Cosmilife Temmuz-Ağustos

Transkript

Cosmilife Temmuz-Ağustos
Kozmetik
Kongresi’nin
5’
incisi
Bu Yılda
Sektörde
Yol Gösterici
Oldu
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:1 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL
5’ inci Kozmetik Kimyası, Üretimi
ve Standardizasyonu Kongresi
Antalya Akka Antedon Otel’de
gerçekleştirildi. “Kozmetik
Hammaddeleri” ana teması
ile gerçekleştirilen kongreye
Sağlık Bakanlığı temsilcileri,
üniversitelerin değerli
biliminsanları, kozmetik sektörü
uzmanları ve çalışanları büyük ilgi
gösterdi. Organisazyon Komitesi
Başkanı ve Kozmetik Üretici
Araştırmacıları Derneği Başkanı
Levent Kahrıman’ın
açılış konuşmalarını yapmalarının
ardından kongre sürecini
başlatmış oldu.
4
KOZMETİK
ÜRÜNLERDE
Gençlik güzel şey
Vedat OZAN
Gençlik güzel şey. Bunu sadece
gençlik günlerimize özlemle
bakmamız, sosyal medyada veya eş
dost toplantılarında anılar, fotoğraflar
paylaşarak dile getirmemiz
anlamında söylemiyorum.
21
TOKSİKOLOJİK
DURUM
Geçmişten günümüze binlerce yıldır bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı kozmetik ürünler,
teknolojinin ilerlemesiyle sentetik ürünleri de içermeye başlamışlardır.
10
Mikrobiyolojik Analizlerde
Güvenilir Yardımcınız…
Her metoda uygun ürünler;
• Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma Plak
(Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır Besiyerleri)
• Membran Filtrasyon Sistemi Metodu
Standart Metodlar (Dökme Plak, Yayma Plak)
Iso
Standartları
Yapılacak Analizler
Kullanılacak Dehidre Besiyerleri
Kullanıma Hazır Besiyerleri
ISO 21149
Toplam aerobik mezofilik
bakteri analizi
105458 Tryptic Soy Agar
146004 Tryptic Soy Agar
ISO 16212
Maya küf analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar
146298 SDA w. Chloramphenicol
ISO 22717
Pseudomonas aeruginosa
analizi
105284 Cetrimide Agar
104092 Glycerol
113203 Uvlamp
110988 Pseudomonas Agar P (base)
146048 Cetrimide Agar
146024 Pseudomonas Agar P
ISO 22718
Staphylococcus aureus
analizi
105406 Baird Parker Agar
103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion
146011 Baird Parker Agar
ISO 18416
Candida albicans analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar
146298 SDA w. Chloramphenicol
ISO 21148
İdentifikasyon Testleri
113300 Bactident® Oxidase
111885 Gram-colorstaining Kit
113306 Bactident® Coagulase
heipha
Dr. Müller GmbH
Membran Filtrasyon Sistemi
•
•
•
•
EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre)
EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi
EZ - Fit™ Manifold
EZ-Pak® Dispenser Curve
Uzman ekibimizden lütfen
destek isteyiniz.
[email protected]
www.orlab.com.tr
[email protected]
Tel: (0312) 286 40 70
Faks: (0312) 205 50 30
“Cosmilife” kozmetik sektöründe yıllardır
konusunda deneyimli kişiler tarafından
hazırlanmış, sektörel ve bilimsel bir gazetedir.
Kozmetik sektörü; kimya biliminin bir alt sektörü
olmasına rağmen, hızla gelişerek, başlı
başına bir lider sektör haline gelmiştir. Sektörün
en büyük dinamiği, yenilikler ve inovatif
yaklaşımlar ile beslenen tüketici ihtiyaçlarıdır.
Bu sebeple, dünya markalarından, yerli
üreticilere kadar tüm ölçekli firmaların en büyük
ihtiyacı güncel bilgidir. Buradan yola çıkarak
ülkemizde, üreticilerimizin, biliminsanlarımızın
ve sektöre bir şekilde hizmet sağlayan herkesin
yararlanabileceği bir yayın olsun istedik.
Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun
süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı
oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir
yayınlanacaktır. Bilimsel, sektörel, yasal,
teknolojik, gelişmeleri içerecektir. Her
sayısı, kozmetik sektörü çalışanlarına ve
biliminsanlarına ücretsiz olarak ulaştırılacaktır.
Kozmetik sektörü ve bilimi adına çok önemli
gördüğümüz bu yayının sizlere sunulmasını
arzu ettik. Bunu yaparken de bilgiye ulaşımı
kolaylaştırmak adına, kapınıza kadar
gönderilmesini gerçekleştiriyoruz. Gelişime
giden yolda çözümün bir parçası olma fırsatı
sunacağını düşündüğümüz bu gazeteyi sizilerle
paylaşmaktan onur ve keyif duyuyoruz.
Cosmilife, sektöre dair güncel konuları,
röportajları, köşe yazılarını, hammaddeteknoloji tanıtımlarını, formül örneklerini,
akademik makaleleri, akademik poster
çalışmalarının yanı sıra, yasal düzenlemeleri,
inovatifson ürünleri, sektör ile ilgili tüm yenilikleri
içerecek ve gelişmeleri görmenize imkan
sağlayacaktır. Kozmetiğin hayatımızdaki
yeri bu kadar fazla iken üreticilerin mevcut
problemlerini ortaya koymasını sağlamak
ve çözüm bulmak, bilgi güvenliği alanındaki
yeni önerileri paylaşmak ve gelişmeleri takip
etmek açısından başarılı bir çalışma olacağını
düşünüyoruz.
Cosmilife olarak sektörün ihtiyacı olduğunu
düşündüğümüz iletişim, haberleşme, bilgi
edinme noktasındaki boşluğu, 3 ayda bir
çıkaracağımız ve üreticiden son kullanıcıya
kadar ücretsiz olarak göndereceğimiz
bu gazete ile bir nebze olsun çözeceğini
düşünüyoruz.
Bu yayının daha başarılı ve etkili olabilmesi için
her türlü katkınızı bekliyoruz. Olası haber, yayın,
makale yönlü katkılarınızı çok değerli bulacağız.
Bu çalışmada emeği geçen herkese çok
teşekkür ediyor ve hayırlı olsun diyoruz.
Yıl: 1 Sayı: 1
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Süleyman GÜLER
Genel Koordinatör
Levent KAHRIMAN
Editör
Taşkın EROĞLU
Grafik Tasarım
Özlem ALTAN DEMİR
Reklam ve Halkla İlişkiler
Betül ARSLAN
İzmir ofis
5746/4 Sok. No:24 MTK Sitesi
Altındağ Bornova /İZMİR
Tel: 0 232 431 11 21
[email protected]
İdare Merkezi
Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4
Balgat / ANKARA
Tel: 0 312 342 22 45
Fax: 0312 342 22 46
Yayın Türü
Yerel Süreli
www.prosigma.net - [email protected]
Basım Yeri
Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti.
Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15
Gimat / ANKARA
Tel: 0 312 397 16 17
Basım Tarihi
Eylül 2015 - Ankara
Üç ayda bir yayınlanır.
Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu
yazarlara aittir.
Abonelik ücretsizdir.
Kozmetik
Kongresi’nin
5’
incisi
Bu Yıl da Sektörde
Yol Gösterici Oldu
5’ inci Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu
Kongresi Antalya Akka Antedon Otel’de gerçekleştirildi.
“Kozmetik Hammaddeleri” ana teması ile
gerçekleştirilen kongreye Sağlık Bakanlığı temsilcileri,
üniversitelerin değerli biliminsanları, kozmetik
sektörü uzmanları ve çalışanları büyük ilgi gösterdi.
Organisazyon Komitesi Başkanı ve Kozmetik Üretici
Araştırmacıları Derneği Başkanı Levent Kahrıman’ın
açılış konuşmalarını yapmalarının ardından kongre
sürecini başlatmış oldu.
Açılış konuşmalarının ardından “Kamuda Kozmetik” adlı oturumda
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Kozmetik Ürünler Daire Başkanı
Dr. Ecz. Evren ALĞIN YAPAR ve ekip arkadaşları geçtiğimiz sene
yapılan denetimler hakkında bilgilendirip görmüş oldukları sorunları
ele aldı. Kozmetik faaliyetleri, projeleri, eğitimleri, denetimleri
konularını içeren oturumda Sağlık Bakanlığı katılımcıları kozmetikteki
yeni yasal düzenlemelerden bahsetti. Ülkemizde kozmetik
üreticileri için sorun olan testler, ürün güvenlik değerlendirmeleri,
yönetmeliklerdeki değişkilikler ve güvenli ürün takip sistemi
hakkında konuşmaları tüm katılımcılar için açıklayıcı nitelikteydi.
Kongrenin ilk günü açılış kokteyli ile son buldu. Günün sonunda
açılış kokteyli ile katılımcıların stres atmaları sağlandı. Açılış kokteyli
kimisi için eğlence kimisi için ise uzun zamandır görmediği bir
meslektaşı ile sohbet edebileceği güzel bir anı olarak akıllarda
kaldı.
İkinci gün Doç. Dr. Esvet AKBAŞ başkanlığı ile “Kozmetikte Ar-Ge ve
İnovasyon” oturumunu başlattı. Kozmetikte yenilikçi formülasyon
yaklaşımları ele alındı. Prof. Dr. Yücel KADIOĞLU başkanlığında
“Kozmetik sektöründe sürdürülebilirlik”, Prof. Dr. Şebnem HARPUT
başkanlığında “kozmetik hammadde kaynakları”, Yrd. Doç. Dr.
Nejdet ŞEN başkanlığında ise “kozmetik hammadde teknolojisi”
başlıklı oturumlar ile devam eden kongrenin ikinci günü sektörel
sorunları değerlendirme paneli ile son buldu. Kongrenin ikinci
gününde workshop etkinlikleri yoğun ilgi gördü. Oturum aralarında
tedarikçiler, firmalar ve akademisyenler bir araya gelerek fikir
alışverişinde bulundular. Kongrenin kusursuz geçmesinde büyük
emeği olan öğrenci arkadaşlarımız ise tedarikçi firmalarla konuşma
fırsatını bir kez daha elde etmiş oldular. Genç meslektaşlarımız için
iş hayatlarına atıldıklarında ileriyi görebilmeleri için güzel bir fırsat
oldu.
Son gün “Kozmetik Ürün Standardizasyonu” oturumunun ardından
“Kongre Değerlendirme” oturumuyla 5. Kozmetik Kimyası, Üretimi
ve Standardizasyonu Kongresi sona erdi. Bu kongre: Kimyagerler
Derneği, üniversite, firma, sivil toplum kurumları, kamu kurumu ve
sektör çalışanları “tüm ilgili kişileri” bir kez daha bir araya getirdi.
Yetkililerden almış olduğumuz bilgiye göre kongreye 703 kişilik bir
katılım sağlandı. Bu katılımın %60’ını sektör, %40‘ını ise üniversite,
kamu ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri oluşturmaktadır.
Sektörün nabzını elinde tutan Kozmetik Kongresi gelenekselleşme
yolunda emin adımlarla ilerlemekte olduğunu bir kez daha
kanıtlamış oldu. 26-27-28 Şubat 2016’da gerçekleşecek olan 6.
Kozmetik Kongresi ile ilgili gelişmeleri sizlerle paylaşacağız.
4
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
Bir kozmetik
laboratuvarı:
Cosming
İzmir’de kurulmuş olan Cosming Laboratuvar
Bilgi Yönetim Eğitim Danışmanlık Kozmetik
San.Tic.Ltd Şti. kozmetik ürünlerin analizleri
konusunda faaliyet göstermekte olup, 2013
yılında müşteri memnuniyetini ve kaliteyi hedef
alarak çalışmalarına başlamıştır. Dünyada
ve Türkiye’deki gelişmeler doğrultusunda,
sektörün ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak
müşterilerine hizmetler sunmaktadır.
Uluslararası kalite kontrol programlarına
katılarak, vermiş olduğu analiz sonuçlarının
yüksek kalite güvencesine ulaşmasını
sağlamıştır. Kozmetik işletmelerinin ihtiyaçları
doğrultusunda laboratuvarımız; cilt irritasyon,
mikrobiyoloji, challenge, stabilite, fiziko kimyasal
analizler konusunda çalışmalarını yürütürken
aynı zamanda eğitim, teknik destek, ürünlerin
yasalarca belirlenmiş limitlere uygunluğu, ürün
bilgi dosyası, ürün güvenlilik değerlendirmesi,
güvenlik bilgi formu, GMP, CPNP, formül tasarım
ve Ar-Ge gibi konularda da destek vermektedir.
Firmamız ayrıca çok sayıda sosyal sorumluluk
projesinde de yer almaktadır.
Güvenilirlik ve kalite konusunda itibarını
artırmış, Türkiye’nin en iyi tanınan, ilk
kozmetik laboratuvarı olarak geçerliliği
onaylanmış metotları kullanılarak çalışmalarını
sürdürmektedir. Kozmetik ürünlerin güvenliği
alanında kurumlar ile bağlantılar kurmaya
devam ederek, bilimsel yayınlar, posterler,
kitap çevirileri ve sunumlar vasıtasıyla kimliğini
üst sıralara taşımaktadır. Laboratuvarımız
Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) ISO/IEC
17025 standardına yönelik bir kalite sistemi
uygulamaktadır.
Tehlikeli
kimyasallara
sınırlama
getirildi
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından hazırlanan Bazı
Tüketici Ürünlerinin Tehlikeli
Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik
Piyasa Gözetimi ve Denetimine
İlişkin Tebliğ, Resmi Gazete’de
yayımlandı.
arı
Tebliğ ile piyasaya nihai ürün olarak arz edilen
bazı tüketici ürünlerinde kullanılan tehlikeli kimyasal
maddelere sınırlama getirildi.
Buna göre, tekstil veya deri oyuncaklar ile tekstil
veya deri kıyafet içeren oyuncaklar, oyuncak
kapsamında değerlendirilecek kırtasiye ürünleri,
giyim eşyası, yatak takımları, havlu, şapka, uyku
tulumları, çocuk bezi ve diğer hijyenik kağıt ürünler,
ayakkabı, eldiven, kol saati kayışı ve çantalarda
kullanılan azorenklendiriciler ve azoboyarlar,
kilogramda 30 miligramı geçemeyecek.
