İş güvencesi, insanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret

Transkript

İş güvencesi, insanca çalışma koşulları, insanca yaşayacak ücret
MAYIS - HAZİRAN 2010
İKİ AYLIK YAYIN ORGANI
YIL: 44
SAYI: 2010/5-6
İş güvencesi, insanca çalışma koşulları,
insanca yaşayacak ücret, hak ve özgürlüklerimiz için
Ç
L
UK ÜNİ
V
İ
K
SİTE
S
O
ER
NYA SE
ÖRGÜTLENİYORUZ!
İSTANBUL
BİLGİ
ÜNİVERSİTESİ
BSMMMO
Bilişim sektöründeki ilk GREV ÜNİBEL’DE
F5:
Sözleşmeyi
yenile
Yenilenen web sitemizi
gördünüz mü?
www.sosyal-is.org
2
• Sosyal-İş Gazetesi
GÜNDEM
Bundan 40 yıl önce de kuruluş ilkelerine bağlı bir sendikacılık anlayışıyla işçi sınıfımıza umut olan DİSK’in yükselişi, sermaye sınıfını ve dönemin hükümetinin korkulu
rüyası haline gelmişti. Bu korkuyla telaşa kapılan zamanın hükümet yetkililerinin “DİSK’in çanına ot tıkamak”
amacıyla hazırladıkları yasalar karşısında yüz binlerce
emekçi iki gün boyunca eylemler yapmış ve hepimizin
gururla andığı 15-16 Haziran direnişi yaşanmıştı. DİSK
o dönemde, kimi zaman siyasi iktidarı, kimi zaman da
patronları “kabeleri” olarak gören sendikal anlayışa karşı mücadele ettiği için kendi üyesi olan ve olmayan yüz
binlerce işçinin sahiplendiği bir konfederasyon haline
gelmişti.
TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ
4
SOSYAL-İŞ HUKUK
5
TİS HABERLERİ
6
1 MAYIS’TA 1 MAYIS ALANLARINDAYDIK
8-9
Sosyal-İş sendikası, bu onurlu mirasa sahip çıkmakta
ve kendi işkolundaki örgütlü veya örgütsüz tüm işçilerin
hak ve çıkarlarını savunmayı kaçınılmaz bir görev olarak
görmektedir.
BİLGİ’DE ÖRGÜTLENMENİN VE DAYANIŞMANIN
Son aylarda yürüttüğümüz örgütlenme çalışmaları ve
hayata geçirmeye çalıştığımız sendikacılık anlayışıyla,
işkolumuzdaki örgütsüz ve güvencesiz çalıştırılan ve
yoksulluk içinde kıvranan milyonlarca işçiye umut olmaya çalışıyoruz.
SENDİKAMIZDAN TBMM’DE BASIN TOPLANTISI 12
Sendikamız, işçi sınıfımızın tarihi boyunca edindiği tecrübeleri ve Konfederasyonumuzun kuruluş ilkelerini kılavuz olarak kabul etmektedir.
Bu anlayışla, sendikamızın son genel kurulundan sonra başlattığı örgütlenme atağı, meyvelerini vermeye
başladı. Dergimizin bu sayısında Türkiye’nin her tarafında yürütülen örgütlenme çalışmalarımızın, eylem ve
direnişlerimizin haberlerini okuyacaksınız. Ülkemizdeki
sendikaların sürekli kan kaybettiği bir dönemde Sosyalİş sendikasının başlattığı örgütlenme seferberliği, başta Konfederasyonumuz DİSK olmak üzere tüm kardeş
sendikalarımıza ve Türkiye’deki milyonlarca örgütsüz ve
güvencesiz işçiye moral vermektedir.
Başlattığımız örgütlenme seferberliğinde eylemlerinde
bizlerle dayanışma halinde olan kardeş örgütlere ve tüm
emek dostlarına teşekkür ediyor, tüm arkadaşlarımızı
sendikamızı büyütmek ve güçlendirmek için başlattığımız seferberliğe sahip çıkmaya ve umudumuz ortak olmaya davet ediyoruz.
Bilgisiyle, tecrübesiyle ve liderliğiyle bizlere yol gösteren
ve her geçen gün daha fazla eksikliğini hissettiğimiz eski
Genel Başkanımız Özcan Kesgeç’i aramızdan ayrılışının 3. yılında özlem ve saygıyla anıyoruz.
Bir sonraki sayımızda buluşmak üzere...
Metin EBETÜRK
Genel Başkan
SAHİBİ
SOSYAL-İŞ
Sendikası
adına
Genel Yayın
Yönetmeni,
Sorumlu Yazı
İşleri Müdürü
Genel Başkan
Celal
Metin
UYAR
Gen. Sekr.
EBETÜRK
TASARIM
Sosyal-İş Basın
Yayın Dairesi
Yerel Süreli Yayın
Yayın No:4337
Baskı Tarihi
23 Temmuz 2010
TAKVİMİ İŞLİYOR
KONYA SELÇUK’TA MUTLU SONA
DOĞRU ADIM ADIM... 14-15
METROLARDAN GÖRÜŞLER 16-17
DİSK’TEN HABERLER
19-20
İŞÇİ SAĞLIĞI
22
RAPOR: FAZLA ÇALIŞMALAR ENGELLENİRSE
1 MİLYON 778 BİN KİŞİ İSTİHDAM EDİLİR
23
İŞÇİNİN DÜNYASI
24
KÜLTÜR SANAT
25
PAYLAŞTIKLARIMIZ
YÖNETİM YERİ
SOSYAL-İŞ SENDİKASI
GENEL MERKEZİ
Mithatpaşa Cad. No: 56/10
Kızılay / Ankara
Tel: 0.312.430 17 73 (pbx)
Faks: 0.312.432 39 63
web: www.sosyal-is.org.tr
e-posta:[email protected]
BASKI: Öncü Basın Yayın Ltd.Şti.K.Karabekir Cad.No:85/2-Ankara Tel:0.312.384 31 20
10-11
26-27
SOSYAL-İŞ SENDİKASI ŞUBELERİ
ANKARA : Mithatpaşa Cad. 54/4 Kızılay e-posta: [email protected]
Tel
Faks
:0.312.430 07 04
: 0.312.430 16 14
İSTANBUL: Muratpaşa Mahallesi, Muratpaşa Sokak Bilge Apartmanı 21/2 Yusufpaşa/Aksaray
e-posta: [email protected]
Tel
Faks
: 0.212.523 24 89
: 0.212.534 30 88
ANTALYA: İsmetpaşa Cad. 453. Sokak. H. Atmaca Apt. No:15
Tel-Faks: 0.242.241 51 46
İZMİR:
Tel-Faks : 0.232.465 07 09
Mahmut Esat Bozkurt Cd. 1442 Sk. No:2 D:5 Alsancak
e-posta: [email protected]
Sosyal-İş Gazetesi •
www.sosyal-is.org ...
www.sosyal-is.org ...
www.sosyal-is.org ...
www.sosyal-is.org ...
3
www.sosyal-is.org ...
Sendikamız web sitesi yenilendi
Sendikamızın internetteki sesi olan web
sitemiz, yeni yüzüyle siz üyelerimiz ve
dostlarımıza seslenmeye devam ediyor.
Görsel ve teknik altyapısı tamamen yenilenen web sitemiz yayına girdiği günden
bu yana büyük ilgi gördü.
Yeni özellikler eklenen web sitemizin
daha işlevsel kullanılabilmesi için web
sitemizin kısa bir tanıtımını yapmak istiyoruz:
Sayfanın solunda yer alan menüler aracılığıyla sitemizde istediğiniz bölümlere
kolayca ulaşabilirsiniz. Eski sitemizden
farklı olarak Yayınlar, Basında Sendikamız ve Raporlar bölümlerine de buradan
ulaşma imkanı sağladık.
SOSYAL-İŞ’e SORUN bağlantısı aracılığıyla sendikamıza doğrudan ulaşarak
çalışma yaşamınızda karşılaştığınız her çeşit soru ve sorun
hakkında öğrenmek istediklerinizi sorabilirsiniz. Bu bağlantıyı
kullanarak yönelteceğiniz sorular, sendikamız tarafından en
kısa sürede yanıtlanacak.
E-POSTA ÜYELİĞİ: Sendikamızdan çeşitli periyodlarla haber almak için e-posta adresinizle listemize üye olmalısınız.
Böylece sendikamızdan çeşitli
haberleri, duyuruları ve bilgilendirmeleri mail yoluyla alabileceksiniz.
HANGİ ALANDA ÇALIŞIYORSUNUZ?
Sendikamızın faaliyette olduğu 17 no.lu işkolu, oldukça
geniş bir alanı kapsamaktadır.
Bu nedenle faaliyette olduğumuz alanlara ilişkin bilgi, haber,
mevzuat vb. gibi konulara daha
kolay ulaşılması için böyle bir
bölümleme yoluna gittik. Her
alanın içerisinde, yalnızca o
alana özgü haberler, toplu sözleşmeler, mevzuat ve işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin dökümanlar yer almaktadır.
GALERİLER: Sitemizde bundan böyle
Fotoğraf Galerisi ve Video Galerisi olmak üzere iki çeşit galeri yayında olacaktır. Buradan çeşitli eylem, etkinlik ve
sendikal faaliyetlerimize ilişkin fotoğraf
ve videolara ulaşabileceksiniz.
PAYLAŞTIKLARIMIZ: Gazetemizde yayınladığımız paylaştıklarımız köşesi artık
internette. Bu bölümden ulaşabilirsiniz.
RAPORLAR: Sendikamızın yayınlamış
olduğu raporlara buradan erişebilirsiniz.
E-YAYINLARIMIZ: e-gazete, elinize basılı olarak ulaşan gazetemizin internette yayınlanan sürümüdür. E-bülten ise
sadece internet üzerinden yayınlamayı
planladığımız internet gazetemiz ola-
cak. e-kitap, yayınladığımız kitapçıkların
internet sürümüdür. E-broşür yayınladığımız broşürlerin ve özel sayıların yer
aldığı bölümdür. E-rapor, Raporlar bölümünden de ulaşabileceğiniz raporları
içerir. E-sunum, eğitim ve bilgilendirme
sunularını içerir.
Sitemiz henüz yeni yapıldığı için bazı
bölümlerde eksiklikler olsa da en kısa
zamanda bu eksiklikleri tamamlamaya
çalışacağız. Gözünüz bizde olsun.
w
ww
a
sy
o
s
.
rg
.o
l-is
4
• Sosyal-İş Gazetesi
İstanbul Barosu çalışanlarından Doğubayazıt Lisesi’ne yardım
Ülkemizde eğitim-öğretim olanaklarından her çocuğun Üyelerimizi, bu duyarlı yaklaşımları nedeniyle kutluyoeşit ölçüde yararlanamaması, ülkemizin geleceği açısın- ruz.
dan kaygı verici bir gerçek olmaya devam ediyor.
Bu konudaki esas sorumluluk, sosyal devlet ilkesinin gereklerinden biri olarak devlettedir.
Bu gerçekle beraber sosyal yardımlaşma bilincinin
ve öneminin farkında olan üyelerimiz düzenledikleri eğitim ve öğretime destek kampanyasıyla Ağrı
Doğbubayazıt Lisesi’ne bir yardım etkinliği gerçekleştirdiler.
İstanbul Barosu çalışanları, Ağrı Doğubayazıt İlçe
Milli Eğitim Müdürü Cemal ERSÜ ile yaptıkları görüşmeler sonucunda, Doğubayazıt Lisesi öğrencilerinin okul ihtiyaçlarına yardımcı olabilmek için
işyerinde bir yardım kampanyası düzenlediler. Bir
ay süren çalışmalar sonucunda 19 koliden oluşan;
giysi, kırtasiye malzemesi, kitap, ansiklopedi, ayakkabı ve çantayı içeren malzemeleri Aras Kargo’nun
da duyarlı yaklaşımıyla Doğubayazıt’taki öğrencilere 1 Haziran 2010 tarihi itibariyle ulaştırdılar.
TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ
Türk Eczacıları Birliği
DMO Bursa Bölge Müdürlüğü
Türk Eczacıları Birliği’nde Neşe Kılınç Mercan işyeri sendika
baştemsilciliğine, Begüm Erkol ise temsilciliğe seçilerek atandı.
Devlet Malzeme Ofisi Bursa Bölge Müdürlüğü’nde Mustafa Bebek işyeri sendika temsilcisi olarak seçilerek 1 Haziran
2010 tarihinde atandı.
Metro Pendik Mağazası
Metro Gaziantep Mağazası
Metro Pendik Mağazası temsilcilik seçimleri 26 Nisan 2010
tarihinde gerçekleştirildi. Şube Başkanı Mustafa Ağuş’un nezaretinde yapılan seçimlerin sonucunda Kerem Yıldırım baştemsilciliğe, Mustafa Kara ve Resul İlhan temsilciliğe seçilerek
atandılar.
Metro Gaziantep Mağazası’nda Cesur Yapıcı işyeri sendika
baştemsilciliğine, İsmail Kantar ise işyeri sendika temsilciliğine
seçilerek 1 Haziran 2010 tarihinde atandı.
Genel-İş Genel Merkezi
Genel-İş Sendikası Genel Merkezi’nde Ayla Han işyeri sendika
temsilcili olarak seçilerek 17 Haziran 2010 tarihinde atandı.
Metro Bursa Mağazası
Metro Bursa Mağazası’nda Hasan Korkmaz işyeri sendika
baştemsilciliğine, Recep Çalışkan ise işyeri sendika temsilciliğine seçilerek 28 Haziran 2010 tarihinde atandılar.
Metro Pendik Mağazası temsilcilik seçimi
GÖREVE GELEN TÜM
ARKADAŞLARIMIZA BAŞARILAR
DİLİYORUZ
Sosyal-İş Gazetesi •
SOSYAL-iŞ HUKUK
5
Av. S. Ayşegül Doğan
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ VE MUVAZAA SORUNU
Çalışma hayatında üretim çeşitliliğinin, esnekliği doğurucu faktörlerin
de etkisiyle artması ve bu üretimin
işletmeler tarafından en az maliyet
yaratacak şekilde yapılabilme çabası
ile birlikte işletmelerin yoğunlaştığı,
yatırım yaptığı, istihdam yarattığı iş
alanları dışında kalan işlerin bu konularda uzmanlaşmış başka işverenlere verilmesi sonucunu doğurmuş ve
alt işveren dediğimiz kavram ortaya
çıkmıştır. Hukuki olarak belirtilen bu
sebeplerden ayrı olarak madalyonun
diğer tarafında, iş ve sosyal güvenlik
hukukunun getirdiği yükümlülüklerden
kaçma eğilimi, sendikal örgütlenmeye sıcak bakmama, insan gücü sevk
ve idaresinin getireceği yoğunluktan
kurtulma düşünceleri de gerek alt işverenliğin ortaya çıkmasında gerekse
yaygınlaşmasında rol oynamıştır.
Türk çalışma hayatında alt işverenlik
olgusu temel hukuki nitelikleriyle 1936
yılında yürürlüğe giren 3008 Sayılı ilk
İş Kanunu ile düzenlenmiştir. 4857
Sayılı İş Kanunu’nun getirdiği önemli
bir yenilik, asıl işveren alt işveren ilişkisinin tanımının yapılması, ilişkide tarafların sorumluluklarının belirlenmesi
ve muvazaa kanıtı olarak temel bazı
varsayımların esas alınmasıdır. Kanunda ayrı ayrı asıl işveren alt işveren tanımları yapılmamış, aradaki ilişki tarif edilmiştir. Ancak buradan yola
çıkarak alt işveren, bir işverenden,
işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet
üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya
asıl işin bir bölümünde işletmenin ve
işin gereği ile teknolojik nedenlerle
uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve
görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak
tanımlanabilir. Söz konusu tanımdan
yola çıkarak asıl işveren alt işveren
ilişkisinin unsurlarını şu şekilde sayabiliriz: a)İki ayrı işverenin bulunması,
b)Mal veya hizmet üretimine ilişkin bir
işin varlığı, c)İşçilerin sadece asıl işverenden alınan işte çalıştırılması, d)
Asıl işveren ile alt işverenin muvaza-
alı bir ilişki içine girmemeleri, e)Yazılı anlayışı, kanun ve sözleşmeden doşekil şartı.
ğan haklar bakımından tek farkla kural olarak aynı şekilde düzenlenmiştir.
Asıl işveren- alt işveren ilişkisi ve mu- Bu fark ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun
vazaa konuları 5763 Sayılı Yasa ile İş 1475 Sayılı Kanun’da olmayan alt
Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve işverenin taraf olduğu toplu iş sözbuna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren leşmesinden doğan işçilik haklarına
Yönetmeliği’nin ardından farklı bir an- ilişkin olarak müteselsil sorumluluğu
lam kazanmıştır. Öyle ki, Yönetmelik- genişletmesidir. Buna göre; “Bu ilişkite yazılı alt işverenlik sözleşmesinden de asıl işveren, alt işverenin işçilerine
söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer vekarşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanunrilmiştir. Alt işveren Yönetmeliği’nde,
işyerinde yürütülen mal veya hizmet dan, iş sözleşmesinden veya alt işveüretimine ilişkin asıl işin bir bölümün- renin taraf olduğu toplu iş sözleşmede uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt sinden doğan yükümlülüklerinden alt
işverene verilmesini, daha önce o iş- işveren ile birlikte sorumludur. (İşK.
yerinde çalıştırılan kimse ile kurulan m.2/6) İşK. m.2/6’da düzenlenen asıl
alt işverenlik ilişkisini, asıl işveren işçi- işverenin müteselsil sorumluluğunun
lerinin alt işveren tarafından işe alınaekonomik ve sosyal nedeni alt işverak hakları kısıtlanmak suretiyle çalışren işçilerinin haklarının korunması ve
tırılmaya devam ettirilmesini, kamusal
yükümlülüklerden kaçınmak veya iş- güvence altına alınmasıdır. Müteselsil
çilerin iş sözleşmesi yahut çalışma sorumluluğun bir başka önemli yönü,
mevzuatından kaynaklanan haklarını sorumlu olanlar arasında alacaklıya
kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak karşı öncelik-sonralık ilişkisinin olmagibi tarafların gerçek iradelerini giz- masıdır. Bir başka ifadeyle, alt işveren
lemeye yönelik işlemlerini ihtiva eden işçisinin asıl işverene sorumluluk dasözleşmeler muvazaalı olarak açıklahilinde başvurması halinde asıl işvemıştır. Kanuna karşı hile ve muvazaa
söz konusu olduğunda asıl işveren alt renin önce alt işverene başvurması
işveren ilişkisi geçerli olmadığından, gerektiği, bu başvurunun karşılıksız
alt işveren işçileri de asıl işveren işçi- kalması halinde kendisine başvuraleri ile aynı işleme tabii tutulacaklardır. bileceği gibi bir tartışma def’inde buEsasen asıl işveren alt işveren ilişkisi- lunamaz. İşçi istediği işverene tüm
nin muvazaaya dayandığı ortaya çık- alacağı için başvurabilir. Yalnız bunun
tığında orada tek bir işveren vardır; O tek şartı alacağın tüm borçlular için
da muvazaalı ilişkide asıl işveren olamuaccel olmasıdır.
rak belirtilen gerçek işverendir. Muvazaalı ilişkide alt işverenin muvazaanın
tarafı olmaktan öte bir rolü bulunmaGünümüzde alt işverenlik ilişkileri gimaktadır.
derek yaygınlaşmaktadır. Özellikle,
sendikal haklar ve toplu iş sözleşmeAlt işveren ilişkisinin doğurduğu müte- sinden yararlanma bakımından alt
selsil sorumluluktan bahsedecek olur- işverenlik uygulamasının önemli sosak; Asıl işverenin alt işverene verdiği
nuçları vardır. Bu nedenle de 2821 ve
işte çalıştırılan alt işveren işçilerinin
işçilik haklarından dolayı alt işverenle 2822 Sayılı Yasalar ile, 4857 Sayılı İş
birlikte müteselsil sorumluluğu, hem Kanunu’nda alt işverenlik uygulama1475 Sayılı Kanun’da hem de 4857 sına dair olarak değişiklikler yapılmaSayılı Yeni İş Kanunu’nda sorumluluk sı gerekmektedir.
