D J TAL FOTO RAF ILIK TEKN KLER
Transkript
D J TAL FOTO RAF ILIK TEKN KLER
Dijital Fotoğrafa Giriş Dijital fotoğraf makinelerini daha yakından tanımanızı sağlamak amacıyla hazırlanan bu rehberde, doğru çekime giden yolda ihtiyaç duyacağınız küçük püf noktalarını da bulacaksınız. Dijital fotoğraf makinelerini daha yakından tanımanızı sağlamak amacıyla hazırladığımız bu rehberde, doğru çekime giden yolda ihtiyaç duyacağınız küçük püf noktalarını da bulacaksınız. Fotoğrafçılık uzun yıllardan beri pek çok kişinin ortak tutkusu. Fotoğrafı 19. yüzyıl başında icat eden kişi olarak kabul edilen Fransız bilim adamı Nicephore Niépce'den bugünkü dijital fotoğraf makinelerine pek çok teknolojik değişiklik oldu. Ancak tek bir şey değişmedi: Fotoğraf "ışıkla çizmektir"; zaten sözcüğün Yunanca kökeni de bunu gösteriyor: "photos graphein". Fotoğraf ışıkla çizmek olduğuna göre, güzel fotoğraf çekmenin ana ilkesi, ışığa karşı duyarlı olan sensörün (veya filmin), duyarlılık derecesine uygun olarak, gerekli miktar ışığın gerekli süreyle etkisi altında kalmasıdır. Bu bölümde hem fotoğrafçılıkta ışıkla ilgili bazı temel kavramları açıklayacağız, hem de dijital fotoğraf makinelerinin bazı özelliklerini daha iyi anlamanızı sağlayacak bir giriş yapmış olacağız. Fotoğraf makinesinde ışığı iki şekilde kontrol ederiz: Objektifin içinde aynı göz irisi gibi çalışan diyaframı açıp kısarak (diyafram açıklığı) veya bu diyaframdan geçen ışığın süresini (enstantane) ayarlayarak. Bu şekilde sensöre düşen ışık miktarı içinse pozlama tabirini kullanıyoruz. Fotoğrafını çektiğimiz ortam çok aydınlıksa, sensöre (veya filme) düşen ışığı azaltıp fotoğrafın patlamamasını (detayların yüksek ışık yoğunluğuyla kaybolmamasını) sağlamamız gerekir. Ortam karanlıksa, sensöre veya filme düşen ışığı artırıp fotoğrafını çektiğimiz konunun karanlık ve detaysız çıkmamasını sağlamamız gerekir. Ancak ışık yoğunluğunu belirlemek için kullandığımız diyafram açıklığı ve enstantane başka etkiler de yarattığı için, bunları nasıl kullanacağımızı iyi bilmemiz gerekir. Diyafram açıklığı ve enstantane Maksimum diyafram açıklığı, objektifin içindeki diyaframın ne kadar açılıp ne kadar ışık alabildiğini gösterir. Diyafram açıklığı f cinsinden ifade edilir ve yanında yazan rakam büyüdükçe diyafram açıklığı küçülür (çünkü arada bölü işareti vardır). Buna göre en açık (en çok ışık alan) diyaframdan başlayarak sıralarsak, f-stop değerleri f/0.7, f/1, f/1.4, f/2, f/2.8, f/4, f/5.6, f/8, f/11, f/16, f/22, f/32 diye devam eder. Genel terimler Diyafram açıklığı sadece objektiften geçen ışık miktarını göstermez, net alan derinliğini de belirler. Bir nesneye odaklanarak açık diyafram değerlerinden biriyle fotoğraf çektiğinizde, odaklandığınız nesneyle birlikte, önünde ve arkasında kalan belli bir alanın da net çıktığını, ancak bu alanın dışına doğru netliğin kaybolmaya başladığını görürsünüz. Bu aynı zamanda konunuzu daha belirgin hale getirip arka plandan ayrılmasını sağlayan bir etkidir. Net alan derinliği, net olarak görüntülenen bu alana verilen isimdir (Net alan derinliği, diyafram açıklığının yanında ileride değineceğimiz gibi objektif odak uzunluğuna ve objektifin konuya olan mesafesine de bağlıdır). Veya çektiğiniz karedeki her şeyin net görünmesini istiyorsanız, yüksek bir f değeri (dar bir diyafram açıklığı) kullanmanız gerekir. Enstantane ise, sensörün veya filmin önündeki örtücünün (obtüratör) açılıp kapanma hızıdır. Örtücü, diyaframdan geçerek film düzlemine düşen ışığın sensördeki algılayıcıları veya filmi ne kadar süreyle etkileyeceğini belirleyen, zamanlayıcı bir parçadır. Örtücü hızları da, diyafram değerlerinde olduğu gibi belirli standart bir dizide toplanmıştır. Bu değerler saniye cinsindendir ve makineye göre 8, 4, 2, 1, 1/2, 1/4, 1/8, 1/15, 1/30, 1/60, 1/125, 1/250, 1/500, 1/1000, 1/2000, 1/4000 sn gibi değerler alabilir. Ayrıca B (Bulb) modunda örtücü, deklanşörü basılı tuttuğunuz sürece açık kalır. Ortam karanlıksa, uzun pozlama yapmamız (düşük örtücü hızları kullanmamız) gerekir. Örneğin bazı gece fotoğraflarında 15-20 saniyelik pozlama yapmak gerekebilir. Öte yandan bu kadar uzun süre elimiz titremeden makineyi sabit tutamayacağımız için tripod kullanmamız gerekecektir. Enstantane, sensöre düşen ışığın süresiyle olduğu gibi çektiğimiz karedeki nesnelerin hızıyla da ilgilidir. Örneğin havada uçan bir kuşu veya hızla koşan bir köpeği net fotoğraflamak için yüksek bir örtücü hızı kullanmamız gerekir. Tam tersi, fotoğrafta hız duygusunu vermek için, ortamın net, kuşun veya köpeğin netsiz çıkmasını da isteyebiliriz. Bu durumda düşük bir enstantane kullanmak gerekir. Pozlama Uzun pozlamanın gerektiği bir başka duruma örnek vermek gerekirse, diyelim ki gündüz deniz kenarında bir çekim yapıyorsunuz ve denizdeki kayaların net çıkmasını, kayalara vurup geri çekilen dalgaların hareketinin ise flulaşarak bulut veya süt kıvamında bir etki yaratmasını istiyorsunuz. Bu durumda tripodu kurup uzun pozlama yapmanız gerekecek ama ortam ışığı gündüz olduğu için yüksek. Bu yüzden, düşük enstantanenin neden olduğu yüksek ışığı dengelemek için diyaframı olabildiğince kısarsınız; bu da yetmezse objektifin önüne doğal yoğunluk (natural density) filtreleri takarak ışığın daha da azalmasını sağlarsınız ve böylece, gündüz vakti olmasına rağmen birkaç saniyelik pozlamalar yapabilirsiniz. Bu sürede dalgalar kayalara çarpıp geri çekilirler ve tüm bu hareket sensöre kaydedildiği için deniz bulut kıvamında bir görüntü verirken kayalar (sabit olduğu için) net çıkaralar. Enstantane ile ilgili bir diğer nokta ise, tripod kullanmadığımız durumlarda elimizin titremesinin fotoğrafın netliği üzerindeki etkisidir. Pratik bir kural olarak, net fotoğraf çekebilmek için objektifin odak uzunluğuna en yakın enstantane değerinin kullanılması önerilir. Şöyle ki: * 28mm bir objektifle, çok dikkat ederek minimum 1/30sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/60sn önerilir; * 105mm orta-tele bir objektifle, 1/125sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/250sn önerilir; * 300mm'lik uzun bir teleobjektifle, 1/250sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/500sn önerilir. Doğru pozlama nasıl yapılır? Bir fotoğrafı doğru pozlayıp pozlamadığımızı, artık her dijital makinede bulunan ışıkölçerin (pozometre) verdiği EV - (exposure value) ile anlayabiliriz. Makinenin EV göstergesi bize fotoğrafını çekeceğimiz sahnede ölçtüğümüz yerin seçtiğimiz diyafram açıklığı ve enstantaneye göre doğru pozlanıp pozlanmadığını, doğru pozlanmamışsa sensörün ne kadar fazla veya az ışık aldığını gösterir. Böylece biz de diyafram açıklığı ve enstantaneyi doğru değerlere getirebiliriz. EV hesabında ışık şiddetinin iki kat artması bir stopu ifade eder. EV göstergesi, makineye bağlı olarak -/+ 2, 3 veya 5 arasında, 0.3, 1/2 veya 1 stop aralıklarla işaretlenmiştir. Böylece göstergeye bakarak sahnenin olması gerekenden kaç stop fazla ya da az pozlandığını rahatça görebiliriz. Işık ölçerler genellikle orta tona göre ölçüm yaparak kullanılacak diyafram ve enstantane değerlerini öngörürler. konu istediğinizden daha karanlık veya aydınlık çıkabilir. Bu durumda makinenizin poz düzeltmesi (exposure compensation) özelliğini kullanarak, sensör üzerine ışık ölçerin öngördüğünden daha fazla veya daha az ışık düşmesini sağlayabilirsiniz. Yani bir anlamda makinenin ışık ölçüm sisteminin ayarını konuya bağlı olarak siz yapmış olursunuz. Pek çok dijital fotoğraf makinesinde ışıkölçerler, sahnenin farklı yerlerinden aldıkları ölçümle ortalama bir ışık değeri hesaplama yeteneğine sahiptir. Çoklu noktalardan ortalama ölçüm, firmaların kullandığı teknolojiye göre "evaluative", "3D Matrix" gibi isimler alabilirler. Bu çoklu ölçüm yöntemi manzara çekimleri ve sahnedeki ışık farklılıklarının çok olmadığı durumlarda idealdir. Ayrıca çoğu dijital fotoğraf makinesinde merkez yoğunluklu (center weighted) ölçüm vardır ve kadrajın orta kısmında belirli bir kısmından ışık ölçümü almayı sağlarlar. Bu da özellikle portre çekimlerinde ve sahnedeki ışık farklılıklarının belli bir derecede olduğu durumlarda doğru alandan ölçüm yapmayı sağlar. Odak - Spot ölçüm Bazı fotoğraf makinelerinde ise kadrajın merkezinde veya seçilen odak (AF – Auto Focus) noktasında çok daha küçük bir alandan ölçüm almayı sağlayan spot ölçüm de bulunur. Profesyonel fotoğrafçılar, sahnede ışık farklılıklarının yüksek olduğu durumlarda en doğru noktadan ışık ölçümü yaparak tam istedikleri noktanın istedikleri ışık değerleri ile çıkması için, makinelerinde bu özelliği isterler. Yalnız beyaz bir noktadan (örneğin beyaz elbise) ölçüm yaparsanız, makinenin spot ışık ölçeri bu noktayı fazla aydınlık bulacaktır ve fotoğrafta düzgün pozlanmasını istediğiniz yer karanlık çıkabilir. Spot ölçen ışıkölçerler, ölçtüğünüz yeri yüzde 18 gri kabul eder ve ona göre sonuç verirler. Bu yüzden fotoğrafçılar yanlarında yüzde 18'lik gri kart taşır ve ışık ölçümünü bu karttan yaparlar. Daha ilkel bir yöntem olarak avuç içinden ölçüm yapanlara da rastlanabilir. Fotoğraf filminin "hızı" (ASA değeri), üzerindeki ışığa duyarlı kimyasalların tanecik büyüklüğüne bağlıdır. İri tanecikli (hızlı) bir film, ince tanecikli filme göre daha kısa süreli ışık almasına rağmen (daha düşük örtücü hızıyla) aynı pozlama sonucunu verebilir. Yani, 100 ASA bir filmle bir sahneyi 1/100sn'de doğru pozluyorsak, 200 ASA bir filmle 1/200sn pozlayarak aynı sonucu alabiliriz. Bu sayede ışığın az olduğu ortamlarda hızlı bir film kullanarak iyi sonuç almak mümkün olur. Öte yandan bu tanecikler fotoğrafta belli olmaya başlar ve buna gren adı verilir. Aynı kural dijital fotoğrafta da, farklı bir mantıkla geçerlidir. Ancak bu kez sensör üzerindeki ışığa duyarlı, ışığı elektrik sinyaline dönüştüren foto diyotların yarattığı noktacıklar (noise, gürültü) söz konusudur ve seviyesi ISO standardıyla ifade edilir. Günümüz dijital fotoğraf makinelerinde algılayıcının duyarlığını değiştirmek mümkündür. Böylece, örneğin ISO 100 ayarında daha az noise içeren bir fotoğraf çekilebilirken, ISO 400 ayarıyla noise artar. Ancak bu durumda, filmde de olduğu gibi, aynı pozlama için daha hızlı enstantane değerleri kullanabiliriz. Örneğin bir müzede ışıkölçer ISO 100 ile f/2 - 1/30sn değerini veriyorsa ve bu şekilde elimizin titreyip fotoğrafın netsiz çıkacağından endişeleniyorsak, ISO ayarını 200'e getirip f/2 - 1/60sn değerleriyle çekim yapabiliriz. Böylece fotoğraf net çıkar; ancak noise artacak ve noktacıklar belirmeye başlayacaktır. M, A, S, P ne anlama geliyor? Dijital makinenizde M, A, S, P gibi bazı ayarları içeren bir düğme olabilir. Bunlar da pozlamayla ilgilidir. M (Manuel) çekim modu diyafram açıklığını ve enstantaneyi tamamen sizin yapmanızı sağlayan ayardır. Seçtiğiniz bu değerlerin doğru bir pozlamaya karşılık gelip gelmediğini yine ışık ölçerin göstergesini kontrol ederek anlayabilirsiniz. A veya Av (Diyafram öncelikli) çekimde siz önce bir diyafram aralığı seçersiniz (örneğin net alan derinliğinin dar olması için objektifinizde f/2 gibi bir değer seçmişsinizdir); makine de ışık ölçerinin verdiği sonuca göre doğru pozlama verecek bir enstantane değerini otomatik ayarlar. S veya Tv (Enstantane öncelikli) çekimde ise siz bir enstantane süresi belirlersiniz (örneğin gün ışığında standart bir objektifle 1/125sn seçip netliği garantiye almak için), makine ışık ölçerin verdiği sonuca bakarak diyafram açıklığını otomatik ayarlar. P (Program) modunda, makine ışıkölçerin sonuçlarına ve sahnede netleme yapılan noktaya bakarak diyafram açıklığını ve enstantaneyi otomatik ayarlar. Çoğu acemi kullanıcı bu yüzden P modunu kullanır; ancak kendi seçtikleri değerlerle fotoğrafta istedikleri etkiyi yaratmayı amaçlayan fotoğrafçılar genelde M, A ve S modlarını kullanırlar. Makinenizde bunun dışında portre, spor, manzara, makro, gece çekimi gibi konulara göre özel çekim modları da bulunabilir veya sahneye göre modu kendisi seçen "Auto" modu bulunabilir. Bunlar da pozlama ayarlarıyla uğraşmayı sevmeyenler için idealdir. BÖLÜM 2-Dijital fotoğraf makineleri ve özellikleri Kategoriler Dijital fotoğraf kursumuzun ikinci bölümünde fotoğraf makinelerini ve özelliklerini ele alıyoruz... Dijital fotoğraf makinesi dendiğinde akla gelmesi gereken onlarca özellikten bahsetmek mümkün. Bu özellikleri tanımak, doğru fotoğrafları çekebilmek için oldukça önemli. Dijital fotoğraf makinelerini genel bir kategori olarak iki grupta toplayabiliriz: Kompakt makineler: Pek çok özelliği küçük bir tasarıma sığdıran, sensör boyutu (Çözünürlüğü / Megapiksel değeri değil!) daha küçük olan, ama daha önemlisi objektifi değişmeyen, vizöründeki görüntüyü LCD ekranına da gerçek zamanlı yansıtabilen makinelerdir. Bu makinelerin çoğunda vizördeki ve LCD'deki görüntü aynı değildir; LCD'ye sensöre düşen görüntü verilirken, vizöre önündeki küçük lensten gelen görüntü verilir. Bu yüzden vizördeki görüntüde "parallax hatası" ortaya çıkabilir; yani vizörden görünen kadraj ile fotoğrafın gerçek kadrajı farklı olabilir. Dijital SLR (DSLR) makineler: SLR (Single Lens Reflex) makineler görüntüyü objektiften alarak hareketli bir ayna vasıtasıyla vizöre aktarırlar. Fotoğraf çekilirken bu ayna kalkıp ışığın sensöre düşmesini sağladığı için çekilen görüntü gerçek zamanlı olarak LCD'den izlenemez; LCD sadece çekilen fotoğrafların sonradan ön izlemesini yapmak içindir. En büyük özellikleri objektiflerinin değişebilir olmasıdır. Kompakt makinelere kıyasla sensör boyutları daha büyüktür. Değişebilir objektif ve aksesuarlarının verdiği esneklik ve büyük sensörünün sağladığı görüntü kalitesiyle (özellikle gren performansı açısından) profesyonel fotoğrafçılar tarafından tercih edilirler. İster kompakt ister DSLR olsun, dijital fotoğraf makinelerinin çoğu özelliği ortaktır. Şimdi, iki kategorideki farklılıkları da belirterek bu özellikleri tanımaya başlayalım. Sensör nedir, görevleri nelerdir? Sensör, bir dijital fotoğraf makinesinde görüntünün üzerine düştüğü ve bu görüntünün dijital olarak kaydedilmesini sağlayan, piksellerden oluşan duyarlı katmana verilen isimdir. Bugün kompakt makinelerde 3-4 MP'den (genelde 6 MP ve üzeri), DSLR'lerde 6MP'den başlayan sensörlerle çözünürlüğün (piksel sayısı) fazla bir önemi kalmadığı söylense de, özellikle baskı söz konusu olduğunda sensör çözünürlüğü hala en önemli faktör. Sensör boyutları Örneğin fotoğraf kalitesine