rüzgar enerjisi raporu
Transkript
rüzgar enerjisi raporu
HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Aralık 2007 Ankara HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU Başkan : Hatice Erdi Üye : Nagehan Abacılar Üye : Bilal Şimşek Üye : Algı Özkaya İÇİNDEKİLER 1. GENEL ............................................................................................................. 3-2-1 1.1. Tanımı ...................................................................................................... 3-2-1 1.2. Tarihçe ..................................................................................................... 3-2-1 2. DÜNYA’DA RÜZGAR ENERJİSİ ..................................................................... 3-2-2 2.1. Potansiyel ve Kapasite ............................................................................ 3-2-2 2.2. Şebeke Bağlantı...................................................................................... 3-2-4 3. TÜRKİYE RÜZGÂR ENERJİSİ ........................................................................ 3-2-5 3.1. Potansiyel ve Kapasite ............................................................................. 3-2-5 3.2. Şebeke Bağlantı ..................................................................................... 3-2-11 3.2.1 İletim Sistemine Bağlantı .............................................................. 3-2-11 3.2.2 Dağıtım Sistemine Bağlantı ........................................................... 3-2-14 3.2.3 Sisteme Bağlantı Görüşü Oluşturulması ....................................... 3-2-16 3.2.4 Santral Bağlantısı ve Sistem Kullanımında Yaşanan Sıkıntılar ..... 3-2-16 4. RÜZGAR ENERJİSİ EKONOMİSİ VE MALİYETLER .................................... 3-2-17 4.1. Rüzgar Enerjisinin Ekonomisi................................................................. 3-2-17 4.2. Rüzgar Enerjisinin Maliyetleri ................................................................. 3-2-17 4.2.1 Yatırım Maliyetleri.......................................................................... 3-2-17 4.2.2 Üretim Maliyetleri........................................................................... 3-2-17 5. RÜZGAR ENERJİSİ VE ÇEVRE.................................................................... 3-2-18 5.1 Rüzgar Enerjisinin Çevresel Etkileri ........................................................ 3-2-18 5.2 Rüzgar Enerjisi ve Karbondioksit Emisyonları......................................... 3-2-19 5.3 İklim Değişikliği ve Rüzgar Enerjisi.......................................................... 3-2-19 6. FİNANSMAN MEVZUAT VE TEŞVİKLER ..................................................... 3-2-19 6.1 Finansman .............................................................................................. 3-2-19 6.2 Mevzuat................................................................................................... 3-2-20 6.3 Teşvikler.................................................................................................. 3-2-20 6.3.1 Tanım ............................................................................................ 3-2-20 6.3.2 Dünya’da Teşvik Sistemi ............................................................... 3-2-20 6.3.3 Türkiye’de Teşvik Sistemi.............................................................. 3-2-21 7. SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................. 3-2-24 7.1 Sonuçlar .................................................................................................. 3-2-24 7.2 Öneriler ................................................................................................... 3-2-25 1. GENEL 1.1. Tanım Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisinin bir şeklidir. Rüzgârlar, yeryüzündeki farklı güneş enerjisi dağılımının neden olduğu basınç ve sıcaklık farklarının dengelenmesiyle oluşan hava akımlarıdır. Dünyanın bir kısmında hava, kara ve deniz ısınırken diğer yüzeyinde ise soğuma görülür. Dünyanın günlük dönüş hareketi nedeni ile bu ısınma ve soğuma periyodik bir şekilde devam eder (1). Rüzgâr, şiddet ve yön olmak üzere iki parametre ile ifade edilir. Rüzgâr kaynağı küresel ölçekte yarı sürekli bir yapıya sahip olup, mevsimlik, günlük ve saatlik değişiklikler gösterir, aynen yüzey pürüzlülüğü (topografya) ve atmosferik koşullara bağlı olarak yükseklikle değişir. Bazı bölgelerde mevsimlere göre önemli farklar da görülebilmektedir. Rüzgâr şiddetinde yüksekliğe bağlı olan artış genellikle güç kanunu veya logaritmik bir ifadeyle tanımlanır. Dünya Meteoroloji Örgütü için yapılan analizlerde ortalama rüzgâr hızının yıldan yıla en çok % 25 değişiklik gösterebileceği belirlenmiştir (2). 1.2. Tarihçe Rüzgâr enerjisinden çok eski çağlardan beri yararlanılmaktadır. MÖ. 5000’li yıllarda Nil Nehri'nde kayıklarda rüzgar enerjisinden yararlanıldığı bilinmektedir. M.Ö. 200'de Çin'de de basit yel değirmenleri su pompalanmasında kullanılırken, İran ve Orta Doğu'da kanatları kamıştan örülmüş olan düşey eksenli yel değirmenleri, tahılların öğütülmesinde kullanılmıştır. Rüzgâr enerjisi, 11. Yüzyıl'dan itibaren, tacirler ve Haçlı seferleri vesilesiyle Avrupa'ya götürülmüştür. Hollandalılar, yel değirmenlerini geliştirerek göllerin ve Ren Nehri bataklıklarının kurutulmasında kullanmıştır. 19. Yüzyıl sonlarında ise göçmenler bu teknolojiyi Amerika'ya götürerek tarlaların ve çiftliklerin sulanması için su pompalamada ve daha sonra da evler ve endüstri için elektrik üretiminde kullanmışlardır[2]. Önce Avrupa daha sonra Amerika'da buharlı makinelerin keşfi ile başlayan sanayileşme, yel değirmenlerinin ve yelkenli gemilerin kullanımının aşamalı olarak azalmasına sebep olmuştur. Dizel yakıtların ucuzluğu rüzgâr enerjisini değerlendirme araştırmalarını ötelemiş ve bu durum 2. Dünya Savaşı'na kadar sürmüştür. Bu savaş yıllarındaki enerji sıkıntısı, rüzgâr türbinlerini gündeme getirmiş ve 1940’lı yıllarda 1.25 MW'lık bir rüzgâr türbini Danimarka yerel elektrik şebekesine enerji sağlamıştır. Rüzgâr enerjisine ilgi fosil yakıt fiyatlarına göre değişmiş ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra fosil yakıt fiyatlarının düşmesi ile yeniden azalmıştır. 1970’li yıllardaki petrol krizinden kaynaklanan yakıt fiyatlarındaki artış, rüzgâr enerjisini tekrar gündeme getirmiş "rüzgâr enerji santralleri" adı altında gruplar halinde rüzgâr türbinlerini içeren ve şebekeye enerji sağlayan projeler Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanmıştır. 1980'li yıllarda petrol fiyatlarının düşmesiyle ilgi azalmış ancak, özellikle 1990'larda çevre bilincinin artması sebebiyle yeniden gündeme gelmiş ve sağlanan teknolojik gelişmeler sonucunda rüzgâr enerjisinden elektrik üretim maliyetleri konvansiyonel enerji santrallarıyla rekabet edebilecek seviyelere ulaşmış ve ticarî kullanımı, başta Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD olmak üzere bütün dünyada yayılmaya başlamıştır (2). HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-1 2. DÜNYA’DA RÜZGAR ENERJİSİ 2.1 Potansiyel ve Kapasite Dünyadaki teknik rüzgar potansiyeli dağılımı Şekil 1 ve Şekil 2’de verilmiştir. Anılan şekillerden de görüleceği üzere, rüzgar enerjisi ağırlıklı olarak sırası ile Kuzey Amerika, Doğu Avrupa/Rusya ve Afrika bölgelerinde vardır (2). 14000 14000 12000 10600 10600 TWh/yıl 10000 8000 5400 6000 4800 4600 4000 3000 2000 0 Kuzey Amerika Doğu Avrupa $ Rusya Afrika Güney Batı Avrupa Amerika Asya (Rusya hariç) Okyanusya Şekil 1 - Dünyanın Teknik Rüzgar Potansiyel Dağılımı (Dünya toplamı 53 000 TWh) Kaynak: IEA Asya (Rusya hariç) 9% Batı Avrupa 9% Okyanusya 6% Güney Amerika 10% Afrika 20% Kuzey Amerika 26% Doğu Avrupa Rusya 20% Şekil 2- Dünyanın Teknik Rüzgar Potansiyel Dağılım payları Kaynak: IEA Dünya rüzgar potansiyeli, Utrecht Üniversitesi tarafından 1993 yılında yapılan bir araştırmaya göre, kara üzerinde 10 m yükseklikte 5,1 m/sn ortalama hız alınarak 53.000 TWh olarak belirlenmiş ve nüfus arazi,altyapı kısıtlamaları ve diğer kullanım alanları nedeni ile %90 azaltılmıştır (2). 3-2-2 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Birçok ülkenin rüzgâr potansiyelinden yararlanmaya yönelik, yoğun araştırmalar yapmakta ve önemli teknolojik gelişmeler kaydederek günümüz koşullarında bile ekonomik bir şekilde bu potansiyelin bir kısmını kullanmaktadırlar. Dünyanın rüzgâr gücü kapasitesini belirlemek için yapılan son araştırmalara göre dünyanın kurulu rüzgâr gücü toplam kapasitesi, 2005 ve 2006 yılları arasındaki rüzgâr gücü kapasitelerinin karşılaştırılması ile büyüme oranları Tablo 1.’ de verilmiştir (3,4,5 ve 6). Tablo–1 Dünya Kurulu Rüzgâr Gücü Kapasitesi (MW) Ülkeler Almanya İspanya ABD Hindistan Danimarka Çin İtalya İngiltere Portekiz Fransa Hollanda Kanada Japonya Avusturya Avustralya Yunanistan İrlanda İsveç Norveç Brezilya Belçika Polonya Finlandiya Ukrayna Macaristan Litvanya Türkiye Çek Cumhuriyeti Lüksemburg Estonya Bulgaristan Letonya Hırvatistan İsviçre Slovakya Diğer Ülkeler TOPLAM Eklenen Kapasite (MW) (2006) 2.194 1.587 2.454 1.840 8 1.344 405 681 628 810 336 768 354 146 238 183 147 54 55 208 26 79,5 4 3,5 44 48,5 31 24 10 2 31 1 11,2 0 0 413,3 15.169 Büyüme oranı (%) (2006) 11,9 15,8 26,8 41,5 0,3 106,7 23,6 50,3 61,4 106,9 27,5 112,4 34,0 17,8 41,1 31,9 29,6 10,6 20,4 717,3 15,6 109 4,9 4,3 259 693 155 92,3 40 6,7 3100 3,9 186,7 0 0 33,1 25,5 Toplam Kapasite (MW) (2006 sonu) 20.622 11.615 11.603 6.270 3.136 2.604 2.123 2.034 1.650 1.567 1.560 1.451 1.394 965 817 756 643 564 325 237 193 152,5 86 85,5 61 55,5 51* 50 35 32 32 27 17,2 11,6 5 1.660,7 74.491 Toplam Kapasite (MW) (2005 sonu) 18.428 10.028 9.149 4.430 3.128 1.260 1.718 1.353 1.022 757 1.224 683 1.040 819 579 573 496 510 270 29 167 73 82 82 17 7 20 26 25 30 1 26 6 11,6 5 1.247,4 59.322 *2007 itibariyle mevcut rüzgar kurulu gücümüz 131,5 MW’a ulaşmıştır. HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-3 Dünya ülkelerinin gelecekteki rüzgâr kapasitesi projeksiyonlarına baktığımızda Avrupa ülkeleri, kurulu rüzgâr gücü kapasitesini 2010 yılına kadar 75 GW’ a, 2020 yılına kadar 180 GW’ a, 2030 yılına kadar ise 300 GW’ a çıkarmayı hedeflemektedir (7). Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği (WWEA), 2010 yılı sonuna kadar bütün dünyadaki kurulu rüzgâr gücü kapasitesinin 160 GW’ a ulaşacağını tahmin etmektedir [6]. 2016 yılı sonu kadar bu kapasitenin 455 GW civarında olacağı bildirilmektedir [8]. 2.2. Şebeke Bağlantı Her ülkenin kendi sistemine göre değişmekle birlikte genel olarak 300 kW'a kadar olan küçük rüzgâr türbinleri alçak gerilim sistemine, 10–15 MW'a kadar olan küçük ve orta büyüklükteki rüzgâr santralları orta gerilim istemine, 15 MW'dan daha büyük rüzgâr santralları ise yüksek gerilim sistemine bağlanmaktadır Enerjinin iletim ve dağıtım şebekesine verimli entegrasyonu, rüzgâr elektrik enerjisinin şebekeye aktarılmasındaki temel unsurdur.. Rüzgârın kesikli ve değişken olan yapısı, sistem bağlantı noktasında sürekli gerilim yükselmesi, ani gerilim değişimleri, kırpışma (Jliker), harmonikler ve gerilim dengesizliği gibi şebeke kararlılığını etkileyen bazı bozucu etkilere sebep olabilmektedir. Bu etkiler özellikle şebekenin zayıf olduğu yerlerde türbinlerin artan sayılarda şebekeye bağlanmasında kısıtlayıcı faktör olabilmektedir. Bununla birlikte bu etkiler; şebeke kararlılığına katkı sağlayan türbinlerin seçimi, mevcut sistemdeki hatların ve kullanılan teçhizatın güçlendirilmesi, gerekirse yeni hatların tesisi ile en aza indirilebilir (2). Rüzgârdan üretilen elektrik enerjisinin şebekeye bağlanması konusunda karşılaşılan engeller açısından AB ülkelerinin durumu, Tablo-2'de verilmektedir: Tablo–2: Rüzgârdan Üretilen Elektrik Enerjisinin Şebekeye Bağlanması Konusunda Karşılaşılan Engeller Açısından AB Ülkelerinin Durumu [2] Şebeke Engellerinin Durumu Engel bulunmayan ülkeler AB-15 Ülkeleri Almanya, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, İspanya, isveç Orta seviyede engel bulunan Avusturya, Belçika, İngiltere Güçlü engel bulunan ülkeler Fransa İrlanda, Yeterli bilgi olmayan ülkeler İtalya, Lüksemburg Rüzgâr enerjisinin kesikli olan yapısından dolayı değişkenlik ve tahmin edilebilirlik konularında araştırmalar yapılmış ve bu araştırmalar sonucunda rüzgâr santrallarından üretilecek enerjinin önceden tahmin edilmesi için yeni teknikler geliştirilmiştir. Ancak bu konuda geliştirilen teknikler ve programlar henüz çok yenidir. Bu konuda sağlanacak gelişmeler sistemdeki rüzgâr gücünün artmasına, sistem işleticilerinin de tahmin hatalarının azalmasına ve rüzgâr enerjisinin daha güvenilir bir kaynak haline gelmesine yol açacaktır (2). 3-2-4 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3. TÜRKİYE RÜZGÂR ENERJİSİ 3.1. Potansiyel ve Kapasite Potansiyel Kaynak: www.eie.gov.tr Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü 2006 sonunda “Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası”nı (REPA) hazırlamıştır. REPA; küresel atmosferik sirkülasyon modeli, orta-ölçekli sayısal hava analiz modeli ve mikro-ölçekli rüzgar akış modeli kullanılarak üretilen rüzgar kaynak bilgilerinin yer aldığı bir atlastır. Bu atlas ile Türkiye genelinde 200 m x 200 m çözünülürlüğünde; Yer seviyesinden 30, 50, 70 ve 100 m yüksekliklerdeki yıllık, mevsimlik, aylık ve günlük rüzgar hız ortalamaları, 50 ve 100 m yüksekliklerdeki yıllık, mevsimlik ve aylık rüzgar güç yoğunlukları, 50 m yükseklikteki yıllık kapasite faktörü, 50 m yükseklikteki yıllık rüzgar sınıfları, 2 ve 50 m yüksekliklerdeki aylık sıcaklık değerleri, Deniz seviyesinde ve 50 m yüksekliklerdeki aylık basınç değerleri Rüzgar gülleri, Weibull parametreleri ve dağılımları, istenilen bir nokta veya alanın enerji üretim değerleri öğrenilebilmektedir. REPA ile denizlerimizde, kıyılarımızda ve yüksek rakımlı bölgelerimizde daha önce belirlenememiş yüksek yoğunluklu potansiyeller görünür hale gelmiştir. Üretilen rüzgâr kaynak bilgileri; 20’nin üzerinde tematik haritalar ile desteklenerek Türkiye geneli, grid, coğrafi bölge, il ve seçilecek herhangi bir alan veya nokta bazında sorgulanabilmektedir. Böylece rüzgâr enerji santralı (RES) kurulabilecek alanlar kolaylıkla belirlenmekte, ön fizibilite çalışmaları yapılabilmekte, rüzgâr kaynağı ön etüt çalışmaları kısmen ortadan kaldırılarak tasarruf sağlanmaktadır. HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-5 REPA çalışmalarında kullanılan altlık haritalar aşağıda listelenmiştir. Arazi pürüzlülüğü Topografya ve yükseklik Deniz derinlikleri Arazi eğimi Yerleşim birimleri Yerleşim alanları Göller Nehirler Sulak alanlar Limanlar Trafo merkezleri Enerji nakil hatları Enerji santralları Deprem fay hatları Arazi kullanım şekli RES başvurularının yerleri Ormanlar Çevre koruma alanları Kuş göç yolları Kara-demir-hava yolları REPA ile herhangi bir nokta veya alan için rüzgar enerjisi potansiyeli ve bu alandan üretilebilecek enerji miktarları parametrik olarak belirlenebilen kabullerle yapılabilmektedir. Türkiye rüzgar enerjisi potansiyelinin hesaplanması için kullanılan bu kabuller (hesaplamaya dahil edilmeyen alanlar) aşağıdaki gibidir. Karayollarına 100 m emniyet şeridi içinde kalan alanlar Demiryolu hatlarına 100 m emniyet şeridi içinde kalan alanlar Deniz sahillerine 100 m sahil koruma şeridi içinde kalan alanlar Havaalanlarına 3 km emniyet şeridi içinde kalan alanlar Şehirsel alanlar ve 500 m emniyet şeridi içinde kalan alanlar Çevre Koruma, Milli Parklar ve Tabiat alanları ve 500 m emniyet şeridi içinde kalan alanlar 50 m derinlikten fazla olan deniz alanları Arazi eğimi %20'den büyük olan alanlar Rakımı 1500 m'den fazla olan alanlar Göller, nehirler, sulak alanlar ve baraj gölleri alanları Belirli orman tiplerine sahip alanlar ( Koru Ormanları, Ağaçlandırma Alanları, Özel Ormanlar, Fidanlıklar, Sazlık ve Bataklık alanlar, Muhafaza Ormanları, Arboratum) 3-2-6 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Bu hesaplama kabulleri ile 7,5 m/s üzeri rüzgar hızları olan kullanılabilir alanların rüzgar enerjisi potansiyeli Tablo 3.’de verilmektedir. Tablo 3. Türkiye toplam rüzgar enerjisi potansiyeli RÜZGAR GÜCÜ TOPLAM YOĞUNLUĞU KAPASİTE (W/m2) (MW) 7,5–8,0 400 – 500 29259,36 8,0–8,5 500 – 600 12994,32 8,5–9,0 600 – 800 5399,92 > 9,0 > 800 195,84 RÜZGAR HIZI (m/s) TOPLAM 47849,44 Türkiye toplam rüzgar enerjisi potansiyelinin 37386,16 MW’ı karasal alanlarda ve 10463,28 MW’ı ise denizlerde bulunmaktadır. Karasal alanların bölgeler bazındaki rüzgar enerjisi potansiyeli ise Tablo 4’te verilmektedir. Tablo-4 : Bölgesel rüzgar enerjisi potansiyeli BÖLGELER TOPLAM KAPASİTE (MW) Karadeniz Bölgesi 2472,48 Doğu Anadolu Bölgesi 985,68 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 0 İç Anadolu Bölgesi 913,92 Akdeniz Bölgesi 5335,44 Ege Bölgesi 14975,52 Marmara Bölgesi 12703,12 Tablo 4 incelendiğinde; Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Akdeniz Bölgesinin rüzgar potansiyelinin yüksek olduğu görülmektedir (10). HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-7 Kapasite Ülkemizde rüzgar kaynaklı elektrik enerjisi üretimi 1985 yılında İzmir-Çeşme Altınyunus tesislerinde kurulan 55/11 kW gücündeki rüzgar türbin santralı ile gerçekleştirilmiş olup, halen şebeke bağlantılı dokuz rüzgar santralı vardır. Bu santralların toplam gücü 2007 yılı Şubat ayı itibari ile 131,5 MW’ tır. Tablo 5’te Türkiye’de lisansa bağlanan işletmede ve yapımı devam eden rüzgar santralları verilmiştir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde rüzgardan elektrik enerjisi üretimi amacıyla lisansa bağlanan 33 sanralın dökümü Tablo 6’de verilmiştir. Tablo-5: Türkiye’deki Rüzgar Santralları (11) Üretime Geçiş Tarihi Kurulu Güç (MW) Yıllık devreye alınan kapasite toplamı (MW) Demirer A.Ş. Güçbirliği A.Ş. 1998 1998 1,50 7,20 8,70 Demirer-Enercon 2000 10,20 10,20 Sunjüt A.Ş. 2003 1,20 1,20 Bares A.Ş. I/2006 30,00 30,85 Ertürk A.Ş. Mare A.Ş. Deniz A.Ş. Anemon A.Ş. II/2006 I/2007 I/2007 I/2007 0,85 39,20 10,80 30,40 Doğal A.Ş. II/2007 15,20 Doğal A.Ş. Deniz A.Ş. II/2007 II/2007 30,40 30,00 Lodos A.Ş. I/2008 24,00 İnnores A.Ş. Sabaş A.Ş. Ertürk A.Ş. As Makinsan Temiz A.Ş. Ak-El A.Ş. Ezse Ltd. Şti. Ezse Ltd. Şti. Baki A.Ş. I/2008 I/2008 I/2008 42,50 19,50 60,00 II/2008 30,00 II/2008 II/2008 II/2008 II/2008 II/2008 66,66 35,00 22,50 90,00 Mevkii Şirket İzmir-Çeşme İzmir-Çeşme ÇanakkaleBozcaada İstanbul-Hadımköy BalıkesirBandırma İstanbul-Silivri İzmir-Çeşme Manisa-Akhisar Çanakkale-İntepe ÇanakkaleGelibolu Manisa-Sayalar Hatay-Samandağ İstanbulGaziosmanpaşa İzmir-Aliağa Aydın-Çine İstanbul-Çatalca Çanakkale İzmir-Kemalpaşa Hatay-Samandağ Hatay-Samandağ Balıkesir-Şamlı BalıkesirBandırma Osmaniye-Bahçe TOPLAM Bangüç A.Ş. Rotor A.Ş. I/2009 Hali hazırdaki Türkiye kurulu gücü (MW) 131,35 156,00 405,16 15,00 130,00 130,00 742,11 Not: İtalik yazılanlar tamamlanan tesisler olup, diğerleri inşa halindeki tesislerdir. 3-2-8 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Tablo-6: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından lisansa bağlanan Rüzgar Enerji Santralları (11) Ticaret Unvanı Tesisin Yeri Akenerji Elektrik Üretim A.Ş. Balıkesir İli, Bandırma İlçesi, Ayyıldız RES Manisa İli, Akhisar İlçesi, GerentepeBekirler-HamidiyeTasaltıtepeKıraçkuyusu-Hafıztepe Mevkii Akhisar RES Akres Akhisar Rüzgar Enerjisinden Elektrik Üretim Santralı Ltd. Şti. Alize Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Anemon Enerji Elektrik Üretim A.Ş. As Makinsan Temiz Enerji Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. Ayen Enerji A.Ş. Ayres Ayvacık Rüzgar Enerjisinden Elektrik Üretim Santralı Ltd. Şti. Baki Elektrik Üretim Limited Şirketi Balres Balıkesir Rüzgar Enerjisinden Elektrik Üretim Santralı Ltd.