SAYI 10 Tüm Dergi

Transkript

SAYI 10 Tüm Dergi
KABATAfi
KABATAfiLILAR DERNE⁄‹ YAYIN ORGANIDIR SAYI:10
AL‹
A⁄AO⁄LU
> HAL‹L BAfiO⁄LU
> Prof. Dr. AYDIN AYBAY
> SANLI SARIAL‹O⁄LU
> MASERATI GRANTURISMO
> ‹K‹ TÜRK’E B‹R ÜLKE
> KABATAfiLI OLMAK
> 700 YILLIK DOKUMA TEZGAHI
BABADA⁄
ED‹TÖR
ÖNÜMÜZDEK‹ YÜZYILLARA DO⁄RU…
2008 yeni bir y›l olmas›n›n ötesinde çok büyük bir anlam
tafl›yor biz Kabatafll›lar için. Asl›nda sadece Kabatafll›lar için
de¤il, tüm Türkiye için önemi büyük. Nas›l önemli olmas›n ki?
Yetifltirdi¤i binlerce genci ile Türkiye Cumhuriyeti’nin
bugünlere gelmesinde önemli rol oynayan bir lisenin,
Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. y›l›.
ED‹TÖRDEN KABATAfi
Türk e¤itim hayat›nda yüzy›ll›k geçmifle sahip kurumlara
bakt›¤›m›zda iki elin parmaklar›n› geçmediklerini görüyoruz.
Bunlar aras›nda bile Kabatafl Erkek Lisesi’nin yeri her zaman
için ayr› olmufltur. Bu yazd›klar›m›n bir kurumu övmek için bir
mensubu taraf›ndan söylenen s›radan sözler olmad›¤›n› tüm
Kabatafll›lar ve Kabatafl’› tan›yanlar bilir. Sahip oldu¤umuz
övünç, mezunlar›m›zdan; birçok alanda çok de¤erli
çal›flmalara imza atm›fl ve ülkemizin ve insanlar›m›z›n
geliflimine çok büyük katk›lar sa¤lam›fl Kabatafll›lardan
kaynaklan›yor. Dergimizin her say›s›nda sizlerle
tan›flt›rd›¤›m›z mezunlar›m›z, bunlardan sadece birkaç›…
4
Suat NAZARO⁄LU
Bugüne kadar Cumhuriyet de¤erlerine sahip ç›km›fl,
Atatürk’ün gösterdi¤i uygarl›k yolundan sapmayan
Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. y›l›n› yaflamak, bizler için
büyük bir gurur kayna¤›. Hiç kimsenin kuflkusu olmas›n, biz
göremeyece¤iz belki ama bizden sonraki Kabatafll›lar, sonraki
yüzy›llar›m›z› da ayn› coflkuyla kutlayacaklar.
> içindekiler
BU ÜLKEYE, GELECE⁄E YÖNEL‹K
22 YAPILACAK EN BÜYÜK YATIRIMIN
DOSTLU⁄UN KABLOSU
32 KOLAY YANMAZ
38
‹K‹ TÜRK’E B‹R ÜLKE
40
K‹MSEY‹ SINIFTA BIRAKMAM
HAYATININ K‹LOMETRE TAfiLARI:
54 KABATAfi VE BEfi‹KTAfi
700 YILLIK DOKUMA TEZGÂHI:
62 BABADA⁄
E⁄‹T‹M OLDU⁄UNU DÜfiÜNÜYORUM.
8 ‹lhan Orhun
10 Recep Memifl
12 Kitap
14 Sinema
16 Müzik
17 Saat
18 Moda
19 Otomobil
20 Motosiklet
22 Söylefli: Ali A¤ao¤lu
30 Oto Tan›t›m: Maserati GranTurismo
32 Söylefli: Halil Baflo¤lu
38
40
46
48
50
52
54
60
61
62
66
Tarih: ‹ki Türk’e Bir Ülke
Söylefli: Ayd›n Aybay
Prof. Dr. Özcan Köknel
Klasik: 1968
Sahibi:
Tengiz Alper: Kabatafll› Olmak
Yay›n Kurulu:
Cezmi Ersöz
Söylefli: Sanl› Sar›alio¤lu
Teknoloji
Spor
Gezi: Babada¤
Yay›n Direktörü:
Kabatafll›lar Derne¤i Ad›na
‹lhan ORHUN
Prof. Dr. Ayd›n AYBAY
Hakk› DEVR‹M
Cahit KOCAÖMER
Prof. Dr. Özcan KÖKNEL
Oktay TUNCER
Hilmi YAVUZ
Suat NAZARO⁄LU
Görsel Yönetmen:
Nevzat ALBAYRAK
Foto¤raf Editörü:
Necat NAZARO⁄LU
Yaz› ‹flleri:
Karikatür
Yay›n Türü:
Burak YURDANUR
Alp ARSLAN
Yerel Süreli.
‹ki ayda bir yay›mlan›r.
YAPIM
Ortak ‹letiflim Tan›t›m Paz. Ltd.fiti.
Ö¤retmen Haflim Çeken Cad. Ceceli ‹fl Merkezi
No: 15 Kat: 3 Fulya - fiiflli / ‹stanbul
Tel: (0212) 211 57 90 pbx
Genel Müdür:
Reklam Grup Baflkan›:
Reklam Rezervasyon:
Suat NAZARO⁄LU
Nur ALTI
Tel. : (0 212) 211 57 90 pbx
Faks : (0 212) 211 59 51
[email protected]
www.ortakiletisim.com
Bask›:
Umur Bas›m ve K›r.
San. ve Tic. A.fi.
Tel: (0 216) 420 04 00
Kabatafll›lar Derne¤i
Ç›ra¤an Cad. No: 124 C Kap›s›
Ortaköy / ‹stanbul
Tel: (0 212) 260 93 89
Faks: (0 212) 260 63 33
www.kabataslilar.org
[email protected]
Kabatafl Dergisi, Kabatafll›lar
Derne¤i ve Ortak ‹letiflim Tan›t›m
Paz. Ltd. fiti. taraf›ndan T.C.
yasalar›na uygun yay›nlanmaktad›r. Kabatafl Dergisi’nde
yay›nlanan yaz›, foto¤raf, ilüstrasyon ve konular›n her hakk›
mahfuzdur. ‹zinsiz kullan›lamaz,
kaynak gösterilerek al›nt›
yap›labilir.
Kabatafl Dergisi, Kabatafll›lar
Derne¤i’nin ücretsiz yay›n›d›r.
Y›l - 4 • Say› - 10 • Ocak - 2008
BAfiKANDAN KABATAfi
ÖNCÜ, ÖNDER, ÇA⁄DAfi: KABATAfi
8
‹lhan ORHUN
Kabatafll›lar
Derne¤i
Baflkan›
De¤erli Kabatafll›lar,
Atatürk ‹lke ve ‹nk›lâplar›’na, Cumhuriyet’in yüksek de¤erlerine sayg› ve sevgiyi
ilke edinmifl, ülkemizin ayd›nlanmas›na sürekli öncülük etmifl, Türk Milli
E¤itimi’nin en önemli ve en bilinen e¤itim kurumlar›ndan birisinin, okulumuzun
100. kurulufl y›l›n› kutlamaya haz›rland›¤›m›z flu günlerde sizlere sevgi ve
sayg›lar›m› sunuyorum.
Okulumuz 100 y›ld›r ülkemizin kültür, sanat, sosyal bilimler, ekonomi, t›p ve
mühendislik dallar›nda yetifltirdi¤i bireyleri ile Türkiyemizin ayd›nlanmas›nda,
ça¤dafl bir ülke olmas›nda sürekli öncülük etmifl, önder olmufltur.
Derne¤imiz de tüm olanaklar›n› okulumuzda e¤itim gören yar›nlar›n
branfllar›nda önemli birer ferdi olacak ö¤rencilerimize sunmaya devam
etmektedir. Burs Komisyonumuz kanal› ile bu ö¤rencilerimiz yaflam konforlar›n›
ve e¤itimdeki maddi s›k›nt›lar›n› bir nebze de olsa rahatlatacak olan burs
yard›m› almaktad›rlar ve bu y›l itibar› ile ö¤renci say›m›z üniversitede okuyan
eski burslu ö¤rencilerimiz de olmak üzere 80’i geçmifltir.
Faaliyetlerimiz, 100. y›l›m›z› okulumuza ve camiam›za yak›fl›r bir flekilde
kutlamak amac› ile Okul Müdürlü¤ümüz ve E¤itim Vakf›m›z ifl birli¤i ile
yürütülmektedir.
Derne¤imizce 100. y›l›m›zda an›tsal eserler, kültürel ve sanatsal faaliyetler,
geziler, törenler, aç›l›fllar, konserler yap›lacakt›r.
Okulumuz bahçesine koyaca¤›m›z 100. y›l an›t›, yine okulumuz bahçesine
yerlefltirece¤imiz Balkan ve Kurtulufl Savafllar›’nda kaybetti¤imiz ö¤renci
flehitlerimiz an›s›na bir an›t ki bu an›t›n bir örne¤i de Çanakkale fiehitlik
Bölgesi’ne konulmaya çal›fl›lmaktad›r. ‹stanbul Miniaturk bahçesine
yurdumuzun önemli mimari eserlerinin aras›na okulumuz maketinin de
yapt›r›larak koydurulmas›, an›tsal eserler olarak hedeflerimizdir.
Sanatsal ve kültürel etkinlikler olarak da sergiler, tiyatro gösterileri, konserler,
söylefliler vs. yapmay› planlad›¤›m›z organizasyonlar›m›zd›r.
En önemlisi okulumuz kurulufl ferman›n›n imzaland›¤› 17 fiubat tarihinden bir
gün öncesi olan 16 fiubat 2008 Cumartesi günü tüm Kabatafll›lar olarak
Atam›z›n huzuruna giderek An›tkabir’de törenle sayg› duruflunda bulunmak için
gerekli çal›flmalar yap›lmakta, gerekli izinler al›nmaya çal›fl›lmaktad›r.
De¤erli Kabatafll›lar, e¤itim ve feyz ald›¤›m›z bu e¤itim oca¤›na yak›fl›r bir 100.
y›l kutlamas› için hep birlikte el ele çal›fl›yoruz. Amac›m›z sizlere lây›k olmakt›r.
L‹SEDEN
KABATAfi
100. YILIN KUTLU OLSUN fiANLI KABATAfi!
10
Recep MEM‹fi
Kabatafl Erkek Lisesi
Müdürü
Kabatafl Erkek Lisesi’nin 100. kurulufl y›l›n› kutluyoruz. 1908 y›l›nda
II. Abdülhamit döneminde, ‹stanbul’un lise ihtiyac›n› karfl›lamak amac› ile
kurulan lisemiz, kuruldu¤u günden itibaren yüklendi¤i görevini baflar› ile
sürdürmüfltür. Osmanl› Devleti’nden, Cumhuriyet’e intikal eden çok az
say›daki lisenin bafl›nda gelmektedir. ‹mparatorlu¤un y›k›l›fl›n›, savafllar› ve
cumhuriyetin kuruluflunu görmüfl ç›nar a¤açlar›m›zdan birisidir.
Kabatafl Erkek Lisesi Türkiye’nin dört bir yan›ndan ald›¤› yat›l›-gündüzlü
ö¤renci gruplar›n› yetifltirerek devletimize her sahada önemli hizmetler veren
baflar›l› insan gücü yetifltirmenin gururunu yaflamaktad›r.
Günümüzde Anadolu Lisesi statüsünde varl›¤›n› sürdüren okulumuz, s›navla
seçilmifl ö¤renci almakta ve yine yat›l› olarak hizmet vermektedir.
Bugün itibar› ile Cumhuriyetimizin oluflturdu¤u ve baflard›¤› binlerce okul ve
e¤itim ö¤retim süreci içerisinde Türkiye’nin en baflar›l› liselerinin bafl›nda
gelmekte, ülkemizin dört bir taraf›nda, ilkö¤retimi bitirmifl ve s›nav› kazanm›fl
ö¤rencilerin girmeyi arzu etti¤i okul olarak baflar› ile varl›¤›n› sürdürmektedir.
Kabatafl Erkek Lisesi (Anadolu Lisesi) toplam kalite felsefesini özümsemifl, her
yönüyle kurumsal bir kimli¤e kavuflmufl, ö¤renci girdisi ile baflar› ç›kt›s›nda
yüzde yüz baflar›y› yakalam›fl örnek lise olman›n gururunu ve ayr›cal›¤›n›
yaflamaktad›r.
100 y›ll›k e¤itim-ö¤retim süresinde Türk Milli E¤itimi’ne baflar› ile hizmet
vermifltir. Devletimizin yapt›¤› harcamalar›, ülkemize yetifltirdi¤i baflar›l› insan
gücü ile yine devletimize olan hizmet borcunu, ba¤l›l›¤›n›, cumhuriyeti
yüceltmenin gururunu, Atatürk’e olan sonsuz sevgi ve sayg›s›n›n hakl›
onurunu yaflamaktad›r.
100. y›l›n kutlu olsun flanl› Kabatafl! Türk Devleti’ne hizmet vermen, dünya
durdukça nice 100. y›llar› yaflaman ve baflar›l› olman dile¤iyle.
YED‹ YALAN
James Lasdun
Merkez Kitaplar
K‹TAP
KABATAfi
ÜÇ JÖNTÜRK’ÜN ÖLÜMÜ
'ENVER, CEMAL, TALAT'
Hikmet Özdemir
Remzi Kitabevi
12
Bir siyasi tav›r ve okul olarak
‹ttihat ve Terakki Cemiyeti bir
vatanseverler hareketidir.
1789 Frans›z ‹htilali'nin
etkisinde olan bu hareket bir
bak›ma, 1839'dan beri
sürdürülen Osmanl›
Yenileflmesi'nin 'son'
evresidir. Ancak çok dramatik
bir gerçektir ki, ‹ttihat ve
Terakki, Osmanl›
‹mparatorlu¤u'nun çöküfl
sürecini de h›zland›rm›flt›r.
Bununla birlikte Balkan
Savafl›'nda, Trablusgarp'ta ve
Dünya Savafl›'nda vatan
topraklar› için ‹ttihat ve
Terakki'nin önderleri ve
kadrolar› gözlerini k›rpmadan
hayatlar›n› ortaya
koymufllard›r. Bu u¤urda
kader, onlar› art arda
ifllenecek intikamc›
cinayetlerin yolculu¤una
sürüklemifltir. Bu kitap
bilinmeyen belgelerle Talat,
Cemal ve Enver paflalar›n
ölüme yolculuklar›na ›fl›k
tutmaktad›r.
VEDA
Ayfle Kulin
Everest Yay›nlar›
Ayfle Kulin, Osmanl›
‹mparatorlu¤u'nun son
günlerinde, iflgal alt›ndaki
‹stanbul'da bir konakta
yaflananlar› anlat›yor bu kez.
Son Maliye Naz›r› ve ailesi
arac›l›¤›yla o dönemin
resmini çizen Veda,
çökmekte olan bir tarih ile
yeni bir gelecek arayan
Milliciler aras›nda s›k›flan o
dönem Osmanl› ayd›n›n›n da
öyküsünü dile getiriyor.
Ayfle Kulin'in her zamanki
ustal›kl› ve sürükleyici
üslubu ile okurlar›n›n elinden
b›rakamayacaklar› bir kitap
bu. Biyografik veriler ile
roman tekni¤ini
birlefltirmekteki ustal›¤›n› bir
kez daha sergileyen Kulin,
bu kez bir ‹stanbul öyküsü
ile bir imparatorluk tarihini
birlikte ele al›yor.
Do¤up büyüdü¤ü Do¤u
Almanya’dan Amerika’ya
kaçan Stefan Vogel an›lar›n›
yazmaya karar verdi¤inde
anlatacaklar›, hayat›n›n
gerçekleri de¤il, kendisinin ve
sevdiklerinin hayat›n›
sarmalayan, kaderlerini
belirleyen yalanlar› olacakt›r.
Daha çocukken söyledi¤i ilk
yalandan itibaren Stefan
Vogel’in hayat› yalanlardan ve
onlar›n korkunç sonuçlar›ndan
oluflan bir seksek oyununa
dönüflür. Bütün bu
yalanlardan ar›nman›n tek
yolu ise bir baflka yalan
olacakt›r. Ça¤dafl edebiyat›n
en önemli genç yazarlar›ndan
biri olarak kabul edilen
Lasdun’un roman›n›n arka
plan›n›, hem Do¤u
Almanya’daki komünist
rejimin hem de Amerika’daki
kapitalizmin vadetti¤i sözde
özgürlüklerin yaratt›¤› hayal
k›r›kl›klar› oluflturuyor.
Lasdun, Yedi Yalan’da bask›c›
siyasal rejimlerin bireyin
ruhunda açabilece¤i yaralar›
ustal›kla anlat›yor.
HEYECAN KALDI⁄I YERDEN DEVAM EDECEK
Tüm dünyada reyting rekorlar› k›ran, son y›llar›n
en muhteflem dizilerinden biri olan Lost, fiubat
2008’den itibaren 4. sezonuyla gösterime giriyor.
Yap›mc›lar, dizinin 4. sezon fragman›n›
yay›mlamak için ABD’nin iki önemli sinema
zinciriyle anlaflt›. Anlaflma sayesinde 4. sezon
fragman›, Aral›k ay› boyunca vizyonda olan
filmlerden önce gösterilecek. Lost’un yeni sezonu
için tamamlanm›fl olan sekiz bölümünün, diziden
nefret edenleri bile diziye hayran b›rakacak
derecede güzel oldu¤u konufluluyor. 4. sezon
boyunca, zaman zaman gelecekten görüntülerin
karfl›m›za ç›kaca¤›na dair haberler, Lost
hayranlar›n› merakland›r›yor.
S‹NEMA
KABATAfi
SPIDERWICK GÜNCELER‹ BEYAZPERDEDE
14
Uzun süre çok satanlar listesinden inmeyen ve toplam 5
kitaptan oluflan “The Spiderwick Chronicles/Spiderwick
Günceleri”, beyazperdeye aktar›ld›. Holy Black ve Tony
Diterlizzi'nin ayn› adl› çok satan çocuk kitab› serisinden
uyarlanan “The Spiderwick Chronicles/Spiderwick
Günceleri” adl› film, 14 Mart 2008'de Türkiye'de vizyona
girecek. Yönetmen Mark Waters imzas› tafl›yan filmde,
Arthur Spiderwick'in güncesinin peflinde olan cinlere,
gulyabanilere ve çeflit çeflit büyülü yarat›klara karfl›
mücadele veren üç çocu¤un öyküsü anlat›lacak. Arthur
Spiderwick'i tecrübeli aktör David Strathairn canland›r›rken,
üç kardeflten Simon ve Jared Grace karakterlerinin her
ikisini de Freddie Highmore oynayacak. Filmde, ayr›ca Sarah
Bolger, Nick Nolte, Seth Rogen, Mary-Louise Parker, Andrew
McCarthy ve Martin Short kamera karfl›s›na geçti.
DALTONLARA RAHAT YOK
Olivier Jean Marie’nin yönetti¤i ve Lambert Wilson, Clovis
Cornillac, François Morel ile Michael Lonsdale’in seslendirdi¤i
Red Kid: Bat›ya Hücum 25 Ocak 2008’de Chantier Films
taraf›ndan vizyona ç›kar›l›yor.
Film 1855 y›l›nda New York’ta geçiyor. Red Kit, Daltonlar› bir
kez daha yarg›lanmalar› için bat›ya götürmektedir. Her zamanki
gibi kaçarlar ve birçok banka soyarlar. Joe Dalton çald›klar›
paralar› California’ya do¤ru yolculuk eden bir göçmen
kervan›na saklar. Red Kit yine pefllerine düfler.
SPORTMEN VE KARARLI D&G CODENAME
JOHNNY HALLYDAY BIRAKIYOR
D&G Codename, moda aksesuarlar›ndan
vazgeçmeyen sportmen ve kararl› erkekler için
tasarlanm›fl yeni bir kronograf model. Arabalar›n
gösterge panelini and›ran detaylarlar›n bulundu¤u
kadran, koleksiyonun spor ruhunu en iyi flekilde
temsil ediyor. Çelik bilezikli versiyonda, sar›, mavi,
k›rm›z›, pembe ve turuncu
gibi fosforlu renkler, düz
siyah kadran üzerinde
dikkat çekiyorlar. Deri kay›fll›
versiyonlarda ise üç farkl›
renk seçene¤i mevcut.
Gümüfl, siyah veya gri
kadran ile birlikte beyaz,
siyah veya aç›k kahve deri
kay›fllar.
Birçok kiflinin isminden dolay› Amerikal› oldu¤unu
zannetmesinin aksine Frans›z rock flark›c›s› Johnny
Hallyday, yeni turnesinin 2009 y›l› May›s ay›nda
Paris’te bafllayaca¤›n› ve ülkenin çeflitli kentlerinde
1 y›l boyunca düzenlenecek konserlerin ard›ndan, bir
daha sahnelere ç›kmayaca¤›n› aç›klad›. Hallyday,
sahneyi b›rakt›ktan sonra albüm ç›karmaya devam
edece¤ini sözlerine ekledi. Hallyday, bu karar› büyük
bir sevinç içinde almad›¤›n›, ancak bir gün bu ifli
b›rakmak gerekti¤ini belirtti. 64 yafl›ndaki flark›c›,
Fransa’da plak, kaset ve CD’leri en çok satan
sanatç›lar›n bafl›nda geliyor. Hallyday, özellikle
coflkulu, dinamik ve uzun sahne performans›yla ön
plana ç›k›yor.
DETAYLARDAK‹ fiIKLIK
GANT BOWERY
16
ABBA ARTIK MÜZEL‹K
‹sveç’in baflkenti Stockholm’de, ‹sveçli ünlü pop grubu
ABBA ad›na bir müze kurulaca¤› bildirildi. projeyi efli Ewa
Wigenheim-Westman ile birlikte bafllatan Ulf Westman,
müzenin 2009 y›l›nda aç›lmas›n› planland›¤›n› belirterek,
ABBA müzesinin teknik ve multimedya bak›m›ndan çok
zengin uluslararas› çapta bir müze olaca¤›n›, müzede
ziyaretçiler için birçok etkinlik düzenlenece¤ini kaydetti.
Müzede, tarih, müzik, orijinal k›yafetler, foto¤raflar ve
müzik aletlerinin sergilenece¤i, böylece ziyaretçilerin bu
grubu tan›ma olana¤› bulaca¤› belirtildi. Toplam 6.500
metrekarelik alana yay›lacak müzeyi y›lda 500 bin kiflinin
ziyaret etmesi bekleniyor. 1974’den bu yana dünya çap›nda
360 milyon albüm satan grubun ismi de üyeleri Agnetha
Faltskog, Björn Ulvaeus, Björn Andersson, Anni-Frid
Lyngstadt’›n bafl harflerinden olufluyor.
ZARAFET‹N YEN‹ TANIMI
Seiko’nun elit koleksiyonlar›
Premier, Sportura ve
Arctura’n›n yan›nda
yerini alan yeni marin
koleksiyonu Velatura, her
biri tasar›mda rafineli¤i,
teknolojide ifllevselli¤i
birlefltiren 11 adet yüksek
performans marin saatinden
olufluyor. 36 adet p›rlanta ile
süslenen bayan Velatura
modeli, her ortamda
kullanabilece¤iniz fl›k bir
tasar›m. 10 bar su geçirmezlik,
çizilmez safir kristal cam, takvim,
kilitli toka, vidal› arka kapak, sedef
kadran, çelik kasa ve bilezik gibi
özelliklere sahip olan model, tam
anlam› ile zarafetin tan›m›.
KABATAfi
Amerika’n›n önde gelen gitar
markalar›ndan Gibson, yeni ürünü
ile müzikte devrim yarat›yor.
Londra’da yap›lan bas›n toplant›s›yla
tan›t›lan yeni elektro gitar modeli
Robot, bozulan akort sistemini
tespit edebilme yetene¤ine sahip.
Ama marifeti bununla da kalm›yor.