önem veren dergiler tam bir A4 sayfaya alınacak baskı için minimum 6, çift sayfa açılacak bir fotoğraf için 12MP çözünürlüğü şart koşuyor. Aksi halde fazla büyütülen fotoğraftaki kusurlar belirginleşmeye başlıyor. Ancak fotoğraflarını kişisel amaçlarla en fazla A4 boyutlarında bastıran kullanıcılar için 6MP çözünürlük fazlasıyla yeterlidir. Diğer yandan profesyonel fotoğrafçılar, moda çekimi gibi durumlar için 16,6 MP'lik dijital makinalarla orta format filmli makinalara çok yakın sonuçlar aldıklarını belirtmektedir (standart SLR makinelerde 35mm film boyutu 24x36 mm iken, orta formatlarda film boyutu 6x4,5, 6x6 veya 6x7 cm'dir; bu yüzden daha yüksek detay kalitesi verir ve profesyonel çekimlerde sık kullanılır). Bir diğer önemli faktör sensörün fiziksel boyutudur. Sensörün fiziksel boyutu çözünürlüğünden bağımsız olabilir. Şöyle bir örnek verelim: Nikon D50, D70, D70s ve D2X modellerinde sensörün fiziksel boyutu 23,7x15,7 mm'dir; ancak ilk üçü 6,1 MP çözünürlüğe sahipken D2X 12,4 MP çözünürlüğe sahiptir. Aynı şekilde kompakt makinelerin fiziksel sensör boyutları, DSLR sensörlerine kıyasla çok daha küçüktür. Bu da bize sensördeki her bir pikselin boyutunun sensör modeline göre değişebileceğini gösteriyor. Fiziksel boyutu büyük sensörlerin gren (noise) ve dinamik aralık (dynamic range) açısından daha başarılı olduğu bilinmektedir. Burada dinamik aralığı şöyle açıklayabiliriz: Çektiğiniz her fotoğraf karesinde farklı ışık şiddetine sahip, aydınlık ve gölgede kalan alanlar vardır. Sensörler insan gözü kadar hassas olmadığı için çok aydınlık veya çok gölgede kalan alanlarda detay kaybına neden olabilirler. Bunun sonucunda gölgedeki alanlara göre ışık ölçümü yaparsanız aydınlık alanlar (örneğin gökyüzü veya güneş vuran bir bina cephesi) "patlar", yani detaysız, düz renkte görünür. Sensör konusunda bilinmesi gerekenler KATMANLAR: Çoğu dijital fotoğraf makinesinde bulunan Bayer tip sensörlerde tek bir piksel katmanı vardır. Foveon X3 sensörde ise her bir renk ayrı bir piksel katmanı tarafından algılanır. Öte yandan aydınlık alanlara göre ışık ölçümü yaparsanız, bu sefer de gölgedeki alanlar iyice koyulaşır ve bu noktalarda detay kaybı olur. İşte, sensörlerin ne kadar geniş bir ışık şiddeti aralığında detay verme becerisi olduğunu, bahsettiğimiz dinamik aralığı belirler. Sensör konusunda sorulan bir diğer soru ise, CCD mi yoksa CMOS (Complementary Metal Oxide Semiconductor) sensörün mü daha iyi olduğudur. Bunlar transistor dizilişlerine göre sensör türleridir. CMOS sensörler önceleri ucuz web kameralarında ve düşük çözünürlüklü dijital fotoğraf makinelerinde enerji tasarrufu amaçlı kullanıldığı için, bazı kullanıcılar yanılıp CMOS'un iyi bir sensör olmadığını düşünebiliyor. Oysa CMOS sensörler Canon'un ve Kodak'ın üst düzey profesyonel makinelerinde ve Nikon D2X'te kullanılmaktadır. Canon'un CMOS sensörü özellikle düşük gren seviyesiyle beğenilmektedir. Ayrıca Sigma dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan ve yakında yüksek çözünürlüklü bir modelinin çıkması beklenen Foveon X3 ve Fujifilm tarafından kullanılan ve geniş bir dinamik aralığa sahip olduğu bilinen SuperCCD sensör türleri de bulunmaktadır. Sensör konusunda bilinmesi gereken bir diğer nokta, makine üreticilerinin farklı modellerde çeşitli ışık kusurlarını azaltmak, renk doğruluğu sağlamak gibi nedenlerle sensör üzerine takılan filtreler kullanmalarıdır. Bu yüzden iki ayrı modelde aynı üreticinin aynı model sensörü kullanılsa bile sonuçlar farklı olabilir. Ayrıca kullanılan filtreler görüntü kalitesinde bazı açılardan iyileşme sağlarken, keskinlik, infrared çekim özelliği gibi bazı noktalarda gerilemeye yol açabilir. Bu yüzden, özellikle üst düzey bir DSLR alırken inceleme ve testlerini model bazında ve tüm detaylarıyla okumakta yarar var. Fokal çarpan faktörü DSLR'lerde sensörle ilgili bir diğer konu fokal çarpan faktörüdür. Filmli makine kullanıcıları objektiflerini DSLR makinelerde de kullanmak isterler. Öte yandan sensör boyutu 35 mm filmden küçük olduğu için bu objektiflerin sensör üzerine düşürdüğü görüntü, filmli makineye göre kenarlarından kırpılacaktır. 35 mm film boyutu ile sensör boyutu arasındaki bu oran fokal çarpan faktörüyle ifade edilir; çünkü filmli makinede kullandığınız 20 mm açılı bir objektif, örneğin fokal çarpanı 1,5x olan bir DSLR'de kullanıldığında 35 mm objektif gibi bir görüntü açısı sunacaktır. Bu durum, bazı DSLR üreticilerince tele objektif ihtiyacı olan kullanıcılara bir avantajmış gibi sunulmaktadır (örneğin 200 mm lens, 300 mm lens'e denk geliyor denir). Oysa burada sadece 200 mm'lik bir objektifle çekilmiş görüntünün kenarları kırpıldığından, 300 mm ile çekilmiş etkisi yaratılmaktadır. Diğer yandan, geniş açılarla fotoğraf çekmek isteyen kullanıcılar için durum daha da zorlaşmaktadır; çünkü örneğin elinde 24 mm geniş açı objektifi bulunan bir fotoğrafçının, fokal çarpanı 1,5x olan bir DSLR'de alacağı sonuç 36 mm objektifinki gibidir ve mimari çekim gibi bazı durumlarda bu objektif yetersiz kalacaktır. Fokal çarpanın bu olumsuzlukları nedeniyle, iki üretici, Canon ve Kodak bazı üst seviye DSLR modellerinde "full frame" (tam kare) denilen ve boyutu 35 mm filmle aynı olan (24x36 cm) sensörler kullanmaktadır. Böylece bu makinelerde kullanılan objektifler filmli makinelerle aynı sonucu vermektedir. Bu yüzden bazı fotoğrafçılar tarafından yoğun ilgi gören "full frame" DSLR'ler diğer üreticilerin de ilgi alanındadır. Objektifler FISHEYE: Balıkgözü objektifler distorsiyona yol açar ve bu distorsiyonla özel bir efekt verilebilir. Objektifler hakkında bilmeniz gerekenler İster kompakt, ister DSLR olsun, dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan objektiflerde dikkat edilecek en önemli kriterler odak uzaklığı (açısı) ve maksimum diyafram açıklığıdır. Teknik olarak ifade etmek gerekirse, odak uzaklığı, objektif sonsuza odaklandığında, sistemin son merceğinin optik merkezi ile odak noktası arasındaki mesafedir ve mm değeri ile ölçülür. Pratik olarak ifade etmek gerekirse, odak uzaklığı objektifin görüş açısıdır. Yani, objektifinizin görüşü mümkün olduğunca geniş bir açıyı kapsasın istiyorsanız geniş açılı bir objektif, insan gözüne benzer bir açı elde etmek istiyorsanız normal açılı bir objektif, önünüzde uzanan görüntünün belli bir yerini kadraja almak veya uzaktaki nesneleri büyüterek çekmek istiyorsanız tele objektif kullanmanız gerekir. DSLR'lerde objektif değişebilir olduğu için, makinenizin bayonetine (objektif yuvasına) uyan ve makineyle uyumlu olan farklı odak uzaklıklarına sahip sabit odaklı veya değişken odaklı (zum) objektifleri alıp kullanabilirsiniz. Kompakt makinelerde ise objektif sabit olduğu için, genelde değişken odaklı zum objektifler kullanılmaktadır ve açı aralığı mümkün olduğunca geniş bir makine seçmekte fayda vardır. Kompakt makinelerde bugün 35-420 mm gibi geniş zum aralıkları görülmektedir. Zum objektiflerin yanında yazan 7x, 12x gibi değerler de objektifin en geniş ve en tele açısı arasındaki oranı verir (420:35=12x gibi). Kompakt makinelerde ayrıca objektifin ucuna takılan geniş açı veya "telekonvertör" lenslerle odak mesafesi değiştirilebilir. Örneğin 2x bir telekonvertör ile 28-100 mm'lik bir kompakt makine objektifi 56-200 mm gibi davranır; 0,7x bir geniş açı adaptörü ile aynı objektif yaklaşık 20-70 mm gibi olur. Tabii objektifin önüne konan bu ilave parça görüntü kalitesini de olumsuz etkileyecektir. Diyafram açıklığı ve görüntü kalitesi Diyafram açıklığının (f değeri) ne anlama geldiğini başta açıklamıştık. Özellikle DSLR'lerde bir objektifin maksimum diyafram açıklığı ne kadar büyükse görüntü kalitesi o kadar iyidir diye genel bir görüş vardır. Bu doğrudur; ancak tek faktör değildir. Objektiflerdeki cam kalitesi ve cam kaplaması da kaliteyi etkiler. Üst düzey kompakt makinelerde objektif değişmediği için genelde kaliteli bir objektif kullanılır ve bunların diyafram açıklıkları f/2'den başlar. Tabii f/2,7, f/2,8 gibi değerlerden başlayanlar da vardır. DSLR objektifleri ise f/1,4, f/1,8, f/2 gibi geniş diyaframa sahip olabilir ve özellikle geniş diyafram açıklığına sahip tele objektifler oldukça pahalıdır. Objektifler odak uzaklıklarına ve diğer özelliklerine göre şöyle sınıflandırılabilir: Balık gözü objektifler: 6 mm ile 16 mm arasında değişen objektiflerdir ve çok geniş bir açıyı kapsadıklarından görüntüde distorsiyon (fıçı etkisi, gerçek hayatta düz olan çizgilerin kavisli görünmesi durumu) oluşur. Bu yüzden, distorsiyonla özel bir efekt verilmesi istenen durumlarda kullanılır. Geniş açı objektifler: 17 mm (bazılarına göre 14 mm) ile 35 mm arasında değişen objektifler bu kategoriye girer. Açısına ve objektifine bağlı olarak yine belirli bir miktar distorsiyona neden olurlar. Geniş açılı lensler Genelde manzara ve mimari fotoğraflarında kullanılırlar, ancak fotoğrafın öznesiyle birlikte arka planın da verilmek istendiği fotoğraflarda kullanılabilirler. Sensör konusunda anlattığımız fokal çarpan faktörü nedeniyle, geniş açı lenslerin açısında bir kayıp söz konusudur. Örneğin fokal çarpanı 1,5 olan bir DSLR'de 28 mm objektif kullanıyorsanız, aslında 42 mm bir açı elde edersiniz ve geniş açılıktan çıkıp normal (standart) açı sınıfına girmiş olursunuz. Bu yüzden üreticiler, son yıllarda DSLR'lere özel çok geniş açılı lensler üretmeye başladılar. Örneğin bu şekilde üretilmiş 12-24 mm bir objektif fokal çarpanı 1,5 olan bir DSLR'de kullanılırsa, 18-36 mm gibi bir çekim açısına sahip olur ve bu da pek çok geniş açı çekimi için yeterlidir. Standart (normal) objektifler: 40-58 mm arası objektifler, normal açılı objektifler olarak kabul edilir. Bunlar insan gözüne en yakın açıyı sunarlar. Bu yüzden, doğal bir bakış açısı arayan kimi belgesel fotoğrafçıları 35 mm ile birlikte en çok bu seçeneği tercih ederler. Telefoto objektifler: Yine genel bir tanımlama olarak 70mm ve üzeri objektifler bu sınıftadır. 100mm civarındaki objektifler portre çekimlerinde çok tercih edilirler. Daha yüksek odak uzaklığına sahip objektifler ise uzaktan çekim şansı verdiği için spor aktivitelerini ve doğadaki hayvanları çekmek için sıkça kullanılırlar. Ayrıca telefoto objektiflerin optik özelliğinden dolayı, uzakta birbirinden ayrı nesneler arasındaki mesafe kısalmış gibi görünür. Örneğin bir günbatımı manzarasında, etrafındaki nesnelere referans alındığında gerçek hayattakinden oldukça büyük duran güneş bu tür objektiflerin marifetidir. Sabit odak - Zum ÖNEMLĠ: Vizör, özellikle LCD'nin kadraj yapmak için kullanılamadığı DSLR'lerde önem taşır. Sabit odaklı ve zum objektifler: Sabit odaklı objektifler tek bir açı sunarlar (24 mm, 105 mm, 300 mm gibi); zum objektifler ise adından anlaşıldığı gibi içindeki optik elemanların aralarındaki mesafe değiştirilebildiği için belirli bir aralığı tarayabilirler (17-35 mm, 18-200 mm, 70-300 mm gibi). Sabit odaklı objektifler, içerdiği optik eleman sayısının azlığı sayesinde genelde daha yüksek görüntü kalitesi sunarken, zum objektifler farklı açıları tek bir objektifte barındırdığı için kullanım ve taşıma kolaylığı sunarlar. Örneğin 18-200 mm bir objektif, bir fotoğrafçının kullandığı tek objektif olabilir. Öte yandan kaliteye önem veren usta fotoğrafçılar objektif setleri oluşturmaktan kolay kolay vazgeçmezler. Objektifleri değişmeyen kompakt makinelerde ise kaçınılmaz olarak zum objektifler kullanılır. Makro objektifler: Makro fotoğraf, bir nesnenin görüntüsünün film veya sensör üzerine 1:1 veya daha büyük aktarıldığı fotoğraftır. Yani, diyagonal uzunluğu 21,6 mm olan bir çiçek, diyagonal uzunluğu 43,3 mm olan 35 mm'lik bir filmin tamamını kaplayacak şekilde kadrajlanmışsa, bu 43,3:21,6, yani 2:1 (2x) büyütme oranıyla çekilmiş bir makro fotoğraftır. Bazı objektifler bu amaçla, netliğini kaybetmeden nesneye çok yakınlaşacak şekilde üretilirler ve bu objektiflere makro objektif adı verilir. Çoğu kompakt dijital makinede bulunan "macro" modu da bu amaçla kullanılır ve bu modda nesnelere 1 cm kadar yaklaşılıp net fotoğraf çekilebilir. Tilt/Shift objektifler: SLR ve DSLR makinelerde kullanılan bu özel objektifler, makine üzerindeyken kendi merkez eksenlerine göre yana veya yukarı - aşağı kaydırılarak perspektif veya alan derinliği ayarlaması yapmanıza izin verirler. Böylece bir binayı tam karşı cepheden görüyormuşçasına distorsiyon olmadan çekmek, bir ürünü tüm noktaları net olacak şekilde çekmek veya alan derinliğini belirli yerlere kaydırıp özel efektler vermek mümkün olur. DSLR objektifleri çok çeşitli olduğu için, yanlarında yazan harf gruplarını kontrol etmek önemlidir. Bu harf grupları objektifin yansımayı, renk kusurlarını, yuvarlak güneş parlamalarını (flare), distorsiyonu önlemek için özel olarak üretildiğini veya objektifin sadece dijital fotoğraf makinelerinde veya hem filmli hem dijital makinelerde kullanılabildiğini ifade eder. Her bir objektif üreticisinin sitesinde bu harflerin anlamları açıklanmıştır. LCD ekran, vizör ve diğer ayarlar ARAMAYIN: Netleme ayarını manuele getirmeyi sağlayan düğme objektif üzerinde de bulunabilir. LCD ekran, vizör ve diğer ayarlar Günümüz dijital fotoğraf makinelerinde LCD ekranların diyagonal boyutları 3,5 inçe kadar çıkmıştır. Bu boyutlarla ve yansıma yapmayan kaplamalarla LCD'deki görüntü kalitesi iyice artmıştır. Kompakt makinelerin LCD ekranları vizör olarak kullanılarak gerçek zamanlı kadrajlama yapılabilir. Bu yüzden yeni kompakt makinelerde katlanır - açılır LCD ekranlarla fotoğrafçının vizörü kullanım kolaylığı artırılmıştır. DSLR'lerde ise objektifin arkasında bir ayna bulunduğu ve bu ayna deklanşöre basıldığında açıldığı için bu mümkün değildir. Yarı saydam aynalarla denemeler yapılmakla birlikte, henüz DSLR'lerde gerçek zamanlı LCD görüntüsü almak için tam verimli bir çözüm söz konusu değil. DSLR'lerin LCD'leri fotoğrafı çektikten sonra önizlemesini yapmak içindir. LCD ekranlar aynı zamanda makinenin menülerine girerek ayarlarını yapmak için de kullanılır. Bazı makinelerde görülen ikinci bir LCD ekran ise çekim değerlerini gösterir. Kompakt makinelerde LCD'nin vizör yerine kullanılması büyük kolaylık sağlarken, LCD ekranı gerçek zamanlı görüntü vermeyen DSLR'lerde hala vizöre ihtiyaç vardır. Ayrıca filmli makinelerden alışanlar, kompakt makinelerde bile vizör kullanmaya devam edebilmektedir. Bazı makinelerde (özellikle LCD'nin kadraj için kullanılamadığı DSLR'lerde) vizör