volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

Transkript

volfram volfram - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa
Y U R T
M A D E N C I L I Ğ I N I
G E L I Ş T I R M E
V A K F I
Y I L 1 1 S AY I 4 2 1 . S AY I 2 0 1 2 Y I L D A 4 S AY I
YAY I N L A N I R . T Ü R Ü YAYG I N S Ü R E L İ
2012 YILI 1. SAYI
Antik Çağlardan Günümüze
AYAZMANT DEMİR MADENİ
VOLFRAM
Parlak Bir
Bir Geleceğe
Geleceğe
Parlak
Eti Bakır
Bakır A.Ş.
A.Ş. İle
İle
Eti
Hazırlanıyor
Hazırlanıyor
SOMA KÖMÜR
Kömür Bir Değerse,
Onu Üretmek Bir Birikimin Değeridir
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 1
2 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 3
4 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 5
İÇİNDEKİLER
“Türk maden sektörünün en yüksek tirajl› dergisi”
OCAK, SUBAT, MART
2012 Y›l: 11 Say›: 42
Yay›n Türü: Yayg›n, Süreli
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹ST‹RME VAKFI, Ad›na SAH‹B‹: Prof. Dr. GÜVEN ÖNAL,
Sorumlu Müdür : Prof Dr. Işık Özpeker
YAYIN KURULU
Prof. Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Yüksek Mühendis Murat Turan, Yüksek Mühendis Selçuk Buyurgan
Ymgv Yönetim Kurulu
Başkan: Prof.Dr. Güven Önal
Başkan Yardımcısı: Prof.Dr. Işık Özpeker
Genel Sekreter: Murat Turan
Muhasip Üye: Selçuk Buyurgan
Üyeler
Alp Gürkan, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr. Sami Demirbilek, Ekrem Cengiz
Denetim Kurulu
Dr. Dündar Renda, Günaydin Yirmibeşoğlu, Özer Altay
Gerçek Kişiler
Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu,
Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özbayoğlu,
Günaydın Yirmibeşoğlu, Güngör Tuncer, Güven Önal, H.Nijat Gürsoy, Halil İbrahim Kırşan, Halim Demirel,
Hayrettin Elmas, Işık Özpeker, İ.Hakkı Arslan, İlhami Tezcan, İsmet Kasapoğlu, İsmet Sivrioğlu, Lütfi Çallı, Mahir Vardar,
Melih Turhan, Metin Balıbey, Mevlüt Kemal, Murat Dedeman, Murat Turan, Mustafa Sönmez, Necati Kurmel,
Nizamettin Çoban, Oktar Kızılsencer, Ömer Yenel, Özer Altay, Rıfat Kont, Sabri Karahan, Sadrettin Alpan,
Sami Demirbilek, Selahaddin Anaç, Selçuk Buyurgan, Selim Çiçek, Senai Saltoğlu, Taşkın Akdeniz, Tuğrul Erkin,
Yener Cander, Yüceer Göver, Zeki Doğan, Zeki Yavuztürk
Tüzel Kişiler
Altın Madencileri Derneği, Eti Bakır A.Ş., Eti Maden, İTÜ Maden Fakültesi, Maden İşleri Gn. Md., Maden Müh. Odası
MTA, TKİ, TTK, Tümmer, Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türkiye Madenciler Derneği
YAYIMLAYAN
YAYINA HAZIRLAYAN
YURT MADENC‹L‹⁄‹N‹ GEL‹sT‹RME VAKFI
Ymgv Yayın Kurulu
POSTA ADRES‹
Telefonlar:
+90 212 246 2 081
+90 212 230 5 632
Faks:
+90 212 247 5 111
WEBS‹TE
www.ymgv.org.tr
EPOSTA
[email protected]
HARB‹YE, CUMHUR‹YET CADDES‹ 179/5
S‹SL‹ 34367 ‹STANBUL TÜRK‹YE
Telefonlar:
+90 212 246 2 081
+90 212 230 5 632
Faks:
+90 212 247 5 111
WEBS‹TE
www.ymgv.org.tr
EPOSTA
[email protected]
REKLAM VE HALKLA ILISKILER
GÜLSEREN KOÇER
Banka Hesap NumarASI
VAKIFLAR BANKASI
OSMANBEY SUBESI/ISTANBUL
IBAN: TR 030.001.500.158.007.285.379.664
HALK BANKASI
ELMADAG GIRISIMCI SUBESI/ISTANBUL
IBAN: TR 84 0.001.200.975.100.016.003.041
6 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
E-POSTA: [email protected]
[email protected]
Grafik Tasarım
[email protected]
BASILAN MATBAA
ardıçlı form kagıtçılık mAtbaacılık
ımç 5. blok arkası
n0: 42
unkapanı - ıstanbul
Telefon:
+90 212 512 16 31 pbx
Antik Çağlardan
Çağlardan Günümüze
Günümüze
Antik
Ayazmant Demir
Demir Madeni
Madeni
Ayazmant
VOLFRAM Parlak Bir Geleceğe
Eti Bakır A.Ş. İle Hazırlanıyor
BİLFER MADENCİLİK syf.21
ETİ BAKIR A.Ş
Bilfer Madencilik Ayazmant Demir Cevheri İşletme ve Zenginleştirme Tesisi Türkiye’nin ilk özel maden işletmelerinden biridir. Faaliyetlerini esas olarak Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki
sahalarda sürdüren şirket kendi çalışmalarının yanında maden
sektöründeki diğer özel firmalara da tedarik sağlamaktadır.
Volfram elementinin Türkiye’deki evi olan Keşiş Tepe’ye hiç gittiniz mi bilmiyoruz ama adeta bir doğa harikası olan Uludağ’daki
bu tepede önümüzdeki dönemde ekonomimiz açısından çok güzel
gelişmeler yaşanacağının müjdesini şimdiden verebiliriz.
syf.28
42 AHMET HAMDİ BOZBAĞ
8 YMGV’DEN HABERLER
• Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
54.Mütevelli Heyeti Toplandı...
• Madencilik Ana Planı İçin Çalışmalar Sürüyor...
• YMGV Yeni Yönetim Kurulu Görev Dağılımı...
• Kömür Konseyi Toplandı...
• Maden Türkiye 2012 Fuarı (29 Kasım -2 Aralık 2012)...
YURTTAN HABERLER
14 • Madencilikte Çevre Yönetimi Semineri Afyon’da Yapıldı...
• Uşak Maden Sektöründe Altın Gibi Parladı...
• Afşin-Elbistan Bölgesine 3 Santral Daha Kurulacak...
• Türkiye’ye Yeni Yatırımcılar Gelmeye Devam Ediyor...
• 13. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu Bodrum’da
Düzenleniyor...
• MMO İstanbul Şubesi Genel Kurulu Yapıldı...
• Maden Mühendisleri Odası Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi...
• ‘MERSEM 2012’ 8. Uluslararası Mermer Sempozyumu...
• Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı...
• Agrega Üreticileri Birliği 10. Olağan Genel
Kurul Toplantısı Yapıldı...
DÜNYADAN HABERLER
18 • Çin’de Ucuz İthalat Nedeniyle Demir Madenlerinin Yarısı
Üretimi durdurdu...
• Dünya’nın İlk Mobil Yer Altı Gaz Laboratuarı Avustralya’da Tanıtıldı...
Onu sonsuzluğa uğurladık...
44 MAKALE
34 SOMA RÖPORTAJ
Kömür bir değerse, onu üretmek bir
birikimin değeridir. Soma Kömür
İşletmeleri bunun için Zonguldak’ta
çalışacak...
38 GÜNDEN KALANLAR
PROGRAMINDA TÜRKİYE
MADENCİLİĞİ KONUŞULDU
Prof. Dr. Güven Önal
39 TKİ’NİN YENİ GENEL
MÜDÜRÜ MUSTAFA AKTAŞ
28 Aralık 2011 günü, TKİ Genel
Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı
olarak atandı.
40 DEDEMAN MADENCİLİK
ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ
BULDU
Dedeman Topluluğu’nun kurucusu
Mehmet Kemal Dedeman’ın anısını
yaşatmak ve ilkelerini geleceğe
taşımak adına her yıl düzenlenen...
Uzun Mehmet ve Madencilik
Haftası...
Doğu Karaoğuz – Selçuk Buyurgan
50 MAKALE
2012’ de Kyoto Protokolü ve
Türkiye
Maden Mühendisi Mehmet Utkan
52 MAKALE
Madencilikte Yenilikler
Prof. Dr. Ahmet Demirci
58 NEMRUT DAĞI’NIN
MUHTEŞEM HİKAYESİ
Çok uzak bir öykü Nemrut Dağı...
ANDAÇ.......................................63
DIŞ SATIM TABLOSU.........64
SİNEMA.....................................66
BİRİÇ..........................................68
SANTRANÇ..............................69
BORSA.......................................70
SEKTÖRMADEN DERGİSİ YURT MADENCİLİĞİNİ GELŞTİRME VAKFI TARAFINDAN 5680 SAYILI BASIN KANUNUN 9/2 MADDESİ GEREĞİNCE İSTANBUL VALİLİĞİNE BEYANNAME VERİLEREK AYNI KANUNUN 9.
MADDESİNE GÖRE TANZİM EDİLEN 04.04.2003 TARİHLİ İZİNLE ULUSAL GAYRİ SIYASI VE YAYGIN SÜRELI TÜRÜNDE 3 AYDA BIR YAYINLANMAKTADIR. SEKTÖRMADEN DERGISI ABONELERINE DAĞITILMAKTADIR.
DERGİYE GÖNDERİLEN YAZILAR VE FOTOĞRAFLAR GERİ İADE EDİLMEZ. YAYINLANMASI İSE YAYIMCININ KARARINA BAĞLIDIR. YAYINLANAN YAZI VE FOTOĞRAFLARIN SORUMLULUĞU YAZARINA AİTTİR.
KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABILIR.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 7
ÖNSÖZ
Değerli Okuyucular
2012 yılı ilk sayısında buluşmaktan
mutluyum. 2012 yılının madencilik
camiasına, bol üretimli ve kazançlı
olmasını diliyorum.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
yeni yıla, ülke madenciliğinin geliştirilmesi yönünde, iki önemli projeyi, gündemine alarak başladı. İlk
önemli proje, ülke madenciliğinin
strateji ve politikalarını, kısa, uzun
ve orta vadeli olarak belirleyecek,
Madencilik Ana Planı (Master
Plan) olup, komisyonların toplantıları ile çalışmalar başlatıldı. Ana
Plan çalışmalarının, ilk 1–1,5 yılı,
mümkün olduğunca sağlıklı, bir
envanter çalışmasını kapsayacak,
daha sonra ise, yatırım, üretim ve
finansmanı içeren ekonomik çalışmalar yer alacaktır. Envanter çalışmaları, kamu, özel sektör madencileri ve üniversitelerin iş birliği ile
gerçekleştirilecektir.
İkinci proje ise, “Kömür Konseyi”
olup, konsey, kamu ve özel sektör
üreticileri ile, madencilik sivil toplum örgütlerinin başkanlarından
oluşmaktadır. Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı bünyesindeki konsey, kömürün üretimi ve enerjide
kullanımının önemini vurgulayan
çalışmalar yapmak ve stratejiler
üretmek üzere, ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Yürürlüğe konulan iki projenin de
ülke ekonomisine orta ve uzun
evrede önemli katkılar sağlayacağına inanmaktayım. Projeler, sektörün katkılarıyla başarı ile sonuçlanacaktır.
2012 yılının camiamıza başarılar
getireceği umudu ile, sağlıcakla
kalınız.
Mart 2012
Prof. Dr. Güven ÖNAL
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı
8 SEKTÖRMADEN
DERG‹S‹
MART2010
SAYISISEKTÖRMADEN
2012
EKIM,
KASIM,
ARALIK
DERG‹S‹ 10
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 9
ymgv’den haberler
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 54. Mütevelli Heyeti Toplandı
MÜTEVELLİ HEYETİ TOPLANTISI
24 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen 54. Mütevelli
Heyet toplantısında, yeni yönetim kurulu belirlendi. Prof.
Dr. Güven Önal oybirliği ile yeniden başkan seçildi. İTÜ
Maçka Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen toplantıda, Alp
Gürkan, Erdoğan Yüzer, Işık Özpeker, Murat Turan, Selçuk
Buyurgan, Nijat Gürsoy, Ekrem Cengiz ve Sami Demirbilek
asil üyeliğe, Selahattin Anaç, İsmet Sivrioğlu ve Güngör
Tuncer yedek üyeliğe seçildiler. Özer Altay, Dündar Renda
ve Günaydın Yirmibeşoğlu Denetim Kurulu Asil üyeliğine,
H. Tolga Yalçın, Dündar Ergunalp ve Sabri Karahan Denetim Kurulu yedek üyeliğine seçildiler.
Y
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 54. Mütevellit Heyeti İTÜ Maçka
Sosyal Tesislerinde toplandı. Açılış
ve saygı durusunun ardından, başkanlık divanı seçimi yapıldı. Divan
başkanlığına, Tuğrul Erkin, divan
başkan yardımcılığına Güngör Tuncer
seçildi. Yazman Üye H. Tolga Yalçın
oldu. Başkanlık Divanına toplantı tutanağının imzalanması için oy birliği
ile yetki verildi. Heyet, 2012 yılı Bütçe Tasarısı ve Çalışma Programı taslağını görüşerek onayladı.
Çevreye önem verilen çalışmalara
ağırlık vermeliyiz”
10 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Güven Önal tarafından okunan çalışma programı taslağı konusunda Divan
Başkanı Tuğrul Erkin çevre ile ilgili
bir seminer yapılmasının gerekli olduğunu belirtti. Erdoğan Yüzer bu
konuda vakfın bir komisyon oluşturduğunu ve sürdürülebilir madencilik
konusunun incelendiğini belirtti. Güven Önal çevre konusunda çalışmaların yapılmasını programa almaları
gerektiğini belirtti. Çalışma programı
oylandı ve oybirliği ile kabul edildi.
Madencilik Ana Planı hakkında bilgi
veren Güven Önal, ilk aşamada 20
maden cinsi için bir envanter oluştu-
rulacağını, bunun 1- 1,5 yıl süreceğini, ardından yatırım ve üretim planlamalarının yapılacağını ve toplam
2-2,5 yıl bir süre alacağını tahmin
ettiklerini belirtti.
Üyelerin fikirlerini belirttiği toplantıda, özellikle istenilen bilgilerin toplanmasında zorluk yaşanması ve dokümanlar ile planlamalar yapılması
gerektiği üzerinde duruldu. Gülhan
Özbayoğlu kamu kurumlarından istenilen bilgilerin gelmesinde zorluklar
yaşandığını belirtirken, Zeki Yavuztürk yapılacak çalışmanın plan yerine
politika oluşturacak bir çalışma olması gerektiğini savundu.
Mustafa Sönmez madencilikle ilgili
yapılacak bu çalışmalarda sivil inisiyatife öncelik tanıyacak bir çerçeve
oluşturulması gerektiğine vurgu yaparken, İsmet Kasapoğlu ise bir ma-
dencilik lügatinin oluşturularak
doğru bilgilendirmenin yapılması
gerektiğini belirtti. Alp Gürkan
özel şirketlerin döküm için vereceği bilgilerin sınırlı olacağını ve
tam olarak gerçeği yansıtmayacağını, planlama ile özel şirketlerin
yönlendirilemeyeceğini, özel şirketlerin planlamayı piyasaya göre
yaptığını ve buradaki planlama
kelimesine itiraz ettiğini belirtirken, Atılgan Sökmen’de özel
şirketlerin ticari sırlarını yine de
açıklamayacağını belirtti. Sadrettin Alpan, planlamadan kastının
madencilikte atılım yapabilecek
alanların neler olabileceğini belirlemek olduğunu, üretilen ve ithal
edilen madenler hedeflenerek bir
çalışma yapılabileceğini ifade etti.
firma bilgisi içermeyeceğini, aksine
genel bilgiler içereceğini belirtti ve bu
konuda gönüllü çalışacakların listesinin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Güven Önal ise firmalardan alınacak bilgilerin hazırlanacak eserde
Prof. Dr. Güven Önal’ın oybirliğiyle
yeniden başkan seçildiği toplantıda,
TÜYAP ve diğer fuarların takvimi de
dikkate alınarak Maden Türkiye Fuarı için tarih Aralık ayının ilk haftası
olarak kararlaştırıldı. Danışma Kurulu
toplantısında, kararlaştırılan komisyonların oluşturulması için yönetim
kuruluna yetki verildi
Yönetim ve Denetim Kurulu asil ve
yedek üyelerinin seçimi yapıldı.
Yönetim Kurulu asil üyeliklerine Alp
Gürkan, Erdoğan Yüzer, Işık Özpeker, Murat Turan, Selçuk Buyurgan,
Nijat Gürsoy, Ekrem Cengiz ve Sami
Demirbilek, yedek üyeliklere de, Selahattin Anaç, İsmet Sivrioğlu ve Güngör Tuncer seçildi. Denetim Kurulu
asil üyeliklerine Özer Altay, Dündar
Renda ve Günaydın Yirmibeşoğlu,
yedek üyeliklere de, H. Tolga Yalçın,
Dündar Ergunalp ve Sabri Karahan seçildi.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 11
ymgv’den haberler
Madencilik Ana Planı İçin Çalışmalar Sürüyor
Türkiye madenciliğinin geleceğine ilişkin bir yol haritası çıkarılması amacıyla Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı öncülüğünde yürütülen Madencilik Ana Planı çalışmasının ikinci toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde kamu ve özel sektör temsilcileriyle, konuyla ilgili üniversiteler ve
sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yapıldı.
Y
Yurt
Madenciliğini
Geliştirme
Vakfı’nın öncülüğünde yapılan Madencilik Ana Planı çalışmasının ikinci toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde
geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Türkiye madenciliğinin geleceğine
ilişkin bir yol haritası çıkarılması
amacıyla yürütülen çalışmaya Maden
İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü Kurumu, ETİ Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün de
aralarında bulunduğu kamu ve özel
sektör temsilcileriyle, konuyla ilgili
üniversiteler, sivil toplum kuruluşu
temsilcileri katıldı.
İTÜ Vakfı Maçka Sosyal tesislerinde
33 sektör temsilcisinin katılımıyla
yapılan toplantı Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı Başkanı Prof Dr.
Güven Önal’ın konuşmasıyla açıldı.
Önal, konuşmasında madencilik sektörüyle ilgili olarak kapsamlı bir Ana
12 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Plan yapılmadığını belirterek, Ana
Plan yapılması işini vakıf olarak yüklenmeye gönüllü olduklarını söyledi.
Hükümetin, bakanlığın ve ilgili kamu
kuruluşlarının bu çalışmaya destek
sözü verdiklerini belirten Önal, madencilik kuruluşları ve sivil toplum
örgütlerinin de desteğini beklediklerini ifade ederek, “Madenciliğin
öncelikle bir envanterini yapıp, madenlerin ne gibi işlemlere tutulması
gerektiğini ve ekonomik yatırımların
irdelenmesini yaparak, yıllara göre
kısa ve uzun vadeli planlamalarla ortaya çıkacak olan eser, şimdiye kadar
yapılmamış bir çalışma olacaktır,”
şeklinde konuştu. Yapılması planlanan çalışmanın ayrıntılarıyla ilgili
bilgiler de veren Güven Önal, çalışmanın finansmanı konusunda da şunları söyledi: “Bu çalışmanın finansmanı konusu önemlidir. Vakıf kendi
kaynaklarından ayıracağı fon ve bazı
şirketlerin destekleri ile bu çalışmasını yapacaktır.
“Çalışma, sonraki nesillere
rehber olacak”
Toplantıda söz alan katılımcılar, ana
plan çalışmasının madenciliğin değişik alanlarıyla ilgili noktalarında
temsil ettikleri kuruluşların görüş,
öneri ve değerlendirmelerini dile
getirirken, ETİ Maden İşletmeleri
temsilcisi Seyfullah Yılmaz, YMVG
bünyesinde yapılacak olan tüm çalışmalarda özellikle Ana Plan projesinde bir hakem heyeti oluşturulmasının
uygun olacağını, çalışmanın başarılı
olabilmesi için gerçek ve uygulanabilir hedefler konulması gerektiğini
belirtti.
Agrega Üreticileri Birliği’nden Mesut Erkan ise, sektörde faaliyetlerini sürdüren kurum ve kuruluşların
koyduğu verilerin güvenilirlikten
uzak olduğunu, dolayısıyla sağlıklı
bilgilere ulaşılabilmesi için hakiki
araştırmalar yapılması gerektiğini,
dile getirdi. Bu konuda söz alan
Güven Önal ise, bilgi denetiminin Türkiye’nin bölgelerine göre
dağılım yapılarak değişik üniversiteler aracılığı ile sağlanacak
ekiplerce yapılacağını söyledi.
Çeşitli bölgelerdeki çalışmaların
hangi kurumlarca yürütüleceğine
de değinen Önal; şöyle konuştu:
“Bu şekilde yapılan bölgesel
dağılımlarda birçok özel sektör
kurumları da bilgi aktarımında
katkı sağlayacaklardır. Üniversitelerdeki ekibin yöneticileri
kendi güvendikleri jeoloji ve
maden mühendisleri ile sağladıkları ekiplerle o bölgelerdeki
denetimleri yapacaklardır. Bazı
kurumların vereceği bilgiler çok
önemlidir. Hem bölgesel hem de
yerel ekipleri hızla oluşturacağız.
Çalışmalar yaz aylarında başlayacaktır. Bu çalışmanın sonuçları
yüzde yüz doğru olmayabilir ama
bizden sonra gelecek nesillere bir
rehber olacaktır.”
Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı’ndan Prof. Dr. Erdoğan
Yüzer de, çalışmaları yürütecek
komisyonların hemen hemen netleştiğini belirterek bu komisyon-
ların çalışacakları kişiler, çalışma takvimleri ve bütçeleri konusunda verecekleri
bilgiler neticesinde genel bir takvim oluşacağını söyledi.
Toplantının kapanışında tekrar söz alan Prof. Dr. Güven Önal, önlerinde duran
bu zor işi, elbirliği ile başaracaklarına inancının tam olduğunu belirterek, değerli
katkılarından dolayı katılımcılara teşekkür etti.
Toplantıya kamu ve özel sektör kuruluşları ile madencilik alanında
faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen şu isimler
katıldı:
TKİ-Mustafa Özdingiş (TKİ), Paşa Kaya (TKİ), Haşim Ağralı (MTA), Dr.
Necdet Biçer (TTK), Seyfullah Yılmaz (ETİ Maden), Yavuz Gençoğlu
(ETİ Maden, Doç. Dr. Sami Demirbilek, (Ciner Grubu), İsmail Halezeroğlu
(TÇMB), Özgür Öztürk (TÇMB), Cihangir Koca (Agrega Üreticileri Birliği),
Mesut Erkan (Agrega Üreticileri Birliği), Cahit Sağlam (Trakya Madenciler
Derneği), Mehmet Kaya (Ado Madencilik), Prof. Dr. Hüseyin Özdağ (Osmangazi Üniversitesi), Doç. Dr. Mahmut Yavuz (Osmangazi Üniversitesi),
Doç. Dr. Ekrem Yüce (İTÜ Maden Fakültesi), Prof. Dr. Halil Köse (Dokuz
Eylül Üniversitesi), Prof. Dr. Şafak Özkan (İ.Ü. Maden Müh. Bölümü), Prof.
Dr. Yadigar Müftüoğlu (Kara Elmas Üniversitesi), Doç. Dr. İlgin Kurşun (İstanbul Üniversitesi, Maden Müh. Bölümü), Prof. Dr. Mesut Anıl (Çukurova
Üniversitesi), Prof. Dr. Ali İhsan Arol (ODTÜ), Dr. Selahattin Anaç (Eski TKİ
Genel Müdürü), Yük. Müh. Özer Tuzlacı, Kani Alp (YMGV Trakya Geliştirme Komitesi), Ahmet Özerdim (Hema A.Ş.), Prof. Dr. Güven Önal, Prof. Dr.
Işık Özpeker, Prof. Dr. Erdoğan Yüzer, Dr. Nijat Gürsoy, Yük. Müh. Selçuk
Buyurgan, Yük. Müh. Murat Turan, Dr. Dündar Renda (Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı)
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 13
ymgv’den haberler
Kömür Konseyi Toplandı
Ülkemizin enerjideki dışa bağımlılığını azaltmak
ve yerli kaynakların kullanımını geliştirmek amacıyla uzun yıllardır çalışmalarını sürdüren Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı, bir enerji kaynağı olarak kömürün önemine dikkat çekmek ve kömür ile
ilgili stratejileri geliştirmek amacıyla yaptığı çalışmalar çerçevesinde, kamu ve başlıca özel sektör
kömür üreticilerinden oluşan bir “Kömür Konseyi”
kurulmasına öncülük etti.
YURT MADENCİLİĞİNİ
GELİŞTİRME VAKFI
YENİ YÖNETİM KURULU
GÖREV DAĞILIMI
54. Mütevelli Heyet tarafından
seçilen Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı yeni yönetim kurulu
üyeleri ilk toplantısında görev
dağılımı yaptı.