Gitar, içindeki minik motorlar›
sayesinde bozulmufl olan akordu
tekrar tellere oturtuyor. Geliflimi için
10 y›la yak›n bir sürenin harcand›¤›
Robot, sahnede zor anlar yaflayan
virtüözlerin en büyük yard›mc›s›
olmaya da aday. Dünyaca ünlü bir
çok müzisyenin konser verdi¤i
sahnelerin arkas›nda duran ve
görevi sadece bu akortlar› yapmak
olan görevlilerin pek hofluna
gitmeyecek olsa da Robot flimdiden
büyük ilgi görüyor.
SAAT
MÜZ‹K
KABATAfi
AKORDU “ROBOT” YAPACAK
Günümüz saatleri
sadece saati
göstermekle
kalm›yor,
giysilerimiz,
ayakkab›lar›m›z gibi
kendimizi ifade
etmemizi de sa¤l›yor.
‹leri teknolojiyi yeni ve
farkl› tasar›mlarla
birlefltiren Gant, bu sezon
flimdiye kadarki en genifl saat
koleksiyonunu sunuyor. 27 model ve 86 ayr›
tasar›mdan oluflan koleksiyon, en güncel saat
modellerini kullanmak isteyen baylar›n seçimi.
Bowery, krem rengi kadran üzerine bezenmifl
parlak k›rm›z› detaylar› ile elegan bir tasar›m.
Takvim diskinin özgün çizgisi saatin kasa
kenarlar›ndaki desenlere de yans›m›fl. Bowery,
stil sahibi erkeklerin hafta içi ve hafta sonlar›nda
fl›kl›klar›n› tamamlayacak mükemmel bir
aksesuar.
17
AUDI CROSS CABRIO quattro
Gerek bak›r rengine boyal› gövdesi, gerekse bir SUV ile cabrioyu tek bir
formda buluflturan karoseri dikkat çeken Audi Cross Cabrio quattro,
2008 y›l›nda tan›t›lacak Audi Q5 modeli hakk›nda fikir veren bir tak›m
önemli ipuçlar› tafl›mas›yla da dikkat çekiyor. Çerçevesiz camlar›,
otomatik olarak Z fleklinde aç›l›p kapat›labilen kumafl tavan›, sportif
omuz çizgisi, 21 inçlik jantlar›, arazi arac› ruhuna uygun taban korumas›
ve metal basamaklar›yla dikkat çeken Audi Cross Cabrio quattro,
SUV’lar›n çok yönlü kullan›m özelli¤iyle cabriolar›n özgür fl›kl›¤›n›n tek bir
vücutta ifade edilebilece¤ini kan›tl›yor. Audi konsept arac›n›n iç mekan›
ise hem dört adet ba¤›ms›z koltu¤uyla hem de yenilikçi orta konsol
tasar›m›yla fark yaratmay› baflar›yor.
MUDO, URBAN COMRADES ‹LE ‹DD‹ALI
Mudo 07/08 Sonbahar-K›fl koleksiyonu ile her yafla uygun fl›k alternatifler sunuyor.
Özellikle kolej hayat›ndan esinlenerek haz›rlanan Urban Comrades ‹ngiliz ve
Amerikan kolej modas›n›n en fl›k parçalar›n› sunuyor. Ekoseli ve çizgili ceketlerin,
baklava desenli triko ve yeleklerin yer ald›¤› koleksiyon bu sezon yükselifle geçen
kolej modas›n› Mudo Collection erke¤ine fl›k ve farkl› çizgilerde sunuyor.
Koleksiyonun bafll›ca renkleri lacivert, bordo, haki, kahve ve gri tonlar›, yünlü
koton ve denim kumafllarda hayat buluyor. Örme triko gruplar› ve ringel detaylar›n
bulundu¤u koleksiyon bu sezon gard›robunuzun vazgeçilmezleri aras›na girecek
parçalardan olufluyor.
HONDA’NIN H‹DROJENL‹ ARACI
HONDA FCX CLARITY
18
B‹R SARAY H‹KAYES‹ ABBATE
Abbate 2007 Sonbahar-K›fl koleksiyonu, 16. ve 17.
yüzy›l›n yans›malar›n› günümüze tafl›yor. Abbate
tasar›mlar›nda renk ve desen seçimleri, formlar,
aksesuarlar, tüm estetik al›nt›lar, yo¤unlukla dünya
sanat müzeleri, kraliyet ve portre müzelerinden
esintiler tafl›yor. Beyaz ve bej tonlar›yla bafllayan, saks,
aç›k mavi, pembe kombinasyonlar›, bordo, pembe, mor
birliktelikleri, siyah ve koyu yeflil üçlemeleri, bu dönem
tablolar›ndan esinlenerek bir araya getirilen renkler,
k›fla ait aç›k renk tonlar›, yine 15. yüzy›l koyuluklar›yla
baflka bir anlama kavufluyor. Gömlek, kravat ve kol
dü¤meleri ile as›l ç›k›fl noktas› olan bu dönem
kostümlerindeki özen, gösterifl ve canl› renk
birliktelikleri yans›t›l›yor.
VOLKSWAGEN’DEN “BABA” MODEL
VW Passat’›n, aile otomobili kullanmay› mecburiyetten zevke,
s›k›c›dan e¤lenceliye çeviren yeni üyesi Passat Variant, 1.641 lt’ye
ç›kabilen genifl bagaj hacmi ve oldukça zengin konfor ve güvenlik
donan›m› ile ailelere ferah ve güvenli bir yaflam alan› sunarken,
sedan kardefli ile paylaflt›¤› prestij ve lüks anlay›fl› ile ifl dünyas›na
da hitap etmeyi amaçl›yor. Üç ayr› donan›m paketi ve dört farkl›
motor seçene¤ine sahip VW Passat Variant’›n zengin bafllang›ç
donan›m seviyesi Comfortline’da bagaj yönetim sistemi, portbagaj
haz›rl›¤›, mini bir buzdolab› veya laptop ba¤lant›s› için 230 Volt
soket, çift bölgeli tam otomatik klima “klimatronik”, ön ve arka
park mesafe sensörleri, h›z sabitleyici, radyo CD-MP3 çalar ve çok
fonksiyonlu deri direksiyon simidi gibi özellikler standart olarak
sunuluyor. Passat Variant, aile otomobili almak isteyen ancak
performanstan ödün vermek istemeyen babalara da hitap ediyor.
KABATAfi
Damat 07/08 Sonbahar-K›fl koleksiyonu
sadece çok özel koleksiyonlarda hayat
bulan ayr›cal›kl› ve seçkin malzemelerin
Damat’a özgün tasar›mlara
dönüfltürülmesiyle haz›rland›. Avustralya
ve Yeni Zelanda merinos yünlerinden
dokunmufl özel bükümlü ve ince dokulu
kumafllardan haz›rlanan Damat tak›m
elbiseler, derin renk tonlar› ile
renklendirildi. Koleksiyonun ana renkleri
bitter-kahve, mulineli-antrasit ve
petrol-lacivert. Tak›m elbiselerle
kombinelenen Damat gömlek koleksiyonu
da çok özel. Farkl› desen ve jakarlar›n bir
arada kullan›ld›¤› gömlekler mücevher
k›vam›nda kal›n sedef dü¤meler ile
tamamlan›yor. Tak›m elbiseler ve
gömleklerle bütünleflen Damat 07/08
Sonbahar-K›fl koleksiyonu sofistike, fl›k ve
benzersiz bir görünüm arayanlar için.
OTOMOB‹L
MODA
KABATAfi
DAMAT LÜKSÜN Z‹RVES‹N‹ BET‹ML‹YOR
Honda’n›n hidrojenle çal›flan yeni arac› FCX
Clarity, üstün teknoloji bir hidrojen yak›t
hücresine ve elektrik motoruna sahip.
Egzozundan ise sadece su buhar› ç›k›yor.
Günümüzün en büyük sorunlar›ndan biri olan
küresel ›s›nmaya karfl› ideal bir çözüm olan
FCX Clarity, ayn› zamanda bir benzinli motora
göre sa¤lad›¤› 3 kat fazla tasarrufla gelece¤in
hayalini gerçe¤e tafl›yor. FCX Clarity'de,
otomobilin elektrik tahrikli motoru için Honda
V Flow yak›t hücresinin yan› s›ra tekli bir
hidrojen deposu bulunuyor. Yak›t hücresi,
arac›n ana güç kayna¤› olarak ifllev görüyor.
Hidrojen, yak›t hücresinde havadan al›nan
oksijen ile birlefliyor. Bu reaksiyonun sonucu
olarak elde edilen enerji, arac›n hareket
etmesi için gerekli elektrik enerjisine
dönüflüyor. Honda V Flow Yak›t Hücresi,
daha küçük boyutlar› ve a¤›rl›¤›na ra¤men
100 kW güç üretiyor.
19
SOKAK SAVAނISI:
SUZUKI B-KING
2001’de Tokyo’da tan›t›ld›¤›nda bomba etkisi yaratan B-King’in ultra agresif görüntüsü,
güçlü motoruyla bir süper sokak savaflç›s› görüntüsü çiziyor. Suzuki’nin yüksek performans
DNA'lar›ndan meydana gelen model 184 beygirg güç üretiyor. A¤›rl›¤› 240 kg civar›nda
olan B-King, GSX-R1000'lerde kullan›lan güç de¤ifltirme özelli¤ine de sahip. B-King, kasl›
yap›s›, gösteriflli hava giriflleri, genifl so¤utucu, GSX-R1000’den al›nan ters ön çatal
süspansiyonu, büyük 2 arka egzozu ve hepsinden öte Hayabusa’dan al›nan muhteflem
4 silindirli motoruyla bafl döndürücü devrimcilikteki tasar›m›, ileri teknoloji flasisi, 1340 cc
hacminde, elektronik yak›t enjeksiyonlu, s›ral› dört silindirli tork delisi makinesiyle devir
göstergesinin her biriminde nefes kesen h›zlanmalar› gerçeklefltirebilen bir flaheser.
MOTOS‹KLET KABATAfi
KAWASAKI’DEN YEN‹
TOURING MODEL‹: GTR1400
20
Her zaman gösteriflli motorlar yapmay› kendine görev
edinen Kawasaki bu sene de bofl durmad›¤›n› göstererek
yüksek motor hacmine ve üstün teknolojik özelli¤e
sahip touring motosikleti olan GTR1400’ü piyasaya
sürüyor. 1352 cc’lik dört silindirli motor genifl devir
aral›¤›nda yumuflak güç geçifli sa¤l›yor. Merkezi
ba¤lant›l› 4 pistonlu ön fren kaliperleri, al›fl›lagelmiflin
d›fl›nda monte edilmifl. Merkezi tasar›m kaliperin yan› ve
önü yerine arkas›nda kullan›lan ba¤lant› civatalar› ile
kaliperin üstünde ve alt›nda bulunan entegre ba¤lant›
noktalar›ndan yararlan›yor. Bu kaliperin genifl alanl›
kullan›mdaki sa¤laml›k hissini art›r›yor. Her piston için
ayr› fren pedi kullan›lm›fl. Ayr› balatalar so¤utma h›z›n›
art›r›rken deforme olmadan daha fazla ›s›y› emiyor ve
zorlu koflullarda daha iyi frenaj sa¤l›yor.
SPORTBIKE SINIFINDA HYOSUNG FARKI
GT250R kendi s›n›f›nda rakipsiz ve atak bir gövdeye
sahip. Üstten çift eksantrikli V motor yap›s›yla ihtiyaç
duyulan gücü kullan›ma sunuyor. Üstten fren sistemi,
etkileyici aerodinamik yap›s›, dijital göstergeleri ve
ayarlanabilir sürüfl pozisyonu, güvenli h›z›n keyfini
ç›kartmaya yard›m ediyor. 250 cc’lik motor hacmine
sahip olan GT250R 21.2 nm/7.000 torku ile 29 beygir güç
üretiyor. 160 kg’l›k a¤›rl›¤› ile birleflen aerodinamik dizayn›
GT250R’ye etkileyici bir hava veriyor. Sportbike s›n›f›n›n
güçlü temsilcilerinden olan Hyosung GT250R, k›rm›z›,
siyah ve gri renk seçeneklerine sahip.
AL‹ A⁄AO⁄LU
Kabatafl Erkek Lisesi ile tan›flman›z nas›l gerçekleflti?
Ahmet Süngü ve Sinan ‹pçi, Moran Koleji’nden samimi
arkadafllar›md›, birbirimizi etkileyerek hep beraber iyi
e¤itim verildi¤ini duydu¤umuz Kabatafl Erkek Lisesi’nde okumaya karar verdik. Bizim için farkl› bir fley oldu ama geçti¤ime de çok memnun oldum. Biraz zorland›m, uyum sa¤lamakta s›k›nt›lar›m›z oldu. Çünkü al›flmad›¤›m›z kat›l›kta bir disiplin vard›. Ama o disiplinin
de vermifl oldu¤u çok fley vard›r. Ortaokulda baflar›l›
olmama ra¤men Kabatafl’ta baya¤› zorland›m. ‹kinci s›n›fta çakt›m ve Moran Koleji’ne geri döndüm. ‹ki sene
çok uzun bir süre de¤il belki ama o iki senenin çok katk›s› oldu bana.
Kolejden sonra Kabatafl Erkek Lisesi’ne geçmek nas›l bir fark yaratt›?
Moran Koleji’nde s›n›flar›m›z 25 kifli kadard› ve ço¤unlu¤u da k›z ö¤renciydi. Hocalar›m›zla da arkadafl gibiy-
SÖYLEfi‹
FOTO⁄RAFLAR: NECAT NAZARO⁄LU
A
li A¤ao¤lu aslen Trabzon Of’lu olmas›na karfl›n
do¤ma büyüme ‹stanbul’lu. ‹lkokulu Ümraniye Yamanevler ‹lkokulu’nda okuduktan sonra ortaokulu Altunizade’de, dönemin en elit okullar›ndan olan Moran Koleji’nde okur. Her ne kadar rahat bir kolejde okuyor olsa da nam› tüm Türkiye’ye yay›lm›fl olan Kabatafl
Erkek Lisesi’nin etkisinde kalarak rotas›n› de¤ifltirir. Liseyi bitiremeden at›ld›¤› ifl hayat›nda birbiri arkas›na
baflar›lar elde eder. Önceleri küçük inflaatlar yaparak
bafllad›¤› ifl hayat›nda bugün için Türkiye’nin yak›ndan
tan›d›¤› “My” konseptlerinin yarat›c›s› “Yaflam Mimar›”
A¤ao¤lu ‹nflaat’›n Yönetim Kurulu Baflkan›. Bir çok baflar›l› projenin, ‹stanbul’un ve Türkiye’nin çehresini de¤ifltiren inflaatlar›n alt›nda Ali A¤ao¤lu’nun imzas› var.
Kabatafl Erkek Lisesi’nde sadece iki sene okumas›na
ra¤men Kabatafl gelene¤inin örnek gösterilecek, dimdik duran bir temsilcisi. Kabatafl E¤itim Vakf›’na ba¤›fllad›¤› arazinin üzerine bir de görülmemifl modernlikte
bir ilkokul yapacak kadar.
KABATAfi
BEN, BU ÜLKEDE ÇALIfiIYORUM VE BU ÜLKEDE KAZANIYORUM. BU ÜLKEYE GELECE⁄E YÖNEL‹K YAPILACAK
EN BÜYÜK YATIRIMIN DA E⁄‹T‹M OLDU⁄UNU DÜfiÜNÜYORUM. PARAN OLAB‹L‹R, FABR‹KA YAPARSIN,
UÇAK YAPARSIN, OTEL YAPARSIN, HER fiEY YAPARSIN AMA B‹R NES‹L YET‹fiT‹RMEK 30 SENED‹R. ‹STED‹⁄‹N‹Z
KADAR PARANIZ OLSUN ‹NSAN YET‹fiT‹RMEK ZAMANA BA⁄LIDIR. ONUN ‹Ç‹N E⁄‹T‹ME YAPILACAK KATKI,
ÜLKEYE YAPILACAK KATKIDIR
23
gün atletizm antrenmanlar›m›z olurdu. Antrenmana gidifl bizim için okulu k›rmakt›. Oraya gidip
oradan kaytar›rd›k. Bu tür fleyleri s›k s›k yapard›k.
24
Okulu k›rmak için hangi yollar› kullan›yordunuz?
Genelde deniz yolunu kullan›yor, sandala biniyorduk. Okulun
spor faaliyetlerine çok s›k kat›l›rd›m. Özellikle de haftada 3-4
‹fl hayat›n›z nas›l bafllad›?
Lise son s›n›fta babam bir kalp rahats›zl›¤› geçirdi ve ben okulu b›rak›p babam›n inflaat ifllerinin
bafl›na geçtim. Babam inflaat malzemeleri tedarikçisiydi ve fabrikas› vard›. Babam rahats›zlan›nca tüm ifller oldu¤u gibi bana kald›. Okul döneminde de babam›n ifli ile çok s›k ilgilenirdim. O
dönemde de ifl hayat›n›n içindeydim. Kolejde
okurken, orta sondayken ayn› zamanda okulda
müteahhitlik yap›yordum. Babam, okulun spor
salonlar›, tenis kortlar›, basket sahalar› iflini alm›flt›. Teneffüse ç›kt›¤›m›z zaman ya top oynan›rd› ya da kaçak sigara içilirdi. Ben ise mühendislerin, iflçilerin bafl›na giderdim. Babam da benim
için iyi bir örnekti. Hem okuyordum hem de ifl hayat›n›n sürekli içindeydim. Dolay›s›yla beni okuldan al›p iflin bafl›na geçirdi.
KOLEJDE OKURKEN, ORTA SONDAYKEN AYNI ZAMANDA OKULDA MÜTEAHH‹TL‹K YAPIYORDUM. BABAM, OKULUN SPOR SALONLARI, TEN‹S KORTLARI, BASKET SAHALARI ‹fi‹N‹
ALMIfiTI. TENEFFÜSE ÇIKTI⁄IMIZ ZAMAN YA TOP OYNANIRDI YA DA KAÇAK S‹GARA
‹Ç‹L‹RD‹. BEN ‹SE MÜHEND‹SLER‹N, ‹fiÇ‹LER‹N BAfiINA G‹DERD‹M.
KABATAfi
Ö¤renci yap›s›, arkadafl çevreniz nas›ld›? Özellikle kolejle
k›yaslarsan›z…
Tabi ‹stanbul’da kolejdeki ailelerin çocuklar› daha farkl› kültürlere sahipti. Kabatafl’a gitti¤im zaman Anadolu’nun birçok
yerinden ve çok farkl› sosyal çevrelerden gelen çocuklar vard›. Ama iletiflim kurmakta zorlanmad›m. K›sa sürede s›cak bir
atmosfer kurduk beraberce. Ortam olarak o kolejden bir anda k›flla ortam›na giriyorsunuz. Okul k›rarken kolejde çok rahatt›k ve yatakhanemiz villa gibiydi. Öyle bir yerden dünyan›n en güzel manzaral› okuluna geçtik ama bizim için asker
k›fllas› gibiydi. Okulu k›rmakta biraz zorlan›yorduk. Biliyorsunuz hayattaki en güzel fleylerden birisi okul k›rmakt›r.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
dik. Kabatafl’a bir geçtik ki s›n›f mevcutlar› 60-70 kifli ve ö¤rencilerin hepsi erkek. Bir anda neye u¤rad›¤›m›z› flafl›rd›k.
Hocalar da çok mesafeliydi. Biz o dönemler Kabatafl’›n öyle
oldu¤unu biliyorduk ama bilmek baflka yaflamak baflka.
Kabatafl’ta sizi en çok zorlayan derslerin a¤›rl›¤› m› yoksa hocalardan kaynaklanan disiplin
miydi?
Hocalar çok sayg›n, hepsi son derece tecrübeliydi. Ama aram›zdaki yafl fark› çoktu. Hem mantalite farkl›yd› hem de oradaki ambians. Bu farkl›l›k
kötü demiyorum ama al›flt›¤›m›z›n d›fl›nda oldu¤u
için bize siyahla beyaz kadar farkl› geldi. Hocalar
koleje göre daha iyi olmas›na karfl›n, arkadafll›k
iliflkisi kolejde çok daha kuvvetliydi. Hepimiz erkektik, Allah’tan yan›m›zda Galatasaray Lisesi
vard›. K›z a盤›n› oradan kapat›yorduk. Denizcilik
Meslek Yüksek Okulu da onlar›n yan›ndayd›. Onlarla da baya¤› kap›fl›yorduk k›zlar yüzünden. Onlar bizden yaflça büyüktü. Bu nedenle dayak yedi¤imiz de oluyordu.
25
GÖÇÜNOLMADI⁄INI,fiEHR‹NNÜFUSUN
UNARTMADI⁄INIDÜfiÜNSEKDAH‹fiUAN
DA‹STANBUL’UN%70’‹N‹YIKIPYEN‹DENY
APMAKLAZIM.OLASIB‹RDEPREMDEYÜZ
B‹NLERCECANKAYBIYÜZLERCEM‹LYON
DOLARKAYBAU⁄RAMADANPLANLIB‹R
fiEK‹LDEYIKIPÇA⁄DAfiKONUTLAR‹NfiA
ETMEM‹ZGEREK‹YOR.
GÖÇÜN OLMADI⁄INI, fiEHR‹N NÜFUSUNUN ARTMADI⁄INI DÜfiÜNSEK DAH‹ fiU ANDA ‹STANBUL’UN % 70’‹N‹ YIKIP
YEN‹DEN YAPMAK LAZIM. OLASI B‹R DEPREMDE YÜZB‹NLERCE CAN KAYBI, YÜZLERCE M‹LYON DOLAR KAYBA
U⁄RAMADAN PLANLI B‹R fiEK‹LDE YIKIP, ÇA⁄DAfi KONUTLAR ‹NfiA ETMEM‹Z GEREK‹YOR.
26
“My” konsepti fikri nas›l olufltu?
‹nsanlar›n, “Buras› benim sadece evim de¤il, yaflam
alan›m.” diyebilece¤i bir konsept düflündük. Türkiye bizi bu projeyle tan›d›. Konuta bak›fl›n de¤iflti¤i bir proje
oldu. Buna benzer onlarca proje ürettik, üretmeye de
devam ediyoruz.
Türkiye nitelikli konut üretiminde bugün hangi aflamada sizce?
Türkiye’de özellikle 1999 depreminden sonrada konutlar›n niteli¤inin de¤iflti¤ine inan›yorum. fiu anda Türkiye’de yap›lan projeler Avrupa’daki emsallerin çok üzerinde. ‹nflaat sektöründe ülke olarak Avrupa standartlar›n›n üzerinde, dünya çap›nda projeler üretiyoruz.
Müflterileriniz genelde hangi kesimden olufluyor?
Biz genelde orta kesimli gruba hitap eden firmay›z. Üst
kesime proje üretme hevesinde de¤iliz. Üretti¤imiz
projelerin çok az k›sm› üst kesime hitap eden villa tarz› projelerdir. Konutlar›m›z›n % 95’i orta gelir grubuna
ait. Bizim as›l hedefimiz alt gelir grubu. Çünkü pirami-
din taban› yani müflterinin ço¤unlu¤u da orada. Ama
bu flartlarda özel flirketlerin düflük gelir gruplar›na proje üretmesi zor görünüyor. Çünkü özellikle ‹stanbul’daki arazi fiyatlar›n›n çok yüksek olmas› maliyetleri olumsuz yönde etkiliyor. Devletin elinde çok büyük arazi
sto¤u var ama maalesef bunlar›n ço¤u iflgal edilmifl durumda. Çarp›k yap›laflma ile bunlar iflgal durumunda.
Bu noktada Devlet, kentsel dönüflüm yasas›n› devreye
sokup, özel sektöre ucuz arsa üretebilmeli. Çünkü, alt
gelir grubunda özellikle deprem aç›s›ndan güvenilirli¤i
olmayan binalarda oturan büyük bir kitle var. TOK‹ bunu baflar›l› bir flekilde yap›yor. TOK‹, k›ymetli arazileri
özel sektöre sat›yor, buradan yaratt›¤› kaynaklarla daha alt gelir grubuna 25-30 bin YTL’ye ya da ayda 100200 YTL taksitle konut yap›p verebiliyor.
