DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi Ön

Transkript

DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi Ön
DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik
İhtiyaç Analizi Projesi
Ön Raporu
Mart 2016
DAP Bölgesi Yenilikçilik ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesi
ÖN RAPORU
Hazırlayanlar:
İhsan KARATAYLI
TTGV
Yakup Peker
TEPAV
Tolga Özbolat
ODTÜ Teknokent
Mahmut Kiper
TTGV
Tülay Akarsoy
TTGV
MART 2016
AÇIKLAMA
Bu rapor DAP Bölge İdaresi ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı arasında 2015/79178 nolu ihale
kapsamında 22 Aralık 2015 tarihinde imzalanmış olan sözleşme kapsamında DAP Bölgesi Yenilikçilik
ve Girişimcilik İhtiyaç Analizi Projesinin ön raporu olarak hazırlanmıştır. Rapor, TTGV’nin uzman
kadrosu tarafından güvenilir olarak kabul edilen kaynaklardan elde edilen verilerle hazırlanmıştır.
Raporda yer alan görüş ve öngörüler bu uzmanların konu hakkındaki düşüncelerini yansıtmaktadır.
Bu görüş, düşünce ve öngörüler, TTGV tarafından çalışma konusu projenin onaylandığı anlamına
gelmez, açık ya da gizli olarak bir garanti ve beklenti oluşturmaz. Bir başka ifadeyle; bu raporda yer
alan tüm bilgi ve verilerin kullanım ve uygulama sorumluluğu, doğrudan veya dolaylı olarak, bu
rapora dayanarak yatırım kararı veren ya da finansman sağlayan kişilere ait olup, bu konuda her ne
şekilde olursa olsun TTGV sorumlu tutulamaz.
© Bu raporun tüm hakları saklıdır ve izinsiz kullanılamaz. DAP Bölge İdaresi veya TTGV‘nin yazılı onayı
olmadan raporun içeriği kısmen veya tamamen kopyalanamaz, elektronik, mekanik veya benzeri bir
araçla her hangi bir şekilde basılamaz, çoğaltılamaz, fotokopi veya teksir edilemez, dağıtılamaz.
İçindekiler
Tablolar.................................................................................................................................................... 7
Şekiller ..................................................................................................................................................... 8
Kısaltmalar ............................................................................................................................................. 10
1
Giriş................................................................................................................................................ 13
2
Yenilikçilik ve Girişimcilik Politikaları ............................................................................................. 15
2.1
Ar-Ge ve Yenilikçilik Politikaları Tarihçe ................................................................................ 15
2.2
Türkiye’de Mevcut Durum..................................................................................................... 17
2.3
Ulusal Seviyede Ar-Ge ve Yenilik ile İlgili Politikalar ve Destekler ......................................... 18
2.4
Teknoloji Transfer Ofisleri ..................................................................................................... 23
2.4.1
TTO tanımlar ve temel faaliyet alanları ......................................................................... 23
2.4.2
TTO’lar için önemli kavramlar ....................................................................................... 24
2.4.3
Tarihçe ve TTO’lar için Ülke Örnekleri: .......................................................................... 27
2.4.4
Türkiye’de durum .......................................................................................................... 30
2.4.5
DAP Bölgesinde TTO’lar ................................................................................................. 35
2.5
2.5.1
Tanım ............................................................................................................................. 38
2.5.2
Dünyada Teknoparklar .................................................................................................. 39
2.5.3
Dünya’da Teknoparkların Gelişim Evreleri .................................................................... 43
2.5.4
Yatırım Modelleri ........................................................................................................... 44
2.5.5
Teknoparkların Temel Özellikleri ve Yararları................................................................ 47
2.5.6
Teknoparkları Etkileyen Faktörler ................................................................................. 51
2.5.7
Türkiye’de Teknoparklar ................................................................................................ 52
2.5.8
DAP Bölgesinde Yer Alan Teknoparklar ......................................................................... 54
2.6
Kümelenmeler ....................................................................................................................... 56
2.6.1
Giriş ................................................................................................................................ 56
2.6.2
Öne Çıkan Tanımlar ....................................................................................................... 56
2.6.3
Kümeleşme Kavramı ...................................................................................................... 57
2.6.4
Küme Girişimleri (Kümeleşme) ...................................................................................... 66
2.6.5
Türkiye’de Kümeleşme ile İlgili Kurumlar, Strateji Belgeleri ve Destek Programları ..... 69
2.6.6
Metodoloji ..................................................................................................................... 73
2.7
4
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ............................................................................................... 38
Girişimcilik Politikaları ........................................................................................................... 78
2.7.1
Bir Politika Aracı Olarak Girişimcilik .............................................................................. 78
2.7.2
Girişimciliğin Karakteristikleri ........................................................................................ 79
2.7.3
Girişimcilik Desteğine İlişkin Gerekçeler........................................................................ 80
2.7.4
Türkiye’de Girişimciliğin Tarihçesi ................................................................................. 82
2.7.5
Türkiye’de Yenilikçi Girişimciliğe Yönelik Destekler ve Özellikleri ................................. 85
2.7.6
Yenilikçi Girişimcilik Destekleri Kapsamında Bazı İstatistikler ....................................... 89
2.8
Girişimcilik Destek Aracı Olarak İŞGEM’ler ............................................................................ 96
2.8.1
Dünyada İş Geliştirme Merkezleri ................................................................................. 96
2.8.2
Türkiye’de İş Geliştirme Merkezleri............................................................................... 97
2.8.3
KOSGEB’in İŞGEM Desteği ............................................................................................. 99
2.8.4
İŞGEM’lerdeki Girişimciler ........................................................................................... 101
2.8.5
İŞGEM’lerin girişimcilere sağladığı imkanlar................................................................ 101
2.8.6
İŞGEM Girişimleri ......................................................................................................... 102
2.9
Dünyada ve Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler ................................................................. 104
2.9.1
Dünyada Özel Ekonomik Bölgeler................................................................................ 104
2.9.2
Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler ............................................................................. 105
2.9.3
OSB ve KSS’lerde İş ve Yatırım Yapmanın Etkileri ........................................................ 109
2.9.4
OSB ve KSS’lere Sağlanan Destekler: ........................................................................... 110
2.9.5
Başarılı OSB-KSS Örnekleri ........................................................................................... 111
2.9.6
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Mevcut Performans ve Yönetim
Modellerine İlişkin Analizler ........................................................................................................ 111
2.9.7
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lerin Genişlemesi ile Yeni OSB ve
KSS’ler Kurulmasına İlişkin Değerlendirme.................................................................................. 113
2.9.8 ............................................................................................................................................. 113
2.9.9
2.10
Serbest Bölgeler ve Özellikleri ............................................................................................. 115
2.10.1
Yöntem ........................................................................................................................ 115
2.10.2
Serbest Bölgelerin Tarihi ............................................................................................. 115
2.10.3
Serbest Ticaret Bölge Modelleri .................................................................................. 115
2.10.4
Serbest Ticaret Bölgelerinin İhtiyaçları ........................................................................ 116
2.10.5
Serbest Ticaret Bölgelerinin Etkileri ............................................................................ 116
2.10.6
Serbest Ticaret Bölgelerindeki Üretim ve Ticaret Eğilimleri ........................................ 116
2.10.7
Türkiye’de Serbest Bölge Deneyimi ............................................................................. 117
2.10.8
Doğu Anadolu Serbest Bölge Deneyimi ....................................................................... 118
2.11
5
OSB ve KSS Yönetim Modelleri .................................................................................... 113
Bölgesel Seviyede Yenilik ve Girişimcilik ile İlgili Politika ve Destekler ............................... 120
3
4
2.11.1
Bölgesel Kalkınmanın Araçları ..................................................................................... 120
2.11.2
Kalkınma Ajansları ....................................................................................................... 121
2.11.3
Bölgesel İdareler .......................................................................................................... 123
Girişimcilik Ve Yenilikçilik Ortamının Tanımlanması Ve Değerlendirilmesi ................................. 125
3.1
Girişimciliğin Ve İnovasyonun Belirteçleri ........................................................................... 128
3.2
Girişimcilik Performansı....................................................................................................... 129
3.3
Etki ....................................................................................................................................... 130
3.4
Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Paydaşları Ve Etkileşimleri .................................. 130
3.5
Girişimcilik ve İnovasyon Ekosisteminin Değerlendirilmesi Süreci ...................................... 132
3.6
Girişimcilik ve İnovasyon Ekosistemi Müdahale Alanları .................................................... 133
Bölgesel Yenileşim Kavramı ......................................................................................................... 134
4.1
4.1.1
AB’de Kullanılan Araçlar .............................................................................................. 137
4.1.2
Londra Şehir Fonu........................................................................................................ 138
4.1.3
Galler Bölgesel Fonu .................................................................................................... 141
4.1.4
ABD Yerel Ekonomik Gelişim Politikaları ve Bölgesel Politika Örnekleri ..................... 143
4.2
5
Dünyada Bölgesel Yenileşim Modelleri ve Programlarının Tasarımı ................................... 137
Bölgesel Fonlar Oluşturulurken Kullanılan Araçlar .............................................................. 151
4.2.1
Bölgesel Fon Olarak Kalkınma Ajansları ...................................................................... 153
4.2.2
Türkiye’den Fon Yönetimi Örnekleri............................................................................ 154
DAP Bölgesine Genel Bakış .......................................................................................................... 157
5.1
Kobi ve girişimcilik Sektörün Mevcut Durumu .................................................................... 159
5.2
Bölgesel Strateji ve Eylem Planları ...................................................................................... 170
5.3
Yenilikçiliğe Yönelik Destek ve Göstergeler ......................................................................... 180
6
Sonuç ve Değerlendirme ............................................................................................................. 189
7
Kaynaklar ..................................................................................................................................... 190
8
Ekler ............................................................................................................................................. 192
8.1
6
Ülkemizde Yenilikçilik ve Girişimciliğe Yönelik Devlet Destekleri ........................................ 192
Tablolar
Tablo 1 Yıllar İçerisinde Ar-Ge Yenilik Alanında KOBİ’lere Sağlanan Destekler ..................................... 21
Tablo 2 TUBİTAK 1513 programı kapsamında desteklenen TTO'lar ...................................................... 31
Tablo 3 TÜBİTAK 1601 Programı kapsamında desteklenen TTO'lar ...................................................... 32
Tablo 4 Türkiye'de TTO'ların Gelirleri .................................................................................................... 33
Tablo 5 Bölgedeki Üniversiteler ve Öğretim Üyeleri ............................................................................. 35
Tablo 6 DAP Bölge Üniversiteleri Bölüm ve Program Sayıları ............................................................... 36
Tablo 7 Dünyada Faaliyet Gösteren Teknokent Örnekleri9 ................................................................... 42
Tablo 8 Teknopark Sınıflandırmaları...................................................................................................... 45
Tablo 9 Türkiye’deki Teknokentlerin Güncel İstatistikleri (Eylül 2015) ................................................ 53
Tablo 10 Kümeleşme İle İlgili Bilgi Kaynakları........................................................................................ 72
Tablo 11. Girişimcilik Ekosistemini Oluşturan Unsurlar ........................................................................ 82
Tablo 12. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Proje Destek Limitleri ........... 87
Tablo 13. Yenilikçi Girişimcilik Programları Destek Koşullarının Toplu Görünümü ............................... 88
Tablo 14. Üç Destek Programının Süreçlerinin Karşılaştırmalı Görünümü............................................ 89
Tablo 15. Yıllar İtibari ile Proje Başvurularının Dağılımı ........................................................................ 89
Tablo 16. Yıllar İtibariyle Desteklenen Projelerin Dağılımı .................................................................... 89
Tablo 17. NACE 4 Basamaklı Kodlama Sistemine Göre En Fazla Desteklenen 10 Alan ve Proje Sayıları91
Tablo 18 : Bazı Ülkelerin Serbest Ticaret Bölgelerindeki Sektörel Eğilimler ........................................ 116
Tablo 19. Kalkınma Ajansları Fon Ve Gelirler ...................................................................................... 122
Tablo 20. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosistemi İçin Kullanılan Araçlar Ve Alanları............................. 126
Tablo 21. Alanların Etki Seviyelerine Göre Dağılımı ............................................................................ 131
Tablo 22 DAP Bölgesi Bölgesel Yapılanma ........................................................................................... 157
Tablo 23 Bölge Girişim Sayılarının Sektörel Dağılımı ........................................................................... 159
Tablo 24 DAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri .............................................................................. 170
Tablo 25 Fırat Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri ..................................................... 173
Tablo 26 KUDAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri ......................................................................... 175
Tablo 27 SERHAT Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Öncelikleri ......................................................... 177
7
Şekiller
Şekil 1 Türkiye'de Yenilikçilik Girişimcilik Politika ve Uygulamalarının Tarihsel Gelişimi ...................... 16
Şekil 2. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi ................................................................................. 19
Şekil 3 TTO'ların bağlı bulundukları üniversitelerin araştırma bütçe büyüklükleri ............................... 34
Şekil 4 TTO'larda çalışan sayıları ve görevleri ........................................................................................ 34
Şekil 5 Teknopark Sahipliği ve Yatırım Ortaklığı .................................................................................... 44
Şekil 6 Teknoparklarda 3 yaş altı firma varlığı ....................................................................................... 47
Şekil 7 Teknokentlerde Girdi ve Çıktı Modellemesi ............................................................................... 51
Şekil 8 Türkiye’deki Teknoparkların Bölgesel Dağılımı .......................................................................... 52
Şekil 9 Elmas Modeli Faktörlerinin Etkileşimleri.................................................................................... 59
Şekil 10 Elmas Modeli Faktörleri İçin Önemli Bileşenler ....................................................................... 61
Şekil 11 Küme Modelinin Değişimi ........................................................................................................ 64
Şekil 12 Küme oluşturma yol haritası .................................................................................................... 74
Şekil 13 Doğu Anadolu Düzey 2 Bölgelerinde Öne Çıkan Sektörel Yığılmalar (2009) ............................ 75
Şekil 14. Girişimcilikte Yetenekler ......................................................................................................... 80
Şekil 15. ABD’deki Girişimcilerin Gelişimi .............................................................................................. 84
Şekil 16. KOSGEB TEKMER Programı ..................................................................................................... 85
Şekil 17. Başvuruların Bölge Nüfusuna Oranlarının Yıllar İçerisindeki Değişimi (Düzey 2) .................... 92
Şekil 18. Başvuruların Bölgesel Dağılımının Kurum Bazında Görünümü (Düzey 2) ............................... 93
Şekil 19. Desteklenen Projelerin Yıllar İtibariyle Bölgesel Dağılım Yoğunlukları (Düzey 2) ................... 94
Şekil 20. Desteklenen Projelerin Kurum Bazında Bölgesel Kapsama Alanları (Düzey 2) ....................... 95
Şekil 21 İşletme Kuluçka Modelinin Gelişimi ......................................................................................... 97
Şekil 22 Yıllar itibari ile kurulan OSB'ler............................................................................................... 106
Şekil 23 Yıllar İtibari ile Kurulan KSS'ler ............................................................................................... 107
Şekil 24 KSS'lerde Yer Alan Şirketlerin Sektörel Dağılım ..................................................................... 107
Şekil 25 OSB ve KSS’lerdeki Yatırım Maliyetleri ve Katma Değer ........................................................ 108
Şekil 26 OSB'lerin Bölgesel Dağılımı .................................................................................................... 108
Şekil 27 KSS'lerin Bölgesel Dağılımı ..................................................................................................... 108
Şekil 28 Bölgelere göre OSB Çalışan Sayısı ve Şirket Başına Katmadeğer ........................................... 109
Şekil 29 Bölgelere göre OSB yatırımları ............................................................................................... 112
Şekil 30 Yıllara Göre Serbest Bölgelerden Yapılan İhracat, $, 1996-2014 ........................................... 117
Şekil 31 Serbest Bölgelerin 2014 Yılı İhracat Değerleri ve 2010-2014 Yılları Arasındaki Yıllık Ortalama
Artış Oranları ....................................................................................................................................... 118
Şekil 32 Türkiye’deki Serbest Bölgelerin Konumları ............................................................................ 118
Şekil 33: Etki Matrisi Bileşenleri .......................................................................................................... 119
Şekil 34 Bölgesel Yenileşim Kapasitesi – Kavramsal Çerçeve .............................................................. 120
Şekil 35. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Tanımlayan Yöntemlerin Karmaşıklık Seviyesi Ve
Bölgesel Durumuna Göre Dağılımı ...................................................................................................... 127
Şekil 36. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Ölçülmesi (Kaynak: ASPEN, 2013) ......................... 128
Şekil 37. Bölge Fonu Yapılanması ........................................................................................................ 135
Şekil 38. Bileşik Fon Süreci Ve JESSICA’nın Ticari Uygulanabilirlik Kapsamındaki Yeri ........................ 141
Şekil 39. Galler Bölgesel Fonu Oluşumu .............................................................................................. 143
Şekil 40. ABD’de Yerel Ekonomik Gelişim Konusunda Faaliyet Gösteren Yapılar ............................... 145
Şekil 41. Biyoteknoloji Girişimi Altyapı Yatırımları .............................................................................. 149
Şekil 42. Bölgesel Fon Modeli Kapsamında Kalkınma Ajansları ........................................................... 153
8
Şekil 43. iVCi’nin Yapısı Ve Desteklediği Fonlar ................................................................................... 155
Şekil 44. G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu Yapısı......................................................................... 155
Şekil 45. Büyük Anadolu Garanti Fonu’nun Yapısı............................................................................... 156
Şekil 46 Sektörlerin İstihdam İçindeki Payları (%), TÜİK 2012 ............................................................. 158
Şekil 47 Bölgeler itibari ile Ar- Ge çalışan sayılarının yıllara göre değişimi.......................................... 180
Şekil 48 Bölgeler bazında Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılım.................................................. 181
Şekil 49 Bölgelerde araştırmacı başına Ar-Ge harcaması .................................................................... 182
Şekil 50 Türkiye ve DAP illeri bazında patent başvuruları ................................................................... 182
Şekil 51 Patent tescillerinin illere göre dağılımı .................................................................................. 183
Şekil 52 Faydalı Model Başvurularının Yıllara ve İllere Göre Dağılımı ................................................. 184
Şekil 53 Yıllara Göre Bölge İllerinden Marka Başvuruları .................................................................... 184
Şekil 54 Türkiye geneli TEYDEB başvuru istatistikleri .......................................................................... 185
Şekil 55 DAP Bölge İllerinin TÜBİTAK TEYDEB Başvuruları .................................................................. 186
Şekil 56 TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen proje sayıları ........................................................ 186
Şekil 57 TÜBİTAK TEYDEB tarafından ulusal seviyede verilen hibe tutarlar ........................................ 187
Şekil 58 DAP Bölgesi TÜBİTAK TEYDEB destekli projelere verilen hibe tutarlar .................................. 187
9
Kısaltmalar
ASPEN
Aspen Network of Development Entrepreneurs
AYF
Avrupa Yatırım Fonu
BKUS
Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi
BSTB
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
BTY
Bilim, Teknoloji, Yenilik
BTYK
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu
CEDS
Stratejileri)
The Comprehensive Economic Development Strategies (Kapsayıcı Ekonomik Gelişim
CET
The Center For Economic Transformation (Ekonomik Dönüşüm Merkezi)
CIP
Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı
CSG
EU’s Strategic Community Guidelines (Avrupa Birliği Stratejik Hedefler Rehberi)
DAP
Doğu Anadolu Projesi
DG Enterprise Directorate-General for Enterprise and Industry
DG Research
Directorate-General for Research and Innovation
EDA
Economic Development Administration (Ekonomik Gelişim İdaresi)
EIB
European Investment Bank (Avrupa Yatırım Bankası)
EIF
European Investment Fund (Avrupa Yatırım Fonu)
ERDF
European Regional Development Fund (AB Yapısal Fonları)
ESPON
European Spatial Planning Observation Network
FP
Çerçeve Programları
GAP
Güneydoğu Anadolu Projesi
GİDEM
Girişimci Destekleme Merkezi
GSKD
Gayri Safi Katma Değer
GSYH
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
G43
Anadolu Girişim Sermayesi Fonu
HF
Holding Fund
10
INTERREG
Innovation and Environment Regions of Europe Sharing Solutions
IPA
Instrument for Pre-Accession Assistance (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı)
İŞGEM
İş Geliştirme Merkezi
iVCi
İstanbul Venture Capital Initiative ( İstanbul Girişim Sermayesi İnsiyatifi)
JEREMIE
Joint European Resources for Micro to Medium Enterprises
JESSICA
Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas (Şehir Alanlarında
Sürdürülebilir Yatırım için Ortak Avrupa Desteği)
KGF
Kredi Garanti Fonu
KİT
Knowledge Innovation Territory Project
KÖO
Kamu Özel Sektör Ortaklığı
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
KOSGEB
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
KSS
Küçük Sanayi Sitesi
NBG
National Bank of Greece (Yunan Ulusal Bankası)
NFTE
NYC Girişimcilik Eğitimcileri Ortaklığı
NSRF
Çerçevesi)
The UK’s National Strategic Reference Framework (İngiltere Ulusal Stratejik Referans
NUTS
Nomenclature of Territorial Units for Statistics (İstatistiki Bölge Birimleri
Sınıflandırması)
NYCEDC
New York City Economic Development Corporation (New York Şehri Ekonomik
Gelişim Ortaklığı)
NYCIDA
The New York City Industrial Development Agency (New York Şehri Endüstriyel
Gelişim Ajansı)
OECD
Organization for Economic Co-Operation and Development
OSB
Organize Sanayi Bölgesi
OP
Operational Program
PFNYC
The Partnership Fund for New York City (New York Şehri Ortaklık Fonu)
PPP
Public-Private Partnerships )Kamu-Özel Sektör Ortaklığı
RIS
Regional Innovation Strategies (Bölgesel inovasyon Stratejileri)
11
RTP
Regional Technology Program (Bölgesel Teknoloji Programı)
SAN-TEZ
Sanayi Tezleri Programı
STK
Sivil Toplum Kuruluşu
TESK
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu
TEYDEB
Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı
TGSD
Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı
TIM
Türkiye İhracatçılar Meclisi
TKB
Türkiye Kalkınma Bankası
TOBB
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TPE
Türk Patent Enstitüsü
TT
Teknoloji Transferi
TTGV
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı
TTO
Teknoloji Transfer Ofisi
TÜBİTAK
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
TÜİK
Türkiye İstatistik Kurumu
UBTYS
Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016
UDF
Urban Development Fund (Şehir Kalkınma Fonu)
WAG
Welsh Assembly Government (Galler Bileşik Hükümeti)
WEFO
Welsh European Funding Office (Galler Avrupa Fonu Ofisi)
YÖK
Yüksek Öğrenim Kurumu
12
1 Giriş
DAP Bölge Kalkınma İdari Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, 14 ili kapsayan
Doğu Anadolu Bölgesine yönelik kalkınma amacı ile hazırlanmış olan DAP2014-2018 eylem planı
oluşturulmuş durumdadır. Eylem planı kapsamında Sanayi ve Hizmetler Sektörlerinin Güçlendirilmesi
başlığının içerisinde yer alan konuların değerlendirilebilmesi amacı ile, ‘Girişimcilik Ekosistemini ve
Sanayi Sektörünü Geliştirmeye Yönelik Fizibilite ve Projelendirme’ projesi oluşturulmuş ve
gerçekleştirilen ihale ile TTGV projenin ana yüklenicisi olarak belirlenmiştir. Proje ile DAP Bölgesi’nde
girişimcilik ve yenilikçilik ekosistemlerinin, mevcut durumu, sorunları, fırsatları ve potansiyel gelişme
alanlarının analiz edilmesi, analiz sonuçlarına uygun stratejik yol haritalarının ortaya konulması
amaçlanmaktadır. Proje çıktıları ile bölgede yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesini, rekabetçiliği, gelir
düzeyini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlamak amaçlanmaktadır.
Mevcut doküman bu proje çalışmasının ön hazırlık dokümanı olarak hazırlanmıştır. Söz konusu
raporun amacı, çalışma kapsamında ele alınacak;
-
Yenilikçilik ve girişimcilik politikaları
-
OSB, KSS ve İŞGEM’ler
-
Teknoloji geliştirme bölgeleri
-
Üniversite sanayi işbirliği çalışmaları
-
İşletmelerin rekabetçilik durumları ve ilişkili araçlar
-
Kümelenme durumu ve politikaları
konularında tanımların oluşturulması, ulusal ve bölgesel politika ve araçların dünyada, Türkiye’de ve
bölgede nasıl uygulandığının ortaya konulması, proje kapsamında gerçekleştirilecek çalışmalarda
kullanılacak yöntem ve metodolojilerin bu çalışma sonuçları doğrultusunda netleştirilmesidir.
Bu doğrultuda öncelikle son yıllarda yukarıdaki çerçeveye uygun olarak geliştirilen ve yaygınlıkla
uygulanan yenilikçilik ve girişimcilik kavramları incelenecektir. Bu inceleme kapsamında özelikle
bölgesel yenilikçilik kavramına odaklanılarak, bu alanda ulusal ve uluslararası politikalar
değerlendirilecektir.
Ardından bölgesel yenilikçilik politikalarını oluşturulması kapsamında bölge (ekosisteminin)
tanımlanması için kullanılabilecek fizibilite yöntemlerinden bahsedilecek ve ASPEN (2013) tarafından
ilgili yöntemlerden sentezlenmiş model girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin tanımlanabilmesi için
aktarılacaktır. Buna göre; takip eden alt bölümlerde girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin
belirteçleri, paydaşları ve etkileşimi ve ekosistemin değerlendirilmesi konuları özetlenecektir.
Genel çerçeve ve tanımların oluşturulmasının ardından ise ulusal seviyeden başlayarak ülkemizde
yenilikçilik ve girişimcilik alanında mevcut strateji ve destekler analiz edilecektir. Bu bölümde ulusal
ve yerel seviyede söz konusu stratejilerin hayat geçirilebilmesi amacı ile kullanılan araçlar
incelenecektir.
13
Sonraki bölümde ise DAP bölgesi için yerel politikaların ve araçların kullanımına ilişkin mevcut durum
değerlendirmesi gerçekleştirilecektir. Mevcut stratejiler ve eylem planları incelenecek, ulusal ve yerel
seviyede mevcut göstergeler incelenerek, DAP bölgesinin mevcut durumuna ilişkin bilgi verilecektir.
14
2 Yenilikçilik ve Girişimcilik Politikaları
2.1 Ar-Ge ve Yenilikçilik Politikaları Tarihçe
Küresel rekabet edebilirlik, ekonomik sistemlerin yeni bilgiyi üretebilme ve kullanabilme yetenekleri
ile doğrudan ilişkilidir ve ekonomik sistemler bu kapsamda giderek artan oranda yenilikçiliğe bağımlı
hale gelmektedir. Oslo Kılavuzuna1 (2006) göre yenilikçilik(inovasyon), işletme içi uygulamalarda, iş
yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya
hizmet) veya süreç, diğer bir deyişle bir pazarlama yöntemi ya da yeni bir organizasyonel yönetimin
gerçekleştirilmesidir. İnovasyon uygulamaları ile daha yüksek düzeyde verimliliğe, daha düşük
maliyetlere, artan kar ve istihdam olanaklarına erişilmektedir.
Son yarım asır içerisinde gerçekleştirilen çok sayıda çalışma, araştırma ve geliştirme(Ar-Ge )
faaliyetleri ile bu çalışmaların sonuçlarının ticarileşmesi veya toplumsal hayata kazandırılması
süreçlerini tanımlayan, yenilikçilik ve girişimcilik faaliyetlerinin, hem ulusal hem de bölgesel ekonomik
gelişim içerisinde oldukça önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Pek çok çalışmada, Ar-Ge
çalışmaları ve teknolojik gelişmenin, ülkelerin ekonomik büyümesine yüzde 50 ile yüzde 70 arasında
katkı yaptığı hesaplanmaktadır. ( Örnek G.R. Mitchell, ‘’ The Global Context for U.S. Technology
policy”)
Bu gelişmeler doğrultusunda devletler ve bölgesel yapılar tarafından sorumlu oldukları bölgelerin
rekabetçiliğini sağlayabilmek ve geliştirebilmek adına bilim teknoloji, yenilikçilik ve girişimcilik gibi
başlıklar altında politikalar oluşturulmuştur. Bu politikalar kapsamında Ar-Ge’ye ayrılan kaynak
miktarı ve bilim insanı sayısı ile özel sektörün Ar-Ge faaliyetleri, harcaması ve araştırmacı istihdamı
artırılması; üniversiteler, kamu kurumları ve özel sektörde araştırma altyapıları yaygınlaştırılması gibi
tedbirler uygulanmaya çalışılmaktadır.
1
Oslo Kılavuzu: Yenilik Verilerinin Toplnması ve Yorumlanması için İlkeler, Avrupa Komisyonu, 2006
15
Şekil 1 Türkiye'de Yenilikçilik Girişimcilik Politika ve Uygulamalarının Tarihsel Gelişimi
Ülkemizde yenilikçilik ve girişimcilik politikalarını gelişimi incelendiğinde ise özellikle 1990’lı yıllara
kadar bilimin üniversiteler bünyesinde yürütüldüğü, sanayinin ise ithal ikamesi politikaları
kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ortaya çıkan ambargolar
neticesinde savunma sanayi ve teknolojileri dışında sanayi kuruluşlarının Ar-Ge ve yenilikçilik
konusunda fazlaca bir etkinliğinin olmadığı görülmektedir. 1990 yılında KOSGEB ve TTGV’nin
kuruluşu ile birlikte özel sektörü Ar-Ge çalışmalarına yönlendirmek için ilk destek programları
oluşturulduğu, 1994 yılından itibaren ise TÜBİTAK tarafından başlatılan Ar-Ge destek programı ile
sürecin önemli bir ivme kazandığı görülmektedir.
1990’lı yıllar boyunca verilen desteklerin temel kazanımları Ar-Ge ve yenilikçilik konularında
farkındalık yaratmak ve proje bazlı destekler aracılığı ile özel sektörün proje yönetimini öğrenmesi
olmuştur. Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ve sonucunda özel sektöre yönelik
gümrük korumasının ortadan kalkması da bu alanda özel sektörün hızlıca yol almasını zorunlu
kılmıştır.
2000’li yılların başından itibarense, başta ileri teknoloji alanlar olmak üzere, firmaların daha rekabetçi
hale gelebilmesini sağlayabilmek amacı ile üniversite sanayi işbirliklerini artırmaya yönelik politikalar
ve kümelenmeler aracılığı ile Ar-Ge etkinliğini artırıcı işbirliği yeteneklerini özendirecek desteklere
odaklanılmaya başlanmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yasası ile özel sektör kuruluşlarının
üniversitelere daha yakın çalışabilecekleri ve Ar-Ge maliyetlerini düşürebilecekleri alanlar
oluşturulmuştur. AB çerçeve programlarına katılım sayesinde uluslararası kuruluşlarla işbirliği
içerisinde Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirme konusunda imkân sağlanmıştır. Ar-Ge yenilikçilik
politikalarında bir başka dönüm noktası ise TÜBİTAK liderliğinde yürütülen Vizyon 2013 çalışması ile
çok geniş kapsamlı ve katılımcılı uzun dönemli planlama çalışmasının gerçekleştirilmiş olmasıdır.
16
2000’li yılların ortalarından itibarense konu ile ilgili tüm kamu kurumları bünyesinde çok sayıda
destek programları oluşturulduğu ve çok sayıda strateji ve eylem planının oluşturulduğu
gözlenmektedir. Destek programlarına ek olarak maliyetleri düşürme amaçlı vergi indirimleri, yeni
teknoloji girişimlerin kurulmasına yönelik programlar, ticarileşmeye destek verme amacı ile risk
sermayesi, melek yatırımcı ortamının iyileştirilmesine yönelik programlar, gerek TÜBİTAK gerekse ilgili
Bakanlıklar aracılığı ile sektörel odaklı programları bu dönemde geliştirilerek uygulanmaya alınmıştır.
Program sayısında ortaya çıkan artış ve birbirinden farklı tüm bu kurumlar arasında etkin
koordinasyonun sağlanması ihtiyacı sonucunda, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 03.06.2011 tarihli 635
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yeniden
isimlendirilmiştir.
2.2 Türkiye’de Mevcut Durum
Son 20 yıl içinde sürekli büyüyen Türkiye ekonomisi 2012 yılında dünyanın 17’nci en büyük ekonomisi
olmuştur. 2014 yılında GSYH 1.7 trilyon T.L.(799 milyar ABD$)’ya ulaşmıştır, kişi başına GSYH de
10.404 ABD$ olmuştur. Ülke ekonomisinde KOBİ’ler şirketlerin yaklaşık %99’unu ve istihdamın
%78’ini oluşturmaktadırlar. Buna karşılık bu işletmelerin toplam katma değer içindeki payı %55’dir.
Yenilik söz konusu olduğunda ise Türkiye Avrupa Komisyonu sıralamasında “orta” düzeyde yer
almaktadır. Ülkemiz ihracatının %58’ini düşük teknolojili mallar oluşturmaktadır. Ar-Ge
harcamalarının GSYH içindeki payı %1,01 olarak çok düşük seyretmektedir.
Kalkınma Planları ve Bilim Teknoloji Politikalarına ilişkin dokümanlarda ülkemiz rekabetçiliğine ilişkin
olarak;





bölgeler arasındaki ekonomik eşitsizliklere, az gelişmiş bölgelerde düşük katma değerli ve
düşük teknolojili ürünlerin üretildiğine,
iş ortamlarının rekabetçiliği geliştirecek düzeyde iyileşmediğine,
sanayide düşük Ar-Ge düzeyine,
fikri mülkiyet hakları konusunda iyileştirmeler yapılması gerektiğine dikkat çekilmiş,
Ar-Ge çalışmalarının ticarileştirilmesi ve patentlenmesi konusunda ilerlemeler kaydedilmesi
gerektiği
vurgulanmaktadır.
Diğer taraftan yeşil büyüme, sürdürülebilir üretim, şirketlerin sosyal sorumluluğu gibi kavramların iş
kültürüne yerleştirilmesi gerektiği, KOBİ’lerin finansmana erişiminin artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Katma değerli ürün üreten, istihdam yaratan ve döviz geliri sağlayan hizmet sektörünün rekabet
gücünün iyileştirilmesi ve yaratıcı (creative) sektörlere önem verilmesi de gerekli görülen diğer
unsurlar arasında sayılmaktadır.
Finans sektörüne bakıldığında ise, bankacılık sektörünün ülkemizde sağlam ve gelişmiş olduğu ifade
edilmektedir. Buna karşılık ülkemizde girişim sermayesi, kredi güvencesi ya da “iş melekleri” gibi
araçlar yaygın ve gelişmiş değildir. Dünya Rekabet Raporuna (2013-2014) göre Türkiye 148 ülke
arasında 44’üncü; ticari işlemlerde kolaylık açısından 185 ülke arasında 71’inci sırada yer almaktadır.
İnşaat izinleri, temerrüt, kredi alma, vergi ödeme ve sınır ötesi ticaret gibi başlıklarda düşük
17
performanslı olarak değerlendirilmektedir. 2015 yılında 63 milyar ABD Dolarına ulaşan ticaret açığına
sahip ülkemiz, başta enerji olmak üzere, birçok sektörde net ithalatçı konumundadır.
Diğer taraftan ülkemizde en bu alanda en yetkili yapı olan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararı ile
Ulusal Bilim Teknoloji Ve Yenilik Stratejisi 2011-1016 hazırlanmış, ülke hedeflerine ulaşmak için
öncelikli alanlar belirlenmiş, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) Bilim ve Teknoloji Genel
Müdürlüğü 2013 yılında Teknoloji Geliştirme Bölgeleri için, YÖK de ülkemizde yer alan üniversiteler
için performans ve yenilikçilik endeks çalışmaları başlatmıştır. Bu şekilde, teknoloji ve yenilik alanında
kamusal desteği etki değerlendirmesi yapılmaya ve belirlenecek politikalara yön verilmeye
çalışılmaktadır.
Ayrıca son yıllarda kendini iyice gösteren bir girişimcilik ve Ar-Ge seferberliği başlatılmış, girişimcilik,
akademik Ar-Ge ve sanayi Ar-Ge’si konusunda birçok devlet kurumu çok çeşitli hatta zaman zaman
aynı amaca yönelik birçok hibe ve geri ödemeli destekler vermeye başlamışlardır. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, KOSGEB, Patent Enstitüsü, Türk Standartları Enstitüsü, TOBB,
TESK, TIM, TÜBİTAK, TTGV ve Bölgesel Kalkınma Kuruluşları Ar-Ge, inovasyon, ticarileştirme ve
girişimciliğe destek veren bu kurumlar arasında yer almaktadır.
Bununla birlikte; ülkemizde üniversitelerdeki girişimcilik programlarının sayıları ve kaliteleri artmakta,
başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çok sayıda, iş fikri, iş planı ve girişimcilik yarışmaları
düzenlenmektedir. Yine üniversitelere bağlı olarak kurulan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na
raporlama yapan ‘Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin sayısı 63’e çıkmıştır. Hâlihazırda 42‘si faal olan
teknoloji geliştirme bölgelerinin performanslarını artırma konusunda ciddi bir tutum izlendiği
görülmektedir. Benzer şekilde TÜBİTAK ve TPE önderliğinde başlatılan patent destek programları,
ülkemizde fikri mülkiyet hakları konusunda farkındalığın ve akademik ve özel sektör çevrelerinde
alınan patent sayısının ve kalitesinin artırılmasını hedeflemektedir.
Diğer taraftan ülkemizde, bölgeler arası eşitsizliklerin azaltılması, rekabet gücünün ve yenilikçiliğin
artması amacıyla hem ulusal hem de bölgesel ölçekte politikalar ve stratejiler benimsenmiştir.
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Ulusal Kalkınma Planı’nda ülkemiz kalkınma hedefleri
belirtilmekte ve stratejik öncelikler tanımlanmaktadır. Ayrıca, 10.Ulusal Kalkınma Planı doğrultusunda
bölgesel kalkınma ve rekabet gücünü temin etmeye yönelik bölgesel ve alt ölçekte stratejiler için bir
çerçeve oluşturmak amacı ile Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi (BKUS) hazırlanmıştır. Burada
Bölgesel Kalkınma Ulusal Stratejisi dokümanının NUTS II düzeyindeki 26 Kalkınma Bölgesinin bir
sonraki dönem strateji ve planlamalarına, bölgesel idarelerin planlarına ve diğer ulusal ve bölgesel
kalkınma stratejilerine rehberlik edeceğine dikkat çekilmektedir. Bu nedenle NUTS II bölgelerinin
kalkınması amacına yönelik olarak, Bölgesel Kalkınma Ajans’ları ve İdarlerin daha da önemli görevler
üstleneceği ve ilerleyen dönemlerde yeni geliştirilecek yeni finansman modelleri ile katılım öncesi
yardımlarla daha da desteklenebileceği işaret edilmektedir.
2.3 Ulusal Seviyede Ar-Ge ve Yenilik ile İlgili Politikalar ve Destekler
Ülkemizde bilim, teknoloji ve yenilik politikası belirleme ve koordinasyonundan sorumlu en
üst kurul Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’dur (BTYK). BTYK’nın 21. Toplantısında ülkemizin
ulaşmak istediği vizyon; ‘Ürettiği bilgi ve geliştirdiği teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına
yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye’ olarak benimsenmiştir. Ulusal
18
Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi UBTYS 2011-2016 vizyonunun gerçekleştirilmesine yönelik
ulusal Ar-Ge ve yenilik sisteminin etkinleştirilmesinde önem taşıyan imkanların karşılanmasını
sağlayacak UBTYS 2011-2016 Stratejik Çerçevesi ise, şekildeki (bkz. Şekil 2. Ulusal Bilim
Teknoloji ve Yenilik Stratejisi ) temel eksenler üzerine kurgulanmıştır. UBTYS 2011-2016’nın
stratejik amaçlarını oluşturan temel eksenler; üç dikey eksen ve bunlara hizmet eden altı
yatay eksenden oluşmaktadır.
Şekil 2. Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi
UBTYS 2011-2016 stratejik çerçevesindeki dikey eksenlerine ilişkin tanımlar şöyledir2:
• Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin güçlü olduğu alanlar, özel sektörün önemli düzeyde Ar-Ge ve
yeniliğe kaynak ayırdığı (insan kaynakları ve mali kaynaklar dâhil olmak üzere), ihracat
yeteneğinin bulunduğu ve Ar-Ge ve yeniliğe dayalı rekabet gücünün görece daha yüksek
olduğu alanlardır.
• İhtiyaç-odaklı alanlar, ülkemizin jeopolitik konumu ve gereksinimleri doğrultusunda Ar-Ge
ve yenilik faaliyetlerinde ivme kazanması gerektiği alanlardır. Savunma ve uzay alanlarının
2
Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016, Tübitak, 2010
19
yanı sıra ülkemizin ekonomik ve sosyal çarklarını döndüren ve yaşam kalitesini belirleyen
önemli girdiler olarak 2010/101 no.lu BTYK kararı ile enerji, su ve gıda ihtiyaç-odaklı alanlar
olarak belirlenmiştir.
• Tabandan yukarı yaklaşımlar sanayi kuruluşları, üniversiteler ve araştırma enstitülerinin
kendi belirledikleri araştırma konularında proje üretmelerine olanak sağlamaktadır. Yine aynı
yaklaşım içerisinde Türkiye’nin de gelişme kat etmesi gereken temel ve öncül araştırmalar
teşvik edilecektir. Öncül araştırmalar, mevcut araştırma disiplinlerini sınır olarak kabul
etmeyen ve ileri teknolojilere zemin oluşturacak yeni bilgilerin üretimine yönelik araştırmalar
olarak tanımlanmaktadır.
UBTYS 2011-2016 Stratejik Çerçevesi’nde tanımlanan yatay eksenler ise, dikey eksenler ile bütünlük
içerisinde çalışması amacıyla tasarlanmış olup; ‘BTY insan kaynağının geliştirilmesi’, ‘Araştırma
Sonuçlarının Ticari Ürün ve Hizmete Dönüşümünün Teşvik Edilmesi’, ‘Çok Ortaklı ve Çok Disiplinli ArGe İşbirliği Kültürünün Yaygınlaştırılması’, ‘Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Sistemi İçerisindeki KOBİ’lerin
Rolünün Güçlendirilmesi’, ‘Araştırma Altyapılarının TARAL’ın Bilgi Üretme Gücüne Katkısının
Artırılması’, ‘Ülkemiz Çıkarları Doğrultusunda Uluslararası BTY İşbirliklerinin Etkinleştirilmesi’ olarak
belirlenmiştir. BTYK’nın sekreterya faaliyetlerini yürüten Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan UBTYS 2011-1016 Eylem Planında yukarıda benimsenen
eksenler doğrultusunda ülkemizde kurum ve kuruluşların üstlenmesi gereken görev ve sorumluluklar
tanımlanmıştır.
Diğer taraftan 10.Ulusal Kalkınma Planı (2014-2018) çerçevesinde ‘nitelikli insan-güçlü toplum’,
‘yenilikçi üretim-istikrarlı yüksek büyüme’ ve ’yaşanabilir mekanlar-sürdürülebilir çevre başlıkları’
altında; ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013-2017 Strateji Planı’nda çeşitli stratejik amaçlar
başlığı altında ülkemiz Ar-Ge, yenilik ve girişimcilik gündemine dair hedefler belirlenmiştir.
Ülkemizde başta bakanlıklar olmak üzere, çok çeşitli kurum ve kuruluşlar akademisyenlerin,
araştırmacıların, girişimcilerin ve firmaların yararlanabileceği destekler sunmaktadır. Destek veren
kurumlara ve destek portföylerine bakıldığında;





20
TÜBİTAK’ın hibe olarak, akademisyenler, araştırmacılar ve sanayi kuruluşları için altyapı, ArGe, bilim insanı ve araştırmacı destekleri programları gibi çok geniş yelpazede destekler
sunduğu,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ‘Sanayi Ar-Ge Merkezleri’ ve ‘Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri’ne yönelik destekleri, üniversite-sanayi işbirliğini artırmaya yönelik ‘San-Tez’ ve
girişimcilere yönelik ‘Teknogirişim’ desteği olduğu,
Maliye Bakanlığı’nın Ar-Ge yapan firmalara yönelik olarak vergi indirimi uygulamasının
olduğu,
KOSGEB’in küçük ve orta ölçekli firmaların çok çeşitli altyapı ve işletme ihtiyaçlarını
karşılayacak genel destek, Ar-Ge, endüstriyel uygulama, girişimcilik ve kredi faiz desteği
olduğu ve firmalara bazı hizmet birimlerinde bulunan laboratuvarlarda test ve analiz
hizmetleri sağladığı,
Ekonomi Bakanlığı’nın yurtdışı ve uluslararası fuar, istihdam yardımı, çevre maliyetlerinin
desteklenmesi, markalaşma, pazar araştırması ve pazara giriş, uluslararası rekabetçiliğin
desteklenmesi, tasarım gibi konularda çok çeşitli desteklerinin olduğu,

TTGV’nin Türkiye’de yerleşik firmalara Ar-Ge ve çevre uygulama destekleri sunduğu
görülmektedir.
Ülkemizde verilen devlet desteklerinin ve teşviklerin başlıcaları ‘Ek1’de paylaşılmıştır. Görüldüğü
üzere, ülkemizde akademisyenler, girişimciler ve sanayi kuruluşları için verilen desteklerin sayısı
oldukça fazladır.










Altyapı
Ar-Ge
İnsan kaynağı
Ticarileşme
Uluslararasılaşma
Girişim sermayesi
Altyapı (İnkübasyon, Ar-Ge merkezi, hızlandırıcı)
Kümelenme
Ortak Ar-Ge
Ağ yapı oluşturma
başlıkları altında gruplayabileceğimiz desteklerden akademisyenlerin, girişimcilerin ve sanayi
kuruluşlarının yararlanabilmeleri, belirli bir düzeyde proje oluşturabilme ve sunabilme yeteneğini ve
becerisini gerektirmektedir.
Tablo 1 Yıllar İçerisinde Ar-Ge Yenilik Alanında KOBİ’lere Sağlanan Destekler
3
milyon TL
2007
2008
2009
2010
2011
2012
KOSGEB - Hibe
17,4
43,1
27,9
48,4
177,5
294,5
KOSGEB – Krediler
164
165
147
146
170
106
TÜBİTAK
102
110
138
110
126
130
BSTB( SANTEZ)
6,2
9,9
13,5
18,7
43,8
50
BSTB Tekno-Girişimcilik
-
-
-
-
30
50
Toplam
289,6
328
326,4
323,1
547,3
630,5
Bu nedenle DAP Bölgesi’nin yenilik ve girişimcilik alanındaki eksiklerinin giderilmesi için
atılacak somut adımlar öncesinde, eksikliklerin mevcut destek mekanizmaları ile ne
derece tamamlanabileceği hesaba katılmalı, birbirini tekrarlayan ve mevcut kayna kların
verimsiz kullanımını teşvik eden yeni mekanizmalar tanımlamak yerine, girişimcilerin,
firmaların ve akademisyenlerin ürün geliştirme, proje oluşturabilme, hayata geçirilebilme
3
CISOP 2014
21
ve yenilik kapasitelerinin artırılarak mevcut desteklerden azami düzeyde yararlanmaları
sağlanmalıdır. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde tasarlanacak DAP Bölgesine yönelik eylem
planlarının, ulusal ve bölgesel düzeyde verilen destek ve teşviklerin sağlayacağı faydadan çok öte bir
sinerjinin ve heyecanın yaratılması konusunda önemli bir rol üstlenecektir.
22
2.4 Teknoloji Transfer Ofisleri
2.4.1
TTO tanımlar ve temel faaliyet alanları
EC-DG Enterprise tarafından desteklenen bir proje kapsamında yayınlanan ‘Technology Transfer
Institutions in Europe, 2004’ çalışmasında; Teknoloji Transfer Ofislerinin teknoloji transferi süreçleri
esas alınarak üç temel faaliyet alanı şöyle tanımlanmıştır:



Üniversite ya da araştırma kurumlarının entellektüel değerlerinin özellikle de FSMH
varlıklarının belirlenmesi, bu varlıkların hukuksal koruma işlemlerinin takibi ve bunlardan
doğan hakların diğer yapılara özellikle de sanayiye lisanslama şeklinde transferi ile
ticarileştirme süreçlerinin yönetilmesi
Genellikle üniversite ya da araştırma kurumu mensubu ve ticarileşme potansiyeli yüksek bir
fikrin ya da buluşun sahibi olan araştırmacıya; şirket kurarak (spin-out) bu süreç sonunda
yüksek ekonomik değer sağlanmasına aracılık etmek üzere, FSMH yönetimi, sermaye temini,
kuluçkalık ya da teknoparklarda yer, hukusal işlemler, iş geliştirme ve pazarlama gibi
danışmanlık hizmetleri sağlanması
Sanayi kuruluşunun spesifik teknoloji gereksinimini tespit ederek, bunun üniversite ya da
araştırma kurumundan kontrat bazlı Ar-Ge çalışması sonucu olarak teknoloji transferi
şeklinde temin edilmesi.
TTO’ları da yukarıda belirtilen faaliyet konularında uzmanlaşmış, bu süreçleri profesyonel bir
yaklaşımla ele alan, bir ya da birden çok üniversite ya da araştırma kuruluşuyla doğrudan ya da dolaylı
olarak ilişkili olan kurumsal mekanizmalar olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.
TTO’larca sağlanan servislere daha detaylı bakıldığında öne çıkan ilk hizmet kuşkusuz üniversitede
yapılan Ar-Ge çalışmaları sonuçlarının ticarileştirilmesidir. Bu unsur temel olarak ilişkinin arz tarafı
olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda da özellikle bir araştırma sonucunun patentinin alınıp, sanayi
kuruluş(lar)ına lisanslanması, buluş sahibi araştırıcının kendi firmasını kurması (spin-off) yönünde
finansal ve diğer desteklerin sağlanması başta gelen faaliyet konularıdır. Bu faaliyetlerde esas olan
FSMH ile ilgili tüm süreçlerin yönetimidir. ‘Teknoloji Transfer Merkezleri (TTM) ya da Teknoloji
Transfer Ofisleri (TTO)’ olarak anılan arayüzler daha çok araştırma sonucunda patente konu
olabilecek buluşun tespitinden başlayarak, bunun ticarileşme potansiyelinin araştırılması, varsa
patent formunun doldurulması, patent süreçlerinin takibi, ilgilenen sanayi kuruluşları ile en yüksek
getiriyi sağlayacak şekilde görüşmeler, lisans sözleşmelerinin düzenlenmesi vb. her biri özel uzmanlık
gerektiren bir çok süreci içeren bu faaliyetler için kurulmuş yapılardır. Nitekim bilimsel araştırma
kurumlarından sanayiye doğru teknoloji transferi ilgili pek çok çalışmanın referans olarak verdiği
‘Turning science into business: Patenting and licensing at public research organisations, 2002, 2003,
OECD’ başlıklı çalışmada TTA’lar en genel biçimiyle özellikle patent ve lisans konuları ile
ilişkilendirilmiş teknoloji transfer faaliyetlerini yürüten yapılar olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu
yapılar ile ilgili pek çok analiz ve istatistik patent ve lisans gelirlerine odaklanmış olsa da TTO’ların
ilgilendiği başka konular ve servisler de vardır.
Bu tür yapılarca sağlanan ikinci servis türü de genellikle teknoloji yoğun ve yüksek katma değer
potansiyelli araştırma sonucunu ticarileştirmek için araştırıcının firma (spin-out) kurmasını ve kurulan
firmanın hızla değerlenmesini sağlayacak hizmetlerin teminidir.
23
Diğer taraftan talebe göre Ar-Ge çalışmaları organizasyonu sağlamak da önemli amaçlardan bir
diğeridir. Bu kapsamda ilk akla gelen servis sanayi kuruluşunun ihtiyacına göre ‘sözleşmeye dayalı ve
gizlilik esaslı’ Ar-Ge çalışmaları için irtibat ya da ara yüz fonksiyonudur.
Belli bir sektörün ya da önemli sayıda KOBİ’nin ortak yararı için kritik teknolojilerin geliştirilmesi ve
olabildiğince geniş şekilde yaygınlaştırılması amacıyla daha çok rekabet öncesi araştırma faaliyeti
olarak tanımlanabilecek ‘Kolektif Araştırma’ çalışmaları da ulusal ve uluslararası politikalarda giderek
önem kazanmaktadır. Bu yöntem de talep odaklı ve yararlanan kesimin genişliği ve etkisi bakımından
oldukça verimli bir teknoloji transfer biçimidir.
Ancak genellikle TTO faaliyetleri bunlarla sınırlı değildir. Talep yaratmak ya da araştırma sonuçlarının
ticarileştirilmesinin diğer önemli aktörleri olan şirketleri belli bir seviyeye getirmek amaçlı faaliyet ve
servislere de bu tür yapılanmaların hizmet portföylerinde çokça rastlanmaktadır.
Bu tür arayüzler tarafından verilen diğer bazı destek hizmetleri şunlardır;
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
2.4.2
Teknoloji ve teknoloji transferi ve kapsamı konusunda bilgilendirme ve promosyon
Sanayi kuruluşlarının teknolojik yetenek ve ihtiyaçlarını belirleyecek teknik çalışmalar
Teknoloji yetenek değerlendirmesi (Teknology Audit)
FSMH konusunda bilgilendirme ve danışmanlık
Proje yönetimi
Hukuksal danışmanlık
Ar-Ge destekleri konusunda bilgilendirme ve danışmanlık
Proje çıktılarının ticarileştirilmesi, pazar araştırılması ve pazarlanması konusunda destek
Proje işbirlikleri vb. konusunda arama organizasyonları (Proje Pazarları)
TTO’lar için önemli kavramlar
Teknoloji Transfer Arayüzlerinin faaliyetlerinde ve süreçlerinde geçen bazı terim ve kavramlar için
tanımlar aşağıda yer alan açıklamalarla sınırlı olmamak üzere ve kullanım yerlerine göre farklılıklar
gösterebilecekleri hatırlatmasıyla aşağıda paylaşılmaktadır. Birçok tanımda tek bir kaynak yerine
birçok kaynaktan faydalanılarak geliştirmeler yapıldığından kaynaklara yer verilmemiştir.
Fikir Ürünleri; markalar, inovasyon dahil buluşlar, endüstriyel tasarımlar, entegre devre
topografyaları, internet alan adları, eserler, veri tabanları, bilgisayar yazılımları ile açıklanmamış
bilgilerin korunması şeklinde tariflenebilecek ticari sır ve benzeri diğer fikir ürünleri (Dericioğlu,
2015),
Fikri Haklar; yaratıcısının yaratmış olduğu fikir ürünlerinin korunması ve/veya bu kapsamdaki
sözleşmeler ile gelen haklar (Dericioğlu, 2015),
Teknoloji; sistematik bilgi, teknik, metot ve ya yaklaşımların bir problemin çözümü ya da endüstriyel
bir uygulama için bilim ve mühendislikle yakın ilişkili şekilde uygulanması,
Teknolojik Yenilik; yeni bulunmuş ve ya önemli ölçüde geliştirilmiş bir teknolojinin ekonomik değer
taşıyan bir ürün, işlem ve ya hizmet olarak sunulması, (Betz, 2013)
24
Teknoloji Transferi; üniversitenin ve/veya araştırmacılarının sahip olduğu teknoloji, bilgi, birikim,
know-how, tasarım, üretim yöntemleri ve sistemlerinin; faydaya ve ekonomik değere dönüşümünü
temin etmek için veya daha da gelişmesini ve yeni ürünler, uygulamalar, malzemeler ve prosesler
yaratılmasını sağlamak amacıyla sözleşme temelli bir ilişki ile 3. Taraflara devredilmesi ya da
kullanımına müsaade edilmesi,
Buluş; bir şeyi yapmak için işlevsel bir yol yaratılması (Betz, 2013)
İnovasyon; yeni ya da önemli ölçüde geliştirilmiş ürünün (mal ya da hizmet), ve ya sürecin, yeni bir
pazarlama ve ya organizasyonel metodun iş süreçlerine, iş yeri organizasyonuna ve ya dış ilişkilere
uygulanması (OECD,2005)
Bilginin Ticarileşmesi; üniversitenin ve/veya araştırmacılarının sahip olduğu bilgi setinin gelir
sağlayacak şekilde endüstriyel ve/veya ticari bir amaç için uygulanması ve/veya sözleşme temelli bir
ilişki ile kullanımına müsaade edilmesi,
Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon ekosistemi; üniversite, sanayi, finans sağlayıcılar gibi pek çok
aktörün birbirleriyle etkileşmesinin ve karşılıklı ilişkilerinin etkisiyle zaman içinde kendi kendine
sürekli dönüşümünün ve gelişiminin bir sonucu olarak değerli yeniliklerin, buluşların ortaya çıkmasına
neden olan ortam ve süreçler şeklinde kendini belli eden sistem,
Kuluçkalık; teknoloji odaklı yeni girişimlerin (start-up) başarılı bir şekilde gelişmesini hızlandıracak
şekilde bir dizi kaynak ve servis destekleri sağlamak için kurulmuş yapılar,
Teknoloji Transfer Arayüzleri; üniversite-sanayi etkileşiminden doğan değeri maksimize etmek üzere
teknoloji transferi süreçleri bakımından kendilerine özgü fonksiyonları yerine getirmek ve üniversite
ile sanayi arasında arayüz vazifesi görmek üzere kurulan kurumsal mekanizmalar,
Teknoloji Transfer Ofisi; teknoloji transferi süreçlerini esas alarak;




Üniversite ya da araştırma kurumlarının entelektüel değerlerinin özellikle de fikri haklar
varlıklarının belirlenmesi, bu varlıkların hukuksal koruma işlemlerinin takibi ve bunlardan
doğan hakların diğer yapılara özellikle de sanayiye lisanslama şeklinde transferi ile
ticarileştirme süreçlerinin yönetilmesi,
Genellikle üniversite ya da araştırma kurumu mensubu ve ticarileşme potansiyeli yüksek bir
fikrin ya da buluşun sahibi olan araştırmacıya; şirket kurarak (spin-out) bu süreç sonunda
yüksek ekonomik değer sağlanmasına aracılık etmek üzere, fikri haklar yönetimi, sermaye
temini, kuluçkalık ya da teknoparklarda yer, hukuksal işlemler, iş geliştirme ve pazarlama gibi
danışmanlık hizmetleri sağlanması,
Sanayi kuruluşunun spesifik teknoloji gereksinimini tespit ederek, bunun üniversite ya da
araştırma kurumundan kontrat bazlı Ar-Ge çalışması sonucu teknoloji transferi şeklinde temin
edilmesi
Bu faaliyetlerin tanıtımı ve yaygınlaştırılması için gerekli etkinliklerin yürütülmesi
süreçlerinde ya da bunların bir kısmında uzmanlaşmış, bu süreçleri profesyonel bir yaklaşımla ele
alan, bir ya da birden çok üniversite ya da araştırma kuruluşuyla doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili
kurumsal mekanizmalar,
25
Teknopark; bir veya birden fazla üniversite ve araştırma merkezi ile resmi veya faaliyet bazında ilişkili,
bünyesinde bilgiye ve ileri teknolojilere dayalı sanayi firmalarının kurulup gelişmesini teşvik etmek
üzere tasarlanmış, içinde yer alan kiracı firmalara, teknoloji transferi ve iş idaresi konularında destek
sağlayacak bir yönetim işlevine sahip, teşvik ve mülkiyete dayalı girişim (IASP,2002)
(Not: Bu tür yapılanmalar için farklı ülkelerde farklı terimler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları
şunlardır; Bilim Parkı (Science Park), Araştırma Parkı (Research Park), Teknoloji Parkı (Technology
Park), Bilim ve Teknoloji Parkı(Science and Technology Park), İnovasyon Merkezi (İnnovation Centre),
Teknopol(Technopole), İleri Teknoloji Parkı (High-Tech Park), Teknopark(Technopark))
Start-up; teknoloji odaklı yeni girişim,
Spin-out; üniversite ya da araştırma kuruluşu bünyesinde yapılan araştırma sonuçlarından elde edilen
ve bu kurumlara ait olan fikri hakkın ticarileşmesi amacıyla fikri hak kullanımının hisse karşılığı
araştırıcıya ya da bu konuda yetkin bir kişiye devredilmesi yoluyla kurulan yeni girişim,
Spin-off; bir büyük şirketin bünyesindeki bir faaliyetinin o konuda uzman bir çalışanınca yürütülmesi
için hisse ve/veya kaynak, yönetim vb. desteklerle çalışana kurdurulan yeni şirket,
Bu üç kavram arasında ki ana kuruluşla hisse/kaynak paylaşımı ve alınan destek eksenlerine göre
temel farklar aşağıda sunulmaktadır.
Kaynak: Koster,2004
Mentörlük; yönetim sistemleri ve stratejik planlama konularında yetkin kişilerce işe yeni başlayan kişi
ya da firmalara başarılı olmaları için öğrenme ve deneyim aktarmayı ve yüz yüze bir araya gelmeyi de
kapsayacak biçimde ve hedeflenen gelişim evresine ulaşıncaya kadar rehberlik sağlanması,
Koçluk; belirli bir seviyedeki firmaya ya da kuruma spesifik bir konuda belirlenmiş bir hedefe
ulaşmasında profesyonel olarak destek verilmesi,
Danışmanlık; kurum ve kuruluşa ihtiyaç duyduğu özel bir alanda ya da konuda gerektiğinde işin
yapılmasını da kapsayacak şekilde profesyonel hizmet sunulması,
26
Teknoloji Değerleme; teknolojinin kapsama alanı ve buna göre içerdiği yenilikleri ve fırsatları da
dikkate alacak şekilde bilimsel ve teknik metodlar kullanılarak yapılan değerlendirme sonucu
değerinin belirlenmesi işlemi,
Proje Pazarı; yeni proje işbirliği teklifleri başlatılması ve/ya yeni ortaklıklar kurmak için yapılan
etkinlikler.
2.4.3
Tarihçe ve TTO’lar için Ülke Örnekleri:
Giderek artan bir ivmeyle, hemen her ülkede TTO’lara ve bunların gelişme ortamlarına özel önem
verilmektedir. Ülkeler bazında TTO ile ilgili bazı yaklaşımlar ve örnekler aşağıda verilmiştir;
Amerika Birleşik Devletleri (ABD): Bu konuda en gelişmiş ve başarılı Bayh-Dole yasası ardından bu
ülkede gözlenmeye başlanmıştır. TTO’ların gelişimine büyük etkisi ve hemen tüm gelişmiş ülkelere de
örnek olması nedeniyle ve ülkemizde de kamu destekli araştırma sonuçlarından doğan haklarda
benzer bir düzenleme gerektiği yönünde ağırlıklı bir görüş oluşmaya başladığından, Bayh-Dole
yasasına ve onun öncesi ve sonrasındaki değişimlere daha yakından bakmakta yarar görülmektedir.
Bayh-Dole Yasası:
‘P.L. 96-517, Patent and Trademark Act Amendments of 1980’ ya da yasa önerisini veren senatörlerin
ismiyle ve tüm dünyada bilinen adıyla Bayh-Dole yasası gerçekten de üniversite araştırmalarının
ticarileştirilmesine sağladığı olağanüstü etkisi nedeniyle çok ünlüdür ve pek çok araştırmaya konu
olmuştur.
Daha önce de belirtildiği gibi özetle, bu yasa ile ABD’de federal bütçeden desteklenen üniversite ve
araştırma enstitülerinin Ar-Ge faaliyetleri sonuçlarının ticarileştirilmesinden elde edilecek gelirlerin şu
üç şekilde kullanılmasına izin verilmiştir:



Teknoloji transfer fonksiyonunu sağlamak üzere idari giderler için
Buluşun sahibine teknoloji transfer amaçlı çalışmaları nedeniyle pay olarak
Eğitim ve daha ileri Ar-Ge çalışmalarında kullanılmak üzere
Bu yasanın patent hakları ve patentlerden doğan lisans hakları gibi uygulamaları düzenleyen
içeriğinde gömülmüş olan temel yaklaşıma bakılırsa, yasanın esasında çok kritik ve önemli bir
teknoloji transfer uygulamasını tetiklediği ve şekillendirdiği görülecektir. Bu transfer
mekanizmasından istenen faydayı sağlamak için de şu yapı ve faaliyetlerin aşağıdaki gibi en iyi şekilde
kurgulanması gerekmektedir:


Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları (FSMH) ile ilgili tüm süreçler profesyonelce ve uzmanlığına
güvenilen kurumsal yapılarda ele alınmalıdır.
İyi bir araştırma tabanı ve destekleyen ve motive eden bir Ar-Ge ortamı sağlanmalıdır.
Bu unsurların en iyi şekilde nasıl sağlanacağını analiz eden ve federal bütçeden destek alan üniversite
ve diğer kurumlar büyük kazanç potansiyelini görünce FSMH ile ilgili tüm süreçlerin yönetimleri için
profesyonel oluşumlara ihtiyaç olduğunu görmüşler ve böylece profesyonellerce yönetilen TTO
sayılarında büyük artışlar sağlanmıştır.
27
ABD’de TTO’lar: 1980’lerden önce yılda ortalama 250 kadar patent çıkarabilen üniversiteler, hızla
TTO’ların kurulması ardından AUTM verilerine göre sadece 2005’de 3278 ABD patenti üretmişler, 527
yeni ürün geliştirmişler, 627 spin-off şirketi kurmuşlar ve 1,46 milyar ABD doları gelir elde etmişlerdir.
AUTM 2012 verilerine göre ise bu rakamlar şöyledir;
•
•
•
•
•
•
•
•
705 Yeni Start-Up (+ %5.1)
5130 Yeni Lisans (+%4.7)
1242 Yeni Opsiyon Sözleşmesi (+%7.8)
591 Yeni Ticari Ürün
23741 Buluş Beyanı (+8.6%)
Halen faal 4002 Start-up
Halen aktif 40,007 Lisans
2008’den beri patent sayısında %56 artış
AUTM raporları incelendiğinde ABD’de ki en eski TTO’nun 1939’da kurulan Washington State
University Research Foundation ve 1940’da kurulan Massachusetts Institute of Technology’de (MIT)
kurulduğu görülmektedir. Stanford (1970) ve Harvard (1977) gibi ağır topların dışında çok büyük bir
oranda TTO’ların 1980 ardından kurulduğu gözlenmektedir.
Bir kaç TTA ile ilgili verilere göz atmak gerekirse; MIT’nin 2007 araştırma harcamasının 1.216.800.000
ABD doları, son dört yıl araştırma harcaması toplamının 3.562.600.000 ABD doları, toplam aktif lisans
sayısının 840, 2007’de kurulan start-up sayısının 24, son yıl alınan patent sayısının 149, patent
başvuru sayısının 314 gibi oldukça etkileyici rakamlar olmasına rağmen, son yıl lisans gelirinin
61.600.000 ABD doları olduğu görülmektedir. Son dört yıl lisans geliri toplamı ise 129.187.162 ABD
dolarıdır.
Harvard Üniversitesi için son yıl araştırma harcaması miktarı 630.132.396 ABD doları görünürken
lisans geliri 12.402.873 ABD doları olarak belirtilmiştir. Stanford Üniversitesi için ise bu rakamlar
sırasıyla 699.922.095 ve 50.370.600 ABD doları şeklinde yer almıştır.
Tüm verilere bakıldığında, birkaç istisna dışında lisans gelirlerinin araştırma harcamalarının en fazla
1/10’u kadar bir orana ulaşabildiği görülmektedir.
ABD TTO’ları için bir örnek: Kaliforniya Üniversitesi TTO
Gerek patent ve lisans sayısı ve lisans gelirlerindeki yüksek miktarlar ve gerekse de TT
faaliyetlerindeki politikaları nedeniyle Kaliforniya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin bu ülkedeki
genel yaklaşım için iyi bir örnek olduğu düşünülmektedir.
Kaliforniya Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin web sitesi (www.ucop.edu/ott), üniversiteye ait
10 kampüsteki bilimsel araştırmaların ticarileşmesi faaliyetlerinden sorumlu olan bu ünitenin
politikaları, uygulamaları, süreçleri ve stratejileri yanında tüm yıllara ait istatistikler ile oldukça
kapsamlı bilgiler içermektedir.
28
TTO’nun 2007 yılı istatistikleri incelendiğinde özetle, aktif buluş sayısının toplam 8272 ye yükseldiği,
yıl içinde 331 yeni ABD patenti alındığı ve bu yıl için toplam lisans gelirinin 116,9 milyon ABD doları
olduğu görülmektedir.
2008 Yılı Faaliyet Raporu’nun aynı Murahhas Aza tarafından kaleme alınan sunuş yazısında özetle;
TTO için yıl içinde kapsamlı bir transformasyonun başladığı, bu amaçla yeni bir yapılanmaya gidildiği
bildirilmektedir. Bu gelişmelerin başlıca hedefinin ise daha verimli bir üniversite-sanayi arayüzü
yaratarak, Kaliforniya Üniversitesi’nin araştırma programlarının toplumsal etkilerinin, yerel, eyalet ve
ulusal ölçekte ekonomiye katkılarının uygun kriterlerle ölçülerek, kamuoyunun daha fazla
bilgilendirilmesi olduğu söylenmektedir. Teknoloji transfer süreçlerinde risk sermayesi (VC) ve iş
melekleri (angel investor) camiası ile işbirliğinin önemi vurgulanmaktadır.
2008 Yılı Faaliyet Raporu’nda üniversitenin aktif buluşlarının bir önceki yıla göre %8,2 artarak 8953’e
ulaştığı ve sahip olunan ABD patenti sayısının da toplam 3546 olduğu, buna ek olarak 3597 yabancı
patentin de üniversite portföyünde bulunduğu görülmektedir. 2008 yılında farklı kategorilerde 458
lisans anlaşması gerçekleştirildiği ve bu yıl lisans gelirlerinin %9,8 artışla 128,4 milyon ABD dolarına
ulaştığı belirtilmektedir.
Raporda yer alan bilgilerden buluş ve patentlerin daha çok biyomedikal alanda yoğunlaştığı
anlaşılmaktadır. Tüm zamanlarda en fazla gelirin Hepatit-B aşısından elde edildiği görülmektedir.
ABD’deki teknoloji transfer süreçlerinin ne denli kapsamlı ve karmaşık bir yasal çerçevede
gerçekleştiğini gösteren bir örnek de kuşkusuz yasal maliyetlerdir. Bu kapsamda, Kaliforniya
üniversitesinin 2007 yılında 35,1 milyon ABD doları ve 2008 yılında da 32,8 milyon ABD doları yasal
süreçler için harcama yaptığı belirtilmektedir.
Kaliforniya Üniversitesi’nin teknoloji transfer gelirlerinin paylaşımı politikası uyarınca yaptığı
ödemelere de raporda yer verilmiştir. Buna göre 2008 yılı içinde;




1818 buluşcuya 35,2 milyon ABD doları (buluşcuya net gelirden %35 pay verildiği belirtiliyor)
Üniversiteye genel fon payı olarak 13,6 milyon ABD doları,
Buluşcuların laboratuvarlarına 2,5 milyon ABD doları,
Kampüslere zorunlu dağıtımlar sonrası kalan 38,2 milyon ABD doları
ödeme yapılmıştır.
Avrupa Birliği
EC, DG Enterprise tarafından desteklenen ‘Technology Transfer Institutions in Europe’ başlıklı
çalışmada 30 ülkeden yaklaşık 1400 TTO’yu kapsayan istatistiklere yer verilmiştir.
Buna göre TTO’ların %53’ü üniversite ya da bilimsel araştırma kurumunun bir birimi olarak, %33’ü
bağımsız yapıda, %14’ü de bağlı kuruluş şeklinde hizmet vermektedir.
TTO’larca sağlanan hizmetlerde öne çıkanlar şunlardır;


29
%64 Spin-out’lara yönetimsel destek,
%62 kontrat bazlı araştırma projeleri için irtibat,

%57 patent hizmetleri
AB’den bir TTO Örneği: Max Planck İnovasyon
1911’de kurulan Kaiser Wilhelm Vakfı’nın devamı olarak 1948’de kurulan Max Planck Vakfı 76
enstitüsü, yurtdışında 3 birimi ve yaklaşık 13.000 personeli ile Almanya’nın en büyük ve önemli temel
araştırma faaliyetlerini yürüten kuruluşlarından biridir. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışından 11.000 kadar
doktora ve doktora sonrası araştırmacı bulunduğu bildirilmektedir.
Özel bir kanunla kurulmuş bulunan ve kar amacı gütmeyen kuruluş statüsündeki bu yapılanmanın en
üst karar alma mekanizması olan Senato, ülkenin önde gelen akademik, sanayi ve kamu kuruluşlarının
temsilcilerinden oluşmaktadır. Kuruluşun finansmanının büyük ölçüde kamu kaynaklarından ve bir
miktar da üçüncü taraflardan sağlandığı belirtilmektedir. 2009 yılı için yaklaşık 1,3 milyar avro bütçe
öngörüldüğü bildirilmektedir.
Max Planck Vakfı’nın teknoloji transferi ile ilgili faaliyetlerini yürütmek için 1970’de Garching
Instruments GmbH’ isminde bir kuruluş oluşturulmuş, bu yapı 1993-2006 yılları arasında ‘Garching
Innovation GmbH’ ismiyle faaliyetlerini sürdürmüş, 2006 yılından sonra da Max Planck isminin
prestijinden yararlanmak amacıyla isim ‘Max Planck Innovation’ olarak değiştirilmiştir. Bu şirket,
kuruluşun tüm enstitülerine FSMH ile ilgili danışmanlık hizmetleri vermekte, patent başvuruları vb.
süreçleri yürütmektedir.
Ayrıca, Max Planck enstitülerinde geliştirilen patentlenmiş ve patentlenmemiş teknolojilerin endüstri
kuruluşlarına transferi için lisans görüşmelerinin bu kuruluşca yapıldığı, Max Planck kökenli
araştırmacıların geliştirilen teknolojilerle ilgili yeni firma kurmaları konusunda da profesyonel
destekler sağlandığı bildirilmektedir. Özellikle son yıllarda yeni firma oluşumu konusunda bir ivme
yakalandığı vurgulanmaktadır.
Max Planck Innovation tarafından her yıl yaklaşık 150 buluşun değerlendirildiği ve bunlardan yaklaşık
75 patent başvurusu olduğu görülmektedir. 1979’dan bu yana 3000 den fazla buluşun yönetildiği ve
1700 kullanma anlaşması gerçekleştirildiği, 1990’larda başlanan destekle de 86 spin-off şirket
kurulduğu açıklanmaktadır. Bu şirketlerden 45 tanesi için risk sermayesi sağlandığı ve bu şirketlerde
2200 kişiye iş sağlandığı açıklanmaktadır.
Bunlardan 55 şirketin Max Planck’ın sağladığı lisans ya da know-how anlaşması şeklinde, 26 şirketin
Max Planck bünyesinde çalışanlarca, 5 şirketin de daha önce Max Planck Enstitülerinde görev yapmış
eski çalışanlarca kurulduğu belirtilmektedir.
Max Planck’ın halen 1113 buluşa sahip olduğu ve 15 şirketin de ortağı bulunduğu görülmektedir.
Daha önce ortak olunan şirketlerden 6 çıkış ve 5 kayıp bulunduğu da not düşülmüştür. Yukarıda
belirtilen bu istatistiklerle ‘Max Planck Innovation’ın dünyadaki teknoloji transfer kuruluşları arasında
‘süper lig’ de yer aldığı savunulmaktadır.
2.4.4
Türkiye’de durum
Türkiye’de de özellikle 23. BTYK kararları çerçevesinde 2012 yılı sonunda TÜBİTAK tarafından
başlatılan 1513-Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme programı çerçevesinde çok sayıda
Üniversite’de kurulmuş ya da bu karar ardından kurulan TTO’lar desteklenmeye başlamıştır.
30
Şu ana kadar TÜBİTAK tarafından 1513 programı çerçevesinde destek kapsamına alınmış TTO’lar ve
iletişim bilgileri aşağıdadır:
Tablo 2 TUBİTAK 1513 programı kapsamında desteklenen TTO'lar
İlgili Üniversite Adı
Bulunduğu İl
İnternet Adresi
Ankara Üniversitesi
Ankara
www.ankaratto.com
Atılım Üniversitesi
Ankara
argeda.atilim.edu.tr
Bilkent Üniversitesi
Ankara
tto.bilkent.edu.tr
Çankaya Üniversitesi
Ankara
www.tto.cankaya.edu.tr
Gazi Üniversitesi
Ankara
gazitto.com
Hacettepe Üniversitesi
Ankara
www.hacettepettm.com
ODTÜ
Ankara
odtuteknokent.com.tr
TOBB ETÜ
Ankara
tto.etu.edu.tr
Uludağ Üniversitesi
Bursa
www.uludagtto.com
Anadolu Üniversitesi
Eskişehir
arinkom.anadolu.edu.tr
Gaziantep Üniversitesi
Gaziantep
ttotarget.com
Boğaziçi Üniversitesi
İstanbul
tto.boun.edu.tr
İstanbul Teknik Üniversitesi
İstanbul
itunovatto.com.tr
İstanbul Üniversitesi
İstanbul
ttm.istanbul.edu.tr
Koç Üniversitesi
İstanbul
tto.ku.edu.tr
Özyeğin Üniversitesi
İstanbul
tto.ozyegin.edu.tr
Sabancı Üniversitesi
İstanbul
rgp.sabanciuniv.edu
Şehir Üniversitesi
İstanbul
tto.sehir.edu.tr
31
Yıldız Teknik Üniversitesi
İstanbul
www.yildiztto.com
Dokuz Eylül Üniversitesi
İzmir
detto.depark.com
Ege Üniversitesi
İzmir
ebiltem.ege.edu.tr
İzmir
www.atmosfertto.com
Erciyes Üniversitesi
Kayseri
www.erciyestto.com
Selçuk Üniversitesi
Konya
www.konyateknokent.com.tr
Sakarya Üniversitesi
Sakarya
adaptto.net
İzmir
Yüksek
Enstitüsü
Teknoloji
TÜBİTAK 1601 Destek Programı kapsamında TTO Hazırlık süreci desteklenen TTO’ların iletişim bilgileri
aşağıdadır:
Tablo 3 TÜBİTAK 1601 Programı kapsamında desteklenen TTO'lar
İlgili Üniversite Adı
Bulunduğu İl
İnternet Adresi
Akdeniz Üniversitesi
Antalya
akismerttm.com
Pamukkale Üniversitesi
Denizli
www.pamukkaletto.com
Trakya Üniversitesi
Edirne
www.trakyatto.com
Fırat Üniversitesi
Elazığ
tto.firat.edu.tr
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Eskişehir
ettom.ogu.edu.tr
Kadir Has Üniversitesi
İstanbul
www.khasineotto.com
Okan Üniversitesi
İstanbul
www.okan.edu.tr
Gebze Teknik Üniversitesi
Kocaeli
tto.gtu.edu.tr
Mersin Üniversitesi
Mersin
tto.mersin.edu.tr
32
Türkiye’de TTO’ların gelirleri incelendiğinde TTO’ların yeni kurulmakta olan yapılar olması ile ilişkili bir
biçimde ağırlıklı olarak devlet hibe destekleri olduğu görülmektedir(bkz Tablo 4 ). Tüm TTO’ların
gelirlerinin toplamı, dünyadan örnekler bölümünde verilen TTO’ların gelirlerinden az olduğu
görülmektedir.
Tablo 4 Türkiye'de TTO'ların Gelirleri
11.989.609
12.000.000
10.000.000
8.000.000
6.673.664
6.000.000
Toplam
Ortalama
4.000.000
2.155.769
2.000.000
250.692
169.000
6.267
4.694
162.772
315.516 235.001
6.912
56.731
0
Lisans
Patent
Sozlesmeli
Hibe
Girişimcilik
Gelirleri($) Gelirleri($) Araştırma Gelirleri ($) Faaliyetleri
Gelirleri ($)
($)
Diğer ($)
Kaynak: TTGV’nin 43 TTO’ya gerçekleştirdiği anket çalışması, 2016
Bu durumun nedenleri incelendiğinde TTO’ların bağlı bulundukları üniversiteler bünyesinde
gerçekleştirilen Ar-Ge çalışmalarının büyüklüklerinin oldukça düşük olduğunu göstermektedir. TTGV
tarafından 43 TTO’ya gerçekleştirilen anket çalışmasının sonuçlarına göre TTO’ların bağlı bulundukları
üniversitelerin %55’inin araştırma bütçe büyüklüğünün yıllık 5 milyon ABD$’ından düşük olduğu
görülmektedir.
33
Şekil 3 TTO'ların bağlı bulundukları üniversitelerin araştırma bütçe büyüklükleri
5%
12%
1 milyon $'dan az
37%
14%
1-5 milyon $
6-10 milyon $
9%
11-20 milyon $
21- 30 milyon $
23%
$30 milyon $'dan fazla
Kaynak: TTGV’nin 43 TTO’ya gerçekleştirdiği anket çalışması, 2016
Yine personel sayıları incelendiğinde TTO’ların ortalama 16 çalışan sayısı ile faaliyetlerini yürütmeye
çalıştıkları görülmektedir. Bu durum çoğu TTO’nun 4 yaşın altında olduğu da göz önünde
bulundurulduğunda, Türkiye’de TTO’ların oldukça deneyimsiz ve kısıtlı sayıda çalışanla hizmet
vermeye çalıştığını ortaya koymaktadır.
Şekil 4 TTO'larda çalışan sayıları ve görevleri
14
14
11
12
10
10
10
8
8
8
5
6
4
2
2
3
2
3
2
2
1
4
2
0
Fikri
Mülkiyet
ve
Lisanslama
Sanayi
İlişkileri
Hibe
İnkübasyon İşgeliştirme Bilgi İşlem
Yönetimi
Ortalama
34
Maksimum
İdari
Danışman
2.4.5
DAP Bölgesinde TTO’lar
TTO’ların başarısı için olmazsa olmaz kriterlerin başında TTO’nun bağlı bulunduğu bölgede ki
üniversiteler ve bu üniversitelerin araştırma altyapıları gelmektedir. Bölgede yer alan başlıca
üniversiteler ve öğretim üyelerine ilişkin bilgiler aşağıda verilmektedir;
Tablo 5 Bölgedeki Üniversiteler ve Öğretim Üyeleri
Üniversite
İl
Devlet
/Vakıf
Tüm Öğretim Prof. Dr. Doç.
Elemanları
Dr.
Yrd.
Doç.
Dr.
Atatürk
Üniversitesi
Erzurum
Devlet
2625
496
324
599
Erzurum Teknik
Erzurum
Üniversitesi
Devlet
164
2
7
36
Erzincan
Üniversitesi
Erzincan
Devlet
873
49
54
261
Ardahan
Üniversitesi
Ardahan
Devlet
288
15
11
55
Kafkas
Üniversitesi
Kars
Devlet
870
80
44
274
Iğdır
Üniversitesi
Iğdır
Devlet
274
6
8
73
Ağrı
İbrahim
Çeçen
Ağrı
Üniversitesi
Devlet
386
2
12
108
Fırat
Üniversitesi
Elazığ
Devlet
1695
346
173
365
İnönü
Üniversitesi
Malatya
Devlet
1563
238
183
326
Bingöl
Üniversitesi
Bingöl
Devlet
485
21
28
102
35
Tunceli
Üniversitesi
Tunceli
Devlet
417
8
25
88
Yüzüncü
Yıl
Van
Üniversitesi
Devlet
1653
134
136
494
Muş Alparslan
Muş
Üniversitesi
Devlet
475
5
10
75
Bitlis
Eren
Bitlis
Üniversitesi
Devlet
345
5
11
71
Hakkari
Üniversitesi
Devlet
333
3
1
32
Hakkari
Kaynak: YÖK
Bu üniversitelerdeki bölümler ve programlar da şöyledir;
Tablo 6 DAP Bölge Üniversiteleri Bölüm ve Program Sayıları
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Üniversite Adı
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ
BİTLİS EREN ÜNİVERSİTESİ
ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
ERZURUM TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
FIRAT ÜNİVERSİTESİ
HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ
IĞDIR ÜNİVERSİTESİ
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ
TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ
YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ
Yüksek
İl Adı
Fakülte Enstitü okul
AĞRI
6
3
6
ARDAHAN 5
2
3
BİNGÖL
7
4
3
BİTLİS
5
2
3
ERZİNCAN 9
3
5
ERZURUM 22
7
2
ERZURUM 6
3
1
ELAZIĞ
14
4
5
HAKKARİ 5
2
1
IĞDIR
7
3
2
MALATYA 13
5
5
KARS
10
3
5
MUŞ
6
2
1
TUNCELİ
6
2
1
VAN
15
5
5
Meslek
Yüksek
okulu
6
6
6
7
11
12
0
9
3
4
12
8
3
3
9
Arş. Uyg.
Mer.
8
9
11
11
7
23
4
29
2
6
25
18
9
7
37
Bölüm
107
75
114
119
132
269
32
170
71
84
159
154
79
90
178
Program
108
65
135
112
139
330
19
226
55
63
178
154
84
92
165
Anabilim
Dalı
110
107
170
105
249
434
30
310
80
99
281
263
152
106
329
Bilim
Dalı
0
21
0
25
55
63
0
74
25
0
47
25
0
0
23
Yüksek
lisans Pr.
18
2
23
15
38
285
7
237
0
12
106
61
9
18
113
Kaynak: YÖK veri tabanı, Ağustos 2015
Üniversitelerarası Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksi 2015 Sıralaması’nda bölgeden 3 üniversite
sıralamaya girmiştir; Fırat Üniversitesi 32,12 puanla 45inci, İnönü Üniversitesi 30,12 puanla 48inci,
Atatürk Üniversitesi de 30,04 puanla 50inci sırada yer almıştır. 2012 yılından itibaren yayınlanan
endekste Fırat ve Atatürk Üniversitesi yer almakta, ancak her yıl sıralamada düşüş kaydetmektedirler.
İnönü Üniversitesi ilk kez 2015 yılında listeye girmiştir.
Bölgedeki üniversitelerinin son dört yıllık (2011-2014) Ar-Ge harcamaları bütçelerindeki değişim
incelendiğinde Atatürk Üniversitesi bütçesinde “Bilimsel ve Tek. Araş. Hizmetleri” bütçesinin 2011
yılında 4,3 milyon, 2014’de ise 5,5 milyon olduğu, ancak bu rakamın genel harcamalardaki artışa göre
çok düşük kaldığı görülmektedir. Erzincan Üniversitesi’nde Ar-Ge harcamalarının sabit seyrettiği,
Erzurum Teknik Üniversitelerinde ise “Bilimsel ve Tek. Araş. Hizmetleri” bütçesinin olmadığı
görülmektedir.
36
Doktora
Pr.
0
1
9
4
9
214
3
118
0
1
61
26
1
6
51
Tablo 1.3. Bölge Üniversitelerinin Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeks Verileri
Üniversite
Yıl
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
FIRAT ÜNİVERSİTESİ
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ
Sıra
2012
2013
2014
2015
2012
2013
2014
2015
2015
33
37
43
50
39
34
46
45
48
Toplam
Puan
31,0
32,3
30,2
30,0
29,0
33,3
29,6
32,1
30,1
Bilimsel ve
Teknolojik Fikri
İşbirliği Girişimcilik Ekonomik
Araştırma Mülkiyet ve
ve Yenilik Katkı ve
Yetkinliği Havuzu Etkileşim Kültürü
Ticarileşme
11,1
4,0
3,6
7,4
5,2
10,2
2,9
6,8
7,5
4,9
10,5
1,0
6,7
3,8
8,1
10,9
0,8
6,8
7,0
4,6
10,3
0,6
6,4
1,4
10,2
10,8
0,2
7,9
1,6
12,8
8,7
1,2
4,1
9,8
5,8
8,5
1,8
6,3
10,9
4,6
8,7
2,6
10,4
4,4
1,4
Kaynak: TÜBİTAK
Bölge üniversitelerinde yer alan TTO’lar şunlardır;
1- Fırat Üniversitesi TTO
2012’de kurulduğu belirtilen ve TÜBİTAK 1513 Programı kapsamında desteklenmeye hak kazanmış
bulunan TTO’nun halen 6 personelinin bulunduğu görülmektedir. 1513 Programı Modülleri
çerçevesinde oldukça aktif faaliyetler gösterdiği anlaşılmaktadır.
2- Erzurum Atatürk Üniv.-ATA
2012 yılında bilim ve teknolojide ileri düzeyde araştırma, eğitim, öğretim, üretim, yayın ve
danışmanlık yapmak üzere kurulduğu belirtilen TTO’da 5 personel bulunduğu görülmektedir. TTO
hizmetleri olarak TÜBİTAK 1513 Programı’nda belirtilen Modüller öne çıkarılmıştır.
3-İnönü Ü. TTO
İnönü Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin Üniversite Senatosunun 09.11.2012 tarihli oturumunda
alınan 2012/7-11-2 sayılı kararı ile kabul edilen yönergeye istinaden kurulduğu belirtilmektedir. İnönü
Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisinin Amaçları şöyle tanımlanmıştır;





Akademik bilginin sadece bilimsel yayın ile sınırlı kalmaması ve ticari değer kazanmasını
sağlamak,
Üniversitemizde üretilen bilgi ve teknolojinin uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesine
katkı sağlamak,
Üniversite ile özel sektör kuruluşları arasında işbirliği ortamlarını oluşturmak ve mevcut
işbirliklerini ilerletmek,
Sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgi ve teknolojinin üniversitede üretilmesine yardımcı olmak,
Üniversite ile sanayi arasında bilgi ve teknoloji aktarımını sağlamak.
TTO’da 5 personel bulunduğu anlaşılmaktadır.
37
2.5 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
2.5.1 Tanım
Teknoparklar, sanayi ile üniversite ve araştırma kuruluşları arasındaki ilişkilerin özgün bir biçimidir ve
yeni teknolojilerin geliştirilmesinde ve üretim sürecinde kullanılmasında, inovatif girişimlerin yetenek
ve dinamizmlerini harekete geçiren bir yapıya sahiptir.
Teknoparklarda, teknolojik bilginin üretilmesi ve bu bilginin ticarileştirilmesi, kalite ve standardın
yükseltilmesi, verimliliği artıracak ve üretim maliyetlerini düşürecek yeniliklerin geliştirilmesi,
araştırmacılara iş imkânlarının sağlanması ve ileri teknoloji yatırımları yapacak yabancı sermayenin
ülkeye girişinin hızlandırılması ile sanayinin rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır.
Teknoparklar, amaçları, çalışma biçimleri, sunmakta oldukları hizmetler ve yönetim yapıları olarak
oldukça farklı işleyebilirler. Bu nedenle, teknoparklar için tek ve kapsayıcı bir tanım yapmak oldukça
zordur4. Bu kuruluşlar arasındaki en önemli ortak özellik Etzkowitz’in5 “Üçlü Sarmal Modeli”nde
bahsettiği üniversite-sanayi-devlet iş birliği yapısıdır. Bu yapıda,



Üniversite; bilgiyi üreten
Sanayi; bu bilgiyi uygulamaya aktaran
Devlet; verimli iş birliği platformu oluşması için gerekli destekleri sağlayan ve önlemleri alan
Üçlü bir yapıyı ifade etmektedir ve teknoparklar, bu üçlü iş birliğini aynı çatı altında buluşturmaktadır.
“Bilgi üretme”, “Ar-Ge”,“inovasyon”, “İleri teknoloji”, “küresel rekabet edebilirlik” ve “girişimcilik”
gibi kavramlarla ifade edilebilen, bilgi temelli ekonominin öne çıkan faaliyetlerinden biri olan
teknoparkların, farklı kaynaklarda tanımları yapılmış ve bunlar aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
Uluslararası Bilim Parkları Birligi`nin (IASP) yaptığı tanıma göre bir bilim ya da teknoloji parkı;
“Özellesmis profesyonel bir ekip tarafından yönetilen, temel amacı kalite ve inovasyon kültürünü ilgili
is kollarına ve bilgi tabanlı enstitülere asılayıp bilginin ve teknolojinin kaynaklardan sirketlere
akmasını organize ederek, inovasyon tabanlı yeni sirketlerin kurulmasını, kuluçka ve spinoff prosesleri
ile destekleyerek bölgesindeki ya da etki alanındaki rekabeti tetiklemek olan bölgedir.6”
Bir başka tanım olan Teknoloji Geliştirme Bölgesi, ileri veya yeni teknoloji kullanan şirketlerin, Ar-Ge
yaparak teknoloji veya yazılım ürettikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet
haline dönüştürmek için çalışma ve araştırma yaptıkları, üniversite veya araştırma enstitüsü
içerisinde, teknik ve altyapı olanaklarıyla donatılmış, akademik, ekonomik ve sosyal yapının
bütünleştiği alandır.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa 7 göre; “Yüksek/ileri
teknoloji kullanan ya da yeni teknolojilere yönelik firmaların, belirli bir üniversite veya yüksek
teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsünün olanaklarından yararlanarak teknoloji veya
yazılım ürettikleri/geliştirdikleri, teknolojik bir buluşu ticari bir ürün, yöntem veya hizmet haline
dönüştürmek için faaliyet gösterdikleri ve bu yolla bölgenin kalkınmasına katkıda bulundukları, aynı
4
AY, Mustafa, Teknoparkların Dünyadaki Durumu Ve Türkiye’de Uygulanabilirligi, Yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 1996,
5
Etzkowitz, H. (2008) The Triple Helix: University-Industry-Government in action Rou tledge, London
6
SCIENCE PARK (IASP Official definition), http://www.iasp.ws/knowledge-bites, 2016
7
Tekknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4691.pdf
38
üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü ya da Ar-Ge merkez veya enstitüsü alanı içinde veya yakınında;
akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği siteyi veya bu özelliklere sahip teknoparkı” ifade
eder.
En yaygın kullanımı ile Teknoparklar8, katma değer yaratıcı nitelikte yeni veya ileri teknolojilerin
üretimi ve/veya geliştirilmesi için, üniversitelerin bilimsel ve teknik olanaklarıyla, devletin düzenleyici
rolü çerçevesinde Ar-Ge yapma imkânı sağlayan, üniversite-sanayi ilişkilerinin somut işbirliğine
dönüşmesinde köprü görevini üstlenen kuruluşları tanımlamak için kullanılmaktadır.
Bütün bu tanımlardan teknoparkların misyonu aşağıdaki şekilde özetlenebilir;








2.5.2
Kurumlar arasında sinerji ve işbirliği fırsatlarını arttırmak
Üniversitelerdeki bilginin teknolojik ürünlere dönüştürülüp ticarileştirilmesi ve teknoloji
transferi için uygun ortam sunmak
Sunduğu destek mekanizmaları ile teknoloji kökenli firmaların ve ürünlerin oluşmasını teşvik
etmek
Sunduğu ortak altyapı, tesis ve hizmetlerle katılımcılarının çalışma ve yaşam standartlarını
yükseltmek, maliyetleri düşürmek
Kurulduğu bölgenin / kampüsün cazibesini arttırmak
Bölgedeki yatırım, yenilik ve Ar-Ge kapasitesinin arttırmak
Bölgeye yeni istihdam alanları açılması ve beyin göçünün önlenmesine katkı sağlamak
Yabancı yatırımı çeken cazibe alanları yaratmak
Dünyada Teknoparklar
Dünyada teknopark faaliyetleri 1951 yılında Silikon Vadisi-Stanford Araştırma Parkı ile başlamıştır.
Silikon Vadisinin başarısı ve yükselişi, Amerika ve Avrupa’da 1970’li yıllarda teknopark faaliyetlerinin
yayılmasına ve artmasına yol açmış, 70’lerin sonuna doğru bu hareketlilik Japonya’ya ulaşmıştır.
1970′li yıllardaki ekonomik krizden kurtulmak isteyen gelişmiş ülkeler, üniversiteler ve araştırma
kuruluşlarındaki Ar-Ge sonuçlarını uygulamaya aktararak, bölgesel kalkınma, işsizliğin giderilmesi,
arazilerin değerlendirilmesi ve bilime dayalı üretimin sağlanması bakış açıları ile teknopark girişimine
önem vermişlerdir. 1980′li yıllarda bu konuda önemli gelişmeler kaydederek, amaçlanan konularda
önemli sonuçlar alınmıştır. Bugün dünyada 1000’e yakın teknopark bulunmaktadır. Bu sayı
inkübasyon merkezleriyle birlikte 4000’e ulaşmaktadır9.
Teknoloji kümeleri genellikle Pazar odaklı olmasına rağmen, teknoparkların kurulumun arkasında
geleneksel yöntemlerin çökmesinin önüne geçme ihtiyacı yatmaktadır. Amerika’nın deneyimi
minimum devlet müdahalesi ve hem araştırma hem de üretim içeren park benzeri bir ortamla
başlamıştır. Bu ilk başarının ardından, birçok eyalet ve yerel yönetimler yüksek teknoloji odaklı
kümelenmelerin teşvik edilmesine karar vermiştir. Amerika’nın en başarılı örnekleri arasında Kuzey
Karolina’da kurulan “Reseach Triangle Park” dikkat çekmektedir.
8
PETREE, Rick, PETKOV, Radoslav, SPRIO, Eugene, Technology Parks – Concept and Organisation, Institute for
Eastwest Studies, Summary Report.
9
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği, http://www.tgbd.org.tr/WebContent/WebContent/4708
39
Research Triangle Park (Kuzey Karolina, ABD) 10 : North Carolina Raleigh-Durham–Chapel Hill
merkezlerindeki üç büyük üniversitenin sınırları ile tanınan bu bölge, teknoloji tabanlı gelişimde bir
başarı hikayesidir. 1950’li yıllarda gayri safi milli hasıla sıralamasına Amerika’nın sondan ikinci
sırasında yer alan ve bölge ekonomisinde dış sermaye ile yönetilen büyük tütün, tekstil ve hazır giyim
üretim firmalarının hakim olduğu ve hiç girişimcilik kültürünün olmadığı bir bölgeydi. Bölgede
bulunan üç araştırma üniversitesi güçlü olmaların rağmen öncül bilim ve teknoloji geliştiren
üniversiteler arasında yer almıyorlardı. Hem devlet hem de özel yatırımcılar yerel girişimlerin
başlatılmasına hazır değildi. Bölgenin içinde bulunduğu durağan ortamdan çıkarılması ve ekonominin
canlanması için “Triangle” Araştırma parkı kuruldu ve erken aşama yüksek teknoloji ekonomisi IBM,
Mitsubishi ve Harris Semiconductor gibi büyük firmaların şubeleri çevresinde geliştirildi. Bölge
yürütülen vizyoner politikalar ve cesur girişimler ile 10-15 yıl gibi kısa bir sürede sanayileşme ve
teknoloji merkezleri arasında ismini saydırabilecek bir hale gelmiştir.
Boston ve Silikon Vadisi hala çok güçlü olması rağmen, “Triangle” Araştırma Parkı büyük uluslararası
firmaların ofisleri, bunların yarattığı sinerji ile beslenen teknoloji tabanlı genç firmalar ve ekonomik
kalkınma modeli ile öne çıkmaktadır.
Rekabetçi işbirliği ve araştırmaya dayanan teknolojilerin gelişmesi için gerekli ortamın sağlandığı
parka, bugüne kadar 1 milyar ABD doları tutarında yatırım yapılmış ve 37.000’den fazla kişiye iş
imkânı yaratılmıştır.
Özellikle kimya, eğitim bilimleri, bilgi ve iletişim teknolojileri, mikroelektronik, telekomünikasyon ve
ulaşım konularında Ar-Ge faaliyetlerinin yoğunlaştığı araştırma parkında IBM, GlaxoSmithKline, RTI
International, Cisco Systems, NetApp, Nortel Networks gibi 170’den fazla büyük firmanın ofisi
bulunmaktadır.
Amerika’daki başarılar sonucunda, dünya genelinde üniversiteler, devlet kuruluşları ve büyük
firmaların teknopark projeleri yapma konusundaki girişimleri hızla artmıştır. Özellikle İngiltere,
Fransa, Almanya ve Japonya’da benzer girişimler geliştirilmiştir10.
1980’li yıllarda Avrupa’da bölgesel ekonomik kalkınmayı hızlandırmak için önemli bir araç olarak
görülen teknoparklar kapsamlı olarak ele alınmış ve devlet tarafından parasal olarak desteklenmiştir.
Avrupa ülkelerinde uygulanan modeller, kapsam, ölçek, organizasyon olarak ülkelerin özgün
koşullarına göre değişiklik göstermektedir11.
İngiltere’de ilk bilim parkı, Edinburgh’ta Heriot-Watt ve Cambridge’de Trinity College tarafından 1972
yılında kurulmuştur. Bu parkların kurulmasında, İngiltere Hükümeti’nin, araştırma kurumlarıyla sanayi
işbirliğinin oluşmasını sağlayacak şekilde izlediği politikalar önemli rol oynamaktadır. Kurulan ilk
teknoparkların başarılarından sonra, 1980’li yıllarda bilim parklarının kuruluşunda artış görülmüştür.
1982 yılında Merseyside Bilim Parkı, 1983 yılında Aston, Bradford, Leeds ve Glasgow Bilim Parkları,
1990 yılında Oxford Bilim Parkı, 1992 yılında Emmerson Bilim Parkı ve Cranfield Teknoloji Enstitüsü
kurulmuştur. Trinity College’ ın kurduğu Cambridge Bilim Parkı ise İngiltere’nin en büyük bilim
parkıdır. Cambridge Bilim Parkı’nda bugün, faaliyetleri çoğunlukla üretimden çok Ar-Ge çalışmaları ve
10
European Investment Bank, Plan an Manage a Science Park in the Mediterranian, Guidebook for Decision
Makers, 2010
11
Keles, M., Türkiye’de Teknokentler: Bir Ampirik İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, SDÜ, 2007
40
kalite testleri olan, ABD, Fransa, Hollanda, İsveç, Finlandiya ve Japonya kökenli olan çok uluslu
firmalar faaliyet göstermektedir.
İngiltere’de bilim parklarının gelişmesi konusunda üniversitelere ayrılan fonların dağılımı ile görevli
komitenin üniversitelerin bütçelerini kısıtlaması sonucu üniversitelerin zor durumda kalmasının etkisi
çok büyüktür. Bu durumdan ötürü, üniversiteler maliyetleri düşürmek ve gelirleri yükseltmek
zorunluluğuyla karşı karşıya kalmışlardır. Öncelikle bu sorunu aşmak için kısa dönemde kadroların
azaltılması, danışmanlık gelirlerinin yükseltilmesi ve akademik araştırma için sanayi desteğinin
artırılması gibi yollara gidilse de, daha sonra, uzun dönemde sanayi ile daha yakın ve dinamik ilişki
içinde olmanın gerekliliğini kavramışlardır. Bunun yanı sıra, parkların kurulmasında etkisi büyük olan
bir diğer faktör ise yerel ekonomidir. Ekonomik durgunluğun büyük çapta yaşandığı bölgelerde, yerel
yönetimler bu tür merkezlerin kurulmasında ön plandadır. Yerel koşullar, teknoparklara verilecek
finansal destek, işletme ve yönetim politikalarını etkilemiştir. Teknoparkların ortaklık yapısına
bakıldığında ise genellikle üniversitelerin ticari şirketleri, belediye ve özel idareler, emlakçı şirketler ve
bankalardan kurulu tüzel bir kişilik görülür. Her bir ortağın ana amacı, teknoloji, sermaye ve
yönetimin bir araya getirilmesi suretiyle ülke ekonomisine katkıda bulunacak bir tesisin kurulması ve
işletilmesidir.
Japonya’da ‘Teknopolis’ olarak adlandırılan ve merkezi hükümet tarafından desteklen teknokentlerin
kurulmasında Japonların Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı etkin rol oynamaktadır. Ayrıca
Avustralya’daki teknokentlerin kurulmasına da öncülük etmektedir. 1958 yılında kurulan ve
Japonya’da akademik desteği Tsukuba Üniversitesi’nin verdiği Tsukuba Bilim Kenti pek çok resmi ve
özel araştırma enstitüsünü bünyesinde barındırmaktadır.
Teknopolislerin gelişmesinde, Japon Yeni’nin değer kazanmasıyla birlikte ihracatın negatif etkilenmesi
ve büyümeye devam eden Asya endüstrileri karsısında Japonya’nın kendi endüstrisini korumak
istemesi etkili olmuştur. İlk aşamada kuluçka merkezlerine önem verilmiş, sonraki aşamalarda
teknopolislerin geliştirilmesi yönünde ekonomik ve politik stratejiler uygulanmış ve sonuçta, ülke bir
teknodevlet niteliğini kazanmıştır. Japonya’nın Avrupa ülkeleri ile farkı; Avrupa ülkelerinin teknoloji
geliştirme stratejileri küresel pazarlarda rekabet için geliştirilirken, Japonya’nın teknolojik olarak çok
ilerde olmasına rağmen, Japon Yeni’nin sürekli değer kazanması dolayısıyla uluslararası pazardaki
yerini kaybetme tehlikesini doğurması olmuştur. Bu tehlike karşısında, ülke küresel pazara katma
değeri yüksek yeni ürünlerle çıkmak durumunda kalmış ve ülkenin devamlı ileri teknoloji ve katma
değeri yüksek ürünlerin üretmesi gerekmiştir.
Fransa, İngiltere ve Japonya arasında kalmış karma bir model olarak düşünülebilir. Fransız
politikasının kökeni, dünyaca ünlü Sophia Antipolis Teknoloji Parkı, Amerika başarılarını taklit eden
büyük ve hırslı, fakat devlet müdahalesinin güçlü elementleri ile oluşan bir projedir. Fransız eyaletbölge sözleşmeleri bölgesel ölçekte bilim temelli sanayi aktivitelerini temsil eden teknoloji
merkezlerinin kreasyonu ve reklamını kapsamaktadır. Fransa’da, hem hırslı bölgesel amaçları ve
merkezi-bölgesel devlet iş birliğini, hem de küçük üniversite esaslı girişimler ile daha büyük
teknoparkların oluşumuna yönelik bir hareket mevcuttur.
Teknoloji parkları konusunda ilerleme kaydeden bir diğer ülke, sanayileşme alanında büyük büyüme
kaydeden Çin’dir. İlk olarak 1985 yılında Çin’de Shengzhen Bilim ve Teknoloji Parkı kurulmuştur. 1997
yılı itibariyle ileri teknoloji içeren endüstri geliştirme bölgelerinin sayısı 53’e ulaşmış ve bunlar, 29
eyalete, otonom bölgelere ve merkezi hükümet altında çalışan belediyelere yayılmıştır.
41
Çin’de ileri teknolojilerin getirilmesine destek verilmektedir. Hong Kong endüstriyel destek fonları
aracılığıyla, yenilik yapmak desteklenmektedir, yerel yeteneklerin artırılması ve bürokrasinin
azaltılması üzerine odaklanılmıştır. Ülkede faaliyet gösteren teknoparklarda, Çin geleneksel ilaçları,
sağlıklı yiyecekler, biyoteknoloji bilgi teknolojileri; özellikle internet, elektronik ticaret ve yazılım
mühendisliği, çoklu ortam tabanlı bilgi ve eğlence servisleri, konularında çalışılmaktadır.
Tablo 7 Dünyada Faaliyet Gösteren Teknokent Örnekleri
11
Kuruluş
Tarihi
Firma
Sayısı
Çalışan
Sayısı
Alan
Research Triangle A.B.D.
Foundation
of
North
Carolina
(Kuzey Karolayna
Araştırma Üçgeni)
1959
150
39.000
28.328.300 Bioteknoloji, Bilgi ve İletişim
Teknolojileri,
Medya
ve
m2
Multimedya, Telekomünikasyon
Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim
ve Teknoloji, Sağlık
JSC – “VNIIEF- Rusya
Conversia”
1996
21
-
30.000 m2
Enerji ve Yenilenebilir Enerji,
Yaşam Bilimleri, Medikal Bilim
ve
Teknoloji,
Sağlık
Malzeme/Yeni Malzeme
University
City A.B.D.
Science
Center
(Üniversite
Şehri
Bilim Merkezi)
1963
350
26.000
606.000
m2
Bioteknoloji Bilgi ve İletişim
Teknolojileri,
Medya
ve
Multimedya,Telekomünikasyon,
Oxford
Parkı347
Bilim İngiltere
1989
50
-
430.000 ft2
Biobilim, Bilgisayar, Haberleşme
Endüstrileri
Cambridge Science İngiltere
Park
1970
90
5.000
145.540
m2
Bioteknoloji, Bilgi ve İletişim
Teknolojileri,
Medya
ve
Multimedya,
Telekomünikasyon,
Yaşam
Bilimleri, Medikal Bilim ve
Teknoloji, Sağlık
1989
250
-
120.000
m2
Bioteknoloji, Kimya / Kimya
Teknolojileri, Bilgi ve İletişim
Teknolojileri,
Medya
ve
Multimedya,
Haberleşme,
Enformatik
İsim
Ülke
Cambridge
Parkı
Research Japonya
Kyoto
Parkı
Araştırma
42
Internet
Teknolojileri
ve
Servisleri, E-İş, Yaşam Bilimleri,
Medikal Bilim ve Teknoloji,
Sağlık
Bilim
Kyoto
Park
Sektör
AREA Science Park
İtalya
1978
84
1700
550.000
m2
Bioteknoloji,
Enerji
ve
Yenilenebilir Enerji, Bilgi ve
İletişim Teknolojileri, Medya ve
Multimedya,
Haberleşme,
Malzeme
18
-
200.000
m2
Bioteknoloji, Kimya / Kimya
Teknolojileri, Yaşam Bilimleri,
Medikal Bilim ve Teknolojiler,
Sağlık, Malzeme
AREA Bilim Parkı
ICICI Bilgi Parkı
2.5.3
Hindistan N/A
Dünya’da Teknoparkların Gelişim Evreleri
Dünyada teknoparkların gelişim evreleri incelendiğinde, yaşanan hızlı gelişim ve artan beklentiler
nedeniyle, teknoparkların zaman içinde ciddi farklılıklar yaşadığı görülmektedir. John Cooke 12
tarafından yapılan dönemsel bir değerlendirme bu konudaki değişime güzel bir örnek teşkil
etmektedir.
Birinci Nesil Teknoparklar
İlk nesil teknoparklarda temel yaklaşım genellikle şehir dışı, yeşil bir alan belirlenerek araştırma ve
temiz üretim yapan kuruluşların bir araya toplandığı alternatif fiziksel mekânlar yaratmak
yönündeydi. Bu yöntem, arazi sahibi kuruluşlar için önemli bir kira geliri yaratma imkânı
sunduğundan elinde atıl araziler bulunan üniversiteler ve diğer kuruluşlar için cazip görülmüştü. İlk
dönem teknoparklar Üniversite işbirliği temel hususlardan biri olduğu için genellikle üniversite
kampusları içerisinde kurulmaktaydı. Fakat zamanla bu yaklaşımla kurulan teknoparkların fiziksel
kampus imkânları dışında bir artı yaratamadığı, şehirden izole yapılar olduğu, temel destek
fonksiyonlarından ve hizmetlerden yoksun oldukları için “teknopark ruhu”ndan mahrum oldukları
yönünde gözlemler arttı. Günümüzde hala bu tür teknoparklar bulunmaktadır ve bu yapıları
nedeniyle eleştiri almaktadır.
İkinci Nesil Teknoparklar
Gittikçe izole ve kendi içinde temel ihtiyaçları karşılayamayan yapılardan toplumla daha bütünleşmiş,
bir takım sosyal imkânların ve etkileşimlerin mümkün olduğu teknoparklar yaratılmaya başlandı.
Teknoparkların konumu seçilirken şehir dışı atıl alanlar yerine gelişmiş veya gelişmekte olan, şehir
imkânlarına ve sosyal donatılara rahat erişim imkânı olan alanlar seçilmeye başlandı. Ama bu
teknoparklar da yeterli kritik kütleyi toplayacak enstrümanları yaratamaması, kritik kütleye
ulaşamaması nedeniyle ortak tesis ve imkânları kuramaması, gerekli fiziksel gelişimi yaratmaması
dezavantajlarını taşıdılar.
12
Cooke, J. (2001). Creating and Sustaining Superior Added Value for Tenants at Science and Technology Parks,
Information Selected and Distributed by International Association of Science Parks (IASP), Malaga, Spain: IASP
43
Üçüncü Nesil Teknoparklar
Ölçek, konum ve yoğunluk açısından birinci ve ikinci nesil teknoparklardan önemli farklılıklar
gösterdiler. Restoranları, alışveriş birimleri, spor klübleri, otel ve konferans merkezleri ile izole bir
grup kiracı firmadan, toplumun parçası olan canlı bir iş merkezi görünümüne bürünmeye başladılar.
Bu tarz teknoparklar devletten, sanayiden ve üniversitelerden destek almaları durumunda başarı
gösterdiler.
Dördüncü Nesil Teknoparklar
Bu nesil teknoparklar, arazi geliştirme boyutu yanı sıra daha bütünsel bir gelişim gösterdiler.
Sanayiyle ve toplumla daha aktif etkileşim içerisinde olan, sosyal, idari, teknik destek hizmetlerinin ön
plana çıktığı ortamlar oldular. Konaklama imkânları, sosyal donatıları, ticari alanları, eğitim ve destek
birimleri ile katılımcılarının her türlü ihtiyacını karşılayan araştırma ve iş merkezleri haline dönüştüler.
Örnek vermek gerekirse, kaliteli konaklama imkânı bulunmayan bazı Asya ülkelerinde teknopark
kapsamında yaratılan konaklama imkânları
teknoparkları öne çıkaran önemli faktörler oldu.
Beşinci Nesil Teknoparklar
Şuan başarılı teknoparklar, altyapısı, sunduğu
programlar, destek birimleri ve hizmetleriyle
teknoloji girişimlerinin aktif şekilde desteklendiği,
üniversite-araştırma kurumu-kamu-sanayi arasında
etkileşimde aktif rol oynayan önem merkezleri
olarak gelişmektedir. Bu tür teknoparklar
bünyelerinde oluşturdukları risk sermayesi fonları, kuluçka ve araştırma merkezleri, üniversite
teknoloji transfer ofisleri gibi mekanizmalarla araştırma ve teknoloji üretimini teşvik etmekte öncü rol
oynar ve önemli sorumluluklar taşır.
Günümüzde hala ilk nesil teknoparklar benzeri yapılar olsa da yeni kurulan teknoparklar daha çok 4.
ve 5. nesil örneklere odaklanmaktadır.
2.5.4 Yatırım Modelleri
Bir teknoparkın faaliyete geçebilmesi için iki tip yatırım ihtiyacı bulunmaktadır.
Sabit Yatırım İhtiyacı: Arazi temini, altyapı, binalar, demirbaşlar vb. için yatırım
İşletme Sermayesi İhtiyacı: Düzenli gelirlerin oluşmadığı başlangıç aşamasındaki operasyonel
giderler; yönetim giderleri, iş planı, pazar
araştırması ve danışmanlık alımına ilişkin Şekil 5 Teknopark Sahipliği ve Yatırım Ortaklığı
giderler, fiziksel planlama, kurumsal kimlik
ve pazarlama, lojistik ihtiyaçlar için yatırım
Yatırım ihtiyacının hangi kaynaklardan karşılanacağı birçok farklı etkene bağlıdır:



44
Kurucuların yapısı,
Kurucuların yatırım ve işletme yapısı içerisindeki rolleri,
Kurucuların teknopark arazisinin maliki olup olmaması,


Teknoparklara yönelik kamu kaynaklarının varlığı,
Teknoparklara yönelik yerel ve merkezi politikalar, v.b.
Bir teknopark kurmak için gerekli sermaye oldukça yüksek olabilir. Dünyadaki örnekler incelendiğinde
küçük ölçekli bir teknopark için bile 50 milyon USD yatırım ihtiyacı oluşabildiği görülmektedir.
Teknoparklarda yatırım ihtiyacının karşılanmasına yönelik tek tip bir model bulunmamaktadır. Farklı
ülkelerde farklı yöntemler uygulanabilmektedir.
Uluslararası Teknoparklar Derneğinin yayınladığı rapora13 göre dünyadaki teknoparkların %50.4’ü
kamu yatırımlarıyla, %35.3’ü Kamu ve Özel Sektör ortaklığıyla, kalan %14.3’ü de özel sektör
yatırımlarıyla kurulmuştur.
Tablo 8 Teknopark Sınıflandırmaları
Teknoparklar,
dünyada
çeşitli
ölçütlere
göre
sınıflandırmaya
çalışılıp
farklı
isimlerle
adlandırılsalar da temel
işlevleri bakımından çok
benzer
özellikler
gösterirler.
Yukarıdaki
tablodan da görüleceği
üzere, fiziksel büyüklük ve
içerdikleri kiracı şirketlerin
sayı ve yapısına bağlı
olarak Kuluçka merkezi,
teknopol, teknokent gibi isimler alabilmektedirler. Araştırma merkezli parklar bilim ya da araştırma
parkı, ticaret öncelikli parklar teknoloji parkı olarak adlandırılabilmektedirler. Belli bir sektörde
uzmanlaşmış teknoparklar ilgi alanlarına göre isimlendirilerek Agropark, Medipark olarak
anılabilmektedirler. Teknopark hisselerinin sahipliğine göre kamu-kamu+özel-özel teknopark isimleri
kullanılabilmektedir. Benzer şekilde teknoparkın üniversite ile ilişkisi belirleyici bir faktör kabul
edilerek, teknopark-üniversite arasındaki bağlantıya göre sınıflandırma yapılabilmektedir. Teknopark
için bir yönetici şirketin varlığı da sınıflandırmalarda kimi zaman göz önüne alınmaktadır.
2.5.4.1 Kamu Modeli
Bu modelde kurucuları arasında yer alsın, almasın teknoparkın tüm yatırım ihtiyacının kamu
kaynakları ile karşılandığı modeldir. Çin ve Güney Kore’de oldukça yaygın olan bu modelde kamu
tarafından sağlanan arazi üzerinde, kamu kaynaklarıyla bina ve altyapı yatırımı yapılmakta ve
teknoloji firmalarına ofis alanları kiralanmaktadır. Kuruluşunu doğrudan kamu kurumlarının veya
kamu üniversitelerinin üstelendiği teknoparklarda daha çok görülen bir modeldir.
Hibeler ve devlet sübvansiyonları, parklara sağlanan en yaygın kamu desteği türüdür. Bütünüyle
düşünüldüğünde parklara verilen kamu desteğinin %86’sını hibe ve sübvansiyonlar oluşturmaktadır.
Kamu desteği 6 farklı kategoride ele alınabilir:
13
Ownership of STPs/AIs, International Science Park Associations, http://www.iasp.ws/en_GB/statistics, 2016
45






Hibe
Sübvansiyon
Danışmanlık ve yönlendirme
Vergisel Teşvikler
Düşük faizli ve uzun vadeli kredi (Soft loan)
Mali olmayan destekler (Kredi garantisi, arazi, bina tahsisi v.b.)14
Teknoparklarda devlet yönlendirmeli büyüme mekanizmalarında, bazı Asya ülkelerinde olduğu gibi
hükümetlerin öncelikli tercihleri altyapı geliştirmekten yana olabilir. Yüksek kalitede altyapıya sahip
teknoparklar; Malezya, Tayland ve Singapur gibi ülkelerde yabancı yatırımı çekme ve buralara
yerleştirme konusunda başarılı olmuştur.
Sonuçta, başarılı teknopark oluşumlarında ve teknoparkların gelişim hızında devlet desteğinin çok
önemli bir yer teşkil ettiği görülmektedir.
2.5.4.2 Özel Sektör Modeli
Kamu kaynağı kullanmadan tamamen özel finansmanla karşılanan yatırım modelidir.
Teknoparkların en azından kuruluş aşamasında kamu kaynakları ile desteklenmesi oldukça
yaygın olduğundan, tümüyle özel sektör tarafından finanse edilen modeller nispeten daha
azdır. Örnek vermek gerekirse, Cambridge, İngiltere’de kurulu Granta Park’ın 30 hektar’lık
alanı kar amacı gütmeyen özel bir endüstriyel araştırma merkezi tarafından sağlanmış ve bu
alana özel sermaye çekilerek büyük bir arazi geliştirme firması tarafından ilk binaların inşası
sağlanmıştır. Ticari bakış açısıyla geliştirilmiş olan söz konusu teknopark oldukça iyi getiri
getiren başarılı bir örnek olarak öne çıkmaktadır.
2.5.4.3 Karma Model (Özel Sektör-Kamu Ortaklığı)
Kuruluş ve işletme modellerinde olduğu gibi yatırım modellerinde de en çok rastlanan ve
içinde en fazla potansiyeli barındıran modeldir. Dünyadaki uygulamalarda bu tür karma
modellerde genellikle başlangıç sermayesi ve/veya birtakım destekler kamu kaynaklarından
karşılanmakta, ama yönetimi finansal gücü ve risk alma kapasitesi olan özel sektör ağırlıklı
yürütülmektedir15. Karma modelde kurulan teknoparklar, başlangıçtan itibaren belirlenmiş
bir gelişme stratejisi, yüksek piyasa konumlanması ve profesyonel bir yönetim ekibi bulunan
başarılı teknoparklardır. Kar amacı gütmeden kurulmuş olsalar bile piyasa koşullarını bilen ve
ticari anlayışa sahip yönetim yapısının getirdiği avantajlardan yararlanmaktadırlar. Plansız
gelişme ve zayıf yönetim yapısı teknoparkların başarısı önündeki en önemli engeller
arasındadır.
Teknopark yatırımlarının geri dönüşünü yükselten temel faktörler arasında:
• Müşterilerin beklentilerini karşılayan kalite altyapı ve binalar sunmak,
• Başarı odaklı olan ve bunun için gerekli mekanizmaları geliştirebilecek kaliteli
bir yönetim ekibine sahip olmak,
• Firma seçimine önem verip teknoparkın imajını yüksek tutmak,
14
IASP, Facts and Figures of Science and Technology Parks in the World: General Survey 2006-2007
Sanz, L. (1998). Science and Technology Parks: An overview of models and tendencies. VIII Brazilian Seminar
on Business Incubators and Science Parks (ANPROTEC), and IASP Latin American Division General Meeting,
Brazil: IASP
15
46
•
2.5.5
Özel sermaye ile kamu desteğini (gayri nakdi, arazi desteği dahil) bir araya
getiren bir model oluşturabilmek, olduğu görülmektedir.
Teknoparkların Temel Özellikleri ve Yararları
Dünyadaki teknoparklar 16 incelendiğinde altı yapı taşı göze çarpmaktadır: Kuluçka (İnkübasyon)
Merkezi (93.2%) ve Araştırma Merkezleri (83.5%), Üniversite Merkezleri (61%), Yerleşim (Ofis)
Hizmetleri (41%), Serbest Zamanı Kullanmak üzere aktiviteler (%72) ve Sosyal Hizmetler (59%).
Dünyadaki
tüm
teknokentlerin
neredesye
tamamnında
bulunan
Kuluçka merkezleri teknokentlerin ana
yapı
taşını
oluşturmaktadır,
kuruluşunu yeni tamamlamış girişimci
firmalara ya da şirket kurmak isteyen
girişimcilere uygun kira koşulları ile
ofis temini, altyapı imkânları, ortak
mekânlar, ofis destek hizmetleri,
teknoloji ve iş geliştirme hizmetlerinin
tek elden ve organize şekilde
sağlandığı, genellikle üniversitelerde,
teknoparklarda veya kamu araştırma
kuruluşları bünyesinde kurulmuş mekânlardır.
Bu merkezlerdeki uygun koşullarda sunulan ofis imkânlarından ve destek hizmetlerinden yararlanan
girişimciler gelişim sürecinde ihtiyaç duyduğu sermayeyi en aza indirmiş olur. Kuluçka Merkezleri,
girişimci firmaların projeleri üzerine yoğunlaşmasına yardımcı olarak teknolojilerini geliştirmeleri,
projelerini hayata geçirmeleri ve ticari bir kazanç elde etmeye başlayabilmeleri için gerekli süreyi
kısaltır.
Teknoparkların önemli bir
bölümünde (19.7%), kuluçka
merkezinde kurulan yeni
firmaların sayısı toplam firma
oranıyla kıyaslandığında %26%40 arasında kaldığı göze
çarpmaktadır.
Rakamın
büyüklüğü, yeni teknoloji
tabanlı/inovasyon
tabanlı
fimaların
kurulmasının
Teknoparkların
için
ana
Şekil 6 Teknoparklarda 3 yaş altı firma varlığı
16
IASP Statistics, Main Elements Present in STPS/AIs, E.T.14.03.2016
47
faaliyetlerden biri olduğunu göstermektedir17.
Genellikle üniversite/araştırma merkezlerinin yakınlarında veya içinde kurulan teknoparklar, eğitim
seviyesi yüksek, nitelikli elemanları bünyelerinde barındırmaktadır. Teknoparklarda bilgi ve teknoloji
tabanlı Ar-Ge faaliyeti yürüten firmalar bir araya gelmektedir. Teknopark yönetimi
üniversite/araştırma kurumları ve firmalar arasında bir ara yüz görevi üstlenerek, ilişkinin başarılı bir
şekilde yürümesinde etkin rol oynamakta, ilişkinin sürekliliğini sağlamaktadır. Bu sebepledir ki
teknoparkların üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştirme bakımından somut katkıları oldukça
fazladır. Araştırma faaliyetleri yürüten sanayi kuruluşlarının üniversite olanaklarından
yararlanabilmesi, alanındaki diğer firmalarla işbirliği yapması genelde zaten mümkündür. Fakat
teknoparklar bu işbirliklerinin yoğunluğunu ve dolayısı ile verimliliğini arttırmaktadır.
Teknoparkların sağlayacağı yararlar üç başlık altında özetlenebilir:



Firmalara sağlanan yarar
Üniversitelere sağlanan yarar
İçinde bulunduğu bölgeye ve ülkeye sağladığı yarar
2.5.5.1 Teknoparkların Firmalara Sağladığı Yarar
Teknoparklar bünyelerinde bulundurduğu ve küresel rekabet edebilme yeteneğindeki ve ya
potansiyelindeki firmalara sağladığı birçok yarar vardır1819.




