rakamlarla fikirtepe - Fikirtepe Platformu

Transkript

rakamlarla fikirtepe - Fikirtepe Platformu
1 EYLÜL 2016 / SAYI 5 / FİKİRTEPE PLATFORMU’NUN AYLIK ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR
Hep birlikte büyük değişime
Tiyatronun “Baba”
Sahne’si seyirciyle
Ekim’de buluşacak
Usta oyuncu Şevket Çoruh’la 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı’nda perdelerini açacak
olan “Baba Sahne”den, milyonları ekrana
kilitleyen “Arka Sokaklar”a kadar hayata ve
oyunculuğa dair keyifli bir sohbet...
Sayfa 8-9
RAKAMLARLA FİKİRTEPE
160 bin kişinin yaşayacağı Fikirtepe tamamlandığında, 35 bin konut, 2 bin 500 ticari alan, 6 sağlık tesisi, 6 kreşi, 15 okulu, 9 sosyal ve
kültürel alanı, 35 bin araç kapasiteli otoparkı, 45 açık, 26 kapalı havuzu, 48 parkı, 3 meydanı, 50 kapalı spor salonu, 20 basketbol sahası, 20
tenis kortu, 3 spor tesisi, 2 belediye hizmet alanı, 13 dini tesisi, 3 idari tesisi ile tüm sakinlerine modern bir şehir deneyimi yaşatacak.
Fikirtepe, Türkiye’nin
yükselen ve parlayan değeri
Fenerbahçe taraftarının
Miço’su Müjdat Yetkiner
“Kırmızı Bisikletim”
Fikirtepe’den geçti...
Dilek Makinesi, Londra
Tasarım Bienali’nde
Sayfa 4
Sayfa 6-7
Sayfa 10
Sayfa 12
2
RAKAMLARLA FİKİRTEPE
Kentsel dönüşümün Türkiye’deki merkezi konumunda
bulunan Fikirtepe’de yer alan projelerin sağlayacağı tüm
imkanlar, bütünüyle neredeyse hiç ele alınmadı. Genellikle
bölgede yer alan projeler bazında değerlendirmeler yapılıp bu
projeler özelinde bilgiler verildi. Buradan hareketle, bölgedeki
tüm projeleri inceleyerek hazırladığımız haberimizden de
anlaşılacağı üzere, bazılarının iddia ettiği gibi yeni Fikirtepe
bir beton yığını olmayacak. Parklar, sosyal ve kültürel alanlar,
okullar, spor tesisleri de bu dönüşümün en önemli bölümlerini
oluşturacak. Bunu rakamlarla anlamak daha da kolay. Gelin
Fikirtepe’ye bir de rakamlar üzerinden göz atalım.
l SOSYAL ALANLAR
Yeni Fikirtepe, sosyal imkânlarıyla da
fark yaratacak. Farklı boyutlarda toplam
48 parkın yer alacağı bölgede sosyal ve
kültürel aktiviteler için 9 alan tahsis edildi.
Bölgede yer alan projelere ait spor
alanlarına (yaklaşık 50 kapalı spor salonu,
yaklaşık 20 tenis kortu ve basket sahası)
ek olarak 3 adet büyük spor tesisinin de
yer alacağı bölgede 13 dini tesis, 6 sağlık
tesisi, 2 belediye hizmet alanı ve 3 meydan
bulunacak.
Bölgede yaşayacak olan 160 bin kişi
için eğitim kurumları da düşünülmüş
durumda.
Fikirtepe’de 6 kreşin yanı sıra 5 ilkokul,
6 ortaokul ve 4 lise de bölgedeki çocuk
ve gençlerin, bölgeden ayrılmadan
eğitimlerini rahatlıkla almalarına olanak
tanıyacak.
Çarpık yapılaşmanın açığa çıkardığı
en önemli sorunlardan biri olan
otopark problemi, projelerde yer alan
kapalı otoparklar ile ortadan kalkacak.
Bölgedeki tüm projelerin otoparkları
dikkate alındığında yaklaşık 35 bin araçlık
dev bir kapalı otopark kapasitesi ortaya
çıkacak. Bu otoparklara ek olarak belediye
tarafından hizmet verecek 2 açık otopark
ile bölgede gün içinde yaşanan trafik akışı
kontrol altına alınmış olacak.
3
21 okul, 48 park
Dönüşüm kapsamındaki
mahalleler:
Dumlupınar, Eğitim, Fikirtepe
ve Merdivenköy
Dönüşümün yapıldığı alan:
1.350.000 m2 (57 ada)
Firma ve proje sayısı:
31 inşaat firması, 61 proje
Park: 48
Sosyal-Kültürel Alan: 9
Meydan: 3
Dini Tesis: 13
Kreş: 6
İlkokul: 5 / Ortaokul: 6 / Lise: 4
Sağlık Tesisi: 6
İdari Tesis: 3
Belediye Hizmet Alanı: 2
Spor Tesisi: 3
Otopark Kapasitesi: 35 bin araç
Havuz: 45 açık, 26 kapalı
Kapalı Spor Salonu: Yaklaşık 50
Tenis Kortu: Yaklaşık 20
Basketbol Sahası: Yaklaşık 20
l ULAŞIM
E-5, TEM (O-2) ve köprü bağlantı
yollarının hemen yanıbaşında bulunan
Fikirtepe’den ana arterlere ve şehrin farklı
noktalarına ulaşım rahatlıkla gerçekleşecek.
Fikirtepe’de yer alacak iki füniküler
sistem, yüksekteki bölgelerin metro ile
bağlantılarını sağlayacak. Tarihi Yarımada
ile Anadolu yakasını deniz altından
birleştiren Marmaray’a birkaç dakikalık
mesafede yer alan bölge, yılsonuna doğru
bitirilmesi planlanan Avrasya Tüneli’nin
Anadolu yakasındaki giriş ve çıkışının
hemen yakınında yer alacak. Metrobüs
hattına 100 metrelik yakınlığı ile ulaşım
merkezlerinin tam ortasında yer alan
Fikirtepe’de iç ulaşım ise “Dairesel Tramvay
Hattı” ile mümkün olacak.
l PRESTİJ CADDESİ
Fikirtepe’nin merkezinde yer alan
Prestij Caddesi, modern yapıların
160 bin kişinin yaşayacağı Fikirtepe, 35 bin konut, 2 bin 500 ticari alan, spor alanları ve
tesisleri, sanat merkezleri, 3 meydanı, 45 açık, 26 kapalı havuzu, alışveriş ve eğlence caddesi
gibi birçok farklı fonksiyonuyla tüm sakinlerine modern bir şehir deneyimi yaşatacak.
altında bulunan ticari alanlar ile dünya
markalarına ev sahipliği yapacak. Prestij
Caddesi’nde Türkiye’nin ve dünyanın
önemli restoran zincirleri ile kafeler de yer
alacak. Cadde, bölgeye canlılık getirirken
bir yandan da prestij katacak.
l YENİ FİKİRTEPE PARK BULVARI
Barselona’daki La Rambla ve New
York’daki Park Avenue’dan esinlenerek
oluşturulan 900 metre uzunluğundaki
yeşil alan, Park Bulvarı olacak. İki ucunca
yer alan simgesel yapılar ile dikkat
çekecek olan bulvar, dünyanın en önemli
bulvarları arasında yer alacak.
ulaşılabilecek AVM’ler arasında şunlar yer
alıyor: Akasya (Acıbadem), Bauhaus AVM
(İçerenköy), Brandium (Ataşehir), Capitol
Alışveriş ve Eğlence Merkezi (Altunizade),
CarrefourSA AVM (Kadıköy-ÜmraniyeMaltepe), IKEA (Ümraniye), Koçtaş
Alışveriş Merkezi (Kozyatağı), Kozzy
Alışveriş ve Kültür Merkezi (Kozyatağı),
M1 Meydan Alışveriş Merkezleri
(Ümraniye), Metro AVM (Yenisahra),
Modoko Mobilya AVM (Ümraniye),
Neomarin AVM (Pendik), Optimum
Outlet ve Eğlence Merkezi (Ataşehir),
Palladium AVM (Ataşehir), Pendorya
AVM (Pendik), Praktiker AVM (Ümraniye,
Kartal), Tepe Nautilus AVM (Kadıköy).
l ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ
l ÜNİVERSİTELER
Fikirtepe’de en önemli avantajlardan
birisi de bölgede yer alan ve bölgeye yakın
mesafede bulunan alışveriş merkezleri
olacak. Bölgeye yürüme mesafesindeki
Akasya AVM’nin yanı sıra kolaylıkla
Medeniyet Üniversitesi (Göztepe),
Marmara Üniversitesi (Göztepe), Yeditepe
Üniversitesi (Göztepe-Kayışdağı), Okan
Üniversitesi (Hasanpaşa Yerleşkesi),
İstanbul Üniversitesi (Kadıköy Yerleşkesi),
Doğuş Üniversitesi (Hasanpaşa), Aydın
Üniversitesi (Kadıköy Yerleşkesi), İstanbul
Şehir Üniversitesi (Üsküdar), Acıbadem
Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi,
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, Özyeğin
Üniversitesi.
l KÜLTÜR VE SANAT MERKEZLERİ
Kadıköy Haldun Taner Sahnesi,
Ümraniye Sahnesi, Üsküdar Kerem
Yılmazer Sahnesi, Üsküdar Müsahipzade
Celal Sahnesi, Oyun Atölyesi - Moda,
BMKM - Kadıköy Barış Manço Kültür
Merkezi, CKM Caddebostan Kültür
Merkezi, Bostancı Gösteri Merkezi, Yayla
Sanat Merkezi Sahnesi - Maltepe, Çağdaş
Sahne (Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Sahnesi), Ümraniye Kerem Yılmazer
Sahnesi, Kartal Sanat Tiyatrosu Sahnesi,
Enver Demirkan Virgül Tiyatrosu, İstanbul
Halk Tiyatrosu, Duru Tiyatro, Moda
Sahne, Baba Sahne.
4
Fikirtepe, Türkiye’nin
yükselen ve parlayan değeri
Yeni Fikirtepe’de
yaşam başlıyor...
Fikirtepe, dönüşüm kapsamında ne
aşamada?
Fikirtepe, 18 milyar dolar yatırım
değerine sahip, 1 milyon 350 bin
metrekare alanda devasa bir dönüşüm
örneği. Bölgede, tüm çalışmaların
tamamlanmasıyla birlikte 35 bin konut
ve 2 bin 500 ticari alan ile 160 bin kişinin
yaşayacağını öngörüyoruz. İstanbul’un
modern mimarisine, çalışma alanlarına,
sosyal yaşam alanlarına ve en rahat
ulaşımına sahip bir bölge olan Fikirtepe
için biliyorsunuz her daim “parlayan
ve yükselen değer” tanımlamalarını
kullanıyoruz. Çünkü Fikirtepe, şehrin
içinde bir şehir olarak yükseliyor ve
değerleniyor. Platformun da hedeflerinden
biri bugüne kadar gerçek değeri bir
İlk teslimlerin 2016 sonunda
gerçekleştirilmesi hedeflenen
Fikirtepe’de inşaat firmalarının
çalışmaları tüm hızıyla devam
ederken projeler de tüm
ihtişamlarıyla yükseliyor.
