Doğanay 2013-1 - Aydın Doğan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Transkript

Doğanay 2013-1 - Aydın Doğan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
DOĞANAY
7. sayi Ocak 2013
Organ nakli ile
YENİ
BİR
HAYAT
Fotograf
makinası
seçmek
Hürriyet’i
gezdik
Sosyal
Medyada
UNLULER
kunye
içindekiler
Kütüphane Cenneti 4-5
Organ Bağışı 6-9
E-alışveriş 10
Ünlüler Twitter’da 11
Nasa:A human adventure 12
Şehr-i yar 13-16
Sevimli kediler 17
Yeni yıl hediyeleri 18-19
Fotoğraf makinesi seçmek 20-23
Şiddet oyunları 24-25
Bizden 26-29
Hürriyeti gezdik 30-31
Kayıp medeniyet 32-33
22
Darülaceze ziyareti 34-35
33
“Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir.”
Kitap, gerçek dünyadan uzaklaşma,
bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen
bir yaratılmışlıkta kaybolma hali...
Okuduğunuz iyi bir kitap sizi farklı
evrenlere götürüp, o evrende kısa da
olsa kalmanızı sağlayabilir. Jorge Louis
Borges’ın cenneti kütüphane olarak
düşlemesi bundandır belki de. İşte
her birinde farklı dünyaların izlerini
bulabileceğiniz yeni kitaplar...
ROMAN
Çıplak Deniz Çıplak Ada/Bir Ada Hikayesi 4 – Yaşar Kemal
Yaşar Kemal’in “Fırat Suyu Kan
Akıyor Baksana” romanı ile başlayan,
“Karıncanın Su İçtiği” ve “Tanyeri
Horozları” kitaplarıyla devam eden,
Anadolu’da süregelen savaşlardan,
kırımlardan, zorla göç ettirilen insanlardan arta kalanların hikayesini
konu edinen Bir Ada Hikayesi dörtlemesi, “Çıplak Deniz Çıplak Ada”
ile tamamlandı. Yazar, Çıplak Deniz
Çıplak Ada’da yerlerinden edilen
insanların, Ege’de yeni bir yaşam
kurma çabalarının destansı öyküsünü
ve geçmişin kapanmaya yüz tutmuş
yaralarının izlerini en çarpıcı haliyle anlatıyor. Yaşar Kemal, yazımı
8 yıl süren Çıplak Deniz Çıplak Ada
için Yapı Kredi Yayınlarına verdiği
röportajında:
“Bu dörtlü belki de roman gibi roman
değildir, acılarımı, üzüntülerimi, öfkemi, sevinçlerimi, sevgimi döktüğüm
belki başka bir anlatım çeşididir.”
diyor.
TARIH/INCELEME
20. yüzyılın düşünce
adamlarından İtalyan yazar Umberto Eco’nun 2000-2005 yılları
arasında yayımladığı bazı makale
ve konferans metinlerinden
oluşan kitabı Yengeç Adımlarıyla,
raflardaki yerini aldı. Özellikle
“sıcak savaşlara geri dönüş” ve
“medyatik popülizm” konuları
üzerinde yoğunlaşan Eco, tarih
ve iletişim alanlarındaki ilerlemenin “yengeç adımlarıyla” yani
geriye dönük olduğunu söylüyor.
Yeni dönemdeki yengeç adımlara
verdiği örnekler arasında 11
Eylül saldırılarıyla yükselen
İslamofobinin nerdeyse Haçlı
Seferleri’ne dönüşmesi; Darwin
karşıtı tartışmaların alevlenmesi-
yle Hristiyan köktendinciliğinin
yeniden ortaya çıkışı; Çin’in
gelişmesiyle birlikte “Sarı Tehlike” hayaletinin canlanması, Yahudi düşmanlığının geri dönüşü;
İtalya’da Silvio Berlusconi’nin
medyatik popülizminin yükselişi
gibi pek çok konu yer alıyor.
İletişim alanındaki en belirgin yengeç yürüyüşü ise “ağır
iletişim” den (televizyon)
“hafif iletişim”e (internet ve
devamı) geçişle medyanın
kimlik değiştirmesi. Medyadan
iletişime, savaştan internete
geniş bir yelpazede yazılan bu
kitapta Eco soruyor:
“Yeni binyılda tarih geriye mi
ilerliyor?”
Doğu’dan Uzakta(Les Desorientes)- Amin
Maalouf
düzenini yansıtan en önemli unsurlardan biri olduğu, öte yandan
Fransız Devriminin de ortadan
kaldırmadığı cinsiyet ayrımcılığının
sembolü olmayı sürdürdüğü
süreci anlatıyor. Pantolonun
Politik Tarihi, giysinin politik diline
tercumanlık eden kaydadeğer
bir kültür tarihi çalışması olarak
karşımıza çıkıyor.
SANAT
Bulut Kuramı- Hurbert Damisch
4
Yengeç Adımlarıyla - Umberto Eco
ROMAN
Pantolonun Politik Tarihi Christine Bard
Christne Bard’ın tarih incelemesini
okuduğunuzda pantolonunun ne
kadar mühim bir şey olduğunu
anlayacaksınız özellikle de Avrupa
tarihinde...
Bard, kadınların pantolon giyme hakkı elde etmeleri ve bu
kazanıma gösterilen direncin
hikayesini, pantolonun Fransız
Devrimi döneminde yeni toplum
DENEME
Son zamanlarda hayatımızda
vazgeçilmezlerden biri haline
gelen instagramın takipçilerindenseniz daha önce renkli bulut karelerine rastlamışsınızdır.
Bulutlar rönesans’tan beri
sanat alanında önemli bir
yere sahip. Damisch de
‘Bulut Kuramı’ adlı kitabında
Coreggio’nun ünlü Parma
kubbelerinden yola çıkıp,
Leonardo da Vinci’ye, Turner’e
hatta Çin resmine kadar ilerleyip bulut kullanımı inceliyor.
Çalışma bulutun işlevlerini
açıklamaktan öte, bulut
imgesi üzerinden resim dilinin
incelemesine yönelik bir keşfe
çıkmamızı sağlıyor. Bulutlar
Kuramı, sanata, bulutlardan
bir ayna tutuyor.
Afrikalı Leo, Semerkant,
Doğu’nun Limanları gibi
dünyaca ünlü romanlara
imza atan Amin Maalouf yine en iyi bildiği
şeyi yapıyor ve Doğu’yu
yazıyor. Türkçeye Ali
Berktay tarafından çevrilen
Doğu’dan Uzakta, bir
yüzleşme romanı olarak
karşımıza çıkıyor. Kitap,
gençliklerini iç savaşın
kaosunda geçiren bir
grup Lübnanlı arkadaşın
savaş yüzünden farklı
coğrafyalara dağılmak
zorunda kalması ve
arkadaşlardan birinin
ölmesi üzerine vatanlarına
dönüp cenazeye katılan
eski dostların hikayesini anlatıyor. Maalouf
bu hikaye üzerinden
Ortadoğu’da yaşanan
toplumsal ve siyasi
sorunları tüm çarpıcılığıyla
okuma olanağı sunuyor.
Kitabın tanıtımı “Geçmiş...
bıraktığın yerde mi hâlâ?”
sorusuyla yapılıyor.
“Yenikler her zaman
kendilerini masum kurbanlar olarak göstermek
eğilimindediler. Ama bu
gerçeğe tam uymaz, hiç
de masum değildirler.
Yenildikleri için suçludurlar.
Kendi halklarına, kendi
medeniyetlerine karşı
suçludurlar. Sadece yöneticilerden değil, benden,
senden, hepimizden bahsediyorum. Bugün tarihin
mağluplarıysak, hem
kendi gözümüzde hem de
tüm dünyanın gözünde
aşağılanmış durumdaysak,
bu sadece başkalarının
değil, öncelikle bizim suçumuzdur.”
Hazırlayan:
Ebru Çiçek
5
Nakledilebilir Organlar
Turkiye’de
Organ
Bağışı
Organ bağışı, bir
insanın organlarının
bir kısmının veya
tamamının, henüz
sağlıklı iken, beyin
ölümünün ardından
başka insanlarda
yararlanılmak üzere
bağışlanmasıdır.
Bir bakış açısıyla; organ
bağışının, kan naklinden farkı yoktur. Hayat
kurtarma anlamında,
sağlıklı olan her organ
bağışlanabilir. On sekiz
yaşını doldurmuş ve doğru
ile yanlışı ayırabilme
yeteneğine sahip herkes,
başta kalp olmak üzere,
akciğer, böbrek, karaciğer
ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz
kornea tabakası, kas ve
kemik iliği gibi dokuları
bağışlayabilmekte ve bunlar günümüz tıp teknolo-
jisinde nakledilebilmektedir. Bir
kişi organlarını
bağışlayarak birçok insana yaşama şansı
verebilir. Türkiye’de birçok
devlet ve üniversite hastanesinde organ bağışı
işlemleri yapılmaktadır.
Ayrıca yaşarken yapılabilen
(böbrek gibi) organ
bağışı türleri de vardır.
Bağışlanan organların
nakledilmesi, Sağlık
Bakanlığı’nın denetim
ve gözetiminde, bilgisi
dâhilinde gerçekleştirilir.
Çeşitli kurum ve kuruluşlar,
zaman organ bağışı
kampanyaları düzenlemektedir. 2000 yılında, organ
bağışı konusunda bir “Ulusal Koordinasyon Sistemi”
oluşturularak, bakanlığın
olanaklarıyla organ bekleyenler sistematik sıralamaya
dâhil edilmişlerdir.
Organ Nakli
Bir insan ölürken
Diğeri hayata bağlanıyor
Birinin son nefesi
Diğerine yaşam sağlıyor.
Bencillik neyine,
Toprakta ne kazandırır.
Esirgemekle yardımı
İnsan kendini kandırır.
Koy elini
vicdan
6
(şiir)
Ve sessizce düşün,
Kıyma başkasının canına,
Yaşatma ailesine hüzün!
Onun hayati senin elinde,
Her şey bir organa bakar,
Olsaydın onun yerinde,
Isterdin onun kadar!
