Sayı 13 / Şubat 2009 - İletişim Fakültesi
Transkript
Sayı 13 / Şubat 2009 - İletişim Fakültesi
Dünya sigarayı bırakma günü Şubat 2009 Yıl 3 Sayı 13 Ekonomide çıkış yolları 2008 yılı Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Paul Krugman’ın yaşadığımız küresel krizin önemini Büyük Depresyon dönemiyle karşılaştırarak açıkladığını ve bu tarihsel perspektifin Türkiye için yol gösterici olabileceğine değinen İEÜ Rektörü Prof.Dr. Attila Sezgin, “Asli gündemimiz üretim, istihdam ve dolayısıyla reel sektör olma- lıdır. Krizler kurumsal dönüşümlerin yaşandığı, toplumsal sözleşmelerin yeniden gözden geçirildiği ve atılım olanaklarının su yüzüne çıkabildiği durumlar anlamına da gelmektedir” dedi. Dünyadaki ekonomi patronlarına göre, 2009’un küresel krizle mücadele yılı olacağını ifade eden İEÜ Mütevelli Heyet Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, “Sadece ABD değil, tüm dünya Obama’nın açıklayacağı 310 milyar dolarlık ekonomiyi teşvik paketini heyecanla bekliyor. Durgunlukla mücadele için tedbirler alıyor. IMF bile reçetesini değiştirdi. Ülkemizin ekonomisi de küresel krizden ciddi anlamda etkileniyor. Merkez Bankası Başkanı, krizde ikinci bir dalganın gelebileceğini belirtiyor. Önlem olarak gösterge faizleri iki puan aşağı çekildi. Maliye Bakanımız tedbir paketinin ipuçlarını verdi. Güzel gelişme, ancak önlemlerin daha erken alınmasını beklerdik. Piyasalarda güvenin sağlanması her şeyden daha önemli. Çünkü ülkemize yansıyan krizin daha çok reel kesim üzerinde etkili olması bekleniyor. Krizin büyüme oranlarında ciddi azalmalara neden olacağı beklentiler arasında. Bu nedenle gün tedbirli olmayı gerektiriyor” diye konuştu. İhracatın azalmaya rağmen 2008’i rekorla kapadığına dikkat çeken Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi ise 2001 krizine göre çok daha iyi durumda olduğumuzu belirterek şartların 2010’da düzeleceğini düşündüklerini belirtti. Diğer katılımcıların da ortak görüşü morallerin yüksek tutulması yönünde oldu. İzmir Ekonomi Üniversitesi EUA sürecinde 7. Eğitim-öğretim yılını dolduran üniversitemiz, her geçen yıl gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Bu ay gazetemizde, üniversitemizin bütününü ve en çok da öğrencileri ilgilendiren bir konudan bahsedeceğiz. Birçoğumuz Avrupa Birliği’nin eğitim alanındaki çalışmalarından haberdarız. 1998 Sorbon Deklarasyonu ile daha da detaylandırılmaya başlanan süreç; 1999 yılında 29 Avrupa ülkesinin yüksek öğretimden sorumlu bakanlarının imzaladığı Bologna Deklarasyonu ile hız kazanmıştır. Bu ülkelerin ortak amacı bir “Avrupa yüksek öğrenim alanı” oluşturmaktır. Böylece ülkeler arası öğrenim hareketliliği daha yoğunlaşmış, kredi transfer sistemi oluşturulmuş, yerel ve uluslararası araştırmalar için yeterli ve gerekli zemin yaratılmıştır. Avrupa Üniversiteler Birliği (European University Association-EUA) Bologna süreci kapsamında Avrupa Birliği Rektörler Konferansları Konfederasyonu’nun 2001 tarihinde birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Biz de EUA üyesi bir yükseköğrenim kurumu olarak bu sürece dahil olduk. Farklı bakış açılarından yapılacak olan bu değerlendirme süreci; üniversitemizin yurtiçin- de ve yurtdışında tanınırlığını arttıracak akademik ve idari süreçlerin iyileştirilmesine katkıda bulunacaktır. Kurumsal değerlendirme sürecinin bir diğer avantajı ise idari ve akademik personel ile öğrencilere üniversitemizin işleyişi, stratejisi, eğitim ve öğretim süreçleri ve kültürel yapısı hakkında daha detaylı bilgi edinme olanağı sağlamasıdır. Değerlendirme, Avrupa’nın farklı üniversitelerinde görev yapan akademik ve idari personelden ve bir öğrenciden oluşan beş kişilik uzman bir kadro tarafından yapılacaktır. Komite ilk ziyaretini 10-12 Mart 2009 tarihleri arasında gerçekleştirecek. Bu süreçte biz öğrencilere de önemli görevler düşüyor. Üniversitemizi ziyaret edecek olan komite üyeleri, sadece akademisyenlerle ya da idari personel ile değil aynı zamanda biz öğrencilerle de paralel oturumlar yapacak ve bizlerin bakış açısından da üniversitemizi değerlendirecekler. İletişim Fakültesindeki arkadaşlarımız okul çapında düzenlenecek duyuru kampanyası için afiş tasarımlarını yaptılar bile. Şu sıralar Öğrenci Dekanlığı ile beraber kampanya çalışmalarına devam ediyorlar. Pek yakında hepimiz bu konu hakkındaki gelişmeleri panolardan takip etmeye başlayacağız. İçinde bulunduğumuz süreç; eğitim ve öğretim kalitesinin gözden geçirilmesi ve varsa eksiklerin giderilmesi açısından önemlidir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak üniversite ile olan bağımızı sadece derslerle sınırlandırmamalı, yapılan çalışmalara gönüllü olarak katılmalıyız. Belki de en önemlisi, üniversitemizin şu anda içinde bulunduğu değerlendirme sürecinin farkında olmalıyız. Ayrıca, okulumuzda yapılan çalışmaların, söz edilen Bologna süreci ve EUA çalışmalarının detaylarını http://eua.ieu.edu.tr adresinden takip Emine Zehra Yurtkulu edebilirsiniz. Zübeyde Hanım Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı. 14 Ocak 1923 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım için düzenlenen törene çok sayıda katılan vardı. 3. sayfada Suyumuz onay aldı 21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden bilimadamlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi. Kongrede İzmir’in arsenikli suyu da ele alındı. 4. sayfada Müziğin sesi kısılıyor Geçtiğimiz sene müzikseverlerin kulaklarının pası silinirken, bu sayede ekonomik krizi biraz olsun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar müzik dünyasının 2009 senesinde böyle renkli geçmeyeceği haberleri müzik severlerin tadını kaçırmaya yetti. 6. sayfada İzmir’in gücü Ege Bölgesi’nin en büyük ve en gelişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım bulunduramamasının altında bir neden yatar mı bilinmez ama bu yıl Karşıyaka ve Altay bu şehri temsilen Süper Lig’e yükselme mücadelesi veriyor. 8. sayfada KAMPÜS Ünivers Yeni Öğrenci Konseyi göreve başladı Öğrenci Konseyi Yeni Başkanı Murat Dede, yaptığımız röportajda öğrenci desteğinin konsey için çok önemli olduğunu vurguladı. Dede, “Öğrencileri birlik içine sokmaya yönelik faaliyetler gösteriyoruz. Keşke adımız ‘Öğrenci Konseyi’ değil de ‘Öğrenci Birliği’ olsa diye düşünmüyor değiliz” dedi. Uğur Çalışkan: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Murat Dede: 1986 yılında İzmir’de doğdum. Özel İzmir Amerikan Koleji’nde okuduktan sonra İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü kazandım. Geçen sene tasarım grubu olan DAWS’ı kurduk. Önceki seçimlerde katılım oranı düşüktü. Bu yıl geçen yıllara oranla daha büyük bir katılım oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha önceki seçimlerde öğrenciler neden katılmadı, ilk önce bunu irdelemek gerekiyor. Belki yeterli bilgilendirme yapılmadı. Belki önceki Öğrenci Konseyleri iyi çalışamadı. Konseylerin yaptığı aktiviteleri duymayan öğrenciler onlara oy verme gereği duymadı. Reklamımızı iyi yapabildik sanırım ve kendimize güven duyulmasını sağladık. İnsanları organize ederek oy aldık. Bu sene ilk defa neredeyse bin kişi oy kullandı. Tabii