SAYI 10 Tüm Dergi
Transkript
SAYI 10 Tüm Dergi
KABATAfi KABATAfiLILAR DERNE⁄‹ YAYIN ORGANIDIR SAYI:10 AL‹ A⁄AO⁄LU > HAL‹L BAfiO⁄LU > Prof. Dr. AYDIN AYBAY > SANLI SARIAL‹O⁄LU > MASERATI GRANTURISMO > ‹K‹ TÜRK’E B‹R ÜLKE > KABATAfiLI OLMAK > 700 YILLIK DOKUMA TEZGAHI BABADA⁄ ED‹TÖR ÖNÜMÜZDEK‹ YÜZYILLARA DO⁄RU… 2008 yeni bir y›l olmas›n›n ötesinde çok büyük bir anlam tafl›yor biz Kabatafll›lar için. Asl›nda sadece Kabatafll›lar için de¤il, tüm Türkiye için önemi büyük. Nas›l önemli olmas›n ki? Yetifltirdi¤i binlerce genci ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünlere gelmesinde önemli rol oynayan bir lisenin, Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. y›l›. ED‹TÖRDEN KABATAfi Türk e¤itim hayat›nda yüzy›ll›k geçmifle sahip kurumlara bakt›¤›m›zda iki elin parmaklar›n› geçmediklerini görüyoruz. Bunlar aras›nda bile Kabatafl Erkek Lisesi’nin yeri her zaman için ayr› olmufltur. Bu yazd›klar›m›n bir kurumu övmek için bir mensubu taraf›ndan söylenen s›radan sözler olmad›¤›n› tüm Kabatafll›lar ve Kabatafl’› tan›yanlar bilir. Sahip oldu¤umuz övünç, mezunlar›m›zdan; birçok alanda çok de¤erli çal›flmalara imza atm›fl ve ülkemizin ve insanlar›m›z›n geliflimine çok büyük katk›lar sa¤lam›fl Kabatafll›lardan kaynaklan›yor. Dergimizin her say›s›nda sizlerle tan›flt›rd›¤›m›z mezunlar›m›z, bunlardan sadece birkaç›… 4 Suat NAZARO⁄LU Bugüne kadar Cumhuriyet de¤erlerine sahip ç›km›fl, Atatürk’ün gösterdi¤i uygarl›k yolundan sapmayan Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. y›l›n› yaflamak, bizler için büyük bir gurur kayna¤›. Hiç kimsenin kuflkusu olmas›n, biz göremeyece¤iz belki ama bizden sonraki Kabatafll›lar, sonraki yüzy›llar›m›z› da ayn› coflkuyla kutlayacaklar. > içindekiler BU ÜLKEYE, GELECE⁄E YÖNEL‹K 22 YAPILACAK EN BÜYÜK YATIRIMIN DOSTLU⁄UN KABLOSU 32 KOLAY YANMAZ 38 ‹K‹ TÜRK’E B‹R ÜLKE 40 K‹MSEY‹ SINIFTA BIRAKMAM HAYATININ K‹LOMETRE TAfiLARI: 54 KABATAfi VE BEfi‹KTAfi 700 YILLIK DOKUMA TEZGÂHI: 62 BABADA⁄ E⁄‹T‹M OLDU⁄UNU DÜfiÜNÜYORUM. 8 ‹lhan Orhun 10 Recep Memifl 12 Kitap 14 Sinema 16 Müzik 17 Saat 18 Moda 19 Otomobil 20 Motosiklet 22 Söylefli: Ali A¤ao¤lu 30 Oto Tan›t›m: Maserati GranTurismo 32 Söylefli: Halil Baflo¤lu 38 40 46 48 50 52 54 60 61 62 66 Tarih: ‹ki Türk’e Bir Ülke Söylefli: Ayd›n Aybay Prof. Dr. Özcan Köknel Klasik: 1968 Sahibi: Tengiz Alper: Kabatafll› Olmak Yay›n Kurulu: Cezmi Ersöz Söylefli: Sanl› Sar›alio¤lu Teknoloji Spor Gezi: Babada¤ Yay›n Direktörü: Kabatafll›lar Derne¤i Ad›na ‹lhan ORHUN Prof. Dr. Ayd›n AYBAY Hakk› DEVR‹M Cahit KOCAÖMER Prof. Dr. Özcan KÖKNEL Oktay TUNCER Hilmi YAVUZ Suat NAZARO⁄LU Görsel Yönetmen: Nevzat ALBAYRAK Foto¤raf Editörü: Necat NAZARO⁄LU Yaz› ‹flleri: Karikatür Yay›n Türü: Burak YURDANUR Alp ARSLAN Yerel Süreli. ‹ki ayda bir yay›mlan›r. YAPIM Ortak ‹letiflim Tan›t›m Paz. Ltd.fiti. Ö¤retmen Haflim Çeken Cad. Ceceli ‹fl Merkezi No: 15 Kat: 3 Fulya - fiiflli / ‹stanbul Tel: (0212) 211 57 90 pbx Genel Müdür: Reklam Grup Baflkan›: Reklam Rezervasyon: Suat NAZARO⁄LU Nur ALTI Tel. : (0 212) 211 57 90 pbx Faks : (0 212) 211 59 51 [email protected] www.ortakiletisim.com Bask›: Umur Bas›m ve K›r. San. ve Tic. A.fi. Tel: (0 216) 420 04 00 Kabatafll›lar Derne¤i Ç›ra¤an Cad. No: 124 C Kap›s› Ortaköy / ‹stanbul Tel: (0 212) 260 93 89 Faks: (0 212) 260 63 33 www.kabataslilar.org [email protected] Kabatafl Dergisi, Kabatafll›lar Derne¤i ve Ortak ‹letiflim Tan›t›m Paz. Ltd. fiti. taraf›ndan T.C. yasalar›na uygun yay›nlanmaktad›r. Kabatafl Dergisi’nde yay›nlanan yaz›, foto¤raf, ilüstrasyon ve konular›n her hakk› mahfuzdur. ‹zinsiz kullan›lamaz, kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir. Kabatafl Dergisi, Kabatafll›lar Derne¤i’nin ücretsiz yay›n›d›r. Y›l - 4 • Say› - 10 • Ocak - 2008 BAfiKANDAN KABATAfi ÖNCÜ, ÖNDER, ÇA⁄DAfi: KABATAfi 8 ‹lhan ORHUN Kabatafll›lar Derne¤i Baflkan› De¤erli Kabatafll›lar, Atatürk ‹lke ve ‹nk›lâplar›’na, Cumhuriyet’in yüksek de¤erlerine sayg› ve sevgiyi ilke edinmifl, ülkemizin ayd›nlanmas›na sürekli öncülük etmifl, Türk Milli E¤itimi’nin en önemli ve en bilinen e¤itim kurumlar›ndan birisinin, okulumuzun 100. kurulufl y›l›n› kutlamaya haz›rland›¤›m›z flu günlerde sizlere sevgi ve sayg›lar›m› sunuyorum. Okulumuz 100 y›ld›r ülkemizin kültür, sanat, sosyal bilimler, ekonomi, t›p ve mühendislik dallar›nda yetifltirdi¤i bireyleri ile Türkiyemizin ayd›nlanmas›nda, ça¤dafl bir ülke olmas›nda sürekli öncülük etmifl, önder olmufltur. Derne¤imiz de tüm olanaklar›n› okulumuzda e¤itim gören yar›nlar›n branfllar›nda önemli birer ferdi olacak ö¤rencilerimize sunmaya devam etmektedir. Burs Komisyonumuz kanal› ile bu ö¤rencilerimiz yaflam konforlar›n› ve e¤itimdeki maddi s›k›nt›lar›n› bir nebze de olsa rahatlatacak olan burs yard›m› almaktad›rlar ve bu y›l itibar› ile ö¤renci say›m›z üniversitede okuyan eski burslu ö¤rencilerimiz de olmak üzere 80’i geçmifltir. Faaliyetlerimiz, 100. y›l›m›z› okulumuza ve camiam›za yak›fl›r bir flekilde kutlamak amac› ile Okul Müdürlü¤ümüz ve E¤itim Vakf›m›z ifl birli¤i ile yürütülmektedir. Derne¤imizce 100. y›l›m›zda an›tsal eserler, kültürel ve sanatsal faaliyetler, geziler, törenler, aç›l›fllar, konserler yap›lacakt›r. Okulumuz bahçesine koyaca¤›m›z 100. y›l an›t›, yine okulumuz bahçesine yerlefltirece¤imiz Balkan ve Kurtulufl Savafllar›’nda kaybetti¤imiz ö¤renci flehitlerimiz an›s›na bir an›t ki bu an›t›n bir örne¤i de Çanakkale fiehitlik Bölgesi’ne konulmaya çal›fl›lmaktad›r. ‹stanbul Miniaturk bahçesine yurdumuzun önemli mimari eserlerinin aras›na okulumuz maketinin de yapt›r›larak koydurulmas›, an›tsal eserler olarak hedeflerimizdir. Sanatsal ve kültürel etkinlikler olarak da sergiler, tiyatro gösterileri, konserler, söylefliler vs. yapmay› planlad›¤›m›z organizasyonlar›m›zd›r. En önemlisi okulumuz kurulufl ferman›n›n imzaland›¤› 17 fiubat tarihinden bir gün öncesi olan 16 fiubat 2008 Cumartesi günü tüm Kabatafll›lar olarak Atam›z›n huzuruna giderek An›tkabir’de törenle sayg› duruflunda bulunmak için gerekli çal›flmalar yap›lmakta, gerekli izinler al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. De¤erli Kabatafll›lar, e¤itim ve feyz ald›¤›m›z bu e¤itim oca¤›na yak›fl›r bir 100. y›l kutlamas› için hep birlikte el ele çal›fl›yoruz. Amac›m›z sizlere lây›k olmakt›r. L‹SEDEN KABATAfi 100. YILIN KUTLU OLSUN fiANLI KABATAfi! 10 Recep MEM‹fi Kabatafl Erkek Lisesi Müdürü Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. kurulufl y›l›n› kutluyoruz. 1908 y›l›nda II. Abdülhamit döneminde, ‹stanbul’un lise ihtiyac›n› karfl›lamak amac› ile kurulan lisemiz, kuruldu¤u günden itibaren yüklendi¤i görevini baflar› ile sürdürmüfltür. Osmanl› Devleti’nden, Cumhuriyet’e intikal eden çok az say›daki lisenin bafl›nda gelmektedir. ‹mparatorlu¤un y›k›l›fl›n›, savafllar› ve cumhuriyetin kuruluflunu görmüfl ç›nar a¤açlar›m›zdan birisidir. Kabatafl Erkek Lisesi Türkiye’nin dört bir yan›ndan ald›¤› yat›l›-gündüzlü ö¤renci gruplar›n› yetifltirerek devletimize her sahada önemli hizmetler veren baflar›l› insan gücü yetifltirmenin gururunu yaflamaktad›r. Günümüzde Anadolu Lisesi statüsünde varl›¤›n› sürdüren okulumuz, s›navla seçilmifl ö¤renci almakta ve yine yat›l› olarak hizmet vermektedir. Bugün itibar› ile Cumhuriyetimizin oluflturdu¤u ve baflard›¤› binlerce okul ve e¤itim ö¤retim süreci içerisinde Türkiye’nin en baflar›l› liselerinin bafl›nda gelmekte, ülkemizin dört bir taraf›nda, ilkö¤retimi bitirmifl ve s›nav› kazanm›fl ö¤rencilerin girmeyi arzu etti¤i okul olarak baflar› ile varl›¤›n› sürdürmektedir. Kabatafl Erkek Lisesi (Anadolu Lisesi) toplam kalite felsefesini özümsemifl, her yönüyle kurumsal bir kimli¤e kavuflmufl, ö¤renci girdisi ile baflar› ç›kt›s›nda yüzde yüz baflar›y› yakalam›fl örnek lise olman›n gururunu ve ayr›cal›¤›n› yaflamaktad›r. 100 y›ll›k e¤itim-ö¤retim süresinde Türk Milli E¤itimi’ne baflar› ile hizmet vermifltir. Devletimizin yapt›¤› harcamalar›, ülkemize yetifltirdi¤i baflar›l› insan gücü ile yine devletimize olan hizmet borcunu, ba¤l›l›¤›n›, cumhuriyeti yüceltmenin gururunu, Atatürk’e olan sonsuz sevgi ve sayg›s›n›n hakl› onurunu yaflamaktad›r. 100. y›l›n kutlu olsun flanl› Kabatafl! Türk Devleti’ne hizmet vermen, dünya durdukça nice 100. y›llar› yaflaman ve baflar›l› olman dile¤iyle. YED‹ YALAN James Lasdun Merkez Kitaplar K‹TAP KABATAfi ÜÇ JÖNTÜRK’ÜN ÖLÜMÜ 'ENVER, CEMAL, TALAT' Hikmet Özdemir Remzi Kitabevi 12 Bir siyasi tav›r ve okul olarak ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti bir vatanseverler hareketidir. 1789 Frans›z ‹htilali'nin etkisinde olan bu hareket bir bak›ma, 1839'dan beri sürdürülen Osmanl› Yenileflmesi'nin 'son' evresidir. Ancak çok dramatik bir gerçektir ki, ‹ttihat ve Terakki, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun çöküfl sürecini de h›zland›rm›flt›r. Bununla birlikte Balkan Savafl›'nda, Trablusgarp'ta ve Dünya Savafl›'nda vatan topraklar› için ‹ttihat ve Terakki'nin önderleri ve kadrolar› gözlerini k›rpmadan hayatlar›n› ortaya koymufllard›r. Bu u¤urda kader, onlar› art arda ifllenecek intikamc› cinayetlerin yolculu¤una sürüklemifltir. Bu kitap bilinmeyen belgelerle Talat, Cemal ve Enver paflalar›n ölüme yolculuklar›na ›fl›k tutmaktad›r. VEDA Ayfle Kulin Everest Yay›nlar› Ayfle Kulin, Osmanl› ‹mparatorlu¤u'nun son günlerinde, iflgal alt›ndaki ‹stanbul'da bir konakta yaflananlar› anlat›yor bu kez. Son Maliye Naz›r› ve ailesi arac›l›¤›yla o dönemin resmini çizen Veda, çökmekte olan bir tarih ile yeni bir gelecek arayan Milliciler aras›nda s›k›flan o dönem Osmanl› ayd›n›n›n da öyküsünü dile getiriyor. Ayfle Kulin'in her zamanki ustal›kl› ve sürükleyici üslubu ile okurlar›n›n elinden b›rakamayacaklar› bir kitap bu. Biyografik veriler ile roman tekni¤ini birlefltirmekteki ustal›¤›n› bir kez daha sergileyen Kulin, bu kez bir ‹stanbul öyküsü ile bir imparatorluk tarihini birlikte ele al›yor. Do¤up büyüdü¤ü Do¤u Almanya’dan Amerika’ya kaçan Stefan Vogel an›lar›n› yazmaya karar verdi¤inde anlatacaklar›, hayat›n›n gerçekleri de¤il, kendisinin ve sevdiklerinin hayat›n› sarmalayan, kaderlerini belirleyen yalanlar› olacakt›r. Daha çocukken söyledi¤i ilk yalandan itibaren Stefan Vogel’in hayat› yalanlardan ve onlar›n korkunç sonuçlar›ndan oluflan bir seksek oyununa dönüflür. Bütün bu yalanlardan ar›nman›n tek yolu ise bir baflka yalan olacakt›r. Ça¤dafl edebiyat›n en önemli genç yazarlar›ndan biri olarak kabul edilen Lasdun’un roman›n›n arka plan›n›, hem Do¤u Almanya’daki komünist rejimin hem de Amerika’daki kapitalizmin vadetti¤i sözde özgürlüklerin yaratt›¤› hayal k›r›kl›klar› oluflturuyor. Lasdun, Yedi Yalan’da bask›c› siyasal rejimlerin bireyin ruhunda açabilece¤i yaralar› ustal›kla anlat›yor. HEYECAN KALDI⁄I YERDEN DEVAM EDECEK Tüm dünyada reyting rekorlar› k›ran, son y›llar›n en muhteflem dizilerinden biri olan Lost, fiubat 2008’den itibaren 4. sezonuyla gösterime giriyor. Yap›mc›lar, dizinin 4. sezon fragman›n› yay›mlamak için ABD’nin iki önemli sinema zinciriyle anlaflt›. Anlaflma sayesinde 4. sezon fragman›, Aral›k ay› boyunca vizyonda olan filmlerden önce gösterilecek. Lost’un yeni sezonu için tamamlanm›fl olan sekiz bölümünün, diziden nefret edenleri bile diziye hayran b›rakacak derecede güzel oldu¤u konufluluyor. 4. sezon boyunca, zaman zaman gelecekten görüntülerin karfl›m›za ç›kaca¤›na dair haberler, Lost hayranlar›n› merakland›r›yor. S‹NEMA KABATAfi SPIDERWICK GÜNCELER‹ BEYAZPERDEDE 14 Uzun süre çok satanlar listesinden inmeyen ve toplam 5 kitaptan oluflan “The Spiderwick Chronicles/Spiderwick Günceleri”, beyazperdeye aktar›ld›. Holy Black ve Tony Diterlizzi'nin ayn› adl› çok satan çocuk kitab› serisinden uyarlanan “The Spiderwick Chronicles/Spiderwick Günceleri” adl› film, 14 Mart 2008'de Türkiye'de vizyona girecek. Yönetmen Mark Waters imzas› tafl›yan filmde, Arthur Spiderwick'in güncesinin peflinde olan cinlere, gulyabanilere ve çeflit çeflit büyülü yarat›klara karfl› mücadele veren üç çocu¤un öyküsü anlat›lacak. Arthur Spiderwick'i tecrübeli aktör David Strathairn canland›r›rken, üç kardeflten Simon ve Jared Grace karakterlerinin her ikisini de Freddie Highmore oynayacak. Filmde, ayr›ca Sarah Bolger, Nick Nolte, Seth Rogen, Mary-Louise Parker, Andrew McCarthy ve Martin Short kamera karfl›s›na geçti. DALTONLARA RAHAT YOK Olivier Jean Marie’nin yönetti¤i ve Lambert Wilson, Clovis Cornillac, François Morel ile Michael Lonsdale’in seslendirdi¤i Red Kid: Bat›ya Hücum 25 Ocak 2008’de Chantier Films taraf›ndan vizyona ç›kar›l›yor. Film 1855 y›l›nda New York’ta geçiyor. Red Kit, Daltonlar› bir kez daha yarg›lanmalar› için bat›ya götürmektedir. Her zamanki gibi kaçarlar ve birçok banka soyarlar. Joe Dalton çald›klar› paralar› California’ya do¤ru yolculuk eden bir göçmen kervan›na saklar. Red Kit yine pefllerine düfler. SPORTMEN VE KARARLI D&G CODENAME JOHNNY HALLYDAY BIRAKIYOR D&G Codename, moda aksesuarlar›ndan vazgeçmeyen sportmen ve kararl› erkekler için tasarlanm›fl yeni bir kronograf model. Arabalar›n gösterge panelini and›ran detaylarlar›n bulundu¤u kadran, koleksiyonun spor ruhunu en iyi flekilde temsil ediyor. Çelik bilezikli versiyonda, sar›, mavi, k›rm›z›, pembe ve turuncu gibi fosforlu renkler, düz siyah kadran üzerinde dikkat çekiyorlar. Deri kay›fll› versiyonlarda ise üç farkl› renk seçene¤i mevcut. Gümüfl, siyah veya gri kadran ile birlikte beyaz, siyah veya aç›k kahve deri kay›fllar. Birçok kiflinin isminden dolay› Amerikal› oldu¤unu zannetmesinin aksine Frans›z rock flark›c›s› Johnny Hallyday, yeni turnesinin 2009 y›l› May›s ay›nda Paris’te bafllayaca¤›n› ve ülkenin çeflitli kentlerinde 1 y›l boyunca düzenlenecek konserlerin ard›ndan, bir daha sahnelere ç›kmayaca¤›n› aç›klad›. Hallyday, sahneyi b›rakt›ktan sonra albüm ç›karmaya devam edece¤ini sözlerine ekledi. Hallyday, bu karar› büyük bir sevinç içinde almad›¤›n›, ancak bir gün bu ifli b›rakmak gerekti¤ini belirtti. 64 yafl›ndaki flark›c›, Fransa’da plak, kaset ve CD’leri en çok satan sanatç›lar›n bafl›nda geliyor. Hallyday, özellikle coflkulu, dinamik ve uzun sahne performans›yla ön plana ç›k›yor. DETAYLARDAK‹ fiIKLIK GANT BOWERY 16 ABBA ARTIK MÜZEL‹K ‹sveç’in baflkenti Stockholm’de, ‹sveçli ünlü pop grubu ABBA ad›na bir müze kurulaca¤› bildirildi. projeyi efli Ewa Wigenheim-Westman ile birlikte bafllatan Ulf Westman, müzenin 2009 y›l›nda aç›lmas›n› planland›¤›n› belirterek, ABBA müzesinin teknik ve multimedya bak›m›ndan çok zengin uluslararas› çapta bir müze olaca¤›n›, müzede ziyaretçiler için birçok etkinlik düzenlenece¤ini kaydetti. Müzede, tarih, müzik, orijinal k›yafetler, foto¤raflar ve müzik aletlerinin sergilenece¤i, böylece ziyaretçilerin bu grubu tan›ma olana¤› bulaca¤› belirtildi. Toplam 6.500 metrekarelik alana yay›lacak müzeyi y›lda 500 bin kiflinin ziyaret etmesi bekleniyor. 1974’den bu yana dünya çap›nda 360 milyon albüm satan grubun ismi de üyeleri Agnetha Faltskog, Björn Ulvaeus, Björn Andersson, Anni-Frid Lyngstadt’›n bafl harflerinden olufluyor. ZARAFET‹N YEN‹ TANIMI Seiko’nun elit koleksiyonlar› Premier, Sportura ve Arctura’n›n yan›nda yerini alan yeni marin koleksiyonu Velatura, her biri tasar›mda rafineli¤i, teknolojide ifllevselli¤i birlefltiren 11 adet yüksek performans marin saatinden olufluyor. 36 adet p›rlanta ile süslenen bayan Velatura modeli, her ortamda kullanabilece¤iniz fl›k bir tasar›m. 10 bar su geçirmezlik, çizilmez safir kristal cam, takvim, kilitli toka, vidal› arka kapak, sedef kadran, çelik kasa ve bilezik gibi özelliklere sahip olan model, tam anlam› ile zarafetin tan›m›. KABATAfi Amerika’n›n önde gelen gitar markalar›ndan Gibson, yeni ürünü ile müzikte devrim yarat›yor. Londra’da yap›lan bas›n toplant›s›yla tan›t›lan yeni elektro gitar modeli Robot, bozulan akort sistemini tespit edebilme yetene¤ine sahip. Ama marifeti bununla da kalm›yor. Gitar, içindeki minik motorlar› sayesinde bozulmufl olan akordu tekrar tellere oturtuyor. Geliflimi için 10 y›la yak›n bir sürenin harcand›¤› Robot, sahnede zor anlar yaflayan virtüözlerin en büyük yard›mc›s› olmaya da aday. Dünyaca ünlü bir çok müzisyenin konser verdi¤i sahnelerin arkas›nda duran ve görevi sadece bu akortlar› yapmak olan görevlilerin pek hofluna gitmeyecek olsa da Robot flimdiden büyük ilgi görüyor. SAAT MÜZ‹K KABATAfi AKORDU “ROBOT” YAPACAK Günümüz saatleri sadece saati göstermekle kalm›yor, giysilerimiz, ayakkab›lar›m›z gibi kendimizi ifade etmemizi de sa¤l›yor. ‹leri teknolojiyi yeni ve farkl› tasar›mlarla birlefltiren Gant, bu sezon flimdiye kadarki en genifl saat koleksiyonunu sunuyor. 