sayfa 2

Transkript

sayfa 2
BirGünPAZAR
FİKİR
zamanlarında, Alman Fizik Derneği’nin başkanlığını yapmıştır.
Einstein’la ilgili filmde anlatılanların yanı sıra anlatılmayanlar da
ilginçtir. 1939’da Macar göçmeni fizikçiler Almanya’nın atom bombası
yapma niyetini anlatmak için ABD
başkanı Roosevelt’e ulaşamadıklarında, Einstein’dan yardım isterler. Einstein ve Szilard, Roosevelt’e bir mektup
yollar; mektup Almanların niyetini
anlatmakta ve fakat ABD’nin kendi
nükleer silah programını başlatması
önerisi ile bitmektedir. Bunun şart
olduğuna inanan Einstein mektupla
da yetinmez, Belçika kraliyet ailesini
araya koyarak Roosevelt ile oval ofiste görüşür, başkanı Manhattan projesine ikna etmeye çalışır.
2. Dünya Savaşı’nda atom bombasını geliştirebilen tek ülke ABD olacaktır. Ama bu bomba Hitler’e değil
Japonya’ya, sivil halka karşı kullanılır.
Dünya tarihindeki en büyük trajedilerdendir. Einstein ölümünden önce
yakın arkadaşı Pauling’e şunları
söyler: “Hayatımda tek büyük
hata yaptım, Başkan Roosevelt’e
atom bombasının yapımını tavsiye
eden mektubu imzaladım, ama Almanların yapması ihtimali gibi bir
sebebim vardı.”
Amaç Einstein üzerinden Eddington’ı kahramanlaştırarak tanıtmak
olduğundan filmde bunları görmeyiz. Gördüklerimiz arasında ise hakkı
tam verilmeyen iki bilim insanı vardır: Max Planck ve Fritz Haber. Planck’ı bugün anlatmayayım, meraklısı
bulup okuyacaktır. Biz şimdi dönüp
Haber’e bir bakalım.
Fritz Haber, varlıklı bir Yahudi
ailesinden gelir ama ilk gençlik yıllarından itibaren kendini Yahudiden
çok Alman olarak görür, din değiştirerek Hıristiyan olur. Amonyak
sentezi konusundaki buluşları sayesinde “kimyasal silahların babası”
olarak tanınan önemli bir bilim
insanıdır. 1. Dünya Savaşı başlar
başlamaz ordunun kimyasal silah bölümünün başına getirilir, çok sayıda
insanın toplu ölümüne yol açacak
klorin gazının sentezlenmesinde rol
alır. Kendini vatansever bir Alman
olarak tanımlayan ve savaşa yaptığı
bu katkılarından gurur duyan Fritz
Haber kimyasal silahlar konusundaki
suçlamalara “Ölüm ölümdür. Hangi
yolla olduğunun önemi yok” cevabını vermiştir. “Bilim adamı barış
zamanında dünyaya, savaş zamanında ülkesine aittir” özlü sözü de
kendisine aittir.
Ancak kaderin cilvesine bakın ki
böyle gönülden bağlı olduğu Almanya, Haber’e sevgilerinin karşı-
lıklı olmadığını söyler. 1933 yılında,
bir gün ansızın çıkardıkları yasa
ile Naziler bütün Yahudileri devlet
hizmetinden uzaklaştırır. Kaiser Wilhelm Enstitüsü’ndeki Yahudi bilim
adamları öncelikli olarak hedef
alınır. İçlerinde kendini Alman
olarak gören Fritz Haber de vardır.
Ne dinini değiştirmiş olması, ne de
savaşta gösterdiği yararlılıklar onu bu
talihsiz sondan kurtaramaz. Çünkü
bağlılık yemini ettiği baskıcı iktidar
artık hakkıyla faşisttir.
Frizt Haber ailesiyle Almanya’yı
terk ederek onbinlerce vatandaşının öldürülmesine katkı yaptığı
İngiltere’ye sığınır, ona yeni ülkesinde Yahudiler sahip çıkar. Kısa bir
süre Cambridge’te çalışır. Sonradan
kurulacak İsrail’in ilk devlet başkanı
olacak Weizmann, Haber’i Filistin’de
kurdukları araştırma enstitüsüne çağırır. Ancak Haber’in ömrü tekrar vatan değiştirmeye vefa etmez, Filistin’e
gitmek üzere çıktığı yolda kalp
krizi geçirerek ölür. Karısı ve çocukları ise 2. Dünya Savaşı sonrasında
İngiltere vatandaşı olurlar.
İşte böyle acıklıdır Fritz
