KADIKOY
Ö
Öncelikle hepinize yeni yılda sağlık ve mutluluk dilerim! Tüm Türk ragbi kulüplerinin de uzun
ömürlü olmasını dilerim.
Rugby Yasası ve Değerleri...
T
ürkiye'de ragbi çok yeni… Üstelik genç oyuncuların hocaları da sporda çok yeni olan diğer
oyuncular… Bu yüzden de Ragbi Akademileri’nde öğrenecekleri şu kuraldan bir haber yaşıyorlar:
“Tüm gerçek oyuncular Yasa'ya göre yetiştirilir.” Yasa
bir dizi yazılı olmayan kuraldan oluşur. Saygı, sport-
menlik ve fair play'e dayanır. Yasa, sporun her aşamasında kendini hissettirir. Ve ragbiyi barbarca bir etkinlik
olmaktan uzaklaştırır. Bu yazısız kuralların yazılma
vakti artık gelmiştir. Eski bir deyiş şöyle der: ”Futbol,
serseriler tarafından oynanan, beyefendi bir spordur.
Ragbi ise beyefendilerin oynadığı serseri bir oyunu-
dur.” Söylemeye çalıştığım şey şu ki, bu sporu diğerlerinden ayıran çok sert olması, tekmelerin havada
uçuşması ya da çelmeler değildir. Spora gönül vermiş
erkek, kadın ve çocukların birlikte ortaya koyduğu tavırdır.
Burada söylemek istediğim, rakibinize karşı yu-
muşak olmanız değil. Ancak tüm sert anlarda bile Yasa'ya uygun olmanız. Bugünlerde, bu gelenekleri yaşatmamız daha da önem taşıyor. Ragbi ülkemizde giderek popülerleşiyor ve pek çok insan ragbinin ne olduğunu bilmeden oynamaya başlıyor. Burada iş bize
düşüyor. Ragbi camiası olarak insanları bilgilendirmeli
www.rugbyturkiye.net
17
ve sporumuzun sadece sertlik ve kavgadan ibaret olmadığını anlatmalıyız.
Ragbinin sosyal sınıf, para veya eğitiminizle ilgisi yoktur. Pek çok büyük oyuncu ve seyirci limitli imkanları olan kişilerdi… Ancak spora onurlu ve insancıl
ruhunu kazandırdılar. Spor geçmişinizde neler yaşadı-
nız bilemiyorum ancak ragbiye geldiğinizde, bunları
kapıda bırakmalısınız. Bırakın oyununuz konuşsun. Ve
herkese hak ettiği saygıyı duyun.
Oyuncular İçin Ragbi Yasası:
1)
Rakip oyunculara ve seyircilerine saygı duyun.
2)
Rakip takımın sizle aynı numarayı giyen oyun-
cusuyla maçtan sonra el sıkışın. Her ne kadar maç boyunca size tekmeledilerse de…
3)
Hakemi alkışlayın. İyi veya kötü bir maç yönetmiş olabilir. Güzel bir gününü 30 kızgın adamı kontrol
ederek harcadığı için ona teşekkür edin. Sonuçta elinden gelenin en iyisini yapıyor. Yaptıkları iş için çok az
para alıyorlar. Hatta çoğu kez gönüllü çalışıyorlar. Para
veremiyorsak da hepimiz teşekkür edebiliriz.
4)
Rakibinizi kulubünüzde ağırlayın. Eğer tur veya
dostluk maçı ise kendi kulüplerine götürebilecekleri
bir şey hediye edin. Eğer onları rahat hissettirmezseniz neden bir daha gelsinler? Bir düşünün.
www.rugbyturkiye.net
18
5)
Küfretmeyin. Tükürmeyin. Bağırmayın. Hakeme artistlik yapmayın. Bunlara ragbide yer yoktur. Ve
bunları yapan oyuncular takımdan uzaklaştırılmalı veya atılmalıdır.
6)
Kaybettiğinizde ağlamayın. Rol yapmayın. Hakemi kandırmaya yönelik hareketler yapmayın. Sizler
çocuk değilsiniz. Yetişkin olun.
7)
Her zaman sizden daha güçlü, daha iyi birisi
olacaktır. Önemli olan en iyi olmak değil ancak kazan-
sanız da kaybetseniz de takdir etmektir.
8)
Ne kadar iyi olduğunuzu düşünürseniz düşünün, her zaman bir takım olduğunuzu hatırlayın. Ve
arkadaşlarınıza saygı duymazsanız kaybeden siz olursunuz. Ragbi bir takım oyunudur ve bireysel süper
starlar için değildir.
9)
Maç sonunda oluşturulacak olan tünelin ragbi
geleneklerinden biri olduğunu unutmayın.
Seyirciler İçin Ragbi Yasası:
1)
Rakip seyircilere saygı duyun. Ragbi gibi Dünya
çapında bir spor hala belli bir millete ait değil ve her ülkeden taraftarı var. Tüm ragbi hayatım boyunca seyircilerin kavga ettiğini hiç görmedim ve bunun böyle devam etmesini dilerim. Böyle bir şey görürsek buna karşı olmalıyız.
2)
Rakip oyuncuları yuhlamayın. Bu ne yazık ki
çok yaygın ancak durdurmalıyız. Tabi ki karşı takımın
kaçırmasını istersiniz ancak oyunculara biraz saygı
gösterin. Eğer yuhlayan bir çocuk görürseniz ona şimdi değil deyin. Rakibe karşı ne kadar kızgın olursanız
olun, onlara karşı tribün marşı ve toplu küfürden sakının. Siz kendi takımınıza bakın.
3)
Kazanan takımı tebrik edin. Ve siz kazandığınızda da tebrikleri kabul edin.
www.rugbyturkiye.net
19
F
First of all I wish you all an healthy and happy new year 2014 to you and your families and a
long life to all the clubs involve in Turkish Rugby.
Rugby code and value...
B
ecause a lot of the players in Turkey are new
to the sport or have been thaught rugby by
new players they are not aware about the
rugby code you will learn in rugby academies:
"All true rugby players are suppose to be educated
in the 'Code'": A set of, unwritten rules born of
respect, sportsmanship and fair play. Rules that
govern every facet of the sport and stop it from
descending into a barbaric endeavor. It's time those
rules are written! As the old saying goes "Football is
a gentleman's game, played by thugs... Rugby is a
thugs game, played by gentlemen".
The point I am trying to make is that what
truly sets this sport apart is not in the tackle, run or
kick but in the collective attitudes of every man,
woman and child involved. I am not saying you
shouldn't hit hard and enjoy some good banter;
rather that, behind all of those things should be The
Rugby Code. We need to keep these traditions alive
now more than ever. With the rising popularity of
our sport, people are flooding into the game
without ever having been taught what rugby is all
about. We as a rugby community need to inform
them and make sure this game doesn't slide down
the slippery slope so many other games have.
Remember this is not about class, wealth or
social background. Some of the greatest players
and supporters have come from the most humble
www.rugbyturkiye.net
20
backgrounds and have gone on to represent the
game with true honour and humility. Whatever your
sporting background you need to leave your
problems at the door, let your play do the talking
and pay everyone involved the respect they
deserve.
Rugby code for players:
1)
Respect - Pay the opposition players and
their fans the highest courtesy and kindness.
2)
Shake hands with your opposite number
after the game (despite the shooing they gave
you). What happened on the pitch stays on the
pitch.
3)
Clap the ref; whether he's had a dire game
or not. Thank him for taking the time out to spend
a cold wet day trying to control 30 furious men.
Lets not make it a thankless task, after all he's
doing his best. They get paid very little for doing it
so this really is the least we can do (even if he had
a terrible game).
4)
Make the opposition welcome in your
clubhouse, if it's a tour/friendly then offer them
something to take back to their clubhouse.
Remember if you don't make them welcome then
why would they bother coming again?!
5)
Never swear/spit/shout/gang-up-on the ref.
It has no place in the sport and anyone who does
so should be sent off and dropped from the team.
www.rugbyturkiye.net
21
6)
Don't dive/pretend you're injured/cry when
you lose You're not a child, deal with it like an
adult.
7)
There is always someone bigger, stronger
and faster than you out there, show some grace in
the wins AND the losses or you'll end up being
taught it!
8)
No matter how good you think you are
always remember you are part of a team and if you
don't keep the respect of your teammates you'll get
hurt. This is the ultimate team sport and not a place
for individual superstars.
9)
Make sure you do the corridor at the end of
the match as this is part of the traditions of this
sport.
Rugby code for The Fans:
1)
Respect your opposing supporters it's truly
amazing that a sport as large and universal as
rugby still maintains a mixed and non segregated
crowd of fans - long may this continue. In all my
time watching rugby I have never seen supporters
fighting, should this ever happen we need to stand
up to them and make sure they don't destroy our
family sport!
2)
DO NOT boo opposition kickers this has
crept into the game and should be stopped. Of
course we can will them to miss but show the
player the respect they deserve and let them kick
the ball in peace. If you see a young kid booing tell
him it's not on.
3)
No matter how much you dislike the
opposition team don't chant and swear at them,
concentrate on your own team.
4)
Congratulate the team who wins and try your
best to graciously accept their congratulations when
your team wins.
www.rugbyturkiye.net
22
KALKAN LYKIAN
Keıth whıte
[email protected]
H
Hepinizin yeni yılını kutlarım! 2014'ten neler bekleyebiliriz? Hepimiz kendimiz ve ailemiz için
huzur ve mutluluk istiyoruz. Peki çok sevdiğimiz ragbi için nasıl bir yıl olmasını istiyoruz?
Umut etmekten fazlasını yapabiliriz...
T
ürk milli takımı hepimiz için gurur kaynağı…
Slovakya'da kazandığı zaferler ve ENC’de bir üst
gruba çıkması hepimizi çok sevindirdi. Milli takımın başarısı, gençlerin ülkeleri için milli takımda oynama hayallerinin güçlenmesini sağlıyor. Kulüpler Ragbi-
si ise bu motivasyonla hareket eden gençleri spora kazandırıyor.
Türk ragbisinin gelişimi için ragbi sporu ülke
çapında iyi tanıtılmalıdır. Ragbi oynayanların sayısını
arttırmak, Türk Ragbisi ve milli takım oyuncularının
gelişimine katkıda bulunacaktır.
Tabii söylemenin yapmaktan çok daha kolay olduğunu biliyorum. Ragbinin gelişmesi için gereken çalışmalar zamana ve paraya ihtiyaç duyar. Acaba 2014'te oyunumuza daha fazla para gelecek mi? Olimpiyat-
lara sadece iki yıl var ve artık olimpiyatlarda sevens
maçları da oynanacak. Ragbinin bir olimpiyat sporu olması sponsorların ilgisini çekecektir. Ve 2016 için olmasa dahi sonraki Olimpiyatlar için destek bulunabilir.
Olimpiyatların yeri ayrı ancak ragbi'nin göz be-
www.rugbyturkiye.net
23
beği Ragbi Dünya Kupası'dır. 1987'de ilk kez yapıldı. Ve
şimdi dünya'nın en büyük 3’üncü spor etkinliği… IRB
üyesi olan 124 milli takım yer alıyor.
Ragbi Dünya Kupasın'da yer alan Uruguay, İspanya ve Gürcistan, Türk milli takımı için nereye gidilebileceği konusunda çok güzel örnekler… Türkiye bu
ülkelerden de daha iyi bir konuma gelmelidir.
Şu an da uyuyan bir dev olan Türkiye için zaman uyanma zamanı! 2015'te İngiltere'de yapılacak
Dünya Kupası'na katılarak, kendimizi tüm Dünya'ya
gösterebiliriz.
Kaş, Kalkan'daki kulubümüz Kalkan Lykian RFC
sayesinde duymaya alıştığımız bir söz var: “Ragbi mi? lansın! Eğer yok ise ragbi camiası ve bunun etrafındaki
Türkler ragbi oynamaz”. Ancak yine de benim 2014 işletmeler hep birlikte bir plan yapın!
için dileğim, Türk Ragbisinin gelişimini konuşuyor ol2014'te umut etmekten çok daha fazlasını yamak ve uluslararası alanda başarılı ve zirvedeki yerini pabiliriz. Hep birlikte bunu gerçekleştirelim.
almış bir Türkiye görmek.
Eğer böyle bir plan varsa lütfen herkese açık-
www.rugbyturkiye.net
24
H
Happy New Year to you all! With 2014 now upon us, what can we expect from the coming year?
We all want peace and happiness for us and our loved ones but as rugby followers what should we
hope and dream for in our 'beloved' sport?
Can we do more than hope?
T
he Turkish National team continues to make
us all proud. Winning in Slovakia to gain
promotion to EC2 is a fantastic achievement.
The national team is the pinnacle to which we must
always give support. The aspirations of thousands
of young people is to play for their country; club
rugby is the tool to get these young people involved
with our game.
For Turkey to continue its development the
game in Turkey must be promoted throughout the
country. Increasing the playing participation in the
game will undoubtedly benefit not only the game as
a whole but also benefit the national team.
It is easier said than done? Time and money
is the bone of contention for all rugby development
throughout the world. Can 2014 see additional
monies coming into our game? The Olympics are
only 2 years away, surely this fantastic sporting
event, now including rugby 7's, can attract specific
sponsorship to develop rugby players, if not for
www.rugbyturkiye.net
25
2016 but for future Olympic events?
The Olympics are wonderful but the ultimate
for any rugby playing nation is to qualify in the
Rugby World Cup. Since the founding of this
tournament in 1987, it is now the 3rd largest
sporting event in the world; we see 124 countries
playing rugby, members of the IRB (International
Rugby Board).
Countries such as Uruguay, Spain and
Georgia have all taken part in the RWC final games.
These countries are a wonderful example on what
can be achieved. Turkey can and should surpass the
magnificent feats of these countries. Turkey could
be viewed as a 'sleeping giant'. This 'giant' can be
woken! 2014, leading to the RWC in England is a
time for 'our' country to become better known in
the rugby world at large!
Here in South West Turkey, with the founding
of Kalkan Lykian RFC, it is common to hear from
local people 'rugby, no one plays that in Turkey'. So
my hopes for 2014? To see a 'national plan for
rugby development' not only within Turkey but also
to show the world that Turkey is here and
determined to reach the higher table of rugby
nations.
If this plan exists then make people aware of
it and if there isn't then a collective group, including
rugby people and interested businesses create one!
We can do more than hope for better things in 2014
together we can make it happen!
www.rugbyturkiye.net
26
.
.
SEVIMLI DEV
SERTAÇ NARBAY
[email protected]
Y
Yeni yılın ilk yazısında yine beraberiz. Yeni yılın hepimize sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim.
Arşive bir baktım da 2012'den beri bu sayfalarda sizlerle fikirlerimi paylaşma fırsatı
buluyormuşum. Sabrınıza teşekkür etme gereği duymamı gerektirecek kadar zaman geçmiş
aradan. Yeni yılda da dilimin döndüğünce sizlerle burada fikir alışverişinde bulunmaya
çalışacağım.
L
igimiz iki buçuk ay kadar sürecek bir tatile girdi.
Takımlarımız da bu dönemi hazırlık yaparak değerlendirmeye çalışıyorlar. Bu yıl ligde mücadele
daha çetin oluyor. Bu nedenle bu arayı iyi değerlendirmek tüm takımlar için oldukça önemli. Tabii aynı şey
sporun alt yapısından ve gelişimden sorumlu tüm kurumlar için geçerli.
Bu ara, benim söylemekten yorulduğum, ama
gördüğüm veya haberdar olduğum kadarı ile henüz
olumlu yönde bir adımın atılmadığı ligin toplam ragbi
kural bilgisinin arttırılması konusunun ele alınması için
de iyi bir fırsat. Takımlarımızın kendi imkanları ile çektikleri maç görüntüleri ile, yurt dışında oynanan maçların görüntüleri kullanılarak kurallar ve hatalar konu-
sunda takımlara eğitim vermek için harika bir zaman.
Biraz patavatsızca olsa da yazmadan edemeyeceğim oyunun genelinde tüm takımlarımızın ve hatta
hakemlerimizin belki en başta da benim ruck ve offside kuralları konusunda eksiklerimiz var. Tabii bunu
okuyan çoğu kişi bu yazdığımı üzerine alınmayacaktır,
ama ne yazık ki durum bu... Bunun nedeni de hepimi-
zin iyi niyetle ve kendi çabalarıyla ragbiyi öğrenmek
durumunda kalması. Aslında bunda bir yanlışlık yok!
Ama kendi çabalarımızla toparladığımız bu bilgilere
yönelik periyodik olarak ortak bilgilendirme seminerleri düzenlemez, yanlış öğrendiklerimizin yerine de
doğruları koymak için fırsat bulamazsak yanlışlar geometrik olarak artarak sporun gelişiminin önünü tıkayawww.rugbyturkiye.net
27
caktır.
Aynı durum yeni değişen scrum kuralları için de
geçerli. Oyunun zaten komplike ve yorucu olan bu kısmı yeni kurallarla daha da zor bir hale geldi. Bu uygulamanın öncelikli amacı forvet packlerinin ön tamponu
olan biz front row oyuncularının sakatlanmasını engellemek. Ama her kural gibi iyi anlaşılıp doğru uygulan-
madığı takdirde, bu kuralların da etkili olamayacağı
aşikar. Oysa yukarıda bahsettiğim konular oyunun bir
anlamda kökünde yer alan unsurlar. Bizler bu konuları
kırk yama usulüyle öğrenmeye ve uygulamaya devam
ettiğimiz sürece, bu köklerden sağlıklı bir ragbi ağacının beslenmesini beklememiz mantıksız olacaktır.
Peki, bu konuda ne yapılabilir? Takımlarımızın
maksimum katılım sağlayabileceği tarihler tespit edilerek, Avrupa'da ya da Güney Yarım Kürede profesyonel olarak maç yöneten IRB hakemlerinin içeriğini belirleyeceği, özellikle oyunun temel parçalarına yoğunlaşan periyodik seminerler düzenlenebilir. Burada “periyodik” derken ayda bir gibi bir zamandan bahsetmiyorum elbette ama yılda iki kez böyle bir seminer yapı-
larak tüm bilgiler taze tutulabilir.
Tabii bu hakemlerin buraya hiç para harcamadan getirilip, bizlerin evlerinde misafir edilmesi gibi bir
ihtimalin hayalperestlik sınırlarını zorluyor olması akla
bir soru getiriyor. Federasyonunun ödeneksizlikten
şiddetle yakındığı ragbi sporu böyle bir işe nasıl kaynak bulur? Ülkemizde “rating” almayan hiçbir sporun
www.rugbyturkiye.net
28
doğru dürüst sponsorlar bulma şansı olmadığı aşikar.
Ancak ragbi dünyada yüksek ivmeyle yaygınlaşan bir
spor ve izleyicisi de oldukça fazla. Doğru sunulursa,
özellikle dünya çapında ragbi kulüplerine ve/veya takımlarına reklam veren çok uluslu şirketlerin ülkemizdeki temsilciliklerinin bu tür etkinliklere sponsor olabileceğini düşünüyorum. Üstelik bu tür bir organizasyo-
na spor kanalları da destek verebilir. Bu seminerler
kaydedilerek takımlara görselleri verilebilir. Böylece
seminerlere katılamayan oyunculara ve yeni başlayanlara da faydalı kaynak sağlanmış olur.
Bu kolay bir iş midir? Elbette değil! Yapılamaz
mı? Bence doğru pazarlama stratejisiyle bu seminerler
ve çok daha fazlası yapılabilir. Bunun için gereken, or-
tak fayda sağlayacak benzer konularda tüm camianın
bir araya gelerek güç birliği yapmasıdır. Böyle önemli
projeler olduğunda bireysel ve kurumsal anlaşmazlıkların bir kenara bırakılması ve akıl birliği içinde hareket
edilmesi gerekir.
İş hayatında yukarıda bahsettiğimden çok daha afaki faydalar öneren projeler doğru stratejilerle
firmalara satılıyor. Bunu sağlayan ise iletişim ve popülarite. Tüm camianın ortak hareket ederek ragbinin
popülaritesinin artması için bir yol planı oluşturması
gerekiyor.
İnternetin bazı konuları çok kolaylaştırdığı bir
çağda yaşıyoruz. Artık bilinir olmanın tek yolu beyaz
cama çıkmak değil. Doğru kullanılırsa internet hem
www.rugbyturkiye.net
29
görsel hem yazılı olarak inanılmaz bir güç ve maliyeti
de etkisine oranla yok denecek kadar az. Hem kulüplerimizin hem de Federasyonun bu mecrayı sonuna
kadar ve verimli bir şekilde kullanıyor olması çok ama
çok önemli. Bu şekilde popülariteyi arttırabilirsek kaynaklarımız da hızla artacaktır. Bu şekilde yukarıda örnek verdiğim seminerler ve çok daha fazlasını elde et-
mek mümkün olacaktır.
“Peki bu anlattığın masal güzel de gerçekte durumumuz nedir?” dediğinizi duyuyorum; ben de olsam
öyle derdim. Takımlarımızın kendi imkanları ile bu yolda çaba sarf ettiklerini biliyorum. Ayrıca zaten tüm
masraflarını kendisi karşılayan ve zamanlarını bu spora ayıran bizlerin yaptıkları az da çok da olsa takdir
edilmeli. Ancak Federasyonumuzun bu konuda takımlarımızın bile gerisinde olması düşündürücü. Bu konuda ragbi için büyük özveri ile çalışan federasyonumuza
olan saygımın sınırlarını aşmadan bir şeyler yazabilmem ne yazıkki imkansız. O nedenle, diğer ülke federasyonlarının internet üzerinde yaptıkları çalışmalarla
bizim federasyonumuzun yaptıklarını karşılaştırın di-
yerek yorumu sizlere bırakıyorum. Umarım en kısa
zamanda bu önemli konu ele alınır. Sporun yaygınlaştırılması için çok önemli olan bu konuda yapılacak her
çalışmayı sonuna kadar desteklememiz gerektiğine
inanıyorum.
