Sayı 13 / Şubat 2009 - İletişim Fakültesi

Transkript

Sayı 13 / Şubat 2009 - İletişim Fakültesi
Dünya sigarayı
bırakma günü
Şubat 2009
Yıl 3 Sayı 13
Ekonomide çıkış yolları
2008 yılı Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan
Paul Krugman’ın yaşadığımız küresel krizin önemini Büyük Depresyon dönemiyle
karşılaştırarak açıkladığını ve bu tarihsel
perspektifin Türkiye için yol gösterici olabileceğine değinen İEÜ Rektörü Prof.Dr.
Attila Sezgin, “Asli gündemimiz üretim,
istihdam ve dolayısıyla reel sektör olma-
lıdır. Krizler kurumsal dönüşümlerin yaşandığı, toplumsal sözleşmelerin yeniden
gözden geçirildiği ve atılım olanaklarının
su yüzüne çıkabildiği durumlar anlamına
da gelmektedir” dedi.
Dünyadaki ekonomi patronlarına göre,
2009’un küresel krizle mücadele yılı olacağını ifade eden İEÜ Mütevelli Heyet
Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, “Sadece ABD değil,
tüm dünya Obama’nın açıklayacağı 310
milyar dolarlık ekonomiyi teşvik paketini
heyecanla bekliyor. Durgunlukla mücadele için tedbirler alıyor. IMF bile reçetesini
değiştirdi. Ülkemizin ekonomisi de küresel krizden ciddi anlamda etkileniyor.
Merkez Bankası Başkanı, krizde ikinci bir
dalganın gelebileceğini belirtiyor. Önlem
olarak gösterge faizleri iki puan aşağı çekildi. Maliye Bakanımız tedbir paketinin
ipuçlarını verdi. Güzel gelişme, ancak önlemlerin daha erken alınmasını beklerdik.
Piyasalarda güvenin sağlanması her şeyden
daha önemli. Çünkü ülkemize yansıyan
krizin daha çok reel kesim üzerinde etkili
olması bekleniyor. Krizin büyüme oranlarında ciddi azalmalara neden olacağı beklentiler arasında. Bu nedenle gün tedbirli
olmayı gerektiriyor” diye konuştu.
İhracatın azalmaya rağmen 2008’i rekorla
kapadığına dikkat çeken Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi ise
2001 krizine göre çok daha iyi durumda
olduğumuzu belirterek şartların 2010’da
düzeleceğini düşündüklerini belirtti. Diğer katılımcıların da ortak görüşü morallerin yüksek tutulması yönünde oldu.
İzmir Ekonomi Üniversitesi EUA sürecinde
7. Eğitim-öğretim yılını dolduran üniversitemiz, her geçen yıl gelişmeye ve değişmeye
devam ediyor. Bu ay gazetemizde, üniversitemizin bütününü ve en çok da öğrencileri
ilgilendiren bir konudan bahsedeceğiz.
Birçoğumuz Avrupa Birliği’nin eğitim
alanındaki çalışmalarından haberdarız.
1998 Sorbon Deklarasyonu ile daha da
detaylandırılmaya başlanan süreç; 1999
yılında 29 Avrupa ülkesinin yüksek öğretimden sorumlu bakanlarının imzaladığı
Bologna Deklarasyonu ile hız kazanmıştır.
Bu ülkelerin ortak amacı bir “Avrupa yüksek öğrenim alanı” oluşturmaktır. Böylece
ülkeler arası öğrenim hareketliliği daha
yoğunlaşmış, kredi transfer sistemi oluşturulmuş, yerel ve uluslararası araştırmalar
için yeterli ve gerekli zemin yaratılmıştır.
Avrupa Üniversiteler Birliği (European
University Association-EUA) Bologna süreci kapsamında Avrupa Birliği Rektörler
Konferansları Konfederasyonu’nun 2001
tarihinde birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.
Biz de EUA üyesi bir yükseköğrenim kurumu olarak bu sürece dahil olduk. Farklı
bakış açılarından yapılacak olan bu değerlendirme süreci; üniversitemizin yurtiçin-
de ve yurtdışında tanınırlığını arttıracak
akademik ve idari süreçlerin iyileştirilmesine katkıda bulunacaktır. Kurumsal
değerlendirme sürecinin bir diğer avantajı
ise idari ve akademik personel ile öğrencilere üniversitemizin işleyişi, stratejisi,
eğitim ve öğretim süreçleri ve kültürel
yapısı hakkında daha detaylı bilgi edinme olanağı sağlamasıdır. Değerlendirme,
Avrupa’nın farklı üniversitelerinde görev
yapan akademik ve idari personelden ve
bir öğrenciden oluşan beş kişilik uzman
bir kadro tarafından yapılacaktır.
Komite ilk ziyaretini 10-12 Mart 2009
tarihleri arasında gerçekleştirecek. Bu süreçte biz öğrencilere de önemli görevler
düşüyor. Üniversitemizi ziyaret edecek
olan komite üyeleri, sadece akademisyenlerle ya da idari personel ile değil aynı zamanda biz öğrencilerle de paralel oturumlar yapacak ve bizlerin bakış açısından da
üniversitemizi değerlendirecekler. İletişim
Fakültesindeki arkadaşlarımız okul çapında düzenlenecek duyuru kampanyası için
afiş tasarımlarını yaptılar bile. Şu sıralar
Öğrenci Dekanlığı ile beraber kampanya
çalışmalarına devam ediyorlar. Pek yakında hepimiz bu konu hakkındaki gelişmeleri panolardan takip etmeye başlayacağız.
İçinde bulunduğumuz süreç; eğitim ve
öğretim kalitesinin gözden geçirilmesi
ve varsa eksiklerin giderilmesi açısından
önemlidir.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak
üniversite ile olan bağımızı sadece derslerle sınırlandırmamalı, yapılan çalışmalara
gönüllü olarak katılmalıyız. Belki de en
önemlisi, üniversitemizin şu anda içinde bulunduğu değerlendirme sürecinin
farkında olmalıyız. Ayrıca, okulumuzda
yapılan çalışmaların, söz edilen Bologna
süreci ve EUA çalışmalarının detaylarını http://eua.ieu.edu.tr adresinden takip
Emine Zehra Yurtkulu
edebilirsiniz.
Zübeyde Hanım
Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi
Zübeyde Hanım, ölümünün 85.
yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri
başında törenle anıldı. 14 Ocak 1923
günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım
için düzenlenen törene çok sayıda
katılan vardı.
3. sayfada
Suyumuz onay aldı
21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir
dünyaya örnek olacak bir etkinliğe
imza attı ve farklı ülkelerden bilimadamlarının katılımıyla “Uluslararası
Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi. Kongrede İzmir’in arsenikli
suyu da ele alındı.
4. sayfada
Müziğin sesi kısılıyor
Geçtiğimiz sene müzikseverlerin kulaklarının pası silinirken, bu sayede
ekonomik krizi biraz olsun unutmayı
başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar
müzik dünyasının 2009 senesinde böyle renkli geçmeyeceği haberleri müzik
severlerin tadını kaçırmaya yetti.
6. sayfada
İzmir’in gücü
Ege Bölgesi’nin en büyük ve en gelişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır
Süper Lig’de takım bulunduramamasının altında bir neden yatar mı bilinmez ama bu yıl Karşıyaka ve Altay
bu şehri temsilen Süper Lig’e yükselme mücadelesi veriyor.
8. sayfada
KAMPÜS
Ünivers
Yeni Öğrenci Konseyi göreve başladı
Öğrenci Konseyi Yeni Başkanı Murat Dede, yaptığımız röportajda öğrenci desteğinin konsey için çok önemli
olduğunu vurguladı. Dede, “Öğrencileri birlik içine sokmaya yönelik faaliyetler gösteriyoruz. Keşke adımız ‘Öğrenci
Konseyi’ değil de ‘Öğrenci Birliği’ olsa diye düşünmüyor değiliz” dedi.
Uğur Çalışkan: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
Murat Dede: 1986 yılında İzmir’de doğdum. Özel İzmir Amerikan Koleji’nde okuduktan sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi
İç Mimarlık Bölümü’nü kazandım. Geçen
sene tasarım grubu olan DAWS’ı kurduk.
Önceki seçimlerde katılım oranı düşüktü.
Bu yıl geçen yıllara oranla daha büyük bir
katılım oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha önceki seçimlerde öğrenciler
neden katılmadı, ilk önce bunu irdelemek gerekiyor. Belki yeterli bilgilendirme yapılmadı. Belki önceki Öğrenci
Konseyleri iyi çalışamadı. Konseylerin
yaptığı aktiviteleri duymayan öğrenciler onlara oy verme gereği duymadı.