24 Aralık2011 tarihinde gerçekleştirilen 54. Mütevelli Heyet toplantısında oybirliği ile yeniden başkanlığına seçilen Prof. Dr. Güven Önal
ve yeni Yönetim Kurulu üyeleri
toplanarak görev dağılımı yaptı.
Görev dağılımında, Prof. Dr. Işık
Özpeker (Başkan Yardımcısı),
Murat Turan (Genel Sekreter),
Selçuk Buyurgan (Muhasip Üye),
Prof. Dr. Erdoğan Yüzer (Danışma Kurulundan sorumlu üye), Alp
Gürkan, Dr. Nijat Gürsoy, Doç. Dr.
Sami Demirbilek ve Ekrem Cengiz
üye olarak görev aldılar.
14 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
K
ömür Konseyi’nin ilk toplantısı 9 Mart 2012 tarihinde
İTÜ Sosyal Tesisleri Maçka binasında gerçekleştirildi.
Oluşturulan Kömür Konseyi’nin çalışma yöntemi ile
amaç ve stratejileri konusunda görüş alış verişinde bulunulan toplantıya, kamu ve özel sektör kuruluşları ile madencilik
alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen şu
isimler katıldı:
Mehmet Tombul (MİGEM ), Mustafa Aktaş (TKİ), Fatih Özsarı
(MTA), Dr. Necdet Biçer (TTK), İsmet Kasapoğlu (Madencilik
Sektörü Başkanlar Konseyi), Mustafa Sönmez (Türkiye Madenciler Derneği), Cahit Sağlam (Trakya Madenciler Derneği),
Cemil Ökten (GEMAD), Süreyya Yücel Özden (Dünya Enerji
Konseyi Türk Mill Komitesi), Kani Alp (YMGV Trakya Geliştirme Komitesi), Doç. Dr. Sami Demirbilek (Ciner Grubu),
Alp Gürkan ve Ertem Tuncalı (Soma Grubu), Arif Kurtel
(İmbat Madencilik), Nurullah Ercan ve Fahrettin Şolpan
(Ercan Şirketler Topluluğu), Mehmet Doğan Atay (Atay
Holding), Dr. Osman Coşkun (Yeni Çeltek), Muzaffer Polat (Polat Madencilik), Nizamettin Çoban (Çoban Maden-
Maden Türkiye 2012 (Mining Turkey 2012) Madencilik Fuarı
M
aden Türkiye fuarlarından ilki 2004 yılında
2174 metrekarelik bir alanda yapılmış ve
2204 ziyaretçisi olmuştu. Maden Türkiye
2006 fuarı, 2870 m2 olarak yapıldı ve 3794
ziyaretçisi oldu.
Alan ve ziyaretçi artışı devam ederek Maden Türkiye 2008 fuarında, teşhir alanı 3481 m2 ye, ziyaretçi
sayısı 3852 ye, Maden Türkiye 2010 da alan 4824
m2 ye, ziyaretçi sayısı 5329 kişiye ulaştı.
29 Kasım 2012 – 2 Aralık 2012 tarihleri
arasında Beylikdüzü TUYAP Fuar ve Kongre
Merkezinde yapılacaktır. 2 senede bir yapılan Maden Türkiye’nin bu sene beşincisi
yapılmış olacaktır.
Maden Türkiye 2012 fuarına enaz 30 ülkeden 250
firma ve firma temsilcisinin katılımı beklenmektedir. Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı’nın bu seneki hedefi, 8000 m2 nin üzerinde bir teşhir alanına
ulaşılması, 10000 kişiyi aşan yerli ve yabancı madencinin ziyaret edeceği uluslararası muhteşem bir
madencilik fuarının gerçekleştirilmesidir.
cilik), Dr. Dündar Renda(YMGV), Dr. Selahattin Anaç,
Erkan Pullukçu (Pullukçu kömür), Ali Altuntaş, Ahmet
Özerdim (Hema Endüstri), Prof. Dr. Güven Önal, Prof.
Dr. Işık Özpeker, Prof. Dr.Erdoğan Yüzer, Murat Turan,
Dr.Nijat Gürsoy, Selçuk Buyurgan, Murat Turan (YMGV)
YMGV Mütevelli Heyet
ve Danışma Kurulu
Toplantı Tarihleri
Belli Oldu
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 55. Mütevelli Heyet ve 50. Danışma Kurulu toplantı
tarihleri belli oldu.
Buna göre, 55. Mütevelli Heyet toplantısı;
26 Mayıs 2012 Cumartesi günü Saat: 14.30
50.Danışma Kurulu toplantısı;
05 Mayıs 2012 Cumartesi günü,
Saat:15.00’de İTÜ Maçka Sosyal tesislerinde
yapılacaktır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 15
Yurttan Haberler
MADENCİLİKTE ÇEVRE
YÖNETİMİ SEMİNERİ AFYON’DA
YAPILDI
Maden Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Madencilikte Çevre Yönetimi Semineri 120 delegenin katılımı ile Afyonkarahisar‘da
gerçekleştirildi.
Seminerde, mevzuat, ÇED kavramı, çevre yaklaşımları ve madencilik, madencilik faaliyetlerinin alıcı
ortamlar üzerindeki potansiyel etkileri ve tedbirler, madencilikte su
yönetimi, çevresel risk yönetimi,
atık yönetimi, artıkların değerlendirilmesi, mermer işletmeciliği ve
çevre ilişkisi, taşocak işletmeciliği
ve çevre ilişkisi, doğaya yeniden
kazandırma, madencilik ve çevre
ilişkilerinin ekonomik boyutu gibi
konularda çalışmalar yapıldı.
1984 yılında fiili olarak elektrik üretimine başlayan Afşin-Elbistan A Termik Santrali, 27 yıllık süre içerisinde
yaklaşık 101 milyar KW/h elektrik
enerjisi üreterek, ülke ekonomisine
çok büyük katkılar sağladı. 2010
yılında 2 milyar 40 milyon KW/h
elektrik enerjisi üretimi gerçekleştiren Afşin-Elbistan A Termik Santrali
16 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
E
Ajansı (IEA) tarafınd an hazırlanan
‘’World Energy Outlook 2011’’ raporunun Türkiye tanıtımının açılışında
yaptığı konuşmada, 2050 yılına kadar
doğal gaz ve petrolün enerjideki ağırlığının devam edecek gibi gözüktüğünü, kömürü de işin içine kattıklarında
dünyada yüzde 75-80’ler oranında
enerji kaynaklarının temelinin ortaya
çıktığını kaydetti. Türkiye’nin halen
uluslararası yatırımcı için bir cazibe
merkezi olduğunu vurgulayan Yıldız,
“Önümüzdeki günlerde yine sektörümüze ciddi bir sermayenin geleceğini
buradan sizlerle paylaşmak isterim.
Bu Türkiye, sektör adına, enerji yapılanmasına adına sevindiricidir’’ şeklinde konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sabancı Center’da, Türk
Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Uluslararası Enerji
Geçtiğimiz günlerde yapılan bazı yatırım ve anlaşmalara da değinen Yıldız,
Karadeniz’de uluslararası petrol ve
doğal gaz şirketleriyle yaptıkları anlaşmaların, kısmen de olsa artık ağırlık merkezini bundan sonra Akdeniz’e
doğru bırakacağını bildirdi.
UŞAK MADEN
SEKTÖRÜNDE ALTIN
GİBİ PARLADI
Her geçen yıl altın üretimindeki artışı ile dikkatleri üzerine çeken Uşak
son 5 yılda 37 ton altın üreterek,
üretiminin tamamını iç piyasaya sürmüştür. TÜPRAG Metal Madencilik
Şirketi Müdürü Mehmet Yılmaz,
altın rezervlerine bakılırsa üretimin
yetersiz olduğunu fakat her sene artan altın üretiminin ümit verici olduğunu söyledi. 3 milyar 660 milyon
lira değerinde 37 ton 370 kilogram
altın üretimi gerçekleşen Uşak Kışladağ Altın Madeninde 2006 yılından beri üretim yapılmaktadır. Mehmet Yılmaz Türkiye’de 7 bin ton
civarında bulunan altın rezervinin
sadece 800 tonluk yerin tespit edildiğini yılda ortalama 7 milyar dolar,
16 yılda 120 milyar dolar değerinde
dışarıdan altın aldığını belirtti.
Afşin-Elbistan Bölgesine 3 Santral
Daha Kurulacak
Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde
kurulu bulunan Afşin-Elbistan A ve B
Termik Santralleri Türkiye’yi aydınlatıyor. İki termik santral kurulduğu
günden bu yana 150 milyar KW/h
elektrik enerjisi üretti.
TÜRKİYE’YE YENİ YATIRIMCILAR GELMEYE DEVAM EDİYOR
2011 yılında çalışan iki ünitesiyle
3 milyar 200 milyon KW/h elektrik
enerjisi üretirken, 8 milyon 200 bin
ton kömür, 5 bin ton motorin ve 7 bin
ton fueloil tüketti.
Yapımına 2000 yılında başlanan,
2004’de deneme üretimine geçen
ve 13 Şubat 2006 tarihinde resmi
açılışı yapılan Afşin-Elbistan B Termik Santrali ise kuruluşundan bu
yana 44 Milyar 553 milyon 493 bin
KW/h üretimi gerçekleştirdi. Santral, aynı dönemde 95 milyon 620
bin 503 ton kömür, 162 bin 39 ton
motorin, 87 bin 421 ton fueloil, 770
bin 582 ton da kireç taşı tüketti.
nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, önümüzdeki günlerde yine enerji sektörüne ciddi
bir sermayenin geleceğini bildirdi.
Türkiye’ye yeni yatırımcılar gelmeye
devam ediyor.
19 milyon ton kömür yakıldı
Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerinin hayati ihtiyacını olan kömürü karşılayan Afşin-Elbistan Linyitleri (AEL) 2011 yılında yaklaşık
19 Milyon ton Afşin-Elbistan A ve B
Termik Santralleri ‘ne 19 Milyon ton
kömür verdi. 19 milyon ton kömür
yakılarak ülke ekonomisine 150 milyar KW/h elektrik enerjisi üretilerek,
ülke ekonomisine katkı sağladı.
Bölgeye 3 termik santral daha
kurulacak
Türkiye, Afşin-Elbistan Havzası’nda
yeni termik santraller kurularak Kurulu gücünün artırılması ve arz güvenliğinin sağlanması amacıyla C,
D, E kömür sahaları yatırıma açıla-
13. ULUSLARARASI CEVHER HAZIRLAMA SEMPOZYUMU
BODRUM’DA DÜZENLENİYOR
1986 yılından bu yana iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumlarının 13. üncüsü 10–12 Ekim 2012 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümünün ev sahipliğinde Bodrum
(Muğla) PaLoma Yasmin Resort Hotel’de gerçekleştirilecek.
Kendi alanında dünyanın saygın
sempozyumlarından biri olan
Uluslararası Cevher Hazırlama
Sempozyumu 26 yıldır ülkemizde
düzenleniyor. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumlarının
gelenekselleşerek bu düzeye gelmesinde rahmetli Prof. Dr. Yavuz
AYTEKİN’in yanı sıra emekli
öğretim üyeleri Prof. Dr. M. Z.
DOĞAN, Prof. Dr. Erdoğan YİĞİT, Prof. Dr. Suna ATAK, Prof.
Dr. Mevlüt KEMAL, Prof. Dr.
Gülhan ÖZBAYOĞLU, Prof. Dr.
Ali AKAR, İrfan BAYRAKTAR,
Mehmet CANBAZOĞLU, Prof.
Dr. Güven ÖNAL ve Dr. Avni
YAZAN gibi isimlerin de çok değerli katkıları bulunuyor. Bu yılki
sempozyumun düzenleyici ve katılımcıları arasında Prof. Dr. Güven Önal, Prof. Dr. Gülhan Özbayoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Özdağ,
Prof. Dr. Neşet ACARKAN,
Prof. Dr. Fatma ARSLAN, Prof.
Dr. Ali GÜNEY, Prof. Dr. Üner
İPEKOĞLU, Prof. Dr. Ali İhsan
AROL, Prof. Dr. Çetin HOŞTEN,
Prof. Dr. Halim DEMİREL ve
Sabri KARAHAN da bulunuyor.
MMO İstanbul Şubesi
Genel Kurulu Yapıldı
Ocak 2012 tarihinde yapılan 9. Olağan Genel Kurulu,
yeni yönetim kurulu asil ve
yedek üyelerini seçti. Nedret
Durukan’ın başkan olarak seçildiği toplantıda, Bülent Şentürk,
Mesut Erkan, Süleyman Kurt,
Hürriyet Demirhan, Burhan Erdim, Baran Eroğlu asil üyeliğe,
Mehbup Turan, Selim Akylıdz,
Selçuk Şimşek, Erdinç Selimoğlu, N.Alpin Mütevellioğlu,
C.Hüsnü Ünal ve Mehmet Uygur yedek üyeliklere seçildiler.
cak. Afşin-Elbistan Havzası’nın
toplam görünür rezervi 4,4 milyar ton. Linyit rezervinin yüksek olması nedeniyle, Enerji
Bakanlığı bölgeye 3 yeni termik
santral kurmayı planlıyor.
Maden Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesinin 9.Olağan
Genel Kurulu ve Yönetim Kurulu
seçimleri yapıldı. Nedret Durukan Başkan seçildi.
TMMOB Maden Mühendisleri
Odası İstanbul Şubesi’nin 21-22
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 17
Yurttan Haberler
Maden Mühendisleri Odası
Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi
Maden Mühendisleri Odası‘nın 43. Olağan Genel
Kurulu, 03 – 04 Mart 2012 tarihlerinde Ankara‘da
gerçekleştirildi. 408 delegenin katıldığı Genel
Kurul‘da, Türkiye’nin, maden mühendislerinin ve
madencilik sektörünün sorunları tartışıldı. Genel
Kurul son gün yapılan seçimlerle sona erdi.Olağan
Genel Kurul sonucu göreve gelen yeni Yönetim
Kurulu, 13.03.2012 tarihinde yaptığı ilk toplantısında görev dağılımını yaptı.Buna göre, Mehmet
Torun(Başkan), Ayhan Yüksel (II.Başkan), Cemalettin Sağtekin (Yazman), Necmi Ergin(Sayman),
Emre Demir, Onat Başbay ve Özlem Altınçelik
Üye olarak görev aldılar
ULUSLARARASI DOĞAL TAŞ VE
TEKNOLOJİLERİ FUARI 18’NCİ KEZ
KAPILARINI AÇTI.
21-24 Mart 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen, Mermer ve doğaltaştan yapılan dekoratif ürünlerin, mermer makinelerinin tanıtıldığı, 18.Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı ,
Türkiye’den ve dünyanın değişik ülkelerinden gelen çok sayıda katılımcıyla 21 Mart
2012 tarihinde açıldı. Yurt Madenciliğini
Geliştirme Vakfı’nı temsilen Genel Sekreter
Murat Turan’ın katıldığı mermer ve doğaltaş
teknolojileri fuarına açılışta ilginin büyük olduğu görüldü.
18 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
8. ULUSLARARASI ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER
SEMPOZYUMU 2012 YILI EYLÜL AYI İÇİNDE İSTANBUL’DA
GERÇEKLEŞTİRİLECEK.
MMOB Maden Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi’nce düzenlenecek
olan, 8.Uluslararası Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu 2012 Yılı Eylül ayı
içinde İstanbul’da yapılacak. Endüstriyel minerallerin, mineralojik, petrografik,
jeokimyasal özelliklerini
açıklamaya, ürün niteliklerini geliştirmeye, istenmeyen
katkılardan arındırmaya,
boyut küçültme ve zenginleştirmeye, endüstriyel
mineraller madenciliğinde,
üretim verimliliğini arttır-
maya, yeni tasarımlara,
teknik yeniliklere, maliyetleri
düşürmeye, ürün çeşitlemesi ve pazarlama yelpazesini
genişletmeye yönelik, özgün araştırma bulgularının;
aramalar sonucu, uluslar
arası normlara, uygun
saptanan rezerv ve varlıklara, ilişkin, yöntemlerin, sonuçların; çevre koruma ve
iyileştirme uygulamalarının,
genel ekonomik verilerin etkilerinin ve benzer sorunların, incelenerek, tartışılarak,
sunulması sempozyumun
ana amacıdır.
AGREGA ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ GENEL KURUL
TOPLANTISI YAPILDI
Agrega Üreticileri Birliği Genel Kurul toplantısı 15 Mart 2012
tarihinde AGÜB merkezinde yapıldı. Seçimsiz mali genel kurul
olarak yapılan toplantıya üye firma temsilcileri ile Prof. Dr. Atiye TUĞRUL katıldılar. Başkanlık Divanı, Sn. Mesut UZAL, Sn.
Bayram Ali KEFELİOĞLU ve Sn Özgür ÖZTÜRK tarafından
oluşturulmuştur. AGÜB 2011 yılı faaliyetleri ve gelir-gider hesaplarına ilişkin rapor Genel Sekreter Mesut ERKAN tarafından
Genel Kurula sunulmuş ve raporlar üzerinde yapılan görüşmeler
sonucu Yönetim Kurulu Faaliyetleri ile 2011 yılı gelir-gider hesapları oybirliği ile ibra edilmiştir. Toplantıda; Yerel yönetimler ile
temasların sürdürülerek, agrega madenciliği konusunda yaşanan
problemlerin çözümüne yönelik çalışmaların artırılmasına,İlgili
sektörel kuruluşlar ile ortak çalışmaların yapılması yönünde girişimlerde bulunulmasına,Yurt genelinde agrega konusunun işlendiği bilgilendirme toplantılarının yapılmasına,Avrupa Agrega
Birliği (UEPG) ile üyelik ilişkisinin tekrar gündeme alınması ve
değerlendirilmesi konuları kararı alındı.
‘MERSEM 2012’ 8. Uluslararası
Mermer ve Doğaltaş Kongresi
Düzenleniyor
MERSEM’2012 8. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş
Kongresi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve TMMOBMaden Mühendisleri Odası tarafından 13-15 Aralık 2012
tarihlerinde Afyonkarahisar’da gerçekleştirilecek.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 19
Dünyadan Haberler
Dünya’nın İlk Mobil Yer
Altı Gaz Laboratuarı
Avustralya’da Tanıtıldı
Avustralya’nın Queensland eyaletinde bulunan
madenler için geliştirilen dünyanın ilk mobil
yeraltı gaz laboratuarı tanıtıldı.
Çin’de Ucuz İthalat
Nedeniyle Demir
Madenlerinin Yarısı
Üretimi durdurdu
Interfax - Çin ajansının haberine
göre Çin’deki demir cevheri madenlerinin yarıya yakını ucuz ithalat fiyatlarına bağlı olarak kar
marjlarının düşmesi nedeniyle
üretimlerini durdurdu. Üretimin
esas olarak küçük ve orta ölçekli
işletmelerde durdurulduğu bildiriliyor.
Endüstri analisti Zhao Peng,
Tangshan’da yüzde 66’lık
demir cevherinin ithalat fiyatının şu an için 950 Yuan/ton
olduğunu, buna karşılık yerli
madenlerin sadece maliyetlerini
karşılayabilmesi için bile fiyatın
1000 Yuan olması gerektiğini
belirtiyor.
Rio Tinto başkanı Tom Albanese de Reuters’a yaptığı
açıklamada “Taban fiyatın 120
dolar/ton’dan çok da aşağıya
inmeyeceği konusundaki öngörüler ancak önümüzdeki 1 yıl
20 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
için geçerli olabilir. Daha uzun
vadede fiyatın bu seviyenin de
altına düşmesi kuvvetle muhtemeldir,” diyor.
Dünyanın iki numaralı madencilik şirketinin yaptığı bu çok
da iyimser olmayan değerlendirme, tam da demir cevheri
fiyatlarının %10’dan daha fazla
düştüğü bir haftanın sonunda
geldi. Bu %10’dan daha fazla
olan düşüş ise demir cevherinin
60$/ton kaybederek piyasada
büyük bir değişimin sinyalini
verdiği Ekim ayından bu yana
elde edilen karları neredeyse
silip süpürdü. Eylül ayında
MINING.com’da yer alan bir
haberde ise, Caterpillar ve
MCCM tarafından yapılan bir
çalışmaya göre Çin’in ülkedeki
maden işletme sayısını birleştirme yoluyla önemli ölçüde
azaltmayı planladığını bildirilmişti. Çin ayrıca madenlerdeki
verimliliğin de arttırılmasını
istiyor. Çin, ülkede 2004 yılı itibarıyla 25000 olan faal maden
işletmesi sayısının 2013 yılı sonuna kadar 4000’e indirilmesini
planlıyor. Yeni maden işletme
izni için ise yıllık minimum
300,000 seviyesinde üretim
yapabilmeyi şart koşuyor.
Queensland eyaleti maden bakanı Stirling
Hinchliffe, otomasyon sistemli mobil laboratuvarın Madenlerde Güvenlik, Test ve Araştırma
İstasyonu (SIMTARS) tarafından geliştirildiğini
belirtti.
Hinchliffe “Madenlerde yaşanan felaketler,
tehlikeli yeraltı gazlarının varlığının yeraltı göçük veya patlamaları sonrasındaki kurtarma
ve ıslah çabalarını nasıl aksattığını göstermiştir.” diye ekledi.
“Yer altı gazlarının örneklenmesinin ve analizlerinin yerinde ve süratli bir şekilde yapılması,
madende yaşanacak acil durumu esnasında
karar verme ve hayat kurtarmayı önemli ölçüde iyileştirebilmektedir.”
Bakana göre 600,000$’lık mobil yeraltı gaz
izleme istasyonu, bir göçük ya da afet öncesindeki çok kritik süreler olan, ilk birkaç saat
içerisinde, yer altı gazlarını izlemeyi ve olası
bir kaza için kestirimler yapmayı sağlayabilmektedir.
“Bu donanım hayatları
kurtarmak için tasarlanmıştır.”
Mobil laboratuvar tam otomasyonludur ve
uzak bölgelerde bile uzun süreli olarak çalışabilmektedir. Laboratuvara internet bağlantısı aracılığıyla uzaktan erişilebilmekte ve bu
sayede sistem, şantiye dışındaki personel
tarafından çalıştırılabilmektedir. Laboratuvar,
tek bir madendeki 20 ayrı kısımda, devamlı
ve otomatik olarak, karbon monoksit, karbon
dioksit ve oksijen seviyesi ölçümüne imkan
tanıyan 20 adet sensörü bulunan gaz izleme
sistemidir ve yüksek hızlı bir gaz kromatografisi ile birlikte çalışmaktadır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 21
Antik Çağlardan Günümüze
Ayazmant Demir Madeni
ECE ŞAHİN’İN HABERİ
B
ilfer Madencilik Ayazmant Demir Cevheri İşletme ve Zenginleştirme Tesisi
Türkiye’nin ilk özel maden işletmelerinden biridir. Faaliyetlerini esas olarak Orta
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki sahalarda sürdüren şirket kendi çalışmalarının yanında
maden sektöründeki diğer özel firmalara da tedarik sağlamaktadır. Krom ve demir cevherinde önemli ve başarılı çalışmaları bulunan Bilfer
Madencilik‘in maden ocakları ve zenginleştirme tesisleri bulunmaktadır. Ürettiği yüksek kaliteli demir ve krom cevheri, tutarlılık politikası
ve geniş ürün yelpazesiyle dikkat çekmektedir.
1939 yılında Sadullah Bilgin tarafından kurulan Bilfer Madencilik‘in Balıkesir, Sivas, Hatay
22 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
ve Malatya’da maden ocakları bulunmaktadır.
Balıkesir’de bulunan Ayazmant Bakırlı Demir
Madeni Ayvalık ilçesinin 27 kilometre doğusunda, Ayvalık Burhaniye devlet karayolunun
12. kilometresinden ayrılan Kozak yolunun 15.
kilometresinde yer almaktadır. Ayazmant bakırlı
demir madenine ait 1954 tarih ve İR: 489 numaralı işletme ruhsatına konu maden hakları, 1972
yılında Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş. tarafından devir alınmıştır.
Ülkemizin yıldızı parlayan madencilik şirketlerinden birisi olan Bilfer Madencilik’in Genel
Müdür Yardımcısı Ergun Tuncer ile demir madenciliği ve bu alanda yürüttükleri çalışmalar
üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 23
BİLFER MADENCİLİK
BİLFER MADENCİLİK
Demir madenciliği ve bu faaliyetleri gerçekleştiren Bilfen Madencilik hakkında bilgi almak için
şirket Genel Müdür Yardımcısı Ergün Tuncer ile
yaptığımız söyleşide ilk başta demir madenciliğinin ülkemizdeki hikâyesini öğrenmek istedik.
Ayazmant’ın demir ile olan hikâyesi nedir?
