ve lokantalardan başlayacak

Transkript

ve lokantalardan başlayacak
Gündem
Politika
Başbakan Erdoğan’ın ‘Cumartesi Anneleri’ne verdiği söz doğrultusundaa
omis-kayıplar için komisyon kuruldu. Komisyon, ilk olarak 7 sene önce kaybolan
an
Tolga Baykal Ceylan olayını inceleyecek.
yecek.
Verdiği sözü tuttu
sigarayı bıraktı
Başkan olması durumunda
sigarayı bırakacağını söyleyen
Barack Obama, sözünde durdu.
ABD Başkanı, kararını Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nde açıkladı.
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE NR. 15989 FÝYATI: 1 EURO
WWW.EUROZAMAN.COM
Şans oyunları yasağı, birahane
ve lokantalardan başlayacak
‘Emine ancak
temizlik yapar’
klişesi yıkılacak
ZİVER ERMİŞ KÖLN
Almanya’da başta Müslümanlar olmak
üzere göçmenler eğitim, meslek ve iş hayatında sayısız engel ve önyargıyla karşılaşıyor. Başörtüsü ve diğer unsurlardan dolayı kadın göçmenlerin karşılaştığı önyargılar ise erkeklerden daha fazla. Özellikle “Müslüman kadınlar ancak ev hanımı olur, çocuk büyütür, en
fazla temizlik işinde çalışır” klişesi oldukça yaygın. Göçmen kökenli kadınların iyi eğitimli, kalifiye olmaları, iyi eğitimlilerin de önemli yerlere gelmeleri önündeki engelleri fark eden yetkililer Köln’de, “Emine önyargıları temizliyor!”
(Emina putzt Vorurteile weg!) adlı bir kampanyayı hayata geçirdi. Proje, göçmen kökenli kadınların iş hayatında önemli pozisyonlara gelmelerini, kalifiye iş gücü sıkıntısı çekilmeye başlanan ülkede göçmen kadın potansiyeline dikkat çekmeyi ve eğitim ve iş hayatında fırsat eşitliğini geliştirmeyi amaçlıyor. -GÜNDEM 04
-
Ankara’daki patlamaların
altından 30 yıllık
oksijen tüpü çıktı
SEDAT GÜNEÇ, ANKARA
OSTİM’de gerçekleşen patlamayı aydınlatmak amacıyla toplanan delillerin kriminal incelemesinde oldukça ilginç bulgulara
ulaşıldı. Patlamanın ardından enkazda yapılan incelemede 1981 model oksijen tüplerine
ait parçalar bulundu. Oksijen tüplerinin kullanım süresinin 5 yıl olduğuna dikkat çeken uzmanlar, patlamaya 30 yıllık oksijen tüplerinin
sebep olup olmadığını araştırıyor. OSTİM ve
İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde aynı gün
meydana gelen ve 20 kişinin öldüğü patlamalara ilişkin soruşturma derinleştirildi. Patlamaların yaşandığı enkazdan elde edilen delillerin kriminal incelemesi sürüyor. -GÜNDEM 03
-
‘Aşırılık ek sözleşmesi’
derneklerin elini
kolunu bağlıyor
-
AZAMAT DAMİR BERLİN
Aşırı sağ, antisemitizm ve İslamofobiye
karşı mücadele veren derneklerin devlet
desteği alabilmeleri için federal ve eyalet aile bakanlıkları tarafından aşırı akımlarla ilgili ek sözleşme (Extremismusklausel) imzalamalarının
istenmesine ülke çapında bin 500 derneğin karşı
çıktığı bildirildi. Berlin’de ortak basın toplantısı
düzenleyen Müslüman ve Yahudi konseylerinin başkanları, “Extremismusklausel” yüzünden
genel zan oluşturulduğunu belirterek, her türlü
aşırıcılığa karşı mücadele veren dernek ve vakıfların demokratik görevlerini yerine getirmelerine engel olunduğuna dikkat çektiler. -GÜNDEM 05
FOTOĞRAF: DPA
Köln’de göçmen kadınların çalışma hayatında karşılaştığı ayrımcılığa
karşı “Emine önyargıları temizliyor!” adı verilen kampanya başlatıldı.
Federal Hükümet’in Uyuşturucu ve Bağımlılık Sorumlusu
Mechthild Dyckmans’ın (FDP),
Almanya’da çok yaygın olan şans
oyunları otomatlarını yasaklamak
ve 10 binin üzerinde oyun salonuna
daha katı uygulamalar getirilmesini
sağlamak için harekete geçti.
BAYRAM AYDIN MÜNİH
Federal Hükümet’in Uyuşturucu
ve Bağımlılık Sorumlusu Mechthild Dyckmans’ın (FDP), meyhane
ve lokantalarda şans oyunları otomatlarını yasaklamak ve 10 binin üzerinde oyun salonuna daha katı uygulamalar getirmek istediği bildirildi. Ülkenin önde gelen gazetelerinden Süddeutsche Zeitung’a açıklama yapan
Dyckmans, Almanya’da hemen her
köşe başında bulunan şans oyunları otomatlarının bağımlılık yapma ris-
-
kinin çok yüksek olduğunu belirterek,
bu konuda gerekli düzenlemelerin yapılması için hükümetin harekete geçmesini istedi. Federal Hükümet gerekli adımları atarsa, birahaneler ve kapalı alanlarda sigara yasağının ardından yeni bir sınırlandırılmaya gidilecek.
Böylece başta birahaneler olmak üzere
benzin istasyonları, alış-veriş merkezleri ve havalimanlarında bulunan 50
bine yakın şans oyunu otomatı sökülecek. Hali hazırda dahi 18 yaşından küçüklerin bu otomatlarda oynamalarına
yasal olarak izin verilmediğini hatırlatan Uyuşturucu ve Bağımlılık Sorumlusu Mechthild Dyckmans, bu kurala genellikle uyulmadığına dikkat çekti. Bar
ve birahanelerin bu konuda denetlenmesinin zor olduğuna parmak basan
Dyckmans, oyun bağımlılığının önüne geçilmesinin de böylece zora girdiğini belirterek, “Bir çok genç, buralarda şans oyunlarına alışıyor.” dedi. Gazetenin haberinde özellikle alkol, sigara
ve şans oyunlarına başlama yaşının giderek düştüğü de belirtildi. -GÜNDEM 04
PINAR SELEK’E ÜÇÜNCÜ KEZ BERAAT. İstanbul
12. Ağır Ceza Mahkemesi,
Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlamayla ilgili
verdiği kararın Yargıtay
9. Ceza Dairesi’nce bozulması üzerine tekrar yargılama başlattı. Tuksuz sanık Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk’le ilgili beraat
kararında direndiğini açıkladı. -GÜNDEM 08
HAVACILIĞIN PRESTİJLİ ÖDÜLÜ
THY’YE. Havacılık sektörünün
en önemli uluslararası yayını
sayılan Air Transport World
(ATW), “Pazar Liderliği”
ödülüne Türk Hava Yolları’nı
layık gördü. Washington’daki
törene katılan THY Genel Müdürü Kotil, şirketin 78 yıllık geçmişinde ilk defa böyle
kapsamlı bir ödül aldığını söyledi. -EKONOMİ 07
YARGITAY BİR DOSYAYI 2 DAKİKA İNCELEYEREK KARAR VERİYOR.
Meclis’te görüşülen yargı reformu tasarısı tartışmalara sahne oldu.
Adalet Bakanı Sadullah
Ergin, Ergin, Yargıtay’da dosyaların 1 ile 3 dakika içinde karara bağlandığı dairelerin bulunduğunu ifade etti. -GÜNDEM 09
61. BERLİN FİLM FESTİVALİ
BUGÜN BAŞLIYOR. 10 gün
sürecek maratonda ‘Altın
Ayı’yı almak için yarışacak
olan 20 film arasında Seyfi Teoman’ın ikinci filmi ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’
de yer alıyor. Teoman’ın filmi 16 Şubat’ta jürinin karşısına çıkacak. Festival, Joel ve Ethan Coen Kardeşler’in
The Grit adlı filmi ile başlayacak. -KÜLTÜR 15
Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: 069-300 34 130 pbx
Helikopterin yakılan
bazı parçalarını
dağcılar buldu
-
BBP’nin merhum lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği kazayı inceleyen Devlet Denetleme Kurulu (DDK), düşen helikoptere ait kimi parçaların askeri timlerce yakılarak imha edildiğini tespit etmişti. Bu parçaların bazılarına
Yazıcıoğlu’nun bacanağı Dr. Rafet Arslanoğlu’nun başında bulunduğu bir grup gönüllü dağcı ulaştı. Çekilen fotoğraflar DDK’nın raporunu teyit ediyor. Enkazın yaklaşık 200
metre uzağında yakılan parçalar arasında helikopterin koltuk kızağı ve demirleri, kapı
kilitleri, emniyet kemeri, pilotun uçuş bilgilerini not ettiği bloknot mahfazası yer alıyor.
Bazı parçaların ne olduğu ise erimeden dolayı anlaşılamıyor. - İLKAY GÖÇMEN, GÜNDEM08
ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach
02
ZKZ -E 9214, PvSt
09
‘Cumartesi Anneleri’ için
komisyon kuruluyor
FOTOĞRAF: ZAMAN, MÜHENNA KAHVECİ
02 GÜNDEM
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Akciğer kanserinden ölen kadın sayısı arttı
Milano Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesinin yaptığı bir araştırma, Avrupa’da akciğer kanserinden ölen kadın sayısının arttığını ortaya koydu. İngiltere dışındaki bütün Avrupa ülkelerinde gerçekleşen artışta, kadınların 60 ve 70’li yıllarda yoğun
olarak sigara içmeye başlamasının ve bunun sonuçlarının şimdilerde ortaya çıkmasının etkili olduğu belirtiliyor.
-
Avrupa genelinde yapılan bir
araştırma hemen hemen her ülkede akciğer kanserinden ölen kadınların sayısının arttığını ortaya koydu. Dünya Sağlık Örgütü’nün
1970-2007 yılları arasında kansere
bağlı ölümlere ilişkin verilerini değerlendiren araştırmacılar, İngiltere
dışındaki Avrupa ülkelerinde akciğer
kanserinden ölen kadınların sayısının arttığını ortaya koydu. Erkekler
arasında ise akciğer kanserine bağlı ölümlerde düşüş yaşandı. Kadınlarda akciğer kanserinden ölümlerin
oldukça yüksek çıkmasına kadınların 1960 ve 70’li yıllarda sigara içmeye başlamasının ve buna bağlı ölümlerin yeni yeni yaşanmasının yol açtığı düşünülüyor. İngiltere’deki Kanser Araştırmaları Merkezi’ne göre kadınlar genel olarak sigara içmeye erkeklerden daha geç başladığı için rakamlar şu anda daha fazla çıkıyor.
2011 yılına dair tahminlerde bulunan araştırmacılar, Avrupa genelinde içinde bulunduğumuz yıl 1,3 milyon insanın kanserden dolayı hayatını kaybedeceği öngörüsünde bulun-
Tarihi garın çatısında çıkan yangın büyük hasara sebep olmuştu.
Haydarpaşa Garı’nı
İTÜ’lü mühendisler
onaracak
-
Geçtiğimiz yılı kasım ayında çıkan yangınla çatısı büyük hasar gören tarihî Haydarpaşa Tren Garı’nı İstanbul Teknik Üniversiteli (İTÜ) mühendisler onaracak. TCDD’nin talebiyle çalışmalara başlayan mühendis heyeti, rölöve, restitüsyon ve restorasyon için kolları sıvadı.
Haydarpaşa Garı iskele binası ile yanındaki 5 No’lu bina ve yakın çevresindeki yapılarla ilgili çalışma başlatıldığını belirten
proje yürütücüsü Prof. Dr. Attilla Dikbaş,
yapının özgün mimarisine uygun bir proje geliştirdiklerini belirtti. Özellikle giriş
holünün ve yakın çevresinin konforunun
artırılacağını vurgulayan Dikbaş, “Yapısal
yangın güvenliği için aktif ve pasif önlemler belirleyerek teknik danışma hizmetine başladık. Helikopterle çatının fotoğrafları
çekildi. Hasar tespit analizi 3 hafta içinde sonuçlanacak.” bilgisini verdi. İSTANBUL ZAMAN
En sık görülen kanser türlerinden biri
olan akciğer kanseri büyük oranda sigara kullanımına
bağlı olarak gelişiyor. Uzmanlar, sigara içmeyi bırakmanın bir kişinin
akciğer kanseri
olma riskini büyük
ölçüde düşürdüğünü belirtiyor.
280 GRAM DOĞAN
BEBEK HAYATA TUTUNDU
Almanya’nın Dortmund kentinde 5 ay önce dünyaya gelen 280 gram ağırlığındaki minik bebek, sağlık görevlilerinin de yoğun gayretiyle
hayatta kalmayı başardı. Doğumdan sonra hayatta kalabilen en küçük çocuk olma unvanını taşıyan 22 cm boyundaki bebek, 24 haftalıkken gözlerini açtığı hastaneden, 5 ay sonra 2,5 kilo ağırlıkla anne babasına teslim edildi.
KAMYONLARINI EV YAPTILAR, DÜNYAYI GEZİYORLAR
Alman ve Hollandalı iki çift, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları, adeta eve dönüştürdükleri kapalı kasa kamyonetleriyle
dünyayı dolaşıyor. Çok sayıda ülkeyi gezen çiftlerin son durağı, Adana’nın Yumurtalık ilçesi oldu. Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan Kari Kloth ve Walther Altmann çifti ile Hollanda’nın Rotterdam kentinde yaşayan Maureen
Steenbergen ve Henk Yan Van Der Broek çifti yaklaşık 3,5
yıl önce karavan gibi tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kamyonlarıyla dünya turu için yola çıktı. Kloth, üç buçuk
yılda yaklaşık 110 bin kilometre yol yaptıklarını söyledi.
du. Mide, rahim, prostat ve kan kanseri vakalarında ise düşüş bekleniyor.
Sonuçları kanser dergisi ‘’Annals
of Oncology’’ de yayınlananan araştırmada bilim adamları ayrıca kadınlarda meme kanseri, erkeklerde akciğer ve kolorektal kanseri nedeniyle ölüm oranının düştüğünü kaydetti.
Araştırmayı yürüten İtalya’daki Milano Üniversitesi’nden Carlo La Vecchia
ve ekibi, akciğer kanseri ölüm oranının endişe verici olduğunu, kadınlarda
akciğer kanseri ölüm oranının ise bölgede her yerde yükseldiğini ifade etti.
Carlo La Vecchia, bu yıl,
Avrupa’nın batısında ölüm oranının
düşük ancak orta ve doğu Avrupa’da
ise yüksek oranda seyredeceğini ifade ederek, ‘’Bu gelecekte de devam
edeceğe benziyor’’ dedi. Zengin ülkelerde kanserden ölümün, daha iyi
ilaçlar ve erken teşhis için tarama
programının daha yaygın kullanılması nedeniyle azaldığına dikkat çekiliyor. Buna göre en fazla kanser vakası Polonya’da görülürken Fransa,
Almanya ve İtalya’da en düşük rakamlara rastlandı. FRANKFURT ZAMAN
OBAMA SİGARAYI BIRAKTI
Başkan olması durumunda sigarayı bırakacağı sözünü
veren Barack Obama, nihayet bu sözünü yerine getirdi. Eşi Michelle Obama tarafından verilen bilgiye göre,
Başkan Obama sigarayı bıraktı. Michelle Obama, çocuklarda şişmanlığı önlemek için oluşturduğu kampanyanın birinci yıldönümünde Beyaz Saray’da öğle
yemeğinde gazetecilerle bir araya geldi. Bayan Obama, eşinin yaklaşık 1 yıldır sigara içmediğini, sigarayı
bıraktığı için kocasıyla gurur duyduğunu söyledi.
03 GÜNDEM
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Patlamaların altından 30 yıllık oksijen tüpü çıktı
Ankara sanayi bölgesindeki OSTİM ve İvedik patlamalarının ardındaki sır perdesi aralanıyor. Geçtiğimiz
Perşembe günü meydana gelen patlamadan sonra enkazda yapılan incelemede 1981 model
oksijen tüplerine ait parçalar bulundu. Bu tüplerin kullanım süresinin 5 yıl olduğu belirtiliyor.
BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM
-
3 Şubat Perşembe günü saat 11.30 civarında OSTİM’de meydana gelen patlamada 9
kişi vefat etmişti. Bu olaydan 8 saat sonra İvedik’te gerçekleşen patlamada ise 11 işçi
feci şekilde hayatını kaybetmişti. FOTOĞRAF:ZAMAN, TAHSİN ÖZEK
Savcılık, kriminal inceleme
amacıyla kimya ve makine
mühendislerinden bilirkişi heyeti oluşturdu. Ankara Emniyet Bomba İmha Müdürlüğü ekipleri de
olay yerinde TNT benzeri patlayıcı
maddeler olup olmadığına bakıyor.
Olay yerinden elde edilen deliller, TÜBİTAK’ta incelemeye alındı. Kriminal incelemede ikinci patlamada elde edilen deliller arasında 1981 model oksijen tüplerine
ait parçaların bulunduğu öğrenildi. Kriminal uzmanlar oksijen tüplerinin kullanım süresinin 5 yıl olduğuna dikkat çekiyor. Savcılık
şimdi patlamaya bu 30 yıllık tüplerin neden olup olmadığının araştırıldığını araştırıyor. Tüpün verildiği gün patlama olmuş Patlama-
ların yaşandığı işletmelere oksijen
tüpü satan Ersoy Gaz Sanayi ve Ticaret AŞ’nin irsaliye kayıtlarının incelenmesi sonucunda da önemli veriler elde edildi. İrsaliye kayıtlarından, Özkanlar Hidrolik Makine Sanayi Fabrikası’na oksijen tüpünün patlamanın yaşandığı gün
olan 3 Şubat’ta teslim edildiği saptandı. Saat 19.30 sularında patlamanın gerçekleştiği Netsan şirketine ise oksijen tüpünün patlamadan bir gün önce, 2 Şubat tarihinde teslim edildiği belirlendi. Ersoy
gaz firmasının aynı partide 100 işletmeye daha oksijen tüpü dağıtması üzerine bu firmalar uyarıldı.
Soruşturma kapsamında polis
sadeci ikinci patlamayla ilgili bugüne kadar 30’a yakın kişinin bilgisine başvurdu. İvedik Organize
Diyarbakır’daki patlamanın
dehşeti, güneş doğunca anlaşıldı
İSMAİL AVCI, İBRAHİM HALİL BAYRAM DİYARBAKIR
Diyarbakır’da önceki gece LPG tankındaki gaz sıkışması sebebiyle meydana gelen
patlamanın dehşeti gündüz daha iyi anlaşıldı.
Bağlar ilçesi Hatboyu Caddesi’ni savaş alanına
çeviren patlamada, iki katlı binanın yanı sıra
petrol istasyonu, market ve müştemilatı tamamen harabeye döndü. 12 kişinin yaralandığı
patlama, LPG tankının bulunduğu Bağlar tarafında meydana geldi. Harabeye dönen market
ile tank arasında 100 metrelik mesafe olmasına
rağmen kasiyer masasına kadar her şeyin dışarıya fırlaması, patlamanın boyutunu gösteriyor. Patlamanın etkisiyle petrol istasyonundaki bütün pompalar ciddi zarar gördü. Benzin
ve mazot tanklarında yangın çıkmaması, daha
büyük bir tehlikenin önüne geçti. Patlamada,
petrol istasyonunun kullandığı bina ile marketin duvarları yıkıldı. Yıkılan duvarlar, petrol istasyonunun çevresinde park eden araçların üzerine düştü, 5 araç zarar gördü. Marketin
bodrum katı, birinci ve asma katı ile petrolün
kullandığı bölümün iç tarafı tamamen harabe
oldu. Marketin içindeki 18 litrelik yağ tenekeleri, kasiyer masaları dahil bütün malzemeler
şiddetli basınç nedeniyle Hatboyu Caddesi’ne
fırladı. Marketin sahibi Murat Akar, patlama
anında işyerinde olmadığını belirterek, ha-
-
ber alır almaz işyerine geldiğini söyledi. Akar,
“Patlamadan hemen sonra geldim, çalışanlarımı kurtarmak için mücadele ettim. Yaralı arkadaşlarımızı kurtarmak için enkaz altına girdik, onları kurtardık. Hastanelere gönderdik.”
dedi. Maddi olarak büyük zarar gördüklerini;
ancak cana bir şey gelmediği için Allah’a şükrettiklerini anlatan Akar, “Gelen mala gelsin,
cana bir şey olmasın, tek tesellimiz bu. Çok şükür ki kimseyi kaybetmedik.” dedi. Akar, işyerinin sigortalı olduğunu ve ekspertizlerin yapacağı çalışmayı beklediklerini kaydetti.
Bu arada patlamada yaralanan 13 kişiden 7’si, taburcu edildi. Tedavileri süren 6 kişinin durumunun ise iyi olduğu bildirildi. Patlamada yaralanan akaryakıt istasyonu çalışanı Niyazi Gözen, olay sırasında LPG dedektörünün sinyal verdiğini anlatarak, ‘’Bir buharlaşma ve sızıntı vardı. Gerekli önlemleri aldıktan sonra hemen teknik servisi aradık. Aradan
5 dakika geçtikten sonra patlama oldu.’’ dedi.
Bu arada patlamanın meydana geldiği akaryakıt istasyonunda, ilgili kurum temsilcilerinin
incelemesi sürüyor. Yetkililer, ilk belirlemelere göre patlamanın gaz sıkışmasından meydana geldiğini, ancak patlamanın kesin sebebinin, yapılacak araştırmalar sonucunda ortaya
çıkacağını açıkladı.
SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ
Sanayi’de ikinci patlamanın etkilendiği 4 işyeri ise soruşturma süresince kapatıldı. Savcılığın kamu kurum ve kuruluşlarının OSTİM’deki
işletmelerin denetiminde ihmali olup olmadığını da soruşturduğu
öğrenildi. Bu amaçla savcılık önümüzdeki günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Ankara Sanayi Odası gibi kurumların yetkililerinin de bilgisine başvuracak.
Bu arada OSTİM’deki patlamaların kaçak mazot üretiminden kaynaklandığı iddiaları üzerine, polise
ihbar hattı susmadı. Benzer patlamaların yaşanmamasını isteyen vatandaşlar onlarca kaçak mazot ihbarı yaptı. İki işyerine baskın yapan
Mali Şube ekipleri ihbarı doğrulayacak herhangi bir bulguya ulaşamadı.
10 ŞUBAT 1432 REBİULEVVEL 8
ÞEHÝRLER
ÝMSAK
GÜNEÞ
ÖÐLE
ÝKÝNDÝ
AKÞAM
BERLÝN
5 33
7 29
12 28
14 44
17 14
YATSI
18 34
DORTMUND
DUISBURG
5 56
5 59
7 50
7 52
12 51
12 54
15 11
15 14
17 41
17 44
19 01
19 04
DÜSSELDORF
5 59
7 52
12 54
15 14
17 44
19 04
ESSEN
5 58
7 51
12 53
15 13
17 43
19 03
FRANKFURT
5 51
7 41
12 47
15 10
17 40
19 00
HAMBURG
5 46
7 45
12 41
14 54
17 25
18 45
HANNOVER
5 47
7 43
12 42
14 59
17 29
18 49
KARLSRUHE
5 52
7 40
12 48
15 14
17 44
19 04
KASSEL
5 48
7 41
12 43
15 03
17 33
18 53
KIEL
5 46
7 47
12 41
14 51
17 22
18 42
KÖLN
5 58
7 50
12 54
15 14
17 45
19 05
MAÝNZ
5 53
7 43
12 48
15 12
17 42
19 02
MANNHEIM
5 52
7 41
12 47
15 13
17 42
19 02
MÜNÝH
5 39
7 25
12 35
15 04
17 33
18 53
NÜRNBERG
5 42
7 30
12 37
15 02
17 32
18 52
SIEGEN
5 54
7 46
12 49
15 10
17 40
19 00
S GÜMÜND
5 46
7 34
12 42
15 09
17 38
18 58
STUTTGART
5 49
7 36
12 44
15 12
17 41
19 01
ULM
5 46
7 32
12 41
15 10
17 39
18 59
AACHEN
6 02
7 53
12 57
15 18
17 48
19 08
AUGSBURG
5 42
7 28
12 38
15 06
17 35
18 55
BIELEFELD
5 52
7 47
12 47
15 05
17 35
18 55
BOCHUM
5 57
7 51
12 52
15 12
17 42
19 02
BOBLINGEN
5 50
7 36
12 45
15 13
17 42
19 02
BREMEN
5 51
7 49
12 46
15 00
17 31
18 51
FREIBURG
5 54
7 39
12 50
15 19
17 48
19 08
GELSENKIRSCHEN
5 58
7 51
12 53
15 12
17 42
19 02
HAMM
5 55
7 49
12 50
15 09
17 39
18 59
LUDWIGSBURG
5 49
7 36
12 44
15 11
17 41
19 01
Sis yüzünden 14 araç birbirine girdi: 4 ölü
ENSAR TUNA ALATÜRK BURSA CİHAN
Bursa-İzmir çevreyolunun 5. kilometresinde yoğun sis nedeniyle meydana gelen trafik kazasında 4 kişi öldü, 12 kişi yaralandı. 14 aracın birbirine girdiği feci kaza sonrasında ortalık savaş alanına döndü. Hayatını kaybedenlerden pazarcılık yapan Mehmet Banat’ın (32) her sabah olduğu gibi halden mal-
-
Yoğun sis yüzünden meydana
gelen kazada 6
kamyonet, 2
otobüs, 1 TIR,
2 kamyon ve
1 ambulans
olmak üzere
toplam 12 araç
birbirine girdi.
FOTOĞRAF: CİHAN,
ALEM ELİTOK
zeme almak için yola çıktığı öğrenildi. Yeni Hal binası yakınlarında dün sabah 05.45 sularında yaşanan kazada Muttalip Köse (26), Mehmet Banat, Fikret Mutlu ve Erkan Bilgin hayatını kaybetti. Olay yerinde çalışmaları takip eden Bursa Sağlık Müdürü Dr. Özcan
Akan, kazaya karışan araçların aralarında bir ambulansın da bulunduğu söyledi. İstanbul’dan Balıkesir’e
dönmekte olan ambülansta bulunan sağlıkçıların hastanede tedavilerinin devam ettiği öğrenildi. Yaralılardan 6’sı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne, 4’ü Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. 2 yaralı da tedavilerinin ardından taburcu edildi. Kazada hayatını kaybedenlerden geriye gözü yaşlı aileler kaldı. Bunlardan
biri de pazarcılık yapan Mehmet Banat. İki çocuk babası Banat, her sabah olduğu gibi dün de saat 04.30’da
halden malzeme almak için yola çıktı. Bir anda kendini sisin içinde bulan talihsiz adam, zincirleme kazaya kurban gitti. Hurdaya dönen aracından kurtarma ekipleri tarafından çıkarılan Banat’ın cansız bedeni, Uludağ Üniversitesi Hastanesi morguna kaldırıldı.
Haberi duyarak hastaneye koşan Banat’ın yakınları,
yaktıkları Kürtçe ağıtlarla ortalığı inletti.
04 GÜNDEM
‘Emine ancak temizlik
yapar’ kliþesi yýkýlacak
Ýsmail
Kul
Huzur mezarda..
Baþkasý anlatsa inanmazdým.
Ama olay oturduðumuz binada yaþandý.
Eritre kökenli bir aile taþýnýyor binaya.
Kadýn Eritre’den, 3 yaþýnda kýzlarý var.
Çocuk evde uyuyor, kadýn dýþarý çýkýyor.
Ancak anahtarý içerde unuttuðunu fark ediyor.
Gerek çocuðun içerde kalmasý, gerekse
yabancý bir ülkede olmanýn stresi ile panikliyor,
aðlayýp sýzlýyor.
Bunu duyan alttaki yaþlý bir kadýn ise ne
olduðunu soruyor.
Kendisine kapýnýn kapandýðý, anahtarýn
içerde kaldýðý, çocuðun da içerde kaldýðý
söyleniyor.
Yaþlý kadýnýn cevabý net oluyor:
“Olabilir.
Ama bu çevreyi rahatsýz etmenizi gerektirmez..”
***
Bilindiði gibi, ses ölçme birimi desibel’dir.
Mesela:
Rüzgarda yaprak sesi 10 desibeldir.
Fýsýldama: 20 desibel.
Buzdolabý motoru sesi: 30 desibel.
Düþük sesli sohbet: 40 desibel.
Bisiklet zili: 75 desibel.
Çocuk sesi: 80 desibel.
Almanya’da 12. Aðustos 2004 tarihli düzenlemeye göre desibel sýnýrlarý þöyle:
Hastaneler: 45 (gündüzleri, 6-22 arasý), 35
(geceleri, 22-6 arasý).
Ýskan bölgeleri: 60, 45.
Sanayi bölgesi: 70.
Araba kornasý: 90 desibel.
Kulaklarýn zarar
Federal Çevre
görmemesi için diskoteklerde
Bakaný Nortavsiye edilen sýnýr: 90 desibert Röttgen
bel.
yeni bir tasarý
Zira:
hazýrlýyor.
40 desibelde uyku bozukluðu ortaya çýkabiliyor.
Buna göre
Öðrenme ve konsantrasyon
çocuk sesi
zorlaþýyor.
zararlý çevre
60 desibel stres sýnýrýdýr.
gürültüsü
85 desibelden sonra iþ
sayýlmayacak
ortamýnda kulak korumalýðý
artýk.
gerekiyor.
***
Küçük çocuðu evde kapalý Eritreli kadýn kaç
desibellik ‘gürültü’ çýkardý bilmiyorum.
Dolayýsý ile yaþlý Alman kadýnýn tahammül
sýnýrý desibel biriminde nedir bilemiyoruz.
Ama Almanya’da yaygýn bir problem ile karþý
karþýya kaldýðýmýz da bir gerçek.
Bunu hükümetin son kanun tasarýlarýndan
birine verilen tepkiden de anlýyoruz.
Þöyle ki:
Federal Çevre Bakaný Norbert Röttgen yeni
bir tasarý hazýrlýyor.
Buna göre çocuk sesi zararlý çevre gürültüsü
sayýlmayacak artýk.
Bunun günlük hayatýmýza yansýmasý þöyle
olacak:
Çocuk yuvalarý, ana okullarý, Kindergarten’ler
saf iskan bölgelerinde de olabilecek.
Bugüne kadarki düzenleme ‘teknik’ olarak
çocuk gürültüsü ile fabrika gürültüsü, makine
gürültüsü arasýnda fark görmüyordu.
Ancak tasarýya tepki de var.
CDU’nun 57 bin üyesi olan yaþlýlar teþkilatýndan Leonhart Kuckart karþý çýkýyor:
“Bu anayasaya aykýrýdýr. Þahsiyet özgürlüðü
ile ilgili 2 madde ile çeliþir.
Çocuklarýn haklarý olduðu gibi yaþlýlarýn da
haklarý vardýr.
90 desibellik bir gürültü kompresörden de
gelse, çocuklardan da gelse kabul edilemez bir
gürültüdür..”
***
Ne diyelim?
Haklýsýnýz, Sayýn Leonhart.
Acaba gerçek huzur mezarda mýdýr nedir?
Ne dersiniz? [email protected]
Federal Aile Bakanlýðý delegasyonu
Ahlen’de incelemelerde bulundu
Alman Federal Aile Bakanlýðýnýn üst düzey yöneticileri
1Ahlen’de çeþitli kurum ve kuruluþlarý ziyaret ederek
yetkililerden yapýlan çalýþmalar hakkýnda bilgiler aldýlar. Ahlen Belediyesi Uyum Müdürü Ulla Wolteringin davetlisi olarak gelen bakanlýk görevlileri ilk olarak Ahlen Belediye Baþkaný Benedikt Ruhmöller’i makamýnda ziyaret ettiler. Ziyarette belediye uyum ekibinden Ulla Woltering, Daniela Noack, Maria Nortmann, Naime Akþit ve Mehmet Tanlý ile Ahlen Uyum Meclisi Baþkaný Uður Doðan hazýr bulundu. Ahlen’de yaþayan yaþlý insanlarýn ve göçmenlerin durumlarýný
inceleme imkanýda bulan bakanlýk yetkilileri uyum alanýnda
ve göçmenlere yönelik çok yönlü uygulanan projelerini belediye yetkililerinden dinlediler. Delegasyona Wilhelmstrassedeki‚ Verein Alter und Soziales e.V ’’ Derneðine, Evonike,
öðrencilerinin yüzde 70 i göçmen olan Geschwister-SchollSchule’ye, Türklerin oturduðu mahallelere ve DÝTÝB Camiisine yaptýðý ziyaretlerde refakat etti. MUHAMMET KANSU AHLEN
10 ÞUBAT 2011 PERÞEMBE ZAMAN
Almanya’daki göçmenler, eðitim ve iþ hayatýnda bir çok önyargý ve ayrýmcýlýkla karþýlaþýyor. Bu kiþi bir de göçmen kadýn
olunca karþýlaþtýðý ayrýmcýlýk ise çok daha fazla oluyor. Yetkililer, “Emine ancak temizlik yapar” kliþesinin
yenilmesi, göçmen kadýn potansiyelinin iþ hayatýnda daha verimli kullanýlabilmesi için, “Emine’nin iþ yeri”
(Eminas Arbeitzplatz) adlý bir kampanya hayata geçirdi.
Projeyi NRW Katolik Yüksekokulu,
Köln Büyükþehir
Belediyesi Kadýn
Erkek Eþitliði Dairesi, Kültürler
Arasý Ýliþkiler
Dairesi, Köln
Uyum Meclisi,
Federal Ýþ Ajansý (BA) ve IN
VIA Derneði’nin
ortak baþlattýðý
kampanyayý,
Kuzey Ren
Vestfalya (KRV)
Uyum Müsteþarý Zülfiye Kaykýn ve Köln
Büyükþehir
Belediyesi Ýkinci Baþkaný Elfi
Scho-Antwerpes (SPD) de
destekliyor.
ZÝVER ERMÝÞ KÖLN
Almanya’da baþta Müslümanlar
olmak üzere göçmenler eðitim,
meslek ve iþ hayatýnda sayýsýz engel
ve önyargýyla karþýlaþýyor. Baþörtüsü
ve diðer unsurlardan dolayý kadýn
göçmenlerin karþýlaþtýðý önyargýlar ise
erkeklerden daha fazla oluyor. Özellikle “Müslüman kadýnlar ancak ev
hanýmý olur, çocuk büyütür, en fazla
temizlik iþinde çalýþýr” kliþesi oldukça
yaygýn. Göçmen kökenli kadýnlarýn iyi
eðitimli, kalifiye olmalarý, iyi eðitimlilerin de önemli yerlere gelmeleri
önündeki engelleri fark eden yetkililer
Köln’de, “Emine’nin iþ yeri – Emine
temizlik yapar ön yargýlarý kalkýyor”
(Eminas Arbeitzplatz) adlý bir kampanyayý hayata geçirdi. Proje, göçmen
kökenli kadýnlarýn iþ hayatýnda önemli pozisyonlara gelmelerini, kalifiye iþ
gücü sýkýntýsý çekilmeye baþlanan ülkede göçmen kadýn potansiyeline
dikkat çekmeyi ve eðitim ve iþ hayatýnda fýrsat eþitliðini geliþtirmeyi
amaçlýyor.
Kampanya, Köln’deki Rautenstrauch-Joest-Museum içindeki Forum Volkshochschule’da düzenlenen
bir programla baþladý. Program öncesi
bir basýn toplantýsý düzenleyen projenin bilim danýþmaný Prof. Dr. Angelika Schmidt-Koddenberg, Alman eðitim sisteminde göçmen gençlerin sosyal ve yapýsal alanda dezavantajlý bir
kesimi oluþturduðunu ifade etti. Diploma sahibi göçmen genç oranýnýn
1
Alman akranlarýna göre düþük olmasýnýn bunu kanýtladýðýný söyleyen
Koddenberg, “Farkýn nedeni göçmen
olmalarý deðil, ebeveynlerin sosyal
imkânlarýnýn kýsýtlýlýðý. Yani Alman
eðitim sisteminde sosyal statünün ana
etken olduðunu söyleyebiliriz. Ýkinci
bir nokta ise eðitim istatistiklerine göre göçmen olsun, yerli olsun kýzlarýn
erkeklerden daha iyi derece ile okulu
bitiriyor olmasý.” dedi.
Göçmen ailelerin çocuklarýný ekonomik olarak olmasa da duygusal olarak çok desteklediklerini belirten
Koddenberg, “Ama göçmen bir çocuðun ayný eðitim baþarýsý veya sonucuna ulaþabilmesi için Alman bir çocuðun iki katý gayret göstermesi gereki-
yor. Diðer yandan da kýzlar erkeklerden iki kat gayretli olmalarý gerekiyor” dedi. Projenin “fikir annesi”,
Köln Büyükþehir Belediye Meclisi’nin
SPD’li üyesi Gonca Mucuk ise göçmen öðrencilerin eðitimde istenen seviyeyi yakalayamadýðýný ve iyi eðitimli
göçmen kýzlarýn hak ettikleri yere gelemediklerini gördükten sonra böyle
bir projeyi hayata geçirmeye karar
verdiklerini ifade etti. Basýn toplantýsýna ayrýca, projeye katkýda bulunan
Köln Belediyesi’nden Ina-Beate
Fohlmeister, Chistine Kronenber, BA
Köln Ýþ Piyasasý’nda Þans Eþitliði Sorumlusu Eva Pohl ve IN VIA Köln’den
proje koordinatörü Hilde Imgrund
katýlarak bilgi verdi.
Programda Köln Büyükþehir Belediyesi Ýkinci Baþkaný Manfred Wolf,
“Emine’nin iþ yeri” projesinin, kalifiye
göçmen kadýn potansiyelini ortaya
koymayý amaçladýðýný söyledi. Demografik dönüþüm de göz önüne alýndýðýnda konunun gündemde tutulmasý
gereken bir konu olduðunu söyleyen
Wolf, proje ve kampanyanýn göçmenlerin kültürel özelliklerinin, çeþitliliðe
deðerli bir katký olarak algýlanmasý ve
deðer verilmesi olduðunu aktardý. Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Çalýþma ve Uyum Bakanlýðý temsilcisi Anton Rütten ise, programa katýlamayan bakanlýk müsteþarý Zülfiye Kaykýn’ýn mesajlarýný iletti, mevcut potansiyelin kullanýlmasýnýn toplum için bir
þans olduðunu kaydetti.
Þans oyunlarý yasaðý lokantalardan baþlayacak
BÝRÝNÝCÝ SAYFADAN DEVAM
Dyckmans'ýn açýkladýðý verilere göre Almanya'da 400 bin
kiþi þans oyunlarýnýn tutsaðý haline
gelmiþ durumda. Bu insanlarýn yüksek miktarda para kaybetme tehlikesi ile karþý karþý olduðunun altýný
çizen uzmanlar, bunun sonucunda
aile ve iþyerinde sorunlar yaþanmaya baþladýðýna dikkat çektiler. Ýnsanlarýn baðýmlý olmamasý için,
devletin gerekli önlemleri almasý istendi. Þans oyunlarý baðýmlýlýðýyla
mücadele kapsamýnda resmi spor
bahis oyunlarý ve loto salonlarýnda
1
MECHTHILD DYCKMANS
bazý önlemler alýndýðý biliniyor. Bu
salonlara gelen misafirler isimleri
kayýt altýna alýnýrken, baðýmlý olduðu tespit edildiðinde ülke genelinde
kamuya ait bu tür salonlara girmelerine izin verilmiyor.
Uyuþturucu ve Baðýmlýlýk Sorumlusu Mechthild Dyckmans, benzer
bir uygulamayý þimdi otomatlarla yýllýk 3 milyar Euro ciro yapan özel salonlarda da uygulanmasýný istiyor.
"Baðýmlýlarýn bu tür salonlara giriþlerine karþý benzer bir yasaða bu salonlarda da ihtiyaç var." diyen
Dyckmans, bunun dýþýnda misafirle-
re verilecek giriþ kartýyla bir kiþinin
ayný anda birden fazla otomatta oynamasýný engellemeyi hedefliyor.
Dyckmans ayrýca, kurallara uymayanlara yüksek cezalar verilmesini ve
hatta iþletme sahibinin göz göre
göre misafirlerinin para kaybetmesine izin vermeleri halinde iþletme izinin elinden alýnmasýný talep etti.
Dykmans'ýn gündeme getirdiði planýn hayata geçirilebilmesi için Federal Ekonomi Bakaný Rainer Brüderle
ile (FDP) görüþmesi gerekiyor. Ekonomi Bakanlýðý'nýn da benzer yönde
planlarý olduðu kaydedildi.
ABTTF kurucularýndan Cafer
Hasan, “29 Ocak
Direniþi'nin üzerinden 23 yýl geçmesine ve Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi
kararlarýna raðmen hala inkar
edilmesi üzücü
ve düþündürücüdür” dedi.
Milli Direniþ Günü unutulmadý
Witten Batý Trakyalýlar Yardým-
1laþma Derneði , 29 Ocak 1988
tarihinde Atina'nýn baskýsýna karþý
yapýlan direniþ eylemi ve eylemin iki
yýl sonraki yýl dönümünde Gümülcine kentinde Türkleri hedef alan saldýrýlarý anmak amacýyla DÝTÝB Sultan
Ahmet Camii’nde bir toplantý düzenledi. 29 Ocak Batý Trakya Türk
Azýnlýðý Milli Direniþ Günü’nün 23.
yýldönümü anma toplantýsýna, T.C.
Essen Muavin Konsolosu Sezai
Ekin, konuþmacý olarak ABTTF kurucularýndan Cafer Hasan, Duisburg
Batý Trakya Türkleri Eðitim ve Spor
Derneði As Baþkaný Raif Bozacý ve
birçok Batý Trakyalý katýldý.Batý Trakya'da, isimlerinde ''Türk'' kelimesi
bulunan derneklerin ''Yunanistan'da
Türk bulunmadýðý'' gerekçesiyle
mahkeme kararýyla kapatýlmak istenmesi üzerine Türk azýnlýk, Gümülcine'de 29 Ocak 1988 tarihinde
''toplu direniþ'' gerçekleþtirmiþti.Bu
direniþin ikinci yýl dönümü olan 29
Ocak 1990 tarihinde ise, fanatik Yunanlý gruplar tarafýndan Gümülcine
ve Ýskeçe'de Türklere karþý toplu saldýrýlar düzenlenmiþti.Yunan polisinin
müsamahasý altýnda iki gün sürdürülen saldýrýlarda, Türklere ait 500'ün
üzerinde dükkan ve iþyeri tahrip edilerek yaðmalanýrken, aralarýnda Ýskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga ile
dönemin baðýmsýz milletvekili Ahmet Faikoðlu'nun da bulunduðu çok
sayýda Türk aðýr þekilde dövülmüþtü.
MEHMET SAIT BOZKURT WITTEN
Velbertliler kan baðýþýna
yoðun ilgi gösterdi
Velbert DÝTÝB Yeni Camii ve
1Kýzýl Hac (Rote Kreuz) ile bir-
likte kan baðýþý kampanyasý düzenledi. Vatandaþlarýn yoðun ilgi gösterdiði kampanyada 100’ün üzerinde kiþi
kan baðýþýnda bulundu. Mettmann
Fatih Camii imamý Hasan Kaymakçý
ve Velbert Yeni Camii imamý Halim
Karacan kampanyaya kendilerinin
de severek katýldýklarýný, kan vermenin sünnet olduðunu ve bu toplumda din, dil, mezhep ayýrt etmeden bir
insaný kurtarmanýn bütün insanlýðý
kurtarmýþ gibi hayýrlý olduðunu düþünerek hareket ettiklerini söylediler.