Şti. Bangüç Bandırma Elektrik Üretim A.Ş. Bares Elektrik Üretimi A.Ş. Belen Elektrik Üretim A.Ş. Deniz Elektrik Üretim Ltd. Şti. İzmir İli, Çeşme İlçesi Germiyen RES Çanakkale İli, İntepe Beldesi,ÇanakalanKaracaviran- Kurttepe Mevkii İntepe RES Çanakkale İli, Karacaören Köyü – Özbek Köyü Testici Tepe – Küçükkır Tepe – Saral Tepe mevkii Çanakkale RES Aydın ili, Didim ilçesi, Akbük RES Çanakkale İli, Ayvacık İlçesi, Çınarpınar Köyü – Danakırı Ayvacık RES Balıkesir İli, Şamlı İlçesi, HalkapınarKaracaörenDombalkayatepe Toybelen - Yapaz Yeroluk - Kirazdüzü – Ericikçatağı- Güldüzü Elmalıçökek Mevkii Şamlı RES Balıkesir İli, Ayvalık İlçesi, Alibey AdasıDerviştepe-AlibeytepeÇömtepeDeveboynutepeAktepe Mevkii Alibeyadası RES Balıkesir İli, Bandırma İlçesi, Kayacık Mevkii Bandırma RES Balıkesir İli, Bandırma İlçesi, Erikli Mevkii Bandırma RES Hatay İli, Belen İlçesi, Belen RES Manisa İli, Akhisar İlçesi, Karakurtİlyaslar-Çakaltepe Mevkii Karakurt RES Yakıt Türü / Tesis Tipi Kurulu Güç Üretim Miktarı Öngörülen İşletmeye (MW) (kWh/Yıl) Geçiş Tarihi RES 16 MW 58,250,000 09/11/2006'dan itibaren 28 ay RES 43,75 MW 123,049,000 22/06/2004 ten sonra 30 ay RES 1,5 MW 4,500,000 işletmede 22/06/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 1/6/2006 tarihinden itibaren 30 yıl RES 30,4 MW 92,420,000 24/11/2003 tarihinden itibaren 28 ay 24/11/2003 tarihinden itibaren 30 yıl RES 29,7 MW 103,600,000 RES 31,5 MW 98,906,460 14/06/2004 ten sonra 28 ay 18/01/2007 tarihinden itibaren 26 ay 14/06/2004 tarihinden itibaren 49 yıl 18/01/2007 tarihinden itibaren 25 yıl RES 5,00 MW 17,000,000 11/01/2007 tarihinden itibaren 23 ay 11/01/2007 tarihinden itibaren 25 yıl 330,000,000 06/04/2004 ten sonra 32 ay 06/04/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 106,456,000 11.09.2003'den sonra 22 ay 11/9/2003 tarihinden itibaren 20 yıl 20/1/2004 tarihinden itibaren 30 ay RES RES 90 MW 30 MW 94,900,000 İşletmede 09/11/2006 tarihinden itibaren 28 ay 20/1/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 18/05/2004 tarihinden itibaren 49 yıl 09/11/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 30,100,000 5/12/2003 tarihinden itibaren 30 ay 5/12/2003 tarihinden itibaren 20 yıl RES 15 MW 60,000,000 RES 30 MW 105,000,000 RES 30 MW RES 10,8 MW HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Süresi 09/11/2006 tarihinden itibaren 20 yıl 3-2-9 Deniz Elektrik Üretim Ltd. Şti. Doğal Enerji Üretim A.Ş. Doğal Enerji Üretim A.Ş. Ertürk Elektrik Üretim A.Ş. Ertürk Elektrik Üretim A.Ş. Ezse Elektrik Üretim Ltd. Şti. Ezse Elektrik Üretim Ltd. Şti. Ezse Elektrik Üretim Ltd. Şti. İnnores Elektrik Üretim Ltd. Şti. İstanbul Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. İstanbul Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Kapıdağ Rüzgar Enerjisi Santralı Elektrik Üretim San. ve Ticaret A.Ş. Kores Kocadağ Rüzgar Enerji Santralı Üretim A.Ş. Mare Manastır Rüzgar Enerjisi Santralı Sanayi ve Ticaret A.Ş. 3-2-10 Hatay İli, Samandağ İlçesi, SebenobaGözene-Yayladağı Mevkii Sebenoba RES Manisa İli, Sayalar İlçesi, Rahmanlar – Akkocalı – Gökçealan Mevkii Sayalar RES Çanakkale İli, Gelibolu İlçesi, Burgaz-Munip Çiftliği Mevkii Burgaz RES İstanbul ili, Çatalca ilçesi, Çatalca - Çakıl Elbasan - İnceğiz Mevkii Çatalca RES İstanbul İli, Kumburgaz İlçesi, Kamiloba Köyü Kurşuntepe Mevkii Tepa RES Hatay İli, Samandağ İlçesi, TürkbahçeÇokraktepe-TopuzlukKızılkayatepeMeydan-TekabaşıSamandağı-Mağaracık Mevkii Samandağ RES Hatay İli, MağaracıkKaraköse – Çakırköy – Sebenoba – Koyunoğlu – Mızraklı Hıdırbey Mevkii Türbe RES Kocaeli İli, Hereke İlçesi, YukarıherekeKayapınar-TepecikÇerkeşli Mevkii Hereke RES İzmir İli, Aliağa İlçesi, Yuntdağ-BalabanKoyuneli-Korutepe Mevkii Yuntdağ RES İstanbul İli, Terkos (Durusu) – Rokethane – Tahlisiye Tepe – Darboğaz İskelesi Çakıl İskelesi RES İstanbul İli, Terkos (Durusu) – Yeniköy Kazıtepesi Kazıtepesi RES Balıkesir İli, Erdek İlçesi Kapıdağ RES İzmir İli, Çeşme İlçesi, Kocadağ Mevkii Kocadağ RES İzmir İli, Çeşme İlçesi, Alaçatı Beldesi,Manastır mevkii Mare Manastır RES RES 30 MW RES 30,4 MW RES 15,2 MW RES 60 MW RES 0,85 MW RES 22,5 MW RES 35,1 MW RES 90,9 MW RES 42,5 MW RES 9.6 RES 9.6 RES 34,85 MW RES 15,2 MW RES 39,2 MW 100,000,000 04/06/2004 ten sonra 30 ay 04/06/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 102,030,000 13/04/2004 ten sonra 28 ay 13/04/2004 tarihinden itibaren 30 yıl 47,660,000 11.09.2003'den sonra 28 ay 11/9/2003 tarihinden itibaren 30 yıl 210,000,000 8/1/2004 tarihinden itibaren 32 ay 8/1/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 3,000,000 İşletmede 01/03/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 80,000,000 27/1/2004 tarihinden itibaren 30 ay 27/1/2004 tarihinden itibaren 25 yıl 140,000,000 27/1/2004 tarihinden itibaren 30 ay 27/1/2004 tarihinden itibaren 25 yıl 300,000,000 27/1/2004 tarihinden itibaren 32 ay 27/1/2004 tarihinden itibaren 25 yıl 160,896,500 04/06/2004 ten sonra 28 ay 04/06/2004 tarihinden itibaren 30 yıl 29,410,000 27/12/2006 tarihinden itibaren 23 ay 27/12/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 29,410,000 27/12/2006 tarihinden itibaren 23 ay 27/12/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 120,698,673 12/12/2006 tarihinden itibaren 26 ay 12/12/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 56,000,000 15/06/2006 tarihinden itibaren 26 ay 15/06/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 128,700,000 20/10/2005 tarihinden itibaren 18 ay 20/10/2005 tarihinden itibaren 20 yıl HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Mazı-3 Rüzgar Enerjisi Santrali Elektrik Üretim Anonim Şirketi Proen Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. Rotor Elektrik Üretim A.Ş. Sabaş Elektrik Üretim A.Ş. Sagap Elektrik Üretim A.Ş. İzmir İli,Çeşme İlçesi Mazı-3 RES İzmir İli, Urla İlçesi, Kıranseki Mevkii Kıranseki RES Osmaniye İli, Bahçe İlçesi, SayranlıKırcalar-KarafenkAslanlıbeltepe-Ançınar Mevkii Osmaniye RES Aydın İli, Çine İlçesi, MadranbabadağıTopçamtepeKayalıktepeMadranbabatepe mevkii Madranbabadağı RES Bilecik İli, Kapaklıköy– Esemen Köyü– Dokuzöküz Tepe– Akçaalan–Küçükkale Tepe Mevkii Kapaklı RES 36,500,000 15/06/2006 tarihinden itibaren 28 ay 14/07/2005 tarihinden itibaren 28 ay 15/06/2006 tarihinden itibaren 49 yıl 14/07/2005 tarihinden itibaren 25 yıl 403,000,000 19/12/2003 tarihinden itibaren 32 ay 19/12/2003 tarihinden itibaren 30 yıl 62,000,000 20/01/2004 tarihinden itibaren 28 ay 20/01/2004 tarihinden itibaren 20 yıl 202,479,010 20/07/2004'ten sonra 34 ay 20/07/2004 tarihinden itibaren 20 yıl RES 22,5 MW 79,000,000 RES 12,75 MW RES 135 MW RES 19,5 MW RES 67 MW 3.2 Şebeke Bağlantı 3.2.1 İletim Sistemine Bağlantı Bilindiği gibi, uluslararası enterkonneksiyonlardan maksimum faydanın sağlanabilmesi için ülkemizin önceliği Batı Avrupa ülkelerinin yer aldığı Avrupa Elektrik İletimi Koordinasyonu Birliği (UCTE) sistemi ile entegrasyon ve senkron paralel çalışmaktır. Böylece enterkonneksiyonlarla bağlanarak senkron paralel işletilen elektrik sistemlerinin yedek paylaşımı ile daha ekonomik, kaliteli ve güvenilir hizmet vermesi amaçlanmaktadır. Türkiye’nin Batı Avrupa ülkeleri ile Avrupa İç Elektrik Pazarı (IEM) kapsamında yapacağı ticaret, halen diğer ülkelerde olduğu gibi, UCTE tarafından koordine edilen teknik kurallar ve Avrupa İletim Sistemi İşletmecileri Birliği (ETSO) tarafından koordine edilen piyasa kurallarına göre yürütülecektir. Türkiye Elektrik İletim Sisteminin UCTE Sistemine bağlantısı çalışmaları 2005 yılından beri TEİAŞ tarafından başarıyla yürütülmektedir. 2007 yılı itibariyle 131,5 MW Kurulu güçte rüzgar santrali işletmede, 1293 MW lisans almış rüzgar santrali bulunmakta olup, lisans başvurusunda bulunan rüzgar santralleri toplam kurulu gücü de 10497MW’tır. Türkiye Elektrik İletim Sistemine yüksek miktarda kurulu güçte rüzgar santrali bağlantısı konusunda planlama çalışmaları sürdürülmektedir. Elektrik İletim sistemine bağlantı çalışmalarında temel alınan prensipler özetle aşağıda sunulmuştur: • İletim Sistemi yedek miktarının her bir rüzgar santrali için gerçekleşen yıllık maksimum tahmin sapması dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. • Toplam rüzgar santrali kurulu gücü kadar yedek kapasitenin diğer santrallerden yedeklenmesi gerektiği bildirilmektedir. Darboğaz yönetimi önlemlerinin uygulayıcısı olan İletim Şirketlerine iletim darboğazlarının aşılabilmesi için gerektiğinde santrallerin HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-11 üretimine/işletmesine müdahale edilebilmesi için yetki verilmesi, bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerekli görülmektedir. • Her ülkede hükümetlerin veya Elektrik Piyasası Düzenleyici Kurumlarının, söz konusu maliyetlerin serbest piyasa koşullarına uygun olarak “sebep olan”dan veya tüm kullanıcılardan alınmasıyla ilgili kararı bir an önce alarak konuya açıklık kazandırılması gerektiği belirtilmektedir. • Rüzgar santrallerinin hem ülke içindeki iletim sistemi transfer kapasitesini hem de ülkeler arasında yapılan sınır ötesi elektrik ticaretini kısıtladığı bildirilmektedir. • Ayrıca rüzgar santrallerinin arz güvenliği ve kalite kriterlerine bozucu etkileri de incelenmiştir. Rüzgar santrallerinin bölgesel etkileri ve şebeke etkileri ayrı ayrı değerlendirilmektedir: Bölgesel bozucu etkiler arasında: -İletim hatlarında ve trafolarda akışlarda, trafo merkezlerinde gerilimlerde değişiklikler -Koruma sistemleri, kısa devre arıza akımları ve şalt tesislerinde değişiklikler -Arz kalitesinde değişiklikler (Harmonik, fliker…) Şebekeye olan bozucu etkileri arasında ise: -Sistem dinamiği ve stabilite -Reaktif güç kontrolu ve gerilim -Frekans kontrolu ve konvansiyonel santrallerde sık sık yük alma/yük atma sorunları bulunduğu bildirilmektedir. Rüzgar santralleri diğer konvansiyonel santrallerden yakıt