27 NRW. sayi sayfalar

Transkript

27 NRW. sayi sayfalar
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 1
AÝLENÝZÝN
TELEVÝZYONU
“Genç Ödülleri” Schramma
ve Kaplan’a Verildi
Solingen’de 15 yýl önce beþ ferdini elim bir
yangýn neticesinde yitiren Genç Ailesi adýna ilk kez daðýtýlan “Genç Ödülü”, Solingen
Tiyatro ve Konser Salonu’nda düzenlenen
bir törenle sahiplerine verildi. Sayfa: 10`da
Beþeriyetin Saadeti Ýçin
Yeni Bir Dünya
17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði
Kongresi Sonuç Bildirgesi, 2008 Ýstanbul
Deklarasyonu adýyla yayýnlandý. 30 ülkeden 70
yabancý ve 100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki ile gerçekleþtirilen 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi’nin sonuç bildirgesi,
ESAM Genel Baþkaný Recai Kutan tarafýndan
açýklandý. Sayfa: 21`de
IGMG Ruhr A Bölgesi Marl Þubesi
2. Gençlik ve Yaðlý Güreþ Þöleni
IGMG Ruhr A Bölgesinin baðlý olarak faaliyetlerini sürdüren Marl Þubesi Gençlik Kollarý
2.sini baþarýyla gerçekleþtirdiði Marl Gençlik
ve Yaðlý Güreþ Þöleni yine göz doldurdu.
Program Marl þehrinde VFL Drewer Açýk Hava stadýnda yapýldý. Sayfa: 20`de
hayat
NR
W
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 27 . Yýl/Jahre: 5 . Haziran-Juni 2008 / Cemaziye`l Ahir 1429
AVRUPA`DA
YAYIN HAYATINA
BAÞLAMIÞTIR
Frekans:
TürkSat
11.996 MHZ
FEC 5/6 Vertikal
Symbol 26000
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD,
VCD, DVD
Hac Malzemeleri
ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06134565965-66
www.oku-san.de
Çocuklarýmýzýn yaz tatili döneminde hem eðitimlerini ve hem de tatillerini yapmalarý önemli
Yaz Dönemi Eðitimi ve Sýla-i Rahim
IGMG “Kardeþlik ve Dayanýþma Günü”
programý Belçika Hasselt`te yapýldý
IGMG (Ýslam Toplumu Milli Görüþ)ün düzenlediði ’Kardeþlik
ve Dayanýþma Günü’ 31 Mayýs Cumartesi Belçika`nýn Hasselt
kentinde Ethias Arena salonunda gerçekleþti.
Avrupa`nýn dört bir yanýndan akýn akýn gelen insanlar 25.000
kiþilik Ethias Arena’nýn içini ve dýþýný doldurdu
Sayfa: 16-17`de
Sýla-i
Rahm
Dosya
Dr. Yusuf IÞIK
Sayfa 5`te Dosya
Ahlâk
Kirlenmesi
Mahmut
AÞKAR
Sayfa 7`de Dosya
Zihniyet
deðiþimi
Oðuz
ÜÇÜNCÜ
Sayfa 9`da Dosya
Estaðfirullah
Efendim!
Selma ÖZTÜRK
Sayfa 25`te Dosya
Yüzme
Dersi
Mustafa
YENEROÐLU
Sayfa 13`te Dosya
Seyahat Ya
Resulallah
Hacarabýn
Serüvenleri
14
Murat ÝLERÝ
M. Salih AYDIN
Sayfa 23`te Özel Köþe
Sayfa 29`da Dosya
54. T.C.
Hükümeti
Baþbakaný,
Sayýn
Prof. Dr.
Necmettin
ERBAKAN'a
Yönelik
Uygulanan
Haksýz Ev
Hapsini
Protesto
Ediyoruz...
Müslüman
Þahsiyeti
Ýsmet ÇATAKLI
Sayfa 20`de
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 2
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Sevinçleri ve
üzüntüleri
paylaþmak
lerimizin olduðunu hatýrlatmak
isteriz.
Burada bir kaç güzel insana
teþekkürü borç bildiðimizi belirtmek isteriz. Sevgili Abdüssamet
Temel ve Bilal Demiroðlu beyler.
2007 senesi yýlbaþýnda Bavyera
Eyaletinde de çýkmaya karar verdiðimizde her türlü destekleri ile
bize yardýmcý olan bu güzel insanlara sizlerin adýna teþekkür
ediyoruz. Bu iki güzel insanýn
destekleri sayesinde Bavyeradaki
deðerli okuyucularýmýza ulaþýyoruz. Bu desteðin arkamýzda olduðunu hissetmeye devam ettiðimiz müddetçe çalýþmalarýmýza
daha bir þevkle sarýlacaðýz.
Sevgili dostlar!
Size bir sürprizimiz olacak. Ýnþallah bu sayýmýz itibariyle NRW
Eyaletinde de Hayat Gazetesi daðýtýlmaya baþlanýyor. Nord Rhein
Westfalen Eyaletinde Türk nüfusun fazla olmasý münasebetiyle
buradaki insanýmýza ulaþma noktasýnda 1 seneden fazladýr bir alt
yapý çalýþmasý yapmakta idik.
Bu çalýþmanýn gerçekleþmesi
noktasýnda bizlere her türlü desteði esirgemeyen Ýsmet Çataklý,
Murat Ýleri ve Yaþar Erim Beylere
þükranlarýmýzý arzediyoruz.
Bir nevi NRW Eyaleti için ayrý
bir baský olarak deneme sayýsý niteliðindeki bu sayýmýzda bu bölgedeki insanýmýzýn haberlerine
biraz daha aðýrlýk verdik. Sayfalarýmýzda bunlarý daha detayý ile
görebileceksiniz.
Bu bilgilendirmeden sonra
Türkiyemizdeki son dönemde
yaþanan geliþmeler bizleri oldukça üzmektedir.
Anayasa Mahkemesinin aldýðý
3
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
son karar ve yine 54. T.C. Hükümeti Baþbakaný Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bey`e reva görülen
evhapsi uygulamasý bizleri derinden üzmektedir.
Anayasa Mahkemesinin vermiþ olduðu karar maalesef tuzu
bile kokutmuþtur. Türkiye gibi
dünyada eþi benzeri olmayan bir
mozayiðe sahip bir ülkenin hakim unsuru olan müslümanlarýn
temel haklarýndan olan üniversitede baþörtüsü hakký; ucube gerekçelerle yürütmeyi durdurma
kararý ile engellendi.
Bu karar þunu da bir kez daha
net olarak ortaya çýkardý ki; Türkiye`de belli bir zümre her türlü
hakký kendilerinde görmekteler
ve kendileri istemedikçe kimse
özgürlüklerini kullanmaz. Ama
Türk insanýnýn özgür iradesi bu
sýkýntýlarý da aþmaya muktedir
olacaktýr. Biz bu inançtayýz.
Ömrünü Türk insanýnýn ve insanlýk aleminin huzur ve saadeti
için harcamýþ ve görüþleri ile tüm
insanlýða yol gösterici olan Prof.
Dr. Necmettin Erbakan Bey`e reva görülen ev hapsi uygulamasýný protesto ettiðimizi buradan
duyurmak istiyoruz.
Türkiye gibi bir ülkede Baþbakanlýk yapmýþ ve bu dönemde
bazýlarýnýn hayallerinde dahi göremeyeceði kadar hizmetler yapmýþ ve elinde bulunan imkanlarý
sadece ülke halký için kullanmýþ
bir insan; bu dönemdeki uygulamalarýnda bunu ortaya koymuþtur.
Sanki niye gözünün üstünde
kaþýn var der gibi absürt bir bahane ile -ki belgelerin incelenmesi durumunda bu ortaya çýkacaktýr. Biz buna caný gönülden inanýyoruz- bu duruma gelinmiþtir.
Bizler Sayýn Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bey`in yaptýðý çalýþmalarýn 20-30 sene sonra sosyolojik deðerlendirmelere tabi tutulduðunda ne kadar önemli olduðunun daha da iyi anlaþýlacaðý
kanaatindeyiz. Gerçi bunun þu
anda pek çok insan farkýndadýr.
Sayýn Prof. Dr. Necmettin Erbakan`a reva görülen bu haksýz
uygulamayý bir utanç meselesi
olarak görüyoruz. Ýnþallah bu hatadan en kýsa sürede dönülür ve
Türkiyemiz bu utanç durumundan kurtulur.
Son olarak izine gidecek dostlarýmýza hayýrlý yolculuklar ve
güzel günler diliyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
hasbihal
Sevgili dostlar!
Ýzin heyecanýnýn iyice hissedildiði bugünlerde bizleri de
farklý bir heyecan sarmýþ durumdadýr.
2004 senesi yýlbaþýnda gazetemizin ilk sayýsýný çýkartmýþtýk. O
zaman sadece Hessen Eyaletindeki Türklere yönelik olarak çýkan gazetemiz; zamanla kendisini geliþtirmeye devam etti. Hessen Eyaletinde çýktýðýmýz dönemde 5000 adetlik trajla vatandaþlarýmýzýn hizmetindeydik. 2007 yýlbaþý itibariyle gazetemiz kendi sýnýrlarýný zorlamaya baþladý ve
Hessen Eyaletinden sonra Bavyera Eyaletinde de çýkmaya baþladýk. Bu eyaletteki vatandaþlarýmýza yine 5000 adetlik bir trajla
hizmet sunmaya baþladýk. Yani
2007 yýlbaþý itibariyle trajýmýz
10.000 adet oldu.
Burada þunu hatýrlatmakta
fayda görüyoruz. Basýn dünyasýndaki bazý kiþilerin kendi yayýn
organlarýnýn trajlarýný olduðundan çok daha fazla gösterdiklerine þahit oluyoruz. Tabi bu; bizim
gibi aylýk olarak yayýnlanan ücretsiz gazeteler klasmanýnda olan
diðer bazý gazetelerde daha da
vahim bir hal alýyor. Malumunuz
bizim gibi gazetelerin mali kaynaklarýný reklamlar oluþturmaktadýr. Tabi böyle olunca da prensiplere baðlý olmayan yayýn organlarý yanlýþ bilgilendirmelerle
müþterilerden reklam almaya çalýþýyorlar. Tabi bu zamanla müþteri tarafýndan farkediliyor. Böyle
olunca da güven sýkýntýsý yaþanmaya baþlanýyor.
Burada þunu özellikle belirtmek istiyoruz. Biz Hayat Gazetesi olarak kesinlikle siz okuyucularýmýza ve reklam veren müþterilerimize olduðunda farklý bilgi
ve haber vermemek konusunda
kararlýyýz. Yani trajýmýz ne ise olduðu gibi yansýtacaðýz. Ýsteyenlere matbaa baský dokümanlarýný
gösterebileceðimizi taahhüt ediyoruz.
Bizler Hayat Gazetesi ile yayýn
hayatýna atýlýrken; bazý prensipleri kendimize þiar edindik. Kesinlikle basýn etik kurallarýný ihlal
etmemeyi, okuyucularýmýza yararlý bilgileri vermeyi, müþterilerimize verimli ticari yönlendirmeyi yapmayý, milli ve manevi
deðerlerimize tam saygýyý, bu
çerçeveye uygun her kesimden
insana sayfalarýmýzýn açýk olacaðýný, her türlü fikre açýk olduðumuzu, deðiþik düþüncelerin birer
renk olduðunu ve renklerin de
güzel bir gökkuþaðý olusturacaðýný düþündüðümüzü v.b prensip-
Seite 3
Impresium/Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Haziran-Juni 2008
Cemaziye`l Ahir 1429
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu,
Abdüssamet Temel, Bilal Demiroðlu,
Fikret Ekin, Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas,
Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn
Bölge Temsilcileri
Münih: Ýshak Özen
0179-8335363 . [email protected]
Nürnberg: Adem Güray
0163-1345948 . [email protected]
Ulm: Cengiz Aslan
0178-5333144 . [email protected]
Bielefeld: Ufuk Ulun
0177-7211664 . [email protected]
Osnabrück: Mehmet Demir
0178-2063526 . [email protected]
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.de
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
4
GMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan;
demokratik bir ülkede
yargýnýn, temel insan haklarýný ve millî egemenliði
gözardý ederek, inanç özgürlüðüyle ilgili anayasal
düzenlemeyi iptal etmesinin özgürlükçü bir demokrasiyle baðdaþtýrýlamayacaðýný belirtti.
Yavuz Çelik Karahan,
Anayasa mahkemesinin
inanç özgürlüðüyle ilgili
düzenlemeyi iptal etmesi
sebebiyle yaptýðý ilk açýklamada: “Mahkeme kararýnýn saðlýklý bir deðerlendirmesini yapabilmek için,
gerekçeli kararý beklememiz gerekir. Ancak iptal
I
ölner Stadtanzeiger
Gazetesi’nin
03.06.2008 tarihli
sayýsýnda, SPD Federal
Milletvekili Dr. Lale Akgün
imzalý “Hedef, baþka bir
toplum oluþturmak” baþlýklý bir yorum yayýmlandý.
Söz konusu yorumda genel
baþkanlýk görevini yürüttüðüm Diyanet Ýþleri Türk
Ýslam Birliði (DÝTÝB) hakkýnda kesinlikle kabul edemeyeceðimiz, bir kýsmý eksik bilgiye dayananan ve
bir kýsmý ise tamamen gerçek dýþý olan ifadeler yer almaktadýr. Kýsaca DÝTÝB’e
karþý kamuoyunda önyargýlarý körükleyen bu yorum yazýsý, sadece DÝTÝB
camiasýnda deðil, DÝTÝB’e
sempati duyan her kesimde büyük bir üzüntüye yol
açmýþtýr.
DÝTÝB, Alman yasalarýna göre kurulmuþ ve 887
üye derneði bulunan bir sivil toplum kuruluþudur.
DÝTÝB, tüzüðü gereði sadece Türklere deðil, dini, sosyal, kültürel ve sportif
alanlarda farklý din ve kültürden her kesime hizmet
vermektedir. DÝTÝB’in bütün çalýþmalarý kamuoyuna açýktýr ve bu çalýþmalara
baþta Eyalet ve Federal
Hükümetlerin temsilcileri
olmak üzere, farklý kurum
ve kuruluþlardan temsilciler de katýlmaktadýr. DÝTÝB,
Alman Baþbakaný ve Alman Ýçiþleri Bakanlarýnýn
daveti üzere Alman Ýslam
Konferansý’na ve Milli
Uyum Konferansý’na katýl-
K
13:35 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararý
özgürlükçü bir demokratik
anlayýþla baðdaþtýrýlamaz”
gerekçeleri olarak gösterilen Anayasa’nýn 2. ve 4.
maddelerini dikkate aldýðýmýzda, Cumhuriyet’in
deðiþtirilemez ve deðiþtirilmesi dahi teklif edilemez niteliði olan laiklik ilkesine atýfta bulunduðunu
görüyoruz”.
“Anlaþýlan o ki baþörtüsü, laiklik ilkesi ve Cumhuriyet’in
niteliklerine
karþý bir hareket olarak de-
ðerlendiriliyor. Bu anlayýþa sahip olan yargýçlarý anlayabilmekte güçlük çekiyorum. Böyle kararlar Türkiye’ye yakýþmayan ideolojik bir anlayýþýn ürünüdür ve toplum vicdanýný
derinden yaralamaktadýr”.
“Baþörtüsü bir özgürlük meselesidir. Hiç kimse
baþörtüsünü Cumhuriyet’e karþý çýkmak amacýyla örtmemektedir. Baþörtü-
Dr. Lale Akgün’e Cevap
maktadýr.
DÝTÝB’in Almanya’nýn
en büyük sivil toplum kuruluþu olarak teþkilatlanan
dini cemaati olmasý, verdiði hizmetlerin kabul görmesinden kaynaklanmaktadýr. DÝTÝB, bugünkü konumuna inandýðý ve savunduðu temel ilkeleri ile
ulaþmýþtýr. DÝTÝB, partilerüstüdür ve hiçbir siyasi
görüþü temsil etmez. Her
dinden ve kültürden insanlarla diyalog içindedir; diyalog çalýþmalarýna, hoþgörüye, kadýn erkek arasýndaki eþitliðe ve þeffaflýða
büyük önem verir. Ýslam
dinini çaðýn gereklerine
göre anlar ve anlatýr. Hiçbir
zaman ileri sürüldüðü gibi
çaðdýþý görüþ ve düþünceleri benimsemez ve yaymaz.
Bu anlamda, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn internet sitesinde yer alan ve
bugün itibariyle çýkarýlmýþ
olan bir haberin, DÝTÝB’le
iliþkilendirilmesini kesinlikle doðru bulmuyoruz.
Kaldý ki, söz konusu haber,
T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn görüþü olmadýðý
halde ve baþka bir yazara
ait olmasýna raðmen, T.C.
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn görüþüymüþ gibi deðerlendirilmesi de, saðlýklý
deðil tamamen önyargýlý
bir yaklaþýmdýr.
Sayýn Dr. Akgün yorumunda, “DÝTÝB’in Ankara
güdümlü olduðunu, Ankara’dan çýkan her sözün, DÝTÝB için bir talimat ve bu
talimatýn da Köln’ü baðladýðýný” ileri sürmektedir.
Bu iddia doðru deðildir.
DÝTÝB’i çok yakýndan tanýyan birisi olarak Sayýn Dr.
Akgün de çok iyi bilir ki,
DÝTÝB’in genel kurul delegeleri vardýr. Bu delegeler
iki senede bir DÝTÝB Yöne-
tim Kurulu’nu seçerler. DÝTÝB Yönetim Kurulu, bütün kararlarý özgür iradesiyle alýr ve hayata geçirir.
Dr. Akgün’ün bu asýlsýz iddiasý, herþeyden önce DÝTÝB Yönetim Kurulu’nu
rencide etmiþtir.
“Kadýnýn tek baþýna seyahat edememesi, kadýnlarýn çalýþmamasý,” gibi düþüncelere DÝTÝB’te asla yer
yoktur. DÝTÝB’in çalýþmalarýný yakýndan takip eden
ve bazýlarýna katýlan Dr.
Akgün de bu durumu çok
iyi bilir. DÝTÝB’in bütün çalýþmalarýnda kadýnlar aktif
olarak görev almaktadýrlar.
DÝTÝB’in pratik çalýþmalarýna çoktan beri yansýyan
ve bizim için normal bir
durum olduðundan, burada zikretmenin aslýnda
üzücü bir durum olduðu
þeyleri tekrarlamak gerekirse: DÝTÝB, kadýnýn
emansipasyonuna ve katý-
mesaj
sünün tek sebebi, dinî bir
vecibenin özgür iradeyle
yerine getirilmesidir. Türkiye halkýnýn ezici çoðunluðu baþörtüsüne getirilen
yasaklarý reddetmektedir.
Sözkonusu düzenlemenin,
Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde emsali görülmemiþ bir oy çoðunluðu
ile kabul edilmiþ olmasý bu
durumun apaçýk bir göstergesidir. Dolayýsýyla bu
tür kararlar milletin egemenliðine ters düþtüðü gibi, özgürlükçü bir demokratik anlayýþla da baðdaþmaz. Biz; kendi aydýný, siyasetcisi, öðrencisi ve vatandaþýyla barýþýk demokratik ve özgürlükçü bir
Türkiye istiyoruz”!
lýmcý olmasýna tam destek
verir. Kadýnlar DÝTÝB’de
sadece kadýn kollarý, tam
ya da yarý zamanlý ya da
fahri çalýþaný olarak tezahür etmez. DÝTÝB üye derneklerinin yönetim kurullarýndaki kadýnlarýn oraný
yüzde ondan fazladýr ve
bu sayý günden güne artmaktadýr.
DÝTÝB demokratik bir
kuruluþtur ve bütün hizmetlerini bu anlayýþla yürütür. Çalýþmalarý ancak
üyelerinin hür iradesini
yansýtýr. Ýnsanlar üzerinde
nüfuz kullanmasý gibi bir
suçlamanýn, somut hiçbir
örneði yoktur.
DÝTÝB’in her zaman,
“Ýyi Müslüman Kuruluþ”
rolü oynadýðý yaklaþýmýný
kamuoyunun takdirine býrakýyoruz. DÝTÝB kendine
baðlý derneklerle bütün Almanya çapýnda, Alman kurum ve kuruluþlarýyla güven esasýna dayalý çalýþmalarýyla, farklý dini kuruluþ
temsilcileriyle yürüttüðü
diyalog etkinlikleriyle, Alman komþularýyla geliþtirdiði samimi iliþkileriyle,
yaþlýlara, kadýnlara gençlere, eðitime ve entegrasyona yönelik sürekli ve uzun
vadeli
çalýþmalarýyla
uyum, kültürler ve dinlerarasý diyalog ve topluma
fayda saðlamak amacýyla
hareket etmektedir.
Kamuoyuna saygýyla
duyurulur.
Sadi ARSLAN
DÝTÝB Genel Baþkaný
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
inimiz Ýslam`ýn çok
önem verdiði hususlardan biridir
sýla-i rahm. Yani akrabalar,
yakýnlar arasýnda münasebet... Bunun iyi olmasý, karþýlýklý sevgi, saygý ve yardýmlaþma esasýna dayanmasý gerekmektedir.
Rahm, kelime olarak
rahmet`ten gelir, rahmet,
“acýmak, “þefkat duymak”
manalarýný taþýr. Türkçemizde “sýla-i rahm” tabiri
içerisinde “rahm” þeklinde
kullanýlan bu kelime, arapça aslýnda rahim þeklinde
kullanýlýr. Akrabalýk, hýsýmlýk, yakýnlýk, kuvvet, kerabet gibi farklý kelimelerle
dile getirilen beþeri yakýnlýðý ifade eder.
Sýla, ulaþma, varma, kavuþma, uzakta bulunan
memleketine, vatanýna ve
ailesine kavuþma anlamlarýný ifade eder.
Sýla-i Rahm: Akraba ve
yakýnlarýný ziyaret etme,
hal hatýr sorma ve yardýmda bulunma demektir. Sýlai Rahm tabir olarak kýsaca
akrabalara kavuþmak manasýna gelir. Sözgelimi iþ ve
ikamet yerimiz akrabalardan uzakta ise, zaman zaman ziyaretlerine gitmek,
mektup yazýp telefon etmek, yakýndaysa arada sýrada görüþmek, yardýmýmýza muhtaçsa yardým etmek,
hastaysa ziyaret etmek, bir
problemi varsa ilgilenmek,
sevinçliyken tebrik, üzüntülüyken teselli ve taziyede
bulunmak, hal hatýr sormak, selam vermek...vb.
hepsi sýla-i rahm`e dahildir.
Bütün bu sayýlanlar akrabalar arasýndaki manevi
baðlarý güçlendirir, artýrýr,
insaný hayata daha çok baðlar, fertleri bencillik, yalnýzlýk gibi kötü hislerden ve
böylesi duygularýn getireceði marazi hal ve durumlardan korur. Allah`ýn rýzasýna, rahmetinin tecellisine
sebeb olur.
Sýla-i Rahm öncelikle
akrabalara karþý talep edilmiþ ise de, komþulara, arkadaþlara, meslekdaþlara, iþ
arkadaþlarýna, din kardeþlerine ve her çeþit tanýdýklara karþý da vazife ve borç
kýlýnmýþtýr.
Sözgelimi, karþýlaþtýðýmýz bir mümine, tanýþmasak bile verilen bir selam,
yaþlý bir kimseye yer gösterme, otobüste yer verme,
düþen bir çocuðu kaldýrma,
soran kimseye adres tarif
D
13:35 Uhr
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Sýla-i Rahm
etme, sosyal münasebetlerde güler yüzlü,
tatlý sözlü olma, hayýrhah ve yardýmsever
tavrý takýnma...vs. hepsi
birer sýla-i rahm`dir.
Bilginler
sýla-i
rahm`in dereceleri olduðunu, en yüksek derecenin, nikah düþmeyecek derecedeki yakýn
akrabalar arasýnda bulunduðunu ve buna riayetin farz olduðunu
söylerler. Bu görüþe göre amca, dayý çocuklarý
arasýnda farz olmaz. En
aþaðý derecesini de selamlaþma olarak ifade
eden olmuþtur.
Allah`ýn insanlar arasýna
böyle bir baðý koyup buna
vacip emirler arasýnda yer
vermesi, insanlara olan büyük nimet ve rahmetlerinden biridir. Kiþi ve toplumlarýn birbirlerini karþýlýklý
olarak sevme ve saymalarýnýn mayasýný sýla-i rahm
teþkil eder.
Mensubu bulunmakla
iftihar ettiðimiz Dinimiz,
beþeri saadetin vazgeçilmez þartlarýndan birisi olan
sýla-i rahm`in terkini büyük
günahlardan saymýþtýr. Buna ”kat-i rahim” de denir,
yani rahm`i (akrabalýk baðlarýný) koparmak demektir.
Allah`ýn insanlara rahmet ve merhametinin tecellisi, sýla-i rahm`in edasýnýn
þartýna baðlanmýþtýr. Bizzat
Kur`an-ý
Kerim
sýla-i
rahm`i kesenlere Allah`in
lanetini yani rahmetinden
mahrumiyeti haber vermektedir.
Sýla-i Rahm`in önemini
belirten sayýsýz Peygamber
buyruðu vardýr. Önemine
binaen bunlardan bir kaçýný
zikredelim:
- “Sýla-i Rahm`i kesen
cennete giremez.”
- “Sýla-i Rahm, güzel ahlak, baþkalarýyla iyi geçinmek, beldeleri mamür,
ömürleri uzun eder.”
- “Yakýnlara sýla (kavuþmak, ziyaret etmek), malda
zenginliði, ailede sevgiyi ve
ömürde uzamayý artýrýr.”
- “Senden kopandan sen
kopma, sana kötülük yapana sen iyilik yap, aleyhine
bile olsa hakký söyle.”
- “Rahm arþa asýlýdýr,
der ki; “Kim beni sýla ederse Allah da ona sýla etsin.
Kim benden, koparsa Allah
Dr. Yusuf IÞIK
da ondan kopsun.”
- “Kim rýzkýnýný Allah
tarafýndan geniþletilmesini,
ecelinin uzatýlmasýný isterse
sýla-i rahm yapsýn”
- “Nesebinizden sýla-i
rahm yapacaklarýnýzý öðrenin. Zira sýla-i rahm akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadýr.”
Hz. Muhammed (s.a.v),
sýla-i rahm için neseb yani
akrabalarý öðrenmeyi emretmektedir. Ýslam bilginleri bu hadise dayanarak sýla
yapýlmasý
gerekenlerin
ana-babadan ibaret olmayýp zevi`l-erham`a (babalar,
amcalar, dedeler, dayýlar,
teyzeler, halalar vs.) sayý olduðunu söylemiþlerdir. Akrabalara gösterilecek sýla-i
rahm, onlara yakýnlaþma,
þefkat ve ihsandan ibarettir.
Sýla-i Rahm`in ömürde
uzamaya sebeb olmasý meselesi ecelin deðiþmeyeceðini ortaya koyan ayetle zýt
gibi görülebilir. Ömrün
uzamasý demek, amelde bereket ve tevfik hasýl olmasý,
ömrün boþa gitmemesi þeklinde yorumlanmalýdýr.
Ayrýca: “Sýla-i Rahm, öldükten sonra hayýrla yadedilmeye sebebtir” veya “salih evlatlarýn varlýðýna sebeptir” de denmiþtir.
Sýla-i Rahm, taatin bereketlenmesine ve günahlardan korunmaya bir sebeptir, böylece kendisinden
sonra hayýrla yad devam
eder ve sanki ölmemiþ gibi
(sevabý devam eder). Kiþiye
yardým saðlayan þeyler arasýnda, kendisinden sonra
istifade edilecek ilim, sadaka-i cariye ve salih evlat da
vardýr.
Önemine binaen son
olarak þu hususu da kayde-
delim ki konu biraz daha iyi anlaþýlmýþ olsun.
Resulullah (s.a.v)ýn
mümtaz özelliklerinden birisi de sýla-i
rahm`e verdiði ehemmiyet ve önemdir. Öyleki Hz. Peygamber,
peygamberliðinin ilk
tezahürleri karþýsýnda
ve bilhassa Cebrail (a.s)
ile ilk defa karþýlaþmasýnýn hemen akabinde
korkmuþ ve Hz. Hatice`ye bunu açmýþtý. Hz.
Hatice, korkmamasý,
Allah`ýn kendisini mahcup etmeyeceði hususunda teselli ederken
Resulullah`ý ikna etmek
üzere zikrettiði delillerden
biri Aleyhisselatü Vesselam`ýn sýla-i rahm`e riayet
etmesiydi.
Peygamberliðinin ilk
yýllarýndan itibaren Resulullahýn muhataplarýný israrla davet ettigi þeylerden
biri yine sýla-i rahm`di.
Hatta Bizans Ýmparatoru
Herakliyus, Peygamberlik
iddiasýnda bulunan Muhammed hakkýnda bilgi
edinmek üzere ticaret maksadýyla Þam´a gelmiþ olan
Ebu Süfyan ve yanýndakileri çaðýrtýp “Size Muhammed ne emrediyor” diye
sorulunca Ebu Süfyan`ýn
saydýklarý arasýnda sýla-i
rahm`i de görmekteyiz. O,
Herakliyus`a Hz. Peygamber`in sözlerini aktarýyor
“O, bize namazý, sadakayý,
iffeti ve sýla-i rahm`i emrediyor” diyor.
Buraya kadar anlattýklarýmýzdan çýkan netice þudur: Sýla-i Rahm, akraba ziyareti, konu komþu, eþdost, aile, memleket, hemþehri, baba-ana dostlarýnýn
hal ve hatýrlarýnýn sorulmasý ve onlara yardým edilmesi gibi görevler olduðunu
ve bu görevlerin Ýslam`ýn
bir emri olduðunu öðrenmiþ bulunuyoruz. Ayný zamanda sýla-i rahm yapmamanýn büyük günah ve vebal oluþunu bir tarafa koyacak olursak bir de þu gerçekle yüzyüze kaldýðýmýzý
görürüz.
Sýla-i Rahm yapmamak
hastalýða sebeb olur. Bu
hastalýðýn adýna da “sýla
hastalýðý” denir. Bu hastalýk
týp literatüründe görülmez.
Bu hastalýða týp, psikolojik
bozukluk, stres, sinirsel
5
hastalýk, moral bozukluðu,
kafa bozukluðu gibi teþhisler koymaktadýr.