27 model ve 86 ayr› tasar›mdan oluflan koleksiyon, en güncel saat modellerini kullanmak isteyen baylar›n seçimi. Bowery, krem rengi kadran üzerine bezenmifl parlak k›rm›z› detaylar› ile elegan bir tasar›m. Takvim diskinin özgün çizgisi saatin kasa kenarlar›ndaki desenlere de yans›m›fl. Bowery, stil sahibi erkeklerin hafta içi ve hafta sonlar›nda fl›kl›klar›n› tamamlayacak mükemmel bir aksesuar. 17 AUDI CROSS CABRIO quattro Gerek bak›r rengine boyal› gövdesi, gerekse bir SUV ile cabrioyu tek bir formda buluflturan karoseri dikkat çeken Audi Cross Cabrio quattro, 2008 y›l›nda tan›t›lacak Audi Q5 modeli hakk›nda fikir veren bir tak›m önemli ipuçlar› tafl›mas›yla da dikkat çekiyor. Çerçevesiz camlar›, otomatik olarak Z fleklinde aç›l›p kapat›labilen kumafl tavan›, sportif omuz çizgisi, 21 inçlik jantlar›, arazi arac› ruhuna uygun taban korumas› ve metal basamaklar›yla dikkat çeken Audi Cross Cabrio quattro, SUV’lar›n çok yönlü kullan›m özelli¤iyle cabriolar›n özgür fl›kl›¤›n›n tek bir vücutta ifade edilebilece¤ini kan›tl›yor. Audi konsept arac›n›n iç mekan› ise hem dört adet ba¤›ms›z koltu¤uyla hem de yenilikçi orta konsol tasar›m›yla fark yaratmay› baflar›yor. MUDO, URBAN COMRADES ‹LE ‹DD‹ALI Mudo 07/08 Sonbahar-K›fl koleksiyonu ile her yafla uygun fl›k alternatifler sunuyor. Özellikle kolej hayat›ndan esinlenerek haz›rlanan Urban Comrades ‹ngiliz ve Amerikan kolej modas›n›n en fl›k parçalar›n› sunuyor. Ekoseli ve çizgili ceketlerin, baklava desenli triko ve yeleklerin yer ald›¤› koleksiyon bu sezon yükselifle geçen kolej modas›n› Mudo Collection erke¤ine fl›k ve farkl› çizgilerde sunuyor. Koleksiyonun bafll›ca renkleri lacivert, bordo, haki, kahve ve gri tonlar›, yünlü koton ve denim kumafllarda hayat buluyor. Örme triko gruplar› ve ringel detaylar›n bulundu¤u koleksiyon bu sezon gard›robunuzun vazgeçilmezleri aras›na girecek parçalardan olufluyor. HONDA’NIN H‹DROJENL‹ ARACI HONDA FCX CLARITY 18 B‹R SARAY H‹KAYES‹ ABBATE Abbate 2007 Sonbahar-K›fl koleksiyonu, 16. ve 17. yüzy›l›n yans›malar›n› günümüze tafl›yor. Abbate tasar›mlar›nda renk ve desen seçimleri, formlar, aksesuarlar, tüm estetik al›nt›lar, yo¤unlukla dünya sanat müzeleri, kraliyet ve portre müzelerinden esintiler tafl›yor. Beyaz ve bej tonlar›yla bafllayan, saks, aç›k mavi, pembe kombinasyonlar›, bordo, pembe, mor birliktelikleri, siyah ve koyu yeflil üçlemeleri, bu dönem tablolar›ndan esinlenerek bir araya getirilen renkler, k›fla ait aç›k renk tonlar›, yine 15. yüzy›l koyuluklar›yla baflka bir anlama kavufluyor. Gömlek, kravat ve kol dü¤meleri ile as›l ç›k›fl noktas› olan bu dönem kostümlerindeki özen, gösterifl ve canl› renk birliktelikleri yans›t›l›yor. VOLKSWAGEN’DEN “BABA” MODEL VW Passat’›n, aile otomobili kullanmay› mecburiyetten zevke, s›k›c›dan e¤lenceliye çeviren yeni üyesi Passat Variant, 1.641 lt’ye ç›kabilen genifl bagaj hacmi ve oldukça zengin konfor ve güvenlik donan›m› ile ailelere ferah ve güvenli bir yaflam alan› sunarken, sedan kardefli ile paylaflt›¤› prestij ve lüks anlay›fl› ile ifl dünyas›na da hitap etmeyi amaçl›yor. Üç ayr› donan›m paketi ve dört farkl› motor seçene¤ine sahip VW Passat Variant’›n zengin bafllang›ç donan›m seviyesi Comfortline’da bagaj yönetim sistemi, portbagaj haz›rl›¤›, mini bir buzdolab› veya laptop ba¤lant›s› için 230 Volt soket, çift bölgeli tam otomatik klima “klimatronik”, ön ve arka park mesafe sensörleri, h›z sabitleyici, radyo CD-MP3 çalar ve çok fonksiyonlu deri direksiyon simidi gibi özellikler standart olarak sunuluyor. Passat Variant, aile otomobili almak isteyen ancak performanstan ödün vermek istemeyen babalara da hitap ediyor. KABATAfi Damat 07/08 Sonbahar-K›fl koleksiyonu sadece çok özel koleksiyonlarda hayat bulan ayr›cal›kl› ve seçkin malzemelerin Damat’a özgün tasar›mlara dönüfltürülmesiyle haz›rland›. Avustralya ve Yeni Zelanda merinos yünlerinden dokunmufl özel bükümlü ve ince dokulu kumafllardan haz›rlanan Damat tak›m elbiseler, derin renk tonlar› ile renklendirildi. Koleksiyonun ana renkleri bitter-kahve, mulineli-antrasit ve petrol-lacivert. Tak›m elbiselerle kombinelenen Damat gömlek koleksiyonu da çok özel. Farkl› desen ve jakarlar›n bir arada kullan›ld›¤› gömlekler mücevher k›vam›nda kal›n sedef dü¤meler ile tamamlan›yor. Tak›m elbiseler ve gömleklerle bütünleflen Damat 07/08 Sonbahar-K›fl koleksiyonu sofistike, fl›k ve benzersiz bir görünüm arayanlar için. OTOMOB‹L MODA KABATAfi DAMAT LÜKSÜN Z‹RVES‹N‹ BET‹ML‹YOR Honda’n›n hidrojenle çal›flan yeni arac› FCX Clarity, üstün teknoloji bir hidrojen yak›t hücresine ve elektrik motoruna sahip. Egzozundan ise sadece su buhar› ç›k›yor. Günümüzün en büyük sorunlar›ndan biri olan küresel ›s›nmaya karfl› ideal bir çözüm olan FCX Clarity, ayn› zamanda bir benzinli motora göre sa¤lad›¤› 3 kat fazla tasarrufla gelece¤in hayalini gerçe¤e tafl›yor. FCX Clarity'de, otomobilin elektrik tahrikli motoru için Honda V Flow yak›t hücresinin yan› s›ra tekli bir hidrojen deposu bulunuyor. Yak›t hücresi, arac›n ana güç kayna¤› olarak ifllev görüyor. Hidrojen, yak›t hücresinde havadan al›nan oksijen ile birlefliyor. Bu reaksiyonun sonucu olarak elde edilen enerji, arac›n hareket etmesi için gerekli elektrik enerjisine dönüflüyor. Honda V Flow Yak›t Hücresi, daha küçük boyutlar› ve a¤›rl›¤›na ra¤men 100 kW güç üretiyor. 19 SOKAK SAVAfiÇISI: SUZUKI B-KING 2001’de Tokyo’da tan›t›ld›¤›nda bomba etkisi yaratan B-King’in ultra agresif görüntüsü, güçlü motoruyla bir süper sokak savaflç›s› görüntüsü çiziyor. Suzuki’nin yüksek performans DNA'lar›ndan meydana gelen model 184 beygirg güç üretiyor. A¤›rl›¤› 240 kg civar›nda olan B-King, GSX-R1000'lerde kullan›lan güç de¤ifltirme özelli¤ine de sahip. B-King, kasl› yap›s›, gösteriflli hava giriflleri, genifl so¤utucu, GSX-R1000’den al›nan ters ön çatal süspansiyonu, büyük 2 arka egzozu ve hepsinden öte Hayabusa’dan al›nan muhteflem 4 silindirli motoruyla bafl döndürücü devrimcilikteki tasar›m›, ileri teknoloji flasisi, 1340 cc hacminde, elektronik yak›t enjeksiyonlu, s›ral› dört silindirli tork delisi makinesiyle devir göstergesinin her biriminde nefes kesen h›zlanmalar› gerçeklefltirebilen bir flaheser. MOTOS‹KLET KABATAfi KAWASAKI’DEN YEN‹ TOURING MODEL‹: GTR1400 20 Her zaman gösteriflli motorlar yapmay› kendine görev edinen Kawasaki bu sene de bofl durmad›¤›n› göstererek yüksek motor hacmine ve üstün teknolojik özelli¤e sahip touring motosikleti olan GTR1400’ü piyasaya sürüyor. 1352 cc’lik dört silindirli motor genifl devir aral›¤›nda yumuflak güç geçifli sa¤l›yor. Merkezi ba¤lant›l› 4 pistonlu ön fren kaliperleri, al›fl›lagelmiflin d›fl›nda monte edilmifl. Merkezi tasar›m kaliperin yan› ve önü yerine arkas›nda kullan›lan ba¤lant› civatalar› ile kaliperin üstünde ve alt›nda bulunan entegre ba¤lant› noktalar›ndan yararlan›yor. Bu kaliperin genifl alanl› kullan›mdaki sa¤laml›k hissini art›r›yor. Her piston için ayr› fren pedi kullan›lm›fl. Ayr› balatalar so¤utma h›z›n› art›r›rken deforme olmadan daha fazla ›s›y› emiyor ve zorlu koflullarda daha iyi frenaj sa¤l›yor. SPORTBIKE SINIFINDA HYOSUNG FARKI GT250R kendi s›n›f›nda rakipsiz ve atak bir gövdeye sahip. Üstten çift eksantrikli V motor yap›s›yla ihtiyaç duyulan gücü kullan›ma sunuyor. Üstten fren sistemi, etkileyici aerodinamik yap›s›, dijital göstergeleri ve ayarlanabilir sürüfl pozisyonu, güvenli h›z›n keyfini ç›kartmaya yard›m ediyor. 250 cc’lik motor hacmine sahip olan GT250R 21.2 nm/7.000 torku ile 29 beygir güç üretiyor. 160 kg’l›k a¤›rl›¤› ile birleflen aerodinamik dizayn› GT250R’ye etkileyici bir hava veriyor. Sportbike s›n›f›n›n güçlü temsilcilerinden olan Hyosung GT250R, k›rm›z›, siyah ve gri renk seçeneklerine sahip. AL‹ A⁄AO⁄LU Kabatafl Erkek Lisesi ile tan›flman›z nas›l gerçekleflti? Ahmet Süngü ve Sinan ‹pçi, Moran Koleji’nden samimi arkadafllar›md›, birbirimizi etkileyerek hep beraber iyi e¤itim verildi¤ini duydu¤umuz Kabatafl Erkek Lisesi’nde okumaya karar verdik. Bizim için farkl› bir fley oldu ama geçti¤ime de çok memnun oldum. Biraz zorland›m, uyum sa¤lamakta s›k›nt›lar›m›z oldu. Çünkü al›flmad›¤›m›z kat›l›kta bir disiplin vard›. Ama o disiplinin de vermifl oldu¤u çok fley vard›r. Ortaokulda baflar›l› olmama ra¤men Kabatafl’ta baya¤› zorland›m. ‹kinci s›n›fta çakt›m ve Moran Koleji’ne geri döndüm. ‹ki sene çok uzun bir süre de¤il belki ama o iki senenin çok katk›s› oldu bana. Kolejden sonra Kabatafl Erkek Lisesi’ne geçmek nas›l bir fark yaratt›? Moran Koleji’nde s›n›flar›m›z 25 kifli kadard› ve ço¤unlu¤u da k›z ö¤renciydi. Hocalar›m›zla da arkadafl gibiy- SÖYLEfi‹ FOTO⁄RAFLAR: NECAT NAZARO⁄LU A li A¤ao¤lu aslen Trabzon Of’lu olmas›na karfl›n do¤ma büyüme ‹stanbul’lu. ‹lkokulu Ümraniye Yamanevler ‹lkokulu’nda okuduktan sonra ortaokulu Altunizade’de, dönemin en elit okullar›ndan olan Moran Koleji’nde okur. Her ne kadar rahat bir kolejde okuyor olsa da nam› tüm Türkiye’ye yay›lm›fl olan Kabatafl Erkek Lisesi’nin etkisinde kalarak rotas›n› de¤ifltirir. Liseyi bitiremeden at›ld›¤› ifl hayat›nda birbiri arkas›na baflar›lar elde eder. Önceleri küçük inflaatlar yaparak bafllad›¤› ifl hayat›nda bugün için Türkiye’nin yak›ndan tan›d›¤› “My” konseptlerinin yarat›c›s› “Yaflam Mimar›” A¤ao¤lu ‹nflaat’›n Yönetim Kurulu Baflkan›. Bir çok baflar›l› projenin, ‹stanbul’un ve Türkiye’nin çehresini de¤ifltiren inflaatlar›n alt›nda Ali A¤ao¤lu’nun imzas› var. Kabatafl Erkek Lisesi’nde sadece iki sene okumas›na ra¤men Kabatafl gelene¤inin örnek gösterilecek, dimdik duran bir temsilcisi. Kabatafl E¤itim Vakf›’na ba¤›fllad›¤› arazinin üzerine bir de görülmemifl modernlikte bir ilkokul yapacak kadar. KABATAfi BEN, BU ÜLKEDE ÇALIfiIYORUM VE BU ÜLKEDE KAZANIYORUM. BU ÜLKEYE GELECE⁄E YÖNEL‹K YAPILACAK EN BÜYÜK YATIRIMIN DA E⁄‹T‹M OLDU⁄UNU DÜfiÜNÜYORUM. PARAN OLAB‹L‹R, FABR‹KA YAPARSIN, UÇAK YAPARSIN, OTEL YAPARSIN, HER fiEY YAPARSIN AMA B‹R NES‹L YET‹fiT‹RMEK 30 SENED‹R. ‹STED‹⁄‹N‹Z KADAR PARANIZ OLSUN ‹NSAN YET‹fiT‹RMEK ZAMANA BA⁄LIDIR. ONUN ‹Ç‹N E⁄‹T‹ME YAPILACAK KATKI, ÜLKEYE YAPILACAK KATKIDIR 23 gün atletizm antrenmanlar›m›z olurdu. Antrenmana gidifl bizim için okulu k›rmakt›. Oraya gidip oradan kaytar›rd›k. Bu tür fleyleri s›k s›k yapard›k. 24 Okulu k›rmak için hangi yollar› kullan›yordunuz? Genelde deniz yolunu kullan›yor, sandala biniyorduk. Okulun spor faaliyetlerine çok s›k kat›l›rd›m. Özellikle de haftada 3-4 ‹fl hayat›n›z nas›l bafllad›? Lise son s›n›fta babam bir kalp rahats›zl›¤› geçirdi ve ben okulu b›rak›p babam›n inflaat ifllerinin bafl›na geçtim. Babam inflaat malzemeleri tedarikçisiydi ve fabrikas› vard›. Babam rahats›zlan›nca tüm ifller oldu¤u gibi bana kald›. Okul döneminde de babam›n ifli ile çok s›k ilgilenirdim. O dönemde de ifl hayat›n›n içindeydim. Kolejde okurken, orta sondayken ayn› zamanda okulda müteahhitlik yap›yordum. Babam, okulun spor salonlar›, tenis kortlar›, basket sahalar› iflini alm›flt›. Teneffüse ç›kt›¤›m›z zaman ya top oynan›rd› ya da kaçak sigara içilirdi. Ben ise mühendislerin, iflçilerin bafl›na giderdim. Babam da benim için iyi bir örnekti. Hem okuyordum hem de ifl hayat›n›n sürekli içindeydim. Dolay›s›yla beni okuldan al›p iflin bafl›na geçirdi. KOLEJDE OKURKEN, ORTA SONDAYKEN AYNI ZAMANDA OKULDA MÜTEAHH‹TL‹K YAPIYORDUM. BABAM, OKULUN SPOR SALONLARI, TEN‹S KORTLARI, BASKET SAHALARI ‹fi‹N‹ ALMIfiTI. TENEFFÜSE ÇIKTI⁄IMIZ ZAMAN YA TOP OYNANIRDI YA DA KAÇAK S‹GARA ‹Ç‹L‹RD‹. BEN ‹SE MÜHEND‹SLER‹N, ‹fiÇ‹LER‹N BAfiINA G‹DERD‹M. KABATAfi Ö¤renci yap›s›, arkadafl çevreniz nas›ld›? Özellikle kolejle k›yaslarsan›z… Tabi ‹stanbul’da kolejdeki ailelerin çocuklar› daha farkl› kültürlere sahipti. Kabatafl’a gitti¤im zaman Anadolu’nun birçok yerinden ve çok farkl› sosyal çevrelerden gelen çocuklar vard›. Ama iletiflim kurmakta zorlanmad›m. K›sa sürede s›cak bir atmosfer kurduk beraberce. Ortam olarak o kolejden bir anda k›flla ortam›na giriyorsunuz. Okul k›rarken kolejde çok rahatt›k ve yatakhanemiz villa gibiydi. Öyle bir yerden dünyan›n en güzel manzaral› okuluna geçtik ama bizim için asker k›fllas› gibiydi. Okulu k›rmakta biraz zorlan›yorduk. Biliyorsunuz hayattaki en güzel fleylerden birisi okul k›rmakt›r. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi dik. Kabatafl’a bir geçtik ki s›n›f mevcutlar› 60-70 kifli ve ö¤rencilerin hepsi erkek. Bir anda neye u¤rad›¤›m›z› flafl›rd›k. Hocalar da çok mesafeliydi. Biz o dönemler Kabatafl’›n öyle oldu¤unu biliyorduk ama bilmek baflka yaflamak baflka. Kabatafl’ta sizi en çok zorlayan derslerin a¤›rl›¤› m› yoksa hocalardan kaynaklanan disiplin miydi? Hocalar çok sayg›n, hepsi son derece tecrübeliydi. Ama aram›zdaki yafl fark› çoktu. Hem mantalite farkl›yd› hem de oradaki ambians. Bu farkl›l›k kötü demiyorum ama al›flt›¤›m›z›n d›fl›nda oldu¤u için bize siyahla beyaz kadar farkl› geldi. Hocalar koleje göre daha iyi olmas›na karfl›n, arkadafll›k iliflkisi kolejde çok daha kuvvetliydi. Hepimiz erkektik, Allah’tan yan›m›zda Galatasaray Lisesi vard›. K›z a盤›n› oradan kapat›yorduk. Denizcilik Meslek Yüksek Okulu da onlar›n yan›ndayd›. Onlarla da baya¤› kap›fl›yorduk k›zlar yüzünden. Onlar bizden yaflça büyüktü. Bu nedenle dayak yedi¤imiz de oluyordu. 25 GÖÇÜNOLMADI⁄INI,fiEHR‹NNÜFUSUN UNARTMADI⁄INIDÜfiÜNSEKDAH‹fiUAN DA‹STANBUL’UN%70’‹N‹YIKIPYEN‹DENY APMAKLAZIM.OLASIB‹RDEPREMDEYÜZ B‹NLERCECANKAYBIYÜZLERCEM‹LYON DOLARKAYBAU⁄RAMADANPLANLIB‹R fiEK‹LDEYIKIPÇA⁄DAfiKONUTLAR‹NfiA ETMEM‹ZGEREK‹YOR. GÖÇÜN OLMADI⁄INI, fiEHR‹N NÜFUSUNUN ARTMADI⁄INI DÜfiÜNSEK DAH‹ fiU ANDA ‹STANBUL’UN % 70’‹N‹ YIKIP YEN‹DEN YAPMAK LAZIM. OLASI B‹R DEPREMDE YÜZB‹NLERCE CAN KAYBI, YÜZLERCE M‹LYON DOLAR KAYBA U⁄RAMADAN PLANLI B‹R fiEK‹LDE YIKIP, ÇA⁄DAfi KONUTLAR ‹NfiA ETMEM‹Z GEREK‹YOR. 26 “My” konsepti fikri nas›l olufltu? ‹nsanlar›n, “Buras› benim sadece evim de¤il, yaflam alan›m.” diyebilece¤i bir konsept düflündük. Türkiye bizi bu projeyle tan›d›. Konuta bak›fl›n de¤iflti¤i bir proje oldu. Buna benzer onlarca proje ürettik, üretmeye de devam ediyoruz. Türkiye nitelikli konut üretiminde bugün hangi aflamada sizce? Türkiye’de özellikle 1999 depreminden sonrada konutlar›n niteli¤inin de¤iflti¤ine inan›yorum. fiu anda Türkiye’de yap›lan projeler Avrupa’daki emsallerin çok üzerinde. ‹nflaat sektöründe ülke olarak Avrupa standartlar›n›n üzerinde, dünya çap›nda projeler üretiyoruz. Müflterileriniz genelde hangi kesimden olufluyor? Biz genelde orta kesimli gruba hitap eden firmay›z. Üst kesime proje üretme hevesinde de¤iliz. Üretti¤imiz projelerin çok az k›sm› üst kesime hitap eden villa tarz› projelerdir. Konutlar›m›z›n % 95’i orta gelir grubuna ait. Bizim as›l hedefimiz alt gelir grubu. Çünkü pirami- din taban› yani müflterinin ço¤unlu¤u da orada. Ama bu flartlarda özel flirketlerin düflük gelir gruplar›na proje üretmesi zor görünüyor. Çünkü özellikle ‹stanbul’daki arazi fiyatlar›n›n çok yüksek olmas› maliyetleri olumsuz yönde etkiliyor. Devletin elinde çok büyük arazi sto¤u var ama maalesef bunlar›n ço¤u iflgal edilmifl durumda. Çarp›k yap›laflma ile bunlar iflgal durumunda. Bu noktada Devlet, kentsel dönüflüm yasas›n› devreye sokup, özel sektöre ucuz arsa üretebilmeli. Çünkü, alt gelir grubunda özellikle deprem aç›s›ndan güvenilirli¤i olmayan binalarda oturan büyük bir kitle var. TOK‹ bunu baflar›l› bir flekilde yap›yor. TOK‹, k›ymetli arazileri özel sektöre sat›yor, buradan yaratt›¤› kaynaklarla daha alt gelir grubuna 25-30 bin YTL’ye ya da ayda 100200 YTL taksitle konut yap›p verebiliyor. Konut fiyatlar›na bakt›¤›m›zda özellikle ‹stanbul’da fiyatlar›n yüksek seviyelerde seyretti¤i görülüyor, bunun ana nedeni nedir sizce? fiu anda ‹stanbul’da arsa fiyatlar› daire sat›fl fiyat›n›n % 50’sini geçmifl durumda. Bölgesine göre % 7080’lere kadar ç›kabiliyor. Arsa, sektörde bafll› bafl›na maliyetin büyük k›sm›n› olufltuyor. fiehrin içinde problemsiz arsa ve arazi bulmak art›k çok zor. Ama biz yine de “My” konseptiyle bugüne kadar yaklafl›k 10 bin kifliyi konut sahibi yapt›k. fiu anda yapmakta oldu¤umuz “My World” projesinde 3.636 daire var. Bu dairelerin 2.800 kadar›n› sat›fla sunduk ve % 80’ini satt›k. Turzim alan›nda genifllemeyi düflünüyor musunuz? Biz flu anda flehir otelcili¤inde büyümeyi hedefliyoruz. ‹stanbul Ümraniye’de bir oteli May›s ay›nda devreye al- KABATAfi ‹lk yapt›¤›n›z inflaat neydi? 