rakamlarla fikirtepe - Fikirtepe Platformu
Transkript
rakamlarla fikirtepe - Fikirtepe Platformu
1 EYLÜL 2016 / SAYI 5 / FİKİRTEPE PLATFORMU’NUN AYLIK ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR Hep birlikte büyük değişime Tiyatronun “Baba” Sahne’si seyirciyle Ekim’de buluşacak Usta oyuncu Şevket Çoruh’la 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda perdelerini açacak olan “Baba Sahne”den, milyonları ekrana kilitleyen “Arka Sokaklar”a kadar hayata ve oyunculuğa dair keyifli bir sohbet... Sayfa 8-9 RAKAMLARLA FİKİRTEPE 160 bin kişinin yaşayacağı Fikirtepe tamamlandığında, 35 bin konut, 2 bin 500 ticari alan, 6 sağlık tesisi, 6 kreşi, 15 okulu, 9 sosyal ve kültürel alanı, 35 bin araç kapasiteli otoparkı, 45 açık, 26 kapalı havuzu, 48 parkı, 3 meydanı, 50 kapalı spor salonu, 20 basketbol sahası, 20 tenis kortu, 3 spor tesisi, 2 belediye hizmet alanı, 13 dini tesisi, 3 idari tesisi ile tüm sakinlerine modern bir şehir deneyimi yaşatacak. Fikirtepe, Türkiye’nin yükselen ve parlayan değeri Fenerbahçe taraftarının Miço’su Müjdat Yetkiner “Kırmızı Bisikletim” Fikirtepe’den geçti... Dilek Makinesi, Londra Tasarım Bienali’nde Sayfa 4 Sayfa 6-7 Sayfa 10 Sayfa 12 2 RAKAMLARLA FİKİRTEPE Kentsel dönüşümün Türkiye’deki merkezi konumunda bulunan Fikirtepe’de yer alan projelerin sağlayacağı tüm imkanlar, bütünüyle neredeyse hiç ele alınmadı. Genellikle bölgede yer alan projeler bazında değerlendirmeler yapılıp bu projeler özelinde bilgiler verildi. Buradan hareketle, bölgedeki tüm projeleri inceleyerek hazırladığımız haberimizden de anlaşılacağı üzere, bazılarının iddia ettiği gibi yeni Fikirtepe bir beton yığını olmayacak. Parklar, sosyal ve kültürel alanlar, okullar, spor tesisleri de bu dönüşümün en önemli bölümlerini oluşturacak. Bunu rakamlarla anlamak daha da kolay. Gelin Fikirtepe’ye bir de rakamlar üzerinden göz atalım. l SOSYAL ALANLAR Yeni Fikirtepe, sosyal imkânlarıyla da fark yaratacak. Farklı boyutlarda toplam 48 parkın yer alacağı bölgede sosyal ve kültürel aktiviteler için 9 alan tahsis edildi. Bölgede yer alan projelere ait spor alanlarına (yaklaşık 50 kapalı spor salonu, yaklaşık 20 tenis kortu ve basket sahası) ek olarak 3 adet büyük spor tesisinin de yer alacağı bölgede 13 dini tesis, 6 sağlık tesisi, 2 belediye hizmet alanı ve 3 meydan bulunacak. Bölgede yaşayacak olan 160 bin kişi için eğitim kurumları da düşünülmüş durumda. Fikirtepe’de 6 kreşin yanı sıra 5 ilkokul, 6 ortaokul ve 4 lise de bölgedeki çocuk ve gençlerin, bölgeden ayrılmadan eğitimlerini rahatlıkla almalarına olanak tanıyacak. Çarpık yapılaşmanın açığa çıkardığı en önemli sorunlardan biri olan otopark problemi, projelerde yer alan kapalı otoparklar ile ortadan kalkacak. Bölgedeki tüm projelerin otoparkları dikkate alındığında yaklaşık 35 bin araçlık dev bir kapalı otopark kapasitesi ortaya çıkacak. Bu otoparklara ek olarak belediye tarafından hizmet verecek 2 açık otopark ile bölgede gün içinde yaşanan trafik akışı kontrol altına alınmış olacak. 3 21 okul, 48 park Dönüşüm kapsamındaki mahalleler: Dumlupınar, Eğitim, Fikirtepe ve Merdivenköy Dönüşümün yapıldığı alan: 1.350.000 m2 (57 ada) Firma ve proje sayısı: 31 inşaat firması, 61 proje Park: 48 Sosyal-Kültürel Alan: 9 Meydan: 3 Dini Tesis: 13 Kreş: 6 İlkokul: 5 / Ortaokul: 6 / Lise: 4 Sağlık Tesisi: 6 İdari Tesis: 3 Belediye Hizmet Alanı: 2 Spor Tesisi: 3 Otopark Kapasitesi: 35 bin araç Havuz: 45 açık, 26 kapalı Kapalı Spor Salonu: Yaklaşık 50 Tenis Kortu: Yaklaşık 20 Basketbol Sahası: Yaklaşık 20 l ULAŞIM E-5, TEM (O-2) ve köprü bağlantı yollarının hemen yanıbaşında bulunan Fikirtepe’den ana arterlere ve şehrin farklı noktalarına ulaşım rahatlıkla gerçekleşecek. Fikirtepe’de yer alacak iki füniküler sistem, yüksekteki bölgelerin metro ile bağlantılarını sağlayacak. Tarihi Yarımada ile Anadolu yakasını deniz altından birleştiren Marmaray’a birkaç dakikalık mesafede yer alan bölge, yılsonuna doğru bitirilmesi planlanan Avrasya Tüneli’nin Anadolu yakasındaki giriş ve çıkışının hemen yakınında yer alacak. Metrobüs hattına 100 metrelik yakınlığı ile ulaşım merkezlerinin tam ortasında yer alan Fikirtepe’de iç ulaşım ise “Dairesel Tramvay Hattı” ile mümkün olacak. l PRESTİJ CADDESİ Fikirtepe’nin merkezinde yer alan Prestij Caddesi, modern yapıların 160 bin kişinin yaşayacağı Fikirtepe, 35 bin konut, 2 bin 500 ticari alan, spor alanları ve tesisleri, sanat merkezleri, 3 meydanı, 45 açık, 26 kapalı havuzu, alışveriş ve eğlence caddesi gibi birçok farklı fonksiyonuyla tüm sakinlerine modern bir şehir deneyimi yaşatacak. altında bulunan ticari alanlar ile dünya markalarına ev sahipliği yapacak. Prestij Caddesi’nde Türkiye’nin ve dünyanın önemli restoran zincirleri ile kafeler de yer alacak. Cadde, bölgeye canlılık getirirken bir yandan da prestij katacak. l YENİ FİKİRTEPE PARK BULVARI Barselona’daki La Rambla ve New York’daki Park Avenue’dan esinlenerek oluşturulan 900 metre uzunluğundaki yeşil alan, Park Bulvarı olacak. İki ucunca yer alan simgesel yapılar ile dikkat çekecek olan bulvar, dünyanın en önemli bulvarları arasında yer alacak. ulaşılabilecek AVM’ler arasında şunlar yer alıyor: Akasya (Acıbadem), Bauhaus AVM (İçerenköy), Brandium (Ataşehir), Capitol Alışveriş ve Eğlence Merkezi (Altunizade), CarrefourSA AVM (Kadıköy-ÜmraniyeMaltepe), IKEA (Ümraniye), Koçtaş Alışveriş Merkezi (Kozyatağı), Kozzy Alışveriş ve Kültür Merkezi (Kozyatağı), M1 Meydan Alışveriş Merkezleri (Ümraniye), Metro AVM (Yenisahra), Modoko Mobilya AVM (Ümraniye), Neomarin AVM (Pendik), Optimum Outlet ve Eğlence Merkezi (Ataşehir), Palladium AVM (Ataşehir), Pendorya AVM (Pendik), Praktiker AVM (Ümraniye, Kartal), Tepe Nautilus AVM (Kadıköy). l ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ l ÜNİVERSİTELER Fikirtepe’de en önemli avantajlardan birisi de bölgede yer alan ve bölgeye yakın mesafede bulunan alışveriş merkezleri olacak. Bölgeye yürüme mesafesindeki Akasya AVM’nin yanı sıra kolaylıkla Medeniyet Üniversitesi (Göztepe), Marmara Üniversitesi (Göztepe), Yeditepe Üniversitesi (Göztepe-Kayışdağı), Okan Üniversitesi (Hasanpaşa Yerleşkesi), İstanbul Üniversitesi (Kadıköy Yerleşkesi), Doğuş Üniversitesi (Hasanpaşa), Aydın Üniversitesi (Kadıköy Yerleşkesi), İstanbul Şehir Üniversitesi (Üsküdar), Acıbadem Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi. l KÜLTÜR VE SANAT MERKEZLERİ Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, Ümraniye Sahnesi, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi, Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi, Oyun Atölyesi - Moda, BMKM - Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi, CKM Caddebostan Kültür Merkezi, Bostancı Gösteri Merkezi, Yayla Sanat Merkezi Sahnesi - Maltepe, Çağdaş Sahne (Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Sahnesi), Ümraniye Kerem Yılmazer Sahnesi, Kartal Sanat Tiyatrosu Sahnesi, Enver Demirkan Virgül Tiyatrosu, İstanbul Halk Tiyatrosu, Duru Tiyatro, Moda Sahne, Baba Sahne. 4 Fikirtepe, Türkiye’nin yükselen ve parlayan değeri Yeni Fikirtepe’de yaşam başlıyor... Fikirtepe, dönüşüm kapsamında ne aşamada? Fikirtepe, 18 milyar dolar yatırım değerine sahip, 1 milyon 350 bin metrekare alanda devasa bir dönüşüm örneği. Bölgede, tüm çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte 35 bin konut ve 2 bin 500 ticari alan ile 160 bin kişinin yaşayacağını öngörüyoruz. İstanbul’un modern mimarisine, çalışma alanlarına, sosyal yaşam alanlarına ve en rahat ulaşımına sahip bir bölge olan Fikirtepe için biliyorsunuz her daim “parlayan ve yükselen değer” tanımlamalarını kullanıyoruz. Çünkü Fikirtepe, şehrin içinde bir şehir olarak yükseliyor ve değerleniyor. Platformun da hedeflerinden biri bugüne kadar gerçek değeri bir İlk teslimlerin 2016 sonunda gerçekleştirilmesi hedeflenen Fikirtepe’de inşaat firmalarının çalışmaları tüm hızıyla devam ederken projeler de tüm ihtişamlarıyla yükseliyor. Türkiye’nin ilk büyük ve planlı kentsel dönüşüm girişimi olan Fikirtepe tamamlandığında, İstanbul gibi yaklaşık 15 milyonluk dev metropol içerisinde adeta yeni bir şehir ortaya çıkacak. 