bu rakam yüksek değil ama belki de yapacağımız çalışmalarla durum daha iyiye gidecektir. Bizim amacımız öğrencilere yayılabilen bir konsey yaratmak. Daha önceki konseylerden farkınız nedir? Daha önceki konseyler iyi işler yaptılar. Ama daha önceki konseylerde belki de “Konseye gireyim de ne olursa olsun” gibi bir yaklaşım olduğu için başkan ya da başkan yardımcısı yalnız kaldı. Bundan dolayı insanlar atılımlar konusunda heyecan duyamadı. Öğrenciler ise öğrenci konseylerinin sadece bahar şenliklerini düzenlediklerini sandılar. Konseyde görev alanlar destek bulamadılar. Bu yüzden de hayallerini gerçekleştiremediler. Biz o konseylerin hayallerini devralıyoruz, neleri yapmak istediler de yapamadılar, bunları başarmak istiyoruz. Konsey olarak neler yapmayı planlıyorsunuz? Bizim büyük bir hedefimiz vardı, o da yemek fiyatlarını düşürmekti. Bunu propagandamızda da söyledik. Bu ay gündüzleri tabldota geçiliyor ve fiyat 4 YTL olacak. Bunun dışında, daha önceki konseylerin kurmuş olduğu ve sadece bahar şenliklerinde görev alan gönüllü konseyi her türlü aktivite ve projemizde kullanmak istiyoruz. Ayrıca kulüp destekli bir konsey yaUğur Çalışkan ratmak istiyoruz. Hakan Ertep’le kısa bir sohbet İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Doç.Dr. Hakan Ertep’in kapısını çaldık ve aklımıza takılan soruların cevaplarını işin özüne inerek aldık. Burçin Gezen: “İletişim tasarımı” adı ve içeriği itibari ile Türkiye’de çok tartışılan bir bölüm; bize kısaca iletişim tasarımı nedir, açıklar mısınız? Hakan Ertep: Soruya biraz daha geriye giderek yanıt vermek gerekiyor. Şu anda yaptığımız işin temeli grafik tasarıma dayanıyor. İletişim tasarımı, grafik tasarımdan temelde farklı olmamasına rağmen daha güncel, hareket içeren, interaktif ve iki boyutlu bir ifade alanı olarak düşünülebilir. Grafik tasarımı, endüstri devrimi ile oluşmaya başlayan ve 1800’lü yılların sonunda ilan ve duyurularla şekillenen iki boyutlu görsel bir ifade ortamıdır. Seneler içerisinde dünya ve teknoloji geliştikçe ve bunun paralelinde insanların ihtiyaçları değiştikçe grafik tasarım da şekillenmeye başladı. Grafik tasarıma birkaç ek yapacak olursak, bu alan her şeyden önce iki boyutludur, mutlaka ka- ğıt ve benzeri türevdeki yüzeylere basılır. Tasarım disiplinleri içerisinde belki de tek iki boyutlu olanıdır. Genel anlamda tasarım bölümlerine baktığımızda mimarlık, moda, endüstriyel tasarım ve benzerlerinin tümü üç boyutlu hacimlerle uğraşırlar ve üç boyutlu nesneler üretirler; grafik tasarımın alanı ise iki boyutlu yüzeylerdir. Hayatımızda karşımıza çıkan tüm ilanlar, afişler, logolar, dergi ve kitaplar, broşürler, piktogramlar ve benzeri semboller, yani görsel mesaj veren her şey esasında bir grafik tasarım ürünüdür. Tüm bunlara baktığımızda hepsi hareketsiz olan görüntülerdir. Neden artık grafik tasarım değil de iletişim tasarımı terimini kullanıyoruz sorusunu sorarsak, günümüzde grafik tasarım var, ama artık başka boyutlara ulaştı. dediniz. Bize bu boyutlardan ve isim değişikliğinin getirilerinden kısaca bahseder misiniz? Tabii ki. Buna bir örnekle devam edebiliriz. Web sayfa tasarımından yola çıkarak, bir çoğumuz web sayfalarının sadece ‘html’ bilgisine sahip mühendisler veya benzeri kişiler tarafından yapıldığını düşünebilir; ama bu da tamamen bizim alanımıza, yani grafik tasarımına giriyor, çünkü web sayfası da iki boyutlu bir görsel ifade ortamı. Kağıda baskının kalkması ve elektronik bir sergileme ortamına taşınması değişen unsurlar, ama sergilenen görsellik yine iki boyutlu. Alanımızdaki değişiklilikler ile iletişim tasarımı iki önemli olgu kazandı: birincisi, hareket ve zaman faktörü devreye girdi; ikincisi de interaktif, yani etkileşimli hale geldi! Basit bir örnek vermek gerekirse, sinema veya televizyonda gördüğümüz tüm belgeseller, filmler veya reklamlar esasında Grafik, iletişim tasarımının temelidir ve artık çok daha farklı boyutlardan oluşuyor 2 günümüz grafik tasarım ve iletişim tasarımı ögelerini içeriyor. Özellikle buralardaki programların açılış ve kapanış jeneriklerine dikkatle bakılırsa bunların alanımızla ilgili ne kadar güncel ve anlaşılabilecek örnekler sergilediği daha rahat görülebilir. İletişim tasarımı bazı üniversitelerde ‘görsel iletişim tasarımı’ diye adlandırılıyor, bu değişiklik insanlarda karışıklık yaratıyor olabilir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Görsel iletişim tasarımı ya da iletişim tasarımı, temelde aynı içerikten oluşuyor; ama ifade farklılığından dolayı insanların kafası karışabiliyor. Ancak tüm bu anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi, hepsi ortak payda olan grafik tasarımda buluşuyor... Hakan Ertep’e bize ayırdığı zaman için çok teşekkür ediyoruz... Burçin Gezen Ünivers Global kriz ve etkileri tartışıldı Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ve etkilerini bu yıl daha da hissedeceğimiz küresel mali kriz, geçtiğimiz kasım ayında üniversitemizde tartışıldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün organize ettiği “Finansal Kriz, Reel Sektör ve Fırsatlar” panelinin açılış konuşmalarını Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yard. Doç. Alp Limoncuoğlu ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemali Dinçer yaptı. Limoncuoğlu, krizin ayak seslerinin son günlerde iyice yükseldiğinden bahsetti. Dinçer ise artan işsizlik oranları ve diğer parametreler için sosyal bir krize yol açmadan tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Dr. Ali Nail Kubalı yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin tekerlerinden kıvılcımlar çıkarak yavaşlayan bir otomobile benzediğini belirtti. Kubalı, “Bu ortamda bütçe açığı verelim, enflasyondan korkmayalım. Bunun dengeli bir politikaya ihtiyacı var. Türkiye, bu krizi çok büyük hatalar yapmazsa yönetebilecek noktada” şeklinde konuştu. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Yüngül, krizin reel sektöre etkilerini değerlendirdi. Global ekonomik krizin sona erdiğini, şu an tüm dünyada ekonominin kurallarının yeniden yazıldığını dile getirdi. Yüngül, “Yeni dönemde üretim çok önem kazanacak. Yeni kurallarla bölgesel korumacılığın önem kazanacağını düşünüyorum. Ara malı, lüks mal ithalatında çok liberal davrandık. Bu kuralları yeniden gözden geçirmemiz gereken bir döneme giriyoruz. Küçülerek büyümek zorunda olduğumuz bir dönem yaşacağız. Bu süreçte tarıma daha çok önem verilmeli” yorumunu yaptı. Natixis Pramex Türkiye Temsilcisi Dr. Rıza Kadılar da Türkiye’nin IMF ile 25 milyar dolarlık bir yardım paketini içeren anlaşma yapmasının yerinde olacağını söyledi. Aslında IMF’yi ayakta tutanın Türkiye olduğunu öne süren Kadılar, “Bu krizi mümkün olduğunca az hasarla atlatmak için hükümet kararlarını vermeli ve uygulamalı. Dünyadaki sıcak para için IMF ile anlaşma yaparken, KOBİ kredileri, ihracat ve bireysel krediler, sigorta gibi güven verici reel sektörü harekete geçirici tedbirleri almalı ve uygulamalı” dedi. Uğur Çalışkan için kamu yatırımlarının devamı sağlanmalı. Hükümet reel sektöre destek sağlamalı.” dedi. Denizbank Dexia Express Yatırım Başekonomisti Güldem Atabay ise Türkiye ekonomisinin resesyon (durgunluk) işaretleri verdiğini ifade etti. Ekonomik durgunluk sonucu yaşanacak işten çıkarmaların yaratacağı sosyal sorunlara dikkat çeken Atabay, Türk özel sektörünün toplam 81 milyar dolarlık borcunun orta ve uzun vadeye yayıldığını, sadece 4 milyar dolarlık borcun kısa vadeli olduğunu kaydetti. Atabay, “IMF ile yapılacak bir anlaşma Türk özel sektörüne kredi veren, bankalara sendikasyon kredisi açan kuruluşlara, mali tarafta gevşeme olmayacak mesajı verecek. Türkiye’nin, finans piyasası ve iç pazarda talep artışını izleyen Zübeyde Hanım’ın ölüm yıl dönümü Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım , ölümünün 85. yıldönümünde Karşıyaka’daki kabri başında törenle anıldı. Törene İzmir Valisi Cahit Kıraç, Karşıyaka Kaymakamı Mehmet Emin Avcı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu eşleriyle katıldı. 