Göran Therborn - New Left Review

Transkript

Göran Therborn - New Left Review
SERMAYEN‹N ALACAKARANLIK KUfiA⁄I*
Göran Therborn
gh
Robin Blackburn
Banking Death. Or, Investing in Life:
The History and Future of Pensions
Verso, Londra ve New York, 2002, 550 s.
Emeklilik fonlar›, bugün siyasal bak›mdan savafltan sonra en fazla görüfl ayr›l›¤› yaratan -ve en belirleyici olan- ikinci mesele haline geldi.
1990’l› y›llarda, bu meseleyle ilgili sorunlara iliflkin kitlesel seferberlikler
‹talya’da Silvio Berlusconi hükümetinin (1994-1995), Fransa’da Alain
Juppe hükümetinin sonunu getirdi. 2003 yaz›na gelindi¤indeyse çizgileri ne olursa olsun iktidar partilerinin, Alman Sosyal Demokratlar’›n,
Avusturyal› Hristiyan Demokratlar’›n, Brezilya’da iktidara yeni gelen ‹flçi
Partisi’nin önündeki en büyük meseleye dönüfltü. ‹ktidar koltu¤una geri
dönen Berlusconi, Corriera della Sera’ya göre ‘Maastricht’in ortak para bi*) NLR (II) 22, Temmuz-A¤ustos 2003.
300
Göran Therborn
rimi üzerindeki ba¤lay›c›l›¤›na sahip olacak’ flekilde, emeklilik fonlar›n›n
Avrupa çap›nda küçültülmesi, bir anlamda ‘Refah’›n Maastricht’i için lobi yap›yor. Atlantik’in öte yakas›nda Mexico City Belediye Baflkan› Andres Manuel Lopez Obrador, baflkanl›k yar›fl›nda muhtemel bir adayl›kta
s›çrama tahtas› olarak Latin Amerika’n›n eskilikte ikinci s›rada yer alan
(Küba’dan sonra) tek tip emeklilik sistemine -belli bir bütçe çerçevesinde, daha bir etkili mülkiyet idaresiyle ve bürokratik masraflar› kesen
‘cumhuriyetçi tasarruf’la finanse edilen bir sistemdir bu- yaslan›yor.
Emeklilik fonlar› hükümetler y›kt›¤› gibi, hükümetler de kurar.
1950’li y›llar›n ortalar›nda Bat› Almanya’da gelirlere endeksli yeni emeklilik sistemi, silahlanma ve Wesbindung’la birlikte H›ristiyan Demokrat
iktidar›n temellerini bir on y›l, hatta daha da fazla dayanacak kadar pekifltirmifl; H›ristiyan Demokratlar sonunda, emeklilik sisteminde reforma karfl› ç›kan Ludwig Erhard’›n beceriksizli¤i yüzünden iktidar› kaybetmifllerdi. ‹sveç Sosyal Demokrasisi 1950’li y›llardaki patlaman›n yaratt›¤› siyasal erozyondan, meslekleri dikkate alarak titizlikle tasarlanm›fl iddial›, flevkle savunduklar› bir emeklilik program›yla paçay› s›y›rm›flt›. Bu program›n en ses getiren yan›, beyaz yakal› çal›flanlar›n -ki ço¤u bir flirket ya da sektör genelinde pazarl›¤a dayal› bir emeklilik plan›na sahipti- ayn› derecede kapsaml›, cömert, enflasyona karfl› güvenli özel
bir emeklilik düzenlemesini tercih edebilecek olmas›yd›. Beyaz yakal›lar
için ayr› bir emeklilik plan›, iflverenlerin ve beyaz yakal› çal›flanlar› çat›s› alt›nda toplayan en büyük sendikan›n Liberal liderli¤inin de siyasal ç›karlar›na uygundu; ancak Sosyal Demokratlar’›nkine denk bir alternatif
ortaya koyamayacaklar›n› teslim etmek zorunda kald›lar. 1960 seçimleri sonras›nda beyaz yakal› çal›flanlar, nükleer silahlar meselesi seçmeni
farkl› kutuplarda bölünceye dek bir on befl y›l daha siyasal tercihlerini
kitlesel olarak Sosyal Demokratlar’dan yana kulland›lar.
Emeklilik politikalar› toplumsal aç›dan önemli üç önemli arterin kesiflme noktas›nda yer al›yor. Öncelikle, insan ömrünün izledi¤i yönün
de¤iflmesi -ömrün uzamas›, daha erken emekli olma- bu politikalar›
gündelik deneyim aç›s›ndan giderek daha dikkat çekici k›ld›. ‹kincisi,
ileri yafllar için benimsenmifl haklar, baflka pek az sosyal güvenlik düzenlemesine atfedilen meflruiyete sahiptir ve genellikle insan haklar›
ba¤lam›nda savunulurlar. Bunlar› kurcalamak, bir demokratik sistemde
en riskli ifllerden biridir; Amerika’daki ‘sosyal güvenlik’, Yeni Düzen’in
Sermayenin Alacakaranl›k Kufla¤›
301
Reagan, Clinton ve Bush’un gözünden kaçm›fl belki de en büyük kurumudur. Üçüncüsü, iflin içindeki fonlar›n büyüklü¤ü düflünüldü¤ünde,
emeklilik planlar› yüksek finans çevrelerinin ç›karlar›yla da ilgilidir.