6
• Sosyal-İş Gazetesi
Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali
Müşavirler Odası’nda örgütlendik
Özcan KESGEÇ’i
anıyoruz...
BSMMMO
Bursa Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası
(BSMMMO) çalışanları sendikamızda örgütlendi.
BSMMMO’da örgütlenme çalışmalarını tamamlayan sendikamız 7 Haziran 2010 tarihinde Yetki Belgesi için Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurdu.
Ailemize katılan BSMMMO çalışanlarına hoşgeldin diyor, sendikal mücadelemizde başarılar diliyoruz.
Konfederasyonumuz Eski Genel Başkan Vekili ve
Sendikamız Genel Başkanı Özcan Kesgeç’i, vefatının 3. yılında mezarı başında anıyoruz.
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HABERLERİ
Türk Eczacıları Birliği – TİS bağıtlandı
ması halinde 2.000 TL.
Türk Eczacıları Birliği ile yürütülen 5. Dönem Toplu
İş Sözleşmesi anlaşmayla sonuçlanarak 17 Haziran 2010’da TİS bağıtlandı. Bağıtlanan sözleşmeye göre;
Ölüm ödeneği: İşyerinde çalışan sendika üyesi
işçinin ölümü halinde yasal mirasçılarına 5 maaş
tutarında ölüm yardımı.
Taban ücretler 1400 ile 2.200 TL arasında değişirken, çalışanların 30 Haziran 2010 tarihinde almakta oldukları ücretlere de toplu sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca her 6 aylık dönemde
seyyanen net 150 TL zam uygulanması; zam uygulandıktan sonra zam miktarı enflasyon oranının
altında kalıyorsa, doğan fark kadar daha arttırılması kararlaştırıldı. Sosyal yardım ve ödeneklerde ise
iyileştirmeler yapıldı.
Antalya Kültür ve Sanat Vakfı İktisadi
İşletmesiTİS bağıtlandı
Sendikamızla Antalya Kültür ve Sanat Vakfı İktisadi
İşletmesinde yürütülen 6. Dönem Toplu Sözleşme
görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Bağıtlanan
toplu sözleşmeye göre geçmiş dönem idari ve sosyal kazanımlar korunurken ücretlerde iyileştirmeler
yapılması kararlaştırıldı.
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği – TİS
bağıtlandı
Sendikamız ile Sivil Toplum Geliştirme Merkezi
Derneği arasında süren TİS görüşmeleri anlaşmayla sonuçlanarak 6 Temmuz 2010 tarihinde TİS
bağıtlandı.
Bağıtlanan sözleşmeyle Kıdem tazminatlarının 35
günlük brüt ücret üzerinden belirlenmesi kararlaştırıldı.
Taban ücretler ise net 1.100 TL ile brüt 2800 Avro
arasında 6 grup olarak belirlendi. Sosyal yardım ve
ödenekler ise aşağıdaki şekilde kararlaştırıldı:
Çocuk ödeneği: Her çocuk için 50 TL
Evlenme ödeneği: Evlenen her üyeye 1750 TL
Doğum ödeneği: Üyenin veya eşinin doğum yap-
Öğrenim Ödeneği: Her yılın Eylül ayında;
- Anaokulu ve kreşe giden her çocuk için net 150
TL
- İlköğretime giden her çocuk için net 200 TL
- Liseye giden her çocuk için net 250 TL
- Yüksek öğrenime devam eden her çocuk için net
300 TL
- İşyerinde çalışıp da okula devam eden üyelere de
öğrenim yardımı yapılması kararlaştırıldı.
Yemek ödeneği: Her ay net 100 TL yemek ödeneği
verilmesi ve Ekim 2010 tarihinde yemek ödeneğinin tekrar düzenlenmesi kararlaştırıldı.
Antalya Tabip Odası – TİS bağıtlandı
Antalya Tabip Odası’nda sürdürülen toplu sözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Sözleşmeye göre birinci altı ay enflasyon oranı + %2,
ikinci altı ay ücret zammı enflasyon oranı+%2 olarak belirlendi. İkinci yıl birinci ve ikinci altı ay zam
oranları da ayrı ayrı enflasyon oranı+%2 olarak
belirlendi. Ayrıca günlük 3 TL yol yardımı yapılması
da kararlaştırıldı.
Her yıl Ramazan ve Kurban bayramlarından önce
birer maaş tutarında ikramiye verilmesi kararlaştırılırken sosyal yardım ve ödeneklerde de iyileştirmeler yapıldı.
Batman Tabip Odası – TİS bağıtlandı
Sendikamız ile Batman Tabip Odası arasında süren toplu sözleşme görüşmeleri 13 Temmuz 2010
tarihinde anlaşmayla sonuçlandı. Bağıtlanan sözleşmeyle kıdem tazminatı miktarı, ücretler ve ücret
zamlarında önemli oranlarda iyileştirmeler yapıldı.
Sosyal yardım ve ödeneklerde de düzenlemelerde
de düzenlemeler gerçekleştirildi.
Kıdem tazminatlarının 45 gün üzerinden belirlendiği sözleşmeye göre taban ücretlerin net 825 TL
olması kararlaştırıldı.Birinci yıl zammı olarak 30
Haziran 2010 tarihindeki ücretlere seyyanen net
100 TL zam yapıldıktan sonra oluşan ücretlere
%10 zam uygulanması kararlaştırıldı. İkinci yıl ücret zam oranı ise %15 olarak belirlendi. Ayrıca her
yıl 1 maaş tutarında ikramiye ödenmesi kararlaştırıldı.
DİSK – TİS görüşmelerine başlandı
Sendikamızla Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu arasında bağıtlanacak TİS için yer gün
saat tespiti için 27 Nisan 2010’da sendikamız tarafından çağrıda bulunuldu. 17 Mayıs 2010 tarihinde
başlanayan görüşmeler halen devam ediyor.
MESAM – Görüşmelere başlandı
Sendikamız ile MESAM arasında bağıtlanacak
olan TİS için Bakanlık tarafından gönderilen yetki
belgesinin sendikamıza ulaşmasının ardından yer
gün saat tespiti toplantısı için işverene 6 Mayıs
2010 tarihinde çağrıda bulunuldu. Yapılan toplantılarda 13 madde üzerinde anlaşma sağlandı. TİS
görüşmeleri halen devam ediyor.
BSMMMO – Yetki Belgesi istendi
Sendikamız ailesine yeni katılan Bursa Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nda başlayan
TİS süreci kapsamında sendikamız 7 Haziran 2010
tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na
Yetki Belgesi başvurusunda bulundu.
Balıkesir Barosu - Yetki Belgesi istendi
Balıkesir Barosu çalışanlarının sendikamızda örgütlenmesi üzerine başlayan TİS süreci kapsamında sendikamız, 7 Temmuz 2010 tarihinde Çalışma
Bakanlığı’na yetki başvurusunda bulundu
Pamukkale Üniversitesi - Yetki Belgesi istendi
Pamukkale Üniversitesi çalışanlarıın sendikamızda örgütlenmesiyle işyerindeki çoğunluğumuzun
tespit edilmesi amacıyla sendikamız Çalışma
Bakanlığı’na başvurarak yetki belgesi istedi.
Sosyal-İş Gazetesi •
7
Ankara Şubemizden
15-16 Haziran etkinliği
Ankara’daki
işyeri sendika
temsilcileri toplandı
Ankara’da sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinden baştemsilcilerimiz ve temsilcilerimiz 27 Nisan 2010 tarihinde bir
toplantı yaparak bir araya geldi.
1 Mayıs 2010 için Ankara Şube tarafından yürütülen hazırlık
çalışmalarını değerlendirmek üzere bir araya gelen temsilciler, 1 Mayıs 2010’a girerken Türkiye’nin sosyo-ekonomik
durumu ve işçi sınıfına yönelik saldırılar, 1 Mayıs sonrası
güncel görevler gibi
başlıkları
tartıştı.
Şube Yönetim Kurulu tarafından yapılan
sunumun
ardından
ise işyerlerinde 1 Mayıs için yürütülen örgütlenme çalışmaları
hakkında bilgi ve görüş alışverişi yapıldı.
Sendikamız Ankara Şubesi büyük işçi direnişi 15-16
Haziran’ın 40. yıldönümü
nedeniyle bir etkinlik gerçekleştirdi. “15-16 Haziran’dan
TEKEL Direnişine / İşçi Sınıfı
Tarih Yazıyor” başlıklı etkinlik 16 Haziran 2010 Çarşamba günü Sendikamız Ankara
Şubesi toplantı salonunda
gerçekleştirildi.
TEKEL direnişçileri Salih İnceağaç ve Ferit Demir, konuk
olarak katıldıkları etkinlikte
TEKEL direnişi deneyimlerini aktardılar. Sendikamız
Genel Başkanlarından Özcan Kesgeç’in 15-16 Haziran Direnişini konu alan anlatımı da
sinevizyon şeklinde etkinlikte gösterildi.
Etkinlik, katılımcıların TEKEL direnişi üzerine değerlendirmeleri ve konuya dair soruları ile önümüzdeki dönem emek mücadelesini bekleyen görevler hakkında yaptıkları değerlendirmeler ile son buldu.
JMO çalışanları tanışma ve kaynaşma toplantısı
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası çalışanları, ilkini 17 Mayıs 2009 tarihinde
Ankara’da gerçekleştirdikleri tanışma ve
kaynaşma toplantısının ikincisini 23-25
Nisan 2010 tarihinde gerçekleştirdi.
Aydın-Kuşadası Ephesia Hotel’de gerçekleştirilen toplantıda çalışanlar arası
tanışma, çalışma ortamları ve çalışma
koşullarına ilişkin sohbetler gerçekleştirildi. Toplantıda JMO’ya 10 yıl emek
veren çalışanlar da unutulmayarak kendilerine birer plaket verildi. 3 gün süren
etkinlikte yörede yer alan tarihi ve turistik
yerlere geziler de yapıldı. Otelde yapılan
toplantıda ise 2011 yılında hangi ilde
toplantı yapılacağı kararlaştırıldı.
8
• Sosyal-İş Gazetesi
1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanlarındaydık!
1 Mayıs 2010 tüm yurtta gerçekleştirilen görkemli mitinglerle kutlandı...
İşçi ve emekçiler 1 Mayıs alanlarını hınca hınç doldurdu…
İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, TAKSİM’de
ve tüm yurtta bayram havasında
kutlandı. Alanları dolduran yüz binlerce işçi ve emekçi, 1 Mayıs’ın birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde
kutlanabileceğini gösterdi.
İSTANBUL – İşçi ve emekçiler, 32 yıl
aradan sonra yeniden TAKSİM’de
buluştu. 6 işçi ve memur konfederasyonun ortaklaşa gerçekleştirdiği mitinge yüz binlerce kişi katıldı. Sendikalar 3 koldan TAKSİM
Meydanı’na girerken DİSK ve bağlı
sendikalar Şişli tarafından alana giriş yaptılar. Hınca hınç dolan meydanda işçi ve emekçiler coşkuyla
kutlamalarını yaptılar. Sendikamız
da 500’ün üzerinde üyemiz tarafından oluşturulan kortejiyle, 1 Mayıs
alanlarındaki yerini aldı. Sendikamız İstanbul Şubesi’nin açtığı DİSK
/ SOSYAL-İŞ pankartının arkasında ise örgütlenme çalışmalarımızın
sürdüğü İstanbul Bilgi Üniversitesi
Çalışanları pankartı ile örgütlü olduğumuz işyerlerinden Toplum Gönüllüleri Vakfı çalışanları ve İstanbul
Barosu çalışanları pankartları açıldı.
Üyelerimiz, hazırlanan afiş ve dövizleri de taşıyarak taleplerini dile getirdiler. Kortejimiz görselliği ile göz
doldurdu.
ANKARA – Ankara’da gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamaları işçi ve
emekçilerin erken saatlerde Tren
Garı’nda buluşmaları ile başladı.
Burada toplanan binlerce işçi ve
emekçi mitingin yapılacağı Sıhhiye
Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti.
Sendikamız SOSYAL-İŞ de yaklaşık
150 kişilik kitlesiyle yürüyüş kortejindeki yerini aldı. Sendikamız pankartı
arkasında Çankaya Belde AŞ işçileri
“Sendika Hakkımız Engellenemez”
pankartını taşıdı. Kortejimizden sık
sık “Belde şaşırma sabrımızı taşırma”, “Sendika hakkımız engellenemez”, “Yaşasın Sosyal-İş Yaşasın
DİSK” sloganları yükseldi.
Sosyal-İş Gazetesi •
9
Ankara
Ankara
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İstanbul
İZMİR – Son yılların en görkemli mitinglerinden biri yaşanan İzmir’deki 1 Mayıs
kutlamalarına yaklaşık 25 bin kişi katıldı. TEKEL, TARİŞ ve KENT AŞ işçilerinin de yoğun katılım gösterdiği mitingde
sendikamız SOSYAL-İŞ de yerini aldı.
Sendikamız, Sosyal-İş pankartı arkasında yürüyen şube yöneticilerimiz, işyeri
sendika temsilcilerimiz ve üyelerimiz tarafından geniş bir şekilde temsil edildi.
ANTALYA – 1 Mayıs 2010 Antalya’da
da coşkuyla kutlandı. TRT Kavşağı’nda
toplanan işçi ve emekçiler Yavuz Özcan
Parkı’nda yürüyerek burada bir miting
gerçekleştirdi. Yaklaşık 10.000 kişinin
katıldığı mitingde üyelerimiz de yerlerini
alarak taleplerini dile getirdiler.
isteyen sınıf dostlarının katıldığı da gözlendi.
ORDU – Ordu’da KESK’in önünde toplanarak Belediye önüne yürüyen işçi ve
emekçiler, burada miting gerçekleştirerek 1 Mayıs’ı kutladı. Ordu’daki kutlamalara 500’ü aşkın işçi ve emekçi katıldı.
10 yıllarca aradan sonra bir DİSK örgütlenmesinin ilk kez yeniden yaşandığı
Ordu’da, bu örgütlenmenin mimarı olan
Ordu Üniversitesi Metsan AŞ’den üyelerimiz, düzenlenen 1 Mayıs mitinginde
yerlerini aldı. SOSYAL-İŞ pankartını taşıyan üyelerimiz tarafından oluşturulan
korteje, DİSK ÇARKI altında yürümek
SAMSUN – 1 Mayıs 2010 Samsun’da
coşkuyla kutlandı. Ray Apartmanı önünde toplanan işçi ve emekçiler, Cumhuriyet Meydanı’na yürüyerek burada
taleplerini dile getirdiler. Samsun’da düzenlenen mitingde özel eğitim kurumlarında çalışanlar “GÜVENCESİZ EĞİTİM
İŞÇİLERİ YÜRÜYOR, SOSYAL-İŞ’TE
ÖRGÜTLENİYOR” pankartını taşıdı.
Kortejden sık sık “Paralı eğitime hayır”,
“Öğretmenler işsiz kalmasın”, “Yaşasın 1
Mayıs” sloganları yükseldi.
İzmir
İzmir
Antalya
Ordu
Samsun
Samsun
10
• Sosyal-İş Gazetesi
Bilgi’de örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor...
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Mart ayında
başlayan örgütlenme süreci devam ediyor.
Sendikalaşmayı engellemeye yönelik her
türlü girişime rağmen, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanları, sendika haklarından vazgeçmiyor. Üye sayımız giderek artarken,
üniversitede örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor.
sının ardından Sosyal-İş Sendikası ve Bilgi
çalışanlarını temsilen bir heyet üniversite
yöneticileri ile görüştü. Üniversite yönetimi 1
hafta içerisinde yanıt verileceğini söyledi.
5 Mayıs: Oturma eylemi başladı
Bu takvimi aşağıda özetle ilginize sunuyoruz.
1 Mayıs: Bilgi Taksim’de
Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs kutlamaları için
ilk kez kitlesel katılıma açıldığı bu yıl, İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanları için de bir ilk
gerçekleşti. Yüzlerce Bilgi çalışanı ve öğrenci, sendika logosunun da yer aldığı “İstanbul
Bilgi Üniversitesi Çalışanları” pankartının arkasında yürüdü.
15 Mayıs: Bu SEFER tutanak tutuldu
İşten atılan 3 üyemiz 5 Mayıs’ta Santral
Kampüs’ün hemen yanındaki çimenlik alanda oturma eylemi başlattı. Bilgi çalışanları,
işten çıkarılan arkadaşlarını bu eylemde
yalnız bırakmıyor. Hafta içi hergün saat
12:00’da otopark girişinde bir araya gelen
çalışanlar, imece usülü oturma eylemi alanını düzenliyor. Bilgi çalışanlarının yanı sıra
öğrencilerin de yoğun ilgi gösterdiği eyleme,
dışarıdan dayanışma ziyaretleri de yapılıyor.
Sendikalar, kitle örgütleri, siyasi partiler, öğretim üyeleri, öğrenciler ve milletvekilleri tarafından gerçekleştirilen sayısız toplu ziyaret
oturma eylemi alanını bir dayanışma alanına
da çeviriyor.
2 Mayıs: Bahar Bilgi’de başladı
2 Mayıs 2010 Pazar günü, sendikalı Bilgi
çalışanları, bir kaç ilk’e daha imza attılar. Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde düzenlenen Bahar Pikniği, caz festivalleri, moda
fuarları ve mezuniyet törenlerinden sonra bu
kampüsteki ilk kitlesel piknik etkinliği olarak
mekanın tarihine yazıldı.