Türkiye’nin ilk büyük ve planlı
kentsel dönüşüm girişimi olan
Fikirtepe tamamlandığında,
İstanbul gibi yaklaşık 15 milyonluk
dev metropol içerisinde adeta yeni
bir şehir ortaya çıkacak. 1 milyon
350 bin metrekarelik alanın
yeniden inşa edildiği Fikirtepe’de,
bölgedeki çalışmaların zamanında
ve planlandığı gibi gitmesini
sağlamak, hak sahipleri ile
firmaların anlaşma aşamasına
dahil olarak sorunları çözmek
ve bugüne kadar tıkalı olarak
adlandırılan sürecin işlemesini
sağlamak ve geleceğin
Fikirtepe’sine hazırlık yapmak
için kurulan Fikirtepe Platformu
da çalışmalarına aralıksız devam
ediyor. Platformun kurulduğu
günden bu yana gerçekleştirdiği
faaliyetleri, bölgedeki son
durumu, satışları ve genel olarak
Fikirtepe’yi, Fikirtepe Platformu
Genel Müdürü İrfan Şükrü Yağcı
ile değerlendirdik.
şekilde gösterilmeyen ve üstü örtülen
Fikirtepe’nin hak ettiği ihtişama ve
ilgiye ulaşmasını sağlamak diyebiliriz.
17 üye inşaat firmasıyla çalışmalarına
devam eden platform, bölgedeki hak
sahiplerinin ihtiyaçlarına cevap vermek ve
bölgedeki sorunları çözmek için kurduğu
komisyonlar üzerinden çalışmalarını
sürdürüyor. Bölgede şu an toplam
57 adanın yüzde 80’inde anlaşmalar
tamamlandı. 24 adada yüzde 100 anlaşma
sağlandı. 15 adada ruhsat işlemleri
tamamlandı. Önümüzdeki yıl bölgedeki ilk
teslimlerin yapılacağını öngörüyoruz. Hak
sahipleriyle olan anlaşmaların da 2-3 yıl
içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Yıl
sonuna kadar da anlaşma oranı yüzde 85 ile
90 civarına çıkacaktır.
Fikirtepe’nin altyapı çalışmalarında son
durum nedir?
Fikirtepe’nin, uzun süren kapsamlı
çalışmaların ardından artık bir master
planı var. Tamamen planlı ve bölgenin
ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan planın
uygulamasına başlanacak. 100 yıla yetecek
bir altyapı çalışması söz konusu. Bunun için
de, Fikirtepe’nin en büyük paydaşı İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin altyapıların
ihalesini gerçekleştirmesini ve çalışmaların
bir an önce başlamasını bekliyoruz.
YATIRIM İÇİN TAM ZAMANI
Dönüşüm süreci ile birlikte Anadolu
Yakası birden dikkatleri üzerine çekti.
Anadolu Yakası’nda yatırım gerçekleştirmek
İrfan Şükrü Yağcı
isteyen yatırımcıların sayısında artış söz
konusu. Bununla doğru orantılı olarak ev
fiyatlarında da bir artış mevcut. Fikirtepe’de
yatırımcıları bekleyen fırsatlar nelerdir?
Bir süre öncesine kadar “Avrupa
Yakası’nda çalışıp Anadolu Yakası’nda
yaşamak” şeklinde bir kavram çok
popülerdi. Artık Anadolu Yakası’nda
çalışan sayısı da ciddi oranlarda arttığı için
insanlar bölgenin yatırım potansiyelinin
farkına vardı ve burada daha fazla
yatırım gerçekleştirmeye başladı. Çünkü
fiyatların ne kadar kısa sürede arttığı ve
prim potansiyeli ortada. Bunun en güzel
örneklerinden biri de Fikirtepe. Fikirtepe’de
dönüşümün başlamasıyla birlikte ilk başta
4 bin 500-5 bin bandında olan metrekare
fiyatları, bugün 7 bin 500-8 bin bandında.
Bu rakam ilerleyen dönemlerde giderek
hızlı bir şekilde artacak. Çünkü Fikirtepe
şu an olması gereken değer aralığında
değil. Bugüne kadar süregelen kötü algı,
bölgedeki projelerin, ederinin 3’te 1’i
fiyatına satılmasına neden oluyor. Bu da,
bölgenin aslında Anadolu Yakası’nda yerini
almak isteyenler için ne kadar büyük bir
fırsat sunduğunun kanıtı. Bugün buradan
yerini almayan yatırımcılar, çok değil, 4 ya
da 5 yıl içerisinde 8-10 bin dolara ulaşacak
metrekare fiyatlarını görünce pişman
olacaklar.
Fikirtepe’deki ulaşım ve sosyal donatı
alanlarından bahsedebilir misiniz?
Bölgenin master planı kapsamında aynı
zamanda ticari alanların bulunduğu ve
yeni Bağdat Caddesi olmaya aday Prestij
Caddesi’nden füniküler ve tramvay hatları
geçecek. E5 hattı üzerinde bulunan,
merkezi konumu ile dikkat çeken Fikirtepe,
aynı zamanda metro, metrobüs gibi toplu
taşıma alanlarının kesiştiği noktada ve
Avrasya Tüneli sayesinde havalimanına
da olan avantajlı konumuna rağmen
bölgedeki diğer projelerden oldukça düşük
bir fiyata satış gerçekleştiriyor. Anadolu
Yakası’nın kalbinde, bu kadar avantajlı
bir lokasyonda bu fiyatlar üzerinden yer
alabilmek yalnızca önümüzdeki birkaç
dönem daha mümkün olabilecek. Bölgede;
okuldan hastaneye, alışveriş, kültürsanat ve spor merkezlerinden parklara
kadar çok sayıda sosyal tesisler yepyeni
ve modern bir şekilde inşa edilecek. Bu
tesislerin şu an için sahipleri belli değil.
Platform olarak öncelikli amaçlarımızdan
bir tanesi de, bölgenin, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi
gibi kurumlar tarafından sahiplenilerek
bu sosyal alanların yatırımcılar ile
buluşturulmasının sağlanması. l
ARAŞTIRMA
5
Gayrimenkul, yaklaşık 10 yıldır “yatırımın güvenli limanı”
imajını koruyor. İnşaat ve gayrimenkul, dönemsel olarak
siyasi gelişmelerden, global ekonomiden etkilense de Türkiye
ekonomisinin parlayan yıldızı olmaya devam edecek. Sektörün
gelişimini, satışlarını takip etmek, uzun zamandır süregelen balon
gibi korkuları da önlemek için birçok araştırma gerçekleştiriliyor.
Türkiye’nin prestijli ekonomi yayınlarından Forbes Türkiye’nin
bu yıl sekizinci kez yayınladığı, İş Bankası ve gayrimenkul bilgi
servisi REIDIN’in desteği ile hazırlanan “Forbes Emlak Raporu”,
gayrimenkul sektörünün her türlü beklentiye karşılık 2016
yılında yeniden atağa geçtiğini gözler önüne seriyor.
Emlak sektörünün önü açık
İ
ngiltere merkezli küresel gayrimenkul
şirketi Knight Frank’ın raporuna göre;
2015’te dünyada 55 ülke arasında
konut fiyatlarının en çok arttığı ülke
Türkiye. Rakamsal veriler, gayrimenkul
sektörünün giderek artan genç nüfusu
ile Türkiye için “sığınılacak liman”
olarak görüldüğünü söylüyor. Yabancı
yatırımcılar açısından son yıllarda
yaşanan siyasi ve toplumsal karmaşa
nedeniyle bir nebze tedbirli olunduğu
gözlense de yine azımsanamayacak bir
talep söz konusu. Son 1,5 yıl içerisinde
yabancı yatırımcılar 32 bin konut satın
r liman
i
l
i
n
e
v
ü
ng
aldı. Bunlardan yüzde 66’sı sadece 9
ülkenin vatandaşlarından oluşuyor.
En fazla konut alanlar ise 5 bin 828
adet konutla Iraklılar. Iraklıları, Suudi
Arabistan ve Kuveyt izliyor. Avrupa’dan
ise İngiltere, Almanya ve Rusya ön plana
çıkan yatırımcılar arasında. l
Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY
r içi
ımcıla
r
ı
t
a
y
,
ü
ör
ılların
da son y ından
n
u
s
u
n
ıs
ko
ekt
ılması aç
er artışı
p ve değ yıl ile karşılaştır şmeler
İnşaat s
le
a
t
e
d
önceki
ışı, hem
mik geli
al
onut sat 016’nın verileri, siyasi ve ekono nomisinin amir
k
m
e
h
2
o
ın
n
k
a
le
ın
e
n
ıl
ı
iy
a
e
y
ş
n
ığ
a
lk
2015
atlatt
a da ü
inde y
sı nede
şekilde
u kırma
ılı içeris
eden ols
rekorun e sahip. 2016 y lgalanmalara n nemi başarılı bir aynı şekilde
da
em
dö
üzde
tışın
ciddi ön üre piyasalarda ektörünün bu
i hızlı ar
tanbul y
k
İs
a
e
d
v
s
ın
s
a
r
k
n
ir
belirli b umundaki emla da konut satışla a yalnızca Ada flasyon oranının
on
k
i
is
yılların
0,2) en
-2016
u yıllard
m
e
g
14-2015 öyleyebiliriz. B
(yüzde 1 , Haziran 2015
0
a
2
r
a
r.
k
o
n
y
görülü
dığını s üzde 12,3) ve A tlarındaki artış rine çıktı. Stok
yansıma
(y
’un üze eni yatırımlar
nut fiya
fiyatlara aşabildi, İzmir
aldı. Ko
üzde 10
k
y
ı
e
e
n
d
d
nun y
jı
in
in
a
r
’s
is
i ve
n 27
20 ba
n ger
birçoğu
e
a
d
u
ın
ir
p
ın
h
r
nimsediğ hız
ç
e
a
e
ş
la
k
b
k
a
i
ü
ir
r
m
y
b
ir
le
ü
e
f
ji
b
c
30
krar
rate
şaat
sade
arasında 2015 yılında in yönelik satış st yatırımlarına te ilk üç
i
r
le
m
e
ın
a
dön
le de
klara
ı 2016’n
16 yılınd
nedeniy ellerindeki sto
ların 20 nan yapı ruhsat ına ulaştı. l
a
m
i,
fazlalığı
ir
iğ
f
d
u
ır
ştirme
uran b
için alı
0 bin sın
gerçekle ırımlarını durd aata başlamak
tarak 25
r
a
4
t
ş
3
a
e
in
y
i
zd
2015’te
yor. Yen
göre yü
ri görülü aynı dönemine
le
ik
d
r
e
v
ın
eçen yıl
ayında g
Anadolu yakasında fiyatlar yükselmeye devam ediyor
Ortalama getiri oranlarında ancak beşinci sırada gelen İstanbul’da bu yıl Anadolu
Yakası ön plana çıkıyor. Haziran 2015-Haziran 2016 döneminde İstanbul’da
satılan konut sayısının 235 bini bulduğu görülüyor. 2016 yılının ilk yarısında ise,
yüzde 4 oranında azalma ile zayıf bir performans gözlense de İstanbul’un 39
ilçesinden birçoğunda artış gözlendi. Artış, Anadolu Yakası başta olmak üzere
14 ilçede yüzde 30’ların üzerine çıktı. Anadolu Yakası’ndaki bu artışın en büyük
nedenlerinden biri de raporda, “bölgede yoğun olarak gerçekleştirilen kentsel
dönüşüm” olarak gösteriliyor. Kadıköy, Kartal ve Ataşehir bölgesinde devam eden
inşaatların gelecek dönemlerde fiyatları daha da yukarı çekmesi bekleniyor. l
526 bin konut satıldı
Bu yıl oldukça kapsamlı bir şekilde
sektörü inceleyen rapor, Türkiye’de
büyükşehir statüsündeki 30 şehrin
tamamını mahalle mahalle mercek
altına alıyor. 2016 yılının ilk
yarısındaki verilere bakıldığında ülke
genelinde 630 bin konut satışının
yapıldığı, bu satışlardan 526 bin
ile yüzde 83’ünün gerçekleştiği
görülüyor. 30 kent, 185 ilçe ve bin 83
mahallenin yıllık fiyat hareketlerini
de inceleyen rapor aynı zamanda
yatırımcıların, yatırım yapmadan
önce danışabilecekleri bir rehber
niteliğinde. l
En çok kazandıran iller
Aydın ve Sakarya
Yatırımcısına en çok kazandıran
kentler ise yüzde 30’un üzerinde
prim oranıyla Aydın ve Sakarya oldu.