Sýla hastalýðý, özellikle
uzun yýllar gurbette yaþayanlarda görülür. Bu hastalýðýn belirtileri vardýr. Stres,
psikolojik bozukluk, dengesizlik, kararsýzlýk, kafa
bozukluðu ve davranýþ bozukluklarý...vb.
Sýla hastalýðý ilaçla, iðneyle tedavi edilemeyen bir
hastalýktýr. Bunun diðer adý
“hasret” hastalýðýdýr. Ýnsanlarý üþütük yapar, karamsar
yapar, bendin yapar, yorgun ve bitik yapar. Böyle
hastalýða düçar olanlar derhal tedavi olmalýdýr. Bu
hastalýðýn tedavisi ise “sýlai rahm”dir.
Sýla-i Rahm yapanlar bu
hastalýktan
kurtulurlar.
Yapmayanlar kurtulamazlar. Sýla hastalýðý uzun
müddet devam edenler fizyolojik olarak da hastalýklara yakalanabilirler. Özellikle kalp, tansiyon, dolaþým
bozukluklarý, hazýmsýzlýk
ve mide hastalýklarý gibi
hastalýklar, sýla hastalýðýnýn
vücuda vuran tezahürleridir.
Bugün dolaþýn lokalleri,
cemiyetleri, evleri, kahvehaneleri, orada toplanýp
sohbet eden insanlar, genellikle memleketten ve memleketteki hatýralardan bahsederler. Beden baþka yerde, ruh baþka yerdedir. Ýþte
bu hal sýla hastalýðýnýn baþlangýcýdýr. Bundan kurtuluþ
yolu, sýla-i rahm yapmaktýr.
Memleket özlemini gidermektir. Psikolojik itminana
kavuþmaktýr. Bunun baþka
da kurtuluþ yolu gözükmemektedir.
Sýla-i Rahm maksadýyla
izine/tatile gidenler, önce
anne-baba, hýsým-akraba,
eþ-dost ziyaretini yapmalý
ve ondan sonra dinleneceði
yere varmalýdýr. Zamanýnýn
bir kýsmýný tarihi cami,
medrese, han, hamam, imarethaneler, tekkeler, türbeler gibi yerlerin ziyaretlerine ayýrmalýdýr. Paranýn bir
kýsmýný da hayýr hasenata
harcýyabilmelidir.
Sýla-i Rahm, hal vurup
harman savurmak, israf etmek, çýlgýnca eðlenmek ve
gayr-i meþru ortamlarda
bulunmak ve böylece vakit
öldürmek olmamalýdýr.
Sýla-i Rahm, sýla-i rahm
gibi olmalýdýr.
Hayýrlý ve uðurlu sýla-i
rahm`ler...
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
6
rogram Lage gençlik baþkaný Ýsa Sarýoðlu’nun okumuþ
olduðu Kur`an-ý Kerim ile
baþladý.
Cemiyet Baþkaný Lütfü
Akça cemiyetinin faaliyetlerini anlattý. Baþta Bölge
Baþkaný ve idarecilerine
katýlan, komþu cemiyetlere teþekkür etti. Böyle güzel bir programdan dolayý da çok mutlu olduðunu
dile getirdi.
IGMG Kuzey Ruhr
Bölge Gençlik Baþkaný
Ufuk Ulun “Daha çok çalýþmamýz gerekiyor” adlý
seminerinde “bütün gençler bizim gençlerimizdir”
diyerek gençlere yönelik
yeni faaliyetlerini ve hedeflerini açýkladý.
Daha sonra Bölge Dýþ
Münasebetler Sorumlusu
Nihat Köse “50 yýllýk dönem içerisinde nereden
nereye geldik?” “Teþkilat
ve Teþkilatlanma iþte budur” dedi. Ýslam’a nasýl
bakýldýðýný ne kadar tanýdýklarýný ve okullarda ki
müslüman çocuklarýn hal
ve hareketlerini, iþsizlik
oranýnýn yabancýlarda daha da fazla olduðunu söyledi.
P
GMG Ruhr A Bölge
Baþkaný “ÝNSAN VE
BAÞARI” konulu bir
seminer sundu. Baþkan;
“insan dünyaya imtihan
için gönderildiðini bu imtihan ise zamaný iyi deðerlendirme ve Kur`an
ýþýðý altýnda nurlanmasýnýn gereðini anlattý. Ayrýca sünnet bildiðinizle
amel edin, bidatlerden
uzak olun, hurafe batýl
inançlardan uzak durun,
Allah`ýn ve Nebisinin emretmediði ve ashabýnýn
yapmadýðý bir iþte ne sevap vardýr ne de bereket.
Size verilen görevleri yapýn, ihmalkar olmayýn,
itaat edin ki size de itaat
I
13:35 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesinde
Ýdareciler Eðitim Semineri
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Geniþletilmiþ
Þubeler Arasý Ýdareciler Eðitim Semineri, Lage Þubesinde gerçekleþtirildi.
Bölge Eðitimcisi Ýlahiyatcý Zeki Þeker iyi bir
idareci hizmetlerini Hz.
Muhammed (sav)‘in pusulasýna uyarak gayelerini yolda
ilerletmel i d i r.
Müslüman tembel olam a z
inancý
uðruna
gayretli
ve çalýþkan olmalýdýr, inanarak yapmalýdýr” diyerek idarecileri bilgilendirdi ve þunlarý ekledi; “zamaný iyi kullanýrsanýz sý-
kýntý olmaz. Müslüman
neyi nerede konuþmasýný
bilmelidir ve insanlarý incitmeden üzmeden dava
anlatýlmalýdýr. Bu þerefli
ruhu taþýmak þerefli davanýn
bayraðýný
taþýmak
da þereftir.
Milli Görüþ
iþte
budur”
diyerek
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Yatýlý Aile Eðitim Semineri
edilsin. Sorumluluðunu
aldýðýnýz görevleri hakkýyla yapýn ki Allah ecir
versin“ diyerek sözlerini
tamamladý.
Oberhausen`dan seminerci A.Türker Hanýmefendi “ailede mutluluðun
temeli fertler arasýnda
oluþur birbirlerine saygý
olmalý ve çocuklarýný sevmeli, büyüklere hürmet
küçüklere þevkatli olmalý,
aile bireyleri birbirlerine
güler yüzlü hoþgörülü
merhametli samimi ve sadýk olmalý, daha sonra
piþman olacaðý þeyler
yapmamalý, tebessüm etmeli çünki tebessüm liderimiz Hz. Muhammed
sav.`in sünnetidir. Merhametli olmalý çünki müslüman baþtan baþa merhamet yüklüdür.” dedi.
Eðitimci Ýlahiyatçý Dr.
Yusuf Iþýk vermiþ olduðu
seminerinde “mutluluðun 6 esasý vardýr! Sevgi,
saygý, sabýr, sebat, sorum-
luluk, saðlýk konulu seminerini iþledi.
IGMG Ýrþad Baþkaný
Ahmet Özden aile ile ilgili þunlarý söyledi: “Ailenizi iyi idare edin. Eþinizle
iyi geçinin, birbirinize
saygýyla ve sevgiyle hitap
edin,
çocuklarýnýzýn
önünde hiç bir zaman tartýþýp kavga etmeyin, yoksa çocuklarýnýza kötü örnek olduðunuz gibi onlarýn baþarýsýzlýðýna da sebeb olursunuz. Ailenizde
haber
sözlerine son verdi.
Daha sonra IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný
Murat Ýleri teþkilat yapýmýz olan Milli Görüþ bir
gaye etrafýnda toplanmýþ
ve belirli hedefe ulaþmak
için bir sistem içerisinde
planlý programlý çalýþan
þuurlu insan topluluðudur. Ýleri; teþkilat ve teþkilatýn önemini anlatýrken;
“sonuca gitmenin koordine, kontrol, takip ve degerlendirmekten geçer”
dedi. Böylece baþarýlý olmanýn faydalarýndan, baþarýya ulaþma yollarýndan
bilgiler verdi. Baþkan tevsiyelerde bulunarak tabiri
caizse idarecileri yeniden
motive etti. Daha sonra da
“Genel esaslarýmýzý iyi
bilmeliyiz ve hayatýmýzda
doðru tesbitler yapmalýyýz” dedikten sonra katýlanlara ve ev sahibi cemiyete teþekkür ederek deðerlendirme yapýldý ve dilek temenniye yer verildi.
Baþkan Ýleri katýlanlarýn
sorularýna cevap verdi.
Kur’an-ý Kerim ile baþlayan
program
yine
Kur’an-ý Kerim ve ev sahibi cemiyetin ikramý ile
sona erdi.
Ýslami hava essin, helal ve
haramlarý gözetip çocuklarýnýza onlarý öðretin.”
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri deðerlendirme konuþmasýnda misafirlere ve katýlanlara teþekkür etti ve iki günlük yatýlý eðitimin faydalý
olacaðýna inanýyorum diyerek sözlerini tamamladý.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eðitim Kordinatörü Zeki Seker Eðitimin önemi
olduðu kadar böyle yatýlý
seminerler ailecek daha
çok önemlidir, çocuðun
eðitimi ailede baþlar dedi
ve kapanýþ Kur`an-ý Kerimini okuyarak program
sona erdi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
elâl ile haram arasýnda bir “tampon
bölge” vardýr. O
bölgenin arasýra da olsa ihlali, zamanla harama geçiþin önhazýrlýk safhasýna
hizmet ederek alýþkanlýk
meydana getirir. Ýnsan hayatýndaki bazý alýþkanlýklar
ise, belli bir müddet sonra
“normal”laþýrlar. Ýþte böylece haramlý bir hayat biçimi artýk o kiþi için sýradanlaþmýþ ve olaðanlaþmýþtýr.
Önceleri kiþinin þahsýnda
veya mensubu olduðu toplumun deðerler dünyasýnda (kültürerel hayat) “haram” veya “günah” statüsünde muamele gören hal
ve hareketler, daha sonralarý (adamýna göre) ya din
veya çaðdaþlýk kýlýfýna sokularak “kanýksanýr” ve
de, “kanýksatýlýr”. Bazý
mikroplara karþý baðýþýklýk
kazanan insan vücudu gibi, toplumun millî bünyesi
de, birtakým haramlarý
bundan sonra helalmýþ gibi, birtakým günahlarý da,
ya “zararsýz” olarak deðerlendirmeðe tabii tutar, ya
da “modernlik” adýna artýk
böylesi kavramlarýn saçmalýðýna inanýr.
Bu deðerler bazýndaki
normatif deðiþiklikler, “namus” ve “ahlâk” gibi kavramlara þimdiye kadar
yüklediðimiz mânâlardan
sapmalara ortam hazýrlar.
Bu sapmalardaki açý giderek büyüdükçe ve sýklaþtýkça, “namus kirlenmesi”
ve ahlâkî sapýtmalar da, þahýs veya toplum bazýnda
sýklaþmaya baþlar. Bugün
posmodernist toplumlar
ve onlarýn benimsediði hayat tarzýnýn tesir sahasýnda
kalan diðerlerinde, hayatýn
her kesiminde bu kirlenmenin giderek artýþý, endiþe verici, ürkütücü ve insanlýk adýna utanç verici
bir hâl almaya baþladý. Önce hava, su ve toprak gibi
bütün canlýlarýn yaþayabilmeleri için olmazsa olmazlarýndan olan elementleri
kirlettik. Son yýllarda milletlerarasý camianýn en çok
konuþtuðu ve tartýþtýðý konu, “Çevre Kirliliði”dir.
Çevreyi, yani yaþadýðýmýz
dünyayý kirleten insandýr!
Ýnsanýn kendisi kirlenmeseydi çevre hiç kirlenir
miydi? En çok çevre kirliliðine sebebiyet verenler, sanayileþmiþ toplumlar olduðuna göre; diðerlerinden
H
13:35 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Ahlâk Kirlenmesi
daha çok yýkanan, tertemiz kýyafetler giyen,
herþeyiyle daha sýhhî
(hijyenik) bir hayat sürenler çevreyi niye daha çok kirletmiþ olsunlar, diye de insanýn aklýndan gayriihtiyari bir
soru geçiyor. Baþka bir
ifadeyle; þu pýrýl pýrýl
görünümlü “modern”,
“çaðdaþ”, “medeni” ve
de zengin insanlarýn
çevremizi bu denli kirletmelerini hafýzamýz
almýyor desek yeridir.
Niyet kötü olunca...
Modernlik, çaðdaþlýk veya medenilik gibi
kavramlarýn çerçevesini çizen, içini dolduranlarýn bir
kesiminin vicdaný körelmiþ
ve niyeti bozulmuþtur. Vicdaný körelmiþlerde acýma
ve merhamet duygusu olmaz. Niyeti bozuklarýn
ahlâký da bozuktur. Ahlâký
bozuklar bir sepet elmanýn
içindeki çürükler gibidirler: Zamanla toplumun tamamýna sirayet eden kirlenmelere sebep olurlar ki,
buna da ahlak kirlenmesi
denir. Þayet temiz ahlak sahipleri çoðunlukta olmalarýna mukabil, içlerindeki
bozuk ve çürüklerin üstesinden gelemiyor, tecrit
edemiyorlarsa, zamanla bu
leke büyüyerek bütünü
kaplar ve bu sefer ‘toplum
kirlenmesi’nden bahsedilir
olur. Netice itibariyle, isanoðlunun önce kendisini
daha sonra da diðer hemcinslerini
kirletmesiyle
baþlayan süreç kýsa zamanda çevreyi ve zamanla evreni kaplar. Bugün medenilik birinciliðini kimseye
kaptýrma niyetinde olmayan ülke ve toplumlar bu
kirliliðin baþ müsebbipleridirler.
Namussuz
veya
ahlâksýza karþý temkinli ve
tedbirli olursanýz, muhtemel tehlikeyi en azýndan
kontrol altýna almýþ olursunuz. Onlar bildik isimler,
tanýdýk simalardýr: Biri
“mahallenin hýrsýzý”, ötekisi, “þehrin fahiþesi”, diðeri
de, herkesin bildiði “pezo”dur. Türkçe’de ahlak
sahibi olmayana, “ahlâksýz”, namus mefhumu gibi
bir erdemliliði tanýmayan,
yok sayan veya deðersiz
Mahmut AÞKAR
görenlere de, “namussuz”
denir. Hak etmediði halde
baþkalarýna ait olan malý,
parayý veya hizmet karþýlýðýný deðiþik yollarla gaspedenlere de, “hýrsýz” denir.
Buraya kadar herkesin bildiði þeyleri tekrarlamýþ olduk. Ama bizim asýl meselemiz fert ve toplum olarak; namuslu, ahlâklý ve
dürüst görünüp de tersini
yapanlarladýr. Son yýllarda
ülkemizdeki “ahlâk kirlenmesi”, “iman soðumasý”
veya “fikir kirlenmesi” gibi
kavramlar, geliþmelere paralel olarak oluþmakta veya oluþturulmaktadýrlar.
Olmayan birþeyin kirlenmesi bahis konusu olamaz.
Hava, su veya tabiat olduðu için havanýn, suyun veya tabiatýn kirlenmesinden
bahsedebiliyoruz. Bu noktadan hareketle; toplumlarda var olan “ahlâk” veya “namus” gibi kavramlar
önceden olduðundan dolayýdýr ki “ahlâk kirlenmesi”
gibi, fikir, namus ve daha
nice erdemlerin kirlenmesinden yakýnmaktayýz.
Önce ahlâk sonra
çevre kirletildi
Çevre kirliliðiyle ahlâk
kirliliði birbiriyle doðrudan baðlantýlý, iliþkili konulardýr. Ýnsanýn yaratýlýþýnda, yani orijininde varolan namus, ahlâk, iffet, dürüstlük, merhametlilik gibi
özelliklerin kirletilmesiyle
baþgösteren beþerî kirlenmenin doðurduðu sonuç,
çevre kirlenmesidir. Varoluþundaki özelliklerin zamanla kaybolmasý insan
denilen mahlûkatta beþerî
dengesizlik meydana getirir. Sözkonusu bu beþerî
dengesizlik ise, ekolojik dengesizliðin asýl
sebebidir. Çevreyi kirleterek ekolojik dengeleri altüst eden insan,
ilk tahribatý kendisinde
yaptý. Kirlenen çamaþýr
yýkandýðýnda temizlendiði gibi, kir ve terden
kokan vücudunuz da
adamakýllý bir yýkanmadan sonra tertemiz
olur ve gül gibi kokar.
Ama kirletilen namusu, kirletilen ilmi veya
kirletilen imaný nasýl ve
ne ile temizleyeceksiniz?... Midemizi bulandýran, beynimizi çalkalandýran þey, üstübaþý kirli, fakir-fukaradan gelen koku
deðil! Bilâkis, pýrýl pýrýl giyimli, bakýmlý ve parfümlü
insanlarýn, ahlâk ve vicdan
kirlenmesinin neticesi olarak çürümeðe yüz tutmuþ
zihniyetin etrafa saçtýðý kokuþmuþluk kokusudur.
Hem “namus bekçiliði”ne soyunan hem ortam
ve fýrsatýný yakaladýklarýnda elin namusuna göz dikenlerle, hem “vatansever”
hem de þahsî çýkarlarý uðruna vatanýn havasýný, suyunu kirleten, topraðýna
gaspedenlerle, hem dindar
hem de din üzerinden güç
ve servet kazananlarla fert
ve toplum olarak görülmesi gereken hesabýmýz olmalýdýr. Hâyâ perdesi yýrtýlmýþ bir “medeniyet” anlayýþýnýn arsýz temsilcilerinin
tehditi altýndayýz. Batý
dünyasýnýn zengin ve “medeni” ülkelerinden üçüncü
dünya ülkelerine uçaklarla
“seks turizmi” seferleri düzenlenmekte ve diðer taraftan, Ýnterpol dehþet verici bir boyutta artýþ gösteren “çocuk pornografisi”ne
karþý çaresiz kalmaktadýr.
Bu yazýnýn kaleme alýndýðý
saatlerde Alman medyasýnda bir araþtýrmanýn ürkütücü sonuçlarý geniþçe
yer almaktaydý: Avrupa ülkelerindeki gençlik arasýnda yapýlan bir araþtýrmaya
göre haplarýn körüklediði
seks, uyuþturucu ve alkol
baðýmlýlýðý, tüketimi Avrupalý gençleri ahtapotun
kollarý gibi sarmýþ durumda. Yine bu konuyu yazmaya devam ederken, biraz temiz hava tenefüsü
7
için kendimi dýþarý atýyorum. Kýzým yaþýnda genç
kýzlarýn otobüs beklediði
duraktayým: Duraktaki panoda kýzým yaþýnda birisine giydirilen iç çamaþýr
reklamýný görmemezlikten
gelmek mümkün deðil. Almanya’nýn hemen her þehrinde þubeleri olan bu giyim firmasý aslýnda kadýn
iç giyiminden ziyade, kadýn ve erkek üst giyimi çeþitleriyle tanýnýr. Duraktaki
bir yaþlýnýn ayaküstü okumakta olduðu gazetenin iri
puntolarla attýðý baþlýða
gözüm takýlýyor: “Sapýk
baba 24 yýl kendi kýzýna tecavüz etti”. Bir an midem
aðzýma geliyor, hem babalar hem de tüm insanlar
adýna hicap duyuyorum.
Ayný gazetenin ilk sayfasýnýn tam ortasýnda yine
gencecik, çýplak bir kadýn
resmi...
Durakta otobüs beklemekten vazgeçerek oradan
uzaklaþýrken, ülkemizin
“çok satan”larý arasýnda
yer alan bazý gazetelerinin
hep ayný yere koyduklarý
seksî kadýn pozlarý gözümün önüne geliyor. “Vahþi
Kapitalizm”in elindeki en
etkili reklam aracý kadýný,
erkeðin ve paranýn hükmettiði bu girdaptan kurtaracak yine kadýnýn kendisidir.
Çarpýtýlan, Kirletilen
Deðerler
Bazý suçlar sadece kiþiyle sýnýrlý kalýrken, bazýlarý
bir beldeyi, bölgeyi veya
ülkeyi kapsayacak kadar
tesirli olabilir. Bazý suçlar
da vardýr ki, bazen bir medeniyeti, bazen de bütün
insaniyeti kapsar; ilgilendirir, sarsar...
Ýtalyan sanatçý bayan
Pipa Bacca’nýn ülkemizde
tecavüze uðradýktan sonra
öldürülmesi olayýný medyadan öðrenince, her Türkiye vatandaþý gibi ben de,
önce ülkem ve milletim
adýna, sonra da, insanlýk
adýna utandým ve üzüldüm. Bu iðrenç hadiseden
takriben iki hafta sonra
dindar-muhafazakâr kesimin 78 yaþýndaki bir yazarýnýn, 14 yaþýndaki bir kýz
çocuðuna “cinsî taciz”de
bulunduðu haberini gazeteler, internet siteleri ve tv
kanallarýndan öðrenince,
kafamýn döndüðünü, midemin bulandýðýný hissettim. Ýspatlanmýþ bir suç he-
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
8
nüz ortada yok ama, bu kadarýný duymuþ olmak bile
yetti.
Ayný günlerde Almanya
ve birçok Avrupa televizyon kanallarý Avusturya’dan canlý baðlantýlarla
insanýn kanýný donduran
bir baþka sapýklýk olayýný
naklediyorlardý: 73 yaþýndaki Avusturyalý bir baba,
24 yýl boyunca eve hapsettiði kendi kýzýna tecavüz
etmiþ ve bu iliþkiden yedi
çocuk dünyaya gelmiþ.
Birinci olay; öncelikle
topyekün bir ülkeyi sýkýntýya sokan, utandýran bir
çirkinlik iken, ikinci hadise; özellikle ülkenin dindar
kesimini üzen, utandýran
bir çirkinliktir. Üçüncü
olay her ne kadar ülke ve
millet olarak bizi baðlamasa da, insan evladý olmamýzdan kaynaklanan özelliðimizden dolayý insanlýk
adýna
insanlýðýmýzdan
utandýran, diðerleri gibi
sadece bir ülke sýnýrlarý
içinde deðil, bu sefer dünya çapýnda vicdanlarýmýzý
sarsan iðrenç mi iðrenç bir
hadise... Ýnsan denilen bazý
yaratýklarýn iþlediði böylesi
suçlar bizleri iþte bu derece
sarsabiliyor.
Din ve milliyetinden
baðýmsýz olarak tarihin her
döneminde ruh hastalarýnýn, cinsi sapýklarýn sebebiyet verdikleri çirkin ve iðrenç hadiseler olagelmiþtir.
Hatta ahlâkî deðerlerini yitiren bazý kavimlerin sýrf
bu yüzden Allah’ýn gazabýGMG Ruhr A Bölgesi
Bestwig Þubesi halâ inþaat ve onarýmý devam
eden cemiyetleri yararýna
bir kermes programý düzenledi.
Güzel bir havada gerçekleþtirilen programlarda
Cemiyet içerisinde cemiyet hocaefendisi Nihat
Gümüþ erkeklere yönelik
konuþma yaparken, bayanlara yönelik ise Bölge
Kadýn Kollarý Baþkaný Cahide Yýlmaz sohbet yaptýlar.
Cemiyet bahçesinde
düzenlenen kermes programýnda çocuklarda kendi
aralarýnda yarýþ ve eðlenceli oyunlarla günün tadýný çýkardýlar.
Sevilen sanatçý Ömür
Eldenizin de katýldýðý kermes programýnda, Baþta
I
13:35 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
na uðrayarak yok olduklarýný da Kur`an-ý Kerim’den
öðreniyoruz. Günümüzde
insanoðlu madden zenginleþtikçe mânen fakirleþiyor.
Bu durum özellikle ilerlemiþ sanayi toplumlarýnda
daha da belirgin bir hâl
alýrken; sebepleri üzerine
sayýsýz inceleme ve araþtýrmalar yapýldýðýný gözardý
etmeden, herkesin bildiði
Ýslâmî kritere göre, dünya
ile ahiret terazisinin dünyadan yana aðýr basmasý,
insan ve toplum ahlâkýnýn
giderek bozulmasýnda asýl
sebeptir. Bazen müslüman
din adamlarýnýn ve “dindar”larýn içinden, ama sýkça hýristiyan din adamlarýnýn arasýndan cinsi sapýklarýn çýkmasý, bu ilahî gerçeði deðiþtiremez. Biz insanlar dünyaya sarýldýkça
dünyalýklarýmýzýn bekçisi,
nefislerimizin mahkûmuyuz.
Bir insan hem hýristiyan
hem müslüman olamayacaðý gibi, hen sosyalist hem
kapitalist de olamaz! Birbirine taban tabana zýt ideolojilerin bile mutlaka ortak yönlerinin olduðunu
gözardý etmiyoruz ama
dinler gibi (dünyevî) ideolojilerin de hayata dair,
kendilerine özgü deðer
yargýlarý var. Sistem olarak
sosyalizm (komünizm) iflas ettikten sonra eski tüfek
komünistlerin, nostaljivarî
sosyalistçe düþünüp kapitalistçe yaþamalarýný yadýrgamýyoruz artýk. Çünkü
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
netice itibariyle her ikisinin
de özünde maddeci (materyalist) dünya görüþü
vardýr. Petrol zengini
Araplarýn ne derece müslüman geçindiklerini ve
Batýlý en kapitaliste taþ çýkartacak seviyede nasýl yaþadýklarýný da artýk gazete
okuyan, tv seyreden herkes biliyor.
Son yýllarda Türkiye’nin sosyal yönüyle de
kabuk deðiþtirmesi neticesinde yeni bir “orta sýnýf”dan bahsedilmektedir.
Toplumumuzdaki bu yeni
oluþumun adýna, “muhafazakârlar” da denilmektedir, hatta Türkiye Muhafazkârlaþýyor mu” sorusunu yazýlý ve sözlü medyada herkes kendine göre cevaplamaktadýr.
Türkiye’nin bu yeni sýnýfý köylülükten þehirliliðe, fakirlikten zenginliðe doðru geçiþ
yaparken, beraberinde birtakým menfî ve müsbet tartýþmalara da ortam hazýrlamaktadýr. Hadisenin bizim
konumuzu
ilgilendiren
kýsmý; refah düzeyinde
kayda deðer ilerleme görülen yeni muhafazakâr snýfta deðerler erozyonunun
baþgöstermesidir. Bir baþka ifadeyle; müslümanlýkla
kapitalistliðin içiçe girmesi
neticesinde ortaya çýkan
yoz kültür, ahlakî deðerleri
toz-duman içinde býrakýr.
Galiba dillere pelesenk olmuþ “ahlâkî kirlenme”
kavramý böylesi sosyo-kültürel tabloya verilen bir
baþka addýr.
-Meselâ; inancý gereði
bir insan faizin haram olduðunu biliyor ve bunu
dillendiriyor olmasýna raðmen ticarî hayatýnda buna
kýlýf uyduruyor veya
Ýslâmiyet’te israfýn haram
olduðunu kabullenmesine
mukabil kendi müsrifliðinde beis görmüyorsa, orada
(din zaviyesinden) bir ticarî ahlâk kirlenmesi vardýr.
-Meselâ; hem vatanseverliðinize toz kondurtmuyor, hem de üzerinde tüyü
bitmemiþ yetimlerin de
hakký olan kamuya ait mal
ve kaynaklarý hakkýnýz olmadýðý halde har vurup
harman savururken, bir kitabýna uydurup çalýp çýrparken, vicdanýnýz sýzlamýyor ve bunu en tabiî hakkýnýzmýþ gibi hazmedebiliyorsanýz, sizin yüzünüzden en ulvî mefhumlarýn
bile kir tutmaya baþlamasýyla birlikte toplumun ortak deðerleri zamanla deðersizleþir.
-Mesela; Atatürkçülüðü
raký içip içmemeðe veya
kýlýk-kýyafete, yani Gardrop Atatürkçülüðü”ne,
müslümanlýðý da ayný türden bir Gardrop Müslümanlýðý”na, dýþ görüntü ve
göstermelik icraatlara indirgemiþseniz, toplumun
her kesiminin istisnasýz kabul ettiði Hacý Bektaþ-i Veli
düstûru olan, “Eline, beline sadýk ol”u koro halinde
söylüyor ve takým halinde
IGMG Ruhr A Betwig`te Kermes
IGMG Ruhr A Bölgesi Bestvig Þubesi bir kermes programý düzenledi
dosya
ihlâl ediyorsanýz, artýk fert
olmaktan öte toplum olarak tepeden týrnaða kir ve
pislik içindesiniz.
Siyasette, ilimde ve daha nice sahalardaki kirlenmeleri sýralamanýn bir anlamý da yok, meselenin anlaþýlmasýndan dolayý gerek
de yok...
Her milletin olduðu gibi bizim de var olan ahlâkî
deðerlerimizin çarpýtýlmasý, istismarý toplum hayatýmýzda telafisi neredeyse
mümkün olmayacak yaralar açmaktadýr. Maddeten
zenginleþen toplumlarda
görülen ahlâkî çöküntünün bir benzerini kendi
toplumumuzda da endiþeyle gözlemliyoruz: Biz
merkezli bir hayat anlayýþýndan ben merkezli (egosentrik) yaþama biçimini
tercih eder olduk. Postmodern Batý dünyasý, “Vahþi
Kapitalizm”in tüketim toplumu olmaktan kendini
kurtaramadýðý gibi, birçok
insani deðerlerinin de önce
kirlenmesine daha sonra
da çürümesine engel olamadý. Bu mânada Batý’dan
öðreneceðimiz ve mutlaka
öðrenmemiz gereken çok
þeyler var.
Bazý deðerler vardýr ki,
toplumlar onlarýn sayesinde ayakta dururlar ve o deðerlerin yerini ne para ne
de teknolojik aletler doldurabilir. Ahlâkî çöküntüyle
maneviyat da çöker. Maneviyatýn çöküþü ise insanlýðýn çöküþüdür
þube kadýn kollarý olmak
üzere yetiþkinler ve gençlik yönetim kurulu ve Camaati hep birlikte büyük
emek vererek hazýrladýklarý Türk ve Alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri ve
el emeði göz nuru iþlemeler cemiyet yararýna satýþa
sunuldu.
Program karþýlýklý çay
sohbetleriyle devam etti.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ýfatý, SPD Federal
Milletvekili ve ayný
partinin „Ýslam sözcüsü olan“ bayan Dr. Lale
Akgün’ün son açýklamalarýna kulak kabartýldýðýnda,
kaçýnýlmaz olarak insan,
eski baþbakanlardan Konrad Adenauer’in, "Beni,
dünkü zýrvalamalarým ilgilendirmiyor" þeklindeki
tarihî sözünü hatýrlýyor.
