O.Ö. 100 Temel Eser

Transkript

O.Ö. 100 Temel Eser
O.Ö. 100 Temel Eser
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 08:53 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 7255
TANITIM:
Roman, yazarın diğer eserlerinde görüldüğü gibi iç-içe birkaç hikâyeden meydana gelmiştir. Toprağın gizli
tarihine ait unsurlar, yakın geçmişte cereyan etmiş acı hadiseler, bizzat şahit olunan ve yaşanan garip
olaylarla millî kültüre ait hayat tezahürleri ve nihayet teknoloji çağının sebep olduğu buhranlar, bir
bütünün parçası dahilinde eserde kendisine yer bulmuştur. Tarihî olaylar ve millî kültüre ait unsurlar
hâl'in şartları içinde dikkatlere sunulur.
Gön Olur Asra Bedel romanının baş karakteri Boranlı Yedigey'dır. Bütün gençliğini Boranlı istasyonunda
geçirmiş, savaşa (II. Dünya Savaşı) katılmış, savaştan sonra yine bir yere tutunmak arzusuyla Boranlı
istasyonuna yerleşmiştir. Burada Ukubala ile evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştır. Dinine ve törelerine
bağlıdır. İnandığı değerler için mücadele etmekten kaçınmaz.
ÖZET:
Romanın vak'ası Kazak steplerinde, Sarı Özek bozkırında geçer. Bir Kazak Türkü olan Yedigey, Ekim
Devrimi'nden sonra, ülkede başgösteren sosyal karışıklık ve belirsizlikler yüzünden, bir yere tutunmak
ihtiyacıyla Sarı Özek bozkırına gelir. Burada tanıştığı Kazangap'ın ısrarı ile Boranlı istasyonuna
yerleşir. Arkadaşı Kazangap ile bu kuş uçmaz kervan geçmez bozkırda, Boranlı istasyonunda kader birliği
yapan Yedigey, ömrünün kalan kısmını demiryolu işçiliği yaparak geçirmektedir.
Romanda anlatılan bir günün hikâyesidir. Ama yüzyıldan fazla süren bir günün, yüzyıllık bir süreye yayılan
olayların hatırlandığı bir günün hikâyesidir bu... Yedigey, sevgili dostu Kazangap'm öldüğü gün kendi
hayatım ve San Özek bozkırının bütün geçmişini hatırlar. Neler olmamıştır ki bozkırda? Juan Juanlar
tarafından kaçırılıp başına deve derisi geçirilerek Şuurları kaybettirilip birer "Mankurt" yapılan
gençlerden, ekolojik bozukluğun müsebbibi olan uzay araştırmalarına kadar birçok şey San Özek bozkırının
kaderinde rol oynamaya devam etmişti.
Boranlı Yedigey, arkadaşı Kazangap'm cenazesini, onun vasiyetine uygun olarak kutsal Ana-Beyit mezarlığına
gömmek ister. Burası onların atalarının mezarlığıdır. Kazangap'm dejenere olmuş, çağdaş bir "Mankurt"
olarak nitelendirebileceğimiz, oğlu Sabitcan, mezarlığın bir günlük mesafede olması sebebiyle buna karşı
çıkar. Yedigey'in Sabitcan'a kızması üzerine cenaze Ana-Beyİt mezarlığına getirilir. Mezarlık alanı uzay
araştırmaları istasyonunun arazisi içinde kaldığı için cenaze mezarlığa sokulmaz. Yedigey'in bütün ısrar
ve gayretleri bir sonuç vermez. Kazangap'm cenazesi Ana-Beyit mezarlığının yakınında bir yere, müslüman
geleneklerine uygun olarak defnedilir. Arkadaşının vasiyetini yerine getiremeyen Yedigey, üzüntü İçinde
Boranlı istasyonuna geri döner.
METİN:
1 / 4
Phoca PDF
O.Ö. 100 Temel Eser
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 08:53 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 7255
Yağmur kesilmişti, fakat o gece tan alıncaya değin uzaklardan gelen gök gürültülerine bakılırsa Sarı Özek
bozkırında başka yerlerde yağıyordu. Ycdigey birkaç kez uyanıp dinledi, uyandığı için de çok şaştı. Aral