Bu iki kenti, Kocaeli (yüzde 29,4),
Antalya (yüzde 29) ve İstanbul (yüzde
27,9) takip ediyor. Konut satışlarında
İstanbul’un getiri şampiyonu ise yüzde
41 ile Sultanbeyli. Bölgede bir yandan
yeni konutlar yapılmaya devam
ederken diğer yandan da tamamlanan
markalı konutların ikinci el piyasaları
oluştu. Yüzde 40 barajını geçen bir
diğer ilçe ise üçüncü havalimanı ve
Kanal İstanbul gibi mega projeler
sayesinde Silivri oldu. l
SPOR
6
Fenerbahçe taraftarının Miço’su MÜJDAT YETKİNER
Yeteneklerin
çıkmamasının
nedeni akıllı
telefonlar
Fenerbahçe’nin efsane liberosu ve Fenerbahçe tarihinin en fazla forma giyen
oyuncusu Müjdat Yetkiner, nam-ı diğer Miço, kimi zaman takımının kaptanı
oldu, kimi zaman da kalecisi. Yıllar geçti, futbolculuk kariyeri sona erdi
fakat hiçbir zaman Fenerbahçe’den kopamadı. Bir dönem Türkiye Futbol
Federasyonu İstanbul Bölgesi Baş Antrenörü olarak da görev alan Müjdat
Yetkiner, şu anda Fenerbahçe’nin Futbol Altyapı Gençlik Geliştirme Programı
(GGP) Koordinatörü olarak görev yapıyor. Yetkiner, kendi dönemindeki
imkânsızlıklardan ilginç anılarına, altyapı çalışmalarından ülke futbolunun
geleceğine kadar birçok konuda görüşlerini, Fenerbahçe Futbol Evi’nde
gerçekleştirdiğimiz söyleşide bizlerle paylaştı. Kendi döneminde soyunma
odasında kömür sobası olduğundan, tıkanan saha giderlerini futbolcuların
açtığından bahseden Yetkiner, “Biz, imkânsızlıklar arasında kariyer yaptık.
Şimdi her şey var ama yetenek yok. Belki altyapıdaki çocuklarımız bunu
okuyup üzülecekler ama bu gerçeği söylemek zorundayım. Bana sorarsanız
yeteneklerin kaybolmasının en büyük nedenlerinden biri akıllı telefonlar.
Buraya verdikleri enerjiyi, sahaya vermiyorlar” diye konuştu.
Sizin için “Fenerbahçe’ye Maradona
gelse, Müjdat onu yedekte bırakır” diye
esprili konuşmalar var. Neydi sizi uzun
yıllar Fenerbahçe’de vazgeçilmez kılan?
Çalışmak, çalışmak ve çalışmak. Tek
torpilim Allah’tan. Çok profesyonel
davranmak ve kendine iyi bakmak. Çok
varlıklı bir ailenin çocuğu değildim
fakat rahmetli annem ve babam
kardeşlerimle ve benimle çok ilgilenirdi.
İyi beslendiğimiz, iyi dinlendiğimiz ve
antrenmanı çok sevdiğimiz, yaptığımız işi
amatör düşünce ile yaptığımız için başarılı
olduk. Amatör kelimesini burada açmak
istiyorum. Amatör, “yaptığı işten haz
duyan, karşılığında bedel beklemeyen”
demek. Biz, o zihniyetle profesyonel
olarak oynadığımız için uzun yıllar
Fenerbahçe’de kalma şansını elde ettik.
Bunun yanında yeteneğimin de elbette
çok önemli rolü var.
Kariyeriniz boyunca Fenerbahçe’de
hemen her pozisyonda oynadınız. Hatta
bir maçta kaleci yerine geçip penaltı
kurtardınız. Hikâyesini anlatır mısınız?
Evet doğru. Sakarya maçıydı. Ben
futbola kaleci olarak başladım. Bizim
mahalle takımının kalecisi bendim.
Bizim ortası çukur, iki tarafı rampa ve
bir tarafı set şeklinde bir futbol alanımız
vardı. Orada maç yapardık. Ben orada
futbolcu oldum. Kalelerimizi tebeşirle
çizerdik. Ben o sert beton üzerinde topları
kurtarmak için uçuyordum. O topları
kurtarmaya çalışıyordum. Daha sonra
profesyonel hayatımda, antrenmanlarda,
arkadaşlar şut çalışsın diye kaleye
geçiyordum. Sakarya maçında da oyuncu
değişikliği hakkımız bitmişti ve Yaşar
Ağabey’den aldım eldivenleri. Kaleci
değiştiremeyeceğimiz için bir oyuncunun
kaleye geçmesi gerekiyordu. İlk penaltıyı
kurtardım ama hakem tekrarlattırdı.
İkinciyi de topun geleceği yönü anladığım
halde çıkaramadım. Biraz sert bir şuttu.
Maçın hikâyesi böyle.
Futbolculuk kariyerinizin ardından sizi
hiç yorumcu olarak görmedik. Bunun bir
sebebi var mı?
Yorumculara çok kızdığım için.
Özellikle Fenerbahçe formasını giymiş
ağabeylerimize çok kızıyorum. Bir de
oynarken bizi eleştiren eski sporculara
çok kızıyorum. Çok acımasızca ve belden
aşağı vurarak eleştiri yapıyorlar. O yüzden
de istemiyorum yorumculuk yapmayı.
Aslında çenebaz bir adamım, çok da
güzel futbol yorumu yapabilirim ama bu
sebeplerden dolayı istemiyorum.
BİZ YOKLUKLARIN TOPÇUSUYUZ
Altyapı yıllarınız nasıldı? O zamanki
altyapı ile şimdiki altyapıyı karşılaştırır
mısınız?
Dereağzı Tesisleri şu anki gibi büyük
değildi. Şu an bulunduğumuz yer yol ve
yanı lunaparktı. Bir tarafta tel örgüler
vardı. Bir tarafta duvar. Duvarın dibinde
şarapçılar ve esrarkeşler bulunurdu.
Tel örgülerin oradan taraftar içeriyi
izleyebilir ve hatta tel örgülerden
atlayıp, sahaya girebilirdi. Yani gelip
seni dövebiliyordu. Nitekim çok yüksek
sayıda kişinin tel örgüleri aşıp sahaya
girdiğini dün gibi hatırlıyorum. Bir tek
Soldan Sağa: Özlem Gezer Ege (editör), Rambo Hasan (Hasan Özdemir), Müjdat
Yetkiner, Kemalettin Şentürk, Ahmet Sarıcalı (Şua İnşaat) ve Saffet Akbaş.
SPOR
7
1984-85 futbol sezonunda hem Türkiye Ligi hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı
kazanan Müjdat Yetkiner’li Fenerbahçe futbol takımı bir arada.
Schumacher’le kavga
Peki, en unutamadığınız maç hangisi?
Ankaragücü maçını hiç unutamam,
Schumacher’i dövmüştüm. Maç 5-1
bitti. Hem gol attım, hem de Aykut’a iki
gol attırdım o maçta. Son 10 dakikaya
girilmişti. Aslında biz Schumacher’le iyi
arkadaştık. Kampta akşamları bazen pipo
içerdik. Maçtan sonra da oturup sohbet
edip, yiyip içerdik çoğu zaman. Kavga
edeceğimizi hiç düşünmezdim. Maç 5-0
olunca Schumacher’e döndüm işaretle
ve sözle şimdi golü yiyeceksin dedim. O
lafıma kızdı. Benim amacım onu kızdırarak
o golü kurtarmasını sağlamaktı. O nedenle
o cümleyi kullandım. Maç bitince saha
içinde bana saldırmaya kalktı. Sonra
soyunma odasında olayı tekrarlayınca
ben de ona karşılık verdim. Sonra da
özür dilemeye yolladılar beni. Bir çiçek
yaptırıp evine özür dilemeye gittim.
“Fenerbahçe’nin renklerinin ne olduğunu
bana öğrettiğin için teşekkür ederim” dedi.
Tabii ki barıştık. Belki çok güzel değil ama
unutamadığım bir anımdır. Şaka yaparken
ne kadar dikkatli olmak gerektiğini
öğretmiştir bana. l
Rambo Hasan ve ben sahada kalmıştık.
Arkadaşlarımız arabalarına binemeden
taksi ile kaçmışlardı. Bir toprak saha
düşünün, yağmur yağdığı zaman yarısı
su tutuyordu. Martılar içine gelip
yıkanıyordu. Biz elimizde keski ve
çekiçle o suyun akmasını sağlıyorduk.
Ondan sonra antrenmana çıkıyorduk.
Bizden büyük A takımında oynayan
ağabeylerimiz, çamur ve su dolu sahada
antrenman yapmak istemedikleri için
önden biz bu işleri yapıyorduk. O
zaman ast-üst ilişkileri vardı. Şimdi asla
öyle bir şey yok. O zamanlar soyunma
odamızda bir tane odun kömür sobamız
vardı. Lodosta buraya gelen ağaç
dallarını ve kalasları toplardık. Onları
kırarak ısınırdık. Hiçbir zaman sıcak su
ile duş almadık. Çoğu zaman elimizi
yüzümüzü bile yıkayacak su olmazdı.
Köşede bir çeşme vardı, zaman zaman
orada yıkardık elimizi yüzümüzü.
Şimdi altyapının antrenmanlarını
yaptığı, sizin de gördüğünüz burada
suni çim sahamız var. Karşısında kamp
binamız var. Aşağıda fitness salonumuz
var. Sauna var. Yemekhaneleri var.
Doktorlar, fizyoterapistler var. Resmi
maç oynayacakları bir çim sahamız var.
Başkanımız tüm olanakları sağladı. Biz
yoklukların topçusuyuz. Şimdi her şey
var ama yetenek yok. Belki altyapıdaki
çocuklarımız bunu okuyup üzülecekler
ama bu gerçeği söylemek zorundayım.
Bana sorarsanız yeteneklerin
kaybolmasının en büyük nedenlerinden
biri sağlanan bu olanaklar değil, akıllı
telefonlar. Bu telefonlarla arkadaş
buluyorlar, dünyaya açılıyorlar, her şeyi
yapabiliyorlar ve bunsuz yaşamıyorlar.
Buraya verdikleri enerjiyi, sahaya
vermiyorlar. l
Fikirtepe’de ücretsiz
spor alanları olmalı
Fikirtepe’de yepyeni bir yaşam
başlayacak, burada Fenerbahçe’nin
de tesisleri var ve U19 takımı
çalışıyor. Fenerbahçe burada
kalacak mı?