Batı Anadolu’da antik çağlarda medeniyetlerin bakır gereksinimlerini karşılamak üzere uzun süre işletilmiş olan Kozak masifinin
güneybatısında yer alan Ayazmant demir yatağı, Paleozoyik yaşlı
epimetamorfik şistlerin kontakt metamorfizma sonunda hornfelsleşmesi ve şistler içerisindeki karbonatlı mercek ve seviyelerle,
metasomatik olarak manyetitin yerleşmesinden oluşmuştur. Daha
sonra hidrotermal evrede gelişen pirit, kalkopirit, manyetitli seviyeler oluşmuştur. Güneybatı-kuzeydoğu yönlü dislokasyon hattı
Tersiyer yaşlı granodiyorit apofiz dayk ve sillerinin girmesini kolaylaştırmış, termal kontakt metamorfizmanın yaygınlaşmasını ve
dolayısıyla cevherleşmeyi sağlamıştır.
Demir cevheri arama çalışmaları hangi yıllarda yapılmıştır?
Bu demirin kalitesinden bahseder misiniz? Bu konuda bilimsel çalışmalar yapıldı mı?
Ayazmant bakırlı demir sahasında 1963-2007 yılları arasında
10.000 metreye yakın sondaj ve yarmalı arama çalışması yapılmış, bu çalışmalar sonucunda %42,00 Fe, %16,76 SiO2, %0,8
Cu, %1,06 S ağırlıklı ortalama tenörlü, görünür, muhtemel ve
mümkün kategoride 5.755.369 ton demir cevheri rezervi hesaplanmıştır. 2000’li yıllarda dünya hammadde fiyatlarının yükselme
trendine girmesi, Ayazmant bakırlı demir sahasının değerlendirilmesini gündeme getirmiştir. 2007 yılında Ayazmant bakırlı demir cevherinden satılabilir nitelikte demir ve bakır konsantreleri
elde etmek amacı ile sahada yapılan sondajlardan, yarmalardan
ve açılmış olan ocaklardan alınan cevher örnekleri üzerinde önce
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi ve sonrasında da Hacettepe ÜniSadece dmir değil bakır da çıkarıldığını biliyoruz. Bunları nasıl
ayrıştırıyorsunuz, uyguladığınız
teknik nedir?
Maden işletmesinden zenginleştirme tesisine gelen cevher, üç kademe kırma işlemine tabi tutulup 8
mm. açıklıklı elekten elenerek öğütme öncesi “sağma silo” da stoklanmaktadır. Kırma – eleme tesisi,
saatte 75 ton cevheri 8 mm. altına
kırmakta, günde iki vardiya çalıştırılmaktadır. Kapalı alanda inşa edilen
24 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
versitesi Maden Mühendisliği Bölümü, Cevher
Hazırlama Anabilimdalı’nda kapsamlı manyetik
ayırma ve flotasyon deneyleri gerçekleştirilmiştir.
Laboratuar ortamında yapılan bu deneylerin sonuçlarından hareketle oluşturulan akım şemasına
göre yılda 250.000 ton tüvenan cevher işlenerek
157.000 ton asgari % 64 Fe içeren manyetit konsantresi ile birlikte yan ürün olarak da yılda 6.000
ton % 25 Cu içeren. bakır konsantresinin ekonomik
olarak üretilebileceği görülmüştür.
Ayazmant Maden işletmesi faaliyetlerine ilk
ne zaman başladı?
Gerekli izinlerin alınmasını müteakip 2008 yılının
Mayıs ayında, maden sahasının 2,5 kilometre ku-
kırma – eleme tesisinde bantların
döküm noktalarında ve elekte oluşan tozlanmayı engellemek için pülverize basınçlı su püskürten tozsuzlaştırma sistemi kullanılmış, toz 50
mg/m3 altına indirilmiştir. İnce cevher stoğundan, zenginleştirme tesisi silolarına doldurulan cevherden
önce, 40 ton/saat’lik bir kapasite
ile 500 kw’lık, kauçuk astarlı bilyalı
değirmende 0,25 mm. altına öğütülerek manyetik ayırıcılarda, yüksek
tenörlü manyetit konsantresi üretilmektedir. Manyetik ayırıcılar, kalıcı
mıknatıslardan imal edildiğinden
elektrik akımına ihtiyaç duymayan,
yaş tambur tipi cihazlardır.
Manyetit konsantresinin kükürt ve
bakır içeriğini düşürerek kalitesini
artırmak için manyetit konsantresi
tek kademe toplu sülfür flotasyonuna tabi tutulmaktadır. Manyetit konsantresi daha sonra 75 mikron açıklıklı elekten elenerek, + 45 mikron
“sinterlik” ve – 45 mikron “peletlik”
asgari % 64 Fe içeren ürünler üretilmektedir.
zey batısında, Karaayıt Köyüne 350
metre mesafede bir alanda tesis inşaatına başlandı. İnşaat faaliyeti yasal
olmayan nedenlerle bir buçuk yıl durdurulduysa da tesis, 2011 yılının Şubat
ayında tamamlandı ve Mart ayında da
devreye alındı.
Üç ay gibi kısa bir sürede deneme çalışmalarını tamamlayan tesiste, 2011
yılında % 65 Fe tenörlü 100.000 ton
sinterlik demir konsantresi, 10.000 ton
mikronize demir konsantresi (kömür
lavvarları için) ve 4.250 ton da % 28
Cu tenörlü bakır konsantresi üretilmiş
ve ihraç edilmiştir.
“Sinterlik” konsantre, entegre demir
– çelik fabrikalarına, “peletlik” mikronize konsantre de kömür lavvarlarına “ağır ortam” malzemesi olarak
satılmaktadır. “Sinterlik” konsantre
üretim kapasitesi yıllık 127.000 ton,
mikronize konsantre üretim kapasitesi ise yıllık 30.000 tondur.
Manyetik ayırma artıkları, çoğunlukla silikat mineralleri içinde hapsolmuş 75 mikron altında, ağırlıkça
yaklaşık % 6 oranında kalpopirit
(CuFeS2) minerali içermektedir. Bu
Üretim süreci nasıl ilerler. Maden
işletme metodunuz nedir?
Demir Demir cevheri, granodiorit – kireçtaşı kontağındaki skarn zonunda demir minerali olarak manyetit (Fe3O4)
ve az miktarda kalkopirit (CuFeS2)
içermektedir.
Tavan ve taban taşı sağlam ve altere
olmamıştır. Bu cevher kütlesi, 8 yıl
boyunca klasik açık ocak işletme yöntemiyle üretilecek; daha sonra açık işletme ekonomik avantajjını yitireceği
için kapalı (yeraltı) ocak şeklinde işletilecektir.
nedenle manyetik ayırma artıkları,
315 kW’ lık, 2,7x3.05 m. ölçülerindeki bilyalı değirmende tamamı 45
mikron altına öğütülüp, bakır sülfür
flotasyonuna tabi tutularak % 25 Cu
içeren bir bakır konsantresi üretilmektedir.
Bakır flotasyonunda ortamın pH’ı kireç ile kondüsyonerde 10 – 11 arasına ayarlandıktan sonra sırasıyla
önce toplayıcı kimyasal olarak, karbon sülfür ile alkolün tepkimesi sonucu oluşmuş olan ksantat (sodyum
Cevher kütlesi üzerindeki üst örtü, basamaklar oluşturularak, delme – patlatma ve kazı yoluyla (örtü-kazı) hafredilmektedir. Yıllık örtü-kazı miktarı
625.000 m3, cevher üretimi de 250.000
ton olmaktadır. 8. yıldan sonra cevher
üretimi yeraltı ocağından yine 250.000
ton olarak oda – topuk yöntemiyle
üretilecektir. 8. yıldan sonra hafriyat
olmayacak, aksine zenginleştirme tesisi artıkları çimento ile karıştırılarak
yeraltı boşluklarına doldurulacaktır.
Ocaktan üretilen cevher kamyonlarla
2.5 km. uzaklıktaki zenginleştirme tesisi stokuna taşınmaktadır.
izopropil) kullanılmakta, daha sonra
ortama köpürtücü olarak amil alkol
verilerek bakır kaba konsantresi
elde edilmektedir. Elde edilen bakır
kaba konsantresi üç kez temizleme
flotasyonuna tabi tutulduktan sonra
çöktürme tankına (tikinere) verilerek
çöktürülüp filtreye beslenmektedir.
Filtreden % 12-14 nemli olarak çıkan bakır konsantresi stoklanmakta
ve 500 – 1.000 tonluk partiler halinde Aliağa limanından ihraç edilmektedir. Bakır konsantresi üretim kapasitesi yıllık 6.000 tondur.
>>>
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 25
BİLFER MADENCİLİK
Genel bir önyargıya göre maden işletmelerinin çevreye zarar verdiği
düşünülür. Sizin bu konuda şirket
olarak gerek tesis yeri seçimi, gerekse bazı uymak zorunda olduğunuz yönetmelikler anlamında nasıl
uygulamalarınız var?
Madenciliğin doğası gereği, madenin
bulunduğu yerde çıkartılması ve ekonomik olarak işlenmesinin yakın çevresinde yapılmasının bir zorunluluk
olmasına karşın, maden işletme ruhsatnamesi sınırları içinde DSİ’nin 1998
yılında tamamladığı Madra barajının
bulunması nedeniyle, “Su Kirliliği
Kontrol Yönetmeliği” gereğince barajın uzak mesafeli koruma alanı içerisinde, Karaayıt köyü yönünde, ocağa
yaklaşık 2,5 km. mesafede bulunan ve
hazineye ait 124.618,75 m2 hali arazi
Balıkesir Valiliğinden 20 yıllığına kiralanmıştır.
Kiralanan arazinin projeye göre hazırlanması, tesisin yerleştirilmesi, makine- ekipmanların montajı, devreye
alınması ve çalıştırılması aşamalarında, yürürlükte bulunan yasa ve yönetmeliklere uygun olarak hazırlanmış,
ilgili kurumdan onay almış iki adet
Flotasyon atıkları (nihai atık), % 90
oranında skarn minerali silikatlardan
oluşan “inert” sınıfındaki atıklardır.
Atığın suyunu almak üzere tüm atıklar, 20 m. çapındaki çöktürme tankında “tikiner” flokülan yardımıyla
çöktürüldükten sonra pres filtreden
geçirilmekte, % 14 nem içeriği ile
atık döküm sahasına gönderilmektedir. Daha sonra bu atıklar yeraltı
ocağı üretim sonrası boşluklara doldurulacaktır.
Tesisin proses suyu ihtiyacı 125 m3/
saat’dır. Proses suyunun 105 m3/
saat miktarı tesisteki üç çöktürme
tankı ve filtreler sayesinde kapalı
devrede kalmaktadır. Konsantre ve
nihai atıktaki nem nedeniyle oluşan
su kaybı, tesis su deposuna taze su
basılarak karşılanmaktadır. Tesisin
26 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
BİLFER MADENCİLİK
artmıştır. Ülkemizde partiler üstü bir anlayışla ele alınmış Ulusal
Madencilik Politikası oluşturulamadığı, çıkarılan yasalar ve yapılan
düzenlemeler siyasi slogan ve mevcut problemlere tepki olmaktan
öteye geçemediği için sahip olduğumuz maden varlıklarımızı yeteri
kadar değerlendiremiyoruz.
ÇED raporunda belirtilen kriterlere ve
verilen taahhütlere uyulmuş ve uyulmaktadır.
Ayazmant Demir Cevheri İşletmesi
ve Zenginleştirme Tesisi projesinde tesiste kaç kişi istihdam edilmektedir?
Madencilik sektörünün ülke ekonomisinin gelişmesinde olumlu
bir rol üstlenebilmesi için hedefleri belirlenmiş, ciddi ve tutarlı Ulusal Madencilik Politikasına (UMP) ihtiyaç vardır. UMP’nin
uygulanmasında da kuşkusuz en önemli nokta yasal alt yapının
oluşturulması, kanun ve yönetmeliklerin sektörü yönlendirici,
destekleyici ve denetleyici özelliklerde hazırlanmış olmasıdır.
Bölgede bulunan ve varlığı antik çağlardan beri bilinen bu doğal kaynak,
135 kişiye iş imkanı sağlıyor olmasının yanında ülkemize döviz de kazandırmaya başlamıştır.
Bilfer Madencilik olarak maden haklarını iktisap ettiğimiz demir
ve krom sahalarından bir kısmında, hazırlamış olduğumuz projelere dönük yatırımlara 2012 yılında da devam edeceğiz. Öncelikle
Ayvalık’ta kurduğumuz Demir Cevheri Zenginleştirme Tesisinin
kapasite artırımı için Ayazmant bakırlı, demir sahasında rezerv geliştirmeye yönelik sondajlı aramalar yıl sonuna kadar tamamlanacak. Sivas – Kangal– Eskiköy Krom Konsantre Tesisinin yılda 12
bin ton olan konsantre üretim kapasitesinin 50 bin tona çıkartılması
çalışmaları devam ediyor. Haziran-2012’de devreye alınacak. Erzincan – Kemaliye – Bizmişen Demir sahasında MTA’nın arama
Türkiye mevcut maden potansiyelini yeteri kadar değerlendirebiliyor
mu? Bilfer Madenciliğin bu konuda
projelerinde ne var? Ya da yakın
geçmişte yeni cevher aramalarıyla
ilgili gerçekleştirdiğiniz projeleriniz
oldu mu? Demir, bakır cevherleri
üretimi konusunda ülkemizi dünya
ülkeleri ile kıyaslarsak üretimimiz
yeterli seviyede midir?
Ayazmant bakırlı demir sahasında 19632007 yılları arasında yapılmış olan 10.000
m.ye yakın sondaj ve yarmalı arama çalışmaları sonunda %42,00 Fe, %16,76 SiO2,
%0,8 Cu, %1,06 S ağırlıklı tenörlü, görünür, muhtemel ve mümkün kategoride
5.755.369 ton demir cevheri rezervi hesaplanmıştır.
Ülke olarak sahip olduğumuz yer altı
zenginliklerinin değerlendirilmesinin,
ekonomimiz için itici bir güç oluşturabileceği gerçeği kavranmamış olduğu
için Türkiye borçlanarak kalkınmayı
denemiş ve cari açık yıllar geçtikçe
su ihtiyacı 20 m3/saat olarak hesaplanmış olup, 700 m. mesafede açılmış kuyulardan temin edilmektedir.
Tesiste kullanılacak suyun tamamı
geri dönüşümlü olarak sisteme geri
beslendiğinden alıcı ortama herhangi bir atık su deşarjı olmamaktadır.
Sahalar konusunda epey konuştuk,
biraz da maden sektörünün ekonomik yönlerine değinelim. Demir,
bakır ve krom cevherleri açısından
fiyatlar nasıl bir seyir göstermekte,
nasıl bir yatırım politikası izlenmektedir? Projenin yatırım tutarı nedir?
Gerekli izinlerin alınmasını müteakip Üniversitelerde yapılan teknolojik test sonuçlarına göre hazırlanmış
projeye uygun olarak, 2008 yılının
Mayıs ayında, maden sahasının
2,5 km. kuzey batısında, Karaayıt
Köyüne 350 m. mesafede bir alanda, tesis inşaatına başlanmıştır.
Ancak Ekim-2008 tarihinde, ÇED
Raporunun Balıkesir İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi üzerine
inşaat faaliyetleri durdurulmuştur.
Balıkesir İdare Mahkemesinin ÇED
Raporunun iptaline ilişkin kararına,
Danıştay nezdinde itiraz edilmiş,
Danıştay; Balıkesir İdare Mahkemesinin iptal kararını esastan bozmuş, bunun üzerine inşaat işlerine
kaldığı yerden, Mart-2010 tarihinde
başlanmış, inşaat, makine montaj,
borulama, elektrik ve otomasyon
işleri Şubat-2011 tarihinde tamamlanmış,
Mart ayında da devreye alınmıştır. Üç ay
gibi kısa bir sürede deneme çalışmalarını
tamamlayan tesis de; 2011 yılında % 65 Fe
tenörlü 100.000 ton sinterlik demir konsantresi, 10.000 ton mikronize demir konsantresi (kömür lavvarları için) ve 4.250 ton da %
28 Cu tenörlü bakır konsantresi üretilmiş ve
ihraç edilmiştir.
Tesisin yatırım maliyeti, 3.500.000 doları
bina – inşaat giderleri, 5.035.000 doları makine – teçhizat giderleri ve 3.115.000 doları
da diğer yatırım harcamaları olmak üzere
toplam11.650.000 doları bulmuştur.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 27
BİLFER MADENCİLİK
sonuçlarına göre 21 milyon ton, ortalama
% 45( Fe), % 2 (S) tenörlü görünür, muhtemel ve mümkün rezerv kategorisinde
sınıflanmış manyetit tipi demir cevherinin zenginleştirilerek ilk etapta 500 bin
ton % 65 (Fe) tenörlü pelet üretimi için
ÇED onayı alınmıştır. 2011 yılında rezerv
kontrolü amacı ile başlatılmış sondajlardan olumlu sonuç alınmasını müteakip
yatırıma başlanacaktır. Ülkemizde kurulu
Entegre demir çelik fabrikalarının 2011
yılında toplam 13 milyon ton olan demirli
hammadde ihtiyaçlarının ancak 4 milyon
tonu ülke kaynaklarından karşılanmış, 9
milyon ton demir cevheri ithal edilmiş,
yaklaşık 1.350 milyon dolar ödenmiştir.
Bugünkü bilinenlere göre işletme ve
cevher zenginleştirme teknolojisi açısından sorunlu yatakların toplam rezervi
yaklaşık 1 milyar tondur. Bu nitelikteki
cevherlerin ortalama tenörleri %14-45
(Fe) arasında değişmektedir. Bu yataklardan en önemlileri Deveci sideritleri,
Bizmişen, Avnik ve Hasançelebi cevher
oluşumlarıdır. Ülkemizin dış ticaret dengesinde önemli bir kalem olarak olumsuz
etkisi görülen demir cevheri ithalatının
mümkün olduğunca sınırlandırılabilmesi,
demir cevheri talebinin ağırlıklı olarak
yurtiçi kaynaklardan karşılanabilmesi
için demir cevheri madenciliğinin desteklenmesi gerekmektedir. Toplumların hayat seviyelerini yükseltme arzularına koşut olarak, diğer metallerde olduğu gibi,
bakırın tüketim miktarı ve kullanım alanı
da gittikçe artmakta ve sonuç olarak bakır fiyatlarındaki genel trendin yükselme
şeklinde olduğu görülmektedir. Bu olgu
ülkemizde bakır madenciliğine olan ilgiyi arttırmış, son üç yılda 1,038 milyon ton
bakır cevheri ve konsantresi ihraç edilerek 1,154 milyar Dolar gelir elde edilmiştir. Ancak, bugüne kadar sorunlu demir
cevheri yataklarında üretimlerin başlamamış olması nedeniyle demir cevherinin
yıldan yıla ithalatının artması, diğer taraftan aramalar sonunda 2.5 milyon ton metalik bakıra eşdeğer bakır rezervimizden
sınırlı üretim yapılıyor olması, demir ve
bakır cevheri madenciliğimizin, ülkemiz
olanakları gözönüne alındığında, yeterli
düzeyde olmadığını göstermektedir.
28 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Maden sektörünün içinden birisi olarak, sektör adına neler
söyleyebilirsiziniz? Maden sektörünün ne gibi beklentileri var,
amaçları, yaptıkları ve yapamadıkları ile beraber ülkemizin
madenciliği hakkındaki genel
görüşleriniz nedir?
Türkiye’de madencilik sektörüne
genel olarak bakıldığında ülkenin
sahip olduğu maden kaynaklarından yararlanma noktasında
öngörülen hedeflerin yakalanamadığı görülmektedir. Bu konuyla
ilgili olarak çoğu kez dile getirilen
şey atılımın yapılabilmesi, madencilik yatırımlarının ve ihracatının
son derece cazip kılınabilmesi
gerektiğidir. Türkiye’de madenciliğin ekonomiye katkısının arttırılması ve dolayısıyla istihdam
sağlama, sosyal yarar gibi olumlu
katkıların hayata geçirilebilmesi
için öncelikle madenciliğin önemi
üzerinde durulmalı ve bu bilinçle
gerekli düzenleme ve uygulamalar
gündeme getirilmelidir. Kamuoyunun da bu noktada gelişmelerden
haberdar edilmesi önemlidir. Diğer
taraftan madencilik sektöründeki
teşvikler yetersizdir. Ayrıca, verimlilik artışının yakalanması açısından teknik eleman istihdamının
arttırılması, ileri teknolojilere uyum
sağlayacak iyi eğitilmiş işgücünün
sağlanması ve üniversite-sektör
işbirliğinin arttırılması önemlidir.
Madencilikte ana hedefimiz,
ülkemizi hammadde üretip satan
bir kaynak olmaktan çıkarıp,
sanayi ile entegre olarak dünya
pazarlarında katma değeri yüksek
uç ürünlerde söz sahibi bir ülke
konumuna getirmek olmalıdır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 29
VOLFRAM
Parlak Bir Geleceğe
Eti Bakır A.Ş. İle
Hazırlanıyor
ECE ŞAHİN’İN HABERİ
Volfram elementinin Türkiye’deki evi olan Keşiş Tepe’ye hiç gittiniz mi bilmiyoruz ama adeta bir doğa harikası olan Uludağ’daki bu tepede
önümüzdeki dönemde ekonomimiz açısından
çok güzel gelişmeler yaşanacağının müjdesini
şimdiden verebiliriz.
Atom numarası 74 olan ve periyodik cetvelde
‘W’ simgesi ile gösterilen volfram elementinin
çok geniş endüstriyel ve askeri uygulama alanları olduğunu bundan dolayı da büyük ekonomik
değeri bulunduğunu biliyoruz. Okurlarımıza,
volfram’ın kimyasal yapısından üretim süreçlerine ve ekonomik boyutuna kadar pek çok konuda daha ayrıntılı ve derinlemesine bilgi sağlayabilmek amacıyla Eti Bakır Küre Tesislerini
ziyaret ederek mikrofonlarımızı Eti Bakır A.Ş.
Genel Müdürü Ahmet Tezcan’a uzattık.
AHMET TEZCAN
Genel Müdür
30 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 31
ETİ BAKIR
Kastamonu Küre hakkında maden
kaynakları da dâhil olmak üzere biraz bilgi verir misiniz?
Küre, Kastamonu’nun küçük bir ilçesidir. 3000 nüfuslu ilçenin halkının ana
gelir kaynağı madenciliktir. İlçede bakır üretiminin 2000 yıl öncesine kadar
dayandığını biliyoruz. Şirketimiz Eti
bakır A.Ş.’nin Küre işletmesinde 780
civarında personel çalışmaktadır ve bu
rakam 3.000 nüfuslu bir ilçenin çalışabilir durumdaki insanlarının %8090‘nın gelir kaynağının bu maden işletmesi olduğunun en iyi göstergesidir.
üretildiği belirtiliyor. Yaptığımız
küçük araştırmadan öğrendiğimiz
kadarıyla, Sülfürik asit elde etmek
için yakılan piritten kalan külden
altın, gümüş, bakır, kobalt gibi
elementler de ayrıştırılabiliyor. Eti
bakır maden işletmelerinin kobalt
ve diğer elementlerin ayrıştırılması
konusundaki çalışmaları hakkında
daha ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?
İşletmemiz proses atığının %50 sine
yakını piritten oluşmakta olup, pirit içerisinde kobalt ve bazı kıymetli
ETİ BAKIR
metaller bulunmaktadır. Sülfürik asit
üretimi dışında pek kullanım alanı olmayan piritin içerisindeki bu metallerin kazanılması için şirketimiz birkaç
yıldır AR-GE çalışmalarını Fransa ve
Avustralya’da devam ettirmektedir. Piritten sülfürik asit üretimi sonrası kalan
külden kobalt ve diğer kıymetli metallerin kazanımı proses açısından en kolay yöntem olmakla birlikte, üretilecek
sülfürik asit’in piyasada tüketilmesi
konusundaki darboğazlar nedeniyle
başka yöntemler araştırılmaktadır. Bu
nedenle halen Avustralya da bir firma
tarafından pirit içindeki kıymetli metallerin kazanılması için bazı özel yöntemler denenmektedir.
Sektörün içinden ve konusunda
uzman birisi olarak volfram’ı bize
kimyasal özellikleriyle anlatır mısınız?
Volfram yüksek ısıya ve aşınmaya
karşı dayanıklı alaşımlar oluşturan
bir metal olup, ergime ısısı 3420 derecedir. Havacılık, silah sanayisinde,
sondaj makinesi uçları yapımında
ve özellikle takım tezgâhları kesicidelici-aşındırıcı uçları yapımında,
yüksek ısı ve aşınmaya dayanaklı alaşımların üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Volfram’ın Türkiye’deki hikâyesi nedir? Yani, bu elementin Türkiye’deki
ilk bulunuluşunu ve bundan sonraki seyrini anlatır mısınız?
Ülkemizde mevcut rezervi ve volfram
içeriği olarak ekonomik değere sahip
olan en büyük volfram cevherleşme-
si Bursa Uludağ’da bulunmaktadır.