17
Ülkemizdeki teknoparkların kamu desteği almasından dolayı firmalara vergi muafiyetlerinin
sağlanması: gelir ve kurumlar vergisi istisnası, ücretlere uygulanan gelir vergisi istisnası, SGK
işveren hissesi desteği ve KDV istisnası.
Ar-Ge çalışmaları için uygun ortamın sağlanması: Teknoparklar araştırma ve yenilik çalışmaları
yapacak girişimcilere ve firmalara uygun ortam ve mekân sağlar.
Üniversitelerden daha kolay ve uygun koşullarda danışmanlık hizmetlerinin sağlanabilmesi:
Danışmanlık konusu yalnızca teknik konuları değil, aynı zamanda teknoparklarda geliştikleri
yöntem, süreç, ürün ve teknolojilerin ticarileşmesini, risk sermayesi edinmeyi, finansman,
pazarlama, planlama ve yönetim sorunlarına çözümlerinin bulunmasını da
kapsayabilmektedir.
Üniversitelerle daha etkin Ar-Ge işbirliklerinin kurulabilmesi, Üniversitedeki araştırma
altyapısından uygun koşullarla yararlanabilmeleri ve Ar-Ge şirketleriyle bir arada olmanın
sağlayacağı sinerji: Teknopark içerisinde aynı ya da farklı sektörlerdeki firmaların aynı
ortamda olmaları, zamanla daha kolay işbirliği yapmalarını sağlayacaktır. Firmalar arasında ve
üniversite ortaklığıyla ortak Ar-Ge projeleri geliştirme imkânı oluşturacak, disiplinler arası
çalışma ortamında birçok yeni proje fikri oluşacak ve hayata geçme sansı elde edecektir. Aynı
zamanda teknoparklarda bulunan büyük şirketler projelerinin bazılarında diğer şirketleri
altyüklenici olarak çalıştırabilecek ve bu sayede firmalar birbirlerinden daha üst teknolojileri
IASP Statistics, ıncubator Companies and Start-ups under 3 years old in STPS/AIs, E.T.14.03.2016
M. Gümüş, M. S. Yükseloğlu, A. K. Binark, Ülkemizde Teknoparkların Gelişimi ve Mühendislik Eğitimindeki
Rolleri, SDU, Journal of Natural and Applied Science, 17(1), 24-31, 2013
19
Tang, M., Llerena, P., Who runs better, a business incubator located in a University science park or in a
science & technology industrial park?, 2005
18
48



öğrenip, küresel ortamda rekabet edebilir düzeyde özgün ve ülke ekonomisine yüksek katma
değer sağlayabilecek ihraç ürünleri geliştirebilirler.
Teknopark bünyesinde olmanın firmaya sağladığı saygınlık ve rekabet avantajı: Teknopark
bünyesinde yer almak müşteriler açısından firmaya güven sağlayacaktır. Bu güvenilirlik
firmanın alacağı işlerin sayısının ve niteliğinin artmasına katkı sağlayacaktır.
Teknoloji transferinin ve gelişiminin daha kolay sağlanması20: Firmalar için büyük bir önemi
olan bu teknolojiye hâkimiyet olgusu ve teknolojinin geldiği yüksek seviye günümüz ileri
teknoloji ve küresel rekabet ortamında firmaların tek başlarına yönetebilecekleri bir
seviyeyi aşan bir nitelik kazanmıştır. Teknolojideki hızlı değişim, firmaları, kendi içlerindeki
bazı yetenekleri, bazı dış kaynak yetenekleri ile birleştirmeye zorlamaktadır. Bu kaynaklar
ise, üniversiteler, araştırma kurumları veya aynı sektörden veya ilgili sektörlerden diğer
firmalar olabilmektedir.
Bünyesinde bulundukları üniversitenin/ Ar-Ge merkezinin araştırma imkânlarına daha kolay
erişim: Kütüphane, dokümantasyon, laboratuvar, bilgi ve iletişim ağları vb.
2.5.5.2 Teknoparkların Üniversitelere Sağladığı Yarar
Teknoparkların içinde yer aldığı üniversitelere ve araştırma enstitülerine sağladıkları yararlar
aşağıdaki şekilde özetlenebilir1821.




20
Sanayi ile daha çok ve daha etkin işbirliği olanaklarının sağlanması ve firmalarla etkileşim
sonucu ortaya çıkan yeni konularda temel ve uygulamalı araştırma imkânlarının
oluşturulması: Farklı sektörlerden firmaların faaliyet gösterdiği teknoparklar içerisinde,
firmalarla üniversitenin ilgili bölüm ve merkezlerin ortak uygulamalı araştırma projeleri
yapabilirler. Bu sayede üniversite sektörün ihtiyaçlarına ve dolayısıyla ticarileşme
ihtiyaçlarına uzak kalmaz, edindiği bilgileri eğitimde kullanabilir.
Üniversitedeki araştırma sonuçlarının ekonomik faydaya dönüşmesi: sanayi ile işbirliği
sonucunda üniversite güncel sektör ihtiyaçlarını takip edebileceği için “bilim için bilim”in yanı
sıra “toplum için bilim”de yapabilecek ve araştırma sonuçlarının hem sektör yararına
kullanılması hem de ekonomik faydaya dönüşmesi sağlanmış olacaktır.
Üniversitelerin arazi geliştirme, ofis kiralama ve aidat gelirleri gibi yeni kaynaklar oluşturması,
sağlanan fonların araştırmaya aktarılmasıyla üniversitelerde yeni kaynak oluşturulması:
Teknoparklardan sağlanan tüm kaynaklar, üniversitenin araştırma altyapısının ve nitelikli
işgücünün geliştirilmesinde, eğitim kalitesinin arttırılmasında önemli bir rol oynar. Elde edilen
gelirin araştırma için kullanılması, nitelikli kişiler için iş ve girişimcilik ortamının sağlanmasını
ve bu ortamın sağlanmasında beyin göçünün azalmasına neden olacaktır.
Daha çok araştırma ve daha iyi bir eğitim ortamının oluşturulması: Teorik bilginin yanında
uygulamalı eğitime çok önemli olduğu için üniversite öğrencilere sağlanan staj/ortak tez
imkânları ile teorik bilginin sanayiye aktarılması kolaylaşır. Bu da üniversitenin verdiği
Kılıç, A., Ayvaz, U.; Üniversite-Sanayi-Devlet İşbirliğinin Sağlayıcısı Olarak Teknoparklar ve Teknoloji Transferi
İşbirliklerinde Mevcut Durum, Savunma Bilimleri Dergisi, 2011(10), 2, 58-79.
21
Sart, G., Teknoparkların Üniversitelerin Değişimine Olan Etkileri, 2013, Marmara Üniversitesi - 8. Ulusal Eğitim
Yönetimi
Kongresi,
https://www.academia.edu/8432238/Teknoparklar%C4%B1n_%C3%9Cniversitelerin_De%C4%9Fi%C5%9Fimine
_Olan_Etkileri, E.T. 12.02.2016
49

eğitimin sanayiye daha iyi aktarılmasına, sektörü daha yakından izlemesine ve tanımasına
imkân sağlar.
Üniversite mezunlarına ve öğrencilerine yeni istihdam olanaklarının sağlanması: Eğitimleri
boyunca üniversite öğrencilerine staj ve yarı zamanlı çalışma imkânının sağlanması ile teorik
bilgiye ilave uygulamalı bilgi ile donatılmış kişiler yetişecektir. Öğrenimleri boyunca sektörle
çalışmak mezunların özgeçmişlerini kuvvetlendireceği gibi teknopark içinde bulunan
firmalarla tanışma ve sonrasında bu firmalarda istihdam olanağı sağlanmış olacaktır.
2.5.5.3 Teknoparkların içinde Bulunduğu Bölgeye ve Ülkeye Sağladığı Yarar
Teknoparkların bölgeye ve çarpan etki olarak ülkeye sağlayacağı yararlar;

Bilgi tabanlı, ileri teknoloji üreten yenilikçi firmaların oluşumu ve büyümesi,

Bulunduğu bölgenin ve ülkenin teknolojik düzeyinin ve inovasyon kabiliyetinin yükselmesi,

Rekabet gücünün arttırması,

Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesiyle ithalatın azaltılması ve
 Gelişmekte olan ülkelerde beyin göçünün olumsuz yönde engellenmesi
olarak özetlenebilir.
Teknopark firmaları inovasyon potansiyeline ve teknolojik ilerlemeye olumlu etki yaparak bölgenin ve
ülkenin gelişmesinde, yerel ekonominin kalkınmasında ve yerel ve ulusal rekabetin artmasında
önemli rol üstlenmektedirler.
Teknopark firmalarının üniversite ve araştırma merkezleri ile ortak faaliyetler yürütmesi ve sektör
bilginin akademiye aktarılması sayesinde araştırmaların bölge ve ülke gereksinimleri doğrultulusunda
olmasına katkı sağlayacaktır. Bu işbirliği hem bölgenin sanayisini geliştirecek hem de bölgenin
ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bölgede bulunan nitelikli işgücü istihdam
edilerek, işsizliğin azalmasına, kaliteli istihdamın sağlanmasına ve teknoloji düzeyinin yükselmesine
katkı sağlanmış olacaktır. Bütün bunlar bölgenin ve ülkenin rekabet gücünü ve refah düzeyini
artıracaktır.
Yabancı firmaların araştırma ve yenilik projeleri için teknoparklarda yer alması hem bölgeye yabancı
sermaye girmesini sağlayacak hem de firmaların ve üniversitenin yabancı firmalarla işbirliği
yapmasına olanak sağlayacaktır. Bütün bunlar, ülke ekonomisini güçlendirecek, küresel rekabet
gücünün artmasına katkı sağlayacaktır.
50
2.5.6
Teknoparkları Etkileyen Faktörler
Çevresel Faktörler
Yasal
Çerçeve
Makroekonomik
Koşullar
Destekleyici
Kurum ve
Kuruluşlar
Araştırma ve
Yüksek Öğretim
Kurumları
Yerel ve
Merkezi Devlet
Politikaları
Coğrafi
Faktörler
Çıktılar
Girdiler
Kiracılar
Yönetim Yapısı
Bilimsel Bilgi
Birikimi
Finansal
Kaynaklar
Buluşlar &
Yenilikler
Hizmetler ve Kurumsal Yapı
Girişimcilik
ve İş
Geliştirme
Fiziksel Yapı
Destekleyici Yasal
Mevzuat
(Teşvikler & Muafiyetler)
Yüksek Teknoloji ve
Teknolojik Ürünler için
Talep
Kurallar & Standartlar
İnsan
Kaynakları
Ekonomik
Getiriler
İşbirliği ve
Sinerji
Bilgi
Toplumuna
Katkı
Diğer Doğrudan
Destek
Mekanizmaları
Hızlandırıcı Faktörler
Geri Bildirim
Şekil 7 Teknokentlerde Girdi ve Çıktı Modellemesi
22
Teknoparklar, gerçek işlevlerini tam kapasiteyle gerçekleştirmek için, bulundukları sistem içerisinde
belirli bileşenlere ihtiyaç duyarlar. Bu bileşenleri yukarıdaki grafikte gösterildiği üzere Girdiler,
Çevresel Faktörler, Hızlandırıcı Faktörler başlıkları altında toplamak mümkündür. Teknoparklar ve çok
genel tanımıyla üniversite sanayi işbirliği arayüzleri, en temelde bilimsel bilgiyi sanayiye, sanayideki
birikimi de üniversiteye aktarma rolünü üstlenirler. Bu çerçevede, Bilimsel bilgi birikimi sistemin
olmazsa olmazıdır. Aynı şekilde bu bilginin derinliğine uygun nitelikte, bilgiyi kullanacak ya da
üretecek insan kaynağını varlığı hayati önem taşır. Tüm bu yapı, girişimciler tarafından oluşturulan ve
bahsi geçen işlemlerin üzerinden yürüyeceği kobiler aracılığıyla hayata geçirilmelidir. Bu Kobilerin
ayakta kalmaları ve ürünlerini piyasa için hazırlamaları ise finansal kaynakların yeterliliği ve çeşitliği ile
doğrudan ilişkilidir.
Teknoparklar bulundukları sistemdeki çevresel koşullar tarafından doğrudan etkilenirler. Bu,
teknoparkların faaliyet gösterdiği bölgelerdeki “ekosistem” olarak da adlandırılır. Bölgedeki
makroekonomik koşullar, araştırma ve yükseköğretim kurumlarının nitelik ve nicelikleri, yasal
çerçevenin uyumluluğu, destekleyici kurum ve kuruluşların varlığı ve teknopark’ı sahiplenmeleri,
coğrafi faktörler ve yerel ve merkezi devlet politikaları teknoparkların performanslarını olumlu ya da
olumsuz katkı sağlar, performanslarında oldukça belirleyici bir rol oynar.
Tüm bu bahsi geçen koşul ve girdilerin yeterli gelişimi ve/veya çıktıyı sağlayamaması durumunda
hızlandırıcı faktörler, tüm paydaşlar tarafından devreye sokulmalıdır. Bunlar, teknoparkın üstlendiği
22
Sarıçiçek H., Atilla M., “A Science Park Design Model”, IASP World Conference 2005, Beijing, China
51
hizmetlerin daha kolay ve verimli hale getirilmesi için sağlanacak teşviklerden, bölgeye yerleşmesi için
ikna edilecek teknoloji alıcılarının teşvik edilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacaktır.
2.5.7 Türkiye’de Teknoparklar
Türkiye’de teknokent kurma çalışmaları 1980’lerde başlamıştır. Bu çalışmalar neticesinde 1990’da,
KOSGEB ile üniversitelerin işbirliği çerçevesinde teknokentlerin ilk adımı olarak TEKMER’ler (Teknoloji
Merkezleri) kurulmaya başlanmıştır. Teknokentler ile ilgili yasal çerçeve ise, 2001 yılında 4691 sayılı
yasanın yürürlüğe girmesi ile oluşturulmuştur. 4691 sayılı yasa23 teknokent kavramı yerine “Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri” kavramını kullanmaktadır. Mevcut durumda 63 Teknoloji Geliştirme Bölgesi
Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilmiştir. Ancak bu 63 teknokent’in 49 tanesi şu an için faaliyette,
diğerleri geliştirme aşamasındadır.
Faaliyette olan teknokenlerde Ar-Ge çalışmalarını yürüten firmaların sayısı Aralık 2015 itibariyle
3744’e ulaşmıştır. Bu firmaların %37’si yazılım sektöründe, %18’i Bilgisayar ve İletişim Teknolojileri
sektöründe, %7’si Elektronik ve %5’i Makina ve Teçhizat İmalatı alanlarında faaliyet göstermekte,
Şekil 8 Türkiye’deki Teknoparkların Bölgesel Dağılımı
ayrıca Medikal, Enerji, Kimya, Gıda, Savunma, Otomotiv gibi birçok sektörden firmalar bölgelerde ArGe faaliyetleri kapsamında yer almaktadır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde, Aralık 2015 sonu
itibariyle toplam 38.239 personele istihdam sağlanmıştır. Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde yürütülen
toplam Ar-Ge proje sayısı Aralık 2015 sonu itibariyle 8.525 adet; tamamlanan proje sayısı ise 18.318
adettir. Faaliyete geçen Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde bulunan şirketlerin, Amerika Birleşik
Devletleri başta olmak üzere, Japonya, İsrail, İngiltere ve Almanya gibi dünyanın en gelişmiş ülkelerine
yapmış oldukları teknolojik ürün ihracatı 2015 yılı sonu itibariyle 2,4 Milyar A.B.D. dolarına ulaşmıştır.
Yabancı sermaye açısından baktığımızda; Teknoloji Geliştirme Bölgesinde toplam 174 adet yabancı/
yabancı ortaklı firma yer almaktadır. Bölgelerde faaliyet gösteren firmalar tarafından 2015 yılı sonuna
kadar tescil ettirdiği patent sayısı (Ulusal/Uluslararası) 591 ve başvuru süreci devam eden patent
sayısı 1.022’dir.
Teknoparklar, ülke ekonomisine ölçülebilen katkılar dışında dolaylı birçok katkı sağlamaktadır. Örnek
olarak; yapılan ihracatın yanı sıra daha önce ülkemizde üretilmediği için yurtdışından temin edilen
birçok teknolojik ürün ve hizmet artık teknopark firmaları yoluyla sağlanabilmesi sayesinde yüksek
23
4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu (TGBK)”, Resmi Gazete No: 24454, Resmi Gazete Tarihi:
26/06/2001.
52
oranda bir ithalat ikamesi sağlanmaktadır. Ölçümü zor olan bu katkı dış ticaret açığımızı düşüren
önemli bir etkendir.
Teknoparkların genellikle üniversite kampüslerinde yer alması nedeniyle üretim için elverişli
olmaması, vergisel teşvikler açısından karışıklık yaratmaması için firmaların teknoparklarda sadece ArGe ofislerini bulundurmaları sebepleriyle Ar-Ge sonucu ortaya çıkan teknolojilerin üretimi teknopark
dışında yapılmaktadır. Teknoparklar; bölgelerde Ar-Ge’si yapılıp teknopark dışında seri üretime
geçirilerek yurtiçi ve yurtdışında satılan teknolojik ürünler aracılığıyla da ülke ekonomisine katkı
sağlamaktadır. Teknoparklarda gerçekleştirilen nihai ihracat tutarlarının Ar-ge birimleri kayıtlarında
görünmemesi ve teknoparklardaki ihracat ve satışların, teknoloji ve bilginin satışından elde edilen
gelirlerle kısıtlı kalması sebebiyle, teknoparkların ölçülemeyen ekonomik katkısı gerçek katkısının çok
üzerinde olduğu söylenebilir. Türkiye’de yer alan teknoparklara yönelik Aralık 2015 sonu itibariyle
güncel istatistiki veriler Tablo 9’de belirtilmiştir.
Tablo 9 Türkiye’deki Teknokentlerin Güncel İstatistikleri (Eylül 2015)
24
24
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB),2015. Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü, Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri
53
Sonuç Olarak Teknoparklar;





2.5.8
Ülkemizde yaşanan teknolojik değişim sürecinin en önemli paydaşlarından ve
tetikleyicilerinden biri olmuştur.
Tüm diğer kamu Ar-Ge destek mekanizmalarından farklıdır çünkü tüm bu mekanizmaların
uygulanabileceği zemini ve gerekli ekosistemi sunmaktadır.
TGB’ler için ilk 10 yıllık süreç, öğrenme, kapasite oluşturma ve fiziksel gelişim odaklı olmuş;
son 5 yılda ise katma değer yaratmaya yönelik faaliyetlere başlanmıştır. Yaş ortalaması 7-8
olan Teknoparklar Dünya geneline kıyasla yeni oluşumlardır.
Dünyadaki örnekler incelendiğinde de, bu tür Ar-Ge teşvik mekanizmalarının etkilerinin 20
yıldan önce tam anlamıyla ortaya çıkmadığı görülmektedir. Bu süreç Ar-Ge potansiyeli düşük
küçük illerde çok daha uzun zaman alabilir.
2013-2023 arası ikinci 10 yıllık dönemin teknoparklarda yürütülen çalışmaların meyvelerinin
alınacağı, daha hızlı bir gelişimin yaşanacağı dönem olması beklenmektedir.
DAP Bölgesinde Yer Alan Teknoparklar
DAP Bölgesinde faaliyette olan 3 Teknoloji Geliştirme Bölgesi bulunmaktadır;




Erzurum Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Ata Teknokent)
Fırat Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Fırat Teknokent)
Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Malatya Teknokent)
Yüzüncü Yıl Teknoloji Geliştirme Bölgesi (Yüzüncü Yıl Teknokent)
2.5.8.1 Ata Teknokent, Erzurum
05 Mart 2005 tarihinde Erzurum ATA Teknokent, Teknoloji Geliştirme Bölgesi ilan edilmiştir. 26
Haziran 2006 tarihinde binalarının yapımına başlanan Ata Teknokent’te iki blok halinde yapılan
binaların ilk bloğu 2010 tarihinde faaliyete geçmiştir. 2012 yılında ikinci blok inşaatı tamamlanan
teknokentte 15.000 m2 kapalı alan bulunmaktadır. 76 Ar-Ge ofisinin yer aldığı bölgede 2.000 m2
sosyal alan bulunmaktadır.
2.5.8.2 Fırat Teknokent, Elazığ
2007 yılının Mayıs ayında resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Fırat Teknokent
Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulmuştur. Şubat 2009 yılında şirket kurulumu yapılmış ve Doğu
Anadolu’nun ilk ve Türkiye’nin 21. faal Teknoloji Geliştirme Bölgesi olmuştur. 5 firma ile kurulan
teknoparkta bugün 41 adet firma yer almaktadır.
Bölgede, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleyici en önemli unsurlardan biri olan Fırat
Üniversitesi’nde toplam 11 fakülte, 2 yüksekokul, 8 meslek yüksekokulu, 3 enstitü ve bir konservatuar
bulunmaktadır.
Kuruluşundan sonra en hızlı gelişen teknoloji geliştirme bölgelerinden biri olan Fırat Teknokent,
bölgeyi yenilikçi düşünce ve proje sahibi yerli-yabancı kişi ve kuruluşlar için uluslararası cazibe
merkezi haline getirmeyi, Ar-Ge ve teknolojiye dayalı ekonomik değer yaratarak hem Türkiye’nin
54
dünya teknoloji sektöründe aldığı payı arttırmayı hem de dünyadaki önemli teknoloji geliştirme
bölgelerinden biri olmayı hedeflemektedir.
2.5.8.3 Malatya Teknokent, Malatya
11.02.2009 tarihinde Kurucu Heyet Kuruluş Protokolü imzalanan Malatya Teknoloji Geliştirme
Bölgesinin kuruluş başvuru dosyası, 18.06.2009 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığına sunulmuştur.
10.02.2010 tarihinde ise Malatya Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici Anonim Şirketi kurulmuştur.
Bölgede 11 firma yer almaktadır.
2.5.8.4 Yüzüncü Yıl Teknopark, Van
YYÜ Teknokent A.Ş. Bakanlar Kurulu’nun 27.08.2008 tarih ve 26980 sayılı Resmi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren kararı uyarınca 2012 yılında kurulmuş ve 2013 yılında faaliyetlerine
başlamıştır. Van ilindeki tek teknoloji geliştirme bölgesi olan YYÜ Teknokent, Yüzüncü Yıl Üniversitesi
sınırları içinde Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak ayrılan alan içerisinde yer alan binada hizmet
vermektedir. YYU Teknokent A.Ş.’nin toplam alanı 220 dönüm üzerinde 3450 m2 kapalı alana sahip
idari ve kuluçka binası yaptırılmıştır.
55
2.6 Kümelenmeler
2.6.1 Giriş
Proje kapsamında ‘Erzurum ili Et ve Et Ürünleri Kümeleşmesi’, ‘Kars ili Süt ve Süt Ürünleri
Kümeleşmesi’, ‘Malatya ili Tekstil Kümeleşmesi’ ve ‘Muş ili Tarım Makineleri İmalat Sektörü
Kümeleşmesi’ başlıkları altında ilde kümelerin mevcut durumlarının değerlendirilmesine yönelik
çalışma gerçekleştirilecektir. Bu bölümde kümeleşme kavramı altında yapılacakların tespit
edilebilmesi amacı ile gerekli kavramsal altyapının oluşturulmasına çalışılacaktır.
“Günümüzde firmalar son derece dinamik, değişken bir pazarla yüz yüze olduklarından değişen
fırsatlara ve tehditlere hızla tepki vermeleri gerekmiştir. Ancak pek çok firmanın, tekil olarak, söz
konusu hızlı tepkiyi vermesi mümkün olmamış; kümeleşme kavramı bu soruna bir çözüm aranırken
ortaya çıkmıştır. Görülmüştür ki, ‘yeni fikir ve hünerlerin başarıyla uygulanması ve ekonomik bir
değere dönüştürülmesi’ diyebileceğimiz sürekli yenileşim sürecinde, birlikte yürütülen araştırma,
ürün tasarımı, pazarlama, tedarik, eğitim ve benzeri faaliyetler, küme içindeki işletmelerin küresel
pazarda yarışabilmelerini sağlamaktadır. Bu örgütlenme biçimi, birlikte öğrenmek, birlikte çalışıp
yarışmacı üstünlükler elde etmek ve böylece fırsat ve tehditlerle birlikte başa çıkabilmek için gerekli
olan, organizasyonlar arası bağları güçlendirmektedir.”[1]
2.6.2
Öne Çıkan Tanımlar
Uluslararasılaşma: Günümüzde ekonomik küreselleşmedeki artışın ve IT teknolojilerinin gelişiminin,
yenileşim süreci üzerindeki ileriye doğru götüren baskısı çok yüksektir. Özellikle küçük ve orta ölçekli
firmaların üniversite ve araştırma kurumları ile bilgi transferine dayalı ve yenileşim oranını arttırıcı
işbirliklerine gitmesi ve yeni pazarlara girme gücü olmayan firmaların bu pazarlarda rekabet edebilme
yetisi kazanması demek olan uluslararasılaşma giderek önem kazanmaktadır. Gelişmekte olan
ülkelerdeki kümeleşmelerin başarısının küresel piyasalarla ilişki kurmalarını sağlayan aktörlerin
varlığına bağlayan görüşleri küreselleşme olgusu güçlendirmektedir.
Yerelleşme: Bir faaliyet kümesinin/grubunun özel tesislere, müşterilere, tedarikçilere veya rakiplere
yakınlıkları nedeniyle doğan yararların değerlendirilmesidir. Diğer bir deyişle, yerel bilginin ekonomik
ve sosyal faydaya dönüştürülmesi; yerel kaynakların ve kurumların bu bağlamda seferber edilmesidir.
Uzmanlaşma: Uzmanlaşma verimliliği arttıran en önemli unsur olarak bilgi ve becerilerin kazanılması,
deneyimin artması, teknolojinin ilerlemesi ve üretim hacminin genişlemesi nedeniyle ölçek
ekonomilerinden yararlanılması sonucunu davet eder. Uzmanlaşma her şeyden önce üretimde
karşılıklı bağımlılık nedeniyle yeterli büyüklükte bir pazarı da gerekli kılmaktadır. Ancak günümüzde
uzmanlaşmaktan söz ederken bilgi temelli bir ayrışma ağırlık kazanmaktadır. Bunun sonucu da
karşılıklı bağımlılık ve işbirlikleri demektir. Uzmanlaşmanın yeterince gelişmediği durumlarda
işbirliklerinden söz etmek mümkün gözükmemektedir.
Akıllı Uzmanlaşma: Her bölgenin kendine özge ekonomik ve rekabetçilik avantajlarını
değerlendirerek yenileşim odaklı bir gelişme stratejisi belirlemesidir. Bilimsel ve stratejik verilere
dayalı bir uzmanlaşma hedeflenir ve bu süreçte bölgedeki sektörel/teknolojik uzmanlaşmanın diğer
bölgelere göre durumu gibi stratejik analizler gerçekleştirilir.
56
Sektörel Yenilik Sistemleri: Sektörel Yenilik Sistemi' bir ekonominin ortak ve birleştirilebilen
niteliklere sahip bir bölümünün ihtiyaç duyduğu ya da ileride duymasının planlandığı ürünleri,
süreçleri ve/veya servisleri yüksek katma değerli ve rekabetçi nitelikler taşıyacak şekilde tasarlamak,
üretmek ve satmak üzere gerekli bilgi ve teknoloji setlerinin oluşmasını ve ilgili aktörler arasındaki
etkileşimle küresel ölçekte pazar faaliyetlerine dönüşmesini sağlayacak şekilde birbiriyle
ilişkilendirilebilecek parçalar bütünü olarak açıklanabilir .
Çoğu ülkenin ilerleme deneyimlerine bakınca, öndekilere yetişme stratejilerinde öncü sektörlerin
ortaya çıkışının ve bunların geliştirilip büyütülmesinin doğrudan ya da dolaylı oldukça önemli etkileri
olduğu görülmektedir (Malerba 2002). Bu nedenle gelişme ile ilgili problemlerin analizinde sektörel
sistemlerin irdelenmesi oldukça öğretici ve yararlı sonuçlar vermektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki
sektörel sistemlere bilgi, teknolojik yetkinlikler, aktörler ve bunlar arasındaki etkileşim ve işbirliği
ağyapıları, ilgili sektöre dair politika ve stratejilerin oluşumu ve uygulanması da dahil kurumsal
yapılanmalar gibi çeşitli boyutlardan bakılınca hemen her boyutun gelişmiş ülkelerdeki aynı sektöre
dair sistem yaklaşımından önemli farklılıklar ve zayıflıklar gösterdiği gözlenmektedir (Malerba, 2005).
Bu bağlamda, aşağıda 'Sektörel Yenilik Sistemleri' ile ilgili teorik bir çerçeve çizilmiştir. Bir bölgedeki
Sektörel Yenilik Sisteminde aşağıdaki üç temel yapı taşı bulunmaktadır:
Bilgi altyapısı ve teknolojiler: Bu kapsamda özellikle bölgesel öğrenme sistemlerinin temel bileşenleri
olan kurumlar, araştırma, bilgi akımları, teknoloji transferi, yayılmalar, ağyapılar, bilgi yönetimi,
bölgesel yetenekler vb. unsurlardan oluşan mevcut kapasite ve ekosistem kastedilmektedir.
Aktörler ve ağyapılar: Bu çerçevede başta bölgesel üretim sistemleri içindeki imalat firmaları, onları
destekleyen servis, finansal vb, yapılanmalar ile bölgesel yenileşim yapıları içinde kritik önemde
görülen değer zincirleri, yığınlaşmalar ve kümeleşmeler, uzmanlaşma (yerel, sektörel) ve çeşitlilik
(kentsel) ekonomileri, ağyapılar vb gibi sistemler öne çıkmaktadır.
Kurumlar ve Kurumsal Sistemler: Bu kapsamda özellikle bölgesel yönetişim sistemlerinin etkili
unsurları kastedilmektedir.
Bu yapı taşlarına ilave olarak, birçok literatürde o sektördeki yenilik sisteminin gelişiminde oldukça
belirleyici olan başlıca düzenlemeler ve destekler de temel yapı taşlarından biri olarak
değerlendirilmektedir.
2.6.3 Kümeleşme Kavramı
Küme kavramını sistematik biçimde ilk olarak gündeme getiren M. Porter’dır. 1990 yılında yazdığı
‘The Competitive Advantages of Nations’ kitabında Porter genel olarak dünyadaki gelişmişlik
düzeyindeki farklılıkları ‘küme’ terimiyle açıklamaya çalışmıştır. Porter, başarılı kümelerin ve bölgesel
yenileşim sistemlerinin bölgelere ve bölgelerin içlerinde bulundukları ülkelere rekabetçi üstünlükler
sağladığını; küresel pazarlarda rekabet edebilirliği fazla olan ülkelerin ise refah seviyelerinin
yükseldiğini dile getirmiştir. Porter’a göre, küme, coğrafik olarak birbirine yakın, belli bir alanda ortak
noktalar ve tamamlayıcı unsurlar ile birbirine bağlanan şirketler ve ortak kurumlar grubudur.
57
Daha sonra küme ile ilgili pek çok tanım yapılmıştır. En kapsamlı olanlardan biri de Avrupa Komisyonu
İşletmeler Genel Müdürlüğü uzman grubu tarafından hazırlanan İşletme Kümeleri ve Ağları Nihai
Raporu’nda (2003) yer almaktadır.25 “Kümeler aşağıda sıralanan niteliklere sahip bağımsız şirketler ve
kurumlardan oluşan gruplar olarak tanımlanmıştır. Buna göre kümeler firmaların ve ilgili kurumların:





Hem işbirliği yaparak hem de rekabet ederek
Coğrafi açıdan bir ya da birkaç bölgede yoğun yerleşerek, bazen küresel uzantılara sahip
olarak
Belirli bir alanda uzmanlaşarak
Ortak teknolojiler ve / veya beceriler aracılığı ile birbirlerine bağlanarak
Bilim tabanlı olarak ve/veya geleneksel sektörlerde de gelişerek, bir küme yönetimi yapısı
içerecek şekilde kurumsallaşması veya gayri resmi temelde gelişmesidir.”
denilmektedir.
Kavramı daha anlaşılır kılmak için, kümede, birbirini tamamlayan etkinliklerin yürütüldüğü sektörsel
yoğunlaşmanın varlığından, hizmet sektörü ve sanayi sektörü olmak üzere değer yaratılan sektörlerin
tümünün kapsandığından, dolayısıyla kümede birbirine değer yaratma zinciri ile bağlı olan, yani
karşılıklı bağımlı firmalardan, bilgi üreten kurumlar ile destekleyici kurumlardan ve müşterilerin
varlığından söz edebilir. Fakat, yapılan pek çok açıklamaya rağmen, hâlâ küme kavramı üzerinde
anlaşmaya varılmamış taraflar vardır. Bu durumu, bir yandan da doğal karşılamak gerekir, çünkü
tanımların birçoğu ulaşılmak istenen hedefe uygun bir biçimde yapılmaktadır. Örneğin, bölgeler,
uluslar, AB veya ABD kendi yenileşim politikalarını ve destek politikalarını oturttukları bu kavramı
kendi amaçlarına uygun olarak ele almaktadırlar. Bu bağlamda Kalkınma Bakanlığı işlemsel bir küme
tanımı yapmaktadır;
“Kümelenme yaklaşımı, işletmelerin birbirleriyle ve üniversiteler, meslek kuruluşları ve araştırma
enstitüleri ile bağlantılarını ve işbirliklerini güçlendirerek, kümenin ve bölgenin rekabet gücünün
artırılmasına yöneliktir. Küme içinde sağlanan iletişim, etkileşim, işbirliği ve güven ortamı yeni
bilgilerin oluşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Böylece, kümedeki aktörlerin ortak
çabalarıyla bölgelerin verimlilik düzeyi artmakta ve yenilik yapma kapasitesi gelişmektedir.”
Kümelerin mekânsal sınırının hangi somut dayanağa göre çizileceği de kesin değildir. Küme
kavramındaki coğrafi yakınlık yerini giderek sosyo-ekonomik bir coğrafya tanımına bırakmaktadır.
Kümenin bir alt formu olan ‘öbekleşme veya yığılma’ ile ‘küme’ arasındaki sınırın nereden geçtiği de
net değildir.
Tüm bu tanımların ve tanımsızlıkların ortak yanlarından bir soyutlamaya gidildiğinde küme:



25
Aynı veya ilgili sanayilerden gelen
Benzer/tamamlayıcı teknolojilere ve becerilere sahip
Aralarında dikey veya yatay iş bağlantıları bulunan
Final Report of the Expert Group on Enterprise Clusters and Networks - Enterprise Directorate General of the
European Commission, 2003
58
ve bu nedenlerle performansları karşılıklı bağımlılıklar arz eden firmalardan ve ilgili kuruluşlardan
meydana gelmiştir denilebilir.
Porter’ın Rekabetçi Üstünlükler Teorisi’nde ortaya koymuş olduğu Elmas Modeli26, firmaların belirli
bir coğrafyada bir araya gelerek üretim yapabilmelerini sağlayan kümelenme dinamiklerini
içermektedir. Söz konusu dinamikler ülkenin veya bölgenin kendine özgü yapısına göre
şekillenmektedir. Porter, bu dinamiklerin kümelenmenin ‘rekabetçiliğin’ üzerinde olumlu katkıları
olabileceğini ve aynı zamanda bu dinamiklerin kendi aralarında olumlu etkileşimler içinde olduğunu
da belirtmektedir.
‘Rekabet analizleri’ konusunda önemli analiz yöntemlerinden bir tanesi olan “Elmas Modeli”ni
geliştirirken Michael Porter 10 ülkedeki başarılı iş kümelenmelerini ve rekabet avantajı yaratılmış
endüstrilerdeki dinamik süreçleri analiz etmiştir.
Porter’ın ortaya koymuş olduğu Elmas Modeline göre belirli bir bölgenin avantajını belirleyen ve
birbirleriyle ilişkili olan dört unsur vardır. Bunlar (1) faktör (girdi) koşulları; (2) talep koşulları; (3) ilgili
ve destekleyici aktörler; (4) firma stratejisi ve rekabet yapısıdır. Diğer iki faktör olan devletin rolü ve
şans faktörleri ise bu dört faktörü etkilemektedir ancak tek başlarına belirleyici özellikleri yoktur.
Şekil 9 Elmas Modeli Faktörlerinin Etkileşimleri
26
Porter, E. M. (1998a), The Competitive Advantages of Nations, Palgrave
59
Porter’ın Elmas Modeli sektörlerin rekabet gücünün bu 6 ana faktör kapsamında göreceli olarak
değerlendirilmesine dayanır. Bu faktörlerin birbirleriyle geri ileri etkileşimleri (Şekil 9 Elmas Modeli
Faktörlerinin Etkileşimleri) olduğu belirtilir.
Tanımlanan 6 faktörde ele alınan başlıca unsurlar da şunlardır;






60
Girdi koşulları; insan kaynakları, fiziki altyapı, bilgi kaynakları, sermaye ve diğer altyapı
unsurları vb.
Talep koşulları; iç talep yada dış talep, potansiyel pazarlar ve talebin niteliği,
kullanıcının(müşterinin) seçiciliği.
İlgili ve destekleyici aktörler; uluslararasılaşma ve yenileşim ile ilgili aktörlerdir. Örneğin,
girdi maliyetlerinin azaltılması, süreç iyileştirme sağlanması, yenileşim zincirindeki diğer
işletmelerin yenileşim yapma konusunda motive edilmesini sağlayan kurum, kuruluş ve
sivil toplum örgütleri bu başlık altında değerlendirilir.
Firma stratejisi ve rekabet yapısı; firmaların kurulma nedenleri, kendilerine belirledikleri
amaç ve nasıl yönetildikleri rekabet açısından önemlidir. Bulundukları çevrede “rekabet”
olması, firmaların rekabet yeteneklerini geliştirip yenilikçi olmaya iteceğinden önemlidir.
Bu başlık altında değerlendirilebilecek unsurlara örnek olarak bölgesel şartlar, sektörde
faaliyet gösteren diğer firmaların yapısı, yerli-yabancı sermaye, firmaların yenileşim
kapasiteleri, rekabete yaklaşımları verilebilir.
Devlet; yukarıda sayılan 4 koşulu da etkiler. Bölgesel, ulusal ve makine unsurlar bu faktör
başlığında değerlendirilir. Örneğin Devlet talebin nasıl şekilleneceği, inovasyon
kapasitesinin nasıl geliştirilebileceğini de etkiler.
Şans; işletmenin kontrolü altında gerçekleşen ve diğer faktörler altında
değerlendirilemeyen unsurlar için bu faktör ayrılmıştır.
Şekil 10 Elmas Modeli Faktörleri İçin Önemli Bileşenler
Gelişmiş bir küme aşağıdaki öğeleri bünyesinde barındırır:










Bilgi üreten kurumları (üniversiteler, meslek yüksek okulları, enstitüler, Ar-Ge merkezleri
gibi eğitim, araştırma ve standart belirleyici kuruluşlar vb.)
İlişkileri güçlendiren, diyalog mekanizmaları kuran sivil toplum kuruluşlarını (odalar,
sektör dernekleri gibi)
Ham madde üreticisi firmaları
Girdi üreticilerini ve uzmanlaşmış tedarikçi firmaları
Uzmanlaşmış hizmet sağlayıcı firmaları
Çıktısı nihai ürün olan sanayi firmalarını
Ortak etkinlikleri, ortak teknolojileri olan; ortak dağıtım kanallarını kullanan, birbirleriyle
bağlantılı sanayileri
Mali kurumları (bankalar, sigorta ve ‘leasing’ firmaları gibi)
Altyapı sağlayıcılarını (organize sanayi bölgeleri, Internet servis sağlayıcıları gibi)
Lojistik destek verenleri (dağıtım şirketleri gibi)
Pek çok farklılıklar içermelerine karşın kümelerin temel üç özelliğinden söz edilebilir:

61
Yakınlık özelliği firmaların sağladıkları uzman işgücü ve bilgiye erişim avantajları gibi
dışsal ekonomiler nedeniyle, birbirlerine yakın yerlerde bulunma eğiliminin bir
sonucudur. Bu durum bazen firmalar tarafından paylaşılması arzu edilmeyen bilgilerin
açığa çıkması gibi olası olumsuzlukları da içermesine rağmen tercih edilir. Yakınlık, fiziksel
ya da coğrafi olabileceği gibi sosyo-ekonomik nitelikte de olabilir. Sosyo-ekonomik
yakınlık, kişisel ve sosyal bağları; farklı işletmelerin yöneticileri ile çalışanlarının kendi
aralarındaki etkileşimlerin doğurabileceği sosyal yakınlığı; iki işletmede kullanılan
teknolojilerin benzerliği veya tamamlayıcılığını (yani farklılığını) kapsayan teknik yakınlığı;


farklı işletmelerin benzer ya da bağlantılı müşteri gruplarının olup olmadığına dayalı pazar
yakınlığını ve alıcı tedarikçi ilişkilerini kapsayan ekonomik yakınlığı içerir.
Şebekeleşme özelliği, kümeyi sıradan bir grup şirketten ayıran, kümenin içerisinde oluşan
bağlantılardır. Bu bağlantılar tedarikçiler ve müşteriler arasında olduğu gibi şirketler
arasında, araştırma laboratuarları ve eğitim kurumları gibi bilgi kurumlarıyla şirketler
arasında veya yatırımcıları, ticari hizmet sağlayıcılarını, küme içerisindeki şirketleri bir
araya getiren kamu kurumlarının da yer aldığı “işbirliği kurumları” gibi yapılarla diğer
oyuncular arasında ortaya çıkar. Küme içerisindeki şirketler birbirlerine, ortak teknoloji
kullanımı, aynı pazara odaklanma, aynı değer zincirinde örgütlenme vb. ortak ya da
tamamlayıcı faaliyetlerle birbirlerine bağlıdırlar ve ortak bir vizyona sahiptirler. Güçlü
bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlığına işaret eder.
Uzmanlaşma küme üyelerinin dolayısıyla kümenin son derece uzmanlaşmasının kümeye
kazandırdığı bir özelliktir. Kümeler içerisinde uzmanlaşma, işgücünün paylaşılmasının bir
yansımasıdır. Bu şekilde şirketler, ana faaliyetlerine odaklanırlar ve daha az rekabetçi
oldukları işlerle ilgili sorumluluğu ilgili diğer şirketlere ve oyunculara bırakırlar. Kümeler
belli bir sektörde de uzmanlaşabilirler, böylece hâkim sektörün değer zincirinde yer alan
ana faaliyetlerin çoğunu gerçekleştirebilirler; dolayısıyla kendi kendilerine yeten bir yapı
sergilerler. Bazen de, ilgili ve/veya destekleyici sanayilerde uzmanlaşırlar. Bu durum daha
ziyade yatay bir yaklaşıma yönelme eğilimini sergiler. Zaten uzmanlaşma tamamlayıcı ve
destekleyici kaynaklara yönelik talepleri çoğaltır. Bu durum küme içerisindeki karşılıklı
bağlılığı arttırır dolayısıyla da kümenin kendisini daha da güçlendirir. Ancak bu kümeyi
oluşturan işletmelerin küme dışındaki fırsat ve eğilimleri görmesine engel olursa tehlike
arz edebilir. European Trend Chart bu duruma “kendi kendine yetme sendromu”27 olarak
işaret etmektedir.
Firmalar ve kurumlardan oluşan bir gurubun küme olarak adlandırılabilmesi için taşımaları zorunlu
özellikler açısından yukarıda belirtilen üç boyut çok önemlidir. Farklı yaklaşımlarda kümelerin söz
konusu temel özellikleri farklı şekillerde vurgulanmaktadır. Bazı tanımlamalar, yakınlık faktörünü
vurgularken bazıları sanayi temelli karşılıklı ilişkileri veya bunların her ikisini de vurgular. Sektörsel
uzmanlaşmaya dikkat çekilirken ilgili ve/veya destekleyici sanayilerde uzmanlaşmanın vurgulandığı
tanımlamalar da vardır. Bazı kümelerde ise kurumların, endüstriyel atmosferin ve sosyal ortamın
rolüne fazlasıyla ağırlık verilirken, bazılarında bu konulara daha az öncelik verilmekte; bazıları
yenileşim sistemleri olarak kümelere odaklanırken, diğerleri dışsal ekonomilere, uluslararasılaşmaya
veya benzeri konulara odaklanmaktadır.
Kümenin Yaşam Döngüsü
Kümeler kendi doğal süreçleri içerisinde oluşur, büyür, olgunlaşır ve yok olurlar. Bu evrimleşmenin
her bir safhası onlarca yıl almaktadır. Kümenin yaşam döngüsü çeşitli aşamalara bölünebilir. Aşağıda
P. Cooke’un oluşturduğu aşamalar örnek olarak verilmiştir.
27
Trend Chart Policy Work Shop; Innovative Hot Spotsiİn Europe Policies to Promote Trans Border
Clusters of Creative
Activity, 2003
62
Küme
Aşamaları
1
Özellikleri
Tetikleyen olay veya etmen
Öncü firmaların biçimlenmesi ve bunları Hammadden ve yetkinleşmiş işgücünden veya
‘spin off’firmaların izlemesi
bölgenin
kendine
has
bilgisinden
yararlanılması
2
Uzmanlaşmış
tedarikçilerin,
hizmet Yenileşime ve girişimciliğe götüren yerel
firmalarının ve uzmanlaşmış emek rekabet
pazarının yaratılması
3
Eğitim kurumları, meslek birlikleri, tasarım Rekabetçi üstünlükleri sürdürebilmek için
merkezleri gibi küme firmalarına hizmet yenileşim kapasitesini yükseltme ihtiyacı
verecek yeni organizasyonların oluşması
4
Dışarıdan becerili işgücünün ve firmaların Tedarik zincirini bütünleştirme ihtiyacı
kümeye çekilmesi
5
Pazarla
doğrudan
ilişkili
olmayan Malumatın veya bilginin yerel dolaşımının
varlıkların veya değerlerin yaratılması ve korunması
yeni oluşan adetler veya kurallar yoluyla
bunların koordinasyonu
6
Kümenin yenilenmesi veya yok olması
Ucuz işçiliğe dayalı yeni rakiplerin çıkması vb.
gibi dışsal koşullara bağlı bir etmen
Kaynak: Phil Cooke, Sunum “Clusters & Regional Development”, Ankara, 23 Şubat 2004
Küme yaşam döngüsü ile ilgilenilmesinin temel nedeni en sonunda bir dış etmene bağlı olarak
kümenin yok olma durumudur. Oysaki bir küme hayatta kalabilmek, sürdürülebilir olmak ve
durgunluğu engelleyebilmek için değişikliklere uyum sağlayarak yeni bir kümeleşmeye evirilebilir.
Örneğin, kitlesel üretim ve tüketim evresini tamamlamış bir kümenin sanayi havzası/bölgesi olma
evresine geçişinde üretilebilecek destekleme politikaları ile teknoparklar, ortak Ar-Ge şirketleri,
yenileşimci şebekeler, firma kuluçkalıkları gibi bazı yenileşimci ortamların oluşması hızlandırılabilir.
Böylece kümeleşme yeni bir evre olan teknoloji/ yenileşim kümesine doğru gelişmesini
gerçekleştirebilir. Kümeleşme destek politikalarının belirlenmesinde bu husus son derece önemlidir.
Küme Kavramının Zamanla Değişimi
Zamanla küme kavramının farklılaştığı görülmektedir. Pek çok küme tanımında; bir ya da daha fazla
sektörün tanımlı bir bölgedeki yoğunlaşması olduğu kadar, firmaların ve kurumların kendi
aralarındaki işbirliği ve şebekeleşmenin üzerinde de durulmaktadır. Kümelerdeki güçlü bağlara sahip
şebekelerin varlığı kümenin sağlıklı olduğuna işaret etmektedir. Kümeleşme istemi yenileşim temelli
kümeleşmeye doğru evrilirken küme modeli de istasyonlar (hubs) ve düğümler (nodules) içeren
şebekeleşmeye doğru gelişmektedir. Söz konusu şebekeleşme ve bu bağlamda işbirliği, zamanla,
küme içerisinde olduğu kadar kümeler arası bağların da oluşmasına doğru gelişmiştir.
M. Porter’ın geleneksel küme teorisi tüm varlıkların, değer zincirinin ve gerekli yetkinliklerin, yakın bir
coğrafyada içerilmesi kavramı üzerinde inşa edilmiştir. Bu model ‘işletmelerin birbirleriyle yarışmaları
(bir anlamda rekabet etmeleri) geliştirilerek ekonomik performans sağlamaları’ üzerine
oturtulmaktadır. Küme bünyesindeki firmalar belirli süreçlere odaklanınca ve etkileşerek karmaşık
ürün üretimine girince, ölçek ve çeşitlilik ekonomileri oluşur. Bu olumluluğa karşın kümeler kendi
63
içlerinde öğrenmeyi destekleseler de, küçük eklemeleri saymazsak, mevcut bilginin kendi içlerinde
dolaşımı, soğurulması ve dönüştürülmesi süreçleri, bilgi birikimine nadiren katkı yapar. Dolayısıyla
kümeleşmelerin uzun vadeli başarısı için, tamamlayıcı ve yeni bilgiyi edinecekleri dış ortaklarla ilişki
kurmaları gerekir. Bugünse gelinen noktada coğrafi olarak dağılmış ve şebekeleşmiş iş modellerine
doğru olan evrimleşme” kendi kendine yeten bölgesel kümeleri genel kural olmaktan çıkarmıştır.
Bununla ilintili olarak düğümler ve istasyonlarla kurgulanan yeni model yeni eğilimlere yanıt verecek
biçimde geliştirilmiştir.
Şekil 11 Küme Modelinin Değişimi
Kaynak: New Economy Strategies LLC
Söz konusu ‘düğüm ve istasyonlar’ modelinin dikey yapılaşmaya örnek teşkil edecek bir biçimi;
araştırma-geliştirme, tasarım geliştirme-doğrulama ve imalat gibi, üretim sürecinin farklı
bileşenlerinin, pazarlama ve hizmet faaliyetlerinin, uzun mesafeli iletişim engellerinin aşılmasının da
verdiği cesaretle, dikkate değer ekonomik üstünlükler sağlayan farklı bölgelere dağıtılması üzerine
kurgulanmıştır. Belirli alanlarda uzmanlaşmış işgücüne ya da beyin gücüne ya da düşük maliyetli
işgücüne erişim veya dağıtım kanallarıyla pazarlara erişim kolaylığı gibi avantajlar söz konusu
bileşenlerin farklı bölgelere dağıtılmasında belirleyici olmaktadır. Bu modelin içerdiği, kümeler
topluluğunun sinir sistemi gibi işlev gören şebeke veya şebekeleri, firmanın ve ulusal sınırların ötesine
dağılmış ve belirli alanlarda yoğunlaşmış değer zincirindeki çeşitli bileşenleri birbirine bağlarlar.
Buradaki dağılım şebeke katılımcılarının arasındaki hiyerarşi katmanlarındaki süreçlere paraleledir,
Tuttlingen ve Sialkat Ameliyat Gereçleri Kümelerinin ilişkileri örnek olarak verilebilir.
64
Tuttlingen ve Sialkat Ameliyat Gereçleri Kümelerinin ilişkileri 28
Almanya ile Pakistan’daki tıbbi cihazlar sektörünün önde gelen kümeleşmeleri olan Pakistan’daki Sialkot
kümesi ve Almanya’daki Tuttlingen kümesi arasındaki ilişkiler ve farklılıklar; gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerdeki kümeler arası bağlantılara iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Tuttlingen’deki kümeleşmede firma büyüklükleri geniş bir spektrum oluşturmaktadır. Kümedeki 200’e
yakın firma bireysel çalışan-girişimci kuruluştur, bunun yanısıra 8 firma toplam istihdamın %64’ünü
sağlamaktadır. Yoğun yerel rekabetin varlığına karşın, şirketler iki ayrı “birlik” içinde toplanmıştır. Söz
konusu ‘birlik’lerinin dağıtım ve pazarlaması birleşik yapılmaktadır ve ‘birlik’lerin paylaşılan birer Ar-Ge
tesisi ile tanınmış birer markası bulunmaktadır.
1999’da Sialkot’ta ameliyat aletleri yapımında 30,000 kişi istihdam edilmekteydi. 350 kadar firma fason
veya ana imalatçı olarak çalışıyordu. Dağıtım kanalları; a. Toptancılar veya aracılık eden yabancı alıcılar, b.
Tuttlingen’de yerleşik firmalar için fason imalat yapımı, c. özellikle ABD’ye gerçekleştirilen tedarikte rol
alan yurtdışında yerleşik Pakistanlı tüccarlar, d. Sialkot firmalarının kendi dışsatım aracıları biçiminde
belirlenmişti. Bunun yanı sıra işi veren firmaların taşeronları ile kalite ve üretim organizasyonu alanında
teknik görüşmeleri yürüttükleri ilişkiler de bulunmaktaydı.
Tuttlingen firmaları ile Sialkot firmaları arasında bağlantı ürün kalitesinin düşüklüğü üzerine imalat
süreçleriyle ilgili başladı. Kritik girdi paslanmaz çelik dövme malzemeler Tuttlingen’den sağlanırken Sialkot
firmaları nispeten emek yoğun olan taşlama, eğeleme ve parlatma işlemlerine odaklandı. Yapımı süren
aletler yarı mamul halde nihai parlatma, yıkama ve ambalaj işlemleri için Tuttlingen’e yollanır oldu.
Ameliyat gereçleri sektöründeki maliyetleri düşürme, uluslararası uygunluk değerlerine uyum ve yeni
ürün geliştirme baskısı sonucu; Tüttlingen firmaları, CNC tezgâhlar gibi verim artırıcı makinalar ve
malzeme akışı düzenlemelerini, Sialkot firmaları ise dövme, ısıl işlem ve kalıp yapımında yeni donanım
yatırımlarını hayata geçirdiler, ISO 9000 standartlarına uyum sağladılar. Ayrıca Tuttlingen’in eskiden
imalatçı olan özellikle küçük ölçekli firmaları sektörün tamamen ticaret yanına döndüler, diğerleri de
ticaret payını artırdılar. Tuttlingen’in en büyük firması ameliyat gereçlerinin takibi, sterilizasyonu, bakım ve
onarımı için hizmet işlevini geliştirdi. Sialkot’ta ise artık damar cerrahisinde kulanılan tungsten-karbit uçlu
aletler ve elektriksel/optik işlevli larinjoskoplar gibi daha karmaşık aletlere yönelindi; bambaşka alanlarda
bilgi yoğun araştırmacı kuruluşlarla da yakın bağlantılı çalışılmaya başlandı. Örneğin Tuttlingen’deki büyük
bir endoskopi firması uzman bir Alman optik mercek imalatçısını satın alarak esas yetkinliğini geliştirme
yolunu seçti.
Tuttlingen firmaları uzak tedarikçilerine tasarımları, spesifikasyonları hatta girdi ve malzemeleri de
verebilmektedir. Süreç iyileştirme, ekipmanlar ve üretim organizasyonu konularında açık teknik bilgi akışı
mevcuttur. Sialkot’ta mamul ve yarı mamul satışı artıkça fason imalat azalmakta, üretilen enstrüman kalite
ve ürün gamı gelişmektedir. Bu iki kümenin ilişkisinde teknik know-how ve öğrenme ileriye bağlantı
sağlayan (“forward linkages”) dış aktörlerle olmaktadır. Metalurji-malzeme ve tıbbi tasarım geliştirmeye
destek verecek yerel teknik enstitüler, nihai kullanıcılarla doğrudan bağlantı ve firma içi tasarım
28
Local Clusters in Global Value Chains: Exploring Dynamic Linkages Between Germany and Pakistan, K. Nadvi
ve G.Halder, 2005.
65
yeterliklerinden yoksunluk Sialkot’da kendi tasarladıkları ürünlerin imalatını olanaksız kılmaktadır.
Tuttlingen’den Sialkot’a bilgi akışı tek yönlüdür ve literatürde belirtildiği gibi küme içinde yalnızca bilgi
kullanıcılığı (knowledge-using) yetkinliğine katkı yapmakta, yani küme için bağlantıyla bilgi yaratıcılığı
(knowledge-changing) yetkinliği gelişmemektedir.
Tuttingen’deki öncü firmalar bilgi yoğun diğer sektörlerin (takım tezgâhı imalatçıları, medikal mühendislik
firmaları, araştırma odaklı tıbbi kuruluşlar, ileri teknolojili ürün tedarikçileri) yeterliklerinden yararlanabilir
durumdadır. Buna karşılık Sialkot kümeleşmesi görece izole bir konumda. Yerel hafif mühendislik (“light
engineering”) ve madeni ürün imalatçılarıyla hatta başlıca bölgesel hastanelerle dahi kurabildikleri ilişki ya
sınırlıdır ya da hiç yoktur.
Örnek Türkiye koşulları ile benzerlik göstermesi nedeniyle de ilgi çekicidir.
Bu modelde, tekil firmaların birbirleriyle ilişkisi değil, kümeleşmiş firmalar grubunun diğer
kümeleşmiş firmalar grubu ile ilişkisi söz konusudur. Ekonomik açıdan en büyük yararı en tepedeki
küme sağlamaktadır. Bu kümenin ayırt edici özelliği ‘bilgi yoğun küme’ olmasıdır. Avrupa Birliği’nin
oluşturmaya çalıştığı kümeler, piramidin üst bölümünde yer alan bu kümeleredir. Örneğin, ABD ilaç
sanayinin ana istasyonları; New Jersey, Massachusetts ve Kaliforniya iken üretimin büyük kısmı
Portoriko, İrlanda ve diğer yerlerde gerçekleşmektedir.
2.6.4
Küme Girişimleri (Kümeleşme)
Kümeler çeşitli akademik çalışmalara konu edilerek varlıkları saptansa da, saptanmasa da
kendiliğinden oluşumlardır, zaten vardırlar. Ancak kümelerin katılımcı firmaların verimliliği üzerindeki
olumlu rolü ve özellikle uluslararası rekabetteki başarıları, dikkatleri kümeler üzerine çekerek çeşitli
kurumların kümeleşme girişimleri başlatmalarına neden olmuştur. “Kümeleşme girişimi, yenileşim ve
uluslararası rekabet performansını geliştirmeyi amaçlayan endüstriyel aktörlerin (ortakların)
arasındaki organize olmuş sektörsel bir şebekedir”29. Bu nedenledir ki, kümeleşme girişimine bir
çeşit yenileşim politikası aracıdır, denilebilir. Kümeleşme girişimi aynı zamanda Bölgesel Rekabet
Sisteminin de önemli bir unsurudur.
Kümeleşme girişimleri bazen var olan bir kümenin evrimleşmesi olarak da ele alınabilirler. Bu
anlamda kümeleşme girişimleri, kümelerin rekabet güçlerini artırmak için kamu, sivil toplum ve özel
sektörün birlikte başlattıkları girişimlerdir. Kümeleşme bu girişimlerin sonucu yapay oluşturulmuş
kümelerdir.
Söz konusu girişim esnasında unutulmaması gereken bir husus da kümeleşmeyi doğuran koşulların
potansiyel varlıklarının gözetilmesidir. Şirketler belirli süreçlere odaklandıkça/uzmanlaştıkça ve
etkileşerek daha karmaşık ürün üretme gereksinimi duyduklarında farklı firmalarla işbirlikleri kurmaya
29
The Cluster Initiative Greenbook; Örjan Sölvell, Göran Lindqvist, Christian Ketels; 2005. http://www.clusterresearch.org/greenbook.htm
66
başlarlar. Ölçek ve çeşitlilik ekonomilerinin getirdiği meselelerin çözümleri bu tür dışsallıklara
gereksinim duymaktadır. Bu ‘uzmanlaşma düzeyleri’ oluşturulmadan firmaları işbirliği süreçlerine
sokmak oldukça zor olmaktadır. Aynı biçimde kümeleşmeler arasındaki ilişkileri de bu koşullar
yaratmaktadır. Kümeler kendi içlerinde öğrenmeyi destekleseler de, mevcut bilginin kendi içlerinde
dolaşımı, soğurulması ve dönüştürülmesi süreçleri bir süre sonra kısırlaşarak bilgi birikimine nadiren
katkı yapar hale dönüşmektedir. Dolayısıyla kümeleşmelerin uzun vadeli başarısı için, tamamlayıcı ve
yeni bilgiyi edinecekleri dış ortaklarla ilişki kurmaları gerekmektedir. Bu bazen gereksinim duyulan bir
firmanın kümeye davet edilmesi ile çözümlenirken bazen de kümeler arası ilişkiyi zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kümeleşmelerin başarısının küresel piyasalarla ilişki
kurmalarını sağlayan aktörlerin varlığına bağlayan görüşler güç kazanmaktadır.
Söz konusu hedeflere ulaşmanın uygun yöntemi de, özellikle yenileşim tabanlı kümeleşme
girişimlerini geliştirmek olarak gözükmektedir. Çünkü yenileşim tabanlı kümeleşme girişimleri
kaynakları yoğunlaştırmak; bilginin ve nasıl-bilgisinin (know-how’ın) dönüşül kitleye ulaşmasını
sağlamak; bilginin ve nasıl-bilgisinin transferini hızlandırmak açısından uygun ve etkili araçlardır.
Kümeleşme Girişiminin Ön Koşulları
Kümeler yoktan var edilemezler, üstelik her bölge yenileşim tabanlı bir kümeleşme için uygun
değildir. Kümeleşme girişimi için güçlü bir iş çevresine, hükümete duyulan güvene, güçlü bir yerel
yönetime, mümkünse güçlü bir kümeye ve bu girişimin geniş bir stratejinin parçası olmasına gerek
vardır. Ancak hepsinden daha önemli olan önkoşul pazarda rekabet edebilecek yeterlilikte yerel
firmalar ve tamamlayıcılarından oluşan dönüşül bir kitlenin varlığıdır. Dünya deneyimi göstermiştir ki,
firma ve diğer aktörler dâhil kümeleşme girişimi, başlangıçta en az 30–50 arasında değişen üyeden
oluşursa zamanla dönüşül kitleye ulaşılabilir.
Kümeleşme girişimini başlatmanın diğer koşulları;



belli bir ürüne karşı özel bir talep, kümeleşmeye has beceriler gibi kümeleşmeyi özel kılan bir
avantajın varlığı,
dünya çapında, bölgeye/ülkeye önemli miktarda yatırım yapmış ve onun gelişmesine katkıda
bulunacak özellikle çok uluslu bir şirketin varlığı ve/veya
faaliyetleri, teknolojileri, dağıtım kanallarını vb. kullanan içlerinde ve aralarında kuvvetli
bağların olduğu yakından ilişkili diğer güçlü kümelerin mevcudiyetidir.
Kümeleşme girişimi bir iş ve ticaret faaliyetinin öncülüğünde başlatılmalıdır ve unutulmamalıdır ki,
kümeleşmenin oluşumu zamanla gelişecektir.
Kümeleşme Girişimi Temel Varsayımları
Kümeleşme kavramı; kamu müdahalesi, motor firmalara olan gereksinim, katılımcılık, fonlama gibi
başlıklar altında toplayabileceğimiz bazı temel varsayımlara ve önemli politika ifadeleri sunan
ideolojilere dayanır. Kümeleşme kavramının varsayımları aşağıda sıralanmıştır.
 Kamu müdahalesi: Kamu yönetimi küme girişimine başlatarak danışmanlık hizmetleri
vererek veya parasal destek vererek kümeleşmeye müdahale eder.
 Motor firmalara olan gereksinim: Kümeler geniş yenileşimci oyuncular(aktifleştiriciler)
etrafında kurulurlar. Bu durumda KOBİ’lerin büyük işletmeler tarafından kontrol edilme riski
67
vardır ama büyük firmalar kendi tedarikçi firmalarının yatay ve uluslar arası bağlantılarının
olmasını kendi üretimlerinin garantisi olarak gördüklerinden bu sakıncayı hafifletirler.
 Katılımcılık: Katılımcı şirketlerden “düşük katılım eşiği”, “düşük üye ödentisi” ilkeleri
doğrultusunda örneğin sadece toplantılara katılmak gibi en az taahhüt istenir. Beklenti
aşamalı bir büyüme süreci ve aşamalı bir üyelik kavramıdır. Örneğin önce merkezdeki
üreticiler sonra bölgesel bütünleşme ve sürekli büyüyen sektörsel şebekeleşmeye doğru
giden bir yol söz konusudur.
 Fonlama: Kümeleşme girişimi belli bir aşamaya kadar motivasyon ve başlangıç itkisi vermek
için merkezi kamu yönetimleri veya yerel yönetimler tarafından fonlanırlar. Kümeleşme
girişimleri genellikle sanayi liderleri, kamu yönetimleri ve akademi tarafından başlatılır.
Bunların içerisinde firmalar girişimin oluşması açısından en etkili katılımcılardır. Kamu
yönetimi en azından organizasyonel destek vermek, belli bir düzeye gelinceye kadar finanse
etmek ve katılımcılara güvence vermek açısından önemlidir.
Kümeleşme Girişiminin Başarısını Etkileyen Etmenler
Hiç şansları olmadığı halde pek çok bölge “silikon vadisi” olma iddiaları ile ortaya çıkmaktadır. Diğer
bir kolaya kaçma yanlışı ise; işbirliğini ve rekabeti birlikte yürütmek amacıyla tasarlanan kümeleşme
politikalarının, çok değişik ekonomik koşullara sahip sanayiler için aynı araçları önermesidir.
Kümelerin birer kulüp niteliğine bürünerek küme dışında kalan firmalara ayrımcılık uygulanması veya
aktörler arasındaki iletişim ve işbirliğinin zaman içinde ‘katı alışkanlıklar’ yaratarak aktörlerin küme
dışındaki değişimi izlemelerine engel olması, kilit niteliğindeki firmaların sorun yaşaması durumunda
bunun kümeleşmeyi olumsuz etkilemesi gibi sakıncalar kümeleşme politikalarını yakından
ilgilendirmektedir.
Ağırlıklı olarak Kümeleşme Girişimini başarıya götüren etmenler:






Kümenin bir üst düzeye evrilmesini sağlamak amacıyla sıfırdan küme yaratmak yerine
aktif, iyi bir iş çevresine sahip mevcut güçlü kümelerin üzerine yoğunlaşmak
Belli bir bölge veya ülkede gelişmiş bir iş çevresinin ve geniş bir stratejinin parçası olarak
kümeleşmek
Kümeleşmenin ortak kavramsal bir rekabetçilik çerçevesi üzerine oturtulmasını sağlamak
Kümeleşmenin değişikliklere hızlı uyum sağlayabilmesi ve becerilerinin gelişmesine
olanak tanınabilmesi için uzmanlaşmış işgücünün varlığını korumak
Ortaklıklara yönelik olarak önceden süregelen eğilimlerin var olmasına dikkat etmek
ve/veya bu etkileşimi kolaylaştıracak kurumları oluşturmak
Yeterli işlevsel bir bütçeye sahip olmaktır.
Kümeleşmede başarısızlık etmenleri:







68
Tecrit edilmiş bir kümeleşme faaliyetini sürdürmekte ısrarcı olmak
Ekonomik başarının ana etmenleri üzerinde geniş bir uzlaşmanın eksikliği
Teknolojik altyapının ve kurumsallaşmanın zayıflığı
Gerekli vasıflardan ve onları edinme fırsatlarından yoksunluk
Yetersiz rekabetçi baskı
Kolaylaştırıcı eksikliği
Kümeleşme ilişkilerindeki hiyerarşi



2.6.5
Ofis eksikliği
İhmal edilmiş şube binaları
Sermayeye erişim eksikliği ve sürdürülebilirliği şüpheli yetersiz bütçenin varlığıdır.
Türkiye’de Kümeleşme ile İlgili Kurumlar, Strateji Belgeleri ve Destek Programları
“Kümelenme konusunda geçmişte çeşitli analiz çalışmaları ve Avrupa Birliği projeleri uygulanmış
olmakla birlikte konuya ilişkin kapsamlı çalışmalar Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) döneminde
başlatılmıştır. ‘Sanayi Strateji Belgesi’nde (2011-2014), kümelenmenin sanayi politikalarının önemli
bir aracı olduğu benimsenmekte ve bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Kalkınma Ajanslarının
destek mekanizmalarının geliştirileceği vurgulanmaktadır.”[1]
OECD’2014 raporuna30 göre uzmanlaşma ve kümeleşme gibi il düzeyindeki platformlar yeni yeni
politika alanına girmektedir. Bu platformlar 2010 yılında işbirliğini güçlendirmek ve yerel bilgiyi
ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek adına kurulmuştur. Rapor, bu alanda, TÜBİTAK’ın bölgesel
yenilik platformları ve yerel işbirliği ağları kurmak üzere 2011 yılında başlattığı rekabetçi fon
programına değinmektedir. Bu esnada Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun teknoparkların
kurulmasını hem altyapı destekleri, hem firmalar ve Ar-Ge personeli için uygulanan vergi teşvikleri
araçlarıyla hızlandırdığının altı çizilmektedir. Buna göre 2014 yılı itibariyle performansları BST
Bakanlığı tarafından izlenen 40’ı faaliyette 55 bölge kurulmuştur.
Türkiye’de bakanlıklar düzeyinde üç bakanlık küme ve kümeleşme girişimlerini değerlendirmekte ve
desteklemektedir; Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, BST Bakanlığı.
Kümeleşme girişimleri alanında; Kalkınma Bakanlığı güdümlü projeler kanalıyla destekler
sağlanmakta, Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslarası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi
Programı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Kümelenme Destek programı ve Kalkınma
Ajansları’nın kümelere yönelik mali ve teknik destek programları bulunmaktadır. Bakanlıklar
arasındaki eşgüdüm ve koordinasyonu sağlamak üzere Kalkınma Bakanlığı tarafından “Kümelenme
Yönetişim Modeli” hazırlanmıştır.
2.6.5.1 Kalkınma Bakanlığı
Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi 2014-2023-BGUS, Türkiye’nin bölgesel kalkınma stratejilerini
kapsamlı bir biçimde anlatan önemli bir belgedir. Bu belgedeki, dört ildeki (Malatya, Erzurum, Kars,
Muş) kümeleşme faaliyetleri ile doğrudan ilgili olduğu düşünülen önemli maddeler aşağıda
belirtilmiştir:
“4.2.3-385. Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi, bilgi ve teknoloji üreten kurumlar (üniversiteler,
enstitüler) ile onu kullanan sanayi işletmeleri arasında operasyonel ağlar kurulması ve üniversitesanayi işbirliğinin etkinleştirilmesi sağlanacak, kümelenme odaklı ihtisaslaşmış OSB’ler
oluşturulacaktır. Yenilik kapasitesi bulunan yüksek teknolojili sektörlerin ihtisas OSB’ler içinde yer
alması teşvik edilecektir.
30
OECD Science Technology and Industry Outlook, 2014
69
4.7.1-606. Tüm Düzey 2 bölgelerde kalkınma ajanslarının koordinasyonunda bölge plan ve
programları ile entegre olacak şekilde bölgesel yenilik stratejileri hazırlanacaktır.”[3]
2.6.5.2 BST Bakanlığı
 Sanayi Strateji Belgesi (2014-2018)
2014-2018 Yılları için hazırlanan Sanayi Strateji Belgesinde bölgesel kalkınma kapsamındaki
kümeleşme girişimleri ile ilgili maddeler aşağıda özetlenmiştir.
Politika 8: Bölgesel gelişmeye katkı sağlamak üzere sanayi politikaları geliştirilecektir.
138. Kümelenme konusunda bilinç ve örgütlenme düzeyi artmakta, küme oluşumlarının
desteklenmesi yönünde yürütülen çabalar hem ulusal, hem de bölgesel rekabet gücü açısından
önemli fırsatlar sunmaktadır.
139. Türkiye’de yatırımların ve istihdamın artırılması, ihracatın ve KOBİ’lerin desteklenmesi, bölgesel
dengesizliklerin giderilmesi, Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi gibi farklı amaçlarla çok sayıda teşvik
programı uygulanmaktadır. Söz konusu desteklerin birbirini tamamlayıcılığı ve bölgesel öncelikler
çerçevesinde şekillendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle işletmelere yönelik devlet
desteklerinin bölgesel düzeyde; sanayi altyapı ve üst yapı destekleri, iş geliştirme destekleri, finansal
destekler, Ar-Ge ve yenilik destekleri temelinde farklılaştırılması gerekmektedir. Teşvik sisteminin en
önemli unsuru olarak uygulanmaya devam eden yatırım teşvikleri, en bilinen teşvik biçimi olup genel
sistemin omurgasını oluşturmaktadır. Yeni Teşvik Sistemi; Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Büyük Ölçekli
Yatırımların Teşviki, Stratejik Yatırımların Teşviki ve Genel Teşvik Uygulamaları olmak üzere 4 ana
bileşenden oluşmaktadır. Yeni teşvik sisteminde; bölgesel teşvik uygulamalarına esas olan bölgesel
kademelenme çalışması yenilenmiş ve 2011 yılında yenilenen Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi
temel alınarak 6 teşvik bölgesi oluşturulmuştur. Teşvik kapsamı, destek araçları ve destek oranlarının
sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi düşük bölgeler lehine iyileştirilmesi sonucunda teşvik belgesi alan
yatırımlar içinde bu bölgelerin oranı artmıştır.
 KOSGEB, Haziran 2005 verilerine göre Türkiye’deki illerde KOSGEB Veri Tabanında bulunan
işletmelerin sayısına göre “kümelenme tablosu” hazırlamıştır.
KOSGEB, 2010’da KOBİ’lerin işbirliği güç birliği anlayışında bir araya gelmelerini sağlayarak ortak
sorunlarına ortak çözümler üretilmesini amaçlayan ‘İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı’nı
geliştirmiştir.
70
 Ulusal Küme Destek Programı; rekabetçilik ve yenilikçilik alanlarında, BST Teknoloji Bakanlığı
ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile işbirliği içinde Ulusal Küme Destek
Programı hazırlanmıştır. 2013 yılı Ekim ayında söz konusu program uygulamaya konulmuştur.
Türkiye genelinde küme geliştirmeyi desteklemek amacıyla ulusal ve uluslararası
uzmanlardan oluşan ekip tarafından hazırlanan “Uygulamalı Küme Geliştirme Kılavuzu”
yayımlanmıştır.
 TÜBİTAK Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Ağları ve Platformları Kurma Girişimi Projeleri
Destekleme Programı; ulusal ve uluslararası kurum, kuruluş, birim ve gruplar arasında temel
bilimler, mühendislik, sağlık bilimleri, sosyal bilimler ve ilgili teknoloji dallarında, özellikle
Türkiye’ülkemizin bilim ve teknoloji öngörüleri doğrultusunda gelişmesini sağlamak amacı ile
geliştirilmiştir.
 IPA (Instrument for Pre-accession Assistance-Katılım Öncesi Yardım Aracı); Avrupa Birliği
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından yürütülen Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP) çerçevesinde
finanse edilen KOBİ İşbirliği ve Kümelenme Projesi'nin amacı KOBİ’lerin uluslararası
piyasalardaki rekabet gücünü kümelenme anlayışı ile geliştirmek olmuştur. 2013’de
tamamlanan projenin değerli bir çıktısı da 10 kılavuzdan oluşan kümelenme rehberidir;
1.Yerel Paydaşlar için Kümelenme Kılavuzu, 2. Küme Kolaylaştırıcıları için Uygulamalı Küme
Geliştirme Kılavuzu, 3. Kümelerin Tanımlanması ve Önceliklendirilmesi Kılavuzu, 4. Kümeler
için Güven Oluşturma, İşbirliği ve Ağ Yönetimi Kılavuzu, 5. Kümeler için Uluslararasılaştırma
Strateji ve Pazarlama Kılavuzu, 6. Kümeler için Değer Zinciri yönetim Kılavuzu, 7. Kümeler için
Tedarik Zinciri Yönetim Kılavuzu, 8.Kümeler için İnovasyon ve Ar-Ge Yönetim Kılavuzu, 9.
Kümeler için Performans Değerlendirme ve İzleme Kılavuzu, 10. Küme Geliştirme Sürecinde
UR-GE Projesi Hazırlama ve Uygulama Kılavuzu’nu içermektedir.
 BROP kapsamında 15 Cazibe Merkezi (Büyüme Merkezi) belirlenmiştir. Kars, Erzurum ve
Malatya illeri bu merkezlerdendir. Programın kaynakları, programın etkisinin ve katkısının en
yüksek olacağı belirli sayıdaki sektörlere ve bölgelere yoğunlaştırılmıştır. İmalat sanayi ve
turizm sektörü de BROP’un sektörel yoğunlaşmasının ana unsurlarını oluşturmaktadır. Bu
bağlamda Malatya’ya İş Geliştirme Merkezi kurulması; Erzurum, Erzincan ve Kars Kış Turizmi
Koridoru Projesi, tüm Türkiye için Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Projesi, TRA2
Bölgesinde Süt Ürünleri Kümelenmesini Canlandırma ve Kars'ta Peynir Altı Suyu İşleme
Tesisinin Kurulması Projesi, Malatya Kayısı Küme Aktivasyonu ve Küme Altyapısını
Güçlendirme Projesi, Kars’da Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi bulunmaktadır.
71
Ekonomi Bakanlığı:
Ekonomi Bakanlığı KOBİ ve Kümelenme Destekleri Dairesi Başkanlığı tarafından uygulanan 2010/8
sayılı ‘Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’- UR-GE ile
kümeleşme yaklaşımını esas alan yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi ve işbirliği kuruluşlarının
önderliğinde ihracat seferberliğinin başlatılması Türkiye’de yerleşik şirketlerin, uluslararası arenada
rekabetçiliğini ve ihracatını artırma amaçlanmıştır. Bu kapsamda şirketler, işbirliği kuruluşlarının proje
başvuruları sonucu desteklenmektedir. Bu destek uygulanması itibariyle bir küme destek programıdır.
Çünkü işbirliği kuruluşunun şemsiyesi altında çok sayıda işbirliği yapan şirketin desteklenmesini
içermektedir.
Tablo 10 Kümeleşme İle İlgili Bilgi Kaynakları
Dünya
BM Sınai Kalkınma Programı (Küme ve İş
Ağları Birimi)
Institute for Stratejy and CompetitivenessHarvard Bus. sch.
World Bank
US Council on Compotitiveness
The Global Cluster Inititiative Survey
(GCIS)
The Compotitiveness Institute
Cluster Observatory
Avrupa
European Cluster Observatory
European Cluster Collaboration Platform
The Danish Cluster Alliance
Enterprise Europe Network
European Small Business Portal
European Secretariat for Cluster Analysis
Türkiye
Ulusal
Kümelenme
Politikasının
Geliştirilmesi Projesi
Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu
Yenileşim Derneği
Küme yöneticileri Kulübü
Kobi İşbirliği ve Kümelenme Projesi
Ekonomik Kalkınma için Kümelenme
Anadolu
(AKİP)
72
Kümeleri
İşbirliği
Platformu
www.unido.org
www.isc.hbs.edu
www.worldbankorg7urban7led7cluster2.html
www.complete.org7publications7cluster reports.asp
http://cluster-research.org/
http://www.tci-network.org/
http://clusterobservatory.in/
www.clusterobservatory.eu
www.cluster-collaboration.eu
www.regx.dk
www.enterprise-europe-network.ec.europa.eu/index en.htm
www.ec.europa.eu/small-business/index en.htm
www.cluster-analysis.org
www.clusterturkey.com
www.urak.org
www.yenileşim.org
www.clusterman.org
www.smenetworking.gov.tr
www.sanayi.gov.tr/Files/Attachments/OtherFiles/kumelenmebrosuru-19072012144348.pdf
www.akip.org.tr
2.6.6 Metodoloji
Bu bölümde proje kapsamında gerçekleştirilecek olan küme analizi çalışmasının metodolojisine ilişkin
ana çalışma başlıkları ve bu başlıklar altında bulunabilmiş olan bilgilere yer verilecektir.

Metodolojinin Teorik Çerçevesi
o Kümeleşme Girişiminin Evreleri
Aşağıdaki kutular kümeleşme girişiminin başlangıç evrelerini bir biçem içerisinde göstermektedir:
Farklı evrelerdeki kümeleşme girişiminin veya küme organizasyonunun can alıcı yetkinlikleri aşağıdaki
gibi sıralanabilir:




Sosyal sermayenin inşası ve güvenin tesis edilmesi esnasında
o Liderlik
o Yaptırabilme yeteneği
o İnsanlar arası ilişkileri görme becerisi
o Bütünleştiricilik
Stratejik linkleri/bağlantıları geliştirmek, stratejiyi ve vizyonu tanımlamak esnasında
o Yönetimsel ve analitik hüner
o Sanayiye has bilgi sahibi olmak
Eylemlerin taahhüt edilmesi esnasında
o İnsanlar arası ilişkileri görme becerisi
o Yönetimsel ve analitik hüner
o Kaynak yaratma ve yönlendirme becerisi gerekli olmaktadır.
Kümeleşme Girişiminde Gerçekleştirilecek Etkinlikler
Etkili bir küme girişiminde yapılacak etkinlikler için aşağıdaki tablo hazırlanmıştır. Bu genel tablo pek
çok kümeleşme girişimine uygulanabilecek biçimde elde edilen deneyimlerden yararlanılarak
oluşturulmuştur.
73
Şekil 12 Küme oluşturma yol haritası
Yukarıdaki şekil kümeleşme girişiminin kuruluş süreçlerini de içermektedir. Kümeleşme Girişiminin
Kuruluş süreçleri esas olarak kümeyle neyin gerçekleştirmek istendiğine ve birlikte olması düşünülen
firmaların oluşturduğu ortama dayanır. Mamafih, yapılacak işler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:


İletişimin arka planı için bir analiz/fizibilite çalışması yapılması, tabloda pembe olarak
gösterilen kutular
 Çizilen çerçeve içerisinde bir organizasyon yapısı hazırlanması, tabloda sarı olarak gösterilen
kutular
 Gerekli finansmanın sağlanması, tabloda gri olarak gösterilen kutular
 Kümeleşmenin başlatılması (lansmanı), tabloda mavi olarak gösterilen kutuların en üste tek
olanıdır.
Çekirdek Gurubun Oluşturulması ve İl GZFT’lerinin değerlendirilmesi
[I. Çalıştay veya I. Çalıştay öncesi saha görüşmeleri]

Faktörlerin Saptanması
[Saha görüşmeleri; Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay]
74
Şekil 13 Doğu Anadolu Düzey 2 Bölgelerinde Öne Çıkan Sektörel Yığılmalar (2009)
Kaynak : Kalkınma Bakanlığı
Şekil 13’de Türkiye’nin doğu bölgesi üzerinde, NACE ikili sınıflamasına göre, Düzey 2 Bölgelerinde öne
çıkan sektörel yığılmalar özetlenmiştir. Şeklin alt kısmındaki Herfindahl Endeksi’ndeki renkler sektörel
çeşitliliğin yoğunluğunu göstermektedir. Karadeniz Bölgesi ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde genel
olarak gıda, ağaç ve metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatında yığılmalar görülürken,
Türkiye’nin güney doğusunda; gıda, tekstil, metalik olmayan diğer mineral ürünlerin ve plastik
ürünlerin imalatı öne çıkmaktadır.
Genel olarak İstanbul, Doğu Marmara, İzmir, Ankara ve Adana Mersin Bölgesinde sektörel çeşitlilik
fazla olduğu bilinmektedir; buna karşın İmalat Sanayiinde verimliliğin en düşük olduğu bölgeler
sırasıyla TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan), TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) TRB2 (Van, Muş, Bitlis,
Hakkari), TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli), TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) bölgeleridir. Ana
metal sanayinin yığıldığı bölgelerde kişi başına düşen ciro oranının da daha yüksek olduğu tespit
edilmiştir.
75

Kümelerin Üç Yıldız Analizi
[Dört il için istatistiki verilere dayalı olarak öne çıkan sektörlerin seçilmesi. (BST Bakanlığı, DAP
Yönetimi)]-[Masa başı çalışması]

Aktörler Düzeyinde Küme Potansiyellerinin Değerlendirilmesi
[Üç yıldız analizinde ortaya çıkacak sektörlere ek olarak, istatistiki verilerin yetersizliği nedeniyle iyi
incelenemeyen fakat küme potansiyeli olduğu düşünülen sektörlere ait saha çalışmalarının da
yapılması. (BST Bakanlığı, DAP Yönetimi)]-[Farkındalık Yaratma ve Arama Çalıştayı -I. Çalıştay]

Porter’ın Elmas Modelinin Hazırlanması ve Değerlendirilmesi (Anlamlandırılması).
[Dört ilin üç yıldız analizleri, rekabetçilik ve dış ticaret karneleri, yenilik göstergeleri, inoreka rekabet
analizi sonuçları, işbirliği analizlerine dayanılarak dört sektör için Porter’ın Elmas Modelinin
hazırlanması ve değerlendirilmesi.]-[Masa başı çalışması + Farkındalık Yaratma ve Arama Çalıştayı – I.
Çalıştay]

Farklı Rekabetçilik ve Yenileşim Analizleri
o 5.1.2.1. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Rekabetçilik Karneleri- [Masa başı
çalışması]
o 5.1.2.2. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Dış Ticaret Karneleri [Masa başı
çalışması]
o 5.1.2.3. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) Yenilik Göstergeleri – [Masa başı
çalışması]
o 5.1.2.4. Dört İlin (Malatya, Erzurum, Kars, Muş) İnoreka Rekabet Analizi
[Her bir kümeleşme için 30 küme aktörü ile yarı yapılandırılmış mülakat teknikleri uygulanarak
yüzyüze görüşme + Masa başı çalışması]

İşbirliği Analizleri
o Sektör Değer Zincirleri
[İnoreka Rekabet Analizi kapsamında firmalar değer zinciri analizi]

Kurulların ve Çalışma Guruplarının Saptanması
[Saha görüşmeleri; Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay] Bu aşamada hedeflenen başlıca çıktılar
aşağıda verilmektedir.
o
o
o
o

76
Sosyal sermayenin inşası ve güvenin oluşturulması
Stratejik linklerin geliştirilmesi
Stratejinin ve vizyonun tanımlanması
Eylemlerin taahhüt edilmesi vb. gibi
Misyon, Vizyon, Etik Değerler, Stratejilerin Oluşturulması ve Değerlendirilmesi
[Bağdaştırma Yöntemi ile stratejilerin tayini-Masa başı çalışması; Değerlendirme-Arama ve Diyalog
amaçlı II. Çalıştay]

Yol Haritaları Taslaklarının oluşturulması
[Arama ve Diyalog amaçlı II. Çalıştay]

Yol Haritalarının Hazırlanması [Masa başı çalışması]
 Mevcut Durumun Rekabetçilik Analizleri [Yapılabilirlik Çalışmasının Analizi]
 Küme Analizleri
Kaynak:Tepav

Diğer İşbirlikleri
[İnoreka Rekabet Analizi kapsamında; firmalar arası, üniversite –sanayi, kamu-sanayi işbirlikleri
analizi]
77
2.7 Girişimcilik Politikaları
2.7.1 Bir Politika Aracı Olarak Girişimcilik
Girişimcilik, özellikle Ar-Ge yenilikçilik sonuçlarının ticari ürünlere dönüşmesinde etkin bir araç olarak,
ülkelerin gelişimi için fırsatlar vaat eden bir alan olarak ön plana çıkmıştır. Girişimcilik kabiliyeti yaygın
şekilde ticari başarı için kilit faktörler arasında değerlendirilmektedir. Girişimciler, Schumpeter’in31
(Schumpeter, 1911) ekonomik sistem muhasebesi açısından önemli bir faktördür ve girişimcilik, ticari
alanlarda ve şirketlerde yaygın şekilde öğretilen bir konudur. Liselerde, birçok üniversitede ve çok
sayıda farklı platformda girişimcilik derslerine her geçen gün daha fazla yer verilmektedir.
Özellikle günümüzün yenilik politikaları KOBİ’lerin desteklenmesinden girişimciliğin desteklenmesine
doğru kaymaktadır (Henrekson ve Stenkula, 2009)32. Bu değişim süreci Cox ve Rigby (2012) 33
tarafından “girişimciliğe dönüş – entrepreneurial turn” olarak adlandırılmaktadır. Hükümetler bu
değişim sürecine kurguladıkları çeşitli destek programları ile uyum sağlamaktadır.
Girişimciliği destekleyen mekanizmalara yönelik çalışmalar genellikle kapsam açısından ve teknik
olarak ilginç kamu politikası sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Sosyal ve ekonomik aktörlerle yakın bir
politika olması sebebiyle girişimcilik çok sayıda ülkede bir politika hedefi olarak ortaya konmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde girişimcilik kültürü ekosisteminin gelişmişlik düzeyi açısından en üst
seviye olduğu kabul edilmektedir. Girişimcilik kaynağı ve değeri açısından, sosyal ve psikolojik
bilimlerle de işbirliği içindedir. Hatta, girişimcilik davranışı ile genetik arasındaki güçlü bağlantıyı
inceleyen ve bazı durumlarda bu bağlantıyı ortaya koyan çeşitli çalışmalar da bulunmaktadır
(Eckhardt ve diğerleri, 2006; Nicolaou ve diğerleri, 2008; Nicolaou ve Shane, 2009; Nicolaou ve
diğerleri, 2009; Shane ve diğerleri, 2010).34
31
Schumpeter, J.A. (1911). “The Theory of Economic Development. An Inquiry into Profits, Capital, Credit,
Interest and the Business Cycle.” Translated by R. Opie, and Published by Oxford University Press (1963), 66.
32
Henrekson, M. and Stenkula, M. (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804,
Research Institute of Industrial Economics, Stockholm.
33
Cox, D. and Rigby, J. (eds.) (2012). Innovation Policy Challenges for the 21st Century, Routledge, Londra.
34
Eckhardt, J. T., S. Shane, & F. Delmar (2006). "Multistage Selection and the Financing of New Ventures."
Management Science 52(2): 220-232.,
Nicolaou, N. and S. Shane (2009). "Can Genetic Factors Influence the Likelihood of Engaging in
Entrepreneurial
Activity?" Journal of Business Venturing 24(1): 1-22.
Nicolaou, N., S. Shane, et al. (2008). "Is the Tendency to Engage in Entrepreneurship Genetic?"
Management Science
54(1): 167-179.
Nicolaou, N., S. Shane, L. Cherkas, & T.D. Spector (2009). "Opportunity Recognition and the Tendency to be
an
Entrepreneur: A Bivariate Genetics Perspective." Organizational Behavior and Human Decision Processes
110(2): 108-117.
Shane, S., N. Nicolaou, et al. (2010). "Genetics, The Big Five, and The Tendency To Be Self-Employed." Journal
of
Applied Psychology 95(6): 1154-1162.
78
Literatürde sıklıkla hatalı bir şekilde girişimcilik politikasının KOBİ politikasına eşit olduğu
değerlendirilmektedir, ancak çok sayıda yazar (ör. Storey, 2005)35 bu ikisi arasında ciddi farklılıkların
olduğunu savunmaktadır. KOBİ politikaları, mevcut işletmelere veya kuruluşlara yönelik olup bu
işletme ve kuruluşlara karşılaştıkları sorunlarda yardımcı olmak üzere tavsiye ve bilgi sağlamayı
hedeflemektedir. Buna karşılık girişimcilik politikaları kişilere yöneliktir. Bir başka ifadeyle yeni bir iş
kurmayı düşünen, düşünmeye başlayacak ve düşünebilecek veya kısa bir süre önce yeni bir iş kuran
kişilere yöneliktir.
Girişimcilik politikaları bu nedenle ticarette bağımsız olarak hareket eden bireylerin sosyal ve
ekonomik olarak üretken faaliyetlerinin desteklenmesine yönelmektedir (Henrekson ve Stenkula,
2009)36. Temel hedefi, sosyal olarak optimum değerin altında kaldığı düşünülen girişimcilik faaliyet
seviyesini yükseltmektir. Girişimcilerin gereksinimlerinin doğrudan karşılanmasına yönelik olarak,
ticari tavsiye programları veya eğitim politikası gibi daha kapsamlı makroekonomik politika
çerçeveleri vb. gibi politikalar uygulanabilir.
Kaynak desteğinin düzeyine bağlı olarak, girişimcilik politikaları sert veya yumuşak olarak
sınıflandırılabilmektedir (Storey, 2005)37. Sert politikalar genellikle finans (krediler ve hibeler) şeklinde
destekler sunarken; yumuşak politikalar, şirket kuruluşu öncesi girişimcilere yönelik danışmanlık
faaliyetleri, şirket kuruluşu aşamasında danışmanlık faaliyetleri, finansal desteğin kolaylaştırılması,
teknolojinin geliştirilmesi ve teknolojiye erişimin kolaylaştırılması, fiziksel altyapıya erişimin
geliştirilmesi veya şirket kuruluşu sonrası tavsiyeleri içermektedir.
2.7.2
Girişimciliğin Karakteristikleri
Literatürde girişimciliğin çeşitli kişisel karakteristiklerden oluştuğu kabul edilmektedir; bu
karakteristikler a) kültürel değerler açısından bir değer veya davranış sistemi ve b) bir değer
sisteminin gerçekleştirilmesinde önemli gördüğümüz kabiliyetler seti olarak iki kategoriden
oluşmaktadır. Birçok analiz çalışmasında girişimciliğin, yönetim ve sonuca odaklı aksiyonla daha
yakından bağlantılı olduğu yönünde genel bir görüş birliği bulunmaktadır. Girişimcilikte üç temel
davranış öne çıkmaktadır; (i) yüksek sorumluluk üstlenme (ii) hesaplı risk alma ve (iii) performansa
dönük geri bildirim talep etme (Johnson, 1990)38. Bu davranışları olumlu veya olumsuz etkileyen
yapılar, kurumlar veya gruplar olmaktadır. Girişimci kültürde yüksek başarı güdüsü egemendir.
Örneğin yüksek başarı güdüsünün Amerikan toplumunda desteklenmesi ABD’de girişimci kültürün
gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Girişimcilerde bulunması beklenen yetenekler ve özelliklere
ilişkin bir görünüm Şekil 14’de verilmektedir.
35
Storey, D. J. (2005). "Entrepreneurship, Small and Medium Sized Enterprises and Public Policies", in Z.J. Acs
and D.B. Audretsch (eds.), Handbook of Entrepreneurship Research: 473-511.
36
Henrekson, M. and M. Stenkula (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804.
37
Storey, D. J. (2005). "Entrepreneurship, Small and Medium Sized Enterprises and Public Policies", in Z.J. Acs
and D.B. Audretsch (eds.), Handbook of Entrepreneurship Research: 473-511.
Johnson, B.R., (l990). “Toward A Multidimensional Model of Entrepreneurship: The Case of
Achievement Motivation and the Entrepreneur”, Entrepreneurship Theory and Practice, l4.
38
79
Şekil 14. Girişimcilikte Yetenekler39
Girişimcilik desteğindeki kapsamı belirleyebilmek açısından politika yapıcıların
sunulabilecek girişimcilik karakteristikleriyle ilgili bazı çalışma konuları arasında:




dikkatine
Girişimcilik yönelimi (Entrepreneurial Orientation - EO) (Dess ve diğerleri, 2011)40,
Girişimciler tarafından hedef belirleme (Ardichvili ve diğerleri, 2003)41,
Girişimciliğin sosyal kavramları ve iş gücü, vergilendirme ve diğer politikalarla daha geniş
anlamdaki bağlantıları (Henrekson ve Stenkula, 2009);42
Yeteneklerin geliştirilmesi, (OECD, 2010)43
OECD değerlendirmesinde, yeni bilgilerin analiz edilmesi, kullanılması ve uyarlanmasını ve bunların
mevcut bilgilerle birleştirilmesini içeren bazı özel (birbiriyle bağlantılı) yeteneklerin tartışıldığı bir
çerçeve sunulmaktadır: “Yeni ticari girişimlerin ve mevcut işletmelerde inovatif projelerin
oluşturulması ve yürütülmesi için özel girişimcilik yeteneklerine örnek olarak risk değerlendirme ve
garantileme, stratejik düşünce, kendine güven, kişisel ilişki ağını en iyi şekilde kullanabilme kabiliyeti,
ortak bir hedefin başarılmasında başkalarını motive etme, başarı için işbirliği ve diğer zorluklarla ve
girişimciler tarafından yerine getirilen gereksinimlerle baş etme kabiliyeti gösterilmektedir” (OECD,
2010).
2.7.3 Girişimcilik Desteğine İlişkin Gerekçeler
Girişimciliğin kuramsal yazında desteklenmesi gereken bir faaliyet olarak öne çıkmasında farklı
gerekçeler mevcuttur. Bu kapsamda, Ar-Ge ve yeniliği desteklemeye yönelik devlet müdahalesinin en
önemli kuramsal gerekçeleri serbest piyasa ekonomilerinde ortaya çıkan “pazar tökezlemeleri”
39
http://turtleinvestor888.blogspot.com/2009/07/entrepreneurship-requires-four-areasof.html
Dess, G. G., B. C. Pinkham, & H. Yang (2011). "Entrepreneurial Orientation: Assessing the Construct's Validity
and Addressing Some of Its Implications for Research in the Areas of Family Business and Organizational
Learning." Entrepreneurship Theory and Practice 35(5): 1077-1090.
41
Ardichvili, A., Cardozo, R., & Sourav, R. (2003). "A Theory of Entrepreneurial Opportunity Identification and
Development." Journal of Business Venturing 10: 105-123.
42
Henrekson, M. ve Stenkula, M. (2009). Entrepreneurship and Public Policy. IFN Working Paper No. 804,
Research Institute of Industrial Economics, Stockholm.
43
OECD (2010). “Entrepreneurship Skills”, in SMEs, Entrepreneurship and Innovation.
40
80
(market failures) olarak adlandırılabilir. Pazar tökezlemesi kabaca, mevcut bir yatırım ve faaliyet
alanında var olan risklerinden dolayı o faaliyet alanına sosyal ve toplumsal optimumdan daha az
yatırım yapılması olarak tanımlanabilir. Devletler bu alanlara politika araçları ile müdahale ederek
faaliyetlerin yoğunlaşmasını ve toplumsal faydanın optimize edilmesini sağlamaya çalışır. Girişimcilik
de bu tür faaliyetlerden biri olarak görülmektedir. Girişimciliğe devlet müdahalesinin ve desteğinin
altında aşağıdaki nedenler sayılabilir (Ramlogan ve Rigby, 2012)44:




Farkındalık Noksanlığı: Genç bireylerde farkındalığın az olması ya da olmaması bir iş kurmanın
potansiyel faydalarını anlamalarını zorlaştırmaktadır. Bu durum için literatürde önerilen en
önemli çözüm, eğitim sistemi ve kültürel değerlerde girişimcilik vurgusunun artırılması olarak
ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, gençleri küçük yaşta girişimciliğe yönlendirecek destek
programları da önemli görülmektedir.
Bilgi (Malumat-Information) Edinme Sorunları: İş sahiplerinin genelde yaptığı hata dışarıdan
gelecek tavsiyelere kapalı olmalarıdır. Ayrıca, özellikle genç girişimciler tecrübeli biri onlara
yol gösterene kadar firmalarının sahip olduğu problemlerin farkında değildirler. Bu bilgi
eksiklikleri, serbest piyasa ekonomisinde tam bilgi sahibi olarak kabul edilen bir firmanın
aslında yeterince bilgi sahibi olmadığına işaret etmektedir. Geliştirilecek mentorluk/koçluk
destekleri firmaların kolayca yeni bilgi edinmelerini ve tavsiyeler almalarını sağlayarak ilave
maliyetler oluşturmalarını engelleyebilecektir.
Finansmana Erişim: Genç girişimcilere ait start-up’ların finans kuruluşlarında ihtiyaç
duydukları finansmana erişimlerini engelleyen en önemli unsur, yeni kurulmuş olmaları
sebebiyle finans kuruluşunun bu firmaları değerlendirememesi ve değerlendiremediği
firmaya da finansman sağlayamamasıdır. Bu durum, devletlerin yeniliğe sağladıkları teşvik,
hibe ve desteklerle aşılmaya çalışılmaktadır.
Ar-Ge ve Yeniliğe Yatırımın Sağlayabileceği Pozitif Dışsallıklar: Özellikle teknoloji-yoğun startup girişimlerin teknoloji ve yeniliğin doğasından gelen riskleri de mevcuttur ve ilgili risk
yatırımcıyı korkutabilir. Sonuç, teknoloji tabanlı girişimlerin toplumsal optimumun daha
altında yatırım almasıdır.
Yukarıdaki pazar tökezlemelerinin ana nedenleri incelendiğinde girişimcilik faaliyeti için dört önemli
etken olduğu sonucuna varılabilir. Bunlar;
1)
2)
3)
4)
Bilişsel, davranışsal ve kültürel değerler,
Kişisel yetenek,
Finansman,
Bilgi.
Shane (2012), girişimciliği “fırsatların belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kullanılması” olarak
tanımlarken45; tamamlayıcı bir tanım olarak Shane ve Venkataraman (2000) politika geliştirirken
girişimcilik kavramının firmadan ayırt edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Teknoloji tabanlı
44
Ramlogan, R., ve Rigby, J., (2012). The Impact and Effectiveness of Innovation Policy, Working Paper,
Manchester Institute of Innovation Research.
45
Shane, S., (2012). Reflections on the 2010 AMR Decade Award: Delivering on the Promise of
Entrepreneurship as a Field of Research, Academy of Management Review, 37(1), pp. 10-20.
81
girişimcilikte bu fırsatlar “teknoloji” ile ilintilidir46. Teknoloji ve yenilik faaliyetleri doğası gereği daha
fazla risk içerdiğinden bu tür girişimcilik faaliyetlerinin pazar tökezlemesine maruz kalma olasılığı çok
daha yüksektir. Bir diğer OECD çalışmasında (OECD, 2012)47 genel olarak girişimciliğin çerçevesini
belirleyen unsurları, girişimcilik ekosistemi olarak tanımlamakta olup aşağıdaki tabloda 6 başlık
altında sınıflandırmıştır (Tablo 11).
Tablo 11. Girişimcilik Ekosistemini Oluşturan Unsurlar
1. Düzenleyici Çerçeve
•
İdari
Yük
(iş
kurma/büyütme),
• İcra ve iflas mevzuatı,
• Sağlık ve çevre mevzuatı,
• Ürün ve iş piyasaları
mevzuatı,
• Adalet sistemi, Vergi sistemi,
• Sosyal güvenlik mevzuatı.
4. Bilginin Oluşumu ve
Yayılımı
• Ar-Ge yatırımları,
• Üniversite-sanayi işbirliği
• Firmalar arası işbirlikleri,
• Teknoloji, internet.
2. Pazar Koşulları
• Rekabet mevzuatı,
• Dış pazarlara erişim,
• İç pazara erişim,
• Kamu ihaleleri,
• Kamunun rolü,
• Pazarın kalitesi.
3. Finansa Erişim
• Kredi piyasaları,
• Özel sermaye,
• Girişim sermayesi,
• Yatırım melekleri,
• Sermaye piyasaları.
5. Girişimcilik Kabiliyetleri
6. Kültür
• Eğitim ve deneyim, öğrenim,
• Risk algısı,
• Girişimcilik altyapısı,
• Girişimci algısı,
• Danışmanlık/eğitim hizmetleri, • İş sahibi olma istekliliği.
• İşgücü hareketliliği.
Hızlı büyüyen işletmeler de araştırmalarda mercek tutulan başka bir konu olmuştur. OECD’nin
çalışmasına göre, hızlı büyüyen işletme, üç yılda ortalama yüzde 20’den fazla büyüme (ciro veya
istihdam olarak) ve izlenmeye başlandığında en az 10 çalışanı bulunan işletmedir (OECD, 2012)48. Hızlı
büyüyen işletmeler diğer işletmelere göre istihdam artışı ve yenilik yapma kapasiteleri açısından daha
yüksek bir etkisi bulunmaktadır. (EU, 2011)49.
2.7.4
Türkiye’de Girişimciliğin Tarihçesi
Türkiye’de girişimciliğin gelişimi, eski tarihlerde Osmanlı devletinin hiyerarşik yapısı ile paralel şekilde
sadece devlette mevkisi olan şahıslarca elde edilen servet/mülkiyet varlığı geleneği ile olumsuz yönde
etkilenmiştir. Ayrıca loncaların Osmanlı girişimci sınıfına durağan, yeniliklere kapalı, kanaatkâr,
ihtiyacı kadar çalışma zihniyetini yerleştirmeye çalışmasıyla toplumda da kişilerin yenilikleri kabul
etmesi, çok miktarda mal üretmesi, fazla çalışıp servet biriktirmesi gibi konular gerilerde kalmıştır.
46
Shane, S. and Venkataraman, S. (2000). The Promise of Entrepreneurship as a Field of Research, 25(1), pp.
217-226.
47
OECD, (2012). Entrepreneurship at a Glance
48
OECD, (2012). Entrepreneurship at a Glance,
EU, (2011). Kay M., Antje S., High-Growth Companies, Input Paper to the Workshop: As Drivers for
Job Creation and Innovation: How to Support Them Best?
49
82
Kişiler sermaye edinmek için ticaret ve sanayiden ziyade memurlukta yükselmeye yönlenmiştir
(Çokgezen, 2000)50.
Türk toplumu, Japonya, Pakistan ve Arjantin gibi toplulukçu ülkelerle birlikte anılmaktadır. Bireyci
toplumlar ise, Amerika, Kanada, İngiltere ve Avustralya gibi endüstride, teknolojik gelişmede ve refah
sıralamasında ön sırada olan ülkelerdir (Hofstede, 1980) 51 . Türk toplumu ortaklaşa davranış
göstermesine rağmen birey bazında durum farklılık arz edebilmektedir. Genel anlamda araştırmacılar;
bireyciliği yüksek, belirsizlikten kaçınma ve güç mesafesi boyutları düşük ve erkeksi özellik gösteren
kültürlerin girişimciliğin gelişimini kolaylaştırdığını ifade etmektedirler (Hayton vd., 2002)52.
Türkiye’de finansal liberalizasyon hareketlerinin öncesindeki kapalı ekonomik model ve ekonomide
geçerli olan ithal ikamesi uygulaması, iş dünyasını küresel rekabet ortamından uzak tutarak, iç
piyasada hâkim olmanın verdiği rehavetle karlarını korumaya çalışan ve siyasi ve ekonomik
belirsizlikler içinde risk almaktan çekinen bir ortam yaratmıştır. Günümüzde ise her geçen gün
küçülen dünya ve sınırların ortadan kalktığı ekonomik sistemde rekabetten uzak durabilmek
neredeyse hiçbir işletme ya da sektör için imkân dâhilinde değildir. Söz konusu gelişmeler Türkiye
ekonomisi için de geçerli olup, son yıllarda girişimciliğin önemi kavranmış ve gerek devlet gerekse
özel sektör kuruluşlarının katkılarıyla, girişimcilik konusunda yeni çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
Girişimlerin başarısı ve devamlılığı sürekli tartışılan bir konu olup, başarının önündeki engeller
saptanmaya çalışılmakta ve ortadan kaldırılması için politikalar üretilmektedir. Açılan her işletmenin
başarılı olacağı ve uzun yıllar faaliyetlerine devam edeceğini beklemek mümkün değildir (Toksoy ve
Sönmez, 2014)53.
Dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında ilk sıralarda yer alan ve birçok farklı finansal araçla
işletmeler için alternatif finansman modelleri üreten Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bile
girişimler uzun ömürlü değildir (Shane, 2011)54.
Çokgezen, M., (2000). New Fragmentations and New Cooperations in the Turkish Bourgeoisie.
Environment and Planning: Government and Policy. Vol 18, ss:525-544.
50
Hofstede, G., (1980). Culture’s Consequences: International Differences in Work-Related Values.
Newbury Park: Sage Publications, Inc.
51
Hayton J. C., George, G. ,Zahra, S. A., (2002). National Culture and Entrepreneurship: A Review of
Behavioral Research, Entrepreneurship Theory and Practice, 26(4), 33-53.
52
53
Toksoy, Andaç, Sönmez Asuman, (2014). Türkiye’de Girişimcilik ve Türk Girişimci Profili Üzerine Bir Analiz,
Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Celal Bayar Üniversitesi, 41-58.
54
Shane,
S,
(2011).
“Who
Counts
As
an
Entrepreneur?
(Opinion)”,http://www.entrepreneur.com/article/230350 (15/01/2014)
83
Şekil 15. ABD’deki Girişimcilerin Gelişimi
Son yıllarda yapılan uluslararası çalışmalarda, Türkiye’de kültürün girişimciliği desteklemesi açısından
gelişmiş ülkelerle çok farkın olmadığı ortaya çıkmaktadır. Ernst ve Young (2011)55 tarafından gelişmiş
ülkelerde (G20) yapılan bir araştırmada “sahip olunan kültürün girişimciliği özendirip özendirmediği”
vatandaşlara sorulmuştur. Katılımcıların % 76’sı kültürün girişimciliği özendirdiği önermesine
“tamamen katılıyorum” ve “katılıyorum” şeklinde cevap vermiştir. Bu oran Hindistan’da % 98, Çin’de
% 92, Kanada’da % 88, ABD’de % 88, Suudi Arabistan % 86 ve Türkiye’de %82’dir.
AB Komisyonu tarafından yaptırılan bir araştırma da, girişimciliğin kültürel boyutlarıyla ilgili konulara
odaklanılmıştır. “Farklı işler arasında tercih yapabileceğinizi varsayın, kendi işinizi yapmayı mı, ücretli
çalışmayı mı tercih edersiniz” sorusuna “kendi işimi yapmak isterim” cevabını verenlerin oranı AB
(27)’de % 45, ABD’de % 55, Çin’de % 71, Türkiye’de ise % 51’dir. Girişimcilerin imajı diğer meslek
grupları ile karşılaştırıldığında ise AB (27)’deki katılımcıların % 49’u girişimcilerin imajını daha olumlu
bulmuştur. Bu oran Danimarka’da % 83’e, ABD’de % 73’e ulaşmaktadır. Türkiye’de de katılımcıların
büyük bir kısmı (% 63) girişimcilerin imajını daha olumlu bulmuştur (EU, 2010)56.
Türk toplumu genelde, kişisel inisiyatif ve girişimci değer ve faaliyetlerin zayıf olduğu bir sosyal doku
özelliği gösterse de, son dönemde bilgi teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, sosyal ağların
yaygınlaşması, her alanda bireyin güçlenmesi ve kamudaki iş alanlarının sınırlanması gibi nedenler
kültürel yapıyı girişimciliği destekleme yönünde değişime zorlamaktadır.
Türkiye’de Cumhuriyet döneminde girişimcilik sınıfının oluşması için çaba sarf edilse de, 1960’lı
yıllarda başlanan Planlı Kalkınma dönemi ile bir miktar hareket kazanabilmiştir. 1980’lerde serbest
piyasa ekonomisinin gelişmesiyle, girişimcilik alanında da önemli gelişmeler görülmeye başlamıştır.
1990’larda Gümrük Birliği’nin kabul edilmesiyle rekabetçiliğin daha fazla odağa girmesinden dolayı
girişimcilik çok etkin bir politika aracı haline gelmiştir. KOBİ politikaları girişimcilik politikalarını da
kapsayacak şekilde oluşturulmaya başlanmıştır. Dünya Bankası yatırım ortamı araştırmasına göre
Türkiye’de yeni kurulan işletmelerin yaklaşık % 50’si ilk iki yılda başarısız olmakta ve dört yılın
sonunda % 40’ı ayakta kalabilmektedir. Yüksek iş hacim oranlarına rağmen ayakta kalan girişimlerin 2.
ve 4. yılları arasında istihdam artışı % 10’un altında gerçekleşmekte, işletmeler yeterince
55
56
Ernst ve Young, (2011). Girişimciler Konuşuyor: Girişimcilik Barometresi.
EU, (2010). Flash Eurobarometer: 298
84
büyüyememektedir. Bunun sonucu olarak da Türkiye’de orta ölçekli işletmelerin en yavaş büyüyen
işletme grubunu oluşturduğu ve KOBİ’lerin benzer ülke KOBİ’lerine kıyasla daha yavaş büyüdüğü
sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla yeni işlerin yaratılmasında önemli rol oynayan yeni girişimcilerin,
kurulma ve gelişme aşamalarında desteklenmesi önem taşımaktadır (Cansız, 2013).57
2.7.5
Türkiye’de Yenilikçi Girişimciliğe Yönelik Destekler ve Özellikleri
Türkiye’de 1990’lardan bu yana girişimciliği destekleyen bazı programlar kamu kurumları tarafından
yürütülmüştür. Bölgesel olarak uygulanan vergisel teşvikler, yatırım teşviklerinin yanı sıra, genel
girişimcilikle ilgili, yeni iş açma konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetini kapsayan hibe destek ve
yatırıma yönelik geri dönüşlü destek Girişimcilik Destek Programı adı altında KOSGEB tarafından hali
hazırda yürütülmektedir.
Özellikle teknoloji odaklı firmalara kuluçka altyapısında destekler sağlama yönünde, yenilikçi
girişimciliğe yönelik destek olarak KOSGEB çatısı altında TEKMER programı ile yürütülmüştür.
TEKMER’ler, KOSGEB’in koordinatörlüğünde ilgili üniversite, bölgedeki Sanayi&Ticaret Odası ve
Teknoloji Geliştirme Bölgesi/Araştırma Kurumları arasında işbirliği ile kurulmuş, bu anlamda
üniversitelerle KOBİ´lerin bir araya gelip Ar-Ge çalışmalarında ortak bir platform oluşturdukları yer
olarak tanımlanmıştır. TEKMER’lerde yerleşen girişimciler ön inkübasyon sürecinde Ar-Ge/proje fikri
geliştirme, pazar araştırması, iş planı gibi konularda eğitim ve danışmanlık destekleri
alabilmektedirler. Ön inkübasyon sonrası süreçte ise KOSGEB’in Ar-Ge ve İnovasyon desteklerinden
yararlanırken diğer yandan teknik, mali ve fiziksel konularda inkübasyon hizmetleri de
sağlayabilmektedirler (Şekil 16)58.
Şekil 16. KOSGEB TEKMER Programı
Proje/iş fikri bazlı girişimcilik desteğine ilk olarak TÜBİTAK TEYDEB, 1508 Teknogirişim Destek
Programı ile başlamıştır. Bu program, girişimcilik olgusunun teknoloji ve yenilik odaklı firmalara
yönelmesini ve lisans, yüksek lisans veya doktora düzeyinde eğitimli öğrenci ve mezunların bilgi ve
araştırmalarını ticari ve katma değeri yüksek ürünlere dönüştürebilmelerini teşvik etmek amacıyla
2008 tarihi itibarıyla uygulamaya alınmıştır. Program kapsamında, girişimcilerin firmalarını
kurmalarının ardından, proje giderlerinin % 75 oranında, en fazla 100.000 TL ve bir yıl süre ile
desteklenmesi amaçlanmıştır. 2008 yılında, başvuru yapan 119 iş fikri arasından 27 girişimci destek
57
58
Cansız, M. , (2013). Türkiye’nin Yenilikçi Girişimcileri
http://usitem.cbu.edu.tr/db_images/site_402/file/tekmer.pdf
85
almıştır. 2009 yılında ise sadece 14 girişime destek sağlanmıştır. Bu girişimlere teminat karşılığı ön
ödeme olarak proje harcamalarının gerçekleştirilmesi amacıyla kaynak aktarılmıştır. Programa 2009
yılı sonrası yeniden başvuru alınmamıştır.
2009 yılında BSTB tarafından başlatılan ve geniş kitlelerin dikkatini çeken Teknogirişim Sermayesi
Desteği Programı (TGSD) ülkemizde teknoloji tabanlı iş fikirlerinin ekonomiye kazandırılabilmesi
adına genç girişimci ekosistemine o zamana kadarki en kayda değer müdahalelerden biri olmuştur.
TGSD, üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki
öğrenci, yüksek lisans veya doktora öğrencisi ya da lisans, yüksek lisans veya doktora derecelerinden
birini ön başvuru tarihinden en çok beş yıl önce almış kişilerin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini,
bir iş planı çerçevesinde, katma değer ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek teşebbüslere
dönüştürebilmelerini teşvik etmek için düzenlenmiştir.59
Destek kapsamında desteklenmesi uygun bulunan girişimci en fazla 100.000 TL hibe ve bir yıl süre ile
destek almaktadır. Destek ödemeleri bir iş planı çerçevesinde ön ödemeyi de kapsayacak şekilde
dönem raporlarının projenin iş planına uygun olarak yürütüldüğünün denetimi sonrası yapılmaktadır.
TÜBİTAK tarafından 2013 yılından itibaren yürütülmesine başlanan ve önceki 1508 Teknogirişim
Desteği programının yerini alan 1512 no’lu Girişimcilik Aşamalı Destek Programı olarak yenilenmiş
içeriği ile uygulamaya alınmıştır. Bu programda 2013-2014 arası ilk 2 yıllık dönemde, ilk olarak yapılan
çağrı sonucunda merkezi olarak başvurular toplanmış, iş fikirlerinin değerlendirilmesinin ardından 1.
Aşama kazananları belirlenerek, bu kazananlara yönelik eğitim programı sürecine geçilmiş, eğitim
süreci sonunda da iş fikri sahipleri tarafından oluşturulan iş planları başvuruları ve yapılan sunumlar
TÜBİTAK tarafından paneller aracılığıyla değerlendirilerek 2. Aşama kazananlarına yönelik 100.000
TL’lik hibe desteği alacaklar ve bunun için firma kuracak girişimciler belirlenmiştir.
Programın değerlendirme süreci ve destek miktarı 2015 yılında hedef kitleden alınan geri bildirimlerle
de değiştirilmiştir. Programın adı, 1512- Teknogirişim Sermaye Desteği Programı resmi adı altında
yürütülmeye başlanmış, hedef kitleye doğrudan erişebilmek amacıyla 2015 yılından itibaren BiGG
(Bireysel Genç Girişim) olarak da kullanılmaya başlanmıştır. 1. aşama faaliyetlerini yürütmek üzere
seçilen BiGG Uygulayıcı Kuruluşları açılan çağrı kapsamında iş fikri başvuruları toplanması,
değerlendirilmesi, seçilen iş fikirlerinin iş planına dönüştürülmesine yönelik eğitim, rehberlik, kuluçka
vb. hizmetleri ile iş fikirlerinin doğrulanması çalışmalarını yürütmektedir. 1. aşama sonunda
girişimcinin TÜBİTAK’a sunacağı iş planı önerilerinin ardından, TÜBİTAK tarafından yürütülecek
panellerde bu başvurular değerlendirilmekte, 2. aşama desteği almaya uygun bulunan girişimcilerden
2. aşama desteklerinden faydalanmak üzere şirket kurmaları istenmektedir.60
Programa; üniversitelerin herhangi bir lisans programından mezun kişi veya mezun olmaya çok yakın
öğrencilerden, üniversitelerin herhangi bir yüksek lisans veya doktora programına kayıtlı öğrenci veya
mezun 45 yaşından genç kişiler (doktora ve üstü unvana sahip kişiler hariç) Programın 2. aşamasında
desteklenmesi uygun bulunan iş planları için 40.000 TL sermaye desteği ve 110.000 TL’ye kadar proje
bütçe desteği olmak üzere toplam 150.000TL’ye kadar geri ödemesiz destek sağlayabilmektedir.
Program kapsamında girişimcilere girişimcilik eğitimi verilmekte, ayrıca sanayi deneyimi olan
59
60
www.biltek.sanayi.gov.tr
http://bigg.TÜBİTAK.gov.tr/
86
mentörler/rehberlerce girişimciye teknik, ticari ve idari konularda destek sağlanmaktadır. Programın
2. Aşamasında proje sözleşmesinin imzalanmasının ardından destek kapsamına alınan bütçenin % 60’ı
ilk ödeme olarak, % 30’u ara ödeme olarak, % 10’u ise proje sonu işlemlerinin ardından
ödenmektedir. 2.Aşama kapsamında iş planlarına ilişkin proje faaliyetlerinin destek süresi ek süreler
de dahil olmak üzere en fazla 18 aydır.
3. Aşama ’da ise kuruluşun bir önceki aşamada elde ettiği çıktıların, Ar-Ge çalışmalarıyla
performans ve işlevsellik bakımından iyileştirilmesi ile ticarileşme potansiyellerinin
arttırılmasını amaçlayan aşama olarak tanılanmış ve kuruluşun proje önerisi hazırlayarak 1507
no’lu KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı’na 24 y içerisinde başvurması hedeflenmiştir.
Öte yandan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın TGSD desteğini alan firmaların 1512
Programının 3. aşaması kapsamında 1507 Programına başvuru yapabileceklerine yönelik
programlar arası bir link oluşturulmuştur.
KOSGEB’in 2012 yılından bu yana yürütmeye başladığı “Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge), İnovasyon ve
Endüstriyel Uygulama Destek Programı ile teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip küçük ve
orta ölçekli işletmeler ile girişimcilerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu program, Ar-Ge ve İnovasyon
ile Endüstriyel Uygulama Programları olmak üzere iki alt programdan oluşmaktadır. Bu program
kapsamında işletmesini kuran girişimciler girişimcilik destekleri kapsamında değerlendirilmektedir.
Ar-Ge ve İnovasyon Programı çerçevesinde işlik tahsisi veya kira desteği, personel gideri, başlangıç
sermayesi desteği, teçhizat, donanım, hammadde, yazılım ve hizmet alımı giderleri kapsam içinde
desteklenmektedir. Endüstriyel Uygulama Programı’nda ise kira, makine-teçhizat, donanım-yazılım ve
personel desteği sağlanmaktadır. Ar-Ge ve İnovasyon Programında, proje süresi en az 12 ay, en çok
24 aydır. Endüstriyel Uygulama Programında proje süresi en çok 18 aydır. Projelerin
değerlendirmesinde ilgili KOSGEB Birimi gerekli değerlendirmeyi yapar ve değerlendirme sonucunu
işletmeye bildirir. Destek kapsamına alınan her bir projenin faaliyet aşamaları ile proje sonucunun
izlenmesi ve değerlendirilmesi, KOSGEB personeli ve/veya İzleyici tarafından yapılmaktadır. Geri
ödemeli destekler kapsamında yapılacak geri ödemeler, proje bitiminden sonra 6 ayı ödemesiz olmak
üzere, üçer aylık dönemler halinde 8 eşit taksitte yapılmaktadır. Bu program kapsamında her bir proje
için verilecek desteklerin üst limit ve oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 12).
Tablo 12. Ar-Ge, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı Proje Destek Limitleri
ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME,
İNOVASYON
VE
ENDÜSTRİYEL
UYGULAMA DESTEK PROGRAMI DESTEKLERİ
Ar-Ge ve İnovasyon Programı
İşlik Desteği
Kira Desteği
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı
Giderleri Desteği
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı
Giderleri Desteği (Geri Ödemeli)
Personel Gideri Desteği
Başlangıç Sermayesi Desteği
61
http://kobicep.kosgeb.gov.tr/Pages/Basic/SupportInfo.aspx?i=68
87
61
DESTEK ÜST DESTEK ORANI
LİMİTİ (TL)
(%)
İşliklerden bedel alınmaz
12.000
75
100.000
75
200.000
75
100.000
20.000
75
100
Proje Geliştirme Proje Danışmanlık Desteği
Desteği
Eğitim Desteği
Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Desteği
Proje Tanıtım Desteği
Yurtdışı
Kongre/Konferans/Fuar
Ziyareti/Teknolojik İşbirliği Ziyareti Desteği
Test, Analiz ve Belgelendirme Desteği
25.000
5.000
25.000
5.000
15.000
75
25.000
Endüstriyel Uygulama Programı
DESTEK ÜST
LİMİTİ (TL)
Kira Desteği
18.000
Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım 150.000
Giderleri Desteği
Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım 200.000
Giderleri Desteği (Geri Ödemeli)
Personel Gideri Desteği
100.000
DESTEK ORANI
(%)
75
75
75
75
Türkiye’de yenilikçi girişimciliğe yönelik yukarıda belirtilen destek programlarının özellikleri toplu
olarak aşağıdaki tabloda özet sunulmuştur (Tablo 13):
Tablo 13. Yenilikçi Girişimcilik Programları Destek Koşullarının Toplu Görünümü
Destek İçeriği
BSTB
Teknogirişim
İşlik Desteği
Kira Desteği
100.000
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, (% 100)
Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde,
Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği
(Geri Ödemeli)
Personel Gideri Desteği
Başlangıç Sermayesi Desteği
Proje Geliştirme Desteği
Proje Danışmanlık Desteği
Eğitim Desteği
Sınai ve Fikri Mülkiyet Hakları Desteği
Proje Tanıtım Desteği
Yurt
dışı
Kongre/Konferans
Fuar
Ziyareti/Teknolojik
İşbirliği
Ziyareti
Desteği
Test, Analiz, Belgelendirme Desteği
Kira Desteği
Personel Gideri Desteği
Makine-Teçhizat,
Donanım,
88
TÜBİTAK 1512 KOSGEB Ar-Ge ve
Teknogirişim
İnovasyon
İşliklerden
Bedel
Alınmaz.
TL
12.000 TL (% 75)
100.000 TL (% 75)
200.000 TL (% 75)
40.000 TL
(% 100)
110.000 TL
(% 100)
100.000 TL (% 75)
20.000 TL (% 100)
25.000 (% 75)
5.000 (% 75)
25.000 (% 75)
5.000 (% 75)
15.000 (% 75)
25.000 (% 75)
KOBİ
Ar-Ge
Başlangıç Endüstriyel
Sermayesi Desteği (1507)
Uygulama Programı
375.000 TL (% 75)
18.000 TL (% 75)
100.000 TL (% 75)
Sarf
150.000 TL (% 75)
Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Giderleri
Desteği
Makine-Teçhizat,
Donanım,
Sarf
Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Giderleri
Desteği (Geri Ödemeli)
200.000 TL (% 75)
Diğer yandan, bu üç programın değerlendirme, izleme süreçleri ve destek şekilleri kapsamında bir
karşılaştırma yapılacak olursa aşağıdaki görünüm ortaya çıkmaktadır (Tablo 14).
Tablo 14. Üç Destek Programının Süreçlerinin Karşılaştırmalı Görünümü
Değerlendirme Yeri
Değerlendirme
Kurulu
Mentörlük
Eğitim
Çağrı türü
İzleme
Destek türü
Teminat
2.7.6
BSTB
Teknogirişim
Merkezi
Akademik + Personel
Yok
Yok
Dönemsel
İzleyici
Hibe - avans
Yok
TÜBİTAK
KOSGEB
Teknogirişim
Ar-Ge ve İnovasyon
Merkezi
Yerel
Akademik + Personel + Özel Akademik +Personel
sektör
Var
Yok
Var
Yok
Dönemsel
Sürekli
İzleyici
Personel/izleyici
Hibe – avans
Hibe + geri ödeme
Yok
Var
Yenilikçi Girişimcilik Destekleri Kapsamında Bazı İstatistikler
Bu bölümde söz konusu üç destek programına ilişkin bazı istatistiki veriler paylaşılmaktadır.
Yıllar itibari ile destekler incelendiğinde, 2008-2015 yılları arasında BSTB, TÜBİTAK ve KOSGEB
tarafından uygulanmakta olan girişimcilik destek programlarına toplam 21.422 başvuru
gerçekleştirildiği görülmektedir.
Tablo 15. Yıllar İtibari ile Proje Başvurularının Dağılımı
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Toplam
BSTB
0
159
724
859
1597
1539
1748
3175
9801
KOSGEB
0
0
591
883
1143
935
1077
759
5388
TÜBİTAK
0
0
0
0
745
1220
1253
3015
6233
TOPLAM
0
159
1315
1742
3485
3694
4078
6949
21422
62
Söz konusu başvurular sonucunda 2830 proje desteklenmiştir .
Tablo 16. Yıllar İtibariyle Desteklenen Projelerin Dağılımı
BSTB
62
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Toplam
0
78
102
272
288
294
270
629
1933
Raporun hazırlandığı tarih itibari ile 2015 yılı TÜBİTAK proje destek çağrısı sonuçları açıklanmamıştır.
89
KOSGEB
0
0
0
7
158
110
172
101
548
TÜBİTAK
0
0
0
0
112
126
111
0
349
TOPLAM
0
78
102
279
558
530
553
730
2830
Proje değerlendirmeleri sonuçlarında kabul edilen projelerin başvurulan projelere oranı
incelendiğinde başarı oranlarının BSTB için % 19,7, KOSGEB için % 10,1, TÜBİTAK için % 10,863,
ortalamada ise % 13,2, olduğu görülmektedir.
Kabul edilen projelerin konuları değerlendirildiğinde ise, kabul edilen projelerin NACE 4 basamaklı
kodlama sistemine göre en fazla desteklenen on alan ve proje sayıları aşağıda yer almaktadır64.
63
64
2015 yılı hesaplamalara dahil edilmemiştir.
BSTB çalışması kapsamında NACE kodlama çalışması yapılmış 1697 girişimci arasından seçilmiştir.
90
Tablo 17. NACE 4 Basamaklı Kodlama Sistemine Göre En Fazla Desteklenen 10 Alan ve Proje Sayıları
NACE Girişimci
Sayısı
6201 437
3250 152
7219 149
7211
7112
2899
2651
3511
5829
2611
107
98
67
45
44
39
38
Açıklama
Bilgisayar programlama faaliyetleri
Tıbbi ve dişçiliğe ait araç ve gereçlerin imalatı
Doğal bilimler ve mühendislikle ilgili diğer araştırma ve deneysel geliştirme
faaliyetleri
Biyoteknolojiyle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetleri
Mühendislik faaliyetleri ve ilgili teknik danışmanlık
Başka yerde sınıflandırılmamış diğer özel amaçlı makinelerin imalatı
Ölçme, test ve seyrüsefer amaçlı alet ve cihazların imalatı
Elektrik enerjisi üretimi
Diğer yazılım programlarının yayımlanması
Elektronik bileşenlerin imalatı
Girişimcilik desteklerine yönelik başvuru ve desteklenen projelerin düzey 2 seviyesinde dağılımı
incelendiğinde ise Ankara’nın gerek başvuru proje sayıları gerekse bu sayıların bölge nüfusuna
oranlarında, diğer bölgelerin açık ara önünde olduğu görülmektedir. Başvuruların ve desteklenen
projelerin yıllar itibari ile bölgesel dağılımları incelendiğinde, yıllar içerisinde tüm bölgelerin kapsanır
hale geldiği görülmektedir. Takip eden 7 haritada tüm başvuruların, düzey 2 seviyesinde bölge
nüfusuna oranlarının, yıllar içerisindeki değişimi verilmektedir (Şekil 17).
91
Şekil 17. Başvuruların Bölge Nüfusuna Oranlarının Yıllar İçerisindeki Değişimi (Düzey 2)
92
Başvuruların bölgesel dağılımının kurum bazında incelenmesi durumunda da Ankara’nın açık ara önde
olduğu görülmektedir (Şekil 18).
Şekil 18. Başvuruların Bölgesel Dağılımının Kurum Bazında Görünümü (Düzey 2)
93
Desteklenen projelerin dağılımı incelendiğinde ise bölgesel kapsayıcılık bir miktar azalırken, Ankara
bölgesi proje sayıları ve bu sayıların nüfusa oranında liderliğini korumaktadır (Şekil 19).
Şekil 19. Desteklenen Projelerin Yıllar İtibariyle Bölgesel Dağılım Yoğunlukları (Düzey 2)
94
Desteklenen projelerin coğrafi dağılımı kurumlar bazında incelendiğinde ise, en geniş kapsama
alanının BSTB desteği tarafından sağlandığı görülmektedir (Şekil 20).
Şekil 20. Desteklenen Projelerin Kurum Bazında Bölgesel Kapsama Alanları (Düzey 2)
95
2.8 Girişimcilik Destek Aracı Olarak İŞGEM’ler
2.8.1
Dünyada İş Geliştirme Merkezleri
Kuluçka kavramı, Batavia New York’ta Batavia Endustri Merkezi açıldığından yani 1959’dan beri dünya
gündemindedir. Modern anlamda ilk işletme kuluçkaları Amerika’da ortaya çıkmıştır (McKee, 1992).
Daha sonra kavram sürekli gelişmiş ve diğer OECD ülkelerinde de kabul görmüştür.
1970’lerde İngiltere’de tarihi binaların esnaf ve zanaatkârlara birer atölye olarak kullanmalarını
sağlamak üzere yeniden geliştirilmesi ve kullandırılması; eski boş binaların mimarlar tarafından
barınma yerlerini paylaşan tasarımla ilgili firmaların oluşturduğu “çalışma toplulukları” haline
getirilmesi için parselizasyonu; hizmetler, yönetim ve eski çelik işçilerinin binlercesinin atıl hale geldiği
çelik ile ilgili alanlarda iş yaratımına cevap verebilmek amacıyla yayılmıştır (Campbell, ve Allen, 1987).
1980 ve 1990’lı yıllarda işletme merkezleri, bilim parkları ve işletme kuluçkaları gibi kuluçka türleri
ortaya çıkmaya başlamıştır. 1990’lı yılların ilk kuluçkaları, kiracı firmaların seçiminde yüksek oranda
seçici kriterlere sahip olup, 110 uygulamalı yönetim desteği sağlamakta ve işletmeleri kaynak desteği
ile büyütmeye odaklanmakta idi. 1990’ların ilk yıllarında kuluçkaların birincil amacı, girişimcilik,
inovasyon, istihdam olanakları yaratma ve büyümeyi teşvik ederek ekonomik büyümeyi
kolaylaştırmaktı. Dolayısıyla kuluçkaların önemli bir çoğunluğu doğrudan ulusal, yerel veya kamu
otoriteleri tarafından çalıştırılmaktaydı (Smilor, 1987). 1990’lı yılların ortalarında, internetin
gelişmesiyle ortaya çıkan fırsatlardan dolayı, ya belirli endüstrilerde ya da belirli teknoloji türlerinde
odaklanan uzmanlaşmış kuluçkalar ortaya çıkmıştır. Bu tür kuluçkalar yüksek teknolojiye odaklanmış
ve çoğunlukla üniversiteler veya özel sektör örgütleri tarafından oluşturulmuştur (Malan, 2002).
Kuluçka kavramının gelişimi özetlenecek olursa, 1980’li yıllardaki ilk nesil kuluçkalar, temelde
dikkatlice seçilmiş girişimci gruplarına mekan ve destek hizmetleri sunmaktadırlar. 1990’lı yıllarda,
ortaya çıkan ihtiyaç faaliyetleri ve bağlantıları dışarıda olan kiracı firmaların profesyonel destek ve öz
sermayeye ulaşabilirliklerini sağlamak için; mekanın yanı sıra danışmanlık, yetenek geliştirme ve ağ
hizmetleri sunabilmek olmuştur. Bundan dolayı ikinci nesil kuluçkalar ortaya çıkmıştır. 1998’den
başlayarak, bu paralelde yeni bir kuluçka modeli ortaya çıkmıştır. Bu modelin amacı da, işletme
kuruluşlarını hareketlendirmek ve büyüme potansiyeline sahip teknoloji bazlı girişimlere destek
sağlamak olmuştur. (Lalkaka, 2001)
Yakın zamanda yapılan tahminlere göre dünya üzerinde 3.000 kadar İŞGEM bulunmaktadır. Bu
İŞGEM’lerin 150 tanesi Doğu Avrupa ülkelerinde yer almakta, 900 tanesi Batı Avrupa ülkeleri içinde
kurulmuş bulunmakta, 1200 tanesi Amerika’da, 600 tanesi Uzak Doğu’da ve 150 kadarı da Afrika ve
diğer bölgelerde yer almaktadır. Amerika’da 1980’li yıllarda 100 den az olan İŞGEM sayısı hızlı bir
gelişme göstererek 2000’li yıllarda 1000 civarına ulaşmış bulunmaktadır. Avrupa’da ilk İŞGEM’ler
1990 yılında UNDP (Birleşmiş Milletler Gelişim Programı) teknik yardımları ile kuruluş çalışmaları
başlatılarak Polonya’da ilk İŞGEM 1993 yılında kurulmuştur. Diğer bölgelerde de ilk İŞGEM’lerin
kuruluşları bu tarihlere rastlamaktadır ve UNDP’nin teknik yardımları ile birçok ülkede kurulmuştur.
96
Şekil 21 İşletme Kuluçka Modelinin Gelişimi
2.8.2
Türkiye’de İş Geliştirme Merkezleri
İŞGEM’ler işletme kuluçkası tanımlamasına uyan bir yapılanmadır. İŞGEM’ler istihdam yaratma ve iş
kurma modelidir. İŞGEM’ler küçük girişimlerin iş kurmasını ve geliştirmesini destekler ve hayatta
kalma oranlarını artırır. Yeni kurulan işlere en zayıf oldukları ilk yıllarında destek olmak ve
büyümelerine yardımcı olmaktadır.
1980 sonrası sanayi dönüşüm politikalarıyla birlikte devletin etkinliğine azaltmaya ve özelleştirmeye
yönelik çalışmalar yapılmıştır. Özelleştirme uygulamaları işsizliğe yol açmış ve bazı yerel ekonomiler
bu uygulamalardan olumsuz etkilenmiştir. Özelleştirme uygulamalarından etkilenen çalışanlar,
işletmeler ve yörelere destek sağlamak ve işsizlik sorununa çözüm yaratmak amacıyla “İş Gücü Uyum
Programı” hazırlanmıştır. Program 1995-1999 yılları arasında eğitim verme, işe yerleştirme ve kendi
işini kuracaklara danışmanlık amacıyla hizmet etmiştir. İŞGEM’ler tamamen yeni istihdam alanları
yaratma amacıyla bu program kapsamında faaliyete geçmiştir.
Türkiye’de ilk İŞGEM 1997 yılında Zonguldak’ta kurulmuştur. Başka illerde de İŞGEM kurulmasını
desteklemek amacıyla, Dünya Bankası’nın da desteğiyle 2 adet Özelleştirme Sosyal Destek Projesi
97
uygulaması başlatılmıştır. Özelleştirme Sosyal Destek Projesi – 1, 2001-2005 yılları arasında
uygulamaya koyularak 6 yeni İŞGEM kurulmuştur. Bu projenin başarılı sonuçlar vermesi üzerine
2005-2009 yılları arasında Özelleştirme Sosyal Destek Projesi – 2 uygulaması sonucunda ise 5 İŞGEM
daha kurulmuştur.
Proje
Kurulan İŞGEM
Kuruluş Tarihi
İşlik Sayısı
İşgücü Uyum Projesi (İUP)
Zonguldak
1997 Ocak
18
Tarsus
2003 Mayıs
84
Ereğli
2004 Ekim
18
2004 Ekim
20
2004 Ekim
44
Mersin
2004 Kasım
19
Van
2004 Ocak
30
Avanos
2006 Eylül
32
Samsun
2006 Aralık
26
2006 Kasım
28
Yozgat
2007 Nisan
21
Diyarbakır
2007 Mayıs
14
Özelleştirme Sosyal destek Eskişehir
Projesi-1
Adana
Özelleştirme Sosyal destek
Elazığ
Projesi-2
İŞGEM kavramının Türkiye’de çok yeni olması, kurulacak olan yörelerin belirlenmesi, kurulmaları ve
işletilmeleri ile ilgili olarak KOSGEB Başkanlığı tarafından yapılan ve yaptırılan çalışmalar neticesinde
İŞGEM’lerin kuruluşu ve desteklenmeleri ile ilgili esaslar oluşturulmaya çalışılmıştır. Yürütülen
süreçler;