Plastik materyali içinde ağırlıkça yüzde 0,1’den
daha yüksek konsantrasyonlarda sayılan
fitalatları içeren çocuk kullanım ve bakım
ürünleri, oyuncaklar, oyuncak kapsamında
değerlendirilecek kırtasiye ürünleri ve ayakkabılar,
piyasaya arz edilemeyecek.
Takılar
0 232 431 11 21
[email protected]
5746/4 Sok. No:24 MTK Sitesi Altındağ / İZMİR
/cosming.com
/cosming.com
Takı yapımında kullanılan metal boncuk veya diğer
metal parçaları, bilezik, kolye, yüzük, kulağa ve
vücudun diğer kısımlarına delinerek takılan takılar,
kol saati, saat kordonu, broş ve kol düğmeleri de
dahil olmak üzere mücevherat veya imitasyon
takı eşyaları ile saç aksesuarlarının metal parçaları,
metal ağırlığının yüzde 0,01’ine eşit veya daha
yüksek konsantrasyonlarda kadmiyum içermeleri
halinde piyasaya arz edilemeyecek.
Ahşabın korunması amacıyla kullanılan madde
veya karışımlar, cıva bileşikleri içermeleri halinde
sayılan ürünler piyasaya arz edilemeyecek.
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
5
Dünden
Bugüne
Kozmetik
Kozmetik, bir kimseyi daha çekici hale getirmek
ya da görünüm sorunlarını gidermek için
kullanılan ürünleri, uygulanan bakımı kapsayan
bir kavram. Kozmetiğin bir alt alanı olan makyaj;
ruj, maskara ve fondöten gibi yüzü ve çevresini
güzelleştirmek veya farklı bir görünüm vermek
için uygulanan kozmetik ürünleri ve işlemleri
kapsar. Makyaj malzemeleri haricinde saç
boyası, saç spreyi, saç jölesi, parfüm, banyo
tuzu, vücut yağ ve kremleri gibi pek çok ürün
kozmetik sınıfına girer.
Kozmetik kavramı Türkçeye Fransızcadan
geçmiştir. Bu kavramın kökeni Yunanca kozmos
(düzen veya güzelleştirme, çeki düzen verme)
kavramına dayanır. Bu kökten Yunanca kosmein
(güzelleştirmek, çeki düzen vermek) fiili ve
kosmetikos kavramı türemiştir.
Arkeolojik bulgular, tarih öncesi insanların
pigmentleri nasıl hazırlayacaklarını ve
bulacaklarını, ayrıca bunları yağlı maddeler
ile karıştırarak mağara duvarlarını boyamak
ve vücudu süslemek için kullanılabilen kimyasal
karışımları üretmeyi bildiklerini göstermektedir.
O dönemde vücudu boyama hem bir çeşit
süslenme hem de sihirlerden korunma şekli idi.
Tarih öncesi pigmentlerin analizi 17 farklı rengin
kullanılmış olduğunu göstermektedir. En çok
kullanılanlar beyaz kurşun, tebeşir veya jips denen
bir maddeden elde edilen beyaz; taş kömürü
veya mangandan elde edilen siyah, kırmızı,
turuncu ve yeşil olmuştur.
- 200’de Local Remedies isimli kitabı ilk kozmetik
kitabı olarak düşünülebilir.
Eski Romalılar kozmetikleri küçük görürlerdi ve
çok az ilgi gösterirlerdi. Kozmetikler Yahudi ve
Müslüman dünyasında kutsal kitaplarda açıkça
ve ayrıntılı bir şekilde belirtildiği gibi bolca
kullanılmıştır. Kur’an’da sürmenin kullanılması bir
sürede tavsiye edilmiştir. Fatih’in saray doktoru
olan Abdekar, Güzelliği Koruma Sanatı isimli, o
devrin hijyen ve kozmetik pratiğini belirten bir
kitap yazmıştır.
Britanya’nın ilk sakinlerinin ham kozmetikleri
kullanmaktan çok zevk aldığı sanılmaktadır. Yeni
ve daha etkili kozmetik ürünlerine duyulan istek
geliştikçe, kullanılan tehlikeli ya da öldürücü
malzemelerin sayısında bir artma olmuştur. Fucus
kırmızısı, dudak boyası olarak kullanılmış olup,
gerçekte kırmızı civa sülfürü idi; vitriol yağı
( sülfürik asit ) saçları ağartmak için kullanılabilirdi.
Kozmetik kullanımındaki sıçrama 18. yüzyıl
Avrupa’sında özellikle de her iki cinsin tamamen
yapay bir görünüme ulaşmaya çalıştıkları
İngiltere ve Fransa’da meydana gelmiştir.
1880’lere doğru teknolojideki ve bilhassa
yayıncılıktaki gelişmeler ve reklamın keşfi ile
kozmetik tarihinde yeni bir devir açılmıştır.
Kaynak: wikipedia’dan yararlanılmıştır.
Kozmetiğin Asya’da başladığı kuvvetli bir ihtimaldir.
Vücuda gösterilen büyük özene alışık ve görevleri
kocalarına cezbedici görünmek olan Hindu
kadınlar için kozmetik ürünleri ve parfümler
gereklilik arz etmiştir. Meşhur Hindu makalelerinde,
(Kama Sutra) kadınlara dövme ve dişleri, giysileri,
saçı, tırnakları ve vücudu renklendirme sanatını
öğrenmeleri tavsiye edilir. Şu an bile birçok Hindu
kadını kozmetikleri hala eski yolla kullanır; göz
kapakları bazlı bir boya ile boyanır; yüz ve kolları
safran tozu ile sarartılır ve ayak tabanları da kına ile
kızıllaştırılır.
Yunanlar zamanında Hipokrates ve arkadaşları
dermatoloji üzerinde çalışarak perhizin, jimnastiğin,
güneşin, banyoların ve masajın sağlığa ve
güzelliğe olan faydalarını belirterek kozmetolojinin
gelişmesinde etkili olmuşlardır. Galenus’un M.S. 130
Hassas ciltlere
doğal çözümler
Eğer hassas, çabuk tahriş olan bir
cildiniz varsa doğal çözümler de
sorununuza çare olabilir.
• Yüzünüzü her sabah kalkınca nazikçe yıkayın.
Yatmaya gitmeden önce de yüzünüzü
yıkamayı ihmal etmeyin. Ayrıca gün ortasında
da yıkamanızda fayda vardır. Böylelikle
yüzünüzü günde 3 defa yıkamanız hassas
cildinize iyi gelecektir. Yüzünüz yıkarken sıvı
soda sabunu gibi tamamen doğal bir ürün
kullanın. Bu tür doğal ürünler cildinizi tahriş
etmez. Yüzünüzü yıkarken soğuk veya ılık su
6
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
kullanın. Sıcak su kullanmayın.
• Gözeneklerinizi kapatmak için alkol içermeyen
bir toner kullanın. Bu cildinizin daha parlak
görünmesine yardımcı olur ve cildinizin pH
dengesini ayarlar. Gülsuyu doğal bir tonerdir.
Soğutulmuş yeşil çay da işe yarar. Uygulama
için parmaklara alınan bu ürünler yüze
serpiştirilir. Toneri uygulamak için pamuk da
kullanılabilir.
• Haftada 1 – 2 defa cildinize derin temizleme
uygulayın. Bunun için saf bal özellikle hassas
ciltler için oldukça işe yarar. 1 çay kaşığı saf
bal ısıtılarak incelmesi sağlanır. İncelen balı
yüzünüze ve boynunuza nazikçe sürün. Bal
yüzünüzde ve boynunuzda 15 dk kalmalıdır.
Sonra ılık suyla yüzünüzü ve boynunuzu baldan
arındırarak durulayın.
• Yüzünüzü tamamen doğal bir nemlendiriciyle
nemlendirin. Çay ağacı yağı, havuç yağı veya
lavanta esansiyel yağını nemlendirici olarak
kullanabilirsiniz.
• Her gün en az 8 – 10 bardak su için. Bol su
içmek vücudun dolayısıyla da cildinizin su ile
beslenmesine yardımcı olur. Vücudunuzda
sıvı yetersizliği olmaz. Vücuttaki sıvı yetersizliği
cildinizi kurutur ve tahrişlere açık hale getirir.
Kozmetik
Kimyası
Mehmet KANAT
Üniversite eğitiminde kimya derslerinde moleküller,
organik sentez, termodinamik ve daha birçok
alan hakkında bir çok bilgi öğrenmişseniz de,
büyük olasılıkla doğrudan üretim sektörü veya
uygulama alanları ile ilgili herhangi pratik beceri
edinemediniz veya bu alanlar ile ilgili bir şeyler
öğrenemediniz. Bu yazımız ile kozmetik alanında
çok yönlü bakışa sahip bir kozmetik kimyacısı
olmaya başlayacaksınız.
Bir Ürünün Formülünü Çözmek Neden Önemlidir?
Bir kozmetik kimyacısı olmanız durumunda
bir rakibin formülünü kopyalama veya onun
formülünü öğrenmek için uğraşma durumlarıyla
karşı karşıya kalacaksınız. Formülü çözme yöntemi
kozmetik sektöründe standart bir uygulama olup,
avantajları şöyle sıralanabilir.
– Hızlıdır.
– Üretim için kolaylık sağlar.
– Başarısızlık riski daha azdır.
– Farklı şirketler de aynı sorunlar için çalışır.
– Sıfırdan ürün yaratmak gerçekten zordur.
Mükemmeli Öğrenme Şansı
Bir ürün formülü çözme işlemi devrim yaratacak
yeni ürün oluşturmayabilir ancak o formülü
geliştirme beceresi elde etmek yeni başlayan bir
kozmetikçi için mükemmel bir fırsattır. Tecrübeli
formülatörler kadar deneyiminiz olmayabilir ancak
formül elde edilebilecek becerilerini bilmek büyük
bir şanstır. Birçok formülatör kariyerinde bir ya
da iki formül türünde uzman olabilir. Tüm ürün
alanlarında uzman olmak son derece zordur.
Uzman Değerlendirici
Bir ürünün formülünü çözme becerisi elde etmeniz
size uzman bir değerlendirici olma şansı verecektir.
Taklit ettiğiniz ürünün nasıl performans gösterdiğini
bilmeniz gerekir. Bir temizlik ürünü için köpük testini
öğrenmeniz gerekir. Nemlendirici ürünler için,
tedaviden sonra cildin durumunu değerlendirmeyi
öğrenmeniz gerekir. Makyaj için uygulama kolaylığı
ve sertlik testlerini uygulamanız gerekecektir.
Bileşen Uzmanı
Bir formül için hangi bileşenler gerekli, hangileri
sadece formülde katkı olarak kullanıldığını
öğreneceksiniz. Kozmetik formüller genellikle
ürünün performansına etki etmeyen birçok
katkı malzemesi ile doldurulmuştur. Bir ürünün
formülünü çözme sürecinde hammaddelerin
çeşitli alanlardaki kullanımı ile ilgili paha biçilmez
bir deneyim elde edersiniz.
Rakip Formülü Çözmek için 10 Adım
Bu yazıda 10 adımda hemen her türlü kozmetik
ve kişisel bakım formülünü çözmeniz için çeşitli
bilgiler bulacaksınız. Bu adımları takip etmeniz
durumunda başarı garantisi yüksektir. Bu tekniklerin
kullanılması ile çözülemeyecek hemen hemen
hiçbir ürün yoktur. 10 adımı uyguladığınız zaman
elinizde neredeyse aynı sonuçları gösteren ürün
formülü olacaktır. İlk 10 adımın başlıkları şöyledir.
1- Örnek Ürünü Elde Etmek
2- Uzman Kullanıcı Olun
3- İçindekiler Listesinin Analizi
4- Başlarken Patent Kullanma
5- Formülü Oluşturmaya Başlama
6- Tedarikçilerden İpuçları Alma
7- Prototipi Oluşturma ve Revize Etme
8- Prototiplerin Laboratuvar Testleri
9- Tüketiciler ile Formülü Test Etme
10- Son Rötüşlar ve Estetikleştirme
Kopyalamayı düşündüğünüz ürünü çevrenizdeki
eczane, bakkal veya süpermarketlere giderek
bulabilirsiniz. Genellikle aynı üründen birden
fazla ürün almalısınız, bulunduğunuz bölgede bu
üründen yeterince yoksa, başka bölgelere gitmeli
ve projeye bağlı olarak yarım düzine örnek ürün
almalısınız.
Fazla Örnek Ürün Nereden Bulabilirim?
Mağazalardan ürün almak genellikle iyi bir
seçenek gibi görünse de onları bulmada bazen
zorlanırsınız. Aradığınız ürün ülkeniz dışında üretilen
ve satılan bir ürün ise onları yerel mağazalarda
bulamazsınız. Ürün mağazalarda veya stoklarda
bulunmayabilir, bu durumda hızlı ürün almak için
en güzel yöntem İnternet kullanımıdır.
(Prototip nedir? Teknik
anlamda imalatı
yapılacak ürünün imal
edilmeden önce elle
tutulur en ilkel şeklinin
oluşturulması olarak
tanımlanabilir. Bu şekle de
o ürünün prototipi denir.)
Ürün Elde etmenin
Önemi:
Rakip bir ürünü
kopyalamak için gerek
duyacağınız en önemli
şey ürünün bir örneğidir.
Bu sizin ürün hakkındaki
estetiklik, performans ve
gerekli diğer özelliklerine
bakarak başarılı olupolamayacağınızı
yargılamanızı
sağlayacaktır.
Çözdüğünüz formülün
başarılı olup olmadığını
anlamak için, ürünleri
yan yana (aynı pakete)
koyarak kullanıcıların
onları fark edip
edemeyeceklerine
bakmaktır. Yapmış
olduğunuz ürün ile rakip
ürün (birçok ürün almanız
gerekecek) üzerinde bir
çok test yapacak ve bu
sizi sonuca götürecektir.
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
7
Yaşlanmanın Mekanizması, Genetiği
Ecem Fatma
KARAMAN
Yaşlanma, hücresel seviyede başlayan
değişimlerle hücrenin senesense uğraması ve/
veya ölmesiyle sonuçlanan ve organizmanın
yaşam süresince devam eden tüm değişimleri
içeren karmaşık bir süreçtir. DNA’nın çevresel
faktörlerden zarar görmesi, oksidasyona uğraması
ve yaşla beraber tamir yeteneğinin azalması
yaşlanma sürecindeki en önemli faktörlerden
biridir.