Haber’in hikayesi. Tüm benliğini
ve bilimsel çalışmalarından ürettiği
bilgisini insanları topluca katledecek
silahları oluşturmaya adamış ama bir
şekilde vatanseverliği, ülkesine bağlılığı iyi anlaşılamamıştır. Tarih Haber’i bu şekilde hatırlar. Oysa Fritz
Haber, 1918 Nobel Kimya Ödülü
sahibidir. O, alanının en önde gideni, bilimin hasını yapan bir “savaş
için akademisyen”dir, araştırmalarını
insanlığın iyiliğine değil, insanlığa
karşı kullanan... Bugün de işkence
programlarının geliştirilmesinden
ve hatta uygulanmasından sorumlu
uzmanlar var, üstelik bunlar psikologlar.
Bir böyleleri vardır, ki onlar her
zaman varlardı, bir de işini yaparken
sırtlarını değil yüzlerini topluma dönen akademisyenler. Kontrollerinde
olmayan savaşlarda çaresiz kalanları,
göç edenleri, yaşlı, bebek kapı önünde, yollarda, evlerinde öldürülenleri
görüp, bir ülkenin insanları birbirine
düşürülürken bunu sessizce izlemeye
vicdanı elvermeyen, barış yollarını
zorlayanlar var. Ta üniversite yıllarından dostum Ekrem Düzen gibi.
Ayrımcılığın, ötekileştirmenin, dışlamanın neden, nasıl ortaya çıktığını
ve ne tür felaketlerle sonuçlandığını anlatan kitabı* daha geçtiğimiz
aylarda yayınlanan, barış savunucusu, insancıl Ekrem Düzen; İzmir
Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesiydi. İki hafta
öncesine kadar.
İşte bir böyle akademisyenler vardır, bir de onların yöneticileri, Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nün
yöneticileri gibi. Bir de geçtiğimiz
günlerde kaybettiğimiz değerli Tosun Terzioğlu gibi yöneticiler vardır, sadece iyi bilim insanlığıyla,
çalışkanlığıyla değil, etik değerleriyle iyi yönetici ve iyi insan olmasıyla da hatırlanan.
Filmler her şeyi göstermez; herkes
kendi gözünden, işine geldiği gibi,
kendi filmini çeker, onu izlettirir. Kitaplar her şeyi yazmaz. Ama neyin
nasıl olduğu bilinir, bunu hikayeyi
başka türlü anlatanlar da bilir, ve o
bilinenler takıldığı yerde tekleyedu-
ran yelkovan gibi bir gün zembereğinden boşanır... saat yine doğruyu göstermeye başlar.
Milyonlar destekliyor olsa da hiçbir faşist yönetim, hiçbir diktatör,
darbeci general, ona hizmet eden
yöneticiler, onlara biat edenler, itaat
edenler, arkasında duranlar, yanında
kalanlar, hiçbiri iyi hatırlanmaz. Hayat, geçmişte kalanların hakkını vererek, itibarını layığıyla teslim ederek
ve ama bugün yine aynı insanlık suçlarına, aynı zayıflıklara, aynı hatalara
sahne olarak sürer. Tarih bu şekilde
yazılmaya devam eder.
İşte size görünen ve görünmeyenleriyle bir dönemin filmi. Bugünkü
dönemin filmi de çekilmeye başlandı bile. Devlet destekli belgeselimsi
yapımlarda görünmesek de hepimiz
bir yerden çıkacağız. Bugün söylenemeyenler yarın veya öbür gün söylenecek, biri söyleyecek, saat doğruyu
gösterecek. Yakın tarihimiz şimdi
nasıl uzak görünüyorsa, bugünler de
hızla geçecek, biliyorsunuz. Buna hazır mısınız? Bu tarihin neresinde, nasıl yer almak istediğinizi düşündünüz
mü? Çocuklarınız, öğrencileriniz,
meslektaşlarınız için nasıl akademisyenler istersiniz üniversitelerinizde?
Nobel’in bilim ödülünü getirecek
insanlıktan uzak Fritz Haber’ler mi,
yoksa her türlü düşmanlığa ve adaletsizliğe karşı olan, haysiyetli Ekrem
Düzen’ler mi?
Herkes için Kolay ve Pratik
Ayrımcılık Ötekileştirme Dışlama
Rehberi, Ekrem Düzen, Pharmakon
Kitap, 2015.
*
28Şubat2016PAZAR
11

Benzer belgeler