Sayı:01 - Uluslararası Hakemli Psikiyatri ve Psikoloji Araştırmaları

Transkript

Sayı:01 - Uluslararası Hakemli Psikiyatri ve Psikoloji Araştırmaları
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE
PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND
PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
www.uhpdergisi.com
ISSN: 2148-8215
I
İÇİNDEKİLER
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE
MEDYANIN ROLÜ IS YOUR ORGANIZATION HARMONIC OR
1-16
CHAOTIC? Ali Murat KIRIK, Murat KORKMAZ
THE INVESTIGATION OF SUBMISSIVE ACTS OF
ADOLESCENTS BASED ON EXERCISE AĞRI, AĞRI YÖNETİMİNDE NONFARMAKOLOJİK
17-23
YÖNTEMLER VE SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN
Gülsüm BAŞTUĞ, Mehibe AKANDERE, Ahmet AYDIN
ROLÜ
Kıvan ÇEVİK, Saliha ÖZPINAR
TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE
BİREYLERİN KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETLE
İLGİLİ GÖRÜŞLERİ 58-76
Kubilay ÖCAL
24-57
Murat KORKMAZ, Emine DEMİRAY,
Şengül HABLEMİTOĞLU
II
77-84
BAŞ EDİTÖRLER
Tanju SÜRMELİ
Ayça GÜRKAN
ÇOCUK PSİKOLOJİSİ
Şeyda DÜLGELLER
Ayça GÜRKAN
BAŞ EDİTÖR YARDIMCISI
Murat KORKMAZ
İNTERNET ve SOSYAL MEDYA
BAĞIMLILIĞI
Michael KUYUCU
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Ali Serdar YÜCEL
PSİKİYATRİ
İsmet KIRKPINAR
DERGİ İLETİŞİM VE SEKRETERYA
Ali Murat KIRIK
SOSYOLOJİ & KİŞİSEL PSİKOLOJİ &
SOSYAL PSİKOLOJİ
Şengül HABLEMİTOĞLU
TÜRÇE DİL EDİTÖRÜ
Gülsemin HAZER
UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI &
KAYGI VE KORKU & KLİNİK PSİKOLOJİ
Tanju SÜRMELİ
İNGİLİZCE DİL EDİTÖRÜ
Gökşen ARAS
PSİKOMOTOR
Gülten HERGÜNER
Serdar TOK
Yener ÖZEN
ÖLÇME ve DEĞERLENDİRME
Işık BAYRAKTAR
Gökhan DELİCEOĞLU
YAYIN VE DANIŞMA KURULU
Adalet KANDIR
Yasemin KESKİN BENLİ
Yelda ŞENER
Arzu ÖZYÜREK
Ayhan AYTAÇ
Ali Murat KIRIK
Ali Serdar YÜCEL
Bülent KILIÇ
Çetin YAMAN
Dilek GÖKTÜRK CARY
Emine DEMİRAY
Fatma TEZEL ŞAHİN
Gülten HERGÜNER
Gökşen ARAS
Gülsemin HAZER
Emre YANIKKEREM
Mustafa USLU
Murat KORKMAZ
Mustafa TALAS
Michael KUYUCU
Nurhayat ÇELEBİ
Nurullah KARTA
Şengül HABLEMİTOĞLU
Nur DİLBAZ ALACAHAN
Tanju SÜRMELİ
Sezer ER GÜNERİ
Serdar TOK
Saliha ALTIPARMAK
Ümran SEVİL
Yücel GELİŞLİ
Yavuz TAŞKIRAN
Şeyda DÜLGELLER
Ayça GÜRKAN
Nezahat GÜÇLÜ
İsmet KIRKPINAR
Işık BAYRAKTAR
Gökhan DELİCEOĞLU
GELİŞİM PSİKOLOJİSİ OKUL ÖNCESİ
Adalet KANDIR
Nezahat GÜÇLÜ
Fatma TEZEL ŞAHİN
Arzu ÖZYÜREK
Neylan ZİYALAR
Yücel GELİŞLİ
Mustafa USLU
Nurhayat ÇELEBİ
Dilek GÖKTÜRK CARY
Mustafa TALAS
MEDYA, TEKNOLOJİ, ŞİDDET VE KADIN
Emine DEMİRAY
Murat KORKMAZ
SPOR PSİKOLOJİSİ & SPORDA ŞİDDET
Yavuz TAŞKIRAN
Aylin ZEKİOĞLU
Fatih ÇATIKKAŞ
Kemal GÖRAL
Elif KARAGÜN
OBEZİTE VE PSİKOLOJİ
Aslı UÇAR
Çetin YAMAN
ANNE VE ÇOCUK İLİŞKİSİ
Ümran SEVİL
Emre YANIKKEREM
Sezer ER GÜNERİ
TÜKETİM PSİKOLOJİSİ
Yelda ŞENER
PARA PSİKOLOJİ
Ayhan AYTAÇ
Nur DİLBAZ ALACAHAN
Yasemin KESKİN BENLİ
İSTATİSTİK
Saliha ALTIPARMAK
III
DİĞER DERGİLERİMİZ
1.
2.
3.
4.
5.
66.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
BESLENME ARAŞTIRMALARI
KADIN HASTALIKLARI VE JİNEKOLOJİ
ORTOPEDİ TRAVMATOLOJİ
PAZARLAMA VE PAZAR ARAŞTIRMALARI
MÜHENDİSLİK VE FEN BİLİMLERİ
İKTİSAT VE EKONOMİ YÖNETİMİ
MULTİDİSİPLİNER SOSYAL BİLİMLER
SPOR SAĞLIK TIP BİLİMLERİ
EDEBİYAT VE İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ARAŞTIRMALARI
HEMŞİRELİK
MİMARLIK VE TASARIM
MÜZİK VE SAHNE SANATLARI
EKONOMİ YÖNETİMİ VE ARAŞTIRMALARI
http://www.dbhadergisi.com
http://www.jacsdergisi.com
http://www.otshdergisi.com
http://www.uhpadergisi.com
http://www.hmfdergisi.com
http://www.iibdergisi.com
http://www.uhbabdergisi.com
http://www.sstbdergisi.com
http://www.uhedergisi.com
http://www.aceddergisi.com
http://www.khsdergisi.com
http://www.mtddergisi.com
http://www.uhmadergisi.com
http://www.uheyadergisi.com
IV
Uzm. Dr. Tanju SÜRMELİ
Baş Editör
Değerli Bilim İnsanları.,
Dergimizin bu sayısında yine sizlerle buluşmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu sayımızda 5 değerli çalışmaya
yer vermiş bulunmaktayız. Bu çalışmaları bizlerle paylaşan değerli araştırmacı ve yazarlarımıza
teşekkür ederiz. Dergimiz bu sayı itibariyle ISO 9001-2008 & “12879 Belge No” ISO 14001-2004
“12880 Belge No” ve Marka Patent belgelerini alarak yayın hayatına devam etmektedir. Dergi ve diğer
dergilerimizde yayınlanan ve basılan tüm makaleler Kalite Yönetim, Çevre Yönetim Sistemi ve Marka
Tescil ile Patenti alarak Fikri Sınai Haklar Kanunu çerçevesinde tüm yetkilerini sağlamız olmaktadır.
Türkiye’de bir ilk olan bu çalışmalar doğrultusunda dergi ve dergilerimiz artık uluslararası ILAC ile
eğitim yönetim kalitesi akreditasyon çalışmalarına da başlamıştır. ILAC ın talebi doğrultusunda dergi
ve dergilerimiz bir yıl boyunca izlenecek ve eğitim yönetim kalitesini sağladığı an itibariyle uluslararası
akreditasyon belgesini almaya hak kazanacaktır. Bu gelişmeler konusunda bizleri destekleyen tüm
kurum ve kuruluşlara ayrıca teşekkür ediyorum. Dergimiz ve diğer dergilerimizde görev alan hakem,
bilim, editörler, yayın, danışma, iletişim ve yönetim kurulu üyelerimize sonsuz şükran ve saygılarımı
sunuyorum. Değerli okurlar, değerli yazarlar artık dergimizdeki tüm yayınlarınız marka patentli
olarak güvence altına alınmıştır. Her türlü haklarınız fikri sınai haklar kanunu çerçevesinde Türkiye
ve dünya ülkelerinde koruma altında olup her türlü maddi ve manevi haklarınız hukuki güvence ile
temin edilmiştir. Yine dergi ve diğer dergilerimiz ile ilgili farklı belgelendirme ve çalışmalara devam
edilmektedir. Şimdiden tüm bilim ve araştırmacılarımıza hayırlar getirmesini diliyoruz. Bu sayımızda
bizleri destekleyen ve yayınların sayıya kazandırılması konusunda destek olan değerli hakem kurulu
üyelerimiz ile sayı hakemlerimize de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Bir sonraki sayımız Nisan 2015
Tarihinde sistemdeki yerini alacaktır. Saygı, sevgi ve esenlikler diliyorum.
(Dergimizde etik kurul raporu gerektiren her türlü çalışmada yazar(lar) editörlüğe ve derginin sistemine yayın yüklerken gerekli etik kurul rapor bilgilerini girmekle yükümlüdür. Hiçbir koşul ve
şartlarda oluşan ya da oluşacak bir sorunda – problemde dergimiz, yayın kurulu, imtiyaz sahibi, yazı
işleri, hakem ve bilim kurulları sorumluluk kabul etmez. Yazar(lar) bu bilgiyi dergiye yazılı olarak
vermekle yükümlüdür. Bu konuda tüm sorumluluk yazar(lar) a aittir).
V
Basın Yayın Kanunun “5187” gereğince basılı eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi
zarar m-13-14 kapsamında dergimizde yayınlanan yayınların içeriği ve hukuki sorumluluğu tek taraflı
olarak yazar(lar) a aittir. Dergimiz, yönetim, hakem, editör, bilim ve imtiyaz sahibi bu yükümlülükleri
kabul etmez. Dergimizde bilimsel içerikli, literatüre katkı yapan, bilimsel anlamda değer ifade eden
çalışmalar kabul edilir ve yayınlanır. Bunun dışında siyasi, politik, hukuki ve ticari içerikli fikri sınai
haklar kanununa aykırılık içeren yayınlara yer verilmez. Olası bir olumsuzluk durumunda yazar(lar)
doğabilecek her türlü maddi ve manevi zararı peşinen kabul etmiş ve yüklenmiştir. Bu nedenle ikinci
üçüncü ve diğer şahıs ile kurumlar konusunda dergimiz yönetimi ve kurulları hiçbir sorumluluğu kabul
etmez. Bu yönde dergimiz ve kurulları üzerinde bir hukuki yaptırım uygulanması söz konusu olamaz.
Eserlerin içeriği ve mevcut durumu yazar(lar) ait olup dergimiz bu yayınların sadece yayınlanması ve
literatüre kazandırılması aşamasında görev üstlenmiştir. Tüm okuyucu, kamuoyu ve takipçilerine ilanen
duyurulur.
VI
Distinguished Scientists.,
We are so glad to meet you again in this volume of our journal. We have included a total of 5 valuable
articles in this volume. We express our thanks to valuable researchers and authors who shared these
papers with us. Our journal has received the certificates of ISO 9001-2008 & “Certificate No 12879”
ISO 14001-2004 “Certificate No 12880” and Trademark Patent by this volume and continues its
publication. All the articles published in this and all of our other journals are certified with Quality
Management, Environmental Management and Trademark and Patent Registration and fully authorized
within the framework of Intellectual Property Rights. All the articles published in this and all of our other
journals are certified with Quality Management, Environmental Management and Trademark and Patent
Registration and fully authorized within the framework of Intellectual Property Rights. We extend our
thanks to all institutions and organizations that supported us concerning these developments. We extend
our deepest regards and gratitude to referees, editors, and members of publication board, advisory board,
communication and executive boards of our journals. Dear readers and authors, from now on all your
publications in our journal are guaranteed with trademark and patent. All of your rights are protected
both in Turkey and all over the world within the framework of intellectual property rights and all kinds
of your physical and moral rights are provided with legal assurance. Relevant efforts with different
certifications for our journals go on. We hope that these efforts will yield fruitful results for all scientists
and researchers. I also extend my thanks to distinguished members of referee board and referees of this
volume who supported us regarding the publication. Our next volume will be uploaded to the system in
April 2015. With respect and welfare.
(In any kind of study requiring ethical board report in our journal, author(s) is/are obliged to enter
the data of necessary ethical board report while uploading their publication in editorship and journal
system. Our journal, publication board, grant holder, editorial office, referee and science boards do
not undertake any responsibility for a problem to occur under any circumstances and conditions.
Author(s) is/are obliged to give this information to journal in written. All liability in this issue belongs
to author(s)).
VII
As per the “5187” of Press Law, material and emotional damage arising from the actions via published
works, the content and legal responsibility of the publications published in our journal within the scope
of m14-13- unilaterally belong to author(s). Our journal, executive board, referees, editor, science
board and publisher don’t accept these obligations. The scientifically valuable papers with scientific
content which contribute to literature are accepted and published in our journal. Apart from this, the
papers with political, legal and commercial content which are against the intellectual property rights
are not accepted. in case of a possible negative situation, author(s) is/are regarded as accepting and
undertaking all kinds of possible material and emotional damage beforehand. Therefore, our journal’s
management and other boards don’t accept any responsibility regarding the second, third and other
persons and institutions under any condition. in this sense, a legal sanction on our journal and its
boards is out of question. The content and the current status of the papers belong to author(s) and our
journal only takes part in the publication of these papers and contribution to literature. Respectfully
announced to all readers, public and followers by publication.
VIII
UHPPD
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNDE MEDYANIN ROLÜ
THE ROLE OF MEDIA IN GENDER INEQUALITY
Ali Murat KIRIK1, Murat KORKMAZ1
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü
1
Güven Grup A.Ş. Finans Yönetmeni
1
Özet: Tarihin farklı dönemlerinde, farklı coğrafyalarında
farklı kültürlerde kadınlara ve erkeklere toplumsal
olarak yüklenen rol ve sorumluluklar kısaca toplumsal
cinsiyet şeklinde ifade edilmektedir. Birey dünyaya
geldiği andan itibaren toplumsal cinsiyet kendisini
göstermekte ve insani ilişkiler de farklılaşmaktadır.
Ancak günümüzde gerek toplumsal gerekse de siyasal
açıdan kadın ikinci plana atılmakta ve erkeklerin
gölgesinde yaşamaya mecbur bırakılmaktadır. Kadın-erkek eşitsizliği medyanın farklı alanlarına da
yansımakta ve bu durum eşitsizliği giderek somut
bir düzene oturtmaktadır. Teoride kadın ve erkekler
aynı hak ve yükümlülüklere sahipken, uygulama
noktasında durumun bu şekilde olmadığı medyada
yer alan programlardan ve sunulan içeriklerden de
açıkça anlaşılmaktadır. Bu çalışmada toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinde medyanın rolü irdelenmiş ve kadının
medyadaki konumlandırılışı üzerine çıkarımlarda
bulunulmuştur. Araştırma neticesinde kadının medyada cinsel bir obje olarak kullanıldığı ve erkeklerin
gerisinde yer aldığı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte
elde edilen bulgular örneklerle desteklenmiştir.
Abstract: Roles and responsibilities socially attributed
to women and men in different periods of history,
different geographies and different cultures are expressed as gender in short. Gender appears since the
individual is born and human affairs differ. However,
women are pushed into the background both socially
and politically and they are forced to live under the
shadow of men. Gender inequality is reflected to
different fields of media and this condition increasingly puts inequality on a solid basis. While women
and men have the same rights and responsibilities in
theory, it is clearly understood from the programs and
contents presented in media that the situation is the
right opposite in practice. In this study, the role of
media in gender inequality is emphasized and some
conclusions have been made on positioning women in
media. Following the research, it has been indicated
that women are used as a sexual object in media and
they fall behind men. Moreover, findings obtained
have been supported with examples.
Key Words: Gender, Gender Inequality, Male Hegemony, Media, Positive Discrimination Ethics In Media
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet, Kadın-Erkek Eşitsizliği, Erkek Hegemonyası, Medya, Pozitif
Ayrımcılık, Medyada Etik
1
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
1.GİRİŞ
tedir. İlerlemeler ancak değişimle sağlanmaktadır.
Bunun için bu konuda da zihniyet değişikliğine
ihtiyaç vardır. Zihniyet değişikliğini sağlayabilmenin en önemli yolu medyadır. Medya bu
konuda çok önemlidir. Medyayı böyle gözle
görülür bir şekilde cazip kılan nedir? Medya
televizyondan sinemaya gazetelerden dergilere
kadar uzanan bir gücü elinde bulundurmaktadır.
Bu güç toplumların oluşmasında çok büyük bir
etkendir. Bunun için medya, kadın erkek eşitliğinin sağlanması açısından olağanüstü bir önem
sahiptir. Bu önem onun zihniyet değişiminde ki
katkılarından oluşmaktadır.
Demokrasi açısından kadın erkek eşitliği meselesi büyük önem arz etmektedir. Demokrasinin
olmazsa olmaz temel ilkelerinin başında kadınerkek eşitliği gelmektedir. Aynı zamanda toplumsallaşma sürecini de derinden etkilemektedir.
Erkeğin kadından daha üstün olduğunu düşünen
bireylerin varlığı yadsınamaz derecede büyüktür.
Ataerklik toplumlarda dahi kadına atfedilen değer
oldukça büyüktür. Çünkü toplumları yetiştiren
ve geleceğe hazırlayan varlıklar şüphesiz ki kadınlardır. Dolayısıyla kadının pasif bir durumda
olması toplumun bilinç seviyesini oldukça düşürmektedir. Kadının güçlü ve iyi bir konumda
yer alması ise o toplumun seviyesini muhakkak
ki yükseltecektir.
Medya elindeki güç ile her kesime her an hitap
edebilmekte onları yönlendirebilmektedir. Yaptığı
çeşitli algı operasyonları ile zihin dünyasını etkisi
altına alabilmektedir. Kişilerin görüş dünyasını
tam zıttı bir alana çevirebilmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması da bu zihin dünyası
değişimi ile olmalıdır. Medya elindeki güçleri
bu alanda kullanmalı ve başarı yakalamalıdır.
Medyadaki kadının durumu incelenmeli ve ona
göre bir pozisyon alınmalıdır. Eleştirel bir göz
ile medyaya gerekirse bir çeki düzen verilmelidir. Kadının rolü tekrar gözden geçirilmelidir.
Kadının arka planda kalmaması onun ön plana
çıkartılması sağlanmalıdır. Kadın erkek eşitliği
ve hatta kadına pozitif ayrımcılıklar medya eliyle
teşvik edilmelidir. Medya kadını erkek hegomanyasından kurtarmalıdır. Kadına daha güzel roller
biçilerek toplumdaki saygı oranı artırılmalıdır.
Kadın erkek eşitliğinin sağlanması yukarıda belirtilen hususlardan ötürü mecburiyet taşımaktadır.
Peki, bu eşitlik nasıl sağlanmalıdır? Günümüzde
bu durum yasalarla sağlanmaya çalışılmaktadır.
Fakat yasaların kadın-erkek eşitliğini sağlayabildiğini söyleyebilmek günümüz şartlarında mümkün
değildir. Çünkü yasalar her ne kadar teoride işe
yarar gibi görünse de pratikte durumun öyle olduğunu söyleyebilmek oldukça zordur. Oluşturulan
yasalar ancak toplumun belli bir kesimine hitap
etmekte, geneline yansıyamamaktadır. Ancak
bu durum yasaların tamamen gereksiz olduğu
anlamına da gelmemektedir. Yasalar önemlidir.
Ancak yanında başka unsurların da bulunması
gerekir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasındaki
en büyük unsur zihniyet değişikliğidir. Dünyamız
değişim çağındadır. Her şey an ve an değişmek-
Ulusal ve uluslararası birçok araştırma göstermektedir ki kadın medyada ikinci plandadır. Kadın
2
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ötekileştirilmiştir. Bu durumun acilen giderilmesi
gerekmektedir. Medya artık etik unsurları gözetmek zorundadır. Kapitalist düzene uyan popülarist
yayınlar ancak kadını toplumsal açıdan aşağı
mevkilere çekmektedir. Bu durumların olmaması için medyanın meslek ahlakını göz önünde
bulundurması gerekmektedir. Tüm bu anlattıklarımız göz önüne alınarak “toplumsal cinsiyet
eşitliğinde medyanın rolü alt komisyonu’nun”
görevleri, çalışmaları, komisyon tanımlamaları
daha kolay anlaşılabilir. Ancak komisyonun tüm
bu durumları ani bir değişiklikle yapması bir
hayal ürünü olacaktır. Ama bu bir adımdır. Yola
çıkmak bitirmenin yarısını tamamlamak demektir.
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Amaç: Bu çalışmada amaç olarak 2012 Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Eşitliği
Komisyonu Tarafından Hazırlanan 10’nolu raporun derlenerek yayın haline getirilmesidir. Bu
çalışmada özellikle kadın erkek eşitliğine yönelik
medyanın üstlenmiş olduğu rol ile aktiviteler
eleştirisel olarak değerlendirilmiştir.
timiz varsa ve cinsiyetimiz nasıl ki duyularımıza,
Kapsam: Araştırmanın kapsamını 2012 yılında
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu tarafından 10’nolu rapor olarak
hazırlanan çalışma oluşturmaktadır. Ayrıca bu
araştırmaya yönelik literatür taraması yapılarak
çalışma genişletilmiştir. Günümüzde ortaya çıkan
kadın erkek eşitsizliğine yönelik sorunların medya tarafından nasıl ele alındığı ve buna yönelik
yapılan çalışmaların neler olduğu çalışma kapsamında değerlendirilmiştir. Bir önemli konu ise
çalışmanın literatür açısından ele alınıp derleme
şeklinde hazırlanmasıdır.
yapılandırılmasında pek çok faktör rol oynar”
Bu bölümde çalışmanın genel hatlarıyla kuramsal çerçevesi çizilmeye çalışılacak ve toplumsal
cinsiyet eşitsizliğine yönelik somut örnekler
aktarılacaktır.
2.1. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
YA DA EŞİTSİZLİĞİ: DEMOKRASİNİN
ÖLÇÜSÜ
Kadın erkek eşitliğini anlamak açısından toplumsal cinsiyet kavramını iyice anlamak gerekir.
Toplumsal cinsiyet bazı etkenlere dayanarak
kendisi oluşmaktadır. Nasıl ki bizim bir cinsiyebedenimize, varlığımıza etki ederse aynı şekilde
toplumsal cinsiyet toplumun sinir uçlarına etki
etmektedir. Bu kavram 1960’lardan sonra kullanılmaya başlanmıştır. Yani doğumu daha yenidir.
“Gelişmemiş ve gelişmekte olan toplumlarda
kadınların zayıf bir cinsel kimlik olarak kültürel
(Güzel, 2014:185).
“Sosyolojik olarak bilinmektedir ki toplum
içinde inşa edilen toplumsal cinsiyet, kadın ve
erkeğin toplum içindeki statüsü ve bunlara uygun
rollerini belirler” (Tunç, 2014: 608). Toplumsal
cinsiyet toplumun cinsiyeti demektir. Toplumda
hâkim olan cinsiyet şeklidir. Bu yıllardan beri
gelen bir süreçle oluşur. Bu süreçte birçok etken
bulunmaktadır Bu etkenleri medya ve din olarak
sayabilmek mümkündür.
3
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Birey doğumundan itibaren belli kalıplar içerisinde büyümektedir. Bu kalıplar yukarıda da
belirttiğimiz üzere belli süreçlerden etkilenerek
oluşur. Birey normların çerçevesinde bir kalıba
yerleşir. Bu kalıpları o belirlemez. Bu kalıplar
zaten ondan önce oluşmuştur. “Kadın ile erkekler
arasındaki farklılıkların biyolojik farklılıklar ile
açıklanamayacağını belirten, kadın ve erkeklerin
rolleri söz konusu olduğunda çeşitli kültürler arasında büyük farklılıklar olduğuna dikkati çeken
toplumsal cinsiyet çalışmaları bunun toplumsal
düzlemde kurulduğunu savunur” (Ökten, 2009:
302).
kadın ve erkek olma biçimlerini belirtir” (Akça,
Bu kalıpları açıklamak gerekirse; ülkemizde ve
dünyamızda kalıpların erkek hegomanyası altında
oluştuğunu görebilmekteyiz. Erkeğin her alanda
somut ve soyut iktidarı kadını belli kalıplar içerisine sokmuştur. Bu kalıplar toplumsal cinsiyeti
oluşturur.
düşüklüğü hemen göze çarpmaktadır. Aynı şekilde
Kalıpların oluşmasında medyanın rolü büyüktür.
Medya ata erkil bir toplumun oluşmasında önemli
bir role sahiptir. Kişi doğar ve bu toplumun bir
parçası olur. İlerleyen süreçlerde sosyalleşmesi ile
kendisi de ata erkil sürecin bir parçası bir çarkı
olmak mecburiyetindedir.
Zaman ve mekân değiştikçe toplumsal cinsiyet
Toplumsal cinsiyet oluşurken medya bu durumun
içinde kendi rolünü oynar. Buradan şu sonuca
ulaşabilmek de mümkündür. Kadın erkek eşitsizliğinin karakteri toplumsal cinsiyettir, aracı
ise medyadır. “Cinsiyetin biyolojik niteliğinden
farklı olarak kadın ve erkeğin toplum içerisindeki
algılanışlarını ve o toplumun kendilerine atfettiği
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde var oldu-
2014: 13).
Kadın erkek eşitsizliği sadece kadınları olumsuz
etkilememektedir. Kadının toplumun bir parçası
olduğu düşünülürse toplum tamamen bu durumdan etkilenmektedir. “Kadınların insan haklarının
tanınması, korunması ve ihlallerin önlenip, bunlara
neden olanların cezalandırılması için en etkin
denetimin ulusal ve yerel düzeyde yapılması
gerektiği açıktır” (Acar, 2010: 1).
Kadının geri plana itildiği ülkelere baktığımızda
ekonomi geri kalmışlığı, eğitimin geriliği, sanatın
kadına değer veren toplumlara baktığımızda ise
ekonomi ilerlemiş, eğitim gelişmiş, sanat üst
seviyelere çıkabilmiştir. İşte tüm bunlar kadına
verilen değerin toplumun tamamını nasıl etkilediğini gözler önüne sermektedir.
rolleri de değişikliğe uğramaktadır. Çünkü kültürün yeniden oluşturulması ve koşulların sürekli
farklılık göstermesi toplumdaki cinsiyet rollerini
yeniden biçimlendirmektedir. (Berktay 2000:
57) Aslında kadın-erkek eşitsizliğinin sadece az
ğunu söylemek oldukça yanlış olmaktadır. Çünkü
gelişmiş ülkelerde de kadın-erkek eşitsizliği var
olabilmektedir. Ülkelerde çoğu zaman kadınerkek eşitsizliğine yönelik çeşitli araştırmalar
yapılmaktadır. Fakat bu araştırmalara rağmen
sorun tırmanarak devam etmektedir.
4
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
2.2. MEDYANIN KUŞATICI HALESİ: HAYATLARI ŞEKİLLENDİREN DÖNGÜ
şiddete daha az tepki vermeye başlamaktadır.
1970’lerden beri yapılan araştırmalarda televizyonu çok seyredenlerin az seyredenlere oranla
popüler dünya odaklı bir algıya sahip oldukları
görülmektedir. Bu ve benzer araştırmalar medyanın
etkin rolünü gözler önüne sermektedir.
Medya çoğu zaman bir algı operasyon oluşturmaktadır. Bir anda milyonlarca kitleye iletişim
araçları üzerinden ulaşılabilmektedir. Ulaştığı
kitlelerin zihin dünyasını değiştirebilmektedir.
Bu gibi durumlardan ötürü hem tehlikeli hem de
yararlı yönleri mevcuttur. Kitle iletişim araçları
kullanım amaçlarına göre farklılık göstermektedir.
Yani kullanılan amaca göre değişiklik gösterebilmektedir. Medyada gerçekleşen algı operasyonları
kişileri doğrudan etkileyecek niteliktedir.
A) Toplumun nabzı televizyon: Günümüzde
televizyon en yaygın kullanılan kitle iletişim
aracıdır. Televizyon gerek görsel, gerekse de
işitsel bir kitle iletişim aracı olduğu için bireylerin
duygularına daha hızlı bir şekilde ulaşabilmektedir. Bununla birlikte; her yaş grubundan birey
tarafından izlenebilmektedir.