Rote Kreuz þefi Dr.Bredefeld kan
vermenin insan vücuduna çok yararlý
olduðunu, erkeklerin senede altý bayanlarýnsa dört kez kan verebileceklerini söyledi. Katýlýmýn her sene dahada arttýðýný ve bu seneki yapýlan
kampanyada kan baðýþýnda bulunanlara yürekten teþekkür ettiðini
bildirdi. HAKAN VÝZEL VELBERT
05 GÜNDEM
10 ÞUBAT 2011 PERÞEMBE ZAMAN
Aþýrý saðcýlar ve
PKK’lýlar, ‘Ýslamcý
teröristlerden’
daha mý demokrat?
AZAMAT DAMÝR BERLÝN
Aþýrý sað, antisemitizm ve aþýrý
dincilikle mücadele veren derneklerin devlet desteði alabilmeleri
için federal ve eyalet aile bakanlýklarý
tarafýndan aþýrý akýmlarla ilgili ek sözleþme (Extremismusklausel) imzalamalarý istenmesine ülke çapýnda bin
500 derneðin karþý çýktýðý bildirildi. Almanya genelinde bu ek sözleþmeye
karþý protesto imzalar toplanýyor, Baþbakan Angela Merkel ve Federal Aile
Bakaný Christina Schröder’e mektup
gönderiliyor. Bu çerçevede baþkent
Berlin’deki basýn evinde Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Genel Sekreteri Stephan J.Kramer, Saksonya-Anhalt Eyaleti Ýçiþleri Bakaný Holger Hövelmann ve Almanya Müslümanlar
Merkez Konseyi (ZMD) Genel Baþkaný Aiman Mazyek ortak basýn toplantýsý düzenledi. Müslüman ve Yahudi
konseylerinin baþkanlarý, “Extremismusklausel” yüzünden genel zan
oluþturulduðunu belirterek, her türlü
aþýrýcýlýða karþý mücadele veren dernek
ve vakýflarý ‘ispiyonlayarak’ demokratik görevlerini yerine getirmelerine engel olunacaðýna dikkat çektiler. ZMD
Genel Baþkaný Mazyek ayrýca terör
tartýþmalarýnda Ýslam inancýna mensup insanlarla ilgili genel bir þüphe duyulmasýndan duyduðu endiþeyi dile
getirdi. Müslümanlarýn aþýrýcýlýkla yaptýðý mücadele toplum tarafýndan yeterince kabul görülmediðine dikkat çeken Mazyek, geçen yýlýn sonunda Almanya’da terör saldýrýsý spekülasyonlarýnýn yapýldýðý dönemde mescit ve
camilerde aþýrýcýlýkla ilgili Cuma hut-
1
ZMD Genel Baþkaný Aiman Mazyek Müslümanlarýn aþýrýcýlýkla yaptýðý mücadelenin toplum tarafýndan
yeterince kabul görülmediðini söyledi. Mazyek, geçen yýlýn sonunda Almanya’da terör saldýrýsý spekülasyonlarýnýn yapýldýðý dönemde mescit ve camilerde aþýrýlarla ilgili Cuma hutbeleri okunduðunu ve bunlarýn cemaat tarafýndan çok olumlu bulunduðunu belirtti.
beleri okunduðunu belirtti. Bu hutbelerin cemaat tarafýndan bu çok olumlu
karþýlandýðýnýn altýný çizen Mazyek,
“Ýslamýn, dinimizin kim tarafýndan
olursa olsun suiistimal edilmesine karþýyýz.” dedi.
AÞIRI SAÐCILARA KARÞI PROTESTO
GÖSTERÝSÝ
Federal Meclis’in Türk kökenli milletvekilleri Sevim Daðdelen ve Memet
Kýlýç, 19 Þubat tarihinde aþýrý saðcýlarýn
düzenlemek istediði yürüyüþe karþý bir
yazýlý bildiri yayýmladý. Bildiride, bir dizi aþýrý saðcý Nazi örgütünün 19 Þubat
2011 günü 2. Dünya Savaþý sýrasýnda
bombalanan Dresden’de ve Avrupa
çapýnda bir gösteri yapmaya hazýrlandýðýna, Nazilerin kentin bombalanmasýný bahane ederek yürüyüþü geleneksel hale getirmeye çalýþtýklarýna dikkat
çekildi. Bu ‘Nazilerin bu tarih çarpýtma
çabalarý’na karþý geniþ bir toplumsal
muhalefet örgütlendiðine belirten
Daðdelen ve Kýlýç, “Nazi yürüyüþünün
geçtiðimiz yýl olduðu gibi bu yýl da engellenmesi için sendikalardan gençlik
örgütlerine dek geniþ katýlýmlý bir güç
birliði saðlandý. Düþüncelerini yaymak
için ýrkçýlýðý kullanan, toplumsal yaþamý zehirleyerek önyargýlarý derinleþtiren Nazilere verilecek en anlamlý yanýt, göçmeni-Almaný, genci-yaþlýsý,
kadýný-erkeðiyle onlarýn karþýsýna çýkmak, yürüyüþlerini bir kez daha engellemek olacaktýr.” açýklamasýný yaptý.
KRV’de tüm gün
okullara destek artýrýldý
SPD ve Yeþiller`den oluþan KRV koa1lisyon hükümeti tüm gün okullar için
ödediði destek primlerini arttýrdý. Eyalet
Eðitim Bakaný Sylvia Löhrmann, “Uzun
bekleme süresi tam gün okullarda kalite
kaybýna yol açtý” diyerek, destek primlerinde yapýlan yüzde 14 artýþýn acilen yapýlmasý
gerektiðini söyledi. Ýlk kez 2003 yýlýnda hayata geçirilen tüm gün okullarda(OGS) 1
Þubat`dan itibaren öðrenci baþýna eðitim
yýlý boyunca eyalet tarafýndan ödenen destek oraný 615’den 700 Euro`ya, özel pedegojik ilgi gerektiren çocuklarda ise bu miktar bin 230’dan, bin 400 Euro`ya yükseltildi.
Ayrýca OGS okullarýnda teþvik edilen öðretmen yerlerinin yarýsý, gençlik hizmetleri,
spor, kültür ve diðer sivil toplumun bölümleri için kullanýlabilecek. Bu ek ödenek
205’den 235 Euro`ya veya 400’den 490 Euro`ya yükseliyor. Açýklamada içinde bulunduðumuz eðitim yýlýnda tam gün okullarda
12 bin 500’i özel pedagojik ilgi isteyen olmak üzere toplam 215 bin çocuk bulunduðunu bildirildi. Löhrmann, “Bu okullar tam
günü kaliteli bir þekilde düzenleyebilmeleri
için daha fazla hareket özgürlüðüne kavuþtu“ diyerek, kurumlarýn zaman geçirmeden
bu ödenekleri okullara ulaþtýrmasýný istedi.
SAFFET SAMUR RECKLÝNGHAUSEN
Ýhracat yüzde 18,5 arttý
Almanya’nýn ihracatý 2010 yýlýnda
1yüzde 18,5 oranýnda artmasýna rað-
men halen 2008 deðerlerini yakalayamadý.
Merkezi Wiesbaden’da bulunan Federal Ýstatistik Dairesinden yapýlan açýklamaya göre Çin gibi kalkýnmakta olan ülkelerden gelen taleple birlikte Alman ihracatý 2010 yýlýnda güçlü bir yükseliþ yakaladý. Ýhracat
yüzde 18,5 oranýnda artarak toplam 951,9
milyar Euro’ya ulaþýrken ithalat ise yüzde
20 oranýnda artýþla 797,6 milyar Euro’ya
yükseldi. Böylece Almanya’nýn 2009 yýlýnda
138,7 milyar Euro olarak gerçekleþen dýþ ticaret fazlasý da 2010 yýlýnda 154,3 milyar
Euro’ya ulaþmýþ oldu. Ýhracat rakamlarýndaki artýþa raðmen halen 2008 yýlýndaki rakamlar yakalanmýþ deðil. 2010 yýlýnda Çin,
Brezilya ve Hindistan gibi kalkýnmakta olan
ülkelere yapýlan ihracat yüzde 26 oranýnda
artarken krizin devam ettiði Euro bölgesine
yapýlan mal satýþý ise sadece yüzde 12,7
oranýnda artýþ kaydetti. Almanya Ýhracatçýlar Birliði ise 2011 yýlýnda dýþsatýmýn sadece
yüzde 7 oranýnda artacaðý öngörüsünde
bulundu. Birlik bu yýla göre küçük kalacak
artýþa raðmen ihracatta bir trilyon Euro sýnýrýnýn aþýlacaðýný bildirdi. HABER MERKEZÝ
Türkiye Fruit Logistica’ya bu yýl da Akdeniz
Ýhracatçý Birlikleri ile çýkarma yaptý
Almanya’nýn baþkenti Berlin’de
1düzenlenen Uluslararasý Sebze
ve Meyve Pazarlama Fuarý Fruit Logistica’ya Türkiye bu yýl da milli düzeyde katýlýyor. Katýlýmýn organizasyon çalýþmalarýný 8. kez yapan Akdeniz Ýhracatçý Birlikleri ve Akdeniz Yaþ
Meyve Sebze Ýhracatçýlarý Birliði Yönetim Kurulu Baþkaný Ali Kavak,
Türkiye standýna ilginin yoðun olduðunu söyledi. Yarýn sona erecek fuarýn ilk gününden itibaren Türk firmalarýn ürünleri raðbet gördüðünü be-
lirten Kavak, “Türkiye tarýmda son 10
yýldýr altýn dönemini yaþýyor. Üretim
kapasitesi her yýl artýyor. Ama ihracat
oranýný da artýrmamýz gerekiyor.
Bundan dolayý bu tür fuarlar çok büyük rol oynuyor.” dedi. Türkiye’nin
yaþ meyve sebze sektöründeki üretim
imkanlarý ve dünyanýn birçok ülkesinden talep bulan kaliteli ürünleri ve
uluslararasý alandaki rekabetçi yapýsýyla bu sektörün baþta gelen ülkelerinden biri olduðuna dikkat çeken
Kavak, Türkiye’nin 43 Milyon tonluk
meyve-sebze ürettiðini, 2010 yýlýnda
yüzde 5’lik artýþla 2,9 milyon ton yaþ
meyve sebze ihracatý gerçekleþtirerek, 2,1 milyar Dolar gelir elde ettiði
açýkladý. Türkiye, bu yýl Fruit Logistica fuarýnda toplam 606 metre karelik
alanda taze meyve, sebze, narenciye,
organik meyve-sebze ve paketleme
sektöründen 17 firma ile Hall 1.1’de
temsil ediliyor. Ayrýca 100 metre karelik standý ile Türkiye Pavilyonu’nda
Türkiye Turunçgili’nin tanýtýmý yapýlýyor. SÜLEYMAN ALTUN BERLÝN
Lebera görüþmeleri 1 Cent’e indirdi
Yüksek kalitede ekonomik cep
1telefonu görüþmeleri saðlayan
uluslararasý GSM operatörü Lebara
Mobile geniþ çapta ücret indirimleri
gitti. 1 Þubat 2011 tarihinden itibaren
geçerli olan yeni tarifeye göre Lebera
dakikasý 1 Cent’ten baþlayan ücretlerle yurtdýþý sabit hatlarla görüþme
imkaný sunuyor. Bu tarife deðiþikliði
sayesinde Afrika ülkeleriyle görüþmeler daha da hesaplý hale geldi. Lebera’nýn yeni 1 Cent tarifesi; Polonya,
Türkiye, Rusya, Romanya, Gana, Nijerya, Hindistan, ABD, Çin, Macaristan, Slovakya, Slovenya ve Malezya’daki sabit hatlar için geçerli olacak.
Þimdiye kadar bu ülkelerle yapýlan
sabit hat görüþmeleri için Lebara’da
dakika baþýna en az 3 Cent ödeniyordu. Görüþme baþýna ayrýca bir defaya
mahsus olmak üzere 15 Cent baðlantý ücreti de alýnýyor. Þimdiye kadar
Nijerya ile yapýlan görüþmeler 5
Cent/dakika ve Gana’daki sabit hatlarla da 10 Cent/dakika üzerinden
hesaplanmaktaydý. Afrika GSM hatlarýyla gerçekleþtirilen görüþmeler de
ucuzluyor. Nijerya için dakika ücreti
19 Cent’ten 10 Cent’e indi ve Gana’yla yapýlan görüþmelerde de bundan sonra 60 saniye için 39 Cent yerine 25 Cent ödenecek. Ayrýca Lebara
yaklaþýk 20 diðer Afrika ülkesi için telefon görüþme ücretlerini indirerek
müþterilere toplam %35 civarýnda bir
tasarruf saðlýyor. Ücret listesinin tamamýný Lebara’nýn web sitesinde bulunabilir.Lebara Mobile Almanya
Genel Müdürü Scott Rankin, “Bu yeni tarifeler Lebara’yý Almanya GSM
piyasasýnda en cazip operatörler arasýna taþýdý” þeklinde konuþtu. Bir
Cent tarifesiyle nüfusu en kalabalýk
olan ülkeleri bir araya getirdiklerini
kaydeden Rankin bu sayede kampanyadan birçok müþterinin yararlanmasýný saðladýklarýný vurguladý.
Lebara kullanýcýlarý yurtiçi telefon görüþmelerini baðlantý ücreti olmaksýzýn dakikasý 9 Cent üzerinden yapýyor. HABER MERKEZÝ
Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Genel Sekreteri
Stephan J.Kramer,
Saksonya-Anhalt
Eyaleti Ýçiþleri
Bakaný Holger
Hövelmann ve
Almanya Müslümanlar Merkez
Konseyi (ZMD)
Genel Baþkaný
Aiman Mazyek
ortak basýn toplantýsý düzenleyerek bakanlýklarýn derneklerden imzalamalarýný istediði
“Extremismusklausel, ”
hükmüne karþý
çýktýlar.
BAYRAM AYDIN MÜNÝH
Trende yolculuk ederken bir kadýn yanýma
oturduktan sonra anlatmaya baþladý: 'Mehmet isminde bir komþum var. Beþ çocuðu
var. Ýþsiz güçsüz, altýnda BMW'si ile gece
gündüz dolaþýp, çocuklarýný dövüyor; geçenlerde beni de dövdü.' 'Kim bu Mehmet,
nerde oturur?' diye sordum ve 'X þehrinin Y sokaðýnda oturur, soy ismi Z.' dedi, ben de 'Hm, galiba
ben onu tanýyorum. Fakat onun iþsiz olduðundan
emin misiniz? Hanýmý ve çocuklarýný dövdüðünü
Siz gördünüz mü? ve Madem Sizi de dövdü, neden
polise þikayet etmediniz?' Bu olay, buram buram
bulvar gazeteciliði ve önyargý kokuyor...
Almanya'nýn en zengin eyaletleri arasýnda yer alan
Bavyera eyaletinin Ýçiþleri Bakanlýðý, 'Demokrasi Tehlikede' baþlýðýyla on farklý broþür hazýrlayýp, Almanya'da
saðlam temeller üzerine oturtulmuþ demokrasinin tehlikeye düþebileceðine dikkat çekmeye çalýþmýþ. Daha
fazla demokrasi ve özgürlük için yapýlmýþ bu çalýþmayý
her þeyden önce tebrik etmek gerekir; Zira saðcýsý solcusu, yerlisi yabancýsý, Müslümaný Hýristiyaný ile toplumda
barýþ ve huzur içinde yaþamanýn en iyi yoludur demokrasi ve gerektiðinde halkýn 'kendi göbeðini kesmesidir.' Ýnsanlarýn, baþkanlarýnýn haklarýna zarar vermeden
özgürce yaþamalarýndan daha güzel ne olabilir ki...
Ancak bu çalýþmada dikkat çekilmesi gereken bir
kaç noktaya vurgu yapmadan geçemeyiz. Bu broþürlerden en az üç tanesi, Bavyera'da yaþayan Türk kökenli ve Müslüman vatandaþlarý doðrudan ilgilendirmektedir. Broþürlerden iki tanesinde, 'Ýslamcýlýk' ve
'Ýslami Terörizm' konularý ele alýnmýþ. ‘Ýslamcýlýk’ baþlýklý broþürde Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yazýsý ve Bavyera armasý altýnda yanmakta olan siyah beyaz bir
kibrit ve ‘Demokrasi Tehlikede’ ibaresi görünüyor.
Broþürün içeriðinde ise, Almanya’da yaþayan Müslümanlarýn büyük çoðunluðunun yasalara baðlý olduðu,
fakat az bir kýsmýnýn, inancýný siyasi amaçlar için kullanmaya yeltendiði ve bunlarýn ‘Ýslamcý’ olarak tabir
edildiði yazýldý. ‘Ýslamcý Terörizm’ broþüründe ise, yine Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý yazýnýn ve armasýnýn altýnda siyah beyaz bir otomatik silah ve altýnda ‘Demokrasi Tehlikede’ ibaresi görünüyor. Bu broþürde
ise, þu ifadelere yer verildi: ‘Almanya’nýn iç güvenliðine karþý en büyük tehlike, Ýslamcý Terörizm. Anayasayý Koruma Dairesi, terör gruplarýnýn ideolojilerini ve
aktivitelerini gözlemliyor; Ancak Ýslam’ý deðil.’
Öncelikle þunu belirtmek gerekir ki, terörün dini yoktur. Bunu, Hýristiyanlýk, Musevilik gibi semavi dinler
kabul etmediði gibi Ýslam'da kabul etmez. Dinler, insanlara barýþý ve huzuru emreder, haksýz yere hiç bir
masumun kanýna girmeye müsaade etmez. Bu yüzden,
þayet insanlar fikren ve davranýþlarýyla terörizm estiriyorlarsa ve buna dinlerini alet ediyorlarsa, onlara 'Ýslamcý' damgasý vurmak yerine direkt terörist demek yerinde olur. Zira halkýn büyük çoðunluðu, akla karayý
ayýramayýp tüm Müslümanlara 'terörist' gözlükleriyle
bakabilir. Bavyera eyaletinde her beþ vatandaþtan birinin göçmen kökenli olduðu bir dönemde, bu þekilde
kullanýlan terimler toplumu uyuma götürmek yerine,
insanlarýn birbirine yukarýdaki örnekte olduðu gibi önyargýlý yaklaþmalarýna neden olabilir. Unutulmamalý ki,
'Her sakallý, insanýn kendi dedesi deðildir.'
Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý, her altý ayda bir Anayasayý Koruma Dairesi'nin raporunu açýklýyor. Ýki yýldan
fazla bir süredir bu raporlara göz atýyorum. Bavyera
Ýçiþleri Bakanlýðýnýn, bu raporda algýladýðý ilk tehdit, siyasi partisi NPD'yi kapatmak için çaba harcadýðý aþýrý
saðcý grup yada polis memurlarýna sataþan aþýrý solcu
gruplar ile kriminal organize gruplar deðil, 'Ýslamcý Ekstremistler'. Ýçiþleri Bakaný Joachim Herrmann (CSU),
raporu açýklarken her defasýnda konuþmasýna Ýslamcý
Terörizm ile baþlarken, nedense silahlý eylemleriyle
masum insanlarýn kanýna giren ve Avrupa Birliði (AB)
tarafýndan da terörist gruplar listesine dahil edilen
PKK'yý dile getirmemeye gayret ediyor. Ancak bir Türk
gazeteci, PKK ne alemde diye sorunca bir kaç cümle
söylüyor. PKK ile diðer teröristler arasýndaki fark ne?
Bavyera Ýçiþleri Bakanlýðý, aslýnda aþýrý saðcýlarý
daha dikkatli takip etse ve halký buna karþý bilinçlendirse iyi eder. Zira onlarýn, bir kaç sene öncesinde
Passau Emniyet Müdürü Alois Mannichl'i evinin
önünde býçakladýklarý bizzat müdürün kendisi tarafýndan gündeme getirilmiþti. Halký kýþkýrtýp, vatandaþlar arasýna nifak tohumlarýný da onlar ekiyor. Daha
dün Süddeutsche Zeitung, Sosyal Demokrat Parti'li
bir Belediye Baþkaný'nýn nasýl NPD'ye geçme kararý
aldýðýný yazdý. Görünen o ki, NPD, artýk sýradan insanlarý deðil yöneticileri bile etkilemeye baþlamýþ. Bakanlýk tarafýndan aþýrý saðcýlar için de iki broþür hazýrlanmýþ tabii ki, ancak 'Ýslamcýlar' için hazýrlanmýþ broþürler kadar dikkat çekmiyor. Demokrasinin temeline
konmak istenen dinamitin fitilini ateþleyecek kibrit ve
kalbine kurþun sýkacak otomatik silah, aþýrý saðcý grup
için de pek ala kullanýlabilirdi. Yoksa aþýrý saðcýlar ve
PKK'lýlar, 'Ýslamcý teröristlerden' daha mý demokrat?
Tren yolculuðu esnasýnda yanýma oturan bayan
sorularýma cevap veremeyince, utandýðý için kompartýmaný deðiþtirdi. Bu kiþi, kaç Alman akrabasýna
daha benzer palavralarý anlatýp kandýracak Allah bilir. Bu nedenle devlet büyüklerimize çaðrým, insanlar arasýnda demir perde çekecek bu tür çalýþmalarda son derece dikkatli olunmasý ve her þeyden önce
Müslüman göçmen vatandaþlarýný baðrýna basmasý.
Zaten yaþadýklarý yurtlarýna baðlý olan bu insanlar,
bu þekilde hiç þüphesiz karýnlarýný doyurduklarý, evlerini kurduklarý ve canlarýný emanet ettikleri bu ülkeye, devlete, demokrasiye daha sýký sarýlacaklardýr.
HABER
YORUM
Müslümanlarýn aþýrýlarla mücadelesi
toplumda yeterli kabulü görmüyor
06 GÜNDEM
Gazete okuru, Türk-Kürt ayrışmasına inanmıyor
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu ve Can Bilgili, Türk-Kürt ilişkisini gazete okurluğu temelinde inceleyen önemli bir araştırma yaptı. Zaman, Hürriyet ve Cumhuriyet Gazetesi okurları üzerinde yapılan anket,
tartışmaların aksine Türkiye’de etnik kimlik ayrışmasının yükselmediğini ortaya koydu. Okur,
Kürt sorununda demokratikleşme ve insan haklarının iyileştirilmesini çözüm olarak gösterdi.
İLYAS KOÇ İSTANBUL
Türkler ile Kürtler arasındaki sosyal mesafeyi ölçmek ve farklı gazete okurları arasında tutum farklarını göstermek amacıyla yapılan araştırmadan önemli sonuçlar çıktı. Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu ve Can
Bilgili’nin gerçekleştirdiği araştırma, 829 okurun katılımıyla Mart 2010 döneminde gerçekleştirildi. Türk-Kürt
ilişkisini gazete okurluğu temelinde inceleyen araştırma,
son dönemdeki tartışmaların aksine Türkiye’de etnik
kimlik ayrışmasının yükselmediği sonucunu ortaya koydu. Okurların, Kürt sorununun demokrasi ve insan haklarının iyileştirilmesiyle çözüleceğine inandığını gösterdi.
Zaman, Hürriyet ve Cumhuriyet gazetesi okurlarının etnik kimliklere ilişkin tavırlarını ölçen araştırma, ‘Kırılan Kalıplar 2: Kültürlerarası İletişim, Çokkültürlülük’ adıyla kitap olarak yayınlandı. Araştırmada, okurlara sorulan sorular 5 üzerinden değerlendirildi. Buna göre “Kürtlerle Türkler bin yıldır
kardeştir” ifadesi Zaman Gazetesi okurları tarafından net bir şekilde kabul gördü. Aynı soru için Hürriyet ve Cumhuriyet Gazetesi okurları kabule yakın görüş sundu. Yine “Az sayıda bölücü örgüt üyesi olanlar dışında Kürtler Türkiye’ye sadıktır” görüşü Zaman okurlarınca daha fazla desteklenirken diğer iki gazete okurlarının kanaatleri kabul ile ret arasında değişti. “Kürt sorununun çözümü için ekonomik ve sosyal iyileştirmelerin yanı sıra demokrasi ve
insan hakları konusunda da adımlar atılmalıdır” görüşüne en güçlü desteği Zaman okuru verdi. Cumhuriyet ve Hürriyet okuru da okuru görüşe katıldı.
Araştırmada Kürtlere yönelik olumlu siyasal tutumu
en fazla sahiplenen Zaman okuru oldu. Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu bu durumu, Zaman Gazetesi’nin
çok kültürlülüğü destekleyen bir yayın politikası içinde
olmasına bağlıyor. Bu bağlamda Zaman’ın, ilettiği mesajların niteliğinin etkili olduğuna vurgu yapıyor. Uslu,
-
“Araştırma, Türklerin Kürtlere yönelik
sosyal mesafe düzeyini tespite yönelerek toplumun nereye evrilebileceğine
dair bir fotoğraf çekiyor.” diyor. Deneklere göre ulusalcı/sol çizgide konumlanan Cumhuriyet okurluğu yüzdesi 25,9 iken merkez basın olarak kabul edilen Hürriyet okurluğu yüzde 37,3.
Muhafazakâr/sağ değerlere sahip yayın
organı olarak kabul edilen Zaman okurluk oranı ise yüzde 36,8. Her gün okunma
oranlarında Zaman yüzde 50,2, Cumhuriyet yüzde 34,4 ve Hürriyet yüzde 35,3’lük
bir düzeyde. ‘Sıklıkla’ okunma oranlarına
bakıldığında Cumhuriyet yüzde 65,6 ile en
yüksek değere sahip. Hürriyet yüzde 64,7
ve Zaman yüzde 49,8 oranında kalıyor.
Araştırmada, “siyasi kimlik olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?” sorusuna Zaman okuru yüzde 40,3 ile ‘muhafazakâr’ cevabı veriyor. Hürriyet okuru yüzde 38,8’lik bir oranla kendini ‘Türk Milliyetçisi’, Cumhuriyet okuru ise yüzde
54,4’lük oranla kendini Atatürkçü/Kemalist olarak tanımlıyor. ‘Kürt kimlikli biriyle yakın dost olma’ fikri
Zaman okuru (4,06) tarafından desteklenirken, Hürriyet (3,81) ve Cumhuriyet (3,90) okurları tarafından da
benimseniyor. ‘Bir Kürt’ü evimde misafir edebilirim’
ifadesine Zaman okuru (4,09) katılırken, Cumhuriyet
(3,93) ve Hürriyet (3,88) okurları daha mesafeli yaklaşıyor. “Kürtler Türkiye’nin ayrılmaz parçasıdır” görüşünü, Zaman (3,90) ve Cumhuriyet okurları (3,81) benimserken Hürriyet okuru (3,54) kanaate yakın duruyor. “Bir Kürt’ün, yaşadığım ilin belediye başkanı olmasından rahatsız olmam” ifadesi Zaman okurlarınca
(3,54) kabule yakın ancak Cumhuriyet (3,24) ve Hürriyet okuru (3,12) tarafından nötr düzeyde kalıyor.
Okur, Zaman’ın
tarafsızlığına inanıyor
Farklılıklar değil,
demokratik haklar önde
Araştırmanın bir diğer konusu ise okurların, gazetelerinin Kürtlerle ilgili yayın politikasını nasıl bulduğuna ilişkin. Bu çerçevede Zaman (3,44) Cumhuriyet (3,31), ve Hürriyet okurları (3,12), gazetelerinin
Kürtlerle ilgili haber ve yorumları tarafsız vermeye eğilimli olduğunu düşünüyor. Doç. Dr. Uslu’ya
göre okur, gazetelerdeki haber ve yorumlar aracılığıyla bilgileniyor ancak gazetesinin Kürtlere yönelik
yaklaşımıyla paralel tercihlerde bulunmuyor.
Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu, Türkiye’de yıllarca tüm kimliklerin adeta bir ‘eritme tavasına’
konulduğunu vurguluyor. Uslu’ya göre bugün,
toplumdaki her unsurun, demokratik hak taleplerinin inkâr edilmesine gerek kalmaksızın özgürce yer aldığı bir toplum yapısına yöneliniyor. Uslu, araştırmasında farklı gazete okurları nezdinde Kürt kimliğine yönelik düşmanca
refleksler tespit edilmediğini söylüyor.
SELÇUK KAPUCİ, ABDULKADİR ARGILLI İSTANBUL
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), yayımladığı 2010 yılı
raporunda, Türk yargısındaki yavaşlığı
ön plana çıkarması yeni tartışma başlattı. Raporda Türkiye 2010 yılında en çok
ihlal yapan ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye’den gelen müracaatların giderek
arttığına dikkat çekiliyor. 2007’de 2 bin
828 olan müracaatların 2008’de 3 bin 706,
2009’da 4 bin 474’e çıktığı belirtiliyor. Rapora göre, en fazla ihlalin tespit edildiği yargının hantallığından kaynaklanan
‘uzun süren yargılamalar’ son 5 yılda hızla artıyor. 2003’te 3 olan bu ihlal, 2004’te
8, 2005’te 32, 2006’da 48, 2007’de 67,
2008’de 64, 2009’da
95, 2010’da ise 83
olarak kayıtlara geçiyor. AİHM’nin Türk
yargıcı Ayşe Işıl Karakaş, ihlallerde uluslararası hukuku uygulamayan yargı orAVUKAT CAHİT ÖZKAN
ganının baş sorumlu olduğunu vurgulamıştı. Hukukçular,
Türkiye’yi her yıl büyük miktarlarda tazminata mahkûm ettiren ‘hantal yargı’nın
düzelmesi için acil
DOÇ. DR. CANER YENİDÜNYA
reformun kaçınılmaz
olduğunu söylüyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı
Doç. Dr. Caner Yenidünya, Türkiye’de
hukukun çok hızlı biçimde Avrupa
standartlarına yaklaştığını, ancak bunların uygulanması konusunda yargının
henüz emekleme aşamasında olduğunu söylüyor. Yargıtay ve Danıştay’ın iş
yükünü kısa vadede ve karmaşaya yol
açmadan çözebilmek için üye ve daire
sayısının artırılmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Yenidünya, yeni
daireler açılmasını da öngören yargı
reformunun yüksek yargının sorunlarının üzerine ciddi anlamda eğilecek alt-
FOTOĞRAF: CİHAN
Hukukçular: İdeolojik davranan yüksek
yargı, AİHM’deki dosya sayısını artırıyor
-
Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Yavuz Coşkun, YÖK Başkanı’nın,
başörtüsünün çözümüne yönelik çabalarını desteklediklerini söyledi.
Türkiye’de hukukun
çok hızlı biçimde Avrupa standartlarına yaklaştığını, ancak uygulama konusunda yargının henüz emekleme aşamasında olduğunu söyleyen Doç.
Dr. Caner Yenidünya, Yargıtay ve
Danıştay’ın iş yükünü kısa vadede çözebilmek için üye
ve daire sayısının
artırılmasının kaçınılmaz olduğuna
dikkat çekiyor.
FOTOĞRAF: ZAMAN,
ALİ ÜNAL
yapıyı sağlayacağını anlatıyor.
Demokrat Hukukçular Derneği
Başkan Yardımcısı Kadir Akbaş, yüksek yargının bugüne kadar AİHM kararlarını; içtihatları uygulamakta genel anlamda çok çekingen davrandığını aktarıyor. Somut bir olaya ilişkin
AİHM kararlarına uyulduğunu ifade
eden Akbaş, “Ama bu genel anlamda,
Türkiye’nin AİHM sözleşmesine uygun davranma yükümlülüğünü yerine getirmesi açısından yeterli olmuyor.
Türkiye’nin AİHM’deki mahkûmiyet
sayısını azaltmıyor. Aksine Türkiye’nin
en çok sözleşmeyi ihlal eden ilk ülke
konumunda yer almasına sebep oluyor.” ifadelerini kullanıyor.
Hukukçular Derneği Başkanı Av.
Cahit Özkan da yüksek yargının demokratik denetime kapalı bir sisteminin olduğunu, gerçekleştirilecek reformların ardından siyasal ve ideolojik duruşundan vazgeçeceğini düşündüğünü kaydetti. Özkan, yüksek yargının geçmişte Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu (HSYK) gibi demokratik denetime kapalı bir şekilde oluşturulduğunu, bu durumun zaman için-
de ideolojik ve siyasi tavırları da beraberinde getirdiğini belirtiyor.
Prof. Dr. Servet Armağan ise
Türkiye’deki hukuk sisteminin kara
Avrupa’sındaki hukuk sistemine benzediğini, ancak hukuk sistemi işlerken gerek hâkimlerin gerekse halk ve
kurumların Avrupa’dan farklı hareket ettiğini ifade ediyor. Avrupa’daki
hâkimlerin daha seri ve hukukun gayesine daha uygun hareket ettiğini anlatan Armağan, bu hassasiyeti Türkiye’de aynı oranda görmenin
mümkün olmadığını dile getiriyor.
Üniversitelerarası
Kurul Başkanı’ndan
başörtüsüne destek
-
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf
Ziya Özcan’ın, “Tüm öğrencilerimizin eşit şekilde eğitim almasını sağlamak suçsa bu suçu kabul ediyorum.” sözlerine, Üniversitelerarası Kurul Başkanı’ndan destek geldi. Prof.
Dr. Yavuz Coşkun, kurul olarak Özcan’ın, üniversitelerdeki
kılık kıyafete ilişkin sorunların ve bununla ilişkili olarak ortaya
çıkan gerginliklerin çözümüne yönelik çabalarını olumlu bulduklarını ve desteklediklerini bildirdi. Prof. Dr. Coşkun yaptığı yazılı açıklamada, üniversitelerin varlık nedenlerinin gereği olarak, evrensel değerlerin, özgürlüklerin savunulduğu ve
kökleştirilmeye çalışıldığı özerk kurumlar olduğunu belirtti.
Üniversitelerin toplumların kalkınmasına katkıda bulunan ve
öncülük eden kurumlar olduğunu ifade eden Coşkun, şunları kaydetti: “Üniversitelerimizin bireysel özgürlükler kapsamında addedilmesi gereken kılık kıyafetle uğraşır konumda
olması, bahsedilen temel ‘üniversite’ anlayışıyla bağdaşmadığı gibi güç ve zaman kaybına neden olması bakımından
da kabul edilemez bir durumdur. Bu çerçevede, siyasi mülahazaların tamamen dışında, Özcan’ın sorunların çözümüne
yönelik çabalarını destekliyoruz.” NURULLAH KAYA GAZİANTEP
İşçisini kurtarmak
isterken öldü
-
Edirne Kapıkule Sınır Kapısı yolu üzerindeki bir
tekstil fabrikasında çalışan Necdet Karabulut, fabrikanın atık su kuyusunu temizlemek için kanala indi.
Kanalda fenalaşarak baygınlık geçiren işçiden haber alamayan makine mühendisi Ahmet Dereli de kanala girdi. Dereli’nin de kanaldan çıkmaması üzerine durumdan
şüphelenen işçiler Murat Aydın ve Murat Ovmaç kanala
girerek Karabulut ve Dereli’yi baygın halde dışarı çıkardı.
Gazdan etkilenen 4 kişi hastaneye kaldırıldı. Dereli, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
SAYFA TASARIM: DERYA YILDIRIM
07 EKONOMİ
Lufthansa, Antalya’dan da
Almanya’ya direkt uçacak
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Lufthansa THY’ye rağmen Anadolu’da büyümekte kararlı. Alman Havayolu şirketi Bursa’dan sonra Antalya’dan da direk uçuşlara başlıyor. Lufthansa Türkiye Genel Müdürü
Gregor Wende, öncelikle Münih’e uçacaklarını belirterek,
“Uçuş izni alırsak Frankfurt’a da uçmak istiyoruz.”dedi.
MUSTAFA GÜN İSTANBUL
Dünyanın önemli havayolu şirketlerinden Alman Lufthansa,
Türkiye pazarında büyümekte kararlı. Türkiye uçuşlarını daha geniş uçaklarla yapmaya hazırlanan şirket, Bursa ve Antalya üzerinde duruyor. Lufthansa Türkiye Müdürü Gregor Wende, 1 Nisan’da Antalya-Münih arasında hafta sonu seferlerine başlayacaklarını açıkladı. Yoğun rekabetin yaşandığı Antalya hattındaki uçuş
sayısını 3’e çıkarmayı planladıklarını belirten Wende, Antalya’dan
Frankfurt’a da uçmak istedikleri ancak slot (uçuş izni) alamadıklarının altını çizerek, pazardan büyük memnuniyet duydukları dile getirdi. Bursa ile
ilgili güzel planlarının bulunduğunu
ifade eden Wende, Almanya ile Bursa
arasında her gün uçmayı planladıklarını aktardı. Şirket, Münih’ten haftada 3 sefer düzenlenen Bursa’da yüzde 60 doluluk oranı yakaladı. Wende, “Otomobil endüstrisinin bulunduğu Bursa’ya gerçekleştirdiğimiz seferler yeterli değil. İstanbul üzerinden Almanya’ya giden Bursa’daki
işadamlarının vakit kaybetmesini istemiyoruz.” dedi. Lufthansa’nın
Almanya’dan İstanbul’a, Bursa’ya,
Ankara ve İzmir’e direk uçuşları mevut. Sözkonusu illere haftada 73 sefer
düzenleniyor. Alman şirketin yöneticileri, Türk sivil havacılığına da büyük
güven duyuyor. Bunun için Türkiye’ye
yatırım kararı 2011’de de sürecek.
Türkiye-Almanya arasında geçen yıl
888 bin 178 yolcu taşıdıklarına dikkat çeken Wende, Türk Hava Yolları
(THY) ve özel havayolları ile yaşadıkları ciddi rekabete rağmen yeni hat ve
-
frekans artışlarıyla yolcu sayısını daha
da artıracaklarını kaydetti. Tüm bunların yanında Türkiye’nin güçlü ve zor
pazar olduğunu belirteren genel müdür, birçok pazara göre Türkiye’de
daha çok iş yaptıklarını söyledi. Gregor Wende, önemli bir rakip gördükleri THY’nin çok kaliteli hizmet sunduğunu söyledi. Özellikle ikram konusunda Turkish Do&Co’yu çok başarılı bulduğunu ifade eden Wende,
Do&Co’nun başarısı nedeniyle ikram
şirketleri LSG Sky Chefs’te iyileştirmeye gittiklerini bildirdi. Lufthansa
Türkiye Müdürü Wende, ikram şirketlerini daha iyi konuma getirebilmek amacıyla ekstra masraf yaptıklarını
belirterek, “Yolculardan yemek
konusunda tepki gelince kendi ikram şirketimizde eleştiriler
doğrultusunda çalışma başlattık. Rekabetin yaşanması amacıyla Frankfurt ve New York’taki
havalimanlarında yer alan First
Class yolcu salonlarımızdaki ikram
hizmetini Do&Co’ya verdik.” şeklinde konuştu.
Uçakta cep telefonu kullanımı
ile ilgili gündemi de değerlendiren
Wende, uçakta cep telefonu ile konuşma projesini Almanya Sivil Havacılık Otoritesi’nin kararına göre başlatacaklarını belirterek, bu konuya
şu an için sıcak bakmadıklarını söyledi. Şirket, uçakta internet kullanımına 30 Kasım 2010’da başlamıştı. Gregor Wende, İstanbul Atatürk
Havalimanı’nın uçak trafiği açısından
yeterli olmadığını, ancak bu sıkıntının tüm büyük havalimanlarında yaşandığını söyledi.
THY ekibine ödülü Washington’da takdim edildi
Havacılığın prestijli ödülü
78 yıl sonra THY’ye
Lufthansa Türkiye Müdürü Gregor
Wende, kalite ve güvenlik konusunda
Türkiye’nin uluslararası standartlarda hizmet sunduğunu söyledi.
Türkiye-Almanya
arasında yolcu trafiğinin arttığınıa da dikkat
çekti. İlk 6 aylık
rezervasyonlarda
geçen yılın aynı
dönemine göre
yüzde 20-25 artış
gerçekleşti.
FOTOĞRAF: ZAMAN
THY ile yakın işbirliği içindeyiz
Lufthansa ve THY’nin yakın ilişki içinde olduğunu ve ABD’ye ortak seferler düzenlediklerini hatırlatan Gregor Wende, Lufthansa’nın Amerika’da 21 destinasyona uçtuğunu
belirterek, “THY müşterileri Amerika seyahatlerinde Lufthansa’yı tercih ediyor. Bu işbirliğinin daha da artmasını bekliyoruz.” diye konuştu. Lufthansa Türkiye Müdürü, grup
bünyesindeki havayollarının geçen yıl yüzde 17,2 artışla 90,2 milyon yolcu taşıdığını da
söyledi. (Lufthansa 58,9 milyon, Swiss International Airlines 14,2 milyon, Austrian Airlines 10,9 milyon, bmi 6,2 milyon yolcu). Taşınan yolcu sayısının sefer düzenlenen tüm
bölgelerde artış gösterdiğine vurgu yapan Wende, yolcu sayısındaki en belirgin artışın
Yakındoğu ve Afrika uçuşlarında görüldüğünü söyledi. Wende, Türkiye ve Almanya gibi
demokratik ülkelerde koalisyon hükümetlerinin hızlı karar alamadığını öne sürdü.
-
Londra ve Toronto
borsaları birleşiyor
-
A 210 yıllık borsa operatörü Londra Borsası (LSE),
Toronto Borsası operatörü TMX’i 3,2 milyar dolar (2,34 milyar avro) bedelle satın almak üzere anlaştı. Birleşme, her iki grubun yönetim kurulunca oy birliğiyle kabul edildi. Satın almanın ardından iki şirketin
birleşmesiyle oluşacak yeni şirkette LSE’nin payı yüzde
55, TMX’in ise yüzde 45 olacak. Birleşme sonrası enerji ve maden konusunda dünyanın en büyük borsa operatörü olacak yeni grubun Londra ve Toronto’da olmak
üzere iki merkezi bulunacak. Yeni grubun başkanının
TMX’in üst yöneticisi (CEO) Thomas Kloet, CEO’sunun
ise LSE’nin üst yöneticisi Xavier Rolet olacağı ifade ediliyor. Her iki şirket de birleşme sonrası oluşacak yeni
grubun hacmiyle ilgili değerlendirme yapmadı ancak
TMX’in halihazırda değerinin 3 milyar dolar, LSE’nin
ise 3,25 milyar dolar olduğu belirtiliyor. LONDRA AA
SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ
-
ŞİRKETLERİN
GÖZÜ RUSYADA
Ülke
Rusya
Irak
İran
Suriye
Almanya
Çin
Fransa
S.Arabistan
Japonya
Ukrayna
Oran
16,7
13,5
12,5
10,8
9,1
8,9
8,2
,8
7,6
6,8
*TİM’in anketi. İlk kez
girilmesi planlanan ülkeler
Sözümüzü tuttuk, 310 bin
kişiyi istihdam ettik
BAYRAM KAYA İSTANBUL
Küresel krizde, Avrupa ülkelerine göre daha dirençli çıkan ve ekonomisinde hızla iyileşme yaşanan Türkiye’de özel sektörün istihdama katkısı devam ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,
‘Her patron bir işçi alırsa, işsizlik
azalır’ şeklindeki çağrısına olumlu cevap veren Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Erdoğan’a verdiği sözü tuttu. 2010’da 250 bin kişiyi işe alacaklarını açıklayan ihracatçılar, beklentilerin üzerine çıktı. TİM
Başkanı Mehmet Büyükekşi, geçen
yıl yaklaşık 50 bin ihracatçının toplam 300 ile 310 bin kişiyi işe aldığını
açıkladı. Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) ise bu talebe olumsuz
cevap vermişti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi
(TİM), her üç ayda bir yapılan İhracatçı Eğilim Anketi’nin dördüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı. İhracatçının yatırım, istihdam, beklenti ve kârlılık gibi beklentilerini içe-
-
Türk Hava Yolları (THY), havacılık sektörünün önemli uluslararası yayınlarından olan Air Transport World
(ATW) tarafından “Pazar Liderliği” ödülüne layık görüldü.