4 Mayıs: Kara bir gün...
4 Mayıs’ta, sendikamız üyesi 3 çalışan, Kadir Karabulak, Rıza Karaçeper ve Bülent Karaçeper, sudan gerekçelerle, hukuka aykırı
biçimde işten çıkarıldı. Bu işten çıkarmalara ilk tepki, öğrencilerden geldi. Öğrenciler
kampüs içinde bir yürüyüş gerçekleştirerek,
işten çıkarma kararını protesto etti ve işten
çıkarılanların işe iade edilmesini talep etti.
7 Mayıs: Artan baskılar ve ilk suç duyurusu
Bu sırada idari amirler tarafından sendikalaşmayı engellemek amacıyla yapılan baskılar,
tehditler ve hukuka aykırı uygulamalar giderek arttı. Bunun üzerine 07 Mayıs 2010 tarihinde İdari Müdür Aykut Yeşiltepe hakkında
Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesi uyarınca sendikamız Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na
suç duyurusunda bulundu.
8 Mayıs: Taksim’de bin kişi tek ses!
15 Mayıs’ta oturma eyleminin sürdüğü alanda üyelerimiz, sendikalaşma süreci ile ilgili
bildirileri dağıtırken Üniversitenin Güvenlik
Müdürü Yunus Sefer, yanında başka bir güvenlik görevlisi ile gelerek, bildirilerin dağıtılmasını fiilen engellenemeye çalışarak tehditkar ifadelerde bulundu. O sırada alanda
bulunan üyelerimiz Sefer’in bu hukuka aykırı
eylemlerini bir tutanak tutarak tespit etti. İlerleyen günlerde Yunus Sefer hakkında da suç
duyurusunda bulunuldu.
18 Mayıs: ‘Kanmadık, kınadık’
5 Mayıs’ta üniversite yönetimi ile yapılan görüşmenin ardından, işten atılanların durumu
ve sendika karşıtı uygulamalar ile ilgili çeşitli
görüşmeler yapıldı. Üniversite yönetimi işten çıkarılanlar için bir nevi taşeronlaştırma
uygulaması anlamına gelen bir tekliften başka hiçbir teklif getirmedi. Bunun üzerine 18
Mayıs’ta Bilgi çalışanları bir kez daha Rektörlüğe yürüyerek Rektörlük önüne siyah
çelenk bıraktı. Üniversite yönetiminin getirdiği teklifin bir kandırmaca olduğuna dikkat
çekilen yürüyüşte “Kanmıyoruz, kınıyoruz”
sloganı atıldı. Yürüyüşün sonunda yapılan
açıklamada, “işten atılanların işe iadesi ve
baskıların son bulması” talebi bir kez daha
dile getirildi.
20 Mayıs: Bilgi Meclis’e taşındı
BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel,
sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması, baskı ve tehditlere karşı önlem alınması için TBMM Başkanlığı’na Meclis Araştırması açılması için önerge verdi. Önergede
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yaşanan sürece de yer verildi.
24 Mayıs: 169 akademisyenden ortak deklarasyon
5 Mayıs: Rektörlük önünde eylemdeyiz
İşten çıkarma kararının hemen ertesi gününde Bilgi çalışanları ve öğrencileri Santral
Kampüs’te bir eylem gerçekleştirerek Rektörlüğe yürüdü. Yürüyüş boyunca işten atılanların işe iade edilmesi ve sendika hakkına
saygı gösterilmesine ilişkin sloganlar atıldı.
Rektörlük önünde yapılan basın açıklama-
kampüsten Taksim’e taşındı. İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarının yoğun katılım
gösterdiği eyleme, öğrenciler, sendikalar,
kitle örgütleri ve vatandaşlar da destek verdi. Yaklaşık bin kişi Taksim’de “İşte Bilgi işte
sendika”, “İşten atılanlar geri alınsın”, “Sendika hakkımız engellenemez” sloganlarıyla
yürüdü. Yürüyüşün ardından yapılan basın
açıklamasında sendika karşıtı tutuma son
verilmesi ve işten atılanların işe iade edilmesi talep edildi.
İşten çıkarmalar ve sendika karşıtı uygulamalara karşı yapılan eylemler, 8 Mayıs’ta
Çeşitli üniversitelerde görev yapan 169 akademisyen, üç arkadaşımızın işten çıkarılmasına ve sendikalaşma hakkının ihlal edilmesine ortak bir deklarasyon yayınlayarak tepki
gösterdi. Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr.
Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Zeki Kılıçarslan, Prof. Dr. Aziz Konukman, Prof. Dr. Şeb-
Sosyal-İş Gazetesi •
11
Bilgi’de örgütlenmenin ve dayanışmanın takvimi işliyor...
nem Korur Fincancı, Prof. Dr. İzzettin Önder,
Prof. Dr. Gülay Toksöz, Prof. Dr. Yüksel Akkaya, Prof. Dr. Şafak Alpay, Prof. Dr. Büşra
Ersanlı, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr.
Rıfat Okçabol, Prof. Dr. Tülin Öngen, Prof.
Dr. Erinç Yeldan’ın da aralarında yer aldığı
169 bilim insanının yayınladığı “Bilgi Üniversitesi Yönetimi’ni Emekçilerin Haklarına
Ve Emeğe Saygıya Davet Ediyoruz” başlıklı
deklarasyon, kamuoyunda ciddi etki uyandırdı.
25 Mayıs: Çayır-çimen kampüsünde ilk
ders
Oturma eyleminin devam ettiği alan bir çayırçimen kampüsüne de dönüştürülerek sendika akademesi etkinlikleri başladı. “Akademide sendikayı kurduk, şimdi de sendikada
akademiyi kuruyoruz” şiarıyla başlatılan “İstanbul Sendikalı Bilgi Üniversitesi Yaz Okulu Programı Açık Hava Dersleri”nin ilki 25
Mayıs günü gerçekleştirildi. “Sendika 101”
kodlu “Nasıl bir Üniversite” başlıklı ilk dersin konuşmacıları İstanbul Bilgi Üniversitesi
Öğretim Üyeleri Murat Belge, Murat Paker,
Nazan Aksoy ve Erol Katırcıoğlu’ydu. Etkinliğe Bilgi çalışanları ve öğrencileri yoğun ilgi
gösterdi.
Mayıs 2010: Kırmızı kitapçık ve internet
sitesi
Mayıs
ayında
“Bilgi
soruyor”
başlıklı kırmızı
kitapçık hazırlanarak Bilgi çalışanlarına dağıtıldı. Kitapçıkta,
sendikalaşma
sürecinde sıkça
sorulan soruların yanıtları yer
aldı. Öte yandan
daha önce kurulan www.bilgicalisanlari.com internet sitesi
daha da aktifleştirilerek örgütlenme sürecinin elektronik ortamdaki en önemli dayanaklarından biri haline geldi.
1 Haziran: Dersimiz sendika!
“Neden Sendika” başlıklı “Sendika 102” kodlu ikinci açık hava dersi 1 Haziran’da yapıldı.
Bu derste konuşmacı olarak Dev Sağlık-İş
Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu,
Selüloz-İş Sendikası Avukatı Murat Özveri,
Yazar Ömer Laçiner ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Chris Stephenson ve
Bülent Bilmez yer aldı.
6 Haziran: Bilgi’de neler oluyor?
Sendikalaşma sürecinde yaşanan gelişme-
ler, 6 Haziran’da Mimarlar Odası’nın toplantı
salonunda yapılan geniş katılımlı genel üye
toplantısında masaya yatırıldı. Geçmiş dönemin muhasebesinin yapıldığı, sorunların
ve çözüm yollarının tartışıldığı toplantıda,
ilerleyen döneme ait yol haritasının ana hatları da oluşturuldu.
sın toplantısı gerçekleştirdi.
1-4 Temmuz: Bilgi ASF’de
9 Haziran: Komisyona başvuru
Sendikamız Genel Yönetim Kurulu, Meclis
İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na başvurarak İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenmeyi engellemeye yönelik girişimlerin
incelenmesi ve önlenmesini istedi.
15 Haziran: Sendikada kadınlar da vardır!
Açık hava derslerinin üçüncüsü 15 Haziran’da
yapılırken, “Sendika 103” kodlu bu dersin
başlığı “Sendikada Kadınlar da Vardır”, konuşmacıları ise İstanbul Teknik Üniversitesi
Öğretim Üyesi Kadriye Bakırcı, DİSK Genelİş Sendikası’ndan Irmak Çetin ve Hava-İş
Sendikası’ndan Eylem Ateş’ti.
17 Haziran: Soysal’dan soru önergesi
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, TBMM
Başkanlığı’na, Başbakan Erdoğan tarafından
yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi verdi. Önergede İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde
yaşanan sürece dikkat çekilerek, sendika
karşıtı tutumlar hakkında sorular yöneltildi.
Avrupa Sosyal Forumu çerçevesinde Maçka
kampüsünde işten atılan arkadaşlarımızında
yer aldığı bir stand açıldı. Forum sonrasında Cumartesi günü Osmanbey’den Taksim’e
kadar yapılan yürüyüşe, Bilgi çalışanları, “İşten atılanlar geri alınsın” pankartı ile katılırken DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi
de yürüyüşçülere eşlik etti. Yürüyüş sonunda Taksim Gezi Parkı’nda İstanbul Sendikalı
Bilgi Üniversitesi de yerini aldı.
6 Temmuz: DİSK Başkanı Çelebi’nin ziyareti
22 Haziran: Rektörlüğe açık mektup
Sendikamız ve Bilgi Sendika Çalışma Birimi
üniversite yönetimine hitaben bir açık mektup yayınladı. Mektupta yaşanan süreçteki
sorunlara dikkat çekilerek, üniversite yönetimi sorunların çözümü noktasında göreve davet edildi. Mektupta sendikalaşma hakkına
saygı gösterilmesi ve işten çıkarılarılanların
geri alınması çağrısı yinelendi.
22 Haziran: Akademi özgürdür netekim
“Sendika 104” kodlu açık hava derslerinin dördüncüsü “YÖK Rejiminde Akademik Özgürlük” başlığını taşıyordu. Galatasaray Üniversitesi’nden Ahmet İnsel, Bilgi
Üniversitesi’nden Arus Yumrul ve Avukat Özgür Sevgi Göral, bu etkinliğin konuşmacılarıydı.
23 Haziran: Meclis’te basın toplantısı
Sendikamız Başkan, yönetici ve üyeleri ile
İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarından
oluşan bir heyet ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki
örgütlenme süreci hakkında Meclis’te bir ba-
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, 6
Temmuz 2010 itibariyle 62. gününde olan
oturma eylemini ziyaret etti. Oturma eyleminin yapıldığı çadırda konuşma yapan Çelebi,
sendikanın gücünün sendikanın işyerindeki
örgütlülüğünün gücü olduğunun altını çizdi.
Çelebi’ye DİSK yöneticileri ve konfederasyon bünyesindeki çeşitli sendikaların başkanları da eşlik etti.Santral kampüse yapılan
ziyarete iki otobüs dolusu çevik kuvvet ve bir
panzerin de eşlik etmesi dikkat çekti.
Mayıs-Haziran-Temmuz 2010:
Destek ve Dayanışma Çoğalarak Büyüdü
Son üç ay boyunca çok sayıda sendika, kitle
örgütü, siyasi parti, öğrenci öğretim üyesi ve
emekçi gerek oturma eylemine dayanışma
ziyaretinde bulunurken, gerek çeşitli açıklamalarla destek sundular. Destek ve dayanışmalarını esirgemeyen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.
12
• Sosyal-İş Gazetesi
Sendikamızdan TBMM’de basın toplantısı
Sendikamız
ile CHP Grup
Başkanvekili
Kemal Anadol
ve CHP İstanbul
Milletvekilli Çetin
Soysal, İstanbul
Bilgi Üniversitesi
örgütlenmesi ile
ilgili bir basın
toplantısı yaptı
S
ENDİKAMIZ Başkan, yönetici
ve üyeleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarından oluşan bir heyet ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenme süreci hakkında 23 Haziran’da bir basın
toplantısı gerçekleştirdi.
Basın toplantısında, sendikamızın
İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki örgütlenme çalışmaları sırasında karşılaşılan hukuksuz uygulamalar, işten
atmalara kadar vardırılan saldırılar
ve üyeler üzerindeki baskılar vurgulandı.
Sendikamız Genel Başkanı Metin
Ebetürk sendikal örgütlenmenin önündeki engellere dikkat çekerek var olan
yasal düzenlemelerin sendikal özgürlükleri ve örgütlenme özgürlüğünü
güvence altına almaya yetmediğini
vurguladı. Sendikal hak ihlallerinin
sadece İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde
yaşanmadığını, Türkiye’de her yıl
yaklaşık olarak 10 bin işçinin sendikalara üye olduğu için işten atıldığını
kaydeden Ebetürk “Binlerce işçi zorla
sendikalardan istifa ettirilmekte, yüz
binlerce işçinin sendikalaşma hakkı
fiilen engellenmektedir. Bazı araştırmalara göre Türkiye’de işverenler,
sendikalaşmayı engellemek için en
az 41 farklı yönteme başvurmaktadır”
şeklinde konuştu. Ebetürk, sendikal
hak ve özgürlükleri yok edecek kadar
kısıtlayan ve 12 Eylül cuntacıları tarafından yapılan yasaların yürürlükte
olduğunu ifade ederek, bugün yaşanan olayların bu yasalardan kaynaklandığını söyledi.
Sendikamız tarafından yürütülen İstanbul Bilgi Üniversitesi örgütlenme
çalışmaları sırasında karşılaşılan
saldırılara ve hukuksuzluğa dikkat
çeken Ebetürk, üniversite yönetiminin sendikal örgütlenmeyi engellemek amacıyla hukuka ve etiğe aykırı
uygulamalara başvurduğunu ifade
etti. İşten atmaların yanı sıra sendika
üyelerine baskı yapıldığını, üyelerin
tehditle istifa etme yönünde zorlandığını kaydeden Ebetürk “İstifa etmeye
teşvik için noter istifa işlem bedelinin
amirler tarafından karşılanmakta,
sürgün anlamına gelen kampüsler
arası rotasyonlar yapılmakta ve sendikal çalışmalara karşı zaman zaman
fiziki boyuta varan özgürlük ihalleri
yaşanmaktadır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki
sendikal örgütlenme çalışmalarımızı
yakından takip ettiklerini ve hukuksuzluğa karşı mücadelede sendikanın yanında olduklarını söyledi. Ana-
dol “Bilgi Üniversitesi’nin örgütlenme
özgürlüğüne karşı yaptığı uygulamalar ibret vericidir. Sendikal örgütlenmeyi engellemek ILO sözleşmelerine
aykırı olduğu gibi Anayasal bir suçtur.
Bu durum Bilgi’nin demokrat ve özgürlükçü anlayışı ile örtüşmemektedir. Bilgi Üniversitesi’nin özgürlükçü
vizyonu kağıt üzerinde kalmamalı,
sendikal hak ve özgürlüklere saygı göstermelidir.” şeklinde konuştu.
Anadol, örgütlenme özgürlüğü konusunda Hükümete görev düştüğünü
belirterek örgütlenme özgürlüğünün
korunup geliştirilmesi konusunda
adımlar atılması gerektiğini kaydetti.
Daha
önce
İstanbul
Bilgi
Üniversitesi’ndeki direniş çadırına bir
ziyarette de bulunan CHP İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ise konuya
duyarlı olduklarını ifade etti. Konunun
takipçisi olacaklarını ve parlamentoda bir soru önergesi vereceklerini
ifade eden Soysal ülkedeki sendikal
hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi gerekliliği üzerinde durdu.
Basın toplantısından sonra ise sendikamız heyeti, Bilgi Üniversitesi örgütlenmesi ile ilgili olarak hazırlamış olduğu bilgilendirme dosyasını TBMM
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Başkanı ve üyelerine
sundu.
Sosyal-İş Gazetesi •
13
26 Mayıs’ta 1 saat çalışmadık
Ankara
Sendikamız, 4 Konfederasyonun aldıkları ortak karar uyarınca yapılan 26
Mayıs’ta 1 saat çalışmama eylemine katıldı. Saat 13.00’da başlayan eylem planı
kapsamında, işyerlerinde bildiri okundu.
Ankara’da gerçekleştirilen eylem, Kolej
Kavşağı’nda başladı. Buradan Kızılay’ın
Ziya Gökalp Caddesine kadar sloganlar
İzmir
İstanbul
Ankara
eşliğinde yüründü. Sendikamız da alandaki yerini aldı.
İstanbul’da İstanbul Barosu çalışanları
saat 13.00’da iş bırakarak işyeri önünde
basın açıklaması metnini okudu.
İzmir’de
ise
11.30’da
Basmane
Meydanı’nda toplanan DİSK ve KESK
Konak Meydanına yürüdü. Yaklaşık on
bin kişinin katıldığı eylemde sendikamız
da yerini aldı.
Antalya’da düzenlenen yürüyüşe ise
Şube Başkanı Metin Özboz, yönetici ve
üyelerimiz katılarak sendikamızı temsil
etti.
İzmir
Antalya
Avrupa Sosyal Forumu yapıldı
Avrupa Sosyal Forumu, 1-4 Temmuz 2010
tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka ve
Gümüşsuyu Kampüslerinde gerçekleştirilen
forum kapsamında çeşitli ülkelerden konuşmacılar yer aldı.
Forum kapsamında Şişli Osmanbey’den
Taksim Gezi Parkı’nda bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşe yöneticilerimiz, temsilcilerimiz ve üyelerimiz de katıldı.
Forum’da DİSK Genel Başkanı Süleyman
Çelebi de “İtiraz ettiğimiz dünyayı değiştirme
umudumuz var” başlıklı bir konuşma yaptı.
Çelebi konuşmasında sermayenin dünya
çapındaki neoliberal politikalarına dikkati
çekerek “Sermayenin saldırısı nasıl ki bütün
işçi sınıfına yönelik olarak bütünlüklüyse, işçi
sınıfının kendisine reva görülen açlık ve yoksulluğun hüküm sürdüğü bir dünyaya karşı
mücadelesi de bütünlüklü olmak zorundadır.
İşçi sınıfının ve çalışanların uluslararası dayanışması, birliği ve mücadelesi bugün her
zamankinden daha fazla önem kazanmıştır”
şeklinde konuştu.
Çelebi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mücadele eden, birleşen ve dayanışmasını güçlendiren örgütlü işçi sınıfı mutlaka kazanacaktır. İşte bu inançla sevgili dostlar, bütün
dünya işçi hareketlerini İstanbul’un simgeleşen bu meydanından Avrupa Sosyal Forumu
adına selamlıyor, gelecek forumda ve mücadele alanlarında buluşmak üzere hepinizi
dostlukla kucaklıyoruz.
BAŞKA BİR AVRUPA MÜMKÜN!.. BAŞKA
BİR DÜNYA MÜMKÜN!..”