Medya oluşturduğu yayınlarla neyi gösterip
neyi göstermeyeceğini çok iyi bilmektedir. Yapılan her yayın bir işaret taşımaktadır. Bu işaret
popüler anlayışlara hitap etmektedir. Yani amaç
daha geniş bir kitleye ulaşmak ve kitleyi tek bir
noktada toplayabilmektir. Medya bunu popüler
kültür ve eğlence gibi öğeleri kullanarak gerçekleştirmektedir.
Televizyon aynı zamanda kültürel yönü ağır
basan bir kitle iletişim aracıdır. Gerek kuramcılar, gerekse de araştırmacılar televizyon üzerine
yaptıkları çalışmalarda bu mecranın kültürle olan
ilişkilerini de irdelemişlerdir. Televizyon alanında
teorik çalışmaları bulunan Schramm, 1961 yılında seyircileri pasif bir alıcı durumuna sokan
araştırmacı ve teorisyenlerin yanlış bir kanıya
hâkim olduğu görüşünü savunmuş ve seyircilerin
televizyon karşısında sanıldığı gibi edilgen bir
durumda yer almadığını belirtmiştir. Schramm
görüşünü şu şekilde aktarmıştır: “Etki kavramı,
bizi yanlış yönlendirmektedir; çünkü bu kavram
televizyonun çocuğa bir şeyler yaptığını çağrıştırmaktadır. Buna göre televizyon bir aktördür;
çocuklar da üzerinde oynananlardır”(Tekinalp,
2003:106).
Medya o kadar dikkate değerdir ki neyin doğru
neyin yanlış olduğunu dahi felsefi manada belirleyebilir. Kişilerin zihin dünyalarına bu şekli
ile ahlakı empoze edebilir. Yapılan araştırmalar
gösteriyor ki dizi karakterleri kişiler tarafından
örnek alınmaktadır. Böylelilikle toplumlar yönlendirilmektedir.
Medyadaki yayınlar dolaylı ya da doğrudan bireye etki etmektedir. Öyle ki şiddet unsurlarını
bünyesinde barındıran programlar kişinin şiddete
alışmasına yol açmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre çocuklar şiddet içeren filmleri izledikçe
Televizyona verilen yayınlar belli bir kurguya
sahip olarak verilmektedir. Bu da kişinin bu zihin
5
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
dünyası odaklı dar bir çerçevede görüş dünyasının
oluşmasını sağlamaktadır. Türkiye’de RTÜK’ün
verilerine göre kadınlar günde 4,5 erkekler ise 4,1
saat televizyon seyretmektedir. İstatistiklerden de
anlaşılacağı üzere bireyler kurgusal gerçekliğe
hızlı bir şekilde adapte olmakta ve televizyonun
büyülü dünyasıyla baş başa kalmaktadır.
B) Kitleleri ekrana bağlayan güçlü bağ: Yerli
Kadın erkek eşitsizliği televizyonun içine girmeden
daha dışında başlamaktadır. İzlenecek kanallara
anneler değil babalar; kız kardeşler değil erkek
kardeşler karar vermektedir.
entrikacı ve ahlaksız bir kişi olarak gösterilmek-
1990’lardan itibaren televizyonlarda popülariteye
önem verilmiştir. İzlenme odaklı yayınlar yapılmaya başlanmıştır. İzlenirliği artırmak maksadı ile
şiddet, cinsellik ve sansasyon önemli bir şekilde
ekranlardaki yerini artırmıştır. Reytingi arttırmak
ve programların izlenilirliğini sağlamak amacıyla
kadın ve kadın bedeni sürekli bir şekilde kullanılmıştır. Kadının bir insan olduğu unutulmuş ve
onun sadece kadınlığı kullanılmıştır. Kadın bir
cinsel obje durumuna düşürülmüştür.
derinleşmektedir.
Kadın televizyonun içinde de hep geri planda
kalmıştır. Uzman konuklar genellikle erkeklerden sağlanmıştır. Dizilerde bile kadın hep ikinci
rollerde kendisine yer bulmuştur. Siyaset gibi
önemli konularda genelde erkeklerle uzmanlar
temsil edilmiştir. Televizyondaki haber programlarına, açık oturum ve tartışma programlarına
bakıldığında konukların neredeyse hepsinin erkek
olduğu görülebilecektir.
engelle karşılaşmamaktadır.
diziler
Yerli diziler reyting oranlarından da anlaşılacağı
üzere Türkiye’de oldukça fazla izlenmektedir.
Kadın erkek eşitsizliğini dizilerde de görebilmek
mümkündür. Televizyon dizilerinde erkek cesur,
soğukkanlı gösterilirken; kadın dedikoducu,
tedir. Televizyon dizilerin üzerinden de bir algı
operasyonu yürütülmektedir. Bu algı operasyonu ile kadın- erkek arasındaki uçurum gittikçe
Bu konu başlığı altında dikkat etmemiz gereken
en önemli hususlardan birisi de şiddettir. Kadına
yönelik şiddet yerli dizilerde oldukça fazladır.
Bu durum şiddete olan algımızı zayıflatmakta ve
şiddeti meşrulaşmaktadır. Televizyon dizilerinde
şiddet içerikli sahneler izlendikçe bireyler şiddete
karşı bağışıklık göstermektedir. Özellikle kadına
yönelik şiddet televizyon dizilerinde açıkça ortaya
konmakta ve yapımcılar bu noktada hukuki hiçbir
Kadın, dizilerde bir cinsel obje durumundadır.
Yayıncılar ekrana kitleleri daha fazla bağlayabilmek
amacı ile kadını ve kadın bedenini reklamlarda ve
de filmlerde sıklıkla kullanmaktadır. Toplumun
kadına olan bakış açısı böylece değişmektedir.
Toplum kadına bir cinsel obje gözü ile bakmaktadır. Kadının da bir insan olduğu unutulmaktadır.
Hatta unutturulmaktadır demek belki de daha
doğru olacaktır.
6
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Sinema ve televizyon alanında önemli çalışmaları
bulunan Robert Kolker, televizyon dizilerinin
özellikle orta sınıfa hitap ettiğini belirtmiştir.
Bununla birlikte, televizyon programlarında her
türden insanın (kültür, eğitim, gelir düzeyi ayrımı olmaksızın) yansıtılmasının, seyircide kendi
yaşamından memnun olma ve haz alma duygusu
yarattığını ifade etmiştir. Kolker, televizyonda her
türden insanın yansıtılmasıyla toplumsal dengenin
sağlandığını ve gelir düzeyi düşük insanlara da
yaşama ümidi verildiğini savunmuştur (Kabadayı,
2009: 147).
Kadının ilerleyen sayfalarda kullanım amacı
genelde magazin odaklıdır. Ciddi konularda
kadının ismi oldukça az geçmektedir. Üçüncü
sayfa haberlerinde genelde kadına yönelik şiddet
gösterilmektedir. Gazeteler için kadına yönelik
şiddet ancak üçüncü sayfalarda yer bulabilmiştir.
Kadınların uzmanlaşabildiği tek alan magazin,
çocuk ve vücut bakımıdır.
Siyaset alanındaki kadınlardan bahsedilirken dahi
onların özel haytaları göz önüne serilmektedir.
İşte tüm bunlar toplumsal cinsiyet ayrımının
sonuçlarıdır. Toplumsal cinsiyet kadına yemek
yapma, çocuk bakma, cinsel obje olma durumunu vermiştir. Dolayısıyla kadınlar bu durumlara
zorlamaktadır. Erkekler de bu algıları benimseyerek kadını bu rollere itmektedir. Türkiye’de
kadının politika alanında fazla yer bulmadığı
açıkça görülmektedir. Çünkü kadın siyaset gibi
ciddi konulardan ötelenmiştir. Bu durumun büyük bir haksızlık oluşturduğunu söyleyebilmek
mümkündür.
Kadın, tabiri caizse sadece kadın programlarında
gösterilmektedir. Dedikoducu, kuyu kazan roller
dizi ve filmlerde kadına layık görülen sıfatlardır.
Oysa erkek her zaman daha ön planda gösterilmektedir. Filmlerde kadının erkek olmadan bir
hiç olduğu sürekli vurgulanmaktadır.
Televizyon kanallarındaki yerli filmlerde kadınlar
layık oldukları rollere verilmedikçe kadın- erkek
eşitsizliği artarak devam edecektir. Bu son zamanlarda az da olsa oluşmaya başlamıştır. Ancak
çok yavaştır.
Güney Afrika’da yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklerden daha fazla yargılanmaktadır.
Bu durum bize kadınların ne derece haksızlıklara
uğradığını göstermektedir. Erkek hegemonyası
devam ettikçe ve toplumsal cinsiyet anlayışı bu
derece baskın oldukça kadın erkek eşitsizliği
sürmeye devam edecektir.
C) İkincil konumun en kolay tespit mecrası
gazeteler
Toplumsal belleğin oluşumunda gazeteler de
en az televizyon kadar önemlidir. Gazetelere
bakıldığında çoğu zaman kadının birinci sayfada sadece cinsel obje olarak kullanıldığı göze
çarpmaktadır. Siyaset gibi ciddi konular erkeklere
ayrılırken kadın sadece göze hitap etmesi amacı
ile kullanılmıştır.
Gazetelerde kadına yönelik şiddet kadını rencide
edecek biçimde verilmektedir. Kadın teşhir edilmektedir. Bu durumun bireysel olduğu vurgusu
söylenmektedir. Erkekliğin bu durumla ilişkisi
7
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Reklamlarda da kadınlar hep erkeğin arkasında
kalmaktadır. Bu yönüyle kadının erkeği destekleyici
bir unsur olarak kullanıldığı söylenebilmektedir.
Erkek otorite olarak gösterilmektedir. Kadın ise
erkeğin aracı olmak durumundadır. Reklamlarda da filmlerde olduğu gibi erkeğin üstünlüğü
vurgulanmaktadır. Kadının ise zayıf bir varlık
olduğu algısal operasyonlarla gösterilmektedir.
gösterilmemektedir. Ve erkek egemen toplum
eleştirilmemektedir.
D) Kısa zamanda algı, etki ve satış unsuru
reklamlar
Reklamlarda kadın erkek sayısı çok fazla orantısız
değildir. Bu durumun kadının pazarlama aracı olarak görülmesinden kaynakladığı düşünülmektedir.
Kadın erkek orantısızlığı olmamakla beraber yaşlı
kadınların kullanılmadığı görülmektedir. Genç ve
güzel kadınların kullanılması bir kez daha kadın
bedeninin kullanıldığı tezine uygun düşmektedir.
Önemli olan bir diğer konu ise kadınların cinsel
obje olarak reklamlarda kullanılması ve pazarlama
aracı olarak görülmesidir. Kadın hiçbir şekilde
pazarlama aracı değildir. Bununla birlikte kadın
bedeni bir silah olarak kullanılmamalıdır. Bu
durum kadının insanlık değerini düşürmektedir.
Kadın her şeyden önce bir insandır. Reklamlarda
bu vurgulanmalıdır. Ancak bunun aksi bir durum
söz konusudur. Popülariteye uygun olarak kadın
hep cinsel obje olarak kullanılmaktadır. Kadının
cinselliğine vurgu yapılmaktadır.
Kitle iletişim araçlarının etkisi reklâmlarla birlikte
açık bir şekilde hissedilmektedir. Ticari yayıncılık
modelinin can damarını reklâmlar oluşturmaktadır.
Televizyon reklâmları üzerine çalışmaları olan ve
önemli saptamalar yapan Gillian Dyer reklâmlar
hakkındaki görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir: “Televizyon reklâmlarının etkileri büyük bir
olasılıkla uzun vadeli olacaktır. Bunun yanında
reklâmların genel veya antropolojik anlamda
gerçeklerin belirlenmesi konusunda önemli rol
oynadıkları hakkında da deliller mevcuttur. Örneğin; birçok reklâmda görülen farklı cinslere
yakıştırılan farklı roller (cilalı masasının veya
bembeyaz çarşaflarının hali karşısında sevinç
çığlıkları atan ev hanımı gibi) birçok sosyal bilimcinin de katıldığı gibi, genç veya yaşlı birçok
kişinin geleneksel cinsiyet farklılıklarına sahip
çıkmalarına sebep olmaktadır” (Turam, 1994: 81).
Tüm bu durumları tek tek örneklendirmek mümkündür. Adriana Lima’nın oynadığı Mavi Jeans
reklamında (bkz. Şekil 1) kadın izlenilecek bir
obje durumuna düşmüştür.
8
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Şekil 1: Adriana Lima’nın oynadığı Mavi Jeans reklamından örnek bir kare
E) Bilgiden eğlenceye her şey bir tık ötede:
İnternet
eşitsizliğine güzel birer örnektir. Kadın bedeni
internet ortamında sıklıkla kullanılmaktadır.
İnternet, İngilizce kökenli bir kelimedir. Bu
kelime, “inter” (international kelimesinin kısaltılması) öneki ile “net” (network kelimesinin
kısaltması) sözcüğünün birleşimiyle meydana
gelmiştir. Türkçe’de “inter” kelimesi “arası”, net
kelimesi ise “ağ” anlamına gelmektedir. İnternet
kelimesi Türkçe’de “ağlar arası ağ” veya “ağların
ağı” şeklinde yer bulmuştur. İnternet bugün tüm
insanların birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan bir araç durumuna gelmiştir (Karaduman,
2003: 138). Kadınlar yapılan araştırmalara göre
interneti erkeklere göre daha az kullanmaktadır.
F) Kız çocuklarına kapalı bir dünya elektronik
oyunlar
Günümüz dünyasında elektronik oyunlar bir hayli
popülerdir. Ancak bu oyunlar genelde erkeklere
yönelik hazırlanmaktadır. Ve kadın sadece cinsel
bir obje, figüran, erkeği amacına ulaştıran araç
olarak yapılmakta ve kurgulanmaktadır. Oyunlarda kadınlar kimi zaman hayat kadınları olarak
da gösterilmektedir. Buna en güzel örnek GTA
(Grand Theft Auto) isimli oyundur. Bu oyunda
kadın oyunun her noktasında cinsel bir obje
olarak kurgulanmıştır.
Bütün kitle iletişim araçlarında yapılan en önemli
vurgu kadının cinsel obje olarak kullanılması
olmuştur. İnternete de en büyük eleştiri bu yönde
olacaktır. İnternet dünyasında kadın cinsel bir obje
olarak kullanılmaktadır. Kadın bir pazarlama aracı
olarak görülmektedir. Tüm bunlar kadın erkek
3. MEDYADA KADINLARA YÖNELİK
AYRIMCILIKLA MÜCADELE
Medyada kadının durumu bu iken ayrımcılığın
engellenebilmesi adına önemli adımlar da atılmaktadır. Hali hazırda kadına karşı ayrımcılıkla
9
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ilgili mevzuatlar hazırlanmaktadır. Bu mevzuatlara
ilerleyen bölümlerde kısaca değinilecektir. “Bugün
her ne kadar mevzuat ve hukuki düzenlemeler
istenilen ölçüde gerçekleştirilmiş olsa da kadına
yönelik uygulanan eşitsizliği görmemek mümkün
değildir” (Salgırtay, 2012: 341).
• Reklam verenler- medya şirketleri
İngiltere, ABD gibi gelişmiş ülkelere bakıldığında önemli medya deneticilerini görebilmek
mümkündür. En önemli medya deneticileri bu
gibi gelişmiş ülkelerde hükümete bağlı ajanslardır. ABD’de medya federal iletişim kurulu
tarafından kontrol edilmektedir. Avustralya’da
reklam standartları kurumu da reklam içeriklerini düzenler ve reklamların medya etiğine bağlı
kalmasını sağlamaya çalışır. İsviçre’de medya
kontrol mekanizması bağımsızdır. Özel kuruluştur. Yunanistan’da tüm ülkelere örnek teşkil
edebilecek şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği
genel sekreterliği bulunmaktadır. Bu kurum toplumsal cinsiyet ayrımcılığını bitirmeyi amaçlar.
Finlandiya’da buna benzer bir kurum vardır. Kadın
erkek eşitliğinin sağlanması amacı ile medyayı
denetler. Bağımsızdır. Bu gibi kurumlara benzer
organizasyonlar çoğaltılabilmektedir.
Kadının cinsel obje olarak kullanılmaması, şiddete
maruz kalmaması, toplumsal cinsiyete mahkûm
olmaması için gerekli mevzuat düzenlemeleri hali
hazırda hazırlanmaktadır. Sadece Türkiye’de değil
uluslararası alanda da durum böyledir. Gerekli
yasal düzenlemeler parlamenterler tarafından
hazırlanmaktır. Avrupa Sınır ötesi Televizyon
Sözleşmesi, Avrupa Birliği düzenlemeleri, Birleşmiş Milletler düzenlemeleri bu çalışmalara
örnek teşkil etmektedir.
3.1. DÜNYADA ETİK BİR MEDYA NASIL
SAĞLANIYOR?
“Medyanın denetiminde gelişen kitle kültürü,
kültürün üreticisi ve koruyucusu olan toplumun
denetiminden çıkmış ve tamamen ticari amaçlı
olarak kültür endüstrisi tarafından yapay, tek tip
ve seri olarak üretilmeye başlanmıştır” (Mora,
2008: 1).
Yukarıda da incelediğimiz gibi medya denetim
altında tutulmaya mecburdur. Hele ki kadın erkek
eşitliği hususunda bu önem artmaktadır. Bu işi
devletler kendi mekanizması ile sağlamaktadır.
Ancak bu yer yer işe yarasa da çoğu zaman yetmemektedir. Devleti de kontrol edecek bir yapıya
ihtiyaç vardır. Bu yapıyı toplumlar kendileri
oluşturur. Yukarıda belirtilen yapılara ek olarak
örnekleri çoğaltabilmek mümkündür:
Medyanın kontrolü dünyada gelişmiş ülkelerde
medya denetimi ile sağlanmaktadır. Medya
denetimini yapan kurum ve kuruluşlar şöyle
özetlenebilir:
Ebeveyn Televizyon Konseyi, Kadınların Medya
Merkezi, medya ve haberlerde kadın, Uluslararası
Medya Platform Merkezi… vb. gibi örnekleri
çoğaltmak mümkündür. Bu organizasyonlar
• Hükümete bağlı ajanslar komiteler
• Profesyonel medya endüstrisi birimleri
10
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
medyada kadın-erkek eşitsizliğini bitirmek üzere
kurulmuşlardır. Bu amaçla faaliyetlerini sürdürmektedirler. Türkiye’de ise bu işlevi üstlenen
organizasyonlar arasında Medyasofa, Gazeteciler
ve Yazarlar Vakfı, Kadın Platformu yer almaktadır.
birlikte kadına verilen değer artmaktadır. Aynı
zamanda medya patronları ve çalışanları eğitilmekte ve etik unsurlar öğretilmeye çalışılmaktadır.
Böylelikle medya kontrol altına alınabilmektedir.
Algı operasyonunu tersi yöne çevirmek amaçlanmaktadır. Toplumsal zihin dünyası değiştirilerek
kadınların toplumdaki değeri ortaya çıkarılmaya
çalışılmaktadır.
3.2. DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN MEDYANIN ROLÜ VE DÖNÜŞÜMÜ TETİKLEMEK
“Günümüzde hızla değişen, yayılan, genişleyen
bilgi ve iletişim teknolojileri günlük yaşam ve iş
dünyası uygulamalarında ve iletişim sistemlerinde
köklü dönüşümlere neden olmaktadır” (Tekvar,
2012: 11). Gelişmiş toplumların en büyük avantajları
teknolojiyi kullanması ve buna yönelik yeniliklere
açık olmasıdır. İletişim ve medya bağlamında insanlık açısından kadına verilen önem artırılmalıdır.
Gelişmiş toplumlar bunun önemini kavramaya
başlamışlardır. Kadınlar toplumları yetiştiren
varlıklardır. Bunun için ona değer verilmelidir.
Kadın cinsel bir obje seviyesine düşürülmemeli,
şiddet gören bir varlık durumuna getirilmemelidir.
Oluşan bu durum medya tarafından defalarca
ele alınmış ve toplumsal bir algı oluşturulmaya
çalışılmıştır. İşte medyanın buradaki en önemli
rol ve görevlerinden birisi kadın erkek eşitliğine
yönelik program ile eğitimsel açıdan yaklaşımlara
daha fazla yer vermesidir.
Kadına karşı yapılan şiddetin ne denli kötü olduğu
açık bir şekilde görülmektedir. Kadının cinsel
obje olmadığı aktarılmalı, medya bu konuda daha
hassas davranmalıdır. Bu eğitimlerin başında ise
medya okuryazarlığı gelmektedir.
Medya okuryazarlığı bireylerin, medyanın ne
denli büyük bir güç olduğunu anlaması için çok
önemli bir araçtır. Medya okuryazarlığı ile topluma
medyanın nasıl yararlı bir şekilde kullanılabileceği
anlatılmaktadır. Bu durum ileriki dönemlerde
kadın erkek eşitliğiyle alakalı bilinçli, bireylerin
yetişmesi açısından önemlidir. Bu derslerde demokrasi tanımlamaları da yapılmakta ve kadın
erkek eşitliği sürekli vurgulanmaktadır. “Gelişim ve
değişimin yoğun olarak yaşanmaya başladığı 20.
yüzyıldan günümüze kadar, gelişmelerin yansıdığı
tüm sistemler, ortaya çıkan ürünler aracılığıyla
kendi fikirlerini de yansıtacak çeşitli girişimlerde
bulunmaktadır. Bu girişimlerden biri de televizyon,
gazete, internet vb. medyadaki mesajları alma,
bu mesajları değerlendirme biçiminde tanımlanan
medya okuryazarlığıdır” (Kurt ve Kürüm, 2010:
20). Dolayısıyla medya okuryazarlığı derslerinin
zorunlu bir duruma getirilmesi büyük önem arz
etmektedir.
3.3. KADIN-ERKEK AYRIMCILIĞINA YÖNELİK EĞİTİM ÇALIŞMALARI: MEDYA
OKURYAZARLIĞI
Eğitim her alanda ihtiyaç duyulan çok gerekli bir
olgudur. Kadın-erkek eşitsizliğini bitirmede çok
etkin bir rolü bulunmaktadır. Kişilerin eğitilmesiyle
11
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
4. KONUYA DAİR ARAŞTIRMALAR
yeterli değildir. Bunun haricinde toplumsal tepki
ve kontrol mekanizmaları kurulmalıdır.
Bu konudaki ciddi problemlerden birisi de
4.2. İÇERİK SINIFLANDIRMA
medyada kadın-erkek eşitsizliği hakkında çok
az araştırmanın bulunmasıdır. Bundan ötürü
İçerik sınıflandırılması; kişileri medyanın olumsuzluklarından korumaya yöneliktir. “Toplum
ve bireyleri sınıflandıran mantık artık medya
içerisindeki yerini daha da güçlü hale getirmiştir” (İşlek, 2012: I). İşaretler aracılığıyla kişiler
bilgilendirilmektedir. Bu şekilde şiddet, cinsel
içerik gibi olumsuz örnek oluşturabilecek noktalar kısmen sansürlenmektedir. Aynı zamanda
bu işaretlerde ayrımcılık sınıflandırılması da
bulunmaktadır. Bu da kadın erkek eşitsizliğini
bitirmek açısından önemlidir.
konuya önem verilmesi gerekmektedir. Araştırmaların artmasıyla birlikte sorunların azalacağı
tahmin edilmektedir. Kadın erkek eşitliği zamanla
daha fazla vurgulanır hale gelecektir. Vurgular
çoğaldıkça toplumsal cinsiyet anlayışı zaman
içerisinde değişecektir. Bu süreçte medyayı daha
iyi analiz edebilmek ve medyada bu vurguları
daha iyi yapabilmek gerekmektedir. Kadınlara ve
medyaya yönelik çalışmaları artırarak bu alana
dikkat çekilebilmektedir.
4.1. ÖZDENETİM
Aynı zamanda bu işaretlere benzer işaretler
oyunlarda da bulunmaktadır. Böylelikle eşitsizlikle mücadele oluşacak ve olumsuz örnek
oluşturabilecek davranışlar engellenebilecektir.
Medyanın etik ilkelere uygun bir hale gelmesi için
kendi kendini denetleyen denetim mekanizmaları
ağırlık kazanmalıdır. “Tıpkı insanlar gibi kurumlar
4.3. FARKINDALIK OLUŞTURMA
ve birimlerde doğrarlar yaşarlar ve ölürler. Hiçbir
şeyin devamlılığı konusunda bir garanti durumu
Farkındalık oluşturmak algı açısından çok önemlidir.
Farkındalık oluşturularak kadın erkek eşitsizliği
önlenebilir ya da azaltılabilir. Farkındalığın
nasıl oluşturulacağı yine medyanın kendisinde
gizlidir. En önemli konu kadına yönelik şiddet
ve kadının cinsel obje olarak kullanılmasıdır.
Bu konuları engelleyebilmek için farkındalığı
artırmak önemlidir. “Farkındalık aslında bir
marka değeri gibi kabul edilebilir. Çünkü kişinin
cinsiyeti, duruşu, düşüncesi, yapısı, davranışları
ve en önemlisi kendini görmek istediği yer
onun kişisel marka değerini oluşturmaktadır.
söz konusu değildir. Çünkü süreç beraberinde
birçok farklı olayı getirmektedir. Fakat kurumlar
toplumsal sorumluluk anlayışını benimseyerek
etik değerlere sahip çıktıklarında ortaya çıkacak
sorunlarda ciddi bir iyileşmenin görülmesi kaçınılmaz bir sonuç olacaktır” (Uzun, 2011: 33).
Bu çalışmalar popülaritenin kurbanı olmamalıdır.
Etik kurallara aykırı hareket edilirse bozulma ve
yozlaşma meydana gelmektedir. Bundan ötürü
basın kendi kendini denetim altına almalıdır.
Medyanın kendi kendini denetim altına alması da
12
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
4.4. HUKUKİ DÜZENLEME VE DEĞİŞİKLİKLER
Bu durum bireyin toplum ve eşler arasındaki
farklılığını ortaya çıkaran en önemli sosyal
boyuttur” (Deniz, 2011: 243).
“Çok açıktır ki cinsiyet ayrımcılığı temelde hukuki
bir sorun değildir” (Yenisey, 2002: 2). Kadın erkek
sorunları hakkında olumlu adımlar atılmaktadır.
Çeşitli hukuki düzenlemeler gerçekleştirilmektedir.
Basında ve internette ayrımcılıklar yapılmaması
için çeşitli yasal düzenlemeler oluşturulmaktadır.
Fakat her ne kadar hukuki düzenlemeler gerçekleştirilse de kadın erkek sorunlarının bitmesi
ya da hızlı bir şekilde iyileştirilmesi oldukça
zor görünmektedir. Çünkü toplum ve bireylerin
sorunlara yönelik çözüm önerileri hukuki zorlayıcılık değil eğitimsel ve karşılıklı uyum süreci
içerisinde ortaya çıkan çözüm önerileri ile ortadan
kaybolmaktadır. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi cinsiyet ayrımcılığı hukuki bir sorun
değildir. Çünkü cinsler arasında bir farklılık ya
da eşitsizlik durumu söz konusu olamamaktadır
Ancak bu durum kişilerin birbirine karşı bakış
açısıyla gözlemlenebilmektedir. Yani kadın erkek
eşitliği kültür, eğitim, anlayış, inanç ve davranış
biçimlerine göre şekillendirilmektedir. Toplumdan
topluma kültürden kültüre eğitimden eğitime
kadın erkek eşitliği ya da anlayışında farklılıklar
meydana geldiği de çoğu zaman gözlenmektedir.
Farkındalığın oluşması için çeşitli çalışmalar
yapılmaktadır. Türk Telekom faturalarının üzerine
alo şiddet hattının basılması buna bir örnektir.
Bu çalışmaların amacına ulaşması için kamu
spotlarının arttırılması gerekmektedir. Kamu
spotlarının arttırılması kadına yönelik şiddetin
azalmasına neden olacaktır. Aynı zamanda Mor
Çatı gibi derneklerin de aktifleşmesi lazımdır. Bu
dernekler faaliyetlerini çoğaltmalıdır. “Ülkemizde
şiddet olayları okullarda giderek artmakta ve
alınan önlemler disiplin kurallarının dışına çıkmamaktadır” (Özgür ve diğ., 2011: 53). Şiddet
ve cinsel ayrımcılığın önlenmesinde çocukluk
döneminin iyi geçirilmesi ve aile içi eğitim
oldukça önemlidir. Ayrıca günümüzdeki şiddet
içerikli TV dizilerinde ortaya konulan roller ve
bu rollerin üstlendiği şiddet yanlısı taraflı olma
toplumsal ve bireysel şiddet eğilimleri üzerinde
de etkiler meydana getirmektedir. Bu nedenle
diziler farkındalığı oluşturmak açısından en büyük silahlardan birisidir Aynı zamanda toplumun
önündeki objeleri eşitlik açısından ödüllendirmek
gerekir. Bu da toplumda örnek davranışların
oluşmasında etkilidir.