Reklamımızı iyi yapabildik sanırım ve
kendimize güven duyulmasını sağladık. İnsanları organize ederek oy aldık.
Bu sene ilk defa neredeyse bin kişi oy
kullandı. Tabii bu rakam yüksek değil
ama belki de yapacağımız çalışmalarla durum daha iyiye gidecektir. Bizim
amacımız öğrencilere yayılabilen bir
konsey yaratmak.
Daha önceki konseylerden farkınız nedir?
Daha önceki konseyler iyi işler yaptılar. Ama daha önceki konseylerde belki de “Konseye gireyim de ne olursa
olsun” gibi bir yaklaşım olduğu için
başkan ya da başkan yardımcısı yalnız
kaldı. Bundan dolayı insanlar atılımlar
konusunda heyecan duyamadı. Öğrenciler ise öğrenci konseylerinin sadece bahar şenliklerini düzenlediklerini
sandılar. Konseyde görev alanlar destek
bulamadılar. Bu yüzden de hayallerini
gerçekleştiremediler. Biz o konseylerin
hayallerini devralıyoruz, neleri yapmak
istediler de yapamadılar, bunları başarmak istiyoruz.
Konsey olarak neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bizim büyük bir hedefimiz vardı, o da yemek fiyatlarını düşürmekti. Bunu propagandamızda da söyledik. Bu ay gündüzleri tabldota geçiliyor ve fiyat 4 YTL olacak.
Bunun dışında, daha önceki konseylerin
kurmuş olduğu ve sadece bahar şenliklerinde görev alan gönüllü konseyi her türlü
aktivite ve projemizde kullanmak istiyoruz. Ayrıca kulüp destekli bir konsey yaUğur Çalışkan
ratmak istiyoruz.
Hakan Ertep’le kısa bir sohbet
İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç.Dr. Hakan Ertep’in kapısını çaldık ve aklımıza takılan soruların cevaplarını
işin özüne inerek aldık.
Burçin Gezen: “İletişim tasarımı” adı ve
içeriği itibari ile Türkiye’de çok tartışılan
bir bölüm; bize kısaca iletişim tasarımı
nedir, açıklar mısınız?
Hakan Ertep: Soruya biraz daha geriye
giderek yanıt vermek gerekiyor. Şu anda
yaptığımız işin temeli grafik tasarıma dayanıyor. İletişim tasarımı, grafik tasarımdan temelde farklı olmamasına rağmen
daha güncel, hareket içeren, interaktif ve
iki boyutlu bir ifade alanı olarak düşünülebilir. Grafik tasarımı, endüstri devrimi
ile oluşmaya başlayan ve 1800’lü yılların
sonunda ilan ve duyurularla şekillenen
iki boyutlu görsel bir ifade ortamıdır.
Seneler içerisinde dünya ve teknoloji
geliştikçe ve bunun paralelinde insanların ihtiyaçları değiştikçe grafik tasarım
da şekillenmeye başladı. Grafik tasarıma
birkaç ek yapacak olursak, bu alan her
şeyden önce iki boyutludur, mutlaka ka-
ğıt ve benzeri türevdeki yüzeylere basılır.
Tasarım disiplinleri içerisinde belki de
tek iki boyutlu olanıdır. Genel anlamda tasarım bölümlerine baktığımızda
mimarlık, moda, endüstriyel tasarım ve
benzerlerinin tümü üç boyutlu hacimlerle uğraşırlar ve üç boyutlu nesneler
üretirler; grafik tasarımın alanı ise iki
boyutlu yüzeylerdir. Hayatımızda karşımıza çıkan tüm ilanlar, afişler, logolar,
dergi ve kitaplar, broşürler, piktogramlar
ve benzeri semboller, yani görsel mesaj
veren her şey esasında bir grafik tasarım
ürünüdür. Tüm bunlara baktığımızda
hepsi hareketsiz olan görüntülerdir. Neden artık grafik tasarım değil de iletişim
tasarımı terimini kullanıyoruz sorusunu
sorarsak, günümüzde grafik tasarım var,
ama artık başka boyutlara ulaştı.
dediniz. Bize bu boyutlardan ve isim değişikliğinin getirilerinden kısaca bahseder
misiniz?
Tabii ki. Buna bir örnekle devam edebiliriz. Web sayfa tasarımından yola çıkarak,
bir çoğumuz web sayfalarının sadece ‘html’
bilgisine sahip mühendisler veya benzeri
kişiler tarafından yapıldığını düşünebilir;
ama bu da tamamen bizim alanımıza, yani
grafik tasarımına giriyor, çünkü web sayfası da iki boyutlu bir görsel ifade ortamı.
Kağıda baskının kalkması ve elektronik
bir sergileme ortamına taşınması değişen
unsurlar, ama sergilenen görsellik yine iki
boyutlu. Alanımızdaki değişiklilikler ile
iletişim tasarımı iki önemli olgu kazandı:
birincisi, hareket ve zaman faktörü devreye
girdi; ikincisi de interaktif, yani etkileşimli
hale geldi! Basit bir örnek vermek gerekirse,
sinema veya televizyonda gördüğümüz tüm
belgeseller, filmler veya reklamlar esasında
Grafik, iletişim tasarımının temelidir ve
artık çok daha farklı boyutlardan oluşuyor
2
günümüz grafik tasarım ve iletişim tasarımı ögelerini içeriyor. Özellikle buralardaki
programların açılış ve kapanış jeneriklerine
dikkatle bakılırsa bunların alanımızla ilgili
ne kadar güncel ve anlaşılabilecek örnekler
sergilediği daha rahat görülebilir.
İletişim tasarımı bazı üniversitelerde ‘görsel
iletişim tasarımı’ diye adlandırılıyor, bu değişiklik insanlarda karışıklık yaratıyor olabilir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Görsel iletişim tasarımı ya da iletişim tasarımı, temelde aynı içerikten oluşuyor;
ama ifade farklılığından dolayı insanların
kafası karışabiliyor. Ancak tüm bu anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi, hepsi ortak
payda olan grafik tasarımda buluşuyor...
Hakan Ertep’e bize ayırdığı zaman için çok
teşekkür ediyoruz...
Burçin Gezen
Ünivers
Global kriz ve etkileri tartışıldı
Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ve etkilerini bu yıl daha da hissedeceğimiz
küresel mali kriz, geçtiğimiz kasım ayında üniversitemizde tartışıldı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün organize ettiği “Finansal
Kriz, Reel Sektör ve Fırsatlar” panelinin açılış konuşmalarını Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürü Yard. Doç. Alp Limoncuoğlu ve
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemali Dinçer
yaptı. Limoncuoğlu, krizin ayak seslerinin
son günlerde iyice yükseldiğinden bahsetti.
Dinçer ise artan işsizlik oranları ve diğer parametreler için sosyal bir krize yol açmadan
tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Dr.
Ali Nail Kubalı yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin tekerlerinden kıvılcımlar
çıkarak yavaşlayan bir otomobile benzediğini belirtti. Kubalı, “Bu ortamda bütçe açığı
verelim, enflasyondan korkmayalım. Bunun
dengeli bir politikaya ihtiyacı var. Türkiye,
bu krizi çok büyük hatalar yapmazsa yönetebilecek noktada” şeklinde konuştu. Vestel
Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Yüngül, krizin
reel sektöre etkilerini değerlendirdi. Global
ekonomik krizin sona erdiğini, şu an tüm
dünyada ekonominin kurallarının yeniden
yazıldığını dile getirdi. Yüngül, “Yeni dönemde üretim çok önem kazanacak. Yeni
kurallarla bölgesel korumacılığın önem kazanacağını düşünüyorum. Ara malı, lüks
mal ithalatında çok liberal davrandık. Bu
kuralları yeniden gözden geçirmemiz gereken bir döneme giriyoruz. Küçülerek
büyümek zorunda olduğumuz bir dönem
yaşacağız. Bu süreçte tarıma daha çok önem
verilmeli” yorumunu yaptı. Natixis Pramex Türkiye Temsilcisi Dr. Rıza Kadılar da
Türkiye’nin IMF ile 25 milyar dolarlık bir
yardım paketini içeren anlaşma yapmasının
yerinde olacağını söyledi. Aslında IMF’yi
ayakta tutanın Türkiye olduğunu öne süren Kadılar, “Bu krizi mümkün olduğunca
az hasarla atlatmak için hükümet kararlarını vermeli ve uygulamalı. Dünyadaki sıcak
para için IMF ile anlaşma yaparken, KOBİ
kredileri, ihracat ve bireysel krediler, sigorta
gibi güven verici reel sektörü harekete geçirici tedbirleri almalı ve uygulamalı” dedi.