Konut fiyatlar›na bakt›¤›m›zda özellikle ‹stanbul’da
fiyatlar›n yüksek seviyelerde seyretti¤i görülüyor,
bunun ana nedeni nedir sizce?
fiu anda ‹stanbul’da arsa fiyatlar› daire sat›fl fiyat›n›n
% 50’sini geçmifl durumda. Bölgesine göre % 7080’lere kadar ç›kabiliyor. Arsa, sektörde bafll› bafl›na
maliyetin büyük k›sm›n› olufltuyor. fiehrin içinde problemsiz arsa ve arazi bulmak art›k çok zor. Ama biz yine de “My” konseptiyle bugüne kadar yaklafl›k 10 bin
kifliyi konut sahibi yapt›k. fiu anda yapmakta oldu¤umuz “My World” projesinde 3.636 daire var. Bu dairelerin 2.800 kadar›n› sat›fla sunduk ve % 80’ini satt›k.
Turzim alan›nda genifllemeyi düflünüyor musunuz?
Biz flu anda flehir otelcili¤inde büyümeyi hedefliyoruz.
‹stanbul Ümraniye’de bir oteli May›s ay›nda devreye al-
KABATAfi
‹lk yapt›¤›n›z inflaat neydi?
1980’li y›llar›n bafl›nda küçük inflaatlar, 8-10 daireli apartman türleri yapt›m. O dönemde yurt d›fl›nda ifl yapmak çok
modayd›. Libya’da ifl yapmak üzere Akdeniz ‹nflaat’› kurduk. Ama projemiz gerçekleflmedi. Yurt içinde ise toplu konut projeleri revaçtayd›. Akdeniz ‹nflaat olarak ilk yapt›¤›m›z inflaat ‹stanbul ‹çerenköy’deki Paflabahçe Kooperatifi’ydi. Suadiye, Ba¤dat Caddesi de dahil 10 kattan fazla binaya izin verilmezken Anadolu yakas›n›n ilk 18 katl› binalar›d›r onlar. Üstelik 300 dairelik büyük bir çal›flmayd›. Toplu
konut inflaatlar›n›n yan› s›ra fabrika ve otel inflaatlar› da
yap›yorduk.
Binlerce daire konut yap›yorduk Malzeme tedari¤inde s›k›nt› yafl›yorduk. Bunun üzerine Tekirda¤’da tu¤la fabrikas› sat›n ald›m. Böylece sanayiye girmifl olduk. Bursa’da da
bir fabrika sat›n alarak, inflaattan sonra sanayide büyümeye devam ettim. 1988’de o zamanki ad›yla Tur Otel’i sat›n
alarak turizm sektörüne de girmifl olduk. Turizm sektörünün bize vermifl oldu¤u vizyonu biz getirip yapt›¤›m›z sitelerdeki konsepte katt›k. Türk insan› için ev, bafl›n› sokaca¤› bir s›¤›nak olarak alg›lan›yordu. Biz, 5 y›ld›zl› bir otelde insan›n arad›¤› sosyal, sportif bütün üniteleri getirip sitenin içine monte ettik. Bunun uygulamas›n› da 1998 y›l›nda Ümraniye’de yapt›¤›m›z ilk “My”
konseptimiz olan “My City” projesinde bafllatt›k. Bu
konsept çok baflar›l› oldu. Özellikle Türkiye’de bir bafllang›çt›r diyebilirim.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
Zorunlu olarak, biraz da erken ifl hayat›na at›lm›fls›n›z,
“Keflke okula devam edebilseydim, farkl› bir fleyler yapabilirdim.” dedi¤iniz oldu mu hiç?
Bugün düflündü¤üm zaman pek de kötü yapm›fl›m diyemeyece¤im. fiu anda durum onu gösteriyor. O dönem okuldan
kopmak zor gelse de ben hep ifl hayat›n›n içinde oldu¤um
için fazlaca bocalamad›m. Babam iyileflerek ifle döndükten
sonra, okulda hocalarla olan kuflak çat›flmas›n›, bu sefer
babamla yaflamaya bafllad›m. Ben daha fazla atakt›m ve
risk alarak büyümeyi hedefliyordum. 1977 senesinde babamdan da ayr›l›p kendim birfleyler yapmaya bafllad›m. O
dönemde k›smen malzeme al›p satmak, k›smen inflaat ve
arazi al›p satmak ile bafllad›m. Bu dönemde oluflturdu¤um
sermaye ile 1981’de inflaat flirketimi kurdum.
27
TÜRK‹NSANI‹Ç‹NEVBAfiINISOKACA
⁄IB‹RSI⁄INAKOLARAKALGILANIYORD
UB‹Z5YILDIZLIB‹ROTELDE‹NSANINARAD
I⁄ISOSYALSPORT‹FBÜTÜNÜN‹TELER‹GET
‹R‹PS‹TEN‹N‹Ç‹NEMONTEETT‹K.
28
Genelde ‹stanbul’da otellerin Avrupa yakas›nda oldu¤unu görüyoruz. Sizin sözünü etti¤iniz oteller ise
Anadolu yakas›nda. Anadolu yakas› bu potansiyele
sahip mi sizce?
Anadolu yakas› flu anda büyük yo¤unlukta yerleflimin
oldu¤u yer. Son dönemde özellikle Sabiha Gökçen Ha-
‹stanbul’un arazi durumunu ve konut kalitesini de¤erlendirebilir misiniz?
Ben bugün ‹stanbul’un % 70’ini arsa olarak görüyorum. ‹stanbul’da flu anda yaklafl›k 3,5-4 milyon konut
var ama bu konutlar›n maalesef % 70’i güvensiz konutlar. Deprem yönünden güvenli¤i olmayan, estetikten
yoksun konutlar, vas›flar› çok düflük. Bunun sebebi
1970’li y›llardaki gecekondulaflman›n fazla oldu¤u dönemdir. ‹nsanlar, bafllar›n› sokacak bir s›¤›nak olarak
vas›fs›z evler yapt›lar. ‹stanbul’un nüfusu 13 milyon görünüyor kay›tlarda. Yap›lan istatistiki çal›flmalarda 10
senede bu rakam 25 milyonu bulacak gibi görünüyor.
Dolay›s›yla ‹stanbul’un iyilefltirilmesi anlam›nda çok
fazla konuta ihtiyaç var. Göçün olmad›¤›n›, flehrin nüfusunun artmad›¤›n› düflünsek dahi flu anda ‹stanbulun %
70’ini y›k›p yeniden yapmak laz›m. Olas› bir depremde
yüzbinlerce can kayb›, yüzlerce milyon dolar kayba u¤ramadan planl› bir flekilde y›k›p, ça¤dafl konutlar infla
etmemiz gerekiyor. ‹stanbul 2010 y›l›nda Avrupa kültür
baflkenti olacak. Bunu sadece lafta söylememek laz›m.
Tarihi dokusu, geçmifli belki binlerce seneye dayanan,
Avrupa’da birçok flehirden daha fazla tarihi ve kültürel
yap›larla dolu olan, ayr›ca da dünya finans merkezi olmaya aday bir flehir ‹stanbul.
‹stanbul’daki depreme dayan›ks›z binalar›n y›k›l›p
tekrar yap›labilmesi sizce mümkün mü?
Kentsel Dönüflüm Yasas› ç›kt› ama flu anda yönetmelik
yönünden baz› eksikleri var. Bunlar›n h›zla tamamlanmas› gerekiyor. Tamamland›¤› zaman Türk insan›nda o
müteflebbis ruh var. Tek aksad›¤›m›z yer bürokrasi.
Bunun da de¤iflece¤ini düflünüyorum, çünkü taban
zorlad›¤› sürece bürokrasi buna daha fazla direnemez.
Bürokrasinin biraz daha esnemesi ile, Türk müteflebbisinin de elindeki sermayesi ve tecrübesiyle bunun gerçeklefltirilebilece¤ine kesinlikle inan›yorum. Bu noktada belediyelere de görev düflüyor. Daha fazla proje
üreten bir yap›ya bürünmeleri laz›m. Bu yap›ld›¤› zaman inan›yorum ki Türkiye bu de¤iflimi baflaracakt›r.
Son y›llarda yabanc›lar›n konut sektörüne ilgisini
görüyoruz. Yabanc›lara yönelik konut projeleriniz
var m›?
Bodrum’da bafllad›¤›m›z yaklafl›k 10 bin dönümlük bir
projemiz var. A¤›rl›kl› olarak ikinci konut olarak yabanc›lara sataca¤›m›z bir projemiz var, inflaat›na bafllad›k.
Yurt d›fl›nda pazarlama faaliyetinde bulunaca¤›z ve
2008’de de sat›fl›na bafllayaca¤›z. Türkiye’de yabanc›lara yap›lan kurumsal bazda proje çok az. Bu nedenle
bizim yapaca¤›m›z proje kurumsal bazda belki de Avrupa’da say›l› olabilecek projelerden biri olacak. Ülkemize bakt›¤›m›zda, Çanakkale’den Mersin’e kadar y›l›n
300 günü günefli olan sahillerin, denizlerin bizde oldu¤unu görüyoruz. Anadolu’nun her taraf› tarihle dolu.
Dolay›s›yla buralarda yabanc›lara üretece¤imiz projelerle elde edebilece¤imiz büyük bir gelir potansiyeli
var. Amaç sadece konutu sat›p bir sefere mahsus gelir elde etmek de¤il. Bir yabanc› buradan konut ald›¤›
zaman senenin ortalama 6 ay›n› burada geçiriyor. Dolay›s›yla maafl›n›n yar›s›n› burada harc›yor. Bu flekilde
20-30 milyar dolar girdi sa¤lanmas› mümkün. Yaban-
c›lar konut sahibi olduklar›nda bu ülkenin fahri temsilcisi de oluyorlar. Türkiye’nin imaj›n›n de¤iflmesinde
önemli rol oynuyorlar. O, evini ald›¤› zaman belki kendisi gelmeyecek ama komflusunu gönderecek. Türkiye’ye gelen bir yabanc›n›n bak›fl aç›s› 180 derece de¤ifliyor. Bu tip projelerin yap›lmas›n›n ülke ekonomisi
aç›s›ndan önemli oldu¤unu düflünüyorum. Bunu yaparken de sahillerimizi ya¤malamayal›m, betonlaflt›rmayal›m. Yeflile duyarl› do¤ay› ve çevreyi bozmadan, düzgün proje üreterek çal›flal›m.
Kabatafl E¤itim Vakf› ile beraber yürüttü¤ünüz bir
projeniz var, Kabatafl ‹lkö¤retim Okulu. Bu projeden
bahsedebilir misiniz?
Kabatafl Erkek Lisesi 100 y›ll›k geçmifli olan ve ülkenin
en köklü kurumlar›n›n bafl›nda gelen bir okul. Ben Kabatafl’ta iki y›l okudum ama hayat›ma çok büyük katk›s› oldu. Onun için okuluma bir minnet borcum vard›.
Ümraniye’de flahsi mülküm olan bir araziyi hem de üstüne bir ilkokul yap›p Kabatafl E¤itim Vakf›’na ba¤›fllamay› Allah bana nasip etti. ‹nflallah önümüzdeki ö¤retim y›l›nda onu da faaliyete geçirip Kabatafl’a olan vefa borcumu bu flekilde ödemifl olurum diye düflünüyorum. Kabatafl Erkek Lisesi’ne bir alt yap› oluflturacak
ilkokulumuz tam donan›ml› bir okul olaca¤› için lisemiz
k›skanabilir. Ama Kabatafl Erkek Lisesi’nin oldu¤u yer
dünyan›n en güzel manzaras›na sahip. ‹kisinin de birbirine göre art›lar› var. Birbirlerine sinerji katacaklar›n›
tahmin ediyorum. Böylelikle Kabatafll›lar ilkokuldan itibaren yetiflmeye bafllayacak. Ama as›l hedef, ö¤rencilerin ilkokuldan bafllay›p liseyi bitirmeleri de¤il, inflallah Kabatafl Üniversitesi de olacak diye düflünüyorum.
Ben, bu ülkede çal›fl›yorum ve bu ülkede kazan›yorum.
Bu ülkeye gelece¤e yönelik yap›lacak en büyük yat›r›m›n da e¤itim oldu¤unu düflünüyorum. Paran olabilir,
fabrika yapars›n, uçak yapars›n, otel yapars›n, her fley
yapars›n ama bir nesil yetifltirmek 30 senedir. ‹stedi¤iniz kadar paran›z olsun insan yetifltirmek zamana ba¤l›d›r. Onun için e¤itime yap›lacak katk›, ülkeye yap›lacak katk›d›r. fiirket olarak bütçemiz el verdi¤i sürece
e¤itime katk› yap›yoruz.
KABATAfi
d›k. Samand›ra’da bir butik oteli devreye soktuk. Dolay›s›yla Uluda¤’daki otel ile birlikte otel say›m›z flu anda
3 e ulaflt›. Ümraniye’de inflaat› devam eden bir otelimiz
var. Onu da 2008’in sonlar›na do¤ru hizmete açaca¤›z.
Ataflehir’de, Çaml›ca’da ve Bo¤az’da birer otel projemiz daha var. Planlad›¤›m›z di¤er otellerle birlikte bir
anda 8-10 tane flehir otelini k›sa dönemde devreye sokaca¤›z gibi görünüyor. Bunlar›n arazileri al›nd› k›smen
inflaatlar›, k›smen de projeleri devam ediyor. Bodrum’da da bir projemiz var. Orada da yaklafl›k 4-5 tane
yazl›k otel yap›yoruz. ‹nflaatlar› bafllad›, herhalde
2008’in sonu gibi orada da birkaç tanesi devreye girmifl olacak. Turizm sektörünün önü aç›k. Ülkeye büyük
bir katma de¤er sa¤layacak sektör olarak görüyoruz.
Dolay›s›yla orada da büyüme hedefimiz var, yat›r›mlar›m›z da devam ediyor.
vaalan›’n›n devreye girmesiyle büyük flirketlerin birço¤u merkezlerini Anadolu yakas›na tafl›d›lar. ‹stanbul’daki otellerin büyük k›sm›n›n Avrupa yakas›nda oldu¤unu düflünürsek, Anadolu yakas›na otel kurma fikri
daha da önem kazan›yor. Ancak, bir bölgenin kalk›nmas› için sadece iflyerlerinin ya da otellerin gelmesi de¤il,
altyap›n›n da oluflmas› gerekiyor bu konuda da belediyelere büyük ifller düflüyor. Otel konusunda Anadolu
yakas›nda büyük eksik oldu¤unu gördü¤ümüz, için yat›r›mlar›m›z› a¤›rl›kl› olarak buraya yap›yoruz ama Avrupa yakas›na da yapmayaca¤›m›z anlam›na gelmiyor.
Biz A¤ao¤lu olarak otellerimizin iflletmelerini de kendimiz yap›yoruz. Türk yat›r›mc›s›n›n marka yaratmada
tereddüt etmemesi laz›m. A¤ao¤lu markas›n› turizmde
de zincir yapma, marka yapma konusunda iddial›y›z.
Ayr›ca ifl merkezleri ve al›flverifl merkezleri de yap›yoruz. Dört y›l içinde ciddi bir al›flverifl merkezi çal›flmam›z var. Elimizde ifl merkezi ve ifl yeri yap›lacak arazi
sto¤umuz da mevcut. Bu konuda da yat›r›mlar›m›z devam edecek.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
TÜRK ‹NSANI ‹Ç‹N EV, BAfiINI SOKACA⁄I B‹R SI⁄INAK OLARAK ALGILANIYORDU. B‹Z, 5 YILDIZLI B‹R
OTELDE ‹NSANIN ARADI⁄I SOSYAL, SPORT‹F BÜTÜN ÜN‹TELER‹ GET‹R‹P S‹TEN‹N ‹Ç‹NE MONTE ETT‹K.
29
MASERATI
30
Y
eni modelin ad› Yeni Maserati
GranTurismo tesadüfen bulunmad›. Maserati’inin 1947 y›l›na dayanan GranTurismo gelene¤i,
müflterilerinin talepleri
üzerine Trident Company, Cenevre Otomobil Fuar›’nda, büyük usta Pininfarina
taraf›ndan tasarlanan
ilk GranTurismo olan
A6'n›n dünya prömiyerini yapm›flt›. Bir
kez daha, Maserati ve Pininfarina aras›ndaki ifl birli¤i sonucunda, üretim tekni¤i ve
benzersiz tasar›m›yla rakiplerinden ayr›lan yeni bir otomobil do¤mufl oldu.
Yeni Maserati GranTurismo adeta bir performans ve konfor flöleni sunarak sürücüyü kendisine ba¤l›yor. 405 beygir gücüne
sahip Yeni Maserati GranTurismo, 4,2 litrelik V8 motoru ve önde % 49 ve arkada
% 51'lik a¤›rl›k da¤›l›m›yla sa¤lam ve yük-
sek performansl› sportif bir otomobil olarak göze çarp›yor. 6 ileri vitesli otomatik flanz›man sistemi, 8 litrelik silindir hacmindeki GranTurismo’da konfordan ödün
vermeden sportif kullan›m özelliklerini sa¤l›yor.
Otomobilin üretiminde kullan›lan oranlar GranTurismo’nun en mükemmel ivme zaman›na ulaflabilmesi için
özel olarak tasarland›. Saatte 285 kilometre h›za ulaflabilen Yeni Maserati GranTurismo 100 km. h›za ise sadece 5.2 saniyede ç›k›yor. Ayr›ca otomobilde vites de¤ifltirme modunu sürüfl tarz›na ve yol koflullar›na uyarlayan bir kumanda sistemi bulunuyor.
Maserati GranTurismo’nun iç kabini, segment ortalamas›ndan daha genifl hacmi ile hem önde hem de arkada
oturanlar için maksimum konfor sa¤l›yor.
Genellikle bu tipteki otomobilin arkas›nda oturanlar en
çok fedakârl›kta bulunanlard›r. Maserati GranTurismo’nun atletik sportif stilini, genifl ve ferah boyutlar›yla mükemmel bir flekilde bir araya getirerek arka kol-
tuktaki yetiflkinler için uzun yolculuklarda rahatl›¤› ön
planda tutuyor.
Maserati GranTurismo’da bulunan hava yast›¤› sistemi, otomobilin önünde, yanlarda bulunan 4 sensörden
ve orta zemin konsolunun yan›ndaki kontrol ünitesinden faydalan›yor. Ön sensörler sayesinde her ikisi
de iki aflamal› olan hava yast›klar›, çarp›flman›n fliddetiyle do¤ru orant›l› olarak aç›lmakta. Say›s›z simülasyon seti ve kapal› alan testleri, bu hava
yast›¤› çal›flma sisteminin
en zorlu Amerikan standartlar›n› bile karfl›lay›p
otomobilin içindekilere
maksimum koruma sa¤lamak için en sert koflullarda
bile ayn› performans› gösteriyor.
OTO TANITIM KABATAfi
OTO TANITIM KABATAfi
MASERATI
MASERATI GRANTURISMO’NUN ‹Ç KAB‹N‹, SEGMENT ORTALAMASINDAN DAHA GEN‹fi
HACM‹ ‹LE HEM ÖNDE HEM DE ARKADA OTURANLAR ‹Ç‹N MAKS‹MUM KONFOR SA⁄LIYOR.
31
DOSTLU⁄UN KABLOSU
KOLAY YANMAZ
KABATAfi L‹SES‹N‹N BENCE EN BÜYÜK ÖZELL‹KLER‹NDEN B‹R‹S‹, TALEBELER‹N‹N ÇO⁄UNLU⁄UNUN MEMUR
VE ‹fiÇ‹ ÇOCUKLARINDAN OLUfiMASIYDI. B‹R KABATAfiLI ‹LE KARfiILAfiTI⁄IMIZ ZAMAN B‹RB‹R‹M‹ZE
BAKIfiIMIZ DE⁄‹fi‹R, ÇOK TUTARIZ B‹RB‹R‹M‹Z‹.
Erkek lisesinde okumakta s›k›nt› çekerim diye hiç düflünmediniz mi ?
Düflünmedim, zaten baflka da seçenek yoktu. Sar›yer’den, Beykoz’dan, Paflabahçe’den gelirlerdi Kabatafl Erkek Lisesi’ne. Baflka lise yoktu bo¤az›n Avrupa yakas›nda. Karfl› tarafta Haydarpafla Lisesi vard›. Benim de Or-
Nas›l bir ö¤renciydiniz?
‹lk ve ortaokulda oldu¤u gibi lisede de çok haflar›yd›m. Lise son s›n›fta ‹brahim Hoca vard›, ayn› zamanda müdür
muaviniydi. Heybetli bir adamd›, kendisine Apartman
‹brahim derdik. Devams›zl›¤›m o kadar fazla olmufl ki, 30
günü geçmifl. Kendisi beni yan›na ça¤›rd›, gelemedi¤im
günleri sildi, sadece bir gün b›rakt›. Çok babacan bir adamd›. Kabatafl’ta çok farkl› bir ortam vard›, hâlâ da öyledir.
Arkadafll›k da baflkayd›. O zamanki arkadafll›klar›m hâlâ
devam eder. Hem gündüzlü hem de Türkiye’nin hemen
hemen her köflesinden gelen yat›l› arkadafllar›m›z vard›.
Onlar›n farkl› kültürlerden gelmesi aram›zdaki uyuma mani olmuyordu. Her zaman için asgari müflterekte buluflmufluzdur. Tek kavgam›z k›zlar yüzünden oluyordu. O zaman Befliktafl K›z Lisesi vard›, genelde orada zaman geçirirdik. Ben lise son s›n›fta son derslere girdi¤imi hiç hat›rlamam. Lise ikinci s›n›fta üç dersten; biyoloji, co¤rafya
ve cebirden ikmale kald›m. Ama ikmalde veremedim dersleri. Etüt a¤abeyi Arif Bey vard› kulaklar› ç›nlas›n, çok sever, sayard›k kendisini. Benim durumumu görünce bana
rapor almam› söyledi. Böylelikle s›navlara tekrar girebildim. Onun sayesinde üç dersin ikisini verdim, kalan bir
KABATAfi
FOTO⁄RAFLAR: MURAT ÖZBEY
Ortaköy’de do¤du¤unuza göre do¤ufltan Kabatafll›s›n›z. O zamanlarda Ortaköy nas›ld›?
Ortaköy Deresi aç›kt› ben çocukken. Bo¤az Köprüsü yoktu. Hat›rlad›¤›m kadar›yla Ortaköy’ün nüfusu 3.000 kadard›, herkes birbirini tan›r, sever ve sayard›. Bizim delikanl›l›¤›m›zda, büyüklerimiz kahvedeyse biz o kahveye
giremezdik. Ancak belli bir yafla gelince girebilmeye bafllad›k. Ortaköy çok güzel bir semttir. Ben art›k yafl›mdan
dolay› keyif alam›yorum ama bizim zaman›m›zda Ortaköy Ortaköy’dü hakikaten.
taköy’den baflka bir yere gitmeme imkân yoktu. Ortaköy’de Taflmerdiven Sokak’ta oturuyorduk. Bu nedenle
yat›l› okumad›m Kabatafl’ta. Ama iyi ki de orada okumuflum, piflman de¤ilim.
SÖYLEfi‹
H
alil Baflo¤lu 1944’te ‹stanbul Ortaköy’de do¤du. Dostlu¤u ve birlik olmay› ö¤rendi¤i Kabatafl Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra ifl hayat›na at›ld›. Tezgâhtarl›kla bafllayan ifl hayat›nda bugün yüzlerce ailenin
geçim kavgas›n›n orta¤›. Kendi ailesi olarak gördü¤ü ekibiyle büyüyen, Avrupa’da Türkiye’yi gururla temsil eden
Baflo¤lu Kablo’nun Yönetim Kurulu Baflkan› Halil Baflo¤lu ile çocuklu¤undaki Ortaköy’den, okul günlerindeki Kabatafl’tan ve baflar›larla dolu ifl hayat›ndan konufltuk.