5. SONUÇ ve ÖNERİLER
Bütün bunlara ek olarak kamu yayıncılığı etkili
bir hale gelmelidir. Devletin yayın organları
etkili bir şekilde kullanmalıdır. Bu şekilde
cinsiyet ayrımcılığı hakkında farkındalık oluşturulabilmektedir.
Gerek kadınlar, gerekse de erkekler doğdukları
günden itibaren yetiştirilmeleri esnasında toplumsal
cinsiyete dayalı rollerini öğrenmektedirler. Bununla
birlikte toplumsal cinsiyet zamana ve kültüre
göre farklılık gösterebilen bir kavramdır. Kadının
13
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
toplum içerisindeki rolü yadsınamaz derecede
büyüktür. Ancak gerek Türkiye’de, gerekse de
dünyada kadın hak ettiği noktada değildir.
Bu sorunun ortadan kaldırılabilmesi için yine en
büyük görev medyaya düşmektedir.
Toplumlar ancak zihin dünyalarının değişmesi
ile değişime ayak uydurabilirler. Zihin dünyası
değişimi bu açıdan önemlidir. Günümüzde zihin
dünyası değişikliği algı operasyonları eşliğinde
medya aracılığıyla yapılmaktadır. Medya toplumu
yönlendirmektedir. Medyanın bu rolü onu cazip
kılmaktadır.
Demokrasi ve insanlık açısından kadına yönelik
cinsiyet ayrımı konusu günümüzde toplumların
gelişmesi açısından önem teşkil etmektedir.
Toplumsal yaşam açısından kadının yeri ve
önemi yadsınamaz derecede büyüktür. Toplumun
gelişmişliği ancak kadının gelişmişliği ile anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakılınca kadının ne denli
önemli olduğu açık bir şekilde görülebilmektedir.
Bu açıdan medya kadına yönelik eşitsizliği bitirmede en önemli araçtır. Bunun için medya kapitalist düzenin oyuncağı olmak yerine insanlığa ve
hakka hizmet etmelidir. Bu hizmeti kendi başına
sağlayamamaktadır. Devlette bu düzene yardım
etmelidir. Gerekli yasal mevzuatları hazırlamalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanabilmesi ve
kadının güçlü bir konuma gelebilmesi için kadınların istihdam edilmesi ve eğitim hakkından
faydalanması gerekmektedir. Çünkü tarih boyunca
kadınlar cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlikle karşı
karşıya kalmışlardır. Sürekli olarak erkeklerden
daha düşük statülerde kendilerine yer bulmuşlar
ve hakları çoğu zaman kısıtlanmıştır. Ülkelerde
kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik
önemli adımlar atılmasına rağmen hali hazırda
birçok ülkede kadın-erkek eşitsizliği açık bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Cinsel istismar,
aile içi şiddet ve eşitsizlik kadınların en temel
sorunları arasında yer almaktadır.
Kadın erkek eşitsizliği medya odaklı olarak
bitirilmelidir. Bu konuda toplumun zihin dünyası değişmelidir. Kadın cinsel bir obje olarak
görülmemelidir. Kadına yönelik şiddet dizilerde
ve televizyon programlarında yer almamalıdır.
Medya tüm bu sorunları yapacağı olumlu algı
operasyonları ile düzenleyebilmektedir. Kadın
erkek eşitsizliği bu şekilde sona erdirebilmektedir.
KAYNAKLAR
ACAR, F., (2010). Türkiye‟de Kadınların İnsan
Hakları: Uluslararası Standartlar, Hukuk ve
Sivil Toplum. “Kadın Hakları: Uluslararası
Hukuk ve Uygulama”, ss.13-22.
Peki, kadın hak ettiği mevkide midir? Toplumsal
cinsiyet anlayışı kadını toplumun üst noktalarında
ötelemiş ve ona hak ettiği şeyleri vermemiştir.
Ata erkil toplum yapısı kadının değerini ne yazık
ki hep aşağı çekmiştir. Kadın gerek medyada,
gerekse de toplumsal hayatta hep cinsel bir obje
ya da erkeğin destekleyicisi olarak görülmektedir.
AKÇA, E.B., ERGÜL, S., (2014). Televizyon Dizilerinde Erkeklik Temsili: Kuzey
Güney Dizisinde Hegemonik Erkeklik ve
14
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Farklı Erkekliklerin Mücadelesi, Global Media Journal: TR Edition 4 (8) ss.13-39.
BERKTAY, F., (2000). Tektanrılı Dinler Karısında Kadın, İstanbul: Metis Yayınları.
MORA, N., (2008). Medya ve Kültürel Kimlik,
Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt:5,
Sayı:1 ss.1-14.
ÖZGÜR, G., YÖRÜKOĞLU, G., ARABACI,
L.B., (2011). Lise Öğrencilerinin Şiddet AlDENİZ, M.H., (2011). Markalı Ürün Tercihlerigıları, Şiddet Eğilim Düzeyleri ve Etkileyen
nin Satın Alma Davranışları Üzerine Etkisi,
Faktörler, Psikiyatri Hemşireliği Dergisi,
Sosyal Siyaset Konferansları Sayı / Issue:
2(2), ss.53-60.
61/2, ss.243–268.
ÖZTEN, Ş., (2009). Toplumsal Cinsiyet ve İktidar:
GÜZEL, E., (2014). Toplumsal Cinsiyete Dayalı
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Toplumsal
Ayrımcılık ve Medyanın Rolü, Global Media
Cinsiyet Düzeni, Uluslararası Sosyal AraştırJournal, TR Edition 4(8) ss.185-199.
malar Dergisi, Vol:2/8 ss.302-312 .
İŞLEK, M., (2012). Sosyal Medyanın Tüketici
SALGIRTAY, T., (2012). Türkiye’de Kadın HakDavranışlarına Etkileri: Türkiye’deki Sosyal
ları Bir İleri, İki Geri, Türkiye Barolar Birliği
Medya Kullanıcıları Üzerine Bir Araştırma,
Dergisi, Sayı: 102, s.341.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü İşletme A.D. Yayınlanmış TEKİNALP, Ş. (2003). Camera Obscura’dan
Synopticon’a Radyo ve Televizyon, İstanbul:
Yüksek Lisans Tezi, Karaman. ss.1-180.
Der Yayınları.
KABADAYI, L., (2009). “Türkiye’de Televizyon
Dizileri ve Sinema Filmlerinde Estetik Anlayışın TEKVAR, S.O., (2012). Yeni Medya ve Halkla
İlişkilerde Dönüşüm: Farklı Kurumsal YapılarYapılanması”, Televizyon Ve… (drl. Bülent
da Halkla İlişkiler Algısı ve Sosyal Paylaşım
Küçükerdoğan), İstanbul: Ütopya Yayınları.
Ağları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
KARADUMAN, M., (2003). “İnternet ve GazeteEnstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.D.
cilik”, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya,
Yayınlanmış Doktora Tezi, Ankara. ss. 1-408.
(drl. Sevda Alankuş), İstanbul: IPS İletişim
TUNÇ, H., (2014). Toplumsal Cinsiyet FarklıVakfı Yayınları.
laşması Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma:
KURT, A.A., KÜRÜM, D., (2010). Medya Okur
Erkeklerin Küpe Takması Örneği, Uluslararası
Yazarlığı ve Eleştirel Düşünme Arasındaki
Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı:33,
İlişki: Kavramsal Bir Bakış, Mehmet Akif
ss.608-625.
Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Yıl:2, Sayı:2 Bahar, ss.20-34.
15
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:03 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
TURAM, E., (1994). Medyanın Siyasi Hayata YENİSEY, K.D., (2002). Kadın Erkek Eşitliği
Etkileri, İstanbul: İrfan Yayımcılık.
Bakımından Türk İş Hukuku’nun Avrupa
Birliği İle Olası Uyum Sorunları, Kamu İş,
UZUN, Y., (2011). Kamu İdarelerinde Etik YöC.6, S.4, ss.2-43
netim, Sayıştay Dergisi, Sayı: 80 ss.33-56.
16
UHPPD
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
THE INVESTIGATION OF SUBMISSIVE ACTS OF ADOLESCENTS
BASED ON EXERCISE
ERGENLERDE BOYUN EĞİCİ DAVRANIŞ YÖNELİMİNİN EGZERSİZE
BAĞLI İNCELENMESİ
Gülsüm BAŞTUĞ1, Mehibe AKANDERE2, Ahmet AYDIN3
1
Muğla Sıtkı Koçman University, School of Physical Education and Sport
2
Selcuk University, School of Physical Education and Sport
3
Selcuk University, Institute of Health Sciences
Özet: Araştırmanın amacı, 11- 14 yaş ergenlerde
boyun eğici davranış yöneliminin egzersiz değişkenine göre incelemektir. Araştırmanın örneklemini
2013 – 2014 eğitim – öğretim döneminde, egzersiz
yapmayan (kontrol grubu:110), düzenli spor yapan
(deney grubunu: 110), yaş ortalaması 14.43±0.496 olan
toplam 220 ergen birey oluşturmaktadır. Araştırmada
katılımcıların boyun eğici davranış düzeyini belirlemek
amacı ile Gilbert ve Allan (1994) tarafından geliştirilen
Boyun Eğici Davranışlar Ölçeği (Submissive Acts
Scale) kullanılmıştır. Veriler frekans, yüzde, bağımsız
gruplarda t-testi ve Varyans analizi, Anova istatistik
yöntemleri kullanılarak test edilmiştir. Sonuç olarak;
ergen bireylerin boyun eğici davranış yönelimi ile
cinsiyet değişkeni arasında anlamlı bir ilişki tespit
edilmiştir. Bayanların boyun eğici davranış değerleri
erkeklerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Boyun
eğici davranış ile spor yapma değişkeni arasında anlamlı
bir ilişki tespit edilmemiştir. Fakat spor yapmayan
bireylerin, bireysel spor yapanlara göre boyun eğici
davranış yönelimi yüksek bulunmuştur. Takım sporu
yapanların bireysel spor yapanlara göre boyun eğici
davranış değerleri yüksek bulunmuştur.
Abstract: The aim of the research is analyses of the
11-14 years old adolescent’s submissive acts according to
exercise. In the research’s samples of 2013-2014 period
of education and training, there are 220 adolescents
individuals who don’t exercise (group control: 110),
do regular sports activity (experimental group: 110)
the average age of 14.43+-0.496. In order to determine
the level of the submission behaviour by participants,
Submissive Acts Scale that is developed by Gilbert
and Allan (1994), is used. Data has been tested with
methods frequency, percentage, independent samples
t-test and analysis of variance, statistical ANOVA.
As a result, a significant correlation has been found
between submissive acts of adolescents and gender.
A significant correlation hasn’t been found between
submissive act and exercise. But submissive acts of
individuals who don’t do exercise, has been found
high according to individuals who do exercise. Values
submissive acts of people who make team sports,
has been found high according to people who make
individual sports.
Key Words: Adolescent, Exercise, Submissive Acts
Anahtar Kelime: Ergenlik, Egzersiz, Boyun Eğme
Davranışı
17
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
INTRODUCTION
they don’t demonstrate same approach to girls.
(Chaplin, Cole and Waxler, 2005) Mostly, due
to the person’s extreme effort environment for
adapt to social, submission behaviour occurs.
(Brabender and Fallon, 2009). Adolescent is a
anxiety term that is described rebellious, that
is lived unrest, internal conflict. Observed and
researched many behaviours, tendency and idea
can be tried, partially or completely changed or
adaptable. In adolescent, some events occupy life
of person such as to be included in a group, be
able to obtain friend or resume friendship, checked by friends, established status over friendship.
So person, who wants to have these situations
or doesn’t want to lose, can display attitudes
which are waited by himself. the second phase
of the primary education which could have been
assumed as the beginning years of puberty, in
this period that is probable that the adolescents
to act in a submitting manner as it is the time of
the adolescents to establish new social groups
and contact with a larger peer group. Submission
seems to be a social and educational problem.
Ekeland, Heian and Hagen (2005) have stated
that physical activity has positive impact on
self-esteem, depression, anxiety and behaviour
problems of children and adolescents. According
to Öztürk (2007), all kinds of sports activities
are experience. Individuals, who participate in
sporting activities, find opportunity to express
their feelings through the game and motions.
They are purified emotions such as aggression,
shyness, jealously and learn control them. While
under the pressure, the way of the escape from
In term of interpersonal relations, human behaviours can be divided into 4 groupes as passive,
assertive, manipulative and offensive. Some of
these behaviours can be caused obstacles and
problems over interpersonal relations. One of them
is passive/submissive behaviour. The features of
passive/submissive behaviour often are confused
with respect in our culture.
Person, who has particularity submissive act, feels
himself less valuable and minor/un important can’t
explain freely his different opinion and forced
to say “No”. And also, this person can’t show
leadership behaviour, can’t easily attempt, selfconfidence is low, avoid from take responsibility
and changer (Özen, 2008).
Gilbert and Gilbert (2001), Allan, Brough, Melley
and Miles (2002) determine child-parent relation is
very important ,study on approach affectionless of
parent to child ,repressive attitude, threat, false of
submissive acts and their negative causes. Helsen,
Vollebergh and Meeus (2000) especially say that
support of family decrease, but support of friends
increase in the first period of adolescent. With
support of the friends, friends are more effective
than parent in the adolescent’s life. Submissive acts
are influenced by culture (Türküm, 2005). In our
culture, person unconditionally learns submission
to authority as a desired and admired property
from childhood and demonstrates more behaviour
submission to authority. Family approach more
moderate to aggressive behaviour of boys, but
18
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
energy is join to games or sports activities. In
light of this information, the research has been
made in order toss can submissive act of 11-14
years old adolescent that depends on exercise.
Scale (SAS, Gilbert and Allan, 1994) is used.
METHODS
from this is a “very bad description of me” to
It contains 16 items and the participants were
asked to indicate their degree of agreement with
each statement on a 5-point Likert scale ranging
“this is a very good description of me” (e.g.,
In the research’s samples of 2013-2014 period of
education and training, there are 220 adolescents
individuals who don’t exercise (group control:
110), do regular sports activity (experimental
group: 110) the average age of 14.43+- 0.496.
In order to determine the level of the submission
behaviour by participants, submissive acts scale
that is developed by Gilbert and Allan (1994),
is used.
“Even if I don’t like it, I do things just because
other people are also doing them” and “I allow
other people to criticize and let me down and
do not defend myself”). Higher scores indicate
more submissive social behavior (Gilbert and
Allan, 1994). SAS was adapted to the Turkish
population by Şahin and Şahin (1992). Alpha
reliability of the Turkish version for the university sample was .74.
Submissive Acts Scale (SAS): To assess submissive social behavior, the Submissive Acts
BULGULAR
Table 1: Observation Bubmissive Act Level of Participant According To Gender
Gender
Submissive act
N
Mean
Std. Dev.
woman
121
45,3388
8,30417
man
99
40,8687
9,58490
When table 1 was analyzed, it was found a significant difference between submissive act level
and gender. [t=3,652 p<0.05] When we observed
t
p
3,652
0,000
average values; submissive act level of women was
found (=45,3388), men (=40,8687). Submissive
act level of women higher than men’s levels.
Table 2: Observation Submissive Act Level of Participant According To Age
Submissive act
Age
N
Mean
Std. Dev.
14 years old
126
45,0952
8,83577
15 years old
94
40,9574
9,09084
19
t
p
3,380
0,001
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
When table 2 was analyzed, it was found a
average values; submissive act of 14 years old
meaningful difference between submissive act
(=45,0952) and 15 years old (=40,9574) was
and age. [t=3,380 P<0.05]. When we observed
found.
Table 3: Observation Submissive Act Level of Participant According To Sports
Submissive act
Experiment -Control
N
Mean
Std. Deviation
Experiment group
110
42,3364
9,60435
Control group
110
44,3182
8,61824
t
p
-1,611
0,109
Table 4: Observation Submissive Act Level of Participant Who Doesn’t Exercise And Does
Team/Individual Sports
K.T
Sd
K.O
F
p
Tamhane’s
779,930
2
389,965
4,812
,009
1-3
İnterior group
17586,506
217
81,044
Total
18366,436
219
Between groups
2-3
Variables
N
Mean
SS
Team sports (2)
75
43,7600
9,75073
İndividual sports (3)
34
38,9706
8,56874
Total
220
43,3273
9,15778
When table 4 was analysed, it was found a signi-
tion between women and men who participate
ficant difference between submissive act level of
in the observation.
person who doesn’t exercise and who does team/
When we analyzed average values; submissive act
individual sports [F=4,812, P<0.05].
level of women (=45,3388) of men (=40,8687)
Consequently, submissive act level of person who
were found. Submissive act level of women is
doesn’t exercise was found higher than person
higher than men (Table 1). McCreay and Rhodes
who exercise. Submissive act level of adolescents
(2001) have studied with a group girl and boy,
who do team sports was found higher than others.
when they observed submissive act according
to gender. In this research it has been found that
DISCUSSION AND CONCLUSION
boys exhibit more pressure behaviours than girls,
In observation of submissive act which depends
and so girls are more passive than boys. Findings
on exercise it has been found a meaningful rela-
of this research are similar to our study.
20
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Difference of average between age and submissive act is meaningful. When we looked at
average levels, submissive act level of 14 years
old is (=45,0952), 15 years old is (=40,9574).
Submissive act level of 14 years has been found
higher than 15 years.
submissive act and gender. Parents have great
impact on children about this subject. Physical
activity, age and relation of family have great
impact on academic success.
Consequently; there is a meaningful relation
between submissive act of 11-14 years old adolescents and gender. Submissive act of women is
higher than men. It has been found a meaningful
relation between submissive act and sports. But
submissive act of person who doesn’t exercise is
higher than person who does individual sports.
It has been found that submissive act of person
who do team sports is higher than individual
sportsman. According to results, we can say that
adolescents who exercise turn to the submissive
act compared to adolescents who don’t exercise.
In the research, it has been found no difference
between submissive act and sports. Submissive
acts level of persons who exercise are (=42,3364),
who don’t exercise are (=44,3182). Submissive
act of adolescents who exercise has been found
lower than others. It has been found a meaningful
difference between persons who don’t exercise,
who do team/individual exercise . Submissive
act of adolescents who exercise have been found
higher than persons who do individual sports.
Submissive act values of adolescents who do
team sports have been found higher than individual sportsman. Exercise in not only physical
effort, but also socialization and social adaptation
(Kucuk and Koc, 2004).
REFERENCES
ATKINSON, R.L., and ATKINSON, R.C., (2005).
Psikolojiye Giriş. (Çev.Y.Alogan,) Ankara:
Arkadaş Yayınları, 215-218
BRABENDER, V.M. and FALLON,A., (2009).
Ethical hot spots of combined individual and
group therapy: applying four ethical systems.
Int. Journal Group Psychother, 59(1):127-47
Filiz and Tekin (2007) said that submissive act
depends on authority, strict discipline, oppressive
and restrictive of parents.
(Cattell, 1989) They said that genetic factors have
little role(%18),social interaction and environmental conditions are more effective than inheritance
about development of properties of submissive
act or pressure. Filiz and Tekin (2007) have found
positive relation between desperate and submissive
behaviours. In research of Kabasakal (2007), it
has been found meaningful difference between
CATTELL, H.B., (1989). The 16 PF: Personality
in Depth, Illinois, Institute for Personality
and Ability Testing Inc.
CHAPLIN, T.M., COLE,P. M., and WAXLER.,
C.Z., (2005). Parental socialization of emotion
expression: Gender differences and relations
to child adjustment. Emotion, 5(1), 80-88
21
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
CÜCELOĞLU, D. (2005). İnsan ve Davranışı.14.
Baskı, İstanbul: Remzi Kitabevi
GILBERT, P., ALLAN, S., BROUGH, S., MEL-
KÜÇÜK, V., ve KOÇ, H., (2004). Psiko-Sosyal
Gelişim Süreci İçerisinde İnsan ve Spor
İlişkisi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 10,131-141
and positive affect: relationship to social rank,
LEY, S., and MILES, J., (2002). Anhedonia
defeat and entrapment. Journal of Affective
Disorder, 71, 141-151
HELSEN, M., VOLLEBERGH, W., and MEEUS, W., (2000). Social support from parents
EKELAND, E, HEIAN, F., and HAGEN, K.B.,
(2005). Can Exercise İmprove Self Esteem İn
Children And Young People? A Systematic
Review of Randomized Controlled Trials.
British Journal Sports Medicine. 39, 792- 798
and friends and emotional problems in adolescence, Journal of Youth and Adolescence,
29 (3), 319-35
KABASAKAL, K., (2007). Beden eğitimi ve Spor
FAIGENBAUM, A.D., (2000). Strength Training
for Children and Adolescents. Clin. Sports
Medicine. 19: 593- 619
Yüksekokulu öğrencilerinde boyun eğici
davranışlar ve şiddetle ilişkisi. Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi,
FILIZ, E., ve TEKIN, M., (2007). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarının Antrenörlük
Eğitimi ve Spor Yöneticiliği bölümünde
öğrenim gören öğrencilerin umutsuzluk ve
boyun eğici davranış düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi, SPORMETRE
Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi,
6(1): 27-37
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Konya
MCCREARY, D.R., and RHODES, N.D., (2001).
On the gender-typed nature of dominant and
submissive acts. Sex Roles, 44, 339-350
ÖZKAN, İ. A., ve ÖZEN, A., (2008). Öğrenci
Hemşirelerde Boyun Eğici Davranışlar ve
Benlik Saygısı Arasındaki İlişki. TSK Ko-
GILBERT, P., and ALLAN, S., (1994). Assertiveness, submissive behavior, and social
comparison, British Journal of
ruyucu Hekimlik Bülteni, 7(1), 53-58
ÖZTÜRK A.S., (2007). Ortopedik Engellilerin
Sosyalleşmesine Sporun Etkisi, Yüksek
Clinical Psychology, 33, 295–306.
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara
GILBERT, P., (2001). Evolution and social
anxiety: The role of social competition and
ŞAVAŞIR, N., ve ŞAHIN H., (1997) Bilişsel
Social hierarchies. Social Anxiety: Psychiatric
Clinics of North America, 24, 723-751
Kullanılan Ölçekler, Türk Psikologlar Derneği
Davranışçı Terapilerde Değerlendirme: Sık
Yayınları, No: 9, Ankara, Özyurt Matbaacılık
22
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:02 K:10
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
TIRYAKI, Ş., (2000). Spor Psikolojisi, Ankara: YILDIRIM, I., (2004). Prevalence Of Submissive
Acts Among High School Students, HacetEylül Kitap ve Yayınevi
tepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi,
TÜRKÜM, A. S., (2005). Do optimism, social
26, 220-228
network richness and submissive behaviors
predict well-being? Study with a Turkish
sample. Social Behavior and Personality,
6(33), 619-628
23
UHPPD
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
TÜRKİYE’DE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE BİREYLERİN
KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDETLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
DOMESTIC VIOLENCE AGAINST WOMEN IN TURKEY AND THE
OPINIONS OF INDIVIDUALS ON DOMESTIC VIOLENCE AGAINST
WOMEN
Murat KORKMAZ2, Emine DEMİRAY2, Şengül HABLEMİTOĞLU3
Güven Grup A.Ş. Finans Yönetmeni
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Uzaktan Öğretim
3
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
1
2
Abstract: Violence is a big problem that supposes embarrassment of societies both at national and international level. Violence
doesn’t have a language, religion, belief, sex, age and race. The
fact that international struggle along with national struggle to
prevent violence is important should be always taken into account.
This study aims to analyze domestic violence and the opinions
regarding the reasons of this violence. The research lasted for ten
months approximately. A three-part questionnaire was used as a
measuring instrument in the research. In the first part, there are
questions for demographic characteristics of the participants, 57item scaled questions are in the second part and there are questions
directed to determining the violence in the third part. Moreover,
a preliminary test was applied to a total of 50 people before the
research, and 0.872 was obtained as the coefficient following this
preliminary test. Research population is composed of “İstanbul,
Tekirdağ, Ankara, Kayseri, İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Trabzon, Ordu, Samsun ve Artvin” cities
from 5 regions of Turkey, and the research sample is composed
of the randomly selected 221 individuals from these cities. Simple
random sampling was used for selection of these participants. The
research was subsumed under 5 factor dimensions and discussed
in physical, sexual, psychological-emotional, economic and gender
terms. Data obtained following the research were analyzed with
SPSS 18 Statistics program. Non-parametric and parametric statistical tests were performed on data collected from the research.
Cronbach’s Alpha Coefficient was found as 0.958 following the
validity reliability analysis of data obtained. In conclusion, it has
been determined that violence against women is a common social
problem. In this sense, it is inevitable to create a public opinion
that it is a violation of a human right that can be seen at every
place, age, education and income level, and this violence cannot
have any reasonable grounds. Supporting the studies conducted,
preventing violence that restrains women from being an individual
and using the basic rights and freedoms and stopping the violence
is the duty of every society, institution and individual.
Özet: Şiddet hem ulusal hem de uluslararası düzeyde toplumların
utanç duymasını gerektiren büyük bir sorundur. Şiddetin dili, dini,
inancı, cinsiyeti, yaşı ve ırkı yoktur. Bu nedenle şiddetin önlenmesi
için ulusal mücadele ile birlikte uluslararası mücadelenin de önemli
olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. Yapılan bu çalışma aile içi
şiddet ve bu şiddetin nedenlerine ilişkin görüşlerin analiz edilmesi
amacını taşımaktadır. Araştırma yaklaşık on ay sürmüştür. Araştırmada; ölçme aleti olarak üç bölümden oluşan ölçekli bir anket
kullanılmıştır. İlk bölümde katılımcıların demografik özelliklerine
yönelik sorular, ikinci bölümde 57 maddelik ölçekli sorular ve son
bölümde de şiddetin belirlenmesine yönelik sorular bulunmaktadır.
Ayrıca, araştırma öncesinde 50 kişiye bir ön test uygulanmış olup,
bu ön test sonucunda 0,872 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırmanın
evrenini Türkiye’nin 5 Bölgesi “İstanbul, Tekirdağ, Ankara, Kayseri,
İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin, Adana, Trabzon,
Ordu, Samsun ve Artiv” ili, örneklemini ise bu illerden tamamı
rast gele seçilen 221 kişi oluşturmaktadır. Bu katılımcıların seçilmesinde Basit Rassal Yöntem uygulanmıştır. Araştırma 5 faktör
boyutu altında toplanarak fiziksel, cinsel, psikolojik -duygusal,
ekonomik ve toplumsal cinsiyet yönünden ele alınmıştır. Araştırma
sonunda elde edilen veriler SPSS 18 İstatistik programı ile analiz
edilmiştir. Araştırmadan toplanan veriler üzerinde, non-parametrik
ve parametrik istatistiksel testler uygulanmıştır. Elde edilen verilerin
geçerlilik güvenirlilik analizi sonucunda Cronbach’s Alpha Kat
Sayısı olarak 0,958 kat sayısı elde edilmiştir. Araştırmamızda,
sonuç olarak kadına yönelik şiddetin yaygın bir toplumsal sorun
olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda, şiddetin; her yerde, her yaşta,
her eğitim ve gelir düzeyinde görülebilen bir insan hakkı ihlali
olduğu ve yaşatılan şiddetin hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağı
konusunda tüm dünyada kamuoyu oluşturulması kaçınılmazdır.
Yapılan çalışmalara destek olmak, kadınların birey olmasını, temel
hak ve özgürlüklerini kullanmalarını engelleyen şiddete engel
olmak ve şiddete dur demek her toplumun, kurumun ve bireyin
bir görevi olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, Kadın, Toplum, Kurum, Sorun, Hak,
İhlal, Kamuoyu
Key Words: Violence, Woman, Society, Institution, Problem,
Right, Violation, Public Opinion
24
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
GİRİŞ
Aile içinde yaşanan şiddet ve saldırganlık, insanı
evinde, yani en barınaklı hissetmesi gereken yerde
can damarından vuran bir duygudur. Ev ve ailenin barınak, güven ve koruma hissi verebilecek
en birincil ortam olması gerekirken, insanın öz
evinde, en yakın bildikleri eşi, sevgilisi, babası,
annesi, ağabeyi tarafından saldırıya, şiddete maruz
kalması ruhunda onarılmaz yaralar açar. Saldırı
insanın en yakın tanımladığı kişiden geldiğinde
eziklik ve utanç yaşanır (Navaro, 2000: 141).