Hücrelerimiz farklı oranlarda yaşlanır. Son
dönemlerde bilimadamları yaşlanma sürecinin
bazı insanlar için daha geç gerçekleştiğini fark
ettiler. Kişiler arasında telomer uzunluğundaki
farklılıklarla ilgili kısmi bir gen dizisi tanımlandı(1).
Üstelik bu dizi telomerler kısaldığında tamirinden
sorumlu olan telomeraz enziminin üretiminde
rol oynadığı bilinen TERC adlı genin yakınında
kümelenmiştir. Çalışmada katılımcıların %38’i bu
gen çeşidinin bir kopyasını taşıyan kişilerdir ve
bu kişiler, gen dizisini taşımayan 3-4 yaş büyük
deneklerle benzer telomer uzunluğuna sahiptir
(normalden 3-4 yaş daha yaşlı görünüm). %7’si
iki kopyaya sahip, bu grup ise biyolojik olarak
ortalamanın 6-7 yaş üzerindedir(2).
“Peter Pan” Geni
İngiliz bilimadamlarının yaptığı araştırmalar
sonucu bulunan bu gen, neden bazı insanların
yaşıtlarına göre daha genç göründüğünün bir
nedenidir. Peter Pan geni taşıyan insanlar da
telomer uzunluğunun daha fazla olduğu tespit
edilmiş bu da bu insanların biyolojik saatinin daha
yavaş ilerlediğini gösterir (3).
• Sonuç olarak, yaşlanma hem iç hem dış
faktörlerin etkileriyle ortaya çıkan değişimlerin
8
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
sonucudur. Gün geçtikçe gelişen kozmetik
sektörü günümüzde sadece görünüşü
değiştirmek ya da güzelleştirmeyi değil
olumsuz yönde değişen fonksiyonlara
etki ederek olumlu yönde bir gelişmeyi
sağlamayı, hücre yenilenmesi, korunması
gibi görevleri yerine getirmeyi amaçlar. Bu
sebeple de kozmetik ve ilaç arasında yeni bir
grup olan kozmesötikler doğmuştur.
• Araştırmaların moleküler düzeyde gelişme
kaydetmesi ve hücre mekanizmaları üzerine
yoğunlaşma ile hücre yaşlanması, regülasyon
mekanizmaları daha iyi anlaşılacağından
çok daha etkili ürünler üretmek, yaşlanmaya
karşı daha iyi çözümler geliştirmek mümkün
olacaktır.
KAYNAKLAR
1. Editorial, Mechanisms of Aging, ARCH DERMATOL/VOL 138:
1429, 2002
2.Scientists Get Closer to Understanding Why We Age, Ocak
2012
http://www.time.com/time/health/article/0,8599,1963637,00.
html#ixzz1iNrlnuhd
3. “Peter Pan” Gene Causes People to Sport a Baby-face for
a Long Time, Genetics & Stem Cells News,
Aralık 2011, http://www.time.com/time/health/
article/0,8599,1963637,00.html#ixzz1iNrlnuhd
Yaşam
Süresi
Organizma
Metabolizması
DNA Tamir
Kapasitesi
Stresten
kurtulmanın
yolları
12-14 Kasım 2015
İstanbul Fuar Merkezi
www.chcistanbul.com
2. Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım
Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve
Teknolojileri Fuarı
Rahatlamayı öğrenin, derin ve ritmik nefes alın,
olumluya odaklanın, çok fazla tepki vermemeye özen
gösterin, “Hayır” demeyi becerin, gerçekçi beklentiler
oluşturun ve iyi arkadaşlıklar kurun. Bunları
yaptığınızda stresten eser kalmayacak!
İş yüzünden, okul yüzünden, trafik yüzünden, ilişkiler yüzünden; kısacası hayat
şartları yüzünden hemen hepimizin şikayeti: stres... Pudra.com önerilerini her
zaman dikkate aldığı Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün stresle savaşmadaki sekiz
muhteşem önerisini sizlerle paylaşıyor bu kez. İşte stresle başa çıkmanın en
pratik yolları...
Rahatlamayı öğrenin
Bu inanılamayacak kadar basit görünse de devam edin ve bunu dikkatle
deneyin. Rahatlama sadece fiziksel kondisyonunuza değil zihinsel ve duygusal
süreçlerinize de faydalı olacaktır. Sizin için en etkili olan rahatlama yöntemlerini
bir uzmana danışabilir ya da konuyla ilgili kitaplardan öğrenebilirsiniz.
Derin ve ritmik nefes alın
Nefes almak..
Ne kadar önemli olabilir ki? İnsanların bir çoğunun rahatlatan ve stres azaltan
bir yolla nefes almadığını duyunca şaşırabilirsiniz. Stres önleyici soluma derin
ve düzenlidir, nefesin alınışı ve verilişi aşağı yukarı aynı uzunluktadır. Çoğunlukla
insanlar düzensiz, hafif nefes alır ya da nefeslerini tutarlar. Eğer diğerlerinin
soluma yöntemlerine dikkat ederseniz bunu kolayca görebilirsiniz. Soluma
her hücrenin güçlü ve sağlıklı kalması için gerekli oksijeni almamızı sağlar.
Fiziksel, zihinsel ve duygusal enerjimizi arttırır. Bizi gerilim ve baskıdan uzaklaştırır.
Solumamız her an bizimle olan bir işlevimizdir; derin nefes almak rahatlatıcı bir
tekniktir ve bedavadır.
Olumluya odaklanın
Bir sorun anında bu durumdan çıkartabileceğiniz olumlu yorumlara odaklanın.
Olası tüm olumlu sonuçları göz önünde bulundurun. Hayal gücünüzü serbest
bırakın. Herhangi bir durum için düşünebileceğiniz milyonlarca sebep bulun.
Kaynak: pudra.com
Kayıt Sırası beklemek istemiyor musunuz?
Ücretsiz Online Davetiye için www.chcistanbul.com
Medya Partneri
İş Birliği ile
Destekleyenler
Organizatör
Tel: +90 212 324 00 00
[email protected]
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE
BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
9
KOZMETİK
ÜRÜNLERDE
Yrd. Doç. Dr.
Tülay Aşkın ÇELİK
TOKSİ
KOLOJİK DURUM
Geçmişten günümüze binlerce yıldır bitkisel,
hayvansal ve mineral kaynaklı kozmetik ürünler,
teknolojinin ilerlemesiyle sentetik ürünleri de
içermeye başlamışlardır.
• İlk bakışta zararsız oldukları düşünülen kozmetik
ürünlerinin; insanoğlunun vazgeçilmezleri
olmaya başlamaları,
• Yaşam sürecinin oldukça büyük bir diliminde
kullanılmaları nedeniyle,
• Kozmetik ürünlerin ve bileşenlerinin gerek üretim
ve gerekse tüketimi sırasında güvenli(li)ğinin/
zararsızlıklarının belirlenmesinde toksikolojikprofili
önem kazanmaktadır.
Her gün isteyerek ya da istemeden
binlerce kimyasala maruz kalıyoruz.
İSTEYEREK
• İlaçlar
• Gıdalardaki doğal kimyasallar
• Gıda katkı maddeleri
• Kozmetikler
İSTEMEDEN:
• Gıdalardaki kimyasal kirleticiler
• Çevre kirleticileri
• Mesleki kimyasallar
1 günde, 12 farklı çeşit, 175 çeşit kimyasal
maddeye maruz kalınırken, bunların % 60’ı vücut
tarafından emilmektedir.
KOZMETİKLERDE 800’DEN FAZLA ZARARLI MADDE
BULUNUYOR!
2.983 kimyasal maddenin 884’ü toksik
– 774’si yüksek derecede zehirlenmeye
– 146’sı tümörlere
– 218’i üreme bozukluğuna
– 314 tanesi mutasyona
– 376’sı deri ve göz rahatsızlıkları (ABD, Ulusal
Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü, 2002)
Basit bir hesapla, Her yıl yaklaşık 2.25
kilo kimyasal tüketilmektedir! Bu nedenle
kaygılanmalıyız, çünkü;
• Sandığımızdan daha fazla kozmetik ürün
kullanıyoruz.
• Kozmetik etiketleri, tüm içerik listesini taşımıyor.
• Parfümlerde toksik maddelerin listesi ise hiç
bulunmuyor.
TOKSİKOLOJİ
Toksikoloji = Zehir Bilimi olarak bilinmekte ve en
temel düzeyde; toksikzararın tanımlanması, oluş
mekanizmasının aydınlatılması, öngörülmesi ve
10
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
önlenmesi ile ilgili çalışmalar olarak tanımlanabilir.
ilişkisini saptamak için yapılır.
TOKSİSİTE
BİR KİMYASALIN TOKSİK OLUP
OLMADIĞINA NASIL KARAR
VERİLİR?
Hep ya da hiç tarzında ifade edilebilen bir özellik
değildir. Her kimyasal madde uygun doz ve
veriliş yoluyla zehirli-toksik olabilir.
(su, tuz, oksijen bile!)
TOKSİK ETKİ
İlaçlar dahil tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemde
oluşturdukları olumsuz etkiler / zarar verme
kapasitesi’dir. Toksik kimyasallar vücudun normal
fonksiyonlarını bozabilir.
• Kimyasallar; Lokal (–belirli bir yerde) ve Sistemik
(–tüm vücudu) şekilde etki edebilir.
• Hedef organlar –etkilenme belirtileri, organlarda
veya sistemlerde olabilir.
• Vücuda alınan küçük miktarlardaki toksik
bir kozmetik bileşenin cildimizde ve saçımızda
birikebilmesi ve zehirli bir seviyeye ulaşması
sürpriz değildir.
KOZMETİK BİLEŞENLERİN VÜCUDA
GİRİŞ YOLLARI
• Solunum yoluyla (saç spreyleri, parfümler ve
pudralar)
• Yutularak (rujlar ve sprey tarzında kullanılan bazı
parfümler)
• İnce deri ve mukoza tarafından emilerek (göz
çevresi için kullanılan ürünler)
• Deriden (saç boyaları, kremler ve benzeri
ürünler)
• Fare, sıçan ve kobay gibi kemirici deney
hayvanlarına farklı dozlarda ve sürelerde kimyasal
madde uygulanır. Deney hayvanlarının yarısının
öldüğü doz, Ölümcül doz: Lethal Doz olup, ve
LD50 simgesi ile gösterilir.
• İyileştirici doz: Effective Doz olup, ED50 simgesi
ile gösterilir. Her ikisinin birimi de mg/kg’dır.
GENEL TOKSİSİTE TESTLERİ
Kimyasal maddenin kısa, orta ve uzun süreli
etkilerini belirlemek için uygulanır. Bu testler:
1. Akut toksisite (oral, dermal, inhalasyon) testleri
2. Subakut toksisite testleri
3. Subkronik toksisite testleri
4. Kronik toksisite testleri
ÖZEL TOKSİSİTE TESTLERİ
Kimyasal maddenin genel toksisite testleri ile
saptanamayan özel toksik etkilerini belirlemek için
uygulanır. Bu testler:
1. Karsinojenite testleri
2. Mutajenite testleri
3. Teratojenite testleri
5. İmmunotoksisite testleri
6. Nörotoksisite testleri
7. Transplasental karsinojenite testleri
8. Üreme ve Gelişim toksisite testleri
Maruz kalınan tüm kimyasal maddelerin
tüketilmeden önce toksikolojik profilinin belirlenmesi
için kimyasal bileşenlerin
• Fiziksel ve kimyasal özellikleri
• Toksikokinetik özellikleri
• (Absorpsiyon, Dağılım, Metabolizma, Eliminasyon
özellikleri ve
• Toksisite test verileri belirlenmelidir.
TOKSİSİTE TESTLERİ
DOZ-CEVAP İLİŞKİSİ
KOZMETİK ÜRÜNE MARUZİYET
• Toksik reaksiyon, alınan kimyasalın miktarına
bağlıdır. Ancak, bazı küçük dozlarda herhangi bir
cevap oluşturmazlar
• Maksimum reaksiyon bir kez oluştuğunda, doz
artışı ile reaksiyon değişmez.
• Akut maruziyet –ani ve kısa etkilerdir (Arı sokması
gibi)
• Kronik maruziyet –zamanla tekrarlayan küçük
dozlarla etkilenmeyi kapsar. (Yıllar boyunca
sigara içmek gibi)
TOKSİSİTE TESTLERİ
• Kimyasal maddenin biyolojik sistemlerde
meydana getirdiği zararlı etkilerini ve doz-cevap
• Epidemiyolojik araştırmalar
Invitro testler ve QSAR çalışmaları (Yapı-aktivite)
• Toksisite testleri çalışmaları sonucunda kimyasal
maddenin güvenli kullanımı için sayısal veriler
elde edilir.
• Deney hayvanlarından elde edilen verilerle
insandaki etkilerinin tahmini öngörülür.
• Uygulama yerlerinin alanları, ürünün deriye
temas edeceği alan (cm2)
• Uygulanan ürünün miktarı (g)
• Uygulama süresi ve uygulama sıklığı (günde
1, günde 2…)
• Normal ve öngörülebilir maruz kalma yolları
• Hedeflenen (veya maruz kalan) kişilerden başka
diğer popülasyonlar da dikkate alınmalıdır
• Örnek: 3 yaş altı çocuklar, yaşlılar
KOZMETİK ÜRÜNLERE BAĞLI
İSTENMEYEN ETKİLER
A. Kozmetik intolerans sendromu (Hassas-reaktif
deri)
B. Kontakt dermatitler (Temas dermatitleri)
a-İrritan kontakt dermatitler
b-Allerjik kontakt dermatitler
C. Fotokontakt dermatit (fotosensitivite)
D. Kontaktürtiker
E. Akne/follikülit
F. Deri ve eklerinde renk değişikliği
G. Diğer lokal yan etkiler
H. Sistemik yan etkiler
Kozmetik bir preparatın deri ile geçimsizliği
sonucunda aşağıdaki reaksiyonlar ortaya
çıkabilir:
1-TOKSİK REAKSİYON
Bu tür maddeler deriye sürüldüklerinde
1.dereceden irritasyon (ödem ve eritem)
(Örnek: düşük yağ asidi sabunları)
2-DERİNİN TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ
Belirli bir preparatın çoğu kişide herhangi bir
reaksiyon göstermezken, diğer bir kişide duyarlılık
yaratmasıdır. (ciltte hassaslık, akne, ciltte renk
değişikliği). Uygulamalarından ancak 24-48 saat
sonra bir tepki yaratır. Etki kişiden kişiye değişir.