Fenerbahçe’nin Fikirtepe’de
iki sene daha anlaşması devam
ediyor. Sonrasında büyük ihtimalle
kalmayacak ama yine de kesin
olmadan bir şey söylemek yanlış
olur.
Siz bir sporcu ve spor adamı
olarak yeniden yapılanan bir yerde,
Fikirtepe’de ne tarz spor alanlarının
olmasını istersiniz?
Burada 160.000 kişinin spor
ihtiyaçlarını karşılayacak alanların
olması lazım. Projelerin dışında yer
alan kamu alanlarında çocukların,
gençlerin ücretsiz olarak
kullanabileceği, futbol, basketbol
vs. maçları yapabileceği alanların
olması lazım. Nizami saha yapılsın.
Halka açık olsun. İnsanlar istediği
zaman gelsin oynasın. Spor gelişsin.
İzleyenlere açık olsun. Yurtdışında,
sporda başarılı olan birçok ülkede
bu tarz spor alanları var. En
önemlisi ücretsiz olsun. Çocuklar
gelsin, topunu alsın oynasın.
Modern olarak tekrar planlanan
bir yaşam alanında iyi şekilde
değerlendirilecek spor alanları,
ülkemizin çocuklarının ve geçlerinin
geleceğine bir yatırımdır. Bu alanlar,
gelecek nesillerin spor başarılarını
ve spor sevgisini arttıracaktır. l
Gebze’de 110 dönüm arazide yapılacak 3 Temmuz
Akademisi altyapımızın daha da güçlenmesi için gerekli
3 Temmuz Akademisi’nden biraz
bahseder misiniz?
3 Temmuz Akademisi çok büyük bir
proje, bunun için Gebze’de 110 dönüm
arazi alındı. 200 dönüme çıkarmak
istiyoruz bu alanı, o zaman bu çalışmalar
daha da hız kazanacak. Bununla ilgili
bir ihtiyaç krokisi sunduk başkanımıza.
Yurtdışında yaklaşık 20 kulüp gezdikten
sonra, kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde
bulundurarak ve aldığımız “Çocuk Koruma
Eğitimi”nden yola çıkarak hazırladık
bu krokiyi. “Çocuk Koruma Eğitimi”ni
Futbol Federasyonu da zorunlu tutuyor
ve bu eğitimi tüm personeli ile birlikte
alan iki takımdan biri Fenerbahçe. Biz bu
eğitimi tüm ailelerimizle de paylaştık. Tüm
gezdiğim kulüplerin yaklaşık 20 nizami
çim sahası ve ikinci bir pilot takımları
var. Bizim burada 250 öğrencimiz var,
yaklaşık 50 tanesi burada yatılı kalıyor.
1400 personelimiz var ve tüm bunları
döndürmek için büyük bir bütçe söz
konusu. Bu akademinin olması altyapımızın
daha da güçlenmesi için gerekli, ancak
bu bütçenin dönmesi için mutlaka bir
pilot takım olmalı. Oyuncuların futbol
hayatının daha sağlıklı gelişimi, hayal
kırıklıklarının daha az olması ve ilerleyen
zamanlarda hem kulübün hem de
oyuncunun daha karlı olması için bu pilot
takımın, tıpkı diğer birçok ülkede olduğu
gibi olması gerektiğini düşünüyorum.
Yukarıyı hedeflemek güzel bir şey oyuncu
için, ancak bunun için çok çalışmak ve
sebat etmek gerekiyor. Kendi futbol
hayatımdan örnek vermem gerekirse,
o zaman Beşiktaş’ta oturuyorum, 4 yıl
boyunca buraya önce vapurla Üsküdar’a,
Üsküdar’dan Kadıköy ve oradan da
yürüyerek tesise geliyordum. O zaman
ağabeylerimizin lüks otomobilleri vardı.
4 sene sonunda bir Şahin aldım. Şimdi
çok güzel arabalarım var ama buraya nasıl
gelindiğini biliyorum.
Bu noktada aileler mutlaka eğitmenlerle
ortak hareket etmeli. Spor önemli bir
disiplin ve sporun bittiği yerde gençliği
büyük tehlikeler bekliyor. Bu yüzden
büyük binaların arasına mutlaka ama
mutlaka resmi maç oynanabilecek
büyüklükte saha yapılmalı. Bu sahalar
gençler için ücretsiz olmalı. Çocuklar
gönüllerince spor yapabilmeli. l
Ortega çok yetenekli bir oyuncu, oynamak isterdim
Sizce Türkiye’ye gelen en iyi yabancı
oyuncular kimdi?
Ortega, Anelka, Repçiç, Pesiç, Apiah,
Schumacher, Okocha.
Oynamak isteyip de aynı dönemde
olmadığınız için oynayamadığınız bir
oyuncu var mı?
Ortega. Çok yetenekli bir oyuncu bence.
Arjantin’de Maradona’dan sonra Ortega’yı
konuşur herkes. l
8 AYIN RÖPORTAJI
Tiyatronun “Baba” Sahne
Kültür sanatın merkezi Kadıköy’de “kimsenin kendini yetim hissetmeyeceği” bir tiyatro ‘’Baba Sahne’’...
Usta oyuncu Şevket Çoruh’un, “Fabrika ayarlarına döndürüyoruz” diyerek tanımladığı eski Ercan
Sineması yeni Baba Sahne, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda perdelerini açacak. Şu an ‘’Baba Sahne’’nin
tüm hızıyla hazırlıklarına devam eden ünlü oyuncu ile hayali olan ‘’Baba Sahne’’den, milyonları 11 yıldır
ekrana kilitleyen “Arka Sokaklar”dan; hayata ve oyunculuğa dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Şevket Çoruh kimdir, özel hayatında neler
yapar ve bir gününü nasıl geçirir?
İlk söyleyeceğim şey, bir günümde çok
çalıştığım. Bizler çok çalışan insanlarız,
özellikle hedefleri olan insanların çalışması
önemli. Kalan vakitlerimde de arkadaşlarımla
görüşüyorum ve onlarla; hedeflerimize
ulaşmak hakkında ve yapacağımız işlerle
ilgili sohbet ediyoruz. Çünkü tek başınıza
bir hedefiniz varsa ve o hedefe gidecek
yol da uzunsa işiniz yalnızca çalışmaktan
ve dostlarınızla beraber vakit geçirmekten
geçiyor. Bir kızım var, onunla da vakit
geçiriyorum. Tatil, dinlenme vb. işler için
pek de vakit bulamıyorum aslında. 11 yıldır
‘’Arka Sokaklar’’ı çekiyorum. 400 bölüm
çekiyorsunuz, geriye 3-4 hafta kalıyor. O kalan
3-4 haftada da başka projeler yapıyorsunuz.
Yıllardır bu sektörün içindesiniz, fakat daha
çok uzun soluklu bir projeye dönüşen “Arka
Sokaklar” dizisi ile tanınıyorsunuz. Arka
Sokaklar neden bu kadar çok sevildi?
Neden bu kadar çok sevildiğini açıkçası
bilmiyorum ve bildiğini iddia edenin de
yalan söylediğini düşünüyorum. Bunun bir
formülü yok, yani bu formülü biliyorsanız
direk bir yapım şirketi açmanız lazım. 11 yıldır
gördüğüm şeyden bahsetmem gerekirse,
birincisi samimiyet. İkincisi yapımın içindeki
unsurların devamlılığı ve projeyi benimsemesi.
Mesela biz 11 senedir aynı kadro ile devam
ediyoruz. Türk insanı, dizi ve filmlerde
özdeşleşmeyi tercih ediyor. Televizyon
başında diziyi izlerken ‘’Mesut bak! Arkana
saklandı’’ diye televizyonla konuşan,
bölümden sonra da yan komşusunu arayıp son
bölümün kritiğini yapan izleyiciler var.
“Arka Sokaklar’’daki ‘’Mesut’’ karakteri ile
özel hayatınızda bir karşılaştırma yapılıyor
mu?
Yapılıyor tabii ki. Halk merak eder,
karakteriniz hakkında ‘’Acaba gerçekten
böyle mi?’’ diyebilir. Ancak özel hayatınızda
da canlandırdığınız karakter gibi olmanın
imkânı yok. Hayata sürekli polis gözüyle
Şu anda Baba
Sahne’nin inşaatı
tüm hızıyla
devam ediyor...
bakmak o sertlikte çalışan bir adam olmak
çok zor. Özellikle ‘’Mesut’’ karakteri çok sert.
Normalde ben daha eğlenceli, espriyi, şakayı
ve eğlenmeyi seven bir adamım.
Ekim ayında perdelerini açacak ‘’Baba
Sahne’’nin doğuş hikâyesi nedir? Sizin için
‘’Baba Sahne’’ ne ifade ediyor?
Baba Sahne’yi Ekim ayında 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı’nda seyirciyle
buluşturmak istiyoruz. Yıllardır bir tiyatro
binası arıyordum. Şu anki Baba Sahne, eski
Ercan Sineması. Aslında burası tiyatro olarak
1967 yılında kurulmuş. Burada Yıldırım Önal,
Abdurrahman Palay, Zafer Diper, Çetin
İpekkaya gibi Türk tiyatrosunun önemli
isimleri sahne aldı. Biz de burayı şu an fabrika
ayarlarına döndürüyoruz. Baba Sahne’de
büyük bir ekibiz, kapımız herkese açık. Zaten
adı da bu nedenle ‘’Baba Sahne’’. Burası,
kimsenin kendini yetim hissetmeyeceği bir yer
olacak.
Kuruluş aşamasında herhangi bir yerden
destek aldınız mı?
Hayır. Ne devletin ne de özel sektörün
herhangi bir kurumundan destek almadık.
Ben, elimde sponsorluk dosyası ile dolaşmama
rağmen bir sonuç alamadım. Nedenini
düşününce de; sanırım bizim mesleğimiz biraz
korkutucu, ürkütücü geliyor. Başka birçok şey
için sponsor olabiliyorlar ama sanata destek
olma yanlısı değiller.
Türkiye’de tiyatro, sinema ve televizyonun
durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de eğitim aldığı işi yapamayıp,
başka mesleklerle hayatına devam etmek
zorunda olan milyonlarca insan var. Ülke
koşulları bizleri buna itiyor. Bu kadar büyük
bir kentte hâlâ birçok sanat merkezinin kapalı
olması ya da yenilenememesi üzücü tabii. Bu
nedenle Baba Sahne’yi almak, yine eski haline
getirip orada tüm sezon boyunca tiyatro
yapacak olmak bizler için gurur verici. Keşke
kurumlar böyle mekânları bulsalar, yenileseler
ve kültür sanat hayatına kazandırsalar. O
zaman çok daha özgür, daha barışçıl ve çağdaş
bir ülke oluruz. l
Sinema filmi süresinde dizi çekiyoruz
Arka Sokaklar’dan.
Yoğun mesai saatlerinin harcandığı sektörde set arkasındakilerin ve
oyuncuların haklarını korumak amacıyla kurulan, Oyuncular Sendikası
ve faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Setlerdeki çalışma düzeni, yine setlerdeki iş güvenliği gibi birçok
konuda çalışma gerçekleştiriyorlar. Bir adım atıldı ve o adımın da
arkasının geleceğini düşünüyorum. Bir sinema filmi süresinde dizi
çekiyoruz. 110-120 dakika sürelerimiz oluyor ve bu da tüm set çalışanları
için oldukça zor bir süreç. Sette yaşamak zorunda kalıyorsunuz. l
Yapımcılığını
Sugarworkz&TAFF’ın
yaptığı, senaryosunu
Ali Tanrıverdi ve
Murat Şeker’in yazdığı,
yönetmenliğini
Murat Şeker’in
üstlendiği sinema filmi
“Çakallarla Dans 4”
filminin çekimleri tüm
hızıyla devam ediyor.