Şiddet toplumsal yaşamımızın en önemli sorunlarından biridir. Şiddet belli kişi ve kişilere bedensel,
duygusal ve ruhsal olarak zarar vermeye yönelik
bireysel ya da toplu saldırgan davranışların tümüne
denir. Şiddet eylemleri ve sonuçları bakımından
yapıcı değil, yıkıcı bir davranıştır. Şiddet hedef
olan kişi ya da kişileri sindirmek, baskı altına
almak, mal ve mülklerine bilinçli olarak zarar
vermek amacıyla yapılır. Bu nedenle şiddet sonuçları açısından psikolojik sindirme, korkutma,
bedensel yaralama, siyasal açıdan baskı altına
alma, ekonomik açıdan sömürme, mal ve mülke
zarar verme ya da ölümle sonuçlanabilir (Suğur,
2012: 151).
Çoğu kez doğal ve bir aile meselesi olarak görülüp
hukuk denetiminin dışında bırakılmış olan kadına
yönelik şiddet konusunun Türkiye’de gündeme
gelmesi 1980’lerin sonuna denk düşmektedir.
Kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve aile içi
şiddetle mücadele konusunda, uluslararası alanda
bulunulan taahhütler ile uluslararası alandaki gelişmelerin yarattığı duyarlılık ve kadın hareketinin
çabaları, kadına yönelik şiddetle mücadelede farklı
politikalar üretilmeye başlanmasına zemin oluşturmuştur. Bu anlamda, konunun temel yasalarda
farklı boyutlarıyla ele alınmaya başlaması da bu
döneme rastlamaktadır (Şener, 2011: 3).
Şiddetin ortaya çıkış biçimine bakılığında ise
toplumsal değerlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Bu durumda genellikle ister fiziksel,
ister psikolojik olsun şiddet karşısında kurban
olarak adlandırılan kişilerin büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Aile içi şiddet, aile
bireylerinin birisinin, ailenin diğer bireylerinin
saldırısına uğraması olarak tanımlanabilir. Aile
içi şiddet, dövme, yaralama, sakatlama, cinsel
saldırı, tecavüz, öldürme gibi somut olarak tespit
edilebilenlerden, tespit edilmesi zor olabilen sözel,
duygusal, zihinsel şiddet eylemlerine kadar uzanmaktadır. Aile içi şiddeti diğer şiddet türlerinden
ayıran en önemli özellik ise aile içi şiddetin devamlılık eğilimi gösteriyor olmasındandır. Aile
içi şiddet genellikle ailenin erkeklerinin kadınlar
üzerinde uyguladığı şiddet olarak gözlenmektedir
(Ünlü, Bayram ve diğerleri, 2009: 12).
Kadına yönelik şiddet Birleşmiş Milletlerin de
gündemine girmiş, kadına yönelik şiddetin tanımı
yapılmış, Avrupa konseyi konu ile ilgili uzman
komisyonlar kurmuş, bununla ilgili çeşitli uluslararası sözleşmeler yapılmıştır. Şiddetin kaynağı
eşitsiz güç ilişkileridir. Birleşmiş Milletler Dünya
İnsan Hakları Konferansı (Viyana, 1993) kadın
haklarının, insan hakkı olduğunu kabul etmiş
ve kadına yönelik şiddeti “kadınların fiziksel
bütünlüğünü, bireysel özgürlüklerini ve temel
25
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
haklarını tehdit eden” davranışlar olarak tanımlamıştır (Arın, 1998: 201).
insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ve
bu bağlamda kadına yönelik şiddetle mücadele
konusunda çalışmalar yürütülmektedir (KSGM,
2008: 68).
Kadına yönelik şiddet terimi Pekin Eylem
Platformu’nda, “Kadının fiziksel, cinsel veya
psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle
sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan, bu
tür hareketlerin tehdidini, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, ister toplum
önünde ister özel hayatta meydana gelmiş olsun,
cinsiyete dayalı her türden şiddet” olarak tanımlanmıştır. Kadına yönelik şiddet, eşitlik, kalkınma
ve barış hedeflerine ulaşılmasını engellemektedir.
Kadına yönelik şiddet, kadınların insan haklarını
ve temel özgürlüklerini kullanmalarını engellemekte, bozmakta veya değersiz hale getirmektedir
(KSSGM, 1995: 86).
Kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddet, ister
kamusal alanda ister özel alanda gerçekleşsin,
kadının insan hakları ihlali olarak kabul görmektedir. Kadınlara ve kız çocuklarına karşı
şiddetin devlet tarafından veya herhangi bir
resmi kurum ve kuruluş tarafından uygulanması durumu da kadınların ve kız çocuklarının insan hakları ihlali olarak kabul görmektedir. Bu
nedenle şiddet ister özel alanda, ister kamusal
alanda gerçekleşsin bunu ortadan kaldırmaya
yönelik pek çok yasal ve idari önlem alınmaktadır (KSSGM, 2000: 8).
1995 yılında Pekin’de düzenlenen Dördüncü Dünya
Kadın Konferansı’nda kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformunda, kadına yönelik
şiddetin kadınların insan hakları ihlali olduğu benimsenmiştir. Pekin Eylem Platformu’nda, eşitlik,
kalkınma ve barış hedeflerine ulaşılabilmesi için
belirlenen, acil tedbir alınması gerekli 12 kritik
alandan biri de kadına yönelik şiddetin ortadan
kaldırılmasıdır. Pekin Eylem Platformu’nun kabulünün üzerinden beş yıl geçtikten sonra ulaşılan
noktayı gözden geçirmek üzere 2000 yılında
yapılan Pekin+5 Konferansı’nda, kadınlara ve
kız çocuklarına yönelik şiddetin, ister kamusal
alanda ister özel yaşamda olsun bir insan hakları
meselesi olduğu ve bunun önlenmesinde devletlerin sorumluluğu bulunduğu vurgulanmıştır.
BM gibi Avrupa Konseyi tarafından da kadının
Şiddet ne biçimde olursa olsun kadınların hayatına
korku ve güvensizliği sokmakta, temel hak ve
özgürlüklerini kullanmalarını engellemektedir.
Özellikle aile içi şiddet, yaygınlığı tam olarak
bilinemeyen, aile mahremiyetinin bir unsuru
olarak görülerek gizlenen, bu sebeple de mücadele edilmesi ve önlenmesi güç bir olgu olarak
karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de aile içindeki
şiddetin önlenmesi amacıyla 1998 yılında çıkarılan 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair
Kanun” şiddete karşı bir güvence getirmiştir. Bu
düzenleme ile Türkiye’de ilk kez aile içi şiddet
kavramı hukuksal metinde tanımlanmış ve aile
içi şiddetin vuku bulduğu durumlarda mağdurun
şikâyeti olmaksızın (üçüncü şahısların bildirimiyle)
polis ve adalet mekanizmasının harekete geçmesi
sağlanmıştır. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına
26
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Dair Kanunun uygulanmasındaki aksaklıkların
giderilmesini teminen Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde ilgili kamu
kurum ve kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin
hukukçu temsilcileri ile yapılan bir dizi toplantı
sonucunda bir “Değişiklik Tasarısı” hazırlanmıştır.
4320 sayılı Kanun’da Değişiklik yapılmasına dair
Kanun, 4 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile şiddet kavramı geniş yorumlanarak evli olmalarına
rağmen fiilen ayrı yaşayan, mahkemece ayrılık
kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama
hakkı olan aile bireyleri ve çocuklar da koruma
altına alınmaktadır. “Ailenin Korunmasına Dair
Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik”
ise, yine Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün
koordinatörlüğünde, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin hukukçu
temsilcilerinin katılımlarıyla hazırlanmış; 1 Mart
2008 tarih ve 26803 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu
Yönetmelik ile 4320 sayılı Kanun’da yer alan
tedbirler ayrıntılı olarak düzenlenmiş; aile içi şiddet,
ihbar ve şikâyet gibi kavramlara açıklık getirilmiş;
nafaka ve tedbir kararlarının yerine getirilmesi
ve usul işlemleri de kanun uygulayıcılara ve
vatandaşlara yol gösterecek şekilde ele alınmıştır.
Ancak bu düzenlemelere rağmen, uygulamada
duyulan ihtiyaç nedeni ile Kanun’un ivedilikle
yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu
kapsamda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bünyesinde, ilgili tüm kurum ve kuruluşların da
katkılarıyla Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hazırlanmış
ve 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanunun amacı; “şiddete uğrayan veya şiddete
uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların,
aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru
olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik
şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” Kanun
ile korunan kişi ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında alınabilecek
koruyucu ve önleyici tedbirler ayrıntıları ile
düzenlenmiştir (KSGM, 2013: 36-38).
Mayıs 2011’de devletlerin imzasına açılan Nisan
2012 itibariyle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 18 ülke tarafından imzalanan, Türkiye
tarafından, 24 Kasım 2011 tarihinde çekincesiz
olarak onaylanıp ve 8 Mart 2012 tarihinde Resmi
Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadına
Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi
ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesi’nde ise “kadına karşı şiddetten, kadınlara karşı bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık
anlaşılacağı” ve “bu terimin toplumsal cinsiyete
dayalı tüm şiddet eylemlerini kapsayacağı” ifade
edilmektedir.
2005 yılı Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali
İşbirliği Programı kapsamında, Türkiye’de kadınların toplumsal fırsatlardan erkeklerle eşit biçimde
yararlanmalarının sağlanması ve kadının insan
haklarının korunması hedeflerine yönelik hazırlanan
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Yaygınlaştırılması
Projesi”nin iki bileşeninden birincisi “Toplumsal
Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Eşleştirme Pro27
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
jesi”; ikincisi ise “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle
Mücadele Projesi”dir. “Kadına Yönelik Aile İçi
Şiddetle Mücadele Projesi”, Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu’nun (UNFPA) teknik, Avrupa Komisyonu
Türkiye Delegasyonu’nun mali desteği ile Aralık
2006-Aralık 2008 döneminde yürütülmüştür. Proje
uygulamalarının yürütüldüğü iller ise bölgesel dağılıma özen gösterilerek belirlenmiş olan Ankara,
İstanbul, İzmir, Gaziantep, Şanlıurfa ve Trabzon
illeridir. Bu Proje kapsamında, Avrupa Birliği
ile uyum sürecinde gerçekleştirilmesi öngörülen
siyasi kriterler doğrultusunda, kadınların insan
haklarının geliştirilmesine yönelik olarak aile içi
şiddetin yok edilmesine dair kurumsal yapıların
geliştirilmesi ve güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
Proje kapsamında, aile içi şiddete maruz kalan ve
risk altındaki kadınlara hizmet sunan kurum ve
kuruluşların kapasiteleri gerçekleştirilen eğitimler,
toplantı ve konferanslar aracılığıyla artırılmış, ilgili
paydaşlar arasındaki iletişim ve işbirliği güçlendirilmiş, üretilen ve sergilenmesi sağlanan görsel
materyaller aracılığıyla toplumsal farkındalık ve
duyarlılığın artmasına katkı sağlanmıştır.1
saların yerel uygulanması ve şiddet politikaları
açısından kadın örgütlerinin yerel varlığı ve sayısı
çok önemlidir. Yerel yönetimlerdeki kurumsal
ihmal, kamudaki aktörlerin yasal kuralları reddi
ya da kapsamlı kurumsal yardım sistemlerinin
gerekliliğini görmemeleri durumunda, kadın
örgütleri bu yetkilileri kamuoyuna teshir etme
ve onları utandırma stratejileri geliştirebilirler;
ayrıca denetleme, iletişim ve sosyalleştirme
işlevlerini yerine getirebilirler. Buna paralel
ulusal düzeyde kadına yönelik şiddete karsı
bilinçlendirme duyarlılık yaratma kampanyaları
açarlar. Kamuoyunda teshir etme ve gerekçeli
tartışma stratejileri nedeniyle yerel olarak kabul
ve saygı görürler, bu da baskı yapma şanslarını
arttırır (Uçar, 2010: 11).
Bu derece önemli ve yaygın bir sorun olmasına
karşın Türkiye’de kadına yönelik şiddet üzerine
yapılmış araştırma sayısı yok denecek kadar azdır.
Türkiye’de 1980’lerden bu yana kadınlara ve
toplumsal cinsiyete yönelik araştırmalar yaygınlaşmış, hem beşeri ve sosyal bilimler alanını hem
de toplumsal algıyı dönüştüren ve zenginleştiren
çalışmalara imza atılmıştır. Ancak yapılan akademik
çalışmalar ağırlıklı olarak feminist tarih yazımı,
edebiyat, emek, çalışma hayatında kadınların
konumu, İslam-başörtüsü konuları, kadınların
siyasal katılımı ve kadın hareketinin demokrasiye
katkıları alanlarına yoğunlaşmış, şiddet konusu
çok eksik kalmıştır. Kadınların yaşadığı şiddetle
ilgili elimizde sınırlı veriler, yerel veya bölgesel
bağlamda yapılmış araştırmalar veya kadın kuruluşlarının yaptığı çalışmalar kalmaktadır. Bu
Resmi kuruluşların ve yasaların yanında, kadın
sivil toplum kuruluşlarının da kadına yönelik
şiddetin önlenmesinde işlevleri vardır. Kadın sivil
toplum kuruluşlarının yasaların uygulanması için
yerel ve bölgesel kampanyalar düzenler, kadın
sığınma evleri ve danışma merkezleri kurmak
için birleşir ve çeşitli faaliyetler yürütürler. Ya1 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/html/19162/
Kadina+Yonelik+Aile+Ici+Siddetle+Mucadele+P
rojesi)
28
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
alandaki ilk kapsamlı niceliksel araştırma, Aile
Araştırma’ya ilişkin bazı çarpıcı veriler şu şekildedir:
Araştırma Kurumu tarafından 1993-94 yıllarında
Türkiye çapında temsili bir örneklem seçilerek
• Ülkemiz genelinde eşi veya eski eşi tarafından
fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların
oranı % 39’dur.
yapılan “Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları”
başlığıyla yayınlanan alan araştırmasıdır. Aile içi
şiddetin bireyler tarafından nasıl yaşandığına eğilen
• Hayatının herhangi bir dönemde duygusal
şiddet yaşayan kadınların oranı % 43,9’dur.
niteliksel araştırmalar ise yok denecek kadar azdır.
TUBİTAK tarafından desteklenen ve 18 ay süren
“Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Sorun Tes-
• Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların
oranı % 15,3’tür.
piti ve Mücadele Yöntemlerinin Analizi” başlıklı
araştırma bu boşluğu doldurmayı hedeflemiştir. Bu
• Fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma
yüzdesi 41,9’dur.
araştırmada Türkiye’de kadına yönelik şiddetin
nasıl tanımlandığını, nasıl algılandığını ve gerek
• Kentte fiziksel şiddet oranı % 38 iken kırda
% 43’tür.
sivil toplum gerekse devlet düzeyinde ne tür
mücadele yöntemleri geliştirildiği incelenmiştir
(Altınay, Arat, 2007: 12-13).
• Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan
kadınların oranı % 25’tir.
Kadına yönelik aile içi şiddeti izlemek ve aile
içi şiddetle mücadele etmek için göstergeler
• En az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz
kalmış kadınlardan eğitimi olmayanların oranı
% 55,7, lise ve üzeri düzeyde eğitim alanların
oranı ise % 27’dir.
belirlenebilmesi amacıyla, ilk kez ülke genelinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün
yararlanıcı kurum olduğu, Avrupa Birliği 2005
yılı Katılım Öncesi Mali Yardım Programı kap-
• ‘Bazı durumlarda erkekler eşlerini dövebilir’
ifadesine katılan kadınların oranı % 14,2’dir.
samında “Kadına yönelik şiddetin kaynağı ve
türleri nelerdir?” sorusuna yanıt verecek olan
• Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan
kadınların oranı % 48,5’tir.
büyük ölçekli “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile
İçi Şiddet Araştırması” yürütülmüştür.
• Şiddet yaşayan kadınların sağlık sorunları
yaşama, intihar etmeyi düşünme ya da deneme
olasılıkları en az iki kat artmaktadır.
Sonuçları TÜİK “Resmi İstatistik Programı”
kapsamında resmi veri olarak değerlendirilen
Araştırma’nın temel bulguları ve istatistikler ise
Şubat 2009 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda
• Her 10 kadından 1’i gebeliği sırasında fiziksel
şiddete maruz kalmıştır.
kamuoyuna sunulmuştur.
29
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
• Cinsel şiddet birçok durumda fiziksel şiddet
ile birlikte yaşanmaktadır; kadınların % 42’si
fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını
belirtmişlerdir.
• Sadece eğitim düzeyi düşük olan kadınlar
şiddete maruz kalmamaktadır. Eğitim düzeyi
daha yüksek olan kadınlar arasında bile her
10 kadından 3’ü eşleri tarafından fiziksel veya
cinsel şiddete maruz kalmıştır.
• Evlenmiş kadınların hayatındaki en yaygın
şiddet eşlerinden gördükleri şiddettir.
• Kadınların % 7’si çocukluklarında (15 yaşından
önce) cinsel istismar yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Araştırma’nın 2014 yılında tekrarlanarak son 5
yıl içerisinde yürütülen politika ve programların
etkilerinin değerlendirilmesi yoluyla şiddet yaygınlığındaki farklılaşmanın anlaşılması amaçlanmaktadır. Söz konusu Araştırmanın Eylül 2014’te
tamamlanarak, nihai raporunun yayımlanması ve
kamuoyuyla paylaşılması planlanmaktadır. 2
Amaç Kapsam ve Yöntem
Bu araştırmada; Türkiye’de kadına yönelik aile içi
şiddet ve bireylerin kadına yönelik aile içi şiddetle
ilgili görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Bu amacı gerçekleştirmek için 221 kişiye anket
uygulanmıştır. Anketin ilk bölümünde katılımcıların demografik özellikleri, ikinci bölümünde
bireylerin kadına yönelik şiddetin gerçekleşme
biçimleri ile toplumsal cinsiyet ve genel olarak
şiddet konusunda görüşleri, üçüncü bölümde
2 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/28222/)
30
de yaşanılan şiddeti belirlemeye yönelik sorular
sorulmuştur. Araştırmanın evrenini Türkiye’nin
5 Bölgesi “İstanbul, Tekirdağ, Ankara, Kayseri,
İzmir, Diyarbakır, Bursa, Aydın, Antalya, Mersin,
Adana, Trabzon, Ordu, Samsun ve Artiv” ili, örneklemini ise bu illerden tamamı rast gele seçilen 221
kişi oluşturmaktadır. Kullanılan anket daha önce
kullanmamış olduğundan ön teste tabi tutularak
geçerlilik güvenirlilik analizi yapılmıştır. Bu ön
araştırmaya İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır
illerinden katılan toplam 50 katılımcıdan elde
edilen veriler dahil edilmiştir. İlk ön test sonucunda
Cronbach’s Alpha Kat Sayısı olarak 0,872 değeri
elde edilmiştir. Elde edilen bu değer kullanılan
ölçme aleti anketin oldukça güvenilir olduğunu
göstermektedir. Fakat uzmanlardan alınan görüşler
doğrultusunda katılımcıların demografik özelliklerinin belirlenmesinde kullanılan madde ve soru
sayısı arttırılmıştır. Asıl araştırmadan toplanan
veriler üzerinde, non-parametrik ve parametrik
istatistiksel testler uygulanmıştır. Araştırma yaklaşık
olarak 10 ay sürmüştür. Araştırma Türkiye evreni
ve farklı il örnekleri “İstanbul, Diyarbakır, İzmir,
Bursa, Van, Tokat, Samsun, Ankara, Erzurum
ve Malatya” ileri kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerin seçilmesindeki neden şiddet
mağduru kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarına
olan resmi başvuru verileridir. İlgili kurumlardan
alınan istatistik bilgilerine göre hareket edilmiştir.
Katılımcıların tamamı Rast Gele seçilmek koşulu
ile basit örneklem şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Hiçbir katılımcıdan kimlik bilgilerini belirtmeleri
istenmemiştir. Katılımcıların tamamı kendi yaşadığı sorunlar ve görüşleri doğrultusunda anket
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
formlarını doldurmuştur. Araştırmamıza alanında Güvenilirlik analizi sonucunda Alpha = 0,958
uzman olan “Psikiyatrı, Sosyoloji, Psikolog ve Halk olmasından dolayı 57 maddenin çok yüksek güSağlığı” uzmanı bilim insanları iştirak etmiştir. Bu venilirlik düzeyinde olduğu söylenebilir.
araştırma bir ön çalışma şeklindedir.
BULGULAR ve YORUMLAR
Verilerin Analizi:
Demografik Özellikler
Analiz kapsamında, betimleyici istatistikler, güveAnket uygulanan kişilerin demografik özellikleri
nilirlik analizi, ANOVA, Faktör Analizi, bağımsız
değerlendirildiğinde; %49’unun 12-24 yaş aralığınörnekler t-testi, Tukey ve Ki-Kare analizlerinden
da genç, %28’inin ise orta ve ileri yaş grubunda
yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin
bireyler olduğu görülmektedir. % 47’si okuryazar
analizinde PASW 18.0 paket programı kullanıldeğilken, %71’i evli, %29’u bekârdır. %31’inin
mıştır. Değişkenler arasında ilişki ve farklarda
ise çocuğu bulunmazken, %15’i dört ve daha
0.05 önem düzeyi dikkate alınmıştır.
çok sayıda çocuğa sahiptir. %38’inin kendine ait
Güvenilirlik Analizi:
bir geliri bulunmamaktadır. “Nasıl evlendiniz?”
sorusuna ise en yüksek %38 oranında “Eşimle
Tablo 1: Reliability Statistics
tanıştık, anlaştık ve aileler de evlenmemize onay
Cronbach’s Alpha
Madde sayısı
verdi.” cevabını vermişlerdir. Nikâh türü ise
%43 oranıyla en yüksek oranda resmi nikâhtır.
0,958
57
“Eşinizle kaç yıldır birliktesiniz?” sorusuna ise
%37 oranında bir yıldan az cevabı verilmiştir.
Demografik özelliklerle ilgili ayrıntılı döküm
Tablo 2’de yer almaktadır.
31
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 2: Katılımcıların Demografik Özellikleri
Sütun N
%
Cinsiyetiniz
Yaşınız
Eğitim durumunuz
Medeni durumunuz
Evliyseniz eşinizin eğitim
durumu
Sahip olduğunuz çocuk
sayısı
Yaşadığınız coğrafi bölge
Yaşadığınız yerleşim
birimi
Kadın
60%
Erkek
40%
12-17
29%
18-24
20%
25-34
24%
35-49
20%
50-64
8%
Okuryazar değil
47%
Okuryazar
53%
Evli
71%
Bekâr
29%
Evli
64%
Bekâr
36%
Çocuk yok
31%
1 Çocuk
16%
2 Çocuk
19%
3 Çocuk
19%
4 çocuk ve üstü
15%
Karadeniz
37%
İç Anadolu
17%
Ege
22%
Akdeniz
14%
Marmara
10%
Büyükşehir
35%
Şehir
19%
Kasaba
13%
Köy
22%
Diğer
10%
32
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Mesleğiniz
Eşinizin mesleği
Gelir düzeyiniz
Ailenizin gelir düzeyi
Nasıl evlendiniz
Polis
33%
Memur
22%
Öğretmen-eğitmen
20%
Serbest meslek
16%
İşçi
10%
Polis
40%
Memur
16%
Öğretmen-eğitmen
19%
Serbest meslek
16%
İşçi
9%
Gelirim yok
38%
Asgari ücret
19%
1000-2000
17%
2001-3000
15%
3001-4000
10%
Gelirim yok
30%
Asgari ücret
22%
1000-2000
16%
2001-3000
21%
3001-4000
11%
Eşimle tanıştık, anlaştık
ve aileler de evlenmemize
onay verdi.
38%
Eşim beni zorla kaçırdı.
Bu nedenle evlenmek
zorunda kaldım.
13%
Hiç istemediğim halde
ailem tarafından eşimle
zorla evlendirildim.
17%
Eşimle birlikte tanıştık,
anlaştık ve ailelerimiz
istemediği halde evlendik.
25%
Görücü usulü ile evlendik.
8%
33
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Nikâh türü
Eşinizle kaç yıldır
birliktesiniz
Sadece resmi nikâh
43%
Sadece imam nikâhı
23%
Hem resmi, hem imam
nikâhı
16%
Nikâh yok
18%
1 yıldan az
37%
1-3 yıl
15%
4-5 yıl
17%
6-10 yıl
22%
11-15 yıl
10%
Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri
bahanelerle kadına eşi ya da akrabaları tarafından
şiddet uygulanması ya da öldürülmesi töre/namus
bahanesiyle kadına uygulanan şiddettir. Ne yazık
ki, bu suçun işlenmesine eş ya da akrabalar karar
verebilmektedir. Töre/namus bahanesiyle kadına
uygulanan şiddet yasalarımıza göre suçtur ve
cezalandırılmaktadır.
Kadına yönelik şiddet türü denildiğinde, fiziksel
şiddet, cinsel şiddet, psikolojik-duygusal şiddet
ve ekonomik şiddet anlaşılmaktadır. Bunlar şöyle
tanımlanabilir.
Fiziksel Şiddet: Tokat atmak, tekmelemek, yumruklamak, hırpalamak, kolunu bükmek, boğazını
sıkmak, bağlamak, saçını çekmek, kesici veya
vurucu aletlerle yaralamak, kezzap veya kaynar
suyla yakmak, vücudunda sigara söndürmek,
ellerini ayaklarını ezmek, sakat bırakmak, işkence
yapmak, sağlıksız koşullarda yaşamaya mecbur
bırakmak, sağlık hizmetlerinden yararlanmasına
engel olarak bedensel zarar görmesine neden
olmak gibi eylemler fiziksel şiddettir. Kadına
yönelik fiziksel şiddetin en ağır biçimlerinden
biri, töre/namus bahanesiyle kadına uygulanan
şiddettir. Kadının giydiği kıyafet, gittiği yer, yabancı kişilerle konuşması, evlilik dışı ilişkisinin
olması, evlilik dışı hamile kalması, bakire olmaması, ailenin ya da akrabalarının uygun gördüğü
kişi ile evlenmek istememesi, boşanması gibi
Cinsel Şiddet: Evli olduğu kişi bile olsa kadını istemediği yerde, istemediği zamanda ve
istemediği biçimlerde cinsel ilişkiye zorlamak
(tecavüz), başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlamak,
cinsel organlara zarar vermek, çocuk doğurmaya
ya da doğurmamaya, kürtaja, enseste (akrabalar
arası cinsel taciz ve tecavüz), fuhuşa zorlamak,
zorla evlendirmek, telefonla-mektupla ya da sözlü
olarak cinsel içerikli rahatsızlık verici davranışlarda
bulunmak gibi eylemler cinsel şiddettir.
Psikolojik Şiddet: Bağırmak, korkutmak, küfür
etmek, tehdit etmek, hakaret etmek, ailesiyle
akrabalarıyla, komşularıyla, arkadaşlarıyla ya da
başkalarıyla görüştürmemek, eve kapatmak, küçük
düşürmek çocuklarından uzaklaştırmak, kıskançlık
34
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak, başka
kadınlarla kıyaslamak, kadının nasıl giyineceği,
nereye gideceği, kimlerle görüşeceği konusunda
baskı yapmak, kadının kendini geliştirmesine
engel olmak gibi eylemler psikolojik şiddettir.
yoksullaşmakta, aynı zamanda dövülen kadınlar
aile ve arkadaşlarını da kaybedebilmektedirler.
Aile içi şiddet kadınların kazancını azaltmakta
ve bir meslekte kalma yeteneklerinde olumsuz
etkiye yol açmaktadır. Şiddet kadınların verimliliğini de azaltmaktadır (Yanıkkerem, Kavlak,
Sevil, 2007: 35-40).