Kamusal emeklilik sistemi, Bat› Avrupa’da gayr› safi milli has›lan›n yüzde 10-15’ini oluflturur; 1990’l› y›llar›n ortalar›nda ABD’de gayr› safi milli has›lan›n yüzde 7’sini oluflturmaktayd›. Ço¤u özel olan emeklilik fonlar›, dünya ekonomisinin önde gelen aktörleri haline geldi. Zirveye
ulaflt›klar› 1999 y›l›nda toplam mal varl›klar›, dünyan›n toplam gelirinin neredeyse yar›s›na -yüzde 46- eflitti; bu oran 1992’de yüzde 30’du.
Son üç y›ldaki 2, 700 milyar dolarl›k zarar›n -neredeyse Britanya’n›n iki
y›ll›k milli gelirine eflittir bu rakam- ard›ndan emeklilik fonlar›na ait
varl›klar, art›k dünyan›n toplam gayr› safi milli has›las›n›n üçte birine,
bir baflka deyiflle alt ya da orta gelir seviyesindeki ülkelerin toplam üretiminin yaklafl›k iki kat›na (yüzde 180) eflittir. Fonlar›n sahip oldu¤u
varl›klar›n yüzde 56’s› Amerikan emeklilik fonlar›n›n, yüzde 9’u Britanya emeklilik fonlar›n›n elindedir.
Ne var ki, emeklilik fonlar›n›n ekonomi politi¤inin arz etti¤i önemin
anlafl›lmas› yavafl yavafl gerçekleflmifltir. 1980’lerin ortas›nda doktora
ö¤rencisi yetenekli bir ‹skandinav, Floransa’daki Avrupa Üniversitesi
Enstitüsü’nün son derece seçkin, idrak kabiliyeti geliflmifl Latin Avrupal› siyaset bilimcilerinden biri olan tez denetmenine, tezini emeklilik
fonlar› üzerine yazmak istedi¤ini söyledi¤inde, bir anlay›fls›zl›k duvar›yla karfl›laflm›flt›. Böyle s›k›c› bir konuyla neden ilgilenilsindi ki? Ancak 1994’te Dünya Bankas›, o zamana kadarki en iddial› ve sald›rgan
politika belgesiyle atefl açmaya bafllad›. Averting the Old Age Crisis: Policies to Protect the Old and to Promote Growth, kamusal emeklilik sistemini hedef alan -yoksulluktan önceki nihai tedbir olarak görmek yerine-, bir kitap uzunlu¤unda bir sald›r›, finans piyasalar›n› besleyen, özel
olarak finanse edilen emeklilik sistemlerinin zafer flark›s›yd›. Bu kayda
de¤er yay›n sa¤lam temellere oturan k›yaslamalar sunar, agresif politikalar› savunurken Dünya Bankas›’n›n kapsaml› araflt›rmalar için seferber edilmifl genifl kaynaklar›n› biraraya getiriyordu. Estelle James ile
Dünya Bankas›’nda politika oluflumunda söz sahibi olan di¤erleri, Donald Rumsfeld’den çok daha önce Bat› Avrupa’n›n yerleflik sosyal kurumlar›na sald›rman›n en iyi yolunun siyasetçiler, üst düzey bürokratlar ve görüfl oluflturan kesimlerin ço¤unun uzun zamand›r güçlü bir gü-
302
Göran Therborn
neflin etraf›nda dönmeye koflulland›r›lm›fl oldu¤u Do¤u Avrupal›lar› hizaya çekmek oldu¤unu anlam›flt›. 1996’da Banka, özel emeklilik fonlar›n› Do¤u ve Orta Avrupa’ya ‘satmak’ için Budapeflte’de kat›l›m›n davete dayal› oldu¤u, Banka bünyesindeki ekonomistlerin de yer ald›¤› -aralar›nda fiili’deki Pinochetista plan›n›n kilit elçilerinden biri de vard›- bir
toplant› düzenledi. Toplant›ya kat›lan sosyal politika uzmanlar›n›n
hepsi ya kuflkulu ya da elefltirel bir yaklafl›m içindeydi; ama hazine yetkilileri büyülenmiflti. Bu büyülenme eski Sovyet blo¤uyla s›n›rl› kalmad›; ayn› y›l Finlandiya’daki bütçe yasa tasar›s›n›n hiçbir at›fta bulunmaks›z›n, Helsinki Hazine Bakanl›¤›’n›n görüflüymüfl gibi do¤rudan
Dünya Bankas›’n›n raporundan paragraflar al›nt›lad›¤› görüldü.