1980’li y›llar›n bafl›nda küçük inflaatlar, 8-10 daireli apartman türleri yapt›m. O dönemde yurt d›fl›nda ifl yapmak çok modayd›. Libya’da ifl yapmak üzere Akdeniz ‹nflaat’› kurduk. Ama projemiz gerçekleflmedi. Yurt içinde ise toplu konut projeleri revaçtayd›. Akdeniz ‹nflaat olarak ilk yapt›¤›m›z inflaat ‹stanbul ‹çerenköy’deki Paflabahçe Kooperatifi’ydi. Suadiye, Ba¤dat Caddesi de dahil 10 kattan fazla binaya izin verilmezken Anadolu yakas›n›n ilk 18 katl› binalar›d›r onlar. Üstelik 300 dairelik büyük bir çal›flmayd›. Toplu konut inflaatlar›n›n yan› s›ra fabrika ve otel inflaatlar› da yap›yorduk. Binlerce daire konut yap›yorduk Malzeme tedari¤inde s›k›nt› yafl›yorduk. Bunun üzerine Tekirda¤’da tu¤la fabrikas› sat›n ald›m. Böylece sanayiye girmifl olduk. Bursa’da da bir fabrika sat›n alarak, inflaattan sonra sanayide büyümeye devam ettim. 1988’de o zamanki ad›yla Tur Otel’i sat›n alarak turizm sektörüne de girmifl olduk. Turizm sektörünün bize vermifl oldu¤u vizyonu biz getirip yapt›¤›m›z sitelerdeki konsepte katt›k. Türk insan› için ev, bafl›n› sokaca¤› bir s›¤›nak olarak alg›lan›yordu. Biz, 5 y›ld›zl› bir otelde insan›n arad›¤› sosyal, sportif bütün üniteleri getirip sitenin içine monte ettik. Bunun uygulamas›n› da 1998 y›l›nda Ümraniye’de yapt›¤›m›z ilk “My” konseptimiz olan “My City” projesinde bafllatt›k. Bu konsept çok baflar›l› oldu. Özellikle Türkiye’de bir bafllang›çt›r diyebilirim. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi Zorunlu olarak, biraz da erken ifl hayat›na at›lm›fls›n›z, “Keflke okula devam edebilseydim, farkl› bir fleyler yapabilirdim.” dedi¤iniz oldu mu hiç? Bugün düflündü¤üm zaman pek de kötü yapm›fl›m diyemeyece¤im. fiu anda durum onu gösteriyor. O dönem okuldan kopmak zor gelse de ben hep ifl hayat›n›n içinde oldu¤um için fazlaca bocalamad›m. Babam iyileflerek ifle döndükten sonra, okulda hocalarla olan kuflak çat›flmas›n›, bu sefer babamla yaflamaya bafllad›m. Ben daha fazla atakt›m ve risk alarak büyümeyi hedefliyordum. 1977 senesinde babamdan da ayr›l›p kendim birfleyler yapmaya bafllad›m. O dönemde k›smen malzeme al›p satmak, k›smen inflaat ve arazi al›p satmak ile bafllad›m. Bu dönemde oluflturdu¤um sermaye ile 1981’de inflaat flirketimi kurdum. 27 TÜRK‹NSANI‹Ç‹NEVBAfiINISOKACA ⁄IB‹RSI⁄INAKOLARAKALGILANIYORD UB‹Z5YILDIZLIB‹ROTELDE‹NSANINARAD I⁄ISOSYALSPORT‹FBÜTÜNÜN‹TELER‹GET ‹R‹PS‹TEN‹N‹Ç‹NEMONTEETT‹K. 28 Genelde ‹stanbul’da otellerin Avrupa yakas›nda oldu¤unu görüyoruz. Sizin sözünü etti¤iniz oteller ise Anadolu yakas›nda. Anadolu yakas› bu potansiyele sahip mi sizce? Anadolu yakas› flu anda büyük yo¤unlukta yerleflimin oldu¤u yer. Son dönemde özellikle Sabiha Gökçen Ha- ‹stanbul’un arazi durumunu ve konut kalitesini de¤erlendirebilir misiniz? Ben bugün ‹stanbul’un % 70’ini arsa olarak görüyorum. ‹stanbul’da flu anda yaklafl›k 3,5-4 milyon konut var ama bu konutlar›n maalesef % 70’i güvensiz konutlar. Deprem yönünden güvenli¤i olmayan, estetikten yoksun konutlar, vas›flar› çok düflük. Bunun sebebi 1970’li y›llardaki gecekondulaflman›n fazla oldu¤u dönemdir. ‹nsanlar, bafllar›n› sokacak bir s›¤›nak olarak vas›fs›z evler yapt›lar. ‹stanbul’un nüfusu 13 milyon görünüyor kay›tlarda. Yap›lan istatistiki çal›flmalarda 10 senede bu rakam 25 milyonu bulacak gibi görünüyor. Dolay›s›yla ‹stanbul’un iyilefltirilmesi anlam›nda çok fazla konuta ihtiyaç var. Göçün olmad›¤›n›, flehrin nüfusunun artmad›¤›n› düflünsek dahi flu anda ‹stanbulun % 70’ini y›k›p yeniden yapmak laz›m. Olas› bir depremde yüzbinlerce can kayb›, yüzlerce milyon dolar kayba u¤ramadan planl› bir flekilde y›k›p, ça¤dafl konutlar infla etmemiz gerekiyor. ‹stanbul 2010 y›l›nda Avrupa kültür baflkenti olacak. Bunu sadece lafta söylememek laz›m. Tarihi dokusu, geçmifli belki binlerce seneye dayanan, Avrupa’da birçok flehirden daha fazla tarihi ve kültürel yap›larla dolu olan, ayr›ca da dünya finans merkezi olmaya aday bir flehir ‹stanbul. ‹stanbul’daki depreme dayan›ks›z binalar›n y›k›l›p tekrar yap›labilmesi sizce mümkün mü? Kentsel Dönüflüm Yasas› ç›kt› ama flu anda yönetmelik yönünden baz› eksikleri var. Bunlar›n h›zla tamamlanmas› gerekiyor. Tamamland›¤› zaman Türk insan›nda o müteflebbis ruh var. Tek aksad›¤›m›z yer bürokrasi. Bunun da de¤iflece¤ini düflünüyorum, çünkü taban zorlad›¤› sürece bürokrasi buna daha fazla direnemez. Bürokrasinin biraz daha esnemesi ile, Türk müteflebbisinin de elindeki sermayesi ve tecrübesiyle bunun gerçeklefltirilebilece¤ine kesinlikle inan›yorum. Bu noktada belediyelere de görev düflüyor. Daha fazla proje üreten bir yap›ya bürünmeleri laz›m. Bu yap›ld›¤› zaman inan›yorum ki Türkiye bu de¤iflimi baflaracakt›r. Son y›llarda yabanc›lar›n konut sektörüne ilgisini görüyoruz. Yabanc›lara yönelik konut projeleriniz var m›? Bodrum’da bafllad›¤›m›z yaklafl›k 10 bin dönümlük bir projemiz var. A¤›rl›kl› olarak ikinci konut olarak yabanc›lara sataca¤›m›z bir projemiz var, inflaat›na bafllad›k. Yurt d›fl›nda pazarlama faaliyetinde bulunaca¤›z ve 2008’de de sat›fl›na bafllayaca¤›z. Türkiye’de yabanc›lara yap›lan kurumsal bazda proje çok az. Bu nedenle bizim yapaca¤›m›z proje kurumsal bazda belki de Avrupa’da say›l› olabilecek projelerden biri olacak. Ülkemize bakt›¤›m›zda, Çanakkale’den Mersin’e kadar y›l›n 300 günü günefli olan sahillerin, denizlerin bizde oldu¤unu görüyoruz. Anadolu’nun her taraf› tarihle dolu. Dolay›s›yla buralarda yabanc›lara üretece¤imiz projelerle elde edebilece¤imiz büyük bir gelir potansiyeli var. Amaç sadece konutu sat›p bir sefere mahsus gelir elde etmek de¤il. Bir yabanc› buradan konut ald›¤› zaman senenin ortalama 6 ay›n› burada geçiriyor. Dolay›s›yla maafl›n›n yar›s›n› burada harc›yor. Bu flekilde 20-30 milyar dolar girdi sa¤lanmas› mümkün. Yaban- c›lar konut sahibi olduklar›nda bu ülkenin fahri temsilcisi de oluyorlar. Türkiye’nin imaj›n›n de¤iflmesinde önemli rol oynuyorlar. O, evini ald›¤› zaman belki kendisi gelmeyecek ama komflusunu gönderecek. Türkiye’ye gelen bir yabanc›n›n bak›fl aç›s› 180 derece de¤ifliyor. Bu tip projelerin yap›lmas›n›n ülke ekonomisi aç›s›ndan önemli oldu¤unu düflünüyorum. Bunu yaparken de sahillerimizi ya¤malamayal›m, betonlaflt›rmayal›m. Yeflile duyarl› do¤ay› ve çevreyi bozmadan, düzgün proje üreterek çal›flal›m. Kabatafl E¤itim Vakf› ile beraber yürüttü¤ünüz bir projeniz var, Kabatafl ‹lkö¤retim Okulu. Bu projeden bahsedebilir misiniz? Kabatafl Erkek Lisesi 100 y›ll›k geçmifli olan ve ülkenin en köklü kurumlar›n›n bafl›nda gelen bir okul. Ben Kabatafl’ta iki y›l okudum ama hayat›ma çok büyük katk›s› oldu. Onun için okuluma bir minnet borcum vard›. Ümraniye’de flahsi mülküm olan bir araziyi hem de üstüne bir ilkokul yap›p Kabatafl E¤itim Vakf›’na ba¤›fllamay› Allah bana nasip etti. ‹nflallah önümüzdeki ö¤retim y›l›nda onu da faaliyete geçirip Kabatafl’a olan vefa borcumu bu flekilde ödemifl olurum diye düflünüyorum. Kabatafl Erkek Lisesi’ne bir alt yap› oluflturacak ilkokulumuz tam donan›ml› bir okul olaca¤› için lisemiz k›skanabilir. Ama Kabatafl Erkek Lisesi’nin oldu¤u yer dünyan›n en güzel manzaras›na sahip. ‹kisinin de birbirine göre art›lar› var. Birbirlerine sinerji katacaklar›n› tahmin ediyorum. Böylelikle Kabatafll›lar ilkokuldan itibaren yetiflmeye bafllayacak. Ama as›l hedef, ö¤rencilerin ilkokuldan bafllay›p liseyi bitirmeleri de¤il, inflallah Kabatafl Üniversitesi de olacak diye düflünüyorum. Ben, bu ülkede çal›fl›yorum ve bu ülkede kazan›yorum. Bu ülkeye gelece¤e yönelik yap›lacak en büyük yat›r›m›n da e¤itim oldu¤unu düflünüyorum. Paran olabilir, fabrika yapars›n, uçak yapars›n, otel yapars›n, her fley yapars›n ama bir nesil yetifltirmek 30 senedir. ‹stedi¤iniz kadar paran›z olsun insan yetifltirmek zamana ba¤l›d›r. Onun için e¤itime yap›lacak katk›, ülkeye yap›lacak katk›d›r. fiirket olarak bütçemiz el verdi¤i sürece e¤itime katk› yap›yoruz. KABATAfi d›k. Samand›ra’da bir butik oteli devreye soktuk. Dolay›s›yla Uluda¤’daki otel ile birlikte otel say›m›z flu anda 3 e ulaflt›. Ümraniye’de inflaat› devam eden bir otelimiz var. Onu da 2008’in sonlar›na do¤ru hizmete açaca¤›z. Ataflehir’de, Çaml›ca’da ve Bo¤az’da birer otel projemiz daha var. Planlad›¤›m›z di¤er otellerle birlikte bir anda 8-10 tane flehir otelini k›sa dönemde devreye sokaca¤›z gibi görünüyor. Bunlar›n arazileri al›nd› k›smen inflaatlar›, k›smen de projeleri devam ediyor. Bodrum’da da bir projemiz var. Orada da yaklafl›k 4-5 tane yazl›k otel yap›yoruz. ‹nflaatlar› bafllad›, herhalde 2008’in sonu gibi orada da birkaç tanesi devreye girmifl olacak. Turizm sektörünün önü aç›k. Ülkeye büyük bir katma de¤er sa¤layacak sektör olarak görüyoruz. Dolay›s›yla orada da büyüme hedefimiz var, yat›r›mlar›m›z da devam ediyor. vaalan›’n›n devreye girmesiyle büyük flirketlerin birço¤u merkezlerini Anadolu yakas›na tafl›d›lar. ‹stanbul’daki otellerin büyük k›sm›n›n Avrupa yakas›nda oldu¤unu düflünürsek, Anadolu yakas›na otel kurma fikri daha da önem kazan›yor. Ancak, bir bölgenin kalk›nmas› için sadece iflyerlerinin ya da otellerin gelmesi de¤il, altyap›n›n da oluflmas› gerekiyor bu konuda da belediyelere büyük ifller düflüyor. Otel konusunda Anadolu yakas›nda büyük eksik oldu¤unu gördü¤ümüz, için yat›r›mlar›m›z› a¤›rl›kl› olarak buraya yap›yoruz ama Avrupa yakas›na da yapmayaca¤›m›z anlam›na gelmiyor. Biz A¤ao¤lu olarak otellerimizin iflletmelerini de kendimiz yap›yoruz. Türk yat›r›mc›s›n›n marka yaratmada tereddüt etmemesi laz›m. A¤ao¤lu markas›n› turizmde de zincir yapma, marka yapma konusunda iddial›y›z. Ayr›ca ifl merkezleri ve al›flverifl merkezleri de yap›yoruz. Dört y›l içinde ciddi bir al›flverifl merkezi çal›flmam›z var. Elimizde ifl merkezi ve ifl yeri yap›lacak arazi sto¤umuz da mevcut. Bu konuda da yat›r›mlar›m›z devam edecek. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi TÜRK ‹NSANI ‹Ç‹N EV, BAfiINI SOKACA⁄I B‹R SI⁄INAK OLARAK ALGILANIYORDU. B‹Z, 5 YILDIZLI B‹R OTELDE ‹NSANIN ARADI⁄I SOSYAL, SPORT‹F BÜTÜN ÜN‹TELER‹ GET‹R‹P S‹TEN‹N ‹Ç‹NE MONTE ETT‹K. 29 MASERATI 30 Y eni modelin ad› Yeni Maserati GranTurismo tesadüfen bulunmad›. Maserati’inin 1947 y›l›na dayanan GranTurismo gelene¤i, müflterilerinin talepleri üzerine Trident Company, Cenevre Otomobil Fuar›’nda, büyük usta Pininfarina taraf›ndan tasarlanan ilk GranTurismo olan A6'n›n dünya prömiyerini yapm›flt›. Bir kez daha, Maserati ve Pininfarina aras›ndaki ifl birli¤i sonucunda, üretim tekni¤i ve benzersiz tasar›m›yla rakiplerinden ayr›lan yeni bir otomobil do¤mufl oldu. Yeni Maserati GranTurismo adeta bir performans ve konfor flöleni sunarak sürücüyü kendisine ba¤l›yor. 405 beygir gücüne sahip Yeni Maserati GranTurismo, 4,2 litrelik V8 motoru ve önde % 49 ve arkada % 51'lik a¤›rl›k da¤›l›m›yla sa¤lam ve yük- sek performansl› sportif bir otomobil olarak göze çarp›yor. 6 ileri vitesli otomatik flanz›man sistemi, 8 litrelik silindir hacmindeki GranTurismo’da konfordan ödün vermeden sportif kullan›m özelliklerini sa¤l›yor. Otomobilin üretiminde kullan›lan oranlar GranTurismo’nun en mükemmel ivme zaman›na ulaflabilmesi için özel olarak tasarland›. Saatte 285 kilometre h›za ulaflabilen Yeni Maserati GranTurismo 100 km. h›za ise sadece 5.2 saniyede ç›k›yor. Ayr›ca otomobilde vites de¤ifltirme modunu sürüfl tarz›na ve yol koflullar›na uyarlayan bir kumanda sistemi bulunuyor. Maserati GranTurismo’nun iç kabini, segment ortalamas›ndan daha genifl hacmi ile hem önde hem de arkada oturanlar için maksimum konfor sa¤l›yor. Genellikle bu tipteki otomobilin arkas›nda oturanlar en çok fedakârl›kta bulunanlard›r. Maserati GranTurismo’nun atletik sportif stilini, genifl ve ferah boyutlar›yla mükemmel bir flekilde bir araya getirerek arka kol- tuktaki yetiflkinler için uzun yolculuklarda rahatl›¤› ön planda tutuyor. Maserati GranTurismo’da bulunan hava yast›¤› sistemi, otomobilin önünde, yanlarda bulunan 4 sensörden ve orta zemin konsolunun yan›ndaki kontrol ünitesinden faydalan›yor. Ön sensörler sayesinde her ikisi de iki aflamal› olan hava yast›klar›, çarp›flman›n fliddetiyle do¤ru orant›l› olarak aç›lmakta. Say›s›z simülasyon seti ve kapal› alan testleri, bu hava yast›¤› çal›flma sisteminin en zorlu Amerikan standartlar›n› bile karfl›lay›p otomobilin içindekilere maksimum koruma sa¤lamak için en sert koflullarda bile ayn› performans› gösteriyor. OTO TANITIM KABATAfi OTO TANITIM KABATAfi MASERATI MASERATI GRANTURISMO’NUN ‹Ç KAB‹N‹, SEGMENT ORTALAMASINDAN DAHA GEN‹fi HACM‹ ‹LE HEM ÖNDE HEM DE ARKADA OTURANLAR ‹Ç‹N MAKS‹MUM KONFOR SA⁄LIYOR. 31 DOSTLU⁄UN KABLOSU KOLAY YANMAZ KABATAfi L‹SES‹N‹N BENCE EN BÜYÜK ÖZELL‹KLER‹NDEN B‹R‹S‹, TALEBELER‹N‹N ÇO⁄UNLU⁄UNUN MEMUR VE ‹fiÇ‹ ÇOCUKLARINDAN OLUfiMASIYDI. B‹R KABATAfiLI ‹LE KARfiILAfiTI⁄IMIZ ZAMAN B‹RB‹R‹M‹ZE BAKIfiIMIZ DE⁄‹fi‹R, ÇOK TUTARIZ B‹RB‹R‹M‹Z‹. Erkek lisesinde okumakta s›k›nt› çekerim diye hiç düflünmediniz mi ? Düflünmedim, zaten baflka da seçenek yoktu. Sar›yer’den, Beykoz’dan, Paflabahçe’den gelirlerdi Kabatafl Erkek Lisesi’ne. Baflka lise yoktu bo¤az›n Avrupa yakas›nda. Karfl› tarafta Haydarpafla Lisesi vard›. Benim de Or- Nas›l bir ö¤renciydiniz? ‹lk ve ortaokulda oldu¤u gibi lisede de çok haflar›yd›m. Lise son s›n›fta ‹brahim Hoca vard›, ayn› zamanda müdür muaviniydi. Heybetli bir adamd›, kendisine Apartman ‹brahim derdik. Devams›zl›¤›m o kadar fazla olmufl ki, 30 günü geçmifl. Kendisi beni yan›na ça¤›rd›, gelemedi¤im günleri sildi, sadece bir gün b›rakt›. Çok babacan bir adamd›. Kabatafl’ta çok farkl› bir ortam vard›, hâlâ da öyledir. Arkadafll›k da baflkayd›. O zamanki arkadafll›klar›m hâlâ devam eder. Hem gündüzlü hem de Türkiye’nin hemen hemen her köflesinden gelen yat›l› arkadafllar›m›z vard›. Onlar›n farkl› kültürlerden gelmesi aram›zdaki uyuma mani olmuyordu. Her zaman için asgari müflterekte buluflmufluzdur. Tek kavgam›z k›zlar yüzünden oluyordu. O zaman Befliktafl K›z Lisesi vard›, genelde orada zaman geçirirdik. Ben lise son s›n›fta son derslere girdi¤imi hiç hat›rlamam. Lise ikinci s›n›fta üç dersten; biyoloji, co¤rafya ve cebirden ikmale kald›m. Ama ikmalde veremedim dersleri. Etüt a¤abeyi Arif Bey vard› kulaklar› ç›nlas›n, çok sever, sayard›k kendisini. Benim durumumu görünce bana rapor almam› söyledi. Böylelikle s›navlara tekrar girebildim. Onun sayesinde üç dersin ikisini verdim, kalan bir KABATAfi FOTO⁄RAFLAR: MURAT ÖZBEY Ortaköy’de do¤du¤unuza göre do¤ufltan Kabatafll›s›n›z. O zamanlarda Ortaköy nas›ld›? Ortaköy Deresi aç›kt› ben çocukken. Bo¤az Köprüsü yoktu. Hat›rlad›¤›m kadar›yla Ortaköy’ün nüfusu 3.000 kadard›, herkes birbirini tan›r, sever ve sayard›. Bizim delikanl›l›¤›m›zda, büyüklerimiz kahvedeyse biz o kahveye giremezdik. Ancak belli bir yafla gelince girebilmeye bafllad›k. Ortaköy çok güzel bir semttir. Ben art›k yafl›mdan dolay› keyif alam›yorum ama bizim zaman›m›zda Ortaköy Ortaköy’dü hakikaten. taköy’den baflka bir yere gitmeme imkân yoktu. Ortaköy’de Taflmerdiven Sokak’ta oturuyorduk. Bu nedenle yat›l› okumad›m Kabatafl’ta. Ama iyi ki de orada okumuflum, piflman de¤ilim. SÖYLEfi‹ H alil Baflo¤lu 1944’te ‹stanbul Ortaköy’de do¤du. Dostlu¤u ve birlik olmay› ö¤rendi¤i Kabatafl Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra ifl hayat›na at›ld›. Tezgâhtarl›kla bafllayan ifl hayat›nda bugün yüzlerce ailenin geçim kavgas›n›n orta¤›. Kendi ailesi olarak gördü¤ü ekibiyle büyüyen, Avrupa’da Türkiye’yi gururla temsil eden Baflo¤lu Kablo’nun Yönetim Kurulu Baflkan› Halil Baflo¤lu ile çocuklu¤undaki Ortaköy’den, okul günlerindeki Kabatafl’tan ve baflar›larla dolu ifl hayat›ndan konufltuk. 