Sayı:01 - Uluslararası Hakemli Psikiyatri ve Psikoloji Araştırmaları
Transkript
Sayı:01 - Uluslararası Hakemli Psikiyatri ve Psikoloji Araştırmaları
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter www.uhpdergisi.com ISSN: 2148-8215 I İÇİNDEKİLER TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE MEDYANIN ROLÜ IS YOUR ORGANIZATION HARMONIC OR 1-16 CHAOTIC? Ali Murat KIRIK, Murat KORKMAZ THE INVESTIGATION OF SUBMISSIVE ACTS OF ADOLESCENTS BASED ON EXERCISE AĞRI, AĞRI YÖNETİMİNDE NONFARMAKOLOJİK 17-23 YÖNTEMLER VE SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN Gülsüm BAŞTUĞ, Mehibe AKANDERE, Ahmet AYDIN ROLÜ Kıvan ÇEVİK, Saliha ÖZPINAR TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE BİREYLERİN KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ 58-76 Kubilay ÖCAL 24-57 Murat KORKMAZ, Emine DEMİRAY, Şengül HABLEMİTOĞLU II 77-84 BAŞ EDİTÖRLER Tanju SÜRMELİ Ayça GÜRKAN ÇOCUK PSİKOLOJİSİ Şeyda DÜLGELLER Ayça GÜRKAN BAŞ EDİTÖR YARDIMCISI Murat KORKMAZ İNTERNET ve SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI Michael KUYUCU GENEL YAYIN YÖNETMENİ Ali Serdar YÜCEL PSİKİYATRİ İsmet KIRKPINAR DERGİ İLETİŞİM VE SEKRETERYA Ali Murat KIRIK SOSYOLOJİ & KİŞİSEL PSİKOLOJİ & SOSYAL PSİKOLOJİ Şengül HABLEMİTOĞLU TÜRÇE DİL EDİTÖRÜ Gülsemin HAZER UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI & KAYGI VE KORKU & KLİNİK PSİKOLOJİ Tanju SÜRMELİ İNGİLİZCE DİL EDİTÖRÜ Gökşen ARAS PSİKOMOTOR Gülten HERGÜNER Serdar TOK Yener ÖZEN ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME Işık BAYRAKTAR Gökhan DELİCEOĞLU YAYIN VE DANIŞMA KURULU Adalet KANDIR Yasemin KESKİN BENLİ Yelda ŞENER Arzu ÖZYÜREK Ayhan AYTAÇ Ali Murat KIRIK Ali Serdar YÜCEL Bülent KILIÇ Çetin YAMAN Dilek GÖKTÜRK CARY Emine DEMİRAY Fatma TEZEL ŞAHİN Gülten HERGÜNER Gökşen ARAS Gülsemin HAZER Emre YANIKKEREM Mustafa USLU Murat KORKMAZ Mustafa TALAS Michael KUYUCU Nurhayat ÇELEBİ Nurullah KARTA Şengül HABLEMİTOĞLU Nur DİLBAZ ALACAHAN Tanju SÜRMELİ Sezer ER GÜNERİ Serdar TOK Saliha ALTIPARMAK Ümran SEVİL Yücel GELİŞLİ Yavuz TAŞKIRAN Şeyda DÜLGELLER Ayça GÜRKAN Nezahat GÜÇLÜ İsmet KIRKPINAR Işık BAYRAKTAR Gökhan DELİCEOĞLU GELİŞİM PSİKOLOJİSİ OKUL ÖNCESİ Adalet KANDIR Nezahat GÜÇLÜ Fatma TEZEL ŞAHİN Arzu ÖZYÜREK Neylan ZİYALAR Yücel GELİŞLİ Mustafa USLU Nurhayat ÇELEBİ Dilek GÖKTÜRK CARY Mustafa TALAS MEDYA, TEKNOLOJİ, ŞİDDET VE KADIN Emine DEMİRAY Murat KORKMAZ SPOR PSİKOLOJİSİ & SPORDA ŞİDDET Yavuz TAŞKIRAN Aylin ZEKİOĞLU Fatih ÇATIKKAŞ Kemal GÖRAL Elif KARAGÜN OBEZİTE VE PSİKOLOJİ Aslı UÇAR Çetin YAMAN ANNE VE ÇOCUK İLİŞKİSİ Ümran SEVİL Emre YANIKKEREM Sezer ER GÜNERİ TÜKETİM PSİKOLOJİSİ Yelda ŞENER PARA PSİKOLOJİ Ayhan AYTAÇ Nur DİLBAZ ALACAHAN Yasemin KESKİN BENLİ İSTATİSTİK Saliha ALTIPARMAK III DİĞER DERGİLERİMİZ 1. 2. 3. 4. 5. 66. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. BESLENME ARAŞTIRMALARI KADIN HASTALIKLARI VE JİNEKOLOJİ ORTOPEDİ TRAVMATOLOJİ PAZARLAMA VE PAZAR ARAŞTIRMALARI MÜHENDİSLİK VE FEN BİLİMLERİ İKTİSAT VE EKONOMİ YÖNETİMİ MULTİDİSİPLİNER SOSYAL BİLİMLER SPOR SAĞLIK TIP BİLİMLERİ EDEBİYAT VE İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ARAŞTIRMALARI HEMŞİRELİK MİMARLIK VE TASARIM MÜZİK VE SAHNE SANATLARI EKONOMİ YÖNETİMİ VE ARAŞTIRMALARI http://www.dbhadergisi.com http://www.jacsdergisi.com http://www.otshdergisi.com http://www.uhpadergisi.com http://www.hmfdergisi.com http://www.iibdergisi.com http://www.uhbabdergisi.com http://www.sstbdergisi.com http://www.uhedergisi.com http://www.aceddergisi.com http://www.khsdergisi.com http://www.mtddergisi.com http://www.uhmadergisi.com http://www.uheyadergisi.com IV Uzm. Dr. Tanju SÜRMELİ Baş Editör Değerli Bilim İnsanları., Dergimizin bu sayısında yine sizlerle buluşmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu sayımızda 5 değerli çalışmaya yer vermiş bulunmaktayız. Bu çalışmaları bizlerle paylaşan değerli araştırmacı ve yazarlarımıza teşekkür ederiz. Dergimiz bu sayı itibariyle ISO 9001-2008 & “12879 Belge No” ISO 14001-2004 “12880 Belge No” ve Marka Patent belgelerini alarak yayın hayatına devam etmektedir. Dergi ve diğer dergilerimizde yayınlanan ve basılan tüm makaleler Kalite Yönetim, Çevre Yönetim Sistemi ve Marka Tescil ile Patenti alarak Fikri Sınai Haklar Kanunu çerçevesinde tüm yetkilerini sağlamız olmaktadır. Türkiye’de bir ilk olan bu çalışmalar doğrultusunda dergi ve dergilerimiz artık uluslararası ILAC ile eğitim yönetim kalitesi akreditasyon çalışmalarına da başlamıştır. ILAC ın talebi doğrultusunda dergi ve dergilerimiz bir yıl boyunca izlenecek ve eğitim yönetim kalitesini sağladığı an itibariyle uluslararası akreditasyon belgesini almaya hak kazanacaktır. Bu gelişmeler konusunda bizleri destekleyen tüm kurum ve kuruluşlara ayrıca teşekkür ediyorum. Dergimiz ve diğer dergilerimizde görev alan hakem, bilim, editörler, yayın, danışma, iletişim ve yönetim kurulu üyelerimize sonsuz şükran ve saygılarımı sunuyorum. Değerli okurlar, değerli yazarlar artık dergimizdeki tüm yayınlarınız marka patentli olarak güvence altına alınmıştır. Her türlü haklarınız fikri sınai haklar kanunu çerçevesinde Türkiye ve dünya ülkelerinde koruma altında olup her türlü maddi ve manevi haklarınız hukuki güvence ile temin edilmiştir. Yine dergi ve diğer dergilerimiz ile ilgili farklı belgelendirme ve çalışmalara devam edilmektedir. Şimdiden tüm bilim ve araştırmacılarımıza hayırlar getirmesini diliyoruz. Bu sayımızda bizleri destekleyen ve yayınların sayıya kazandırılması konusunda destek olan değerli hakem kurulu üyelerimiz ile sayı hakemlerimize de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Bir sonraki sayımız Nisan 2015 Tarihinde sistemdeki yerini alacaktır. Saygı, sevgi ve esenlikler diliyorum. (Dergimizde etik kurul raporu gerektiren her türlü çalışmada yazar(lar) editörlüğe ve derginin sistemine yayın yüklerken gerekli etik kurul rapor bilgilerini girmekle yükümlüdür. Hiçbir koşul ve şartlarda oluşan ya da oluşacak bir sorunda – problemde dergimiz, yayın kurulu, imtiyaz sahibi, yazı işleri, hakem ve bilim kurulları sorumluluk kabul etmez. Yazar(lar) bu bilgiyi dergiye yazılı olarak vermekle yükümlüdür. Bu konuda tüm sorumluluk yazar(lar) a aittir). V Basın Yayın Kanunun “5187” gereğince basılı eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zarar m-13-14 kapsamında dergimizde yayınlanan yayınların içeriği ve hukuki sorumluluğu tek taraflı olarak yazar(lar) a aittir. Dergimiz, yönetim, hakem, editör, bilim ve imtiyaz sahibi bu yükümlülükleri kabul etmez. Dergimizde bilimsel içerikli, literatüre katkı yapan, bilimsel anlamda değer ifade eden çalışmalar kabul edilir ve yayınlanır. Bunun dışında siyasi, politik, hukuki ve ticari içerikli fikri sınai haklar kanununa aykırılık içeren yayınlara yer verilmez. Olası bir olumsuzluk durumunda yazar(lar) doğabilecek her türlü maddi ve manevi zararı peşinen kabul etmiş ve yüklenmiştir. Bu nedenle ikinci üçüncü ve diğer şahıs ile kurumlar konusunda dergimiz yönetimi ve kurulları hiçbir sorumluluğu kabul etmez. Bu yönde dergimiz ve kurulları üzerinde bir hukuki yaptırım uygulanması söz konusu olamaz. Eserlerin içeriği ve mevcut durumu yazar(lar) ait olup dergimiz bu yayınların sadece yayınlanması ve literatüre kazandırılması aşamasında görev üstlenmiştir. Tüm okuyucu, kamuoyu ve takipçilerine ilanen duyurulur. VI Distinguished Scientists., We are so glad to meet you again in this volume of our journal. We have included a total of 5 valuable articles in this volume. We express our thanks to valuable researchers and authors who shared these papers with us. Our journal has received the certificates of ISO 9001-2008 & “Certificate No 12879” ISO 14001-2004 “Certificate No 12880” and Trademark Patent by this volume and continues its publication. All the articles published in this and all of our other journals are certified with Quality Management, Environmental Management and Trademark and Patent Registration and fully authorized within the framework of Intellectual Property Rights. All the articles published in this and all of our other journals are certified with Quality Management, Environmental Management and Trademark and Patent Registration and fully authorized within the framework of Intellectual Property Rights. We extend our thanks to all institutions and organizations that supported us concerning these developments. We extend our deepest regards and gratitude to referees, editors, and members of publication board, advisory board, communication and executive boards of our journals. Dear readers and authors, from now on all your publications in our journal are guaranteed with trademark and patent. All of your rights are protected both in Turkey and all over the world within the framework of intellectual property rights and all kinds of your physical and moral rights are provided with legal assurance. Relevant efforts with different certifications for our journals go on. We hope that these efforts will yield fruitful results for all scientists and researchers. I also extend my thanks to distinguished members of referee board and referees of this volume who supported us regarding the publication. Our next volume will be uploaded to the system in April 2015. With respect and welfare. (In any kind of study requiring ethical board report in our journal, author(s) is/are obliged to enter the data of necessary ethical board report while uploading their publication in editorship and journal system. Our journal, publication board, grant holder, editorial office, referee and science boards do not undertake any responsibility for a problem to occur under any circumstances and conditions. Author(s) is/are obliged to give this information to journal in written. All liability in this issue belongs to author(s)). VII As per the “5187” of Press Law, material and emotional damage arising from the actions via published works, the content and legal responsibility of the publications published in our journal within the scope of m14-13- unilaterally belong to author(s). Our journal, executive board, referees, editor, science board and publisher don’t accept these obligations. The scientifically valuable papers with scientific content which contribute to literature are accepted and published in our journal. Apart from this, the papers with political, legal and commercial content which are against the intellectual property rights are not accepted. in case of a possible negative situation, author(s) is/are regarded as accepting and undertaking all kinds of possible material and emotional damage beforehand. Therefore, our journal’s management and other boards don’t accept any responsibility regarding the second, third and other persons and institutions under any condition. in this sense, a legal sanction on our journal and its boards is out of question. The content and the current status of the papers belong to author(s) and our journal only takes part in the publication of these papers and contribution to literature. Respectfully announced to all readers, public and followers by publication. VIII UHPPD ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE MEDYANIN ROLÜ THE ROLE OF MEDIA IN GENDER INEQUALITY Ali Murat KIRIK1, Murat KORKMAZ1 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü 1 Güven Grup A.Ş. Finans Yönetmeni 1 Özet: Tarihin farklı dönemlerinde, farklı coğrafyalarında farklı kültürlerde kadınlara ve erkeklere toplumsal olarak yüklenen rol ve sorumluluklar kısaca toplumsal cinsiyet şeklinde ifade edilmektedir. Birey dünyaya geldiği andan itibaren toplumsal cinsiyet kendisini göstermekte ve insani ilişkiler de farklılaşmaktadır. Ancak günümüzde gerek toplumsal gerekse de siyasal açıdan kadın ikinci plana atılmakta ve erkeklerin gölgesinde yaşamaya mecbur bırakılmaktadır. Kadın-erkek eşitsizliği medyanın farklı alanlarına da yansımakta ve bu durum eşitsizliği giderek somut bir düzene oturtmaktadır. Teoride kadın ve erkekler aynı hak ve yükümlülüklere sahipken, uygulama noktasında durumun bu şekilde olmadığı medyada yer alan programlardan ve sunulan içeriklerden de açıkça anlaşılmaktadır. Bu çalışmada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde medyanın rolü irdelenmiş ve kadının medyadaki konumlandırılışı üzerine çıkarımlarda bulunulmuştur. Araştırma neticesinde kadının medyada cinsel bir obje olarak kullanıldığı ve erkeklerin gerisinde yer aldığı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte elde edilen bulgular örneklerle desteklenmiştir. Abstract: Roles and responsibilities socially attributed to women and men in different periods of history, different geographies and different cultures are expressed as gender in short. Gender appears since the individual is born and human affairs differ. However, women are pushed into the background both socially and politically and they are forced to live under the shadow of men. Gender inequality is reflected to different fields of media and this condition increasingly puts inequality on a solid basis. While women and men have the same rights and responsibilities in theory, it is clearly understood from the programs and contents presented in media that the situation is the right opposite in practice. In this study, the role of media in gender inequality is emphasized and some conclusions have been made on positioning women in media. Following the research, it has been indicated that women are used as a sexual object in media and they fall behind men. Moreover, findings obtained have been supported with examples. Key Words: Gender, Gender Inequality, Male Hegemony, Media, Positive Discrimination Ethics In Media Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet, Kadın-Erkek Eşitsizliği, Erkek Hegemonyası, Medya, Pozitif Ayrımcılık, Medyada Etik 1 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 1.GİRİŞ tedir. İlerlemeler ancak değişimle sağlanmaktadır. Bunun için bu konuda da zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Zihniyet değişikliğini sağlayabilmenin en önemli yolu medyadır. Medya bu konuda çok önemlidir. Medyayı böyle gözle görülür bir şekilde cazip kılan nedir? Medya televizyondan sinemaya gazetelerden dergilere kadar uzanan bir gücü elinde bulundurmaktadır. Bu güç toplumların oluşmasında çok büyük bir etkendir. Bunun için medya, kadın erkek eşitliğinin sağlanması açısından olağanüstü bir önem sahiptir. Bu önem onun zihniyet değişiminde ki katkılarından oluşmaktadır. Demokrasi açısından kadın erkek eşitliği meselesi büyük önem arz etmektedir. Demokrasinin olmazsa olmaz temel ilkelerinin başında kadınerkek eşitliği gelmektedir. Aynı zamanda toplumsallaşma sürecini de derinden etkilemektedir. Erkeğin kadından daha üstün olduğunu düşünen bireylerin varlığı yadsınamaz derecede büyüktür. Ataerklik toplumlarda dahi kadına atfedilen değer oldukça büyüktür. Çünkü toplumları yetiştiren ve geleceğe hazırlayan varlıklar şüphesiz ki kadınlardır. Dolayısıyla kadının pasif bir durumda olması toplumun bilinç seviyesini oldukça düşürmektedir. Kadının güçlü ve iyi bir konumda yer alması ise o toplumun seviyesini muhakkak ki yükseltecektir. Medya elindeki güç ile her kesime her an hitap edebilmekte onları yönlendirebilmektedir. Yaptığı çeşitli algı operasyonları ile zihin dünyasını etkisi altına alabilmektedir. Kişilerin görüş dünyasını tam zıttı bir alana çevirebilmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması da bu zihin dünyası değişimi ile olmalıdır. Medya elindeki güçleri bu alanda kullanmalı ve başarı yakalamalıdır. Medyadaki kadının durumu incelenmeli ve ona göre bir pozisyon alınmalıdır. Eleştirel bir göz ile medyaya gerekirse bir çeki düzen verilmelidir. Kadının rolü tekrar gözden geçirilmelidir. Kadının arka planda kalmaması onun ön plana çıkartılması sağlanmalıdır. Kadın erkek eşitliği ve hatta kadına pozitif ayrımcılıklar medya eliyle teşvik edilmelidir. Medya kadını erkek hegomanyasından kurtarmalıdır. Kadına daha güzel roller biçilerek toplumdaki saygı oranı artırılmalıdır. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması yukarıda belirtilen hususlardan ötürü mecburiyet taşımaktadır. Peki, bu eşitlik nasıl sağlanmalıdır? Günümüzde bu durum yasalarla sağlanmaya çalışılmaktadır. Fakat yasaların kadın-erkek eşitliğini sağlayabildiğini söyleyebilmek günümüz şartlarında mümkün değildir. Çünkü yasalar her ne kadar teoride işe yarar gibi görünse de pratikte durumun öyle olduğunu söyleyebilmek oldukça zordur. Oluşturulan yasalar ancak toplumun belli bir kesimine hitap etmekte, geneline yansıyamamaktadır. Ancak bu durum yasaların tamamen gereksiz olduğu anlamına da gelmemektedir. Yasalar önemlidir. Ancak yanında başka unsurların da bulunması gerekir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasındaki en büyük unsur zihniyet değişikliğidir. Dünyamız değişim çağındadır. Her şey an ve an değişmek- Ulusal ve uluslararası birçok araştırma göstermektedir ki kadın medyada ikinci plandadır. Kadın 2 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ötekileştirilmiştir. Bu durumun acilen giderilmesi gerekmektedir. Medya artık etik unsurları gözetmek zorundadır. Kapitalist düzene uyan popülarist yayınlar ancak kadını toplumsal açıdan aşağı mevkilere çekmektedir. Bu durumların olmaması için medyanın meslek ahlakını göz önünde bulundurması gerekmektedir. Tüm bu anlattıklarımız göz önüne alınarak “toplumsal cinsiyet eşitliğinde medyanın rolü alt komisyonu’nun” görevleri, çalışmaları, komisyon tanımlamaları daha kolay anlaşılabilir. Ancak komisyonun tüm bu durumları ani bir değişiklikle yapması bir hayal ürünü olacaktır. Ama bu bir adımdır. Yola çıkmak bitirmenin yarısını tamamlamak demektir. 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE Amaç: Bu çalışmada amaç olarak 2012 Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu Tarafından Hazırlanan 10’nolu raporun derlenerek yayın haline getirilmesidir. Bu çalışmada özellikle kadın erkek eşitliğine yönelik medyanın üstlenmiş olduğu rol ile aktiviteler eleştirisel olarak değerlendirilmiştir. timiz varsa ve cinsiyetimiz nasıl ki duyularımıza, Kapsam: Araştırmanın kapsamını 2012 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu tarafından 10’nolu rapor olarak hazırlanan çalışma oluşturmaktadır. Ayrıca bu araştırmaya yönelik literatür taraması yapılarak çalışma genişletilmiştir. Günümüzde ortaya çıkan kadın erkek eşitsizliğine yönelik sorunların medya tarafından nasıl ele alındığı ve buna yönelik yapılan çalışmaların neler olduğu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. Bir önemli konu ise çalışmanın literatür açısından ele alınıp derleme şeklinde hazırlanmasıdır. yapılandırılmasında pek çok faktör rol oynar” Bu bölümde çalışmanın genel hatlarıyla kuramsal çerçevesi çizilmeye çalışılacak ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelik somut örnekler aktarılacaktır. 2.1. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ YA DA EŞİTSİZLİĞİ: DEMOKRASİNİN ÖLÇÜSÜ Kadın erkek eşitliğini anlamak açısından toplumsal cinsiyet kavramını iyice anlamak gerekir. Toplumsal cinsiyet bazı etkenlere dayanarak kendisi oluşmaktadır. Nasıl ki bizim bir cinsiyebedenimize, varlığımıza etki ederse aynı şekilde toplumsal cinsiyet toplumun sinir uçlarına etki etmektedir. Bu kavram 1960’lardan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Yani doğumu daha yenidir. “Gelişmemiş ve gelişmekte olan toplumlarda kadınların zayıf bir cinsel kimlik olarak kültürel (Güzel, 2014:185). “Sosyolojik olarak bilinmektedir ki toplum içinde inşa edilen toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeğin toplum içindeki statüsü ve bunlara uygun rollerini belirler” (Tunç, 2014: 608). Toplumsal cinsiyet toplumun cinsiyeti demektir. Toplumda hâkim olan cinsiyet şeklidir. Bu yıllardan beri gelen bir süreçle oluşur. Bu süreçte birçok etken bulunmaktadır Bu etkenleri medya ve din olarak sayabilmek mümkündür. 3 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Birey doğumundan itibaren belli kalıplar içerisinde büyümektedir. Bu kalıplar yukarıda da belirttiğimiz üzere belli süreçlerden etkilenerek oluşur. Birey normların çerçevesinde bir kalıba yerleşir. Bu kalıpları o belirlemez. Bu kalıplar zaten ondan önce oluşmuştur. “Kadın ile erkekler arasındaki farklılıkların biyolojik farklılıklar ile açıklanamayacağını belirten, kadın ve erkeklerin rolleri söz konusu olduğunda çeşitli kültürler arasında büyük farklılıklar olduğuna dikkati çeken toplumsal cinsiyet çalışmaları bunun toplumsal düzlemde kurulduğunu savunur” (Ökten, 2009: 302). kadın ve erkek olma biçimlerini belirtir” (Akça, Bu kalıpları açıklamak gerekirse; ülkemizde ve dünyamızda kalıpların erkek hegomanyası altında oluştuğunu görebilmekteyiz. Erkeğin her alanda somut ve soyut iktidarı kadını belli kalıplar içerisine sokmuştur. Bu kalıplar toplumsal cinsiyeti oluşturur. düşüklüğü hemen göze çarpmaktadır. Aynı şekilde Kalıpların oluşmasında medyanın rolü büyüktür. Medya ata erkil bir toplumun oluşmasında önemli bir role sahiptir. Kişi doğar ve bu toplumun bir parçası olur. İlerleyen süreçlerde sosyalleşmesi ile kendisi de ata erkil sürecin bir parçası bir çarkı olmak mecburiyetindedir. Zaman ve mekân değiştikçe toplumsal cinsiyet Toplumsal cinsiyet oluşurken medya bu durumun içinde kendi rolünü oynar. Buradan şu sonuca ulaşabilmek de mümkündür. Kadın erkek eşitsizliğinin karakteri toplumsal cinsiyettir, aracı ise medyadır. “Cinsiyetin biyolojik niteliğinden farklı olarak kadın ve erkeğin toplum içerisindeki algılanışlarını ve o toplumun kendilerine atfettiği gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde var oldu- 2014: 13). Kadın erkek eşitsizliği sadece kadınları olumsuz etkilememektedir. Kadının toplumun bir parçası olduğu düşünülürse toplum tamamen bu durumdan etkilenmektedir. “Kadınların insan haklarının tanınması, korunması ve ihlallerin önlenip, bunlara neden olanların cezalandırılması için en etkin denetimin ulusal ve yerel düzeyde yapılması gerektiği açıktır” (Acar, 2010: 1). Kadının geri plana itildiği ülkelere baktığımızda ekonomi geri kalmışlığı, eğitimin geriliği, sanatın kadına değer veren toplumlara baktığımızda ise ekonomi ilerlemiş, eğitim gelişmiş, sanat üst seviyelere çıkabilmiştir. İşte tüm bunlar kadına verilen değerin toplumun tamamını nasıl etkilediğini gözler önüne sermektedir. rolleri de değişikliğe uğramaktadır. Çünkü kültürün yeniden oluşturulması ve koşulların sürekli farklılık göstermesi toplumdaki cinsiyet rollerini yeniden biçimlendirmektedir. (Berktay 2000: 57) Aslında kadın-erkek eşitsizliğinin sadece az ğunu söylemek oldukça yanlış olmaktadır. Çünkü gelişmiş ülkelerde de kadın-erkek eşitsizliği var olabilmektedir. Ülkelerde çoğu zaman kadınerkek eşitsizliğine yönelik çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Fakat bu araştırmalara rağmen sorun tırmanarak devam etmektedir. 4 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 2.2. MEDYANIN KUŞATICI HALESİ: HAYATLARI ŞEKİLLENDİREN DÖNGÜ şiddete daha az tepki vermeye başlamaktadır. 