Uludağ volfram cevherleşmesi MTA
tarafından 1950 yılında tespit edilmiş
ve 1954 yılı sonunda 14,4 milyon ton
%0,43 WO3 içerikli şelit ve volframit
minerallerinden oluşan cevher rezervi
tespit edilmiştir.
Etibank tarafından yürütülen bir proje
ile 1977 yılında yer altı işletmesi ve
zenginleştirme tesisleri işletmeye alınmıştır. Etibank’ın planlamasına göre
yıllık 561.000 ton %0,43 WO3 tenörlü
cevher işlenerek %72 metal
ETİ Bakır A.Ş. Küre tesislerinizde
bahsettiğiniz maden kaynakları nasıl ve ne kadar bir kapasite ile işletilmektedir?
İşletmemiz yıllık 18.000 ton metal
bakıra eşdeğer üretim yaparak, ülke
ihtiyacının %6-7’lik bir kısmını karşılamaktadır. Mevcut rezervlerimiz
10 yıldan fazla yetecek düzeyde olup,
2015 yılından sonra üretimimizin kapasitesinde %45-50 civarında bir artış
olacağı öngörülmektedir.
Eti Bakır İşletmeleri resmi internet
sitesinde Küre’de Piritten kobalt
Volfram maden tesislerinin Bursa’da
ilk olarak 1977’de Uludağ’da hizmete
açıldığını, çelik ve kimya sanayinde
kullanılmak üzere yılda 300 milyon
lira döviz sağlanacağı hesaplanarak
kurulmuş olduğunu biliyoruz. Volfram
tesislerinin Bursa’da daha sonra nasıl
bir seyir gösterdiği konusunda bilgi
verir misiniz?
Yukarıda da izah edildiği gibi Etibank
tarafından kurulup 1977 yılında faaliyete alınan ve 1989 yılında faaliyeti
durdurulan tesisler hiçbir zaman planlanan tenörde cevher üretememiştir.
Zenginleştirme tesislerinde planlanan
tenör ve randımanla konsantreler üretememiştir. Ayrıca o yıllarda volfram
fiyatlarının oldukça düşük seviyelerde seyretmesi ve bu işin tuzu biberi
haline gelmiş ve yapılan yatırım hiç32 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
bir şekilde geri döndürülemeden yok
olup gitmiştir.
Volfram nasıl elde edilir, nerelerde
kullanılır? Volfram’ın Türkiye ve dünya açısından önemi nedir?
Dünyada yaygın olan şelit ve volframit olarak adlandırılmış iki mineralden üretilen volframın tungsten olarak adlandırılan alaşımları yüksek ısı
ve aşınmaya maruz makine ve ekipmanların üretiminde kullanılmaktadır.
Volfram alaşımlarının fiziksel özelliğini anlamak için son yıllarda kullanımı
azalan Flamanlı ampullerin flamanı
volframın özelliklerini anlatan güzel
bir örnektir. Volfram dışında hiçbir metalin akkor halinde iken fiziksel şeklini
koruyamadığı bilinmektedir.
Volframın %50 si bilinen en sert suni
malzeme olan tungsten karbit üretiminde kullanılmaktadır. Jet motorları, gaz türbinleri, sondaj uçları, takım
tezgâhlarının kesici-delici ve aşındırıcı uçları yapımında ve kimya sanayinde kullanılmaktadır.
Dünya volfram üretiminin çok büyük
bir kısmı Çin tarafından yapılmakta
olup, Çin dünyada volfram üreticisi
olarak tekel durumundadır. Dünya
üretimin %83-84’ünü erçekleştiren
Çin dışında Rusya, Kanada, Bolivya,
Avusturya, Portekiz, Tayland, Brezilya, Ruanda ve Kongo da volfram üretiminde öne çıkan ülkelerdir.
Dünyadaki gerek kullanım alanlarının
yaygınlığı gerekse yetersiz kaynaklar
dikkate alındığında son derece stratejik öneme sahip olan volfram ülkemiz-
Volfram yüksek ısıya ve aşınmaya karşı dayanıklı alaşımlar
oluşturan bir metal olup, ergime ısısı 3420 derecedir. Havacılık, silah sanayisinde, sondaj makinesi uçları yapımında ve
özellikle takım tezgâhları kesici-delici-aşındırıcı uçları yapımında, yüksek ısı ve aşınmaya dayanaklı alaşımların üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır.
de de kayda değer bir miktarda Bursa
Uludağ’daki yataklarımızda mevcut
bulunmaktadır. Uludağ volfram madeninin yeniden devreye alınması durumunda ülkemiz Çin’den sonra dünyanın en büyük volfram üreticisi olmaya
aday bir ülke olacaktır.
Türkiye yeterli Volfram maden rezervine sahip midir, ayrıca ülke olarak
element hakkında yeterli bilgiye ve
gerekli teknolojik üretim yöntemlerine sahip miyiz?
Ülkemizdeki volfram rezervi, dünya
toplam rezervinin %2 si civarındadır. Ülkemizde volfram madenciliği
ve zenginleştirme teknolojisi mevcut
olup uç ürünler üretimi dünyada sınırlı
sayıda ülke ve firma tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizde ve sadece Bursa’da yıllık
Volfram üretimi ne kadardır? Diğer illerdeki üretim dağılımı nedir? Yeterli
bir üretime sahip miyiz ve Eti Bakır
A.Ş.’nin volfram üretimi konusundaki
planları nelerdir?
Ülkemizde 1989 yılından bu yana
volfram üretimi yapılamamaktadır.
Bursa da ki volfram yatağının Etibank
tarafından çalıştırıldığı dönemde
3000 ton civarında %65 WO3 tenörlü
volfram konsantresi üretimi planlamış
ancak bu üretim hiçbir zaman gerçekleştirilememiştir. Şu anda şirketimize
ait olan Bursa Uludağ volfram madeni şirketimiz yasal izinleri alma konusunda çalışmaları sürdürmektedir. Bu
izinlerin alınması ile birlikte yatırıma
başlanacaktır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 33
ETİ BAKIR
K İ TA P TA N I T I M I
kurtarma randımanı ile 2983 ton %65 WO3 tenörlü volfram konsantresi üretilmesi planlanmıştır. Ancak 1977
yılından tesislerin faaliyetinin durdurulduğu 1989 yılına
kadar toplam olarak 1,33 milyon ton %0,31 WO3 tenörlü cevher çıkarılıp işlenebilmiştir. Geçen 11 yıllık işletme ömrü boyunca 561.000 ton/yıllık planlamaya karşın
yıllık en fazla 170.000 ton %0,24 WO3 tenörlü cevher
üretilebilmiştir. Diğer yan metal kurtarma randımanı
%72’lik planlamaya karşın %40-50’lerde gerçekleşirken
üretilen konsantrelerin tenörleri, %20-40 WO3 olarak
gerçekleşmiş, dolayısıyla satılması zor konsantreler üretilebilmiştir.
Türkiye’deki tüvenan haldeki volframın, üretimi
yeterli hale geldiğinde nasıl bir ekonomik gelişme
kaydedilmesi bekleniyor ya da planlanıyor? Kısaca
bu tesis, yapılacak bu üretimle ülkeye nasıl bir
katkı sağlayacak?
Uludağ volfram madeninin devreye girmesi ile birlikte
yapılacak üretim ilk planda ihraç edilecek olup bir döviz
girişi sağlanacaktır. Yıllık üretiminin değeri 50–60 milyon dolar arasında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Ancak Uludağ’dan yapılacak üretimin doğrudan
kullanılabilir olmayacağı için volfram alaşımları
ithalatının devam edeceği kanaatindeyim.
Maden faaliyetleri dışında çevresel ve toplumsal
alanlarda da önemli çalışmalar yaptığınızı biliyoruz.
Biraz bunlardan bahsedebilir misiniz?
Bütün gelişmiş Ülkerlerde olduğu gibi ülkemizde de
çevre bilinci gelişmeye başlamış olup, işletmemiz çevreye en az zarar verecek şekilde çalışılmaktadır. Faaliyeti durdurulan bölgelerinde çevrenin doğaya yeniden
kazandırılması için arazi düzenleme ve ağaçlandırma
çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülmektedir. 2012
yılında arazi düzenlemesi tamamlanan bölgelere 100
binin üzerinde çevreye uygun ağaç türü dikilerek
bugüne kadar faaliyette olunan alanların %70’i doğaya
tekrar kazandırılmış olacaktır. Atıkların çevreye zarar
vermemesi için halen faaliyette olan atık barajımızın
iyileştirme çabaları şimdi olduğu gibi önümüzdeki
yıllarda da devam edecektir.
Volfram madeninin işletilmesi durumunda da şirketimiz
çevrenin korunmasında azim ve hassasiyet gösterecek olup milli parkın özelliklerine zarar vermeyecek
bir şekilde bir proje hazırlanmaktadır. Ayrıca madenin
bulunduğu bölge her ne kadar milli park sınırları içinde
kalsa da çok az çeşitliliğe sahip ot türlerinin dışında
hiçbir bitki örtüsüne sahip olmadığı için titizlikle
yapılacak madencilik faaliyeti çevresel açıdan olumsuz
bir sonuca yol açmayacaktır.
34 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MADENCİLİĞE YÖN VERENLER
Doç. Dr. Sadrettin Alpan
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı tarafından yayınlanan Madenciliğe Yön Verenler dizisi kapsamında bu sefer
Doç.Dr.Sadrettin Alpan’ın kitabı Vakfımız tarafından yayınlanmıştır.
MTA Genel Müdürlüğü’nde, hizmete başlayıp 19 yıl
Genel Müdürlük görevini yürüten, bugünkü modern
MTA’nın kurucusu olan Sn. Sadrettin Alpan’ın ülke madenciliğine yapmış olduğu büyük hizmetler ve önderliğini
sonraki kuşaklara anlatmak ve deneyimlerini aktarmak
üzere hazırlanan anılarını konu almaktadır.
Sn. Alpan, ülke madenciliği dışında, MTA Genel Müdürlüğünü izleyerek, Birleşmiş Milletler Uzmanı olarak uzun
süre deneyimlerini tüm dünya ülkelerine aktarmıştır. Sn.
Alpan, halen Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı mütevellisi olarak, madenciliğe hizmet görevini sürdürmektedir.
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı
Yönetim Kurulu
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 35
Kömür Bir Değerse, Onu Üretmek Bir Birikimin Değeridir.
Soma Kömür İşletmeleri Bunun İçin Zonguldak’ta Çalışacak
SOMA KÖMÜR
Temel enerji kaynaklarından biri
olarak kömürün önem ve değerinin
farkında olan Soma Kömür İşletmeleri, kömür üretiminde sahip olduğu
yüksek bilgi, deneyim ve uzmanlık
seviyesi ile Zonguldak’ta da kömür
üretim faaliyetlerine başlıyor.
ugün, Türkiye ve çevre ülkelerdeki
en önemli enerji ve inşaat gruplarından biri olan ve toplam 6000‘in
üzerinde çalışanı bulunan Soma
Grup 1976’daki kuruluşundan bu
yana yükselen bir yıldız olarak faaliyetlerini
sürdürüyor. Soma Grubu bünyesindeki şirketlerden biri de 1984 yılında gruba katılan Soma
Kömür İşletmeleri A.Ş.
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK)
Zonguldak’taki Bağlık- İnağzı sahasının 36
yıl süreyle işletilmesi ihalesini kazanan Soma
Kömür İşletmeleri A.Ş. modern madencilik
anlayışı çerçevesinde güven ve verimlilik ilkelerini esas alan bir şirket. Bağlık-İnağzı sahasında toplamda 92 milyon ton kömür üretmeyi planlayan şirket, bu üretim rakamlarıyla
ülkemizin kömür ithalatının önüne geçmeyi
hedefliyor.
1986 yılından beri kömür üretimi yapmakta
olan ve geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan
ihaleyi 1 milyar 426 milyon TL’lik teklifle
kazanan Soma Kömür İşletmeleri, faaliyetlerine Bağlık-İnağzı’da koklaşabilir kömür
üretimi ile devam edecek. Burada üretilecek
kömürle, ülkemizdeki Ereğli, İskenderun ve
Karabük gibi demir çelik fabrikalarında ihtiyaç duyulan yıllık 5 milyon ton kömürün ilk
etapta 2 milyon tonluk kısmının karşılanması, bu sayede de cari açığın 500 milyon dolar
civarında azaltılması hedefleniyor. Soma Kömür İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Alp
Gürkan, İsviçre’de jeoloji eğitimini 1965 yılında bitirdikten sonra bir süre MTA’da çalıştıktan sonra, sırasıyla askerlik hizmeti ve özel
sektör yöneticilik görevlerinin ardından 1972
yılından itibaren birebir madencilerle birlikte
çalışmaya başlayarak sektöre adım attı. Flüorit ve çinko-kurşun madenciliğinin ardından,
Soma’da satışı kolay yüksek kalorili kaliteli
kömür üretimi alanında çalışmaya başlayan
Gürkan artık kömür madenciliği faaliyetlerini Zonguldak’ta da sürdürecek. Kendisiyle
Soma Grubu’nun büyük başarının ardındaki
hikâyeyi ve şirketin mevcut projelerini konuştuk.
Cari Açığın Kapanmasına ve İstihdama Katkı
İlk olarak hemen şunu sormak istiyoruz.
Koklaşabilir kömür üretimi yapmak istiyorsunuz. Buna göre, proje ne kadar bir
sürede nasıl bir planlamayla tamamlanacak?
İhale şartlarına göre 2 sene arama, 4 sene hazırlık döneminden sonra 7. seneden itibaren 2
milyon ton/yıl satılabilir kömür çıkaracak şekilde üretime başlanacak.
Yüzeyden yapılması gereken sondaj çalışmalarının bir kısmı kurum tarafından önceden
yapıldığı için, tüm aramaların, damar karakterlerinin ve diğer pek çok gerekli bilginin
elde edilmesi düşüncesiyle, iki ayrı ağızdan
20 metre kesitli desandri ile -400 kotuna inilmesine karar verilip çalışmalara başlanıldı. 36 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
400 kotuna inildikten sonra tüm incelemeler o
seviyeden itibaren yapılacak.
Üreteceğiniz kömürün yalnızca ısı enerjisi üretiminde kullanılmasını mı planlıyorsunuz? Malum, ülkemiz şu yıllarda
muhtemel bir enerji kriziyle karşı karşıya.
Enerji üretimimizin yaklaşık yüzde 40’ı
doğalgaz’a dayanıyor. Kömür üretiminin
bu krizin çözümüne bir katkısı olacağını
düşünüyor musunuz?
Zonguldak bölgesinde yapacağımız üretim,
koklaşabilir kömür niteliğinde olduğundan
çelik sanayine yönelik olacaktır. Ancak yıkama sonrası önemli miktarda, santrallerde kullanılabilecek vasıfta mıkst kömür elde edilecektir. Bu kısım tamamen elektrik üretimine
tahsis edilecektir.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 37
SOMA KÖMÜR
SOMA KÖMÜR
Bağlık-İnağzı’daki sahada kuracağınız tesisin teknolojisi nasıl olacak?
Bunun için ne kadar bütçe ayırdınız?
Seçilecek işletme metot ve teknoloji, kömürlü bölgeye inilip, damarların
tetkikinden sonra tespit edilecek. Muhtemelen damar yatım ve kalınlıklarına
göre birkaç yöntem karma olarak uygulanacak. Ön bir tahmin olarak, 7. yıla
kadar tüm yatırımın 200 milyon dolar
civarında olacağını düşünüyoruz.
arası personel istihdam edeceğimizi
tahmin ediyorum.
Bağlık- İnağzı sahasındaki kömür işletmesinde kaç kişi istihdam edilecek ve
istihdam yapılırken işçi ve mühendis
seçiminde neleri gözeteceksiniz?
Bu sahadaki kömürü seçmenizin belli bir nedeni var mı? Çıkarılacak olan
kömürün özellikleri nelerdir? Örneğin
kömürün uçucu madde içeriği, karbon
içeriği ve kömürün ısıl değeri gibi teknik özellikleri bakımından Soma’da
çıkarılan kömürle karşılaştırır mısınız?
İstihdamı, tespit edilecek işletme metodları tayin edecek. Ancak üretimi
planlanan miktar için 4000 ila 6000
Zonguldak bölgesi Türkiye ‘nin tek
karbonifer havzasıdır. Burada teşekkül
etmiş olan taş kömürü yüksek vasıflı
(6000-7000 kcal/kg) düşük kükürtlü,
düşük küllü büyük çapta koklaşabilme
özelliğine sahiptir.
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) Zonguldak’taki Bağlıkİnağzı sahasının 36 yıl süreyle işletilmesi ihalesini kazanan
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. modern madencilik anlayışı çerçevesinde güven ve verimlilik ilkelerini esas alan bir şirket.
Bağlık-İnağzı sahasında toplamda 92 milyon ton kömür üretmeyi planlayan şirket, bu üretim rakamlarıyla ülkemizin kömür
ithalatının önüne geçmeyi hedefliyor.
Bu vasıfları ile Türkiye‘nin en değerli
kömürüdür. Soma kömürü, Zonguldak
kömürü ‘nün daha altında özelliklere sahiptir. (orijinal bazda 2500-3000
kcal/kg.)
30 YILDA 92 MİLYON TON KÖMÜR ÇIKARILACAK
Merak ettiğimiz bir soru var. 36
yılda 92 milyon kömür çıkarılması
amaçlanıyor. 3 bin işçi ile yıllık 2
milyon ton üretimden bahsediliyor.
Ama hesaplarımıza göre yıllık 2 milyon ton kömür çıkarırsak sanırım
36 yılda 92 milyon ton kömür çıkaramayız. Siz bize bir hesap yapar
mısınız?
var fakat buna rağmen kömür ithalatı yapıyoruz? Nedenleri ile birlikte
değerlendirebilir misiniz?
7 ‘nci yıldan itibaren, 2 milyon ton/
yıl ile başlanıp her yıl yaklaşık % 10
üretim artışıyla, 30 ‘ncu yılın sonunda 92 milyon tona ulaşılacak.
Türkiye kömür ihraç etmediği gibi
önemli bir ithalatçıdır. 2011 yılında
ithalat için 4.1 milyar dolar ödenmiştir. Demir çelik fabrikalarının ihtiyaçlarının çok büyük bir kısmı ithalatla
karşılanmaktadır. Ayrıca elektrik
üretimi, ev ısınması ve çimento sektörü için de ithalat yapılmaktadır.
Kömür madenciliğini bilen, bu
alanda tecrübeli biri olarak size,
Türkiye’de kömür madenciliği hakkında sorular da sormak istiyoruz.
Örneğin ülkemizde kömür madenciliğinin durumu nedir, ihracat rakamları nasıl, yeterli mi değil mi?
36 yıl içinde çıkarılacak olan kömür nerelerde kullanılacak? Ayrıca
Türkiye’de büyük bir kömür rezervi
38 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Ülkemizdeki kömür madenciliği olması gereken yerin çok gerisindedir. Son 10 yıl içinde yapılmış olan
önemli gelişmeye rağmen daha çok
yapılacak işimiz var.
Şirketimizce yapılacak üretim koklaşabilir kömüre yönelik olacağı
için, öncelikle kısmen ithalatı engelleyecektir.
Kömür madeni Zonguldak‘ın en bü-
yük ekonomik değeridir. İşsizliğin
ileri boyutta olduğu bölgede, ciddi
yatırımlarımız büyük teşvik görmüştür.
Çevre konusunda nasıl bir politika
izleyeceksiniz? Mesela atık sular
ya da maden faaliyetlerinden sonra
oluşacak diğer atıklar nasıl değerlendirtecek? Bu konudaki prosedürlerden ve sizin yapacağınız denetimlerden bahseder misiniz?
Çevre konusunda yasaların talep
ettiği her şey yerine getirilecektir.
Bir değeri üretmek kadar onu satabilmek de çok önemlidir. Bir enerji
kaynağı olan kömürün ülkemizde
satışı kolay olmalı. Peki, kömür ya
da diğer ürünleriniz için nasıl bir
satış stratejisi izliyorsunuz?
Grubumuzun madencilik bölümü kömür ve krom üretmektedir.
Krom konsantre hale getirildikten
sonra tümüyle ihraç edilmektedir.
Kömürün tümü de iç piyasada tüketilmektedir.
Enerji demişken, Türkiye diğer
enerji kaynakları bakımından şu
aralar biraz sıkıntıda. Örneğin doğal gaz fiyatları artmaya devam
ediyor ve artık Türkiye’ye petrol
satışı durdu. Bu durum kömürü
nasıl etkiler sizce?
Zonguldak havzasının dışındaki
tüm kömür yatakları orta ve dü-
şük kalorili gruptandır. Bu kömürlerin tümü ağırlık olarak elektrik
enerjisi üretiminde, belirli bölgenin üretimleri ise (Soma gibi)
hem elektrik hem de ev ısınması ve sanayide kullanılmaktadır.
Türkiye elindeki düşük kalorili kömürler de dâhil, tümünü en kısa
zamanda işletebilir hale gelmelidir. Mutlaka aramalara yoğun şekilde devam edilmelidir. Zonguldak havzasının denize uzantısı
da mutlaka incelenmelidir.
Türkiye’de maden sektörünün genel durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu konuda Türkiye
ne yapmalı? Gerek devlet, gerek
bu alandaki örgütler, gerekse de
girişimciler olarak…
Çok uzun süre ruhsatların % 85
‘i devlet kurumlarını elinde iken,
ihale ile özel sektöre devrinden
sonra, son 10 sene içinde sektörde büyük gelişme olmuştur. Bu
gelişim hızla devam etmektedir.
Yeni çıkacak teşvik yasası bu
ilerlemeye ivme kazandıracaktır.
Büyük sermaye sektöre girmiştir.
İleri teknolojinin uygulanmasıyla
önemli ihracat rakamlarına ulaşabileceği gibi, ithalat girdilerinin
de önü kesilecektir.
Önemli istihdam kaynağında olan
bu sektör, cari açığın kapanmasına büyük katkılar sağlayacaktır.
Vakit ayırdığınız için teşekkür
ederiz. Sizin gibi sektörde tecrübeli ve birikimli bir madenciyle
konuşmaktan mutluluk duyduk.
Ben teşekkür ederim.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 39
B L O O M B E R G T V R Ö P O RTA J
XSTRATA - GLENCORE
BİRLEŞMESİNİN ETKİSİ OLAMAZ
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Güven Önal, Glencore’un Xstara’yı
satın almasını şu şekilde değerlendirdi:
Glencore’un hissedarı olduğu Xstrata’yı, 41 milyar dolara satın alması ile büyük bir şirket oluştu. Bu durumu
değerlendirirken, Türkiye nasıl etkilenecek şeklinde olaya yaklaşmalıyız. Türkiye’nin maden potansiyeli bir kıta
büyüklüğündedir. Fakat Türkiye’de gerek aramalarda gerekse, yatırımlarda büyük eksiklikler var. Bu gibi büyük
firmaların Türkiye’de yatırım yapması ile üretim artacağı
gibi, madencilik sektörüne yeni teknolojiler girecektir.
Önal, madencilikte büyümenin kartelleşme ile bağlantısı
olmadığını, maden talebinden kaynaklandığını, dünyadan örnekler vererek şöyle açıkladı:
Günden Kalanlar Programında
Türkiye Madenciliği Konuşuldu
D
Dünyada ve Türkiye’de madencilik sektörü açısından meydana gelen ekonomik gelişmeleri ve
bunların Türkiye üzerindeki etkilerini Bloomberg TV’de 8 Şubat 2012 Çarşamba saat 17:00 de
yayına giren Aslı Şafak’ın yaptığı, Günden Kalanlar programında değerlendiren Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı,
Prof. Dr. Güven Önal’la şu konular konuşuldu.
Önal, Türkiye’deki cari açık, madenciliğin geliştirilmesi ve dünyadaki maden devlerindeki
ekonomik gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkileri gibi konular hakkında sorulara cevap verdi.
Önal programın ilerleyen dakikalarında, Türk
Madenciliği’nde dış ticaret dengelerinin nasıl
olacağını, madenciliğin ekonomik geleceğini ve
nasıl olması gerektiğini değerlendirdi.
40 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Her şeyin küresel olduğu bir dünya düzeninde, kartelleşmeden bahsedilemez. Biliyorsunuz madenler ve ham
madde üretimleri, toplumların ihtiyaçlarına orantılı bir
şekilde artmaktadır. Kar paylarının yükselmesini ve metal fiyatlarının artmasını ben dünyadaki arz talep dengesizliğine bağlıyorum, çünkü Çin’deki ve Hindistan’daki
çok büyük gelişmede madenlere ihtiyacı olduğu ve dünyada, buna anında cevap veremediği için metal ve diğer
bütün hammadde fiyatları önemli ölçüde yükseldi. Bunun birleşmeyle değil dünyadaki gelişmeye bağlı gereksinimle alakası vardır. Amerika birleşik devletlerinde doğan bir bebek 70 yaşına kadar yaklaşık 1300 ton yer altı
kaynağı harcamaktadır. Bu Almanya’da 900 tona düşer.
