ben bir demirim - Pembe Hanım Derneği
Transkript
ben bir demirim - Pembe Hanım Derneği
ben bir demirim , mıknatıstan kaçıyorum.” mevlana KANSER , ESKİ BİR ÖYKÜ Ekim ayı “meme kanseri” haftası nedeniyle kanser konulu toplantılarla geçer. Benim kurduğum Pembe Hanım Kanserli Hastalar ve Yakınları Derneği de bir çok etkinlik yapacak.Kanseri tanımak gerekiyor. Kanser eski Mısır ‘ da bilinen bir hastalıktı ve en popüler tedavi yöntemi hasta bölgeyi dağlamaktı (iyi ki artık bu yöntem kullanılmıyor!) m.s. 130-200 ‘ lerde eski Yunan’ da anatomist Caudius Galen kanserle ilgili çalıştı ve göğüs kanserinin gelişmesinde en önemli etken olarak “melankolik” olma halini gösterdi. O zamanlar kansere diyet uygulanırdı. Rönesans döneminde, Andreas Vesalius ( Hollandalı anatomist) göğsü cerrahi müdahale ile almayı, kan kaybını kontrol altında tutmayı sağlayarak modern cerrahi uygulamaların yolunu açtı. Dağlama yöntemi yavaş yavaş terk edildi. Göğüs kanserinin bölgesel olmadığı koltukaltına ve lenf bezlerine sıçradığını ilk bulan Dr.LeDran oldu. Bu bir devrim yarattı. Göğüs kanseri anlayışını toptan değiştirdi. Bu nedenle cerrahi tedaviyi izleyen ilaç tedavisi gerekliliği saptandı. Fakat bunları bulmak ilkel, hurafe haline dönüşmüş tedavilerin hemen terk edildiği anlamına gelmemeli. İnsanlar tedavi kültürlerini ve inanışlarını çok zor bırakır. 1800’ lü yıllarda kanser olduktan sonra on yıl yaşayabilme yüzdesi sadece %12. 1930 ve 1950 ‘ lerde tedavi yöntemlerinde dikkate değer değişimler yaşandı. Klinik yöntemler gelişti ve kanserin safhaları izlenmeye başlandı. Çağımızın en güncel ve önemli sorunu kanser, korku, umutsuzluk,suçluluk,çaresizlik,terk edilme ve ölüm duygusu tepki düşüncelerini çağrıştırdığından fiziksel olduğu kadar ruhsal ve psikososyal bileşkeleri yoğun olan bir sorun. Kanser ciddi ve kronik bir hastalık olmanın ötesinde , belirsizlikler içeren, ağrı ve acı içinde ölümü çağrıştıran, suçluluk, terk edilme, kaos ve panik, kaygı uyandıran bir hastalık. Bu konumda bir diğer hastalık, AİDS. Üstelik sadece hastalar değil, hekim ve hemşirelerle yapılan tutum ve davranış biçimi araştırmalarında “ Kanser ya da AİDS olursam, ölmeyi yeğlerim “ gibi düşünceler, karamsar tutum görülmüştür. Bu haliyle kanser bir yıkım olarak algılandığından insanın psikolojik dengesinde krize neden oluyor.Kriz; sağlıklı yaşamdan, hastalık ve ölüm tehdidine uyuma uzanan bir süreç. Kişinin gerçeği kabul etmesi, bu gerçekle başa çıkması zaman almakta. Gerçeği kabul etmek istemediği için “yalancı ölüm” denilen halde altı ay kalan bir kanser hastası kadın tanıdım. Kanser teşhisinin konmasından sonra altı ay yemeden içmeden , gözleri kapalı “yalancı ölüm” halinde yatmış. Gerçeği kabullenince kanserle mücadelesi başlamış ve normal yaşamına dönmüştü. 1950’ lerde Amerikalı doktorlar asla hastalarına kanser olduğunu söyleyemiyordu. Kanser gizlenen bir felaket oldu o yıllarda. 1975’ de can alıcı bir buluşla kanserin sırrı çözüldü. Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları normal hücrelerin bir sebeple anormalleştiğini keşfetti. O güne kadar kansere neyin sebep olduğu ve nasıl olduğu bilinmiyordu. Kanseri yapan genler olduğu keşfedildi en az on iki genin böyle bir anormal büyümeye sebep olabileceği ortaya çıktı. Bu yönde çok gelişme sağlandı. Bugün kanserli hücreye doğrudan tespit ve tedavi bile mümkün ama henüz kanseri önlemenin yolu bulunamadı. İşte, bu nedenle kanser deneyimini paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Kanser , bence çok bireysel bir hastalık. Herkesin kanseri kendine! Çünkü kanser her bireyde farklı nedenler ve sonuçlarla ortaya çıkıyor. Kanser bir kitle tedavi yöntemi ile yok edilemez. Sizin psikolojiniz, yaşam tarzınız ve inançlarınızla tedavi aranızda birebir ilişki kurmak gerekiyor. Kanser sadece genetik, sadece psikolojik ya da fiziksel değil; belki toplamı her şeyin. Genetik testle Amerika’ da yapılıyor. Bu testlere izin belgeleri onlarca sayfa tutuyor. Kız kardeşiniz ve annenizin kan örnekleri ile birlikte sizinkiler teste tabi oluyor. Ama test olmadan önce imzaladığınız kağıtlarda bazı riskleri göze almanız isteniyor. Eğer kanser olacağınız okunursa genlerden göğsünüzü almak istiyorlar. Buna kız kardeşlerim izin vermedi haklı olarak! Göğüs kanseri gelişmesinde aile öyküsü önemli bir risk faktörü olarak bilinmektedir.genç yaşlarda görülen göğüs ve yumurtalık kanserlerine eğilim yaratan , bir gende(BRCA1) mutasyonları, bu gen meme kanseri nedeni.Çevresel faktörler de çok önemli bulunmakta. Örneğin; Japonya’ da kadınlar daha az göğüs kanserine yakalanırken Amerika’ya göç eden Japon kadınlarında pek yükselmeyen kanser oranı ikinci kuşakta Amerikalı kadınlarla eşit seviyeye yükseliyor. Yeme içme alışkanlıkları ve beslenme etkileyici faktör . Kanserden korkmayın ama kanser korkusundan korkun! Önce cesaret, sonra yaşama sevinci ile her şeyi yenebilirsiniz. Size bir kamyon çarpmış gibi kanser olduğunuz mu söylendi ya da sizden gizlediler siz kazara duydunuz; İlk birkaç dakika , hayat alt üst oluyor. Çamaşır makin asında dönen çamaşıra benziyor insan. Alt ve üst oluyor, durmadan. Şok! Korku! Suçluluk!Kızgınlık!Sersemleme! tüm bu reaksiyonlar dünyada her hastanın paylaştığı duygular. Tüm kanser hastalarının ilk tepkileri.Önemli olan kısa sürede bu şoku aşıp hayata tutunmak ve yaşamaya devam etmek. Allah iyimser olana yardım eder. Nevval Sevindi www.nevvalsevindi.com/yeni Kaynak: Kanserle Yaşıyorum Alfa Yayınları