kadraj yapılan kısmının altında çekilen fotoğrafla ilgili bilgiler yer alır (enstantane, diyafram açıklığı, ISO değeri, ışık ölçümü gibi). Böylece fotoğraf çekerken gözünüzü vizörden ayırmadan, kadrajı bozmadan ayarları makinenin üzerindeki düğmelerden değiştirebilirsiniz. ISO ayarı: ISO ile noise (gürültü) arasındaki bağlantıyı yukarıda açıklamıştık. Kompakt dijital fotoğraf makinelerinde ISO ayarı modele göre değişir ve bazı modellerde 64, 80 veya 100 ISO'dan başlayıp 800 ISO'ya kadar gidebilir. DSLR'lerde ise modeline göre 50, 100 veya 200 ISO'dan başlayarak 1.600 ve 3.200 ISO'ya kadar çıkılabilmektedir. DSLR sensörleri fiziksel boyut avantajları sayesinde noise konusunda daha başarılı sonuç verirler. Gürültüsüz, temiz bir fotoğraf çekmek için düşük ISO değerleri tercih edilebilir, ancak yüksek ISO değerlerinde noise artarken daha düşük ışık koşullarında fotoğraf çekmek mümkün olur. Grenli bir efekt elde etmek istendiğinde ise, kasıtlı olarak yüksek ISO'da fotoğraf çekilebilir. Bazı makinelerde bulunan Auto ISO ayarı ise, ortamın ışık koşullarına göre, diyafram açıklığı ve enstantanenin yetmediği durumlarda gereken ISO seviyesini otomatik seçer. Netleme: Artık tüm dijital fotoğraf makinelerinde (DSLR'lerde objektif de uyumluysa) otomatik netleme (Auto Focus) özelliği bulunmaktadır. Bu makineler odaklandığınız konunun kontrast değerlerine göre o konunun mesafesini ölçüp objektif netliğini otomatik ayarlar. Ancak elle hassas netleme yapmak istiyorsanız, bazı kompakt makinelerde ve DSLR'lerin tümünde manuel netleme ayarı da bulunmaktadır. Genelde DSLR'lerde bulunan bir netleme özelliği ise, deklanşör yarım basılı tutulduğu sürece, makineyle takip edilen ve makineye mesafesi değişen hareketli nesnelere sürekli odaklama sağlayan AF-Servo özelliğidir (Canon'un tabiriyle AI-Servo, Nikon'un tabiriyle Continuous AF). Otomatik Bracketing: Doğru bir fotoğraf için doğru pozlamanın öneminden bahsetmiştik. Eğer çekeceğiniz fotoğraf için yaptığınız ışık ölçümünden emin olamıyorsanız ve makinenizin otomatik Bracketing özelliği varsa, farklı pozlamalarla ardışık çekim yaparak aralarından en doğrusunu seçebilirsiniz. Bracketing kullanıldığında, 0,3 ila 2,0 EV aralığında ardaşık 2, 3 veya 5 kare çekmek mümkündür. Bracketing bazı makinelerde beyaz dengesi için de kullanılır (beyaz dengesini aşağıda anlatacağız). Böylece tek kare çekerek farklı beyaz dengesi değerlerine sahip sonuçlar elde edebilirsiniz. Fotoğraf kalitesi ve diğer detaylar Artık tüm dijital makineler farklı sıkıştırma oranlarıyla (farklı kalitelerde) JPEG fotoğraf çekebilmektedir. Bazı makinelerde ise, sıkıştırılmamış bir format olan TIFF de kullanılabilir. JPEG renk kanalı başına sadece 8 bitlik tek katmanlı RGB görüntüler sunarken, TIFF kanal başına 16 bitlik çok katmanlı CMYK görüntüler sunduğu için baskı ve yayıncılık sektöründe nihai format olarak tercih edilmektedir. Ancak bellek kapasitesi problemlerinden dolayı dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan TIFF formatı 8 bit/kanaldır. Firmalar, yakın geçmişten başlayarak TIFF yerine "işlenmemiş görüntü" veren, yani sensörden gelen görüntüyü hiç bir işleme tabi tutmadan bellek kartına aktaran ve yine sıkıştırılmamış olan RAW formatını kullanmaya yöneldiler. TIFF 3 renk kanalının (RGB) her biri için 8 bit yer işgal ederken, RAW tek kanalda 12 bit yer işgal ettiği için daha az bellek alanı kullanır. Daha sonra bu RAW dosyaları bilgisayarda açılıp istenildiği gibi işlenebilir. RAW'ın tek dezavantajı ise, her dijital fotoğraf makinesi üreticisinin farklı bir RAW formatı kullanması ve bu yüzden uyumlu yazılım gerektirmesi. RAW dosyalarını bilgisayarda açıp işlemenin JPEG ve TIFF dosyalarını açıp işlemekten daha uzun sürmesi de bu sorunun doğal bir sonucudur. Tampon bellek ve bellek kartları: Görüntü sensöre düştükten sonra makinenin içindeki bir tampon belleğe (buffer) ve oradan da bellek kartına aktarılır. Tampon bellek miktarı ne kadar büyükse ardışık fotoğraflar çekme (burst) hızı o kadar artar. Kompakt makinelerde genelde 1 ila 3 kare/sn hızla 10 ardışık fotoğraf çekilebilir. Üst düzey DSLR'lerde ise 7 kare/ sn veya daha yüksek ardışık çekim hızlarına ulaşılmaktadır. Sıkıştırılmış bir format olan JPEG görüntü kalitesinden kayıp vermeyen RAW veya TIFF fotoğraflardan daha az yer kapladığından, ardışık çekilebilen fotoğraf sayısı daha yüksek olacaktır. Çekilen fotoğrafları depolama Dijital fotoğraf makinelerinde çekilen fotoğrafları depolamak için farklı hız ve kapasitelerde Compact Flash, Memory Stick, Secure Digital, SmartMedia, MultimediaCard, XD Picture Card, Microdrive gibi farklı bellek kartları kullanılır. Self-Timer: Grup fotoğrafı çeken bir fotoğrafçının makineyi kurduktan sonra koşarak grubun arasına katıldığını mutlaka görmüşsünüzdür. İşte, fotoğrafın deklanşöre basıldıktan belirli bir süre sonra çekilmesini sağlayan bu sayaca selftimer adı verilir ve hemen hemen tüm dijital fotoğraf makinelerinde bulunur. Genelde 2, 5 veya 10 sn'lik bekleme süresinin ayarlanması mümkündür. Bazı fotoğrafçılar, tripod üzerindeki makinenin deklanşöre elle basmanın yaratacağı titremeyi önlemek istedikleri durumlarda da self-timer'ı kullanırlar. Mirror Lock-Up: DSLR makinelerde objektifin arkasındaki ayna deklanşöre bastığınızda yukarı kalkar ve bu sırada bir titreşim oluşur. Bu titreşim bazı fotoğrafçıları netlik konusunda endişelendirir. Üst düzey DSLR'lerde bu titreşimi önlemek için, örtücü açılmadan hemen önce aynayı kaldırıp kilitleyecek bir ayar bulunur ve buna Mirror Lock-Up adı verilir. Bağlantı türleri: Çektiğiniz dijital fotoğrafları bellek kartından PC'ye transfer etmek için USB 1.1, USB 2.0, FireWire veya kablosuz bağlantı seçenekleri kullanılabilir. Bazı makinelerde kablo bağlantıları, bilgisayar üzerinden fotoğraf çekmek (remote capture özelliği) veya belirli bir süre zarfında belirli aralıklarla peş peşe fotoğraf çekmek (time lapse özelliği) için kullanılabilir. Ayrıca çekilen görüntüleri TV'ye yansıtmak için bir video çıkışı veya PC olmadan doğrudan yazıcıda basmak için yazıcı çıkışı da bulunabilir. Video çekim özelliği: Sadece kompakt dijital fotoğraf makinelerinde bulunan bu özellik, 640x480 çözünürlüğe kadar 15 veya 30 kare/sn hızlarında, sesli veya sessiz film çekme imkanı sunar. Yeni makinelerde, çekilen filmin süresi bellek kartının kapasitesiyle sınırlıdır. Titreşim önleme sistemi: Bazı üst düzey kompakt dijital makinelerde, bazı DSLR'lerde ve bazı DSLR objektiflerinde, çekilen fotoğrafın netliğini (el titremelerine karşı) düzelten bir mekanizma bulunur. Bu özellik makinenin kendisinde varsa, sensör üzerindeki hareket detektörleriyle algılanan titreşimin aksi yönünde hareket ederek netleme başarısını artırır ve genelde 3 f değer aralığına (f-stop) kadar daha kısık diyaframlarda çekim yapmaya izin verir. Böylece düşük ışık koşullarında net fotoğraf çekme başarısı artar. Örneğin Minolta'nın geliştirdiği Anti-Shake mekanizması böyle çalışır ve bu teknoloji DSLR modellerinde de kullanılmaktadır. Bazı DSLR objektiflerinde ise benzer bir şekilde optik elemanları titreşime karşı hareket ettiren bir mekanizma bulunur (Canon'un verdiği adıyla "IS - Image Stabilisation", Nikon'un verdiği adıyla "VR - Vibration Reduction"). Bu özellik de diyafram açıklığında 2-3 stopa kadar avantaj sağlar. Flaş: Kompakt makinelerin hemen hepsi bütünleşik bir flaşla gelir. Bazılarında daha güçlü harici bir flaş takmak için flaş yuvası da bulunabilir. DSLR'lerin bazı üst düzey modelleri ise, artık profesyonellere hitap ettiği ve harici flaş kullanılacağı varsayılarak bütünleşik flaşa sahip değildir. Bütünleşik flaşa sahip makinelerde "flash output compensation" ayarı varsa, flaş gücü ayarlanabilmektedir. Pil: Bazı dijital fotoğraf makinelerinde şarj edilebilir NiCD veya NiMH AA kalem piller kullanılabilirken, bazılarında özel formatta şarj edilebilir Lithium-Ion piller kullanılır. NiCD pilleri tamamen boşalmadan şarj ederseniz, bir sonraki şarj için kapasite azalır ve buna "memory effect" adı verilir. NiMH ve Lithium-Ion pillerde "memory effect" oluşmadığından, bu seçeneklere yönelmek en doğru karar olacaktır. BÖLÜM 3- Dijital makinelerde yazılım özellikleri Yazılım teknolojisinin getirdikleri... Dijital fotoğraf kursumuzun üçüncü bölümünde makinelerin sunduğu yazılımsal özelliklere göz atıyoruz Bir dijital makine sadece donanımsal değil, aynı zamanda yazılıma dayalı özelliklere de sahiptir. Bu özellikler, bazı fotoğrafçılar için belirleyici olarak kabul edilir. Dijital fotoğraf makinelerinde yazılım teknolojisinin olanaklarından da yararlanılmaktadır. Aslında bazıları donanım teknolojisinden de destek alsa da, hepsini tek başlık altında ele almak daha doğru olacaktır. Beyaz dengesi (White balance) Çoğu ışık kaynağı yüzde 100 saf beyaz değildir; Kelvin (K) cinsinden ifade edilen belli bir renk sıcaklığına sahiptir. Örneğin öğlenleri güneş ışığı beyaza daha yakınken sabah veya öğleden sonra sarıya çalar. Tamamen bulutsuz ve mavi gökyüzü mavi bir renk sıcaklığı verir; mum ışığı fotoğrafın portakal rengi tonlara sahip olmasına yol açar. Gözümüz farklı renk sıcaklıklarına sahip ışık koşullarına kolay adapte olurken, dijital fotoğraf makineleri renkleri doğru verebilmek için referans noktası olarak sahnede tam beyaz bir alan arar ve beyaza göre diğer renkleri tayin eder. Örneğin halojen ışık beyaz bir duvarı aydınlatıyorsa duvar sarıya çalar, ancak dijital fotoğraf makinesi bu duvarın beyaz olduğunu bilirse duvarı beyaz olarak verir ve ortamdaki diğer renkleri de ona göre ayarlar. İşte bu ayara beyaz dengesi adı verilir. Çoğu makinede otomatik beyaz dengesi ayarı bulunur. Ancak ortamda bir renk baskınsa veya referans alınacak tam bir beyaz yoksa otomatik ayar yanılır. Bu yüzden dijital fotoğraf makinelerine farklı ışık kaynakları için beyaz dengesi ayarları konmuştur. Özellikle DSLR makine lerde ve bazı özel modellerde "Custom White Balance" seçeneği kendi beyaz referans noktanızı belirlemenizi sağlar. Böylece, fotoğraf çekeceğiniz ortamın ışık koşullarında düz beyaz bir kağıdı veya yüzde 18 gri bir kağıdı kadrajı tam dolduracak şekilde fotoğraflar ve makineye "bu tam beyaz" dersiniz; o da diğer renkleri bu referans noktasına göre ayarlar. Görüntü kalitesinin artırılması KONTRAST: RAW biçimindeki bu fotoğrafa PC'de dijital makinenin uyguladığı kontrast ayarını uyguladık. Soldaki fotoğraf düşük kontrast sağdaki en yüksek kontrast ayarına sahip. Keskinleştirme (Sharpening) Dijital fotoğraf makinelerinde keskinlik objektifin optik kalitesine bağlı olduğu gibi, yazılım tabanlı olarak da bir keskinlik "yanılsaması" yaratılabilir. Bunun için makinenin yazılımı nesnelerin kenarlarını daha kontrastlı hale getirir. Elbette yazılım tabanlı keskinleştirme işlemi makinenin çözünürlüğünün ötesinde bir detay yaratmaz; sadece elde edilen detayı öne çıkarmaya yarar. Keskinlik ayarını menülerde bulabilirsiniz. Bu menülerde keskinlik şiddeti için +1, +2 gibi değerlerin yanı sıra görüntüyü yumuşatan -1, -2 gibi değerler de yer alır. Diğer yazılımsal özellikler Renk doygunluğu (Saturation): Çekilen fotoğraftaki renklerin canlılığını belirlemek için, makinenin yazılım tabanlı bu ayarını kullanabilirsiniz. Makinenizde otomatik bir renk doygunluğu ayarı varsa, bu ayar sahneye göre renk canlılığını otomatik seçer. Ayrıca bazı makinelerde bulunan "Hue" ayarı ise renklerde kırmızı, sarı, portakal rengi, mavi ve mor tonların baskınlığını belirler. Kontrast (Contrast): Bir fotoğrafın kontrastını, yani tonal dengesini Photoshop gibi bir görüntü işleme programıyla ayarlayabildiğinizi biliyorsunuzdur. Dijital fotoğraf makineleri de belirli kontrast "curve"lerini içerir. Kontrast bu şekilde azaltılırsa, güneş ışığının doğrudan vurduğu yerlerde detay kaybının (patlamanın) önlenmesine, artırılırsa sisli manzaralarda ve diğer düşük kontrastlı bölgelerde detayın korunmasına yardımcı olur. Otomatik kontrast ayarı ise sahnenin durumuna göre otomatik kontrast değeri seçer. Bazı DSLR'lerde makineye özel kontrast curve'leri yüklenebilir. Renk işleme Renk paleti (Color space): İnsan gözündeki konik hücreler kırmızı, yeşil ve mavi renklere duyarlıdır. Diğer tüm renkleri bu ana renklerin karışımıyla algılarız. Bazı makinelerin menüsünde, renk ayarları kısmında gördüğünüz sRGB, Adobe RGB, I, II, III gibi seçenekler, fotoğraflardaki renkler için kullanılacak olan ve kırmızı, yeşil, mavi ana renklerle bunların karışımından oluşan ara renkleri içeren renk paletini ifade eder. Adobe RGB bilgisayarda yoğun şekilde işlenecek fotoğraflar için geniş bir renk paletini, SRGB ise olduğu gibi basılacak fotoğraflar için seçilebilecek renk paletini temsil eder. I, II, III gibi değerler ise portre, manzara, doğa fotoğrafı gibi belirli konulara uygun paleti sunar. Bazı yeni dijital fotoğraf makinelerine eklenen otomatik noise giderme, siyah-beyaz çekim modu, birden fazla fotoğrafı üst üste bindirmeyi sağlayan "multiple exposure" modu, 4:3, 3:2, 16:9 gibi farklı en-boy oranlarında çekim modu (aspect ratio) gibi farklı yazılım tabanlı özellikler de bulunabilir. Bunlar bir farklılık yaratmak amacıyla sunulan özellikler olmakla birlikte, kimi fotoğrafçıların o makineyi tercih nedeni olabilirler. 04:27 PM ) değiştirilmiştir. 