33 SÖYLEfi‹ 34 Arkadafllar›n›zdan hat›rlad›¤›n›z kimler var? ‹rfan Seki vard›, flark›c› Deniz Seki’nin babas›. Erdal Dumanl›, Mehmet Küçükdo¤u. Onlar çal›flkan talebelerdi. Sanl› Sar›alio¤lu, Emin Zorlu, Mehmet Kaynak, Ayhan Aydan vard›, lise futbol tak›m›nda oynarlard›. fiükrü K›sar, Turgut Erifl, Çetin Kalkavan, Taylan Olcayto, Taner Akman di¤er hat›rlad›¤›m isimler. ‹çimizden ‹rfan Seki ve Turgut Erifl rahmetli oldular.Yazmaya kalkarsam herhalde yar›m sayfadan fazla tutacak olan varl›klar›ndan hala büyük keyif ald›¤›m ailecek de görüfltü¤ümüz dostlar›m vard›r. Kabatafl Erkek Lisesi size neler kazand›rd›? Öncelikle çok iyi bir dostluk, arkadafll›k verdi. E¤itim düzeyi flu anda oldu¤u gibi çok yüksekti. Okulun hocalar›na bakacak olursak, her biri ayr› bir de¤erdir. Benim ‹ngilizce hocam Sabahattin Baba’yd›, Tarih hocam Muhasin Ana’yd›. Edebiyat hocam Behçet Necatigil idi, Reflat Bey vard› müdür muavini, o da çok çekti benden. Hepsi nur içinde yats›nlar. Neler yapt›n›z da bu kadar b›kt› hocalar sizden? 3 Edebiyat C, belki bugüne kadar Kabatafl tarihinde ender gelen s›n›flardan biriydi. Sanki seçmeydi, hababam s›n›f› gibiydi. Hocalarla çok u¤rafl›rd›k. ‹mtihanlarda sürekli kopya çekerdik. Çok haylazl›k yapt›k. Bizim devremizden önce ve sonra Ülkemize büyük hizmetleri dokunan a¤abey ve kardefllerimiz vard›r. Hâlâ da lisemiz, okudu¤umuz, gördü¤ümüz ve duydu¤umuz kadar›yla büyük de¤erler yetifltirmeye devam etmektedir. Feriye’nin al›nmas›nda, rahmetli Adnan Kahveci’nin, yap›lmas›nda Hasan ve Mehmet’in de mimar olarak çok büyük katk›lar› vard›r. fiunu da söyleyeyim, Erdal Dumanl› kadar Kabatafl’a hizmet eden, bir araya getiren yoktur. Feriye’nin al›nmas›nda, yap›lmas›nda katk›lar› inkâr edilemez. Derne¤in ilk üyeleri aras›nda ben de var›m. Bizler onu say›yoruz, bize gösterdi¤i yoldan giderek bir fleyler yapt›k. Dernek ve Vak›f çok güzel ifller yap›yor, duyuyorum. Her ay bültenim de geliyor. Bak›yorum da, Kabatafl’tan yeni yetiflen gençler de çok güzel yerlere geliyorlar. Zannederim di¤er liseler ile aram›zdaki fark, bizim memur ve iflçi çocuklar› olmam›zd›r. Bizdeki tutkunluk di¤er liselere göre daha yüksektir. Anadolu’da veya yurt d›fl›nda çok gezerim. Bir Kabatafll› ile karfl›laflt›¤›m›z zaman birbirimize bak›fl›m›z de¤iflir, çok tutar›z birbirimizi. Bir ara Kabatafl Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra neler yapt›n›z? 1962’de mezun oldum ama ailevi durumumdan dolay› üniversite okuyamad›m. Bir an önce ifle girmem lâz›md›. Bir sene boyunca bir gümrük komisyoncusunun yan›nda çal›flt›m. Orada çal›fl›rken benim hayat›ma yön veren ve bugün rahmet ve minnetle and›¤›m, insan› tan›ma f›rsat›na erifltim. Gümrük ifllerini yapt›¤›m›z Ünal Kardefl Bey vard›. Beni çok severdi. Orta¤›ndan ayr›lm›flt›, patronum Ekrem Baflar Bey’den beni istemifl. Ben de onun yan›nda çal›flmay› istiyordum. 1964 y›l›nda askere gidene kadar onunla beraber çal›flt›m. O tarihlerde Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nin, ‹stanbul Üniversitesi’nin elektrik laboratuarlar›n›n cihazlar›n› temin ederdi. Askerden döndü¤ümde tekrar yan›na girdim. Ben o zaman baflarabilmem için elektri¤in ne oldu¤unu bir mühendis gibi ö¤renmem gerekti¤ini anlad›m. Ünal Bey’e ve KABATAfi KABATAfi taneyle de okullar›n aç›lmas›ndan 2 ay sonra son s›n›fa borçlu olarak geçtim. Çok haflar› olmama ra¤men üç senede bitirdim okulu. üniversitedeki hocalar›ma giderdim. Utanmazd›m, sorard›m. Onlar da k›rmazlard› beni, anlat›rlard›. Üniversitede okumad›m ama çok de¤erli hocalardan bilgi ald›m. Befl y›l öncesine kadar en iyi mühendislerle bafl edebilecek kadar biliyordum elektri¤i. Ama art›k unutuyorum. 1973’e kadar orada çal›flt›m. Ne ö¤rendiysem rahmetli Ünal Bey’den ö¤rendim. Hayat›m boyunca karfl›s›nda ayak ayak üstüne atmad›¤›m tek insand›r. Beni evlad›, kardefli gibi yetifltirdi. Avrupa’ya götürdü. O zamanlar h›zl› bir komünisttim. Buradan ç›kt›k, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Do¤u Almanya’ya gittik. Oralar› bir gördüm ki, geldikten sonra bende ne komünistlik kald›, ne de baflka bir fley. 24 saatin 16 saati çal›fl›rd›m. Dükkân› kapat›rd›k, Arnavutköy’de atölye vard›, gider orada montaj yapard›k. Sonra yapt›klar›m›z› tezgâhta satard›k. Orada çal›fl›rken çok genifl çevre edindim. Bu arada evlendim, 1968’de k›z›m, 1972’de o¤lum oldu. Ald›¤›m maaflla geçinme imkân›m›z yoktu. Hiç unutmam, 1976 y›l›n›n 15 May›s’›nda iflten ayr›lmak için Ünal Bey ile konufltum. Kendi flans›m› denemek istiyordum. Biriyle ortakl›k kurdum. Beni sat›fl de¤il, üretim daha çok cezbediyordu. 1980 y›l›nda topra¤› bol olsun, Yekta Nakkafl isimli bir a¤abeyim vard›. Bir flirketin ortakl›¤›n› al›yordu. Bize de teklif etti. O zaman çok SÖYLEfi‹ 10 SENE ÖNCE HEDEF‹M‹Z AVRUPA’DA MARKA OLMAKTI. BUNU 5 SENE ÖNCE GERÇEKLEfiT‹RD‹K. AVRUPA’DA ÇOK GÜVEN‹LEN VE RAK‹PLER‹ TARAFINDAN KORKULAN B‹R MARKA OLDUK. EL ALTINDAN SATIN ALMAYA B‹LE KALKTILAR fi‹RKET‹. BU fi‹RKET BEN‹M EVLADIM G‹B‹D‹R. A‹LEM ‹LE B‹RL‹KTE D‹fi‹M‹Z, TIRNA⁄IMIZ ‹LE YAPTIK BU fi‹RKET‹. Sebep Befliktafl K›z Lisesi miydi? Evet, baflka hiçbir fley kavga sebebi olmazd› ki zaten. Ortaköy’de büyük aflklar yaflad›m. Ne dövüfllere girdik o yüzden. Haftan›n 5 günü gözüm mor bir flekilde gezerdim. Asl›nda bu kadar kavgalar ederken bir yandan da edebiyata afl›kt›m. Edebiyat› sevmemde hocam Behçet Necatigil’in büyük etkisi olmufltur. O zamanlar Taksim’de Çiçek Pasaj›’n›n yan›nda Degustasyon diye bir restoran vard›, oraya giderdik. Dönemin en önde gelen flairleri, yazarlar› gelirdi. Gece yar›s›na do¤ru kepenkler kapan›rd› ve içeriye kimse al›nmazd›. Büyük keyif ald›¤›m sohbetler dinlerdik. Tabi bizim ifltirak etmemiz imkâns›zd›. O zamanlar›n çok etkisi vard›r bende. Edebiyat bölümü mezunuyum, feni oldum olas› sevemedim ama flimdi de fenin içinden ç›kam›yoruz. YAfiAMIM BOYUNCA ,PEMBE YALANLAR HAR‹Ç H‹Ç YALAN SÖYLEMED‹M. YALAN SÖYLEYECEK KADAR AKILLI ‹NSAN DE⁄‹L‹M DER‹M. Kabatafl Erkek Lisesi ile Ortaköy gençleri birbirine ters düfltü. Ben de Ortaköylü olmama ra¤men Kabatafl’›n taraf›n› tuttum. 35 PVC KABLO ÜRET‹YORUZ, ANCAK ANA KONUMUZ S‹L‹KON. ISI VE ALEVE DAYANAN ÇOK ÖZEL B‹R KABLOMUZ VAR. HER S‹L‹KON KABLO BU KADAR DAYANIKLI OLAMAZ, ÖZEL FORMÜLDÜR. BEN‹M YILLARIMI ALDI. KEY‹FLE SÖYLER‹M K‹, BEN‹M EVLER‹MDE VE ‹fi YERLER‹MDE ELEKTR‹K KONTA⁄INDAN YANGIN ÇIKMAZ, ‹STESELER DE ÇIKARAMAZLAR. BU KABLOLARDAN ELEKTR‹K KONTA⁄INDAN YANGIN ÇIKARIRLARSA BÜTÜN VARLI⁄IMI VER‹R‹M. 36 Silikon silecek fikri nas›l ç›kt› ortaya? Bolu bildi¤iniz gibi kar ya¤›fl›, so¤u¤u çok olan bir yer. Bir sabah evden ç›kt›m, arabay› çal›flt›rd›m. Silecek cama yap›flm›fl, sökmek için 10 dakika ›s›nmas›n› bekledim. Tam sökerken de koptu zaten. Oysa silikon yap›flmaz ve donmazdan yola ç›karak, cam silece¤i yapay›m dedim. Hemen araflt›rd›k, bir tak›m formüller gelifltirdik. ‹ki sene evvel istedi¤imiz formülü bulduk. Bunu dünyada geliflmifl ülkeler üretip, kullan›yorlar. Ama kimse s›rr›n› aç›klam›yor. Silikonun cama yap›flmamas›n› ve ses yapmamas›n› sa¤lad›k. Türkiye’de yap›lan veya ithal edilen sileceklerin tamam› kauçuktur. Yüksek s›cakl›klarda kendini b›rak›r, k›fl›n da donar. Bizim imal etti¤imiz silecek ise -60 derece ile +200 derece aras›ndaki ›s› ve tüm iklim koflullar›na dayand›¤›ndan ömrü çok uzundur. Kendinize bu kadar güveniyor olman›z›n bir sebebi vard›r muhakkak? Çok iyi bir ekibim var, hep kendim yetifltirdim. Ne onlar beni b›rak›r, ne de ben onlar› b›rak›r›m. Dedikodu yoktur, küfür yoktur, kavga gürültü yoktur. Herkes kalem isterken birbirinden rica ile istemek zorundad›r. Ben de dahil “lütfen” demeden bir ifli yapt›ramazs›n›z. Ne fark› var oradaki bekçi ile benim aramda. Ben de tezgâhtarl›ktan geldim. Bazen beraberce yeme¤e gideriz. Han›mlar k›zmas›n diye ara s›ra onlar› da götürürüz. E¤er bu havay›, motivasyonu verebiliyorsam ne mutlu bana. Yapt›¤›n iflin en iyisi olacaks›n ya da hiç yapmayacaks›n. Bugün kendi konumuzda Türkiye’nin lider firmas›y›z. Bizim kapasitemize rakip olacak ikinci bir firma yok. Çok keyif ald›¤›m için söylüyorum, bugün flirket olarak 32 ülkeye ihracat›m›z var. Polonya’da da bir firma kurduk. Burada- kinin % 10’u kadar bir yer. Ama oras› da çok büyüyecek, buna eminim. Polonya Avrupa Birli¤i’ne girmifl ve geliflmekte olan bir ülke. Çok büyük binalar yap›l›yor ve çok çal›flkan bir halk› var. O nedenle oray›, Avrupa’n›n göbe¤ini tercih ettik. Kurdu ininde bo¤mak istiyoruz. 10 sene önce hedefimiz Avrupa’da marka olmakt›. Bunu 5 sene önce gerçeklefltirdik. Avrupa’da çok güvenilen ve rakipleri taraf›ndan korkulan bir marka olduk. Teklif getirip, flirketi sat›n almak istediler. fiirketimiz evlad›m gibidir. Ailecek diflimiz, t›rna¤›m›z ile yapt›k bu flirketi. Okuldan arkadafllar›n›zla s›k görüflüyor musunuz? Topland›¤›m›z zaman 30 kifli oluyorduk ama fireler vermeye bafllad›k. Eskiden ayda bir toplan›rd›k ama son bir senedir 3 ayda bir görüflüyoruz. Ailecek de görüflürüz. Han›mlar da birbirlerini çok severler, kardefl gibiyiz. Yan yana geldi¤imiz zaman hakikaten çocuklafl›yoruz, flakalar›n dozu kaç›yor. Dostlu¤un haricinde kimsenin birbirinden beklentisi yok. Öyle olunca dostluklar da çok do¤al oluyor. Bu aralar yemeklere de kat›lamad›m. Baz› rahats›zl›klar geçirdim, yavafl yavafl toparl›yorum. Emekli olmak istiyorum ama herhalde imam›n kay›¤›ndan emekli olaca¤›m. KABATAfi zor flartlarla güç bela ortak olduk. O zamanlar silikon kabloyu yapan çok firma yoktu. Yekta Nakkafl bu konuyu çok iyi bilirdi. 1987’de ortaklarla bir anlaflmazl›k oldu. Hâlâ çok severiz birbirimizi ama o dönem ben iflleri daha da büyütmeyi savunuyordum. 1987’de Karaköy’de bir ma¤aza açt›m ve 3. çocu¤umuz dünyaya geldi. 43 yafl›ndayd›m. Tüm dostlara 40’›ndan sonra bir çocuk daha yapmalar›n› tavsiye ederim. Önceleri o kapatt›¤›m›z firman›n mallar›n› sat›yordum. 1990 y›l›nda flirketi tasviye ettik ve ben aile flirketi olarak Baflo¤lu Kablo A.fi. yi kurdum. Beni tan›yanlar bilirler, tam bir merdiven alt›yd›. Tek makineyle üretime bafllad›k. Çok iyi bir ekibim var. 24 saat çal›fl›rd›k. iki koltu¤u yan yana koyar, s›rayla uyurduk. 1994’te iflleri iyice oturttuk. Makinelerimizin say›s› artt›. Ald›¤›m›z ifller de ço¤ald›. Bolu’ya eskiden beri gidip gelirdim. Burada bir yer bulduk, geldik fiyatta anlaflt›k. 1995’in Eylül ay›nda sat›n ald›k ve 1.400-1.500 metrekare yer yapt›k. fiubat ay›nda da deneme üretimlerine bafllad›k. Daha sonra da bugünlere geldik. Tabi ki eflim, çocuklar›m ve ekibim sayesinde. Baflo¤lu Kablo olarak ne tür üretimler yap›yorsunuz? PVC kablo üretiyoruz, ancak ana konumuz silikon. Is› ve aleve dayanan çok özel bir kablomuz var. Her silikon kablo bu kadar dayan›kl› olamaz, özel formüldür. Benim y›llar›m› ald›. Keyifle söylerim ki, benim evlerimde ve ifl yerlerimde elektrik konta¤›ndan yang›n ç›kmaz, isteseler de ç›karamazlar. Bu kablolardan da elektrik konta¤›ndan yang›n ç›kar›rlarsa bütün varl›¤›m› veririm. Bu kadar da iddial›y›m. 20 cm’lik kablo için flehir hatlar› gemisi yand›. Düflünün, bir gemi denizin ortas›nda Allah ile bafl bafla. Mesela lüks teknelerin en zay›f yeri kablolard›r.Özel Silikon kablo kullan›nca bir maliyet olufluyor elbette. Elektri¤in inflaat içinde kaplad›¤› ciro çok yüksek de¤ildir. Oysa bir yang›n tüm varl›¤›n›z› alabilir. Bir de ‘silikondan’ oto silece¤i imal etmeye bafllad›k. Di¤er otomotiv ve yedek parça üreticeleri bu ürünü bilmiyorlar m›? Biliyorlar ama eski silecekleri satmak ifllerine geliyor. Bu ürün Amerika ve Rusya baflta olmak üzere bütün so¤uk ülkelerde var. ‹lk aflamada 50 bin tak›m ürettik kamyon ve otobüsler için. Çünkü bu araçlar bir gün Çukurova’da ertesi gün Toroslar’›n tepesinde oluyor. Yapt›¤›m›z denemelerde çok iyi neticeler al›nd›. Yak›nda seri sat›fllar›na bafllayaca¤›z. Bu ürünü arac›na takan çok rahat edecek. Çünkü kalitemiz kauçuk sileceklerden çok daha yüksek ve fiyat›m›z da onlarla eflde¤er, hatta daha düflük. Bu ülkenin paras›na da yaz›k, bizim çocuklar›m›z›n paras› bu. Bu sene pek kâr etmeyi düflünmedim ama gene de onlar›n fiyatlar›n›n alt›nda olacak ve ben para kazanaca¤›m bu iflten. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi Türkiye’de ekonomik krizler olurken büyümenizi nas›l gerçeklefltirdiniz? Hiç etkilenmediniz mi? Yaflam›m boyunca ‘pembe olanlar hariç’ hiç yalan söylemedim. Yalan söyleyecek kadar ak›ll› insan de¤ilim derim. Rahmetli babam›n okuma yazmas› yoktu. Babam bana 18 yafl›na geldi¤imde “‹ki fleyi kaybetme o¤lum, geri alamazs›n. Biri sa¤l›¤›n, di¤eri flerefin.” dedi. Ben de çocuklar›ma hep bunu ö¤ütledim. Bunlar› kaybetmedi¤iniz sürece baflar›s›z olman›z›n imkân› yok. 2001 y›l›nda, deprem sonras› ikinci binay› yapt›k. O da yetmeyince geçen sene bir yer daha yapt›k ve sonras›nda da yeni bir inflaata bafllad›k. Buras› bitti¤i zaman 4.500 metrekare olacak. fiu an üretim alan›m›z 11.000 metrekareyi buldu ve fabrikalar›m›zda 325 kifli çal›flmakta. Keflke bunu 400’e, 500’e ç›karabilsek. 37 ‹K‹ TÜRK’TEN AVUSTRALYA’YA SAVAfi ‹LANI: ‹K‹ TÜRK E B‹R ÜLKE 38 KABATAfi Avustralya ve Yeni Zelanda ordular›n›n birleflmesiyle oluflan ve tüm dünyan›n Anzaklar olarak bilece¤i ordu da iflte bu ihtiyaçlar›n neticesinde ç›kar ortaya. Kilometrelerce öteden, hiç görmedikleri hatta ad›n› bile bilmedikleri topraklara savafla geleceklerdir. Savafl tüm fliddetiyle devam ederken yurt d›fl›nda bulunan birçok Türk vatandafl› ülkelerine dönerek orduya kat›lm›fllard›r. ‹ki tanesi hariç: Avustralya’da yaflayan Gül Muhammed ve Molla Abdullah. Bu iki Türk, Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Ancak Avustralya Hükümeti buna izin vermez. Zira süre gelen bir savafl söz konusudur. ‹zin verilmemesine k›zan bu iki arkadafl, Avustralya’ya savafl açar. Bir Türk’ün dünyaya bedel oldu¤undan hareketle, iki Türk Avustralya’y› karfl›lar›na al›rlar. Molla Abdullah 16 y›ld›r Avustralya’da yaflamaktad›r. Önceleri deve sürücüsü olarak çal›flan Molla Abdullah son iki y›ld›r kasapl›kla u¤raflmaktad›r. Kimsenin nereden geldi¤i- Molla Abdullah bafl›na ald›¤› isabetle orac›kta ölmüfltür. Abdullah’›n üzerinde bulunan el yap›m› 48 gözlü fiflekli¤inde 26 göz bofltur. Ayr›ca elinde bir silah ve belinde de b›çak bulunmaktad›r. 16 kurflun yemifl Gül Muhammed ise hâlâ yaflamaktad›r. Apar topar hastaneye kald›r›l›r. Ancak hastaneye vard›ktan k›sa süre sonra o da yaflam›n› yitirir. 