Öyle görünüyor ki, bu
duruþ, Bayan Akgün’ün
yeni siyasal davranýþ biçimini oluþturuyor. Akgün’ün, en son Alman
medyasý aracýlðý ile kamuoyuna yansýyan Ankara’daki Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve kýsaca DÝTÝB diye bilinen Diyanet Ýþleri
Türk Ýslam Birliði ile olan
hesaplaþmasý, daha baþka
nasýl izah edilebilir ki?
Ýþte, Kölner Stadtanzeiger gazetesinde 02.06.2008
tarihinde yayýnlanan makalesinden bir kaç tadýmlýk cümle:
Makalede þöyle deniliyor: "Türkçe okuyanlarýn
bir avantajý var: Sol liberal
bir gazete olan "Radikal"
þimdi "Diyanet"’in internet
makalelerinden alýntýlar
yapýyor. Bu alýntlarý ile Radikal, resmî din kurumu
ve Almanya’daki uzantýsý
Köln Merkezli Ditib’in gerçek yüzünü ortaya koyuyor. Ditib, Ankara’dan idare edildiði için, oradaki her
kelime Köln için de bir
S
auscht man den aktuellen öffentlichen Äußerungen von
Frau Dr. Lale Akgün, ihres
Zeichens SPD-Bundestagsabgeordnete und „Islambeauftragte“
derselben Partei, fühlt man sich
unweigerlich an folgenden epochalen Ausspruch von Bundeskanzler Konrad Adenauer erinnert:
„Was interessiert mich mein
Geschwätz von gestern.“ Allem
Anschein nach handelt es sich bei
dem vorliegendem Zitat um die
neue politische Handlungsmaxime
von Frau Akgün. Wie wäre wohl
sonst ihre jüngst in den deutschen
Medien publik gewordene Generalabrechnung mit dem Präsidium
für religiöse Angelegenheiten in
Ankara (Diyanet) und der Türkisch-Islamischen Union der Anstalt für Religion, kurz DITIB, zu
erklären.
Nachfolgend ein paar Kostproben ihres Artikels, der am
02.06.2008 im Kölner Stadtanzeiger
erschienen ist:
Zunächst heisst es: „Wer Türkisch liest, hat einen Vorsprung:
Die linksliberale Zeitung „Radikal“ zitiert derzeit genüsslich aus
Internetartikeln der „Diyanet“ und offenbart damit das wahre Gesicht der staatlichen Religionsbe-
L
13:35 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Zihniyet deðiþimi
yönlendirici oluyor.
Katý muhafazakar Ýslamist metinler bireyselliðe, özgürlüðe ve çoðulculuða çok az yer
býrakýyor."
Metin ilerledikçe,
Bayan Akgün’ün gazabý da artýyor: Diyanetin, þu anda internetten
çýkarýlmýþ olan "iyi ve
örnek bir Müslüman
Kadýn" ile ilgili rehberindeki ifadeler zararsýz bir þekilde baþlýyor:
Burada, zina ve fahiþelik günah olarak ifade
ediliyor. Gerçi, ayný
görüþleri pek çok kilise ve
düþünce öncüleri de savunuyor. Ancak bunu daha
sonra, Amerika’daki Evanjelik’lerle Suudî Arabistan’daki Vahhabhi’lerin
kaba teorilerini hatýrlatan
bir mantýk takip ediyor:
Parfum ve filört gibi zararsýz gündelik uygulamalar,
zina ve fuhþa atýlan ilk
adým olarak takdim ediliyor.
Þimdi dahasý geliyor:
Bu ahlâk vaazcýlarý için aslýnda din önemli deðil, asýl
mesele, topluma hükmetme meselesi. Kendi hayat
þekillerini, fikirlerin bir yarýþmasý olarak deðil de,
bunlarý bir dogma olarak
algýlýyorlar. Hedefleri iktidara konmak. Ki bu ikti-
Oðuz ÜÇÜNCÜ
dar, küçük bir grubun büyük bir gruba olan tahakkümünün iktidarý. Burada
tehlikeli olan ise, gerek
Türkiye’de Diyanet, gerekse Almanya’da Ditib, kendi ahlakî tesirlerini insanlar üzerinde kullanarak,
Türkiye’de de epey zamandan beri günlük hayatý tanýmlayan modern
norm ve davranýþ biçimlerini, tamamýyla ortadan
kaldýrmaya çabalýyorlar.
Can alýcý son nokta ile
bitiriyor: "Diðer dernekler
kötülenirken, Ditib burada
nereyese hep "iyi Ýslam
derneði" rolünü oynuyor.
Ama, Diyanet’in internetteki makalesi, bu genel
yargýlarýn doðru olmadýðýný gösteriyor. "
Ýnternet ve arama
motorlarý çaðýnda çok
rahat ortaya çýkan zihniyet deðiþimi iþte buna denilir
Daha 2004 yýlýnda,
ilginçtir ki Köln Yeni
Camii Jüri Heyeti’nde
de bulunan bayan Akgün, Ditib ve üyelerini
"özgürlük Müslümanlarý" olarak tanýmlayýp
þu açýklamayý yapýyordu: "Ýslam, hiç bir zaman geri kalmýþlýðýn
þifresi deðildir." Akgün, Ýslam’ýn modernite ile baðdaþmayacaðýný söylemeye müsade edilemeyeceðine de vurgu yapýyordu.
Dahasý bayan Akgün,
2007 yýlýnda, kamuoyunda, yaþanan bir din olarak
Ýslam ile, dini siyasal
amaçlar için araç olarak
kullanan Ýslamizm arasýnda yeteri kadar açýk bir
ayýrým yapýlamadýðý hatýrlatmasýnda bulunuyordu.
Akgün, ayný zamanda altýný çizerek, Müslümanlarýn
genel olarak Ýslamizm suçlamasýna maruz kalmamasý uyarýsýnda da bulunuyordu.
Ne var ki muhteviyat
olarak da iyice mesnetsiz
argümanlar üzerine kurulu bu denli büyük bir zihniyet deðiþimi elbette se-
Sinneswandel
hörde und ihres deutschen Ablegers, der Ditib mit Sitz in Köln. Da
die Ditib von Ankara aus gesteuert
wird, gilt jedes Wort von dort als
Richtungsangabe auch für Köln.
Die streng konservativen islamistischen Texte lassen wenig Platz
für Individualität, Freiheit und
Pluralismus.“
Je weiter der Text fortschreitet
um so mehr redet sich Frau Akgün
in Rage: Die Argumentation in einem Leitfaden der Diyanet für
„gute und vorbildliche muslimische Frauen“, der mittlerweile aus
dem Internet entfernt wurde, fängt
recht harmlos an: Da werden
Ehebruch und Prostitution als Sünde deklariert. Nun ja, solche Ansichten vertreten auch viele Kirchen und andere Meinungsmacher.
Aber dann folgt eine Logik, die an
die kruden Theorien der Evangelikalen in Amerika oder der Wahhabiten in Saudi-Arabien erinnert:
Harmlose Alltagspraktiken werden als Vorläufer von Ehebruch
und Prostitution gebrandmarkt:
Parfümieren etwa oder Flirten.
Und legt noch eins drauf: Im
Kern geht es diesen Moralpredi-
gern nicht um Religion, sondern
um die Deutungshoheit über das
Soziale. Sie verstehen ihre Lebensart nicht als Angebot im Wettbewerb der Ideen, sie verstehen sie
als Dogma. Sie zielen auf Macht auf Macht einer kleinen über eine
große Gruppe. Das Gefährliche daran ist, dass sowohl die Diyanet in
der Türkei als auch die Ditib in Deutschland ihren moralischen Einfluss auf die Menschen ausnutzen,
indem sie moderne Normen und
Umgangsformen, die auch in der
Türkei schon lange den Alltag bestimmen, schlichtweg abzuschaffen
versuchen.
Fehlt noch der krönende Abschluss: „Die Ditib spielt hier fast immer die Rolle des „guten Islamverbandes“, während die anderen
Verbände verteufelt werden. Die
Internetartikel von Diyanet zeigen
aber, dass diese Pauschalurteile
nicht stimmen.“
Was für ein Sinneswandel, der
sich im Zeitalter von Internet und
Suchmaschinen sehr eindrucksvoll
verdeutlichen lässt.
Noch im Jahr 2004 bezeichnete
Frau Akgün, die interessanterwe-
ise auch in der Jury für den Moscheeneubau in Köln saß, die Ditib
und ihre Mitglieder als „Muslime
der Freiheit“ und erklärte: "Der Islam ist keine Chiffre für
Rückständigkeit", und es dürfe
nicht zugelassen werden, dass ihm
eine Unvereinbarkeit mit der Moderne unterstellt werde.“
Darüber hinaus mahnte sie im
Jahr 2007 an, dass in der Öffentlichkeit nicht immer klar genug
unterschieden werde zwischen
dem Islam als gelebte Religion und
dem Islamismus, welcher die Religion für politische Zwecke instrumentalisiert. Zugleich warnte sie
ausdrücklich davor, Muslime generell unter Islamismusverdacht
zu stellen.
Nun kommt ein solch gravierender Sinneswandel, der auch
inhaltlich auf sehr wackeligen Beinen steht, ja nicht ohne Grund und
beim genaueren hinsehen fällt
dann doch ins Auge, dass sich die
Meinung von Frau Akgün zur DITIB mit deren Mitwirkung im Koordinationsrat der Muslime (KRM)
und dem daraus resultierenden gemeinsamen öffentlichen Auftreten
9
bepsiz deðil. Zira, yakýndan bakýldýðýnda, bayan
Akgün’ün DÝTÝB ile ilgili
görüþlerinin,
DÝTÝB’in
Müslümanlar Koordinasyon Konseyi’ndeki üyeliði
ve bunun neticesinde "organize olmuþ Müslümanlar"ýn etkin bir þekilde kamuoyu önüne çýkmasý ile
180 derece deðiþmiþ olmasý göze çarpýyor. Yine, bir
"Ýslam uzmaný" olarak, bay
Schäuble’nin Ýslam Konferansý’na davet edilmeyiþini hâlâ hazmedemediði
gözleniyor.
Siyasal güvenililirliðin
kaybedilmesi bir yana asýl
üzücü olan hazimsizliði
her halinden belli olan bayan Akgünün, Müslümanlarýn toplumsal eþitlik için
yaptýklarý haklý isteklerini
kösteklemek için Ýslamî
kuruluþlar aleyhine baþlatýlan „düzenli“ karalama
kampanyalarýný yürüten
uðursuz Koro’ya katýlmýþ
olmasý.
Ýlgili kuruluþlarýn, bayan Akgün gibi sürekli fikir deðiþtiren birini ciddîye almamalarýný tavsiye
ediyoruz. Ama Ýslamî kuruluþlar, bu ve buna benzer kampanyalarý vesile bilerek, karþýlýklý dayanýþmayý güçlendirmeli ve Federal Almanya’da Müslümanlarý temsil edecek alt
yapýnýn kuvvetlendirilmesi için daha da samimî bir
þekilde çalýþmalýlar.
der so genannten „organisierten
Muslime“ diametral gewandelt
hat. Auch scheint es die ausgewiesene „Islam-Expertin“ noch immer nicht überwunden zu haben,
bei der Besetzung der Deutschen
Islam-Konferenz
von
Herrn
Schäuble einfach übergangen und
ignoriert worden zu sein.
Mal abgesehen vom Verlust
der politischen Glaubwürdigkeit
ist es schon ein Trauerspiel, dass
eine offensichtlich beleidigte Frau
Akgün munter in den Chor derer
einstimmt, die sich mit „regelmäßigen“ Hetzkampagnen eine
islamische Organisation nach der
anderen vornehmen, um den berechtigten Forderungen von Muslimen nach gesellschaftlicher Gleichstellung einen Riegel vorzuschieben.
Die betroffenen Organisationen sind zunächst einmal gut beraten, wankelmütige Menschen
wie Frau Akgün nicht allzu ernst
zu nehmen. Sie sollten aber auch
diese und ähnliche Kampagnen als
Anlass nehmen, ihre wechselseitige Solidarität zu stärken und noch
ernsthafter an der Verfestigung der
Strukturen
muslimischer
Repräsentanz in der BRD zu arbeiten.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
10
olingen’de 15 yýl önce beþ
ferdini elim bir yangýn neticesinde yitiren Genç Ailesi
adýna ilk kez daðýtýlan “Genç
Ödülü”, Solingen Tiyatro ve
Konser Salonu’nda düzenlenen
bir törenle sahiplerine verildi.
Cumhurbaþkaný Horst Köhler’in himayelerinde daðýtýlan
ödüle, Hýristiyan Demokrat Partili (CDU) Köln Anakent Belediye Baþkaný Fritz Schramma ile, 3
Þubat 2008 tarihinde Ludwigshafen’de meydana gelen yangýnda eþi, çocuklarý ve yakýnlarýný
yitiren Kamil Kaplan’a layýk görüldü.
Ödül törenine, T.C. Devlet
Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said
Yazýcýoðlu, Federal Ýçiþleri Bakaný Dr. Wolfgang Schäuble, Federal Hükümetin Göç, Mülteciler
ve Uyumdan Sorumlu Devlet
Bakaný Prof. Dr. Maria Böhmer,
Kuzey Ren Vestfalya (NRW)
Eyaleti Nesil, Aile, Kadýn ve Entegrasyon Bakaný Armin Laschet, T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosu Hakan Olcay, T.C.
Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel
Baþkaný Sadi Arslan, T.C. Düsseldorf Baþkonsosolluðu Din
Hizmetleri Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa
Üstün, Solingen’de ýrkçý saldýrý
neticesinde beþ çocuðunu kaybeden Mevlüde-Durmuþ Genç
çifti, Ludwigshafen’de meydana
gelen yangýnda eþi, çocuklarý ve
akrabalarýný kaybeden Kamil
Kaplan, Hýrýstiyan Demokrat
Parti (CDU) Köln Büyükþehir
Belediye Baþkaný Fritz Schramma, Hýrýstiyan Demokrat Parti
(CDU) Federal Yönetim Kurulu
Üyesi ve Berlin Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, DÝTÝB
Genel Müdür V. Mehmet Yýldýrým, Almanya eski Cumhurbaþkaný Johannes Rau’nun eþi
Christina Rau, Solingen Belediye Baþkaný Franz Haug, TürkAlman Saðlýk Vakfý Baþkaný Dr.
Yaþar Bilgin, Türk-Alman görsel
ve yazýlý basýn mensuplarý ile
500’e yakýn davetli katýldý.
Saygý duruþu ve ardýndan
Þef Betin Güneþ yönetimindeki
orkestranýn, Solingen olayýna atfen bestelediði Solin-Genç eserinin sunumu ile baþlanan ödül
töreninin açýlýþ konuþmasýný Solingen Belediye Baþkaný Franz
Haug yaptý. Haug konuþmasýnda, Solingen’de meydana gelen
bu olayýn, her kesimden insaný
üzdüðü gibi, en çok da Solingen’lileri üzdüðünü söyledi.
S
13:35 Uhr
Seite 10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
“Genç Ödülleri” Schramma
ve Kaplan’a Verildi
NRW Uyum Bakaný Armin
Laschet de: “Solingen’deki kundaklama sadece Türk kökenlilere deðil, Almanya’ya ve anayasaya da yapýlmýþ bir saldýrýdýr 15
yýl önceki olayda dört genç bir
ailenin yaþamýný alt üst etti. Bu
öfke 15 yýl önce geride kaldý ama
üzüntümüz hala devam ediyor.”
Türk kökenli insanlarda korkunun kýsmen sürdüðünü ifade
eden Bakan Laschet: “Ludwigshafen’deki yangýndan sonraki
geliþmeler bu korkunun bir göstergesidir. Ama artýk biz yabancýlardan söz etmiyoruz. Göç kökenli insanlardan bahsediyoruz.
Almanya’nýn bir göç ülkesi olup
olmadýðýný tartýþmýyoruz. Bunun öyle olduðunu biliyoruz“.
Laschet Durmuþ ve Mevlüde
Genç çiftine dönerek sözlerini
Türkçe olarak þöyle tamamladý:
‘Size çok teþekkür etmek istiyorum. Ýnanýlmaz gücünüzle, insanlara olan bitmeyen sevginizle
bir çok insanýn baþaramadýðýný
baþardýnýz. Kuzey Ren Vestfalya
sizinle gurur duyuyor. Unutmayýn, biz daima sizin yanýnýzdayýz“ dedi.
Federal Ýçiþleri Bakaný Dr.
Wolfgang Schäuble: “Solingen
anýsýna düzenlenen anma töreninin insanlarýn kendilerini muhasebe yapmalarýna imkan saðladýðýný ve hayatlarýný kaybedenlerin neden öldüklerini düþündüðümüzde, sorunun temeline inmiþ oluruz. Maðdurlarýn
hep yanlarýnda olacaðýmýzý bilmelerini isterim. Genç ve Kaplan ailesinin de yaþadýklarý karþýsýnda gösterdikleri metanet
takdire þayandýr. Barýþ, hoþ görü
mesajý verdiler. Þiddetten uzak
durdular. Devletin görevi vatandaþlarýnýn can güvenliðini saðlamaktýr“ dedi.
T.C. Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet de yaptýðý konuþmasýnda: “Solingen’de Genç Ailesi’nin evinin kundaklanmasýnýn
üzerinden 15 yýl geçmiþtir. Anadolu’dan henüz gençlik çaðlarýnda gelerek, bu ülkede yeni bir
hayat kuran Genç Ailesi’nin yaþamýný ebediyyen deðiþtiren bir
ýrkçý saldýrýnýn yarattýðý travmayý anmak için düzenlenen bu anlamlý tören vesiyesiyle aranýzda
bulunmaktan duyduðum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
16 yýl önce Möln’de, 15 yýl önce
Solingen’de vuku bulan yabancý
düþmanlýðý ve ýrkçý kaynaklý saldýrýlarýn hafýzalardan silinmesi
mümkün deðildir. Kuþkusuz,
toplumlarýn güvenini tehdit
edenlere karþý mücadele, hükümetlerin temel görevlerinin baþýnda gelmektedir. Alman Hükümeti’nde bu iradeyi görmek
bizim içimizi rahatlatmaktadýr.
Buradan vatandaþlarýmýza
seslenmek istiyorum. Korkmasýnlar ve yýlmasýnlar. Zira, Alman ve Türk devleti kendilerine
sahip çýkacak, huzur ve refah
içinde toplumla bütünleþmiþ
olarak iç içe yaþamalarý için yükümlülüklerini yerine getirecektir. Bunun için varýz. Ýki ülke olarak sizlerden beklentimiz, sorumlu bireyler olarak topluma
katkýda bulunmanýzdýr. Onurlu
bir þekilde günlük yaþamýnýzý
sürdürmenizdir. Bu düþünceyle
organizasyonda emeði geçenlere
ve buna destek veren devlet ricaline þükranlarýmý sunuyorum.
Genç Ailesini kederlerinde
yalnýz býrakmayan ve yaþanan
insanlýk ayýbýnýn tekrarlanmamasý için hiçbir çabayý esirgemeyen siz deðerli konuklarý selamlýyor, ýrkçý saldýrýlarla hayatlarýnýn baharlarýnda yaþamdan kopartýlan insanlarýmýzýn aziz hatýralarý önünde saygýyla eðiliyorum“ dedi.
Uyumdan Sorumlu Devlet
Bakaný Prof. Dr. Maria Böhmer
de: “Genç ve Kaplan Ailelerinin
yaþadýklarý felaketlerden sonra
sergiledikleri tutum övgüye þa-
yandýr. Mevlüde Genç ve Kamil
Kaplan’ýn acýlarýna raðmen uzlaþma içerikli sözleri, bu açýdan
birlikteliði doðurdu. Solingen
failleri dinleri, kültürleri ayýrmak ve germek istediler. Ancak
burada yaþayanlar buna direndiler. ‘Onlar, aramýza nifak tohumu ektirmeyiz. Burasý bizim ülkemiz ve vatanýmýz dediler.’
Devlet Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said Yazýcýoðlu, “15 yýl önce
Solingen’de Genç Ailesinin evinin kundaklanmasý ile iþlenen
bu ýrkçý saldýrý, gerek Almanya’da gerekse dünyada büyük
yanký uyandýran bir insanlýk
ayýbýdýr. Bu elim olayýn uyandýrdýðý infialin saðduyuya dönüþmesiyle doðan yakýnlaþmanýn
bir neticesi de, sonradan ihdas
edilen ve bu seçkin topluluðu
bir araya getiren ‘Genç Ödülü’dür. Bir taraftan, yangýn sonrasýnda Genç Ailesi tarafýndan
sergilenen ve hafýzalardan silinmeyen örnek tutuma dikkat çekmek, diðer taraftan yabancý düþmanlýðýný kýnamak ve karþýlýklý
uzlaþma temelinde birlikte yaþam kültürünü teþvik etmek
amacýyla ihdas olunan ve iki yýlda bir daðýtýlacak olan bu ödülün verilmesinde desteði olan
Türk-Alman Saðlýk Vakfý ile Alman Makamlarýný yürekten kutluyorum.
Ben bu seçkin davetli topluluðunun huzurlarýnda, ilk ödülleri alan Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Sayýn Schramma
ve Sayýn Kaplan’ý bir kez daha
kutluyor, hem kendisine hem de
Genç Ailesi’nin geride kalan
fertlerine sabýr diliyorum“ dedi.
(CDU) Federal Yönetim Kurulu Üyesi ve Berlin Milletvekili
Emine
Demirbüken-Wegner,
“Bugün barýþ, karþýlýklý anlayýþ
ve uyum adýna tavýr koymak
üzere biraraya geldik.
Aile’nin neredeyse tamamýný
yitirmiþ olmasýnýn acýsýna kat-
haber
lanmak, katlanabilmek hepimiz
için insanüstü bir gayret ve disiplin gerektirir“ dedi.
Yapýlan konuþmalarýn ardýndan toplam 10 bin Euro deðerindeki Genç Ödülü Kamil Kaplan
ile Köln Büyükþehir Belediye
Baþkaný Fritz Schramma´ya verildi.
Ödül sonrasý Mevlüde Genç
yaptýðý konuþmasýnda, “15 yýl
geçmesine raðmen acýlarým hala
tazedir. Bu acýmýz dinmedi. Kamil Kaplan ailesi evlatlarýný kaybetti. Onlarýn acýsý da benim
acým. Alman Devletimiz’den de
Türk Devletimiz’den de Allah
razý olsun. Hep yanýmýzda oldular. Kinle bir yere varýlmaz” dedi.
Ödülünü CDU-Berlin Milletvekili Emine Demirbüken Wagner’in elinden alan Kamil Kaplan yaptýðý teþekkür konuþmasýnda, ödül almaktan ötürü çok
mutlu olduðunu ve gösterilen
yakýn ilgi sayesinde acýsýnýn hafiflediðini belirterek, tüm yetkililere teþekkür etti. Konuþmasýnýn ardýndan duygularýný gizleyemeyen Kaplan, 8 aylýk yeðenini yanan binadan üçüncü katýndan kucaðýna attýðý polis memuru Uwe Reuber’e sarýldý. Bu
manzara karþýsýnda salonda bulunan konuklar duygusal anlar
yaþadýlar.
Daha sonra ödülünü alan
Türk dostu Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz Schramma,
cami inþaatýna verdiði destekten
ötürü kendini yalnýz hissettiði
zamanlar olduðunu belirterek,
‘Bu ödül beni, camiye verdiðim
destekten ötürü kýnayanlara,
eleþtirenlere yönelik en anlamlý
yanýttýr’ dedi. Dostlarým DÝTÝB
Baþkaný Arslan ve Genel V. Müdürü Yýldýrým’la bu projeyi gerçekleþtireceðiz. Almanya’nýn en
güzel camisini yapacaðýz ve ben
bundan ötürü gurur duyuyorum’ þeklinde konuþtu.
Ödül töreni, T.C. Devlet Bakaný Prof. Dr. Mustafa Said Yazýcýoðlu, Kuzey Ren Vestfalya
(NRW) Eyaleti Nesil, Aile, Kadýn
ve Entegrasyon Bakaný Armin
Laschet, Mevlüde-Durmuþ Genç
çifti ile Kamil Kaplan, Köln Büyükþehir Belediye Baþkaný Fritz
Schramma, CDU-Berlin Milletvekili Emine Demirbüken-Wegner, Johannes Rau’nun eþi Christina Rau, Solingen Belediye Baþkaný Franz Haug, Türk-Alman
Saðlýk Vakfý Baþkaný Dr. Yaþar
Bilgin’in ayný karede toplu fotograf alýmýyla sona erdi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ur’an kendisini, “kitap” “þifa”, “hak”,
“rahmet”, “hikmet”,
“hidayet rehberi”, “saðlam
kulp”, “nûr”, “hak ile batýlý
ayýran” gibi kelimelerle adlandýrýr veya tavsif eder.
Ama burada insanlýk açýsýndan söylenmesi gereken
belki de ilk þey Kur’an’ýn,
Allah’ýn bütün kullarýna/insanlara en son çaðrýsý
olduðudur. Bu sebeple
Kur’an, Fatiha sûresinin hemen ilk ayetinde geçen
“Rabbi’l-âlemîn” (âlemlerin
rabbi) ifadesi ile baþlar, Nâs
sûresinin sonundaki nâs
(insanlar) kelimesi ile biter.
Buradaki nükteyi “âlemlerin rabbi olan Allah’tan bütün insanlara çaðrý” olarak
anlamak mümkündür. Ýslam en son din, Hz. Muhammed de en son peygamber olduðuna göre
Kur’an’ý, Allah’ýn bütün insanlara en son çaðrýsý bir
baþka ifade ile en son þansý
olarak görmek gerekir.
Kur’an, bütün insanlara
çaðrýda bulunur
Kur’an bir çok ayetinde
din kelimesine yer verir ve
bununla özel anlamda Ýslam’ý kasteder. Bu bakýmdan Ýslam ile dini adeta ayný manayý ifade eden iki kelime gibi kabul eder ve bütün peygamberlerin getirdikleri dinin ortak adýnýn
Ýslam olduðunu belirtir.
Ýlahî kitaplarýn, peygamberlerin hulasa ilahî dinlerin birbirlerini tasdik etmesi, insanlýða getirdikleri deðerlerdeki ana noktalarýn
ayný olduðunu gösterir. Bu
sebeple bütün kitaplara ve
peygamberlere inanmak,
onlarý tasdik etmek bizim
imanýmýzýn bir parçasýdýr.
Fakat insanlar daha önce bu
deðerleri tahrif etmiþler,
peygamberlere isyan etmiþler hatta onlardan bazýlarýný
öldürmüþlerdir. Ýþte Allah
Teâlâ, tahrif edilen temel
dînî/insânî deðerleri yeni
bir peygambere gönderdiði
vahiyle düzeltmiþtir. Allah
Teâlâ tahrifata uðrayan bu
deðerleri en son ve kâmil
manada Kur’an ile düzeltmiþ, son dönem insaný için
gerekli olan esaslarý da
Kur’an ile ikmal etmiþ, böylece onu bütün insanlýða
göndermiþ, ayrýca koruma
altýna almýþtýr. Özetle söylemek gerekirse Kur’an ilk
peygamberden itibaren bütün peygamberlere indirilen vahyin kemal noktasýný
temsil eder. Yer darlýðý sebe-
K
13:35 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Kur`an, Ýnsan ve Hayat
[4:22-24]
insanlýðýn
biyle tek bir örnek vermenfaatinin zaman-memek gerekirse bütün
kana göre deðiþmediði
dinlerin en temel deðeri
bazý konular dýþýnda
olan tevhîd akîdesini,
ayrýntýya
girmemiþ,
Hýristiyanlar teslis itikaonun dýþýnda bütün indý
ile
[5:72-73]
sanlýðýn ihtiyacý olan kýYahûdîler de Üzeyir’i
yamete kadar ortaya çýAllah’ýn oðlu kabul etkabilecek meselelerin
mek suretiyle [9:30],
çözümünü ihtiva eden
müþrikler de putlarý
temel esaslar evrensel
ilah saymakla [2:165,
ilkeler getirmiþtir ki, bu
3:151, 10:68-70, 16:18,66]
ona dinamizm saðlayan
bozmuþlardýr. Kur’an
ana özelliðidir. Bunun
bunu bir çok ayetinin
yanýnda yaratýcý ve yayanýnda ihlâs sûresiyle
ratýlanýn geçeðine uyyeniden düzeltmiþtir.
gun inanç esaslarý, adaBurada iþaret edilmesi
Prof.
Dr.