33
SÖYLEfi‹
34
Arkadafllar›n›zdan hat›rlad›¤›n›z kimler var?
‹rfan Seki vard›, flark›c› Deniz Seki’nin babas›. Erdal Dumanl›, Mehmet Küçükdo¤u. Onlar çal›flkan talebelerdi.
Sanl› Sar›alio¤lu, Emin Zorlu, Mehmet Kaynak, Ayhan
Aydan vard›, lise futbol tak›m›nda oynarlard›. fiükrü K›sar, Turgut Erifl, Çetin Kalkavan, Taylan Olcayto, Taner
Akman di¤er hat›rlad›¤›m isimler. ‹çimizden ‹rfan Seki ve
Turgut Erifl rahmetli oldular.Yazmaya kalkarsam herhalde yar›m sayfadan fazla tutacak olan varl›klar›ndan hala büyük keyif ald›¤›m ailecek de görüfltü¤ümüz dostlar›m vard›r.
Kabatafl Erkek Lisesi size neler kazand›rd›?
Öncelikle çok iyi bir dostluk, arkadafll›k verdi. E¤itim düzeyi flu anda oldu¤u gibi çok yüksekti. Okulun hocalar›na bakacak olursak, her biri ayr› bir de¤erdir. Benim ‹ngilizce hocam Sabahattin Baba’yd›, Tarih hocam Muhasin Ana’yd›. Edebiyat hocam Behçet Necatigil idi, Reflat
Bey vard› müdür muavini, o da çok çekti benden. Hepsi
nur içinde yats›nlar.
Neler yapt›n›z da bu kadar b›kt› hocalar sizden?
3 Edebiyat C, belki bugüne kadar Kabatafl tarihinde ender gelen s›n›flardan biriydi. Sanki seçmeydi, hababam
s›n›f› gibiydi. Hocalarla çok u¤rafl›rd›k. ‹mtihanlarda sürekli kopya çekerdik. Çok haylazl›k yapt›k. Bizim devremizden önce ve sonra Ülkemize büyük hizmetleri dokunan a¤abey ve kardefllerimiz vard›r. Hâlâ da lisemiz, okudu¤umuz, gördü¤ümüz ve duydu¤umuz kadar›yla büyük
de¤erler yetifltirmeye devam etmektedir. Feriye’nin al›nmas›nda, rahmetli Adnan Kahveci’nin, yap›lmas›nda Hasan ve Mehmet’in de mimar olarak çok büyük katk›lar›
vard›r. fiunu da söyleyeyim, Erdal Dumanl› kadar Kabatafl’a hizmet eden, bir araya getiren yoktur. Feriye’nin
al›nmas›nda, yap›lmas›nda katk›lar› inkâr edilemez. Derne¤in ilk üyeleri aras›nda ben de var›m. Bizler onu say›yoruz, bize gösterdi¤i yoldan giderek bir fleyler yapt›k.
Dernek ve Vak›f çok güzel ifller yap›yor, duyuyorum. Her
ay bültenim de geliyor. Bak›yorum da, Kabatafl’tan yeni
yetiflen gençler de çok güzel yerlere geliyorlar. Zannederim di¤er liseler ile aram›zdaki fark, bizim memur ve
iflçi çocuklar› olmam›zd›r. Bizdeki tutkunluk di¤er liselere göre daha yüksektir. Anadolu’da veya yurt d›fl›nda
çok gezerim. Bir Kabatafll› ile karfl›laflt›¤›m›z zaman birbirimize bak›fl›m›z de¤iflir, çok tutar›z birbirimizi. Bir ara
Kabatafl Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra neler yapt›n›z?
1962’de mezun oldum ama ailevi durumumdan dolay› üniversite okuyamad›m. Bir an önce ifle girmem
lâz›md›. Bir sene boyunca bir gümrük komisyoncusunun yan›nda çal›flt›m. Orada çal›fl›rken benim hayat›ma yön veren ve bugün rahmet ve minnetle and›¤›m, insan› tan›ma f›rsat›na erifltim. Gümrük ifllerini yapt›¤›m›z Ünal Kardefl Bey vard›. Beni çok severdi. Orta¤›ndan ayr›lm›flt›, patronum Ekrem Baflar
Bey’den beni istemifl. Ben de onun yan›nda çal›flmay› istiyordum. 1964 y›l›nda askere gidene kadar onunla beraber çal›flt›m. O tarihlerde Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nin, ‹stanbul Üniversitesi’nin elektrik laboratuarlar›n›n cihazlar›n› temin ederdi. Askerden döndü¤ümde tekrar yan›na girdim. Ben o zaman baflarabilmem için elektri¤in ne oldu¤unu bir mühendis
gibi ö¤renmem gerekti¤ini anlad›m. Ünal Bey’e ve
KABATAfi
KABATAfi
taneyle de okullar›n aç›lmas›ndan 2 ay sonra son s›n›fa
borçlu olarak geçtim. Çok haflar› olmama ra¤men üç senede bitirdim okulu.
üniversitedeki hocalar›ma giderdim. Utanmazd›m,
sorard›m. Onlar da k›rmazlard› beni, anlat›rlard›. Üniversitede okumad›m ama çok de¤erli hocalardan bilgi ald›m. Befl y›l öncesine kadar en iyi mühendislerle bafl edebilecek kadar biliyordum elektri¤i. Ama art›k unutuyorum. 1973’e kadar orada çal›flt›m. Ne ö¤rendiysem rahmetli Ünal Bey’den ö¤rendim. Hayat›m boyunca karfl›s›nda ayak ayak üstüne atmad›¤›m tek insand›r. Beni evlad›, kardefli gibi yetifltirdi.
Avrupa’ya götürdü. O zamanlar h›zl› bir komünisttim. Buradan ç›kt›k, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Do¤u Almanya’ya gittik. Oralar› bir gördüm
ki, geldikten sonra bende ne komünistlik kald›, ne de
baflka bir fley.
24 saatin 16 saati çal›fl›rd›m. Dükkân› kapat›rd›k, Arnavutköy’de atölye vard›, gider orada montaj yapard›k. Sonra yapt›klar›m›z› tezgâhta satard›k. Orada
çal›fl›rken çok genifl çevre edindim. Bu arada evlendim, 1968’de k›z›m, 1972’de o¤lum oldu. Ald›¤›m maaflla geçinme imkân›m›z yoktu. Hiç unutmam, 1976
y›l›n›n 15 May›s’›nda iflten ayr›lmak için Ünal Bey ile
konufltum. Kendi flans›m› denemek istiyordum. Biriyle ortakl›k kurdum. Beni sat›fl de¤il, üretim daha
çok cezbediyordu. 1980 y›l›nda topra¤› bol olsun,
Yekta Nakkafl isimli bir a¤abeyim vard›. Bir flirketin
ortakl›¤›n› al›yordu. Bize de teklif etti. O zaman çok
SÖYLEfi‹
10 SENE ÖNCE HEDEF‹M‹Z AVRUPA’DA MARKA OLMAKTI. BUNU 5 SENE ÖNCE GERÇEKLEfiT‹RD‹K.
AVRUPA’DA ÇOK GÜVEN‹LEN VE RAK‹PLER‹ TARAFINDAN KORKULAN B‹R MARKA OLDUK. EL ALTINDAN
SATIN ALMAYA B‹LE KALKTILAR fi‹RKET‹. BU fi‹RKET BEN‹M EVLADIM G‹B‹D‹R. A‹LEM ‹LE B‹RL‹KTE D‹fi‹M‹Z,
TIRNA⁄IMIZ ‹LE YAPTIK BU fi‹RKET‹.
Sebep Befliktafl K›z Lisesi miydi?
Evet, baflka hiçbir fley kavga sebebi olmazd› ki zaten. Ortaköy’de büyük aflklar yaflad›m. Ne dövüfllere girdik o yüzden. Haftan›n 5 günü gözüm mor bir
flekilde gezerdim. Asl›nda bu kadar kavgalar ederken bir yandan da edebiyata afl›kt›m. Edebiyat› sevmemde hocam Behçet Necatigil’in büyük etkisi olmufltur. O zamanlar Taksim’de Çiçek Pasaj›’n›n yan›nda Degustasyon diye bir restoran vard›, oraya giderdik. Dönemin en önde gelen flairleri, yazarlar› gelirdi. Gece yar›s›na do¤ru kepenkler kapan›rd› ve içeriye kimse al›nmazd›. Büyük keyif ald›¤›m sohbetler dinlerdik. Tabi bizim ifltirak etmemiz imkâns›zd›.
O zamanlar›n çok etkisi vard›r bende. Edebiyat bölümü mezunuyum, feni oldum olas› sevemedim ama
flimdi de fenin içinden ç›kam›yoruz.
YAfiAMIM BOYUNCA ,PEMBE YALANLAR HAR‹Ç H‹Ç YALAN SÖYLEMED‹M. YALAN SÖYLEYECEK KADAR AKILLI ‹NSAN DE⁄‹L‹M DER‹M.
Kabatafl Erkek Lisesi ile Ortaköy gençleri birbirine
ters düfltü. Ben de Ortaköylü olmama ra¤men Kabatafl’›n taraf›n› tuttum.
35
PVC KABLO ÜRET‹YORUZ, ANCAK ANA KONUMUZ S‹L‹KON. ISI VE ALEVE DAYANAN ÇOK ÖZEL B‹R
KABLOMUZ VAR. HER S‹L‹KON KABLO BU KADAR DAYANIKLI OLAMAZ, ÖZEL FORMÜLDÜR. BEN‹M
YILLARIMI ALDI. KEY‹FLE SÖYLER‹M K‹, BEN‹M EVLER‹MDE VE ‹fi YERLER‹MDE ELEKTR‹K
KONTA⁄INDAN YANGIN ÇIKMAZ, ‹STESELER DE ÇIKARAMAZLAR. BU KABLOLARDAN ELEKTR‹K
KONTA⁄INDAN YANGIN ÇIKARIRLARSA BÜTÜN VARLI⁄IMI VER‹R‹M.
36
Silikon silecek fikri nas›l ç›kt› ortaya?
Bolu bildi¤iniz gibi kar ya¤›fl›, so¤u¤u çok olan bir yer. Bir
sabah evden ç›kt›m, arabay› çal›flt›rd›m. Silecek cama yap›flm›fl, sökmek için 10 dakika ›s›nmas›n› bekledim. Tam
sökerken de koptu zaten. Oysa silikon yap›flmaz ve donmazdan yola ç›karak, cam silece¤i yapay›m dedim. Hemen araflt›rd›k, bir tak›m formüller gelifltirdik. ‹ki sene
evvel istedi¤imiz formülü bulduk. Bunu dünyada geliflmifl ülkeler üretip, kullan›yorlar. Ama kimse s›rr›n› aç›klam›yor. Silikonun cama yap›flmamas›n› ve ses yapmamas›n› sa¤lad›k. Türkiye’de yap›lan veya ithal edilen sileceklerin tamam› kauçuktur. Yüksek s›cakl›klarda kendini b›rak›r, k›fl›n da donar. Bizim imal etti¤imiz silecek
ise -60 derece ile +200 derece aras›ndaki ›s› ve tüm iklim koflullar›na dayand›¤›ndan ömrü çok uzundur.
Kendinize bu kadar güveniyor olman›z›n bir sebebi
vard›r muhakkak?
Çok iyi bir ekibim var, hep kendim yetifltirdim. Ne onlar
beni b›rak›r, ne de ben onlar› b›rak›r›m. Dedikodu yoktur,
küfür yoktur, kavga gürültü yoktur. Herkes kalem isterken birbirinden rica ile istemek zorundad›r. Ben de dahil
“lütfen” demeden bir ifli yapt›ramazs›n›z. Ne fark› var
oradaki bekçi ile benim aramda. Ben de tezgâhtarl›ktan
geldim. Bazen beraberce yeme¤e gideriz. Han›mlar k›zmas›n diye ara s›ra onlar› da götürürüz. E¤er bu havay›, motivasyonu verebiliyorsam ne mutlu bana. Yapt›¤›n
iflin en iyisi olacaks›n ya da hiç yapmayacaks›n. Bugün
kendi konumuzda Türkiye’nin lider firmas›y›z. Bizim kapasitemize rakip olacak ikinci bir firma yok. Çok keyif ald›¤›m için söylüyorum, bugün flirket olarak 32 ülkeye ihracat›m›z var. Polonya’da da bir firma kurduk. Burada-
kinin % 10’u kadar bir yer. Ama oras› da çok büyüyecek,
buna eminim. Polonya Avrupa Birli¤i’ne girmifl ve geliflmekte olan bir ülke. Çok büyük binalar yap›l›yor ve çok
çal›flkan bir halk› var. O nedenle oray›, Avrupa’n›n göbe¤ini tercih ettik. Kurdu ininde bo¤mak istiyoruz. 10 sene önce hedefimiz Avrupa’da marka olmakt›. Bunu 5 sene önce gerçeklefltirdik. Avrupa’da çok güvenilen ve rakipleri taraf›ndan korkulan bir marka olduk. Teklif getirip, flirketi sat›n almak istediler. fiirketimiz evlad›m gibidir. Ailecek diflimiz, t›rna¤›m›z ile yapt›k bu flirketi.
Okuldan arkadafllar›n›zla s›k görüflüyor musunuz?
Topland›¤›m›z zaman 30 kifli oluyorduk ama fireler vermeye bafllad›k. Eskiden ayda bir toplan›rd›k ama son
bir senedir 3 ayda bir görüflüyoruz. Ailecek de görüflürüz. Han›mlar da birbirlerini çok severler, kardefl gibiyiz.
Yan yana geldi¤imiz zaman hakikaten çocuklafl›yoruz,
flakalar›n dozu kaç›yor. Dostlu¤un haricinde kimsenin
birbirinden beklentisi yok. Öyle olunca dostluklar da çok
do¤al oluyor. Bu aralar yemeklere de kat›lamad›m. Baz›
rahats›zl›klar geçirdim, yavafl yavafl toparl›yorum. Emekli olmak istiyorum ama herhalde imam›n kay›¤›ndan
emekli olaca¤›m.
KABATAfi
zor flartlarla güç bela ortak olduk. O zamanlar silikon kabloyu yapan çok firma yoktu. Yekta Nakkafl bu konuyu çok
iyi bilirdi. 1987’de ortaklarla bir anlaflmazl›k oldu. Hâlâ
çok severiz birbirimizi ama o dönem ben iflleri daha da
büyütmeyi savunuyordum. 1987’de Karaköy’de bir ma¤aza açt›m ve 3. çocu¤umuz dünyaya geldi. 43 yafl›ndayd›m. Tüm dostlara 40’›ndan sonra bir çocuk daha yapmalar›n› tavsiye ederim. Önceleri o kapatt›¤›m›z firman›n mallar›n› sat›yordum. 1990 y›l›nda flirketi tasviye
ettik ve ben aile flirketi olarak Baflo¤lu Kablo A.fi. yi kurdum. Beni tan›yanlar bilirler, tam bir merdiven alt›yd›.
Tek makineyle üretime bafllad›k. Çok iyi bir ekibim var.
24 saat çal›fl›rd›k. iki koltu¤u yan yana koyar, s›rayla uyurduk. 1994’te iflleri iyice oturttuk. Makinelerimizin say›s›
artt›. Ald›¤›m›z ifller de ço¤ald›. Bolu’ya eskiden beri gidip gelirdim. Burada bir yer bulduk, geldik fiyatta anlaflt›k. 1995’in Eylül ay›nda sat›n ald›k ve 1.400-1.500 metrekare yer yapt›k. fiubat ay›nda da deneme üretimlerine bafllad›k. Daha sonra da bugünlere geldik. Tabi ki eflim,
çocuklar›m ve ekibim sayesinde.
Baflo¤lu Kablo olarak ne tür üretimler yap›yorsunuz?
PVC kablo üretiyoruz, ancak ana konumuz silikon. Is›
ve aleve dayanan çok özel bir kablomuz var. Her silikon
kablo bu kadar dayan›kl› olamaz, özel formüldür. Benim y›llar›m› ald›. Keyifle söylerim ki, benim evlerimde
ve ifl yerlerimde elektrik konta¤›ndan yang›n ç›kmaz,
isteseler de ç›karamazlar. Bu kablolardan da elektrik konta¤›ndan yang›n ç›kar›rlarsa bütün varl›¤›m› veririm. Bu
kadar da iddial›y›m. 20 cm’lik kablo için flehir hatlar› gemisi yand›. Düflünün, bir gemi denizin ortas›nda Allah ile
bafl bafla. Mesela lüks teknelerin en zay›f yeri kablolard›r.Özel Silikon kablo kullan›nca bir maliyet olufluyor elbette. Elektri¤in inflaat içinde kaplad›¤› ciro çok yüksek
de¤ildir. Oysa bir yang›n tüm varl›¤›n›z› alabilir. Bir de ‘silikondan’ oto silece¤i imal etmeye bafllad›k.
Di¤er otomotiv ve yedek parça üreticeleri bu ürünü
bilmiyorlar m›?
Biliyorlar ama eski silecekleri satmak ifllerine geliyor. Bu
ürün Amerika ve Rusya baflta olmak üzere bütün so¤uk ülkelerde var. ‹lk aflamada 50 bin tak›m ürettik kamyon ve otobüsler için. Çünkü bu araçlar bir gün Çukurova’da ertesi gün Toroslar’›n tepesinde oluyor. Yapt›¤›m›z denemelerde çok iyi neticeler al›nd›. Yak›nda seri sat›fllar›na bafllayaca¤›z. Bu ürünü arac›na takan çok rahat
edecek. Çünkü kalitemiz kauçuk sileceklerden çok daha
yüksek ve fiyat›m›z da onlarla eflde¤er, hatta daha düflük. Bu ülkenin paras›na da yaz›k, bizim çocuklar›m›z›n
paras› bu. Bu sene pek kâr etmeyi düflünmedim ama gene de onlar›n fiyatlar›n›n alt›nda olacak ve ben para kazanaca¤›m bu iflten.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
Türkiye’de ekonomik krizler olurken büyümenizi nas›l gerçeklefltirdiniz? Hiç etkilenmediniz mi?
Yaflam›m boyunca ‘pembe olanlar hariç’ hiç yalan söylemedim. Yalan söyleyecek kadar ak›ll› insan de¤ilim derim. Rahmetli babam›n okuma yazmas› yoktu. Babam bana 18 yafl›na geldi¤imde “‹ki fleyi kaybetme o¤lum, geri
alamazs›n. Biri sa¤l›¤›n, di¤eri flerefin.” dedi. Ben de çocuklar›ma hep bunu ö¤ütledim. Bunlar› kaybetmedi¤iniz
sürece baflar›s›z olman›z›n imkân› yok. 2001 y›l›nda, deprem sonras› ikinci binay› yapt›k. O da yetmeyince geçen sene bir yer daha yapt›k ve sonras›nda da yeni bir
inflaata bafllad›k. Buras› bitti¤i zaman 4.500 metrekare
olacak. fiu an üretim alan›m›z 11.000 metrekareyi buldu
ve fabrikalar›m›zda 325 kifli çal›flmakta. Keflke bunu
400’e, 500’e ç›karabilsek.
37
‹K‹ TÜRK’TEN AVUSTRALYA’YA SAVAfi ‹LANI:
‹K‹ TÜRK E B‹R ÜLKE
38
KABATAfi
Avustralya ve Yeni Zelanda ordular›n›n birleflmesiyle oluflan ve tüm dünyan›n Anzaklar olarak bilece¤i ordu da iflte bu ihtiyaçlar›n neticesinde ç›kar ortaya. Kilometrelerce öteden, hiç görmedikleri hatta ad›n› bile bilmedikleri topraklara savafla geleceklerdir. Savafl tüm fliddetiyle devam
ederken yurt d›fl›nda bulunan birçok Türk vatandafl› ülkelerine dönerek orduya kat›lm›fllard›r. ‹ki tanesi hariç: Avustralya’da yaflayan Gül Muhammed ve Molla Abdullah. Bu
iki Türk, Türkiye’ye dönmek istemektedirler. Ancak Avustralya Hükümeti buna izin vermez. Zira süre gelen bir savafl söz konusudur. ‹zin verilmemesine k›zan bu iki arkadafl, Avustralya’ya savafl açar. Bir Türk’ün dünyaya bedel
oldu¤undan hareketle, iki Türk Avustralya’y› karfl›lar›na
al›rlar.
Molla Abdullah 16 y›ld›r Avustralya’da yaflamaktad›r. Önceleri deve sürücüsü olarak çal›flan Molla Abdullah son iki
y›ld›r kasapl›kla u¤raflmaktad›r. Kimsenin nereden geldi¤i-
Molla Abdullah bafl›na ald›¤› isabetle orac›kta ölmüfltür. Abdullah’›n üzerinde bulunan el yap›m› 48 gözlü fiflekli¤inde 26 göz bofltur. Ayr›ca elinde bir silah
ve belinde de b›çak bulunmaktad›r. 16 kurflun yemifl
Gül Muhammed ise hâlâ yaflamaktad›r. Apar topar
hastaneye kald›r›l›r. Ancak hastaneye vard›ktan
k›sa süre sonra o da yaflam›n› yitirir.
1915 y›l›n›n ilk günü yap›lan bu çat›flma tarih kay›tlar›na Broken Hill Savafl› olarak geçecektir. Savafl›n
bilançosu ise ikisi Türk toplam alt› ölü ve yedi yaral›d›r. Ertesi gün ç›kan gazeteler, iki Türk’ün yapt›klar›n› anlatmaktad›r. Tarihin en garip, en k›sa ve
en komik savafl› olan Broken Hill Savafl›’n›n ard›ndan Gül Muhammed ve Molla Abdullah’tan, Avustralya gazetelerinde bile birer kahraman olarak söz
edilir. Yürekleri vatan sevgisiyle dolu iki Türk, öleceklerini bile bile savafl› bafllatmay› göze alm›fllard›r.
Avusturalyal›lar ise, kendi tarihlerine yazabilmek
için arand›klar› kahramanl›k öyküsünü karfl›lar›nda
gördükleri için flaflk›nd›rlar. ‹ki Türk’ün yaratt›¤› destan karfl›s›nda hayrete düflen Avustralyal›lar, 1915
y›l›n›n Temmuz ay›nda yaflad›klar› bu olay› unutmufl
bir flekilde, binlerce Mehmetçik’in sard›¤› Çanakkale Bo¤az›’na girerken, tarihe geçecek en büyük
kahramanl›¤a tan›k olacaklar›ndan habersizdirler.
TAR‹H
TAR‹H
KABATAfi
1
914 y›l›n›n Temmuz ay›. Almanya ve Fransa’n›n çabalar›yla yarat›lan kargaflaya ‹ngiltere de dahil olmufl,
Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u’nun veliaht› bir
S›rp taraf›ndan öldürülmüfltür. Amerikal›lar bat›r›lan denizalt›lar›n›n peflinden savafla sürüklenirken, Alman sömürgelerindeki verimli topraklar›n hayalini kuran Japonya ve
Akdeniz’e hakim olma arzusuyla yan›p tutuflan ‹talya ile
birlikte ‹ngiltere ve Fransa’n›n yan›da yer alarak ‹tilaf Devletleri’ni olufltururlar. Türkiye de Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u ve Almanya’n›n yan›nda yer al›r. Bulgaristan’›n
da eklenmesiyle ‹ttifak Devletleri ortaya ç›km›fl olur.
50 milyondan fazla asker ve sivilin hayat›n› kaybetti¤i
1. Dünya Savafl›, tahmin edilenin ötesinde bir çapa yay›lm›fl,
dolayl› veya direkt olarak birçok ülkenin kat›l›m›na sahne
olmufltur. Bu ülkelerden ikisi, yeni kurulduklar› için varl›klar›n› kan›tlamaya, üzerlerindeki ‹ngiliz sömürgesinin pençelerinden kurtularak ayakta durmaya çal›flmaktad›rlar.
ni bilmedi¤i, fazla konuflmayan biridir. Samimi arkadafl› Gül Muhammed ise dondurmac›l›k yaparak
geçimini sa¤lamaktad›r. Vatanlar›n› seven, u¤runda canlar›n› seve seve feda edecek bu iki arkadafl
gidemedikleri savafl› Avustralya’da bafllat›rlar.