Serinin fenomen
karakterlerinden
Kayınço Gökhan’a usta
oyuncu Şevket Çoruh
hayat veriyor.
9
ne’si seyirciyle buluşacak
Ortaokul ve lise yıllarımdan beri tiyatronun içindeyim
Oyunculuğa nasıl başladınız?
Çocukken Üsküdar’da oturuyorduk.
Annem beni o dönemde tiyatroya
götürüyordu. Oyunlardan çok büyük
zevk alıyordum. Çok etkilenmiştim,
büyülenmiştim. Ortaokul ve lise yıllarımda
okulun kendi amatör tiyatro grubunda
çalışmaya başladım. Liseler arası tiyatro
şenliklerine katılıyordum. Yine bir
tiyatronun çocuk oyunları talebi vardı,
orada çalışmaya başladım ve profesyonel
hayatımıza bu şekilde adım attık. Lise
yıllarımda oyunculuk için kesin kararımı
vermiştim. Sonra da konservatuvara gittim.
Hocalarımın birçoğu beni bu konuda
destekledi. Onlara da desteklerinden dolayı
çok teşekkür ederim.
Oyunculuk hayatınızda zorluklarla
karşılaştınız mı? Örnek verebilir misiniz?
Tabii ki birçok zorlukla karşılaştım.
İlk tiyatromuzu kurduğumuzda bayağı
elbiselerimizi kendimiz dikiyorduk ve
battık tabii ki, haciz bile gelmişti. Ama
bunlar, bu mesleği seviyorsanız sizi
yıldıracak şeyler değil.
Oyunculuk için eğitim şart mı?
Şart değil. Eğitim almadan da
oyunculuk yapanlar var. Eğitim, işinizi
daha hızlı yapmanızı ve onu daha iyi
anlamanızı sağlıyor. Ancak eğitiminizi
tamamladığınızda çalışmaya başlayınca
bilmediğiniz ne kadar çok şey olduğunuzu
anlıyorsunuz aslında. Bu nedenle eğitim
ömür boyu devam ediyor.
Çocuğunuzun sanatla ilgilenmesi ve
bu yönde bir meslek edinmesi ihtimali
hakkında ne düşüyorsunuz?
Tabii ki, sanatla ilgilenebilir ama sanatın
dışında da istediği her şey olabilir, istediği
her şeyi yapabilir. Çocuğumun kariyer
planlaması için isteyebileceğim tek şey
mutlu olacağı bir iş yapması. l
Oyunculuk bir meslektir, her yerde yapabilirsiniz
Dünyanın tiyatrolara çok ihtiyacı var.
Aslında ülke olarak bizim biraz daha fazla
ihtiyacımız var gibi... Bu konu hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Önce tiyatroya ihtiyaç duyulmasını
sağlamak gerekiyor. Bence şu anda da tam
bir ihtiyaç duyma durumu söz konusu değil.
İhtiyaç duyulsa; tiyatro binalarını konferans
binalarıyla karıştırmaz, düğün salonundan
bozulan yerlerde oyun oynamayı tiyatro
salonu gibi göstermez ve bu alanları tiyatro
mimarisi bilen insanlara yaptırırdık. Biz
elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar
en doğrusunu yapmaya çalışıyoruz, bakalım
seyircimiz beğenecek mi?
Bir oyuncu için sinema, tiyatro ve
televizyonun bir farkı var mı? Bu alanlarda
başarılı işlere imza atmış bir oyuncu olarak
ne düşünüyorsunuz?
Oyunculuk bir meslektir.
Oyunculuğunuzu televizyonda da
yaparsınız, tiyatroda da, sinemada da.
Oyuncunun salt görevi oynamak, yeniden
bir karakteri meydana getirmektir. Şunu da
atlamamak gerek özellikle özel kanallarla
birlikte televizyon birçok sektörü ayağa
kaldırdı. Televizyon birçok oyuncuyu
biraz daha nefes alabilecek bir konuma
getirdi. Yalnızca tiyatrodan hayatını devam
ettirebilmek çok zor.
Son dönemde kimlerin projelerini
ve oyunculuğunu beğendiğinizi
söyleyebilirsiniz?
Birçok oyuncu var. Türkiye’de çok değerli
oyuncular var. Ama takip ettiğim, yine
Kadıköy’de açılan Moda Sahnesi. İnanılmaz
bir oyuncu grubu var. Onlar da el birliği ile
12-13 kişi tiyatrolarını kurdular. l
Dönüşümü anlıyorum ama kentseli anlamıyorum...
Kentsel dönüşüm hakkındaki
düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Şimdi ben dönüşüm hikâyesini anlıyorum
da kentsel hikâyesini anlamıyorum. Bunun
adı tek başına dönüşüm olsa tamam ancak
kent dediğiniz zaman o başka bir kavram.
Kent; büyük meydanları, parkları, kültürsanat alanları olan ve planlanmış yerlerdir.
Yalnız ve betona boğulan bir yerden
bahsetmiyoruz. Betona boğulduğu için de
onun adına yalnızca dönüşüm diyorum,
kentsel kısmını planlayan yok.
“İstanbul 20 sene sonra şu hale gelecek”
denilen şey, şu anda büyük bir beton yığını
ise ben böyle bir İstanbul istemiyorum.
Ama dünyanın gurur duyacağı, inanılmaz
binalar ve buna ek olarak sanat eserleri,
meydanlar, sosyal alanlar yapılacaksa onu
tabii ki de kabul ederim. Elbette bütün
binaların yenilenmesini isterim. Deprem
tehdidinden kurutulalım, kimse yıkık
dökük evlerin içerisinde yaşamasın ama
kentsel kısmına da alan açmak ve planlamak
gerekiyor. l
10
iye
k
r
ü
T
im” arıyor
t
e
l
Bisiknsorunu
ı
z
ı
m
o
“Kır için sp
turu
Kırmızı bisiklet Fikirtepe’de
“Kırmızı Bisikletim”, bugün 34 bin kişinin takip ettiği ve takipçi sayısı günden güne artan bir Instagram hesabı. Artık ona Instagram
fenomeni diyebiliriz. Tabii ki bu hesabı ortaya çıkaran ve yöneten bir isim var arkasında. “Kırmızı Bisikletim”e hayat veren bu ismin;
anıları, dost kumbarasında biriktirdikleri, hayalleri, hedefleri ve birçok insanın yaşayamadığı bir hayatı var. Hesabın sahibi
Mehmet Yapar, “Kırmızı Bisikletim”in hikâyesini Fikirtepe Platformu Dergisi’ne anlattı...
Kırmızı bisiklet ile nasıl tanıştınız?
“Kırmızı Bisikletim” serüveni Nisan
2015’te başladı. Bu tarihlerde maddi ve
manevi olarak oldukça sıkıntılı bir dönem
geçiriyordum. Bir gün bir alışveriş sitesinde
70 yaşında Bissan marka kırmızı bir
bisikletin satışta olduğunu gördüm. 300
TL olan bisikleti satın almaya karar verdim.
Satın aldığım kişiyle Beşiktaş’ta buluştum
ve bisikleti ilk gördüğümde âşık oldum.
Halbuki bisiklet bana gelene kadar yolda
3 kişi tarafından alınmak istenmiş ancak
o benimdi, hayat arkadaşımdı. İşte kırmızı
bisikletin çıkış amacı buydu. Sıkıntılı
dönemi ve kısır döngüyü atlatmak...
Şu an Instagram’da binlerce kişi
tarafından takip edilen “Kırmızı Bisikletim”
hesabından bahsedebilir misiniz?
Kırmızı bisikletim ile ilk sürüşümü
Beşiktaş’tan Ortaköy’e olan yolda yaptım.
İstanbul’da yaşayan birçok kişi hayatında
en az bir kere o yoldan ya araçla ya da
yürüyerek geçmiştir. Herkese bir de
bisikletle geçmesini öneririm. Dünyaya ve
yaşadığınız yere çok daha farklı bir bakış
açınız oluyor. Etrafımıza bakmıyoruz,
insanların yüzüne bakmaktan korkuyoruz.
Ben herkese tıpkı bir deli gibi bakıp selam
veriyorum. Çok da ciddiye alınmayacak bir
hayat yaşıyoruz. Yerine göre deli olmak, her
zaman anında yaşamak gerekiyor. Aslında
kırmızı bisikletin çıkış noktası tamamen
kafa dağıtmak ve gerçek hayata dönmekti.
Ancak bugün çok daha farklı bir noktada.
Kırmızı bisikletin bugün bir karakteri, ruhu
var. Onu da bir canlı gibi düşünebilirsiniz
çünkü bir kimliğe ve yaşanmışlıklara sahip.
Onun üzerinde çok gözyaşı döktüm,
güldüm birçok duyguyu paylaştım onunla.
Kırmızı bisiklet kaçıncı bisikletiniz? İlk
fotoğrafınızı nerede çektiniz?
Kırmızı bisiklet aslında benim ikinci
bisikletim. İnsanlar için garip gelebilir ancak
bundan bir önceki bisikletimi çocukken
annem almıştı. İlk fotoğrafımı çektiğim
Fikirtepe’de araçlara ve yayalara tamamen kapalı bir bisiklet yolu yapılması gerekir
“Kırmızı Bisikletim” gezdiği süre
boyunca kent kültürünü de çok iyi görüyor.
Peki siz kent kültürü ve kentsel dönüşüm
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eskiden ciddi ve samimi bir kent
kültürümüz vardı. Daha doğrusu güzel
bir mahalle kültürü. Mahallenizde kimler
oturur, sokağınızdaki esnaf kimdir,
komşularınız kimlerdir vb. detayları
bilirdiniz. Herkes komşuyla sohbet eder
ve sosyalleşirdi. Şu anki evlerimizi modern
mağaralar olarak adlandırıyorum. Modern,
güzel yapılarda otururken sosyal olarak
yalnızlaşıyoruz. Kentlerin dönüşmesi ve
yaşam alanlarının düzenlenmesi güzel
bir şey. Kentsel dönüşümün devam ettiği
Fikirtepe’de tüm bölgeyi dolaşacak bir
bisiklet yolu yapılması gerekir. Bisiklet
yolunun da araçlara ve yayalara
kesin olarak kapatılması ve yaptırım
uygulanması ile bisiklet kullanımını
artırabilir, insanların sosyalleşmesini
sağlayabiliriz. Ancak bunu yaparken
çeşitli yaptırımlar uygulamak lazım,
çünkü yalnızca yaptırımlardan anlayan
bir milletiz. Mesela bu alanı denetleyen
bisiklet polislerimiz olabilir.l
günü Kırmızı bisikletle aşkımızın başladığı
ilk gün olarak adlandırıyorum. İlk fotoğrafı
Üsküdar’da çektim. Bisikleti aldıktan sonra
Üsküdar’a geçip tam Kız Kulesi’nin karşına
park ettim ve oradaki ilk fotoğraf ile
hikâyemiz başladı. Bu arada sosyal medyayı
kullanmaya ilk defa kırmızı bisiklet ile
başladım. İlk fotoğrafımı önce eşim ile
paylaştım ve ardından devamı geldi. Bu
arada küçük bir not; Türkiye’de ve dünyada
“Kırmızı Bisikletim” gibi bir hesap daha
yok.