1970’lerden beri yapılan araştırmalarda televizyonu çok seyredenlerin az seyredenlere oranla popüler dünya odaklı bir algıya sahip oldukları görülmektedir. Bu ve benzer araştırmalar medyanın etkin rolünü gözler önüne sermektedir. Medya çoğu zaman bir algı operasyon oluşturmaktadır. Bir anda milyonlarca kitleye iletişim araçları üzerinden ulaşılabilmektedir. Ulaştığı kitlelerin zihin dünyasını değiştirebilmektedir. Bu gibi durumlardan ötürü hem tehlikeli hem de yararlı yönleri mevcuttur. Kitle iletişim araçları kullanım amaçlarına göre farklılık göstermektedir. Yani kullanılan amaca göre değişiklik gösterebilmektedir. Medyada gerçekleşen algı operasyonları kişileri doğrudan etkileyecek niteliktedir. A) Toplumun nabzı televizyon: Günümüzde televizyon en yaygın kullanılan kitle iletişim aracıdır. Televizyon gerek görsel, gerekse de işitsel bir kitle iletişim aracı olduğu için bireylerin duygularına daha hızlı bir şekilde ulaşabilmektedir. Bununla birlikte; her yaş grubundan birey tarafından izlenebilmektedir. Medya oluşturduğu yayınlarla neyi gösterip neyi göstermeyeceğini çok iyi bilmektedir. Yapılan her yayın bir işaret taşımaktadır. Bu işaret popüler anlayışlara hitap etmektedir. Yani amaç daha geniş bir kitleye ulaşmak ve kitleyi tek bir noktada toplayabilmektir. Medya bunu popüler kültür ve eğlence gibi öğeleri kullanarak gerçekleştirmektedir. Televizyon aynı zamanda kültürel yönü ağır basan bir kitle iletişim aracıdır. Gerek kuramcılar, gerekse de araştırmacılar televizyon üzerine yaptıkları çalışmalarda bu mecranın kültürle olan ilişkilerini de irdelemişlerdir. Televizyon alanında teorik çalışmaları bulunan Schramm, 1961 yılında seyircileri pasif bir alıcı durumuna sokan araştırmacı ve teorisyenlerin yanlış bir kanıya hâkim olduğu görüşünü savunmuş ve seyircilerin televizyon karşısında sanıldığı gibi edilgen bir durumda yer almadığını belirtmiştir. Schramm görüşünü şu şekilde aktarmıştır: “Etki kavramı, bizi yanlış yönlendirmektedir; çünkü bu kavram televizyonun çocuğa bir şeyler yaptığını çağrıştırmaktadır. Buna göre televizyon bir aktördür; çocuklar da üzerinde oynananlardır”(Tekinalp, 2003:106). Medya o kadar dikkate değerdir ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu dahi felsefi manada belirleyebilir. Kişilerin zihin dünyalarına bu şekli ile ahlakı empoze edebilir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dizi karakterleri kişiler tarafından örnek alınmaktadır. Böylelilikle toplumlar yönlendirilmektedir. Medyadaki yayınlar dolaylı ya da doğrudan bireye etki etmektedir. Öyle ki şiddet unsurlarını bünyesinde barındıran programlar kişinin şiddete alışmasına yol açmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre çocuklar şiddet içeren filmleri izledikçe Televizyona verilen yayınlar belli bir kurguya sahip olarak verilmektedir. Bu da kişinin bu zihin 5 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) dünyası odaklı dar bir çerçevede görüş dünyasının oluşmasını sağlamaktadır. Türkiye’de RTÜK’ün verilerine göre kadınlar günde 4,5 erkekler ise 4,1 saat televizyon seyretmektedir. İstatistiklerden de anlaşılacağı üzere bireyler kurgusal gerçekliğe hızlı bir şekilde adapte olmakta ve televizyonun büyülü dünyasıyla baş başa kalmaktadır. B) Kitleleri ekrana bağlayan güçlü bağ: Yerli Kadın erkek eşitsizliği televizyonun içine girmeden daha dışında başlamaktadır. İzlenecek kanallara anneler değil babalar; kız kardeşler değil erkek kardeşler karar vermektedir. entrikacı ve ahlaksız bir kişi olarak gösterilmek- 1990’lardan itibaren televizyonlarda popülariteye önem verilmiştir. İzlenme odaklı yayınlar yapılmaya başlanmıştır. İzlenirliği artırmak maksadı ile şiddet, cinsellik ve sansasyon önemli bir şekilde ekranlardaki yerini artırmıştır. Reytingi arttırmak ve programların izlenilirliğini sağlamak amacıyla kadın ve kadın bedeni sürekli bir şekilde kullanılmıştır. Kadının bir insan olduğu unutulmuş ve onun sadece kadınlığı kullanılmıştır. Kadın bir cinsel obje durumuna düşürülmüştür. derinleşmektedir. Kadın televizyonun içinde de hep geri planda kalmıştır. Uzman konuklar genellikle erkeklerden sağlanmıştır. Dizilerde bile kadın hep ikinci rollerde kendisine yer bulmuştur. Siyaset gibi önemli konularda genelde erkeklerle uzmanlar temsil edilmiştir. Televizyondaki haber programlarına, açık oturum ve tartışma programlarına bakıldığında konukların neredeyse hepsinin erkek olduğu görülebilecektir. engelle karşılaşmamaktadır. diziler Yerli diziler reyting oranlarından da anlaşılacağı üzere Türkiye’de oldukça fazla izlenmektedir. Kadın erkek eşitsizliğini dizilerde de görebilmek mümkündür. Televizyon dizilerinde erkek cesur, soğukkanlı gösterilirken; kadın dedikoducu, tedir. Televizyon dizilerin üzerinden de bir algı operasyonu yürütülmektedir. Bu algı operasyonu ile kadın- erkek arasındaki uçurum gittikçe Bu konu başlığı altında dikkat etmemiz gereken en önemli hususlardan birisi de şiddettir. Kadına yönelik şiddet yerli dizilerde oldukça fazladır. Bu durum şiddete olan algımızı zayıflatmakta ve şiddeti meşrulaşmaktadır. Televizyon dizilerinde şiddet içerikli sahneler izlendikçe bireyler şiddete karşı bağışıklık göstermektedir. Özellikle kadına yönelik şiddet televizyon dizilerinde açıkça ortaya konmakta ve yapımcılar bu noktada hukuki hiçbir Kadın, dizilerde bir cinsel obje durumundadır. Yayıncılar ekrana kitleleri daha fazla bağlayabilmek amacı ile kadını ve kadın bedenini reklamlarda ve de filmlerde sıklıkla kullanmaktadır. Toplumun kadına olan bakış açısı böylece değişmektedir. Toplum kadına bir cinsel obje gözü ile bakmaktadır. Kadının da bir insan olduğu unutulmaktadır. Hatta unutturulmaktadır demek belki de daha doğru olacaktır. 6 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Sinema ve televizyon alanında önemli çalışmaları bulunan Robert Kolker, televizyon dizilerinin özellikle orta sınıfa hitap ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, televizyon programlarında her türden insanın (kültür, eğitim, gelir düzeyi ayrımı olmaksızın) yansıtılmasının, seyircide kendi yaşamından memnun olma ve haz alma duygusu yarattığını ifade etmiştir. Kolker, televizyonda her türden insanın yansıtılmasıyla toplumsal dengenin sağlandığını ve gelir düzeyi düşük insanlara da yaşama ümidi verildiğini savunmuştur (Kabadayı, 2009: 147). Kadının ilerleyen sayfalarda kullanım amacı genelde magazin odaklıdır. Ciddi konularda kadının ismi oldukça az geçmektedir. Üçüncü sayfa haberlerinde genelde kadına yönelik şiddet gösterilmektedir. Gazeteler için kadına yönelik şiddet ancak üçüncü sayfalarda yer bulabilmiştir. Kadınların uzmanlaşabildiği tek alan magazin, çocuk ve vücut bakımıdır. Siyaset alanındaki kadınlardan bahsedilirken dahi onların özel haytaları göz önüne serilmektedir. İşte tüm bunlar toplumsal cinsiyet ayrımının sonuçlarıdır. Toplumsal cinsiyet kadına yemek yapma, çocuk bakma, cinsel obje olma durumunu vermiştir. Dolayısıyla kadınlar bu durumlara zorlamaktadır. Erkekler de bu algıları benimseyerek kadını bu rollere itmektedir. Türkiye’de kadının politika alanında fazla yer bulmadığı açıkça görülmektedir. Çünkü kadın siyaset gibi ciddi konulardan ötelenmiştir. Bu durumun büyük bir haksızlık oluşturduğunu söyleyebilmek mümkündür. Kadın, tabiri caizse sadece kadın programlarında gösterilmektedir. Dedikoducu, kuyu kazan roller dizi ve filmlerde kadına layık görülen sıfatlardır. Oysa erkek her zaman daha ön planda gösterilmektedir. Filmlerde kadının erkek olmadan bir hiç olduğu sürekli vurgulanmaktadır. Televizyon kanallarındaki yerli filmlerde kadınlar layık oldukları rollere verilmedikçe kadın- erkek eşitsizliği artarak devam edecektir. Bu son zamanlarda az da olsa oluşmaya başlamıştır. Ancak çok yavaştır. Güney Afrika’da yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklerden daha fazla yargılanmaktadır. Bu durum bize kadınların ne derece haksızlıklara uğradığını göstermektedir. Erkek hegemonyası devam ettikçe ve toplumsal cinsiyet anlayışı bu derece baskın oldukça kadın erkek eşitsizliği sürmeye devam edecektir. C) İkincil konumun en kolay tespit mecrası gazeteler Toplumsal belleğin oluşumunda gazeteler de en az televizyon kadar önemlidir. Gazetelere bakıldığında çoğu zaman kadının birinci sayfada sadece cinsel obje olarak kullanıldığı göze çarpmaktadır. Siyaset gibi ciddi konular erkeklere ayrılırken kadın sadece göze hitap etmesi amacı ile kullanılmıştır. Gazetelerde kadına yönelik şiddet kadını rencide edecek biçimde verilmektedir. Kadın teşhir edilmektedir. Bu durumun bireysel olduğu vurgusu söylenmektedir. Erkekliğin bu durumla ilişkisi 7 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Reklamlarda da kadınlar hep erkeğin arkasında kalmaktadır. Bu yönüyle kadının erkeği destekleyici bir unsur olarak kullanıldığı söylenebilmektedir. Erkek otorite olarak gösterilmektedir. Kadın ise erkeğin aracı olmak durumundadır. Reklamlarda da filmlerde olduğu gibi erkeğin üstünlüğü vurgulanmaktadır. Kadının ise zayıf bir varlık olduğu algısal operasyonlarla gösterilmektedir. gösterilmemektedir. Ve erkek egemen toplum eleştirilmemektedir. D) Kısa zamanda algı, etki ve satış unsuru reklamlar Reklamlarda kadın erkek sayısı çok fazla orantısız değildir. Bu durumun kadının pazarlama aracı olarak görülmesinden kaynakladığı düşünülmektedir. Kadın erkek orantısızlığı olmamakla beraber yaşlı kadınların kullanılmadığı görülmektedir. Genç ve güzel kadınların kullanılması bir kez daha kadın bedeninin kullanıldığı tezine uygun düşmektedir. Önemli olan bir diğer konu ise kadınların cinsel obje olarak reklamlarda kullanılması ve pazarlama aracı olarak görülmesidir. Kadın hiçbir şekilde pazarlama aracı değildir. Bununla birlikte kadın bedeni bir silah olarak kullanılmamalıdır. Bu durum kadının insanlık değerini düşürmektedir. Kadın her şeyden önce bir insandır. Reklamlarda bu vurgulanmalıdır. Ancak bunun aksi bir durum söz konusudur. Popülariteye uygun olarak kadın hep cinsel obje olarak kullanılmaktadır. Kadının cinselliğine vurgu yapılmaktadır. Kitle iletişim araçlarının etkisi reklâmlarla birlikte açık bir şekilde hissedilmektedir. Ticari yayıncılık modelinin can damarını reklâmlar oluşturmaktadır. Televizyon reklâmları üzerine çalışmaları olan ve önemli saptamalar yapan Gillian Dyer reklâmlar hakkındaki görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir: “Televizyon reklâmlarının etkileri büyük bir olasılıkla uzun vadeli olacaktır. Bunun yanında reklâmların genel veya antropolojik anlamda gerçeklerin belirlenmesi konusunda önemli rol oynadıkları hakkında da deliller mevcuttur. Örneğin; birçok reklâmda görülen farklı cinslere yakıştırılan farklı roller (cilalı masasının veya bembeyaz çarşaflarının hali karşısında sevinç çığlıkları atan ev hanımı gibi) birçok sosyal bilimcinin de katıldığı gibi, genç veya yaşlı birçok kişinin geleneksel cinsiyet farklılıklarına sahip çıkmalarına sebep olmaktadır” (Turam, 1994: 81). Tüm bu durumları tek tek örneklendirmek mümkündür. Adriana Lima’nın oynadığı Mavi Jeans reklamında (bkz. Şekil 1) kadın izlenilecek bir obje durumuna düşmüştür. 8 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Şekil 1: Adriana Lima’nın oynadığı Mavi Jeans reklamından örnek bir kare E) Bilgiden eğlenceye her şey bir tık ötede: İnternet eşitsizliğine güzel birer örnektir. Kadın bedeni internet ortamında sıklıkla kullanılmaktadır. İnternet, İngilizce kökenli bir kelimedir. Bu kelime, “inter” (international kelimesinin kısaltılması) öneki ile “net” (network kelimesinin kısaltması) sözcüğünün birleşimiyle meydana gelmiştir. Türkçe’de “inter” kelimesi “arası”, net kelimesi ise “ağ” anlamına gelmektedir. İnternet kelimesi Türkçe’de “ağlar arası ağ” veya “ağların ağı” şeklinde yer bulmuştur. İnternet bugün tüm insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan bir araç durumuna gelmiştir (Karaduman, 2003: 138). Kadınlar yapılan araştırmalara göre interneti erkeklere göre daha az kullanmaktadır. F) Kız çocuklarına kapalı bir dünya elektronik oyunlar Günümüz dünyasında elektronik oyunlar bir hayli popülerdir. Ancak bu oyunlar genelde erkeklere yönelik hazırlanmaktadır. Ve kadın sadece cinsel bir obje, figüran, erkeği amacına ulaştıran araç olarak yapılmakta ve kurgulanmaktadır. Oyunlarda kadınlar kimi zaman hayat kadınları olarak da gösterilmektedir. Buna en güzel örnek GTA (Grand Theft Auto) isimli oyundur. Bu oyunda kadın oyunun her noktasında cinsel bir obje olarak kurgulanmıştır. Bütün kitle iletişim araçlarında yapılan en önemli vurgu kadının cinsel obje olarak kullanılması olmuştur. İnternete de en büyük eleştiri bu yönde olacaktır. İnternet dünyasında kadın cinsel bir obje olarak kullanılmaktadır. Kadın bir pazarlama aracı olarak görülmektedir. Tüm bunlar kadın erkek 3. MEDYADA KADINLARA YÖNELİK AYRIMCILIKLA MÜCADELE Medyada kadının durumu bu iken ayrımcılığın engellenebilmesi adına önemli adımlar da atılmaktadır. Hali hazırda kadına karşı ayrımcılıkla 9 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ilgili mevzuatlar hazırlanmaktadır. Bu mevzuatlara ilerleyen bölümlerde kısaca değinilecektir. “Bugün her ne kadar mevzuat ve hukuki düzenlemeler istenilen ölçüde gerçekleştirilmiş olsa da kadına yönelik uygulanan eşitsizliği görmemek mümkün değildir” (Salgırtay, 2012: 341). • Reklam verenler- medya şirketleri İngiltere, ABD gibi gelişmiş ülkelere bakıldığında önemli medya deneticilerini görebilmek mümkündür. En önemli medya deneticileri bu gibi gelişmiş ülkelerde hükümete bağlı ajanslardır. ABD’de medya federal iletişim kurulu tarafından kontrol edilmektedir. Avustralya’da reklam standartları kurumu da reklam içeriklerini düzenler ve reklamların medya etiğine bağlı kalmasını sağlamaya çalışır. İsviçre’de medya kontrol mekanizması bağımsızdır. Özel kuruluştur. Yunanistan’da tüm ülkelere örnek teşkil edebilecek şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği genel sekreterliği bulunmaktadır. Bu kurum toplumsal cinsiyet ayrımcılığını bitirmeyi amaçlar. Finlandiya’da buna benzer bir kurum vardır. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması amacı ile medyayı denetler. Bağımsızdır. Bu gibi kurumlara benzer organizasyonlar çoğaltılabilmektedir. Kadının cinsel obje olarak kullanılmaması, şiddete maruz kalmaması, toplumsal cinsiyete mahkûm olmaması için gerekli mevzuat düzenlemeleri hali hazırda hazırlanmaktadır. Sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda da durum böyledir. Gerekli yasal düzenlemeler parlamenterler tarafından hazırlanmaktır. Avrupa Sınır ötesi Televizyon Sözleşmesi, Avrupa Birliği düzenlemeleri, Birleşmiş Milletler düzenlemeleri bu çalışmalara örnek teşkil etmektedir. 3.1. DÜNYADA ETİK BİR MEDYA NASIL SAĞLANIYOR? “Medyanın denetiminde gelişen kitle kültürü, kültürün üreticisi ve koruyucusu olan toplumun denetiminden çıkmış ve tamamen ticari amaçlı olarak kültür endüstrisi tarafından yapay, tek tip ve seri olarak üretilmeye başlanmıştır” (Mora, 2008: 1). Yukarıda da incelediğimiz gibi medya denetim altında tutulmaya mecburdur. Hele ki kadın erkek eşitliği hususunda bu önem artmaktadır. Bu işi devletler kendi mekanizması ile sağlamaktadır. Ancak bu yer yer işe yarasa da çoğu zaman yetmemektedir. Devleti de kontrol edecek bir yapıya ihtiyaç vardır. Bu yapıyı toplumlar kendileri oluşturur. Yukarıda belirtilen yapılara ek olarak örnekleri çoğaltabilmek mümkündür: Medyanın kontrolü dünyada gelişmiş ülkelerde medya denetimi ile sağlanmaktadır. Medya denetimini yapan kurum ve kuruluşlar şöyle özetlenebilir: Ebeveyn Televizyon Konseyi, Kadınların Medya Merkezi, medya ve haberlerde kadın, Uluslararası Medya Platform Merkezi… vb. gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu organizasyonlar • Hükümete bağlı ajanslar komiteler • Profesyonel medya endüstrisi birimleri 10 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) medyada kadın-erkek eşitsizliğini bitirmek üzere kurulmuşlardır. Bu amaçla faaliyetlerini sürdürmektedirler. Türkiye’de ise bu işlevi üstlenen organizasyonlar arasında Medyasofa, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Kadın Platformu yer almaktadır. birlikte kadına verilen değer artmaktadır. Aynı zamanda medya patronları ve çalışanları eğitilmekte ve etik unsurlar öğretilmeye çalışılmaktadır. Böylelikle medya kontrol altına alınabilmektedir. Algı operasyonunu tersi yöne çevirmek amaçlanmaktadır. Toplumsal zihin dünyası değiştirilerek kadınların toplumdaki değeri ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. 3.2. DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN MEDYANIN ROLÜ VE DÖNÜŞÜMÜ TETİKLEMEK “Günümüzde hızla değişen, yayılan, genişleyen bilgi ve iletişim teknolojileri günlük yaşam ve iş dünyası uygulamalarında ve iletişim sistemlerinde köklü dönüşümlere neden olmaktadır” (Tekvar, 2012: 11). Gelişmiş toplumların en büyük avantajları teknolojiyi kullanması ve buna yönelik yeniliklere açık olmasıdır. İletişim ve medya bağlamında insanlık açısından kadına verilen önem artırılmalıdır. Gelişmiş toplumlar bunun önemini kavramaya başlamışlardır. Kadınlar toplumları yetiştiren varlıklardır. Bunun için ona değer verilmelidir. Kadın cinsel bir obje seviyesine düşürülmemeli, şiddet gören bir varlık durumuna getirilmemelidir. Oluşan bu durum medya tarafından defalarca ele alınmış ve toplumsal bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. İşte medyanın buradaki en önemli rol ve görevlerinden birisi kadın erkek eşitliğine yönelik program ile eğitimsel açıdan yaklaşımlara daha fazla yer vermesidir. Kadına karşı yapılan şiddetin ne denli kötü olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Kadının cinsel obje olmadığı aktarılmalı, medya bu konuda daha hassas davranmalıdır. Bu eğitimlerin başında ise medya okuryazarlığı gelmektedir. Medya okuryazarlığı bireylerin, medyanın ne denli büyük bir güç olduğunu anlaması için çok önemli bir araçtır. Medya okuryazarlığı ile topluma medyanın nasıl yararlı bir şekilde kullanılabileceği anlatılmaktadır. Bu durum ileriki dönemlerde kadın erkek eşitliğiyle alakalı bilinçli, bireylerin yetişmesi açısından önemlidir. Bu derslerde demokrasi tanımlamaları da yapılmakta ve kadın erkek eşitliği sürekli vurgulanmaktadır. “Gelişim ve değişimin yoğun olarak yaşanmaya başladığı 20. yüzyıldan günümüze kadar, gelişmelerin yansıdığı tüm sistemler, ortaya çıkan ürünler aracılığıyla kendi fikirlerini de yansıtacak çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Bu girişimlerden biri de televizyon, gazete, internet vb. medyadaki mesajları alma, bu mesajları değerlendirme biçiminde tanımlanan medya okuryazarlığıdır” (Kurt ve Kürüm, 2010: 20). Dolayısıyla medya okuryazarlığı derslerinin zorunlu bir duruma getirilmesi büyük önem arz etmektedir. 3.3. KADIN-ERKEK AYRIMCILIĞINA YÖNELİK EĞİTİM ÇALIŞMALARI: MEDYA OKURYAZARLIĞI Eğitim her alanda ihtiyaç duyulan çok gerekli bir olgudur. Kadın-erkek eşitsizliğini bitirmede çok etkin bir rolü bulunmaktadır. Kişilerin eğitilmesiyle 11 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 4. KONUYA DAİR ARAŞTIRMALAR yeterli değildir. Bunun haricinde toplumsal tepki ve kontrol mekanizmaları kurulmalıdır. Bu konudaki ciddi problemlerden birisi de 4.2. İÇERİK SINIFLANDIRMA medyada kadın-erkek eşitsizliği hakkında çok az araştırmanın bulunmasıdır. Bundan ötürü İçerik sınıflandırılması; kişileri medyanın olumsuzluklarından korumaya yöneliktir. “Toplum ve bireyleri sınıflandıran mantık artık medya içerisindeki yerini daha da güçlü hale getirmiştir” (İşlek, 2012: I). İşaretler aracılığıyla kişiler bilgilendirilmektedir. Bu şekilde şiddet, cinsel içerik gibi olumsuz örnek oluşturabilecek noktalar kısmen sansürlenmektedir. Aynı zamanda bu işaretlerde ayrımcılık sınıflandırılması da bulunmaktadır. Bu da kadın erkek eşitsizliğini bitirmek açısından önemlidir. konuya önem verilmesi gerekmektedir. Araştırmaların artmasıyla birlikte sorunların azalacağı tahmin edilmektedir. Kadın erkek eşitliği zamanla daha fazla vurgulanır hale gelecektir. Vurgular çoğaldıkça toplumsal cinsiyet anlayışı zaman içerisinde değişecektir. Bu süreçte medyayı daha iyi analiz edebilmek ve medyada bu vurguları daha iyi yapabilmek gerekmektedir. Kadınlara ve medyaya yönelik çalışmaları artırarak bu alana dikkat çekilebilmektedir. 4.1. ÖZDENETİM Aynı zamanda bu işaretlere benzer işaretler oyunlarda da bulunmaktadır. Böylelikle eşitsizlikle mücadele oluşacak ve olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar engellenebilecektir. Medyanın etik ilkelere uygun bir hale gelmesi için kendi kendini denetleyen denetim mekanizmaları ağırlık kazanmalıdır. “Tıpkı insanlar gibi kurumlar 4.3. FARKINDALIK OLUŞTURMA ve birimlerde doğrarlar yaşarlar ve ölürler. Hiçbir şeyin devamlılığı konusunda bir garanti durumu Farkındalık oluşturmak algı açısından çok önemlidir. Farkındalık oluşturularak kadın erkek eşitsizliği önlenebilir ya da azaltılabilir. Farkındalığın nasıl oluşturulacağı yine medyanın kendisinde gizlidir. En önemli konu kadına yönelik şiddet ve kadının cinsel obje olarak kullanılmasıdır. Bu konuları engelleyebilmek için farkındalığı artırmak önemlidir. “Farkındalık aslında bir marka değeri gibi kabul edilebilir. Çünkü kişinin cinsiyeti, duruşu, düşüncesi, yapısı, davranışları ve en önemlisi kendini görmek istediği yer onun kişisel marka değerini oluşturmaktadır. söz konusu değildir. Çünkü süreç beraberinde birçok farklı olayı getirmektedir. Fakat kurumlar toplumsal sorumluluk anlayışını benimseyerek etik değerlere sahip çıktıklarında ortaya çıkacak sorunlarda ciddi bir iyileşmenin görülmesi kaçınılmaz bir sonuç olacaktır” (Uzun, 2011: 33). Bu çalışmalar popülaritenin kurbanı olmamalıdır. Etik kurallara aykırı hareket edilirse bozulma ve yozlaşma meydana gelmektedir. Bundan ötürü basın kendi kendini denetim altına almalıdır. Medyanın kendi kendini denetim altına alması da 12 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 4.4. HUKUKİ DÜZENLEME VE DEĞİŞİKLİKLER Bu durum bireyin toplum ve eşler arasındaki farklılığını ortaya çıkaran en önemli sosyal boyuttur” (Deniz, 2011: 243). “Çok açıktır ki cinsiyet ayrımcılığı temelde hukuki bir sorun değildir” (Yenisey, 2002: 2). Kadın erkek sorunları hakkında olumlu adımlar atılmaktadır. Çeşitli hukuki düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Basında ve internette ayrımcılıklar yapılmaması için çeşitli yasal düzenlemeler oluşturulmaktadır. Fakat her ne kadar hukuki düzenlemeler gerçekleştirilse de kadın erkek sorunlarının bitmesi ya da hızlı bir şekilde iyileştirilmesi oldukça zor görünmektedir. Çünkü toplum ve bireylerin sorunlara yönelik çözüm önerileri hukuki zorlayıcılık değil eğitimsel ve karşılıklı uyum süreci içerisinde ortaya çıkan çözüm önerileri ile ortadan kaybolmaktadır. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi cinsiyet ayrımcılığı hukuki bir sorun değildir. Çünkü cinsler arasında bir farklılık ya da eşitsizlik durumu söz konusu olamamaktadır Ancak bu durum kişilerin birbirine karşı bakış açısıyla gözlemlenebilmektedir. Yani kadın erkek eşitliği kültür, eğitim, anlayış, inanç ve davranış biçimlerine göre şekillendirilmektedir. Toplumdan topluma kültürden kültüre eğitimden eğitime kadın erkek eşitliği ya da anlayışında farklılıklar meydana geldiği de çoğu zaman gözlenmektedir. Farkındalığın oluşması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Türk Telekom faturalarının üzerine alo şiddet hattının basılması buna bir örnektir. Bu çalışmaların amacına ulaşması için kamu spotlarının arttırılması gerekmektedir. Kamu spotlarının arttırılması kadına yönelik şiddetin azalmasına neden olacaktır. Aynı zamanda Mor Çatı gibi derneklerin de aktifleşmesi lazımdır. Bu dernekler faaliyetlerini çoğaltmalıdır. “Ülkemizde şiddet olayları okullarda giderek artmakta ve alınan önlemler disiplin kurallarının dışına çıkmamaktadır” (Özgür ve diğ., 2011: 53). Şiddet ve cinsel ayrımcılığın önlenmesinde çocukluk döneminin iyi geçirilmesi ve aile içi eğitim oldukça önemlidir. Ayrıca günümüzdeki şiddet içerikli TV dizilerinde ortaya konulan roller ve bu rollerin üstlendiği şiddet yanlısı taraflı olma toplumsal ve bireysel şiddet eğilimleri üzerinde de etkiler meydana getirmektedir. Bu nedenle diziler farkındalığı oluşturmak açısından en büyük silahlardan birisidir Aynı zamanda toplumun önündeki objeleri eşitlik açısından ödüllendirmek gerekir. Bu da toplumda örnek davranışların oluşmasında etkilidir. 5. SONUÇ ve ÖNERİLER Bütün bunlara ek olarak kamu yayıncılığı etkili bir hale gelmelidir. Devletin yayın organları etkili bir şekilde kullanmalıdır. Bu şekilde cinsiyet ayrımcılığı hakkında farkındalık oluşturulabilmektedir. Gerek kadınlar, gerekse de erkekler doğdukları günden itibaren yetiştirilmeleri esnasında toplumsal cinsiyete dayalı rollerini öğrenmektedirler. Bununla birlikte toplumsal cinsiyet zamana ve kültüre göre farklılık gösterebilen bir kavramdır. Kadının 13 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) toplum içerisindeki rolü yadsınamaz derecede büyüktür. Ancak gerek Türkiye’de, gerekse de dünyada kadın hak ettiği noktada değildir. Bu sorunun ortadan kaldırılabilmesi için yine en büyük görev medyaya düşmektedir. Toplumlar ancak zihin dünyalarının değişmesi ile değişime ayak uydurabilirler. Zihin dünyası değişimi bu açıdan önemlidir. Günümüzde zihin dünyası değişikliği algı operasyonları eşliğinde medya aracılığıyla yapılmaktadır. Medya toplumu yönlendirmektedir. Medyanın bu rolü onu cazip kılmaktadır. Demokrasi ve insanlık açısından kadına yönelik cinsiyet ayrımı konusu günümüzde toplumların gelişmesi açısından önem teşkil etmektedir. Toplumsal yaşam açısından kadının yeri ve önemi yadsınamaz derecede büyüktür. Toplumun gelişmişliği ancak kadının gelişmişliği ile anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakılınca kadının ne denli önemli olduğu açık bir şekilde görülebilmektedir. Bu açıdan medya kadına yönelik eşitsizliği bitirmede en önemli araçtır. Bunun için medya kapitalist düzenin oyuncağı olmak yerine insanlığa ve hakka hizmet etmelidir. Bu hizmeti kendi başına sağlayamamaktadır. Devlette bu düzene yardım etmelidir. Gerekli yasal mevzuatları hazırlamalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi ve kadının güçlü bir konuma gelebilmesi için kadınların istihdam edilmesi ve eğitim hakkından faydalanması gerekmektedir. Çünkü tarih boyunca kadınlar cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlikle karşı karşıya kalmışlardır. Sürekli olarak erkeklerden daha düşük statülerde kendilerine yer bulmuşlar ve hakları çoğu zaman kısıtlanmıştır. Ülkelerde kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik önemli adımlar atılmasına rağmen hali hazırda birçok ülkede kadın-erkek eşitsizliği açık bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Cinsel istismar, aile içi şiddet ve eşitsizlik kadınların en temel sorunları arasında yer almaktadır. Kadın erkek eşitsizliği medya odaklı olarak bitirilmelidir. Bu konuda toplumun zihin dünyası değişmelidir. Kadın cinsel bir obje olarak görülmemelidir. Kadına yönelik şiddet dizilerde ve televizyon programlarında yer almamalıdır. Medya tüm bu sorunları yapacağı olumlu algı operasyonları ile düzenleyebilmektedir. Kadın erkek eşitsizliği bu şekilde sona erdirebilmektedir. KAYNAKLAR ACAR, F., (2010). Türkiye‟de Kadınların İnsan Hakları: Uluslararası Standartlar, Hukuk ve Sivil Toplum. “Kadın Hakları: Uluslararası Hukuk ve Uygulama”, ss.13-22. Peki, kadın hak ettiği mevkide midir? Toplumsal cinsiyet anlayışı kadını toplumun üst noktalarında ötelemiş ve ona hak ettiği şeyleri vermemiştir. Ata erkil toplum yapısı kadının değerini ne yazık ki hep aşağı çekmiştir. Kadın gerek medyada, gerekse de toplumsal hayatta hep cinsel bir obje ya da erkeğin destekleyicisi olarak görülmektedir. AKÇA, E.B., ERGÜL, S., (2014). Televizyon Dizilerinde Erkeklik Temsili: Kuzey Güney Dizisinde Hegemonik Erkeklik ve 14 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Farklı Erkekliklerin Mücadelesi, Global Media Journal: TR Edition 4 (8) ss.13-39. BERKTAY, F., (2000). Tektanrılı Dinler Karısında Kadın, İstanbul: Metis Yayınları. MORA, N., (2008). Medya ve Kültürel Kimlik, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt:5, Sayı:1 ss.1-14. ÖZGÜR, G., YÖRÜKOĞLU, G., ARABACI, L.B., (2011). Lise Öğrencilerinin Şiddet AlDENİZ, M.H., (2011). Markalı Ürün Tercihlerigıları, Şiddet Eğilim Düzeyleri ve Etkileyen nin Satın Alma Davranışları Üzerine Etkisi, Faktörler, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, Sosyal Siyaset Konferansları Sayı / Issue: 2(2), ss.53-60. 