1 milyon 350 bin metrekarelik alanın yeniden inşa edildiği Fikirtepe’de, bölgedeki çalışmaların zamanında ve planlandığı gibi gitmesini sağlamak, hak sahipleri ile firmaların anlaşma aşamasına dahil olarak sorunları çözmek ve bugüne kadar tıkalı olarak adlandırılan sürecin işlemesini sağlamak ve geleceğin Fikirtepe’sine hazırlık yapmak için kurulan Fikirtepe Platformu da çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Platformun kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği faaliyetleri, bölgedeki son durumu, satışları ve genel olarak Fikirtepe’yi, Fikirtepe Platformu Genel Müdürü İrfan Şükrü Yağcı ile değerlendirdik. şekilde gösterilmeyen ve üstü örtülen Fikirtepe’nin hak ettiği ihtişama ve ilgiye ulaşmasını sağlamak diyebiliriz. 17 üye inşaat firmasıyla çalışmalarına devam eden platform, bölgedeki hak sahiplerinin ihtiyaçlarına cevap vermek ve bölgedeki sorunları çözmek için kurduğu komisyonlar üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Bölgede şu an toplam 57 adanın yüzde 80’inde anlaşmalar tamamlandı. 24 adada yüzde 100 anlaşma sağlandı. 15 adada ruhsat işlemleri tamamlandı. Önümüzdeki yıl bölgedeki ilk teslimlerin yapılacağını öngörüyoruz. Hak sahipleriyle olan anlaşmaların da 2-3 yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Yıl sonuna kadar da anlaşma oranı yüzde 85 ile 90 civarına çıkacaktır. Fikirtepe’nin altyapı çalışmalarında son durum nedir? Fikirtepe’nin, uzun süren kapsamlı çalışmaların ardından artık bir master planı var. Tamamen planlı ve bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan planın uygulamasına başlanacak. 100 yıla yetecek bir altyapı çalışması söz konusu. Bunun için de, Fikirtepe’nin en büyük paydaşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin altyapıların ihalesini gerçekleştirmesini ve çalışmaların bir an önce başlamasını bekliyoruz. YATIRIM İÇİN TAM ZAMANI Dönüşüm süreci ile birlikte Anadolu Yakası birden dikkatleri üzerine çekti. Anadolu Yakası’nda yatırım gerçekleştirmek İrfan Şükrü Yağcı isteyen yatırımcıların sayısında artış söz konusu. Bununla doğru orantılı olarak ev fiyatlarında da bir artış mevcut. Fikirtepe’de yatırımcıları bekleyen fırsatlar nelerdir? Bir süre öncesine kadar “Avrupa Yakası’nda çalışıp Anadolu Yakası’nda yaşamak” şeklinde bir kavram çok popülerdi. Artık Anadolu Yakası’nda çalışan sayısı da ciddi oranlarda arttığı için insanlar bölgenin yatırım potansiyelinin farkına vardı ve burada daha fazla yatırım gerçekleştirmeye başladı. Çünkü fiyatların ne kadar kısa sürede arttığı ve prim potansiyeli ortada. Bunun en güzel örneklerinden biri de Fikirtepe. Fikirtepe’de dönüşümün başlamasıyla birlikte ilk başta 4 bin 500-5 bin bandında olan metrekare fiyatları, bugün 7 bin 500-8 bin bandında. Bu rakam ilerleyen dönemlerde giderek hızlı bir şekilde artacak. Çünkü Fikirtepe şu an olması gereken değer aralığında değil. Bugüne kadar süregelen kötü algı, bölgedeki projelerin, ederinin 3’te 1’i fiyatına satılmasına neden oluyor. Bu da, bölgenin aslında Anadolu Yakası’nda yerini almak isteyenler için ne kadar büyük bir fırsat sunduğunun kanıtı. Bugün buradan yerini almayan yatırımcılar, çok değil, 4 ya da 5 yıl içerisinde 8-10 bin dolara ulaşacak metrekare fiyatlarını görünce pişman olacaklar. Fikirtepe’deki ulaşım ve sosyal donatı alanlarından bahsedebilir misiniz? Bölgenin master planı kapsamında aynı zamanda ticari alanların bulunduğu ve yeni Bağdat Caddesi olmaya aday Prestij Caddesi’nden füniküler ve tramvay hatları geçecek. E5 hattı üzerinde bulunan, merkezi konumu ile dikkat çeken Fikirtepe, aynı zamanda metro, metrobüs gibi toplu taşıma alanlarının kesiştiği noktada ve Avrasya Tüneli sayesinde havalimanına da olan avantajlı konumuna rağmen bölgedeki diğer projelerden oldukça düşük bir fiyata satış gerçekleştiriyor. Anadolu Yakası’nın kalbinde, bu kadar avantajlı bir lokasyonda bu fiyatlar üzerinden yer alabilmek yalnızca önümüzdeki birkaç dönem daha mümkün olabilecek. Bölgede; okuldan hastaneye, alışveriş, kültürsanat ve spor merkezlerinden parklara kadar çok sayıda sosyal tesisler yepyeni ve modern bir şekilde inşa edilecek. Bu tesislerin şu an için sahipleri belli değil. Platform olarak öncelikli amaçlarımızdan bir tanesi de, bölgenin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi kurumlar tarafından sahiplenilerek bu sosyal alanların yatırımcılar ile buluşturulmasının sağlanması. l ARAŞTIRMA 5 Gayrimenkul, yaklaşık 10 yıldır “yatırımın güvenli limanı” imajını koruyor. İnşaat ve gayrimenkul, dönemsel olarak siyasi gelişmelerden, global ekonomiden etkilense de Türkiye ekonomisinin parlayan yıldızı olmaya devam edecek. Sektörün gelişimini, satışlarını takip etmek, uzun zamandır süregelen balon gibi korkuları da önlemek için birçok araştırma gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin prestijli ekonomi yayınlarından Forbes Türkiye’nin bu yıl sekizinci kez yayınladığı, İş Bankası ve gayrimenkul bilgi servisi REIDIN’in desteği ile hazırlanan “Forbes Emlak Raporu”, gayrimenkul sektörünün her türlü beklentiye karşılık 2016 yılında yeniden atağa geçtiğini gözler önüne seriyor. Emlak sektörünün önü açık İ ngiltere merkezli küresel gayrimenkul şirketi Knight Frank’ın raporuna göre; 2015’te dünyada 55 ülke arasında konut fiyatlarının en çok arttığı ülke Türkiye. Rakamsal veriler, gayrimenkul sektörünün giderek artan genç nüfusu ile Türkiye için “sığınılacak liman” olarak görüldüğünü söylüyor. Yabancı yatırımcılar açısından son yıllarda yaşanan siyasi ve toplumsal karmaşa nedeniyle bir nebze tedbirli olunduğu gözlense de yine azımsanamayacak bir talep söz konusu. Son 1,5 yıl içerisinde yabancı yatırımcılar 32 bin konut satın r liman i l i n e v ü ng aldı. Bunlardan yüzde 66’sı sadece 9 ülkenin vatandaşlarından oluşuyor. En fazla konut alanlar ise 5 bin 828 adet konutla Iraklılar. Iraklıları, Suudi Arabistan ve Kuveyt izliyor. Avrupa’dan ise İngiltere, Almanya ve Rusya ön plana çıkan yatırımcılar arasında. l Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY r içi ımcıla r ı t a y , ü ör ılların da son y ından n u s u n ıs ko ekt ılması aç er artışı p ve değ yıl ile karşılaştır şmeler İnşaat s le a t e d önceki ışı, hem mik geli al onut sat 016’nın verileri, siyasi ve ekono nomisinin amir k m e h 2 o ın n k a le ın e n ıl ı iy a e y ş n ığ a lk 2015 atlatt a da ü inde y sı nede şekilde u kırma ılı içeris eden ols rekorun e sahip. 2016 y lgalanmalara n nemi başarılı bir aynı şekilde da em dö üzde tışın ciddi ön üre piyasalarda ektörünün bu i hızlı ar tanbul y k İs a e d v s ın s a r k n ir belirli b umundaki emla da konut satışla a yalnızca Ada flasyon oranının on k i is yılların 0,2) en -2016 u yıllard m e g 14-2015 öyleyebiliriz. B (yüzde 1 , Haziran 2015 0 a 2 r a r. k o n y görülü dığını s üzde 12,3) ve A tlarındaki artış rine çıktı. Stok yansıma (y ’un üze eni yatırımlar nut fiya fiyatlara aşabildi, İzmir aldı. Ko üzde 10 k y ı e e n d d nun y jı in in a r ’s is i ve n 27 20 ba n ger birçoğu e a d u ın ir p ın h r nimsediğ hız ç e a e ş la k b k a i ü ir r m y b ir le ü e f ji b c 30 krar rate şaat sade arasında 2015 yılında in yönelik satış st yatırımlarına te ilk üç i r le m e ın a dön le de klara ı 2016’n 16 yılınd nedeniy ellerindeki sto ların 20 nan yapı ruhsat ına ulaştı. l a m i, fazlalığı ir iğ f d u ır ştirme uran b için alı 0 bin sın gerçekle ırımlarını durd aata başlamak tarak 25 r a 4 t ş 3 a e in y i zd 2015’te yor. Yen göre yü ri görülü aynı dönemine le ik d r e v ın eçen yıl ayında g Anadolu yakasında fiyatlar yükselmeye devam ediyor Ortalama getiri oranlarında ancak beşinci sırada gelen İstanbul’da bu yıl Anadolu Yakası ön plana çıkıyor. Haziran 2015-Haziran 2016 döneminde İstanbul’da satılan konut sayısının 235 bini bulduğu görülüyor. 2016 yılının ilk yarısında ise, yüzde 4 oranında azalma ile zayıf bir performans gözlense de İstanbul’un 39 ilçesinden birçoğunda artış gözlendi. Artış, Anadolu Yakası başta olmak üzere 14 ilçede yüzde 30’ların üzerine çıktı. Anadolu Yakası’ndaki bu artışın en büyük nedenlerinden biri de raporda, “bölgede yoğun olarak gerçekleştirilen kentsel dönüşüm” olarak gösteriliyor. Kadıköy, Kartal ve Ataşehir bölgesinde devam eden inşaatların gelecek dönemlerde fiyatları daha da yukarı çekmesi bekleniyor. l 526 bin konut satıldı Bu yıl oldukça kapsamlı bir şekilde sektörü inceleyen rapor, Türkiye’de büyükşehir statüsündeki 30 şehrin tamamını mahalle mahalle mercek altına alıyor. 2016 yılının ilk yarısındaki verilere bakıldığında ülke genelinde 630 bin konut satışının yapıldığı, bu satışlardan 526 bin ile yüzde 83’ünün gerçekleştiği görülüyor. 