Havayolu endüstrisinin en prestijli ödüllerinden biri olarak
kabul edilen 37’nci ATW Havayolu Endüstrisi Başarı Ödülleri, Washington’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Törende, 2010 yılının “Pazar Lideri” seçilen THY’nin ödülü,
derginin kıdemli editörü ve Avrupa Büro Şefi Kathy Buyck
tarafından THY Genel Müdürü Temel Kotil’e takdim edildi. Kotil, burada yaptığı konuşmada, dünyanın tüm büyük
kentlerini İstanbul üzerinden diğer kentlere bağlamak istediklerini, bu bağlamda şu anda 170 civarında noktaya düzenlenen sefer sayısını, yüzlerle ifade edilecek rakamlara
yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti.“THY, 78 yıllık geçmişinde ilk defa böyle bir kapsamlı ödül aldı.” diyen Kotil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada 2010 dünya pazarı lideri havayolu seçildik. Özellikle 2008-2009’da diğer bütün havayolları kapasite azaltırken zarar ederken, biz kapasitemizi
artırıp kâr ettiğimiz, pazar payımızı artırdığımız için bu ödül
verildi. Diğer bazı dallarda da çeşitli havayolu şirketlerine
ödüllerin verildiği gecede, “En İyi Havayolu Şirketi” ödülüne ise Emirates Havayolları layık görüldü. WASHINGTON AA
SunExpress, İzmir’den
Lüksemburg’a uçacak
Mısır’daki olaylar
Almanların ilgisini
Türkiye’ye yöneltti
Almanya’nın Hamburg kentinde başlayan Kuzey Almanya’nın en büyük ‘Uluslararası Turizm
Fuar’ı daha ilk günden ziyaretçi akınına uğradı. Türkiye Kültür Bakanlığı ve THY’nin yanı sıra Alanya Tanıtım Vakfı ile Türkiye’den ve Almanya’dan özel seyahat acenteleri ile otellerin katıldığı fuarda adeta
Türkiye rüzgarı esiyor. Fuarda daha ilk günden Türkiye standına yoğun ilgi gösterilmeye başladı. Başta
Mısır ve Kuzey Afrika’da yaşanan olaylardan dolayı
Türkiye’ye ilginin arttığı belirtiliyor.
Berlin Büyükelçiliği Kültür Müşavirliği’nden Mehmet Gül, “Almanlara artık Akdeniz veya Antalya demiyoruz. Çünkü herkes Antalya’yı ve Alanya’yı biliyor. Biz artık oraların farklılıklarını anlatıyoruz. Örneğin sağlık, inanç, kültürel yollar ve tarihi yerleri anlatıyoruz. Aynı şekilde daha az ziyaret edilen doğu ve
güneydoğu hakkında bilgi veriyoruz” dedi.
THY Müdürü Cemil Tezgah ise gerek servis, gerek diğer hizmetlerle THY’ye olan ilginin her geçen
gün arttığına dikkat çekti. Bu yıl 5, 6 ve 7 Mayıs itibarı ile ilk etapta hafta sonları 27 Hazirandan sonra
da her gün Hamburg’dan uçuş sayısını ikiden üçe çıkaracaklarını belirten Tezgah, “Uygulama ilk etapta
yaz sezonu sonuna kadar devam edecek. İlgi ve talebe göre devem ettirip ettirmeyeceğimize karar vereceğiz.’’ dedi. RAMİS KILIÇARSLAN HAMBURG
-
2011 TAHMİNLERİ
%8,6
2011
Büyüme
Tahmini
Dolar/TL
Euro/TL
Euro/Dolar
Enflasyon(%)
Büyüme (%)
MB Politika faizi (%)
1,61
2,10
1,32
,62
8,60
6,77
ren ankete toplam 527 firma katıldı. Geçtiğimiz yılın son üç ayını ortaya koyan araştırmaya göre; ihracatçı firmaların yüzde 56’sı yeni eleman istihdam ederek işsizlik oranının azalmasına katkı sağladı. TİM
üyeleri bu dönemde ortalama 2 beyaz yaka, 8 mavi yaka ve 1 de araştırma geliştirme (Ar-Ge) personeli
istihdam etti. Bu veriler ışığında ihracatçıların 2010 yılında toplamda
300 ile 310 bin kişiyi istihdam ettiklerini belirten TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, bir önceki yıl verdikleri
istihdam sözünü tutmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Büyükekşi, 2011’in ilk çeyreğinin ardın-
dan da işletmelerin büyük bir bölümünün ortalama 15 kişiyi daha istihdam etmeyi öngördüklerini kaydetti. Ankete katılan firmaların yüzde 48’i 2011’de yeni istihdam planlıyor. İstihdamla ilgili daha önce yapılan spekülasyonlara da değinen
Büyükekşi, “Biz kimse ile polemiğe girmiyoruz. Bizim Gaziantep’te
bir atasözü vardır. ‘Tandır başında bağ dikmek’ derler. Biz bir anket yaptık ve onu açıkladık. Bu istihdamla ilgili kimseye bir cevap
değil.” dedi. Ankete katılan ihracatçıların ilk tercihleri arasında beyaz yakalı ve Ar-Ge çalışanlarının
ağırlık kazanacağı öğrenildi. Anket
sonuçlarına göre; 2010 yılının son
çeyreğinde şirketlerin üretiminde
yüzde 56,2, ihracatında yüzde 56,9
ve kapasite kullanım oranlarında da yüzde 50,1 oranında bir artış
yaşandı. Bununla bağlantılı olarak
da girdi maliyetlerinde yüzde 74,6
ve birim ihraç fiyatlarında da yüzde 40 oranında bir artış yaşandı.
Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM), her
üç ayda bir yapılan
İhracatçı Eğilim
Anketi’nin dördüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı. Büyükekşi, geçen yıl yaklaşık
50 bin ihracatçının toplam 300
ile 310 bin kişiyi
işe aldığını açıkladı.
SunExpress, İzmir’den düzenlediği dış hat uçuşlarına Almanya, Avusturya, İsviçre, Norveç, İsveç, Finlandiya ve Hollanda’dan sonra Lüksemburg’u da ekleyerek uçtuğu ülke sayısını 8’e çıkardı. SunExpress’in Genel
Müdür Yardımcısı Hacı Say, “İzmir’e harcama potansiyeli yüksek turist getireceğiz” dedi.
SunExpress yeni uçuşların ve yaz tarifesinin başlamasından sonra İzmir’den Berlin (Schönefeld ve Tegel havaalanları), Bremen, Düsseldorf, Frankfurt, Hamburg, Hannover, Köln, Münih, Münster, Nürnberg ve Stuttgart, Basel, Zürih, Viyana, Amsterdam, Oslo, Stockholm, Helsinki ve Lüksemburg’la beraber, İzmir’den 20 Avrupa havalimanına tarifeli ve charter seferler düzenliyor olacak.
SunExpress, İzmir tarifesine eklediği en yeni dış hat
noktası Lüksemburg uçuşlarına 14 Şubat’ta, Bremen
uçuşlarına 30 Mart’ta, Basel uçuşlarına 5 Nisan’da, Helsinki uçuşlarına da 19 Mayıs’ta başlayacak. SunExpress’in
İzmir’den Lüksemburg ve Helsinki’ye uçuşları charter, diğerleri ise tarifeli olarak gerçekleştirilecek. EKONOMİ SERVİSİ
Kobe: Biz THY’yiz
-
ABD’deki Ermeni lobilerinin engellemelerine rağmen Türk Hava Yolları ile sponsorluk anlaşmasını bozmayan Los Angeles Lakers’ın ünlü oyuncusu
Kobe Bryant’ın rol aldığı reklam filminin ilk görüntüleri sosyal paylaşım sitelerinde yayınlandı. Kobe, ilk reklam filmi için kamera karşısına geçti. Neşeli geçen çekimlerde sempatik tavırlarıyla dikkat çeken Kobe, sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanmaya başlayan video
kaydında, “Merhaba millet! Nasılsınız? Ben Kobe. THY
reklam filmi çekiminde kamera arkasındayız. Eminim
herkes beğenecektir. Bildiğiniz gibi biz THY’yiz. Dünya
evimiz, siz misafirimizsiniz.” şeklinde açıklama yaptı.
Döviz kurları
MERKEZ BANKASI 10 ŞUBAT 2011
DÖVİZİN CİNSİ
DÖVİZ ALIŞ
DÖVİZ SATIŞ
EFEKTİF ALIŞ
EFEKTİF SATIŞ
1 ABD DOLARI
1.5797
1.5942
0.28906
2.1555
2.5376
1.6354
0.24382
1.5892
5.5973
0.27294
0.42250
1.9099
1.0929
0.50211
0.05345
0.01517
1.5873
1.6046
0.29048
2.1659
2.5509
1.6459
0.24636
1.5964
5.6710
0.27478
0.42326
1.9226
1.1073
0.50872
0.05415
0.01537
1.5786
1.5869
0.28886
2.1540
2.5358
1.6329
0.24365
1.5833
5.5133
0.27275
0.41933
1.9028
-
1.5897
1.6142
0.29115
2.1691
2.5547
1.6484
0.24693
1.6025
5.7561
0.27541
0.42643
1.9299
TL KARŞILIĞI
-
-
-
0.03357
2.2232
0.42814
1 AVUSTRALYA DOLARI
1 DANİMARKA KRONU
1 EURO
1 İNGİLİZ STERLİNİ
1 İSVİÇRE FRANGI
1 İSVEÇ KRONU
1 KANADA DOLARI
1 KUVEYT DİNARI
1 NORVEÇ KRONU
1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
100 JAPON YENİ
1 BULGAR LEVASI
1 RUMEN LEYİ
1 RUS RUBLESİ
100 İRAN RİYALİ
ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER
1 SURİYE LİRASI
1 ÜRDÜN DİNARI
1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ
Serbest piyasa
ÇARŞAMBA 17.00
DÖVİZ
ALIŞ
ABD DOLARI
1,5840
EURO
2,1690
İSVİÇRE FRANGI
1,6300
İNGİLİZ STERLİNİ
2,5350
100 JAPON YENİ
1,8850
DANİMARKA KRONU
0,2650
İSVEÇ KRONU
0,2500
AZERİ MANATI
1,5975
AVUSTRALYA DOLARI
1,5750
KANADA DOLARI
1,5650
ALTIN
ALIŞ
CUMHURİYET
460,00
REŞAT
466,00
24 AYAR KÜLÇE
69,40
22 AYAR
62,98
22 AYAR BİLEZİK
63,15
18 AYAR
51,56
14 AYAR
40,22
900 AYAR GÜMÜŞ
1,3320
1 ONS ALTIN
1.363,85 $
HAM PETROL (BRENT)
98,50 $/Varil (Nisan 2011 teslimi)
BANKALARARASI PİYASA
ABD DOLARI ALIŞ: 1,5710 SATIŞ: 1,5790
9 ŞUBAT 2011
SATIŞ
1,5870
2,1740
1,6500
2,5600
1,9400
0,3150
0,2950
1,6175
1,6150
1,6150
SATIŞ
468,00
496,00
69,75
63,30
68,35
51,83
40,42
1,3860
Çapraz kurlar
1 ABD DOLARI
0.9892 AVUSTRALYA DOLARI
5.4644 DANİMARKA KRONU
0.9644 İSVİÇRE FRANGI
6.4430 İSVEÇ KRONU
82.56 JAPON YENİ
0.9943 KANADA DOLARI
5.7766 NORVEÇ KRONU
3.7502 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ
1.4335 BULGAR LEVASI
3.1202 RUMEN LEYİ
29.32 RUS RUBLESİ
1.0326 İRAN RİYALİ
1 EURO= 1.3645 ABD DOLARI
1 KUVEYT DİNARI= 3.5727 ABD DOLARI
1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.6071 ABD DOLARI
EURO DÖNÜŞÜM KURLARI
1.95583 ALMAN MARKI
40.3399 BELÇİKA FRANGI
40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI
166.386 İSPANYOL PEZETASI
6.55957 FRANSIZ FRANGI
0.787564 İRLANDA LİRASI
1936.27 İTALYAN LİRETİ
2.20371 HOLLANDA FLORİNİ
13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ
200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU
5.94573 FİN MARKKASI
340.750 YUNAN DRAHMİSİ
1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR)
1.55944 ABD DOLARI
2.4753 TÜRK LİRASI
08 GÜNDEM
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Yargıtay’ın kararına direnen mahkeme
Pınar Selek’e üçüncü kez beraat verdi
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı’ndaki patlamayla ilgili Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkında verdiği beraat kararının
Yargıtay’da bozulması üzerine yeniden yargılama başlattı. Mahkeme, Selek ve Öztürk hakkındaki kararında direndiğini açıkladı. Davanın diğer 3 sanığı hakkındaki bozma kararına uyuldu. Selek ile ilgili dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gidecek.
BÜŞRA ERDAL İSTANBUL
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi,
Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlamayla ilgili verdiği kararın Yargıtay 9. Ceza
Dairesi’nce bozulması üzerine tekrar yargılama başlattı. Mahkeme, tutuksuz sanık Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk hakkında
verdiği beraat kararında direndiğini açıkladı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bozma kararının itiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’na gittiğini ve burada da bozma kararının onaylandığını hatırlattan mahkeme,
bu durumun direnmeye engel olmadığını ve
bu konuda içtihatlar bulunduğunu kaydetti.
Öte yandan davanın diğer 3 sanığı hakkındaki bozma kararına ise uyulması kararlaştırıldı. Bu şekilde 3 kişi hakkında yargılama
22 Haziran 2011’de devam ederken Selek
ile ilgili dosya ise tekrar Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’na gidecek.
1998 yılında 7 kişinin öldüğü ve 127 kişinin yaralandığı Mısır Çarşısı’ndaki patlamaya ilişkin dava 13’üncü yılına girdi. İki
kez Yargıtay’dan bozularak yerel mahkemeye gönderilen dosya kapsamında 13
ayrı bilirkişi raporu hazırlandı; ancak patlamanın ‘bombadan mı, gaz kaçağından mı?’
gerçekleştiği konusu aydınlanmadı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi de, “şüpheden sanık yararlanır” diyerek, patlamanın
sebebi belli olmadığı gerekçesiyle patlamayı gerçekleştirdiği iddia edilen Pınar Selek
-
ve Abdülmecit Öztürk hakkında beraat kararı verdi. Kararın Yargıtay’ca bozulmasının ardından Beşiktaş’taki İstanbul adliyesinde yapılan duruşmaya Almanya’da olan
Pınar Selek ile diğer sanıklar Abdülmecit
Öztürk, Heval Öztürk, Maşallah Yağan ve
Kadriye Fikret Sevgi katılmadı.
Mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin
10 Mart 2009 tarihli kısmen onama ve kısmen bozmayla ilgili kararı ve bu karardan
sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’nun 9 Şubat 2010 tarihli Yargıtay 9.
Ceza Dairesi’nin kararının kısmen onanmasıyla ilgili kararını okudu. Bozma kararına karşı diyecekleri sorulan Pınar Selek’in
avukatlarından Bahri Belen, mahkemenin
beraat kararında direnmesini istedi. Davanın siyasi amaçlı olduğunu iddia eden Belen, “Mahkeme kararında direnerek adaleti tecelli ettirecektir ve böylece Türkiye’deki
siyasi iradelere cevap verecektir.” diye konuştu. Pınar Selek’in babası avukat Alp Selek de, “Başından beri Pınar Selek’le uğraşan bir şeyler var.” diyerek, mahkemenin
eski kararında direnmesini istedi. Selek’in
Almanya’da yaşadığı adresi mahkemeye
bildiren Alp Selek, kızının istinabe yoluyla
ifadesinin alınmasını talep etti.
Mahkeme heyeti verdiği kısa aradan
sonra, daha önce verdiği kararın Yargı-
tay 9. Ceza Dairesi’nce sanıklar Pınar Selek, Abdülmecit Öztürk, Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan yönünden aleyhte bozulduğunu hatırlattı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma kararına yaptığı itirazın Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’nca reddedildiğini ifade eden heyet, yasaya göre bu karara direnme haklarının bulunduğuna dikkat çekti. Yerel mahkemenin direnme kararına karşı Yargıtay Ceza
Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı direnilemeyeceğini ifade eden mahkeme,
“Ancak bu karar CMK 307/3 maddesi uyarınca yerel mahkemece direnme üzerine verilen bir karar değildir.” dedi. Kararda, Selek ve Öztürk haklarında verilen beraat yönündeki kararında direnilmesine hükmetti. Mahkeme, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan
yönünden ise usul ve yasaya uygun görünen bozma ilamına uyulmasına karar verdi.
Mahkeme, duruşmayı 22 Haziran’a erteledi.
Sosyol Pınar Selek, beraat kararı ile ilgili, Alman Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Mahkemenin k
KIZLARININ KATİLİ SERBEST KALAN AİLE:
Sosyolog Pınar Selek, beraat kararı
ile ilgili, Alman Haber Ajansı’na (DPA)
yaptığı açıklamada, “Mahkemenin kararından
mutluyum.” dedi.
Yeni kararla davanın olumlu sonuçlandığını ifade eden Selek,
“Türkiye’de herkes bu kararı doğru buluyor” şeklinde konuştu. Selek, Almanya’nın
başkenti Berlin’de
yaşıyor.
KARARI, HALAY ÇEKEREK KUTLADILAR
Duruşmanın ardından Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nin çıkışında gazetecilere açıklama yapan Alp Selek, 13 yıllık bir ıstırabın
hiç olmasa bir mahkeme tarafından önlendiğini söyledi. Duruşmanın ardından adliye
önünde bekleyen Pınar Selek’in arkadaşları
ve sivil toplum kuruluşu üyeleri, mahkemenin direnme kararını halay çekerek kutladı.
DEVLET DENETLEME KURULU TESPİT ETMİŞTİ
İşte helikopterin yakılan parçaları
BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM
-
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter 25 Mart 2009 tarihinde
Keş Dağı’na düştü. Yazıcıoğlu’nun vefat ettiği olayda düşen helikopterle ilgili önemli
bir ayrıntı ortaya çıktı. Kazadan iki ay sonra, karların erimeye başlamasıyla enkazın
olduğu bölgeye çıkan Dr. Rafet Arslanoğlu
ve beraberindeki ekip, kaza sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı bir görüntüyle karşılaştı. Ekip, enkazın bulunduğu
yerin yaklaşık 200 metre güneydoğusunda
bir kaya kovuğunun içerisinde yakılan helikopter parçalarını buldu. Zaman’ın ulaştığı fotoğraflarda yakılan parçalar içerisinde
pilotun uçuş bilgilerini not ettiği bloknotun
mahfazası da var. Kimi parçaların da tahribat dolayısıyla ne olduğu tam olarak anlaşılamıyor. Aynı bölgede bol miktarda konserve ve meyve suyu kutularının yer aldığı görülüyor. Yanan parçaları bulan ekip,
malzemelerin üzerinin toprakla örtülü olduğunu belirtiyor. Görüntü ve fotoğraflar, DDK’nın raporunda, helikopterin bazı
parça ve atıklarının yakılmış olabileceği yönündeki iddiaların en güçlü kanıtı oldu.
ALMAN HEYET, UÇUŞ BİLGİLERİNİN
YAZILDIĞI NOTU BULAMAMIŞTI
DDK’nın Kahramanmaraş’ta yaptığı çalışmalarda ifadesine başvurduğu Dr. Rafet Arslanoğlu, helikopterin yanan parçalarına dağda yaptıkları arama sonucunda ulaştıklarını
kaydetti. GPS cihazı ve Yazıcıoğlu’nun tele-
25 Mart 2009’da
düşen helikopterin enkazından
200 metre uzaklıkta bulunan yanık parçalar arasında pilotun
uçuş bilgilerini
not ettiği bloknotun mahfazası, emniyet kemeri, koltuk kızağı ve demirleri ile kapı kilitleri
yer alıyor.
Yapımına
kaçak
olarak başlanan Fenerbahçe Orduevi’ndeki 200 metrekarelik ‘lüks lojmanlar’ kiracı generallerini bekliyor. Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı döneminde inşaatına başlanan lojmanların yapımı tamamlandı. Star Gazetesi yazarı Şamil
Tayyar, dünkü köşe yazısında 32
milyon 750 bin TL’ye mal olan
lojmanların kimlere tahsis edildiğini yazdı. Tayyar’a göre, projeyi şekillendiren İlker Başbuğ,
listede ilk sırada yer alıyor. Lojmanlarda oturanların generallerin ömür boyu orada oturabileceğini vurgulayan Tayyar, “Tabiri caizse ölünceye kadar kime tahsis edildiyse o oturacak, bir tek tapusu kendinde olmayacak. Eski
bir genelkurmay başkanını o loj-
ÖZDEMİR ÖZKAN İZMİR
Funda İşsiz (16) İzmir’in Urla ilçesinde Kasım
2005’te 37 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Cesedi boş bir binadaki derin dondurucuda bulunan genç
kızın katil zanlısı Celalettin Erkal (24), cinayeti itiraf etti ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Dosya Yargıtay’a gönderilirken, yıllarca onama kararı çıkmadı. Zanlı da, CMK’nin 102. maddesi gereğince 5 yıl
hapis yattıktan sonra 4 Ocak 2011’de serbest bırakıldı.
Kızlarını hayatının baharında kaybeden İşsiz ailesi ise
ikinci kez yıkıldı. Acılı anne Huriye İşsiz, yargı sürecinin
uzamasına tepki gösterirken, gözyaşlarına boğuluyor:
“Adalet yerini buldu diye içim çok rahattı; ama sırtımızdan vurdular. Daha kızımın acısını unutmadım, yastığını yıkamadım, hâlâ oradaki kokusuyla yatıyorum.”
Böyle bir olayın başlarına geleceğini tahmin bile etmediklerini söyleyen acılı anne Huriye İşsiz, “Yargı
süreci daha hızlı işlese, hükmü kesinleşse bu olmayacaktı. Dosya iki defa Yargıtay’a gitti. Daha hızlı olsaydı belki bu aftan faydalanmayacaktı. Nasıl adalet
bu?” dedi. Katilin ocak ayı başında tahliye olduğunu
ancak önceki gün öğrendiklerini belirten Huriye İşsiz,
“Biz kanunlara sığındık, onlar böyle yaptı. Ne diyeceğimi bilmiyorum, çok sıkıntılıyım. Başvurulması gereken neresi varsa başvuracağım. Kızım öldüğüyle kaldı, öldüren 5 senede çıktı. Daha acısını unutmadım,
yastığını yıkamadım, hâlâ oradaki kokusuyla yatıyorum.” şeklinde konuştu. Kızının katilinin serbest bırakılmasından, mahkemelerin yavaş işlemesinin sorumlu olduğunu söyleyen Huriye İşsiz, “Katil zaten suçunu itiraf etmişti. Mahkemeler hızlı yürüseydi bunlar olmayacaktı.” dedi. Adaletin yerini bulduğunu ve kızı Funda’nın katilinin cezaevinde olduğunu sandıkları bir anda hayal kırıklığı yaşadıklarını kaydeden İşsiz, “Adalet yerini buldu diye içim çok rahattı; ama adalet bizi sırtımızdan vurdu. İnsan hayatı bu
kadar ucuz mu? Bu yasayı değiştirmeleri lazım. Nasıl
saldılarsa, dışarıdaki bütün katilleri tekrar içeri almaları lazım. Ömür boyuysa ömür boyu hapis yatsın. Bizim sağlığımız bozuldu, kim geri verecek? Ailece tedavi görmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Kararın netleştiğini zannederken katilin serbest kaldığını öğrenince şaşırdıklarını anlatan acılı baba Nazım İşsiz de Celalettin Erkal’ın mahkemede kendilerini, “Sizin sülalenizi kurutacağım.” diyerek tehdit ettiğini, bunu herkesin duyduğunu, can güvenlikleri bulunmadığını ve aile olarak çok tedirgin olduklarını söyledi.
-
FOTOĞRAF: ZAMAN
Sosyol Pınar Selek, beraat kararı ile ilgili, Alman Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Mahkemenin k
fonunda yer alan hafıza kartının olmadığına
dair iddiaların yer aldığı dönemde olayla ilgili şüphelerinin daha da arttığını anlatan Arslanoğlu şu çarpıcı bilgileri verdi: “Helikopter
düştüğünde Keş Dağı karlarla kaplıydı. Biz
mevsim yumuşayınca ‘Acaba bir şey bulabilir miyiz?’ diyerek bazı gönüllü arkadaşlarımızla enkazın bulunduğu alana çıktık. Arama çalışmalarımız sırasında toplanıp bir ara-
ya getirilen bazı parçaları, enkazın yaklaşık
200 metre uzağında yanmış bir şekilde kaya
kovuğunun altında bir yerde bulduk. Orayı
eşeledikçe bir şeyler çıktı. Orada gördüğümüz bir kütük de malzemelerin iyice imha
edilmek için yakıldığını gösteriyor. Zaten
çoğu malzeme eridiği için tanımlanamayacak haldeydi.” Arslanoğlu’na göre, enkazın
yakılan parçaları arasında en dikkat çeke-
ni, pilotun uçuş bilgilerini not ettiği bloknotun muhafaza edildiği tabaka. Kazanın araştırılması için gelen Alman heyet de “Pilotlar, güzergâhı, yüksekliği işaretleyip yollarına devam ederler. En azından onu bulalım.”
diye bloknotu aramış. Arslanoğlu, “Bizim,
üzerinde not tutulan bu tabakayı bulmamız
şüphelerimizi daha da artırdı. Olayın peşini
bırakmayacağız.” ifadelerini kullanıyor.
Generaller, lüks lojmanlara taşınıyor Dursun Çiçek için yardım
-
Adalet, bizi
sırtımızdan vurdu
mandan çıkarmaya kimse cüret
edemez.” diyor. Tayyar, yazısına şu şekilde devam ediyor: “Son
şûrada Kara Kuvvetleri Komutanlığı engellenen Hasan Iğsız ve talihsiz bir şekilde Jandarma Genel Komutanlığı’ndan emekliliğini istemek zorunda kalan Atila
Işık, komşu olarak seçilmiş şanslı paşalardan. Aydoğan Babaoğlu, Metin Ataç, Ergenekon sanığı
Tuncer Kılınç, İlker Paşa’ya komşuluk yapacak diğer şanslı emekli generaller.” Listeye baktığınızda
“Neden Yaşar Büyükanıt yok?”
diye sorabilirsiniz?” diyen Tayyar,
cevabı da kendisi veriyor: “Komşu
arayışları sırasında “eş çekişmesi”
nedeniyle üzerinin çizildiği konuşuluyor. Hilmi Özkök’ün hem talebi olmamış hem gündeme bile
gelmemiş.” İSTANBUL ZAMAN
toplanması talebi reddedildi
-
İLKER BAŞBUĞ
Islak imzalı eylem planı davasının
tutuklu sanığı Kurmay Albay Dursun Çiçek’in davaya konu belgenin sahte olduğu iddiasına ilişkin bilgi ve belge sunan kişilere 100 bin TL ödül verebilmesi için yardım ve imza kampanyası
başlatma talebi Ankara Valiliği tarafından reddedildi. Dursun Çiçek’in avukatı
DURSUN ÇİÇEK
ve kızı İrem Çiçek, Ankara Valiliği’ne Dursun Çiçek hakkında asılsız iftiralarda bulunan şahıslarla ilgili bilgi ve belge sunan kişilere 100 bin TL’lik
ödülün verilebilmesi için gerekli paranın toplanması amacıyla
yardım kampanyası başlatma talebinde bulundu. Çiçek’in talebini inceleyen valilik, Yardım Toplama Kanunu’nun, ‘Yardım
toplama amacının kamu yararı taşıması zorunluluğu’ maddesini göz önüne alarak talebi reddetti. Avukat İrem Çiçek ise yaptığı yazılı açıklamada, “Bağış kampanyası talebimiz valilik engeline takılmıştır. Ancak bizim haklı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.” ifadelerine yer verildi. NURİ İMRE İSTANBUL
İddianamenin okunması
tamamlandı, sıra sorguda
KADİR KÖKTEN İSTANBUL
Balyoz davasının 11. duruşmasında 968 sayfalık iddianamenin okunması sürürken bazı sanık
ve avukatlar, iddianamedeki hatalara dikkat çekti. ‘Delil ve Değerlendirme’ bölümünde bazı sanıkların ifadelerinin karıştırıldığı ortaya çıktı. İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi’nce Silivri’deki duruşma salonunda görülen
Balyoz davasının dün yapılan 11. duruşmasında eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Halil İbrahim Fırtına, eski MGK Genel
Sekreteri Şükrü Sarıışık ve Kurmay Albay Dursun Çiçek’le
birlikte 160 sanık hazır bulundu. 9 duruşmadır süren 968
sayfalık iddianamenin okunmasına devam edildi.
İki TRT spikeri tarafından okunan iddianamede bazı
yazım yanlışları yapıldığı ortaya çıktı. İddianamenin
okunması sırasında sanıklardan astsubay Mustafa Aydın, kendisi ile ilgili bölümde “Mustafa Aydın’ı tanımadığı...” şeklinde ifade bulunduğunu belirterek, “Kendi
kendimi tanımamam mümkün değil. Aynı ifadeler, sanık Hakan Yıldırım’a ait bölümde de geçiyor. Hakan
Yıldırım’ın ifadesi sehven benim bölümüme yazılmış.”
dedi. Avukat Şule Nazlıoğlu Erol da iddianamede başka bazı hatalar olduğunu iddia etti. “Havacılardan İbrahim Fırtına’nın altında olan Yusuf Ziya Toker ile Cengiz
Köylü’nün ifadeleri de birbirine karışmış. Köylü ile ilgili değerlendirme bölümdeki bilgiler, Toker’e de yazılmış.” diyen avukat Erol, “Aynı şekilde Levent Çehreli
bölümüne yazılan bilgiler de aslında Özer Karabulut’a
ait.” şeklinde konuştu. Mahkeme başkanı Ömer
Diken, yanlışlıkların inceleneceğini belirtti.
-
SAYFA TASARIM: SEYFULLAH ÖZTÜRK
09 POLİTİKA
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Başbakan sözünü tuttu
kayıplar için komisyon kuruldu
Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşmelerinin ardından kayıp ailelerini umutlandıran haber geldi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu,
Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda alt komisyon kurdu. Alt komisyon, 7 sene önce kaybolan Tolga Baykal Ceylan olayı
başta olmak üzere, gözaltındaki kayıp olaylarını araştıracak. Meclis’in tüm imkânları bu doğrultuda seferber edilecek.
MUHALEFET SUÇLADI,
HÜKÜMET CEVAP VERDİ:
HABİB GÜLER ANKARA
TBMM İnsan Hakları Komisyonu, faili meçhul ve kayıplar için harekete geçti. Başbakan
Tayyip Erdoğan’ın ‘Cumartesi Anneleri’ne verdiği
söz doğrultusunda kayıplar için alt komisyon kuruldu. Alt komisyon, 7 sene önce kaybolan Tolga Baykal Ceylan olayı başta olmak üzere, gözaltındaki
kayıp olaylarını araştıracak.
Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz hafta sonu ‘Cumartesi Anneleri’yle bir araya geldi. Kayıp aileleri, Erdoğan’dan komisyon kurulmasını istedi. Kayıp Tolga Baykal Ceylan’ın annesi Kadriye Ceylan
görüşmeden umutlu olduklarını söyledi. Başbakan,
önceki günkü grup konuşmasında da acılı ailelerle
yaptığı görüşmeye temas etti. Ceylan olayını aktaran Erdoğan’ın “Evladının İTÜ’de okurken, bir gidişle gittiğini ve İğneada’da kaybolduğunu, ondan
sonra sadece ıslak fanila ve şortunun kendisine
ulaştırıldığını... Orada farklı farklı şeylerin kendisine söylendiğini, bunların inandırıcı yanı olmadığını... Ben de ona inanıyorum, doğru söylüyor. Bu 7
yılı ayrıca hesaba çekmemiz lazım.” sözleri vekilleri duygulandırdı. Bu konuşmanın ardından Meclis
İnsan Hakları Komisyonu dün toplandı. Kayıpları araştırmak üzere bir alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Komisyon öncelikle Başbakan’ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmede gündeme
gelen kayıp Tolga Baykal Ceylan’ın dosyasını inceleyecek. Meclis’in tüm imkanlarını seferber edecek
olan komisyon üyeleri, bu olayın yanı sıra diğer gözaltı olaylarını da araştıracak.
-
CEYLAN, 7 YILDIR KAYIP
Tolga Baykal Ceylan, 9 Ağustos 2004 tarihinde iki gün kalmak üzere gittiği Kırklareli’ne bağlı İğneada’dan bir daha dönemedi. Annesinin bütün girişimlerine rağmen aradan geçen 7 yılda henüz iddianame dahi hazırlanmayan Tolga Baykal
Ceylan’ın Bulgaristan’a gitmiş olabileceği iddiaları üzerinde duruluyor. Anne, İğneada’da esnaf ve
jandarma ile yaptığı görüşmeler sırasında, karakolda oğluna ait giysileri buldu ancak bir kayıkçının
oğlunun kayıkla Bulgaristan’a geçtiğini söylemesi üzerine savcılığı da hareket geçirdi. Devletin tüm
birimlerine dilekçe ile başvuran Ceylan, dedektif
gibi oğlunun izini sürdü ancak hiçbir sonuç alamadı. Anne, geçen ay AİHM’ye başvurdu.
AK Parti’nin
seçim hedefi
yüzde 58
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan
Köksal, Başbakan
Erdoğan’a, polis
teşkilatının ilk kullandığı silahlardan 1903’te imal
edilmiş ve üzerinde tuğra olduğu
için ‘’tuğralı polis
tabancası’’ olarak
adlandırılan bir
tabanca hediye
etti. Köksal, polislere askerlik muafiyeti getiren düzenleme için de
Başbakan’a teşekkür etti. FOTOĞRAF:
AA, EVRİM AYDIN
-
AK Parti Genel Merkez Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanı, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, partisinin haziran ayında yapılması planlanan genel seçimlere hazırlık stratejisini anlattı. AK Parti’nin
yine tek başına iktidar olacağı öngörüsünde bulunan Ataş, ‘’Şimdiye kadar aldığımız
oylardan daha çok oy alacağımızı bekliyoruz. Benim hedefim yüzde 58.’’ dedi. Kendisine, “Çok uçtun.” diyenler olabileceğini ifa-
58 oy alabiliriz AK Parti olarak. Alamıyorsak
eksiklik bizdedir.” değerlendirmesini yaptı. 1
Mart 2011 tarihinde TBMM’de seçim kararı alınacağını bildiren Ataş, 15 veya 20 Nisan
tarihleri arasında aday listelerinin kesinleşmiş olacağını tahmin ettiklerini aktardı. AK
Parti SKM Başkanı, milletvekili aday adaylarından başvuruları sırasında 3 bin lira almayı,
özürlü aday adaylarından da ücret almamayı
planladıklarını kaydetti. ANKARA AA
Kılıçdaroğlu, CHP
Genel Merkezi’nde
Ortadoğu-Arap ülkeleri gazetecileriyle
kahvaltılı basın toplantısında bir araya geldi. Toplantıya İran, Katar,
Lübnan, Irak, Katar, Mısır, Kuveyt,
BAE’deki bazı gazete, televizyon
ve haber ajanslarının temsilcileri
katıldı.. FOTOĞRAF:
AA, EVRİM AYDIN
Arap kadınlara hakaret eden Arıtman’ı Irak’a götürecek
HABİB GÜLER ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kadınlar Araplaştırılıyor.
Arap kadınları gibi olmak istemiyoruz.”
diyerek hakaret eden İzmir Milletvekili
Canan Arıtman’a, 4 ay aradan sonra tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, dün Arap dünyası gazetecileriyle bir araya geldiği sabah kahvaltısında, Arıtman’ın bu sözlerini konu alan sorularla karşılaştı. Bir gazeteci, Arıtman’ın hem Türk hem de Arap
kadınları aşağıladığını hatırlatması üzerine, “Son derece yanlış bir söylem. Canan
Hanım’ı en iyisi o bölgeye göndermemiz
gerekiyor. Arap kadınları tanıması lazım.
-
Çok eskinin yarattığı çağrışım. Önyargıları tümüyle kaldırmalıyız.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, kısa süre sonra Irak’a yapmayı planladığı geziye Canan Arıtman’ı
da götüreceğini açıkladı.
Arıtman ise Irak’a gitme önerisinden
memnun. Zaman’a yaptığı açıklamada,
başörtülü kadınlara ya da Arap kadınlara herhangi bir hakaret amacı taşımadığını öne sürdü. CHP İzmir Milletvekili,
“Ben Arap kadınlarının insan hakları konusundaki halini eleştirmiştim. Sözlerim
kılık kıyafetle ilgili değildi. Sanırım Genel
Başkan’ımız beni yanlış anladı.” diyerek
kendini savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Arap medyası
temsilcileriyle yaptığı görüşmede Türkiye ve Ortadoğu ilişkilerine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Ortadoğu halkları için ‘akrabalırımız’ ifadesini
kullanan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin hiçbir ülkeye ‘ağabeylik’ yapmaması gerektiğini savundu. Türkiye’nin İran’la
ilişkilerine yönelik bir soruya “İran’la
Türkiye arasında da dünyaya bakış açısı bakımından farklılık olabilir. Ama bu
farklılıklar bizim bir araya gelmemizi engellememeli.” cevabını verdi. “Seçimlerde oy hedefiniz nedir?” sorusuna
da, “Yüzde 40.” cevabını verdi.
BATUM KONUSUNU KAPATTI
Kemal Kılıçdaroğlu, dün Genel Merkez’de
Türk gazetecilerin de gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Ordu için ‘kâğıttan
kaplan’ ifadesini kullanan Genel Başkan
Yardımcısı Süheyl Batum’un istifa edip etmeyeceğine yönelik soruya, “O defter kapandı, tartışmaları noktaladık.” diye cevap verdi. “Bunu nasıl anlamamız gerekiyor?” sorusuna “Zamanla göreceksiniz.”
karşılığını veren CHP lideri, Batum’un
“Bir daha orduyu eleştirmem.” şeklindeki
açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise,
“Saygı göstereceğiz. Siyaset bir deneyim
işidir.” diye konuştu.
-
Yargıtay ve Danıştay’ı yeni daire ve üyelerle güçlendiren yargı reformuyla yüksek yargının iş yükü önemli
oranda hafifleyecek. Genel Kurul’daki görüşmelerin
ilk gününde tasarının 6 maddelik birinci bölümü kabul
edildi. Dün de tasarının 7 ile 15. maddelerini kapsayan
ikinci bölümü ele alındı. Düzenleme ile Yargıtay’a 6,
Danıştay’a ise 2 yeni daire ekleniyor. Böylece Yargıtay’da
32 olan daire sayısı 38’e, Danıştay’daki 13 olan daire sayısı ise 15’e çıkarılıyor. Ayrıca 250 üyeli Yargıtay’a 137,
95 üyeli Danıştay’a ise 61 yeni üye kadrosu veriliyor.
Tasarı aleyhine söz alan CHP ve MHP milletvekilleri, genel olarak tasarı ile ‘yargının ele geçirilmek istendiğini’ savundu. BDP Grup Başkan Vekili Bengi Yıldız ise CHP’nin geçmişte istinaf mahkemelerine karşı çıktığını hatırlattı. Bir an önce Yargıtay ve Danıştay’a
yeni daire ve üyeler eklenmesini ve istinaf mahkemelerinin hayata geçirilmesini istedi.
En ilginç konuşmalardan birini MHP adına konuşan Konya Milletvekili Faruk Bal yaptı. 28 Şubat döneminde Adalet Bakanlığı’nda personel genel müdürü olduğunu belirten Bal, ‘o dönemdeki acıları yaşadığını’ belirtti. Faruk Bal, “HSYK’nın mağdur ettiği kişileri mağdur etmekten kurtarmak için çalışırken mağdur olanlardan birisiyim. 28 Şubat’ta yüksek mahkemelerin kararlarıyla kamu vicdanı nasıl sızlamışsa siz
de şimdi kamu vicdanını sızlatıyorsunuz, kanı kanla yıkıyorsunuz.” iddiasında bulundu.
MHP’li Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın ise ‘yüksek
yargıda ele geçirme polemiklerinin yaşanmasına yol açılmamasını’ istedi. Yalçın, “Yüksek yargıya geçmişte maalesef birtakım mezhepsel yakıştırmalar yapıldı, birtakım
ideolojik yakıştırmalar yapıldı. Bu tartışmalara meydan
vermeden mevcut tıkanıklığı çözecek bir objektif arayış
içerisinde olalım.” değerlendirmesinde bulundu.
dur.’’ ifadelerini kullandı. Zaman zaman teşkilata yönelik haddi aşan eleştiriler yapıldığını, hakaretler edildiğini ve karalama kampanyaları yürütüldüğünü dile
getiren Erdoğan, güvenlik birimleri arasında bir ayrım
yapılmasını eleştirdi. Art niyetli biçimde güvenlik birimlerinin birbirine alternatif gibi gösterilmek istenmesini de sakıncalı bulduğunu vurguladı. Başbakan,
polisleri askerlikten muaf tutan düzenlemenin hayata geçirildiğini hatırlatırken, ‘’Polisimizin askerlik mükellefiyetini ortadan kaldıran bu düzenleme, bizim
ve milletimizin polisimize, Emniyet teşkilatımıza bir
minnet ifadesidir.” diye konuştu. ANKARA ZAMAN
de ederken, “Ben uçmadım. Teşkilatlarımıza
da hedefi yüzde 58 gösteriyorum. Niye yüzde 58 gösteriyorum? 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda yüzde 58’lik bir kesim Türkiye’nin demokratikleşme noktasında ‘evet’ oyu verdi. Şimdi biz bu yüzde 58’lik
kesimin oyunu alabiliriz. Tabii bunun içerisinde AK Partili de vardır, MHP’li, Saadet
Partili, BBP’li, CHP’li de vardır. Her kesimden insan böyle bir anlayışla oy verdi. Yüzde
İBRAHİM ASALIOĞLU ANKARA
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen yargı reformu tasarısı hararetli tartışmalara sahne oldu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, muhalefetin tasarıya
yönelik eleştirilerini cevaplarken çarpıcı bilgiler verdi.
Yüksek yargıda geçen sürelerin vatandaşları bezdirdiğinin ve adalet beklentilerini boşa düşürdüğünün altını
çizen Ergin, Yargıtay ve Danıştay’ın bu iş yükü ve kadroyla devam etme şansının olmadığını kaydetti. Bakan
Ergin, 2000-2010 yılları arasında yüz bin civarında dosyanın zamanaşımına uğradığına dikkat çekerken, önlem alınmazsa bu sayının sadece 2014’te 55 bin dosyaya
ulaşacağını söyledi. Ergin, Yargıtay’da dosyaların 1 ile 3
dakika içinde karara bağlandığı dairelerin bulunduğunu ifade ederek, ‘’Bu süre içinde incelenen dosyaların,
ne kadar hak, hukuk bekleyen insanların adalet beklentilerini tatmin eder, takdirinize sunuyorum.’’ dedi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ da, Bakan
Ergin’in rakamlarla yaptığı savunmaya destek verdi.
“ALLAH AŞKINA 2,4 DAKİKADA SİZ ADALETİ NEREDE BULUP
NASIL İNCELEYECEKSİNİZ?” DİYE SORDU.
Güvenlik kurumlarına hakareti kabullenemeyiz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile bazı emniyet mensuplarını kabul etti. Erdoğan, ‘’Bizler de, güvenlik birimlerimiz de gerektiğinde özeleştirimizi elbette yaparız.
Ama güvenliğimiz için çalışan hiçbir kuruma da haksız, yıkıcı, tahkir ve tahrip edici eleştiri getirilmesini
kabullenemeyiz. Bunun karşısında ilk önce biz dururuz.’’ dedi. Polisin, demokratikleşme adımlarına paralel olarak kendini sürekli yenilediğine işaret eden Başbakan, “Emniyet teşkilatımız statükonun bekçisi değil, değişimin öncüsüdür. Emniyet teşkilatımız totaliter idarenin değil, ileri demokrasinin savunucusu-
2 dakikalık
incelemeyle adalet
nasıl tecelli eder?