Anonim
Tıptaki gelişmelerin bugün
geldiği noktada, insan
vücudunun birçok organı
nakledilebilmektedir. Burada
sadece ölümden sonra
bağışlanabilecek organlarla,
yaşarken de bağışlanabilir
organlar arasında bir ayrım
yapmak gerekiyor.
Yaşarken bağışlanabilir organlarda, yaşayan bir insan,
diğer bir insana gerekli olan
organı veya hücreyi bağışlar.
Bu organlar çift veya tabaka
halinde olan veya kendini
yenileme özelliğine sahip olan
organlardır. Örneğin böbrek,
karaciğer ve yenilenebilir
Organ bağışı,
•
Sağlık Müdürlüklerinde,
•
Hastanelerde,
•
Emniyet Müdürlüklerinde (ehliyet alımı
sırasında),
•
Organ nakli yapan merkezlerde,
•
Organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vb.
kuruluşlarda yapılabilir.
Organ Nakli
(şiir)
Al kalemi bas yarama
Kanım şiirine mürekkep
olsun.
Al kes yüreğimi senin
olsun.
Gül şiirlerinde atmaya
dursun.
Gözlerim zaten sensiz bir
kör.
Al gözlerimi kendini gör.
Yaşın kırkı geçti belki
yorulursun.
Al ayaklarımı senin
olsun.
Kulakların duymuyorsa
sakın korkma.
Kulaklarımı artık seninle
duysun.
Aklım seni düşünürken
durmuş.
Onu da al, senin olsun.
Haksızlığa hep karşı
çıktım.
Dünya biraz olsun düzelir
sandım.
Bilincimi al, ortada
kalmasın.
Sevgilim bilincim senin
olsun.
Geliyorum yanına bir
cerrahla.
Neremi istersen parça
parça.
Kes, at, ayır, parçala.
Ne olur bu gün organ
nakli yaptır.
Ali Özen
özelliğe sahip hücreler veya
kan, ilik ve üreme hücreleri
gibi dokular. Burada bağış
yapanın yaşından ziyade
organın durumu çok önemlidir; fakat genelde 70 yaş
üstündekilerin organları
çok nadir durumlarda
alınmaktadır.
Ölümden sonra bağış kabul edilebilecek organlar ve
dokular: pankreas, damar,
bağırsak, kulak kemikçikleri,
deri, kalp, kalp kapakçıkları,
gözün saydam tabakası ,
kemikdokusu, kıkırdakdokusu,
karaciğer, akciğer, böbrek,
kas ve beyin zarının bir kısmı.
Organ Bağışı Yöntemleri
Temelde organ bağışı ile ilgili dört yöntem vardır. Bu
yöntemler, bağış yapan kendi isteği ile organ bağışı yapmaya hazır olmadığı zamanlarda devreye girer. Bu düzenlemeler şimdilik her yerde aynı şekilde kullanılmıyor. Her ülke
kendi kararlarını kendisi veriyor.
•
•
•
•
İtiraz Yöntemi;
Genişletilmiş İtiraz Yöntemi;
Gönüllülük Yöntemi;
Genişletilmiş Gönüllülük Yöntemi;
Bunların içerisinde İtiraz Yöntemi en geniş kapsamlı
yöntemdir. Bu yöntemde sağlığında kesin itirazı olmayan
herkesin organı bağış olarak kabul edilir.
Genişletilmiş İtiraz Yöntemi ayrıca şöyle bir hakkı da
içerir: Bağışçının ölümünden sonra, potansiyel bağışçının
akrabaları organ bağışını, ölen kişinin, yaşarken yaptığı
vasiyet olarak kabul ederler.
Gönüllülük Yöntemi ise
bağışçının yaşarken
organlarını bağışlayacağını
kabul etmiş olması
zorunluluğunu getirir.
Kesin bir organ bağışı
yapmayı kabul etme
prosedürü gerektirir.
Bu nedenle çok dar
kapsamlıdır.
Genişletilmiş Gönüllülük
Yöntemi’nde bağışçının
ölümünden sonra, ailesi
de bağış için onay verebilir. Bu uygulama
Gönüllülük Yöntemi’ni
genişletmektedir.
Bu dört yöntemin yanı
sıra iki istisna yöntem
daha vardır: Bilgilendirme
Yöntemi ve Acil Durum
Yöntemi
Bilgilendirme Yöntemi’nde
bağışçının izni şarttır.
Eğer potansiyel bağışçının
yanında, organ bağışı
yapmak istemesi ile ilgili
herhangi bir yazılı belge
yoksa bağışçı olmak istemiyordur. Bu durumda
ailesine bilgi verilmesi
gerekir. Ailenin itiraz etme
hakkı vardır.
Acil Durum Yöntemi’nde,
bağışçının kendisinden
veya ailesinden bir itiraz
olsa bile, her durumda
organ alınır.
7
-Milyonlarca insan hayatlarını
organ bağışlayanlar sayesinde
geri kazandı-
Yasal Dayanağı
Türkiye’de 1980 tarih ve 2240 sayılı yasa
gereği organ bağışı yapılabilmesi için 18 yaşını
doldurmuş olmak ve bu dileğin, iki tanık
önünde, sözlü olarak yapılması, genişletilmiş
gönüllülük ve ayrıca bunun bir hekim
tarafından tasdik edilmesi yeterlidir. Bunun
2238 Sayılı Yasanın Bazı Maddeleri;
•
Madde 3- Bir bedel veya başkaca çıkar karşılığı
organ ve doku alınması ve satılması yasaktır.
•
Madde 4- Bilimsel, istatistikî ve haber
niteliğindeki bilgi dağıtımı halleri ayrık olmak üzere,
organ ve doku alınması ve verilmesine ilişkin her türlü
reklam yasaktır.
Organ Bağışlarının Azlığı
Organ bağışında, Dünya çapında bir yetersizlik vardır.
Bu nedenle bekleme listeleri uzadıkça uzamaktadır.
Örneğin Almanya’da böbrek nakli için bekleme süresi
2005 yılı verilerine göre yaklaşık 7 ila 9 yıl arasında
değişmektedir. Kalp, karaciğer ve akciğer organ
bekleme listelerindeki birçok hasta, zamanında bir
organ bulunamadığı için ölmektedir. Uzun bekleme
sürelerinin oluşma nedeni, diğer başka nedenlerin
yanı sıra, ölümcül trafik kazalarının azalması, fakat
için en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak
“Doku ve Organ Bağış Belge”si alınabilir. Bu
belge, genellikle nüfus kimlik cüzdanı yanında
taşınarak, herhangi bir kaza durumunda
doktorların, gerekli organları kurtarması
sağlanmaktadır.
•
Madde 11- Bu konunun uygulanması ile ilgili
olarak tıbbi ölüm hali, bilimin ülkede ulaştığı düzeydeki
kuralları ve yöntemleri uygulamak suretiyle, biri kardiyolog, biri nörolog, biri nöroşirürjiyen ve biri de anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanından oluşan dört kişilik
hekimler kurulunca oy birliği ile saptanır.
•
Madde 5- On sekiz yaşını doldurmamış ve
mümeyyiz olmayan kişilerden Organ ve Doku alınması
yasaktır.
•
Madde 12- Alıcının müdavi hekimi ile organ
ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve naklini
gerçekleştirecek olan hekimlerin, ölüm halini saptayacak hekimler kurulunda yer almaları yasaktır.
•
Madde 6- On sekiz yaşını doldurmuş ve
mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi
için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve
tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imzalı
veya en az iki tanık önünde sözlü olarak beyan edip
imzaladığı tutanağın bir hekim tarafından onaylanması
zorunludur.
•
Madde 15- Bu kanuna aykırı şekilde organ
ve doku alan, saklayan, aşılayan ve nakledenlerle
bunların alım ve satımını yapanlar, alım ve satımına
aracılık edenler veya bunun komisyonculuğunu yapanlar
hakkında, fiil daha ağır bir ceza gerektirmediği takdirde iki yıldan dört yıla kadar hapis ve 50.000 TL’den
100.000 TL’ye kadar ağır para cezasına hüküm olunur.
buna karşılık sadece organ nakli ile iyileştirilebilecek
hastalıkların da çoğalmasıdır. Ayrıca genelde yaşam
beklentilerinin yükselmesi ve teknolojinin gelişmesi
sonucu, tıbbın giderek daha çok hastalığa organ nakli yapılabilir gözüyle bakmasıdır. Organ bağışlarının
azlığına başka bir neden de, bazı devletlerdeki yasal
düzenlemelerin bağışların yapılmasına engel olmasıdır.
ABD’de ise organ bağışını teşvik için vergi indirimleri ve
iş kaybını karşılama yöntemlerine başvurulmaktadır.
Yaşarken Yapılabilen Bağış
Yaşarken yapılabilen organ bağışlarında, vücudumuzda çift
olması ve bağış yapanın organını vermekle, fonksiyonlarını
kaybetmemesi nedeniyle, böbrek transplantasyonları başı
çekmektedir. Giderek transplantasyonu çoğalan diğer organ
ise, yüksek oranda yenilenebilir özelliği olan karaciğerdir.
Ancak karaciğerin tamamı bağışlanamaz. Sadece bir kısmı
alınabilir.
Bağış yapan 19 yaşını doldurmuş ve karar verebilecek durumda olmalıdır. Bağış yapan, yapılacak müdahalenin şekli,
büyüklüğü, olası tehlikeleri ve sağlığına şimdi ve daha sonra
gelebilecek zararlar konusunda bir doktor tarafından, başka
bir doktorunda bulunduğu ortamda aydınlatılmalıdır.
8
Ölümden Sonra Bağış
Ölümden sonra nakil için organın alınması, ancak beyin
ölümünün kesin tespit edilmesi ve izin alındıktan sonra
mümkündür. Türkiye’de genişletilmiş gönüllülük yöntemi
yürürlüktedir. Buna göre ortada Doku ve Organ Bağış
Belgesi varsa, nakledilmek için gerekli organlar alınır, yoksa
ölen kişinin akrabalarının rızası olursa ancak alınabilir. Önce
ölüden kan örneği alınır. Kan grubu ve doku özellikleri tespit
edilir. Bu veriler alınan organın kime nakledilebileceğinin
tespiti için çok önemlidir. Ayrıca organın nakledileceği hastayı
tehlikeye sokabilecek herhangi bir bulaşıcı hastalık veya
organda tümör olup olmadığı da burada tespit edilir.