1915 y›l›n›n ilk günü yap›lan bu çat›flma tarih kay›tlar›na Broken Hill Savafl› olarak geçecektir. Savafl›n bilançosu ise ikisi Türk toplam alt› ölü ve yedi yaral›d›r. Ertesi gün ç›kan gazeteler, iki Türk’ün yapt›klar›n› anlatmaktad›r. Tarihin en garip, en k›sa ve en komik savafl› olan Broken Hill Savafl›’n›n ard›ndan Gül Muhammed ve Molla Abdullah’tan, Avustralya gazetelerinde bile birer kahraman olarak söz edilir. Yürekleri vatan sevgisiyle dolu iki Türk, öleceklerini bile bile savafl› bafllatmay› göze alm›fllard›r. Avusturalyal›lar ise, kendi tarihlerine yazabilmek için arand›klar› kahramanl›k öyküsünü karfl›lar›nda gördükleri için flaflk›nd›rlar. ‹ki Türk’ün yaratt›¤› destan karfl›s›nda hayrete düflen Avustralyal›lar, 1915 y›l›n›n Temmuz ay›nda yaflad›klar› bu olay› unutmufl bir flekilde, binlerce Mehmetçik’in sard›¤› Çanakkale Bo¤az›’na girerken, tarihe geçecek en büyük kahramanl›¤a tan›k olacaklar›ndan habersizdirler. TAR‹H TAR‹H KABATAfi 1 914 y›l›n›n Temmuz ay›. Almanya ve Fransa’n›n çabalar›yla yarat›lan kargaflaya ‹ngiltere de dahil olmufl, Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u’nun veliaht› bir S›rp taraf›ndan öldürülmüfltür. Amerikal›lar bat›r›lan denizalt›lar›n›n peflinden savafla sürüklenirken, Alman sömürgelerindeki verimli topraklar›n hayalini kuran Japonya ve Akdeniz’e hakim olma arzusuyla yan›p tutuflan ‹talya ile birlikte ‹ngiltere ve Fransa’n›n yan›da yer alarak ‹tilaf Devletleri’ni olufltururlar. Türkiye de Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u ve Almanya’n›n yan›nda yer al›r. Bulgaristan’›n da eklenmesiyle ‹ttifak Devletleri ortaya ç›km›fl olur. 50 milyondan fazla asker ve sivilin hayat›n› kaybetti¤i 1. Dünya Savafl›, tahmin edilenin ötesinde bir çapa yay›lm›fl, dolayl› veya direkt olarak birçok ülkenin kat›l›m›na sahne olmufltur. Bu ülkelerden ikisi, yeni kurulduklar› için varl›klar›n› kan›tlamaya, üzerlerindeki ‹ngiliz sömürgesinin pençelerinden kurtularak ayakta durmaya çal›flmaktad›rlar. ni bilmedi¤i, fazla konuflmayan biridir. Samimi arkadafl› Gül Muhammed ise dondurmac›l›k yaparak geçimini sa¤lamaktad›r. Vatanlar›n› seven, u¤runda canlar›n› seve seve feda edecek bu iki arkadafl gidemedikleri savafl› Avustralya’da bafllat›rlar. 1 Ocak 1915 günü Broken Hill bölgesinde bir tren ilerlemektedir a¤›r a¤›r. Erkek, kad›n ve çocuklardan oluflan 1.200 kiflilik bu tren, geleneksel yeni y›l pikni¤i için raylar›n üstündedir. Yolcular›n camdan seyrettikleri tepeler, a¤açlar ve genifl k›rlardan oluflan manzar›n›n içinde, birdenbire üstünde Türk bayra¤› olan bir dondurma arabas› belirir. Ne oldu¤unu anlayamadan kurflun ya¤maya bafllar vagonlara. Ani bir flekilde fren yapan trende herkes 盤l›klar atarak yere kapaklanm›flt›r. Gül Muhammed ve Molla Abdullah, dondurma arabas›n›n ard›ndan atefl etmektedirler. Aç›lan atefl s›ras›nda iki kifli hayat›n› kaybederken yedi kifli de yaralan›r. Gül Muhammed ve Molla Abdullah dondurma arabas›na atlay›p olay yerinden uzaklafl›rken polise haber verilmifltir bile. Çok geçmeden polis trenin etraf›n› kuflat›r. Yap›lan soruflturmada, Afgan veya Türk’e benzeyen insanlar›n tüfekle sald›rd›klar›n› not eder polis. Ancak bunun bir öncü grup oldu¤u, etraftaki da¤lar›n en az›ndan birkaç tabur ile dolu oldu¤u görüflü hakimdir. Takviyelerle polis say›s› art›r›l›r. Yap›lan amans›z takip, dondurma arabas›ndan daha h›zl› olan polisin Gül Muhammed ve Molla Abdullah’› k›st›rmas›yla son bulur. Bu kez iki tarafl› atefl aç›lm›fl, tam anlam›yla k›tasal savafl bafllam›flt›r. Çat›flmada bir polisin yan› s›ra, 450 metre ileride bir arazide odun toplayan k›z›n› uyarmaya kalkan bir çiftçi de bafl›na gelen mermi yüzünden yaflam›n› yitirir. Bir buçuk saat süren çat›flman›n ard›ndan dondurma arabas›n›n ard›ndan gelen silah sesleri kesilince polis çemberi daraltarak yaklafl›r. B‹R TÜRK’ÜN DÜNYAYA BEDEL OLDU⁄UNDAN HAREKETLE, ‹K‹ TÜRK AVUSTRALYA’YI KARfiILARINA ALIRLAR. YÜREKLER‹ VATAN SEVG‹S‹YLE DOLU BU ‹K‹ TÜRK, ÖLECEKLER‹N‹ B‹LE B‹LE SAVAfiI BAfiLATMAYI GÖZE ALMIfiLARDIR. ’ 39 K‹MSEY‹ SINIFTA BIRAKMAM ARZU ED‹LEN B‹RL‹K VE BERABERL‹K KABATAfiLILAR ARASINDA DA TEfiEKKÜL ETM‹fi DURUMDA. DAYANIfiMA ‹Y‹ B‹R fiEYD‹R, ANCAK DAHA DA FAZLA DAYANIfiMA GÖSTERMEL‹Y‹Z. SÖYLEfi‹ KABATAfi 1 40 929’da ‹stanbul’da do¤an Ayd›n Aybay, Kabatafl gelene¤inin en eski temsilcilerinden. Ayn› zamanda, Kabatafl’ta ald›¤› e¤itimin sayesinde Türkiye’nin yetifltirdi¤i de¤erli profesörlerden birisi. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi¤i 1953 y›l›nda ayn› fakültenin Medeni Hukuk Kürsüsü’ne asistan olarak atanan, 1958’de doktor, 1963’te doçent ve 1973’te profesör olan Ayd›n Aybay, k›sa bir süreli¤ine de olsa Kabatafl Erkek Lisesi’nde hocal›k yapma onuruna da eriflmifl. Çok sevdi¤i hocal›¤› halen devam ettirmekte. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤retim üyesi olan, Ayd›n Aybay ile Kabatafl’taki y›llar›, hat›ralar› üzerine keyifli bir söylefli yapt›k. Kabatafl Erkek Lisesi’ne girifliniz nas›l oldu? ‹stanbul Bo¤az›’n›n Anadolu k›y›s›nda Beykoz’a kadar Haydarpafla Lisesi’nden baflka erkek lisesi yoktu. Beykoz’daki de orta mektepti. Avrupa yakas›nda ise sadece Bo¤aziçi Lisesi vard›, o da özel liseydi. Benim okudu¤um Befliktafl Ortaokulu ve bo¤azdaki bütün orta okullardan ç›kanlar Kabatafl Erkek Lisesi’ne gelirlerdi. Ben de 1943 y›l›nda Kabatafl Erkek Lisesi’ne girmifltim. S›- n›f mevcutlar› 80 kifliyi buluyor, kalabal›k s›n›flarda okumak zor oluyordu. O s›ralarda tam ben bunun çaresini ararken, kendili¤inden bulundu çaresi. Biz 1945’te Almanya ve Japonya’ya savafl ilân ettik. Çünkü Birleflmifl Milletler Teflkilât›’na kat›labilmek için Almanya ve Japonya ile muharip olmak flart› vard›. Bizim o zamanki hükümet de bundan istifade etmek için savafl ilân etti. Zaten savafl bitmek üzereydi. O zamanlar Almanlar Bulgaristan’a gelmifllerdi ama Japonlar’la nerede ve nas›l muharebe edecektik! Japon ve Alman konsolosluklar›n› kapatt›lar. Alman Konsoloslu¤u bugünkü yerindeydi. Onu ve Alman Lisesi’ni kapatt›lar. Kabatafl semtindeki ‹nönü K›z Lisesi’nin ö¤rencilerini oraya gönderdiler, oras› oldu k›z lisesi. Befliktafl’ta veya Dolmabahçe’de oturanlar›n hepsini Kabatafl Lisesi’nden ald›lar Beyo¤lu Lisesi’ne verdiler. Bu hadise benim 11. s›n›fa gitti¤im zaman oldu. Bu suretle Kabatafl mezunu olma zevkinden mahrum kald›m. A¤abeyim de Kabatafll› idi. Süleyman Seba’n›n s›n›f›ndand›. Benim gibi a¤abeyim de Beyo¤lu Lisesi’ne gitmek zorunda kald›. Kardeflim Rona Aybay meflhur 55’liler s›n›f›ndand›r. Day›m ve teyzemin o¤lu da Kabatafll›’d›r. 1962-1963YILLARIARASINDAYED EKSUBAYOLARAKASKERL‹KYAPA RKENYILDIZ’DAK‹HARPAKADEM‹L ER‹’NEBEN‹TAY‹NETT‹LER.ORADA B‹RYÜZBAfiIVARDI,KABATAfi’TAA SKERL‹KDERS‹VER‹RD‹.B‹RGÜNYUR TDIfiINAG‹TMES‹GEREKT‹.BENDEY EN‹TE⁄MENOLMUfiTUM.OG‹D‹NC EYER‹NEBENGEÇT‹M.TE⁄MENOLA RAKKABATAfiERKEKL‹SES‹’NDEB‹R SÜREASKERL‹KHOCALI⁄IYAPTIM. 1962-1963 YILLARI ARASINDA YEDEK SUBAY OLARAK ASKERL‹K YAPARKEN YILDIZ’DAK‹ HARP AKADEM‹LER‹’NE BEN‹ TAY‹N ETT‹LER. ORADA B‹R YÜZBAfiI VARDI, KABATAfi’TA ASKERL‹K DERS‹ VER‹RD‹. B‹R GÜN YURT DIfiINA G‹TMES‹ GEREKT‹. BEN DE YEN‹ TE⁄MEN OLMUfiTUM. O G‹D‹NCE YER‹NE BEN GEÇT‹M. TE⁄MEN OLARAK KABATAfi ERKEK L‹SES‹’NDE B‹R SÜRE ASKERL‹K HOCALI⁄I YAPTIM. 42 S›n›f arkadafllar›n›zdan hat›rlad›¤›n›z kimler var ? Bizim s›n›ftan hat›rlayabildi¤im çok az kimse var. ‹lham Gencer vard›r, piyanist. Benim s›n›f arkadafl›md›. Çok iyi akordeon ve piyano çalard› ama, söylendi¤ine göre, nota bilmezmifl. Meflhur bir “Komünist Orhan” vard›. Sonra kaçt› Paris’e gitti, orada öldü. Yine o zaman›n renkli simalar›ndan “Hayalet O¤uz” diye bir çocuk vard›. Bizim s›n›ftan olmayanlar› da hat›rl›yorum. ‹smet Giritli’yi hat›rl›yorum mesela. Ben birinci s›n›ftayken o son s›n›ftayd›. Meflhur karikatürist Nehar Tüblek vard› bir de. Lise y›llar›n›zda ‹stanbul’da nerelere giderdiniz? ‹stanbul o tarihlerde birbirinden kopuk kasabalar gibiydi. Lisede okumadan önce hat›rl›yorum, teyzemin kocas› hastalanm›fl, ‹çerenköy’de bir konak tutmufllar. Anam beni ve kardeflimi oraya götürdü. Befliktafl’tan vapura bindik Üsküdar’a geçtik. Üsküdar’dan tramvaya bindik Haydarpafla Köprüsü’nde indik. Oradan trene bindik Erenköy’e geldik. Erenköy’den at arabas›yla ‹çerenköy’e geldik. Bu gezi sabah bafllad› ö¤leden sonra tamamland›. Akflam orada kald›k çünkü dönmek zordu. Seneler sonra ö¤rencilerimden bir avukat ziyaretime geldi. Çiftçiyi Toprakland›rma Kanunu’na göre verilmifl bir arazi ile ilgili bir görüfl sordu. Bu, ‹smet Pafla’n›n zaman›nda 1945’te ç›kan ve Demokrat Parti’nin büyümesine sebep olan kanundur. Amaç topraks›z çiftçiye toprak vermek. Çiftliklerin 5.000 dönümden fazla k›s›mlar› istimlâk ediliyordu kanuna göre. Ben dedim ki “Nerede bu arazi, Ankara m›, Konya m›?”. “Hay›r, ‹çerenköy’de.” demez mi! Oralar da o zamanlar köy gibiydi; bu¤day tar›m› yap›l›yordu. Beyo¤lu revaçta de¤il miydi o zamanlar? Öyleydi elbette ama bizim orta mektepteki yafl›m›za göre de¤ildi. Gitmezdik Beyo¤lu’na. Lisede gitmeye bafllad›k. Çiçek Pasaj›’n›n içinde Alt›nova isimli bir yer vard›. Oraya giderdik. Oran›n müdavimleri de söylenirlerdi çoluk çocuk geliyor diye. Sizin zaman›n›zda lise mezunu olmak ne derece önemliydi? Ö¤retim iflinin tek parti zaman›nda çok ciddiye al›nd›¤› bir gerçektir. Lise mezunu olarak diploma alm›fl olanlar da önemli say›l›rd›. Bir k›sm› liseden sonra okumaya gerek duymazd›. Elindeki diploma ifl görürdü. Üniversiteye girmek için kay›t yapt›rmak yetiyordu. Sadece t›p fakültesine girmek için ayr›ca pek iyi dereceli diploma aran›rd›; iki diploman›n da pekiyi olmas› gerekirdi. Anadolu’daki baz› liseler bunu suistimal ettiler, talebelere istedikleri yere girsinler diye yüksek notlu diplomalar verdiler ve bundan s›k›nt› do¤du. Daha sonra kald›rd›lar zaten. Lise diplomas› kâfi idi asl›nda ama, üniversiteye girmek için herhalde olgunluk diplomas›na ihtiyaç vard›. Biz Kabatafll›lar parmakla gösterilirdik. Herkes bilirdi Kabatafl Erkek Lisesi’nin kalitesinin yüksek oldu¤unu. ‹ngilizce o zamanlar bugünkü gibi ra¤bette de¤ildi. Savafl y›l- KABATAfi O dönemdeki hocalar›n›z kimlerdi? Galip Vardar’›n talebesiydik biz, Galip Baba’n›n yani. ‹hsan Bey vard› matematik hocas› onu hat›rl›yorum. Muhalif kanattan bir hoca vard› Kürt Aziz. Bo¤aziçi Lisesi’nde de ders verirdi. Çok fazla notuna itiraz eden olursa “Oraya git.” derdi. Baha Bey vard› co¤rayfa hocas›. Bir gün Bulgaristan’› anlat›yordu:. “Bulgaristan’da bilmem kaç milyon ton domates yetifltirilir.” dedi. Olacak fley de¤il. Biz söylesek bize “Atmay›n!” derdi. Bir de yeni flairlerden olan bir edebiyat hocas› vard›, ismini hat›rlayam›yorum, sürekli fliir okurdu bize. Ö¤renci aras›nda- ki lâkab› palavrac› olan bir tarih hocas› vard› Sami Nafiz. Çok garip fleyler yapard›; mesela tepegöz cihaz› ile firavunlar› anlat›rken resimlerin aras›ndan birdenbire kad›n bacaklar› ç›kar, “Aaa! Marlene Dietrich’in 1 milyon dolara sigortal› bacaklar› da nereden kar›flm›fl.” derdi. ‹talya’ya gitmifl zaman›nda sanat doktoru olmufl. Halbuki ‹talya’da üniversiteyi her bitirene “dottore” derler. O da kendisine sanat doktoru unvan›n› yak›flt›rm›flt›. Çok ilginç bir adamd› ve kimseyi de s›n›fta b›rakmazd›. Herkes geçerdi ondan. Benim de böyle iyi flöhretim vard›r; ben de kimseyi b›rakmam s›n›fta. Bir ara Galatasaray Üniversitesi’nde ders verdim. Oraya girenler de çok seçkin, iyi puan alarak gelmifl ö¤rencilerdir. Bir ara imtihan› yapt›m, 20 kifliydi s›n›f. Hepsine 100 verdim. Geçenlerde internette dünya rekorlar› sayfalar›nda ad›m›n ç›kt›¤›n›; “Bütün talebelerine 100 üzerinden 100 veren ilk hocad›r.” yazd›¤›n› söylediler. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi O zamanlar Kabatafl nas›l bir okul olarak bilinirdi? Bizim büyüklerimiz de Kabatafl Erkek Lisesi’nde okuduklar› için bizim mahalleden; K›l›ç Ali Mahallesi’nden bir çok kifli oraya giderdi. Bizim zaman›m›zda okul servisleri yoktu. Tabana kuvvet giderdik, tramvaya bile binmezdik. Befliktafl’tan Ortaköy’e kadar yürürdük. Benim day›m›n zaman›ndan itibaren oran›n çok önemli bir lise oldu¤u bilinirdi. Merhum day›m› hat›rl›yorum; ben lise talebesiydim o da Konya taraflar›nda bir ilçede kaymakamd›. Yan›na gitti¤im zaman beni tan›t›rd› çevresine; Kabatafl Erkek Lisesi’nde okudu¤umu, oran›n çok önemli bir lise oldu¤unu anlat›rd›. 43 B‹Z‹M ZAMANIMIZDA OKUL SERV‹SLER‹ YOKTU. TABANA KUVVET G‹DERD‹K, TRAMVAYA B‹LE B‹NMEZD‹K. BEfi‹KTAfi’TAN ORTAKÖY’E KADAR YÜRÜRDÜK. 44 Okuldan kaçar m›yd›n›z? Hay›r. Kaç›lmazd› zaten o zamanlar. Kaçsan nereye gideceksin ki. Tek bir yer vard› gidilecek, Ortaköy’deki kahve. Ama orada da büyüklerimiz olurdu. Hem para pul da yoktu ki kumar falan da oynayabilelim. Daha ziyade okul bahçesinde kendi aram›zda e¤lenirdik. Bir çocuk vard›, hani her s›n›fta vard›r ya biraz kaç›k, aptal. Biz ona Maria Montez derdik. Maria Montez de meflhur artist, çok güzel bir kad›n. Onun haberi yoktu isminin kad›n ismi oldu¤undan; “Ne haber Maria?” deyince, “‹yilik sa¤l›k.” derdi. Okulun bahçesinde uzun eflek oynan›rd›. Güvercin takla¤› vard› bir de, ama ben yapamazd›m onu. Dört kifli k›ç k›ça gelir, siz onlar›n üstünden takla atarak geçersiniz, oyun bu idi. Nas›l bir ö¤renciydiniz? Hangi dersleri seviyordunuz? Ben bütün derslerde iyiydim. Matematik dahil hiçbirisinde zorlu¤um olmad›. Son s›n›fta bir tek Gök Bilimi dersinden ikmale kald›¤›m› hat›rl›yorum sadece. Ben ede- biyat düflkünüydüm. Edebiyat dersleri çok ciddiye al›n›rd›. Edebiyat hocalar›ndan Faruk Nafiz Çaml›bel vard› mesela. Behçet Necatigil benden daha sonra geldi okula. Hâlâ divan fliiri okurum. Gayet de iyi okurum. Hüseyin Hatemi bizim kürsünün asistan›yd› ‹stanbul Üniversitesi’nde. Benim için divan fliiri yazm›flt›. Hüseyin’le bir de kitap ç›karm›flt›k 1980 y›l›nda. Bir süre sonra 1402 say›l› yasaya ayk›r› tavr›m›z oldu¤u gerekçesiyle ikimizi de görevden uzaklaflt›rd›lar. Yedi sene sonra mahkeme karar› ile döndük üniversiteye. Hüseyin Hatemi ile bir an›n›z var m›? Kad›köy’deki Frans›z lisesi, St. Joseph’te üniversite girifl s›nav›nda görev yap›yoruz bir tarihte. O zamanlar iki s›nav yap›l›yordu. Biri sabah yap›l›yordu ve ara veriliyordu. Ö¤leden sonra bir tane daha oluyordu. Hüseyin Hatemi, ben ve arkadafl›m Necip Koca Yusufpaflao¤lu yeme¤e ç›kt›k ara verilince. Moda’daki Koço’ya gittik. Oturduk ve garsona bira ›smarlad›k. Hüseyin bunu duyunca aya¤a kalkt›. Dindar ya “Ben içmem.” dedi. Temmuz s›ca¤›nda yap›l›yor imtihan. O s›cakta buz gibi bira içece¤iz biz de. Onun asistan oldu¤u o zamanki kürsüsünde doçent olan Necip dedi ki “Otur, sen içmeyeceksin; iki masa var, sen yandakinde otur, senin oturdu¤un masada içmeyece¤iz.” Bize hep zorluk ç›kar›rd› içki konusunda. Ö¤rencilerimden güzel bir k›z vard›, Kez- ban. 999 kiflilik birinci s›n›fta, gelifli güzel sorular sorarak dikkati çekerdi. O incecik sesiyle durmadan sorard› da sorard›! Hüseyin nihayet onunla evlendi! Kabatafll›lar›n dayan›flmas› sizce nas›l? Örne¤in bir Galatasaray Lisesi’nde oldu¤u gibi geliflmifl bir dayan›flma görüyor musunuz? Zaman›nda Befliktafl Vakf›’n› kurmaya çal›flt›k. Kabatafll› Prof. Turgay Atasü iflin bafl›ndayd›. Ben de vak›f uzman› say›l›r›m. Birçok vak›fla iliflkim var. Cumhuriyet Gazetesi Vakf›’n›n kurucular›ndan ve yöneticilerindenim. Bunun yan› s›ra 10 sene Naz›m Hikmet Vakf›’n›n baflkanl›¤›n› yapt›m. Befliktafl Vakf›’n› kurmaya çal›flt›¤›m›zda Süleyman Seba baflkand›. Divan kurulu üyeleri biraz tedirgin oldular. Vak›f kurulunca kulüp ellerinden gidecek zannettiler; bir türlü do¤rusunu anlatamad›k. Vak›f da o dönem kurulamam›fl oldu. Bak›n mesela Galatasaray’›n vakf› var, çal›fl›yor. fiimdi öyle h›zl› flekilleniyor ki ifller, bir kere vak›f sayesinde birlik daha kuvvetli ve çabuk kuruluyor. Ben iki dönem de Kabatafl Erkek Lisesi E¤itim Vakf›’nda yönetim kurulu üyeli¤i görevi yapt›m. Nusret vard›r, benim hukuktan talebemdir. Orada gördüm ki seçkin bir grup oluflturulmufl. Arzu edilen birlik ve beraberlik Kabatafll›lar aras›nda da teflekkül etmifl durumda. Dayan›flma iyi bir fleydir, ancak daha da fazla dayan›flma göstermeliyiz. KABATAfi Liseyi bitirdikten sonra neler yapt›n›z? Liseyi bitirdikten sonra ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi’ne girdim. Be¤enmedim, bir sene sonra Hukuk Fakültesi’ne geçtim. O zamanlar flimdiki gibi üniversite s›nav› yoktu. Çok k›ymetli hocalar vard› fakültede. Almanya’dan, Hitler’den kaçan birçok bilim adam› gelmiflti. Çok önemli insanlard›. 