Altı Uluslar Kupası yaklaşırken Galler geçen yıl
ki başarısını tekrar etmek için hazırlanıyor. Galler Ragwww.rugbyturkiye.net
30
bi Birliği kupa öncesinde Koç Warren Gatland ile 2007
yılında 2011 yılında bitmek üzere imzaladığı ve
2010'da 2015 yılına uzattığı sözleşmeyi yeniledi. Bu
yeni sözleşme 2019 yılında dünya kupasından sonra
bitecek. Bu durumda Gatland Galler takımıyla üç dünya kupasında görev almış olacak. Galler Ragbi Birliği
CEO'su Roger Lewis kararı açıklarken Warren Gat-
land'ın performansından memnun olduklarını, yakaladıkları başarının devam etmesi ve 2015 Dünya Kupasına hazırlanırken Gatland'ın aklının sözleşme konuları
ile meşgul olmaması için sözleşmeyi uzatma kararı aldıklarını söyledi. Gatland'ın şu anda takımın grafiğini
yükselten çalışma sisteminin dört yıl daha sürmesini
bu anlaşma ile garanti aldıklarını söyleyen Lewis, ba-
şarılarının da artarak sürmesini beklediklerini ifade etti.
Dove Men serisinde 9 numarada forma şansı
bulan Rhodri Williams, formanın gelmesinin kendisi
için de sürpriz olduğunu, elinde tutmak için de elinden
geleni yapacağını söyledi. Scarlets'ın 20 yaşındaki başarılı Scrum Halfı milli forma şansı bulmaktan dolayı
mutlu olduğunu belirtti. Son zamanlardaki başarılı
performansının karşılık bulmasının sevindirici olduğunu belirtten Williams, şu anda öncelikle Munster yenilgisi sonrası 7. sıraya gerileyen Scarlets için gereğini
yapacağını ve yeni fırsatları bekleyeceğini söyledi.
Bu aylık da bu kadar, gelecek sayıda görüşmek
üzere.
www.rugbyturkiye.net
31
EMİN ERDEN
AQUA
[email protected]
M
Merhaba sevgili okurlar... Aralık ayında Sevens ile dolu bir ay geçirdik. Samsun'da ve Edirne'de
yapılan Üniversiteler Sevens Müsabakaları oldukça renkli geçti.
niversiteler Federasyonu ragbi branşını ilk defa
organize ettiğinden dolayı müsabakaların az olması ve 3 güne yayılması nedeniyle sporcular
Edirne ve Samsun'da epey gezme fırsatı buldu. Daha
önceden birinci ve ikinci takımların final grubunda bir
araya getirileceğini bildiren Üniversiteler Federasyo-
Ü
nu’nun gündeminde gruplarını ilk üçüncü sırada bitiren takımları da final grubuna almak var.
Eğer bu sonuçlanırsa Anadolu Üniversitesi ve
İstanbul Kültür Üniversitesi de final grubunda yer alacak. Tabii bu Sevens Projesi Spor Bakanlığı’nın projesi
olduğundan Üniversiteler Federasyonu kendi başına
karar veremiyor. Aldığım bilgi bu kararın Mart ayında
federasyon yetkilileri ve bakanlık yetkilileri ile yapılacak toplantı sonunda belli olacağı.
Burada takımların isimlerinin benim için bir
önemi olmadığından şunu diyebilirim ki; madem bir iş
yapılıyor kuralına göre yapılmalı, bu kadar az maçın ol-
duğu bir turnuva ne izleyenleri ne de oynayan oyuncuları tatmin eder. Final adı taşıyan bir sevens turnuvası’nı da bir günde bitirmeyeceklerine göre 4 takımın
katıldığı bir turnuva kimseye zevk vermeyecektir. Akıllıca bir karar alacaklarını umarım.
Bu arada Samsun grubunda ki maçları yöneten
www.rugbyturkiye.net
32
Güven TAŞOĞLU'na da değinmeden geçemeyeceğim.
Kendisini o kadar çok geliştirmiş ki hatalarını minimuma indirmiş. Bir hakemin sıfır hatayla görev almasını
kimse beklememeli tabii ki ama neredeyse sıfır hatayla maçları yönetti. Tartışmalı kararlara imza atmadı.
Uzun süredir liglerde görev alan gördüğüm hakemler
arasında tartışmasız en iyi görev yapan hakemdi.
Anadolu Üniversitesi’nden Federasyona, Taşoğlu adına teşekkür yazısı yazdırmıştım; ama buradan kendisini gösterdiği performanstan dolayı tebrik ederim. Ayrıca gruplarında ilk sırada yer alan 19 Mayıs Üniversitesi ve Koç Üniversitesi sporcularını kutlarım.
Bu ay Eskişehir'de yapılan başka bir etkinlikten
bahsedeceğim size gerek ulusal, gerekse yerel basın-
da epeyce yer alan “Ragbiciler Çıplak Koşuyorlar NE- linklerin üzerine tıklayabilirsiniz.
DEN” ismiyle yayınlanan videolar oldukça dikkat çekti.
Koşunun neden yapıldığını herkes merak ediyor. Bu- www.youtube.com/watch?v=dOSY65low5k
nunla ilgili basit fikirler üreten arkadaşlar var. Fakat
tahmin edilesi zor fikirler altında yapılan bir etkinliktir www.youtube.com/watch?v=5NxYdYB4D7Y
bu. İlerleyen günlerde yapılacak diğer etkinliklerde de
bunun nedeni açıklanacaktır. Videoları izlemek için
www.rugbyturkiye.net
33
FEMALE SHARKS
Demet Yıldız
[email protected]
M
Merhaba Sevgili Ragbi Severler… Bu ay yazımıza ragbi ile ilgili güzel gelişmelerle başlamak
istiyorum. Konumuz geçtiğimiz ay gerçekleşen Üniversiteler Ragbi Şampiyonası ve yapılması
plânlanan fakat ertelenen, tam olarak yapılıp yapılmayacağını bile bilmediğimiz Kadınlar
Üniversiteler Ragbi Şampiyonası…
A
ldığım duyumlara göre Mayıs ayında gerçekleştirilmesi planlanıyor ve büyük ihtimalle
çoğu üniversitenin final tarihine denk gelecek. Peki, izinlerin geçersiz olduğu final sınavına girecek olan ya da hazırlanan öğrencilerimiz düşünülüyor mu?
Gelelim iki etap olarak gerçekleşen bir
Sevens şampiyonasına… Adı ÜNİLİG; biri öğleden
önce, diğeri ise öğleden sonra gerçekleşen iki maç
ve koskoca 3 güne sığdırılan bir şampiyona… Sığdırılmadı aslında, iki gruba ayrıldı! Zaten bir avuç olan
takımlar iki farklı şehirde iki grup oluşturdu. Grup-
lardan biri Samsun'daydı ki adı kırmızı gruptu; diğeri ise Edirne'deydi ve adı mavi gruptu. Peki, gerek var mıydı iki gruba ayrılıp, zaten 14 dakika oynanan maçtan sonra bir diğer maçı izlemek için saatlerce beklemeye? İki güne 11-12 maç sığdırılan
Kadınlar Ragbi Şampiyonası gibi yapılamaz mıydı?
Acaba fikstürü hazırlayıp iki gruba ayıranlar ragbi
hakkında ne biliyorlardı ve yeterli miydi? Ne kadar
araştırılma yapılmıştı ragbi ile ilgili? Belli ki bilgileri
yeterli değildi. Yoksa neden sevens maçında iki
etap ve sonrasında bir de final etapı yani 3 etapta
bir şampiyon belirlensin? Bu sorulardan sonra gele-
www.rugbyturkiye.net
34
lim iki grupta yarışanlara ve maç sonuçlarına…
A Grubu, nam-ı diğer Mavi Grup... Grup
maçları Edirne Trakya Üniversitesi Ayşe Kadın Sahası’nda yapıldı. Bu grupta 6 takım yer aldı, bunlar:
Koç Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi, İstanbul Üniver-
sitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi… Gruptan çıkan iki takımdan biri bütün maçlarını galibiyetle
sonlandıran ve birinci olan Koç Üniversitesi, bir diğeri ise, karşılaşmada grubun güçlü ismine yenilerek turnuvayı ikinci olarak tamamlayan ev sahibi
Trakya Üniversitesi. Diğer takımlardan İstanbul
Kültür Üniversitesi üçüncü, İstanbul Üniversitesi
dördüncü, Celal Bayar Üniversitesi besinci ve son
olarak da Kocaeli Üniversitesi altıncı tamamladı.
B Grubu nam-ı diğer Kırmızı Grup… Bu grubun maçları Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Yaşar Doğu Spor Bilimleri Fakültesi Çim Sahasında
gerçekleşti. Bu grup da diğer gruptan bir eksikti,
yani beş takım yarıştı. Bu takımlar, Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve ev sahibi Ondokuz Mayıs Üniversitesiydi. Grubu yenilgisiz olarak tamamlayan erkekler birinci liginin de güçlü is-
www.rugbyturkiye.net
35
mi 2012-2013 sezonunun şampiyonu 19 Mayıs Üniversitesi oldu. Ardından güçlü rakibine yenilen Orta
Doğu Teknik üniversitesi ikinci olarak gruptan çıktı.
Diğer takımlar ise, Anadolu Üniversitesi üçüncü,
Maltepe Üniversitesi dördüncü ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi beşinci tamamladı.
Final Etabını sabırsızlıkla bekliyoruz…
2014 Yılının Herkese Sağlık, Başarı ve Mutluluk getirmesi dileğiyle… Şubat sayımızda görüş-
mek üzere…
www.rugbyturkiye.net
36
KUSADASI
.
YUNUS EMRE BİLGİÇ
[email protected]
H
Merhaba ragbi severler... Lig başlıyor dedik, başladı ama kendimizi bir maç yapıp uzun bir tatile
çıkmış gibi hissediyoruz. Diğer takımlara olan uzaklığımızdan dolayı da sık sık hazırlık maçları
yapamıyoruz. Umarım önümüzdeki yıllarda daha çok takım katılır ve ligimiz daha uzun soluklu
olur.
K
eşke takımlarımızın daha çok maddi imkanı olsa
da sık sık turnuvalar düzenleyip, daha çok maç
yapıp, diğer arkadaşlarla kaynaşsak. Bilgilerimizi, tecrübelerimizi paylaşsak... Umarım ligimiz bundan sonraki yıllarda çok daha kaliteli olur.
Federasyondan bir ricam var: Hakemlik ve antrenörlük kurslarını daha çok ve ragbi kulüplerinin olduğu her yerde yapılsın! Bunu söylüyorum, çünkü
ragbiye gönül vermiş bir çok öğrenci arkadaşın gerek
sınavlardan dolayı, gerekse derslerinden dolayı il dı-
şındaki kurslara katılımda bulunamıyorlar bunu göz açıklama yapmak istemiyorum. Umarım en kısa zaönüne alarak bu rica mı değerlendirmelerini istiyorum. manda neticelendiririz ve sizlerle de paylaşırım.
Sizlere geçen ay bir süprizim olduğunu ve bu ay
Gelecek sayıda görüşmek üzere...
açıklayacağımı söylemiştim. Üzülerek söylüyorum ki
daha düşünce aşamasını geçemedik. O yüzden bir
www.rugbyturkiye.net
37
SEVENS DOSYASI
SİNEM HOCAOĞLU
[email protected]
Y
Yeni sayımızda yine dünyadan sevens turnuvası haberleriyle karşınızdayız. Geçen sayımızda HSBC
Dünya Sevens Serisi’nden derlediğim Gold Coast ve Dubai Sevens turnuvalarına yer vermiştim. Yine
bu serinin devamı Güney Afrika Sevens ile devam ediyoruz… Keyifle okumanız dileğiyle…
Güney Afrika Sevens
G
üney Afrika'da turnuva, Nelson Mandela'yı ve
yaşamını anma ritüelleri ile başladı. Ragbiye
olan katkılarından ötürü ismini verdikleri
statta turnuvanın ilk günü üzüntü, saygı ve gurur
duygularının karışımı hakimdi. Turnuva, 16 takım ve
tüm izleyicilerin Nelson Mandela anısına bir dakikalık
saygı duruşu ile başladı.
Turnuvanın ikinci günü Mandela'nın ilham
kaynağı ile Güney Afrika takımı favori gösterilen Yeni
Zelanda takımını 3 puanla yenerek şampiyon oldu.
Yarı finalde Yeni Zelanda, Samoa'yı 19-5 skorla yendikten sonra 14 puanla Tomasi Cama'nın turnuva oyuncusu seçildi. Diğer taraftan ev sahibi Güney Afrika, Kyle Brown, Cecil Afrika, Sampie Mastri-
et, Kwagga Smith ve Justin Geduld trylarıyla 31- 0 ile
Arjantin takımını yenerek finale çıktı.
Güney Afrika, öncesinde Portekiz takımını 450 skorla yenerek yarı finale çıktı. Diğer taraftan Yeni
Zelanda takımı 19-0 puanla Kenya'yı yenerek yarı finale geldi. Yarı final maçlarında kaybeden Samoa ve
Arjantin takımları oynadıkları maçta Samoa maçın
galibi olurken turnuvada 3.sırayı alırken, toplam seride 7. sıraya yerleşti.
Ben Ryan'ın takım kaptanlığında Fiji takımı,
Fransız takımı yenerek Plate'in sahibi oldu. Julien
Candelon, Fransız takım için yaptığı 2 try yeterli olmayınca, takım 45-19 skorla Fiji'ye mağlup oldu.
Avusturalya takımından Shannon Walker'ın
www.rugbyturkiye.net
38
turnuvadaki 7. ve 8. tryları İngiltere'ye 28- 19 skorla
mağlup olmalarını engelleyemedi. Diğer taraftan bu
galibiyet İngiltere takımına Bowl'u getirmiş oldu.
2013- 2014 HSBC Dünya Sevens Serisi'nin ilk
ve ikinci ayağında 3. ve 4. sıralara yerleşen İngiltere
takımı için bu turnuva hayal kırıklığı oldu. Bu turnuvadan, İngiltere, İskoç ve Amerikan takımları ile yap-
tığı maçları kazanarak 8 puanla ayrıldı.
Avusturalya takımı, Galler takımını 33-21
skorla yenerek finale çıktı. Öncesinde çeyrek finalde
Zimbabwe takımını 38- 5 skorla yenmişti.
İskoç takımı, Lee Jones ve Scott Riddell'in tryları ile Kanada takımını 19-12 skorla mağlup ederek
Shield'ın sahibi oldu.
Turnuva sonunda aldıkları şampiyonluk sonunda Güney Afrika takım kaptanı Kyle Brown duyguları bu cümlelerle ifade etti:
“Tüm haftasonunu bizim için kelimelerle ifade
edebilmek çok zor. Turnuvanın her iki günü de çok iyi
oynamayı başardık. Geçen sene süreklilik sağlama
konusunda sıkıntılarımız vardı. Bu konunun özellikle
üzerinde durduk. Bu stadda oynamak bizi çok duygulandırdı bu sefer. Şu anda bu dünyadaki en iyi duygu bence.”
Gelecek sayımızda görüşmek üzere… Hoşçakalın…
www.rugbyturkiye.net
39
SPOR
AKUT fırtına gibi esti...
A
KUT Kar Sporları Ankara Şubesi, 2014 Ankara
Kayak ve Snowboard İl Birinciliği Yarışları'nda
Fırtına gibi esti. Erciyes Kayak Merkezi'nde
yapılan Ankara Kayak ve Snowboard İl Birinciliği Ya-
rışlarında, AKUT Ankara takımı 9 sporcusu ile 17 madalya kazandı.
MedicalPark/VBG Denizcilik sponsorluğunda
yarışan AKUT Kar Sporları Takımı, Ankara Şubesi, 9-
10 Ocak 2014 tarihlerinde, çift inişli GS disiplini şeklinde, Erciyes Kayak Merkezi'nde yapılan, Ankara İl
Birinciliği Yarışlarını, muhteşem bir performans ile
tamamladı. AKUT Ankara takımı 9 sporcusu ile, 2
gün süren yarışlarda, 17 madalya kazandı. AKUT
Ankara Takımından Kaan AYTEKİN, 9 Ocak günü,
Kaan ŞAMGUL de 10 Ocak günü pist rekorunu yaptılar.
www.rugbyturkiye.net
40
Dünya koşamayanlar için
koşacak...
5
kıtadaki 35 ülkede, 37 farklı lokasyonda aynı
anda gerçekleştirilecek, gelmiş geçmiş en
büyük koşu etkinliklerinden "Wings For Life
World Run", İstanbul'da yapılan basın toplantısıyla
kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya dünyaca ünlü atlet
Colin Jackson da katıldı.
35 ülkede 37 farklı lokasyonda aynı anda gerçekleştirilecek ve Alanya'da 4 Mayıs'ta yapılacak
olan etkinliğin tanıtıldığı toplantıda, Wings for Life
Vakfı CEO'su Anita Gerhardter, yarışın Uluslararası
Sportif Direktörü Colin Jackson, Türkiye Atletizm
Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, yarışın Türkiye Sportif Direktörü Salih Münir Yaraş ve Türkiye
Omurilik Felçlileri Derneği Genel Başkan Yardımcısı
Semra Çetinkaya'nın yanı sıra etkinliğin destekçilerinden oyuncu Burcu Kara, radyo ve televizyon
programcısı Ceyhun Yılmaz ve milli sporcu Ahmet
Arslan yer aldı.
Colin Jacjson "Tüm dünyada aynı anda başlayacak olan bir yarış fikri beni çok heyecanlandır-dı.
Ama asıl önemlisi bunun hangi amaç için yapılacağıydı. İlk duyduğumda bunu bir an önce hayata
geçirmeliyiz diye düşündüm. Bir finiş çizgisi olmayacak. Daha önce yapılmamış bir şeyi yapacak olmanın heyecanını yaşıyorum. Umuyorum bu etkinlik
amacına ulaşır. Çok zor bir işin altına girdiğimizin farkındayız. Ama çok özel bir ekibimiz var onlar sayesinde bu işi en iyi şekilde başarabileceğimiz düşünüyorum. Kim kazanır bilemiyorum. Umuyorum ki kazanan Wings For Life Vakfı olur" dedi.
www.rugbyturkiye.net
41
Olimpiyatlara katılan ilk Türk kadın sporculardan olan
arkeolog Halet Çambel 98 yaşında hayatını kaybetti.
T
ürk arkeolojisinin duayen ismi Prof. Dr. Halet
Çambel, 98 yaşında hayatını kaybetti. Halet
Çambel, sadece arkeoloji alanında değil,
sporda da Türkiye'nin öncü kadınlarındandı.
Çambel, 20 yaşında bir arkeoloji öğrencisi aynı zamanda bir kadın sporcu olarak, bir başka kadın
sporcumuz Suat Fetgeri Aşeni Tarı ile Türkiye'yi eskrim dalında temsil etmişti.
Olimpiyatlara katılan ilk Türk kadın sporcu
olan Çambel, eskirime nasıl başladığını ise şöyle aktarıyordu “1. Dünya Harbi çocuğuyken çok zayıftım.
Ben de okulda spor yaparak kendimi güçlendirmeye
karar verdim. Okuduğum Almanca kitaplarda "Şövalyeler dönemi" beni etkiledi. eskrime bu nedenle
başladım. Hocam 'Nadosky' adında Beyaz Rus subaydı.”
Çambel, Hitit hiyerogliflerinin çözümünde
kilit öneme sahip, Karatepe kazılarında önemli rol
oynamıştı. Ünlü arkeolog, buradaki kazılarda çıkan
eserler için bölgede bir müze kurulmasına da öncülük etti.
www.rugbyturkiye.net
42
Kızak dalında bir ilk!
talya'da yapılan paralel dünya kupasında national cup kızak yarışlarında milli sporcu İsa Güzeloğlu Türkiye'ye ilk dünya üçüncülüğünü kazandırdı.
İtalya'nın Seiser Alm bölgesinde yapılan dünya kupası paralel kızak 2. ayak yarışlarında İsa Güze-
İ
loğlu, naturel kayakta bronz madalya kazanarak bir
ilke imza attı. 10 ülkeden toplam 16 sporcunun katıldığı yarışlarda kızakçılar paralel dizayn edilmiş 2
pistte birbirlerine karşı eleme usulü mücadele ettiler.
Finişe geç ulaşanın elendiği yarışlar sonunda
yarı finale 2 Türk sporcu, İsa Güzeloğlu ve Muham-
met Sait Özcan kaldı. Muhammet Sait Özcan yarı finalde İtalyan Stefan Federer'e, İsa Güzeloğlu'da
Florıan Glatzl'a geçilince sporcularımız üçüncülük
yarışında karşı karşıya geldi.
Bronz madalya mücadelesinde Muhammet
Sait Özcan'ı geride bırakan İsa Güzeloğlu, ülkemize
kızak dalında dünya kupası madalyası kazandıran ilk
sporcu olarak kayıtlara geçti.
Diğer milli sporcularımızdan Coskun Ercoşkun ise yarışı 6. sırada tamamladı. Yarışta birinciliği
ise Avusturyalı Florian Glatzl aldı.
www.rugbyturkiye.net
43
Şampiyon dopingli çıktı...
1
7 Kasım'da koşulan 35. Vodafone İstanbul Maratonunu erkeklerde Kenya asıllı Fransız Abraham Kiprotich kazanmıştı. Ancak Kiprotich'e
yapılan doping testinin "A" numunesinin pozitif çıktı-
ğı açıklandı.
Kiprotich bu sonuç üzerine B numunesinin de
teste tabi tutulmasını istedi. Eğer Kiprotich'in B numunesi de pozitif çıkarsa Vodafone İstanbul Marato-
nu şampiyonluğu ve bunun yanı sıra aldığı 50 bin dolarlık para ödülü elinden alınacak.
Şampiyon unvanı ve 50 bin dolarlık para ödülü yarışı 2. sırada bitiren Etiyopyalı Siraj Gena'ya ve-
rilecek.
www.rugbyturkiye.net
44
Atatürk Koşusu'nda zafer Mehmet Çağlayan'ın...
M
ustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin
94. Yıl dönümü nedeniyle düzenlenen Büyük Atatürk Koşusu, bu yıl 78. kez koşuldu.
Koşuyu, erkeklerde Mehmet Çağlayan, kadınlarda
ise Tsenca Ttsehynesh kazandı.
78'incisi düzenlenen Büyük Atatürk Koşusu
Ankara'da koşuldu. 10 bin 800 metrelik koşuya, 496
erkek ve 84 bayan sporcu katıldı.