Saffet
KÖSE
leti saðlayan hükümlegereken bir baþka husus
ri, kýssalarýndaki sosyal
da þudur: Ýslam, tabii
deki tercihlerine göre ahiolarak kendisini son hak rette karþýlýðýný alacaklardýr gerçeklikler, kullar arasýndin olarak kabul etmesi, di- [3:20, 5:92, 99]. Hatta Kur’an daki iliþkilerde hak-adalet
ðer dinlerin batýl olduðunu bu konuda ýsrarcý olunma- anlayýþý, tabiatla iliþkilerde
vurgulamasý ve onlara ciddi sýný da hoþ karþýlamaz ilahî dengeye saygý ve onu
gösterilecek
teolojik eleþtiriler yöneltme- [28:56]. Esasen bu bütün korumaya
sine raðmen insanýn yaratý- peygamberlerin ortak tutu- özen, kulun bu fani alemdelýþ gerçeði ve imanýn ana mudur. [16:35, 16:17] Bu ki bütün fiillerinden ebedi
özellikleri itibariyle diðer apaçýk davet kendisine ula- olan ahiret yurdunda hesainanç mensuplarýný kendi- þan kimse sorumlu bir var- ba çekileceði gerçeði ve Allerini tanýmladýklarý biçi- lýk olarak inanýp inanmama lah-kul, insan-alem iliþkilemiyle kabullenmiþ, insanýn hakkýna sahiptir ve bu terci- rinde bu sorumluluk þuuruirade sahibi bir varlýk oluþu hinin uhrevi sonucu kendi- nun hep ön planda tutulsebebiyle de tercihleri ile sine aittir. [6:104, 10:43-44] masýný istemesi, dünya ve
onlarý baþ baþa býrakmýþtýr. Kabul etmeyenlere Kur’an ahirete deðer verme noktaEsasen bu kendinden emin Hz. Peygamber’e þöyle söy- sýnda kurduðu mükemmel
olmanýn da bir ifadesidir. lemesini
emreder: denge, Allah’a götüren bir
Çünkü kendi ifadelerine “Rasûlüm! Yüz çevirirlerse yol olarak kainattaki eþsiz
göre Kur’an’ýn hayatýn bü- de ki: Allah, bana yeter, nizam ve ahengin araþtýrýltün alanlarý ile ilgili olarak O’ndan baþka ilah yoktur. masý böylece hem insanýn
getirdiði deðerler diðerleri- Ben sadece O’na güvenir, teknolojik geliþmelerle iþlene göre kör ile gören [6:60], dayanýrým. O, yüce arþýn sa- rini kolaylaþtýracak buluþlasaðýr ile iþiten [11:24], ka- hibidir.” [9:129] Bundan ra imza atmasý hem de bu
ranlýk ile aydýnlýk [13: 16], sonra Kur’an-ý Kerim Ýs- mükemmelliðin Allah’ýn
diri ile ölü [35:19-22], eðrilik lam’dan baþka bir dinin Al- eseri olabileceðini anlayýp
ile doðruluk [2:256, 7:146- lah tarafýndan kabul edil- iman etmeyenin inanmasý147] arasýndaki fark kadar meyeceðini: “Allah nezdin- na, inanmýþ olanýn da imaaçýk ve dikkat çekici, karan- de hak din Ýslamdýr” [3:19]; nýnýn saðlamlaþmasýna katlýklarý
aydýnlatan
ýþýk “Sizin için din olarak Ýs- kýda bulunmasý, bunun ya[4:174, 5:15-16] kadar par- lam’a razý oldum”, [3:85]; nýnda makro alemdeki bu
laktýr. Ýnsana da bütün bun- “Kim Ýslam’dan baþka bir ahenge kendi mikro alelarý görebilecek basîret/id- din ararsa bilsin ki bu on- minde de katýlmasýný isterak kabiliyetleri verilmiþtir dan asla kabul edilmeyecek mesi onun ne kadar hayatla
[6:104]. Bu sebeple peygam- ve ahirette ziyan edenler- iç içe bir kitap olduðunu ve
berlerin dolayýsýyla diðer den olacaktýr” [3:85] ayetle- göstermektedir. Sadece bir
müminlerin görevi (ente- riyle hatýrlattýktan sonra bu örnek olarak Kur’an’ýn kul
lektüel seviyede) hikmetle; durumda olanlarý: “Sizin hakkýna verdiði önemi dikgüzel öðütle davette bulun- dininiz size, benim dinim kate almamýzýn, zaman zamak, irþâd etmek, ilahî me- bana” (Kafirûn Sûresi, man gündeme gelen yolsajý ulaþtýrmak ve (tartýþma- [109:6]) ayeti ile kendi suzluk ve yoksulluk gibi
ya düþkün olanlarla da) en inançlarýyla baþ baþa býrak- problemleri ya da insanlar
güzel biçimde tartýþarak ik- makta, Müslümanlara da arasýndaki iliþkilerin bozulna etme yolunu aramak onlarýn kutsal deðerlerini masý yönündeki sýkýntýlarýn
þeklinde olacaktýr [16:125]. tahkir edici davranýþlarda tamamýna yakýnýný ortadan
Kur’an-ý Kerîm’in tanýmla- bulunmayý yasaklamakta- kaldýracaðýný söylemek hiç
de kuru bir iddia deðildir.
masýyla Peygamber inanç dýr. [6:108]
Mesela müfessirler “Ey
konusunda bir zorba/basKur’anýn mesajý evrensel
kavmimiz! Allah’ýn davetçikýcý deðil [88:22], hatýrlatýve özü itibariyle
sine icabet edin. O’na iman
cý/öðütleyici, [88:21] müjdinamiktir
edin ki sizin günahlarýnýzdeleyici ve uyarýcýdýr.
Kur’an evlenilmesi ya- dan bir kýsmýný yarlýðasýn
[4:165, 5:19] Ýnsanlar, irade
sahibi bir varlýk olarak onu sak olan kimselerin belir- ve sizi çok elem verici bir
kabul edip etmeme þeklin- lenmesinde olduðu gibi azaptan kurtarsýn” (Ahkaf
11
Sûresi, [46:31]) ayetinden ve
bir çok hadisten hareketle
kul hakkýnýn Allah’ýn affý
dýþýnda olduðunu belirtirler. Gerçekten bu husus çok
ince bir þekilde iþlenmektedir: “Yazýklar olsun o ölçek
ve tartýda hile yapan mutaffiflere! Onlar insanlardan
bir þeyi ölçüp alacaklarý zaman kýlý kýrk yararlar. Ama
insanlar için ölçüp tarttýklarý zaman kýyýsýndan köþesinden/ucundan kenarýndan kýrparak verirler. Gerçekten onlar bütün insanlarýn hesap vermek üzere Allah’ýn huzurunda hazýr bulunacaklarý o büyük gün
için diriltileceklerini hiç
akýllarýna getirmezler mi’
Dikkat edin facirlerin kitabý
siccîndedir. Bildin mi siccîn
nedir’ [Bu ucundan kenarýndan kýrptýklarý þeylerin]
rakam rakam yazýldýðý kitaptýr [amel defteri].” (Mutaffifîn Sûresi, [83:1-9])
Mutaffif kelimenin kökü
dikkate alýndýðýnda ölçüp
tartarken bir þeyin kýyýsýndan kenarýndan bilinçli bir
þekilde/hile ile çalan kimse
demektir ki, bu insanlarýn
peþine düþmeyecekleri basit haklarý ifade eder. Her
ne kadar insanlar peþine
düþmese de Allah bu basit
haklarýn onlarýn kara defterine (siccîn) yazýldýðýný ve
bunlar için büyük bir mahkeme kurulacaðýna iþaret
ederek, kul hakkýnýn önemine vurgu yapar. Bu anlayýþýn bir uzantýsý olarak Ýslam hukukçularý kul haklarý konusundaki sorumluluðun, kimin hangi þartlarda
yaptýðýndan çok, eylemin
sonucuna baðlý olarak gerçekleþtiðini dikkate almýþlar küçük de olsa çocuklarýn ve akýl hastalarýnýn birisine ait bir malý telef etmeleri durumunda ödemekle
yükümlü olduklarý hükme
baðlanmýþtýr. Kul hakký sadece ticaretle sýnýrlý deðil
hak-haksýzlýðýn bulunduðu
bütün alanlarla ilgilidir.
Kur’an aciz býrakan eþsiz üslubuyla bütün insanlýðý kendisine uymaya davet etmektedir. Bununla
bütün insanlýðýn ihtiyaçlarýna cevap verebilecek bir
özelliðinin bulunduðuna
iþaret etmektedir. Ayrýca
son kitap olmasý bir baþka
deyiþle kendisinden sonra
kitap gelmeyecek olmasý da
dinamik/canlý bir yapýya
sahip olduðunu göstermektedir.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
12
ssen–Katernberg Ayasofya Camii bu yýlki cemiyet yararýna düzenlediði kermes programýný baþarýlý bir organize ile gerçekleþtirildi.
Üç gün süren kermes
programýna Cuma günleri düzenli olarak yapýlan hanýmlara yönelik Ruhr a Bölgesi Kadýn Kollarý Bölge Baþkaný Cahide Yýlmaz hocahanýmýn
sohbeti ve daha sonra deðerli
TC Essen baqkonsolosluðu eski din ateþesi Hasan Zer hocaefendinin Cuma Vaazý ile
start verildi.
Baþta Kadýn Kollarý olmak
üzere yetiþkinler ve gençlik
kollarý ve camaatin büyük
katkýlarý ile hummalý bir çalýþmaya giren Essen Katernberg
Ayasofya camii yönetim kurullarý tüm maddi imkansýzlýklara raðmen inanç ve kararlýlýkla her türlü hayýrlý hizmetin baþarýyla üstünden gelebileceklerini bir daha ortaya
koydular.
Cemiyetin iç ve dýþ bölümleri ve park alanlarýnýn tamamen dolup taþtýðý Programýn
ikinci gününde ise programa
özel olarak davet edilen deðerli hatip Seyfullah Kýlýç ka-
E
rogramýn açýlýþ Kur`an-ý
Kerimini Ruhr A Bölgesinde
þubelerarasý
Kur`an-ý Kerim yarýþmasýnda
bölge birincisi olan Hilal Tekeli okudu sunucuðulunu büyük bir baþarý ile yapan Betül
Bolat ve Fatih Coþkun beðeni
kazandýlar.
Açýlýþ konuþmasýný Ruhr A
Bölgesi Kadýn Kollarý Baþkaný
Cahide Yýlmaz haným yaptý
organizede emeði geçenlere
teþekkür ederek çocuklarýmýzýn yarýnlarýmýzýn teminatý olduklarýný dile getirdi.
Programa misafir olarak
katýlan Fatih Aksay günün
mana ve ehemmiyetini içeren
P
13:35 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Essen-Katernberg`te
geleneksel kermes programý
týlarak programa ayrý bir renk
kattý. Kýlýç konuþmasýnda
gençlik eðitimi ve aile konularýna yer verirken, güzel uslubu ile de katýlanlara tatlý ve
neþeli anlar yaþattý.
Ruhr A Bölgesi deðerli hoca efendilerinden Nedim Kuþ
hocaefendi de programa katýlarak sohbet ve ilahileriyle
renk kattý.
Deðerli Sanatçý Selim
AHA ve gurub arkadaþlarýyla
katýlarak okuduklarý ilahi, ezgi ve marþlarla katýlanlara eðlenceli ve neþeli anlar yaþattýlar.
Cemiyet imam hatibi Halit
Piþmek ise tüm kermes boyu
konuþma ve ilahileriyle belirli
aralýklarla yer aldý. Piþmek
programda her günün bitiminde çekiliþ ve ve cemiyet
yararýna açýk arttýrmalar yaptý
ve cemaati bu yýl içerisinde bitirmeyi planladýklarý cemiyet
borç ödemelerinde katkýda
bulunmalarý yönünde teþvik
etti.
Programýn ikinci gününde
Ayasofya camii çok deðerli TC
Essen Baskonsolosu Hakan
Akbulut`u büyük sevgi ve çiçeklerle karþýladý. Akbulut
programda bir selamlama konuþmasý yaparak programýn
baþarýlý ve hayýrlý olmasý dileklerinde bulundu.
Muhteþem kermes programýnýn minik misafirlerinin de
yoðun eðlenme imkaný bulduklarý kermeste çocuklar için
fayton gezileri, zýplama balonu ve çocuk kulübünün yüz
ve el boyama reyonlarý ve daha bir çok eðlence standlarý
yer aldý.
Programýn üçüncü günü
yine hiç heyacanýný yitirmeden devam etti. Programýn bu
gününe ise Genel Merkez Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden ka-
týlarak bir konuþma yaptý. Özden konuþmasýnda Ýslamýn aile yapýsý, gençliðin eðitimi ve
müslümanlarda bulunmasý
gereken örnek davranýþlar konularýna dikkat çekti.
Haným kollarýnýn büyük
özenle hazýrladýklarý Türk ve
Alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri satýþa sunulduðu bu
güzel günde bir sürpriz katýlma oldu. Galatasarayýn ünlü
oyuncularýndan Serkan Çalýk
programa katýlarak hayranlarýný sevidirerek imza daðýttý.
Yýldýz futbolcunun daha sonra imzaladýðý 61 nolu formasý
cemiyet yararýna açýk arttýrmaya sunuldu.
Daha birçok araç, gereç ve
kullaným eþyalarý, Ak Reisenden uçak bileti, Royal Mobilyadan hediyeler, çekiliþe ve
açýk arttýrmaya sunulduðu
programda
sýra
Erciyes
OTO`nun cemiyete baðýþladý-
IGMG RUHR A BÖLGESÝ KADIN
KOLLARINDAN ÇOCUK KULÜBÜ ÞENLÝÐÝ
veciz bir konuþma yaptý.
IGMG Ðenel Merkez Kadýn Kollarý Çocuk kulübü baþkaný Meryem Saral bir selamlama ve açýlýþ konuþmasý yaptý. Dortmund Mengede þubesinden katýlan yavrularýmýz
Ýstiklal Marþý okudular ve 571
þiirini sundular. Gladbeck þubesinden bir gurup yavrumuz
sema gösterisi sundular. Ayþe
Yaz Ya Resulallah þiirini okudu. Dort. Anadolu camii anasýnýf öðrencileri karýnca ve arý
haber
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
ilahisi okudular. Kýyafetleri
diðer çocuklar tarafýndan ilgi
ile izlendi.
Castrop Þubesi ise bir ilahi
ile renk kattý. Bestvig ilahi ve
türkü okudu.
Hagenden katýlan gurup
dildar Arayýþ piyesi, Palyaço
gösterisi ile sahne aldý. Yöresel
giyilen foklor ekibi ile yine gurup dildar beðeni kazandý.
Gladbeck
Þubesinden
Semra Pýlýþ 40 yaþýndasýn þiiri
ile dinleyenleri coþturdu. Ge.
Hassel Þubesinden ana sýnýf
öðrencileri Taha suresini ezbere aþýr olarak okudular yine
hassel Kelime-i Þahadet piyesi
sundular.
Bergkamen Þubesi Mehteran gurubu Fetih Marþý ile heyecanlý anlar yaþattý. Türkiyem türküsünü söylerken türkiyemizi canlandýrdýlar. Kamen cemiyetinden katýlan gurup suffa Keloðlan, Nasreddin
hoca ve Tonton nine tiplemeleri ile çocuklarýn ilgi odaðý ol-
ðý arabanýn çekiliþi ile doruða
erdi. Yapýlan çekiliþte araba
talihlisi cemiyet imam hatibi
Halit Hoca olunca, hoca efendi arabayý tekrar cemiyet yararýna açýk arttýrmaya sundu
ve en yüksek meblaðý veren
talipliye araba devr edildi.
Tüm bu üç günlük kermes
programýnda sabahýn erken
saatlerinden akþamýn geç vakitlerine kadar süren program
katýlanlarýn
hatýralarýnda
unutulmayacak izler býraktý.
Cemiyet baþkaný Metin
Ceylan ise yaptýðý açýklamada
öncelikle emeði geçen ve büyük katkýlarý olan tüm idareci, cemaate, misafir hatiplere
(Genel Merkez Ýrþad Baþkaný
Ahmet Özdene, Seyfullah Kýlýça, Nedim Kuþa,) sanatçý Selim Aha ve arkadaþlarýna, Deðerli T.C. Essen Baþkonsolosumuz Hakan Akbulut beye, deðerli GS Yýldýz futbolcusu Serkan Çalýk`a Ruhr A Bölge Baþkaný Ýsmet Çataklý ve mesai
arkadaþlarýna, çevre þehirden
katýlan özel ve tüzel kurum ve
kuruluþ temsilcilerine, tüm
sponsor firma ve iþyerleri ve
dolayýsý ile onlarýn yönetici ve
sahiplerine, gazetemiz aracýlýðý ile bir daha teþekkür etti.
du.
Çocuklar için oyun stndlarýnýn, yüz boyama üye kampanyasý gibi standlarda çocuklarýn hizmetine sunuldu. Yiyecek içecek satýþýnýn yapýldýðý
program IGMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý Çocuk Kulübü Baþkaný Meryem Koçak
Bölge yönetim kurullarýna ve
tüm iþtirak eden þubelere teþekkür ederek çocuk þenliklerinin tüm þubelerin kendi cemiyetlerinde yapmalarýnýn
önemini vurguladý. Avrupa
Kuran´ý Kerim okuma birincisi Enes Çiçeðin okuduðu
Kur`an-ý Kerim ile son buldu.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
üsseldorf
Ýdare
Mahkemesi, Müslüman bir öðrencinin karma yüzme dersine
katýlýmý ile ilgili uzun süredir beklenen kararýný açýkladý. Mahkeme, kýz öðrencinin erkeklerle beraber
yüzme dersine katýlmasý
gerektiðine karar verdi.
Mahkemenin basýn bildirisinde, bu derse katýlma
mecburiyetinin, din özgürlüðünün ihlali anlamýna
geldiði, ancak vücut hatlarýný belirginleþtirmeyen
yüzme kýyafeti ile bu ihlalin en aza indirgenebileceði belirtiliyor. Buna göre,
son tahlilde, devletin eðitim sorumluluðunun, öðrencinin din özgürlüðüne
müdahele edilmesinden ve
ailenin çocuklarýný kendi
dinî düþüncelerine göre
eðitmesinden daha öncelikli olduðu kanaati tercih
ediliyor.
Karar, hukukî açýdan
deðerlendirildiðinde yanlýþ ve kabul edilemez olmasýna raðmen, sürpriz de
sayýlmaz. Nitekim karar
bu haliyle, devlet politikalarýnda son yýllarda gözlemlenen bir olguyu, yani
Müslümanlarýn din özgürlüðünü mümkün olduðunca sýnýrlandýrmayý ve çarpýk bir entegrasyon anlayýþýndan hareketle asimilasyonun hedeflendiðini doðrulamaktadýr. Zaten, davacýnýn avukatlarý da bu tesbitten hareketle karara itiraz edeceklerini açýkladýlar. Zira kararýn bu þekilde
anayasaya aykýrý olduðu
þüphe götürmüyor.
Bununla beraber uzun
yýllar sürecek ve belki de
Avrupa Ýnsan Haklarý
Mahkemesi’ne kadar gidebilecek bir hukuk mücadelesini maalesef hesaba katmak durumundayýz. Müslümanlar için din özgürlüðü ile ilgili tartýþmalarýn etrafýnda, belli ki, bugüne
kadar olduðu gibi, bu süreç içerisinde de Müslümanlarýn kendilerini toplumdan dýþladýklarý varsayýmýyla yürütülecek polemik dolu tartýþmalarý müþahade edeceðiz. Tartýþmalarýn temelinde ne anayasal deðerler, ne de özgürlükçü, çoðulcu toplum kriteri olacak; aksine, benmerkezci kültürel yaklaþýmlar ve sekülarist dünya
görüþünün dayatýldýðý bir
D
13:35 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Yüzme dersi: Asimilasyon ve
göç arasýnda bir tercih mi?
93,2’si spor ve yüzme
retorik, nesnel bir tarderslerini ayrý ayrý yatýþmayý gölgeleyecek.
parken, ayný rakam BaDevletin bünyesinden-Württemberg’de
deki birçok stratejistin
yüzde 88,3, Saksonya
son mahkeme kararý
Eyaleti’nde ise yüzde
ile, Federal Ýdare Mah73,8`dir.
Hamburg,
kemesi’nin 1993 yýlýnSchleswig-Holstein ve
daki “yanlýþ” kararýný
Kuzey Ren Vestfalya
da bertaraf etme gibi
Eyaletleri’nde karma
bir niyetinin olduðu
dersleri tercih ederken,
anlaþýlýyor.
Kuzey Ren VestfalFederal Ýdare Mahya’da yüzde 65,8 karkemesi, Ýslam’ýn tesetma, yüzde 17,1 bazen
tür ile ilgili kurallarý
karma, bazen ayrý ayrý
açýsýndan bakýldýðýnda,
ve yüzde 17,1’i de kýz
karma olmayan spor
Mustafa
YENEROÐLU
ve erkek öðrenciler ayrý
dersi imkanýnýn sunuayrý ders görmektedirlamamasý ve bu nedenyasanýn ihlali anlamýna
1
ler.
le öðrencinin vicdanî iki- gelmiyor mu? Herhangi
Konu gerçekten enteglemde kalmasý dolayýsýyla, bir dinî veya dünyevî gö12 yaþýndaki Müslüman rüþü benimseyen ve bu gö- rasyon ise, Müslümanlar
bir kýz öðrencinin bu ders- rüþlerin tezahürlerini dev- biryana, asýl, Bavyera ve
ten muaf tutulmasý gerek- let marifetiyle topluma da- Baden-Württemberg eyatiðine karar vermiþ ve ka- yatmaya çalýþan bir anla- letlerinde spor ve yüzme
rarýný da ayrýntýlý bir þekil- yýþ, özgürlükçü demokra- derslerinin, niçin, neredeyse tamamen kýz-erkek ayrý
de gerekçelendirmiþti. Bu- siye ters düþmüyor mu?
Tüm bu sorular, Alman- olarak gerçekleþtirildiði sogün birçok kiþi, bu kararýn
entegrasyon politikalarý ya’nýn, anayasal hukuka rulmalýdýr. Madem yüzme
açýsýndan sorunlu olduðu- dayanan yapýsýný temelden dersi, entegrasyon için olnu ve devletin menfaati- deðiþtirme teþebbüslerinin mazsa olmaz bir þarttýr, o
nin, ailenin eðitim hakký ve “Müslümanlar” üzerinden zaman sadece Müslümanmaðdur öðrencinin vicdanî yürütülmeye çalýþýldýðýný larýn deðil, ayný zamanda
ikileminden daha öncelikli açýkça gözler önüne ser- Müslüman olmayan çok
olmasý gerektiðini düþünü- mektedir. Ancak tartýþma- büyük bir kesimin de enlarýn Müslümanlar üzerin- tegre olmayýþý gibi büyük
yor.
Ancak mesele gerçekten den yürütülmesi, sürecin bir sorun ortaya çýkmaktaMüslümanlarýn toplumsal uzun vadede tüm vatan- dýr!
Birçok bilim adamý eþithayata katýlýmýnýn artýrýl- daþlarýn özgürlük haklarýnýn
sýnýrlandýrýlmasýna
lik
nedeniyle –ki bu husus
masý hususu mu? Yüzme
doðru
yöneleceði
gerçeðini
sürekli
Müslümanlara kardersi hususu, insanlarý dikgölgelemektedir.
Bununla
þý öne sürülmekte– derslekate almadan, dünya görüþlerini “savaþtýrmak” beraber bu durum, toplu- rin cinsiyetlere göre ayrý
amacýna yönelik kullanýl- mun büyük kesimince gö- yapýlmasý gerektiðini dümaya uygun bir konu mu? zardý edilmekte ve hatta þünüyorlar.2 Bunun nedeni
Devlet, anayasal yapýya ortaya çýkan temel hak ih- olarak da, erkeklerin fizik
göre bir temel hak olan ai- lalleri, potansiyel bir tehli- ve hareket üstünlükleri ile
lenin eðitim hakkýný bu þe- keyi bertaraf etmeye yöne- kýzlara karþý kendi isteklekilde ihlal ederek, çocukla- lik önlemler olarak algýlan- rini kabul ettirmeleri ve
rýnýn dinî eðitimi hakkýyla dýklarý için de desteklen- onlarýn isteklerine az hassasiyet göstermeleri ve
alakalý olarak, olmadýk ye- mektedir.
Hâlbuki, yüzme dersi böylece spor dersinde kýzre, ailelerin özgürlük alanlarýna karýþabilir mi? Bu konusunda yapýlan tartýþ- larýn erkeklere uyma duruhaliyle devletin, eðitim yü- malarýn ne entegrasyon ne munda kalýp, ikinci plana
kümlülüðünü ve denetle- de yüzmenin öðrenilmesi atýlmalarý gösterilmektedir.
yici vasfýný aþarak, ailelerin ile ilgili olduðunu aþaðýda- Böylece kýzlar, karma spor
çocuklarýný nasýl yetiþtire- ki rakamlar açýkça göster- dersindeki hareket ve sosceklerine dair yön vermeye mektedir: Bavyera Eyale- yal davranýþlar noktasýnda
çalýþmasý, doðrudan ana- ti’nde öðrencilerin yüzde geri planda ve pasif kal-
13
maktadýrlar. Buna karþýn,
karma olmayan spor derslerinde kýzlarýn serbest
oyun ve hareketlerde daha
rahat olduklarý belirtilmektedir. Sonuçta, okulda spor
derslerinin kýz erkek ayrý
gruplar halinde tercih edilmesi gerektiði ifade edilmektedir.3
Nitekim Eðitim Bakanlarý Konferansý da, karma
yüzme ve spor dersine mesafeli duran açýklamalarda
bulunup, karma spor ve
yüzme dersinin sadece
“pedagojik, spor uzmanlýðý ve okul organizasyonu
açýlarýndan kabul edilebileceði durumlarda” mümkün olabileceðini belirtmiþti.4
Spor Bakanlarý Konferansý eski Baþkaný da 2001
yýlýnda karma derse karþý
görüþ bildirmiþ ve belli bir
yaþtan itibaren spor dersinin karma yapýlmaktan
vazgeçilip vazgeçilemeyeceðini sormuþtu.5
Verdiðimiz bu bilgiler
ve karma ders etrafýnda
Müslümanlarla baðlantýlý
olmaksýzýn yürütülen bu
tartýþmalar, meselenin devletin eðitim yükümlülüðü
ile ilgili olmadýðýný göstermektedir. Aksine, bu durumun Müslümanlara karþý
yürütülen politikalara destekleyici ek önlemler olarak ortaya çýktýðýný ve maalesef hakimlerin de bu kararlarýyla “Kültür savaþý
atmosferinden” ne kadar
etkilendiklerini göstermektedir.
Nitekim devlet, insanlarýn açýkca beyan edilmiþ isteklerinin tersine ilgililerin
üzerinde baský kurup, buna aykýrý bir menfaat dayatmaya kalkýþýrsa, bu durum, temel insan haklarýna
ters düþtüðü gibi, devletin
kendi denetleyici konumunu zayýflatmakta ve eðitim
yükümlülüðünü “dünya
görüþü açýsýndan tarafsýz”
olarak yerine getirme yükümlülüðünü zora sokmaktadýr. Okul yönetiminin, dayatma gerekçesinde
iddia edildiði gibi, öðrenciyi dýþlayan eylem, haftada
iki saat olan bir derse katýlmama tercihi deðil, tam aksine, devletin vicdanî ikilemi gözardý ederek, ailelerin eðitim hakkýný kýsýtlayan zorlamasýdýr.
Hâl böyleyken, tehditlerden de çekinilmemekte-
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
14
dir: Son çare olarak, çocuðun ailenin elinden alýnmasý anlamýna gelen çocuðun menfaatlerinin tehlike
altýnda olmasýndan bahsedilmektedir. Hatta Okul
Müdürü Christian Henkelmann daha da ileri giderek, “Müslümanlar ya entegre olurlar, ya da, sonuçlarýna katlanýr ve ülkeleri-
13:35 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ne geri dönerler” sözleriyle
küstahlaþmaktadýr.
Böyle bir anlayýþ, belli
ki, Almanya’daki Müslümanlarýn burayý çoktan beri yurt edindikleri gerçeðini anlamakta ciddî sorunlar yaþamaktadýr. Bu sebeplerden dolayý bizim çýkardýðýmýz sonuç, anavatanlarýmýza geri dönmek
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
deðildir Bay Henkelmann!
Tam aksine, özgürlükçü
demokratik düzenin korunmasý için mücadele vermek olacaktýr!
Die SPRINT-Studie - Eine Untersuchung zur Situation des
Schulsports in Deutschland, Deutscher Sport Bund (fand aus Kostengründen in nur sieben Bundesländern statt), S. 94 Abbildung
14
Gender Mainstreaming in der
Schul(sport)entwicklung - Eine
Genderanalyse an Schulen – Diss.
vorgelegt von Elke Gramespacher,
Albert-Ludwigs-Universität Freiburg im Breisgau, WS 06/07, S. 72,
Anlage Sport 7
Gender Mainstreaming, S. 78,
Anlage Sport 7
Perspektiven des Schulsports
vor dem Hintergrund der allgemeinen Schulentwicklung (Beschluss
der Kultusministerkonferenz vom
16.09.2004 - Auf die andauernde
Gültigkeit dieses Aktionsprog-
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi bünyesinde hizmet veren Ýslami Ilimler Kursuna devam eden
27 Haným güzel bir törenle
sertifikalarýný aldýlar.
Esilla Düðün salonunda icra edilen proðramýn
açýlýþ Kur`an-ý Kerim`ini
kursiyerlerden
Mualla
Müjgan okudu.
Ardýndan kýsa bir açýlýþ
konuþmasýný yapan IGMG
Kuzey Ruhr Bölgesi Kadýn
Kollarý Baþkaný Yeter Çibasmaz: “Bölgede þimdiye
kadar yapýlan faaliyetlere
deðinerek -Dinimizi öðrenmek- yaþamak ve anlatmak amacýyla- Ana Teþkilatýmýz, gençler, hanýmlar
hep beraber ciddi gayretin
içerisindeyiz. Yanlýz bölgemizde 1200 öðrenciyi
okutmaktayýz.
Yine
Kur`an-ý Kerim, Hadis-Bilgi ve benzeri yarýþmalarda
þubelerimizde sürekli bir
hareketlilik vardýr” diyerek güzel faaliyetlerinin
devamýnýn geleceðinin sözünü verdi. Kurs Hocalarý-
IGMG KUZEY RUHR`DA ÝSLAMÝ
ÝLÝMLER MEZUNÝYET TÖRENÝ
öçmen kökenli toplumun entegrasyonundaki geliþmeler
ve hükümetin entegrasyon
politikalarýndaki baþarýsýnýn bilimsel olarak ölçülmesi planlanýyor
Federal hükümetin Göç
ve Entegrasyondan Sorumlu Devlet Bakaný Maria Böhmer, ülke çapýnda
yapýlmasý planlanan “Entegrasyona Destekle - Baþýrýyý Ölç - Geleceði Kur” adý
altýnda planlanan taslaðý
Federal hükümet entegrasyonun baþarý
derecesini bilimsel olarak ölçmek istiyor
I
G
ný ve öðrencileri tebrik
ederek sözlerini bitirdi.
Daha sonra kürsüye gelen Kurs Müdiresi Hamide
Ýleri konuþmasýnda: “Teþkilatýmýzýn eðitim çalýþmalarý en önemli faaliyetlerimiz arasýndadýr. Bu çalýþmalarý
hýzlandýrmak
amaçlý Ýslami Ýlimler Kursumuzu baþlattýk. 2 yýl boyunca yorucu, yorucu olduðu kadar da zevkli ve
heyecanlý bir eðitim sürecinin sonuna geldik. Bu
süre içerisinde “Ýlim Rutbesi en yüce rutbedir, makamdýr”. Þerefine nail olmak, kendine ve insanlýða
faydalý olmak arzusuyla
Bölgemizin dört
bir yanýndan gelen ve Ýslami
Ýlimler (Hatibe
ve Eðitim) kursumuzu tamamlayan öðrencile-
tanýttý.
Hükümetin taslaðýnýn 14 ayrý konuda 100
gösterge
üzerinden
planlandýðý, göçmen
kökenli tüm gruplarý
kapsadýðý kaydedildi.