15-02-2011, 11:45 AM dr.mud Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #2 İlgiyle takip ediyorum, çok büyük sevap kazandın abi =) __________________ кt Üyelik tarihi: Jun 2008 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın KaLbi KAPALI'dan... Mesajlar: 18,231 Teşekkürleri: 19,127 11,808 mesajına 29,104 kere teşekkür edildi. Bu mesaj için dr.mud kullanıcısına teşekkür edenler: 15-02-2011, 07:21 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí otlupeynir (15-02-2011) #3 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-4 Amatör fotoğrafçılara küçük öneriler Makinenizi seçerken dikkat etmeniz gerekenler Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. Dijital fotoğraf makinelerinin genel özelliklerini açıkladığımıza göre, artık bir makine seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğine geçebiliriz. Gerçi Alışveriş Rehberi bölümünde bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgiler bulacaksınız; ancak bu bölümde konuya kısa bir giriş yapmakta yarar var. Öncelikle "kompakt mı DSLR mi?" sorusuna cevap verelim. Biri kompakt diğeri DSLR olan iki makine arasında kararsız kaldıysanız, bu soruya çoğu deneyimli fotoğrafçı "elma ile armut karşılaştırılmaz" cevabını verecektir. Çünkü kompakt makinelerde pratiklik ön plandayken DSLR'lerde objektif ve aksesuarların yardımıyla her amaca, her konuya yönelik kullanım ön plana çıkar. Ayrıca kendinizi belirli konularla sınırlamıyorsanız, hem portre, hem manzara, hem makro, hem spor karşılaşması, hem vahşi yaşam fotoğrafı çekeceğim diyorsanız, DSLR makineler alacağınız pahalı objektif ve flaş setleriyle, diğer aksesuarlarıyla en pahalı kompakt makinenin bile bir kaç katı pahalıya çıkabilir. O yüzden öncelikle amacınızı belirlemelisiniz. Fotoğrafçılığa başlangıç yapmak ve kendinizi zaman içinde geliştirmek istiyorsanız ekonomik bir kompakt makineyle işe başlayabilirsiniz. Bu sırada hangi konuların hoşunuza gittiğini ve fotoğrafçı olarak tarzınızı belirleyebilir, böylelikle ilerideki makine seçiminizi ona göre yapabilirsiniz. DSLR'lerin biraz daha usta fotoğrafçılara hitap etmesinin nedeni de budur. Yoksa marifetin çoğu makinede değil, fotoğrafçının gözündedir. Çözünürlük ve gürültü * Çözünürlük seçiminiz tamamen fotoğraflarınızı ne kadar büyük bastıracağınıza bağlı. Profesyonel amaçlı, A4 boyutunda baskılar için 6MP yeterlidir. Dergi, broşür gibi işler için profesyonel baskıya ihtiyacınız yoksa daha düşük çözünürlük de size yetebilir. Ancak duvarınıza asmak için büyük boyutlu baskılar istiyorsanız, daha yüksek çözünürlüklü makinelere yönelebilirsiniz. Profesyonel fotoğrafçılar içinse artık 12 MP ve üzeri makineler bir ihtiyaç halini almaya başladı. * Dijital fotoğrafta en çok şikayet edilen konuların başında noise (gürültü) geliyor; neredeyse çözünürlük kadar dikkat edilen bir kriter. Noise performansı yüksek bir makine almaya bakın. Sensörlerinin fiziksel boyutu büyük olan makineler daha iyi bir dinamik aralık ve noise performansı sunarlar. Kompakt ile DSLR arasındaki seçiminizde, bu durum tek başına rol oynayabilir. Otomatik noise giderme özelliğine fazla güvenmeyin, PC'nizdeki yazılımlarla daha iyi iş çıkarabilirsiniz. * Fotoğraflarınızı bilgisayarda işlemeyi de seviyorsanız, özellikle de fotomanipülsayona meraklıysanız yüksek çözünürlüklü, yüksek noise performansı olan bir makine seçin. Çünkü fotoğrafları işledikçe, yazılım tabanlı filtreler uyguladıkça görüntü kalitesi azalacaktır. * Kompakt bir makine alacaksanız, objektifin zum aralığı oldukça belirleyicidir. Geniş bir zum aralığına sahip ve mümkün olduğunca geniş açı sunan bir objektife sahip olsun. Ayrıca optik kalitesi ile bilinen bir üreticinin (Carl-Zeiss, Schneider-Kreuznach gibi) objektifini taşıyan kompakt makineler iyi birer seçim olabilir. Acemiler dikkatle okusun * Acemiyseniz özel çekim modları olan makineleri tercih edebilirsiniz; ama zaman içinde fotoğrafçılığınızı ilerlettikçe M, A ve S modlarını daha çok kullanacaksınız. * Minimum ve maksimum enstantane hızlarını ve bulb modu olup olmadığını kontrol edin. Kompakt makinelerde 15sn ile 1/2.000sn arasında değişen enstantane hızları genelde yeterlidir. DSLR'lerde ise zaten 30sn ile 1/4.000sn arasında değişen enstantaneler standarttır; bazı makinelerde 1/8.000sn enstantane bile bulunur. * Makinenin boyutu taşınabilirliği açısından önemli olmakla birlikte, genelde fotoğraf tutkusu açısından ilk belirleyici faktör değildir. Çoğu kullanıcı gömlek cebine sığan ince fotoğraf makinelerini sevimli buluyor. Ancak bu makinelerin kullanımı göründüğü kadar pratik olmayabilir, çünkü çoğu ayar makine üzerine değil menülere yerleştirilmiştir ve ya her şeyi otomatik çekmek, ya da her seferinde menüye girip ayar yapmak zorunda kalırsınız. Ama hedefiniz her an yanınızda taşıyabileceğiniz ve şip-şak fotoğraflar çekebileceğiniz bir makine ise neden olmasın? Öte yandan özellikle anı yakalamak isteyen belgesel fotoğrafçıları, insanlar kendilerini fark etmesin isterler ve bu yüzden daha küçük makinelere yönelirler. DSLR'ler kadar iri olmayan, LCD'si dönebilir orta boy bir kompakt model bu amaca hizmet eder. * LCD ekran büyük ve güneş ışığında bile görülebilir olmalı. Dönebilir LCD'ler zemin seviyesinden veya ellerinizi başınızın üzerine kaldırarak rahatça çekim yapabileceğiniz anlamına gelir. Hatta bazen otoportre fotoğraf meraklıları, bu modelleri özellikle tercih ediyorlar. * Fotoğraf makinelerinin açılma hızı, deklanşör gecikmesi (shutter lag), ardaşık çekim hızı, objektifin odaklama hızı (özellikle düşük ışıkta), fotoğrafları önizleme hızı, tampon bellek kapasitesi gibi hız faktörleri zaman içinde size çok önemli gelebilir. Özellikle de "anı yakalamak" söz konusu olduğunda... Teknik detaylar * DSLR'lerde vizör aydınlık ve büyük bir görüntü sunmalı; vizörün altında verilen bilgiler sizi tatmin etmeli (örneğin ISO değeri bazılarında vardır, bazılarında yoktur). * Profesyonellerin zaten tercih nedeni; ama amatör bir fotoğrafçıysanız bile spot ölçüm modu olan bir makine almanızda yarar var. * Flaşı bütünleşik bir makine alıyorsanız flaş performansı yüksek olsun. Flaşı sadece karanlık ortamlarda değil, gündüz, arkadan ışık alan nesneleri aydınlatmak için dolgu flaşı olarak da kullanacaksınız. Bu yüzden flaş gücünü ayarlama seçeneği olmasını isteyebilirsiniz. * Makinenin ergonomisi tercihlerinize uygun olsun. Dijital fotoğraf makinesi kullanıcılarının en çok kullandığı ayarlar diyafram açıklığı, enstantane, beyaz dengesi ve ISO ayarıdır. Bunların her birinin düğmesinin makine üzerinde, kolay erişilebilir yerlerde olması önemlidir. Diyafram ve enstantane ayarını ayrı ayrı yapmak için çark biçiminde çift düğme (wheel) sunan makinelerin kullanımı daha kolaydır. * Fotoğraf çekmek için dışarı çıkıp gezeceksiniz, boynunuza asılı makine de ağır şartlara maruz kalacak demektir. Bu yüzden malzeme kalitesi yüksek, sağlam bir model seçin. DLR'lerde sırf bu yüzden metal alaşım gövdeli, yalıtımlı modeller tercih ediliyor. Pratik ipuçları * Uzun süreli fotoğraf gezilerine çıkıyorsanız pil performansı yüksek bir makine alın; tabii bellek kartlarınızın kapasitesini de ona göre seçin. * Zaman içinde fotoğrafçılığınızı geliştirdiğinizde ihtiyaçlarınızın değişeceğini unutmayın. Tabii sürekli gelişen dijital fotoğraf makineleri tüketim çılgınlığını da desteklediği için bir kaç yılda bir model değiştirme ihtiyacını zaten hissedebilirsiniz, ama fotoğrafçılığı ciddiye alacağınızı hissediyorsanız en azından şip-şak çekim amaçlı bir makine almayın. * Böcek, çiçek gibi makro konulara ilgi duyuyorsanız, objektifin makro becerisine ve nesneleri ne kadar yakından netleyebildiğine dikkat edin. * Özel infrared filtrelerle infrared fotoğraf çekimi yapacaksanız, bazı makinelerin (Sony'nin Nightshot özelliğine sahip makineleri gibi) buna çok elverişli olduğunu, bazı makinelerin ise, sensör önündeki bazı filtreler nedeniyle infrared çekime uygun olmadığını unutmayın. * Kompakt makineden DSLR'ye geçenler, başlangıçta sonuçların (özellikle keskinliğin) istedikleri gibi olmadığından şikayet ederler. Bu hem DSLR makinenin özelliklerine alışma meselesidir, hem de aldığınız objektifin optik kalitesi büyük önem taşımaya başlar. Devamı gelecek Bu mesaj için otlupeynir barisguder (03-04-2011), dr.mud (15-02-2011), Mayho (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 3 üyemiz: 15-02-2011, 07:34 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #4 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-5 Dijital fotoğrafın altın kuralları Doğru pozlama Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. Doğru pozlama doğru fotoğrafın teknik bir kuralıysa, etkileyici ve güzel bir fotoğraf çekmenin de estetik kuralları vardır. Bazı kurallar fotoğrafın ilgi çekiciliği üzerinedir ve iyi bir fotoğrafta olması gereken özellikleri içerir. Bazı kurallar ise fotoğrafın göze hoş gelmesi için geometriyi, fotoğraftaki leke dağılımını, insan gözünün algılayıcılığını işin içine katan kurallardır. Bu kurallar ise mutlak değildir, aksine hareket edilerek de iyi sonuç alındığı durumlar olur. Öte yandan kuralları bozarken de kararsız kalmış gibi görünmemeniz gerekiyor; yoksa bu kararsızlık hemen fark edilir. Fotoğrafın ilgi çekiciliğini konu seçimi, kompozisyon ve teknik belirler. Elbette fotoğrafçılığın pek çok alanı vardır ve siz sadece bir veya bir kaç alan üzerine yoğunlaşabilirsiniz. Örneğin bir belgesel fotoğrafçısı hayattaki ilginç ve anlamlı anların ve anı yakalamanın peşinde koşarken, stüdyoda bir fonun önüne koyduğu cansız cisimlerle etkileyici çalışmalar yapan veya doğada hayvanları fotoğraflayan bir fotoğrafçı da olabilirsiniz. Ancak tümünde de konu seçimine, kompozisyona ve tekniğe özen göstererek diğerlerinden ayrılan ve kendine baktıran fotoğraflar çekebilirsiniz. Konu seçimi ve kadrajlama * İlgi merkezi yeterli mi, konu güçlü mü? "Bu fotoğraf neyi anlatıyor?" sorusu cevapsız kalmamalı, fotoğraf rastgele çekilmiş gibi durmamalı. Kendi fotoğrafınıza karşı nesnel olun, ona bir anlam atfetmeye çalışmayın. Bu fotoğrafı pek çok fotoğraf arasından ayıran ne diye düşünün. * İlgi merkezi olarak seçtiğiniz subje belirgin olmalı. Fotoğrafı yapan fondur ve subje fondan ayrılmalıdır. Biz iki gözle baktığımız için nesneleri üç boyutlu görürüz, ama fotoğraf iki boyutlu olduğu için ön ve arka plan birbirine yapışabilir. Arkadaki ağaçlar, elektrik direkleri, desenler, aynı renkteki nesneler ilgi merkeziyle birbirine geçebilir. Bu yüzden stüdyo çekimlerinde fon kullanılır. Dış çekimlerde ise arka plana özellikle dikkat etmek gerekir. Örneğin dar bir alan derinliği yaratmak üzere açık diyaframla konuya odaklanılırken arka planın netsizleştirilmesi bu yüzdendir: Arka planı neredeyse detaysız bir hale getirip subjeyi ayırmak. Basitliğin önemi * Fotoğrafta basitlik temeldir. Özellikle dış çekimlerde fotoğrafa bakanın ilgisini dağıtacak çok şey olabilir. Kadraj ve perspektif seçiminizle, fotoğrafınızda ana subjenizi en çok görsel ilgiyi çekecek hale getirin. * Acemi kullanıcıların en sık yaptığı hata, ilgi merkezini geniş bir alanın içinde ortalamaktır. Bu bazen işe yarasa da genelde tekdüze, statik bir görüntü verir. Bu yüzden fotoğrafçılığın en ünlü kurallarından birisi olan "üçler kuralı" (rule of thirds) geliştirilmiştir. Üçler kuralında kadraj dikine ve enine eşit araklıklı ikişer çizgi ile dokuza bölünür ve ilgi merkezinin bu çizgilerin kesişim noktasında yer alması bir seçenek olarak önerilir. İlgi merkezinin hangi kesişim noktasında yer alacağı tamamen seçtiğiniz konuya bağlıdır. * Aynı şekilde, çoğu fotoğrafta ufuk çizgisini ortalamak da statik bir görüntü verir. Ufuk çizgisini kadrajın üst veya alt üçte birlik kısmına kaydırarak göze nasıl göründüğünü kontrol edin. Beğenmezseniz başka bir kadraj deneyebilirsiniz. * Yatay çizgileri olduğu gibi, dikey çizgileri merkezin dışına kaydırmak da boyut duygusunu güçlendirerek daha iyi sonuç verebilir. * Hareketli ilgi merkezlerinin (örneğin koşan veya yürüyen bir insan) nereye doğru ilerlediklerini görmek isteriz. Bu yüzden hareketli subjelerin arkasında değil önünde boşluk bırakılması tercih edilir. Çizgiler, nesneler ve konu KADRAJLAMA: Farklı bakış açıları, klasik kadrajın dışında arayışlar fotoğrafınıza dinamizm katabilir, bir aksiyonu daha iyi vurgulayabilir. Ancak dengeyi de korumalısınız. * Çizgiler fotoğrafta önemli bir rol oynar. Diyagonal çizgiler (örneğin fotoğrafın solundan sağ üstüne doğru uzanan bir çit) ve S şeklindeki çizgiler (kıvrılarak uzayan bir yol) fotoğrafa dinamizm katar. * Fotoğrafta nesnelerin dengeli bir şekilde yerleşmiş olması gerekir. Fotoğrafınızda gerek ilgi merkezi ile fonu, gerek birden fazla ilgi merkezi varsa bunların konumunu simetrik veya asimetrik bir denge ile yerleştirebilirsiniz. * Konunuz sizin isteğinize göre yer değiştiremeyebilir, ancak siz konumunuzu değiştirerek daha iyi bir açı bulabilirsiniz. Böylece iç içe geçen nesnelerden ve karışık fonlardan, dengesiz yerleşimlerden, düz ve statik perspektiflerden kurtulmanız mümkün hale gelir. * Fotoğraflarınızda yukarıda saydığımız ilgi merkezi yerleşimlerini düzenlemek için kadrajlamayı elbette bilgisayarda fotoğrafı kırparak yapabilirsiniz. Farklı kadrajlar seçerek hangisinin daha iyi göründüğünü kontrol edin. Bu sizin daha dengeli fotoğraflar elde etmeniz için bir alıştırma olur. Ancak önemli olan, elinizi fotoğrafı çekerken iyi kadrajlama yapmaya alıştırmanız... * Fotoğraf bir seçim meselesidir; hayatı boyunca yüz binlerce fotoğraf çekmiş büyük ustaların bile sergileyebilecek fotoğraf sayısı genelde bir kaç yüzü bulmaz. Bol fotoğraf çekin; aksi halde gerçekten ilgi çekecek konulara rast gelmeniz mucize olacaktır. Devamı gelecek Bu mesaj için otlupeynir barisguder (03-04-2011), dr.mud (15-02-2011), Mayho (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 3 üyemiz: 15-02-2011, 07:47 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. #5 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-6 Nasıl bir fotoğrafçısınız? Dijital fotoğraf kursumuzun 6. bölümünde, nasıl bir fotoğrafçı olduğunuzu bulmaya çalışıyoruz... ULTRAKOMPAKT: Ergonomik ve şık... Daha da önemlisi, avuca sığacak kadar küçük. PC'ler, cep telefonları ve otomobiller gibi, dijital fotoğraf makineleri de farklı ihtiyaçlara göre farklı kategorilerde, farklı özelliklerle ve farklı fiyat aralıklarıyla tüketicilere sunuluyor. Piyasada 200'ü aşkın model varken, memnun kalacağınız bir dijital fotoğraf makinesi seçmek de doğal olarak oldukça zorlu bir iş haline geliyor. Bir mağazada size yardımcı olmaya çalışan satıcılarla yapacağınız kısa görüşmeler yeterli gelmeyebilir. Veya arkadaşlarınızın öneride bulunmasını isteyebilirsiniz; ancak kendi makinelerinden son derece hoşnut kalsalar bile, sizin ihtiyaçlarınız farklı olabilir ve sürekli yeni modellerin çıktığı bu piyasada kendi makineleri üretimden kalkmış olabilir. Pek çok amatör fotoğrafçı, yeni bir dijital fotoğraf makinesi almak istediğinde "en iyi makineyi" bulmaya çalışma yanılgısına düşer. Elbette piyasaya sürekli daha üstün özelliklere sahip, daha güçlü modeller çıkarken, "mükemmel dijital fotoğraf makinesi"ni bulmak sonu gelmez bir arayışa dönüşebilir. Ancak bunun ötesinde herkes için tek bir "mükemmel makine" yoktur; sizin için en iyi dijital fotoğraf makinesini bulmanız gerekir. Yani, bir dijital fotoğraf makinesi seçerken, fotoğrafçı olarak kendi profilinizin ve kişisel ihtiyaçlarınızın en önemli faktör olduğunu söylemeye çalışıyoruz. Ve elbette bir dijital fotoğraf makinesi için