Erkeklerde biriniciliği 29.10'luk derecesiyle
Mehmet Çağlayan elde etti. Çağlayan'ın ardından
ikinciliği Etiyopyalı Ketoma Amensisa Tadesa üçüncülüğü ise vatandaşı Fetena Alemu Regasa elde etti.
Kadınlarda Azeri Tsenca Tsehynesh'in 33.18
derecesiyle birinci bitirdiği yarışta, Burcu Büyükbezgin 33.31'lik derecesiyle ikinci, Sevilay Eytemiş de
33.44'lük derecesiyle üçüncü sırada yer aldı.
www.rugbyturkiye.net
45
Türkiye'de beden eğitimi değişiyor...
S
porla ilgili eğitim veren bölümler ve yükseköğretim kurumlarından 6 tanesinin fakülteleşmek için Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) yaptığı başvuru kabul edildi.
Hacettepe Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi,
Uşak Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, 19 Mayıs
Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi'nin spor bölümleri, Spor Bilimleri Fakültesi adı altında çalışmalarına
devam edecek.
Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Haydar Demirel, yaptığı açıklamada, spor bölümlerinin fakülte olmasının Türk
sporunun gelişmesine büyük katkı sağlayacağını
söyledi.
Eskiden beri gelen "beden eğitimi" algısının
dünyada çoktan değiştiğini, Türkiye'nin de artık buna ayak uydurması gerektiğini vurgulayan Demirel,
şöyle devam etti:
"Üniversitelerin spor eğitimi veren bölümlerine eskiden beri hep beden eğitimi öğretmeni yetiştiren bölümler olarak bakılır. Almanya'nın Nazi döneminden, İsveç cimnastik geleneğinden gelen bir süreçten bahsediyorum. Beden eğitimi dendiğinde akla okullardaki düzen alıştırmaları, bedenin iyi gelişmesi, disiplin edilmesi gelir. Artık durum değişti. İşin
içine spor bilimleri girdi. Egzersiz fizyolojisinden biyomekaniğe, motor kontrolden egzersiz biyokimyasına kadar birçok alandan faydalanılmaya başlandı.
Antrenman prensipleri değişti. Hücresel mekanizmalar aydınlatılmaya başlandı."
Spor fizyolojisinin insanın uç sınırlarını zorlayan bir disiplin olduğunu anlatan Demirel, "Spor fizyolojisi zamanla, zaten var olan fizyolojinin bile bilmediği şeyleri ortaya çıkarmaya başladı. İnsanın, en
uç noktalarda ne gibi tepkiler verdiğini öğrenmeye
başladık. O kadar çok çalışma, araştırma ve seminer
yapıldı ki o kadar çok dergi çıkarılmaya başlandı ki
bunun artık beden eğitimi kavramına sığması zaten
mümkün değildi. Artık egzersizin vücutta, hücrede,
molekülde yarattığı değişiklikler, uzaya çıkan astronotların kas atrofisinin nasıl önleneceği gibi konular
araştırılıyor, yazılıyor, tartışılıyor" diye konuştu.
Spor bilimleri alanının, gittikçe büyüdüğünü
ve kendi alt alanlarını oluşturmaya başladığını kaydeden Demirel, alanın fizyolojiye, biyomekaniğe
katkıda bulunur hale geldiğini kaydetti.
"Fakülteleşme süreci, spor bilimleri algısının,
olimpiyatlara aday olan, olimpik sporcu yetiştirme
yolunda adımlar atan Türkiye'de de benimsenmeye
başladığı anlamına geliyor" diyen Demirel, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bu gerçekten önemli bir gelişme. Artık daha
özgür bir şekilde kadrolaşma, yapılan yatırımların
artması, lisansüstü programların, araştırmaların,
ekip ve eleman sayısının çoğalması, alana daha ciddi
ve saygın bir gözle bakılması gibi konularda daha etkin olacağız. Türkiye'de artık sadece beden eğitimi
öğretmeni değil, spor adamı, spor bilimcileri yetiştirilecek. Bu da olimpik başarının artmasını sağlayacak."
Demirel, spor bilimleri fakültelerinin bundan
böyle beden eğitimi öğretmeni yetiştirmekle kalmayacağını, konusunda uzman, bilgili, sürekli araştıran, kendini geliştiren, spor adamları ve eğitmenleri
çıkarma yolunda adımlar atacağını kaydetti.
www.rugbyturkiye.net
46
Güreşte DEPREM! 20 sporcuya ceza...
Y
ağlı güreşte 18'i yasaklı madde kullanmaktan,
ikisi ise numune vermekten kaçmak suçundan 20 sporcuya 15'er ay müsabakalardan
men cezası verildiği öğrenildi.
Alınan bilgiye göre, numunelerinde yasaklı
maddeye rastlanan 18 sporcu ile numune vermekten kaçtıkları için Disiplin Kurulu'na sevk edilen iki
sporcuya 2 yıl men cezası verildi. Disiplin Kurulu,
sporcuların cezalarını daha önce bu tür bir olaya karışmadıkları için 15 aya indirdi.
Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya, yaptığı açıklamada, yağlı güreşte doping konusunun uzun zamandır gündemde olduğunu ifade
ederek, "Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın politikası
doğrultusunda ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı
(WADA) kuralları çerçevesinde 'dopinge sıfır tolerans' parolasını uygulamaya devam edeceğiz" dedi.
Ceza alan sporcular
Numune vermekten kaçtıkları için ceza alan
Mustafa Güngör ile Mustafa Ölmez'in yanı sıra yasaklı madde kullandıkları gerekçesiyle ceza alan
sporcuların isimleri şöyle:
Ali Gürbüz, Serhat Gökmen, Ahmet Serbest,
Bekir Seçim, Sermest Bulut, Ali Altun, Murat Aydoğdu, Gökhan Arıcı, Abdullah Kaçmazoğlu, Sinan Kaya,
Cemali Küçükgüçlü, Kazım San, Kürşat Korkmaz,
Mustafa Seçim, Özer Ay, Süleyman Aykırı, Bilal Kıvrak, Hüseyin Sever.
www.rugbyturkiye.net
47
Boks dünyasının acı kaybı...
B
oks maçlarının 15'ten 12 raunda indirilmesinde önemli katkısı olan Dünya Boks Konseyi
Başkanı Jose Sulaiman, 82 yaşında öldü. Yapılan açıklamada, 1975 yılından itibaren konseyde
başkanlık görevini sürdüren Sulaiman'ın geçen yıl
Ekim ayından bu yana tedavi gördüğü ABD'nin Los
Angeles kentindeki UCLA Ronald Reagan Tıp Merkezi'nde hayatını kaybettiği belirtildi.
Profesyonel boks dünyasının önemli kişiliklerinden biri kabul edilen Sulaiman, 38 yıldır sürdürdü-
ğü görevi boyunca, boks maçlarında güvenliğin arttırılması için çalışmıştı.
Gençliğinde boksörlük, hakemlik ve antrenörlük de yapan Sulaiman, 27 Mart 1983'de hafif
sıklette çıktığı şampiyonluk maçının ardından ölen
boksör Duk Koo Kim'in ardından boks karşılaşmalarının 15'ten 12 raunda indirilmesinde yoğun çaba
harcamıştı.
www.rugbyturkiye.net
48
İstanbul Maratonu, "Altın Kategori" nişanesine 3. kez
layık görüldü.
stanbul Maratonu, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından dünyanın en iyi
maratonlarına verilen "Altın Kategori" (Gold Label) nişanesine 3. kez layık görüldü.
İstanbul Spor Etkinlikleri ve İşletmeciliği Ticaret AŞ'den (Spor AŞ) yapılan açıklamada, 2013 yı-
İ
lında düzenlenen 35. İstanbul Maratonu sonrasında
yapılan başvurunun onaylanmasının ardından, 16
Kasım 2014 tarihinde koşulacak olan 36. İstanbul
Maratonu bir kez daha "Altın Kategori"ye adını yazdırmış oldu.
2008-2011 yılları arasında "Gümüş Katego-
ri"de (Silver Label) yer alan İstanbul Maratonu, 33.
maratonda gösterilen başarılı organizasyon sonucunda, 2012 yılı için "Altın Kategori"de koşulmaya
hak kazanmıştı. 2012 yılında, IAAF'ın kategori unvanlarını veren yetkili ismi Sean Wallace-Jones'un
da organizasyonu baştan sona izleyerek değerlen-
dirdiği başarılı organizasyonun ardından IAAF Başvuru Formu doldurularak yapılan resmi başvurunun
onaylanması ile İstanbul Maratonu 2. kez "Altın Kategori"ye kabul edilmişti.
www.rugbyturkiye.net
49
Cem şengezer
POTA
[email protected]
T
Toparlanma, yükseliş döngüsüne götürebilir. Esas olan düşüş ve yükseliş döngülerini nasıl
yönettiğinizdir. Beşiktaş yeniden toparlanmaktadır.
H
er yazıda vurguladığımız temel bakıştır: Takımların döngüleri vardır. Bu döngünün gelişimi farklılık gösteriyor olsa da tahmin edilebilir yapılar içermektedir. Dolayısıyla bu yapının sizi
götürebileceği farklı yollar olacaktır. Burada belirleyici olan yapıyı ne şekilde yönettiğinizle ilgili olarak
aldığınız aksiyonlardır. Farklı ihtimaller, farklı yollara
götürür ve açıktır ki bu yollardan bir ya da bir kaçı
şampiyonluğa götürür. Bazı yollar daha az zahmetle
şampiyonluk yolunu açarken, bazıları fazla zorlamalı
yöntemlerle şampiyonluğu getirir. Diğerleriyse ilk 5
içinde kalmanızı sağlarken, bazıları son sıralara ite-
cek kadar kötü alternatifler içerebilir. Eldeki malzemeyi ne şekilde gördüğünüz sonuç için belirleyici
olacaktır. Bir takımın bağlı olduğu teknik ekip değişince çoğu kez bakış açısı değiştiği için alınan sonuçlar da şaşırtıcı (!) olabilmektedir.
Aynı gerçeğe farklı bakmakla ilgili olarak sa-
yısal örnek verelim: genelde kolaycı yol ekibi yenilemek olmaktadır. Halbuki mevcut malzemeyi farklı
tasarımla ortaya sunmak da mümkündür. Belirleyici
pivot alınması, zayıf şutörün değiştirilmesi gibi çözümler hep mümkündür ancak “fayda/maliyet” ölçüsünde götürdüğü yere bakmak gerekir. Daha iyi
www.rugbyturkiye.net
50
yüzdeyle oynayan oyuncuların sanki aynı koşullarda
oynayacaklarmış gibi (!) transfer edilmesi her zaman çözüm müdür ? Üçlük bulma yüzdesi % 50 olan
oyuncu % 30 olan oyuncudan kağıt üstünde elbette
daha iyi görünür; her iki oyuncu da 10 üçlük atsa biri
15, diğeri 9 sayı bulmuş olacaktır. Bir başka deyişle
1- 5 sayı farkla kaybedilen tüm maçları kazanmanın
sihirli formülü bulunmuş olacaktır. Örnekler çoğaltılabilir: ikilik yüzdesi yüksek, asisti iyi oyuncu vs....
Bu kadar basitse neden teknik ekibe ihtiyaç
olabilir ki? Olanı geliştirmek de çözüm değil midir?
Mesela savunma ribaundunu düzeltebilsek neler
olabilir? Örneğin 5 yerine 10 savunma ribaundu alsak ne olur? Rakip % 50 ile oynuyor farzedelim; bu
durumda 10 sayı daha az atıyor olmayacak mıdır? O
halde geliştirmek öncelikli almamız gereken karar
olmalıdır.
Bu girişten sonra gelişim gösteren takım ör-
neği olarak Beşiktaş basketbol takımından bahsedebiliriz: Avrupa Ligi maçlarına bakarsak, bakışımız
daha çağdaş şekilde gerçekleşir. İlk 4 maçında veya
16 periyodun ortalaması olarak 0.8 sayı fark ile rakiplerini geçmiş görünmektedir. Sonraki 16 periyodda ise rakiplerini ortalama 1.4 sayı farkla geçmiştir.
www.rugbyturkiye.net
51
Düşüş dönemi başladığında ise, 16 periyodluk dönemde negatif averaja da düşmüştür. Bir başka deyişle, rakipler net olarak öne geçecek aksiyonlarda
bulunmuşlardır. O dönem kayıplar yaşayan takım,
sonrasında ise toparlanarak tekrar pozitif avetajı
sağlayabilmiştir.
Yine de bir dalgalanma yaşadığı bu geçmiş
döneminin ileride etkileri olacaktır. Gelişimini tamamlayıp düşüş döneminde olan oyuncuların halen
aynı süreleri almış olması veya gelişiminin başında
olan oyuncuların gereğinden fazla süre almış olmaları, sıkıntılı periyodların ve düşen ortalamaların se-
bebi olarak görülmelidir.
Çarşamba gecesi alınan deplasman, Lietuvos
Rytas galibiyetini de bu şekilde görmek gereklidir.
Aşırı dalgalanma yaşamaya başlayan ve düşüş dönemini bitiren Beşiktaş toparlanmıştır. Bir başka deyişle: geçmişdeki düşük averaj ortalamasını yukarı
çekiyor olacaktır. Elbette, son maçındaki gibi sürpriz
mağlubiyetle biten periyodları olacaktır. Ancak genel içinde giderek ihmal edilebilir önemde kalacaktır.
Toparlanma sürecinin başında bu tür düzeltme hareketleri görülebilmektedir.
www.rugbyturkiye.net
52
ALPER GERDANERİ
KURUMSAL BAKIS
.
[email protected]
B
Bu ay yazımda 2 Şubat 2014 tarihinde yapılacak, tüm Dünya'da ilgi ile izlenen ve Amerika'da
ciddi bir ekonomik etki yaratan 48. Super Bowl karşılaşması ve organizasyonu hakkında bilgi
vereceğim.
NFL’de sona yaklaşırken...
2
013 yılının Ulusal Amerikan Futbolu Ligi (NFL)
şampiyonunu belirleyecek 48. Super Bowl diğer
adı ile Lombardi Kupası, NFL tarihinin 44. Final
maçı olacak. Maç öncesi ve devre arası organizasyonları sebebi ile bütün dünyanın heyecan ile beklediği
Super Bowl organizasyonu Meadowlands Spor Komp-
leksi’nde bulunan MetLife Stadyumu’nda 2 Şubat
2014 tarihinde Amerikan saati ile 18.25 de başlayacak. Maç Türkiye saati ile 3 Şubat 2013 tarihinde
01.25 de başlayacaktır.
Super Bowl Amerika'nın ve hatta tüm Dünya'nın en en çok izleyici tarafından takip edilen ve en ciddi
ekonomik etkileri olan tek maçlık organizasyonudur.
Bu organizasyonun Amerikan ekonomisine etkileri
üzerine hazırlanmış birçok çalışma bulunmaktadır. Bu
organizasyonun ekonomik etkilerinden kısaca bahsetmek gerekirse; 2013 yılında New Orleans'da yapılan
47. Super Bowl organizasyonu sebebi ile Amerika'da
bir günde 1,23 milyar tavuk kanadı, 4 milyon pizza ve
50 milyon kasa bira tüketilmiştir. CBS kanalı, NFL yayın
hakları için 2013 yılında 622 milyon USD ödeme yapmış ve yalnız Super Bowl reklam gelirlerinden 263 milyon USD gelir elde etmiştir. 2012 yılında 30 saniyelik
reklam ücreti 3,5 milyon USD iken, 2013 yılında rek-
www.rugbyturkiye.net
53
lam gelirleri 300 bin USD artarak, 30 saniye reklamın
ücreti 3,8 milyon USD ulaşmıştır. Organizasyonun yapıldığı New Orleans şehrine 47. Super Bowl organizasyonun sağladığı ekonomik faydanın 450 milyon USD
olduğu ve bölgeye Super Bowl sebebi ile yapılan yatırımın 1,2 milyar USD olduğu hesaplanmıştır.
Super Bowl ekonomisinin detayları için 08.02.2013 tarihli NFLTR yazıma bakabilirsiniz:
http://www.nfltr.com/tr/index.php?option=
com_content&view=article&id=2047:superbowl-xlvii-super-bowlunqekonomisiq&catid=45:nfl&Itemid=143
Bu yıl oynanacak 48. Super Bowl 38 yıl sonra
soğuk hava koşullarında ve üstü açık oynanacak ilk
maç olacaktır. Bu maçın organizasyonu için New York
ve New Jersey şehirleri ortak çalışacaklardır.
Bu hafta Türk medyasından -20 derece soğukta oynanan Amerikan Futbolu maçının haber olduğu-
nu düşünürsek, çok zor hava şartlarında oynanacağını
tahmin ettiğim 48. Super Bowl karşılaşması hak ettiği
spor haberlerine giremese de, en azından gene magazin haberi olarak değer kazanma ihtimali bulunmaktadır.
2014 yılından yapılacak 48. Super Bowl organi-
www.rugbyturkiye.net
54
zasyonunun yayın hakları FOX kanalı tarafından satın
alınmış ve 30 saniyelik reklam alanı 4 milyon USD fiyat
ile 2013 Mayıs ayından beri satılmaktadır. Organizasyon kapsamında devre arasında Bruno Mars sahne
alacaktır.
Bu kadar büyük bir organizasyonda karşılaşmak tahmin edeceğiniz gibi kolay olmamaktadır. Amerikan Futbolundan AFC ve NFC olarak ikiye ayrılan ligler kendi gruplarından ve diğer konferansın her ligin-
den bir takımla maç yaptıktan sonra gruplarında 1.
olan takımlar ve en iyi 2. ler Play-off oynama şansı yakalamaktadırlar. NFL'de uygulanan lig sistemi çok karışık olduğundan detaylara inmeyeceğim ama kısaca
bilgi vermek gerekir ise; mevcut bulunan 32 takım
kendi gruplarından bulunan takımlar çift devre usulü
sürekli ve geriye kalan tüm takımlar ile 4 yılda bir karşılaşmaktadırlar.
5 Ocak 2014 itibari AFC den 4 takım ve NFC den
4 takım olmak üzere 8 takım 48. Super Bowl organizasyonunda karşılaşmak üzere yarışmaktadırlar. AFC
Şampiyonu ve NFC Şampiyonu Super Bowl karşılaşmasından karşı karşıya geleceklerdir. Bugün itibari ile
şampiyonluk için karşılaşan AFC takımları Denver
Broncos, New England Patriots, Indianapolis Colts
San Diego Chargers takımlarıdır. NFC Şampiyonluğu
için karşılaşan NFC takımları Seattle Seahawks, Carolina Panthers, San Francisco 49ers, New Orleans Saints
takımlarıdır.
Bütün dünyadan milyonlarca seyirciyi ekran
başına çeken ve müthiş bir görsel show sunan Super
Bowl organizasyonuna 25 gün kaldı. Bu ay yazımda
organizasyon hakkında kısa bilgiler vermeye çalıştım.
3 Şubat gece yarısı 01.25 de başlayacak ve FOX
Sports kanalından yayınlanacak bu güzel organizasyonu kaçırmamanızı dilerim.
www.rugbyturkiye.net
55
BRİÇ
www.rugbyturkiye.net
56
HANDE ÇOBANOĞLU
N
Normalde bir kart oyunu olarak gözükür briç ve aslında hepimiz de öyle biliriz. Ama kartların sembolik
olarak kullanıldığı bir akıl oyunudur briç. Ciddi bir spor olarak kabul edilir ve kendine ait resmi
federasyonları vardır. İletişimi geliştiren, hayata bakış açısını farklılaştıran ciddi bir oyundur aslında…
Oynamasını bilen için ise çok eğlenceli olduğu kesindir. İsterseniz bu sayıda briç sporunu tanıyalım. Daha
sonra ise briçi, olimpiyat ve milli briç sporcusu olan ve Galatasaray'da oynayan Mine Babaç'dan tanıyalım…
B
azı çevrelerde "briç" yerine "hidiv" denmesinden yola çıkarak Türk kökenli bir oyun olduğu iddia edilse de aslında İngilizlerin
“Whist” isimli oyunundan evrimleşerek bugünkü
haline gelmiştir. Oyunun Türk kökenli olmasına dair
bir başka iddia da "briç" kelimesinin Türkçe "bir-üç"
ifadesinden bozulma olduğu varsayımına dayanır.
"Bir-üç" ifadesinin kökeni olarak ise oyun sırasında
üç elin kapalı bir elin açık olması şeklinde bir yorum
getirilmektedir. Ancak önceki iddia gibi bu iddia da
asılsızdır. Bir başka iddia ise, 1910'lu yıllarda İngiliz
subayların, bugünkü Galata Köprüsü altındaki kahvehanelerde oynadıkları bu oyuna "Bridge" adını
koymalarıdır. Bu iddianın da yersiz olma ihtimali büyüktür. Bugün en yaygın oynanan biçimi olan
"Kontrat Briç" versiyonunun kuralları 1920'lerde
Amerikalı işadamı Harold Vanderbilt tarafından
oluşturulmuştur. 1920 ve 1930'lu yıllarda Ely
Culbertson ve 1940 ve 1950'li yıllarda da Charles
Goren yazdıkları kitaplar ve katıldıkları radyo ve televizyon programları aracılığıyla bu oyunu popülerleştirmişlerdir. Türkiye'ye Fransa yoluyla girmiştir.
Bu nedenle Türkiye'de briçle ilgili deyimlerin Fransızca'sının kullanılması gelenektir.
Briç iki türe ayrılabilir. Rober Briç ve Takım
Maçı… “Rober Briç” 4 kişiyle oynanır ve oyun roberlere bölünmüştür. Bir kez manş yapan taraf zona gi-
rer ve iki kez manş yapan taraf roberi kazanır, puan
farkı hesaplandıktan sonra yeni bir robere başlanır.