14 Ocak 1923 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım’ın ailesi Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Türkmenlerdendi. Zübeyde Hanım’ın hastalığı ilerlemiş ve doktorları kendisine İzmir’de yaşamasını tavsiye etmişti. Bunun üzerine Salih Bozok refakatinde annesini İzmir’e uğurlayan Atatürk, “Salih, annemin hastalığı çok vahimleşti. Korkarım ki yolda kendisine bir hal olmasın. Son isteğini yerine getirmek için engel olmak istemedim. Bu korktuğum şey vaki olursa yapacağın şey şudur. Ankara’ya yakınsanız Ankara’ya dönesiniz. İzmir’e yakınsanız oraya gidersiniz dedi. Annemin cenazesi benim her zaman ziyaret edebileceğim bir yere defnedilmelidir’’ der. Tren Karşıyaka’ya geldiğinde Latife Hanım, Zübeyde Hanım’ı karşılayar ve onu ailenin Karşıyaka’daki köşküne yerleştirir. Zübeyde Hanım İzmir’de yaşadığı süre içinde Latife Hanım sık sık ziyaret ederek hastalığıyla yakından ilgilenir. 14 Ocak 1923’te Atatürk Eskişehir’de yaptığı bir konuşmadan sonra Emir Çavuşu Ali’yi çağırarak annesiyle ilgili bir haber olup olmadığını sorar. Emir subayı şifre geldiğini fakat çözülemediğini söylediğinde “Annemin öldüğünü biliyorum. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı ve annemi götürdü”der. Gerçekten de telgrafı gönderen kişi Salih Bozok’tur ve ne yazıkki annesinin vefat ettiğini yazar. Atatürk annesinin cenaze törenine katılamaz ve bu kritik dönemde yurt gezisini kesmeden, içi kan ağlayarak vatan hizmeti için yoluna devam eder. Dönemin devlet büyükleri ve sevenlerinin katıldığı cenaze töreninin ardından Zubeyde Hanım defnedilir. Latife Hanım sandukalı ve uzun kitabeli bir mezar yaptırır ve kitabede ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin saygıdeğer anneleri Zübeyde Hanımefendi’nin...’ diye başlayan uzun cümleler bulunmaktadır. Fakat bu cümleler Atatürk’e abartılı gelmiştir. Atatürk, “Bu sanduka ve kitabe kaldırılsın. Dağdan büyük ve uzun bir taş getirilip baş tarafa dikilsin ve ‘Atatürk’ün anası Zübeyde Hanım burada gömülüdür’ diye yazılıp altına da ölüm tarihi konulsun” diyerek alçak gönüllülüğünü annesinin vefatında dahi gösterme erdeminde bulunmuştur. Cihan Karaağaçlı 3 KAMPÜS Nobel Barış Ödülü ya da nükleer başlıklı savaş ödülü Seray Özbiçer Medya ve İletişim Blm. Öğr. Alfred Bernhard Nobel varlıklı bir ailenin üçüncü oğlu olarak 21 Ekim 1833’te Stokholm’de dünyaya gelir. Alfred doğduğunda, iflas eden babası Immanuel Nobel, Rus ordusu için silah üretmeye başlar ve Alfred bu sayede özel öğretmelerden eğitim alır. Henüz on yedi yaşındayken Rusça, Fransızca, İngilizce ve Almanca’yı akıcı bir dille konuşabilmektedir. Oğlunun kendi gibi bir mühendis olmasını isteyen babasının hoşuna gitmese de Alfred, fizik ve kimyanın yanı sıra İngiliz edebiyatına ve şiire ilgi duyar. Derken Alfred Nobel’in hayatına ünlü İtalyan kimyager Ascanio Sobrero girer ve Alfred, tehlikeli bir patlayıcı madde olan nitrogliserin ile tanışır. Çalışmalarını yürüttüğü laboratuvarda basınç ve sıcaklığın etkisiyle yaşanan bir patlamada Alfred’in küçük kardeşi Emil hayatını kaybeder. Buna rağmen dinamitin mucidi Nobel çalışmalarına devam eder. 1864 yılında araştırmalarının sonucunu alır ve dinamit barutunu bularak inşaat ve madencilik alanında çığır açar. Bu sayede kısa süre içinde yirmi farklı ülkede kurulan yüze yakın şirketin sahibi olarak uluslararası bir ün edinir. 1896 yılındaki ölümüne kadar, sahibi olduğu patent sayısını 355’e çıkaran mucidin vasiyeti, mirasının Nobel Ödülleri’nin enstitüleştirilmesi yönünde kullanılması ve 33 milyon 200 bin kronunun her yıl, insanlığa hizmette bulunanlara sunulmasıydı! Buraya kadar herşey iyi gibi görünse de, mucidin servetinin Amerikan silah şirketleri Lockheed Martin ve Honeywell hisselerinde değerlendirildiği ve ABD’de bir borsa şirketi tarafından yönetildiği üç sene önce ortaya çıktığında, ödüle ve ödülün amacına gölge düştü. Sadece edebiyat dalındaki ödülüne 1.5 milyon avro tutarında bir kaynak ayrılan ve her yıl merakla beklenen Nobel Barış Ödülleri’ne, dünyanın kara listesinde bulunan Amerikan Honeywell Holding’in sponsorluk ettiği haberi buraya kadar okuduğunuz başarı öyküsünü yorumsuz bırakmakta! Dahası, holdingin nükleer savaş başlıkları ve helikopter silahları üretiyor olması da ayrıca bir hayal kırıklığı yaratıyor. Sözün bittiği yerde vasiyetin barış yanlısı havasını bozan Nobel’i ve hakkında çıkan haberleri övmeyerek son sözümü söylemek istiyorum. YEREL Sayfa Editörü: Gizem Arabacı » Kısa kısa... • Sanatsal yönümüz Modern sanat çalışmalarıyla dikkat çeken ve bu alandaki ilk özel müze olan İstanbul Modern Sanat Müzesi’ne ait koleksiyon, 10 Ocak’tan itibaren İzmir’de sergilenecek. Türkiye’nin teknik altyapısı en güçlü merkezi olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin açılış etkinliği olarak, İstanbul Modern Sanat Müzesi koleksiyonundan derlenen, önemli çağdaş sanat eserleri bir araya getiriliyor. Küratörlüğünü İstanbul Modern Sanat Müzesi Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı sergide; soyut eserler, insan bedeninin merkezî öğe olarak yorumlandığı figüratif çalışmalar ve videonun kullanıldığı çağdaş sanat örnekleri yer alıyor. 30 eseri kapsayan sergi, 10.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. • Kolay öğrenimler Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları kapsamında düzenlenen “Avrupa Dil Ödülü” töreni için İzmir, Aydın, Muğla ve Manisa’dan 500 yabancı dil öğretmeni İzmir’de bir araya geldi. Yabancı dil eğitimini kolaylaştırıcı projelerin hazırlanması yönünde öğretmenlerin çalışma yapmasını isteyen İl Milli Eğitim Müdür Vekili Seyfettin Yılmaz, İzmir’de proje çalışmalarının her gün artarak devam ettiğini belirtti. • Anlamlı davet Üniversitelerin, yabancı diller yüksekokulu yöneticileri 13 Şubat’ta İEÜ Yabancı Diller Yüksek Okulu ev sahipliğinde biraraya geliyor. Bir günlük toplantının amacı, Türk üniversitelerindeki yabancı diller yüksekokullarının ortak çabalarına, çalışmalarına ve sorunlarına ışık tutmak ve bu konularda çözümler üretilmesini sağlamak. • Konuğumuz Keith Marrow Keith Marrow tekrar İEÜ Yabancı Diller Yüksekokulu’nun konuğu oluyor. 