1 Ocak 1915 günü Broken Hill bölgesinde bir tren ilerlemektedir a¤›r a¤›r. Erkek, kad›n ve çocuklardan
oluflan 1.200 kiflilik bu tren, geleneksel yeni y›l pikni¤i için raylar›n üstündedir. Yolcular›n camdan seyrettikleri tepeler, a¤açlar ve genifl k›rlardan oluflan manzar›n›n içinde, birdenbire üstünde Türk bayra¤› olan bir dondurma arabas› belirir. Ne oldu¤unu anlayamadan kurflun ya¤maya bafllar vagonlara. Ani bir flekilde fren yapan trende herkes 盤l›klar atarak yere kapaklanm›flt›r. Gül Muhammed ve
Molla Abdullah, dondurma arabas›n›n ard›ndan atefl
etmektedirler. Aç›lan atefl s›ras›nda iki kifli hayat›n› kaybederken yedi kifli de yaralan›r. Gül Muhammed ve Molla Abdullah dondurma arabas›na atlay›p
olay yerinden uzaklafl›rken polise haber verilmifltir
bile. Çok geçmeden polis trenin etraf›n› kuflat›r. Yap›lan soruflturmada, Afgan veya Türk’e benzeyen
insanlar›n tüfekle sald›rd›klar›n› not eder polis. Ancak bunun bir öncü grup oldu¤u, etraftaki da¤lar›n
en az›ndan birkaç tabur ile dolu oldu¤u görüflü hakimdir. Takviyelerle polis say›s› art›r›l›r. Yap›lan
amans›z takip, dondurma arabas›ndan daha h›zl›
olan polisin Gül Muhammed ve Molla Abdullah’› k›st›rmas›yla son bulur. Bu kez iki tarafl› atefl aç›lm›fl,
tam anlam›yla k›tasal savafl bafllam›flt›r. Çat›flmada
bir polisin yan› s›ra, 450 metre ileride bir arazide
odun toplayan k›z›n› uyarmaya kalkan bir çiftçi de
bafl›na gelen mermi yüzünden yaflam›n› yitirir. Bir
buçuk saat süren çat›flman›n ard›ndan dondurma
arabas›n›n ard›ndan gelen silah sesleri kesilince polis çemberi daraltarak yaklafl›r.
B‹R TÜRK’ÜN DÜNYAYA BEDEL OLDU⁄UNDAN HAREKETLE, ‹K‹ TÜRK
AVUSTRALYA’YI KARfiILARINA ALIRLAR. YÜREKLER‹ VATAN SEVG‹S‹YLE DOLU BU ‹K‹
TÜRK, ÖLECEKLER‹N‹ B‹LE B‹LE SAVAfiI BAfiLATMAYI GÖZE ALMIfiLARDIR.
’
39
K‹MSEY‹
SINIFTA BIRAKMAM
ARZU ED‹LEN B‹RL‹K VE BERABERL‹K KABATAfiLILAR ARASINDA DA TEfiEKKÜL ETM‹fi DURUMDA.
DAYANIfiMA ‹Y‹ B‹R fiEYD‹R, ANCAK DAHA DA FAZLA DAYANIfiMA GÖSTERMEL‹Y‹Z.
SÖYLEfi‹
KABATAfi
1
40
929’da ‹stanbul’da do¤an Ayd›n Aybay, Kabatafl
gelene¤inin en eski temsilcilerinden. Ayn› zamanda, Kabatafl’ta ald›¤› e¤itimin sayesinde Türkiye’nin
yetifltirdi¤i de¤erli profesörlerden birisi. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi¤i 1953 y›l›nda ayn› fakültenin Medeni Hukuk Kürsüsü’ne asistan olarak atanan, 1958’de doktor, 1963’te doçent ve 1973’te profesör
olan Ayd›n Aybay, k›sa bir süreli¤ine de olsa Kabatafl Erkek Lisesi’nde hocal›k yapma onuruna da eriflmifl. Çok
sevdi¤i hocal›¤› halen devam ettirmekte. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö¤retim üyesi olan, Ayd›n Aybay ile Kabatafl’taki y›llar›, hat›ralar› üzerine keyifli bir
söylefli yapt›k.
Kabatafl Erkek Lisesi’ne girifliniz nas›l oldu?
‹stanbul Bo¤az›’n›n Anadolu k›y›s›nda Beykoz’a kadar
Haydarpafla Lisesi’nden baflka erkek lisesi yoktu. Beykoz’daki de orta mektepti. Avrupa yakas›nda ise sadece Bo¤aziçi Lisesi vard›, o da özel liseydi. Benim okudu¤um Befliktafl Ortaokulu ve bo¤azdaki bütün orta okullardan ç›kanlar Kabatafl Erkek Lisesi’ne gelirlerdi. Ben
de 1943 y›l›nda Kabatafl Erkek Lisesi’ne girmifltim. S›-
n›f mevcutlar› 80 kifliyi buluyor, kalabal›k s›n›flarda okumak zor oluyordu. O s›ralarda tam ben bunun çaresini
ararken, kendili¤inden bulundu çaresi. Biz 1945’te Almanya ve Japonya’ya savafl ilân ettik. Çünkü Birleflmifl
Milletler Teflkilât›’na kat›labilmek için Almanya ve Japonya ile muharip olmak flart› vard›. Bizim o zamanki
hükümet de bundan istifade etmek için savafl ilân etti.
Zaten savafl bitmek üzereydi. O zamanlar Almanlar Bulgaristan’a gelmifllerdi ama Japonlar’la nerede ve nas›l
muharebe edecektik! Japon ve Alman konsolosluklar›n› kapatt›lar. Alman Konsoloslu¤u bugünkü yerindeydi.
Onu ve Alman Lisesi’ni kapatt›lar. Kabatafl semtindeki
‹nönü K›z Lisesi’nin ö¤rencilerini oraya gönderdiler, oras› oldu k›z lisesi. Befliktafl’ta veya Dolmabahçe’de oturanlar›n hepsini Kabatafl Lisesi’nden ald›lar Beyo¤lu Lisesi’ne verdiler. Bu hadise benim 11. s›n›fa gitti¤im zaman oldu. Bu suretle Kabatafl mezunu olma zevkinden
mahrum kald›m. A¤abeyim de Kabatafll› idi. Süleyman
Seba’n›n s›n›f›ndand›. Benim gibi a¤abeyim de Beyo¤lu
Lisesi’ne gitmek zorunda kald›. Kardeflim Rona Aybay
meflhur 55’liler s›n›f›ndand›r. Day›m ve teyzemin o¤lu
da Kabatafll›’d›r.
1962-1963YILLARIARASINDAYED
EKSUBAYOLARAKASKERL‹KYAPA
RKENYILDIZ’DAK‹HARPAKADEM‹L
ER‹’NEBEN‹TAY‹NETT‹LER.ORADA
B‹RYÜZBAfiIVARDI,KABATAfi’TAA
SKERL‹KDERS‹VER‹RD‹.B‹RGÜNYUR
TDIfiINAG‹TMES‹GEREKT‹.BENDEY
EN‹TE⁄MENOLMUfiTUM.OG‹D‹NC
EYER‹NEBENGEÇT‹M.TE⁄MENOLA
RAKKABATAfiERKEKL‹SES‹’NDEB‹R
SÜREASKERL‹KHOCALI⁄IYAPTIM.
1962-1963 YILLARI ARASINDA YEDEK SUBAY OLARAK ASKERL‹K YAPARKEN YILDIZ’DAK‹ HARP
AKADEM‹LER‹’NE BEN‹ TAY‹N ETT‹LER. ORADA B‹R YÜZBAfiI VARDI, KABATAfi’TA ASKERL‹K DERS‹ VER‹RD‹.
B‹R GÜN YURT DIfiINA G‹TMES‹ GEREKT‹. BEN DE YEN‹ TE⁄MEN OLMUfiTUM. O G‹D‹NCE YER‹NE BEN
GEÇT‹M. TE⁄MEN OLARAK KABATAfi ERKEK L‹SES‹’NDE B‹R SÜRE ASKERL‹K HOCALI⁄I YAPTIM.
42
S›n›f arkadafllar›n›zdan hat›rlad›¤›n›z kimler var ?
Bizim s›n›ftan hat›rlayabildi¤im çok az kimse var. ‹lham
Gencer vard›r, piyanist. Benim s›n›f arkadafl›md›. Çok iyi
akordeon ve piyano çalard› ama, söylendi¤ine göre, nota bilmezmifl. Meflhur bir “Komünist Orhan” vard›. Sonra kaçt› Paris’e gitti, orada öldü. Yine o zaman›n renkli
simalar›ndan “Hayalet O¤uz” diye bir çocuk vard›. Bizim
s›n›ftan olmayanlar› da hat›rl›yorum. ‹smet Giritli’yi hat›rl›yorum mesela. Ben birinci s›n›ftayken o son s›n›ftayd›. Meflhur karikatürist Nehar Tüblek vard› bir de.
Lise y›llar›n›zda ‹stanbul’da nerelere giderdiniz?
‹stanbul o tarihlerde birbirinden kopuk kasabalar gibiydi. Lisede okumadan önce hat›rl›yorum, teyzemin kocas› hastalanm›fl, ‹çerenköy’de bir konak tutmufllar. Anam
beni ve kardeflimi oraya götürdü. Befliktafl’tan vapura
bindik Üsküdar’a geçtik. Üsküdar’dan tramvaya bindik
Haydarpafla Köprüsü’nde indik. Oradan trene bindik Erenköy’e geldik. Erenköy’den at arabas›yla ‹çerenköy’e geldik. Bu gezi sabah bafllad› ö¤leden sonra tamamland›.
Akflam orada kald›k çünkü dönmek zordu. Seneler sonra ö¤rencilerimden bir avukat ziyaretime geldi. Çiftçiyi
Toprakland›rma Kanunu’na göre verilmifl bir arazi ile ilgili bir görüfl sordu. Bu, ‹smet Pafla’n›n zaman›nda 1945’te
ç›kan ve Demokrat Parti’nin büyümesine sebep olan kanundur. Amaç topraks›z çiftçiye toprak vermek. Çiftliklerin 5.000 dönümden fazla k›s›mlar› istimlâk ediliyordu
kanuna göre. Ben dedim ki “Nerede bu arazi, Ankara m›,
Konya m›?”. “Hay›r, ‹çerenköy’de.” demez mi! Oralar da
o zamanlar köy gibiydi; bu¤day tar›m› yap›l›yordu.
Beyo¤lu revaçta de¤il miydi o zamanlar?
Öyleydi elbette ama bizim orta mektepteki yafl›m›za göre de¤ildi. Gitmezdik Beyo¤lu’na. Lisede gitmeye bafllad›k. Çiçek Pasaj›’n›n içinde Alt›nova isimli bir yer vard›.
Oraya giderdik. Oran›n müdavimleri de söylenirlerdi çoluk çocuk geliyor diye.
Sizin zaman›n›zda lise mezunu olmak ne derece önemliydi?
Ö¤retim iflinin tek parti zaman›nda çok ciddiye al›nd›¤›
bir gerçektir. Lise mezunu olarak diploma alm›fl olanlar
da önemli say›l›rd›. Bir k›sm› liseden sonra okumaya gerek duymazd›. Elindeki diploma ifl görürdü. Üniversiteye
girmek için kay›t yapt›rmak yetiyordu. Sadece t›p fakültesine girmek için ayr›ca pek iyi dereceli diploma aran›rd›; iki diploman›n da pekiyi olmas› gerekirdi. Anadolu’daki baz› liseler bunu suistimal ettiler, talebelere istedikleri yere girsinler diye yüksek notlu diplomalar verdiler ve bundan s›k›nt› do¤du. Daha sonra kald›rd›lar zaten. Lise diplomas› kâfi idi asl›nda ama, üniversiteye girmek için herhalde olgunluk diplomas›na ihtiyaç vard›. Biz
Kabatafll›lar parmakla gösterilirdik. Herkes bilirdi Kabatafl Erkek Lisesi’nin kalitesinin yüksek oldu¤unu. ‹ngilizce o zamanlar bugünkü gibi ra¤bette de¤ildi. Savafl y›l-
KABATAfi
O dönemdeki hocalar›n›z kimlerdi?
Galip Vardar’›n talebesiydik biz, Galip Baba’n›n yani.
‹hsan Bey vard› matematik hocas› onu hat›rl›yorum. Muhalif kanattan bir hoca vard› Kürt Aziz. Bo¤aziçi Lisesi’nde de ders verirdi. Çok fazla notuna itiraz eden olursa “Oraya git.” derdi. Baha Bey vard› co¤rayfa hocas›.
Bir gün Bulgaristan’› anlat›yordu:. “Bulgaristan’da bilmem kaç milyon ton domates yetifltirilir.” dedi. Olacak
fley de¤il. Biz söylesek bize “Atmay›n!” derdi. Bir de yeni flairlerden olan bir edebiyat hocas› vard›, ismini hat›rlayam›yorum, sürekli fliir okurdu bize. Ö¤renci aras›nda-
ki lâkab› palavrac› olan bir tarih hocas› vard› Sami Nafiz. Çok garip fleyler yapard›; mesela tepegöz cihaz› ile
firavunlar› anlat›rken resimlerin aras›ndan birdenbire
kad›n bacaklar› ç›kar, “Aaa! Marlene Dietrich’in 1 milyon
dolara sigortal› bacaklar› da nereden kar›flm›fl.” derdi.
‹talya’ya gitmifl zaman›nda sanat doktoru olmufl. Halbuki ‹talya’da üniversiteyi her bitirene “dottore” derler.
O da kendisine sanat doktoru unvan›n› yak›flt›rm›flt›. Çok
ilginç bir adamd› ve kimseyi de s›n›fta b›rakmazd›. Herkes geçerdi ondan. Benim de böyle iyi flöhretim vard›r;
ben de kimseyi b›rakmam s›n›fta. Bir ara Galatasaray
Üniversitesi’nde ders verdim. Oraya girenler de çok seçkin, iyi puan alarak gelmifl ö¤rencilerdir. Bir ara imtihan› yapt›m, 20 kifliydi s›n›f. Hepsine 100 verdim. Geçenlerde internette dünya rekorlar› sayfalar›nda ad›m›n ç›kt›¤›n›; “Bütün talebelerine 100 üzerinden 100 veren ilk
hocad›r.” yazd›¤›n› söylediler.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
O zamanlar Kabatafl nas›l bir okul olarak bilinirdi?
Bizim büyüklerimiz de Kabatafl Erkek Lisesi’nde okuduklar› için bizim mahalleden; K›l›ç Ali Mahallesi’nden bir
çok kifli oraya giderdi. Bizim zaman›m›zda okul servisleri yoktu. Tabana kuvvet giderdik, tramvaya bile binmezdik. Befliktafl’tan Ortaköy’e kadar yürürdük. Benim day›m›n zaman›ndan itibaren oran›n çok önemli bir lise oldu¤u bilinirdi. Merhum day›m› hat›rl›yorum; ben lise talebesiydim o da Konya taraflar›nda bir ilçede kaymakamd›. Yan›na gitti¤im zaman beni tan›t›rd› çevresine;
Kabatafl Erkek Lisesi’nde okudu¤umu, oran›n çok önemli bir lise oldu¤unu anlat›rd›.
43
B‹Z‹M ZAMANIMIZDA OKUL SERV‹SLER‹
YOKTU. TABANA KUVVET G‹DERD‹K,
TRAMVAYA B‹LE B‹NMEZD‹K.
BEfi‹KTAfi’TAN ORTAKÖY’E KADAR
YÜRÜRDÜK.
44
Okuldan kaçar m›yd›n›z?
Hay›r. Kaç›lmazd› zaten o zamanlar. Kaçsan nereye gideceksin ki. Tek bir yer vard› gidilecek, Ortaköy’deki kahve. Ama orada da büyüklerimiz olurdu. Hem para pul da
yoktu ki kumar falan da oynayabilelim. Daha ziyade okul
bahçesinde kendi aram›zda e¤lenirdik. Bir çocuk vard›,
hani her s›n›fta vard›r ya biraz kaç›k, aptal. Biz ona Maria Montez derdik. Maria Montez de meflhur artist, çok
güzel bir kad›n. Onun haberi yoktu isminin kad›n ismi oldu¤undan; “Ne haber Maria?” deyince, “‹yilik sa¤l›k.”
derdi. Okulun bahçesinde uzun eflek oynan›rd›. Güvercin takla¤› vard› bir de, ama ben yapamazd›m onu. Dört
kifli k›ç k›ça gelir, siz onlar›n üstünden takla atarak geçersiniz, oyun bu idi.
Nas›l bir ö¤renciydiniz? Hangi dersleri seviyordunuz?
Ben bütün derslerde iyiydim. Matematik dahil hiçbirisinde zorlu¤um olmad›. Son s›n›fta bir tek Gök Bilimi dersinden ikmale kald›¤›m› hat›rl›yorum sadece. Ben ede-
biyat düflkünüydüm. Edebiyat dersleri çok ciddiye al›n›rd›. Edebiyat hocalar›ndan Faruk Nafiz Çaml›bel vard› mesela. Behçet Necatigil benden daha sonra geldi okula.
Hâlâ divan fliiri okurum. Gayet de iyi okurum. Hüseyin
Hatemi bizim kürsünün asistan›yd› ‹stanbul Üniversitesi’nde. Benim için divan fliiri yazm›flt›. Hüseyin’le bir de
kitap ç›karm›flt›k 1980 y›l›nda. Bir süre sonra 1402 say›l› yasaya ayk›r› tavr›m›z oldu¤u gerekçesiyle ikimizi
de görevden uzaklaflt›rd›lar. Yedi sene sonra mahkeme karar› ile döndük üniversiteye.
Hüseyin Hatemi ile bir an›n›z var m›?
Kad›köy’deki Frans›z lisesi, St. Joseph’te üniversite girifl s›nav›nda görev yap›yoruz bir tarihte. O zamanlar iki
s›nav yap›l›yordu. Biri sabah yap›l›yordu ve ara veriliyordu. Ö¤leden sonra bir tane daha oluyordu. Hüseyin
Hatemi, ben ve arkadafl›m Necip Koca Yusufpaflao¤lu
yeme¤e ç›kt›k ara verilince. Moda’daki Koço’ya gittik.
Oturduk ve garsona bira ›smarlad›k. Hüseyin bunu duyunca aya¤a kalkt›. Dindar ya “Ben içmem.” dedi. Temmuz s›ca¤›nda yap›l›yor imtihan. O s›cakta buz gibi bira
içece¤iz biz de. Onun asistan oldu¤u o zamanki kürsüsünde doçent olan Necip dedi ki “Otur, sen içmeyeceksin; iki masa var, sen yandakinde otur, senin oturdu¤un masada içmeyece¤iz.” Bize hep zorluk ç›kar›rd› içki konusunda. Ö¤rencilerimden güzel bir k›z vard›, Kez-
ban. 999 kiflilik birinci s›n›fta, gelifli güzel sorular sorarak dikkati çekerdi. O incecik sesiyle durmadan sorard›
da sorard›! Hüseyin nihayet onunla evlendi!
Kabatafll›lar›n dayan›flmas› sizce nas›l? Örne¤in bir
Galatasaray Lisesi’nde oldu¤u gibi geliflmifl bir dayan›flma görüyor musunuz?
Zaman›nda Befliktafl Vakf›’n› kurmaya çal›flt›k. Kabatafll› Prof. Turgay Atasü iflin bafl›ndayd›. Ben de vak›f uzman› say›l›r›m. Birçok vak›fla iliflkim var. Cumhuriyet Gazetesi Vakf›’n›n kurucular›ndan ve yöneticilerindenim.
Bunun yan› s›ra 10 sene Naz›m Hikmet Vakf›’n›n baflkanl›¤›n› yapt›m. Befliktafl Vakf›’n› kurmaya çal›flt›¤›m›zda
Süleyman Seba baflkand›. Divan kurulu üyeleri biraz
tedirgin oldular. Vak›f kurulunca kulüp ellerinden gidecek zannettiler; bir türlü do¤rusunu anlatamad›k. Vak›f
da o dönem kurulamam›fl oldu. Bak›n mesela Galatasaray’›n vakf› var, çal›fl›yor. fiimdi öyle h›zl› flekilleniyor ki
ifller, bir kere vak›f sayesinde birlik daha kuvvetli ve
çabuk kuruluyor. Ben iki dönem de Kabatafl Erkek Lisesi E¤itim Vakf›’nda yönetim kurulu üyeli¤i görevi yapt›m. Nusret vard›r, benim hukuktan talebemdir. Orada
gördüm ki seçkin bir grup oluflturulmufl. Arzu edilen birlik ve beraberlik Kabatafll›lar aras›nda da teflekkül etmifl
durumda. Dayan›flma iyi bir fleydir, ancak daha da fazla dayan›flma göstermeliyiz.
KABATAfi
Liseyi bitirdikten sonra neler yapt›n›z?
Liseyi bitirdikten sonra ‹stanbul Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi’ne girdim. Be¤enmedim, bir sene sonra Hukuk
Fakültesi’ne geçtim. O zamanlar flimdiki gibi üniversite
s›nav› yoktu. Çok k›ymetli hocalar vard› fakültede. Almanya’dan, Hitler’den kaçan birçok bilim adam› gelmiflti. Çok önemli insanlard›. 1953 y›l›nda bitirdim fakülteyi.
Ayn› y›l Medeni Hukuk Kürsüsü’nde asistanl›k yapamaya bafllad›m, hocal›¤a geçiflim de bu flekilde oldu. 19621963 y›llar› aras›nda yedek subay olarak askerlik yaparken Y›ld›z’daki Harp Akademileri’ne beni tayin ettiler.
Orada bir yüzbafl› vard›, Kabatafl’ta askerlik dersi verirdi. Bir gün yurt d›fl›na gitmesi gerekti. Ben de yeni Te¤-
men olmufltum. O gidince yerine ben geçtim. Te¤men
olarak Kabatafl Erkek Lisesi’nde bir süre askerlik hocal›¤› yapt›m. Üniversitede yerleflik usule göre, hoca gelince kimse aya¤a kalkmaz. Böyle adet yoktur. Kabatafl’taki ilk derste, dershane kap›s›ndan girince, mümessil “dikkat” diye ba¤›r›nca ödüm koptu!
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
lar›nda Almanca popülerdi. Almanlar kaymak ka¤›d›na
bas›lm›fl bir dergi yay›mlarlard› ve yok pahas›na satarlard›. Ad› Sinyal’di. Almanca hocalar› da o zamanlar ra¤betteydi. ‹ngilizcenin egemenli¤i sonradan olmad›r. 19.
yüzy›l›n sonlar› ile 20. yüzy›ldaki diplomatik iliflkilerde
gitgide önem kazand›. fiimdi ‹ngilizce bilmeyeni adamdan saym›yorlar. Ben çok mücadele ettim, bu ‹ngilizcenin bizim hukuk sistemimizde yeri yok diye. Herkesin içinde bir tutku oldu ‹ngilizce ö¤renmek ama ‹ngilizce bilen
bir hukukçu kendi mesle¤ini icra ederken, hakim, avukat, ne olursa olsun bundan istifade edemez. ‹fle yaramas› için Almanca veya Frans›zca ö¤renmesi laz›m.
45
46
Prof. Dr.
Özcan KÖKNEL
aflmas›na, sorunlar› çözmesine olanak sa¤lar. Çocuk
ve genç becerisini, yetene¤ini yetisini anlar. Gücünü tan›r. Gücüne inan›r. Kendi gücüyle baflkalar›n›n gücü aras›nda gerçekçi ve geçerli de¤erlendirme yapabilir.