‹flte bu yüzden, Robin Blackburn’un Banking on Death’i bugüne en
fazla denk düflen kitap; La Rochefoucauld, Gogol ve Adorno’nun bilgeli¤inin, Goya’n›n çizimlerinin renklendirdi¤i keyifli bir okuma. Blackburn bir akademisyen olarak, kölelik üzerine çal›flan büyük sentetik tarihçilerden biri olarak bilinir; ancak emeklilik fonlar›yla ilgili bu araflt›rmas›n› New Left Review editörü olarak edindi¤i, son dönemde Atlantik’in öte yakas›nda üniversitelerde çal›flm›fl olmas›n›n kendisine kazand›rd›¤› genifl çapl› deneyimle de birlefltirdi¤ini görüyoruz. Sosyal politikalar üzerine çal›flan akademik yazarlar, ya sosyal bilimciler ya da tarihçilerdir ve derinlere kök salm›fl bir iflbölümüne sayg› göstermeye meyillidirler: Tarihçiler kalk›nman›n kökenleri, izledi¤i yol üzerine yazar,
sosyal bilimcilerse güncel meseleleri, sonuçlar› kaleme al›rlar. Baz› tarih sosyologlar›n›n geçmifle saplan›p kald›¤› do¤rudur; ancak Blackburn bu kitapta bugünü, tarih olarak, bir tarihçi olarak kaleme al›yor.
Yeni bir alana dalan bir akademisyen, genellikle uzman›n al›fl›k oldu¤u yollardan uzak durarak taze görüfller sunabilir. Yeni bak›fl aç›lar›n›n bedeli, ayr›nt›larda baz› hatalara düflmektir, ancak bu kitapta bunlar›n önemsiz hatalar oldu¤unu belirtelim. ‹skandinavya’y›, ‹skandinavlar› ele alman›n zaman zaman çok güç olmas› hiç de flafl›rt›c› de¤il. Örne¤in, tek tip emeklilik fonlar›n›n öncü ülkesinin, kitapta oldu¤u gibi
Yeni Zelanda de¤il, ‹sveç oldu¤u yönünde ilginç bir tez ileri sürülebilir.
Memleketinden ayr› olan Danimarkal› sosyal politika uzman› Gösta Esping-Andersen muhtemelen soy isminin ‹sveç dilindeki biçimini be¤enmeyecek; Blackburn’ün önemli ilham kaynaklar›ndan biri olan Alman‹sveçli sendika ekonomisti Rudolf Meidner de hâlâ hayatta, ‘Avrupa Pa-
Sermayenin Alacakaranl›k Kufla¤›
303
ra Birli¤i’ne karfl› ç›kan Sosyal Demokratlar’›n saflar›nda faal durumda.
1952’de on iki Latin Amerika ülkesinin ‘nüfuslar›n›n büyük bölümüne
hizmet eden’ emeklilik sistemlerine sahip oldu¤u iddias›na inanmak
güç; Latin Amerikal› sosyal politika uzman› Carmelo Mesa-Lago’ya göre, 1960’da yaln›zca dört ülkede -Arjantin, fiili, Küba ve Uruguay- nüfusun büyük ço¤unlu¤u sosyal sigortaya sahipti; 1970’lerde Brezilya ile
Kosta Rika bu ülkeler aras›na kat›ld›.
Di¤er taraftan, Blackburn’ün alana getirdi¤i yeni bak›fl aç›s›n›n sosyal politika analistleri taraf›ndan ciddiye al›nmas› gerekti¤ini de ekleyelim. Bu yeni bak›fl aç›s›n›n en az üç veçhesi var: ‹lki emeklilik fonlar›yla ilgili anlaflmazl›klar, politikalar, kurumlar ve mücadelelerin Singapur’dan ‹spanya’ya, fiili’den Yunanistan’a uzanan bir yelpazede uluslararas› siyaset aç›s›ndan önemine iliflkin bir fark›ndal›k; ikincisi, emeklilik fonlar›n›n ve fon yönetiminin küresel ekonomisine iliflkin baz› çarp›c› görüfller; üçüncüsü, mevcut sermaye birikimi süreçlerini hedef alan
radikal bir emeklilik politikas›. Kuflkusuz, bu, kitab›n en orijinal bölümü. Blackburn’ün önerdi¤i emeklilik sistemi çift katl›; gelirlerin en
az›ndan yüzde 40’›na eflit bir getirisi olan devlete ba¤l› bir emeklilik sisteminin yan› s›ra, ortalama maafl›n üç kat› tavan al›narak bir yüzde
30’luk getiri daha kazand›rmaya ayarlanm›fl emeklilik fonlar›ndan olufluyor. Bu ikinci ba¤, kiflinin eski okulu, iflvereni ve ikamet mahalliyle
ilgili olarak, hepsi de bir emeklilik kurumu taraf›ndan denetlenen sigorta flirketleri, tasarruf fonlar› ve sendikalar da dahil üç tür fondan sa¤lan›yor. Mevcut fonlar, vergiden muaf bu sisteme yumuflak bir yeniden
bölüflüm ve denetime iliflkin belli kurallar› kabul ettikten sonra dahil
edilebilecekler. Herkesi kapsayan bu ikinci emeklili¤e flirket kârlar›na
getirilen zorunlu paylarla ekstra finansman sa¤lanacak; ki Meidner’in
siyaseten baht› gülmeyen maafll›lara ait fon plan›n›n gerisindeki düflünce de buydu. Bu sistemin biraz flatafatl› karmafl›kl›¤›, Blackburn’ün Britanya ile ABD’de mevcut kurumlarla pratiklerden hareket etmeyi temel
alan siyasal stratejisinden kaynaklan›yor.