2008 yılı Kasım ayı içinde üniversitemiz Yabancı Diller Yüksekokulu’nun davetlisi olarak İngilizce hazırlık programının işleyisi hakkında bilgi toplayan Keith Marrow, eğitmenlerle yapacağı test tekniği konulu çalışmalar için 16-20 Şubat tarihleri arasında tekrar üniversitemize konuk oluyor. • Zehir akıyor İzmir’in ilçelerindeki 20 farklı noktadan alınan su örneklerinin analiz edilmesi sonucunda, 13 noktadaki arsenik miktarının sınır değer olan 10 mikrogramın üzerinde olduğu tespit edildi. Bitmek bilmeyen bu sorun umuyoruz ki en kısa zamanda çözülür. • Yılın ödülü Yılın en beğenilen şov programı ödülünü kazanan “Çok Güzel Hareketler’’ ekibi 25 Ocak Pazar günü İzmir İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sahne aldı. Gösteri, İzmir halkı tarafından ilgiyle karşılandı. Açelya Arslantaş Ünivers İzmir’in suyu dünyadan onay aldı Grup Tual’dan engellilere destek 21-23 Ocak tarihleri arasında İzmir dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve farklı ülkelerden bilimadamlarının katılımıyla “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi. Son zamanlarda sık sık gündeme gelen bir sorun İzmir’in su sıkıntısı ve sudaki fazla arsenik miktarı. Sorun aslında sadece İzmir’de değil, bütün dünyada küresel ısınmayla birlikte ortaya çıkıyor. Bu da suyun gündemde kalmasını sağlıyor. İzmir 21-23 Ocak tarihleri arasında bütün dünyaya örnek olacak bir etkinliğe imza attı ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen konusunda uzman bilim adamlarının katıldığı “Uluslararası Güvenli Su Üretimi Kongresi”ni düzenledi. Kongrede İzmir’in su kaynaklarından, arsenik kirliliğine, güvenli su üretimi tekniklerinden, arsenik giderme tekniklerine kadar suyla ilgili çeşitli konularda oturumlar yapıldı. Bu oturumlar hem İzmir’in suyuyla ilgili ileride atılacak adımlar için yol gösterici oldu, hem de daha önceden diğer ülkelerde yapılan uygulamalar konusunda fikir verdi. Birçok bilimadamı İzmir’in arsenikle ilgili yaptığı çalışmaların son derece başarılı olduğunu söyledi. Böylece, İzmir’de arsenik miktarının yüksek olduğu ve sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle yazın başlatılan çalışmaların başarıya ulaştığı uzman tanıklar eşliğinde de kanıtlandı. Kongre’ye ABD’deki Rice Üniversitesi’nde görev yapan ve arsenikle ilgili projeleri “dünyayı değiştirecek altı buluştan biri” olarak kayda geçen Türk Doktor Cafer Yavuz da katıldı. Yavuz, son arsenik değerlerine göre İzmirliler’e “kaygılanmayın” çağrısı yaptı. Dr. Cafer Yavuz “Önemli olan, sorunun tespit edilmesi ve üzerine gidilmesi. İzlenimlerime göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirdiği yatırımlarla içme suyundaki arsenik oranında gerekli olan minimum değerlere ulaşmış. Şu an herhangi bir sıkıntı yok. Zaten ben de buraya geldiğimde İzmir’in suyunu içtim” diye konuştu. Grup Tual, İEÜ Sosyal Yardımlaşma Kulübü’nün çabalarıyla İEÜ’de yeni albümünden parçaları engelliler için seslendirdi. Kurulduğu günden bu yana Koza Bakımevleri Projesi’ne destek veren İEÜ Sosyal Yardımlaşma Kulübü, engelliler için büyük bir iş daha başarmış oldu. Konserden önce proje ve engelliler hakkında kısa bir konuşma yapan Koza Bakımevleri Projesi Koordinatörü Cemal Tanık, İEÜ’ye ve öğrencilerine desteklerinden ötürü teşekkürlerini sundu. Daha sonra Grup Tual yeni albümünde yer alan birbirinden güzel şarkıları İEÜ öğrencileri için söyledi. Gurp, engelliler için yazdıkları şarkının Sinan Çetin tarafından çekilen klibinin önümüzdeki günlerde televizyonda gösterime gireceğinin müjdesini de verdi. Necmettin Burak İşlek İzmir ekmeği marka oluyor Gizem Güngör İzmir’in yeni sanat mabedi Yeni yılın hemen öncesinde açılan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi sadece İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ve diğer müzik aktiviteleri için yeni bir konser yeri olmakla kalmıyor, aynı zamanda 3 kata yayılan sergi salonları ile İzmir’in bugüne dek yapılmış en önemli sanat merkezi olma özelliğini de kazanmış oluyor. Projesine 2000 yılında başlanan sanat merkezinin akustik düzenlemesi, Sydney Opera Binası ve İngiliz Kraliyet Opera Binası’nın yapımını üstlenen, İngiliz ARUP firması tarafından yapıldı. Restore edilmiş binalar, kitap, CD ve bilet satışının yanı sıra müzik kütüphanesi olarak da kullanılacak. Giriş işlevi gören “Kent Meydanı”, açık hava ve sanat merkezi olarak kullanılması beklenen “Kültür Platformu” ve konser salonlarının bulunduğu “Sanat Merkezi” ile 3 ana bölümden oluşan “modern sanat kompleksi” temasını da tamamlamış gibi görünüyor. Yeni sanat merkezi, konser ve konferanslar için 1225 izleyici/dinleyici kapasiteli bir büyük salon, tiyatro oyunları için planlanan 250 kişilik iki salon, geniş sergi alanları ve dört adet toplantı salonu barındırıyor. Hem sanatçıların hem de sanat ile ilgilenen bütün İzmirlilerin beklentilerini yükseltmesi beklenen Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, küçük bir kısmı inşaat altında olmasına rağmen programına çoktan başladı. 30 Aralık 2008’de düzenlenen “Viyana Gecesi”nden sonra, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Ocak ayı boyunca eğitim konserleri vererek konser salonunun akustik gücünün ve konforunun İzmirli müzik dinleyicileri ile buluşmasını sağlamış oldu. Şefliğini ve müzik direktörlüğünü İbrahim Yazıcı’nın yaptığı senfoni orkestrası, programını hem uluslararası hem de ülkedeki diğer sanatçıların ve solistlerin de katılımıyla yeni sanat merkezinde sürdürecek. 6 Şubat 2009’da düzenlenmesi planlanan ayın ilk konserinde orkestra, besteci Felix Mendelssohn Bartholdy’nin 200. doğum günü anısına, Alman bestecinin William Shakespeare’in aynı adlı komedisi için bestelediği “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nı, ve “Mi Minör Keman Konçertosu” ile “Senfoni No.1” adlı diğer iki eserini daha seslendirecek. Konçertonun solisti ünlü keman sanatçısı Suna Kan. Uğur Parlar 4 İzmir’i ve İzmir mutfağını öne çıkaran projeler üreten İzmir Ticaret Odası (İZTO), başkan Ekrem Demirtaş öncülüğünde İzmir ekmeğini markalaştırmak için 2007 yılında başlattığı çalışmaları sürdürüyor. Ocak ayında basına tanıtılan bol tahıllı beyaz ekmeğin İzmir markasını taşıması ve hem yurt geneline hem de yurtdışına dağıtımının yapılması bekleniyor. Ayrıca isteyen üyelerin başvuru yaparak “İzmir Ekmeği” markasının kullanım hakkını ve formülünü alıp üretim yapabilecekleri duyuruldu. İzmir ekmeğinin poşetli ve İZTO tarafından belirlenen İzmir logosu ile satışa sunulacağı, satış fiyatının ise sabit olmayacağı belirtildi. İZTO Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’i bir marka ve dünya kenti yapmak için çalıştıklarını söyleyerek, “Biz İzmir’i markalaştırmak için zengin İzmir mutfağını gündeme getiren yurt geneline ve yurtdışına açılabilecek çalışmalar yapıyoruz. Bu konudaki çalışmalara üniversitemizdeki Mutfak Sanatları Eğitimi ile başladık. En temel ürün olan ekmekle devam ediyoruz. Amacımız, İzmir’e özgü İzmir ile birlikte marka olabilecek bir ekmek çeşidi yaratmak ve halkımıza doyurucu, lif ve mineral açısından daha besleyici, lezzetli, uygun saklama koşulları sağlandığı takdirde daha geç bayatlayan bir ekmek sunmaktır” dedi. Gizem Arabacı Translation: Nükhet Tuncay Solutions in