‹yi aile ortam› içinde çocu¤un, gencin özerk ve özgür
davranma olana¤› vard›r. Bu ortam içinde çevresindeki
insanlarla, nesnelerle, olaylarla iliflki kurup sürdürme özgürlü¤üne sahiptir. Duygular›n›, düflüncelerini, amaçlar›n›, beklentilerini yafl›na uygun biçimde oluflturup anlatabilir. Baflkalar›n›n beklentilerini, isteklerini kabul edebilir ya da karfl› ç›kabilir. Çocuk becerisi, yetisi, yetene¤i ölçüsünde kendisini gelifltirecek ad›mlar atabilir, kararlar verebilir. Kim oldu¤unu anlamaya çal›fl›r. Kendini, baflkalar›n›, insanlar›, nesneleri, do¤ay›, evreni özgürce sorgular. Sordu¤u sorulara yafl›na göre aç›k seçik,
do¤ru, gerçekçi cevaplar al›r. Özerk davranmay›, özgür düflünmeyi ö¤renir.
Kötü aile ortam›, iyi aile ortam›na ayk›r›, taban tabana
z›tt›r. Aile bireyleri aras›nda ortak duygu ve düflüncelerin paylafl›lmas›ndan kaynaklanan dayan›flma, destek
ve güven söz konusu de¤ildir. Ailenin ilke ve kurallar›n›,
ailenin en yafll›s›, ço¤unlukla büyükbaba ya da baba
belirler. Çocu¤a ve gence önceden belirlenmifl beklentilere uygun, dar kal›plar içinde ilgi ve sevgi gösterilir.
Çocu¤un kiflili¤ine, benli¤ine sayg› gösterilmez. Dayan›flma, paylaflma ve yak›nl›k duygusu koflullara göre de-
¤iflir. Geliflmesine olanak sa¤lanmaz. Çocuk ve genç ailesinin kendisine karfl› koflullu, s›n›rl› ilgi ve sevgi gösterdi¤ine inan›r. Davran›fllar› bu inançla geliflir. Çocu¤un
ve gencin duygu ve düflünceleri sürekli bask› ve denetim alt›nda tutulur. Karfl›laflt›¤› engelleri aflma, sorunlar› çözme, zorluklarla savaflma olana¤› verilmez. Çocuk
ve genç kendi becerisini, yetene¤ini, yetisini tan›maz.
Gücünü bilmez. Baflkalar›n›n kendinden güçlü oldu¤unu
kabul eder. Kendine sayg› duymaz, baflkalar›na da korktu¤u için sayg› gösterir.
Kötü aile ortam›nda, çocu¤un, gencin, özgür ve özerk
davranma olana¤› yoktur. Bu ortam içinde, insanlara,
nesnelerle, olaylarla kolay ve sa¤l›kl› iliflki kurup sürdüremez. Duygular›n›, düflüncelerini anlatamaz, aktaramaz. Kendi bafl›na karar alamaz. Baflkalar›n›n buyru¤u
ve denetimi alt›nda yaflamaktan yüksünmez. Kötü aile
ortam›, aile bireylerini, özellikle gençleri ailenin d›fl›na
iter.
KABATAfi
Aile, kendine özgü, do¤ru, iyi, güzel, olumlu kavramlar›
korumak, birli¤ini, beraberli¤ini, varl›¤›n› sürdürmek
amac›yla belli ilkeler, kurallar oluflturur. Sa¤l›kl› aile yap›s›nda aile bireylerinin karfl›l›kl› anlay›fl›, güveni, denetimi, dayan›flmas› ile paylafl›l›r. Bunlar, d›flar›ya karfl›
gizli kapakl› olsa bile, aile içinde aç›k seçik ortaya konur.
Üzerinde konuflulur, tart›fl›l›r. Ailede yetkisi olan birinin
bask›s›na, etkisine göre de¤iflmez. Aile bireylerinin kendi kendisini denetlemesi sa¤lan›r. Davran›fllar›n, duygu
ve düflüncelerin özgür biçimde ortaya ç›kmas›na çal›fl›l›r. Aile bireyleri, birbirlerinin yafl›n›, konumunu dikkate alarak özerk ve özgür davran›rlar. Aile bireyleri birbirlerini do¤ru, güzel, iyi, olumlu davranmak için destekler, yüreklendirirler. Aile içinde ilgiye, sevgiye, sayg›ya, hoflgörüye dayanan bir iletiflim ortam› vard›r. Karfl›l›kl› k›zg›nl›k, öfke, kayg›, küskünlük, k›rg›nl›k duygular›n›n sürdürülmesi do¤al de¤ildir. Ortaya ç›kan çat›flmalar çözümlenir. Sald›r›ya ve suçlamaya dayanan iliflki
yoktur.
‹yi aile ortam› içinde do¤du¤u andan itibaren çocu¤un
kiflili¤ine sayg› gösterilir. Çocu¤a ve gence anlay›fl, ilgi,
sevgi ve hoflgörüyle yaklafl›l›r. Geliflmesine olanak sa¤lan›r.
Çocuk ve genç ailesiyle dayan›flma içinde oldu¤una, onlardan destek ve yak›nl›k gördü¤üne, duygular›n›, düflüncelerini, sorunlar›n› onlarla paylaflaca¤›na inan›r.
Davran›fllar› bu inançla biçimlenir. Çocu¤un kendi davran›fllar›yla ilgili karar vermesine olanak sa¤lan›r. Çocu¤un, gencin, kendi yaflam›na yön verecek düflünceleri
üretmesine, sorumluluk duygusunu gelifltirmesine önem
verilir. Bu durum, çocu¤un, gencin kendine, ailesine, baflkalar›na, çevresine, ulusuna, insana, insanl›¤a güven
duymas›n› sa¤lar. ‹yi aile ortam› içinde çocu¤un duygular›n›, düflüncelerini anlatmas›na, ilerlemesine önem
verilir, özen gösterilir. Çocu¤un, gencin yafl›na uygun
olarak kazand›¤› sorumluluk duygusu içinde engelleri
YORUM
YORUM
KABATAfi
‹Y‹ - KÖTÜ A‹LE
47
48
a’y›
slavy
o
g
u
ancde Y
›n› M
final
s
›
a
n
’
p
›
as
Ku
piyon Kulüpler
eni
fiam
l
n
o
o
netm f
b
y
i
t
ö
p
u
y
F
m
n
lif
pa
fia
mi
ülü C
Avru
n, fil
and›.
u öd
1968 talya kaz nd›.
c
ilirke
ve
n
ç
n
e
u
r
s
za
n‹
k oy
pbu
ilm
a
e
e
f
k
k
i
H
r
d
y
e
e
i
yene
ite
rin
iyi
en
Mayatha
er Un
leri,
iver
›. En
l
K
d
m
l
O
e
l
i
a
s
,
hest
f
i
c›
lü
ricknda
ünü
a b a n nley Kub
rlar›
u ödü
ödül
y
c
a
n
c
n
n
i
s
e
u
ta
etm
›n O
n oy
önem
ve S
y›l›n
i yön n iyi kad›
› l d › . D rbarella
r
›
t
1 9 6 8 eed en iy
e
fl
,
a
a
yl
B
en
lR
a pa
rilirk
ç”ün
be¤i,
rdü.
Caro
’a ve
a Gü
a s › n d y’nin Be
n
r
o
a
gi gö
s
l
i
t
d
“Kar
r
r
k
n
a
e
›
ü
a
b
n
s
y
m
›
i
o
R
se
›, Ezo
re
i bü
gas
i, Ro
artal
ra St
dam
mler
K
m
l
a
i
e
b
f
s
r
n
a
y
a
n
a
e
B
se
afk
u¤u
rt›n'd
r Ceh ace Odys
ar, K
vurd
• Ba
unla
› Nig
atlar
l
p
a
y
m
n
i
S
d
a
p
n
›
A
:
,K
›ndan
ras
olim
2001
’da
anlar
Yarim
eri a
t
n
a
l
i
›
’
l
u
k
i
m
a
l
s
m
i
k
o
si
zf
Mek
afl› K
n, Ve
ulma
rfezi
d›.
fl Sav
it Ha
unut
u
y
l
n
y
u
›
it Kö
t
e
yap›l
n
r
›
S
l
m
u
›
,
z
y
‹
n
K
›
.
›
›•
68
ld
k›s
›.
si, 19
›na a
›n Afl
aland
ap›ld
i yar
hane
si alt
afl›m
i
fl
y
d
i
k
asta
e
t
a
k
k
e
1
ilde y
M
r
k
3
u
a
A
e
2
r
d
.
›ld›. H
fl
,
r
i
o
p
ü
r
u
d
g
i
l
a
d
i
y
l
b
A
y
k
›
ö
,
n
›l
ü
çe
al
an
kifli
aflar
r büt
Kem
ldu •
filmi
af›nd
de 29
r›l› o
giliz
dan b
t tar
¤ukla
Türk
m
a
›
n
n
›
‹
o
fl
z
t
e
f
s
,
r
a
a
e
i
a
l
›
p
b
y
r
d
›r
e
e
a
e
ze
177 a
• Afl
5
urt t
eki d
ci Gü
mal B 2. denem
di. 8
öldü
Tayk
etind
r. Ke
ahve
f
d
a
›
n
D
K
t
d
d
i
a
,
l
n
e
A
fl
lefltir
›
›
n
.
d
k
fl
p
r
5
n
e
.
a
a
'
D
i
ç
y
y
6
Geli
r
s
6
e
imler
an
ge
en
'da
soy 8
astan taraf›nd
nbul
a gel
a seç
ay›n›
e
a
r
H
n
t
t
b
l
n
a
s
s
A
e
u
‹
d
a
r
i
•
C
k
e
ku
di
akl
Güve
htis
mey
uat
i Ers
seçil
P 19.
sek ‹
rlük,
m
rek n
Ali F
a
H
k
ö
a
b
l
¤
t
ü
y
›
ö
C
a
i
l
a
r
Y
b
•
i
.S
a
an
en
ne
ilk
nkar
ç. Dr
edild
Baflk
isi 1 s
Orge
e'de
Part
enel
iflgal
ise, A bul'da Do
ürkiy
t
i
G
n
l
e
r
T
k
l
a
l
a
i
a
d
•
r
n
n
M
›n
u
a tek
kalp
k ‹sta
rlük,
taraf
dond
ltayd
natö
tleri
de ilk ildi. Anca
u
'
e
e
r
s
e
v
u
y
v
k
3
i
1
b
¤i
Ku
Türk
flaya
, CHP r oldu.
girdi
ilahl›
at ya
örlük
arak
CB S
l
t
S
o
a
ayla
S
n
y
,
18 sa
e
ada
8s
nl› ol
kya
3
a
k
a
,
k
v
e
i
t
o
¤
a
l
,
i
Çekos ‹smet ‹nönü milletvekill ler esnas›nd
i5
daki
Seçim
artis
yafl›n
let P
and›.
a
z
d
a
k
A
ük
d›.
atörl
yap›l
1 sen
i
s
i
t
Par
KABATAfi
ve Fe
gücü
l,
a
›
r
y
a
›
, Ank irdi. Ayn
tepe
t
ü
i
t
e
b
m
c
a
ak
da
¤u, H iyon olar
s›’n›
u
a
a
d
p
l
d
u
o
n
’
s›
al›
nK
mp
ol kr
Kupa
igi fla
Balka
g
l
r
e
e
e
e
l
l
v
l
ç
p
o
go
ah
Kulü
i.
r-Tot
nerb
in 19
piyon öz ettird
›, Spo
a, Fe
zem’
m
¤
d
›
a
l
m
n
›
fi
n
e
s
l
›
,
a
Z
y
n
n
k
i
a
e
fl
z
8
d
k
a
v
6
ar
19
Fe
d›n
urb
za at
ü¤ü
’da a
umh
or’lu
düflt
ya im
rupa
ra, C
pesp
›
›
e
v
r
e
s
g
t
a
A
›
ndan
i
l
z
fl
n
Gö
ya
inci
araf›
r ba
erek
n
i
t
k
›
y
i
b
r
n
e
’
l
e
n
ç
›
l
e
’ü
’i
bul'u
nci
pas
i gü
riköy
ö¤re
n Ku
r City
‹stan
lmes
i
o
e
e
fl
n
t
y
t
i
,
l
s
u
r
s
ü
e
n
e
ra
k
ch
zmifl
fak
su'
Fede
ürere k›m› Man
iz Ge
. Filo
rçok
t
i
n
6
ö
B
e
g
.
n
›
D
e
ka
ta
u.
rad
zesin rin ünlü
meri
r old
a sݍ
le
›ld›. A ralananla
nyay
t
z
i
ü
a
l
i
d
p
g
a
m
ka
‹n
rde y
ar› tü iz olarak
olayl
terile
s
i
s
e
c
r
ö
n
ü
G
›.
re
is
.
ap›ld
sites
urdu
an ö¤
niver sterileri y ütü"nü k
afllay
Ü
b
l
e
u
t
’
b
g
ö
Paris ildi. ‹stan
sto g
ar Ör
uklul
prote
k
ed
a
u
l
d
a
H
n
g
i
c
ifl
ras›
evrim
eti s›
a, "D
l
ziyar
y
›
r
daflla
arka
drix
i Hen
m
i
J
e
izdi.
oys v es rakips
B
h
c
l
simeat
Bea
r “ Re rThe
’da B
a
a
l
a
p
fl
d
’
u
a
lu
vr
Ap
rika
ara o
ken A araca ve
Ame
num
eser
r
naK
i
›
s
b
A
m
a
e
n
rta
E
f›rt›n ’de ise Ce
elerd
,
t
”
s
r
i
l
onu
yo
ile
iye
Dönü rk›lar›yla
lar›”
Türk
a
fl
y
a
n
y
a
ü
Mara
›fl
“D
Göz
” adl
nrico
Anka
kkan
deki
n
E
e
a
,
t
P
n
s
›
ve
TRT
’
a
e
l
u
›
d
a
j
D
¤
›
n
A
o
e
d
izy n
az
ur Ö
iller
ken,
Telev
umh
rini y
›m D
Bir
i
k
e
C
al
fl
k
y
z
n
s
A
ö
e
es
flk E
eme
pa “
Sez
n
A
n
.
i
›
“
r
e
d
e
d
n
r
la
.
üz
rla
r›na
›n›n
’li¤i o lgi gördü
izliyo
y›nla
ark›s
i
ilk 45
fl
k
d›.
n
n
ü
›
u
’
y
’
fl
bü
ba la
cias
e
kkor
v
A
›
t
n
›k
ura
aya ç
Kam
piyas
”
n
a
Yal
KLAS‹K
KLAS‹K
KABATAfi
i mondak
›
l
›
y
68
er 19
harg
C
e
g
d
.
e Do
diler
e gel
ang v
t
n
i
s
l
u
a
h
M
Ford
fsane
iyle e
r
e
l
l
de
49
YORUM
KABATAfi
B
50
iz Kabatafll›y›z!
Hayat›m›z›n k›sa ama önemli bir bölümünü bu
okulda e¤itim alarak geçirdik. Çocukluktan gençli¤e, gençlikten yüksek e¤itime geçifl dönemimiz bu dönemde flekillendi, karakter kazand›, bizi biz yapt›.
Beynimiz burada daha verimli çal›flmay›, kalbimiz burada daha heyecanla atmay›, arkadafll›k sevgisi, vatan
sevgisi ile dolup taflmay› ö¤rendi.
Bütün hocalar›m›z bize derslerimizden çok bunu öncelikle ö¤retti, adeta afl›lad›.
Ve bunu öncelikle kendileri için bir kutsal görev bildi.
Aradan bunca y›l geçmesine ra¤men, bir k›sm›n› saymak gerekirse; bir Behçet Necatigil'i, tarihçi Galip Vardar'›, Kürt lakab›yla an›lan gerçek bir Atatürk milliyetçisi olan Aziz Hoca'y›, müdürümüz Faik Dranaz'›, kimyac› Hilmi Hoca'y› hat›rlamamak mümkün mü?
O Hilmi Hoca ki, s›n›fa girdi¤inde kaynaflan ö¤renciler
aras›ndan do¤ru kürsüye ç›kar, özenle beyaz önlü¤ünün iliklerini kontrol eder, aç›ksa ilikler, haz›rola geçerek bafl›n› e¤er ve s›n›f› sayg› ile selamlard›.
"Efendiler, bu ülkenin gelecekte büyükleri olarak sizleri selaml›yorum, sizler de ilerde belirli makamlara gelince ayn› sayg›y› karfl›n›zdakilere göstermekten kaç›nmay›n." derdi.
Kaynaflan s›n›f bir anda durulur derse haz›r hale geçerdi. Kabatafl'tan önce uzun süre Isparta’da hocal›k
yapm›flt›. Y›llar sonra Isparta'ya yapt›¤›m bir seyahatte, Isparta'l› bir grup ifl adam›na yöneltti¤im, "Ispar-
ta’da bir an›t dikmek gerekse kiminkini dikerdiniz?”
sorusuna tereddütsüz, “Bir zamanlar burada hocal›k
yapm›fl Hilmi Hoca’n›n.” yan›t›n› alm›flt›m. Halbuki o s›ralar en popüler Ispartal› Baflbakan Demirel idi. ‹flte
böyle bir kimya hocas› idi Hilmi Hoca Kabatafl'ta.
‹lgisi ve ciddiyeti ile önce ürküten, sonra ö¤retme aflk›yla matemati¤i gerçek anlamda ö¤rencilerine sevdiren Sallabafl Kemal Hoca’y› kim unutabilir? Okula atamas› ç›kt›¤›nda, kendi gelmeden flöhreti gelen, merak
ve endifle ile beklenen, geldikten sonra bütün hayat›n›,
daha sonralar› tüm mal varl›¤›n› Kabatafl'a vakfeden,
herfleyi ile Kabatafl ile özdeflleflmifl, tatl› ve sert tav›rlar› ile hem ö¤renciler hem ö¤retmenler üstünde a¤›rl›¤›n› hissettiren, pilav günlerinde neredeyse kendi yafl›na yak›n ö¤rencilerinin, çeflitli makamlara gelmifl ak
saçl› kiflilerin elini öpmek için kuyru¤a girdi¤i Zeria
Hoca'y› sayg› ve sevgi ile anmamak mümkün mü? Bu
gün art›k yafl› gere¤i çok istemesine ra¤men toplant›lara gelemiyor, ancak onun Kabatafl'a olan sevgi ve
ba¤l›l›¤› hâlâ sürüyor. Tanr› uzun ömür versin.
Bu ocaktan yetiflmifl bütün ö¤rencilerin öne ç›km›fl en
belirgin vasf› mesleklerinde baflar›l› olmak d›fl›nda;
Atatürkçü düflüncenin y›lmaz bekçili¤i, laik Cumhuriyetin ödün vermez gönüllülü¤ü olarak özetlenebilir.
Bugün okulumuzun r›ht›m›nda yer ald›¤› gibi, ‹stanbul'un birçok hakim tepesinde dalgalanan Türk bayraklar›na bak›p, gö¤sü kabaran, gurur duyan gözleri
yaflaranlar grubuna dahiliz.
Ve biz bu okulda bir hocan›n derslerinin yan› s›ra, daha baflka fleyler ö¤retilebilece¤ini, ilerki yaflant›m›zda
bu ö¤rendiklerimizin bizlere engin bir ufuk açaca¤›n›
yaflayarak ö¤rendik.
Vatanseverli¤in nas›l bir duygu oldu¤unu, vazgeçilmezli¤ini...
Sevginin kalbe orada durmas› için konmad›¤›n›, sevginin sen onu da¤›tana dek sevgi olmad›¤›n› yine bu
okulda ö¤rendik...
fiefkatin, sa¤›rlar›n da duyabilece¤i, körlerin de
görebilece¤i bir dil oldu¤unu; sevgi ile flefkatin birlikteli¤inden ‘insan’ denen muhteflem varl›¤›n yarat›ld›¤›n›, bu yarat›l›flta bu niteliklere sahip bilge ö¤retmenlerin ne ölçüde önemli oldu¤unu yine bu okulda gördük
ve yaflad›k...
Biz Kabatafll›y›z!
Mezuniyetimizin üstünden elli y›l› aflk›n bir zaman geç-
ti. Hala tazeli¤ini koruyan an›lar›m›zla ayn› heyecan›
duyuyoruz. Ne kadar güzel ki bu gün, Kabatafl Erkek
Lisesi’nde k›zlar da e¤itim görüyor.
Atatürkçü düflüncenin k›zl› erkekli bir arada buluflmas›
daha ça¤dafl bir gençli¤in yetiflmesi yolunda örnek
oluflturuyor, aflamalar katediyor.
Cinsiyet fark› gözetmeden ça¤dafl Türkiye’nin yap›land›r›lmas›nda her iki gruba da büyük ifller düflmektedir.
Y›lmadan, usanmadan saflar› s›klaflt›rmak, geçmiflten
gelece¤e Kabatafll›lar zincirini koparmadan tafl›yabilmek, bunu bir fedakârl›k de¤il görev olarak kabullenmek vazgeçilmez bir hedef olmal›d›r.
Kabatafll›lar, birbirinizi tan›y›n›z, tan›t›n›z, destek olunuz...
"Kalbinizdeki sevginin siz onu da¤›tana dek sevgi olmad›¤›n›" daima hat›rlay›n›z.
Yolunuz aç›k olsun...
YORUM
TENG‹Z ALPER
KABATAfi
KABATAfiLI
OLMAK
51
YOL ARKADAfiLARI
B‹RB‹R‹N‹N RAK‹B‹ OLAMAZ
Cezmi ERSÖZ
Bedenin ›ss›z ve kaygan. Terk edilmiflsin, çaresizsin, ama yine de elini uzatm›yorsun kimseye, kimseden yard›m istemiyorsun.
Cehennemde yaflasan da cehennemden söz etmek
yasak olsun; bir hayalet gibi sürdürsen de varl›¤›n›,
kimse söz etmesin istiyorsun hayaletlerin varl›¤›ndan...
‹çine, benli¤ine kolay kolay girilemez art›k senin.
Kap›lar›n kapal›. Biri muhtaç olsa, bar›nacak yer bulamaz sende...
Sen sende s›¤›nt›s›n, kimi saklayabilirsin ki derinliklerinde...
‹flgalcilere hemen hiç direnmeden teslim olmufl,
korkak, basiretsiz, silik halklar gibisin.
Kukla devletler gibi... D›flar›da sürüp giden hayat›
nas›l etkileyebilirsin ki art›k...
Bir dostun sana haks›zl›k etti¤inde, üzülecek yerde
garip bir rahatl›k duyuyorsun. Çünkü sana haks›zl›k
etmeyip sevgini isteyince ne yapaca¤›n› bilemiyorsun.
Hem sen kendine s›¤›nt›s›n, onu konuk edemezsin
ki iflgal edilmifl benli¤ine...
YAZAR
KABATAfi
‹çindeki zay›fl›k, hiç karfl› koymadan d›flar›daki kötülüklerin, zorbal›k ve çeliflkilerin biçimini alm›fl.
Birazc›k soluklanmak için kendinden de¤il, içindeki
iflgâlciden izin al›yorsun art›k...
Sen iflgal edilmifl ve teslim oldu¤un için mahcup bir
kinle, sömürü yasalar›n›n sürmesini istiyorsun... Bedenleri ve ruhlar› tüketen geleneklerin, öldürücü tabular›n, yasaklar›n gücü eksilmesin istiyorsun, bu yüzden...
52
Sürsün ki kimse kendisiyle bafl bafla kalmas›n istiyorsun. Daha da h›zl› dönsün çarklar... Her fley h›zla
Kimse kimseye bu yenilgiyi hat›rlatmas›n...
Bir zamanlar içini ›s›tan sevgin, flimdi yollar› karla
kapl›, unutulmufl, kaybolmufl da¤ köyleri gibi, uzakta...
‹çine ald›¤›n, direnmeden teslim oldu¤un iflgâlci
güçlerin, kötülüklerin yollar› ise alabildi¤ine aç›k, verimli, gün ortas›nda...
Tutsakl›¤›nla, yabanc›l›¤›nla, korkakl›¤›nla, her an,
her dakika berabersin...
Yaralar›n baflka insanlar›n yaralar›yla tan›flt›rmad›¤›n, kardefl
k›lmad›¤›n için, merhametin, iyili¤in, paylafl›m›n olacakken nefretin, ac›mas›zl›¤›n oluyorlar...