9
Türkiye’nin yüzde 24’ü
alışverişini
internet üzerinden yapıyor.
UNLULER
hazırlayan:Hilal Satıcı
‘da
Ünlülerin twitter hesaplarını sizin için inceledik.
İşte sizlere hayran olduğunuz insanların yazdığı bir kaç çarpıcı tweet.
Geçen yıl yüzde 50 büyüyen e-ticaret
sektörü, bu yıl yüzlerce kişiyi işe
alacak. Yazılımcıdan sosyal medya
uzmanına, iş analistinden yöneticiye
birçok pozisyon için istihdam ve kariyer
fırsatları oluşturuyor. Hemen hemen
her marka, artık kendi internet sitesi
üzerinden alışveriş sağlıyor. Bunların
yanı sıra yalnızca bu satışı yapmayı
amaçlayan siteler de bulunmakta.
Yeni kurulan siteler en az birkaç kişiyi
çalıştırdıkları için istihdama da katkı
sağlıyor.
E-ticaret sisteminin büyümesiyle online
alışveriş sitelerine ilgi arttı. Buna bağlı olarak
n:Kübra
hazırlaya
•
Özel alışveriş kulübü Markafoni bünyesinde şu
anda 700’e yakın uzman çalışıyor. Markafoni Kurucu
Ortağı Sina Afra, bu yıl içinde farklı departmanlar da en az
200-300 kişiyi daha istihdam edeceklerini belirtiyor.
•
EBEBEK Genel müdürlük ve mağazalar dahil
olmak üzere toplam 316 kişilik ekibi var. Ebebek, yeni
mağazalarla birlikte yaklaşık 150 kişiyi daha istihdam
edecek
•
Sahibinden şu anda 200 kişinin çalıştığı firma,
geçen yıl 74 kişiyi ekibine dahil etti. 2012 yılında büyüme
stratejisi doğrultusunda istihdamını ortalama yüzde 65
artırarak 130 kişi daha işe almayı planlıyor.
•
Alman e-ticaret ve perakende firması Otto
Group’un yatırımı olan Limango bünyesinde 130 çalışan
bulunuyor. Geçen yıl 100 kişiyi işe alan firma, bu yılın sonuna kadar kişi sayısı olarak iki kat büyüme
Aslı Enver ‫@‏‬AsliEnverResmi
*Köprü trafiginde kadınlar patır patır makyaj yapıyor! Helal mi dikkat mi demeli bilemedim az da
şaşkınım...
Şahin Irmak @sahinirmak
*Tilki tavşanın çığlığını duyunca,koşa koşa gelirmiş ama yardım için değil.
DemetAkbag @Akbag_Demet
*Ne zaman adam oluruz? Spor kulüplerinin tv kanallarında rakip kulüplerin dedikodusunu yapmadığı
zaman.
nazelmas @nazelmas19
*Sonunda eyvah diyeceğin şey için başında eyvallah demeyeceksin Kemalim öyle söyledi ;)
sebnem bozoklu @sebnembozoklu
*Çocukken okuduğumuz şöyle olmasını istiyorsanız 35. sayfaya,böyle olsun diyorsanız 47. sayfaya gidiniz
diyen kitapların hayattan hiç farkı yok.*Maya takvimine göre 35 gün sonra ölecekmişiz de yok dünya
batacakmış da bilmem ne.. Sakallı bebek asparagası vardı ya? Hah tamda onun gibi.
Erdem Yener @ERDEMYENER
*Bugün ‘’tamam özgürsün’’ cümlesini duymayı beklediğim doktor randevum var.Ha eğer bu cümleyi duyamazsam koşun a dostlar kavga var.*Fatih Sultan Mehmet last seen 14.53
Adgüzel
E-ticaret sistemi doğrudan ve dolaylı olarak 150-200 bin
kişiye istihdam sağlıyor.
10
fırsat takip siteleri hayata geçti. Bu siteler,
yüzlerce online satış mağazasının günlük fırsat
kampanyalarının takibi için yeni personel istihdam etmeye başladı. İstihdama büyük katkı
sağlayan bu siteler, zaman geçtikçe kendini
yenilerken, sürekli kendini geliştirmeye devam
ediyor. Fırsat takip sitelerinin de desteğiyle
Türkiye’de online alışveriş en çok kullanılan
yöntemlerden biri haline geldi.
Dünyada bu sene toplam e-ticaret cirosunun 1
trilyon dolar olması bekleniyor. Bunun 50 milyar
lirası ise ülkemize ait olacak.
On binlerce işletmenin faaliyet gösterdiği eticaret sektörü, ülkemizde 2011 yılında yaklaşık
yüzde 50 büyüme sağladı. 2012 Şubat ayında
e-ticaret kanalı ile yapılan işlem tutarı ise yüzde
60 civarında artarak 3,4 milyon TL’ye yükseldi.
2013’te ise bu oranın 50 milyar TL’nin üzerine
çıkması hedefleniyor.
hedefliyor. Bu bağlamda 120 kişilik ek kadroyla çalışmayı
amaçlıyor.
•
YENİÇARŞIM Eylül 2011’de açıldı. Şu anda
bünyesinde 48 kişi çalışıyor. Firma, bu yıl yaklaşık 30 kişiyi
işe almayı planlıyor.
•
DAYBUYDAY 2011’in Mart ayında açılan site
2012’ye 60 kişilik ekiple girdi. Bu yıl 25 kişiyi işe almayı
planlayan firma, yüzde 40’lık büyüme planlıyor.
•
Firmada 140 kişi çalışıyor. 2011’de 45 kişi ekibe
katıldı. 43 ülkede faaliyet gösteren eBay’in Türkiye’deki
iştiraki olan GittiGidiyor.com, 2012’de büyüme hedeflerine paralel olarak ekibini yüzde 15 büyütmeyi ve çalışan
sayısını 160’a çıkarmayı planlıyor.
•
MISSPERA Kozmetik ve parfüm alışveriş sitesi
MissPera.com, Markafoni grup şirketleri bünyesinde kuruldu ve Ekim 2011’de faaliyete geçti. Şu an ekipte 15 kişi
var. Türkiye’nin her yerine ücretsiz kargo gönderimi yapan
firma, 2012 yılında yüzde 200 büyüme ve 10 kişilik ek
istihdam planlıyor.
Selin Şekerci @selinlikli
*Kaş,göz,boy,pos tamam da yeteneğe aşık olmak diye de bir şey var hani hah ben ona tutuldum.
Maşallah! Söyleyeceklerim bu kadar.*Çok özlemekten özlediğiniz kişinin yüzünü hatırlamadığınız oluyor
mu hiç?
Merve Sevi @mrvsevi
*Ona bir şey olduğunda miden ağrıyorsa, bütün planların onsuz şekillenmiyorsa en önemlisi ondan hiç
sıkılmıyorsan! İşte doğru insan.
İbrahim Kendirci @ibrahimmbey
*Ferhat ile Şirin’in Ferhat’ının Şirin’den önce Açelya diye bir kızla yedi ay çıktığı ortaya çıksa efsaneden
soğuruz yav!
Behzat Uygur @behzatu
*Atatürk’ün doğum tarihini hatırlıyor muyuz Cumhuriyet kaç yılında ilan edildi geçenlere neyi kutladık
diyen yarışmacı sen git,oğlum bak git!
*Nejat usta sağlıklı olsaydı bu çıkan ölüm haberlerine ‘’HAASSPARAGAS’’ derdi.
Cem Davran @cdavran
*Büyük önder Atatürk okumayı,bilimi,aklı,aydınlığı ,sanatı ve en önemlisi çalışmayı işaret eder. Tekrar
söyleyeyim de ‘’çalışmayı’’
11
NASA: A HUMAN ADVENTURE
Uzayı Keşfetmek İsteyenlerin Sergisi
50 yıldan uzun süredir uzay çalışmalarına yön veren
Amerika Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın “ A Human
Adventure “ sergisi Madrid’den sonra ikinci durak olarak
İstanbul’a geldi.
Marmara Forum Expo Center’da açılan sergi, hakkında
hayaller kurulan, üzerine bilim kurgu romanları yazılan, bilinmeyen uzayın nasıl ve hangi şartlarda keşfedildiğini ve bu
keşif için gereken teknolojik gelişmelerin nasıl icat edildiğini
gösteriyor.
İÇİMİZDEKİ GİZLİ BAŞKENT
Şehr-i Yar
Herkesin bir İstanbul hayali vardır elbet. Kimi, bu şehirde
doğup gözlerini açmıştır bu aşka, kimi umutları için
kaçar buraya. İstanbul, düşleri süsleyen dev şehirdir.
Kimi gelecek planları kurar insanın ruhunu okşayan
boğaz esintisinde. Kimi martı çığlıklarına karışan dalga
seslerinde bulur kendini, kimi atılmak ister gece gündüz
demeden var olan hareketliliğin ortasına. Kimi nefesinde
kucaklamak ister şarkıları, eşsizliğinin gölgesine yaslanıp.
Ortaköy’de yudumladığı kahvede yaşar mutluluğu kimi.