Economics and new expansion to real sector IUE Rector Prof. Dr. Attila Sezgin discussed that Paul Krugman the winner of 2008 Nobel Prize for Economics had explained the importance of global crisis we are experiencing by comparing it with “Big Depression” era and that historical perspective could be instructive for Turkey and said “Our actual agenda should be production, employment and therefore real sector. The crisis can also mean the cases where institutional transformations are experienced, social agreements for struggle with the recession. Even IMF changed its receipt. The economics of our country is being seriously affected by the global crisis. The President of the Central Bank states that a second wave in crises could be possible. As a precaution the indicator interests are dragged down for two points. Our minister of Finance gave some clues about precaution package. It is a good development; however we were expecting these precautions to be taken earlier. Providing confidence in the markets is more important than anything, because, the crisis in our country is expected to have more impact on the real sector. Serious decrease in the development of the crisis is among expectations. That is why today we need to be cautious.” Turkish Board for Exporters President Mehmet Büyükekşi stated that in spite of the decrease, exportation closed 2008 with a record and said that we were in a better state than 2001 crisis, and they believed that things will be better in 2010. The common point in the speeches of other speakers was to be optimistic. are rechecked and where opportunities for advancing surface.” IUE Board of Trustees President and ICC Board of Directors President Ekrem Demirtaş stated that according to the bosses of the economics in the world the year 2009 will be a year of struggling with global crisis. He said “Not only the USA but the whole world is waiting for the explanation of Obama about the incentive package with 310 billion dollars. They are taking precautions The water of İzmir gained approval from the world A problem of İzmir that is on agenda nowadays is the water shortage and the amount of arsenic in the water. The problem is not just in İzmir in fact, it is the problem of the world due to global warming. This keeps water on the agenda. On January 21-23 İzmir organized “International Secure Water Production Congress” that can be an example for the world with the participation of scientist from different countries. Many sessions took place in the congress on arsenic pollution, secure water production techniques, arsenic clearance techniques, etc. These sessions were both very helpful for the further steps about the water of İzmir and they gave ideas about the app- in İzmir’s water were very successful. One of the attendees of the congress was Rice University academician, Turkish doctor Cafer Yavuz who had an invention about arsenic and recorded as “one of the golden inventions that will change the world”. Yavuz said the people in İzmir did not need to worry about the arsenic amounts. Dr. Cafer Yavuz said “What is important is to determine the problem and do something about it. As far as I have observed, İzmir Metropolitan Municipality has minimized the arsenic amount in the drinking water with its investments. There isn’t any problem now. Andwhen I came here I drank the water of İzmir.” Gizem Güngör lications that were executed before in other countries. Many scientists said that the works done in İzmir were very successful. It is proved and witnessed by the experts that the works started in summer for the high arsenic amount 2009 will upset music lovers, the volume of the music will be turned down The year 2008 was very generous for music lovers. We hosted world famous artists like Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest, Lenny Kravitz and Björk. Last year we forgot the economical crisis a little bit with these concerts. However, the year 2009 seems not to be as colorful as last year. The organizers have difficulty in finding sponsors due to the economical crisis that affected the whole world. The leading companies of Turkey cover 30 or 70 % of the concerts have a great role in making these organizations. But the sponsors tighten their belts because of the economical crisis. Many companies lessen production and lay off. The purchasing power decreases and the cost of the artists increases, that is why many important organization companies direct to domestic market. This indicates that the volume of the music will be turned down in 2009. For now, the only music activity in 2009 is seems to be the Depeche Mode concert in May. Iron Maiden, The Cure, Coldplay, AC/DC, Alicia Keys, Eric Clapton and Leonard Cohen concerts seem to be just probabilities. Looking to the current state of Purple Concerts which brought Metallica to Turkey last year will indicate the state of the music world today. The company that was in touch with nearly ten groups last year is now talking to only two bands this year. These are the guarantee bands whose sponsors were determined before. Cengizhan Yeldan, one of the partners of Purple Concerts said that 2009 would be calm except for the festivals that had sponsors and he stated that the preparations were generally for 2010. Zümrüt Arol Bekçe, the general manager of BKM that brought Kylie Minogue, Mark Knopfler, and Judas Priest to Turkey in 2008 said that all the companies in the world were affected by the crisis and they were economizing. Görgün Taner, general manager of İstanbul Culture and Art Foundation which brings very important artists and groups to Turkey for thirty seven years said that they were determining their priorities by examining the sponsorships and activities in culture-art and they would make no concessions of artistic quality. Cengizhan Yeldan summarizes the case by saying “In the world, there is a concept like concert and entertainment tourism. There were nearly two thousand foreign audiences in Metallica Concert last year. If they spent 2 thousand dollars per person it makes 4 million dollars.” It seems that music lovers will spend 2009 at Seray Özbiçer their homes. 