“Kırmızı Bisikletim”in hedeflerinden
bahsedebilir miyiz? Projeleriniz var mı?
Kırımızı bisikleti daha nerelerde göreceğiz?
“Kırmızı Bisikletim”, tüm Türkiye’yi şehir
şehir gezmek ve her gittiği yerin köylerinde
devletin tahsis edeceği bir arazide “Kırmızı
Bisikletim” hatıra ormanı kurmak ve
Anadolu’da bisikleti olmayan çocuklara
bisiklet hediye etmeyi istiyor. Bir sponsor
eşliğinde “Kırmızı Bisikletim”i tüm ülkedeki
insanlarla tanıştırmak istiyorum. Bunun
için yalnızca bizleri destekleyecek ve sahip
çıkacak bir sponsora ihtiyacımız var. Klasik
Bisiklet Kulübü’nün de kurucusuyum aynı
zamanda. İnsanları bir kulüpte, sosyal
sorumluluk anlayışı çerçevesinde toplamak
istiyorum. l
11
Concord İstanbul’da satışlar
tamamlandı, teslim yakında!
Gayrimenkul geliştirme ve inşaat sektörünün deneyimli
markalarından Teknik Yapı, yıllara dayanan tecrübesi ile kentsel
dönüşüm bölgesi Fikirtepe’de çalışmalarına tüm hızıyla devam
ediyor. Teknik Yapı’nın Fikirtepe’de satışlarını tamamladığı ve
teslimler için geri sayımda olduğu Concord İstanbul projesi
modern ve konforlu bir yaşam alanı sunuyor. Kısa sürede satışları
tamamlanan Concord İstanbul projesini ve Teknik Yapı’nın kentsel
dönüşüme bakışını Teknik Yapı Başkan Yardımcısı ve Betofiber
Yönetim Kurulu Başkanı Umut Durbakayım ile değerlendirdik.
Fikirtepe hakkında ne
düşünüyorsunuz? Fikirtepe Platformu’na
nasıl ve hangi amaçla katıldınız?
Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm
hamlesi binlerce kişinin ve birçok
inşaat firmasının bir araya gelerek
gerçekleştirebileceği büyük bir
çalışmayı özetliyor. Bölgedeki her inşaat
firmasının farklı deneyim ve birikimleri
mevcut. Türkiye’ye örnek olacak bu
dönüşüm projesinin başarıya ulaşması
için herkesin deneyimlerini ortaya
koyması ve güçlü bir sinerji yaratması
gerekiyor.
Bölgede dönüşümün hızlanması
ve yaşamın başlaması için çeşitli
kesimlerden ne tür beklentileriniz var?
Yasa ve yönetmelikler, Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından kısıtlı bir şekilde
yorumlanmakta ve yasada tariflenen
muafiyetlerin uygulanmaması yönünde
özelgeler verilmekte. Bu yasaya aykırı
tutum kentsel dönüşümü geciktiriyor ve
yatırımcının bu işlerden uzaklaşmasına
neden oluyor. Bu nedenle büyük çaplı
dönüşümler yapılamıyor. Ülkemiz
gerçeği olan depremin her an meydana
gelebileceği göz önüne alındığında,
ilgili kanunun amacına hizmet ettiği
söylenemez. Sağlıksız yapı stokunun
biran evvel dönüştürülebilmesi için Gelir
İdaresi Başkanlığı’nın ve belediyelerin
6306 sayılı kanun ile getirilen
muafiyetleri ve uygulamadaki isteksiz
tutumunu ortadan kaldırması gerekiyor.
Fikirtepe’yi marka yapan en büyük
değerler ne olacaktır sizce?
Geçmişi MÖ 6.400 yıllarına dayanan
Fikirtepe, farklı kültürlere ev sahipliği
yaparken değişmeyen tek ortak
nokta; deniz ve ticaret anlayışı oldu.
Dolayısıyla Kadıköy’de denizcilik ve
tarım faaliyetlerinin bir arada yapıldığı
tek bölge olan Fikirtepe’nin günümüzde
de birden fazla kesime hitap edeceğini
düşünüyoruz. Yaklaşık 34.000.000
metrekare büyüklüğündeki Kadıköy’ün
yüzde dört büyüklüğüne sahip Fikirtepe,
sil baştan yeniden inşa ediliyor. 10 yılda
tamamlanmasını öngördüğümüz bu
önemli dönüşüm ile birlikte yaklaşık 30
milyar liralık bir ekonomik büyüklük
ortaya çıkacak. l
Concord İstanbul projesinde toplam 1.173 rezidans dairesi bulunuyor, 622’si satıldı...
Teknik Yapı’dan ve Concord İstanbul
projesinden kısaca bahsedebilir miyiz?
Teknik Yapı’nın yaklaşık 21,5 dönüm
arsa üzerindeki iki imarlı adadan oluşan
Concord İstanbul projesinde 1.173
rezidans dairesi bulunuyor. Projenin ilk
etabını oluşturan 622 rezidansın satışını
tamamlandı, daire teslimlerini de bu yılın
sonunda yapmayı planlıyoruz. Toplam
553 daire ve 10 ticari üniteden oluşan
2. etaptaki rezidans dairelerin ise 2017
sonuna teslim edilmesi öngörülüyor.
Çekirdek aileler ve çalışan çiftlere uygun
olarak tasarlanan Concord İstanbul’da
ağırlıkta 1+1 olmak üzere stüdyo, 2+1 ve
3+1 tipi daireler yer alıyor. Büyüklüğü
48,40 ile 133,29 metrekare arasında
değişen rezidans daireler için sauna,
fitness, kafeterya gibi sosyal alanlar, açık
ve kapalı yüzme havuzları ve tamamı
kapalı otopark alanı bulunuyor. Ayrıca
her iki adada toplam 15 adet ticari ünite
yapılacak. Kentsel dönüşüm kapsamı
içinde olduğu için yüzde 1 KDV avantajı
ile vergi ve harç muafiyetine sahip
Concord İstanbul; metrobüs, metro,
Marmaray, Kadıköy İskelesi ve Avrasya
Tüneli gibi ulaşım akslarının üzerinde
olması itibariyle de önemli bir lokasyona
sahip.
Merkezi konumuyla Fikirtepe, hem
yatırımcı hem de oturum amaçlı konut
alıcılarına büyük fırsat sunarken,
Concord İstanbul’da yerini alanların
büyük çoğunluğunu oturum amaçlı
müşteriler oluşturuyor. Mütekabiliyet
yasasının çıkmasıyla birlikte uluslararası
yatırımcıların radarında olan Türkiye’de
yabancıya konut satışı her ay yükselen
bir ivme sergiliyor. Concord İstanbul,
yabancı yatırımcıyı Fikirtepe’yle
tanıştırma açısından da önemli bir ilke
imza attı. Concord İstanbul’da körfezli
müşterilerimize 20 adet konut satışı
gerçekleştirdik. l
SERGİ
12
Autoban ve Dilek Makinesi
Londra Tasarım Bienali’nde
Londra’da 7-27 Eylül tarihleri arasında “Utopia by Design”
(Tasarımla Ütopya) teması ile gerçekleştirilecek Londra Tasarım
Bienali, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 40 ülkeden
tasarımcıları ağırlayacak. Bienal kapsamında Türkiye de katılımcı
ülkeler arasında yerini alarak bizleri gururlandırıyor. Bienalde,
İKSV’nin (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) koordinasyonunu üstlendiği
Türkiye sergisinde tasarım stüdyosu Autoban’ın hazırladığı proje
yer alacak. “Dilek Makinesi” isimli eserleri ile ülkemizi temsil
edecek Autoban’a ve “Dilek Makinesi”nin hikâyesine bir göz atalım.
T
homas More’un klasikleri
arasında yer alan “Ütopya”nın
basımının 500’üncü yılı nedeniyle
‘’Utopia by Design’’ temasıyla İlk kez
7-27 Eylül 2016 tarihleri arasında
sanatseverlerle buluşacak Londra
Tasarım Bienali’nde Türkiye’yi, çok
disiplinli tasarım stüdyosu Autoban
temsil edecek. “Dilek Makinesi” isimli
eseriyle dikkatleri üzerine çeken
stüdyo Autoban’ın kurucuları Seyhan
Özdemir ve Sefer Çağlar, eserlerinin
doğumunu sağlayan ütopik fikri “Daha
iyi bir gelecek tahayyül edebilmek için
geçmişe ve şimdiye ait bilinen bütün
parametrelerden kopmak” olarak
tanımlıyor. “Dilek Makinesi”nin öyküsü
nedir derseniz, ilk başta köklerinin
neolitik çağa kadar uzandığını
söyleyebiliriz. Eser, Anadolu inanışında
da derin bir yere sahip Dilek Ağacı;
Yunan, Kabala ve Pers inançlarında da
rastlanan kadim bir kültürel gelenek olan
dilek ağacından ilhamını alıyor.
Bir ağacın dallarına tutturulan notlar,
istekler ya da hayaller, umutsuzluktan
doğan bir umut eylemi olarak görülebilir.
“Dilek Makinesi” bu çok kültürlü
geleneği, tasarım ve ütopyanın birlikte
nasıl işleyebileceğine dair temel bir
kavrayış olarak ele alıyor.
Yansımalı bir mekânda, nefes alıp verir
gibi hava basıncıyla çalışan pnömatik
bir sistem görünümündeki sergide
ziyaretçiler, şeffaf tüplerden yapılmış
altıgen bir tünelin içinden geçecekler.
Umutlarını, geleceklerini, ütopyalarını
ve dileklerini yazdıkları kâğıtları tünelin
sonunda bulunan kapaktan “Dilek
Makinesi”ne yerleştirecekler. Notlar,
tüpler aracılığıyla ziyaretçilerin görüş
alanının dışında bir yere doğru yolculuğa
çıkacaklar.
Bir dileğin gerçekleşmesi için bir gölün
dibine bozuk para atma veya bir mum
yakma eyleminde olduğu gibi, “Dilek
Makinesi”nde de seslenilen o nihai yer
gizemini koruyacak.
Dilek Makinesi’nin bu etkileyici
hikâyesinin en büyük esin kaynağı olan
insanlık için çözümler önermeye ve
hayal kurma eylemine dair bu cezbedici
yaklaşım, Seyhan Özdemir ve Sefer
Çağlar’ı kendi tasarım alanlarında
düşünmeye sevk etti. Tasarımcıların
bugünün dünyasında buldukları en
büyük sorun, kendi anlatımlarıyla,
kaosla sürekli mücadele etmek
zorunda kalmadan daha olumlu bir
geleceğe dair bir fikrin veya hayalin dile
getirilememesiydi.
Kaos ve çeşitlilikten mükemmel
bir “düzen” yaratmaya çalışan önceki
sistemlerin eninde sonunda başarısız
olduğunu gören Özdemir ve Çağlar, sonu
olmayan yolculuğu hem bir yöntem hem
de bir form olarak benimsediler.
Sıra dışı bu eser için Autoban,
bienal mekânı için özel tasarlanmış,
gerçek, etkileşimli ve kusursuz işleyen
mekanik bir sistem oluşturmak üzere
farklı uzmanların bir araya geldiği
disiplinlerarası ve kolektif bir çalışma
gerçekleştirdi. l
AUTOBAN: SEYHAN ÖZDEMİR - SEFER ÇAĞLAR
2003 yılında Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar tarafından kurulan Autoban,
İstanbul merkezli, çok disiplinli bir tasarım ofisi olarak, yerel ve uluslararası çapta
projelere imza atarken; kullanıcısına yeni deneyimler öneren ve zanaatı ön plana
çıkaran tasarımlar üretiyor.