Peki, İstanbullu İstanbul hakkında ne dedi? Sizin için
İstanbul’u adım adım dolaştık ve İstanbul denilince akla
ilk geleni sorduk. İşte cevaplar;
Adil Memiş(44): Boğaz
Ahmet Şahin(18):Aşk
Ali Ayata(18): Taksim
Arzu Nefes(35): Gürültü
Barış Kara(24):Hayat
Beşircan Çeçen(18): Taksim
Betül Candan(18): Çocukluğum
Burak Yıldız(18): Galata Kulesi
Burcu Kaya(18): Yaşam Biçimi
Büşra Keskin(29):Aşk
Büşra Uzun(16): Kozmopolit
Can Karahan(19): Çamlıca Tepesi
Cüneyt Başıbüyük(20): Vazgeçilmezlik
Deniz Arda Saykal(7): Dolmabahçe Sarayı
Derya Deniz: İstiklal Caddesi
Elif Şen(15): Sevgi
Ezgi Beşgül(18):Marka
Furkan Ömer Gümüşler:(18) Boğaz Köprüsü
Gizem Yıldırım(16): Adalar
Gökhan Uysal(24): Masal
Hamada Botani(28):Boğaz Turu
Handan Önal(38): Eğlence
Harun Akbulut(17):Yalnızlık
Hasan Genç(18): Kalabalık
İrem Başarır(16): Çöpler
İsmail Aytaç(18): Adalar
Khaoula Makni(19):Camiler
Lütfü Alişarlı(27):Sıra dışı
Metin Dereli(43): Trafik
Murat İzcioğlu(18):Ayasofya
Rabia Başıbüyük(20): Hayat
Neji İsmail(23):Çarpık Kentleşme
Nilüfer Alaçam(49): Gürültü
Nur Sena Yıldırım(17): Çifte Standart
Nurseda Çalışır(15):Boğaz Köprüsü
Özgür Kaan Hoş(20): Fatih Sultan Mehmet
Ramazan Geçti(22):Kozmopolit
Rojda Yer(22): Annem
Selçuk Aslan(30): Çarpık Kentleşme
Selim Özcan(28): Topkapı Sarayı
Serkan Kesen(22):Köprü Trafiği
Soner Kaya(19):Bağdat Caddesi
Sultan Kılıçaslan(18): Dolmabahçe Sarayı
Şaban Zengin(18): Tarih
Tahsin Zorkol(31):Haliç Köprüsü
Todirica Luciun(20): Tarih
Tuğba Alev Özdemir(21): Özlem
Ünal Tuzcu(21): Kız Kulesi
Yasin Ocaklı(24):Meyhaneler
Yusuf Zağlı(38):Çifte Standart
Uzaya dair 300’den fazla parça sergileniyor
Uzay macerasının anlatılabilmesi için NASA koleksiyonundan, uzaya gitmiş ve geri gelmiş 110 parçanın yanı sıra,
dönemin tarih ve toplumsal yapısını da anlatan birbirinden
farklı 300’den fazla parça sergileniyor.
Önemli anılardan kesitler bulacaksınız
Her yaştan uzay meraklısının büyük ilgiyle izleyeceği
sergi, ziyaretçilerini bir uzay istasyonundaki ateşleme
rampasından uzay yolculuğuna çıkarıyor. Soğuk savaş
dönemindeki gelişmeler, Neil Armstong’un aya inişi gibi
önemli anılardan kesitler, uzaya yolculukta kullanılan
araçlar, aletler ve giyim malzemelerini de sunan sergi,
günümüze ve geleceğe de ışık tutuyor.
‘‘Nasa, 1958 yılında
Amerika’nın uzay
çalışmaları programlarından
sorumlu kurum olarak kuruldu. Ay çalışmalarına
dönük Apollo uçuşlarında,
Skylab Uzay İstasyonu ve
daha sonra uzay mekiği
çalışmalarında Amerika’nın
uzay projelerine yön verdi.
NASA’nın görevlerinden biri
de dünyanın iklimindeki
değişiklikleri araştırmaktır’’
12
Son tarih 22 Aralık
22 Aralık’a kadar İstanbul’da olacak sergi haftanın
her günü Marmara Forum Expo Center’da 10.00 ile
22.00 saatleri arasında gezilebilir. Tam giriş ücreti
25, Öğrenci giriş ücreti ise 20 TL, 5 yaş altı çocuklar
ücretsiz.
Tel: 0212 414 94 94
www.nasasergisi.com
13
Şehr-i Yar
Şehr-i Yar /Özlü sözler/şiirler
Şiirlerle İstanbul
“Ah İstanbul! Beni büyüleyen isimlerden en çok büyüleyeni yine sensin.” Pierre Loti
Dünya tek bir devlet olsa idi, taht şehrinin İstanbul olması gerekirdi.’
Napolyon
ki büyük cihanın kesinti noktasında, Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların
kalbinde yeri olan şehirdir.’ /Mustafa Kemal Atatürk
Dua gibi, büyü gibi ezberledim hasretini
Yarim İstanbul gel öpeyim gerdanından Sezen Aksu
Bazen ben de terk edip gidebilsem keşke diyorum İçimde bir İstanbul
var Ondan vazgeçemiyorum Manga
İstanbul her doğuşunda kıvrıla kıvrıla süzülür mavi gözlü
boğaz.Hafiften esen meltemden ürküp eteklerine sığınır
beyaz dantelden yalılar. Laleler dökülür yeşilliğine, erguvan kokuları sarar her gün iki yakayı da. Aşıklar dolaşır
yedi tepesinde, gökyüzünün birleştiği uçsuz bucaksız
görüntüde. Dalgaların kıyıya vuruşuyla bir ay doğar ge-
cenin zifirinde, boğazın sularını gümüşe boyar. Bir güneş
batar Sultanahmet’te minarelerin arasından, alev alev yakar insanın içini. Taptaze bir simit ve tavşankanı bir çayla
çıkar boğaz turunun keyfi. Üstüne İstanbul’u bir de Orhan
Veli’den dinleyenler, eskiden yaşamak yerine her gün
yaşamayı seçer belleklerden silinmesi imkânsız şehirde.
Edipler sairler yetismis sende
Ehl-i asklar yanmis tutusmus
sende
Bir aciz kimseyim Veysel’im
ben de
Seversen olayim yarin Istanbul
Aşık VEYSEL
14
‘‘Bazen Orhan Veli Rumelihisarı’nda
oturup bir türkü tutturur, Yahya
Kemal bir tepeden yaşar aşkı,
Üsküdar’a giderken yağmurun içe
işlemesiyle huzur bulunur. Bazen de
yoldan geçen biri Galata Kulesinin
tiktaklarında öğrenir sevmeyi. Çünkü
İstanbul kavuşturmuştur bir köprüyle
iki sevgiliyi. Her çeşit insana yer
vardır onun günlüğünde. Şarkılara,
türkülere, şiirlere, sözlere misafir olmuştur tarihi boyunca. Buram
buram tutku kokan satırlar, sözler…
Dillere dolanmıştır İstanbul’u anlatan
şiirler’’
İstanbul’da, Boğaziçi’nde,
Bir garip Orhan Veli’yim;
Veli’nin oğluyum,
Tarifsiz kederler içinde.
Urumelihisarı’na
oturmuşum,
Oturmuş da bir türkü
tutturmuşum
Orhan Veli KANIK
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul…
Necip Fazıl KISAKÜREK
Sana dün bir tepeden
baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim,
sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül
tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek
bile bir ömre değer.
Yahya Kemal BEYATLI
15
Şehr-i Yar/M.Ö
Milattan Önce İstanbul
M.Ö. 667 yılında; İstanbul’a yerleşim kuran kolonist
Megaralılar şehri o dönemdeki kralı Byzas için ”
Bizantium” ismini koymuştur. M.S. 196 yılında da Roma
İmparatoru Septimius Severus şehri bir salzırı sonrasında
ele geçirmi?, ancak bu sırada şehir bir harabe haline
gelmiştir. şehri yeniden onarınca, bir çok Romalı da
İstanbul’a göç etmiştir.
Her ne kadar Severus ?ehre oğlunun ismi Augusta
Antonina (İmparator olunca ismi Antoninus Caracalla
olmuştur) vermek istese de rivayete göre, Konstantin
şehre Konstantinopolis ismini vermesinden öncesine
kadar halk arasında bu şehre Nova Roma (Yeni Roma)
deniliyordu.
Konstantin de en başında şehrin resmi ismini Nova Roma
koymak istedi; ancak dini anlaşmazlıklar çıkınca bundan
İstanbul’a farklı isimler
veren pek çok dil
vardır:
Rumca: Konstantinopolis, Istinpolin,
Megali Polis, Kalipolis, Vizantion
Latince: Bizantium, Antoninya, Alma
Roma, Nova Roma
Slavca: Çargrad, Konstantingrad
Vikingce: Miklagard
Ermenice: Vizant, Stimbol,
Esdambol, Eskomboli
Arapça: Bizantiya, el-Mahsura,
Kustantina el-uzma
Selçuklular
zamanında: Konstantiniyye,
Mahrusa-i Konstantiniyye, Stambul
Eski Rusça: Çargrad, Vizantiy,
Konstantinopol,
Stambul
16
Bu kediler gerçekten ÇOK tatlı
vazgeçti. İstanbul adının kökeninin Antik Yunancaya da
dayandığı rivayet edilir. Türkler İstanbul’u ele geçirmesi
sırasında ve öncesinde; Selçuklularda olduğu gibi şehre
Stamboul-Stambul demekteydiler. Türklerin yanı sıra;
10′uncu yüzyılda Arapların 12′inci yüzyılda da Ermenilerin
şehre bu isimle çaşırdıklarını öngörürler. Ancak; devlet
iİlerinde Osmanlı İmparatorlu?u Konstantiniyye ismini
kullanır.
Şehrin İstanbul-İstambol ismini sık kullanması ise
17′inci yüzyılda; Evliya Çelebi’nin şehirden bu isimle
bahsetmesiyle başlar. İstanbul kelimesi Yunanca “εις την
Π?λιν” ya da “στην Π?λη” (eis tén pólin ya da sten pole
=şehire doğru ya da şehirde ) tümcesinden gelir. 18′inci
yüzyılda III. Mustafa döneminde ise; paraların üzerinden
Konstantiniyye kaldırılarak, İstambol’u koyunca resmiyete
dönüşür. (1770)
Osmanlıcada: Dersaadet,
Deraliyye, Mahrusa-i Saltanat,
Istanbul, Islambol, Darü’s-saltanat-ı
Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darü’lHilafetü ‘l Aliye, Payitaht-ı Saltanat,
Dergâh-ı Mualla, Südde-i Saadet,
Kostantiniyye
Fransızca : Stamboul
İspanyolca : Estambul
Macarca : Isztambul
Litvanca : Stambulas
Letonyaca : Stambula
Arnavutça : Stambolli
Galce : Iostanbúl
Loglanca: Gonstantinupol
Lazca: Poli
Ladino: Estanbol
Farsça: Estanbol
Rumence:İstambul
hazırlayan Remziye Aydın
17
Yeni yılın yeni hediyeleri
Aralık ayının gelmesiyle birlikte her yeri saran yeni yıl telaşı, evlerde daha samimi, daha hoş bir manzarayla çıkıyor karşımıza. Siz de evinizde yapacağınız küçük
değişikliklerle yeni yılı farklı bir şekilde karşılayabilirsiniz. İşte size öneriler!