Blackburn’ün katk›s›, gri kapitalizmin siyasal iktisad›n›n bir elefltirisi olarak özetlenebilir; bu yönüyle de oldukça çarp›c›. Anglo-Sakson iflçinin emeklilik haklar›ndan yabanc›laflt›r›lmas›n›n hikâyesi gerçekten
de hayret verici. Mesleki emeklilik, emeklilik fonunu denetlemek üzere bir ‘mütevelli’ heyet atayan iflveren flirket taraf›ndan finanse edilir; bu
304
Göran Therborn
arada flirket hem borsan›n alt›n y›llar›nda katk›da bulunmama, hem de
kötü zamanlarda fonu de¤ifltirme ya da kapatma hakk›na sahiptir. Çal›flanlar›n tasarruflar› baflka flirketlerin hisselerine yat›r›mda bulunan,
ama öncelikle fonun hissedarlar›na hesap vermekle sorumlu olan fon
yöneticilerine -belli bir ücret karfl›l›¤›nda tabii- devredilir. Bu ‘kurumsal yat›r›mc›lar’ yat›r›mda bulunduklar› flirketin etkin hissedarlar› olmay› tercih edebilirler de, etmeyebilirler de. Emeklilik poliçesi sahiplerinin bu süreçte hiçbir söz haklar› yoktur; sendikalar›n üyelerinin
emeklilik haklar›n›n yat›r›mlar›n› etkileme yönündeki giriflimleri yarg›n›n da deste¤iyle hem Britanya’da hem de ABD’de bertaraf edilmifltir.
Blackburn’ün de iflaret etti¤i gibi, bu büyük fonlar ne aç›k seçik mülkiyet haklar›n›n ba¤lay›c›l›¤›na tabidir ne de herhangi bir giriflim taraf›ndan yönlendirilir. Mülkiyet hukuku ve flirketlerin uygulamalar›ndan,
Robert Maxwell ve Enron yöneticilerinin soygunlar›nda, yolsuzluklar›nda vücut bulan üst s›n›f suçlar›n dünyas›na uzanan büyük, alacakaranl›k bir hukuksall›k ve ekonomi kufla¤› yarat›rlar. ABD ve Britanya’da
nüfusun flansl› olan yar›s›n›n dayand›¤› sistem budur; nüfusun öbür yar›s› sadece devletin sundu¤u asgari düzeydeki emeklilik sisteminden
yararlan›r ki, o da erkeklerin ortalama kazançlar› dikkate al›nd›¤›nda,
emeklilik sonras›nda gelirlerde üçte ikilik bir düflüfl anlam›na gelir.
Blackburn, 530 sayfa boyunca ilginin hiç eksilmemesini sa¤lay›p
okuyucuyu yönlendirerek, bu balta girmemifl ormanda muhteflem bir
rehberlik sergiliyor. Yine de kitab› de¤erlendirene de, bu ormanda tutulmayan yollar›n, ayn› ölçüde etkileyici bir rota sunup sunmayaca¤›
noktalar› araflt›rmak düflüyor. Banking on Death, Britanya, Kuzey Amerika ve Hollanda’daki ‘püriten’ özel sigortac›l›k gelene¤i ile Fransa, ‹spanya ve Almanya’da baflta askeri emeklilik biçiminde geliflen ‘barok’
devlet düzenlemeleri aras›nda bir ayr›ma giderek, Frans›z Devrimi s›ras›nda ortaya at›lan, radikal ancak gerçeklefltirilememifl önerilere ola¤andan fazla bir dikkat sarf ederek bugünkü tart›flmay› çarp›c› bir tarihsel
arkaplana yerlefltiriyor. Bugünkü tabloya iliflkin bu tarihsel derinlik,
merkezdeki kuzey Atlantik sahnesinin çevresinde Do¤u Asya’da yirminci yüzy›ldaki geliflmelerin genifl çapl› bir manzaras›, Komünist Avrasya’n›n özlü bir de¤erlendirmesi, Latin Amerika’n›n flöyle bir gözden
geçirilmesiyle dengeleniyor.