1953 y›l›nda bitirdim fakülteyi. Ayn› y›l Medeni Hukuk Kürsüsü’nde asistanl›k yapamaya bafllad›m, hocal›¤a geçiflim de bu flekilde oldu. 19621963 y›llar› aras›nda yedek subay olarak askerlik yaparken Y›ld›z’daki Harp Akademileri’ne beni tayin ettiler. Orada bir yüzbafl› vard›, Kabatafl’ta askerlik dersi verirdi. Bir gün yurt d›fl›na gitmesi gerekti. Ben de yeni Te¤- men olmufltum. O gidince yerine ben geçtim. Te¤men olarak Kabatafl Erkek Lisesi’nde bir süre askerlik hocal›¤› yapt›m. Üniversitede yerleflik usule göre, hoca gelince kimse aya¤a kalkmaz. Böyle adet yoktur. Kabatafl’taki ilk derste, dershane kap›s›ndan girince, mümessil “dikkat” diye ba¤›r›nca ödüm koptu! SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi lar›nda Almanca popülerdi. Almanlar kaymak ka¤›d›na bas›lm›fl bir dergi yay›mlarlard› ve yok pahas›na satarlard›. Ad› Sinyal’di. Almanca hocalar› da o zamanlar ra¤betteydi. ‹ngilizcenin egemenli¤i sonradan olmad›r. 19. yüzy›l›n sonlar› ile 20. yüzy›ldaki diplomatik iliflkilerde gitgide önem kazand›. fiimdi ‹ngilizce bilmeyeni adamdan saym›yorlar. Ben çok mücadele ettim, bu ‹ngilizcenin bizim hukuk sistemimizde yeri yok diye. Herkesin içinde bir tutku oldu ‹ngilizce ö¤renmek ama ‹ngilizce bilen bir hukukçu kendi mesle¤ini icra ederken, hakim, avukat, ne olursa olsun bundan istifade edemez. ‹fle yaramas› için Almanca veya Frans›zca ö¤renmesi laz›m. 45 46 Prof. Dr. Özcan KÖKNEL aflmas›na, sorunlar› çözmesine olanak sa¤lar. Çocuk ve genç becerisini, yetene¤ini yetisini anlar. Gücünü tan›r. Gücüne inan›r. Kendi gücüyle baflkalar›n›n gücü aras›nda gerçekçi ve geçerli de¤erlendirme yapabilir. ‹yi aile ortam› içinde çocu¤un, gencin özerk ve özgür davranma olana¤› vard›r. Bu ortam içinde çevresindeki insanlarla, nesnelerle, olaylarla iliflki kurup sürdürme özgürlü¤üne sahiptir. Duygular›n›, düflüncelerini, amaçlar›n›, beklentilerini yafl›na uygun biçimde oluflturup anlatabilir. Baflkalar›n›n beklentilerini, isteklerini kabul edebilir ya da karfl› ç›kabilir. Çocuk becerisi, yetisi, yetene¤i ölçüsünde kendisini gelifltirecek ad›mlar atabilir, kararlar verebilir. Kim oldu¤unu anlamaya çal›fl›r. Kendini, baflkalar›n›, insanlar›, nesneleri, do¤ay›, evreni özgürce sorgular. Sordu¤u sorulara yafl›na göre aç›k seçik, do¤ru, gerçekçi cevaplar al›r. Özerk davranmay›, özgür düflünmeyi ö¤renir. Kötü aile ortam›, iyi aile ortam›na ayk›r›, taban tabana z›tt›r. Aile bireyleri aras›nda ortak duygu ve düflüncelerin paylafl›lmas›ndan kaynaklanan dayan›flma, destek ve güven söz konusu de¤ildir. Ailenin ilke ve kurallar›n›, ailenin en yafll›s›, ço¤unlukla büyükbaba ya da baba belirler. Çocu¤a ve gence önceden belirlenmifl beklentilere uygun, dar kal›plar içinde ilgi ve sevgi gösterilir. Çocu¤un kiflili¤ine, benli¤ine sayg› gösterilmez. Dayan›flma, paylaflma ve yak›nl›k duygusu koflullara göre de- ¤iflir. Geliflmesine olanak sa¤lanmaz. Çocuk ve genç ailesinin kendisine karfl› koflullu, s›n›rl› ilgi ve sevgi gösterdi¤ine inan›r. Davran›fllar› bu inançla geliflir. Çocu¤un ve gencin duygu ve düflünceleri sürekli bask› ve denetim alt›nda tutulur. Karfl›laflt›¤› engelleri aflma, sorunlar› çözme, zorluklarla savaflma olana¤› verilmez. Çocuk ve genç kendi becerisini, yetene¤ini, yetisini tan›maz. Gücünü bilmez. Baflkalar›n›n kendinden güçlü oldu¤unu kabul eder. Kendine sayg› duymaz, baflkalar›na da korktu¤u için sayg› gösterir. Kötü aile ortam›nda, çocu¤un, gencin, özgür ve özerk davranma olana¤› yoktur. Bu ortam içinde, insanlara, nesnelerle, olaylarla kolay ve sa¤l›kl› iliflki kurup sürdüremez. Duygular›n›, düflüncelerini anlatamaz, aktaramaz. Kendi bafl›na karar alamaz. Baflkalar›n›n buyru¤u ve denetimi alt›nda yaflamaktan yüksünmez. Kötü aile ortam›, aile bireylerini, özellikle gençleri ailenin d›fl›na iter. KABATAfi Aile, kendine özgü, do¤ru, iyi, güzel, olumlu kavramlar› korumak, birli¤ini, beraberli¤ini, varl›¤›n› sürdürmek amac›yla belli ilkeler, kurallar oluflturur. Sa¤l›kl› aile yap›s›nda aile bireylerinin karfl›l›kl› anlay›fl›, güveni, denetimi, dayan›flmas› ile paylafl›l›r. Bunlar, d›flar›ya karfl› gizli kapakl› olsa bile, aile içinde aç›k seçik ortaya konur. Üzerinde konuflulur, tart›fl›l›r. Ailede yetkisi olan birinin bask›s›na, etkisine göre de¤iflmez. Aile bireylerinin kendi kendisini denetlemesi sa¤lan›r. Davran›fllar›n, duygu ve düflüncelerin özgür biçimde ortaya ç›kmas›na çal›fl›l›r. Aile bireyleri, birbirlerinin yafl›n›, konumunu dikkate alarak özerk ve özgür davran›rlar. Aile bireyleri birbirlerini do¤ru, güzel, iyi, olumlu davranmak için destekler, yüreklendirirler. Aile içinde ilgiye, sevgiye, sayg›ya, hoflgörüye dayanan bir iletiflim ortam› vard›r. Karfl›l›kl› k›zg›nl›k, öfke, kayg›, küskünlük, k›rg›nl›k duygular›n›n sürdürülmesi do¤al de¤ildir. Ortaya ç›kan çat›flmalar çözümlenir. Sald›r›ya ve suçlamaya dayanan iliflki yoktur. ‹yi aile ortam› içinde do¤du¤u andan itibaren çocu¤un kiflili¤ine sayg› gösterilir. Çocu¤a ve gence anlay›fl, ilgi, sevgi ve hoflgörüyle yaklafl›l›r. Geliflmesine olanak sa¤lan›r. Çocuk ve genç ailesiyle dayan›flma içinde oldu¤una, onlardan destek ve yak›nl›k gördü¤üne, duygular›n›, düflüncelerini, sorunlar›n› onlarla paylaflaca¤›na inan›r. Davran›fllar› bu inançla biçimlenir. Çocu¤un kendi davran›fllar›yla ilgili karar vermesine olanak sa¤lan›r. Çocu¤un, gencin, kendi yaflam›na yön verecek düflünceleri üretmesine, sorumluluk duygusunu gelifltirmesine önem verilir. Bu durum, çocu¤un, gencin kendine, ailesine, baflkalar›na, çevresine, ulusuna, insana, insanl›¤a güven duymas›n› sa¤lar. ‹yi aile ortam› içinde çocu¤un duygular›n›, düflüncelerini anlatmas›na, ilerlemesine önem verilir, özen gösterilir. Çocu¤un, gencin yafl›na uygun olarak kazand›¤› sorumluluk duygusu içinde engelleri YORUM YORUM KABATAfi ‹Y‹ - KÖTÜ A‹LE 47 48 a’y› slavy o g u ancde Y ›n› M final s › a n ’ p › as Ku piyon Kulüpler eni fiam l n o o netm f b y i t ö p u y F m n lif pa fia mi ülü C Avru n, fil and›. u öd 1968 talya kaz nd›. c ilirke ve n ç n e u r s za n‹ k oy pbu ilm a e e f k k i H r d y e e i yene ite rin iyi en Mayatha er Un leri, iver ›. En l K d m l O e l i a s , hest f i c› lü ricknda ünü a b a n nley Kub rlar› u ödü ödül y c a n c n n i s e u ta etm ›n O n oy önem ve S y›l›n i yön n iyi kad› › l d › . D rbarella r › t 1 9 6 8 eed en iy e fl , a a yl B en lR a pa rilirk ç”ün be¤i, rdü. Caro ’a ve a Gü a s › n d y’nin Be n r o a gi gö s l i t d “Kar r r k n a e › ü a b n s y m › i o R se ›, Ezo re i bü gas i, Ro artal ra St dam mler K m l a i e b f s r n a y a n a e B se afk u¤u rt›n'd r Ceh ace Odys ar, K vurd • Ba unla › Nig atlar l p a y m n i S d a p n › A : ,K ›ndan ras olim 2001 ’da anlar Yarim eri a t n a l i › ’ l u k i m a l s m i k o si zf Mek afl› K n, Ve ulma rfezi d›. fl Sav it Ha unut u y l n y u › it Kö t e yap›l n r › S l m u › , z y ‹ n K › . › ›• 68 ld k›s ›. si, 19 ›na a ›n Afl aland ap›ld i yar hane si alt afl›m i fl y d i k asta e t a k k e 1 ilde y M r k 3 u a A e 2 r d . ›ld›. H fl , r i o p ü r u d g i l a d i y l b A y k › ö , n ›l ü çe al an kifli aflar r büt Kem ldu • filmi af›nd de 29 r›l› o giliz dan b t tar ¤ukla Türk m a › n n › ‹ o fl z t e f s , r a a e i a l › p b y r d ›r e e a e ze 177 a • Afl 5 urt t eki d ci Gü mal B 2. denem di. 8 öldü Tayk etind r. Ke ahve f d a › n D K t d d i a , l n e A fl lefltir › › n . d k fl p r 5 n e . a a ' D i ç y y 6 Geli r s 6 e imler an ge en 'da soy 8 astan taraf›nd nbul a gel a seç ay›n› e a r H n t t b l n a s s A e u ‹ d a r i • C k e ku di akl Güve htis mey uat i Ers seçil P 19. sek ‹ rlük, m rek n Ali F a H k ö a b l ¤ t ü y › ö C a i l a r Y b • i .S a an en ne ilk nkar ç. Dr edild Baflk isi 1 s Orge e'de Part enel iflgal ise, A bul'da Do ürkiy t i G n l e r T k l a l a i a d • r n n M ›n u a tek kalp k ‹sta rlük, taraf dond ltayd natö tleri de ilk ildi. Anca u ' e e r s e v u y v k 3 i 1 b ¤i Ku Türk flaya , CHP r oldu. girdi ilahl› at ya örlük arak CB S l t S o a ayla S n y , 18 sa e ada 8s nl› ol kya 3 a k a , k v e i t o ¤ a l , i Çekos ‹smet ‹nönü milletvekill ler esnas›nd i5 daki Seçim artis yafl›n let P and›. a z d a k A ük d›. atörl yap›l 1 sen i s i t Par KABATAfi ve Fe gücü l, a › r y a › , Ank irdi. Ayn tepe t ü i t e b m c a ak da ¤u, H iyon olar s›’n› u a a d p l d u o n ’ s› al› nK mp ol kr Kupa igi fla Balka g l r e e e e l l v l ç p o go ah Kulü i. r-Tot nerb in 19 piyon öz ettird ›, Spo a, Fe zem’ m ¤ d › a l m n › fi n e s l › , a Z y n n k i a e fl z 8 d k a v 6 ar 19 Fe d›n urb za at ü¤ü ’da a umh or’lu düflt ya im rupa ra, C pesp › › e v r e s g t a A › ndan i l z fl n Gö ya inci araf› r ba erek n i t k › y i b r n e ’ l e n ç › l e ’ü ’i bul'u nci pas i gü riköy ö¤re n Ku r City ‹stan lmes i o e e fl n t y t i , l s u r s ü e n e ra k ch zmifl fak su' Fede ürere k›m› Man iz Ge . Filo rçok t i n 6 ö B e g . n › D e ka ta u. rad zesin rin ünlü meri r old a s›ç le ›ld›. A ralananla nyay t z i ü a l i d p g a m ka ‹n rde y ar› tü iz olarak olayl terile s i s e c r ö n ü G ›. re is . ap›ld sites urdu an ö¤ niver sterileri y ütü"nü k afllay Ü b l e u t ’ b g ö Paris ildi. ‹stan sto g ar Ör uklul prote k ed a u l d a H n g i c ifl ras› evrim eti s› a, "D l ziyar y › r daflla arka drix i Hen m i J e izdi. oys v es rakips B h c l simeat Bea r “ Re rThe ’da B a a l a p fl d ’ u a lu vr Ap rika ara o ken A araca ve Ame num eser r naK i › s b A m a e n rta E f›rt›n ’de ise Ce elerd , t ” s r i l onu yo ile iye Dönü rk›lar›yla lar›” Türk a fl y a n y a ü Mara ›fl “D Göz ” adl nrico Anka kkan deki n E e a , t P n s › ve TRT ’ a e l u › d a j D ¤ › n A o e d izy n az ur Ö iller ken, Telev umh rini y ›m D Bir i k e C al fl k y z n s A ö e es flk E eme pa “ Sez n A n . i › “ r e d e d n r la . üz rla r›na ›n›n ’li¤i o lgi gördü izliyo y›nla ark›s i ilk 45 fl k d›. n n ü › u ’ y ’ fl bü ba la cias e kkor v A › t n ›k ura aya ç Kam piyas ” n a Yal KLAS‹K KLAS‹K KABATAfi i mondak › l › y 68 er 19 harg C e g d . e Do diler e gel ang v t n i s l u a h M Ford fsane iyle e r e l l de 49 YORUM KABATAfi B 50 iz Kabatafll›y›z! Hayat›m›z›n k›sa ama önemli bir bölümünü bu okulda e¤itim alarak geçirdik. Çocukluktan gençli¤e, gençlikten yüksek e¤itime geçifl dönemimiz bu dönemde flekillendi, karakter kazand›, bizi biz yapt›. Beynimiz burada daha verimli çal›flmay›, kalbimiz burada daha heyecanla atmay›, arkadafll›k sevgisi, vatan sevgisi ile dolup taflmay› ö¤rendi. Bütün hocalar›m›z bize derslerimizden çok bunu öncelikle ö¤retti, adeta afl›lad›. Ve bunu öncelikle kendileri için bir kutsal görev bildi. Aradan bunca y›l geçmesine ra¤men, bir k›sm›n› saymak gerekirse; bir Behçet Necatigil'i, tarihçi Galip Vardar'›, Kürt lakab›yla an›lan gerçek bir Atatürk milliyetçisi olan Aziz Hoca'y›, müdürümüz Faik Dranaz'›, kimyac› Hilmi Hoca'y› hat›rlamamak mümkün mü? O Hilmi Hoca ki, s›n›fa girdi¤inde kaynaflan ö¤renciler aras›ndan do¤ru kürsüye ç›kar, özenle beyaz önlü¤ünün iliklerini kontrol eder, aç›ksa ilikler, haz›rola geçerek bafl›n› e¤er ve s›n›f› sayg› ile selamlard›. "Efendiler, bu ülkenin gelecekte büyükleri olarak sizleri selaml›yorum, sizler de ilerde belirli makamlara gelince ayn› sayg›y› karfl›n›zdakilere göstermekten kaç›nmay›n." derdi. Kaynaflan s›n›f bir anda durulur derse haz›r hale geçerdi. Kabatafl'tan önce uzun süre Isparta’da hocal›k yapm›flt›. Y›llar sonra Isparta'ya yapt›¤›m bir seyahatte, Isparta'l› bir grup ifl adam›na yöneltti¤im, "Ispar- ta’da bir an›t dikmek gerekse kiminkini dikerdiniz?” sorusuna tereddütsüz, “Bir zamanlar burada hocal›k yapm›fl Hilmi Hoca’n›n.” yan›t›n› alm›flt›m. Halbuki o s›ralar en popüler Ispartal› Baflbakan Demirel idi. ‹flte böyle bir kimya hocas› idi Hilmi Hoca Kabatafl'ta. ‹lgisi ve ciddiyeti ile önce ürküten, sonra ö¤retme aflk›yla matemati¤i gerçek anlamda ö¤rencilerine sevdiren Sallabafl Kemal Hoca’y› kim unutabilir? Okula atamas› ç›kt›¤›nda, kendi gelmeden flöhreti gelen, merak ve endifle ile beklenen, geldikten sonra bütün hayat›n›, daha sonralar› tüm mal varl›¤›n› Kabatafl'a vakfeden, herfleyi ile Kabatafl ile özdeflleflmifl, tatl› ve sert tav›rlar› ile hem ö¤renciler hem ö¤retmenler üstünde a¤›rl›¤›n› hissettiren, pilav günlerinde neredeyse kendi yafl›na yak›n ö¤rencilerinin, çeflitli makamlara gelmifl ak saçl› kiflilerin elini öpmek için kuyru¤a girdi¤i Zeria Hoca'y› sayg› ve sevgi ile anmamak mümkün mü? Bu gün art›k yafl› gere¤i çok istemesine ra¤men toplant›lara gelemiyor, ancak onun Kabatafl'a olan sevgi ve ba¤l›l›¤› hâlâ sürüyor. Tanr› uzun ömür versin. Bu ocaktan yetiflmifl bütün ö¤rencilerin öne ç›km›fl en belirgin vasf› mesleklerinde baflar›l› olmak d›fl›nda; Atatürkçü düflüncenin y›lmaz bekçili¤i, laik Cumhuriyetin ödün vermez gönüllülü¤ü olarak özetlenebilir. Bugün okulumuzun r›ht›m›nda yer ald›¤› gibi, ‹stanbul'un birçok hakim tepesinde dalgalanan Türk bayraklar›na bak›p, gö¤sü kabaran, gurur duyan gözleri yaflaranlar grubuna dahiliz. Ve biz bu okulda bir hocan›n derslerinin yan› s›ra, daha baflka fleyler ö¤retilebilece¤ini, ilerki yaflant›m›zda bu ö¤rendiklerimizin bizlere engin bir ufuk açaca¤›n› yaflayarak ö¤rendik. Vatanseverli¤in nas›l bir duygu oldu¤unu, vazgeçilmezli¤ini... Sevginin kalbe orada durmas› için konmad›¤›n›, sevginin sen onu da¤›tana dek sevgi olmad›¤›n› yine bu okulda ö¤rendik... fiefkatin, sa¤›rlar›n da duyabilece¤i, körlerin de görebilece¤i bir dil oldu¤unu; sevgi ile flefkatin birlikteli¤inden ‘insan’ denen muhteflem varl›¤›n yarat›ld›¤›n›, bu yarat›l›flta bu niteliklere sahip bilge ö¤retmenlerin ne ölçüde önemli oldu¤unu yine bu okulda gördük ve yaflad›k... Biz Kabatafll›y›z! Mezuniyetimizin üstünden elli y›l› aflk›n bir zaman geç- ti. Hala tazeli¤ini koruyan an›lar›m›zla ayn› heyecan› duyuyoruz. Ne kadar güzel ki bu gün, Kabatafl Erkek Lisesi’nde k›zlar da e¤itim görüyor. Atatürkçü düflüncenin k›zl› erkekli bir arada buluflmas› daha ça¤dafl bir gençli¤in yetiflmesi yolunda örnek oluflturuyor, aflamalar katediyor. Cinsiyet fark› gözetmeden ça¤dafl Türkiye’nin yap›land›r›lmas›nda her iki gruba da büyük ifller düflmektedir. Y›lmadan, usanmadan saflar› s›klaflt›rmak, geçmiflten gelece¤e Kabatafll›lar zincirini koparmadan tafl›yabilmek, bunu bir fedakârl›k de¤il görev olarak kabullenmek vazgeçilmez bir hedef olmal›d›r. Kabatafll›lar, birbirinizi tan›y›n›z, tan›t›n›z, destek olunuz... "Kalbinizdeki sevginin siz onu da¤›tana dek sevgi olmad›¤›n›" daima hat›rlay›n›z. Yolunuz aç›k olsun... YORUM TENG‹Z ALPER KABATAfi KABATAfiLI OLMAK 51 YOL ARKADAfiLARI B‹RB‹R‹N‹N RAK‹B‹ OLAMAZ Cezmi ERSÖZ Bedenin ›ss›z ve kaygan. Terk edilmiflsin, çaresizsin, ama yine de elini uzatm›yorsun kimseye, kimseden yard›m istemiyorsun. Cehennemde yaflasan da cehennemden söz etmek yasak olsun; bir hayalet gibi sürdürsen de varl›¤›n›, kimse söz etmesin istiyorsun hayaletlerin varl›¤›ndan... ‹çine, benli¤ine kolay kolay girilemez art›k senin. Kap›lar›n kapal›. Biri muhtaç olsa, bar›nacak yer bulamaz sende... Sen sende s›¤›nt›s›n, kimi saklayabilirsin ki derinliklerinde... ‹flgalcilere hemen hiç direnmeden teslim olmufl, korkak, basiretsiz, silik halklar gibisin. Kukla devletler gibi... D›flar›da sürüp giden hayat› nas›l etkileyebilirsin ki art›k... Bir dostun sana haks›zl›k etti¤inde, üzülecek yerde garip bir rahatl›k duyuyorsun. Çünkü sana haks›zl›k etmeyip sevgini isteyince ne yapaca¤›n› bilemiyorsun. Hem sen kendine s›¤›nt›s›n, onu konuk edemezsin ki iflgal edilmifl benli¤ine... YAZAR KABATAfi ‹çindeki zay›fl›k, hiç karfl› koymadan d›flar›daki kötülüklerin, zorbal›k ve çeliflkilerin biçimini alm›fl. Birazc›k soluklanmak için kendinden de¤il, içindeki iflgâlciden izin al›yorsun art›k... Sen iflgal edilmifl ve teslim oldu¤un için mahcup bir kinle, sömürü yasalar›n›n sürmesini istiyorsun... Bedenleri ve ruhlar› tüketen geleneklerin, öldürücü tabular›n, yasaklar›n gücü eksilmesin istiyorsun, bu yüzden... 