gölü kıyısında yaşarken gök gürültüsü tepesinde patlasa uyanmazdı. Öyle de sık fırtına çıkardı ki
oralarda! Ycdigey gecenin karanlığında gözkapaklarını aralamadan şimşeklerin pencerede ışımasını
görüyordu. Bozkırın çeşitli yerlerinde çakan şimşeklerdi bunlar.
Boranlı Yedigey o gece cephede düşman ateşi altında yatıyormuş gibi düşler gördü. Yalnız bu sefer mermiler
gürültüsüzce düşüyordu. Gökyüzünde sessiz patlamalar oluyor, havada kara dumanlar saçak saçak savruluyor,
sonra ağır ağır yere iniyordu. Bu patlamalardan biri onu kaptığı gibi yukarı fırlattı; Yedi-gey havaya
fırladıktan sonra usulca düştü aşağıya, yüreği dura-cakmış gibi olurken korkunç bir uçuruma yuvarlandı.
Sonra boz kaputlu birçok asker arkadaşıyla birlikte hücuma kalktılar. Fakat koşan arkadaşlarının yüzlerini
seçemiyordu, sanki asker değildi de ellerinde otomatik tüfeklerle kaputlardı hücuma kalkanlar. Kaputlar
koşarken "Uraa!" diye bağırınca Yedigey önünde yağmurdan sırılsıklam Zaripa'yı gördü. Gülüyordu genç
kadın. Basma entarisi içinde, saçları omuzlarına dağılmış, yüzünden şarıl şarıl sular akarak durmadan
gülüyordu. Yedigey duramazdı, saldırıya geçtiklerini biliyordu. "Niçin gülüyorsun Zaripa? Böyle zamanda
gülünmez!" diye bağırdı. "Gülmüyorum ki, ağlıyorum." dedi genç kadın yüzünden sular akarak.
Ertesi gün düşte gördüklerini Abutalip ile Zaripa'ya anlatmak istedi. Sonra düşünü iyiye yorumlamadığı
için bundan vazgeçti. Ne diye bu iki insanı bir daha üzecekti?
Uzun süren yağmurdan sonra sıcak San Özck'in başına çöktü ya da Kazangap'ın deyimiyle yaz mevsiminin
verdiği armağan son buldu. Ne var ki. dayanılmayacak cinsten değildi artık bu sıcaklar. Bozkırların güz
öncesi tatlı günleri işte bununla başladı. Boranlı köyünün çobanlan sıcaktan kurtuldular, şen çığlıkları
yeniden avlulardan yükseldi. Derken durakla oturanlar Kumbel istasyonu Kızıl - Orda karpuz ve kavunlarının
geldiği haberini aldılar. Boranlı'nın payına düşen karpuzu, kavunu gelip kendileri mi alacaklardı, yoksa
durağa gönderilmesini mi istiyorlardı?.. Bu haber Yedigey'in işine yaradı. Durak şetme karpuzları
kendileri gidip almazlarsa kötülerinin gönderileceğini söyleyerek kendilerinin getirmesini önerdi. Bunun
üzerine durak şefi de Abulalip ile ikisine, durağın payına düşen kavun, karpuzu seçip getirmeleri için
izin verdi. Yedigey'in istediği de buydu. Ne zamandır Abutalip ile Zaripa'yı bir günlüğüne dahi olsa
Boranlı'nın dışına çıkarmayı düşünüyordu. Kendileri de biraz hava alsalar kötü mü olurdu? Giyindiler,
kuşandılar, iki aile çocuklarıyla birlikte durakta eğlenen bir yük irenine binerek Kumbel'e yollandılar.
Ne güzel bir yolculuk oldu! Çocukların neşesi görülmeye değerdi. Yol boyunca durmadan soruyorlardı:
Kumbel'de ağaçlar var mı? Var. Otlar yeşil yeşil mi? Evet, yeşil. Çiçek bile yetişir. Evler büyük mü?
Sokaklardan arabalar geçer mi? İslediğimiz kadar kavun, karpuz yiyebilir miyiz? Dondurma da bulunur mu?
Deniz var mı orada?
Çocuklar düşmesin diye tahtalarla yan yarıya kapattıkları kapılardan içeriye bozkır havası düzgün bir
akıntı halinde girerek onları serinletiyordu. Yedigey ile Abulalip vagon girişinin ağzına, boş sandıkların
üstüne olurmuşlardı, ama ne olur ne olmaz diye kapılan gene de kapatmışlardı. İkisi kendi aralarında