ayırabileceğiniz bütçe de burada önemli bir rol oynuyor. Bu yüzden, dijital fotoğraf makineleri özelliklerine göre çeşitli kategoriler altında gruplandırılırken, bazen bu makinelerin temel kullanıcı tiplerine, ihtiyaçlarına ve becerilerine göre gruplandırıldığına da tanık oluruz. Öncelikle bu kategoriler hakkında bilgi edinmenizi; ardından görüntü kalitesi, performans, ergonomi gibi özelliklerde detaya inmenizi öneriyoruz. Size uygun makine hangisi? Dijital fotoğraf makineleri genel bir sınıflandırmayla kompakt, ultrakompakt, süperzum, ileri seviye kompakt ve dijital SLR (DSLR) olarak farklı kategorilere ayrılabilirler. * Kompakt dijital fotoğraf makineleri: Kompakt makineler en iyi, en hızlı, en şık, en küçük veya en esnek makineler değildir; ancak makul bir özellik setiyle makul fotoğraflar çekebilirler. Ayrıca genelde daha şık görünümlü, daha yüksek fiyatlı ultrakompakt makinelere kıyasla daha iyi performans sunarlar. Kompakt makineler ileri seviye makineler kadar zengin özellikler ve yüksek performans sunmasalar da, küçük bir çanta içinde veya büyük ceplerde taşınabilirler. Kompakt dijital fotoğraf makineleri özellikler, ergonomi ve fiyat açısından dengeli ve ortalama bir çizgi tutturmayı hedeflediklerinden, en popüler kategoriyi oluştururlar. İleri seviyede bir fotoğrafçı değilseniz veya özellikle daha küçük bir makine aramıyorsanız, öncelikle bu kategoriyi dikkate almalısınız. Kompakt makineler genelde ödeyeceğiniz paranın karşılığını en iyi veren makinelerdir. Ancak beklentilerinizin karşılanması açısından, piyasadaki çok çeşitli kompakt model arasından iyi bir seçim yapmanız gerekir. * Ultrakompakt dijital fotoğraf makineleri: Ultrakompakt makineler avucunuzun içine sığacak kadar küçüktür ve genelde gören herkesi kendilerine hayran bırakacak kadar şıktır. Piyasada çok basit modellerini de, yüksek çözünürlüklü modellerini de bulabilirsiniz. Ancak genelde bu makinelerde taşınabilirlik performansın, özelliklerin ve görüntü kalitesinin önüne geçtiği için, gittikleri her yerde yanlarında bir fotoğraf makinesi olsun isteyen amatör fotoğrafçılar veya aynı amaçla ikinci bir makine düşünen ileri seviye fotoğrafçılar tarafından tercih edilirler. * İleri seviye dijital fotoğraf makineleri: İleri seviye kompakt makineler biraz daha büyük ve daha pahalı modellerdir. Daha detaylı ayarlar, daha iyi objektifler ve daha fazla özellik sunarlar. Daha da önemlisi, büyük baskılar için uygun, kaliteli görüntüler verirler. Daha iyi zum yapabilen objektifler, daha yüksek performans, histogram, adımlı pozlama (exposure bracketing), yüksek çözünürlük, manuel enstantane ve odak açıklığı ayarları ve detaylı beyaz dengesi bu modellerin özellikleri arasında yer alır. Bütçe problemleri veya tüm lens setini taşıma zorluğu nedeniyle DSLR makine almak istemeyen, ancak yine de bir dijital fotoğraf makinesinde her türlü ayarın bulunmasını, hızlı ve etkili bir kullanımı bekleyen fotoğrafçılar bu makinelere yönelirler. Dikkat çekmeden fotoğraf çekmek isteyen profesyoneller arasında bile bu makineleri tercih edenler vardır. DSLR bilmecesi TEKERLEK: Birçok makine, üzerindeki tekerlek yardımıyla önceden hazırlanmış ayarları kullanmanıza izin verir. * Süperzum makineler: 10x veya daha üzeri optik zum sunan süperzum makineler aslında ileri seviye dijital fotoğraf makinelerinin bir alt kategorisidir. Büyük objektifleri nedeniyle boyutları büyüktür, ancak fiyatları genelde kompakt modellerle ileri seviye modeller arasındadır. Bazı süperzumların ileri seviye özellikleri bulunmakla birlikte, kullanıcıları genelde otomatik ayarları yeğlerler. Yüksek zum aralığında el titremesi fotoğrafı daha çok etkilediği için, bazılarında el titremelerine karşı stabilizasyon sağlayan özel bir mekanizma bulunur. * DSLR'ler: DSLR'ler, görüntüyü objektiften doğrudan vizöre veren tasarımları, değiştirilebilen objektifleri, eksiksiz pozlama ve görüntü ayarları ve zengin aksesuar seçenekleriyle dijital fotoğraf makinelerinin en üst grubunu oluştururlar. Profesyonel özelliklerinin yanında, 35mm filmli fotoğraf makinelerine benzer bir performans gösterirler. Daha da önemlisi, iyi kalite objektiflerle kullanıldıklarında, görüntü kaliteleri diğer tüm dijital fotoğraf makinelerinden daha iyidir. DSLR makinelerde genelde tam otomatik çekim ayarı da vardır, ancak verdiğiniz paranın hakkını alabilmek için manuel ayarları öğrenmeniz ve makineyi bilinçli bir şekilde kullanmanız gerekir. İleri seviye amatörler, yarıprofesyoneller, profesyoneller ve maliyeti ne olursa olsun en üst seviye makineleri isteyenler DSLR'leri tercih eder. Hangi grupta yer alıyorsunuz? Hangi gruba dahilsiniz? Yukarıda dijital fotoğraf makinelerini kategorilere ayırırken, bu makinelere ihtiyaç duyabilecek kullanıcı türlerine de biraz değindik. Ancak bu kategoriler arasında keskin bir çizgi olmadığı, türlerin birbirinin içine geçtiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, örneğin bir yarı-profesyonel ile amatör bir kullanıcı aynı modeli seçebilir. Daha da önemlisi, belirli bir fotoğraf türüne (doğa, makro, portre gibi) özel ilgi gösteriyorsanız, makinelerin detay özelliklerine de önem vermeniz gerekir. Ancak yine yol gösterici bir bilgi olarak genel bir kullanıcı sınıflandırmasından bahsedebiliriz. Böyle bir sınıflandırmayla kullanıcıları bas-çek fotoğrafçı, başlangıç seviyesi fotoğrafçı, ciddi fotoğrafçı, ileri seviye / yarıprofesyonel fotoğrafçı ve profesyonel fotoğrafçı olarak gruplandırabiliriz. * Bas-çek: Bas-çek fotoğrafçılar tüm ayarları fotoğraf makinesine bırakırlar. Bu tür fotoğrafçılar makinenin imkanlarını kullanarak en etkileyici görüntüyü yakalamakla değil, estetik değeri ne olursa olsun bir anı kaydetmekle ilgilenirler. Bu sizi tatmin ediyorsa, neden olmasın? Günümüzde artık tüm fotoğraf makinelerinin, çekilen sahnedeki ışık durumuna göre ayarları otomatik yapan A (Automatic) veya P (Program) modu bulunduğu için, hemen her tür makine basçek için kullanılabilir. Öte yandan, üzerinde her türlü ayarı barındıran, üstelik bu ayarların kolay kullanım için ergonomik şekilde yerleştirildiği pahalı gelişmiş makineler elbette bu tür kullanıcılar için gereksiz yatırım olacaktır. Piyasadaki kompakt ve ultrakompakt makineler içinde bütçenize uygun olan, bu türde pek çok model bulabilirsiniz. Yine de bu makinelerde doğru bir Beyaz Dengesi (White Balance), nispeten düşük gren seviyesi ve fotoğraflarınızı bastıracaksanız yüksek çözünürlük aramanız yararınıza olacaktır. * Başlangıç seviyesi: Fotoğrafçılığa ilk kez adım atıyorsunuz ve belki de ilk kez bir dijital fotoğraf makinesine sahip olacaksınız. Henüz ileride fotoğrafçılıkla ciddi şekilde ilgilenip ilgilenmeyeceğinizi bilmiyorsunuz bile... Bu yüzden işe kullanımı kolay, ama çok fazla zaman ayırmadan birkaç ayarı da deneyebileceğiniz bir makine ile başlamak istiyorsunuz. Bu durumda üzerinde Automatic veya Program modunun yanı sıra bir kısım manuel ayarların da bulunduğu bir makine almalısınız. * Geleceği fazla dert etmeyin: Dijital fotoğraf makinesi teknolojileri ve modelleri bu kadar hızlı yenilenirken, yapacağınız seçim muhtemelen ilk ve son makineniz olmayacak. Şimdilik ekstra ayarlarla birkaç küçük deneme yapmaya ve işin keyfini çıkarmaya bakın. Yine enstantane (S – Shutter speed) ve odak açık lığı (A Aperture) önceliği bulunan, doğru bir beyaz dengesi, düşük bir gren seviyesi, yüksek çözünürlük sunan bir makine seçebilirsiniz. Bu makinelerde yaratıcı çekimler için bazı otomatik modlar (portre çekimi, makro, gece çekimi gibi) da bulunur. Bütçeniz kısıtlıysa, ucuz modellerde bu ayarların bazılarının makine üzerindeki kolay erişilebilir düğmelerden değil, makinenin menülerinden yapılması gerektiğini de unutmayın. Aradığınız modeli, kompakt ve ultrakompakt dijital fotoğraf makinesi gruplarında bulabilirsiniz. Gruba göre fotoğraf makinesi seçimi * Ciddi fotoğrafçı: Ciddi fotoğrafçı derken, fotoğraf çekmekle ciddi şekilde ilgilenen, fotoğrafçılığı ciddi bir hobi olarak benimseyip geliştirmek isteyen, yeni ufuklara ve çektikleri fotoğrafların estetik değerini artırmaya açık amatörleri kastediyoruz. Artık f-stop (odak açıklığı), enstantane, alan derinliği, kısa pozlamayla hareketi dondurma, uzun pozlamayla hareketi vurgulayan etkileyici görüntüler yaratma, ışığın yetersiz olduğu durumlarda tripod kullanma gibi kavramlara aşina olmalısınız. Tabii dijital fotoğraf makinenizi de buna uygun olarak seçmelisiniz. Seçeceğiniz makine fotoğrafçılığın detaylarını öğrenmenize, hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı konuşturmanıza izin vermeli. Örneğin fotoğrafçılık okuluna yeni başlayanlardan enstantane hızı 1/4.000 sn'ye ulaşan, gerekli uzun pozlama ayarlarına sahip (30 sn'ye kadar pozlama ve bulb modu bulunan) bir model almaları istenir. İleri seviye kompakt modeller, bazı süperzum makineler ve DSLR'ler size bu imkanı tanıyacaktır. DSLR'ler geçmişte sadece profesyoneller için piyasaya çıkarılsa da, artık 1000 doların altına inen fiyatları ve zengin seçenekleriyle ciddi fotoğrafçılara hitap ediyorlar. Hatta o kadar büyük bir rağbet görüyorlar ki, ucuz DSLR'ler "Aile DSLR'si" adıyla yeni bir kategoride değerlendirilmeye başlandı. * İleri seviye amatörler: Fotoğrafçılıkla birkaç yıldır ciddi şekilde ilgilenen, kişisel sınırlarının ve tercihlerinin farkında olan bir fotoğrafçısınız; tabii dijital fotoğraf makinelerinin sınırlarını ve güçlü yönlerini de artık öğrenmiş olmalısınız. Bu kategorideki fotoğrafçılar yeni bir makine seçerken iki farklı şekilde düşünebilir: Bir yandan becerileri ve fotoğraf bilgileri arttığı için makinenin teknik sınırlamalarını aşabilirler (makine artık sadece bir araçtır; aslolan fotoğrafçının becerisidir); diğer yandan fotoğrafçılık artık ciddi bir tutku olduğu için en gelişmiş ayarları sunan, görüntü kalitesi, kullanım kolaylığı ve performans açısından kendilerini herhangi bir şekilde sınırlamayacak modellere de büyük ilgi duyarlar. DSLR'ler gelişmiş ayarları, değiştirilebilen objektifleri ve zengin aksesuarlarıyla bu seviyedeki kullanıcılara en çok hitap eden makinelerdir. Ancak cep telefonlarına entegre basit dijital fotoğraf makineleriyle bile becerilerini, estetik anlayışlarını ve bakışlarını yansıtabilirler. Bu kategorideki fotoğrafçılar ileri seviye makineler başta olmak üzere her tür makineye ilgi gösterirlerken, böyle bir satın alma kılavuzunu ve ürün incelemelerini yeni modeller hakkında bilgi edinmek için kullanabilirler. Profesyonelliğe giden yol! * Profesyoneller: Artık müşteri memnuniyeti de işin içine girdiği için, profesyoneller en iyisini isterler ve fotoğrafçılık setlerine sürekli yatırım yaparlar. Baskı kalitesi ve baskı boyutu büyük önem taşıdığı için makinelerinden en yüksek çözünürlüğü isterler. Bazı belgesel fotoğrafçıları küçük boyutlarıyla fazla dikkat çekmediği için kompakt modelleri ikinci makine olarak tercih etseler de, profesyoneller ağırlıklı olarak DSLR'lere yönelirler. Ayrıca kaliteli ve pahalı bir objektif setine, çektikleri fotoğraf türüne göre (sanat fotoğrafçılığı, belgesel, stüdyo fotoğrafçılığı gibi) zengin bir aksesuara (flash seti, stüdyo tipi ışık sistemleri, filtreler, tripodlar, perdeler ve arka planlar, stil-life masaları gibi) sahiptirler. Bu gruptaki kullanıcılar da böyle bir satın alma kılavuzunu ve ürün incelemelerini yeni modeller hakkında bilgi edinmek için kullanabilirler. Tüm bu kullanıcı grupları arasında keskin bir ayırım olmadığını tekrar hatırlatalım. Örneğin ileri seviye bir amatör fırsat bulduğunda profesyonel, yani para karşılığı bir iş de yapabilir. Veya çektiği fotoğraflarla bir sergi açmayı ve fotoğraflarını satmayı da düşünebilir. Bu mesaj için otlupeynir barisguder (03-04-2011), dr.mud (15-02-2011), Mayho (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 3 üyemiz: 15-02-2011, 07:50 PM Mayho mayhoş #6 Eline sağlık emeğine değmi .i ime yarıcak(: __________________ Üyelik tarihi: Aug 2009 Bulunduğu yer: ღ♥Sonu Ölüm de olsa O♥ღ Mesajlar: 10,770 Teşekkürleri: 12,511 7,206 mesajına 18,504 kere teşekkür edildi. 15-02-2011, 07:53 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #7 henüz bitmedi..daha 9 bölüm var..ve iki de bonus..çok çalı mam lazım çookkk..=) Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. Bu mesaj için otlupeynir dr.mud (15-02-2011), Mayho (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 2 üyemiz: 15-02-2011, 08:19 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #8 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-7 Dijital fotoğraf makinesi satın alırken... Çeşit çeşit model var Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. DOĞRU SEÇĠM: Karar vermeniz gereken ilk kriter, hangi dijital fotoğraf makinesi formatını tercih etmek istediğiniz olmalı. Bir dijital fotoğraf makinesi üreticisinin Web sitesinde modellerin tanıtım sayfalarına girdiğinizde, özelliklerinin uzun bir liste halinde sıralandığını görürsünüz. Yeni bir kullanıcıysanız veya terminolojiye yabancıysanız kafanızın karışması çok normal. Daha önce de kısaca bahsettiğimiz dijital fotoğraf makinesi özelliklerini açıklarken, seçiminizde size yardımcı olabilecek önemli detaylara da değineceğiz. Format Alacağınız makinenin formatı, yani önceki bölümlerde bahsettiğimiz kategorilerden hangisine girdiği en belirleyici faktördür. DSLR'lerin genel olarak profesyonel, yarı-profesyonel ve ileri seviye kullanıcılara hitap ettiğinden bahsetmiştik. Ancak DSLR makineler bu işe yüksek bütçe ayırabilecek kişilere yöneliktir; çünkü farklı tür fotoğraflar için farklı objektifler, farklı optik kalitelerle her zaman ilgi alanınıza girecektir. Bu objektifler 100 dolardan başlayıp birkaç bin doları bulan fiyat aralıklarıyla farklı kullanıcılara hitap ederler. Ayrıca flaş, filtre seti gibi aksesuarlara da yatırım yapmanız gerekebilir. DSRL'ler ile elde edeceğiniz fotoğrafın kalitesi, kullandığınız objektifin optik kalitesiyle doğru orantılıdır. Böyle bir objektif seti oluşturduğunuzda marka değiştirmenin çok zor olduğunu, çünkü elinizdeki objektif setini de değiştirmeniz gerektiğini unutmayın. Bu yüzden DSLR kullanıcıları genelde belli bir markada karar kılıp gövde yenilemeleri gerektiğinde aynı markanın bir üst modelini almayı yeğlerler. Bunun karşılığında DSLR'ler kompakt makinelere göre çeşitli avantajlar sunarlar. Yüksek çekim hızı, zengin ayarlar, daha düşük bir gren (noise) seviyesi, esneklik, 6MP ve üzeri çözünürlük