İŞGEM kurulacak yörelerin belirlenmesi,
Yörelerde duyuru ve tanıtımın yapılması,
Yörelerde hizmet sağlayıcının belirlenmesi için ihaleye çıkılması,
Hizmet sağlayıcının belirlenmesi ve sözleşme imzalanması,
İŞGEM'in kurulması
İŞGEM'in işletilmesi,
Fon aktarımı,
İzleme ve değerlendirme başlıkları altında toplanmıştır.
ÖSDP kapsamında İŞGEM Kurulacak yörelerin belirlenmesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın
planları dahilinde, öncelik özelleştirmelerin yapılacağı bölgelere verilmiştir.
98
Bu yörelerde Devlet elinde bulunan ve İŞGEM kurmaya elverişli atıl vaziyette binası olan yerler tespit
edilmeye çalışılmış, öncelikle bu tür binaların tekrar ekonomiye kazandırılması, yeni bina yapım
maliyetlerine girilmemesi amaçlanmıştır.
İŞGEM kurulacak yörenin belirlenmesinde önemle üzerinde durulan diğer bir özellik ise; İŞGEM’in
kendi yörelerine kurulması halinde sosyal bir fayda sağlayacağına inanan ve bu doğrultuda talepte
bulunacak onu sahiplenecek yerel aktörlerin bulunduğu bölgeler seçilmeye çalışılmasıdır. Yerel
aktörler içerisinde İŞGEM’lerin kurulması ve işletilmesinden sorumlu olacak, kurulacak küçük
işletmelere danışmanlık ve eğitim hizmetleri, mali destek mekanizmalarına erişim, bilgi kaynaklarına
erişim vb. konularda ön ayak olabilecek, onlara koçluk hizmeti verebilecektir. Bu niteliklere sahip
yerel aktörler;
Sivil Toplum Kuruluşları, Özel Kuruluşlar, Vakıflar ve Dernekler, Üniversiteler olarak
sıralanabilmektedir. Yerel aktörlerin birbirleri ile oluşturacakları uyumlu işbirliği ile İŞGEM hizmet
sağlayıcı olma potansiyeli olan yöreler tespit edilmeye çalışılmıştır.
Belirlenen yörelerde İŞGEM kurulabilmesi için; bilinçlendirme çalışmaları yapılmıştır. Bu
bilinçlendirme çalışmaları kapsamında; İŞGEM ve İŞGEM hizmetlerinin tanıtımı potansiyel hizmet
sağlayıcılar ve işsizlere yönelik olarak düzenlenen toplantı, konferans ve seminerler vasıtasıyla
gerçekleştirilmiş ve basılı materyallerle (reklam, ilan, broşür vb.) duyuru, bilgilendirme ve tanıtım
çalışmaları düzenlenmiştir.
İŞGEM kurulacak yörede, proje kapsamında bulunan kişilere, başta belirli süreyle işyeri tahsisi olmak,
ortak kullanılabilecek (sekreterlik, muhasebe, güvenlik, ihtiyaç duydukları ve duyabilecekleri
konularda danışmanlık ve eğitim, telefon, büro malzemeleri vb.) hizmet ve malzemeleri sağlayacak
“Hizmet Sağlayıcının” belirlenmesi için ihaleler yapılmıştır. Yapılan ihale, oluşturulan komisyonlar
marifetiyle değerlendirilerek sonuçlandırılmış, kazanan Hizmet Sağlayıcı ile KOSGEB Merkez
Müdürlüğü arasında İŞGEM Hizmeti Sözleşmesi imzalanarak İŞGEM hizmetleri fiilen başlatılmıştır.
2.8.3
KOSGEB’in İŞGEM Desteği
KOSGEB Girişimcilik Destek Programı kapsamında İş Geliştirme Merkezi desteği vermektedir.
KOSGEB’e başvurarak KOSGEB’in belirlediği kriterlere uygunluğu tespit edilen İş Geliştirme
Merkezlerine bu Program dahilinde İŞGEM adını kullanma hakkı tanınır ve İŞGEM’ler bu Program
kapsamındaki desteklerden faydalanabilir.
2.8.3.1 Destekten yararlanma süreci
1.
2.
99
İŞGEM nitelikleri ve İŞGEM adını taşıyabilme uygunluk kriterleri ile bu programın
yayınlanmasından önce İş Geliştirme Merkezi adıyla kurulmuş olanların muaf tutulacağı
kriterler Başkanlıkça belirlenir.
İŞGEM başvurusu, İŞGEM İş Planı ve ekleri ile ilgili KOSGEB Birimi’ne yapılır. Başvuru,
belediyeler, üniversiteler, özel idareler, kalkınma birlikleri, meslek kuruluşları ve kâr amacı
gütmeyen kooperatifler tarafından münferiden veya birlikte yapılabilir. Başvuru, KOSGEB
Birimi’nin ön değerlendirmesi sonrasında Başkanlık ilgili birimi vasıtasıyla Kurula sunulur.
3.
4.
5.
Kurul tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; başvuru kabul edilebilir, reddedilebilir
veya düzeltme istenebilir. Kurulun kabule ve redde ilişkin verdiği kararlar nihaidir.
Değerlendirme sonucu başvuru sahibine bildirilir. Değerlendirme sonucu olumlu ise ve işletici
kuruluş mevcut değilse işletici kuruluş kurulması istenir.
KOSGEB Birimi, başvuru sahibi ve işletici kuruluş arasında sözleşme imzalanır. İŞGEM adı
kullanım hakkı verilir ve talep halinde destek süreci başlatılmak üzere işletici kuruluş KOSGEB
Veri Tabanına kaydolur.
2.8.3.2 Destek unsurları, oranı, süresi ve üst limiti
Bu destekten yararlanmak için KOSGEB tarafından İŞGEM adı kullanım hakkı tanınmış olması
gereklidir.
İŞGEM kuruluş desteği
1) Bu destek kapsamında yeni kurulan İŞGEM’ler için;
 Bina tadilatı için 600.000 (altıyüzbin) TL,
 Mobilya-donanım alımı için 125.000 (yüzyirmibeşbin) TL,
 İŞGEM Yöneticisi personel gideri karşılığı, net ücret üzerinden aylık 2.000 (ikibin) TL olmak
üzere toplam 25.000 (yirmibeşbin) TL
olmak üzere, geri ödemesiz destek üst limiti toplamı 750.000 (yediyüzellibin) TL ve destek oranı 1. ve
2. Bölgeler için % 60 (altmış) olup, 3. ve 4. bölgelerde bu oran % 70 (yetmiş) olarak uygulanır.
2) Kuruluş Dönemi Faaliyetleri, sözleşme tarihinden itibaren en fazla 18 (on sekiz) ay içinde
tamamlanmalıdır.
İŞGEM işletme desteği
1) Bu destek kapsamında İŞGEM’ler için;
1. En fazla üç adet olmak üzere personel giderleri karşılığı olarak her bir personel için net
ücret üzerinden 1.000 (bin) TL olmak üzere toplam 30.000 (otuzbin) TL
2. İŞGEM işletmelerine yönelik toplu eğitim/danışmanlık faaliyetleri için 50.000 (ellibin) TL
3. İŞGEM Binası küçük tadilat işleri için 20.000 (yirmibin) TL
olmak üzere geri ödemesiz destek üst limiti toplamı 100.000 (yüzbin) TL ve destek oranı 1. ve 2.
Bölgeler için % 60 (altmış) olup, 3. ve 4. bölgelerde bu oran % 70 (yetmiş) olarak uygulanır.
2) İŞGEM İşletme Desteği en fazla 36 (otuzaltı) ay süre ile verilir.
İzleme
İŞGEM’ler; İŞGEM adını kullanma kriterleri ve sözleşmede yer alan hususlar ile Başkanlık tarafından
belirlenen esaslar doğrultusunda, KOSGEB personeli tarafından ve/veya hizmet alımı yolu ile izlenir.
Destek ödemeleri

100
İşletici kuruluş her bir destek için Uygulama Esaslarında belirtilen esaslar dahilinde ilgili
KOSGEB Birimine başvurur.



KOSGEB Birimi gerekli değerlendirmeyi yapar ve değerlendirme sonucunu işletici kuruluşa
bildirir. Destek başvurusu kabul edilen işletici kuruluştan taahhütname istenir.
Taahhütnamenin KOSGEB Biriminde kayda alındığı tarih, desteğin başlangıç tarihi olarak
kabul edilir.
İşletici kuruluş, uygun bulunan başvuruya ilişkin mal ve hizmet alımını gerçekleştirerek
ödemeye esas belgeleri KOSGEB Birimine sunar. Destek ile ilgili istisnai bir uygulama olacaksa
bu durum Programın uygulama esaslarında ayrıca belirtilir.
KOSGEB Birimi, söz konusu belgeleri inceleyerek İşletici kuruluşun banka hesabına destek
ödemesini yapar.
Diğer hususlar
1. İŞGEM Kurma ve İŞGEM İşletme desteğinden sadece bir kez faydalanılabilir. Ancak halihazırda
faal olan İş Geliştirme Merkezleri, İŞGEM adı kullanım hakkını elde ettikleri takdirde, bir iş planı ile
başvurmaları ve iş planının Kurul tarafından uygun bulunması halinde, bu program kapsamında
İŞGEM İşletme Desteğinden yararlanabilirler.
2. İş Geliştirme Merkezi’nde yer alan işletmelerin Yeni Girişimci Desteği’ne başvurabilmeleri için, İş
Geliştirme Merkezi’nin “İŞGEM Adını Kullanım Hakkı”na sahip olması şartı aranır.
3. İŞGEM Kuruluş Desteğinden yararlanan İŞGEM’ler, taahhütnamenin KOSGEB Birimi evrak kaydına
alındığı tarihten itibaren en az 5 (beş) yıl süre ile taahhütname hükümlerine uygun olarak
faaliyetini sürdürmeli ve belirlenen aralıklarda ve içerikte faaliyet raporlarını teslim etmelidirler.
Aksi durumda Uygunsuzluk Yönergesine göre işlem yapılır.
2.8.4
İŞGEM’lerdeki Girişimciler
İŞGEM’lerde yer almak isteyen girişimciler internet sitesinde mevcut olan başvuru formunu
doldurarak başvurularını yapmaktadırlar. İŞGEM bünyesinde işlerini kuran işsizler, 3 yıllık süre(azami
kuluçka süresi 5 yıl) içerisinde kendilerini mesleki ve ekonomik yönden geliştirerek kurumsal
kapasitelerini arttırmak için altyapı oluşturmaktadırlar. 3 yılın sonunda iş sahipleri mezun olarak
organize sanayi bölgelerinde veya küçük sanayi sitelerinde işlerini devam ettirmektedirler.
2.8.5
101
İŞGEM’lerin girişimcilere sağladığı imkanlar
 Belirli süreyle iş yeri tahsisi
 Sekreterlik ve ortak destek(muhasebe, güvenlik vb.)hizmetler
 Ofis ekipmanlarının ortak kullanımı(telefon, servis aracı, büro malzemeleri vb.)
 Küçük işletme danışmanlık ve eğitim desteği hizmetleri
 Mali destek mekanizmalarına erişim
 Yönetim desteği
 Pazarlama desteği
2.8.6
İŞGEM Girişimleri
2.8.6.1 KİŞGEM
Kadın girişimcilerin desteklenmesi bileşeni kapsamında Türkiye’de dört yerde, Çorum, Kütahya,
Hacıbektaş/Nevşehir ve Pendik/İstanbul, kadınlara yönelik hizmetler sunacak İŞGEM kurulması
planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Kadın girişimcilere yönelik öncelikli hizmet verecek bu merkezler KİŞGEM ya da KİŞGEM olarak adlandırılmışlardır. Kurulacak KİŞGEM en az 20 işletmeye yer verilmesi
planlanmıştır. Bu KİŞGEM’ler aracılığıyla kadın girişimcilere;










Bina,
Yeni ve başarılı işletmelerin kurulmasını sağlamak,
İşletmenin büyüme ve hayatta kalma fırsatlarını artırmak,
Yeni iş ve istihdam olanakları yaratmak,
Yerel kaynakları yeni ve/veya farklı işletmelere yöneltmek,
Girişimciliği özendirmek,
Güvenli bir iş ortamı sağlamak,
Rekabetçi ortamı sağlamak,
Bölgesel ve yerel gelişimi hızlandırmak ve bu konulara katkıda bulunmak,
Yerel ekonomiyi destekleme
amaçlarına yönelik olarak;








Etkin iş planı hazırlanma,
Yönetim danışmanlığı,
Ofis ve üretim alanı,
İdari hizmetler,
Teknik destekler,
İş ağı (network),
Ortak ofis araç ve gereçlerinin kullanılması,
Pazarlama, hukuk ve muhasebe danışmanlığı
konularında koçluk hizmetlerinin sunulması planlanmıştır.
2.8.6.2 GAP-GİDEM
GİDEM (Girişimci Destekleme Merkezleri) Projesi, Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen ve
GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ) Başkanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (BMKP)
tarafından işbirliği içerisinde yürütülen bir KOBİ geliştirme projesidir. Projenin temel hedefi;
Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin’de yer alan hizmet ofisleri üzerinden mevcut ve potansiyel
girişimcilerin idari, operasyonel ve girişimcilik kapasitelerinin geliştirilmesi olup, bu çerçevede söz
konusu hizmet ofisleri üzerinden hedef kitleye eğitim, tavsiye, danışmanlık ve bilgilendirme olarak
anılan iş geliştirme hizmetleri sunulmaktadır. Bunlara paralel olarak her ilin potansiyel sektörlerine
göre “sektörel fırsat penceresi” olarak anılan yerel ekonomik kalkınmaya yönelik faaliyetler de
yürütülmektedir. 2002 yılında başlatılan projenin beklenen çıktıları; hizmet verilen illerde satışların,
ihracatın, istihdamın arttırılması ile verimliliğin yükseltilmesini kapsamaktadır. Bunun yanı sıra
projenin beş yıl süresince bölgede, özellikle hizmet ofislerinin bulunduğu illerde KOBİ geliştirme ve
yerel ekonomik kalkınma faaliyetleri bağlamında bir model oluşturması da beklenen çıktılar arasında
yer almaktadır. GİDEM Projesinin, yönetim ve koordinasyon birimi Ankara’da oluşturularak gerek
102
projenin tarafları olan Avrupa Komisyonu, GAP BKİ Başkanlığı ve BMKP ile, gerek, KOBİ’ler ile ilgili
ulusal boyutta hizmet veren KOSGEB, TOBB gibi kuruluşların yanı sıra diğer ilgili kamu kuruluşları ve
sivil toplum Yerel Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak GAP-GİDEM Projesi kuruluşları ile koordinasyon
ve bilgi alışverişinin sağlıklı yürütülmesi öngörülmüştür.
Proje kapsamındaki iş geliştirme hizmetleri ve yerel ekonomik kalkınma faaliyetlerinin tasarımında,
çağımızın yerel ekonomik kalkınma yaklaşımının gerektirdiği, örneğin kümelenme metodolojisi, yerel
yönetişim gibi hususlar göz önünde bulundurulmuştur.
Bu bildiride öncelikle yerel ekonomik kalkınmaya yönelik yaklaşım ile ilgili hususlara ve ardından bu
bakış açısı ile GİDEM hizmet tasarımına değinilmektedir. Daha sonra girişimciliğin geliştirilmesinden
yola çıkarak yerel ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi yönünde yürütülen projelerden ve bu
hizmetlerin yerel hasıla oluşumuna katkısından bahsedilmektedir. Bunların ardından Bölgede
yaşanılan deneyimleri de kapsayan “sonuç ve değerlendirmeler” bölümünde ise, özellikle az gelişmiş
bölgelerde kurulacak kalkınma birimleri için tasarlanması gereken özgün model hakkında görüş ve
önerilere yer verilmektedir.
GAP-GİDEM Projesi kapsamında GİDEM hizmet ofislerinin yer aldığı aşağıda belirtilen illerde yine
aşağıda belirtilen sektör veya faaliyet alanlarında rekabet avantajı geliştirme ile ilgili çalışmalar
yürütülmüştür;
a) Adıyaman;


Tekstil ve hazır giyim sektörü,
Sarımsak ve türevleri üretim sektörü



Gümüş telkari işlemeciliği sektörü
Ev şarabı üretim sektörü
Gıda sektörü (özellikle, makarna, bulgur, irmik, v.b.)
b) Mardin;
c) Diyarbakır;



Dicle Üniversitesinde Girişimcilik Merkezi kurulması faaliyeti,
Mermer işleme sektörü
Kadın girişimciliği geliştirme faaliyeti
d) Şanlıurfa;



103
Organik tarıma dayalı sanayi geliştirme sektörü
Tıbbi ve aromatik bitki ve türevleri sektörü
Güneş enerjisi ile kurutulmuş gıda sektörü
2.9 Dünyada ve Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler65
2.9.1
Dünyada Özel Ekonomik Bölgeler
2.9.1.1 Tarihsel Süreç
Bu bölümde, farklı ülkelerde özel ekonomik bölgelerin oluşma sürecine yer verilecektir. Bu ihtiyaçlar
doğrultusunda ne tip bölgeler oluştuğu incelenecektir. Bu kapsamda İngiltere, ABD, Hindistan,
Tayland, Singapur, Malezya, Endonezya, Tayvan gibi ülkelerde OSB benzeri yapıların oluşum süreçleri
ve etkileri değerlendirilecektir. Ayrıca dünyadaki özel ekonomik bölgelerin yönetim modellerine
ilişkin bir sınıflama oluşturulacaktır.
Farklı tanımları olan organize sanayi bölgeleri, esasen “firmaların belirli bir alanda üretim
faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve ortak bir altyapı kullandığı planlı bölgeler” olarak ifade edilebilir. OSB
kavramı BM tarafından “birbiriyle işbirliği halinde üretim yapan orta ve küçük işletmelerin, planlı bir
alanda ve ortak altyapı hizmetlerinden yararlanacak şekilde standart fabrika binaları içinde
toplanmaları” olarak tanımlanmaktadır.66 Türkiye’deki OSB’lerin bu tanımdan ayrışan temel özelliği
orta ve küçük ölçeklilerden ziyade büyük ölçekli firmaları barındırmalarıdır. UNIDO ise OSB’leri
“ekonomik bir ölçek içinde gruplanmış fabrika yerleşim birimlerinin, ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon,
kantin, banka, ilk yardım gibi genel gereksinimlerini giderebilecek biçimde donatılmış, teknik ve ortak
altyapı hizmetlerinin sağlandığı uygun bir alan üzerinde yer almaları” olarak ele almaktadır.67 4562
sayılı OSB Kanunu’nda ise OSB’lerin tanımının yapıldığı bölümde amaçları da sunulmaktadır. Bu tanım
ise özetle, “sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari,
sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji
geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis
edilmesiyle oluşturulan mal ve hizmet üretim bölgeleri” olarak ele alınabilir. Söz konusu tanımların
ortak özellikleri arasında firmaların üretimlerini bu alanlarda gerçekleştirmesi, ortak bir altyapının
kullanılması ve planlı olması dikkat çekmektedir.
Dünyada sanayi bölgeleri 19. yüzyılın sonlarında ABD ve İngiltere gibi ülkelerde sanayi gelişimini
yönlendirmek amacıyla kurulmuştur. ABD’de 1885 yılında yazılan bir raporda sanayi bölgelerinin
oluşturulmasının sanayinin geliştirilmesi için önemli bir araç olacağı belirtilmişken68, böyle bir yapının
ilk uygulaması 1896’da İngiltere’nin Manchester kentinde kurulan “Trafford Park” olmuştur. Büyük
Buhran döneminin ardından ise İngiltere’de özel sektörün öncülüğünde sanayi bölgeleri az gelişmiş
yörelerde istihdamı artıracak şekilde kurgulanmıştır. Bu kapsamda 1939’da Galler ve İskoçya’da 6
adet sanayi bölgesi kurulurken, 1945’te “Sanayi Dağılımı Kanunu”, 1947’de ise “Kent ve Bölge
Planlaması Kanunu” yürürlüğe konmuş ve sanayi gelişmişliği zayıf kuzey bölgelerindeki ekonominin
canlanması amaçlanmıştır. ABD’de benzer şekilde İkinci Dünya Savaşı sonrasında organize sanayi
bölgeleri uygulamalarında özel girişimcilerin yatırımları için uygun ve planlı arazilerin sunulması
amaçlanmıştır. Söz konusu uygulamalarda federal hükümetin yanında eyalet yönetimlerinin de kendi
teşvik unsurları bulunmaktadır.
65
Çalışmalar kapsamında OSB, KSS ve SB’lere odaklanarak benzeri diğer özel ekonomik alanlar da
incelenecektir.
66
Asuman Çezik ve Ayda Eraydın, Türkiye’de Organize Sanayi Bölgeleri 1961-1981, DPT Yay., Ankara, 1982, s. 1
67
UNIDO,Guideliens For The Establishment of Industrıal Estates in Developing Countries, New York, 1978, s. 56.
68
OSBÜK, http://www.osbuk.org/index.php?page=content/ayrinti&id=1 10 Mart 2016 tarihinde erişilmiştir.
104
2.9.1.2 Günümüzde Özel Ekonomik Bölgelerdeki Eğilimler
Bu bölümde, dünyada OSB benzeri yapıların son yıllardaki eğilimleri incelenecektir. Özellikle Çin ve
Hindistan’da hızlı gelişen sanayi bölgelerinin uyguladığı politikalar, kullandıkları altyapılar ele alınacak
ve hızlı gelişmeleri sağlayan unsurlar belirlenecektir.
2.9.1.3 Değerlendirme
Bu bölümde, ilk iki bölümdeki sonuçlar doğrultusunda Doğu Anadolu Bölgesi’nde OSB ve KSS’lerin
gelişim stratejilerinde değerlendirilmek üzere genel politikalar ortaya koyulacaktır.
2.9.2
Türkiye’de Özel Ekonomik Bölgeler
2.9.2.1 Türkiye’nin Sanayileşme Süreci ve OSB-KSS’lerin Rolü
Organize sanayi bölgeleri örgütlenme düzeyleri, kuruluş finansmanı, fonksiyonuna göre farklı
kategorilere ayrılmaktadır. Örgütlenme düzeylerine göre OSB’ler
(i)
(ii)
(iii)
(iv)
arazisi iyileştirilerek girişimcilere satılanlar,
arazisi iyileştirilip gerekli hizmet birimleriyle donatıldıktan sonra girişimcilere satılanlar,
iyileştirilip donatılan arsalar ile satılık veya kiralık fabrika binalarıyla satılanlar ve
yeni bir şehir ile birlikte planlananlar
olmak üzere dörde ayrılmaktadır.
Kuruluş finansmanı yönünden ise kamu ve özel olmak üzere iki kategori söz konusudur. Türkiye’de
hali hazırda sadece iki adet özel OSB bulunmaktadır. Bunlar Kırıkkale’deki Asrey İnşaat Aslan Özel OSB
ve Yozgat’taki Kale Seramik Özel OSB’lerdir. Fonksiyonlarına göre beş gruba ayrılan OSB’lerin bu
sınıflamadaki grupları,
(i)
(ii)
(iii)
(iv)
tek tip üretim yapanlar,
fonksiyonel bölgeler,
yardımcı bölgeler,
yuva (geliştirici) bölgeler ve araştırma esaslı bölgelerdir.
Tek tip üretim yapan OSB’ler Türkiye’de “ihtisas OSB” olarak da anılan belli bir sektördeki firmaların
bulunduğu bölgelerdir.
Türkiye’deki ilk dönemlerde seçici bir sanayileşme aracı olan OSB’ler, 2000’li yıllardan itibaren ülke
genelinde yaygınlaşan bir uygulamaya dönüşmüştür. Türkiye’deki ilk OSB 1961’de Dünya Bankası
kredisiyle kurulan Bursa OSB’dir. Bursa OSB’yi sırasıyla Manisa, Eskişehir, Gaziantep, Adana, Kütahya,
Erzurum, Antalya, Aydın, İzmir ve Kayseri OSB’lerin kuruluşları izlemiştir. İlk OSB’lerin genellikle büyük
şehirlerde veya bu şehirlerin yakınlarında kurulduğu görülmektedir. Söz konusu OSB’lerin
yatırımcılara arsa tahsisi yapabilir hale gelmeleri yaklaşık 3-5 yıl sürmüştür. Türkiye’de yıllar içerisinde
kurulan OSB sayıları incelendiğinde 1987’ye kadarki yaklaşık 16 yıllık dönemde 9 OSB kurulmuşken,
yeni kurulan OSB sayılarında 90’lı yıllarda başlayan artış 2000’li yıllarda hızlanarak devam etmiştir.
105
Şekil 22 Yıllar itibari ile kurulan OSB'ler
OSB’lerin ekonomik gelişim sürecinde girişimcilere altyapı ve hizmetlerin etkin bir şekilde verilmesi,
şehirleşmeyi yönlendirmesi ve firmalar arasındaki işbirliğini artırması olmak üzere üç önemli işlevi
bulunmaktadır. OSB’lerin kuruluşundaki asıl amaç olan sanayileşmenin yol açtığı olumsuz etkilerin
giderilmesiyle çevreye duyarlı düzenli kentleşmenin sağlanmasıdır. Bir diğer amaç ise üretim
faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için gerekli olan çok sayıdaki kamu hizmetinin
girişimcilere ulaştırılabilmesidir. Ayrıca OSB’ler aracılığıyla bir araya gelen ve benzer faaliyetlerde
bulunan firmaların birbirleri üzerinde olumlu etki yaratmaları, kümelenme işlem maliyetlerinin
düşmesi ve verimliliğin artması beklenmektedir.69
69
TEPAV Politika Notu, Organize Sanayi Bölgeleri ve Kamusal Yetkiler: Faydalar ve Sorunlar Nelerdir?, 16 Ekim
2006
106
Şekil 23 Yıllar İtibari ile Kurulan KSS'ler
Şekil 24 KSS'lerde Yer Alan Şirketlerin Sektörel Dağılım
107
Şekil 25 OSB ve KSS’lerdeki Yatırım Maliyetleri ve Katma Değer
Şekil 26 OSB'lerin Bölgesel Dağılımı
Şekil 27 KSS'lerin Bölgesel Dağılımı
108
Şekil 28 Bölgelere göre OSB Çalışan Sayısı ve Şirket Başına Katmadeğer
OSB’ler bazında yıllara göre, alan, parsel sayısı (üretimde, inşaat ve proje aşaması ayrı ayrı olmak
üzere), kredi bilgileri ve istihdam değerleri Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan temin edilecektir.
Ayrıca KSS’ler için de yıllara göre KSS’ler bazında toplam işyeri, dolu işyeri ve istihdam değerleri
istenecektir.
OSB’lerdeki üretim değerinin bir yansıması olarak aylık elektrik, doğalgaz ve su tüketim verileri talep
edilecektir. Söz konusu veriler, düzensiz olarak OSB Bilgi Sistemi’nde sunulmaktadır.
2.9.3
OSB ve KSS’lerde İş ve Yatırım Yapmanın Etkileri
OSB’lerin ekonomik gelişim sürecinde girişimcilere altyapı ve hizmetlerin etkin bir şekilde verilmesi,
şehirleşmeyi yönlendirmesi ve firmalar arasındaki işbirliğini artırması olmak üzere üç önemli işlevi
bulunmaktadır. OSB’lerin kuruluşundaki asıl amaç olan sanayileşmenin yol açtığı olumsuz etkilerin
giderilmesiyle çevreye duyarlı düzenli kentleşmenin sağlanmasıdır. Bir diğer amaç ise üretim
faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için gerekli olan çok sayıdaki kamu hizmetinin
girişimcilere ulaştırılabilmesidir. Ayrıca OSB’ler aracılığıyla bir araya gelen ve benzer faaliyetlerde
bulunan firmaların birbirleri üzerinde olumlu etki yaratmaları, kümelenme işlem maliyetlerinin
109
düşmesi ve verimliliğin artması beklenmektedir.70 Çalışmada Bölge OSB’leriyle görüşülerek ekonomi,
toplum, istihdam, kentleşme ve üzerine etkileri üzerine etkilerin sorgulandığı mülakatlar
gerçekleştirilecektir.
OSB’lerin özellikleri belli başlıklar altında incelenebilmektedir. Söz konusu başlıklardan biri “atıksu
arıtma sistemleri”dir. Bu başlıkta OSB’ye ait merkezi atıksu arıtma tesisinin bulunup bulunmadığı
(varsa kapasitesi, yoksa arıtma işleminin nasıl yapıldığı), deşarj izin belgesinin bulunup bulunmadığı ve
sanayi tesislerin ön atıksu arıtma tesislerinin bulunma oranı dikkate alınmaktadır. “Geri dönüşüm
sistemleri” başlığında ise merkezi katı ve kimyasal atık geri dönüşüm tesislerinin bulunup bulunmadığı
ve ihtiyaç durumu ile atıkların kullanım durumları incelenmektedir. Yatırım ortamının kritik
konularından biri olan “altyapı” başlığında ise içme ve kullanma suyu şebekesi, kanalizasyon, doğalgaz
dağıtım şebekesi, elektrik şebekesi, telekomünikasyon, yol alt ve üstyapısı ve kaplama cinsi yollara
bakılırken elektrik ve su altyapılarda arz sürekliliği (bildirimli ve bildirimsiz kesintiler)
değerlendirilmektedir. “Sosyal donatılar” başlığında güvenlik kontrolü, spor alanları, eğitim
merkezleri, konferans salonu, iş sağlığı ve güvenliği birimi ve kreş vb. diğer sosyal tesislerin varlığı ele
alınırken “ortak kullanım” başlığında merkezi test laboratuvar birimlerine, ortak makine parkı ve
ortak depolama alanı bulunup bulunmadığına bakılmaktadır. Bunun dışında yenilenebilir enerji ile
ilgili altyapı da değerlendirilebilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS gibi ekonomik
bölgelerin değerlendirilmesinde bu başlıklardaki bilgilerin kullanılması öngörülmektedir. Bu bölümde
elde edilen sonuçların bir bölümü ilerleyen bölümlerde kullanılacaktır.
OSB ve KSS’lerin avantaj ve dezavantajları destekler, altyapı ve yönetim başlıklarında ele alınabilir:
2.9.4
OSB ve KSS’lere Sağlanan Destekler:
OSB’ler için
-
İnşaat bitiminden itibaren 5 yıl emlak vergisi muafiyeti,
İdari binalarda elektrik ve havagazı tüketim vergisi muafiyeti,
Arsa ve işyeri teslimlerinde KDV muafiyeti,
Bina inşaat ve yapı kullanma izni harcı muafiyeti,
Kurumlar vergisi muafiyeti,
Tevhid ve ifraz işlemleri harcı muafiyeti,
gibi teşvikler söz konusudur. Ayrıca Teşvik Sistemi’nde iller altı gelişmişlik düzeyine ve gelişmişlik
düzeyi düşük iller daha yüksek oranlarda desteklenecek şekilde teşvik alırken OSB’lerdeki yatırımlar
illerinin bir alt gelişmişlik düzeyindeki desteği kullanmaktadırlar. Örneğin Teşvik Sistemi’nde 5.
bölgede yer alan Erzurum ilinin OSB sınırları içerisindeki yatırımları 6. bölge desteğinden
yararlanmaktadır.
KSS’ler için
70
TEPAV Politika Notu, Organize Sanayi Bölgeleri ve Kamusal Yetkiler: Faydalar ve Sorunlar Nelerdir?, 16 Ekim
2006
110
-
Emlak vergisi,
Çevre temizlik vergisi,
Bina inşaat harcı ve yapı kullanma izni harcı,
Kurumlar vergisi,
KDV
gibi vergi ve diğer yasal yükümlülüklerde muafiyet ve indirimler söz konusudur.
Özellikle OSB’lerde enerji fiyatları daha düşük seviyelerdedir. Bunun yanı sıra, OSB’lerin ortak sayaç
kullanımı gibi yöntemlerle maliyetleri daha da düşürme imkanları bulunmaktadır. Ancak bazı
OSB’lerdeki arz sürekliliği sorunu nedeniyle üretimde aksaklıklar yaşanmaktadır. Bu nedenle bazı
firmalar enerji altyapısının nispeten daha iyi olduğu, kentsel alanlarda bulunan sanayi sitelerinde
üretim yapmayı tercih etmektedir. Bu kapsamda Bölge OSB-KSS’lerinin bulunduğu alanlardaki
elektrik, su ve doğalgaz kesintileri bu altyapıların dağıtımını sağlayan firmalardan temin edilecek
kesinti verileriyle incelenecektir. Ayrıca talep tarafının incelenebilmesi için OSB ve KSS’lerden son beş
yıl içerisindeki aylık elektrik, doğalgaz ve su tüketim verileri temin edilecektir.
iii) Yönetim: Bölüm 2.5’e de girdi sağlayacak bu başlıkta Bölge OSB’lerinin yönetim yapıları
incelenecektir.
2.9.5 Başarılı OSB-KSS Örnekleri
Bu bölüm Bölge OSB ve KSS’lerinin yapılarının analizinden sonra, söz konusu OSB ve KSS’lerin kilit
özelliklerine göre uygun örnekler aracılığıyla oluşturulacaktır.
2.9.6
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Mevcut Performans ve Yönetim
Modellerine İlişkin Analizler
2.9.6.1 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Sanayileşmeye İlişkin Genel Değerlendirme
2.9.6.1.1 Sektörel Yapı
SGK İstatistik Yıllıklarından 2008,2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılsonu istihdamı iller
bazından incelenerek bölge illerinde öne çıkan sektörler belirlenecektir. Söz konusu analizin ilçeler
bazında yapılabilmesi daha anlamlı sonuç vereceğinden bu verilerin SGK’dan resmi yazıyla temin
edilmesi gerekmektedir.
2.9.6.1.2 Ticari İlişkiler
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi kullanılarak Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki
illerin ticari ilişkilerinin daha yoğunlaştığı bölge ve iller tespit edilecektir. Söz konusu analizin
geliştirilebilmesi için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan iller arası ticaret verilerinin sektörel
bazda temin edilmesi gerekmektedir.
2.9.6.2 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki OSB ve KSS’lerin Gelişme Eğilimleri
Bu bölümün geliştirilebilmesi için OSB’lerden yıllara göre toplam, üretimde, inşaat ve proje
aşamasındaki parsel sayıları; toplam alan; istihdam değerleri, ciro ve ihracat değerlerinin temin
edilmesi gerekmektedir. Bu verilerin kıyaslama amacıyla Kayseri ve Konya OSB’lerden alınmasına
111
ihtiyaç duyulmaktadır. KSS’lerden ise yıllara göre işyeri sayısı ve istihdam değerleri temin edilecektir.
Bu verilerin temininde OSB ve KSS yönetimlerinin yanı sıra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile
temasa geçilmesi öngörülmektedir. Söz konusu verilerin üretilmeme ihtimaline karşın OSB ve
KSS’lerdeki mülakatlardan elde edilen niteleyici veriler de kullanılacaktır.
Bu bölümde ayrıca OSB ve KSS mülakatlarından sağlanan bilgiler ışığında, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki
OSB ve KSS’lerin altyapılarına ilişkin değerlendirmeler de kullanılacaktır. Bunun dışında Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı’ndaki OSB Bilgi Sistemi’ndeki verilere de başvurulacaktır.
OSB’lerin kuruluş aşamaları başvuru ve yer seçimi, kuruluş işlemleri ve tüzel kişilik kazanılması, arsa
temini ve kamu yararı kararı, yatırım programına alınma, altyapı inşaatı ihalesi, altyapı ve imar
planlarının Bakanlık tarafından onaylanması ve inşaatın tamamlanmasından oluşmaktadır.
OSB’ler yönünden Türkiye’nin en zayıf bölgesi olan Doğu Anadolu’nun bu yönden daha da
gerilemekte olması dikkat çekmektedir. 2011 yılı itibarıyla tamamlanmış yedi OSB’si bulunan Doğu
Anadolu Bölgesi’nin OSB alanlarının yüzde 5,4’üne sahip olduğu görülmektedir. Doğu Anadolu’nun,
bu yönüyle en gerideki coğrafi bölge olduğu anlaşılmaktadır. Bu değerin 2003 yılında yüzde 6,9
olması, Bölge’deki OSB varlığının Türkiye geneline kıyasla daha yavaş geliştiğini ortaya koymaktadır.
Şekil 29 Bölgelere göre OSB yatırımları
2.9.6.3 Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lere İlişkin Performans Analizi
Yapılması
Bu bölümün oluşturulması netleştirilmemiştir. Bölüm kapsamında anket verilerinde altyapı, işgücü ve
beceriler, erişim kalitesi vb. konulardaki sorulara verilen cevaplardan elde edilen verilerle OSB ve
KSS’lerin performansına ilişkin gösterge geliştirilmesi planlanmaktadır. Söz konusu göstergeler
arasında en yakın karayoluna, liman, demiryolu, havalimanı, yerleşim merkezi ve üniversiteye
mesafe; ortalama, en düşük ve en yüksek satış fiyatları, elektrik, doğalgaz ve su fiyatları ve tüketim
bilgileri gibi birçoğu önceki bölümlerde verilen göstergelerde yer almaktadır.
112
2.9.7
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Mevcut OSB ve KSS’lerin Genişlemesi ile Yeni OSB ve
KSS’ler Kurulmasına İlişkin Değerlendirme
Geliştirilmesi planlanan mevcut OSB’ler ile yeni kurulması öngörülen OSB’ler için Bölge paydaşlarının
uzlaştığı yer seçimi kriterleri belirlenebilir. Yer seçimini etkileyen arazi yapısı, işgücü potansiyeli,
sermaye birikimi, ulaşım, kentsel ekonomi gibi makro ve temel ulaşım şebekeleri altyapısı, zeminin
inşaata müsait olması gibi mikro ölçekli etmenler bulunmaktadır. Bu etmenlerin standart kriterlere
dönüştürülmesi amacıyla TOBB tarafından bir çalışma yapılmış ve buna göre aşağıdaki kriterler
belirlenmiştir71:










Bölgenin alanı 500 bin metrekareden (50 hektar) küçük olmamalı,
Yaz-kış geçit veren bir karayoluna 2,5 kilometreden fazla uzak olmamalı,
Şehirlerarası ana karayollarından birine 7,5 kilometreden fazla uzak olmamalı,
Herhangi bir demiryolu istasyonuna 2 kilometreden fazla uzak olmamalı,
Arazinin eğimi 6 dereceden fazla olmamalı,
Toprak tabii bir drenaj kanalına veya suyu emecek bir yumuşaklıkta bir yapıya sahip
olmalı,
Yakın çevrede en az 50 yıldır herhangi bir tabii afet meydana gelmemiş olmalı,
Toprak alüvyonlu olmalı,
Akarsu varlığı, yer altı suyuna tercih edilmeli,
Mevcut ya da sağlanabilir elektrik enerjisi, bölgenin tam kapasite ile çalışacağı azami
ihtiyacından düşük olmamalıdır.
Türkiye’deki mevcut OSB’lerin neredeyse tümü 50 hektar ve üzerinde bir arsaya sahiptir. Ancak diğer
kriterler göz önüne alındığında, birçok alanda OSB kurulması kararının gözden geçirilmesi
gerekmektedir. Örneğin Doğu Anadolu Bölgesi özelinde düşünüldüğünde demiryolu ağının
bulunmadığı Ağrı, Ardahan, Bingöl, Iğdır ve Tunceli OSB’lerin genişleme potansiyeli ve demiryolu ile
taşınan yükleri doğrultusunda demiryolu hattına alınması ele alınmalıdır.
2.9.8 OSB ve KSS Yönetim Modelleri
Bu bölümde dünya örneklerinin yanı sıra, Türkiye’deki özel ekonomik bölgelerin kurulma ve
yönetimleriyle ilgili sınıflama doğrultusunda Doğu Anadolu’da uygulanabilecek model önerileri
geliştirilecektir.
Türkiye’deki yasal mevzuata göre OSB’lerin dört organı bulunmaktadır. Bunlar müteşebbis heyeti,
yönetim kurulu, denetim kurulu ve bölge müdürlüğüdür. Müteşebbis heyetin görevi OSB’nin kuruluş
amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen
hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen
görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para
ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmaktır. Vali başkanlığında on beş üyeden oluşan
71
Asuman Çezik ve Ayda Eraydın, 1982, s.21
113
heyette katılım oranları dikkate alınarak kuruluş protokolünde belirtilmektedir. Bölge OSB’lerinden
bilgilerine ulaşılabilenlerdeki müteşebbis heyet yapıları incelendiğinde (Vali hariç);




Malatya 1. OSB’de Malatya TSO 4, OSB Sanayiciler Derneği 4, Yatırım İzleme
Koordinasyon Başkanlığı 3, Büyükşehir Belediyesi 3;
Tunceli OSB’de İl Özel İdaresi 5, Tunceli TSO 4, Belediye 4 ve Valilik 1;
Erzincan OSB’de Erzincan TSO 8 ve İl Özel İdaresi 6;
Van OSB’de Özel Sektör (İşletmeciler) 7, Van TSO 3, Büyükşehir Belediyesi 3 ve Valilik 1
şeklinde bir görünüm ortaya çıkmaktadır.
Kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları
çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli yönetim kurulu ise beş üyeden oluşurken
Bölge OSB’lerindeki yönetim yapıları;






Malatya 1. OSB’de Malatya TSO 3, Valilik 1 ve Büyükşehir Belediyesi 1;
Tunceli OSB’de Valilik 2, Tunceli TSO 1, Belediye 1 ve İl Özel İdaresi 1
Erzincan OSB’de Özel Sektör 2, Valilik 1, Erzincan TSO 1, İl Özel İdaresi 1;
Kars OSB’de Valilik 1, Kars TSO 1, İl Özel İdaresi 1, Belediye 1 ve Özel Sektör 1;
Iğdır OSB de İl Özel İdaresi 2, Valilik 1, Belediye 1, Iğdır TSO 1;
Elazığ, Erzurum 1 ve Van OSB’lerde tüm üyeler özel sektörden
oluşmaktadır. Söz konusu yapılar kıyaslamalı olarak incelenecektir. Bu yönden yönetim kurulu
tümüyle özel sektör temsilcilerinden oluşan Elazığ, Erzurum 1 ve Van OSB’ler ile yönetim kurulu en
dengeli biçimde dağılmış olan Kars OSB iki ayrı kontrol grubu olarak değerlendirilecek; bunun için
mülakatlarda karar alma süreçlerine ilişkin sorular sorulacaktır.
114
2.10 Serbest Bölgeler ve Özellikleri
2.10.1 Yöntem
Bu bölümde, genelden özele gidecek şekilde önce ülke sonra Türkiye bölgeleri karşılaştırmalı
yapılacak analizle Serbest (Ticaret) Bölgelerin tipolojisi ortaya çıkarılacaktır. Çeşitli koşullar,
sınıflandırmalar ve eğilimler altında hangi alternatif Serbest Bölge modellerinin hangi ülkelere ve
bölgelerin uygun olduğu tartışılacaktır.
2.10.2 Serbest Bölgelerin Tarihi
1975 yılında dünya genelinde var olan yalnızca 79 tane Serbest Bölge 800 bin kişilik istihdam
yaratıyordu. Günümüzde Serbest Bölge sayısı 135 ülkeye yayılmış ve sayıları 3 bini aşmıştır. Yaklaşık
68 milyon insana istihdam sağlamaktadır. Serbest Ticaret Bölgeler coğrafi olarak genellikle Latin
Amerika ve Asya Kıtasında yoğunlaşmıştır. Tarihsel süreç içerisinde, serbest ticaret bölgelerin ülkelere
göre dağılımının, ticaretle ilişkili olarak nasıl geliştiği veya değiştiği istatistiksel yöntemlerle
incelenecektir.
2.10.3 Serbest Ticaret Bölge Modelleri
Serbest Ticaret Bölgelerinde ihraç edilen mallara satış vergisi ödeme muafiyeti, ihraç ürünlerinin
üretiminde hammadde, ara girdi ve sermaye malı ithalatında vergi indirimleri, firmaların ihracat
performansı veya ihracat yüzdesine bağlı kurum kazancı veya kar üzerinden vergi indirimleri gibi
birçok teşvik paketi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, piyasa yönlü iki türde Serbest Ticaret Bölgesi
modeli mevcuttur.
(i)
(ii)
Serbest bölgede üretilen imalat mallarının yurtiçinde satış yasağı ya da bir kısmının
satışına izin verilmesi72.
Ekonomik canlanma sağlaması için serbest bölgede üretilen imalat mallarının
yurtiçinde satışının serbest olması73
Bu bağlamda, serbest bölge teşvikleri ve serbest bölge modelleri dünya genelinde hangi varyasyonlar
altında uygulandığı tartışılacaktır. Türkiye’de var olan serbest bölgelerin hangi model altında işlediği
üzerinde durulacak; her iki modelin de etki analizi yapılıp bölge bazlı karşılaştırılacaktır.
2.10.3.1 Yönetim Yapısına Göre Sınıflandırma
 Kamu mülkiyeti ve Yönetimi
 Özel sektör mülkiyet ve Yönetimi
2.10.3.2 Lokasyona göre Sınıflandırma
 Liman ve limana yakın kıyı Serbest Bölgeleri
 Kıyı gerisinde ticaret yolları üzerinde bulunan Serbest Bölgeler
72
Dominik Cumhuriyeti ve Meksika’da uygulanan Serbest Ticaret Bölge modelleri, uygulama açısından örnek
teşkil etmektedir.
Not: Bu model, Serbest Bölge haricindeki faaliyet gösteren imalat üreticilerinin rekabet gücünün zayıf olduğu
şartlar altında tercih edilmektedir (WTO, 2011).
73
Manaus (Brezilya) Serbest Ticaret Bölgesi
Not: Bu model, Serbest Bölge üreticilerinin yurtiçi nihai mal üretimine girdi sağladığı durumda tercih
edilmektedir (WTO,2011).
115
2.10.3.3 Üretim Faktörlerine göre sınıflandırma
 Sermaye yoğun imalat üretimi
 Emek yoğun imalat üretimi
Her iki sınıflandırma altındaki bileşenlere göre dünya ve Türkiye genelinde hangi tip Serbest Bölge
uygulamalarının benimsendiği tartışılacaktır. Üretim bölgelerinin yapısından kaynaklanan fizibilite
koşullarına göre Serbest Bölgelerin nasıl şekillendiği; hangi durumda daha fazla avantaj sağladığı ülke
ve bölge karşılaştırılmalı incelenecektir.
2.10.4