61/2, ss.243–268. ÖZTEN, Ş., (2009). Toplumsal Cinsiyet ve İktidar: GÜZEL, E., (2014). Toplumsal Cinsiyete Dayalı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Toplumsal Ayrımcılık ve Medyanın Rolü, Global Media Cinsiyet Düzeni, Uluslararası Sosyal AraştırJournal, TR Edition 4(8) ss.185-199. malar Dergisi, Vol:2/8 ss.302-312 . İŞLEK, M., (2012). Sosyal Medyanın Tüketici SALGIRTAY, T., (2012). Türkiye’de Kadın HakDavranışlarına Etkileri: Türkiye’deki Sosyal ları Bir İleri, İki Geri, Türkiye Barolar Birliği Medya Kullanıcıları Üzerine Bir Araştırma, Dergisi, Sayı: 102, s.341. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme A.D. Yayınlanmış TEKİNALP, Ş. (2003). Camera Obscura’dan Synopticon’a Radyo ve Televizyon, İstanbul: Yüksek Lisans Tezi, Karaman. ss.1-180. Der Yayınları. KABADAYI, L., (2009). “Türkiye’de Televizyon Dizileri ve Sinema Filmlerinde Estetik Anlayışın TEKVAR, S.O., (2012). Yeni Medya ve Halkla İlişkilerde Dönüşüm: Farklı Kurumsal YapılarYapılanması”, Televizyon Ve… (drl. Bülent da Halkla İlişkiler Algısı ve Sosyal Paylaşım Küçükerdoğan), İstanbul: Ütopya Yayınları. Ağları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler KARADUMAN, M., (2003). “İnternet ve GazeteEnstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.D. cilik”, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya, Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara. ss. 1-408. (drl. Sevda Alankuş), İstanbul: IPS İletişim TUNÇ, H., (2014). Toplumsal Cinsiyet FarklıVakfı Yayınları. laşması Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma: KURT, A.A., KÜRÜM, D., (2010). Medya Okur Erkeklerin Küpe Takması Örneği, Uluslararası Yazarlığı ve Eleştirel Düşünme Arasındaki Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı:33, İlişki: Kavramsal Bir Bakış, Mehmet Akif ss.608-625. Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl:2, Sayı:2 Bahar, ss.20-34. 15 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:03 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) TURAM, E., (1994). Medyanın Siyasi Hayata YENİSEY, K.D., (2002). Kadın Erkek Eşitliği Etkileri, İstanbul: İrfan Yayımcılık. Bakımından Türk İş Hukuku’nun Avrupa Birliği İle Olası Uyum Sorunları, Kamu İş, UZUN, Y., (2011). Kamu İdarelerinde Etik YöC.6, S.4, ss.2-43 netim, Sayıştay Dergisi, Sayı: 80 ss.33-56. 16 UHPPD ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES THE INVESTIGATION OF SUBMISSIVE ACTS OF ADOLESCENTS BASED ON EXERCISE ERGENLERDE BOYUN EĞİCİ DAVRANIŞ YÖNELİMİNİN EGZERSİZE BAĞLI İNCELENMESİ Gülsüm BAŞTUĞ1, Mehibe AKANDERE2, Ahmet AYDIN3 1 Muğla Sıtkı Koçman University, School of Physical Education and Sport 2 Selcuk University, School of Physical Education and Sport 3 Selcuk University, Institute of Health Sciences Özet: Araştırmanın amacı, 11- 14 yaş ergenlerde boyun eğici davranış yöneliminin egzersiz değişkenine göre incelemektir. Araştırmanın örneklemini 2013 – 2014 eğitim – öğretim döneminde, egzersiz yapmayan (kontrol grubu:110), düzenli spor yapan (deney grubunu: 110), yaş ortalaması 14.43±0.496 olan toplam 220 ergen birey oluşturmaktadır. Araştırmada katılımcıların boyun eğici davranış düzeyini belirlemek amacı ile Gilbert ve Allan (1994) tarafından geliştirilen Boyun Eğici Davranışlar Ölçeği (Submissive Acts Scale) kullanılmıştır. Veriler frekans, yüzde, bağımsız gruplarda t-testi ve Varyans analizi, Anova istatistik yöntemleri kullanılarak test edilmiştir. Sonuç olarak; ergen bireylerin boyun eğici davranış yönelimi ile cinsiyet değişkeni arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bayanların boyun eğici davranış değerleri erkeklerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Boyun eğici davranış ile spor yapma değişkeni arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir. Fakat spor yapmayan bireylerin, bireysel spor yapanlara göre boyun eğici davranış yönelimi yüksek bulunmuştur. Takım sporu yapanların bireysel spor yapanlara göre boyun eğici davranış değerleri yüksek bulunmuştur. Abstract: The aim of the research is analyses of the 11-14 years old adolescent’s submissive acts according to exercise. In the research’s samples of 2013-2014 period of education and training, there are 220 adolescents individuals who don’t exercise (group control: 110), do regular sports activity (experimental group: 110) the average age of 14.43+-0.496. In order to determine the level of the submission behaviour by participants, Submissive Acts Scale that is developed by Gilbert and Allan (1994), is used. Data has been tested with methods frequency, percentage, independent samples t-test and analysis of variance, statistical ANOVA. As a result, a significant correlation has been found between submissive acts of adolescents and gender. A significant correlation hasn’t been found between submissive act and exercise. But submissive acts of individuals who don’t do exercise, has been found high according to individuals who do exercise. Values submissive acts of people who make team sports, has been found high according to people who make individual sports. Key Words: Adolescent, Exercise, Submissive Acts Anahtar Kelime: Ergenlik, Egzersiz, Boyun Eğme Davranışı 17 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) INTRODUCTION they don’t demonstrate same approach to girls. (Chaplin, Cole and Waxler, 2005) Mostly, due to the person’s extreme effort environment for adapt to social, submission behaviour occurs. (Brabender and Fallon, 2009). Adolescent is a anxiety term that is described rebellious, that is lived unrest, internal conflict. Observed and researched many behaviours, tendency and idea can be tried, partially or completely changed or adaptable. In adolescent, some events occupy life of person such as to be included in a group, be able to obtain friend or resume friendship, checked by friends, established status over friendship. So person, who wants to have these situations or doesn’t want to lose, can display attitudes which are waited by himself. the second phase of the primary education which could have been assumed as the beginning years of puberty, in this period that is probable that the adolescents to act in a submitting manner as it is the time of the adolescents to establish new social groups and contact with a larger peer group. Submission seems to be a social and educational problem. Ekeland, Heian and Hagen (2005) have stated that physical activity has positive impact on self-esteem, depression, anxiety and behaviour problems of children and adolescents. According to Öztürk (2007), all kinds of sports activities are experience. Individuals, who participate in sporting activities, find opportunity to express their feelings through the game and motions. They are purified emotions such as aggression, shyness, jealously and learn control them. While under the pressure, the way of the escape from In term of interpersonal relations, human behaviours can be divided into 4 groupes as passive, assertive, manipulative and offensive. Some of these behaviours can be caused obstacles and problems over interpersonal relations. One of them is passive/submissive behaviour. The features of passive/submissive behaviour often are confused with respect in our culture. Person, who has particularity submissive act, feels himself less valuable and minor/un important can’t explain freely his different opinion and forced to say “No”. And also, this person can’t show leadership behaviour, can’t easily attempt, selfconfidence is low, avoid from take responsibility and changer (Özen, 2008). Gilbert and Gilbert (2001), Allan, Brough, Melley and Miles (2002) determine child-parent relation is very important ,study on approach affectionless of parent to child ,repressive attitude, threat, false of submissive acts and their negative causes. Helsen, Vollebergh and Meeus (2000) especially say that support of family decrease, but support of friends increase in the first period of adolescent. With support of the friends, friends are more effective than parent in the adolescent’s life. Submissive acts are influenced by culture (Türküm, 2005). In our culture, person unconditionally learns submission to authority as a desired and admired property from childhood and demonstrates more behaviour submission to authority. Family approach more moderate to aggressive behaviour of boys, but 18 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) energy is join to games or sports activities. In light of this information, the research has been made in order toss can submissive act of 11-14 years old adolescent that depends on exercise. Scale (SAS, Gilbert and Allan, 1994) is used. METHODS from this is a “very bad description of me” to It contains 16 items and the participants were asked to indicate their degree of agreement with each statement on a 5-point Likert scale ranging “this is a very good description of me” (e.g., In the research’s samples of 2013-2014 period of education and training, there are 220 adolescents individuals who don’t exercise (group control: 110), do regular sports activity (experimental group: 110) the average age of 14.43+- 0.496. In order to determine the level of the submission behaviour by participants, submissive acts scale that is developed by Gilbert and Allan (1994), is used. “Even if I don’t like it, I do things just because other people are also doing them” and “I allow other people to criticize and let me down and do not defend myself”). Higher scores indicate more submissive social behavior (Gilbert and Allan, 1994). SAS was adapted to the Turkish population by Şahin and Şahin (1992). Alpha reliability of the Turkish version for the university sample was .74. Submissive Acts Scale (SAS): To assess submissive social behavior, the Submissive Acts BULGULAR Table 1: Observation Bubmissive Act Level of Participant According To Gender Gender Submissive act N Mean Std. Dev. woman 121 45,3388 8,30417 man 99 40,8687 9,58490 When table 1 was analyzed, it was found a significant difference between submissive act level and gender. [t=3,652 p<0.05] When we observed t p 3,652 0,000 average values; submissive act level of women was found (=45,3388), men (=40,8687). Submissive act level of women higher than men’s levels. Table 2: Observation Submissive Act Level of Participant According To Age Submissive act Age N Mean Std. Dev. 14 years old 126 45,0952 8,83577 15 years old 94 40,9574 9,09084 19 t p 3,380 0,001 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) When table 2 was analyzed, it was found a average values; submissive act of 14 years old meaningful difference between submissive act (=45,0952) and 15 years old (=40,9574) was and age. [t=3,380 P<0.05]. When we observed found. Table 3: Observation Submissive Act Level of Participant According To Sports Submissive act Experiment -Control N Mean Std. Deviation Experiment group 110 42,3364 9,60435 Control group 110 44,3182 8,61824 t p -1,611 0,109 Table 4: Observation Submissive Act Level of Participant Who Doesn’t Exercise And Does Team/Individual Sports K.T Sd K.O F p Tamhane’s 779,930 2 389,965 4,812 ,009 1-3 İnterior group 17586,506 217 81,044 Total 18366,436 219 Between groups 2-3 Variables N Mean SS Team sports (2) 75 43,7600 9,75073 İndividual sports (3) 34 38,9706 8,56874 Total 220 43,3273 9,15778 When table 4 was analysed, it was found a signi- tion between women and men who participate ficant difference between submissive act level of in the observation. person who doesn’t exercise and who does team/ When we analyzed average values; submissive act individual sports [F=4,812, P<0.05]. level of women (=45,3388) of men (=40,8687) Consequently, submissive act level of person who were found. Submissive act level of women is doesn’t exercise was found higher than person higher than men (Table 1). McCreay and Rhodes who exercise. Submissive act level of adolescents (2001) have studied with a group girl and boy, who do team sports was found higher than others. when they observed submissive act according to gender. In this research it has been found that DISCUSSION AND CONCLUSION boys exhibit more pressure behaviours than girls, In observation of submissive act which depends and so girls are more passive than boys. Findings on exercise it has been found a meaningful rela- of this research are similar to our study. 20 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Difference of average between age and submissive act is meaningful. When we looked at average levels, submissive act level of 14 years old is (=45,0952), 15 years old is (=40,9574). Submissive act level of 14 years has been found higher than 15 years. submissive act and gender. Parents have great impact on children about this subject. Physical activity, age and relation of family have great impact on academic success. Consequently; there is a meaningful relation between submissive act of 11-14 years old adolescents and gender. Submissive act of women is higher than men. It has been found a meaningful relation between submissive act and sports. But submissive act of person who doesn’t exercise is higher than person who does individual sports. It has been found that submissive act of person who do team sports is higher than individual sportsman. According to results, we can say that adolescents who exercise turn to the submissive act compared to adolescents who don’t exercise. In the research, it has been found no difference between submissive act and sports. Submissive acts level of persons who exercise are (=42,3364), who don’t exercise are (=44,3182). Submissive act of adolescents who exercise has been found lower than others. It has been found a meaningful difference between persons who don’t exercise, who do team/individual exercise . Submissive act of adolescents who exercise have been found higher than persons who do individual sports. Submissive act values of adolescents who do team sports have been found higher than individual sportsman. Exercise in not only physical effort, but also socialization and social adaptation (Kucuk and Koc, 2004). REFERENCES ATKINSON, R.L., and ATKINSON, R.C., (2005). Psikolojiye Giriş. (Çev.Y.Alogan,) Ankara: Arkadaş Yayınları, 215-218 BRABENDER, V.M. and FALLON,A., (2009). Ethical hot spots of combined individual and group therapy: applying four ethical systems. Int. Journal Group Psychother, 59(1):127-47 Filiz and Tekin (2007) said that submissive act depends on authority, strict discipline, oppressive and restrictive of parents. (Cattell, 1989) They said that genetic factors have little role(%18),social interaction and environmental conditions are more effective than inheritance about development of properties of submissive act or pressure. Filiz and Tekin (2007) have found positive relation between desperate and submissive behaviours. In research of Kabasakal (2007), it has been found meaningful difference between CATTELL, H.B., (1989). The 16 PF: Personality in Depth, Illinois, Institute for Personality and Ability Testing Inc. CHAPLIN, T.M., COLE,P. M., and WAXLER., C.Z., (2005). Parental socialization of emotion expression: Gender differences and relations to child adjustment. Emotion, 5(1), 80-88 21 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) CÜCELOĞLU, D. (2005). İnsan ve Davranışı.14. Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi GILBERT, P., ALLAN, S., BROUGH, S., MEL- KÜÇÜK, V., ve KOÇ, H., (2004). Psiko-Sosyal Gelişim Süreci İçerisinde İnsan ve Spor İlişkisi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10,131-141 and positive affect: relationship to social rank, LEY, S., and MILES, J., (2002). Anhedonia defeat and entrapment. Journal of Affective Disorder, 71, 141-151 HELSEN, M., VOLLEBERGH, W., and MEEUS, W., (2000). Social support from parents EKELAND, E, HEIAN, F., and HAGEN, K.B., (2005). Can Exercise İmprove Self Esteem İn Children And Young People? A Systematic Review of Randomized Controlled Trials. British Journal Sports Medicine. 39, 792- 798 and friends and emotional problems in adolescence, Journal of Youth and Adolescence, 29 (3), 319-35 KABASAKAL, K., (2007). Beden eğitimi ve Spor FAIGENBAUM, A.D., (2000). Strength Training for Children and Adolescents. Clin. Sports Medicine. 19: 593- 619 Yüksekokulu öğrencilerinde boyun eğici davranışlar ve şiddetle ilişkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, FILIZ, E., ve TEKIN, M., (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının Antrenörlük Eğitimi ve Spor Yöneticiliği bölümünde öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk ve boyun eğici davranış düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi, SPORMETRE Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 6(1): 27-37 Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Konya MCCREARY, D.R., and RHODES, N.D., (2001). On the gender-typed nature of dominant and submissive acts. Sex Roles, 44, 339-350 ÖZKAN, İ. A., ve ÖZEN, A., (2008). Öğrenci Hemşirelerde Boyun Eğici Davranışlar ve Benlik Saygısı Arasındaki İlişki. TSK Ko- GILBERT, P., and ALLAN, S., (1994). Assertiveness, submissive behavior, and social comparison, British Journal of ruyucu Hekimlik Bülteni, 7(1), 53-58 ÖZTÜRK A.S., (2007). Ortopedik Engellilerin Sosyalleşmesine Sporun Etkisi, Yüksek Clinical Psychology, 33, 295–306. Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara GILBERT, P., (2001). Evolution and social anxiety: The role of social competition and ŞAVAŞIR, N., ve ŞAHIN H., (1997) Bilişsel Social hierarchies. Social Anxiety: Psychiatric Clinics of North America, 24, 723-751 Kullanılan Ölçekler, Türk Psikologlar Derneği Davranışçı Terapilerde Değerlendirme: Sık Yayınları, No: 9, Ankara, Özyurt Matbaacılık 22 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:02 K:10 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) TIRYAKI, Ş., (2000). Spor Psikolojisi, Ankara: YILDIRIM, I., (2004). Prevalence Of Submissive Acts Among High School Students, HacetEylül Kitap ve Yayınevi tepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, TÜRKÜM, A. S., (2005). Do optimism, social 26, 220-228 network richness and submissive behaviors predict well-being? Study with a Turkish sample. Social Behavior and Personality, 6(33), 619-628 23 UHPPD ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE BİREYLERİN KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ DOMESTIC VIOLENCE AGAINST WOMEN IN TURKEY AND THE OPINIONS OF INDIVIDUALS ON DOMESTIC VIOLENCE AGAINST WOMEN Murat KORKMAZ2, Emine DEMİRAY2, Şengül HABLEMİTOĞLU3 Güven Grup A.Ş. Finans Yönetmeni Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Uzaktan Öğretim 3 Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü 1 2 Abstract: Violence is a big problem that supposes embarrassment of societies both at national and international level. Violence doesn’t have a language, religion, belief, sex, age and race. The fact that international struggle along with national struggle to prevent violence is important should be always taken into account. This study aims to analyze domestic violence and the opinions regarding the reasons of this violence. The research lasted for ten months approximately. A three-part questionnaire was used as a measuring instrument in the research. In the first part, there are questions for demographic characteristics of the participants, 57item scaled questions are in the second part and there are questions directed to determining the violence in the third part. Moreover, a preliminary test was applied to a total of 50 people before the research, and 0.872 was obtained as the coefficient following this preliminary test. Research population is composed of “İstanbul, Tekirdağ, Ankara, Kayseri, İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Trabzon, Ordu, Samsun ve Artvin” cities from 5 regions of Turkey, and the research sample is composed of the randomly selected 221 individuals from these cities. Simple random sampling was used for selection of these participants. The research was subsumed under 5 factor dimensions and discussed in physical, sexual, psychological-emotional, economic and gender terms. Data obtained following the research were analyzed with SPSS 18 Statistics program. Non-parametric and parametric statistical tests were performed on data collected from the research. Cronbach’s Alpha Coefficient was found as 0.958 following the validity reliability analysis of data obtained. In conclusion, it has been determined that violence against women is a common social problem. In this sense, it is inevitable to create a public opinion that it is a violation of a human right that can be seen at every place, age, education and income level, and this violence cannot have any reasonable grounds. Supporting the studies conducted, preventing violence that restrains women from being an individual and using the basic rights and freedoms and stopping the violence is the duty of every society, institution and individual. Özet: Şiddet hem ulusal hem de uluslararası düzeyde toplumların utanç duymasını gerektiren büyük bir sorundur. Şiddetin dili, dini, inancı, cinsiyeti, yaşı ve ırkı yoktur. Bu nedenle şiddetin önlenmesi için ulusal mücadele ile birlikte uluslararası mücadelenin de önemli olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Yapılan bu çalışma aile içi şiddet ve bu şiddetin nedenlerine ilişkin görüşlerin analiz edilmesi amacını taşımaktadır. Araştırma yaklaşık on ay sürmüştür. Araştırmada; ölçme aleti olarak üç bölümden oluşan ölçekli bir anket kullanılmıştır. İlk bölümde katılımcıların demografik özelliklerine yönelik sorular, ikinci bölümde 57 maddelik ölçekli sorular ve son bölümde de şiddetin belirlenmesine yönelik sorular bulunmaktadır. Ayrıca, araştırma öncesinde 50 kişiye bir ön test uygulanmış olup, bu ön test sonucunda 0,872 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırmanın evrenini Türkiye’nin 5 Bölgesi “İstanbul, Tekirdağ, Ankara, Kayseri, İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Trabzon, Ordu, Samsun ve Artiv” ili, örneklemini ise bu illerden tamamı rast gele seçilen 221 kişi oluşturmaktadır. Bu katılımcıların seçilmesinde Basit Rassal Yöntem uygulanmıştır. Araştırma 5 faktör boyutu altında toplanarak fiziksel, cinsel, psikolojik -duygusal, ekonomik ve toplumsal cinsiyet yönünden ele alınmıştır. Araştırma sonunda elde edilen veriler SPSS 18 İstatistik programı ile analiz edilmiştir. Araştırmadan toplanan veriler üzerinde, non-parametrik ve parametrik istatistiksel testler uygulanmıştır. Elde edilen verilerin geçerlilik güvenirlilik analizi sonucunda Cronbach’s Alpha Kat Sayısı olarak 0,958 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırmamızda, sonuç olarak kadına yönelik şiddetin yaygın bir toplumsal sorun olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda, şiddetin; her yerde, her yaşta, her eğitim ve gelir düzeyinde görülebilen bir insan hakkı ihlali olduğu ve yaşatılan şiddetin hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağı konusunda tüm dünyada kamuoyu oluşturulması kaçınılmazdır. Yapılan çalışmalara destek olmak, kadınların birey olmasını, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını engelleyen şiddete engel olmak ve şiddete dur demek her toplumun, kurumun ve bireyin bir görevi olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Anahtar Kelimeler: Şiddet, Kadın, Toplum, Kurum, Sorun, Hak, İhlal, Kamuoyu Key Words: Violence, Woman, Society, Institution, Problem, Right, Violation, Public Opinion 24 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) GİRİŞ Aile içinde yaşanan şiddet ve saldırganlık, insanı evinde, yani en barınaklı hissetmesi gereken yerde can damarından vuran bir duygudur. Ev ve ailenin barınak, güven ve koruma hissi verebilecek en birincil ortam olması gerekirken, insanın öz evinde, en yakın bildikleri eşi, sevgilisi, babası, annesi, ağabeyi tarafından saldırıya, şiddete maruz kalması ruhunda onarılmaz yaralar açar. Saldırı insanın en yakın tanımladığı kişiden geldiğinde eziklik ve utanç yaşanır (Navaro, 2000: 141). Şiddet toplumsal yaşamımızın en önemli sorunlarından biridir. Şiddet belli kişi ve kişilere bedensel, duygusal ve ruhsal olarak zarar vermeye yönelik bireysel ya da toplu saldırgan davranışların tümüne denir. Şiddet eylemleri ve sonuçları bakımından yapıcı değil, yıkıcı bir davranıştır. Şiddet hedef olan kişi ya da kişileri sindirmek, baskı altına almak, mal ve mülklerine bilinçli olarak zarar vermek amacıyla yapılır. Bu nedenle şiddet sonuçları açısından psikolojik sindirme, korkutma, bedensel yaralama, siyasal açıdan baskı altına alma, ekonomik açıdan sömürme, mal ve mülke zarar verme ya da ölümle sonuçlanabilir (Suğur, 2012: 151). Çoğu kez doğal ve bir aile meselesi olarak görülüp hukuk denetiminin dışında bırakılmış olan kadına yönelik şiddet konusunun Türkiye’de gündeme gelmesi 1980’lerin sonuna denk düşmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve aile içi şiddetle mücadele konusunda, uluslararası alanda bulunulan taahhütler ile uluslararası alandaki gelişmelerin yarattığı duyarlılık ve kadın hareketinin çabaları, kadına yönelik şiddetle mücadelede farklı politikalar üretilmeye başlanmasına zemin oluşturmuştur. Bu anlamda, konunun temel yasalarda farklı boyutlarıyla ele alınmaya başlaması da bu döneme rastlamaktadır (Şener, 2011: 3). Şiddetin ortaya çıkış biçimine bakılığında ise toplumsal değerlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Bu durumda genellikle ister fiziksel, ister psikolojik olsun şiddet karşısında kurban olarak adlandırılan kişilerin büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Aile içi şiddet, aile bireylerinin birisinin, ailenin diğer bireylerinin saldırısına uğraması olarak tanımlanabilir. Aile içi şiddet, dövme, yaralama, sakatlama, cinsel saldırı, tecavüz, öldürme gibi somut olarak tespit edilebilenlerden, tespit edilmesi zor olabilen sözel, duygusal, zihinsel şiddet eylemlerine kadar uzanmaktadır. Aile içi şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran en önemli özellik ise aile içi şiddetin devamlılık eğilimi gösteriyor olmasındandır. Aile içi şiddet genellikle ailenin erkeklerinin kadınlar üzerinde uyguladığı şiddet olarak gözlenmektedir (Ünlü, Bayram ve diğerleri, 2009: 12). Kadına yönelik şiddet Birleşmiş Milletlerin de gündemine girmiş, kadına yönelik şiddetin tanımı yapılmış, Avrupa konseyi konu ile ilgili uzman komisyonlar kurmuş, bununla ilgili çeşitli uluslararası sözleşmeler yapılmıştır. Şiddetin kaynağı eşitsiz güç ilişkileridir. Birleşmiş Milletler Dünya İnsan Hakları Konferansı (Viyana, 1993) kadın haklarının, insan hakkı olduğunu kabul etmiş ve kadına yönelik şiddeti “kadınların fiziksel bütünlüğünü, bireysel özgürlüklerini ve temel 25 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) haklarını tehdit eden” davranışlar olarak tanımlamıştır (Arın, 1998: 201). insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ve bu bağlamda kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda çalışmalar yürütülmektedir (KSGM, 2008: 68). Kadına yönelik şiddet terimi Pekin Eylem Platformu’nda, “Kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan, bu tür hareketlerin tehdidini, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, ister toplum önünde ister özel hayatta meydana gelmiş olsun, cinsiyete dayalı her türden şiddet” olarak tanımlanmıştır. Kadına yönelik şiddet, eşitlik, kalkınma ve barış hedeflerine ulaşılmasını engellemektedir. Kadına yönelik şiddet, kadınların insan haklarını ve temel özgürlüklerini kullanmalarını engellemekte, bozmakta veya değersiz hale getirmektedir (KSSGM, 1995: 86). Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddet, ister kamusal alanda ister özel alanda gerçekleşsin, kadının insan hakları ihlali olarak kabul görmektedir. Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddetin devlet tarafından veya herhangi bir resmi kurum ve kuruluş tarafından uygulanması durumu da kadınların ve kız çocuklarının insan hakları ihlali olarak kabul görmektedir. Bu nedenle şiddet ister özel alanda, ister kamusal alanda gerçekleşsin bunu ortadan kaldırmaya yönelik pek çok yasal ve idari önlem alınmaktadır (KSSGM, 2000: 8). 1995 yılında Pekin’de düzenlenen Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformunda, kadına yönelik şiddetin kadınların insan hakları ihlali olduğu benimsenmiştir. Pekin Eylem Platformu’nda, eşitlik, kalkınma ve barış hedeflerine ulaşılabilmesi için belirlenen, acil tedbir alınması gerekli 12 kritik alandan biri de kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasıdır. Pekin Eylem Platformu’nun kabulünün üzerinden beş yıl geçtikten sonra ulaşılan noktayı gözden geçirmek üzere 2000 yılında yapılan Pekin+5 Konferansı’nda, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin, ister kamusal alanda ister özel yaşamda olsun bir insan hakları meselesi olduğu ve bunun önlenmesinde devletlerin sorumluluğu bulunduğu vurgulanmıştır. BM gibi Avrupa Konseyi tarafından da kadının Şiddet ne biçimde olursa olsun kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokmakta, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını engellemektedir. Özellikle aile içi şiddet, yaygınlığı tam olarak bilinemeyen, aile mahremiyetinin bir unsuru olarak görülerek gizlenen, bu sebeple de mücadele edilmesi ve önlenmesi güç bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de aile içindeki şiddetin önlenmesi amacıyla 1998 yılında çıkarılan 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” şiddete karşı bir güvence getirmiştir. Bu düzenleme ile Türkiye’de ilk kez aile içi şiddet kavramı hukuksal metinde tanımlanmış ve aile içi şiddetin vuku bulduğu durumlarda mağdurun şikâyeti olmaksızın (üçüncü şahısların bildirimiyle) polis ve adalet mekanizmasının harekete geçmesi sağlanmıştır. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına 26 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Dair Kanunun uygulanmasındaki aksaklıkların giderilmesini teminen Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin hukukçu temsilcileri ile yapılan bir dizi toplantı sonucunda bir “Değişiklik Tasarısı” hazırlanmıştır. 4320 sayılı Kanun’da Değişiklik yapılmasına dair Kanun, 4 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile şiddet kavramı geniş yorumlanarak evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan, mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan aile bireyleri ve çocuklar da koruma altına alınmaktadır. “Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik” ise, yine Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün koordinatörlüğünde, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin hukukçu temsilcilerinin katılımlarıyla hazırlanmış; 1 Mart 2008 tarih ve 26803 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmelik ile 4320 sayılı Kanun’da yer alan tedbirler ayrıntılı olarak düzenlenmiş; aile içi şiddet, ihbar ve şikâyet gibi kavramlara açıklık getirilmiş; nafaka ve tedbir kararlarının yerine getirilmesi ve usul işlemleri de kanun uygulayıcılara ve vatandaşlara yol gösterecek şekilde ele alınmıştır. Ancak bu düzenlemelere rağmen, uygulamada duyulan ihtiyaç nedeni ile Kanun’un ivedilikle yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde, ilgili tüm kurum ve kuruluşların da katkılarıyla Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hazırlanmış ve 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı; “şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” Kanun ile korunan kişi ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntıları ile düzenlenmiştir (KSGM, 2013: 36-38). Mayıs 2011’de devletlerin imzasına açılan Nisan 2012 itibariyle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 18 ülke tarafından imzalanan, Türkiye tarafından, 24 Kasım 2011 tarihinde çekincesiz olarak onaylanıp ve 8 Mart 2012 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nde ise “kadına karşı şiddetten, kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık anlaşılacağı” ve “bu terimin toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemlerini kapsayacağı” ifade edilmektedir. 2005 yılı Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali İşbirliği Programı kapsamında, Türkiye’de kadınların toplumsal fırsatlardan erkeklerle eşit biçimde yararlanmalarının sağlanması ve kadının insan haklarının korunması hedeflerine yönelik hazırlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Yaygınlaştırılması Projesi”nin iki bileşeninden birincisi “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Eşleştirme Pro27 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) jesi”; ikincisi ise “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi”dir. “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi”, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) teknik, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun mali desteği ile Aralık 2006-Aralık 2008 döneminde yürütülmüştür. Proje uygulamalarının yürütüldüğü iller ise bölgesel dağılıma özen gösterilerek belirlenmiş olan Ankara, İstanbul, İzmir, Gaziantep, Şanlıurfa ve Trabzon illeridir. Bu Proje kapsamında, Avrupa Birliği ile uyum sürecinde gerçekleştirilmesi öngörülen siyasi kriterler doğrultusunda, kadınların insan haklarının geliştirilmesine yönelik olarak aile içi şiddetin yok edilmesine dair kurumsal yapıların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Proje kapsamında, aile içi şiddete maruz kalan ve risk altındaki kadınlara hizmet sunan kurum ve kuruluşların kapasiteleri gerçekleştirilen eğitimler, toplantı ve konferanslar aracılığıyla artırılmış, ilgili paydaşlar arasındaki iletişim ve işbirliği güçlendirilmiş, üretilen ve sergilenmesi sağlanan görsel materyaller aracılığıyla toplumsal farkındalık ve duyarlılığın artmasına katkı sağlanmıştır.1 saların yerel uygulanması ve şiddet politikaları açısından kadın örgütlerinin yerel varlığı ve sayısı çok önemlidir. Yerel yönetimlerdeki kurumsal ihmal, kamudaki aktörlerin yasal kuralları reddi ya da kapsamlı kurumsal yardım sistemlerinin gerekliliğini görmemeleri durumunda, kadın örgütleri bu yetkilileri kamuoyuna teshir etme ve onları utandırma stratejileri geliştirebilirler; ayrıca denetleme, iletişim ve sosyalleştirme işlevlerini yerine getirebilirler. Buna paralel ulusal düzeyde kadına yönelik şiddete karsı bilinçlendirme duyarlılık yaratma kampanyaları açarlar. Kamuoyunda teshir etme ve gerekçeli tartışma stratejileri nedeniyle yerel olarak kabul ve saygı görürler, bu da baskı yapma şanslarını arttırır (Uçar, 2010: 11). Bu derece önemli ve yaygın bir sorun olmasına karşın Türkiye’de kadına yönelik şiddet üzerine yapılmış araştırma sayısı yok denecek kadar azdır. Türkiye’de 1980’lerden bu yana kadınlara ve toplumsal cinsiyete yönelik araştırmalar yaygınlaşmış, hem beşeri ve sosyal bilimler alanını hem de toplumsal algıyı dönüştüren ve zenginleştiren çalışmalara imza atılmıştır. Ancak yapılan akademik çalışmalar ağırlıklı olarak feminist tarih yazımı, edebiyat, emek, çalışma hayatında kadınların konumu, İslam-başörtüsü konuları, kadınların siyasal katılımı ve kadın hareketinin demokrasiye katkıları alanlarına yoğunlaşmış, şiddet konusu çok eksik kalmıştır. Kadınların yaşadığı şiddetle ilgili elimizde sınırlı veriler, yerel veya bölgesel bağlamda yapılmış araştırmalar veya kadın kuruluşlarının yaptığı çalışmalar kalmaktadır. Bu Resmi kuruluşların ve yasaların yanında, kadın sivil toplum kuruluşlarının da kadına yönelik şiddetin önlenmesinde işlevleri vardır. Kadın sivil toplum kuruluşlarının yasaların uygulanması için yerel ve bölgesel kampanyalar düzenler, kadın sığınma evleri ve danışma merkezleri kurmak için birleşir ve çeşitli faaliyetler yürütürler. Ya1 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/html/19162/ Kadina+Yonelik+Aile+Ici+Siddetle+Mucadele+P rojesi) 28 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) alandaki ilk kapsamlı niceliksel araştırma, Aile Araştırma’ya ilişkin bazı çarpıcı veriler şu şekildedir: Araştırma Kurumu tarafından 1993-94 yıllarında Türkiye çapında temsili bir örneklem seçilerek • Ülkemiz genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı % 39’dur. yapılan “Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları” başlığıyla yayınlanan alan araştırmasıdır. Aile içi şiddetin bireyler tarafından nasıl yaşandığına eğilen • Hayatının herhangi bir dönemde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı % 43,9’dur. niteliksel araştırmalar ise yok denecek kadar azdır. TUBİTAK tarafından desteklenen ve 18 ay süren “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Sorun Tes- • Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı % 15,3’tür. piti ve Mücadele Yöntemlerinin Analizi” başlıklı araştırma bu boşluğu doldurmayı hedeflemiştir. Bu • Fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma yüzdesi 41,9’dur. araştırmada Türkiye’de kadına yönelik şiddetin nasıl tanımlandığını, nasıl algılandığını ve gerek • Kentte fiziksel şiddet oranı % 38 iken kırda % 43’tür. sivil toplum gerekse devlet düzeyinde ne tür mücadele yöntemleri geliştirildiği incelenmiştir (Altınay, Arat, 2007: 12-13). • Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı % 25’tir. Kadına yönelik aile içi şiddeti izlemek ve aile içi şiddetle mücadele etmek için göstergeler • En az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış kadınlardan eğitimi olmayanların oranı % 55,7, lise ve üzeri düzeyde eğitim alanların oranı ise % 27’dir. belirlenebilmesi amacıyla, ilk kez ülke genelinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yararlanıcı kurum olduğu, Avrupa Birliği 2005 yılı Katılım Öncesi Mali Yardım Programı kap- • ‘Bazı durumlarda erkekler eşlerini dövebilir’ ifadesine katılan kadınların oranı % 14,2’dir. samında “Kadına yönelik şiddetin kaynağı ve türleri nelerdir?” sorusuna yanıt verecek olan • Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı % 48,5’tir. büyük ölçekli “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” yürütülmüştür. • Şiddet yaşayan kadınların sağlık sorunları yaşama, intihar etmeyi düşünme ya da deneme olasılıkları en az iki kat artmaktadır. Sonuçları TÜİK “Resmi İstatistik Programı” kapsamında resmi veri olarak değerlendirilen Araştırma’nın temel bulguları ve istatistikler ise Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda • Her 10 kadından 1’i gebeliği sırasında fiziksel şiddete maruz kalmıştır. kamuoyuna sunulmuştur. 29 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) • Cinsel şiddet birçok durumda fiziksel şiddet ile birlikte yaşanmaktadır; kadınların % 42’si fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. • Sadece eğitim düzeyi düşük olan kadınlar şiddete maruz kalmamaktadır. Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınlar arasında bile her 10 kadından 3’ü eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmıştır. • Evlenmiş kadınların hayatındaki en yaygın şiddet eşlerinden gördükleri şiddettir. • Kadınların % 7’si çocukluklarında (15 yaşından önce) cinsel istismar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Araştırma’nın 2014 yılında tekrarlanarak son 5 yıl içerisinde yürütülen politika ve programların etkilerinin değerlendirilmesi yoluyla şiddet yaygınlığındaki farklılaşmanın anlaşılması amaçlanmaktadır. Söz konusu Araştırmanın Eylül 2014’te tamamlanarak, nihai raporunun yayımlanması ve kamuoyuyla paylaşılması planlanmaktadır. 2 Amaç Kapsam ve Yöntem Bu araştırmada; Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet ve bireylerin kadına yönelik aile içi şiddetle ilgili görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için 221 kişiye anket uygulanmıştır. Anketin ilk bölümünde katılımcıların demografik özellikleri, ikinci bölümünde bireylerin kadına yönelik şiddetin gerçekleşme biçimleri ile toplumsal cinsiyet ve genel olarak şiddet konusunda görüşleri, üçüncü bölümde 2 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/28222/) 30 de yaşanılan şiddeti belirlemeye yönelik sorular sorulmuştur. Araştırmanın evrenini Türkiye’nin 5 Bölgesi “İstanbul, Tekirdağ, Ankara, Kayseri, İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Trabzon, Ordu, Samsun ve Artiv” ili, örneklemini ise bu illerden tamamı rast gele seçilen 221 kişi oluşturmaktadır. Kullanılan anket daha önce kullanmamış olduğundan ön teste tabi tutularak geçerlilik güvenirlilik analizi yapılmıştır. Bu ön araştırmaya İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır illerinden katılan toplam 50 katılımcıdan elde edilen veriler dahil edilmiştir. İlk ön test sonucunda Cronbach’s Alpha Kat Sayısı olarak 0,872 değeri elde edilmiştir. Elde edilen bu değer kullanılan ölçme aleti anketin oldukça güvenilir olduğunu göstermektedir. Fakat uzmanlardan alınan görüşler doğrultusunda katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesinde kullanılan madde ve soru sayısı arttırılmıştır. Asıl araştırmadan toplanan veriler üzerinde, non-parametrik ve parametrik istatistiksel testler uygulanmıştır. Araştırma yaklaşık olarak 10 ay sürmüştür. Araştırma Türkiye evreni ve farklı il örnekleri “İstanbul, Diyarbakır, İzmir, Bursa, Van, Tokat, Samsun, Ankara, Erzurum ve Malatya” ileri kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerin seçilmesindeki neden şiddet mağduru kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarına olan resmi başvuru verileridir. İlgili kurumlardan alınan istatistik bilgilerine göre hareket edilmiştir. Katılımcıların tamamı Rast Gele seçilmek koşulu ile basit örneklem şeklinde gerçekleştirilmiştir. Hiçbir katılımcıdan kimlik bilgilerini belirtmeleri istenmemiştir. Katılımcıların tamamı kendi yaşadığı sorunlar ve görüşleri doğrultusunda anket ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) formlarını doldurmuştur. Araştırmamıza alanında Güvenilirlik analizi sonucunda Alpha = 0,958 uzman olan “Psikiyatrı, Sosyoloji, Psikolog ve Halk olmasından dolayı 57 maddenin çok yüksek güSağlığı” uzmanı bilim insanları iştirak etmiştir. Bu venilirlik düzeyinde olduğu söylenebilir. araştırma bir ön çalışma şeklindedir. BULGULAR ve YORUMLAR Verilerin Analizi: Demografik Özellikler Analiz kapsamında, betimleyici istatistikler, güveAnket uygulanan kişilerin demografik özellikleri nilirlik analizi, ANOVA, Faktör Analizi, bağımsız değerlendirildiğinde; %49’unun 12-24 yaş aralığınörnekler t-testi, Tukey ve Ki-Kare analizlerinden da genç, %28’inin ise orta ve ileri yaş grubunda yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin bireyler olduğu görülmektedir. % 47’si okuryazar analizinde PASW 18.0 paket programı kullanıldeğilken, %71’i evli, %29’u bekârdır. %31’inin mıştır. Değişkenler arasında ilişki ve farklarda ise çocuğu bulunmazken, %15’i dört ve daha 0.05 önem düzeyi dikkate alınmıştır. çok sayıda çocuğa sahiptir. %38’inin kendine ait Güvenilirlik Analizi: bir geliri bulunmamaktadır. “Nasıl evlendiniz?” sorusuna ise en yüksek %38 oranında “Eşimle Tablo 1: Reliability Statistics tanıştık, anlaştık ve aileler de evlenmemize onay Cronbach’s Alpha Madde sayısı verdi.” cevabını vermişlerdir. Nikâh türü ise %43 oranıyla en yüksek oranda resmi nikâhtır. 0,958 57 “Eşinizle kaç yıldır birliktesiniz?” sorusuna ise %37 oranında bir yıldan az cevabı verilmiştir. Demografik özelliklerle ilgili ayrıntılı döküm Tablo 2’de yer almaktadır. 31 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 2: Katılımcıların Demografik Özellikleri Sütun N % Cinsiyetiniz Yaşınız Eğitim durumunuz Medeni durumunuz Evliyseniz eşinizin eğitim durumu Sahip olduğunuz çocuk sayısı Yaşadığınız coğrafi bölge Yaşadığınız yerleşim birimi Kadın 60% Erkek 40% 12-17 29% 18-24 20% 25-34 24% 35-49 20% 50-64 8% Okuryazar değil 47% Okuryazar 53% Evli 71% Bekâr 29% Evli 64% Bekâr 36% Çocuk yok 31% 1 Çocuk 16% 2 Çocuk 19% 3 Çocuk 19% 4 çocuk ve üstü 15% Karadeniz 37% İç Anadolu 17% Ege 22% Akdeniz 14% Marmara 10% Büyükşehir 35% Şehir 19% Kasaba 13% Köy 22% Diğer 10% 32 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Mesleğiniz Eşinizin mesleği Gelir düzeyiniz Ailenizin gelir düzeyi Nasıl evlendiniz Polis 33% Memur 22% Öğretmen-eğitmen 20% Serbest meslek 16% İşçi 10% Polis 40% Memur 16% Öğretmen-eğitmen 19% Serbest meslek 16% İşçi 9% Gelirim yok 38% Asgari ücret 19% 1000-2000 17% 2001-3000 15% 3001-4000 10% Gelirim yok 30% Asgari ücret 22% 1000-2000 16% 2001-3000 21% 3001-4000 11% Eşimle tanıştık, anlaştık ve aileler de evlenmemize onay verdi. 38% Eşim beni zorla kaçırdı. Bu nedenle evlenmek zorunda kaldım. 13% Hiç istemediğim halde ailem tarafından eşimle zorla evlendirildim. 17% Eşimle birlikte tanıştık, anlaştık ve ailelerimiz istemediği halde evlendik. 25% Görücü usulü ile evlendik. 8% 33 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Nikâh türü Eşinizle kaç yıldır birliktesiniz Sadece resmi nikâh 43% Sadece imam nikâhı 23% Hem resmi, hem imam nikâhı 16% Nikâh yok 18% 1 yıldan az 37% 1-3 yıl 15% 4-5 yıl 17% 6-10 yıl 22% 11-15 yıl 10% Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri bahanelerle kadına eşi ya da akrabaları tarafından şiddet uygulanması ya da öldürülmesi töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan şiddettir. Ne yazık ki, bu suçun işlenmesine eş ya da akrabalar karar verebilmektedir. Töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan şiddet yasalarımıza göre suçtur ve cezalandırılmaktadır. Kadına yönelik şiddet türü denildiğinde, fiziksel şiddet, cinsel şiddet, psikolojik-duygusal şiddet ve ekonomik şiddet anlaşılmaktadır. Bunlar şöyle tanımlanabilir. Fiziksel Şiddet: Tokat atmak, tekmelemek, yumruklamak, hırpalamak, kolunu bükmek, boğazını sıkmak, bağlamak, saçını çekmek, kesici veya vurucu aletlerle yaralamak, kezzap veya kaynar suyla yakmak, vücudunda sigara söndürmek, ellerini ayaklarını ezmek, sakat bırakmak, işkence yapmak, sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur bırakmak, sağlık hizmetlerinden yararlanmasına engel olarak bedensel zarar görmesine neden olmak gibi eylemler fiziksel şiddettir. Kadına yönelik fiziksel şiddetin en ağır biçimlerinden biri, töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan şiddettir. Kadının giydiği kıyafet, gittiği yer, yabancı kişilerle konuşması, evlilik dışı ilişkisinin olması, evlilik dışı hamile kalması, bakire olmaması, ailenin ya da akrabalarının uygun gördüğü kişi ile evlenmek istememesi, boşanması gibi Cinsel Şiddet: Evli olduğu kişi bile olsa kadını istemediği yerde, istemediği zamanda ve istemediği biçimlerde cinsel ilişkiye zorlamak (tecavüz), başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel organlara zarar vermek, çocuk doğurmaya ya da doğurmamaya, kürtaja, enseste (akrabalar arası cinsel taciz ve tecavüz), fuhuşa zorlamak, zorla evlendirmek, telefonla-mektupla ya da sözlü olarak cinsel içerikli rahatsızlık verici davranışlarda bulunmak gibi eylemler cinsel şiddettir. Psikolojik Şiddet: Bağırmak, korkutmak, küfür etmek, tehdit etmek, hakaret etmek, ailesiyle akrabalarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla ya da başkalarıyla görüştürmemek, eve kapatmak, küçük düşürmek çocuklarından uzaklaştırmak, kıskançlık 34 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, başka kadınlarla kıyaslamak, kadının nasıl giyineceği, nereye gideceği, kimlerle görüşeceği konusunda baskı yapmak, kadının kendini geliştirmesine engel olmak gibi eylemler psikolojik şiddettir. yoksullaşmakta, aynı zamanda dövülen kadınlar aile ve arkadaşlarını da kaybedebilmektedirler. Aile içi şiddet kadınların kazancını azaltmakta ve bir meslekte kalma yeteneklerinde olumsuz etkiye yol açmaktadır. Şiddet kadınların verimliliğini de azaltmaktadır (Yanıkkerem, Kavlak, Sevil, 2007: 35-40). Ekonomik Şiddet: Para vermemek veya kısıtlı para vermek, ailenin tasarrufları, gelir ve giderleri konusunda bilgi vermemek, kadının mallarını ve diğer gelirlerini elinden almak, çalışmasına izin vermemek, istemediği işte zorla çalıştırmak, çalışıyorsa iş hayatını olumsuz etkileyecek kısıtlamalar getirmek, aileyi ilgilendiren ekonomik konularda kadının fikrini almadan tek başına karar vermek gibi eylemler ekonomik şiddettir. 