Uğur Çalışkan
için kamu yatırımlarının devamı sağlanmalı. Hükümet reel sektöre destek sağlamalı.”
dedi. Denizbank Dexia Express Yatırım
Başekonomisti Güldem Atabay ise Türkiye
ekonomisinin resesyon (durgunluk) işaretleri verdiğini ifade etti. Ekonomik durgunluk
sonucu yaşanacak işten çıkarmaların yaratacağı sosyal sorunlara dikkat çeken Atabay,
Türk özel sektörünün toplam 81 milyar dolarlık borcunun orta ve uzun vadeye yayıldığını, sadece 4 milyar dolarlık borcun kısa
vadeli olduğunu kaydetti. Atabay, “IMF ile
yapılacak bir anlaşma Türk özel sektörüne
kredi veren, bankalara sendikasyon kredisi
açan kuruluşlara, mali tarafta gevşeme olmayacak mesajı verecek. Türkiye’nin, finans
piyasası ve iç pazarda talep artışını izleyen
Zübeyde Hanım’ın ölüm yıl dönümü
Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım , ölümünün 85. yıldönümünde
Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı.
Törene İzmir Valisi Cahit Kıraç, Karşıyaka Kaymakamı Mehmet Emin Avcı ve
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz
Kocaoğlu eşleriyle katıldı. 14 Ocak 1923
günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım’ın ailesi Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Türkmenlerdendi. Zübeyde Hanım’ın hastalığı
ilerlemiş ve doktorları kendisine İzmir’de
yaşamasını tavsiye etmişti. Bunun üzerine
Salih Bozok refakatinde annesini İzmir’e
uğurlayan Atatürk, “Salih, annemin hastalığı çok vahimleşti. Korkarım ki yolda kendisine bir hal olmasın. Son isteğini yerine
getirmek için engel olmak istemedim. Bu
korktuğum şey vaki olursa yapacağın şey
şudur. Ankara’ya yakınsanız Ankara’ya dönesiniz. İzmir’e yakınsanız oraya gidersiniz
dedi. Annemin cenazesi benim her zaman
ziyaret edebileceğim bir yere defnedilmelidir’’ der. Tren Karşıyaka’ya geldiğinde
Latife Hanım, Zübeyde Hanım’ı karşılayar ve onu ailenin Karşıyaka’daki köşküne yerleştirir. Zübeyde Hanım İzmir’de
yaşadığı süre içinde Latife Hanım sık sık
ziyaret ederek hastalığıyla yakından ilgilenir. 14 Ocak 1923’te Atatürk Eskişehir’de
yaptığı bir konuşmadan sonra Emir Çavuşu Ali’yi çağırarak annesiyle ilgili bir
haber olup olmadığını sorar. Emir subayı
şifre geldiğini fakat çözülemediğini söylediğinde “Annemin öldüğünü biliyorum.
Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle
dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı ve
annemi götürdü”der. Gerçekten de telgrafı
gönderen kişi Salih Bozok’tur ve ne yazıkki annesinin vefat ettiğini yazar. Atatürk
annesinin cenaze törenine katılamaz ve bu
kritik dönemde yurt gezisini kesmeden, içi
kan ağlayarak vatan hizmeti için yoluna
devam eder. Dönemin devlet büyükleri
ve sevenlerinin katıldığı cenaze töreninin
ardından Zubeyde Hanım defnedilir. Latife Hanım sandukalı ve uzun kitabeli bir
mezar yaptırır ve kitabede ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal
Paşa Hazretleri’nin saygıdeğer anneleri
Zübeyde Hanımefendi’nin...’ diye başlayan uzun cümleler bulunmaktadır. Fakat
bu cümleler Atatürk’e abartılı gelmiştir.
Atatürk, “Bu sanduka ve kitabe kaldırılsın.
Dağdan büyük ve uzun bir taş getirilip baş
tarafa dikilsin ve ‘Atatürk’ün anası Zübeyde Hanım burada gömülüdür’ diye yazılıp
altına da ölüm tarihi konulsun” diyerek
alçak gönüllülüğünü annesinin vefatında
dahi gösterme erdeminde bulunmuştur.
Cihan Karaağaçlı
3
KAMPÜS
Nobel Barış Ödülü ya
da nükleer başlıklı
savaş ödülü
Seray Özbiçer
Medya ve İletişim Blm. Öğr.
Alfred Bernhard Nobel
varlıklı bir ailenin üçüncü oğlu olarak 21 Ekim
1833’te Stokholm’de dünyaya gelir.
Alfred doğduğunda, iflas eden babası
Immanuel Nobel, Rus ordusu için silah üretmeye başlar ve Alfred bu sayede
özel öğretmelerden eğitim alır. Henüz
on yedi yaşındayken Rusça, Fransızca,
İngilizce ve Almanca’yı akıcı bir dille
konuşabilmektedir. Oğlunun kendi gibi
bir mühendis olmasını isteyen babasının hoşuna gitmese de Alfred, fizik ve
kimyanın yanı sıra İngiliz edebiyatına ve
şiire ilgi duyar. Derken Alfred Nobel’in
hayatına ünlü İtalyan kimyager Ascanio Sobrero girer ve Alfred, tehlikeli bir
patlayıcı madde olan nitrogliserin ile
tanışır. Çalışmalarını yürüttüğü laboratuvarda basınç ve sıcaklığın etkisiyle
yaşanan bir patlamada Alfred’in küçük
kardeşi Emil hayatını kaybeder. Buna
rağmen dinamitin mucidi Nobel çalışmalarına devam eder.
1864 yılında araştırmalarının sonucunu
alır ve dinamit barutunu bularak inşaat
ve madencilik alanında çığır açar. Bu
sayede kısa süre içinde yirmi farklı ülkede kurulan yüze yakın şirketin sahibi
olarak uluslararası bir ün edinir. 1896
yılındaki ölümüne kadar, sahibi olduğu
patent sayısını 355’e çıkaran mucidin
vasiyeti, mirasının Nobel Ödülleri’nin
enstitüleştirilmesi yönünde kullanılması ve 33 milyon 200 bin kronunun her
yıl, insanlığa hizmette bulunanlara sunulmasıydı!
Buraya kadar herşey iyi gibi görünse de,
mucidin servetinin Amerikan silah şirketleri Lockheed Martin ve Honeywell
hisselerinde değerlendirildiği ve ABD’de
bir borsa şirketi tarafından yönetildiği
üç sene önce ortaya çıktığında, ödüle ve
ödülün amacına gölge düştü.
Sadece edebiyat dalındaki ödülüne 1.5
milyon avro tutarında bir kaynak ayrılan ve her yıl merakla beklenen Nobel
Barış Ödülleri’ne, dünyanın kara listesinde bulunan Amerikan Honeywell
Holding’in sponsorluk ettiği haberi
buraya kadar okuduğunuz başarı öyküsünü yorumsuz bırakmakta! Dahası,
holdingin nükleer savaş başlıkları ve
helikopter silahları üretiyor olması da
ayrıca bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Sözün bittiği yerde vasiyetin barış yanlısı havasını bozan Nobel’i ve hakkında
çıkan haberleri övmeyerek son sözümü
söylemek istiyorum.
YEREL
Sayfa Editörü: Gizem Arabacı
» Kısa kısa...
• Sanatsal yönümüz
Modern sanat çalışmalarıyla dikkat çeken
ve bu alandaki ilk özel müze olan İstanbul
Modern Sanat Müzesi’ne ait koleksiyon,
10 Ocak’tan itibaren İzmir’de sergilenecek. Türkiye’nin teknik altyapısı en güçlü merkezi olan Ahmed Adnan Saygun
Sanat Merkezi’nin açılış etkinliği olarak,
İstanbul Modern Sanat Müzesi koleksiyonundan derlenen, önemli çağdaş sanat
eserleri bir araya getiriliyor. Küratörlüğünü İstanbul Modern Sanat Müzesi Şef
Küratörü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı
sergide; soyut eserler, insan bedeninin
merkezî öğe olarak yorumlandığı figüratif çalışmalar ve videonun kullanıldığı
çağdaş sanat örnekleri yer alıyor. 30 eseri
kapsayan sergi, 10.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir.
• Kolay öğrenimler
Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları kapsamında düzenlenen “Avrupa Dil Ödülü” töreni için İzmir, Aydın,
Muğla ve Manisa’dan 500 yabancı dil
öğretmeni İzmir’de bir araya geldi. Yabancı dil eğitimini kolaylaştırıcı projelerin hazırlanması yönünde öğretmenlerin
çalışma yapmasını isteyen İl Milli Eğitim
Müdür Vekili Seyfettin Yılmaz, İzmir’de
proje çalışmalarının her gün artarak devam ettiğini belirtti.