konuşurlarken bir yandan da çocukların sorularına yanıt yetiştiriyorlardı. Boranlı Yedigey, birlikte
yolculuk yaptıkları için, hava güzel olduğu için, çocuklar neşelendikleri için kıvançlıydı. Ama
çocuklardan çok Abutalip ile Zaripa adına seviniyordu. Bir süreliğine de olsa lasalarından, iç
gerginliklerinden kurtulmuş olmanın bir rahatlığı vardı duruşlarında; yüzleri gülüyordu. O tatlı hava
içerisinde Yedigey, son sığındıkları yerde Abutalip'in bir daha rahatını kaçırmayacaklarını düşündü. Tann
vere de buraya alışsalar, gönüllerince yaşasalardı.
İki kadının, Ukubala ile Zaripa'nın günlük yaşamdan konuştuklarını gömıck de hoştu. İkisi de çok mutlu
2 / 4
Phoca PDF
O.Ö. 100 Temel Eser
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 08:53 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 7255
gözüküyorlardı. İşte budur insanları mutlu kılan, daha fazlasına ne gerek var? Yedigey'in bütün istediği,
Kuttıbayevlerin dertlerini unutmaları, Boranlı'ya alışmaları, eğer başka bir çıkışları yoksa burayı
benimsemeleriydi. Onu güvenilecek bir dost olarak bildiği için Abutalip'in omzu omzuna dokunarak yanında
oturması hoşuna gidiyordu. Abutalip ona yalnız güveniyor değil, aynı zamanda birbirlerini fazla söze gerek
kalmadan arılayabiliyorlardı; ayrıca Yedigey onun alınacağı bir konuyu laf açılmışken bile geçiştiriyordu.
Yedigey'in Abutalip'te en çok beğendiği, davranışlarındaki ölçülülük, ailesine bağlılığı, kendini
harcarcasına çocuklarına adamasıydı. Abutalip'in konuşmalarından çıkardığı sonuca göre bir insan
başkalarına en büyük iyiliği, ailesinde iyi çocuklar yetiştirmekle yapabilirdi. Üstelik kimsenin yardımına
gerek yoktu bunun için; insan bu işe adım adım, günden güne kendini vermeli, elinden geldiğince vaktinin
çoğunu çocuklarıyla birlikte geçirmeliydi.
Şöyle bir düşünüyordu da, Sabitcan'ı küçük yaşından beri yatılı okullarda, enstitülerde, çeşitli meslek
kurslarında okutmuşlar; zavallı Kazangap elindekini - avucundakini oğlu kentlerde görev yapsın, iyi
giyinip iyi yaşasın diye harcamıştı. Ama sonunda ellerine ne geçmişti? Bilmesine çok şey biliyordu ya,
ciğeri beş para etmezin biriydi...
Kavun karpuz getirmek için Kumbel'e yaptıkları o yolculukta Yedigey, Abutalip Kuttıbayev'in yapacağı daha
iyi bir şey yoksa Boranlı durağında yerleşmesini istemişti. Orada düzenini kurar, birkaç hayvan edinir,
çocuklarını San Özek'te elinden geldiğince iyi yetiştirmeye çalışırdı. Bu konuda onun böyle bir eğilimi
olduğunu, başka bir deyişle buna niyetlendiğini biliyordu. Kışlık patatesi nereden alacağını sormasından,
kansına, çocuklarına keçe çizme almak istemesinden belliydi böyle bir niyet taşıdığı. Aynca Kumbel'e
gittikleri gün de orada kitaplık bulunup bulunmadığını, duraklara okumaya kitap verip vermediklerini
sormuştu.
Aynı gün başka bir yük trenine bindiler, demiryolu işçisi olarak Boranlı durağının payına düşen
kavunlarla, karpuzlarla birlikte geriye döndüler. Aşkama doğru çocuklar yorgunluktan iyice bitkin düşscler
de kıvançlarına diyecek yoktu. Kumbel'de başka bir dünya görmüşler, oyuncak satın almışlar, dondurmalar,
türlü türlü şeyler yemişlerdi. İstasyon berber dükkânında tuhaf bir de olay geldi başlanna. Çocukları
tıraş ettirmek istiyorlardı. Sıra Ermek'e gelince öyle bir şamata kopardı ki, dükkânın altını üstüne