3 Kadına yönelik şiddetin gerçekleşme biçimleri üzerine görüşlerin alındığı bu bölümde, anketin uygulandığı bireylerin fiziksel, cinsel, psikolojikduygusal ve ekonomik şiddete ilişkin görüşleri alınmıştır. Fiziksel şiddetin sorgulandığın (1-8) sorularda en yüksek oranda kabul gören davranış, %13 oranıyla “Kadının evdeki görevlerini yerine getirmemesi gibi durumlarda erkekler eşlerini dövebilirler.” olmuştur. İkinci sırada ise “Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir durumdur.” ifadesi %11 oranında kabul görmüştür. Cinsel şiddetin sorgulandığı sorularda (9-14) en yüksek oranda kabul gören davranışlar %11 oranıyla, “Doğum kontrolü isteyen bir kadına şiddet uygulanabilir.” ve “Kadının eşinden cinsel ilişki talep etmesi şiddet nedenidir.” olmuştur. Psikolojik-duygusal şiddetin sorgulandığı sorularda (15-24) en yüksek oranda kabul gören ifadeler, %11 oranıyla “Kadın her zaman kocasının ya da ailesindeki erkeğin sözünü dinlemek zorundadır.” ve %10 oranıyla “Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet uygulanması gerekir.” ifadeleridir. Ekonomik şiddetin sorgulandığı sorularda (25-30), en yüksek oranda kabul gören ifadeler %11 oranıyla “Erkeğin kadının çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına neden Kadına uygulanan şiddet kadın ve çocukları etkileyen ciddi sağlık problemlerine yol açmaktadır. Şiddetin yol açtığı problemler, fiziksel etkiler, ruhsal etkiler, üreme sağlığına etkiler ve uzun vadede etkiler olarak gruplandırılabilir. Kadına uygulanan şiddetin en önemli sonuçlarından biri kadında oluşan yaralanmalardır. Şiddet kadınların öz benliğine zarar vermekte, kadınları depresyon, intihar, alkol ve madde istismarını içeren çeşitli mental sağlık problemleri riski ile karşı karşıya getirmektedir. Cinsel ve fiziksel şiddet, halsizlik, güçsüzlük ve birçok jinekolojik düzensizliklere yol açmaktadır. Kadına uygulanan şiddet sonucu gelişen rahatsızlıklar yüzünden kadınlar iş yerlerinde bulunamamakta, iş yerlerinden uzaklaştırılmakta, bunun sonucu olarak daha da 3 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/eski_site/Pdf/siddet_handbook.pdf) 35 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) olması normal bir davranıştır.” ve %8 oranıyla “Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi istediği şekilde harcayabilir.” ifadeleri olmuştur. Tüm bu sonuçlar düşük oranlar gibi görünse de kadına şiddetin onaylanıyor olması, şiddetin kabul gören bir davranış olarak kabul edilmesi insan hakları açısından çok olumsuzdur. Kadına yönelik şiddetin gerçekleşme biçimleri üzerine görüşlerin ayrıntılı dökümü Tablo 3’de yer almaktadır. Tablo 3: Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri Üzerine Görüşler En önemsiz 2 3 4 En önemli 1-Kadının evdeki görevlerini yerine getirmemesi gibi durumlarda erkekler eşlerini dövebilirler. 36% 22% 13% 16% 13% 2-Çocukları terbiye etmek için bazen dövmek gerekebilir. 34% 25% 17% 16% 8% 3-Kadına tokat atmak, bir şey fırlatmak, saçını çekmek, itip kakmak şiddet değildir. 41% 19% 12% 19% 9% 4-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa, erkeğin onu dövmesi normal bir davranıştır. 36% 21% 16% 19% 7% 5-Tartışma anında öfke nedeniyle şiddet normal bir davranıştır. 40% 17% 17% 20% 6% 6-Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir durumdur. 33% 18% 20% 18% 11% 7-Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek şiddet değildir. 40% 15% 22% 19% 4% 8-Erkeğin kadına şiddet uygulaması için geçerli sebepler olabilir. 42% 20% 14% 19% 5% 9-Eşi istediği halde cinsel ilişkiye girmeyen kadına şiddet uygulanabilir. 36% 16% 22% 16% 10% 10-Doğum kontrolü isteyen bir kadına şiddet uygulanabilir. 37% 13% 15% 24% 11% 11-Eşine karşı cinsellik görevini yerine getirmeyen kadın aldatılabilir. 35% 29% 23% 12% 2% 12-Kadının eşinden cinsel ilişki talep etmesi şiddet nedenidir. 35% 26% 12% 15% 11% 13-Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere zorlama şiddet değildir. 30% 30% 20% 13% 7% 14-Kadın istemediği halde korktuğu için eşiyle cinsel ilişkiye girmesi normal bir davranıştır. 26% 23% 24% 19% 9% 36 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 15-Bir kadın kocasında izin almadan asla kendine özgü bir iş yapamaz, hareket edemez. 31% 26% 22% 18% 3% 16-Kadın eşiyle herhangi bir konuda aynı fikirde değil ise tartışmamalı ve susmalıdır. 33% 21% 24% 18% 4% 17-Kadın her zaman kocasının ya da ailesindeki erkeğin sözünü dinlemek zorundadır. 33% 22% 17% 18% 11% 18-Hakaret etmek, küfür etmek şiddet değildir. 34% 26% 17% 17% 6% 19- Tehdit etmek, korkutmak şiddet değildir. 31% 26% 15% 24% 5% 20-Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek şiddet değildir. 33% 24% 19% 17% 7% 21- Kadını ailesine, çocuklarına ve çevresindekilere zarar vermekle tehdit etmek şiddet değildir. 32% 23% 14% 23% 9% 22-Kadın bir yere gideceği zaman eşinden izin almalıdır. 35% 17% 20% 19% 9% 23-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet uygulanması gerekir. 32% 19% 21% 18% 10% 24-Kimi durumlarda eşinin kadına bağırıp çağırması normal bir durumdur. 36% 15% 23% 20% 5% 25- Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi istediği şekilde harcayabilir. 33% 21% 16% 22% 8% 26-Erkeğin kadının çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına neden olması normal bir davranıştır. 31% 23% 17% 18% 11% 27-Kadın yapacağı her türlü harcamalarını kocasına söylemek ve izin almak zorundadır. 31% 17% 24% 21% 6% 28- Eşinin kadının kazancını elinden alması normal bir davranıştır. 40% 22% 22% 12% 5% 29-Erkek istemiyorsa kadın çalışmamalıdır. 32% 24% 23% 17% 5% 30-Erkeğin ev harcamaları için para vermemesi normal bir davranıştır. 38% 21% 23% 14% 4% Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet fiziksel farklılıklarına göre erkek ve kadın olarak sınıflandırılmaları anlamına gelmekte, toplumsal cinsiyet ise kadınların ve erkeklerin toplumdaki farklı rol ve davranışlarını tanımlamaktadır (Suğur, 2009: 3). Biyolojik cinsiyet farklılıkları öğrenilmemiş, doğuştan getirilen özellikler bakımından kadınlarla erkekler arasında gözlenen farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet farklılıkları Kadın çalışmalarında kullanılan en önemli kavramlardan biri de “toplumsal cinsiyet” kavramıdır. Sosyal bilimler literatüründe iki farklı cinsiyet kavramından söz edilmektedir. Bunlardan birincisi biyolojik cinsiyet, diğeri toplumsal cinsiyet kavramıdır. Biyolojik cinsiyet bireylerin 37 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ise öğrenilen, sosyalleşme sürecinde kazanılan özellikler bakımından insanlar arasında gözlenen farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet farklılıkları, bireyden bireye, kültürden kültüre değişmeler gösterir (Dökmen, 2004: 11). oranında “Kadının eşinden fazla para kazanması doğru değildir.”, %33 oranında “Aile içi şiddet önemli bir halk sağlığı sorunudur.”, %32 oranında “Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım.”, %28 oranında “Ufak tartışmalar evin tadı tuzudur.”, % 27 oranında “Şiddet gören kadın bu durumu başkaları ile paylaşmamalı, yaşadığı sorunları ve uğradığı şiddeti gizlemelidir.”, % 24 oranında “Şiddete başvuran kişinin mutlaka psikolojik anlamda destek alması gerekir.” ve %19 oranında “Kadın yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek almalıdır.”. Bu cevaplar genel olarak değerlendirildiğinde toplumsal cinsiyet ayrımcılığının devam ettiği gözlenmektedir. Kadınlara uygun görülen iş, davranış ve bakış açıları yüksek oranlarda cevaplara yansımıştır. Kadının yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek alması görüşü ise sadece %19’dur. Yaşanan şiddetin kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri göz ardı edilmektedir. Şiddet gören kadının yaşadığı şiddeti başkaları ile paylaşması da ancak %27 oranında uygun görülmüştür. Şiddet halen aile içinde kalması gereken bir sorun olarak algılanmaktadır. Toplumsal cinsiyet ve şiddet üzerine görüşlerin ayrıntılı dökümü Tablo 4’de yer almaktadır. Kadın ve erkek olmayı iki uç veya iki ayrı olgu gibi görmeyi yeğleyen ataerkil anlayış, cinsel rolleri oldukça belirgin bir çizgiyle ayırmaya çalışır. Genelde erkekte “şöyle ol” diye beklenilen özellikler, kadında “öyle olma” başlığı altındadır. Aynı şekilde tam aksi, kadında “ol” denilenler erkekte “öyle olma” beklentisiyle yasaklanmıştır. Kadın için; yumuşak, uyum gösteren, güçsüz, bağımlı, edilgen, kararsız, başarı peşinde koşmayan, kabullenici özellikler uygun görülürken, erkek için; sert, hükmeden, güçlü, etken, kararlı, hırslı, başarılı, bağımsız olma özellikleri uygun görülmüştür. Sistem cinsel roller adına her birimizi tam, bütün insan yapan özellikleri ikiye bölüp, yarısını kadına, diğer yarısını da erkeğe vermiş, bizleri yarım ve sınırlı insanlar haline dönüştürmüştür (Navaro, 1997: 29). Toplumsal cinsiyet ve şiddet üzerine bireylerin görüşlerinin alındığı bu bölümde en yüksek oranda onaylanan ifadeler şunlar olmuştur. %46 38 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 4: Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet Üzerine Görüşler En önemsiz 2 3 4 En önemli 1-Yemek, bulaşık, çamaşır ve ütü gibi ev işlerini erkek yapmamalıdır. 32% 22% 26% 15% 4% 2- 12-17 yaş arasında kızların evlenmesi normaldir. 39% 19% 20% 15% 6% 3-Kadın erkek egemenliğini ve otoritesini kabul etmek zorundadır. 37% 17% 23% 18% 6% 4-Kadın her zaman kısıtlanmalı ve erkeğin kontrolü altında tutulmalıdır. 37% 20% 22% 17% 4% 5-Evlilik kadın için bir zorunluluktur. 37% 20% 24% 15% 4% 6-Kadının evlenmesine ancak ailesi babası ya da erkek kardeşleri karar verebilir. 37% 16% 22% 21% 5% 7-Çocukların bakımı erkekten ziyade kadının öncelikli görevidir. 38% 13% 17% 21% 11% 8-Bir kadının tavır ve davranışlarından ailenin erkeği sorumludur. 36% 30% 19% 11% 3% 9-Evi geçindirmek erkeğin görevidir. 37% 29% 13% 12% 10% 10-Kadınların her türlü iş kolunda çalışmasını doğru bulmuyorum. 35% 31% 14% 12% 8% 11-Geç saatlerde dışarıda yalnız olan bir kadının tacize, tecavüze uğraması normaldir. 30% 24% 20% 21% 6% 12-Kadının açık giyim tarzı tacize, tecavüze uğraması için bir nedendir. 35% 20% 19% 19% 7% 13-Kadın istemese bile eşiyle cinsel ilişkiye girmek kadının görevidir. 50% 50% 0% 0% 0% 14-Kadına yönelik şiddetin varlığı beni rahatsız eden bir durumdur. 29% 21% 19% 22% 10% 15-Aile içi şiddet önemli bir halk sağlığı sorunudur. 12% 19% 14% 21% 33% 16-Kızını dövmeyen dizini döver çok gerçekçi bir atasözüdür. 90% 9% 2% 0% 0% 17-Şiddet gören kadın bu durumu başkaları ile paylaşmamalı, yaşadığı sorunları ve uğradığı şiddeti gizlemelidir. 17% 19% 8% 29% 27% 18-Kadın eve kocasından önce gelmelidir. 25% 21% 20% 28% 6% 39 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 19-Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım. 10% 16% 10% 31% 32% 20-Erkekler kadınlardan daha çok eğitim görmelidir. 50% 32% 2% 12% 4% 21-Kadının eşinden fazla para kazanması doğru değildir. 13% 14% 12% 16% 46% 22-Ufak tartışmalar evin tadı tuzudur. 19% 16% 16% 22% 28% 23-Kadın yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek almalıdır. 5% 45% 22% 8% 19% 24-Şiddetin nedeni ve cinsiyeti yoktur. Bu psikolojik bir sorundur. 51% 37% 7% 3% 2% 25-Şiddete başvuran kişinin mutlaka psikolojik anlamda destek alması gerekir. 31% 13% 3% 29% 24% 26-Aile içi şiddet konusunda kadının korunmasına yönelik önlemler ve yasalar yeterli değildir. 60% 17% 12% 11% 0% 27- ile içi şiddet konusunda verilen cezalar yeterli değildir. 38% 32% 5% 12% 13% Yaşanılan Şiddet şiddete karşı kendilerini korumaları için ipuçları sağlayacaktır. Dolayısıyla Türkiye’de kadınların şiddetle mücadele yöntemlerinin tespit ve analizi aile içi şiddet alanında ayrı bir öneme sahiptir ve gereklidir (Ergöçmen, 2009: 830). Şiddet yaşandıktan sonra, şiddetin tespitini takip eden önemli konular arasında şiddeti önlemek ve şiddet mağdurlarının durumlarını iyileştirmek gelmektedir. Bunun için aile içi şiddetin nedenlerini anlamak ve şiddete maruz kalmış kadınların şiddetle nasıl mücadele ettiklerinin bilinmesi önemlidir. Türkiye’de şiddet yaşayan kadınların şiddeti nasıl ve kimlerle paylaştıkları ve şiddet sonucu nerelere başvurdukları, şiddete karşılık verip vermedikleri; kısaca şiddet gören bir kadının ne gibi mekanizmalarla yaşadığı duruma tepki verdiğini bilmek bir durum tespiti sağlayacağı gibi şiddetle toplum olarak nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösterecektir. Kadınların özelliklerine göre mücadele etme yöntemlerinin nasıl değiştiği de ayrıca önemlidir; bu bilgi, mağdur olan ya da olabilecek kadınların Yaşanılan şiddetle ilgili veriler genel olara değerlendirildiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir. Yaşanan şiddet türleri ayrı ayrı sorgulandığında %86 oranıyla fiziksel şiddet ilk sırada yer alırken, ikinci sırada %84 oranıyla ekonomik şiddet yer al. “Şiddeti ailedeki bireylerden hangisinden gördünüz?” sorusuna %77 oranıyla eş ya da birlikte yaşadığım kişi cevabı verilmiştir. Şiddetin yaşandığı ortam ise %81 oranında eşle birlikte yaşanılan evdir. Şiddetin yaşanma oranı ise %39 bir kez, % 19 iki kez en yüksek oranlardadır. En çok yaşadığınız şiddet türünü belirtmeleri istendiğinde de yine fiziksel şiddet %60 oranıyla ilk sıradadır. 40 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Şiddet gördüğünde bir yere başvuranların oran Şiddeti uygulayan kişi değil, yaşayanlar utanç ise sadece %25’tir. Şiddet gördüğünde psikolo- duymaktadır. Şiddeti yaşayanlar %97 oranında jik destek alanların oranı %22, hukuksal destek şiddeti hak etmediklerini düşünmektedirler. “Şiddet alanların oranı % 18 iken, tıbbi destek alanların yaşadığınızda takip etmeniz gereken yasal yolları, oranı %89’dur. Bu sonuç fizikse şiddet oranının başvurmanız gereken yerleri biliyor musunuz?” yüksek olmasıyla açıklanabilir. “Yaşanılan şiddet sorusuna %83 oranında evet cevabı veren kişiler, sonrası hukuk “savcılık” ve “emniyet görevlileri” “Şiddet konusunda bilgilendirilmek ister misiniz?” koruma ya da buna benzer bir güvenlik önlemi sorusuna da %97 oranında evet cevabını vermiş- sağladı mı?” sorusuna ise %90 hayır cevabı veril- lerdir. Bu cevaplar çelişki yaratmaktadır. “Eşiniz miştir. “Koruma ya da buna benzer bir güvenlik ya da birlikte yaşadığınız kişiden ayrılmayı ya önlemi sağlandı mı?” sorusuna da yine %94 da boşanmayı düşünüyor musunuz?” sorusun oranında hayır cevabı verilmiştir. Şiddet sonrası ise %83 oranında evet cevabını vermişlerdir. güvenlik sistemi yeterli değildir. “Gördüğünüz Ancak ayrıldıktan sonra da korunma ve güvenlik şiddeti ailenizle, arkadaşlarınızla paylaştınız mı?” konusunda bir güvenceleri yoktur. “Size şiddet sorusuna %82 oranında evet cevabı verilmesine uygulayan kişi ya da kişilerin sizden maddi bir karşın, “Uğradığınız şiddeti paylaştığınız kişi ya da kişilerden herhangi bir destek ve fayda beklentisi var mıydı?” sorusuna da %85 oranında sağladınız mı?” sorusuna %81 oranıyla hayır hayır cevabı verilmiştir. Şiddetin nedeni maddi cevabı verilmiştir. Gördüğü şiddetten utanların değildir. Yaşanılan şiddetle ilgili görüşlerin ayrıntılı oranı ise %89’dur Bu çok yüksek bir orandır. dökümü Tablo 5’de yer almaktadır. Tablo 5: Yaşanılan Şiddetle İlgili Görüşler Sütun N % 1-Yaşamınızda şiddet türlerinden fiziksel şiddeti yaşadınız mı? 2-Yaşamınızda şiddet türlerinden cinsel şiddeti yaşadınız mı? 3-Yaşamınızda şiddet türlerinden psikolojik-duygusal şiddeti yaşadınız mı? 4-Yaşamınızda şiddet türlerinden ekonomik şiddeti yaşadınız mı? 41 Evet 86% Hayır 14% Evet 45% Hayır 55% Evet 82% Hayır 18% Evet 84% Hayır 16% ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 5-Şiddeti ailedeki bireylerden hangisinden gördünüz? 6-Şiddeti hangi ortamda yaşadınız? 7-Şiddeti kaç kez yaşadınız? 8-Daha çok hangi şiddet türünü yaşadınız? 9-Şiddet gördüğünüzde herhangi bir yere başvurdunuz mu? 10-Şiddet gördüğünüzde psikolojik destek aldınız mı? 11-Şiddet gördüğünüzde tıbbi destek aldınız mı? 42 Eş ya da birlikte yaşadığım kişi 77% Baba 8% Anne 0% Erkek kardeş 10% Kız kardeş 2% Erkek akrabalar 1% Kadın akrabalar 0% Dede 0% Eşimle birlikte yaşadığım evde 81% Annemin evinde 2% Babamın evinde 7% Akrabaların evinde 4% Ailemin evinde 5% Kardeşimin evinde 0% 1 kez 39% 2 kez 12% 3 kez 12% 4 kez 19% 5 kez veya daha fazla 18% Fiziksel 60% Cinsel 19% Psikolojik-duygusal 3% Ekonomik 11% Hepsi 6% Evet 25% Hayır 75% Evet 22% Hayır 78% Evet 89% Hayır 11% ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 12-Şiddet gördüğünüzde hukuksal destek aldınız mı? 13-Şiddet sonrası hukuk “savcılık” ve emniyet görevlilerine başvurduğunuzda gerekli desteği aldınız mı? 14-Şiddet sonrası başvurduğunuz hukuk “savcılık” ve emniyet görevlileri koruma ya da buna benzer bir güvenlik önlemi sağladı mı? 15-Uğradığınız şiddet eylemi sonrasında kalıcı fiziksel bir sorun oluştu mu? 16-Gördüğünüz şiddetten utandınız mı? 17-Gördüğünüz şiddeti ailenizle, arkadaşlarınızla paylaştınız mı? 18-Uğradığınız şiddeti paylaştığınız kişi ya da kişilerden herhangi bir destek ve fayda sağladınız mı? 19-Şiddeti hak ettiğinizi düşünüyor musunuz? 20-Şiddet yaşadığınızda takip etmeniz gereken yasal yolları, başvurmanız gereken yerleri biliyor musunuz? 21-Şiddet konusunda bilgilendirilmek ister misiniz? 22-Şiddet mağduru olduğunuzu düşünüyorsanız herhangi bir dernek veya kadın sığınma evlerine başvurmayı düşünüyor musunuz? 23-Size şiddet uygulayan kişinin hangisine yönelik bir bağımlılığı veya kullanımı söz konusuydu? 43 Evet 18% Hayır 82% Evet 10% Hayır 90% Evet 6% Hayır 94% Evet 15% Hayır 85% Evet 89% Hayır 11% Evet 82% Hayır 18% Evet 19% Hayır 81% Evet 3% Hayır 97% Evet 83% Hayır 17% Evet 97% Hayır 3% Evet 86% Hayır 14% Alkol 38% Uyuşturucu 7% Kumar 3% Başka birliktelik cinsellik “kadın veya erkek” 29% Internet “sosyal paylaşım siteleri facebook –twiter” 14% Ekonomik 10% ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 24-Size şiddet uygulayan kişi ya da kişilerin sizden maddi bir beklentisi var mıydı? 25-Eşiniz ya da birlikte yaşadığınız kişi ile aranızda aşağıdaki kaç yaş fark var? 26-Eşiniz ya da birlikte yaşadığınız kişiden ayrılmayı ya da boşanmayı düşünüyor musunuz? 27-Eşinizden ya da birlikte olduğunuz kişiden ayrıldığınızda veya boşandığınızda herhangi bir yakınınızdan, kurumdan destek alarak hayatınıza devam edebileceğinizi düşünüyor musunuz? 28-Ayrıldığınızda ya da boşandığınızda sizi en fazla korkutan durum nedir? Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri ile Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet Üzerine Görüşlerin Faktör Analizi Evet 15% Hayır 85% 5- 13% 5+ 24% 10 14% 15 14% 20 19% 25 2% 30 3% 35 3% 40 2% 50 3% 60 3% Evet 83% Hayır 17% Evet 17% Hayır 83% Psikolojik sorunlarım 5% Özgüven 41% Maddi ve ekonomik 25% Çevre ve ayrıldığım kişi 6% Çocuklarım 23% 1. Faktör: Fiziksel şiddet 2. Faktör: Cinsel şiddet 3. Faktör: Psikolojik-duygusal şiddet Kadına yönelik şiddete ait sorulan soruların cevapları değerlendirilerek faktör analizi yapılmıştır. Bu faktör analizi sonucu 5 faktör belirlenmiştir. Bu faktörler şunlardır: 4. Faktör: Ekonomik şiddet 5. Faktör: Toplumsal cinsiyet ve genel olarak şiddet 44 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 6: Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri ile Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet Üzerine Görüşlerin (Faktör Analizi) Rotated Component Matrixa Component 1 2 1-Kadının evdeki görevlerini yerine getirmemesi gibi durumlarda erkekler eşlerini dövebilirler. ,777 2-Çocukları terbiye etmek için bazen dövmek gerekebilir. ,775 3-Kadına tokat atmak, bir şey fırlatmak, saçını çekmek, itip kakmak şiddet değildir. ,774 4-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa, erkeğin onu dövmesi normal bir davranıştır. ,766 5-Tartışma anında öfke nedeniyle şiddet normal bir davranıştır. ,752 6-Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir durumdur. ,748 7-Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek şiddet değildir. ,741 8-Erkeğin kadına şiddet uygulaması için geçerli sebepler olabilir. ,739 3 9-Eşi istediği halde cinsel ilişkiye girmeyen kadına şiddet uygulanabilir. ,734 10-Doğum kontrolü isteyen bir kadına şiddet uygulanabilir. ,730 11-Eşine karşı cinsellik görevini yerine getirmeyen kadın aldatılabilir. ,728 12-Kadının eşinden cinsel ilişki talep etmesi şiddet nedenidir. ,714 13-Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere zorlama şiddet değildir. ,714 14-Kadın istemediği halde korktuğu için eşiyle cinsel ilişkiye girmesi normal bir davranıştır. ,712 15-Bir kadın kocasında izin almadan asla kendine özgü bir iş yapamaz, hareket edemez. ,709 16-Kadın eşiyle herhangi bir konuda aynı fikirde değil ise tartışmamalı ve susmalıdır. ,708 17-Kadın her zaman kocasının ya da ailesindeki erkeğin sözünü dinlemek zorundadır. ,698 18-Hakaret etmek, küfür etmek şiddet değildir. ,695 19-Tehdit etmek, korkutmak şiddet değildir. ,689 45 4 5 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 20-Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek şiddet değildir. ,686 21-Kadını ailesine, çocuklarına ve çevresindekilere zarar vermekle tehdit etmek şiddet değildir. ,682 22-Kadın bir yere gideceği zaman eşinden izin almalıdır. ,676 23-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet uygulanması gerekir. ,672 24-Kimi durumlarda eşinin kadına bağırıp çağırması normal bir durumdur. ,669 25-Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi istediği şekilde harcayabilir. ,667 26-Erkeğin kadının çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına neden olması normal bir davranıştır. ,665 27-Kadın yapacağı her türlü harcamalarını kocasına söylemek ve izin almak zorundadır. ,652 28-Eşinin kadının kazancını elinden alması normal bir davranıştır. ,644 29-Erkek istemiyorsa kadın çalışmamalıdır. ,638 30-Erkeğin ev harcamaları için para vermemesi normal bir davranıştır. ,633 1-Yemek, bulaşık, çamaşır ve ütü gibi ev işlerini erkek yapmamalıdır. ,629 2- 12-17 yaş arasında kızların evlenmesi normaldir. ,629 3-Kadın erkek egemenliğini ve otoritesini kabul etmek zorundadır. ,619 4-Kadın her zaman kısıtlanmalı ve erkeğin kontrolü altında tutulmalıdır. ,613 5-Evlilik kadın için bir zorunluluktur. ,606 6-Kadının evlenmesine ancak ailesi babası ya da erkek kardeşleri karar verebilir. 7-Çocukların bakımı erkekten ziyade kadının öncelikli görevidir. ,600 8-Bir kadının tavır ve davranışlarından ailenin erkeği sorumludur. ,591 9-Evi geçindirmek erkeğin görevidir. ,591 10-Kadınların her türlü iş kolunda çalışmasını doğru bulmuyorum. 46 ,600 ,576 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 11-Geç saatlerde dışarıda yalnız olan bir kadının tacize, tecavüze uğraması normaldir. 12-Kadının açık giyim tarzı tacize, tecavüze uğraması için bir nedendir. 13-Kadın istemese bile eşiyle cinsel ilişkiye girmek kadının görevidir. ,559 ,508 ,504 -,743 15-Aile içi şiddet önemli bir halk sağlığı sorunudur. ,679 16-Kızını dövmeyen dizini döver çok gerçekçi bir atasözüdür. ,602 17-Şiddet gören kadın bu durumu başkaları ile paylaşmamalı, yaşadığı sorunları ve uğradığı şiddeti gizlemelidir. ,533 18-Kadın eve kocasından önce gelmelidir. ,454 19-Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım. -,385 -,565 14-Kadına yönelik şiddetin varlığı beni rahatsız eden bir durumdur. 20-Erkekler kadınlardan daha çok eğitim görmelidir. 21-Kadının eşinden fazla para kazanması doğru değildir. -,564 22-Ufak tartışmalar evin tadı tuzudur. -,436 23-Kadın yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek almalıdır. ,848 24-Şiddetin nedeni ve cinsiyeti yoktur. Bu psikolojik bir sorundur. ,748 25-Şiddete başvuran kişinin mutlaka psikolojik anlamda destek alması gerekir. ,648 26-Aile içi şiddet konusunda kadının korunmasına yönelik önlemler ve yasalar yeterli değildir. ,456 27-Aile içi şiddet konusunda verilen cezalar yeterli değildir. İLERİ ANALİZLER: -,492 Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin fiziksel şiddet ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir değişken olduğu belirlenmiştir. İleri analizler kadınların erkeklerden daha fazla fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir. H1: Cinsiyet faktörler üzerinde etkili bir değişkendir. 