karakteristiği (rüzgar, primer kaynak), kaynakların yeri (sistemin genellikle zayıf olduğu uç noktalar) ve elektrik makineleri bakımından farklıdır. • Rüzgar santrallerinin primer enerji kaynağı olan rüzgar, depolanamadığı ve kontrol edilemediği için, bu santraller, termik ve hidrolik santrallerin kontrol edilebilirliğinden ve emre amadeliğinden çok farklıdır. • Rüzgar santrallerinin kurulu gücü arttıkça arz güvenliği ve kalitesinin korunabilmesi için daha gelişmiş teknolojik çözümler gerekli olacak, ancak bu çözümler, gölge konvansiyonel santraller gibi, son derece pahalı olabilecektir. Ayrıca rüzgar santralleri için geliştirilmiş özel yük dağıtım merkezlerinin (İletim Şirketinin mülkiyetinde) kurulması gerekli olacaktır. • Rüzgar tahminlerinin doğruluğunun sağlanması için tahminlerde kullanılan teçhizat üzerinde çalışılmakta ve gelişmeler sağlanmaktaysa da bu konudaki eksikliklerin giderilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. • Rüzgar santrallerinin kısa devre arıza akımına katkısı azaltılmış olmakla birlikte, UCTE şebekesindeki girift (meshed) yapı nedeniyle, İletim Sisteminde oluşabilecek bir kısa 3-2-12 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU devre arızasının, komşu İletim Sisteminde gerilim çökmesine sebep olabileceği belirtilmektedir. • Rüzgar santrallerinin arıza ve arıza sonrası sağlaması gereken tepkileri kriteri rüzgar santralleri sebebiyle bölgesel gerilim çökmesi oluşmasını engelleyen çok gerekli bir kuraldır. • Rüzgar santralleri türbinlerinin, eşdeğer kurulu güçteki konvansiyonel santrallerin senkron generatörlerinin temel karakteristiklerine sahip olmadıklarından sistem dinamiği ve stabilitesi üzerinde bozucu etkilere neden olduğu belirtilmektedir. İletim Sistemlerine artan miktarlarda rüzgar santrallerinin bağlanması nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi, elektriğin arz güvenliği ve kalite kriterlerinin sağlanabilmesi için rüzgar türbinlerinin arıza ve arıza sonrasında uyması gereken kriterler UCTE İletim Sistem İşletmecileri tarafından incelenmekte ve İletim Şebeke Yönetmeliklerine ilave edilmektedir. İlgili çalışmalar ülkemizde de sürdürülmektedir. • AB ülkelerindeki uygulamaya göre elektrik üretilecek kaynağın menşeinin uygun yenilenebilir enerji kaynağı olduğunu garanti eden yasal belgeler (GoO belgesi) düzenlenmektedir. • Serbest elektrik piyasası koşullarına uygun olarak yenilenebilir kaynaklardan üretim yapan üreticilere dengeleme piyasasında ve bağlantı ve sistem kullanım ücretleri ile ilgili herhangi bir ayrıcalıklı uygulama yapılmaması gerektiği belirtilmektedir. Bundan başka yenilenebilir kaynaklardan üretim yapan üreticilere öncelik (priority dispatch) tanınmasının serbest elektrik piyasasına önemli zararlar vereceği bildirilmektedir. • Yenilenebilir kaynakların teşviki ile ilgili yapılacak yasal düzenlemelerin Avrupa elektrik piyasası sınır ötesi elektrik ticareti mevzuatlarıyla uyumlu olması gerektiği bildirilmektedir. • Farklı ülkelerde uygulanan farklı teşvik yasaları ve düzenlemelerin, Avrupa elektrik pazarında bazı bozulmalara/olumsuzluklara neden olabileceği bildirilmektedir. AB tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarının teşviki ile ilgili her ülkedeki farklı teşvik mekanizmasının birlikte uygulanmasının ve ekonomik sonuçlarını değerlendirmek üzere çalışmalar sürdürülmektedir. • Enterkonnekte sisteme rüzgar santrallerinin bağlantısında bozucu etkiler kadar önemli diğer bir unsur da bağlantı noktalarında iletim kapasitesinin yetersiz kalabilmesidir. Rüzgar potansiyeli yerleşim merkezlerinden uzak bölgelerde olup bu bölgeler şebekenin zayıf olduğu noktalardır. İletim Sistemi, bu bölgelere başka noktalardan bölgenin tüketimi kadar güç ve enerji taşıyabilecek şekilde tasarlanmıştır. Özellikle İletim Sistemine büyük güçte rüzgar santrali bağlantısı önerilmesi durumunda üretilecek elektrik enerjisini her durumda sistemin güçlü tüketim noktalarına taşımak için yeni iletim tesisleri gerekecektir. Bunun için, ya bağlantı noktası ile sistemin güçlü tüketim noktaları arasındaki iletim sisteminin yeni hatların tesisi ile güçlendirilmesi, ya da bağlantının doğrudan uzun hatlarla güçlü noktalara yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla büyük kapasitelerin sisteme bağlantısı için oldukça büyük iletim tesisi yatırımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. • Bu nedenle dağıtım sistemine bağlanabilecek kapasitelerde rüzgar santrali kurulu gücü tercih edilmekte, böylece sisteme bağlantısı için gerekli yatırım maliyeti minimuma indirilip hat kayıplarının azalması sağlanarak rüzgar santralleri projelerinin fizibıl olması hedeflenmektedir. Özet olarak, rüzgar gücünün entegrasyonu bu günlerde Avrupa’da detaylı olarak incelenmektedir. Bu çalışmalar TEİAŞ tarafından yakından takip edilmektedir. HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-13 Rüzgar santrallerinin Elektrik İletim sistemine bağlantısında temel olarak yönetmeliklerimizde yer alan ilgili düzenlemeler aşağıda verilmiştir: Elektrik İletim Sistemi Arz Güvenliği ve Kalitesi Yönetmeliği: “7-k)Bir bağlantı noktasında, sistemin kısa devre gücünün en fazla %5’i kadar kurulu güçte rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantısına izin verilir. Dalgalı yüklerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler için TEİAŞ tarafından ilgili mevzuata göre verilen bağlantı görüşüne ilişkin değerlendirmede, bağlantı noktasındaki mevcut dalgalı yüklerin etkisi de dikkate alınır. Rüzgar hızının belli limitleri aşması durumunda rüzgar enerjisine dayalı üretim tesislerinin otomatik olarak devre dışı olma özellikleri dikkate alınarak, sistemde ani gerilim değişimi ve frekans dalgalanmalarını önlemek amacıyla sistem döner yedeği miktarını aşmayacak kurulu güçte rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi bağlantısına izin verilir. Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesislerinin arıza ve arıza sonrası performansı bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde sunulan grafiğe uygun olarak tasarımlandırılır. Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesislerinin, reaktif enerji ve gerilim gibi teknik konularda sisteme verecekleri rahatsızlığın sınırlandırılması amacıyla rüzgar enerjisine dayalı asenkron rüzgar türbinine sahip üretim tesislerinin güç faktörü 0,99’dan düşük olamaz. Güç faktörü, kullanıcının kuracağı uygun kompanzasyon tesisleriyle yükseltilir.” (12) 3.2.2 Dağıtım Sistemine Bağlantı Rüzgâr türbinlerinden elde edilen elektrik enerjisi mevcut elektrik şebekesine verilmektedir. Ülkemizde genel olarak Sisteme bağlantı yapılan noktaların türleri: • Kurulu gücü 10MW’ın altında olan üretim tesisleri, dağıtım hatları üzerinden. • Kurulu gücü 10MW ile 50MW arasında olan üretim tesisleri, müstakil hat ve fiderle Trafo Merkezlerine (TM) yönlendirilir. • Kurulu gücü 50MW’nın üzerinde olan üretim tesisleri, 154 kV gerilim seviyesinden direk olarak bağlanır. 3-2-14 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Üretim santrallarının bağlantı prosedürü; —Üretici Tüzel kişi, Sisteme bağlantı talebini EPDK’ya bildirir. —EPDK, talebi TEİAŞ ve/veya TEDAŞ’a iletir. —TEİAŞ ve/veya Dağıtım şirketi bu konudaki bağlantı ve sistem kullanım görüşünü 45 gün içinde verir. EPDK Tüzel Kişi Başvurusu EİAŞ TEDAŞ Bölgesel Dağıtım Şirketi Yerel Müessese Yatırım Alanı İncelemesi Dağıtım Şirketi tarafından değerlendirme yapılabilmesi için gerekli olan bilgiler şunlardır: • Üretim Tesis Bilgileri (Tesisin adı, adresi, ünite sayısı, kurulu gücü, ünite çıkış gerilimi, cosØ değeri) • Tek hat şeması. • Üretim tesisinin yerini gösteren 1/25 000 harita. • Lisans başvurusunda beyan edilen termin programı. Bölge Dağıtım Şirketi tarafından üretim şirketlerinin bu taleplerine teknik kriterler zorlanmadığı sürece uygun görüş verilmektedir. Ancak; • Santrallerinde üretilen elektriğin o bölgede tüketilememesi • Uygun kesitte dağıtım hattı olmaması • Üretim santralının yönlendirildiği Trafo Merkezinin (TM) çok uzak olması durumunda uygun görüş verilememekte ve gerekirse iletim sistemi üzerinden sisteme erişimi önerilmektedir. HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-15 Rüzgar Santralları özelinde ayrıca; TEİAŞ tarafından bağlantı noktasındaki sistemin kısa devre gücünün % 5'ine kadar RES kurulmasına izin verilmesi ve TEDAŞ tarafından da bu kritere uyulması sonucunda, söz konusu bölgelerdeki rüzgar potansiyelinin değerlendirilmesinde sorun yaşanmaktadır. Rüzgar santrallarının sisteme bağlantısında bozucu etkiler kadar önemli diğer bir unsur da bağlantı noktalarında iletim kapasitesinin yetersiz kalabilmesidir. Türkiye'de rüzgar kaynağı açısından cazip olan kıyı bölgelerindeki iletim/dağıtım sistemi, bölgenin tüketimi kadar güç ve enerji taşıyacak şekilde tasarlanmıştır. Rüzgar santralı başvurularının yoğun olarak yapıldığı bölgeler Çanakkale, İzmir, Balıkesir, Bandırma ve Hatay illeridir. 3.2.3 Sisteme Bağlantı Görüşü Oluşturulması: Bölge Dağıtım Şirketlerine intikal eden talepler, bağlantı görüşü için incelenir. Buna göre; • Bağlantı yapılan hat ile ilgili karakteristikler, • Bağlantı yapılacak Dağıtım Merkezi ve Kesici Ölçü Kabinlerin bilgileri, • 154/33 kV Trafo Merkezindeki trafo güçleri ve fider durumu, • 154/33 kV Trafo Merkezine bağlı/bağlanacak üretim tesisleri, • Mevcut yapının uygun olmaması halinde alternatif bağlantı şekli, incelenerek, • Santral bağlantısı ve sistem kullanımı için EPDK’ya nihai bağlantı görüşü ve bağlanma kriterleri yazılır. • Santralın yönlendirildiği Trafo Merkezinde 16 kA kısa devre kesme akımının aşılıp aşılmadığının hesaplanması için TEİAŞ tarafından kontrol edilir ve EPDK’ya ilgili santralın bağlantısı bildirilir. • Yazışmalarının bir nüshası bilgi için ilgili firmaya gönderilerek takip etmeleri sağlanır . 