nedeniyle yüksek baskı kalitesi bunlardan bazılarıdır. Öte yandan ileri seviye kullanıcılara yönelik kompakt makineler de son derece başarılı sonuçlar verebilir. Bu tür kompakt makineler objektiflerinin optik kaliteleriyle, zengin ayarlarıyla, manuel pozlama seçenekleriyle diğerlerinden ayrılır. Kompakt makinelerin DSLR'ler karşısındanki dezavantajlarına (sabit objektif, yüksek gren, daha az detay ayar) katlanabileceğinizi düşünüyorsanız, sizi çok etkileyecek modeller bulabilirsiniz; çünkü bazı ileri seviye kompakt modellerdeki objektifin optik kalitesi, dolayısıyla resim kalitesi son derece yüksektir. Öte yandan bütçesi kısıtlı ancak gözüne, yani çekeceği fotoğraflara estetik değer katabileceğine güvenen ciddi veya ileri seviye bir fotoğrafçıysanız, manuel pozlama ayarları sunan ortalama bir kompakt makine de işinizi görebilir. Bu tür bir makinede renk doğruluğunun yüksek olmasına, keskinlik, satürasyon, kontrast, beyaz dengesi gibi yazılım tabanlı ayarların zengin olmasına, ISO (noise) aralığının geniş olmasına ve nispeten küçük bir değerden başlamasına önem vermenizi öneririz. Öte yandan bir makineye yüksek bütçe ayıramayacak, yeni başlayan veya sadece bas-çek fotoğraflarla ilgilenen bir kullanıcıysanız, nispeten daha az özellik sunan, küçük ve ekonomik bir kompakt makine düşünebilirsiniz. Çözünürlük ve sensör Yeni kullanıcılar bile, şu sözü çevrelerinden duymuş olabilir: "Megapiksel her şey demek değildir". Ancak yine de üreticiler daha yüksek çözünürlükte makineler üretmeye ve daha yüksek çözünürlüklü modellere nispeten daha yüksek fiyat etiketi koymaya hızla devam ederken, bir dijital fotoğraf makinesi almaya gittiğinizde önce sensör çözünürlüğüne dikkat etmeniz son derece normal. Bu yüzden çözünürlük kavramının açıklanmaya ihtiyacı var. Çözünürlük, çektiğiniz fotoğrafları ne kadar büyük boyutta bastıracağınızı belirlemesi açısından önemlidir. Ayrıca fotoğrafı bilgisayarınızda kırpıp küçülttüğünüzde bile makul bir görüntü kalitesi elde edebilmek için yüksek çözünürlük tercih sebebidir. Ancak görüntü kalitesi çözünürlükten ibaret değildir; çünkü dijital fotoğraf makinelerinin optik kaliteleri, dijital görüntüyü işleme algoritmaları, sensör teknolojileri ve sensörlere entegre filtreler de en az çözünürlük kadar önemlidir. Bu yüzden bazı dijital fotoğraf makineleri aynı veya daha yüksek çözünürlükte sensöre sahip makinelerden daha iyi resim kalitesi sunabilirler. Hatta, az sayıda sensör üreticisi çok sayıda dijital fotoğraf makinesi üreticisine sensör sunduğu için, aynı sensörü kullanan makineler arasında bile, yukarıda belirttiğimiz faktörlerden dolayı resim kalitesi farkı olabilir. Bu farklar kendilerini keskinlik, renk doğruluğu, geniş dinamik aralık (fotoğrafı çekilen sahnenin çok ışık alan ve gölgede kalan alanlarında detayların ne derece seçilebilir olduğu), nesnelerin kenarındaki geçişler ve görüntüdeki kusurlar olarak belli ederler. Tüm bu detayları bir makineyi satın alıp uzun süre kullanmadan anlamanız çok zordur; bazen iki model arasındaki bu farklar ancak çok teknik testlerle açığa kavuşturulur. Bu yüzden ürün incelemelerini okuyup görüntü kalitesi ile ilgili notlara dikkat etmenizi öneririz. Teknik bilgiler OPTĠK ZUM: Güncel makinelerin neredeyse tümünde yeterli optik zum özelliği bulunmaktadır. ISO aralığı Günümüz dijital fotoğraf makinelerinde 50 ISO'dan başlayıp 3.200 ISO'ya kadar uzanan bir ISO aralığı bulunmaktadır. Düşük ISO değeri fotoğrafta daha az gren (noise) olmasını sağlarken, yüksek ISO değerlerinde gren artar; böylece fotoğrafların düşük ışık koşullarında çekilebilmesi sağlanır. Ancak her makinenin gren seviyesi aynı ISO değerinde aynı değildir; çünkü üreticiler ilave algoritmalarla greni azaltmaya çalışırlar. Bunu yaparken fotoğrafın keskinliğinden ve detay zenginliğinden mümkün olduğunca az feragat etmeye çalışırlar. Gren başarısı modelden modele değişiklik gösterir. Bu yüzden bir makine seçerken düşük ISO değerlerinden başlamasına dikkat edebilirsiniz, ancak makinelerin teknik incelemelerini okuyarak bu ISO değerlerinde ne kadar başarılı olduklarını yakından değerlendirmenizde yarar var. Optik ve dijital zum Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, kompakt makinelerin çoğunda zum objektif bulunur. Aynı şekilde DSLR makineniz için de bir zum objektif seçebilirsiniz. DSLR'ler size bu konuda seçim esnekliği sağlarken, kompakt makinelerde objektif değişmediği için, alırken objektife önem vermeniz gerekir. Ciddi veya ileri seviye kullanıcılara yönelik kompakt makinelerin çoğunda, özellikle de süperzum makinelerde optik kaliteyi garantilemek için genelde iyi kalite objektifler kullanılır. Öte yandan zum aralığı, çekeceğiniz fotoğraf türleri açısından aynı derecede önemlidir. Örneğin mimari bir çekimde veya arka plandaki manzarayı geniş bir şekilde almak istediğiniz durumlarda geniş açı bir objektif kullanmak gerekir. Çoğu kompakt makine 35mm'den başlarken bu açı geniş-normal açı kategorisindedir ve bu tür çekimler için yeterli değildir. Bazı kompakt makinelerin objektiflerinde geniş açı 28mm'den başlar (çok nadir modellerde 23mm). Bu tür bir makine ihtiyacınızı karşılayabilir, ancak daha geniş bir açı istiyorsanız DSLR'lere yönelmelisiniz. Kompakt makineler için objektifin üzerine takılan geniş açı konvertörleri de bir derece işinizi görebilir, ancak bu tür ilave parçaların optik kaliteyi düşürdüğü unutulmamalıdır. Geniş açı gibi, tele objektifler de çektiğiniz fotoğraf türlerine göre bir ihtiyaç olabilir. Örneğin normal-tele sayılan 100mm civarı bir açı portreler ve makro çekimler için idealdir. Doğa ve vahşi yaşam fotoğrafçılığı içinse 300mm civarı ve üzeri bir açı sunan objektifler yeğlenir. Süperzum kompakt makinelerde 12x'e varabilen zum aralıkları (örneğin 35mm-420mm) sunulmaktadır ve bu tür bir süperzum kompakt, tele ihtiyaçlarınızı yeterince karşılayacaktır. Bazı kompakt makinelerde optik zumun ötesinde dijital zum da sunulur. Bu zum özelliği, görüntünün yazılımsal olarak büyütülmesi anlamına geldiği için görüntü kalitesini düşürür ve efektif değildir. İlave bir özellik olarak bulunması iyi olabilir, ancak seçiminizi etkileyecek bir faktör asla olmamalıdır. Görüntü stabilizasyonu Normal bir fotoğrafçı, normal bir objektifle ve biraz dikkat ederek, 1/60 sn gibi enstantane hızlarıyla el titremesini fotoğrafa yansıtmadan net fotoğraflar çekebilir. Ancak ortamın ışık koşulları her zaman bu enstantane hızlarına izin vermediği gibi, tele açılarda el titremesinin etkileri artar. Yani 50mm bir objektifte 1/60sn enstantrane hızı net bir fotoğraf için yeterli olurken, 300mm bir objektifle 1/250 – 1/300sn enstantane hızları ancak yeterli olabilir. Bu durumda birkaç yıldır bazı modellere eklenen görüntü stabilizasyonu (Image Stabilisation, Anti-Shake gibi isimlerle anılır) teknolojisi yardımınıza koşacaktır. Bu tip makinelerde objektif içinde veya makinenin içindeki sensörde titreşime karşı yönde hareket eden bir düzenek size birkaç stopluk bir avantaj sağlayabilir. Günümüzde bazı markalar ileri seviye kompakt modellerinde ve bazı DSLR modellerinde titreşim önleyici sistem sunarken, bazı DSLR'lerde bu özellik bulunmamasına karşın, alacağınız bir objektif de bu özelliği sunuyor olabilir. Diyafram açıklığı Objektifin diyafram açıklığı sensörün alacağı ışık miktarını belirlerken, aynı zamanda alan derinliğini de etkiler. Düşük diyafram açıklıkları (örneğin f/2) diyaframın daha geniş açılmasını sağlayarak daha düşük ışık koşullarında çekim yapabilmenizi sağlarken alan derinliğini, yani çekilen nesnenin net göründüğü mesafe aralığını da azaltır. Bu alan derinliğini etkileyici fotoğraflar çekmek için kullanabilirsiniz. Örneğin bir kuşu çekerken, alan derinliğinin düşük olması, kuşun net, arka plandaki ağaçların netsiz olmasını sağlar; böylece arka planın karmaşıklığı önlenir ve ağaçların yaprakları yeşil bir fon oluşturarak konunuzun daha belirgin ortaya çıkmasını sağlar. Bu yüzden objektiflerde düşük diyafram açıklıkları tercih edilir. Daha dar diyafram açıklıklarında (kompakt makinelerde f/16'ya, D-SRL objektiflerinde f/32'ye varan açıklıklar) ise daha geniş bir alanın net olması sağlanır. Böylece manzara fotoğraflarında veya belli bir konuyu çekerken arka planın net çıkmasını istediğiniz durumlarda istediğiniz geniş net alan derinliğini elde edersiniz. Öte yandan ileri seviye ve pahalı birkaç kompakt model dışında en dar diyafram açıklığı f/4,8 olabilir. Bu sizi yanıltmasın; bahsettiğimiz kompakt makinelerin objektifleri de özel olarak tasarlandığı için, yeterli geniş alan derinliğini sağlarlar. Detaylar MAKRO ĠÇĠN: Makro çekimlere meraklıysanız, küçük odaklama mesafeleri çok işinize yarayacak. Odaklama mesafesi Her objektifin bir minimum odaklama mesafesi vardır. Yani, çektiğiniz konunun net çıkabilmesi için objektifin o konuya belli bir minimum mesafede bulunması gerekir. Kompakt makinelerde veya DSLR makineniz için alacağınız objektifte bu minimum mesafenin düşük olmasına dikkat edebilirsiniz; ancak önemli olan üreticinin optik kaliteyi düşürmeden bunu sağlayabilmiş olmasıdır. Bunun yanı sıra, kompakt makinelerde makro çekim modu için 1cm gibi çok küçük odaklama mesafeleri sunulmaktadır. Makro fotoğraflara meraklıysanız makinenizde bu özelliği arayabilirsiniz. DSLR içinse özel makro objektifler bulunmaktadır. Auto/Manual Focus Hemen her tür dijital fotoğraf makinesi auto focus, yani otomatik odaklama özelliği sunar. Makineler bu odaklamayı görüntüdeki kontrast farklarını değerlendiren bir algoritmayla yaparlar. Ancak auto focus'un yanılabileceği durumlar da olabilir (örneğin hayvanat bahçesinde, parmaklıklar arkasındaki bir aslanı çekerken makine ısrarla parmaklıklara odaklanabilir veya kötü ışık koşullarında otomatik odaklama istediğiniz yere odaklama yapamayabilir). Böyle durumlar için manual focus (manuel odaklama) da yapabilen bir makine seçmenizi öneririz. Böylece vizörden veya LCD'den bakarak en doğru netlemeyi yapabilirsiniz. Ayrıca otomatik odaklama için kullanılan teknolojiler ve algoritmalar (kaç noktadan odaklama ölçümü yapıldığı, kontrast değerlendirme algoritması) otomatik odaklamaların başarısını artırır. Beyaz dengesi Artık tüm dijital fotoğraf makinelerinde beyaz dengesi (White Balance) ayarı bulunuyor. Bu ayar, farklı ışık koşullarında (gün doğumu, gün batımı, öğlen güneşi, bulutlu hava, floresan ışığı, tungsten ışığı gibi) renk ısısı değiştiğinde fotoğraflarınızın yine de doğru renklerle çıkmasını sağlar. Çoğu makinede bulunan otomatik beyaz dengesi ayarı, makinenin ortamdaki renkleri beyaza kıyasla değerlendirerek otomatik renk ayarı yapmasını sağlar; ancak bu algoritmanın başarısı modelden modele değişir. Bu yüzden renk ısısını elle seçebileceğiniz veya makineye beyaz bir kağıt göstererek manuel ayarlama yapabileceğiniz (white preset) modelleri tercih etmenizde yarar var. Enstantane hızı Özellikle karanlık ortamda tripodla uzun pozlamalı çekimler yaparken veya bir hareketi vermek istediğinizde düşük enstantane hızlarına ihtiyaç duyarsınız. Bir örnek vermek gerekirse, günbatımında sahildeki kayaların net çıkmasını, kıyıya vuran dalgaların ise hareketin etkisiyle bulut kıvamında bir görünüm almasını istiyorsanız 20-25 sn süreli enstantanelere ihtiyaç duyabilirsiniz. Veya gece gökyüzünde yıldızların izlediği dairesel yolun fotoğrafını çekmek istiyorsanız tripodla 1 saati veya daha uzun süreyi bulan pozlamalar yapabilirsiniz. Günümüzde çoğu dijital fotoğraf makinesi 30 sn'ye kadar uzun pozlama ayarının yanı sıra parmağınızı deklanşöre bastığınız sürece pozlamayı sürdüren bulb modunu sunuyor. Ancak özellikle kompakt makinelerde, uzun pozlama sensörün ısınmasına yol açıp ölü piksellerin görünme olasılığını ve greni artırdığı için, bulb modu da sınırlanmıştır. Örneğin bazı makinelerde bulb süresi 3 dakika ile sınırlı olabilir. Yüksek enstantane hızları ise çok aydınlık ortamlarda hareketi dondurmak için gereklidir. Çoğu kompakt makinede sunulan minimum 1/2.000 sn'lik enstantane hızı yeterli olurken, daha profesyonel makinelerde 1/4.000, 1/8.000 sn gibi enstantane hızları ile karşılaşabilirsiniz. Flaş ve ışık ölçüm sistemi Pek çok kompakt makinede ve orta seviye DSLR'lerdeki bütünleşik flaş, karanlık ortamlarda konuyu aydınlatmak için sunulmuştur; ancak estetik çekimler için genelde yetersizdir. Bu yüzden ileri seviye fotoğrafçılar harici flaş takılabilen modelleri tercih ederler. Böyle bir flaş sadece karanlık ortamlarda değil, konunuzu daha belirgin hale getirmek için dolgu flaşı olarak da kullanılabilir. Flaşta kırmızı göz önleme ve farklı efektler vermeye yönelik senkronizasyon (slow sync, rear) modlarını ararsanız, çekimlerinizden alacağınız sonuç çok daha başarılı olur. Fotoğraf makinelerinin ışık ölçüm sistemi bir sahnenin tüm noktalarındaki ışığı değerlendirerek optimum pozlama değerlerinde fotoğraf çekmenizi sağlar. Ancak bir sahnenin farklı yerlerindeki ışık şiddeti farklı olabileceği için konunuzu en iyi verecek ışık ölçümü için makinenizde spot ölçüm ve merkez ağırlıklı ölçüm seçeneklerinin bulunmasını isteyebilirsiniz. Bunun yanı sıra, farklı etkiler yaratmak için makinenin ölçtüğü pozlama değerlerinden farklı pozlamalar yapmak (ölçülenden farklı enstantane hızı veya diyafram açıklığı kullanmak) istiyorsanız, pozlama doğrulaması yapan makinelere yönelmenizde yarar var. Ancak pozlama doğrulamasının olumsuz ışık koşullarında bir iyileştirme sağlamadığını, sadece kullanım kolaylığı sağlamayı amaçladığını unutmamalısınız. Daha fazla detay... HIZ ÖNEMLĠDĠR: Denklanşöre basmanız ve çekimin gerçekleşmesi arasında geçen zaman mümkün olduğunca kısa olmalı. Diyafram/Enstantane ağırlıklı Bas-çek makineler tüm pozlama değerlerini otomatik yaparken, fotoğrafçılığını geliştirmek isteyen kullanıcılar veya ileri seviye fotoğrafçılar ortam ışığını kendileri değerlendirerek enstantane ve diyafram açıklıklarını kendileri kontrol etmek ve buna göre istedikleri sonuçları istedikleri gibi almak isterler. Bir makinede enstantane ve diyafram açıklığının elle seçilebilmesini sağlayan manuel pozlama ayarı bunu sağlarken, profesyonel fotoğrafçılar bile bazen diyafram ayarını kendileri belirlemeyi, enstantane ayarını makineye bırakmayı (veya tersi) daha uygun bulurlar. Bu yüzden makinenizde diyafram ve enstantane ağırlıklı çekim ayarının bulunmasına dikkat etmelisiniz. Sadece bas-çek fotoğrafçılar bu ayarları önemsemeyebilir. Fokal