Var›lan mükemmel sonuçlar, Blackburn’ün esasen hedefledi¤i gibi,
güncel bir de¤erlendirme ve elefltiri sunmak aç›s›ndan de¤erlendirildi-
Sermayenin Alacakaranl›k Kufla¤›
305
¤inde yeterli olman›n çok ötesinde. Ancak güncel de¤erlendirmelerin
yer ald›¤› bölümlerde oldu¤u gibi, bu tarih bölümünde de siyaset ve ekonomiye odaklan›lmas›, Blackburn’ün emeklilik sistemlerinin, sosyal iliflki flablonlar›n›n bir ifadesi, payandas› olan sosyolojik ve s›n›fsal boyutlar›n› daha az dikkate ald›¤› anlam›na geliyor. Bismarck’›n sosyal sigorta
sistemi -bafl dan›flmanlar›ndan Herman Wegener’in kuflatmada, Alman
birlikleriyle birlikte tan›k oldu¤u Komün isyan› karfl›s›nda u¤rad›¤› flokun ard›ndan bafllat›lm›flt›- sanayide çal›flan el iflçileriyle, beyaz yakal›
çal›flanlar›n emeklilik planlar›n› birbirinden ay›rmaya özen gösterirken,
tar›m iflçilerini, ev içi hizmetlerine bakanlar› tümüyle d›flar›da b›rak›yordu. Bu d›fllama rejimin taban›n› oluflturan toprak sahipleriyle, hizmetçi
tutan kentli kesimlerin ç›kar›nayd›; iflçi s›n›f›n› da bölünmüfl bir halde
tutuyordu. Bismarckç› emeklilik sistemi, sanayileflmenin çözülmesi iflçi
s›n›f›n› farkl› bir biçimde zay›flat›ncaya dek gücünü, siyasal önemini koruyan, k›ta Avrupas›n›n s›n›f sistemine dayan›yor, bu sistemin güçlendirilmesine katk›da bulunuyordu. Keza, serbest meslek sahipleri, çiftçiler
ve di¤erleri de -teflvik edildikleri üzere- iflçilerin sosyal sigorta planlar›ndan uzak durdular. Devletin eflrafa yak›nl›¤›yla birlikte ç›kar gruplar›
aras›ndaki zorlu mücadele, özellikle Latin Avrupa ve Latin Amerika’da
s›n›rl› gruplara cömert, özel haklar sunan özel rejimlerden (régimes speciaux) oluflan bir yamal› bohçan›n ortaya ç›kmas›na neden oldu. En güçlü gruplar›n talepleri tatmin edildi¤inden, bu koflullar alt›nda genel sosyal politika talepleri s›n›fsal meseleler haline gelemezdi. Sonuçta, görece
pahal› planlardan oluflan adac›klar ve bunlarla aralar› gittikçe aç›lan yoksulluk uçurumlar› ortaya ç›kt›. Bu özel haklara yönelik neo-liberal sald›r›lar›n s›n›f çap›nda savunmac› -özellikle Aral›k 1995’te Fransa’da tan›k
olunan, ama bugüne dek süregelen- seferberliklerle karfl›laflm›fl olmas›,
s›n›f dayan›flmas›n›n, Blackburn’ün daha yak›ndan incelemesini isteyebilece¤imiz kayda de¤er bir dinami¤ine iflaret ediyor.
Britanya’daki emeklilik sisteminin uç boyutlara varan sefaleti -en
az›ndan kuzey ve orta Avrupa standartlar›yla bak›ld›¤›nda- birkaç etkenle aç›klanabilir: Britanya’da iflçi s›n›f›n›n beceriye göre derinden bölünmüfl olmas›; sendika gelene¤inin parçal› yap›s›; ülkenin finansal kurumlar›n›n gücü; yönetimin antikal›¤›; tek fiyatç›l›¤›n tahta ç›kar›lmas›yla ifllenen büyük hata; hükümetlerin 1960’lar ve 1970’lerde izledi¤i politikalar›n beklenmedik sonuçlar› gibi. Amerika’da s›n›f dayan›flmas›n›n, s›n›flar›n gücünün, madenciler, otomotiv sektörü çal›flanlar› ve baflka sendi-
306
Göran Therborn
kalar›n savafl sonras› mücadelelerde kazand›¤›, tüm sanayie yay›lm›fl
emeklilik fonlar›n›n ötesine geçememifl olmas›n› anlamak daha kolayd›r.