Yaralar›n› ayn›, kaba ve duygusuz örtünün alt›nda saklad›¤›n için
seni özgürlefltirmiyor, tam aksine,
seni tutsak alan içindeki kötülü¤ü
k›flk›rt›yorlar...
‹çindeki göstergelerin, aletlerin t›k›rt›s›, yaralar›n›n iniltilerini çoktand›r bo¤uyor...
‹çinden makine t›k›rt›lar› geliyor... Paralar› ve eflyalar› sayan aletlerin t›k›rt›lar›... Her fleyi ölçüp toplayan
göstergelerin, her an çalmaya haz›r alarmlar›n, sinyallerin dijital sesleri geliyor...
Yine de bir türlü, unutam›yorsun kendini. Bir türlü,
bildiklerini silemiyorsun zihninden...
Sana asla, rakip olmadan ve gözlerimin en ç›plak haliyle yüre¤ine dokunuyorum... Çünkü seni anlat›rken kendimi hat›rlad›m.
Bildiklerin, unutamad›klar›n, hissettiklerin için mutsuz oldu¤unu san›yorsun...
Senin esaretin, yenilgin, kaç›fllar›n, benimkilere ›fl›k
tuttu. Seni gözlerken, kendime yakaland›m...
Duyuyorum: ‹çine biri yaklaflt›¤›nda ilk buldu¤u ma¤araya, gizli bir köfleye s›¤›nmak için kofluflan engellenmifl kaçaklar›n, ürkek, bast›r›lm›fl 盤l›klar› geliyor
içinden.
Mutsuz olmamak için de basit zevklere al›flt›r›yorsun kendini, kolay etkilenmek, yönlendirilmek, haz›r
ve egemen mutluluklar›n içinde sana ac› veren her
fleyi, kendinle beraber yok etmek istiyorsun ama yine
de kendini unutam›yorsun.
Ma¤aralar›na saklanmadan önce içindeki her biri
baflka baflka zamanlara ait, baflka baflka insanlar›n açt›¤›, farkl› derinlikteki yaralar›n›, hep ayn›, kaba ve
duygusuz bir örtüyle örtmeye çal›fl›yorlar sinsi bir telaflla...
Yaralar›n bu örtünün alt›nda soluksuz kal›yor, bo¤uluyor, kokufluyor...
U¤rad›¤›n haks›zl›klar, seni sen yapan ac›lar, flimdi
içindeki kötülü¤ün ayaklar› alt›nda...
Bu yüzden, seni tutsak alan iflgalcilere, zorbal›¤a,
kötülük güçlerine ve onlara direnmeden teslim olan
korkakl›¤›na de¤il, duygular›na, bildiklerine, seni sana
hat›rlatan belle¤ine lanet ediyor, derin bir öfke duyuyorsun...
Oysa içindeki sevgine, o yollar› karla kaplanm›fl o
uzak da¤ köyleri gibi kaybolmufl sevgine, onlar olmadan ulaflamazs›n...
Hem, ben, sana nas›l rakip olabilirim ki...
Çünkü o yollar› karla kapl› da¤ köyüne, o kaybolmufl sevgine do¤ru, beraber yolculu¤a ç›kaca¤›z...
Yol arkadafllar› birbirine rakip olamaz, çünkü biliyorum senin yollar›n› kaybetti¤in sevginde, bana ait birçok anlam ve cesaret sakl›...
Hissediyorum...
Kaybolmufl sevginde, benim de kaybolmufl sevgim
var...
KABATAfi
tükensin; tükensin ki yüzleflmeye vaktin olmas›n, içindeki teslimiyetle, utançla...
YAZAR
S
ana dokununca, kirletilmifl ve tutsak al›nm›fl bir
topra¤a dokunur gibi oluyorum. Can çekiflen ve
so¤uyan bir tarihe dokunur gibi...
53
HAYATININ K‹LOMETRE TAfiLARI:
KABATAfi VE BEfi‹KTAfi
fiEREF STADI’NIN ZEM‹N‹ YAZIN ZIMPARA G‹B‹YD‹. HÂLÂ BACAKLARIMDA KÖMÜR TOZLARININ ‹ZLER‹ VARDIR.
KIfiIN ‹SE BALÇIK VE ÇAMUR OLURDU. AT YARIfiI B‹LE YAPILDI ORADA. ATLARIN KOfiTU⁄U YERDE B‹Z ANTRENMAN YAPAR, MAÇLARA ÇIKARDIK.
1
945 y›l›nda Ni¤de Aksaray’da do¤an ama aslen
Trabzon Of’lu olan Sanl› Sar›alio¤lu, 14 yafl›nda geldi¤i ‹stanbul’da okumak için Kabatafl Erkek Lisesi’ne, futbol oynamak için de Befliktafl Jimnastik Kulübü’ne kaydolur. O tarihten itibaren her iki kurum için
de unutulmaz bir isim olacak, lise futbol tak›m›na ve Befliktafl’a unutulmaz baflar›lar kazand›racakt›r. 20 y›ll›k
futbol mesaisinin üzerine 30 y›ll›k spor yazarl›¤›n› ekleyen Sanl› Sar›alio¤lu ile, okul günleri ve Kabatafl Erkek Lisesi’nde bafllay›p milli formaya kadar uzanan, kendisini “Sanl› Kaptan” yapan futbol hayat› üzerine söylefli yapt›k.
Birçok insan sizi “Befliktafl’l› Sanl› Kaptan” olarak
tan›yor ama belki de Kabatafl’l› oldu¤unuzu bilmiyorlar. Nas›l bafllad› Kabatafl serüveni?
Do¤rudur, bilmeyen çok vard›r ama ben mümkün oldu¤u kadar Kabatafll› oldu¤umu söyledim ve bununla da
gurur duydum. Babam›n görevi nedeniyle tüm ülkeyi
bafltan sona dolafl›yorduk ailece. Hani derler ya, Edirne’den Hakkari’ye, gerçekten de öyleydik. Babam Edirne Vali Muavini idi. Hakkari’ye vali olarak gitti. Ard›ndan, Gümüflhane, Adana ve ‹zmir. En son babam merkez valisi olarak ‹zmir’den ‹stanbul’a geldi. Befliktafl’ta,
Serencebey Yokuflu’nda bir ev ald›k. 1959 y›l›yd› ve ben
14 yafl›ndayd›m. Kabatafl bize yak›n oldu¤u için Kabatafl Erkek Lisesi’ni tercih ettik. Kabatafl, parmakla gösterilen, köklü bir liseydi o zamanlar da. Kabatafl serüvenim böyle bafllad›. Kabatafl’a 1959 y›l›nda girdim ve
1963 y›l›nda mezun oldum. Üç y›l direkt geçtim ama son
y›lda beni b›rakt›lar s›n›fta. Türkiye Liseleraras› Futbol fiampiyonas› vard›. Kabatafl Erkek Lisesi ilk kez benim dönemimde ‹stanbul flampiyonu oldu. Çok iyi bir
tak›m›m›z vard›. Lise son s›n›ftayken bir yandan da Ayd›n’da yap›lan Türkiye fiampiyonas›’na gitmifltik. Dolay›s›yla imtihanlara gerekti¤i gibi haz›rlanma f›rsat›
bulamam›flt›m. Bir dersten kald›m ve bir y›l bekledim.
fiampiyona nas›l geçti?
fiampiyon olamad›k maalesef. Ayd›n’a ‹stanbul flampiyonu olarak gitmifltik. Finale kadar devam etme baflar›s› gösterdik. Finalde Ankara Y›ld›r›m Beyaz›t Lisesi ile
karfl›laflt›k. Y›ld›r›m Beyaz›t Lisesi de baya¤› ünlü bir
liseydi o zamanlar. Profesyonel futbolcular› yetifltiren
bir liseydi. Bizim tak›m da iyiydi asl›nda. Benden baflka “Tek Ci¤er Mehmet” dedi¤imiz, Kabatafll›lar Derne¤i’nde de baflkanl›k yapm›fl olan Mehmet Kaynak, kalede Emin var. Biz iyi bir tak›md›k ama hakem kötüydü.
56
bol oynuyordum. Erdal Dumanl› o zaman da liderdi, flimdi de lider havas› vard›r onda. Neyse, sonunda girdim
tak›ma ve orta sahada oynamaya bafllad›m 10 numara
olarak.
Demek Erdal Dumanl› seçiyordu oyuncular›. Peki futboldan iyi anlar m›yd›?
Hay›r. Futbolu pek bilmezdi ama her fleye kar›fl›rd›. Beni be¤enmemiflti ama ben Befliktafl altyap›s›nda fut-
Befliktafl Jimnastik Kulübü ile tan›flman›z nas›l oldu?
‹stanbul’a yeni gelmifltik. Mahalle tak›m›m›zda beraber oynad›¤›m›z bir arkadafl›m vard›. Eski Befliktafll› fut-
Nas›l bir ö¤renciydiniz?
Okula gidiyor olmak bizim için bir keyifti. “Oh! Okula gidiyoruz.” diye sevinirdik. Ama yine de okuldan kaçman›n planlar›n› kurard›k. Kömürlü¤ün oradan kaçard›k.
Pencerelerden kopyalar gelirdi. Ama ben çal›flkan ve
uslu bir talebeydim. Zaten s›n›f baflkan›m›z Erdal Dumanl› bize nefes ald›rmazd›. Beden e¤itimi hocam›z Mustafa Uzma idi. Benim üzerimde çok eme¤i vard›, özellikle de profesyonel futbolcu olmamda. Edebiyat› pek
sevmezdim ama matematik ile aram iyiydi. Onun ötesinde çok güzel dostluklar›m oldu. Halil Baflo¤lu, Mehmet Kaynak, Mehmet Küçükdo¤u, kaleci Emin, ‹smet,
Murat hâlâ görüfltü¤üm arkadafllar›m. Erdal Dumanl›
sayesinde bir araya gelebildik.
bolculardan ‹mam Hayati’nin o¤luydu. Ayn› zamanda
altyap› hocas›yd›. Bu vesile ile Befliktafl altyap›s›n›n seçmelerine gittik bütün mahalle ve altyap›ya girmeyi baflard›k. 1959 y›l›nda Befliktafl’a girmifl oldum. 1963’ün 4
Temmuz’unda ilk profesyonel sözleflmemi imzalad›m
Befliktafl ile. Bu tarihi hiç unutmuyorum çünkü benim
18. yafl günümdü.
Liseyi bitirir bitirmez profesyonel futbol hayat›n›z
bafllam›fl. Okumaya devam etmeyi hiç düflünmediniz mi?
Evet, profesyonel futbol hayat›m liseyi bitirir bitirmez
bafllad›. Liseyi bitirdikten sonra Özel Niflantafl› Eczac›l›k Okulu’na girdim. Ancak orada laboratuar mecburiyeti vard›. Yar›m sezon laboratuarlara gidip geliyordum. Laboratuar zorunlulu¤u yüzünden futbolla beraber yürümesi çok zor oluyordu. Bir gün laboratuarda neyi fazla kar›flt›rd›m bilemiyorum, birden elimdeki
fleyler parlay›verdi ve yan›mdaki k›zca¤›z›n bacaklar›na s›çrad›, çorab› yand›. Ondan sonra bir daha gitmedim eczac›l›¤a. Daha sonra Befliktafl’ta Ifl›k ‹nflaat Mühendisli¤i’ne devam ettim ve 3. s›n›fa kadar da geldim. Çok da baflar›l›yd›m ama oray› bitirseydim yedek
subay olacakt›m. Kura çekip Anadolu’nun çeflitli yer-
lerine gidecektim. Er olarak yapmak benim için daha
avantajl›yd›. Kulüp de ›srar edince er olarak gittim askere. ‹ki ay e¤itimin ard›ndan futbolcu olarak devam ettim. Yirmi ay askerlik yapt›m. Dönüflte ne yaz›k ki okula devam edemedim.
Türk futbolunda o zamanki koflullar nas›ld›?
Bizim zaman›m›zda e¤itim koflullar›, beslenme apayr›yd›. Ben futbola 14 yafl›nda bafllad›m ama flimdi 8 yafl›nda bafllan›yor. Ve bilimsel çal›flmalar yap›l›yor. Bizde böyle bir fley yoktu. Toplan›yorduk, çift kale maç yap›yorduk. Adamak›ll› antrenmanlar yapmaya benim son
zamanlar›mda bafllad›k. Ondan önce fizik kondisyon yönünden çok yetersizdik Avrupa’ya göre. Bu nedenle de
Avrupa’daki maçlarda baflar›l› olam›yorduk. Özellikle
de 60. dakikadan sonra rakiplerin fizik güç üstünlü¤ü
bizi ezip geçiyordu. Befliktafl olarak bizim fieref Stad›’nda soyunma odam›z vard›, görseydiniz fareler cirit
atard›. Ço¤u kez sular akmazd›, Ortaköy’e hamama
giderdik. fieref Stad›’n›n zemini yaz›n z›mpara gibiydi.
Hâlâ bacaklar›mda kömür tozlar›n›n izleri vard›r. K›fl›n
ise balç›k ve çamur olurdu. At yar›fl› bile yap›ld› orada.
Atlar›n kofltu¤u yerde biz antrenman yapar, maçlara
ç›kard›k. Fulya yap›l›nca bize cennet gibi gelmiflti. Da-
KABATAfi
2-0 öndeyiz ama hakem ne garip kararlar veriyor, tam
bir facia. Bir ara maç 2-1 oldu, penalt›, k›rm›z› kart, saha bir anda kar›flt›. Bizim tak›mdan bir oyuncu hakeme
bir vurdu, hakem yerde. Herkes birbirine girdi. Tribünden bir tane flifle at›ld›, bizim arkadafllardan birisi de flifleyi tribüne geri yollad›. Sahan›n içi kalabal›klaflt›, herkes birbirine vuruyor. Benim de önüme birisi geldi, “Senin ne iflin var burada?” diye, ben de adama vurdum.
Me¤er adam, Ankara’dan gelen saha müflahidiymifl. Ben
de bula bula onu buldum o kadar kalabal›¤›n aras›nda.
Alt› ay ceza ald›m o maçtan sonra. Maç yar›da kald› ve
hükmen yenik say›ld›k, flampiyon olamad›k. Lise ikinci
s›n›fta Erdal Dumanl› s›n›f baflkan›m›zd›. Hocalardan
korkmazd›k ama ondan korkard›k. Sevgili arkadafl›m,
lânet bir arkadaflt› ve bizi baya¤› titretirdi. Okul tak›m›
seçmelerinde Erdal beni be¤enmedi. O zamanlar çok
çelimsizdim. fiimdi benim canci¤er arkadafl›m, çok sevdi¤im dostum Erdal, yan›ndakilere “Bundan topçu olmaz, baksan›za adam havada uçuyor.” demifl.
SÖYLEfi‹
SÖYLEfi‹
KABATAfi
‹LK MAÇIM BEYKOZ MAÇIYDI. AHMET ÖZACAR B‹R GOL ATTI, ELLER‹N‹ AÇIP B‹ZLER‹ BEKLED‹.
B‹R YANDAN DA SESLEN‹YORDU: “ARSLANLARIM BEN‹M! KOfiUN, ÖPÜN BEN‹.” D‹YE BA⁄IRIYORDU.
AMA BEN ÖPMEYE KORKUYORDUM. YILLARDIR HAYRANLIKLA ‹ZLED‹⁄‹M‹Z VE SAYGIDA
KUSUR ETMED‹⁄‹M‹Z A⁄ABEYLER‹ME SARILIP, ONLARLA ÖPÜfiMEK… TUHAF GEL‹YORDU.
57
AL‹ SAM‹ YEN’‹N AÇILIfi MAÇI VARDI 1964 YILINDA. 19 YAfiINDAYIM VE A M‹LL‹ TAKIM FORMASI
G‹Y‹YORUM, BABAM BAfiTA OLMAK ÜZERE BÜTÜN AKRABALARIM ‹ZLEMEYE GELM‹fi. SOYUNMA
ODASINDA ‹fiARET‹ BEL‹YORUZ, SAHAYA ÇIKACA⁄IZ VE MAÇ BAfiLAYACAK. AMA B‹Z‹ B‹R TÜRLÜ
ÇIKARTMIYORLAR. ME⁄ER TR‹BÜNDEK‹ SOS‹SÇ‹N‹N TÜPÜ PATLAMIfi, ‹NSANLAR AfiA⁄IYA DÖKÜLMÜfi.
B‹R SAAT GEÇ BAfiLAMIfiTI MAÇ O YÜZDEN.
SÖYLEfi‹
KABATAfi
O y›llarda koflullar bu denli kötüyken ve de futbol bir
meslek olarak kabul edilmezken neden futbolcu olmay› tercih ettiniz?
Öncelikle çok hevesliydim ve futbolu çok seviyordum.
Babam karfl›yd› futbol oynamama. Babam›n bir polisi
vard›, beni takip ederdi. Top oynarsam terleyip hasta
olaca¤›m, okulumu ihmal edece¤im diye. Ben her fleye ra¤men devam ettim futbola, hatta sahtekârl›k bile
yapt›m futbol oynamak için. Altyap›ya girerken babadan muvafakatname al›nmas› gerekiyordu. Ailemin bilgisi dahilinde babamdan gizli bir yaz› haz›rlad›k ve annemle imzas›n› taklit ettik. Baflka çarem yoktu, çünkü
sorsak reddedecekti.
58
Peki daha sonralar› siz böylesine baflar›l› olunca sizi kabul edip, maçlar›n›za geldi mi?
Kabul etmek ne demek? Resmen hastaland›. Ben Befliktafl A tak›m›na yükselince gazetelerden resimleri kesip
albümler haz›rlad›. Kötü oynad›¤›mda veya Befliktafl yenildi¤inde birkaç gün konuflmuyordu benimle. Çok ciddi bir babayd›. Öyle yüz vermezdi fazla. O zamanki aile
iliflkileri de çok mesafeliydi. Ben ancak iyi yerlere geldi¤imde aç›klayabildik ondan gizli yapt›¤›m›z›.
‹lk profesyonel maç›n›z› hat›rl›yor musunuz?
‹lk profesyonel maç›ma 17 yafl›ndayken ç›kt›m. Befliktafll› meflhur ikili fienol ve Birol’un Fenerbahçe’ye trans-
fer olmalar›ndan önceki seneydi. Yusuf Tunao¤lu ile
genç tak›mdayd›k. Yusuf Tunao¤lu bana göre Türkiye’nin gelmifl geçmifl en yetenekli futbolcusuydu. Allah
rahmet eylesin. Altyap›da beraber bafllay›p y›llarca devam ettik. Muazzam bir oyuncuydu. Keflke yeni neslin
onu görme flans› olsayd›. ‹nan›lmaz iyi bir insand›, arkadafl canl›s›yd› ama arkadafl canl›l›¤› onu y›pratt›. Galiba Birol sakatt› ve Yusuf ile beni A tak›ma alm›fllard›.
O zamanlar Cumartesi ve Pazar maçlar› oluyordu. Bir
gün Yusuf oynad›, di¤er gün ben oynad›m. ‹lk maç›m
Beykoz maç›yd›. Ahmet Özacar bir gol att›, ellerini aç›p
bizleri bekledi. Bir yandan da sesleniyordu: “Arslanlar›m benim! Koflun, öpün beni.” diye ba¤›r›yordu. Ama
ben öpmeye korkuyordum. Y›llard›r hayranl›kla izledi¤imiz ve sayg›da kusur etmedi¤imiz a¤abeylerime sar›l›p, onlarla öpüflmek… Tuhaf geliyordu.
18 yafl›m› doldurunca 3.000 Lira’ya dört y›ll›k mukavele imzalad›m. fiimdiki transfer ücretlerine k›yasla az bir
rakam belki ama ben 150 Lira avans ald›¤›mda bütün
aileye hediyeler, eve erzaklar alm›flt›m buna ra¤men
bitmemiflti. Baba Hakk›, fieref Stad›’nda havuzun betonundaki flut çal›flmas›n› seyreder, be¤endi¤i hareketler
olunca yan›na ça¤›r›r, elini öptürür ve çek verirdi. O flekilde 20.000 Lira’ya tamamlam›fl›md›r transfer ücretimi.
Futbolculuk hayat›n›zda kaç flampiyonluk gördünüz,
kaç gol att›n›z?
‹ki lig flampiyonlu¤um var, ikisini de ‹zmir’de yaflad›k.
Birinde Göztepe’yi ki çok iyi tak›md› o zamanlar, di¤erinde de ‹zmirspor’u 2-0 yendik, iki golü de ben att›m.
Kulüp yöneticileri gerekli önlemleri alm›yorlar m› sizce?
Zaten as›l hata kulüp yöneticilerinde. Maalesef futbolumuz kötü yönetiliyor. Dünyada art›k profesyonel birimler var kulüplerin çat›s› alt›nda. Ve her birinin bafl›nda profesyonel yöneticiler bulunuyor. Bütün bunlar› denetleyen de bir baflkan oluyor. Ama Türkiye’de yöneticiler her fleyi kendileri yap›yor. Taktik bile vermeye kalk›yorlar. Medyada yer bulmak için yöneticili¤i araç olarak görüyorlar. Bu nedenle de kendi bafllar›na futbol-
Milli tak›mda da uzun y›llar oynad›n›z, neler hat›rl›yorsunuz o günlerden?
Milli tak›mda epeyce oynad›m. O zamanlar milli maçlar
çok fazla olmamas›na karfl›n 21’i A milli olmak üzere 39
kez milli oldum. Milli tak›mda unutamayaca¤›m an›lardan birisi de; Ali Sami Yen’in aç›l›fl maç› vard› 1964 y›l›nda. 19 yafl›nday›m ve A milli tak›m formas› giyiyorum,
babam baflta olmak üzere bütün akrabalar›m izlemeye
gelmifl. Soyunma odas›nda iflareti beliyoruz, sahaya ç›kaca¤›z ve maç bafllayacak. Ama bizi bir türlü ç›kartm›yorlar. Me¤er tribündeki sosisçinin tüpü patlam›fl, insanlar afla¤›ya dökülmüfl. Bir saat geç bafllam›flt› maç
o yüzden.
Futbolu 1975 y›l›nda b›rakm›fls›n›z. Biraz erken de¤il miydi?
Futbolu 30 yafl›nda b›rakt›m. O zamanlar 30-32 yafl›ndaki bir futbolcuya yafll› diyorlard›. Futbolu b›rakma nedenim de enteresand›r. Avrupa kupas› maçlar›nda bir
Romen tak›m›n› burada 2-0 yendik oraya gittik bir rekora imza att›k. Son üç dakikada üç gol yedik ve elendik. Bu nedenle kimse unutmuyor beni iflte. Daha çok
ondan dolay› hat›rl›yorlar. “Üç dakikada üç tane, üç
dakikada üç tane…”. Üç dakikada üç tane yedikten sonra ‹stanbul’a döndük ve Giresun maç›na ç›kt›k. Tribünler pek kalabal›k de¤ildi. Gelenler de bizi protesto etmek
için gelmifllerdi. O zamanlar flimdiki gibi a¤›r küfürler
yoktu. Biz deniz taraf›na hücum ediyoruz. Ben de sol iç
oynuyorum. Kapal› tribünün alt›nda adam›n biri de kafas›n› bana takm›fl. Öyle ince bir sesi vard› ki, bugün duysam hemen tan›r›m. Adam nazik ama öyle bir i¤neliyor
ki: “Yeter be kaptan›m be! Her gün baklava yesek b›kar›z be! Gel sana bi jübile yapal›m be!”. Adam hiç susmuyor. O s›rada bir pas geldi, ben gol atmaz m›y›m? Ben
seviniyorum saha içinde, adam yine ba¤›r›yor: “Kaptan›m be! Sen olmasan biz ne yapar›z be!”. ‹flte o günden
sonra futbolu b›rakmam gerekti¤ini anlad›m ve 30 yafl›nda futbolu b›rakt›m. ‹ki y›l Befliktafl altyap›s›nda, iki
y›l da Befliktafl A tak›m›nda antrenörlük yapt›m. Sonra
1 y›l tam yetkiyle menejerlik yapt›m. Antrenörlük yaflam›ma devam etmedim. O zamanlar futbol gibi antrenörlük de pek cazip de¤ildi. Ben biraz erken dünyaya gelmiflim asl›nda. 20-30 sene sonra gelseymiflim keflke.