30 kent, 185 ilçe ve bin 83 mahallenin yıllık fiyat hareketlerini de inceleyen rapor aynı zamanda yatırımcıların, yatırım yapmadan önce danışabilecekleri bir rehber niteliğinde. l En çok kazandıran iller Aydın ve Sakarya Yatırımcısına en çok kazandıran kentler ise yüzde 30’un üzerinde prim oranıyla Aydın ve Sakarya oldu. Bu iki kenti, Kocaeli (yüzde 29,4), Antalya (yüzde 29) ve İstanbul (yüzde 27,9) takip ediyor. Konut satışlarında İstanbul’un getiri şampiyonu ise yüzde 41 ile Sultanbeyli. Bölgede bir yandan yeni konutlar yapılmaya devam ederken diğer yandan da tamamlanan markalı konutların ikinci el piyasaları oluştu. Yüzde 40 barajını geçen bir diğer ilçe ise üçüncü havalimanı ve Kanal İstanbul gibi mega projeler sayesinde Silivri oldu. l SPOR 6 Fenerbahçe taraftarının Miço’su MÜJDAT YETKİNER Yeteneklerin çıkmamasının nedeni akıllı telefonlar Fenerbahçe’nin efsane liberosu ve Fenerbahçe tarihinin en fazla forma giyen oyuncusu Müjdat Yetkiner, nam-ı diğer Miço, kimi zaman takımının kaptanı oldu, kimi zaman da kalecisi. Yıllar geçti, futbolculuk kariyeri sona erdi fakat hiçbir zaman Fenerbahçe’den kopamadı. Bir dönem Türkiye Futbol Federasyonu İstanbul Bölgesi Baş Antrenörü olarak da görev alan Müjdat Yetkiner, şu anda Fenerbahçe’nin Futbol Altyapı Gençlik Geliştirme Programı (GGP) Koordinatörü olarak görev yapıyor. Yetkiner, kendi dönemindeki imkânsızlıklardan ilginç anılarına, altyapı çalışmalarından ülke futbolunun geleceğine kadar birçok konuda görüşlerini, Fenerbahçe Futbol Evi’nde gerçekleştirdiğimiz söyleşide bizlerle paylaştı. Kendi döneminde soyunma odasında kömür sobası olduğundan, tıkanan saha giderlerini futbolcuların açtığından bahseden Yetkiner, “Biz, imkânsızlıklar arasında kariyer yaptık. Şimdi her şey var ama yetenek yok. Belki altyapıdaki çocuklarımız bunu okuyup üzülecekler ama bu gerçeği söylemek zorundayım. Bana sorarsanız yeteneklerin kaybolmasının en büyük nedenlerinden biri akıllı telefonlar. Buraya verdikleri enerjiyi, sahaya vermiyorlar” diye konuştu. Sizin için “Fenerbahçe’ye Maradona gelse, Müjdat onu yedekte bırakır” diye esprili konuşmalar var. Neydi sizi uzun yıllar Fenerbahçe’de vazgeçilmez kılan? Çalışmak, çalışmak ve çalışmak. Tek torpilim Allah’tan. Çok profesyonel davranmak ve kendine iyi bakmak. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu değildim fakat rahmetli annem ve babam kardeşlerimle ve benimle çok ilgilenirdi. İyi beslendiğimiz, iyi dinlendiğimiz ve antrenmanı çok sevdiğimiz, yaptığımız işi amatör düşünce ile yaptığımız için başarılı olduk. Amatör kelimesini burada açmak istiyorum. Amatör, “yaptığı işten haz duyan, karşılığında bedel beklemeyen” demek. Biz, o zihniyetle profesyonel olarak oynadığımız için uzun yıllar Fenerbahçe’de kalma şansını elde ettik. Bunun yanında yeteneğimin de elbette çok önemli rolü var. Kariyeriniz boyunca Fenerbahçe’de hemen her pozisyonda oynadınız. Hatta bir maçta kaleci yerine geçip penaltı kurtardınız. Hikâyesini anlatır mısınız? Evet doğru. Sakarya maçıydı. Ben futbola kaleci olarak başladım. Bizim mahalle takımının kalecisi bendim. Bizim ortası çukur, iki tarafı rampa ve bir tarafı set şeklinde bir futbol alanımız vardı. Orada maç yapardık. Ben orada futbolcu oldum. Kalelerimizi tebeşirle çizerdik. Ben o sert beton üzerinde topları kurtarmak için uçuyordum. O topları kurtarmaya çalışıyordum. Daha sonra profesyonel hayatımda, antrenmanlarda, arkadaşlar şut çalışsın diye kaleye geçiyordum. Sakarya maçında da oyuncu değişikliği hakkımız bitmişti ve Yaşar Ağabey’den aldım eldivenleri. Kaleci değiştiremeyeceğimiz için bir oyuncunun kaleye geçmesi gerekiyordu. İlk penaltıyı kurtardım ama hakem tekrarlattırdı. İkinciyi de topun geleceği yönü anladığım halde çıkaramadım. Biraz sert bir şuttu. Maçın hikâyesi böyle. Futbolculuk kariyerinizin ardından sizi hiç yorumcu olarak görmedik. Bunun bir sebebi var mı? Yorumculara çok kızdığım için. Özellikle Fenerbahçe formasını giymiş ağabeylerimize çok kızıyorum. Bir de oynarken bizi eleştiren eski sporculara çok kızıyorum. Çok acımasızca ve belden aşağı vurarak eleştiri yapıyorlar. O yüzden de istemiyorum yorumculuk yapmayı. Aslında çenebaz bir adamım, çok da güzel futbol yorumu yapabilirim ama bu sebeplerden dolayı istemiyorum. BİZ YOKLUKLARIN TOPÇUSUYUZ Altyapı yıllarınız nasıldı? O zamanki altyapı ile şimdiki altyapıyı karşılaştırır mısınız? Dereağzı Tesisleri şu anki gibi büyük değildi. Şu an bulunduğumuz yer yol ve yanı lunaparktı. Bir tarafta tel örgüler vardı. Bir tarafta duvar. Duvarın dibinde şarapçılar ve esrarkeşler bulunurdu. Tel örgülerin oradan taraftar içeriyi izleyebilir ve hatta tel örgülerden atlayıp, sahaya girebilirdi. Yani gelip seni dövebiliyordu. Nitekim çok yüksek sayıda kişinin tel örgüleri aşıp sahaya girdiğini dün gibi hatırlıyorum. Bir tek Soldan Sağa: Özlem Gezer Ege (editör), Rambo Hasan (Hasan Özdemir), Müjdat Yetkiner, Kemalettin Şentürk, Ahmet Sarıcalı (Şua İnşaat) ve Saffet Akbaş. SPOR 7 1984-85 futbol sezonunda hem Türkiye Ligi hem de Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanan Müjdat Yetkiner’li Fenerbahçe futbol takımı bir arada. Schumacher’le kavga Peki, en unutamadığınız maç hangisi? Ankaragücü maçını hiç unutamam, Schumacher’i dövmüştüm. Maç 5-1 bitti. Hem gol attım, hem de Aykut’a iki gol attırdım o maçta. Son 10 dakikaya girilmişti. Aslında biz Schumacher’le iyi arkadaştık. Kampta akşamları bazen pipo içerdik. Maçtan sonra da oturup sohbet edip, yiyip içerdik çoğu zaman. Kavga edeceğimizi hiç düşünmezdim. Maç 5-0 olunca Schumacher’e döndüm işaretle ve sözle şimdi golü yiyeceksin dedim. O lafıma kızdı. Benim amacım onu kızdırarak o golü kurtarmasını sağlamaktı. O nedenle o cümleyi kullandım. Maç bitince saha içinde bana saldırmaya kalktı. Sonra soyunma odasında olayı tekrarlayınca ben de ona karşılık verdim. Sonra da özür dilemeye yolladılar beni. Bir çiçek yaptırıp evine özür dilemeye gittim. “Fenerbahçe’nin renklerinin ne olduğunu bana öğrettiğin için teşekkür ederim” dedi. Tabii ki barıştık. Belki çok güzel değil ama unutamadığım bir anımdır. Şaka yaparken ne kadar dikkatli olmak gerektiğini öğretmiştir bana. l Rambo Hasan ve ben sahada kalmıştık. Arkadaşlarımız arabalarına binemeden taksi ile kaçmışlardı. Bir toprak saha düşünün, yağmur yağdığı zaman yarısı su tutuyordu. Martılar içine gelip yıkanıyordu. Biz elimizde keski ve çekiçle o suyun akmasını sağlıyorduk. Ondan sonra antrenmana çıkıyorduk. Bizden büyük A takımında oynayan ağabeylerimiz, çamur ve su dolu sahada antrenman yapmak istemedikleri için önden biz bu işleri yapıyorduk. O zaman ast-üst ilişkileri vardı. Şimdi asla öyle bir şey yok. O zamanlar soyunma odamızda bir tane odun kömür sobamız vardı. Lodosta buraya gelen ağaç dallarını ve kalasları toplardık. Onları kırarak ısınırdık. Hiçbir zaman sıcak su ile duş almadık. Çoğu zaman elimizi yüzümüzü bile yıkayacak su olmazdı. Köşede bir çeşme vardı, zaman zaman orada yıkardık elimizi yüzümüzü. Şimdi altyapının antrenmanlarını yaptığı, sizin de gördüğünüz burada suni çim sahamız var. Karşısında kamp binamız var. Aşağıda fitness salonumuz var. Sauna var. Yemekhaneleri var. Doktorlar, fizyoterapistler var. Resmi maç oynayacakları bir çim sahamız var. Başkanımız tüm olanakları sağladı. Biz yoklukların topçusuyuz. Şimdi her şey var ama yetenek yok. Belki altyapıdaki çocuklarımız bunu okuyup üzülecekler ama bu gerçeği söylemek zorundayım. Bana sorarsanız yeteneklerin kaybolmasının en büyük nedenlerinden biri sağlanan bu olanaklar değil, akıllı telefonlar. Bu telefonlarla arkadaş buluyorlar, dünyaya açılıyorlar, her şeyi yapabiliyorlar ve bunsuz yaşamıyorlar. Buraya verdikleri enerjiyi, sahaya vermiyorlar. l Fikirtepe’de ücretsiz spor alanları olmalı Fikirtepe’de yepyeni bir yaşam başlayacak, burada Fenerbahçe’nin de tesisleri var ve U19 takımı çalışıyor. Fenerbahçe burada kalacak mı? Fenerbahçe’nin Fikirtepe’de iki sene daha anlaşması devam ediyor. Sonrasında büyük ihtimalle kalmayacak ama yine de kesin olmadan bir şey söylemek yanlış olur. Siz bir sporcu ve spor adamı olarak yeniden yapılanan bir yerde, Fikirtepe’de ne tarz spor alanlarının olmasını istersiniz? Burada 160.000 kişinin spor ihtiyaçlarını karşılayacak alanların olması lazım. Projelerin dışında yer alan kamu alanlarında çocukların, gençlerin ücretsiz olarak kullanabileceği, futbol, basketbol vs. maçları yapabileceği alanların olması lazım. Nizami saha yapılsın. Halka açık olsun. İnsanlar istediği zaman gelsin oynasın. Spor gelişsin. İzleyenlere açık olsun. Yurtdışında, sporda başarılı olan birçok ülkede bu tarz spor alanları var. En önemlisi ücretsiz olsun. Çocuklar gelsin, topunu alsın oynasın. Modern olarak tekrar planlanan bir yaşam alanında iyi şekilde değerlendirilecek spor alanları, ülkemizin çocuklarının ve geçlerinin geleceğine bir yatırımdır. Bu alanlar, gelecek nesillerin spor başarılarını ve spor sevgisini arttıracaktır. l Gebze’de 110 dönüm arazide yapılacak 3 Temmuz Akademisi altyapımızın daha da güçlenmesi için gerekli 3 Temmuz Akademisi’nden biraz bahseder misiniz? 