Ancak bu iki sistemde, yazar›n yeni kurumsalc› duyarl›l›klar›n› tamamlamak amac›yla, meseleye dahil olan s›n›f politikalar›n› genifl kapsaml›
bir sosyolojik analize tabi tutmak ayd›nlat›c› olacakt›r. Blackburn elbette ki, sosyal sigorta ile sosyal birlik aras›ndaki iliflkinin fark›ndad›r; ancak bu çal›flmada bu iliflkinin flablonlar›na pek az yer verilmifl.
fiili’de, Harvard’da e¤itim görmüfl iktisatç›, Çal›flma ve Sosyal ‹fller
Bakan› Jose Pinera’n›n tasarlad›¤› Pinochetci emeklilik sistemi, kamu
sektörü çal›flanlar›n›n kendilerini iflverenleriyle dahi hiçbir toplumsal
ba¤› bulunmayan bireysel mülk sahipleri olarak hissetmelerini sa¤lamaya yöneliktir; kamu sektörü çal›flanlar›n›n topluma sadece ve sadece piyasalarda oldu¤u varsay›lan uyum üzerinden ba¤land›klar› düflünülmüfltür. Gelecekteki emeklilikleri, tümüyle seçilmifl bir fon dahilindeki
zorunlu tasarruf hesaplar›ndaki birikime dayanacakt›r. Jose Pinera’n›n
da tan›mlad›¤› gibi, neo-liberal modernleflmenin ve askeri gücün bu kedi kafesinde sembolizm önemli bir rol oynam›flt›r. Emeklilik plan›n›n
bütün üyelerine, bireysel statülerinin elle tutulur bir iflareti olarak kendi hesap defterleri, libreta’lar› verilmifltir. Plan›n 1 May›s 1981’de bafllayaca¤› aç›klanm›flt›r.
‹sveç deneyimi, Latin ve Anglo-Sakson parçalanman›n ya da Tötonik
bölünmenin tam z›dd›d›r. Bismarck’›n sosyal sigorta politikalar› ‹sveç’te
bir Kraliyet Komisyonu’nun kurulmas›na yol açm›flt›: ‹flçi Sigortas› Komisyonu. Komisyonun çal›flmalar› sonunda ortaya do¤rudan bir yasa
konmad›ysa da; 1888’deki raporu -dünyada yay›mlanm›fl ilk ampirik s›n›f analizlerinden biridir- ülkenin yirminci yüzy›ldaki sosyal politika
tart›flmalar›n›n çerçevesini çizmiflti. Komisyon, iflçilerin ve ‘onlarla k›yaslanabilir kifliler’in sosyal sigorta ihtiyaçlar›n› araflt›rmakla görevlendirilmiflti. Vard›¤› sonuç, ‹sveç nüfusunun yüzde 94.25’inin bu iki kategoriden birinde yer ald›¤›yd›; böylece tar›mla u¤raflan nüfusla, küçük
bir kesimi oluflturan beyaz yakal› çal›flanlar da bu orana dahil edilmiflti. O dönemde ‹sveç, kesinlikle bir ‘küçük çiftçiler ve iflçiler toplumu’
de¤il, demokrasi öncesi yönetici seçkinlerden oluflan bir kadro taraf›ndan yönetilen, yenice yükselmekte olan çat›flmal› bir endüstriyel toplumsal düzendi; dolay›s›yla, ortaya konan s›n›f analizi de kurallar› takmayan bir istatistikçinin hesaplamas›ndan ibaret de¤ildi. Komisyonun
Sermayenin Alacakaranl›k Kufla¤›
307
yaln›zca iflçilerin de¤il, ‘onlarla k›yaslanabilir kifliler’in sosyal durumunu da incelemekle görevli olmas›, büyük Yeoman Partisi’nin ›srar›yla
eklenmifl bir düzenlemeydi; vard›¤› sonuçlar da oybirli¤iyle desteklenmiflti. Ayn› analiz, Liberal hükümetin 1913 tarihli, çok zengin kesimden ancak küçük bir yüzdenin orta düzeyde bir sosyal sigortayla kapsanmas›n› öngören emeklilik yasa tasar›s›yla yeniden su yüzüne ç›kt›.
Onu izleyen parlamento tart›flmas›nda, ço¤unluk ‘çok zenginler’in d›fllanmas›n›n gereksiz derecede karmafl›k ve masrafl› olaca¤›na kani oldu.
Ayn› y›l ‹sveç Diet’i, herkesi kapsayan bir ‘halk emeklili¤i’ni benimsedi.