Rober briçte manş yapmak için aşağıdaki puanların
100’e ulaşması gereklidir. Taraflardan biri manş
yaptığında alttaki puanların hepsi yukarı aktarılır ve
taraflar altta sıfır puanla devam ederler. Takım Maçlarından farkı, manşı birkaç elde yapmak mümkündür. Yani bir elde iki trefl (alta kırk puan yazdırır)
sonraki elde de iki kör (alta altmış puan yazdırır).
www.rugbyturkiye.net
57
deklare edip manş kazanılır. Oyunlar, önceden anlaşılan sayıda rober oynandığında biter. Şans önemli
bir faktördür ve briçin kumar olarak oynandığı durumlarda tercih edilen versiyonudur. Ayrıca fazla
konvansiyon kullanılmasına izin vermez
Takım Maçları ise genelde 4 kişilik takımlar
arasında veya 6 veya daha fazla sayıda ikililer arasında turnuva şeklinde oynanır. Her (ikili veya dörtlü) takım değişik rakiplere karşı daha önceden be-
lirlenmiş sayıda el oynar ve aynı eller başka takımlar arasında da oynanır. Alta ve üste yazılan puanlar
toplanarak tek bir haneye yazılır. Daha sonra her takımın puanı aynı elleri oynayan diğer takımların puanlarıyla karşılaştırılır ve her el için takımlara, turnuvanın çeşidine göre belirlenmiş, "maç puanı",
"uluslararası maç puanı" veya "galibiyet puanı" verilir. Maçı veya turnuvayı en çok puanı kazanan takım alır. Zon durumu her el için önceden belirlen-
miştir ve o ana kadar oynanmış ellerde alınan puanlardan bağımsızdır.
Takım maçlarına İkili Turnuva ve Dörtlü takım maçları örnek gösterilebilir. İkili Turnuva'da İkililer arasında bir müsabaka şeklinde oynanır, turlara
bölünmüştür. Genelde her turda ikililer turnuvadaki
bir başka ikiliye karşı iki veya üç el oynar. Turnuva
sonunda her elde en iyi skoru alan "kuzey - güney"ler ve "doğu - batı"lar kendi aralarında sırala-
nırlar ve her ikiliye geçtikleri ikili sayısı artı berabere
kaldıkları ikili sayısının yarısı kadar maç puanı verilir.
Turnuva sonunda en yüksek maç puanını toplayan
ikili kazanır. Turnuva sonunda bir ikilinin başarısını
aldıkları maç puanının, mümkün olan en fazla maç
puanının yüzdesi olarak ifade etmek gelenektir. Bir
seans genelde 20 ila 27 el arasında oynanır, bazı
turnuvalar birden çok seanslıdır, bu tür turnuvalarda ancak belirli bir başarı oranını yakalayan
www.rugbyturkiye.net
58
çiftler sonraki seanslara katılma hakkı elde ederler.
Dörtlü Takım Maçları ise dört, beş veya altı
kişilik takımlar arasında oynanır ancak herhangi aynı anda her takımdan dörder kişi oyuna katılır. Bir
takım bir masada kuzey - güney yönünde otururken diğer tarafta doğu - batı yönünde oturur. Her
seansın sonunda iki masada kazanılan skorlar karşılaştırılır ve eğer skorlar arasında eşitsizlik varsa
daha çok skor kazanan tarafa, skor farkına karşılık
gelen bir uluslararası maç puanı (IMP denir) verilir.
Taraflar alabilecekleri el sayısından fazlasını
deklare ettikleri takdirde rakibe yüklüce bir puan
kazandırma durumundadırlar, özellikle de rakip
kontratı konturlarsa. O yüzden belirli bir löve kazanma potansiyeline sahip olmayan ellerle deklare
vermek çok risklidir. Öte yandan gene puanlama
tablosu incelenirse görülecektir ki, yeteri kadar
kuvvetli ellerle biraz riski göze alıp yüksek seviyeli
bir kontrat almak kazançlıdır, özellikle de manş ve
şlem seviyesindeki elleri. Bu nedenle açık arttırma
sırasında ortakların birbirlerine ellerinin gücü ve ellerindeki suitlerin dağılımı konusunda mümkün
olan en fazla bilgiyi vermesini sağlayacak konuşma
sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemler briçin oyuncularının dili olarak düşünülebilir.
Konvansiyonlar ise özel bir durumda özel bir
konuşmaya belirli bir anlam yükleme prensibidirler.
Yani konuşma sistemlerinden daha dar durumlar
içindirler ve de bir veya birden fazla sistem içerisinde kullanılıyor olabilirler. Bu açıdan konvansiyonlar
bir dilde kullanılan kelimelere benzetilebilirler, bazı
kelimeler birden çok dilde kullanılıyor olabilir.
Her sistem çeşitli durumlarda yapılan çeşitli
konuşmalara özel anlamlar yükleme prensiplerinden oluşur. Doğal ve doğal olmayan olarak sınıflandırılan çok çeşitli sistemler mevcuttur. Aralarındaki
www.rugbyturkiye.net
59
Pek çok farka rağmen hemen hepsi Milton-Work
puanlamasına dayanır. Bu puanlamada her oyuncu
elinin kuvvetini ölçmek için elindeki her as için 4,
rua için 3, dam için 2, vale için bir puan ekler ve
onör puanı denen puanını hesaplar. Ayrıca bu puan
üzerinde eldeki uzun ve kısa suitler ve bu suitlerdeki onör miktarı da göz önüne alınarak bir ayarlama
yapılır. Daha sonra oyuncular ellerindeki suitlerin
dağılımı, ellerinin gücü, ve o ana kadarki konuşmalara bakarak, sistem içerisinde ellerini en iyi anlatacak konuşmayı yapmaya çalışırlar. Konuşmaların
anlamlarının rakiplere açık olması esastır. Yani bir
oyuncu kurallara uygun bir şekilde sorulduğunda
sistemlerindeki konuşmaların anlamlarını açıkla-
mak ve ayrıca da eğer bir konuşmanın anlamı geleneksel anlamından farklıysa rakipleri bu konuda
uyarmak durumundadır. Bu uyarıya "alört" denir.
Briçe olasılıklar üzerinden bakıldığında da ilginç rakamlar ortaya çıkmaktadır. Sonuçların büyüklüğü briçin gerçekten çok ciddi ve zor bir spor
olduğunu göstermektedir. Hızlı düşünüp, hızlı kara
vermek için gerekli beyin kapasitesinin sınırlarını
zorlamak briçi ekstrem bir spor haline de getirmektedir.
Bir oyuncuya gelebilecek ellerin sayısı:
635.013.559.600
Bir sonraki oyuncuya gelebilecek ellerin
sayısı: 8.122.425.444
Üçüncü ve dördüncü oyuncuya kalan ellerin
sayısı: 10.400.600
Mümkün olan ellerin sayısı: 52!/(13!)4 =
53.644.737.765.488.792.839.237.440.000
Kuzey dağıtanken yapılabilecek artırımların
sayısı: (Doğu-batı hep pas geçerse 2^36 - 1)
68.719.476.735
Kuzey dağıtanken yapılabilecek artırımların
sayısı: (Doğu-batı hiç pas geçmezlerse)
128.745.650.347.030.683.120.231.926.111.609.3
71.363.122.697.557
Her bir oyuncuya tam bir renk gelme
ihtimali:
2.235.197.406.895.366.368.301.559.999'a 1
Bir oyuncuya 37 onör puanı gelmesi
ihtimali: (4 As, 4 papaz, 4 kız ve 1 vale) =
158.753.389.899'a 1
Türkiye'de briç çok gelişmiş durumdadır. Bir
hassa kadın takımlarının dünyada dikkat çekici başarıları ve üstünlükleri vardır. Türkiye Briç Federasyonu Başkanı Opr. Dr. Nevzat Erdoğdu'dan aldığımız bilgiye göre federasyona kayıtlı 11.500'ün üzerinde lisanslı briç oyuncusu var. Avrupa'da sporcu
sayısı bakımından ilk 10 ülkenin içerisindeyiz. Federe kulüp olup, federasyonda kayıtlı 300 civarında
briç kulübü mevcut. Ayrıca Türkiye'de 60 ilde briç
faaliyetleri yapılmakta.
www.rugbyturkiye.net
60
Mine Babac Türkiye'nin yetiştirdiği en başarılı briç
oyuncularından biri. Defalarca milli olmuş, olimpiyatlara
katılmış bir sporcu. Aldığı kupa ve madalyaların sayısını
bilmiyor. En mutlu olduğu zamanı Avrupa Şampiyonu
olduğu zaman olarak tanımlıyor. Ayrıca Galatasaray
Kulübü'nde briç oynamakta... Gelin briçi bir de bu
şampiyon sporcunun ağzından tanıyalım…
RT: Mine Babaç kimdir?
MB: Mine Babaç 1960 yılında Ankara'da doğmuştur. Kadıköy Kız Lisesi'nden mezun olmuştur. Sonra
Almanya'da Tekstil Mühendisliği okumuş; evlenmiş
ve bir çocuğu olmuştur. Hemen arkasından 1986'da
briçe merak sarmıştır. İlk önce amatör olmuştur,
sonra 1998'de milli takımlarda oynamaya başlamış,
başarıları milli takım ve kişisel takım şampiyonlukları, İstanbul Şampiyonlukları, Türkiye şampiyonlukları şeklinde devam etmiştir. En son olimpiyatlardaki Dünya 4’üncülüğü ve Avrupa Şampiyonluğu en
büyük başarılardır. Son 3 senedir de Galatasaray takımında oynamaktadır.
RT: Büyük spor kulüplerinden bir tek Galata-
saray'ın var galiba Briç branşı…
MB: Evet, bir tek Galatasaray'da var. Türkiye'de
birçok briç kulübü vardır. Fakat spor kulübü olarak
briç branşı bir tek Galatasaray'da var.
RT: Briç, spor olarak geçiyor değil mi?
MB: Evet, Spor Bakanlığı'na bağlı Türkiye Briç Federasyonu var ve spor olarak kabul ediliyor.
RT: Peki, bildiğimiz kadarıyla briçten başka
sporlarla da meşgul oldunuz hayatınız boyunca.
MB: Evet, eskiden Galatasaray'da yüzücüydüm.
RT: Yüzmede de başarılarınız var mı?
MB: Orada ki başarıları anlatmak çok komik olabilir.
Bir kere Türkiye 2’ncisi olmuştum ama yarışta 2 kişi
www.rugbyturkiye.net
61
vardı sadece. Şimdiki gibi değildi yüzme sporu. Benim yüzdüğüm yıllar 70'li yıllar oluyor. Yüzme sporunun ülkemizde daha çok yeni geliştiği yıllar… Bir
tek Balıkesir'de olimpik havuz vardı. Onun da hijyenini klorlamayla değil, göz taşıyla yaparlardı. Suyun
reni bildiğiniz siyah olurdu. İstanbul'da ise tuzlu su
havuzları vardı. Ben o zaman başarılı sayılan bir yüzücüydüm.
RT: Peki, Türkiye'de yüzme sporunun durumu belli. Briç ne durumda günümüzde?
MB: Türkiye briç çok iyi durumda… Çünkü bu ve
bundan önceki federasyonumuz zamanında milli
takımlar Dünyanın en iyi hocaları tarafından çalıştırıldı. Milli takımlarda altı oyucu yer alır. Bu oyunculara ciddi bir şekilde antrenman yaptırılır. Mesela
gelen hocalardan ilki Kate McCallum oldu. Sonra
Fransa Briç Akademisi başında bulunan Allain Levy
geldi. Tam üç kere… Ardından Christop Martens ve
sonra da Eric Koksish geldi milli takımları çalıştırmaya. Böylece dünyanın en iyi hocalarıyla çalışan takımlar illaki iyi olur. Olay bütün spor dallarında olduğu gibi antrenöre bakıyor. Biz iyi eğitildik ve bunu
etrafa yansıttık. Bunu böyle, şunu şöyle oynamak
gerekir derken, Türkiye'de briç son 15 yılda çok gelişti. Kadınlar hakkında konuşmam gerekirse, Türkiye Kadın Milli Briç takımı çok başarılı. Avrupa'da bizi
gördüklerinde tir tir titriyorlar.
RT: Peki, şimdi insanlar “spor” deyince, hareket edip, ter döküp yapılan bir atraksiyon
olarak algılıyor. Neden briç spor olarak kabul
ediliyor.
MB: Çünkü beynin çalışması da bir aktivite esasında... Sadece kasların çalışması esnasında değil, beyin çalışırken de vücut ciddi bir efor sarfediyor. Ayrıca briç oynamadan önce spor da yapmak gerekiyor.
Çünkü beyin yoğun bir tempo ile çalışmadan önce
spor çok faydalı oluyor. Mesela iyi bir yürüyüş yapıp,
biraz spor yaptıktan sonra masaya oturuğun zaman
çok daha fazla çalışıyor beynin. Daha da önemlisi
beyni konsantrasyonu kaybetmeyecek şekilde çalışmasını sağlamak gerekiyor. İyi briç oyuncularının
hızlı düşünme gibi bir yetileri vardır. Hızlı düşünüp,
çabuk karar verip, stabil kalmak önemlidir. Çok sevinirsen de, çok üzülürsen de briç de kaybedersin.
www.rugbyturkiye.net
62
Avrupa Şampiyonu madalyaları ile Mine Babaç ve partneri Lale Gümrükçüoğlu
Galatasaray Kadın Briç Takımı
stabil ve konsantre olmuş bir beyin gerekir briç
oyununda. Bu hayatta da çok önemli birşey. Bir olaya stabil bakmak, yani olaylardan fazla etkilenmemek; hızlı ve stratejik düşünmek lazım. Dış etkenlere karşı stabil olduğumuz zaman başarılı oluyoruz.
Mesela Hollanda'da ilkokulda briç eğitimi veriliyor
çocuklara, hayata farklı yönlerden bakabilsinler diye. Bakabilsinler ki doğru düşünebilsinler. Bir de iletişimi geliştirir briç. Partnerinle iyi iletişim kurmayı
bil ki, iyi bir partner ol, sonra iyi bir takım ve sonrasında da başarı gelsin. Briç hayata, insana bakış
açını değiştiriyor.
RT: Briç için yaş önemli mi?
MB: Benim zamanında yüzmede 17-18 oldun mu;
“Haydi, bu spor bitti” derlerdi. Şimdi master kategorileri oluştu. Ama briçde şu anda 1956 doğumlu
olanlar senyör kategorisinde oynuyorlar ve senyör
olarak milli takımda olma şansları var. Daha yaşlıların bile bir ülkeyi uluslararası arenada temsil edebilme hakları saklı. Briç ömür boyu yapabileceğin bir
spor… Öyle özel bir lisan öğreniyorsun ki briç sayesinde, dünyadaki milyonlarca briç oyuncusu ile çok
rahat anlaşabiliyorsun. Briçin tek dezavantajı ise
seyircisi olmaması…
RT: Türkiye'de briç çok basite indirgeniyor
bir kağıt oyunu diye…
MB: Evet, kağıtlarla oynanıyor ama kağıt bir sembol briç için. Kağıt oyunuyla hiç bir alakası yok aslında. Kağıt oyununda şans çok önemli fakat bir turnuvada masadaki dört oyuncu da aynı eli oynuyor.
Böylece şans faktörü ortadan kalkıyor. İyi deklarasyon yani elini partnerine iyi anlatabilmek çok önemli. Şans olabilecek tek şey rakiplerinin zayıf ya da
güçlü olması… Fakat turnuvadaki herkes birbiriyle
de oynayacağı için burada da şans ortadan kalkıyor.
RT: Peki, kısaca briç nasıl bir oyun?
MB: Hızlı düşünüp, hızlı karar verdiğin; sürekli strateji kurduğun ve doğruyu bulmaya çalıştığın, kartlarla sembolize edilen bir oyun. Bir hikaye kuruyorsun ve bu hikayeyi çok iyi yönetmen lazım. Bir anlık
dalgınlığında rakibin seni affetmiyor ve çok az puan
almana sebebiyet veriyor. Böylesine bir dalgınlık
oyunu kaybetmene sebep oluyor.
RT: Peki, gelelim Galatasaray'a… Nasıl ortawww.rugbyturkiye.net
63
Beijing Olimpiyatları Türk Milli Takımı
ya çıktı Galatasaray'daki briç maceran?
MB: Bundan üç sene evvel, şube başkanı Serdar
Erdem oldu. Kendisine biz teklif götürdük, bir kadın
takımı kurulması için. Kabul etti ve kadın takımının
bu kadar başarılı olmasından sonra ağırlığı kadın takımına verdi. Takımımız kurulduğundan beri her sene İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olduk. Hatta 2
tane Türkiye Şampiyonası var, biri açık, diğeri ligler
üzerinden giden… İkisinde de sürekli şampiyon oluyoruz. Hatta geçenlerde Galatasaray Kulübü bize
2013 yılında iki defa şampiyon olduğumuz için bir
teşekkür beratı verdi. Ben beratımı Galatasaray Divan Kurulu Başkanı İrfan Akdağ'dan aldım. Takımda 6 kişiyiz. Briç takımları 6 kişiden oluşur. Sebebi
ise bir çifti turnuvalar esnasında sıra ile dinlendirmek için. Çünkü turnuvalar sabahtan akşama kadar
yaklaşık 12 saat kadar sürdüğü için, bir çift sıra ile
bir maç esnasında ki bu da yaklaşık 1.5 saat ediyor,
mutlaka dinleniyor.
RT: Milli sporcu olmak nasıl bir duygu?
MB: İnanılmaz güzel bir duygudur. 3 kere olimpiyatlara gittim. Avrupa şampiyonu olduk. Biz takım
olarak turnuvaya giderken şampiyon olacağımıza
inanıyorduk ve olduk. İnanç çok önemli… Üst sıralarda yarışmaya başladın mı herkes neredeyse birbirine denktir ama en çok inanan kazanır…
RT: Bu seneki hedefleriniz nedir?
MB: Bu sene yine Galatasaray'da şampiyonluğu
hedefliyoruz. Milli takıma ise bu sene yeni kurduğum işim dolayısıyla ara vermeyi düşünüyorum.
RT: Çok teşekkür ederiz ve başarılarınızın
devamını dileriz.
www.rugbyturkiye.net
64
RÖPORTAJ
ALİ GÜLTİKEN
www.rugbyturkiye.net
65
Henüz röportaja başlamadık bile... Ulus Cafe'nin eşsiz
manzarası karşısında kahvelerimizi yudumluyoruz. Ne var
ki masadaki herkes sporla yakinen ilgili olunca sohbetin
konusu Türkiye'de spora, oradan da futbola geliyor.
Bu ayki konuğumuz Beşiktaş'taki başarıları kadar,
karakteri ve çizgisiyle de hafızalara adı kazınmış olan
unutulmaz forvet Ali Gültiken...
Futbolun popülaritesine yönelik sorumuzu gülen yüzü ve
samimiyetiyle yanıtlıyor:
Ali Gültiken: Futbolun katarı olmuş belli ülkeler var:
Güney Amerika ve bazı Avrupa ülkeleri… Biz ülke olarak futbolu çok sevmişiz. Ülkesine futbol giren en eski
ülkelerdeniz. Profesyonel futbolun bu kadar gelişmesinde iletişimin, internet ve televizyonların geldiği
noktanın, kısacası teknoloji devriminin büyük rolü
var. Ticari anlamda, en fazla yayın geliri elde eden ülkeler arasında 6. ülke haline geldik. Öte yandan, yetişmiş insan gücümüze ve maddi imkanlarımıza rağmen, bunları sportif başarıya dönüştüremeyip, en
çok para harcayarak sıfır başarı oluşturan, bana göre
dünyanın en başarısız ülkesiyiz de... Dünya şampiyonluğunda, Avrupa Kupalarında ve Şampiyonlar Ligi'nde yokuz. Bu durum futbolun gerçek anlamda
futbol mecrasına dönüşememesinden kaynaklanıyor.
Çünkü futbolun popülizm tarafıyla ilgilenirken, kendi
dinamiklerinde doğru halde sahada oynanır hale getiremedik.
Rugby Türkiye olarak futbol camiasından
isimlerle röportaj yaparken gayri ihtiyari
söylediğimiz bir şey var: “Ooo Türkiye'de
futbol bu kadar önemliyken, futbolda bu
problemler yaşanıyorsa, biz ragbi
konusunda yaşanılan sorunlara hiç
üzülmeyelim!” Bu konu üzerine
düşünürken Ulus Cafe'nin iç mekanına
girip, arka bölümde yer alan rahat
koltuklara kuruluveriyoruz.
www.rugbyturkiye.net
66
Rugby Türkiye: Ali Bey size çok orijinal bir soru soracağız: Futbol nedir?
Ali Gültiken: Oyun olarak başlamıştır. İçinde rekabeti barındırır. Bu rekabet, aidiyet duygusunu geliştirmiş ve bu güzel oyun milyonlarca kişiyi peşine takmıştır. Bilinmezlikleri çok olan, önceden kestirilemeyen bir spor dalıdır. Hepimizin nasıl bir günü diğer
gününe uymazsa, farklıysa ve bilinmiyorsa, futbolun
içinde olanların bile bu bilinmezliğin büyüsü içinde
oldukları çok cazip bir spordur. Oyun sırasındaki yaratıcılık ve zekayla; işin içindekilerin anlık karar, inisiyatif ve yetenekleriyle yönlendirilen bir oyun olduğundan, bilinmezlikleri ve sürpriz gelişmeleriyle birlikte kitleleri arkasından sürükleyen bir spordur.
Futbol, insanı var eden tüm duyguları çok yoğun ve sürekli olarak içinde içinde barındırır. İnsanı
motive eder. 90 dakika içinde tüm duyguları (ağlama, gülme, gol atınca sevinme, coşku, kızma, top
kaçınca hayal kırıklığına uğrama vb.) normal hayatta
olduğundan daha seri ve yoğun yaşarsınız. İnsanın
karakteri ve iç yapısıyla örtüşen bir oyundur futbol.
RT: İnsan bu duyguların bağımlısı olur mu?
AG: Bence olur! Şöyle bir özelliği de var futbolun:
İnsanlar sosyal gruplar oluşturur ve aidiyet duyguları gelişmeye başlar. İçinde sosyo-kültürel yapıları da
bulundurur. İspanya'da Real-Madrid Kral taraftarlarının takımıyken, Bilboa'da Bask Bölgesi takımları
bulunur, Katalonya'da ise Barselona bir etnik kimlik
oluşturur. Bizim takımlara da baktığınızda hep sosyal bir kimliğin olduğunu görürsünüz. Ben taraftar
yapılarını dünyanın en etkili örgütleri olarak görüyorum. Çünkü futbol taraftarları dini, dili, kimliği ne
olursa olsun ortak forma altında birleşebiliyor. Futbolun bu olumlu yönünü yadsımamak lazım.
RT: Futbol kitleleri yönlendirir diyebilir miyiz?