Ekonomik Şiddet: Para vermemek veya kısıtlı
para vermek, ailenin tasarrufları, gelir ve giderleri
konusunda bilgi vermemek, kadının mallarını ve
diğer gelirlerini elinden almak, çalışmasına izin
vermemek, istemediği işte zorla çalıştırmak, çalışıyorsa iş hayatını olumsuz etkileyecek kısıtlamalar
getirmek, aileyi ilgilendiren ekonomik konularda
kadının fikrini almadan tek başına karar vermek
gibi eylemler ekonomik şiddettir. 3
Kadına yönelik şiddetin gerçekleşme biçimleri
üzerine görüşlerin alındığı bu bölümde, anketin
uygulandığı bireylerin fiziksel, cinsel, psikolojikduygusal ve ekonomik şiddete ilişkin görüşleri
alınmıştır. Fiziksel şiddetin sorgulandığın (1-8)
sorularda en yüksek oranda kabul gören davranış, %13 oranıyla “Kadının evdeki görevlerini
yerine getirmemesi gibi durumlarda erkekler
eşlerini dövebilirler.” olmuştur. İkinci sırada ise
“Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir
durumdur.” ifadesi %11 oranında kabul görmüştür. Cinsel şiddetin sorgulandığı sorularda (9-14)
en yüksek oranda kabul gören davranışlar %11
oranıyla, “Doğum kontrolü isteyen bir kadına
şiddet uygulanabilir.” ve “Kadının eşinden cinsel
ilişki talep etmesi şiddet nedenidir.” olmuştur.
Psikolojik-duygusal şiddetin sorgulandığı sorularda
(15-24) en yüksek oranda kabul gören ifadeler,
%11 oranıyla “Kadın her zaman kocasının ya da
ailesindeki erkeğin sözünü dinlemek zorundadır.”
ve %10 oranıyla “Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet uygulanması
gerekir.” ifadeleridir. Ekonomik şiddetin sorgulandığı sorularda (25-30), en yüksek oranda kabul
gören ifadeler %11 oranıyla “Erkeğin kadının
çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına neden
Kadına uygulanan şiddet kadın ve çocukları etkileyen ciddi sağlık problemlerine yol açmaktadır.
Şiddetin yol açtığı problemler, fiziksel etkiler,
ruhsal etkiler, üreme sağlığına etkiler ve uzun
vadede etkiler olarak gruplandırılabilir. Kadına
uygulanan şiddetin en önemli sonuçlarından biri
kadında oluşan yaralanmalardır. Şiddet kadınların
öz benliğine zarar vermekte, kadınları depresyon,
intihar, alkol ve madde istismarını içeren çeşitli
mental sağlık problemleri riski ile karşı karşıya
getirmektedir. Cinsel ve fiziksel şiddet, halsizlik,
güçsüzlük ve birçok jinekolojik düzensizliklere
yol açmaktadır. Kadına uygulanan şiddet sonucu gelişen rahatsızlıklar yüzünden kadınlar
iş yerlerinde bulunamamakta, iş yerlerinden
uzaklaştırılmakta, bunun sonucu olarak daha da
3 (http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/eski_site/Pdf/siddet_handbook.pdf)
35
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
olması normal bir davranıştır.” ve %8 oranıyla
“Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi
istediği şekilde harcayabilir.” ifadeleri olmuştur.
Tüm bu sonuçlar düşük oranlar gibi görünse de
kadına şiddetin onaylanıyor olması, şiddetin kabul
gören bir davranış olarak kabul edilmesi insan
hakları açısından çok olumsuzdur. Kadına yönelik
şiddetin gerçekleşme biçimleri üzerine görüşlerin
ayrıntılı dökümü Tablo 3’de yer almaktadır.
Tablo 3: Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri Üzerine Görüşler
En
önemsiz
2
3
4
En
önemli
1-Kadının evdeki görevlerini yerine getirmemesi gibi
durumlarda erkekler eşlerini dövebilirler.
36%
22%
13%
16%
13%
2-Çocukları terbiye etmek için bazen dövmek gerekebilir.
34%
25%
17%
16%
8%
3-Kadına tokat atmak, bir şey fırlatmak, saçını çekmek,
itip kakmak şiddet değildir.
41%
19%
12%
19%
9%
4-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa, erkeğin onu dövmesi normal bir davranıştır.
36%
21%
16%
19%
7%
5-Tartışma anında öfke nedeniyle şiddet normal bir
davranıştır.
40%
17%
17%
20%
6%
6-Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir durumdur.
33%
18%
20%
18%
11%
7-Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek şiddet değildir.
40%
15%
22%
19%
4%
8-Erkeğin kadına şiddet uygulaması için geçerli sebepler olabilir.
42%
20%
14%
19%
5%
9-Eşi istediği halde cinsel ilişkiye girmeyen kadına şiddet uygulanabilir.
36%
16%
22%
16%
10%
10-Doğum kontrolü isteyen bir kadına şiddet uygulanabilir.
37%
13%
15%
24%
11%
11-Eşine karşı cinsellik görevini yerine getirmeyen kadın aldatılabilir.
35%
29%
23%
12%
2%
12-Kadının eşinden cinsel ilişki talep etmesi şiddet nedenidir.
35%
26%
12%
15%
11%
13-Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere zorlama şiddet değildir.
30%
30%
20%
13%
7%
14-Kadın istemediği halde korktuğu için eşiyle cinsel
ilişkiye girmesi normal bir davranıştır.
26%
23%
24%
19%
9%
36
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
15-Bir kadın kocasında izin almadan asla kendine özgü
bir iş yapamaz, hareket edemez.
31%
26%
22%
18%
3%
16-Kadın eşiyle herhangi bir konuda aynı fikirde değil
ise tartışmamalı ve susmalıdır.
33%
21%
24%
18%
4%
17-Kadın her zaman kocasının ya da ailesindeki erkeğin
sözünü dinlemek zorundadır.
33%
22%
17%
18%
11%
18-Hakaret etmek, küfür etmek şiddet değildir.
34%
26%
17%
17%
6%
19- Tehdit etmek, korkutmak şiddet değildir.
31%
26%
15%
24%
5%
20-Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek
şiddet değildir.
33%
24%
19%
17%
7%
21- Kadını ailesine, çocuklarına ve çevresindekilere zarar vermekle tehdit etmek şiddet değildir.
32%
23%
14%
23%
9%
22-Kadın bir yere gideceği zaman eşinden izin almalıdır.
35%
17%
20%
19%
9%
23-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet uygulanması gerekir.
32%
19%
21%
18%
10%
24-Kimi durumlarda eşinin kadına bağırıp çağırması
normal bir durumdur.
36%
15%
23%
20%
5%
25- Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi istediği şekilde harcayabilir.
33%
21%
16%
22%
8%
26-Erkeğin kadının çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına neden olması normal bir davranıştır.
31%
23%
17%
18%
11%
27-Kadın yapacağı her türlü harcamalarını kocasına
söylemek ve izin almak zorundadır.
31%
17%
24%
21%
6%
28- Eşinin kadının kazancını elinden alması normal bir
davranıştır.
40%
22%
22%
12%
5%
29-Erkek istemiyorsa kadın çalışmamalıdır.
32%
24%
23%
17%
5%
30-Erkeğin ev harcamaları için para vermemesi normal
bir davranıştır.
38%
21%
23%
14%
4%
Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet
fiziksel farklılıklarına göre erkek ve kadın olarak
sınıflandırılmaları anlamına gelmekte, toplumsal
cinsiyet ise kadınların ve erkeklerin toplumdaki farklı rol ve davranışlarını tanımlamaktadır
(Suğur, 2009: 3). Biyolojik cinsiyet farklılıkları
öğrenilmemiş, doğuştan getirilen özellikler bakımından kadınlarla erkekler arasında gözlenen
farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet farklılıkları
Kadın çalışmalarında kullanılan en önemli
kavramlardan biri de “toplumsal cinsiyet” kavramıdır. Sosyal bilimler literatüründe iki farklı
cinsiyet kavramından söz edilmektedir. Bunlardan birincisi biyolojik cinsiyet, diğeri toplumsal
cinsiyet kavramıdır. Biyolojik cinsiyet bireylerin
37
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ise öğrenilen, sosyalleşme sürecinde kazanılan
özellikler bakımından insanlar arasında gözlenen
farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet farklılıkları,
bireyden bireye, kültürden kültüre değişmeler
gösterir (Dökmen, 2004: 11).
oranında “Kadının eşinden fazla para kazanması
doğru değildir.”, %33 oranında “Aile içi şiddet
önemli bir halk sağlığı sorunudur.”, %32 oranında
“Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım.”, %28 oranında “Ufak tartışmalar evin tadı
tuzudur.”, % 27 oranında “Şiddet gören kadın
bu durumu başkaları ile paylaşmamalı, yaşadığı
sorunları ve uğradığı şiddeti gizlemelidir.”, %
24 oranında “Şiddete başvuran kişinin mutlaka
psikolojik anlamda destek alması gerekir.” ve
%19 oranında “Kadın yaşadığı şiddetten sonra
psikolojik destek almalıdır.”. Bu cevaplar genel
olarak değerlendirildiğinde toplumsal cinsiyet
ayrımcılığının devam ettiği gözlenmektedir. Kadınlara uygun görülen iş, davranış ve bakış açıları
yüksek oranlarda cevaplara yansımıştır. Kadının
yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek alması
görüşü ise sadece %19’dur. Yaşanan şiddetin
kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri göz ardı
edilmektedir. Şiddet gören kadının yaşadığı şiddeti
başkaları ile paylaşması da ancak %27 oranında
uygun görülmüştür. Şiddet halen aile içinde kalması gereken bir sorun olarak algılanmaktadır.
Toplumsal cinsiyet ve şiddet üzerine görüşlerin
ayrıntılı dökümü Tablo 4’de yer almaktadır.
Kadın ve erkek olmayı iki uç veya iki ayrı olgu
gibi görmeyi yeğleyen ataerkil anlayış, cinsel
rolleri oldukça belirgin bir çizgiyle ayırmaya
çalışır. Genelde erkekte “şöyle ol” diye beklenilen
özellikler, kadında “öyle olma” başlığı altındadır.
Aynı şekilde tam aksi, kadında “ol” denilenler
erkekte “öyle olma” beklentisiyle yasaklanmıştır.
Kadın için; yumuşak, uyum gösteren, güçsüz,
bağımlı, edilgen, kararsız, başarı peşinde koşmayan, kabullenici özellikler uygun görülürken,
erkek için; sert, hükmeden, güçlü, etken, kararlı,
hırslı, başarılı, bağımsız olma özellikleri uygun
görülmüştür. Sistem cinsel roller adına her birimizi tam, bütün insan yapan özellikleri ikiye
bölüp, yarısını kadına, diğer yarısını da erkeğe
vermiş, bizleri yarım ve sınırlı insanlar haline
dönüştürmüştür (Navaro, 1997: 29).
Toplumsal cinsiyet ve şiddet üzerine bireylerin
görüşlerinin alındığı bu bölümde en yüksek
oranda onaylanan ifadeler şunlar olmuştur. %46
38
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 4: Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet Üzerine Görüşler
En
önemsiz
2
3
4
En
önemli
1-Yemek, bulaşık, çamaşır ve ütü gibi ev işlerini erkek
yapmamalıdır.
32%
22%
26%
15%
4%
2- 12-17 yaş arasında kızların evlenmesi normaldir.
39%
19%
20%
15%
6%
3-Kadın erkek egemenliğini ve otoritesini kabul etmek
zorundadır.
37%
17%
23%
18%
6%
4-Kadın her zaman kısıtlanmalı ve erkeğin kontrolü
altında tutulmalıdır.
37%
20%
22%
17%
4%
5-Evlilik kadın için bir zorunluluktur.
37%
20%
24%
15%
4%
6-Kadının evlenmesine ancak ailesi babası ya da erkek
kardeşleri karar verebilir.
37%
16%
22%
21%
5%
7-Çocukların bakımı erkekten ziyade kadının öncelikli
görevidir.
38%
13%
17%
21%
11%
8-Bir kadının tavır ve davranışlarından ailenin erkeği
sorumludur.
36%
30%
19%
11%
3%
9-Evi geçindirmek erkeğin görevidir.
37%
29%
13%
12%
10%
10-Kadınların her türlü iş kolunda çalışmasını doğru
bulmuyorum.
35%
31%
14%
12%
8%
11-Geç saatlerde dışarıda yalnız olan bir kadının tacize,
tecavüze uğraması normaldir.
30%
24%
20%
21%
6%
12-Kadının açık giyim tarzı tacize, tecavüze uğraması
için bir nedendir.
35%
20%
19%
19%
7%
13-Kadın istemese bile eşiyle cinsel ilişkiye girmek
kadının görevidir.
50%
50%
0%
0%
0%
14-Kadına yönelik şiddetin varlığı beni rahatsız eden
bir durumdur.
29%
21%
19%
22%
10%
15-Aile içi şiddet önemli bir halk sağlığı sorunudur.
12%
19%
14%
21%
33%
16-Kızını dövmeyen dizini döver çok gerçekçi bir
atasözüdür.
90%
9%
2%
0%
0%
17-Şiddet gören kadın bu durumu başkaları ile
paylaşmamalı, yaşadığı sorunları ve uğradığı şiddeti
gizlemelidir.
17%
19%
8%
29%
27%
18-Kadın eve kocasından önce gelmelidir.
25%
21%
20%
28%
6%
39
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
19-Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım.
10%
16%
10%
31%
32%
20-Erkekler kadınlardan daha çok eğitim görmelidir.
50%
32%
2%
12%
4%
21-Kadının eşinden fazla para kazanması doğru
değildir.
13%
14%
12%
16%
46%
22-Ufak tartışmalar evin tadı tuzudur.
19%
16%
16%
22%
28%
23-Kadın yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek
almalıdır.
5%
45%
22%
8%
19%
24-Şiddetin nedeni ve cinsiyeti yoktur. Bu psikolojik bir
sorundur.
51%
37%
7%
3%
2%
25-Şiddete başvuran kişinin mutlaka psikolojik
anlamda destek alması gerekir.
31%
13%
3%
29%
24%
26-Aile içi şiddet konusunda kadının korunmasına
yönelik önlemler ve yasalar yeterli değildir.
60%
17%
12%
11%
0%
27- ile içi şiddet konusunda verilen cezalar yeterli
değildir.
38%
32%
5%
12%
13%
Yaşanılan Şiddet
şiddete karşı kendilerini korumaları için ipuçları
sağlayacaktır. Dolayısıyla Türkiye’de kadınların
şiddetle mücadele yöntemlerinin tespit ve analizi
aile içi şiddet alanında ayrı bir öneme sahiptir ve
gereklidir (Ergöçmen, 2009: 830).
Şiddet yaşandıktan sonra, şiddetin tespitini takip
eden önemli konular arasında şiddeti önlemek
ve şiddet mağdurlarının durumlarını iyileştirmek gelmektedir. Bunun için aile içi şiddetin
nedenlerini anlamak ve şiddete maruz kalmış
kadınların şiddetle nasıl mücadele ettiklerinin
bilinmesi önemlidir. Türkiye’de şiddet yaşayan
kadınların şiddeti nasıl ve kimlerle paylaştıkları
ve şiddet sonucu nerelere başvurdukları, şiddete
karşılık verip vermedikleri; kısaca şiddet gören
bir kadının ne gibi mekanizmalarla yaşadığı
duruma tepki verdiğini bilmek bir durum tespiti
sağlayacağı gibi şiddetle toplum olarak nasıl
mücadele edilmesi gerektiğini gösterecektir.
Kadınların özelliklerine göre mücadele etme
yöntemlerinin nasıl değiştiği de ayrıca önemlidir;
bu bilgi, mağdur olan ya da olabilecek kadınların
Yaşanılan şiddetle ilgili veriler genel olara değerlendirildiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir.
Yaşanan şiddet türleri ayrı ayrı sorgulandığında
%86 oranıyla fiziksel şiddet ilk sırada yer alırken,
ikinci sırada %84 oranıyla ekonomik şiddet yer
al. “Şiddeti ailedeki bireylerden hangisinden
gördünüz?” sorusuna %77 oranıyla eş ya da
birlikte yaşadığım kişi cevabı verilmiştir. Şiddetin
yaşandığı ortam ise %81 oranında eşle birlikte
yaşanılan evdir. Şiddetin yaşanma oranı ise %39 bir
kez, % 19 iki kez en yüksek oranlardadır. En çok
yaşadığınız şiddet türünü belirtmeleri istendiğinde
de yine fiziksel şiddet %60 oranıyla ilk sıradadır.
40
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Şiddet gördüğünde bir yere başvuranların oran
Şiddeti uygulayan kişi değil, yaşayanlar utanç
ise sadece %25’tir. Şiddet gördüğünde psikolo-
duymaktadır. Şiddeti yaşayanlar %97 oranında
jik destek alanların oranı %22, hukuksal destek
şiddeti hak etmediklerini düşünmektedirler. “Şiddet
alanların oranı % 18 iken, tıbbi destek alanların
yaşadığınızda takip etmeniz gereken yasal yolları,
oranı %89’dur. Bu sonuç fizikse şiddet oranının
başvurmanız gereken yerleri biliyor musunuz?”
yüksek olmasıyla açıklanabilir. “Yaşanılan şiddet
sorusuna %83 oranında evet cevabı veren kişiler,
sonrası hukuk “savcılık” ve “emniyet görevlileri”
“Şiddet konusunda bilgilendirilmek ister misiniz?”
koruma ya da buna benzer bir güvenlik önlemi
sorusuna da %97 oranında evet cevabını vermiş-
sağladı mı?” sorusuna ise %90 hayır cevabı veril-
lerdir. Bu cevaplar çelişki yaratmaktadır. “Eşiniz
miştir. “Koruma ya da buna benzer bir güvenlik
ya da birlikte yaşadığınız kişiden ayrılmayı ya
önlemi sağlandı mı?” sorusuna da yine %94
da boşanmayı düşünüyor musunuz?” sorusun
oranında hayır cevabı verilmiştir. Şiddet sonrası
ise %83 oranında evet cevabını vermişlerdir.
güvenlik sistemi yeterli değildir. “Gördüğünüz
Ancak ayrıldıktan sonra da korunma ve güvenlik
şiddeti ailenizle, arkadaşlarınızla paylaştınız mı?”
konusunda bir güvenceleri yoktur. “Size şiddet
sorusuna %82 oranında evet cevabı verilmesine
uygulayan kişi ya da kişilerin sizden maddi bir
karşın, “Uğradığınız şiddeti paylaştığınız kişi
ya da kişilerden herhangi bir destek ve fayda
beklentisi var mıydı?” sorusuna da %85 oranında
sağladınız mı?” sorusuna %81 oranıyla hayır
hayır cevabı verilmiştir. Şiddetin nedeni maddi
cevabı verilmiştir. Gördüğü şiddetten utanların
değildir. Yaşanılan şiddetle ilgili görüşlerin ayrıntılı
oranı ise %89’dur Bu çok yüksek bir orandır.
dökümü Tablo 5’de yer almaktadır.
Tablo 5: Yaşanılan Şiddetle İlgili Görüşler
Sütun N
%
1-Yaşamınızda şiddet türlerinden fiziksel şiddeti yaşadınız mı?
2-Yaşamınızda şiddet türlerinden cinsel şiddeti yaşadınız mı?
3-Yaşamınızda şiddet türlerinden psikolojik-duygusal şiddeti
yaşadınız mı?
4-Yaşamınızda şiddet türlerinden ekonomik şiddeti yaşadınız mı?
41
Evet
86%
Hayır
14%
Evet
45%
Hayır
55%
Evet
82%
Hayır
18%
Evet
84%
Hayır
16%
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
5-Şiddeti ailedeki bireylerden hangisinden gördünüz?
6-Şiddeti hangi ortamda yaşadınız?
7-Şiddeti kaç kez yaşadınız?
8-Daha çok hangi şiddet türünü yaşadınız?
9-Şiddet gördüğünüzde herhangi bir yere başvurdunuz mu?
10-Şiddet gördüğünüzde psikolojik destek aldınız mı?
11-Şiddet gördüğünüzde tıbbi destek aldınız mı?
42
Eş ya da birlikte
yaşadığım kişi
77%
Baba
8%
Anne
0%
Erkek kardeş
10%
Kız kardeş
2%
Erkek akrabalar
1%
Kadın akrabalar
0%
Dede
0%
Eşimle birlikte
yaşadığım evde
81%
Annemin evinde
2%
Babamın evinde
7%
Akrabaların evinde
4%
Ailemin evinde
5%
Kardeşimin evinde
0%
1 kez
39%
2 kez
12%
3 kez
12%
4 kez
19%
5 kez veya daha fazla
18%
Fiziksel
60%
Cinsel
19%
Psikolojik-duygusal
3%
Ekonomik
11%
Hepsi
6%
Evet
25%
Hayır
75%
Evet
22%
Hayır
78%
Evet
89%
Hayır
11%
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
12-Şiddet gördüğünüzde hukuksal destek aldınız mı?
13-Şiddet sonrası hukuk “savcılık” ve emniyet görevlilerine
başvurduğunuzda gerekli desteği aldınız mı?
14-Şiddet sonrası başvurduğunuz hukuk “savcılık” ve emniyet
görevlileri koruma ya da buna benzer bir güvenlik önlemi sağladı
mı?
15-Uğradığınız şiddet eylemi sonrasında kalıcı fiziksel bir sorun
oluştu mu?
16-Gördüğünüz şiddetten utandınız mı?
17-Gördüğünüz şiddeti ailenizle, arkadaşlarınızla paylaştınız mı?
18-Uğradığınız şiddeti paylaştığınız kişi ya da kişilerden herhangi
bir destek ve fayda sağladınız mı?
19-Şiddeti hak ettiğinizi düşünüyor musunuz?
20-Şiddet yaşadığınızda takip etmeniz gereken yasal yolları,
başvurmanız gereken yerleri biliyor musunuz?
21-Şiddet konusunda bilgilendirilmek ister misiniz?
22-Şiddet mağduru olduğunuzu düşünüyorsanız herhangi bir dernek
veya kadın sığınma evlerine başvurmayı düşünüyor musunuz?
23-Size şiddet uygulayan kişinin hangisine yönelik bir bağımlılığı
veya kullanımı söz konusuydu?
43
Evet
18%
Hayır
82%
Evet
10%
Hayır
90%
Evet
6%
Hayır
94%
Evet
15%
Hayır
85%
Evet
89%
Hayır
11%
Evet
82%
Hayır
18%
Evet
19%
Hayır
81%
Evet
3%
Hayır
97%
Evet
83%
Hayır
17%
Evet
97%
Hayır
3%
Evet
86%
Hayır
14%
Alkol
38%
Uyuşturucu
7%
Kumar
3%
Başka birliktelik
cinsellik “kadın veya
erkek”
29%
Internet “sosyal
paylaşım siteleri
facebook –twiter”
14%
Ekonomik
10%
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
24-Size şiddet uygulayan kişi ya da kişilerin sizden maddi bir
beklentisi var mıydı?
25-Eşiniz ya da birlikte yaşadığınız kişi ile aranızda aşağıdaki kaç
yaş fark var?
26-Eşiniz ya da birlikte yaşadığınız kişiden ayrılmayı ya da
boşanmayı düşünüyor musunuz?
27-Eşinizden ya da birlikte olduğunuz kişiden ayrıldığınızda veya
boşandığınızda herhangi bir yakınınızdan, kurumdan destek alarak
hayatınıza devam edebileceğinizi düşünüyor musunuz?
28-Ayrıldığınızda ya da boşandığınızda sizi en fazla korkutan
durum nedir?
Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri ile Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet
Üzerine Görüşlerin Faktör Analizi
Evet
15%
Hayır
85%
5-
13%
5+
24%
10
14%
15
14%
20
19%
25
2%
30
3%
35
3%
40
2%
50
3%
60
3%
Evet
83%
Hayır
17%
Evet
17%
Hayır
83%
Psikolojik sorunlarım
5%
Özgüven
41%
Maddi ve ekonomik
25%
Çevre ve ayrıldığım
kişi
6%
Çocuklarım
23%
1. Faktör: Fiziksel şiddet
2. Faktör: Cinsel şiddet
3. Faktör: Psikolojik-duygusal şiddet
Kadına yönelik şiddete ait sorulan soruların cevapları değerlendirilerek faktör analizi yapılmıştır.
Bu faktör analizi sonucu 5 faktör belirlenmiştir.
Bu faktörler şunlardır:
4. Faktör: Ekonomik şiddet
5. Faktör: Toplumsal cinsiyet ve genel olarak
şiddet
44
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 6: Kadına Yönelik Şiddetin Gerçekleşme Biçimleri ile Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet
Üzerine Görüşlerin (Faktör Analizi)
Rotated Component Matrixa
Component
1
2
1-Kadının evdeki görevlerini yerine getirmemesi gibi durumlarda
erkekler eşlerini dövebilirler.
,777
2-Çocukları terbiye etmek için bazen dövmek gerekebilir.
,775
3-Kadına tokat atmak, bir şey fırlatmak, saçını çekmek, itip
kakmak şiddet değildir.
,774
4-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa, erkeğin onu dövmesi normal
bir davranıştır.
,766
5-Tartışma anında öfke nedeniyle şiddet normal bir davranıştır.
,752
6-Alkollü bir erkeğin eşini dövmesi affedilebilir bir durumdur.
,748
7-Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek şiddet değildir.
,741
8-Erkeğin kadına şiddet uygulaması için geçerli sebepler olabilir.
,739
3
9-Eşi istediği halde cinsel ilişkiye girmeyen kadına şiddet
uygulanabilir.
,734
10-Doğum kontrolü isteyen bir kadına şiddet uygulanabilir.
,730
11-Eşine karşı cinsellik görevini yerine getirmeyen kadın
aldatılabilir.
,728
12-Kadının eşinden cinsel ilişki talep etmesi şiddet nedenidir.
,714
13-Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere
zorlama şiddet değildir.
,714
14-Kadın istemediği halde korktuğu için eşiyle cinsel ilişkiye
girmesi normal bir davranıştır.
,712
15-Bir kadın kocasında izin almadan asla kendine özgü bir iş
yapamaz, hareket edemez.
,709
16-Kadın eşiyle herhangi bir konuda aynı fikirde değil ise
tartışmamalı ve susmalıdır.
,708
17-Kadın her zaman kocasının ya da ailesindeki erkeğin sözünü
dinlemek zorundadır.
,698
18-Hakaret etmek, küfür etmek şiddet değildir.
,695
19-Tehdit etmek, korkutmak şiddet değildir.
,689
45
4
5
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
20-Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek şiddet
değildir.
,686
21-Kadını ailesine, çocuklarına ve çevresindekilere zarar
vermekle tehdit etmek şiddet değildir.
,682
22-Kadın bir yere gideceği zaman eşinden izin almalıdır.
,676
23-Kadın eşinin sözünü dinlemiyorsa baskı altına alınması, şiddet
uygulanması gerekir.
,672
24-Kimi durumlarda eşinin kadına bağırıp çağırması normal bir
durumdur.
,669
25-Bir kadın elindeki parayı ya da kazancını kendi istediği
şekilde harcayabilir.
,667
26-Erkeğin kadının çalışmasına engel olması, işten ayrılmasına
neden olması normal bir davranıştır.
,665
27-Kadın yapacağı her türlü harcamalarını kocasına söylemek ve
izin almak zorundadır.
,652
28-Eşinin kadının kazancını elinden alması normal bir
davranıştır.
,644
29-Erkek istemiyorsa kadın çalışmamalıdır.
,638
30-Erkeğin ev harcamaları için para vermemesi normal bir
davranıştır.
,633
1-Yemek, bulaşık, çamaşır ve ütü gibi ev işlerini erkek
yapmamalıdır.
,629
2- 12-17 yaş arasında kızların evlenmesi normaldir.
,629
3-Kadın erkek egemenliğini ve otoritesini kabul etmek
zorundadır.
,619
4-Kadın her zaman kısıtlanmalı ve erkeğin kontrolü altında
tutulmalıdır.
,613
5-Evlilik kadın için bir zorunluluktur.
,606
6-Kadının evlenmesine ancak ailesi babası ya da erkek kardeşleri
karar verebilir.
7-Çocukların bakımı erkekten ziyade kadının öncelikli görevidir.
,600
8-Bir kadının tavır ve davranışlarından ailenin erkeği
sorumludur.
,591
9-Evi geçindirmek erkeğin görevidir.
,591
10-Kadınların her türlü iş kolunda çalışmasını doğru
bulmuyorum.
46
,600
,576
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
11-Geç saatlerde dışarıda yalnız olan bir kadının tacize, tecavüze
uğraması normaldir.
12-Kadının açık giyim tarzı tacize, tecavüze uğraması için bir
nedendir.
13-Kadın istemese bile eşiyle cinsel ilişkiye girmek kadının
görevidir.
,559
,508
,504
-,743
15-Aile içi şiddet önemli bir halk sağlığı sorunudur.
,679
16-Kızını dövmeyen dizini döver çok gerçekçi bir atasözüdür.