3-ALERJİ VE TAHRİŞ
Kozmetik preparatlar özellikle hassas bireylerde
alerji, tahriş veya temas yoluyla meydana gelen
cilt hastalıklarına neden olabilir. Alerjiye sebep
olan maddelerin yaklaşık üçte biri, kozmetikler,
vücut bakım ürünleri ve temizlik maddeleridir.
Ayrıca parfümler, saç boyaları, maskaralar,
reçineli ürünler, alfa hidroksi alkol içeren tonik ve
sıkılaştırıcılar, bazı temizleyiciler, cildin soyulmasını
sağlayan yüz bakım ürünleri, güneş kremleri de
bu tür reaksiyonların ortaya çıkmasına neden
olabilmektedir.
KOZMETİKLER ve TOKSİK ETKİ
1970’li yıllardan beri kuaför ve kozmetik
uzmanlarında, kan ve lenf sistemlerinde, miyelom,
bağışıklık sistemi kanseri ve lösemi gibi kanser
türlerinde artış olduğu bildirilmiştir. Kanser yapıcı
kozmetikler arasında saç boyalarının ağırlıklı bir
yeri vardır. Saç boyası kullanımı ile lösemi riski
%50’iken; kullanım süresi 16 yılın üzerine çıkılınca
risk %70’lere ulaşmaktadır. Saç boyaları mutajenik
ve karsinojenik etkiler göstermektedir (IARC,1987).
Çeşitli çalışmalar saç boyalarına maruz kalan
kuaförlerde mesane kanseri riski arttığını göstermiştir
(La Vecchia and Tavani, 1995). Saç boyama
ile ovaryum kanseri riski arasında doza bağlı
olarak istatistiki açıdan önemli bir ilişki olduğu da
bulunmuştur (Tzonou et al, 1993).
Parfümlerin yüzde 95’i sentetik olarak petrolden
elde edilir (benzen ve aldehitler ile benzeri zehirli
maddeler içerirler). Parfümlerde kullanılan benzoin,
• farelerde lenf düğümü genişlemesine
• dalak büyümesine
• karaciğerin zarar görmesine neden
olmaktadır.
Ayrıca parfümlerde kullanılan çeşitli
hammaddelerin, migren hastalarında beyinde
elektrik faaliyetlerinin değişmesine, ağrıların
tetiklenmesine, göz yaşarması veya kuruması,astım
krizi, çift görme, nefes darlığı, kısa süreli hafıza
kaybı, hapşırma, burun tıkanıklığı, mide bulantısı,
eklem-kas ağrıları, hipertansiyon, lenf bezlerinde
şişkinlik gibi belirtilere de neden olduğu
gösterilmiştir.
Yine deodorantlarda bulunan çeşitli
hammaddeler (Alüminyum ve Zirkonyum,
Alüminyum klorhidrat, Alüminyum zirkonyum
klorhidrat, Triclocarban, Triclosan, Hekzaklorofen ve
Bitional gibi) merkezi sinir sistemine zarar vermekte
ve gün içerisinde kullanılan yere toz çekerek, cildin
kısa sürede kirlenmesine de neden olmaktadır. Ter
kesici ürünlerde kullanılan zirkonyum kompleksinin
aeresol şeklinde kullanımı ile akciğerde granülom
oluşumuna neden olduğu bildirilmiş ve bu
maddenin aerosol şeklinde kullanımı yasaklanmıştır
(Amin et al, 1998, Rietschel ve Fowler, 2001).
İçeriğinde metil klorür bulunan bir sprey
deodoran-antipersipian preparatın deri üzerindeki
etkileri incelenmiş ve maymunlar üzerinde uzun
süreli bu maddeye maruz kalma ile ciddi etkiler
(Barbetta, 1977) gözlemlenmiştir.
Düşük toksisite potansiyeli ve antibakteriyel
ve antifungal aktivite göstermeleri nedeni ile
ürünlerde koruyucu olarak çok tercih edilen
parabenler; fondöten, pudra, far, maskara,
makyaj temizleyiciler, ruj, losyon ve kremler, diş
macunu, şampuanlar, saç bakım malzemeleri,
güneş yağları, cilt temizleyiciler, tonikler,
deodoranlar da sıklıkla kullanılmaktadır. Yaygın
olarak en çok kullanılan parabenler;
• Metil paraben (E218)
• Etil paraben (E214)
• Propil paraben (E216)
• Bütil paraben (E209)‘dir
(http://voices.yahoo.com/toxic-chemicals-cosmetics-3723608.
html, erişim 12.02.2013)
Parabenlerin kullanımı 76/768/EEC numaralı Avrupa
Birliği Kozmetik Direktifi ile belirlenmiştir. Koruyucu
olarak kullanılacak olan parabene tek bir tür olarak
kullanılacaksa en çok %0.4; birkaç paraben birlikte
kullanılacaksa, %0.8’e kadar izin verilmiştir.
İn vitro çalışmalar parabenlerin ciltten kolayca
geçerek östrojen reseptörlerine bağlandığını ve
bu reseptörlerce kontrol edilen genleri aktive
ettiğini, uzun süreli kullanımı ile meme kanseri
riskini arttırdığı düşünülmektedir. Ancak, tüm
parabenlerde bu aktivite doğal östrojen olan
17 β-estradiolün aktivitesinin 1.000-1.000.000
katı kadar düşük olduğu belirtilmiştir. Paraben
kullanımı ile meme kanseri arasında direkt bir
ilişki bulunamamıştır. (Karpuzoğlu et al, 2013).
Parabenler östrojen hormonunu taklit edebilme
yeteneğine sahip olan bu maddeler- östrojenik
veya endokrin bozucu kimyasallar olup, gebelik
sürecinde deney hayvanlarının bazı parabenlere
maruz kalması sonucunda insanlarda görülen
otizme benzer, sosyal etkileşime ve iletişime zarar
veren rahatsızlığa neden olmuştur (Karpuzoğlu et
al, 2013).
Ergenlik döneminde denek hayvanlarının
yüksek dozda paraben verilmesi, menstrüasyon
döneminin kısaltmış ve üreme organlarını
etkilemiştir. Endokrin bozucu özelliğiyle erkek üreme
fonksiyonlarını da etkileyebildiği (sperm sayısını ve
testesteron salgısını azaltma) gösterilmiştir (EPA,
2013; Karpuzoğlu et al, 2013).
SONUÇ
• Kozmetik ürün yapımının yönetmeliklerle belirtilen
uygun imalat yerlerinde, belirtilen koşullarda ve
istenilen standartlarda üretilmesi gerekmektedir.
• Ürünler piyasaya verildikten sonra yetkili
kuruluşlarca ciddi bir piyasa kontrolüne tabii
tutulmalıdır.
• Kozmetik ürünün kategorisi, uygulama şekli
(sürülerek, sprey, durulanan, durulanmayan
vb), içerik maddesinin ürün içindeki
konsantrasyonu, temas bölgesi dikkate
alınmalıdır.
• Maruz kalınan miktar hesaplamalarında
toksikolojik etkiler de dikkate alınmalıdır.
• Doğrudan uygulama yolu dışında, maruz kalınan
diğer yollar nedeniyle ortaya çıkacak ikincil
maruz kalma olasılıkları da dikkate alınmalıdır.
• Özellikle nano kozmetiklerde tanecik büyüklüğü
nedeniyle maruz kalınma sonucunda
ortaya çıkacak muhtemel etkiler dikkate
alınmalıdır.
• Ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edilmelidir.
• Renk, kıvam, koku değişikliği olan ve son
kullanma tarihi geçmiş ürün kullanılmamalıdır.
• Kişi kozmetik ürün içeriğinde bulunan bir
maddeye karşı önceden reaksiyon göstermişse,
yeni kozmetik ürün seçiminde o maddenin
bulunup bulunmadığına dikkat etmelidir
• Kozmetikten kaynaklanan herhangi bir
istenmeyen etki durumunda, hemen o ürünün
kullanımı kesilmeli ve dematoloğa
başvurulmalıdır.
• Doğrudan uygulama yolu dışında, maruz kalınan
diğer yollar nedeniyle ortaya çıkacak ikincil
maruz kalma olasılıkları da dikkate alınmalıdır.
• Özellikle nano kozmetiklerde tanecik büyüklüğü
nedeniyle maruz kalınma sonucunda ortaya
çıkacak muhtemel toksik etkiler dikkate
alınmalıdır.
Kaynaklar:
1.Fan A.M, Chan L.W(eds.): Toxicologyand Risk Assessment: Principles, Methodsand
Application, Marcel Dekker, NewYork,1996.
2. SCCNFP (ScientificCommittee on Cosmetic Productsand Non-Food
ProductsIntendedfor Consumers, The SCCNFP’sNotes of Guidance Forthe Testing of
Cosmetic Ingredients and Their Safety Evaluation, 5th Revision, October 20, 2003.
3.Nohynek G.J.,SchaeferH: Benefitand Risk of Organik Ultraviolet Filters, Reg.Toxicol.,
Pharmacol., 33, 285-299, 2001.
4. Federal Institutefor Risk Assessment (BfR)UV-Filters in Sun Protection Products
Opinion of the Federal Institutefor Risk Assessment, 6th August 2003.
5. Ross,G.: APerspective on theSafety of Cosmetic Products: A PositionPaper of The
American Council on Science and Health, Int. J.Toxicol., 25:269–277, 2006
6. Dybing, E.,Sanner, T.,Roelfzemah, Kroese. K.,Tennant. R: A
simplifiedcarcinogenicitypotency index: descriptionof the system and
study of correlationsbetweencarcinogenicpotencyandspecies/site
specificityandmutagenicty. Pharmacol.Toxicol., 80:272-279,1997.
7.European Commission, D.G Healthand Consumer Protection. First Report on the
Harmonization of Risk Assessment procedures, Part1. The Report of the Scientific
Steering Committee’s Working Group on Harmonization of Risk assessment
Procedures in the
Scientific Committees Advising the European Commission in the Area of Human
and Environmental Health ,2000.
8. EC,HCPD, Scientific Committee on Consumer Products, The SCCP’S Notes of
Guidancefor the Testing of Cosmetic Ingredients and their Safety Evaluation, 6th
revision, 19December 2006.
9.Kroes, R.,KleinerJ.,RenwickA.:The Threshold of ToxicologicalConcern Concept in Risk
Assessment. Toxicol.Sci., 86(2),226-230,2005.
10.European Commission, DG Healthand Consumer Protection, Scientific
Committee on consumer products: SCCP Opinionon 4-Methylbenzylidene Camphor
COLIPA NS60, 2006.
11. Can Eke. B. Kozmetik ürün ve bileşenlerindeki toksisitetestleri neden gerekli? Genel
yaklaşım. A.Ü.Eczacılık Fakültesi F.Toksikoloji ABD, 4 Mayıs 2007.
12. Amin S, EngasserPG, MaibachH. Adversecosmeticreactions. Textbookof
cosmetic dermatology. Ed. Baran R.,Maibach, H.I. 2nded. London, Martin Dunitz.
709-746.1998.
13. Barbetta, A.M. Evaluation of toxicpotentialof cosmetics. DrugCosmet. Ind.
120(6), 38, 1977
14. International Agencyfor Researchon Cancer. Monographson the Evaluation
of the carcinogenicrisk of chemicalstoman:Overallevaluationof carcinogenicity:
An updateof IRAC monograpshs, Vol: 1-42. Lyon, France, International Agencyfor
Researchon Cancer, 1987.
15. C. La Vecchia, A. Tavani, Epidemiologicalevidenceonhairdyesandtherisk of
cancerin humans. Eur. J. CancerPrev. 4,31-43, 1993.16. Fan AM, Chan LW(eds.):
Toxicology and Risk Assessment: Principles, Methods and Application, Marcel Dekker,
NewYork,1996.
17.SCCNFP(Scientific Committee on Cosmetic Products and Non-Food Products
Intended for Consumers, The SCCNFP’s Notes of Guidance For the Testing of
Cosmetic Ingredients and Their Safety Evaluation,5th Revision, October 20 , 2003.
18. Nohynek, G.J.,Schaefer, H: Benefit and Risk of Organik Ultraviolet Filters, Reg.
Toxicol., Pharmacol., 33, 285-299, 2001.
19. Federal Institute for Risk Assessment (BfR)UV-Filters in Sun Protection Products
Opinion of the Federal Institute for Risk Assessment, 6th August 2003.
20. Ross, G. A Perspective on the Safety of Cosmetic Products: A Position Paper of
The American Council on Science and Health, Int. J.Toxicol., 25:269–277, 2006
21. Dybing, E.,Sanner, T.,RoelfzemaH., Kroese, K., Tennant, R. A simplified
carcinogenicity potency index: Description of the system and study of correlations
between carcinogenic potency and species/site specificity and mutagenicty.
Pharmacol. Toxicol., 80: 272-279,1997.
22. European Commission, DG Health and Consumer Protection. First Report
on the Harmonization of Risk Assessment procedures, Part1. The Report of the
Scientific Steering Committee’s Working Group on Harmonization of Risk assessment
Procedures in the Scientific Committees Advising the European Commission in the
Area of Human and Environmental Health,2000.
23.EC,HCPD, Scientific Committee on Consumer Products,The SCCP’S Notes of
Guidance for the Testing of Cosmetic Ingredients and their Safety Evaluation, 6th
revision, 19 December 2006.
24. Kroe, R.,Kleiner, J., Renwick, A. The Threshold of Toxicological Concern Concept
in Risk Assessment. Toxicol.Sci., 86(2),226-230, 2005.
25. European Commission, DG Health and Consumer Protection, Scientific
Committee on consumer products: SCCP Opinion on 4-Methylbenzylidene
Camphor COLIPA N° S60, 2006
26. Can Eke. B. Kozmetik ürün ve bileşenlerindeki toksisite testleri neden gerekli?
Genel yaklaşım. A.Ü.Eczacılık Fakültesi F.Toksikoloji ABD, 4 mayıs 2007
27. Amin, S.,Engasser, P.G., Maibach, H. Adverse cosmetic reactions. Textbook of
cosmetic dermatology. Ed. Baran R, Maibach HI. 2 nd ed. London, Martin Dunitz.
1998; 709-746.
28.Barbetta, A.M. Evaluation of toxicpotential of cosmetics. Drug Cosmet. Ind.
120(6), 38, 1977
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
11
Kozmetik Üretimine
Nereden Başlanır?