• Anlamlı davet
Üniversitelerin, yabancı diller yüksekokulu yöneticileri 13 Şubat’ta İEÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu ev sahipliğinde
biraraya geliyor. Bir günlük toplantının
amacı, Türk üniversitelerindeki yabancı
diller yüksekokullarının ortak çabalarına,
çalışmalarına ve sorunlarına ışık tutmak
ve bu konularda çözümler üretilmesini
sağlamak.
• Konuğumuz Keith Marrow
Keith Marrow tekrar İEÜ Yabancı Diller
Yüksekokulu’nun konuğu oluyor. 2008
yılı Kasım ayı içinde üniversitemiz Yabancı Diller Yüksekokulu’nun davetlisi
olarak İngilizce hazırlık programının
işleyisi hakkında bilgi toplayan Keith
Marrow, eğitmenlerle yapacağı test tekniği konulu çalışmalar için 16-20 Şubat
tarihleri arasında tekrar üniversitemize
konuk oluyor.
• Zehir akıyor
İzmir’in ilçelerindeki 20 farklı noktadan
alınan su örneklerinin analiz edilmesi
sonucunda, 13 noktadaki arsenik miktarının sınır değer olan 10 mikrogramın
üzerinde olduğu tespit edildi. Bitmek
bilmeyen bu sorun umuyoruz ki en kısa
zamanda çözülür.
• Yılın ödülü
Yılın en beğenilen şov programı ödülünü
kazanan “Çok Güzel Hareketler’’ ekibi
25 Ocak Pazar günü İzmir İsmet İnönü
Sanat Merkezi’nde sahne aldı. Gösteri,
İzmir halkı tarafından ilgiyle karşılandı.
Açelya Arslantaş
Ünivers
İzmir’in suyu dünyadan
onay aldı
Grup Tual’dan
engellilere destek
21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek
olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden
bilimadamlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su
Üretimi Kongresi”ni düzenledi.
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen
bir sorun İzmir’in su sıkıntısı ve sudaki
fazla arsenik miktarı. Sorun aslında sadece İzmir’de değil, bütün dünyada küresel
ısınmayla birlikte ortaya çıkıyor. Bu da
suyun gündemde kalmasını sağlıyor. İzmir 21-23 Ocak tarihleri arasında bütün
dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza
attı ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen
konusunda uzman bilim adamlarının katıldığı “Uluslararası Güvenli Su Üretimi
Kongresi”ni düzenledi.
Kongrede İzmir’in su kaynaklarından,
arsenik kirliliğine, güvenli su üretimi
tekniklerinden, arsenik giderme tekniklerine kadar suyla ilgili çeşitli konularda
oturumlar yapıldı. Bu oturumlar hem
İzmir’in suyuyla ilgili ileride atılacak
adımlar için yol gösterici oldu, hem de
daha önceden diğer ülkelerde yapılan uygulamalar konusunda fikir verdi.
Birçok bilimadamı İzmir’in arsenikle ilgili yaptığı çalışmaların son derece başarılı olduğunu söyledi. Böylece,
İzmir’de arsenik miktarının yüksek
olduğu ve sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle yazın başlatılan çalışmaların başarıya ulaştığı uzman tanıklar eşliğinde
de kanıtlandı. Kongre’ye ABD’deki Rice
Üniversitesi’nde görev yapan ve arsenikle
ilgili projeleri “dünyayı değiştirecek altı
buluştan biri” olarak kayda geçen Türk
Doktor Cafer Yavuz da katıldı. Yavuz,
son arsenik değerlerine göre İzmirliler’e
“kaygılanmayın” çağrısı yaptı. Dr. Cafer
Yavuz “Önemli olan, sorunun tespit edilmesi ve üzerine gidilmesi. İzlenimlerime
göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirdiği yatırımlarla içme suyundaki
arsenik oranında gerekli olan minimum
değerlere ulaşmış. Şu an herhangi bir sıkıntı yok. Zaten ben de buraya geldiğimde İzmir’in suyunu içtim” diye konuştu.
Grup Tual, İEÜ Sosyal Yardımlaşma
Kulübü’nün çabalarıyla İEÜ’de yeni albümünden parçaları engelliler için seslendirdi.
Kurulduğu günden bu yana Koza Bakımevleri Projesi’ne destek veren İEÜ Sosyal Yardımlaşma Kulübü, engelliler için büyük bir
iş daha başarmış oldu. Konserden önce proje ve engelliler hakkında kısa bir konuşma
yapan Koza Bakımevleri Projesi Koordinatörü Cemal Tanık, İEÜ’ye ve öğrencilerine
desteklerinden ötürü teşekkürlerini sundu.
Daha sonra Grup Tual yeni albümünde yer
alan birbirinden güzel şarkıları İEÜ öğrencileri için söyledi. Gurp, engelliler için
yazdıkları şarkının Sinan Çetin tarafından
çekilen klibinin önümüzdeki günlerde televizyonda gösterime gireceğinin müjdesini
de verdi.
Necmettin Burak İşlek
İzmir ekmeği marka
oluyor
Gizem Güngör
İzmir’in yeni sanat mabedi
Yeni yılın hemen öncesinde açılan Ahmed
Adnan Saygun Sanat Merkezi sadece İzmir
Devlet Senfoni Orkestrası ve diğer müzik
aktiviteleri için yeni bir konser yeri olmakla kalmıyor, aynı zamanda 3 kata yayılan
sergi salonları ile İzmir’in bugüne dek yapılmış en önemli sanat merkezi olma özelliğini de kazanmış oluyor. Projesine 2000
yılında başlanan sanat merkezinin akustik
düzenlemesi, Sydney Opera Binası ve İngiliz Kraliyet Opera Binası’nın yapımını
üstlenen, İngiliz ARUP firması tarafından
yapıldı.
Restore edilmiş binalar, kitap, CD ve bilet satışının yanı sıra müzik kütüphanesi
olarak da kullanılacak. Giriş işlevi gören
“Kent Meydanı”, açık hava ve sanat merkezi olarak kullanılması beklenen “Kültür
Platformu” ve konser salonlarının bulunduğu “Sanat Merkezi” ile 3 ana bölümden
oluşan “modern sanat kompleksi” temasını da tamamlamış gibi görünüyor.
Yeni sanat merkezi, konser ve konferanslar
için 1225 izleyici/dinleyici kapasiteli bir büyük salon, tiyatro oyunları için planlanan
250 kişilik iki salon, geniş sergi alanları ve
dört adet toplantı salonu barındırıyor.
Hem sanatçıların hem de sanat ile ilgilenen bütün İzmirlilerin beklentilerini yükseltmesi beklenen Ahmet Adnan Saygun
Sanat Merkezi, küçük bir kısmı inşaat
altında olmasına rağmen programına çoktan başladı. 30 Aralık 2008’de düzenlenen
“Viyana Gecesi”nden sonra, İzmir Devlet
Senfoni Orkestrası, Ocak ayı boyunca eğitim konserleri vererek konser salonunun
akustik gücünün ve konforunun İzmirli
müzik dinleyicileri ile buluşmasını sağlamış oldu. Şefliğini ve müzik direktörlüğünü İbrahim Yazıcı’nın yaptığı senfoni orkestrası, programını hem uluslararası hem
de ülkedeki diğer sanatçıların ve solistlerin
de katılımıyla yeni sanat merkezinde sürdürecek. 6 Şubat 2009’da düzenlenmesi
planlanan ayın ilk konserinde orkestra,
besteci Felix Mendelssohn Bartholdy’nin
200. doğum günü anısına, Alman bestecinin William Shakespeare’in aynı adlı
komedisi için bestelediği “Bir Yaz Gecesi
Rüyası”nı, ve “Mi Minör Keman Konçertosu” ile “Senfoni No.1” adlı diğer iki
eserini daha seslendirecek. Konçertonun
solisti ünlü keman sanatçısı Suna Kan.
Uğur Parlar
4
İzmir’i ve İzmir mutfağını öne çıkaran projeler üreten İzmir Ticaret Odası (İZTO),
başkan Ekrem Demirtaş öncülüğünde İzmir ekmeğini markalaştırmak için 2007
yılında başlattığı çalışmaları sürdürüyor.
Ocak ayında basına tanıtılan bol tahıllı beyaz ekmeğin İzmir markasını taşıması ve
hem yurt geneline hem de yurtdışına dağıtımının yapılması bekleniyor. Ayrıca isteyen
üyelerin başvuru yaparak “İzmir Ekmeği”
markasının kullanım hakkını ve formülünü
alıp üretim yapabilecekleri duyuruldu. İzmir ekmeğinin poşetli ve İZTO tarafından
belirlenen İzmir logosu ile satışa sunulacağı,
satış fiyatının ise sabit olmayacağı belirtildi.
İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’i bir
marka ve dünya kenti yapmak için çalıştıklarını söyleyerek, “Biz İzmir’i markalaştırmak
için zengin İzmir mutfağını gündeme getiren yurt geneline ve yurtdışına açılabilecek
çalışmalar yapıyoruz. Bu konudaki çalışmalara üniversitemizdeki Mutfak Sanatları
Eğitimi ile başladık. En temel ürün olan ekmekle devam ediyoruz. Amacımız, İzmir’e
özgü İzmir ile birlikte marka olabilecek bir
ekmek çeşidi yaratmak ve halkımıza doyurucu, lif ve mineral açısından daha besleyici,
lezzetli, uygun saklama koşulları sağlandığı takdirde daha geç bayatlayan bir ekmek
sunmaktır” dedi.
Gizem Arabacı
Translation: Nükhet Tuncay
Solutions in Economics and new expansion
to real sector
IUE Rector Prof. Dr. Attila Sezgin discussed
that Paul Krugman the winner of 2008 Nobel Prize for Economics had explained the
importance of global crisis we are experiencing by comparing it with “Big Depression”
era and that historical perspective could be
instructive for Turkey and said “Our actual
agenda should be production, employment
and therefore real sector. The crisis can also
mean the cases where institutional transformations are experienced, social agreements
for struggle with the recession. Even IMF
changed its receipt. The economics of our
country is being seriously affected by the
global crisis. The President of the Central
Bank states that a second wave in crises
could be possible. As a precaution the indicator interests are dragged down for two
points. Our minister of Finance gave some
clues about precaution package. It is a good
development; however we were expecting
these precautions to be taken earlier. Providing confidence in the markets is more
important than anything, because, the crisis in our country is expected to have more
impact on the real sector. Serious decrease
in the development of the crisis is among
expectations. That is why today we need to
be cautious.”
Turkish Board for Exporters President
Mehmet Büyükekşi stated that in spite of
the decrease, exportation closed 2008 with
a record and said that we were in a better
state than 2001 crisis, and they believed that
things will be better in 2010. The common
point in the speeches of other speakers was
to be optimistic.
are rechecked and where opportunities for
advancing surface.”
IUE Board of Trustees President and ICC
Board of Directors President Ekrem Demirtaş stated that according to the bosses of
the economics in the world the year 2009
will be a year of struggling with global crisis.
He said “Not only the USA but the whole
world is waiting for the explanation of Obama about the incentive package with 310
billion dollars. They are taking precautions
The water of İzmir gained approval from the world
A problem of İzmir that is on agenda nowadays is the water shortage and the amount
of arsenic in the water. The problem is not
just in İzmir in fact, it is the problem of the
world due to global warming. This keeps
water on the agenda. On January 21-23
İzmir organized “International Secure Water Production Congress” that can be an
example for the world with the participation of scientist from different countries.
Many sessions took place in the congress
on arsenic pollution, secure water production techniques, arsenic clearance techniques, etc. These sessions were both very
helpful for the further steps about the water
of İzmir and they gave ideas about the app-
in İzmir’s water were very successful. One
of the attendees of the congress was Rice
University academician, Turkish doctor
Cafer Yavuz who had an invention about
arsenic and recorded as “one of the golden
inventions that will change the world”. Yavuz said the people in İzmir did not need
to worry about the arsenic amounts. Dr.
Cafer Yavuz said “What is important is to
determine the problem and do something
about it. As far as I have observed, İzmir
Metropolitan Municipality has minimized
the arsenic amount in the drinking water
with its investments. There isn’t any problem now. Andwhen I came here I drank the
water of İzmir.”
Gizem Güngör
lications that were executed before in other
countries.
Many scientists said that the works done in
İzmir were very successful. It is proved and
witnessed by the experts that the works started in summer for the high arsenic amount
2009 will upset music lovers, the volume of
the music will be turned down
The year 2008 was very generous for music
lovers. We hosted world famous artists like
Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopfler,
Judas Priest, Lenny Kravitz and Björk. Last
year we forgot the economical crisis a little bit
with these concerts. However, the year 2009
seems not to be as colorful as last year. The
organizers have difficulty in finding sponsors
due to the economical crisis that affected the
whole world. The leading companies of Turkey cover 30 or 70 % of the concerts have
a great role in making these organizations.
But the sponsors tighten their belts because
of the economical crisis. Many companies
lessen production and lay off. The purchasing power decreases and the cost of the artists increases, that is why many important
organization companies direct to domestic
market. This indicates that the volume of the
music will be turned down in 2009. For now,
the only music activity in 2009 is seems to
be the Depeche Mode concert in May. Iron
Maiden, The Cure, Coldplay, AC/DC, Alicia Keys, Eric Clapton and Leonard Cohen
concerts seem to be just probabilities. Looking to the current state of Purple Concerts
which brought Metallica to Turkey last year
will indicate the state of the music world today. The company that was in touch with nearly ten groups last year is now talking to only
two bands this year. These are the guarantee
bands whose sponsors were determined before. Cengizhan Yeldan, one of the partners
of Purple Concerts said that 2009 would be
calm except for the festivals that had sponsors and he stated that the preparations were
generally for 2010. Zümrüt Arol Bekçe, the
general manager of BKM that brought Kylie
Minogue, Mark Knopfler, and Judas Priest
to Turkey in 2008 said that all the companies in the world were affected by the crisis
and they were economizing. Görgün Taner,
general manager of İstanbul Culture and Art
Foundation which brings very important
artists and groups to Turkey for thirty seven
years said that they were determining their
priorities by examining the sponsorships and
activities in culture-art and they would make
no concessions of artistic quality. Cengizhan
Yeldan summarizes the case by saying “In the
world, there is a concept like concert and
entertainment tourism. There were nearly
two thousand foreign audiences in Metallica
Concert last year. If they spent 2 thousand
dollars per person it makes 4 million dollars.”
It seems that music lovers will spend 2009 at
Seray Özbiçer
their homes.
5
ENGLISH
» In short...
• Our artistic side…
The collection that belongs to İstanbul
Modern Art Museum which draws attention with its modern art studies and the
first private museum in this area will be
exhibited in İzmir as of January 10. The
important modern art works are gathered
from the collection of İstanbul Modern
Art Museum as the opening activity of
Ahmed Adnan Saygun Art Center which
has the most powerful technical infrastructure in Turkey. Modern art examples
like abstract works, figurative studies in
which human body is interpreted as the
central element and video take place in
the exhibition the curator of which is İstanbul Modern Art Museum Chief Curator Levent Çalıkoğlu. The exhibition
that covers 30 works of art can bevisited
from 10.00 to 18.00.
• Easy studies…
500 foreign language teachers from İzmir, Aydın, Muğla and Manisa came
together in İzmir for “European Language Award” organized in the scope
of European Union Education and Youth Program. Deputy of Provincial Director of National Education Seyfettin
Yılmaz wanted the teachers to prepare
projects on making foreign language
learning easier for the students and stated that these projects would continue
in İzmir.
• Meaningful invitation
School of Foreign Languages directors of the universities come together
at IUE School of Foreign Languages
on February 13, 2009. The aim of the
one-day meeting is to shed light on the
common efforts, studies and problems
of the schools of foreign languages and
to bring out solutions about these subjects.
• Our guest Keith Marrow
Keith Marrow is the guest of IUE School of Foreign Languages again. Keith
Marrow has been at our university in
November 2008 and gathered information about the operation of English
Preparatory Program. He will at IUE on
February 16-20, 2009 this time for the
studies on test technique with the teachers.
• What flows is poison
After analyzing the water samples taken
from 20 different points in İzmir, the arsenic amount in 13 points is over 10 micrograms which is the limiting value. We
hope this problem will be solved as soon
as possible.
• The award of the year
The crew of “Çok Güzel Hareketler Bunlar” which won the best show of the year
award took the stage on January 25, 2009
in İzmir İsmet İnönü Art Center. The people in İzmir showed great attention to
the show.
Açelya Arslantaş
KÜLTÜR
Ünivers
2009 müzik severleri üzecek, müziğin sesi kısılacak
Geride bıraktığımız 2008 yılı müzikseverler için hayli bereketli bir seneydi.
Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest, Lenny Kravitz ve Björk
gibi dünyaca ünlü sanatçıları ağırladık.