47 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 7: Cinsiyetin Faktörler Üzerinde Etkisi H2: Yaş faktörler üzerinde etkili bir değişkendir. üzerinde etkili bir değişken olduğu belirlenmiştir. İleri analizler genç kadınların hem ileri yaşlardaki kadınlardan hem de erkeklerden daha fazla fiziksel, cinsel ve psikolojik-duygusal şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir. Yapılan analizler sonucunda, yaşın fiziksel şiddet, cinsel şiddet ve psikolojik-duygusal şiddet 48 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 8: Yaşın Faktörler Üzerinde Etkisi H3: Eğitim faktörler üzerinde etkili bir değişkendir. olduğu belirlenmiştir. İleri analizler düşük eğitimli kadınların, erkeklerden daha fazla fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir. Yapılan analizler sonucunda, eğitimin fiziksel şiddet ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir değişken 49 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 9: Eğitimin Faktörler Üzerinde Etkisi H4: Cinsiyet şiddete yönelik faktörler üzerinde etkili bir değişken değildir. nedenlerle şiddete maruz kalmaktadır. Ancak kadınların şiddete maruz kalma oranlarının daha yüksek olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. İleri analizler alkol, başka birliktelik ve internetin temel şiddet kaynağı olduğunu göstermektedir Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin şiddete yönelik faktörler üzerinde etkili bir değişken olmadığı belirlenmiştir. Her iki cins de aynı 50 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 10: Cinsiyetin Şiddete Yönelik Faktörler Üzerinde Etkisi H5: Cinsiyet şiddete yönelik hukuki faktörler üzerinde etkili bir değişkendir. görme durumunda daha hızlı olarak hukuki yollara başvurdukları görülmektedir. Bu doğrultuda kadınların hukuka inanmadığı ve hukuki yardımdan yararlanmakta çekingen davrandıkları belirlenmiştir. Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin şiddete yönelik hukuki faktörler üzerinde etkili bir değişken olduğu belirlenmiştir. Erkeklerin şiddet 51 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 11: Cinsiyetin Şiddete Yönelik Hukuki Faktörler Üzerinde Etkisi H6: Yaş şiddet kaynağı üzerinde etkili bir değişken değildir. Yapılan analizler sonucunda, yaşın şiddet kaynağı üzerinde etkili bir değişken olmadığı belirlenmiştir. Her yaş grubu şiddete maruz kalabilmektedir. Ancak kadınların daha çok eş, erkek kardeş ve baba şiddetine maruz kaldıkları görülmektedir. 52 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Tablo 12: Şiddetin Aile Bireylerinden Hangisinden Görüldüğü Cinsiyetiniz Tukey Kadın Erkek Column N% Column N% Eş ya da birlikte yaşadığım kişi 72% 75% Baba 8% 9% Anne 0% 0% Erkek kardeş 20% 2% Kız kardeş 0% 0% Erkek akrabalar 0% 12% Kadın akrabalar 0% 0% Dede 0% 1% Anneanne-babaanne 0% 0% SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: - Yaş fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet üzerinde etkili bir faktördür. Genç kadınlar daha çok şiddete maruz kalmaktadırlar. Çalışmada özet olarak; - Faktör analizi sonuçlarına göre 5 ayrı şiddet - Eğitim fiziksel ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir faktördür. Düşük eğitimli kadınlar daha çok fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadırlar. faktörü belirlenmiştir. Bunlar; fiziksel, cinsel, psikolojik -duygusal, ekonomik ve toplumsal cinsiyet ve genel olarak şiddettir. - Cinsiyet şiddete yönelik faktörler üzerinde etkili bir değişken değildir. Ancak kadınların daha çok alkol, başka birliktelik ve internet kaynaklı şiddete maruz kaldıkları belirlenmiştir. - Cinsiyet fiziksel ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir faktördür. Kadınlar fiziksel ve cinsel şiddete daha çok maruz kalmaktadırlar. 53 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Kadınların karar verici konumlarda yeterli sayıda temsil edilememeleri, mağdurun korunması ve şiddetin önlenmesi için kalıcı çözümlerin getirilmesini engellemektedir (Moroğlu, 2012: 358). - Cinsiyet şiddete yönelik hukuki değişkenler üzerinde etkili bir değişkendir. Kadınlar daha az hukuki yollara başvurmakta ve hukuka inanmamaktadır. Dünya Bankası verilerine göre dünya genelinde şiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-44 yaş grubundaki kadınların sayısı kanser, sıtma, trafik kazası ve savaşlar nedeniyle ölen kadınlardan daha fazladır (KSGM, 2012: 9). Türkiye’de de kadına yönelik aile içi şiddete ilginin artıyor olmasına rağmen konunun büyüklüğü ve içeriğine dair ulusal düzeyde veriler yeterli değildir. Aile içi şiddet daha çok, eşe yönelik ve erkeğin kadına uyguladığı şiddet biçiminde meydana gelmekte, sorunun mahrem olarak algılanması, kadının ailevi ve toplumsal baskılarla itiraf ve ifade etmekte zorlanması nedeniyle de konuyla ilgili yapılan çalışmaların hala sınırlı sayıda olduğu görülmektedir. - Yaş şiddet kaynağı üzerinde etkili bir değişken değildir. Ancak kadınlar daha çok eş, erkek kardeş ve baba şiddeti görmektedirler. Günümüzde her üç kadından biri yaşamında en az bir kez fiziksel, cinsel, ekonomik ya da psikolojik şiddet yaşamaktadır. Bu önemli sorunla mücadele konusunda dünyada ve Ülkemizde son yıllarda yoğun çalışmalar yürütülmektedir. Ancak kadına yönelik şiddet, özellikle de aile içi şiddet tüm dünyada olduğu gibi Ülkemizde de çözüm bekleyen önemli toplumsal sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. En önemli insan hakları sorunlarından biridir. Kadına yönelik aile içi şiddet, tüm dünyada ekonomik, sosyal ve coğrafi sınır tanımaksızın varlığını sürdürmekte, kadının Kadınlara uygulanan şiddete sayısal olarak baktığımızda; Bağımsız İletişim Ağı Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre, 2013’ün ilk 10 ayında erkekler 168 kadın öldürmüş, 148 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etmiş, 170 kadını yaralamış, 123 kadın ve kız çocuğunu taciz etmiştir. Kadın ve kız çocuklarının yüzde 69’una tanıdıkları erkekler tecavüz etmiş, tecavüzlerin yüzde 50’si kadınların evinde gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi rakamlar ürkütücüdür. Bu rakamlar yalnız medyaya yansıyan vakaları içermektedir. Bu gerçekler karşısında, kadına yönelik şiddet konusunda uluslararası ve ulusal yasal düzenle- yalnızca bedensel ve ruh sağlığını etkilemekle kalmayıp, kendine saygısını, güvenini ve kendi yaşamını kontrol etme yetisini de yitirmesine neden olmaktadır. Yaşam kalitesini düşürmekte, kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokmakta, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını engellemektedir. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet sorunu çözümlenmedikçe, kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınlar açısından süregelen özel ve kamusal alanlar arasındaki uçurumun kapatılması mümkün olamayacaktır. 54 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ortaya çıkan bu sorunlara çözüm önerilerinin aranması asıl temeli oluşturmalıdır. melerin, bilimsel araştırmaların yanında, üniversite araştırma merkezleri, sivil toplum örgütleri, resmi ve özel kuruluşlar ile belediyeler el birliği Şiddetin cinsiyet, yaş, ırk, inanç ve toplumu olmadığı, bunun bir dünya ve insanlık sorunu olduğu bilinmelidir. ile çalışarak, çözüm üretmek zorundadır. Alınan önlemler yaşama geçirilmelidir. Ülkemiz, dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endek- Bu araştırma sonucunda Türkiye evreni ve bazı örnekleme dâhil edilen iller doğrultusunda gerçekleştirilen bu çalışmadan yola çıkılarak, Türkiye evreni ve yedi bölgesinin örneklendirilerek şiddet sorununun bölgeler doğrultusunda karşılaştırılması şiddet olgusunun daha net algılanmasına fayda sağlayacaktır. sinde 123. sıradadır. Kadınların ekonomik hayata katılımı, kadınların elde edebildiği ya da onlara sunulabilen olanaklar, eğitime ve sağlık olanaklarına erişim ve her şeyden önemlisi karar alma mekanizmalarında temsil açısından, kadınlarla erkekler arasındaki eşitliği ölçen, dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde 123. sırada yer almış Ayrıca bölgelerin karşılaştırılmasına paralel olarak bölgelerin sosyo ekonomik durumu, eğitim, yaşayan insan bireylerinin genel özelliklerine dair bilgiler, politik ve siyası yapı, hukuksal boyut gibi faktörlerde ele alınarak çözüm önerileri oluşturulabilir. olmamız kadının insan hakları alanında gerilerde olduğumuzun göstergesidir. Sonuç olarak kadına yönelik şiddetin yaygın bir toplumsal sorun olduğu, bütün dünyada her yerde, her yaşta, her eğitim ve gelir düzeyinde görülebilen bir insan hakkı ihlali olduğu ve yaşatılan şiddetin Şiddet ile mücadelede mutlaka kamu ve kolluk kuvvetlerinin desteği sağlanmalı, katılımcıların yaşadığı sorunlara ilişkin “travmatik, psikilojik ve hukuksal” sorunlarına ilişkin veriler bu kurumlardan araştırmacılara aktarılarak daha güvenilir bir araştırma gerçekleştirilmelidir. hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağı konusunda kamuoyu oluşturmak, yapılan çalışmalara destek olmak, kadınların birey olmasını, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını engelleyen şiddete engel olmak ve şiddete dur demek hepimizin görevidir. TUIK ve veri bankası barındıran kurumların mutlaka bu verileri daha spesifik ve objektif olarak kamuya duyurması araştırmacılara fayda sağlayacaktır. ÖNERİLER Yaptığımız bu araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgular ve saptanan bazı sorunlar doğrultusunda; Araştırma sonucunda özellikle kadın sığınma evleri, hukuk birimleri, kolluk kuvvetleri, rehabilitasyon merkezleri ve bazı kamu kurumlarının Şiddet önlenebilir bir sorun olarak görülmelidir. Oluşan sorunların nedenlerinin belirlenmesi, 55 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) KAYNAKÇA şiddet gören mağdurlara yönelik kalıcı “koruyucu” önlem almada yetersiz kaldığı görülmektedir. Bu durum şiddet mağdurlarının araştırmaya çok istekli olarak iştirak etmemesine neden oluşturmaktadır. Katılımcıların güvenliğinin sağlanması, şiddete uğrayan bu bireylerin şiddetin engellenmesindeki kendilerine göre çözüm önerileri yine bölgesel faktörler dikkate alınarak iyileştirmeye gidilmelidir. ALTINAY, A.G., & ARAT, Y., (2007). Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet, Punto Baskı Çözümleri, İstanbul ARIN, C.M., (1998). “Kadına Yönelik Şiddet”, 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul DÖKMEN, Z.Y., (2004). Toplumsal Cinsiyet Sosyal Psikolojik Açıklamalar, Sistem Yayıncılık, İstanbul. Şiddet konusunda araştırma yapacak diğer araştırmacıların şiddet mağduru olan bireyler ile yakından ilişki kurması, yüz yüze görüşmek koşulu ile araştırmalarını hem nitel hem de nicel açıdan ele almaları daha net olarak sorunların ortaya çıkmasına katkı sağlayacaktır. ERGÖÇMEN, B.A., ÜNER, S., & ÖZGEREN, A.A., (2009). “Türkiye’de Kadının Aile İçi Şiddetle Mücadele Yöntemleri” VI. Ulusal Sosyoloji Kongresi, Ekim 2009, “Toplumsal Dönüşümler ve Sosyolojik Yaklaşımlar”, Adnan Menderes Üniversitesi, 6. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı, Aydın Şiddet içerikli panel, eğitim, sempozyum, çalıştay ve kongrelerin sık sık olmak koşulu ile şiddetin en fazla yaşandığı bölgelerde kamu desteğiyle düzenlenerek, eğitim programları çok amaçlı olarak hayata geçirilmelidir. Ayrıca şiddet yanlısı bu kişileri şiddete iten faktörleri belirlenerek rehabilite edilmesi, gerekli durumlarda psikolojik ve tıbbı tedavi görmelerine kamusal destek sağlanmalıdır. Burada en önemli şiddet faktörlerinin başında “Alkol, Uyuşturucu, İnternet ve Diğer Karşı Cins” ile olan ilişkilerin boyutu göz ardı edilmemelidir. Bu durum hem ulusal hem de uluslararası bir sorun olarak görülmelidir. KSGM., (2008). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2008-2013, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara KSGM., (2012). Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Ulusal Eylem Planı 2012-2015, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara KSGM., (2013). Türkiye’de Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara KSSGM., (1995). Eylem Platformu ve Pekin Deklarasyonu, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara 56 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:05 K:02 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) KSSGM., (2000). Kadın 2000:21. Yüzyıl İçin Siddet, BGSS Workıng Paper Serıes, Bgss Workshop Documentatıon, Berlin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kalkınma ve Barış (Pekin+5), T.C. Başbakanlık Kadının ÜNLÜ, S., BAYRAM, N., ve Diğ., (2009). Toplumsal Çalışmalar ile Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Projesi Eğitim Rehberi, Etam Matbaası, Eskişehir Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara MOROĞLU, N., (2012). “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi” http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ YANIKKEREM, E., KAVLAK, O., SEVİL, Ü., (2007). ”Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri ve Sağlık Çalışanlarının Rolü” Kadın Çalışmaları Dergisi Aile İçi Şiddet Özel Sayısı, Ocak-Nisan 2007, Cilt:2, Sayı:4, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul m2012-99-1169, (Erişim Tarihi: 10.09.2014) NAVARO, L., (1997). Tapınağın Öbür Yüzü, Varlık Yayınları, İstanbul NAVARO, L., (2000). Bir Cadı Masalı, Remzi Kitabevi, İstanbul İNTERNET KAYNAKLARI SUĞUR, S., (2009). “Toplumsal Cinsiyet”, Top- - “Aile İçi Şiddetle Mücadele El Kitabı Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi” lumsal Yaşamda Kadın, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/eski_site/Pdf/siddet_handbook. pdf Erişim Tarihi: 09.09.2014) SUĞUR, S., (2012). “Kadına Yönelik Şiddetin Boyutları” Toplumsal Yaşamda Kadın, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir - “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi” ŞENER, E.B., (2011). Kadına Yönelik Aile İçi Şiddeti Önlemede 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Ve Değerlendirilmesi, http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/html/19162/ Kadina+Yonelik+Aile+Ici+Siddetle+Muc adele+Projesi (Erişim Tarihi: 10.09.2014) T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara UÇAR, H., (2010). “Kadın Sivil Toplum Ku- - “Türkiye’de Kadın Haziran 2014” http://www. kadininstatusu.gov.tr/tr/28222/ Erişim Tarihi: 09.09.2014) ruluşları ve Devlet Kurumları Arasındaki İlişkiler – Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele”, Uluslararası Çalısma Atölyesi Hukuksal Normların Uygulanması: Türkiye’de ve Almanya’da Kadına Yönelik 57 UHPPD ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES IS YOUR ORGANIZATION HARMONIC OR CHAOTIC? ORGANİZASYONUNUZ HARMONİK Mİ KAOTİK Mİ? Kubilay ÖCAL Mugla Sitki Kocman University, School of Physical Education and Sports Özet: Bu çalışma Organizasyon Kültürü Metaforik Ölçeğinin (OKMÖ) geliştirilme sürecini açıklamaktadır. Çalışmada öncelikle Morgan’ın organizasyonlar için tanımladığı metafor prototipleri ve onlara ait anahtar kelimelerden faydalanılarak bir madde havuzu oluşturulmuştur. Veriler kamu ve özel kurumlarda çalışan 530 personelden toplanmış ve bu yeni ölçek için gereken faktör yükleri, geçerlilik ve güvenilirlik kanıtları sağlanmıştır. Veri analizleri SPSS 18 programında yer alan Pearson Korelasyonu, tek yönlü varyans analizi, faktör analizi ve frekans analizi ile çözümlenmiştir. Sonuçlara göre; organizasyon kültürü Harmonik Kültür ve Kaotik Kültür olmak üzere iki boyuta açıklanabilmektedir. 67 maddeden oluşan ölçek organizasyon kültürüne ait değişkenlerin % 35,6’sını açıklayabilmektedir. Harmonik Kültür; 47 maddeden oluşmakta ve organizasyonun içerisindeki uyum ve ahengi açıklamaktadır. Öte yandan Kaotik Kültür 20 maddeden oluşmakta ve organizasyona ait kargaşa ve çatışmacı yanları ifade etmektedir. Ayrıca; sonuçlar: Harmonik Kültür ile iş doyumu, gelir ve pozisyon arasındaki pozitif ilişkiyi, Kaotik Kültür ile iş doyumu, gelir ve pozisyon arasındaki negatif ilişkiyi net bir şekilde ortaya koymaktadır. Daha derin analizler; işini istemeden seçen personelde kaotik kültürün yüksek, harmonik kültürün az olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar geliştirilen ölçeğin organizasyon kültürünün pozitif ve negatif yönlerini ölçebilecek yeterlilikte olduğunu desteklemektedir. Abstract: This study describes the process of developing the Metaphoric Inventory of Organizational Culture (MIOC). An item pool was generated with the help of Morgan’s archetypical metaphors provided for organizations. Data collected from 530 employees working in public and private organizations provided evidence of factor loadings, validity and reliability of the new scale. Data were analyzed with Correlation, ANOVA, factor analysis and frequency analysis in SPSS 20. According to the results, two dimensions of organizational culture; Harmonic Culture and Chaotic Culture emerged with 67 items and scale explains the % 35.6 of the total variability of the organizational culture. While Harmonic Culture with 47 items; exposing the desirable elements of organizational culture, Chaotic Culture with 20 items provides undesirable means and contents. Result shows significant correlations between Harmonic Culture and job satisfaction, income and position. Moreover negative correlation put forth between Chaotic Culture, job satisfaction and position. Further analysis shows that employee who selects their jobs unwillingly perceived higher Chaotic Culture and lower Harmonic Culture. Evidences provided that; MIOC is a valuable scale for evaluating positive and negative dimensions of organizations culture. Key Words: Organizational Culture, Metaphor, Scale development, Harmonic Culture, Chaotic Culture Anahtar Kelimeler: Organizasyon Kültürü, Metaphor, Ölçek Geliştirme, Harmonic Kültür, Kaotik Kültür 58 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) INTRODUCTION concept (Gershon, Stone, Bakken, & Larson, 2004) can be defined as the “fundamental values, assumptions, and beliefs held in common by members of an organization” (Helfrich, Li, Mohr, Meterko, & Sales, 2007). According to Schein (1992) climate will be a reflection and manifestation of cultural assumptions. By the way organizational culture expresses itself through organizational climate (Guldenmund, 2000). This means that understanding organizational climate is also providing us information about the culture of an organization which provides valuable knowledge for operating management functions. “There are many similarities between organizational climate and culture although a number of researches have considered and rejected the proposition that they are synonymous. Yet, because the two variables share a number of overlapping attributes the distance between culture and climate is perhaps not so great as first thought” (McMurraym, 2003). For that reason climate and culture is overlapping in an organizations and we use culture in order to have broad sense. The issue of organizational culture and climate were pretty popular subjects among researchers in the 1970’s and 1980’s (Guldenmund, 2000; McSweeney, 2002, Thumin, 2011) in order to have close link with organizational performance (Kanter, 1983;Kopelman, Brief, & Guzzo, 1990; Kotter & Heskett, 1992; Schein, 1992; Chew & Sharma, 2005; Baalthazard, Cooke, & Potter, 2006; Smerek & Denison, 2007; Dounis, 2008; De Hilal, Wetzel, & Ferreira, 2009; Jacobs et al., 2013) and attributed as a sources of competitive advantages for firms and organizations (Barney, 1986; Webster, 1992; Tekleab, Takeuchi, & Taylor, 2002; Liu, 2003; Valencia, Jime´nez, & Valle, 2011; Lukas, Whitwell, & Heide, 2013) Last decade in literature, organizational culture and organizational climate often used interchangeably (Schneider, 1990; Sleutel, 2000; Spruill, 2008). Some writers argue that culture and climate overlap or that one encompasses the other, and others argue they are distinct constructs (James, 2008). According to the Bowen & Ostroff (2004) ”Organizational climate is a shared perception of what the organization is like in terms of practices, policies, procedures, routines, and rewards- what is important and what behaviors are expected and rewarded- and is based on shared perceptions among employees within formal organizational units”. It refers to employee perceptions to their working conditions which is possible to measure, quantify, and change (Poghosyan, 2012). On the other hand organizational culture, more global The cultural dimension is central in all aspects of organizational life (Alvesson, 2002). Understanding organizational culture is the way understanding how an organization goes about meeting its goals and missions, how an organization solves its problems, or how individual behave within the group (Sanchez, 2004). In order understand organizational culture we should check the organization’s shared values, symbols, behaviors, 59 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) and assumptions first (Goffee & Jones, 1998). Simply put, we should peek “the way they do things around there” (Scheine, 2010). “relationship”. “Social capital is concerned with the structure and influence of these relationships with and between individuals, organizations and societies” (Andriessen, & Gubbins, 2009). Social capital has been defined as “the sum of the actual and potential resources embedded within, available through, and derived from the network of relationships possessed by an individual or social unit” (Nahapiet, & Ghoshal, 1998). Theoretical concepts Organizational culture can be measured by a number of objective and subjective indicators (Rahimic, 2012). But there is a continuous and growing interest in the study of metaphor within organizational research in order to have a potential to guide our perceptions and interpretations of reality and help us formulate our visions and goals (Cornelissen, 2009). Metaphors are the symbols that we can be viewed as central to the task of accounting for how we think about things, make sense of reality, and set the problems we try to solve (Short 2000). Symbols are the most apparent and observable aspects of organizational life (Jones, 1996). Symbols can be defined as ‘objects, acts, concepts, or linguistic formations that stand ambiguously for a multiplicity of disparate meanings, evoke sentiments and emotions and impel men to action’ (Cohen, 1974). We can see symbols in various types. They might be of a material, verbal or action (Dandridge, Mitroff, & Joyce, 1980). They might have a content of primarily cognitive, emotional or action-inspiring character (Ortner, 1973; Skoldberg, 1987 etc.). They might be simple or complex (Pondy, Frost, Morgan, & Dandridge, 1983). Nahapiet & Ghoshal (1998) proposed three dimensions of social capital: (1) The relational dimension which refers to the trust, obligation, and identification present in personal relationships between people (2) the cognitive dimension symbolic of shared goals, vision and values between actors in a social system (Tsai & Ghoshal, 1998). It concerns the extent to which people in a social network share a common perspective or understanding. (3) The structural dimension is the configuration of linkages between people or units . . . that is, who you reach and how you reach them” This study conceptualized from the perspective of SCT to explain the dimension of organizational culture. This study aims to develop a scale to evaluate the organizational culture from the viewpoint of Morgan’s Organizational Metaphors. METHOD This part describes the procedures of sample selection, instrumentations, and analysis of data. Social capital theory explores the role of metaphor in organizational theorizing in order to have a potential to explain the core concepts of 60 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Sample income level was located with their category and percentages. In the second table means, standard This study consists of 530 participants selected deviations, maximum and minimum scores of from public organizations. The characteristics of participants were clearly presented in the fallowing age, duration in organization, duration in job, two tables. In the first table gender, position, work dimensions of scale (harmonic and chaotic) and area, education level, job selection condition, and job satisfaction were presented. Table 1. Demographic Characteristics of the Participants (I) Public Organizations n Gender % Private Organizations n % Female 135 31,3 21 31.8 Male 296 68,5 44 66.7 Staff 311 85.4 42 76.4 Manager 33 9.1 10 15.2 Education 149 47.5 17 41.5 Health 102 32.5 13 31.7 Finance 8 2.5 3 7.3 Others 55 17.5 8 19.5 Basic Education (12) 17 3.9 10 15.2 Collage/Lycee 133 30.7 23 35.4 University 258 59.6 28 43.1 Ms/Phd. 25 5.8 4 6.2 Job selection Willingly 261 60.4 33 50.0 condition Partially willingly 108 25.0 10 15.2 Unwillingly 63 14.6 23 34.8 Too Low 25 5.7 4 6.1 Low 59 13.7 17 25.8 236 54.8 28 42.4 High 99 23.0 14 21.2 Too high 12 2.8 3 4.5 Position Area Education Income Middle 61 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Table 2. Demographic Characteristics of the Participants (II) Public Private Age Mean 39.7 34.12 8.0 8.9 Maximum 65.00 54.00 Minimum 17.00 18.00 Mean 10.88 6.3 7.95 6.76 Maximum 37.00 30.00 Minimum 1.00 1.00 15.82 8.5 7.78 8.04 Maximum 37.00 36.00 Minimum 1.00 1.00 Mean 3.79 4.08 .81 .97 Maximum 5.81 5.84 Minimum 1.60 1.31 Mean 3.32 3.13 .89 .98 Maximum 5.90 5.50 Minimum 1.00 1.45 SD Duration in organization SD Duration in Job Mean SD Harmonic Culture SD Chaotic Culture SD Job Satisfaction 62 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Mean 3.69 4.24 SD 1.39 1.56 Maximum 7.00 7.00 Minimum 1.00 1.00 INSTRUMENTATION than lines of causality, interdependent units; (8) Instruments of domination: characterized by the exploitation of employees, patterns of prejudice and discrimination, class-based, work a holism. Different metaphors can constitute and capture the nature of organizational life in different ways, each generating powerful, distinctive, but essentially partial kinds of insight (Morgan, 1980). After deciding on eight dimensions, an initial item pool was generated with 97 items on a six-point rating scale. Bandura (1997, 2001) suggested that scales using too few steps should be avoided due to their difficulty in differentiating information. The information obtained would be less reliable and less sensitive. Therefore, each item was responded on a nine-point rating scale ranging from “strongly disagree” to “strongly agree.” The 97 items were arranged so that items of the eight dimensions were scattered randomly. Demographic information including gender and major was also requested. The MIOC was designed to assess values, assumptions, and beliefs held in common by members of an organization. The first step for instrument development was to decide upon the constructs underlying organizational Metaphors. For this purpose, the literature was reviewed. The most frequently cited organizational metaphors are those from Morgan (1997, 2006), who offered eight metaphors for organizations. Morgan (1997, 2006) offered eight metaphors for organizations: (1) Machine: an emphasis on efficiency, goal-oriented activity, engineering principles, organization as a tool or instrument; (2) Organism: a living systems perspective, an open system capable of growth and decay, passages through various life cycles; (3) Brain: flexible and resilient, holographic, selfregulated and double-loop learning, feedback; (4) Culture: characterized by norms, rites and shared reality; (5) Political system: an emphasis on the distribution of power, conflicting interests, limited resources, lobbying and negotiating; (6) Psychic prison: to recognize the influence of the unconscious, issues emerging out of dependency needs and repressed sexuality, the patriarchal family, organizations as traps of repeating patterns; (7) Flux and transformation: organizations as selfreferring systems, evolving entities, loops rather For the purpose of content validation, a group of 6 experts in management, organizational culture and metaphors were asked to assess the quality of each item, verify matching of items to the corresponding dimensions, and provide further suggestions. Having received feedback from experts, 18 items, was deleted because of 63 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) through the use of exploratory factor analysis, (II) estimating each dimension’s internal consistency reliability coefficients (Cronbach’s Alphas), (III) and providing further validity evidence. conflict in means or dual meanings and difficult to understand. In addition, one item assessing the ability to explain the particulate nature of matter was deemed essential by the experts to be included in the scale. Some other items were revised to make them clearer. Items were developed in Turkish and used. For universal use it is translates in English with the help of two experts (a native speaker and an instructor at the department of foreign languages) examined the scale for grammar and clarity. RESULTS The MIOC was administered to 530 employees and managers. First criterion-related validity was tested by using correlational inquiry. Each dimension of MIOC had moderate and significant correlations. Additionally, Correlation between demographic variables and scale dimension were tested in the same table. Data Analysis Four steps were followed during analysis of data: (I) identifying the factor structure of CCSS 2 -,416** 3 ,578** -,384** 4 ,027 ,015 5 ,056 ,008 ,058 ,257** 6 -,064 ,032 ,013 -,220** -,071 ,141** -,021 7 ,121** ,076 ,223** -,101* -,228** -,137** -,043 -,381** 8 -,009 -,019 -,118* 9 ,051 -,145** ,037 ,022 -,015 ,043 -,036 ,036 ,008 ,287** 10 ,307 -,170 ,545 ,070 ,103 -,042 -,017 -,022 11 ,035 -,002 ,018 ,174** ,573** -,166** -,182** ,254** ,092 ,002 12 ,045 -,015 -,013 ,117 ,714 ,021 -,295 -,076 ,080 ,063 13 -,162** -,191** ,018 -,093* -,035 ,080 -,016 -,182** ** ** ,126** ** * * ** **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed). *. Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed). 64 ** ,150** ,624** -,079 -,075 13. Job Selection Condition 12. Duration in job 11. Duration in organization 10 Income 9. Position 8. Segment 7. Sector 6. Education 5. Age 4. Gender 3. Job satisfaction 2. Chaotic Culture 1. Harmonic Culture Table 3. Correlations of Demographic Variables and Dimensions of Mıoc ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Exploratory factor analysis with maximum likelihood estimation was employed to empirically reveal and demonstrate the hypothesized, underlying structure of organizational culture. Before conducting an exploratory factor analysis, the results of the KMO measure of sampling adequacy and the Bartlett’s test of sphericity were examined to determine appropriateness of factor analysis. Bartlett’s test was significant (BTS value= 16839.99, p<0.000), showing that the correlation matrix was significantly different from an identity matrix. Similarly, the KMO Measure of Sampling Adequacy of 0.95 was substantial. Both revealed that it was appropriate to perform a factor analysis (Tabachnick & Fidell 2007). The 79 items were factor analyzed and 4 factors emerged with eigenvalues greater than 1. But scree plot provided only two main factors. An oblique rotation (direct oblimin) was then undertaken to assist in the interpretation of the factors. It is seen that seven items provided pattern coefficients lover than 0.30, which was suggested to be not satisfactory by Stevens (2002). We realize that factor loadings of 5 items shared by more than one factor. Additionally it is seen that factors are not clearly separated on component plot in rotated space. So 12 items were reexamined and deleted. After a second run 67 items, with coefficient higher than .30 loaded in 2 factors with clear separation in component plot were appeared. The overall percentage of variance extracted (35.6%) supported the assertion that the two factors were deemed sufficient and conceptually valid in their correspondence to the existing theory. 65 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Item Total Correlation Alpha If Item Deleted Harmonic items Factor Loadings Item Total Correlation Alpha If Item Deleted 0.72 0.65 0.96 Item 37 0.56 0.53 0.96 Item 43 0.70 0.71 0.96 Item 7 0.56 0.56 0.96 Item 23 0.68 0.68 0.96 Item 26 0.55 0.61 0.96 Item 22 0.68 0.69 0.96 Item 28 0.55 0.56 0.96 Item 45 0.66 0.71 0.96 Item 18 0.55 0.54 0.96 Item 54 0.66 0.67 0.96 Item 24 0.52 0.55 0.96 Item 19 0.65 0.65 0.96 Item 53 0.52 0.59 0.96 Item 12 0.65 0.65 0.96 Item 33 0.52 0.46 0.96 Item 32 0.64 0.63 0.96 Item 20 0.51 0.58 0.96 Item 14 0.64 0.63 0.96 Item 2 0.50 0.49 0.96 Item 38 0.64 0.71 0.96 Item 3 0.49 0.55 0.96 Item 36 0.63 0.63 0.96 Item 15 0.48 0.42 0.96 Item 13 0.62 0.61 0.96 Item 44 0.47 0.43 0.96 Item 39 0.62 0.66 0.96 Item 11 0.47 0.45 0.96 Item 50 0.62 0.56 0.96 Item 66 0.47 0.51 0.96 Item 42 0.62 0.65 0.96 Item 30 0.46 0.44 0.96 Item 55 0.61 0.65 0.96 Item 59 0.42 0.38 0.96 Item 51 0.61 0.57 0.96 Item 10 0.39 0.41 0.96 Item 48 0.60 0.63 0.96 Item 57 0.38 0.34 0.96 Item 8 0.59 0.57 0.96 Item 4 0.38 0.32 0.96 Item 49 0.58 0.55 0.96 Item 9 0.37 0.33 0.96 Item 17 0.58 0.61 0.96 Item 46 0.32 0.40 0.96 Item 47 0.57 0.62 0.96 Item 70 0.32 0.32 0.96 Item 21 0.57 0.60 0.96 (α =96) Item 29 Harmonic items Factor Loadings Table 4. Summary of Factor Loadings of Oblimin Rotation for the Harmonic Culture of MIOC, Item- Total Correlation and Alpha If Item Deleted 66 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Item Total Correlation Alpha If Item Deleted Chaotic items Factor Loadings Item Total Correlation Alpha If Item Deleted 0.66 0.64 0.89 Item 79 0.54 0.51 0.90 Item 73 0.65 0.61 0.89 Item 61 0.53 0.56 0.89 Item 77 0.65 0.64 0.89 Item 68 0.52 0.49 0.90 Item 65 0.64 0.62 0.89 Item 75 0.50 0.51 0.90 Item 71 0.62 0.59 0.89 Item 76 0.48 0.45 0.90 Item 63 0.62 0.60 0.89 Item 31 0.47 0.51 0.90 Item 52 0.60 0.59 0.89 Item 35 0.46 0.46 0.90 Item 56 0.57 0.56 0.89 Item 64 0.41 0.35 0.90 Item 78 0.55 0.57 0.89 Item 6 0.39 0.36 0.90 Item 40 0.55 0.58 0.89 Item 62 0.38 0.34 0.90 (α = 90) Item 69 Chaotic items Factor Loadings Table 5. Summary of Factor Loadings of Oblimin Rotation for the Chaotic Culture of MIOC, Item- Total Correlation and Alpha If Item Deleted Further, reliability coefficients for each of the employees avoid to undertake the liability for their own faults’. dimensions all exceeded the threshold of 0.80 for acceptance. 2. Harmonic Culture (47 items) as accordance of between employee, and employee manager relations who support organizational missions, performance and commitment. Sample items of this dimension are: ‘In my organization employee with different proficiencies can work for common purpose’; ‘In my organization all activities are done with a premeditated program’. The final form of the MIOC with 67 items on two dimensions is 1. Chaotic Culture (20 items) as undesirable perception, behaviors and acts in an organization that support turbulent climate result in loss of control, unpredicted results and lack of performance. Sample item of this dimension is ‘In my In order to check the perceived cultural differences according to the job selection condition one way ANOVA was conducted. The result from organization employees use their political identity as an instrument of power; ‘In my organization 67 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) the analysis (table4) indicates that job selection condition has a significant effect on chaotic [F (2,522) =4.90, p< .08] and harmonic [F (2,522) =12.15, p< .001] culture of organization. Table 6. One Way Analysis Of Variance For Effects Of Job Selection Condition On Organizational Culture Harmonic Chaotic Culture Sources df SS MS 2 8,133 4,066 Within Groups 522 433,582 Total 524 441,715 2 16,759 8,379 Within Groups 522 359,903 ,689 Total 524 376,662 Between Groups Between Groups F 4,896* ,831 12,153** Chaotic Culture (CC) (Items 6, 31, 35, 40, Post hoc analysis provided that employee who select job in “partially voluntarily” (m=3.20) condition have perceived higher “chaotic culture” than employee who select job “voluntarily” (m=3.50). Additionally post hoc analysis provided that employee who selects job “voluntarily” (m=4.00) perceived higher “harmonic culture” than “partially voluntarily” (m=3.50) and “nonvoluntarily” (m=3.7) groups. 52, 56, 61, 62, 63, 64, 65, 68, 69, 71, 73, 75, 76, 77, 78, 79. Harmonic Culture (HC) (Items 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 28, 29, 30, 32, 33, 36, 37, 38, 39, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 57, 59, 66, 70. DISCUSSION Factor analytic evidence indicated that all pattern This study clearly describes the development of Metaphoric Inventory of Organizational Culture (MIOC) with two dimensions. After a an extensive literature review, exchanging ideas with culture and statistics researchers for content validation a scale was implemented to 530 employee working in public and private organizations in order to test the factorial structure of the scale. The scale has two dimensions with 67 items. coefficients were high, indicating a significant contribution of each item to the corresponding subscale. Both dimensions provide high internal consistency estimates higher than 0.90. Criterion related validity was tested by using correlational inquiry. First, result revealed that there is negative moderate (.416) and significant correlations between dimensions of MIOC. 68 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) Despite the need for further validation, this scale is a promising tool for research in organizational studies to explore organizational climate and culture in both public and private organizations. With the help of this scale managers could understand the climate of their organizations. Understanding organizational climate have various benefits can also help to increase organizational capacities, improved productivity, reduced absenteeism, increased job satisfaction, improved working atmosphere and feeling of common welfare, improved communication among individuals and groups, improved stress managing skills, improved motivation ( Bogdanovi, 2010) The main idea of the scale is discovering desired (harmonic) and undesired (chaotic) components of the perceptive organizations culture. Thus it is expected to find positive correlations between elements of job satisfaction and harmonic culture. Organizational culture can play an important role in the level of job satisfaction of employees. Job satisfaction broadly refers to the degree to which people like their work, and it is usually determined by self-reported information (Millan, 2013). Based on this perspective relationship between the elements of job satisfaction and dimensions of the scale were examined. For example income is one of the factors correlated with job The present study hopefully will help the researcher to have opportunity to use different scales in evaluating organizational climate. For all scale have strong and weak sides. For that reason future studies should focus on validating this scale with different groups of employees. Moreover, this scale should be used in correlation with other aspects of organizational dimension such as performance, innovation, empowerment and more. satisfaction (Sone, 2013). Result provides that with the increase of income there is an increase in job satisfaction in turn to increase harmonic culture. Findings are consistent with the study of Gazioglu (2006) assertion that the higher pay is associated with higher job satisfaction. Moreover job position and job selection conditions (willingly-partially willingly-unwillingly) are Acknowledgement provided to be factors effecting job satisfaction in this study. Result supported with the study I would like to thanks Dr. Yılmaz Üstüner and Dr. Yeşim Çapa Aydın from METU for their guidance and information’s during the process of this study. of (Ocal & Karli, 2010). Employees who select their job unwillingly have lower job satisfaction and higher perceived CC. Additionally with the increase of position there is a degree in perceived REFERENCES CC. These results provide evidences that chaotic and harmonic dimensions indicate opposite fea- ANDRIESSEN, D., & GUBBINS, C., (2009). Metaphor analysis as an approach for explo- tures and this increases the validity of the scale. 69 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ring theoretical concepts: The case of social firm performance: Empirical evidence from Singapore. Int. J. Manpower, 26(6): 560-581 capital. Organization Studies, 30(8), 845-863 CLEARY, C., & PACKARD, T., (1992). The use of metaphors in organizational assessment and change. Group & Organization Management, 17(3), 229-24 BALTHAZARD, P. A., COOKE R. A., POTTER, R. E., (2006). Dysfunctional culture, dysfunctional organization: Capturing the behavioral norms that form organizational culture and drive performance. J. Managerial COHEN, A., (1974). Two-Dimensional Man an Essay in the Anthropology of Power and Symbolism in Complex Society. London: Routldge and Kegan Paul Psychol., 21(8): 709-732 BANDURA, A., (1997). Self-efficacy: The exercise of control. New York: Freeman CORNELISSEN, J. P., & KAFOUROS, M. I., (2008). The emergent organization: Primary and complex metaphors in theorizing about organizations. Organization Studies, 29, 957-978 BANDURA, A., (2001). Guide for constructing self-efficacy scales (revised). Retrieved May 26, 2005 from http://www.emory.edu/EDUCATION/mfp/banduraguide.htm BARNEY, J. B., (1986). Organizational culture: DANDRIDGE, T. C., MITROFF, I. I., & JOYCE, W., (1980). Organizational symbolism: A topic to expand organizational analysis. Academy of Management Review , 5 (1), 77-82 Can it be a source of sustained competitive advantage?. Academy of Management Review, 11, 656-65 BOGDANOVIĆ, M., (2011). Organizational DE HILAL, A. V. G., WETZEL, U., FERREIRA, V., (2009). Organizational culture and performance: A Brazilian case. Manage. Res. News, 32(2): 99-119 climate and organizational efficacy in Croatian manufacturing enterprises. International Journal of Management Cases, 13(4), 185-19 BOWEN, D. E., & OSTROFF, C., (2004). DOUNIS, N., (2008). The auditor’s role in mergers and acquisitions. Internal Auditor, 65(3): 61-63 Understanding HRM-firm performance linkages: The role of the ‘‘strength’’ of the HRM system. Academy of Management GAZIOGLU, S., & TANSEL, A., (2006). Job satisfaction in Britain: individual and job related factors. Applied Economics, 38(10), 1163-1171 Review, 29, 203 - 221 CHEW, I. K. H., SHARMA, B., (2005). The effects of culture and HRM practices on 70 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) GERSHON, R., STONE, P. W., BAKKEN, S., JAMES, L. R., CHOI, C. C., KO, C. H. E., MCNEIL, P. K., MINTON, M. K., WRIGHT, M. A., & KIM, K. I., (2008). Organizational and psychological climate: A review of theory and research. European Journal of Work and Organizational Psychology, 17(1), 5-32. & LARSON, E., (2004). Measurement of organizational culture and climate in health care. Journal of Nursing Administration, 34(1), 33-40 GOFFEE, R., & JONES, G.,(1998). The cha- JONES, M. O., (1996). Studying Organizational Symbolism : What, How, Why? Thousand Oaks, Calif: Sage Publications. racter of a corporation. New York: Harper Business GULDENMUND, F. W., (2000). The nature of KANTER, R., (1983). The Change Masters: Innovation and Entrepreneurship in the American Corporation, New York: Simon and Schuster safety culture: a review of theory and research. Safety science, 34(1), 215-257 HELFRICH, C. D., LI, Y. F., MOHR, D. C., METERKO, M. & SALES, A. E., (2007). KOPELMAN, R. E., BRIEF, A. P., & GUZZO, R. A., (1990). The Role of Climate and Culture in productivity. In B. Schneider (Ed.), Organizational climate and culture: 282- 318. San Francisco: Jossey-Bass Assessing an organizational culture instrument based on the Competing Values Framework: Exploratory and confirmatory factor analyses. Implementation Science, 2:13 HELFRICH, C. D., LI, Y. F., MOHR, D. C., KOTTER, J., & HESKETT, J., (1992). Corporate Culture and Performance. New York, The Free Press METERKO, M., & SALES, A. E., (2007). Assessing an organizational culture instrument based on the Competing Values Framework: Exploratory and confirmatory factor LIU, S., (2003). Cultures within culture: Unity and diversity of two generations of employees in state-owned enterprises. Human Relations, 56(4), 387-417 analyses. Implementation Science, 2(1), 13. doi:10.1186/1748-5908-2-1 JACOBS, R., MANNION, R., DAVIES, H. T., HARRISON, S., KONTEH, F., & WALS- LUKAS, B. A., WHITWELL, G. J., & HEIDE, J. B., (2013). Why do customers get more than they need? How organizational culture shapes product capability decisions. Journal of Marketing, 77(1), 1-12 HE, K., (2013). The relationship between organizational culture and performance in acute hospitals. Social Science & Medicine, 76, 115-125 71 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) MCMURRAY, A. J., (2003). The relationship between organizational climate and organizational culture. The Journal of American Academy of Business, 3, 1-7 practice. Journal of the American Academy of Nurse Practitioners, 25(3), 134-140 PONDY, L. R., FROST, P. J., MORGAN, G., & DANDRIDGE, T., (EDS.). (1983). Organizational symbolism. Greenwich, CT: JAI Press MCSWEENEY, B., (2002). Hofstede’s model of national cultural differences and their consequences: A triumph of faith-a failure of analysis. Human Relations, 55(1), 89-118 RAHIMIC, Z., (2013). Influence of Organizational Climate on Job Satisfaction in Bosnia and Herzegovina Companies. International Business Research, 6(3) MORGAN, G., (1997). Images of organization. Thousand Oaks, CA: Sage. SANCHEZ, P., (2004). Defining corporate culture. Communication World, 21(6),18-21 MORGAN, G., (2006). Images of organization. Thousand Oaks, CA: Sage SCHEIN, E. H., (2010). Organizational Culture and Leadership (4th ed.). US: Jossey-Bass, NAHAPIET, J., & GHOSHAL, S., (1998). Social capital, intellectual capital, and the organizational advantage. Academy of management review, 23(2), 242-266 SCHEIN, E. H., (1992). Managing organizational culture and leadership (2nd ed.). San Francisco: Josey Bass. NAHAPIET, J., GHOSHAL, S., (1998). Social capital, intellectual capital, and the organisational advantage. The Academy of Management Review. 23 (2), 242-266. SCHNEIDER, B., (1990). Organizational climate and culture. San Francisco: Jossey-Bas SHORT, D. C., (2000). Analyzing metaphor in human resource development. Human Resource Development International, 3 (3), 323-34 OCAL, K., KARLI, Ü., (2012). Predictors of job satisfaction of the personnel working in Turkish sports media. Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 6(2), 216-227 SLEUTEL, M., (2000). Climate, culture, context, or work environment? Organizational factors that influence nursing practice. Journal of Nursing Administration, 30(2), 53-58 ORTNER, S., (1973). On key symbols. American Anthropologist, 75, 1338-1346 SMEREK, R. & DENISON, D., (2007). Social capital in organizations: Understanding the link to firm performance. Academy of Management Proceedings, 1, 1-6 POGHOSYAN, L., NANNINI, A., & CLARKE, S., (2013). Organizational climate in primary care settings: Implications for nurse practitioner 72 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) APPENDI SPRUILL, E. L., (2008). A correlational analysis relating organizational climate to employee performance: A case study. ProQuest Items of Harmonic Culture 2. Çalıştığım kurumda işler belirli stan- STEVENS, J., (2002). Applied multivariate statistics for the social sciences. Mahwah, NJ: Erlbau dartlara göre yapılır 3. Çalıştığım kurumda herkesin birbirini hoşgörüyle karşıladığı bir ortam vardır. TABACHNICK, B., & FIDELL, L., (2007). Using multivariate statistics. Boston: Allyn & Baco 4. Çalıştığım kurumda çalışanlar birden çok alanda uzmanlık sahibidir TEKLEAB, A. G., TAKEUCHI, R., & TAYLOR, M. S., 2005. Extending the chain of relationships among organizational justice, social exchange, and employee reaction: The role of contract violations. Academy of Management Journal, 48(1), 146-157 7. Çalıştığım kurumda hiçbir şeyin israf olmasına izin verilmez 8. Çalıştığım kurumda harcamalar ve getirileri özenle karşılaştırılır 9. Çalıştığım kurumda işler görerek, yaparak THUMIN, F. J., & THUMIN, L. J., (2011). The measurement and interpretation of organizational climate. The Journal of psychology, 145(2), 93-109 ve yaşayarak öğrenilir 10. Çalıştığım kurumda yazılı olmayan kurallara yazılı olanlar kadar değer verilir 11. Çalıştığım kurumun geçmişi çalışanlar TSAI, W., & GHOSHAL, S., (1998). Social capital and value creation: The role of intrafirm networks. Academy of management Journal, 41(4), 464-476 için övünç kaynağıdır 12. Çalıştığım kurumda çalışma ortamı en iyi verimliliği sağlayacak şekilde WEBSTER JR, F. E., (1992). The changing role of marketing in the corporation. Journal of Marketing, 56(4), 1-17 düzenlenmiştir 13. Çalıştığım kurumda tüm çalışanlar bir çarkın dişlileri gibi birlikte bir bütünü oluştururlar 14. Çalıştığım kurumda çalışanların performansları düzenli olarak kontrol edilir 73 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 15. Çalıştığım kurum olumlu ya da olumsuz sürekli bir değişim içerisindedir 32. Çalıştığım kurum sahip olduğu tüm kaynakları sonuna kadar değerlendirir 17. Çalıştığım kurum ortak hedefleri olan insanlardan oluşur 33. Çalıştığım kurumda düzenli olarak gelişim seminerleri ve kurslar düzenlenmektedir 18. Çalıştığım kurumda uzmanlık alanı birbirinden farklı bireyler ortak hedefler için çalışı 36. Çalıştığım kurum güncel bilgilere ve eğitime sürekli açıktır 37. Çalıştığım kurum güncel bilgilere ulaşabileceğimiz teknolojiye sahiptir 19. Çalıştığım kurumda her iş önceden tasarlanmış bir plan doğrultusunda yapılır 38. Çalıştığım kurumda akılcı ve mantıklı bir yönetim sistemi vardır 20. Çalıştığım kurumda maddi değerlerden çok manevi değerlere önem verilir 39. Çalıştığım kurumun kendine özgü değerleri vardır 21. Çalıştığım kurumda zaman çok değerli bir kaynaktır. 