Aylin UĞUR
RESMİ PROSEDÜRLER
12
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
SAĞLIK BAKANLIĞI
Türkiye İlaç ve Tıbbi
Cihaz Kurumu’na kayıt
olmalısınız
KAYIT İŞLEMLERİ
online
titck.gov.tr’den
yapılıyor
KAYIT SONRASI
Şifre
BİLDİRİM SONRASI
Ürün bilgi dosyası
hazırlamalısınız
TESTLER
Mikrobiyoloji,
Stabilite, koruyucu
etkinliklerini
yaptırmalısınız
SONRA BİLDİRİM
titck.gov.tr
adresinden giriş yapıp
ürün bildirimi
yapacaksınız
İDDİALAR VARSA
Ürün iddialarını
destekleyen
çalışmalar
yapmalısınız
ÜRETİM YERİNİZ VARSA
GMP’ye uymalısınız
ISO 22716
Standartları’na uygun
bir tesis olmalı
Bildirimi yapılan
bir ürünün ürün bilgi
dosyasının saklanma
süresi minimum
10 yıl’dır
Halk arasındaki
yaygın kanı,
kadınların
erkeklerden
daha fazla
konuştuğu
yönünde. Bu
iddiayla çıkan
‘bilimsel’ kitaplar
bile var. Peki,
gerçekten doğru
mu bu?
Kadınlar erkeklerden
daha mı çok
konuşur?
Kim daha çok konuşuyor
Yani çocuklar arasında fazla bir farktan söz edilemez. Peki, yetişkinler
açısından durum nasıl? Çocuklar arasındaki bu küçük farka işaret
eden çalışmaya imza atan California Üniversitesi’nden Psikolog
Campbell Leaper, yaptığı toplu analizde erkeklerin daha fazla
konuştuğu sonucuna vardı. Fakat yine aradaki fark azdı. Laboratuvar
ortamında konuşmaları için belli bir konu verilen gruplarda bu farkın
normal yaşamdakinden daha fazla olduğu gözlendi. Belki de erkekler
bu yeni ve alışılmamış laboratuvar ortamında kendilerini daha rahat
hissediyordu.
Leaper’in bulguları, dilbilimci ve sosyal psikologların yaptığı onlarca
araştırmada varılan sonuçları destekliyordu. Her bir araştırmanın yapılış
tarzındaki farklılıklar kıyaslamayı zor kılmakla birlikte, sadece iki araştırma
kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğu sonucuna varırken, 34
araştırmada erkeklerin kadınlardan daha fazla konuştuğu ortaya
konmuştu.
Kadınlar az farkla önde
Gerçek yaşamdaki konuşmalar, kaydetme zorluğu yüzünden ölçümü
en zor olanlar. Fakat bu handikabı aşmak için Texas Üniversitesi’nden
Psikolog James Pennebaker özel bir alet geliştirdi. Bu elektronik kayıt
cihazı belli sürelerle devreye girerek 30 saniyelik kayıtlar yapıyordu.
2007’de yayımlanan araştırma, ABD ve Meksika’da gün içindeki
17 saatlik uyanık kalma süresinde kadınların 16.215, erkeklerin ise
15.669 kelime konuştuğunu gösterdi. Yani aradaki fark yine çok küçüktü.
Tüm konuşmalar aynı türden değil elbette. Belki de önemli faktörlerden
biri, konuşmayı başka kimin dinlediği. Yeni Zelanda’daki Victoria
Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kamuya açık 100 toplantı
izlenmiş ve dinleyicilerin üçte ikisini oluşturan erkeklerin, soruların dörtte
üçünü sorduğu, cinsiyet olarak aynı sayıda izleyici kitlesi olsa bile
erkeklerin yine soruların üçte ikisine yakınını sorduğu görülmüştü.
Ne kadar bilimsel?
Tersi yönde ne kadar kanıt olsa da kadınların daha çok konuştuğuna
dair yargıya kilitlenmişiz gibi görünüyor. Kadın ile erkek arasında önemli
farklar olmasını beklediğimiz konulardan biridir bu; oysa araştırmalar,
yaygın kanının aksine kadın ile erkeğin birçok konuda benzerlik
gösterdiğine işaret ediyor.
O halde erkeklerin 7 bin kelime konuşurken kadınların 20 bin kelime
konuştuğu yargısının kaynağı ne? California Üniversitesi’nden
Psikiyatrist Louann Brizendine’in 2006’da yayımlanan ‘Kadın Beyni’ adlı
kitabının arka kapağında böyle bir cümle geçiyormuş. Pensilvanya
Üniversitesi’nden Dil Profesörü Mark Liebermann sık sık alıntılanan bu
veriyi sorguladığında Brizendine, verinin rastgele bir kişisel gelişim
kitabından alındığını belirterek bilimselliğinin sorgulanabilir olduğunu
kabul etmiş ve kitabın gelecekteki baskılarından çıkaracağı sözünü
vermişti.
Claudia Hammond
BBC Future
Parfüm Plastik ve Kimya San. Ltd. Şti.
Mektep Sk. No: 10-12 Levent, Beşiktaş İstanbul, 34330
Telefon: +90 212 339 38 00 Fax: +90 212 339 38 00
www.parkimparfum.com
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
13
NOVEL ANTI-AGEING
KONSEPTİ
Erdoğan GÜLER
KLOTHO
(kader geni)-Aktivasyonu ile Kalori Kısıtlanması Taklit
Edilerek Hücresel Boyutta Gençleşme
Genel;
Özellikle yaz aylarında yüksek rakımların güneş
gören yamaçlarında veya kar pistlerinde, bu
kırmızı kar rengine oldukça sık rastlanır.
Bunun nedeni 3000 ile 3600 metre
yükseklikte karda yaşayan ve KIRMIZI KAR, KAN
KARI veya KARPUZ KARI diye adlandırılan kar
yosunu sporlarıdır -Chlamydomonas nivalis -.
Kar yosunları sadece alpin veya polar (kutupsal)
iklimin hüküm sürdüğü ve karın tüm yıl boyunca
kalıcı olduğu ve gıda kıtlığının hüküm sürdüğü
bölgelerde yaşayan ekstremofil bir algdır. Kar
yosunlarının günümüzde 350 değişik türü tespit
edilmiştir. Cryophilic bir alg olan kar yosunlarının
kırmızı ve yeşil renge büründüğü iki döngüsü
vardır.
İlkbaharda
Işık, ısı ve besin
düzeyinin artması
germinasyonu
(üremeyi) uyarır
(stimule eder).
Snow Algae
hücresi bu süreçte
ağırlıklı olarak
klorofil (chlorophyll)
üreterek yeşil renge
bürünmesinin
nedeni ise güneş
ışığını, ihtiyacı olan
yaşamsal enerjiye
(karbonhidrat) fotosentezlemek içindir.
Buna ek olarak yeşil
snow algae’nin ön
tarafında bulunan bir çift kamçı (flagella) sensör
görevi görerek ihtiyacı olan suyu, eriyen kardan
elde eder. Sonuç olarak snow algae kar yüzeyine
doğru hareket edip, yayılır.
Yaz sonuda
Büyüme ve üreme devresinden sonra kar
yosunları dormant (uyku) evresine geçiş yapar.
14
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
Bunun bir sonucu olarak snow algae bir sonraki
evreye kadar hayatta kalmak için kırmızı sporlar
haline dönüşür. Pigment konsantrasyonundaki
aşırı değişim ise uç yaşam şartlarına – aşırı soğuk,
gıda fakirliği, vs- için geliştirdiği stratejilerdendir. Bu
süreçte ikincil metabolitler
• Bioyopolimerler (gallerten)
• Antifriz glikoproteinler (AFGP’s antifreeze
glycoproteins)
• Stres nitelemeler (stress modifiers)
• Antioksindantlar, Polifenoller
• Ozmotik aktif amino asitler ve şekerler
(osmotically active amino acids and
sugars)
Snow algae’nin bu uç şartlarda hayatta
kalmasına yardımcı olur.
Uzun Yaşamın Şifreleri
Kalori kısıtlanmasını farelerin ve sıçanların ömrünü
uzattığı tespit edilmiştir. Daha 1934 yılında Mary
Crowell ve Clive Mc Cay tarafından yapılan
çalışmalarda farelerdeki kalori kısıtlanması sonucu
ömürlerinde önemli bir artışı gözlemlemişlerdir.
Farelerde aynı benzer sonuçlar Weindurch R,
et.al.1986 alınmıştır.
Kış başlangıcı
Bu süreçte snow algae uyku evresine kırmızı
sporlar olarak kar altında girer. Klorofil yerine
belirgen şekilde artan karetonoid (caretonoid)
pigment üretimi onun kırmızı rengini oluşturur. Bu
sayede dormant evresinde UV-radyasyonuna
karşı korunurlar.
Snow Algae
• Yaşamların uç koşullarda sadece su ve Co2
ve minerallerle sürdürürler.
• Aşırı sıcaklık farklılıklarına (hem iklimsel hem
gece ve gündüz) maruz kalırlar. Yaşadıkları
maksimum sıcaklık değerleri 00C ile 50C
arasındadır.
• Çok güçlü UV radyasonuna maruz kalırlar.
• Snow algae, uç yaşam koşullarının hüküm
sürdüğü bir habitasyonda yaşamlarını
sürdürebilecek stratejiler geliştirmişlerdir.
Dünya savaşları sırasında
• Mayalarda, solucanlarda, farelerde,
sıçanlarda, ve maymunlarda daha uzun
yaşam süreleri tespit edilmiştir.
• Dünya savaşları sırasında gıda kıtlığından
dolayı uygulanan gıda kısıtlamaları sonucu
insanlar özellikle erkekler her zamankinden
çok daha az kalori ile yaşamlarını sürdürmek
zorunda kalmışlardır.
Önceleri negatif bir durum gibi görünen bu
durumun sonuç olarak insanların da ömrünü
uzattığı tespit edilmiştir.
Dinlerdeki açlık kürlerinin (oruçların) daha sağlıklı
bir yaşamı mümkün kıldığı eski Hindistan ve
Mısır’dan beri binlerce yıldır bilinmektedir.
5: 2 dietler hem kilo verdirmiş, hem sağlıklı bir
yaşamı mümkün kılmıştır. Japonya’da ki Okinawa
Adası sakinlerinin düşük kalori diyetleri onlara asırlık
sağlıklı yaşamı bahşetmiştir.
Peki Nasıl?
Kalori Kısıtlaması (CR = calorie restriction)
Kalori kısıtlaması, protein, vitamin ve minerallerin
optimal düzeyi korunurken alınan kalorinin -25%
ile -65% oranında azaltılarak uygulanan bir
diyettir.
Maymunlar, mayalar, fareler, sıçanlarda tespit
edildiği gibi birçok canlı türü biyoloji yaşlanma
sürecini yavaşlatmak ve uzatmak, daha sağlıklı
bir yaşam ve stres faktörlerinden korunmak için
kalori kısıtlanmasına (CR) gittiği gözlenmiştir. Bu
açıdan kalori kısıtlanması yaşlanma sürecini ve
belirtilerini azaltmak için umut verici bir yol olarak
görülmektedir.
Bu durum bizim kültürümüzde de “oruç tut sağlıklı
ol” diye vurgulanmıştır.
Uzun Yaşamın Sırrı
Kalori Kısıtlanmasına (CR)
giden yolun 2 ana faktörü
FOXO
o Insülin/IGF1-reseptörü bloke olunca FOXO
aktif kalır.
• uzun yaşam
AMPK
• o FOXO aktif kalmaya devam eder.
uzun yaşam
Kalori Kısıtlanması (CR) Hücresel Düzeyde
Detoksifikasyonu ve DNA Onarımını
Etkinleştirir
• AMPK, enerji homeostazının muhafaza
edilmesi için düşük enerji düzeylerine yanıt
olarak harekete geçen bir enerji sensörü
olarak kinazı (AMPK) aktive eder.
• Aktive edildiğinde AMPK glukoz (glucose) ve
yağ asitlerinden (fatty acids) üretilen enerjiyi
stimule ederek enerji tüketimini inhibe eder.
• Metabolizmanın ana düzenleyicisi olarak
AMPK aktivasyonu hücresel antioksidant
işlevselliğini ve stres direncini artırır.
Uzun Yaşamın Gizli Şifresi -1
KLOTHO
FOXO
AMP
• AMP, enerji homeostazının muhafaza edilmesi
için düşük enerji düzeylerine yanıt olarak
harekte geçen bir enerji sensörü olan kinazı
(AMPK)’yı aktive eder.
KLOTHO
IGF1-reseptörü
FOXO aktif kalır
engellenir
Yaşam uzar
Uzun Yaşamın Gizli Şifresi -2
AMPK
Kalori kısıtlanması, glukoz ve insulin gibi besinlerle,
ATP’in indirgenmesine neden olur. ATP,
Insulin/IGF-1’ i (insüline benzer büyüme faktörü 1)
indirgeyerek, protein kinazı uyaran AMP aktivitesini
artırır.
Sonuç olarak, en önde gelen transkripsiyon
faktörlerinden FOXO aktive olur.
• Değişik stres faktörlerine karşı reaksiyonu
düzenler.
• Hücrelerdeki DNA onarımını ve hücrelerin
serbest radikallerden temizlenmesine neden
olan detoksifikasyon sürecini düzenleyerek,
hücre döngüsünü ve sağlıklı hücre yaşamını
teşvik eder.
• KLOTHO, hücre dışı (extra-cellular) bir yerdeki
(domain) gizli bir transmembran proteini
kodlar. Bu gizli KLOTHO proteini, Insulin/IGF1
fosforilasyonunu (phosphorylation) inhibe
ederek formasyonu baskılar.
• Bu KLOTHO aktivitesinin sonucu ise FOXO’nun
aktivasyonudur.
• FOXO aktivasyonu ise hücresel
detoksifikasyonu ve DNA tamir genlerini
uyararak yaşlanma karşıtı (antiageing)
aktiviteyi indükler.
1997 yılında farelerde yapılan çalışmalarda zarar
gören bir gen sonucunda farelerde aşırı yaşlanma belirtilerinin nedeni tespit edilmiştir.
Biliminsanları bu uzun yaşam genine Yunan
mitolojisinde insanların yaşamlarını ve kaderlerini
kontrol eden tanrıça olan KLOTHO’nun ismini
vermişlerdir.
Farelerde KLOTHO geni salgısının arttığı zaman
yaşlanma sürecinin yavaşladığı ve ömürlerinin
uzadığı tespit edilmiştir.
AMPK aktivasyonunun azalma nedenleri
• Yaşlandıkça, AMPK duyarlılığı kötüye gider,
azalır. Bu da bozulan metabolik regülasyona
ve artan oksidatif strese yol açar.