Tanıdık form ve malzemeleri, mekândaki yaşamın parçası hâline getirmek üzere
çağdaş bir bakış açısıyla yeniden yorumlayan stüdyonun tasarım yaklaşımındaki
bu farklılık, İngiltere, İspanya, Hong Kong, Rusya, Çin ve Azerbaycan gibi
lokasyonlarda gerçekleştirdikleri uluslararası projelerde kendini gösterirken; aynı
zamanda LDF, ICFF, Salone Del Mobile, Design Biennale Interieur Kortrijk gibi belli
başlı tasarım etkinliklerinde sergi ya da yerleştirmelere dönüşen ürün tasarımlarına
da yön veriyor. l
SEYAHAT
13
“Ben bu değilim” dedim ve
kurumsal hayatı bıraktım
R
O Bİ
Birkaç cümle ile kendinizi anlatmanızı
istesek, neler söylerdiniz?
Boğaziçi Üniversitesi, Mütercim
Tercümanlık mezunuyum. Aslında çok
kurumsal bir hayat yaşayabilirdim, mezun
olduktan sonra belli bir süre yaşadım da.
Sonra “ben bu değilim” dedim ve kurumsal
hayata veda ettim. Şimdi hem yeni ve
farklı destinasyonları görebileceğim ve
bunları mümkün olduğu kadar çok kişi ile
paylaşabileceğim bir hayata adım attım.
Hurriyet.com.tr’de yazı diziniz çıkmaya
başladı. Seyahat yazılarını ve tecrübelerini
paylaşmaya nasıl karar verdiniz?
Standart seyahat rotalarını tercih
etmiyorum genelde. Gezerken, gideceğim
bölgeleri benden önce gezenlerin yazılarına
bakıyorum. Ama baktım ki yazılan yerler
ve içerikler genellikle aynı. Ben yazılmayan
yerleri yazıp, benim gibi farklı şeylerin
peşinde olanlara hitap edebilirim dedim.
Hürriyet ile olan işbirliğimiz de kutup
ayılarını ararken keşfedilmemle başladı
diyebiliriz. l
İN
G
Z
GE
Dünya çok büyük değil aslında
Seyahat rotanızı belirlerken nelere göre
seçim yapıyorsunuz?
Şu ana kadar başıma bütün dertleri
belgeseller açtı. Dönem dönem bazı
belgesellere sarıyorum ve onlar da beni
kendi hikâyelerine sürüklüyorlar.
Kutuplara gitme ve orada vakit geçirme
hikâyesi nasıl başladı?
Bu hikâye 2013 senesinde tamamlanan
başka bir hikâyenin yerini alarak başladı.
Oldum olası doğaya aşırı düşkünümdür,
mümkün olduğunca doğada vakit geçiririm,
geçiremediğim zamanlar belgesel izler
hayal kurar ve yeni yerlere kafayı takarım.
Önce okyanuslara ve sualtına sarmıştım.
Sonra Kaliforniya Monterey Koyu’nda bir
Dünya üzerinde hemen
herkesin arzu ettiği bir hayat
ve deneyimini bugün özgürce
ve hiçbir sınırlama olmadan
yaşıyor Arzu Özen. Sporcu
ve doğa âşığı Özen’in gezgin
ruhu onu balinalardan kutup
ayılarına kadar dünyanın farklı
uçlarına, farklı hikâyelerin
içine sürüklüyor. Yeni rotasının
sürpriz olduğunu söyleyen
Özen ile gezgin maceraları
ve seyahat üzerine keyifli bir
sohbet gerçekleştirdik.
kambur balinanın su püskürtmesini, elimi
uzatsam değecek mesafeden görüp, o sesi
duyunca dünya sustu benim için, günlerce
duyduğum tek ses oydu. Bir zaman sonra
bu sefer de kutup ayılarına taktım. Kutup
ayılarının yüksek enlemlerde başka
ülkelerde de yaşamalarına rağmen, nedense
beni Svalbard çekti. 35. yaş günümde dedim
ki madem yolun yarısındayım, buraya
kadarını bir ödüllendireyim.
Svalbard’dan bahseder misiniz?
Svalbard, Kuzey Buz Denizi’nde 74 ile
81. enlemler arasında kalan, Norveç’ e bağlı
takımadadır ve başkenti insan nüfusunun
2500, kutup ayısı nüfusunun 3500 olduğu
Longyearbyen’dir. 78. Enlemdeydim. Son
karaparçası, sonrası sonsuzluk, burada,
kutup ayıları tehlikesi üzerine kurulu apayrı
bir yaşam var. Belki de burayı büyülü kılan
tamamen bu.
Kutup ayısı ile karşılaştınız mı peki?
Kutup ayısının kardaki ayak izleri
dışında kendisini göremedim, hatta
ancak döndükten sonra fark ettim
kutup ayısı görmediğimi. “Bizi bekleyen
hayatı yaşayabilmemiz için kafamızda
kurguladığımız hayattan vazgeçmemiz
gerekir” diyorlar.
Svalbard’da kültür farklılığından
kaynaklı yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Bunlarla ilgili birkaç anınızı paylaşır
mısınız?
Genellikle gittiğim yerin kültürüne
uyum sağlamaya çalışıyorum. Mesela
otelde kalmak yerine, bir evin, bir odasını
kiralıyorum. Yerlilerle kaynaşıyorum.
Kiraladığım odanın sahibi bana gezmem
için arabasını verdi. İnanılmaz bir güven var
insanlar arasında.
Türkiye içinde sizi çok etkileyen ve
tekrar tekrar gitmek istediğiniz bir rota
diye sorsak?
Rota değil ama bir yer var. İzmir’de
Karaburun. Karaburun Çeşme’ye 45
dakika mesafede. Karaburun’un inanılmaz
bakir bir doğası var. Sakin bir yer. Doğayı
seven, huzur arayan, kazıklanmadan güzel
yemekler yemek isteyen ve denizi seven
kişilerin gittiği bir yer.
Aynı şeyi yurtdışı için desek?
Birkaç yer var. Kaliforniya’da Carmel
diye bir yer var. Burası gidip de hem
doğaya, hem sanata hem muhabbete
doyabileceğiniz bir yer.
Şirinler’in kasabası gibi inanılmaz güzel
evler var. Sanat galerileri var. Yemekleri
çok lezzetli, restoran ve kafeleri çok güzel.
Genellikle San Francisco’dan Los Angeles’e
Route 1’ı yapan kişilerin uğradığı bir yer.
Rüya gibi bir yer bence. Gittiğim hemen her
yerde gün batımı ve doğumunu izlemeye
çalışırım. En güzel gün batımını izlediğim
yerdi diyebilirim.
Gittiğiniz yerlerden mutlaka aldığınız bir
şeyler var mı?
Genelde oraya ait ve üzerimde
taşıyabileceğim bir şey almayı tercih
ederim. Kutup ayılı bir bere, müze kartı
veya balinalı bir küpe gibi. l
AJANDA
14
Açılın! Dünyanın
en muhteşem
yedilisi geliyor!
FİLM
P
KİTA
Yönetmenliğini Antoine Fuqua’nın
yaptığı; senaryosu Nic Pizzolatto, John
Lee Hancock ve Richard Wenk tarafından
hazırlanan; yapımcılığını Roger Birnbaum ve
Todd Black’ın üstlendiği “The Magnificent
Seven” (Muhteşem Yedili) filmi 23 Eylül’de
vizyona girecek. Western, aksiyon ve
macera türündeki film; Denzel Washington,
Chriss Pratt, Ethan Hawke, Vincent
D’onofrio ve Peter Sarsgaard’ın aralarında
bulunduğu yıldız oyuncu kadrosu ile
adından söz ettirmeye hazırlanıyor. l
TİYATRO
Fark yaratmak
istiyorsanız, Ödünç
Yaşamlar’ı izleyin
İnsanlık tarihinin
etkileyici öyküsü
ER
S
KON
Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu,
yazarı ve yönetmen Ali Poyrazoğlu,
tek kişilik stand-up gösterisi “Ödünç
Yaşamlar” ile 24 Eylül’de Akasya Kültür
Sanat’ta sahne alacak. En gülünecek
olayları ciddiyet penceresinden,
en ağlanacak olayları güldürerek
sergilemeyi tercih eden Poyrazoğlu,
“Ödünç Yaşamlar’’ oyununda yine bir
ilki deniyor ve güldürü ustalığıyla yaşam
koçluğu seminerlerini birleştiriyor.
Saat: 20.30 Biletler: VIP: 80.00 TL 1.
Kategori: Tam 67.00 TL Öğrenci 47.00
TL (Biletler Biletix’ten)
Megastar Tarkan gene Açıkhava’da
İmtiyaz Sahibi: Fikirtepe Kentsel
Dönüşüm Derneği adına
Fikirtepe Platformu Genel Müdürü
İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI
Sorumlu Müdür:
İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI
Yazı İşleri Müdürü: AYNUR ÇOLAK
Editörler:
MERVE DİDİŞEN, SELÇUK YAŞAR
ÖZLEM GEZER EGE
GOODWORKS İLETİŞİM
DANIŞMANLIĞI A.Ş. tarafından
yayınlanmaktadır.
Tel: (0212) 217 70 00
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza No: 11A/41
Yenibosna-Bahçelievler/İstanbul
Megastar Tarkan 3-10 Eylül tarihleri
arasında Harbiye Cemil Topuzlu
Açıkhava Sahnesi’nde sevenleri
ile buluşacak. Kısa sürede binlerce
kişinin diline pelesenk olan “Cuppa”
isimli parçası ile sevenlerinin gönlünü
fetheden Tarkan, geleneksel bir hale
dönüşen Açıkhava konserlerine
devam ediyor. Megastar, iki bölümden
oluşacak konserlerinin ilk yarısı için
geçen aylarda müzikseverlerle buluşan
ve yoğun ilgi gören Türk Sanat Müziği
albümü “Ahde Vefa”daki şarkılardan,
ikinci yarısı içinse sevilen pop
şarkılarından oluşan bir repertuvar
hazırladı.
Biletler: 75 TL-500 TL (Biletler
Biletix’ten)
“Homo sapiens neden ekolojik
bir seri katile dönüştü? Para neden
herkesin güvendiği tek şey? Kadınlar
üstün sosyal becerilere sahipken,
neden çoğu toplum erkek egemen?
Güç elde etmekte böylesine yetenekli
olan insanlar neden bu gücü mutluluğa
dönüştürmekte başarısızlar? Geleceğin
dini bilim mi?” gibi yüzlerce sorunun
cevabını veren “Hayvanlardan Tanrılara
Sapiens” kitabı antik insan türlerinin
taş devrinden yirmi birinci yüzyıla
kadar olan evrimini konu alıyor. Yuval
Noah Harari’nin kaleme aldığı kitap
insanlık tarihine farklı bir yönden
bakmanızı sağlıyor. Eleştirmenlerden
tam not alan, 30’dan fazla dile çevrilmiş
bu kışkırtıcı çalışma özellikle Jared
Diamond, James Gleick, Matt Ridley
ve Robert Wright’ın eserlerine aşina
okurlar için muhteşem bir kaynak.
100 bin yıl önce Yeryüzü’nde
en az altı farklı insan türü vardı.