Geçtiğimiz sene müzikseverlerin kulaklarının pası silinirken, bu sayede dünyayı
kasıp kavuran ekonomik krizi biraz olsun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat
şu sıralar müzik dünyasının 2009 senesinde böyle renkli geçmeyeceği haberleri müzik severlerin tadını kaçırmaya
yetti. Dünyayı sarsan ve ülkemizde de
her alanda kendini hissettiren ekonomik
kriz nedeniyle organizatörler sponsor
bulmakta zorlanıyor. Türkiye’nin önde
gelen firmalarından oluşan sponsorlar,
konserlerin genel masrafının yüzde 30
ila yüzde 70’ini karşılayarak organizasyonların gerçekleşmesinde çok büyük
rol oynuyor. Fakat sponsorlar kriz politikası nedeniyle kemerleri sıkıyor. Birçok
şirket şu sıralar üretimi azaltmaya, işçi
çıkartmaya gidiyor. Alım gücü düşerken, sanatçılarla anlaşmanın da maliyeti
artıyor ve bu nedenle birçok önemli organizasyon firması biraz daha iç piyasaya
yönelik butik işlere kayıyor. Bu daralma
2009 konser piyasasının biraz daha sö-
nük geçeceğinin, yani müziğin sesinin
kısılacağının en büyük işareti. Şu an için
2009’un kesin olan tek büyük müzik
etkinliği, 14 Mayıs’taki Depeche Mode
konseri olarak gözüküyor. İsimleri müzik kulislerinde dillendirilen Iron Maden, The Cure, Coldplay, AC/DC, Alicia
Keys, Eric Clapton ve Leonard Cohen
konserleri de sponsor bulunamayışından ötürü sadece ihtimal olarak kalacak
gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl dünyaca
ünlü grup Metallica’yı Türk müzikseverlerle buluşturan Purple Concerts’in
şimdiki durumunu geçen sene ile kıyaslayarak müzik dünyasının akıbetini
daha iyi anlamak mümkün. Geçen sene
bu dönemlerde yaklaşık on grupla görüşen firma, şu sıralar sadece iki grupla
görüşüyor. Bunlar da sponsoru önceden
belli olan garantilenmiş gruplar. Purple
Concerts’ın ortaklarından Cengizhan
Yeldan, sponsoru olan festivaller ve daha
önceden anlaşması yapılmış etkinlikler
haricinde 2009’un müzik dünyası açısından durgun geçeceğini belirterek,
hazırlıklarının genelde 2010 için yapıldığını belirtiyor. 2008’de Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest gibi
isimleri Türkiye’ye getiren BKM’nin
Ayın Filmi
The Curious Case of
Benjamin Button
Yönetmen: David Fincher
Senaryo: Eric Roth
Tür: Dram, Fantastik, Romantik / 166 dk.
Oyuncular: Cate Blanchett, Brad Pitt, Jason Flemyng
Hayata 80 yaşında başlamak
nasıl olurdu?
Gözlerimiz
neredeyse hiç
g ö r m ü y o r,
eklemlerimiz
tutmuyor, organlarımızın çoğu yetersiz çalışıyor… Peki ya bir de gittikçe gençleşmeye başlasak? Çevremizdeki herkes bir bir
göçerken, biz gittikçe diriliyoruz, öyle ki bir zaman sonra
ebeveynlerimizle aynı yaşları bile paylaşabiliyoruz. İlk sürüşte konforlu da gelse, hayat denilen yolculukta böyle
bir “aracınızın” olmasını ister miydiniz?
The Curious Case of Benjamin Button, bu sorular üzerine yazılmış bir masal. Mucizevi bir olayı, oldukça olağan
bir durummuş gibi anlatan ve bunu da Forrest Gump ve
Big Fish filmlerine özgü masalsı öğelerle işleyen bir film.
Tam bu noktada senaristi Eric Roth’un, Forrest Gump’ın
da senaristi olduğunu belirtmek yerinde olur sanıyorum.
Çünkü filmi izleyenler, filmin hikaye örgüsü ve bir dönem filmi olmasıyla Forrest Gump tadı alabilirler.
Sinematografik açıdan da 2008’in gözde filmlerinden
olan TCCoBB, birkaç rahatsız edici -daha doğrusu
beklenmedik- teknik kusur dışında kendisine yapılan
övgüleri hak ediyor. Oyunculukları zaten sağlam aktörlere teslim edilmiş olan filmin yönetmenliğini de
tecrübeli yönetmen David Fincher yapınca, ortaya
kaçırılmaması gereken bir yapıt çıkmış. Ayrıca film
müzikleri albümünün de, aynen filmin kendisi gibi
arşivlerde saklamak isteyeceğiniz nitelikte olduğunu
belirtmeden geçmeyelim.
N. Toros Mutlu
genel müdürü Zümrüt Arol Bekçe, tüm
dünyada bütün şirketlerin krizden etkilendiklerini ve personelden sponsorluğa
kadar her alanda tasarrufa yöneldiklerini
ifade ederek, şirketlerin yalnızca konserlerde değil, tüm sponsorluklarda kesintiye gittiğini vurguluyor. Otuz yedi yıldır
Türkiye’ye çok önemli sanatçı ve grupları
getiren İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın
(İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner ise
kültür sanat alanındaki sponsorlukları ve
faaliyetlerini gözden geçirerek öncelikle-
Ayın Kitabı
Kadından Kentler
Murathan Mungan
Murathan Mungan, şiirden tiyatroya, öyküden denemeye farklı
edebiyat türlerinde ürün veren, yeteneği ve yaratıcılığı tartışılmayan, Türk edebiyatının hem üretken hem de niteliği hiçbir zaman
niceliğe feda etmeyen en önemli yazarlarındandır. 2008’in Mart
ayında çıkan Kadından Kentler, on altı kentte geçen on altı kadının hikâyelerinden oluşmaktadır.
Kitaptaki kadın karakterler çarpıcı betimlemelerle ve benzetmelerle donanmış. Evlenen, boşanan,
intihar eden, yaşama sevinciyle
dolu olan, birbiriyle yarışan, dertleşen... derin derin kazarak, ince
ince işleyerek oluşturmuş, var etmiş tüm hikâyelerini.
Mekânı değil, zamanı özleyen
ama geçmişini ve şimdisini
mekâna hapseden beden, parçalı ve süreksiz bir kent coğrafyası
içinde acının apaçık, kaçınılmaz ve üstesinden gelinmez bir deneyim olduğunu, kendi ile öteki, kendi ile kent, hatta kendi ile
kendi arasına koyduğu mesafedeki yaşantıları sunmuş Murathan
Mungan bize. Bildiğimiz, tanıdığımız, ustaca yazılmış, aktarılan
sorunlar ile kitabın edebiliğini zedelemeyen, okurun okuma
zevkine de hitap eden hikâyeler bunlar. Toplumsal dönüşüm
sürecinde kadın kimliğinin belirleyicilerinden olarak kentler,
kasabalar; taşrada kendine bakan, kendine taşradan bakan kadının birey olarak macerasından kesitler var Kadından Kentler’de.
“Kordonboyu’nda Ömer Çavuş Kahvesi”nde başlayan kitap,
“Adana Sıcağında Erguvanlar”, “Trabzon Burması”, “Yakası Beyaz Kürklü Taba Rengi Kaban”, “Samsun Sigarası, Tütün Balyaları, Tamaron”, “Amasya’daki Teyze”, “Burası Ankara İl Radyosu,
Şimdi...”, “Sinop’a Gelin Giden”, “Kanat Turizmin Değerli Yolcuları”, “Hayat Hanım, İlk Tayin”, “Annemin Çektiği Fotoğraflar”, “Diyarbakır Surlarında”, “Lüks Terzi’nin Kızları”, “Gümüşhane Çok Uzak” ve “Tantunicinin Karısı”nın ardından “Esenler
Otogarı”nda son buluyor.
Gülnihal Akan
6
rini belirlediklerini ve uluslararası festivallerin programlarında sanatsal kalite
çıtasından ödün vermeyeceklerini dile
getiriyor. Cengizhan Yeldan, “Dünyada
konser ve eğlence turizmi gibi bir kavram
var. Metallica konserinde iki bine yakın
yabancı izleyici vardı. Adam başı 2 bin
dolar harcasalar bu 4 milyon dolarlık
döviz girdisi demektir” sözleriyle aslında
durumu çok iyi özetliyor. Müzikseverler
bu gidişle 2009’u evlerinde geçirecek gibi
gözüküyor.
Seray Özbiçer
Ayın Albümü
David Sylvian
Secrets of the Beehive
Bu ay çok çok
eskilerden bir
albüm var.
Yanlış anlaşılmasın, Issız Adam’ın
gazına gelip
nostalji dümenleri çevirmiyor um
size. Kendisi
yıllardan beri
en sevdiğim,
en gözde albümlerimden biridir. Gerçi David Sylvian’ın
hangi albümü senin için sevilmeyen bir albümdür diye
sorsanız, ona da verecek bir cevabım yok. Çünkü bence
öyle bir albümü yok.