52 Sürsün ki kimse kendisiyle bafl bafla kalmas›n istiyorsun. Daha da h›zl› dönsün çarklar... Her fley h›zla Kimse kimseye bu yenilgiyi hat›rlatmas›n... Bir zamanlar içini ›s›tan sevgin, flimdi yollar› karla kapl›, unutulmufl, kaybolmufl da¤ köyleri gibi, uzakta... ‹çine ald›¤›n, direnmeden teslim oldu¤un iflgâlci güçlerin, kötülüklerin yollar› ise alabildi¤ine aç›k, verimli, gün ortas›nda... Tutsakl›¤›nla, yabanc›l›¤›nla, korkakl›¤›nla, her an, her dakika berabersin... Yaralar›n baflka insanlar›n yaralar›yla tan›flt›rmad›¤›n, kardefl k›lmad›¤›n için, merhametin, iyili¤in, paylafl›m›n olacakken nefretin, ac›mas›zl›¤›n oluyorlar... Yaralar›n› ayn›, kaba ve duygusuz örtünün alt›nda saklad›¤›n için seni özgürlefltirmiyor, tam aksine, seni tutsak alan içindeki kötülü¤ü k›flk›rt›yorlar... ‹çindeki göstergelerin, aletlerin t›k›rt›s›, yaralar›n›n iniltilerini çoktand›r bo¤uyor... ‹çinden makine t›k›rt›lar› geliyor... Paralar› ve eflyalar› sayan aletlerin t›k›rt›lar›... Her fleyi ölçüp toplayan göstergelerin, her an çalmaya haz›r alarmlar›n, sinyallerin dijital sesleri geliyor... Yine de bir türlü, unutam›yorsun kendini. Bir türlü, bildiklerini silemiyorsun zihninden... Sana asla, rakip olmadan ve gözlerimin en ç›plak haliyle yüre¤ine dokunuyorum... Çünkü seni anlat›rken kendimi hat›rlad›m. Bildiklerin, unutamad›klar›n, hissettiklerin için mutsuz oldu¤unu san›yorsun... Senin esaretin, yenilgin, kaç›fllar›n, benimkilere ›fl›k tuttu. Seni gözlerken, kendime yakaland›m... Duyuyorum: ‹çine biri yaklaflt›¤›nda ilk buldu¤u ma¤araya, gizli bir köfleye s›¤›nmak için kofluflan engellenmifl kaçaklar›n, ürkek, bast›r›lm›fl 盤l›klar› geliyor içinden. Mutsuz olmamak için de basit zevklere al›flt›r›yorsun kendini, kolay etkilenmek, yönlendirilmek, haz›r ve egemen mutluluklar›n içinde sana ac› veren her fleyi, kendinle beraber yok etmek istiyorsun ama yine de kendini unutam›yorsun. Ma¤aralar›na saklanmadan önce içindeki her biri baflka baflka zamanlara ait, baflka baflka insanlar›n açt›¤›, farkl› derinlikteki yaralar›n›, hep ayn›, kaba ve duygusuz bir örtüyle örtmeye çal›fl›yorlar sinsi bir telaflla... Yaralar›n bu örtünün alt›nda soluksuz kal›yor, bo¤uluyor, kokufluyor... U¤rad›¤›n haks›zl›klar, seni sen yapan ac›lar, flimdi içindeki kötülü¤ün ayaklar› alt›nda... Bu yüzden, seni tutsak alan iflgalcilere, zorbal›¤a, kötülük güçlerine ve onlara direnmeden teslim olan korkakl›¤›na de¤il, duygular›na, bildiklerine, seni sana hat›rlatan belle¤ine lanet ediyor, derin bir öfke duyuyorsun... Oysa içindeki sevgine, o yollar› karla kaplanm›fl o uzak da¤ köyleri gibi kaybolmufl sevgine, onlar olmadan ulaflamazs›n... Hem, ben, sana nas›l rakip olabilirim ki... Çünkü o yollar› karla kapl› da¤ köyüne, o kaybolmufl sevgine do¤ru, beraber yolculu¤a ç›kaca¤›z... Yol arkadafllar› birbirine rakip olamaz, çünkü biliyorum senin yollar›n› kaybetti¤in sevginde, bana ait birçok anlam ve cesaret sakl›... Hissediyorum... Kaybolmufl sevginde, benim de kaybolmufl sevgim var... KABATAfi tükensin; tükensin ki yüzleflmeye vaktin olmas›n, içindeki teslimiyetle, utançla... YAZAR S ana dokununca, kirletilmifl ve tutsak al›nm›fl bir topra¤a dokunur gibi oluyorum. Can çekiflen ve so¤uyan bir tarihe dokunur gibi... 53 HAYATININ K‹LOMETRE TAfiLARI: KABATAfi VE BEfi‹KTAfi fiEREF STADI’NIN ZEM‹N‹ YAZIN ZIMPARA G‹B‹YD‹. HÂL BACAKLARIMDA KÖMÜR TOZLARININ ‹ZLER‹ VARDIR. KIfiIN ‹SE BALÇIK VE ÇAMUR OLURDU. AT YARIfiI B‹LE YAPILDI ORADA. ATLARIN KOfiTU⁄U YERDE B‹Z ANTRENMAN YAPAR, MAÇLARA ÇIKARDIK. 1 945 y›l›nda Ni¤de Aksaray’da do¤an ama aslen Trabzon Of’lu olan Sanl› Sar›alio¤lu, 14 yafl›nda geldi¤i ‹stanbul’da okumak için Kabatafl Erkek Lisesi’ne, futbol oynamak için de Befliktafl Jimnastik Kulübü’ne kaydolur. O tarihten itibaren her iki kurum için de unutulmaz bir isim olacak, lise futbol tak›m›na ve Befliktafl’a unutulmaz baflar›lar kazand›racakt›r. 20 y›ll›k futbol mesaisinin üzerine 30 y›ll›k spor yazarl›¤›n› ekleyen Sanl› Sar›alio¤lu ile, okul günleri ve Kabatafl Erkek Lisesi’nde bafllay›p milli formaya kadar uzanan, kendisini “Sanl› Kaptan” yapan futbol hayat› üzerine söylefli yapt›k. Birçok insan sizi “Befliktafl’l› Sanl› Kaptan” olarak tan›yor ama belki de Kabatafl’l› oldu¤unuzu bilmiyorlar. Nas›l bafllad› Kabatafl serüveni? Do¤rudur, bilmeyen çok vard›r ama ben mümkün oldu¤u kadar Kabatafll› oldu¤umu söyledim ve bununla da gurur duydum. Babam›n görevi nedeniyle tüm ülkeyi bafltan sona dolafl›yorduk ailece. Hani derler ya, Edirne’den Hakkari’ye, gerçekten de öyleydik. Babam Edirne Vali Muavini idi. Hakkari’ye vali olarak gitti. Ard›ndan, Gümüflhane, Adana ve ‹zmir. En son babam merkez valisi olarak ‹zmir’den ‹stanbul’a geldi. Befliktafl’ta, Serencebey Yokuflu’nda bir ev ald›k. 1959 y›l›yd› ve ben 14 yafl›ndayd›m. Kabatafl bize yak›n oldu¤u için Kabatafl Erkek Lisesi’ni tercih ettik. Kabatafl, parmakla gösterilen, köklü bir liseydi o zamanlar da. Kabatafl serüvenim böyle bafllad›. Kabatafl’a 1959 y›l›nda girdim ve 1963 y›l›nda mezun oldum. Üç y›l direkt geçtim ama son y›lda beni b›rakt›lar s›n›fta. Türkiye Liseleraras› Futbol fiampiyonas› vard›. Kabatafl Erkek Lisesi ilk kez benim dönemimde ‹stanbul flampiyonu oldu. Çok iyi bir tak›m›m›z vard›. Lise son s›n›ftayken bir yandan da Ayd›n’da yap›lan Türkiye fiampiyonas›’na gitmifltik. Dolay›s›yla imtihanlara gerekti¤i gibi haz›rlanma f›rsat› bulamam›flt›m. Bir dersten kald›m ve bir y›l bekledim. fiampiyona nas›l geçti? fiampiyon olamad›k maalesef. Ayd›n’a ‹stanbul flampiyonu olarak gitmifltik. Finale kadar devam etme baflar›s› gösterdik. Finalde Ankara Y›ld›r›m Beyaz›t Lisesi ile karfl›laflt›k. Y›ld›r›m Beyaz›t Lisesi de baya¤› ünlü bir liseydi o zamanlar. Profesyonel futbolcular› yetifltiren bir liseydi. Bizim tak›m da iyiydi asl›nda. Benden baflka “Tek Ci¤er Mehmet” dedi¤imiz, Kabatafll›lar Derne¤i’nde de baflkanl›k yapm›fl olan Mehmet Kaynak, kalede Emin var. Biz iyi bir tak›md›k ama hakem kötüydü. 56 bol oynuyordum. Erdal Dumanl› o zaman da liderdi, flimdi de lider havas› vard›r onda. Neyse, sonunda girdim tak›ma ve orta sahada oynamaya bafllad›m 10 numara olarak. Demek Erdal Dumanl› seçiyordu oyuncular›. Peki futboldan iyi anlar m›yd›? Hay›r. Futbolu pek bilmezdi ama her fleye kar›fl›rd›. Beni be¤enmemiflti ama ben Befliktafl altyap›s›nda fut- Befliktafl Jimnastik Kulübü ile tan›flman›z nas›l oldu? ‹stanbul’a yeni gelmifltik. Mahalle tak›m›m›zda beraber oynad›¤›m›z bir arkadafl›m vard›. Eski Befliktafll› fut- Nas›l bir ö¤renciydiniz? Okula gidiyor olmak bizim için bir keyifti. “Oh! Okula gidiyoruz.” diye sevinirdik. Ama yine de okuldan kaçman›n planlar›n› kurard›k. Kömürlü¤ün oradan kaçard›k. Pencerelerden kopyalar gelirdi. Ama ben çal›flkan ve uslu bir talebeydim. Zaten s›n›f baflkan›m›z Erdal Dumanl› bize nefes ald›rmazd›. Beden e¤itimi hocam›z Mustafa Uzma idi. Benim üzerimde çok eme¤i vard›, özellikle de profesyonel futbolcu olmamda. Edebiyat› pek sevmezdim ama matematik ile aram iyiydi. Onun ötesinde çok güzel dostluklar›m oldu. Halil Baflo¤lu, Mehmet Kaynak, Mehmet Küçükdo¤u, kaleci Emin, ‹smet, Murat hâlâ görüfltü¤üm arkadafllar›m. Erdal Dumanl› sayesinde bir araya gelebildik. bolculardan ‹mam Hayati’nin o¤luydu. Ayn› zamanda altyap› hocas›yd›. Bu vesile ile Befliktafl altyap›s›n›n seçmelerine gittik bütün mahalle ve altyap›ya girmeyi baflard›k. 1959 y›l›nda Befliktafl’a girmifl oldum. 1963’ün 4 Temmuz’unda ilk profesyonel sözleflmemi imzalad›m Befliktafl ile. Bu tarihi hiç unutmuyorum çünkü benim 18. yafl günümdü. Liseyi bitirir bitirmez profesyonel futbol hayat›n›z bafllam›fl. Okumaya devam etmeyi hiç düflünmediniz mi? Evet, profesyonel futbol hayat›m liseyi bitirir bitirmez bafllad›. Liseyi bitirdikten sonra Özel Niflantafl› Eczac›l›k Okulu’na girdim. Ancak orada laboratuar mecburiyeti vard›. Yar›m sezon laboratuarlara gidip geliyordum. Laboratuar zorunlulu¤u yüzünden futbolla beraber yürümesi çok zor oluyordu. Bir gün laboratuarda neyi fazla kar›flt›rd›m bilemiyorum, birden elimdeki fleyler parlay›verdi ve yan›mdaki k›zca¤›z›n bacaklar›na s›çrad›, çorab› yand›. Ondan sonra bir daha gitmedim eczac›l›¤a. Daha sonra Befliktafl’ta Ifl›k ‹nflaat Mühendisli¤i’ne devam ettim ve 3. s›n›fa kadar da geldim. Çok da baflar›l›yd›m ama oray› bitirseydim yedek subay olacakt›m. Kura çekip Anadolu’nun çeflitli yer- lerine gidecektim. Er olarak yapmak benim için daha avantajl›yd›. Kulüp de ›srar edince er olarak gittim askere. ‹ki ay e¤itimin ard›ndan futbolcu olarak devam ettim. Yirmi ay askerlik yapt›m. Dönüflte ne yaz›k ki okula devam edemedim. Türk futbolunda o zamanki koflullar nas›ld›? Bizim zaman›m›zda e¤itim koflullar›, beslenme apayr›yd›. Ben futbola 14 yafl›nda bafllad›m ama flimdi 8 yafl›nda bafllan›yor. Ve bilimsel çal›flmalar yap›l›yor. Bizde böyle bir fley yoktu. Toplan›yorduk, çift kale maç yap›yorduk. Adamak›ll› antrenmanlar yapmaya benim son zamanlar›mda bafllad›k. Ondan önce fizik kondisyon yönünden çok yetersizdik Avrupa’ya göre. Bu nedenle de Avrupa’daki maçlarda baflar›l› olam›yorduk. Özellikle de 60. dakikadan sonra rakiplerin fizik güç üstünlü¤ü bizi ezip geçiyordu. Befliktafl olarak bizim fieref Stad›’nda soyunma odam›z vard›, görseydiniz fareler cirit atard›. Ço¤u kez sular akmazd›, Ortaköy’e hamama giderdik. fieref Stad›’n›n zemini yaz›n z›mpara gibiydi. Hâlâ bacaklar›mda kömür tozlar›n›n izleri vard›r. K›fl›n ise balç›k ve çamur olurdu. At yar›fl› bile yap›ld› orada. Atlar›n kofltu¤u yerde biz antrenman yapar, maçlara ç›kard›k. Fulya yap›l›nca bize cennet gibi gelmiflti. Da- KABATAfi 2-0 öndeyiz ama hakem ne garip kararlar veriyor, tam bir facia. Bir ara maç 2-1 oldu, penalt›, k›rm›z› kart, saha bir anda kar›flt›. Bizim tak›mdan bir oyuncu hakeme bir vurdu, hakem yerde. Herkes birbirine girdi. Tribünden bir tane flifle at›ld›, bizim arkadafllardan birisi de flifleyi tribüne geri yollad›. Sahan›n içi kalabal›klaflt›, herkes birbirine vuruyor. Benim de önüme birisi geldi, “Senin ne iflin var burada?” diye, ben de adama vurdum. Me¤er adam, Ankara’dan gelen saha müflahidiymifl. Ben de bula bula onu buldum o kadar kalabal›¤›n aras›nda. Alt› ay ceza ald›m o maçtan sonra. Maç yar›da kald› ve hükmen yenik say›ld›k, flampiyon olamad›k. Lise ikinci s›n›fta Erdal Dumanl› s›n›f baflkan›m›zd›. Hocalardan korkmazd›k ama ondan korkard›k. Sevgili arkadafl›m, lânet bir arkadaflt› ve bizi baya¤› titretirdi. Okul tak›m› seçmelerinde Erdal beni be¤enmedi. O zamanlar çok çelimsizdim. fiimdi benim canci¤er arkadafl›m, çok sevdi¤im dostum Erdal, yan›ndakilere “Bundan topçu olmaz, baksan›za adam havada uçuyor.” demifl. SÖYLEfi‹ SÖYLEfi‹ KABATAfi ‹LK MAÇIM BEYKOZ MAÇIYDI. AHMET ÖZACAR B‹R GOL ATTI, ELLER‹N‹ AÇIP B‹ZLER‹ BEKLED‹. B‹R YANDAN DA SESLEN‹YORDU: “ARSLANLARIM BEN‹M! KOfiUN, ÖPÜN BEN‹.” D‹YE BA⁄IRIYORDU. AMA BEN ÖPMEYE KORKUYORDUM. YILLARDIR HAYRANLIKLA ‹ZLED‹⁄‹M‹Z VE SAYGIDA KUSUR ETMED‹⁄‹M‹Z A⁄ABEYLER‹ME SARILIP, ONLARLA ÖPÜfiMEK… TUHAF GEL‹YORDU. 57 AL‹ SAM‹ YEN’‹N AÇILIfi MAÇI VARDI 1964 YILINDA. 19 YAfiINDAYIM VE A M‹LL‹ TAKIM FORMASI G‹Y‹YORUM, BABAM BAfiTA OLMAK ÜZERE BÜTÜN AKRABALARIM ‹ZLEMEYE GELM‹fi. SOYUNMA ODASINDA ‹fiARET‹ BEL‹YORUZ, SAHAYA ÇIKACA⁄IZ VE MAÇ BAfiLAYACAK. AMA B‹Z‹ B‹R TÜRLÜ ÇIKARTMIYORLAR. ME⁄ER TR‹BÜNDEK‹ SOS‹SÇ‹N‹N TÜPÜ PATLAMIfi, ‹NSANLAR AfiA⁄IYA DÖKÜLMÜfi. B‹R SAAT GEÇ BAfiLAMIfiTI MAÇ O YÜZDEN. SÖYLEfi‹ KABATAfi O y›llarda koflullar bu denli kötüyken ve de futbol bir meslek olarak kabul edilmezken neden futbolcu olmay› tercih ettiniz? Öncelikle çok hevesliydim ve futbolu çok seviyordum. Babam karfl›yd› futbol oynamama. Babam›n bir polisi vard›, beni takip ederdi. Top oynarsam terleyip hasta olaca¤›m, okulumu ihmal edece¤im diye. Ben her fleye ra¤men devam ettim futbola, hatta sahtekârl›k bile yapt›m futbol oynamak için. Altyap›ya girerken babadan muvafakatname al›nmas› gerekiyordu. Ailemin bilgisi dahilinde babamdan gizli bir yaz› haz›rlad›k ve annemle imzas›n› taklit ettik. Baflka çarem yoktu, çünkü sorsak reddedecekti. 58 Peki daha sonralar› siz böylesine baflar›l› olunca sizi kabul edip, maçlar›n›za geldi mi? Kabul etmek ne demek? Resmen hastaland›. Ben Befliktafl A tak›m›na yükselince gazetelerden resimleri kesip albümler haz›rlad›. Kötü oynad›¤›mda veya Befliktafl yenildi¤inde birkaç gün konuflmuyordu benimle. Çok ciddi bir babayd›. Öyle yüz vermezdi fazla. O zamanki aile iliflkileri de çok mesafeliydi. Ben ancak iyi yerlere geldi¤imde aç›klayabildik ondan gizli yapt›¤›m›z›. ‹lk profesyonel maç›n›z› hat›rl›yor musunuz? ‹lk profesyonel maç›ma 17 yafl›ndayken ç›kt›m. Befliktafll› meflhur ikili fienol ve Birol’un Fenerbahçe’ye trans- fer olmalar›ndan önceki seneydi. Yusuf Tunao¤lu ile genç tak›mdayd›k. Yusuf Tunao¤lu bana göre Türkiye’nin gelmifl geçmifl en yetenekli futbolcusuydu. Allah rahmet eylesin. Altyap›da beraber bafllay›p y›llarca devam ettik. Muazzam bir oyuncuydu. Keflke yeni neslin onu görme flans› olsayd›. ‹nan›lmaz iyi bir insand›, arkadafl canl›s›yd› ama arkadafl canl›l›¤› onu y›pratt›. Galiba Birol sakatt› ve Yusuf ile beni A tak›ma alm›fllard›. O zamanlar Cumartesi ve Pazar maçlar› oluyordu. Bir gün Yusuf oynad›, di¤er gün ben oynad›m. ‹lk maç›m Beykoz maç›yd›. Ahmet Özacar bir gol att›, ellerini aç›p bizleri bekledi. Bir yandan da sesleniyordu: “Arslanlar›m benim! Koflun, öpün beni.” diye ba¤›r›yordu. Ama ben öpmeye korkuyordum. Y›llard›r hayranl›kla izledi¤imiz ve sayg›da kusur etmedi¤imiz a¤abeylerime sar›l›p, onlarla öpüflmek… Tuhaf geliyordu. 18 yafl›m› doldurunca 3.000 Lira’ya dört y›ll›k mukavele imzalad›m. fiimdiki transfer ücretlerine k›yasla az bir rakam belki ama ben 150 Lira avans ald›¤›mda bütün aileye hediyeler, eve erzaklar alm›flt›m buna ra¤men bitmemiflti. Baba Hakk›, fieref Stad›’nda havuzun betonundaki flut çal›flmas›n› seyreder, be¤endi¤i hareketler olunca yan›na ça¤›r›r, elini öptürür ve çek verirdi. O flekilde 20.000 Lira’ya tamamlam›fl›md›r transfer ücretimi. Futbolculuk hayat›n›zda kaç flampiyonluk gördünüz, kaç gol att›n›z? ‹ki lig flampiyonlu¤um var, ikisini de ‹zmir’de yaflad›k. Birinde Göztepe’yi ki çok iyi tak›md› o zamanlar, di¤erinde de ‹zmirspor’u 2-0 yendik, iki golü de ben att›m. Kulüp yöneticileri gerekli önlemleri alm›yorlar m› sizce? Zaten as›l hata kulüp yöneticilerinde. Maalesef futbolumuz kötü yönetiliyor. Dünyada art›k profesyonel birimler var kulüplerin çat›s› alt›nda. Ve her birinin bafl›nda profesyonel yöneticiler bulunuyor. Bütün bunlar› denetleyen de bir baflkan oluyor. Ama Türkiye’de yöneticiler her fleyi kendileri yap›yor. Taktik bile vermeye kalk›yorlar. Medyada yer bulmak için yöneticili¤i araç olarak görüyorlar. Bu nedenle de kendi bafllar›na futbol- Milli tak›mda da uzun y›llar oynad›n›z, neler hat›rl›yorsunuz o günlerden? Milli tak›mda epeyce oynad›m. O zamanlar milli maçlar çok fazla olmamas›na karfl›n 21’i A milli olmak üzere 39 kez milli oldum. Milli tak›mda unutamayaca¤›m an›lardan birisi de; Ali Sami Yen’in aç›l›fl maç› vard› 1964 y›l›nda. 19 yafl›nday›m ve A milli tak›m formas› giyiyorum, babam baflta olmak üzere bütün akrabalar›m izlemeye gelmifl. Soyunma odas›nda iflareti beliyoruz, sahaya ç›kaca¤›z ve maç bafllayacak. Ama bizi bir türlü ç›kartm›yorlar. Me¤er tribündeki sosisçinin tüpü patlam›fl, insanlar afla¤›ya dökülmüfl. Bir saat geç bafllam›flt› maç o yüzden. Futbolu 1975 y›l›nda b›rakm›fls›n›z. Biraz erken de¤il miydi? Futbolu 30 yafl›nda b›rakt›m. O zamanlar 30-32 yafl›ndaki bir futbolcuya yafll› diyorlard›. Futbolu b›rakma nedenim de enteresand›r. Avrupa kupas› maçlar›nda bir Romen tak›m›n› burada 2-0 yendik oraya gittik bir rekora imza att›k. Son üç dakikada üç gol yedik ve elendik. Bu nedenle kimse unutmuyor beni iflte. Daha çok ondan dolay› hat›rl›yorlar. “Üç dakikada üç tane, üç dakikada üç tane…”. Üç dakikada üç tane yedikten sonra ‹stanbul’a döndük ve Giresun maç›na ç›kt›k. Tribünler pek kalabal›k de¤ildi. Gelenler de bizi protesto etmek için gelmifllerdi. O zamanlar flimdiki gibi a¤›r küfürler yoktu. Biz deniz taraf›na hücum ediyoruz. Ben de sol iç oynuyorum. Kapal› tribünün alt›nda adam›n biri de kafas›n› bana takm›fl. Öyle ince bir sesi vard› ki, bugün duysam hemen tan›r›m. Adam nazik ama öyle bir i¤neliyor ki: “Yeter be kaptan›m be! Her gün baklava yesek b›kar›z be! Gel sana bi jübile yapal›m be!”. Adam hiç susmuyor. O s›rada bir pas geldi, ben gol atmaz m›y›m? Ben seviniyorum saha içinde, adam yine ba¤›r›yor: “Kaptan›m be! Sen olmasan biz ne yapar›z be!”