-Kütahya Porselen’ in yeni yıl için tasarladığı geyik ve kar tanesi desenli kupa ve tabak tasarımları misafirlerinize tam bir yılbaşı keyfi
yaşatacak. Yılbaşının vazgeçilmez rengi kırmızıyı tema alan marka,
konsepti ile insanın içini ısıtıyor. Arkadaşınız için bu kupa ve tabaklardan bir tane alabilirsiniz.
-Artık yılbaşı mesajı göndermenin yeni bir yolu var. Momijiler ile tanışın. Reçineden üretilen bu bebekler hepsi farklı
bir tasarımcı tarafından özel olarak tasarlanıp boyanıyor.
Momiji bebeklerinin altında mesaj saklama haznesi ve
içinden çıkan boş bir mesaj kağıdı bulunuyor. Mesajınız bu
haznede saklı kaldığı için, yıllar geçse bile kaybolmuyor ve
sevdiklerinizi o güne götürecek mükemmel bir anı olarak
kalıyor. Bu özelliğiyle Momiji’ler “sır saklayan bebekler”
olarak da anılıyor.
-Bu yıl yılbaşı için özel olarak hazırlanan “Yıldız yansımaları”
koleksiyonunda; pralin, madlen, çikolatalı krep ve lokum gibi
enfes lezzetlerin yanı sıra, çay fincanı seti, deri ajanda gibi
minik hediyelikler de mevcut. Sevdiklerinizi bu tatlı hediyelerle
şımartabilirsiniz.
Mum, hiçbir zaman eskimeyen ve eskimeyecek bir hediye. Tarzınızı
yansıtan, karşınızdaki
kişiye mesajlar veren
mum tasarımlarını es
geçmemenizi öneririz.
18
-Yılbaşı konsepti
ile artık bütünleşmiş olan mumları
da unutmamak
gerekiyor...
-Eğer benim dostlarım benim gibi çılgındır, biz farklı
olmayı severiz diyorsanız
tam size göre bir önerimiz
var. Esprili ve ilgi çekici
t-shirtler, birbirinden göz
alıcı takvimler, eğlenceli
şişe çantaları, porselen kalpler, çok işlevsel
mousepad bloknotlar, el
emeği porselen origamiler
veya İstanbul aşıkları için
“İstanbul” temalı takılar…
Porselen, kağıt, metal
ve tekstil ürünlerinden
oluşan, hayal gücünüzün
sınırlarını zorlayan tasarımlara Kağıthane ulaşabilirsiniz.
-Size sunduğumuz bu hediye seçeneklerinin hiçbiri size cazip gelmediyse
hediyelerinizi kendiniz oluşturabilirsiniz. Akrabalarınız veya yakın dostlarınız için yapacağınız küçük hediyeler, onları alacağınız pahalı hediyelerden
daha çok mutlu edecektir. Kendi el emeğinizle yapacağınız bileklikler,
kolyeler, seramik tasarımlar hatta kışın üşümemesi için öreceğiniz bir çift
eldiven çok manidar bir hediye olabilir.
hazırlayan Nida başoğul
19
Fotoğraf Makinesi Seçmenin ‘Püf’ Noktaları
Sensör Tipleri
Fotoğraf çekmek her şeyden önce bir tutku... Yaşanan bir
anı görüntülemek, sonradan hatırlanmasını sağlamak ve
başkalarıyla paylaşmak… Böyle bir birikimi arşivlemek ve
sonraki kuşaklara aktarmak. Bu denli zevkli bir işi hobi için
yapan da çok, bu işten para kazanan da. Eğer siz de fotoğraf
meraklılarındansanız ve henüz fotoğraf makinesi almadıysanız
haberimizi mutlaka okumalısınız!
CCD Sensör
Günümüzde artık çok az kullanılan bir teknolojidir.
Uzun zaman aralıkları boyunca ışık toplayabilmesi
sensörün en önemli özelliklerindendir. Ayrıca
CMOS algılayıcılar ışığa karşı, CCD algılayıcılardan
daha duyarlıdır ve ürettikleri görüntüler daha
niteliklidir. Buna karşılık daha pahalıdır ve daha
fazla güç harcarlar. Pahalı olması bu sensörün
artık kullanılmamasının en büyük nedenidir.
CMOS Sensör
Çözünürlük
Bu özellik dijital fotoğraf makinesinin en önemli
özelliklerinden biridir. Makinenin çözünürlüğü,
yapabileceğiniz maksimum baskı boyutunu belirler. Dijital
fotoğraflar piksel denen noktacıklardan oluşmuştur.
Çözünürlük, fotoğraf çekerken kaç adet noktacıktan
oluşturduğunu belirtir. Örneğin 1600x1200 piksel
çözünürlüğe sahip fotoğraf makinasının çektiği fotoğraf
yatay olarak 1600, dikey olarak 1200 pikselden oluşur. Bu
iki değeri çarptığımızda bize makinenin çözünürlüğünü
verir.
Fotoğraf makinelerinin yeni teknolojisi olan
CMOS, CCD’ye karşın daha ucuzdur. Ucuz
olmasının yanı sıra az enerji harcayan teknoloji
günümüz makinelerinin vazgeçilmezi konumuna
geldi.
CCD’nin Artıları
• Piksel başına toplanan yükle gelen foton
akışı arasında doğrusal ilişki olması.
•
65565 elektrona kadar yük biriktirme
kapasitesi (full well capacity) ile büyük
bir dinamik aralığa sahip olması.
•
Uzun zaman aralıkları boyunca ışık
toplayabilmesi.
•
Özelliklerinin `ideal’ algılayıcıya çok yakın
olması.
CMOS’un Artıları
• Ucuzdur, her fotoğraf makinesinde vardır.
• Verinin alınır alınmaz doğrudan bilgisayar
yardımıyla işlenebilmesi.
• CMOS teknolojisini geliştirildiği zaman
CCD’den daha kaliteli olabilir
• Yeni model makinelerin çoğunda CMOS
kullanılır.
Saklama Formatı
Fotoğrafın kalitesinde rol oynayan
özelliklerden biri de saklama formatıdır.
Dijital makineler, çekilen fotoğrafı üç farklı
şekilde saklayabilir.
RAW: Fotoğrafın algılayıcıda dijitize edildikten sonra,
Çözünürlük
2MP
4MP
6MP
20
Maksimum Profesyonel
Pixels
Kalite Baskı Boyutu
(yatay x dikey)
(300dpi)
1600x1200
6x4
2272x1704
7x5
3072x2048
10x8
Maksimum Kabul Edilebilir
Kalite Baskı Boyutu
(150dpi)
10x8
14x10
20x16
Bunlar göz önünde bulundurulurken, çözünürlüğün büyümesiyle beraber çekilen fotoğrafların da saklama
boyutunun büyüyeceği ve sizin depolama medyanızda daha fazla yer kaplayacağı unutulmamalıdır.
üzerinde hiçbir işlem yapılmadan saklanmasıdır. Bu
açıdan dijital negatif olarak da adlandırılır. Bu tip saklama
sadece bir format olduğundan, standart fotoğraf
bakma programlarıyla görüntülenemez. Bu fotoğrafları
görebilmek için ya fotoğraf makinesiyle birlikte gelen
görüntüleme programını kullanmanız ya da görüntüleyici
programınıza fotoğraf makinası üretici tarafından
sağlanan ekstra bir parça yüklemeniz gerekmektedir.
Avantajı, saklama boyutunu kalite kaybetmeksizin üçte
birine indirmesidir.
TIFF: Fotoğrafın algılayıcıda dijitize edildikten
ve üzerinde işlem yapıldıktan sonra saklanmasıdır.
Standart bir saklama tipi olduğundan tüm görüntüleme
programlarıyla kullanılabilir. Genellikle dijital fotoğraf
makinaları TIFF ve RAW formatlarından birine destek
verirler.
JPEG: Fotoğrafın algılayıcıda dijitize edildikten
ve işleme tabi tutulduktan sonra, standart
sıkıştırma metotları kullanılarak saklama boyutunun
küçültülmesidir. Kullanılan metoda ve kaliteden verilen
ödüne göre küçülme oranı belirlenir. Standart bir
metot olduğundan tüm görüntüleme programlarıyla
kullanılabilir. Genellikle amatör fotoğrafçıların ve
gazeteciler tarafından kullanılır.
21
Aşağıdaki tabloda tüm bu tiplerin birbirleriyle olan karşılaştırmalarını bulabilirsiniz,
.SEÇENEK
TIFF
RAW
Fine
Normal
Basic
SAKLAMA TİPİ
TIFF
RAW
JPEG
JPEG
JPEG
Saklama Medya Tipleri
Dijital fotoğraf makinesi,
fotoğrafı çektikten sonra
saklama medyasına kaydeder.
Saklama medyasının
kapasitesi çekebileceğiniz
maksimum fotoğraf sayısını
belirler. Şu anda piyasadaki
makinalar 5 değişik saklama
medyası kullanmaktadırlar.
Her türün kendine göre
avantaj ve dezavantajları
var olduğundan hiçbiri bir
diğerine karşı tam olarak
SAKLAMA
BOYUTU
1:1
3:1
5:1
10:1
20:1
KALİTE
Maksimum kalite
Maksimum kalite
Minimum kalite kaybı
Orta kalite kaybı
Minimum kalite
4 Mega piksel Fotoğraf
Saklama Boyutu (MB)
12
8
2
1
0.5
Bilgisayar Bağlantıları
Fotoğraf çektikten sonraki adımınız, bilgisayara aktarıp
dijital albümlerde saklamak ya da rötuşlamaktır. Fotoğraf
makinesi üreticilerinin en sık tercih ettiği metot USB
bağlantısıdır. Şu an itibariyle USB 2.0 en yaygın olan
bağlantı tipidir, bilgi aktarım hızı 480 Mbps’tir(Yaklaşık
öne çıkamamaktadır. İşte bu
medya tiplerinden bazıları;
Örtücü (Shutter)
Compact Flash (CF):
Genellikle orta ve ileri sınıf
makinelerde kullanılır. Bu
kartların fiyatları da yüksektir.