14
• Sosyal-İş Gazetesi
Konya Selçuk’ta mutlu
sona doğru adım adım…
gözü üzerimizdedir. Biz de Konya’da
bu örgütlülüğü çelikten bir kale gibi
koruyacağız. Tüm taşeronları kazıyacağız
ve haklarımızı alacağız. Yolumuz açık
geleceğimiz aydınlık olacak” dedi.
Dayanışma örneği yaşandı
Konya Selçuk Üniversitesi’nde taşeron
şirketler bünyesinde çalışan işçiler
sendikamızda örgütlenmeye devam
ederken; Konya’da yüzlerce işçinin
katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildi.
Coşkulu
geçen
toplantıda,
iş
güvencesi ve sendika mücadelesinden
vazgeçilmeyeceği vurgulandı.
Konya Selçuk Üniversitesi’nde faaliyet
gösteren taşeron şirketler bünyesinde
çalışan işçiler, taşeronluk sistemine
son verilmesi ve Rektörlük bünyesinde
insanca koşullarda çalışmak için yaklaşık
3 aydır sendikamızda örgütleniyor. Üye
sayımız her geçen gün artarken, Konya
Selçuk Üniversitesi’nde “sendikalı ve
güvenceli
çalışma”
mücadelesinin
başarıya ulaşmasına her geçen gün bir
adım daha yaklaşılıyor.
Yüzlerce işçi sendikasıyla
buluştu
Sendikalaşma çalışmaları kapsamında
24 Haziran 2010 günü Mümtaz Koru
İlköğretim Okulu’nda geniş katılımlı
bir bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Toplantının yapıldığı salon, “Yaşasın
Selçuk Üniversitesi Örgütlenmemiz”,
“Örgütsüz işçi köle işçidir, örgütlü işçi
yenilmez” pankartları ve DİSK afişleri ile
süslendi. 200 civarında işçinin katıldığı
toplantı oldukça coşkulu bir havada
geçti.
Toplantının
açılış
konuşmasını
Konya
Metro
Mağazası
İşyeri
Baştemsilcisi Cihan Çakır yaptı. Selçuk
Üniversitesi’nde verilen mücadelenin
yalnızca Selçuk Üniversitesi işçilerinin
mücadelesi
olmadığını
vurgulayan
Çakır, “Bu mücadele taşeron altında
inim inim inleyen tüm Türkiye işçi
sınıfının
mücadelesidir.
Herkesin
Toplantıda DİSK ve dost sendikaların
üye ve yöneticileri de kısa birer konuşma
yaparak
dayanışma
duygularını
iletti. Konuşmalar arasında “İnadına
sendika, inadına DİSK” sloganı atıldı.
DİSK Konya İl Temsilcisi Ali Özçelik,
Konya’da DİSK’e bağlı sendikaların
örgütlenmelerinin hız kazandığına dikkat
çekerek, sendikalaşma mücadelelerinin
dayanışma
içinde
büyüyeceğini
söyledi. DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası’nda örgütlenen MahleMopisan işçilerinden Ali Rıza Sirmen,
her türlü baskı ve zorluğa rağmen
sendikalaşma mücadelesine devam
ettiklerini belirterek, Konya’da DİSK’e
bağlı
sendikaların
örgütlenmesinin
engellenemeyeceğini ifade etti.
Devamı Sosyal-İş
Kadın ekinden sonra
SAYFA 15’TE
E
Ç
K
L
-A
MAYIS - HAZİRAN 2010
SOSYAL-İŞ GAZETESİNİN ÜCRETSİZ EKİDİR
SAYI: 2010/2
Dünya kadınları özgürlük için
İstanbul'da yürüdü
larla dayanışmamızı ifade ediyoruz. Bütün kadınların haklarından tam yurttaşlar
olarak yararlanabileceği, açık, demokratik ve seküler bir Avrupa düşüncesini dile
getirdik” vurgusu yapıldı. Kriz koşullarında yaşanan hak ihlallerine dikkat çekilen
bildirgede ayrıca şu ifadeye de yer verildi:
“Hükumetlerin ve uluslararası kurumların, toplumsal hareketlerin elli yıllık kazanımlarına ve kadın haklarına yönelik
saldırılarında ekonomik ve mali krizi
kullandığı bir dönemde toplanıyoruz. Bu
önlemleri kınıyor; çalışma ve emeklilik
koşullarının kötüleşmesine karşı mücadele ediyoruz. Özelleştirmeye ve kamu
hizmetlerine ayrılan bütçede kesintilere
karşı mücadele ediyor; bunun yerine askeri bütçelerin azaltılmasını istiyoruz”.
Bu yıl 100. yıldönümü kutlanan 8 Mart'ta
başlayan ve dünyanın pek çok ülkesinde
gerçekleşen Dünya Kadın Yürüyüşü'nün
Avrupa buluşması, 30 Haziran 2010'da
22 ülkeden gelen yüzlerce kadının katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.
30 Haziran 2010 tarihinde İTÜ'nün Maçka Kampüsü'nde gerçekleştirilen söyleşi
ve atölyelerin ardından yürüyüş başladı.
“Hepimiz özgür oluncaya dek kadınlar
yürüyecek” pankartı arkasında Galatasaray Lisesi önüne kadar alkış ve sloganlarla yürüyen 500'den fazla kadın,
yürüyüşün sonunda sonuç bildirgesinin
Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak okun-
du.
Bildirgede, “İstanbul'a gelerek, kadın
hakları ve halkının kaderini tayin hakkı
için mücadele eden Türk ve Kürt kadın-
Bildirge şu ifadelerle sona erdi: “Bugün,
kapitalizmi, ataerkini ve ırkçılığı yok etmek için, mücadeleleri birleştirme günüdür. Kadınların yaşamını değiştirmek için
dünyayı değiştir!
Dünyayı değiştirmek için kadınların yaşamını değiştir”.
2
• Sosyal-İş KADIN
Kadınlar ‘direnişi’ konuştu
Dünya Kadın Yürüyüşü etkinlikleri kapsamında 30 Haziran 2010 tarihinde İTÜ
Maçka tesislerinde yurt içinden ve dışından onlarca kadının katılımıyla kadınların temel sorun ve taleplerini içeren atölye çalışmaları yapıldı. Atölye çalışmaları
kapsamında; Tek Gıda-İş, Sosyal-İş;
Petrol-İş, Birleşik Metal-İş ve TAREM’in
örgütleyiciliğini ve organizasyonunu
üstlendiği “Direnişte Kadınlar” başlıklı
atölye çalışmasına, sendikal çalışma yürüttükleri için işten atılan ve grevlerden,
direnişlerden kadınlarla, yurtdışından
konuklar katıldı.
100’ü aşkın kadının katılımıyla gerçekleşen atölye çalışmasına Fransa’dan
CGT(Genel Emek Konfederasyonu)
üyesi olan çoğunluğu temizlik işçisi kadınlar, Belçika’dan FGTB (Genel İşçiler Federasyonu) üyesi işçi kadınlar ve
İsviçre’den kadınlar katılarak yapılan tar-
tışmalarda aktif olarak
yer aldılar.
Atölyede açılış konuşmasını Sosyal-İş
Sendikası’ndan Bilge
Çoban gerçekleştirdi. Çoban, “Yaşamın
her alanında hem işçi hem de kadın olmaktan kaynaklı çifte sömürüye maruz
kalan biz kadınlar, mücadeleyle bağımızı bir kez kurduğumuzda, kurtuluşumuzun anahtarına bir kez ulaştığımızda, ne
kadar direngen ve ne kadar inatçı olabildiğimizi görüyoruz” diyerek, Tekel, Nova-
med, Desa Deri, Samka Metal, İstanbul
Bilgi Üniversitesi’nde çalışan kadınların
mücadelelerini örnek verdi.
Atölye çalışmasında Novamed grevi, Temel direnişi, Kızılay direnişi ve TÜBİTAK
direnişleri hakkında sunumlar yapılırken,
kadınlar direniş ve örgütlenme deneyimlerini paylaştı.
Yeşil Kundura
işçileri direnişte
Tekirdağ / Çorlu’da kurulu bulunan Yeşil
Kundura işçilerinden 3 kadın işçinin işten çıkarılması üzerine Deri-İş Sendikası
tarafından direniş başlatıldı.
İşçilerin sendikalaşmasını engellemek
için işverenin 3 kadın işçiyi işten atması üzerine 31 Mayıs’ta başlatılan direniş
tüm kararlılığıyla sürdürülürken, işten
atılan işçiler direnişin işe iade edilene
kadar sürdürüleceğini vurguladı.
Dünyaca ünlü markaların da satışını yapan Yeşil Kundura’da çalışma koşullarının dayanılmaz olduğu, hiçbir sosyal ve
sendikal hakkın bulunmadığı belirtiliyor.
Çalışma sürelerinin de yasalarla belirlenen sürenin çok üzerinde olduğu belirtilen işyerinde işçiler, sendikalaşarak bu
hak gasplarına dur demek istiyorlar.
Sendika tarafından yapılan açıklamada “Yeşil
Kundura işçileri uzun çalışma saatleri, zorunlu mesailer, 2 yıldır ödenmeyen
ikramiyeler, asgari ücret
düzeyinde ve düzenli verilmeyen ücretler, kart sistemi ile yapılan tuvalet uygulamaları ve tuvaletlerde
geçen sürelerin ücretlerden kesilmesi, molalarda
verilen çayların para ile
işçilere satılması, ikramiye
ve fazla mesailerin bordrolarda gösterilmemesi,
işyerinde yaygın olan kötü muameleler
nedeniyle Mayıs ayı başında sendikamıza üye olmaya başladı” denildi. Bu sendikalaşma sürecinden sonra işverenin işçiler üzerinde baskı kurarak sendikadan
istifa etmeye zorladığı, daha sonra da
3 kadın işçiyi işten attığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi: “İşten atılan
üyelerimiz demokratik haklarını kullanarak, anayasal bir hak olan sendikalaşma
hakkını kullanmaları nedeniyle mağdur
olmuşlardır. İşe geri iade davalarını açmış bulunmaktayız. Hukuki mücadelemiz
sürerken diğer yandan direnişimizi de
aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Sendikamız geçmişten bugüne
üyelerinin mücadelesiyle bugünlere kadar gelmiştir. Sendikamız üyelerine hep
sahip çıkmış ve onları mücadelelerinde
yalnız bırakmamıştır. Bugün de aynı şekilde üyelerimize sahip çıkmaktayız. Ve
bu mücadele Yeşil Kundura sendikamızı
kabul edene kadar devam edecektir.”
Sosyal-İş KADIN •
BU ÜLKEDE KADINLAR ÖLDÜRÜLÜYOR!!!....
Gizem Duygu ŞEREF - Evrim AYDOĞAN AYDIN
Jeoloji Mühendisleri Odası çalışanları
“Geceleri de sokakları istiyoruz” sloganı hep içi boş bir talep gibi gelmişti
önceleri. Şimdi anlıyoruz ki aslında
arkasında çok çarpıcı gerçekler var.
Şu sözleri en iyi hatırladığımız olay
hiç kuşkusuz Münevver Karabulut
cinayetidir. “Ailesi kızlarına sahip çıksaydı da gecenin o saatinde dışarı
bırakmasaydı”....
Neden? Neden bir kadın akşam ya
da gece sokağa çıkamaz? Ya da çıkması niye cinayet sebebi olur? Hatta
bırakın gece sokağa çıkmayı gündüz
kocadan izinsiz alışverişe gitmek bile
cinayet sebebidir bu ülkede. Ve mahkemede de bu sebeple “haksız tahrik” indiriminden yararlanılır.
Bizler 7 yılda kadın cinayetlerinin
%1400 oranında arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Okuduğumuz gazetede, dinlediğimiz haberlerde mutlaka bir kadın cinayeti var. O kadar ki artık izleme ya da okuma gereği duymuyoruz,
okusak da giderek duyarsızlaşıyoruz.
Ağzımızdan çıkan sözcükler o kadar
sıradan ki “aaa yine mi” , “cık cık cık”,
hatta katilin sebeplerini dinlediğimizde “ee o da hak etmiş bunu” bile diyebiliyoruz. Ama unutmayın izleğimiz
enflasyonun artması ya da sebze
meyveye gelen zam haberleri değil.
Bir insanın, bir kadının ölümü...
Ülkenin bir ucundan diğer ucuna
(kırsal-kentli fark etmiyor) günde ortalama 3 kadın ölüyor...
Öldürülme biçimleri ve nedenleri başka ama öldüren hep aynı (!).
Arama motoruna kadın cinayeti
yazdığınızda karşınıza çıkan örnekler...
Töre ve namus cinayetleri
25 Şubat 2010 : Mersin-Tarsus’ta
yaşayan Özlem Çınar sevdiği biriyle
ailesini terk ederek kaçtığı için aile
meclisi tarafından ölüme mahkum
edildi. Çınar, töre adı altında ağaca
asılarak öldürüldü.
Kıskançlık ve aşk cinayetleri :
12 Haziran 2010 : Ankara-Mamakta
cinnet geçirdiği iddia edilen 82 yaşındaki kişi, şüphelendiği eşini baltayla öldürdü.
Reddedilme
28 Şubat 2010 : İstanbul Fatihte Suzan Yılmaz, eski eşinin yeğeni olan ve
kendisine evlenme teklif eden Naim
Yılmaz’ın evlenme teklifini kabul etmediği için kurşunlanarak öldürüldü.
Tecavüz
5 Şubat 2010 : İstanbul-Esenlerde
yaşayan M.S. Önce içki masanında
babasını öldüren ardından da evlerini
basan babasının arkadaşı tarafından
tecavüz edildikten sonra öldürüldü.
Alkol
27 Mart 2010 : Adana’da A.A. İsimli kişi alkol alıp eve geldikten sonra
tartıştığı 6 aylık hamile eşi Dilek Alır’ı
öldürdü.
Maddi sebepler
15 Şubat 2010 : İzmirde yaşayan
Fatma Faike Topgöden borçları yüzünden aralarında tartışma çıkan eşi
tarafından boğularak öldürüldü.
Bu verdiklerimiz sadece küçük örnekler. Mesela sadece 2010 yılının Nisan
ayında 21 kadının öldüğünü bunların
büyük bölümünün cinayete kurban
gittiğini bir kısmınında artık baskılara
dayanamayıp intihar ettiğini biliyoruz.
Bu ülkede kadın cinayetleri sadece
münferit bir olay değildir. Aslında hepsi politiktir. İlkokuldan itibaren öğreni-
riz cinsiyet ayrımcılığını. Oğullarımızı
ayrımcılıkla büyütürüz. Kızları çocukluktan itibaren ezerek büyütürüz. Ev
işi yapmak, ev temizlemek, yemek
yapmak, çocuk doğurmak, çocuk
bakmak vb.. hep kadın işidir. Erkek
aldatır, “erkekliğin şanındandır” deriz. Koca karısını döver, “erkek adam
yapar” deriz. Şikayet eden kadına da
“senin yerin kocanın yanıdır sonuç
ne olursa olsun” deriz. Ve sonuç çoğunlukla en ufak tartışmada kocası,
sevgilisi, babası tarafından öldürülen
kadın olur. Mahkemeye gittiğinizde
de cinsiyetçi hukuk sistemimizle karşı
karşıyasınızdır. Mesela beyaz pantolon giyip sokağa çıkmış ve cinayete
kurban gitmişsinizdir. Beyaz Pantolon
“haksız tahrik” olarak görülür ve katil
mahkemede indirimden faydalanır.
Hem zaten sizde hak etmişsinizdir
halkın gözünde öldürülmeyi....
Toplum olarak meşrulaştırıyoruz öldürmeyi, kadınsanız öldürülebilirsiniz. Biz ne zamandır böyle düşünür
olduk?.. Ya da biz hep böyle mi düşünüyorduk?.. yine aynı cümleyi vurgulamak istiyoruz. “Bu ülkede kadın
cinayetleri sadece münferit bir olay
değildir. Aslında hepsi politiktir” . Biz
biliyoruz ki yaşanılan coğrafyada kadını yok saymak toplumu yok saymaktır. Ve öldürülen her kadın bizi
toplum yapan bir parçanın daha yok
olmasıdır.
3
-A
L
K
Ç
E
4
• Sosyal-İş KADIN
Bilgi’de kreşi kazandık!
Sıra ‘ÜCRETSİZ’ kreşte
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sendikamız ve üyelerimizin ısrarlı talepleri
sonucunda üniversite yönetimi kreş
açılması için çalışmaların başlatıldığını duyurdu. Ancak üniversite yönetimi
kreşten yararlanmanın “ücretlendirmeye” tabi olacağını da açıkladı.
Bunun üzerine sendikamız ve İstanbul
Bilgi Üniversitesi Sendika Çalışma Birimi ortak bir açıklama yaparak, kreşin
ücretsiz olması gerektiğini anımsattı.
Açıklamayı aşağıda ilginize sunuyoruz:
“İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Kaynakları tarafından 29 Haziran 2010 tarihinde yapılan açıklamada, ‘Gelen talepler doğrultusunda okulumuzda, Santral
İstanbul kampüsünde olmak üzere kreş
kurulması üzerine çalışmalar başlamış
bulunmaktadır’ ifadesine yer verilmiştir.
Açıklamada ayrıca, kreşten yararlanmak isteyenler için üst limiti aylık 500
TL olmak üzere aylık net maaşın yüzde
15’i tutarında bir ücretlendirme yapılacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamayı, sendikamızın ve sendika çalışma birimimizin bir süredir ısrarla
dile getirdiği “ücretsiz kreş talebi” üzerine atılmış olumlu, önemli ancak eksik
bir adım olarak değerlendiriyoruz.
Üniversite yönetiminin İş Yasası’nın 88.
maddesinden doğan yükümlülüğünü yerine getirmek üzere çalışma başlatması
olumlu ve önemli bir gelişme olmakla
birlikte “kreş kullanımının ücretlendirmeye tabi tutulması” ilgili yasal düzenlemelere uygun değildir. Çünkü “Gebe
veya Emziren Kadınların Çalıştırılma
Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk
Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik”in 24.
maddesine göre kreşin “bina, kuruluş,
döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme
ve benzeri giderlerinin tamamı işverenlerce karşılanır”. Yönetmeliğin bu açık
hükmü uyarınca kreşin tüm çalışanlar
için tamamen ücretsiz olması yasal bir
zorunluluktur.
Yasal düzenlemelere göre ücretsiz olması gerektiği halde kreş kullanımının
ücretlendirmeye tabi tutulması, çalışanların bir kısmının bu haktan yararlanmasına engel olabilecektir. Bu durum,
“eşitlik ve adalet duygusu”nu zedeleyeceği gibi İş Yasası’nın 5. maddesinde
düzenlenen “Eşit Davranma İlkesi”ne
de aykırılık oluşturacaktır. Çünkü “kreş
kurulması” işverenin yasal yükümlülüğü
olduğu gibi kreşten ücretsiz olarak yararlanmak da tüm çalışanların hakkıdır.