Serbest Ticaret Bölgelerinin İhtiyaçları
İşletme altyapısı
Daha esnek iş düzenlemeleri
Offshore (yabancı ülke) konumu
İhracata odaklanma
Karşılaştırmalı üstünlük
Cazip teşvik paketleri
2.10.5





Serbest Ticaret Bölgelerinin Etkileri
Yatırım sermayesi çekme
İstihdam yaratma
İhracat geliri yaratma
Bilgi transferi
Ara girdi sağlama
2.10.6 Serbest Ticaret Bölgelerindeki Üretim ve Ticaret Eğilimleri
Serbest Ticaret Bölgelerinde, üretim ve ticaret eğilimleri genel itibariyle orta ve orta-ileri teknoloji
gruplarında yoğunlaşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin serbest bölgelerindeki üretim yapısı
çoğunlukla emek yoğundur74. Fakat Serbest Bölgelerin bulunduğu ülkelerdeki sermeye ve teknoloji
kullanımı, ticaret ortakları ile geliştirdiği ticaret paternleri, bu bölgelerdeki sektörel eğilimleri de
etkilemektedir. Bu durumda, hem Serbest Bölgelerin hem de offshore’ların konumu oldukça
önemlidir.
Tablo 18 : Bazı Ülkelerin Serbest Ticaret Bölgelerindeki Sektörel Eğilimler
74
International Chambers of Commerce, 2012
116
Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü, 2012
2.10.7 Türkiye’de Serbest Bölge Deneyimi
Serbest bölgeler, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve
teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek
amaçlarıyla kurulmuş yapılardır. Mevcut durumda ülke genelinde 19 adet serbest bölge
bulunmaktadır. 2008-2014 yılları arasında ihracatı en çok azalan serbest bölgeler İstanbul Atatürk
Havalimanı, Samsun, Çorlu Avrupa, İstanbul Endüstri ve Ticaret ile Bursa serbest bölgeleri iken bu
yıllar arasında Kocaeli, Kayseri, Gaziantep, Yumurtalık ve Ege serbest bölgelerinin ihracatında artış
görülmektedir. Bu durum serbest bölgelerin, İstanbul çevresindeki sanayinin desentralizasyonunda
etkin bir araç olabileceğinin göstergesidir. Bu nedenle OSB ve KSS’lerde olduğu gibi serbest
bölgelerinin yer seçiminde de stratejik davranılması gerekmektedir. Serbest bölgesi bulunmayan iller
arasında en fazla ihracat yapanları Sakarya, Hatay, Manisa, Konya, Tekirdağ, Eskişehir,
Kahramanmaraş, Aydın, Şırnak ve Balıkesir’dir.
Şekil 30 Yıllara Göre Serbest Bölgelerden Yapılan İhracat, $, 1996-2014
3.500.000.000
ABD Doları
3.000.000.000
2.500.000.000
2.000.000.000
1.500.000.000
1.000.000.000
500.000.000
0
Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri ve TEPAV Hesaplamaları
117
Şekil 31 Serbest Bölgelerin 2014 Yılı İhracat Değerleri ve 2010-2014 Yılları Arasındaki Yıllık Ortalama Artış
Oranları
Yıllık Ortalama Değişim
(2010-2014, Yüzde)
60
Gaziantep
55
50
45
40
35
30
Kocaeli
Yumurtalık
25
20
15
Kayseri
10 Rize
İzmir
Çorlu Avrupa
5
Mersin
Samsun
Bursa
Trakya
0
Antalya
İstanbul Endüstri ve Ticaret
-5
Denizli
-10
-15
AHL
-20
-25 Trabzon
-30
Tübitak MAM Teknoloji
-35
0
50
100
150
200
250
300
350
Ege
400
450
500
İhracat
(Milyon Dolar, 2014)
Kaynak: TÜİK Dış Ticaret İstatistikleri ve TEPAV Hesaplamaları
Şekil 32 Türkiye’deki Serbest Bölgelerin Konumları
Kaynak: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (http://ggm.gtb.gov.tr/gumruk-idareleri adresinden 3 Ocak
2016’da alınmıştır) ve TEPAV Gösterimi
2.10.8 Doğu Anadolu Serbest Bölge Deneyimi
Birinci bölümde ortaya çıkarılan Serbest Bölge tipolojileri üzerinden oluşturulacak etki matrisleri ile
Doğu Anadolu Bölgesinin Serbest Bölge deneyimi incelenecektir. Buna göre işletimi durdurulan Doğu
Anadolu Serbest Bölgesinin hangi sınıfa ve hangi modele dahil olduğunun haritası çıkarılacaktır. Bu
118
yapı altında, ihtiyaçlarının ve sağladığı avantajların ne olduğu incelenecektir. Başarısızlığın durum
tespitinin yapılması için Şekil 1’de gösterilen dört ayaklı yapıdaki uyumsuzluklar, eksiklikler veyahut
uygulama hataları üzerinde durulacaktır ve nedenleri analitik çerçevede tartışılacaktır.
Şekil 33: Etki Matrisi Bileşenleri
2.10.8.1 Potansiyellerin ortaya çıkarılması
Serbest Ticaret Bölgeleri tipolojisine göre çıkarılacak yol haritasında, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki
potansiyeller tartışılacaktır. Bu potansiyellerin ortaya çıkarılması için çalışmamızda üç ana soru
üzerinde durulacaktır.
a. Doğu Anadolu Bölgesi’nde Serbest Ticaret Bölgesine İhtiyaç var mı?
b. Serbest Ticaret Bölgesi/Bölgeleri Nerelere Kurulabilir?
c. Doğu Anadolu Bölgesi’nde Serbest Bölgelerin nasıl etkin ve üretken olabilir?
 Bölgenin iç piyasası/ ara girdi ve ham madde sağlayıcıları
 Bölgenin komşu ülkelerle potansiyel ticaret hatları (İran, Azerbaycan, Irak, Ermenistan
vb.)
 Komşu ülkelerinin piyasa talepleri ve girdi-çıktı üretim ağı
2.10.8.2 Veri
 Model ve sınıflandırmalara göre etki analizi yapılırken, Birleşmiş Milletlerin konsolide edilmiş
ticaret veri tabanı (COMTRADE) ve CEPII tarafından derlenen dünya ticareti veri setinden
(BACI) yararlanılacaktır. Ticaret verileri, Serbest Ticaret Bölgelerinin bulunduğu alt bölgeler
bazında düzenlenerek analiz için uygun hale getirilecektir. Ayrıca TÜİK ticaret veri setinde
Serbest Bölgeler kaleminde düzenlenen ihracat verileri kullanılacaktır.
 Ülke ve bölge karşılaştırılmasında, Serbest Bölgelerin ihtiyaçlarının analitik çözümlemesi için
2.1’de belirtilen veri setlerinden, Dünya Ticaret Örgütü’nün yıllık raporlarından, WIPO patent
verilerinden, fDi Markets’in derlediği doğrudan yabancı yatırım veri setinden ve Serbest
Bölgelere yönelik ülke ve bölge bazlı teşvik paketleri sisteminden yararlanılacaktır.
 Türkiye’nin Serbest Bölgelerinin tipolojisi çıkarılırken, TÜİK ticaret veri seti, TÜİK ulusal
hesaplar ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın derlediği GBS veri setinden yararlanılacaktır.
119
2.11 Bölgesel Seviyede Yenilik ve Girişimcilik ile İlgili Politika ve Destekler
2.11.1 Bölgesel Kalkınmanın Araçları
Bölgesel kalkınma, tanımlanan bölgelerde istihdam ve refahın yaratılması ve yaşam
kalitesinin artması amacıyla; yerelde sorumlu tutulan kuruluşların en geniş anlamda
ekonomik hedeflere ulaşmak için; istihdam yaratma, sürdürülebilir büyüme politikalarının
belirlenmesi ve uygulanması, yerelde altyapı ve sosyal olarak dışlanan kesimlere sağlık
hizmeti verilmesi gibi politika ve programların belirlenmesi ve uygulanması, yerelde iş
ortamının gelişmesi, finansmana erişim pazarlama, işbirliği geliştirme ve büyüme, teknoloji
transferi vb. gibi konularda politika ve program geliştirme faaliyetlerini kapsamaktadır.
Yeniliğin yeni teorik çehresi bölgesel kalkınma teori ve yaklaşımlarını da etkilemektedir. Günümüz
bölgesel kalkınma anlayışında da bahsedilen bilgi yayılımına ve işbirliğine odaklanan yeni bir dönüşüm
yaşanmaktadır. Yenilik sistemlerine dayanan ve bu çerçevede sanayi bölgeleri, teknoparklar, kentsel
dönüşüm, yenilikçi çevre gibi uygulamalarla gerçekleştirilen bölgesel kalkınmanın yerini, ‘bilgi
dinamikleri’ paradigması almaktadır. Bu açılım son derece kritiktir. Çünkü Türkiye giderek Ar-Ge
temelli politikaları ulusal ve bölgesel düzeyde yaygınlaştırmaya çalışırken, başta AB olmak üzere batı
dünyasını şekillendiren paradigma, bir çıktı olan inovasyonun(yenileşimin) arka planında yer alan
bilgiye dayalı yapıya kaymaktadır.
Şekil 34 Bölgesel Yenileşim Kapasitesi – Kavramsal Çerçeve
Kaynak: Fraunhofer, 2006
Bilgi giderek ticareti yapılan ve fiyatlandırılan bir tür mal konumuna gelse de bilginin üretilmesi temel
olarak karmaşık sosyal süreçlere dayanmaktadır. Bilgi yaratımı öğrenmeyi gerektirmektedir. Bilgi
yaratımı, öğrenmenin örtük boyutuna ve süreç özelliğine kolayca aktarılamamaktadır. Bilgi
dinamikleri mikro seviyedeki aktörler arasında kolayca yayılmamaktadır. Etkin iletişim, karşılıklı
etkileşime, aktörün içselleştirici kapasitesine ve onun bilişsel yakınlığının derecesine bağlıdır. Bilişsel
yakınlık ve inovasyon arasındaki ilişki incelendiğinde; aktörler arasındaki bilişsel mesafenin anlamaya
imkân tanıyacak kadar yakın, fakat aynı zamanda yeni bilginin doğru biçimde aktarılmasına yetecek
kadar geniş olması gerektiği görülmektedir. Bilginin hızla üretilmesi, yayılması ve tükenmesi uluslar
arası ticaretin coğrafi yönünü, ürün kompozisyonunu ve aktörlerini dönüştürmektedir. Daha 20 yıl
öncesinde dünya ticaretinde fazla bir anlam ifade etmeyen nanoteknoloji, ileri malzeme teknolojisi,
biyoteknoloji,yazılım veya sinema filmleri bugün hükümetlerin gündeminde yer alan konular haline
gelmiştir.
120
Bir yandan Çin yabancı sermayeyi çekmede rekor kırarken diğer yandan İrlanda Uzakdoğu dışında da
ekonomik mucizelerin yaşanabileceğini dünyaya göstermektedir. Bilgi dinamikleri bilginin yayılmasını
ve bölge tarafından cezbedilerek çekilmesini anlamaya çalışmaktadır. Her tür bilgiyi bir tek mekânın
bulundurması şimdilik imkânsızdır. Sadece yakınlık ile bilgiyi kullanmak değil, dünyanın herhangi bir
coğrafyasında insana gömülü olan bilginin de bölgesel kalkınmayı harekete geçirmek için
kullanılmasını başarmak gerekmektedir. Firmaların, insanların ve yerel aktörlerin bölgeyi bilginin
gelebileceği, yayılabileceği, başkaları tarafından paylaşılabileceği bir ortama dönüştürmeleri
gerekmektedir. Yoksa tek seferlik öğrenme ya da sınırlı alanda uzmanlaşma kompozit bir ekonomide
kısıtlı bir bilgi ve bölgesel kalkınma ilişkisi ile sonuçlanacaktır.”[2] 75
Ülkemizde Kalkınma Bakanlığı koordinasyonunda kurulmuş olan Kalkınma Ajansları ve 4 adet Bölgesel
İdare, bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme alanında yapısal dönüşümün ve sürdürülebilir
kalkınmanın önemli araçlarından biri haline gelmeye başlamıştır. Kalkınma Ajansları, bölge planlarının
etkinliğinin ve başarısının yükseltilmesi; bölgelerin ülkemizin genel büyümesine, gelişmesine, refahına
ve istikrarına katkısının artırılması; sosyal uyum ve adaletin güçlendirilmesi ve değişen küresel
rekabet şartlarına adaptasyonun hızlandırılması gibi ülkemizin ekonomik kalkınması için oldukça
önemli amaçlar yüklenmiş durumdadırlar.
2.11.2 Kalkınma Ajansları
08.02.2006 tarih ve 26074 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu,
Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun’da verildiği üzere ajansın görev ve yetkileri şu şekildedir:
a) Yerel yönetimlerin plânlama çalışmalarına teknik destek sağlamak.
b) Bölge plân ve programlarının uygulanmasını sağlayıcı faaliyet ve projelere destek olmak; bu
kapsamda desteklenen faaliyet ve projelerin uygulama sürecini izlemek, değerlendirmek ve
sonuçlarını Kalkınma Bakanlığına bildirmek.
c) Bölge plân ve programlarına uygun olarak bölgenin kırsal ve yerel kalkınma ile ilgili kapasitesinin
geliştirilmesine katkıda bulunmak ve bu kapsamdaki projelere destek sağlamak.
d) Bölgede kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen ve bölge plân ve
programları açısından önemli görülen diğer projeleri izlemek.
e) Bölgesel gelişme hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olarak; kamu kesimi, özel kesim ve sivil
toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek.
f) 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi çerçevesinde ajansa tahsis edilen kaynakları, bölge plân
ve programlarına uygun olarak kullanmak veya kullandırmak.
g) Bölgenin kaynak ve olanaklarını tespit etmeye, ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızlandırmaya ve
rekabet gücünü artırmaya yönelik araştırmalar yapmak, yaptırmak, başka kişi, kurum ve kuruluşların
yaptığı araştırmaları desteklemek.
75
Bilgi Dinamikleri ile Bölgesel Kalkınmayı Yeniden Düşünmek; Prof . Dr. Murat Ali Dulupçu, Dr. Onur Sungur,
Yrd . Doç . Dr. Hidayet Keskin-Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, 2012
121
h) Bölgenin iş ve yatırım imkânlarının, ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde ulusal ve uluslararası düzeyde
tanıtımını yapmak veya yaptırmak.
i) Bölge illerinde yatırımcıların, kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetki alanına giren izin ve
ruhsat işlemleri ile diğer idarî iş ve işlemlerini, ilgili mevzuatta belirtilen süre içinde sonuçlandırmak
üzere tek elden takip ve koordine etmek.
j) Yönetim, üretim, tanıtım, pazarlama, teknoloji, finansman, örgütlenme ve işgücü eğitimi gibi
konularda, ilgili kuruluşlarla işbirliği sağlayarak küçük ve orta ölçekli işletmelerle yeni girişimcileri
desteklemek.
k) Türkiye'nin katıldığı ikili veya çok taraflı uluslararası programlara ilişkin faaliyetlerin bölgede
tanıtımını yapmak ve bu programlar kapsamında proje geliştirilmesine katkı sağlamak.
l) Ajansın faaliyetleri, malî yapısı ve ajansla ilgili diğer hususların güncel olarak yayınlanacağı bir
internet sitesi oluşturmak.
Tablo 19. Kalkınma Ajansları Fon Ve Gelirler
a) Bir önceki yıl gerçekleşen genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından, vergi iadeleri ile mahallî
idarelere ve fonlara aktarılan paylar düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden, binde beş oranında
her yıl ayrılacak transfer ödeneğinden, Yüksek Planlama Kurulunca her bir ajans için nüfus,
gelişmişlik düzeyi ve performans ölçütlerine göre belirlenecek pay.
b) Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonlardan sağlanacak kaynaklar.
c) Faaliyet gelirleri.
d) Bir önceki yıl gerçekleşen bütçe gelirleri üzerinden, bölgedeki il özel idareleri için; borçlanma,
tahsisi mahiyetteki gelirler ile genel, katma ve özel bütçeli kuruluşlardan alınan yardım kalemleri
hariç tutulmak üzere yüzde bir, belediyeler için; borçlanma ve tahsisi mahiyetteki gelir kalemleri
hariç tutulmak üzere yüzde bir oranında, cari yıl bütçesinden aktarılacak pay.
e) Bölgedeki sanayi ve ticaret odalarının, bir önceki yıl kesinleşmiş bütçe gelirlerinin yüzde biri
oranında, cari yıl bütçesinden aktarılacak pay.
f) Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarca yapılan bağış ve yardımlar.
g) Bir önceki yıldan devreden gelirler.
Faaliyetlerini kalkınma kurulu, yönetim kurulu, genel sekreterlik ve yatırım destek ofisleri
teşkilatlanmasında sürdüren Kalkınma Ajansları söz konusu amaçlarını gerçekleştirebilmeleri amacıyla
Kalkınma Bakanlığı tarafından tasarlanmış çeşitli destek araçları (doğrudan finansman desteği (Proje
Teklif Çağrısı Yöntemi, Doğrudan Faaliyet Desteği, Güdümlü Proje Desteği), faiz desteği ve faizsiz kredi
desteği) kullanmaktadır. Şu an için en çok kullanılan araç, proje teklif çağrısı yöntemiyle
122
kullandırılmakta olan hibe desteklerdir. Bu tür projeler, bölgeler için Kalkınma Ajansları tarafından
hazırlanan bölgesel planlarda yer alan öncelikler doğrultusunda önceliklendirilerek
desteklenmektedir.
Kalkınma Ajansları tarafından bugüne kadar hazırlanmış olan bölgesel planlar incelendiğinde hemen
her bölgede bilgi ve teknoloji odaklı büyümenin öncelikli alanlar içerisinde yer aldığı ve bu doğrultuda
bölgelerin yenilik kapasitelerinin, ulusal ve uluslararası düzeyde etkinliğini artırmaya yönelik analiz,
strateji, plan çalışması, araştırma ve inceleme gibi faaliyetlerin çağrılar kapsamında desteklenebilecek
faaliyetler olarak ilan edildiği görülmektedir. Söz konusu destekler, son 20 yıl içerisinde Kalkınma
Bakanlığı, TTGV, TÜBİTAK ve KOSGEB benzeri kuruluşlar tarafından bu alanda gerçekleştirilmiş olan
farkındalık ve ilgiyi artırmaya yönelik çalışmalar neticesinde bu tür faaliyetleri gerçekleştirmek isteyen
ancak gerekli finansman imkânlarına sahip olmayan çok sayıda tarafı harekete geçirmiştir.
Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine bu kadar ilgi gösteriliyor olması, bölgesel seviyede hem farkındalığın
hem de sahipliliğin hızlıca artacak olması nedeniyle oldukça sevindiricidir. Ancak, bölgesel seviyede
gerçekleştirilecek olan strateji ve eylem planlarının ulusal seviyede gerçekleştirilmekte olan bilim,
teknoloji ve inovasyon politikaları ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Proje fikirlerinin oluşturulması,
değerlendirilmesi ve yürütülmesi faaliyetlerinin tamamının bölgesel seviyede gerçekleştiriliyor olması
nedeniyle, ulusal fonlardan sağlanmakta olan desteklerin bölgesel seviyede tekrarlanması veya ulusal
seviyede belirlenmiş olan stratejik çerçevenin dışında kalan alanlarda bölgesel seviyede
gerçekleştirilecek olan ve uluslararası rekabet yeteneği bulunmayan, kritik kütleye erişememiş
yatırımlarla sonuçlanması tehlikesi bulunmaktadır.
Ülkemizde belirlenen alanlarda etkin yönetimin sağlanabilmesi için stratejik çerçevelerin kullanılması,
Ar-Ge, inovasyon, fikri mülkiyet gibi kavramların ulusal seviyede kullanımı yeni iken, bölgesel
inovasyon stratejisi gibi çalışmaların bölgesel seviyede başarı ile uygulanması konusunda da bazı
sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu tür çalışmaların başarı ile sonuçlanabilmesi için;





Bölgelerde bilgi üretimine yönelik altyapıların (kamu, özel sektör, üniversite) neler olduğu ve
nasıl çalıştığı/çalışması gerektiği,
Bölgelerde bilginin teknolojinin transferi, yaygınlaştırılması, ticarileştirilmesi ve inkübasyon
faaliyetleri gibi destek hizmetlerinin varlığının/etkinliğinin ölçülmesine yönelik araçların
kullanımı,
Çekirdek sermaye, risk sermayesi, kredi garantileri gibi değişik finansman araçlarının varlığı ve
erişilebilirliği,
Üniversite-sanayi işbirliği gibi farklı yapıların etkin iletişim kurmaları için gerekli yöntemlerin
değerlendirilmesi,
Tüm bu alanlarla ilgili bölgesel performansın ölçülebilmesine yönelik ne tür verilerin
bulunduğu ve bu verilerin nasıl toplanacağı,
gibi çoğu ülkemiz için oldukça yeni başlıklar altında deneyim ve bilgi birikimi sahibi olunması
gerekmektedir.
2.11.3 Bölgesel İdareler
Bölgesel İdareler bulundukları bölgeleri kalkındırmak amacı ile yürütülmekte olan projeleri ve
uygulamalarını yerinde koordine etmek ve bu kalkınma projelerinin uygulandığı illerdeki yatırımların
gerektirdiği araştırma, planlama, programlama, projelendirme, izleme, değerlendirme ve
123
koordinasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi suretiyle bu projelerin kapsadığı bölgelerin kalkınmasını
hızlandırmak üzere kurulmuş olan yapılardır. İlki 27 Ekim 1989 Tarih ve 388 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kurulmuş olan GAP Bölge Kalkınma İdaresine ek olarak, 3 Haziran 2011 tarihli kanun
hükmünde kararname ile, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi, Doğu Karadeniz Projesi Bölge
Kalkınma İdaresi ve Konya Ovası Projesi Bölge Kalınma İdaresi olmak üzere üç yeni İdare daha
faaliyete geçmiştir.
İdarelerin görevleri şu şekilde belirlenmiştir;









Bölgelerin kalkınmasının hızlandırılması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşların proje ve
faaliyetlerinin uyum ve bütünlük içinde yürütülmesini sağlayacak eylem planları hazırlamak,
bunların uygulanmasını koordine etmek, izlemek ve değerlendirmek
Eylem planları kapsamındaki kamu yatırımlarının etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesi için
kurumlar arası koordinasyonu sağlamak
Eylem planlarının gerektirdiği yatırımlara ilişkin teklifleri ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği
içinde hazırlamak, önceliklendirmek ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile Kalkınma Bakanlığına
göndermek
Bölgedeki kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen yatırım projelerini izlemek ve
değerlendirmek
İlgili kamu kurum ve kuruluşlarca talep edilmesi hâlinde, yatırım projelerinin geliştirilmesine
yardımcı olmak, bu sürece gerektiğinde Kalkınma Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara
göre malî ve teknik destek sağlamak
Bölge planlarının tamamlayıcılığını ve bütünlüğünü gözeterek, kalkınma ajanslarının ortak ve
daha etkili çalışmalarına yardımcı olmak ve bu konularda görüş ve öneriler geliştirmek
Bölgelerinin gelişme potansiyeline, sorunlarına ve imkânlarına dair araştırma, etüt, proje ve
incelemeler yapmak veya yaptırmak
Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları için başta kurumsal kapasite ve beşeri
kaynak konuları olmak üzere, Kalkınma Bakanlığının belirleyeceği usûl ve esaslara göre
mevcut proje ve programlarla mükerrerlik oluşturmayacak yenilikçi destek programları
tasarlamak ve uygulamak
Kalkınma Bakanlığı tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
Bu faaliyetleri gerçekleştirebilmek için idarelerin kullanabilecekleri finansal kaynaklar ise aşağıdaki
şekilde belirlenmiştir:




124
Genel bütçeden yapılacak yardımlar.
Her türlü bağış, yardım, kredi, hibe ve vasiyetler.
Başkanlık gelirlerinin değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler.
Diğer gelirler.
3 Girişimcilik Ve Yenilikçilik
Değerlendirilmesi
Ortamının
Tanımlanması
Ve
Giriş bölümünde bahsedildiği üzere gerçekleştirilecek olan çalışma girişimcilik ve yenilikçilik ortamının
iyileştirilmesini hedeflemektedir. Bu amaçla ihtiyaçların tespit edilmesini hedefleyen herhangi bir
çalışmanın bu yenilik ve girişimcilik ile neyin anlatılmaya çalışıldığını tanımlaması gerekmektedir. Bu
nedenle bu bölümde; girişimcilik ve inovasyon ortamının tüm paydaşları ile tanımlanması ve bu
ortama etki eden etkenlerin belirlenmesine çalışılacaktır. Bölgesel Yenileşim Sistemleri
oluşturulmadan önce mevcut ekosistemi tanımak kaynakların doğru yönlendirilmesi ve etkin
kullanılması için önemlidir.
Mevcut ekosistemi çözümlemek için değişik sayıda ve içerikte yöntemler kullanılmaktadır. Literatürde
bu amaçla kullanılan yöntemlerden en önemlileri ASPEN (2013) tarafından aşağıdaki şekilde
verilmiştir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Babson College – Babson Entrepreneurship Ecosystem Project
Council on Competitiveness – Asset Mapping Roadmap
George Mason University – Global Entrepreneurship and Development Index
Hwang, V. H. – Innovation Rainforest Blueprint
Koltai and Company – Six+ Six
GSM Association – Information and Communication Technology Entrepreneurship
OECD – Entrepreneurship Measurement Framework
World Bank – Doing Business
World Economic Forum – Entrepreneurship Ecosystem
Girişimcilik ve inovasyon ekosistemini tanımlamak için geliştirilen bu araçlar farklı alanları (domain)
inceleyerek, incelenen ekosistemin girişimcilik ve yenilikçilik açısından eksiklerini tespit etmektedirler.
Yukarıda isimleri verilen tanı araçları siyasa(politika), finans, altyapı, pazar, insan sermayesi,
destekler(hizmetler/bağlantılar), kültür, Ar-Ge/inovasyon, yaşam kalitesi ve makroekonomik faktörler
olmak üzere toplam 10 ayrı alanda ekosistemleri incelemektedirler. Hangi tanı aracının hangi alanları
incelediği Tablo 20’de gösterilmektedir:
125
Tablo 20. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosistemi İçin Kullanılan Araçlar Ve Alanları
Girişimcilik ve inovasyon ekosistemi tanı araçları, uygulama yöntemlerinin karmaşıklığı ve analiz
ettikleri alan düzeyinde düşünüldüklerinde 2x2’lik bir matrise yerleştirilebilir. Karmaşıklık düzeyi
basitten zora doğru diye tanımlanabilirken; analiz ettikleri alan yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası
olmak üzere ayrılmaktadır. Buna göre, Şekil 35’da tanı araçlarının yukarıda tanımlanan matrise
yerleşimleri verilmektedir.
126
Şekil 35. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Tanımlayan Yöntemlerin Karmaşıklık Seviyesi Ve Bölgesel
Durumuna Göre Dağılımı
Girişimcilik ve inovasyon ekosistemi ölçülecek bölgeye göre; bu yöntemlerin bir bileşkesi,
kombinasyonu, sentezi veya çalışmanın içeriğine göre 1’den fazlası kullanılabilir. ASPEN(2013), ilgili
tanı araçlarından yararlanarak girişimcilik ve inovasyon ekosistemlerinin değerlendirilebilmesinin 3
ana kısımda ele alınabileceğini ifade etmiştir:
1. Girişimcilik belirteçleri
2. Girişimcilik performansı
3. Etki
ASPEN (2013) bu şekilde girişimcilik ekosisteminin tanımlayan modellerden bir sentez
oluşturmaktadır (Şekil 36). Yukarıda belirtilen kısımların tanımları aşağıdaki şekilde ifade edilebilir:
127
Şekil 36. Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Ölçülmesi (Kaynak: ASPEN, 2013)
3.1 Girişimciliğin Ve İnovasyonun Belirteçleri
Girişimciliğin ve inovasyonun belirteçleri, ekosistemde bunları etkileyen faktörler olarak
tanımlanmıştır. Bu ekosistemi tanımlamak isteyen ve yukarıda sayılan araçların da ana odak noktasını
teşkil etmektedir. Bir ekosistemde girişimciliği etkileyen faktörler geliştirilen özel siyasalar, girişim
sermayesi yatırımlarının oluşturulması, iş geliştirme servislerinin varlığı gibi çok farklı alanlarda
tezahür edebilir. ASPEN (2013)’ün önerdiği ve mevcut çalışmada esas alınan modele göre; girişimcilik
ve inovasyonu etkileyen faktörler 8 ayrı alanda tanımlanmıştır:
a) Finans: Mevcut ekosistemde finansla ilgili olabilecek ve girişimcilerin paraya ulaşmasını
sağlayacak mekanizmalar Finans alanı altında tanımlanmıştır. Krediye erişim, girişim
128
b)
c)
d)
e)
f)
g)
h)
sermayesine ve hibe desteklere erişim, melek yatırımcılara erişim ve hisse piyasaları gibi alt
alanlardan oluşmaktadır.
İş Desteği: Girişimcinin sahip olduğu iş fikrini geliştirebilmesi, bunu bir işletmeye
dönüştürebilmesi için gerekli yardım mekanizmaları iş desteği alt alanının kapsamını
oluşturmaktadır. Endüstriyel ağ yapıları, kuluçkalıklar/hızlandırıcılar, muhasebe ve müşavirlik
servisleri iş desteği alt alanının kapsamını oluşturmaktadır.
Politika (siyasa): Politika alt alanı girişimcilerinin girişimlerini gerçekleştirebilmeleri için
politika yapıcılar tarafından belirlenen ve makroekonomik koşulların sınırlarını çizen
düzenlemeleri kapsamaktadır. Vergi oranları, vergi teşvikleri, ilk iş kurma maliyetleri gibi legal
belirleyiciler politika alt alanının kapsamını teşkil etmektedir.
Pazar: Girişimcilerin sahip oldukları iş fikri ile hitap edebilecekleri pazar koşulları bu alt alan
altında özetlenmiştir. İç pazara satış, uluslararası satışlar ve hitap edilen pazar büyüklüğü gibi
alt bileşenler pazar alt alanının kapsamı dâhilindedir.
İnsan sermayesi: Günümüzde elle tutulmayan varlıklar (intangible assets) şirketlerin
değerlerini daha çok belirlemeye başlamaktadır. İnsan sermayesinin kalitesi (var olan iş
gücünün değer yaratma kabiliyeti) girişimcilik ortamının önemli faktörlerinden biri olarak
ortaya çıkmaktadır. İnsan sermayesinin ölçülmesi zor olsa da mezuniyet oranları ve ilgili
ekosistemdeki eğitim kalitesini ölçen göstergeler ekosistemin girişimciliğe uygunluğunu
ölçmek üzere alt bileşenler olarak kullanılabilmektedir.
Altyapı: Girişimcilik ekosisteminin gelişmesi fiziki altyapı gerektirmektedir. Haberleşme
altyapısına erişim, elektrik altyapısına ve diğer fiziki altyapılara erişim altyapı alt alanının
bileşenlerini oluşturmaktadır.
Ar-Ge: Ar-Ge günümüzde teknolojik gelişimin en önemli unsuru olarak kabul edilmektedir. ArGe çıktılarının ölçümü karmaşık değerlendirme çalışmalarını içermektedir. ASPEN (2013)
modelinde bu alt alan altında göreceli olarak ölçmesi daha basit olan patent başlığı alt alanın
bileşeni olarak ortaya konmuştur.
Kültür: Araştırması yapılan ekosistemin en önemli bileşeni olan toplumun kültürel ve
sosyolojik değerleri girişimcilerin tavırlarına ve girişimcilik ekosisteminin bileşenlerine etki
etmektedir. Bu ortamda girişimcilik motivasyonunu etkileyen kültürel değerler girişimcilik
ekosistemini değerlendirmede önemli bir alt bileşen olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yukarıda alanları ve alt alanları sayılan girişimciliğin ve inovasyonun belirteçleri aslında ekosistemde
girişimcililerin oyun sahası olarak değerlendirilebilir. Saha ne kadar girişimciliğe uygunsa girişimcilerin
de o kadar yüksek bir performans gösterme şansları artmaktadır. Ekosistemde girişimcilerin
performansının ölçümü için belirlenen faktörler takip eden alt bölümde verilmektedir.
3.2 Girişimcilik Performansı
Girişimcilik performansı girişimcilerin mevcut ekosistemde yaptıkları faaliyetler sonucunda
girişimciliğin etkilerini belirleyen etkinlikler olarak tanımlanabilir. Ekosistemde bulunan kayıt altındaki
işletmelerin sayısı, yüksek büyüme hızına sahip firmaların sayısı, işletmelerin sürdürülebilirlik oranları
gibi birçok değişik göstergenin girişimcilik performansının bir ölçümü olduğu düşünülebilir. ASPEN
(2013) girişimcilik ekosistemi için sentezlediği tanı modelinde, firma sayısı, toplam istihdam ve refahı
girişimcilik performansının göstergeleri olarak belirlemiştir.
129
a) Firmalar: Girişimciliğin en önemli göstergelerinden biri pazara yeni katılan firma sayısıdır.
Buna göre, iyi bir girişimcilik ekosistemine yeni girişimciler ve dolayısıyla, yeni firmalar
katılacaktır.
b) İstihdam: Girişimcilerin gösterecekleri performanstan toplumsal fayda kapsamında
beklenebilecek en önemli çıktı istihdamdır. Girişimcilik performansı yüksek olan bir
ekosistemde istihdam artarken işsizlik azalacaktır.
c) Refah: Girişimcilik performansı yüksek olan ekosistemlerde yeni kurulan ve hâlihazırda var
olan firmaların yaptıkları faaliyetler sonucunda hem girişimcilerin, hem firmalarda çalışanların
ve hem de toplumun refahında yükselme beklenmektedir.
Sonuçta, uygun girişimcilik koşulları altında yüksek girişimcilik performansının bir takım ekonomik
etkileri olması beklenmektedir. ASPEN (2013)’ün sentezlediği model kapsamında Etki adı altında olası
ekonomik çıktılara vurgu yapılmıştır. Gelecek alt bölümde bu etkiler özetlenecektir.
3.3 Etki
Etki, girişimciler ve girişimcilik ve inovasyon faaliyetleri sonucunda ekosisteme sağlanan katma-değer
olarak tanımlanabilir. Gayri Safi Milli Hasılanın büyüme oranı, istihdam artışı, kayıt altındaki
ekonominin kayıt-dışı ekonomiye oranı, gelir-dağılımındaki eşitsizliklerin azalması (GINI katsayısı) vb.
gibi birçok makro ekonomik gösterge ile ölçülebilir. OECD’nin de ifade ettiği gibi Etki kısmında makro
ekonomik göstergelerin kullanılması hem girişimcilik faaliyetinin ekonomiye etkilerinin ortaya
çıkarılması, hem de ülkeler arası karşılaştırma yapılabilmesi hususunda kolaylık sağlamaktadır. ASPEN
(2013) modelinde ‘Etki’ altında ekonomik büyüme, iş yaratma ve yoksulluğun azaltılması adı altında
üç alt bileşen belirlenmiştir.
a) Ekonomik büyüme: Ekosistemde gerçekleşen performansı yüksek girişim faaliyetlerinin
ekonomik büyümeye yol açması beklenmektedir. Zira doğrusal ve basit bir bakış açısıyla daha
çok girişim; daha çok işletme, daha çok istihdam ve daha çok katma-değer demektir.
Ekosistemde girişimcilik faaliyetlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi etki olarak ekonomik
büyümeyi beraberinde getirecektir.
b) İş yaratma: Başarılı girişimcilik faaliyetlerinin en önemli çıktısı daha çok işletmenin kurulması,
daha çok iş sahaları açılması ve artan istihdamdır. Uygun bir ekosistemde performansı yüksek
girişimcilik faaliyetleri topluma daha çok iş fırsatı yaratacaktır.
c) Yoksulluğun azaltılması: Girişimcilik ekosisteminde girişimlerin artması hem sermayenin
tabana yayılmasını sağlayacağı, hem de daha çok işsize iş sağlayacağı için ilgili faaliyetlerin
makro etkisinin gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun azaltılması olması beklenmektedir.
Çalışma kapsamında incelediğimiz modele göre girişimcilik ve inovasyon ortamı üçe ayrılmış;
girişimcilik ve inovasyon belirteçleri dâhilinde oluşan ekosistemde girişimcilerin performansına göre
makroekonomik etkilerin olacağı saptanmıştır. Belirtilen süreç; şüphesiz ki kendiliğinden
gelişmemekte, birçok farklı aktörün yer aldığı süreçler dahilinde oluşmaktadır. Gelecek bölümde,
ekosistemin paydaşları ve etkileşimi özetlenmiştir.
3.4 Girişimcilik Ve İnovasyon Ekosisteminin Paydaşları Ve Etkileşimleri
Girişimcilik ve inovasyon ekosisteminin belirteçleri içinde yer alan alanlar üzerinde ekosistemde yer
alan birçok aktör etkinlik göstermekte ve birbirleri ile etkileşim halinde bulunmaktadır. İnovasyon
sistemleri kavramının en önemli vurgusu bilindiği gibi inovasyonun firmalar bazında izole bir ortamda
130
gerçekleştirilmediği; sosyal bir olgu olduğu ve aktörler arası etkileşime dayandığı yönündedir. Bu
kapsamda, girişimcilik ve inovasyon ekosistemlerinin de kalbinde aktörler arası etkileşimin yer aldığı
söylenebilir. ASPEN (2013)’ün sentezinde belirtildiği gibi “ekosistem dahilindeki bu etkileşimler
ekosistemi değerlendirirken ve ona uygun müdahaleleri tasarlarken kritik bir öneme sahiptir” (ASPEN,
2013, p.7).
Buna göre; girişimcilik belirteçleri altında ifade edilen 8 alan sisteme etki düzeyine göre 3’e
ayrılmıştır. Sisteme doğrudan etki eden alanlar finans ve destek; sisteme kısmen doğrudan etki eden
alanlar politika, Pazar, insan sermayesi, altyapı, Ar-Ge faaliyetleri; sisteme dolaylı bir şekilde etki eden
alan ise kültür olarak belirlenmiştir. İlgili alanların belirtilen şekilde sınıflandırılması sonucunda her
alana ait olan aktörler aşağıdaki Tablo 21’de ifade edilmiştir:
Tablo 21. Alanların Etki Seviyelerine Göre Dağılımı
Tablo 21‘de beyan edilen aktörlerin arasındaki etkileşimin; girişimcilik ekosistemini uygun hale
getirerek, girişimcilik faaliyetlerini kuvvetlendirmesi ve ekonomik göstergeleri iyileştirmesi
beklenmektedir.
131
3.5 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosisteminin Değerlendirilmesi Süreci
ASPEN (2013), yukarıda belirtilen model çerçevesinde girişimcilik ve inovasyon kapasitesini
değerlendirmek amacıyla ekosistem analizi yapılırken aşağıdaki yol haritasının izlenmesini yukarıdaki
modelin tamamlayıcı bir unsuru olarak ifade etmiştir. İlgili yol haritası aşağıdaki gibi özetlenebilir:
1) Analizin coğrafi sınırlarının belirlenmesi: Değerlendirme sürecinin sağlıklı bir şekilde
sürdürülebilmesi için değerlendirmesi yapılacak ekosistemin coğrafi alanının bilinmesi kritik
önem taşımaktadır. Mevcut araştırmaların ulusal, bölgesel ve yerel olarak büyükten küçüğe
üç ayrı ölçekte yürütüldüğü görülmektedir. Buna göre; ulusal düzeyde yapılan çalışmaların
büyük bir alan ve çok fazla değişken taşıdığı için daha az eyleme dönük sonuçlar verdiği
görülmüştür. Her durumda, çalışmanın belli bir sektör ya da coğrafi ölçekte yürütülmesi
gerekmektedir. Ayrıca durumu hakkında yorum yapabilmek için seçilen bölgenin ya da
sektörün benzer sektörlerle bir karşılaştırılmasının yapılması gereklidir.
2) Analiz derinliğinin belirlenmesi: Coğrafi alan gibi analizin de derinlik düzeyinin netleştirilmesi
gerekmektedir. ABD menşeili The Council on Competitiveness çalışmalara 3 ayrı düzeyde
analitik derinlik önermektedir:
a) Mevcut varlıkların belirlenmesi: Bölgede daha önce toplanmış verilerin ve kaynakların
bölgesel paydaşlardan alınacak girdilerle birlikte değerlendirilmesi ve ulaşılabilecek
mevcut verilerin toplanması.
b) Temel değerlendirme: Ekosistemin güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi ve benzer
diğer bölgelerle karşılaştırılarak aradaki farkların ve boşlukların bulunması.
c) Ayrıntılı değerlendirme: Yukarıda model kısmında ifade edilen alanların ve bu alanların
kapsamında bulunan aktörlerin birbiriyle olan ilişkilerinin iş yapma kültürünün de hesaba
katılarak analiz edilmesi.
3) İlgilenilen alanların belirlenmesi: Ekosistem için planlanan müdahaleye göre model içinde yer
alan analiz alanlarının önceliklendirilmesi sürecidir. Böylece amaca yönelik çalışılması
hedeflenmektedir.
4) Göstergelerin tanımlanması ve sıralanması: Bir ekosistemle ilgili birçok göstergeye erişilebilir.
Burada önemli olan göstergelerin çalışmanın amacına uygun olarak tanımlanması, seçilmesi
ve sıralanmasıdır. OECD, göstergelere ait 3 özelliğin altını çizmektedir.
a) Uygunluk: Seçilen göstergenin ekosistem analizinin amacı doğrultusunda çalışmaya
uygunluğu ve çalışma ile ilişkilendirilmiş olmasını kapsamaktadır.
b) Kesinlik: Seçilen göstergenin hata payının derecesi onun kesinliğini belirlemektedir. Buna
göre, hata payı olmayan göstergeler kesindir. İstatistikî göstergelerin (patent sayıları, faiz
oranları vb.) kesinlikleri istatistiki ilkeler doğrultusunda belirlenebilir. Bazı göstergeler ise,
(dağıtılan krediler, gerçekleştirilen networking faaliyetleri vb.) toplanabilir ya da takip
edilebilir. Yine bu göstergelerin kesinliği toplayıcının başarısına bağlıdır ve kesinliği daha
azdır. Son olarak, girişimcilerin memnuniyeti vb. gibi öznel göstergeler de mevcut olabilir
fakat öznel oldukları için bu göstergelerin kesinliği en azdır.
c) Mevcutluk: Göstergelerin zaman ve mekan dahilinde mevcut olması ya da olmaması
durumudur.
5) Veri Toplama ve Analiz: Ayrıntılı analiz süreci, gerekli verilerin birincil ve ikincil kaynaklardan
toplanması ve ulaşılamayan ve gerekli olan verilerin anket vb. yollarla toplanması ile devam
eder. Tüm veriler toplanıp, değerlendirilip, analiz edildikten sonra; değerlendiriciler
132
ekosistem içindeki boşlukları tespit edip onları gidermek amacıyla müdahale mekanizmaları
tasarlamaya hazırdırlar.
3.6 Girişimcilik ve İnovasyon Ekosistemi Müdahale Alanları
İnovasyon ve girişimcilik ekosisteminin ölçmeye yönelik temel motivasyon kaynağı, mevcut durumu
değiştirebilmek için ihtiyaç duyulan müdahale araçlarının türlerini tespit edebilmektir. Bu nedenle
analiz süreci çoğu zaman güçlü ve zayıf yönlerin tespiti ile müdahale amaçlı stratejiler ve eylemlerin
belirlenmesi ile neticelendirilir. Müdahale araçlarını ise aşağıdaki dört ana başlık altında toplamak
mümkündür.
1) Destekleyici Altyapılar: Araştırma altyapıları, teknoparklar, girişimcilik altyapıları, özel sektör
ortak hizmet merkezleri ve bu alanların etkin çalışması için ihtiyaç duyulan her türlü ekipman
ve teçhizat bu başlık altında değerlendirilmektedir.
2) İnsan Kaynakları: Akademik kadroların varlığı sayıları, çalışma alanları, teknoloji transfer
ofisleri, inkübasyon merkezleri, hızlandırıcılar gibi hizmet merkezleri personel sayısı ve
deneyimleri, özel sektör çalışanlarının uzmanlık seviyeleri, üretimi destekleyebilecek
teknisyen sayısının artırılmasına yönelik eylemlerdir.
3) Finansman İmkanları: Ar-Ge, ürün geliştirme faaliyetlerinin finansmanı ve ticarileşme
faaliyetlerinin finansmanına yönelik hibe, geri ödemeli ve/veya girişim sermayesi finansmanı
gibi araçların varlığını sağlamak veya kuvvetlendirmek amacı ile yürütülen eylemlerdir.
4) Ağ Yapılar ve Yönetişim: Yukarda sıralanan eylemlerin etkin ve verimli bir biçimde
yürütülebilmesi amacı ile gerçekleştirilen strateji, kümelenme, etki değerlendirme
faaliyetleri bu başlığın altında yer almaktadır.
Yukarıda sıralanan her bir başlık kendi içerisinde farklı isterlere sahiptir. Temel araştırma
faaliyetlerinden, ticarileşme faaliyetlerine doğru gidildikçe hibe desteklerden, banka kredilerine geçiş
olduğu görülmektedir. Yine finansman imkanları ve altyapının oluşturulmasına yönelik eylemlerin
uygulama süreleri ve maliyetleri daha yüksek iken, insan kaynakları, ağ yapılar ve yönetişim başlığı
altında proje bazlı ve görece daha kısa sürede hayata geçirilebilir daha düşük maliyetli eylemler
olduğu görülmektedir. Bölgesel yenilikçilik ve girşimcilik sisteminin tasarımı aşamasında müdahale
araçlarının bu özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
133
4 Bölgesel Yenileşim Kavramı
Yenileşim politikalarında bölgesellik gittikçe daha önemli bir konum üstlenmektedir. Özel tanımlanmış
bölgelerden artık şehir seviyesine kadar bölgesel yönetimlerin sorumlu oldukları yerel alanlar için
stratejiler geliştirdikleri ve bu stratejileri hayata geçirmek amacı ile araçlara geliştirdikleri
görülmektedir. Bölgesel sorunların çözümünde kullanılacak bütçenin ve fonun karşılanması için
değişik finansal araçlar geliştirilmiştir. Geliştirilen finansal araçların temelinde; yönetici otoritenin
(devletin) üstündeki yükü azaltmak için uluslararası finans çevreleri ve yerel ortaklardan da
faydalanarak fon oluşturulması ve fonun ilgili yerel paydaşlara dağıtılması amacı güdülmektedir.
Ayrıca harcanan fonun tekrar yönetici otoriteye geri dönerek başka projelerde kullanılabilmesi hem
fon sağlayıcılar hem de kamusal fayda açısından faydalı ve sürdürülebilir toplumsal çıktılar
yaratmaktadır. Yerel fonlar, bölgelerin öngördüğü potansiyeli ortaya çıkarabilecek bir finansman
modeli olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda DAP Bölge İdaresi için potansiyel bir uygulama alanı olarak
bu tür fon yapılar bu bölümde ayrıntıları ile irdelenmeye çalışılmıştır.
Bölgesel fonlar, en basit şekliyle, bölgelerin sahip olduğu problemlere çözüm getirmek,
rekabetçiliklerini artırmak, bölge planlarında belirtilen amaçlara ve bölgenin uzun vadede erişmesi
istenen hedeflere uygun olarak geliştirilen projelere kaynak sağlamak amacıyla oluşturulan fonlar
olarak tanımlanabilir. Bölge fonlarının en işlevsel iki özelliği;

Aynı çatı altında işletilen farklı model ve faaliyetlerin hedeflere yönelik doğal bir
koordinasyon içermesi,

Çoğunlukla kamu-özel ortaklığı modeli ile hedeflerin içselleştirilmesi/sahiplenilmesi ile sosyal
sermaye etkisi,
olarak sayılabilir.
Bölge Fonu oluşturma ve uygulama sürecinde dört uygulama seviyesinden bahsetmek mümkündür.
En üst seviyede bölgede yerleşik paydaşların katılımı ile b ekonomik, sosyal gelişimi için strateji ve
hedeflerin belirlenmesi, mevcut durumdan yola çıkılarak hedeflere ulaşmak için gerekli kaynakların
tespitine yönelik strateji geliştirme faaliyetleri sayılabilir. İkinci aşamada ise belirlenen bölgede
eylemlerin uygulamaya geçirilebilmesi amacı ile kaynak sağlamak üzere bir fon oluşturulması söz
konusudur. Kurulacak fonun uzun vadeli eylemlere imkan sağlayacak bir yapıda tasarlanması oldukça
önemlidir. Kalkınma hedefleri için eylemler genellikle ihtiyaç duyulan altyapıların oluşturulması,
öncelik alanında insan kaynaklarının geliştirilmesi, faaliyetler ve ihtiyaçlar için finansman imkanlarının
oluşturulması ve tüm kaynakların etkileşimini sağlayacak altyapıların oluşturulması gibi kimi hibe kimi
ise ticari yaklaşımla yürütülebilecek faaliyetlerden oluştuğu görülmektedir.
134
Şekil 37. Bölge Fonu Yapılanması
Bu nedenle üçüncü seviyede kamu-özel sektör ortaklıklarınca yürütülebilecek çok farklı proje tiplerine
kaynak aktarılabilecek bir yapı oluşturulmalıdır. Son aşama olarak ise nihai hedef kitlenin
faydalanabileceği şekilde ilgili projelerin yürütülmesi olarak belirtilebilir.
Uzun vadeli hedeflere erişim için sürdürülebilirlik önemli bir unsurdur. Bu nedenle geri dönüşlü
(kredi, ortaklık, risk sermayesi, girişim sermayesi, kamu-özel sektör ortaklıkları) finansman araçlarının
fonlarda önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Fonlar alt fonlara bölünerek her alt fonun özel bir
amacı ve teması olacak şekilde belirlenir. Böylece, oluşturulan belli bir kaynak, gerçekleştirilmek
istenen amaçlara göre bir portföy şeklinde alıcılara aktarılmış olur. Oluşturulan fonların geri dönüşü
olması durumunda ise mevcut fonlar – bazen çoğalmış şekilde - yeni ihtiyaçlara aktarılabilir. Fon
açısından finansal sürdürülebilirlik bir hedef olmakla birlikte, fonun gerçek sürdürülebilirliğini
bölgenin değişen ihtiyaç ve önceliklerine uygun bir platformun sürdürülebilirliği olarak algılamak daha
doğru olabilir.
Bölge fonlarının kuruluşunda yaygınlıkla belediyeler ve şehirlere ait kalkınma ajansları ön plana
çıkmakta, ancak diğer özel ve kamu kuruluşlar da fonun kuruluş ve işletimi süreçlerinde etkin rol
almaktadır. Belediye ve kalkınma ajansları, bir diğer ifade ile yönetici otoritenin bölge fonlarını
kurmasındaki amacı; risk ve sorumluluğu diğer paydaşlarla paylaşarak, kamu-özel sektör ortaklığı
(KÖO) modeli ile belirlenmiş hedeflere yönelik harekete geçirilebilecek toplam kaynağı artırmaktır.
135
Paydaşlar arasındaki ortaklık yaklaşımı hedeflere yönelik ortak sahiplenmeyi ve kaynakların doğru
önceliklendirilmesi konusundaki başarıyı da yükseltmektedir.
Bölge Fonları oluşturdukları fon havuzunu Bölge Kalkınma Fonu (UDF – Urban Development Fund)
yapıları olarak değişik temaların finansmanını sağlayacak araçlar olarak kurgulayabilmektedir. Bu
sayede belirlenen ana hedefin76 gerçekleşmesini destekleyecek farklı faaliyet ve araçların uygun
koordinasyonda desteklenmesi sağlanmaktadır. Bu yaklaşım hem spesifik alt hedeflerin yönetilmesini
uzman model ve hedefler ile yalınlaştırmakta; hem de her modelin bir hedefi olduğu için diğer
yatırımcılar için daha basit iletişim özellikleri taşımaktadır.
Her anlamda sürdürülebilir yapılar olarak Bölge Fonları aracılığıyla yapılan yatırımların fizibilitesi ve
sağlanacak uzun vadeli etkinin gerçek bir portföy yaklaşımı ile baştan analiz edilmesi ve sürekli
güncellenmesi önem taşımaktadır. Bölge Fonları, devletin, belediyelerin ve kalkınma ajanslarının
doğrudan uyguladığı proje odaklı diğer desteklerden farklı olarak tümleşik portföy yatırımları şeklinde
ele alınmaktadır. Fonun kendi kendini yenileyebilmesi (rejenerasyonu – regeneration) seçilen yatırım
portföyünün sağlığı ve ileriye dönük öngördüğü potansiyel kazanımlar ve görünürlük ile doğrudan
ilişkilidir. Kullanılan farklı modeller ve öngördüğü farklı pencereler farklı öncelik ve beklentiler ile fona
ortak olan diğer paydaşlar için de esneklik sunmaktadır. Çıktıyı etki olarak ölçen bir sivil toplum
kuruluşu veya hayırsever bağışçı ile çıktı beklentisi finansal getiri olan bir ticari yatırımcının çelişen
beklentileri, aynı hedefin koordinasyonunda esnek yapı sayesinde desteklenebilmektedir.
Bölge Fonlarının bölgeleri kalkındırmaya ve geliştirmeye yönelik mevcut darboğazları aşmak amacıyla
çok farklı kullanım alanları mevcuttur. Farklı kullanım alanları gruplanırsa yaygın olarak aşağıdaki
amaçlarla kullanıldıkları söylenebilir:





Ulaşım, su, kanalizasyon, enerji altyapısı
Tarihi ve kültürel eserlerin renovasyonu ve turizm
Atık temizleme ve dönüştürme
Enerji verimliliği uygulamaları
Girişimcilik, inovasyon, Ar-Ge vb. kabiliyetleri desteklemeye ve geliştirmeye yönelik
uygulamalar vb.
Dünyada Bölge Fonları uygulandıkları bölgenin koşullarına uygun olarak değişik yöntemlerle
oluşturulmaktadır. En yaygın yöntemlerden biri, Avrupa Birliği’nin yapısal fonlarına uygun olarak
geliştirilen JESSICA (Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas – Şehir
Alanlarında Sürdürülebilir Yatırım için Ortak Avrupa Desteği)’dir. Ayrıca özellikle ABD ve Kanada gibi
ülkelerde de farklı uygulamalar görülebilmektedir. Takip eden bölümde dünya örnekleri aktarılarak
bu örneklerde Bölgesel Fon uygulamaları için ortak özellikler çıkarılmaya çalışılacaktır.
76
Örneğin belirlenen hedef, “teknolojik girişimciliğin artması” ise fonun farklı araçları ile çok uluslu bir firmanın
araştırma faaliyetlerinin bölgeye çekilmesi, bir kuluçka merkezinin kurulması, hızlandırıcı programların bölgede
faaliyet göstermesinin teşvik edilmesi ve melek/girişim sermayesi fonlarının yatırımlarının teşvik edilmesi gibi
farklı amaçlar farklı fonların altındaki araçlar ile desteklenebilir.
136
4.1 Dünyada Bölgesel Yenileşim Modelleri ve Programlarının Tasarımı
Dünyada Bölge Fonu uygulamaları özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD’de yaygınlaşmaktadır.
Aşağıda Londra’dan başlayarak farklı yerlerde uygulanan bölge/şehir fonu uygulamalarından
bahsedilecektir. Farklı bölge fonu uygulamalarındaki ortak noktalar bulunarak finansal araçların
tanımlanmasına ve çalışma kapsamında ileriki bölümlerde özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkelere uygulanabilecek özgün bir modele erişilmeye çalışılacaktır. O nedenle, değişik ülke
uygulamalarının incelenmesi ve anlaşılması mevcut çalışma için kritik önemdedir.
4.1.1 AB’de Kullanılan Araçlar
Avrupa Birliği’nde NUTS II seviyesinde bölgesel yapılanmanın haricinde, birlik üyesi ülkeler arasında
farklı ulusal strateji ve hedeflerin bulunması, ortak politika ve koordinasyon çalışmalarını zorlu bir
hale getirmektedir. AB’nin koordinasyon araçları incelendiğinde, en üst seviyede tematik başlıklar
(bilim ve teknoloji, tarım, balıkçılık ve gıda v.b.) altında Birlik hedef ve stratejilerinin belirlendiği
görülmektedir. Her bir başlık için AB seviyesinde ulaşılması istenen hedefler belirlenmekte ve bu
hedeflere ulaşmak için gerekli programlar tasarlanmaktadır. Ar-Ge ve inovasyon alanlarında
uygulanmakta olan Çerçeve Programları (FP’ler) ve Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı
(CIP) gibi programlar tematik başlıklarda birlik seviyesinde uygulanmakta olan programlara örnek
olarak gösterilebilirler.
Tematik başlıklarda belirlenen programların bölgesel seviyede takibi ise birleştirici (cohesion)
politikalar başlığı altında ele alınmaktadır. Süreç çoğunlukla tematik başlıklar altında bölgesel
farklılıkların tespit edilmesine yönelik çalışmalarla başlatılmakta ardından söz konusu başlıklarda
farklıkların giderilebilmesine yönelik politika araçlarının uygulamaya alınması ile devam edilmektedir.
Birlik seviyesinde oluşturulan birleştirici programlar aracılığıyla, bölgesel seviyede geliştirilen
projelerin belli bir yüzdesine birlik fonlarından destek sağlanarak, bölgesel kaynakların birlik hedefleri
doğrultusunda kullanımı sağlanmaya çalışılmaktadır. Söz konusu programlara başvuru aşamasında en
iyi uygulama örneklerinden yola çıkarak hazırlanan metodolojilerin kullanımı özendirilerek, diğer
bölgelerde gerçekleştirilen projelerden elde edilen deneyimlerin Birlik çapında yaygınlaştırılması
sağlanmaya çalışılmaktadır.
Birleştirici politikalar başlığı altında, Ar-Ge ve inovasyon politikaları ile ilgili olarak geliştirilmiş olan
çalışmalardan örnek vermek mümkündür. Birliğin genel inovasyon performansı Avrupa İnovasyon
Göstergeleri (European Innovation Scoreboard) kapsamında takip edilirken, bölgesel performansın
takibi amacıyla Bölgesel İnovasyon Göstergeleri çalışması gerçekleştirilmektedir. Çalışma kapsamında
bölgesel seviyede yükseköğrenim, yaşam boyu öğrenim, geniş-bant internet erişim oranları, kendi ArGe faaliyetlerini yürüten KOBİ’lerin oranları, pazara sunulan yeni ürünlerin oranları gibi 17 ana
başlıkta toplanan verilerin kullanımı ile oluşturulan çeşitli endeksleri kullanarak bölgelerin inovasyon
performansları ölçülmektedir. Çalışma ile bölgeler belirlenen inovasyon performansları
doğrultusunda sınıflandırılmakta ve geliştirilen sınıflandırmalar doğrultusunda politika ve program
önerileri geliştirilmektedir.
Ar-Ge ve inovasyon konularında bölgesel gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik olarak
geliştirilmiş programlar 1994-1999 yılları arasında bölgesel inovasyon stratejileri ve eylem planlarının
(Regional Innovation Strategies-RIS ) oluşturulmasına yönelik olarak uygulanmış olan RIS/RTP/RITTS
programlarıdır. RIS projeleri 2000’li yıllarda 6. Çerçeve programı kapsamında desteklenmeye
137
başlanmış ancak programın yürütülmesinden sorumlu kuruluş olarak araştırma faaliyetlerinden
sorumlu kuruluş olan DG RESEARCH yerine DG ENTERPRISE atanmıştır.
Şu anda bölgelerin bu tür inovasyon ve çevreye yönelik politika oluşturma faaliyetleri, AB Komisyonu
tarafından yürütülmekte olan INTERREG (Innovation and Environment Regions of Europe Sharing
Solutions) programı aracılığıyla yürütülmektedir. Dördüncüsü tamamlanmış olan program
kapsamında, 2007-2013 dönemi için 321 milyon Avro bütçe ile inovasyon ve çevre ile ilgili olarak en
iyi uygulama örneklerinin paylaşımı ve başarılı bölgelerin deneyimlerinden faydalanılarak
gerçekleştirilecek bölgesel inovasyon strateji çalışmaları, inovasyon ve çevreye yönelik yatırım
planlaması çalışmaları gibi faaliyetler desteklenmiştir.
Bölgeler arası işbirlikleri ve iyi uygulama örneklerini yaygınlaştırmayı hedefleyen programlar arasında;