Fotoğraf makinesi seçerken önemli bir nokta da ışığın
makinenizde ne kadar süre kalacağıdır. Eğer siz bir hız
tutkunuysanız son model bir makine alıp saniyede 4-5 kare
fotoğraflayabilirsiniz. Gün geçtikçe markalar bu teknolojiyi
geliştiriyor. Örneğin, Nikon çıkaracağı yeni modeli ile saniyede
12 kare fotoğraf çekebilecek. Bu da demek oluyor ki biz
artık fotoğraf çekerek video oluşturacak teknolojiye ulaştık.
Örtücünün açık kalma süresi ise başlangıç sınıf makinelerinde
minimum 1/4000 civarındadır, maksimum ise 30 saniyeye
kadar gider. Orta sınıf makineler ise çok daha hızlı örtücülere
sahiptirler ve 1/8000’e kadar minimum süreye sahip makineler
bulunabilir.
Secure Disc (SD): Başlangıç
ve orta sınıf bazı makinelerde
kullanılan medya tipidir. Ucuz
olmaları amatör fotoğrafçılar
için vazgeçilmezi olmayı
başarıyor.
Vizör
Düzgün fotoğraf çekmenin en önemli kuralı ‘düzgün’ görmektir. Fotoğraf
çekerken en önemli ihtiyacımız da vizördür. Almayı planladığınız
makinenin vizörünün görme yüzdesi çok önemlidir. Birçok marka yeni
yeni, makinelerini tam görebilir hale getirmiş bulunmakta. Örneğin;
Nikon’un vazgeçilmez modellerinden D90’da vizörün görme oranı
%98’ken, Canon 550D’nin ise %95’dir.
Pil ve Pil Ömrü
Bazı günler fotoğraf çekimlerimiz uzun sürer yahut biz makinemizi
açık unuturuz. Eğer makinenizin pili uzun süre dayanabiliyorsa sizin
için sorun olmaz. İşte gerçek bir fotoğrafçı makinesini uzun süre
kullanabilmek için pili uzun süre dayanabilen bir makine seçmeliyiz.
Pile göre makine seçiminin ikinci bir nokta ise pil ömrünün ne kadar
olduğunu öğrenmektir. Bu bilgilere göre makine seçersek, makinemizi
daha uzun süre kullanabiliriz.
Flaş
Gece karanlığında, ışıksız ortamlarda ve birçok sıkıntılı anda
kurtarıcımızdır flaşlar. İhtiyaç duyduğumuz her an görece hazırlar.
Çoğu zaman derinliği öldürdüğü iddia edilen flaşlar doğru
kullanılırsa güzel sonuçlar doğurabilir. Flaşlar genellikle makinelerin
fiziksel büyüklüğüne göre ayrılır. Örneğin; fiziksel boyutları büyük
olan bir fotoğraf makinesinin flaş 6-9 metre etkili olabiliyorken, bu
mesafe ufak boyutlu modellerde 4-6 metreye kadar iner.
Video Kayıt Özelliği
Günümüzde başlangıç ve ileri sınıf makinelerin çoğunda video
kayıt özelliği bulunmakta.
Başlarda birçok makinede videolarda kesilme gibi sıkıntılar olsa
da yeni modeller en az profesyonel kameralar kadar iyi kayıt
çekebiliyor. Bizden size tavsiye eğer makinenizi daha uzun süre
kullanmak istiyorsanız, video çekerek örtücünüzün ömrünü
kısaltmayın.
22
5 saniyede bir fotoğraf aktarımı). Bu iki sürüm birbiriyle
uyumludur, yani eski ve yeni birbiriyle çalışabilir. Bazı
üreticiler USB2.0’a benzer teknik özelliklere sahip
FireWire (IEEE1394) tipinde bağlantıyı da tercih
etmektedir.
ISO Hassasiyeti
Her makinenin hassasiyeti vardır. Bu hassasiyet
filmli makinelerdeki gibi ISO birimiyle ifade edilir.
Bu hassasiyet ışığın sensördeki değerini ayarlar. ISO
hassasiyeti yükseldikçe fotoğraf kumlanmaya başlar.
Tabii ki her konuda gelişme sağlayan markalar yüksek
değerlerde az kumlanmayı sağlamış durumda. Alacağınız
makinenin yüksek değerlere çıkabilmesi de çok önemli.
Örneğin 100- 6400 değerlere sahip makineler ideal
olarak değerlendirilebilir.
Kullanıcı Dostu Arayüz
Makine seçiminin son koşulu da makinenizin ara yüzüdür.
Makinenin kullanımı kolay bir menüsü varsa fotoğraf çekmek daha
da keyifli hale gelecektir.
hazırlayan: Atınç Gürçay
Haberimizde, size fotoğraf makinesi seçebilmeniz için
yararlı birkaç bilgi sunduk. Bu bilgileri değerlendirmenizi
ve güzel bir seçim yapmanızı umut ederiz. Bunun dışında
size birkaç tavsiyem daha olacak:
İlginizi çeken makineler arasında, menü ve özellikleri size
kullanımı en kolay geleni alın. Kullanım zor olduğunda
yararlı bile olsa birçok özellik kullanılmaz.
Ergonomiye önem verin. Makinenin elinize ve yüzünüze
oturmasına özen gösterin. Kullanmasından zevk aldığınız
bir ergonomisi olsun. Kaliteli ve dayanıklı bir yapısı olsun.
Makinenizi her yere götüreceğinizi unutmayın. Deniz,
kum, soğuğa karşı dayanıklı olmalı.
İhtiyacınızı gören ve fiyatı en uygun olanı tercih edin.
Teknolojinin çok hızlı geliştiğini unutmayın. Bu sizin son
makineniz olmayacak. Bunu bir öğrenme ve gelişme
süreci olarak görün.
Ayrıca bütün makine özelliklerinden öte kendinize bir
marka belirleyip o marka üzerinde lens serveti yapmanızı
tavsiye ederim. Makinenizi değiştirseniz bile yıllarca aynı
lensi kullanacağınızı unutmayın.
23
Şiddet Oyunları Acı Eşiğini Arttırıyor
Bilim dünyasında yapılan araştırma oldukça ilginç bir sonucu ortaya çıkardı. Buna göre şiddet oyunları oynayan kişilerin acı tolerans sınırı normal insanlara göre daha yüksek oluyor.
Teknolojinin en önemli kategorilerinden birisi
olan oyun sektörü artık çoğumuzun hayatına
girmiş durumda.Geçmişten günümüze önemli
dönüm noktaları yaşayarak yoluna devam
eden yapımlar,adeta kişilerin gözde eğlence
seçeneği oldu. Gelişen teknoloji sayesinde
artan grafik özellikleri ve yapay zeka sistemi
ile her adımda daha gerçekçi deneyim sunan
oyunlar , diğer taraftan büyük miktarda finansal
gelirin yaşandığı pazara sahip. Sektörün en
çok beğenilen yapımlarının başında ise şiddet
oyunları geliyor. Call of Duty, Battlefield gibi
aksiyon oyunlarına eklenen üstün grafiksel
özellikler sayesinde ortaya çıkan sahneler
gerçeğini aratmıyor. İlginç konular üzerine
yaptıkları araştırmalar ile bilinen Kelen
University’nin son çalışması ise oyun ve şiddet
konularına yoğunlaşıyor.
Gençlerde Davranış Bozukluğuna
Neden Oluyor
İzlenen dövüş,patlama sahnelerinin ve kan görüntülerinin kişinin
kendisini –isem dışı- bu yönde şartlandırdığına dikkat çeken
araştırmacılar , acı eşik ve tolerans değerlerinin otomatik olarak
yukarı çekildiğine işaret etti. Günlük hayatında yoğun stres yaşayan
kişilerin şiddet oyunlarını daha fazla oynadığını belirten rapor,kişilerin
şiddet oyunlarını biyokimyasal yapılarında dalgalanmaların oluştuğunu
gördü. Genel olarak sanal ortamda yaşanan şiddet taşkınlığını günlük
hayata aktarılırken ,özellikle genç bilgisayar kullanıcılarının belirli
kesiminde davranış bozukluklarının ortaya çıkmasında endişe
ediliyor.
24
%65 Daha Fazla Acıya
Dayanabiliyorlar
Buna göre kişinin şiddet oyunlarına eğilimini ve bunların insan
üzerindeki etkilerini mercek altına alan ekip düşündürücü sonuçlara
ulaştı. Yayınlanan rapora göre 40 kişi üzerinde özel bir test yapan
üniversite,katılımcıların tek ellerini son derece soğuk buzlu suya
koymalarını istedi. Daha sonra her bireye 10dakika boyunca ağır
şiddet içeren bilgisayar oyunları oynatan yetkililer aynı deneyi
tekrarladı. Soğuk suyun verdiği acıya dayanım oranları artan
katılımcılar,ellerine sürekli nüfus eden etkiye ortalama %65 daha
fazla direnç gösterdiler. Oyun sırasında kalp ritimlerinde artış
gözlemlenirken,böylesi bir ivmelenmenin insan beyninin programlama
yapısından kaynaklandığı açıklandı.
hazırlayan: Yasin Çakıcı
25
Bizden
Aydın Doğan İletişim
Meslek olarak alanımızla
ilgili eğitime bunun teorik ve
pratik desteğine çok önem
verdiğimiz aşikâr… Hatta
bizi biz yapan bu.Bununla
birlikte çok önem verdiğimiz
CUMHURİYET KONULU ŞİİR YARIŞMASINDA
İLÇE BİRİNCİSİ OLDUK
Okulumuz 9. sınıf öğrencilerinden Celal Yücel TOMBUL kendi kaleme aldığı şiirle birincilik derecesi aldı.