3 Temmuz Akademisi çok büyük bir proje, bunun için Gebze’de 110 dönüm arazi alındı. 200 dönüme çıkarmak istiyoruz bu alanı, o zaman bu çalışmalar daha da hız kazanacak. Bununla ilgili bir ihtiyaç krokisi sunduk başkanımıza. Yurtdışında yaklaşık 20 kulüp gezdikten sonra, kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde bulundurarak ve aldığımız “Çocuk Koruma Eğitimi”nden yola çıkarak hazırladık bu krokiyi. “Çocuk Koruma Eğitimi”ni Futbol Federasyonu da zorunlu tutuyor ve bu eğitimi tüm personeli ile birlikte alan iki takımdan biri Fenerbahçe. Biz bu eğitimi tüm ailelerimizle de paylaştık. Tüm gezdiğim kulüplerin yaklaşık 20 nizami çim sahası ve ikinci bir pilot takımları var. Bizim burada 250 öğrencimiz var, yaklaşık 50 tanesi burada yatılı kalıyor. 1400 personelimiz var ve tüm bunları döndürmek için büyük bir bütçe söz konusu. Bu akademinin olması altyapımızın daha da güçlenmesi için gerekli, ancak bu bütçenin dönmesi için mutlaka bir pilot takım olmalı. Oyuncuların futbol hayatının daha sağlıklı gelişimi, hayal kırıklıklarının daha az olması ve ilerleyen zamanlarda hem kulübün hem de oyuncunun daha karlı olması için bu pilot takımın, tıpkı diğer birçok ülkede olduğu gibi olması gerektiğini düşünüyorum. Yukarıyı hedeflemek güzel bir şey oyuncu için, ancak bunun için çok çalışmak ve sebat etmek gerekiyor. Kendi futbol hayatımdan örnek vermem gerekirse, o zaman Beşiktaş’ta oturuyorum, 4 yıl boyunca buraya önce vapurla Üsküdar’a, Üsküdar’dan Kadıköy ve oradan da yürüyerek tesise geliyordum. O zaman ağabeylerimizin lüks otomobilleri vardı. 4 sene sonunda bir Şahin aldım. Şimdi çok güzel arabalarım var ama buraya nasıl gelindiğini biliyorum. Bu noktada aileler mutlaka eğitmenlerle ortak hareket etmeli. Spor önemli bir disiplin ve sporun bittiği yerde gençliği büyük tehlikeler bekliyor. Bu yüzden büyük binaların arasına mutlaka ama mutlaka resmi maç oynanabilecek büyüklükte saha yapılmalı. Bu sahalar gençler için ücretsiz olmalı. Çocuklar gönüllerince spor yapabilmeli. l Ortega çok yetenekli bir oyuncu, oynamak isterdim Sizce Türkiye’ye gelen en iyi yabancı oyuncular kimdi? Ortega, Anelka, Repçiç, Pesiç, Apiah, Schumacher, Okocha. Oynamak isteyip de aynı dönemde olmadığınız için oynayamadığınız bir oyuncu var mı? Ortega. Çok yetenekli bir oyuncu bence. Arjantin’de Maradona’dan sonra Ortega’yı konuşur herkes. l 8 AYIN RÖPORTAJI Tiyatronun “Baba” Sahne Kültür sanatın merkezi Kadıköy’de “kimsenin kendini yetim hissetmeyeceği” bir tiyatro ‘’Baba Sahne’’... Usta oyuncu Şevket Çoruh’un, “Fabrika ayarlarına döndürüyoruz” diyerek tanımladığı eski Ercan Sineması yeni Baba Sahne, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda perdelerini açacak. Şu an ‘’Baba Sahne’’nin tüm hızıyla hazırlıklarına devam eden ünlü oyuncu ile hayali olan ‘’Baba Sahne’’den, milyonları 11 yıldır ekrana kilitleyen “Arka Sokaklar”dan; hayata ve oyunculuğa dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Şevket Çoruh kimdir, özel hayatında neler yapar ve bir gününü nasıl geçirir? İlk söyleyeceğim şey, bir günümde çok çalıştığım. Bizler çok çalışan insanlarız, özellikle hedefleri olan insanların çalışması önemli. Kalan vakitlerimde de arkadaşlarımla görüşüyorum ve onlarla; hedeflerimize ulaşmak hakkında ve yapacağımız işlerle ilgili sohbet ediyoruz. Çünkü tek başınıza bir hedefiniz varsa ve o hedefe gidecek yol da uzunsa işiniz yalnızca çalışmaktan ve dostlarınızla beraber vakit geçirmekten geçiyor. Bir kızım var, onunla da vakit geçiriyorum. Tatil, dinlenme vb. işler için pek de vakit bulamıyorum aslında. 11 yıldır ‘’Arka Sokaklar’’ı çekiyorum. 400 bölüm çekiyorsunuz, geriye 3-4 hafta kalıyor. O kalan 3-4 haftada da başka projeler yapıyorsunuz. Yıllardır bu sektörün içindesiniz, fakat daha çok uzun soluklu bir projeye dönüşen “Arka Sokaklar” dizisi ile tanınıyorsunuz. Arka Sokaklar neden bu kadar çok sevildi? Neden bu kadar çok sevildiğini açıkçası bilmiyorum ve bildiğini iddia edenin de yalan söylediğini düşünüyorum. Bunun bir formülü yok, yani bu formülü biliyorsanız direk bir yapım şirketi açmanız lazım. 11 yıldır gördüğüm şeyden bahsetmem gerekirse, birincisi samimiyet. İkincisi yapımın içindeki unsurların devamlılığı ve projeyi benimsemesi. Mesela biz 11 senedir aynı kadro ile devam ediyoruz. Türk insanı, dizi ve filmlerde özdeşleşmeyi tercih ediyor. Televizyon başında diziyi izlerken ‘’Mesut bak! Arkana saklandı’’ diye televizyonla konuşan, bölümden sonra da yan komşusunu arayıp son bölümün kritiğini yapan izleyiciler var. “Arka Sokaklar’’daki ‘’Mesut’’ karakteri ile özel hayatınızda bir karşılaştırma yapılıyor mu? Yapılıyor tabii ki. Halk merak eder, karakteriniz hakkında ‘’Acaba gerçekten böyle mi?’’ diyebilir. Ancak özel hayatınızda da canlandırdığınız karakter gibi olmanın imkânı yok. Hayata sürekli polis gözüyle Şu anda Baba Sahne’nin inşaatı tüm hızıyla devam ediyor... bakmak o sertlikte çalışan bir adam olmak çok zor. Özellikle ‘’Mesut’’ karakteri çok sert. Normalde ben daha eğlenceli, espriyi, şakayı ve eğlenmeyi seven bir adamım. Ekim ayında perdelerini açacak ‘’Baba Sahne’’nin doğuş hikâyesi nedir? Sizin için ‘’Baba Sahne’’ ne ifade ediyor? Baba Sahne’yi Ekim ayında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda seyirciyle buluşturmak istiyoruz. Yıllardır bir tiyatro binası arıyordum. Şu anki Baba Sahne, eski Ercan Sineması. Aslında burası tiyatro olarak 1967 yılında kurulmuş. Burada Yıldırım Önal, Abdurrahman Palay, Zafer Diper, Çetin İpekkaya gibi Türk tiyatrosunun önemli isimleri sahne aldı. Biz de burayı şu an fabrika ayarlarına döndürüyoruz. Baba Sahne’de büyük bir ekibiz, kapımız herkese açık. Zaten adı da bu nedenle ‘’Baba Sahne’’. Burası, kimsenin kendini yetim hissetmeyeceği bir yer olacak. Kuruluş aşamasında herhangi bir yerden destek aldınız mı? Hayır. Ne devletin ne de özel sektörün herhangi bir kurumundan destek almadık. Ben, elimde sponsorluk dosyası ile dolaşmama rağmen bir sonuç alamadım. Nedenini düşününce de; sanırım bizim mesleğimiz biraz korkutucu, ürkütücü geliyor. Başka birçok şey için sponsor olabiliyorlar ama sanata destek olma yanlısı değiller. Türkiye’de tiyatro, sinema ve televizyonun durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de eğitim aldığı işi yapamayıp, başka mesleklerle hayatına devam etmek zorunda olan milyonlarca insan var. Ülke koşulları bizleri buna itiyor. Bu kadar büyük bir kentte hâlâ birçok sanat merkezinin kapalı olması ya da yenilenememesi üzücü tabii. Bu nedenle Baba Sahne’yi almak, yine eski haline getirip orada tüm sezon boyunca tiyatro yapacak olmak bizler için gurur verici. Keşke kurumlar böyle mekânları bulsalar, yenileseler ve kültür sanat hayatına kazandırsalar. O zaman çok daha özgür, daha barışçıl ve çağdaş bir ülke oluruz. l Sinema filmi süresinde dizi çekiyoruz Arka Sokaklar’dan. Yoğun mesai saatlerinin harcandığı sektörde set arkasındakilerin ve oyuncuların haklarını korumak amacıyla kurulan, Oyuncular Sendikası ve faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Setlerdeki çalışma düzeni, yine setlerdeki iş güvenliği gibi birçok konuda çalışma gerçekleştiriyorlar. Bir adım atıldı ve o adımın da arkasının geleceğini düşünüyorum. Bir sinema filmi süresinde dizi çekiyoruz. 110-120 dakika sürelerimiz oluyor ve bu da tüm set çalışanları için oldukça zor bir süreç. Sette yaşamak zorunda kalıyorsunuz. l Yapımcılığını Sugarworkz&TAFF’ın yaptığı, senaryosunu Ali Tanrıverdi ve Murat Şeker’in yazdığı, yönetmenliğini Murat Şeker’in üstlendiği sinema filmi “Çakallarla Dans 4” filminin çekimleri tüm hızıyla devam ediyor. Serinin fenomen karakterlerinden Kayınço Gökhan’a usta oyuncu Şevket Çoruh hayat veriyor. 