Türkiye’de bu oran 300 tona kadar düşer. Çin’deki rakam
daha düşüktür ve kişi başına 125 tondur. Maden kullanım
miktarı ülkenin gelişmişliğinin göstergesidir. Bir insan
medeni olarak ne kadar gelişirse daha çok madenle üretilen teknolojiden faydalanmak istiyor.
TÜRKİYE’DEKİ DOĞAL KAYNAKLARA
BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİ,
ÇİN VE HİNDİSTAN İLGİ DUYUYOR.
Prof. Dr. Güven Önal dünya ülkelerinin Türkiye’ye maden varlığı gereği ilgi duyduğunu ve Türkiye’de madencilik faaliyetleri yapmalarının ülkeye ekonomik anlamda
katkı sağlayacağını belirtti.
Bunu, “İhtiyacı olan ülkeler ve büyük şirketler tabii ki
dünyadaki hammadde kaynaklarına yöneleceklerdir.
Türkiye hammadde kaynakları bakımından zengin bir
ülke olduğu için, Türkiye’ ye ilgi duymaları doğaldır.
Türkiye’deki doğal kaynaklar, özellikle, birçok Av-
rupa ülkesi ile beraber Çin
ve Hindistan büyük bir ilgi
duymaktadır. Bunun sonucu
olarak, Türkiye’de yabancı
madencilerin madencilik açısından faaliyet göstermeleri ile
Türkiye’nin refahına hizmet etmeleri gerçekleşmiş olacaktır.
Şeklinde açıkladı.
TÜRKİYE’NİN SANAYİSİ
MAALESEF İTHALATA
DAYALIDIR
Türkiye’de cari açık probleminin olduğunu ve madencilik sektörünün işleyiş şeklinin
nasıl olması gerektiğini açıklayan Önal, cari açığın planlı
bir ekonomi ve işleyişle kapatılabilir hale getirilebileceğini
söyledi ve şu şekilde devam
etti: Türkiye’de kurulmuş olan
sanayi tamamen ithalata dayanmaktadır. Örnek verirsek, enerjimizin % 76 lık oranı ithaldir.
Bütün sektörlerimizde, ithalata
dayalı ihracat nedeniyle, negatif hesaplar oluşmaktadır. Bunu
topladığınız zaman çıkan tabloya göre 100 milyar dolar açık
enerji ve ham-yarı mamul ithalatından kaynaklanmaktadır.
Çünkü Türkiye’nin üretebileceği fakat ithal ettiği kalemleri üretmeye 70 milyar dolarlık
bir cari kısmı kapatabilir ve bu
da Türkiye açısından bir nefes
almak, ekonomik açısından
rahatlamak olacaktır. DemirÇelik 6,-6,5 milyar dolar negatiftedir. Türkiye yılda 350
bin ton bakır kullanıyor ama
40 bin ton üretiyor. Yani 310
bin ton açık var tabii ki buda
İthal edilecek. Bizde bu açığı kapatacak kadar bakır var,
bunu biliyoruz. Mesela enerjimizden bahsederken, Türkiye
kömür varlığıyla dünyada ilk
sıralarda olan ülkelerden biri,
ama, biz doğalgazdan elektrik
üretiyoruz ki bu çok pahalı bir
yöntemdir. Gelişmiş ülkelere
bakarsanız doğalgazın oranı
% 15 iken bizde % 45-50’lerde bulunmaktadır. Türkiye’nin
bu günkü enerjisinin 2 mislini
üretecek kadar kömürü vardır.
Bu durumun düzeltilebilmesi
için, Türkiye’de yatırım aşamasındaki bürokratik engellerin giderilmesi gerekmektedir.
Yer altı kaynaklarının değerlendirilmesini milli gurur tablosu şekline getirdiğimiz için,
birçok yatırımcıyı kaçırdığımızı düşünüyorum. Türkiye’de
Otomotiv ve bankacılık sektöründe de yabancı sermaye var.
Madencilik sektöründe de bu
böyle olmalıdır. Madencilikte
sermayeye ve teknolojiye ihtiyacımız var. Bizim için önemli
olan iş alanlarının açılması ve
madencilik faaliyetlerinin gelişmesidir. İnsanlarımıza iş alanı sağlanması ve ülkemize bir
katma değer kazandırmak bu
şekilde olur.
TÜRKİYE’DE BÜYÜK BİR
BİLGİ BİRİKİMİ VAR, TEK
EKSİK SERMAYEDİR
Prof. Dr. Güven Önal, ülkenin
ekonomik geleceği için şu yorumu yaptı: Eğer, yer altı kaynakları konusunda ciddi bir politika oluşturup uygulayabilirsek,
Türkiye’nin özlenen refah düzeyine gelebilmesi için en fazla
10 yıl süre biçiyorum. Türkiye
bu süre içinde önemli adımlar
atabilir. Çünkü Türkiye’de büyük bir bilgi birikimi, genç ve
çalışkan bir nüfusumuz, fakat
sermaye eksikliğimiz var. Kamunun üzerine düşen yönlendirme politikası olmalıdır. Özel
sektörü yatırıma teşvik etmesi
lazımdır. Devletin teşviklerinden en az faydalanan maden
sektörüdür. Eğer, söylediklerim
gerçekleşirse, Türkiye 10 yılda
çok önemli adımlar atmış olacaktır.
TKİ Genel Müdürü
Mustafa Aktaş Görev Başında
D
aha önce TKİ Genel Müdür Yardımcılığı
görevini, bir süredir de genel müdürlüğü vekâleten yürüten Mustafa Aktaş, 28
Aralık 2011 günü, TKİ Genel Müdürü ve
Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandı. 1963
yılında Çorum-Osmancık’ta doğmuş olup
1982 yılında Osmancık İmam Hatip Lisesini bitirdikten sonra 1986 yılında İTÜ Maden
Mühendisliği’nden mezun olarak1986–1988
yılları arasında Kemerburgaz’da özel maden
işletmelerinde Mühendis olarak çalışmıştır.
TKİ’de 1988 yılından itibaren çalışmaya başlayan Aktaş, son 24 yıldır mühendislikten başlamak üzere birçok görev yapmıştır.
Bu görevler içinde; 1988–1989 yıllarında TKİ
Afşin-Elbistan Linyitlerinde Mühendis, 19892002’de TKİ Alpagut-Dodurga Linyitlerinde
Mühendis, Vardiya Mühendisi, Emniyet Mühendisi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Başmühendisi, İstihsal Şube Müdürü, İşletme Müdür
Vekili, Bölge Müdür Vekili olarak görevlerde bulunmuştur. Bu görevlerin içinde; 15 yıl boyunca
da yeraltında aktif olarak çalışmış ve üretimin
her aşamasında bilfiil bulunmuştur. Türkiyi Kömür İşletmeleri Kurumu, Genel Müdürlüğü İş
Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığına, 2002–
2004 yıllarında Başuzman olarak atandıktan
sonra, TKİ Genel Müdürlüğü Pazarlama ve
Satış Daire Başkanı olarak 2004-2008 yılları
arasında görev yapmış ve TKİ iştiraklerinden
Yeni Çeltek Kömür İşletmeleri A.Ş.’de 20062010 Şubat arası 4 yıl boyunca da Yönetim
Kurulu Üyeliği yapmıştır. 06.12.2008 tarihinde
TKİ Genel Müdür Yardımcılığı ve 04.03.2010
tarihinde de TKİ Genel Müdürlüğü Yönetim
Kurulu Üyeliğine atanarak görevini sürdürmüştür. Ayrıca Uluslararası bir kuruluş olan Dünya
Enerji Konseyi’nin Türk Milli Komitesinde de 4
yıldır TKİ Kurumunu temsilen Yönetim Kurulu üyeliği yapmaktadır. 2003 yılında Bakanlar
Kurulu Kararları kapsamında başlatılan fakir
ailelere kömür yardımının halen Türkiye geneli
Koordinatörlüğünü de yürütmekte olan Mustafa AKTAŞ, evli ve iki çocuk babasıdır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 41
MEHMET KEMAL DEDEMAN
ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME
PROJE YARIŞMASI ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ BULDU
Dedeman Topluluğu’nun kurucusu Mehmet Kemal
Dedeman’ın anısını yaşatmak ve ilkelerini geleceğe taşımak adına her yıl düzenlenen “Mehmet Kemal Dedeman
Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması’nın bu yıl 8’incisi
düzenlendi. Dedeman İstanbul’da 10 Şubat 2012 tarihinde
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılımıyla gerçekleşen ödül töreninde madencilik ve turizm
olmak üzere iki dalda yarışan projelerin kazananları belli
oldu. Türkiye’deki madencilik ve turizm sektörlerine kalıcı
bir değer yaratmayı amaçlayan yarışma, seçkin davetlilerin
ve sektörün değerli isimlerinin katılımıyla gerçekleşti.
M
ehmet Kemal Dedeman Araştırma ve Geliştirme Proje Yarışması,
Madencilik ve Turizm dalında birbirinden değerli projeleri ödüllerle
buluşturdu. 2011 yılı için Madencilik kategorisindeki konu başlığı
“Türk Madenciliğini Geliştirmeye Yönelik Araştırma ve Projeler”
olarak belirlenirken Turizm dalındaki konu başlığı “İnsan kaynakları, Eğitim ve İstihdam” oldu. Seçici kurulun kararı sonucunda birinci seçilen
her iki dalın proje sahibine 20’şer bin TL ödül verildi.
42 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MADENCİLİK DALINDA ÖDÜL
KAZANANLAR
Mehmet Kemal Dedeman Araştırma ve
Geliştirme Proje Yarışması Madencilik
dalında “Siklojet Flotasyon Hücresi” projesiyle Hasan Hacıfazlıoğlu birincilik ödülünü almaya hak kazanırken, “Altın İçeren Refrakter Arsenopirit Cevherinden
Altın Kazanımı: Flotasyon, Fiziksel – Isıl
Ön İşlemler ve Siyanürizasyona Etkisi”
projesiyle Doç. Dr. Abdullah Seyrankaya
ikincilik ödülünün sahibi oldu. Yarışmada
“İnce Taneli Feldspat Atıklarının Jameson Flotasyon Teknolojisiyle Değerlendirilmesi” projesiyle Doç Dr. Cengiz Karagüzel, Gülşah Çobanoğlu ve Yrd. Doç.
Dr. Oktay Şahbaz üçüncülük ödülüne
layık görülen isimler oldu.
2011 yılı proje yarışmasının ödül töreninde ayrıca, madencilik ve turizm alanlarında 2012 yılının proje konuları da açıklandı. Madencilik dalında 2012 konusu
“Türk Madenciliğini Geliştirmeye Yönelik
Araştırma ve Projeler” olarak belirlendi.
Turizm alanında 2012 yılının yarışma konusu olarak ise “Medyanın Konaklama
Sektörünün Pazarlanmasında Etkin Kullanımı” seçildi.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 43
..................................................................................................................................................................................................................................................................................................
AHMET HAMDİ BOZBAĞ’I SONSUZLUĞA UĞURLADIK
“Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi A. Hamdi Bozbağ, 22 Şubat
2012 tarihinde 94 yaşında hayata veda etti.
Atatürk’ün yurt dışına madencilik eğitimi almak üzere gönderdiği ilk madencilerden biri
olan ve Türkiye’de madencilik alanında pek
çok ilke imza atan Merhum Bozbağ’a tanrıdan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine baş
sağlığı diliyoruz.”
TÜRK MADENCİLİĞİ BİR DUAYENİNİ KAYBETTİ >>>
Türk madenciliğinin en önemli duayenlerinden biri olan A.Hamdi Bozbağ 1918 yılında
Giresun’da doğdu. Orta öğretimini Giresun ve
Trabzon’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Mühendislik Bölümüne girdi. 1937 yılında
Maden Tetkik Araştırma (MTA) Enstitüsü Bursunu kazanarak
Fransa Bordeaux’da Maden Mühendisliği öğrenimine başladı.
İkinci Dünya Savaşı çıkınca Türkiye’ye döndü ve Amerika’da
Colorado School of Mines’ta öğrenime başladı. 1942’de Maden Mühendisliği ve Jeoloji Mühendisliği diplomalarını aldı.
Ahmet Hamdi Bozbağ’ın Kendi Anlatımıyla, O Günler
“Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını İngiliz ve Fransız şirketleri
işletiyordu. 1935 yılında Başbakan olan rahmetli Celal Bayar
bu durumla ilgili kaygılarını Yüce
Atatürk’e iletip, yeraltı kaynaklarımızı nasıl değerlendirebileceğimizi
sormuş. Atatürk de bunun üzerine
yurtdışına Maden, Jeoloji, Metalürji Mühendisleri yetiştirmek üzere
öğrenci göndermeye karar vermiş.
Böylece bizi sınava tabi tutarak
benimle beraber on beş öğrenciyi
yurtdışına gönderdiler. İlk önce
1937 yılında Yüksek Matematik
ve Maden Mühendisliği tahsili
yapmak üzere Fransa’ya gönderil-
dim. 1939 yılında II. Dünya Harbi
başlayınca Avrupa’da tahsilde bulunan öğrencilerimizi hükümetimiz
Türkiye’ye geri çağırdı ve daha
sonra Amerika’ya gönderdi.
Ben Amerika’nın Colorado eyaletinin Denver kasabasında bulunan
Colorado School of Mines okulunda öğrenimime devam ederek
1943 yılı sonuna kadar Maden
Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği
ve Jeoloji Master diplomalarımı
aldım. O sırada Amerika Birleşik Devletleri de II. Dünya Harbi
içine girmişti. Harp dolayısıyla
Türkiye’ye hemen dönme imkânı
bulamadım. Bunun üzerine Texas
eyaletinin Dallas şehrinde merkezi bulunan büyük bir jeofizik ve
petrol arama şirketi olan “National
Geophysical Company” adlı bir
şirkette “Chief Computer” (ekipte
inceleme sonuçlarını kıymetlendiren) ve Petrol Arama Mühendisi olarak çalıştım. 1944 yılının
sonbaharında Birleşik Amerika
Devletleri’nin Avrupa’daki müttefiklerine harp malzemeleri taşıyan
102 gemilik konvoya katılarak
Charleston limanından Mısır’a,
oradan da Türkiye’ye çok özlediğim memleketime döndüm. Maden
Tetkik Arama Enstitüsü’nde 2 yıl
çalıştıktan sonra 1946 yılında askere gittim. Subaylığımı tercüman
Jeoloji Mühendisliğinde yüksek lisansının ardından ülkeye dönerek
MTA’da Maden Arama Mühendisi
olarak çalışmaya başladı. 1963’te
Ankara’da Barit Maden Limited Şirketini kurdu ve Türkiye’nin ilk Barit
ihracatını gerçekleştirdi. 1960 öncesi
Demokrat Parti Milletvekilliği yapan
Hamdi Bozbağ 1972’de Türkiye’nin
ilk Stronsiyum Sülfat madenini Sivas
Akkaya’da işletmeye açtı. 1973’de
dünyanın en büyük Selestit minerali yataklarını buldu. İki yıl sonra ilk
Stronsiyum Sülfat ihracatını, bu tarihten yedi yıl sonra ilk öğütülmüş
Barit ihracatını gerçekleştirdi.
Halen aktif olarak Karbondioksit ve
Barit üretimleri ve diğer yeraltı kaynaklarıyla ilgili araştırma-geliştirme
çalışmaları devam etmektedir.
1980 yılında dünyanın ilk Stronsiyum Sülfat Zenginleştirme tesisini
Sivas’ta kurdu. 1989’da Barit Maden Türk A. Ş. Dünyanın en büyük
Stronsiyum Sülfat üreticisi ve ihracatçısı oldu. 1991’de Gümüşhane
Karamustafa’da çinko madeni ve
zenginleştirme tesislerini, 1992’de
Bahçe’de mikronize kalsiyum karbonat üretimini başlattı. 1997’de
Türkiye’nin CO2 üreten ilk doğal
kaynağını Kayseri’de işletmeye açtı.
“Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi A. Hamdi
Bozbağ, 22 Şubat 2012 tarihinde 94
yaşında hayata veda etti. Atatürk’un
yurt dışına madencilik eğitimi almak
üzere gönderdiği ilk madencilerden
biri olan ve Türkiye’de madencilik
alanında pek çok ilke imza atan Merhum Bozbağ’a tanrıdan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı
diliyoruz. “
olarak tamamladım. O dönem
zarfında Giresun Ortaokulu’nda
Fransızca öğretmenliği yaptım.
1947 yılında eşim Nevin Bozbağ
ile evlendim ve İstanbul’a yerleşip
işyerimi açtım. Demokrat Parti
kuruluşu nedeniyle hemşehrilerimin yoğun istekleri üzerine
14.Mayıs.1950 yılında Giresun
Milletvekilliğine aday oldum.
Milletvekili seçildikten sonra
İstanbul’daki işyerimi kapatarak
Ankara’ya gittim. Ben şahsen
1954 Milletvekili seçimlerine kadar çok sevdiğim Giresun’umuza
hizmet ettikten sonra yine çok
sevdiğim mesleğime dönmeyi
düşünüyordum. Buna rağmen seçimin yaklaştığı günlerde DP’nin
o günkü il ve ilçe başkanlarının ve
Türk madenciliğine yaptığı sayısız
hizmetlerini, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi
olarak sürdüren Ahmet Hamdi Bozbağ 22 Şubat 2012 tarihinde 94 yaşında hayata veda etti. Ölümüne kadar
Mütevelli Heyet Üyesi olarak görev
yaptığı Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı, Bozbağ’ın vefatının ardından
yayınladığı baş sağlığı mesajında
şunları kaydetti:
hemşehrilerimin samimi ısrarları
karşısında politikadaki görevime
devam ettim. O dönemde çıkan
ilk 6309 sayılı Maden Kanunu’nun
hazırlanmasında katkılarımız ve
1960 Askeri Darbesi’ne kadar da
diğer pek çok konuda severek
yerine getirdiğimiz hizmetlerimiz
oldu. Türkiye’yi temsilen Avrupa
Konseyi delegesi olarak görev
yaptım.
Mahkemelerin kurulduğu Yassıada’da ve Kayseri
Cezaevi’nde kaldığım 2,5 yıldan
sonra çok sevdiğim eşime ve
çocuklarıma, özgürlüğüme ve
mesleğime kavuşmaktan büyük
mutluluk duydum. Yaşadığım bütün sıkıntılara rağmen hayatımın
en verimli çağında 10 yılımı çok
sevdiğim memleketime hizmet
yolunda harcadığım için de ayrıca
kendimi çok mutlu hissediyorum.
Yüce Allah’ıma daima şükrediyorum ki, yaşadığım bütün büyük
sıkıntılardan sonra en büyük
desteğim olan eşim ile kurmuş olduğum Barit Maden Türk Limited
Şirketi’mizi bilahare 3 kızımızın
da bize katılmaları ile birlikte Barit
Maden Türk Anonim Şirketi’ne
dönüştürmüş olduk. İlerlemiş
yaşıma rağmen Yüce Allah’ımın
verdiği güç ile hala memleketime
kendi çapımda yeni yatırımlar
yapmaya kendimi borçlu hissediyorum.”
A.Hamdi Bozbağ
...................................................................................................................................................................................................................................................................................................
................... .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
44 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 45
MAKALE
Ülkemizin “Karaelmas Diyarı” olarak bilinen
Zonguldak’a gittiğinizde, her yerde Karaelmas adı
kadar bir isme daha rastlarsınız: “Uzun Mehmet”.
Uzun Mehmet kömür havzamızın Mehmetçik’i ve ilk
maden şehidimizdir.
UZUN MEHMET
VE MADENCİLİK HAFTASI
MAKALE
lı madenciler tarafından da, ‘4 Aralık - Madenciler
Günü’ olarak kutlanmaya başlanır.”
Demek ki, Türk mühendisler, Hıristiyanlık dininde
bir bayram olarak kabul edilen böyle bir yortuya
katılıyor ve ne olduğunu bile bilmeden sözde madenciliği kutluyorlardı. Tahir Karauğuz, 1930’lu
yıllara kadar, bu konuyu gazetesinde dile getirdi.
Bölgede kömürün ilk bulunduğu tarih ve bulan kişi
saptanabilirse, o günün “Madencilik Günü” olarak
kutlanmasının daha doğru olacağını düşünüyordu.
1932 yılında yeni açılan Zonguldak Halkevi’nin
ilk çalışması olarak bir komisyon kuruldu. Bu komisyonda, Tahir Karauğuz, Hüseyin Fehmi İmer
ve yazar Ahmet Naim Çıladır yer aldılar. Çalışmalar başlamıştı.
Doğu Karaoğuz – Selçuk Buyurgan
Z
onguldak, 19. yüzyılın başlarında, Batı Karadeniz’in Ereğli,
Bartın, Amasra gibi tarihî kentlerinin yanında, doğru dürüst
bir yerleşim merkezi bile değildi. Uzun süre, sâdece bir maden
mevkii olarak bilinirdi. Daha doğrusu, Kastamonu eyaletinin
Bolu sancağına ve Ereğli livasına (ilçesine) bağlı Elvan köyünün bir sahil mahallesi idi. Kömürün bulunması ve üretime geçilmesinden sonra Zonguldak kısa zamanda bir şehirleşme hareketinin merkezi
haline geldi, ticaret hayatı hızla gelişti. Zonguldak Kömür Havzası’nda
üretilen kömürün % 40’ının yurt dışına ihracına 1882 yılında devlet
tarafından izin verilince, havza, yabancı sermaye akımına uğradı. 1893
yılında, Fransız sermayeli “Ereğli Şirket-i Osmaniyesi”nin (Societe Ottomane D’Heraclee’nin) ve ardından İtalyan sermayeli “Türk Kömür
Madenleri Şirketi”nin kurulmasıyla havzanın önemi daha da arttı.
8 Mart 1919 -21 Haziran 1921 tarihleri arasında Fransız işgaline uğrayan Zonguldak’ta kömür üretimi, o yıllarda büyük çoğunlukla yabancı
unsurların elindeydi.
“Halkevi Araştırma Komisyonu” olarak nerelere
gittiler, kimlere sordular, neler yaptılar, bilmiyoruz; ama sonunda şöyle bir öykü ortaya çıktı:
Geçen yüzyılın başları... Zonguldak Gelik kömür ocağında çalışanlar bir arada.
Uzun Mehmet Anıtı
O yıllarda, Zonguldak’daki kömür şirketlerinde çalışmakta olan yabancı mühendisler, her yıl “4 Aralık” gününü, “Madenciler Günü” olarak
kutlamaktaydılar. 4 Aralık geceleri, “Sainte Barbe” adındaki bir azize
adına balolar veriliyor, bu balolarda madencilik efsânesi, papaz giysileri giymiş kişiler tarafından canlandırılmaya çalışılıyordu. Bu sıralarda
okullarından yeni mezun olan Türk mühendisler de havzada çalışmaya başlamışlardı. Onlar da bu kutlamalara katılıyorlardı. Bu garip durumu merak eden ve araştırmaya başlayan ilk kişi, şehrin ilk gazetesi “Zonguldak”ı, 1923 yılından beri yayınlamakta olan gazeteci Tahir
Karauğuz oldu. “Kimdir bu Sainte Barbe?.” diye araştırmalara başladı.
Nihayet Fransız mühendislerden M. Sudan’dan şu hikayeyi öğrendi:
“Eski adı Nicomedia olan İzmit’te, hükümdarın kızı ‘Barbe’ gizlice Hıristiyanlığı kabul eder. Bir putperest olan babası, onun kendi gibi putperest biriyle evlenmesini ister.
Kızın bunu şiddetle reddetmesi üzerine, onu bir mağaraya hapseder ve
mağaranın girişini bir duvarla ördürür. Kız, bu mağaranın içinde yıllarca gözyaşı döker, Allah’a yalvarır. Sonunda, büyük bir uğraşla duvarı
deler (veya duvar bir doğa olayı ile kendiliğinden açılır) ve kız kurtulur.
Ancak, hükümdar kızını yakalattırır ve idam ettirir. Bu olay, zamanla
kulaktan kulağa yayılır. ‘Barbe’, bir sebat ve güç âbidesi olarak halkın
gözünde azize mertebesine yükselir ve bu olay giderek ‘Sainte Barbe
Yortusu’ adıyla her yıl kutlanan bir Hıristiyanlık bayramına dönüşür.
Böylece, ‘Sainte Barbe’nin duvarı delme olayı, yüzyıllar sonra, Avrupa46 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Kömür gününde Uzun Mehmet anıtında yapılan
anma töreni (1933)
Tahir Karauğuz, Hüseyin Fehmi İmer, Ahmet Naim Çıladır
Zonguldak, 19. yüzyılın başlarında, Batı Karadeniz’in Ereğli, Bartın, Amasra gibi tarihî kentlerinin yanında, doğru dürüst bir yerleşim merkezi bile değildi. Uzun süre, sâdece bir maden
mevkii olarak bilinirdi. Daha doğrusu, Kastamonu eyaletinin Bolu sancağına ve Ereğli livasına
(ilçesine) bağlı Elvan köyünün bir sahil mahallesi idi. Kömürün bulunması ve üretime geçilmesinden sonra Zonguldak kısa zamanda bir şehirleşme hareketinin merkezi haline geldi,
ticaret hayatı hızla gelişti. Zonguldak Kömür Havzası’nda üretilen kömürün % 40’ının yurt
dışına ihracına 1882 yılında devlet tarafından izin verilince, havza, yabancı sermaye akımına
uğradı. 1893 yılında, Fransız sermayeli “Ereğli Şirket-i Osmaniyesi”nin (Societe Ottomane
D’Heraclee’nin) ve ardından İtalyan sermayeli “Türk Kömür Madenleri Şirketi”nin kurulmasıyla havzanın önemi daha da arttı.