Savcılık, CHP’li
Batum hakkında
soruşturma izni istedi
-
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’li
Süheyl Batum’un sözleri üzerine başlattığı
incelemeyi tamamladı. Batum’un TSK’ya yönelik açıklamalarını ‘darbe çağrısı’ olarak nitelendirmeyen savcılık, CHP Genel Başkan Yardımcısı hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301.
maddesi uyarınca soruşturma başlatılması için
Adalet Bakanlığı’ndan izin talebinde bulundu.
Batum, TSK’yı ‘kağıttan kaplan’ olarak nitelendirdiği sözleri 5 Şubat’ta Atatürkçü Düşünce
Derneği’nin (ADD) Zonguldak Şubesi’ni ziyaretinde sarf etmişti. Bunun üzerine hakerete geçen Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, Batum hakkındaki incelemesini sonuçlandırdı. Başsavcılık, söz konusu ifadelerin TCK’nın 301. maddesi kapsamına
girdiğine karar verdi. Bunun üzerine Cumhuriyet
Başsavcılığı, Süheyl Batum hakkında soruşturma
başlatılması için Adalet Bakanlığı’ndan izin istedi.
TCK’nın 301. maddesinde, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve
devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişinin,
6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması.
Devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişilere de aynı cezanın uygulanması” hükmü yer alıyor. Madde gereğince ‘soruşturma’ yapılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlı. ZONGULDAK AA
SAYFA TASARIM: HASAN ERTAŞ
10 DIŞ HABERLER
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
FOTOĞRAF: EPA, FELIPE TRUEBA
Türkiye için riskler de var ödüller de
ALİ H. ASLAN WASHINGTON
AK Parti hükümeti döneminde Türkiye bazı tartışmalı Amerikan ve İsrail politikalarıyla arasına mesafe koydu ve ABD yanlısı Mısır ve
Suudi Arabistan gibi rejimlerin yönetici sınıflarının gözünde popülaritesi azaldı. Ancak bölgedeki bağımsız aydınların ve halkın nazarında imaj patlaması yaşadı. Tunus ve Mısır’da
halk ayaklanmalarıyla baş gösteren ve bölgeye hızla yayılan güçlü
değişim talepleri Türkiye’nin yeniden inşa edilmeye başlanan
Ortadoğu’daki müstakbel yerini de tartışmaya açtı. Washington’daki
bazı Türkiye ve Ortadoğu uzmanlarına üç ortak soru yönelterek gelişmelerin Türkiye’nin topyekûn bölgeyle, ABD’yle ve
İsrail’le ilişkilerini nasıl etkileyebileceğini irdelemeye çalıştık.
Carnegie’den Dr. Henri Barkey, Ortadoğu Enstitüsü’nden
(MEI) Dr. Gönül Tol, US German Marshall Fund’dan
(GMF) Dr. Ian Lesser ve Brookings
Enstitü
Enstitüsü’nden Dr. Ömer Taşpınar,
mu
muhtemel getirileri ve kayıpMısır ve Ortadola
larıyla yeni Ortadoğu’da
ğu’ nun diğer yerlerinT
Türkiye’yi Zaman’a
deki statüko karşıtı eğilimler
yorumla
Türkiye’nin bölgedeki rolünün
geleceğini nasıl etkileyebilir?
Daha etkili bir oyuncu
olmasının önünü
açar mı?
Davutoğlu’nun ‘vicdan siyaseti’ faydalı
ORTADOĞU ENSTİTÜSÜ’NDEN GÖNÜL TOL: Türkiye
etkili bir aktör olabilir. Arabuluculuk çabalarından dolayı değil, çünkü onun sınırları
olduğunu gördük. Türkiye'nin oynayacak
daha önemli bir rolü var. Geçen sene bölgede yapılan kamuoyu araştırmaları Başbakan
Erdoğan'ın Arap sokağında çok popüler bir
lider olduğunu göstermişti. Washington'daki
bazı kimseler “Bunun çok önemi yok. Arap sokağı kimin umurunda? Arap dünyası rejimler ve onların lideri tarafından yönetiliyor.”
demişlerdi. Olanlar bize bunun aksinin doğru olduğunu gösterdi.
Arap sokağının önemi var. Birçok kimse ahlaki liderlikten bahsediyor. Davutoğlu'nun ‘vicdan siyaseti' kavramı bu süreçte çok
faydalı oldu. Uluslararası ilişkilerde ahlak yoktur, diyen realistler
tarafından bunun eleştirildiğini biliyorum. 21. yüzyılda durum
farklı. Meşruiyet ve ahlaklılık uluslararası ilişkilerde en önemli iki
kavram haline geldi. Bu açıdan Erdoğan'ın Mısır halkını destekleyen açıklamasını takdir ediyorum. Türkiye'nin tarihin doğru
tarafında yer aldığını gösteren çok önemli bir adımdı.
Ya huzursuzluk Suriye’ye sıçrarsa?
FOTOĞRAF: AA, KAYHAN ÖZER
US GERMAN MARSHALL FUND’DAN IAN LESSER: Türkiye
için riskler de potansiyel ödüller de var. Risk
cenahında, Türkiye Mısır'da uzun bir kaoslar süreci durumunda, bölgesel güvenlik ve
ekonomik sonuçlarına maruz kalacak. Ticaret,
yatırım gibi Türkiye'nin çıkarı olan birçok şeyi,
hatta Ortadoğu barış sürecini akamete uğratabilir. Mısır'da kaotik bir durum ya da İsrail'i
anlaşmaları tanımayan bir hükümet, Türkiye için olumlu bir şey
olmaz. Olumlu şeyler de var. Mısır'da daha demokratik ve temsili
bir sisteme geçiş herkesin çıkarına. Bölgedeki insanlar Mısır'ın
geleceği için Türkiye modelini konuşuyor. İlişkilerin artık donmuş
değil daha akışkan olduğu bir Mısır, bölgede halihazırda zaten çok
etkin hale gelmiş Türkiye'ye daha da fazla fırsatlar sunuyor.
FOTOĞRAF: AP, BURHAN ÖZBİLİCİ
Mısır için Türkiye modeli konuşuluyor
Türkiye bölgesel konsensüs için önemli
İsrail’in reaksiyonunu söylemek için henüz erken
IAN LESSER: Bence artırır. Bunun ilginç bir delili, Obama'nın liderlerini aradığı ilk ülkeler arasında Türkiye'nin olmasıydı. Obama, Sayın
Erdoğan'ı aradı. Türkiye, Mısır'da ne görmek istediğimiz konusunda
bölgesel konsensüs inşa etmede Amerikan yönetimince kritik addedilen ülkeler kümesinde. ABD Türkiye'yi sadece bir çıkar ortağı olarak
değil, aynı zamanda Mısır'da gelecekteki siyasi ve güvenlik düzenlemelerinde önemli bir müzakere muhatabı olarak görüyor.
HENRİ BARKEY: İsrail'in nasıl reaksiyon göstereceğini söylemek için çok erken. İsrail
nasıl reaksiyon göstereceğini bilse dahi, hem iç hem de dış sebeplerle acele etmez.
Bu dramatik değişikliğin İsrail'deki iç yansımalarının nasıl olacağı bilinmiyor. İsrail
uluslararası arenada zayıflamış hissedecek. Değişiklikler daha belirgin hale gelene
kadar daha da köşeye çekilme kararı verebilir. Türk-İsrail ilişkilerinin kısa vade şöyle
dursun, orta vadede bile tamir edilebileceğini düşünmüyorum. İsrail, Türkiye'nin
tüm şartlarına razı olsa dahi –ki bunu şu anda yapmayı özellikle istemezler, çünkü
zayıf olduğunuz bir dönemde taviz vermek istemezseniz- İsrailliler Türkiye'nin İsrail
politikasının değişmeyeceğini biliyor. O halde ne diye zahmete girsinler? Tabii ki bu
sadece bir düşünüş şekli. İsrailliler başka yollara da tevessül edebilir.
CARNEGIE ENDOWMENT’TAN HENRI BARKEY: Türkiye
için pozitif ve negatif sonuçları olacaktır. Bir
yandan, Türkiye'nin bölgedeki pozisyonunu
güçlendirecek gibi görülebilir. Eğer Mısır'ın
dış politikası değişirse, ki kesin değişecektir, bu şimdiye kadar hasım olan Türkiye ile
Mısır'ın daha yakınlaşacağı manasına gelir.
Negatif tarafta ise Türkiye'nin endişe duyması
y
HENRİ BAR
BARKEY: Evet, Türkiye'nin (Washington'da) önemini artırıgereken iki konu var. Birincisi ekonomik. Mısır ve ötesinde istikrarstikraryor.
A
Ama hâlâ bazı sınırları olacağını düşünüyorum. Türksızlık Mısır'a büyük yatırımlar yapan ve o bölgeye ihracatlarını
nı
bazı hareketlerinin olumlu görülmeme ve Kongre'ye
lerin
artırmayı uman Türk şirketleri için iyi değil. Yumuşak bir
Ortadoğu’daki
za
zaten
sıkıntılı olan ilişkilerini gündeme getirme ihtimali
li
geçiş beklememeliyiz, çünkü Mısır'da muhalefet bölünmüş
yeni şartlar ABD’nin
h
her zaman var. Obama yönetimi, önceki hafta sonu
durumda ve rejimi bundan emin olmak için elinden geleni
Türkiye’ye muamelesine
olduğu gibi, tavsiyesini ya da yardımını almak için
o
yaptı. Diğer ekonomik zararı ise yukarılara fırlayan petrol
nasıl tesir edebilir? Türkiye’nin
y
ya da alıyor gibi görünmek için, Türkiye'ye açılım
fiyatı. Türkiye petrolünün tamamını ithal ediyor. Siyasi
bir danışman, müttefik ve
y
yapmaya çalışabilir. Tahminim o ki, kısmen birlikte
açıdan, bu huzursuzluk Mısır'dan kat kat daha baskıcı olan
örnek olarak Washington’ın
çalışacaklardır.
Çünkü Ankara ve Washington aşırı
ç
Suriye'ye sıçrarsa ne olur? Türkiye hükümeti o zaman ne
gözünde değerini
hı
hızlı
ve
radikal
bir
değişiklik ihtimalinden endişeliler.
pozisyon alır? Bu huzursuzluk başka hiçbir şeye benzemiyor..
artırır mı?
Her
iki
tarafından
da
ortak çıkarı evrimsel değişimde.
Sadece Körfez ülkeleri -Bahreyn hariç- etkilenmeyecek.
Türkiye'nin Mübarek'in ayrılması konusunda sesini
Bu, Tü
yükseltme
yükseltmeden önce neden oyalandığını açıklıyor.
Türkiye ve ABD radikal değişim istemiyor
Türkiye demokratikleşmeden yararlanır
anır
BROOKINGS ENSTİTÜSÜ’NDEN ÖMER TAŞPINAR: Eğer
Mısır önümüzdeki yıl içinde, özgür ve adil
seçimlerin ardından, bir demokratik cumhuriyet olarak arz-ı endam ederse –ki bu büyük bir
‘eğer'- Türkiye, Mısır devleti ve halkı nazarında çok popüler ve etkili bir ülke olacaktır.
Türkiye bölgedeki demokratikleşmeden kesin
istifade edecektir. Türkiye'nin yumuşak gücü
daha da artacak ve gerçek manada demokratik Arap rejimleri gözünde en etkili ülke olacaktır. Bu arada Türkiye statükonun kolayca
ortadan kalkmayacağının farkında. Ya mevcut rejimler kozmetik
değişikliklerle ayakta kalacak bir yol bulursa? Türkiye'nin, ABD gibi,
reel politik ve idealizm arasında sıkışıp kalmış olmasının nedeni bu.
Türkiye'nin tarihin doğru tarafında yer almak için ahlaki yükümlülüğü olduğuna inanıyorum. İran'da Yeşil Hareket seçimlerde
sahteciliğe karşı protesto için Tahran sokaklarındayken Türkiye'nin
demokrasi ve insan haklarını savunma adına hiçbir şey söylememesi yanlıştı. Bugün Türkiye Mübarek rejimine daha eleştirel davranıyor. Fakat Ankara ancak Mübarek rejiminin artık gidici olduğunu
anladıktan sonra yaptı bunu. Orada bir fırsatçılık görüyorum.
Beyaz Saray önce Türkiye-İsrail’i görüştü
GÖNÜL TOL: Obama ile şahsi yakınlığı olan bir İsrailli dostum bana Mısır
ır
hadisesinden hemen sonra Beyaz Saray'da istişare edilen ilk konulardan birinin ‘Türkiye ve İsrail'i tekrar bir araya nasıl getirebiliriz?' olduğunu söyledi. Erdoğan, Obama'nın Mısır hadisesi patlak verdikten
sonra ilk aradığı kişiydi. Bu, ABD-Türkiye ilişkisinin geleceği adına
çok şey söylüyor. ABD'nin kafası biraz karışık ve bölgedeki gelişmeleri nasıl okuyacağını bilmiyor. ABD tarihsel olarak Ortadoğu'da sosyal
seviyede halklarla değil, rejimlerle yakın ilişki kurdu. O nedenle bölgede ABD'nin eli çok zayıflayacaktır. Türkiye'nin çok olumlu imajını
kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya daha meyyal olacaklardır.
Türkiye’nin yumuşak gücü ABD’nin çıkarına
ÖMER TAŞPINAR: Washington, Ortadoğu konusunda uzun vadeli stratejik
düşünüş yerine, her zaman bir ‘kriz yönetimi' ve ‘zarar kontrolü' modunda köşeye sıkışıyor. Türkiye'nin Arap sokağında yükselen yumuşak gücünü bir değer olarak görmek ABD'nin ulusal çıkarınadır. Mısır
kenarda kaldığına göre, Washington Ortadoğu barış sürecini teşvik
için Türkiye'yi gemiye alıp angaje olmalıdır.
ABD hem İsrail’e hem de Türkiye’ye baskı yapacaktır
GÖNÜL TOL: İsrail önce Filistin sonra Türkiye’ye ilişkin stratejik politikasını
yenide
yeniden değerlendirmeye tabi tutmalı. Bu kaçınılmaz, çünkü bölgedeki
tüm dinamikler değişiyor ve İsrail daha fazla tecrit oluyor. İsrailliler
İsrail’in Türkiye
AB
ABD yönetimine sessiz kalmalarından dolayı çok kızdı. İsrail
politikası olanlardan
A
ABD ile ilişkisinden bile emin ve rahat değil. ABD İsrail’e arka
nasıl etkilenir? Giderek yalççıksa da, ABD’nin artık bölgede yeri olmayacak. Çünkü bu,
nızlaşan İsrail Türkiye’yle hâlâ
h
halkla başlayan ve ABD’yle bağlantısı olmayan sosyal bir haregergin olan ilişkilerini tamire
kket. Bölgede İsrail’i koruyacak tek ilişki Türkiye’yle olan ilişkisi.
daha fazla eğilim gösABD her iki tarafa da baskı yapacaktır. Bence Obama Erdoğan’ı
A
terebilir mi?
“İs
“İsrail’le ilişkiniz dün olduğundan çok daha önemli” demek için
arad
aradı. Neo-conlar bile İsrail’in 82 yaşında bir otokratla kendini
müttefik kılarak hata yaptığına inanıyor ve rasyonel davranıyor.
mütte
İsrail'in Türkiye’nin yardımına ihtiyacı var
ÖMER TAŞPINAR: Müslüman Kardeşler'in Mısır'ın yönetiminde yer alma şansının olduğu şu ortamda, Ortadoğu'da barış ve İsrail-Filistin sorununda iki devletli çözüme
her zamankinden daha kuvvetle ihtiyaç var. Türkiye yardımcı olabilir. Ancak İsrail
ile Türkiye arasında uzlaşma birinci adım olmalı. İsrail aynı anda hem Türkiye, hem
Mısır hem de Ürdün'ü kaybetmeyi kaldıramaz. ABD, Ankara ve Tel Aviv'i uzlaştırma gayretlerinde daha aktif hale gelmelidir. Bu hedefe ulaşıldıktan bir sonraki
adım, Türk arabuluculuğu ile Suriye-İsrail diyaloğunu yeniden başlatmaktır.
Türkiye ile ilişkileri onarmak İsrail'in çıkarına
IAN LESSER: Türkiye ile ilişkileri tamir yönünde bir teşvik unsuru zuhur edecektir. Diğer
yandan, farklı sebeplerden dolayı, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde 1990'lardakine geri gidiş olmaz. İsrail'in bölgede potansiyel tecritten endişe ettiğini görebiliyorum. Diğer taraftan, Türkiye'nin özellikle Hamas'la ve başkalarıyla neler yaptığına
dikkat ediyorlar. Yani Türkiye daha fazla dikkat celp etmeyi, fakat aynı zamanda
daha fazla mercek altında incelemeye tabi tutulmayı bekleyebilir. Türkiye ile ilişkilerini onarmak İsrail'in çıkarına. İsrail'in daha fazla tecritte bir çıkarı olmasa gerek.
SAYFA TASARIM: ALİ BABÜR BOYSAL
11 DIŞ HABERLER
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Fransa’da bakanların Arap
liderlerle ‘tatil arkadaşlığı’
Fransa, hükümet üyelerinin Arap dünyasındaki otoriter rejimlerle yakın ilişkileri Dışişleri Bakanı Michele Alliot-Marie’nin Tunus’un
devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali’ye yakın bir işadamına ait özel jetle tatile gittiği iddialarıyla sarsılırken, Alliot-Marie’ye destek veren Başbakan François Fillon’un da son tatilini Hüsnü Mübarek’in özel jetini kullanarak Mısır’da geçirdiği ortaya çıktı.
EMRE DEMİR PARİS
Tunus’ta ve Mısır’da yaşanan
halk ayaklanmalarının ardından,
Fransa’da hükümet üyelerinin otoriter
rejimlerle yakın ilişkileri Dışişleri Bakanı Michele Alliot-Marie’nin Tunus’un
devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali’ye
yakın bir işadamına ait özel jetle tatile gittiği iddialarıyla sarsılırken, AlliotMarie’ye destek veren Başbakan François Fillon’un da son tatilini Hüsnü Mübarek’in özel jetini kullanarak
Mısır’da geçirdiği ortaya çıktı. Başbakan
ve dışişleri bakanına yönelik istifa çağrıları üzerine, Cumhurbaşkanı Nicolas
Sarkozy, bakanlarına tatillerini Fransa’da
geçirmesi yönünde talimat verdi.
Ortaya çıkardığı skandallarla tanınan
Le Canard Enchainé adlı gazetenin iddiasına göre, Fillon 26 Aralık-2 Ocak tarihleri arasında tatil için Mısır’a yaptığı gezide Mısırlı yetkililer tarafından ağırlandı. Fillon, Mısır’a gittiği iddialarını doğrularken, bu ülkeye davet üzerine gittiğini
dile getirdi. Tunus’a ilişkin açıklalamalarıyla eleştirilerin odağındaki Alliot-Marie
de, aynı bakanlıkta çalışan hayat arkadaşı Patrick Ollier’yle Tunuslu işadamı Aziz
Miled’in özel jetini kullanarak, bu ülkeye geçen yılsonunda iki kez yolculuk yapmakla suçlanıyor. Bin Ali’ye yakınlığıyla
bilinen Miled’in bazı ülkelerdeki hesapları Bin Ali’nin ülkeyi terk etmesinin ardından dondurulmuştu.
Hükümet üyelerinin Kuzey
Afrika’daki Mübarek ve Zeynel Abidin
Bin Ali gibi otoriter liderlerle yakın ilişkileri ülkede tartışmalara neden oldu.
Muhalefetteki Sosyalist Parti, hükümet
üyelerinin devlet bütçesiyle özel tatille-
-
Le Canard Enchainé
adlı gazetenin iddiasına göre, Fillon
26 Aralık-2 Ocak
tarihleri arasında tatil için
Mısır’a yaptığı gezide Mısırlı yetkililer tarafından ağırlandı.
Alliot-Marie de,
aynı bakanlıkta çalışan hayat
arkadaşı Patrick
Ollier’yle Tunuslu işadamı Aziz
Miled’in özel jetini kullanarak,
bu ülkeye yolculuk yaptı.
FRANÇOİS FİLLON
re gitmesini eleştirirken, iktidarın Bin Ali
ve Mübarek gibi otoriter liderlerle yakın ilişkileri dikkat çekiyor. Alliot-Marie,
Tunus’taki isyanlar sırasında Bin Ali’ye
yardım teklifinde bulunmuş, halk ayaklanmasının bastırılması için emniyet güçlerini ülkeye gönderebileceklerini açıklamıştı. Sömürgecilik geçmişi nedeniyle Kuzey Afrika ülkeleriyle yakın ilişkileri bulunan Fransa’nın Tunus ve Mısır’daki
olaylara karşı sessizliği dikkat çekmişti.
İnsan haklarının beşiği Fransa’da sağ iktidarın otoriter rejimlerin liderleriyle yakın
HÜSNÜ MÜBAREK
MİCHELE ALLİOT-MARİE
kişisel ilişkileri nedeniyle halk ayaklanmalarına karşı sessiz olduğu kaydediliyor.
FRANSA’DA SİYASİLER ‘ÖZEL JET’ TERCİH EDİYOR
Fransa’da son yıllarda Cumhurbaşkanı
Nicolas Sarkozy ve iktidar partisi mensuplarının işadamlarının veya yabancı
liderlerin özel jetleriyle kişisel gezilere çıkması dikkat çekiyor. Sarkozy’nin
geçen sene sipariş ettiği cumhurbaşkanlığı uçağı da tartışmaları alevlendirmişti. Fransız basını tarafından ‘Air
Sarko One’ ismi verilen lüks uçak 176
milyon Euro’ya mal olmuştu.
Fransa’da son yıllarda çok sayıda
özel jet skandalı yaşanırken, diğer Avrupa ülkelerinde siyasetçiler daha mütevazı tatiller tercih ediyor. İngiltere’de
hükümet üyelerinin koruma masrafları devlet tarafından karşılanırken
özel harcamalarını kendileri ödüyor.
Belçika’da sadece Kraliyet ailesi devlet
ödeneğiyle tatil yapma hakkına sahip.
Mütevazı hayatıyla tanınan Almanya Başbakanı Angela Merkel, tatillerini dağa çok Alp dağlarında geçiriyor.
Rusya, Mısır’da
devrede; Saltanov,
Mübarek’le görüştü
Tahrir Meydanı’nı
dolduran on
binlerce gösterici, eylemlerini
meydanın yanı
başında bulunan
Halk ve Şûra
meclislerinin
önüne taşırken
Mısır Devlet
Başkanı Yardımcısı Ömer
Süleyman, gösterilere daha
fazla tahammül
edemeyecekleri uyarısında
bulundu.
-
Mısır’da iki haftadır devam eden ayaklanmalara dışarıdan müdahale edilmesine karşı çıkan Rusya, Mübarek’le doğrudan temasa
geçti. Rusya’nın Ortadoğu özel temsilcisi Aleksandr Saltanov, Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’le görüştü. Moskova’nın
Mübarek’e geçiş sürecinin barış ve istikrar içerisinde gerçekleşmesi için çağrıda bulunduğu tahmin ediliyor.
Tahrir Meydanı’nda on binlerce kişi protesto eylemlerini sürdürürken Mübarek’le görüşen
Saltanov, ülkesinin Mısır’ın iç işlerine karışmak
gibi bir niyeti olmadığını söyledi. Mübarek’le görüşmesi sonrası açıklamada bulunan Saltanov,
“Rusya olarak herhangi bir öneride bulunmak istemiyoruz. Çünkü biz Mısır halkının, yönetiminin ve hükümetin basiretine güveniyoruz.” dedi. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Ebul Geyt’le
de görüşen Saltanov, bölgenin en önemli ülkesi Mısır’da yaşanan belirsizlikten derin endişe
duyduklarını da kaydetti. Rusya Devlet Başkanı
Dmitri Medvedev de geçen hafta Mübarek’i telefonla arayarak, ‘hukuk dışına çıkılmadan’ siyasi krizin hızlı bir şekilde çözülmesini talep etmişti.
Bölgede bulunan Rus şirketleri, büyükelçilik çalışanları ve diğer Rusya vatandaşlarının güvenliğinin sağlanmasını isteyen Kremlin, Saltanov’u da
yakın temas için bölgeye göndermişti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da daha önce yaptığı değerlendirmelerde bölgede durumun alarm verdiğini, Mısır ve Tunus’un dışında ayaklanmaların Yemen ve Ürdün’e de yayılma tehlikesinin olduğunu söylemişti. Bölgede demokratikleşme ve sosyal içerikli ekonomik
kalkınma modellerine ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Lavrov, Mısır halkının kendi sorunlarını
kendilerinin barışçıl bir şekilde çözeceğine inandıklarını belirtmişti. FARUK AKKAN MOSKOVA, CİHAN
Süleyman uyardı: Gösterilere
daha fazla tahammül edemeyiz
-
ni demokratik reformlarla yerine getirmek isTahrir Meydanı’nı dolduran on binlerce
tediklerini belirten Süleyman, hükümetin pogösterici, eylemlerini meydanın yanı başınlisiye tedbirlere başvurmak istemediğini de ifada bulunan Halk ve Şûra meclislerinin önüne tade etti. Süleyman bu yöndeki sözlerini şu ifadeşırken Mısır Devlet Başkanı Yardımcısı Ömer Sülerle izah etti: Diyaloğun alternatifi rasyonel olleyman, gösterilere daha fazla tahammül edememayan pek çok hareketi barındıran aceleci ve
yecekleri uyarısında bulundu.
hesaplanmayan adımların sonucu olan darbeÜlkenin önde gelen bazı müstakil gazete
dir. Mısır’ı korumak için o noktaya varmak istemsilcileriyle görüşen Süleyman, gösterilerin ÖMER SÜLEYMAN
temiyoruz.
mümkün olan en kısa zamanda sona erdirilmesiDarbe ile ilgili sözlerine açıklama getirmesi istenen
ni de istedi. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in derhal görevini bırakması çağrılarına da sert tepki gösteren Süleyman, Süleyman, bununla askeri darbeyi kastetmediğini ancak
‘Rejim de sona ermeyecek, Mübarek de derhal görevini bı- devlet kurumlarını tepetaklak edecek hazırlıksız bir yörakmayacak.’ dedi. Süleyman, bir ülkenin liderini istifaya netimi işaret ettiğini belirtti. Mısır’daki bazı gazeteler ise
Süleyman’ın bu sözleriyle devrimi kastettiğini, devrimin
çağırmanın etik olmadığını da öne sürdü.
25 Ocak’ta başlayan gösterilerden kısa bir süre sonra sonucunda ülkenin kaosa sürükleneceğini ima ettiğini yazMübarek, eylül ayındaki devlet başkanlığı seçimlerinde ye- dı. Mısır basınına göre Süleyman, Tahrir Meydanı’ndaki
niden aday olmayacağını belirtmesine rağmen, göstericiler gösterileri yayınlayan bazı uydu kanallarının da Mısır’ı küonun görevini derhal bırakmasını istiyor. Halkın talepleri- çük düşürdüğünü öne sürdü. CUMALİ ÖNAL KAHİRE
Ankara: Mısır’ın iç işlerine karışmıyoruz
Rusya’nın Ortadoğu özel temsilcisi Aleksandr Saltanov,
Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’le görüştü.
Ankara, Mısır’ın iç işlerine karıştığı yönündeki iddialara karşı çıktı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk
Ünal, Mısır’da öncelikli olarak halkın haklı ve meşru taleplerinin değerlendirmeye alınması ve en kısa
zamanda geçiş sürecinin tamamlanması gerektiğini
kaydetti. Ünal, dün düzenlediği basın toplantısında Mısır’da isimler üzerinden değil, ilkeler üzerinden bir politika takip edildiğini” söyledi. Mısır’ın
Ankara Büyükelçisi Abdurrahman Selahaddin’in
“Mısır’ın iç işlerine karışılmaması” yönündeki sözleriyle ilgili de Sözcü Ünal, “Mısır’ı dost ve kardeş
bir ülke olarak gördüğümüz için görüşlerimizi açıkça söylemeyi tercih ediyoruz.” diye konuştu. Ünal,
İsrail’in “Türkiye’nin Mısır’ın iç işlerine karışmaması gerektiği” yönündeki haberlerle dair ise “Biz
herhangi bir ülkenin iç işlerine karışıyor değiliz.”
dedi. Sözcü “İsrail’in bu konudaki açıklamasını garipsediğini” sözlerine ekledi.
Mısır’daki belirsizlik devam ederken Batı dünyasının tabiriyle ‘İslamcı’ grupların
yönetime gelme ihtimali başta İsrail olmak üzere Avrupa’yı kaygılandırıyor.
‘Arap ülkelerinde
yıllardır demokrasi talep
edenler ‘İslamcı’ gruplar’
AZAMAT DAMİR BERLİN
Mısır’daki gerginlik ve belirsizlikler devam ederken, olası hükümet değişikliğinde Batı dünyasının
tabiriyle ‘İslamcı’ gruplar yönetime gelme ihtimali başta İsrail olmak üzere Batı’yı kaygılandırıyor. Almanya’nın
tanınmış Bertelsmann Vakfı ise Kuzey Afrika ve Orta
Doğu’nun demokratikleşme sürecine ‘İslamcı’ grupların da dâhil edilmesi gerektiğini savundu. “Tüm siyasi ve
toplumsal kuruluşlar müzakere masasında olmalı” başlıklı açıklama yapan vakıf, bu bölgedeki ülkelerde siyasi
ve sosyal reformlar çerçevesindeki müzakerelere ‘İslamcı’
grupların da katılımının sağlanması gerektiğini vurguladı.
Bertelsmann Vakfı için ‘geçiş ülkeleri’ üzerinde araştırma yapan Hauke Hartmann, Batı dünyasının ‘İslamcı’ gruplara karşı önyargısını kırmasını ve ‘kökten radikalleşme’ endişelerini aşmalarını önerdi. Demokratikleşmenin etkin olabilmesi için toplumun tüm kesimlerinin sürece dahil edilmesi gerektiğinin altını çizen
Hartmann’ın tespitlerinin bazıları şunlar: Arap dünyasında ‘İslamcı’ gruplar ülkenin en önemli, etkin ve tabanı geniş gruplar olabiliyor. Baskıcı rejimler altında
yıllardır demokrasi, yolsuzlukla mücadele ve sosyal sorumluluk talep edenler ‘İslamcı’ gruplar.” Hartmann,
bu grupların hükümete geldiği zaman ‘radikalleşecekleri’ yönündeki önyargıların yersiz olduğunu belirterek şu örnekleri verdi: “Cezayir’de koalisyon hükümetinde ‘küçük’ ortak olarak yer almayı, veya Fas’ta Aile
Hukuku’nda reformların yapılmasında yardımcı olmayı
kabul ediyorlar. Mısır’da ise Müslüman Kardeşler eğitim ve sosyal alanda faaliyet yürütüyorlar. Bundan dolayı onlar da müzakere masasına dahil edilmeli.”
Vakfın uzmanına göre Batı ülkelerinin yöneticileri eskilerde olduğu gibi ‘güçlü adamlara’ yatırım yaparak aynı
hataya düşmemeliler. Hartmann, protesto gösterilerinin
Arap dünyasında ‘siyasi alternatiflerin’ çok olduğunun bir
göstergesi olduğuna dikkat çekiyor.
-
MÜBAREK, ALMANYA’YA GELİRSE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Mısır
Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in Almanya’ya gelmesi durumunda Federal Savcılık’a suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Amnesty International Almanya Genel Sekreteri Monika Lüke, suç duyurusunda bulunduktan sonra Federal Savcılığın, Mübarek hakkında işkence
ve diğer ağır insan hakları ihlalleri yapıp yapmadığı konusunda incelemede bulunması gerektiğini ifade etti. Lüke, Mübarek’in yıllardan bu yana hapisteki insanların sistematik bir şekilde işkenceye uğradığı ve kötü muamele
gördüğü sistemden yana olduğunu savundu.
Bu arada Alman medyasında Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in Almanya’da bir hastanede kalması konusundaki spekülasyonlar devam ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ve Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, bu konuyla ilgili
herhangi bir talebin gelmediğini belirtti.
Pakistan’da bakanlar
toplu halde istifa etti
-
Küresel ekonomik kriz ve sel felaketinin yol açtığı ekonomik dar boğazdan çıkmaya çalışan Pakistan hükümeti, tasarruf tedbirleri kapsamında kabinedeki bakan sayısını azaltma kararı aldı. Bunun üzerine Pakistan hükümetindeki bakanlar dün Başbakan Yusuf Ziya
Gilani’ye toplu halde istifasını sundu.
İktidardaki Pakistan Halk Partisi’nden yapılan açıklamada, önlemler çerçevesinde bazı bakanların istifa edeceği ve kabinedeki bakanlık sayısının azaltılacağı bildirildi. Başbakan Gilani’nin, ilerleyen günlerde yeni hükümeti açıklayacağı da bildirildi.
Pakistan’da ekonomik reform paketinin gerçekleştirilmesi, ülkenin uluslararası bankalardan kredi alması için
büyük önem taşıyor. Vergi kaçakçılığının yaygın olduğu
Pakistan’da hükümetin ekonomiyi düzeltmek için daha
fazla tasarruf yoluna gittiği belirtiliyor. Gözlemciler, hükümetin tasarruf tedbirlerine kabineden başlamasının reform paketine karşı çekinceleri olan muhalif grupları ikna
etme konusunda Gilani’yi güçlendirdiği yorumunu yapıyor. Pakistan Başbakanı Gilani, daha önce de danışmanlarının sayısını azaltmıştı. Yeni kabinenin kaç bakandan
oluşacağı açıklanmazken, dışişleri ve içişleri bakanlarının koltuklarını koruyacağı belirtiliyor. DIŞ HABERLER SERVİSİ
SAYFA TASARIM: SEMİH GÖRTÜRK
12 AİLE&SAĞLIK
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Selamlaşmak
muhabbeti artırıyor
FOTOĞRAF: CİHAN, HÜSEYİN AYDIN
Selamlaşmak, Peygamberimiz'in sünnetlerinden. Prof. Dr. Veysel Güllüce, “İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi bildireyim mi? Selamı aranızda
yaygınlaştırınız.” hadisini hatırlattı. Güllüce, selamın, Müslüman'ın din kardeşi için dua olduğunu söyledi.
-
Çocuktaki iştahsızlık
hastalık habercisi
MÜKREMİN ALBAYRAK SAMSUN
Mevsim normallerine göre hava sıcaklığının
sürekli değişkenlik göstermesi, küçük çocukların daha kolay hastalanmasına yol açıyor. Samsun Medical Park Hastanesi çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Halit İmdat, "Son birkaç aydır çocuklarda ateş, öksürük, burun akıntısı, kusma, ishal ve üst solunun yolları şikâyeti ile başvuran çocuk hasta sayısı bakımından büyük artış yaşıyoruz." dedi. Anne-babalara çocuklarını iyi takip etmelerini tavsiye eden Dr. İmdat, evde alınacak birtakım önlemlerle çocukların hastalığa yakalanmalarını azaltacağını söyledi. "Çocuğun ateşi, solunumu, solunum sıkıntısında artma, düşmeyen ateş, morarma, beslenme bozukluğu olduğunda mutlaka doktora götürülmesi gerekir." diyen Dr. İmdat, "Ev ortamının iyi nemlendirilmesi,
el yıkama, maske kullanımı, kapalı ortamlarda sigara içilmemesi, anne sütünün özendirilmesi, bebeklerin kalabalık ortamlara sokulmaması, aşılarına dikkat edilmesi bebeklerin sık sık hastalanmasına engel olacaktır." uyarısında bulundu.
-
Kanoute’nin “Mali
Çocuk Köyü”
ÇÝTLEMBÝK
E. ABDURRAHMAN
Dayımın ve teyzemin çocukları, annemin amcası Hasan amcamın torunu
Uşak Üftâde Koleji’nde okuyor… Babam bu şubat başı oraya uğramış ve bir
tane de “Üftâde Koleji Dergisi” getirmiş. İçindeki haberlere baktım. “Üftâde
Koleji Değerler Platformu” iki kişiye
özel ödül vermiş. Derginin haberi şöyle:
Platform birinci plaketini, spor
câmiasındaki beyefendi duruşundan
dolayı Hakan Şükür’e verdi. Uşak Valisi Özdemir
Çakacak’ın ödülü takdim ettiği törende, Belediye
Başkanı Ali Erdoğan, Hakan Şükür’e bir buket çiçek sundu. TUGİK Başkanı Hazım Sesli’nin de yer
aldığı törene, RodiMood Yönetim Kurulu Başkanı Fetin Kazancı ve Uşaklı pek çok işadamı katıldı.
Üftâde Koleji Değerler Platformu tarafından,
ülkesi Mali’de öksüz çocuklara yaptığı yardımlar sebebiyle “Duyarlılık Ödülü”ne lâyık görülen
Sevilla’nın ünlü futbolcusu Frederic Kanoute’ye
de özel ödül verildi.
Mali’de öksüz çocukların barınma, eğitim, öğretim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle kurduğu “Mali Çocuk Köyü” dolayısı ile büyük
takdir toplayan Kanoute, Uşak’tan İspanya’ya giden Üftâde Koleji yöneticilerine yakın ilgi gösterdi. Ödülünü Oul Mdürü Recep Ali Yalçın’ın elinden alan golcü futbolcu duygusal anlar yaşadı.
Kariyeri boyunca birçok ödül aldığına dikkat çeken Malili futbolcu,“Bu, hayatımda aldığım en
anlamlı ödül.” açıklamasını yaptı.
Okul Müdürü Recep Ali Yalçın, öğrencilerine
sevgi ve dostluk gibi değerleri hatırlatmak gayesinde olduklarına dikkat çekerek,“Sosyal sorumluluğumuz çerçevesinde doğru örnekleri gündemimize aldık. Öğrencilerin karakter eğitimine katkıda bulunmak gayesi ile öğrenci ve öğretmenlerden oluşan bir “Değerler Platformu” kurduk. Bu platformun gündemine Sayın Kanoute de
girdi. Mali Çocuk Köyü, bizleri ve öğrencilerimizi çok duygulandırdı. Bu yapılan işin önemini biz
eğitimciler çok iyi biliyoruz. Sayın Kanoute’nin bu
duyarlı davranışının bütün insanlara güzel bir örnek teşkil etmesini diliyoruz. Hayatın sadece kendi hayatımızdan ibaret olmadığını, muhtaç bir gönüle el uzatmanın mutlulukların en büyüğü olduğunu Sayın Kanoute bu örnek davranışı ile göstermiş oldu.” dedi.
Üftâde krumları yöneticilerinin bu jesti karşısında oldukça duygulanan Kanoute de yaptığı
açıklamada, “Öncelikle hepinize teşekkür ediyorum. İtiraf etmeliyim ki çok etkilendim. Bu
kadar fazla ilgi beklemiyordum. Umarım öğrencileriniz hayatlarında başarılı olurken, toplumları ve bütün dünya için birer örnek insan
olarak yetişirler. Bunu, bütün kalbimle söylüyorum. Genç neslin duyarlı davranışlara verdiği ilgi, gurur verici.” dedi.
Var olun Üftâde Kolejliler!..
NEŞE POLAT İSTANBUL
İletişimin ilk basamağı
olan selam insanlar arasındaki sevgi ve muhabbeti artırıyor. Selam, iyi niyetin ve duanın bir işareti olarak kabul edilir. Müslümanların karşılaştıklarında selamlaşmaları ise Peygamber Efendimiz’in (sas) sünnetlerinden biri. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Veysel
Güllüce selamlaşmanın dinimize göre sünnet, verilen selamı
almanın ise Müslüman için farz
olduğunu söylüyor.
Selamlaşmanın insani ilişkileri güçlendirdiğini belirten Güllüce, selamın toplumdaki kaynaşma
ve dayanışmayı artırdığını, müminler arasındaki sevgiyi sağlamlaştırdığını ifade ediyor. Peygamber Efendimiz'in (sas), “İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş
olamazsınız. Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir
işi bildireyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız.” hadisini hatırlatan Güllüce, bazı hadis-i şeriflerde selam vermeyen kimsenin insanların en cimrisi olarak
tavsif edildiğine, selam vermenin
ise kişiyi cennetlik kılan amellerden sayıldığına dikkat çekiyor.
Kültürümüzde mevcut olan
iyi günler, merhaba, günaydın gibi cümlelerle de insanların
birbirleriyle selamlaştığını söyleyen Güllüce, “Kişinin esenlik ve mutluluk temennisini selamün aleyküm şeklinde ifade etmesi en güzel ve sünnete en uygun olanıdır. Selam, yeryüzündeki Müslümanların birbirini tanıyıp kaynaşmasına da vesiledir.
Çünkü aynı cümlelerle selamlaşmak, aradaki birlik ve kardeşliğin
bir göstergesidir.” diyor. Allah'ın
isimlerinden birinin de “EsSelâm” olduğunu belirten Güllüce, Müslüman'ın kardeşine selam
vermekle, onun hakkında iyi düşündüğünü, onun aleyhinde bir
tavır içinde olmadığını ifade ettiğini aktarıyor. Kur'an-ı Kerim'de
selamla ilgili, “Size bir selam verildiğinde ondan daha güzeli ile
Hadislerde selam
vermeyen kişi, insanların en cimrisi olarak tavsif ediliyor. Prof. Dr. Veysel Güllüce, selamın Müslümanların birbirini tanıyıp kaynaşmasına vesile olduğunu söyledi. Selamlaşmayı sosyal sorumluluk
projesi kapsamında değerlendiren bazı belediyeler ‘selamlaşalım’ kampanyaları başlatmıştı. FOTOĞRAFLAR: CİHAN
veya aynı selamla karşılık verin.” ayetine dikkat çeken Güllüce, “Ayetten yola çıkarak selam veren kimseye, tavır ve hareketlerimizle, daha güzel bir şekilde mukabelede bulunmalı, ayrıca
onun selamlamasıyla dile getirdiği bu duasına karşılık “ve rahmetullahi” veya “ve rahmetullahi ve berekâtuhü” ilavelerinde
bulunmalıyız.” diye konuşuyor.
Selamın bir çeşit dua olduğunu belirten Güllüce, “Selam veren kimse “Allah'ın selamı ve rahmeti sizin üzerinize olsun." demekte, selamı alan
da “Allah'ın selamı ve rahmeti sizin de üzerinize olsun." di-
yerek mukabelede bulunmaktadır. Böylece, bir Müslüman diğer Müslüman kardeşine selam
vermekle, onun için dünya ve
ahiret huzurunu dilemiş, sıkıntılardan uzak olmasını temenni etmiş oluyor.” şeklinde konuşuyor. Selamın Müslüman'ın
din kardeşi üzerindeki haklarından biri olduğunu dile getiren Güllüce, “Müslüman'ın evine girdiğinde eşine ve çocuklarına, işyerinde arkadaşlarına, yolda karşılaştıklarında selam vermesi Allah'ın hoşnutluğuna vesile olur. Peygamberimiz yolda oyun oynayan çocuklara bile
selam vermiştir.” diye ekliyor.
Nasıl selamlaşmalıyız?
SELAM kelimesi, sözlükte; maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak, huzur, esenlik, emniyet, saadet gibi
manalara gelir. Bir fıkıh terimi olarak selam; karşılaşan
iki Müslüman'ın birbirine yaptıkları dua cümlesinden
ibarettir. Selam veren "es-selamu aleyküm" (Allah'ın
selamı sizin üzerinize olsun) der, selamı alan ise "ve
aleykümü's-selam” (size de selam olsun) diyerek karşılıkta bulunur.
SELAM konuşmadan önce verilir. Bir yere girerken selamı yeni gelen kişi vermeli, oradan ayrılırken de yine selam vererek ayrılmak gerekir.
MÜSLÜMAN, tanımadığı diğer Müslümanlarla da selamlaşmalı. Sayısı az olan kalabalığa, küçük olan büyüğe
selam verir. Namaz kılana, yemek yiyene, tuvalette bulunana, haram bir fiil işleyene selam verilmez.
Ahmed
Şahin
Yalancı-yamayıcı fıkrasıyla birazcık dinlenmeye ne dersiniz?