9 ne’si seyirciyle buluşacak Ortaokul ve lise yıllarımdan beri tiyatronun içindeyim Oyunculuğa nasıl başladınız? Çocukken Üsküdar’da oturuyorduk. Annem beni o dönemde tiyatroya götürüyordu. Oyunlardan çok büyük zevk alıyordum. Çok etkilenmiştim, büyülenmiştim. Ortaokul ve lise yıllarımda okulun kendi amatör tiyatro grubunda çalışmaya başladım. Liseler arası tiyatro şenliklerine katılıyordum. Yine bir tiyatronun çocuk oyunları talebi vardı, orada çalışmaya başladım ve profesyonel hayatımıza bu şekilde adım attık. Lise yıllarımda oyunculuk için kesin kararımı vermiştim. Sonra da konservatuvara gittim. Hocalarımın birçoğu beni bu konuda destekledi. Onlara da desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim. Oyunculuk hayatınızda zorluklarla karşılaştınız mı? Örnek verebilir misiniz? Tabii ki birçok zorlukla karşılaştım. İlk tiyatromuzu kurduğumuzda bayağı elbiselerimizi kendimiz dikiyorduk ve battık tabii ki, haciz bile gelmişti. Ama bunlar, bu mesleği seviyorsanız sizi yıldıracak şeyler değil. Oyunculuk için eğitim şart mı? Şart değil. Eğitim almadan da oyunculuk yapanlar var. Eğitim, işinizi daha hızlı yapmanızı ve onu daha iyi anlamanızı sağlıyor. Ancak eğitiminizi tamamladığınızda çalışmaya başlayınca bilmediğiniz ne kadar çok şey olduğunuzu anlıyorsunuz aslında. Bu nedenle eğitim ömür boyu devam ediyor. Çocuğunuzun sanatla ilgilenmesi ve bu yönde bir meslek edinmesi ihtimali hakkında ne düşüyorsunuz? Tabii ki, sanatla ilgilenebilir ama sanatın dışında da istediği her şey olabilir, istediği her şeyi yapabilir. Çocuğumun kariyer planlaması için isteyebileceğim tek şey mutlu olacağı bir iş yapması. l Oyunculuk bir meslektir, her yerde yapabilirsiniz Dünyanın tiyatrolara çok ihtiyacı var. Aslında ülke olarak bizim biraz daha fazla ihtiyacımız var gibi... Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Önce tiyatroya ihtiyaç duyulmasını sağlamak gerekiyor. Bence şu anda da tam bir ihtiyaç duyma durumu söz konusu değil. İhtiyaç duyulsa; tiyatro binalarını konferans binalarıyla karıştırmaz, düğün salonundan bozulan yerlerde oyun oynamayı tiyatro salonu gibi göstermez ve bu alanları tiyatro mimarisi bilen insanlara yaptırırdık. Biz elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar en doğrusunu yapmaya çalışıyoruz, bakalım seyircimiz beğenecek mi? Bir oyuncu için sinema, tiyatro ve televizyonun bir farkı var mı? Bu alanlarda başarılı işlere imza atmış bir oyuncu olarak ne düşünüyorsunuz? Oyunculuk bir meslektir. Oyunculuğunuzu televizyonda da yaparsınız, tiyatroda da, sinemada da. Oyuncunun salt görevi oynamak, yeniden bir karakteri meydana getirmektir. Şunu da atlamamak gerek özellikle özel kanallarla birlikte televizyon birçok sektörü ayağa kaldırdı. Televizyon birçok oyuncuyu biraz daha nefes alabilecek bir konuma getirdi. Yalnızca tiyatrodan hayatını devam ettirebilmek çok zor. Son dönemde kimlerin projelerini ve oyunculuğunu beğendiğinizi söyleyebilirsiniz? Birçok oyuncu var. Türkiye’de çok değerli oyuncular var. Ama takip ettiğim, yine Kadıköy’de açılan Moda Sahnesi. İnanılmaz bir oyuncu grubu var. Onlar da el birliği ile 12-13 kişi tiyatrolarını kurdular. l Dönüşümü anlıyorum ama kentseli anlamıyorum... Kentsel dönüşüm hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? Şimdi ben dönüşüm hikâyesini anlıyorum da kentsel hikâyesini anlamıyorum. Bunun adı tek başına dönüşüm olsa tamam ancak kent dediğiniz zaman o başka bir kavram. Kent; büyük meydanları, parkları, kültürsanat alanları olan ve planlanmış yerlerdir. Yalnız ve betona boğulan bir yerden bahsetmiyoruz. Betona boğulduğu için de onun adına yalnızca dönüşüm diyorum, kentsel kısmını planlayan yok. “İstanbul 20 sene sonra şu hale gelecek” denilen şey, şu anda büyük bir beton yığını ise ben böyle bir İstanbul istemiyorum. Ama dünyanın gurur duyacağı, inanılmaz binalar ve buna ek olarak sanat eserleri, meydanlar, sosyal alanlar yapılacaksa onu tabii ki de kabul ederim. Elbette bütün binaların yenilenmesini isterim. Deprem tehdidinden kurutulalım, kimse yıkık dökük evlerin içerisinde yaşamasın ama kentsel kısmına da alan açmak ve planlamak gerekiyor. l 10 iye k r ü T im” arıyor t e l Bisiknsorunu ı z ı m o “Kır için sp turu Kırmızı bisiklet Fikirtepe’de “Kırmızı Bisikletim”, bugün 34 bin kişinin takip ettiği ve takipçi sayısı günden güne artan bir Instagram hesabı. Artık ona Instagram fenomeni diyebiliriz. Tabii ki bu hesabı ortaya çıkaran ve yöneten bir isim var arkasında. “Kırmızı Bisikletim”e hayat veren bu ismin; anıları, dost kumbarasında biriktirdikleri, hayalleri, hedefleri ve birçok insanın yaşayamadığı bir hayatı var. Hesabın sahibi Mehmet Yapar, “Kırmızı Bisikletim”in hikâyesini Fikirtepe Platformu Dergisi’ne anlattı... Kırmızı bisiklet ile nasıl tanıştınız? “Kırmızı Bisikletim” serüveni Nisan 2015’te başladı. Bu tarihlerde maddi ve manevi olarak oldukça sıkıntılı bir dönem geçiriyordum. Bir gün bir alışveriş sitesinde 70 yaşında Bissan marka kırmızı bir bisikletin satışta olduğunu gördüm. 300 TL olan bisikleti satın almaya karar verdim. Satın aldığım kişiyle Beşiktaş’ta buluştum ve bisikleti ilk gördüğümde âşık oldum. Halbuki bisiklet bana gelene kadar yolda 3 kişi tarafından alınmak istenmiş ancak o benimdi, hayat arkadaşımdı. İşte kırmızı bisikletin çıkış amacı buydu. Sıkıntılı dönemi ve kısır döngüyü atlatmak... Şu an Instagram’da binlerce kişi tarafından takip edilen “Kırmızı Bisikletim” hesabından bahsedebilir misiniz? Kırmızı bisikletim ile ilk sürüşümü Beşiktaş’tan Ortaköy’e olan yolda yaptım. İstanbul’da yaşayan birçok kişi hayatında en az bir kere o yoldan ya araçla ya da yürüyerek geçmiştir. Herkese bir de bisikletle geçmesini öneririm. Dünyaya ve yaşadığınız yere çok daha farklı bir bakış açınız oluyor. Etrafımıza bakmıyoruz, insanların yüzüne bakmaktan korkuyoruz. Ben herkese tıpkı bir deli gibi bakıp selam veriyorum. Çok da ciddiye alınmayacak bir hayat yaşıyoruz. Yerine göre deli olmak, her zaman anında yaşamak gerekiyor. Aslında kırmızı bisikletin çıkış noktası tamamen kafa dağıtmak ve gerçek hayata dönmekti. Ancak bugün çok daha farklı bir noktada. Kırmızı bisikletin bugün bir karakteri, ruhu var. Onu da bir canlı gibi düşünebilirsiniz çünkü bir kimliğe ve yaşanmışlıklara sahip. Onun üzerinde çok gözyaşı döktüm, güldüm birçok duyguyu paylaştım onunla. Kırmızı bisiklet kaçıncı bisikletiniz? İlk fotoğrafınızı nerede çektiniz? Kırmızı bisiklet aslında benim ikinci bisikletim. İnsanlar için garip gelebilir ancak bundan bir önceki bisikletimi çocukken annem almıştı. İlk fotoğrafımı çektiğim Fikirtepe’de araçlara ve yayalara tamamen kapalı bir bisiklet yolu yapılması gerekir “Kırmızı Bisikletim” gezdiği süre boyunca kent kültürünü de çok iyi görüyor. Peki siz kent kültürü ve kentsel dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Eskiden ciddi ve samimi bir kent kültürümüz vardı. Daha doğrusu güzel bir mahalle kültürü. Mahallenizde kimler oturur, sokağınızdaki esnaf kimdir, komşularınız kimlerdir vb. detayları bilirdiniz. Herkes komşuyla sohbet eder ve sosyalleşirdi. Şu anki evlerimizi modern mağaralar olarak adlandırıyorum. Modern, güzel yapılarda otururken sosyal olarak yalnızlaşıyoruz. Kentlerin dönüşmesi ve yaşam alanlarının düzenlenmesi güzel bir şey. Kentsel dönüşümün devam ettiği Fikirtepe’de tüm bölgeyi dolaşacak bir bisiklet yolu yapılması gerekir. Bisiklet yolunun da araçlara ve yayalara kesin olarak kapatılması ve yaptırım uygulanması ile bisiklet kullanımını artırabilir, insanların sosyalleşmesini sağlayabiliriz. Ancak bunu yaparken çeşitli yaptırımlar uygulamak lazım, çünkü yalnızca yaptırımlardan anlayan bir milletiz. Mesela bu alanı denetleyen bisiklet polislerimiz olabilir.l günü Kırmızı bisikletle aşkımızın başladığı ilk gün olarak adlandırıyorum. İlk fotoğrafı Üsküdar’da çektim. Bisikleti aldıktan sonra Üsküdar’a geçip tam Kız Kulesi’nin karşına park ettim ve oradaki ilk fotoğraf ile hikâyemiz başladı. Bu arada sosyal medyayı kullanmaya ilk defa kırmızı bisiklet ile başladım. İlk fotoğrafımı önce eşim ile paylaştım ve ardından devamı geldi. Bu arada küçük bir not; Türkiye’de ve dünyada “Kırmızı Bisikletim” gibi bir hesap daha yok. “Kırmızı Bisikletim”in hedeflerinden bahsedebilir miyiz? Projeleriniz var mı? Kırımızı bisikleti daha nerelerde göreceğiz? “Kırmızı Bisikletim”, tüm Türkiye’yi şehir şehir gezmek ve her gittiği yerin köylerinde devletin tahsis edeceği bir arazide “Kırmızı Bisikletim” hatıra ormanı kurmak ve Anadolu’da bisikleti olmayan çocuklara bisiklet hediye etmeyi istiyor. Bir sponsor eşliğinde “Kırmızı Bisikletim”i tüm ülkedeki insanlarla tanıştırmak istiyorum. Bunun için yalnızca bizleri destekleyecek ve sahip çıkacak bir sponsora ihtiyacımız var. Klasik Bisiklet Kulübü’nün de kurucusuyum aynı zamanda. İnsanları bir kulüpte, sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde toplamak istiyorum. l 11 Concord İstanbul’da satışlar tamamlandı, teslim yakında! Gayrimenkul geliştirme ve inşaat sektörünün deneyimli markalarından Teknik Yapı, yıllara dayanan tecrübesi ile kentsel dönüşüm bölgesi Fikirtepe’de çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. Teknik Yapı’nın Fikirtepe’de satışlarını tamamladığı ve teslimler için geri sayımda olduğu Concord İstanbul projesi modern ve konforlu bir yaşam alanı sunuyor. Kısa sürede satışları tamamlanan Concord İstanbul projesini ve Teknik Yapı’nın kentsel dönüşüme bakışını Teknik Yapı Başkan Yardımcısı ve Betofiber Yönetim Kurulu Başkanı Umut Durbakayım ile değerlendirdik. Fikirtepe hakkında ne düşünüyorsunuz? Fikirtepe Platformu’na nasıl ve hangi amaçla katıldınız? Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm hamlesi binlerce kişinin ve birçok inşaat firmasının bir araya gelerek gerçekleştirebileceği büyük bir çalışmayı özetliyor. Bölgedeki her inşaat firmasının farklı deneyim ve birikimleri mevcut. Türkiye’ye örnek olacak bu dönüşüm projesinin başarıya ulaşması için herkesin deneyimlerini ortaya koyması ve güçlü bir sinerji yaratması gerekiyor. Bölgede dönüşümün hızlanması ve yaşamın başlaması için çeşitli kesimlerden ne tür beklentileriniz var? Yasa ve yönetmelikler, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından kısıtlı bir şekilde yorumlanmakta ve yasada tariflenen muafiyetlerin uygulanmaması yönünde özelgeler verilmekte. Bu yasaya aykırı tutum kentsel dönüşümü geciktiriyor ve yatırımcının bu işlerden uzaklaşmasına neden oluyor. Bu nedenle büyük çaplı dönüşümler yapılamıyor. Ülkemiz gerçeği olan depremin her an meydana gelebileceği göz önüne alındığında, ilgili kanunun amacına hizmet ettiği söylenemez. Sağlıksız yapı stokunun biran evvel dönüştürülebilmesi için Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ve belediyelerin 6306 sayılı kanun ile getirilen muafiyetleri ve uygulamadaki isteksiz tutumunu ortadan kaldırması gerekiyor. Fikirtepe’yi marka yapan en büyük değerler ne olacaktır sizce? Geçmişi MÖ 6.400 yıllarına dayanan Fikirtepe, farklı kültürlere ev sahipliği yaparken değişmeyen tek ortak nokta; deniz ve ticaret anlayışı oldu. Dolayısıyla Kadıköy’de denizcilik ve tarım faaliyetlerinin bir arada yapıldığı tek bölge olan Fikirtepe’nin günümüzde de birden fazla kesime hitap edeceğini düşünüyoruz. Yaklaşık 34.000.000 metrekare büyüklüğündeki Kadıköy’ün yüzde dört büyüklüğüne sahip Fikirtepe, sil baştan yeniden inşa ediliyor. 10 yılda tamamlanmasını öngördüğümüz bu önemli dönüşüm ile birlikte yaklaşık 30 milyar liralık bir ekonomik büyüklük ortaya çıkacak. l Concord İstanbul projesinde toplam 1.173 rezidans dairesi bulunuyor, 622’si satıldı... Teknik Yapı’dan ve Concord İstanbul projesinden kısaca bahsedebilir miyiz? Teknik Yapı’nın yaklaşık 21,5 dönüm arsa üzerindeki iki imarlı adadan oluşan Concord İstanbul projesinde 1.173 rezidans dairesi bulunuyor. Projenin ilk etabını oluşturan 622 rezidansın satışını tamamlandı, daire teslimlerini de bu yılın sonunda yapmayı planlıyoruz. Toplam 553 daire ve 10 ticari üniteden oluşan 2. etaptaki rezidans dairelerin ise 2017 sonuna teslim edilmesi öngörülüyor. Çekirdek aileler ve çalışan çiftlere uygun olarak tasarlanan Concord İstanbul’da ağırlıkta 1+1 olmak üzere stüdyo, 2+1 ve 3+1 tipi daireler yer alıyor. Büyüklüğü 48,40 ile 133,29 metrekare arasında değişen rezidans daireler için sauna, fitness, kafeterya gibi sosyal alanlar, açık ve kapalı yüzme havuzları ve tamamı kapalı otopark alanı bulunuyor. Ayrıca her iki adada toplam 15 adet ticari ünite yapılacak. Kentsel dönüşüm kapsamı içinde olduğu için yüzde 1 KDV avantajı ile vergi ve harç muafiyetine sahip Concord İstanbul; metrobüs, metro, Marmaray, Kadıköy İskelesi ve Avrasya Tüneli gibi ulaşım akslarının üzerinde olması itibariyle de önemli bir lokasyona sahip. Merkezi konumuyla Fikirtepe, hem yatırımcı hem de oturum amaçlı konut alıcılarına büyük fırsat sunarken, Concord İstanbul’da yerini alanların büyük çoğunluğunu oturum amaçlı müşteriler oluşturuyor. Mütekabiliyet yasasının çıkmasıyla birlikte uluslararası yatırımcıların radarında olan Türkiye’de yabancıya konut satışı her ay yükselen bir ivme sergiliyor. Concord İstanbul, yabancı yatırımcıyı Fikirtepe’yle tanıştırma açısından da önemli bir ilke imza attı. Concord İstanbul’da körfezli müşterilerimize 20 adet konut satışı gerçekleştirdik. l SERGİ 12 Autoban ve Dilek Makinesi Londra Tasarım Bienali’nde Londra’da 7-27 Eylül tarihleri arasında “Utopia by Design” (Tasarımla Ütopya) teması ile gerçekleştirilecek Londra Tasarım Bienali, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 40 ülkeden tasarımcıları ağırlayacak. Bienal kapsamında Türkiye de katılımcı ülkeler arasında yerini alarak bizleri gururlandırıyor. Bienalde, İKSV’nin (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) koordinasyonunu üstlendiği Türkiye sergisinde tasarım stüdyosu Autoban’ın hazırladığı proje yer alacak. “Dilek Makinesi” isimli eserleri ile ülkemizi temsil edecek Autoban’a ve “Dilek Makinesi”nin hikâyesine bir göz atalım. T homas More’un klasikleri arasında yer alan “Ütopya”nın basımının 500’üncü yılı nedeniyle ‘’Utopia by Design’’ temasıyla İlk kez 7-27 Eylül 2016 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak Londra Tasarım Bienali’nde Türkiye’yi, çok disiplinli tasarım stüdyosu Autoban temsil edecek. “Dilek Makinesi” isimli eseriyle dikkatleri üzerine çeken stüdyo Autoban’ın kurucuları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar, eserlerinin doğumunu sağlayan ütopik fikri “Daha iyi bir gelecek tahayyül edebilmek için geçmişe ve şimdiye ait bilinen bütün parametrelerden kopmak” olarak tanımlıyor. “Dilek Makinesi”nin öyküsü nedir derseniz, ilk başta köklerinin neolitik çağa kadar uzandığını söyleyebiliriz. Eser, Anadolu inanışında da derin bir yere sahip Dilek Ağacı; Yunan, Kabala ve Pers inançlarında da rastlanan kadim bir kültürel gelenek olan dilek ağacından ilhamını alıyor. Bir ağacın dallarına tutturulan notlar, istekler ya da hayaller, umutsuzluktan doğan bir umut eylemi olarak görülebilir. “Dilek Makinesi” bu çok kültürlü geleneği, tasarım ve ütopyanın birlikte nasıl işleyebileceğine dair temel bir kavrayış olarak ele alıyor. Yansımalı bir mekânda, nefes alıp verir gibi hava basıncıyla çalışan pnömatik bir sistem görünümündeki sergide ziyaretçiler, şeffaf tüplerden yapılmış altıgen bir tünelin içinden geçecekler. Umutlarını, geleceklerini, ütopyalarını ve dileklerini yazdıkları kâğıtları tünelin sonunda bulunan kapaktan “Dilek Makinesi”ne yerleştirecekler. Notlar, tüpler aracılığıyla ziyaretçilerin görüş alanının dışında bir yere doğru yolculuğa çıkacaklar. Bir dileğin gerçekleşmesi için bir gölün dibine bozuk para atma veya bir mum yakma eyleminde olduğu gibi, “Dilek Makinesi”nde de seslenilen o nihai yer gizemini koruyacak. Dilek Makinesi’nin bu etkileyici hikâyesinin en büyük esin kaynağı olan insanlık için çözümler önermeye ve hayal kurma eylemine dair bu cezbedici yaklaşım, Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’ı kendi tasarım alanlarında düşünmeye sevk etti. Tasarımcıların bugünün dünyasında buldukları en büyük sorun, kendi anlatımlarıyla, kaosla sürekli mücadele etmek zorunda kalmadan daha olumlu bir geleceğe dair bir fikrin veya hayalin dile getirilememesiydi. Kaos ve çeşitlilikten mükemmel bir “düzen” yaratmaya çalışan önceki sistemlerin eninde sonunda başarısız olduğunu gören Özdemir ve Çağlar, sonu olmayan yolculuğu hem bir yöntem hem de bir form olarak benimsediler. Sıra dışı bu eser için Autoban, bienal mekânı için özel tasarlanmış, gerçek, etkileşimli ve kusursuz işleyen mekanik bir sistem oluşturmak üzere farklı uzmanların bir araya geldiği disiplinlerarası ve kolektif bir çalışma gerçekleştirdi. l AUTOBAN: SEYHAN ÖZDEMİR - SEFER ÇAĞLAR 2003 yılında Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar tarafından kurulan Autoban, İstanbul merkezli, çok disiplinli bir tasarım ofisi olarak, yerel ve uluslararası çapta projelere imza