çarpan Pahalı profesyonel DSLR makineler haricinde, çoğu DSLR bir fokal çarpana sahiptir; yani sensör, objektifin sensör üzerine düşürdüğü görüntüden daha küçük olduğu için, fotoğraf kenarlarından kırpılır. Bu yüzden kullanılan objektifin üzerinde yazan açı değerleri değil, belirli bir fokal değer ile çarpılmış değerler geçerlidir. Örneğin fokal çarpanı 1,5 olan bir DSLR'de 50mm'lik bir objektif aslında 75mm'lik bir lens gibi işlev görür. Bu da geniş açılarda olumsuz bir durum yaratır. Bu yüzden objektif üreticileri birkaç yıldır DSLR'lere yönelik çok geniş açılı objektifler sunarak bu dezavantajın önüne geçmeye başladılar. Ancak bu objektifler genelde filmli makinelerde kullanılamazlar. Tabii "full-frame" olarak anılan pahalı DSLR modellerinde bu dezavantaj geçerli değildir. Çekim hızı Fotoğraf makinelerinde performanstan söz edilirken genelde birkaç hız faktörü kastedilir: Bunlardan birisi ardışık çekim hızı ve bu hızda peş peşe çekilebilecek kare sayısıdır. Özellikle doğa ve spor fotoğrafçıları yüksek ardışık çekim hızı istediği için 5 kare/sn, 8 kare/sn gibi yüksek ardışık çekim hızı sunabilen makinelere yönelirler. Ancak çoğu ortalama DSLR ve kompakt makine 2-3 kare/sn ile ardışık çekim olanağı sunarlar. Bu hızda çekilebilen kare sayısı ise makinenin tampon belleğine bağlıdır. Örneğin Canon'un ileri seviye DSLR modellerinden 1D Mark II N, 8,5 kare/sn hızla ardışık 40 kare (JPG) çekim hızı sunar. Önemli bir başka hız faktörü ise makinenin kaç saniyede açılıp fotoğraf çekmeye hazır hale geldiğidir. Birkaç saniyede açılan bir makine, gördüğünüz etkileyici bir anı kaçırmanıza neden olabilir. Neyse ki güncel makinelerin çoğu, düğmesine bastığınız anda çekime hazır hale geliyor. Bir diğer hız faktörü ise deklanşör tepki süresidir. Bu süre milisaniye cinsinden ölçülecek kadar küçük olsa da, istediğiniz anı istediğiniz şekilde yakalamanızı engelleyebilir. Ancak günümüzde dijital fotoğraf makineleri çok düşük deklanşör tepki süreleriyle üretilebilmektedir. Bir başka hız faktörü ise objektiflerin auto-focus hızıdır. Bu da autofocus algoritmasını işleyen işlemcinin hızına ve objektif motorunun gücüne bağlıdır. Film çekme özelliği Profesyonel ve ileri seviye kullanıma yönelik DSLR makineler genellikle film çekme özelliği sunmazken, kompakt makinelerin çoğunda bu özellik bulunur. Makinenizde bu özelliği arıyorsanız, hangi çözünürlükte, saniyede kaç kare hızla video çekimi yapılabildiğini kontrol etmenizde yarar var. Ancak bellek kartı ile sınırlı bir sürede, video kameralara göre düşük kalitede film çekme özelliğinin eğlencelik olduğu, sadece fotoğrafçılığa odaklanan ciddi fotoğrafçıların bu özelliğe çok fazla önem vermediği unutulmamalıdır. Ek bileşenlere dikkat Tripod bağlantısı ve kumanda Tüm DSLR'lerde ve giriş seviyesi, ultrakompakt modeller hariç kompakt makinelerde tripod bağlantısı vardır. Tripod, fotoğrafçılığını geliştirmek isteyen bir kullanıcının vazgeçilmez ekipmanlarından olduğu için makinenizde bu özelliği aramalısınız. Sadece yanınızda her zaman taşıyabileceğiniz ikinci bir makine olarak ultrakompakt bir model arıyorsanız, bu özellikten feragat edebilirsiniz. Kablolu ve kablosuz uzaktan kumandaların temelde iki avantajı vardır: Tripod üzerindeki bir makinede deklanşöre basarken oluşan titreşimi önlemek ve bulb çekimlerde deklanşör kilitlemesi sunarak bu süre zarfında parmağınızı deklanşörde basılı tutma ihtiyacını önlemek. Fotoğraf makinesinin sahibinin de içinde yer alacağı grup fotoğrafları çekilirken de uzaktan kumanda işe yarayabilir; ancak artık her tür dijital fotoğraf makinesinde bulunan self-timer özelliği de aynı ihtiyaca cevap vermektedir. Bellek kartı türü Günümüzde dijital fotoğraf makinelerinde Compact Flash, Smart Media, MMC, SD, Memory Stick, XD, Microdrive gibi farklı bellek kartı türleri desteklenmektedir. Bellek kartları farklı boyutlar ve farklı kapasitelerdedir. Günümüzde her tür kart formatına uygun kart okuyucuları oldukça ucuz olduğu ve bir çantada rahatlıkla taşınabildiği için dijital fotoğraf makinesi seçiminde çok büyük bir faktör oluşturmazlar. Tabii yanınızda böyle bir okuyucu taşımak istemiyorsanız, güncel dizüstü bilgisayarlarda genelde MMC, SD ve Memory Stick okuyucuların bütünleşik olarak sunuluyor olması seçiminizi etkileyebilir. RAW çekimi Beyaz dengesi, kontrast, keskinlik, satürasyon gibi yazılım algoritmalarına dayanan ayarlar JPEG fotoğrafların üzerine doğrudan uygulanırken, RAW fotoğraflarda bu tür ayarları sonradan, bilgisayarınızda yapabilirsiniz. Ayrıca sıkıştırılmamış RAW formatları JPEG fotoğraflarda sıkıştırma sonucu oluşan görüntü kalitesi kaybını da önler. Öte yandan RAW dosyaları oldukça büyük olduğu için daha yüksek kapasiteli bellek kartlarına ihtiyaç duyacaksınız. Yine de ileri seviye bir dijital fotoğrafçı için RAW çekim özelliği vazgeçilmez özellikler arasındadır. LCD ekran Bir dijital fotoğraf makinesi seçerken, değerlendirilmesi gereken temel özelliklerden birisi de hiç kuşkusuz LCD ekran olmalıdır. DSLR makinelerde LCD ekran sadece çekilen fotoğrafları sonradan izlemeye yarar; bu yüzden yeterince büyük, parlak ve yansıma önleyici kaplamaya sahip bir ekran yeterli olacaktır. Kompakt makineler ise, çekilecek sahnenin ön izlemesine izin verdiği için katlanıp açılabilir, her konumda ön izleme sunabilen bir LCD ekrana sahip olmalıdırlar. ...sıra geldi bilgisayara bağlamaya Bilgisayar bağlantısı Günümüzde çoğu makine hızlı USB 2.0 bağlantısıyla fotoğrafların bilgisayara aktarılmasına izin verirken, yine hızlı bir aktarım sunan Firewire bağlantıya sahip makineler veya stüdyo fotoğrafçıları ve dizüstü bilgisayarıyla birlikte çalışan fotoğrafçılar için kablosuz aktarım sunan DSLR ve kompakt modeller de çoğalmaktadır. Pil Yıllar geçtikçe, fotoğraf makinesi pilleri de iki seçeneğe kadar indi: Standart pil kullanan makineler ve özel tasarım şarj edilebilir Lithium Ion veya NiMH pil kullanan makineler. Standart pil kullanan modellerde şarj edilebilir NiMh piller özellikle öneriliyor. DSLR'lerin hemen hepsinde özel Lithium Ion veya NiMH piller kullanıldığı için şarj cihazları birlikte geliyor. Bu pillerin şarj kapasiteleri genelde ortalama yoğunlukta, bir günlük bir çekim turu için yeterli gelirken, flaşın ve LCD'nin sıkça kullanıldığı, çok sayıda çekim yapılan turlar için ilave pil satın alabilir veya ilave pil takılan battery pack modüllerini tercih edebilirsiniz. Orta ve ileri seviyeye yönelik kompakt makinelerde ise her yerde bulunan, Lithium Ion pillere göre çok daha ucuz olan standart AA piller kullanıldığı için, bazen pil türü kompakt makine seçiminde etkili olabiliyor. Ancak bu makinelerin bazılarıyla şarj cihazı verilmediğini ve ayrıca satın almanız gerektiğini unutmamalısınız. Ultrakompakt ve ince modellerde ise yine özel tasarım Lithium Ion piller yaygın şekilde kullanılıyor ve şarj cihazları birlikte geliyor. 10 temel ipucu İhtiyaçlarınıza, bütçenize ve ilgilendiğiniz fotoğraf dalına uygun bir makine bulmanızı kolaylaştıracak, 10 maddelik öneri listesini aşağıda bulabilirsiniz: 1. İstediğiniz en büyük baskı boyutunu sunacak çözünürlükte bir makine seçin. Fotoğraflarınızı sadece Web'de yayınlayacaksanız piyasadaki en düşük çözünürlüklü makine bile işinizi görebilir. 20x25cm'lik standart fotoğraflar için 3 veya 4 MP'lik bir dijital fotoğraf makinesi yeterlidir. 6MP'lik bir makine A4 boyutunda fotoğraflar için yeterli gelirken, 8 MP'lik bir makine 40x50 cm boyutunda baskıların altından rahatlıkla kalkacaktır. Profesyonel bir kullanıcıysanız ve A4 boyutundaki bir dergide çift sayfa açılan bir fotoğraf çekmek istiyorsanız, 10- 12 MP'lik bir makineyi tercih edin. Ayrıca büyük baskı almaya yönelik optimizasyon sunan çeşitli enterpolasyon yazılımlarıyla fotoğrafınızı büyüterek daha büyük boyutlarda bastırabilirsiniz. Bu yazılımlar görüntü kalitesinden kaybettirse de, fotoğrafı olduğu gibi büyük boyutta bastırmaya karşı bir avantaj sunar. 2. Seçeceğiniz makinede istediğiniz özelliklerin bulunduğuna emin olun. Bunlar video kaydı, geniş aralıklı optik zum, detaylı manuel kontroller gibi ilk akla gelebilecek özellikler de olabilir; histogram, çekilen iki fotoğrafı üst üste bindirme gibi ilk etapta düşünülmeyen özellikler de olabilir. Ayrıca su altı çekimi, infrared fotoğrafçılık gibi çok özel ihtiyaçlarınız varsa alacağınız makinenin bu tür fotoğrafçılık dallarına yönelik aksesuarlarla uyumlu olup olmadığını değerlendirin. Makinenin ergonomisini değerlendirirken sadece dış görünümüne bakmayın; örneğin bir DSLR seçerken vizördeki görüntünün yeterince büyük ve parlak olup olmadığı, vizördeki görüntünün altında çekilen fotoğrafla ilgili hangi önnemli detayların verildiği (enstantane ve diyafram açıklığı, ISO değeri, pozlama doğruluğu) gibi özellikler de seçiminizi belirleyecektir. 3. Dış mekanlarda çekim yaparken çektiğiniz fotoğrafları daha iyi izleyebilmek için büyük, parlak ve yansıtma önleyici kaplaması bulunan LCD'ye sahip bir makine tercih edin. 4. Makinenin fiyatını hesaplarken dahil olan veya olmayan aksesuarların (pil, şarj cihazı, bellek kartı gibi) maliyetini de hesaba katın. 5. Tüm makinelerde USB arabirimi bulunuyor. Yüksek çözünürlüklü modellerde fotoğraflarınızı bilgisayara daha kısa sürede aktarabilmek için USB 2.0 desteğini mutlaka arayın. 6. Zum objektifli bir dijital fotoğraf makinesi alırken, yazılım marifetiyle gerçekleştirilen, dolayısıyla görüntü kalitesi kaybına yol açan dijital zum'u değil, optik zum aralığını dikkate alın. 7. F-stop, beyaz dengesi, ISO değeri gibi terimleri öğrenmeye gönülsüzseniz, zengin ayarları ve manuel kontrolleri bulunan bir makine sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bu tür makineler size istediğiniz esnekliği sunar; ancak sadece bu tür detayları öğrenmeye hevesliyseniz... Aksi taktirde bu makinelerin kullanımını çok zor bulabilirsiniz ve nihayetinde makinenin iyi bir görüntü kalitesi sunamadığı sonucuna varabilirsiniz. Üst düzey bir kompakt makineden DSLR makinelere geçen çok sayıda kişinin yaşadığı hayal kırıklığının nedeni budur. Oysa makinenin ayarlarını ve bu ayarların hangi koşullarda en iyi sonucu vereceğini öğrenenler aynı modelle son derece tatmin edici sonuçlar alabilmektedir. 8. Detaylı, farklı çekim koşulları için neler yapılabileceğini örneklerle anlatan ve çekim turuna çıktığınızda bile her an yanınızda taşıyabileceğiniz bir kullanım kılavuzuna sahip olan modelleri tercih edin. Bu kullanım kılavuzundan öğreneceğiniz bir detay, elinizdeki makineye çok farklı bir gözle bakmanızı sağlayabilir. 9. Makinenin elinize oturup oturmadığını, parmaklarınızın düğmelerine iyi şekilde erişip erişmediğini kontrol edin. Fotoğraf çekerken anı kaçırmamak için, bu ayarları artık vücudunuzun bir parçasıymış gibi otomatik olarak, düşünmeden yapabilmeniz ve makineye değil tamamen çekeceğiniz kareye odaklanmanız gerekir. 10. Makinenin hızını dikkate alın. Açılması 3 sn süren, her fotoğraf arasında sizi 5 sn bekleten bir makine, çok değerli sahneleri kaçırdıkça memnuniyetinizi azaltacaktır. Sonuç olarak Kısa bir özet Dijital fotoğraf makinesi seçerken yukarıda belirttiğimiz tüm özellikleri dikkate alarak seçiminizi yapabilirsiniz. Ancak titiz bir alıcıysanız, nihai seçim kararınızı detaylar belirleyecek. Bu konuda yeterli bilgiyi teknik testlerin ağırlık taşıdığı ürün incelemelerinde bulabilirsiniz. Yine de yukarıda belirttiğimiz özelliklere dikkat ederek size en uygun seçenekleri daha kısa bir liste halinde oluşturmanızda yarar var. Hala kararsızsanız, yukarıda anlattıklarımızın özetini de içeren, aşağıdaki dört adım seçiminizi kolaylaştırabilir: 1. Bir dijital fotoğraf makinesinden ne beklediğinizi (ihtiyaçlarınızı) belirleyin. Kullanıcı profillerden hangisine uyduğunuzu, genelde ne tür fotoğraflar çekeceğinizi, fotoğrafları bastırmak isteyip istemediğinizi ve bastıracaksanız hangi baskı boyutunu tercih ettiğinizi, bir dijital fotoğraf makinesi için ne kadar bütçe ayırabileceğinizi saptayın. 2. İhtiyaçlarınızın bazılarını, çoğunu ve tamamını karşılayan modellerden kısa bir liste oluşturun. Mutlaka olmasını istediğiniz özellikleri içermeyenleri eleyerek listeyi kısaltabilirsiniz; ancak modellerin detaylarına üçüncü adımda gireceğiniz için bu adım üzerinde çok fazla da zaman harcamayın. Üçüncü adımı tamamlamadan önce satın alma kararınızı kesinleştirmeyin. 