Kreşten yararlanmanın “maaştan yapılacak kesinti” şartına bağlanması, hem
işverenin yasal yükümlülüğünü tam
anlamıyla yerine getirmemesi, hem de
çalışanların hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğuracaktır.
Yukarıda sıraladığımız nedenlerden
ötürü, İstanbul Bilgi Üniversitesi yönetimini attığı bu olumlu adımı tamamlamaya ve ilgili yasal düzenlemeler uyarınca
“kreş kullanımının ücretsiz olduğunu
duyurmaya” davet ediyoruz.
Öte yandan Santral Kampüs’te kurulacak kreşten Dolapdere ve Kuştepe
kampüslerinde çalışanların da rahatça
yararlanabilmesi için ilgili yönetmeliğin
15. maddesi uyarınca işverenin “taşıt
sağlamakla yükümlü” olduğunu ve kreşin 0-6 yaş arası tüm çocukları kapsaması gerektiğini de hatırlatmak isteriz.
“Kreş kurulması” yönündeki talebimizi
bugüne kadar nasıl ısrarla savunduy-
sak, bugünden sonra da, kurulacak olan
kreşin kazanımımız olduğu gerçeğini de
göz önünde bulundurarak, tüm çalışanların kreşten ücretsiz yararlanabilmesi
için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Zira söz konusu olan yalnızca çalışanların “ücretsiz kreşten yararlanma” hakkı değil aynı zamanda çocuklarımızın
“okul öncesi eğitim” hakkıdır.
Santral Kampüs’teki kuş cıvıltılarına
çocuklarımızın neşeli seslerinin bir an
önce eşlik etmesi için gerekli çalışmaların ivedilikle tamamlanmasını talep ediyor, kreşin “ücretsiz” olmasının yasal bir
zorunluluk olduğunu bir kez daha anımsatıyoruz.”
Gebe veya Emziren Kadınların
Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme
Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik
İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ
MADDE 24:
“Oda ve yurtların bina, kuruluş,
döşeme, araç, gereç, taşıt, beslenme ve benzeri giderlerinin tamamı işverence karşılanır”.
Sosyal-İş Gazetesi •
Konya Selçuk’ta mutlu
sona doğru adım adım...
Sayfa 14’ten devam
DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası’nın Çeltik Ambarı İşyeri
Baştemsilcisi Gökhan Kuşçu, Selçuk Üniversitesi işçilerine
başarı dileklerini iletti. Daha önce üniversitede çalışmış olan
şimdi Metro’da görev yapan sendikamız üyesi Zafer Kes ise
“Ben yaşadığınız sorunların neler olduğunu yakından biliyorum.
Ben şimdi Metro’da toplu sözleşmeli çalışıyorum. Ücretimi
zamanında alıyorum, ücret artışım var, sosyal haklarım var,
ikramiyem var, çalışma koşullarım belli. Siz de toplusözleşme
imzalayana kadar dayanın” dedi.
15
Pamukkale
Üniversitesi'nde
örgütlendik!
Ebetürk: Başaracağız!
Sosyal-İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk ise
Türkiye’de işçilerin çalışma koşullarından örnekler vererek;
insanca çalışma koşulları, ücret ve haklar için sendikal
örgütlenmenin şart olduğunu söyledi. Taşeronlaştırmanın
giderek yaygınlaştığına dikkat çeken Ebetürk, üniversitelerdeki
taşeron uygulamasına son verilmesi ve işçilerin iş güvencesi
ile çalışması için Sosyal-İş Sendikası’nın elinden geleni
yaptığını vurguladı. Selçuk Üniversitesi işçilerinin asıl işveren
olan Rektörlüğün işçisi sayılması için çeşitli yasal dayanakların
olduğunu kaydeden Ebetürk, sabırla ve inatla yürütülecek olan
örgütlenmenin sonunda başarı elde edileceğini kaydetti.
Alt işverenlikle ilgili eğitim verildi
Konuşmaların ardından Sosyal-İş Sendikası Hukuk Müşaviri
Av. S. Ayşegül Sırmagül Doğan, slaytlar eşliğinde taşeron
uygulaması ve muvazaa sorunu hakkında bilgi verdi. Alt
işverenlik ilişkisinde uyulması gereken kuralları anlatan Doğan,
hangi durumlarda “muvazaa”nın ortaya çıkabileceğini yargı
kararları eşliğinde açıkladı. Sendikamız Uzmanı Onur Bakır
ise sendikalaşma sürecinin nasıl ilerleyeceğini anlatarak,
“sendikal örgütlenme sürecinin en önemli hedeflerinden birinin
işçilerin taşeron şirketlerden asıl işveren olan Rektörlüğün
bünyesine geçirilmesi olduğunu” vurguladı. Toplantı, sorucevap bölümüyle sona erdi.
Denizli'de bulunan Pamukkale Üniversitesi'nde Rektörlük bünyesinde çalışan işçiler sendikamızda örgütlendi.
Sendikamız işyerindeki çoğunluğumuzun tespit edilmesi
için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Kısa sürede örgütlenmelerini tamamlayan
Pamukkale Üniversitesi işçilerini tebrik ediyor, “Sosyal-İş
Sendikası ailesine hoşgeldiniz” diyoruz.
Balıkesir Barosu
çalışanları
sendikamızda
örgütlendi
Balıkesir Barosu çalışanları sendikamızda örgütlendi. Sendikamız, 7 Temmuz 2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na yetki talebi başvurdu.
Balıkesir Barosu çalışanlarına hoşgeldiniz diyor, sendikal çalışmalarımızda başarılar diliyoruz.
16
• Sosyal-İş Gazetesi
METRO’LARDAN GÖRÜŞLER..
Serdal AYTEKİN – Metro Mamak Mağazası Baştemsilcisi
12.06.1970’te Ankara’da doğdu. Eğitimini Dikmen Lisesi’nde tamamlayarak
1987’de Atatürk Buz Pateninde iş hayatına atıldı. Askerlikten sonra 1993 yılında
Metro Grosmarket Etlik Mağazası’nda çalışmaya başladı. Sendikal mücadelede
Sosyal-İş Sendikası çatısı altında hem sendikada hem de işyerinde farklı görevler
üstlendi.
Metro Etlik Mağazası’nda 1 yıl Danışma Kurulu, 1 yıl işyeri sendika temsilciliği 2
yıl da Baştemsilcilik yaptı. Metro Mamak Mağazası’nda ise 2 yıldır Baştemsilcilik
görevini yürütmektedir.
2007 yılında yapılan Ankara Şube Olağan Genel Kurulu’nda Şube Disiplin Kuruluna seçilerek 2 yıl bu görevi yaptı.
21 Kasım 2009’da Ankara Şube Olağanüstü Genel Kurulu’nda Şube Denetleme
Kurulu’na seçilerek Kurul Başkanlığı görevini yürütmektedir.
19-20 Aralık 2009 tarihlerinde yapılan Genel Merkez 8. Olağanüstü Genel Kurulu’nda
ise Genel Merkez Disiplin Kurulu’na seçilen Aytekin’in 17 yaşında bir oğlu var.
Sendikal örgütlülük ve sendikal mücadele
konusundaki görüşleriniz nelerdir?
Yaşamak için çalışmak ve emek gücümüzü satmak zorundayız. Bunu yaparken de iş garantisi, iyi çalışma koşulları, iyi
ücret ve sosyal haklar istiyoruz. Bu istekleri bireyin tek başına
kazanması çok zordur. Bunun için de örgütlenmek gerekir. İşçinin örgütlenip hak araması gerektiği yer sendikadır. Sendikanın olmadığı işyerlerinde çalışma yaşamıyla ilgili kanunların
pek çoğu uygulanmamakta ya da çok sınırlı şekilde uygulanmaktadır.
Sendikamızda son dönemde örgütlenme çalışmalarında memnuniyet verici gelişmeler yaşanmaktadır. Yeni işyerlerinde ör-
gütlenmelerin yanında, mevcut örgütlü işyerlerinde işçi bilincinin daha iyi seviyelere gelmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
Metro Grosmarketlerde yaklaşan TİS süreci
hakkında görüşleriniz nelerdir?
Süresi dolmakta olan TİS, öncelikle rakamsal olarak tatmin
edici olmamıştır. Yapılacak olan TİS görüşmelerinde maaş ve
sosyal haklara gelecek olan zamlara daha fazla ağırlık verilmesinden yanayım. Ayrıca işe yeni başlayan personelin asgari
ücretin üstünde bir maaşla başlatılması gerekiyor.
Berrin AKA – Metro Bodrum Mağazası Baştemsilcisi
10.11.1968 tarihinde doğan Berrin Aka Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı ve Halkla İlişkiler bölümlerini okudu. Sendikal
mücadele ile henüz çocuk yaşlardayken ablasının DİSK’e bağlı bir sendika üyesi
olmasıyla tanıştı. Sendikamızda ise 2 yıl danışma kurulu üyeliği ve son 3 buçuk
yıldır da işyeri sendika baştemsilciliği görevini yapmakta olan Aka evli ve 2 erkek
çocuk sahibi.
le işçileri koruyacak, haklarını koruyup
genişletecek bir kurum olmalıdır. İş güvencesiz bir çalışma hayatı, günümüzde
hangi mevkide olursanız olun, yetersizdir.
Sendikal örgütlülük
ve sendikal mücadele
konusundaki görüşleriniz
nelerdir?
Çalışma hayatı işçiler açısından çok acımasız ve haksızlıklarla dolu. Bu neden-
Sendikamız Sosyal-İş, DİSK’e bağlı
olmasa idi, görevimi asla yapmayı düşünmezdim. Bence Sosyal-İş büyümeli
ve bu dönemden itibaren muhteşem bir
sözleşme bağıtlama özelliği ile adını duyurmalıdır. Üyeleri ile ilişkilerini daha da
sıkılaştırmalıdır. Ben çoğu zaman yalnız
çalıştığımı hissediyorsam, hiçbir tecrübesi olmayanlar sendikanın varlığını nasıl hisseder?
Eğitim çalışmaları ciddi bir şekilde, yüksek katılımla ve tam anlamıyla yapılmalı,
işverenin müsamahasına mahal verilmemelidir.
Metro Grosmarketlerde
yaklaşan TİS süreci hakkında
görüşleriniz nelerdir?
Son sözleşmede ağır kayıplar verdiğimizi ifade etmem gerekir. Hatalarımız, yetersizliklerimiz söz konusu oldu. Bunların telafisi olmazsa sendika zor durumda
kalabilir. Yeni kazanımlar elde edilmeli
ve arkasında durulmalıdır.
Sosyal-İş Gazetesi •
17
METRO’LARDAN GÖRÜŞLER..
Behsat SEYRAN – Metro Alanya Mağazası Baştemsilcisi
1980 Yozgat/Sorgun doğumlu. 1997 yılında Sorgun Lisesi’nden mezun oldu. Çalışma hayatına, 1999 yılında turizm sektöründe tezgahtar olarak başladı.
2004 yılında Metro Grosmarket’te işe başladığında Sosyal-İş’le tanıştı. İlk olarak
danışma kurulu üyesi olup, 2007 yılında temsilci oldu. 2010 yılı başından itibaren
ise Baştemsilci olarak görev yapmakta. Seyran evli ve 6 ve 1 yaşında iki kız çocuğu
sahibi.
Sendikal örgütlülük
ve sendikal mücadele
konusundaki görüşleriniz
nelerdir?
Daha önce çalıştığım işyerlerinde ki uygulama farklılıklarının, çalışan kişilerin
hak kayıplarının sendikasız olmalarından kaynaklı olduğunu Metro Market’te
çalışmaya başladıktan sonra anladım.
İşçiler haklarını ancak birleşerek kazanabilirler. Bunun yolu da sendikadır.
yapılan uygulama farklılıklarının bir standarda bağlanmasını istiyoruz.
Metro Grosmarketlerde
yaklaşan TİS süreci hakkında
görüşleriniz nelerdir?
Biz işçiler için, güç Sendikadır. Daha
güçlü, örgütlü, bilinçli işçi olabilmenin
koşulu eğitimden geçer. Çalışan sendikalılar için, sendikamız tarafından eğitim
çalışmalarının fazlalaştırılmasını talep
ediyoruz.
Daha önce imzaladığımız TİS’teki ücret
artışları,yaşam koşullarının altında kaldığından biz çalışanlar adına çok tatminkar bulunmamıştır.
Yapılacak yeni TİS’te; biz çalışanlar adına, verdiğimiz emek ve ülkemizin yaşam
koşulları göz önünde bulundurularak ücret zamlarının buna paralel olarak yapılmasını, mağazalardaki, çeşitli konularda
Örgütlenerek, her geçen gün sendikalı
üye sayısı artan Sosyal-İş Sendikası’nın
üyesi ve İşyeri Baştemsilcisi olmaktan
onur duymaktayım.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Yaşasın Sosyal-İş!
Yaşasın DİSK!
Cihan ÇAKIR – Metro Konya Mağazası Baştemsilcisi
1984 yılında Adana’da doğan Cihan Çakır, Selçuk Üniversitesi Harita Mühendisliği
Bölümünden mezun oldu. Çalışma yaşamına Malatya’da kayısı bahçelerinde başladı. 4 yıl kadar ülkenin bir çok kentinde şantiyelerde Harita Mühendisliği görevinde bulundu. Sendikal mücadeleye Tek Gıda-İş Sendikası’nda çocuk yaşta başladı.
Nakliyat-İş Sendikası’nın Konya ambarlarının örgütlenmesine katkıda bulundu. Halen sendikamız Konya Mağazası’nda işyeri sendika baştemsilciliği görevini yürütmektedir.
Sendikal örgütlülük
ve sendikal mücadele
konusundaki görüşleriniz
nelerdir?
Kapitalizmin çarkları içinde her gün ezilen işçi sınıfı, işçi-işveren çelişkisini en
yoğun şeklide işyerlerinde yaşamaktadır.
İşçi sınıfımız buna rağmen örgütlenmeden ve işçi sınıfından yana tavır konul-
masını gerektiğini tam olarak bilincine
çıkartamamıştır. Bunun için hem emek
mücadelesinde taraf olmak hem de sosyal haklarımızı geliştirmek için sendikalar işçi sınıfının okullarıdır. Sendikal
örgütlenmelerin önünde yasal olarak ne
kadar engellerde olsa işçilerin DİSK önderliğinde bir araya gelmesiyle aşılamayacak engel yoktur.
masasına oturtarak en kısa sürede taçlandıracağından eminiz. Sendikamızın
çok iyi noktalara geleceğini DİSK’in en
güçlü sendikası olacağını ve biz işçilerin de sendikamıza tam destek vererek
bu örgütlenmelerin bir parçası olması
gerekmektedir. Bunun içinde Konya S.Ü
örgütlenmesinde Konya Metro işçileri,
temsilcileri ve baştemsilcisi olarak S.Ü
işçi arkadaşlarla tam bir sınıf dayanışması içinde bu örgütlenmeyi başardık.
Metro Grosmarketlerde
yaklaşan TİS süreci hakkında
görüşleriniz nelerdir?
Önümüzdeki dönem örgütlü olduğumuz
en büyük işyeri olan metro marketlerle
yapılacak TİS görüşmeleri hem Metro
işçileri hem de sendikamız açısından
önemlidir. Bu dönem, geçen dönem imzalanan TİS’ten çok daha iyi olmalıdır.
Sendikamız son dönemde yoğun bir örgütlenme çalışmasının içerisindedir. Bu
örgütlenme çalışmalarını işverenleri TİS
18
• Sosyal-İş Gazetesi
SOSYAL-İŞ’Lİ İŞÇİLER BÜLENT TANIK’I GÖREVE ÇAĞIRDI
Çankaya Belediyesi iştirakleri olan Çankaya Belde AŞ ve
Çankaya İmar AŞ çalışanları sendikasızlaştırmaya, hak
gasplarına, alacakların ödenmemesine, işyerinde psikolojik
tacize ve baskılara karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
11 Mayıs 2010 tarihinde Çankaya Belediyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına yüzü aşkın üyemiz katıldı.
Örgütlü olduğumuz diğer işyerlerinden de üyelerimiz basın
açıklamasına katılarak, Çankaya Belde AŞ ve Çankaya
İmar AŞ çalışanlarını yalnız bırakmadı.
Sendikamız Ankara Şubesi önünde toplanan üyelerimiz afiş
ve pankartlarıyla Çankaya Belediye Başkanlığı önüne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca “İşçiler burada Tanık
göreve”, “İmar-Belde el ele sendikama dokunma”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “İşte
sendika işte DİSK” gibi sloganlar coşkuyla atıldı. Yürüyüş
kortejimizin Çankaya Belediye Başkanlığı önüne varmasıyla coşku daha da arttı. Çankaya Belediye Başkanı Bülent
Tanık’ı göreve çağıran sloganlar burada da sıkça atıldı.
Üyelerimizin sloganlarla taleplerini dile getirmelerinin ardından Sendikamız Ankara Şube Başkanı Tahsin Osan, sendikamız adına basın açıklamasını yaptı. Osan yaptığı açıklamada
Çankaya Belde AŞ ve Çankaya İmar AŞ’de uygulanan baskılara, alacakların düzenli ödenmemesine, bağıtlı bulunan toplu sözleşmenin ihlal edilmesine ve sendikasızlaştırma uygulamalarına değinerek sendikamızın hem Çankaya Belde AŞ,
hem Çankaya İmar AŞ, hem de Çankaya Belediyesi yönetimini bu konularda defalarca uyardığını ifade etti. Sendikamızın
bu çağrılarına olumlu yanıt alamadığını belirten Osan “Artık
sözün bittiği, eylemin başladığı yerdeyiz. Bu eylemimizle Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık’ı göreve çağırıyor,
sendikamız ve üyelerimiz üzerindeki baskılara son verilmesini
istiyoruz. Çankaya Belde AŞ’de uygulanan keyfi uygulama-
lara, baskılara, güvencesiz çalıştırma uygulamalarına derhal
son verilmesini, toplu iş sözleşmesi sürecinin önünün açılmasını istiyoruz. Çankaya İmar AŞ’de bağıtlı bulunan toplu sözleşmenin ihlal edilmesi uygulamalarını, üyelerimizin alacaklarının derhal ödenmeye başlanmasını talep ediyoruz.” şeklinde
konuştu.
Emek dostları sendikamızı yalnız bırakmadı
Çankaya Belediyesi kamu emekçileri arasında örgütlü bulunan Tüm Bel-Sen ile DİSK’e bağlı sendikalardan Emekli-Sen
ve Genel-İş Sendikası yöneticileri de basın açıklamasına katılarak üyelerimizi ve sendikamızı yalnız bırakmadı. Yapılan basın açıklamasından sonra Tüm Bel-Sen Ankara 2 No’lu Şube
Başkanı Satı Burunucu Çalı söz alarak sendikamızın ve üyelerimizin mücadelesini selamladı.