Neyse, sözü uzatmadan, zaten kısıtlı olan yerimi verimli bir
şekilde kullansam iyi olacak. Kısa ve net olarak söyleyeyim:
Bu albüm çok iyi! Diyecek başka çok sözüm var aslında, ama
diyemiyorum. Olur da dinlersiniz, -beni de mutlu edersinizkafanızda benim yaptığım bazı yorumların kırıntıları kalır
diye korkuyorum. Türü hakkında bile “şudur” diyebileceğim
bir albüm olmadığı için, tek söylemek istediğim şey bu. Belki
biraz da albümde emeği geçmiş çok önemli müzisyenlerin
adını zikredip, size bazı referanslar verebilirim: Steve Jansen,
Mark Isham, Ryuichi Sakamoto, David Torn ve tabii ki de
David Sylvian. Bu isimlerden biri bile tanıdık geldiyse, hemen atlamışsınızdır zaten albüme diye düşünüyorum. Bilmiyorsanız bile, tanışmak için geç değil. Hayatınız boyunca
müziklerini dinleyebileceğiniz insanlar tanıyacaksınız ne de
olsa sonunda.
Son bir kez daha kısa ve net olarak söyleyeyim: Bu albüm
çok iyi, alın onu, sabahlara kadar dinleyin ve arı kovanının
sırlarını bir de siz öğrenin. Dünyada sır olarak kalan şeylerin
sayısı gittikçe azalırken...
N. Toros Mutlu
» Rehber
»
İEÜ Aylık Haber Bülteni
Hazırlayan: Uğur Çalışkan
SİNEMALAR,
FİLM GÖSTERİMLERİ
Desem film gösterimleri
Ayazda Bir Yürek / Un Coeur En
Hiver
Yönetmen: Claude Sautet
Tür: Dram
Seanslar: 1-5 Şubat
Şafak / Alba
Yönetmen: Francesco Maselli
Tür: Dram
Seanslar: 6-12 Şubat
Herkes Kendi Kedisini Arar / Chaun
Cherce Son Cat
Yönetmen: Cedric Klapisch
Tür: Romantik / Komedi
Seanslar: 13-19 Şubat
Slumdog Millionaire
Yönetmen: Danny Boyle, Loveleen
Tandan
Tür: Dram / Romantik / Suç
Gösterim tarihi: 27 Şubat
Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi
»
Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk
Oyunu)
Felatun Bey İle Rakım Efendi
Tarih: 5-7/12-14 Şubat
Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi
OPERA VE BALE
Simone Boccanegra (Opera)
Tarih: 7-10-12-14 Şubat
Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi
Heidi (Çocuk Operası)
Tarih: 11-25 Şubat
Yer: Selahattin Akçiçek Salonu
Ayrıntılı bilgi için;
Web adresi: www.deu.edu.tr/desem
Tel. (232) 422 29 46
Vizyona girecek filmler
Sunshine Band Konseri
Tarih: 16 Şubat
Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi
Nefes
Yönetmen: Levent Semerci
Tür: Bilinmiyor
Gösterim tarihi: 20 Şubat
Mustafam Kemalim
Tarih: 6 Şubat
Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi
Bana Bunu Yapma
Tarih: 13-15 Şubat
Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi
Tarih: 8/15 Şubat
Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi
Delil Yetersizliği
Tarih: 3-4/10-11/17-18
Yer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu
Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü
Tarih: 24-25 Şubat
Yer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu
La Boheme (Opera)
Tarih: 19-21
Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi
Don Kişot (Bale)
Tarih: 25-26-28 Şubat
Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi
Çok Güzel Hareketler Bunlar
Tarih: 26-27 Şubat
Yer: İsmet İnönü Sanat Merkezi
Ayrıntılı bilgi için;
İnternet adresi: www.biletix.com
»
KONSER
Eski 45’ likler Partisi
Tarih: 6 Şubat
Yer: Bios Bar
Concerto Borocco Konseri
Tarih: 25 Şubat
Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi
Yaşar
Tarih: 6 Şubat
Yer: Ooze Venue
Ayrıntılı bilgi için;
İnternet adresi: www.izdob.gov.tr
Tel. (232) 484 64 45
Dolapdere Big Gang
Tarih: 13 Şubat
Yer: Ooze Venue
Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk
Oyunu)
Tarih: 3-4/17-18 Şubat
Yer: Dr. Selahattin Akçiçek Sahnesi
TİYATRO
Ayının Fendi Avcıyı Yendi
(Çocuk Oyunu)
Tarih: 1-2 Şubat
Yer: Konak Sahnesi
Recep İvedik 2
Yönetmen: Togan Gökbakar
Tür: Komedi
Gösterim tarihi: 13 Şubat
İyi Günde Kötü Günde
Tarih: 1 Şubat
Yer: DEÜ Sabancı Kültür Sarayı
Bir Daha Çal Sam
Tarih: 26-28 Şubat
Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi
»
The Curious Case of Benjamin Button
(Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi)
Yönetmen: David Fincher
Tür: Dram / Fantastik / Romantik
Gösterim tarihi: 6 Şubat
Ayrıntılı bilgi için;
İnternet adresi: www.dtgm.gov.tr
Sadece Arkadaşız
Tarih: 23 Şubat
Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi
Kafka / Kafka
Yönetmen: Steven Soderbergh
Tür: Dram / Gerilim
Seanslar: 20-26 Şubat
Kalifornia / Kalifornia
Yönetmen: Dominic Sena
Tür: Polisiye / Gerilim
Seanslar: 27-28 Şubat
Ünivers
Teyzesi
Tarih: 3-7 Şubat
Yer: Konak Sahnesi
Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü
Tarih: 10-14/17-21 Şubat
Yer: Konak Sahnesi
Üçkağıtçı
Tarih: 5-8 Şubat
Yer: Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi
Murat Yılmazyıldırım
Tarih: 25 Şubat
Yer: Bios Bar
Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)
Tarih: 23 Şubat
Yer: Narlıdere Kültür Merkezi Sahnesi
Cem Adrian
Tarih: 27 Şubat
Yer: Ooze Venue
Felatun Bey İle Rakım Efendi
Tarih: 27 Şubat
Yer: Narlıdere Kültür Merkezi
Sahnesi
Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)
Tarih: 22 Şubat
Yer: Konak Sahnesi
Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)
Tarih: 20 Şubat
Yer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi
Bir Garip Orhan Veli
Tarih: 24-28 Şubat
Yer: Konak Sahnesi
Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk
Oyunu)
Tarih: 27 Şubat
Yer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi
Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu)
Tarih: 1-3-4-17-18 Şubat
7
Teoman
Tarih: 20 Şubat
Yer: Ooze Venue
Ayrıntılı bilgi için;
İnternet adresi: www.biletix.com
»
FUAR
If Wedding Fashion İzmir
3. Gelinlik, Damatlık ve Abiye
Giyim Fuarı
Tarih: 22-25 Şubat
Ayrıntılı bilgi için;
Web adresi: www.izfas.com.tr
Tel. (232) 497 10 00
SPOR
İzmir gücü!
Ünivers
Kanoute’nin eylemi
Göztepe, İzmirspor, Buca, Karşıyaka, Altay ve yükselme mücadeleleri…
Tü r k i y e ’n i n
üçüncü büyük şehri olan
İzmir’in takımları kendi liglerindeki başarılarını bu sene
bir üst lige taşıyabilecekler mi
bilinmez ama ilk dönem bu takım içinde istedikleri gibi geçti. Ege Bölgesi’nin en büyük ve
en gelişmiş şehri olan İzmir’in
yıllardır Süper Lig’de takım
bulunduramamasının altında
bir neden yatar mı bilinmez bu
yıl Karşıyaka ve Altay bu şehri temsilen Süper Lig’e
yükselme
mücadelesi
veriyor. 1912
yılında kurulan Karşıyaka
birinci ligdeki
yükselme mücadelesinde ilk
dönemde 17
maçta 9 galibiyet 5 beraberlik 3 yenilgi
alarak
topladığı 32 puanla lider
Kasımpaşa’dan 3 puan az
toplayarak üçüncü sırada bulunuyor. Karşıyaka’nın ligin en
az gol yiyen ikinci ekibi olması dikkatleri çekiyor. Bir diğer
İzmir temsilcisi Altay’ın ise 17
maçta 7 galibiyet 7 beraberlik
3 yenilgisi bulunuyor. Altay,
topladığı 28 puanla 6.sırada
bulunuyor. Altay’ın en büyük
özelliği ise ligin en çok gol atan
(29) ikinci ekibi olması. Altay
ve Karşıyaka’nın Süper Lig’e
çıkmak için yapılan play-off’a
katılabilmeleri için sezonu ilk
6 içinde bitirmeleri gerekiyor.