“Yurt dışından ithal edilmekte olan kömürün öneminin anlaşılmasından sonra, Sultan II. Mahmut
(1785 -1839) bir ferman çıkartarak memleketin
her yerinde kömür aranmasını istemişti. Ayrıca,
askerlik yapanlara kömür numuneleri gösterilerek,
terhislerinden sonra bu cevheri aramaları isteniyordu. Bir bahriye eri olan ‘Uzun Mehmet’ kendisine söylenenleri unutmaz. Karadeniz Ereğli’sinin
Kestaneci köyündeki evine döndüğünde, çevresinde bu ‘yanartaşları’ araştırmaya başlar. Bu sırada
sonbahar mevsimi gelmiş, köylüler hasat sonu
zâhirelerini öğütmek üzere değirmenleri doldurmuştur.
Mehmet de, Ereğli’nin Köseağzı denilen yerdeki
değirmene gider. Değirmende sıra beklerken, vakit geçirmek üzere, değirmene suyunu veren Niran
Deresi kenarına iner. Derede, bir gün önce yağan
şiddetli yağmurun getirdiği malozların arasında,
Bahriye’deyken gördüğü kömür numunelerine
benzeyen siyah taşların bulunduğunu görür. Bu
taşları toplar; değirmende yanmakta olan ocağın
içine attığında heyecanla yerinden fırlar.
Taşlar kısa sürede kıpkırmızı olmuştur, yanmaktadır. Kendisine söylenen ‘yanartaşları’ nihayet
bulmuştur. Kimseye belli etmeden, taşlarla birlikte
değirmenden ayrılır. Ertesi gün, tekrar aynı yere
gelir; bu sefer, getirdiği kazma ile derenin üst kesiminin tabanındaki kömür damarından başka parçalar kopartır. Hepsini bir çuval içinde evinin bir
köşesinde saklar.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 47
MAKALE
Takvimler 1829 yılını ve Sonbahar aylarını göstermektedir. Şiddetli yağışlar başlamış, kış yaklaşmıştır. Bu kötü
havalarda İstanbul’a gidip gel menin
zor olacağını düşünerek baharın gelmesini bekler. İlkbahar’da elindeki siyah taşları İstanbul’ a götürür; Padişah
II. Mahmut’un sarayındaki yetkililere
teslim eder. Taşların yandığı görülünce, Mehmet, 5000 Kuruş mükâfat ve
kaydı hayat şartıyla (yaşamı boyunca)
600 Kuruş aylıkla ödüllendirilir. Ancak,
Mehmet’in sonu hazin olur. Dönemin
Ereğli Mütesellimi (Vergi Tahsildârı)
Hacı İsmail Ağa, Uzun Mehmet’in kendisine haber vermeden İstanbul’ gidişini hazmedemez; aldığı parada da gözü
vardır. İki adamını İstanbul’a gönderir
ve Uzun Mehmet’i, Leblebici Hanı denilen yerde zehirleterek öldürtür. Böylece,
Türk madenciliği ilk şehidini vermiştir.”
Komisyonun 1932 yılında tamamladığı
çalışmaya göre, Ereğli’de kömürün bulunduğu tarih, 8 Kasım 1829 olarak tesbit edilmiştir.
Bazı kayıtlara göre, ilk kömür numuneleri, Ereğli’den İstanbul’a 1822 tarihinde
götürülmüş, ancak devlet buna ilgi göstermemiş, hiç bir araştırma yapılmamıştır. Aslında, kömür, “yanartaş” adıyla
yörede yıllardır bilinir, ancak çevrede
odun kolaylıkla bulunduğundan, odun
ateşi varken yanartaşa pek itibar edilmez, üstelik bu yanartaşları İstanbul’a,
Padişah’a getirmek kimsenin aklından
bile geçmezdi. İşte Uzun Mehmet kendisine söylenenleri dinlemiş ve bunu başarmıştı. Uzun Mehmet Ereğli’nin belli
başlı ailelerinden “Karamahmutzâdeler”
sülâlesindendir. Ancak, Uzun Mehmet,
Padişah tarafından kendisine bağlanan
maaşı bile alamadan yaşamını yitirmiştir. Zonguldak Halkevi, Uzun Mehmet’in
ailesini araştırmış, bulmuş ve ailenin durumunun kötü olduğunu öğrenerek, madencilerden toplanan 68 liraya Halkevi
yardımı olarak verilen 384.95 lirayı ekleyerek, toplam 452.95 lirayı bu aileye
yardım olarak vermiştir.
Zonguldak’da, 8 Kasım 1932 günü,
“Uzun Mehmet Bayramı” olarak ilan
48 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Yandaki iki resimden birincisi Uzun Mehmet’in torunu
Halit Uzunmehmet’e ait
olup 73 yaşındayken çekilmiştir. Diğer resim, Uzun
Mehmet’in torununun oğlu
Ziya Uzunmehmet’e aittir ve
38 yaşındayken çekilmiştir.
Ziya Uzunmehmet 1926 doğumludur.
Halit ve Ziya Uzunmehmet (1964)
edildi ve o tarihte büyük bir kutlama yapıldı. Uzun Mehmet adı ve Kömür Bayramı, Zonguldak halkı tarafından çok sevildi. Öyle ki, yeni açılan kuyulardan
ikisine “Uzun Mehmet-1” ve “Uzun Mehmet-2” adları verildi. 1973 yılında,
Kozlu yolu üzerindeki Balkaya’da yeni bir Uzun Mehmet anıtı açıldığı gibi,
bugün şehrin bir çok yerinde Uzun Mehmet adını taşıyan dükkanlar, sokak ve
parklar bulunmaktadır.
“Uzun Mehmet Kömür Bayramı” kutlamaları, 1932 yılından sonra da her yıl
yapıldı. Örneğin, 1936 yılındaki törene, Başbakan İsmet İnönü ve İktisat Vekili Celal Bayar, Zonguldak’a gelerek katılmışlardı. 1949 yılında ise, kömürün
bulunuşunun 120. yılı etkinlikleri kapsamında, Ankara’da, Gar Gazinosu’nda,
bir “Uzun Mehmet Kömür Gecesi” düzenlenmiştir.
Gar Gazinosunda 8 Kasım Kömür Gecesi duyurusu (1949)
“8 Kasım-Uzun Mehmet Kömür Bayramı”, Uzun Mehmet anıtının bulunduğu alanın 8 Kasım’da soğuk olduğu ileri sürülerek, “Zonguldak’ın Kurtuluş
Günü” olan 21 Haziran’a bırakılmıştır. Bu değişiklik son derece yanlıştır. Soğuk bile olsa 10 Kasımlarda Anıtkabir’in Aslanlı Yolu’nda yürünmüyor mu?
Mehmetçik nasıl Türk askerinin simgesi ise, Uzun Mehmet de ülkede kömürü
bulan ilk kişi olarak çilekeş Türk Madencisi’nin ve Türkiye Madencilliği’nin
simgesidir. Türkiye’de madencilik günü, 4 Aralık Saite Barbe Yortusu olarak
değil, her yıl 8 Kasım tarihinde “Uzun Mehmet ve Madencilik Günü” olarak
kutlanmalıdır. 8 Kasım öncesi hafta, madencilik haftası olarak tüm ilk öğretim
kurumlarında yaşanmalı, çocuklarımız madenleri ve madenciliği tanımalı, bilgi sahibi olmalıdır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 49
50 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 51
MAKALE
2012’ de Kyoto Protokolü ve Türkiye
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında küresel ısınma ve iklim değişikliğinin önüne geçebilmek amacıyla 1997 yılında kabul edilen
Kyoto Protokolü, sera gazı emisyonlarını
azaltmak için bir dizi seçenek ve yükümlülükler getirmektedir. Türkiye’nin 2009
yılında resmen taraf olduğu protokol üç temel mekanizma üzerine kurulmuştur; bunlardan Temiz Kalkınma ve Ortak Uygulama Mekanizmaları küresel ısınmaya karşı
çözüm amaçlı yöntemler olarak görülse de, Emisyon Ticareti
Mekanizması, protokolün esas amacı olan emisyon azaltma ile
olan uyumluluğu konusunda şüphe uyandırmaktadır.
MEHMET UTKAN
Maden Mühendisi
T
emiz Kalkınma Mekanizması,
gelişmiş ülkelerin Türkiye
haricindeki gelişmekte olan
ülkelere çevre dostu teknolojiler transferleri yaparak, bu
transfer çalışmalarını bir nevi kendi
emisyon azaltımları olarak göstermelerini sağlar. Ortak Yürütme
Mekanizması ise, gelişmiş ülkelerin
kendi aralarında emisyon azaltımına
yönelik ortak faaliyetlerde bulunmasını amaçlar ve bu faaliyetler sonucu
kaydedilen emisyon azalma miktarının ortak ülkeler arasında paylaştırılması gibi dolaylı bir teşvikte
bulunur.
Şimdiye kadar sayılanlar protokolün
doğru ve makul mekanizmaları olup,
protokolün en önemli ayağı olan
Emisyon Ticareti Mekanizması, akıllarda soru işareti bırakan ve karışık
bir işleyişe sahip olan bir süreçtir.
Emisyon Ticareti Mekanizması, gelişmiş ülkelerin ve bu ülkelerdeki sanayi birimlerinin, kendilerine verilen
emisyon kullanım hakkını aştıkları
takdirde, kendi ülkesindeki emisyon
52 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MAKALE
sebebiyle emisyon hakkı alamayan şirketlere verilen teşviklerin
sınırlandırılmasına dahi el atmıştır.
Peki ülkenin mevcut şartları göz
önüne alındığında, tükettiği emisyon
hakkının fazlasını alabilecek olanlar
kimlerdir? Elbette yabancı sermayeli
kuruluşlar…
YERLİ KÖMÜRÜNÜN GÜVENLİĞİ
Kömürün çevreye verdiği zararların
giderilmesi için çözüm, üreticilerin
temiz kömür ve fosil yakıt tüketimi
konusunda bilinçlendirilmesi ve temiz kömür kullanımı ile ilgili ARGE
faaliyetleri yapılmasıdır. Enerji arz
güvenliğini sağlamak, sanayi için
kendi yerli kömürlerini kullanmak
ve bunları çevreye zarar vermeden
yapmak için gereken çözüm budur.
Fakat bu çözüm gözden kaçırılmakta, yerli kömürün özellikle enerji
santralleri ve sanayide ki yeri siyasi
hakkını tamamen kullanmamış bir
firmadan, tamamen ticari amaçla
elinde emisyon kotası bulunduran bir
satıcıdan, ya da başka bir gelişmiş
ülkenin, emisyon azaltımını kendine
göre daha az maliyetlerle sağlayan
firmalardan bir miktar daha emisyon
kullanım hakkını satın almalarını
sağlayan bir dönüşümdür.
Aslında emisyon ticareti bir sanayinin (özellikle madencilik ve enerji),
önce yıllık emisyon hakkının belirlenmesi ve daha sonra bu sanayilerin
aştıkları emisyon hakkı fazlasının,
bir nevi cezai bir fiyatla satın alınmasını öngörür. Emisyon ticareti
gelişmiş ülkelerin, ve özellikle, Türkiye gibi protokolde özel bir konuma
sahip bir ülkenin gelişmeye yönelik
adımlarını kısıtlamayı hedefleyen
siyasi amaçları olduğu şüphelerini
doğurmaktadır.
Öyle ki, protokolün bu mekanizması emisyon hakkını tüketen ve
emisyon hakkı satın almak zorunda
kalıp, imkanlarının elverişsiz olması
Kyoto Protokolü
Çürümüştür!
Geçtiğimiz aralık ayında
Kanada Kyoto protokolünden
çekilmiş ve bu kararına ‘‘Kyoto
protokolünün sırf emisyon ticareti kapsamında ülkesine getirdiği mali yükün 13 Milyar Dolar
olduğunu ve en önemlisi Kyoto
Protokolünün emisyon azaltımındaki başarısızlığını’’ gerekçe göstermiştir. Bu gelişmenin
ardından Rusya’da Kanada’nın
bu kararını desteklemiştir.
Tüm bu gelişmeler bize Kyoto
Protokolünün işlevsizliğini ve
emisyon ticaretinin Kanada gibi
bir madencilik ve sanayi ülkesi
tarafından bile bir tehdit olarak
görüldüğünü göstermektedir.
Kyoto protokolü gereği gelişmiş ülkeler listesinde tutulup,
özel bir konumda bulundurulan
Türkiye’nin 2012 yılı itibariyle
bu konumun değişeceği ve diğer
sebeplerle azaltılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye’nin yerli
kömürleri kullanması halinde Kyoto
Protokolü’nün
getirdiği yükümlülükler önümüze gizli
bir tehdit olarak
sunulmaktadır.
Ancak gördüğümüz
şudur ki, devletin
sanayi ve enerjiden
sorumlu bürokratları
dahi bu protokole
yenik düşmüş, protokolün esas amacı
olan sanayileşmeyi
boyunduruk altına
alma amacına karşı
dik bir duruş sergileyememişlerdir.
gelişmiş ülkeler gibi emisyon ticareti kapsamına alınması doğalgaza
dayalı termik santrallerden açığa
çıkan azot oksitlerinde emisyon
ticareti kapsamına alınacağı öngörülmektedir.
Üstelik Türkiye gibi Kyoto Protokolü içerisinde, gelişmiş ülkeler
listesinde bulunan ancak esasen gelişmekte olan bir ülkede,
2011’de cari açığın aldığı boyutlardan ötürü siyasi iradenin bu açığı
kapatmak için madencilik, sanayi
ve enerji alanında yatırım yapmaya yönelik bir planlamada olduğu
şu süreçte Kyoto Protokolünün
getireceği tehditler göz önünde
bulundurulmalıdır.
Kyoto Protokolünün amaçları ve
destekçileri hakkında fikir sahibi
olmak için şu soruları yanıtlamakta fayda vardır:
• Sera gazı emisyonlarının büyük çoğunluğu ABD, Avustralya,
üzerindeyken neden bu ülkeler
protokole taraf değillerdir yada
protokole taraf olduğu halde Çin
ve Hindistan emisyon azaltımından
muaf tutulmuştur?
• Protokolle beraber 2011 yılında hedeflenen sera gazı azalımı
hedeflerine ulaşıldı mı?
• Emisyon ticareti kapsamında
toplanan bunca emisyon hakkı
bedeli olan paralar, nerelerde kullanılmaktadır? Protokolün mimarı
Birleşmiş Milletler ve söz edilen
paraların toplandığı Dünya Bankası bu hesapların incelenebilmesi
konusunda şeffaf mıdır?
• Yenilenebilir enerji, araç ve makinelerinin üretiminde açığa çıkan
emisyonla, bu araçların kurulu
güçlerine denk konvansiyonel
enerji hammaddelerinden açığa
çıkan emisyonlar arasındaki fark
nedir?
• Almanya ve Fransa gibi kömür
rezervlerinin azalması sebebiyle,
enerjide rekabet imkanları tartışılan ülkeler, Türkiye gibi hem rakip
hem de gelişmekte olan ülkelerin
mevcut kömür rezervlerini kullanarak büyümelerine seyirci kalırlar
mı?
• Türkiye’ye kömür ihraç eden
ülkelere bağlı şirketlerin ve enerji
üreticilerinin emisyon ticaretinde
satıcı olarak bulunmaları da ortada
gizli bir anlaşmanın olduğunu göstermiyor mu?
Bu soruları bilimin ve vicdanın
ışığında yanıtlayan herkes, Kyoto
karşıtlarının doğa düşmanı olmadığını, sadece insanların nefes
hakkının ticari bir argüman olarak
kullanılmasına karşı olduğunu ve
en önemlisi ülkelerinin gelişmesine ve kalkınmasına karşı yapılan
faaliyetlere de sessiz kalmayacaklarını anlayacaktır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 53
MAKALE
Madencilikte Yenilikler
Yenilik kavramı ve Madencilik bir araya getirildiğinde geleneksel sınırlar, genişlemeye
başlıyor. Çok dar bir ölçekte bakıldığında
maden işletmesinin yaşam öyküsü, maden
yatağının bulunması, developman,üretim
faaliyeti(maden işletme-zenginleştirme- izabe- rafinasyon- kimyasal prosesler vs.) ve kapatma gibi aşamalardan oluşur.
Prof. Dr. AHMET DEMİRCİ
Cumhuriyet Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü
B
u ana başlıklar genişletildiğinde, çok karmaşık bir yapı ortaya çıkmakta ve bu karmaşık yapının her birinde yenilik kavramı söz konusu
olmaktadır. Sınırları çok kesin olmamakla beraber bu karmaşık
yapıda yenilikler,
• Prospeksiyona dönük yenilikler
• Explorasyona dönük yenilikler
• Developmana dönük yenilikler
• Üretim faaliyetlerine dönük yenilikler
• Yer altı işletmelerine dönük yenilikler
• Deniz dibi madenciliğine dönük yenilikler
• Zenginleştirme- izabe- rafine işlemlerinde yenilikler
• Kapatma(doğa onarımı) faaliyetlerinde yenilikler
• İnsan gücü ve yasalara dönük yenilikler
• Üretilen ürünlere dönük yenilikler
gibi ana faaliyetlere ayrılmaktadır
Madencilikte Yeniliğin Kapsamı
Madencilik sektöründe yenilik dendiğinde genel olarak aşağıdaki gelişmiş
teknolojilerin mevcut sistemlerle ilişkilendirilmesi anlaşılma durumundadır:
Yarı otomasyon, tam otomasyon,uydularla iletişim, smart sensörler, robotics,
uzaktan kontrol, bilgisayar ve mikroprosesörlerle donanım, araçların mekanik boyutlarını büyütme – küçültme, arızasız çalışma , uzun ömür ve kaliteli
ürünler.
Bu makale kapsamında ele alınabildiği kadarıyla yukarıdaki teknolojilerin,
açık işletmelerdeki makine-ekipmanlara,developman faaliyetlerine dönük
makine- ekipmanlara, yeraltı işletmelerine dönük makine-ekipmanlara, üretim proseslerinin ve faaliyetlerinin kontrolüne, tüketim malzemelerine, emniyet ve maliyet kontrolüne, çevrenin korunmasına dönük faaliyetlere,cevher
zenginleştirme makine- ekipmanlarına, prospeksiyon ve eksplorasyon
cihazlarına, madencilikle ilgili bilimsel yaklaşımlara uygulanışının geldiği
son aşamadaki bant genişliğine “madencilikte yenilikler” denilecektir. İşaret
edilen diğer hususlar, günümüzde farklılaştırılmış disiplinlerin kapsamına
alınmıştır.
54 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MAKALE
Açık İşletme Madenciliğine
Dönük Yenilikler
Açık işletme madenciliğinde geliştirilen tüm yenilikler, maliyetlerin
düşürülmesi, doğanın(çevre) korunması, faaliyetlerin daha emniyetli bir
düzeye yükseltilmesi ve üretimde
güvenirlilik düzeyinin artırılmasına dönüktür. Bu hususlar, arazi
düzenleme, dekapaja dönük delme
ve patlatma, yükleme ve nakliye
ile üretime dönük delme, patlatma,
yükleme, nakliye ve doğa onarımı
faaliyetlerinde eksiksiz takip edilme
durumundadır.
Genel olarak yamaç işletmesi,
şeritler halinde işletme, havuz
işletmesi,sluicing, dredging ve hidrolik madencilik şeklinde seyreden
açık işletmelerin bazılarında dekapaj
+ cevher üretiminin bir milyon ton/
gün eşik seviyesini aştığı gözlenmektedir. Bu denli büyük üretimleri gerçekleştirebilmek için, ağırlıklı olarak
scraper, buldozer, delme makinesi,
ekskavatör, loder, kamyon, dragline,
döner kepçeli ekskavatör ve grader
lokomotif gibi ekipmanlardan oluşan
açık işletme makine parkı, genelde
ve özelde inşaat sektörünün kullandığı araçlara benzer şekilde üretilmiştir. Bu günün açık işletmeleri büyük
kapasiteli araçlarla donatılmaktadır.
Gelinen noktada söz konusu araçlar,
uzaktan kumanda edilebilmekte,
GPS’le yönlendirilebilmekte, gerçek
zamanlı olarak yığınların tenörünü
algılayabilmekte ve ilgili merkezlere
veri transferi sağlayabilmektedir.
Söz konusu bazı ekipmanlara yerleştirilmiş olan sensörler yardımıyla
araçların sağlıklı çalışmasına müdahale edilmekte, parçalar bozulmadan
deşifre yapılmakta ve elde edilen
bilgiler kontrol-bakım merkezine
iletilerek araçların arızalanmasına
müsaade etmeden parçalar değiştirilebilmektedir. Açık işletmelerde bir
yandan delme, yükleme ve nakliye
araçlarının kapasitesi artarken, diğer
Yeniliklerin Amacı
Yukarıdaki paragraflarda işaret edilen yeniliklerin işletmelere uygulanması, işletmelerde köklü değişikliklerin
oluşmasına yol açmaktadır. Bu değişikliklerin oluşabilmesinde aşağıdaki hususlar, yeniliklerin amacını oluşturmaktadır:
• Maden yatağının bulunmasında ve tanımlanmasında rezervin ve parametrelerinin varlığına dönük
riskin azaltılması
• Geçmişe göre daha kaliteli ve gelişmiş hammadde-ürün üretilmesi
• Düşük maliyetli ürünlerin elde edilmesi,
• İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin artırılması
• Enerji tüketimindeki veya üretimindeki verimliliğin yükseltilmesi,
• Daha hızlı ve daha kontrollü çalışan makine-ekipmanların üretilmesi
• Malzeme aşınma ve dayanım özelliklerinin geliştirilmesi
• Ayak ve genel ocak randımanlarının artırılması
• Araçların arızalı zaman dilimlerinin sıfıra yakın hale getirilmesi,
• Madenlerin üretilmesinde üretim oranının ve metal kurtarma randımanının yükseltilmesi,
• Düşük tenörlü yatakların işletilmesine imkân sağlanması,
• İnce damarlar halinde bulunan kaynakların mekanize yöntemlerle kazanılması
• Bakım – onarım – üretim faaliyetlerinde insan-gücü talebinin minimum düzeye indirilmesi
• Madenin kazanılması ve yüklenmesi aşamasında tomografik algılama ve data transmisyonu
• Selektif üretimin geliştirilmesi.
• Doğayı ve Çevreyi Koruyan Uygulamalar
Bu ve benzeri amaçların takip edilmesi, madencilik sektöründe bir bütün olarak çeşitli yeniliklerin doğmasına
ve gelişmesine sebep olmaktadır.
yandan bu araçlarla ilgili faaliyetlerin yarı otomatik, tam otomatik ve
robotik uygulamaları geliştirilmiş ve
önemli işletmelerde uygulanmaya
başlanmıştır.
Bilhassa kamyonla nakliye faaliyetlerinin mekanik tahrik sisteminde
dizel - elektrik (DC) sitemlerde 260
ton; dizel – elektrik (AC) troley sistemlerde 300 ton üzerindeki kapasitelere ulaşılmıştır. Bu araçlar uzaktan
kumanda veya GPS yardımıyla
belirli merkezlerce istenen yükleyiciye yönlendirilebilmektedir.
Bu haliyle söz konusu araçlarda sensör + software + iletişim sistemleri
başarı ile uygulanmaya başlanmıştır.
Gelecekte bu işlemler tamamen robot
operatörlerle yapılabilecektir.
İşletmelerde kullanılan delme makineleri, bir yandan düşük matkap
çaplarında yüksek delme hızlarına
ulaşırken (120 m/h), diğer yandan
uzun tij boyları kullanarak (25 m’ye
kadar), zaman kayıpları minimuma
inmiştir.
Özellikle açık işletmelerdeki yükleme işlemi, maliyetleri çok etkileyen
en önemli faaliyetlerdendir. Bu
nedenle bu araçlarda sürekli kapasite
artışına gidilmiştir. Aynı zamanda
çevrim süresinin azaltılmasına çalışılmış olan dizel-hidrolik ekskavatörlerde kepçe kapasiteleri 40 m³’ün
üzerine araç ağırlıkları 800 ton’a
yaklaşmıştır.
Saatte 8000-9000 ton yükleme
gerçekleştirebilen bu araçlar, 300
ton üzerinde kapasitelere sahip
kamyonların yüklemesini başarı ile
sağlamaktadırlar. Bu ekskavatörler,
çok sayıda sensörle donatılmış olup
uzaktan kumanda edilebilmekte
ve bakım-onarım doğrultusunda
otomatik olarak izlenebilmektedirler.