Blackburn’ün kitab›n›n özünü, bugünkü Anglo-Sakson emeklilik kapitalizminin ekonomi politi¤ini inceleyen birkaç bölüm oluflturuyor. Bu
bölümlerde, transatlantik fon yönetiminin ayr›nt›lar›, cans›z performans›, güçlü ekonomik nüfuzu ve hesap sorulabilirlikle ilgili aç›klar›n› ayd›nlat›p, paradoksal olarak emeklilik sistemi çerçevesinde mülkiyet haklar›n›n sa¤l›ks›zca tan›mlanm›fl oldu¤u vurgulanarak, etkileyici bir derinlikle, kavray›flla inceleniyor. Blackburn’ün ‘hakkaniyet kültürü’nün mekanizmas›na iliflkin araflt›rmas›, Amerika’da araflt›rmaya yo¤unlaflm›fl üniversitelerle askeri harcaman›n bafl›n› çekti¤i genifllemenin gerisinde yatan
endüstriyel zay›fl›klara, iflçi s›n›f›n›n kazanc›na dikkat çekiyor. Kamu
emeklili¤ine karfl› Washington’›n bafl›n› çekti¤i sald›r›, özel tasarruf planlar›na gösterilen ra¤bet ayr› bir bölümde inceleniyor; bu bölümde Dünya
Bankas›’n›n raporu merkezi önemde, ancak Banka’n›n örne¤i olarak fiili’yi de kapsayan küresel bir panorama da sunuluyor. ‹zleyen iki bölümde Britanya’da ve Amerika’da son dönemde ortaya at›lan teklifler etkileyici derecede ayr›nt›l› bir biçimde, sab›rl› bir mizah duygusuyla sunulup
tart›fl›l›yor. Kavgac› Martin Feldstein’dan bile, kendisiyle hemfikir olunmasa bile adil bir biçimde, sayg›yla bahsediliyor. Bildi¤im kadar›yla, Anglo-Sakson emeklilik kapitalizminin benzer bir güncel tarihi daha yok.
Banking on Death, Blackburn’ün, yukar›da tan›mland›¤› üzere biri
vergilere dayal› devlet emeklili¤i, di¤eri kamusal olarak düzenlenen,
sosyal bak›mdan hesap sorulabilir olan çok çeflitli fonlarla desteklenen,
birlikte daha önceki gelirin en az›ndan yüzde 70’ini sa¤layacaklar› iki
yönlü bir sistem öngören ‘iyi bir emeklilik sistemi ve sorumlu bir birikim’e yönelik önerileriyle son buluyor. Blackburn’ün plan› ve bu plan
için gelifltirdi¤i savlar, Anglo-Sakson dünyan›n mevcut kurumsal manzaras›ndan hareket ediyor; Blackburn’ün tavsiyeleri büyük ölçüde fon-
308
Göran Therborn
lar›n arz›na, bunlar›n tabi tutulaca¤› yeni yönetim ve yat›r›m kurallar›na odaklan›yor. Yeni, radikal önerilerin nesli tükenen türlerden say›labilece¤i böyle zamanlarda, Blackburn’ün çabas› s›cak karfl›lanmal›.
Yine de eksik olan bir fleyler var. Bu da Dünya Bankas›’n›n raporuyla Blackburn’ün kitab›n›, özellikle de nihai politika önerisini yan yana
koyunca ortaya ç›k›yor. Kitap ‘sermayenin tedrici sosyalleflmesi’ne iliflkin genel bir görünümle, yazar›n bir ömürlük siyasal ba¤l›l›¤›n›n teyidiyle son bulsa da, bu bölüm a¤›rl›kl› olarak teknik bir bölüm. Ekonomistlere, ekonomi muhabirlerine ve reforma teflne fon yöneticilerine hitap eden ilerici bir profesyonelin sesi bu. Dünya Bankas›’n›n raporunu
kaleme alanlar›n ses tonuysa biraz farkl›: “‹leri yafllarda güvenceyi düzenleyen bir sistemden di¤erine geçiflin maliyeti yüksektir, böyle bir geçifle direnifl de büyük ihtimalle güçlü olacakt›r.” Blackburn gibi, onlar
da mevcut kurumlardan hareket ediyorlar; ama onun tersine bir y›k›m
plan› sunuyorlar. Averting the Old Age Crisis’in 261’inci sayfas› bize flunlar› söylüyor: “At›lacak ilk ad›m, emeklilik yafl›n› yükselterek kamu
deste¤ini reformdan geçirmek, erken emeklili¤e yönelik ödülleri ortadan kald›rmak, yard›m düzeyini düflürmek, sosyal güvenlik sisteminin
yap›s›n› daha düzlefltirmektir. ‹kinci ad›msa özel bir destek sistemi kurmakt›r.” 261’inci sayfada flu aç›klamalar da yap›l›yor: “Çal›flanlar›n
mevcut program›n tam maliyetini anlamas›n› sa¤lamak için, beklentileri, eski vaatlerin ekonomi aç›s›ndan kötü, yerine getirilemez oldu¤u
gerçe¤iyle uyumlu hale getirmek için kamuyu bilgilendirmeye yönelik
yo¤un bir çal›flma bafllat›lmal›, böylece zemin haz›rlanmal›d›r.”