5 ENGLISH » In short... • Our artistic side… The collection that belongs to İstanbul Modern Art Museum which draws attention with its modern art studies and the first private museum in this area will be exhibited in İzmir as of January 10. The important modern art works are gathered from the collection of İstanbul Modern Art Museum as the opening activity of Ahmed Adnan Saygun Art Center which has the most powerful technical infrastructure in Turkey. Modern art examples like abstract works, figurative studies in which human body is interpreted as the central element and video take place in the exhibition the curator of which is İstanbul Modern Art Museum Chief Curator Levent Çalıkoğlu. The exhibition that covers 30 works of art can bevisited from 10.00 to 18.00. • Easy studies… 500 foreign language teachers from İzmir, Aydın, Muğla and Manisa came together in İzmir for “European Language Award” organized in the scope of European Union Education and Youth Program. Deputy of Provincial Director of National Education Seyfettin Yılmaz wanted the teachers to prepare projects on making foreign language learning easier for the students and stated that these projects would continue in İzmir. • Meaningful invitation School of Foreign Languages directors of the universities come together at IUE School of Foreign Languages on February 13, 2009. The aim of the one-day meeting is to shed light on the common efforts, studies and problems of the schools of foreign languages and to bring out solutions about these subjects. • Our guest Keith Marrow Keith Marrow is the guest of IUE School of Foreign Languages again. Keith Marrow has been at our university in November 2008 and gathered information about the operation of English Preparatory Program. He will at IUE on February 16-20, 2009 this time for the studies on test technique with the teachers. • What flows is poison After analyzing the water samples taken from 20 different points in İzmir, the arsenic amount in 13 points is over 10 micrograms which is the limiting value. We hope this problem will be solved as soon as possible. • The award of the year The crew of “Çok Güzel Hareketler Bunlar” which won the best show of the year award took the stage on January 25, 2009 in İzmir İsmet İnönü Art Center. The people in İzmir showed great attention to the show. Açelya Arslantaş KÜLTÜR Ünivers 2009 müzik severleri üzecek, müziğin sesi kısılacak Geride bıraktığımız 2008 yılı müzikseverler için hayli bereketli bir seneydi. Metallica, Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest, Lenny Kravitz ve Björk gibi dünyaca ünlü sanatçıları ağırladık. Geçtiğimiz sene müzikseverlerin kulaklarının pası silinirken, bu sayede dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizi biraz olsun unutmayı başardık diyebiliriz. Fakat şu sıralar müzik dünyasının 2009 senesinde böyle renkli geçmeyeceği haberleri müzik severlerin tadını kaçırmaya yetti. Dünyayı sarsan ve ülkemizde de her alanda kendini hissettiren ekonomik kriz nedeniyle organizatörler sponsor bulmakta zorlanıyor. Türkiye’nin önde gelen firmalarından oluşan sponsorlar, konserlerin genel masrafının yüzde 30 ila yüzde 70’ini karşılayarak organizasyonların gerçekleşmesinde çok büyük rol oynuyor. Fakat sponsorlar kriz politikası nedeniyle kemerleri sıkıyor. Birçok şirket şu sıralar üretimi azaltmaya, işçi çıkartmaya gidiyor. Alım gücü düşerken, sanatçılarla anlaşmanın da maliyeti artıyor ve bu nedenle birçok önemli organizasyon firması biraz daha iç piyasaya yönelik butik işlere kayıyor. Bu daralma 2009 konser piyasasının biraz daha sö- nük geçeceğinin, yani müziğin sesinin kısılacağının en büyük işareti. Şu an için 2009’un kesin olan tek büyük müzik etkinliği, 14 Mayıs’taki Depeche Mode konseri olarak gözüküyor. İsimleri müzik kulislerinde dillendirilen Iron Maden, The Cure, Coldplay, AC/DC, Alicia Keys, Eric Clapton ve Leonard Cohen konserleri de sponsor bulunamayışından ötürü sadece ihtimal olarak kalacak gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl dünyaca ünlü grup Metallica’yı Türk müzikseverlerle buluşturan Purple Concerts’in şimdiki durumunu geçen sene ile kıyaslayarak müzik dünyasının akıbetini daha iyi anlamak mümkün. Geçen sene bu dönemlerde yaklaşık on grupla görüşen firma, şu sıralar sadece iki grupla görüşüyor. Bunlar da sponsoru önceden belli olan garantilenmiş gruplar. Purple Concerts’ın ortaklarından Cengizhan Yeldan, sponsoru olan festivaller ve daha önceden anlaşması yapılmış etkinlikler haricinde 2009’un müzik dünyası açısından durgun geçeceğini belirterek, hazırlıklarının genelde 2010 için yapıldığını belirtiyor. 2008’de Kylie Minogue, Mark Knopfler, Judas Priest gibi isimleri Türkiye’ye getiren BKM’nin Ayın Filmi The Curious Case of Benjamin Button Yönetmen: David Fincher Senaryo: Eric Roth Tür: Dram, Fantastik, Romantik / 166 dk. Oyuncular: Cate Blanchett, Brad Pitt, Jason Flemyng Hayata 80 yaşında başlamak nasıl olurdu? Gözlerimiz neredeyse hiç g ö r m ü y o r, eklemlerimiz tutmuyor, organlarımızın çoğu yetersiz çalışıyor… Peki ya bir de gittikçe gençleşmeye başlasak? Çevremizdeki herkes bir bir göçerken, biz gittikçe diriliyoruz, öyle ki bir zaman sonra ebeveynlerimizle aynı yaşları bile paylaşabiliyoruz. İlk sürüşte konforlu da gelse, hayat denilen yolculukta böyle bir “aracınızın” olmasını ister miydiniz? The Curious Case of Benjamin Button, bu sorular üzerine yazılmış bir masal. Mucizevi bir olayı, oldukça olağan bir durummuş gibi anlatan ve bunu da Forrest Gump ve Big Fish filmlerine özgü masalsı öğelerle işleyen bir film. Tam bu noktada senaristi Eric Roth’un, Forrest Gump’ın da senaristi olduğunu belirtmek yerinde olur sanıyorum. Çünkü filmi izleyenler, filmin hikaye örgüsü ve bir dönem filmi olmasıyla Forrest Gump tadı alabilirler. Sinematografik açıdan da 2008’in gözde filmlerinden olan TCCoBB, birkaç rahatsız edici -daha doğrusu beklenmedik- teknik kusur dışında kendisine yapılan övgüleri hak ediyor. Oyunculukları zaten sağlam aktörlere teslim edilmiş olan filmin yönetmenliğini de tecrübeli yönetmen David Fincher yapınca, ortaya kaçırılmaması gereken bir yapıt çıkmış. Ayrıca film müzikleri albümünün de, aynen filmin kendisi gibi arşivlerde saklamak isteyeceğiniz nitelikte olduğunu belirtmeden geçmeyelim. N. Toros Mutlu genel müdürü Zümrüt Arol Bekçe, tüm dünyada bütün şirketlerin krizden etkilendiklerini ve personelden sponsorluğa kadar her alanda tasarrufa yöneldiklerini ifade ederek, şirketlerin yalnızca konserlerde değil, tüm sponsorluklarda kesintiye gittiğini vurguluyor. Otuz yedi yıldır Türkiye’ye çok önemli sanatçı ve grupları getiren İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner ise kültür sanat alanındaki sponsorlukları ve faaliyetlerini gözden geçirerek öncelikle- Ayın Kitabı Kadından Kentler Murathan Mungan Murathan Mungan, şiirden tiyatroya, öyküden denemeye farklı edebiyat türlerinde ürün veren, yeteneği ve yaratıcılığı tartışılmayan, Türk edebiyatının hem üretken hem de niteliği hiçbir zaman niceliğe feda etmeyen en önemli yazarlarındandır. 