Elektrik-halatlı ekskavatörler, 70 m³
kepçe kapasitesinin üzerinde üretilebilmektedirler. Ağırlıkları 2000
ton’a yaklaşan ve çeşitli sensörlerle
donatılmış olan bu robotsu araçlar,
merkezi bakım-onarım gözetimi
nedeniyle peryodik bakım gerektirmemektedirler. Yükleme faaliyetleri,
dragline esaslı madencilikte 120m³
kepçe kapasitelerinin, döner kepçeli ekskavatörlerde 10 000 m³/saat
kapasitelerinin üzerine çıkmıştır. Bu
araçların pek çoğu ağırlıklı olarak
sensör sistemleri + software + iletişim sistemleri ile donatılmışlardır.
Özellikle döner kepçeli ekskavatörlerlerle, madencilik sektörünün
hedeflediği sürekli üretim aşamasını
yakalamıştır. Diğer yandan destek
hizmetlerini sağlayan dozer, loder ve
benzeri pek çok araç uzaktan kontrol
sistemiyle donatılabilmekte ve
sandvich band sistemleriyle büyük
eğimler de mobil kırıcı bağlantılı
nakliye faaliyetleri yürütülebilmektedir.Benzer şekilde bazı işletmelerde
lokomotif nakliyesi,robot sistemlerle
1000-1500 km mesafelere kadar
uygulanabilmektedir.
Madencilikte Yeniliğin Kapsamı
Madencilik sektöründe yenilik
dendiğinde genel olarak aşağıdaki
gelişmiş teknolojilerin mevcut sistemlerle ilişkilendirilmesi anlaşılma
durumundadır:
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 55
MAKALE
Yarı otomasyon, tam
otomasyon,uydularla iletişim, smart
sensörler, robotics, uzaktan kontrol,
bilgisayar ve mikroprosesörlerle
donanım, araçların mekanik boyutlarını büyütme – küçültme, arızasız
çalışma , uzun ömür ve kaliteli
ürünler. Bu makale kapsamında ele
alınabildiği kadarıyla yukarıdaki
teknolojilerin, açık işletmelerdeki
makine-ekipmanlara,developman
faaliyetlerine dönük makine- ekipmanlara, yeraltı işletmelerine dönük
makine-ekipmanlara, üretim proseslerinin ve faaliyetlerinin kontrolüne,
tüketim malzemelerine, emniyet ve
maliyet kontrolüne, çevrenin korunmasına dönük faaliyetlere,cevher
zenginleştirme makine- ekipmanlarına, prospeksiyon ve eksplorasyon cihazlarına, madencilikle ilgili bilimsel
yaklaşımlara uygulanışının geldiği
son aşamadaki bant genişliğine “madencilikte yenilikler” denilecektir.
İşaret edilen diğer hususlar, günümüzde farklılaştırılmış disiplinlerin
kapsamına alınmıştır.
Açık İşletme Madenciliğine
Dönük Yenilikler
Açık işletme madenciliğinde geliştirilen tüm yenilikler, maliyetlerin
düşürülmesi, doğanın(çevre) korunması, faaliyetlerin daha emniyetli bir
düzeye yükseltilmesi ve üretimde
güvenirlilik düzeyinin artırılmasına dönüktür. Bu hususlar, arazi
düzenleme, dekapaja dönük delme
ve patlatma, yükleme ve nakliye
ile üretime dönük delme, patlatma,
yükleme, nakliye ve doğa onarımı
faaliyetlerinde eksiksiz takip edilme
durumundadır.
Genel olarak yamaç işletmesi,
şeritler halinde işletme, havuz
işletmesi,sluicing, dredging ve hidrolik madencilik şeklinde seyreden
açık işletmelerin bazılarında dekapaj
+ cevher üretiminin bir milyon ton/
gün eşik seviyesini aştığı gözlenmektedir. Bu denli büyük üretimleri
gerçekleştirebilmek için, ağırlıklı
olarak scraper, buldozer, delme
56 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
makinesi, ekskavatör, loder, kamyon,
dragline, döner kepçeli ekskavatör ve
grader lokomotif gibi ekipmanlardan
oluşan açık işletme makine parkı,
genelde ve özelde inşaat sektörünün
kullandığı araçlara benzer şekilde
üretilmiştir. Bu günün açık işletmeleri büyük kapasiteli araçlarla
donatılmaktadır. Gelinen noktada
söz konusu araçlar, uzaktan kumanda
edilebilmekte, GPS’le yönlendirilebilmekte, gerçek zamanlı olarak
yığınların tenörünü algılayabilmekte
ve ilgili merkezlere veri transferi
sağlayabilmektedir. Söz konusu bazı
ekipmanlara yerleştirilmiş olan sensörler yardımıyla araçların sağlıklı
çalışmasına müdahale edilmekte,
parçalar bozulmadan deşifre yapılmakta ve elde edilen bilgiler kontrolbakım merkezine iletilerek araçların
arızalanmasına müsaade etmeden
parçalar değiştirilebilmektedir. Açık
işletmelerde bir yandan delme, yükleme ve nakliye araçlarının kapasitesi artarken, diğer yandan bu araçlarla
ilgili faaliyetlerin yarı otomatik, tam
otomatik ve robotik uygulamaları
geliştirilmiş ve önemli işletmelerde
uygulanmaya başlanmıştır.
Bilhassa kamyonla nakliye faaliyetlerinin mekanik tahrik sisteminde
dizel - elektrik (DC) sitemlerde 260
ton; dizel – elektrik (AC) troley sistemlerde 300 ton üzerindeki kapasitelere ulaşılmıştır. Bu araçlar uzaktan
kumanda veya GPS yardımıyla belirli merkezlerce istenen yükleyiciye
yönlendirilebilmektedir. Bu haliyle
söz konusu araçlarda sensör + software + iletişim sistemleri başarı ile
uygulanmaya başlanmıştır. Gelecekte
bu işlemler tamamen robot operatörlerle yapılabilecektir.
İşletmelerde kullanılan delme makineleri, bir yandan düşük matkap
çaplarında yüksek delme hızlarına
ulaşırken (120 m/h), diğer yandan
uzun tij boyları kullanarak (25 m’ye
kadar), zaman kayıpları minimuma
inmiştir. Özellikle açık işletmelerdeki yükleme işlemi, maliyetleri çok
etkileyen en önemli faaliyetlerden-
MAKALE
dir. Bu nedenle bu araçlarda sürekli
kapasite artışına gidilmiştir. Aynı
zamanda çevrim süresinin azaltılmasına çalışılmış olan dizel-hidrolik
ekskavatörlerde kepçe kapasiteleri
40 m³’ün üzerine araç ağırlıkları 800
ton’a yaklaşmıştır.
Saatte 8000-9000 ton yükleme
gerçekleştirebilen bu araçlar, 300 ton
üzerinde kapasitelere sahip kamyonların yüklemesini başarı ile sağlamaktadırlar. Bu ekskavatörler, çok sayıda
sensörle donatılmış olup uzaktan
kumanda edilebilmekte ve bakımonarım doğrultusunda otomatik
olarak izlenebilmektedirler. Elektrikhalatlı ekskavatörler, 70 m³ kepçe kapasitesinin üzerinde üretilebilmektedirler. Ağırlıkları 2000 ton’a yaklaşan
ve çeşitli sensörlerle donatılmış olan
bu robotsu araçlar, merkezi bakımonarım gözetimi nedeniyle peryodik
bakım gerektirmemektedirler. Yükleme faaliyetleri, dragline esaslı madencilikte 120m³ kepçe kapasitelerinin,
döner kepçeli ekskavatörlerde 10 000
m³/saat kapasitelerinin üzerine çıkmıştır. Bu araçların pek çoğu ağırlıklı
olarak sensör sistemleri + software +
iletişim sistemleri ile donatılmışlardır. Özellikle döner kepçeli ekskavatörlerlerle, madencilik sektörünün
hedeflediği sürekli üretim aşamasını
yakalamıştır. Diğer yandan destek
hizmetlerini sağlayan dozer, loder ve
benzeri pek çok araç uzaktan kontrol
sistemiyle donatılabilmekte ve
sandvich band sistemleriyle büyük
eğimler de mobil kırıcı bağlantılı
nakliye faaliyetleri yürütülebilmektedir.Benzer şekilde bazı işletmelerde
lokomotif nakliyesi,robot sistemlerle
1000-1500 km mesafelere kadar
uygulanabilmektedir.
Yer Altı Madenciliğine Dönük
Yenilikler
Gerek maden yatağının derinlerde
yer alması, gerekse yeryüzünün
tahribini engelleyen kıstaslar, üretimin yer altı madencilik metotlarıyla
yapılmasını getirmiştir. Yeraltı işletmeleri, yeryüzü tesislerine ilaveten
büyük ve küçük hazırlıkları (kuyular,
rampalar, spiral rampalar, kuyu dibi
ve anakat galerileri, kör kuyuları,
arakat galerileri, küçük hazırlık galerileri, baş yukarılar vs.) ve üretim
Destek Hizmetlerinde ve Diğer Faaliyetlerde Yenilikler
Madenlerin aranmasından işletmelerin kapatılmasına kadar
geçen evredeki tüm destekleyici hizmetlerde, araç-gereç
kullanımında önemli gelişme
aşamaları kaydedilmiştir. Bunların bazıları aşağıda verildiği
gibidir:
Gerçek zamanlı tenör analiz
cihazları, tomografik algılama
– GPS uygulamaları, jeolojik
anomalilerin algılanması, görüntülenmesi, enterpolasyonu
ve öngörüsü ve bu kapsamda
geliştirilen yer radarları, lazer
analitik teknolojilerin uygulanması, planlama faaliyetlerine
dönük yeni programlar,malzeme
özelliklerini algılayan sensörler
,robotik bakım – onarım, cevher
zenginleştirme birimlerinin sensör +
software + iletişim sistemleriyle donatılması, işçi sağlığı iş güvenliğinin
en ileri tekniklerle desteklenmesi,
araçların daha yüksek eğimlerde
kullanılabilmesi,sondaj delikleri
arası tomografik algılama, daha
kaliteli ve dayanıklı malzeme-yedek
parça üretimleri. Genellikle destek
hizmetlerindeki gelişmeler, üretime
dönük araçlardaki gelişmelere göre
öncü bir rol üstlenebilmektedirler.
Madencilik sektörü, yakın çevresi
ile geniş bir faaliyetler bütünlüğü
oluşturmaktadır. Bu haliyle madenlerin bulunmasından pazarlaması
Gerek maden yatağının derinlerde yer alması, gerekse yeryüzünün tahribini engelleyen kıstaslar, üretimin yer altı madencilik metotlarıyla yapılmasını
getirmiştir. Yeraltı işletmeleri, yeryüzü tesislerine
ilaveten büyük ve küçük hazırlıkları (kuyular, rampalar, spiral rampalar, kuyu dibi ve anakat galerileri, kör
kuyuları, arakat galerileri, küçük hazırlık galerileri,
baş yukarılar vs.) ve üretim yöntemine göre farklılıkları gösteren üretim faaliyetleri (delme-patlatmayükleme-nakliye) ile destek hizmetlerini (tahkimat,
havalandırma, emniyet kontrolü, yol tanzimi, lojistik,
emniyet ve maliyet kontrolü) kapsamaktadır.
yöntemine göre farklılıkları gösteren
üretim faaliyetleri (delme – patlatma – yükleme – nakliye) ile destek
hizmetlerini (tahkimat, havalandırma, emniyet kontrolü, yol tanzimi,
lojistik, emniyet ve maliyet kontrolü)
kapsamaktadır. Bu ana faaliyetlerin
usulleri ve ekipmanları belirgin farklılıklar göstermektedir.
Genellikle açık işletmelerde kullanılan araçlar, dengeyi bozmamak
koşuluyla geniş, yüksek, hızlı ve büaşamasına kadar işletmeler, sürekli
olarak geliştirilen yeni teknolojilerle
donatılmış araç gereçlerle üretim
yapmaktadır.
Bu faaliyetlerde gelinene son
nokta, otomasyon, uydu iletişimli
prosesler, smart sensörler, robotlar
ve uzaktan kumanda sistemlerinin
üretime uygulanmasıdır. İlgili işletmelerin bu uygulamaların sonunda;
verimliliğin artırılması,maliyetlerin
düşürülmesi, üretim oranı ve metal
kurtarma randımanlarının yükselmesi, işçi sağlığı ve güvenliğinin
desteklenmesi, araç arızalarının minimum düzeye çekilmesi, daha iyi
çalışma koşullarının oluşturulması
hedeflerine ulaşılmış bulunmaktadır. Söz konusu faaliyetler sonucu
yeni pazarlara ulaşım, düşük mali-
yük kapasitede üretilmiş olmalarına
rağmen, yer altı işletmlerine dönük
araçlar, basık, uzun, düşük hızlarda,
düşük kapasitede ve yüksek manevra
yetenekli olacak şekilde üretilmektedir. Yer altı araçlarının bu özellikleri,
hem hazırlık faaliyetlerinde kullanılan ekipmanlar, hem de üretimde
kullanılan araçlar için geçerlidir.
Ancak geleneksel madencilikte ekipmanlar, ağırlıklı olarak oda-topuk
yöntemi, uzun ayak yöntemleri ve
bazı göçertmeli yöntemler için
yetli yeni ve kaliteli ürünlerin üretimi
ve düşük tenörlü kaynakların üretime alınması, mümkün olmaktadır.
Özellikle düşük tenörlü kaynakların
üretime alınması, rezerv bazını
yükseltmekte ve bu nedenle daha
güvenli ve barışçıl bir geleceğin
oluşması söz konusu olmaktadır.
Benzer şekilde üretim miktarlarında
görülen toplam artışlar, insanoğlunun daha fazla maden hammaddesi
tüketmesine zemin hazırlamaktadır.
Diğer yandan özellikle yer altı madenciliğine dönük istihdam talebinin
azalacak olması(refah toplumlarında bu görülmüştür), gelinen noktayı
desteklemekte ve gerek dünyada
gerekse uzayda robot madenciliğine zemin hazırlamaktadır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 57
MAKALE
geliştirilmiştir. Bunları müteakiben
ince damarlar için daha küçük ölçekli araçların yapımı gerçekleşmiş
bulunmaktadır.
Günümüzün büyük ve küçük
hazırlıklarında ana hedeflerden bir
tanesi, açıklıkların kesici mekanize
araçlarla açılmasıdır. Bu amaçla
geliştirilen kademeli kesim yapan
araçlarla, tam arın kesim yapan
TBM’ler, başlangıçta 400-800 kgf/
cm² mukavemetindeki kayaçlarda
uygulama bulurken; günümüzde
yeni kesici kafalar, 800-1200 kgf/
cm² mukavemetindeki kayaçlarda
uygulama bulmuşlardır. Konu ile
ilgili olarak bir yandan aşınmaya dayalı yeni uçlar üretilmekte
diğer yandan araçların bilgisayar
destekli ve uzaktan kumanda ile
kullanımı söz konusu olmaktadır.
Gelinen noktada bu araçlar sensör
+ software + iletişim sistemleriyle
donatılmakta ve merkezi kontrol
yöntemiyle izlenebilmektedirler.
Koşullar uygun olduğunda söz
konusu araçlarla galeri ilerlemeleri,
önemli ölçüde performans artışı
sağlayabilmektedirler.
Aynı zamanda araçların çalışma
prensipleri ve kazanılan malzemelerin zincirli ve bant konveyörlerle
desteklenmesi faaliyetlere istenen
sürekliliği verebilmektedir. Diğer
yandan kesici makinelerin uygulanamadığı sağlam ortamlarda açıklıkların sürümü, delme-patlatma ile
yapılmaktadır. Bu kapsamda geliştirilmiş olan jumbo deliciler, bilgisayar - simülasyonu destekli tasarım
bazında belirlenmiş olan delik
yerlerini hızlı bir şekilde otomatik
kontrol esaslı delebilmektedirler.
Bu deliklerin yeni geliştirilmiş olan
pompalanabilen mikro patlayıcılarla
doldurulup patlatılması, galeri çeperlerindeki pürüzlerin azalmasına,
maliyetlerin düşürülmesine ve daha
emniyetli ortamların oluşmasına yol
açmıştır. Bu şekilde üretilen malzemenin yüklenmesi ve nakledilmesinde gelinen nokta, yarı otomatik
58 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
1940’larda geliştirilmiş olan continuous miner makinasının 45’li yıllarda geliştirilen wolfram esaslı
yeni kesici uçlarla donatılması ve 1950’li yıllarda
kömür madenlerinde uygulamaya sokulması, yer altı
madenciliğinde mekanizasyonun yolunu açmıştır.
yükleme ve nakliye faaliyetlerinin
yürütülmesidir. Gidilecek hedef
ise, tam otomatik robot makinelerin üretime sokulması olacaktır.
Aynı araçlar, galerilerin sürümü
paralelinde üretim faaliyetlerinde
de uygulanmaktadır. Aslında ana
hedef üretim ayaklarının yarı ve
tam otomatik araçlarla donatılması
olmuştur
1940’larda geliştirilmiş olan continuous miner makinasının 45’li
yıllarda geliştirilen wolfram esaslı
yeni kesici uçlarla donatılması ve
1950’li yıllarda kömür madenlerinde uygulamaya sokulması, yer
altı madenciliğinde mekanizasyonun yolunu açmıştır. Günümüzde
gerek bu araçlar, gerekse tamburlu
kesicilerle donatılmış uzun ayaklar, uzaktan kontrollü ve/veya tam
otonom üretim yapabilir hale gelmiştir. Bu haliyle ayak içinde kazı,
nakliye ve tahkimatın ilerletilmesi
faaliyetlerine önemli ölçüde süreklilik kazandırılmıştır. Bazı maden
işletmelerinde 2300 – 2500 kW’lik
güçte 4500 – 5000 t/h üretim kapasiteli tamburlu kesiciler 6,5-7 m
ye varan yürüyen tahkimat yükseklikleri ile uygulamaya sokulmuş
bulunmaktadır. Direklerin çapları
500 mm’ye kadar varan 1750 –
1800 ton yük taşıma kapasiteli bu
hidrolik tahkimatlarla donatılmış
ayaklarda büyük ölçekte üretimler
yapılabilmektedir Ağırlıklı olarak
delme patlatma ile kazanılan bazı
metal madenlerde, (oda yöntemleri,
oda-topuk yöntemleri, arakatlı kazı
yöntemleri ve arakatlı göçertmeli
yöntemlerde) çeşitli tipte jumbo
deliciler, fan deliciler ve vagon
deliciler kullanılmaktadır. Bu
araçların delme hızlarında, matkap
ve tij ömürlerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. Araçlar tek boom
bazında 120 m/h delme hızlarına
ulaşabilmektedir. Aynı zamanda bu
araçların bazıları, sensör + software
+ iletişim sistemleri ile desteklenmişlerdir. Pek çok yöntemde delmepatlatma ile kazanılan malzeme,
LHD ekipmanları ile yükleme ve
nakliye işlemine tabi tutulmaktadır.
Maden yatağının kalınlığına bağlı
olarak 0,3 – 6 m³ kepçe ebatlarında
üretilen bu araçlar, hem yüksek
manevra yeteneğine sahip, hem de
uygun bir navigasyon sistemi ile
doğrusal uzaktan kumandalı, tele
uzaktan kumandalı, yarı otomatik
ve tam otomatik bazda çalışabilir hale getirilebilmektedirler. Bu
araçlar yakın gelecekte tam otomatik- robotik donanımla çalışır halde
uygulanacak olup önemli ölçekte
mobil- robotik araçlar olarak kabul
göreceklerdir. Yer altı madenlerinde özellikle cevher olukları veya
loderler tarafından yüklenerek mobil bir nakliye faaliyeti üstlenmiş
olan diğer bir nakliye sistemi, yer
altı kamyonlarıdır. Genellikle basık,
uzun ve yüksek manevra yetenekli
bu araçlar, 400 kW gücün üzerinde
motorlar ve 5-30 m³ üzerin kasa
kapasiteleri ile donatılmış olarak
çalışabilmektedirler. Söz konusu
araçların önemli bir bölümü, çeşitli
sensörlerle donatılmış olup arızasız
çalışabilmekte, tam otomasyona
geçiş sağlayabilmekte ve operatöre
önemli konfor verebilmektedir.
Dizel motorlar yanında özellikle
yüksek eğimlere (%15eğim) dönük
AC akımla çalışan elektrik motorlarla donatılmış yer altı kamyonları
geliştirilmiştir. Bu gibi araçların kapasiteleri çok daha büyük boyutlara
ulaşmıştır.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 59
ARAŞTIRMA
NEMRUT DAĞI’NIN
MUHTEŞEM HİKAYESİ
K
“Kardeşlik Örgütü” Anadolu´daydı Nemrut´un Sırrı Nemrut Dağı hep gizemli iddialara
hedef oldu; hatta uzaylıların gizli üssü olduğu bile iddia edildi; kesin olan tek şey dağda
bilinmeyen veya henüz keşfedilmemiş tünellerin olduğu ve efsanevi Commagene Kralı I.
Antiochos´un kayıp mezarıdır. Dağın gizemi, çok değişik alanlara yöneliyor; Hıristiyanlığın
burada başlamasından tutun da, İsa´nın doğumundaki simgesel anlama ve de Noel´in yanlış zamanda kutlanmasına kadar… “The Orion Mystery ve The Mayan Prophecies” kitaplarının yazarlarından araştırmacı Adrian Gilbert, bu sırrı kovaladı, Rusya´dan Fransa´ya ve
Mısır´a, Filistin´den Güneydoğu Anadolu´ya uzanan yorucu bir çalışmadan sonra edindiği
bilgileri, inanılmaz iddialarla bütünleştirerek, bir kitap yazdı ve gizem büyüdü;
ARAŞTIRMA
Nemrut Dağının Gizemi
Tarihin neresine bakarsanız bakın, muhakkak dünyanın bir yerinde, özgün bir inanç veya mistik ya da okült
bir yaşam biçimi karşınıza çıkacaktır. Bu tür grupların ana ilkesi kardeşliktir, kardeşlik adayı belli bir eğitim,
öğrenim ve sınav aşamasını yaşadıktan sonra ezoterik gizemlerle beraber yaşamaya başlar ama bunları dışarıya taşıması yasaktır çünkü bilgi özeldir ve yeterince eğitilmemiş, amacını bilmeyen ve meraktan öteye
geçemeyen yani hak etmeyen kişilere verilemez. Yüzyılın sonuna doğru, çoğunluğu Rus olan bir grup okültist
veya ezoterist gizemci peşpeşe ortaya çıktı; aralarında Madam H.P.Blavatsky, Alexandra David-Neale, P.D.
Ouspensky ve G.I.Gurdjieff gibi çok önemli isimler bulunuyordu. Doğunun tanımıyla bunlar; “Bilgeliğin Ustaları” ydılar. Tümü, uzak geçmişin ezoterik ve gizemci mantığı doğrultusundaydı, kurdukları gizem örgütleri
günümüzde milyonlarca insanı yönlendiriyor, yani “Kardeşlik” hala yaşıyor.
Hristiyanlığın lideri
Nemrut´da mıydı?
920´de G.I.Gurdjieff, batıya geldi ve
Fransa´da kendi adına bir gizem veya
ezoterizm okulu açtı, okulun izlediği
yol çok eski bir ezoterik okulun yoluydu; bu çok uzak geçmişten gelen
okulun adı “Sarmoung Kardeşliği” idi.
İpucu izlendiğinde, (Gurdjieff hakkında yazılan otobiyografi de bu yöndedir.) adı geçen örgütün temelinde büyük bir olasılıkla, bir zamanlar Kuzey
Mezopotamya´da gelişip, yayılan ama
sonra yok edilen Hıristiyan Gnostik
Okulu´ndan geriye kalanlar bulunuyordu. İzleri sürdürdüğümüzde bu kez
günümüz Türkiye´sinin sınırlarının
içine giriyor ve kayıp gizem okulunun
Güneydoğu Anadolu´da bulunduğu anlaşılıyordu yani Gurdjieff´in kurduğu
örgütün en uzak geçmişinde yer alan
kayıp gizem okulu Anadolu´daydı;
Ama nerede?
İşte burada ortaya çıkan bir adam yeri
bulduğunu söyledi, adamın adı Adrian
Gilbert´ti,1972 yılında, Adrian Gilbert
hacı olmak amacıyla, Filistin´e, Hz.
İsa´nın doğum yeri olan Bethlehem´e
gitmişti, aslında bilgeliğin peşindeydi,
bir gizem örgütü arıyor ve eğitilmek
istiyordu. Bölgede bir gizli okulun
olduğunu duymuştu, kulağına gelenlere göre Matta İncili´nde adı geçen
Maji Okulu buradaydı, sıkı bir arayışın ve gizem dedektifçiliğinin sonucunda, o da Gurdjieff´in izine rasladı,
Filistin´de ortaya çıkan iz, Fransa´da
gelen izle Anadolu´da birleşiyordu ve
Adrian Gilbert artık sonuçtan emindi;
Kayıp “Kardeşlik Okulu” nun liderini
ve yerini bulmuştu; Gilbert´e göre örgütün kurucusu Commagene Kralı I.