. ‹flte o günden sonra futbolu b›rakmam gerekti¤ini anlad›m ve 30 yafl›nda futbolu b›rakt›m. ‹ki y›l Befliktafl altyap›s›nda, iki y›l da Befliktafl A tak›m›nda antrenörlük yapt›m. Sonra 1 y›l tam yetkiyle menejerlik yapt›m. Antrenörlük yaflam›ma devam etmedim. O zamanlar futbol gibi antrenörlük de pek cazip de¤ildi. Ben biraz erken dünyaya gelmiflim asl›nda. 20-30 sene sonra gelseymiflim keflke. KABATAfi ha sonra Ümraniye’yi gördük de “Fulya da neymifl?” dedik. fiimdi Ümraniye’ye gitseniz içinizden antrenman yapmak, koflmak gelir. Çal›flt›¤›n›z antrenörlerden kimleri hat›rl›yorsunuz? Yabanc›lardan Spaiç ve Ciric gibi iyi antrenörler vard›. Ama kötü antrenörler de vard› yabanc›lar›n aras›nda. Yerlilerden, y›llarca Galatasaray’da top oynad›ktan sonra Befliktafl’a antrenör olarak gelen Gündüz K›l›ç’› hiç unutmam. Gündüz Baba’ya tap›yorduk adeta. Tan›d›¤›m en karizmatik insanlardan biriydi. Metin Türel için de ayn› fleyi söyleyebilirim. Gerçi daha sonra Metin Türel’i öldürmeyi bile düflünmüfltüm. Hayat›mda hiç yedek kalmam›flt›m, bir gün taktik gere¤i beni yedek b›rakt›. Ertesi gün gazeteciler sordu¤unda “Futbol bu, profesyonellik.” dedim ama Metin Türel’i öldürmeyi de düflündüm. Öldürmek kolay da cesedi nereye saklayacaks›n? Metin Türel’e bunu anlat›r›m, hep güleriz. Futbolun haleti ruhiyesi bu tabi. Sizi d›fllad›klar› zaman öfkeleniyorsunuz, h›rslan›yorsunuz. Zaten o öfke ve h›rs olmazsa baflar› da gelmez. fiimdi bak›yorum bu dönemde baz› genç oyuncular genç yaflta formay› yakalama flans›n› elde etmifller. fiimdi daha kolay, eskiden çok zordu formay› elde etmek. O formay› ele geçirdikten sonra tribüne “Kimse bu formay› benden alamaz!” mesaj›n› vermek laz›m. Formay› ele geçirmifller ama lâkay›t, umursamazlar. Profesyonel sözleflmeye imza at›yor ama profesyonelce yaflam›yorlar, özel yaflant›lar›na dikkat etmiyorlar. Gencecik yetenekli çocuklar göz göre göre kayboluyorlar. Uyar›yoruz ama umurlar›nda de¤il. cu al›yorlar. Milyonlar› soka¤a at›yorlar. Sonra da göndermek için bir o kadar daha veriyorlar. SÖYLEfi‹ 1966 y›l› daha gencecik çocu¤um, omuzlara ald›lar beni. ‹lk flampiyonlu¤um, iki golü de ben atm›fl›m, anormal bir keyifti. Befliktafl’ta att›¤›m golleri ben tutmad›m da Vala Somal›, “Befliktafl Tarihi” adl› kitab›nda 99 diye yazm›fl. Yahu, 99 yazaca¤›na 100 yaz oraya da 100 s›n›r›n› aflal›m. Ben tek tek saymad›m. 100 deyin iflte bitsin gitsin. 59 LG’N‹N YEN‹ ÜRÜNÜ: “KU990 - VIEWTY” 60 TEKNOLOJ‹ AVUCUNUZUN ‹Ç‹NDE Avuçiçi bilgisayar üreticisi Palm, Treo 750 Smartphone ürünüyle, kullan›c›lara dünya standartlar›ndaki Palm deneyimini Microsoft Windows Mobile 5.0 iflletim sistemi ile bir arada sunuyor. Hem bir cep telefonu hem de avuçiçi bilgisayar olan Palm Treo 750 ile normal bilgisayarlar›n yapabildi¤i hemen hemen her fleyi yapman›z mümkün. Office dokümanlar›n› açma, düzenleme, kaydetme, not alma, ses kaydetme, MP3 dinleme, video izleme bunlardan sadece birkaç›. Palm Treo 750 dünyan›n her yerinde çal›flan befl bant bir GSM™ telefon olman›n yan› s›ra, 3G/UMTS standartlar›n› da destekliyor. Böylelikle kablosuz e-posta alman›za, genifl bant ba¤lant› h›zlar›nda ‹nternet'te gezinmenize olanak veriyor. Ayr›ca Palm'in kullan›c› dostu tüm özelliklerini Windows Mobile iflletim sistemiyle birlikte kullanabiliyorsunuz. ALTIN TOP KAKA’NIN 2007'de AC Milan ile fiampiyonlar Ligi flampiyonlu¤u yaflayan Brezilyal› Kaka, France Football dergisi taraf›ndan verilen Alt›n Top ödülüne lay›k görüldü. Daha önce Avrupal› spor yazarlar›n›n oylar›yla belirlenen ödül bu y›l ilk kez dünya çap›nda yap›ld›. Kaka, dünyan›n çeflitli ülkerinde görev yapan 96 spor yazar›n›n oylar›yla ödülün sahibi oldu. Geçen sezon att›¤› 10 golle fiampiyonlar Ligi'nde gol kral› olan ve tak›m›n›n kazand›¤› flampiyonlukta önemli rol oynayan 25 yafl›ndaki Brezilyal› y›ld›z, toplamda 444 puanla ödülü kazan›rken, 277 puan alan Portekizli Ronaldo ikinci ve 255 puan toplayan Arjantinli Messi üçüncü oldu. Kaka ayr›ca, 2007 Avrupa'n›n en iyi oyuncusu ve FIFPro y›l›n oyuncusu ödülünü kazanm›flt›. LOEB ÜST ÜSTE 4. KEZ fiAMP‹YON Dünya Ralli fiampiyonas›’n›n son yar›fl› olan Britanya Rallisi, Ford pilotlar› Mikko Hirvonen ve Marcus Grönholm'ün dublesiyle sona erdi. Ancak, gülen isim üçüncü s›rada finifl gören Citroen pilotu Sebastian Loeb oldu. Marcus Grönholm'ün yar›fl d›fl› kald›¤› sondan bir önceki yar›fl ‹rlanda Rallisi’ni kazanarak flampiyona liderli¤ini ele geçiren Loeb, Britanya Rallisi’ndeki bu üçüncülük ile 116 puana ulaflt› ve üst üste dördüncü kez flampiyon oldu. Kariyerinin son yar›fl›na ç›kan 2000 ve 2002 y›llar› flampiyonu Marcus Grönholm ise, sezonu Loeb'ün 4 puan gerisinde ikinci olarak tamamlad›. 36 yar›fl birincili¤iyle Dünya Ralli fiampiyonas›'n›n en çok yar›fl kazanan pilotu olan 33 yafl›ndaki Loeb, üst üste elde etti¤i 4. flampiyonlukla Finlandiyal› Tommi Makkinen'e ve Juha Kankkunen'e ait flampiyonluk rekorunu da egale etti. Teniste erkekler dünya klasman›n›n iki numaras› Rafael Nadal'›n, aya¤›ndaki sakatl›k nedeniyle kariyeri tehlike alt›nda. 21 yafl›ndaki ‹spanyol tenisçinin amcas› ve antrenörü olan Toni Nadal, oyuncunun 2005 y›l›ndan beri sakat oldu¤unu ve bu sakatl›kla yaflamaya al›flt›¤›n› belirtirken, kariyerine devam edebilmek için çok dikkatli hareket etmesi gerekti¤ini ifade ediyor. Toni Nadal, ünlü oyuncunun oyun stilini de¤ifltirmeye ve böylece maç sürelerini k›saltmaya çal›flt›klar›n› söylüyor. Rafael Nadal, Fransa Aç›k'ta 3'üncü kez flampiyon olma baflar›s› gösterdi¤i 2007 sezonunda toplam 6 turnuva kazand›. KABATAfi HP, 2008 Tüketici Elektroni¤i Fuar›’nda, masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar›n enerji tüketimini 2010’a kadar % 25 azaltaca¤›n› aç›klad›. HP, 2010 enerji azalt›m› hedefine ulaflmak için belli stratejilerinden faydalanacak. Buna göre, daha verimli güç kaynaklar› ve daha az enerji harcayan çip setleri gibi bileflenlerin yan› s›ra enerji tasarrufu sa¤layan di¤er teknoloji ve süreçler, HP’nin PC portföyüne entegre edilecek. HP Compaq dc7800 kurumsal masaüstü bilgisayar, önceki versiyonlara göre daha az enerji harcay›p daha fazla performans sa¤layan yeni Intel Core 2 Duo ifllemcilerle aç›l›yor. Sektörün en küçük kurumsal masaüstü bilgisayarlar›ndan HP dc7800, önceki modellere oranla % 46 daha küçük olup, % 85 etkili standart bir güç kayna¤›yla, performanstan ödün vermeksizin, maksimum enerji tasarrufu sa¤l›yor. NADAL KAR‹YER‹N‹ KORUMAYA ÇALIfiIYOR SPOR TEKNOLOJ‹ KABATAfi ÇEVREC‹ HP, PC’LER‹N ENERJ‹ TÜKET‹M‹N‹ % 25 AZALTACAK LG, “KE850 - Prada”n›n ard›ndan yeni ürünü “KU990 - Viewty”nin tan›t›m›n› yapt›. LG Prada’yla benzer bir tasar›m anlay›fl› olan KU990, sundu¤u teknolojik özelliklerle de dikkatleri çekiyor. Ara birimi dokunmatik ekran olarak tasarlanan KU990, LG’nin 5 megapiksel çözünürlüklü kameraya sahip ikinci cihaz›. KU990’›n 3 inç boyutunda ve 262.000 renk kalitesindeki dokunmatik ekran›, 400 x 240 piksel çözünürlü¤üyle eflsiz bir görsel deneyim sunuyor. Kameras› ise üstün Alman teknolojisinin ürünü Schneider Kreuznach bir optik lensle donat›lm›fl. Saniyede 120 kare yakalayarak pürüzsüz video dosyalar› oluflturabilen KU990, kullan›c›lara süper yavafl çekim modunda yüksek kalitede video oynatma imkân› da sa¤l›yor. MicroSD haf›za kart› deste¤inin yan› s›ra, 400 x 240 piksel çözünürlü¤ünde kesintisiz video kayd› için KU990 kullan›c›lara 170 MB boyutunda bir dahili haf›za sunuyor. 61 62 700 YILLIK DOKUMA TEZGÂHI BABADA⁄ Gündo¤du Mahallesi neredeyse tümüyle yanm›flt›r. Denizli flehir merkezinin güneyinden bat›s›na do¤ru uzanan, Akda¤ olarak da an›lan Mentefle S›rada¤lar› üzerinde bulunan Babada¤, 2.294 metre yüksekli¤i ile yörenin en görkemli, Honaz (2.571 metre) ve Karababa (2.300 metre) da¤lar›ndan sonra en yüksek da¤›d›r. Babada¤’›n eski ad› Salbacos’tur. Ovadan bak›ld›¤›nda görkemli görünüflünden dolay› M.Ö. 3. yüzy›lda bu bölgede yaflayan Leodikyal›lar buras›n›n kutsal bir da¤ oldu¤una ve zirve- KABATAfi fl›’nda milis kuvvetlerine asker ve malzeme yard›m›nda bulunmufltur. 1877 y›l›nda belediye olan Babada¤, Sarayköy'e ba¤l› bir nahiyeyken 1988 y›l›nda kendisine ba¤l› on köy ile ilçe statüsünü alm›flt›r. Alt›ndere Köyü’nün merkeze ba¤lanmas›yla köy say›s› dokuza düflmüfltür. Tafl döfleli dar sokaklar›, tarihi yamaç evleri ve konaklar› ile Babada¤ ilçesi 1879'da büyük bir yang›n geçirmifl, bugünkü birçok ev o yang›ndan sonra yap›lm›flt›r. 1932 yang›n›nda Gazi ve Fevzi Pafla mahalleleri, 1944 yang›n›nda ise GEZ‹ FOTO⁄RAFLAR: NECAT NAZARO⁄LU GEZ‹ KABATAfi D Daha sonra ilçenin dört kilometre do¤usundaki Yeniköy’e ve günümüzdeki yerine yerleflim gerçekleflir. ‹lçenin ilk ad› olan Beflikkaya zamanla Kad›köy’e dönüflmüfltür. Ancak posta ifllemlerinde ‹stanbul Kad›köy ile isim benzerli¤inden kaynaklanan sorunlar yüzünden, nahiye müdürünün teklifi ve belediye meclisinin karar›yla, 1935 y›l›nda ete¤ine kuruldu¤u Babada¤’›n ismini alm›flt›r. 1. Dünya Savafl› sonras›nda düflman iflgaline u¤ramayan ilçe, Sivas Kongresi’ne üye göndermifl, Kurtulufl Sava- ‹LÇE GENEL‹NDE HAFTADA 150 TONUN ÜZER‹NDE ‹PL‹K ‹fiLENMEKTED‹R. 1538'DE OSMANLI DONANMASI’NIN BÜYÜK ZAFER‹YLE SONUÇLANAN PREVEZE DEN‹Z SAVAfiI'NDA KULLANILAN YELKENLER‹N BU GÜZ‹DE ‹LÇEM‹ZDE DOKUNDU⁄U R‹VAYET ED‹LMEKTED‹R. enizli’nin Babada¤ ilçesi, ad›n› ald›¤› Babada¤’›n eteklerine hatta gö¤süne kurulmufltur. Da¤ ile birlikte yarat›lm›flças›na bütünleflmifl görünmesine ra¤men ilçenin tarih öncesine ait bir bilgi bulunmamaktad›r. Yörede arkeolojik araflt›rmalar yap›lmam›fl, ayr›ca antik kaynaklarda da buradaki bir kentin varl›¤›yla ilgili bir bilgiye rastlanmam›flt›r. Bununla birlikte yöredeki ilk yerleflim 1386 y›l›nda O¤uz Türklerinden bir yörük afliretinin flimdiki Babada¤ ilçesinin üç kilometre kuzeydo¤usundaki O¤uzlar Köyü’ne yerleflmesiyle bafllar. 63 KABATAfi ve ‹stanbul'da tekstil ihracat› yapan firmalar›n birço¤u Babada¤l› olup, iflletmelerini geniflletmek amac›yla Babada¤'›n d›fl›na ç›km›fllard›r. Bu firmalar›n halen Babada¤'la iliflkileri devam etmekte, Babada¤'l› dokumac›lara fason mal dokutmaktad›rlar. ‹lçede el tezgâhlar› ile bafllay›p yar› otomatik tezgâhlarla devam eden dokuma sanayisi, tam otomatik tezgâhlarla geliflimini sürdürmektedir. 5.000 civar›nda yar› otomatik tezgâh ile 1996 y›l› bafl› itibariyle 150 civar›nda tam otomatik tezgâh bulunmakta ve bu say› gün geçtikçe artmaktad›r. ‹lçe genelinde haftada 150 tonun üzerinde iplik ifllenmektedir. 1538'de Osmanl› Donanmas›’n›n büyük zaferiyle sonuçlanan Preveze Deniz Savafl›'nda kullan›lan yelkenlerin bu güzide ilçemizde dokundu¤u rivayet edilmektedir. ‹lçenin do¤al yap›s› tar›ma elveriflli de¤ildir. Düflük olan nüfus yo¤unlu¤unun ço¤u dokumac›l›kla u¤raflt›¤›ndan, tar›m ve hayvanc›l›k ek bir faaliyet olarak yap›l›r ve bu faaliyet halk›n geçim kayna¤› de¤ildir. Tamam› iç tüketime yönelik olmak üzere meyvecilik de yap›lmaktad›r. ‹lçedeki toplam tar›m alan› 3.315 hektard›r. Tar›m alanlar›n›n % 20'si makinal› tar›ma elveriflli, % 80'i hayvan gücüyle ifllenebilir niteliktedir. Topra¤›n yap›s› yem bitkileri ve kavunculu¤a uygundur. Sulanabilir arazi az miktarda olup, kuru tar›m yap›lmaktad›r. Yetifltirilen ürünler aras›nda hububat a¤›rl›ktad›r. Sulu tar›m yap›labilen yerlerde taze fasulye, börülce, domates, so¤an, salatal›k; sulama olmayan yerlerde bu¤day, arpa, nohut yetifltirilir. Kestane a¤›rl›kl› olmak üzere ceviz, elma, kiraz, GEZ‹ KABATAfi GEZ‹ 64 sinde de Zeus’un oturdu¤una inan›rlarm›fl. Babada¤ çok ilginç bir yerleflim yeridir. Deniz seviyesinden 850 metre yükseklikteki bir yamaca kurulmufl olan ilçe, Pamukkale, Hacettepe ve Japon Tokai üniversitelerinden bilim adamlar›n›n yapt›¤› jeolojik çal›flmalara göre, heyelan nedeniyle her y›l 3 ilâ 12 santimetre aras›nda afla¤›ya do¤ru kaymaktad›r. Bu kaymay› sözünü etti¤imiz evlerin gözle görülür e¤ikli¤inden de anlamak mümkündür. Bu durum sonucunda Denizli ‹l Müdürlü¤ü, ilçeyi afet bölgesi ilan etmifltir. ‹lçenin büyük bir bölümünü oluflturan Gündo¤du Mahallesi’ndeki 400 ev ile 250 ifl yerinin Yeflilyayla Köyü’ne tafl›nmas›na karar verilmifltir. Geçti¤imiz aylarda Babada¤ Kaymakam› “Befl ve beflin üzerindeki herhangi bir deprem, bu mahallenin topluca kayarak, dereye do¤ru heyelan biçiminde sürüklenmesini tetikleyebilecek niteliktedir, a¤›r ya¤›fllar›n meydana gelebilece¤i bir k›fl ay›nda olas› bir deprem daha etkileyici olabilir, hatta bu ya¤›fllar toprak kaymas› konusunda da etkiliyor. Ayr›ca ilçemizde faaliyet gösteren dokuma tezgâhlar›n›n çal›flmas›yla oluflan sars›nt›lar da bu kaymay› etkileyebilecek niteliktedir.” aç›klamas›nda bulunmufltur. Göçebe fleklinde Babada¤'a yerleflen yörüklerin çobanl›kla u¤raflmas› ve bunun neticesinde koyun yünlerinin kullan›lmas›yla bafllayan dokumac›l›k y›llar sonra sanayinin ve ulafl›m›n geliflmesiyle pamuklu dokumaya dönüflmüfltür. Her evde a¤aç tezgâhlarda dokunan ham bez sayesinde ekonomi canlanm›flt›r. 1940'l› ve 1950'li y›llar Babada¤'›n en hareketli ve en bereketli y›llar›d›r. Çünkü o y›llarda Türkiye'de sadece birkaç devlet fabrikas› ham bez üretirken Babada¤'da kurulan pazarlar bu ihtiyac› büyük oranda karfl›lamaktayd›. Geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de dokumac›l›k, Babada¤ ekonomisindeki en önemli yeri oluflturur. Yaklafl›k 700 y›ll›k bir geçmifli olan dokumac›l›k, 1965’ten sonra el tezgâhlar›ndan yar› otomati¤e, 1985'ten sonra da tam otomatik tezgâhlara geçerek sürekli canl›l›¤›n› korumufltur. Günümüzde Babada¤'da dokunan ürünler aras›nda ham pike, kanaviçe, havlu, çarflaf ve çocuk bezi baflta gelmektedir. Özel sektör özellikle dokumac›l›k üzerine yat›r›m yapmaktad›r. ‹lçe ticareti dokuma üzerine kurulmufltur. Dokuma hammaddesi olan iplik ilçe d›fl›ndan temin edilir. ‹lçe halk› genellikle fason dokumac›l›k yapar. Babada¤ ilçesinden do¤rudan ihracat yap›lmamaktad›r. Ancak Denizli zeytin, üzüm gibi meyveler de yetifltirilmektedir. Babada¤l›lar›n darac›k sokaklar› ve küçük alanl› eski evleri vard›r. Evlerin bir süre sonra flekli bozulup çatlamaya bafllar, bu yüzden her y›l evlerini tamir ederler. Baz› evler ya¤mur nedeniyle teneke kaplanm›flt›r. Babada¤l›lar çok çal›flkand›r. Her evde eskiden el dokuma tezgâh› varm›fl. Sabah erkenden bafl›na geçer, arada dinlenir, yemek yer ve çal›fl›rlarm›fl. Sonradan elektrikle çal›flan otomatik makineler ç›k›nca gece yar›lar›na kadar çal›fl›r olmufllar. Her çocuk bu sesler aras›nda do¤ar ve yürümeye bafllar bafllamaz bir iflin ucundan tutar. Zamanla da dokumay›, ticareti ve para kazanmay› ö¤renir. Babada¤l›lar ekonomiyi iyi bilirler. Babada¤ zaten yayla bir yer ama yetmemifl daha yüksek yerlerde yayla evleri yapm›fllar. Yaylaya gider, ifllerini oradan görürler. Yaylada çal›fl›r, yer, içer, e¤lenir, oyunlar oynarlar. Hayat› her fleyiyle e¤lenceli ve dostça yaflarlar. Ne kadar çal›fl›rlarsa o kadar da yemeyi, içmeyi ve gezmeyi severler. Babada¤ keflke¤ini, et yemeklerini, k›zartmalar› ve flakflukay› severler. Yemeyi sevdiklerinden olsa gerek hafif toplu bir görünümleri var. Gecenin bir vaktinde bile birbirlerine çat kap› gezmeye giderler. Geç yatmalar›na ra¤men yörenin temiz havas›ndan dolay› uyku problemi yaflamazlar. Herkes herkesin her fleyini bilir. Sözlü iletiflim yayg›n ve güçlüdür. Bu sebeple ortak kültür herkesi etkisi alt›na alm›flt›r ve gelenekler, ortak de¤erler korunmaktad›r. Mesela her bayram›n son günü evlenecek k›zlar ve erkekler okul yolunda yürür, pazara gelen esnaftan al›flverifl eder. Gerçek amaç ise k›zlar›n ve erkeklerin birbirini görmesi ve be¤enenlerin evlenmesidir. Buna da kendi aralar›nda k›z pazar› demektedirler. Babada¤ yak›n zamanda yap›lan yolu sayesinde yaylalar›n› gezmek, tekstilin baflkentinde al›flverifl yapmak isteyen insanlar›n da u¤rak yeri olmufltur. Babada¤’›n yerli halk› bu ilgiyi flaflk›nl›kla izlerken, geliflen ilçelerinin kendilerini de kalk›nd›raca¤›n›n fark›na varm›fllard›r. Art›k Babada¤ ilçesinde yemek yiyebilece¤iniz temiz lokantalar var. Tekstil al›flveriflinizi yapabilirsiniz. Yaylalar›ndan birine kasaptan ald›¤›n›z taze etlerinizi piflirmek için gidebilirsiniz. Ayd›n Karacasu Yolu da Babada¤'dan geçer. Dilerseniz Pamukkale'ye, dilerseniz Afrodisias’a uzan›p geçmifle gezinti yapabilirsiniz. Ayr›ca Tafloluk Yaylas›’ndan Denizli Ovas›’na panoramik gözlem yapma f›rsat›n› kaç›rmay›n›z. ‹çinize çekece¤iniz derin nefesler, karaçamlar›n üretti¤i oksijen sayesinde do¤al terapi olacakt›r. Yaflam›n yal›n ve özgür yönünü fark ede- 65 KAR‹KATÜR KABATAfi Yurdagün GÖKER 66