Buca, birinci lige yükselme
mücadelesi için ikinci lig ikinci grupta verdiği mücadelesinde 20 maç sonucunda grubu lider tamamlayarak play-off’lara
katılma hakkını sağladı. 20
maçta 48 gol atarak kendi grubunun en fazla gol atan takımı
olmasının yanı sıra son maçta
7-0 yenilmeseydi grubunun en
az gol yiyen takımı da olacaktı.
İzmirspor ve Göztepe’nin ikinci
lig’e çıkmak için sürdürdükleri
ilk yarı mücadelelerinde aynı
grupta bulunan iki İzmir temsilcisi birinci Göztepe, ikinci
İzmirspor olarak play-off’lara
katılma haklarını sağladılar.
Bütün takımlarımızı sezon
sonunda bir üst ligde görmek
İzmir Ekonomi Üniversiteliler
olarak en büyük dileğimiz…
Doğuş Sar
Sporla dolu bir hafta sonu
nasıl geçer?
Değerli okurlar, yaklaşık iki
yıldır gazetemizin spor sayfasına çok sayıda yazı yazdım.
Futboldan basketbola, tenisten voleybola kadar çok farklı
konuda sizleri bilgilendirmeye
çalıştım. Bu ayki sayımızda
ise tüm hafta sonunu evinde
saatlerce spor müsabakalarını
izleyerek geçirmek isteyenlere önerilerimi sunacağım.
Cuma akşamından başlayalım. Saat 20.00’deki Turkcell Süper Lig karşılaşmasıyla
hafta sonunu açabilirsiniz.
Saat 23.00’te Murat Kosova
ve Kaan Kural’ın enfes sunumuyla NBA Stüdyo’yu izleyip,
basketbolun zirvesinde neler
olduğunu
öğrenebilirsiniz.
Sonraki önerim ise uykusuz
kalmayı sevenlere olacak. Sa-
baha karşı başlayacak bir NBA
karşılaşmasını izleyebilirsiniz.
Eğer şanslıysanız, karşınıza
Lakers-Boston maçı çıkabilir.
Cumartesi gündüz seansını
ise 14:45’teki İngiltere Ligi
maçıyla açabilirsiniz. Eğer bu
ligin kaliteli futboluna doyamazsanız, saat 17.00’de bir
tane daha İngiltere Premiere
Ligi maçı sizi bekliyor. Örneğin bir Liverpool-Chelsea
maçının tadına doyum olmaz.
Akşam seansında ise Türkiye,
İtalya, İspanya liglerindeki
maçlardan birisini seçebilirsiniz. Pazar günü öğleni için sizlere Beko Basketbol Ligi’nden
bir maç öneririm. Örneğin bir
Fenerbahçe-Galatasaray derbisi çok cazip bir seçenek. Tenisi seviyorsanız, bir ATP veya
WTA turnuvasının finali de,
pazar gününüze renk katabilir.
Akşam saatlerinde çok sayıda
ligin maç saatleri çakışıyor,
seçim size kalmış. Elbette ki;
yoğun hayat temposunda tüm
bu yayınları izlemek kolay
değil. Bu durumda önceliklerinize göre seçimler yapmak
zorunda kalıyorsunuz. Bu
yayınlarda sizlere Melih Şendil, Murat Kosova, Güntekin
Onay, Ercan Taner gibi kaliteli
spikerlerin de eşlik edeceklerini unutmayın. Yağmurlu bir
günde, evinizin rahatlığında
ayaklarınızı uzatmış maçınızı
izlerken, sevdiğiniz tatlıyı da
yediğinizi düşünün. Bence çok
iyi bir kombinasyon, denemeye değmez mi?
Kemal Şengül
Sahibi: Prof.Dr. Sevda Alankuş
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Öğr.Gör. Altuğ Akın
Yayın Kurulu: Prof.Dr. Sevda Alankuş, Yrd.Doç.Dr. Gökçen Karanfil, Öğr.Gör. Burak Doğu, Öğr.Gör. Selin Türkel
Yazı İşleri: Öğr.Gör. Burak Doğu, Araş.Gör. Sumru Yıldırım, Araş.Gör. Rana Kuddaş, Araş.Gör. Zehra Zıraman
Şubat Sayısı Bölüm Editörleri: Gizem Arabacı, Gizem Güngör, Uğur Çalışkan, İbrahim Mut, Doğuş Sar
Görsel Yönetmen: Öğr.Gör. Burak Doğu Tasarım: Hakan Gözütok
Yerel, aylık süreli yayındır.
Yer: İzmir Ekonomi Üniversitesi - Balçova
Şubat 2009
http://univers.ieu.edu.tr
İspanya Kral Kupası geçtiğimiz
günlerde ilginç bir olaya sahne
oldu. Sevilla ilk maçta kendi
evinde Deportivo’yu 2-1 mağlup
ederken, karşılaşmanın en ilginç
anı skordan çok, ikinci golü atan
Frederic Kanoute’nin gol sevinciydi. Malili Futbolcu gol sevincinden sonra formasının altında
“Filistin” yazan tişörtü objektiflere tuttu ve İsrail’in Gazze’ye
girmesi karşısındaki tepkisini
milyonlara gösterdi. Kanoute,
bu tepkisi yüzünden maçın hakeminden sarı kart gördü. Karşılaşmanın ardından toplanan
İspanya Futbol Federasyonu Rekabet Komitesi ise “Saha içinde
futbolcular, dinsel veya siyasi temalı hiçbir mesaj veremez’’ maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
tecrübeli golcüye bu hareketinden dolayı 3 bin avro para cezası
verdi. Öte yandan İran Sports
gazetesinin haberine göre İran
Ligi takımlarından Zub Ahan
Kulübü, yaptığı anlamlı hareketten dolayı Kanoute’ye verilen 3 bin Avro’luk para cezasını
ödemeye hazır olduğunu ve
futbolcunun yanıtını beklediklerini açıkladı.
43 kere maşallah
NBA takımlarından Utah Jazz’da
forma giyen milli basketbolcu
Mehmet Okur, 12 Ocak gecesi
oynanan Indiana Pacers maçında attığı 43 sayıyla kariyerinin en
yüksek rakamına ulaştı. Maça ilk
beşte başlayan Mehmet’in sahada
kaldığı süre içerisinde serbest atış
çizgisinden 14/15, saha içerisinden de 13/19 şut isabeti bulurken,
basketbolcu mücadeleyi 9 ribaunt,
3 asist ve 1 top çalmayla tamamladı. Utah temsilcisinin rakibini
120-113 geçtiği maçta Pacers potasına 43 sayı bırakarak sayı kategorisinde kariyer rekorunu geliştiren Mehmet’in bu alandaki eski
rekoru, 38 sayıyla 2007 yılı Ocak
ayında Washington Wizards’a kar-
şıydı. Öte yandan Mehmet, Jazz’ın
lige katıldığı 1974-1975 sezonundan bu yana, 40 ve üzerinde sayı
üreten ilk pivot olarak da adını
Utah tarihine yazdırdı.
FIFA 2008 yılı ödülleri
İsviçre’nin Zürih kentinde on sekizincisi
düzenlenen ödül töreninde beş farklı kategoride verilen ödüller sahiplerini buldu. FIFA 2008 Yılın Futbolcusu Ödülü
935 oy alan Cristiano Ronaldo’ya verildi.
İkinci sırayı 678 oyla Lionel Messi, üçüncü
sırayı ise 203 oyla Fernando Torres aldı.
FIFA Gelişim Ödülü bu sene ilk kez kendi
stadyumlarında maç yapan Filistin’e verildi. FIFA Fair-Play ödülü Ermenistan ve Türkiye federasyonlarına
verildi. 2008 FIFA Başkanlık Ödülü, kadınlar futboluna verilirken,
FIFA Yılın Kadın Futbolcu ödülünün sahibi Brezilyalı Marta oldu.
Bilgilendirme: 15 Şubat 2009 tarihinde NBA All-Star vardır. Bütün
Doğuş Sar
okurların bilgilerine sunarım.
Radyo İzmir Ekonomi Yayında
http://comm.ieu.edu.tr/radyo/radyo_index.html
Radyomuzu dinlemek için
http://www.ieu.edu.tr
ON AIR butona tıklayınız.
Önemli Telefonlar
Santral Genel Sekreterlik Öğrenci İşleri Öğrenci Dekanlığı Güvenlik Kütüphane 279 25 25
488 81 15
488 81 57
488 84 20
488 81 11
488 84 01

Benzer belgeler