Bazen haberler çarpıtılarak veriliyor, yorumlar tersine çevrilerek sunuluyor; sanki tarihteki
yalancı ile yamayıcı rolü tekrar oynanmaya çalışılıyor. Bu yüzden hep gergin konuları dinliyor, hep çarpıtılan yorumlar okuyarak yoruluyor, dinlenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu düşünce ile bugün, tarihteki yalancı yamayıcı temsilini takdim ederek birazcık olsun sizleri dinlendirmek istiyorum. Bilmem siz nasıl bakarsıGeçmişteki yamanız bu yalancı ile yamayıcılarda yine insaf
yıcı yorumuna? Ben savarmış, bir yerde
dece misali arz edeceğim, kimlere uygun düş- pes diyorlar; günütüğünün tespitini ise size müzdekiler ise daha
da ileriye gidiyor,
bırakacağım. Takdir size
‘sarımsak yoğurt ne
ait olacak.
ki, bol miktarda sos
****
Efendim, tarihte bir yada vardı kebabın
lancı bir de yamayıcıüzerinde!’ demeye
sı yaşamış. Yalancı, yagetiriyorlar.
mayıcısını yanından hiç
ayırmazmış. Çünkü söylediği yalanlar bazen itirazlarla karşılanırmış.
İşte o zaman yamayıcıya iş düşer, yalancının
gözünü kırpmadan söylediği yalanlarını anında
yamar, inanılır hale getirirmiş.
Bir gün mecliste başköşeye oturan yalancı
yine başlamış yalanlarını sıralamaya:
- Ben demiş, buraya gelirken gökten köpek
sesleri geldiğini işittim. Kulakları patlatırcasına
köpek havlaması geliyordu gökyüzünden..
İtiraz etmişler olmaz böyle şey demişler,
gökten köpek sesi gelmez!
Hazır bekleyen yamayıcı hemen devreye girip yamasını yapmış:
-Arkadaşlar demiş, ben de işittim gökten
gelen köpek seslerini. Kartalın biri yerden kaptığı köpek yavrusunu havaya kaldırmış götürürken havlayan köpeğin sesiydi!..
İtirazcılar olabilir diyerek susmuşlar.
Cesareti artan yalancı, yeni iddiasını da şöyle atmış ortaya:
-Köpek sesinde ne var ki, demiş. Ben gökten yumurta yağdığını bile gördüm. Bembeyaz yumurtalar yolda sağıma soluma birer ikişer dökülüyordu. Basmamak için atlayarak geldim buraya.
-Aaaaaa, demişler, bu kadarı da olmaz!
Gökten yumurta yağmaz yeryüzüne?.
Bekleyen yamayıcı yine hemen imdada yetişmiş:
- Köpeği havaya kaldıran kartal var ya, işte
o kartal bu defa da altında yumurtalar bulunan
bir kuluçkayı yuvasıyla birlikte kaldırmıştı havaya. Dökülen yumurtalar kuluçkanın yuvasından dökülen yumurtalardı..
Dinleyenler bu defa da birbirlerine bakarak
susmak zorunda kalmışlar.
Yalancının cesareti daha da artmış:
- Bunlar ne ki, demiş. Siz benim avcılığımı
bir bilseniz asıl o zaman şaşırırsınız. Ben öylesine keskin nişancıyım ki, bir atışta kırk kuşu
birden vururum havada. Hatta geçenlerde kır-
da avda iken bir atışta tam kırk tane kekliği birden vurdum gökyüzünde. Kuşların düştükleri yere varınca baktım ki, hepsi de kebap
olarak pişmiş, hazır halde beklemekteler beni.
Hem de yoğurtlusarımsaklı kebap halinde!.
Bu defa itiraz sesleri fazla yükselmiş:
-Hayır demişler, bu kadarı da fazla artık. Bir
atışta kırk keklik nasıl vurulur havada, sen varıncaya kadar da düştüğü yerde nasıl ateş yanar da pişirilir, sonra da nasıl yoğurtlu sarımsaklı kebap olur da bekler seni?.
İşte bu sefer zorda kalan yamayıcı feryadı
basmış:
-A birader demiş, diyelim ki, attığın saçmalı tüfekti, kırk saçma kırk kekliğe havada isabet
etti, bir tane saçma da sekerek yerdeki çakmak
taşına çarptı, çıkan kıvılcımdan da otlar tutuştu, kuşlar da yanan kuru otların üzerine düşüp
kebap olarak pişerek önüne hazır hale geldi.
Ama insaf et be kardeşim, dağın başında sarımsaklı yoğurdu ben nereden bulayım şimdi?..
***
İşte burada deniyor ki, geçmişteki yamayıcılarda yine insaf varmış, bir yerde pes diyorlar; günümüzdekiler ise daha da ileriye gidiyor, ‘sarımsak yoğurt ne ki, bol miktarda sos da vardı kebabın üzerinde!’ demeye getiriyorlar. Yerin altından da üstünden de çuvallarla deliller
çıkarılsa da pes etmiyor, hâlâ bir yama bulmaya çalışıyorlar..
Bilmem siz de katılır mısınız bu yoruma?
[email protected]
SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ
13
ailem
w Kalbin dili
"Kim nimete kavuþunca þükreder, dert
ve acýlarla karþýlaþýnca sabreder, haksýzlýk yapýnca af diler, haksýzlýða uðradýðýnda da affederse... iþte onlar güvende
ve doðru yolda olan kimselerdir."
w Hikmet damlalarý
“Hizmet-i imaniye ve Kur'aniye'de iddianýn yeri
yoktur. Ýddiacýnýn da bu dairede yeri yoktur. Bu
gönüllüler hareketi ayný zamanda mahviyet,
tevazu ve hacâlet hareketidir.“
Tatlý uykularýn kâbusu: Karabasan
Uykudan uyandýnýz, bilinciniz açýk ama bir türlü kendinize gelemiyorsunuz. Üzerinize kapkara bir aðýrlýk çökmüþ sanki, kalkmak istiyor
ama kýpýrdayamýyorsunuz. Baðýrýyorsunuz ama sesiniz çýkmýyor. Tam boðulmak üzere iken son bir hamle ile silkinip gözlerinizi
açtýðýnýzda kâbus bitiyor. Halk arasýnda 'karabasan' denilen bu hale cinlerin, kötü ruhlarýn veya psikolojik rahatsýzlýklarýn sebep
olduðu düþünülür. Sýk sýk bu tür uyku sorunu yaþayan kiþiler de kendilerinde psikolojik bir bozukluk olduðunu sanarak
üzülürler. Oysa karabasanlar, bir hastalýk veya bozukluktan kaynaklanmýyor.
ÞEMSÝNUR ÖZDEMÝR
Halk arasýnda 'karabasan' olarak bilinen uykudan uyanamama hali ruhsal bir sorundan kaynaklanmýyor. Fatih Üniversitesi Týp
Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalý
Öðretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Ýlhan,
karabasanýn bir hastalýk olmadýðýný
söyledi. Prof. Ýlhan, uyurgezerlerin
uyku felcini yaþamadýklarý için uykularýnda hareket ettiklerini belirtti.
Uykudan uyandýnýz, bilinciniz açýk
ama bir türlü kendinize gelemiyorsunuz. Üzerinize kapkara bir aðýrlýk
çökmüþ sanki, kalkmak istiyor ama
kýpýrdayamýyorsunuz. Baðýrýyorsunuz
ama sesiniz çýkmýyor. Tam boðulmak
üzere iken son bir hamle ile silkinip
gözlerinizi açtýðýnýzda kâbus bitiyor.
Halk arasýnda 'karabasan' denilen bu
hale cinlerin, kötü ruhlarýn veya psikolojik rahatsýzlýklarýn sebep olduðu
düþünülür. Sýk sýk bu tür uyku sorunu
yaþayan kiþiler de kendilerinde psikolojik bir bozukluk olduðunu sanarak
üzülürler. Oysa karabasanlar, bir hastalýk veya bozukluktan kaynaklanmýyor. Dünyanýn her yerinde insanlarýn
ayný þekilde tarif ettiði ve týp dilinde
'uyku felci' denilen bu hal, tamamen
uyku sýrasýnda geliþen fizyolojik bir
durum sebebiyle oluþuyor. Fatih Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalý Öðretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Ýlhan, uyku felcinin bir hastalýk
olmadýðýný, sebepleri ortadan kaldýrýlýnca düzeleceðini söylüyor.
1
Karabasan’ýn bpelirtileri
Uyku felcinin baþlýca belirtisi uyanma
öncesi veya uyuma öncesi görülen
kýsmý veya geçici iskelet kasý felcidir.
Diðer bir deyiþle, bir kiþinin uykuya
dalarken veya uyanýrken hareket edememesi veya konuþamamasý hissidir.
Uyku felci ile birlikte hypnagogic
halisünasyonlar olabilir. Bu halisünasyonlar iþitsel, dokunsal ve/veya
görsel olabilir. Uyku felci kiþi tekrar
REM uykusuna dönmeden önce veya
tamamen uyanmadan önce birkaç
saniye veya birkaç dakika sürebilir.
Çok uç durumlarda, 4-5 saat sürdüðü
de bilinmektedir:
1. Uyumaya baþladýktan birkaç saat
sonra çýðlýk atmaya ve aðlamaya baþlayabilirsiniz.
2. Kalbiniz çarpýntýnýz ve soluk alýp
vermeniz sýklaþýr.
3. Ýnsanlar sizi gördüklerinde rahat
olmadýðýnýzý fark ederler.
4. Rüyayý kesinlikle hatýrlamazsýnýz.
5. Baþkalarý size bahsetmedikçe olayý
hiç hatýrlayamazsýnýz.
Rem uykusu olmasa uykuda hareket durmazdý
Ýnsan uyurken belli aralýklarla REM
ve NonREM denilen evreler yaþýyor.
Ümit Burcu
10 ÞUBAT 2011 PERÞEMBE ZAMAN
Böyle dilber
aþýk usandýrýr,
candan bezdirir
Epeydir görüþtüðüm bir kýz var. Fiziksel olarak
güzel birisi. Onu sevdiðimi, evlenmek istediðimi
söyledim, kabul etti. Tamam, “ben de seni seviyorum” dedi. Fakat aylar geçti bir ilerleme
olmadý. ‘Prensipte evet, ama ben kolay beðenmem… Çok seçici birisiyim... Karar vermekte
zorlanýyorum. Hemen karar vermemi bekleme’
deyip duruyor. ‘Seni yeterince tanýmýyorum,
zamana ihtiyacým var’ diyor.
Aileme bu durumu söyledim. Gidip tanýþalým,
isteyelim dediler. Fakat buna da razý deðil.
Þaþýrýp kaldým. Yardýmlarýnýzý bekliyorum.
Tutkun
Rüyalar REM döneminde görülüyor.
Ýnsan beyni, rüya görürken geçici olarak vücudu hareketsiz hale getiriyor
yani felç ediyor. Bu sayede insan rüyasýnda yaptýðý hareketleri gerçekte yapamýyor.
Prof. Dr. Atilla Ýlhan, "Eðer bu felç
yaþanmasa, mesela rüyasýnda futbol
oynadýðýný gören kiþi gerçekte de
bacaklarýný hareket ettirirdi. Veya gerçekte de yürür, konuþurdu. Uyurgezerliðin sebebi de bu felcin yaþanmamasýdýr." diyor. Prof. Dr. Atilla Ýlhan'ýn verdiði bilgilere göre, uyku felci, beyin
uyanýp bilinç açýldýðý halde bedendeki
felcin devam etmesi durumunda yaþanýyor. Ýnsan bedenini hareket ettirmeye, gözlerini açmaya, konuþmaya çalýþýyor ama vücudu hâlâ felç olduðu için
bunu baþaramýyor ve korkuyor. Bu hal,
kiþi tekrar REM uykusuna dönmeden
önce veya tamamen uyanmadan birkaç
saniye veya birkaç dakika sürüyor.
Nadiren çok uzun sürdüðü de oluyor.
Uyanma ile felç halinin bitmesi gerekirken bu tarz bir irtibatsýzlýk yaþanmasýnýn sebebi tam olarak bilinemiyor.
Karabasanýn olasý sebepleri
Ýlhan, hasta hikâyelerine göre tespit
edilen etkenleri þöyle açýklýyor: "Uyumadan önce aðýr yemek veya uzun
süreli açlýk hali, stresli bir yaþam tarzý,
çok uyumak veya az uyumak, düzensiz
uyku saatleri, yanlýþ ve rahatsýz bir
yatma þekli gibi birçok etken uyku felcine sebep olabilir. Düzenli ve yeterli
uyuma, stresten uzak durma, akþam
yemeklerine dikkat etme gibi tedbirlerle bundan kurtulmak mümkün."
Ýlhan'a göre, bazen tam uykuya
dalacakken boþluða basmýþ gibi hissedip ürkmek de vücudun REM dönemine geçerken aniden felç olmasýyla
ilgili ve herkeste olabilir. Ancak, derin
uyku sýrasýndaki 'atma' denilen bacak
hareketlerine dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü bunlarýn sara nöbeti olma
ihtimali yüksek.
Farklý kültürlerde karabasan inanýþlarý
Çin halk kültüründe uyku felci, gi ya
chuang, hayalet yataða basýyor anlamýnda, ölümün gücü tarafýndan ele
geçirilmek olarak bilinir.
Iskandinavya mitolojisinde uyku
felcine bir Mara sebep olur, kabuslara
da sebep olan diþi bir hayalet olarak
bilinir.
Japon kültüründe uyku felci,
kanashibari, yani metal içerisine baðlanmýþ olmak anlamýndadýr.
Almanca’da uyku felci, hexendrücken, cadý basmaýi olarak bilinir.
Geleneksel Rus inanýþýnda uyku
felcine kötü evlilik, ihanet için ev halkýný cezalandýran Domovoi sebep
olur.
Islam kültüründeyse uyku felcine
cinlerin sebep olduðu ve uyku öncesinde ceþitli dualar okunarak bundan
korunulabilineceðine inanýlýr.
kýssadan hisse
Derviþ ile tilki
Derviþin biri gezerken ayaksýz bir tilki gördü, hay-
5rete düþtü. 'Nasýl yaþar bu hayvan, ne yer ne içer?'
diyerek, Allah'ýn lütfuna hayran oldu.
Derken bir arslan çýkageldi, aðzýnda çakal taþýyordu.
Görkemli ve korkunç hayvan avýnýn bir kýsmýný yedi,
doyunca kalanýný býrakýp gitti. Tilki artýða doðru sürünerek yaklaþtý ve afiyetle yiyip karnýný doyurdu.
Tilkinin yiyeceðinin ayaðýna geldiðini gören Derviþ,
kendi kendine: 'Bir tilkinin rýzkýný ayaðýna gönderen
Allah, benimkini neden göndermesin?' diyerek, çalýþmasýna gerek olmadýðýný, bir köþeye çekilip oturabileceðini düþündü.
Düþündüðü gibi de yaptý: 'Rýzkým Allah'ýn görünmeyen hazinesinden gelir, gayret etmem gerekmiyor.'
diyerek beklemeye baþladý.
Bekledi, bekledi... Ne gelen ne giden... Günler geçip
gitti. Derviþ zayýfladý, eridi, bir deri bir kemik kaldý.
Güçsüz ve bitkin bir haldeyken, bulunduðu mescidin
mihrabýndan bir ses duydu:
'Ey tembel adam!' diyordu ses, 'kendini ayaksýz bir
tilkiye benzeterek neden miskin miskin oturuyorsun?
Kalk! Yýrtýcý arslan ol. Baþkasýnýn artýðýna göz dikmeyi býrak. Sana yakýþan artýk yemek deðil, artýk
býrakmaktýr.
Gücüyle arslan gibi olan, baþkasýndan yiyecek bekler mi? Haydi kalk! Kollarý sýva. Çalýþ ve rýzkýný kazan.
Hem kendin ye, hem muhtaçlara yedir.'
Ey genç insan!
Elimi tutun' diyerek baþkasýna el uzatma!
Çalýþmayan insanýn kafasýnda beyin yoktur. Onlarýn
baþlarý kuru bir deriden ibarettir.
Allah'ýn kullarýna iyilikte bulunan, iki cihanda da iyilik
görür.
Yaþlýya yoksula yardým elini uzat!
Allah, baþkasýnýn mutluluðu için çalýþanýn yardýmcýsýdýr. Þeyh Sadi-i Þirazi
Sevgili Tutkun,
Senin tutulduðun bu kýz, hem âþýk usandýran hem de insaný canýndan bezdiren cinsinden…
Þunu bilmen gerekir ki, kolay elde edilen kolay elden gider. Ve güzeller biraz
nazlý olur. Fakat bu kýzýnki naz deðil, oyalama taktiði, deðiþik bir teknik.
‘Seni yeterince tanýmýyorum’ demesi;
zaman kazanmak. Yani belki senden daha
iyisini bulabilirim diye düþünüyor.
Mektubundan anladýðýma göre seçici ve
zor beðenen bu hanýmefendi ‘kýz kurusu
olmak’ pahasýna da olsa en iyisini aramaya
devam edecektir. Bulursa ‘bir daha görüþmeyelim, idealimdeki erkeði buldum’ diye
mesaj gönderir. Eðer bulamazsa can simidi
olursun, sen zaten elde bir, çantada kekliksin, öyle deðil mi?
Güzel yavrum,
Bu nazlý dilbere bir þans daha ver. Nasýl
olsa parayla deðil. Bir þey kaybetmezsin.
Gelip Allah’ýn emriyle isteyeceðinizi söyle.
Eðer hala ipe un seriyorsa kendisine baþarýlar dile. Yolun ve þansýn açýk olsun de…
Böyle kaprisli kiþilerin peþinde ömür
tüketmeyi býrak. Kocasýný seven, olana
kanaat eden, sadýk bir eþ ara.
Sen iyi niyetinden vazgeçme. Arayanlar
bulur. Gönlüne göre iyi bir eþ bulman
dileklerimle.
Bize yazýn: mail: [email protected]
Sprendlinger Land str. 107 63069 Offenbach
ilmihal
Uykudan önceki
sünnetler ve uyku adabý
Uyku âdabýnda temel kaideler nelerdir, uyumadan önce hangi
5dualarý okumak sünnettir?
Cenâb-ý Hak uykuyu, vücudun dinlenmesi için ihsan etmiþtir.
Uyku büyük bir nimettir. Uykunun kýymetinin ne olduðunu
uykusuzluk hastalýðýna yakalananlara sormak lazýmdýr.
•Uyumak için en uygun vakit olan geceyi iyi deðerlendirmek
lazýmdýr. Mümkün mertebe erken yatýp erken kalkmalýdýr.
•Yatmadan önce abdest alýp dua etmeli, uyanýnca da Allah'a
hamd etmeli ve dua etmelidir.
•Yatarken sað tarafa dönüp yatmalý, sað eli sað yanak üzerine koymalýdýr. (Daha sonra dönülse de bu sünnet yerine gelmiþ olur.)
• Yüzü koyun yatmamalýdýr.
• Kötü rüya görüldüðünde sol tarafa üç defa tükürdükten
sonra þeytanýn þerrinden Allah'a sýðýnmak ve bu rüyayý kimseye söylememelidir.
•Teheccüd namazýna kalkmaya çalýþmalý ve bunu alýþkanlýk
haline getirmelidir. Sabah namazýný kazaya býrakmamak için
akþamleyin erken yatýlmalýdýr.
• Sabah namazýndan sonra mümkün mertebe bir daha yatmamalý, iþe koyulmalýdýr.
Yataða girdikten sonra, uyumadan önce “üç kere Ihlas,
Nas, Felak okumak ve her okuyuþtan sonra avuçlarýna üfürüp ellerinin ulaþtýðý yerlerine sürmek, otuz üç defa subhanallah, elhamdulillah, Allahu ekber demek” sünnettir.
Nitekim bir hadiste þu bilgiler verilmiþtir:
Hz. Peygamber (a.s.m) her yataða giriþinde Ýhlas-FelakNas surelerini üçer defa okur ve her defasýnda avucuna üfürerek bedenine sürerdi. Ayrýca hasta olduðunda da Felak-Nas
surelerini okuyup üzerine üflerdi. (Buharî)
14 GÜNDEM
10 ÞUBAT 2011 PERÞEMBE ZAMAN
Türk medyasýndan
eðitim için güç birliði
Almanya’da ki Türk medyasý Türk gençlerinin ve ailelerin meslek eðitimi konusunda daha fazla bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için güç birliði yaptý. TAM Vakfý’nýn koordinasyonunu üstlendiði
“Egitim Gelecektir- biz” aðýna Federal Bilim ve Araþtýrma Bakanlýðý destek veriyor.
ZAMAN FRANKFURT
Almanya´da yaþayan Türk
kökenli göçmenler arasýnda mesleki eðitim bilincinin
yükseltilmesi amacýyla hayata
geçirilen ‘Eðitim Gelecektir-biz
iletiþim aðý’ projesi Frankfurt
Sanayi ve Ticaret Odasý’nda
gerçekleþtirilen basýn toplantýsýyla kamuoyuna tanýtýldý.
Türkiye ve Uyum Araþtýrmalarý Merkezi (TAM) Vakfý tarafýndan, Federal Bilim ve Araþtýrma Bakanlýðý´nýn desteðiyle
hayata geçirilen Türk medya aðý
Eðitim Gelecektir-biz’in tanitimi kurucu medya kuruluþlarý
ve meslek eðitimi alanýnda faal
kuruluþlarýn temsilcilerinin katý-
1
lýmýyla gerçekleþtirildi.
Açýlýþ konuþmasýný yapan
Frankfurt Sanayi ve Ticaret
Odasý Genel Müdürü Dr. Brigitte Scheuerle, Türk medyasýndan Zaman Gazetesi ile güzel
iþbirliði yaptýklarýný ve meslek
eðitimi konusunda rehber bir
kitap yayýnladýklarýný söyledi.
Federal Eðitim ve Araþtýrma
Bakanlýðý Meslek Eðitimi Daire
Baþkaný Simone Flach ve TAM
Vakfý Direktörü Prof. Dr. Hacý
Halil Uslucan meslek eðitimi
alanýnda sürdürülen çalýþmalar
ve Türk medyasýnýn rolünü deðerlendiren konuþmalar yaptýlar.
Toplantýya Zaman Gazetesi
adýna katýlan Ýsmail Çevik,
“Medya sadece ‘uyum’u yazarken, Zaman adým atýyor. Egitim
ve meslek eðitimi konularý Zaman’da her zaman büyük görülür. Neredeyse her ay bir yada
iki defa eðitim gazete manþeti
olur. Gazetemizin meslek eðitimi yazý dizisi IHK ile iþbirliðiyle
kamuoyunun istifadesine sunuldu. Hiç bir maddi beklenti olmadan yapýlan bu hizmet büyük ilgi gördü. Biz sadece bilgi sunan
deðil ayný zamanda yirmiye yakan meslek eðitimi öðrencisiyle
imkan sunan bir kurumuz.“dedi.
Türk toplumu içerisinde
meslek eðitimi bilincinin kalýcý
biçimde iyileþtirilmesine katkýda
bulunmayý hedefleyen aðýn, bu
hedefine üyeleri arasýnda bilgi ve
tecrübe paylaþýmýna imkan saðlayarak ve çeþitli etkinlikler ile
yayýnlar hayata geçirerek ulaþmasý öngörülüyor. “Eðitim Gelecektir, Bildung ist Zukunft”
ilkesi etrafýnda bir araya gelen
Türk medya kuruluþlarý için bir
platform teþkil eden aðýn, çok
sayýda Türk medya mensubunun faal olduðu bölgelerde oluþturulacak yerel gazeteci aðlarýyla
geniþletilmesi planlanýyor. Aðýn
koordinasyonu görevini üstlenen TAM Vakfý, að içi iletiþimin
yaný sýra, meslek eðitimi alanýnda faal Alman kurumlarýyla irtibatýn saðlanmasý konusunda da
faaliyet gösterecek.
TAM Vakfý’ndan
Caner Aver’in yönettiði oturumda
Türk medyasýnýn
meslek eðitimi ve
uyum alanýnda
rolleri ve katkýlarý
Eðitim Gelecektir-biz iletiþim
aðý kurucu
üyeleri ile tartýþýldý. Oturumda
Zaman Gazatesi
adýna Ýsmail Çevik, Ýhlas Medya
Avrupa Genel
Müdürü Kenan
Kubilay, Kanal
Avrupa Genel
Müdürü Seran
Sargur, Radyo
Metropol FM
Genel Müdürü
Tamer Ergün,
Sabah-ATV Grubu Avrupa Genel Müdürü
Mikdat Karaalioðlu, Türkshow
Genel Müdürü
Mehmet Çoban
yer aldý.
[email protected]
Düsseldorf kýrmýzý alarma geçti
için hü1Düsseldorf
zünlü bir ayrýlýþtý.
Ama gözü arkada kalmamýþtý. Çünkü tüm sevenleri hep bir aðýzdan
“Asker yolu gözleriz,
aboneyi aboneye ekleriz, sen git abi askere,
biz zirvede bekleriz.”
demiþlerdi. Mühendisti.
Yaþ ve kuru hesabýný iyi
yapar, abonenin hangi
ar, dekar veya hektarda
olduðunu iyi bilirdi.
Çelik iradeli, tam
Davut gibi olmasa da
bülend sesli yardýmcýsýna güvenirdi. Döndü.
Bir hayal kýrýklýðý yaþamadý. Ama memnun olduðu da söylenemezdi.
Ekip önde gitmek yerine, her zamanki tavrý
üzere itidali seçmiþti.
Dibe vurmasalar da, zirveyi bulmamýþlardý. Ortanýn sýratý müstakiminde hedefe yürümüþlerdi.
“Yurdumuz yeþilyurt
olacaksa, bu dava ancak
insanla yaþar ve çalýþkan
arýlarla hedefe ulaþýr”
sesleniþi ile Düsseldorf’un çalýþkan arýlarý
toplandýlar. Vatanda
gurbeti yaþadýðý asker
ocaðýnda erliðin ne olduðu öðrenilmiþti. Tecrübe konuþuyordu.
Mýntýka temizliði yapar
gibi Düsseldorf harmanlanacak, atmaz hale gelen atardamarlar açýlýp,
toplar damarlar gibi icraat yapýlýp hedefe ulaþýlacaktý.
Herkes bir daha aþka
hedefe kilitlenince keyfe
gelen Bülent abim, Ýsmail abime “Ne yapacaðýmýzý þimdi gör” havasýný bile atmýþ. Takým
arkadaþlarý ile þubat sonuna kadar hayatý dur-
durma ve tamamen
kampanyaya fokuslanma kararý almýþ.
Gazetecileri mevsimlik pamuk iþçisine
benzeten Mustafa abimin hedeflerin korkulacak kadar büyük olmadýðýný söylemesi ekibe
cesaret vermiþ. Bahtý yaver gitmeye baþlayan
Mettman’ýn ihsanlara
gark olmasý için dua
edilmiþ. Mönchengladbach´dan Ali ve Sadýk
yaveri ihtiyar Orhan
abime yýldýrým desteði
sözü veren Orhan ve
Bülent aðabeylerin tasalanmaya hiç mahal yok
mesajý gönüllere su
serpmiþ. Muradýna çýkan fýrçanýn inancýný yenilediðini söyleyen
abim, said bir dostla sahaya inecek olmasýný da
sonun hayra çýkacaðýnýn
delili olarak görmüþ.
Bu coþkularýný kutlamamak elde deðil.
Rabbim utandýrmasýn
diyorum.
Ama onlar mevcut
coþkuyla yeni bir iddiaya daha sahiplik yapmýþlar. Onlara göre dört
hafta kampanya için yeterliymiþ. Bunu da önümüzdeki dört haftada
hayata geçirip ispatlaya-
SUPERLIGA 2011
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
BUNDESLIGA 2011
Eringerfeld Eðitim Kurumlarý 2011-2012 için kayýtlara baþladý
Almanya’nýn Geseke þeh-
1rinde faaliyetlerini sürdüren
Gymansium ve Realschule Eringerfeld Eðitim Kurumlarý 20112012 kayýtlarý baþladý. Çoðunluðunun yatýlý öðrencilerden oluþturduðu Eringerfeld Eðitim kurumlarý 490 öðrencisi ile Geseke
þehrinde eðitim-öðretime devam
ediyor. Okul yönetiminin belirlediði koþullar gereði Gymnasium’a kayýt yapmak isteyen öðrencilerin notlarý ilk etapta
önemle gözden geçiriliyor. Gymnasium’a kayýt yapmak isteyen
öðrencilerin ilkokul ana derslerinden, Matematik, Almanca ve
Hayat bilgisi (Sachunterricht) not
ortalamasý 2,3 olmasý gerekiyor.
Diðer derslerin ortalamasý ise 2,3
olmasý beklenmekte. Okulun
Realschule kýsmýna ise Realschule tavsiyesi alan öðrenciler alýnacak. Realschule tavsiyesi olmayanlar ise alýnmayacak. Ýkinci
eðitim öðretim dönemine ara sý-
nýflardan öðrenci alýnýyor. Okul
Koordinatörü Muzaffer Toy,
2011-2012 eðitim öðretim yýlý
için þimdiden 3. sýnýftan itibaren
karnelerini ve irtibat bilgilerini
göndererek ön kayýt yaptýrabileceklerini söyledi. Gymnasium´a
6. sýnýftan 12. sýnýfa kadar hali
hazýrda Gymnasium’da okuyan
öðrenciler alýnabildiðini belirten
Toy, Realschule´ye ise 6. sýnýftan
8. sýnýfa kadar Realschule öðrencileri alýnabildiðini vurguladý.
Toy, KRV eyaleti dýþýndan müracaat eden velilerin ise gerekli koþullara uymak þartýyla ön kayýtlarýnýn yapýlabileceðini söyledi.
Toy, bu amaçla okul yönetiminin
her Pazar saat 12.00’de öðrenci
ve velileri bilgilendirme toplantýlarý düzenlediðini ayrýca okul ve
yurt binalarýnýn tanýtýldýðýný belirtti. Okul hakkýnda daha fazla
bilgi için www.gymnasium-eringerfeld.de ile 02954-979620 alýnabilir. MUSTAFA AKEL GESEKE
Uður Iþýlak ve
sanatçý arkadaþlarý eðitime destek veren iþadamý Rafet
Çelik’i iþyerinde
ziyaret etti.
Lüdensceid Ýdeal’den dil desteði
Lüdenscheid’da Ýdeal
1Eðitim Merkezi anaokulu
çocuklarý için dil desteði
(sprachförderung) kursu baþlattý. Eðitim merkezi müdürü
Hakan Ataþ, ‘‘Her geçen gün
tecrübe ve baþarýlarýmýza yenilerini ekliyoruz. Dil desteði
kursu ile çocuklarýn, anaokullarýnda uygulanan dil testinde
sorun yaþamamalarý için önlem
almayý amaçlýyoruz. Bunun yanýnda çocuk oyun eþliðinde dil
eðitimi alýrken sistemli bir þekilde ders çalýþmayada alýþtýrýlmýþ oluyor.’’ dedi. Haftanýn iki
günü dil desteði kursu verildiðini belirten Ataþ, bu kursa 3
ila 6 yaþ arasýndaki çocuklarýn
katýldýðýný, belirli müfredata
göre ders yapýldýðýný sözlerine
ekledi. Ayrýca Ataþ, dil desteði
kursu hakkýnda 023516792290 numaralý telefondan
bilgi alýnabileceðini ifade etti.
ÝSMAÝL ÖZDEMÝR LÜDENSCHEÝD
Uður Iþýlak Profi Halý’yý ziyaret etti
Aþaðý Saksonya Eyale-
1ti’nde bulunan Hildesh-
eim’da eðitim ve kültür hizmetleri veren Zukunft e.V’nun Zaman Gazetesi’yle birlikte düzenlediði kültür programýna
ana sponsor olan Profi Halý’nýn
sahibi Rafet Çelik, program
sonrasý sanatçý Uður Iþýlak’ýn iþletmesini ziyaret etmesinden
oldukça memnun kaldý. Evrensel Deðerler Ekseninde kültür
þöleni programý için Hildesh-
eim’a gelen Iþýlak, sanatçý arkadaþlarýyla birlikte Hannover’de
halý yýkama hizmeti veren Profi
Halý’yý ziyaret etti. Uður Iþýlak
ve sanatçý arkadaþlarýný iþletmesinde aðýrlamaktan büyük mutluluk duyduðunu ifade eden
Çelik, “Eðitim ve kültür ekseninde bir program olduðu için
bu güzel programa ana sponsor
oldum. En güzel yatýrým geleceðe yapýlan yatýrýmdýr.” dedi.
HÝDAYET EVRAN HILDESHEIM
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
Ýller
Hannover
Dortmund
Böblingen
Gelsenkirchen
Hamburg
Duisburg K.
Köln B.
Ludwigsburg
Wedding
Karlsruhe
Kreuzberg
Ulm
Mainz
Duisburg G.
Schwäbischgmünd
Siegen
Köln D.
Frankfurt
Neuss
Nürnberg
Stuttgart
Düsseldorf
Bochum
Esslingen
Mannheim
München
Neuköln
TA
293
290
261
494
470
207
618
281
269
230
269
214
244
209
217
232
580
255
221
301
430
203
208
244
221
429
269
YA
240
226
187
315
288
125
369
166
139
117
129
98
111
94
96
101
246
107
92
125
177
81
80
88
76
139
82
Temsilcilik
Hamburg
Dortmund
Frankfurt
Tübingen
Düsseldorf
Stuttgart
Köln
Nürnberg
Berlin
Mannheim
München
TA
1332
2527
1371
1275
1697
1101
2076
527
1016
904
1169
YA
793
1498
669
611
779
502
932
236
423
342
384
%
60
59
49
48
46
46
45
45
42
38
33
caklarýný iddia ediyorlar.
Bunu da Ýsmail abimle
Mahmut abime mesaj
olarak göndermiþ. Mahmut abim de “Cana
minnet. Ýddialarýný ispatlasýnlar ben onlara
Yeþilyurt lokantasýnda
abone böreði ýsmarlayacaðým, ispatlayamazlarsa iddiayý ilettiðim Tarýk
abim onlara imambayýldý ýsmarlamak istiyor”
cevabýný verdi. “Zaten
patlýcan mevsimi de
geldi” türünden bir laf
söyledi ama ben tam
anlayamadým. O yüzden ‘elçiye zeval olmaz’
deyip iletiyorum.
“Buhara Yanýyor arkadaþlar, iþ ciddi kýrmýzý
alarma geçtik” sloganýyla ictimayý bitirip tekrar
start alan Düsseldorf
kendine rakip olarak
THY’yi görüyormuþ. Diðer rakip ise doðal gazý
ile bu kampanyada beni
bile resmen havaalanýnda býrakýp yalnýz uçan
Ekrem abimmiþ. Beni
çalýþkan arýlarý teþvikte
yalnýz býrakmayan kendinden motorlu Ekrem
abime “motoruna kuvvet” duasý yapýyorum.
Deðerli çalýþkan
arýlar. Yedinci bini de
devirmiþ bulunuyoruz.
Düsseldorf yenilenen
aþkýyla listeye hareket
getirmeye baþladý. Bunun diðer ekiplere de
sirayet edeceðini ve
olaðanüstü hal deðil,
sýkýyönetim ilan etmesi
beklenen Münih’i bile
uyandýracaðýný ümit
ediyoruz.
Ýmam bayýldý yerine
yiyelim abone böreði
Mart ayýnda yakmayalým kazmayý küreði…
OBERLIGA 2011
%
82
78
72
64
61
60
60
59
52
51
48
46
45
45
44
44
42
42
42
42
41
40
38
36
34
32
30
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
Ýller
Hagen
Marl-Münster
Bremen
Wuppertal
Recklinghausen
Konstanz
Plettenberg
Osnabrück
Rüsselsheim
Giessen
Oberhausen-Bottrop
Essen
Krefeld
Solingen-Remsch
Lünen
Kassel
Offenbach
Bonn
Kiel
Aachen
Schöneberg
Augsburg
Tübingen
Braunschweig
Düren
Freiburg
Bielefeld
TA
159
153
175
188
131
136
170
142
183
164
134
145
155
145
128
139
175
128
150
190
140
186
185
158
163
160
192
YA
160
133
131
123
77
78
97
81
100
86
64
69
71
61
53
53
63
43
50
63
46
55
53
45
46
42
49
KREISLIGA 2011
%
101
87
75
65
59
57
57
57
55
52
48
48
46
42
41
38
36
34
33
33
33
30
29
28
28
26
26
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
Ýller
Hanau
Speyer
Saarbrücken
Leipzig
Paderborn
Darmstadt
Aalen
Ingolstadt
Hamm
Würzburg
Bremerhaven
Koblenz
Ludwigshafen
Mülheim
Spandau
Albstadt
Worms
Leverkusen
Ravensburg
Mettmann
Aschaffenburg
Allgäu
Heilbronn
Heidelberg
Mönchengladbach
Kaiserslautern
Günzburg
TA
109
71
72
66
114
102
124
118
115
108
86
92
120
86
69
108
82
73
115
125
80
108
99
69
110
90
117
YA
91
48
47
40
69
58
67
61
55
50
39
39
48
34
27
42
31
25
37
40
25
31
28
18
28
21
24
%
83
68
65
61
61
57
54
52
48
46
45
42
40
40
39
39
38
34
32
32
31
29
28
26
25
23
21
Medyanýz yoksa sizde yoksunuz
Lünen Westfalia Eðitim Merkezi’nde
1Zaman’ýn Evrensel Deðerler Ekseni
2011 kampanyasýna konuþmacý olarak katýlan Berlin Parlamento muhabiri Süleyman Bað “Medyanýz yoksa sizde yoksunuz’’dedi. Bað, Alman medyasýnýn genelde
yabancýlar hakkýnda hep negatif olarak
yazdýðýný ve bununda kamuoyunun fikirlerinde önemli bir rol oynadýðýný söyledi.
Bað, “Bir yýl içinde yapýlan araþtýrmalara
göre Alman medyasý göçmenlerle ilgili
yüzde 83 olumsuz sadece yüzde 13 olumlu
haber yaptý. Ýnsanlarý günümüzde medya
yönlendiriyor, insanlar dünyaya medyanýn
verdiði haberlere göre bakýyor” dedi. Bað
daha sonra Zaman’ýn Almanya’da yaþayan
Türk toplumu içinde ne kadar önemli bir
görev üstlendiðini anlattý. Programýn sonunda konuklar Süleyman Bað’a merak ettikleri sorular yönelttiler. EYÜP GEÇÝT LÜNEN
SÜLEYMAN BAÐ
15 KÜLTÜR
Berlinale bugün başlıyor
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Hilmi Yavuz
61. Berlin Film Festivali bugün başlıyor. 10 gün sürecek maratonda ‘Altın Ayı’yı almak için yarışacak olan 20 film arasında
Seyfi Teoman’ın ikinci filmi ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ de yer alıyor. Teoman’ın filmi 16 Şubat’ta jürinin karşısına çıkacak. Festival, Joel ve Ethan Coen Kardeşler’in The Grit adlı filmi ile başlayacak.
ALİ KOCA BERLİN
61. Berlin Film Festivali bugün başlıyor. Altın
Ayı’nın peşinde 10 gün sürecek maratonun ilk
ayağında, uluslararası jüri kendini gösterecek. Isabella
Rossellini başkanlığındaki jüri saat 10.00’da Berlinale
Palas’ta basının karşısına çıkacak. Gelemeyeceği herkesçe malum olan İranlı yönetmen Cafer Penahi’nin
de bulunduğu ‘uluslararası’ jüride ‘Jane Campion’un
yapımcısı’ diyebileceğimiz Jan Chapman, Alman sinema ve televizyon yıldızı Nina Hoss, Bollywood aktörlerinden Aamir Khan, başka bir yapımcı Guy Maddin ve İngiltere’den kostüm tasarımcısı Sandy Powel yer alıyor. Jürinin arz-ı endam etmesinin ardından sahneyi Coen Kardeşler alacak. Joel ve Ethan
Coen’in 10 dalda Oscar’a aday olan filmi ‘İz Peşinde’ (True Grit), 12.00 ve 12.30’da iki seansta gösterilerek festivalin açılışını yapacak. Usta işi bir westerne imza atan ‘biraderler’, Jeff Bridges, Matt Damon
ve Josh Brolin’in yanı sıra şaşırtıcı performansıyla Hailee Steinfeld’dan oluşan ekibini de yanına alarak,
‘poz verip’ soruları cevaplandıracak. Forum ve Panorama bölümündeki gösterimlerin sabahın erken saatlerinde başlayacağı festivalin açılış töreni ise akşam
19.30’da Berlinale Palas’ta yapılacak.
Şimdiye kadar bahsettiklerimiz, Berlinale’nin ilk
gün programına dair detaylar. Bu yıl festivalle kurduğumuz ‘gönül ilişkisi’nin içinde yer alan bilgiler değil.
Türk sinemasını esas ilgilendiren konu, elbette ki Seyfi
Teoman’ın ikinci filmi ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’in
-
ana yarışmada olması. Barış Bıçakçı’nın aynı adlı romanından uyarlanan filmin, her daim sürprizlere
açık olan Berlinale’de ‘hatırı sayılır’ rakipleri var. Macar sinemasının sembol isimlerinden Béla Tarr bunlardan biri. Tarr, Nietzsche’nin Torino ziyareti sırasında gördüğü, sahipleri tarafından dövülen ‘meşhur’
atın hikâyesini anlattığı filmi ‘Torino Atı’ (The Turin
Horse) ile merak uyandırıyor. Ancak Berlin’in ‘gençlere’, daha doğrusu sinema adına farklı ve yeni yüzlere yöneldiğini biliyoruz. Dolayısıyla usta yönetmen
Tarr, belki eli boş dönmeyecek, ancak festival yönetiminin ‘prestij’li seçimlerinden biri olduğu da âşikar.
Öte yandan, İngiliz oyuncu Ralph Fiennes’ın ilk
kez kamera arkasına geçtiği ‘Coriolanus da bir başka rakip. Genç de olsa sağlam bir ‘geri dönüş’ yapması beklenen Joshua Marston ise en ciddi rakiplerden.
Berlinale’nin düzenlendiği Potsdamer Platz’a yabancı olmayan Marston, 2004’te ‘Maria Full of Grace’ ile
Berlin’den ödülle dönmüş, ancak sonra TV işlerine
yönelmişti. Marston’ın ikinci uzun metraj filmi ‘The
Forgiveness of Blood’ın şimdiden Altın Ayı’ya gözünü diktiğini söyleyebiliriz.
Korku türüne kendini kaptıran Katalan yönetmen Jaume Collet-Serra ‘Bilinmeyen’ (Unknown) ile
yarışmanın ihtiyaç duyduğu ‘gerilim’i Berlin’e taşıyacak. Jüride olmasına rağmen ülkesinde yasaklı olduğu için yeri boş kalacak olan Cafer Penahi’nin boşluğunu vatandaşı Aşkar Ferhadi dolduracak. İki yıl önce
‘Elly Hakkında’ (About Elly) filmiyle Berlin’den Gü-
Bir Çeviriyazı Perişanlığı:
‘Elem Çiçekleri’ (2)
müş Ayı’yla dönen Ferhadi, bu kez ‘Nadir ve Sîmin’in
Ayrılığı’ diye çevirebileceğimiz ‘Cudâyi Nadir ez Simin’ ile Altın Ayı için yarışacak. Berlinale’nin animasyon kontenjanında ise Fransız yönetmen Michael
Ocelot’un, ‘Les contes de la nuit’ filmi yer alıyor. Ulrich Kohler ise, ‘Schlafkrankheit’ festivalin ‘ev sahibi’
sıfatıyla dolaşacak Berlinale Palast’ta.
Amerikalı aktris Victoria Mahoney de tıpkı Ralph
Fiennes gibi kamera arkasına geçtiği ilk filmiyle
Berlin’e katılan oyunculardan. Mahoney, 17 yaşındaki bir genç kızın kendisi, ailesi ve komşularıyla yaşadığı çatışmaları anlattığı ‘Yelling to The Sky’ filmiyle
ilgi uyandırmıyor değil. Seyfi Teoman’ın Bulut Film’in
yapımcılığında çektiği ikinci filmi Bizim Büyük Çaresizliğimiz ise, jürinin karşısına 16 Şubat’ta çıkacak.