getirdi. Onu yatıştırmak için hepsi çırpındılar ama Ermek susmak bilmiyor, durmadan babasını çağırıyordu.
O sırada Abutalip yandaki bir mağa/aya gitmişti. Zaripa ne diyeceğini bilemedği için utancından renkten
renge giriyordu. Ne yapsın kadıncağız, çocuğunun huysuzluğunu ilk kez tıraş olmasıyla açıklamaya çalıştı.
"Saçları kıvırcık, onun için kesmeye acıdık" gibi sözler söyledi. Gerçekten de küçük oğlanın kıvır kıvır,
çok güzel saçlan vardı. Birkaç yönden annesine benzeyen çocuğun saçlan bir yıkanıp tarandı mı, insan
bakmaya kıyamazdı.
Ama Ermek saçlannı kestirmeyince ne yapsınlar, Ukubala büyük kızı Saule'nin saçlarını kestirmeye razı
oldu. "Bak işte, kız çocuğu bile korkmuyor!" demek istiyordu. Bunun Ermek üzerinde biraz etkisi oldu. Gene
de berber elindeki makineyi alınca tekrar yaygarayı kopardı. Tam berber masasından fırlayıp kaçtığı zaman
kapıdan içeri Abutalip girdi. Çocuk babasının kucağına atıldı, babası kollarını açıp onu havaya kaldırdı.
Abutalip oğlunun korktuğunu anlamıştı.
— Özür dilerim, dedi berbere. Başka bir sefere kestiririz saçlannı. Biraz kendimize güven gelsin de...
Şimdilik gider bu saçlar. Aceleye gerek yok. Başka sefere tıraş oluruz...
3 / 4
Phoca PDF
O.Ö. 100 Temel Eser
Kategori: Dünya Edebiyatı
Salı, 27 Nisan 2010 08:53 tarihinde yayınlandı.
Gösterim: 7255
"Konventsiya" uçak gemisinde tam yetkili kuralların yaptığı olağanüstü toplantıda bir
arasında varılan anlaşmaya göre, dünya dışı bir uygarlığa geçmiş bulunan 1-2 ve 2 - l
adamlarına iletmek üzere "Parite" yörünge istasyonuna yeni bir bildiri gönderilmesine
Bildiri, iki uzay adamının herhangi bir eyleme geçmelerini. Ortak Yönetim Merkezi'nin
dek yerlerinden ayrılmamalarını, kesin bir dille duyuruyordu.
( Cengiz Aytmatov, Çev.Mehmet Özgül,
ara taraflar
kodlu uzay
karar verildi.
direktifi gelinceye
Gün Uzar Yüzyıl Olur, 2000, s.175–
179)
Cengiz Aytmatov (1928-2008) Romancı
Şeker köyünde okula başlar, Tarım Enstitüsü’nde 1948’de okurken edebiyatla ilgilidir. 1956-1958’de Gorki
Edebiyat Enstitüsü’ne devam ederek yazmada ustalaşmayı amaçlar.Kırgızıstan edebiyat dergisi ile Pravda’nın
Orta Asya muhabiri olur. 1963’te Lenin Edebiyat Ödülü’nü kazanınca ünü artar. Sovyet Yazarlar Birliği
sekreteri seçilir.
Roman: İlk Öğretmen, Cemile, Selvi Boylum Al Yazmalım, Toprak Ana, Gülsarı, Beyaz Gemi.
KAYNAKÇA: Dr. Ali İhsan KOLCU, Milli Romantizm Açısından Cengiz Aytmatov, Ötüken, 1997.
4 / 4
Phoca PDF
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)

Benzer belgeler

Dünya Edebiyatı

Dünya Edebiyatı vere de buraya alışsalar, gönüllerince yaşasalardı.

Detaylı

cengiz aytmatov

cengiz aytmatov the life of Abutalip Kuttubayev, a teacher, and his folk legends written by him for his children as if he pretended telling the life of a railroad employee named Yedigey, working in Boranli Railroa...

Detaylı

PDF İndir - Çeşm-i Cihan: Tarih - Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi

PDF İndir - Çeşm-i Cihan: Tarih - Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi şaşırır. Bu uzay gemisi Parite’de oluşan olağanüstü bir durumdan dolayı gizlice gönderilmiştir. Konvansiyon uzay gemisi, Amerika ile Rusya’nın ortak projesinin ürünüdür. Parite uzay istasyonu kenet...

Detaylı