23 Mayıs Çeviri Metni -Do Americans enjoy more luxurious
Transkript
23 Mayıs Çeviri Metni -Do Americans enjoy more luxurious
23 Mayıs Çeviri Metni -Do Americans enjoy more luxurious standards of living today than Americans did a generation ago? We can answer this question by compiling statistics on changes in average house sizes, expenditures on automobiles, and so forth. American: Amerikalı Enjoy: Tadını çıkarmak, eğlenmek, (yaptığın işten) hoşlanmak More: Daha fazla Luxuios: Lüks Standard: Standart, ölçü Generation: Nesil, jenerasyon Ago: Önce Answer: Cevap/yanıt vermek Question: Soru (sormak) Compile: Derlemek, düzenlemek Change: Değişim Average: Ortalama Size: Ebat, boyut Expenditure: Harcama So forth: Ve benzeri, bunun gibi Bugünkü Amerikalılar önceki nesil Amerikalılar’ın tadını çıkardığından daha lüks yaşam standartlarına mı erişmişlerdir? Biz bu soruyu ortalama hane büyüklüğü, otomobil harcamaları, ve benzerleriyle ilgili değişimlere dair istatistikleri derleyerek cevaplandırabiliriz. -If contemporary Americans live in more abundant material circumstances than their parents did, is it because people today are really wealthier or because expectations have increased? If: Eğer Contemporary: Çağdaş, güncel Abundant: Bol, zengin, fazla(sıyla) Material: Maddi, materyel Circumstances: Şartlar, koşullar Parents: Anne-baba, ebeveynler Really: Gerçekten Wealthy: Varlıklı, zengin Expectation: Beklenti, tahmin, varsayım Increase: Artmak, yükselmek Because: çünkü, …. Nedeniyle, …dan dolayı Eğer çağdaş Amerikalılar ebeveynlerinin yaşadığından daha varlıklı maddi koşullarda yaşamaktalarsa, o (yani bu durum) insanların bugün gerçekten daha varlıklı olmalarından mıdır, yoksa beklentilerin yükselmesinden midir? -We could argue that middle-aged and younger Americans grew up in relatively comfortable economic circumstances and therefore (they) expect more than their parents did, even if real incomes have decreased since the 1970's. Argue: Tartışmak, iddia etmek, savunmak Middle-aged: Orta yaşlı Younger: Daha genç Grow up: Yetişmek, büyümek Relatively: Nispeten, göreceli olarak Comfortable: Rahat, konforlu Therefore: Bundan dolayı Expect: Beklemek, varsaymak, öngörmek Even if: -se, -sa bile Real income: Reel gelir (ücret) Decrease: Azalmak Since: -den beri 1970’lerden beri reel ücretler azaldıysa da, orta yaşlı ve genç Amerikalılar’ın nispeten daha rahat ekonomik şartlarda büyüdüklerini ve bundan dolayı ebeveynlerine göre beklentilerinin daha yüksek olduğunu iddia edebiliriz. -We could test this theory about attitudes and spending habits by looking at statistical data from polls on expectations, incomes, and expenditures. Test: Test etmek, Theory: Teori, kuram Attitude: Eğilim, tavır, tutum About: Hakkında, ile ilgili Spend: Harcamak, sarf etmek Habit: Alışkanlık Looking at: -e bakmak Statistical data: İstatistiksel/sayısal veri Poll: Seçim, anket, araştırma Biz tutumlar ve harcama alışkanlarıyla ilgili bu teoriyi, beklentiler, gelirler ve harcamalarla ilgili anketlerin istatistiksel verilerine bakarak test edebiliriz. -To understand more about the expectations of American consumers, we need to do more than gather numerical evidence regarding spending habits and changing attitudes. To: -mek/mak için Understand: Anlamak, kavramak, çözmek Consumer: Tüketici Need: İhtiyaç duymak Gather: Toplamak, biraraya getirmek Numerical: Sayısal Evidence: Kanıt Regarding: -e bağlı olarak, ilgili, hakkında Spend: Harcamak Amerikan tüketicilerinin beklentilei hakkında daha fazla (çok şey) anlayabilmek için, biz harcama alışkanlıkları ve tutum değişiklerine dair sayısal kanıt toplamaktan daha fazlasını yapmaya ihtiyaç duymaktayız. -We need to be able to understand how consumers view their activities and to describe spending money as a socially meaningful activity. Able: -ebilmek View: Bakmak, görmek Activity: Faaliyet, eylem, aktivite Describe: Tanımlamak, açıklamak Money: Para Socially: Sosyal olarak Meaningful: Anlamlı Biz, tüketicilerin aktivitelerini nasıl gördüklerini anlayabilmeye ve para harcamalarını sosyal anlamı olan aktiviteler olarak açıklamaya ihtiyaç duymaktayız. -Qualitative research, discussed in the essay by Bruce H. Wade, has the goal of understanding what social circumstances mean for those involved in them. Qualitative research: Nitel araştırma Discuss: Tartışmak, görüşmek Essay: Deneme Goal: Amaç Mean: Anlam(ına gelmek) Involve: İçermek, ilgili olmak, dahil olmak, burnunu sokmak Bruce H. Wade’in denemesinde tartışıldığı gibi, nitel araştırmalar, onlara dahil olanlar için sosyal şartların ne anlama geldiğini çözümleme amacındadır.