AG: Diyebiliriz, bunun tersini de diyebiliriz. Çünkü
kitlelerin hareketi de özellikle sosyal medyanın son
yıllarda yayılmasıyla futbol kulüplerini, futbolcuları
ve yöneticileri etkiliyor. Futbol mecrası toplumlar
üzerinde çok etkilidir.
RT: Futbol politikadan etkilenir mi?
AG: Futbol politikadan etkilenmez! Sosyo-politik
anlamda aynı ortamda bir arada olamayan sağcı,
solcu, siyah, beyaz, Kürt, Alevi, Sünni, Çerkez hepsi
aynı takım ve forma altında birleşip, aynı coşkuyu
yaşayabilirler. Politika futbol içinde çok yaşayamaz.
Taraftarlar kulüp sevgilerini politikanın ötesinde yaşarlar.
RT: Siz futbola nasıl başladınız?
AG: Zeytinburnu'nda oturuyordum. 3-5 yaşlarından
beri hep ayağımda top vardı. Bahçede, toprak sahada hep oynardım. Dayım ve babam futbolu çok severlerdi ve beni desteklerdi. Eskiden her mahallenin
bir kahvesi ve her mahallenin de bir flamasıyla takımı olurdu ve hafta sonları bu takımlar birbirleriyle
sabahtan akşama kadar maç yaparlardı. Bu maçlar
evimizin yakınındaki sahada olduğundan, laboratuar gibi bir ortamın içinde, 1970 yılına kadar çocukluğum geçti. 11 yaşındaydım, Avcılar'a geldik ve Feyyaz ile de orada arkadaş olduk. Bakırköy'de ortaokuldayken arkadaşlar kendi aralarında Yücespor
Kulübü'nde seçmelerin olduğunu konuşuyorlardı.
Babam destekledi, “sen de katılsana” dedi. Seçmeleri kazanınca Yücespor Klübü'nde resmi olarak spor
hayatım başlamış oldu. Orada beş yıl boyunca oynadım. Yücespor Türkiye'nin en önemli amatör kulüplerinden birisiydi. Sonra Fenerbahçe, Galatasaray ve
Beşiktaş takımlarından talep gelmeye başladı. Genç
Milli Takım'da oynamaya başladım, gol krallığım oldu. 1983'te Beşiktaş Genç Takımı'na geldim. Bir sene orda oynadım. 1984 yılında profesyonel oldum.
1995'e kadar on bir sene Beşiktaş formasını profesyonel olarak giydim.
RT: Hep Beşiktaşlı mıydınız?
AG: Evet. Çocukken bazı etkilenmeler her çocukta
olur, ama ben hep Beşiktaşlıydım.
RT: Kaynaklar sizin ilk yıllarda defansta oynadığınızı daha sonra Gordon Milne döneminde forvete alındığınızı yazıyor.
AG: Hayır, öyle değil. Profesyonel olduğum dönemde Beşiktaş’da 2 sene forvet oynadım. İngiltere Milli
maçında sağ kanatta oynayan Hüsamettin ağabeyimiz sakatlanınca onun yerine oynayıp oynamayacağımı sordular. Ben de kabul edince ilk yıllarımda defansta oynamışım gibi bir kanı oluştu. Sonra ihale
üstümüze kaldı. 85-86 sezonu şampiyon olduk, bu
benim Beşiktaş'taki ilk şampiyonluğumdu. Gordon
Milne gelince tekrar eski mevkimize geçtik.
www.rugbyturkiye.net
67
RT: Başarı grafiğiniz epeyce yüksek. Beşiktaş'da 262 lig maçında 91 gol atmışsınız. 8788 döneminde 38 maçta 31 golle en yüksek
performansı sağlamışsınız. Tanju Çolak'ın ardından gol krallığında ikinci olmuşsunuz. Avrupa Gol Krallığında da altıncı sırada yer almışsınız. Beşiktaş'ta 5 Türkiye Lig Şampiyonluğu elde etmişsiniz; 3 Türkiye Kupası, 4
Cumhurbaşkanlığı Kupası, 1 Başbakanlık Kupası, 5 Spor Yazarları Kupası var. 38 kez Milli
Forma giymişsiniz ve daha nicesi... Nasıl bu
kadar başarılı oldunuz?
AG: Takdir-i İlahi diyelim. Çok yetenekli ve başarılı
bir oyuncu olabilirsiniz. Ama doğru zamanda doğru
yerde olmak diye bir şey var. Bu benimle aynı kadroda olan arkadaşlarım için de geçerli. Uzun zamandır
şampiyonluk yüzü göremeyen arkadaşlarım da var.
Eğitimli, karakterli ve lider özellik taşıyan futbolcuların olması Beşiktaş Takımına çok şey kazandırdı. Bu
takımın mensubu olmak da bizlere çok farklı kimlikler kazandırdı. O dönemin içinde orada olabilmek bir
şanstı.
RT: O dönemde Beşiktaş bünyesinde sizinle
beraber 5 tane üniversite öğrencisi futbolcu
varmış. Hem futbol hayatını hem de eğitim
hayatını nasıl birlikte götürebildiniz?
AG: Biraz tercihlerle alakalı. Beşiktaş Genç Takımı'nda oynarken profesyonelliğe doğru geçeceğimi hissediyordum. O döneme üniversiteye giriş sınavları
da denk geldi. 24 tercih hakkım varken, ben devam
mecburiyeti olmayan iki bölüm tercih ettim: Marmara İşletme ve Marmara İktisat. İlk tercihimi kazandım. Sınav dönemlerinde hocalarımızın, kulüp yöneticilerimizin çok müsamahası olmuştur. Bir hafta
antrenmanlara gitmeyerek ders çalıştığım oldu ki
profesyonel hayatın içinde büyük olaydır. Gerek onların desteği, gerekse kendi özverimle bu iki işin altından kalkabildim. Geriye dönüp baktığımda futbolun bu kadar zor olduğu bir dönemde bunu yapabilmenin zorluğunu görüyorum. Bu dönemde esas sıkıntıyı liseye giden futbolcular yaşıyor. Çünkü liseler
tam gün, saat 16:00'ya kadar, dolayısıyla zaman kalmıyor antrenmanlara. Bunu başarabilen pek olmuyor.
RT: Elit sporcu kavramı var; çocukları alıyorlar ortaokul veya liseden itibaren çok güçlü
futbol eğitimi veriyorlar. Başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor, futbola yoğunlaşıyor. Çok iyi bir
futbolcu olduktan sonra 30 - 35 yaşında jübilesi yapılıyor; futbol hayatı bitiyor. Lise mezunu bile değil, eğitimci olmak istiyor, ama
antrenör alabilmek için de lise mezunu olma-
sı gerekiyor. Ortaya büyük bir çelişki çıkıyor.
Bu konudaki düşüncenizi öğrenebilir miyiz?
AG: Eğitime devam edilmesi için kulüplerin sistemleri var. Oyuncuları aynı okulda bir araya getirip, oradan mezun ettirmek gibi bir yapı bu. Benim bahsettiğim ise yetenekli olduğu halde federe bir kulüpte
sporcu olmadığı için bu sisteme giremeyen çocuklar.
Bu çocuklar okulu tercih ettiği için futbolu tercih
edemiyorlar. Futbol sonrası ise ayrı bir rekabet alanı. Futbolu bırakmış, teknik adam , spor yazarı veya
yorumcusu olarak yürümek isteyen binlerce kişi var.
Her yerin farklı dinamikleri var. Doğru yerde olmanız, doğru şansı yakalamanız ve kendi birikimlerinizin olması lazım .
RT: Beşiktaş'taki nasıl bir aidiyet duygusudur
ki Metin (Tekin) Bey'in de sizin de başlangıcınız ve bitirişiniz aynı takımda oldu? Bu sizden
mi yoksa takımdan mı kaynaklandı?
AG: Birkaç sene oynamakla, o takımın içerisinde
olup, onun temel oyuncusu olarak camianın kabul
ettiği başarılarla şampiyonluk yaşamış bir adam olmak çok farklı bir şey. O takımın sahibi gibi hissetmeye başlıyorsunuz kendinizi. Başarıyı getiren esas
nokta da bu. Takımın içerisinde var olan, sahibi gibi
hisseden, sürekli sorumluluk alan oyuncuların olduğu yerde başarı geliyor. Başarısızlığı taşımak istemeyen çok oyuncu var. 11 kişi maça çıkıyoruz. Bir iki kişiyi, hatta bazen üç kişiyi kötü de olsa o maçta taşıyabiliriz. Bu şu demek: Takımda 6-7 tane lider özellikli çok iyi oyuncu vardır ve bu oyuncular bunun için
hamle yaparlar. Beşiktaş'ta 11 senelik kariyer hayatımda hiç sıradan bir maç oynamadım. En kötü netice bir kere üçüncü olmamızdı; ya şampiyon olduk
ya da ikinci olduk Beşiktaş'ta. Sürekli kazanma motivasyonu ile oynayan bir takım içerisinde, bu kadar
sorumluk duygusu olmayan oyuncularla zaten yapamazsınız. Biz 48 maçta da namağlup olduk.
RT: Yenilmemiş olmak da insana ayrı bir sorumluluk getirir herhalde...
AG: Bir şeyi başardığınızda insanın güven duygusu
için çok önemli bir basamak oluşur. Bir işteki başarı,
başka işlerdeki başarınızı çok daha kolay hale getirir.
Çünkü inanır, potansiyelinizin farkına varırsınız; o
potansiyeli yönetmekse asıl noktadır. Futbol oyuncusunda yetenek önemli, ama performansı en iyi şekilde alabilmek daha önemli; bunda özgüven, karakter, disiplin, oyuncunun iç dünyası var. Bunların
hepsini doğru ortaya çıkarırsan başarı kaçınılmaz
olur, ama çıkaramazsan çok yetenekli olduğunla kalırsın.
RT: 1989'da 10-0 galip olduğunuz Adana
Demirspor - Beşiktaş maçı var. 4 gol sizin,
www.rugbyturkiye.net
68
3’er gol Metin ve Feyyaz'ın . O maçın özelliği
neydi?
AG: Maçtan 2 yıl önce Gordon gelmişti. 3 tane de
yabancı oyuncu takımımızdaydı, ama kazanamıyorduk. Bu maç Gordon için son şanstı ve o maçta takımda hiç yabancı oyuncu yoktu. 1-0 da olsa kazanalım psikolojisi ile çıkılmış bir maçtı, tarihi bir maça
dönüştü. İlk golü ben attım, sonra maç koptu, sırayla 10 gol geldi. Yaşanan kriz nedeniyle seyircinin yoğun olduğu bir maç da değil. Bu maç hem takımda,
hem de camiada devrim başlattı. Sonra 4'lük 5'lik,
7'lik maçlar başladı. Şampiyonluğa doğru adım adım
gittik. Gordon da kendi felsefesinden ziyade takımın
mevcut halini korudu.
RT: Gordon Milne nasıl bir yöneticiydi, tarzında İngiliz kültürünün izleri var mıydı?
AG: Yönetici olarak düzgün biriydi, ama klasik bir
İngiliz sistemi düşüncesi vardı ve sürekli onu oynatmaya çalışıyordu. İki sene yüksek toplarla çıkmaya,
topu 3. bölgeye indirmeye ve oradan takımın çıkmasına, yüksek orta yapmaya vb. çalıştık. Ama eldeki
oyuncular çabuk, sprinter, dar alanda çok etkili, iyi
paslaşan oyuncular. Dolayısıyla takım, kendi oyun
sistemi ile oynaması gereken bir takım. Kendi aramızda dedik ki: “Hoca öyle istiyor ama biz buyuz; o
zaman hocanın istediğini yapalım, ama nasıl oynuyorsak da öyle oynayalım”. Sonra Gordon bize müdahil olmadı, biz de nasıl oynayabiliyorsak o şekilde
oynadık. Metin kadro dışıydı o da gelmişti. Takım yürüdü gitti.
RT: İnternet araştırmamızda sizin için “Uzun
boylu , kısa saçlı, temiz yüzlü bir ağabeydi,
halen de öyledir. Sahaya çıkar, topunu oynar,
sonra dükkanı kapatıp giden bir orloncu gibi
kaybolurdu ortadan; evinin yolunu tutardı.
Siz diğer futbolculara göre hep daha mazbut,
daha işini yapan birisi olarak tanındınız.
AG: Disiplin her yerde önemlidir. Disiplinin olmadığı
yerde başarı olmaz. Disiplinin işle ve yaşamla olan
bölümlerini doğru ayırmalıyız. Takımı öz-disiplinli,
kendini kontrol eden, sahaya çıktığı zaman o işi
muhteşem başarabilmeye programlanmış beyinler
grubu olarak düşünün. Şekli disiplini çok fazla uygulayan bir takım değildik. Tesislere gelirken herkes
serbest kıyafetiyle gelir, yemek saatine çok uyulmayabilirdi. Önemli olan sahada maksimum başarıyı
yakalamaktı. Hayat tercihi ise kişiye kalmış bir şey.
Çok gezdik, çok gördük, renkli hayatlarımız oldu,
ama bunları nasıl yaşadığın da senin tercihin. Benim
tercihim şuydu: Ben her şeyi yapabilirim, ama sadece kendim bilirim, başkasının bilmesine gerek yok!
Özel hayatımı koruduğumu düşünüyorum.
RT: Metin-Ali-Feyyaz uyumunun sırrı nedir?
Sizin için “tek bir forvet gibiydiler” yorumu
yapılıyor.
AG: Yıllarca beraber oynamak herhalde. Metin-Ali
Feyyaz'ın başlangıcı 1989'daki Adana-Demirsporla
yaptığımız maçtır. Üçümüzün de gol atmaya başladığı bir süreç idi. Feyyaz ile Metin 1982-1983 yıllarında
takıma gelmişlerdi, ben 1984 yılında geldim; beş sene beraber oynadık ki o zaman Rıza, Gökhan, Fikret
Ziya ve başka oyuncular da vardı. 31 gol attığımda
henüz Metin-Ali-Feyyaz diye bişey yoktu. O dönemde Tanju ile gol krallığı yolunda ilerliyorduk. Feyyaz
benden önceki sezon zaten 20 küsur gol atmıştı, Metin 1982-1983'te yıldız olmuştu. Üçümüzün forvet
oynayarak, çok skorlu maçlar yapmamız taraftarlarda bir üst kimlik yarattı. Bizim için söylense de bu o
takıma yapılan bir şarkıdır, dönemin adıdır. Aslında
takımdaki tüm oyuncular iyiydi bizler gole çevirebilenlerdik.
RT: O dönemler futbolun altın döneleriydi diyebilir miyiz?
AG: O dönemde oyuncular uzun dönem oynuyorlardı ve her takım içinde çok iyi Türk oyuncular vardı
Kulüplerin imkanları maddi yönden daha kısıtlı olduğundan yabancı oyuncular da fazla kaliteli değillerdi.
Şimdi ise çok fazla yabancı oyuncuya şans verilen bir
sistem var, yerli oyuncular ortaya çıkmıyor. O dönemde yerli oyuncuların hepsi birer yıldız olmuş kişilerdi. Şimdi yabancı futbolcu sınırlaması yapılıp yapılmayacağı, alt yapılarda reforma ihtiyaç olup olmadığı, Türk oyuncuların nasıl arttırılacağı tartışılıyor. Bunlar ciddi bir sorun Türk futbolu içerisinde.
RT: Peki o dönemdeki futbol seyircisi nasıldı?
AG: Artık insanlar çeşitli spor kanallarıyla farklı ülkelerdeki spor karşılaşmalarını evinde izleyebiliyor, dolayısıyla stada gelen seyirci kitlesinde bir azalma oldu. O dönemlerde maç seyredebilmek için hafta sonunu iple çekerlerdi, maçı beklerlerdi. Çünkü maçın
tekrarı yoktu. Şimdilerde maç özetleri, tekrarlar var.
İnönü Stadı 23 bin kapasiteliyken 42 bin kişi sırt sırta
gündüz maçı seyrederlerdi. Şimdi TV'de daha iyi bir
program var ise taraftar stada gelmeyebiliyor. O zamanlar daha sadık taraftar vardı. Taraftar olmadan
futboldan bahsedilemez.
RT: İnternette yapılan yorumlarda hep sizin
efendiliğiniz vurgulanıyor.
AG: Ölçülü olmayı böyle değerlendiriyor olabilirler.
Özelini kendinde yaşamayı seçtiğim için böyle algılanıyor olabilirim. Saygı duymak durumundayım, çünkü hayatın her alanında karşıma çıkan birşey. Evet
demekten başka bir şansım yok.
RT: En iyi ve en severek çalıştığınız hoca kimwww.rugbyturkiye.net
69
di?
AG: Her yaş grubunda hocalarla çalışıyorsunuz ve
hocaların futbolcunun hayatında çok önemli yeri
vardır. Beni 12 yaşında ilk seçen hoca İsmail Hocadır.
Sonra eğitim aldığım Atilla Uşar vardı, çok iyi bir hocaydı. Amatör bir kulüpte böyle felsefeci biriyle çalışmak benim ufkumu ve vizyonumu açmıştı. Sonra
bana göre dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncu yetiştiricilerinden, felsefecilerinden biri olan Serpil Hoca ile çalıştım. Ben hep şunun çok önemli olduğunu
söylerim: Zihinsel gelişimini doğru yapamayan
oyuncular yeteneğini doğru değerlendirebilecek vizyona kavuşamıyorlar. Bu adamlar bize bu kapıları
açtılar. Beşiktaş'a ilk geldiğimde, 19 yaşında bir
oyuncuyken Stankoviç Hocadan çekinirdim, hatta
AG: Oyuncu olmak ayrı, yönetici olmak ayrı bir şey.
Yönetici tarafına geçtiğinizde futbolculuğun bu işin
en kolay yanı olduğunu görüyorsunuz. Çünkü futbolcuyken bireysel anlamda hareket edebiliyorsunuz. Teknik adamlık, yöneticilik ise bambaşka şeyler.
Oyuncuları yönetmek, taraftar ilişkisini yönetmek,
medyayla ilişkileri yönetmek; hepsi ayrı tecrübe istiyor ve zamanla öğreniyorsunuz.
RT: Hangisi daha eğlenceli?
AG: Futbolculuk çok güzel bir şey. Dünyada, yaptığınız bir işle, 1 saniyede tüm insanları güldürebileceğiniz bir meslek pek yoktur. Gol attığında milyonlarca
kişi coşkuyla haykırıyor, tüm duygularını açığa çıkartıyorsun ki böyle bir iş yok. Teknik adam olunca da
eline bir hamur alıyorsun, onu yoğuruyorsun çok
futbol yapılarının çok oturmamış ülkelerde. Bu sene
iyisin ama seneye başarısız olursan tüm başarıların
önemini bir anda yitiriyor. Bu Akdeniz ülkeleri ve bizim ülkemize özgü bir şey, İngiltere ve Almanya'da
böyle bir şey yok. Bu sebepten dolayı yıpratıcı ama
futbol her haliyle güzel. Ağır bedelleri olan bir şey.
Sağlık anlamında çok yıpranabiliyoruz.
RT: 50 bin kişi önünde bir sporu yapmak nasıl
bir duygu?
AG: Sürekli baskı altındasınız. Çok zevkli, ama baskı
hiç bitmiyor. Bir maç bitiyor, hemen bir hafta sonraki
maça hazırlanıyoruz. Bu arada sürekli size bir sonraki maçı soruyorlar “bu haftaki maçı kazanacak mısınız?” diye ve bu hiç bitmiyor. Bu bir yaşam şekli. Gelen seyircilerin dışında milyonlarca kişi de televiz-
suz bir adam olduğunu düşünürüm. Baskı altına girmeye başlarsınız. Gol, futbolu var eden en güzel iştir.
RT: 9 Mayıs 1992'de Galatasaray maçında
önemli bir sakatlık geçirdiniz ve uzun bir dönem sahalardan uzak kaldınız. O dönemden
biraz bahseder misiniz?
AG: 6 ay uzaklaşırım zannederken 1 yıl sahalardan
ayrı kaldım. Çok zordu. Türkiye'de teşhis doğru yapılamadığından 4 ay ameliyat olmadan dizimin üzerinde çalışarak devam ettim. Yanlış farkedilince de 6
aylık ameliyat süreci geçti, sezon da bitti zaten. Diz
bütün organizmanın çalışmasını etkiliyor, ondan
sonra da eski hale dönmek çok kolay değil. 19941995'te şampiyon olduk, ben 5 gol attım. Ama kendi
vücut ritminizi kaybettiğiniz zaman çok zorlanıyor-
çekinirdik. O sırada kadroda Necdet, Şekerbegoviç,
Ziya, Samet, Ulvi, Kadir, Büyük Haluk gibi güçlü bir
kadro vardı. O kadroda hep 16'da 30 maç oynayan
bir adam oldum. Bu 19 yaşındaki biri için önemli bir
kariyer. Stankoviç bizim için baba gibiydi ve dönemde şampiyonluk yaşadık. Sonra 6,5 yıl beraber çalıştığım Gordon geldi ve onunla da şampiyonluk yaşadım. Uzun dönem ilişkileri yıpranmadan götürebilmek, çizgiyi koruyabilmek bir teknik adam için kolay
iş değildir ve o bunu başarabildi. Güzel günlerdi ve
hayatlarımızdaki kaliteli adamlardı, bizleri de etkilediler.
RT: Bu insanlar sizin antrenörlük çizginizi de
etkilemişlerdir herhalde...
lezzetli bir kek te yapabilirsin, kuru tatsız bir şey
de... Onu yapabilmek ve sonuçlarını doğru çıkartabilmekse inanılmaz başarıdır. Çeşitli takımlarda çalıştım. Ankara Karagücü benim ilk antrenörlük deneyimimdir. Şampiyon olduk. Beşiktaş'ta yönetici olarak çalışırken Süper Kupayı ve Türkiye Kupasını kazandık, Şampiyonlar Ligine gittik. Sonra Göztepe'ye
gittim, 2. ligden çıkartıp Süper Ligte şampiyon
yaptık. Bir şeyi alıp yoğurup bir şey ortaya çıkarmak
inanılmaz zevkli bir şey. Ama üzerinizdeki baskı zor.
Oyuncuyken başarı ya da başarısızlığın toleransı var.