3.2.4 Santral Bağlantısı ve Sistem Kullanımında Yaşanan Sorunlar Trafo Merkezlerinde (TM) santral bağlantıları için istenen donanımlı hücre sayıların yetersizliği, 1. Trafo Merkezi veya Dağıtım Merkezindeki (DM) fiderlerin belirlenen kriterlere uygun donatılmaması, 2. Seçilen dağıtım merkezi yerinin uygun olmaması, 3. Fizibilite raporunda öngörülen maliyetlerin aşılması, 4. Sistemde çalışanları ikaz edecek kilitlemelerin yapılmaması, olarak sıralanabilir (!3). 3-2-16 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 4. RÜZGAR ENERJİSİ EKONOMİSİ VE MALİYETLER 4.1. Rüzgar Enerjisinin Ekonomisi Rüzgâr enerjisi ekonomisini belirleyen ana faktörler; rüzgâr türbinleri, temel ve şebeke bağlantısı dahil yatırım maliyeti, işletme ve bakım maliyeti, elektrik üretimi veya ortalama rüzgâr hızı, türbin ömrü ve faiz oranıdır. Bu faktörler arasında rüzgâr türbinlerinden elektrik üretimi ve onlarla ilgili yatırım maliyetleri en önemlileridir. Elektrik üretiminin rüzgâr koşullarına çok bağlı olması sebebiyle, uygulama yerinin doğru seçilmesi, ekonomik uygulanabilirlikte kritik öneme sahiptir. 4.2. Rüzgar Enerjisinin Maliyetleri 4.2.1. Yatırım Maliyetleri Günümüzde kurulu rüzgâr gücü kapasitesinin kilovat (KW) başına ortalama maliyeti, 900-1100 €/KW arasında değişmektedir. Türbinler bu toplam maliyetin yaklaşık % 80'ini; temeller, elektrik tesisleri, şebeke bağlantı, arazi, yol yapımı, danışmanlık ve finansman maliyetleri de geriye kalan % 20'yi meydana getirmektedir. Türbin ömrü boyunca işletme ve bakım maliyetleri, 1,2 €cent/KWh'dir. Daha büyük boyutlu türbinlere doğru olan eğilim, işletme ve bakım maliyetlerini azaltacaktır (2). işletme aşamasında bir enerji santralinin en büyük gideri olan hammadde gideri olduğu gözönüne alındığında, RES ‘ te bu gider nerdeyse “ 0 “ olmaktadır. Hammadde giderinden sonra diğer en büyük gider olan personel giderinin ise ihmal edilebilirdir. 4.2.2. Üretim Maliyetleri Bütün faktörler bir arada düşünüldüğünde, rüzgârdan enerji üretim maliyetleri şu şekilde belirtilebilir: 4–5 €cent/KWh: Oldukça iyi rüzgâr hızına (50 metre yükseklikte 6,9 m./sn.ortalama rüzgâr hızı) sahip olan yerlerde. Genelde kıyı bölgelerinde. 6–8 €cent/KWh: Düşük rüzgâr hızına (50 metre yükseklikte 5,3 m./sn. yıllık ortalama rüzgâr hızı) sahip olan yerlerde. Bu maliyet hesaplamaları 850–1500 KW kapasite aralığındaki orta büyüklükte rüzgar türbinleri, 900–1100 €/KW arasında yatırım maliyeti, 20 yıllık ömür süresince 1,2 €cent/KWh işletme ve bakım maliyeti ve yıllık % 7,5 faiz oranı varsayımına göre yapılmıştır. Rüzgârdan üretilen elektrik enerjisinin maliyeti, teknoloji geliştikçe düşmektedir, Kıyıdaki türbinlerin ortalama maliyeti 1980'lerin ortalarında kurulan 95 KW'lık türbin için 8,8 €cent/KWh'den 1000 KW'lık makine türbin için 4,1 €cent/KWh'e düşmüştür. Maliyetlerde 15 yılda % 50'den fazla düşüş sağlanmıştır. Rüzgârdan mümkün olan en fazla enerjinin en düşük maliyetle elde edilmesi konusunda çalışmalar sürdürülmektedir. Bu çalışmalar daha güçlü rotorlar, daha uzun kanattlar, geliştirilmiş elektronik kontrol sistemleri, kompozit malzemelerin geliştirilmesi ve kullanımı, rüzgâr tahmin sistemlerinin geliştirilmesi, kıyı ötesi sistemler ve yerleştirme vb. konuları içermektedir (2). HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-17 5. RÜZGAR ENERJİSİ VE ÇEVRE 5.1 Rüzgar Enerjisinin Çevresel Etkileri Rüzgâr enerjisinin sağlayacağı faydaları bedava, tükenmez, bol, düşük maliyetli, temiz enerji,.kaynak güvenliği sebebiyle ithal yakıtlara olan bağımlılığı azaltması,.modüler olması şeklinde özetlenebilir. Ancak bazı yan etkileri de vardır. Rüzgâr türbinlerinin kullanımına bağlı olarak görülebilecek bu etkiler; görüntü rahatsızlığı, arazi kullanımı, gürültü, elektromanyetik girişim ve kuşlara olan etkidir. Rüzgâr santralları geniş bir arazi üzerinde belli aralıklarla yerleştirilmiş bir çok türbinden meydana gelir. Bu sebeple rüzgâr santralları iki yönlü arazi kullanımına uygundur. Hesaplamalar arazinin ancak % 1’inin rüzgâr türbinleri tarafından kullanıldığını göstermektedir. Arazinin % 99'unun ise tarımsal amaçlar için veya doğal alanlar olarak kullanımına devam edilebilir Rüzgar türbinlerinden yayılan gürültü iki kaynaktan üretilir ve her biri insan kulağını farklı bir şekilde etkiler. Birincisi aerodinamik ya da geniş bant gürültüsü; bu gürültü türbinin kanatları üzerinden hava geçerken oluşur. İkincisi tonal veya tek frekans gürültüsüdür ve dişli kutusu ve generatör gibi dönen mekanik ve elektriksel elemanlar tarafından oluşturulur. Rüzgar türbinleri ile en yakın yerleşim birimleri arasındaki uzaklığın standart 400 m’den az olmaması koşulunda gürültü koruması sağlanmaktadır. Dönen kanalların çıkardığı ritmik hışırtı sesi şeklindeki aerodinamik gürültünün azaltılması için de, optimum kanat tasarımı ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. 1 MW'lık bir rüzgâr türbininden 300 metre uzaklıkta gürültü seviyesinin 45 dB olması beklenmektedir. Kule veya kanatlarla çarpışma sonucu kuşların ölmesi veya türbinler çevresindeki kuş dinlenme veya beslenme yerlerinin bozulması yine çevresel bir risktir. Sadece kuşlar için değil diğer tüm bitki (flora) ve hayvan türlerinin (fauna) ve onların su sistemlerinin kompleks yapısının parçalanması yani tüm ekosistem için de endişeler vardır. Bu nedenle örneğin Danimarka, Hollanda ve Yunan Hükümetleri rüzgar tarlalarını çevresel olarak hassas bölgelerin dışına kurmaya çalışmaktadır. Bütün elektrik üretim tesisleri gibi rüzgar türbinleri de can ve mal güvenliği açısından risk oluşturmaktadır. Bir rüzgar türbininin güvenlik tehlikeleri, süratle dönen pervaneden kanat kopması veya kanat parçalanması sonucu etrafa saçılacak parçalardır. Bazı çok özel hava koşullarında kanatların üzerinde oluşan buzlar da dönmenin etkisiyle çevreye saçılarak risk oluşturabilirler. Tasarımın iyi olmaması, uygun olmayan inşaat koşulları, bakımsızlık, metal yorgunluğu veya fırtınalar gibi birçok faktör rüzgar türbinlerinin güvenlik açısından tehlike oluşturmasına neden olabilir. Rüzgar santralları genellikle yüksek ortalama rüzgar hızlarına sahip kırsal alanlarda kurulur. Bu alanlar aynı zamanda arkelojik açıdan önemli alanlar olabilir. Bu nedenle santral kurulmadan önce bölgenin ayrıntılı arkeolojik açıdan etüdünün yapılması gerekir. Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (EWEA), başarılı rüzgar türbin projelerinin geliştirilmesini sağlamak için "Rüzgar Enerji Gelişimleri için En İyi Pratikler (Best Practice Guidelines for Wind Energy Development) adı altında bir doküman hazırlamıştır. Bu dokümanda diğer çalışmaların yanı sıra çevresel etkilerin minimize edilebilmesi için yer seçiminden başlayarak, proje fizibilite, planlama, montaj, işletme ve söküme kadar tüm aşamalarda çevresel etki değerlendirme ile ilgili yapılacak çalışmalar belirtilmektedir (1 ve 2). 3-2-18 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 5.2 Rüzgar Enerjisi ve Karbondioksit Emisyonları Günümüzde rüzgâr enerjisi, enerji üretiminde yenilenebilir kaynaklar arasında en ucuz olan ve fosil yakıtlı santrallarla en fazla rekabet edebilecek olan enerji kaynak-çevresel faydalarından birisidir. C02 azaltılmasından sağlanacak yararların miktarının belirlenmesi rüzgâr enerjisinin hangi enerji üretim türü yerine kullanılacağına göre değişir. AB'de 2000 Yılında rüzgâr enerjisi kullanılarak yaklaşık 15 Milyon ton C02 emisyonun engellendiği belirtilmiştir. Rüzgar enerjisinde yakıt olarak karbondioksit veya diğer bir sera gazı üretme durumu bulunmamaktadır. Karbondioksit üretimi sadece türbin yapımı sırasında kullanılan enerji ile gerçekleşmektedir.. 5.3 İklim Değişikliği ve Rüzgar Enerjisi Dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük felaket şeklinde ifade edilen iklim değişikliğinin temel nedeni enerji üretimi sonucunda atmosfere salınan sera gazlarıdır. Bu durumda sera gazı üretmeyen veya üretimi en az olan enerji kaynaklarını kullanma zorunluluğu gün geçtikçe daha da anlaşılır hale gelmiştir. Bu kaynaklar yenilenebilir enerjilerdir. Fakat yenilenebilir enerji kaynakları doğrudan iklim ile bağlantılıdırlar. İklim ile doğrudan bağlantılı ve iklimin önemli bir parametresi olan rüzgar şiddet ve yönündeki değişiklikler rüzgar enerjisini de doğrudan etkileyecektir. Rüzgar enerjisinde ise kara-deniz etkileşimi önem taşımaktadır. Yerin ve denizlerin daha fazla güneşlenmeleri sonucunda rüzgar enerjisinde maksimumların artması beklenmektedir. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olmasından dolayı enerji üretiminde faydalanılan rüzgar şiddetleri iklim değişikliği durumunda da gözlemlenecektir. Küresel ölçekte şu ana kadar yapılan çalışmalarda, ısınma patternleri ve diğer bölgesel ölçekli olaylarda (rüzgar paternlerinin değişimi, yağış ve beklenen bazı ekstrem olaylarda) hala yüksek belirsizlikler bulunmaktadır. Dolayısıyla global ölçekte iklim değişikliği ile birlikte sirkülasyonların izlediği yol ve şiddet bakımından rüzgar büyük belirsizlikler içeren meteorolojik bir değişkendir. Ayrıca iklim değişikliği ile beraber ülkemizde tarım alanları azalma göstereceği, yani kurak bölgelerin artacağı tahminleri yapılmaktadır. Yani tarım yapılamayan fakat şiddetli rüzgarların bulunduğu alanlarda rüzgar türbinleri kurulacak bölgeler artacaktır. Bu durumda verimsiz kurak topraklar bu enerji kaynağı için kullanılabilecektir. Yukarıda detayı verilen Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlasındaki yararlanılabilir enerji alanları ve dolayısıyla enerji potansiyeli artmış olacaktır [15]. 