,602
17-Şiddet gören kadın bu durumu başkaları ile paylaşmamalı,
yaşadığı sorunları ve uğradığı şiddeti gizlemelidir.
,533
18-Kadın eve kocasından önce gelmelidir.
,454
19-Kocandır hem sever hem döver mantığına inanırım.
-,385
-,565
14-Kadına yönelik şiddetin varlığı beni rahatsız eden bir
durumdur.
20-Erkekler kadınlardan daha çok eğitim görmelidir.
21-Kadının eşinden fazla para kazanması doğru değildir.
-,564
22-Ufak tartışmalar evin tadı tuzudur.
-,436
23-Kadın yaşadığı şiddetten sonra psikolojik destek almalıdır.
,848
24-Şiddetin nedeni ve cinsiyeti yoktur. Bu psikolojik bir sorundur.
,748
25-Şiddete başvuran kişinin mutlaka psikolojik anlamda destek
alması gerekir.
,648
26-Aile içi şiddet konusunda kadının korunmasına yönelik
önlemler ve yasalar yeterli değildir.
,456
27-Aile içi şiddet konusunda verilen cezalar yeterli değildir.
İLERİ ANALİZLER:
-,492
Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin fiziksel
şiddet ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir değişken
olduğu belirlenmiştir. İleri analizler kadınların
erkeklerden daha fazla fiziksel ve cinsel şiddete
maruz kaldıklarını göstermektedir.
H1: Cinsiyet faktörler üzerinde etkili bir
değişkendir.
47
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 7: Cinsiyetin Faktörler Üzerinde Etkisi
H2: Yaş faktörler üzerinde etkili bir değişkendir.
üzerinde etkili bir değişken olduğu belirlenmiştir.
İleri analizler genç kadınların hem ileri yaşlardaki
kadınlardan hem de erkeklerden daha fazla fiziksel, cinsel ve psikolojik-duygusal şiddete maruz
kaldıklarını göstermektedir.
Yapılan analizler sonucunda, yaşın fiziksel şiddet, cinsel şiddet ve psikolojik-duygusal şiddet
48
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 8: Yaşın Faktörler Üzerinde Etkisi
H3: Eğitim faktörler üzerinde etkili bir değişkendir.
olduğu belirlenmiştir. İleri analizler düşük eğitimli
kadınların, erkeklerden daha fazla fiziksel ve
cinsel şiddete maruz kaldıklarını göstermektedir.
Yapılan analizler sonucunda, eğitimin fiziksel
şiddet ve cinsel şiddet üzerinde etkili bir değişken
49
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 9: Eğitimin Faktörler Üzerinde Etkisi
H4: Cinsiyet şiddete yönelik faktörler üzerinde
etkili bir değişken değildir.
nedenlerle şiddete maruz kalmaktadır. Ancak
kadınların şiddete maruz kalma oranlarının daha
yüksek olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
İleri analizler alkol, başka birliktelik ve internetin
temel şiddet kaynağı olduğunu göstermektedir
Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin şiddete
yönelik faktörler üzerinde etkili bir değişken
olmadığı belirlenmiştir. Her iki cins de aynı
50
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 10: Cinsiyetin Şiddete Yönelik Faktörler Üzerinde Etkisi
H5: Cinsiyet şiddete yönelik hukuki faktörler
üzerinde etkili bir değişkendir.
görme durumunda daha hızlı olarak hukuki
yollara başvurdukları görülmektedir. Bu doğrultuda kadınların hukuka inanmadığı ve hukuki
yardımdan yararlanmakta çekingen davrandıkları
belirlenmiştir.
Yapılan analizler sonucunda, cinsiyetin şiddete
yönelik hukuki faktörler üzerinde etkili bir değişken olduğu belirlenmiştir. Erkeklerin şiddet
51
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 11: Cinsiyetin Şiddete Yönelik Hukuki Faktörler Üzerinde Etkisi
H6: Yaş şiddet kaynağı üzerinde etkili bir değişken değildir.
Yapılan analizler sonucunda, yaşın şiddet kaynağı
üzerinde etkili bir değişken olmadığı belirlenmiştir.
Her yaş grubu şiddete maruz kalabilmektedir.
Ancak kadınların daha çok eş, erkek kardeş ve
baba şiddetine maruz kaldıkları görülmektedir.
52
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Tablo 12: Şiddetin Aile Bireylerinden Hangisinden Görüldüğü
Cinsiyetiniz
Tukey
Kadın
Erkek
Column
N%
Column
N%
Eş ya da birlikte yaşadığım kişi
72%
75%
Baba
8%
9%
Anne
0%
0%
Erkek kardeş
20%
2%
Kız kardeş
0%
0%
Erkek akrabalar
0%
12%
Kadın akrabalar
0%
0%
Dede
0%
1%
Anneanne-babaanne
0%
0%
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
- Yaş fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet üzerinde etkili bir faktördür. Genç kadınlar daha
çok şiddete maruz kalmaktadırlar.
Çalışmada özet olarak;
- Faktör analizi sonuçlarına göre 5 ayrı şiddet
- Eğitim fiziksel ve cinsel şiddet üzerinde etkili
bir faktördür. Düşük eğitimli kadınlar daha çok
fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadırlar.
faktörü belirlenmiştir. Bunlar; fiziksel, cinsel,
psikolojik -duygusal, ekonomik ve toplumsal
cinsiyet ve genel olarak şiddettir.
- Cinsiyet şiddete yönelik faktörler üzerinde
etkili bir değişken değildir. Ancak kadınların
daha çok alkol, başka birliktelik ve internet
kaynaklı şiddete maruz kaldıkları belirlenmiştir.
- Cinsiyet fiziksel ve cinsel şiddet üzerinde
etkili bir faktördür. Kadınlar fiziksel ve cinsel
şiddete daha çok maruz kalmaktadırlar.
53
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Kadınların karar verici konumlarda yeterli sayıda
temsil edilememeleri, mağdurun korunması ve
şiddetin önlenmesi için kalıcı çözümlerin getirilmesini engellemektedir (Moroğlu, 2012: 358).
- Cinsiyet şiddete yönelik hukuki değişkenler
üzerinde etkili bir değişkendir. Kadınlar daha
az hukuki yollara başvurmakta ve hukuka
inanmamaktadır.
Dünya Bankası verilerine göre dünya genelinde
şiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-44 yaş
grubundaki kadınların sayısı kanser, sıtma, trafik
kazası ve savaşlar nedeniyle ölen kadınlardan daha
fazladır (KSGM, 2012: 9). Türkiye’de de kadına
yönelik aile içi şiddete ilginin artıyor olmasına
rağmen konunun büyüklüğü ve içeriğine dair
ulusal düzeyde veriler yeterli değildir. Aile içi
şiddet daha çok, eşe yönelik ve erkeğin kadına
uyguladığı şiddet biçiminde meydana gelmekte,
sorunun mahrem olarak algılanması, kadının
ailevi ve toplumsal baskılarla itiraf ve ifade
etmekte zorlanması nedeniyle de konuyla ilgili
yapılan çalışmaların hala sınırlı sayıda olduğu
görülmektedir.
- Yaş şiddet kaynağı üzerinde etkili bir değişken
değildir. Ancak kadınlar daha çok eş, erkek
kardeş ve baba şiddeti görmektedirler.
Günümüzde her üç kadından biri yaşamında en
az bir kez fiziksel, cinsel, ekonomik ya da psikolojik şiddet yaşamaktadır. Bu önemli sorunla
mücadele konusunda dünyada ve Ülkemizde
son yıllarda yoğun çalışmalar yürütülmektedir.
Ancak kadına yönelik şiddet, özellikle de aile içi
şiddet tüm dünyada olduğu gibi Ülkemizde de
çözüm bekleyen önemli toplumsal sorunlardan
biri olmaya devam etmektedir. En önemli insan
hakları sorunlarından biridir. Kadına yönelik aile içi
şiddet, tüm dünyada ekonomik, sosyal ve coğrafi
sınır tanımaksızın varlığını sürdürmekte, kadının
Kadınlara uygulanan şiddete sayısal olarak
baktığımızda; Bağımsız İletişim Ağı Bianet’in
yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden
ve ajanslardan derlediği haberlere göre, 2013’ün
ilk 10 ayında erkekler 168 kadın öldürmüş, 148
kadın ve kız çocuğuna tecavüz etmiş, 170 kadını
yaralamış, 123 kadın ve kız çocuğunu taciz etmiştir. Kadın ve kız çocuklarının yüzde 69’una
tanıdıkları erkekler tecavüz etmiş, tecavüzlerin
yüzde 50’si kadınların evinde gerçekleşmiştir.
Görüldüğü gibi rakamlar ürkütücüdür. Bu rakamlar
yalnız medyaya yansıyan vakaları içermektedir.
Bu gerçekler karşısında, kadına yönelik şiddet
konusunda uluslararası ve ulusal yasal düzenle-
yalnızca bedensel ve ruh sağlığını etkilemekle
kalmayıp, kendine saygısını, güvenini ve kendi
yaşamını kontrol etme yetisini de yitirmesine
neden olmaktadır. Yaşam kalitesini düşürmekte,
kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokmakta, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarını
engellemektedir.
Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet sorunu
çözümlenmedikçe, kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınlar açısından süregelen özel ve
kamusal alanlar arasındaki uçurumun kapatılması
mümkün olamayacaktır.
54
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ortaya çıkan bu sorunlara çözüm önerilerinin
aranması asıl temeli oluşturmalıdır.
melerin, bilimsel araştırmaların yanında, üniversite araştırma merkezleri, sivil toplum örgütleri,
resmi ve özel kuruluşlar ile belediyeler el birliği

Şiddetin cinsiyet, yaş, ırk, inanç ve toplumu
olmadığı, bunun bir dünya ve insanlık sorunu
olduğu bilinmelidir.
ile çalışarak, çözüm üretmek zorundadır. Alınan
önlemler yaşama geçirilmelidir.
Ülkemiz, dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endek-

Bu araştırma sonucunda Türkiye evreni ve
bazı örnekleme dâhil edilen iller doğrultusunda
gerçekleştirilen bu çalışmadan yola çıkılarak,
Türkiye evreni ve yedi bölgesinin örneklendirilerek şiddet sorununun bölgeler doğrultusunda
karşılaştırılması şiddet olgusunun daha net
algılanmasına fayda sağlayacaktır.
sinde 123. sıradadır. Kadınların ekonomik hayata
katılımı, kadınların elde edebildiği ya da onlara
sunulabilen olanaklar, eğitime ve sağlık olanaklarına erişim ve her şeyden önemlisi karar alma
mekanizmalarında temsil açısından, kadınlarla
erkekler arasındaki eşitliği ölçen, dünya toplumsal
cinsiyet eşitliği endeksinde 123. sırada yer almış

Ayrıca bölgelerin karşılaştırılmasına paralel
olarak bölgelerin sosyo ekonomik durumu,
eğitim, yaşayan insan bireylerinin genel özelliklerine dair bilgiler, politik ve siyası yapı,
hukuksal boyut gibi faktörlerde ele alınarak
çözüm önerileri oluşturulabilir.
olmamız kadının insan hakları alanında gerilerde
olduğumuzun göstergesidir.
Sonuç olarak kadına yönelik şiddetin yaygın bir
toplumsal sorun olduğu, bütün dünyada her yerde,
her yaşta, her eğitim ve gelir düzeyinde görülebilen
bir insan hakkı ihlali olduğu ve yaşatılan şiddetin

Şiddet ile mücadelede mutlaka kamu ve kolluk
kuvvetlerinin desteği sağlanmalı, katılımcıların
yaşadığı sorunlara ilişkin “travmatik, psikilojik
ve hukuksal” sorunlarına ilişkin veriler bu
kurumlardan araştırmacılara aktarılarak daha
güvenilir bir araştırma gerçekleştirilmelidir.
hiçbir haklı gerekçesinin olamayacağı konusunda
kamuoyu oluşturmak, yapılan çalışmalara destek
olmak, kadınların birey olmasını, temel hak ve
özgürlüklerini kullanmalarını engelleyen şiddete
engel olmak ve şiddete dur demek hepimizin
görevidir.

TUIK ve veri bankası barındıran kurumların
mutlaka bu verileri daha spesifik ve objektif
olarak kamuya duyurması araştırmacılara
fayda sağlayacaktır.
ÖNERİLER
Yaptığımız bu araştırma sonucunda elde ettiğimiz
bulgular ve saptanan bazı sorunlar doğrultusunda;

Araştırma sonucunda özellikle kadın sığınma
evleri, hukuk birimleri, kolluk kuvvetleri, rehabilitasyon merkezleri ve bazı kamu kurumlarının

Şiddet önlenebilir bir sorun olarak görülmelidir.
Oluşan sorunların nedenlerinin belirlenmesi,
55
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
KAYNAKÇA
şiddet gören mağdurlara yönelik kalıcı “koruyucu”
önlem almada yetersiz kaldığı görülmektedir.
Bu durum şiddet mağdurlarının araştırmaya
çok istekli olarak iştirak etmemesine neden
oluşturmaktadır. Katılımcıların güvenliğinin
sağlanması, şiddete uğrayan bu bireylerin
şiddetin engellenmesindeki kendilerine göre
çözüm önerileri yine bölgesel faktörler dikkate
alınarak iyileştirmeye gidilmelidir.
ALTINAY, A.G., & ARAT, Y., (2007). Türkiye’de
Kadına Yönelik Şiddet, Punto Baskı Çözümleri, İstanbul
ARIN, C.M., (1998). “Kadına Yönelik Şiddet”,
75 Yılda Kadınlar ve Erkekler, Tarih Vakfı
Yayınları, İstanbul
DÖKMEN, Z.Y., (2004). Toplumsal Cinsiyet
Sosyal Psikolojik Açıklamalar, Sistem Yayıncılık, İstanbul.

Şiddet konusunda araştırma yapacak diğer
araştırmacıların şiddet mağduru olan bireyler
ile yakından ilişki kurması, yüz yüze görüşmek koşulu ile araştırmalarını hem nitel hem
de nicel açıdan ele almaları daha net olarak
sorunların ortaya çıkmasına katkı sağlayacaktır.
ERGÖÇMEN, B.A., ÜNER, S., & ÖZGEREN,
A.A., (2009). “Türkiye’de Kadının Aile İçi
Şiddetle Mücadele Yöntemleri” VI. Ulusal
Sosyoloji Kongresi, Ekim 2009, “Toplumsal
Dönüşümler ve Sosyolojik Yaklaşımlar”,
Adnan Menderes Üniversitesi, 6. Ulusal
Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı, Aydın
Şiddet içerikli panel, eğitim, sempozyum,

çalıştay ve kongrelerin sık sık olmak koşulu
ile şiddetin en fazla yaşandığı bölgelerde kamu
desteğiyle düzenlenerek, eğitim programları
çok amaçlı olarak hayata geçirilmelidir. Ayrıca
şiddet yanlısı bu kişileri şiddete iten faktörleri
belirlenerek rehabilite edilmesi, gerekli durumlarda psikolojik ve tıbbı tedavi görmelerine
kamusal destek sağlanmalıdır. Burada en
önemli şiddet faktörlerinin başında “Alkol,
Uyuşturucu, İnternet ve Diğer Karşı Cins” ile
olan ilişkilerin boyutu göz ardı edilmemelidir.
Bu durum hem ulusal hem de uluslararası bir
sorun olarak görülmelidir.
KSGM., (2008). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal
Eylem Planı 2008-2013, T.C. Başbakanlık
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara
KSGM., (2012). Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Ulusal Eylem Planı 2012-2015,
T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü, Ankara
KSGM., (2013). Türkiye’de Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, T.C. Başbakanlık
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara
KSSGM., (1995). Eylem Platformu ve Pekin
Deklarasyonu, T.C. Başbakanlık Kadının
Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara
56
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:05 K:02
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
KSSGM., (2000). Kadın 2000:21. Yüzyıl İçin
Siddet, BGSS Workıng Paper Serıes, Bgss
Workshop Documentatıon, Berlin
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Kalkınma ve
Barış (Pekin+5), T.C. Başbakanlık Kadının
ÜNLÜ, S., BAYRAM, N., ve Diğ., (2009).
Toplumsal Çalışmalar ile Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Projesi Eğitim Rehberi,
Etam Matbaası, Eskişehir
Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara
MOROĞLU, N., (2012). “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul
Sözleşmesi” http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/
YANIKKEREM, E., KAVLAK, O., SEVİL, Ü.,
(2007). ”Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri
ve Sağlık Çalışanlarının Rolü” Kadın Çalışmaları Dergisi Aile İçi Şiddet Özel Sayısı,
Ocak-Nisan 2007, Cilt:2, Sayı:4, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, İstanbul
m2012-99-1169, (Erişim Tarihi: 10.09.2014)
NAVARO, L., (1997). Tapınağın Öbür Yüzü,
Varlık Yayınları, İstanbul
NAVARO, L., (2000). Bir Cadı Masalı, Remzi
Kitabevi, İstanbul
İNTERNET KAYNAKLARI
SUĞUR, S., (2009). “Toplumsal Cinsiyet”, Top-
- “Aile İçi Şiddetle Mücadele El Kitabı Kadına
Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi”
lumsal Yaşamda Kadın, Anadolu Üniversitesi
Yayınları, Eskişehir
http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/eski_site/Pdf/siddet_handbook.
pdf Erişim Tarihi: 09.09.2014)
SUĞUR, S., (2012). “Kadına Yönelik Şiddetin
Boyutları” Toplumsal Yaşamda Kadın,
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir
- “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele
Projesi”
ŞENER, E.B., (2011). Kadına Yönelik Aile İçi
Şiddeti Önlemede 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun Ve Değerlendirilmesi,
http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/html/19162/
Kadina+Yonelik+Aile+Ici+Siddetle+Muc
adele+Projesi (Erişim Tarihi: 10.09.2014)
T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü, Ankara
UÇAR, H., (2010). “Kadın Sivil Toplum Ku-
- “Türkiye’de Kadın Haziran 2014” http://www.
kadininstatusu.gov.tr/tr/28222/
Erişim
Tarihi: 09.09.2014)
ruluşları ve Devlet Kurumları Arasındaki İlişkiler – Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele”, Uluslararası Çalısma
Atölyesi Hukuksal Normların Uygulanması:
Türkiye’de ve Almanya’da Kadına Yönelik
57
UHPPD
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
IS YOUR ORGANIZATION HARMONIC OR CHAOTIC?
ORGANİZASYONUNUZ HARMONİK Mİ KAOTİK Mİ?
Kubilay ÖCAL
Mugla Sitki Kocman University, School of Physical Education and Sports
Özet: Bu çalışma Organizasyon Kültürü Metaforik
Ölçeğinin (OKMÖ) geliştirilme sürecini açıklamaktadır.
Çalışmada öncelikle Morgan’ın organizasyonlar için
tanımladığı metafor prototipleri ve onlara ait anahtar kelimelerden faydalanılarak bir madde havuzu
oluşturulmuştur. Veriler kamu ve özel kurumlarda
çalışan 530 personelden toplanmış ve bu yeni ölçek
için gereken faktör yükleri, geçerlilik ve güvenilirlik
kanıtları sağlanmıştır. Veri analizleri SPSS 18 programında yer alan Pearson Korelasyonu, tek yönlü
varyans analizi, faktör analizi ve frekans analizi ile
çözümlenmiştir. Sonuçlara göre; organizasyon kültürü
Harmonik Kültür ve Kaotik Kültür olmak üzere iki
boyuta açıklanabilmektedir. 67 maddeden oluşan
ölçek organizasyon kültürüne ait değişkenlerin %
35,6’sını açıklayabilmektedir. Harmonik Kültür; 47
maddeden oluşmakta ve organizasyonun içerisindeki
uyum ve ahengi açıklamaktadır. Öte yandan Kaotik
Kültür 20 maddeden oluşmakta ve organizasyona ait
kargaşa ve çatışmacı yanları ifade etmektedir. Ayrıca;
sonuçlar: Harmonik Kültür ile iş doyumu, gelir ve
pozisyon arasındaki pozitif ilişkiyi, Kaotik Kültür
ile iş doyumu, gelir ve pozisyon arasındaki negatif
ilişkiyi net bir şekilde ortaya koymaktadır. Daha derin
analizler; işini istemeden seçen personelde kaotik
kültürün yüksek, harmonik kültürün az olduğunu
ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar geliştirilen ölçeğin
organizasyon kültürünün pozitif ve negatif yönlerini
ölçebilecek yeterlilikte olduğunu desteklemektedir.
Abstract: This study describes the process of developing the Metaphoric Inventory of Organizational
Culture (MIOC). An item pool was generated with
the help of Morgan’s archetypical metaphors provided
for organizations. Data collected from 530 employees
working in public and private organizations provided
evidence of factor loadings, validity and reliability of
the new scale. Data were analyzed with Correlation,
ANOVA, factor analysis and frequency analysis in
SPSS 20. According to the results, two dimensions of
organizational culture; Harmonic Culture and Chaotic
Culture emerged with 67 items and scale explains the
% 35.6 of the total variability of the organizational
culture. While Harmonic Culture with 47 items; exposing the desirable elements of organizational culture,
Chaotic Culture with 20 items provides undesirable
means and contents. Result shows significant correlations between Harmonic Culture and job satisfaction,
income and position. Moreover negative correlation
put forth between Chaotic Culture, job satisfaction
and position. Further analysis shows that employee
who selects their jobs unwillingly perceived higher
Chaotic Culture and lower Harmonic Culture. Evidences provided that; MIOC is a valuable scale for
evaluating positive and negative dimensions of
organizations culture.
Key Words: Organizational Culture, Metaphor, Scale
development, Harmonic Culture, Chaotic Culture
Anahtar Kelimeler: Organizasyon Kültürü, Metaphor,
Ölçek Geliştirme, Harmonic Kültür, Kaotik Kültür
58
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
INTRODUCTION
concept (Gershon, Stone, Bakken, & Larson,
2004) can be defined as the “fundamental values, assumptions, and beliefs held in common
by members of an organization” (Helfrich, Li,
Mohr, Meterko, & Sales, 2007). According to
Schein (1992) climate will be a reflection and
manifestation of cultural assumptions. By the
way organizational culture expresses itself through organizational climate (Guldenmund, 2000).
This means that understanding organizational
climate is also providing us information about
the culture of an organization which provides
valuable knowledge for operating management
functions. “There are many similarities between
organizational climate and culture although a
number of researches have considered and rejected the proposition that they are synonymous.
Yet, because the two variables share a number
of overlapping attributes the distance between
culture and climate is perhaps not so great as
first thought” (McMurraym, 2003). For that
reason climate and culture is overlapping in an
organizations and we use culture in order to have
broad sense.
The issue of organizational culture and climate
were pretty popular subjects among researchers
in the 1970’s and 1980’s (Guldenmund, 2000;
McSweeney, 2002, Thumin, 2011) in order to
have close link with organizational performance
(Kanter, 1983;Kopelman, Brief, & Guzzo, 1990;
Kotter & Heskett, 1992; Schein, 1992; Chew &
Sharma, 2005; Baalthazard, Cooke, & Potter,
2006; Smerek & Denison, 2007; Dounis, 2008;
De Hilal, Wetzel, & Ferreira, 2009; Jacobs et al.,
2013) and attributed as a sources of competitive
advantages for firms and organizations (Barney,
1986; Webster, 1992; Tekleab, Takeuchi, & Taylor,
2002; Liu, 2003; Valencia, Jime´nez, & Valle,
2011; Lukas, Whitwell, & Heide, 2013)
Last decade in literature, organizational culture
and organizational climate often used interchangeably (Schneider, 1990; Sleutel, 2000; Spruill,
2008). Some writers argue that culture and climate
overlap or that one encompasses the other, and
others argue they are distinct constructs (James,
2008). According to the Bowen & Ostroff (2004)
”Organizational climate is a shared perception of
what the organization is like in terms of practices,
policies, procedures, routines, and rewards- what
is important and what behaviors are expected and
rewarded- and is based on shared perceptions
among employees within formal organizational
units”. It refers to employee perceptions to their
working conditions which is possible to measure,
quantify, and change (Poghosyan, 2012). On the
other hand organizational culture, more global
The cultural dimension is central in all aspects of
organizational life (Alvesson, 2002). Understanding
organizational culture is the way understanding
how an organization goes about meeting its
goals and missions, how an organization solves
its problems, or how individual behave within
the group (Sanchez, 2004). In order understand
organizational culture we should check the
organization’s shared values, symbols, behaviors,
59
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
and assumptions first (Goffee & Jones, 1998).
Simply put, we should peek “the way they do
things around there” (Scheine, 2010).
“relationship”. “Social capital is concerned with
the structure and influence of these relationships
with and between individuals, organizations and
societies” (Andriessen, & Gubbins, 2009). Social
capital has been defined as “the sum of the actual
and potential resources embedded within, available through, and derived from the network of
relationships possessed by an individual or social
unit” (Nahapiet, & Ghoshal, 1998).
Theoretical concepts
Organizational culture can be measured by a
number of objective and subjective indicators
(Rahimic, 2012). But there is a continuous and
growing interest in the study of metaphor within
organizational research in order to have a potential to guide our perceptions and interpretations
of reality and help us formulate our visions and
goals (Cornelissen, 2009). Metaphors are the
symbols that we can be viewed as central to the
task of accounting for how we think about things,
make sense of reality, and set the problems we
try to solve (Short 2000). Symbols are the most
apparent and observable aspects of organizational
life (Jones, 1996). Symbols can be defined as
‘objects, acts, concepts, or linguistic formations
that stand ambiguously for a multiplicity of disparate meanings, evoke sentiments and emotions
and impel men to action’ (Cohen, 1974). We can
see symbols in various types. They might be of
a material, verbal or action (Dandridge, Mitroff,
& Joyce, 1980). They might have a content of
primarily cognitive, emotional or action-inspiring
character (Ortner, 1973; Skoldberg, 1987 etc.).
They might be simple or complex (Pondy, Frost,
Morgan, & Dandridge, 1983).
Nahapiet & Ghoshal (1998) proposed three
dimensions of social capital: (1) The relational
dimension which refers to the trust, obligation,
and identification present in personal relationships between people (2) the cognitive dimension
symbolic of shared goals, vision and values between actors in a social system (Tsai & Ghoshal,
1998). It concerns the extent to which people
in a social network share a common perspective
or understanding. (3) The structural dimension
is the configuration of linkages between people
or units . . . that is, who you reach and how you
reach them”
This study conceptualized from the perspective
of SCT to explain the dimension of organizational culture. This study aims to develop a scale
to evaluate the organizational culture from the
viewpoint of Morgan’s Organizational Metaphors.
METHOD
This part describes the procedures of sample
selection, instrumentations, and analysis of data.
Social capital theory explores the role of metaphor in organizational theorizing in order to
have a potential to explain the core concepts of
60
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Sample
income level was located with their category and
percentages. In the second table means, standard
This study consists of 530 participants selected
deviations, maximum and minimum scores of
from public organizations. The characteristics of
participants were clearly presented in the fallowing
age, duration in organization, duration in job,
two tables. In the first table gender, position, work
dimensions of scale (harmonic and chaotic) and
area, education level, job selection condition, and
job satisfaction were presented.
Table 1. Demographic Characteristics of the Participants (I)
Public Organizations
n
Gender
%
Private Organizations
n
%
Female
135
31,3
21
31.8
Male
296
68,5
44
66.7
Staff
311
85.4
42
76.4
Manager
33
9.1
10
15.2
Education
149
47.5
17
41.5
Health
102
32.5
13
31.7
Finance
8
2.5
3
7.3
Others
55
17.5
8
19.5
Basic Education (12)
17
3.9
10
15.2
Collage/Lycee
133
30.7
23
35.4
University
258
59.6
28
43.1
Ms/Phd.
25
5.8
4
6.2
Job selection
Willingly
261
60.4
33
50.0
condition
Partially willingly
108
25.0
10
15.2
Unwillingly
63
14.6
23
34.8
Too Low
25
5.7
4
6.1
Low
59
13.7
17
25.8
236
54.8
28
42.4
High
99
23.0
14
21.2
Too high
12
2.8
3
4.5
Position
Area
Education
Income
Middle
61
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Table 2. Demographic Characteristics of the Participants (II)
Public
Private
Age
Mean
39.7
34.12
8.0
8.9
Maximum
65.00
54.00
Minimum
17.00
18.00
Mean
10.88
6.3
7.95
6.76
Maximum
37.00
30.00
Minimum
1.00
1.00
15.82
8.5
7.78
8.04
Maximum
37.00
36.00
Minimum
1.00
1.00
Mean
3.79
4.08
.81
.97
Maximum
5.81
5.84
Minimum
1.60
1.31
Mean
3.32
3.13
.89
.98
Maximum
5.90
5.50
Minimum
1.00
1.45
SD
Duration in organization
SD
Duration in Job
Mean
SD
Harmonic Culture
SD
Chaotic Culture
SD
Job Satisfaction
62
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Mean
3.69
4.24
SD
1.39
1.56
Maximum
7.00
7.00
Minimum
1.00
1.00
INSTRUMENTATION
than lines of causality, interdependent units; (8)
Instruments of domination: characterized by the
exploitation of employees, patterns of prejudice
and discrimination, class-based, work a holism.