Yöneticilikte/Teknik Adamlıkta ise yok. Mutlak başarı diye bir şey hiçbir zaman olmadığı için çalışma süreleri de çok uzun olamıyor, özellikle de bizim gibi
yonlardan sizi izliyor. Bu baskıyla yaşama çok zor.
RT: Sahadayken oyuncu seyirciyi görür mü?
AG: Bazen görmezsiniz. Bazen de işler kötü gider,
işte o zaman 300 metre uzaklıktaki ses bile size gelir.
Tedirginlik başladığı zaman özgüvensizlik ve sorgulama başlar.
RT: Peki gol atınca ne olur?
AG: Onun hiç tarifini hiç yapamadık. Ama herhalde
insanın duygularını 0 ile 100 arasına koyunca 100'ü
dibine kadar yaşadığınız noktadır. Golcü insan için
gol, varolma ve mutlu olma sebebidir. Gol atamadığı
maçlarda, takım kazansa da golcü adam mutsuz
uyur. Mutlaka o takımın skoruna etki etmek istersiniz. İki üç hafta gol atamayan bir golcünün çok mut-
sunuz. Hep skoru değiştiren, yıldız olarak oynamış
bir sporcuysanız, o sorumluluk ve beklentileri karşılamak üzere sahaya çıkıyorsunuz. Bunu yapamamak sizi de, takım arkadaşlarınızı da, yöneticileri de
zorluyor. Belli bir yerden sonra çatışmalar başlıyor ki
orada da durmak gerekir.
RT: 1995'te Kayserispora geçiyorsunuz. 2 ay
orada kalıp dönüyorsunuz ve 31 yaşında da
futbolu bırakıyorsunuz. İnternette sizin için
“erken bıraktı futbolu, küstü gitti” demişler.
AG: Futbolda öyle bir şey yok, çünkü elinizde olan
bir şey değil. Playback yapamayacağınız nadir oyunlardan biridir futbol. Tekrarı yok, öyle bir arena ki çıkıyorsunuz ,ya yapıyorsunuz ya da yapamıyorsunuz.
www.rugbyturkiye.net
70
Yapıyorsanız varsınız; yapamıyorsanız yoksunuz.
Oyuncuların dönem dönem bunu kabul edememe
gibi durumları ortaya çıkabilir. Ama futbol sana bunun cevabını verir. “Hiç lagaluga yapma kardeşim”
der. Sahadan ayrılma zamanı artık gelmiştir. Bunu
teknik adama, sahaya ,ona, buna bağlaman yanlıştır. O yüzden benim hiçbir zaman futbola kırgınlığım
olmadı ve olamaz. Çünkü zaten kendim bu gerçeği
gördüğüm için futbolu bıraktım. Ali Gültiken olarak
başka takımlarda birer sene idare edebilirdim. Top
oynarken seviyem her geçen sene düşerdi ve bu beni nereye kadar götürecekti? “Böyle bir futbol yaşantısına hazır mısın, değil misin?” diye kendime
sordum. Tadında bırakmak lazım her şeyi.
RT: Bu anlattıklarınızdan sonra futbolun çok
iyi bir kişisel gelişim aracı olduğu sonucuna
varıyoruz.
AG: Spor ortamının insanın karakterini çok iyi geliştirdiğine inanıyorum. Takım sporları içinde insan çok
şey öğreniyor. Kazanmayı, kaybetmeyi, mutlu olmayı, mutsuz olmayı, arkadaşlarına doğru davranmayı,
saygı görmeyi, saygısızlığı. Tüm bunları siz yaşayarak öğreniyorsunuz, birileri size anlatmıyor. Bunları
doğru algılayabilen, kendilerini geliştirebilen insanlar bunları yetenek olarak doğru kullanabiliyorlar.
Bunların hepsi birer laboratuvar. Yeni oyuncuyu herkes sever; daha sonra sorumluluklar başlıyor, aşağı
düşünce de darbeler başlıyor. Böylelikle de kişiliğin
gelişiyor, kendini toplamayı öğreniyorsun, sorumluluk alıyorsun, tüm bunlarla yaşamayı öğreniyorsun
vb. Güçlü liderler spordan çıkabiliyorlar. Çünkü bu
insanlar kendilerini yöneten insanlardır, hayatı
öğrenmişlerdir. Çocukları mutlaka spora yönlendirmeli ve özendirmeliyiz.
RT: Yüksek tempolu sporlarda vücudu bu kadar zorlamak tehlikeli. Herhalde bunu yapabilmek için o spora yönelik tutku ve aşk gerekiyor? Ne dersiniz?
AG: Her iş öyle değil midir? Bir işi beğendiğin için yapabilirsin; ancak yapmak başka bir şey, başarmak
için yapmak farklı bir şeydir. Bütün limitleri zorlaman
gerekir. Tek başına iyi koşmak, iyi paslaşmak vb yetmez, her şeyi iyi yapman gerekir. Doğru insan ilişkileri geliştirmen, kendini doğru ifade etmen gerekir.
Bugün artık bunların zor daha olduğunu da kabul etmek lazım. Bu kadar çok gelişen sosyal bir mecrada,
hele ki iğneli fıçı gibi bir ortamda sürekli başarı çıkartmaya çalışmak zor iş
RT: Teknik adamlık ve yöneticilik yapmışsınız
bir süre. Bir dönem de Mustafa Denizli ile çalışmışsınız. Kendisi ile çalışmak nasıldı?
AG: Evet. Mustafa Denizli vizyoner kimliği ile değer-
lendirildiğinde, Türk futbolunda değişime yol açmış
bir kaç insandan biridir. Onun yakınında çalışmak insana neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini öğretiyor. Mustafa Hoca ile çalışmak benim için önemli bir
tecrübe ve bana çok şey kattı. Onun iyi bir toplum
yöneticisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü futbolda
sadece saha içindeki çalışmayla başarı sağlanmıyor,
toplumu da yönetebilmek gerekiyor.
RT: Göztepe Spor'daki görevinizde çok başarılı olmuşsunuz. Yeniden teknik adamlık, yöneticilik görevlerinde çalışmayı düşünüyor
musunuz, yoksa yorumculuk ile mi kariyerinize devam edeceksiniz?
AG: Türkiye'de futbol yöneticiliğinin yapısı çok otur-
muş bir yapı değil. Sistem 19 amatör yöneticinin seçildiği, herkesin işin yönetsel tarafında olmaya çalıştığı, adı profesyonel olan, ama yönetim şekli amatör
olan kulüplerden oluşuyor. Bu en küçüğünde de en
büyüğünde de böyle. Almanya'daki, İngiltere'deki
ya da Fransa'daki gibi bir sistemin oturtulabilmesi
ise Türkiye'nin bugünkü futbol şartları içinde zor görünüyor. Kendi adıma, vizyonumu, var olan birikimlerimi ortaya koyan mecra bulabilirsem çalışırım;
bunları gerçekleştiremeyeceksem bu işlere girmem.
Patinaj yapan biri olmak istemem. Ancak futbolun
yapısını değiştirebileceğim bir yer olursa çalışırım.
RT: Türkiye'de futbola bu kadar çok para harcanmasına rağmen neden amaçlanan noktaya gelinemedi?
AG: 3 temel sıkıntı var: 1. Kulüpler Yapısı: Amatör
yapıyla yönetilen, profesyonel bakılmaya çalışılan
ama kaynakları popülizme çok fazla harcanan, yok
edilen bir futbol yapısı var ve denetlenemiyor. Son
10-15 yıldır bu denetleme olmadığı için iş adamları
tarafından kullanılan, güncel icraatlar için popülist
şekilde idare edilen yerler haline geldi. Bu sistem
dolayısıyla paranın ve imkanın bir türlü sportif başarıya çevrilemediği bir futbol yapısı var. Bu yapı devam ettiği sürece çok büyük sportif başarılar Türkiye'den çıkmaz. Biz bunu 3 sene evvel konuşurduk, 5
sene sonra da bu yapı olduğu müddetçe değiştiremeyiz.
2. Federasyonun Seçim Yapısı: Federasyon
Türkiye'de ilk kuruluş aşamasında özerkliği vardı,
özerkliği devam ediyor gibi görünse de aslında Kulüpler Birliği'nin tekeline girmiş durumda. Dünyanın
hiçbir yerinde Kulüpler Birliğinin bu kadar çok oy
oranının olduğu bir futbol federasyonu yapısı yoktur.
Yalnızca süper lig kulüplerin yönettiği, hatta tehdit
ettiği bir federasyon yapısıyla futbolu gerçek anlamda reforma kavuşturamayız. Kulüplerimizin bu yönetim şekliyle sürekli devlete bağımlı, sürekli mali
açıdan zarar eden yapılar haline geldiler. Dışarıdan
etkilere çok açıklar ve başkaları tarafından da yönetilebilir bir halde oldukları için de kulüpler gerçekten
çok zor durumda. Federasyon seçim yapısının değiştirilmesi lazım.
3. Okullarda ve alt yapılarda herkesin işin içine girebildiği katıldığı bir yapı olması lazım. Eğer
bunlar olmazsa o zaman dar çerçevede, milyonlarca
çocuğa ulaşamadığımız, birçok yeteneği spor alanına çekemediğimiz, spor mecrası yaratamadığımız
bir ortam olur ve başarı çıkartamayız. Burada da bir
reform gerekiyor.
En önemli bir başka konu ise taraftar yapısı...
Kulüp yöneticilerinin bu konuda çok yanlışları var.
Her kulübün içinde kulübü tehdit edecek ve sıkıntıya
sokabilecek taraftar yapısı oluştu. Bunlar mali anlamda güçlendirildi, öyle ki mali kaynakları kesildiğinde oyuncuları, yöneticileri tehdit eder hale
geliyorlar. Doğru şekilde görülüp burada da reformun yapılması gerekiyor. Bunların hepsi toparlanabilirse Türk futbolu nefes alabilir diye düşünüyorum.
Konu ragbide yaşanan sıkıntılara
geliyor. Bir sürede bu konuları
konuştuktan sonra gitme vakti
geliyor. Boğazın eşsiz manzarası
eşliğinde Ali Bey’e teşekkür edip
bir dahaki röportaja kadar size
veda ediyoruz.
www.rugbyturkiye.net
71
SEN DE TIKLA...
“RUGBY TÜRKİYE”Yİ
TWITTER’DA TAKİP ET!
AYÇA
ULUSOY
www.rugbyturkiye.net
73
Ebru şalva DEVECİOĞLU
[email protected]
B
Bu ayki konuğum Ayça Ulusoy... Pek çok kişi onu kişisel gelişim uzmanı olarak tanıyor. Alanında
öğrencilerine pek çok farklı eğitim veriyor. Çok sayıda kitabı ve meditasyon cd'si var. İşin aslı o
tabiri caizse bir koltukta pek çok karpuz taşıyor.
Bosphorus Rugby ve Ayça Ulusoy...
A
yça Ulusoy’un yaptıkları saymakla bitmiyor.
Mesela o şu anda okuduğunuz derginin bağlı
olduğu MCM TURKUAZ A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Sonra o yine şu anda okuduğunuz derginin ve yayın grubumuzun bir diğer dergisi olan Auto Türkiye'nin sanat yönetmeni ve köşe yazarı... Zamanında televizyon programı yapmışlığı bile var.
Şimdilerde başka bir unvanı daha var: O son
dönemde kurulan İstanbul Anadolu Jimnastik ve
Spor Kulübü'nde Başkan. Kulüp çatısında bir ragbi
takımı var; Bosphorus Rugby…
Benim de kişisel gelişim çalışmalarında öğretmenim, hayatın pek çok alınında rehberim ve çok
sevdiğim dostum olan Ayça Ulusoy ile adabına uygun olarak röportaj yapıyorum. Merak ediyorum,
bunca şeye nasıl zaman ayırıyor ve başarısının sırrı
ne?
Ebru Şalva Devecioğlu: Dergi okurlarına dedim ki “kendisini tanırım, ama adabına uygun
röportaj yapacağım” onun için “Ayça Hanım”
diyerek söze başlıyorum ve ilk sorumu yöneltiyorum size: Ragbi ile nasıl tanıştınız?
Ayça Ulusoy: Önce yeğenim Oytun Çölok tanıştı
Ragbi ile... Sonra kızım takip etti onu. Ben de çaresizce dalmış oldum bu alanın içine.
EŞD: Ragbi dergisiyiz ya onun için kulağımı
tersten gösteriyorum, yani önce ragbi ile ilgili
soruları soruyorum; biraz sonra biyografinize
de geleceğiz. İkinci soru geliyor: Ragbi hak-
kında ne düşünüyorsunuz?
AU: Çok sert görünse de centilmen bir spor olduğunu düşünüyorum. Bizim çocuklarla başlayan bu serüvende önce ragbi nedir ne değildir anlamaya çalıştım. Başlarda ürkütücü geldi bana. Sonra öğrendik-
çe, Ragbi'deki takım bilinci ilgimi çok çekti. Özellikle
ragbi maçlarından sonra, iki takımın beraber eğlenmesi çok güzel. Özellikle futbol fanatikleri arasında
yaşanan kavgalara göre bana çok huzur veriyor.
Açıkcası ben bu sporu seviyorum. Bizim takımımızda
pırıl pırıl gençler var. Çabalarını keyifle ve ilgiyle izliyor ve onlarla durur duyuyorum. Büyük başarılarının
olacağına da yürekten inanıyorum.
EŞD: Sanırım iki sene, belki biraz daha fazla
zaman önceydi köşenizde kızınızı, Nazlı Selin
Tan'ı yazdım. Yazdım, çünkü o Türk Ragbisinde ilk lisanslı kadın oyuncu olup tarihe geçti.
Bir anne olarak size şunu soracağım, insanın
kızının ragbi oynaması nasıl bir şey?
AU: Kızımın ragbi'ye başlaması beni çok şaşırttı.
Çünkü yıllarca bale yaptıktan sonra bu kadar sert bir
sporu tercih etti. O başladığında kızlar takımı olmadığı için erkeklerle antrenman yapıyordu. Ben çocuklarımın kararlarına karışmam, sadece desteklerim.
Destekledim ama heyecanlanmadım diyemem. Hala
maçlarda çok heyecanlanıyorum. Geçen sene İstanbul Sevens Turnuvasında çarpıntım tutmuştu.
EŞD: Bazen kendime şu soruyorum: “Genç olsaydın ragbi oynar mıydın Ebru?” Cevap “ı ıh,
zor” oluyor. Peki, siz genç olsaydınız oynar
mıydınız?
AU: Asla… O kadar cesur olmadım hiç…
EŞD: Bir de bizim hikayemizi soracağım, yani
Ragbi Türkiye'nin hikayesini. MCM Turkuaz
bünyesinde bir ragbi dergisi çıkarmaya nasıl
karar verdiniz?
AU: Ragbi'yi Oytun'la tanıdıktan sonra desteklemek
gerektiğini düşündük. Hem yeğenimizi hem de hak
ettiği yere gelebilmesi için bu sporu…
EŞD: Yine MCM TURKUAZ bünyesinde bulu-
www.rugbyturkiye.net
74
nan oğlunuz Dirim Selim Tan'ın da Editörlüğünü yaptığı Auto Türkiye dergisinde bir köşeniz var. Otomobil dergisinde yazmanın size
eğlenceli geldiğini biliyoruz, ama ben biraz
daha detay istiyorum. Bu işi sizin için keyifli
yapan ne?
AU: İki dergide de keyifle çalışan ekiplerimiz var. O
ekiplerin içinde olmak beni mutlu ediyor. Auto Türkiye'de yazan ve ehliyeti olmayan tek kişi benim. Bu
bana çok komik geliyor. Ekibin içinde Selim kadar işini çok iyi bilen biri var bir de benim kadar konuya yabancı olan… Ortak noktamız yazmayı sevmemiz,
ekipte olmaktan mutlu olmamız ve yaptığımız işe
çok inanmamız…
EŞD: Kişisel Gelişim alanında, bana göre bir
ekolsünüz. Herkes de sizi en çok bu yönünüzle tanıyor. Henüz sizinle tanışma fırsatını bulamamış olanlar için şunları soracağım: Ne
zamandan beri bu alanda çalışıyorsunuz ve
hangi konularda eğitim veriyorsunuz?
AU: 12 senedir eğitmenlik ve danışmanlık yapıyo-
rum. 9 adet kitabım var. Bir çok meditasyon cd'si de
yaptım. Kişisel gelişim ve enerji teknikleri eğitimleri
veriyorum. Meditasyon öğretiyorum. Kişilere ve şirketlere danışmanlık yapıyorum. Bir de ritim tarapi
grubum var. O grupta hem eğitmenlik yapıyorum
hem de askılı davul çalıyorum.
EŞD: Bu noktaya gelmemde şu kişinin katkısıwww.rugbyturkiye.net
75
nı unutamam diyeceğiniz biri, birileri var mı?
AU: Hayatımda bana zorluk yaşatan herkes… Çünkü
zorlukları nasıl aşarım diye düşünürken ve doğru çözümler ararken kendimi daha iyi tanıdım. Kendinizi
tanımaya başlayıp dürüstçe yüzleşince bu süreç keyifli gelmeye başlıyor. Ve devam ediyorsunuz.
EŞD: Tahminen bugüne kadar kaç tane öğrenciniz olmuştur?
AU: İlk iki senede sayı binleri bulunca saymaktan
vaz geçtim. Özel çalıştırdıklarım, gruplar, şirketler
derken seminerler ve fuarlar da eklenince sayı çok
arttı.
EŞD: Kişisel Gelişim Uzmanı ile röportaj yapma fırsatını bulmuşum, ben bu durumu değerlendirmez miyim? Mutlu olmanın bir sırrı
var mı?
AU: Genelleme yapamayız. Ama en başta kişi kendinle barışmalı. Kendini iyi tanımalı ve olduğu gibi
kabul etmeli. İçinde bir denge kurmalı. Bir de mutluluğu şartlara ve kişilere endekslememeli.
EŞD: Bizi yeni kitaplar bekliyor mu?
AU: Evet…
EŞD: Kanal Türk'te yayınlanan “Eğer Sen İstersen Neden Olmasın” ve Rumeli TV'de yayınlanan “Değişim Başlıyor” isimli programlarında eğitmenlik ve sunum partnerliği yaptınız. Nasıl girdiniz bu işe? Başka bir deyişle
herşey nasıl başladı?
AU: Eşimin projeleriydi. Keyifle yer aldım bu projelerde.
EŞD: Peki, Bosphorus macerası nasıl başladı?
Kulüp Başkanlığı ile bambaşka bir alana daha
girmiş oldunuz.
AU: Daha önce de bahsettiğim gibi yeğenimi desteklemek için yola çıktık. Sonra profesyonelce bu işin
içinde olduk. Ben çok farklı alanları tanımayı ve çalışmayı seviyorum. Tek tip, tekdüze yaşamayı sevmiyorum. İnsan var oldukça öğrenmeli, kendini yenilemeli ve geliştirmeli. Durağan olmak bana göre değil.
EŞD: Kadınım ya, herşeyin duygusal boyutuna takılıyorum. Onun için kadın kulüp başkanı
olmak nasıl bir duygu diye soracağım.
AU: Her zaman olduğum gibi çok anacım yine. Çocuklar maçta düşse içim acıyor. Spor ve teknik yönleri düşünmekten çok çocuklar aç mı tok mu, keyifleri
yerinde mi, sorunları var mı gibi konuları düşünüyorum.
EŞD: Bosphorus Rugby nasıl bir takım?
AU: Muhteşem bir takım… Harika çocuklar hepsi.
İnanılmaz çabadalar. Birbirlerine bağlılar. Koçla çok
sıkı bağları var. Hayatım boyu aldığım en güzel yeni
yıl hediyesi gece yarısından sonra tüm takımın beni
telefonla arayıp şarkı söylemesiydi. Onları çok sevi-
yor ve güveniyorum…
EŞD: Bosphorus Rugby çatısı altında bir de
kadın ragbi takımı düşünüyor musunuz?
AU: Neden olmasın… Bu takımda olmak ister misin?
EŞD: Yaptığınız işlerden hangisini daha çok
keyif alarak yapıyorsunuz, böyle bir ayrımınız
var mı?
AU: Hayır. Tüm işlerimi keyifle yapıyorum. Nasıl çocuklarını birbirinden ayıramazsa bir anne ben de işlerimi ayıramam ve “Bu daha önemli” ya da “Bunu
daha çok seviyorum” diyemem.
EŞD: Çok yönlü olmak da ayrı bir meziyet. Bu
kadar işi nasıl yönetiyorsunuz? Daha önemlisi kendinize keyif zamanları ayırabiliyor musunuz?
AU: Tabii ki kendime zaman ayırıyorum. Günü iyi
programlarsa kişi yapmak istediği her şeye zaman
bulabilir. Ayrıca kendine zaman ayıran ve dinlenebilen kişi işinde daha verimli ve başarılı olur.
EŞD: Ben biliyorum, sizde yeni projeler bitmez. Bundan sonrası için okurlarımızla paylaşmak istediğiniz bir projeniz var mı?
AU: Evet var. Yepyeni bir işim, yeni bir bebeğim var.
Bu bebek yeni sitem… “Bir Vegan Annesiyim” adlı bir
site yaptık eşimle. Kızım Vegan olmayı seçtiğini söyledi kısa bir süre önce. Veganlar hiçbir hayvansal
ürün kullanmıyorlar. Kızımın seçimine saygı duydum
ve desteklemeyi seçtim. Vegan lezzetler oluşturmaya başladım. Bunların tariflerini, resimlerini paylaşıyorum sitemde. Çok ilgi gördük yayınlanmaya başladığı andan bu yana.
EŞD: Zaman ayırdınız, çok teşekkür ediyorum.
AU: Ben teşekkür ederim, keyif oldu benim için…
www.rugbyturkiye.net
76
HAYALLERIM SPOR VE BEN
Yaşam ve
HALUK GÜREL
Aşksa Eğer
Haluk Gürel
var olma sevgisi...
[email protected]
O
Oturdum masanın başına ve başladım düşünmeye. Bu ayki yazımı
hangi hayalim ile ilişkilendirebilirim acaba?
Karşımda televizyon açık. Bir haber kanalında sporcuların
hayatlarından kesitler veriyor. Başarı hikayeleri, zaferler, ün, şöhret,
unutulmaz anlar…
Y
alnızca keyifli hikayelerden bahsedilmiyor programda.