Sürdürülebilir şehirleşmeye yönelik projelerin desteklendiği URBACT (Urban Act),
Bölgesel gelişim programlarının yöneticilerinin Birlik politikaları ve iyi uygulamalar konusunda
eğitilmelerini ve bu alanlarda öneriler geliştirilmesini hedefleyen INTERACT ve
Bilgi ekonomisinin bölgesel durumunu tespit etmek amacıyla bilimsel analiz yöntemlerinin
kullanıldığı KİT (Knowledge, Innovation, Territory) projesini de kapsayan ESPON (European
Spatial Planning Observation Network)
programlarını saymak mümkündür. Sadece bölgeler arası işbirliklerini ve koordinasyonu hedefleyen
bu dört program için 2007-2013 döneminde ayrılmış olan bütçe 445 milyon Avro’dur.
Özellikle bölgelerin ihtiyaçları için, finansman kaynağı sağlamak üzere Avrupa Yatırım Fonu ile
imzalanmış olan bir protokol ile bölgelerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen özel araçlarda
mevcuttur. Bu araçlardan JEREMIE (Joint European Resources for Micro to Medium Enterprises) ve
JESSICA (Joint European Support for Sustainable Investment in City Areas) özellikle yenilikçilik,
girişimcililk ve sürdürülebilir inovasyon çalışmaları için kullanılmaktadır. Aşağıda iki şehir örneğinde
bu araçların şehir fonu konseptinde nasıl kullanıldıklarına ilişkin örnekler verilmektedir.
4.1.2 Londra Şehir Fonu
Londra’da özellikle artan nüfus ve büyüyen şehir ile birlikte çevresel problemler ortaya çıkmıştır.
Çevresel problemlerin sosyo-ekonomik hayata yansımaları olumsuz olmaktadır. Özellikle gelişen
çevresel teknolojiler ve bunların getirdiği fırsatlar Londra’daki yerel otoritelere sorunların çözümü için
yeni fırsatlar sunmuştur.
Londra’da JESSICA kapsamında bir Şehir Fonu’nun oluşturulması Deloitte (2008)’in yaptığı fizibilite ve
strateji çalışması ile tasarlanmıştır.
JESSICA’nın kullanılması için gerekli politik altyapı ve ilgili dokümanlarda önerilen strateji ve çözüm
yolları Deloitte’un çalışmasına rehberlik etmiştir. Makrodan mikro seviyeye doğru sıraladığımızda, en
üst seviyede en kapsamlı doküman ERDF’nin (AB Yapısal Fonları) Avrupa Birliği’ne üye ülkelerdeki
kullanımına yönelik olarak oluşturulan 2007-2013 operasyonel programıdır. Konu programda
önerilen aşağıdaki vizyon ve öncelikler Londra’da kurulacak Şehir Fonu’nun makro temelini
oluşturmaktadır. Buna göre;
138
ERDF Operasyonel Programı kapsamında Londra’nın Vizyonu:
Londra’nın inovasyon ve bilgi birikiminden faydalanarak en çok ihtiyaç duyulan sosyo-ekonomik
alanlarda ekonomik fırsatları artırarak topluma sunmak ve bu sayede sürdürülebilir, çevreye
duyarlı ekonomik büyümeyi sağlamak.
OP’a göre Londra’nın öncelikleri:
1)
2)
3)
4)
İş hayatına yönelik inovasyon, araştırma ve eko-verimlilik kavramının güçlendirilmesi
Yeni pazarlara ve finans olanaklarına erişim
İş hayatı için sürdürülebilir ve cazip mekanlar
Teknik destek
Yukarıda belirtilen vizyon ve öncelikler; uluslararası seviyede bağlı bulunulan Avrupa Birliği Stratejik
Hedefler Rehberi (EU’s Strategic Community Guidelines (CSG)) ve ulusal seviyede belirlenen İngiltere
Ulusal Stratejik Referans Çerçevesi (The UK’s National Strategic Reference Framework (NSRF)) ile
uyumludur. Bu dokümanlarda özellikle sürdürülebilirlik, çevre, girişimcilik gibi kavramlara vurgu
yapılmaktadır.
Buna göre; ERDF’den 2007-2013 dönemi için OP’da belirtilen her bir önceliğe göre fon ayrılmıştır.
Deloitte (2013)’ün yaptığı çalışmada özellikle Öncelik 3 için JESSICA’nın bir araç olarak kullanılması
önerilmiştir. Öncelik 3’e göre önerilen faaliyetler örnek olarak aşağıda verilmiştir:





Düşük veya sıfır karbon emisyonu olan alanlar yaratılması,
İş kümelerinin gelişiminin desteklenmesi,
Düşük karbon ekonomisine düşük veya sıfır karbon emisyonu olan sistemlerin ve dağıtıcı
ağların kurularak destek verilmesi,
Yüksek kalitede doğal mekanlar yaratılarak istihdam sahalarında iklim değişimine uyum
sağlanması,
Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması için en iyi örneklerin paylaşılması ve yaygınlaşması.
Yukarıda makro planlarda verilen stratejik öncelikler ve öneriler mikro bazda Londra Planı, Londra
Ekonomik Kalkınma Planı, Thames Geçidi Planı ve Bölgesel Kalkınma Ajansı Kalkınma ve Yatırım Planı
ile desteklenmiştir. Londra Belediyesi’nin ve Londra Kalkınma Ajansı’nın sorumluluğunda oluşturulan
ilgili planlar makro hedefleri mikro hedeflerle birleştirerek uygulamaya yönelik projeler
oluşturulmasını sağlamıştır.
Mikro ve makro düzeydeki planlar aşağıda belirtilen potansiyel yatırım fırsatlarının oluşturulmasına
aracılık etmiştir:


139
Yüksek çevresel özelliklere sahip düşük veya sıfır karbon emisyonlu istihdam sahalarının
yaratılması,
Düşük veya sıfır emisyonlu karbon enerjisinin kurularak düşük karbon ekonomisine katkı
sağlanması,


Sürdürülebilir şehir rejenerasyonunu desteklemek amacıyla çevresel sistemler, hizmetler ve
olanaklar sağlanması,
İş çevrelerinin ekonomik riske ve yatırıma katkı sağlayabilecekleri iklim değişikliği ve çevresel
bozulma gösteren alanların bulunması ve özel yatırımın bu alanlara yönlendirilmesi
Daha sonra, vizyon, öncelikler ve fırsatlar JESSICA kapsamında geçerli faaliyetlere dönüştürülmüştür.
Faaliyetler belirlenirken;





Pazar tökezlemesi argümanına dayandırılarak pazarın yatırımcıları yeterince yatırıma
yönlendirmediği faaliyetler dikkate alınmış,
Doğal ekosistemin kötüleştiği alanlara odaklanılmış,
Sektör, coğrafya, yatırımın doğası gibi etkenler bazında projeler tasnif edilmiş veya
birleştirilmiş,
Yatırımcıların yaptıkları yatırımla ilgili soru işaretlerinin giderilmesine çalışılmış,
Fon akışını sürdürülebilir kılmak için mümkün olduğunca fazla yatırımcı ile irtibata geçilmiştir.
Çalışmaların sonucunda projeler tasnif edildiğinde, “merkezi olmayan enerji” ortak faaliyet alanı
olarak önerilmiştir. Mevcut enerji sistemlerinin merkezi bir kaynaktan beslendiği ve bu nedenle hem
çevresel etkisinin fazla olduğu, hem de taşıma esnasında veriminin düştüğü gerçeğinden hareketle
önerilen faaliyet alanı belirlenmiştir.
Faaliyet alanlarının belli olmasından sonra fon yapısının kurulması için öneriler getirilmiştir. Buna
göre, JESSICA kapsamında yönetici (yerel) otoriteye bağlı olarak aşağıdaki gibi bir fon yapısı kurulması
önerilmiştir:
Buna göre; en tepede kurulacak bir Bileşik Holding Fund; belirlenen temalara göre, Şehir Kalkınma
Fonları’na ayrılacak ve bu fonların altında çeşitli modellere göre projeler gerçekleştirilecektir. Fonun
sürdürülebilir olması için projelerden gelecek para tekrardan yeni belirlenecek tematik alanlara
aktarılacak; böylece fonun ve gelişmenin sürdürülebilirliği sağlanacaktır.
140
Şekil 38. Bileşik Fon Süreci Ve JESSICA’nın Ticari Uygulanabilirlik Kapsamındaki Yeri
JESSICA kapsamında uygulanacak projelerle ilgili dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta; bu
projelerin hibe destekler ile ticari destekler arasında bir ticari uygulanabilirliğinin olmasıdır. Buna
göre Londra Şehir Fonu kapsamında;



Akışkan bir risk profili olan; pazarda talep ile ilgili çok az ya da hiç belirti olmayan,
Uzun dönemli borç veya hisse ortaklığı şeklinde gerçekleşen (fonu koruyan),
Geri dönüşleri uzun vadeli olan ve halihazırda ticari ihtiyaçları karşılamayan,
projelerin seçilmesi öngörülmüştür.
4.1.3 Galler Bölgesel Fonu
Galler’de 10 yıllar boyunca rejenerasyon (kentsel yenilenme) projeleri özel sektörün ilgisizliği ve
kamunun yeteri kadar kaynak ayıramaması neticesinde ihmal edilmiştir. Galler’deki piyasa yapısı tam
bir ‘pazar tökezlemesi’ örneği göstermektedir. Bu nedenle özel sektör yeteri geri dönüş vaat etmeyen
bu tür girişimlerin içinde bulunmamıştır. Özellikle, 2007-2008 yıllarında küresel kriz ile daha da
kötüleşen koşullar, başta Galler olmak üzere tüm Büyük Britanya’da yatırım ortamını yavaşlatmıştır.
King Sturge Danışmanlık tarafından hazırlanan 2008 yılı raporunda yapılan fizibilite çalışması
sonucunda bu durumun aşılması için JESSICA’dan faydalanarak Galler devletinin de inisiyatifi ile bir
Galler Bölgesel Fonu kurulması önerilmiştir. WAG (Welsh Assembly Government - Galler Bileşik
Hükümeti) ve WEFO (Welsh European Funding Office - Galler Avrupa Fonu Ofisi), ilgili girişimin
oluşması halinde, Galler adına görev alabilecek yönetici otoriteler olarak tanımlanmıştır.
141
WEFO’nun tespitine göre; ERDF’nin belirlediği öncelikler kapsamında oluşturulan bütçeden JESSICA’yı
kullanılarak oluşturulacak fon bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. ERDF’den gelecek finansal kaynağın
WAG’dan gelecek finansal kaynaklarla birleştirilmesi sonucunda yaklaşık 100 milyon Pound’luk bir
fona ulaşılması; daha sonra bu fona katılacak özel sektör ve 3. taraflar ile fon miktarının yaklaşık 250
milyon Pound’a çıkması öngörülmüştür. Daha sonra bu miktarın Şehir Fonu aracılığı ile belirlenen
projelere aktarılması planlanmıştır.
2013 yılından itibaren AB’den doğrudan yatırımların ve hibelerin kesilmesi söz konusu olduğundan
sürdürülebilir Bölgesel Fon’un oluşturulması Galler için büyük bir katma-değer vaat etmektedir.
Hibeye alışan ekosistem içindeki aktörlerin sürdürülebilirlik merkezli fonları kullanımı Galler’de bir
paradigma değişikliğine de işaret etmektedir. Böylece devlet sadece belli bir miktar hibe ile
gerçekleştireceği kısa erimli projeler yerine, Bölgesel Fon sayesinde sürdürülebilir ve daha büyük
ölçekli projeleri gerçekleştirme olanağına sahip olacaktır.
Galler için kurulması düşünülen Bölgesel Fon için WAG ile özel sektör arasında kurumsal işbirliğine
dayanan bir model önerilmiştir. Bölgesel Fon sayesinde özel sektörün tek başına altından
kalkamayacağı büyük ölçekli projelerin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. WAG’ın AB fonları ile
oluşturacağı fon 50/50 yaklaşımı ile özel sektörden gelecek fon ile bütünleştirilecek ve rejenerasyon
projelerine harcanacaktır. Böylece kurulacak Bölgesel Fon’dan aşağıdaki çıktılar beklenmektedir:




Özel sektörden önemli miktarda yatırım alınması,
Yapılacak projelerin tek portföyde toplanarak sinerji sağlanması,
Ölçek ekonomisi,
Sadece süreci yönetmek yerine paydaşlık ve ortaklık yaklaşımının ve özel sektör ile
etkileşimin geliştirilmesi.
Bölgesel Fon sayesinde önerilecek hisse, kredi ve garantilerle proje ortakları ile işbirliği yapılacak ve
yapılması öngörülen projelere kaynak ayrılacaktır. WAG, JESSİCA kapsamında ERDF fonlarına katkıda
bulunacak; mümkün olan durumlarda arazi vb. varlıklarını projelerin gerçekleştirilmesi için sunacaktır.
WAG’ın arazi vb. mülkleri hem proje şeklinde hem de fon oluşturma şeklinde sunulabilecektir.
Böylece oluşturulacak yapı 50/50 oranında kamu ve özel sektöre dağılmış bir ortak girişim olacaktır.
Bu paylarla oluşturulacak ortak girişim kamunun mevcut planlarına ve stratejilerine uygun olarak
yatırım yapacaktır. Fon yönetimi tamamen profesyonel bir kadro tarafından gerçekleştirilecektir.
King Sturge (2008)’in proje bazlı olarak çizdiği ortaklık şeması ve fonun oluşturulması aşağıdaki
şekilde (Şekil 39) verilmiştir. Buna göre; WAG’ın JESSICA’dan ve kendi varlıklarından oluşturulan fon
özel sektör ortağından gelecek fon ile birleştirilecek ve Şehir Fonu oluşturulacaktır. Şehir fonu seçilen
projeye yerel ortak ile birlikte yatırım yapacaktır. Ortaklıkta taraflardan biri arazi ya da mülkünü
ortaya koyabilirken bir diğeri doğrudan fon ile katkı sağlayabilecektir. Yerel ortaklar; yerel yönetimler,
üniversiteler, özel sektör vb. olabilir.
142
Şekil 39. Galler Bölgesel Fonu Oluşumu
Projelerin seçimi; Şehir Fonu’nun amacına uygun bir şekilde belirlenen kriterlerle gerçekleştirilecek ve
tamamen şeffaf olacaktır. Proje başına verilecek kredi tutarı % 60’ı geçmeyecektir. Projeler
sonucunda sağlanacak geri dönüşler fon tarafından harcanan miktarın geri alınmasına ve hatta bazen
fonun artmasına yardımcı olacaktır. Özellikle verilen kredi, özel sektörün daha önce yatırım
yapmaması yönündeki engeli ortadan kaldıracak ve pazar tökezlemesinin aşılmasına yardımcı bir
mekanizma olarak işlev görecektir.
Sonuçta, King Sturge Danışmanlık (2008) tarafından Bölge Fonu uygulaması, şehrin içinde bulunduğu
rejenerasyon ihtiyacını sürdürülebilir bir fon ile uzun vadeli bir yaklaşımla gidermesi için uygun
bulunmuştur. Klasik hibe yaklaşımına nazaran sadece sosyal ve ekonomik çıktılar değil; aynı zamanda
finansal çıktılar sağlama potansiyeli içermektedir.
4.1.4 ABD Yerel Ekonomik Gelişim Politikaları ve Bölgesel Politika Örnekleri
ABD’de bölgesel gelişime yönelik politikalar, eyaletler tarafından 1930’larda güney eyaletlerde
endüstriyel altyapının oluşturulması amacı ile gerçekleştirilen faaliyetlerle başlamış, 1960’larda şehir
merkezlerinde yoksullukla mücadele amaçlı olarak başlatılan “Büyük Toplum - Great Society”
programları ile devam etmiştir. Bölgesel programların ulusal seviyede koordinasyonun sağlanması ve
iyi uygulamaların ABD çapında yaygınlaştırılması amacı ile 1965 yılında çıkartılan “Kamu Hizmetleri ve
Ekonomik Gelişim Yasası- Public Works And Economic Development Act Of 1965” ile Ekonomik
Gelişim İdaresi (Economic Development Administration-EDA) kurulmuştur. Yasa yerel seviyede
gerçekleştirilecek Ekonomik Gelişim Programlarına ilişkin, Federal Hükümet seviyesinde
gerçekleştirilebilecek faaliyetleri ve verilebilecek destekleri tanımlamaktadır.
143
İlk yıllarda kaynak aktarımı yolu ile hızlı bir biçimde bölgesel gelir artırımını hedefleyen EDA
programları, bütçe açıkları ve özel sektör odaklı yaklaşım nedeni ile 1990’ların sonunda, ekonomik
gelişim programlarını yerel aktörlere bırakan ve yerel programların ulusal seviyede yürütülen
programlarla uyumlu bir biçimde çalışmalarını sağlayacak şekilde evrimleşmiştir.
Halen EDA tarafından yerel kalkınmayı desteklemek üzere yürütülen programlar aşağıda
verilmektedir.
Kamu Hizmetleri: Geri kalmış bölgelerin, yeni sanayi kuruluşlarını çekmek, ticareti büyütmek,
yerel ekonomiler çeşitlendirmek, uzun dönemli, özel sektör odaklı istihdamın artırılması amacı ile
altyapılarını iyileştirebilmelerini sağlamak (empower)
Ekonomik Düzenlemeler: Ekonomik değişimi gerçekleştirebilmeleri amacı ile yerel yönetimlerin
stratejiler tasarlamaları ve yürütmelerine destek sağlamak.
Paydaş Planlaması: Yerel organizasyonların uzun dönemli planlama faaliyetlerine destek vermek
amacı ile Kapsayıcı Ekonomik Gelişim Stratejileri (The Comprehensive Economic Development
Strategies (CEDS) ) geliştirmelerine yardımcı olmak.
Firmalar İçin Ticaret Düzeltme Desteği Vermek: Ülke çapında kurulmuş olan 11 Ticaret Düzeltme
Destek Merkezi (Trade Adjustment Assistance Centers) aracılığı ile benzer ürünlerin ithalat ağırlıklı
olarak tedarik edilmesi nedeni ile rekabetçiliklerini kaybeden firmalara tavsiye ve önerilerde
bulunmak.
Üniversite Merkezleri: Üniversitelerin kaynaklarından,
kullanılabilmesini sağlamak üzere ortaklıklar kurmak.
ekonomik
gelişim
amacı
ile
Araştırma ve Ulusal Teknik Yardım: Dünya çapında ekonomik gelişime yönelik politikaların
araştırılması ve yerel paydaşlara aktarılması.
Eyalet ve yerel seviyeye inildiğinde ise yerel ekonomik yapının desteklenmesi için çok sayıda farklı
yapı ve uygulama bulunduğu görülmektedir. EDA yerel desteklerine kamu kurumları, kar amacı
gütmeyen kamu özel sektör ortaklıkları, kar amacı gütmeyen yapılar ve üniversiteler tarafından
başvuru yapılabilmektedir. 2007 yılında EDA tarafından üniversite harici kurumlara yapılan ihtiyaç
analizi çalışması ABD’de yerel kalkınma amacı ile çalışan yapıların çeşitliliğini göstermektedir.
144
Şekil 40. ABD’de Yerel Ekonomik Gelişim Konusunda Faaliyet Gösteren Yapılar
Grafikten görülebileceği üzere, her eyaletin kapasite, hedef ve ihtiyaçları doğrultusunda çok farklı
hukuki yapılar kurulmuştur. Kamu, özel sektör veya ikisinin ortaklığı ile çoğu 501(c)(3) statüsünde kar
amacı gütmeyen yapılar olarak kurulan Ekonomi Gelişim Ortaklıkları %24 ile oldukça önemli bir yer
tutmaktadır. Yapının daha iyi anlaşılabilmesi amacı ile aşağıda özellikle inovasyon ve girişimcilik
kapasitelerinin artırılabilmesi amacı ile New York şehrinin fon yapılarından örnekler verilmektedir.
4.1.4.1 New York Şehri
New York şehri 1,16 Trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğü ile oldukça karmaşık ekonomik çeşitliliğe
sahip bir şehirdir. Çok gelişkin finansal piyasalara ev sahipliği yapan şehirde, yüksek katma değerli,
ileri teknoloji alanlarda girişimlerin ortaya çıkarılması 1990’lı yılların ortalarından bu yana öncelikli
ekonomik gelişim alanlarından biri olarak belirlenmiş durumdadır. Özellikle bu alanda faaliyet
gösteren, biri kamu diğeri özel sektör tarafından oluşturulmuş olan iki ayrı fon, bölgesel fon yapısı için
oldukça ilginç örnekler olarak ortaya çıkmaktadır.
New York şehri ekonomik gelişimi için faaliyet gösteren en önemli yapı, New York Şehri Ekonomik
Gelişim Ortaklığı’dır (New York City Economic Development Corporation (NYCEDC)). Ortaklık, 1966
yılında kurulmuş olan New York Şehri Kamu Hizmetleri Ortaklığının yıllar içerisinde yeniden
yapılanması sonucunda bugünkü yapısına kavuşmuştur. Kar amacı gütmeyen statüde kurulmuş olan
NYCEDC’in finansman kaynakları, belediye tarafından sağlanan kaynaklar ve New York belediyesine
ait olan mülklerin yönetimi, kirası ve leasing faaliyetlerinden elde edilen gelirlerdir. NYCEDC’nin
yönetim kurulu başkanı New York Valisi tarafından atanmakta, belediye meclisi ve New York’a bağlı
mahalli idarelerin yöneticileri tarafından atanan yönetim kurulu üyelerine ise ücret ödenmemektedir.
NYCEDC şehrin üç ana stratejik önceliği olarak belirlenmiş olan yeni istihdam alanlarının
oluşturulması, şehir ekonomisinin çeşitlendirilmesi ve erişilebilir maliyette ve çekici yerleşim
145
alanlarının geliştirilmesi hedeflerine ulaşmak amacı ile yerel yönetimler, eyalet yönetimi ve federal
hükümetle ortaklaşa çalışmalar yürütmektedir.
NYCEDC, kendisine verilmiş olan görevleri yerine getirebilmek amacı ile girişim ve girişimcilere
danışmanlık desteği veren bir kurum, proje yöneticisi, politika tasarımcısı ve program yöneticisi gibi
çok farklı şapkalara sahip olabilen bir kurum konumundadır. NYCEDC’nin bir altbirimi olarak çalışan
Ekonomik Dönüşüm Merkezi (The Center For Economic Transformation - CET) şehirde yer alan
geleneksel ve gelişmekte olan sektörlerle, girişimcilik faaliyetlerinin geneline yönelik araçların
geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumludur. Limanlar ve Ulaştırma Departmanı ulaşım ve deniz
taşımacılığı konuları ile ilgilenmekte, Emlak Ticaret Birimi, Varlık Yönetimi ve Sermaye Birimleri
belediyeye ait alanların yönetimi, satışı, kiralanması ve gelirlerinin takibi ile bu alanlar üzerinde
gerçekleştirilecek inşaat projelerinin yönetimi konularında çalışmaktadır. NYCEDC aynı zamanda
organize sanayi bölgeleri, helikopter pistleri, demiryolu ve denizcilik geliştirme projeleri ile
ilgilenmektedir. NYCEDC aynı zamanda KOBİ’lere yönelik finansman imkanlarını artırabilmek amacı
ile, finansman kuruluşlarını hedefleyen bir kredi garanti programını da yürütmektedir.
NYCEDC’nin ekonomik aktörlerin çeşitlendirilmesi kapsamında yürüttüğü faaliyetlerden biri, Lower
Manhattan Development Corporation’dan elde edilen hibe destekle yürütülen Aşağı Manhattan’da
İstihdam Sağla ve Büyü (take the HELM (Hire + Expand in Lower Manhattan)) yarışmasıdır. Bu amaçla
bölgeyi hedefleyen en inovatif 20 girişimcilik projesi değerlendirilmekte ve finale kalan dört projeye
destekler sağlanmaktadır.
Yine NYCEDC tarafından yürütülen New York Uygulamalı Bilimler Altyapısının Geliştirilmesi, projesi de
inovasyon ve girişimcilik faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar için güzel bir örnek
oluşturmaktadır. Şehrin uygulamalı bilimler alanında daha rekabetçi bir yapıya kavuşabilmesi amacı
ile çağrıya çıkılmış ve dünya çapında 27 kurumdan 18 başvuru alınmıştır. Çağrı kapsamında başvuran
kuruluşlar;
-
Uygulamalı bilimler alanında dünya çapında akademik bir kurum ve araştırma merkezi
oluşturulması,
En yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörlerde faaliyet gösterecek şirketlerin oluşması ve
şehre çekilebilmesini sağlayacak araştırmaların yapılması,
Şehirde yeni inşaatla ve istihdam yaratmak yolu ile vergi gelirlerinde artış sağlanması,
Ekonomik olarak kendi kendini finanse edebilir bir kampüs oluşturulması,
Uygulamalı bilimler altyapısı geliştirilerek şehrin ekonomisinin çeşitlendirilmesi ve
Yerel aktörlerle bir araya gelinmesini sağlayacak ekonomik programlar uygulayarak şehir
ekonomisinin doğal bir parçası haline gelinmesi
Amacı ile öneri ve tekliflerini iletmişlerdir. Başvurulara yönelik olarak NYCEDC tarafından enerji
indirimleri, hibe sermaye desteği, borçların affı, belediyeye ait alanlardan faydalanma gibi
yöntemlerden oluşan bir destek paketi sunulmuştur.
Yine şehrin endüstriyel gelişimi amacı ile çalışan bir başka kurum, kamu yararına kurum statüsünde
çalışan New York Şehri Endüstriyel Gelişim Ajansıdır (The New York City Industrial Development
Agency (NYCIDA)). NYCIDA şirketlerin ve kar amacı gütmeyen kuruluşların New York sınırları
içerisinde kurulmaları veya faaliyetlerini genişletmek amacı ile yer değiştirmeleri aşamalarında
146
destekler sağlamaktadır. NYCIDA idari faaliyetleri NYCEDC ile New York Şehri arasında imzalanmış bir
sözleşme kapsamında NYCEDC’nin personeli ile yürütülmektedir.
NYCIDIA’nın hedeflerine ulaşabilmesi amacı ile başlıca dört ana araç kullanılmaktadır.
Vergi İndirimli Bono: NYCIDIA, hem vergi indirimli hem de vergilendirilebilir bono çıkarma yetkisine
sahiptir. Bu bonoların faizlerine ilişkin olarak New York Eyaleti, New York Şehri ve hatta bazı
durumlarda Federal hükümet tarafından talep edilen (Triple Tax Exempt Bonds) gelir vergilerinden
muafiyet sağlanabilmektedir. Bonoların geri ödemeleri Eyalet veya Şehir tarafından yapılmamakta,
borcu alan kişinin yükümlülüğünde kalmaktadır. Borcu alan kişiler, vergi indirimi sayesinde
yatırımcılardan daha düşük faizli vergi indirimleri alabilmektedirler.
Emlak Vergisi İndirimleri: NYCIDIA, yatırımcılara ait emlak değerlemesinden kaynaklı emlak vergisinin
ertelenmesi veya uygun aralıklarla ödenmesine imkan sağlayacak anlaşmalar yapma yetkisine
sahiptir. Bu sayede yatırımcıların ani şoklara karşı korunmaları sağlanabilmektedir.
Morgage Kayıt Vergisini Ertelenmesi: Yatırımlar aşamasında şehir ve eyalet tarafından morgage alımı
aşamasında talep edilen %2.05 -2.80 arasında değişen vergiler NYCIDIA tarafından kabul edilen
projeler için ertelenebilmektedir.
İnşaatlarda Kullanılan Malzemeler İçin Vergi İndirimi: Yeni yatırımlar için gerçekleştirilecek yenileme,
inşaat ve donanım malzemeleri için şehir ve eyalet tarafından talep edilen %8.875’lik vergisi için
istisna sağlanabilmektedir.
NYCIDIA bu araçların bir veya bir kaç tanesini birlikte kullanarak, şehrin hedeflerine yönelik
programlar yürütmektedir.
Enerji Desteği: NYCEDC tarafından idari yönetimi yapılan bir başka program ise elektrik dağıtım şirketi
Con Edison tarafından uygulanan enerji desteği programıdır. Program kapsamında Con Edison
tarafından desteklenen kuruluşun elektrik faturalarında %10-15 tutarında bir maliyet indirimi
uygulanmakta, NYCEDC ise idari faaliyetleri yürütmektedir. Bir kuruluşun enerji indirimi desteğinden
faydalanabilmesi için en az indirim tutarı kadar yerel destek aldığı bir programa dahil olması
gerekmektedir.
Şehre Ait Arazilerin Kullandırılması veya Kiralanması: NYCEDC’nin hedeflere ulaşmak amacı ile
kullandığı en önemli araçlardan biri de belediyeye ait olan arazilerin satış ve kiralama işlemleridir.
NYCEDC, bir arazinin belli amaçlarla kullanımı için çağrı yöntemi ile ihale çağrıları düzenlemekte ve
başarılı adayların teklifleri doğrultusunda arazilerin tahsisatını yapmaktadır. Burada arazinin gerçek
değeri üzerinden değerlendirmelere başlanmakta, kullanım şartları, adayların önerileri, kullanım
kısıtları gibi konular değerlendirilerek nihai fiyatı belirlemek üzere indirimler sağlanmaktadır. NYCEDC
tarafından belirlenen fiyat daha sonra Şehir Valisi ve Meclis tarafından onaylanmalıdır. Ayrıca halk
meclisleri tarafından da faaliyetlerin gözden geçirilerek onaylandığı bir süreç bulunmaktadır.
2013 yılında tüm bu araçların kullanımı ile desteklenen projelerin yatırım tutarının 21.5 milyar ABD
Dolar’ı olduğu ve şehrin özel sektör istihdamının %5,6’sının bu yatırımlardan kaynaklandığı tahmin
edilmektedir. Buna karşılık şehre maliyetin 61,5 milyon ABD Dolar’ı olarak hesaplanmıştır.
NYCEDC’nin kurulduğu tarihten bu yana 988.2 milyon ABD Dolar’ı bir maliyete karşın, yürütülen
147
programlar sonucu şehrin elde ettiği faydaların mali toplamının 39.8 milyar ABD Dolar’ı olduğu
hesaplanmaktadır.
NYCEDC ile ilgili olarak yukarda verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere, NYCEDC tarafından
gerçekleştirilen destekler doğrudan nakit desteklerini yerine vergi indirimleri gibi gelir kayıpları
üzerinden destekler sağlanmaktadır. KOBİ ve girişimcilere yönelik finansman imkanlarının yaratılması
aşamasında da benzer bir yaklaşım sergilenerek, finansman sağlayan kuruluşların finansman
maliyetlerini düşürücü araçlar kullanılmakta veya eksikliği hissedilen alanlarda finansman imkanları
oluşturmak amacı ile eş-finansman imkanları oluşturulmaktadır.
New York Şehri İşbirliği Fonu (The Partnership Fund for New York City - PFNYC) kamu misyonu
gerçekleştirmek amacı ile kurulmuş özel bir fondur. İşbirliği organizasyonu (The Partnership), kar
amacı gütmeyen statüde(501(c)(3)), New York şehrinde faaliyet gösteren şirketler, yatırımcılar ve
girişimcilerden oluşan 200 CEO’dan oluşan bir işbirliği organizasyonu olarak, 1979 yılında David
Rockefeller önderliğinde, New York Şehri Ticaret Odasının dönüştürülmesi ile kurulmuştur. İşbirliği
organizasyonun temel amacı şehir, eyalet ve federal seviyelerinde politikalar oluşturmak ve bu
politikaların uygulanması için lobi faaliyetleri gerçekleştirmek olarak belirlenmiştir. İşbirliği Fonu ( The
Partnership Fund) ise bu yapının altında, ekonomik gelişim ekseninde faaliyet göstermek üzere,
işadamı Henry R. Kravis önderliğinde 1996 yılında kurulmuştur.
Fonun kuruluş aşamasında, 67 kurucu üyenin her biri, herhangi bir geri dönüş beklemeksizin, birer
milyon dolar katkıda bulunmuştur. Fon bugüne kadar, toplamda 110 milyon dolardan fazla bir kaynak
toplamayı ve 100’den fazla girişim ve kar amacı gütmeyen projeye yatırım yapmayı başarmıştır.
Sürdürülebilir yapıda tasarlanmış olan fon, belirlenen öncelikler doğrultusunda her aşamadaki
girişimlere 1-5 milyon dolar arasında geri ödemeli finansman imkanı veya girişim sermayesi yatırımı
gerçekleştirmekte, yatırımlardan yaklaşık 5 yıl içerisinde çıkış gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Fon, belirlenen öncelikler doğrultusunda, sağlık, bilgi teknolojileri, çevre teknolojileri, perakende ve
turizm alanlarında gönüllü üyeler ve sektör uzmanlarından oluşan beş sektör grubu ile faaliyet
göstermektedir. Sektör grubu üyeleri bu sektörlerde fonun yatırımlarını yönetmekte ve sanayi
eğilimleri, potansiyel yatırım fırsatlarını değerlendirerek fonu yönlendirmektedir. Ayrıca yatırım
gerçekleştirilen girişimlere de düzenli olarak tavsiye ve yönlendirme gerçekleştirmektedirler.
NYCEDC ve PFNYC 2000’li yılların başında gerçekleştirdikleri strateji geliştirme faaliyetleri sonucunda
New York şehrinin rekabetçiliğini artırmak amacı ile öncelikli alanların belirlenmesine yönelik
öncelikler olarak;








148
Sanat, Sosyal Girişimcilik
Bio-Teknoloji ve Sağlık
Temiz Teknolojiler ve Enerji
Moda
Finansal Hizmetler
Gıda imalatı ve parkende sektörü
Sanayi
Medya ve Yükselen Teknolojiler
Sektörleri belirlenmiştir. Bu sektörlerden biyoteknoloji ve sağlık alanında faaliyetler için ise NYCEDC
ve PFNYC ortaklığında New York Şehri Biyoteknoloji Girişimi 2003 yılında başlatılmıştır. Bu kapsamda
her iki yapının ortaklığında gerçekleştirilen faaliyetlerden örnekler aşağıda verilmektedir.
Biyoteknoloji Girişiminin amiral gemisi konumundaki eylemi, Biyoteknoloji alanında dünya çapında
altyapıların oluşturulmasıdır. Belediye ve bağlı olan mahalli idarelere ait dört arazide biyoteknoloji
ve sağlık alanında faaliyet gösteren akademisyen, girişimci ve işletmelerin ticari faaliyetlerini
yürütebilecekleri inkübasyon ve işmerkezleri oluşturulması hedeflenmiştir. Audobon iş ve teknoloji
merkezi, Columbia Üniversitesi, New York Şehri ve Eyaleti finansmanı ile Columbia Üniversitesi
tarafından işletilmek üzere kurulmuş bir inkübasyon merkezi olarak inşaa edilmiştir.
Şekil 41. Biyoteknoloji Girişimi Altyapı Yatırımları
Brooklyn bölgesinde inşaa edilen Sunny Downstate Biyoteknoloji İnkübatörü ile hemen yanıbaşındaki
eski bir fabrika binasından dönüştürülen Ticari Kimyasal Sentezleme Merkezi ise, Sunny Downstate
Üniversitesi tarafından işletilmektedir. Girişimciler inkübasyon merkezinde geliştirdikleri ürünlerin
ticari amaçlı üretimi için Sentezleme Merkezinde yer alan gazlı, sulu ve vakumlu çemberleri
kullanabilmektedirler. Burada belli bir büyüklüğe erişen firmalar ise eski bir askeri depo alanının
dönüştürülmesi ile oluşturulmuş olan BIOBAT, New York Bilim ve Teknoloji merkezine geçiş
yapabilmektedirler.
Oluşturulması hedeflenen altyapının en maliyetli projesi ise, 750 milyon ABD Dolar’ına mal olan
Alexandria Yaşam Merkezi projesidir. Belediyeye ait olan bir arazi üzerine kurulacak bina
maliyetlerinin 700 milyon ABD Dolar’lık bölümü özel bir şirket olan Alexandria Emlakçılık tarafından
karşılanmakta, şehir belediyesi, eyalet ve federal seviyede sağlanan 50 milyon ABD Dolar’ı tutar ise
149
binanın çevre düzenlemesi ve altyapı çalışmaları için kullanılmaktadır. Kamu kaynaklarının kullanılıyor
olması karşılığında Alexandria Yaşam Merkezi, sadece yaşam bilimleri alanında faaliyet gösteren bir
bilim parkı olarak işletilecektir. Biyoteknoloji girişiminin ortağı olarak PFNYC tarafından bu alana
taşınmak isteyen girişimlere 1 milyon ABD Dolar’ına kadar geri ödemeli destek imkanı sağlanmıştır.
Amiral gemisi konumundaki bu projelerin haricinde de küçük çaplı altyapı oluşturma faaliyetleri
yürütülmektedir. Örnek olarak, bina sahiplerine NYCEDC tarafından sağlanan vergi indirimleri ve
üniversitelere sağlanan hibe desteklerle, şehrin öncelikleri doğrultusunda girişimcilere uygun
maliyetlerle yer sağlayabilmek amacı ile 16 adet inkübasyon merkezi ve çalışma ağından oluşan bir
yapı kurulmuştur. Alanların tasarımı aşamasında şehrin belirlediği önceliklere uygun olarak gerekli
alet ve teçhizatla donatılmışlardır. Bu doğrultuda merkezlerin önemli bir kısmını, biyoteknoloji
firmalarına hizmet vermek üzere otoklavlar gibi laboratuvar imkanlarını barındıran ıslak çalışma
ortamları oluşturmaktadır. Girişimciler aylık 1000 dolar gibi kira ücretleri ile hem ortak çalışma
alanlarına hem de mentörlük hizmetlerine kavuşmaktadır. Bu alanlarda yer kiralayan girişimcilere ve
bina sahiplerine sağlanan destekler sayesinde minimal düzeyde kamu kaynağı harcaması ile
altyapıların oluşturulabildiği görülmektedir.
Biyoteknoloji Girişimi tarafından ulaşılmaya çalışılan bir başka hedef, bu alanda gerek
akademisyenler, gerekse girişimciler için finansman imkanlarının artırılmasıdır. Bu amaçla başlatılan
BioAccelarate NYC yarışması NYCEDC tarafından yıllık yaklaşık 1 milyon ABD Dolar’ı katkı ile
gerçekleştirilmekte, biyoteknoloji alanında ticari ürün geliştirme potansiyeli olan projeleri için
akademisyenlere proje başına 250 bin ABD Dolar’ına kadar hibe destek sağlanmaktadır. 2009 yılında
New York Şehri İşbirliği Fonu (PFNYC) ve NYCEDC ortaklığında başlatılan programın idari faaliyetleri
PFNYC tarafından yürütülmektedir. Bugüne kadar 15 projeye yaklaşık 3,5 milyon ABD Dolar’ı
tutarında destek sağlanan program kapsamında, ticarileşme potansiyelini ispatlayan projelere
ticarileşme desteği sağlamak üzere, 2014 yılından itibaren bir ikinci aşama fonu oluşturulması
hedeflenmektedir. Söz konusu destek akademik Ar-Ge destekleri ile ticarileşme faaliyetleri arasında
bir yerde konumlandırılmıştır.
Yine finansman imkanlarının artırılması kapsamında bölgede biyoteknoloji firmalarına yönelik olarak
risk sermayesi imkanlarının artırılmasına çalışılmaktadır. Bu girişimin örneklerinden biri NYC
Girişimcilik Fonu’dur. NYCEDC tarafından 3 milyon ABD Dolar’ı katkı ile kurulan fon, New York şehri
için belirlenmiş olan öncelikli teknoloji alanlarında faaliyet gösteren girişimcilere, 750 bin ABD Dolar’ı
çekirdek ve sonraki aşama sermaye sağlamak amaç ile oluşturulmuştur. Fonun, açılan çağrı
sonucunda teklif veren finansman kuruluşları arasından geçmiş performansı ve NYCEDC finansmanına
ek olarak 19 milyon ABD Dolar’ı sermaye katkısı taahhüdü ile First Mark Capital Şirketi tarafından
yürütülmesi kararlaştırılmıştır.
NYC Girişimcilik Fonundan elde edilen deneyimler doğrultusunda, NYCEDC tarafından sadece
biyoteknoloji firmalarını hedefleyen, NYC Erken Aşama Yaşam Bilimleri Fonu kurulması
hedeflenmiştir. NYCEDC tarafından 10 milyon ABD Dolar katkı ile kurulan fona 2013 yılı itibari ile
Celgene, General Electric Ventures and Eli Lilly risk sermayesi firmaları tarafından 40 milyon ABD
Dolar katkı taahhüdü alınmış durumdadır. 2014 yılı ilk çeyreğinde tamamlanacak olan ulusal seviyede
gerçekleştirilmiş olan çağrı kapsamında 50 milyon ABD Dolar’ı daha katkı sağlanması
hedeflenmektedir. Böylece, 2020 yılına kadar 15-20 kadar biyoteknoloji girişimine ortaklık yapmayı
hedefleyen 100 milyon ABD Dolar’ı büyüklüğünde bir finansman imkanı yaratılmış olacaktır.
150
NYC Biyoteknoloji Girişiminin bir başka ana ekseni ise, bu alanda İnsan Kaynakları Kapasitesinin
Geliştirilmesidir. NYC Biyo-Sağlık Teknolojileri Girişimcilik Laboratuarı bu konuda gerçekleştirilen
çalışmalara güzel bir örnektir. Şehrin biyoteknoloji ve sağlık teknolojileri konularında liderlik yapma
hedefi doğrulusunda, bu alanlarda iş kurmak isteyen kişilere yönelik 6 aylık bir eğitim programı
geliştirilmiştir. Eğer tamamen biyoteknoloji firmalarına ve özel olarak girişimcilik faaliyetlerinde
biyoteknoloji alanındaki fırsatlara odaklanmıştır. Eğitimlerin maliyetleri, özel sektör kuruluşlarının da
desteği ile NYCEDC tarafından karşılanmaktadır. Yine moda tasarımı ve gömülü sistemler gibi
alanlarda benzer girişimler bulunmaktadır. NYC Teknoloji Jenerasyonu Programı ise doğrudan lise
öğrencilerini hedef alan bir başka programdır. NYCEDC ve NYC Girişimcilik Eğitimcileri Ortaklığında
(NFTE) düzenlenen bir yarışmadır. New York Lise Öğrencileri için düzenlenen yarışmanın maliyetleri
NYCEDC tarafından karşılanmakta, NFTE organizasyonları gerçekleştirmektedir.
4.2 Bölgesel Fonlar Oluşturulurken Kullanılan Araçlar
Yukarıdaki örnekler incelendiğinde Bölgesel Fonlar toplanırken belirli araçlar kullanıldığı ortaya
çıkmaktadır. Bu araçların tanımına geçmeden klasik hibe yaklaşımını tanımlamak; şehir fonu araçlarını
tanımlamadan önce farkı ortaya koyması açısından gerekli görülmektedir. Buna göre;

Klasik Hibe Desteği: Bu destek mekanizmasında belli bir amacın gerçekleştirilmesi için
yönetici otorite bütçe ayırır ve bu bütçe belirlenen amaç doğrultusunda proje sahiplerine
hibe olarak verilir. Çoğu zaman proje bütçesine göre orantısal bir destek söz konusudur ve bu
şekilde projeyi gerçekleştiren paydaşın da projeye bütçe koyması sağlanır. Fakat bu destek,
yönetici otoriteye finansal anlamda bir geri dönüş sağlamamaktadır. Amaç; proje ile ilgili
piyasada oluşmuş tökezlemeyi gidererek özel sektörün bu alana yatırım yapmasını
sağlamaktır. Yönetici otoriteye hiç finansal geri dönüş olmadığı için hem büyük projelerin
gerçekleştirilmesi hem de gelişimin sürdürülebilirliği açısından sorunları olan bir destek
mekanizmasıdır. Temel de sürdürülebilirliği amaçlayan Bölgesel Fon kavramı için
uygulanabilir görülmemektedir.
Buna karşın, yukarıda incelendiği gibi, özellikle Bölgesel Fon kavramı altında kullanılan araçlar hem
birbirini tamamlaması, hem de geri dönüşler sağlaması açısından sürdürülebilirlik vaat etmektedir.
Şehir fonu kapsamında şu araçlar kullanılabilmektedir:


151
Bileşik Fon (Holding Fund-HF): Bileşik Fon olarak Türkçeleştirebileceğimiz HF, özellikle 50
milyon Avro’dan daha büyük fonların yönetimi ve portföy oluşturulması bakımından uygun
bir Bölgesel Fon aracı olarak gözükmektedir. Buna göre, aynı Galler örneğinde olduğu gibi,
ulusal ve uluslararası fonlar yönetici otoritenin fonları ile birleştirilip kamusal bir fon
oluşturulmakta; daha sonra bu fon özel sektör yatırımı ile birleştirilerek ciddi bir fon rakamına
ulaşmaktadır. Daha sonra bölgesel kalkınma önceliklerine göre; Şehir Kalkınma Fonları’na
aktarılmak üzere ciddi bir fon büyüklüğüne bu araç ile ulaşılabilmektedir. HF’ler ayrıca sinerji
sağlaması, portföy yönetimi ile riskin azaltılması vb. gibi birçok üstün özelliğe sahip bir araçtır.
Yönetimleri tamamen profesyonellerden oluşmaktadır.
Şehir Kalkınma Fonu (Urban Development Fund-UDF): Şehir Kalkınma Fonu olarak
Türkçeleştirebileceğimiz UDF’ler, genellikle HF’ler altında oluşturulmaktadır. Fakat doğrudan
oluşturulan UDF’ler de mevcuttur. Aynen Londra örneğinde görüldüğü gibi, UDF’ler üst
strateji ve plan dokümanlarına uygun olarak önceliklere göre tematik alanlarda oluşturulur.
Temaya göre belirlenen şehirle ilgili projeler buradan aktarılan fon ve özel sektör, üniversite






ve kamusal paydaşların proje yürütücülüğünde gerçekleştirilir. UDF’ler proje sahibine belli bir
oranda kredi (Galler örneğinde belirtildiği gibi örneğin % 60) ya da arazi sağlar ve bu şekilde
projelerin önündeki pazar tökezlemelerinin aşılmasını sağlayarak projeyi yapılabilir kılar.
Ayrıca kredi olarak tahsis edildiğinden aslen verilen para UDF’ye geri dönmektedir. Bu da
uzun vadelerde – örneğin, 20 yıl – sürdürülebilir yatırım imkanı sağlamaktadır.
Kamu-özel sektör ortaklıkları (Public-Private Partnerships-PPP): Belli bir proje, alan veya fon
oluşturma kapsamında kurulabilen PPP’ler, kamuya karar mekanizmalarında ortaklık ve söz
sahibi olma şansı tanırken, özel sektöre ise normalde finansal açıdan gerçekleştiremeyeceği
projeleri gerçekleştirme şansı tanımaktadır. Şehir Fonu ve UDF’ler kapsamında en çok
kullanılan modellerden biridir.
Kredi Garanti Fonları (KGF): KGF’ler Şehir Fonu kavramının akışı içinde borç veren tarafın
bağladığı fonu garanti altına alan ve bu şekilde normalde krediyi alamayacak paydaşlara da
krediyi alma imkanı veren garanti yapısı olarak düşünülebilir. Bu şekilde fon sahibi fonunu
kullandırabilirken; kredi alan tarafta KGF’ye küçük bir faiz ödeyerek borçlanma
gerçekleştirebilmektedir. Sonuçta, Bölgesel Fon altında proje gerçekleştirilebilmektedir.
Hisse alımı: Bazı UDF projeleri uzun vadede karlı geri dönüşler sağlayabilecek yapıdadır. Bu
durumda Şehir Fonu bu projelere hisse alımı yoluyla yatırım yapabilmektedir. Sonuçta, fon
sağlanıp proje gerçekleştirilirken Bölgesel Fon kâra ortak olabilmekte ve böylece fonun
artışını sağlayabilmektedir.
Girişim sermayesi: Şehir Fonları belli projelere girişim aşamasında da ortak olabilmekte ve
bunlardan hisse alabilmektedir. Burada yukarıda hisse alımı kapsamında söylenen şeyler yine
aynen geçerlidir. Böylece proje gerçekleştirilirken Bölge Fonları da kendilerini yeniden
değerlendirme, kâra geçme ve sürdürülebilir olma şansına sahip olmaktadır.
Ortak girişim/Proje ortaklığı: Fonun belli bir proje kapsamında 50/50 oranında belli bir 3.
taraf ile kurduğu ortaklıklar olarak tanımlanabilir. Yatırım imkanı sağlamaktadır.
Altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm: Kentlerin en önemli sorunları olan altyapı problemleri
ve kentsel dönüşüm için oluşturulan kalkınma tabanlı fonlar özellikle kentlerde yaşam
kalitesinin yükseltilmesi için kullanılmaktadır.
Yukarıda Bölgesel Fon kavramı dahilinde en çok kullanılan finansal araçlar çok kısaca tanıtılmıştır.
Şüphesiz ki, fonların amacına göre bunlar seçilebilmekte ve yeniden tanımlanabilmektedir. Bu
araçların kullanımının, Klasik Hibe Desteklere göre, yönetici otoritelere hem fonun artırılması, hem
esnek kullanılabilmesi, hem de sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli faydalar getirdiği
örneklerden anlaşılmaktadır.
152
4.2.1 Bölgesel Fon Olarak Kalkınma Ajansları
Kalkınma ajanslarının kuruluş amaçları ve yapıları incelendiğinde bölgesel fon kapsamında
değerlendirilebilecek pek çok fonksiyonu bünyelerinde barındırdıkları görülmektedir. Aşağıda
bölgesel model kapsamında kalkınma ajanslarının faaliyetleri ve farkları özetlenmeye çalışılmıştır.
Şekil 42. Bölgesel Fon Modeli Kapsamında Kalkınma Ajansları
Kalkınma ajanslarının en temel faaliyetlerinin strateji hazırlama ve planlama faaliyetleri olduğu
görülmektedir. Bölgenin en üst seviyede ihtiyaçlarının tanımlandığı faaliyetlerden başlayarak, özel
amaçlı hedeflere yönelik stratejilere kadar çok geniş bir çerçevede strateji ve planlama çalışması
yapıldığı görülmektedir. Ajansların strateji hazırlama aşamasında çok başarılı oldukları görülmekler
beraber, sektörel uzmanlıkların bulunmayışı nedeni ile stratejilerin somut eylemlere dönüşmesi
aşamasında sıkıntılar yaşanabilmektedir.
2. kademede kanunla tanımlanmış özel yapılar olarak ajansların sürdürülebilirlik konusunda bir
sıkıntıları olmadığını söylemek mümkündür. Ancak gelir kaynaklarının kanunla tanımlanmış olması ve
belediyeler, sanayi ticaret odaları gibi kaynakların ihtiyaçlardan çok zorunluluklar nedeni ile katkıda
bulunmaları, fonun kullanım amaçlarını sahiplenmenin önünde önemli bir engel olarak ortaya
çıkmaktadır. Finansman kaynaklarının en önemli bölümünü merkezi idare oluşturmakta, bu da
bütçenin kullanımı aşamasında merkezi idareye bağımlılığı artırabilmektedir. Yine diğer finansman
kaynaklarını kullanma olanağı mevcut iken, alternatif kaynakların kullanımının çok az olduğu
görülmektedir.
Üçüncü seviyede finansmanın kullanımı aşamasında ise beş temel araç bulunduğu, kredi desteklerinin
bugüne kadar kullanılmadığı görülmektedir. Yıllık olarak öncelikler değişebilmekte ve ajans içi
uzmanlıklar sektörel uzmanlıklardan çok, program yönetimi alanında gelişmektedir. Bugüne kadarki
uygulamada yıllık bütçeler içerisinde proje çağrılarına çıkıldığı, kısıtlı bir süre içerisinde proje
153
başvuruları alınarak, desteklerin sağlandığı görülmektedir. Süre kısıtları ve çağrıların ne zaman hangi
başlıklarda açılacağının bilinmemesi yararlanıcı seviyesinde zayıf ve sınırlı işbirlikleri ile
sonuçlanmaktadır. Güdümlü projelerde biraz daha uzun vadeli (24 ay) ve esnek bir yapı
bulunmaktadır.
Özetle, ajansların mevcut destek yapısı kısa dönemli, proje bazlı insan kaynakları, ağ yapılar ve
yönetişim ile küçük altyapı projeleri için oldukça uygun iken, büyük altyapı projeleri, uzun dönemli
alternatif finansman imkanları gibi alanlarda yeterli esnekliklere sahip değil gibi görünmektedirler.
Yenilikçilik ve girişimcilik vizyonunun 20-30 yıllık dönemli araçları kapsayabileceği düşünüldüğünde
kalkınma ajanslarının kısıtları daha anlaşılır hale gelmektedir.
4.2.2 Türkiye’den Fon Yönetimi Örnekleri
Ülkemizde doğrudan bölgesel fon örneği bulunmamakla birlikte, kamu özel sektör ortaklığında
kurulmuş fon örnekleri mevcuttur. Bu örnekleri özetlemenin çalışma açısından faydalı olacağı
değerlendirilmektedir. Ülkemizde kurulmuş olan iVCi, G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu ve Büyük
Anadolu Girişim Sermayesi Fonu’nun kapsamı ve içeriği aşağıdaki gibidir.
iVCi (İstanbul Venture Capital Initiative – İstanbul Girişim Sermayesi İnsiyatifi (Fonların Fonu))
iVCi, 2007 yılında Türkiye’nin ilk eş-yatırım ve fonların fonu inisiyatifi olarak İstanbul’da kurulmuştur.
Başlıca yatırımcıları arasında, Avrupa Yatırım Fonu (European Investment Fund – EIF), Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme Dairesi Başkanlığı (KOSGEB), Türkiye Teknoloji Geliştirme
Vakfı (TTGV), Türkiye Kalkınma Bankası (TKB), Garanti Bankası ve Yunan Ulusal Bankası (National Bank
of Greece - NBG) yer almaktadır. NBG fonun uluslararası tecrübeli bir yatırımcı tarafından
desteklenmesini sağlamakta ve fona uluslararası bir vizyon kazandırmaktadır. iVCi’nin yatırım
danışmanlığını EIF yapmakta ve bu kurum fonu girişim sermayesi yönündeki deneyimlerinden
yaralandırtmaktadır. Şekil 43’da görüldüğü üzere, IPA ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB)
tarafından sağlanan katkılar fonun oluşturulması aşamasında kullanılmıştır.
154
Şekil 43. iVCi’nin Yapısı Ve Desteklediği Fonlar
Buna göre; EIF 50 milyon Avro, KOSGEB 50 milyon Avro, TTGV 40 milyon Avro, TKB 10 milyon Avro,
Garanti 5 milyon Avro ve NBG 5 milyon Avro yatırım yaparak iVCi altında yaklaşık 160 milyon Avro’luk
bir fon büyüklüğünün oluşması sağlanmıştır.
EIF, misyonu gereği faaliyetlerini büyük çoğunlukla alternatif finansman araçları üzerine
odaklamaktadır. Şu ana kadar yatırım yapılan fonlar arasında 3TS Capital Partners, Mediterra, Pera
Capital Partners, Actera Group, Darby Private Equity, The Abraaj Group, ADM Capital, Crescent
Capital, Earlybird gibi girişim sermayesi fonları bulunmaktadır. iVCi, bu fonlara eş finansman olarak
yatırım yapmaktadır. İVCi’nin yarattığı fonların Türk Şirketleri’ne yapılması konusunda bağlayıcı
hükümleri mevcuttur. iVCi’nin yatırım stratejisi üç ana fon içeriğine yatırım yapmayı kapsamaktadır:



Deneyimli Fonlar
Yeni Fonlar
Kurumsal Fonlar
kurumsal fonlar
: Türkiye’de birlikte fon yönetimi deneyimi olan fonlar
: Birlikte girişim sermayesi yönetimi deneyimine sahip olmayan fonlar
: Türkiye’de yeni yatırım yapacak olan fon yönetme deneyimine sahip
Yukarıda amaçladığı fonlara yatırım yapan iVCi, bu şekilde Türkiye’deki KOBİ’lere ulaşmayı
planlamaktadır.
G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu
G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu, yine IPA ve BSTB Bakanlığı’nın katkısı ile EIF tarafından
sağlanan fon, KOSGEB tarafından sağlanan fon, iVCi yatırımı ve The Abraaj Group’un katkıları ile 2012
yılında kurulmuştur. Şu ana kadar yaklaşık 20 milyon Avro’luk bir fon büyüklüğüne ulaşan G43
Anadolu Sermayesi Girişim Fonu’nun ilave çekeceği yatırımlar ile 30 milyon Avro’ya ulaşması
beklenmektedir.
Şekil 44. G43 Anadolu Girişim Sermayesi Fonu Yapısı
155
Kurulan fon kapsamında özellikle Anadolu’nun gelişmekte öncelikli bölgelerinde yer alan 43 tane ilin
büyüme performansı ile gelecek vaat eden KOBİ’lerine yatırım yapılması planlanmaktadır. İşletme
başına fon katkısının en fazla 2,5 milyon Avro olması planlanmaktadır.
Büyük Anadolu Garanti Fonu
Büyük Anadolu Garanti Fonu EIF ve EIB (Avrupa Yatırım Bankası – European Investment Bank)
tarafından Anadolu’da yer alan KOBİ’leri desteklemek amacıyla kurulmuş olan bir fondur. Fon
kapsamında bankalar aracılığı ile KOBİ’lere ulaşılmaktadır. Fonun çalışma mekanizması Şekil 45.’de
gösterilmiştir.
Şekil 45. Büyük Anadolu Garanti Fonu’nun Yapısı
Buna göre, diğer iki fonda gördüğümüz gibi IPA ve BSTB tarafından sağlanan fonlar EIF tarafından
Garanti Fonu olarak devreye sokulmaktadır. 30 milyon Avro’luk bu miktarın 25 milyon Avro’su Türk
Bankalarının 250 milyon Avro’luk katkı tutarlarında yaşanabilecek kayıplar için ayrılmıştır. Bankaların
katkısı ile 500 milyon Avro’ya ulaşan fon KOBİ’lere kredi şeklinde kullandırılmaktadır. EIF 5 milyon
Avro’luk bir miktarı da KGF’nin mikrokredileri için kontrgaranti olarak kullanmaktadır. Bu şekilde, hem
yatırımcılar hem de bankalar için güvenli bir mekanizma oluşturulmaya çalışılmıştır. Özellikle, nakit
akışına çok ihtiyacı olan KOBİ yapılarının finansal kısıtlarına kredi sağlayarak yardımcı olmaya çalışan
bir fondur.
156
5 DAP Bölgesine Genel Bakış
Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölgesi ülkemizin doğusunda yer almakta olup 14 ili (Ağrı, Ardahan
Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkâri, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli ve Van)
kapsamaktadır.
Bölgenin yüzölçümü 149.019 km2 olup, nüfusu 2014 nüfus istatistiklerine göre 5.927.630’dur.
Yüzölçümü ülke yüzölçümünün yüzde 18,3’üne, nüfusu ise yüzde 7,6’sına tekabül etmektedir. İklim ve
büyük ölçüde topoğrafya tarafından tayin edilmiş ulaşım ağı ile bunun belirlediği yerleşmeler arası
fonksiyonel ilişkiler, Bölgeyi üç farklı alt bölgeye ayırmıştır. Bunlar;
•
•
•
Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Muş, Ardahan ile Iğdır illerini içeren Erzurum;
Bingöl, Elazığ, Malatya ve Tunceli illerinden oluşan Malatya- Elazığ;
Bitlis, Hakkâri ve Van illerini kapsayan Van Alt Bölgeleridir.
Bu alt bölgeler ekonomik yapı ve gelişmişlik düzeyi bakımından birbirinden farklılıklar arz etmektedir.
Örneğin sanayisi en gelişmiş ve kişi başına geliri en yüksek olan alt bölge Malatya-Elazığ Alt Bölgesi,
görece en az gelişmiş olan alt bölge ise Van Alt Bölgesidir.
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2011 yılı Sosyo Ekonomik gelişmişlik (SEGE) sıralamasında
Elazığ 39, Malatya 42, Erzincan 45, Tunceli 58, Erzurum 59, Kars 68, Iğdır 69, Ardahan 71, Bingöl 72,
Van 75, Bitlis 76, Ağrı 79, Hakkâri 80 ve Muş 81. Sırada yer almaktadır. Düzey-2 bölgeleri sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında 26 Düzey-2 Bölgesi içerisinde TRB1(Malatya, Elazığ, Bingöl,
Tunceli) Bölgesi 20’nci, TRA1
(Erzurum, Erzincan, Bayburt) Bölgesi 22’nci, TRA2 (Kars, Ardahan,
Ağrı, Iğdır) Bölgesi 25’inci ve TRB2 (Van, Bitlis, Muş, Hakkâri) Bölgesi son sıradadır. Bu düşük
sıralamalar, bölgenin Türkiye ekonomisine kattığı değerin oldukça düşük olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır.
Tablo 22 DAP Bölgesi Bölgesel Yapılanma
TRA
Kuzeydoğu Anadolu
TRB
Ortadoğu Anadolu
TRA1
TRA2
TRB1
TRB2
Erzurum, Erzincan, Bayburt
Ağrı, kars, Iğdır, Ardahan
Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli
Van, Muş, Bitlis, Hakkari
Bölge’nin ekonomisi tarım ağırlıklıdır. Nüfus verileri, bölgede tarımsal istihdamın toplam istihdam
içindeki payının yüzde 53,75 oranında olduğunu göstermektedir. Türkiye genelinde ise bu oran yüzde
24’tür. Tarım sektöründeki istihdam 2000 yılında 7,8 milyon kişi iken, 2011’de 6,1 milyona
gerilemiştir. Diğer sektörlerde ise istihdam artmıştır.
157
Şekil 46 Sektörlerin İstihdam İçindeki Payları (%), TÜİK 2012
Sektörlerin GSYH içindeki paylarına bakıldığında, 1998’de tarımın payı yüzde 12,14 iken, 2011’de
yüzde 8,89’a gerilemiştir. İmalat, inşaat ve ticaretin payları bu dönemde çok değişiklik göstermemiş,
ulaştırmanın payı yüzde 11’den yüzde 14,86’ya çıkmıştır.
Sanayi sicil kayıtlarına göre Türkiye’de sanayi işletmelerinin % 71’i, başta İstanbul (%31) olmak üzere,
Bursa(%8), Ankara(%7), İzmir(%5), Konya(%4), Gaziantep(%3), Denizli(%3), Kocaeli(%2), Adana(%2),
Tekirdağ(%2), Kayseri(%2), Mersin(%2) illerinde bulunmaktadır.
Sanayi sicil kayıtlarına göre Türkiye’de sanayi işletmelerinin %48’i Marmara Bölgesinde, %17’si İç
Anadolu Bölgesinde, %14’ü Ege Bölgesinde, %8’i Akdeniz Bölgesinde, %6’sı Karadeniz Bölgesinde,
%5’i Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, % 2’si Doğu Anadolu Bölgesindedir.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan dış ticaret istatistiklerine göre Bölge illerinin 2014 yılı
toplam ihracatı 1.232.677.000 USD olup, ülkemiz 2014 yılı toplam ihracatının binde 8’i kadardır. Aynı
yıl için bölgenin toplam ithalat miktarı 375.961.000 dolardır. Bölge ithalatı, ülke ithalatının on binde
15’ ine karşılık gelmekte olup, bölgede ticari faaliyetler, üretim miktarı, ihracata yönelik katma değerli
ürün üretimi, sanayinin etkinliği, verimlilik ve bölge endüstrisinin durumu hakkında önemli bir
gösterge sunmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi zorlu iklim ve coğrafya koşullarının olduğu bir bölgedir. Bölge sanayileşme
yönünden az gelişmiş bir yapıdadır. Bölge ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı bir yapıdadır. Tarım
ve hayvancılığa dayalı imalat sektörü yanında, hizmetler, madencilik, inşaat, mobilya ve orman
ürünleri, tekstil, tarım makinaları, plastik ve genel imalat sektörleri vb. bulunmaktadır. Bölgede sanayi
sektörü faaliyetleri genellikle küçük ölçekli işletmeler eliyle yürütülmektedir.
Bölgenin sanayi yönünden gelişmemesi, sermaye birikiminin yetersiz oluşu, aile tipi küçük ölçekli
işletme yapısının hâkim olması, işbirliği ve örgütlenme yetersizliği, uzmanlaşma eksikliği, derin bir
işgücü piyasasının oluşmaması ve kalifiye eleman eksikliği, üretilen ürünlerin ham olarak ticarete
konu olması ve katma değeri yüksek ürünlerin üretilmemesi, markalaşma ve pazarlama sorunları gibi
etkenler bölgenin gelir düzeyini azaltmakta, istihdam olanaklarını kısıtlamakta, potansiyel
kaynaklardan yararlanılmamakta ve bölgenin göç vermesine neden olmaktadır.
158
5.1 Kobi ve girişimcilik Sektörün Mevcut Durumu
Sanayi sicil kayıtlarına göre Doğu Anadolu Bölgesi, ülkemiz sanayi işletmelerinin sadece % 2’sini
bünyesinde barındırmakta olan sanayisi az gelişmiş bir bölgedir. Türkiye İstatistik Kurumu 2013 yılı
verilerinde Türkiye’de iş kayıtlarına göre girişim sayısı 3.529.541 adettir. Bölgede toplam girişim sayısı
170.580 adet olup, bu girişimler aşağıdaki tabloda sektörel bazda gösterilmektedir.
Tablo 23 Bölge Girişim Sayılarının Sektörel Dağılımı
Tarım, ormancılık ve balıkçılık
0,6%
Madencilik ve taş ocakçılığı
0,3%
İmalat
8,1%
Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı
0,1%
Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri
0,1%
İnşaat
7,2%
Toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı
36,7%
Ulaştırma ve depolama
24,2%
Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri
8,2%
Bilgi ve iletişim
1,1%
Finans ve sigorta faaliyetleri
0,5%
Gayrimenkul faaliyetleri
0,5%
Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler
3,5%
İdari ve destek hizmet faaliyetleri
0,9%
Eğitim
0,6%
İnsan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri
0,7%
Kültür, sanat, eğlence, dinlence ve spor
0,8%
Diğer hizmet faaliyetleri
5,9%
Toplam
0,6%
TÜİK tarafından yayınlanan 2013 yılı iş kayıtlarına göre girişim sayıları verileri uyarınca Bölge illerinin
tümü ülke ortalamasının altında seyretmektedir. Bölge illerinden özellikle Hakkâri, Ağrı, Muş, Bingöl
ve Bitlis illeri oldukça düşük girişim sayısına sahip iken Bölgenin batısında yer alan Elazığ, Erzincan ve
Malatya illeri ile Iğdır ilinin nispeten ülke ortalamasına yakın olduğu görülmektedir.
159
Bölgede bulunan üç teknoloji geliştirme bölgesinden Elazığ Fırat Teknokent 2009 yılında, Erzurum Ata
Teknokent 2010 yılında ve Malatya Teknokent 2013 yılında faaliyete başlamıştır. Bu teknoloji
geliştirme bölgelerinde (TGB) 84 yenilikçi girişimci faaliyet gösterirken, yaklaşık 180 personel istihdam
edilmektedir.
İller bazında mevcut durum aşağıda özet halinde verilmektedir.
Ağrı:
Ağrı ilinde mevcut sanayi, tarım sektörüne özellikle de hayvancılığa bağlı olarak gelişmiştir. İlin başlıca
gelir kaynakları tarım, hayvancılık, sınır ticareti ve turizmdir. Aktif nüfusun büyük kesimi tarım ve
hayvancılık alanında istihdam edilmektedir. Ağrı ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel
dağılımına bakıldığında, %53 gıda ürünleri imalatı sektörünün ilk sırada olduğu görülmektedir.
Diğerleri sırasıyla;
% 15 Diğer madencilik taş ocakçılığı,
% 7 Tekstil ürünleri imalatı,
% 5 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı
% 5 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
% 3 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,
% 2 Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünü,
% 2 Ham petrol ve doğalgaz çıkarımı ve saha arama ve tetkiki,
% 2 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması,
% 2 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı,
% 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 2 Kâğıt ve kâğıt ürünlerinin imalatı.
Ardahan:
Ardahan’da tarımsal ve hayvansal ürünler (süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri ile organik bal), gıda,
giyim, ev araç ve gereçleri, inşaat malzemeleri ile diğer tüketim malları ticarete konu olmaktadır.
Büyükbaş hayvancılık, arıcılık ve kaşar peyniri üretimi ildeki temel geçim kaynağıdır.
Ardahan ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %85’lik bir oran ile gıda
ürünleri imalatı ilk sırada, %11’lik bir oran ile diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı ikinci ve
%4’lük bir oran ile ana metal sanayi üçüncü sırada yer almaktadır.
160
Bingöl:
Bingöl ilinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Sanayi sektöründe önemli ve büyük ölçekli
tesis bulunmamaktadır. Atölye tipi sanayi faaliyeti hâkimdir.
Bingöl ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına baktığımızda, %36 gıda ürünleri
imalatı, %17 diğer madencilik taş ocakçılığı, %15 diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı
sektörleri yer almaktadır.
Diğerleri sırasıyla;
% 9 Ana metal sanayi,
% 4 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması,
% 3 Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi dağıtımı
% 2 Diğer ulaşım araçların imalatı,
% 2 Kauçuk plastik ve ürünleri imalatı,
% 2 Metal ürünleri imalatı,
% 2 Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı,
% 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 2 Tekstil ürünleri imalatı,
% 2 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç),
% 2 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı.
Bitlis:
Bitlis ili sanayi sektöründe; gıda ürünleri ve içecek imalatı, madencilik ve taş ocakçılığı ve bitkisel
üretim ilk sıralarda yer almaktadır. Söz konusu sektörlerde üretim yapan toplam 31 firma
bulunmaktadır. Bunların 15 adedi tüketim malları, 4 adedi ara malı, 3 adedi yatırım malı ve 9 adedi de
diğer sanayi malları üretim alanlarında faaliyet göstermektedir.
Bitlis ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında; gıda ürünleri imalatı %28,
diğer madencilik ve taş ocakçılığı %28, diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı sektörleri %12
ile ilk sıralarda yer almaktadır.
Diğerleri sırasıyla;
% 5 Elektrik, gaz, buhar, havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı,
% 5 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı,
% 5 Kauçuk plastik ve ürünlerin imalatı,
% 5 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
161
% 3 Mobilya imalatı,
% 3 Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı,
% 2 Ana metal sanayi,
% 2 İçecek imalatı,
% 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı.
Elazığ:
Elazığ ekonomisinde ilk sırada yer alan tarım sektörünü; gıda, maden-taş ve toprak, demir ve demir
dışı metal, mobilya ve orman ürünleri, plastik ile genel imalat sektörleri takip etmektedir. Yeraltı
kaynakları bakımından zengin sayılabilecek olan ilde çıkarılan başlıca madenler; mermer, bakır, krom,
florid, bakırlı prit, çinko, kurşun, manganez, molibden, demir ve volframdır.
Elazığ ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %24 ile diğer madencilik
ve taş ocakçılığı, %20 ile gıda ürünleri imalatı, %9 ile diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,
%9 ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı sektörlerinin ilk sıralarda olduğu
görülmektedir.
Diğer sektörler sırasıyla;
% 5 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizatı hariç),
% 4 Mobilya imalatı,
% 4 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
% 3 Elektrikli teçhizat imalatı,
% 3 Ana metal sanayi,
% 3 Metal cevherler madenciliği,
% 3 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç),
% 2 Tekstil ürünleri imalatı,
% 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
% 1 İçecek imalatı,
% 1 Giyim eşyası imalat, kürkün işlenmesi ve boyanması,
% 1 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı,
% 2 Diğer
162
Erzincan:
Erzincan ilinde imalat sanayi genel olarak küçük işletmelere dayanmaktadır. Devlet katkısıyla yapılmış
bulunan Erzincan Şeker Fabrikası ve bu kuruluş bünyesinde faaliyet gösteren Makina Fabrikası en
fazla istihdam sağlayan büyük işletmelerdir.
Şehrin ikinci sanayi kolu ise madenciliğe dayanmaktadır. İlde krom, mermer ve perlit elde edilen
maden ocakları bulunmaktadır. Ayrıca gıda, meyve suyu konsantresi, mobilya, orman ürünleri, beton
elemanları, kanatlı yemi, çelik mutfak gereçleri, plastik piknik gereçleri, plastik eşya, plastik poşet,
PVC damlama ve plastik boru, hazır giyim, ray bağlantı elemanları, ısı yalıtım ve ısıcam ürünleri, çelik
endüstriyel imalat, tel ürünleri ve ferforje, yazılım firması, atık oto lastiği dönüşümü ve atık kâğıt
dönüşüm işletmeleri bulunmaktadır.
Erzincan ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %34 gıda ürünleri
imalatı, %13 diğer madencilik ve taş ocakçılığı, %12 diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı
ilk sıralarda yer almaktadır.
Diğerleri sırasıyla;
% 9 Metal cevherleri madenciliği,
% 6 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı(mobilya hariç),
% 6 Kauçuk ve plastik ürünler imalatı,
% 4 Ana metal sanayi,
% 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç),
% 2 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtım,
% 2 Tekstil ürünleri imalatı,
% 2 Mobilya imalatı
% 2 Elektrikli teçhizat imalatı,
% 1 Giyim eşyası imalat,
% 1 Kömür ve linyit çıkartılması,
% 3 Diğer.
163
Erzurum:
Erzurum ili ekonomisi, tarım, hizmet ve inşaat sektörlerine bağlıdır. Elde imalat sanayi yeterince
gelişmemiş ve henüz istenen düzeye ulaşmamıştır. Bunun başlıca nedeni, imalat sanayi sektörünü
tetikleyecek sektörlerin katma değerlerinin sanayi yatırımlarına yönlendirilememesidir. Gıda sanayi
ağırlıklı bir imalat sanayi yapısı olan ilde; kimya, metal, tekstil ve toprak ürünleri öncü sektörler olarak
görülmektedir. Erzurum ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında gıda
ürünleri imalatının(%33) ilk sırada olduğu görülmektedir.
Diğerleri sırasıyla;
% 12 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,
% 12 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı,
% 6 Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı römork imalatı.
% 5 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı(mobilya hariç),
% 4 Kimyasallar ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
% 4 Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı,
% 3 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt imalatı,
% 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı(makine ve teçhizat hariç),
% 3 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı,
% 2 Metal cevherleri madenciliği,
% 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
% 2 Ana metal sanayi,
% 1 Kömür ve linyit çıkartılması,
% 1 İçecek imalatı,
% 3 Diğer.
164
Hakkâri:
Hakkâri ekonomisinin temeli hayvancılığa dayanır. Koyun, keçi, sığır beslenir. Arıcılık gelişmektedir.
Hakkâri ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında % 38 ile gıda ürünleri
imalatı sektörü ilk sırada yer almaktadır.
Diğer sektörler sırasıyla;
% 23 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı,
% 8 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı,
% 8 Diğer metalik olmayan mineral ürünleri,
% 8 Kimyasal ve kimyasal ürünler imalatı,
% 4 Bilgisayar elektronik ürün imalatı,
% 4 Ana metal sanayi,
% 4 Tekstil ürünleri imalatı,
% 3 Metal cevherleri madenciliği.
Iğdır:
Iğdır ilinde; un, süt ve süt ürünleri, plastik imalatı, meyve püresi ve konsantresi, tekstil, soğuk lastik
kaplama, briket ve tuğla üretimi yapan küçük ölçekli sanayi tesisleri bulunmaktadır.
Iğdır ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %61’lik bir oran ile gıda
ürünleri imalatının ilk sırada olduğu görülmektedir.
Diğerleri sırasıyla;
% 18 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı,
% 11 Kauçuk ve plastik ürünleri imalatı,
% 7 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,
% 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine teçhizatı hariç).
165
Kars:
Kars ili ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayalı bir yapıya sahiptir. İlde orta ve küçük ölçekli sanayi
siteleri bulunmaktadır.
Kars ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında; gıda ürünleri ve içecek
imalatı(%39), diğer madencilik ve taş Ocakçılığı(% 10) ve ana metal sanayi(% 10) sektörleri ilk
sıralarda yer almaktadır.
Diğerleri sırasıyla;
% 7 Makine ve teçhizat hariç; fabrikasyon metal ürünleri,
% 5 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı,
%5 Ağaç ve mantar ürünlerinin imalatı(mobilya hariç),saz, saman ve benzeri malzemelerden, örülerek
yapılan eşyaların imalatı,
% 3 Derinin tabaklanması ve işlenmesi, bavul, el çantası, saraçlık, koşum takımı ve ayakkabı imalatı,
% 2 Metal cevherler madenciliği,
% 2 Motorlu kara taşıtı, treyler
% 2 İçecek imalatı,
% 2 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı,
% 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
% 2 Bilgisayarların elektronik ve optik ürünleri,
% 9 (Diğer ).
Malatya:
Malatya’da faaliyetlerini sürdüren Şeker Fabrikası, Tekel Yaprak İşletmesi, Tekel Sigara Fabrikası,
Sümerbank Pamuklu Dokuma Fabrikası gibi devlet kuruluşları il sanayisinin temelini oluşturmuşlardır.
İlde, tarıma dayalı sanayi sektöründe; Malatya Şeker Fabrikası, kayısı işleme ve ambalajlama tesisleri,
un ve unlu mamul tesisleri, hayvancılığa dayalı sanayi sektöründe; et kombinası, tavukçuluk
işletmeleri süt fabrikaları ve yem sanayi, tekstil sektöründe; I.ve II. Organize Sanayi Bölgelerinde yer
alan tesisler faaliyet göstermektedir. Ayrıca, ilde makine ve donanım, mobilya, kalorifer kazanı ve
yem üretimi yapılmaktadır.
Malatya sanayisinde, tekstil sanayi ve kayısıya dayalı gıda sanayi (işleme ve paketleme) ilk sıralarda
yer almaktadır.
Malatya ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında %30’luk bir oran ile gıda
ürünleri imalatının ilk sırada olduğu görülmektedir.
166
Diğerleri sırasıyla;
%11 Tekstil ürünleri imalatı,
%9 Diğer madencilik ve taş ocakçılığı,
%8 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat,
%6 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,
%6 Giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması,
%4 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
%4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
%4 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı(makine ve teçhizat hariç),
%3 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
%2 Metal cevherler madenciliği,
%2 Elektrikli teçhizat imalatı,
%2 Ana metal sanayi,
%2 Motorlu kara taşıtı, treyler ( römork) ve yarı römork imalatı,
%1 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı,
%1 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi ve dağıtımı,
%1 İçecek imalatı,
%1 Mobilya imalatı,
%1 Diğer imalatlar,
%2 Diğer (ağaç ve mantar ürün imalatı(mobilya hariç), makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı,
kömür ve linyit çıkartılması, ham petrol ve doğal gaz çıkarımı ve saha arama ve tetkiki hariç, deri ve
ilgili ürünlerin imalatı )
Muş:
Muş sanayisi ağırlıklı olarak orta ve küçük işletmelerden meydana gelmektedir. Büyük ölçekli sanayi
kuruluşları olarak; Şeker fabrikası ve çimento fabrikası, orta ölçekli işletme olarak; barit fabrikası, tuz
fabrikası, mermer fabrikası, tekstil fabrikası, ayakkabı fabrikası ve muhtelif gıda, plastik ve metal eşya
fabrikaları faaliyet göstermektedir.
167
İlde, faaliyet gösteren firmaların üretim konuları çimento, tarım makineleri, tekstil, hazır giyim,
ayakkabı, mobilya, hazır yemek, hazır beton, karma yem, unlu mamuller, süt ve süt ürünleri, şeker,
sıcak asfalt, taş ve mıcırdır.
Muş ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, gıda ürünleri imalatı(%37),
diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı(%15)i, diğer madencilik ve taş Ocakçılığı (%15)
sektörlerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir.
Diğer sektörler sırasıyla;
% 6 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistem üretim ve dağıtımı,
% 6 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 4 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
% 4 Diğer ulaşım araçlarının imalatı,
% 4 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizatı hariç),
% 4 Giyim eşyası imalatı, kürkün işlenmesi ve boyanması,
% 2 Deri ve ilgili ürünlerin imalatı,
% 1 Tekstil ürünleri imalatı,
% 1 Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması,
% 1 Başka yerde sınıflandırılmamış makine teçhizat imalatı.
Tunceli:
Tunceli ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olup, sanayileşme düzeyi çok düşüktür. Tunceli ilinde
bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %44 ile gıda ürünleri imalatı, %22 ile
diğer madencilik ve taş ocakçılığı sektörlerinin ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Diğerleri sırasıyla;
% 22 Metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı;
% 6 İçecek imalatı
% 6 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı.
168
Van:
Van ili ekonomisi tarım, ticaret, turizm ve sanayi ağırlıklı bir yapıya sahiptir. İlde bulunan sanayi
tesislerinin önemli bir bölümü tarım ürünlerine dayalı sanayi tesisleridir. Un, yem, süt fabrikaları, et
kombinası, et entegre tesisi, ağaç sanayi tesisleri ilde faaliyet göstermektedir. Canlı hayvan, gıda,
giyim ticareti, bazı sanayi ve el sanatları ürünlerinin imalatı ve pazarlaması, turizm ve inşaat işleri il
ekonomisinin diğer önemli faaliyet dallarını teşkil etmektedir.
Van ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, gıda ürünleri imalatı(%40),
diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı(%15) ve diğer madencilik taş Ocakçılığı (%9)
sektörlerinin ilk sıralarda olduğu görülmektedir.
Diğerleri sırasıyla;
% 7 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve donanım imalatı,
% 5 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,
% 5 Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı,
% 4 Elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı,
% 3 Tekstil ürünleri imalatı,
% 3 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı; makine ve teçhizatı hariç,
% 2 Kâğıt ve kâğıt ürünleri imalatı,
% 2 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,
% 1 Ana metal sanayi,
% 1 Motorlu kara taşıtı, treyler(römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı,
% 3 Diğer (içecek imalatı, ağaç ve mantar ürünleri, elektrikli teçhizat)
169
5.2 Bölgesel Strateji ve Eylem Planları
Bölgede başta kalkınma ajansları olmak üzere çok sayıda kurum ve proje kapsamında strateji ve
eylem planları geliştirilmiştir. Aşağıda özellikle güncel olmaları ve detaylı bir ihtiyaç analizi sonucunda
çıkarılmış olmaları nedeni ile bölgede faaliyet göstermekte olan 4 Kalkınma Ajansı tarafından
hazırlanmış olan strateji ve eylem planları detaylı olarak verilmektedir.
Tablo 24 DAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri
HEDEF
STRATEJİ
GELİŞME EKSENİ (I) : EKONOMİK DÖNÜŞÜM VE BÜYÜME
1. Tarımsal Üretimdeki Rekabet Yem Bitkilerinde Çeşitliliğin ve Verimin Artırılması
Gücünün Artırılması
Hayvan Gen Kaynaklarının Korunması ve Irk Islahının Yapılması
Büyükbaş Hayvancılığın Geliştirilmesi
Küçükbaş Hayvancılığın Geliştirilmesi
Kırsal Alanda Ekonomik Çeşitliliğin Sağlanması
Meyvecilik ve Sebzeciliğin Geliştirilmesi
2. Tarımda Kaynakların Etkin Tarımda Etkin Sulama Yöntemlerinin Teşvik Edilmesi ve Altyapının
Kullanılması
İyileştirilmesi
Nadas Alanlarının Daraltılması
Arazi Toplulaştırması ve Kullanım Planlarının Yapılması
Mera Islahının ve Amenajmanının Yapılması
Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Programlarının Hazırlanması
3.
İmalat
Sanayinde Karşılaştırmalı Üstünlüğe Sahip Sektörlerin Geliştirilmesi
Rekabetçiliğin Artırılması
Tarıma Dayalı Sanayinin Geliştirilmesi
Ortak Kullanım Alanlarının Üretim İhtiyaçlarını ve Yatırım
Taleplerini Karşılayacak Düzeye Getirilmesi
Finansal Araçların ve Tasarrufların Yatırım Amaçlı Kullanımının
Arttırılması
KOBİ, STK ve Kamu Kurumları Arasındaki İşbirliğinin Geliştirilmesi
4.Madencilik Sektöründe Katma Maden Türlerine Uygun Zenginleştirme Tesislerinin Kurulması
Değeri
Yüksek
Ürünlerin Öne Çıkan Madenler için Ar-Ge ve Fizibilite Çalışmalarının
Üretilmesi ve Ürün Çeşitliliğinin Yapılması
Artırılması
Maden Potansiyelinin Tespitine Yönelik Çalışmaların Yapılması
5. Madenciliğe Dayalı Sanayinin Madenciliğe Dayalı İhtisas OSB'lerin Kurulması
Geliştirilmesi
ve
Rekabet
Edebilirliğinin Artırılması
6. Enerji Potansiyelinin Etkin Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımının Sağlanması
Biçimde Kullanılması
Enerji Altyapısının İyileştirilmesi
Enerji Kaynaklarının Tespiti ve Değerlendirilmesi
Enerji Verimliliğinin Artırılması
Elektromekanik Sanayinin Gelişmesi
7. Bölge'nin Lojistik Merkezi Lojistik için Önem Arz Eden Modların Altyapısının Geliştirilmesi
Haline Dönüştürülmesi
8.Dış Ticaretin Geliştirilmesi
İhracata Yönelik İmalatın Geliştirilmesi
Dış Ticaret Hacminin Artırılması için Sınır Kapılarının Etkin
Kullanımının Sağlanması
170
Sınır Ötesi Ticaret İşbirliğinin Geliştirilmesi
Sınır Ticaretinin TRB2 Bölgesi'nin Temel Tüketim ve Üretim
İhtiyaçlarını Karşılayacak Şekilde Yeniden Düzenlenmesi
9. Ar-Ge, Markalaşma ve Ar-Ge ve Yenilik Konularında Farkındalığın Artırılması
Pazarlama
Faaliyetlerinin Ar-Ge ve Yenilik Konularında Destek Mekanizmalarının
Geliştirilmesi
Güçlendirilmesi
Yerel Ürünlerin Tescillerinin Sağlanması ve Markalaşma Bilincinin
Yükseltilmesi ile Pazarlama Faaliyetlerinin Geliştirilmesi
Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Geliştirilmesi
10. Girişimcilik Kültürünün Girişimciliğin Özendirilmesi İçin Farkındalık Çalışmalarının
Geliştirilmesi
Yürütülmesi
Girişimcilik Destek Mekanizmalarının Geliştirilmesi
11. Bölge'nin Turizm Çeşitliliği
Potansiyelinin
Sektöre
Kazandırılması
ve
Turizm
Gelirlerinin Sürdürülebilir Bir
Şekilde Artırılması
Bölge’nin Turizm Potansiyellerinin Geliştirilmesi Yoluyla Turizm
Faaliyetlerinin Bütün Yıla Yayılmasının Sağlanması
Bölgesel Tabanlı Bir Pazarlama Programının Tanıtılması Yoluyla
Bölge’ye Olan Talebin Artırılması
12. Van Gölü'nün Bütün Van Gölü Kıyısında Bulunan Kamu Kurum Binalarının
Bileşenleriyle
Turizme Modernizasyonlarının Tamamlanarak Turistik Amaçlı Kullanıma
Kazandırılması
Dönüştürülmeleri ve Tesis Sayısının Artırılması
Göl Kenarında Bulunan Sanayi İşletmelerine Gölden Uzak Yerler
Tahsis Edilerek Kıyıdan Tahliyelerinin Sağlanması
Göl Ulaşımının Daha Etkin Bir Hale Getirilmesi, Gölde Turistik
Amaçlı Turların Düzenlenmesi
GELİŞME EKSENİ (II): YAŞANABİLİR MEKÂNLAR
1.
Sürdürebilir
Çevre Sürdürülebilir Atık Yönetiminin Sağlanması
Yönetiminin Sağlanması
Van Gölü Havzası'nın Korunması
Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Yönetiminin Sağlanması, Hassas
Ekosistemlerin ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
Hava Kalitesinin AB Standartlarına Uygun Hale Getirilmesi
2.Kent ve Ulaşım Altyapısının Kanalizasyon ve Atık Su Arıtma Tesislerinin İhtiyacı
İyileştirilmesi
Karşılayabilecek Seviyeye Getirilmesi
Temiz İçme Suyunun Herkese Ulaştırılması
Demiryolu, Karayolu, Havayolu ve Çoklu Taşımacılık Altyapısının
Oluşturulması
Ulaşım Ana Planının Hazırlanması
E-Dönüşüm Sürecinin Desteklenmesi ve Telekomünikasyon
Altyapısının İyileştirilmesi
3.Açık Alanların ve Yaşam Afet ve Çöküntü Alanlarında Yapılaşmanın Kentsel Politika
Ünitelerinin
Mekânsal Araçları ile Dönüşümü
Kalitesinin Artırılması
Sosyal Donatı Standartlarına Uygun Projelerin Hazırlanması ve
Uygulanması
Projeksiyon Hesaplı Konut Üretiminin Artırılması
Herkes İçin Kent Tasarımlarının Oluşturulması
4. Kentleşmenin Bileşenlerine Afet Sakınım Planının Oluşturulması
İlişkin Tematik Planların ve Bütünleşik Kıyı Plan Senaryolarının Hazırlanması
171
Projelerin Hazırlanması
Enerji Verimli Kent Formları Üretilmesine Yönelik Plan
Senaryolarının Hazırlanması
Kent Kimliğini Belirleyici Plan Senaryolarının Hazırlanması
GELİŞME EKSENİ (III): GÜÇLÜ TOPLUM
1.
İnsan
Kaynaklarının Bölge Örgün Eğitiminde Okullaşma Oranının Artırılması
Geliştirilmesi
Mesleki ve Teknik Eğitim Kurumları Altyapısının Piyasa İşgücü
Talepleriyle Uyumlu Hale Getirilmesi
İşgücüne Katılım ve İstihdam Oranının Artırılması
Çiftçi ve Üreticilere Yönelik Teorik ve Uygulamalı Eğitimlerin
Sağlanması
2. Kurumsal Kapasitenin ve Yönetişimin İyileştirilmesi ve Kurumsal Uzmanlaşmanın
Örgütlenme
Bilincinin Geliştirilmesi
Artırılması
Kurumsal Hafıza Oluşturacak Sistemlerin Kurulması
STK’larda, Birliklerde ve Kooperatiflerde Etkinliğin Artırılması
Sosyal Yaşam Bilincinin Sağlanması
172
Tablo 25 Fırat Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri
1. EKSEN: YAŞAM KALİTESİ
1.1. SOSYAL VE BEŞERİ SERMAYENİN 1.1.1. Sivil Toplum Kuruluşlarının etkinliğinin arttırılması
GELİŞİMİ
1.1.2. Ekonomik alanda işbirliklerinin geliştirilmesi
1.1.3. Girişimcilik kültürünün güçlendirilmesi
1.1.4. Kurumların kapasitelerinin ve kurumlar arası
koordinasyonun güçlendirilmesi
1.1.5. Mesleki eğitimin sektörel ihtiyaçlara göre
geliştirilmesi
1.1.6. Üniversitelerin araştırma, uygulama ve öğretim
olanaklarının geliştirilmesi
1.1.7. Kadınların sosyal, ekonomik hayata ve karar
süreçlerine katılımının artırılması
1.1.8. Göç yönetimi
1.2. FİZİKİ ALTYAPININ İYİLEŞTİRİLMESİ
1.2.1. Kent içi ulaşım sistemlerinin verimlilik ve
erişilebilirlik odaklı iyileştirilmesi
1.2.2. Bölgenin ulaşım altyapısının güçlendirilmesi
1.2.3. Orman ve yeşil alan varlığının artırılması
1.2.4. Bölgedeki yerleşimlerin afetlere hazırlıklı hale
getirilmesi
1.2.5. Bölge kentlerinde yapılaşmanın iyileştirilmesi
1.2.6. Sağlık hizmetleri altyapısının iyileştirilmesi
1.2.7. Kırsal kesimin sağlık hizmetlerine erişiminin
arttırılması
1.2.8. Kadın, engelli ve yaşlılara yönelik sosyal hizmet ve
ulaşım altyapısının iyileştirilmesi
1.2.9. Su, kanalizasyon ve enerji altyapılarının iyileştirilmesi
1.2.10. Etkin katı atık yönetiminin sağlanması
1.2.11. Atık su arıtma tesislerinin kurulması ve mevcutların
geliştirilmesi
1.2.12. Kültür ve spor tesislerinin geliştirilmesi
2. EKSEN: SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİ
2.1.
TARIMSAL
ÜRETİMİN
VE 2.1.1. Sulanan tarım arazisi varlığının arttırılması ve
VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI
modern sulama sistemlerinin
yaygınlaştırılması
2.1.2. Arazi toplulaştırmaları
2.1.3.
Modern
hayvancılık
uygulamalarının
yaygınlaştırılması
2.1.4. Su ürünleri üretiminin ve katma değerinin artırılması
2.1.5. Arıcılığın gelişimi ve kaliteli bal üretiminin
sağlanması
2.1.6. Tarımsal girdi temininde bağımlılığın azaltılması
2.1.7. Seracılığın Yaygınlaştırılması
2.1.8. Tarımsal ürünlerin toplanması ve depolanması için
gerekli altyapının sağlanması
2.1.9. Tarımsal üretimde pazarlama altyapısının
173
geliştirilmesi
2.1.10. İyi tarım ve organik tarım uygulamalarının
yaygınlaştırılması
2.1.11. Tıbbi ve aromatik bitkilerin ekonomiye
kazandırılması
2.1.12. Tarımda verimliliği arttırmaya yönelik tekniklerin ve
eğitimlerin yaygınlaştırılması
2.1.13. Meyveciliğin çeşitlendirilmesi
2.2. ALTERNATİF TURİZM TÜRLERİNİN 2.2.1. Turistik tesis sayısının ve hizmet kalitesinin
GELİŞTİRİLMESİ
arttırılması
2.2.2. Turizm değerlerinin tanıtılması ve pazarlanması
2.2.3. Turizm değerlerine erişilebilirliğin iyileştirilmesi
2.3.
ENDÜSTRİYEL
ÜRETİMİN 2.3.1. Bölgenin sanayi alanlarında altyapı hizmetlerinin
GÜÇLENDİRİLMESİ
arttırılması
2.3.2. Gıda sanayinde ürün çeşitlendirmesine gidilmesi
2.3.3. Yöresel ürünlerin üretiminin artırılması, işlenmesi ve
markalaştırılması
2.3.4. Tekstil sanayinde yenilikçi teknolojilerin kullanılması
ve kümelenme stratejilerinin geliştirilmesi
2.3.5. Yapı malzemeleri sanayinde yatırımların arttırılması
2.3.6. Makine ve teçhizat sanayinde işletmelerin
geliştirilmesi
2.3.7. Metal ürünleri sanayinde yatırımların özendirilmesi
2.3.8. Medikal ürün ve malzeme sanayinde yatırımların
arttırılması
2.4. ENERJİ VE MADEN VARLIĞININ 2.4.1. Potansiyel maden rezervlerinin işletmeye açılması
ETKİN KULLANIMI
2.4.2. Krom ve Demir cevherinin katma değeri yüksek
ürünlerin üretiminde kullanılması
2.4.3. Mermer sektöründe işbirliği ve Ar-Ge faaliyetlerinin
artırılması
2.4.4. Maden artıklarının yeniden kazanılmasına yönelik
çalışmaların yapılması
2.4.5. Yenilenebilir enerji yatırımlarının özendirilmesi
2.4.6. Hidroelektrik santrallerin kamu hassasiyetleri ve
doğal hayatın korunması önceliğiyle kurulması
2.4.7. Sanayi ve tarım işletmelerinde enerji verimliliğinin
özendirilmesi
174
Tablo 26 KUDAKA Strateji ve Eylem Planı Öncelikleri
BAŞTA NİTELİKLİ VE AYIRT EDİCİ ÖZELLİKTEKİ ÜRÜNLER OLMAK ÜZERE TARIMSAL ÜRETİMİN MİKTAR
VE KALİTESİNİN ARTIRILMASI
Kaliteli, Yeterli ve Sürekli Tarımsal Üretim İçin Üreticinin teknik kapasitesinin ve niteliğinin
Sosyal Altyapının İyileştirilmesi
artırılması
Örgütlenmenin ve işbirliği kültürünün geliştirilmesi
Bölgede tarımsal girişimciliğin ve girişim sayısının
artırılması
Kaliteli, Yeterli ve Sürekli Tarımsal Üretim İçin Tarımsal hammaddenin üretilmesi, toplanması,
Teknik Altyapının İyileştirilmesi
taşınması ve işlenmesine yönelik alt yapı ve
organizasyon
eksikliklerinin
giderilmesi
Tarımsal üretime yönelik araştırma, fizibilite,
envanter ve strateji geliştirilmesi
Sözleşmeli
tarımsal
üretimin
bölgede
yaygınlaştırılması
Ayırt edici tarımsal ürün üretiminin ve yenilikçi
uygulamaların yaygınlaştırılması
BÖLGEDE ÜRETİLEN HAMMADDENİN İŞLENEREK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN HALİNE GETİRİLMESİ
Bölgeye İşleme ve İmalat Sanayi Yatırımlarının Bölgeye yatırımı çekecek sanayi altyapısının
Çekilmesi
geliştirilmesi
Bölgeye yatırım yapacak işletmelere yol gösterecek
bilgi altyapısının oluşturulması
Bölgenin sanayi yatırımı imkânlarının ulusal ve
uluslararası alanlarda tanıtılması
Bölgenin Sermaye Birikiminin Bölge İçerisinde Bölgenin girişimcilik kültürünün geliştirilmesi
Yatırıma Dönüştürülmesi
Ortak çalışma kültürü ve işbirliği ağlarının
oluşturulması
Bölgenin AR-GE, Yenilikçilik ve Teknoloji Bölgede araştırma merkezlerinin altyapılarının
Kullanım Seviyesinin Yükseltilmesi
geliştirilmesi
Üniversite sanayi işbirliğinin sağlanması
Katma
Değeri
Yüksek
Değerinde Pazarlaması
Firmaların
Ar-Ge
ve
yenilik
konularında
bilinçlendirilerek güncel trendleri ve sektörel
yenilikçi modelleri takip etmeleri sağlanarak
teknoloji kullanım düzeylerinin artırılması
Ürünlerin Bölgenin dış ticaret kapasitesinin geliştirilmesi
Markalaşma kültürünün geliştirilmesi ve marka
ürünler oluşturulması
Bölge için alternatif pazar ağlarının ve pazarlama
yöntemlerinin geliştirilmesi
SUNDUĞU KALİTELİ VE ÇEŞİTLİ HİZMETLER İLE BÖLGENİN YAKIN VE UZAK COĞRAFYASI İÇİN BİR
SUNUM MERKEZİ HALİNE GELMESİ
175
Bölgede Turizmin Değer Zincirindeki Tüm Alt Öncelikli turizm alanlarında farklılaşan ve değer
Sektörlerle Beraber Yüksek Sosyoekonomik yaratan turizm ürünlerinin geliştirilmesi, pazarlama
Faydayı Sağlaması
ve sunuma hazır hale getirilmesi
Turizm ürünlerinin tanıtımı, pazarlanması ve
destinasyon markalaşmasının sağlanması
Turizm değer zincirinde özel sektörün, girişimciliğin
ve insan kaynağının geliştirilmesi
Bölgede Farklılaşmış
Geliştirilmesi
Hizmet
Toplumun turizmi içselleştirmesinin sağlanmas,
sosyal ve kültürel ortamın güçlendirilmesi
Çevre Düzey 2 Bölgeleri ile tematik turizm
koridorlarının oluşturulması ve ortak tanıtım
yapılması
Tiplerinin Bölgede sağlık ve spor gibi altyapısı gelişen alanları
destekleyen hizmetlerin sunulması
Üniversitelerin
Bölgenin
Sosyoekonomik Üniversitelerin bölgeye olan statik katkılarının
Kalkınmasına Katkılarının Artırılması
artırılması
Üniversitelerin bölgeye olan dinamik katkılarının
artırılması
BÖLGENİN YAŞANABİLİRLİĞİNİN ARTIRILMASI
Bölgenin Erişilebilirliğinin Artırılması
Ulaşım
altyapısının
iyileştirilmesi
Mevcut ulaşım imkanlarının iyileştirilmesi
Bölgenin Sosyal, Kültürel, Sanatsal
Rekreasyonel İmkânlarının Geliştirilmesi
176
ve Yerleşim merkezlerinin kent estetiği ve belediye
hizmetleri
yönünden
iyileştirilmesi
ve
farklılaştırılması
Bölgede kırsal alanın çekiciliği yüksek ve huzur veren
mekanlar haline getirilmesi
Bölgede erişilebilir sosyal, kültürel ve sanatsal
donatıların yaygınlaştırılması
Tablo 27 SERHAT Kalkınma Ajansı Strateji ve Eylem Öncelikleri
SOSYAL KALKINMA
İşgücünün beceri seviyesinin yükseltilmesi Mesleki eğitim merkezlerinin geliştirilmesi ile mesleki eğitim
ve istihdam edilebilirliğinin artırılması
kalitesi arttırılacaktır.
İşgücü için hayat boyu öğrenme programları geliştirilecektir
Öncü sektörlerde nitelikli işgücü geliştirilecektir
Kayıtlı istihdam teşvik edilecektir
Eğitimde altyapı ve hizmet kalitesinin Bölgede okul öncesi eğitim ve ortaöğretimde hizmet kalitesi
iyileştirilmesi
arttırılacaktır
Yükseköğretim kurumları bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek
şekilde aktif hale getirilecektir.
Sağlık alanında altyapı ve hizmet kalitesinin Sağlık kurum ve kuruluşlarının fiziki altyapı koşullarının
iyileştirilmesi
iyileştirilmesi ve donanım gereksinimlerinin tamamlanması
sağlanacaktır.
Bölgede istihdam edilen uzman sağlık personeli sayısı
artırılacaktır
Kurumsal kapasitenin arttırılması
Kamu kurumları, özel kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin
fiziki donanımı ve teknik altyapısı güçlendirilecektir
Bölgede görev yapan personelin daha uzun süre kalmasına
yönelik önlemler alınacaktır
Kurumlar arası işbirlikleri güçlendirilecektir
Kamu kurumları, özel kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin
ulusal ve uluslararası destek mekanizmalarına erişilebilirlikleri
artırılacaktır.
Bölge’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının
kapasiteleri artırılacaktır
Bölgede örgütlenme bilinci ve ortak iş yapma kültürü
geliştirilecektir
Özel ilgi gruplarının toplumsal hayata aktif Bölgede engellilerin kişisel - mesleki becerileri arttırılacak ve
katılımının artırılması
istihdam edilmeleri desteklenecektir
Özel ilgi gruplarının ulusal/uluslararası destek mekanizmalarına
erişimleri artırılacaktır.
Özel ilgi gruplarına yönelik hizmetlerin kalitesi artırılacaktır.
Aile içi şiddetle mücadele edilecektir
Kadının
toplumsal
statüsünün Kadın girişimciliğinin yaygınlaştırılmasına yönelik destek
güçlendirilmesi
mekanizmaları geliştirilecektir.
Bölge koşulları dikkate alınarak kadınlara istihdam garantili
kursların açılması teşvik edilecektir.
Kadına yönelik her türlü şiddete müdahalede kurumlar arası
koordinasyon sağlanacaktır.
ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kentsel altyapının iyileştirilmesi
Kentlilik
bilinci
arttırılacaktır
Kentsel alanlardaki teknik altyapı (yol, su, kanalizasyon, elektrik
vs.)
eksiklikleri
giderilecektir
Kent
insanının
rekreatif/sosyal
177
sosyalleşmesini
sağlamaya
yönelik
donatı
alanları
oluşturulacaktır
Kentsel dönüşüm süreci hızlandırılarak konut ihtiyacı
karşılanacaktır.
Tarihi dokuya uygun yapı tarzı ve mimari üsluplar korunarak
geliştirilecektir
Kırsal Gelişmenin Sağlanması
Engellilerin kentteki tüm hizmet ve donatılara erişimi
sağlanacaktır.
Kırsal yerleşimlerin altyapısı iyileştirilecek ve cazibesi
artırılacaktır
Kırsal alanlarda ekonomik çeşitlilik artırılacaktır.
Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin Hava kalitesi iyileştirilecektir.
önlenmesi
Atık yönetim sistemi etkin hale getirilecektir.
Toprak ve su kaynakları korunacaktır
Biyolojik çeşitlilik korunacaktır
Enerji kaynaklarının etkin kullanılması
Bölgenin yenilenebilir enerji (rüzgâr, güneş, biyogaz, jeotermal
vs.) potansiyeli tespit edilerek değerlendirilecektir.
İşletmelerde ve konutlarda enerjinin verimli kullanımı
sağlanacaktır.
Enerji iletim ve dağıtım tesislerinin alt yapısı iyileştirilerek enerji
arzının sürekliliği sağlanacaktır.
Kayıp kaçak kullanımının önlenmesi için gerekli tedbirler
alınacaktır
ERİŞİLEBİLİRLİK
Ulaşım Alt Yapısının İyileştirilmesi
Kırsal yerleşim alanlarına erişim imkânları geliştirilecektir.
Bilgi ve Teknolojiye
Artırılması
Erişim
Karayolu ulaşım ağı geliştirilerek mevcut yolların kalitesi
artırılacaktır.
Ulusal ve uluslararası demiryolu ağları yaygınlaştırılarak
yolcu/yük taşıma imkânları geliştirilecektir.
Havayolu ulaşım altyapısı ve ağı geliştirilerek uçuş saatlerinin
etkinliği sağlanacaktır
İmkânının Bilgi teknolojileri altyapısı iyileştirilecektir
TRA2 Coğrafi bilgi sistemi oluşturularak tüm kurumların bilgiye
erişimi sağlanacaktır.
REKABET EDEBİLİRLİK
Tarımsal üretimde verimliliğin ve yenilikçi Tarım ve hayvancılıkta modernizasyon teşvik edilecektir
uygulamaların artırılması
İyi tarım uygulamaları ve organik tarım yaygınlaştırılacaktır.
Tarımsal üretim ve pazarlama kapasitesi artırılacaktır
Yem maliyetlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır.
Tarımsal kooperatifler ve örgütlenmeler desteklenecektir
Tarımsal altyapı iyileştirilecektir
Turizmde bölgesel marka olunması
Ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtım sağlanacaktır
Turizm çeşitliliği artırılacak ve turizm sezonunun tüm yıla
yayılması sağlanacaktır
Turistik alanlara ulaşım imkânları iyileştirilecektir.
Konaklama tesis sayısı ve kapasitesi artırılacaktır.
Turizm alanlarının altyapısı iyileştirilecektir
Hizmet kalitesi artırılacaktır.
178
İmalat sanayinde verimlilik ve katma değerin Modern üretim teknikleri yaygınlaştırılacaktır.
artırılması
Organize sanayi bölgelerinin ve küçük sanayi sitelerinin fiziksel
altyapıları iyileştirilecek ve etkin kullanımı sağlanacaktır.
Yan sanayilerin gelişimi, ihtisaslaşma ve kümelenme teşvik
edilecektir.
Sanayi - üniversite işbirliği teşvik edilecektir.
Yenilikçilik ve markalaşma teşvik edilecektir.
Dış Ticaret ve Lojistik Merkezi Olunması
Lojistik altyapısı geliştirilecektir.
İhracata yönelik üretim teşvik edilecektir.
Komşu ülkeler ile ticari ilişkiler geliştirilecektir.
Sınır kapılarının ve gümrük tesislerinin modernizasyonu ve
yetkinliği sağlanacaktır.
Tabii kaynakların katma değerinin artırılması Bölgede bulunan ancak işletilmeyen madenlerin ekonomiye
kazandırılması sağlanacaktır.
Bölgede işletilen madenlerden alınan verimin artırılması ve
alternatif alanlarda değerlendirilmesi sağlanacaktır.
Girişimcilik
altyapısı
ve
kültürünün Finansal kaynaklara erişim kolaylaştırılacaktır.
geliştirilmesi
Yenilikçi fikir ve Ar-Ge’ye dayalı üretimin teşvik ve desteklerden
yararlanması sağlanacaktır
Bölgeye özgü yöresel ürünlerin korunması, çeşitlendirilmesi ve
markalaştırılarak ekonomik değer kazanması sağlanacaktır.
Sermaye
ortaklıkları
ve
ölçek
ekonomisine
geçiş
desteklenecektir.
179
5.3 Yenilikçiliğe Yönelik Destek ve Göstergeler
Bölgelerin yenilikçilik ve girişimcilik performanslarına ilişkin genel bilgiler Bölüm 3.1’de verilmiştir.
Çalışma kapsamında şu ana kadar bu kapsamda bölgesel bazda toplanmış olan bazı verilere bu
bölümde yer verilecektir.
Şekil 47 Bölgeler itibari ile Ar- Ge çalışan sayılarının yıllara göre değişimi
Ar-Ge Çalışan Sayısı
60 000
250 000
50 000
200 000
40 000
150 000
30 000
100 000
20 000
50 000
10 000
2010
2011
2012
2013
2014
İstanbul
Batı Marmara
Ege
Doğu Marmara
Batı Anadolu
Akdeniz
Orta Anadolu
Batı Karadeniz
Doğu Karadeniz
Kuzeydoğu Anadolu
Ortadoğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Türkiye
Ar-Ge ve yenilikçilik kapsamında en önemli girdilerden ikisi bölgede gerçekleştirilen toplam Ar-Ge
harcaması ve toplam Ar-Ge çalışan çalışan sayısıdır. Bölgeler İtibari ile incelendiğinde Ar-Ge çalışan
sayısında Türkiye genelinde yıllar içerisinde hızlı bir artış olduğu görülmektedir. 2014 yılı itibari ile
toplam Ar-Ge çalışan sayısı 200 binin üzerine çıkmıştır. 2013 yılı itibari ile İstanbul bölgesi Ar-Ge
çalışan sayısında Ankara’yı içeren Batı Anadolu bölgesini geçmiş olmakla birlikte kişi başına düşen ArGe çalışanı sayısı bakımından halen Batı Anadolu bölgesi önde yer almaktadır.
DAP Bölgesini içeren Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin toplamının ise 11 623 ArGe çalışan sayısı ile Türkiye toplam Ar-Ge çalışan sayısının yaklaşık %5’lik bir bölümünü
oluşturmaktadır. Nufüs’un %7.6’lık bölümünü oluşturan bölge için bu oranın düşük olduğu
görülmektedir.
180
Şekil 48 Bölgeler bazında Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılım
5 000 000 000
20 000 000 000
4 500 000 000
18 000 000 000
4 000 000 000
16 000 000 000
3 500 000 000
14 000 000 000
3 000 000 000
12 000 000 000
2 500 000 000
10 000 000 000
2 000 000 000
8 000 000 000
1 500 000 000
6 000 000 000
1 000 000 000
4 000 000 000
500 000 000
2 000 000 000
2010
2011
2012
2013
2014
İstanbul
Batı Marmara
Ege
Doğu Marmara
Batı Anadolu
Akdeniz
Orta Anadolu
Batı Karadeniz
Doğu Karadeniz
Kuzeydoğu Anadolu
Ortadoğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Türkiye
Toplam Ar-Ge harcamalarının yıllara göre dağılımı incelendiğinde, 2014 yılında Türkiye genelinde
yaklaşık 17 milyar T.L tutarında Ar-Ge harcaması gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu tutar 2010 yılı ile
karşılaştırıldığında %47’lik bir artışa denk düşmektedir.
Batı Anadolu bölgesinin açık ara önde olduğu görülmektedir. Bu bölgenin liderliğini Ankara çok
sayıda Ar-Ge ve yenilikçilik merkezleri ile kuvvetli Savunma Sanayi yatırımları sayesinde çekmektedir.
Ar-Ge harcamasında Doğu Marmara ve İstanbul Batı Anadolu Bölgesini takip etmektedir.
DAP Bölgesini içeren Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise 2014 yılı Ar-Ge
harcaması tutarının toplamda yaklaşık 630 milyon T.L. ile Türkiye toplam harcamalarını %3,6’sı gibi bir
harcama gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu 2010 yılı ile karşılaştırıldığında bu oran %51’lik bir artış
ile Türkiye geneli Ar-Ge harcaması artışının üzerinde bir rakama denk düşmektedir.
Diğer taraftan Araştırmacı başına Ar-Ge harcaması rakamları incelendiğinde ( Şekil 49 ) 2014 yılı
Türkiye ortalamasının yaklaşık 82 bin T.L. olduğu, araştırmacı başına en yüksek Ar-Ge harcamasının
ise yıllık yaklaşık 130 bin T.L. ile Doğu Marmara bölgesinde gerçekleştirildiği görülmektedir. DAP
bölgesinin içine alan Kuzeydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinin ise ortalamada 53,923
T.L. ile Türkiye ortalamasının yaklaşık %35 altında olduğu görülmektedir.
181
Şekil 49 Bölgelerde araştırmacı başına Ar-Ge harcaması
140.000
120.000
100.000
80.000
60.000
40.000
20.000
2010
2011
2012
2013
2014
İstanbul
Batı Marmara
Ege
Doğu Marmara
Batı Anadolu
Akdeniz
Orta Anadolu
Batı Karadeniz
Doğu Karadeniz
Kuzeydoğu Anadolu
Ortadoğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Türkiye
Bu rakamlar kişi başına Ar-Ge harcamasında bölgenin Türkiye ortalamasının oldukça gerisinde olduğu
ve araştırmacı verimliliğinin düşük olduğunu göstermektedir.
70
6000
60
5000
50
4000
40
3000
30
2000
20
1000
10
0
0
199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015
AĞRI
BİNGÖL
BİTLİS
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
HAKKARİ
KARS
MALATYA
MUŞ
TUNCELİ
VAN
ARDAHAN
IĞDIR
DAP
TOPLAM
Şekil 50 Türkiye ve DAP illeri bazında patent başvuruları
Ar-Ge ve yenilikçilik konusunda bir başka önemli gösterge fikri mülkiyet edinimine yönelik bölgelerin
performansıdır. Şekil 50’de sarı kalın çizgiden görülebileceği üzere Türkiye genelinde patent
182
başvuruları oldukça hızlı bir şekilde artarak 2014 yılında yıllık 5000 başvurunun üzerine çıkmıştır. DAP
bölgesinden gerçekleştirilen başvuru rakamları ise yıllık 60 civarında bir rakama ulaşmış durumdadır.
İl bazında grafiğin incelenmesinden görüleceği üzere Erzurum, Malatya ve Elazığ illeri bu artışta
önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle 2007 yılı ve sonrasında ciddi artışlar olduğu görülmektedir.
Diğer DAP bölgesi illerinde ise nerede ise hiçbir başvuru olmadığı ve trendin oldukça yatay bir seyir
izlediğini söylemek mümkündür.
Toplam 66 başvuru ile bölge illeri, patent başvurularının sadece %1’lik bir kısmını oluşturmaktadır.
Tescillenen Patentler
14
2000
1800
12
1600
10
1400
8
1200
1000
6
800
4
600
400
2
200
0
0
199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015
AĞRI
BİNGÖL
BİTLİS
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
HAKKARİ
KARS
MALATYA
MUŞ
VAN
ARDAHAN
IĞDIR
DAP
TOPLAM
Şekil 51 Patent tescillerinin illere göre dağılımı
Patent tescillerinin Türkiye geneli ve DAP Bölgesi illerine göre dağılımı incelendiğinde ise (Şekil 51),
patent başvuruları ile paralel bir resim ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yıllık tescillenen patent sayısı
2015 yılı itibari ile yıllık 1700 civarında bir rakama ulaşmıştır. DAP bölgesi illerinden tescillenen patent
sayısı ise 13 ile tüm Türkiye’den tescillenen patent sayısının %0,8’i kadar bir rakamı oluşturmaktadır.
Bu durum patent başvurularının oranın azlığı kadar kalitesinin de Türkiye geneline göre düşük
olduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan faydalı model başvuruları için de benzer bir resim ortaya çıkmaktadır(Şekil 52). Faydalı
model incelemesiz olarak verilmekte ve başvuru süreçlerinin kolaylığı nedeni ile daha düşük
teknolojili ürünlerde tercih edilmekle birlikte bölgede faydalı model başvuru sayısının patent başvuru
sayısından az olduğu görülmektedir. Ancak faydalı modelin patent kadar koruma sağlamıyor olması
nedeni ile son 5 yıl içerisinde ülkemiz genelinde de başvuru sayıları sabitlenmiş durumdadır. Bölge
illerinden Erzurum’un faydalı model başvurularında başı çektiği görülmektedir.
183
Faydalı Model Başvurularının Dağılımı
25
4000
3500
20
3000
2500
15
2000
10
1500
1000
5
500
0
0
199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009201020112012201320142015
AĞRI
BİNGÖL
BİTLİS
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
HAKKARİ
KARS
MUŞ
VAN
ARDAHAN
IĞDIR
DAP
TOPLAM
Şekil 52 Faydalı Model Başvurularının Yıllara ve İllere Göre Dağılımı
Fikri mülkiyet başlığı altından son grafik ise yıllar itibari ile Türkiye geneli ve DAP bölgesi illerinin
marka başvuruları verilmektedir. Marka başvuruları buluştan çok yeni girişim ve ürün geliştirme
yeteneğini göstermektedir. Şekil incelendiğinde ülkemiz toplam marka başvurusu sayısının son beş yıl
içerisinde yıllık 100 bin yeni patent başvurusu rakamında sabitlendiği görülmektedir. Aynı eğilim DAP,
yılık yaklaşık 1300’ler civarında yeni marka başvurusu ile DAP bölgesinde de görülmektedir. Marka
başvurularında öne çıkan iller olarak Erzurum, Elazığ, Malatya ve Van görülmektedir. 2015 yılı itibari
ile ulusal marka başvurularının yaklaşık %1’i bölgeden gerçekleştirilmektedir.
Yıllara Göre Marka Başvuruları
1600
120000
1400
100000
1200
80000
1000
800
60000
600
40000
400
20000
200
0
0
AĞRI
BİNGÖL
BİTLİS
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
HAKKARİ
KARS
MALATYA
MUŞ
VAN
ARDAHAN
IĞDIR
DAP
TOPLAM
Şekil 53 Yıllara Göre Bölge İllerinden Marka Başvuruları
184
Bölge yenilikçilik kapasitesinin değerlendirilmesinde bir başka önemli gösterge ulusal ve uluslar arası
desteklerden bölgenin faydalanma durumudur. Ülkemizde özellikle TÜBİTAK TEYDEB tarafından
sağlanmakta olan yenilikçilik destek programları son 10 yıldır artan miktarlarda girişimlerin yenilik
faaliyetlerine yönelik destekler oluşturulmasını sağlamıştır. Bu artışla orantılı olarak bu destek
programlarına başvuran firma sayıları da büyük bir hızla artarak yıllık 3000 civarında rakamlara
ulaşmıştır.
Şekil 54 Türkiye geneli TEYDEB başvuru istatistikleri
Bölge illerinden firmaların başvuru performansları incelendiğinde ise (Şekil 55) ilk başvuruların 2006
yılından itibaren başladığı sonrasında ise bölgeden yıllık toplam 10-20 arası başvurunun iletildiği
görülmektedir. 2000-2015 yılları arasında toplamda 155 adet başvuru gerçekleştirilmiştir. Bu
başvuruların 30 tanesi bir firma 9 tanesi ise bir başka firma tarafından gerçekleştirilmiştir. Yine
başvuru sayısı olarak bakıldığında Elazığ ve Malatya’nın başı çektiği görülmektedir. Mevcut tablo
incelendiğinde, TÜBİTAK TEYDEB başvuruların binde 5’inin bölge firmalarından oluştuğu
görülmektedir.
185
Şekil 55 DAP Bölge İllerinin TÜBİTAK TEYDEB Başvuruları
30
25
20
15
10
5
0
2000
2004
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
Bitlis
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Hakkari
Kars
Malatya
Muş
Van
Genel Toplam
2015
Şekil 56 TÜBİTAK TEYDEB tarafından desteklenen proje sayıları
Bölgede TEYDEB Desteklenen Proje Sayıları
30
25
20
15
10
5
0
2000
2004
2006
2007
2008
2009
2010
2011
Bitlis
Elazığ
Erzincan
Hakkari
Malatya
Genel Toplam
2012
2013
2014
2015
Erzurum
Diğer taraftan başvuran 155 projenin 81 adedinin desteklendiği görülmektedir. Destekleme oranı
%52 civarında gerçekleşmektedir. Diğer taraftan 2003-2014 dönemi Türkiye genelinde bu oran
yaklaşık %64 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum proje başvurularının kalitesinin düşük olduğu veya
konularının TÜBİTAK’ın belirlediği öncelikler ile örtüşmediğini göstermektedir.
186
Şekil 57 TÜBİTAK TEYDEB tarafından ulusal seviyede verilen hibe tutarlar
Şekil 58 DAP Bölgesi TÜBİTAK TEYDEB destekli projelere verilen hibe tutarlar
2500000
2000000
1500000
1000000
500000
0
2004
2006
Elazığ
2007
Erzincan
2008
2009
Erzurum
2010
2011
Hakkari
2012
2013
Malatya
2014
Toplam
Desteklenen projelere aktarılan hibe kaynaklar incelendiğinde ise 2000-2014 döneminde TÜBİTAK
tarafından yaklaşık 3.5 Milyar T.L. tutarında bir kaynak aktarıldığı görülmektedir. Aynı dönemde DAP
bölgesinden desteklenen projelere aktarılan toplam tutar ise 11 milyon T.L. olarak gerçekleşmiştir. Bu
187
rakam ilgili dönemde aktarılan toplam tutarın binde 3’üdür. Proje sayısı olarak payın binde 5 olduğu
düşünüldüğünde proje başına alınan hibe tutar rakamlarında da bölge firmalarının Türkiye
ortalamasının altında olduğu görülmektedir.
188
6 Sonuç ve Değerlendirme
Raporda ilgili bölümlerde anlatıldığı üzere, ülkemiz Ar-Ge yenilikçilik ve girişimcilik ekosistemi son 20
yıl içerisinde çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Hem verilen destek tutarlarında ciddi bir artış hem de
aktörler arası ilişkilerde önemli bir uzmanlaşma ve karmaşıklaşma söz konusudur.
Diğer taraftan DAP bölgesine bakıldığında ise;

Ar-Ge çalışanlarının %5’i

Ar-Ge harcamalarının %4’ü

Sanayi işletmelerinin %2’si

Patent başvurularının %1’i

Patent tescillerinin binde 8’i

TEYDEB başvurularının binde 5’i

TEYDEB destek bütçesinin binde 3’ünün
Bölgede gerçekleştirildiği görülmektedir. Son yıllarda bu rakamlarda artış görülmekle birlikte ülke
genelindeki artış eğilimi düşünüldüğünde bölgenin ülkenin geri kalanını yakalayabilmesi için etkin
müdahale araçlarının geliştirilmesi gerekmektedir.
Mevcut çalışma kapsamında bu müdahalenin gerçekleştirilebilmesi için kullanılabilecek çeşitli araçlar
değerlendirilmiş ve dünyada ve Türkiye’de söz konusu araçların etkin kullanımına ilişkin bir ön
araştırma yapılmıştır.
Çalışmanın bundan sonraki bölümlerinde bu araçlara ilişkin genel bilgiler toplanmaya devam edecek
ancak özellikle bölgeden toplanacak verilere odaklanılacaktır. Bu araçlardan özellikle Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri, Teknoloji Transfer Ofisler, Kümelenmeler, Organize Sanayi Siteleri, Küçük Sanayi
Siteleri, İş Geliştirme Merkezleri ve Serbest Bölgeler çalışmanın ana başlığını oluşturacaktır.
189
7 Kaynaklar
ASPEN (Aspen Network of Development Entrepreneurs) (2013). Entreprenerial Ecosystem Diagnostic
Toolkit, UK Aid, December, 2013.
Council on Competitveness (2005). Measuring Regional Innovation: A Guidebook for Cunducting
Regional Innovation Assessments, Prepared for the U.S. Department of Commerce Economic
Development Administration.
Deloitte (2008). Scoping the use of JESSICA in London – Final Report, European Investment Bank,
September, 2008.
EIB (European Investment Bank), (2010). Joint European Support for Sustainable Investment in City
Areas (JESSICA) – Holding Fund Book, EIB, 11-2010.
EIF (European Investment Fund), (2009). Handbook on JEREMIE Holding Fund Operational
Procedures, EIF.
Janette MacDonald (2013). City of Kitchener Economic Development Investment Fund Impact
Analysis as of 2012, Report CAO-13-019.
King Sturge Consultancy (2008). JESSICA Wales Urban Development Fund (UDF) – JESSICA Preliminary
Study for Wales Final Report, European Investment Bank, September, 2008.
Klaus Schwab (2013). The Global Competiteveness Report (2013-2014), 2013 World Economic Forum.
Magdalena P. Blanco (2009). Preliminary Assessment of statutory compliance of 4A and 4B Economic
Development Corporations in Texas with the Development Corporation Act of 1979, Basılmamış
Master Tezi, Siyaset Bilimi Bölümü, University of Texas, Bahar, 2009.
NYCEDC (New Tork City Economic Development Corporation) (2014). Annual Investment Projects
Report, Persuant to Local Law 62 – FY 2013, Volume I.
NYCIF (New York City Investment Fund) (2007). CleanTech: A New Engine of Economic Growth for
New York State, New York City Investment Fund (NYCIF) - A Partnership For New York City
Organization, January, 2007.
Partnership for New York City (2012). 2012 Public Policy Priorities: A Pro-growth, Pro-job Agenda for
New York, Partnership for New York City.
P.L. (2000). Public Works and Economic Development Act of 1965 (As Amended Through P.L. 106580, Dec. 29, 2000)
Resmi Gazete, Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu Ve Görevleri Hakkında Kanun,
08.02.2006, No. 26074.
Resmi Gazete, Kalkınma Ajansları Proje Ve Faaliyet Destekleme Yönetmeliği Birinci Kısım, 8 Kasım
2008.
TÜBİTAK (2013). TÜBİTAK Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi (UBTYS) 2011-2016, Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu.
190
T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). 10.Kalkınma Planı, 2014-2018, T.C.Kalkınma Bakanlığı.
T.C. Kalkınma Bakanlığı (2013). Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (Taslak), T.C.Kalkınma Bakanlığı.
191
8 Ekler
8.1 Ülkemizde Yenilikçilik ve Girişimciliğe Yönelik Devlet Destekleri
192

Benzer belgeler