Günümüzdeyse sadece Homo Sapiens
var. Diğerlerinin başına ne geldi ve bize
ne olacak? Çoğu çalışma insanlığın
serüvenini ya tarihi ya da biyolojik
bir yaklaşımla ele alır, ancak Harari
70 bin yıl önce gerçekleşen Bilişsel
Devrim’le başlattığı bu kitabında
gelenekleri yerle bir ediyor, tarihle
bilimi bir araya getirerek kabul görmüş
anlatıları yeniden ele alıyor. Harari
ayrıca geleceğe bakmaya da zorluyor
okurunu. l
SERGİ
Evrenin derinliklerine yolculuk
Interstellar Uzay Sergisi; 2030 senesinin teknolojilerine ışık tutan, üç
boyutlu ve etkileşimli enstalasyonların yer aldığı, bilimsel altyapısı ve
heyecan verici serüveni ile 4 Eylül’e kadar Torium AVM Sergi Alanı’nda
ziyaretçileriyle buluşmaya devam ediyor.
Hafta içi: 10.00-20.00 Hafta sonu: 11.00-21.00 Biletler: Tam 34.00 TL
Öğrenci 24.00 TL (Biletler Biletix’ten)
15
Fikirtepe’de hayat, Yenitepe
Kadıköy’de doğuyor
Türkiye’nin sembol yapıları arasındaki 100’ün üzerinde projeye imzasını atan Nuhoğlu İnşaat, hayata geçirdiği projeleri ile sektörün lider
firmalarından biri olmaya devam ediyor. Nuhoğlu, Fikirtepe’de satışlarına tüm hızıyla devam ettiği projesi Yenitepe Kadıköy ile modern
ve hayallerin ötesinde bir yaşam alanı sunmaya hazırlanıyor. Satışa çıktığı günden itibaren yerli ve yabancı yatırımcıdan büyük ilgi gören
Yenitepe Kadıköy projesini ve Fikirtepe’deki son durumu Nuhoğlu İnşaat Genel Müdür Yardımcısı Kaan Nuhoğlu ile değerlendirdik.
Fikirtepe hakkında ne düşünüyorsunuz,
kısaca bahseder misiniz?
Fikirtepe 2011-2012 yıllarında oldukça
sorunlu bir bölgeydi. Bölgede kentsel
dönüşüm için bakanlıktan çıkan emsal
değer ile birlikte Fikirtepe’ye olan ilgi
arttı. 2012-2013 yıllarından itibaren de
müteahhitler yavaş yavaş arsa sahipleri
ile anlaşmaya başladılar ve süreç hızlandı.
O dönem 4 bin TL bandından başlayan
metrekare satış fiyatları şu anda 8 bin
TL bandına oturmuş durumda ve 2017
yılı başlarında da bu fiyatların 1,5-2 kat
artacağını öngörüyoruz. Fikirtepe’de
konutların 40-50 bin TL civarında olmasını
bekliyoruz.
Fikirtepe’de kimleri ne gibi fırsatlar
bekliyor?
Fikirtepe’de yaklaşık 40 bin konut,
bin adet ticari ünite olacak. Bu anlamda
bölgede çok ciddi bir istihdam alanı
oluşacak. Bölgeden erken alım yapan birçok
yatırımcı zaten kazandı ancak Fikirtepe
henüz gerçek değerine kavuşmadığı
için yatırımcısına kazandırmaya devam
edecek. Birçok yerde olmayan kaliteli
yaşam koşulları ile bu bölgede yaşayacak
kişiler şehrin merkezinde ve toplu ulaşım
olanaklarının dibinde konforlu alana sahip
olacak. Ticari firmalar için de biraz önce
bahsettiğim gibi bir cazibe merkezi olacak.
Bu dönüşümün hızlanması için çeşitli
kesimlerden beklentiler var mı ya da varsa
ne tür beklentiler var?
Yakın dönemde yeni Çevre ve Şehircilik
Bakanı Mehmet Özhaseki’ye Fikirtepe
Platformu olarak bir rapor sunduk. Bu
raporda iki önemli başlık vardı. Birincisi
altyapı işlerinin hız kazanması, ikincisi
ise bir süredir zaten uzayan bu dönüşüm
sürecinin hızla tamamlanması. Bu
konularda bakanımız da gerekli desteği
vermek istediğini ifade etti. En kısa sürede
bu sürecin hızlanacağına inanıyoruz.
Fikirtepe yaşam başladığında nasıl bir
semt olacak ve kimlere ilham verecek?
Projelerin içinde şehrin birçok
bölümünde bulunmayan yeşil alan
düzenlemeleri ve sosyal imkânlar olacak.
Bölgede hayata geçirdiğimiz Yenitepe
Kadıköy projesi ise Fikirtepe’deki peyzaj
alanı en büyük proje diyebiliriz. Müşteri
portföyü arasında şimdiden birkaç
müzisyen ve besteci var. Hem konum
hem de manzara açısından sanatkarlara ve
burada yaşayacak kişilere ilham kaynağı
olacağını düşünüyorum.
Fikirtepe’yi marka yapan en büyük
değerler ne olacaktır sizce?
En önemlisi konumu olacaktır.
Fikirtepe öyle bir konuma sahip ki ulaşım
olanaklarının merkezinde. Fikirtepe, Asya
ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan
ulaşım olanaklarının merkezinde. Bölge,
Anadolu’da Zincirlikuyu’nun simetrisine
karşılık geliyor. Şehrin kalbi ve en önemli
özelliği de bu bence.
Yenitepe Kadıköy projesinden kısaca
bahsedebilir miyiz?
Projenin yüzde 60’ı bitti şu anda ve konut
satışlarımızın yüzde 100’ünü tamamladık
bu etapta. Home office ve ticari
alanlarımızı ise henüz satışa çıkarmadık.
2. etap’ın ise şu anda yüzde 30’unun
tamamlandığını ve yüzde 20-30’u civarında
satışların gerçekleştirildiğini söyleyebilirim.
Aynı şekilde home office ve ticari
alanlarımızı bu etapta da satışa sunmadık.
Projemizin konumu bölgesel açıdan da
oldukça avantajlı. Yatırımcı profilimiz
genellikle belli bir mevduat sahibi ve belli
bir süredir çalışan beyaz yakalı çalışanlar
diyebilirim. Yabancı yatırımcı bölgede şu
anda pek yok. Bölgedeki en büyük peyzaj
alanına sahip projeyiz. Bütün bloklar
parsellerin en uç noktasına yerleştirildiği
için geniş bir peyzaj alanı sağlamış olduk.
“Leed Gold” sertifikamız var. Teraslardaki
güneş panelleri sayesinde, elde edilen
enerji ile aydınlatmalarda yüzde 70’e varan
tasarruf sağlanıyor. Ticari üniteler ve home
office’ler baza katlarında, konutlar da kule
katlarında olduğu için yaşayanlar komşuluk
ilişkileri de kurabilecek. Projemiz herkese
sosyal donatı ve spor olanaklarının olduğu
güvenli bir yaşam alanı sunuyor. l
16
N
İ
Ç
İ
AM
R
Y
A
B
Alternatif tatil rotaları
Tatilcilerin yüzünü güldüren Kurban Bayramı tatili, 9 Eylül 2016 Cuma günü itibarıyla başlıyor. Dokuz günlük Kurban Bayramı tatilini,
büyükşehirlerin koşuşturmasından ve hengâmesinden kaçmak için yaz mevsiminin son fırsatı olarak en keyifli şekilde değerlendirmekte
fayda var. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebileceğiniz Antalya ve Muğla’daki beş alternatif tatil önerisini sizler için hazırladık.
1
GÜNNÜCEK
Günnücek, Marmaris’e oldukça
yakın olan doğası ile müthiş bir
manzaraya sahip olan bir bölge. Günnücek’in
merkeze olan uzaklığı 2 km. Kendine has
ormanları ve dünyada yalnızca burada bulunan
bazı bitki türleri ile ünlü. Günnücek’de
bulunan bu bitkilerin birçoğu aynı zamanda
ilaç ve kozmetik sanayinde de kullanılmakta.
Günnücek’te bulunan milli park dünyada
benzeri olmayan bir çeşitliliğe sahip. Yine
aynı zamanda yalnızca bu bölgede deniz ve
ormanın iç içe olması sebebiyle koruma altına
alınan birçok canlı türü bulunmakta. 500’ün
üzerinde bitki türünün bulunduğu Günnücek,
her tatilcinin kafa dinleyebileceği ve huzurlu
bir tatil geçirebileceği bir bölge. l
2
FETHİYE
Ölüdeniz’i ile
meşhur Fethiye,
birçok tatilcinin sık geldiği
tatil bölgelerinden biri. Son
yıllarda diğer bölgelerde
artan aktiflikle birlikte
geçmişe nazaran daha
az kişinin talep ettiği
Fethiye’de çok güzel bir tatil
geçirebilirsiniz. Belcekız
ve Belceğiz adında iki
bölümden oluşan Ölüdeniz,
oldukça temiz bir suya
sahip. Masmavi görünümü
ile dünyada benzeri az
bulunan bir denize sahip
olan Fethiye kano, sörf, su
kayağı ve paraşüt gibi çeşitli
aktivitelerin yoğun olarak
yapıldığı bir bölge. l
3
PATARA PLAJI
Patara Plajı Akdeniz’in en uzun plajı
olmasıyla tanınıyor. Oldukça eski bir
geçmişe sahip olan bu plaj, çok eski medeniyetlerden
beri bugünkü hali ile kullanılmış. Alternatif tatil
yerleri arayanlar, Patara Plajı’nın sıcak kumsalını tercih
edebilir. Patara Plajı sahip olduğu 18 km’lik alan ile
oldukça büyük bir plaj. Ayrıca bölgede rüzgârın güçlü
olması nedeniyle sörf ve paraşüt gibi doğa sporları
da yaygın olarak yapılmakta. Dalga sevmeyenlere
Patara’yı önermemekte fayda var. l
4
KELEBEKLER
VADİSİ
Fethiye’nin bir diğer
ünlü bölgesi de Kelebekler Vadisi.
İki yüksek dağ arasında kalan uzun
bir vadi olan Kelebekler Vadisi,
yemyeşil doğası ve masmavi denizi
ile alternatif tatil seçenekleri
arayanlara özel bir mekân.
Babadağ’ın eteklerinde bulunan
bu bölge SİT alanı olduğu için
her türlü kaba yapılaşmaya karşı
korunmakta. Adını burada bulunan
kelebeklerden alan bölgede
yapacağınız mini turlar ve doğa
yürüyüşleri ile unutulmaz bir tatil
geçirebilirsiniz. l
5
MARMARİS
TURUNÇ
Marmaris’in en
güzel ve en sakin beldelerinden
birisi olan Turunç, belki de
Türkiye’de görülebilecek en güzel
koylardan birisine sahip. Bölgenin
İçmeler’den sonraki en popüler
alanı olan Turunç son dönemde
yıldızı daha da parlayan bir
kumsala sahip. Doğa ve denizin iç
içe olduğu bu doğa harikası koya,
Marmaris’ten yaklaşık yarım saatlik
bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz.
Adını, bölgede bulunan turunç
ağaçlarından alan belde eski
dönemlerde balıkçı kasabası olarak
biliniyordu. Eğer siz de temiz plajlı,
doğa ile iç içe alternatif bir tatil
tercih etmek istiyorsanız Turunç’u
mutlaka görmelisiniz. l