Göstergeler arasýnda
göçmenlerin hukuki
statüleri, dilin destek-
rimiz, kendilerine inanarak azmettiler, sabrettiler.
Önce kendilerine, Ailelerine, yakýn çevrelerine ve
gelecek olan neslimize faydalý olmak için adýmlarýný
attýlar ve bugün ilmen
yüksek mertebeye çýkmaya layýk görüldüler. Her
biri birbirinden güzel huylu talebelerimi ve geleceðin eðitmenlerini tebrik
ediyorum. Bugün onlarý
sertifikayla taclandýracaðýz. Ancak bu tacý takmak
ne kadar önemliyse, hakkýný vermekte en az o kadar mühimdir..
Öðrendikleriyle amel
etmek. Bildiklerini Allah
rýzasý için baþkalarýna
ulaþtýrmaktýr.
Bir dahaki dönemde
eðitim kapasitesini geniþleterek, 35 genç ve 30 hanýmla eðitimde yeni talebelerle devam edeceðine
iþaret ederek, kurs hocalarýný ve kursiyerlerini tebrik ederek, sözlerini bitirdi.
Öðrenciler tarafýndan
okunan ilahiler, piyes ve
þiirlerden sonra günün Misafir Hatibe olan IGMG
Kadýn Kollarý Genel Baþkaný Zehra Dizman Hocahaným da kýsa konuþmasýnda; “Teþkilatta Kadýn
Kollarýnýn çalýþmalarýna
deðinerek, Kuzey Ruhr Bölgesinin son zamanlarda eðitim alanýnda
göstermiþ olduðu baþarýyý
lenmesi, eðitim, iþ imkanlarý, toplumsal entegrasyon, siyasi katýlým, þiddet, yabancý
düþmanlýðý gibi konularýn yer aldýðý ifade
edildi.
Sözkonusu taslaðýn
bu konular üzerinden
göçmen kökenli top-
dosya
ramms hat die KMK in einem Beschluss von 2004 hingewiesen
„Insofern sei auch einmal die
Frage gestattet, ob es zumindest ab
einem bestimmten Alter auch
denkbar wäre, dass wir die Koedukation sozusagen im Sport einmal
aufheben, denn hier gibt es Interessen von Mädchen, die gravierend
anders sind als die von Jungen“.
(Aus der Rede von Annegret
Kramp-Karrenbauer, Vorsitzende
der Sportministerkonferenz, S. 19,
Anlage Sport 3
tebrik etti. Bir zamanlar bu
bölgede Hatibe ve eðitimci
hasreti yaþanýr iken, þimdi
iþte Kuzey Ruhr Bölgemize Hatibe ve Eðitimci yetiþiyor elhamdulillah. Bugün burada mezun olan
hanýmlarýmýzýn sorumluluðu büyüktür. Onlar önce
kendilerine,
ailelerine,
çevrelerine ve sonra da
teþkilatýmýzýn çeþitli kademelerinde görev yapmak
için adýmlarýný atýyorlar
inþallah. Onlarý caný gönülden tebrik eder ve baþarýlar dilerim. Kurs Müdiresi ayný zamanda da
kurs hocalýðý yapan H. Ýleriye ve diðer kurs hocalarýný tebrik ederek, Bölge
Baþkanýnýn verdiði hediyeyi hocalara takdim ettiler.
Akabinde kurs Müdiresi kursiyerlerin sertifikalarýný vererek, teker teker
tebrik ettigi program dolu
dolu ve bilgi yüklü oldugu
kadar da eðlenceliydi.
Program yemek ikramýyla sona erdi.
lumdaki geliþmeleri düzenli bir þekilde takip etmeye imkan sunduðu belirtilirken, çalýþmanýn rapor halinde de yayýnlanacaðý kaydedildi.
Hükümetin sözkonusu
çalýþma ile milli entegrasyon planý çerçevesinde
üzerine aldýðý Almanya’da
entegrasyonun geliþiminin
ölçülmesi yükümlülüðünü
yerine getireceði kaydedildi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 15
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
I
Seite 16
GMG (Ýslam Toplumu
Milli Görüþ)ün düzenlediði ’Kardeþlik ve Dayanýþma Günü’ 31 Mayýs Cumartesi Belçika`nýn Hasselt
kentinde Ethias Arena salonunda gerçekleþti.
Avrupa`nýn dört bir yanýndan akýn akýn gelen insanlar 25.000 kiþilik Ethias Arena’nýn içini ve dýþýný doldurdu.
Öðle namazýnýn ardýndan
saat 15.00`da start alan proðramý IGMG Genel Merkezden Ýbrahim Kaygýsýz ve Tahir Köksoy sundular.
Açýlýþ Kur`an-ý Kerimini
Avrupa 2008 K. Kerim okuma birincisi Fatih Çiçek okudu. Çiçek, muhteþem tilaveti
ile salonu dolduranlarý mest
etti.
Ýstiklal Marþýmýzýn topluca okunmasýnýn ardýndan,
açýlýþ konuþmasý için davet
edilen IGMG Genel Baþkan
Yardýmcýsý ve Teþkilatlanma
Baþkaný Sami Ganioðlu konuþmasýnda, güzel tabloyu
“Sizler yiðit insanlarsýnýz diye” nitelendirdi.
Ganioðlu günün adýný da
taþýdýðý Kardeþlik ve Dayanýþma hakkýnda katýlanlara
saðduyu çaðrýsý yaptý ve önemine deðindi.
Ganioðlu Avrupa`daki
bölgeleri, Bölge Baþkanlarý
ve Genel Merkez Yürütme
Kurulunu tanýttý. Ve günün
hayýrlara vesile olmasýný söyleyerek sözlerine son verdi.
Kýsa bir sinevizyonla Avrupa`daki Milli Görüþ tanýtýldý ve faaliyetlerinden kesitler
sunuldu. Teþekkür konuþmasý için Cezayir’li misafir Milletvekili Prof. Dr. Mustafa
Kathi kürsiye davet edildi ve
Milli Görüþe bu güzel organizasyonu düzenledikleri için
tüm emeði geçen kardeþlerine minnettarlýðýný iletti.
Dünya üzerinde bir örnek
teþkilat olarak Milli Görüþ`ün çalýþmalarýný desteklediklerini söyledi ve hayýrlara
vesile olmasý için Cenabý
Hakk`a niyazda bulundu.
Bu konuþmanýn ardýndan
IGMG Sosyal Hizmetler
Baþkaný Ali Bozkurt tarafýndan, Prof. Dr. Mustafa Kathi`ye bir þükran plaketi takdim edildi.
Milli Görüþ Teþkilatýnýn
çalýþmalarý hakkýnda bilgi
vermek için IGMG Genel
Sektereri Oðuz Üçüncü kürsüye geldi ve ilk olarak salonu dolduran 25.000 civarýndaki insanlara teþekkür etti.
Üçüncü: “Milli görüþe yapýlan haksýz ve çirkin adlandýrmalara en güzel cevabý bu salonu dolduran kardeþlerimiz
vermektedir” dedi. Çalýþmalarda tek amacýmýz var, o da
Allah`ýn rýzasýdýr diye sözlerine son verdi.
Ve günün konuþmasý için
proðram sunucularýndan Ýbrahim Kaygýsýz IGMG Genel
Baþkaný Yavuz Çelik Kara
han`ý kürsüye davet etti.
Karahan, katýlýmcýlar
teþekkür etti ve “Sizler hayý
ehlisiniz” diye sözlerine de
vam etti. Günün önemine de
ðinen IGMG Genel Baþkan
Karahan, amaçlarýnýn kardeþ
liðin derinleþtirilmesi, çalýþ
malarýmýzýn güçlenmesi, say
gý ve sevginin aralarýmýzd
yaygýnlaþmasý olduðunu be
yan etti.
Milli Görüþ’ün aç olan
larla aç olduðunu, çile çeken
lerle çile çekmek olduðun
27 NRW. sayi sayfalar
sözlerine ekledi. IGMG’nin
bütün insanlarýn saadeti için
var olduðunu söyleyerek konuþmasýna son verdi.
IGMG Genel Baþkaný
Yavuz Çelik Karahan; Milli
Görüþ`te hizmet alan eski
Bölge Baþkanlarýna, äükran
plaketlerini takdim etti. Proðram’a Türkiye`den gelen Kari Ekrem Nalbant muhteþem
sesi ile, salondaki insanlarý
okuduðu Kur`an-ý Kerim tilaveti ile, manevi açýdan doyurdu.
2007 yýlýnýn Kurban
30.04.2009
13:35 Uhr
kampanyasýndan çalýþmalar
hakkýnda bir sinevizyon gösterildi. Nasýl bu alanda hizmet verildiði anlatýldý. Katýlýmcýlardan bu baþarýlý çalýþma yoðun alkýþ aldý.
Selamlama konuþmalarý
için misafir olarak bulunan,
Almanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya ve Pakistanlý El-Hizmet Vakfý Genel
Sekreteri Ihsanullah Waqas
seyircilerin karþýsýna çýktýlar
ve birlik, beraberlik, kardeþlik, hoþgörü çaðrýsýnda bulundular. Milli Görüþ`e te-
Seite 17
þekkür ederek, çalýþmalarýnda baþarýlar dilediler.
Konuþmalarýn sonunda
aralarýnda Endonezya Milletvekilli ile birlikte IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik Karahan`a hediye taktiminde
bulundular. Milli Görüþ`e çalýþmalarýnda baþarýlar dilediler.
Proðramýn akýþýnda Milli
Görüþ Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan`ýn mesajý
okundu. Erbakan`ýn mesaji
okunurken, salonda bulunanlar hep bir aðýzdan “Mücahid
Erbakan” diye slogan attýlar.
Yine Necmettin Erbakan’ýn mesajý okunurken salonda bulunanlardan bazýlarý
gözyaþlarýna hakim olamadýlar.
Daha sonra misafir Bosna’lý Ýslam Birliði Ulema Reisi Prof. Dr. Mustafa Çeliç alkýþlar ile sahneye davet edildi.
Bu Proðrama katýldýklarýndan dolayý mutluklarýný
ifade etti ve Bosna`dan Milli
Görüþçü kardeþlerine bol bol
selam getirdiklerini söyledi.
Ýkindi namazý ve yemek
için mola verildi.
Bu molayý deðerlendiren
katýlýmcýlar, salonun diðer tarafýndan düzenlenen Eðitim,
Sosyal Hizmetler, Teþkilatlanma ve Çocuk klübü fuarýný gezdiler.
Saat 20.00`de Proðramýn
ikinci bölümü Kültür ve sanat olarak, küçük kýzlar korosunun iki güzel ilahileri ile
baþladý. Küçük kýzlar güzel
gösterimleri ile salondakilere
muhteþem dakikalar yaþattýlar.
Ardýndan tasavvuf müzik
sanatçýsý Mehmet Akçay sahne aldý ve güzel eserleri ile
salonda bulunanlarý tek anlamda coþturdu.
Daha sonra gençlerin sabýrsýzlýkla beklediði Mesut
Kurtiþ sahnede yerini aldý.
Son olarak yine Türkiye`den misafir sanatçý Bayram Bilge Toker ve ekibi sahne aldý. Kendine has üslubu
ile Anadolu ezgilerini sunan
Toker ve ekibi, salonda bulunanlara unutulmaz anlar yaþattýlar.
Proðram,
kapanýþ
Kur`an-ý kerim ile son buldu.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 18
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
u seferki yazýmýz,
son yazýmýzýn devamý olmasý yaný sýra,
ergenin yaþadýðý kültürel
etkileþimin derinlemesidir.
Yazýmýzýn ilk kýsmý biraz
teorik olmakla beraber,
vermek istediðimiz ana
mesaj ve bilginin temelidir.
Kiþilik, bireyin sosyal
ve psikolojik tepkilerinin
tümüne verilen bir isimdir.
Ayný zamanda bir kimsenin kendine göre belirgin
bir özelliði olmasý durumudur. Kimlik ise zaman
zaman benlik ve kiþilik yerine de kullanýlmaktadýr
ve ‘birinin belirli bir kimse
olmasýný saðlayan þartlarýn
bütünü’ olarak ifade edilebilir. Ergenlik kiþilik geliþtirmede önemli bir dönemdir ve ergen ’ben kimim?’,
‘hangi hareket doðru?’,
‘nasýl davranmalýyým?’ sorularýna cevap arar. Ergenlerin deðer yargýlarý ve ahlaki standartlarý anne-babasýnýn, akranlarýnýn ve etraflarýndaki yetiþkinlerin
deðer yargýlarý ve ahlaki
standartlarýndan etkilenir.
Eðer ergenin dünya görüþü ve deðerleri akranlarýndan ve etrafýndaki diðer
önemli kiþilerindekinden
bariz biçimde farklýlaþýyorsa o zaman ergen bir rol ve
kimlik karýþýklýðý ile karþý
karþýya kalmaktadýr. Bu
baðlamda kimlik arayýþý
çok farklý biçimlerde çözülebilir. Bazý gençler, bir deneyim ve arayýþ dönemi
geçirdikten sonra hayatta
B
chick, Bavyera Yeþillerin aldýklarý kararý
din özgürlüðüne bir
saldýrý olarak niteledi.
Schick, “Katholische Nachrichten” de yer alan açýklamalara göre bunun sadece din özgürlüðüne bir saldýrý olmadýðýný, ayrýca
anayasaya da saldýrý niteliði taþýdýðýný kaydetti.
Hoþgörü ile baðdaþmayan dine yönelik yasaklara
deðil, din özgürlüðünün
yaþanabildiði bir hoþgörü
ortamýna ihtiyaç olduðunu
belirten baþpiskopos, sadece otokratik hükümetlerin böyle yasaklara yönelebileceðini ifade etti.
6 Haziran 2008 tarihli
Eyalet seçim programý taslaðýnda Yeþiller, eyalet hükümetinin baþörtüsü yasaðýný reddetmiþlerdi. Ýslami
S
13:35 Uhr
Seite 19
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Ergen ve Ýçinde Yaþadýðý Kültür ile Etkiþimi
Ergenlik Dönemi-II
Ýkbal NUR - Pedagog
kendilerine bir hedef tayin
ederler ve ona doðru ilerlerler. Bazý ergenler de
kimlik karýþýklýðýný hiç yaþamazlar, çünki bu ergenler genellikle anne-babalarýnýn deðer yargýlarýný olduðu gibi kabul ederler.
Ailenin veya toplumun deðer yargýlarýný benimsemek istemeyenler uzun bir
kimlik karýþýklýðý döneminden geçerek kendilerini bulmakta güçlük çekerler.
Her toplumun diðerinden ayrý olan bir kültürü,
düþünce ve hissetme özelliði, hedefi, tavýr alýþý vardýr. Bireysel davranýþlarýmýzýn çoðunda yaþadýðýmýz çevredeki hakim kültürün yansýmasý vardýr. Yemek yeme biçimi, temizlik
anlayýþý, giyim tarzý, dili
kullanma ve konuþma biçimi, çalýþma ve zamaný kullanma biçimi, dini inanýþlarýmýz ve deðer yargýlarýmýz hep kültürümüzün etkisindedir. Çocuk ve genç,
içinde yaþadýðý toplumun
standartlarýný benimser. O
standartlara ister istemez
uyar.
Çaðýmýzda bir ergen yetiþkinliðe girerken kendi
cinsiyet rolünü benimse-
me, bir mesleðe sahip olma, serbest ve baðýmsýz
hareket edebilme gibi
önemli geliþim görevlerinin üstesinden gelebilmelidir. Hala geleneksel tarzda
yaþayan toplumlarda ise
çocukluktan yetiþkinliðe
geçiþte toplum, bireyi önceden hazýrlar. Toplumsal
kültür daha çok aile aracýlýðýyla yeni nesillere aktarýldýðý için anne-baba tutumlarý ve bunun çocuk ve
gençlere etkisini ayrýca incelemek gerektirmektedir.
Birçok araþtýrma ergenin mensup olduðu sosyal
sýnýfýn, onun tutumlarýný
ve deðerlerini etkileyeceðini göstermiþtir. Sosyal
araþtýrmacýlar
toplumu
farklý sosyal sýnýflara ayýrýp deðerlendirirler. Ancak
konumuzun bütünlüðü
açýsýndan bu hususa yalnýzca iþaret etmekle yetiniyoruz.
Almanya da doðmuþ
bir ergen ise, nasýl bir geliþim süreci yaþayabilir?
a) Birinci nesil olarak
adlandýrýlan, iþçi çocuklarýnýn anne-babalarý Türkiye’ nin, daha çok Anadolu’nun kýrsal bölgelerinden göç eden ve geleneksel
tarzda eðitim veren aileler-
di. Yani alýþageldikleri yaþam tarzýný, örf, adet ve
ananelerini çocuklarýna
vermeye çalýþtýlar. Hayallerinde Türkiye’ye dönmek vardý ve çocuklarý dönecekleri memlekette zorluk çekmemeliydiler. Dolayýsýyla çocuklara Türkiye’nin toplumsal standartlarý benimsetildi. Memleketlerine dönmek bir hayal
olduðunda ise, çarþýya uymayan ev hesabýnýn faturasýný yetiþkin çocuklarý
ödedi. Nasýl mý? Alman
toplumunun deðer yargýlarýyla pek çok kez ters düþerek… Gittikçe bu makas
aðzý açýlmaya devam etti
ve Alman toplumu, kendilerine ayak uydurmayan
ve uyduramayan bu Türkleri dýþlamaya baþladýlar.
Ayný süreçte Türkler de
onlarý toplumun bir ferdi
olarak kabul etmeyen Almanlardan kendilerini geri
çekmeye baþlamýþlardý.
b) Kimi aileler ise memleketleri ile tüm baðlarýný
koparmýþ ve Alman kültürüne oldukça ayak uydurmuþ, hatta kimisi ‘Alman
olma’ eylemine giriþmiþti.
Bu geliþim asimilasyon
olarak nitelenmektedir. Bu
ailelerin çocuklarý da Al-
Yeþiller ve CSU din özgürlüðünü
sýnýrlandýrmak istiyor
Barmberg Baþpiskoposu Ludwig Schick Bavyera Eyaletinde Yeþiller’in parti toplantýsýnda aldýklarý okullardan tüm dini sembollerin
yasaklanmasý kararýný eleþtirdi. Schick böylece dindarlýðýn toplumdan tamamen uzaklaþtýrýlmasýndan korktuðunu ifade etti
ve Hýristiyan sembollerine
eþit olmayan muamele yapýlmasýnýn anayasaya aykýrý olduðunu belirten Yeþiller, Bavyera’daki okullarda dinlerin eþit olmasýnýn Ýslami cemaatlerin bir
hakký olduðunu ifade etmiþlerdi.
Ancak buna karþýn taslaða uymayan delegelerin
seçim programýna tüm dini sembollerin yasaklanmasý talebini aldýklarý kay-
dedildi.
Harderthauer: “Baþörtüsü ve haçýn eþit görülmesi bir skandal”
CSU Genel Sekreteri
Christine
Haderthauer
“Münchner
Merkur”e
yaptýðý açýklamada baþörtüsünün baskýnýn sembolü
olduðunu
savunurken,
Ýçiþleri Bakaný Joachim
Herrmann ise baþörtüsünün kendi deðerleri ile çatýþtýðýný, Hristiyan sembol-
lerinin ise kendi kültür ve
19
manlarýn toplumsal deðerleri ile yetiþtikleri için þu
an zorluk çekmemektedirler.
c) Üçüncü bir grup olarak nitelendirebileceðimiz
bazý ebeveynler ise memleketlerine dönüp dönmeme
ihtimalini bir kenara býrakarak, bu ülkede yaþadýklarý ve çocuklarýnýn hâkim
olan kültürle karþýlaþmasý
sonucu kaçýnýlmaz olarak
bir deðer çeliþkisi oluþacaðý gerçeðini kabul etmiþ ve
bunun için Türk kültürünü
ve dinî deðerleri öðretmeyi
hedeflemiþlerdir. Bunun
için de aðýrlýklý olarak Ýslamî deðerlerin aþýlanmasýný gaye edinmiþlerdir.
Böylece çocuðun ve ergenin hatta yetiþkinin baz
alacaðý prensipler kültürel
olmasýndan ziyade dinidir.
Buradan yola çýkarak bireyin hareket alaný geniþletilmiþ olmaktadýr. Yaþadýðý
toplumun insan üzerindeki yansýmasý çýkarak gerçekleþir.
Sonuç olarak arzuladýðýmýz, bir toplumda azýnlýðý teþkil eden Müslümanlara eðitim merkezli ve
sosyolojik açýdan yaklaþabilmek ve davranýþ-eðitimsel tutum alternatifleri sunabilmektir.
Bir insan kendini ve
kültürünü elbette bilmeli.
Ancak bunun, diðer kültürel etkileþimlere tamamen
kapalý olmayý gerektiren
bir durum olmadýðý da
akýldan çýkarýlmamalýdýr.
deðerlerine ait olduðunu
belirtti.
Birlik partili politikacýlarýn söylemlerinin anayasaya aykýrý olduðunu belirten Baþpiskopos Schick,
“Yahudiler ve Müslümanlar gibi diðer inançlara
mensup olan vatandaþlara
da din özgürlüðü anayasa
çerçevesinde tanýnmalýdýr” dedi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
20
llah’ýn selâmý, rahmeti, hidayeti efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e,
O’nun âline ve ashâbýna ve
onlarýn yolunda yürüyenlerin üzerine olsun.
Müslümanýn þahsiyeti
ve ahlâký Ýslam’dýr. Müslümanýn ahlâký ise Peygamber ahlâkýdýr. Çünkü
O; “Ben güzel ahlâký tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmaktadýr.
Önce lehte ve aleyhte
olaný, neyin faydalý, neyin
zararlý, neyin doðru, neyin
yanlýþ olduðunu iyi bilmek
gerekmektedir.
Önce ilim, niçin? Ýlk
emir “Oku” ilk farzdýr.
Farzý olan ilimin baþýnda imanla ilgili helal ve haramlarý bilmek ona göre
imaný kuvvetli tutmayý
saðlayacak bilgileri öðrenmek gelir.
Toplumun eðitimi nasýl
olacak? Önce iyi yetiþmiþ
insan sonra toplumun eðitilmesi için plan, program,
uygulama sistemini öðretmek olmalý. Çünkü efendimiz (s.a.v): “Faydasýz ilim-
A
GMG Ruhr A Bölgesinin
baðlý olarak faaliyetlerini
sürdüren Marl Þubesi
Gençlik Kollarý bu yýlda 2.sini
baþarýyla
gerçekleþtirdiði
Marl Gençlik ve Yaðlý Güreþ
þöleni yine göz doldurdu.
Marl þehrinde VFL Drewer
Açýk hava stadýnda yapýlan
program, Ali Romanoðlu`nun
okuduðu Kur`an-ý Kerim ile
baþladý.
Programda Cemiyet Baþkaný Ahmet Belüren, Gençlik
kollarý baþkaný Tahsin Çamlý
ve ve Cemiyet Ýmam Hatibi
Þuayib Çalýþkan hocaefendi
birer selamlama konuþmasý
yaptýlar.
Çok yoðun etkinliklere
sahne olan bu muhteþem güne Ayrýca IGMG Ruhr A Bölge
Baþkaný Ýsmet Çataklý, Bölge
Eðitim Baþkaný Abdullah
Coþkun, katýlarak selamlama
konuþmalarý yapýp baþarý dileklerinde bulundular. Programa yine bölge yönetim kurulu üyelerinden Ýbrahim Elibüyük, Ýbrahim Yýlmaz, Ali
Erdoðmuþ ve Mizan Eðitim
kurslarý koordinatörü Zeki
Eski katýldýlar. Bu güzel günün eðlence ve müzik bölümde TV 5 program yapýmcýsý
I
13:35 Uhr
Seite 20
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Müslümanýn Þahsiyeti
den Allah’a sýðýnýrým.”
diyor.
Ýlim önce sahâbenin
göðüslerinde idi, sonra
âlimlerin elleriyle kitaba geçti. Kitapla bizlere
intikal etti ama anahtarý âlimlerin ellerinde
kaldý. Yüce Rabbimiz
Nûr sûresinin 52. ayetinde : “Her kim Allah’a ve Rasûlüne itaat
eder, Allah’a saygý duyar ve O’ndan sakýnýrsa, iþte asýl bunlar mutluluða erenlerdir.” Buyurmaktadýr.
Allah (cc) hakký ehliyle
hâkim kýlacaktýr. Unutmayalým insanlarýn, dünya
huzuru imanlý olmaya, ahiret huzuru imanlý ölmeye
baðlýdýr. Huzur ve saadetin baþýnda doðru olmak
gelir. Çünkü; Kalp doðru
ise dil ve vücût doðru olur.
Mevlânâ hazretlerinin dediði gibi: “Eðri ok doðru
gitmez,” buna göre müslüman doðru sözlü olmalý
Ýsmet ÇATAKLI
çünkü arzuladýðý yere eðri
gidilmez.
Söz amele uymadýkça
makbul olmaz. Sözlerimizin baþýnda bahsettiðimiz
gibi þahsiyetli insanlar hayatlarýný Kur’ân ve Sünnete göre belirledikleri için
onlarla iftihar ediyor ve
gurur duyuyoruz. Allah
hepsinden razý olsun.
Bizler onlarýn tarihlerini
iyi bilirsek gelecek nesillerin ve tüm insanlýðýn hu-
zur ve saadet tarihini
hazýrlamýþ oluruz, bu
yolda çalýþanlarýn da,
hem dünyalarý hem de
ahiretlerinin mutlu olmalarý inþaallah muhakkak olacaktýr. Allah
(cc) cümlemizi hak davada insanlýða hizmet
eden madden, mânen
destek veren þahsiyetli
kullarýndan eylesin.
(Âmin).
Deðerli
okuyucu
kardeþlerim iþte Bergkamen Ýslam Kýz Koleji’mizin bu deðerli öðrencilerinin inþaallah tek
arzusu ve istekleri bu mekanda ilim öðrenerek toplumun aydýnlatacak elemanlarý olacaðýna inanýyor, mezun olacak hocahaným adayý öðrencilerimize
bundan sonraki hayatlarýnda ömür boyu bu kolejimizde almýþ olduðu ilimle
hem kendilerine hem de
topluma hayýrlý ilim ehli
örnek insanlar olmalarýna
IGMG Ruhr A Bölgesi Marl Þubesi
2. Gençlik ve Yaðlý Güreþ Þöleni
ve grup merhametin deðerli
sanatcýsý Tuncay Ayvacýk ve
gurup arkadaþlarý, deðerli sanatçý Selim AHA ve Gurup
Zemzem ve Gurup Gözyaþla-
rý sahne alarak eserleriyle günü renklendirirken, Bölge ve
Avrupa küçükler Kuraný Merim tilavet yarýþmalarý birincilerinden Enes Çiçek ve Yunus
Emre Yanaz da güzel sesleriyle okuduklarý Kuraný Kerimlerle coþturdular.
Haným kollarýnýn ve yetiþkinlerin hazýrladýklarý türk ve
dosya
yüce Rabbimden niyaz ediyor, anne ve babalarýný,
ebeveynlerini kutluyorum.
Tabi ki, onlarýn eðitilmelerinde maddi ve manevi desteklerini bizden esirgemeyen çok deðerli bay
bayan üyelerimize teþekkürü borç biliyor ve kendilerine çok teþekkür ediyorum.
Rabbim Avrupa’da bu
kolejlerimizin sayýlarýný artýrmayý nasip etsin ve inþaallah en kýsa zamanda erkek çocuklarýmýz için de
bu þekilde hizmet eden
eðitim kurumlarýna kavuþmayý nasip etsin.
21 Haziran 2008’te icra
edeceðimiz mezûniyet törenimize üye ve okurlarýmýzý davet ediyoruz. Önümüzdeki mübarek gün ve
kandillerimiz mübarek olsun.
Bir sonraki sayýmýzda
buluþuncaya kadar Allah’a
emanet olunuz.
Saygýlarýmla
Ýsmet Çataklý
Fedarasyon Baþkaný
alman mutfaðýnýn leziz yiyecekleri cemiyet yararýna satýþa
sunulurken, çocuklarý için
zýplama balonlarý, Nasrettin
Hoca, Palyaço ve Gocart araba turlarý gibi bir çok etkinlikler ve eðlenceler yer aldý.
Programda daha sonra
yaðlý güreþ turnuvasýna geçildi. Turnuvada bir taraftan yarýþmacýlarýn guruplarý ve sýralamalarý belirlenirken, diðer
taraftan bu yýlki güreþ turnuvasýnýn AÐAsý adaylar arasýndan seçildi. Ruhr A Bölgesinin deðerli hoca efendilerinden Abdullah Kodamanýn
yönettiði Aðalýk seçimine yoðun iþtirak vardý, kýyasýya yapýlan baðýþ yarýþýnýn sonunda
seçimi geçen yýlýn aðasý Ýbrahim USTEden iki kat daha
fazla hayýr baðýþý yapan Alaattin Baþyiðit aldý. Günün geç
vakitlerine kadar Yurt Seven
Davul Zurna ekibinin çalgýlarý eþliðinde çekiþmeli geçen
musabakalar görülmeye deðerdi. Programýn sonuna
doðru hem yine bir taraftan
seyircilere yönelik þans çekiliþleri yapýlýrken. Diðer taraftan derece alanlar açýklanýp
madalyalarý takýlýp, kupalarý
ve hediyeleri verildi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 21
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
21
17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar Birliði Kongresi Sonuç Bildirgesi, 2008 Ýstanbul Deklarasyonu adýyla yayýnlandý
Beþeriyetin saadeti için
YENi BiR DÜNYA
30 ülkeden 70
yabancý ve
100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki ile gerçekleþtirilen 17.
Uluslararasý
Müslüman
Topluluklar
Birliði Kongresi’nin sonuç
bildirgesi,
ESAM Genel
Baþkaný Recai
Kutan tarafýndan açýklandý.
ESAM
(Eko
n o mik
Sosyal Araþtýrmalar Merkezi) tarafýndan düzenlenen 17. Uluslararasý Müslüman Topluluklar
Birliði Kongresi’nin sonuç bildirgesi, ESAM Genel Baþkaný Recai
Kutan tarafýndan Ýstanbul’da düzenlenen bir basýn toplantýsý ile
açýklandý. 29-30 Mayýs 2008 tarihlerinde Ýstanbul Milsan Kongre
Salonunda 37 ülkeden 70 yabancý
ve 100 yerli katýlýmcýnýn iþtiraki
ile gerçekleþen kongreye Avrupa,
Afrika ve Asya’dan birçok siyasi
parti genel baþkaný, milletvekili,
ilim adamý, hükümet bakanlarý,
eski baþbakanlar ve sivil toplum
kuruluþlarý baþkanlarý da iþtirak
etti.