Sosyal-İş Gazetesi •
19
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, ILO konferansı nedeniyle bulunduğu
Cenevre’de sendikal hak ihlalleriyle ilgili bir basın açıklaması yaptı
“BU TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ ÇIĞLIĞIDIR”
Çelebi açıklamasında DİSK ve KESK dışındaki işçi-memur sendikalarını,
işveren sendikalarını ve hükümeti kast ederek “Türkiye’deki bu oyalama
korosunun ILO’yu ve sınıf dostlarını yanıltmasına izin vermeyin” dedi
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün
(ILO) düzenlediği Konferans nedeniyle
Cenevre’de bir basın açıklaması yaparak
ülkemizde yaşanan sendikal hak ihlallerine değindi. Sendikal hak ihlallerine yol
açan yasal düzenleme ve uygulamaların
yıllardır ILO’nun gündeminde olduğunu
belirten Çelebi, bu uygulamaların değiştirilmesine bazı işçi sendikalarının, işverenin ve hükümetin direndiğini ifade etti.
Çelebi açıklamasında şunları kaydetti:
9. Sendikaya üye olan işçilerin toplu iş
sözleşme yetkisi için Bakanlığa başvurulması zorunluluğunu kaldıracak
mı?
“30 yıldır uygulanmakta olan ve darbeci generaller tarafından yapılmış olan
sendikalar ve grev ve toplu iş sözleşme
yasasının değiştirilmemesi için direnen
ve bunu bu anayasa değişikliğine bağlayanlara, bugün tarihe not düşmek ve bu
iki yüzlü tavrı açığa çıkarmak için buradan ayrı ayrı soruyorum. Eğer Anayasa
değişiklikleri kabul edilirse ;
HÜKÜMET:
1. İşçi ve işveren konfederasyonlarının
uzlaşamadığını ileri sürerek yapmadığı, ILO sözleşmelerine uyumlu yasal değişiklikleri yapacak mı?
2. Kapatılmış olan DİSK/Emekli-Sen’in
faaliyetlerine tekrar izin verecek mi?
3. Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu
(Çifçi-Sen) ve Öğrenci Gençlik Sendikası (Genç-Sen) sendikalarının kapatma davalarını geri alacak mı?
Peki bu değişiklikten yana tavır alan, ülkemizde bu durumdan şikayet eden ama
uluslararası toplantılarda ve ILO’da bu
anayasa değişikliklerinden medet uman
ve savunan sendikal konfederasyonlara
soruyorum;
-
Çifte baraja yol açan %10 iş kolu barajının tamamen kaldırılmasını kabul
edecekler mi?
-
6. Grev engellerini ve yasaklarını kaldıracak mı?
Sendikaya üyelik ve istifada Noter
Şartı’nın kaldırılmasını kabul edecekler mi?
-
7. Toplu İş Sözleşmesinde zorunlu tahkimi ve grev ertelemeyi kaldıracak
mı?
İş kolları sayısının uluslararası standartlara uygun olarak düşürülmesini
kabul edecekler mi?
-
Bir işyeri veya işletmede birden fazla
4. Kamu çalışanlarının grev hakkını tanıyacak mı?
5. İşçilerin genel grev, dayanışma grevi,
sempati grevi, hak grevi haklarını tanıyacak mı?
sendikanın toplu sözleşme yapmasını kabul edecekler mi?
8. Çok düzeyli (işyeri, işletme, sektör ve
işkolu) toplu sözleşme düzenini getirecek mi?
Şimdi de işveren konfederasyonu TİSK’e
soruyorum:
-
İşletme ve işyeri toplu sözleşme barajının %35’e düşürülmesini kabul
edecek misiniz?
-
Çok düzeyli (işyeri, işletme, sektör ve
işkolu) toplu sözleşme düzenini kabul
edecek misiniz?
-
Bir işyeri veya işletmede birden fazla
sendikanın toplu sözleşme yapmasını kabul edecek misiniz?
-
İşçilerin genel grev, dayanışma grevi,
sempati grevi, hak grevi haklarını tanıyacak mısınız?
-
Grev engelleri ve yasaklarının kaldırılmasını kabul edecek misiniz?
Ben, sendikal yaşamının önemli bir
bölümünde bu hakları hükümet ve bu
konfederasyonlarla müzakere etmiş bir
dostunuz olarak şimdi buradan açıklıyor
ve ilan ediyorum: Bunların hiçbirini kabul
etmeyecekler! Ve bu konularda samimi
bir gayret göstermeyeceklerdir.
2011 ILO Konferansı’nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye için bunlar konuşmaya devam edilecek.
Ben buradan, bir kez daha sesleniyorum.
Bu Türkiye işçi sınıfının bir çığlığıdır!
Türkiye’deki bu oyalama korosunun
ILO’yu ve siz değerli sınıf dostlarını yanıltmasına ve daha fazla oyalamasına
izin vermeyin.”
20
• Sosyal-İş Gazetesi
Geç gelen adalet, adalet değildir!
30 YIL SONRA ADALET İSTİYORUZ!
Konfederasyonumuz
DİSK’in Kurucu Başkanı
Kemal Türkler’in
katil zanlısı Ünal
Osmanağaoğlu hakkında
mahkemenin verdiği
beraat kararı, Yargıtay
tarafından ağırlaştırılmış
müebbet hapis istemiyle
bozuldu
DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal
Türkler cinayeti ile ilgili olarak, katil Ünal
Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat
kararı Yargıtay tarafından ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası istemi ile bozuldu.
Türkler, 22 Temmuz 1980 tarihinde evinin
önünde faşist katillerce vurularak öldürülmüş, öldürülmesinin ardından Türkiye
işçi sınıfı ayağa kalkmış ve yüz binlerce
işçi genel grev gerçekleştirmişti.
Katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat kararının Yargıtay
tarafından bozulması üzerine, DİSK
Genel Başkanı bir basın toplantısı ger-
çekleştirerek adalet istedi. Çelebi 30 yıl
sonra hala adalet aradıklarını belirterek
“Bilindiği gibi geç gelen adalet, adalet değildir. Adil yargılanma hakkı Anayasa’da
ve uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmış bir haktır. 30 yıl sonra
sanığın ceza alacak olması acımızı bir
nebze hafifletse de, bu planlı karanlık
cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmaması, çıkmasının engellenmeye
çalışılması, adalet duygumuzu zedelemektedir. Beklentimiz, sanığın ve Kemal
Türkler cinayetinin arkasındaki karanlık
odakların da ortaya çıkarılarak mahkûm
edilmesi; 12 Eylül’e giden tüm karanlık
tertiplerin aydınlatılarak gerçek adaletin
sağlanmasıdır” şeklinde konuştu.
Çelebi Kemal Türkler davası sürecini ise
şöyle anlattı:
“Ünal Osmanağaoğlu hakkında cinayetten tam 16 yıl sonra dava açılmış, 19
yıl sonra yakalanabilmiştir. Kemal Türkler cinayeti ile ilgili ilk dava 1981 yılında Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde
başladı. Bu davada ilk karar 7 Nisan
1987’de çıktı. Abdülsamet Karakuş ve
Aydın Eryılmaz adlı tetikçiler Türkler’i
öldürmekten 12’şer, bu olayda kullandıkları aracı gasp etmekten de 20’şer
yıl ağır hapis cezasına çaptırılmıştır.
1999 yılından bu yana Kemal Türkler’in
katil zanlısı olarak yargılanan Ünal
Osmanağaoğlu’na 2003 ve 2007 yılında verilen iki beraat kararı da Yargıtay
9. Ceza Dairesi tarafından bozulmuştur.
Yargıtay, Osmanağaoğlu’nun cinayetin
planlama aşamasında görev aldığını ve
silahla ateş ederek, suça asli fail olarak
katıldığına vurgu yaparak beraat kararını
bozmuştur. Ancak 2009 yılında Bakırköy
2. Ağır Ceza Mahkemesi bu karara karşı
bir üyenin muhalefet şerhiyle direnerek
tekrar beraat kararı vermiştir. Bakırköy
Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada birçok usul hatası yapıldığı
gibi, sanık Osmanağaoğlu Yargıtay’ın
bozma kararından sonra, bozma kararına karşı savunması alınması için bir türlü mahkemeye getirilmemiş, dava kasıtlı
olarak uzatılmaya çalışılmıştır. Bu durum
7 TİP’linin öldürülmesinden de mahkum
olmuş bulunan sanığın bir takım güçler
tarafından hala korunduğu ve gerçeklerin ortaya çıkmasının ve adaletin engellenmeye çalışıldığı izlenimini vermiştir.”
Yargıtay’ın bozma kararını olumlu karşılayan Çelebi, dosyanın Ankara’dan
mahkemeye gelmesi ve yeniden yargılamanın geciktirilmesi gibi konularda kaygılarının olduğunu, duydukları kaygılar
gerçekleşirse DİSK ve Kemal Türkler’in
ailesi olarak mahkemenin önünde adalet
için nöbet tutmaya başlayacaklarını ifade etti.
Sosyal-İş Gazetesi •
21
Taşeron sağlık işçileri Sağlık Bakanlığı’ndaydı
DİSK/Dev Sağlık-İş üyesi taşeron sağlık
işçileri, taşerona karşı kazandıkları mahkeme kararının uygulanması talebiyle 25
Haziran’da Sağlık Bakanlığı önünde bir
basın açıklaması yaptı.
Farklı illerden gelen işçiler “İnsan ihaleyle çalıştırılmaz, sağlıkta taşeron olmaz”
“İnsanca yaşam istiyoruz” sloganlarıyla
Sağlık Bakanlığı önünde bir araya geldi.
Burada bir basın açıklaması yapan Dev
Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu
Bakanlığı mahkemenin aldığı kararı uygulamaya çağırdı. Çerkezoğlu, Mahkeme
kararlarına rağmen yapılan ihalelerin hukuk dışı olduğunu vurgulayarak güvencesiz çalıştırmaya karşı mücadelenin sadece sağlık alanında değil, tüm iş kollarında
sürdürüleceğini ifade etti.
Sendikamız Genel Başkanı, GYK üyeleri,
Ankara Şube Başkanı ve yöneticileri, temsilcilerimiz ve üyelerimiz de basın açıklamasına katılarak sendikamızı temsil etti.
Birleşik Metal-İş’e yönelik baskı ve saldırılar bitmek bilmiyor…
Samka Metal
işçileri direnişte
İstanbul Pendik/Kurtköy’de kurulu bulunan Samka Metal işçileri, kardeş sendikamız Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendiler. Sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na
başvuru yapmasından sonra işveren, sendikalaşan işçiler üzerindeki baskılarını arttırdı. Anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye olma iradesini gösteren işçilerden 11’nin işveren
tarafından işten atılmasıyla sendika üyesi işçiler işyeri önünde
direniş başlattı.
Çelmer Metal’de
işçiler direniyor
Konu ile ilgili olarak 10 Mayıs’ta bir basın açıklaması yapan
Birleşik Metal-İş Sendikası, işçilerin sendikaya üye olmasının
Anayasal bir hak olduğunu, bu hakkın engellenmesinin ise
Türk Ceza Kanunu’na göre cezai yaptırımla sonuçlanacağını
ifade etti. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“İşyerinde çalışma barışı isteniyorsa; işçilerin sendikalaşma
hakkına saygı duyulmalı ve atılan işçiler geri alınmalıdır.
Bu haksız ve kanun dışı uygulama karşısında işten çıkartılan
üyelerimiz; işyerinin önünde direnişe başladılar ve haklarını
alana kadar bu direniş devam edecek ve kazanan direnen işçiler olacaktır.
Birleşik Metal-İş Sendikası olarak elbette sendikalı oldukları
için haksız yere işten çıkartılan arkadaşlarımızın haklarına sahip çıkacağız, yasal girişimlerimizi yapıp davalarını açacağız.
Bu vesileyle tüm kamuoyunu SAMKA METAL’de işçi kıyımına
ve yasa tanımayan işveren baskılarına karşı duyarlı olmaya
davet ediyoruz.”
Kocaeli/Gebze’de Şekerpınar’da kurulu bulunan Çelmer
Metal’de işçiler Birleşik Metal-İş’e üye oldukları için işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 12 işçi, 19 Haziran 2010 tarihinde fabrika önünde direnişe başladı.
İşverenin işten çıkarma saldırısına işçilerin direnişle karşılık
vermesiyle işveren, işçiler üzerindeki baskısını arttırdı. İşçiler, sendikadan istifa etmeleri yönünde tehdit eden işverene,
direnişteki arkadaşlarına desteği arttırarak yanıt verdi. İşçiler
direnişlerini işlerine geri alınıncaya kadar sürdüreceklerini
ifade ederek “Hiçbir şekilde yılmayacak, mücadele edecek
ve sonuçta kazanan bizler olacağız” dediler.
22
• Sosyal-İş Gazetesi
İŞÇİ SAĞLIĞI
Silikosiz hastalığı nedeniyle ölümle pençeleşen kot kumlama işçileri “Maluliyet maaşı” talebiyle Ankara’daydı
“Haklarımızı istiyoruz”
İşçi sağlığı ve güvenliği önemleri alınmadan kot kumlama işinde çalıştırıldıkları için silikosiz hastalığına yakalanan
işçiler, hakları için Ankara’daydı. 22-24
Haziran 2010 tarihleri arasında Abdi
İpekçi Parkı’nda oturma eylemi yapan işçiler taleplerini yetkililere ulaştırmak için
gruplar halinde TBMM’de girişimlerde de
bulundular.
22 Haziran’da Ankara’ya ulaşan işçiler,
kendilerini karşılamaya gelen kitleyle beraber bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasında işçilerin talepleri
ifade edilerek “İstediklerimiz çok basit,
uygulanması mümkün talepler. Silikosiz
hastası işçilere maluliyetleri oranında
aylık bağlanmasını istiyoruz. Hükümet
silikosiz hastası işçilerin tedavisi konusunda düzenlemeler yaptığını ifade ediyor. Yaptıkları düzenlemeler yetersizdir.
Tedavisi mümkün olmayan bir hastalığın
ücretsiz tedavi edilmesinin yolunu açtılar.
Peki ilaçların parasını kim ödeyecek? Bu
işçilerin tedavilerinin tüm süreçlerinde
sosyal güvence ve maluliyet aylığı istiyoruz” şeklinde konuşuldu.
Açıklamadan sonra desteğe gelen Milletvekili Çetin Soysal ile sendikalar, meslek
odaları, demokratik kitle örgütleri temsilcilerine söz verildi. Genel Başkanımız
Metin Ebetürk de sendikamız adına bir
konuşma yaptı. Ebetürk konuşmasında
bu durumun nedeninin kapitalizmin kar
hırsı olduğunu vurgulayarak, hükümeti
gerekli düzenlemeler yapmaya, acilen
işçi sağlığı ve güvenliği yasasının çıkarılmasına çağırdı. Ebetürk “Daha önce
benzer konularda kamuoyuna yaptığımız açıklamalarda defalarca vurguladığımız gibi, bu tablonun sorumlusu kapitalizmin, patronların aşırı kar hırsıdır.
Hükümet acilen gerekli düzenlemeleri
yapmalı, sosyal devlet olduğunun bilinciyle vakit kaybetmeden işçi sağlığı ve
güvenliği yasasını çıkarmalıdır.” şeklinde konuştu.
Sendikamızdan dayanışma ziyaretleri
Sendikamız kot işçileri ile dayanışmayı yükseltmeye devam ediyor. 23 Haziran’da Sendikamız
yönetici ve üyeleri ile İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sendikamızda
örgütlendikleri için işten atılan ve
oturma eylemi yapan Kadir Karabulak, Rıza Karaçeper ve Bülent
Karaçeper kot kumlama işçilerine
bir ziyaret gerçekleştirdi. Sürekli
ziyaretlerle işçileri yalnız bırakmayan sendikamız, 24 Haziran’da da
kitlesel bir ziyaret gerçekleştirdi.
Sendikamız Genel Merkez, Şube
yöneticileri, işyeri sendika temsilcilerimiz ve üyelerimiz tarafından
gerçekleştirilen ziyarette Genel
Başkan Metin Ebetürk bir konuşma yaptı. Sendikamızın hemen ardından DİSK / Dev Sağlık-İş Sendikası da kot kumlama işçilerine
bir ziyaret gerçekleştirdi.
Sosyal-İş Gazetesi •
23
RAPOR
Fazla çalışmalar engellenirse 1 milyon 778 bin kişi istihdam edilir
Sendikamız 1 Mayıs’ın doğuş nedeni olan
‘’8 saatlik iş günü’’ mücadelesi ekseninde,
Türkiye’de fiili çalışma sürelerinin uzaması, nedenleri ve sonuçlarını içeren bir rapor
hazırladı. Haftalık fazla çalışma sürelerinin
toplamda 80 milyon 30 bin saate karşılık
geldiği vurgulanan raporda, şu vurgu yapıldı:
‘’Eğer yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar yaptırılmasa ve bunun yerine
tam zamanlı (haftada 45 saat çalışan) işçi
istihdam edilse 1 milyon 778 bin 444 işçi
daha istihdam edilebilirdi. 2009’da işsiz sayısı 3 milyon 471 bin, işsizlik oranı ise yüzde 14’tü. Eğer istihdam edilen işçiler haftada en fazla 50 saat çalıştırılsaydı, yasal
üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışmalar
yaptırılmasaydı ve bunun yerine işçi istihdam edilseydi, 1 milyon 778 bin 444 kişi
daha istihdam edilmiş olacaktı, işsiz sayısı
1 milyon 692 bin 556 kişiye düşecekti ve
işsizlik oranı yüzde 14’den yüzde 6,4’e gerileyecekti’’.
Raporda, Türkiye’de çalışma sürelerinin
yasal düzenlemelerle sınırlandırılmasının
uzun bir tarihsel döneme yayıldığı ancak
yasal düzenlemelere rağmen çalışma sürelerinin aşılmasının sık sık yaşanan bir
uygulama olduğu ifade edildi.
Çalışma süreleri 20 yıldır artıyor
Türkiye’de emekçilerin fiili çalışma sürelerinin son 20 yıldır arttığına dikkatin çekildiği
raporda, iş kanunlarında haftalık çalışma
süresinin 45 saat olarak tanımlandığı, bir
yılda yapılacak fazla çalışmaların toplam
süresinin ise 270 saat ile sınırlandırıldığı
belirtildi.