Trajik, üzücü hikayelere de yer veriliyor. Trafik kazasında
ya da müsabaka esnasında bir anda hayatını yitirenler,
uyuşturucu ve alkol yüzünden ailesini, parasını, ününü yitirenler var hikayeler arasında. Bir de yaşadığı sakatlık sonucu, oyun
dışı ya da kadro dışı kalanlar, hatta daha büyük sakatlıklarla
spor yaşamının, daha doğrusu yaşamın dışında kalanlar var.
İçim parçalandı izlerken. Bir insanın hayatta en iyi bildiği,
en çok sevdiği şeyden birdenbire nasıl mahrum kalabildiğini düşündüm. Sonra, sporun dışında, kendi hayatlarımızı düşündüm.
Yaşamın olmasa da, oyunun dışında kaldığımızı hissettiğimiz
anları…
Paramızın yetmediği, yalnız kaldığımız, çok istediğimiz
bir işin mülakatını kazanamadığımız, bir sağlık sorunu ile günlerce yataktan kalkamadığımız, bir kayıp haberini aldığımız, çaresiz kaldığımız ve tüm umutlarımızı yitirdiğimiz anları düşündüm. Devam etmek için bir neden bulmakta zorlandığımız anları… Sebepleri ve sonuçları, geçmişi ve geleceği sorguladığımız
anları…
Varoluşumuzu, doğrularımızı ve yanlışlarımızı sorguladığımız anları düşündüm. Sonra da bu anlardan nasıl çıkabileceğimizi... Dostların desteği... Üzerinden yaraları saracak kadar
zamanın geçmesi.... Başka şansımızın olmadığını idrak edişimiz... Sorumluluğunu taşıdığımız kişilerin varlığı... Belki de en
çok, bedenimizden daha payidar olan varlığımızın karakterindeki devam etme güdüsü. Her ne olursa olsun devam etmek! Her
şeyin, koşullar ne olursa olsun değişebileceğine dair taşınan
inancın itici gücü ve sonunda da devam etmeye olan eğilimimiz.
İçimizdeki “bu kez olmadı, ama mutlaka olacak” diyen sesin sahibi. Bizi dışında kaldığımız oyunlardan sonra, belki başka, belki
de aynı oyunun içine daha büyük bir güç ve kararlılıkla yeniden
ve yeniden alan o gizli güç! İnsan ister sahip olduklarını, ister
uzuvlarını, ister yakınlarını kaybetsin, hayatta kalma ve imkansız gibi görünen şeyleri başarma arzusu veren güç.
Hiç istemem ama bir gün olur da kendimizi oyunun, yaşamın dışında kalmış hissedersek, ihtiyacımız olan, içimizde bir
yerde o gücün var olduğunu hatırlamak. YAŞAM ve VAR OLMA
SEVGİSİ!
Oyunun içindeyseniz, ne mutlu size, var gücünüzle sarılın ve en iyi hamlenizi yapın. Dışındaysanız eğer, hemen az ötedeki “U” dönüşü için, içinizdeki gücü hatırlayın ve sadece bir
adım atın. Varılan en uzun mesafelerin başında atılan o ilk adım
var, unutmayın!
Sevgiyle…
Sipariş için:
[email protected]
www.rugbyturkiye.net
77
GÜNDÜZ SAKA
[email protected]
B
Bir önceki sayımızda eski yılı kapatmış ve yeni gelen yılı karşılama çalışması yapmıştık. Eski yılda her ne
yaşandıysa yaşandı, sevgiyle uğurladık. Kişilerle ve olaylarla hesaplarımızı içimizde kapadık ve kendimizi tüm
yaşananlardan özgür kıldık. Yaşananları, kendimizde görmemiz gereken dersler olarak kabul ettik ve bir daha
yaşanmaması için bu olayların yaşanmasına neden olan bilinçaltı arınmalarını yaptık. Yaşadıklarımıza ve sahip
olduklarımıza değerlerini anladığımız bilinciyle şükrettik. Bunu ne kadar başardıysak yeni yıla ayağımızda o
kadar az prangalarla girdik demektir. Bu bize yeni yılda keyif huzur ve mutluluk olarak geri dönecektir.
B
u arada yeni gelen yılı unutmadık. Nasıl yaşamak istediğimizi programladık. İstek ve kararlarımızı belirledik ve olması için niyetlerde bulunduk ve liste hazırladık. Benim listemde ki bir madde daha yılın ilk günü gerçekleşti. İnanılmaz mutlu oldum. Çok özel bir şey olduğu için izin verirseniz buradan paylaşmayacağım. Ama gerçekleşen diğer mad-
deler olduğunda hatırlatma amacıyla sizlerle paylaşacağım. Bu listeyi yıl içinde de geliştirmek mümkün.
Aklınıza gelen bir isteği listenize ekleyin. Gerçekleştiğini göreceksiniz. Ancak bununla ilgili koşulları bir
zahmet geçen sayımıza geri dönerek tekrar okuyun.
Gerçekleşmeyen istekleriniz olduğunda ise
üzülmeyin. Belki gerçekleşmemesi sizin hayrınızadır
ve siz bunu göremiyorsunuzdur. Bunu anlamaya çalışın ve nedeni bulunca evrene teşekkür edin. Veya bu
isteğinizin gerçekleşmemesine neden olan bilinçaltı
düşünceleri fark etmeye çalışın. Hatta bunun için neyi
eksik yaptığınızı bulun. Örneğin çok lüks bir araba istediniz. Bu isteğinizin altında egonuzu besleyen “etrafa hava atmak” veya “ eziklik” duygusundan kurtulma
isteği varsa boşuna araba beklemeyin. Önce, yaratılırken ki özümüze uymayan bu olumsuz düşüncelerden kurtulun. Gerisi kolay olacaktır.
Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum.
Daha önceki sayılar da paylaştığım fikirlere geri dönmek istiyorum. Bazen bir konuyu çok detaylı anlatmak anlaşılması için yeterli olmuyor da aynı konuyu
www.rugbyturkiye.net
78
anlatan tek bir cümle ana fikri ve konuyu kavramamıza neden olabiliyor. Benim hayatımda bu tür olaylar
çok olmuştur. Bu nedenle bu fikir veya not yazılarına
çok önem veriyorum ve faydalı olduğunu düşünüyorum.
Ayça Ulusoy ile yaptığımız dersler sırasında veya gün içinde yaşadıklarımızdan, aklımıza gelenler-
den ve içimizde hissettiklerimizden oluşuyor bu “fikir
yazıları.” Aslında “notlar” desek daha iyi olacak. Ben
sık sık açıp ders notlarımı okuyorum. Tıpkı ders çalışır
gibi. Çünkü bu notlar hayatımı daha keyifli ve mutlu
yaşamamı sağlıyor. 'Ben buna değerim' diye düşünüyor ve gereğini yapmaya çalışıyorum.
Gelelim notlara:
*
Gözlerinizi kendinize çevirin. Bir işi yaparken,
ben bu işin sonunda ne elde edeceğim ve evrene ne
yansıtacağım diye bakın. Ben bunu yaparsam eşim,
komşum, çocuğum ne der diye bakışınızı etrafa çevirmeyin.
*
Altında kişilik mücadelesi yatan tartışmalar kazanılmaz. Sadece karşı tarafı susturursunuz. Egoları-
nız olduğu için tartışırsınız. Egosu olan kimse ikna edilemez ve tartışmayı kazanamazsınız. Susuyorsanız sizin o kişiden beklentiniz vardır. Kaybetmek istemezsiniz. O susuyorsa sizden beklenti içindedir. Yani ilişkinin temelinde ticaret vardır.
*
Ego, sevgi alabilmek, alamadığımızda zarar
görmemek adına geliştirdiğimiz ikinci kişiliğimizdir.
www.rugbyturkiye.net
79
*
Başkalarından beklediğiniz herşey sizde olmayandır. Saygı, dürüstlük, haksızlığa uğramak vs.
*
Neyle beslendiğinize dikkat edin. Öfke, nefret,
kıskançlık, eziklik, hastalık…
*
Karşındakinin öfkelenme sebebini bul. (Yalan
söylemek, dışlanma, eleştirilmek vs.) Kendinde olan
bu duyguyu kabul et ve sonra zihninden yok et.
*
Söyledikleriniz ve yaptıklarınızın arkasında
kendinize bile söylemediğiniz başka sebepler var mı?
*
Dürüst olmak; neyi nede yaptığını fark etmek
ve kabul etmektir.
*
Sevgi dile getirilmeli ve yaşanmalıdır. Bu paylaşımdır.
*
Şartlanmış düşünceler oluşturmayın, zamana
ve davranışlara bağlı kalmayın.
*
Ne kadar kalıplıysanız bilinçaltı derin ve doludur.
*
Forma uymayan duygu ve düşünceler ne kadar çoksa, bilinçaltı o kadar doluyor.
*
Yaptıklarınız size doğru olarak yansımıyorsa,
bir şeyleri yanlış düşünüyor ve yapıyorsunuzdur.
*
Sizde var olanı yaşarsınız.
*
Bir şeyleri oldurmak için uğraşmayın. Sadece
oldurmanıza engel olan duygu, düşünce ve kalıpları
bulun ve iptal edin.
*
Hayatın akışı içindeki yerimizi güvenle almalıyız. Kısaca; akışta olunmalı, akışa direnilmemeli. Direnirseniz akış sizi zorlar. Nehirle birlikte akarsanız sular
size direnç oluşturup zorlamaz. Akışta herşey olması
gerektiği gibi olur.
*
Yaşamınızda aksaklıklar varsa ilk bakacağımız
şey düşüncelerimiz, sonra kalıplarımız olmalıdır. (Düşünmeden öylesine yaptıklarımız, kısaca amaca hiz-
met etmeyenler)
*
“Düşünmeden hayata akmak” demek, başkalarının düşünüp, size dayattıklarını yapmak demek
değildir.
*
Çözülenler ve bitenler tekrar yaşanıyorsa bilinçaltında direnç vardır.
*
Değişime direncin altında beslenme kaynaklarını kaybetme korkusu vardır.
www.rugbyturkiye.net
80
Sinema
AJANDA
Uzak Çığlık
Frankenstein:
Ölümsüzlerin Savaşı
Yapımı: 2014-ABD
Tür: Bilim Kurgu, Aksiyon, Fantastik
Süre: 93 Dak.
Yönetmen: Stuart Beattie
Oyuncular: Yvonne Strahovski, Aaron Eckhart,
Miranda Otto, Bill Nighy, Jai Courtney
Senaryo: Kevin Grevioux
Yapımcı: Kevin Grevioux, Patrick Tatopoulos
24 Ocak 2014
G
.I. Joe: Rise of the Cobra'nın senaristi Stuart
Beattie tarafından yazılan ve yönetilen bu
Lionsgate yapımı filmde, Aaron Eckhart parçaları birleştirilmiş özel bir detektif olan Adam
Frankenstein'ı canlandırıyor.
Doğaüstü yaratıklar Dünya'yı ele geçirmek
isteyince, eşi benzeri görülmemiş bir kahraman insanoğlunun yardımına koşar...
Yapımı: 2008-Almanya, Kanada
Tür: Aksiyon
Süre: 95 Dak.
Yönetmen: Uwe Boll
Oyuncular: Emmanuelle Vaugier, Til Schweiger,
Udo Kier, Carrie Genzel, Ralf Moeller
Senaryo: Michael Roesch, Masaji Takei
24 Ocak 2013
R
oket Büyük bir hızla ve gürültüyle Jack Carver'in teknesine çarpar. Jack tekne patlayıp
paramparça olmadan önce kaçmayı zar zor
başarır. Genç gazeteci Valerie Constantine onu bu
seyahat için tuttuğunda, Carver'ın hayalindeki seyahat bu değildir. Kaptanın görevi onu bir muhbirle
buluşması için ücra bir adaya götürmekti, ama hiç
bir şey yolunda gitmez. Adanın sırrı her neyse,
onun koruyucuları bunun bilinmesini engellemeye
hazırdırlar Jack ve Valerie paçalarını zor kurtararak
ormanın içine kaçarlar. Adanın diğer tarafındaki limandaki gemiye ulaşmaya çalışırken acımasız askerler tarafından yakalanırlar. Her şeye rağmen limana varışlarının ardından adanın sırrını çözerler:
Dr. Krieger'ın mükemmel ölüm makinesini yaratma
girişimi ve tehlikeli deneyler...
Köfte Yağmuru 2
Yapımı: 2013 - ABD
Tür: Animasyon
Süre: 100 Dak.
Yönetmen: Cody Cameron
Seslendirenler: Neil Patrick Harris, Anna Faris,
Terry Crews, James Caan, Benjamin Bratt
Senaryo: Judi Barrett, Ron Barrett
Yapımcı: Kirk Bodyfelt
24 Ocak 2013
F
lint Lockwood, suyu yiyeceğe dönüştüren bir
makine icat etmişti. Flint'in amacı insanları
mutlu etmekti ancak işler kontrolden çıkınca
filmin sonunda Flint makinesini imha etmek zorunda kalmıştı. Cody Cameron ve Kris Pearn ikilisinin
yönettiği KÖFTE YAĞMURU 2'deyse Flint, durdurduğunu sandığı icadının evrimsel bir işlev bozukluğuna neden olarak halen çalışmakta olduğunu öğrenir. Flint ve arkadaşlarının bu sefer dünyayı, makinesinin yarattığı hayvan-yiyecek karışımı mutant
yaratıklardan kurtarması gerekmektedir.
Kırık Çember
Yapımı: 2012 - Belçika
Tür: Dram
Süre: 111 Dak.
Yönetmen: Felix Van Groeningen
Oyuncular: Johan Heldenbergh, Nell Cattrysse,
Veerle Baetens, Geert Van Rampelberg, Robbie
Cleiren
Senaryo: Felix Van Groeningen
Yapımcı: Dirk Impens
24 Ocak 2014
E
lise ve Didier farklılıklarına rağmen ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Birbirlerini hayranlıkla dinlemektedirler. Didier romantik bir
ateist, Elise ile gerçek bir dindardır. Ne zaman ki
kızları ciddi bir hastalığa yakalanır, o zaman aşklarını yargılamaya başlarlar.
www.rugbyturkiye.net
82
Sinema
Mr. Banks
Büyüler Evi:
Sihirbaz Kedi
Eyvah Eyvah 3
Yapımı: 2013 - Belçika
Tür: 3 Boyutlu, Çizgi
Yönetmen: Ben Stassen, Jeremy Degruson
Senaryo: Ben Stassen
Yapımcı: Ben Stassen, Caroline Van Iseghem
Yapımı: 2014-Türkiye
Tür: Komedi
Yönetmen: Hakan Algül
Oyuncular: Ata Demirer, Demet Akbağ, Salih
Kalyon, Özge Borak, Serra Yılmaz
Senaryo: Ata Demirer
Yapımcı: Necati Akpınar
31 Ocak 2014
31 Ocak 2014
enç bir kedi, ailesi tarafından terkedilir. Yalnız ve kaybolmuş bir şekilde Lorenz'e ait
olan gizemli bir malikaneye sığınır. Çok çabuk, bu büyülü evin içerisinde kedi kendini evinde
gibi hissediyodur. Evin içerisinde garip ve eğlenceli
bir çok karakter vardır. Ama ev sahibi Lorenz hastaneye kaldırılır ve yeğeni malikaneyi satmak için
elinden geleni yapar. Bu durumdan çıkmak için kedinin aklına süper bir fikir gelir, evi lanetli bir ev haline getirmek ve bunun içinde küçük arkadaşlarından yardım alacaktır...
ünyaya yapılan bir 'alien' saldırısı sonrasında hayatta kalmak için savaşmaya başlayan
insanlık, gezegenlerini ele geçirmeye çalışan 'Buggers' isimli yaratıklara karşı büyük bir mücadeleye girişirler. Görevinde başarılı olmaya çalışan insanoğlu, bu dünyadışı yaratıkları yok etmek
için özel olarak çalışacak olan IF isimli seçkin bir ordu kurar. Hikayemizin başkarakteri Andrew Ender
Wiggin ise özel yeteneklere sahip bir çocuktur ve
bazı çocuklar gibi o da gelecekte bugger'lara karşı
savaşması için özel olarak eğitilir.
G
D
Yapımı: 2013 - ABD
Tür: Biyografi, Komedi
Süre: 118 Dak.
Yönetmen: John Lee Hancock
Oyuncular: Emma Thompson, Tom Hanks, Ruth
Wilson, Paul Giamatti, Colin Farrell
Senaryo: Sue Smith, Kelly Marcel
Yapımcı: Alison Owen, Philip Steuer
7 Şubat 2014
W
alt Disney'in kızları kendisine en sevdikleri kitap olan P.L. Travers'ın yazdığı Mary
Poppins’in filmini çekmesi için yalvardıkları zaman Walt Disney onlara bir söz vermişti ama
bu sözü tutmanın 20 yıl süreceğini hiç tahmin etmemişti. Telif haklarını alma sürecinde Walt, cimri
ve uzlaşılması çok zor bir yazarla karşı karşıya gelir.
Yazar, sevgili sihirli dadısının Hollywood tarafından
kötüye kullanılmasına izin vermek istemez. Fakat
kitap satmamaya, para yetmemeye başlayınca
Travers gönülsüz de olsa Los Angeles'a Disney'in
uyarlama planlarını dinlemeye gider. 1961'deki o
kısa iki haftada Walt Disney var gücüyle çalışır. Hayal gücü yüksek resimli taslaklar hazırlanır ve yetenekli Sherman kardeşlerin neşeli şarkıları eklenir.
Walt, P.L. Travers için tüm silahlarını seferber eder
ama aksi yazar memnun olmaz.
Tarzan 3D
Yapımı: 2013 - ABD
Tür: Animasyon, 3 Boyutlu, Aile
Süre: 140 Dak.
Yönetmen: Reinhard Klooss
Oyuncular: Kellan Lutz, Spencer Locke, Jaime
Ray Newman, Robert Capron, Mark Deklin
Senaryo: Reinhard Klooss, Jessica Postigo
Yapımcı: Robert Kulzer, Reinhard Klooss
14 Şubat 2014
T
arzan filmi bu kez yeniden kurgulanarak karşımıza üç boyutlu bir animasyon filmi olarak
çıkıyor. Tarzan ve Jane Porter, Greystoke
Energies şirketinin kurduğu bir ordu ile karşı karşıya gelirler. Greystoke Energies'in sahibi, Tarzan'ın
ailesi bir uçak kazası sonucu ölünce şirketi onların
elinden almıştır.
Filmin yönetmenliğini Reinhard Klooss üstleniyor. Kadroda Kellan Lutz, Spencer Locke, Robert Capron ve Jaime Ray Newman yer alıyor.
www.rugbyturkiye.net
83
Tiyatro
Büyük
Şehir
24 Ocak 2014 20:30
Bo Sahne, İstanbul
Sersefil
(Korkuyorum Sevgilim)
30 Ocak 2014 20:30
Profilo Kültür Merkezi Büyük Salon,
İstanbul
Tanıyor Olabileceğin
Kişiler
08 Şubat 2014 19:30
Bahane Lounge, İstanbul
Tam 45.00 TL Öğrenci 30.00 TL
1. Kategori - Tam:40.00 TL
2. Kategori - Öğrenci:28.50 TL
Yazan: Yeton Neziray
Çeviren: Senem Cevher
Yöneten: Arif Akkaya
Çevre Tasarımı: Candan Seda Balaban, Arif
Akkaya
Kostüm Tasarımı: Candan Seda Balaban
Işık Tasarımı: Arif Akkaya
Oyuncular: Atılgan Gümüş, Bekir Çiçekdemir,
Berkin Özuyanık, Esin Doğan, Nur Eraslan, Şeyla
Halis
O
yundan Tadımlık Replikler: "Göçmenler sadece göçerken göçmendir." "Biz, bir grup
vatansever, yeni bir düzen kurma çabasındayız!" - Hükümet
"Şehir geliştikçe çukurlarla dolar. Çukurlardan kaçmamızın imkanı yok! Anlayın bunu!" - İş
Adamı
"Şikayetlerinizi belediyemizdeki şikayet kutusuna atın!" - Memur
"O gün kutuda diğerlerinden farklı bir mektup buldum!" - Temizlik Görevlisi
"Belediyenin verdiği izinle, bir inşaat şirketinin kazdığı çukur yüzünden küçük kızım ölüyor!" Baba
Yazan: Korhan Abay
Yöneten: Bora Severcan
Müzik: Recep Gül
Şarkı Sözleri: Ömer Vatanartıran
Final - Şarkı - Beste: Uygur Vural
Kayıt & Mix: Reha Falay
Dekor: Meltem Severcan
Işık: Yüksel Aymaz
Koreograf: Alkış Peker
Reji Yrd.: Gözde Şencan
Büke Akay
Stüdyo-Smr
Oyuncular: Ömer Vataartıran, Öznur Serçeler,
Halim Ercan, Pelin Aki, Melda Gür, Alkış Peker,
Sefa Zengin, Volkan Severcan,
P
amuk ipliğinde yaşayan bağımlıların akıl almaz dönüşümlerini, çevrelerinin çaresizliğini
gözler önüne seriyor. Yine de aşkın, sımsıkı
bir can simidi olabileceğini de gösteriyor. Ayrıca
toplumumuzda son zamanlarda yeterince dikkat
çekilmeyen fakat ilkokul bahçelerine kadar düşmüş olan uyuşturucu felaketinde hepimizin birey
olarak nasıl payı olduğuyla yüzleştiriyor. Baskıcı bir
babanın eroin bağımlısı oğlu Martin de, ilgisiz ailesinden kaçan Lilian da hayatlarını çok istedikleri
halde değiştiremiyorlar.
Tam 28.50 TL, Öğrenci 18.50 TL
T
anıyor Olabileceğin Kişiler, 2010 yılında Cenk
Tunalı'nın sahnede tek başına kalmak istememesiyle, R. Onur Atilla ve Doğan Akdoğan'ı yanına alarak sahnelediği iki perdelik bir gösteri olarak başladı.
Tiyatro Kılçık üslubu; "Bugüne kadar kimsenin başına gelmemiş fakat herkesin başına gelebilecek hikayeler" şeklinde özetlenebilir. Fakat "Tanıyor Olabileceğin Kişiler", bu üslubunun dışında,
sahnedekilerin başına gelmiş hikayeler ve tespitler
olarak karşımıza çıkıyor.