• Aşırı beslenme
• Oksidatif stres
AMPK aktivasyonunu uyaranlar
• Egzersiz (spor) AMPK’yı uyarır.
• Enerji (ATP) düşük seviyede olduğu zaman,
örneğin kalori kısıtlanması (CR) AMPK’yı uyarır.
• AMPK
FOXO daha fazla
aktif kalır Yaşam daha da
uzar
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
15
Snow Algae Powder Etki Mekanziması
Snow Algae Powder, uç iklim şartlarında ve
uzun açlık dönemlerinde hayatta kalmak için
olağanüstü adaptasyon geliştirmiş kar yosun
hücreleri özünü içerir.
Bu mucizevi yaşam kapasitesinin sırrı ise, kar
yosunun içermiş olduğu metabolitlerin cilt
hücrelerimizde bulunan uzun yaşam geni –
KLOTHO’yu stimule etmesidir.
Snow Algae Extract Reduce
H2O2 Effect
Hayvan modellerinde, KLOTHO yaşam süresini
+30% artırdığı gözlemlenmiştir. Kolajen
sentezini uyarması ve kolajen yıkımını
engellemesi Snow Algae Powder’in uzun yaşam
mekanizmasını oluşturmaktadır.
Sonuç
Papiller yapının
+30% oranında stimulasyonu
neticesinde en az 10 yıllık bir
gençleşmeye tekabül etmektedir.
*Yukarıdaki text, Dr.Daniel Schmidt - Mibelle Biochemistry
Switzerland alınmıştır.
• BIOalternatives, 86160 Gençay – France
• H2O2 ile indüklenen yaşlanma modelinde
yaşlı cilt hücrelerindeki Anti• MMP etkisi
Alpin ikliminin zorlu şartlarında bile cilt
bariyerini güçlendirmiştir.
Snow Algae Powder, yaşlanmış fibroblastlarda
MMP aktivitesini azaltır
Sonuç
Sonuç
Snow Algae Powder derideki kolajen
yıkımını engelleyerek
yaşlanma karşıtı (anti-ageing) etki gösterir.
Snow Algae Powder, kalori kısıtlama (CR) etkisini
taklit ederek (mimicking effects) - yani herhangi
bir düşük kalori rejimi uygulamadan – cilt
metabolizmasını optimize eder ve cilt hücrelerinin
yaşamlarını uzatır. Snow Algae Powder’in kalori
kısıtlama mekanizması ise, 2 ana faktörü vardır:
SNOW ALGAE POWDER
Sonuç
Clinical Trial with Snow Algae
Powder in Alpine Winter
Climate
• Skin Test Institute (Intercosmetica), 2008
Neuchatel – Switzerland
• Alpin kış şartlarında Snow Algae Powder ile
gerçekleştirilen in vivo performans ölçümü
• 21 kafkas tipli gönüllü – 19 femal, 2 maskülin
ile yapılan çift kör çalışma
• 3% Snow Algae Powder – 21 gün boyunca
günde 3 uygulama
Sonuç
Alpin kışının zorlu şartlarında plasebo uygulaması
yapılan deride artan bir su kaybına neden
olurken, SNOW ALGAE POWDER ile işlem gören
deride ise TEWL’in -32% oranında azaldığı
gözlemlenmiştir.
16
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
Gönüllü deneklerin plasebo uygulamalarında
yaşlılık lekelerinde (Lentigo)
görünümüde +50% oranında artış ve 50%
oranında değişmezlik gözlemlenmiştir.
ile işlem göre deride ise katılımcıların 67%’sinde
yaşlılık lekelerinde (Lentigo) anlamlı azalma
olmuştur.
Homojen, aydınlık ve tazelenmiş bir görünüm
kazanılmıştır.
• KLOTHO
uzun yaşam geni
• AMPK
enerji sensorü
• Yaşlanmaya bağlı olarak gittikçe azalan
kolajen üretiminin azalması durudurulup yukarı
doğru revize edilir, ayrıca MMP aktivitesi güçlü
bir şekilde azalır.
• Dermal-Epidermal Junction original yapısına
geri döner, yani genç bir insanın yapısına
kavuşur.
• Cilt bariyeri güçlenir.
• Hücre onarımını uyarır, stres direncini
güçlendirerek oksidatif strese karşı dayanıklılığını
artırır.
• Cilt taze bir görünüm kazanır ve detosifikasyon
sonucu yaşlılık lekelerinde anlamlı bir azalma
olur.
• Cilt nemi optimize olur ve pürüzsüz bir
görünüm kazanır.
SNOW ALGAE POWDER
Replicative Aging Model:
Anti-Aging Effect of Snow
Algae Extract
• BIOalternatives, 86160 Gençay – France
• Replikatif Yaşlanma Modelinde
Snow
Algae Powder’in Yaşlanma Karşıtı (antiageing) etkisi
Snow Algae Powder’in KLOTHO gen ifadesi
yaşlı insanlara özgü dermal fibroblast replikatif
yaşlanma modelinde değerlendirildi – Hayflick
modeli
Parametre
Nicel PCR ile Klotho aktivitesi
Sonuç
Yaşlı fibroblastlar, yaşlanma karşıtı geni olan
KLOTHO geninin aktivitesini azaltmışlardır.
Her şeye rağmen Snow Algae Powder’ın bu
azalmayı nötralize ettiği gözlemlenmiş, hatta aktif
madde ile muamele edilmiş yaşlı fibroblastlarda
KLOTHO geni genç ve işlem görmemiş olanlara
göre fazlasıyla güçlü bir ifade bulmuştur.
Skin Structure
Differences and Papillary
Surface Analysed with
Multitontomography: Effect of
Snow Algae Powder
• Neurotar Ltd, Viikinkaari 4, 00790 Helsinki Finland
• Cilt yapısının ve Papillar yüzeyinin
Multiphototontomography ile Analizinde Snow
Algae Powder Etkisinin Ölçümlenmesi
Çalışma Dizaynı
Parametre
Nicel PCR analizi Kolajen I ve III (hücresel
yaşlanma için önemli belirteçler)
Sonuç
Snow Algae Powder’in etkinliğini plasebo
uygulaması ile karşılaştırıldığında DEJ’in
dalgalı yapısını +30,5% oranında arttırdığı
gözlemlenmiştir.
Bu sonuç Snow Algae Powder’ın bağ
dokusudaki gençleştirici etkisini göstermektedir.
Yaşları 55-67 arasında 5 femal deneğin önkollarının iç kısımlarına 2% Snow Algae Powder
içeren preparat ile 2 ay boyunca günde 2
uygulama ve plasebo
Sonuç
Kolajen’in Elastine oranı (CER)
Snow Algae Powder’in gençleştirici etkisi
gözlemlenmiştir.
Snow Algae Powder
+23%
Plasebo
+11%
Snow Algae Powder’li verum, kolajen
üretimi artışını indükleyerek doğal ve düzenle
yapısını kazandırarak, bazal mebranın strukturel
gençleşmesini yol açmıştır.
Analiz
Dermal-Epidermal Junction (DEJ) yüzeyinin 2
foton mikroskobu ile analizi
Fibroblastların replikatif yaşlanmasıyla kolajen I ve
III genlerinde aşağı-regülasyonu indüklenmesine
rağmen Snow Algae Powder ile işlem görmüş
fibroblastlarda aşağı-regülasyon nötralize edilmiş,
hatta fazlasıyla telafi edilmiştir.
Snow Algae Powder deride en bol bulunan
kolejenleri stimule ederek ciltteki yaşlanma
etkilerinin onarılmasına yardımcı olur.
Yaşlanmış Cilt Hücrelerinde Snow Algae
Powder ile KLOTHO ifadesinin stimulasyonu –
Hayflick modeli
Sonuç
Uygulamadan 2 ay sonra işlem gören
bölgede dermalepidermal junction (DEJ)
katsayısında artış gözlemlendi
+12,5%
2% Snow Algae Powder
Plasebo
-18%
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
17
Dermal Epidermal Junction (DEJ)
Bu bölgede epidermis ile dermisin birbirine sıkıca bağlandığı alandır. Onun geçirgenliği (premeability)
dokular arasındaki alışverişi düzenler. Buna ek olarak DEJ epidermisin bütünlüğüne ve epidermisin
yaraları iyileştirme sürecine katkıda bulunur.
Genç bireylerde DEJ’in yapısı epidermis-dermis arasındaki bağlantının yüzey alanını maksimize etmek
için dalgalı bir yapıya sahiptir.
DEJ’in bu dalgalı yapısı yaşlandıkça nicelik ve nitelik olarak modifiye olan elastin ve kolajenin
yapısından dolayı değişir, daha düz ve basık bir hal alır. Bu da epidermis-dermis bağlantısındaki
azalmanın yansımasını oluşturur.
Genç Deri
DEJ’in dalgalı yapısı epidermis-dermisin
bağlantı yüzey alanını maksimize edecek
şekilde dalgalı bir yapıya sahiptir
Yaşlı Deri
Epidermis-dermis arasındaki bağlantı,
elastin ve kolajenin nitelik ve nicelik
modifikasyonuna bağlı olarak daha
basık ve düz bir hal alır.
Caloric Restriction-Like Effect
of Snow Algae Powder
• BIOalternatives, 86160 Gençay – France
• Snow Algae Powder’in Kalori Kısıtlama Etkisi
Analiz
AMPK (5’-adenosin-monophosphate-aktivated
protein kinase) aktivasyonu ve toplam değeri
Sonuç
Sonuçlar Snow Algae Powder’in doza bağlı olarak
her iki durumda da AMPK fosforlizasyonunu
uyardığını göstermiştir.
Bununla birlikte uyarılmanın kalorinin fazla olduğu
koşullarda çok daha fazla olduğu
gözlemlenmiştir.
Snow Algae Powder
• Doza bağlı şekilde AMPK aktivasyonunu
stimule eder.
• Konsantrasyona bağlı insülin kaynaklı kalori
fazlalığına karşı cilt hücrelerini korur.
• Hücre savunma sistemini güçlendirir.
• Yaşa bağlı AMPK düşüşünü önler.
• AMPK’ya bağlı yaşlanmayı önler ve uzun
yaşam aktivasyonunu başlatır.
Effect of Snow Algae Powder
on Skin Hydration, Firmness
and Wrinkle Depth
İki foton mikroskopu analizinde
Dermal-Epidermal Junction
Innovatif ve non-invaziv 3-D tekniği ile derin cilt yapılarını görselleştirmek için yapılan analiz.
İlke
Cilt irritasyonu için kızılötesi ışınların üretilmesi
Bazı moleküllerin otofloresansı (elastin) veya ikinci harmonik üretim (kolajen)
Hayvan modellerinde, KLOTHO yaşam süresini 30% artırdığı gözlemlenmiştir. Kolajen sentezini
uyarması ve kolajen yıkımını engellemesi Snow Algae Powder’in uzun yaşam mekanizmasını
oluşturmaktadır.
Sonuç
Papiller yapının +30% oranında stimulasyonu neticesinde en az 10 yıllık bir gençleşmeye tekabül
etmektedir.
*Yukarıdaki text, Dr.Daniel Schmidt - Mibelle Biochemistry Switzerland alınmıştır.
18
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
• Derma Consult GmbH, 53347 Alfter –
Germany
• Cilt hidrasyonunda, cilt sıkılığında ve cilt
kırışıklıklarının derinliğinde Snow Algae Powder
etkileri
Çalışma Dizaynı
2% Snow Algae Powder, yaşları 20 ile 40
arasında 20 bayanda günde 2 defa 28 gün
boyunca
Pürüzsüzleştirici etki
Göz çevresi kaz
ayaklarında ölçüm ve metod
Skin firmnes and elasticity – Cilt sıkılığı ve
elastikiyeti (biomechanical properties of the skin)
by means of Cutometer MPA 580 CPU (Courage
& Khazaka GmbH, Cologne-Germany)
Phtographic documentation of efficacy
in crow’s feet region Wrinkle dept – Kaz
ayaklarındaki kırışıklıkların derinliği - by mean
of Primos 5,7 high-res (GFMesstechnik GmbH,
Teltow-Germany), including 3D visulization
Sonuç
28 günlük uygulamadan sonra deneklerin
80% ’inin kaza ayaklarındaki mikro-reliflerde
anlamlı bir pürüzsüzleştirici etki saptanmıştır.
Protective Effect of Snow
Algae Extract on Human
Epidermal Keratinocyte
Progenitors: Proteomic
Analysis
• Hücre Tipi
Primer insan keratinositleri
• Uygulama
± 0,625% Snow Algae Powder
pro-ageing ortamı ve kontrol ortamı
• İnceleme
Proteomik teknolojinin mass
spektormetre yardımıyla mutliple reaction
montoring (MRM) kombinasyonu
Bu çalışma için gerekli olan protein profillerinin
analizi için yepyeni bir teknoloji geliştirildi
Primer insan keratinositleri bu ortamda 0,0625%
oranında aktif madde Snow Algae Powder ve
plasebo olarak kültürlenmiştir. Ayrıca standart
medyada da keratinositler kontrol amaçlı
kültürlenmiştir.
3 hafta sonra keratinosit hücreler ayrıştırıldı ve
keratinozitlerdeki protein içerikleri çıkarıldı.
• CeLLnTec Advanced Cell Systems AG, 3014
Bern – Switzerland
• İnsan epidermal keratinosit progenitorlerin
üzerinde snwo algae powder etkisinin
proteomik analizi
PROTEOMICS
Proteomics, bir proteome çalışması olup, bir
hücre içerisinde belirlenmiş bir süre ve şartlardaki
tüm proteinlerin ifadesini kapsar. Yapısal rollerinin
yanı sıra proteinler
• Hücre bölünmesi (cell division)
• Hücre sinyalizasyonu (cell signalization)
• Hücre değişimi (cell exchanges)
Çalışma Dizaynı
2% Snow Algae Powder, yaşları 20 ile 40
arasında 20 bayanda günde 2 defa 28 gün
boyunca
Nemlendirme etkisi
Ön kol içi
Ölçüm ve Metod
Skin hydration (cilt nemi) with Corneometer
MPA 5 CPU (Courage & Khazaka GmbH,
Cologne-Germany
Sonuç
2 haftalık uygulama sonucu cilt neminde
anlamlı bir artış saptanmıştır.