FESTİVALİN YARIŞMA FİLMLERİ
El Premio (Paula Markovitch) The Turin Horse (Bela
Tarr) Unknown (Jaume Collet-Serra) The Forgiveness of Blood (Joshua Marston) Jodaeiye Nader az Simin (Asghar Farhadi) Les contes de la nuit (Michael Ocelot) Saranghanda, Saranghaji Anneunda (Lee
Yoon-ki) Schlafkrankheit (Ulrich Kohler) Un Mundo
Misterioso’su, Alexander Mindadze (Rodrigo Moreno)V Subbotu (Alexander Mindadz) Margin Call (JC
Chandor) Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Seyfi Teoman)
Coriolanus (Ralph Fiennes) Odem (Jonathan Sagall)
The Future (Miranda July) Wer wenn nicht wir (Andres Veiel) Yelling To The Sky (Victoria Mahoney)
Joel ve Ethan
Coen’in 10 dalda Oscar’a aday
olan filmi ‘İz
Peşinde’ (True
Grit), 12.00 ve
12.30’da iki seansta gösterilerek festivalin açılışını yapacak.
Kaplanoğlu, İran’dan
gelen ödülü reddetti
-
İranlı yönetmenler Cafer Panahi ve
Muhammed Resulov’a verilen hapis cezalarını başından beri protesto eden
yönetmen Semih Kaplanoğlu, İran’dan
Bal filmine gelen ödülü reddettiğini açıkladı. Fecr Film Festivali’nde ‘Bal’ filminin
ödül aldığını öğrenen Kaplanoğlu yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Uluslararası dağıtımcımız ‘The Match Factory’, Yusuf
Üçlemesi’nin diğer iki filmi gibi Bal’ı da,
geçtiğimiz yıl İran’a satmıştı. Böyle durumlarda film festivallerine katılım konusunda
kararı o ülkenin dağıtımcısı vermektedir.
Nitekim Bal’ın Fecr Film Festivali’ne katıldığını, filme verilen senaryo ödülü vesilesiyle haber aldık. Ve ödülü reddettiğimizi ‘The Match Factory’ aracılığıyla uluslararası kamuoyuna ilettik. Türkiye kamuoyuyla da paylaşıyoruz.” KÜLTÜR SANAT
Hollanda’dan Kutluğ
Ataman’a ödül
-
Avrupa Kültür Vakfı’nın (ECF)
2008’den beri Hollanda Prensesi
Margriet onuruna verdiği “Routes” ödüllerine yönetmen Kutluğ Ataman ve Boşnak görsel sanatçı Sejla Kameriç layık görüldü. Ödül töreninde Ataman’ın sanatçı geçmişini anlatan bant büyük alkış aldı.
12 Eylül darbesinde hapse atıldığını ve bu
yıllarda devletin özgürlükleri kısıtlamak
için dışarıda ve içeride düşmanlarla çevrili
olduğu yönünde vatandaşına yalan söylediğini anlatan Ataman, artık Türkiye’nin
olumlu yönde değiştiğini belirterek, “İlk
defa içim rahat şekilde çalışmalarımı sergileyebiliyorum.” dedi. BRÜKSEL AA
İki toprak anaya Gül’den ödül
-
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca verilen 2010
Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne arkeoloji alanında layık görülen Prof. Dr. Halet Çambel ile Prof.
Dr. Nimet Özgüç, ödülünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden aldı. Ankara Cer Modern Sanatlar Merkezi’nde dün düzenlenen törene çok sayıda
bürokrat, arkeologlar ve davetliler katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, törende yaptığı konuşmada, ödül töreninin sanat ve bilim adamlarına gösterilen kıymet bilirliğin bir göstergesi olduğunu belirtti. Gül, “Bu tören, verilen ödüller devletimizin
kültür, sanat, bilim insanlarını ne kadar sahiplendiğinin işaretidir. Bu işaretten feyz alan herkesin
aynı tavrı geliştireceğine inanıyorum.” diye konuştu. Türkiye’nin kültürel açıdan son derece zengin
bir ülke olduğunu ve bu varlığı korumanın herkesin görevi olduğunu aktaran Gül, “Bazen zenginliklerimizin farkında olamıyoruz. Şehirlerin içine, beton binaların içine sıkışmış, fanus içinde korunması
gereken eserlerin farkında olamayabiliyoruz.” dedi.
Gül, bununla birlikte son yıllarda bu konuda büyük
bir bilinç oluştuğuna işaret etti. İl gezilerinde şehrin arkeolojik zenginliklerini de ziyaret etmeye çalıştığını aktaran Cumhurbaşkanı Gül, gelenekselleşen Çankaya sofralarından birinde de arkeologlarla
bir araya geldiğini hatırlattı. Gül, bu toplantıda Türk
Arkeoloji Enstitüsü ya da akademisinin kurulmasının gündeme geldiğini, kendisinin de bu yönde bir
talimatı bulunduğunu aktardı. Çalışmalarda hangi
noktaya gelindiği konusunda bilgi alacağını belirten Gül, böyle bir kurumun en kısa zamanda hayata geçmesi gerektiğini kaydetti. Arkeoloji alanında
2010 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü alan Prof.
Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Nimet Özgüç’ün 50
yıldır profesör olduğuna dikkat çeken Gül, her iki
bilim adamının da bir ömür boyu arkeoloji alanına
önemli hizmetlerde bulunduğunu belirtti.
Türkiye’nin ulu çınarlarına, iki toprak anaya, va-
tanın en köklü iki çınarına, Türk milletinin şükranını, teşekkürlerini sunmak için toplandıklarını anlatan ve bugün itibarıyla 150’nin üzerinde yerli ve
yabancı kazının devam ettiğini dile getiren Ertuğrul Günay, “2003 yılında bunlara ayırdığımız kaynak 1,5 milyon TL iken, 2010’da bu rakam 20 milyon TL’nin üzerine çıktı.” dedi.
Ödül töreninde arkeolog bilim adamları adına
ise Prof. Dr. Fahri Işık bir konuşma yaptı. Prof. Dr.
Nimet Özgüç, 70 senedir yürüttüğü araştırmalarında, Anadolu arkeolojisinde aydınlattığı karanlık
noktalar ve müzelere kazandırdığı binlerce eserde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın büyük katkılarının bulunduğunu belirtti. Prof. Dr. Halet Çambel ise, “Nimet Hanım’ın söylediklerinin hepsine
imza atıyorum.” diyerek espri yaptı. Törende, Prof.
Dr. Hayat Erkanal, Prof. Dr. Marc Waelkens ve Dr.
Sachihiro Omura’ya da arkeoloji alanında yaptıkları çalışmalar nedeniyle şükran belgesi verildi. PINAR KAMAN ANKARA CİHAN
2010 Kültür ve
Sanat Büyük
Ödülü’ne Arkeoloji alanında
layık görülen
Prof. Dr. Halet Çambel ile
Prof. Dr. Nimet
Özgüç, ödülünü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
elinden aldı.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü’nden Prof.Dr.Ali İhsan Kolcu’nun, Alişanzade İsmail Hakkı Bey’in 1927 yılında eski harflerle Charles
Baudelaire’den yaptığı ‘Elem Çiçekleri’ çevirisini yeni harflere aktarırken yaptığı sayısız ve
vahim hatalara, geçen haftaki yazımda dikkati
çekmiştim;- devam ediyorum.
‘Paçavracıların Şarabı’ [‘Le Vin des Chiffoniers ‘] şiirinde, Alişanzade’nin ‘tahammürlerle’ diye çevirdiği kelimeyi Kolcu ‘tahmîrlerle’
diye, ‘gaseyanı’ kelimesini ‘gusyanı’ diye,
‘vâhî’ kelimesini ‘vâhiy’ diye; ‘Aşıkların Şarabı’
[‘Le Vin des Amants’] şiirinde ‘gevşeklikle’ kelimesini ‘kuşaklıkla’ diye; ‘Tahrip’[‘La
Destruction’] şiirindeki ‘iğfalkârının’ kelimesini ‘iğfaliklerinin’(?) diye; ‘Lesbos’ şiirinde
‘şehkâ’ kelimesini ‘şahika’ diye, ‘nîm-mer’î’
kelimesini ‘nîm-mürrî’ diye; ‘Merdûd Kadınlar’ [‘Femmes Damnées’] şiirindeki ‘hayalet’
kelimesini ‘hayat’ diye, ‘tabahhurat’ kelimesini ‘tahaccürat’ diye, ‘tâliinizi’ kelimesini
‘dalganızı’ diye; İkinci
‘Merdûd Kadınlar’
Ali İhsan Kolcu’ya uyaşiirinde ‘korulukların’
rım şu: Zırva, te’vil gökelimesini ‘kurultulatürmüyor! Yok ‘ham
rın’ (?) diye, ‘kapları’
metin’miş de, ‘talihsizkelimesini ‘kabirleri’
lik eseri’ baskıya verildiye; ‘La Béatrice’
mişmiş de, ‘nihaî metin’
[‘Beatris’] şiirindeki
hazırmış da… Olmuyor,
‘yeşilliksiz’ kelimesini
sayın profesör, olmu‘yeşilliğiniz’ diye okumuştur.
Burada bir
yor! Bu perişanlığı, bu
‘zorakî’ açıklamayla kim- parantez açarak şunu
da belirtmeliyim: Kolseye yutturamazsınız!
cu, Alişanzade metnini,
Baudelaire’in özgün metniyle de karşılaştırmak zahmetine katlanmamıştır. Mesela, Bu
son şiirde [‘Beatris], ‘kirli’[Fr.’sale’] kelimesi,
Alişanzade metninde bir dizgi yanlışı olarak
‘gizli’ biçiminde yayınlanmıştır. Kolcu, Alişanzade metnindeki bu yanlışı, Baudelaire’in
‘Les Fleurs du Mal’iyle karşılaştırmadığı için,
atlamış görünüyor. Dahası, Alişanzade metninde yer yer, dizelerin birbirine karıştığı, ama
Kolcu’nun, Fransızca metinle karşılaştırıp, bir
dipnotla düzeltmesi gerekirken bunu yapmadığı anlaşılıyor.
Devam edelim: ‘Hortlağın Tahavvülâtı’ [‘Les
Metamorphoses de Vampire’] şiirindeki ‘Innîn’
kelimesini ‘aynı diye’, ‘kalıbın’ kelimesini
‘kalbin’ diye; ‘Siter Adasına bir Seyahat’ [‘Un
Voyage a Cythere’] şiirindeki ‘şehikatı’ kelimesini ‘şehkatı’ diye, ‘Kerih’ kelimesini ‘girye’
diye, ‘gaseyan’ kelimesini ‘isyan’ diye; ‘Aşk
ve Kafatası’[‘L’Amour et La Crane’] şiirindeki
‘küre’ kelimesini ‘güruh’ diye, ‘dimağımdır’
kelimesini ‘damağımdır’ diye; ‘Revolté’ [İsyan’]
şiirindeki ‘gerilmiş’ kelimesini ‘kırılmış’ diye,
‘kâffesini’ kelimesini ‘kafasını’ diye; ‘Hâbil ile
Kâbil’ [‘Abel et Cain’] şiirindeki ‘ve ye’yi ‘veya’
diye, ‘yurdunda’ kelimesini ‘yürüdüğünde’ diye;
‘Günün Sonu’ [‘La Fin de la Journée’] şiirindeki
‘müferrih’ kelimesini ‘müreffeh’ diye; ‘Seyahat’
[‘Le Voyage’] şiirindeki ‘remmaller’ kelimesini ‘rimaller’ diye, ‘okuyorum’ kelimesini
‘okuyamam’ diye, ‘içinde dere’yi ‘içindedir’
diye, ‘şirin’ kelimesini ‘şiirin’ diye; ‘Kapak’
[‘Le Couvercle’] şiirindeki ‘cevval’ kelimesini
‘çuval’ diye, ‘Krezüs’ kelimesini ‘kara Zeus’
diye; ‘Nâ-geh Zuhur’ şiirindeki ‘hâlıkını’
kelimesini ‘halkını’ diye; ‘Gece Yarısı Muayenesi’ [L’Examen de Minuit’] şiirindeki ‘kâselis’
kelimesini ‘kâse leys’ diye, ‘abd-i müstahakkı’
kelimesini ‘ebed-i müstahakkı’ diye; ‘Hatırlatıcı’ [‘L’Avertisseur’] şiirindeki ‘yerleşmiş’
kelimesini ‘birleşmiş’ diye; ‘Ses’ [‘La Voix’]
şiirindeki ‘ötesinde’ kelimesini ‘üstesinden’
diye; ‘Na’t’ [‘Hymne’] şiirindeki ‘meserretim’
kelimesi ‘sermestim’ diye okumuştur.
Bu yanlışlıklar ve dizgi yanlışlıkları listesini
daha fazla uzatmaya gerek yok. Bir defa daha
belirteyim: Bir Yeni Türk Edebiyatı Profesörünün Osmanlıca okuma konusunda bu kertede
vahim bir konumda olabileceğini havsalam
almıyor…
Not: Kolcu’nun, bu konuda gazeteye gönderdiği ‘zorunlu bir cevap’ı okudum: Bu olsa
olsa ‘zorunlu’ değil ‘zoraki’ bir cevap olabilir. Zira Kolcu’nun özrü kabahatinden büyük!
Götürdüğü minareye kılıf arıyor, ama beyhude! Kolcu, kitabın ‘basım aşamasında’, ‘ham
metnin’ baskıya girdiğini, ‘düzelttiği nihaî
metnin’ bu olmadığını iddia ediyor. Öyleyse
şunları sormak gerek:(i) ‘ham metnin’ matbaada ne işi var? (ii) ‘ham’ metin ‘baskıya girdiğinde’(!) yanlışlık fark edilmedi mi? (iii) Baskı bittikten sonra, kitap piyasaya verilirken de
mi fark edilmedi? (iv) Elde düzeltilmiş (!) bir
‘nihaî metin’ vardı da, 2005 yılından bu yana
niçin , ‘ham metnin’ geçersizliği duyurularak
sözkonusu ‘nihaî metin’ yayımlanmadı?
Ali İhsan Kolcu’ya uyarım şu: Zırva, te’vil
götürmüyor! Yok ‘ham metin’ miş de, ‘talihsizlik eseri’ baskıya verilmişmiş de, ‘nihaî
metin’ hazırmış da… Olmuyor, sayın profesör,
olmuyor! Bu perişanlığı, bu ‘zorakî’ açıklamayla kimseye yutturamazsınız! [email protected]
SAYFA TASARIM: SEÇİL İLGÜN
f16 YORUM
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
BAŞKANLIK
TARTIŞMASININ
SİYASÎ DEĞERİ
-
Başkanlık tartışması yeniden gündemde. Başbakan, yetmezdi, aynı zamanda “devlet”in de onayı gerekliydi. Bu
“Halkım bu konuyu tartışsın istiyorum.” dedi. Cum- ilişki biçimi elbette davul sandıktan gelenin boynunda, tokhurbaşkanı, “Faydalarına ve mahzurlarına bakmak lazım.” mak ise diğerinin elinde gibi tuhaf bir görünüm doğururşeklinde görüşünü açıkladı. Meclis Başkanı ve Başbakan du. Sandıktan gelenler bir yanıyla bundan rahatsız olurlardı.
yardımcısı, başkanlık sistemine biraz daha mesafeli dur- Ancak diğer yandan da muhataralı, karışık konularda ortadukları anlamına gelen sözler söylediler. Öyle anlaşılıyor ki ya irade koymak ve sonuçlarına katlanmak gibi riskli sulara
Türkiye’ye mutlaka başkanlık sistemi gerekli, biz de bunu bir açılmak zorunda kalmayışlarını, olup bitenlere ilişkin, “bilisiyasi proje olarak halkın önüne koyuyoruz, diyen güçlü bir yorsunuz bunlar devlet politikaları” diyerek sorumluluk üstsiyasi irade mevcut değil. Ortada olan, öteden beri siyasi sis- lenmemeyi kurtarıcı bir siyaset olarak görürlerdi. Bu yapıda
tem tartışmalarında başkanlık sistemini de düşünelim, diyen Cumhurbaşkanlığı makamı “devlet için” düşünülür, başbayaklaşım.
kanlık ise sandıktan beklenirdi.
Yakın siyasi tarihi takip edenler, başkanlık sisteminin
Türkiye seksenlerle birlikte köklü bir toplumsal ve porahmetli Özal zamanında da konuşulduğunu hatırlayacak- litik dönüşüm yaşamaya başlayınca, bunun iktidar ilişkileri
lardır. Özal, tek partinin güçlü başbakanıydı. Sonra cum- bakımından da sonuçlar doğurması kaçınılmazdı. Şehirlehurbaşkanı oldu. Türkiye’ye başkanlık sistemi lazım, dedi. şen, zenginleşen, kendi hayatı üzerinde daha fazla inisiyaANAP’la arasının açılmasını takiben yeni bir siyasi hareket tif üstlenmeyi önemseyen, daha okur yazar çevrelere mevbaşlatmayı düşünürken, programının ayaklarından birisini cut iktidar ilişkilerine kabul ettirmek kolay değildi. Öte yande başkanlık oluşturuyordu. Ömrü vefa etmedi.
dan uluslararası dinamikler, demokrasi ve özgürlükleri öne
Ne zaman başkanlık konuşulsa gündeme hemen çıkarttı. Ülkelerin siyasal müzakere alanları alabildiğine geAmerika, Fransa, Venezuela, Kuzey Kore gibi örnekler ge- nişleyip neredeyse “her şey konuşulur” hale geldi. Kitle ilelir. Olumlu düşünenler Amerika’ya vurgu yaparken eleşti- tişim araçları ve internet gibi yeni mecralar “sosyal medrel bakanlar otoriter eğilimler de taşıyan diğer başkanlık- ya” müzakerelere hem “tabuları” da dahil etti, hem de sıları işaret ederler. Amerika’da
radan insanların “iletişime geçmelebaşkanlık sisteminin uzun yılrine ve kendilerinde bir güç görmeBizde başkanlar başarılı bir şekilde sürdülerine” yol açtı. Meydanlara çıkalık sistemi tartış- mayanlar hayali kitleler oluşturdurülmesini ilham verici bulanlar, benzeri bir mecraya girilmaları acaba sa- lar, birbirlerinden güç aldılar, sonra
diğinde “nihayet” sorun çöda bu gücü hayata taşıma konusundece siyasetin
zücü bir sisteme kavuşacağıda kararlı davrandılar. Tüm bu gelişM.Naci Bostancý
sorun çözme ka- meler Türkiye’deki iktidar ilişkilerini
mızı ümit ederler. Amerika’da
sistem hangi ayaklar üzerinde
sandık lehine dönüştürmek için, sipasitesine tekyükseliyor, oradaki siyasi gele- nik temelde bir katkı sağlamak düşünyasi temsiliyet üstlenen liderliklere
nekler ile ilişkisi nedir, böyle bir
ve partilere güç kazandırdı. İşte bizrejim adaptasyonunun muhte- cesinden mi kaynaklanıyor? Parladeki başkanlık tartışmaları, bu dömel sonuçları neler olabilir, ko- menter demokrasinin iktidar ilişki- nüşümde anahtar rolü oynayabilenularında mukayeseli bir anali- lerini dönüştürerek gelmiş olduğu cek sistem arayışlarının neticesi olazin yapıldığı söylenemez. Kalrak gündeme geldi. Başkanlık, sadedı ki siyasi ve sosyal konular- aşamadaki imkânları, yapabilecek- ce basit bir teknik düzenleme değil,
da teorinin ancak bir yere ka- leri üzerinde daha fazla durmak,
iktidar ilişkilerine nüfuz eden ve halk
dar bize yardımcı olabileceği, her zorlukta yeni bir “sistem”e
lehine iktidara ağırlık koymak istepratikle her vakit arasında “baçevrelerin, sistemi değiştirerek
mucizevî anlamlar atfetmek yeri- yen
zen” uçurumlar doğabilecebunu sağlama yolundaki programği malumdur. Bu tür analizler ne zorluğun dünyasına bodoslama larında önemli bir başlık oldu. Böybile nereye kadar bize yardımcı dalmak daha uygun olmaz mı?
lelikle halk temeli olmayan, gücünü
olabilir, gelecek tahminleri için
bürokratik elitlerle karşılıklı güç akişlevseldir, sorusu, üzerinde ciddiyetle durulmayı hak eder. tarımında bulan “halka rağmen modernleştirici misyon”la
Bunlar, başka ülkelerin tecrübelerinden faydalanamayaca- kendini meşrulaştıran elit asabiyesinin ağırlığı tasfiye edileğımız anlamında değil, aksine bu faydalanma işinin ağır ve cek, tüm iktidar halka devredilecekti. Çünkü başkanlık deçetrefil problemlerine dikkat çekmek içindir.
mek, sistemin en güçlü kişisinin sadece ve ancak halk taraBizde başkanlık sistemi tartışmaları acaba sadece siyase- fından seçilmesi demekti. Oyunun kuralları bütünüyle haltin sorun çözme kapasitesine teknik temelde bir katkı sağ- ka endeksli hale geldiğinde burada yeri olmayanlara kenara
lamak düşüncesinden mi kaynaklanıyor? Yoksa üzerine çok çekilmekten başka bir gelecek kalmayacaktı.
konuşulmayan daha belirleyici bir arka plan mı söz konusu?
Bugün geldiğimiz noktada, AKP’nin bu iktidar ilişkiAslında gerek başkanlık sistemi gerekse anayasa tar- lerini bir hayli dönüştürdüğünü, elitlerin gücünü azalttığıtışmaları aynı arayışlardan, gerekçelerden, siyasete ba- nı, sandığın daha baskın bir karakterle sistemin merkezikış biçimlerinden besleniyor. Konular farklı, kaygılar aynı. ne yerleştiğini söyleyebiliriz. Öte yandan siyasal müzakeNitekim her iki başlıktaki konumlarla siyasal saf tutmalar re alanı hayli genişlemiş, sivil toplumu güçlenme yoluna
arasında tam bir örtüşme vardır. Başkanlık sistemi olabilir, girmiş bir Türkiye var. Böyle bir Türkiye’de başkanlık sisanayasa değişsin, diyenler siyaseten de bir tarafta, her iki- temi tartışmaları, kendisine bir ölçüde mahrem bir şekilsine de hayır diyenler ise diğer tarafta. Arada yerini bula- de atfedilen “iktidar ilişkilerini dönüştürme” heyecanınmamış olanlar ise zaten her vakit a’rafın siyasetçileri.
dan, kitlesel desteğinden ve işlevinden mahrum olacaktır.
Tartışmalara hayat veren arka plan, Türkiye’nin iktidar Arkasında gerçek bir toplumsal talep bulunmayan, siyailişkilerinden, onlara dair kanaatlerden, onu biçimlendirme- setin kitlesel boyutta derinliklerine nüfuz etmeyen sistem
ye yönelik programlardan besleniyor. Kabaca yakın zaman- tartışmaları zihni eskizleri geçemez. Başkanlık marifetiylara kadar bizdeki siyasal sistemin ürettiği “iktidar” adı kon- le problemleri çözmede avantaj elde edeceğimiz yaklaşımamış bir koalisyon niteliği gösterirdi. Koalisyonun bir ka- mı da tartışılmaya muhtaçtır. Mesele sistem değil siyasal
nadını bürokratik elitler oluştururlar, asli konularda, hayati iklimdir. Problemin taraflarının serbestçe konuşabildiklekabul edilen problemlerde onların ne düşündüğü, nasıl tavır ri, tartışabildikleri ancak bunları yaparken “ötekileri” healdıkları önem taşırdı. Koalisyonun diğer kanadını ise san- saba katan bir akıl ve duyarlılıkla davrandıkları bir ortamdıktan gelen siyasi irade oluştururdu. Onlar da daha tali ko- dır. Bu sağlanamadığı sürece sisteme ilişkin değişiklik etinularda inisiyatif üstlenirler, yol, baraj yaparlar, memur ma- ketin ötesine geçemeyecektir.
aşlarını düzenlerler, daha ötesindeki kararlar için ise devletParlamenter demokrasinin iktidar ilişkilerini dölu elitlerin gözlerine bakarlardı. Dış politika, içerdeki fark- nüştürerek gelmiş olduğu aşamadaki imkânları, fırsatlı siyasi eğilimler, merkez kaç hareketler, bunlara karşı yürü- ları, yapabilecekleri üzerinde daha fazla durmak, her
tülecek politikalar konusunda “devletin ne düşündüğü, neyi zorlukta yeni bir “sistem”e mucizevî anlamlar atfetönerdiği” önemliydi. Buradaki iradeye ters düşmek söz ko- mek yerine zorluğun dünyasına bodoslama dalmak
nusu değildi. İktidar olmak için sadece halktan onay almak daha uygun olmaz mı? [email protected]
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE SAYI: 15989
SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G.
Avrupa Genel Müdürü
ABDULLAH AYMAZ
Almanya Koordinatörü
MEHMET ATALAY
Yayýnlar Koordinatörü
MEHMET ALÝ ÞENGÜL
Dýþ Baskýlar Genel Yayýn Editörü
M. MUSTAFA HALÝLOÐLU
Bürolar Koordinatörü
ÝSMAÝL KÜÇÜK
ABONE
Tel: 0049 69 300 34 130
Fax: 0049 69 300 34 105
e-mail: [email protected]
DAÐITIM
Tel: 0049 69 300 34 130-103
e-mail: [email protected]
REKLAM (Anzeige)
TUWA MEDIA MARKETING
Tel: 0049 69 300 34 200-201
Fax: 0049 69 300 34 205
e-mail: [email protected]
BASKI (Druck)
Sun Print & Vertriebs GmbH
Tel: 0049 69 30034 161
Fax: 0049 69 30034 165
e-mail: [email protected]
Commerzbank Offenbach
Konto Nr: 427 0666
BLZ: 50540028
Avrupa Genel Yayýn Müdürü
(Geschaftsführer – Chefredakteur)
MAHMUT ÇEBÝ
Haber Müdürü (Redaktionsleiter)
YAHYA YILDIRIM
HABER (Nachrichten)
Tel: 0049 69 300 34 246-256
Fax: 0049 69 300 34 250
e-mail: [email protected]
ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Parlamento Süleyman Bað
Ü. Selim Macar
Berlin
Dortmund Ekrem Yýldýrým
Düsseldorf Bülent Çelik
Hamburg Metin Cavlak
Latif Taş
Hessen
Cihan Ural
Köln
Mannheim Ýlyas Arýcan
München Tamer Aktaþ
Stuttgart Yýlmaz Akýn
Tübingen Faruk Yüksel
030-22488060
030-50345838
0231-2064683
0211-36779890
040-25332314
0177-644 46 24
0221-5892242
0621-15699077
089-54885910
0711-121 562 08
07031-496423
AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ
Avusturya Seyit Arslan
Tercan Ali Baştürk
Belçika
Danimarka Kamil Subaşı
Hollanda Ebubekir Şar
Özgür Taþçýoðlu
Ýsviçre
Kadir Uysal
Norveç
Emre Demir
Fransa
0043/6506334499
0032/47-6626211
004570206970
0031/10-2013747
0041/313118490
0047/41342175
0033/1 43494603
ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 Offenbach
Ýnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: [email protected]
Kral ve Soytarı
Daðýstan Çetinkaya
Mehmet
Kamış
Süheyl Batum
neden darbe istiyor?
Endişeli modernlerimizden bugüne kadar hiç
kimsenin hayat tarzına müdahale edilmemiş
ama onlar endişelenmeye devam ediyor. Akşam
gazetesinde ilginç bir araştırma yayımlandı.
Anket, referandumda hayır oylarının fazla çıktığı
19 il ile İstanbul ve Ankara’nın hayır oyu veren
ilçelerinde yaşayan, laikliğin tehlikede olduğunu
düşünen 1.225 kişi arasında yapılmış. Çalışma, bir hayli ilginç sonuçlar ihtiva ediyor. Bu
1.225 kişinin yüzde 86’sı bugüne kadar yaşama
biçimlerine hiç müdahale edilmediğini söylüyor.
Müdahale edildiğini belirtenlerin yüzde 13,5’i de
bunun mahalle baskısı şeklinde olduğunu ifade
ediyor.
Şunu iyice anlatmakta fayda var. Bu,
Türkiye’nin oranı değil. Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunu düşünenler arasında yapılan bir
anket ve bu ankete katılanların yüzde 86’sı bugüne kadar hayat tarzlarına hiçbir müdahalenin
olmadığını vurguluyor.
Peki 10 sene, 20 sene, 30 sene ya da 100 sene
önce toplumun birilerinin hayat tarzına müdahale ettiğini duyan olmuş mu? Ona verilecek cevap da kocaman bir ‘hayır’ olur herhalde. Bu
coğrafyada sadece ‘Jakoben laikçiler’in yönetimindeki devlet haricinde hiçbir kimse bir başkasının yaşama biçimine
Türkiye’de ne oluyor da müdahale etmemiştir.
2011 Erzurum Ünibirtakım mihraklar süversiteler Kış Oyunlarekli endişelerden bahsediyor, orduyu göre- rı muhteşem bir törenve çağırıyor, onu göre- le kapandı. Her ne kavini yapmamakla suç- dar bir kısım medya taluyor? Bu soruların ce- ciz maciz laflarıyla orkarıştırmak istevabı, tahmin ediyorum talığı
miş olsa da komite başki Türkiye’nin kendi ol- kanı, iddiaları kesin bir
maya başlamasında ya- dille yalanlayıp bugütıyor.
ne kadarki en güzel organizasyon olduğunu dile getirdi. Erzurum’daki
Kış Oyunları’nın bir benzerini de İzmir Yaz
Olimpiyatları’nda gerçekleştirmiştik. AK
Parti’nin, dokuz yıllık icraatlarına baktığınızda
en keskin laik hükümetlerin ya da yönetimlerin
başaramadığı, çağdaş dünyanın saygı duyduğu
birçok organizasyonu yaptığını görüyoruz. Dünya Basketbol Şampiyonası, Türk Telekom Arena
Stadı’nın açılışı, U-2 konseri vs...
Bununla birlikte iktidarın dünyanın en büyük camisini inşa ettiğine şahit olmadık, İslam
oyunları diye bir organizasyona önayak olduğunu duymadık.
Metropol araştırmasında da ortaya çıkıyor ki
en kaygılı, en endişeli modernler bile hayat tarzlarına bir müdahaleye şahit olmamışlar, olduğunu söyleyenler de mahalle baskısı gibi ete kemiğe bürünmeyen bir müdahaleden söz ediyor. Endişeli modernlerin, endişelerine delil olacak herhangi bir bulguya rastlamıyor olmamıza
rağmen, neden her mecliste, her ortamda bunlar
sadece endişeleri üzerinden konuşmalar yapıyor? Neden bazı kesimlerin korkularını besleyecek gulyabani hikâyeleri uyduruyorlar?
Yok yok asıl Süheyl Batum’u sormak gerekir, Batum neden darbe istiyor? CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum neden her ortamda zinde güçlerin devreye girmesi gerektiğini
dillendiriyor? Kimin arzusunu, muradını seslendiriyor? Türkiye’de ne oluyor da birtakım mihraklar sürekli endişelerden bahsediyor, orduyu
göreve çağırıyor, onu görevini yapmamakla suçluyor? Bu soruların cevabı, tahmin ediyorum ki
Türkiye’nin kendi olmaya başlamasında yatıyor.
‘Tunus’ta, Mısır’da eski yapı değişecek’ diye
kimler büyük bir kaygı içerisindeyse Türkiye’nin
de demokratik bir yapıya bürünmesinden, kendi olmasından o kesimler büyük bir kaygı içinde.
Yoksa en az onlar da bizim kadar, kimsenin hayat tarzına müdahale edilmediğini ve edilmeyeceğini çok iyi biliyor. [email protected]
17 YORUM
Mustafa Ünal
A. Turan Alkan
Batum krizi ve Büyükerşen’in çalımı
Süheyl Batum CHP’ye gireli daha bir yıl olmadı. Hemen öncesinde Demokrat Parti ile
flört halindeydi. Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP’ye dümen girdi. Merkez sağ kökenli bir
ailenin çocuğu… Babası Sadık Batum 12 Eylül
öncesi AP’den milletvekilliği yaptı. CHP’de çok
hızlı yükseldi. Partinin genel sekreteri oldu. Ardından da genel başkan yardımcısı…
En çok konuşan CHP’li olduğu kesin. Televizyon ekranlarından hiç eksik olmuyor, konferanslarda sürekli konuşuyor. Hem kendisini hem de CHP’yi zor durumda bırakan son çıkışını Zonguldak’ta yaptı. Aynen şöyle dedi:
‘Koca bir askeri yıktılar. Meğer kağıttan kaplanmış. Biz bunu asker
Son krizden benim çıkar- zannedermişiz. Medığım sonuç, Batum’un ğer ABD içini oymuş.
seçim sonrasına dönük O koca ağacı hop
hesaplarının olduğu yö- diye yıktılar.’
nünde… Muhtemel bir
Söylediklerinin
yenilgide adını genel
önüne de arkasına
başkan adayları arasına da baksanız bu sözlerinin tevili mümşimdiden yazdırdı. ‘Asker kâğıttan kaplan’ söz- kün değil. Batum’un
lerini düzeltirken sergile- askere neden tepkili
diği üslup ve duruş adeta olduğunu bilmeyen
yok. Siyasete müadaylık ilanı gibiydi.
dahale etmediğinden… Meydanı AK Parti’ye bıraktığından. Batum, ayrıca askerin ‘Ergenekon ve Balyoz’ gibi
davalara sessiz kaldığını düşünüyor.
Oysa asker bu davalar karşısında iyi sınav veremedi. Balyoz sanıkları 3 general hâlâ sorun. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Balyoz’un gölgesinde gerçekleşen 30 Ağustos 2010 şûrasında problem çıkardı. Kararlar güçlükle alınabildi. Batum daha ilerisini talep ediyor. Asker yargı sürecine karşı ne yapacaktı? Bir ucu askere dokunan davalara bakan savcı ve hakimleri derdest mi edecekti? CHP içinde siyasete müdahale etmediği için askere tavır koyan
bir grup var. 27 Nisan muhtırasının sorumlusu Yaşar Büyükanıt’a tepkinin nedeni de bu.
Büyükanıt’a bildiriyi yazdığı için kızıyor değiller, öfkenin nedeni muhtıranın başarısızlığı.
‘Asker kağıttan kaplanmış’ sözünün CHP
içinde karşılığı var. Batum o sözleri dili sürçerek
söylemedi, bilinçli, hesaplı bir çıkış yaptı. Sonrasında yaptığı açıklamada sözlerinin arkasında
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
durdu. Bu, Batum’un CHP’deki ilk krizi de değil. ‘Seçimlerde BDP ile ittifak yapabiliriz’ dedi.
Kılıçdaroğlu düzeltmek için büyük uğraş verdi.
Silivri Cezaevi’nden kimi isimlerin
CHP’den milletvekilliğini gündeme getirdi.
Seçim sürecinde Parti Meclisi toplantısına getireceğini söyledi. Kılıçdaroğlu tevil etmeye
çalıştı ancak başaramadı. Silivri milletvekilliği
konusunda CHP’nin ne düşündüğü net değil.
Silivri krizinin çözümü o kadar kolay değil.
‘Asker kağıttan kaplan’ krizi üç gündür ülkenin en sıcak gündemi… Genelkurmay açıklama yaptı. AK Parti ve MHP sert eleştiriler
yöneltti. Kılıçdaroğlu iki gün sessiz kaldı. Dün
grup toplantısında konuştu. Bir bakan diyerek
Bülent Arınç’ın sözlerini yanlış aktardı.
Arkasından Deniz Baykal’ın kulaklarını
çınlattı: ‘Her kurum eleştirilebilir, ordu da eleştirilebilir ama önceki genel başkanımızın söylediği çok güzel bir söz var: ‘Orduyu eleştirmek
ancak CHP Genel Başkanı katında olur’ dedi.
Burada Süheyl Batum’a ‘asker hakkında konuşma’ var. Ancak içeriğini es geçti, ‘asker kağıttan kaplan’ sözlerine açık bir itiraz yok gibi.
Son krizden benim çıkardığım sonuç, Süheyl
Batum’un seçim sonrasına dönük hesaplarının
olduğu yönünde… Muhtemel bir yenilgide
adını genel başkan adayları arasına şimdiden
yazdırdı. Televizyon ekranında ‘asker kağıttan
kaplan’ sözlerini düzeltirken sergilediği üslup
ve duruş adeta adaylık ilanı gibiydi.
Fakat CHP’de meydan boş değil. Eskişehir
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen
CHP’de siyaset yapmaya karar verdi. Dün grup
toplantısında tören bekleniyordu. Büyükerşen’in
Kılıçdaroğlu’na ‘Siz Eskişehir’e gelin…’ dediği kulislere yayıldı. Bugüne kadar hangi düzeyde olursa olsun katılımlar Meclis grup toplantısı
veya genel merkezde gerçekleşirdi.
Katılım programını Ankara dışında yapmak bir ilk… Büyükerşen mi CHP’ye katılıyor yoksa CHP mi Büyükerşen’e ben anlayamadım. Galiba önümüzdeki hafta
CHP Eskişehir’de Büyükerşen’e katılacak.
Büyükerşen’in potansiyel lider adayı olduğuna kuşku yoks. Büyükerşen’in Batum’dan
şansı daha fazla. Bakmayın dillendirilmediğine, CHP’de 13 Haziran sabahının hesapları
erken başladı. İlk adaylar Batum ve Büyükerşen… Arkası gelir.. [email protected]
‘Bazı arkadaşlar’ da okumayıversin be yav!
Şimdi bazı arkadaşlar alınacak ama yıllardan
beri sağda-solda söylediğim şeyleri sizlerden
esirgemem yakışık almaz; efendim ben, “bilim adamları”nın, akademisyenlerin, öğretim üyelerinin aktif siyasete girmemesi gerektiğini düşünmüşümdür hep; hattâ -şimdi yine bazı arkadaşlar alınsa da!-, bilimle
uğraşan kişilerin idari görev üstlenmemeleri lüzumuna da inanırım. Adı üstünde idari
görevdir, idari meziyetler ister; bir bilim adamı, ekstradan boş zaman bulup idari dehâ
serdetse bile bölüm başkanlığı, dekanlık,
rektörlük kabilinden idari işlere heveslenmesi, dehâyı köreltmek neviinden bir zaaf
alâmetidir ve büyüklerimizin bizi yetiştirirken, “Benim evladım büyük adam olacak!”
yollu böbürlenmelerinin zihinde bıraktığı derin izleri, idari görev mâcunu ile kapatmak cinsinden bir anlamı vardır.
Lâmı cimi yok ki: “Rutbetü’l ilmi ale’r
ruteb” (inşallah doğru yazmışımdır!). Rütbelerin en yükseği ilim pâyesidir diye bir
üst değerimiz var bizim, ayrıca ilim adamısiyaset ilişkisini demirden bir omurgayla tarif eden, “Hükümdarın iyisi, âlimin; âlimin
kötüsü, hükümdarın ayağına gidendir.” şeklinde bir başka üst değerimiz daha mevcut.
Yeri gelmişken belirteyim; üniversitelerde idari görevler, profesyonel idarecilere bırakılmalı ve bu esnada şöyle düşünülmelidir: İdari görevini iyi yapan bilim adamı kötü idarecidir; azledilmeli. İdari görevi
eline-yüzüne bulaştıran akademisyenin iyi
bilim adamı olmak ihtimâli vardır; üzerinde durulmalı. Her iki fonksiyonun şaşırtıcı bir şekilde hakkını verenler ise ilk kurultayda CHP’nin üst yönetimine alınmalı ve
durumuna bir de orada bakılmalıdır!
Tamam, herkes İslâmi üst değerleri baş
tacı etmek zorunda değil; böyle düşünenlere,
bilimle hemhâl olmanın “epistemik ve ontik
hazzı”nı hatırlatmak isterim ki yeterince laik
bir târiftir. Ârif
Süheyl Batum olayı, aslında olan anladı diyeakademik hayatımızın ve
rek meseleye gebu hayatın asla teessüs et- çiyorum.
memiş geleneklerinin derin
Süheyl Batum
bir falsosudur. Bu meydân-ı “Hoca”nın akasiyâset, bilimi sadece ikbâle demik kariyerine
bakıyorum; mabasamak gördükleri için
aşallah Ülker yılsonradan tökezleyen ondızı gibi parlıyor;
larca akademik şehide,
ne ararsan var,
mevtâya, gâziye, niyâziye fakat yetmemiş,
şâhit olmuştur.
o da ebeveyninin, “Benim oğlum okuyup büyük adam
olacak” temennîsini doğrulamak arzusuyla
olsa gerek, “Bir gözüm sâkîde kaldı bir gözüm meyhânede” mısrâı mısdâkınca yakın
vakte kadar DP genel başkanlığı için düşünülmekte iken, hızlı ve sürpriz bir kulvar
değişikliği ile CHP’nin genel başkan yardımcılığına gelmiş bulunuyor.
Merhum Nâmık Kemâl, bu gibi durum-
Osman Turhan
lar için, “Yüksel ki yerin bu yer değildir/ Dünyaya geliş hüner değildir” buyurmuş olsa
da, insanda yükselme hırsının Peter prensibi kapsamına girecek raddelere varmaması
lâzımdır. Peter prensibi kısaca şu: Bir idari hiyerarşide herkes bir üst mevkie yükselmek ister; tâ ki verimsiz olacakları noktaya kadar.
Sayın Batum galiba, bugüne kadar her söylediği “Bir ok attım kebab oldu” vezninden alkış ve taltif gördüğü için olsa gerek, kendi liyakatinin müntehâ ve “verâ”sına pervâz eyledi. Netice mâlum; tafsile hâcet yoktur.
Bu hadiseden siyasi nasihat çıkaracağımı düşünenler yanılıyor; bilakis epistemik bir hikmetin altını çizmek isterim: Süheyl Batum olayı, aslında akademik hayatımızın ve bu hayatın asla teessüs etmemiş geleneklerinin derin bir falsosudur.
Süheyl Bey’e haksızlık etmeyelim, buna
benzer nice derin falsolar gördük biz; bu
meydân-ı siyâset, bilimi sadece ikbâle basamak gördükleri için sonradan tökezleyen
onlarca akademik şehide, mevtâya, gâziye,
niyâziye şâhit olmuştur.
Siyasi hayatımıza kalite ve ivme kazandırması muhakkak ikinci teklifim, “Kendi
sesine hayran olan adamlar”ın, yani konuşurken kendi sesinin güzelliğinden duyduğu
hazla göz bebekleri ufalan adamların siyasi hayattan uzak tutulmasıdır ki bu konuda
daha önce birkaç kere fikrimi belirttiğim için
imâ ile geçiyorum. [email protected]
[email protected]
Hüseyin Gülerce
Ordu-CHP=Demokratikleşme…
CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum
fena yakalandı. Zonguldak’ta Atatürkçü Düşünce Derneği’nde (ADD) şöyle dedi: “Koca
bir askeri yıktılar, meğer kâğıttan kaplanmış,
biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD
içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar.
Ancak CHP’yi yıkamadılar…” Batum’un, siyasetteki ikinci hezeyanı bu. Referandum öncesinde de, sanatçı Sezen Aksu için “meğer
Sazan Aksu’ymuş” demişti.