Sonuç bildirgesinde, bugün
Ýslam dünyasýnýn “Post Modern
Sömürgeci” emperyalist yayýlmanýn hedefi haline geldiði vurgulandý. Bildirgede, “Müslümanlar insanlýk tarihi boyunca yeryüzünde barýþ ve adaleti esas alan
bir inanca, dünya görüþüne ve
deðer ölçülerine sahiptir. Bu nedenle Müslümanlar, gittikleri her
yerde barýþ ve adalet saðlamaya
çalýþmýþlardýr. Müslümanlarýn
belirgin özelliklerinden biri Ýslahtýr. Barýþ ve adaleti saðlayarak
yardýmlaþma ve dayanýþmaya ortam hazýrlamaktýr” denildi.
17. Uluslararasý Müslüman
Toplumlar Kongresi’nde, Siyasi
Ýþler, Ýktisadi Sorunlar, Eðitim ve
Kültürel Sorunlar, Sanayi ve Teknoloji, Kadýn ve Aile, Ýnsan Haklarý ve Ýnsani Yardýmlaþma ve
Dayanýþma Komisyonlarý olmak
üzere 7 Komisyon kuruldu. Komisyon çalýþmalarý sonucunda
kapsamlý kararlar alýndý. Sonuç
Bildirgesi, “Bugün Irkçý- tekelci
emperyalizmin dayatmalarý ve
haksýzlýklarý dünya barýþýný tehdit etmektedir. Irkçý, tekelci ve
sömürgeci mihraklar geliþtirmeye çalýþtýklarý Post Modern Sömürge politikalarýyla dünyayý
yeniden sömürgeleþtirmeye çalýþmaktadýrlar. Bütün Müslümanlarý ve mazlum milletleri sömürü ve haksýzlýða karþý ortak
tavýr almaya davet ediyoruz.
Gün her çeþit zulüm ve haksýzlýða karþý dik durma zamanýdýr.
Mevcut adil olmayan uluslar arasý düzen sorun üretmekte ve
dünyamýzý yoksulluk ve sefalete
sürüklemektedir. Zalimlere karþý
mazlumlarýn birlikte tavýr almalarý zamaný geldi” ifadeleri ile sonuçlandýrýldý.
Toplantýya
katýlan
bazý
liderler
IRAK Türkmen
Adalet Partisi Genel
Baþkaný Enver Bayraktar, Mýsýr Ýhvaný
Müslimin Parlamento Grup Baþkaný Muhammed Saad
el Ketatny, Kosova
Adalet Partisi Genel
Baþkaný Süleyman
Çerkezi, Kuveyt
SIO Genel Baþkaný
Mustafa Tahhan,
Sudan Ýhvan milletvekili Ali Gawýsh,
Bangladeþ Cemaati
Ýslam Partisi Genel
Baþkan Yardýmcýsý
Dr. Akm Nazýr Ahmed, Yemen Islah
Partisi Genel Baþkan Yardýmcýsý ve
eski Bakan Galip el
Kureyþi, Makedonya Hak Yol Partisi
Genel Baþkaný Kenan Mazlumi, Ürdün Ihvan Baþkaný
Hamid Said, Malezya Ýslam Partisi
(PAS) Genel Baþkaný Hacý Abdul Hadi
bin Hacý Awang,
Fas Adalet ve Kalkýnma Partisi Genel
Baþkaný Saadettin
Osmanî, Cezayir
Toplumsal Barýþ
Partisi Genel Baþkaný ve Devlet Bakaný
Abidjora, Pakistan
Cemaati Ýslami Partisi Genel Baþkan
Yardýmcýsý Prof. Dr.
Muhammed Ýbrahim.
KOMÝSYONLAR VE ALINAN KARARLAR
- Müslümanlar, barýþ ve adaletten yana olan herkes,
Ýslam âlemini ve bütün dünyayý sömürgeleþtirmeyi hedefleyen ýrkçý-tekelci emperyalizme karþý ülkelerini, doðal kaynaklarýný ve kültürlerini korueðmeyen “Siyasi Ýrade” oluþturulmalý.
yacak bir siyasi irade oluþturmak zorundadýrlar. - Müslümanlar küresel düzeyde doðru bilgi akýþýný
- Müslümanlar baþka inanç mensuplarýnýn kutsallasaðlayacak enformasyon sistemleri kurmalýdýr.
rýna karþý her zaman saygýlý olmuþlardýr. Diðer
Rusya’da, Hindistan ve Çin’de Müslümanlarýn
din mensuplarýnýn Müslümanlarýn kutsallarýna
durumlarý yakýndan izlenmeli. Bu ülkelerde Müskarþý saygýsýz tavýrlarýna her yer ve ortamda yalümanlara yönelik baský ve haksýzlýklarýn önlensal tepkiler gösterilmelidir.
mesi için hükümetler nezdinde gereken giriþimler
- Müslümanlar kendi uygarlýklarýnýn üstünlüklerini
yapýlmalýdýr. D-8 Teþkilatý’nýn üçüncü halkasýnda
yeniden keþfetmeli, eðitim ve öðretimin her aþabu ülkelerinde yer almasý gerektiði her platformmasýnda kendi deðerlerini ve tarihlerini gençlere
da dile getirmeli.
öðretmelidirler. Batý uygarlýðý karþýsýnda yenilgi - Ýslam dünyasýnda Müslüman topluluklarýn sivil
psikolojisinden bir an önce kurtulmalarý gerekir.
toplum kuruluþlarýnýn iþbirliðini saðlayacak
Irkçý ve tekelci küresel emperyalizme karþý kitle“Uluslararasý Müslüman Sivil Toplum Örgütleri
rin ortak þuuru geliþtirilmeli ve haksýzlýða boyun
Birliði” kurulmalýdýr. Ortaklaþa bir “Bilgi Bankasý”
Siyasi Ýþler Komisyonu:
oluþturulmalý.
- 15 Haziran 1997 tarihinde kurulan D-8 Teþkilatý
fonksiyonel hale getirilmesine ve geliþtirilmesine
çalýþýlmalýdýr.
- Müslümanlarýn ortak deðerlerinin erozyona uðratýlmaya yönelik emperyalist ve Siyonist hileler
Müslüman kitlelere anlatýlmalý ve ihtilafa yol açacak farklýlýklar öne çýkartýlmamalý.
- Müslüman ülkelerde halk ile devlet bütünleþmesi
saðlanmalýdýr.
- Ýslam coðrafyasýndaki emperyalist baský ve iþgallere son verilmeli.
- Müslüman ülkeler arasýndaki ihtilaflar ÝKO tarafýndan çözümlenmeli.
- Ýþbirlikçi hükümetlere karþý, birlik ve beraberlik
içerisinde hareket eden sivil toplum kuruluþlarý
oluþturulmalý ve þuurlandýrýlmalýdýr.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
22
Ýktisadi
Sorunlar
Komisyonu:
- Ýslam dünyasýnýn zengin bu kaynaklarý yabancýlar kullanmaktadýrlar. Borçlandýrma ve özelleþtirme furyasýyla da
Müslüman ülkeler yoksullaþtýrýlmaktadýr.
- Ýslam dünyasýnda tasarruflarý bir araya getirecek ortaklýklar özendirilmeli
ve Devlet desteðiyle bu ortaklýklar yoluyla sermaye oluþumu hýzlandýrýlmalý ve halk kitlelerine yayýlmalýdýr.
- Kitleler sömürü mekanizmasýnýn nasýl iþlediði hususunda bilgilendirmeli
ve desteklenecek ortaklýklar yoluyla
tasarruflarýn yatýrýmlara dönüþtürülmesine ortam hazýrlayacak kurumsal
düzenlemeler yapýlmalý.
- Müslümanlarýn kendi kaynaklarýný
verimli kullanabilmelerini saðlayacak
araþtýrmalar yapýlmalý, yeni strateji ve
politikalar geliþtirilmeli. Bu amaçla
ESAM gibi araþtýrma merkezleri kurulmalýdýr. Milli Görüþ ve Adil Düzen
ile ilgili araþtýrmalar yapýlmalý ve kitlelere anlatýlmalýdýr.
- Müslümanlar her alanda ve iktisadi
konularda kendi kavramlarýna göre
düþünmelidir.
- Müslüman ülkeler arasýnda mal, bilgi
ve emek akýþkanlýðýný engelleyen engeller ve gümrük ve vergileri kaldýrýlmalý.
- Ýslâm’ýn iþ ve ticaret ahlâký gençlere
öðretilmeli ve uygulamalara yansýtýlmalý.
- Ýslam ülkeleri arasýnda seyahatleri sýnýrlayan engeller kaldýrýlmalý.
- Ýslam Dünyasý kendi para birimini,
kendi para-kredi sistemini ve kendi sigorta sistemini oluþturmalýdýr.
- Ýslam dünyasý tüketimden gelen gücünü kullanarak sömürgeci mihraklar
ve baskýcý devletlere karþý gerektiðinde ortak eylemler yapabilmelidir.
- Yeni para birimi üzerinde, D-8 ülkeleri çalýþmalara baþlayabilirler.
- Ýslam dünyasýnda tarýma önem verilmeli ve gýda üretimi desteklenmeli.
- Müslümanlar üretim merkezli politikalar geliþtirmeli ve para ticaretinin
yol açtýðý paylaþýmdaki adaletsizlikleri giderecek iktisadi modeller geliþtirmeli.
- “Helal Gýda” standartlarý geliþtirilmeli, bu alandaki hileleri azaltan kurumlar kurulmalý ve ilkeler belirlenmelidir.
- “Rikaz” kurumu geliþtirilmeli ve kurum yoluyla elde edilen kaynaklarla
fakirlere iþ ve aþ imkaný saðlanmalý.
- Ýslam’ýn beþeriyete hediyesi olan vakýf kurumlarýnýn kurulmasý kolaylaþtýrýlmalý ve bu kurumlar yoluyla Müslümanlarýn bilgi ve üretim kapasitesi
artýrýlmalý ve Ýslam’ý tanýtan faaliyetler
desteklenmeli.
- Müslüman ülkelerde biriken tasarruflar üretken alanlara, özellikle yoksul ülkelerin kaynaklarýný harekete geçirilmesine kanalize edilmeli.
- Müslüman iþadamlarý ve tüccarlarýn
bir araya gelmeleri ve ortak iþ yapmalarý teþvik edilmeli.
- Ankara’da geliþmiþ bir sanayileþme
modeli olan OSTÝM modeli Ýslam
dünyasýnda yaygýnlaþtýrýlmalý.
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Kadýn ve Aile Komisyonu:
-Kadýn ve aile sorunlarý araþtýracak ve
inceleyecek “Kadýn ve Aile Enstitüsü” kurulmasý yararlý olacaktýr.
-Batý toplumlarýnda yayýlmaya çalýþýlan
Ýslam fobia karþýsýnda Müslümanlarýn kendine güveninin artýrýlmasý
amacý ile Ýslam Medeniyetinin en üstünlüðünü ortaya konan çalýþmalar
yapýlmaktadýr.
-Kýz çocuklarýnýn eðitimi için Dünya çapýnda düzenli bir fon oluþturulmalý
bu fondan Ýslam dünyasýndaki baþarýlý çocuklar desteklenmelidir.
-Müslümanlarýn bilime yaptýklarý katkýlar tespit edilmeli ve kitap haline getirilerek okullarda ve toplumlarda okutulmaya çalýþýlmalýdýr.
-Saadetin temelini teþkil eden ailede,
haným ve çocuklarýn taþýdýklarý bü-
yük önem dolayýsý ile ülkelerimizde
huzur ve saadetin temini ve korunmasý için týpký Milli Güvenlik Kurullarý gibi bir “AÝLE ÇOCUK VE KADINLARI KORUMA YÜKSEK KURULU” kurulmalýdýr.
-Gençler için mutlu evlilik kurma ve
bunu sürdürme yollarýna dair psikolojik danýþmanlýk ve rehberlik saðlanmasý
-Irkçý mihraklarýn denetimindeki medyanýn ifsat edici etkilerinden birisi olarak
dünyada bilinçli bir þekilde oluþturulan
“baský altýnda ezilen” Müslüman kadýn
imajýný deðiþtirilmeli.
-Peygamber Efendimiz (s.a.v) kendi aile hayatýnda, veda hutbesinde ve ahirete intikal ederken son sözleri genç
hanýmlarýmýza öðretilmeli.
Ýnsan Haklarý
Komisyonu:
Sosyal Yardýmlaþma ve
Dayanýþma Komisyonu:
-Müslüman ülkelerde hukukçularýn sivil
örgütler kurmalarý ve toplumdaki maðduriyetleri gidermede aktif rol oynamalarý gerekir.
-Ýslam ülkelerinde mezhep farký gözetilmemelidir.
-Hukukçular ortak bir Web sayfasý açmalý, maðdur ve mazlumlara yardýmcý olmalýdýr.
-Müslüman ülkelerde Batýlýlarýn teþvikiyle ortaya çýkan ihtilaf ve ayrýmcýlýklar
Müslümanlarýn adil ortak giriþimiyle
çözümlenmelidir.
-Batýlýlarýn insan hak ve özgürlükleri ile
ilgili çifte standartlý tavrý her ortamda
anlatýlmalý.
-Merkezi Ýstanbul’da olan “Hak ve Adalet
Vakfý” kurulmalý. Bu vakfý dünyada ve
Ýslam âlemindeki insan haklarý maðdurlarýný izlemeli ve ilgili devletler nezdinde giriþimde bulunmalýdýr.
- Yardýmlar tembelliði özendirmemeli, bilakis üretkenliði teþvik etmelidir.
- Ýnsani yardým kuruluþlarý salt yardým daðýtmakla yetinmemeli, üretimi artýrýcý projeler geliþtirmeli.
- Ýslam dünyasýndaki insani yardým teþkilatlarý, Filistin, Keþmir, Moro, Patani, Doðu Türkistan, Çeçenistan, Abhazya, Afganistan ve Irak’taki kardeþlerimize yardýmlarýný artýrarak devam
etmeli.
- Ýnsani yardým kuruluþlarý arasýnda
rekabet deðil, yardýmlaþma ve dayanýþma yarýþý saðlanmalý, bilgi
paylaþýmý saðlanmalý.
- D–8 ve Ýslam Konferansý Teþkilatý
nezdinde insani yardým birimleri
ve platformu oluþturulmalý ve Küresel bir Yardým Stratejisi geliþtirilmeli.
Eðitim ve Kültür Komisyonu:
-Müslümanlar ileri bir kültüre sahiptirler. Kendi kültür deðerlerine sahip çýkarak öz
güvenlerini kazanmalýdýrlar.
-Ýslam toplumlarý, ilköðretimden üniversite eðitimine kadar olan süreçte yetiþmiþ
eleman eksikliðini gidermek amacýyla din eðitimi, sosyal ilimler, fen bilimleri ve
sanat eðitimi konularýnda eðitim verecek insanlar yetiþtirilmesine gayret etmeli.
-Sanat, edebiyat, resim, müzik, mimari alanlarýnda da Ýslam ülkeleri ve toplumlarý
kendi kültürel deðerlerini kitlelere öðretmelidir.
-Manevi eðitim baþta olmak üzere Müslüman gençler her alanda eðitim ve öðretim
imkânlarýndan yararlanýlmalý.
-Kültürel yakýnlaþma ve ortak bir terminoloji oluþturmak için mevcut kurum ve kuruluþlarýn birikim ve imkânlarý kullanýlmalýdýr.
-Müslümanlar kendi kaynaklarýna dayanarak kendi kavramlarýný kullanmaya özen
göstermelidir.
-Ýslam toplumlarý arasýnda öðrenci ve öðretim elemaný deðiþimi teþvik edilmelidir.
-Eðitim programlarýnda Kur’an’ý öðrenme ve anlamak için Arapça eðitimine özel
bir önem verilmelidir.
-Müslüman Topluluklarýnýn temsil edildiði bir uluslararasý eðitim þûrasý düzenlenmeli.
-Müslüman toplumlarýnda kendi deðerlerini konu alan TV programlarý, sinema
filmleri sanat eserleri ve mimaride nitelikli eserler hazýrlanmasý teþvik edilmeli ve
mevcut çalýþmalar tanýtýlmalýdýr.
-Müslüman ülke üniversitelerinde mezun olanlarýn diplomalarýnýn kabulünde
denkli saðlanmalý ve mütekabiliyet ilkesi esas alýnmalýdýr.
dosya
Sanayi ve
Teknoloji
Komisyonu:
- Müslüman ülkelerde yatýrýmlar,
yüksek ve ileri teknoloji alanlarýna kanalize edilmeli.
- Ýleri teknoloji üretmek ve geliytirmek amacýyla araþtýrma ve
geliþtirme merkezleri kurulmalý ve yeni teknolojiler üretilerek üretimde kullanýlmalý.
- Özel sektörün öncülüðünde kurulacak araþtýrma ve geliþtirme
birimleri yoluyla yatýrým alanlarý belirlenmeli ve D-8 için geliþtirilen ihtisas projeleri gerçekleþtirilmeli.
- Her bir Ýslam ülkesinde bölgelerin ekolojik ve iklimsel coðrafi
yapýlarýna göre, üretim, teþvik
ve destekleme politikalarýnýn
geliþtirilmesi, ürünlerin deðerlendirilebileceði sanayi “gýda,
yem, dokuma, dericilik” ve el
sanatlarý üretimine yönelik kuruluþlar desteklenmeli.
- Savunma sanayinde ülkelerin
ihtiyaç duyduðu silah harcamalarýnýn yüksek olduðu malumlarýnýzdýr. Bu itibarla düþmanýn silah gücüne eriþmek
yerine, onu kendi gücü ile vuracak bir anlayýþý içerisinde
UZAKTAN KUMANDA VE
KONTROL SÝSTEMLERÝNÝN
geliþtirilmesi hedeflenmeli ve
bu gaye ile yine AR-GE destek
ve teþvikleri uygulanmalýdýr.
- Ýslam ülkelerinin iki milyar nüfusa yaklaþan Pazar potansiyeline göre sanayiler kurulmalý
ve kurulu kapasiteler geniþletilmelidir. Bu maksatla D-8 ülke firmalarýndan iki veya daha
fazla firmanýn bir araya gelmesi ile oluþacak bir iþbirliðinde,
her firma kendi ülkesi tarafýndan teþviklerle desteklenmelidir.
- Müslüman ülkelerde iþ adamý
ve sanayicilerin MÜSÝAD ve
ASKON gibi teþkilatlar kurmalarý ve ortak iþ yapmalar›
teþvik edilmeli.
- Müslüman giriþimciler arasýnda iþbirliði ve dayanýþmayý artýracak Uluslararasý Ýþ Formu
(IBF) daha aktif hale getirilmeli.
- Yukarýda belirtilen faaliyetlerle
birlikte, D–8 ülkelerine ait
ürünlerin, Ýslam ülkeleri arasýnda ithalat ve ihracata dayalý
TÝCARETÝNÝN TEÞVÝK VE
TERCÝH edilebilmesi için,
TERCÝHLÝ TÝCARET SÝSTEMÝNÝN geliþtirilmesi ve buna
cevap verecek BANKACILIK
düzenlemelerinin yapýlmasý
gerekmektedir.
- Nükleer teknoloji dahil olmak
üzere barýþçýl amaçlý teknolojilerin kullanýlmasý ve geliþtirilmesi her ülkenin tabii hakkýdýr
ve siyasi ve askeri baskýlarla
engellenmesi gayri ahlakidir
ve kabul edilemez.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ýymetli okuyucular;
bir izin dönemi daha
gelip kapýmýza da-
K
yandý.
Sýla yolu menzile varana
dek virajlý ve de çile dolu
olsa bile, bir çok kimse için
tatilden ziyade bir ümit yolu ayný zamanda deþarz olma fýrsatýdýr.
“Ýki günü birbirine eþit
olan aldanmýþtýr.” prensibini baþ tacý etmesi gereken
bizler; Tatili (duraðanlýk,
uyuþukluk, amaçsýzlýk, vakit geçirme, eðlenme v.b)
Ta’dil`e (zihnin dinlenmesi,
yeni bir heyecan ve
diriliðe), dönüþtürmesini
bilmeliyiz.
Seyahat, insanlarýn birbirlerini tanýmalarý, yakýnlarýný ziyaret etmek suretiyle
gönül almalarý, ticari, fikri,
ilmi, alýþveriþte bulunmalarý, bilgi ve görgülerini artýrmalarý, yeni dostluklar kazanmalarý ve ibret almalarý
bakýmýndan bir ihtiyaç olduðu gibi kutsal kitabýmýzda C. Hakk þöyle buyurur.
“Deki Yeryüzünde dolaþýn. Sonra yalanlayanýn sonunun nasýl olduðuna bakýn”. En`am: 11
Peygamberimiz (sav)`de
“Yolculuk yapýnýz ki sýhhat
bulasýnýz ve rýzkýnýz artsýn”
buyurmuþtur.
Müslümanlarý, olaylardan ibret almak ve daha
ziyâde mânevî bir gaye için
seyru sefere teþvik eden
Ýslâm dini, yolculuðun meþakkatine karþý dört rekâtlýk
farz namazlarý iki rekât kýlmak gibi bâzý kolaylýklar ve
de ruhsatlar getirmiþtir.
Bu maksatla seyahat
edenleri; tevbe, ibadet,
hamd, rükû ve secde edenler, emr-i bi’l-ma’rûf nehy-i
ani’l-münkerde bulunanlar
ile birlikte zikrederek müjdelemiþ ve övmüþtür. (etTevbe 9/112) Bundan dolayýdýr ki ta Hz. Ömer’den itibaren Ýslâm âleminde yol
ve konaklama tesisleri, hanlar hamamlar yol güzergahlarýný kaplamýþ, emniyet ve
güven içinde seferlerin gerçekleþmesi için gerekli tedbirler alýnmýþtýr.
Bunun neticesinde de
seyahat
kültürümüzde
apayrý bir yer edinmiþtir.
Büyüklerimiz de bunu “çok
okuyan deðil çok gezen bilir” diyerek öz bir þekilde
ifade etmiþler.
Biþri Hafi de seyahatý
tavsiye ederek þöyle der
“Ey bilginler seyahat edinizki geçiminiz kolaylaþsýn.
13:35 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Seyahat ya Rasulallah
Zira akan su, temiz ve
tatlý olur. Duran su ise
kokar.”
F. Bacon ise derki
“seyahat yaþlýlarda görgünün gençlerde ise
eðitimin bir parçasýdýr”.
Dünya tarihinin en
büyük seyyahýnýn Marco Polo olduðu yazýlýr.
Oysa ciddi Alman dergilerinden Illustrierte
Wissensschaft þimdiye
kadar yazýlýp çizilenlerin aksine tarihin en büyük keþif seyyahýnýn Ýbni Batuta olduðunu bildirdi. Fas kökenli müslüman bir hukukçu
olan Ýbn Batuta 1325`te hacca gitmek için o günün þartlarýnda binek hayvanlarý
olan at, deve, gemi ve yürüyerek 120 bin km. kat edip
50`den fazla ülke dolaþýp, o
günün þartlarýyla paha biçilmez bilgi hazinesiyle,
tam otuz yýl sonra evine geri dönmüþtür.
Seyahat denilince ilk akla gelenlerden biri de þüphesiz baþlýðýmýzýn mucidi
Evliya Çelebi, olmasý gerekir. Ünlü Seyahatnâme’siyle tanýdýðýmýz, gezdiði ve
gördüðü yerleri kendine
has üslûbu ile, nükteli bir
þekilde yer yer abartmalara
ve alaylara da baþvurarak
anlatan Evliya Çelebi`nin
eseri ve sözünün ilham
kaynaðý þu þekilde zikredilir.
Muharrem
ayýnda,
Aþûre gecesi dualar ettikten
sonra derin bir uykuya dalýyor. Rüyasýnda kendisini
Ahî Çelebi Camii’sinde buluyor. Camide izdihama varacak bir kalabalýk var. Baþta fahrul kainat Hz. Muhammed, peygamberler,
Ashab-ý kiram, ehli beyt,
Kerbelâ Þehitleri, Evliyâlar,
… vs… Sonra namazda yanýnda duran kiþi ona öðüt
veriyor. Peygamber efendimiz namazý kýldýrýnca yanýna git ve “Þefaat ya Rasûlallah” de ve yardým dile diyor. Ýþte Peygamber Efendimizin yanýna giden Çelebi o
aný bakýn nasýl aktarýyor:
Dokunsalar aðlayacak
gibi idim. Her tarafým titriyordu. Aklým baþýmdan
uçup gitmiþti sanki. Hiç halime bakmadan, haddimi
bilmeden Hz. Peygamber’in mübarek ellerini dudaklarýma götürdüm. Dile-
Murat ÝLERÝ
ðimi söyledim ama heyecandan “Þefaat Ya Rasûlallah” diyeceðime “Seyahat
Ya Rasûlallah” demiþim.
Hz. Muhammed tebessüm
buyurdular.
- “Yâ Râbbi Seyahat ve
ziyareti bu kuluna kolay
eyle” dediler.
Ýþte Evliya Çelebi o günden sonra seyahat etmeye
baþladý. Gezdiði gördüðü
yerler ona kolay geldi, o da
bu yerleri yazdý. Ortaya Seyahatnâme diye büyük bir
eser çýktý.
Ýþte biz de Evliya Çelebi
gibi “Seyahat Ya Rasûlallah” diyerek, gurbet elden
sýla hasretini gidermek isteyenlere, yola çýkmadan önce , yolda, vardýklarý yerlerde ve sefer sonrasý dikkate
almalarý ve yapmalarý gereken bazý adab ve hususlarý
hatýrlatmak isteriz.
yola çýkmadan önce
- sýla- i rahime ve yaratýcýnýn ne mütenahi eserlerini
ibret gözüyle tamaþaya niyet etmek.
- Ýzni planlamak. Neler
okuyacaðýmýz, nereleri gezeceðimiz, hangi mekanlarý
ziyaret edeceðimiz, nerelerde konaklayacaðýmýz, önceden tesbit edilmeli. Gezilecek tarihi yerler önceden
araþtýrýlmalý, ibrete haiz
mekanlar, olaylar bilinmelidir.
- Üzerinde borç varsa sahiplerine iade etmek, veya
alacaklýdan belli bir zamana kadar müsaade istemek
- sadaka vermek
- helalleþmek, vedalaþmak (gidip de görmemek
veya görüp de dönmemek
var.)
- Yolculuðun selameti
için her türlü tedbiri almak
- Mümkünse Perþembe yola çýkmak, ancak bu iþ, izin zaman ve
imkanlara göre deðiþebilir.
- erken yola çýkmak.
(erken kalkan yol alýr),
ancak telaþ ve strese
düþmeden
- yol arkadaþý edinmek. (evden önce komþu al, yoldan önce arkadaþ)
- yolculuk dualarýný
okumak
Resûlullah
-sallallâhu aleyhi ve sellem- yolculuða çýkarken hayvaný üzerine binip iyice yerleþince üç kere
tekbir
getirir
ve:
“Bunu bizim hizmetimize
veren Allâh’ý tesbih ve takdis ederiz; yoksa biz buna
güç yetiremezdik. Þüphesiz
biz Rabbimiz’e döneceðiz.”
(ez-Zuhruf 43/12-13) âyetini okur, sonra da þöyle dua
ederdi:
“Ey Allâhým! Biz, bu
yolculuðumuzda Sen’den
iyilik ve takvâ, bir de hoþnut olacaðýn amellere muvaffak kýlmaný dileriz. Ey
Allâhým! Bu yolculuðumuzu kolay kýl ve uzaðý yakýn
et! Ey Allâhým! Seferde yardýmcým, geride kalan çoluk
çocuðumun koruyucusu
Sen’sin. Ey Allâhým! Yolculuðun zorluklarýndan, üzücü þeylerle karþýlaþmaktan
ve dönüþte malýmýzda, çoluk çocuðumuzda kötü haller görmekten sana sýðýnýrým.”
Efendimiz yolculuktan
döndüðünde de ayný sözleri söyler ve þu cümleleri
ilâve ederdi:
“Biz yolculuktan dönen,
tevbe eden, kulluk yapan
ve Rabbimiz’e hamd eden
kiþileriz.” (Müslim, Hac,
425; Ebû Dâvûd, Cihad, 72)
Yol, da ;
- kurallara uymak.
- aþýrý sürattan kaçmak.
bazý arabalarýn arkalarýnda ibret verici yazýlarý
okumuþsunuzdur,
Rahmetli de sollardý.
Geç geldi desinler, geçmiþ olsun demesinler.
Avrupa`da bir þehrin giriþinde bir levha da þöyle
yazar “Þöförler size yavaþ
gitmenizi tavsiye ederiz.
Yavaþ giderseniz þehrimizi,
hýzlý giderseniz hapishanemizi görürsünüz”.
23
- Dinin direði olan namazý terk etmemek.
- Yollarda eziyet verici
hareketlerden sakýnmak
Peygamberimiz sav. Buyururki: “Bir adam yol üzerinde bir dikene rastladý.
Gördüðü bu diken dalýný
oradan attý. Bunun için Allahýn rýzasýna nail oldu ve affedildi.” (Riyazü,s-salihin,
127)
Güzergah boyunca kullanýlan alanlarýn, çevrenin
temizliðine dikkat etmek.
- Yol boyunca tarihi eser,
meþhur türbe ve camileri ziyaret etmek.
- Mescid, cami ziyaretleri
esnasýnda 2 rekat tahiyyetül-mescid kýlmak. Bu namaz 2 rekat olup, camiye giren için mescidin Rabbine
selam vermek ve yüceltmek
maksadýyla kýlýnan mendup
bir namazdýr.
varýlan yer de ;
Sýlahi rahimin mucibini
yerine getirmek.
Baba ve aile dostlarýna
ulaþýp gönüllerini almak,
dualarýna nail olmak.
Yörenin bilginleri, kanaat önderleri ile bir araya gelerek memleket, millet ve
insanlýðýn gidiþatýyla alakalý
fikir teatisinde bulunmak,
hayatý boyunca gezdiði gördüðü yerlerdeki güzellikleri, örnek olabilecek anýlarý
paylaþmak, ayný þekilde
oralardan alýnabilecekleri
de yaþadýðý yere taþýyabilmek.