Different metaphors can constitute and capture
the nature of organizational life in different
ways, each generating powerful, distinctive,
but essentially partial kinds of insight (Morgan,
1980). After deciding on eight dimensions, an
initial item pool was generated with 97 items on
a six-point rating scale. Bandura (1997, 2001)
suggested that scales using too few steps should
be avoided due to their difficulty in differentiating
information. The information obtained would be
less reliable and less sensitive. Therefore, each
item was responded on a nine-point rating scale
ranging from “strongly disagree” to “strongly
agree.” The 97 items were arranged so that items
of the eight dimensions were scattered randomly.
Demographic information including gender and
major was also requested.
The MIOC was designed to assess values, assumptions, and beliefs held in common by members
of an organization. The first step for instrument
development was to decide upon the constructs
underlying organizational Metaphors. For this
purpose, the literature was reviewed. The most
frequently cited organizational metaphors are
those from Morgan (1997, 2006), who offered
eight metaphors for organizations. Morgan (1997,
2006) offered eight metaphors for organizations: (1)
Machine: an emphasis on efficiency, goal-oriented
activity, engineering principles, organization as a
tool or instrument; (2) Organism: a living systems
perspective, an open system capable of growth
and decay, passages through various life cycles;
(3) Brain: flexible and resilient, holographic, selfregulated and double-loop learning, feedback; (4)
Culture: characterized by norms, rites and shared
reality; (5) Political system: an emphasis on the
distribution of power, conflicting interests, limited
resources, lobbying and negotiating; (6) Psychic
prison: to recognize the influence of the unconscious, issues emerging out of dependency needs
and repressed sexuality, the patriarchal family,
organizations as traps of repeating patterns; (7)
Flux and transformation: organizations as selfreferring systems, evolving entities, loops rather
For the purpose of content validation, a group
of 6 experts in management, organizational
culture and metaphors were asked to assess the
quality of each item, verify matching of items
to the corresponding dimensions, and provide
further suggestions. Having received feedback
from experts, 18 items, was deleted because of
63
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
through the use of exploratory factor analysis, (II)
estimating each dimension’s internal consistency
reliability coefficients (Cronbach’s Alphas), (III)
and providing further validity evidence.
conflict in means or dual meanings and difficult
to understand. In addition, one item assessing
the ability to explain the particulate nature of
matter was deemed essential by the experts to
be included in the scale. Some other items were
revised to make them clearer. Items were developed in Turkish and used. For universal use
it is translates in English with the help of two
experts (a native speaker and an instructor at the
department of foreign languages) examined the
scale for grammar and clarity.
RESULTS
The MIOC was administered to 530 employees
and managers. First criterion-related validity
was tested by using correlational inquiry. Each
dimension of MIOC had moderate and significant
correlations. Additionally, Correlation between
demographic variables and scale dimension were
tested in the same table.
Data Analysis
Four steps were followed during analysis of
data: (I) identifying the factor structure of CCSS
2
-,416**
3
,578**
-,384**
4
,027
,015
5
,056
,008
,058
,257**
6
-,064
,032
,013
-,220**
-,071
,141**
-,021
7
,121**
,076
,223**
-,101*
-,228**
-,137**
-,043
-,381**
8
-,009
-,019
-,118*
9
,051
-,145**
,037
,022
-,015
,043
-,036
,036
,008
,287**
10
,307
-,170
,545
,070
,103
-,042
-,017
-,022
11
,035
-,002
,018
,174**
,573**
-,166**
-,182**
,254**
,092
,002
12
,045
-,015
-,013
,117
,714
,021
-,295
-,076
,080
,063
13
-,162**
-,191**
,018
-,093*
-,035
,080
-,016
-,182**
**
**
,126**
**
*
*
**
**. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).
*. Correlation is significant at the 0.05 level (2-tailed).
64
**
,150**
,624**
-,079
-,075
13. Job Selection Condition
12. Duration in job
11. Duration in organization
10 Income
9. Position
8. Segment
7. Sector
6. Education
5. Age
4. Gender
3. Job satisfaction
2. Chaotic Culture
1. Harmonic Culture
Table 3. Correlations of Demographic Variables and Dimensions of Mıoc
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Exploratory factor analysis with maximum
likelihood estimation was employed to empirically reveal and demonstrate the hypothesized,
underlying structure of organizational culture.
Before conducting an exploratory factor analysis,
the results of the KMO measure of sampling
adequacy and the Bartlett’s test of sphericity
were examined to determine appropriateness
of factor analysis. Bartlett’s test was significant
(BTS value= 16839.99, p<0.000), showing that
the correlation matrix was significantly different
from an identity matrix. Similarly, the KMO
Measure of Sampling Adequacy of 0.95 was
substantial. Both revealed that it was appropriate
to perform a factor analysis (Tabachnick & Fidell
2007). The 79 items were factor analyzed and 4
factors emerged with eigenvalues greater than 1.
But scree plot provided only two main factors.
An oblique rotation (direct oblimin) was then
undertaken to assist in the interpretation of the
factors. It is seen that seven items provided
pattern coefficients lover than 0.30, which was
suggested to be not satisfactory by Stevens
(2002). We realize that factor loadings of 5 items
shared by more than one factor. Additionally it
is seen that factors are not clearly separated on
component plot in rotated space. So 12 items
were reexamined and deleted. After a second run
67 items, with coefficient higher than .30 loaded
in 2 factors with clear separation in component
plot were appeared. The overall percentage of
variance extracted (35.6%) supported the assertion that the two factors were deemed sufficient
and conceptually valid in their correspondence
to the existing theory.
65
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Item Total Correlation
Alpha If Item Deleted
Harmonic items
Factor Loadings
Item Total Correlation
Alpha If Item Deleted
0.72
0.65
0.96
Item 37
0.56
0.53
0.96
Item 43
0.70
0.71
0.96
Item 7
0.56
0.56
0.96
Item 23
0.68
0.68
0.96
Item 26
0.55
0.61
0.96
Item 22
0.68
0.69
0.96
Item 28
0.55
0.56
0.96
Item 45
0.66
0.71
0.96
Item 18
0.55
0.54
0.96
Item 54
0.66
0.67
0.96
Item 24
0.52
0.55
0.96
Item 19
0.65
0.65
0.96
Item 53
0.52
0.59
0.96
Item 12
0.65
0.65
0.96
Item 33
0.52
0.46
0.96
Item 32
0.64
0.63
0.96
Item 20
0.51
0.58
0.96
Item 14
0.64
0.63
0.96
Item 2
0.50
0.49
0.96
Item 38
0.64
0.71
0.96
Item 3
0.49
0.55
0.96
Item 36
0.63
0.63
0.96
Item 15
0.48
0.42
0.96
Item 13
0.62
0.61
0.96
Item 44
0.47
0.43
0.96
Item 39
0.62
0.66
0.96
Item 11
0.47
0.45
0.96
Item 50
0.62
0.56
0.96
Item 66
0.47
0.51
0.96
Item 42
0.62
0.65
0.96
Item 30
0.46
0.44
0.96
Item 55
0.61
0.65
0.96
Item 59
0.42
0.38
0.96
Item 51
0.61
0.57
0.96
Item 10
0.39
0.41
0.96
Item 48
0.60
0.63
0.96
Item 57
0.38
0.34
0.96
Item 8
0.59
0.57
0.96
Item 4
0.38
0.32
0.96
Item 49
0.58
0.55
0.96
Item 9
0.37
0.33
0.96
Item 17
0.58
0.61
0.96
Item 46
0.32
0.40
0.96
Item 47
0.57
0.62
0.96
Item 70
0.32
0.32
0.96
Item 21
0.57
0.60
0.96
(α =96)
Item 29
Harmonic items
Factor Loadings
Table 4. Summary of Factor Loadings of Oblimin Rotation for the Harmonic Culture of
MIOC, Item- Total Correlation and Alpha If Item Deleted
66
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Item Total
Correlation
Alpha If Item
Deleted
Chaotic items
Factor Loadings
Item Total
Correlation
Alpha If Item
Deleted
0.66
0.64
0.89
Item 79
0.54
0.51
0.90
Item 73
0.65
0.61
0.89
Item 61
0.53
0.56
0.89
Item 77
0.65
0.64
0.89
Item 68
0.52
0.49
0.90
Item 65
0.64
0.62
0.89
Item 75
0.50
0.51
0.90
Item 71
0.62
0.59
0.89
Item 76
0.48
0.45
0.90
Item 63
0.62
0.60
0.89
Item 31
0.47
0.51
0.90
Item 52
0.60
0.59
0.89
Item 35
0.46
0.46
0.90
Item 56
0.57
0.56
0.89
Item 64
0.41
0.35
0.90
Item 78
0.55
0.57
0.89
Item 6
0.39
0.36
0.90
Item 40
0.55
0.58
0.89
Item 62
0.38
0.34
0.90
(α = 90)
Item 69
Chaotic items
Factor Loadings
Table 5. Summary of Factor Loadings of Oblimin Rotation for the Chaotic Culture of
MIOC, Item- Total Correlation and Alpha If Item Deleted
Further, reliability coefficients for each of the
employees avoid to undertake the liability for
their own faults’.
dimensions all exceeded the threshold of 0.80
for acceptance.
2. Harmonic Culture (47 items) as accordance
of between employee, and employee manager
relations who support organizational missions,
performance and commitment. Sample items of
this dimension are: ‘In my organization employee
with different proficiencies can work for common
purpose’; ‘In my organization all activities are
done with a premeditated program’.
The final form of the MIOC with 67 items on
two dimensions is
1. Chaotic Culture (20 items) as undesirable
perception, behaviors and acts in an organization
that support turbulent climate result in loss of
control, unpredicted results and lack of performance. Sample item of this dimension is ‘In my
In order to check the perceived cultural differences according to the job selection condition one
way ANOVA was conducted. The result from
organization employees use their political identity
as an instrument of power; ‘In my organization
67
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
the analysis (table4) indicates that job selection
condition has a significant effect on chaotic [F
(2,522) =4.90, p< .08] and harmonic [F (2,522)
=12.15, p< .001] culture of organization.
Table 6. One Way Analysis Of Variance For Effects Of Job Selection Condition On
Organizational Culture
Harmonic
Chaotic
Culture
Sources
df
SS
MS
2
8,133
4,066
Within Groups
522
433,582
Total
524
441,715
2
16,759
8,379
Within Groups
522
359,903
,689
Total
524
376,662
Between Groups
Between Groups
F
4,896*
,831
12,153**
Chaotic Culture (CC) (Items 6, 31, 35, 40,
Post hoc analysis provided that employee who
select job in “partially voluntarily” (m=3.20)
condition have perceived higher “chaotic culture” than employee who select job “voluntarily”
(m=3.50). Additionally post hoc analysis provided that employee who selects job “voluntarily”
(m=4.00) perceived higher “harmonic culture”
than “partially voluntarily” (m=3.50) and “nonvoluntarily” (m=3.7) groups.
52, 56, 61, 62, 63, 64, 65, 68, 69, 71, 73, 75,
76, 77, 78, 79.
Harmonic Culture (HC) (Items 2, 3, 4, 7, 8,
9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22,
23, 24, 26, 28, 29, 30, 32, 33, 36, 37, 38, 39, 42,
43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 53, 54, 55, 57,
59, 66, 70.
DISCUSSION
Factor analytic evidence indicated that all pattern
This study clearly describes the development of
Metaphoric Inventory of Organizational Culture
(MIOC) with two dimensions. After a an extensive
literature review, exchanging ideas with culture
and statistics researchers for content validation a
scale was implemented to 530 employee working
in public and private organizations in order to test
the factorial structure of the scale. The scale has
two dimensions with 67 items.
coefficients were high, indicating a significant
contribution of each item to the corresponding
subscale. Both dimensions provide high internal
consistency estimates higher than 0.90. Criterion
related validity was tested by using correlational
inquiry. First, result revealed that there is negative moderate (.416) and significant correlations
between dimensions of MIOC.
68
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
Despite the need for further validation, this scale
is a promising tool for research in organizational
studies to explore organizational climate and culture in both public and private organizations. With
the help of this scale managers could understand
the climate of their organizations. Understanding
organizational climate have various benefits can
also help to increase organizational capacities,
improved productivity, reduced absenteeism,
increased job satisfaction, improved working
atmosphere and feeling of common welfare,
improved communication among individuals
and groups, improved stress managing skills,
improved motivation ( Bogdanovi, 2010)
The main idea of the scale is discovering desired
(harmonic) and undesired (chaotic) components
of the perceptive organizations culture. Thus it
is expected to find positive correlations between
elements of job satisfaction and harmonic culture.
Organizational culture can play an important role
in the level of job satisfaction of employees. Job
satisfaction broadly refers to the degree to which
people like their work, and it is usually determined by self-reported information (Millan, 2013).
Based on this perspective relationship between
the elements of job satisfaction and dimensions
of the scale were examined. For example income is one of the factors correlated with job
The present study hopefully will help the researcher to have opportunity to use different scales in
evaluating organizational climate. For all scale
have strong and weak sides. For that reason future
studies should focus on validating this scale with
different groups of employees. Moreover, this scale
should be used in correlation with other aspects
of organizational dimension such as performance,
innovation, empowerment and more.
satisfaction (Sone, 2013). Result provides that
with the increase of income there is an increase
in job satisfaction in turn to increase harmonic
culture. Findings are consistent with the study of
Gazioglu (2006) assertion that the higher pay is
associated with higher job satisfaction.
Moreover job position and job selection conditions (willingly-partially willingly-unwillingly) are
Acknowledgement
provided to be factors effecting job satisfaction
in this study. Result supported with the study
I would like to thanks Dr. Yılmaz Üstüner and
Dr. Yeşim Çapa Aydın from METU for their
guidance and information’s during the process
of this study.
of (Ocal & Karli, 2010). Employees who select
their job unwillingly have lower job satisfaction
and higher perceived CC. Additionally with the
increase of position there is a degree in perceived
REFERENCES
CC. These results provide evidences that chaotic
and harmonic dimensions indicate opposite fea-
ANDRIESSEN, D., & GUBBINS, C., (2009).
Metaphor analysis as an approach for explo-
tures and this increases the validity of the scale.
69
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ring theoretical concepts: The case of social
firm performance: Empirical evidence from
Singapore. Int. J. Manpower, 26(6): 560-581
capital. Organization Studies, 30(8), 845-863
CLEARY, C., & PACKARD, T., (1992). The use
of metaphors in organizational assessment
and change. Group & Organization Management, 17(3), 229-24
BALTHAZARD, P. A., COOKE R. A., POTTER, R. E., (2006). Dysfunctional culture,
dysfunctional organization: Capturing the
behavioral norms that form organizational
culture and drive performance. J. Managerial
COHEN, A., (1974). Two-Dimensional Man an
Essay in the Anthropology of Power and
Symbolism in Complex Society. London:
Routldge and Kegan Paul
Psychol., 21(8): 709-732
BANDURA, A., (1997). Self-efficacy: The exercise
of control. New York: Freeman
CORNELISSEN, J. P., & KAFOUROS, M. I.,
(2008). The emergent organization: Primary
and complex metaphors in theorizing about
organizations. Organization Studies, 29,
957-978
BANDURA, A., (2001). Guide for constructing
self-efficacy scales (revised). Retrieved May
26, 2005 from http://www.emory.edu/EDUCATION/mfp/banduraguide.htm
BARNEY, J. B., (1986). Organizational culture:
DANDRIDGE, T. C., MITROFF, I. I., & JOYCE,
W., (1980). Organizational symbolism: A topic
to expand organizational analysis. Academy
of Management Review , 5 (1), 77-82
Can it be a source of sustained competitive
advantage?. Academy of Management Review, 11, 656-65
BOGDANOVIĆ, M., (2011). Organizational
DE HILAL, A. V. G., WETZEL, U., FERREIRA, V., (2009). Organizational culture and
performance: A Brazilian case. Manage. Res.
News, 32(2): 99-119
climate and organizational efficacy in Croatian manufacturing enterprises. International
Journal of Management Cases, 13(4), 185-19
BOWEN, D. E., & OSTROFF, C., (2004).
DOUNIS, N., (2008). The auditor’s role in
mergers and acquisitions. Internal Auditor,
65(3): 61-63
Understanding HRM-firm performance
linkages: The role of the ‘‘strength’’ of the
HRM system. Academy of Management
GAZIOGLU, S., & TANSEL, A., (2006). Job
satisfaction in Britain: individual and job
related factors. Applied Economics, 38(10),
1163-1171
Review, 29, 203 - 221
CHEW, I. K. H., SHARMA, B., (2005). The
effects of culture and HRM practices on
70
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
GERSHON, R., STONE, P. W., BAKKEN, S.,
JAMES, L. R., CHOI, C. C., KO, C. H. E.,
MCNEIL, P. K., MINTON, M. K., WRIGHT,
M. A., & KIM, K. I., (2008). Organizational
and psychological climate: A review of theory and research. European Journal of Work
and Organizational Psychology, 17(1), 5-32.
& LARSON, E., (2004). Measurement of
organizational culture and climate in health
care. Journal of Nursing Administration,
34(1), 33-40
GOFFEE, R., & JONES, G.,(1998). The cha-
JONES, M. O., (1996). Studying Organizational
Symbolism : What, How, Why? Thousand
Oaks, Calif: Sage Publications.
racter of a corporation. New York: Harper
Business
GULDENMUND, F. W., (2000). The nature of
KANTER, R., (1983). The Change Masters:
Innovation and Entrepreneurship in the
American Corporation, New York: Simon
and Schuster
safety culture: a review of theory and research.
Safety science, 34(1), 215-257
HELFRICH, C. D., LI, Y. F., MOHR, D. C.,
METERKO, M. & SALES, A. E., (2007).
KOPELMAN, R. E., BRIEF, A. P., & GUZZO,
R. A., (1990). The Role of Climate and Culture in productivity. In B. Schneider (Ed.),
Organizational climate and culture: 282- 318.
San Francisco: Jossey-Bass
Assessing an organizational culture instrument
based on the Competing Values Framework:
Exploratory and confirmatory factor analyses.
Implementation Science, 2:13
HELFRICH, C. D., LI, Y. F., MOHR, D. C.,
KOTTER, J., & HESKETT, J., (1992). Corporate Culture and Performance. New York,
The Free Press
METERKO, M., & SALES, A. E., (2007).
Assessing an organizational culture instrument
based on the Competing Values Framework: Exploratory and confirmatory factor
LIU, S., (2003). Cultures within culture: Unity
and diversity of two generations of employees
in state-owned enterprises. Human Relations,
56(4), 387-417
analyses. Implementation Science, 2(1), 13.
doi:10.1186/1748-5908-2-1
JACOBS, R., MANNION, R., DAVIES, H. T.,
HARRISON, S., KONTEH, F., & WALS-
LUKAS, B. A., WHITWELL, G. J., & HEIDE,
J. B., (2013). Why do customers get more
than they need? How organizational culture
shapes product capability decisions. Journal
of Marketing, 77(1), 1-12
HE, K., (2013). The relationship between
organizational culture and performance in
acute hospitals. Social Science & Medicine,
76, 115-125
71
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
MCMURRAY, A. J., (2003). The relationship
between organizational climate and organizational culture. The Journal of American
Academy of Business, 3, 1-7
practice. Journal of the American Academy
of Nurse Practitioners, 25(3), 134-140
PONDY, L. R., FROST, P. J., MORGAN, G., &
DANDRIDGE, T., (EDS.). (1983). Organizational symbolism. Greenwich, CT: JAI Press
MCSWEENEY, B., (2002). Hofstede’s model
of national cultural differences and their
consequences: A triumph of faith-a failure
of analysis. Human Relations, 55(1), 89-118
RAHIMIC, Z., (2013). Influence of Organizational Climate on Job Satisfaction in Bosnia
and Herzegovina Companies. International
Business Research, 6(3)
MORGAN, G., (1997). Images of organization.
Thousand Oaks, CA: Sage.
SANCHEZ, P., (2004). Defining corporate culture.
Communication World, 21(6),18-21
MORGAN, G., (2006). Images of organization.
Thousand Oaks, CA: Sage
SCHEIN, E. H., (2010). Organizational Culture
and Leadership (4th ed.). US: Jossey-Bass,
NAHAPIET, J., & GHOSHAL, S., (1998). Social
capital, intellectual capital, and the organizational advantage. Academy of management
review, 23(2), 242-266
SCHEIN, E. H., (1992). Managing organizational culture and leadership (2nd ed.). San
Francisco: Josey Bass.
NAHAPIET, J., GHOSHAL, S., (1998). Social
capital, intellectual capital, and the organisational advantage. The Academy of Management
Review. 23 (2), 242-266.
SCHNEIDER, B., (1990). Organizational climate
and culture. San Francisco: Jossey-Bas
SHORT, D. C., (2000). Analyzing metaphor in
human resource development. Human Resource
Development International, 3 (3), 323-34
OCAL, K., KARLI, Ü., (2012). Predictors of
job satisfaction of the personnel working in
Turkish sports media. Niğde Üniversitesi
Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi,
6(2), 216-227
SLEUTEL, M., (2000). Climate, culture, context,
or work environment? Organizational factors
that influence nursing practice. Journal of
Nursing Administration, 30(2), 53-58
ORTNER, S., (1973). On key symbols. American
Anthropologist, 75, 1338-1346
SMEREK, R. & DENISON, D., (2007). Social
capital in organizations: Understanding the
link to firm performance. Academy of Management Proceedings, 1, 1-6
POGHOSYAN, L., NANNINI, A., & CLARKE,
S., (2013). Organizational climate in primary
care settings: Implications for nurse practitioner
72
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
APPENDI
SPRUILL, E. L., (2008). A correlational analysis
relating organizational climate to employee
performance: A case study. ProQuest
Items of Harmonic Culture
2. Çalıştığım kurumda işler belirli stan-
STEVENS, J., (2002). Applied multivariate
statistics for the social sciences. Mahwah,
NJ: Erlbau
dartlara göre yapılır
3. Çalıştığım kurumda herkesin birbirini
hoşgörüyle karşıladığı bir ortam vardır.
TABACHNICK, B., & FIDELL, L., (2007).
Using multivariate statistics. Boston: Allyn
& Baco
4. Çalıştığım kurumda çalışanlar birden
çok alanda uzmanlık sahibidir
TEKLEAB, A. G., TAKEUCHI, R., & TAYLOR, M. S., 2005. Extending the chain of
relationships among organizational justice,
social exchange, and employee reaction:
The role of contract violations. Academy of
Management Journal, 48(1), 146-157
7. Çalıştığım kurumda hiçbir şeyin israf
olmasına izin verilmez
8. Çalıştığım kurumda harcamalar ve getirileri özenle karşılaştırılır
9. Çalıştığım kurumda işler görerek, yaparak
THUMIN, F. J., & THUMIN, L. J., (2011). The
measurement and interpretation of organizational climate. The Journal of psychology,
145(2), 93-109
ve yaşayarak öğrenilir
10. Çalıştığım kurumda yazılı olmayan kurallara yazılı olanlar kadar değer verilir
11. Çalıştığım kurumun geçmişi çalışanlar
TSAI, W., & GHOSHAL, S., (1998). Social capital and value creation: The role of intrafirm
networks. Academy of management Journal,
41(4), 464-476
için övünç kaynağıdır
12. Çalıştığım kurumda çalışma ortamı
en iyi verimliliği sağlayacak şekilde
WEBSTER JR, F. E., (1992). The changing role
of marketing in the corporation. Journal of
Marketing, 56(4), 1-17
düzenlenmiştir
13. Çalıştığım kurumda tüm çalışanlar bir
çarkın dişlileri gibi birlikte bir bütünü
oluştururlar
14. Çalıştığım kurumda çalışanların performansları düzenli olarak kontrol edilir
73
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
15. Çalıştığım kurum olumlu ya da olumsuz
sürekli bir değişim içerisindedir
32. Çalıştığım kurum sahip olduğu tüm
kaynakları sonuna kadar değerlendirir
17. Çalıştığım kurum ortak hedefleri olan
insanlardan oluşur
33. Çalıştığım kurumda düzenli olarak gelişim
seminerleri ve kurslar düzenlenmektedir
18. Çalıştığım kurumda uzmanlık alanı
birbirinden farklı bireyler ortak hedefler
için çalışı
36. Çalıştığım kurum güncel bilgilere ve
eğitime sürekli açıktır
37. Çalıştığım kurum güncel bilgilere ulaşabileceğimiz teknolojiye sahiptir
19. Çalıştığım kurumda her iş önceden tasarlanmış bir plan doğrultusunda yapılır
38. Çalıştığım kurumda akılcı ve mantıklı
bir yönetim sistemi vardır
20. Çalıştığım kurumda maddi değerlerden
çok manevi değerlere önem verilir
39. Çalıştığım kurumun kendine özgü değerleri vardır
21. Çalıştığım kurumda zaman çok değerli
bir kaynaktır.
22. Çalıştığım kurumda işler ortak mantık ve
düşünce sisteminden geçirilerek yapılır
42. Çalıştığım kurum çalışanlarının kapasitelerini en iyi şekilde kullanmalarını
sağlar
23. Çalıştığım kurumda işler önem sırasına
göre yapılır
43. Çalıştığım kurum tecrübelerini daha
başarılı olmak için kullanır
24. Çalıştığım kurumun önemli ve değerli
bir parçasıyım
44. Çalıştığım kurum çalışanlarına farklı
konularda da çalışabilme olanağı sağlar
26. Çalıştığım kurumda yöneticiler farklı
düşüncelere açıktır
45. Çalıştığım kurum çalışanlarına daha iyi
ve daha güzel bir hizmet verebilmek için
çaba gösterir
28. Çalıştığım kurumda başarı her zaman
ödüllendirilir
46. Çalıştığım kurumda üst düzey yöneticilere
kolaylıkla ulaşabiliriz
29. Çalıştığım kurum çevresel koşullara göre
sürekli kendini yeniler
47. Çalıştığım kurum tüm elemanlarıyla
birlikte sosyal bir kurumdur
30. Çalıştığım kurumda çalışanlar belli
aralıklarla görevlerini değiştirerek tüm
alanlarda yeterliliklerini artırmaya çalışır
48. Çalıştığım kurumun ortak değerleri
bizleri bir arada tutar
74
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
49. Çalıştığım kurumda girdilerin ve çıktıların
kontrolü her aşamada geniş bir katılımla
yapılır
35. Çalıştığım kurumda çalışanlar çıkarlarını
koruyabilmek için ahlaki olmayan işler
yaparlar
50. Çalıştığım kurumda çalışmalarımız her
aşamada sorumluların kontrolünden geçer
52. Çalıştığım kurumda kendimi sürekli
baskı altında hissediyorum
51. Çalıştığım kurumda bizi diğer kurumlardan farklı yapan gelenekler vardır
55. Çalıştığım kurumda verimlilik en önemli
değerlerden biridir
53. Çalıştığım kurumda yöneticiler her çalışana olabildiğince eşit ve adil davranır
56. Çalıştığım kurumda gruplaşmalar ve
ayrışmalar sık sık yaşanır
54. Çalıştığım kurum uzun yıllardan beri
geleneklerini başarıyla devam ettirir
61. Çalıştığım kurumda şubeler/bölümler
arasında uyumsuzluklar vardır
62. Çalıştığım kurumda çalışanlar haklarını
koruyabilmek için sürekli mücadele eder
55. Çalıştığım kurumda verimlilik en önemli
değerlerden biridir
63. Çalıştığım kurumda kendimi çoğu zaman
kullanılmış hissediyorum
57. Çalıştığım kurumda herkesin çalışma
saatlerine özen göstermesi istenir
59. Çalıştığım kurumdaki personel işinin
hem yöneticisi hem çalışanıdır
64. Çalıştığım kurumda çalışanlar ittifaklar
kurarak daha güçlü konuma gelmeye
çalışır
66. Çalıştığım kurumda şubeler/bölümler
arasında uyumsuzluklar vardır
65. Çalıştığım kurumda istemediğim şeyleri
yapmak zorunda kalıyorum
70. Çalıştığım kurumla aramda duygusal
bir bağ vardır
68. Çalıştığım kurumda beni rahatsız eden
şeyleri görmezlikten geliyorum
Items of Chaotic Culture
69. Çalıştığım kurumda kişisel hedeflerimiz
baskı altında tutulur
6. Çalıştığım kurumda kendi değerlerimi
koruyabilmek için sürekli mücadele
vermek zorundayım
71. Çalıştığım kurumda çalışanlar siyasi
kimliklerini güç unsuru olarak kullanırlar
31. Çalıştığım kurumda kendimi mutsuz
hissediyorum
73. Çalıştığım kurumda hak etmedikleri halde
bazıları daha çok desteklenmektedir
75
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:04 K:11
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
75. Çalıştığım kurumda kimse hatalarının
sorumluluğunu almak istemez
78. Çalıştığım kurumda çalışanlar acı çektikçe
daha da itaatkâr oluyor
76. Çalıştığım kurumda fikirlerim için mücadele etmek yerine, olayları kabullenmeyi
tercih ederim
79. Çalıştığım kurumda duygularımı dışa
vurmak yerine içime atmayı tercih ediyorum
77. Çalıştığım kurumda kapalı kapılar ardında
gizli kulis çalışmaları yapılır
76
UHPPD
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
AĞRI, AĞRI YÖNETİMİNDE NONFARMAKOLOJİK YÖNTEMLER VE
SAĞLIK PROFESYONELLERİNİN ROLÜ
PAIN, NONPHARMACOLOGİCAL METHODS IN PAIN MANAGEMENT
AND THE ROLE OF HEALTH PROFESSİONAL
Kıvan ÇEVİK1, Saliha ÖZPINAR2
1
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü
2
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Ebelik Bölümü
Özet: Ağrı, tüm insanların yaşadığı, evrensel bir deneyimdir. Bununla birlikte yüksek düzeyde rahatsızlık
olarak tanımlanan ağrı, herkesin deneyimlediği, ancak
hisseden bireyin dışındakiler tarafından tam olarak
anlaşılmayacak kadar bireysel bir duyumdur. Ağrının
kontrolü, hekim, hemşire ve diğer ilgili sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip çalışmasını gerektirir.