3. Dergilerdeki ve internetteki incelemeleri, kullanıcı görüşlerini okuyarak listenizdeki modeller hakkında detaylı bilgiler edinin. Aklınıza en çok yatan modellerin özelliklerini, güçlü ve zayıf noktalarını birbirleriyle karşılaştırın, modellerle çekilmiş örnek fotoğraflara göz atın. Örnek fotoğrafları, inceleme sitelerinde ve fotoğraf paylaşım sitelerinde bulabilirsiniz. Ancak karşınıza son derece etkileyici örnek fotoğraflar çıkabilir. Bunlara bakıp karar vermeden önce hangi koşullarda, hangi ilave aksesuarlarla çekildikleri hakkında ve özellikle fotoğraf üzerinde dijital işlemler uygulanıp uygulanmadığı konusunda bilgi edinmeye çalışın. Denemek şart! 4. Seçtiğiniz makineyi deneme şansı bulabilirseniz, yanılgıya düşme riskinizi azaltmış olursunuz. Bir mağazada makineyi denemeniz için size yeterince fırsat sunulmayabilir; ancak satıcıya makineyi görmek istediğinizi söylediğinizde, en azından ergonomik ve kullanım kolaylığına sahip olup olmadığını kısa bir inceleme sonucu anlayabilirsiniz. Aklınıza takılan noktalar varsa satıcıya sormaya çekinmeyin. Ayrıca seçtiğiniz modele sahip olan bir arkadaşınız varsa, satın almadan önce zaman ayırıp makineyi bizzat deneyebilirsiniz. Pek çok yeni modelin güçlü yönleri, daha ürün piyasaya çıkmadan önce yeterince tanıtılır; ancak zayıf yönleri ve kusurları 2-3 aylık bir kullanım sonrasında ortaya çıkar. İnternetteki kullanıcı forumlarını ziyaret ederek makineyi birkaç ay önce satın almış kullanıcıların ürün hakkında ne söylediklerini okumanız, size başka türlü sahip olamayacağınız çok önemli bir deneyim aktarımı sunacaktır. Bu mesaj için otlupeynir barisguder (03-04-2011), dr.mud (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 2 üyemiz: 15-02-2011, 08:31 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #9 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-8 Tripodlarla ilgili bilmeniz gereken her şey Uzun pozlamanın vazgeçilmezi Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. HER YERDE: Bu fotoğraf tripod yardımıyla biraz uzun pozlamalı çekilerek nehrin akış hareketinin flu bir şekilde fotoğrafa yansıması sağlanmış. Dijital fotoğraf kursumuzun 8. bölümünde, net karelerin vazgeçilmezi tripodları inceliyoruz... Her fotoğrafçının önemli ihtiyaçlarından biri tripoddur. Çünkü sık sık uygun olmayan ışık koşullarında veya belirli etkiler yaratmak için uzun pozlamayla çekim yapmanız gerekir. Ayrıca eliniz titrediği için, belli enstantanelerin altında net fotoğraf çekmek mümkün olmaz ve yine tripoda ihtiyaç duyarsınız. Pratik bir kural olarak, net fotoğraf çekebilmek için objektifin odak uzunluğuna en yakın enstantane değerinin kullanılması önerilir. Şöyle ki: * 28mm bir objektifle çok dikkat ederek minimum 1/30 sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/60 sn önerilir; * 105mm orta-tele bir objektifle 1/125 sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/250 sn önerilir; * 300mm'lik uzun bir teleobjektifle 1/250 sn enstantaneyle net fotoğraf çekebilirsiniz ama 1/500 sn önerilir. Bu değerlerin altına düştüğünüz koşullarda tripod kullanımı kaçınılmazdır. Fotoğraf makinelerinde standart bir tripod yuvası bulunduğu için her tür tripodu makinenizle kullanabilirsiniz. Boyutlarına göre farklı tripod türleri Tripodları farklı kategoriler altında toplamak mümkün: * Cep tipi tripodlar: Genelde 15 cm'den kısa, herhangi bir düz yüzeye koyarak çekim yapmanızı sağlayan, çoğunlukla ayarlanabilir bir kafaya sahip olmadıklarından yarı esnek ayaklarını ayarlayarak kadraj yapabileceğiniz, özellikle portre, grup fotoğrafı, parti fotoğrafı çekimlerinde kullanabileceğiniz tripodlardır. Çok fazla yük taşımadıkları için genelde küçük, kompakt dijital fotoğraf makineleriyle kullanılırlar. * Masa tipi tripodlar: Esnek olmayan ayaklara sahip, açılmış yüksekliği 30cm'den fazla olmayan küçük tripod modelleri bu sınıfa girer. Ayarlanabilir, bütünleşik bir kafaya sahip olduklarından kadrajlama bu kafa ayarlanarak yapılır. Otoportreler, grup çekimleri, makro çekimler ve küçük fotoğraf makineleri için kullanılabilir. Tripod türleri BALLHEAD: Bu tip tripod kafaları, her yöne doğru rahatça hareket etmenizi sağlarlar. * Standart tripodlar: Açılmış yükseklikleri itibarıyla farklı boyutlarda olabilirler. Genelde yüksekliklerinin en az göz hizasına kadar ayarlanabilmesi tercih edilir. Bu tripodların kafaları değişebilir. Özellikle seyahatlerde, doğa çekimlerinde, makro çekimlerinde, spor karşılaşması ve düğün gibi etkinliklerde sık kullanılırlar. Kullandıkları malzemeye ve yapılarına bağlı olarak kompakt dijital fotoğraf makineleriyle, hafif DSLR'lerle veya daha ağır fotoğraf makineleriyle kullanılabilirler. * Stüdyo tipi tripodlar: Büyük ve orta format makinelerle stüdyoda kullanılan bu tripodları taşımak zordur ve genelde özel bir kafayla kullanılırlar. Stüdyo çekimlerinde ve reklamcılık amaçlı çekimlerde sık kullanılan profesyonel tripodlardır. Tripod seçerken dikkat etmeniz gerekenler Genel bir fotoğrafçı olarak ilk üç kategorideki tripodların birini veya ikisini kullanabilirsiniz. Pek çok fotoğrafçı gibi doğa çekimleri yapıyorsanız, makro, portre veya still-life fotoğrafçılığına meraklıysanız standart bir tripoda mutlaka sahip olmalısınız. Bu tür bir tripod seçerken şu faktörleri dikkate almalısınız: Tripodun kapalı yüksekliği, tripodun açılmış yüksekliği, ağırlığı, yük kapasitesi, kafa türü, ayakları ve ayak kilitleme mekanizması, tripodun orta kolonu ve kullanılan malzemenin kalitesi. * Tripodun kapalı yüksekliği ve ağırlığı taşınabilirliğini belirleyen faktörlerdir. Tripodu kullanmazken elinizde taşımayı değil, varsa sırt çantanızın arkasına asarak taşımayı tercih edeceksiniz; bu yüzden kapalı boyutu buna uygun olmalıdır. * Tripodun maksimum açılmış yüksekliği tüm ayakları tam açıkken ve orta kolonu en üst konuma yükseltilmişken boyunun ne kadar olduğudur. Genel bir kullanım için tripodun göz mesafesine kadar yükselmesi tercih edilirken, bazı durumlarda (örneğin kalabalık içindeyseniz; boyunuzu aşan bir engelin ötesini çekmek istiyorsanız) daha yüksek bir konuma ayarlanmasını tercih edebilirsiniz. Tripod satın alırken dikkatli olun JOYSTICK: Bu modellerde sıkıştırma için vidalar ya da kollar kullanılmıyor. * Tripodun ağırlığını maksimum yük kapasitesi ile karıştırmayın. Bazı standart tripodlar bile, kullanılan objektife göre giderek ağırlaşan makineleri taşımakta zorlanabilirler. Ağır makineler ve objektifler kullanıyorsanız, ayakları kolay esnemeyen, rüzgar etkilerine karşı dayanıklı, kurulduğunda yerinden kıpırdamayan tripodlar seçmelisiniz. Genelde kaliteli tripodların üreticileri modellerinin yük kapasitelerini kılavuzlarında belirtirler. * Tripodun ayaklarının fazla esnememesi için iç içe geçen maksimum üç parçadan oluşmasını tercih etmelisiniz. Ayak kilitleme mekanizmaları pratik ve ayakların kaymasını önleyecek sağlamlıkta olmalıdır. Ayrıca ayakların uçlarındaki kauçuk pabuçlar tripodun farklı zeminlerde kaymasını engelleyecektir. * Tripodun orta kolonu, tripod yüksekliğinin ayarlanması ve kafanın bağlanması dışında, özellikle gelişmiş modellerde farklı fonksiyonlara da sahip olabilmektedir. Normal bir tripodda orta kolon sadece düşey doğrultuda hareket eden bir parçayken, bazı gelişmiş modellerde yatay yerleştirilebilir ve böylece "pan çekim" (hareketli nesneleri makineyla takip ederek gerçekleştirilen, hareketli nesnenin net, arka planın flu göründüğü çekimler) yapmak veya ayakları kadraja almadan alçak mesafedeki bazı küçük nesneleri uygun bir konumdan çekmek mümkün olur. Bazı modellerde orta kolon çıkartılıp ters de takılabilir. Böylece makine orta kolona alt kısımdan baş aşağı takılarak, yere çok yakın mesafelerdeki nesneleri çekmek mümkün olur. * Tripodun malzeme kalitesi ağırlığını ve hareketli parçaların sağlamlığını belirler. Tripod malzemesi olarak plastik, alüminyum ve yeni modellerde karbon-fiber sıkça kullanılmaktadır. Alüminyum tripodun yeterince hafif ve dayanıklı olmasını sağlar ancak büyük modellerde yeterli gelmeyebilir. Daha pahalı olan karbon fiber modeller ise hafif, dayanıklı ve çoğu kullanım için idealdir. Tripod seçerken hareketli parçaların kalitesine özel önem vermeniz gerekir. Piyasadaki bazı Uzak Doğu modelleri dıştan bakıldığında yeterince sağlam görünmekle birlikte, bu mekanizmaları kolay bozulabilmekte, özellikle sıkıştırma klipsleri yalama yapabilmektedir. * Tripodunuzun bazı parçalarının değiştirilebilir olmasına da dikkat etmenizi öneririz. Genelde tripod kafaları zaten değiştirilebilir; ancak bunun ötesinde bir doğa turunda kaybolan ayak pabucu, klips gibi parçaları yenileyebilmeniz tripodunuzu daha uzun süre kullanabilmenizi sağlayacaktır. Tripod kafaları HER ZAMAN YANINIZDA: Monopodlar son derece kolay taşınabilseler de, asla standart bir tripodun görevini üstlenemezler. Tripod kafaları hakkında küçük detaylar Bir tripodun en önemli parçası tripod kafasıdır. Üç tür tripod kafası bulunur: İki yönlü Pan/Tilt kafalar, üç yönlü kafalar ve "Ball Head" tipi kafalar. İki yönlü Pan/Tilt kafalar, fotoğraf makinesinin yatay ve dikey eksende (bir ekseni sabitleyerek) hareket ettirilmesine olanak tanır. Bu modeller spor, doğa ve vahşi yaşam fotoğrafçılığında sık kullanılır. Öte yandan bu modellerde makineyi yana yatırıp manzara konumundan portre konumuna geçirmek (veya portre - manzara konumu arasındaki kademelerden birinde sabitlemek) mümkün değildir. Bu özelliği üç yönlü kafalar sağlar. Bu modeller genel amaçlı çekimlerde ve still-life çekimlerinde tercih edilir. Dezavantajı temel hareketleri gerçekleştirmekte yavaş kalmasıdır. "Ball head" tipi tripod kafaları ise adından anlaşılacağı gibi, yuvası içinde her yönde dönebilen, sabitlenebilir bir küreden oluşur. Bu kafalarla makinenizi istediğiniz konuma ayarlayabilirsiniz, ancak hassas konum ayarı yapmak zordur. Genel amaçlı kullanımlarda, portre ve moda fotoğrafçılığında tercih edilirler. "Ball head" tripod kafalarının joystick adı verilen modelleri de bulunur. Bu modellerde sıkıştırma kelebek vidalarla veya yönlendirme / sıkıştırma kollarıyla yapılmaz, elle sıkıldığında hareketli kürenin gevşemesini, bırakıldığında sabitlenmesini sağlayan bir kolla yapılır. Tripodlar gibi triopod kafalarının da belirli bir yük taşıma kapasitesi bulunur. Bazı modeller sadece 1-2kg'lık ağırlıklar için uygunken, bazı modellerin yük taşıma kapasitesi 15-20kg'a kadar çıkabilir. Tripodun alternatifleri... Tripodlara alternatif olan çözümler En yaygın kullanılan tripod alternatifi, tek bir ayaktan oluşan monopodlardır. Bunları bir baston gibi kolaylıkla yanınızda taşıyabilirsiniz. Elle desteklenmesi gereken monopodlar, tripodlar gibi makineyi tamamen sabitlemeye izin vermese bile, el titremesini büyük ölçüde önlerler ve şehir içindeki turlarda kullanılmaya uygundur. Bazı monopod modellerinde sabit bir kafa bulunur, bazılarında kafa değiştirilebilir. Ancak monopodun yine de elle yönlendirilmesi gerektiği için genelde sadece tek eksende, öne geriye doğru hareket eden bir kafa kullanılır. Bir diğer tripod alternatifi, "fasulye çuvalı" adı verilen, yeterli ağırlığa sahip, makinenizin üzerinde kımıldamadan durmasını sağlayan torbalardır. Yanınızda tripod taşımak istemediğiniz durumlarda bir destek almak için makinenizi bu torbaların üzerine yerleştirebilirsiniz. Örneğin kamuflajlı bir mekanda saatlerce beklemeyi gerektiren kuş fotoğrafçılığında bu tür torbalar sıkça kullanılır. Vantuzlu veya mıknatıslı kafalar da tripoda alternatif olarak kullanılabilir. Bu kafaları düz bir cam yüzeyine, arabanızın camına veya gövdesine tutturarak çekim yapabilirsiniz. Bu mesaj için otlupeynir barisguder (03-04-2011), dr.mud (15-02-2011) kullanıcısına teşekkür eden 2 üyemiz: 15-02-2011, 08:40 PM otlupeynir Çǿκ کε√díκ طę ∂طí #10 Dijital Fotoğraf Kursu (geniş anlatımlı) BÖLÜM-9 Dijital fotoğrafta depolama üniteleri Bellek kartı nasıl seçilir? Üyelik tarihi: Mar 2007 Bulunduğu yer: Beşiktaş'ın Kalbi KAPALI'dan Mesajlar: 6,057 Teşekkürleri: 12,996 4,154 mesajına 8,507 kere teşekkür edildi. Dijital fotoğraf kursumuzun 9. bölümünde, bellek kartlarına ve diğer alternatiflere göz atıyoruz... YÜKSEK KAPASĠTE: 4GB kapasiteli Compact Flash'lar, çoğu ciddi fotoğrafçı için yeterli bir seçim. Dijital fotoğraf makineleri, çekilen fotoğrafları kaydetmek için farklı hız ve kapasitelerde Compact Flash, Memory Stick, Secure Digital, SmartMedia, MultimediaCard, XD Picture Card, MicroDrive gibi farklı bellek kartlarından birini veya ikisini kullanabilmektedir. Bellek kartı seçerken dikkat etmeniz gerekenler Bellek kartı seçiminde dikkate alacağınız iki faktör kapasite ve hızdır. Hangi kapasitede bir bellek kartı alacağınız dijital fotoğraf makinenizin çözünürlüğüyle doğrudan bağlantılı olmakla birlikte, makinenizin kılavuzunu kontrol ederek tercih ettiğiniz fotoğraf formatına göre (RAW, JPEG, TIFF) belli kapasitedeki bir kartın kaç fotoğraf alabileceğini öğrenmeniz yerinde olur. Örneğin 10MP'lik bir dijital fotoğraf makinesinin çektiği RAW formatındaki bir fotoğraf 15-20MB'ı bulabilmektedir ve 1 GB'lık bir kart için bu ancak 2-3 makara film karşılığı demektir. Piyasaya sürekli daha yüksek kapasitede bellek kartları çıkarken, en yüksek kapasiteli yeni modeller daha pahalı olmakla birlikte, daha düşük kapasiteli modellerin fiyatı da zaman içinde ucuzlamaktadır. Bu yüzden bellek kartı satın alırken basit bir bölme işlemiyle MB başına birim maliyetini hesaplamak isteyebilirsiniz. Compact Flash kartlardan örnek vermek gerekirse, bugün piyasada 2, 4 ve 8GB'lık modellerin birim maliyetleri arasında önemli farklar olmadığını göreceksiniz. Birden fazla kart kullanımı FĠLMĠN SONU: Dijital fotoğrafçılığın yaygınlaşması, filmin yerini bellek kartlarının almasına neden oldu. Öte yandan, kullanım kolaylığı açısından birden fazla bellek kartına sahip olmak isteyebilirsiniz (bir yandan kapalı mekanda çekim yaparken diğer yandan bir karttaki fotoğrafları bilgisayara aktarmak veya farklı işler için farklı kartlar kullanmak gibi nedenlerle). Bellek kartlarının hızları ise 4x, 24x, 80x, 133x gibi değerlerle ifade edilir. Genelde 1x'in 150KB/sn'lik bir yazma hızına denk geldiği kabul edilebilir ancak gerçek hızlar markadan markaya değişiklik gösterdiği gibi, fotoğraf makinesinin kendi aktarım hızı büyük oranda belirleyicidir. Bir örnek vermek gerekirse, 12x bir CF kart, Canon 300D ve Canon 20D DSLR modellerinde 1MB/sn'lik bir yazma hızı sunarken, 60x bir kart kullanıldığında Canon 300D'de ölçülen hız 1,4MB/sn'yi, Canon 20D'de ise 5MB'sn'yi bulmaktadır. Makinenizin tampon bellek kapasitesi bu konuda belirleyici bir faktör olurken, burst (ardışık) modda çekim yapmanız bu tampon belleğin ne kadar çabuk dolacağını belirlediği için, yazma hızlarını da etkileyecektir. Ancak piyasadaki bellek kartı modelleri hızla yenilenirken, ne kadar hızlı bir kart alırsanız o kadar iyi olacağını söylemek yerinde olacaktır. Uyumluluk sorunları KART OKUYUCU: Yeni nesil bellek kartı okuyucuları, neredeyse tüm formatları sorunsuz destekliyor. Bellek kartı seçerken dikkat edilmesi gereken bir başka faktör ise uyumluluktur. Dijital fotoğraf makinenizden sonra çıkmış, yüksek kapasitede bir kart makinenizle tam uyumlu olmayabilir. Öte yandan dijital fotoğraf makinesi üreticileri modelleri için yeni firmware yazılımlar çıkararak bu uyumluluğu sağlamaya çalışmaktadır. Bunun yanı sıra MicroDrive destekli dijital fotoğraf makinelerinde farklı MicroDrive modelleriyle uyumsuzluk problemlerine sık rastlandığı için, MicroDrive alacaksanız makinenizle hangi modellerinin uyumlu olduğunu kontrol etmeniz gerekir. Depolama ürünlerinden söz açılmışken, bellek kartlarının kapasitelerini yeterli bulmayan kullanıcılar, bir fotoğraf turu veya seyahat sırasında bellek kartlarındaki fotoğrafları aktarmak için sabit diskli, bağımsız depolama ünitelerini (photobank) kullanmayı tercih edebilirler. 20 - 120GB arasında değişen kapasiteleriyle bu cihazların nispeten ucuz modelleri fotoğraf görüntülemek için bir LCD ekran sunmamakla birlikte, yüksek fiyatlı bazı modeller büyük LCD ekranlarıyla fotoğraf görüntülemenin yanı sıra multimedya özellikleri de (film oynatıcı / MP3 çalar gibi) sunuyor. Öte yandan RAW formatını kullanarak fotoğraf çekiyorsanız, çok az cihazın RAW formatındaki fotoğrafları LCD ekranlarında görüntüleyebildiğini, ayrıca farklı makinelerin RAW formatları arasındaki standart farklılıkları nedeniyle belli RAW formatlarını görüntüleme şansı sunduklarını unutmayın.