6. FİNANSMAN MEVZUAT VE TEŞVİKLER 6.1 Finansman Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik enerjisi üretim santralları genelde ilk yatırım maliyeti yüksek, planlamadan üretime geçişi 8–10 yılı bulan, geri ödemesi uzun, işletme sırasında şartlarda değişme olasılığı v.b sorunları bulunan bir yatırım olarak değerlendirilmekte ve bu görüşler çoğu kez de caydırıcı olmaktadır. Oysa, ilk yatırım maliyetinin özellikle yüksek olduğu bazı santrallarda bile, makul bir elektrik tarifesi ile elde edilebilecek gelir, çok düşük işletme-bakım ve yenileme masrafı, ve genellikle santralın sağladığı çok maksatlı yan faydalar ile oldukça uzun amortisman döneminde dengelenebilmektedir.) Bugün için en düşük yatırım maliyetine sahip gözüken doğalgaz yakıtlı santrallar bile, fiziki ve ekonomik ömürleri içinde mukayese edildiğinde, hidroelektrik santralların ekonomik olarak daha rantabil yatırımlar olduğu rahatlıkla ortaya konulabilmektedir. Enerji yatırımlarının genelde yüksek maliyetli olması nedeni ile dünyada önceleri ağırlıklı olarak kamu tarafından gerçekleştirilmiştir. Bazı ülkelerde de alım garantileri verilerek Yap-İşlet-Devret (YİD), Yap-İşlet (Yİ) ve İşletme Hakkı Devri Modelleri (İHD) gibi özel sermayenin katılımının sağlayıcı finansman modelleri uygulamaya konmuştur HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-19 Rüzgar elektrik enerjisi üretim santralları işletme maliyetleri düşük ama yatırım maliyetleri yüksektir. Ancak rüzgar türbinler teknolojilerindeki son gelişmeler ilk yapım maliyetlerini aşağıya çekmeye başlamıştır. Enerji projelerinin büyük çoğunluğu, geleneksel olarak, Ülkemizde de olduğu gibi kamu yatırımı yada yakın denetiminde gerçekleştirilmiş, veya kamu kuruluşlarının projenin çeşitli aşamalarındaki yönetimi (planlama, projelendirme, yapım, işletme-bakım hatta zamanı geldiğinde rehabilitasyonu veya iyileştirilmesi) altında geliştirilmiştir. Rüzgarın uzun hizmet süresi, çok düşük işletme maliyetleri, sürdürülebilir ve güvenilir uygulama ve kesin olarak engellenebilir sera gazı emisyonu gibi faydaları da bu enerji üretim kaynaklarının geliştirilmesinde etken olmuştur. Kamu tekelinden ve denetiminden vazgeçilerek serbest enerji piyasasına geçiş ile yeni enerji tesislerinin geliştirilmesi ve finansmanın da özel sektöre öncelik verilmekte ancak, özel sektör ise inşaat süresi kısa ve geri dönüşü hızlı düşük rizikolu projelerin çekiciliği karşısında, büyük sermaye gerektiren projelere karşı isteksizlik duymaktadır, 6.2 Mevzuat 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat’ta elektrik enerjisi üretimi, iletimi ve dağıtımı konusunda serbest piyasa koşullarına göre uyulması gereken kuralları belirtilmiştir. Hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyo-kütle, biyogaz, dalga, akıntı enerjisi, ve gel-git ile kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı 15 kilometrenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarını kapsayan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin 5346 sayılı Kanun ‘un amacı; yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretim amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesidir. Kanun’un 5. ve 11 Maddelerinde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin iç piyasada ve uluslararası piyasalarda alım satımında kaynak türünün belirlenmesi ve takibi için üretim lisansı sahibi tüzel kişiye EPDK tarafından “Yenilenebilir Enerji Kaynak (YEK) Belgesi verilmesi öngörülmektedir (16). 6.3. Teşvikler 6.3.1 Tanım Ekonomik literatürde “teşvik” kavramı, belirli ekonomik faaliyetlerin diğerlerine oranla daha fazla ve hızlı gelişmesini sağlamak amacıyla, kamu tarafından çeşitli yöntemlerle verilen maddi ve/veya gayri maddi destek, yardım ve özendirmeler olarak tanımlanır. Ülkelerarası rekabet, ülkelerin endüstrilerine değişik biçimlerde devlet yardımları vermelerine yol açmıştır. Ancak, uygulanan teşvikler, yani devlet yardımları öngörülen hedeflere ulaşmaya yardımcı olmasına karşın, uluslararası ticarette olumsuz etkiler yaratmış olmasından dolayı dünya ticaretinde serbestlik sağlama amacına ters düştüğü de kabul edilmektedir. Bundan dolayı bu konuda politik, yasal ve ekonomik şeffaflık önerilmektedir (17). 6.3.2 Dünyada Teşvik Sistemi Dünyada genel olarak yatırımların teşvikinde; gümrük muafiyeti, yatırım indirimi, vergi indirimi, ayni ve nakdi yardımlar, vergi, resim, harç istisnası, bedelsiz arsa gibi yatırım teşvik araçları ve 3-2-20 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU ihracatı artırmak için de ihracat tutarına çeşitli oranlarında prim ödenmesi gibi teşvik araçları yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Dünyanın en büyük ticari bloğu olan Avrupa Birliği açık ve doğru bir uluslararası ticaret sistemini öngörmekte ve bu konuda sıkı denetimde bulunmaktadır. Toplulukta verilen her yardım uluslararası ticaretin serbestleşmesini amaçlayan GATT (General Agrement on Trade and Tariff) kurallarına uygun yapılmak zorunda ve bu amaçla Topluluk Anlaşması (Roma Antlaşması) ile buna yasal bir çerçeve getirilmiştir. Devlet yardımlarına ilişkin diğer anlaşma da “Uruguay Round”’dır ve bir çok ülke, yardımlara ilişkin bu anlaşma kapsamında yapılan görüşmelere katkılar sunmuşlardır. Amerika Birleşik Devletleri’nin önerisi, yasaklanmış yardımların kategorilerinin yaygınlaştırılması ve telafi edici vergi kullanımının kolaylaştırılmasıdır. İhracat yardımları genelde yasaklanmakta ve araştırma ve geliştirme (AR-GE), çevre ve enerji verimliliği konularında verilen desteklere izin verilmektedir. ABD dahil, dünya devletleri serbest ticaretin öncülüğünü yaparken, bir yandan da ekonomisinin gerektirdiğine inandığı korumacılık önlemlerini alabilmektedir. Avrupa ve ABD’deki enerji sektöründe uygulanan teşviklere bakıldığında, liberalleşmeyi teşvik edici unsurlarla beraber enerji verimliliği ve çevre yatırımları ile yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan santrallarının vergi indirimleri, ucuz krediler, hibeler, sabit fiyat garantileri gibi teşvik araçları vasıtasıyla desteklendiklerini görmekteyiz. Bu bağlamda Türkiye gibi gelişmekte olan ve Avrupa Birliği’ne katılma sürecinde olan bir ülke için kalkınmayı kolaylaştırıcı devlet yardımları kabul edilebilir gözükmektedir. Çevre konusuna duyarlılıktan kaynaklanan yenilenebilir enerjiye ilgi neticesi bir sürü kuruluşun bankalar aracılığı ile ucuz kredi ve devlet ve bazı kuruluşlarca verilen hibe şeklindeki desteklere varıncaya kadar değişik teşvik unsurları dünya da uygulanmaya başlanmıştır (18,19). 6.3.3 Türkiye’de Teşvik Sistemi Türkiye’de yatırımların teşviki, Kalkınma Planları ve Yıllık Programlar doğrultusunda hazırlanan mevzuat ile yürütülmektedir. Kalkınma planı ve yıllık program hedeflerine uygun olarak hazırlanan teşvik mevzuatı ile bölgeler arası dengesizlikleri gidermek, sermayeyi tabana yaymak, istihdam yaratmak, katma değeri yüksek, ileri ve uygun teknolojileri kullanmak ve uluslararası rekabet gücünü sağlamak için yatırımların uluslararası yükümlülüklerimize aykırılık teşkil etmeyecek şekilde yönlendirilerek desteklenmesi amaçlanmaktadır. Ülkemizin taraf olduğu iki önemli anlaşma Dünya Ticaret Örgütü (Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması) ile Türkiye-AB arasında bir gümrük birliği tesis eden 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın rekabet ve devlet yardımlarına ilişkin hükümlerine göre, ihracat performansına dayalı destekler “Yasaklanmış Tedbir” olarak değerlendirilmekte, spesifik olarak tabir edilen sektörel teşvik politikalarına ise imkan tanımamaktadır. Diğer taraftan, bölgesel kalkınmaya yönelik faaliyetlerin ve yatay amaçlar olarak tabir edilen küçük ve orta boy işletmelerin, AR-GE ve çevre korumaya yönelik faaliyetlerin desteklenmesine ise izin verilmektedir. 10.06.2002 tarih ve 2002/4367 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uygulanmasına ilişkin 2002/1 sayılı Tebliğ çerçevesinde enerji üretimine yönelik yatırımlarda Gümrük Muafiyeti, KDV İstisnası, Vergi, Resim ve Harç İstisnası ve % 100 Yatırım İndirimi gibi destek unsurları uygulanmaktaydı. Ancak, 24.04.2003 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda düzenleme yapan 4842 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile, teşvik belgelerinde yatırım indirimi uygulaması kaldırılmış ve amortismana tabi iktisadi kıymetler teşvik belgesi düzenlenmesine gerek olmadan yatırım indirimi istisnasından yararlanabilir hale getirilmiştir. Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5035 sayılı Kanun’un 30.Maddesi gereğince 02.01.2004 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-21 tarihinden itibaren anılan istisna kapsamı harçlar kaldırıldığından Vergi, Resim ve Harç İstisnası da Teşvik Belgesi kapsamından çıkartılmıştır. 28.08.2006 tarih ve 2006/10921 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uygulanmasına ilişkin 2006/3 sayılı Tebliğ çerçevesinde KDV istisnası ve Gümrük muafiyeti teşvik unsurlarının yanı sıra faiz desteği ilave edilmiştir. Faiz desteği, -Kalkınmada öncelikli yöre yatırımlarında (KÖY), KOBİ yatırımlarında, AR-GE ve Çevre yatırımlarında kullanılacak en az 1 yıl vadeli yatırım kredileri ile ilgili olarak ilk 4 yıl için uygulanmak kaydıyla - AR-GE yatırımlarının gerçekleştirilmesin için Müsteşarlıkça uygun görülen yatırım dönemini müteakip azami 1 yıllık sürede gerekli olan işletme malzemelerinin teminine yönelik olarak kullanılacak en az 6 ay ve en çok 12 ay vadeli işletme kredileri ile ilgili olarak Her itfa planında belirtilen ödenecek faizin veya kar payının, yeni Türk Lirası cinsi kredilerde 5 puanı, döviz kredilerinde ise 2 puanı bütçeden karşılanabilmesidir. (17,20) Ancak, yatırım kredisi için uygulanacak faiz desteği tutarı azami. AR-GE ve Çevre için 300 bin YTL, KOBİ yatırımları için 200 bin YTL, KÖY’lede yapılacaklar için ise 1 milyon YTL’sıdır. ARGE yatırımlarına yönelik işletme kredisi için uygulanacak faiz desteği tutarı ise 100 bin YTL’sını geçemez. Ayrıca anılan Tebliğ ile teşvik belgeli yatırımlarda asgari % 20 asgari özkaynak oranı kaldırılarak gelişmiş yörelerde de her türlü konuda yatırımın komple yeni yatırım olarak desteklemesine izin verilmiştir. Genel teşvik sistemi ile her yıl ortalama 5.000 yatırım projesi Yatırım Teşvik Belgesine bağlanmaktadır. Özel sektör yatırımlarının yaklaşık %30’u teşvik belgeli olarak gerçekleşmektedir. Bu oran, düşük faizli kredi ve hibe türü teşvik unsurlarının uygulandığı dönemde ortalama %50-55 iken bu teşvik unsurlarının kaldırılması ile %15–20 azalmış ve Yatırım İndirimi ve Vergi Resim Harç İstisnası teşvik unsurlarının Teşvik Belgesiz olarak uygulamaya dönüştürülmesi ile daha da düşmüştür. Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünce 1980-30.6.2003 döneminde düzenlenen 35.200 adet Belgenin yaklaşık %1,5‘u enerji sektörüne aittir. KOBİ Mevzuatı çerçevesinde 1997-2005 döneminde çoğu Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerine ait 7.377 adet belge düzenlenmiş ve 223.164.779 YTL’lık yatırım ve 76.080.701 YTL’lık işletme kredileri kullandırılarak 52.525 kişilik istihdam sağlanmıştır. 1980 yılından itibaren, çeşitli dönemlerde yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararlar ve ilgili mevzuatları çerçevesinde, Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğünce 1980-1.12.2005 tarihleri arasında yerli yatırımcılar için düzenlenen toplam 75.411 adet belgenin 691 adeti enerji sektörüne ait olup, bu Yatırım Teşvik Belgeleri’nin toplamda payı adet bazında % 1, yatırım tutarı bazında yaklaşık %9 ve yaratılan istihdamda ise %1,5 civarındadır (20). Bu rakamlar enerji sektörünün, sermaye yoğun sektör olduğunu ve otomasyona dayalı olduğunun göstermektedir. Elektrik enerjisi yatırımları, ilk kez 96/8639 sayılı Kararname ile bu yatırımların özel önem taşıyan sektör kapsamına alınarak gelişmiş yörede de “komple yeni yatırım” olarak teşvik edilmiştir. 1996 yılından başlayan ve 1997 yılında en üst değere ulaşan artış trendi, enerji darboğazının gündemde olması, Yap-İşlet Devret (YİD) ve YAP-İşlet (Yİ) yatırımlarına olan ilgiden ve enerji sektörü yatırımlarının gelişmiş yörede de komple yeni yatırım olarak teşvik unsurlarından yararlandırılmasından kaynaklanmaktadır (17) Ancak, bu artışın 2002 yılında yaşanan ekonomik kriz etkisi ile düşmesi enerji yatırımlarının, 1997 yılı hariç, teşvik 3-2-22 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU tedbirlerinde meydana gelen değişmelere göre değil, daha çok ülke enerji politikalarına göre gerçekleşmekte olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Enerji sektörü için düzenlenen belgelerin %88’i elektrik enerjisi, %5’i jeotermal ile ısıtma ve soğutma, kalanı da çeşitli yakıt üretimi izolasyon ve baca gazı arıtma tesisleri gibi yatırımlara ait olup, elektrik enerjisi yatırımlarına ait belgelerin %97’si de elektrik enerjisi üretimi yatırımları için düzenlenmiştir. Yaklaşık 645 bin konutun ve 78 bin metrekarelik seranın jeotermal enerji ile ısıtılması teşvikli yatırımlarla gerçekleştirilmektedir. Enerji sektöründe en çok belge, komple yeni, modernizasyon ve yenileme yatırımları ve ağırlıklı olarak sırası ile Marmara ve Ege bölgeleri için düzenlenmiştir. 2005 yılı sonu itibarı ile, enerji sektörüne yönelik belgelerin %13’ü iptal edilmiş, %47’si tamamlanmış ve %40’ı henüz tamamlanmamış görünmektedir. Aynı dönem içinde elektrik enerjisi üretimine yönelik yatırımlar için düzenlenen belgeler, statülerine göre, % 13’ü otoprodüktör, % 32’si Kamu santrallarına (Kepez ve Çukurova dahil), % 5’i YİD ve % 50’si üretim (EPDK’nın üretim statüsünü teşvik etmesi nedeni ile otoprodüktörlerde üretim statüsüne dönme eğilimi artmıştır). santralları şeklinde dağılmaktadır. Santral tipi bakımından da anılan dönem içersinde düzenlenen belgelerin %88’i doğal gaz, kömür ve fuel oil yakıtlı termik santrallara, yaklaşık % 10’u da hidroelektrik santrallara (HES), %2 ‘si rüzgar ve bir adedi de jeotermal enerjiden elektrik enerjisi üretim santralına aittir. Bu değerler ağırlıklı olarak termik santrallar için teşvik belgesi düzenlendiğini göstermektedir (17). Diğer taraftan, 06.02.2004 tarih ve 25365 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve bazı illerde vergi ve sigorta primi teşvikleri uygulamak, enerji desteği sağlamak ve yatırımlara bedelsiz arsa ve arazi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdamı artırmağı amaçlayan 29.01.2004 tarih 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı’nca 2001 yılı için belirlenen fert başına gayrisafi yurt içi hasıla tutarı 1.500 ABD Doları veya daha az olan illerde; gelir vergisi stopajı teşviki, sigorta primi işveren paylarında teşvik ve enerji desteği ve anılan illere ilaveten kalkınmadaki önceki illerde dahil olmak üzere bedelsiz yatırım yeri tahsisi uygulaması yapılmaktadır. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji üretim tesislerin teşvik edilmesi amacı ile Dünya Bankası tarafından Hazine Müsteşarlığına 200 milyon ABD Doları kredi verilmiştir. Bu kaynağın T. Sanayi ve Kalkınma ve T.Kalkınma Bankası vasıtası ile, atık su arıtma ve atıkları geri kazanımı ile ilgili yatırımlara, yatırım tutarının azami %70’ine; rüzgar, su, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretime yönelik yatırımlara, yatırım tutarının azami %50 kredi olarak verilmesi öngörülmüştür. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu gereği yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik enerjisi üretim santrali yatırımlarından lisans bedeli alınmamaktadır. (Lisans Yönetmeliği Madde 12). Anılan Kanun kapsamında hazırlanan Lisans Yönetmeliğinin 30.Maddesi gereğince; Perakende satış lisanslı tüzel kişiler, serbest olmayan tüketicilere satmak amacıyla yapılan alımlarda, yenilenebilir enerji kaynaklı bir üretim tesisinde üretilen elektrik enerjisi satış fiyatı TETAŞ’ın satış fiyatından düşük veya eşit olduğu ve daha ucuz başka bir tedarik kaynağı bulunmadığı takdirde öncelikle olarak söz konusu yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisinde üretilen elektrik enerjisini satın almak zorundadır. Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği uyarınca yenilenebilir enerji kaynakları üretim tesisleri, yük alma ve yük atma tekliflerini Piyasa Mali Uzlaşma Merkez’ine vermekten ve Ulusal Yük Dağıtım Merkezi tarafından verilecek yük alma ve atma talimatları kapsamında bulunmaktan söz konusu Lisans Yönetmeliği’nin 19.Maddesi gereği muaftırlar. Yerli doğal kaynaklar ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerine TEİAŞ ve/veya dağıtım lisanslı tüzel HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-23 kişiler tarafından sisteme bağlantı yapılmasında anılan yönetmeliğin 38.Maddesi uyarınca öncelik tanınmaktadır. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına ilişkin Kanun 5346 sayılı Kanun kapsamında da kaynaklardan üretilen elektrik enerjisinin 7 yıl boyunca Bakanlar Kurul’unca belirlenen fiyattan satın alma garantisi verilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla azami bin kilovoltluk kurulu güce sahip izole elektrik üretim tesisi ve şebeke destekli elektrik üretim tesisi kuran gerçek ve tüzel kişilerden kesin projesi, planlaması, master planı, ön incelemesi veya ilk etüdü DSİ veya EİE tarafından hazırlanan projeler için hizmet bedelleri alınmaması ve yeterli jeotermal ve güneş kaynaklarının bulunduğu bölgelerdeki valilik ve belediye sınırları içinde kalan yerleşim birimlerinin ısı enerjisi ihtiyacının öncelikle bu kaynaklardan karşılanması anılan Kanun’un 7 Madde’sinde öngörülmüştür. Anılan Kanun’un 8.Maddesi çerçevesinde, Orman, Hazine veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan her türlü taşınmazın 5346 sayılı Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi yapma maksadı ile kullanılması durumunda, bu araziler için Çevre ve Orman Bakanlığı veya Maliye Bakanlığı tarafından bedeli karşılığında kiralama yapılmakta, irtifak hakkı tesis edilmekte veya kullanım izni verilerek yatırım döneminde izin, kira, irtifak hakkı ve kullanım bedellerine yüzde elli indirim uygulanmakta ve orman arazilerinde de ORKÖY ve Ağaçlandırma Özel Ödenek Gelirleri alınmamaktadır. 7 SONUÇ VE ÖNERİLER 7.1 Sonuçlar Gelişmiş ülkeler, dünya ekonomik üretiminin %77’sini karşılamakta ve dünya enerji kaynaklarının %6’sına sahip iken, dünya enerji tüketiminin %48’ine hükmetmektedirler. Bu rakamlara göre, enerji kaynaklarına sahip olan az gelişmiş ülkeler, dünya ekonomik üretiminde pay sahibi olmak ve gelişmek için enerji tüketimlerini artırmak zorundadırlar. Ülkemiz yönünden ise; gelişen bir ekonomiye sahip olunması nedeni ile güvenilir, kesintisiz ve ucuz bir elektrik arzı, sanayi kesimi açısından oldukça önemlidir. Türkiye’nin 2000 yılında 1.205 KEP olan kişi başına ticari enerji tüketimi Dünya ortalamasının yaklaşık üçte ikisi seviyesinde, AB ortalamasının üçte biri ve OECD ortalamasının ise dörtte biri seviyesindedir. Avrupa Birliği (AB) çevrenin korunması, arz güvenliği ve sürdürülebilir enerjiye katkısı nedeniyle “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Beyaz Bildirisi”’inde yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verdiğini belirtmiştir. Bu bildiride AB ülkelerinin genel enerji tüketimi içindeki ortalama yenilenebilir enerji oranının 2010 yılına kadar iki katına çıkartılarak %12 ‘ye ulaşması öngörülmüştür. Bu hedefin gerçekleşmesi için yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimini teşvik eden 2001/77/EC sayılı direktifi uygulamaya konulmuştur (2). Sistem emniyeti için tutulan sıcak yedek miktarının belirlenmesi ve teknik ve ekonomik olarak sağlanması, rüzgar santrallerinin şebekeye bağlantısıyla ilgili UCTE çalışmalarının takip edilerek, UCTE Şebeke Yönetmeliğinde yapılacak değişikliklere paralel uygulamaların ülkemizde de hayata geçirilmesi, şebekede ve İletim Sisteminde rüzgar santrallerinin bağlantısıyla ilgili yapılacak genişleme, iyileştirme yatırımları ve ilave yan hizmetler maliyetleriyle ilgili gerekli kaynakların sağlanması, ilgili kanun, yönetmelik ve tebliğlerde gerekli düzenlemelerin yapılması ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. 