Ağrıya yaklaşımda öncelikle ağrının, ağrıyı etkileyen
faktörlerin ve bireysel başa çıkma yöntemlerinin
değerlendirilmesi son derece önemlidir. Literatürde
sağlık profesyonellerinin ağrı yönetiminde genellikle
bağımlı fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu çalışmada ağrıyla baş etmede kullanılabilecek
nonfarmakolojik yöntemlere ilişkin literatür gözden
geçirilmiş, uygulamalarda bu yöntemlere ilişkin
farkındalık yaratılmaya çalışılmıştır.
Abstract: Pain is a phenomenon experienced by all
the people. Pain defined as a high level of discomfort
is a sensation experienced by everyone, but is not
fully understood by people other the one feeling it.
Pain management requires a teamwork conducted by
physicians, nurses and other health care professionals.
In pain management, the first and the most important
approach is the assessment of the pain, factors affecting pain and the individual coping strategies. In the
literature, health professionals often appear to perform
dependent functions in pain management. In this study,
the literature related to non-pharmacological methods
used to cope with the pain was reviewed. We also
tried to raise awareness of how these methods should
be implemented in practice.
Key Words: Pain, Coping Strategy, Nonpharmacological Methods, Health Professional
Anahtar Kelimeler: Ağrı, Baş Etme Stratejeleri,
Nonfarmakoljik Yöntemler, Sağlık Profosyoneli
77
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
GİRİŞ
resyon düzeyinin de arttığını bildirmiştir (Çapar,
2010: 57). Bireyin katılımı ile düzenli ve yeterli
ağrı kontrolünün sağlanması, bireyin otonomisini
korumaya, umutsuzluk ve güçsüzlük yaşamasını
engellemeye katkı sağlamaktadır (Tel, 2010:658).
Ağrı, tüm insanların yaşadığı, evrensel bir deneyimdir. Bununla birlikte yüksek düzeyde rahatsızlık
olarak tanımlanan ağrı, herkesin deneyimlediği,
ancak hisseden bireyin dışındakiler tarafından
tam olarak anlaşılmayacak kadar bireysel bir
duyumdur. Soyut ve bireysel özelliğe sahip
olan ağrı, henüz tam olarak açıklanmamış bir
kavramdır (Tel, 2010:652). Uluslararası Ağrı
Araştırmaları Derneği Taksonomi komitesi tarafından yapılan tanımlamaya göre ise; var olan
veya olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar
ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duyusal ve
emosyonel bir deneyimdir. Mc Caffery ise hastanın söylediği şey olarak tanımlamıştır (Dikmen,
2013:634). Biyopsiko-sosyal denge ve uyumun
bozulduğunun göstergesidir. Etimolojik açıdan
ağrı kelimesinin hem fiziksel hem de duygusal
ağrıyı tanımlıyor olması her iki duyunun ayırt
edilmesinin zorluğunun ve ağrının psikiyatrik
açıdan da değerlendirilmesi zorunluluğunun bir
işareti olabilir (Hacıoğlu, 2006:335).
Sağlık profesyonellerinin ağrı ile karşılaşması
oldukça sıktır. Giderilemeyen ağrı, bireyin sağlık
ve iyilik hali üzerinde önemli fizyolojik/psikolojik tehditler oluşturmaktadır (Tel, 2010:652). Bu
nedenle sağlık profosyonellerinin ağrıya bilinçli
bir şekilde yaklaşmaları gerekmektedir. Bu derlemenin amacı, ağrıyla baş etmede kullanılabilecek
nonfarmakolojik yöntemlere ilişkin literatürü
gözden geçirmek, sağlık profosyonellerinin ağrı
ile baş etmede kullanabilecekleri nonfarmakolojik yöntemlere/ uygulamalara ilişkin farkındalık
yaratmaktır.
Ağrının giderilmesi ya da hafifletilmesi amacıyla
kullanılabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır.
Ağrıya gidermeye yönelik en yaygın yaklaşım
narkotik olan ya da narkotik olmayan analjeziklerin
kullanılmasıdır (Tel, 2010:657). Analjeziklerin
kullanılmadığı ya da etkileri yetersiz kaldığında, ilaçların etkisini arttırmak için farmakolojik
yaklaşımların yanısıra bireyin aktif rol oynadığı
uygulamaları kapsayan nonfarmakolojik yaklaşımlar kullanılır (Dikmen, 2013: 651, Tel,
2010: 657) Tek bir yöntemin yeterli rahatlama
sağlayamadığı durumlarda, hem farmakolojik
hem de nonfarmakolojik uygulamaların birlikte
kullanılması, ağrıyı gidermek ya da hafifletmek
için daha etkili olmaktadır (Tel, 2010: 657).
Farmakolojik olmayan yöntemlerin gerek yalnız
Ağrı algısı sadece uyaran yoğunluğu ile açıklanamaz. Bireyin cinsiyeti, yaşı, kültürü ve kişisel
özelliklerinin yanı sıra, ağrının bireysel yorumu,
anksiyete, yorgunluk, önceki deneyimler, kullanılan
baş etme yöntemleri, aile ve sosyal destek bireyin
ağrı algısını etkiler (Kılıç ve Öztunç, 2012: 38,
Dikmen, 2013:637). Ağrı, emosyonel durumu
ve karakter özelliklerini etkileyebilir, dikkat düzeyinde değişikliklere yol açabilir (Kelle, 2006:
192). Çapar (2010) yaptığı çalışma sonucunda
hastaların ağrı düzeyi arttıkça anksiyete ve dep78
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
başlarına gerekse farmakolojik yöntemlerle birlikte
uygulanması ağrının şiddetini azaltıcı yönde etki
gösterdiğinde en özellikle son yıllarda kullanımı
genişlemiştir (Özveren, 2011: 84).
evde, hastanede ve rehabilitasyon birimlerinde
etkin olarak kullanılmaktadır (Tel, 2010:658).
Özel ve arkadaşlarının (2014) huzurevinde yaşayan
yaşlılarda yaptığı çalışma sonucunda, yaşlıların
ağrı yönetim yöntemi olarak nonfarmakoljik
yöntemleri sıklıkla kullandıklarını saptanmıştır
(Özel ve ark 2014: 61). Çalışmada huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin %79.3’ünün ağrılı
bölgeye/bölgelere masaj yaptığını, %37.8’inin
stresi kontrol altına almaya yardımcı yöntemleri
(birisiyle konuşma, solunum egzersizi yapma vb)
kullandığını, %97.6’sının ağrılı bölgeye/bölgelere
soğuk uygulama, %93.9’unun ağrılı bölgeye/
bölgelere sıcak uygulama yaptığını, %78’inin
TV izleme, bir şeyler okuma veya çalışma gibi
dikkati başka yöne çeken teknikleri kullandığını,
%29.3’ünün egzersiz yaptığını, %40.2’sinin kişisel
dini inancından aldığı desteğe odaklandığını, meditasyon veya rehber eşliğinde hayal kurma gibi
rahatlama yöntemlerini ise hiç kullanmadıklarını
bildirmiştir (Özel ve ark 2014: 61).
Farmakolojik olmayan yöntemler, Periferal
Terapiler, Bilişsel-Davranışsal Terapiler ve bu
iki yöntemin dışında kalan diğer teknikler ya da
invaziv ve non-invaziv methodlar (akapunktur,
plasebo uygulaması, cerrahi tedavi gibi) olarak sınıflanabilir (Özveren, 2011: 84, Demir,
2012:486). Bilişsel-davranışsal terapi, ruh sağlığı
ve diğer kişisel, ailevi sorunlarının tedavisinde
kanıt temelli psikolojik yaklaşımdır (Akyüz ve
Özkök, 2012: 101).
Sıcak/soğuk uygulama, transkutanöz elektriksel
sinir stimülasyonu, egzersiz, pozisyon, dikkati başka
yöne çekme, gevşeme, meditasyon, müzik terapisi,
refleksoloji, hipnoz, dua etme, aromaterapi, hayal
kurma, teropötik dokunma, masaj ve akupunktur
gibi girişimler nonfarmakolojik uygulamalardır
(Tel, 2010:658, Özveren, 2011: 85-90, Kılıç ve
Öztunç, 2012:40-44, Dikmen, 2013: 652-654).
Nonfarmakolojik yöntemlerin etkili olması için
bireye işlem hakkında bilgi verilmeli ve işlem
süresince soru sorma olanağı sağlanmalı, yeterli açıklamalar yapılmalıdır. Nonfarmakolojik
girişimlerin uygulanması için uygun bir ortam
oluşturulmalı, uygulanması sırasında rahatsızlık
yaratacak potansiyel durumlar kontrol altına
alınmalı, işlem süresince bireyin rahatlaması, tüm
dikkatini işleme odaklaması sağlanmalıdır. Bireyin işleme katılması, ağrı toleransının artmasına
yardımcı olacaktır. Nonfarmakolojik girişimler
Ağrının uzun süre devam eden kronik bir özelliğe
sahip olması, ağrı giderme yöntemlerinin etkinliğinin sınırlı olması ve hastanın destek sistemlerinin
yetersiz olması nedeniyle bireyde etkisiz bireysel
baş etme ortaya çıkabilir (Tel, 2010:671). Kronik
ağrı bozukluğu için psikojenik etkenler olarak
yoğun stres, başa çıkma zorlukları, zedelenebilir
kişilik yapısına yatkınlıktan bahsedilmiştir. Ağrıya yatkın kişinin suçluluk duyan, başarısızlığa
tahammül göstermeyen, kayıplarıyla ağrıyı yer
değiştiren, hayattan zevk alması düşük, duygu79
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
larını adlandırma güçlüğü yaşayan kişiler olduğu
söylenmiştir (Hacıoğlu, 2006: 337).
yönünden risk altındaki bireylere yönelik planlı
ve programlı öğretim etkinlikleridir. Danışmanlık
ise; hastaların, ağrıya ne hissettiklerini anlamak,
ağrı kontrolüne ilişkin kullanılması düşünülen
yöntemlere ilişkin karar vermelerine yardım
etmektir. Danışmanlık bireyseldir, dinlenme ile
öğrenme, özgüven ve destek stratejilerini içerir
(Aslan ve Yavuz, 2006: 149).
Ağrının şiddetli olması, sık aralıklarla tekrarlaması,
analjezik tedavisine istenen cevabı vermemesi,
geçmişteki olumsuz ağrı deneyimleri bireyde
anksiyete yaratabilir (Tel, 2010:671). Ağrı, bireydeki psikolojik gerginlik haliyle ya da psikiyatrik
bir sorunla ilişkili olabilir ki bu grup hastalarda
mevcut nedene ve/veya ağrı yakınmasına bağlı
olarak intihara eğilim sıkça karşılaşılan bir sorundur (Kelle, 2006: 193).
Organizma için bir stresör olan ağrı, bireylerde
fizyolojik, davranışsal ve psikolojik olarak bazı
tepkilere neden olmaktadır. Ağrı, irritabilite, uyku
bozuklukları, tükenme, bedeniyle aşırı uğraşma,
libido azalması, psikomotor yavaşlama, sosyal
çekilme gibi belirtilere neden olabilmektedir.
Hastanın yaşadığı bu duygular hastayı izole
olmaya, yardımı reddetmeye, pasif kalmaya ya
da saldırgan olmaya itebilmektedir. Bununla
birlikte ağrı, bireyin benlik saygısını da olumsuz
yönde etkileyebilmektedir. Özellikle ağrı ile baş
edemeyen bireylerin benlik saygısında azalma
gözlenebilmektedir. (Kılıç ve Öztunç, 2012: 37)
Ağrı sendromlarında, anksiyete ve anksiyeteli
uyum güçlüklerine ilişkin bulgular sıktır. Kronik
ağrıda, depresif semptomlar daha sık birlikte
bulunuyorken, anksiyete bozuklukları daha çok
akut ağrı ile birlikte görülür. Yaygın anksiyete
bozukluğunda, kaygı-huzursuzluk, kas gerginliği,
ağrılar, motor gerginlik, irritabilite, tepkilerde
aşırılık, uyku bozukluğu, darlık hissi, çarpıntı,
terleme, ağız kuruluğu, ateş basması gibi otonomik
hiperaktivite bulguları belirgindir. Ağrı yakınması
ile en sık birlikte görülen anksiyete bozuklukları;
panik bozukluk, sosyal fobi, posttravmatik stres
bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğudur (Hacıoğlu, 2006: 340).
Kronik ağrı ile anksiyete, depresyon arasında
ilişki olduğu yapılan çalışmalarda bildirilmektedir
(Erbaydar ve Çilingiroğlu 2010: 713, Rodrigues
ve ark. 2013:113). Kronik ağrı yaşayan bireylerin
çoğunda; depresyon, kızgınlık, anksiyete, sinirlilik, uyku bozukluğu, huzursuzluk, aile ortamında
üzerine düşeni başaramama, aşırı yorgunluk,
başaramama korkusu, ağrıya toleransın azalması,
sosyal toplumlara karışamama, kendini güvende
hissetmeme gibi duygular görülür. Bunlar sonucunda hafıza zayıflığı, dikkat dağınıklığı ve belirli
konulara odaklanmada bozulma görülür. Hasta
Etkili ağrı kontrolü için birey ile işbirliği yapılması
önemlidir. İş birliğinin sağlanabilmesi, psikolojik
olarak bireyin duruma hazırlanması, ağrısı ile baş
edebilmesi için yapılan uygulamalar hakkında
bireye bilgi verilmelidir (Tel, 2010:671).
Ağrı ile başetme stratejileri eğitim ve danışmanlığı kapsar. Eğitim; ağrılı hasta veya ağrı
80
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
yalnız kendisine, vücuduna ve ağrıya odaklanır
(Olgun, 2006:272-273). İş ve aile yaşantısında
aktivite düzeyi ve ilişkilerde, rollerde değişime
neden olarak kayıp duygusu ve izolasyona yol
açabilir (Olgun 2006:273).
amaçlanır. İlgi ya ağrıya neden olan düşünce ve
davranışların azaltılması, dikkatin ağrıya yönelmesini önleme ve kişide yakınmalarını kontrol
edebildiği duygusu geliştirme hedeflenir. Kronik
ağrılı durumlarda öğrenilmiş çaresizlikle baş
edilmeye çalışılır. Telkin, kognitif farkındalığın
arttırılması, anksiyeteyi azaltıcı teknikler (gevşeme, duyarsızlaştırma), davranışsal becerilerin
arttırılması eğitimi, kendini kontrol etme (adele
gevşemesi egzersizleri, hayallerde gevşeme, solunum egzersizleri, gerilim kontrolü), kognitif terapi
(ağrının anlamını yeniden değerlendirebilmek için
özel terapi eğitimi), operan teknikler (çevreden
ağrı davranışına gösterilen dikkatin azaltılması),
şartlandırma bu amaçla kullanılan yöntemlerdir
(Hacıoğlu 2006, 344-345).
Sağlık bakım profesyoneleri, eğitim yaparak ve
bilgi vererek, hastanın stresini ve anksiyetesini
azaltarak, dikkatini başka yöne çekerek, baş etme
stratejilerini geliştirerek, gevşeme tekniklerini
kullanmasını sağlayarak, problem çözme yeteneklerini geliştirerek, hastanın fiziksel ve fonksiyonel aktivitesini geliştirerek hastaya yardımcı
olabilir (Adams, Poole ve Richardson, 2006: 293,
Richardson, Adams ve Poole,2006: 1197-1200).
Hastaya farmakolojik girişimlerin etkinliğini
destekleyen ya da arttıran diğer ağrıyla baş etme
yönetimleri hakkında bilgi verilmelidir. Örneğin
epidural analjezi ile birlikte hayal kurma, dikkati
başka yöne çekme, gevşeme yöntemlerinin kullanılmasının ağrı kontrolünde etkinliği arttıracağı
açıklanmalıdır (Tel, 2010:672).
Eşer ve ark. (2008) yaptıkları çalışma sonucunda
hastaların %34.2’sinin ağrısı olduğunda hemşireden psikolojik destek sağlamasını bekledikleri
bildirilmiştir (Eşer ve ark., 2008: 4). Eşer ve ark.
(2008) hastaların büyük çoğunluğunun (%74.4)
ağrısı olduğunda hemşirelerin ağrı kesici ilaç
verdiklerini, ancak, hastaların hekimlerden daha
yüksek oranda hemşirelerden ağrılarını ortadan
kaldırmaları ve psikolojik destek, masaj, pozisyon
değiştirme gibi ilaç dışı ağrı giderme yöntemlerini uygulamalarını beklediklerini bildirmişlerdir
(Eşer ve ark., 2008: 5). Arslan ve Kurşun (2009)
yaptıkları çalışmada hemşirelerin ağrı yönetiminde
%45.3’ünün analjezik uyguladıklarını, sadece
%9.4’ünün ilaç dışı uygulama (masaj, soğuk
uygulama) yaptıklarını bildirmiştir (Arslan ve
Kurşun, 2009:35). Arslan ve Kurşun’un bildir-
Hastaya ve yakınlarına ağrının ve tepkilerin
biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri hakkında
bilgi vermek ve eğitim başlangıçta en temel
unsurdur. Hastanın ağrının anlamına ilişkin
bilgi ve tutumu, tepkisini etkiler. Ağrılı sendromların psikoterapisinde ilk amaç hastanın
içgörü kazanması ve duygularının, tepkilerinin
ifade edilmesinin cesaretlendirilmesidir. Hastanın
düşünce ve duygularının beden işlevlerine yoğunlaşması azaltılır ve yeni psikososyal yatırım
alanları oluşturulması ve işlevselliğin arttırılması
81
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
diğine göre yapılan bir başka çalışmada ağrıya
yönelik yapılan girişlimler arasında sırasıyla ilaç
uygulama (%78.8), uygun pozisyon ve istirahat
(%73.1), psikolojik destek ve gözlem (%33.1)
ve diğerleri (uygun çevrenin ve hijyenin sağlanması, masaj, sıcak/soğuk uygulamalar, gevşeme
egzersizler gibi) yer aldığı bildirilmiştir.
rini kullanabilmesi ile ağrıyı “yaşanabilir” sınırlar
içinde tutarak olası komplikasyonları/ sorunları
önleyebilmesidir (Bacaksız ve ark., 2008: 33).
Sonuçlar da gösteriyor ki sağlık profesyonellerinin genellikle ağrı yönetiminde dikkati başka
yöne çekme, gevşeme, meditasyon, hayal kurma,
terapötik dokunma gibi uygulayabilecekleri bağımsız fonksiyonlarından çok ilaç uygulama gibi
bağımlı fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri görülmektedir. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin
eğitimlerinde ağrı yönetiminde nonfarmakolojik
yöntemlere ağırlık verilerek pratiğe aktarmaları
sağlanması önemlidir.
Yapılan çalışmalarda sağlık profesyonellerinin ağrı
yönetiminde daha çok bağımlı fonksiyonlarını uyguladıkları görülmektedir. Sağlık profesyonellerinin
bağımsız rollerini de daha aktif uygulamalarını
sağlamak için eğitim müfredatında da bu yöntemlere ağırlık verilmesi gerekmektedir. Özveren ve
Uçar (2009) yaptıkları çalışmada öğrenciler tarafından hastaların ağrısını gidermede uyguladıkları
yöntemlerin %20.6’sının doktor istemine göre
analjezik verme, %18.6’sının dikkati başka yöne
çekme, %14.2’sinin masaj uygulama, %13.1’inin
sıcak uygulama yapma, %11.9’unun gevşeme
egzersizleri yapma, %9.5’inin soğuk uygulama
yapma, %5.8’inin plasebo uygulama ve düşük
oranlarda müzik dinleme (%2.6) ve hayal kurma
(%1.8) olduğunu bildirmiştir (Özveren ve Uçar,
2009: 64). Bu çalışma da gösteriyor ki, öğrencilik döneminde de uygulanan nonfarmakolojik
yöntemleri uygulama oranları daha düşüktür.
KAYNAKLAR
ADAMS, N., POOLE, H., RICHARDSON, C.,
(2006). Psychological Approaches to Chronic
Pain Management: Part 1, Journal of Clinical
Nursing, 15, 290–300
AFŞAR, F., PINAR, R., (2003). Kanser Hastalarında Ağrı ve Ağrı ile Başetme Yöntemlerinin Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 6(3): 19-28
SONUÇ VE ÖNERİLER
AKYÜZ, G., ÖZKÖK, Ö., (2012). Evidence Based
Rehabilitation in Chronic Pain Syndromes,
Ağrı, 24(3):97-103
Ağrının kontrolü, hekim, hemşire ve diğer ilgili
sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip çalışmasını gerektirir. Ağrı tedavisinde beklenen, sağlık
profesyonellerinin tedaviye etkin olarak katılması,
sonuçları izlemesi, ilaç dışı ağrı geçirme yöntemle-
ARSLAN, S.Y., KURŞUN, Ş., (2009). Dahili ve
Cerrahi Kliniklerindeki Sağlık Çalışanlarının
Erişkin Hastalarda Ağrı Tanılaması ve Ağrıya
İlişkin Uygulamalarının Belirlenmesi, İ.Ü.F.N.
Hem. Dergisi, 17(1): 32-40
82
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ASLAN, F.E., YAVUZ, M., (2006). Hasta/Aileye
Ağrı ile Başetme Stratejilerinin Öğretimi,
Ed: Eti Aslan F, Ağrı Doğası ve Kontrolü,(1.
Basım, pp: 148- 155), İstanbul: Avrupa Tıp
Kitapçılık Ltd. Şti
İncelenmesi, Ege Üniversitesi Hemsirelik
Yüksek Okulu Dergisi, 24 (1) : 1-14
HACIOĞLU, M., (2006). Ağrının Psikiyatrik
Yönü, Ağrı Doğası ve Kontrolü, Edt: Aslan
F.E., Avrupa Tıp Kitapçılık Ltd Sti., İstanbul,
BACAKSIZ, B. D., ÇÖÇELLİ, L.P., OVAYOLU,
N., ÖZGÜR, S., (2008). Hastaya Bakım Veren Sağlık Çalışanlarının Ağrı Kontrolünde
Uyguladıkları Girişimlerin Değerlendirilmesi,
Ağrı,20(3): 26-36
335-346
KARAYRUT, Ö., GÜRBÜZ, H., BİLİK, Ö., VURAL, F., FIRAT, F., ORDİN, Y. S., (2014).
Kronik Ağrılı Hastaların Tens Uygulaması
Öncesi ve Sonrası Yaşam Kalitesi, Ağrı ve
ÇAPAR, S.G., (2010). Kemoterapi Gören Kanserli
Hastalarda Ağrı ile Anksiyete ve Depresyon
Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1-117
Hemşirelerden Memnuniyet Düzeylerinin
İncelenmesi, DEUHYO ED,7 (1), 26-32
Kelle, İ., (2006). Ağrı Tedavisinde Alternatif
İlaçlar, Dicle Tıp Dergisi, 33(3): 192-200
DEMİR, Y., (2012). Non-Pharmacological Therapies in Pain Management, http://www.
intechopen.com/download/pdf/26152, Erişim:
19.12.2012
KILIÇ, M., ÖZTUNÇ, G., (2012). Ağrı Kontrolünde Kullanılan Yöntemler ve Hemşirenin
Rolü, Fırat Saglık Hizmetleri Dergisi, 7(21):
35-51
DİKMEN, Y.D., (2013). Ağrı ve Yönetimi, Hemşirelik Esasları, Hemşirelik Bilimi ve Sanatı
2, Edt: Aştı T.A., Karadağ A., Akademi Basın
ve Yayıncılık, İstanbul, 633-667
OLGUN, N.,(2006). Kronik Nonmalign Ağrı,
Ed: Eti Aslan F, Ağrı Doğası ve Kontrolü.
(1. Basım, pp: 272-301) İstanbul: Avrupa
Tıp Kitapçılık Ltd. Şti
ERBAYDAR, N.P., ÇİLİNGİROĞLU, N.,
(2010). Chronic Pain and Depression: A
Descriptive Survey Among Adult Primary
Health Care Centre Patients, Turk J Med
Sci, 40 (5): 707-714
ÖZEL, F., YILDIRIM, Y., FADILOĞLU, Ç.,
(2014). Huzurevinde Yaşayan Yaşlılarda
Ağrı Yönetimi, Ağrı, 26(2):57-64
ÖZVEREN, H., (2011). Ağrı Kontrolünde
Farmakolojik Olmayan Yöntemler, Hacet-
EŞER, İ., KHORSHILD, L., ARSLAN, G.G.,
(2008). Hemşire ve Hekimlerin Ağrılı Hastaya
Yaklasımlarına İlişkin Hastaların Görüşlerinin
tepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Hemşirelik Dergisi, 83-92
83
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES
Eylül / Ekim / Kasım / Aralık 2014 Sayı: 01 Volume: 01 Sonbahar Kış
September / October / November / December 2014 Issue: 01 Volume: 01 Autumn Winter
ID:06 K:12
www.uhpdergisi.com
(ISO 9001-2008 Belge No: 12879 & ISO 14001-2004 Belge No: 12880)
ÖZVEREN, H., UÇAR, H., (2009). Öğrenci RODRIGUES, , D., TRAN, Y., WIJESURIYA,
N., GUEST, R., MIDDLETON, J., CRAIG,
Hemşirelerin Ağrı Kontrolünde Kullanılan
A., (2013). Pain Intensity and Its Association
Farmakolojik Olmayan Bazı Yöntemlere
with Negative Mood States in Patients with
İlişkin Bilgileri, Hacettepe Üniversitesi Sağlık
Spinal Cord Injury, Pain Ther, 2: 113–119
Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 59-72
RICHARDSON, C., ADAMS, N., POOLE, H., TEL, H., (2010)., Ağrı, Ağrıya Yönelik Uygulamalar
ve Hasta Bakımı, Edt: Sabuncu N., Ay F.A.,
(2006). Psychological Approaches for The
Klinik Beceriler, Sağlığın Değerlendirilmesi,
Nursing Management of Chronic Pain: Part
Hasta Bakım ve Takibi, (pp: 652-674) Nobel
2, Journal of Clinical Nursing, 15, 1196–1202
Matbaacılık, İstanbul
84
ULUSLARARASI HAKEMLİ PSİKİYATRİ VE PSİKOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Adres
Web
E-mail
Atakent Mah. Akasya 1 Evleri C2/23 Blok Kat 4 Daire 17 Halkalı Küçükçekmece
İSTANBUL
www.uhpdergisi.com
[email protected]
85

Benzer belgeler