Gösterinin adından da anlaşılacağı gibi canlandırılan karakterler, hepimizin hayatında bir şekilde var olan kişiler olabildiği gibi, izleyenin kendisi
de olabilmektedir. Seyirciyle iletişimi ve sahneleniş
şekli açısından benzerine rastlamanın pek mümkün olmadığı bu gösteri, internetten sonraki en büyük icat olarak da adlandırılmaktadır.
4”Tanıyor Olabileceğin Kişiler" oyununun
önemli bir bölümü tek kişilik stand-up gösteriden
oluşuyor. Bunun yanısıra interaktif bölümler ve
içinde doğaçlamaların olduğu iki ya da üç kişilik kısa oyunlar bulunmakta...
Seyirci, gösteri boyunca sahnedeki oyuncularla birlikte yeni bir deneyim yaşıyor. Bu yüzden de
Tiyatro Kılçık'ın eseri olan bu gösterinin samimiyeti, seyircide eğlenceli ama kalıcı bir iz bırakıyor.
Kimsenin Ölmediği
Bir Günün
Ertesiydi
12 Şubat 2014 20:30
Bo Sahne, İstanbul
1. Kategori - Tam:44.50 TL
2. Kategori - Öğrenci:28.50 TL
Yazan: Ebru Nihan Celkan
Yöneten ve Oynayan: Sumru Yavrucuk
Dramaturji: Sumru Yavrucuk, Onur Coşkun
Mekan Tasarımı: Başak Özdoğan
Işık Tasarımı: İsmail Sağır
Müzik-Ses Tasarım: Berrak Artemiz
Fotoğraf: Solmaz Aksoy
B
ugünün dünden farksız olduğu bir coğrafyada, varoluşunun tehdit olarak algılandığı bir
kadının tek kişilik gösterisine hoşgeldiniz...
Hep büyük bir hayatın figüranı olan Umut, bu kez
içini geçmişiyle doldurduğu anılarını paylaşmak
için sahnededir. Aile bağları, "madilik", hayal kırıklıkları, çocukluk düşleri, muhatabını bulamadığından insanın dilini ekşiten her şey...
www.rugbyturkiye.net
84
Konser
Ayşen Ulucan Stephanie Gurga
22 Ocak 2014 20:00
Akbank Sanat, İstanbul
Tam 23.00 TL Öğrenci 13.00 TL
Bülent Ortaçgil
Magnus Öström
20 Ocak 2014 21:00
Beşiktaş Kültür Merkezi, İstanbul
Salon - 66.00 TL
Balkon - 56.00 TL
18 Ocak 2014 21:30
Salon İKSV, İstanbul
1. Kategori - Masa 50.50 TL
2. Kategori - Ayakta Tam 34.00 TL
3. Kategori - Ayakta Öğrenci 28.50 TL
M
odern cazın en ilham verici gruplarından
Esbjörn Svensson Trio (EST) ile adını duyuran Magnus Öström, grupla birlikte 12
albüme imza attı. Svensson'un 2008'de hayatını
kaybetmesinin ardından grup dağılınca Öström,
2010 yılında kendi grubunu kurdu.
Thread of Life adlı ilk solo albümünü
2011'de yayımlayan Öström, Dan Berglund ve Pat
Meheny'nin de katkıda bulunduğu albüm eleştirmenlerden tam not aldı.
S
en isimli albümünü Ada Müzik'ten çıkartan
Ortaçgil, her zamanki gibi tüm söz ve bestelerin kendisine ait olduğu bu albümde çok
özel şarkılara yer verdi. Bülent Ortaçgil, yoğun
konser temposuna rağmen yedi yıldır albüm yapmamıştı. Son çalışması "Sen"de yer alan yeni şarkılar sanatçının sevenlerini ziyadesiyle memnun
edeceğe benziyor. Albümde müziklerin yanı sıra
şarkı sözlerinin de şiirselliği göze çarpıyor.
"Sen"de Ortaçgil her zamanki gibi gitar ve
vokaliyle yer alırken usta müzisyenler Baki Duyarlar (klavye), Cem Aksel (davul), Gürol Ağırbaş (bas
gitar), Birol Ağırbaş (perküsyon) ve Barlas Tan
Özemek (elektrikgitar) enstrümanlarıyla sanatçıya
eşlik ediyor.
Shlomo Mintz,
Itamar Golan,
Dmitry Yablonsky
A
yşen Ulucan: Solist ve oda müzikçisi olarak
konserlerini sürdüren Ayşen Ulucan, 2005
yılında Baden Baden Gençlik Orkestrası eşliğinde bir turne gerçekleştirdi, Uluslararası Brahms
Vakfı'nın bursunu kazandı ve 2009 Ocak ayında bir
konser vermek üzere Baden Baden Filarmoni Orkestrası'ndan davet aldı. Ayşen Ulucan, 1745 Petrus Guarnerius yapımı kemanıyla çalmaktadır.
Stephanie Gurga: Amerikalı piyanist ve klavsenci Stephanie Gurga; Indiana, Depauw Üniversitesi'nde ve Paris, Ecole Normale de Musique'te piyano ve org eğitimi aldı. Daha sonra tarihi tuşlu çalgılarda uzmanlaştı.
Almanya'da, Freiburg Musikhochschule'de,
piyanoforte ve klavsen için master derecesi alan
sanatçı, solist ve eşlikçi olarak uluslararası bir kariyere sahip oldu ve Bach'ın Si Minör Missası'nda Lozan Oda Orkestrası'na, Brahms'ın keman-piyano
sonatlarında Gian Paolo Peloso'ya eşlik etti. Sanatçı ayrıca Fransa'da, Meussia'da, Poulenc'in solo piyano eserlerini yorumladı. Stephanie Gurga halen
İsviçre'de, Lozan ve Sion'da, Haute Ecole de Musique Vaud Valais Freiburg'un yaylı sazlar eşlikçisi
olarak görev yapmaktadır.
22 Ocak 2014 20:00
İş Sanat Kültür Merkezi, İstanbul
1. Kategori - 88.00 TL
2. Kategori - 72.50 TL
3. Kategori - Tam 56.00 TL İndirimli 46.00
ş Sanat kendi alanlarında üç yetkin müzisyeni
oda müziğinin sıcak ve samimi çatısı altında buluşturuyor. Virtuoso kuşağının bu ilk konserinde
mükemmel müzikalitesi, stil çeşitliliği ve kusursuz
tekniğiyle günümüzün önde gelen kemancılarından Shlomo Mintz, seçkin enstrümantalistlerle
yaptığı işbirliklerinin sonucunda kendi jenerasyonunun en çok aranan piyanistlerinden Itamar Golan ve gerçekleştirdiği 70'ten fazla kayıt ile dünya
çapındaki en prestijli sahnelerin vazgeçilmez isimlerinden Dmitry Yablonsky ile biraraya gelecek.
Olağanüstü bir dengedeki uyumlarına tanık olacağımız üçlünün sunacağı bu muhteşem oda müziği
ziyafeti hiç şüphesiz akıllardan uzun süre çıkmayacak.
İ
www.rugbyturkiye.net
85
Konser
La Descarga
Band
Luisa Sobral
1. Kategori - Tam:34.00 TLÖğrenci:19.00 TL
24 Ocak 2014 20:00
İş Sanat Kültür Merkezi, İstanbul
Allen Hulsey
24 Ocak 2014 22:00
BKM Mutfak Sahne, İstanbul
Ayakta - 23.00 TL
M
üzik dünyasının en prestijli üniversitelerinden Berklee mezunu Allen Hulsey, 2012
yılına dek Gramercy Theatre, Bowery Ballroom, Mercury Lounge, Bowery Electric gibi New
York'un önemli etkinlik alanlarında konserler verdi.
Müzik kariyerine, 2012 yılında tatil için geldiği Türkiye'de devam etme kararı alan usta gitariste, kendi üslubuyla Türkçe olarak cover'ladığı
şarkılardan oluşan konserlerinde, Birol Namoğlu
ve Mabel Matiz gibi ünlü isimler de kimi zaman eşlik
etti.
1. Kategori - 72.50 TL
2. Kategori - 56.00 TL
3. Kategori - Tam 45.00 TL İndirimli 35.00
TL
B
ir ses, gitar, kâğıt ve kalem... İşte Luisa
Sobral'ın müzik evreninin mütevazı araçları.
Portekizli şarkıcı son derece yumuşak, naif
ve yansımalarla dolu içgüdüsel müziğinin meyvesi
olan "The Cherry on my Cake" ile son yıllarda caz
ve dünya müziği sahnelerinde adından sıkça bahsettirmeye başladı.
12 yaşında başlayan müzikal yolculuğunda
Beatles'tan cazın ölümsüzleştirdiği eşsiz melodilere kadar farklı stil ve türden beslenen Sobral caz
standartlarından, Brezilya müziğinden ve parlak
yaratıcılığından süzülerek oluşturduğu sıcacık albümünün en güzel parçalarını İş Sanat'ta cazseverler için seslendirecek.
Mara
25 Ocak 2014 22:00
Living Room, İstanbul
L
a Descarga grubu, Kolombiyalı orkestra şefi,
ünlü tumbacı Luis Ernesto Gomez, ses sanatçısı Gülseren Yıldırım Gomez, son dönem caz
dünyasının ses getiren neşesiyle bilinen piyanisti
Uraz Kıvaner, sağlam tekniğiyle basçı Alper Kılıç,
timbalci ve cajon ustası Kerem Kırca, üç güçlü
brass section da saksafoncu Sinan Keskin, trompetçi Eldar Aliyev ve Keily Riguel, Akdeniz ruhunu
katan bongo ve kampanacı Riccardo Marenghi ile
geri vokallerde Deniz Biber ve “Egerie" Ayşegül Erman'dan oluşmakta.
"Çilli Bom” adlı yeni albümleri ile sahne şovlarından, dünya müziğinin ve caz'ın referansları
olan Dizzy Gillespie, Tito Puente, Chano Pozo, Jacques Brel, Dulce Pontes, Elis Regina, Lara Fabian,
Michael Jackson ve James Brown gibi isimlerin müziklerini, kendilerine has yorumlarla çalıyor ve sizleri Latin dünyasının en bilinen ritimleri salsa, cumbia, merengue'den, oriental ve flamenco'ya, soul,
funk ve disko ile dolu doyumsuz anları garanti ediyor.
27 Ocak 2014 22:30
Beyoğlu Hayal Kahvesi, İstanbul
1. Kategori - 23.50 TL
K
onserlerinde sadece kendi şarkılarını çalan,
akordiyon, keman, melodika, ukulele gibi
enstrümanlar kullanarak gitar ağırlıklı bestelerini zenginleştiren Mara, Hayal Sahnesi'nde...
Kendine has melodik ve akustik şarkılarla
her konserde sevenlerini etkilemeyi başaran grubun yeni albümünün ilk şarkısı olacak Defne Ağacı'nı Naim Dilmener bir yazısında şöyle yorumluyor:"Doğan Sovuksu, 'Defne Ağacı' adlı şarkısının
kutusuna bir 'defne yaprağı' da eklemiş. Ne varsa,
müzik adına kendini paralayan bu tür müzisyenlerde var. Müziğin hası da onlarda; incelik ve ruh-göz
okşama da... Kurumuş yaprağın dağılmamasına
özel bir dikkat göstererek dinledim diski; 'Yolunuz
açık olsun Doğan kardeşim' diye diye, 'bi'şey yap,
bi'şey yap, değişmek için...' dediği için de hak vere
vere...”
"Yalnızlık Paylaşılır"a inanıyorsanız, Mara'nın akustik konserini kaçırmayın.
www.rugbyturkiye.net
86
STORE
[email protected]
682 - 3D kask - IRB onaylı
3D helm - IRB approved
RUGBY TÜRKIYE STORE
SATISLARINA DEVAM EDIYOR!
Kafa ölçüleri
S 55 cm
M 57 cm
L 58,5 cm
XL 60 cm
!
“Rugby Türkiye Store” satışlarına McDavid ürünleri ile devam ediyor! İstediğiniz
spor malzemelerini uygun fiyatlar ile bulabileceğiniz sanal mağazamızdan
siparişlerinizi sadece bir mail ile verebilirsiniz. Maile; adınızı, soyadınızı, açık
adresinizi, telefon numaranızı, istediğiniz ürünün kodu ve bedenini yazmanız
yetecektir. Sipariş ettiğiniz ürün Aras Kargo ile adresinize getirilecek ve kapıda
hem ürün bedelini hem de kargo bedelini, ister nakit, ister kredi kartı ile
ödeyebileceksiniz. Yalnız sipariş mailine ödemeyi NAKİT Mİ YOKSA KREDİ KARTI
İLE Mİ YAPACAĞINIZI EKLEMEYİ UNUTMAYIN! Ürünler, sipariş günündeki avro
kuru üzerinden TL ye çevrilecektir.
!
!
!
!
!
!
!
!
!
!
!
!
!
681 - Ragbi 2D kask - IRB onaylı
Rugby 2D helm - IRB approved
Kafa ölçüleri
S 55 cm
M 57 cm
L 58,5 cm
XL 60 cm
52,53 €
Stoklar için danışınız.
Daha iyi oturuş için tüm panellerin biçimlendirilmiş olmasını
sağlamak amacıyla 3D teknolojisi kullanılarak geliştirilmiştir.
3D tasarımı ile mükemmel görüş ve işitme
Antimikrobiyal fırçalanmış bitiş
Havalandırma sizi serin tutar
Tam elastikleştirilmiş “ tuttur ve unut” çene bandı
Oturması için uzayan elastik arka paneller
Emilim sizi kuru tutar
Developed using 3D technology to ensure all panels contoured for
better fit.
Excellent visibility and hearing due to 3D design
Antimicrobial brushed finish
Ventilation keeps you cool
Fully elasticated “fit and forget” chin strap
Elasticated back panels stretch to fit
Absorption keeps you dry
653 - Ragbi eldivenleri
Rugby gloves
34,15 €
21,68 €
S - XL
Stoklar için danışınız.
Stoklar için danışınız.
!
!
!
!
Mükemmel kalite ve fayda sağlayan tam girişli bir kask
Havalandırma sizi serin tutar
Tam elastikleştirilmiş “ tuttur ve unut” çene bandı
IRB onaylı
!
!
!
!
A perfect entry helmet providing excellent quality and value
Ventilation keeps you cool
Fully elasticated “fit and forget” chin strap
IRB Approved
!
Mükemmel tutuş ve kolay oturuş
!
With excellent grip and easy fit
www.rugbyturkiye.net
87
766 - HexPad MAX hDc koruma
HexPad MAX hDc Shirt
651 - HexPad ön kol koruması
HexPad forearm pad
Göğüs ölçüleri
S 86 - 94 cm
M 97 - 104 cm
L 107 - 114 cm
XL 114 - 122 cm
XXL + 124 cm
Dirsek ölçüleri
S 20 - 22 cm
M 22 - 26 cm
L 28 - 30 cm
XL 30 - 35 cm
XXL 38 - 40 cm
!
!
!
!
!
!
!
!
83,28 €
Stoklar için danışınız.
Ragbi için en üstün koruma
Omuzlar, köprücük kemiği, üst kol, kaburga, omurga ve döş kemiği
için Hexpad koruma
hDc nem yönetimi
IRB onaylı
The ultimate in rugby protection
HexPad protection for the shoulders, clavicle, upper arms, ribs, spine
and sternum
hDc moisture management
IRB approved
23,59 €
Stoklar için danışınız.
!
!
!
Kolay oturuşlu HexPad önkol koruması
hDc nem yönetimi
1 çift
!
!
!
HexPad forearm protection with an easy fit
HDc moisture management
1 pair
6440 - HexPad dizlik/dirseklik
HexPad knee/elbow/calf
Diz ölçüleri
S 30 - 35 cm
M 35 - 40 cm
L 40 - 45 cm
XL 45 - 50 cm
767 - HexPad PRO hDc koruma
HexPad PRO hDc Shirt
Göğüs ölçüleri
S 86 - 94 cm
M 97 - 104 cm
L 107 - 114 cm
XL 114 - 122 cm
XXL + 124 cm
Dirsek ölçüleri
20 - 25 cm
25 - 28 cm
28 - 30 cm
30 - 35 cm
Baldır ölçüleri
20 - 25 cm
25 - 30 cm
30 - 35 cm
36 40 cm
Stoklar için danışınız.
25,37 €
58,38 €
Stoklar için danışınız.
!
!
!
Omuzlar ve köprücük kemiği için HexPad koruma
hDc nem yönetimi
IRB onaylı
!
!
!
HexPad protection for the shoulders and clavicle
hDc moisture management
IRB approved
!
!
!
!
!
!
!
!
!
!
Çok yönlü bir diz/dirsek pedinde devrimci HexPads
Hafif, nefes alan, rahat ve koruyucu
Isı kontrolu, rahatlık ve performans sağlayan Ultra hDc nem yönetimi
teknolojisi
Kort sporları için önerilmez.
Çift olarak satılır.
Revolutionary HexPads in a versatile knee/elbow pad
Lightweight, breathable, confortable and protective
Ultra hDc moisture management technology for heat control, comfort
and performance
Not recommended for court sports
Sold in pairs
www.rugbyturkiye.net
88
6448 - İncik ve baldır koruması
Shin/calf guard
310 - Suspansuar
Adult supporter without cup
Baldır ölçüleri
XS 20 - 28 cm
S 28 - 30 cm
M 30 - 33 cm
L 33 - 35 cm
XL 35 - 38 cm
XXL 38 + cm
Bel ölçüleri
S 65 - 80 cm
M 80 - 95 cm
L 95 - 110 cm
XL 110 - 125 cm
24,64 €
Stoklar için danışınız.
!
!
!
İncik kemiği ve baldırı koruyan devrim niteliğindeki HexPad incik
kemiği koruma
hDc nem yönetimi
Çift olarak satılır
Çıkarılabilir sert plaka
!
!
!
!
Revolutionary HexPad shin guard protecting shin and calf
hDc moisture management
Sold in pairs
Removable hard plate
!
7740 - hDc korumalı şort
Padded hDc short (guard)
Bel ölçüleri
S 71 - 76 cm
M 81 - 86 cm
L 91 - 97 cm
XL 101 - 107 cm
XXL 112 - 117 cm
!
!
!
!
!
!
56,48 €
Pro style compression short
HexPad protection for hips and thighs that conform and stretch for
continuous protection
hDc moisture management
Stoklar için danışınız.
!
!
!
Çabuk kuruma ve serinlik için Intera'lı güçlü-örgü kesesi içerir
Bakteri ve küf gelişmesini engeller
Yüksek kauçuk içeriği maksimum destek ve sağlamlık sağlar
!
Features a power-knit pouch with Intera for rapid drying and
cooling.
Provides greater resistance to bacteria and mildew growth.
High rubber content assures maximum support and durability.
!
!
323 - Suspansuar ve koruma aparatı
Contour cup and supporter unit
Bel ölçüleri
S 66 - 81 cm
M 81 - 96 cm
L 96 - 112 cm
XL 112 - 127 cm
Stoklar için danışınız.
Profesyonel sitil sıkıştırma şortu
Sürekli koruma için uyan ve genişleyen kalça ve baldır HexPad
koruması
hDc nem yönetimi
5,35 €
13,17 €
Stoklar için danışınız.
!
!
Derin ve biçimlendirilmiş sert koruyucu ve destekleyici
7,7 cm Plush kemer ve pamuk/polyester örgü yapı özelliği vardır
!
!
Deeper and contoured hard cup and supporter.
Features a 7,7 cm Plush waist band and cotton/polyester knit
construction.
www.rugbyturkiye.net
89
325 - Suspansuar ve Flexcup koruma aparatı
Flexcup and supporter
Bel ölçüleri
S 65 - 80 cm
M 80 - 95 cm
L 95 - 110 cm
XL 110 - 125 cm
13,90 €
!
!
!
!
Pouch to hold cup
7,5 cm waistband
7,5 cm leg straps
High rubber content assures
maximum support and durability
3300 - Performans hexMesh Suspansuar
ve FlexCup koruma
Performance hexMesh Supporter
with FlexCup Ultralite
Bel ölçüleri
S 65 - 80 cm
M 80 - 95 cm
L 95 - 110 cm
XL 110 - 125 cm
!
!
!
!
!
!
5,71 €
Stoklar için danışınız.
Koruyucu tutucu kese
7,5 cm kemer
7,5 cm bacak kayışı
Yüksek kauçuk içeriği maksimum
destek ve sağlamlık sağlar
!
!
!
!
3010 - Suspansuar koruma aparatı
Contour cup lite
Stoklar için danışınız.
!
!
!
Tam kapsamlı geleneksel, hafif tasarım
Darbe sporları için ideal
Yumuşak kontur kenarlı şok emici sert koruma
!
!
!
Traditional, lightweight desing with full coverage
Ideal for impact sports
Shock absorbent hard cup, with soft contour edge
3020 - Flexcup koruma aparatı
Flexcup Ultralite
15,36 €
6,44 €
Stoklar için danışınız.
Performans tasarımı. Fazla kumaş olmadan maksimum destek sağlar.
hDc nem yönetimi
Yeni FlexCup tasarımı maksimum koruma ve olağanüstü hafiflikle
beraber yeni hava akımı çıkışları ile oyuncuları serin tutmak için
benzersiz bir havalandırma sağlar
Performance design provides maximum support without excess
fabric
hDc moisture management
New FlexCup design provides maximum protection and extreme light
weight with new air flow ports for unmatched ventilation to keep
players cool
!
!
!
!
!
!
Yeni tasarım maksimum koruma ve olağanüstü hafiflik sağlar
Gelişmiş hava akımı çıkışları oyuncuları serin tutmak için benzersiz bir
havalandırma sağlar.
Yumuşak esnek kenar en üstün oyuncu rahatlığı için vücuda uyum
sağlar.
New design provides maximum protection and extrem light weight
Advanced air flow ports provides unmatched ventilation to keep
players cool
Soft flexible edge conforms to the body for the ultimate in player
comfort
www.rugbyturkiye.net
90
YARATICI
PERFORMANS...

Benzer belgeler

oytun çölok oytun çölok

oytun çölok oytun çölok Fatoş Sezer REKLAM VE HALKA İLİŞKİLER Ebru Büşra Tunca [email protected]

Detaylı