atarken; kullanıcısına yeni deneyimler öneren ve zanaatı ön plana çıkaran tasarımlar üretiyor. Tanıdık form ve malzemeleri, mekândaki yaşamın parçası hâline getirmek üzere çağdaş bir bakış açısıyla yeniden yorumlayan stüdyonun tasarım yaklaşımındaki bu farklılık, İngiltere, İspanya, Hong Kong, Rusya, Çin ve Azerbaycan gibi lokasyonlarda gerçekleştirdikleri uluslararası projelerde kendini gösterirken; aynı zamanda LDF, ICFF, Salone Del Mobile, Design Biennale Interieur Kortrijk gibi belli başlı tasarım etkinliklerinde sergi ya da yerleştirmelere dönüşen ürün tasarımlarına da yön veriyor. l SEYAHAT 13 “Ben bu değilim” dedim ve kurumsal hayatı bıraktım R O Bİ Birkaç cümle ile kendinizi anlatmanızı istesek, neler söylerdiniz? Boğaziçi Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık mezunuyum. Aslında çok kurumsal bir hayat yaşayabilirdim, mezun olduktan sonra belli bir süre yaşadım da. Sonra “ben bu değilim” dedim ve kurumsal hayata veda ettim. Şimdi hem yeni ve farklı destinasyonları görebileceğim ve bunları mümkün olduğu kadar çok kişi ile paylaşabileceğim bir hayata adım attım. Hurriyet.com.tr’de yazı diziniz çıkmaya başladı. Seyahat yazılarını ve tecrübelerini paylaşmaya nasıl karar verdiniz? Standart seyahat rotalarını tercih etmiyorum genelde. Gezerken, gideceğim bölgeleri benden önce gezenlerin yazılarına bakıyorum. Ama baktım ki yazılan yerler ve içerikler genellikle aynı. Ben yazılmayan yerleri yazıp, benim gibi farklı şeylerin peşinde olanlara hitap edebilirim dedim. Hürriyet ile olan işbirliğimiz de kutup ayılarını ararken keşfedilmemle başladı diyebiliriz. l İN G Z GE Dünya çok büyük değil aslında Seyahat rotanızı belirlerken nelere göre seçim yapıyorsunuz? Şu ana kadar başıma bütün dertleri belgeseller açtı. Dönem dönem bazı belgesellere sarıyorum ve onlar da beni kendi hikâyelerine sürüklüyorlar. Kutuplara gitme ve orada vakit geçirme hikâyesi nasıl başladı? Bu hikâye 2013 senesinde tamamlanan başka bir hikâyenin yerini alarak başladı. Oldum olası doğaya aşırı düşkünümdür, mümkün olduğunca doğada vakit geçiririm, geçiremediğim zamanlar belgesel izler hayal kurar ve yeni yerlere kafayı takarım. Önce okyanuslara ve sualtına sarmıştım. Sonra Kaliforniya Monterey Koyu’nda bir Dünya üzerinde hemen herkesin arzu ettiği bir hayat ve deneyimini bugün özgürce ve hiçbir sınırlama olmadan yaşıyor Arzu Özen. Sporcu ve doğa âşığı Özen’in gezgin ruhu onu balinalardan kutup ayılarına kadar dünyanın farklı uçlarına, farklı hikâyelerin içine sürüklüyor. Yeni rotasının sürpriz olduğunu söyleyen Özen ile gezgin maceraları ve seyahat üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. kambur balinanın su püskürtmesini, elimi uzatsam değecek mesafeden görüp, o sesi duyunca dünya sustu benim için, günlerce duyduğum tek ses oydu. Bir zaman sonra bu sefer de kutup ayılarına taktım. Kutup ayılarının yüksek enlemlerde başka ülkelerde de yaşamalarına rağmen, nedense beni Svalbard çekti. 35. yaş günümde dedim ki madem yolun yarısındayım, buraya kadarını bir ödüllendireyim. Svalbard’dan bahseder misiniz? Svalbard, Kuzey Buz Denizi’nde 74 ile 81. enlemler arasında kalan, Norveç’ e bağlı takımadadır ve başkenti insan nüfusunun 2500, kutup ayısı nüfusunun 3500 olduğu Longyearbyen’dir. 78. Enlemdeydim. Son karaparçası, sonrası sonsuzluk, burada, kutup ayıları tehlikesi üzerine kurulu apayrı bir yaşam var. Belki de burayı büyülü kılan tamamen bu. Kutup ayısı ile karşılaştınız mı peki? Kutup ayısının kardaki ayak izleri dışında kendisini göremedim, hatta ancak döndükten sonra fark ettim kutup ayısı görmediğimi. “Bizi bekleyen hayatı yaşayabilmemiz için kafamızda kurguladığımız hayattan vazgeçmemiz gerekir” diyorlar. Svalbard’da kültür farklılığından kaynaklı yaşadığınız zorluklar oldu mu? Bunlarla ilgili birkaç anınızı paylaşır mısınız? Genellikle gittiğim yerin kültürüne uyum sağlamaya çalışıyorum. Mesela otelde kalmak yerine, bir evin, bir odasını kiralıyorum. Yerlilerle kaynaşıyorum. Kiraladığım odanın sahibi bana gezmem için arabasını verdi. İnanılmaz bir güven var insanlar arasında. Türkiye içinde sizi çok etkileyen ve tekrar tekrar gitmek istediğiniz bir rota diye sorsak? Rota değil ama bir yer var. İzmir’de Karaburun. Karaburun Çeşme’ye 45 dakika mesafede. Karaburun’un inanılmaz bakir bir doğası var. Sakin bir yer. Doğayı seven, huzur arayan, kazıklanmadan güzel yemekler yemek isteyen ve denizi seven kişilerin gittiği bir yer. Aynı şeyi yurtdışı için desek? Birkaç yer var. Kaliforniya’da Carmel diye bir yer var. Burası gidip de hem doğaya, hem sanata hem muhabbete doyabileceğiniz bir yer. Şirinler’in kasabası gibi inanılmaz güzel evler var. Sanat galerileri var. Yemekleri çok lezzetli, restoran ve kafeleri çok güzel. Genellikle San Francisco’dan Los Angeles’e Route 1’ı yapan kişilerin uğradığı bir yer. Rüya gibi bir yer bence. Gittiğim hemen her yerde gün batımı ve doğumunu izlemeye çalışırım. En güzel gün batımını izlediğim yerdi diyebilirim. Gittiğiniz yerlerden mutlaka aldığınız bir şeyler var mı? Genelde oraya ait ve üzerimde taşıyabileceğim bir şey almayı tercih ederim. Kutup ayılı bir bere, müze kartı veya balinalı bir küpe gibi. l AJANDA 14 Açılın! Dünyanın en muhteşem yedilisi geliyor! FİLM P KİTA Yönetmenliğini Antoine Fuqua’nın yaptığı; senaryosu Nic Pizzolatto, John Lee Hancock ve Richard Wenk tarafından hazırlanan; yapımcılığını Roger Birnbaum ve Todd Black’ın üstlendiği “The Magnificent Seven” (Muhteşem Yedili) filmi 23 Eylül’de vizyona girecek. Western, aksiyon ve macera türündeki film; Denzel Washington, Chriss Pratt, Ethan Hawke, Vincent D’onofrio ve Peter Sarsgaard’ın aralarında bulunduğu yıldız oyuncu kadrosu ile adından söz ettirmeye hazırlanıyor. l TİYATRO Fark yaratmak istiyorsanız, Ödünç Yaşamlar’ı izleyin İnsanlık tarihinin etkileyici öyküsü ER S KON Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu, yazarı ve yönetmen Ali Poyrazoğlu, tek kişilik stand-up gösterisi “Ödünç Yaşamlar” ile 24 Eylül’de Akasya Kültür Sanat’ta sahne alacak. En gülünecek olayları ciddiyet penceresinden, en ağlanacak olayları güldürerek sergilemeyi tercih eden Poyrazoğlu, “Ödünç Yaşamlar’’ oyununda yine bir ilki deniyor ve güldürü ustalığıyla yaşam koçluğu seminerlerini birleştiriyor. Saat: 20.30 Biletler: VIP: 80.00 TL 1. Kategori: Tam 67.00 TL Öğrenci 47.00 TL (Biletler Biletix’ten) Megastar Tarkan gene Açıkhava’da İmtiyaz Sahibi: Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Derneği adına Fikirtepe Platformu Genel Müdürü İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI Sorumlu Müdür: İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI Yazı İşleri Müdürü: AYNUR ÇOLAK Editörler: MERVE DİDİŞEN, SELÇUK YAŞAR ÖZLEM GEZER EGE GOODWORKS İLETİŞİM DANIŞMANLIĞI A.Ş. tarafından yayınlanmaktadır. Tel: (0212) 217 70 00 Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11A/41 Yenibosna-Bahçelievler/İstanbul Megastar Tarkan 3-10 Eylül tarihleri arasında Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde sevenleri ile buluşacak. Kısa sürede binlerce kişinin diline pelesenk olan “Cuppa” isimli parçası ile sevenlerinin gönlünü fetheden Tarkan, geleneksel bir hale dönüşen Açıkhava konserlerine devam ediyor. Megastar, iki bölümden oluşacak konserlerinin ilk yarısı için geçen aylarda müzikseverlerle buluşan ve yoğun ilgi gören Türk Sanat Müziği albümü “Ahde Vefa”daki şarkılardan, ikinci yarısı içinse sevilen pop şarkılarından oluşan bir repertuvar hazırladı. Biletler: 75 TL-500 TL (Biletler Biletix’ten) “Homo sapiens neden ekolojik bir seri katile dönüştü? Para neden herkesin güvendiği tek şey? Kadınlar üstün sosyal becerilere sahipken, neden çoğu toplum erkek egemen? Güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte başarısızlar? Geleceğin dini bilim mi?” gibi yüzlerce sorunun cevabını veren “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens” kitabı antik insan türlerinin taş devrinden yirmi birinci yüzyıla kadar olan evrimini konu alıyor. Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı kitap insanlık tarihine farklı bir yönden bakmanızı sağlıyor. Eleştirmenlerden tam not alan, 30’dan fazla dile çevrilmiş bu kışkırtıcı çalışma özellikle Jared Diamond, James Gleick, Matt Ridley ve Robert Wright’ın eserlerine aşina okurlar için muhteşem bir kaynak. 