KABATAfi
ha sonra Ümraniye’yi gördük de “Fulya da neymifl?”
dedik. fiimdi Ümraniye’ye gitseniz içinizden antrenman
yapmak, koflmak gelir.
Çal›flt›¤›n›z antrenörlerden kimleri hat›rl›yorsunuz?
Yabanc›lardan Spaiç ve Ciric gibi iyi antrenörler vard›.
Ama kötü antrenörler de vard› yabanc›lar›n aras›nda.
Yerlilerden, y›llarca Galatasaray’da top oynad›ktan sonra Befliktafl’a antrenör olarak gelen Gündüz K›l›ç’› hiç
unutmam. Gündüz Baba’ya tap›yorduk adeta. Tan›d›¤›m en karizmatik insanlardan biriydi. Metin Türel için
de ayn› fleyi söyleyebilirim. Gerçi daha sonra Metin Türel’i öldürmeyi bile düflünmüfltüm. Hayat›mda hiç yedek
kalmam›flt›m, bir gün taktik gere¤i beni yedek b›rakt›.
Ertesi gün gazeteciler sordu¤unda “Futbol bu, profesyonellik.” dedim ama Metin Türel’i öldürmeyi de düflündüm. Öldürmek kolay da cesedi nereye saklayacaks›n?
Metin Türel’e bunu anlat›r›m, hep güleriz. Futbolun haleti ruhiyesi bu tabi. Sizi d›fllad›klar› zaman öfkeleniyorsunuz, h›rslan›yorsunuz. Zaten o öfke ve h›rs olmazsa
baflar› da gelmez.
fiimdi bak›yorum bu dönemde baz› genç oyuncular genç
yaflta formay› yakalama flans›n› elde etmifller. fiimdi daha kolay, eskiden çok zordu formay› elde etmek. O formay› ele geçirdikten sonra tribüne “Kimse bu formay›
benden alamaz!” mesaj›n› vermek laz›m. Formay› ele
geçirmifller ama lâkay›t, umursamazlar. Profesyonel
sözleflmeye imza at›yor ama profesyonelce yaflam›yorlar, özel yaflant›lar›na dikkat etmiyorlar. Gencecik yetenekli çocuklar göz göre göre kayboluyorlar. Uyar›yoruz ama umurlar›nda de¤il.
cu al›yorlar. Milyonlar› soka¤a at›yorlar. Sonra da göndermek için bir o kadar daha veriyorlar.
SÖYLEfi‹
1966 y›l› daha gencecik çocu¤um, omuzlara ald›lar beni. ‹lk flampiyonlu¤um, iki golü de ben atm›fl›m, anormal bir keyifti. Befliktafl’ta att›¤›m golleri ben tutmad›m
da Vala Somal›, “Befliktafl Tarihi” adl› kitab›nda 99 diye yazm›fl. Yahu, 99 yazaca¤›na 100 yaz oraya da 100
s›n›r›n› aflal›m. Ben tek tek saymad›m. 100 deyin iflte
bitsin gitsin.
59
LG’N‹N YEN‹ ÜRÜNÜ:
“KU990 - VIEWTY”
60
TEKNOLOJ‹ AVUCUNUZUN ‹Ç‹NDE
Avuçiçi bilgisayar üreticisi Palm,
Treo 750 Smartphone ürünüyle,
kullan›c›lara dünya standartlar›ndaki
Palm deneyimini Microsoft Windows
Mobile 5.0 iflletim sistemi ile bir
arada sunuyor. Hem bir cep telefonu
hem de avuçiçi bilgisayar olan Palm
Treo 750 ile normal bilgisayarlar›n
yapabildi¤i hemen hemen her fleyi
yapman›z mümkün. Office
dokümanlar›n› açma, düzenleme,
kaydetme, not alma, ses kaydetme,
MP3 dinleme, video izleme bunlardan
sadece birkaç›. Palm Treo 750
dünyan›n her yerinde çal›flan befl bant
bir GSM™ telefon olman›n yan› s›ra,
3G/UMTS standartlar›n› da
destekliyor. Böylelikle kablosuz
e-posta alman›za, genifl bant
ba¤lant› h›zlar›nda ‹nternet'te
gezinmenize olanak veriyor.
Ayr›ca Palm'in kullan›c› dostu tüm
özelliklerini Windows Mobile iflletim
sistemiyle birlikte kullanabiliyorsunuz.
ALTIN TOP KAKA’NIN
2007'de AC Milan ile fiampiyonlar
Ligi flampiyonlu¤u yaflayan
Brezilyal› Kaka, France Football
dergisi taraf›ndan verilen Alt›n Top
ödülüne lay›k görüldü. Daha önce
Avrupal› spor yazarlar›n›n oylar›yla
belirlenen ödül bu y›l ilk kez dünya
çap›nda yap›ld›. Kaka, dünyan›n
çeflitli ülkerinde görev yapan 96
spor yazar›n›n oylar›yla ödülün
sahibi oldu. Geçen sezon att›¤› 10
golle fiampiyonlar Ligi'nde gol kral›
olan ve tak›m›n›n kazand›¤›
flampiyonlukta önemli rol oynayan
25 yafl›ndaki Brezilyal› y›ld›z,
toplamda 444 puanla ödülü
kazan›rken, 277 puan alan
Portekizli Ronaldo ikinci ve 255
puan toplayan Arjantinli Messi
üçüncü oldu. Kaka ayr›ca, 2007
Avrupa'n›n en iyi oyuncusu ve
FIFPro y›l›n oyuncusu ödülünü
kazanm›flt›.
LOEB ÜST ÜSTE 4. KEZ fiAMP‹YON
Dünya Ralli fiampiyonas›’n›n son
yar›fl› olan Britanya Rallisi, Ford
pilotlar› Mikko Hirvonen ve Marcus
Grönholm'ün dublesiyle sona erdi.
Ancak, gülen isim üçüncü s›rada finifl
gören Citroen pilotu Sebastian Loeb
oldu. Marcus Grönholm'ün yar›fl d›fl›
kald›¤› sondan bir önceki yar›fl
‹rlanda Rallisi’ni kazanarak
flampiyona liderli¤ini ele geçiren
Loeb, Britanya Rallisi’ndeki bu
üçüncülük ile 116 puana ulaflt› ve üst
üste dördüncü kez flampiyon oldu.
Kariyerinin son yar›fl›na ç›kan 2000
ve 2002 y›llar› flampiyonu Marcus
Grönholm ise, sezonu Loeb'ün
4 puan gerisinde ikinci olarak
tamamlad›. 36 yar›fl birincili¤iyle
Dünya Ralli fiampiyonas›'n›n en çok
yar›fl kazanan pilotu olan 33
yafl›ndaki Loeb, üst üste elde etti¤i
4. flampiyonlukla Finlandiyal› Tommi
Makkinen'e ve Juha Kankkunen'e ait
flampiyonluk rekorunu da egale etti.
Teniste erkekler dünya
klasman›n›n iki
numaras› Rafael
Nadal'›n, aya¤›ndaki
sakatl›k nedeniyle
kariyeri tehlike alt›nda.
21 yafl›ndaki ‹spanyol
tenisçinin amcas› ve
antrenörü olan Toni
Nadal, oyuncunun
2005 y›l›ndan beri
sakat oldu¤unu ve bu
sakatl›kla yaflamaya
al›flt›¤›n› belirtirken,
kariyerine devam
edebilmek için çok
dikkatli hareket etmesi
gerekti¤ini ifade
ediyor. Toni Nadal, ünlü
oyuncunun oyun stilini
de¤ifltirmeye ve
böylece maç sürelerini
k›saltmaya çal›flt›klar›n›
söylüyor. Rafael Nadal,
Fransa Aç›k'ta 3'üncü
kez flampiyon olma
baflar›s› gösterdi¤i
2007 sezonunda
toplam 6 turnuva
kazand›.
KABATAfi
HP, 2008 Tüketici Elektroni¤i
Fuar›’nda, masaüstü ve dizüstü
bilgisayarlar›n enerji tüketimini
2010’a kadar % 25 azaltaca¤›n›
aç›klad›. HP, 2010 enerji azalt›m›
hedefine ulaflmak için belli
stratejilerinden faydalanacak.
Buna göre, daha verimli güç
kaynaklar› ve daha az enerji
harcayan çip setleri gibi
bileflenlerin yan› s›ra enerji
tasarrufu sa¤layan di¤er
teknoloji ve süreçler, HP’nin PC
portföyüne entegre edilecek. HP
Compaq dc7800 kurumsal
masaüstü bilgisayar, önceki
versiyonlara göre daha az enerji
harcay›p daha fazla performans
sa¤layan yeni Intel Core 2 Duo
ifllemcilerle aç›l›yor. Sektörün en
küçük kurumsal masaüstü
bilgisayarlar›ndan HP dc7800,
önceki modellere oranla % 46
daha küçük olup, % 85 etkili
standart bir güç kayna¤›yla,
performanstan ödün vermeksizin,
maksimum enerji tasarrufu
sa¤l›yor.
NADAL KAR‹YER‹N‹
KORUMAYA
ÇALIfiIYOR
SPOR
TEKNOLOJ‹ KABATAfi
ÇEVREC‹ HP, PC’LER‹N ENERJ‹
TÜKET‹M‹N‹ % 25 AZALTACAK
LG, “KE850 - Prada”n›n ard›ndan
yeni ürünü “KU990 - Viewty”nin
tan›t›m›n› yapt›. LG Prada’yla
benzer bir tasar›m anlay›fl› olan
KU990, sundu¤u teknolojik
özelliklerle de dikkatleri çekiyor.
Ara birimi dokunmatik ekran
olarak tasarlanan KU990, LG’nin
5 megapiksel çözünürlüklü
kameraya sahip ikinci cihaz›.
KU990’›n 3 inç boyutunda
ve 262.000 renk kalitesindeki
dokunmatik ekran›, 400 x 240
piksel çözünürlü¤üyle eflsiz bir
görsel deneyim sunuyor.
Kameras› ise üstün Alman
teknolojisinin ürünü Schneider
Kreuznach bir optik lensle
donat›lm›fl. Saniyede 120 kare
yakalayarak pürüzsüz video
dosyalar› oluflturabilen KU990,
kullan›c›lara süper yavafl çekim
modunda yüksek kalitede video
oynatma imkân› da sa¤l›yor.
MicroSD haf›za kart› deste¤inin
yan› s›ra, 400 x 240 piksel
çözünürlü¤ünde kesintisiz video
kayd› için KU990 kullan›c›lara
170 MB boyutunda bir dahili
haf›za sunuyor.
61
62
700 YILLIK DOKUMA TEZGÂHI
BABADA⁄
Gündo¤du Mahallesi neredeyse tümüyle yanm›flt›r.
Denizli flehir merkezinin güneyinden bat›s›na do¤ru uzanan, Akda¤ olarak da an›lan Mentefle S›rada¤lar› üzerinde bulunan Babada¤, 2.294 metre
yüksekli¤i ile yörenin en görkemli, Honaz (2.571 metre) ve Karababa (2.300 metre) da¤lar›ndan sonra
en yüksek da¤›d›r. Babada¤’›n eski ad› Salbacos’tur. Ovadan bak›ld›¤›nda görkemli görünüflünden
dolay› M.Ö. 3. yüzy›lda bu bölgede yaflayan Leodikyal›lar buras›n›n kutsal bir da¤ oldu¤una ve zirve-
KABATAfi
fl›’nda milis kuvvetlerine asker ve malzeme yard›m›nda bulunmufltur. 1877 y›l›nda belediye olan Babada¤, Sarayköy'e ba¤l› bir nahiyeyken 1988 y›l›nda kendisine ba¤l› on köy ile ilçe statüsünü alm›flt›r. Alt›ndere Köyü’nün merkeze ba¤lanmas›yla köy
say›s› dokuza düflmüfltür. Tafl döfleli dar sokaklar›,
tarihi yamaç evleri ve konaklar› ile Babada¤ ilçesi
1879'da büyük bir yang›n geçirmifl, bugünkü birçok
ev o yang›ndan sonra yap›lm›flt›r. 1932 yang›n›nda
Gazi ve Fevzi Pafla mahalleleri, 1944 yang›n›nda ise
GEZ‹
FOTO⁄RAFLAR: NECAT NAZARO⁄LU
GEZ‹
KABATAfi
D
Daha sonra ilçenin dört kilometre do¤usundaki Yeniköy’e ve günümüzdeki yerine yerleflim gerçekleflir. ‹lçenin ilk ad› olan Beflikkaya zamanla Kad›köy’e dönüflmüfltür. Ancak posta ifllemlerinde ‹stanbul Kad›köy ile isim
benzerli¤inden kaynaklanan sorunlar yüzünden, nahiye müdürünün teklifi ve belediye meclisinin karar›yla,
1935 y›l›nda ete¤ine kuruldu¤u Babada¤’›n ismini alm›flt›r.
1. Dünya Savafl› sonras›nda düflman iflgaline u¤ramayan
ilçe, Sivas Kongresi’ne üye göndermifl, Kurtulufl Sava-
‹LÇE GENEL‹NDE HAFTADA 150 TONUN ÜZER‹NDE ‹PL‹K ‹fiLENMEKTED‹R. 1538'DE OSMANLI DONANMASI’NIN
BÜYÜK ZAFER‹YLE SONUÇLANAN PREVEZE DEN‹Z SAVAfiI'NDA KULLANILAN YELKENLER‹N BU GÜZ‹DE ‹LÇEM‹ZDE
DOKUNDU⁄U R‹VAYET ED‹LMEKTED‹R.
enizli’nin Babada¤ ilçesi, ad›n› ald›¤› Babada¤’›n
eteklerine hatta gö¤süne kurulmufltur. Da¤ ile birlikte yarat›lm›flças›na bütünleflmifl görünmesine
ra¤men ilçenin tarih öncesine ait bir bilgi bulunmamaktad›r. Yörede arkeolojik araflt›rmalar yap›lmam›fl, ayr›ca antik kaynaklarda da buradaki bir kentin varl›¤›yla ilgili bir bilgiye rastlanmam›flt›r. Bununla birlikte yöredeki ilk yerleflim 1386 y›l›nda O¤uz Türklerinden bir yörük afliretinin flimdiki Babada¤ ilçesinin üç kilometre kuzeydo¤usundaki O¤uzlar Köyü’ne yerleflmesiyle bafllar.
63
KABATAfi
ve ‹stanbul'da tekstil ihracat› yapan firmalar›n birço¤u Babada¤l› olup, iflletmelerini geniflletmek amac›yla Babada¤'›n d›fl›na ç›km›fllard›r. Bu firmalar›n halen
Babada¤'la iliflkileri devam etmekte, Babada¤'l› dokumac›lara fason mal dokutmaktad›rlar. ‹lçede el tezgâhlar› ile bafllay›p yar› otomatik tezgâhlarla devam
eden dokuma sanayisi, tam otomatik tezgâhlarla geliflimini sürdürmektedir. 5.000 civar›nda yar› otomatik tezgâh ile 1996 y›l› bafl› itibariyle 150 civar›nda
tam otomatik tezgâh bulunmakta ve bu say› gün geçtikçe artmaktad›r. ‹lçe genelinde haftada 150 tonun
üzerinde iplik ifllenmektedir. 1538'de Osmanl› Donanmas›’n›n büyük zaferiyle sonuçlanan Preveze Deniz
Savafl›'nda kullan›lan yelkenlerin bu güzide ilçemizde dokundu¤u rivayet edilmektedir.
‹lçenin do¤al yap›s› tar›ma elveriflli de¤ildir. Düflük
olan nüfus yo¤unlu¤unun ço¤u dokumac›l›kla u¤raflt›¤›ndan, tar›m ve hayvanc›l›k ek bir faaliyet olarak
yap›l›r ve bu faaliyet halk›n geçim kayna¤› de¤ildir.
Tamam› iç tüketime yönelik olmak üzere meyvecilik
de yap›lmaktad›r. ‹lçedeki toplam tar›m alan› 3.315
hektard›r. Tar›m alanlar›n›n % 20'si makinal› tar›ma
elveriflli, % 80'i hayvan gücüyle ifllenebilir niteliktedir. Topra¤›n yap›s› yem bitkileri ve kavunculu¤a uygundur. Sulanabilir arazi az miktarda olup, kuru tar›m yap›lmaktad›r. Yetifltirilen ürünler aras›nda hububat a¤›rl›ktad›r. Sulu tar›m yap›labilen yerlerde taze fasulye, börülce, domates, so¤an, salatal›k; sulama olmayan yerlerde bu¤day, arpa, nohut yetifltirilir. Kestane a¤›rl›kl› olmak üzere ceviz, elma, kiraz,
GEZ‹
KABATAfi
GEZ‹
64
sinde de Zeus’un oturdu¤una inan›rlarm›fl.
Babada¤ çok ilginç bir yerleflim yeridir. Deniz seviyesinden 850 metre yükseklikteki bir yamaca kurulmufl olan ilçe, Pamukkale, Hacettepe ve Japon
Tokai üniversitelerinden bilim adamlar›n›n yapt›¤›
jeolojik çal›flmalara göre, heyelan nedeniyle her y›l
3 ilâ 12 santimetre aras›nda afla¤›ya do¤ru kaymaktad›r. Bu kaymay› sözünü etti¤imiz evlerin gözle görülür e¤ikli¤inden de anlamak mümkündür. Bu durum sonucunda Denizli ‹l Müdürlü¤ü, ilçeyi afet bölgesi ilan etmifltir. ‹lçenin büyük bir bölümünü oluflturan Gündo¤du Mahallesi’ndeki 400 ev ile 250 ifl
yerinin Yeflilyayla Köyü’ne tafl›nmas›na karar verilmifltir. Geçti¤imiz aylarda Babada¤ Kaymakam› “Befl
ve beflin üzerindeki herhangi bir deprem, bu mahallenin topluca kayarak, dereye do¤ru heyelan biçiminde sürüklenmesini tetikleyebilecek niteliktedir,
a¤›r ya¤›fllar›n meydana gelebilece¤i bir k›fl ay›nda
olas› bir deprem daha etkileyici olabilir, hatta bu ya¤›fllar toprak kaymas› konusunda da etkiliyor. Ayr›ca ilçemizde faaliyet gösteren dokuma tezgâhlar›n›n çal›flmas›yla oluflan sars›nt›lar da bu kaymay›
etkileyebilecek niteliktedir.” aç›klamas›nda bulunmufltur.
Göçebe fleklinde Babada¤'a yerleflen yörüklerin çobanl›kla u¤raflmas› ve bunun neticesinde koyun yünlerinin kullan›lmas›yla bafllayan dokumac›l›k y›llar
sonra sanayinin ve ulafl›m›n geliflmesiyle pamuklu
dokumaya dönüflmüfltür. Her evde a¤aç tezgâhlarda dokunan ham bez sayesinde ekonomi canlanm›flt›r. 1940'l› ve 1950'li y›llar Babada¤'›n en hareketli
ve en bereketli y›llar›d›r. Çünkü o y›llarda Türkiye'de
sadece birkaç devlet fabrikas› ham bez üretirken
Babada¤'da kurulan pazarlar bu ihtiyac› büyük oranda karfl›lamaktayd›. Geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de dokumac›l›k, Babada¤ ekonomisindeki en
önemli yeri oluflturur. Yaklafl›k 700 y›ll›k bir geçmifli olan dokumac›l›k, 1965’ten sonra el tezgâhlar›ndan yar› otomati¤e, 1985'ten sonra da tam otomatik tezgâhlara geçerek sürekli canl›l›¤›n› korumufltur. Günümüzde Babada¤'da dokunan ürünler aras›nda ham pike, kanaviçe, havlu, çarflaf ve çocuk bezi baflta gelmektedir. Özel sektör özellikle dokumac›l›k üzerine yat›r›m yapmaktad›r. ‹lçe ticareti dokuma üzerine kurulmufltur. Dokuma hammaddesi
olan iplik ilçe d›fl›ndan temin edilir. ‹lçe halk› genellikle fason dokumac›l›k yapar. Babada¤ ilçesinden
do¤rudan ihracat yap›lmamaktad›r. Ancak Denizli
zeytin, üzüm gibi meyveler de yetifltirilmektedir.
Babada¤l›lar›n darac›k sokaklar› ve küçük alanl› eski evleri vard›r. Evlerin bir süre sonra flekli bozulup
çatlamaya bafllar, bu yüzden her y›l evlerini tamir
ederler. Baz› evler ya¤mur nedeniyle teneke kaplanm›flt›r. Babada¤l›lar çok çal›flkand›r. Her evde eskiden el dokuma tezgâh› varm›fl. Sabah erkenden bafl›na geçer, arada dinlenir, yemek yer ve çal›fl›rlarm›fl. Sonradan elektrikle çal›flan otomatik makineler
ç›k›nca gece yar›lar›na kadar çal›fl›r olmufllar. Her
çocuk bu sesler aras›nda do¤ar ve yürümeye bafllar
bafllamaz bir iflin ucundan tutar. Zamanla da dokumay›, ticareti ve para kazanmay› ö¤renir. Babada¤l›lar ekonomiyi iyi bilirler. Babada¤ zaten yayla bir
yer ama yetmemifl daha yüksek yerlerde yayla evleri yapm›fllar. Yaylaya gider, ifllerini oradan görürler. Yaylada çal›fl›r, yer, içer, e¤lenir, oyunlar oynarlar. Hayat› her fleyiyle e¤lenceli ve dostça yaflarlar.
Ne kadar çal›fl›rlarsa o kadar da yemeyi, içmeyi ve
gezmeyi severler. Babada¤ keflke¤ini, et yemeklerini, k›zartmalar› ve flakflukay› severler. Yemeyi sevdiklerinden olsa gerek hafif toplu bir görünümleri
var. Gecenin bir vaktinde bile birbirlerine çat kap›
gezmeye giderler. Geç yatmalar›na ra¤men yörenin
temiz havas›ndan dolay› uyku problemi yaflamazlar.
Herkes herkesin her fleyini bilir. Sözlü iletiflim yayg›n ve güçlüdür. Bu sebeple ortak kültür herkesi etkisi alt›na alm›flt›r ve gelenekler, ortak de¤erler korunmaktad›r. Mesela her bayram›n son günü evlenecek k›zlar ve erkekler okul yolunda yürür, pazara gelen esnaftan al›flverifl eder. Gerçek amaç ise k›zlar›n
ve erkeklerin birbirini görmesi ve be¤enenlerin evlenmesidir. Buna da kendi aralar›nda k›z pazar› demektedirler.
Babada¤ yak›n zamanda yap›lan yolu sayesinde yaylalar›n› gezmek, tekstilin baflkentinde al›flverifl yapmak isteyen insanlar›n da u¤rak yeri olmufltur. Babada¤’›n yerli halk› bu ilgiyi flaflk›nl›kla izlerken, geliflen ilçelerinin kendilerini de kalk›nd›raca¤›n›n fark›na varm›fllard›r. Art›k Babada¤ ilçesinde yemek yiyebilece¤iniz temiz lokantalar var. Tekstil al›flveriflinizi yapabilirsiniz. Yaylalar›ndan birine kasaptan ald›¤›n›z taze etlerinizi piflirmek için gidebilirsiniz. Ayd›n Karacasu Yolu da Babada¤'dan geçer. Dilerseniz
Pamukkale'ye, dilerseniz Afrodisias’a uzan›p geçmifle gezinti yapabilirsiniz. Ayr›ca Tafloluk Yaylas›’ndan
Denizli Ovas›’na panoramik gözlem yapma f›rsat›n›
kaç›rmay›n›z. ‹çinize çekece¤iniz derin nefesler, karaçamlar›n üretti¤i oksijen sayesinde do¤al terapi
olacakt›r. Yaflam›n yal›n ve özgür yönünü fark ede-
65
KAR‹KATÜR KABATAfi
Yurdagün GÖKER
66

Benzer belgeler