2008’in Mart ayında çıkan Kadından Kentler, on altı kentte geçen on altı kadının hikâyelerinden oluşmaktadır. Kitaptaki kadın karakterler çarpıcı betimlemelerle ve benzetmelerle donanmış. Evlenen, boşanan, intihar eden, yaşama sevinciyle dolu olan, birbiriyle yarışan, dertleşen... derin derin kazarak, ince ince işleyerek oluşturmuş, var etmiş tüm hikâyelerini. Mekânı değil, zamanı özleyen ama geçmişini ve şimdisini mekâna hapseden beden, parçalı ve süreksiz bir kent coğrafyası içinde acının apaçık, kaçınılmaz ve üstesinden gelinmez bir deneyim olduğunu, kendi ile öteki, kendi ile kent, hatta kendi ile kendi arasına koyduğu mesafedeki yaşantıları sunmuş Murathan Mungan bize. Bildiğimiz, tanıdığımız, ustaca yazılmış, aktarılan sorunlar ile kitabın edebiliğini zedelemeyen, okurun okuma zevkine de hitap eden hikâyeler bunlar. Toplumsal dönüşüm sürecinde kadın kimliğinin belirleyicilerinden olarak kentler, kasabalar; taşrada kendine bakan, kendine taşradan bakan kadının birey olarak macerasından kesitler var Kadından Kentler’de. “Kordonboyu’nda Ömer Çavuş Kahvesi”nde başlayan kitap, “Adana Sıcağında Erguvanlar”, “Trabzon Burması”, “Yakası Beyaz Kürklü Taba Rengi Kaban”, “Samsun Sigarası, Tütün Balyaları, Tamaron”, “Amasya’daki Teyze”, “Burası Ankara İl Radyosu, Şimdi...”, “Sinop’a Gelin Giden”, “Kanat Turizmin Değerli Yolcuları”, “Hayat Hanım, İlk Tayin”, “Annemin Çektiği Fotoğraflar”, “Diyarbakır Surlarında”, “Lüks Terzi’nin Kızları”, “Gümüşhane Çok Uzak” ve “Tantunicinin Karısı”nın ardından “Esenler Otogarı”nda son buluyor. Gülnihal Akan 6 rini belirlediklerini ve uluslararası festivallerin programlarında sanatsal kalite çıtasından ödün vermeyeceklerini dile getiriyor. Cengizhan Yeldan, “Dünyada konser ve eğlence turizmi gibi bir kavram var. Metallica konserinde iki bine yakın yabancı izleyici vardı. Adam başı 2 bin dolar harcasalar bu 4 milyon dolarlık döviz girdisi demektir” sözleriyle aslında durumu çok iyi özetliyor. Müzikseverler bu gidişle 2009’u evlerinde geçirecek gibi gözüküyor. Seray Özbiçer Ayın Albümü David Sylvian Secrets of the Beehive Bu ay çok çok eskilerden bir albüm var. Yanlış anlaşılmasın, Issız Adam’ın gazına gelip nostalji dümenleri çevirmiyor um size. Kendisi yıllardan beri en sevdiğim, en gözde albümlerimden biridir. Gerçi David Sylvian’ın hangi albümü senin için sevilmeyen bir albümdür diye sorsanız, ona da verecek bir cevabım yok. Çünkü bence öyle bir albümü yok. Neyse, sözü uzatmadan, zaten kısıtlı olan yerimi verimli bir şekilde kullansam iyi olacak. Kısa ve net olarak söyleyeyim: Bu albüm çok iyi! Diyecek başka çok sözüm var aslında, ama diyemiyorum. Olur da dinlersiniz, -beni de mutlu edersinizkafanızda benim yaptığım bazı yorumların kırıntıları kalır diye korkuyorum. Türü hakkında bile “şudur” diyebileceğim bir albüm olmadığı için, tek söylemek istediğim şey bu. Belki biraz da albümde emeği geçmiş çok önemli müzisyenlerin adını zikredip, size bazı referanslar verebilirim: Steve Jansen, Mark Isham, Ryuichi Sakamoto, David Torn ve tabii ki de David Sylvian. Bu isimlerden biri bile tanıdık geldiyse, hemen atlamışsınızdır zaten albüme diye düşünüyorum. Bilmiyorsanız bile, tanışmak için geç değil. Hayatınız boyunca müziklerini dinleyebileceğiniz insanlar tanıyacaksınız ne de olsa sonunda. Son bir kez daha kısa ve net olarak söyleyeyim: Bu albüm çok iyi, alın onu, sabahlara kadar dinleyin ve arı kovanının sırlarını bir de siz öğrenin. Dünyada sır olarak kalan şeylerin sayısı gittikçe azalırken... N. Toros Mutlu » Rehber » İEÜ Aylık Haber Bülteni Hazırlayan: Uğur Çalışkan SİNEMALAR, FİLM GÖSTERİMLERİ Desem film gösterimleri Ayazda Bir Yürek / Un Coeur En Hiver Yönetmen: Claude Sautet Tür: Dram Seanslar: 1-5 Şubat Şafak / Alba Yönetmen: Francesco Maselli Tür: Dram Seanslar: 6-12 Şubat Herkes Kendi Kedisini Arar / Chaun Cherce Son Cat Yönetmen: Cedric Klapisch Tür: Romantik / Komedi Seanslar: 13-19 Şubat Slumdog Millionaire Yönetmen: Danny Boyle, Loveleen Tandan Tür: Dram / Romantik / Suç Gösterim tarihi: 27 Şubat Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi » Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu) Felatun Bey İle Rakım Efendi Tarih: 5-7/12-14 Şubat Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi OPERA VE BALE Simone Boccanegra (Opera) Tarih: 7-10-12-14 Şubat Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi Heidi (Çocuk Operası) Tarih: 11-25 Şubat Yer: Selahattin Akçiçek Salonu Ayrıntılı bilgi için; Web adresi: www.deu.edu.tr/desem Tel. (232) 422 29 46 Vizyona girecek filmler Sunshine Band Konseri Tarih: 16 Şubat Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi Nefes Yönetmen: Levent Semerci Tür: Bilinmiyor Gösterim tarihi: 20 Şubat Mustafam Kemalim Tarih: 6 Şubat Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi Bana Bunu Yapma Tarih: 13-15 Şubat Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi Tarih: 8/15 Şubat Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi Delil Yetersizliği Tarih: 3-4/10-11/17-18 Yer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü Tarih: 24-25 Şubat Yer: Karşıyaka Oda Tiyatrosu La Boheme (Opera) Tarih: 19-21 Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi Don Kişot (Bale) Tarih: 25-26-28 Şubat Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi Çok Güzel Hareketler Bunlar Tarih: 26-27 Şubat Yer: İsmet İnönü Sanat Merkezi Ayrıntılı bilgi için; İnternet adresi: www.biletix.com » KONSER Eski 45’ likler Partisi Tarih: 6 Şubat Yer: Bios Bar Concerto Borocco Konseri Tarih: 25 Şubat Yer: İzmir Devlet Opera ve Balesi Yaşar Tarih: 6 Şubat Yer: Ooze Venue Ayrıntılı bilgi için; İnternet adresi: www.izdob.gov.tr Tel. (232) 484 64 45 Dolapdere Big Gang Tarih: 13 Şubat Yer: Ooze Venue Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu) Tarih: 3-4/17-18 Şubat Yer: Dr. Selahattin Akçiçek Sahnesi TİYATRO Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu) Tarih: 1-2 Şubat Yer: Konak Sahnesi Recep İvedik 2 Yönetmen: Togan Gökbakar Tür: Komedi Gösterim tarihi: 13 Şubat İyi Günde Kötü Günde Tarih: 1 Şubat Yer: DEÜ Sabancı Kültür Sarayı Bir Daha Çal Sam Tarih: 26-28 Şubat Yer: Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi » The Curious Case of Benjamin Button (Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi) Yönetmen: David Fincher Tür: Dram / Fantastik / Romantik Gösterim tarihi: 6 Şubat Ayrıntılı bilgi için; İnternet adresi: www.dtgm.gov.tr Sadece Arkadaşız Tarih: 23 Şubat Yer: EÜ Atatürk Kültür Merkezi Kafka / Kafka Yönetmen: Steven Soderbergh Tür: Dram / Gerilim Seanslar: 20-26 Şubat Kalifornia / Kalifornia Yönetmen: Dominic Sena Tür: Polisiye / Gerilim Seanslar: 27-28 Şubat Ünivers Teyzesi Tarih: 3-7 Şubat Yer: Konak Sahnesi Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü Tarih: 10-14/17-21 Şubat Yer: Konak Sahnesi Üçkağıtçı Tarih: 5-8 Şubat Yer: Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi Murat Yılmazyıldırım Tarih: 25 Şubat Yer: Bios Bar Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu) Tarih: 23 Şubat Yer: Narlıdere Kültür Merkezi Sahnesi Cem Adrian Tarih: 27 Şubat Yer: Ooze Venue Felatun Bey İle Rakım Efendi Tarih: 27 Şubat Yer: Narlıdere Kültür Merkezi Sahnesi Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu) Tarih: 22 Şubat Yer: Konak Sahnesi Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu) Tarih: 20 Şubat Yer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi Bir Garip Orhan Veli Tarih: 24-28 Şubat Yer: Konak Sahnesi Ayının Fendi Avcıyı Yendi (Çocuk Oyunu) Tarih: 27 Şubat Yer: Soyer Kültür Sanat Sahnesi Yağmurla Gelen (Çocuk Oyunu) Tarih: 1-3-4-17-18 Şubat 7 Teoman Tarih: 20 Şubat Yer: Ooze Venue Ayrıntılı bilgi için; İnternet adresi: www.biletix.com » FUAR If Wedding Fashion İzmir 3. Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı Tarih: 22-25 Şubat Ayrıntılı bilgi için; Web adresi: www.izfas.com.tr Tel. (232) 497 10 00 SPOR İzmir gücü! Ünivers Kanoute’nin eylemi Göztepe, İzmirspor, Buca, Karşıyaka, Altay ve yükselme mücadeleleri… Tü r k i y e ’n i n üçüncü büyük şehri olan İzmir’in takımları kendi liglerindeki başarılarını bu sene bir üst lige taşıyabilecekler mi bilinmez ama ilk dönem bu takım içinde istedikleri gibi geçti. Ege Bölgesi’nin en büyük ve en gelişmiş şehri olan İzmir’in yıllardır Süper Lig’de takım bulunduramamasının altında bir neden yatar mı bilinmez bu yıl Karşıyaka ve Altay bu şehri temsilen Süper Lig’e yükselme mücadelesi veriyor. 1912 yılında kurulan Karşıyaka birinci ligdeki yükselme mücadelesinde ilk dönemde 17 maçta 9 galibiyet 5 beraberlik 3 yenilgi alarak topladığı 32 puanla lider Kasımpaşa’dan 3 puan az toplayarak üçüncü sırada bulunuyor. Karşıyaka’nın ligin en az gol yiyen ikinci ekibi olması dikkatleri çekiyor. Bir diğer İzmir temsilcisi Altay’ın ise 17 maçta 7 galibiyet 7 beraberlik 3 yenilgisi bulunuyor. Altay, topladığı 28 puanla 6.sırada bulunuyor. Altay’ın en büyük özelliği ise ligin en çok gol atan (29) ikinci ekibi olması. Altay ve Karşıyaka’nın Süper Lig’e çıkmak için yapılan play-off’a katılabilmeleri için sezonu ilk 6 içinde bitirmeleri gerekiyor. Buca, birinci lige yükselme mücadelesi için ikinci lig ikinci grupta verdiği mücadelesinde 20 maç sonucunda grubu lider tamamlayarak play-off’lara katılma hakkını sağladı. 20 maçta 48 gol atarak kendi grubunun en fazla gol atan takımı olmasının yanı sıra son maçta 7-0 yenilmeseydi grubunun en az gol yiyen takımı da olacaktı. İzmirspor ve Göztepe’nin ikinci lig’e çıkmak için sürdürdükleri ilk yarı mücadelelerinde aynı grupta bulunan iki İzmir temsilcisi birinci Göztepe, ikinci İzmirspor olarak play-off’lara katılma haklarını sağladılar. Bütün takımlarımızı sezon sonunda bir üst ligde görmek İzmir Ekonomi Üniversiteliler olarak en büyük dileğimiz… Doğuş Sar Sporla dolu bir hafta sonu nasıl geçer? Değerli okurlar, yaklaşık iki yıldır gazetemizin spor sayfasına çok sayıda yazı yazdım. Futboldan basketbola, tenisten voleybola kadar çok farklı konuda sizleri bilgilendirmeye çalıştım. Bu ayki sayımızda ise tüm hafta sonunu evinde saatlerce spor müsabakalarını izleyerek geçirmek isteyenlere önerilerimi sunacağım. Cuma akşamından başlayalım. Saat 20.00’deki Turkcell Süper Lig karşılaşmasıyla hafta sonunu açabilirsiniz. Saat 23.00’te Murat Kosova ve Kaan Kural’ın enfes sunumuyla NBA Stüdyo’yu izleyip, basketbolun zirvesinde neler olduğunu öğrenebilirsiniz. Sonraki önerim ise uykusuz kalmayı sevenlere olacak. Sa- baha karşı başlayacak bir NBA karşılaşmasını izleyebilirsiniz. Eğer şanslıysanız, karşınıza Lakers-Boston maçı çıkabilir. Cumartesi gündüz seansını ise 14:45’teki İngiltere Ligi maçıyla açabilirsiniz. Eğer bu ligin kaliteli futboluna doyamazsanız, saat 17.00’de bir tane daha İngiltere Premiere Ligi maçı sizi bekliyor. Örneğin bir Liverpool-Chelsea maçının tadına doyum olmaz. Akşam seansında ise Türkiye, İtalya, İspanya liglerindeki maçlardan birisini seçebilirsiniz. Pazar günü öğleni için sizlere Beko Basketbol Ligi’nden bir maç öneririm. Örneğin bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi çok cazip bir seçenek. Tenisi seviyorsanız, bir ATP veya WTA turnuvasının finali de, pazar gününüze renk katabilir. Akşam saatlerinde çok sayıda ligin maç saatleri çakışıyor, seçim size kalmış. Elbette ki; yoğun hayat temposunda tüm bu yayınları izlemek kolay değil. Bu durumda önceliklerinize göre seçimler yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu yayınlarda sizlere Melih Şendil, Murat Kosova, Güntekin Onay, Ercan Taner gibi kaliteli spikerlerin de eşlik edeceklerini unutmayın. Yağmurlu bir günde, evinizin rahatlığında ayaklarınızı uzatmış maçınızı izlerken, sevdiğiniz tatlıyı da yediğinizi düşünün. Bence çok iyi bir kombinasyon, denemeye değmez mi? Kemal Şengül Sahibi: Prof.Dr. Sevda Alankuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Öğr.Gör. Altuğ Akın Yayın Kurulu: Prof.Dr. Sevda Alankuş, Yrd.Doç.Dr. Gökçen Karanfil, Öğr.Gör. Burak Doğu, Öğr.Gör. Selin Türkel Yazı İşleri: Öğr.Gör. Burak Doğu, Araş.Gör. Sumru Yıldırım, Araş.Gör. Rana Kuddaş, Araş.Gör. Zehra Zıraman Şubat Sayısı Bölüm Editörleri: Gizem Arabacı, Gizem Güngör, Uğur Çalışkan, İbrahim Mut, Doğuş Sar Görsel Yönetmen: Öğr.Gör. Burak Doğu Tasarım: Hakan Gözütok Yerel, aylık süreli yayındır. Yer: İzmir Ekonomi Üniversitesi - Balçova Şubat 2009 http://univers.ieu.edu.tr İspanya Kral Kupası geçtiğimiz günlerde ilginç bir olaya sahne oldu. Sevilla ilk maçta kendi evinde Deportivo’yu 2-1 mağlup ederken, karşılaşmanın en ilginç anı skordan çok, ikinci golü atan Frederic Kanoute’nin gol sevinciydi. Malili Futbolcu gol sevincinden sonra formasının altında “Filistin” yazan tişörtü objektiflere tuttu ve İsrail’in Gazze’ye girmesi karşısındaki tepkisini milyonlara gösterdi. Kanoute, bu tepkisi yüzünden maçın hakeminden sarı kart gördü. Karşılaşmanın ardından toplanan İspanya Futbol Federasyonu Rekabet Komitesi ise “Saha içinde futbolcular, dinsel veya siyasi temalı hiçbir mesaj veremez’’ maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle tecrübeli golcüye bu hareketinden dolayı 3 bin avro para cezası verdi. Öte yandan İran Sports gazetesinin haberine göre İran Ligi takımlarından Zub Ahan Kulübü, yaptığı anlamlı hareketten dolayı Kanoute’ye verilen 3 bin Avro’luk para cezasını ödemeye hazır olduğunu ve futbolcunun yanıtını beklediklerini açıkladı. 43 kere maşallah NBA takımlarından Utah Jazz’da forma giyen milli basketbolcu Mehmet Okur, 12 Ocak gecesi oynanan Indiana Pacers maçında attığı 43 sayıyla kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı. Maça ilk beşte başlayan Mehmet’in sahada kaldığı süre içerisinde serbest atış çizgisinden 14/15, saha içerisinden de 13/19 şut isabeti bulurken, basketbolcu mücadeleyi 9 ribaunt, 3 asist ve 1 top çalmayla tamamladı. Utah temsilcisinin rakibini 120-113 geçtiği maçta Pacers potasına 43 sayı bırakarak sayı kategorisinde kariyer rekorunu geliştiren Mehmet’in bu alandaki eski rekoru, 38 sayıyla 2007 yılı Ocak ayında Washington Wizards’a kar- şıydı. Öte yandan Mehmet, Jazz’ın lige katıldığı 1974-1975 sezonundan bu yana, 40 ve üzerinde sayı üreten ilk pivot olarak da adını Utah tarihine yazdırdı. FIFA 2008 yılı ödülleri İsviçre’nin Zürih kentinde on sekizincisi düzenlenen ödül töreninde beş farklı kategoride verilen ödüller sahiplerini buldu. FIFA 2008 Yılın Futbolcusu Ödülü 935 oy alan Cristiano Ronaldo’ya verildi. İkinci sırayı 678 oyla Lionel Messi, üçüncü sırayı ise 203 oyla Fernando Torres aldı. FIFA Gelişim Ödülü bu sene ilk kez kendi stadyumlarında maç yapan Filistin’e verildi. FIFA Fair-Play ödülü Ermenistan ve Türkiye federasyonlarına verildi. 2008 FIFA Başkanlık Ödülü, kadınlar futboluna verilirken, FIFA Yılın Kadın Futbolcu ödülünün sahibi Brezilyalı Marta oldu. Bilgilendirme: 15 Şubat 2009 tarihinde NBA All-Star vardır. Bütün Doğuş Sar okurların bilgilerine sunarım. Radyo İzmir Ekonomi Yayında http://comm.ieu.edu.tr/radyo/radyo_index.html Radyomuzu dinlemek için http://www.ieu.edu.tr ON AIR butona tıklayınız. Önemli Telefonlar Santral Genel Sekreterlik Öğrenci İşleri Öğrenci Dekanlığı Güvenlik Kütüphane 279 25 25 488 81 15 488 81 57 488 84 20 488 81 11 488 84 01