Batum, üstelik bir anayasa profesörü. Fakat üslup arızası var. Sanatçıya hakaret edebiliyor. Bir kurum olarak Silahlı Kuvvetler’e
hakaret edebiliyor. Kendi ordusuna,
“ABD’nin oyuncağı olmuş, içini boşaltmışlar” diye saldırabiKim ne derse desin, “Yeni liyor. Bu üslupsuzCHP”nin işi çok zor. Baluğunda bir pertum, CHP’ye yüktür. CHP, vasızlık var. Hâlâ
bu yükü taşıyamaz. Daha darbecilerden medet umma var.
seçim sathı mailine girilmeden, bunca çam deviren Hâlâ Ergenekon
anayasa profesörümüzün, davasında, yargıönümüzdeki aylarda çam ya müdahale çağkatliamı yapacağından hiç rısı var. Nitekim
önceki akşam iki
şüphem yok.
emekli general bir
televizyon kanalında, ibretlik bir sahne olarak, Süheyl Batum’a destek verdiler.
Hatırlayalım 15 gün önce Genelkurmay
Başkanlığı’ndan yapılan basın açıklamasında;
“Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi, hukukun
üstünlüğü ve anayasal değerlere bağlı bir kurum olarak, aksi yönde yapılan telkinlere rağmen, yargı sürecini sabır, sükûnet ve itidalle izlemekte.” denmişti. Haklı olarak bazı yayınlardan şikâyetle, “yargılama sürecinin ‘kamuoyu yargısı’ şekline dönüştürülmek ve olumsuz
yönde etkilenmek istendiği” söyleniyordu.
Süheyl Batum’un eleştirisi tam olarak
altı çizilen “aksi yönde yapılan telkinler”i
hatırlatıyor. Batum, telkinini yüksek sesle, hem de Atatürkçü Düşünce Derneği’nde
yapıyor. Aynı gün ADD, Cumhuriyet mitinglerine yeniden başlayacaklarını duyuruyor. Demek “telkinler” meydanlardaki kışkırtmalar ile devam edecek.
Bugüne kadar, 27 Mayıs 1960’tan, 28 Şubat
1977’ye geçmiş bütün darbelerde, vesayet rejiminin devamı için hep ordu+CHP = iktidar for-
mülü işlemişti. Cumhurbaşkanlığı seçimine
müdahale için verilen 27 Nisan 2007 muhtırasının en büyük destekçisi de CHP’ydi. Onur Öymen, ertesi gün “altına imzamı atarım” demişti.
Ancak şimdi yeni bir durum var. TSK,
yargı sürecine saygılı kalmak için elinden
geleni yapmaya çalışıyor. Bünyede fırtınalar koptuğunu tahmin etmek zor değil. Yargı sürecinde, ifadelerine başvurulan, görevdeki generaller ve amiraller var. Arkadaşlık, dayanışma, askerlik duyguları bir tarafta, yargıya müdahale etmeme kararlılığı bir tarafta. Batum’un hakaretlerine, seviyeli bir üslupla verilen cevaptaki en önemli nokta bence şu
ifadeler: “Sadece güvenlik alanındaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde
olan Türk Silahlı Kuvvetleri…”
Bence bu, demokratikleşme adına bir yere
kaydedilmesi gereken bir taahhüttür. Aynı
zamanda makul çoğunluğun; “askerimiz sadece görevini en iyi şekilde yapsın” arzu ve
çağrısının beklediği cevaptır…
İşte Sayın Batum, bu anlayıştaki TSK’dan
rahatsızlık duyuyor. Batum, güvendiği dağlara kar yağdığı için TSK’dan şikâyetçi. “Bizim
istediğimiz gibi davranmıyorsunuz.” diyor.
“Biz de sizi bir şey zannettikti…” diyor. “Halimizi görüyorsunuz, AK Parti ile artık baş
edemiyoruz, yardımınız gerekiyor. Yeni bir
28 Şubat atmosferi gerekiyor.” diyor. Ve düpedüz darbe tahrikçiliği yapıyor…
Amma ve lâkin Kılıçdaroğlu’nu zorda bırakıyor. Batum, Silivri sanıklarını milletvekili yapmaya kalktığında, Sayın Kılıçdaroğlu “yok
öyle bir şey” demek zorunda kalmıştı. Batum,
Sincan’da yürüyen tankları istiyor, Kılıçdaroğlu
ise; “Asker darbe yaparsa, tankın üstüne önce
ben çıkarım” diyor. Fakat Batum’un, TSK’ya
hakaretleri konusunda henüz konuşmuyor. Bu
da vahim. Çünkü sükût ikrardan geliyor.
Kim ne derse desin, “Yeni CHP”nin işi
çok zor. Ben Batum’a notumu verdim, değiştirmem: Bu Batum, CHP’ye yüktür. CHP, bu
yükü taşıyamaz. Daha seçim sathı mailine girilmeden, bunca çam deviren anayasa profesörümüzün, önümüzdeki aylarda çam katliamı yapacağından hiç şüphem yok.
Ordu+CHP= iktidar formülünü artık herkes unutsun. İşte yeni formül: Ordu-CHP=
Demokratikleşme… [email protected]
Bejan Matur
Başbakan’ın dinleyen hali
Berfo Kırbayır 103 yaşında bir kayıp annesi. Tam 31 yıldır haber alamadığı oğlunu
arıyor. Oğlu Cemil 12 Eylül darbesinin sabahında Kars Göle’deki evinden alınmış.
Anne, oğlunu götüren askerlerden söz
ederken ‘onlara güvenmiştim’ diyor. Ama
Berfo Kırbayır’ın umudunu boşa çıkaran
sadece asker değil. Devletin ilgili bütün
kurumları, askerin suskunluğuna katılmış.
Onca yıldır sürdürdüğü kayıp mücadelesinde devletin hiçbir kademesinden cevap
alamamış. Ne Cemil’i alıp götüren silahlı
kuvvetler ne Adalet Bakanlığı, vatandaşları olan bir genç adamı kaybetmiş olmanın bedeli olacağını düşünmüş.
Belki de devletin bilinen bu sağırlığı nedeniyle, Başbakan Erdoğan kayıp ailelerine kapısını açınca herkesin takdirini kazandı. Başbakan, Dolmabahçe’deki ofisinde şu ana kadarki en anlamlı toplantısını
gerçekleştirdi. Kayıp yakınlarının sorunlarını dinledi. Sitemlerine kulak verdi. Geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleşen toplantıya
katılanlar arasında Berfo Kırbayır da vardı.
Başbakan’a oğlu Cemil’i nasıl kaybettiğini
anlattı. Ve nasıl hâlâ ümidini kesmediğini.
Berfo nine, Taraf Gazetesi’nden Burhan Ekinci’ye ‘elimde torbayla dolaştığım
zamanlar oldu’ demiş. Oğlunun kemiklerini bulmak ümidiyle… Evinin duvarlarını
sıvamamış. ‘Olur da bir gün çıkagelir, evi
tanıyamaz diye’! Onunki ‘Oğlumu bulmadan ölmem’ diyen bir annenin muhte-
şem ısrarı. İnadı... Tam 31 yıldır süren bir
inat. Bu ısrardan devletin öğreneceği çok
şey olduğunu düşünüyorum. Bir oğlun
kaybı, ölümü karşısında sessizliğe bürünen devlet aygıtının, annelerin yasından,
inancından, şefkatinden çıkarması gereken dersler var.
Kayıp anneleri Başbakan Erdoğan’ın
gözlerinin içine bakarak canlarından koparılan canın, evlatlarının hesabını
Bazı şeyler annelerin inadıyla, acının hak- soruyorlar. Başbalı, adil hesabıyla değişi- kan dinlemiş. Dinlediklerini not etyor bu ülkede. Bir başmiş. Başbakan’ın
bakan omuzlarını indio gün, bildiğimiz
rip sizi duymak zorunda imajının dışında
kalabiliyor. Aileler ‘Hepi- bir ruh hali içinmizi dinledi, notlar aldı, de olduğunu baumutlandık’ diyorlar çı- sına yansıyan fokarken. Bu umudun boşa toğraflar gösteriçıkmaması Başbakan’ın yor. Berfo nineyi
duymak için eğilen
boynunun borcu.
Başbakan’ın hali,
devletin başka bir yüzünün olabileceğini
gösteriyor. Zulmettiklerinin derdiyle dertlenmenin imkânsız olmadığını.
Dolmabahçe toplantısının çıkışında kayıp aileleri, ilk defa muhatap alınmış olmanın şaşkınlığını yaşıyorlardı. Şaşkınlardı, çünkü yıllardır her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda toplantıları polis tarafından dağıtılan, dönemin politikalarına göre
muamele gören o insanlar için devlet, vatandaşın acısına tümden sağır.
Oğullarını, kızlarını alıp yutan zalim bir
karanlığı var devletin. Ve o karanlığın içinden kayıp yakınlarının yol bulması mümkün değil. Feryatlarını kim duyacak ki? Asker mi? Sırf başörtülü olduğu için orduevlerinde kendi evladının düğününe bile
alınmayan annelerin olduğu bir ülkede, evladı kaybolmuş bir anneyi kim duyabilir?
Ama zor da olsa bazı şeyler değişiyor.
Bazı şeyler annelerin inadıyla, acının haklı,
adil hesabıyla değişiyor bu ülkede. Bir başbakan omuzlarını indirip sizi duymak zorunda kalabiliyor. Aileler ‘Hepimizi dinledi,
notlar aldı, umutlandık’ diyorlar çıkarken.
Bu umudun boşa çıkmaması Başbakan’ın
boynunun borcu. Çünkü dünyadaki hiçbir
başbakana 103 yaşındaki yaşlı bir annenin
kayıp derdini dinlemek nasip olmamıştır.
Berfo nine ‘oğlumu bulmadan ölmem’
diyormuş. Başbakan, Berfo ninenin yaşarken elinden alınan huzurunu, ona ölmeden hediye ederek farkını göstermeli. Çünkü bütün kayıp yakınlarının ihtiyacı evlatlarının, kardeşlerinin akıbetini öğrenmektir. Yakınlarının başına ne geldiğini bilmek! Ve hepsinin en nihayetinde
peşinde olduğu bir mezar taşı. Kayıpları
için dikebilecekleri bir mezar taşı istiyorlar. Kayıp da olsalar bu dünyadan geçtiklerine dair küçük bir işaret.
Ey âl-i devlet çok mu? [email protected]
SAYFA TASARIM: ONUR UMUTLU
18 TELEVİZYON
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
KATİL ARILAR
SU DÜNYASI
PİYANİST
BEYNİMDEKİ DÜŞMAN
ATV 22.15
KANALTÜRK 18.50
TV8 18.45
CNBC-E 21.00
YÖN.: BENIOIT D’AUBERT
OYN.: RICHARD ANCONINA, ALESSANDRA MARTINES
YÖN.: KEVIN REYNOLDS
OYN.: KEVIN COSTNER, DENNIS HOPPER
YÖN.: ROMAN POLANSKI
OYN.: ADRIEN BRODY, THOMAS KRETSCHMANN
YÖN.: ROBERT LONGO
OYN.: KEANU REEVES, DOLP LUNDGREN
Fransa’nın Akdeniz kıyılarında, kızıyla birlikte
huzurlu bir yaz geçirmek hayalindeki Dr. François için işler umduğu gibi gitmez. Bölgede arı
sokması vakaları artmaya başlar. Kasabanın
arılarıyla ilgilenen Clementine, arıların saldırgan olduklarını iddia etmektedir.
Dünyanın sular altında kaldığı bir gelecekte
insanlar, hayatta kalma mücadelesini köhne sandallarda ve yerleşik olmayan şehirlerde sürdürmektedir. Sadece birkaç insan
ısrarla “Dryland” adı verilen efsanevi bir
bölgede yaşamaktadır.
Film, çocukken Nazilerin Polonya işgalinden
kurtulmuş olan yönetmen Roman Polanski’nin,
ülkesinin tarihindeki bu korkunç dönemi anlatıyor. Polanski, bu çalışmasında kendi anılarını
anlatmak yerine, Yahudi bir piyanist Wladyslaw
Szpilman’in hatıralarını kullanıyor.
Siber uzayın babası William Gibson’ın kısa
hikâyesinden uyarlanan Johnny Mnemonic’in
senaryosu da onun elinden çıktı. Bir veri kuryesi düşünelim, kafasının içinde bir veri paketi taşıyor ama bu öyle büyük bir paket ki, onu muhafaza etmek için bazı anıları feda etmesi gerekiyor.
Tarık için büyük gün geldi
-
“Tek Türkiye Son Karakol”un bu hafta ekrana gelecek yeni bölümünde; ajan olduğu ortaya çıktığı için esaret altında tutulan Tarık
için, büyük an gelip çatmıştır. Son hazırlıklarını yapar, artık eksiksiz hazırladığı kaçış planını uygulamaya hazırdır. Tarık, Ümit Erleri’nin kurtulması karşılığında teslim olacağını açıklar. Bunun üzerine Önder, Zaim ve
diğerleri dehşet içinde kalır. SAMANYOLU TV 18.50
Ömer Çelik, Endaze’de
Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne ve Faruk Mercan’ın sunduğu Endaze’ye AK
Parti’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik konuk oluyor. Programda Tunus’ta başlayan ve Mısır’a da sıçrayan gösterilerden sonra Mısır halkını nasıl bir geleceğin beklediği tartışılıyor. Programda
ayrıca, “Bölgedeki diğer ülkelerde durum ne? Türkiye modeli dünyayı gerçekten değiştirecek mi? ve İsrail-Türkiye ilişkileri bölgedeki bu gelişmelerden nasıl etkilenir?” sorularına da cevap aranıyor. SAMANYOLU HABER TV 19.30
Gülenay’dan
sonra albüm
teklifi aldım
YUSUF BÜLBÜL İSTANBUL
‘Avrupa Yakası’ sokaklarında kedisiyle bütünleşmiş bir şekilde
şarkı söylerken tanıdık…“Biz gönül
emekçisiyiz. Para elinin kiriyse benden
uzak olsun. Dostlar sağolsun,” diyerek
kırdı geçirdi izleyiciyi. Hatta kendisinden şarkı söylemesini isteyenlere, “Bu
gece şehrin üstü bembeyaz, bir garip
sokakta tir tir titriyor. Bir kediye sarılmış ağlıyorum ben…” gibi yarı arabesk
dizeleri kendine has üslubuyla seslendirdi. Yaka sakinlerini ağlattı(!) belki ama, ekran başındakiler kahkahayla izledi onu… Avrupa Yakası’nda Kubilay Peynirci ve Gülenay karakterlerini başarıyla oynayan Vural Çelik, söylediği birbirinden ilginç şarkılarla sadece seyircinin değil, yapımcıların da dikkatini çekmiş olacak ki albüm tekliflerinin arkası kesilmez.
-
İKİ YUMURTA KIRAMAM AMA YEMEYİ SEVERİM
Şimdilerde Kanal D’nin yeni dizisi
‘Nuri’ ile ekrana dönmeye hazırlanan
Çelik, “Ben oyuncuyum.” diyerek tüm
teklifleri geri çevirmiş. Her ne kadar televizyon izleyicisi ilgi göstermese de yayından kaldırılan ‘Bana Bunlarla Gel’
adlı dizide oynadığı ‘Son Arabeskçi Cumali’ tiplemesinin ‘Tıkla Beni’ şarkısı in-
ternette izlenme rekorları kırıyor. Ama
onun gözü yine de setlerde: “Belki arşiv olarak düşünebilirim albüm yapmayı… Ama albüm yapmak, sahneye çıkmak ve şarkıcı olmak haddime değil…”
‘Nuri’de Oktay Kaynarca’nın kardeşi Mesut’u oynayan Çelik, ara sıra mutfağa girip yemek yapıyor ve kardeşine yardım ediyor. Ancak gerçek hayatta mutfakla arasının pek iyi olmadığını
öğreniyoruz. Zaten o da yemek yemeyi değil, işin mutfak kısmını sevmiyor:
“Mutfağa girip iki yumurta kıramam.
Yemek konusunda çok tembelimdir.
Ama yemek yemeyi severim yani.” İzleyicinin Mesut’u çok seveceğini söyleyen
Çelik, en çok da karekterin içine düştüğü zor durumlara dikkat çekiyor. ‘Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım’ filmindeki rolüyle ‘dram’ oyuncusu olduğunu da gösteren Çelik, komedi oyuncusu kimliklendirmesine karşı çıkıyor:
“Sonuçta ben bir oyuncuyum. Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım’da
tirajikomik bir roldeydim. Orada ağır
bir drama vardı. Martta gösterime girecek ‘Beni de Götür’de yine yataktan
çıkamayan bir kötürümü oynuyorum.
Onu izleyelim gülelim algısı oluşmuş.
Ama ağlatmak da güzel, güldürmek
de. Mesleğimiz bu.”
Avrupa
Yakası’nda Kubilay Peynirci ve Gülenay
karakterlerini oynayan Vural Çelik, Kanal D’nin yeni
dizisi ‘Nuri’ ile
ekrana dönmeye hazırlanıyor. FOTOĞ-
RAF: ZAMAN, YUSUF BÜLBÜL
Şüphe, final bölümü ile ekranda
Ziya, ailesinin yükünü hafifletir
-
Gençliğinde çok iyi top oynarken sakatlanmış, fakat pes etmeyip teknik direktörlüğe hırs yapmış Ziya Fikret Tamyol’un hayatını anlatan Yerden Yüksek’te bu hafta Teknik Direktör Ziya Fikret Tamyol, ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını düşünüp taksiciliğe başlar. Ancak Gülizar, bu durumdan memnun değildir. Ziya’nın
işe başlamasıyla her şey değişir. TRT 1 20.55
Din ve bilim nasıl çatışır?
Rıdvan Kızıltepe ve Adnan Aslan’ın sunduğu Ufuk Ötesi’nde bu hafta
Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran ile, “Din ve bilim arasında çelişki olabilir mi?
Batı’da din ve bilim arasındaki çatışmanın sebepleri nelerdir? Bizim tarihimizde din ve bilim arasında çatışma olmuş mudur? Din ve bilim nasıl çatışır? Batı’daki din-bilim çatışması neden Türkiye’de de uygulanmak istenmiştir? ” soruları cevaplanacak. MEHTAP TV 20.00
Başrolünde Selin Demiratar, İsmail Hacıoğlu,
Serkan Altunorak, Uğur Karabulut, Güngör Bayrak, Burcu
Kutluk, Müge Boz ve Burhan
Öçal’ın oynadıkları “Şüphe” adlı
dizi, bu akşam final bölümü ile ekrana geliyor. İpek,
annesinin katilini görmüş olabileceğini düşündüğü
Feyyaz’ın
peşindedir. Ancak ona
bu bilgiyi veren Nejdet, adamın yerini
bilmemektedir. İpek’i
hapishanedeki üvey babasına
yönlendirir. Feyyaz’ın saklandığı
yeri onlara söyleyecek tek isim
Hikmet’tir. Ancak vereceği bilgi
karşısında Hikmet’in de bir şartı
vardır... KANAL D 22.15
SAMANYOLU
MEHTAP TV
SAMANYOLU HABER TV
05.30
08.05
08.45
12.55
15.45
17.20
18.50
21.00
22.30
01.30
09.00
09.30
12.30
16.00
17.00
19.00
20.00
22.00
08.30
10.25
13.25
14.25
15.00
18.30
19.30
21.00
Merhaba Yenigün
Hanım Sahabeler
Jale Binayla Sabah Kahvesi
Yeşil Elma
Tarçın Ve Arkadaşları
Ana Haber Bülteni
Tek Türkiye
5.Boyut
Kırık Testi
Europa Nahrichten
TRT 1
CNN TÜRK
07.00
08.45
11.35
12.20
14.30
17.00
20.00
21.20
08.30
10.30
12.35
14.15
16.50
17.30
18.00
18.55
20.55
22.45
08.00
09.00
11.00
14.05
15.00
16.00
18.30
20.30
22.30
23.30
TV Filmi
İkbal İle Hayatın İçinden
Kalp Gözü
Hayat Pusulası
Ebru İle Paylaştıkça
Kanal 7 Ana Haber
Kanal 7 Haber Saati
Ömer Döngeloğlu İle Önden
Gidenler
Dizi
Gülben
Ah Kalbim
Aile Boyu
Bahar Dalları
Sınıf 2010
Habere Doğru
Ana Haber
Sinema ‘Fırtına’
Dizi’ Yerden Yüksekte’
Aklı Selim
TRT - TÜRK
TRT - HABER
NTV
11.05
11.45
13.55
15.20
17.00
18.30
20.00
21.00
21.50
23.00
08.15
10.15
12.00
13.15
15.15
18.25
19.30
21.00
08.15
09.00
11.00
13.00
17.15
18.45
19.00
20.00
21.30
TRT TÜRK’te Kahve Molası
Dilara Koçak İle İyi Yaşam
Hava Nasıl?
Kıta Raporu
Dünyamız Detay
Bu Ülke
Türkiye’nin Haberi
Soracak Çok Şey Var
Tur Rehberi
Türkiye’de Geceyarısı
Ekonomi Ajansı
10’dan Sonra
45 Dakika
Türkiye Ajansı
Dünya Turu
Söz Millette
Siyah Beyaz
Ana Haber
Parametre
Haber Toplantısı
Bugün
Yurt Haberleri
Check-Up
Haber Toplantısı
5N 1K
Ne Oluyor?
Bu Gece
Ekonomi
Haber Merkezi
Öğle Bülteni
Günün İçinden
Gece Gündüz
Yorum Farkı
Canlı Haber
Her Şey
Doğrudan Siyaset
KANAL D
SHOW TV
HABERTÜRK
08.00
10.30
12.30
13.00
15.00
18.00
19.00
21.30
23.30
07.00
10.45
13.15
14.45
18.00
19.00
21.15
23.15
08.10
09.00
11.10
14.15
15.45
16.00
18.00
20.10
Doktorum
Dizi ‘Akasya Durağı’
Gün Arası
Dizi ‘Yaprak Dökümü’
Dizi ‘Arka Sokaklar’
Ana Haber Bülteni
Dizi ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’
Yerli Dizi
32.Gün
KANAL A
ATV
08.00
09.40
11.30
13.00
15.00
17.15
19.30
20.30
22.30
07.20
09.00
12.00
13.30
14.00
17.40
19.00
22.15
Basın ve Gündem
Görüş Farkı
Haber Merkezi
Hadi Konuşalım
İşte Haber
Dünden Yarına
Ana Haber Bülteni
Dünden Yarına
Gezgin
Sağlık Haber
Sabahın Sedası
Aile Sırları
Yemekteyiz
Ana Haber
Dizi ‘Artı 18’
Canlı Para
Siyaset Meydanı
Habertürk Gündem
Haber Bülteni
Spor Bülteni
Habertürk Gündem
Kapanışa Doğru
Akşam Haberi
Akşam Raporu
Teke Tek Özel
RTL
Dizi ‘Aliye’
Tatlı Sert
Çizgi Dizi
Daltonlar
Evlen Benimle
Ana Haber
Dizi ‘Kurtlar Vadisi Pusu’
Sinema ‘Katil Arılar’
12.00
14.00
15.00
16.00
17.30
19.05
19.40
20.15
22.15
00.00
Punkt 12
Mitten im Leben!
Verdachtsfälle
Familien im Brennpunkt
Unter uns
Alles was zählt
GZSZ
Alarm für Cobra 11
CSI. Den Tätern auf der Spur
Nachtjournal
KANAL 24
EUROSTAR
SAT 1
07.15
08.00
11.30
15.00
18.10
19.30
20.15
22.00
07.00
09.00
11.00
11.15
13.30
18.00
19.00
21.15
11.00
12.00
14.00
15.00
17.00
18.00
19.00
20.15
22.45
00.00
Sağlık Merkezi
1. Moderatör
2. Moderatör
3. Moderatör
Benim Gözümle
Sanat Takibi
Siyaset 24
Gece Moderatörü
Uyan Türkiye
Dizi ‘Asi’
Gün Ortası
Dizi ‘Papatyam’
İzdivaç
Ana Haber
Dizi ‘Düriyenin Güğümleri’
Yerli Dizi
KANAL AVRUPA
HİLAL TV
ARTE
08.00
09.00
11.00
14.00
16.00
16.30
18.00
19.00
21.00
22.00
08.20
09.15
11.30
12.00
18.00
19.10
20.45
22.30
10.30
11.20
12.15
14.00
14.45
16.50
19.00
20.15
23.40
01.15
Haberi Yollarda
Fikir Fırtınası
Anadolu Diyarı
Klip Saati
Belgesel
Kurtlar Vadisi
Anadolunun Sesi
Yöre Yöre Türküler
Temizeller
Ay Işığı
Çocuk Saati
Hanımefendi
Haberler
Okudun mu?
Ana Haber
Suffa Mektebi
Deniz Feneri
Yolcu
TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 -400
RENT A CAR
16.99€’dan
BaÝlayan fiyatlarla,2011
model dizel araçlar, ful kasko,
klimalÜ, havalimanÜ teslim.
+90 212 543 28 40
+90 552 283 78 09
[email protected]
SAYFA TASARIM: HASAN ERTAŞ
Paranın Seyri
Medyada Bugün
Haber Ankara
Ve Haber
Sıcak Gündem
Hayatımız Haber
Endaze
Son Durum
KANAL 7 - INT
İfistanbul ve bağımsız filmler
Yapımcılığını ve genel yönetmenliğini Demet Haselçin’in yaptığı Açık Şehir’de bu hafta sunucu Miraç Zeynep Özkartal, şiirleriyle 21. yüzyıldan seslenen şair Ferruh Tunç
ile yeni kitabı Melez Zamanlar hakkında konuşuyor. Cem Erciyes, bu yıl 10.su düzenlenen İfistanbul festivali direktörleri Pelin Turgut ve Serra Ciliv ile festival ve bağımsız
filmler üzerine sohbet ediyor. Doğan Hızlan ve Semih Gümüş, son öykü kitabı Düşkaçıran ile beğeni toplayan Cemil Kavukçu’yu stüdyoda konuk ediyor. TRT TÜRK 22.05
Kur’an Dersleri
Günışığı
Sözün Erdemi
Çınaraltı
Kur’an’ı Anlamaya Doğru
Ayna
Ufuk Ötesi
Not Defteri
www.aventour.com.tr
Richterin Barbara Salesch
Richter Alexander Hold
Zwei bei Kallwass
Richterin Barbara Salesch
Niedrig und Kuhnt
Hand aufs Herz
K 11 - Kommissare im Einsatz
Daddy ohne Plan
Kerner
Daddy ohne Plan
Rebellen im Namen der Erde
Tokyo Freeters
Global
Das Waisenhaus für Elefanten
Die Katharer
Ein Jahr in Tibet
Nachrichten
Swimming Pool
Lawinen über Tolzbad
Global
19 BULMACA
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Hazýrlayan: YALÇIN SABRÝOÐLU
Ýlk asýr
Müslümanlarý
y.sab rioglu@za man.com.tr
Baryum
Resimdeki çiçek
Efendimiz’in bir
seferi
Bir harfin
okunuþu
Bir ada ülke
Baston
Maðara
Kale duvarý
Yararlý, yarayýþlý
Jelöz
Kýta
Tümör
Küçük bitkiler
Yarý açma
Arzu, istek
Bir peygamber
Bir meyve
Tembih sözü
Etken
Vedia
Hayvanda
oturmalýk
Dahi
Tropik bir
meyve
Haya
Kýsaca radyum
Bir deyim
Anafikir
1
Lale bahçesi
Ýçtenlik
Fire, kayýp, kâr
deðil
Çocuk yiyeceði
Polanyalý
Japon mafyasý
Dalkavuk
2
Osmanlý’da bir
rütbe
Aðaçlýklý yol
Cömert
Efelek
Çok kýsa zaman
Ýspanyol nidasý
Bir nota
Bir soru
7
Saha
Uzun hikaye
Bir Hint kenti
Mikroskop camý
Þaman
Bir peygamber
aþýðý
(Veysel ...)
Dað eteði
Rutubet
Amerikan
devesi
Ýma
Þart eki
Bir kürk
hayvaný
Bayat deðil
Ayak
Bir hastalýk
Telepati
Yeryüzü parçasý
Ýlkel silah
Kýsaca lutesyum
Kısaca numara
Saha
Bir Arap harfi
Bir petrol
bölgemiz
Arabi bir ay
Ýnek sesi
Bir nida
Komedi,
komiklik
Karadeniz’de iç
deniz
Sýnýr çizgi
SUDOKU BULMACA
8
5
Geliþigüzel
yazmak
Büyük hasýr
kaplý þiþe
6
2
San
Yol, tarik
Iþýk, þua
Tatlý bir madde
Almanya’nýn
trafik remzi
Satrançta
bir taþ
Mýsýr’lý bir
yönetmen
(Mustafa ...)
Matematikte
sabit sayý
Eski tarihi
anlatýr
Hayat
Bir mastar eki
1
8
6
7
8
3
7
6
2
9
9
3
DÜNKÜ SUDOKU
ÇÖZÜMÜ
Tablodaki tramlý kalýn çizgilerle belirlenmiþ 3’e 3’lük karelere, 1’den 9’a kadar
rakamlarý birer kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki,
bütün 3 lükleri doldurduðunuzda tablonun bütün kutularý yukarýdan aþaðýya ve
soldan saða 1’den 9’a kadar rakamlardan birer kez kullanýlmýþ olsun.
Çocuklu kadýn
Mastar eki
Kýsaca karbon
3
G. Afrika Cumh.
trafik remzi
Yeniden dirilme
4
8
Benlik
Karþýt, aykýrý
Eksiksiz
7
9
6
Bir harfin
okunuþu
Duman kiri
8
3
Ýnsan naaþý
Erkek adý
Erkek adý
6
9
7
Anlak, insan
beyni
2
2
6
Ucu yanýk odun
Yahudi din
adamý
5
9
Cet
Evelek
Bir peygamber
Kýþ oyunlarýnýn
yapýldýðý ilimiz
Bir hayvan
Þeker hastalýðý
þekeri
8
6
4
9
1
3
2
5
7
3
9
2
5
7
8
1
6
4
7
1
5
6
2
4
9
3
8
6
3
8
2
4
9
7
1
5
9
5
7
8
6
1
3
4
2
4
2
1
3
5
7
6
8
9
1
4
3
7
8
2
5
9
6
2
8
6
1
9
5
4
7
3
5
7
9
4
3
6
8
2
1
Azotun remzi
Asrýn müellifi
Kısaca
potasyum
Þ ÝF RE K E LÝ ME:
1
K E L İ M E
Ç
O
N
Ö
Ç
N
R
L
2
3
4
5
B
A
R
F
Ü
L
Bulmaca
L
E
N
Z
Ö
Ý
Ý
Ü
Z
O
R
B
A
Ý
N
S
F
Ý
S
Z
E
T
R
B
Z
Ç
E
Z
E
Ý
V
T
Ü
T
M
U
K
A
Ö
D
N
Ð
K
Þ
E
J
P
J
M
E
O
A
T
H
E
C
V
E
Ð
U
Þ
Ð
Ü
J
R
Ý
A
S
F
4
K
B
S
L
Ý
N
E
O
Z
L
M
B
Z
R
5
Z
Ý
A
M
N
F
Þ
E
Ü
Y
Ş
S
Ç
H
J
Ö
Ý
S
T
A
Ç
E
Z
B
R
E
T
N
R
Z
R
J
G
E
Ý
Ð
R
T
M
O
U
T
R
A
K
E
M
I
R
A
V
E
M
Ü
T
R
Z
A
Z
S
V
D
L
Ý
N
H
L
R
Ð
Ð
Ü
M
H
E
Z
Ü
E
E
A
Ý
İ
P
J
S
E
J
K
Ý
Þ
Y
R
L
E
R
Ü
E
A
K
A
F
U
K
M
E
O
K
E
O
J
R
O
N
O
G
U
F
D
O
U
Ý
G
C
Z
K
L
Ş
G
Ö
B
K
T
G
G
A
E
M
E
Ð
A
K
T
A
H
O
Ç
A
A
A
Ý
S
E
K
Ö
J
G
U
B
Ü
O
O
F
S
K
A
İ
H
K
O
Ý
Z
R
N
L
I
Ü
Ý
O
L
L
O
Ý
Ü
Y
A
Z
Ü
V
Þ
A
A
G
A
K
T
D
İ
Ç
7
4
A V I
S
E
6
R
U
Ü
Y
T
A
S
A
İ
Ý
B
E
Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?
ATLAS, BİSTÜRİ, CEREN, ÇOLAK, DELEGE, EŞELEK, FORUM, GEZMEK, HAMSÝ, ÝZAFÝ, KÖŞK, LÝSTE, MERMER,
NEFRET, OTURAK, ÖZGÜR, PULMAN, RAHÝM, SÝGARA, ÞEHÝR, TÜMEVARIM, UFUK, ÜRPERMEK, VERNÝK,
YAZBOZ, ZORBA.
1
1
2
3
6
7
8
2
3
4
Rüstem Aydýn
5
6
7
8
r.ay din@za man.com.tr
9 10 11 12
SOLDAN SAĞA 1) Deriden yapılmış tasvirler,
bu tasvirlerle yapılan oyun (hayal oyunu)
ve bu oyunun iki önemli kahramanından
biri.–Aydın ve Muğla sınırları içinde kalan
bir göl. 2) İran’da bir şehir.– Bakterilerin
çomak biçiminde ince uzun olan türü. 3)
At yavrusu.–Değer, fiyat, kıymet.–
Lityumun sembolü. 4) En kısa zaman
parçası.–İri köpek, çoban köpeği.– İnanç
sistemi. 5) İnsanın serüvenlerini anlatan,
kurmaca veya gerçek olaylara dayanan
uzun edebî tür.– Belge. 6) Görevden
alma.–Üniversitelerde bir fakültenin
yönetiminden sorumlu profesör. 7) Sonu
olmayan, uçsuz bucaksız, bitmez
tükenmez, sonsuz. 8) Alt uçlarına bir
çubuk bağlanmış bulunan iki düşey ipten
yapılmış salıncağa benzer bir jimnastik
aracı.–İnsanda ayağın yüksek olan üst
bölümü. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Gözdeki
billur cismin saydamlığını yitirerek
ağarmasından ileri gelen ve görmeyi
engelleyen rahatsızlık, perde, akbasma,
aksu. 2) Sıcak ülkelerde yetişen, kerestesinden yararlanılan birçok ağacın ortak
adı ve bu ağacın ağır, sert ve siyah renkli
tahtası. 3) Tren, tramvay vb. taşıtlarda
tekerleklerin üzerinde hareket ettiği
demirden yol.–Hacdaki mekânlardan biri.
4) İsim.–Mabud, Mevlâ, Huda. 5) Orta
Afrika’nın batısında bir ülke.–Kuzu sesi. 6)
Ehemmiyet.–Yüzeyinde girinti çıkıntı
olmayan, müstevi. 7) Çağrı, çağırma. 8)
Bolluk, gürlük, feyezan. 9) Arının yaptığı
tatlı yiyecek.–Yemen’de bir şehir. 10) Bir
işte başta gelen (kimse veya şey).–
Afyonkarahisar’ın bir ilçesi. 11) İyi cins
beyaz tiftik.–Gayretlendirme ünlemi. 12)
Közlenmiş patlıcan, sarımsaklı yoğurt ve
kıyma ile yapılan bir çeşit yemek.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
P
L
A N
E
T
A
R
Y U M
2
S
A
L
A
M U R
A
3
İ
N
E
K
Ş
A
M
İ
L
U
4
K
E
M A
Ş
A
L
U
P A
T
5
O
6
P
7
A
8
T
R
N
S A M
F
İ
N E
D A
M A
T
T
E K
L
A
A V
F
İ
L
İ
Z
A
M
İ
M A N
E
T
A
10 11 12
Z
A
L
K E L þ M E
E H
E
A V I
P
A
C
N
Ý
S
K
B
K
A
S
R
U
K
V
Z
Ý
N
T
Þ
A
L
Ç
M
K
R
Ç
Ý
E
O
Ç
D
A
M
G
N
Ý
Ý
H
Þ
N
M
L
L
Y
Z
Y
K
T
L
L
R
Z
Y
E
A
þ
J
Ý
A
R
K
S
E
Z
B
A
L
I
N
N
Þ
A
B
A
T
C
Ý
C
F
K
V
L
O
þ
A
Z
R
M
N
R
Z
N
E
E
Ý
S
Z
M
Ç
N
K
Ö
E
G
E
S
M
K
D
Ý
M
E
K
R
I
L
M
Z
C
B
E
A
Ç
C
P
T
Ý
O
R
T
O
G
G
Þ
Y
F
S
E
D
R
V
E
Ç
Ý
R
A
Ç
E
Ý
A
Þ
N
L
Ý
K
S
T
O
Ö
I
N
Y
E
Ý
H
M
K
Ç
E
Z
L
U
D
A
F
N
N
A
Ç
Z
E
Z
V
O
G
Ý
M
F
O
Ü
Z
N
T
Ý
T
G
S
E
A
A
O
A
A
E
Ý
Ö
L
T
E
Ý
E
K
R
S
F
R
M S
V
L
A
Þ
V
R
R
K
Ý
K
A
R
H
Ö
E
Ý
R
O
A
U
Ü
B
E
S
Ü
V
A
M
I
ü
A
L
D
N
Z
O
E
G
R
Ö
E
G
M
S
M
O
A
S
Ç
D
V
C
R
T
A
D
L
G
ü
V
A
U
R
A
K
O
T
O
V
Ý
L
A
Z
Ö
K
R
T
Ü
R
A
D
Y
Ö
K
L
þ
Ā
E
Y
Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?
ADAVET, BAMYA, CEBRÝ, ÇARÝÇE, DAĒAL, EKLEM, FIRTINA, GÜRME, HAYBER, ÝSKAN, KURSAK, KEVSER,
LAĒIM, MAMUT, NECÝS, OTOKAR, ÖNCELÝK, PEÞÝN, RAMAN, SÝNCAP, ÞEKÝL, TEMELLÝ, UNSUR, ÜZÜM,
VELđNđMET, YEďđLKÖY, ZEMBÝL.
f20
spor
ALMAN MİLLİ TAKIMI TEKNİK DİREKTÖRÜ
Joachim Löw, Mesut Özil’in 2010 Dünya
Kupası’ndan sonra Real Madrid’e transfer olmasıyla daha da geliştiğini söyledi. Tecrübeli çalıştırıcı,
“Mesut’un, teknik bir oyuncu olduğu biliniyordu.
Şimdi topsuz da sürekli yüksek tempoda oynamayı
da öğrendi. Bu konuda daha da iyi oldu.” dedi.
CHELSEA’NİN PATRONU ROMAN
ABRAMOVİÇ, A MİLLİ FUTBOL Takımı’mızın
hocası Guus Hiddink’e yeniden görev vermek
istiyor. Sportif direktör Frank Arnesen’in koltuğu için Hiddink’le temasa geçildiği,
Ancelotti’nin ise teknik direktörlük görevine
devam edeceği iddia ediliyor.
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
AİT OLDUĞUM YERDEYİM
Fenerbahçe'de kırılmadık rekor bırakmayan Alex de Souza, Sarı-Lacivertli kulüple nikah tazeledi. Teknik Direktör Aykut Kocaman'la birlikte basının karşısına çıkan Alex, 2 yıllık sözleşmeye imza attı. Yönetimle görüşmelere başladığı andaki duygularını aktaran Sambacı,"Yerimin burası olduğunu hissetim. Öyle de oldu.'' dedi.
Ligde lider durumda bulunan Hilalspor antrenörü Nizamettin Akyüz, amaçlarının Bezirksliga’ya çıkma olduğunu söyledi.
Duisburg Hilalspor rakibine gol
yağdırdı, yerini sağlamlaştırdı
-
cimiz, 33. dakikada Mehmet Kayan ve
41’de Atilla Türkeri’nin ayağından bulduğu sayılarla ilk yarıyı 4-1 önde kapattı.
İkinci yarıda da hız kesmeyen Hilalspor,
Aziz Sayık, Hüseyin Murat (2) ve Adem
Sağlam’ın golleriyle sahadan 8-2 galip
ayrılan taraf oldu. Karşılaşma sonrası bir
açıklama yapan Hilalspor antrenörü Nizamettin Akyüz, ikinci yarıya galibiyetle
başlamalarının önemli olduğunu, bu sezonki hedeflerinin ligi şampiyon bitirip
Bezirksliga’ya çıkma olduğunu söyledi.
-
Düsseldorf Vatangücü güçlü
rakibini elinden kaçırdı
RÜSTEM YILMAZ DÜSSELDORF
Düsseldorf Bezirksliga 1. Grup’ta
kümede kalma savaşı veren Vatangücü, ikinci yarının ilk maçında evinde
lig üçüncüsü SG Unterrath’ı konuk etti.
Son derece çekişmeli geçen maçta güçlü rakibiyle 1-1 berabere kalan Vatangücü, ligde kalma umutlarını gelecek haftalara taşıdı. Mücadelenin ilk yarısında
daha etkili bir futbol sergileyen temsilcimiz, 15. dakikada Yunus’un ayağından
bulduğu golle devreyi 1-0 önde kapattı.
İkinci yarının 60. dakikasında rakibin sayısına engel olmayınca sahadan 1-1’lik
eşitlikle ayrıldı. Vatangücü Başkanı İbrahim Kaymaz ise maç sonrası amaçlarının, ligde kalmak olduğunu söyledi.
FOTOĞRAF: ZAMAN, RÜSTEM YILMAZ
-
AHMET UYKAN İSTANBUL
Fenerbahçe’deki 7. sezonunu yaşayan takım kaptanı Alex, iki yıl daha Sarı-Lacivertli
formayı giymek için resmi sözleşmeye dün imzayı attı. Teknik direktör Aykut Kocaman’ın da
katıldığı imza töreninde oldukça mutlu görünen Alex’i ilk tebrik eden genç teknik adam oldu. Kocaman, “Bu toplantının benim açımdan ve
Fenerbahçeliler için önemli olduğunu düşündüğüm şey, Alex’in Fenerbahçe’de kalmak istemesi.
Alex’in gerçekten burada kalması hepimiz adına
onur verici.’’ diye konuştu.
Kocaman, sportif direktörlük görevinin de bulunduğu hatırlatılıp Alex’in sözleşmesine 2 kez
onay verdiği ifade edilerek yöneltilen ‘’Aykut Kocaman devrim yapmaktan vaz mı geçti?’’ sorusunu ise, ‘’Devrim denen kavram Alex ile ilintiliyse
yanlış bir şey. Esas olan, teknik direktörlerin Alex
ya da benzeri oyunculardan vazgeçmek ya da silmek değil, bu oyuncuların kapasitelerini artırmaktır.’’ şeklinde cevapladı. Fenerbahçe’deki kariyerine devam edebilme fırsatı verildiği için yönetime
teşekkür ederek sözlerine başlayan kaptan Alex
ise kontrat konularında iki tarafın da bazı şeylerden fedakarlık yaptığını kaydetti. Fenerbahçe ile
anlaşamaması durumunda Coritiba’ya döneceğini anlatan Alex, şöyle konuştu: ‘’Elbette biraz düşünme sürem oldu. Net bir şekilde anlaşamazsam
Coritiba’ya dönme kararı almıştım kendi kafamda. Çok da belirsiz bir durum değildi. Çünkü kulübümle net bir şekilde görüşmeyi yapıp önceliğimin
Fenerbahçe olduğunu ifade etmiştim. Bu dönem
içinde teklifini dinlediğim Coritiba olmuştu. Aynı zamanda ABD’den teklif olmuştu. Ters bir durum olduğunda, doğduğum, büyüdüğüm yer olan
Coritiba’da oynamayı kafama koymuştum. İlk görüşmeye başladığım anda hissettim ki yerim burası ve burada da kalmalıyım. Öyle de oldu.’’
Fenerbahçe ile yeniden anlaşmadan önce ailesinin durumunu da düşündüğünü ifade eden Alex, ‘’Onlara sunabileceğim imkanları düşündüm. Ancak beni tanıyanlar bilir ki,
benim rahatlığım eşimin, çocuklarımın rahatlığından geçer. Onlar rahatsa ben de rahatımdır. İstanbul ve Türkiye’nin bize sunduğu imkanlar çok olumlu.’’ şeklinde konuştu.
Aykut Kocaman ideal
kadro için hesap yapıyor
Fenerbahçe Teknik Direktörü
Aykut Kocaman, 14 Şubat Pazartesi günü Kadıköy’de oynayacağı
Kayserispor maçına tam kadro
çıkabilmenin hesaplarını yapıyor.