+ 10% plaseboya göre
+ 25% işlem görmemiş deriye göre
gibi metabolizmalarda çok çeşitli süreçlere dahil
olurlar. Ömrü boyunca değişmez genomun
aksine, bir organizmanın proteomu sürekli
bulunduğu çevreye hücrenin verdiği dinamik
etkileri yansıtarak değişir.
Gerçekten de bir hücrenin genlerinin diferansiyel
ifadeleri, proteomlarında da güçlü farklılıklara
neden olmaktadır.
Gene micro-array’ler her zaman proteomu
yansıtmaz çünkü bütün mRNA’lar proteinlere
dönüşmezler. Böylece gen micro-array’ler
aracılığı ile elde edilen bilgilerle proteomikler
tamamlanarak protein sentezlenir.
Çalışmamızda, proteomik analiz, mass
spectometry yardımlı MRM ile birlikte kullanılarak
bütünsel biyolojik örneklerindeki proteinlerin
tanımlanması ve ölçümü, yüksek hassasiyet ve
seçici metotla ölçümesini sağlamaktadır.
Mibelle Biochemistry Switzerland hücre kültür
uzmanları, diğer biliminsanlarıyla birlikte cilt
yaşlandırma kondisyonlarını gerçeğe çok daha
yakın yansıtan yeni bir In Vitro pro-ageing ortamı
(media) geliştirdiler.
Bu özgün kültür medyası, ne koruma ne de
çoğalmaya (proliferation) ivme kazandıran
maddeler (substances) içermektedir.
Bu özgün pro-ageing ortamda büyüyen cilt
hücreleri, azaltılmış bir çoğalmaya ve daha kısa
bir yaşama sahip iken, kalanlar canlı (vital) ve
normal morfolojisini muhafaza etmişlerdir.
Çalışma Modeli
MRM proteomic teknoloji yardımıyla
yaşlanmaya bağlı sürece involve edilmiş
110 protein analizi yapıldı.
Yeni pro-ageing medya ile klasik medya
kıyaslamasında, MRM proteomic analizler
klasik medyanın aksine, pro-ageing medyada
kültürlenmiş hücrelerin protein ifadesindeki
değişiklikleri ortaya çıkarmıştır.
Bu değişikliklerin yaşlanmayla birlikte in vivo olarak
meydana geldiği bilinmektedir.
Sonuç
Yaşlanmaya bağlı sürece involve 110 proteinin
analizi sonucunda Snow Algae Powder’in
aşağıdaki negatif değişimleri azalttığı görülmüştür.
• Protein sentezlerine, metabolizmaya, DNA
onarımına ve elektron transferine bağlı olarak
proteinleri aşağı regülasyonu
• Stres yanıtları, oksitlenmiş proteinlerin toplam
hacmi ve redox/antioksidant mekanzimaya
bağlı olarak proteinlerin yukarı regülasyonu
• Adhezoyondaki değişimler
Snow Algae Powder’in Başlıca Özellikleri
• Cilt hücrelerinin uzun yaşam faktörlerini korur
ve aktive eder.
• Cildi hücresel boyutta korur ve gençleştirir.
• KLOTHO aktivasyonu ile cildin gençliğini korur.
• Kalori kısıtlanmasının mimetik faaliyeti
ile hücresel savunma mekanizmalarını
güçlendirir.
• Cildi güçlendirir, pürüzsüzleştirir ve nemlendirir
• Biyoteknolojik sayesinde yenilenebilir üretim
• Benzersiz ve patentli bir ekstremofil alg özü
• KLOTHO aktivasyonu Kalori Kısıtlamasının
Mimetik Aktivitesi ile innovatif Anti-Ageing
Konsepti
• 2014 Hamburg BSB Innovaton Prize Winner
ödül sahibi
• Formülasyonda kullanıldığı zaman ücretsiz
Swiss Logo ve Ödül Logosu
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
19
Sağlıklı saçlar
için püf noktalar
Saç tellerinin, orijinal hallerine
dönmek gibi bir huyu vardır.
Düz saçlara at kuyruğu yapılıp
çözüldüğünde dalgalı olsa da,
yıkandıktan sonra tekrar düzleşir.
Gevşek bağlama usulleri, at
kuyruğu, topuz ve diğer saç stilleri
saça zarar vermez. Saç tellerine
karşı güç kullanmayın yeter.
Kıllarımızın ilk bakışta göremeyeceğimiz kadar ince
olsa da, insan vücudu baştan sona kıllı deriyle
kaplıdır. Sadece avuç içlerimizi, ayak tabanlarımızı
ve dudaklarımızı kaplayan derimizde kıl kökleri
bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu bölgelerde kıl
çıkmaz. İnsan vücudundaki yaklaşık beş milyon kıl
folikülünün 100-150 bin kadarı kafadaki saçlı deri
bölgesinde yer alır. Saçlı derinin her 6,5 cm²’sinde
yaklaşık 1000 tel saç bulunur.
Saç teli derinin en dış tabakası olan epidermisten
çıkar. Saç kökü ve saç gövdesi saçın bölümlerini
oluşturur. Saçın aktif olarak büyüyen kısmı, derinin
altındaki saç köküdür. Yeni hücreler kökün alt
kısmını sürekli doldurarak önceki hücreleri yukarı
doğru iter. Saç böyle uzar. Saç, ortasındaki ana
tüpten dıştaki koruyucu tabakaya doğru beslenir
ve nemlenir. Saç kılı üç tabakadan oluşur. En dış
kısım saçı dış etmenlerden koruyan “kütikula”dır.
Özellikle yıkama, tarama, kurutma ve fırçalama
gibi mekanik hareketler sonucunda kütikula
tabakası hasar görür ve dökülür. Bunun sonucunda
da saçlar cansız ve donuk görünebilir. Kılın orta
kısmında kıla esneklik ve renk veren “korteks”,en
iç kısmında da “medulla” bulunur. Tek bir saç teli
-kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte- 0,05
ile 0,09 mm çapında olabilir ve keratin proteini
sayesinde yaklaşık 100 gr ağırlık taşıyabilir.
Kadınların saçı erkeklerinkinden daha hızlı uzar.
Kılın esas yapısını 18 aminoasitten oluşan keratin
proteini, hidrojen ve disülfür bağları oluşturur.
Tırnak ve deride de bulunan keratin, aşınmaya
ve kopmaya karşı direnç sağlar. Kılın yapısındaki
proteinler suda çözünmez ve proteolitik (proteinleri
parçalayan) enzimlere direnç gösterir. Bir saç
kökü canlı kaldığı süre boyunca ortalama 20 yeni
saç teli üretir. Bu saç tellerinin her biri birkaç yıl
büyümeye devam eder ve yaklaşık bir metrelik
uzunluğa ulaşabilir. Bir saç telinin ortalama ömrü
3-7 yıldır. Günde yaklaşık 75-150 saç telinin
dökülmesi normal sayılır ve dökülen bu saçların
yerine yenileri çıkar.
Normal bir durumda kuru saç kırılmadan kendi
boyunun %20’si kadar, ıslak saç ise kendi
uzunluğunun %40-50’si kadar esneyebilir. Sağlıklı bir
saç teli 3 günde yaklaşık 1 mm kadar büyür.
20
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
Saçların en hızlı uzadığı dönem 15-30 yaş arasıdır.
Değişik kıllardan alınan kesitler mikroskopta
incelendiğinde düz kılların kesitlerinin daha
yuvarlak, kıvırcık olanlarınsa daha yassı olduğu
görülmüş.
Kılların ve saçların siyah, kahverengi, sarı ya da
kızıl olması kılın en dış katmanının hemen altındaki
pigment denen renk verici maddelere bağlıdır.
Saça rengini veren pigmentler sarı, kırmızı ve mavi
renklidir. Sarı pigmentler en küçük, maviler en
büyük hacme sahiptir. Mavi pigmentler en dışta,
kırmızı ortada ve sarı en içte yer alır. Kılların kalınlığı,
rengi, yoğunluğu, şekli ve karakter özellikleri ırklara,
yaşa, cinse, bulunulan yere ve hormonların
durumuna göre değişir. En fazla saçlı deri kıl
folikülüne (yuvasına) sahip grup sarışınlardır. Onları
esmerler ve kumrallar izler. Kızıl saçlılar ise en az
sayıda saçlı deri folikülüne sahip gruptur.
Tek bir saç telinin kalınlığı 0.02mm - 0.04mm
arasıdır. Bir saç teli, aynı kalınlıktaki demir kadar
güçlüdür. Kafa derisinde ortalama 100.000 saç
teli bulunur. Saç için doğru vitaminler de önemlidir.
A vitamini eksikliği, saçları kırılganlaşır ve kepek
oluşumunu arttırır. B1 veya B6 vitaminleri eksikliği,
saç dökülmesine sebebiyet verir. C vitamini saç
köklerini uyarır ve saç uzamasını ve saç tellerindeki
pigment üretimini düzene sokar. B12 vitamini,
saç köklerini besler.
Kalitesiz ve pürüzlü dişlere sahip taraklar ve keskin
kenarlı tokalar saç telinin dokusuna hasar verir.
Böyle bir hasarda saç teli kolaylıkla kopabilir veya
düğümlenmelere yol açabilir.
Kırıklar sert fırçalama / tarama yüzünden olur,
özellikle de saç ıslakken. Bununla birlikte saç
teli, doğal elastikiyetini kaybedecek şekilde
kuruduğunda da kırılabilir. Kırıklar zamanla iki yana
açılır ve bu da saçın uzamasını sekteye uğratır.
Sert ve keskin her şey saça zarar verebilir. Saça
karşı güç kullanmak da saça zarar verir.
Saç tellerinin, orijinal hallerine dönmek gibi
bir huyu vardır. Düz saçlara at kuyruğu yapılıp
çözüldüğünde dalgalı olsa da, yıkandıktan
sonra tekrar düzleşir. Gevşek bağlama usulleri,
at kuyruğu, topuz ve diğer saç stilleri saça zarar
vermez. Saç tellerine karşı güç kullanmayın yeter.
Saçları yıkamak için direkt musluk suyu ısısı idealdir.
Neden saçlar için sıcak yerine soğuk su idealdir?
Çünkü sıcak su, kafa derisindeki doğal yağı eritir.
Bu doğal yağ, saçı tararken veya fırçalarken tüm
saç tellerine dağılır ve koruma ve parlaklık sağlar.
Bırakın bu yağ kalsın.
Duş almadan önce saçlarınızı tarayın ya da
fırçalayın. Bu, saç tellerini bir hizaya sokar ve
duş esnasında saçların dolaşmasını önler. Duş
esnasında saçlarınızı mümkün olduğunca hareket
ettirmeyin. Bu şekilde dolaşmaları ve çözülmesi zor
düğümleri engellemiş olursunuz.
Duşta saçınızın her telinin tamamen ıslandığından
emin olun. Saçınızı arkaya salarak değil öne veya
yana salarak yıkayın.
Şampuan, saçı temizlemek içindir, kafayı beyaz bir
köpükle doldurmak için değil. Yeterli miktarda ve
doğru şekilde kullanılmalıdır.
Saçları haftada iki kez yıkamak idealdir.
Dolanan saçları banyodan önce çözün. Saçlar
ıslandığında zarar görmeleri daha kolay olur.
Saç kurutma makinesi kullanmak yerine saçlarınızı
kendi kendine kurumaya bırakmayı tercih edin.
Makine kullanacaksanız da, önce saçınızı bir
havluya sarıp bir süre bekleyin.
• Emiciliği yüksek bir saç
kurutma havlusu edinin.
• Asla ama asla, saçlarınızı
ıslakken fırçalamayın.
• Dolaşıklıkları çözerken
aşağıdan (saçların ucundan)
başlayın. Yukardan (saç
kökünden) başlamayın.
Vedat OZAN
Gençlik
güzel şey
Gençlik güzel şey. Bunu sadece gençlik
günlerimize özlemle bakmamız, sosyal medyada
veya eş dost toplantılarında anılar, fotoğraflar
paylaşarak dile getirmemiz anlamında
söylemiyorum. Bilinç dışımızda ve genetik
kodlarımızda da yaşıyoruz bu gerçeği. Genç
olanın bir sonraki nesli üretmeye, yaşlı benzerinden
daha fazla katkı sağlayacağı evrimsel bakış
açısının temelini oluşturuyor. Ayrıca hepimiz sonsuz
olmadığımızı biliyoruz ve sona yaklaşıyor olmak
da hoş bir duygu değil. Bu nedenle sadece bir
başkasını değil, kendimizi de genç olduğumuza
inandırmak, çoğu zaman da gerçeklik algımızı
değiştirmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Yaşımıza ilişkin sinyallerin en kolay gözlenebildiği
yer, elbette cildimiz. Kadim zamanlardan beri
insanlar bunun farkındalar ve kadın veya erkek
fark etmeden cilt görüntüsünü değiştirmek ve
algıda başka bir gerçek yaratmak için hep arayış
içinde olmuşlar. Cilt, fiziksel bir varlık olarak sosyal
mesajların aktarımında aracı olmuş, toplumsal
hiyerarşide konumlandığımız yerin sinyalleri oradan
uzayarak kimlik belgemiz yerine geçmiş.
Mesela cildimizle üzerinden sınıfsal konumumuzu
ilan etmişiz. Yok, 1900’lerin başında ortaya çıkan
ve bugün standart görünüm haline gelen yanık
tenli olmaktan bahsetmiyorum; bilakis tam
tersini söylüyorum. Çok uzun yıllar, hatta yüzyıllar
boyunca tarlada ırgat gibi çalışmadığımızın, hatta
çalışmaya gerek duymadan kapalı mekanlarda
The Duchess/Düşes, 2008, Yön: Saul Dibb. Dönem filmlerinde
de ait oldukları yılların güzellik kodlarına uygun olarak beyaz ten
rengine sık sık rastlayabiliyoruz
vakit geçirebildiğimizin göstergesi olarak beyaz
bir tene sahip olmayı kullanmış atalarımız.
Cildinin beyazlığı bu söylemi desteklemeye
kafi gelmediğinde ise onu ağartmanın,
beyazlaştırmanın yollarını aramışlar.