Aile mezarlýðýný, muhitinde bulunan salih kiþilerin
türbelerini ziyaret etmek.
sefer dönüþü ise;
2 Rekat kudüm namazý
kýlmak.
Gezdiði, gördüðü güzellikleri paylaþmak. Yediðin
Ýçtiðin Senin Olsun; Bize
Gördüklerini
Anlat...;
dermiþ büyüklerimiz.
Uzun bir süre âilesinden
ayrý kalan kimsenin, ev ahalisine dönmeden önce haber
vermesi. (Buhârî, Nikâh,
130)
Sevgili okuyucular bundan böyle Hayat gazeteniz
zengin ve aktüel içeriðiyle,
farklý yaklaþýmlarýyla, ilkeli
yayýnýyla hayatýmýzýn bir
parçasý, iletiþim alanýnda
toplumsal bir ihtiyaca cevap
vereceðini düþünerek hayýrlara vesile olmasýný temenni
ederim.
Bu münasebetle yola çýkanlara selamet dilerken
izin sonrasý dolu ve renkli
bir HAYAT`ta buluþma ümidi ve duasýyla emanetlerin
sahibine emanet olun.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
24
enç pasifist Rachel
Corrie, sadece 23
yaþýndayken hayatýný kaybetti. Kendisi Olympia Üniversitesi (Washington) öðrencisiydi ve
adalet ve barýþ için çalýþan
bir gönüllü örgütünün
üyesiydi.
Organizasyonuyla birlikte 11 Eylül saldýrýlarýnýn
kurbanlarýnýn yaný sýra Afganistan savaþýnýn mazlumlarý anýsýna da faaliyette bulunmaktaydý.
Rachel teoriden pratiðe
yönelmeye karar verdi ve
Filistin sýnýrýnda Uluslararasý Dayanýþma Örgütü’yle
birlikte hareket etmek üzere Ýsrail’e gitti.
Filistin bölgesinde intihar bombacýlarýnýn olduðu
söylenen evleri yýkan Ýsrail
G
GMG Ruhr A Bölgesi
Kadýn Kollarý çocuk kulübü þenliði hem çocuklarýn hem de büyüklerin
beðenisini kazandý
Açýlýþ Kur’an-ý Kerim’ini Ruhr A Bölgesinde
þubelerarasý Kur’an Tilaveti Yarýþmasýnda Bölge Birincisi olan Hilal Tekeli
okuduðu þenlikte Betül
Bolat ve Fatih Çoþkun sunuculuk yaptýlar.
Ruhr A Bölgesi Kadýn
Kollarý Baþkaný Cahide Yýlmaz açýlýþ konuþmasýnda
organizede emeði geçenlere teþekkür ederek çocuklarýmýzýn yarýnlarýmýzýn teminatý olduklarýný dile getirdi.
Fatih Aksay’ýn günün
mana ve ehemmiyetini içeren veciz bir konuþma yaptýðý þenlikte, IGMG Genel
Merkez Kadýn Kollarý Ço-
I
13:35 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Barýþ Gönüllüsü
RACHEL CORRIE’nin anýsýna...
etti ve onun üzerinden
geçti” diye aktarýyor
pasifist eylemci Joseph
Smith.
Bir diðer arkadaþý
Nicholas Dure ise “Buldozer, üzerine toprak
attý ve onu çiðnemeye
baþladý” diye konuþmakta...
Arkadaþlarý mümkün olan her þekilde
buldozeri durdurmaya
çalýþtý, ve Rachel’e ilk
yardým giriþiminde bulunda ama yapacak birþey kalmamýþtý.
Rachel Corrie sadece
buldozerlerini durdurma hareketine katýldý.
E-mailinde arkadaþlarýna þunlarý yazdý:
“Evlerin içinde insanlar
olsa bile evleri yýkýyorlar. Hiçkimseye ve hiçbirþeye saygýlarý yok.”
15 Mart’ta Gazze Þeridi yakýnlarýndaki bir
olayda, Rachel, arkadaþlarýyla beraber, yýkýmlara karþý direniþteydi.
“Buldozerin önünde
oturma eylemi yapmaktaydý, operatör onu gördü, ama yoluna devam
IGMG Ruhr A Bölgesi Kadýn Kollarý
çocuklar için þenlik düzenledi
cuk Kulübü Baþkaný Meryem Saral bir selamlama ve
açýlýþ konuþmasý yaptý.
Þenlikte,
Dortmund
Mengede þubesinden katýlan çocuklar Ýstiklal marþýný ve “571” þiirini okurken,
Gladbeck þubesi mevlana
gösterisi ve “Ya Resulallah” þiirini sundular. Dort-
mund Anadolu Camii anasýnýf öðrencileri karýnca ve
arý ilahisi okudular. Castrop þubesi ve Bestvig þubesi de ilahi ve türkü ile
þenliðe renk kattý. Hagen’den katýlan Grup Dildar “Arayýþ” piyesi Palyaço gösterisi ve ile foklor
dansý ile beðeni kazandý.
Gladbeck þubesinden
Semra Pýlýð “40 yaþýndasýn” þiiri ile dinleyenleri
coþturdu. Ge-Hassel þubesinden ana sýnýf öðrencileri
“Taha” suresini ezbere aþýr
olarak okudular ve “Kelime-i Þahadet” piyesi sundular. Bergkamen þubesi
mehteran gurubu fetih
haber
23 yaþýndayken, vücuduyla Filistinliler’in bir barýnaðý ve barýþ içinde bir topraðý olmak hakkýný savunurken yaþamýný yitirmiþti.
Ýsrail yetkilileri olayýn
farklý versiyonlarýný aktardý, ama hepsi fotoðraflar
ve açýklamalarla çeliþki halindeydi.
Genç kýz, oturma eylemi yapmakta iken barbarca
bir þekilde öldürülmüþtü.
Rachel ve arkadaþlarý
Gazze’de hergün birçok
evin yýkýldýðýný, bombalarýn Rafah mülteci kampýndaki temiz su kaynaklarýný
yok ettiðini ve oradakilerin
Ýsrail ateþ hattýnda durmaksýzýn kendilerini savunmalarýna imkan olmadýðýný bildirmiþlerdi.
marþý ile heyecanlý anlar
yaþattý. Türkiyem türküsünü söylerken Türkiyemizi
canlandýrdýlar. Kamen cemiyetinden katýlan Grup
Suffa “Keloðlan”, “Nasreddin hoca” ve “Tonton nine”
tiplemeleri ile çocuklarýn ilgi odaðý oldu.
Çocuklar için oyun, yüz
boyama ve üye kampanyasý
gibi standlar da çocuklarýn
hizmetine sunuldu.
IGMG Ruhr A Bölgesi
Kadýn Kollarý Çocuk Kulübü Baþkaný Meryem Koçak,
yönetim kurullarýna ve tüm
iþtirak eden þubelere teþekkür ederek çocuk þenliklerinin tüm þubelerin kendi cemiyetlerinde yapmalarýnýn
önemini vurguladý. Þenlik
Avrupa Kur’an-ý Kerim
okuma birincisi Enes Çicek’in okuduðu Kur’an-ý
Kerim ile son buldu.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
nsanlar arasý iliþkilerde
ve günlük hayattaki konuþmalarda nezaket ve
görgü kurallarý vardýr. Bu
kurallar saðlýklý, huzurlu
ve uyumlu bir toplum için
vazgeçilmez ve kaçýnýlmaz
bir önem teþkil eder. Nezaket ve görgü kurallarýna
uymak ve onlara riayet etmek, yüksek edep ve güzel
ahlakýn belirtileridir. Yani
bir insanýn edebi ve ahlaký
onun davranýþlarýndan, tavýrlarýndan, hal ve hareketlerinden belli olur. Ýnsanlarýn karakterlerini tahlil etmek ve onlarýn kültür derecesini ve asaletini tespit
etmek için baþvurulabilinecek güzel ve uygun bir
ölçüdür.
Görgü kurallarýnýn çoðunun kaynaðý Kur’an ve
Sünnet-i Nebide köklenmektedir. Allah ve Rasulu
insanlara günlük hayatýnda nasýl yaþamasý gerektiðini açýk bir þekilde ifadelendirmiþlerdir ve bu hususta teferruatýyla yön göstermiþlerdir. Uyguladýðýmýz bazý kurallarýn kaynaðý bunun olduðunun bilincine sahip olmasak da bazen, bu böyledir... Mesela
Nur suresindeki:“Yabancý
evlere girdiðinizde, müsaade almadan ve selam vermeden içeriye girmeyiniz”
veya Lokman suresindeki
Lokman hekimin oðluna
bulunduðuý tavsiye ve nasihatlardan birinin: “Konuþtuðunda sesini yükseltme, alçak tut! Zira seslerin
en çirkini eþeðin sesi (anýrtýsý) dir.” gibi bir çok yerde
insanlara öneri ve tavsiyeler bunlardan birileridir.
Kur’an-ý Kerim iþte böyle
edep ve ahlak misalleriyle
Ý
çiþleri Bakanlýðýnýn planlarýna göre Alman vatandaþý olmak isteyen kiþiler
Eylül ayýndan itibaren vatandaþlýk testine tabi tutulacak.
SPD konuyla ilgili görüþmeler yapýlmasý gerekir derken
muhalefet partileri söz konusu teste karþý
Vatandaþlýk testinde yer
alacak sorularýn, Berlin Humboldt Üniversitesi Eðitimde
Kalite Geliþtirme Enstitüsü
tarafýndan hazýrlanan 310 sorudan 33`ünün seçileceði ve
vatandaþlýk baþvurunda bulunan adaylarýn bu sorularýn
en az yarýsýný doðru cevaplandýrmasý gerektiði belirtildi. Adaylarýn testi geçememe
durumunda
tekrarlama
Ý
13:35 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Estaðfirullah efendim!
teþekkür eden insanladoludur. Baþka bir örra karþýlýk “Estaðfirulnek ise selamdýr. Selalah!” derlermiþ. Açýklamýn hem Kur’an’da,
masý ve sebebine gelinhem de Sünnet-i Nece: Teþekkür kelimesi
bi’de yeri vardýr. SelaArapça dilinden türemý yaymak sünnet olyen bir kelimedir. Buduðu gibi, insanlarla
nun aslý ÞIN KEF RA
konuþulduðunda güzel
kökünden gelmektedir
ve kibar bir dille onlara
ve mana bakýmýndan
hitap etmek de sünneþükür ve minnet antir. Ýnsanlara hitap
lamlarýna gelir. Þükür
ederken ses tonu ne kaise sýrf Allah-u Teala’ya
dar önemli ise, ayný zamahsus olduðu için,
manda seçilen üsul da
Stj.
Av.
Selma
Öztürk
dolayýsýlya insanlara,
çok önemlidir. Bir insayani beþerlere ve mahna talimat verircesine
lukatlara yönelik uyyumuþ buyurmak ayrýþekkür ettiðinizde bazen
dýr, ona bir ricada bulun- þaþkýnlýkla aval aval bakan gun bir ifade olmadýðý için
mak ayrýdýr. Burada söyle- gözlerle karþý karþýya kalý- teþekküre karþýlýk atalarýyiþ þekli ve kullanýlan keli- yorsunuz. Günümüzde ise mýz “Estaðfirullah!” diyeme seçimi mühimdir. Her teþekkür eden kiþiye karþý- rek cevap verirmiþ. Yine
kelime muhatabýn üzerine lýk olarak yaygýn olan “Bir Arapçadan gelen “Estaðfipsikolojik açýdan farklý þey deðil!”, “Ben(de) teþek- rullah” fiilinin manasý ise:
(olumlu veya olumsuz) bir kür ederim!” veya “Rica “Ben Allah’tan maðfiret
etki yaratýr. “Þunu yap!” ederim efendim!” gibi ce- (af) dilerimdir. Size teþekdemekle “Þunu yapar mý- vaplar veriyoruz. (Eðer ak- kür eden bir insana siz karsýn!” demenin arasýnda lýmýza gelirde cevaplarsak þýlýk olarak Allah’tan af didaðlar kadar olmasa da, en tabii ki. Çünkü bazen bi- lemeyi uygun görüyorsuazýndan tepeler kadar fark linçsizlikten, zihin ve dil nuz. Yani burada karþý tavardýr. Ve neticede yýlaný tembelliðimizden dolayý raf “Estaðfirullah” demekdeliðinden çýkartan da bu bunu uygulamakta bile le, teþekkürü kabul etmeüsluptür herhalde...
zorluk çekiyoruz.) Bugün yip red ediyor ve “Teþekkürünüzü kabul edemem.
Görgü ve nezaket kural- durum böyle.
larý arasýnda en önemli kuEskiden ise insanlar Ben kim oluyorum ki, bana
rallardan biride “Teþekkür arasýnda öyle bir nezaket teþekkür (ve þükür) ediyoretmek”tir. Size bir iyilikte kurallarý yaþanýrmýþ ki, öy- sunuz? Ben teþekküre layýk
bulunulduðunda, bu iyili- le bir kibarlýk ve saygý var- deðilim. Asýl teþekkür ediðe karþýlýk olarak edep ge- mýþ ki... Þimdi ise bundan lecek merci baþkasýdýr, Alreði “Teþekkür ederim eser kalmadý. Teþekkür et- lah-u Teala’dýr.” diye hem
efendim!” diyerek saygýný- mesini bilen insanýmýzýn kendisini hem de muhatazý ve görgünüzü orada or- sayýsý azaldý, kaldý ki teþek- býný bu yad-ý cemil (güzel
taya koyarsýnýz. Bu aslýnda küre cevap verme fýrsatý hatýrlatma) ile yaradaný hatýrlatýyor, tatlý ve yumuþak
böyledir ve daima da böyle bulunsun.
olmasý gerekir. Gerçi günüBiz bugün böyle cevap bir ikazda bulunuyor.
müzde maalesef bunun verirken, ecdadýmýz “Te- O’nun sýfatlarýndan biri
uygulanmasýnada
pek þekkür”e farklý bir cevabý olan Eþ-Þekur olduðunu
rastlayamýyoruzda... Te- daha uygun ve isabetli gö- bilen yüce ecdadýmýz, yüce
Allah’ýmýzý bu yücelikle
þekkür bile sýra dýþý bir ey- rürmüþ.
lem olmuþ ve birisine teAtalarýmýz kendilerine yüceleþtirirmiþ iþte...
Tüm Almanya’yý kapsayan
vatandaþlýk testi eleþtiriliyor
imkânýna sahip olduklarý
kaydedildi.
Ýçiþleri Bakaný Wolfgang
Schäuble’nin þimdiye kadar
ortaya koyduðu plana göre
vatandaþlýk testi Mecliste görüþülmeden bir kararname
ile uygulamaya konulacak.
Bu uygulamanýn koalisyon
ortaðý SPD ile huzursuzluða
neden olduðu belirtildi. Meclis Ýçiþleri Komisyonu Baþkaný Sebastian Edathy (SPD)
“Süddeutsche
Zeitung”a
yaptýðý açýklamada bu ko-
nuyla ilgili “koalisyon içerisinde uzlaþmanýn saðlanarak
karar verilmesi” gerektiðini
ve “böyle önemli bir konunun mecliste görüþülmeden
karar verilmesinin yanlýþ ol-
duðunu” belirtti.
Yeþillerden Hans-Christian
Ströbele’de bu konunun mecliste görüþülmemesini ve meclisin bu konuyla meþgul olmamasýný “meclisin hiçe sayýlmasý” olarak deðerlendirdi. Ayrýca birçok Almanýn da bu testi
kazanamayacaðý endiþesini taþýdýðýný belirtti. SPD Grup
Baþkaný Fritz-Rudolf Körper’de testin çok zor olduðundan yakýndý.
Öte yandan FDP’nin de vatandaþlýk testine temkinli yak-
25
Her þeyden önce bu ifadenin altýnda TEVHÝD anlayýþý yatýyor, ALLAH bilinci ve þuuru yansýyor. Ýslam dininin en mühim ve
temel esaslarýndan biri
olan “El minnetu lillah”,
yani “Minnet ancak Allah’adýr” düsturu yatmaktadýr. Ýþte günlük hayatta
Tevhid inancýný tatbik etmek, uygulayýp yaþatmak
bu olsa gerek... Hayatýn
her alanýnda ve har sahasýnda O’nu görmek ve
O’nu bilmek. Varlýðýndan
þek ve þüphe etmediðimizi
ve herþeye sebebiyet veren
O’nun olduðunu bu tür hareket ve davranýþlarla içimizde (ve dýþýmýzda) yaþatmak.
Çünkü bizim inancýmýza göre herþeyin sebebi Allah’týr. Ýnsan ise sadece bir
vasýtatýr. Bir þeyi Allah’tan
deðilde kendisinden bilmek ise büyük bir tehlike
ve korkunç bir gaflettir.
Bundan sonra bize teþekkür eden muhatablarýmýza mümkün mertebe teþekkür ve tevazu sözü olan
“Estaðfirullah!” diye tevhid anlayýþýmýzý nezaketle
birleþtirip dile getirmeye
özen gösterelim. Ayný zamanda yaradana karþý olan
kulluk görevimizi yerine
getirmiþ oluruz ve neticede
aðzýmýzdan manalý ve bereketli bir söz çýkmýþ olur
“Estaðfirullah
efemdim!”Ne derin bir mana,
ne fevkalade bir edep ve
ahlak anlayýþý... Subhanallah! Bu bilgiyi benimle
paylaþtýðýnýz için sizlere teþekkür ederim efemdim!
Þükranýmýn cevabýný ise
sizlerin takdirine býrakýyorum...
laþtýðý gözlendi. Ýçiþleri Sözcüsü Gisela Piltz „Berliner Zeitung“a yaptýðý açýklamada
“Vatandaþlýða alýnmanýn ders
gibi çalýþmaya baðlý olmamasý
gerekir” dedi. Entegrasyon
uzmaný Sibylle Laurischk
“FTD” ile yaptýðý röportajda,
iyi ezber yapabilen birinin bu
tür biçimsel testleri kolayca
aþabileceðini ifade etti.
Vatandaþlýk testi sorularýnýn önümüzdeki haftalarda
son halini alacaðý, geçtiðimiz
Salý günü örnek sorularýn ilan
edildiði kaydedildi. Sorular
arasýnda
örneðin,
Willy
Brandt’ýn 1970 yýlýnda Varþova’daki Yahudi gettosunda diz
çökerek neyi ifade etmek istediði gibi sorular yer alýyor.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
26
Ailesi, Yetiþmesi ve
Ýlme Yaklaþýmý
Bundan tam on iki asýr
önce yaþamýþ olmasýna, fýkýhta açtýðý çýðýrýn takipçilerinin hiçbir müslüman
toplumda çoðunluk oluþturamamasýna raðmen Ahmed bin Hanbel (164-241
H.), hâlâ büyük bir saygýyla hatýrlanmaktadýr. Kendisi þöhretten nefret etmekteydi ve fýkhýnýn, fetvalarýnýn yazýlmasýna izin vermemekteydi. Ancak o, sünnet ve fýkýh anlayýþýyla, daha da dikkat çekicisi, inandýðý doðrultuda yaþamada
yakýnmaksýzýn gösterdiði
direnciyle örnek bir bilgin
olarak büyük ün kazanmýþtýr.
Ýmam Ahmed bin Hanbel, hicrî 164 yýlýnýn
Rebîulevvel ayýnda Baðdat’ta doðmuþtur. Maalesef
bugün iþgal altýnda olan o
topraklar Ýmam’ýn ayný zamanda yaþadýðý, yetiþtiði
ve ünlendiði yer olmuþtur.
Ahmed bin Hanbel, hem
anne hem de baba tarafýndan Arap soyludur. Hanbel, Ýmam Ahmed’in babasýnýn deðil dedesinin adýdýr. Dedesi, Serahs valisi
olarak Horasan’da ikamet
etmiþtir. Ahmed’in doðumuna yakýn bir zamanda
ailesi Baðdat’a göç etmiþtir.
Cömert ve alicenap bir aile
olan Ýmam Ahmed’in ailesi, Emevi Saltanatý’ndan
Abbasi Saltanatý’na geçiþte
net bir tavýr sergilemiþler
ve duruþlarýnýn sonuçlarýna da katlanmasýný bilmiþlerdir. Çok küçük yaþtayken babasýný kaybetmiþ
olan Ýmam Ahmed’in terbiye ve yetiþmesini annesi ve
amcasý
saðlamýþlardýr.
Onun yetiþtiði dönemde
gerçek bir ilim ve sanat
merkezi olan Baðdat’ta daha çocuk yaþta Ýslam ilimlerini öðrenmeye baþlayan
Ahmed bin Hanbel, önce
Kur’an-ý Kerim’i hýfzetmiþ,
daha sonra Arapça, hadis,
sahabe ve tabiin haberleri,
peygamberimizin ve sahabelerin siretleri gibi ilimleri
öðrenmiþtir.
Çocukluk ve gençlik çaðýndan itibaren asalet ve
takva belirtileri gösteren
Ýmam, yetimliðini, ciddiyetine, dayanma gücüne ve
çalýþma aþkýna dayanak eylemiþtir. O talebeliðinde ne
felsefeyi ne matematiði
seçmiþ, ileri de diyar diyar
13:35 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Hakedilmiþ Þöhretiyle
Ahmed bin Hanbel
Çocukluk ve gençlik çaðýndan itibaren asalet ve takva
belirtileri gösteren Ýmam, yetimliðini, ciddiyetine, dayanma gücüne ve çalýþma aþkýna dayanak eylemiþtir. O
talebeliðinde ne felsefeyi ne matematiði seçmiþ, ileri de
diyar diyar dolaþmasýný gerektirecek olan hadis ve
rivayet ilimlerini tercih etmiþtir.
dolaþmasýný gerektirecek
olan hadis ve rivayet ilimlerini tercih etmiþtir. Ýmam
Ebu Hanife’nin talebesi ve
dönemin baþkadýsý olan
Ýmam Ebu Yusuf’tan dersler alan Ýmam Ahmed,
“Re’y Fýkhý”ný da öðrenmiþ
olmasýna raðmen tercihini
hadisten yana yapmýþ ve
hadis tahsilinde yoðunlaþmýþtýr. Onbeþ yaþýndan yirmi iki yaþýna kadar Baðdat’ta hadis tahsili yapan
büyük Ýmam, daha sonra
kendi döneminde tüm Ýslam beldelerine daðýlmýþ
olan muhaddis alimlerden
hadis öðrenebilmek için bir
çok kez Basra, Kufe, Hicaz
ve Yemen gibi Ýslam beldelerine seyahate çýkmýþtýr.
Defalarca hacca gitmiþ olan
Ýmam, bir defasýnda Ýmamý Þafiî ile tanýþmýþ ve ondan
daha sonra Baðdat’ta da
devam edecek olan dersler
almýþtýr. Kendisine “Kâh
Kûfe’ye kâh Basra’ya gidiyorsun bu yolculuk ne zamana kadar sürecek?” diye
soran bir tanýdýðýna þu veciz cevabý vermiþtir: “Kalemle beraber mezara kadar...” O, güçlü hafýzaya
sahip olmakla beraber iþittiði hadisleri yazmaya büyük önem vermiþtir. Çünkü onun çaðý hem hadis
ilimleri hem de fýkýh ve dil
ilimleri için telif ve tedvin
(yazma ve toplama ) çaðýdýr. O kendisine sorulan
hadis sorularýnýn cevabýný
ezbere deðil, yazdýklarýna
bakarak söylemiþtir.
Ýmam Ahmed’in topladýðý sünnet, hadislerin yanýnda sahabî ve tabiinin
fetva ve hükümlerinden
oluþuyordu. O, bu ilimleri,
fýkýh ilmiyle birleþtirmiþ ve
en hayýrlý ilim olarak, Kitap ve sünnet ilmiyle bunlarýn rivayet ve fýkhýný or-
taya koyan ilmi kabul etmiþtir. Ahmed bin Hanbel
týpký Ebu Hanife gibi kýrk
yaþýna gelinceye kadar
ders meclisi oluþturmamýþtýr. Bu husus kimilerince
ruhun olgunluk yaþý ile kimilerince de hocaya hürmet olarak açýklanmýþtýr.
Ýmam Ahmed’in dersleri,
onun þahsiyet özelliklerinden ve hayat ile ilmi; teori
ile pratiði; ahlâk ve örnekliði birleþtirebilmesinden
dolayý döneminde çok büyük bir raðbet görmüþtür.
Hatta bazý rivayetlere göre
derslerini beþbin civarýnda
kiþi izliyordu. Bu sayý abartýlý bulunsa da, bu sayýnýn
beþte biri bile bir ders meclisi için önemli bir çoðunluk olarak görülmüþtür.
Tevazuu, vakarý, ciddiyeti ve samimiyeti ile derslerine devam edenlerde
büyük bir tesir býrakan
Ýmam Ahmed, hafýzasýna
aþýrý güvenmekten sakýnarak hadisleri yazmaya büyük önem vermesine karþýn, verdiði fetvalarýn yazýlmasýný ve nakledilmesini istememiþtir. Ona göre
Kitap ve Sünnetten baþka
hiç bir ilim yazýlarak gelecek nesillere aktarýlmamalýdýr. Çünkü fetvalar, deðiþen zaman ve þartlara göre
Kitap ve Sünne’tin aksine
deðiþme gösterebilecektir.
Ancak buna raðmen, talebeleri kendisinden büyük
ciltler halinde eserler rivayet etmiþlerdir.
Þahsiyetinden Kesitler
ve Yapay Tartýþmalara
Bakýþý
Döneminin hocalarýna
“Muhaddisler ve hocalar
arasýnda hafýzasý en güçlü
olan kimdir” diye sorulduðunda bir çok kimse “Ahmed bin Hanbel’dir cevabýný vermiþtir.O, güçlü hafý-
zasýnýn yanýnda zorluklara, geçim sýkýntýlarýna, siyasî baskýlara karþý sabýr ve
dayanýklýlýk, hem de yakýnmaksýzýn, göstermesini
bilmiþtir. Onu anlatan rivayetlerin özellikle vurguladýðý hususlardan birisi de
onun nazahati (safiyet ve
duruluk) olmuþtur. O, iffeti, nefsine hakimiyeti,
kuvvetli imaný, haram ve
þüpheli þeylerden kaçýþý
ve duru bir düþünce sistemiyle kendisini tanýyanlarda hayranlýk uyandýrmýþtýr. Ýmam Ahmed, þöhretten kaçmasý, riyadan nefret
etmesiyle, þahsiyetini önplana çýkarmamasýyla kendisine öncü salihleri örnek
almýþtýr.
Selefin (önceki öncülerin) uðraþmadýðý hususlarla uðraþmamayý kendisine
prensip edinen Ahmed bin
Hanbel, döneminde inanç
konularýnda ortaya çýkan
yapay tartýþmalarý bidat
olarak görmüþ ve bu gibi
tartýþmalara girmediði gibi
girenleri de hoþ görmemiþtir. Ancak onun bu tutumu,
o dönemde Abbasîler’in
öne sürdüðü resmî düþünce ile baðdaþmýyordu. Halife Memun ve haleflerinin
yerleþtirmeye çalýþtýklarý
“Kur’an’ýn mahluk olduðu
düþüncesi”ni
kabul etmediði için toplam ondört
yýl baský ve dayatmalara
maruz kalmýþ ve özellikle
de 28 ay fiziksel iþkenceye
tabi tutulmuþtur. Bu dönemde, hadis ve fetva derslerine engel olunmuþtur.
Kur’an’ýn mahluk olup olmadýðý konusu ayrýntýlý incelendiðinde bu kelamî tartýþmanýn, Ýslam ilahiyatýna
sonradan sokulan, kimi halife ve devlet adamlarýnca
inatla sürdürülen anlamsýz
bir tartýþma olduðu görüle-
biyografi
cektir. “Kur’an mahluktur,” demek insaný küfre
sokmayacaðý halde daha
kuvvetli delillerle bu konuda farklý düþünen Ýmam,
iþkence ve baskýlardan yýlmayarak, takiye yapmadan
yakýnmasýz bir dirençle neredeyse tek baþýna resmî
düþünce dayatýmýnýn karþýsýnda durmuþtur. O, herþeyden önce bu tartýþmaya
selef-i salihin (örnek öncüler ) böyle konulara girmedikleri için girmek istememiþtir. Ona göre Kur’an’ýn
mahluk olmadýðýný söylemek de bir bidattir.
“Kur’an Allahu Teala’nýn
ilminden ve kelamýndan
kaynaklanmasý itibariyle
mahluk deðildir,” görüþüne katýlan Ýmam, “baþka
bir þey söylemiyorum ve
bu gibi konularda konuþmayý gereksiz görüyorum.” demiþtir.
Siyasî Duruþu
Hayatý boyunca halife
ve devlet adamlarý tarfýndan kendisine yapýlan ihsanlarý kabul etmemiþ olan
Ýmam Ahmed, kaynaðý belli olmayan bir mala sahip
olmaktansa fakir kalmaktan yana olmuþtur. O, ruhunun hür kalmasý için bedenini yormuþ helal rýzýk
temin edebilmek için hamallýk dahil bir çok iþ yapmýþtýr. Ýmam Þafiî kendisine Yemen kadýlýðý görevi
için aracý olmayý teklif ettiðinde onu kararlýlýkla reddetmiþtir. Adil olmayan
idarecinin memuru olmayý
takva açýsýndan uygun görmemiþtir. O, bunula beraber hilafeti zorla ele geçiren kiþiye günahkar da olsa
fitne çýkmasýn diye itaat
edilmesi, zekatýn onlara
verilmesi ve cuma namazýnýn o idarecinin yönetimi
altýnda kýlýnmasý gerektiðini savunmuþtur. Çünkü
ona göre dirlik ve düzen
içerisinde bir nizam esastýr.
O böyle yapmakla kendince selefe tabi olmaktadýr.
Tabiiler, Emeviler döneminde iþlenen birçok zulme ve kötülüðe þahid olmuþlar, ancak yine de
ayaklanmamýþlar ve ayaklananlarla birlikte olmamýþlardýr. O siyasî otoriteyle iliþki kurmayarak, ihsanlarýný kabul etmeyerek onlardan ve zulümlerinden
uzak kalmaya çalýþmýþtýr
ancak ayaklanmaya fetva
vermemiþtir.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ir çalýþma yýlýný daha
arkamýzda býrakýrken, akraba ve dostu
ziyaret amacýyla memlekete gitme hazýrlýklarý baþlarken Müslümanlarýn tatil
anlayýþý hakkýnda düþünmek elbette doðru olacaktýr.