Fazla çalışmaların üst sınırı olan 270 saatin haftada ortalama 5,2 saate karşılık
geldiğine yer verilen raporda, dolayısıyla
işçilerin bir yıl içinde haftalık ortalama çalışma süresinin en fazla 50,2 saat olabildiğine işaret edildi. Raporda, kamu personelinin haftalık çalışma süresinin ise 40 saat
olduğu kaydedildi. Çalışma süresi ve fazla
çalışma sürelerinin sınırlandırılmasının,
işçilerin sağlığının korunması, işçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama makul bir
süre ayırabilmesi ve genel olarak istihdam
olanaklarının korunması açısından önem
taşıdığı vurgulanan raporda, şu ifadelere
yer verildi:
‘’Oysa Türkiye’de fiili çalışma süreleri, özellikle de özel sektör işçileri açısından yasal
üst sınırın çok daha üstünde gerçekleşebilmektedir. Son 20 yılda haftalık fiili çalışma
sürelerinde ciddi bir artış yaşanmıştır. 50
saatten fazla çalışanların ücretliler içindeki
payı giderek artmıştır. Öyle ki 1988’de haftada ortalama 50 saatten fazla çalışanların
tüm ücretliler içindeki payı yüzde 28,9 iken
bu oran 1999’a gelindiğinde yüzde 37,6’ya,
2008’e gelindiğinde ise yüzde 46,6’ya yükselmiştir. Yani bugün itibarıyla Türkiye’de
yaklaşık olarak her iki emekçiden biri yasal
üst sınırın üzerinde haftalık çalışma süreleri ile çalıştırılmaktadır.
1989’dan 2008’e gelindiğinde, haftada
50 ila 59 saat çalışanların oranı yüzde
13,4’den yüzde 17,7’ye, haftada 60 ila 71
saat çalışanların oranı yüzde 10,5’den
yüzde 19,3’e, haftada 72 saatten fazla
çalışanların oranı ise yüzde 5’den yüzde
9,6’ya yükselmiştir. Böylece son 20 yılda
emekçilerin çalışma süreleri kayda değer
oranda artmış, uzun çalışma süreleri adeta
bir kural haline gelmiş, emekçilerin dinlenmeye ve çalışma dışı yaşama ayırdıkları
süre kısalmıştır.’’
Raporda, Türkiye’de fiili çalışma sürelerinde yaşanan artışın temel nedeninin 12
Eylül’den bu yana uygulamaya konulan
yeni-liberal politikalar olduğu ifade edildi.
Çalışma yaşamı kuralsızlaşıyor
Raporda, ‘’özelleştirmeler, kamunun işçi
istihdamındaki payının gerilemesi, taşeronlaştırma uygulamaları, özel sektör teşvik edilirken özel sektördeki hukuka aykırı
çalışma düzenlemelerine göz yumulması,
çalışma yaşamının fiilen kuralsızlaştırılması, esnek çalışma ve istihdamın hızla yaygınlaşması, işsizlik ve yoksullukta yaşanan
artış, gerçek ücretlerin gerilemesi, özel
sektörde çalışan her üç işçiden birinin hala
kayıt dışı olması, sendikalaşma oranının
son 20 yılda yüzde 22,2’den yüzde 5,8’e
kadar düşmesi, iş denetim ve teftiş sisteminin yeterli, etkili ve caydırıcı olmaması’’ filli
çalışma sürelerinde yaşanan artışın belli
başlı nedenleri olarak sıralandı.
ğuna dikkat çekildi. Raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
‘’Dolayısıyla haftada kaç saat çalışırsa
çalışsın aynı ücreti alan emekçiler açısından fazla çalışmalar gelirde bir artışa değil
daha fazla sömürüye ve yoksulluğa yol açmaktadır. Fazla mesaileri standart saat ücreti üzerinden ödenen emekçiler ise ancak
gerçek ücretlerindeki gerilemeyi kısmen telafi edebilmektedir, bir başka deyişle emekçiler aynı miktarda ücreti, daha çok çalışarak kazanmak durumunda kalmaktadır”
Vahşi çalışma koşullarına geri dönüş
Raporun sonuç bölümünde haftalık çalışma süresinin üst sınırını aşan toplam çalışma süresi 80 milyon 30 bin saat olduğu
ifade edildi ve bu sürenin 1 milyon 778 bin
işçinin daha istihdam edilmesini engellediği kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde
ayrıca şunlar kaydedildi:
* Günlük en fazla sekiz saat çalışma hakkı
gasp edilmekte ve günlük çalışma sürelerinin tespiti patronların inisiyatifine terk edilmektedir.
* Türkiye’de fiili çalışma süreleri hızla artmaktadır. İş Yasası gereği haftalık ortalama çalışma süresi en fazla 50,2 saat iken
Türkiye’de emekçilerin yaklaşık yarısı bu
sürenin üzerinde çalışmaktadır. Bu durum
emekçilerin çalışma dışı yaşama ve dinlenmeye daha az zaman ayırmasına, emekçilerin sağlığının bozulmasına ve işçilerin
daha fazla sömürülmesine yol açtığı gibi
işsizliği de artırmaktadır.
* Türkiye, çalışma sürelerinin hızla artmasıyla adeta 19. yüzyılın vahşi çalışma koşullarına geri dönmekte, işçilerin güneşin
doğuşundan batışına kadar çalıştırılmasına müsaade eden mecelle hükümleri uygulamada vücut bulmaktadır.
Çalışma sürelerindeki artışın emekçilerin
gelirine yansımadığı, çalışma sürelerinin
artmasının işverenlere yaradığı belirtilen
raporda, 2006’da brüt asgari ücret 531 lira
iken emekçilerin yüzde 50’sinin aylık brüt
ücretinin 698 liranın altında olmasının,
Türkiye’de ücretlerin düşük olma nedenlerinin en açık göstergelerinden biri olduğuna yer verildi.
* Esasında hükümet de bu durumun farkındadır. Başbakan Erdoğan geçtiğimiz
günlerde Türkiye’deki emek sömürüsünün
varlığını bizzat dile getirmiş, TOBB üyelerine ‘birer işçi istihdam edin’ telkininde bulunmuştur. Hükümet, işverenlerden ‘işçi istihdam edin’ diye ricacı olmak yerine, işverenlerin yasal çalışma sürelerine uymasını
sağladığı takdirde işverenler zaten yeni işçi
istihdam etmek zorunda kalacaktır.
Genellikle fazla mesailerin ücretlendirilmediğine ya da fazla mesai ücretinin yüzde 50
zamlı ödenmesi gerekirken standart saatlik
ücret üzerinden ödeme yapıldığına işaret
edilen raporda, çalışma sürelerinin yasal sınırlar içinde kaldığı, fazla mesailerin
zamlı ödendiği işyerlerinin azınlıkta oldu-
* Hükümetin yasal sorumluluğunu acilen
yerine getirmesi, yasal çalışma sürelerine
riayet edilmesi için tutarlı ve zorlayıcı bir
politika izlemesi, etkin denetim ve cezalar
yoluyla çalışma sürelerinin yasal sınırlar
içinde kalmasını sağlaması gerekmektedir.
24
• Sosyal-İş Gazetesi
Bilgi çalışanları ile
uluslararası dayanışma
İstanbul Bilgi Üniversitesi çalışanlarının sendikalaşma
hakkının
engellenmek istenmesi
Türkiye’nin
yanı
sıra
uluslararası
kamuoyunda
da
ilgi uyandırmaya
başlandı. Küresel
imza kampanyasına dünyanın çeşitli
üniversitelerinden
öğretim üyeleri ve
öğrenciler katılıyor. Kanada’nın Toronto
şehrinde yapılan G-8 ve G-20 zirvelerini
protesto eylemlerinde Bilgi çalışanları ile
dayanışma pankartı açılırken, eylemciler
dayanışma dileklerini de iletti.
Küresel imza kampanyası
Bilgicalisanlari.com internet sitesinin
İngilizce sayfasında Türkiye ölçeğinde
başlatılan imza kampanyasının İngilizce versiyonu bulunuyor. Gerek internet
aracılığı ile gerek yüz yüze yapılan görüşmeler neticesinde toplanan imzalar
bu sayfada yayınlanıyor. Şu ana kadar
dünyanın çeşitli ülkeleri ve çeşitli üniversitelerinden öğretim üyeleri ve öğrenciler
ile farklı ülkelerden emekçiler imza kampanyasına katıldı. İmzacılar arasında
uluslarası akademik kamuoyunda tanınan Prof. Dr. Terry Eagleton ve Prof. Dr.
David McNally gibi isimler de yer alıyor.
Toronto’dan selam var!
Öte yandan Kanada’nın Toronto şehrinde yapılan G-8 ve G-20 zirveleri sırasında 26-27 Haziran 2010 tarihlerinde
gerçekleştirilen protestolar sırasında
eylemciler, “Türk işçiler birleşin, Tekel ve
İstanbul Bilgi Üniversitesi işçileri ile dayanışma” yazılı bir pankart açtılar. Öte
yandan eylemlere katılan bir üyemiz,
eylemcilerle kısa röportajlar yaparak,
İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki sendikalaşma süreciyle ilgili görüşlerini aldı.
www.bilgicalisanlari.com internet sitesinin İngilizce versiyonunda röportaj videolarını izlemek mümkün. Aşağıda bu
röportajlardan kısa kesitler sunuyoruz:
Bütün ülkelerin işçileri
BİRLEŞİNİZ!
Avrupa’da yeni grev dalgası
Naomi Klein (Kanadalı yazar ve aktivist):
Toronto’dayım
ama
Bilgi
Üniversitesi’ndeki tüm arkadaşlarıma bir
mesaj yolluyorum. Sizi birkaç ay önce
ziyaret etmiş, gerçekten unutulmaz ve
ilginç bir akşam yaşamıştım. Üniversitenizin bir tür özelleştirme tehditi ile karşı
karşıya olduğunu duymak üzüntü verici.
Sendikalaşmaya çalışan herkesin yanında olduğumu söylemek isterim. Dayanın.
Güçlü olun.
G-20 ülkelerinin Toronto’da
gerçekleştirdiği zirveden çıkan
“kemer sıkma” politikalarına
karşı Yunanistan ve İspanya’da
işçi ve emekçiler greve çıktı
Yunanistan greve durdu
Yunanistan’da hükümetin açıkladığı yoksulluk paketine karşı greve çıkan işçiler,
turizm ve ulaşımı felç etti.
Grev nedeni ile ülkenin en büyük limanı Pire’de yükleme ve boşaltma işlemleri
yapılamadı, feribotlar çalışmadı. Kamu
sektöründeki bir çok hizmet durdurulurken, hasteneler ise sadece acil servisler
dışında hizmet vermedi.
İspanyol emekçiler grevde
Michael (Kanada Kamu Çalışanları
Sendikası)
Sizlere olan dayanışma duygularımı ifade etmek isterim. Bize sizin şu an büyük
bir mücadele içinde olduğunuz söylendi.
Biz sizinle dayanışma içindeyiz arkadaşlar.
Arash (Toronto Üniversitesi Öğrencisi)
Bir İranlı olarak Türk öğrenciler ve işçilerin mücadelesi ve militanlığından her
zaman ilham almışımdır. Kanadalı işçiler
ve öğrenciler ile İranlı işçiler ve öğrenciler Bilgi Üniversitesi’ndeki sendikalaşma
hakkına tümüyle destek verecektir. Bu
mücadeleye şahit olmaktan çok mutlu
ve gururluyuz.
Tanya: (Aktivist)
Herkesin sendikalaşma hakkına sahip
olduğuna inanıyorum. Özellikle de hastaneler, üniversiteler ve tüm kamu hizmetleri.
İspanya’da hükümetin aldığı maaşlarda
yüzde 5 oranında kesinti kararının ardından işçiler greve çıktı. Madrid’de günde
2 milyon insan taşıyan metro seferleri
durdu. Madrid Metrosu sözcüsü hiç bir
hatta hizmet verilemediğini açıklarken
Madrid’liler ulaşım için alternatif yollar
bulmaya çalıştı.
Güney Afrika’da
grev sesleri
14 sendikadan oluşan Güney Afrika
Sendikalar Kongresi’nin (COSATU),
yüzde 8,5’luk ücret zammı ve aylık
konut yardımının 135 dolara çıkarılması talebiyle yürüttüğü mücadelesi,
grev aşamasına geldi. Sendika, hükümetin yüzde 6,5’luk zam önerisini
kabul etmediğini duyurdu.
COSATU temsilcisi, yakın zamanda
gerçekleştirilecek grev için “Tüm seçenekler tükenmiş görünüyor. Artık
greve çıkmaktan başka bir seçeneğimiz yok” şeklinde konuştu.
Sosyal-İş Gazetesi •
25
KÜLTÜR - SANAT
Elpiniki’nin Yaşamı izleyenlerle buluştu
İstanbul Barosu çalışanlarından ve
Sendikamız İşyeri Danışma Kurulu
üyesi Beyhan Arbay’ın başrolünü aldığı “Elpiniki’nin Yaşamı” isimli oyun izleyenlerle buluştu. Yönetmenliğini Emek
Dedeoğlu’nun yaptığı oyun, 15-16 Mayıs 2010 ve 13 Haziran 2010 tarihlerinde İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın
Salonu’nda sahne aldı. 6-7 Eylül olaylarını konu alan oyun, baro çalışanlarının
ve avukatların yoğun ilgisiyle karşılandı.
16 Mayıs tarihli gösterimini İstanbul
Şube Başkanı Mustafa Ağuş’un da izlediği “Elpiniki’nin Yaşamı” adlı oyunun,
Eylül ayı içerisinde sadece sendikamız
üyelerine yönelik özel bir gösterimi planlanıyor.
Sosyal-İş Sendikası olarak, “Elpiniki’nin
Yaşamı” isimli oyunu üreten sanatçılarımızı, üyemiz Sayın Beyhan Arbay şahsında kutluyor, başarılarının devamını
diliyoruz.
ELPİNİKİ, ŞARAP TADI ve KARANFİLLER
Baha ÇITAKOĞLU
Metin Balay’ın İnadına İnsan, İnadına
Yaşamak adlı tiyatro eseri, yarattığı tipik
karakterlerle cumhuriyetten sonra ülke tarihinin
çeşitli dönemlerine ışık tutuyor. Elpiniki’nin
Yaşamı da bu öykülerden biri.
Yönetmen Emek Dedeoğlu 13 Haziran 2010
Pazar günü Elpiniki’nin Yaşamı’nı üçüncü kez
tiyatro izleyicisiyle buluşturdu İstanbul Barosu
Orhan Apaydın salonunda. Oyuncu Beyhan
Arbay’ın canlandırdığı Elpiniki, Peralı bir Rum
kadın. Oyun, 6-7 Eylül olaylarına, slogansız,
suçlamasız, öfkeye sürüklemeyen bir anlatımla
yaklaşıyor, Elpiniki’nin yaşamındaki derin izlerlerle
yakın tarihe bakışın yeni bir penceresini açıyor
önümüzde.
Sekiz kardeştirler. Neredeyse aileden
biri, dokuzuncu kardeş Ester. Elpinikiler’in
pansiyonunda kiracı Ermeni bir ailenin küçük kızı,
Elpiniki’nin dost kardeşi… Çocuklukları Pera’nın ara
sokaklarında geçmiş, ramazanlarda “top patladı..
top patladı..” diye koşuşarak müslümanlara iftar
saatini duyuran azınlık çocuklardan Elpiniki ve
Ester. Yıllar sonra Ester ölüm döşeğinde yeniden
Pera’ya çağırır Elpiniki’yi. Vasiyeti, ölümünden
sonra Pera’daki tüm aşıklara karanfil dağıtmasıdır
Elpiniki’nin. Nasıl olsa Ermeni cemaati kaldırır
cenazesini, ona verdiği para karanfiller içindir.
Tüm anlatım çabalarının ötesinde Metin
Balay’ın oyunundan replikleri çağırmalıyız belki
yardıma.
“Babam Yani, beni ve Ester’i Tepebaşı
bahçesine götürdü, bir operete. Taktılar başımıza
birer kurdela fiyonk. Roza teyze, gizliden
esansından bile sıktı boynumuza. Dedi: ‘Ha kilise,
ha tiyatora’ ”
“… Oturdu pencerenin önüne Ester ve başladı
hayatının ilk aşk piyesini yazmaya. Bir yaz gecesi,
yıldızların ışığında, 8 ya da 9 yaşında, arkası
dönük bana. Etrafındaki ışık halesiyle Meryem
Ana kilisesindeki panaiya tasvirlerine benziyordu.
İşte o zaman orada, daha çocuk yaşımda anladım
ki tanrı aşktır! Ne olursa dinin mezhebin, eğer aşk
yoksa içinde bulamazsın tanrıyı. Bu aşk değildir
kutsal, ulvi. Basbayağı aşktır bu. İnsan aşkı”
“Ben hiç aşık olmadım dersem yalan söylemiş
olurum ama, ben gençken olmadım hiç aşık. (…)
Ta ki onu görünceye kadar…”
“Babası bir Arnavut Beyiydi Bahzat’ın ve de
müslümandılar tabiki ve benim gibi gayrimüslüm bir
gelin istemezlerdi. Bu mevzu hiç konuşulmuyordu
aramızda ama ikimiz de biliyorduk bunun böyle
olduğunu.”
“Kaçacağız matmazel Elpiniki (…) Bu böyle
devam etmeyecek. Gideceğiz bir Anadolu
kasabasına, yeni bir hayat kuracağız kendimize
(…) O zaman korktum sahiden, ben gelmişim
merdiVen dayamışım kırkıma ama çıkmamışım
Pera’dan, İstanbul’dan.. baktım Behzat’ın
yeşil gözlerine, silindi korkum. Dedim: Olur,
Edaksi! (…) Bu cumartesi saat 12’de alırım seni
dükkandan…”
“ O cumartesi 6 Eylül idi ve o meşhum hadiseler
patlak verdi. Hani şu 6-7 Eylül hadiseleri. Hani
müslümanları kışkırtmışlardı gayrimüslümlere
karşı, onlar da talan etmişlerdi bütün dükkanları
Pera’da, daha başka yerlerde de. Hatta ölenler
bile olmuştu. Hatırladınız mı? Hatırladıysanız
hatırladınız, hatırlamadıysanız sizlere uzun uzun
anlatacak değilim. Okursunuz eski gazetelerin,
jurnallerin tozlu sayfalarından. Talan oldu bizim
de dükkanımız cadde üzerinde olduğundan.
Ester’le ben zor canımızı kurtardık, ama mühimi
hepsinden, o gün buluşamadık Behzat’la”
“Ardından kaçtı Ester Kayseri’ye akrabalarının
yanına gizlenmeye. Ben de önce Girit’e, oradan da
Atina’ya. Ama sanmayın rahat ettim orda. Burda
Rum gavuruydum orda oldum Türk Tohumu.
(…)”
İstanbul’da azınlıklara karşı yapılan saldırılar
Pera’yı bir savaş alanına çevirmişti kuşkusuz,
ama yüzyıllarca birlikte yaşamış bu insanların
yüreklerinde açtığı yara da savaş yaralarından
farklı değildi. Parçalanmış yaşamlar ve bir aşkın
hazin sonu… Elpiniki’de, acı bir olayın kırgın ama
yarasını bir kine dönüştürmeyen sakınıklığını
buluyoruz. Elpiniki’nin duygularında bir dönemi
sorgulamanın başka bir yolu olduğunu gösteriyor
oyun bize: Aşk ve elbette sanat.