Beyaz cilt sadece sınıfsal konuma ilişkin değil,
etnik kimliğe ilişkin bir söylemin de aracı olmuş
zaman zaman. İspanya’da (Castile) bir dönem
nüfusun büyük bölümünün doğal olarak ten rengi
koyu olan ve o topraklara sonradan gelen insan
gruplarından (Araplar, Yahudiler ve Romanlar)
oluşmaya başlaması, yüzyıllardır o topraklarda
yaşayan İspanyolların kendilerini sonradan
gelenlerden ten renkleri üzerinden ayrıştırmasına
yol açmış. Hatta bazıları gömleklerinin kolunu sıyırıp
kollarını uzatarak “Bak, cildim o kadar beyaz ve
ben o kadar gerçek İspanyolum ki (soyuma başka
ırk karışmamıştır), beyazlığımdan sebep kolumdaki
mavi damarları bile görebilirsin” diye asillik hallerini
ispata meyletmişler. “Asil kan” anlamına gelen
“blue blood” (sangre azul) tanımı da işte bu
beyaz ten altında kendini kuvvetle belli eden mavi
damarlardan doğmuş.
Cilt, dokunma duyumuzu en geniş algı aracına
sahip duyu haline getiren ilginç bir katman
vücudumuzda. Dış etkilere fazlaca maruz kalması,
onu gerek yaş gerekse renk üzerinden sosyal
mesaj gönderiminde en sık müdahale edilen
vücut parçası yapmış. Bebeklikten başlayarak
genç bir insanın cildini nasıl bilirsiniz? Pürüzsüz
ve gergin, değil mi? Ama yaş ilerledikçe hem
vücudun doğal süreci hem de dış koşulların etkisi
bu arzulanan hali sık sık bozmuş. Bu bozulmayı
geri döndürmek ve onu yeniden gergin, pürüzsüz,
nemli hale getirmek de ayrı bir sanat dalı olmuş
bu sebepten. Kadim kültürlerin bazıları bu konuda
şanslılar çünkü bir taşla iki kuş vurmuşlar.
Kim mesela bunlar? Mısırlılar. Zaten hoş kokmaya
önem veren, kokuyu hem kişisel çekim, hem
Mısırda parfüm yapımı
Beyazlatıcı cilt pudrası reklamı
Beyazlatıcı cilt kremi
de tanrılar ve ölümden sonraki yaşama dair
iletişimde sık sık kullanan bu uygarlık döneminde
henüz alkollü parfümler bulunmuş değil. Daha
doğrusu alkol ortalıkta yok ve kokuyu vücudunuza
uygulayabilmek için taşıyıcı ortam olarak
kullanacağınız tek seçenek yağ. Kokulu maddeler
bitkisel yağların içine yatırılarak kokuyu veren
moleküllerin taşıyıcı ortama aktarılması sağlanmış.
Kokulu hale gelen yağ da gerek krem gibi katı
bir formda, gerekse daha akışkan formlarda cilt
üzerine uygulanmış.
Kokulu yağlar aslında güzel kokmak için
sürülmüş ama, o güzel koku yağla beraber
sürüldüğünden cayır cayır güneş altında kuruyan
ciltlerin nemlendirilmesine yaramış. “İki Al-Bir
Öde” kampanyaları gibi bir durum yani. Tek bir
ürünle hem hoş kokuyorsunuz, hem de cildinizi
nemlendiriyorsunuz. Nemlenen veya nem
kaybı önlenen ciltler de güneşin etkisinden bir
nebze olsun âzâde kalarak taptaze ve pırıl pırıl
bir görünüme kavuşmuşlar. Ancak elbette bu
uygulama yaşayan her Mısırlıya nasip olmamış;
hammaddesi nadir bulunan, sanat erbabı
mahdut sayıda mevcut, dolayısıyla pahalı bir
şeyden bahsettiğimizi unutmayalım lütfen. Kutsal
kabul edilen bu kokulu yağların kullanımı sadece
rahipler, asiller ve zenginlere mahsus bir ayrıcalık
olmuş yani.
Bize ayrılan yerin sınırlarını zorlamadan “Ah şu
paranın gözü kör olsun” diyelim müsaadenizle
şimdi ve bir başka kültürün, Roma’nın ilginç kişisel
bakım örneklerine göz atmak için gelecek sayıyı
bekleyelim.
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
21
Yük. Kimyager
Hasan ÖZ
Kozmetik Bir
Ürünü Satın Alırken
Dikkat Edilmesi
Gerekenler
Bir ürünü almadan önce içeriğini
inceleyiniz
Sodyum laurylsulfate (SLS), sodyum laureter sülfat
(SLES), propilen glikol (PG), dietanolamin (DEA),
kokamid DEA, lauramid DE A, flor, alfa hidroksi asit
(AHA), alüminyum, bütan, dioksin, flüorokarbonlar,
formaldehit, gliserin, kaolin, lanolin, mineral yağ,
petrolatum, propan, talk, klorlu bileşiklee, PEG
(Polietilen glikol) gibi kimyasalları yüksek oranda
içeren ürünlerden uzak durun. Kozmetik ürünlerin
ambalajında INCI (International Nomenclatune
of CosmeticIngredients) olarak kısaltılan ürün
bileşiminin yazılması zorunludur. Bu bileşenler
formülasyonda yüzdesi en çok olandan en az
olana doğru sıralanarak yazılmak zorundadır. Buna
dikkat ederek; formülasyondaki oranları hakkında
bilgi sahibi olabilirsiniz.
Hangi kimyasallardan sakınmanız
gerektiğini ve nedenlerini araştırarak,
toksik olmayan içeriğe sahip markaların
ürünlerini almaya özen gösteriniz
Kullandığınız veya kullanacağınız ürünün
içerisinde hangi kimyasalların olduğu ve bu
kimyasalların muhtemel risklerinin neler olduğu
konusunda araştırma yapabileceğiniz pek çok
site bulunmaktadır. Bunlardan biri: CosDNA. Ürün
bazlı ve içeriğindeki kimyasal bazlı araştırma
yapabilirsiniz. www.cosdna.com adresine girip,
Product Search kısmını tıklayıp, ürünün adını
yazdığınızda ürünün içeriğindeki kimyasallar
listelenmekte ve her kimyasalın karşısında
fonksiyonu, tahriş etme potansiyeli ve güvenli
olup olmadığı renkli kutucuklarla bildirilmektedir.
Kutulardaki renk kırmızı ise zararlı madde, sarı ise
şüpheli veya tahriş yapabilen madde, yeşil ise
güvenli madde demektir. Böylece aldığınız veya
alacağınız ürünün bileşiminin güvenliği hakkında
bilgi sahibi olabilirsiniz. Aynı sitede kozmetiklerde
kullanılan kimyasalları tek tek de araştırabilirsiniz.
Ingredients yazan yere tıklayıp, aramak istediğiniz
kimyasalın adını yazdığınızda, kimyasalın ne
amaçla kullanıldığı ve gerekli bilgiler verilmektedir.
Eğer riskli bir gruptaysanız
kozmetik ürünleri alırken daha
seçici olun
Gebeler, bebek emziren kadınlar, belirgin alerjisi
bulunanlar, deri hastalığı olanlar, bebekler, gelişim
çağındaki çocuklar bir kozmetik ürünü seçerken
daha dikkatli olmalıdır. Kokulu ürünlerden özellikle
gebelerin, bebeklerin ve gelişim çağındaki
çocukların sakınması gerekmektedir.
22
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
Kozmetik ürünlerde raf ömrüne özellikle
dikkat ediniz
Raf ömrünü tamamlamış ürünler kanserojenik
ve toksik etki göstermeye daha meyillidir. Dahası
bu ürünler beklenmedik yan etkilerin ve alerjilerin
gelişmesine neden olabilir. Kozmetik ürünlerinizi
satış döngüsünün hızlı olduğu yerlerden almanız
bu riski azaltabilir. Ayrıca kozmetiklerin raf ömrü
boyunca uygun koşullarda saklanması da son
derece önemlidir. Isı, ışık ve nemden etkilenecek
ürünler için özel saklama şartlarının oluşturulması
gerekmektedir. Aksi taktirde bu ürünler raf ömrünü
tamamlamamış olsalar da bozulurlar. Bozulmuş
olan ürünün kokusu, kıvamı, rengi değişir ve su/
yağ fazı ayrılmış halde görülür. Bu tür bozulmaya
uğramış ürünleri kesinlikle kullanmayınız.
Ergonomik ambalaja sahip ürünleri
tercih ediniz
Kullanım ve saklama esnasında kolaylıklar
sağlayan tasarımları tercih etmeniz hem
kullanırken hem de ürünü saklarken kolaylıklar
sağlayacaktır. Kullanım esnasında bakteriyel
bulaşmanın en az olabilecek ambalajların tercih
edilmesi, sağlık açısından son derece önemlidir.
Birden çok kişi tarafından kullanılan ürünlerin, yer
aldığı kaptan direkt almak yerine tek kullanımlık
aplikatörler, fırçalar ve spatulalar yardımıyla
alınabilecek ürünleri tercih etmeye özen gösteriniz.
Organik ürünleri tercih etmeye özen
gösteriniz
Organik ürün sertifikasına sahip, bitkisel
kaynaklardan elde edilen, insan sağlığına ve
çevreye dost ürünlerin kullanmaya çalışın.
Eğer tamamen organik ürünleri alamıyorsanız;
içeriğinde sentetik madde içeriği az olan ürünleri
tercih ediniz. Çok fazla ham madde içeren ürünler
yerine daha az ham madde içeren ürünleri tercih
ediniz.
Aldığınız ürünlerin Sağlık Bakanlığı tarafından
onaylanıp; onaylanmadığını mutlaka kontrol
ediniz.
Sık kullanılan bir ürün değilse ekonomik
olsa bile büyük boy ambalajlardaki
ürünler tercih edılmemelıdır
Bazı ürünler günlük olarak sık sık uygulayarak
kullanılmasına karşın bazı ürünler haftada veya
ayda bir kez kullanılmaktadır. Bu gibi az kullan
ürünlerin küçük boy olanları tercih edilmelidir.
Ambalajı açılmış, zarar görmüş ürünleri kesinlikle
almayınız.
KOZMETİK ÜRÜN
KULLANIRKEN
NELERE DİKKAT
EDİLMELİ?
Belirli ürün grupları sürekli
değiştirmeyiniz
Güveliğinden emin olduğunuz ve sağlığınız
açısından alerji vb. yan etkilere sebep olmadığını
daha önce kullanarak test ettiğiniz ürünleri sık sık
değiştirmeyiniz. Sürekli kullandığınız markaların
ürünlerini tercih ediniz.
Ürünleri uygun koşullarda saklayınız
Ürün ambalajında yazan saklama koşullarını
mutlaka uyunuz. Kozmetik ürünleri makyaj
masanızda veya çekmecelerinde saklamak yerine
ambalaj üzerinde yazan koşullarda saklayınız. Isı,
ışık veya nemden korunması gereken ürünlere bu
hassasiyeti özellikle gösteriniz.
Bir ürünü ilk defa kullanacaksanız
mutlaka alerji testi yapınız
Alerjik reaksiyon gelişme riskine karşı, ürünü
sürmeden önce bir deri testi yapın. Bunu ürünün
çok az kısmını derinin küçük bir noktasına
uygulayarak gerçekleştirebilirsiniz.
Ürünü kullanırken bakteri üremesini
sağlayacak kullanım şekillerinden uzak
durunuz
Ürünün içinde bakteri ürememesi için ürün
parmakla değil, spatula, tek kullanımlık aplikatörler
ve fırçalar ile alınmalı cilde direkt temas
edilmemelidir.
Farklı iki veya daha çok kozmetiği
karıştırmadan kullanınız
Kozmetiklerin içerisindeki kimyasallar birbirinden
çok farklı olabilir. Bir ürünün dermatolojik güvenlik
testleri sadece o ürün içerisindeki kimyasallara
göre yapılmaktadır. Birden fazla kozmetiğin
karıştırılarak kullanılması veya uygulama
alanında karıştırılması beklenmedik reaksiyonların
gelişmesine sebep olabilir.
İşte
Mucize
Baharatlar!
Acı biberden zencefile bütün bitki ve baharatların
yemeği lezzetlendirmelerinin yanı sıra birçok faydası
bulunmaktadır. Baharatlar, özellikle kanser, şeker
hastalığı, kalp hastalıkları ve Alzheimer’dan korunma
sağlıyor.
Baharatların ve bitkilerin antioksidan değerleri bazı sebze ve meyvelerden
daha da fazla olabilmektedir. Antioksidanlar, vücudu zararlı maddelerden
koruyabilmekte, hastalıkların oluşumunu yavaşlatıp hatta önleyebilmektedir.
İşte birkaç faydalı baharat:
Zencefil
Kansere karşı koruyucudur; ayrıca enfeksiyon giderici ve en etkili doğal ağrı
kesicidir; özellikle osteoartritte oluşan eklem ağrılarına karşı faydalıdır; hafızayı
güçlendirir bu nedenle Alzheimer’a karşı koruyucudur. Zencefil, ayrıca damar
tıkanıklığını önler, kanı temizler, kalp ritmini düzenler, kötü kolesterol seviyesini
düşürür, kanın pıhtılaşmasını önler, mide bulantılarına karşı faydalıdır.
Tarçın
Günde tüketilen yarım çay kaşığı kadar tarçın kan şekerini dengeleyerek şeker
hastalığına karşı korur, hastalıkta diğer belirtileri azaltır. Bunun yanı sıra tarçın,
tükettiğiniz yiyeceklerin yağa dönüşümünü de azaltmaktadır. Tarçını tek başına
tüketmek biraz zor olabilir, günlük tüketmeniz gereken süt veya yoğurt içerisine
katarak daha rahat tüketebilirsiniz.
Acı biber
Acı biber içerisinde bulunan kapsaisin adlı madde metabolizmayı %23
hızlandırmaktadır. Günlük aynı kaloriyi alıp ama yemeklerine acı biber ilave
edenlerin etmeyenlere göre daha hızlı kilo verdiği yapılan araştırmalarca da
desteklenmekte.
Sarımsak
Yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılan sarımsak içeriğindeki allisin adlı maddeyle
kalp sağlığını korur, kötü kolesterol seviyesini ve kalp basıncını düşürür; ayrıca
damarları genişletip vücut ısısını artırır.
Biberiye
Etkili bir antioksidan olan biberiye beyin sağlığını korumaktadır, bu nedenle
Alzheimer’a karşı savaşır; ayrıca hafızayı güçlendirir; gaz giderici ve idrar
söktürücüdür, özellikle ödem sorunu yaşayanlarda faydalı olur.
KOZMETİK SEKTÖRÜ VE BİLİM GAZETESİ
23

Benzer belgeler

Ücretsiz Oku

Ücretsiz Oku yararlanabileceği bir yayın olsun istedik. Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir

Detaylı