Tatil kelimesi, "atalet"ten gelir ve bir þeyin
“aktivitesini durdurmasý,
görevine son vermesi, iþlevsizleþmesi, amacý dýþýna
çýkmasý, durmasý” anlamý
ndadýr. Ayrýca atalet, "tembellik, âtýl kalmak, çalýþmamak, yatmak" anlamýnda
da kullanýlmaktadýr. Bu anlamda ki bir tatil anlayýþý
Ýslamî hayat anlayýþýyla
baðdaþmaz. Bir zaman sürecini elini sýcaktan soðuða
sokmadan, gezerek tozarak, yürüyerek yüzerek, bir
yerde "yan gelip yatarak"
geçirmek ilahi mesajýn
"Öyleyse, bir iþi bitirince
diðerine giriþ." [94:7] öðüdüne ters düþmektedir.
Sanayileþmenin beraberinde getirdiði maddi refah
çalýþma zamaný– boþ zaman ikilemini oluþturarak
insanlarý tembelliðe ve zaman israfýna sevketmiþtir.
Zengin kesime göre tatil,
günah iþleyebilmek için
hazýrlanmýþ ortamlarda
doyasýya eðelenmek, malý
ve zamaný bol bol israf etmekten ibaret iken çalýþan
kesime göre tatil, biriktirebildiði üç beþ kuruþu israf
ettiði bir zaman dilimidir.
Bu tatil anlayýþý, ne sebepleri, ne uygulama biçimi ne
de sonuçlarý itibariyle islami anlayýþa uyar.
Sanayileþme
öncesi
önemde bu þekildeki tatil
anlayýþý pek bilinmezken
B
GMG Ruhr A Bölgesine
baðlý olarak hizmetlerini sürdüren Neuenrade
þubesi, Gençlik kollarý faaliyetleri yoðun bir þekilde
devam ediyor.
Neuenrade
cemiyeti
gençlik kollarý baþkanlaðý
tarafýndan yapýlan diðer
faaliyetlere ek olarak gençlerle birlikte hem eðlenip
hem de stres atmak ve bununla beraber toplum ha-
I
13:35 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
Tatil deðil, tebdil
Ali METE
günümüzde yaz tatili ayrý,
kýþ tatili ayrý, yurt dýþý ayrý,
okyanus aþýrý tatiller ayrý
organize edilmekte ve bir
yýl öncesinden planlanmakta, programlanmakta
ve gündeme alýnmaktadýr.
Böylece tatil anlayýþý bir
"hayat tarzý"na, bir felsefe
haline gelmiþtir. Oteller,
moteller, sahiller, tatil köyleri ve çoðu yazlýklar insanýn bu istek ve arzusunu
karþýlamak için kurulmuþlardýr. Ýsraf ve harcamalar
için de her þey planlanmýþtýr.
Giderken uzun ve stresli bir yolculuk, gelirken ayný þekilde yorgun ve bitkin
bir seyahat. Bunun için tatilden sonra, dinlenmiþ olacaðý yerde bedenen ve zihnen yorulmuþ bir vaziyette
dönmektedir insanlar. Bir
de anýný sýkan olaylar, moralini bozan görüntüler ve
derdine dert katan tatsýz
sürprizler de eklenince tatil
dinlenmeden çýkmýþ, atalet
haline gelmiþtir insan için.
Elbette yoðun þehir hayatý ve iþ stresi, yaratýlýþý
zayýf olan insaný yýpratmaktadýr. Ancak iþ sezonunda yorulan beden dinlendirilirken; ihmal edilen
kafa, kalp ve ruh doyurulup geliþtirilmesi gerek-
mektedir.
Bu anlamda tatil ihmal
edilen husularý ön plana alma, eksik býrakýlan yerleri
tamamlama sezonudur. Tatil hiçbirþey yapmamak,
yatmak deðil, okuma, fikir
ve zikir zamanýdýr. Tatili
bir iþ deðiþikliði, bilgi ve
görgüyü artýrma ve yaþanan ortamý deðiþtirip farklý
iþler yaparak dinlenme
þeklinde anlayabiliriz. Yani
"çalýþarak dinlenmek, iþ
deðiþikliðiyle istirahat etmek"…
Bedenin dinlenmeye ihtiyacý olduðu gibi, duygularýn aðýrlýk merkezi olan
kalbin de rahata ve dinlenmeye ihtiyacý vardýr. Bu
konuda Hz. Ali (ra), "Kalplerinizi dinlendirin. Onlar
da týpký bedenleriniz gibi
yorulurlar" diyerek sýkýntýya ve strese karþý kalb istirahatý ný tavsiye etmektedir.
Allah, “Bir iþi bitirince
diðerine giriþ” [94:7] diye
emrettiðine göre bizim tatilimiz, yeni ve faydalý iþlerin yapýldý- ðý, malýn ve zamanýn israf edilmediði bir
zaman dilimidir ki dinlenmek ve ibret almak için
gezmek, dolaþmak, eþ, dost
ve akraba ziyareti bu faydalý iþlerden sayýlabilinir.
Kur'an, insanýn yerinde
sayýp durmasýný istemiyor.
Gezmesini, dolaþmasýný,
seyahat etmesini, yeni yeni
yerler görmesini tavsiye etmektedir. Fakat bu gezi ve
seyahatler de gayesiz ve
anlamsýz deðil. Bu gezlerin
Kur’ani gayeleri þöyle açýklanmaktadýr: "De ki: Yeryüzünde gezin de, Allah'ýn
mahlûkatý ilk önce nasýl
yarattý ðýný görün." [29:20],
"De ki: Gezin yeryüzünde
de bakýn, görün önce gelip
geçenlerin sonlarý neye
varmýþ ki onlarýn çoðu
müþrikti." [30:42]
Kur'an'ýn iþaretiyle Allah yüzyýl anlamýnda
"Asr"a, tan yeri ve sabah
anlamýnda "Fecr"e, birer
zaman makinesi olan
"Þems (Güneþ)"e ve "Kamer (Ay)"a ve bunlarýn ördüðü "Leyl (gece)"ye ve
"Nehar (gündüz)"e yemin
ederek, zamanýn çok büyük bir nimet olduðunu
hatýrlmakta, zamaný yerinde kullanmaya davet etmektdir.
Cuma Suresinde ise,
Müslümanlarýn Cuma namazýna çaðýrýldýklarýnda
iþi gücü býrakarak Allah'ýn
zikrine koþmalarýný emretmekte ve akabinde, namaz
biter bitmez de yeryüzüne
IGMG Ruhr A Bölgesi Neuenrade
Gençlik Kollarýndan Gezi Programý
yatýnda birlik ve beraber
dostça yaþamayý öðrenmek
ve gençlerin biri birlerini
daha iyi tanýyýp arkadaþlýklarýný pekiþtirmelerini
amaçlayan geziler düzenliyor.
IGMG Neuenrade ce-
miyeti Gençlik kollarý yine
bu gezilerden biri olan
Bestwig þehrinde bulunan
FORT–FAN Luna park`a
düzenledi.
Otobüsler ve ek arabalarla gidilen geziye cemiyet bünyesinde öðrenim
gören gençlerle birlikte
yaklaþýk 150 genç katýldý.
Bazý veli ve eðitimcilerinde katýldýðý gezi programý katýlýmcýlar ve veliler
tararfýndan büyük beðeni
kazandý.
Dopdolu ve eðlenceli
27
daðýlýp rýzýk temin etmeye
yönlendirmektedir. Kur'an,
gecenin insan için bir örtü,
uykunun da bir dinlenme
vasýtasý olarak ihsan edildiðini bildirir. Bundan dolayý
günün üçte biri böyle bir
istirahat maksadýyla kullanýlýr.
Ýslamî hayat, tabii hayattýr. Güneþ, ay ve yýldýzlar yahut kalbimiz, beynimiz ve midemiz tatile çýkmadýðýna göre tatil hayatýn
bir parçasý deðildir. Fakat
dinlenme ve deðiþik ortamlarda bulunmak insanýn bir ihtiyacý dýr ki bu, Ýslamî hayatta zaten kendiliðinden oluþmaktadýr.
Beþ vakit namaz ve bu
namazlarýn camide kýlýnmasý, eþ dost ve akraba ziyaretinin dinin bir emri olmasý, insana eþyadan çok
deðer verilmesi, Cuma ve
bayram günleri zaten çalýþýrken bir dinlenme ortamý
meydana getirmektedirler.
Ayrýca sosyal yardýmlaþma
ve dayanýþmanýn saðlanmýþ olmasý, insanlarýn birbirlerine yardýmla yükümlü tutulmasý kiþileri sosyal
hayattan soyutlamadýðýndan islami hayatta batý hayat anlayýþý gibi sitres ve
yorgunluða karþý önlem
alýnmýþtýr.
Sonuç olarak Müslüman için yatmak, hiç birþey
yapmamak anlamýna gelen
tatil deðil, yorgunluðu atmak için tebdil, yani baþka
bir iþe geçmek söz konusudur. Bütün bunlarla birlikte, pratikte yapýlmasý gereken þey, tatili atalet olarak
deðil bir ganimet ve nimet
olarak bilip somut hedefler
vasýtasýyla faydalý kullanmaktýr.
geçen ve gençlerin kendi
aralarýnda unutulmayacak
hatýra ve izler býrakan bu
mutlu gün, akþamýn geç
vakitlerine kadar sürdü.
Programýn sonunda bu
ve buna benzer sosyal faaliyetlerin ve gezi programlarýnýn daha sýk uygulanmasý veliler tarafýndan
cemiyet yetkililerinden taleb edildi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
28
Hýzlý Ýmam
Çok hýzlý teravih kýldýrmayý bir marifet sayan hoca efendi arkadaki cemaat
kan ter içinde býrakýp namaza devam ederken, camiden içeri geç kalmýþ biri
girer.
O sýrada yanýnda bulunan kan ter içindeki adama: “Çok kýldýnýz mý? Yetiþebilir miyim?” diye sorar.
Kan ter içindeki adam yeni
geleni þöyle bir süzer.
“Biz içindeyken yetiþemiyoruz amca, sen dýþarýdan nasýl yetiþeceksin?”
Ben Hafýz Deðilim
Bektaþiye sormuþlar neden namaz kýlmýyorsun diye. Kur’an-ý Kerim’de namaza yaklaþmayýn diye
yazýyor da ondan kýlmýyorum demiþ. Devamýný da
oku demiþler, ...
- ee ben hafýz deðilim
demiþ.
Hocam bu nasýl namaz
Nasreddin Hoca abdest
alýrken, bir ayaðýna su yetmemiþ. Namaz kýlarken de
bir ayaðýný yukar kaldýrarak namaz kýlmýþ. Bunu
gören cami cemaati:
-Hocam bu nasýl namaz? diye sormuþ.
Nasreddin Hoca:
-Bir ayaðý abdestsiz namaz, diye cevap vermiþ.
Defolun len
Namaza giden vatandaþ bir gün yine camiye
gitmiþ namaz kýlacakmýþ.
Hoca vaaz verirken demiþki sað tarafýnýzda melekler
sol tarafýnýzda þeytan bulunur. Bunu duyan vatandaþ sünnet namaz sonunda selam verirken saða
dönmüþ meleklere esselamün aleyküm demiþ sola
dönüp þeytanlara defolun
len burdan deyip namazý
bitirmiþ.
Peþin Namaz
Bektaþi ile bir hoca birlikte yola çýkmýþlar, bir süre sonra hoca:
-Namaz saati! demiþ,
baþlamýþ kýlmaya...
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaþinin beklemekten caný sýkýlmýþ, hoca namazý bitirince sormuþ:
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmýþ namazlarým vardý, onlarý eda ey-
13:35 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
komik yazýlar
Namaz Fýkralarý
ledim!
Bektaþi:
-Eh ben de bir namaz
kýlayým! demiþ ve baþlamýþ
namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamýþ :
-Erenler, senin namaz
da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanýn
namazýný kýldým!
Hoca þaþýrmýþ:
-Yahu olur mu böyle
þey?
Bektaþi gülmüþ:
-Yukarýdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peþinimi niye kabul
etmesin?
Cenaze Namazý
Birgün Temel’in abisi
ölür.. Cenaze namazý kýlýnýrken Temel namazý kýlmaz bir köþede oturur.
Bunu gören Dursun Temele:
-Ula Temel sen niye cenaze namazý kýlmaysun.der
Temel ise:
-Ben çenaze namazý kýlmayi bilmeyrum der. Aradan 2 hafta gerçer. Temelin
kaynanasý ölür. Cenaze namazýnda cemaat Temeli en
ön safda görür namaz sonunda Dursun Temel’e:
-Ula Temel sen hani cenaze namazý kýlmayý bilmeydun?
Temel ise þöyle der:
-Haçan habu cenaze namazý deðuldur ki, bayram
namazýdur da..
yeryüzünün en
komik namazý
Büyüklerin
sýkýntýsý
çokmuþ. Ama kederinden
ölen yokmuþ. Çünkü onlarýn çoluðu çocuðu çokmuþ.
Bir gün iki güzel kadýn ile
beþ güzel çocuk buluþmuþlar bir bahçede, edeceklermiþ istiþare. Malum 7 haziran… göçtü kervan… aðladý daha doðmamýþ ceninler… adý Cahitti kendisi
Zarifti. Kadýnlardan biri,
“bu fýrsat kaçmaz” dedi,
“çocuklarý bulmuþken cemaatle namaz kýlalým.” çocuklar “tamam” dediler,
“ama abdestimiz yok, örtümüz yok...” “Bir þey olmaz gidelim” dedi güzel
kadýn. Sanki minyatürdü
cami… girdiler cümle kapýsýndan… çocuk kahkahalarýyla doldu içeri. Adý:
bayram… yaþý oniki… saçlarý jöleli… þadýrvanda aldý
abdestini. Güzel kadýn,
“haydi bayram, sen imam
ol” dedi. Bayram pek ses
etmedi. geçti ileri… Ýki güzel kadýn ve bir güzel çocuk saf tuttu… çocuklardan biri “ben kýlmam” dedi… diðeri tesbihleri caminin dört köþesine saçmayý
tercih etti. Bayram “Allahuekber” dedi. Okuduðu
sûreyi güzel kadýn bile bilemedi… ama bayram sonunu unutuverdi… bir
bekledi melekler kulaðýna
eðilmedi… iki bekledi…
Allah kalbine söylemedi…
sonunda “bilmem ne iþte”
deyip sûreyi bitiriverdi.
Gülnihal, gözleri gök kadar, bebekleri fýrlayacak
gibi… yaþý oniki… baþladý
gülmeye… bayram öyle
deyince… gülüþü öyle içten, kahkahasý öyle þiddetliydi ki iki güzel kadýn da
dayanamadý… onlar da
baþladýlar gülmeye… bayram namaza devam bu
arada... Güzel kadýnlar kýyamadýlar bu namazý bozmaya… meleklerin kahkahasý bozar mý namazý fýkýhçý amca? Karýnlarý aðrýdý gülmekten… ama fesat
olmadý namaz. Selamlar
verildi… tesbihler çekildi… Bayrama teþekkür
edildi… yeryüzünün en
komik namazýný kýldýrdýðý
için.. Güzel kadýn dedi ki:
“bu Cahit babanýn hikmeti… çocuk cemaatini o diledi… Unutulmaz bu namaz… bu tohum büyür
minik kalplerde… bir gün,
gökleri sarsacak kadar olur
ihlaslý bir namaz… Gökten
üç kahkaha düþtü. Biri çocuklarýn kafasýna Diðeri
güzel kadýnlarýn kalbine
Bir diðeri Allahýn hatýra
defterine... Cahit Zarif.
lýndý, namazdan sonra
Behlül 5-10 kiþilik bir
grupla çýka geldi. Harun
Reþid þaþýrdý:
- Akþam camiye bu kadar insan mý geldi?
Behlül cevap verdi:
Siz bana camiye gelenleri deðil, namaza gelenleri
iftara çaðýr dediniz. Namazdan sonra cami kapýsýnda durdum, çýkan herkese hocanýn namaz kýldýrýrken hangi sureyi okuduðunu ve daha baþka þeyler
sordum. Onlarý da yalnýz
bu getirdiðim kiþiler bildi.
Camiye gelen çoktu ama
namaza gelen bu kadarmýþ.
Namaza gelenin farký..
Harun Reþid, bir Ramazan günü Behlül’e, akþam
namazýnda camiye gitmesini ve namaza gelen herkesi iftara davet etmesini
söyledi.
Akþam oldu, namaz ký-
Namaz Kýlmama
Bahaneleri
1.Abi namaz kýlmýyor
musun artýk?
- bel fýtýðý var bende
eðilip kalkamýyorum...
- abi oturarakta kýlabilirsin
Namaz
Karadenizli bir ailedeki
bey, son zamanlarda camiye gidip namaz kýlmaya
baþlar. O zamana kadar da
bildigi, sadece günlük kýlýnan namazlardýr, yani: sabah, öðle, ikindi, akþam ve
yassý namazlarýdýr. Belli rikatlardýr. O zamana kadarda Ramazandaki teravi namazýna hiç gitmemiþtir.
Ramazan günü küçük oglunu da camiye götürüp
namaz kýldýrmak ister ve
birlikte teravi namazýna giderler.
Saf’a durup namaza
baþlarlar. Çocuk babasýna
bakarak onun gibi yatýp
kalkmaga baþlar.
Normal rekatlarda kýlýnan süre bitmiþtir. Ama
herkes devam eder. Etraflarýna bakarlar herkes devam ediyor. Baba oðul da
devam eder. Baba bilmezki
yassý namazý ve teravinin
birlikte 33 rikat olduðunu.
Normal en fazla 12 rekatta
bitmesi icap eden namaz
uzayýp gidiyor. Bir ara zaman bulup, çeketini çýkartýp oðluna verir ve “git oðlum annene haber ver, merak etmesin, iþ iddiaya bindi babam eve geç gelecek
dersin” der.
- oturamýyorum da
- o zaman bi çay koy
sen
- ..?!
2. hem sular hem elektrikler kesikti...
3. günahlarým müsaade
etmiyor.
4. pazartesi kesin baþlýycam..
5. ’’bizim ev basýk kaldýðý için kýble görmüyo abi
!
6. oðlum hadi yarýn sabah bayram namazýna gidelim.
- kalkabilirsem gideriz
baba, gerçi biliyosun bende menisküs var, dizlerimi
kýrýp oturamýyorum üstlerine.
- biþey olmaz, biþey olmaz
- iyi bakarýz, hadi iyi geceler...
7. Abi 5 vakit namaz kilardýn sen.. hayrola niye biraktýn?
-baktým biteceði yok biraktým ben de..
8. böyle muhim þeyler
aceleye gelmez; hem kaçmýyor ya kardeþim, gelecek aya günde 10 vakit kýlarýz olur biter (veresiye
kültürünün esiri olmak)
9. Namaz kýlmýyorum
ama düzenli olarak günah
çýkartýrým (kurban bayramýnda þükran günü hindisi yemek)
10. Bizim yeðen alman
asýllýdýr, o kýlýnca ben de
kýlmýþ sayýldým (tarihi gerçekleri çarptýrmak)
11. Bu ofsayt denen kepaze kuralý kaldýrdýktan
sonraki ilk iþim 5 vakit namazýn 3ünü özelleþtirmek
olacak
12. bu da bir nevi meditasyon azizim, kafada olup
bitiyor herþey, öyle eðilip
kalkmaya lüzüm yok. Ben
namazý kafamda baþlatýp
kafamda bitiyorum.
Namaz Batýl Oldu
Bir cemaat namaza durmuþtu. Ýçlerinden biri konuþunca, öteki “Namazda
konuþtun ve namazýn bozuldu!” diye çýkýþtý. Bir
baþkasý gülerek “Ýkinizin
namazý da bozuldu” diye
güldü. Dördüncüsü “ Üçünüzün namazý da bozuldu.
Çünkü üçünüz de konuþtunuz” dedi. Ayný safta
duran bir baþkasý “Allah’a
þükür ben hiç konuþmadým!” deyiverdi.
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
özel köþe
elamlarýn en güzeli
olan ALLAH’ýn Selamý rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Bu yazýmda dedem ve
babamýn arasýnda geçen
birkaç olayý yazacaðým. Bilmiyorum hoþunuza gidecek mi? Ýnþaallah hoþunuza
gider yüzünüzde bir gülümseme oluþturur.
Ve gelelim konumuza
zaman ve mekân kavramý
bizler için olduðuna göre
ve saliselerimiz hatta fark
bile edemediðimiz anlarýmýz heba olup gitmekte.
Nemenem bir âlemde
yaþadýðýmýzý çoðumuz anlayamadan
saatlerimiz
durmakta ve ömür denen
zaman birimi boþu boþuna
törpülenmiþ olmakta. Bütün bunlara raðmen güzel
insanlarýmýz güzel ve hayýrlý iþler peþinde insanlýðýn kurtuluþu için uðraþmakta. Mesaisini ailesi yanýnda olmasý gerekirken,
kendine ümmetin derdini
dert edinmiþ insanlýðýn
derdini dert edinmiþ koþturmaktadýr. ALLAH yar
ve yardýmcýlarý olsun. Güzele, doðruya, birliðe giderken tabii zor olaný seçmiþ, onun örneði Gül Muhammed (S.A.V) iken. Birileri ise hem senin uðraþlarýnýn önüne set çekerken
hem de güzel iþleri çekemeyip emekleri boþa harcattýrýrken. Seni sana horlayýp bir þeyleri götürdüðünü zannediyor ama kendini teneþirde buluyor. Yaþarken hiç sevmediði o insanýn önüne getiriyorlar yýkasýn namazýný kýlsýn diye.
Bu da Rabbimin bir takdiri
diyerek yazýma baþlýyorum.
Babam ve Dedem.
Babam bir türlü okulda
sanatta gözü olmayýnca artýk dedemde býkmýþ ve arkasýný býrakmak istemiþ.
Ama Babalýk býrakmamýþ
ne de olsa annesi vefat ettiðinden hem anne hem baba
olmuþ. Birgün Dedem Ba-
S
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
HACARABIN SERÜVENLERÝ-14
bamý takip ediyor, Babam doðru kara deðirmenin oraya balýk tutmaya gidiyor. Tabiî ki
dedemde arkasýndan
takip ediyor. Babamýn
oltasý emniyet iðnesinden yani tamamen yerli malý. Babam iðneye
solucaný takýyor ve türküyü de asýlýyor:
—Balýk tutar gezerim, yar seni de beslerim.
Tam o an dedem çýkýyor:
—Evladým balýk tutmakla avrat beslenmez.
Tabi babam yalnýz
olmadýðýný anlýyor:
—Baba ben senin düþündüðün anlamda demedim deyince dedem sinirleniyor ve:
—Sen avradý deðil kendini bile besliyemezsin, kaç
paralýk adamsýn be, kimin
oðlu olduðunu zannediyorsun, ne okudun ne de
sanat öðrendin, ne laf anlamaz adamsýn alt tarafýn
kaymakam boyacý kel Halilin oðlu, ay olup baþkalarýndan ýþýk alacaðýna güneþ
ol baþkalarýna ýþýk ver. Tabii babamýn kulaðýna bu
söz küpe oluyor ve bir þeyler sebep oluyor da þoför
oluyor. Babam þoför olunca
da Dedem:
—Teþekkür ederim evladým þoför mü oldun diye
sevincini belli ediyor.
Yine bir gün dedem birinin ayakkabýsýný boyarken
adam Halilaða orasý þöyle
olmuþ þurasý boyanmamýþ
derken dedem ayaða fýrlýyor ve adamýn kafasýna fýrçayý yapýþtýrýyor adam þokta iken dedem:
— Boyacýlýðý senden mi
öðreneceðim biraz sabret
bakalým. Tabii oradaki
adamlar da gülmekten kýrýlýyor.
Yine Birgün babam iþ
Murat Baþpýnar
(Rechtsanwalt)
Elisabethsrt. 11
32756 Detmold
Tel: 05231-3020/155
Fax: 05231-3020/156
Mobil: 0176-96491640
[email protected]
www.kanzlei-baspinar.de
M.Salih AYDIN
bulamayýnca dedemin yanýnda oturmuþ ayakkabý
boyayýp beþ on kuruþ harçlýk çýkaracak. Tabii babam
durmadan adamlara laf atýyor bir taraftan çenesi bir
taraftan eli çalýþýyor. Dedeme kimse gitmeyince dedem kýzýyor babama:
—Maþallah evladým keçi b… gibi döktürüyorsun
býrakta biz de rýzkýmýzý kazanalým.
Babam takla güvercin
hastasý olduðundan dedem
babama hep kýzarken:
—Evladým senin baban
kuþ kafalý der kýzardý.
Zengin ve merhametsiz
insanlar için:
—Varsa pulun cümlesi
kulun, yoksa pulun týmarhanedir yolun.
Evlat için:
—Evlat akýllý ne yapacak malý kendi kazanýr, evlat akýlsýz ne yapacak malý
har vurur harman savurur.
Derdi.
BABAM KESEYÝ
NASIL KALDIRDI
Babam yine bir gün b…
Amcanýn akrabasýnýn kamyonunda muavin olarak
çalýþýyor. Ustasý 60 çuvalý
tek baþýna babama hem
yükletiyor hem de boþalttýrýyor. Babam:
—Abi harçlýðým yok.
—Geç len ne iþ yaptýn
da harçlýk istiyorsun. Babamýn yorgunluðu bir tarafa
harçlýk bile vermiyor. Ama
para kesesini düþürüyor.
Babam bu durumu görüyor ve adam gider gitmez
kesenin üstüne ayaðýný koyuyor ama o anda b… amca ve rahmetli kardeþi küçükler babamýn yanýna geliyorlar. Babam:
—Gidin diyor.
—Iýýh
Giden yok bir daha
söylüyor:
—Gidin.
—Iýýh
Yine giden yok.
O zaman ikisine de
birer tokat vuruyor onlar da aðlayarak gidiyorlar. Babam da o aný
deðerlendiriyor keseyi
cebe atýyor. Sonra da
soluðu lokantada alýyor
ve çoktandýr harçlýk
alamayan
Hacarap
böylece mideye bayram yaptýrýyor. Rabbim
kimseyi yoksullukla
terbiye etmesin muhannete muhtaç edip onun
bunun eline baktýrmasýn,
Müslüman’ýn ufkunu ve
cebini geniþ etsin inþallah.
KARPUZUN YARISI
Zamanýn birinde Dedem Halil aðanýn bahçe köpeði kaybolur. Tabi evdekiler ne yapacaklarýný bilemezler. Dedem kýzdýðý zaman durum çok kötü olacak boþuna kel kaymakam
Halil aða dememiþler. Nihayet dedem eve gelir bakar ki köpek yok ortalýðý
kýrar döker evdeki herkes
korkudan titremektedir. Bizim Hacarap iþin kolayýný
bulmuþ yorganý kafaya
çekmiþ arada bir horlayarak uyuma numarasý yapýyor. Dedem bu yutar mý bu
numarayý orda bir yerde
eline geçirdiði karpuzu Hacarabýn kafaya geçiriyor.
Karpuz ikiye bölünüyor bir
taraf tan da dedem söyleniyor:
—Adama bak bizi oyuna getirecek senin cürmün
ne de bana numara yapýyorsun.
Hacarap yine Hacarap
lýðýný yapýyor ne kafasýný
düþünüyor ne aðrýyan bir
tarafýný karpuzun yarýsýný
ve elbiselerini kaptýðý gibi
kaçýyor. Tabii dedem bu
29
olaya daha da kýzarak:
—Sen adam olmassýn be
ganere (asalak, bedavacý)
diye baðýrýyor arkasýndan.
BÝSÝKLETÇÝ ALÝ
EFENDÝNÝN
KERÝMESÝ VE BABAM.
Babamýn eline para geçti mi, soluðu Ali efendinin
yanýnda alýr, bisiklet kiralar
tur atar. Mahallede gösteri
yapar, bu arada ellerini býrakýp bisikletin üstüne çýkar, hatta yerde elleriyle
yürür. Tabii bu duruma dedem çok kýzar kendi, kendine söylenirmiþ. Bir gün
yine Ali efendinin (Ali
efendi hem bisiklet tamircisi hem de karþýsýndaki Aktekke camii Ýmam hatibi)
Kerimesine (kýzýna) âþýk
olur kendi kafasýndan. Bu
olayý dedem duyar baþlar
kendi, kendine söylenmeye:
—Ülen sen önce aç karnýný doyur, kaç paralýk
adam oluyorsun da Ali
Efendinin kýzýna âþýk oluyorsun. Ali Efendinin Kerimesi (kýzý) kim boyacý Hacarabýn oðlu kim... Nedir
senden çektiðim önce kendine bak, ondan sonra alacaðýn hatuna, senden daha
ne kadar çekeceðim pis herif. Bana sirk maymunu oldu mübarek onlarý yapýp
milleti eðlendireceðine sanat öðren yuva kur. Anladým sen benim imtihanýmsýn, þuna bak boyacý kel
Halilin oðlu git Ali efendinin kýzýna kafayý tak. Haddini bil behey serseri
Bunlarý duyanlar takýlýyorlar:
—Hâlla gençtir oda anlar. Dedem:
—Kardeþim böyle genç
düþman baþýna, adamýn iþi
gücü kuþ zararlý ne varsa o,
olmaz oðlu olmaz vesselam.
Konuþmalar bu minval
üzerine böylece devam
eder gider.
Selam ve dua ile ALLAH’a emanet olun saðlýcakla kalýn efendim.
27 NRW. sayi sayfalar
30
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Haziran-Juni 2008 Cemaziye`l Ahir 1429
bulmaca
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 31
27 NRW. sayi sayfalar
30.04.2009
13:35 Uhr
Seite 32

Benzer belgeler

PDF SAYI 27 - Hayat Online

PDF SAYI 27 - Hayat Online kararlýyýz. Yani trajýmýz ne ise olduðu gibi yansýtacaðýz. Ýsteyenlere matbaa baský dokümanlarýný gösterebileceðimizi taahhüt ediyoruz. Bizler Hayat Gazetesi ile yayýn hayatýna atýlýrken; bazý pren...

Detaylı

PDF SAYI 33 - Hayat Online

PDF SAYI 33 - Hayat Online bir düzen ve kýsýtlama getirilmesi, Buna benzer bazý tedbirler bu tür menfur olaylarýn bir daha gerçekleþmesini önler diye düþünüyoruz Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn....

Detaylı