Yönetmen Dedeoğlu, sahnede bir Beyoğlu
atmosferi oluşturmuş. Caddenin şık giyimli
sakinleri, şapkalar, askılı pantolonlar, yelpazeler,
parlak çantalar. Galatasaray’da Olivo Pasajı’ndan
dönerek akıp giden tramvay raylarıyla içimizdeki
yolayrımıdır Pera, Elpiniki’nin anayurdu. Beyhan
Arbay’ın Rum aksanında Elpiniki’yi duyarız.
Rumlar’ın, Ermeniler’in, Türkler’in aşkla ortak
sesi olur bu ses, özlem dolu. Yeşil bir cam
şişeden sızıp akan, koyu kırmızı şarap damlasıdır
gözyaşı. Ayna tutan, bize bizi anlatan, bizi bize
yakınlaştıran bir oyun Elpiniki’nin Yaşamı, tüm o
buruk öyküsüne karşın.
“Almaz mısınız bir karanfil… Ester’in
karanfilleri bunlar… ya siz bayım…” Aşka ve
birlikte yaşamaya sunulan karanfiller…
26
• Sosyal-İş Gazetesi
PAYLAŞTIKLARIMIZ
ÇANKAYA BELDE AŞ
♦♦Çankaya
Belde AŞ çalışanlarından Orhan
Koç kalp krizi geçirdi. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz.
♦♦İstanbul
Barosu çalışanlarından Ozan Seven evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
METRO ADANA MAĞAZASI
DEVLET MALZEME OFİSİ
♦♦Metro
dan Mustafa Bebek, Zonguldak’ta yaşanan
maden faciasında yeğenini kaybetti. Acısını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Çiğ-
SOSYAL-İŞ GENEL MERKEZ
♦♦Metro
♦♦DMO Bursa Bölge Müdürlüğü çalışanların-
♦♦Gazetemiz basın yayın dairesi eski
çalışanlarından, Radikal Gazetesi
gece sorumlusu Behzat MİSER’i
geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama gözlerini yumdu. Yakınlarına
ve sendikal camiaya başsağlığı
diliyoruz.
♦♦Sendikamız
Genel Merkez çalışanlarından
Derya Taşkıran babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Sendikamız
Genel Merkez çalışanlarından
Mustafa Öztürk’ün oğlu sünnet oldu. Geçmiş
olsun dileklerimizi sunuyoruz.
♦♦Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk’ün
annesi ağır bir rahatsızlık geçirdi. Acil şifalar
diliyoruz. Ayrıca amcasını kaybetti. Başsağlığı
diliyoruz.
♦♦Sendikamız
Genel Sekreteri Celal Uyar’ın
oğlu sünnet oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi
sunuyoruz.
♦♦Sendikamız GYK Üyesi Hüseyin Kaşif’in kızı
oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, ailenin
mutluluğunu paylaşıyoruz.
İSTANBUL BAROSU
♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Elif Yörsan’ın
teyzesinin kızı vefat etti. Acısını paylaşıyor,
başsağlığı diliyoruz.
♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Dağhan Ersoy ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi
sunuyor, acil şifalar diliyoruz.
♦♦İstanbul
Barosu çalışanlarından Ayşegül
Kaçdı’nın babası ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz.
♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Nevzat Aydın ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz.
Adana Mağazası çalışanlarından
Örsan Özdemir’in HANİFİ KAAN adında bir
oğlu oldu. Minik HANİFİ KAAN’a hoşgeldin
diyor, mutlu bir yaşam sürmesini diliyoruz.
dem Kıray babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro
Bodrum Mağazası çalışanlarından
Cenk Sayman evleniyor. Üyemizi kutluyor,
mutluluklar diliyoruz.
METRO ETLİK MAĞAZASI
♦♦Metro
Etlik Mağazası çalışanlarından
Esen Atalay evlendi. Üyemizi kutluyor,
ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Aydan Çetinkaya, Metro Mamak Mağazası
çalışanlarından Zafer Çaya ile evlendi.
Üyelerimizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
Adana Mağazası çalışanlarından
Hakkı Tekin’in HATİCE SENA adında bir kızı
oldu. Minik HATİCE SENA’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro
met Bozkurt’un CEYLİN DURU kızı oldu. Minik CEYLİN DURU’ya hoşgeldin diyor, mutlu
bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Şe-
Dintaş evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
♦♦Metro Etlik Mağazası çalışanlarından Er-
♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Meh♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Fadli
♦♦Metro Adana Mağazası çalışanlarından Özlem Metin Diler’in oğlu oldu. Minik bebeğe
hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
METRO BÜYÜKÇEKMECE MAĞAZASI
♦♦Metro Büyükçekmece Mağazası çalışan-
larından Ahmet İrez’in NİSANUR adında bir
kızı oldu. Minik NİSANUR’a hoşgeldin diyor,
ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Hüsniye Kurtoğlu’nun CANSU adında bir kızı oldu. Minik CANSU’ya hoş geldin
diyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Günay Karabıyık’ın GURUR adında
bir kızı oldu. Minik GURUR’A hoş geldin diyor, mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Şükrü Vatansever’in EFE adında bir
oğlu oldu. Minik EFE’ye hoş geldin diyor,
mutlu ve sağlıklı bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro
Büyükçekmece Mağazası çalışanlarından Fuat Yıldız’ın BERAT adında bir oğlu
oldu. Minik BERAT’a hoş geldin diyor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyoruz.
METRO BODRUM MAĞAZASI
Etlik Mağazası çalışanlarından
Gözde Karataş 22 Mayıs’ta evlendi. Üyemizi kutluyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
nol Başar’ın oğlu evleniyor. Mutluluklar
diliyoruz.
kan Ok evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
METRO GAZİANTEP MAĞAZASI
♦♦Metro
Gaziantep Mağazası çalışanlarından Murat Erdem babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro
Gaziantep Mağazası çalışanlarından Ahmet Kaplan evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluğunu paylaşıyoruz.
METRO GÜNEŞLİ MAĞAZASI
♦♦Metro
Güneşli Mağazası işyeri sendika
temsilcimiz Emrah Metin teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro
Güneşli Mağazası çalışanlarından Aylin Ünal evlendi. Üyemizi kutluyor,
ömür boyu mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından
İrfan Özek’in BATUHAN adında bir oğlu
oldu. Minik BATUHAN’a hoşgeldin diyor,
mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından
Cemile Şentürk ameliyat oldu. Acil şifalar
diliyoruz.
♦♦İstanbul
♦♦Metro
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından
♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından Ali Yıldız’ın
♦♦Metro
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından
♦♦İstanbul Barosu çalışanlarından işyeri danış-
♦♦Metro
♦♦Metro
Barosu çalışanlarından Merve
Elçi’nin URAS adında bir oğlu oldu. Minik
URAS’a hoşgeldin diyor, çiftin mutluluğunu
paylaşıyoruz.
babası ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz.
ma kurulu üyesi Pınar Yoldaş babaannesini
kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
Bodrum Mağazası İşyeri Sendika
Baştemsilcimiz Berrin Aka teyzesini kaybetti.
Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
Bodrum Mağazası çalışanlarından
Engin Bilge evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
Bodrum Mağazası çalışanlarından
Mehmet Birol’un MERT adında bir oğlu oldu.
Minik MERT’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
Ayten Ateş kayınpederini kaybetti. Acısını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
Recai Kabaklı evlendi. Üyemizi kutluyor,
mutluluklar diliyoruz.
Güneşli Mağazası çalışanlarından
Bülent Sever’in EFE adında bir oğlu oldu.
Minik EFE’ye hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
Sosyal-İş Gazetesi •
27
PAYLAŞTIKLARIMIZ
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Lale
Öztürk evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Sez-
gin Oğuz’un NİSANUR adında bir kızı oldu.
Minik NİSANUR’a hoşgeldin diyor, mutlu bir
yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Onur
Düştegör evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
♦ ♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından
Şenol Yener’in kızı oldu. Minik bebeğe
hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Mu-
Aylin Özay evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Halit İnce evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir
yaşam diliyoruz.
♦♦Metro
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Gökhan Kambur’un ILGAR adında bir oğlu
oldu. Minik ILGAR’a hoşgeldin diyor, ömür
boyu mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Turgut Doğan’ın BERRA adında bir kızı oldu.
Minik BERRA’ya hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro
silcisi Orhan Yıldız teyzesini kaybetti. Acısını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro
silcimiz Cihan Çakır’ın kolu kırıldı. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
♦♦Metro
Konya Mağazası çalışanlarından İsak
Çeç’in BULEM adında bir kızı oldu. Minik
BULEM’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Meh-
met Tosun’un NECATİ BARIŞ adında bir oğlu
oldu. Minik NECATİ BARIŞ’a hoşgeldin diyor,
mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Musa
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Seval Tarhanlı ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz.
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Eyüp Tünel’in annesi ameliyat oldu. Acil şifalar diliyoruz.
♦♦Metro
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Cenk Yüce evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
METRO MAMAK MAĞAZASI
♦♦Metro
Mamak Mağazası çalışanlarından
Ömer Başer ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Ser-
Gül evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro
Konya Mağazası çalışanlarından İbrahim Yeltem ablasını kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
METRO KOZYATAĞI MAĞAZASI
♦♦Metro
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Çaka evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
labi Aslan kayınvalidesini kaybetti. Acısını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
METRO PENDİK MAĞAZASI
♦♦Metro Pendik Mağazası çalışanlarından Em-
rah Yılmaz evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir
yaşam diliyoruz.
ORDU ÜNİVERSİTESİ METSAN
AŞ
♦♦Ordu Üniversitesi Metsan AŞ çalışanlarından
Şeyda Çağatay evlendi. Üyemizi kutluyor,
mutluluğunu paylaşıyoruz.
PEYZAJ MİMARLARI ODASI
♦♦Peyzaj Mimarları Odası çalışanlarından Ozan
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Kök-
♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Ercan
Mamak Mağazası çalışanlarından Pınar Öztürk’ün babası kalp ameliyatı oldu. Acil
şifalar diliyoruz.
Mamak Mağazası çalışanlarından Ali
Açıkgöz’ün ELİF BERRA adında bir kızı oldu.
Minik ELİF BERRA’ya hoşgeldin diyor, mutlu
bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro
miz Gülesin Aydoğan ile Cihan Eberdes evleniyor. Üyelerimizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
Tümen evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
Ünlü’nün kızı oldu. Minik bebeğe hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Peyzaj
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Duy-
♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından Nazlı
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Abdil
kan Yardımcı ameliyat oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, acil şifalar diliyoruz.
Işıkçı’ının EYMEN SELÇUK adında bir oğlu
oldu. Minik EYMEN SELÇUK’a hoşgeldin diyor,
mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Konya Mağazası çalışanlarından üyeleri-
rat Yücel evlendi. Üyemizi kutluyor, mutlu bir
yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Gü-
♦♦Metro
♦♦Metro Konya Mağazası işyeri sendika baştem-
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Mu-
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Emine Canan Türker teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor başsağlığı diliyoruz.
METRO İZMİR MAĞAZASI
METRO KONYA MAĞAZASI
lay Çarkçı’nın DENİZ adında bir oğlu oldu. Minik DENİZ’e hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam
diliyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Arzu
♦♦Metro
Koçer babasını kaybetti. Acısını paylaşıyor,
başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Tü-
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Levent Yılmaz’ın annesi rahatsızlandı. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
fer Abalı’nın oğlu EGEHAN sünnet oldu. Acil
şifalar diliyoruz.
♦♦Metro İzmir Mağazası çalışanlarından Erhan
ket Yılmaz teyzesini kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
♦♦Metro
♦♦Metro
♦♦Metro İzmir Mağazası işyeri sendika baştem-
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Şev-
Kozyatağı Mağazası çalışanlarından
Sebahat Yamalı’nın annesi vefat etti. Acısını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
ammer Deliyürek’in BATUHAN adında bir oğlu
oldu. Minik BATUHAN’a hoşgeldin diyor, mutlu bir yaşam diliyoruz.
♦♦Metro Güneşli Mağazası çalışanlarından Za-
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
gu Gültekin’in YAĞIZ KAAN adında bir oğlu
oldu. Minik YAĞIZ KAAN’a hoşgeldin diyor,
mutlu bir yaşam diliyoruz.
sal Erdem’in ERBAY KAAN adında bir oğlu
oldu. Minik ERBAY KAAN’a hoşgeldin diyor,
üyemizin mutluluğunu paylaşıyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Zafer
Çaya ve Aydan Çetinkaya evlendi. Üyelerimizi
kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
Mimarları Odası çalışanlarından Canan Yapıcı kısa süreli bir sağlık sorunu yaşadı.
Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
Yılmaz evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar
diliyoruz.
ÜNİBEL
♦♦Ünibel
çalışanlarından Hasan Ellian evlendi.
Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
♦♦Ünibel çalışanlarından Ayhan Keleş’in babası
kalp rahatsızlığı geçirdi. Geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
♦♦Ünibel çalışanlarından Cemil Yalansız evleniyor. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Za-
♦♦Ünibel
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Ku-
♦♦Ünibel çalışanlarından Saadet Gün torun sahi-
♦♦Metro Mamak Mağazası çalışanlarından Er-
Bu bölümde yer almasını istediğiniz her türlü
haberlerinizi, işyeri sendika temsilcilerimize,
şubelerimize ve gazetemiz künyesinde yer alan
e-posta adresi ile faks numarasına gönderebilirsiniz.
fer Çaya dayısını kaybetti. Acısını paylaşıyor,
başsağlığı diliyoruz.
bilay Memiş evlendi. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
can Gülmez babaannesini kaybetti. Acısını
çalışanlarından Saadet Gün kuzenini
kaybetti. Acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz.
bi oldu. Üyemizi kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
28
• Sosyal-İş Gazetesi
Bilişim sektöründeki ilk grev ÜNİBEL’de
F5:
SÖZLEŞMEYİ
YENİLE
Türkiye’de hızla gelişen bilişim sektöründeki ilk grev, sendikamız Sosyal-İş
tarafından ÜNİBEL’de başlatıldı. Sendikamız ile İzmir Büyükşehir Belediyesi
iştiraklerinden olan ÜNİBEL Özel Eğitim ve Bilgi Teknolojileri San. ve Tic. AŞ
arasında sürdürülen 4. Dönem Toplu İş
Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma
sağlanamaması üzerine sendikamız, aldığı GREV KARARI’nı 9 Temmuz 2010
tarihinde uygulamaya koydu.
Saat 08.30’da işyerinde toplanan üyelerimiz, saat 09.00’da alkışlarla GREV’i
başlattı. Tüm üyelerimizin eksiksiz katıldığı GREV’de üyelerimiz, “Hak verilmez
alınır” sloganı atarak alkışlarla işyeri
önüne inerken, İZSU çalışanları da üyelerimizi alkışlayarak
desteklerini sundular.
Saat 12.00’da gerçekleştirilen
açıklamaya sendikalar, demokratik kitle örgütleri, farklı işyerlerinden üyelerimiz ve İZSU çalışanları desteklerini sundular.
“BU İŞYERİNDE GREV VARDIR” pankartının asılmasından
sonra Sendikamız İzmir Şube
Başkanı Müfit Ereş bir konuşma yaparak konukları selamladı ve süreç hakkında bilgi verdi.
Ereş’in konuşmasının ardından Sendikamız GYK Üyesi Engin Sezgin söz
alarak basın açıklamamızı kamuoyu ile
paylaştı. Sezgin açıklamada “Toplu Sözleşmenin masa başında bitmesi için sendikamızın her türlü gayreti, ve müzakere
girişimlerine rağmen aylardır Belediye
yada şirket yetkililerinden sonuç alıcı bir
adım maalesef atılmamıştır. 22 Aralık’ta
başlayan toplu görüşmeler, 7 buçuk aylık bir süre zarfında çözümsüzlüğe doğru itilmiştir” şeklinde konuşarak ÜNİBEL
AŞ’den çalışanların sorunlarının adaletli
bir şekilde çözülmesini istedi. Belediyeye bağlı şirketler içerisinde en düşük
ücretle çalışan işçilerin ÜNİBEL çalışan-
ğinde grev halayı çekti.
Basının yoğun ilgi gösterdiği ÜNİBEL’deki
grev renkli görüntülere de sahne oldu.
Üyelerimiz grev hazırlıları kapsamında
üzerlerinde çeşitli yazılar yazan
önlükler de hazırladı. Bu tişörtlerin bir şöyle:
- Bilgisayarda sayfayı yenilemek
için kullanılan F5 tuşuna gönderme yaparak: “F5: Sözleşmeyi yenile”;
- “[email protected]”
- Bilgisayarda “tümünü seç” komutunun kısa yolu olan “Ctrl A”
komutuna gönderme yaparak
“Ctrl+A : Toplu Sözleşme”
ları olduğunu ifade eden Sezgin, sendikamızın istediği iyileştirme zamlarının
işverence kabul edilmediğini söyleyerek,
“1. yıl için talep ettiğimiz ücret miktarının
işverene aylık toplam net maliyeti 8000
TL civarındadır. Şirket ve Belediye bütçesi düşünüldüğünde bu talebimizin şirkete ekonomik bir külfet getireceğini hiç
kimse iddia edemeyecektir” dedi. Sezgin
açıklamada şunları kaydetti:
“Ünibel çalışanlarının sağlamış oldukları
nitelikli hizmetler ile belediyeye yaratmış
oldukları katma değer gözönünde bulundurulduğunda gelinen
durum ayrıca düşündürücüdür.
Talebimiz açık ve nettir: Fazlasını değil hakkımız olanı istiyoruz.
Eşitlik istiyoruz. Adalet istiyoruz.”
Yapılan konuşmalardan sonra üyelerimiz ve desteğe gelen
dostlarımız davul ve zurna eşli-
- Bir dosyayı kaydetmeye yarayan “Ctrl+S” komutuna gönderme yaparak “Ctrl+S: Sözleşme imzala”
“e-belediye / e-yeter”

Benzer belgeler

METRO Grosmarketler`de 3. Dönem TİS görüşmeleri başladı

METRO Grosmarketler`de 3. Dönem TİS görüşmeleri başladı %10 zam uygulanması kararlaştırıldı. İkinci yıl ücret zam oranı ise %15 olarak belirlendi. Ayrıca her yıl 1 maaş tutarında ikramiye ödenmesi kararlaştırıldı. DİSK – TİS görüşmelerine başlandı Sendi...

Detaylı

2009-11-12-2010-1 - Sosyal-İş

2009-11-12-2010-1 - Sosyal-İş sendikaların sürekli kan kaybettiği bir dönemde Sosyalİş sendikasının başlattığı örgütlenme seferberliği, başta Konfederasyonumuz DİSK olmak üzere tüm kardeş sendikalarımıza ve Türkiye’deki milyonl...

Detaylı