İşte o büyülü dizeler…
26
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediye intikalinin 74.
yılında saygıyla andık…
10 Kasım etkinliği
çerçevesinde yazar Orhan
KARAVELİ söyleşi için
okulumuzdaydı. Atatürk
hayattayken yaşadığı
çocukluk anılarını paylaşan
KARAVELİ akıcı üslubuyla da
ve başarılı olduğumuz bir
konu da sosyal ve kültürel
faaliyetler. Aramızdan daha
okul sıralarındayken şair
olan da çıktı, filmi ödül olan
yönetmen, fotoğraf sanatçısı
da…
Bu dönem o başarıya imza atanlardan
bazıları ve yaptığımız faaliyetter..
Kan kırmızısı ufuğu kılıcınla çizsen -deO güneş bir daha doğmadıkça beyhude
Bu vatan harap olmuş bitmekte
Dilli düdükler vatana ayrılık tohumu ekmekte
İstiklal dünyada dile gelmiş coşuyor
Biz ise kundakta bebek, kan revan boğuşuyor
Nerede şimdi o atıp tutanlar…
Suçlu ilan edildi çorbaya tuz katanlar
Attın istiklali bir köşeye, başına tac eyledin istikbalini
Gelecek geldi geçiyor, hani soran var mı ahvalini ?
Eşsen bir virane , işitirsin bin ağıt
Vatanın üzerindeki kara bulutları bir dağıt
Cesetlerle kurulmuş, kanlarla süslenmiş bu vatan
Şimdi izmihlale sürüklenmekte şehitlere can katan
Yürü yürü ki açılsın önündeki yollar
Bağımsızlığın boynunda duruyor hala kollar
Gerçekleri özgürce haykırmak bir başkadır
Bu bir istikbal marşı değil, istiklal aşkıdır
10 KASIM
Gönüllerde tomur tomur büyüyen…
Vatanlaşıp adım adım yürüyen…
Toprak üstü diriler, gözü yaşlı düşler
İzler kan çanağı gözlerle, toprak altı ölüler
Sevmek suç, seven suçlu
Dün alacaklı olan bugün borçlu
Olmuşuz bağımlısı bağımsızlığın
Kesmişiz ipini bütün haksızlığın
İstiklalsiz odalar penceresiz dört duvar
Bağımlı Türkiye’ninrüyasında kabus var
Şafaklara kök söktürdü ay yıldızlı bayrağım
Düşsün de toprağına vatan olsun al kanım
Hem feda hem kurban olagelmiş bu canım
Ben istiklal aşkını gönlümde taşıyorum
Sanma sürgün ve zindan özgürsem yaşıyorum
Celal Yücel Tombul
renk kattığı söyleşi ile derin
izler bıraktı. Öyle ki gözyaşları
içinde sahneye fırlayan
arkadaşlarımız oldu…Adeta
Mustafa Kemal Atatürk’ten bir
nefes getiren yazarla biz de o
eşsiz yıllara döndük.
EMRE TİLEV YENİDEN OKULUMUZDA
Spor haberlerinin ve maç
müsabakalarının sevilen ismi Emre
TİLEV yeniden bizimleydi...
Mesleğin ve hayatın inceliklerini
yakalayan Tilev gülen yüzü ve
büyüleyici ses tonuyla hepimizi
etkiledi. Özel bir üniversitede ders
de veren Tilev öğrencileri nabzından
yakalamayı başardı.
27
GÜZEL TÜRKÇEMİZİ GÜZEL KONUŞALIM
YARIŞMASINDA DA İLÇE BİRİNCİSİYİZ
HEDEFİMİZ İL BİRİNCİLİĞİ
İstanbul Milli Eğitim
Müdürlüğü’nce Ortaöğretim okullarında öğrenim gören öğrencileri, Türkçeyi doğru, etkili ve dil
kurallarına uygun konuşmaya
özendirme, toplum karşısında
kendilerini ifade edebilme ve
öz güven kazandırma amacıyla
düzenlenen “Güzel Türkçemizi
Güzel Konuşalım” yarışmasında
ilçe birincisi olduk.Okulumuzu temsilen yarışmaya katı-
lan 12.Sınıf Radyo Televizyon
Bölümü öğrencisi Özge ÖZACAR
‘YAŞADIĞIMIZ HAYATA DAİR
’konulu , hazırlıklı konuşması ve
‘KALEM’ üzerine yaptığı hazırlıksız konuşması ile Bahçelievler
İlçe birinciliği derecesini elde
etti.Kariyerinin devamında sunucu olarak ekranlarda göreceğimize inandığımız arkadaşımızı
tebrik ediyor başarılarının daim
olmasını diliyoruz.
Deneyimli
gazeteci
öğrencilerle
gerçekleştirdiği
söyleşiye doğduğu ilçe Akşehir’i anlatarak başladı. Ali
Kırca Akşehirli olması nedeniyle Nasrettin Hoca´dan
etkilendiğini belirterek
“Küçük bir kasaba olan
Akşehir’de doğdum. Nasrettin Hoca’nın şehri olan
Akşehir’de yaşamak, onu daha iyi özümsememi sağladı.
Orada yaşamak bana Nasrettin Hoca’nın göle maya
çalma fıkrasındaki gibi umut etmeyi öğretti.”dedi. Kırca,
Nasrettin Hoca´nın felsefesinden mesleki yaşamında
nasıl yararlandığını da çarpıcı örneklerle anlattı.
“DENİZİ GÖRMEDEN DENİZCİ, TELEVİZYONU GÖRMEDEN HABERCİ OLDUM.”
Ali Kırca, çocukluğundan bugüne hayatından kesitler
anlatırken hayatının rastlantılarla örülü olduğunu
ifade etti. Kırca, “Yüzme bilmiyordum hatta deniz bile
görmemiştim ama denizci oldum, evimizde televizyon
yoktu, tesadüfen TRT’nin eleman aradığını öğrendim,
başvurdum ve televizyon görmeden haberci oldum.”
diye konuştu.
TESADÜFEN HABERCİ OLDU!
Tesadüf eseri haberci olduğunu belirten
Kırca, haberci olma serüvenini şöyle
anlattı: ‘’Mesleğimin bu aşamasına
gelmeden önce farklı bir meslek sahibi
olma yolunda ilerliyordum. Tıp fakültesinde
eğitim görüyordum ancak ailemin maddi
durumunun yetersizliği iş aramama sebep
oldu. Bir gün ailece bir akrabamızda
misafirlikteydik. O günlerde yani 1974
yılında 3 günlük periyotlar ile televizyon
yayını yapılıyordu. TRT’yi izlerken bir ilan
gördüm. İlanda TRT’ye sınav yoluyla
çalışacak elemanların alınacağı yazıyordu.
Hemen Harbiye’ye gittim. Bir arkadaşımla
karşılaştım ve bana sınavın bittiğini, geç
kaldığımı söyledi. Umutsuz bir şekilde
geri dönerken bir hademe tarafından
durduruldum, hademe neden geldiğimi
sordu. Sınav için geldiğimi öğrenince
de sadece bir sınav olmadığını söylerek
önüme uzunca bir liste sundu. Listedeki
isimlerden tesadüfen muhabirliği tercih
ettim ve sınavı kazandım. O gün 35
yıllık meslek hayatımın başlangıcı oldu.
Anchormanlik ve Siyaset Meydanı’nda
sunuculuk yaptım. Şu anda da Atv’de
haber spikerliği yapıyorum.’’
ALİ KIRCA GENÇ İLETİŞİMCİLERLE BULUŞTU
Sayısız konuda her gün farklı projeler ve etkinlikler gerçekleştiren Aydın Doğan İletişim Meslek Lisesi
öğrencileri, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü etkinlikleri kapsamında deneyimli gazeteci, yazar Ali
Kırca’yı ağırladı. Okulumuza gelerek öğrencilerle söyleşi yapan Kırca, hayatı ve habercilik serüveni
hakkında öğrenci ve öğretmenlerimizi bilgilendirdi. Kendi yazılarından oluşan klip sunumlarıyla söyleşiyi renklendiren Ali Kırca, annesine yazdığı “Hatırlıyor musun?” isimli yazısı ile salondakileri duygulandırdı.
SİYASET MEYDANI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
28
Öğrencilik hayatını anlatan Kırca, lise öğrenimi için
yaşadığı Akşehir’den İstanbul-Heybeliada’ya geldiğini
söyledi. Heybeliada’da denizcilik eğitimi almak için
sınavlara giren Kırca, yüzme bilmediği için sınavdan
geçememekten korktuğunu öğrencilere anlattı. Ayrıca
Kırca, denizi ilk kez İstanbul’da gördüğünü belirtti.
Ali Kırca, 20 yılı aşkın
süredir hazırlayıp sunduğu
Siyaset
Meydanı’nın
ortaya çıkışının bir fıkra ile
başladığını söyledi. Kırca,
Siyaset Meydanı fikrini
ortaya çıkaran fıkrayı şöyle
anlattı: “Kadılık yapan
Nasrettin Hoca kürsüde
oturur. Karşısına davalı ve
davacı gelir. Önce davacıyı
dinler.
Ona
‘Haklısın.’
der. Sonra davalıyı dinler
ona da ‘Haklısın.’ der. Biri
hocaya ‘Bu nasıl iş? ikisi de
haklı olamaz.’ diye sorar.
Nasrettin Hoca düşünür ve
‘Sende haklısın.’ der.”Kırca,
Siyaset
Meydanı’nın
herkese
“haklısın”
diyebilmek
olduğunu
vurguladı.
VAKİTSİZ ŞARKILAR”I ONLAR İÇİN İMZALADI.
Ünlü Anchorman Ali Kırca, “Ah Bir Ateş Ver” türküsünü
salonla birlikte seslendirerek söyleşiyi sonlandırdı. Söyleşi
sonunda öğrencilerimizin sorularını cevaplandıran ünlü
haberci bir soru üzerine Ali Kırca’yı Ali Kırca yapan en
önemli şeyin empati kurabilme özelliği olduğunu belirterek
umutlu olmanın ve empati kurabilmenin önemini vurguladı.
Öğrencilerle sohbet etmesinin ardından son kitabı “Vakitsiz
Şarkılar”ı onlar için imzaladı. Ali Kırca, Aydın Doğan İletişim
Meslek Lisesi öğrencilerine “Hep hayallerinizin peşinden
koşun, bir gün mutlaka yakalarsınız” tavsiyesiyle veda etti.