3-2-24 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 7.2 Öneriler Türkiye’nin uzun vadeli enerji stratejisi, coğrafi konumunun etkisi de hesaba katılarak değerlendirilmelidir. Türkiye, Ortadoğu, Balkan, Karadeniz ve Akdeniz ülkesi olup, bu coğrafyada zengin enerji kaynaklarına sahip komşuları ile yakın ilişki içindedir. Aynı zamanda da AB’ne girmeye aday ve AB’ne bir transit ülke konumundadır. Dolayısıyla, öncelikle enerji talebinin sürekli, güvenilir ve kaliteli bir şekilde karşılanabilmesini teminen öncelikle kıt olan ülke kaynaklarının verimli olarak değerlendirildiği, arzda enerjinin cinsi ve temini konusunda kaynak çeşitliliğini gözeten ve enerji üretim, iletim ve dağıtım tesisi yatırımlarının planlı bir uygulamasını içeren ve dünyadaki konjüktürel gelişmeleri de göz önüne alan planlı bir devlet politikası oluşturulmalıdır. Bu çerçevede, elektrik, doğal gaz ve petrol sektörlerinde özel ve kamu kesimi faaliyetlerini düzenleyerek, tüketici haklarının korunmasının yanısıra, etkin ve verimli bir arz sistemi kurulmasını amaçlayan, rekabete açık, sağlıklı, etkin ve işleyen bir piyasanın oluşturulması için gerekli yeni hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Liberal piyasanın gerektirdiği önemli riskler, planlama görevinin piyasa aktörlerine bırakılması ve İngiltere örneğinde olduğu gibi küçük tüketicilerin seçme serbesti olmadığı geçiş döneminde çok daha fazla pahalıya kullanması ve sektörde yoğunlaşma rekabetin aksine hakim piyasa gücünün (İngiltere’de serbestleşme başlangıcında mevcut 12 bölgesel elektrik şirketi, birleşme ve satın almalar sonucu 5 şirketin kontrolüne geçmiştir. ) doğmasına sebep olabilmesidir. Elektrik sektöründe en büyük özelleştirmelerin yaşandığı İngiltere’de düzenleyici bir kamu kurumu vardır ve iletim tesis ve hizmeti kamusaldır. Fransa’da halen bizdeki eski Türk Elektrik Kurum’unun karşılığı olan EDF Kurum’u ve Avusturya, Kanada ve İsviçre’de benzerleri varlıklarının sürdürmektedirler. Amerika ve Belçika’da ise enerji sektörü kamu -özel olarak karma bir yapıda faaliyete devam etmektedir. Dolayısı ile ülkemiz koşulları gözönüne alınarak ve enerji sektörü faaliyetlerinde kamu yararı öncelikli olması nedeni ile mevcut bazı kurumların yapılarında gerekli iyileştirmeler yapılarak özerkleştirilmesi konusunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.. Enerji sektörü, yapılan istatistiklere göre teknolojinin gelişmesine ve özelleştirmelere bağlı olarak dünyada istihdamın hızla azaldığı sektörlerden biridir. İşsizliğin ivmelediği terörün sektörleşmeye başladığı günümüzde, enerji sektöründe verimli ve güvenli bir şekilde çalışmayı teminen optimal düzeyde istihdamın olmasını sağlayan düzenlemelerin de yapılması da önem arz etmektedir. YEK ile verilen teşvikler özellikle fiyat teşviki yetersiz bulunmakta ve anılan Kanun’un 6 Maddesi gereğince satın alma fiyatı, bir önceki yılın Türkiye ortalama elektrik satış fiyatı olması ve bunun EPDK tarafından her yılbaşında belirlenmesi hüküm altına alınmıştır. Ancak bu fiyatın belirlenmesindeki gecikmelerden kaynaklanan piyasada oluşan belirsizlikten dolayı kredi temininde zorluklar yaşanmaktadır. Orman İdaresi’nin santralın ayrılmaz bir parçası olan enerji nakil hatlarını santraldan ayrı değerlendirerek bu tesislere ait alanı 5346 sayılı YEK Kanunu’nun 8.Maddesinde öngörülen teşviklerden yararlandırmaması yatırımcıyı olumsuz etkilemektedir. . Ülkemizin UCTE sistemiyle senkron paralel çalışma hedefi doğrultusunda, rüzgar santrallerinin sisteme bağlantısında karşılaşılan teknik ve ekonomik sorunların çözümünde UCTE tarafından geliştirilen yöntemlerin izlenmesinde yarar görülmektedir. UCTE sistemiyle senkron işletmeye geçilmesi hedefine uygun olarak AB ülkelerinde serbest elektrik piyasasında yapılan düzenlemelerin, ilgili kanun ve yönetmeliklerin izlenmesi, söz konusu çalışmaların sonuçlanmasından sonra, ülkemizde UCTE uygulamalarına paralel düzenlemelerin yapılması uygun görülmektedir. Rüzgar santralleri türbinlerinin, eşdeğer kurulu güçteki konvansiyonel santrallerin senkron jeneratörlerinin temel karakteristiklerine sahip olmadıklarından sistem dinamiği ve stabilitesi üzerinde bozucu etkilere neden olduğu belirtilmektedir. İletim Sistemlerine artan miktarlarda HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-25 rüzgar santrallerinin bağlanması nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi, elektriğin arz güvenliği ve kalite kriterlerinin sağlanabilmesi için rüzgar türbinlerinin arıza ve arıza sonrasında uyması gereken kriterler belirlenerek ilgili yönetmeliklere ilave edilmelidir. Ayrıca, rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek ancak ENH sistem gücü zayıf olan bölgelere örn.; Çeşme Yarımadası, Çanakkale, Hatay gibi noktalara yeni ve/veya ilave ENH yatırımı yapılabilir ve/veya yatırımcılara yaptırtılabilir Rüzgar enerjisinin zayıf yönü ilk yatırımın biraz pahalı ve güvenilir kaynak olmayışıdır. Dolayısıyla konuyla ilgili AR-GE çalışmalarının desteklenmesi gerekmektedir. Ulusal şebekenin Avrupa şebekesine bağlanması ve entegrasyonu, ülkemizde enerji yatırımı yapılması halinde UCTE üyesi Türkiye’nin herhangi bir enerji yatırımcısı üreteceği elektriği AB ülkelerindeki dilediği kuruluşa serbestçe satabilecektir. Yatırımcının yapacağı bu gibi satış anlaşmaları uluslararası bankalar tarafından garanti olarak kabul edileceği için, Türkiye’de yapılacak enerji yatırımlarının (özellikle yeşil enerji yatırımları) finansman sorunu büyük ölçüde çözülecektir. Bu, Türkiye’de Enerji sektörüne yapılacak yatırımı ve yabancı sermaye akışını da hızlandıracaktır. Gelecekte Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sera gazı emisyonlarının azaltılması zorunluluklarından dolayı oluşacak olan pazar koşulları nedeni ile hidrolik, rüzgar, biokütle (Erozyon tehlikesinde olan ülkemiz için biokütle bitki yetiştiriciliğine önem verilmelidir.), güneş ve jeotermal (Jeotermal ve güneş enerjileri bakımından zengin bölgelerde ısıtmanın bu enerjilerle yapılması teşvik edilmelidir.) gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili yatırımlar, enerjinin üretiminde, iletiminde, dağıtımında ve nihai kullanımında enerji tasarrufu ve verimliliği sağlayan yatırımlar ve yeni enerji kaynaklarının araştırılması kadar santral yapımında kullanılan makine-teçhizatın imalatının desteklenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, ülkemizin ihtiyacı olan yatırımlara yönlendirilmesi, bu yatırımların etkin biçimde gerçekleştirilmesi için öncelikle teşvik sisteminin yeniden yapılandırılması ve teşviklerin ve sonuçlarının sağlıklı izlenebilmesini teminen en azından koordinasyonu sağlayacak bir ünitede toplanmasının gereği ve önemi de açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda da teşvik sisteminin yeni ve etkin teşvik unsurları (değişik oranlı yatırım indirimi ve KDV istinası, hazine arazisi tahsisi, sigorta primlerinin bir kısmının ödenmesi, faiz desteği, belli bir kotaya kadar işçi çalıştırmada değişik oranlarda vergi muafiyeti ve ucuz krediler v.b...) ile donatılarak yeniden yapılandırılması uygun olacaktır. Diğer taraftan, maliyeti artırıcı olan enerji ürünlerindeki yoğun vergilerin (örneğin % 18 KDV oranı, Özel tüketim Vergisi (ÖTV) ve Elektrik enerjisindeki TRT ‘nin payı gibi ...) azaltılması da ayrı bir teşvik sayılabilir. Sonuç olarak enerji sektöründe halen ve bir süre daha Devlet hem bir yatırımcı ve hem de düzenleyici konumda olacağından, özellikle yerli sermayenin enerji yatırımlarına yönlendirilmesi için etkin teşvik politikaları uygulanmalı ve iklim değişikliği senaryolarındaki ülkemiz ve bulunduğu bölge su sıkıntılarının çekildiği ve çekişmelerin daha da artacağı alan olacağı öngörüsü göz önüne alınarak, bölgesel vizyonumuz su ve enerji olarak yapılandırılmalıdır. 3-2-26 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU KAYNAKÇA 1. DEK Kitabı. 2. Türkiye Çevre Vakfı, Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları. 3. STEFFEN, E., German Wind Market and Industry –Current Developments and Perspectives, German Wind Energy Association (BWE), Energy Tech 2007, Thessaloniki, Greece, www.windenergie.de, March 31st, 2007 4. STEFFEN, E., Wind Energy – a German Success Story, German Wind Energy Association (BWE) at the “German RenewableEnergy Day” Chiba, 12th October 2006 5. Global Wind Energy Council (GWEC), www.gwec.net, February 2007 6. Europe’s Energy Crisis, The No Fuel Solution, EWEA Briefing, February 2006 7. International Wind Energy Development World Market Update 2006 Forecast 2007–2011 8. BTM Consult ApS, www.btm.dk, 26 March 2007 9. AWEA, http://www.awea.org/projects/ 10..EİEİ Genel Müdürlüğü Web sayfası, www.eie.gov.tr 11.EPDK, Web sayfası, www.epdk.org.tr 12.TEİAŞ Genel Müdürlüğü 13.TEDAŞ Genel Müdürlüğü AR-GE Planlama ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Çalışması. 14.Wind Power Targets For EUROPEAN, EWEA, 2003 15.Şahin, A.D., Şen, Z., İklim değişikliği perspektifinde Türkiye enerji kaynakları. I. Türkiye İklim Değişikliği Kongresi, 11–13 Nisan, 2007 16.Dr.Serdengeçti T., Erdi H., “Elektrik Piyasası Kanunun Elektrik Enerjisi Sektörüne ve Teşvikler Yönüyle Değerlendirilmesi”, Türkiye 3. Enerji Kongresi; Ankara, (2001). Etkileri 17.Erdi,H.,” Elektrik Enerjisi Sektöründe Serbestleşme ve Teşvikler Yönüyle Bir Değerlendirme”,Türkiye 9. Enerji Kongresi; İstanbul, (2003). 18.Arıcan, İ.,” Avrupa Birliği’inde Enerji İç Pazarının Tamamlanmasına yönelik Uygulamalar”, .Türkiye 9. Enerji Kongresi; İstanbul, (2003). 19.Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Web sayfası, ıea. org. 20.Hazine Müsteşarlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü Web sayfası, www.hazine.gov.tr HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU 3-2-27 3-2-28 HİDROLİK VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÇALIŞMA GRUBU RÜZGAR ENERJİSİ ALT ÇALIŞMA GRUBU RAPORU