Blackburn’ün Amerika’daki ve Britanya’daki sistemlere aflinal›¤›ndan yoksun oldu¤um, mevcut kurumlardan hareket etme stratejisini de
benimsedi¤imden somut bir alternatif önerecek durumda de¤ilim. Ancak d›flar›dan bak›ld›¤›nda, mevcut Anglo-Sakson kurumlar›n eksiklerinden bafllay›p bugünün ve yar›n›n emeklilerine gelmek daha verimli
olacakm›fl gibi görünüyor. Britanya’da ve Amerika’da çal›flanlar›n yar›s›n›n ikinci bir emeklili¤i yok, Britanya’da devletin emeklilik sisteminden yararlananlar da Avrupa’n›n en zengin emeklileri konumunda. Geçen on y›l içinde yüz binlercesi emekliliklerini soyguncu flirketlere,
okutuculara kapt›rd›; Blackburn’ün gösterdi¤i gibi birçoklar›n›n da hayatta kalmalar›na zor yetecek düzeyde hakk› var. 1990’lar›n bafl›nda oldu¤u gibi, bu k›fl Britanyal› kaç emekli so¤uktan donacak, bilmiyorum.
Sermayenin Alacakaranl›k Kufla¤›
309
Ancak bugün Anglo-Sakson kamusal ve özel emeklilik düzenlemelerinin, ileri yafllarda sosyal güvenlik konusunda, zengin dünyan›n en berbat sistemleri oldu¤u gayet aç›k. (Karfl› sayfadaki tabloya bak›n›z.)
Görece ileri yafllardaki yoksulluk aç›s›ndan bir de¤erlendirme yap›ld›¤›nda, Avustralya, Britanya ve ABD kendilerine özgü bir s›n›f oluflturuyor. Lüksemburg araflt›rmas›n›n -Japonya, Yunanistan ve Portekiz’i
d›flarda tutan rapor, Do¤u Avrupa’n›n büyük bölümünü, Tayvan, Meksika ve ‹srail’i içerir- kapsad›¤› ülkeler aras›nda, yaln›zca yüzde 20-23’ü
çok yoksul olan Meksikal›lar ve ‹sraillilerin durumu aç›kça Anglo-Saksonlar›nkinden kötüdür (Kanada d›flar›da tutulmufltur). Tayvan, Britanya ile ABD aras›nda yer al›r; Rusya’n›n durumu Britanya’yla k›yaslanabilir düzeydedir. ‹rlandal›lar yafll› nüfuslar›n›n yaln›zca yüzde 3’ünü
a¤›r bir yoksullu¤a maruz b›rakm›fllard›r; ama ABD’de oldu¤u gibi yafll›lar›n yüzde 25’i hiç kuflkusuz ‘yoksul’dur. Peki bu durumda, ileri yafllardaki yoksullu¤u, sosyal güvenceden yoksun olmay› gerçekten ortadan kald›rmak için at›lmas› gereken ilk ad›m ne olmal›d›r? Ya ikinci,
üçüncü ad›mlar ne olmal›d›r? ‘Büyük ihtimalle güçlü bir direniflle karfl›lafl›laca¤›’ dikkate al›narak, görünüfle bak›l›rsa siyasal aç›dan biraz daha kafa patlatmak gerekiyor.
Son on y›lda kuru gürültüye sebep olan savafllar aras›ndaki dönemde, emeklilik -ya da ‘hayata yat›r›m’- ulusal siyasal iktisat kadar küresel
silasal iktisad›n da kilit meselelerinden biri haline geldi. Berlusconi, sefil durumdaki Britanya sisteminin model al›naca¤›, emeklili¤i düzenleyen bir ‘Maastricht’ anlaflmas› ça¤r›s›nda bulunurken, Avrupa çap›nda
bir sosyal savafl›n borusunu çalar gibiydi. Bu seferin bir sonuç verip vermeyece¤i görülecek. Ancak dünyan›n, özellikle de Avrupa ile Japonya’n›n yafllanmay› sürdürece¤ine, bununla birlikte ileri yafllarda sosyal
güvence, onur ve bak›m gibi meselelerin iyice öne ç›kaca¤›na, hukuksal ve ekonomik bir alacakaranl›k kufla¤›nda yer alan devasa emeklilik
fonlar›n›n küresel kapitalizmin önemli niteliklerinden biri olmay› sürdürece¤ine, finans lobilerinin baflka insanlar›n paras›n› ‘idare etmek’
için çabalayaca¤›na kuflku yok. Banking on Death, bu f›rt›nal› sularda,
bast›ran karanl›kta, sa¤lam bir araflt›rma kayas›n›n üzerine kurulmufl
yol gösteren bir fener kulesi gibi.
(Türkçesi: Ebru K›l›ç)

Benzer belgeler