Milli takımlara 9 futbolcu gönderen
Sarı-Lacivertlilerde, Kocaman bu
oyuncuların sakatlık sorunu yaşamadan dönmeleri halinde, Kayserispor
karşısına Gökhan Gönül ve Selçuk’u
monte edip ideal 11’i ile çıkmayı
planlıyor. Kocaman, Senegalli Issiar
Dia’yı da tekrar sol kanada monte
edecek. Bu arada F.Bahçe, kaptan
Alex’in sezon sonu bitecek sözleşmesini iki yıl uzattığını açıkladı.
Alex’in bugün saat 12.00’de basının
önünde imza atacağı bildirildi.
Üstün oynadığı maçta lig üçüncüsü SG Unterrath ile sahasında1-1beraberekalanVatangücü,galibiyetikaçırantarafoldu.
Bursaspor’dan
Hiddink’e millî tepki
Tangente Derneği
kendi düzenlediği
turnuvada ikinci oldu
ADNAN DURUKAN KİEL
Almanya’nın Kiel kentinde üniversiteli öğrenciler tarafından kültürel faaliyetler yapmak için kurulan
Tangente Derneği, düzenlediği futbol
turnuvasında ikinci oldu. Pagelsdorf’da
yapılan ve 16 takımın katıldığı turnuvanın finalinde rakibine şansız bir şekilde
mağlup olan Tangente şampiyonluğu
kaçırdı.Turnuvanın ardından bir açıklama yapan Tangente futbol takımı çalıştırıcısı ve Tangente Dernek Başkanı Nihat Tahmaz, amaçlarının üniversite öğrencileriyle sportif faaliyetler sayesinde
bir araya gelerek Alman ve diğer millet-
-
-
Tangente Derneği, kendi düzenlediği turnuvanın finalinde yenilerek ikinci oldu.
lerden öğrencilerle daha iyi kaynaşmak
olduğunu söyledi. Tangente takımı şu
kadroyla mücadele etti: Nihat Tahmaz,
Mevlüd Yalaz, Fatih Şirin, Yalçın Uyar,
Muhammed Şafak, Abdullah Köse, Fuat Aytekin ve Öcal Akaltun.
Flower Palace Hotel 2010 yýlýnýn sonunda Türk ve Osmanlý tarihinin kalbi Sirkeci de
açýldý.Topkapý Sarayý Sultanahmet Camii, Hipodrom, Mýsýr Çarþýsý, Kapalý Çarþý ve müzelere
yürüyüþ mesafesindeki otelimizde gerçek anlamda Türk konukseverliðini yaþamaya gelmiþ
siz deðerli misafirleri en iyi þekilde aðýrlar. Tüm odalarýmýz ayný standarttadýr.
Sezon Fiyatlarýmýzý ve
kampanyalarýmýzý takip ediniz
www.flowerpalacehotel.com
Telephone :+90 212 519 0068
Fax
:+90 212 519 0068
Rezervation:
[email protected]
A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü
Guus Hiddink’in Güney Kore ile oynanacak hazırlık maçı kadrosuna Bursaspor’dan
hiçbir futbolcuyu almamasının yankıları sürüyor. Hiddink’in, “Bursaspor ligde iyi gidiyor.
Ama biz bir standarda göre adam seçiyoruz.
Bursaspor Şampiyonlar Ligi’nde iyi değildi.
Fark oluşturacak bir oyuncu olmalı ki kadroya alalım. Sercan, Volkan ve Turgay takımda
yedek durumdalar. En formda isimleri Miller
ama o da İskoç.” açıklamalarının ardından,
Bursaspor taraftarları da tepkilerini internet
sitelerinden dile getirdi. Yeşil-Beyazlı taraftarlar internet siteleri ve forumlarda açıklama
ile ilgili yaptığı yorumlarda, Hiddink’in çifte
standart uyguladığını öne sürdüler. Taraftarlar, “Sayın Hiddink, sizin iyi oyuncu dediğiniz Hakan Balta ile Sabri’yi iki hafta önceki maçta gördük.” şeklinde yorumlar yaptı.
Bu arada Bursaspor’un genç oyuncusu Emre
Pehlivan 2012 yılında sona erecek olan sözleşmesini 3 yıl daha uzattı. ADEM ELİTOK BURSA
FOTOĞRAF: ZAMAN, M.BURAK BÜRKÜK
FARUK BALCI DUİSBURG
Duisburg Kreisliga A’da şampiyonluğa koşan Hilalspor, 16. hafta mücadelesinde ligde orta sıralarda
bulunan TSV Broich’u 8-2 gibi farklı bir
skorla yenerek zirvedeki yerini korudu. Karşılaşmaya hızlı başlayan Hilalspor 3. dakikada Adem Sağlam ve 17’de
Mehmet Kayan’la 2-0 öne geçti. Oyunda dengeyi sağlayan rakip takım, 32.
dakikada durumu 2-1 yaptı. Yediği golden sonra ataklarını sıklaştıran temsil-
34 yaşındaki futbolcu, imza töreninin bitiminin ardından
medyada yer bulan Aykut Kocaman ile aralarının
kötü olduğu haberlere yanıt verdi. Kocaman'la hiçbir sorun yaşamadığını dile getiren
Brezilyalı yıldız,
Aykut Kocaman ile
uyumlu çalıştıklarını hiç bir sıkıntının olmadığının altını çizdi.
f21 SPOR
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
İT EnaDdıİLğıDmİaçP
S
E
T
R
A
L
N
A
İG
L
HO aray’ın Eskişehirspor’la oy iki çocu-
Galatas
biri ağır
ncı maddelerle
ba
ya
rı
la
r güvenlik
tık
at
ta
açan holiganla
l
yo
a
ın
as
nm
dnan Poğun yarala
ildi. Başkan A
ed
it
sp
te
ca
ın
asman trikameralar
tarafından depl
şi
ki
i
ik
n
ri
le
iğini ve görünlat, şişe
ın tespit edild
ın
ığ
ıld
at
en
Eskişehirspor
bününd
t yetkililileriyle
ye
ni
em
de
n
at, iki holiganın
tüleri
ğini söyledi. Pol
di
til
ile
kulüp
ne
ü’
üb
Kul
asının ardından
lm
pı
ya
in
in
er
rumlular
kimlik tespitl
kete geçerek so ydetti.
re
ha
da
ın
ın
hukukçular
nacağını ka
yurusunda bulu
hakkında suç du
OPLı ADivNanIYKOurRuT
N
A
İV
D
A
’D
N
A
L
S
A asaray Kulübü’nün şubat ay tel Fuji Balo
Galat
Swisso
gün yapılacak.
saat 13.30’da
lu Toplantısı bu
irilecek toplantı, ci Başkan
şt
le
ek
rç
ge
da
Salonu’n
lat ile İkin
şkan Adnan Po n gerginliğin arbaşlayacak. Ba
na
şa
cı arasında ya
Mehmet Helva
l bir ortamda ya
na
kurulunun sı
n
Es
va
,
di
cı
va
ilk
el
H
an
dınd
. Mehmet
or
iy
en
kl
be
la
asaray’ı
pılacağı merak
a, “Artık Galat
nr
so
n
da
ın
aç
yyönetimkişehirspor m
orum..” diyerek
iy
ed
p
ki
ta
bi
gi
bir taraftar
işti.
dığını ifade etm
de usulen yer al
I
HAGİ OYNAD
ŞTUa-ARDApeKr O
g’
Li de G
G.Saray, Sü
oynayacaziantepspor ile
arına bir
kl
ğı maçın hazırlı an baş-nd
dı
günlük iznin ar
sisleri’ndee
ladı. Florya Te gerçek
k-de
Hagi yönetimin futbollccu
u-da
leştirilen idman
ının
as
m
lış
s ça
lar, koşu ve pa
kale
ft
çi
da
ha
sa
ardından mini
ga
orr libiyekişehirspo
i
maç oynadı. Es
morallllerin
Kırmızılılarda
rıSa
ı
yetin neas
nr
ik
so
ti
ular ve tekn he
nc
yu
O
ü.
ld
rü
takımlarda
yükseldiği gö
Cim Bom, milli
i.
kt
çe
at
kk
di
çalıştı. Mini
şeli tavırları
bebiyle 13 kişi
se
rı
la
cu
un
oy
ydi. Sakatlıkbulunan
gay da forma gi bitiminde
Tu
ile
i
ag
H
de
çift kale
enmanın
a ile Pino, antr
ı.
ları bulunan Ard
inde koşu yapt
liğ
eş
ndisyoner
ko
k
ra
ka
çı
ya
saha
Gheorghe Hagi,
kendisi için medya mensuplarınca hazırlatılan doğum günü pastasının mumlarını söndürerek
basın çalışanlarıyla barıştı.
FOTOĞRAFLAR: AA,
BERK ÖZKAN
BANK ASYA 1. LİG
PUAN DURUMU
TAKIMLAR
O
G
B
M
A
Y
P
01.
02.
03.
04.
05.
06.
07.
08.
09.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
19
19
18
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
19
18
18
19
9
9
9
8
8
9
8
7
5
6
4
4
4
4
2
4
1
7
6
5
8
7
4
7
7
11
8
8
8
7
6
10
2
7
3
4
4
3
4
6
4
5
3
5
7
7
8
9
6
12
11
29
24
36
26
24
21
17
16
22
18
21
11
17
15
8
11
9
16
13
20
16
16
15
14
20
19
21
25
25
20
23
15
24
23
34
33
32
32
31
31
31
28
26
26
20
20
19
18
16
14
10
Orduspor
Samsunspor
Boluspor
Denizlispor
Gaziantep Belediyespor
Çaykur Rizespor
Tavşanlı Linyitspor
Mersin İdmanyurdu
Erciyesspor
Karşıyaka
Adanaspor
Güngören Belediyespor
Akhisar Belediyespor
Altay
Kartalspor
Giresunspor
Diyarbakır
HAFTANIN PROGRAMI
Denizlispor-Akhisar Bld...................................................................................... 12.30
Diyarbakırspor-Mersin İdmanyurdu ................................................................. 12.30
Erciyesspor-Çaykur Rizespor............................................................................. 12.30
Giresunspor-Güngören Bld. ............................................................................... 12.30
Karşıyaka-Altay ................................................................................................... 12.30
Orduspor-Gaziantep Bld. ................................................................................... 12.30
Samsunspor-Kartalspor..................................................................................... 12.30
Tavşanlı Linyitspor-Boluspor............................................................................. 12.30
GALATASARAY’I AYAĞA
KALDIRMADAN GİTMEM
Sü Lig tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşayan Galatasaray’da moraller yerine gelSüper
ddi. Eleştiri oklarının hedefindeki Teknik Direktör Gheorghe Hagi de camiaya umut dağıttı.
Rijkaard’ın ardından zor bir dönemde görevi kabul ettiğini vurgulayan Rumen
R
ççalıştırıcı, 1,5 yıllık sözleşmesinin olduğunu ve hep Sarı-Kırmızılı kulüpte bulunnacağını söyledi. Hagi, sakatların dönüşüyle başarının geleceğini dile getirdi.
HACI HASDEMİR
HA
İSTANBUL
Galatasaray Teknik Direktörü
G
Gheorghe Hagi, Sarı-Kırmızılı
G
takımın çok iyi yolda olduğunu söyledi. Rumen çalıştırıcı, özlenen başarılı tablonun çok yakın zamanda ortaya çıkacağının müjdesini verdi. Frank
Rijkaard’ın gönderilmesinin ardından
kulüpteki potansiyele inandığı için
görevi kabul ettiğini ifade eden efsane futbolcu, “Galatasaray’ı ayağa
kaldırmadan bir yere gitmem.” dedi.
-
Spor Toto Süper Lig’de hafta sonu
Eskişehirspor’u 4-2 yenen Cim Bom’da
moraller yerine geldi. Eskişehirspor
mücadelesinden sonra doğum gününün hatırlanmaması sebebiyle medya
mensuplarına sitem eden Hagi, dün yapılan antrenmanın ardından basın çalışanlarıyla barıştı. Hagi, Eskişehirspor
karşısında alınan 4-2’lik galibiyet ve sergilenen başarılı futbolla ekibin potansiyelinin ortaya çıktığını belirtti. Sakatların dönmeye başlamasıyla daha güç-
lü olacaklarını ve daha iyi oynayacaklarını geçmişte söylediğini ve buna inandığını vurgulayan tecrübeli hoca, “Güzel oynadık. Bundan sonra hep böyle
oynayacağımızı ümit ediyorum. Kolektif olarak iyi çalışarak her şey başarılabilir. Galatasaray’ı ayağa kaldırmadan bir
yere gitmem.” şeklinde konuştu. Başkan Adnan Polat’ın, “Sakatlıkların zorluklarını yaşadık; ancak ara transferde
ön libero dışında Hagi’nin tüm istediklerini aldık. Artık top Hagi’de.” sözleriy-
le ilgili de Hagi şu değerlendirmede bulundu: “Bizim için artık transfer dönemi
geride kaldı. Yöneticilerimiz takıma gerekli takviyeleri yaptı. Ben şu andan itibaren sadece geleceğimize bakıyorum.
Bir de sakat oyuncularımız iyileşiyor.
Baros döndü. Yakında kaptan Arda da
bizimle olacak. Çok daha güçlü ve kaliteli kadro olacağız.” Göreve başladığı günden itibaren çok yoğun bir şekilde çalıştığının altını çizen Hagi şöyle devam etti: “Durumdan memnunum ve
önemli olan da bu. Başkalarına ne kadar
zaman verildiyse, bana da zaman gerektiğini söyledim. Hedef, rekabet içinde bir takım oluşturmak. İnanmasaydım burada olmazdım. Zor bir dönemde geldim. 1,5 senelik sözleşmem var ve
bu takımı yeniden kurmak için buradayım. Hep burada olacağım. Niyetim bu.
Takımdaki ruhumuz şu anda çok iyi.”
fBank Asya 1. Lig panorama
Zirvenin puan aralığı daraldı
-
Bank Asya Birinci Lig’de 19. hafta
maçları geride kalırken lider Orduspor, Güngören deplasmanında iki puan
bıraktı. 1-1 sona eren mücadelenin ardından Güngören cephesinde istediğini
elde etmenin getirdiği bir mutluluk vardı.
İkinci sıradaki Samsunspor ise Mersin’de
ağır bir yara aldı. Mersin İY açısından çok
kritik bir hal alan müsabakayı ev sahibi
ekip 1-0 kazanmayı bildi ve zirve yarışından kopmadı. Maç eksiği ile 3. sırada yer
alan Boluspor ise gümbür gümbür geliyor.
Son 25 dakikayı bir kişi eksik oynamalarına rağmen sahadan 3-0’lık bir galibiyetle ayrılan Bolu iddiasını artırırken, Adanaspor için hedefler erken tükenmiş gibi
duruyor. Denizli ise haftalar sonra üç pu-
anı bir arada Rize deplasmanında gördü.
Bu mağlubiyet Ç. Rize cephesinde ise moHakan
ralleri hayli bozmuş görünüyor. G.Antep
Ferhat (Boluspor)
(Güngören Bld.)
Bş. Bld. Spor misafi r ettiği rakibi Erciyesspor ile golsüz berabere kalırken Erciyes
Adem
Tiago
(Denizlispor)
(Karşıyaka)
haftalardır beklediği galibiyeti yine
elde edememiş oldu. Tavşanlı
N’Duka (Mersin İY)
Emrah
Mehmet Polat
(Tavşanlı Linyit)
Linyit ise son dakikasına önde
(Mersin İY)
girdiği maçta Kartal’la 1-1 beYasin
Gökhan
rabere kaldı. Bu son dakika golü
(Denizlispor)
(Boluspor)
Osman
Kartalspor’un bu sezon evinde attığı
(Diyarbakırspor)
Veli
ilk gol oldu. Karşıyaka, Akhisar deplas(K. Erciyesspor)
manında son dakikada Tiago’nun golüyle kazanırken; bir diğer İzmirli, Altay ise
zor günler geçiren Diyarbakırspor’u yenemedi ve maç 0-0 tamamlandı. Haftanın
bay geçen takımıysa Giresunspor oldu.
HAFTANIN TAKIMI
DENİZLİSPOR
Ligde uzun süredir galibiyet yüzü görmeyen ve düşüş içinde olan Denizlispor, teknik direktörsüz çıktığı maçta
Çaykur Rizespor’u deplasmanda mağlup etmeyi başardı ve yeniden zirvenin
güçlü adaylarından birisi olmayı bildi.
HAFTANIN FUTBOLCUSU
FERHAT KİRAZ (BOLUSPOR)
Boluspor’un genç golcüsü Ferhat Kiraz, Adanaspor karşısında alınan
3-0’lık galibiyette büyük bir paya sahip oldu. 10 kişi kaldıkları dakikalarda sahne alan Ferhat, attığı iki golle
farklı skora katkı sağladı.
HAFTANIN TEKNİK DİREKTÖRÜ
NURULLAH SAĞLAM (MERSİN İ.Y.)
Takımı Mersin İdmanyurdu için son derece kritik bir maç olan Samsunspor
karşılaşmasına takımını iyi hazırlayan
ve rakibin hücum silahlarını iyi kilitleyen
Nurullah Sağlam, böylece takımını şampiyonluk yarışından koparmamış oldu.
f 22 SPOR
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
Atýf Keçeci
Beşiktaş’ın sıkıntısı lobisizlik
Beşiktaş Futbol Şube Sorumlusu Serdal Adalı
ile yöneticilerden Cengiz Zülfikaroğlu, son
maçlardaki hakem hataları, TFF’nin maç, gün
ve saatlerinde adil davranılmadığı ana başlıklı
konuların gündeme getirildiği bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu iş kimin aklıysa onu
hakikaten kutlamak gerekir! Karabükspor
maçı sonrası hakemden şikayet edecek taraf,
herkesin hemfikir olduğu gibi misafir takım
olması gerekiyordu.
İki sezon önce bir Fenerbahçe maçından
sonra hakem İsmet Arzuman’a kızıp, “Sivas
maçına Paf takımıyla çıkacağız.” açıklamasında bulunan zihniyetin bu tarz bir basın
toplantısı yapması yadırganmamalı. O tarihte
olduğu gibi gene aceleyle, hazırlıksız, yazılı
metni bile okumakta zorlanan kişilerin rol
aldığı bu senaryo maalesef faydadan çok
asırlık kulübün manevi yara almasına sebep
oldu. Sadece kendine yapılan yanlışları dile
getirirken kimselerin olup bitenden haberdar
olmadığını sanmak, saf dillilikten başka bir
şey değil. Kamil Abitoğlu yanlı değil, kötü bir
maç yönetti. İyi bir maç yönetti diyebilmek
için Karabük lehine oluşan kırmızı kart ve
penaltıların uygulanmış olması gerekirdi. Beşiktaş açısından baktığımızda iki yanlış sayabiliriz. Verilmeyen bir gol ve Simao’ya yapılan
hareketin penaltı olması gerekirken çizginin
dışına taşınarak serbest atışa hükmedilmesi...
Maç gün ve saatlerinde Beşiktaş’a yapılan
haksızlıklar hakem kararları kadar önemli. Bu
tayinler ancak intikam duygusuyla yapılır.
Olayın fotoğrafını iyi okuyup ve sonuca
göre hareket edilseydi eminim bu açıklamalar yapılmazdı. Hadi yapıyorsunuz, masaya
oturduğunuzda karşınızda televizyon kameraları ve sayısı 10’u bile bulmayan gazete
muhabirlerini gördüğünüzde bu durumun
sebeplerini düşündünüz mü? Gelen çanak
sorulardan biri olan, hakem odası basma
olayına, “Biz en alasını yaparız.” demenin
Beşiktaşlılık duruşuyla hiçbir alakası olamaz.
Nitekim spor camiası bu sözler karşısında
hayretlerini gizleyemedi. MHK’nın başına yabancı getirmek işi kimin fikriyse onu
da kutlamak gerek! Zamansız, anlamsız,
getirisiz ve etki yerine tepki toplayan bu
açıklamalar bazı yönetim kurulu üyeleri
dahil, gerçek kulüp sevgisi taşıyan ve de tüm
sporseverlerce eleştirilmekte. Memnun olan
kesim mutlaka sokakta var, onlar da herkes
tarafından bilinen fotoğraflar.
İşin diğer boyutuna bakalım. Fenerbahçe
Başkanı Sayın Aziz Yıldırım odaklı konular
gündeme getirilmekte. Fenerbahçe Kulübü Başkanı, aynı zamanda Kulüpler Vakfı
başkanıdır. Yıldırım, Topuk Yaylası gezisinde
Federasyon Başkanı ve heyetini bazı gazetelerin yazarlarını ağırladı. Burayı gezenlerden
3 yazar, Beşiktaş Teknik Direktörü Bernd
Schuster’in saha dışı edilişini, ertesi günü söz
birliği etmişçesine, “Kural tanımaz bu Alman
en ağır şekilde cezalandırılmalı.” diye kaleme
almışlarsa burada biraz düşünmek gerek.
Beşiktaş açısından baktığımızda, Sayın
Başkan Demirören, Federasyon ile kavgalı.
Etrafını sarmış bir gazete spor müdürü ve
bazı çevrelerce kadrolu oldukları söylenen muhabirler dışında kimseyle sıkıntıları
paylaşma gereği duymuyor. Beşiktaş’ı şahsi
ekseni içinde görmek işinden süratle arınmalı. Halihazırdaki tavır ve tutumun bir fayda
sağlamadığı aşikâr. Buna rağmen tutumunu
değiştirmemesi konusunda şirin görünmek
gayesiyle akıl hocalığı üstlenenler kulübe en
büyük kötülüğü yapmakta. Fenerbahçe bu
işleri başarıyorsa kızmak yerine karşı bir güç
oluşturulmalı. Medya İlişkileri İstişare Kurulu
bu konularla ilgili bir çalışma yaptı mı, yoksa
iki toplantı sonrasında 4 ay önce dağıldı mı?
Gazetecilik etiği, mensubu olsa dahi taraflı hareket etme gibi bir anlayışa izin vermez.
Hiçbir kişilikli ve beklentisiz gazeteci de böyle
bir misyon üstlenmez. Nasıl lobi oluşturulur,
geçmiş dönemlerde bu işlerin nasıl organize
edildiğini bilenler lütfen bilmeyenlerin kulağına fısıldasın... [email protected]
Beşiktaş, 2 günlük
iznin ardından
Ankaragücü ile
oynayacağı Süper
Lig maçının
hazırlıklarına
başladı. İdmana
sol el serçe parmağı kırık olan
kaleci Cenk ile
sakatlığı düzelen
Nihat Kahveci de
katıldı.
FOTOĞRAF: AA,
METİN PALA
BEŞİKTAŞ, YOĞUN MAÇ
TRAFİĞİNDEN DERTLİ
Türkiye’yi Avrupa’da temsil eden tek takım olan Beşiktaş, Futbol Federasyonu’ndan anlayış
bekliyor. Süper Lig, Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi’nde üst üste maçlar oynayacak
Kartal, yoğun fikstürden şikayetçi. Siyah-Beyazlı idareciler de TFF’ye çok tepkili.
TEMEL YİRMİBEŞOĞLU İSTANBUL
Beşiktaş, Süper Lig’de
pazar günü oynayacağı Ankaragücü maçı ile
başlayacak ve 2 Mart’ta Türkiye Kupası’nda Gaziantep
Belediyespor karşılaşmasıyla
sona erecek zorlu bir döneme giriyor. Ligin ilk yarısında
Beşiktaş’ın Avrupa mücadelelerini gözetmeden fi kstürü
ayarlayan Futbol Federasyonu,
Ankaragücü müsabakasını da
pazar akşamına alarak SiyahBeyazlıların
mağduriyetine
yol açmıştı. 13 Şubat’ta başlayacak kritik maratonda önce
Ankaragücü ile karşılaşacak
Kartal, 17 Şubat Perşembe
günü ise Dinamo Kiev’le kritik bir 90 dakika oynayacak.
Avrupa’da ülkemizi temsil
eden tek takım olma özelliğini sürdüren Siyah-Beyazlıları
hafta sonu ise derbi bekliyor.
Beşiktaş, şampiyonluk yarışında iddialı bir konumda
bulunan Fenerbahçe’yi Fiyapı İnönü Stadı’nda konuk
edecek. 20 Şubat akşamı oynanacak maça Beşiktaş üç
-
BEŞİKTAŞ’IN ŞUBAT
AYI FİKSTÜRÜ
13 Şubat: ...............................Ankaragücü-Beşiktaş
17 Şubat: ..............................Beşiktaş-Dinamo Kiev
20 Şubat: ..............................Beşiktaş-Fenerbahçe
24 Şubat: .............................Dinamo Kiev-Beşiktaş
27-28 Şubat:..MP Antalya-Beşiktaş (Açıklanmadı)
2-3 Mart: Gaziantep Bld.-Beşiktaş (Açıklanmadı)
günü doldurmadan çıkacak.
Fenerbahçe
derbisinden
sonra UEFA Avrupa Ligi’ndeki
rövanş için Kiev’e gidecek olan
Siyah-Beyazlılar, çeyrek fi nal
arayacak. Kiev dönüşü Beşiktaş, Süper Lig’de Antalya’ya
uçacak. Beşiktaş böylece Türkiye Kupası’nda Gaziantep Belediye ile rövanşa çıkarak zorlu
etabı tamamlamış olacak. Maç
trafiği olarak zor bir döneme
girdiklerini vurgulayan SiyahBeyazlı idareciler, “Kadro olarak bunun altından kalkabilecek bir ekibiz. Ancak Türkiye’yi
Avrupa’da temsil eden bir takım
olarak Futbol Federasyonu’ndan
anlayış bekliyoruz. Ankaragücü maçını neden cumartesi
oynayamadığımızı
anlamıyoruz?” ifadelerini kullandı.
Olaylarda tutuklama
yok, tahliye var
Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesinde
meydana gelen olaylara karıştıkları
iddiasıyla yargılanan tutuklu 3 sanığın
tahliyesine karar verildi. Hakim, İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki
duruşmada Tuncer Gencer, İbrahim
Aydın ve Onur Kurt’un mevcut delil
durumu ve kaçma şüphelerinin bulunmadığı gerekçesiyle tahliyesine karar
verdi. Tutuksuz sanık Ömer Tunar
hakkında ise adli kontrol uygulanması
kararının kaldırılmasına hükmedildi.
Yıldızlar da, Schuster
de idmana çıkmadı
Beşiktaş iki günlük iznin ardından dün
antrenman yaptı. Sabah çalışmasında
takımın başında Tayfur Havutçu bulunurken işleri sebebiyle Almanya’da
bulunan Teknik Direktör Schuster
idmanda yer almadı. Milli takımlardaki
İsmail, Necip, Quaresma, Almeida ve
Sivok’un yanı sıra izinli olan Simao,
Fernandes ile Guti de Ümraniye’de
yoktu. Sakat İbrahim Toraman ile Ersan antrenmanda yer almazken Nihat
ile Cenk takımdan ayrı çalıştı.
Türkiye ve Güney Kore A Milli Futbol Takımı yöneticileri, yemekte bir araya geldi. Trabzonspor'un hocası Şenol Güneş, Federasyon Başkanı Mahmut
Özgener'e hediye takdim etti. Organizasyona Trabzon Valisi Recep Kızılcık ile Bordo-Mavili kulübün başkanı Sadri Şener de katıldı. FOTOĞRAF: AA
Hakemleri savunduğumu görenler şaşırıyor
HASAN DEMİR TRABZON
Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş, “Beşiktaş'ta
Schuster, Galatasaray'da Hagi hakemleri eleştiriyor. Çoğu kulüplerde
eleştiri yapılıyor. Bu konuda tam tersine benim hakemleri savunduğumu
görüp şaşırıyorlar.” dedi. Hakemlere
baskı yapılmasını doğru bulmayan
deneyimli çalıştırıcı, hakemlerin de
baskı altında karar vermesinin yanlış
olduğunu söyledi.
Daha önce Güney Kore'nin FC
Seul Takımı'nda görev yapan Şenol
-
Güneş, A Milli Futbol Takımı'mızın
Güney Kore ile oynadığı maç öncesinde Trabzon'a gelen yabancı
gazetecilerle buluştu. Basın mensuplarına, Trabzon'da Sümela başta
olmak üzere önemli tarihi yerleri gezebileceklerini anlatan Güneş, onların
Trabzon'dan iyi hatıralarla ayrılmalarını istediklerini kaydetti. Güney Kore
Milli Takımı'nda gençlerin sayısının
fazla olduğunu ifade eden Güneş,
“Transfer için tabii ki izlemek lazım.
Siz tavsiyenizi yaparsınız biz de izleriz, transfer olabilir.” şeklinde konuş-
tu. Başarılı taktisyen, “Güney Kore'de
hakemlerle ilgili haklı eleştiriler yapıyordunuz.” yorumu üzerine şu cevabı
verdi: “Futbolun oynanıp geliştirilmesini sağlamak için hakemlere çok
büyük ihtiyaç var.” Güney Kore'de
öğrendiğini şeylerin bulunduğunu
aktaran Güneş, “Oranın bana kattığı
en büyük şey, sabrı ve saygıyı daha
fazla öğrenmem.” ifadelerini kullandı.
Güneş, A Milli Futbol Takımı'mızın
hocası Guus Hiddink'i tartışmak yerine onunla birlikte çalışmanın daha
önemli olduğunu sözlerine ekledi.
f 23 SPOR
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE ZAMAN
TARİHÎ BAŞARI KAZANDILAR
TRABZON’DA BULUŞTULAR
ERHAN GÜVEN, TRABZON
HABER Ali Takımımız'ın.Mil29
iZLENiM Mart'taki
kritik
Avusturya sınavına kısa süre kala özel
maç için Güney Kore'nin seçilmesi
birkaç açıdan önemliydi. Daha 2 hafta önce Asya Kupası'nda 3.'lük unvanı elde eden bu Uzakdoğu ülkesi, milliler için iyi bir rakip olarak değerlendirildi.
Futbol Federasyonu'nun TürkiyeGüney Kore maçının ev sahipliğini
Trabzon'a vermesi de tahmin edileceği üzere bazı ilginç görüntüler ortaya
çıkardı. Aslında adeta futbolla yatıp
futbolla kalkan bu kentte 6,5 yıl boyunca milli maç oynanmaması şaşırtıcıydı. Trabzonspor Teknik Direktörü
Şenol Güneş, Milli Takımı'nın Hollandalı çalıştırıcısı Guus Hiddink ile
Güney Kore'nin yolları bir yerde kesişmese muhtemelen Trabzonlu futbolseverler milli coşkuyu yaşamak
için daha epey süre bekleyebilirdi.
Şenol Güneş, Japonya ve Güney
Kore ortaklığında düzenlenen 2002
Dünya Kupası'nda tarihi başarı elde
eden A Milli Takım'ın başındaydı.
Hiddink de o dönem Güney Kore'de
görev yapıyordu. İki ülke kimsenin
beklemediği şekilde 3.'lük 4.'lük maçı
oynadı. Tribünlerin neredeyse tamamını Korelilerin doldurduğu statta 3-2
galip gelen Türkiye dünya 3.'sü oldu.
Bu karşılaşmanın ardından Türk futbolunun efsane isimi Hakan Şükür'ün
sahadaki 22 oyuncuyu el ele tutuşturup taraftarları selamlaması fair play
açısından alkışlanacak bir tabloydu.
Aradan 9 yıl geçmesine rağmen
hep güzel anılarla hatırlanan Türkiye-
Kayserispor’da yeni
hedef Fenerbahçe
-
Trabzonspor Teknik
Direktörü Şenol Güneş, A Milli Takım Teknik Direktörü Guus
Hiddink’e çiçek verdi. Güney Kore ile
özel maç için Trabzona gelen A Milli
Takım’ın teknik direktörü Guus Hiddink, Şenol Güneş ile de bir araya geldi.
FOTOĞRAF: AA,
İBRAHİM ŞAHİN
Ankaragücü galibiyetiyle zirvenin 5 puan gerisinde tutunan Kayserispor, Fenerbahçe'yi de yenerek üst sıralara bir adım daha yaklaşmanın hesabını yapıyor. Devre arasında yaptığı transferlerle kadrosunu güçlendiren Sarı-Kırmızılılar, ligin ikinci yarısında Büyükşehir Belediyespor ve Ankaragücü'nü devirip, Karabükspor ile berabere kalarak 3 maçta 7 puan
topladı. Ligin tepesindeki Trabzonspor'un 5 puan arkasında mücadelesine devam eden Kayserispor, bu
hafta en önemli rakiplerinden Fenerbahçe ile karşılaşacak. İlk devre sahasında rakibini 2-0 mağlup eden
Kayserispor, aynı başarıyı deplasmanda da sürdürmeyi hedefliyor. ERSAN TEMİZEL KAYSERİ
Eskişehirspor’un
Bursa’ya sürprizi var
-
Güney Kore mücadelesi, Trabzon'da
dostlukları yeniden tazeledi. Trabzonspor Kulübü'nün önceki gece organize ettiği yemekte konuşulan tek
konu da 2002'deki muhteşem görüntülerdi. Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in ev sahipliğinde gerçekleştirilen yemeğe TFF Başkanı Mahmut
Özgener, Başkanvekilleri Lutfi Arıboğan ve TFF yönetim kurulu üyelerinin
yanı sıra Güney Kore Futbol Federasyonu Asbaşkanı Choi Tae Yeol başkanlığındaki Güney Kore delegasyonu hazır bulundu.
A2 Milli Takım, Belarus'u yine devirdi
Türkiye A2 Milli Takımı, hazırlık maçında önceki gün 2-0 yendiği Belarus A2
Milli Takımı'nı dün de 1-0 mağlup etti. Mardan 2 No'lu Saha'da oynanan müsabakada ilk yarıda rakibine göre daha üstün bir oyun sergileyen Türkiye, çok
sayıda gol pozisyona girmesine rağmen rakip fileleri havalandırmayı başaramadı. İlk devre 0-0 berabere tamamlandı. Mücadelenin ikinci 45 dakikasında etkili oyununu devam ettiren Ay-Yıldızlılar, 67. dakikada Tevfik'in kafasından bulduğu golle 1-0 öne geçti. Müsabakada başka gol olmayınca Türkiye A2
Milli Takımı, Belarus A2 Milli Takımı'nı 1-0 mağlup etti. Türkiye A2 Milli Futbol Takımı antrenörü Fuat Usta, hazırlık maçlarının, genç futbolcuların performanslarını görmek açısından önemli olduğunu dile getirdi. Usta, A2 Milli Takımı'ndan, A Milli Takım'a iyi oyuncular yetiştirmek istediklerini kaydetti.
Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, bu
hafta sahalarında oynayacakları Bursaspor maçını kazanıp taraftarları mutlu etmek istediklerini söyledi. Uygun, Eskişehirspor tesislerinde düzenlediği basın
toplantısında, Bursaspor karşılaşmasının hazırlıklarının
iyi gittiğini dile getirdi. Sezer'in cezasının bittiğini, Ümit
Karan'ın adalesinde oluşan spazmın da tedavisine başlandığını kaydeden başarılı çalıştırıcı, yüksek ateş şikayeti
bulunan Burhan Eşen'in tedavisinin sürdüğünü bildirdi.
Oyuncularının mücadele saatine kadar iyileşeceğini düşünen Bülent Uygun, “Yoğun ve tempolu bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bazen istemediğiniz sonuçlar alabiliyorsunuz, bu futbolun doğasında var. Bugün,
her takım herkesi yenebiliyor. Biz önümüzdeki maçlara
bakıyoruz.” şeklinde konuştu. MEHMET KURU ESKİŞEHİR
Konyaspor, Süper
Lig’de kalmak istiyor
-
Konyaspor, Süper Lig'in 21. haftasında deplasmanda karşılaşacağı Bucaspor maçının hazırlıklarını sürdürüyor. Yeşil-Beyazlıların genç futbolcusu Ali
Dere, istemedikleri sonuçlar aldıklarını ve amaçlarının bu
sezon ligde kalmak olduğunu söyledi. Dere, “İkinci yarıya istediğimiz gibi başlayamadık. Gerçekten iyi bir takımımız var. Biz kendimize ve başarılı olacağımıza inanıyoruz. Biraz uyum sorunu yaşadık. İnşallah bu uyum sorununu kısa sürede çözeriz.” dedi. DIN HIZLICA KONYA
ABUR CUBUR, ÇOCUKLARIN IQ’SUNU DÜŞÜRÜYOR. Cips, bisküvi gibi abur cubur
yiyen çocukların ilerideki yaşlarda IQ (zekâ katsayısı) seviyesinin düşük olabileceği ileri sürüldü. İngiltere’deki Bristol Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmaya göre, sağlıksız beslenen çocukların meyve, sebze ve ev yemekleri yiyen
çocuklara göre düşük IQ seviyesi ile karşılaşma oranı 5 kat daha fazla. Araştırmayla beyin gelişimi için bebeklerde ilk üç senenin önemine dikkat çekilmesi amaçlanıyor.
10 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE
Japon hamsisi, yolunu şaşırmış
-
Daha çok Kızıldeniz’de yaşadığı bilinen Japon hamsisi, yolunu
şaşırarak Muğla’nın Marmaris ilçesindeki balıkçıların ağlarına takıldı. Balıkçılar, bu balık türünün Akdeniz’de
son 5 yıldır görülmeye başladığını belirterek, yaklaşık 10 ton Japon hamsisi yakaladıklarını söyledi. Balıkçılardan Cengiz Menekşe, “En büyük avımızı iki gün önce Marmaris açıklarında yaptık. 15 kiloluk 500 kasa balık tuttuk.” dedi. Balıkların bir kısmının kilosunu 5 TL’den Marmaris’te
satışa sunduklarını ifade eden Menekşe, büyük bir bölümünü ise soğutma özelliği bulunan özel araçlarla İzmir, Afyonkarahisar ve Uşak’taki
balık hallerine gönderdiklerini belirtti. Marmaris Su Ürünleri Kooperatifi
HİNDİSTAN’DA KÖRLER
ARABA YARIŞINDA.
Hindis-tan’da Görme Özürlüler Derneği ve Yuvarlak
Masa Derneği ortaklaşa
görme özürlüler araba yarışı düzenledi. Yarışa katılan 18-40 yaş arası görme
özürlülerden her biri bir
yarış arabasına rehberlik
etti. Rehberlerin mesafeleri ve bölgeyi tarif etmedeki
başarıları dikkat çekti.
Hindistan’dan
Türkiye’ye her
yıl ortalama 50
bin turist gelirken, bu sayının
son 5 yıl içerisinde iki katına çıktığı belirtiliyor.
Başkanı Rıfat Çelebi de bu balığın küresel ısınmanın etkisiyle sürüler halinde Marmaris kara sularına gelmiş
olabileceğini söyledi. MARMARİS AA
HOROZ, ADAM BIÇAKLADI.
ABD’nin California eyaletinde
yasadışı horoz dövüşü sırasında Jose Luis Ochoa isimli izleyici, horozun mahmuzuna bağlanmış küçük bıçakla bacağından aldığı yara sonucu öldü.
Mahkeme kayıtlarına göre, Ochoa geçen yıl dövüştürmek
amacıyla hayvan eğitmek suçundan 370 dolar para cezası
ödemişti. Horoz dövüştürmek
ABD’de hafif suçlara giriyor.
İÇKİ İÇEN ETRAFINI DA
ZEHİRLİYOR. Yeni Zelanda-Auckland’da Massey
Üniversitesi’nde Prof. Dr.
Sally Casswel alkol üzerine
bir araştırma yaptı. Alkol
içenlerle arkadaşlık edenler veya bu bağımlılığa sahip olanların yakınları sağlık ve refah konusunda kendilerini kötü durumda gördüklerini belirtti. Bu kişiler sağlık ölçümlerinde de
daha az puanlar aldılar.
Hintli turistlerin
yeni gözdesi Türkiye
Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de açılan Güney Asya ve Turizm Fuarı’nda Türkiye standı büyük ilgi gördü.
Yeni Delhi Turizm Ataşesi Özgür Aytürk, doğal güzellikleri ve zengin tarihî kalıntılarıyla önemli bir
turizm potansiyeline sahip olan Türkiye’nin, Hintli turistler için yeni tatil yeri olduğunu söyledi.
OSMAN ÜNALAN YENİ DELHİ
Doğal güzellikleri ve zengin tarihi kalıntılarıyla önemli bir turizm potansiyeline sahip olan Türkiye, şimdi de Hintli
turistleri cezbetmeye başladı. Hindistan’dan
Türkiye’ye her yıl ortalama 50 bin turist gelirken, bu sayının son 5 yılda arttığı ortaya
çıktı. Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de
düzenlenen Güney Asya Gezi ve Turizm
Fuarı’nda (SATTE) dünyanın dört bir yanından temsilcilikler ülkelerini ve turizm
imkânlarını tanıttı. Mısır, Ürdün, Hırvatistan
ve Slovenya gibi ülkeler fuara bu yıl ilk defa
katılırken, Türkiye’nin Yeni Delhi Büyükelçiliği nezdinde bulunan Turizm Ofisi’nin açtığı stant fuarda büyük ilgi gördü. Yeni Delhi
Turizm Ataşesi Özgür Aytürk, Hindistan’da
2008 yılından beri faaliyette bulunduklarını ve ülkenin farklı yerlerinde fuarlara katılarak Türkiye’deki turizm imkânlarını Hindistan halkına tanıtmaya çalıştıklarını söyledi. Aytürk, özellikle orta sınıf Hindistanlıların Türkiye’yi yeni yeni tanıdığına dikkat
çekerek, Türkiye’nin Hintli turistler için yeni
tatil yeri olduğunu belirtti. Hindistan’dan
Türkiye’ye her yıl ortalama 50 bin turist gelirken, Hintli turistlerin ilk gezi tercihi konumunda Dubai ve Tayland bulunuyor. Turizm Ataşesi Aytürk, 2005-2010 döneminde
Hindistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısının iki katına çıktığını dile getirdi.
-
SAYFA TASARIM: DERYA YILDIRIM
Lig tutulması bitti, heyecan başladı!
Şimdi SüperLig’in bütün maçları paralel yayında canlı!
Şimdi bütün maçları canlı izleyin
antısı üzerinden, rahat ve
Evinizdeki kablo bağlantısı
ilenmeyen yayın
hava şartlarından etkilenmeyen
Pırıl pırıl resim ve ses kalitesi
Receiver dahil
Daha fazla bilgi ve sipariş
pariş için
01805/678 42002
EMIUM1
R
P
I
E
K
R
talTV TÜ
tsiz
e
r
c
ü
y
a
Şimdi 3
Digi
Sipariş ve bilgi için:
01805/678 4202
1
2
DigitalTV TÜRKEI PREMIUM paketi için asgari anlaşma süresi 24 aydır. 28.02.2011 tarihine kadar verilen siparişlerde ilk 3 ay için ücret hesaplanmaz, bundan sonra DigitalTV TÜRKEI PREMIUM’un 21 ay boyunca aylık ücreti 22,50 €’dur. Unitymedia’nın dijital kablo bağlantısı şarttır (DigitalTV BASIC), Unitymedia’nın analog kablo bağlantısının bulunması halinde, buna ek olarak en fazla ayda 3,90 €’ya (çoğunlukla kira yan giderlerinin içindedir)
ya da şahsi kullanım anlaşmasıyla ayda 17,90 €’ya (analog kablo bağlantısı dahil) elde edilebilir. DigitalTV BASIC için asgari anlaşma süresi 24 aydır: Buna ek olarak bir kerelik aktivasyon ücreti (19,95 €) ve receiver’in gönderimi için posta ücreti (5,90 €) hesaplanır. Bunun dışında geçerli olan online fatura dahildir. Hizmet sunum imkanı ve daha fazla bilgi için www.unitymedia.de.
Alman sabit hatlarından dakikası 14 Cent/ Cep telefonu şebekelerinden dakikası en fazla 42 Cent.
AZ Zaman_354x260.indd 4
25.01.11 15:01

Benzer belgeler