29
‘i gezdik
Okulumuz 10-A sınıfı öğrencilerinin hayallerini süsleyen Hürriyet Gazetesi yeni binasında
yeni dünyasının kapılarını bizlere açtı. Onlara yeni dünyasının heyecanıyla bizim bu dünyaya
misafirliğimizin birleşiminde ortaya çıkan heyecan ve mutluluk görülmeye değerdi. Bizim de
geleceğimizin dünyası olan bu yere ilk adımı atarken kendimizi mesleğe büyük bir adım atar gibi
hissettik.
Gazetede bizi İnsan
Kaynaklarından
stajyer öğrencilerin
koordinasyonundan sorumlu
olan daha sonra da sıkça
karşılacağımızı düşündüğümüz
Utku Güzel karşıladı. Gazete
binasını gezmeden önce bizim
için hazırlanan söyleşinin de
yer aldığı bir program olduğunu
söyledi.
Gazetecilik mesleğinin duayeni olarak ismini sıkça
duyduğumuz Çetin Emeç salonuna doğru yol aldık.
Hürriyet Gazetesinin değişen ve yenilenen yüzünün,
çalışanlarının ve hürriyet değerlerinin yer aldığı
tanıtım filmini izledik. Aşina olduğumuz pek çok yüz
ve ismi görmek heyecanımızı tazeledi. Çünkü bu aynı
zamanda ileride onlarla beraber çalışacağımızın da
habercisiydi.
Bülent Mumay’ı dinliyoruz
30
Söyleşi internet sitesi koordinatörü Bülent Mumay’la başladı.
Nasıl gazeteci olunura dair mesleğin inceliklerini anlatan
Mumay, günümüz gazeteciliğine dair de değerlendirmeler
yaptı. Gazetecilik mesleğinin şöhret gibi avantajları
olduğunu ancak işi iyi yapma ve merak duygusunun
ön planda olduğunu vurgulayan Mumay, sözlerini şöyle
tamamladı: “Mesleğe başlarken az istekli arkadaşlarla
yollarımızı ayırıyoruz. Çünkü gazetecilik haftanın 6 günü
bazen tamamının çalışıldığı, mesai saatlerinin belli olmadığı
bir meslek. Yapılan haberlerin büyük kitlelere ulaşması
bu mesleğin en mutlu yanı. Gazetecilikle zengin olunmaz
ancak işini iyi yapan doğru kuruluşlarda yer alan herkes
bu meslekle hayatını idame edebilir. Toplumsal dönüşüme
imza atmak istiyorsanız bu işi seçin. Hızlı yükselme peşinde
olmayın. Fark yaratın. Savunduğunuz değerlerie sımsıkı
sarılın. Pek çok avantajının yanı sıra dezavantajın da
olduğu sektör işini iyi yapanları ,sesini duyurabilenleri fark
eder. Güçlü, motivasyonu yüksek bireylere ihtiyaç var bu
sektörde.”
360 DERECE DEĞİŞİM
“Karşımızda şımarık bir tüketici var. İstediği içeriğe, istediği
mecradan ve istediği zamanda ulaşmak isteyen bir kitle.
Geleneksel gazetecilikte olduğu gibi editörün kendine
sunduğu içerikle yetinmeyen bir okuyucu. Ve siz ona bu
içeriği sunmasanız sosyal medya dâhil istediği her yerden
ulaşabiliyor.”
Söyleşi yayın bölümünün İnsan Kaynakları Direktörü Tarık
Devrim’le devam etti. Gazeteci kökenli, muhabirlik, istihbarat
şefliği ve editörlük yapan Devrim’de dijital medya üzerinde
durdu. İnternet haberciliğinin önemli olduğunu ancak
güvenilir bilgiye gazetelerden ve güvenilir kurumlardan
ulaşıldığına işaret etti. “Fark yaratın, okuyun ve araştırın”
sözleriyle bize rehberlik etti.
GEZİ İLE İLGİLİZ NE DEDİLER?
Aleyna Saral: “ Stajda çalışacağımız yeri önceden
görmek bence çok iyiydi. Gazetecilerin bize meslek
ile ilgili bilgi vermesi ve mesleği bütün yönleriyle
tanıtması çok verimli oldu.”
Oğuz Kayır: “ Hürriyet Gazetesi dünyasının iş temposu
beklediğimden daha zor geldi ve açıkçası beni
korkuttu. İleride biraz daha yorulacağımı düşünsem de
mesleğin tam bana göre olduğunu anladım.”
Nazan Uysal: “ Her şeyiyle mükemmel bir geziydi.
Çalışma ortamı ve konumu olarak çok güzel bir ortam.
Bu ortama hayran kaldım. Gezide Yılmaz Özdil ile
görüşmem benim için unutulmaz bir andı. Hayalim
stajda onunla beraber olmak.”
31
Kimse Kimseden Üstün Değil
KAYIP TÜRKLER BULUNDU
Bizden çok uzakta, Kuzey Moğolistan’ın dağlarında, nesli hızla tükenen rengeyikleriyle birlikte
göçebe olarak yaşıyorlar. Rengeyiklerinin sütü ve peyniriyle, topladıkları yaban yemişleriyle besleniyorlar. Geçimlerini rengeyiklerinin boynuzlarından yaptıkları süs eşyalarını satarak
sağlıyorlar. Ve en önemlisi, Türkçe kökenli bir dil kullanıyorlar. Hala tarih öncesi dönemi
yaşayan bu toplum, Kayıp Türkler: Dukhalar.
Dukhalar inandıkları dine göre yaşıyorlar. Eski Türkler
gibi Şaman inancını sürdürüyorlar. Bu inancın temelinde
insan ve doğanın birlik beraberlik ve uyum düşüncesi yer
alır. Dukhalar da bu düşünceye uyuyorlar. Her şeyi paylaşıyorlar. Kadın erkek eşitsizliği yok; kimse kimseden üstün
değil. Suç işlemiyorlar. Ren geyikleriyle birlikte vahşi göç
yollarında yaşıyorlar. Dukhalar Türkçenin lehçesi olan bir
dilin yanında Moğolca da konuşuyor. Kışın kasabaya iniyorlar. Çocuklar okula gidiyor. Üniversite okuma oranının
yüksek olduğu bu toplumda üniversiteyi bitiren gençler,
veterinerlik gibi Dukha toplumuna yarar sağlayacak işler
yapıyorlar.
Kaybolan Medeniyet
Şu an Kuzey Moğolistan’ın Sayan Dağları’nda göçebe
olarak yaşayan Dukhalar’ın Batık Mu Kıtası’ndan Kuzey
Asya’ya kaçabilmiş Ön Türklerden olduğu tahmin ediliyor.
1947 yılında Tuva Cumhuriyetinde yaşayan Türk Kavmi,
Sovyet kollektivizmin onlara kötü muameleler etmesinden
dolayı Tuva›dan kaçmış ve Sayan Dağları›na gelmişler.
Bugün 200 Dukha Moğolistan›ın Dağlarında Batı Orman
ve Doğu Orman olmak üzere göçebe halde yaşıyorlar. Batıdakiler; kış, ilkbahar, yaz ve sonbaharda 10 kez göç ediyorlar. Doğudakiler ise yılda 4-6 kez göç ediyor ve daha
az geleneksel göç hayatı yaşıyorlar. Türkçe kökenli bir dil
kullanıyorlar; fakat bu dil Moğolca kadar yaygın değil. Bu
geleneklerini ve dillerini yavaş yavaş yitiren Dukha kabilesi, kaybolan bir medeniyet haline geliyor.
Bir Dukha’sanız Doğa İle Anlaşmak Zorundasınız
Moğolistan’a Tuva’dan gelen, avlarını paylaşan, ormanlardan yemiş toplayan, doğayla uyumlu ortaklaşmacı bir
toplum olan Dukhalar, doğa ile çok özel bir ilişki içindeler.
Nehirler kirlenmesin diye ellerini bile yıkamıyorlar. İhtiyaçları olduğunda, nehirden gerektiği kadar su alıp kullanıyorlar. Doğayla ilgili katı kuralları var. Eğer
bir Dukha kabilesinde yaşıyor olsaydınız;
32
ellerinizi nehirde yıkayamazdınız. Hayvan avlarken önce
avlayacağınız hayvanın sizi görmesini sağlardınız ve kesinlikle nehir kıyısında hayvan avlayamazdınız. Hamile ya
da yanında yavrusu olan hayvanları da avlamanız yasak.
İhtiyacınızdan fazla bitki, odun, yemiş toplayamazdınız.
Çünkü doğa ile bir anlaşma içindesiniz ve doğadaki her
şeye saygı duyuyorsunuz.
33
OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİ DARÜLACEZE SAKİNLERİNİ ZİYARET ETTİ
GEÇMİŞİMİZİN MİMARLARIYLA BERABERDİK
Okulumuz öğrencilerinden bir
grup ve öğretmen DARÜLACEZE’yi
ziyaret ederek orada kalan yaşlılarla
bir araya geldi. Değerler Eğitimi
çerçevesinde Birlikte Yaşama ve
Yardımlaşma olgularını sosyal hayata
aksettirmek,bu konuda farkındalık
yaratmak maksadıyla düzenlenen
geziyi Sosyal Yardımlaşma,Kızılay ve
Çocuk Esirgeme Kulübü öğrencileri
gerçekleştirdi.Öncesinde okulda
yapılan duyuru ve çalışmalarla
toplanan kişisel bakım ve temizlik
malzemeleri ile de Darülaceze
34
sakinlerine minik bir katkı sağlandı.
Duygulu anlar yaşanan geziden
öğrenciler hayatlarına anlam katacak
anılarla döndüler.
Kurum yetkilisi Darülaceze Müessese
Müdürü Nevzat BAYHAN tarafından
okulumuz adına düzenlenmiş bir de
Şükran Belgesi takdim edildi.
Orada bizi bekleyenler var ve onların
yüzündeki gülümseme bir çok şeye
değer.Yaşlılarımızı demiyoruz hayata
anlam katarak yaş almışlarımızı
ihmal etmeyelim.
35

Benzer belgeler

Yansıma - DonateLife.gov.au

Yansıma - DonateLife.gov.au Madde 6- On sekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan bir kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve...

Detaylı