100 bin yıl önce Yeryüzü’nde en az altı farklı insan türü vardı. Günümüzdeyse sadece Homo Sapiens var. Diğerlerinin başına ne geldi ve bize ne olacak? Çoğu çalışma insanlığın serüvenini ya tarihi ya da biyolojik bir yaklaşımla ele alır, ancak Harari 70 bin yıl önce gerçekleşen Bilişsel Devrim’le başlattığı bu kitabında gelenekleri yerle bir ediyor, tarihle bilimi bir araya getirerek kabul görmüş anlatıları yeniden ele alıyor. Harari ayrıca geleceğe bakmaya da zorluyor okurunu. l SERGİ Evrenin derinliklerine yolculuk Interstellar Uzay Sergisi; 2030 senesinin teknolojilerine ışık tutan, üç boyutlu ve etkileşimli enstalasyonların yer aldığı, bilimsel altyapısı ve heyecan verici serüveni ile 4 Eylül’e kadar Torium AVM Sergi Alanı’nda ziyaretçileriyle buluşmaya devam ediyor. Hafta içi: 10.00-20.00 Hafta sonu: 11.00-21.00 Biletler: Tam 34.00 TL Öğrenci 24.00 TL (Biletler Biletix’ten) 15 Fikirtepe’de hayat, Yenitepe Kadıköy’de doğuyor Türkiye’nin sembol yapıları arasındaki 100’ün üzerinde projeye imzasını atan Nuhoğlu İnşaat, hayata geçirdiği projeleri ile sektörün lider firmalarından biri olmaya devam ediyor. Nuhoğlu, Fikirtepe’de satışlarına tüm hızıyla devam ettiği projesi Yenitepe Kadıköy ile modern ve hayallerin ötesinde bir yaşam alanı sunmaya hazırlanıyor. Satışa çıktığı günden itibaren yerli ve yabancı yatırımcıdan büyük ilgi gören Yenitepe Kadıköy projesini ve Fikirtepe’deki son durumu Nuhoğlu İnşaat Genel Müdür Yardımcısı Kaan Nuhoğlu ile değerlendirdik. Fikirtepe hakkında ne düşünüyorsunuz, kısaca bahseder misiniz? Fikirtepe 2011-2012 yıllarında oldukça sorunlu bir bölgeydi. Bölgede kentsel dönüşüm için bakanlıktan çıkan emsal değer ile birlikte Fikirtepe’ye olan ilgi arttı. 2012-2013 yıllarından itibaren de müteahhitler yavaş yavaş arsa sahipleri ile anlaşmaya başladılar ve süreç hızlandı. O dönem 4 bin TL bandından başlayan metrekare satış fiyatları şu anda 8 bin TL bandına oturmuş durumda ve 2017 yılı başlarında da bu fiyatların 1,5-2 kat artacağını öngörüyoruz. Fikirtepe’de konutların 40-50 bin TL civarında olmasını bekliyoruz. Fikirtepe’de kimleri ne gibi fırsatlar bekliyor? Fikirtepe’de yaklaşık 40 bin konut, bin adet ticari ünite olacak. Bu anlamda bölgede çok ciddi bir istihdam alanı oluşacak. Bölgeden erken alım yapan birçok yatırımcı zaten kazandı ancak Fikirtepe henüz gerçek değerine kavuşmadığı için yatırımcısına kazandırmaya devam edecek. Birçok yerde olmayan kaliteli yaşam koşulları ile bu bölgede yaşayacak kişiler şehrin merkezinde ve toplu ulaşım olanaklarının dibinde konforlu alana sahip olacak. Ticari firmalar için de biraz önce bahsettiğim gibi bir cazibe merkezi olacak. Bu dönüşümün hızlanması için çeşitli kesimlerden beklentiler var mı ya da varsa ne tür beklentiler var? Yakın dönemde yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’ye Fikirtepe Platformu olarak bir rapor sunduk. Bu raporda iki önemli başlık vardı. Birincisi altyapı işlerinin hız kazanması, ikincisi ise bir süredir zaten uzayan bu dönüşüm sürecinin hızla tamamlanması. Bu konularda bakanımız da gerekli desteği vermek istediğini ifade etti. En kısa sürede bu sürecin hızlanacağına inanıyoruz. Fikirtepe yaşam başladığında nasıl bir semt olacak ve kimlere ilham verecek? Projelerin içinde şehrin birçok bölümünde bulunmayan yeşil alan düzenlemeleri ve sosyal imkânlar olacak. Bölgede hayata geçirdiğimiz Yenitepe Kadıköy projesi ise Fikirtepe’deki peyzaj alanı en büyük proje diyebiliriz. Müşteri portföyü arasında şimdiden birkaç müzisyen ve besteci var. Hem konum hem de manzara açısından sanatkarlara ve burada yaşayacak kişilere ilham kaynağı olacağını düşünüyorum. Fikirtepe’yi marka yapan en büyük değerler ne olacaktır sizce? En önemlisi konumu olacaktır. Fikirtepe öyle bir konuma sahip ki ulaşım olanaklarının merkezinde. Fikirtepe, Asya ve Avrupa kıtasını birbirine bağlayan ulaşım olanaklarının merkezinde. Bölge, Anadolu’da Zincirlikuyu’nun simetrisine karşılık geliyor. Şehrin kalbi ve en önemli özelliği de bu bence. Yenitepe Kadıköy projesinden kısaca bahsedebilir miyiz? Projenin yüzde 60’ı bitti şu anda ve konut satışlarımızın yüzde 100’ünü tamamladık bu etapta. Home office ve ticari alanlarımızı ise henüz satışa çıkarmadık. 2. etap’ın ise şu anda yüzde 30’unun tamamlandığını ve yüzde 20-30’u civarında satışların gerçekleştirildiğini söyleyebilirim. Aynı şekilde home office ve ticari alanlarımızı bu etapta da satışa sunmadık. Projemizin konumu bölgesel açıdan da oldukça avantajlı. Yatırımcı profilimiz genellikle belli bir mevduat sahibi ve belli bir süredir çalışan beyaz yakalı çalışanlar diyebilirim. Yabancı yatırımcı bölgede şu anda pek yok. Bölgedeki en büyük peyzaj alanına sahip projeyiz. Bütün bloklar parsellerin en uç noktasına yerleştirildiği için geniş bir peyzaj alanı sağlamış olduk. “Leed Gold” sertifikamız var. Teraslardaki güneş panelleri sayesinde, elde edilen enerji ile aydınlatmalarda yüzde 70’e varan tasarruf sağlanıyor. Ticari üniteler ve home office’ler baza katlarında, konutlar da kule katlarında olduğu için yaşayanlar komşuluk ilişkileri de kurabilecek. Projemiz herkese sosyal donatı ve spor olanaklarının olduğu güvenli bir yaşam alanı sunuyor. l 16 N İ Ç İ AM R Y A B Alternatif tatil rotaları Tatilcilerin yüzünü güldüren Kurban Bayramı tatili, 9 Eylül 2016 Cuma günü itibarıyla başlıyor. Dokuz günlük Kurban Bayramı tatilini, büyükşehirlerin koşuşturmasından ve hengâmesinden kaçmak için yaz mevsiminin son fırsatı olarak en keyifli şekilde değerlendirmekte fayda var. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebileceğiniz Antalya ve Muğla’daki beş alternatif tatil önerisini sizler için hazırladık. 1 GÜNNÜCEK Günnücek, Marmaris’e oldukça yakın olan doğası ile müthiş bir manzaraya sahip olan bir bölge. Günnücek’in merkeze olan uzaklığı 2 km. Kendine has ormanları ve dünyada yalnızca burada bulunan bazı bitki türleri ile ünlü. Günnücek’de bulunan bu bitkilerin birçoğu aynı zamanda ilaç ve kozmetik sanayinde de kullanılmakta. Günnücek’te bulunan milli park dünyada benzeri olmayan bir çeşitliliğe sahip. Yine aynı zamanda yalnızca bu bölgede deniz ve ormanın iç içe olması sebebiyle koruma altına alınan birçok canlı türü bulunmakta. 500’ün üzerinde bitki türünün bulunduğu Günnücek, her tatilcinin kafa dinleyebileceği ve huzurlu bir tatil geçirebileceği bir bölge. l 2 FETHİYE Ölüdeniz’i ile meşhur Fethiye, birçok tatilcinin sık geldiği tatil bölgelerinden biri. Son yıllarda diğer bölgelerde artan aktiflikle birlikte geçmişe nazaran daha az kişinin talep ettiği Fethiye’de çok güzel bir tatil geçirebilirsiniz. Belcekız ve Belceğiz adında iki bölümden oluşan Ölüdeniz, oldukça temiz bir suya sahip. Masmavi görünümü ile dünyada benzeri az bulunan bir denize sahip olan Fethiye kano, sörf, su kayağı ve paraşüt gibi çeşitli aktivitelerin yoğun olarak yapıldığı bir bölge. l 3 PATARA PLAJI Patara Plajı Akdeniz’in en uzun plajı olmasıyla tanınıyor. Oldukça eski bir geçmişe sahip olan bu plaj, çok eski medeniyetlerden beri bugünkü hali ile kullanılmış. Alternatif tatil yerleri arayanlar, Patara Plajı’nın sıcak kumsalını tercih edebilir. Patara Plajı sahip olduğu 18 km’lik alan ile oldukça büyük bir plaj. Ayrıca bölgede rüzgârın güçlü olması nedeniyle sörf ve paraşüt gibi doğa sporları da yaygın olarak yapılmakta. Dalga sevmeyenlere Patara’yı önermemekte fayda var. l 4 KELEBEKLER VADİSİ Fethiye’nin bir diğer ünlü bölgesi de Kelebekler Vadisi. İki yüksek dağ arasında kalan uzun bir vadi olan Kelebekler Vadisi, yemyeşil doğası ve masmavi denizi ile alternatif tatil seçenekleri arayanlara özel bir mekân. Babadağ’ın eteklerinde bulunan bu bölge SİT alanı olduğu için her türlü kaba yapılaşmaya karşı korunmakta. Adını burada bulunan kelebeklerden alan bölgede yapacağınız mini turlar ve doğa yürüyüşleri ile unutulmaz bir tatil geçirebilirsiniz. l 5 MARMARİS TURUNÇ Marmaris’in en güzel ve en sakin beldelerinden birisi olan Turunç, belki de Türkiye’de görülebilecek en güzel koylardan birisine sahip. Bölgenin İçmeler’den sonraki en popüler alanı olan Turunç son dönemde yıldızı daha da parlayan bir kumsala sahip. Doğa ve denizin iç içe olduğu bu doğa harikası koya, Marmaris’ten yaklaşık yarım saatlik bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz. Adını, bölgede bulunan turunç ağaçlarından alan belde eski dönemlerde balıkçı kasabası olarak biliniyordu. Eğer siz de temiz plajlı, doğa ile iç içe alternatif bir tatil tercih etmek istiyorsanız Turunç’u mutlaka görmelisiniz. l