22. Çalıştığım kurumda işler ortak mantık ve düşünce sisteminden geçirilerek yapılır 42. Çalıştığım kurum çalışanlarının kapasitelerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlar 23. Çalıştığım kurumda işler önem sırasına göre yapılır 43. Çalıştığım kurum tecrübelerini daha başarılı olmak için kullanır 24. Çalıştığım kurumun önemli ve değerli bir parçasıyım 44. Çalıştığım kurum çalışanlarına farklı konularda da çalışabilme olanağı sağlar 26. Çalıştığım kurumda yöneticiler farklı düşüncelere açıktır 45. Çalıştığım kurum çalışanlarına daha iyi ve daha güzel bir hizmet verebilmek için çaba gösterir 28. Çalıştığım kurumda başarı her zaman ödüllendirilir 46. Çalıştığım kurumda üst düzey yöneticilere kolaylıkla ulaşabiliriz 29. Çalıştığım kurum çevresel koşullara göre sürekli kendini yeniler 47. Çalıştığım kurum tüm elemanlarıyla birlikte sosyal bir kurumdur 30. Çalıştığım kurumda çalışanlar belli aralıklarla görevlerini değiştirerek tüm alanlarda yeterliliklerini artırmaya çalışır 48. Çalıştığım kurumun ortak değerleri bizleri bir arada tutar 74 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 49. Çalıştığım kurumda girdilerin ve çıktıların kontrolü her aşamada geniş bir katılımla yapılır 35. Çalıştığım kurumda çalışanlar çıkarlarını koruyabilmek için ahlaki olmayan işler yaparlar 50. Çalıştığım kurumda çalışmalarımız her aşamada sorumluların kontrolünden geçer 52. Çalıştığım kurumda kendimi sürekli baskı altında hissediyorum 51. Çalıştığım kurumda bizi diğer kurumlardan farklı yapan gelenekler vardır 55. Çalıştığım kurumda verimlilik en önemli değerlerden biridir 53. Çalıştığım kurumda yöneticiler her çalışana olabildiğince eşit ve adil davranır 56. Çalıştığım kurumda gruplaşmalar ve ayrışmalar sık sık yaşanır 54. Çalıştığım kurum uzun yıllardan beri geleneklerini başarıyla devam ettirir 61. Çalıştığım kurumda şubeler/bölümler arasında uyumsuzluklar vardır 62. Çalıştığım kurumda çalışanlar haklarını koruyabilmek için sürekli mücadele eder 55. Çalıştığım kurumda verimlilik en önemli değerlerden biridir 63. Çalıştığım kurumda kendimi çoğu zaman kullanılmış hissediyorum 57. Çalıştığım kurumda herkesin çalışma saatlerine özen göstermesi istenir 59. Çalıştığım kurumdaki personel işinin hem yöneticisi hem çalışanıdır 64. Çalıştığım kurumda çalışanlar ittifaklar kurarak daha güçlü konuma gelmeye çalışır 66. Çalıştığım kurumda şubeler/bölümler arasında uyumsuzluklar vardır 65. Çalıştığım kurumda istemediğim şeyleri yapmak zorunda kalıyorum 70. Çalıştığım kurumla aramda duygusal bir bağ vardır 68. Çalıştığım kurumda beni rahatsız eden şeyleri görmezlikten geliyorum Items of Chaotic Culture 69. Çalıştığım kurumda kişisel hedeflerimiz baskı altında tutulur 6. Çalıştığım kurumda kendi değerlerimi koruyabilmek için sürekli mücadele vermek zorundayım 71. Çalıştığım kurumda çalışanlar siyasi kimliklerini güç unsuru olarak kullanırlar 31. Çalıştığım kurumda kendimi mutsuz hissediyorum 73. Çalıştığım kurumda hak etmedikleri halde bazıları daha çok desteklenmektedir 75 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:04 K:11 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) 75. Çalıştığım kurumda kimse hatalarının sorumluluğunu almak istemez 78. Çalıştığım kurumda çalışanlar acı çektikçe daha da itaatkâr oluyor 76. Çalıştığım kurumda fikirlerim için mücadele etmek yerine, olayları kabullenmeyi tercih ederim 79. Çalıştığım kurumda duygularımı dışa vurmak yerine içime atmayı tercih ediyorum 77. Çalıştığım kurumda kapalı kapılar ardında gizli kulis çalışmaları yapılır 76 UHPPD ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES AĞRI, AĞRI YÖNETİMİNDE NONFARMAKOLOJİK YÖNTEMLER VE SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN ROLÜ PAIN, NONPHARMACOLOGİCAL METHODS IN PAIN MANAGEMENT AND THE ROLE OF HEALTH PROFESSİONAL Kıvan ÇEVİK1, Saliha ÖZPINAR2 1 Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü 2 Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Ebelik Bölümü Özet: Ağrı, tüm insanların yaşadığı, evrensel bir deneyimdir. Bununla birlikte yüksek düzeyde rahatsızlık olarak tanımlanan ağrı, herkesin deneyimlediği, ancak hisseden bireyin dışındakiler tarafından tam olarak anlaşılmayacak kadar bireysel bir duyumdur. Ağrının kontrolü, hekim, hemşire ve diğer ilgili sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip çalışmasını gerektirir. Ağrıya yaklaşımda öncelikle ağrının, ağrıyı etkileyen faktörlerin ve bireysel başa çıkma yöntemlerinin değerlendirilmesi son derece önemlidir. Literatürde sağlık profesyonellerinin ağrı yönetiminde genellikle bağımlı fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu çalışmada ağrıyla baş etmede kullanılabilecek nonfarmakolojik yöntemlere ilişkin literatür gözden geçirilmiş, uygulamalarda bu yöntemlere ilişkin farkındalık yaratılmaya çalışılmıştır. Abstract: Pain is a phenomenon experienced by all the people. Pain defined as a high level of discomfort is a sensation experienced by everyone, but is not fully understood by people other the one feeling it. Pain management requires a teamwork conducted by physicians, nurses and other health care professionals. In pain management, the first and the most important approach is the assessment of the pain, factors affecting pain and the individual coping strategies. In the literature, health professionals often appear to perform dependent functions in pain management. In this study, the literature related to non-pharmacological methods used to cope with the pain was reviewed. We also tried to raise awareness of how these methods should be implemented in practice. Key Words: Pain, Coping Strategy, Nonpharmacological Methods, Health Professional Anahtar Kelimeler: Ağrı, Baş Etme Stratejeleri, Nonfarmakoljik Yöntemler, Sağlık Profosyoneli 77 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) GİRİŞ resyon düzeyinin de arttığını bildirmiştir (Çapar, 2010: 57). Bireyin katılımı ile düzenli ve yeterli ağrı kontrolünün sağlanması, bireyin otonomisini korumaya, umutsuzluk ve güçsüzlük yaşamasını engellemeye katkı sağlamaktadır (Tel, 2010:658). Ağrı, tüm insanların yaşadığı, evrensel bir deneyimdir. Bununla birlikte yüksek düzeyde rahatsızlık olarak tanımlanan ağrı, herkesin deneyimlediği, ancak hisseden bireyin dışındakiler tarafından tam olarak anlaşılmayacak kadar bireysel bir duyumdur. Soyut ve bireysel özelliğe sahip olan ağrı, henüz tam olarak açıklanmamış bir kavramdır (Tel, 2010:652). Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği Taksonomi komitesi tarafından yapılan tanımlamaya göre ise; var olan veya olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duyusal ve emosyonel bir deneyimdir. Mc Caffery ise hastanın söylediği şey olarak tanımlamıştır (Dikmen, 2013:634). Biyopsiko-sosyal denge ve uyumun bozulduğunun göstergesidir. Etimolojik açıdan ağrı kelimesinin hem fiziksel hem de duygusal ağrıyı tanımlıyor olması her iki duyunun ayırt edilmesinin zorluğunun ve ağrının psikiyatrik açıdan da değerlendirilmesi zorunluluğunun bir işareti olabilir (Hacıoğlu, 2006:335). Sağlık profesyonellerinin ağrı ile karşılaşması oldukça sıktır. Giderilemeyen ağrı, bireyin sağlık ve iyilik hali üzerinde önemli fizyolojik/psikolojik tehditler oluşturmaktadır (Tel, 2010:652). Bu nedenle sağlık profosyonellerinin ağrıya bilinçli bir şekilde yaklaşmaları gerekmektedir. Bu derlemenin amacı, ağrıyla baş etmede kullanılabilecek nonfarmakolojik yöntemlere ilişkin literatürü gözden geçirmek, sağlık profosyonellerinin ağrı ile baş etmede kullanabilecekleri nonfarmakolojik yöntemlere/ uygulamalara ilişkin farkındalık yaratmaktır. Ağrının giderilmesi ya da hafifletilmesi amacıyla kullanılabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Ağrıya gidermeye yönelik en yaygın yaklaşım narkotik olan ya da narkotik olmayan analjeziklerin kullanılmasıdır (Tel, 2010:657). Analjeziklerin kullanılmadığı ya da etkileri yetersiz kaldığında, ilaçların etkisini arttırmak için farmakolojik yaklaşımların yanısıra bireyin aktif rol oynadığı uygulamaları kapsayan nonfarmakolojik yaklaşımlar kullanılır (Dikmen, 2013: 651, Tel, 2010: 657) Tek bir yöntemin yeterli rahatlama sağlayamadığı durumlarda, hem farmakolojik hem de nonfarmakolojik uygulamaların birlikte kullanılması, ağrıyı gidermek ya da hafifletmek için daha etkili olmaktadır (Tel, 2010: 657). Farmakolojik olmayan yöntemlerin gerek yalnız Ağrı algısı sadece uyaran yoğunluğu ile açıklanamaz. Bireyin cinsiyeti, yaşı, kültürü ve kişisel özelliklerinin yanı sıra, ağrının bireysel yorumu, anksiyete, yorgunluk, önceki deneyimler, kullanılan baş etme yöntemleri, aile ve sosyal destek bireyin ağrı algısını etkiler (Kılıç ve Öztunç, 2012: 38, Dikmen, 2013:637). Ağrı, emosyonel durumu ve karakter özelliklerini etkileyebilir, dikkat düzeyinde değişikliklere yol açabilir (Kelle, 2006: 192). Çapar (2010) yaptığı çalışma sonucunda hastaların ağrı düzeyi arttıkça anksiyete ve dep78 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) başlarına gerekse farmakolojik yöntemlerle birlikte uygulanması ağrının şiddetini azaltıcı yönde etki gösterdiğinde en özellikle son yıllarda kullanımı genişlemiştir (Özveren, 2011: 84). evde, hastanede ve rehabilitasyon birimlerinde etkin olarak kullanılmaktadır (Tel, 2010:658). Özel ve arkadaşlarının (2014) huzurevinde yaşayan yaşlılarda yaptığı çalışma sonucunda, yaşlıların ağrı yönetim yöntemi olarak nonfarmakoljik yöntemleri sıklıkla kullandıklarını saptanmıştır (Özel ve ark 2014: 61). Çalışmada huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin %79.3’ünün ağrılı bölgeye/bölgelere masaj yaptığını, %37.8’inin stresi kontrol altına almaya yardımcı yöntemleri (birisiyle konuşma, solunum egzersizi yapma vb) kullandığını, %97.6’sının ağrılı bölgeye/bölgelere soğuk uygulama, %93.9’unun ağrılı bölgeye/ bölgelere sıcak uygulama yaptığını, %78’inin TV izleme, bir şeyler okuma veya çalışma gibi dikkati başka yöne çeken teknikleri kullandığını, %29.3’ünün egzersiz yaptığını, %40.2’sinin kişisel dini inancından aldığı desteğe odaklandığını, meditasyon veya rehber eşliğinde hayal kurma gibi rahatlama yöntemlerini ise hiç kullanmadıklarını bildirmiştir (Özel ve ark 2014: 61). Farmakolojik olmayan yöntemler, Periferal Terapiler, Bilişsel-Davranışsal Terapiler ve bu iki yöntemin dışında kalan diğer teknikler ya da invaziv ve non-invaziv methodlar (akapunktur, plasebo uygulaması, cerrahi tedavi gibi) olarak sınıflanabilir (Özveren, 2011: 84, Demir, 2012:486). Bilişsel-davranışsal terapi, ruh sağlığı ve diğer kişisel, ailevi sorunlarının tedavisinde kanıt temelli psikolojik yaklaşımdır (Akyüz ve Özkök, 2012: 101). Sıcak/soğuk uygulama, transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu, egzersiz, pozisyon, dikkati başka yöne çekme, gevşeme, meditasyon, müzik terapisi, refleksoloji, hipnoz, dua etme, aromaterapi, hayal kurma, teropötik dokunma, masaj ve akupunktur gibi girişimler nonfarmakolojik uygulamalardır (Tel, 2010:658, Özveren, 2011: 85-90, Kılıç ve Öztunç, 2012:40-44, Dikmen, 2013: 652-654). Nonfarmakolojik yöntemlerin etkili olması için bireye işlem hakkında bilgi verilmeli ve işlem süresince soru sorma olanağı sağlanmalı, yeterli açıklamalar yapılmalıdır. Nonfarmakolojik girişimlerin uygulanması için uygun bir ortam oluşturulmalı, uygulanması sırasında rahatsızlık yaratacak potansiyel durumlar kontrol altına alınmalı, işlem süresince bireyin rahatlaması, tüm dikkatini işleme odaklaması sağlanmalıdır. Bireyin işleme katılması, ağrı toleransının artmasına yardımcı olacaktır. Nonfarmakolojik girişimler Ağrının uzun süre devam eden kronik bir özelliğe sahip olması, ağrı giderme yöntemlerinin etkinliğinin sınırlı olması ve hastanın destek sistemlerinin yetersiz olması nedeniyle bireyde etkisiz bireysel baş etme ortaya çıkabilir (Tel, 2010:671). Kronik ağrı bozukluğu için psikojenik etkenler olarak yoğun stres, başa çıkma zorlukları, zedelenebilir kişilik yapısına yatkınlıktan bahsedilmiştir. Ağrıya yatkın kişinin suçluluk duyan, başarısızlığa tahammül göstermeyen, kayıplarıyla ağrıyı yer değiştiren, hayattan zevk alması düşük, duygu79 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) larını adlandırma güçlüğü yaşayan kişiler olduğu söylenmiştir (Hacıoğlu, 2006: 337). yönünden risk altındaki bireylere yönelik planlı ve programlı öğretim etkinlikleridir. Danışmanlık ise; hastaların, ağrıya ne hissettiklerini anlamak, ağrı kontrolüne ilişkin kullanılması düşünülen yöntemlere ilişkin karar vermelerine yardım etmektir. Danışmanlık bireyseldir, dinlenme ile öğrenme, özgüven ve destek stratejilerini içerir (Aslan ve Yavuz, 2006: 149). Ağrının şiddetli olması, sık aralıklarla tekrarlaması, analjezik tedavisine istenen cevabı vermemesi, geçmişteki olumsuz ağrı deneyimleri bireyde anksiyete yaratabilir (Tel, 2010:671). Ağrı, bireydeki psikolojik gerginlik haliyle ya da psikiyatrik bir sorunla ilişkili olabilir ki bu grup hastalarda mevcut nedene ve/veya ağrı yakınmasına bağlı olarak intihara eğilim sıkça karşılaşılan bir sorundur (Kelle, 2006: 193). Organizma için bir stresör olan ağrı, bireylerde fizyolojik, davranışsal ve psikolojik olarak bazı tepkilere neden olmaktadır. Ağrı, irritabilite, uyku bozuklukları, tükenme, bedeniyle aşırı uğraşma, libido azalması, psikomotor yavaşlama, sosyal çekilme gibi belirtilere neden olabilmektedir. Hastanın yaşadığı bu duygular hastayı izole olmaya, yardımı reddetmeye, pasif kalmaya ya da saldırgan olmaya itebilmektedir. Bununla birlikte ağrı, bireyin benlik saygısını da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle ağrı ile baş edemeyen bireylerin benlik saygısında azalma gözlenebilmektedir. (Kılıç ve Öztunç, 2012: 37) Ağrı sendromlarında, anksiyete ve anksiyeteli uyum güçlüklerine ilişkin bulgular sıktır. Kronik ağrıda, depresif semptomlar daha sık birlikte bulunuyorken, anksiyete bozuklukları daha çok akut ağrı ile birlikte görülür. Yaygın anksiyete bozukluğunda, kaygı-huzursuzluk, kas gerginliği, ağrılar, motor gerginlik, irritabilite, tepkilerde aşırılık, uyku bozukluğu, darlık hissi, çarpıntı, terleme, ağız kuruluğu, ateş basması gibi otonomik hiperaktivite bulguları belirgindir. Ağrı yakınması ile en sık birlikte görülen anksiyete bozuklukları; panik bozukluk, sosyal fobi, posttravmatik stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğudur (Hacıoğlu, 2006: 340). Kronik ağrı ile anksiyete, depresyon arasında ilişki olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmektedir (Erbaydar ve Çilingiroğlu 2010: 713, Rodrigues ve ark. 2013:113). Kronik ağrı yaşayan bireylerin çoğunda; depresyon, kızgınlık, anksiyete, sinirlilik, uyku bozukluğu, huzursuzluk, aile ortamında üzerine düşeni başaramama, aşırı yorgunluk, başaramama korkusu, ağrıya toleransın azalması, sosyal toplumlara karışamama, kendini güvende hissetmeme gibi duygular görülür. Bunlar sonucunda hafıza zayıflığı, dikkat dağınıklığı ve belirli konulara odaklanmada bozulma görülür. Hasta Etkili ağrı kontrolü için birey ile işbirliği yapılması önemlidir. İş birliğinin sağlanabilmesi, psikolojik olarak bireyin duruma hazırlanması, ağrısı ile baş edebilmesi için yapılan uygulamalar hakkında bireye bilgi verilmelidir (Tel, 2010:671). Ağrı ile başetme stratejileri eğitim ve danışmanlığı kapsar. Eğitim; ağrılı hasta veya ağrı 80 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) yalnız kendisine, vücuduna ve ağrıya odaklanır (Olgun, 2006:272-273). İş ve aile yaşantısında aktivite düzeyi ve ilişkilerde, rollerde değişime neden olarak kayıp duygusu ve izolasyona yol açabilir (Olgun 2006:273). amaçlanır. İlgi ya ağrıya neden olan düşünce ve davranışların azaltılması, dikkatin ağrıya yönelmesini önleme ve kişide yakınmalarını kontrol edebildiği duygusu geliştirme hedeflenir. Kronik ağrılı durumlarda öğrenilmiş çaresizlikle baş edilmeye çalışılır. Telkin, kognitif farkındalığın arttırılması, anksiyeteyi azaltıcı teknikler (gevşeme, duyarsızlaştırma), davranışsal becerilerin arttırılması eğitimi, kendini kontrol etme (adele gevşemesi egzersizleri, hayallerde gevşeme, solunum egzersizleri, gerilim kontrolü), kognitif terapi (ağrının anlamını yeniden değerlendirebilmek için özel terapi eğitimi), operan teknikler (çevreden ağrı davranışına gösterilen dikkatin azaltılması), şartlandırma bu amaçla kullanılan yöntemlerdir (Hacıoğlu 2006, 344-345). Sağlık bakım profesyoneleri, eğitim yaparak ve bilgi vererek, hastanın stresini ve anksiyetesini azaltarak, dikkatini başka yöne çekerek, baş etme stratejilerini geliştirerek, gevşeme tekniklerini kullanmasını sağlayarak, problem çözme yeteneklerini geliştirerek, hastanın fiziksel ve fonksiyonel aktivitesini geliştirerek hastaya yardımcı olabilir (Adams, Poole ve Richardson, 2006: 293, Richardson, Adams ve Poole,2006: 1197-1200). Hastaya farmakolojik girişimlerin etkinliğini destekleyen ya da arttıran diğer ağrıyla baş etme yönetimleri hakkında bilgi verilmelidir. Örneğin epidural analjezi ile birlikte hayal kurma, dikkati başka yöne çekme, gevşeme yöntemlerinin kullanılmasının ağrı kontrolünde etkinliği arttıracağı açıklanmalıdır (Tel, 2010:672). Eşer ve ark. (2008) yaptıkları çalışma sonucunda hastaların %34.2’sinin ağrısı olduğunda hemşireden psikolojik destek sağlamasını bekledikleri bildirilmiştir (Eşer ve ark., 2008: 4). Eşer ve ark. (2008) hastaların büyük çoğunluğunun (%74.4) ağrısı olduğunda hemşirelerin ağrı kesici ilaç verdiklerini, ancak, hastaların hekimlerden daha yüksek oranda hemşirelerden ağrılarını ortadan kaldırmaları ve psikolojik destek, masaj, pozisyon değiştirme gibi ilaç dışı ağrı giderme yöntemlerini uygulamalarını beklediklerini bildirmişlerdir (Eşer ve ark., 2008: 5). Arslan ve Kurşun (2009) yaptıkları çalışmada hemşirelerin ağrı yönetiminde %45.3’ünün analjezik uyguladıklarını, sadece %9.4’ünün ilaç dışı uygulama (masaj, soğuk uygulama) yaptıklarını bildirmiştir (Arslan ve Kurşun, 2009:35). Arslan ve Kurşun’un bildir- Hastaya ve yakınlarına ağrının ve tepkilerin biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri hakkında bilgi vermek ve eğitim başlangıçta en temel unsurdur. Hastanın ağrının anlamına ilişkin bilgi ve tutumu, tepkisini etkiler. Ağrılı sendromların psikoterapisinde ilk amaç hastanın içgörü kazanması ve duygularının, tepkilerinin ifade edilmesinin cesaretlendirilmesidir. Hastanın düşünce ve duygularının beden işlevlerine yoğunlaşması azaltılır ve yeni psikososyal yatırım alanları oluşturulması ve işlevselliğin arttırılması 81 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) diğine göre yapılan bir başka çalışmada ağrıya yönelik yapılan girişlimler arasında sırasıyla ilaç uygulama (%78.8), uygun pozisyon ve istirahat (%73.1), psikolojik destek ve gözlem (%33.1) ve diğerleri (uygun çevrenin ve hijyenin sağlanması, masaj, sıcak/soğuk uygulamalar, gevşeme egzersizler gibi) yer aldığı bildirilmiştir. rini kullanabilmesi ile ağrıyı “yaşanabilir” sınırlar içinde tutarak olası komplikasyonları/ sorunları önleyebilmesidir (Bacaksız ve ark., 2008: 33). Sonuçlar da gösteriyor ki sağlık profesyonellerinin genellikle ağrı yönetiminde dikkati başka yöne çekme, gevşeme, meditasyon, hayal kurma, terapötik dokunma gibi uygulayabilecekleri bağımsız fonksiyonlarından çok ilaç uygulama gibi bağımlı fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin eğitimlerinde ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemlere ağırlık verilerek pratiğe aktarmaları sağlanması önemlidir. Yapılan çalışmalarda sağlık profesyonellerinin ağrı yönetiminde daha çok bağımlı fonksiyonlarını uyguladıkları görülmektedir. Sağlık profesyonellerinin bağımsız rollerini de daha aktif uygulamalarını sağlamak için eğitim müfredatında da bu yöntemlere ağırlık verilmesi gerekmektedir. Özveren ve Uçar (2009) yaptıkları çalışmada öğrenciler tarafından hastaların ağrısını gidermede uyguladıkları yöntemlerin %20.6’sının doktor istemine göre analjezik verme, %18.6’sının dikkati başka yöne çekme, %14.2’sinin masaj uygulama, %13.1’inin sıcak uygulama yapma, %11.9’unun gevşeme egzersizleri yapma, %9.5’inin soğuk uygulama yapma, %5.8’inin plasebo uygulama ve düşük oranlarda müzik dinleme (%2.6) ve hayal kurma (%1.8) olduğunu bildirmiştir (Özveren ve Uçar, 2009: 64). Bu çalışma da gösteriyor ki, öğrencilik döneminde de uygulanan nonfarmakolojik yöntemleri uygulama oranları daha düşüktür. KAYNAKLAR ADAMS, N., POOLE, H., RICHARDSON, C., (2006). Psychological Approaches to Chronic Pain Management: Part 1, Journal of Clinical Nursing, 15, 290–300 AFŞAR, F., PINAR, R., (2003). Kanser Hastalarında Ağrı ve Ağrı ile Başetme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 6(3): 19-28 SONUÇ VE ÖNERİLER AKYÜZ, G., ÖZKÖK, Ö., (2012). Evidence Based Rehabilitation in Chronic Pain Syndromes, Ağrı, 24(3):97-103 Ağrının kontrolü, hekim, hemşire ve diğer ilgili sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip çalışmasını gerektirir. Ağrı tedavisinde beklenen, sağlık profesyonellerinin tedaviye etkin olarak katılması, sonuçları izlemesi, ilaç dışı ağrı geçirme yöntemle- ARSLAN, S.Y., KURŞUN, Ş., (2009). Dahili ve Cerrahi Kliniklerindeki Sağlık Çalışanlarının Erişkin Hastalarda Ağrı Tanılaması ve Ağrıya İlişkin Uygulamalarının Belirlenmesi, İ.Ü.F.N. Hem. Dergisi, 17(1): 32-40 82 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ASLAN, F.E., YAVUZ, M., (2006). Hasta/Aileye Ağrı ile Başetme Stratejilerinin Öğretimi, Ed: Eti Aslan F, Ağrı Doğası ve Kontrolü,(1. Basım, pp: 148- 155), İstanbul: Avrupa Tıp Kitapçılık Ltd. Şti İncelenmesi, Ege Üniversitesi Hemsirelik Yüksek Okulu Dergisi, 24 (1) : 1-14 HACIOĞLU, M., (2006). Ağrının Psikiyatrik Yönü, Ağrı Doğası ve Kontrolü, Edt: Aslan F.E., Avrupa Tıp Kitapçılık Ltd Sti., İstanbul, BACAKSIZ, B. D., ÇÖÇELLİ, L.P., OVAYOLU, N., ÖZGÜR, S., (2008). Hastaya Bakım Veren Sağlık Çalışanlarının Ağrı Kontrolünde Uyguladıkları Girişimlerin Değerlendirilmesi, Ağrı,20(3): 26-36 335-346 KARAYRUT, Ö., GÜRBÜZ, H., BİLİK, Ö., VURAL, F., FIRAT, F., ORDİN, Y. S., (2014). Kronik Ağrılı Hastaların Tens Uygulaması Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi, Ağrı ve ÇAPAR, S.G., (2010). Kemoterapi Gören Kanserli Hastalarda Ağrı ile Anksiyete ve Depresyon Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1-117 Hemşirelerden Memnuniyet Düzeylerinin İncelenmesi, DEUHYO ED,7 (1), 26-32 Kelle, İ., (2006). Ağrı Tedavisinde Alternatif İlaçlar, Dicle Tıp Dergisi, 33(3): 192-200 DEMİR, Y., (2012). Non-Pharmacological Therapies in Pain Management, http://www. intechopen.com/download/pdf/26152, Erişim: 19.12.2012 KILIÇ, M., ÖZTUNÇ, G., (2012). Ağrı Kontrolünde Kullanılan Yöntemler ve Hemşirenin Rolü, Fırat Saglık Hizmetleri Dergisi, 7(21): 35-51 DİKMEN, Y.D., (2013). Ağrı ve Yönetimi, Hemşirelik Esasları, Hemşirelik Bilimi ve Sanatı 2, Edt: Aştı T.A., Karadağ A., Akademi Basın ve Yayıncılık, İstanbul, 633-667 OLGUN, N.,(2006). Kronik Nonmalign Ağrı, Ed: Eti Aslan F, Ağrı Doğası ve Kontrolü. (1. Basım, pp: 272-301) İstanbul: Avrupa Tıp Kitapçılık Ltd. Şti ERBAYDAR, N.P., ÇİLİNGİROĞLU, N., (2010). Chronic Pain and Depression: A Descriptive Survey Among Adult Primary Health Care Centre Patients, Turk J Med Sci, 40 (5): 707-714 ÖZEL, F., YILDIRIM, Y., FADILOĞLU, Ç., (2014). Huzurevinde Yaşayan Yaşlılarda Ağrı Yönetimi, Ağrı, 26(2):57-64 ÖZVEREN, H., (2011). Ağrı Kontrolünde Farmakolojik Olmayan Yöntemler, Hacet- EŞER, İ., KHORSHILD, L., ARSLAN, G.G., (2008). Hemşire ve Hekimlerin Ağrılı Hastaya Yaklasımlarına İlişkin Hastaların Görüşlerinin tepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 83-92 83 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter ID:06 K:12 www.uhpdergisi.com (ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880) ÖZVEREN, H., UÇAR, H., (2009). Öğrenci RODRIGUES, , D., TRAN, Y., WIJESURIYA, N., GUEST, R., MIDDLETON, J., CRAIG, Hemşirelerin Ağrı Kontrolünde Kullanılan A., (2013). Pain Intensity and Its Association Farmakolojik Olmayan Bazı Yöntemlere with Negative Mood States in Patients with İlişkin Bilgileri, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Spinal Cord Injury, Pain Ther, 2: 113–119 Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 59-72 RICHARDSON, C., ADAMS, N., POOLE, H., TEL, H., (2010)., Ağrı, Ağrıya Yönelik Uygulamalar ve Hasta Bakımı, Edt: Sabuncu N., Ay F.A., (2006). Psychological Approaches for The Klinik Beceriler, Sağlığın Değerlendirilmesi, Nursing Management of Chronic Pain: Part Hasta Bakım ve Takibi, (pp: 652-674) Nobel 2, Journal of Clinical Nursing, 15, 1196–1202 Matbaacılık, İstanbul 84 ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Adres Web E-mail Atakent Mah. Akasya 1 Evleri C2/23 Blok Kat 4 Daire 17 Halkalı Küçükçekmece İSTANBUL www.uhpdergisi.com [email protected] 85