Antiochus, yeri ise Nemrut Dağı´ydı.
60 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Kral Antiochus´un krallığı
Sıra Urfa´da
Gilbert, Kral I. Antiochus´un yaşadığı çağda varolan Sarmoung Kardeşlik
Örgütü ile yakın ilişkisi olduğu görüşünde, onun Kuzey Fırat bölgesine
yayılan küçük krallığının ana simgesi
aslandı veya Commagene Aslanı´ydı.
Nemrut Dağı´nda bulunan dev mezar
anıtta, astrolojik ve Hermetik simgeler
kullanılarak, gizem vurgulanmıştı.
Nemrut´da bulunan Aslan kabartmasının üzerindeki Astrolojik simgeler
aslında bir horoskop yani yıldız haritasıdır ve Gilbert burada belirtilen
işaret edilen iki zaman dönemiyle,
Kral´ın doğum ve inisiye yani örgütte
eğitildiği tarihleri işaret ettiği düşüncesindedir, bu tarih 6 Ocak´tır yani
İsa´nın Yahya Peygamber tarafından
vaftiz edildiği tarih yani özgün adıyla
“epiphanes” günü. Günümüzde, aynı
tarihte Ortodokslar suya haç atarak
kutlamalar yapıyorlar. Gilbert, Kral
Antiochus´un krallığının henüz bulunmamış bir yerinde 35´ eğiminde,
155 m. uzunluğunda, nereye gittiği
bilinmeyen bir tünel olduğunu iddia
ediyor. Aslında bu iddia doğru, çünkü arkeologlar uzun zamandan beri
bu bulmacanın peşindeler, Kahta´dan
Nemrut Dağı´na uzanan tünellerin
varlığı biliniyor ama nereye gittikleri
henüz anlaşılamadı zira o boyutta kazılar yapılmış değil. Gilbert Commagene Kralı´nın doğum tarihini de hesaplıyor; bu tarih Güneş´in, Regulus
yıldızıyla Aslan Burcu´nda buluşum
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 61
ARAŞTIRMA
Adrian Gilbert, Urfa´nın da (Eski adıyla Edessa) Orion Bilgeliği ile ilgili bir
astrolojik merkez olduğu görüşünde ve
bunun kanıtlarının da Eski Ahit´te yani
Tevrat´da bulunduğunu belirtiyor.
çek Christmas Milattan önceki 7. yılın
29 Temmuz´udur yani İsa milattan 7 yıl
önce doğmuştur ve o gün gök konumu
çok özeldir; Güneş her yıl aynı tarihte,
“Kral´ın Doğumu” konumuna girer As-
Nemrut Dağı, Güneydoğu Anadolu bölgesinin Adıyaman
ilinde Kahta ilçesi Ankar dağları yakınında 2.150 metre
yüksekliğinde bir dağdır. Kommagene kralı Antiochus
Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pekçok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezartapınağını da yaptırmıştır.
Hristiyanlık kalıntıları ve Urfa
Kral´ın doğumu ve Mısır´a uzanan yol
Hıristiyanlığın ilk yıllarında Urfa, çok
önemli bir eğitim merkeziydi ve kutsal
kalıntılar hala orada görülür. Haçlılar´ın
yıkımlarından sonra bölge, 1145´de İslam Komutanı Zengi tarafından ele geçirilmiş ve 1146´da da Zengi´nin oğlu
Nureddin, Haçlıları tamamen uzaklaştırmıştı. Gilbert, araştırmalarında
kayıp Kardeşlik Örgütü´nün izlerinin
Urfa´da da bulunduğu belirtiyor ve
Matta İncili´ndeki “Maji Öyküsü” nü
hatırlatıyor. Mesih´in yani İsa´nın doğumu yani Christmas Günü sandığımız
gibi 25 Aralık değildir, bu tarih aslında antik bir Pagan festivalini simgeler
(Mitralar´ın Doğum Kutlamaları). Ger62 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
Meryem´in doğumuydu ama bu kez
doğan Horus değildi çünkü Meryem´in
oğlu İsa´ydı, aynı anda görülen diğer
parlak yıldızlarda önemliydiler, örneğin Orion Isis´in eşi yani kocası olan
Osiris´ti, Hıristiyan kültürü, Osiris´e
Joseph yani Meryem eşi kişiliğini
verdi. Procyon yıldızı da, Sirius gibi
Orion´dan sonra yükselir ve Isis´in kızkardeşi Nephthys ile simgelenir ve o da
orta eş kişiliğiyle bazı erken Hıristiyanlık söylencelerinde yer alır.
Zodyak yani Burçlar Kuşağı genelde hayvanlarla simgelenir, Öküz yani
Boğa, Koyun yani Koç burçları İsa´nın
doğduğu ahırda bulunan ve yemlenen
yani beslenen iki hayvandır ve ahır
Bethlehem kasabasındadır, kasabanın adının anlamı “Ekmeğin Yeri” dir,
Bethlehem kasabası, Judah bölgesinde
yani İsrail´in Aslan Kabilesi´nin yaşadığı yerdedir ve bu kabilenin simgesi
Aslan Burcu´ndaki veya takımyıldızındaki Regulus´tur, sonuç olarak ezoterik
anlamda Güneş-Regulus buluşumu,
İsa´nın ahırdaki doğumunu simgeler.
Nemrut dağı´ndaki horoskop şekli
Hristiyanlık ve Astrolojik Simgeler
Kabartmada görülen yürüyen aslan
formundaki yıldız haritası yani horoskop, Yunan astrolojisi tarzındadır
ve bir tarih belirlenmiştir. Bu yöntem
atalarımız tarafından zaman zaman
kullanılmıştır; Seleucidler, Makedonyalılar, Persler, Büyük İskender, Darius I tarafından kullanılmıştır. Antik
Yunan´ın ve Persler´den gelen etkilerin
ve Nemrut´ta yapılan geleneksel dinsel
ritüeller genel anlamda Orta Doğu´dan
Avrupa´ya yönlenen Mitra inançları ve
dini ile ilgilidir. Commageneler´in Mitraik inancı, doğudan batıya doğru bir
yelpaze gibi yayılırken, kesin olarak
Hıristiyanlığın temelini oluşturmuştur
yani Hıristiyanlığın kökeni Mitraizm
dolayısı ile de Kral I. Antiochos´un
katıldığı gizemli Kardeşlik Dini´dir.
Kral´ın mimarları, tarihsel göndermeyi
yapmak amacıyla, yıldız konumlarını
bir aslan formuyla oluşturdular.
İlk Hıristiyanlar, bu mitolojik kavramı kullandılar, Sirius´un yükselmesi
kaynak: www.insanveevren.wordpress.com
lan Burcu´ndaki “Küçük Aslan” veya
“Aslan Yürek” de denen Regulus´la
buluşur. Bu aynı zamanda da, göğün en
parlak yıldızı olan Sirius´un yükseliş
döneminin hemen sonrasıdır yani Sirius özgün periyodundaki görünmezlik
dönemini bitirerek, yükselmeye başlar.
Mısır Mitolojisi´nde Sirius yıldızı, Tanrıça Isis´in özel yıldızıdır, görülmediği
dönemde Tanrıça hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu
Horus doğar, bu da Güneş-Regulus buluşmasıyla simgelenir.
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 63
N İS A N
ANDAÇ
H A ZİR A N
M AY I S
K A S I M
E K İ M
E Y L Ü L
HAZ.
NİSAN
A R A L I K
T E M .
KASIM
E Y L .
64 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
TÜRKİYEDE
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Uluslararası Demir-Çelik Sempozyumu 02-04 Nisan 2012
Istanbul
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
65.Türkiye Jeoloji Kurultayı
02-06 Nisan 2012
Ankara
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Avrasya- Mena Madencilik Ticaret ve Yatırım Zirvesi
16-17 Mayıs 2012
Istanbul
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Endüstriyel Mineraller ve Kömür Işletmesi 12
KONGRE
05-06 Haziran 2012
NE ZAMAN
Istanbul
NEREDE
Türkiye 18.Kömür Kongresi/
FUAR
06-08 Haziran 2012
NE ZAMAN
Zonguldak
NEREDE
Ankomak 18.Iş ve Inşaat Makinaları Fuarı SEMPOZYUM
06-10 Haziran 2012
NE ZAMAN
Istanbul
NEREDE
Prof. Dr. Güven Önal Cevher Hazırlama Sempozyumu
FUAR
15 Haziran 2012
ITÜ Maden Fakültesi Maslak-Istanbul
NE ZAMAN
NEREDE
Kauçuk 2012–7.Kauçuk Endüstrisi Fuarı
FUAR
13-16 Eylül 2012
NE ZAMAN
Istanbul
NEREDE
XIII. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu
10-12 Ekim 2012
Bodrum
FUAR
NE ZAMAN
NEREDE
Natural Stone 2012 FUAR
18-21 Ekim 2012
NE ZAMAN
Istanbul
NEREDE
Türkiye 12. Enerji Kongresi 14-16 Kasım 2012
Ankara
FUAR
NE ZAMAN
NEREDE
Maden Türkiye Fuarı 29 Kasım- 02 Aralık 2012
Istanbul
KONGRE
NE ZAMAN
NEREDE
Mersem 2012
13-15 Aralık 2012
Afyonkarahisar
ULUSLARARASI
FUAR
NE ZAMAN
NEREDE
Boyut Küçültme 2012 (Comminution 2012) 17-20 Nisan 2012
Güney Afrika
KONGRE
NE ZAMAN
NEREDE
9.Uluslararası Madencilik Tarihi Kongresi
FUAR
17-20 Nisan 2012
NE ZAMAN
Güney Afrika
NEREDE
EXPO STONE 2012
SEMPOZYUM
19-22 Haziran 2012
NE ZAMAN
Moskova-Rusya
NEREDE
Bio &Hidrometalurji’12(Bio&Hydrometallurgy’12) 18-20 Haziran 2012
Cornwall, Ingiltere
KONGRE
NE ZAMAN
NEREDE
3.Uluslararası Madencilik ve Metalürji Kongresi
04-06 Temmuz 2012
Astana-Kazakistan
KONGRE
NE ZAMAN
NEREDE
XXVI Uluslararası Cevher Hazırlama Kongresi KONGRE
24-28 Eylül 2012
NE ZAMAN
Yeni Delhi, Hindistan,
NEREDE
Mineraloji Süreci 12 (Process Mineralogy’12 07-09 Kasım 2012
Cape Town-Güney Afrika
SEMPOZYUM
NE ZAMAN
NEREDE
Kıymetli Madenler’12 (Precious Metals’12)
12-13 Kasım 2012
Cape Town-Güney Afrika
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 65
İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
2010-2011 YILI KARŞILAŞTIRMALI MADEN İHRACAT VERİLERİ
İSTANBUL MADEN İHRACATÇILARI BİRLİĞİ (TÜRKİYE GENELİ)
ÜRÜN GURUBU
TUZ
KAVRULMAMIŞ DEMİR PİRİTLERİ
KÜKÜRT
GRAFİT
KUVARS,KUVARZİT
KAOLİN VE KAOLİNLİ KİLLER
BENTONİT
DİĞER KİLLER
TABİİ KALSİYUM FOSFATLAR
BARİT,WHİTHERİT
2010
US $
2011
US $
DEĞİŞİM
(%)
4,618,496
101.69%
8,922,391
33.54%
965
6,681,591
959
-0.67%
MİNERAL YAKITLAR
6,570,811
-6.04%
3,007,622
6,993,181
10,919,170
263.05%
FERRO KROM
110,842,615
18.97%
194,778
93,171,703
1,064,417
446.48%
DİĞER FERRO ALAŞIMLAR
24,818,123
23,164,195
-6.66%
30,022,171
38,211,874
27.28%
424,291
495,023
16.67%
25.11%
5,082,415
3,094,388
-39.12%
DOĞAL VE YAPAY AŞINDIRICI TOZ,KAUÇUK
26,377,704
33,001,434
35,816,774
21.36%
CÜRUF YÜNÜ;KAYA YÜNÜ;VB MİNERAL YÜNLER;
19,577,660
-1.04%
3,460,895
19,782,544
4,394,617
26.98%
İŞLENMİŞ MİKA VE MİKADAN EŞYA
304,445
422,612
38.81%
21,428,151
35,901,851
67.55%
434,393
254,945
-41.31%
19,597,054
17,137,173
-12.55%
-26.30%
3,208,794
-18.10%
DOLOMİT
1,919,187
2,648,540
38.00%
MANYEZİT
69,520,770
91,198,156
31.18%
ALÇI TAŞI, ALÇILAR
67,629,611
68,789,604
1.72%
2,093
525
-74.93%
206,720
342,875
65.86%
1,222,512
1,058,176
-13.44%
595,334
475,567
-20.12%
TABİİ BORATLAR VE KONSANTRELERİ
167,732,551
204,721,205
22.05%
FELDSPAT
106,115,328
134,453,526
26.71%
15,805,362
17,591,837
11.30%
925
2,603
181.50%
203,951
187,271
-8.18%
14,964
2,111
-85.89%
6949.33%
TABİİ MAGNEZYUM SÜLFATLAR
TOPRAK BOYALAR VE MİKALI TABİİ DEMİR OKS
LÜLE TAŞI
1,852
130,536
DİĞER MİNERAL MADDELER
30,629,498
28,224,002
-7.85%
DEMİR CEVHERLERİ
18,806,245
29,744,686
58.16%
108.62%
SELESTİN
7,579,568
15,812,735
BAKIR CEVHERLERİ
492,485,247
371,672,406
-24.53%
NİKEL CEVHERLERİ
7,253,973
16,724,900
130.56%
MANGANEZ CEVHERLERİ
577
574,967
99599.41%
ALÜMİNYUM CEVHERLERİ
11,376,640
5,146,959
-54.76%
KURŞUN CEVHERLERİ
63,284,040
88,834,308
40.37%
ÇİNKO CEVHERLERİ
194,608,084
202,676,844
4.15%
KROM CEVHERLERİ
475,860,865
467,731,323
-1.71%
1,186,586
1,334,089
12.43%
128,639
545,443
324.01%
KOBALT CEVHERLERİ
MOLİBDEN CEVHERLERİ
TUNGSTEN,URANYUM,TORYUM VE TİTANYUM CEVH
6,137
74,003
1105.89%
650,270
557,106
-14.33%
13,394,122
26,312,929
96.45%
73,763
138,306
87.50%
11,242,026
33,466,766
197.69%
4,631,285
6,077,927
31.24%
430,005
107,856
-74.92%
181.432701,089
3,035,929
333.03%
363,314,508
245,661,091
-32.38%
360,297
217,862
-39.53%
8,896,617
8,930,503
0.38%
MERMER - TRAVERTEN YARI İŞLENMİŞ
370,896,641
539,531,511
45.47%
İŞLENMİŞ MERMER
654,355,814
622,391,249
-4.88%
İŞLENMİŞ TRAVERTEN
123,268,553
197,191,362
59.97%
İŞLENMİŞ GRANİT
18,345,663
12,729,121
-30.62%
İNŞAATA ELVERİŞLİ DİĞER İŞLENMİŞ TAŞLAR
18,376,553
29,050,531
58.08%
3,566,053
3,000,019
-15.87%
ZİRKONYUM,NİOBYUM,TANTALYUM,VANADYUM CEV
KIYMETLİ METAL CEVH.(ALTIN,GÜMÜŞ,PLATİN)
ANTİMUAN CEVHERLERİ
KALAY CEVHERLERİ
GRANÜLE CURUF VE DÖKÜNTÜLER
METAL KÜL VE KALINTILARI
DİĞER CÜRUF VE KÜLLER
GRANİT HAM BLOK
MERMER - TRAVERTEN HAM BLOK
KAYAĞAN TAŞI - HAM BLOK
GRANİT YARI İŞLENMİŞ
KAYAĞAN TAŞI - İŞLENMİŞ
66 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
DİĞER - (MADEN)
29,512,758
3,917,956
PERLİT
(%)
2,289,899
ZIMPARA VE DİĞER TABİİ AŞINDIRICILAR
TABİİ KRİOLİT VE SİOLİT
US $
TABİ TAŞLARDAN KARO,RANÜL,PARÇA VE TOZLA
-31.28%
TABİİ STEATİT,TALK
US $
TABİİ TAŞLARDAN KALDIRIM VE DÖŞEME TAŞL.
8,706,521
MİKA
DEĞİŞİM
56.33%
1,987,787
AMYANT
2011
29,051,013
2,892,766
POMZA
2010
18,583,043
11,813,640
SİLİSLİ FOSİL UNLARI,SİLİSLİ TOPRAKLARI
ÜRÜN GURUBU
DİĞER TAŞ VE MİNERALLERDEN EŞYA
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 67
S
Gösterimdekiler
J. EDGAR
Yönetmen: Clint EastwoodOyuncular: Leonardo DiCaprio,
Naomi Watts, Ed Westwick,
Dermot Mulroney, Ryan
Mcpartlin, Judi Dench,
Josh Lucas
Film Türü: Aksiyon
Konu:
Henüz resmi olarak açıklanmasa
da Clint Eastwood bir sonraki
filminde FBI’ın sabık patronu
J. Edgar Hoover’ı ele alacak.
1935’ te FBI’ın kurulmasında
etkin rol oynayan Hoover, 1972’
ye kadar kuruluşun başında
kalmıştı. FBI’ın güçlerini sık sık
kendi lehine kullandığı, acımasız
taktiklerle birçok sol görüşlü
insanı ABD dışında yaşamaya
ittiği (Charlie Chaplin de dahil),
komünist parti konusundaki
operasyonunu iğrenç bir cadı
avına dönüştürmekle suçlanan
Hoover, amerikan tarihinin en
çarpıcı figürlerinden biri.
68 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
İYİ OLAN KAZANSIN
SEN KİMSİN?
Yönetmen: McG
Oyuncular: Reese Witherspoon, Chris Pine, Seth Rogen,
Tom Hardy, Til Schweiger,
Laura Vandervoort
Film Türü: Aksiyon, Komedi
Yönetmen: Ozan Açıktan
Oyuncular: Tolga Çevik, Köksal
Engür, Toprak Sergen, Pelin
Körmükçü, Zeynep özder
Film Türü: Komedi
Konu:
Hem çok iyi iki dost hem de
CIA’in üst düzey yetenekli
ajanları olan ikili, (Tom Hardy
ve Chris Pine) birbirlerinden
habersiz aynı kadına (Reese
Witherspoon) aşık olurlar.
Lauren’den tam karar verinceye
kadar her ikisiyle çıkmakta bir
sakınca görmeyince, ajanlar
yeteneklerini bu sefer birbirlerini
alt etmek ve Lauren’i tavlamak
için kullanırlar...
Konu:
Tolga Çevik, ilk sinema filmi
‘Hayırdır Tekin!’ için “motor”
demeye hazırlanıyor. Çevik,
hikayesini kendisinin yazdığı
komedi filmi ile 24 Şubat
2012’de beyazperdede olacak.
Tekin (Tolga Çevik) ve emekli
trafik polisi yardımcısı İsmail Abi
(Köksal Engür), kaybolan bir kızı
bulmak için, hayatları pahasına
her türlü tehlikeyi göze alır.
Sıradan bir kayıp kız vakasının
peşinde başlayan hikaye,
hesaplaşmaların, oyun içinde
oyunların geliştiği bir maceraya
dönüşür.
ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YER
MEVSİM ÇİÇEK AÇTI
EXTREMELY
KAÇAK
AÇLIK OYUNLARI
CLASH OF THE TITANS
TOPRAĞIN ÇOÇUKLARI
Konu:
“Ateşin Düştüğü Yer” bir yol
hikâyesidir. Beklenmeyen
bir şekilde rahatsızlanan 16
yaşındaki kız çocuğu Ayşe
acilen ameliyata alınır. Aile
bu ameliyatı gerçekleştirmek
için büyük bir dayanışma
sergiler. Ameliyat sırasında kızın
üç buçuk aylık hamile olduğu
anlaşılır. “Yaşatmak” için büyük
mücadele vermiş olan aile bu
defa “öldürmek” için mücadeleye
girişir. Öldürme işini üstlenen
baba Osman ve kızı Ayşe birlikte
yolculuğa çıkarlar. Osman yol
boyunca kızını zehirlemek
için çaba gösterirken kız
öldürüleceğini bilmemektedir.
Konu:
Çekimleri 5 Kasım’da
Almanya’nın Nürnberg şehrinde
başlayan ve geçtiğimiz aralık
ayında tamamlanan filmin
yönetmenliğini ve senaristliğini
Ali Levent Üngör üstlenirken
oyuncu kadrosu Feriha Ecem
Calik, Onur Şan, Mehtap Bayrı,
Deniz Oral, Turgay Tanülkü,
Mehmet Ali Kula, Yavuz Bingöl
ve Kerem Alışık gibi önemli
isimlerden oluşuyor...
Konu:
Dram yüklü bir film. Filmin
uyarlandığı ve ismini aldığı kitap
uzun süre çok satanlar listesinde
yer aldı. Filmin kadrosunda
iki büyük yıldız Tom Hanks ve
Sandra Bullock’u görsekte filmin
başrol oyuncusu ve performansı
yer yer abartılı da bulsam genel
anlamda beğendiğim Thomas
Horn. Yönetmen Stephen Daldry
ise daha önce beğeni toplayan
üç güzel filmin yönetmeni ancak
çok fazla dram dolu olduğu
için bu filmde dram sömürüsü
yapmış eleştirileri almış çok
haksızda sayılmazlar açıkcası.
Konu:
Mark Wahlberg, ardında
bırakmak için çok uğraştığı
dünyadan uzak durmaya çalışan
ve ailesini korumak için her şeyi
yapan bir adamı anlatan hızlı
tempolu Contraband filmindeki
oyuncu kadrosunun başında yer
alıyor. New Orleans’da geçen
film, uluslararası kaçakçılığın
sadakatin nadiren var olduğu ve
ölümün köşe başında beklediği
acımasız dünyasını keşfediyor.
Chris Farraday (Wahlberg) suç
dolu yaşamını uzun süre önce
terk etmiştir ama kayınbiraderi
Andy (Caleb Landry Jones)
acımasız patronu için bir
uyuşturucu anlaşmasını berbat
edince Chris, Andy’nin borcunu
ödemek için yaptığı en iyi iş ...
Konu:
Bir zamanlar Kuzey
Amerika olarak bilinen bir
yerin yıkıntıları içerisinde Panem
ulusu yaşamaktadır.Başkent
Capitol’ün etrafında 12 bölge
bulunmaktadır.Capitol şiddetli
ve acımasızdır ve bölgeler bir hat
boyunca sıralanmıştır.Onların
her biri her yıl yapılan Açlık
oyunlarına katılmak zorundadır.
Yarışma için her bir bölgeden
yaşları 12 ila 18 arasında değişen
birer erkek ve bir kız çocuğu
göndermek durumundadır.Açlık
oyunları TV’den canlı yayınlanan
ölümüne bir kavgadır. On altı
yaşındaki Katniss Everdeen
annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi
ile yaşamaktadır.
Konu:
Zeus’un oğlu yarı tanrı
Perseus’un canavar Kraken’i
kahramanca altetmesinin
üzerinden 10 sene geçmiştir. Bir
balıkçı olarak 10 yaşındaki oğlu
Helius ile sessiz sakin bir hayat
sürmektedir. Ancak titanlar ve
tanrılar araasında savaş tekrar
kıvılcımlarını göstermektedir. İnsanların bağlılıklarını
azaltmaları ve tanrıların
hapsedilmiş titanlar ve gaddar
liderleri Kronos (Zeus, Hades ve
Poseidon’un babası) hapisten
kaçar. Kronos Zeus’u esir alır ve
insanlığı tehdit etmeye başlar.
Bu durumda iş insanlığı daha
önce de kurtarmış olan Perseus’e
düşer..
Konu:
Film Köy Enstitülerinin hikayesini konu almaktadır. 1935’lere
gelindiğinde Türk halkının
en büyük yoksunluklarından
biri de eğitimdir. Savaştan
henüz çıkmış ve ayağa
kalkmaya çalışan bir ülkenin
çocukları, yoktan var etmeyi
öğrenirler. Cumhuriyet düşü bir
Rönesans gibi eğitimle, insan
devrimini gerçekleştirecektir.
Mustafa Kemal Atatürk, Hasan
Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç
insan devrimi ışığının eğitimde
olduğunu düşünürler. Yüzde
sekseni okuma yazma bilmeyen
insanlardan oluşan bir ülkenin,
mutlak ve sarsılmaz birliğinin
yegane temeli eğitimdir.
Yönetmen: İsmail Güneş
Oyuncular: Levent Üzümcü,
Yeşim Ceren Bozoğlu, Hakan
Karahan, Luna Waston,
Elif Tayhan
Film Türü: Dram
Yönetmen: Ali Levent Üngör
Oyuncular: Yavuz Bingöl,
Turgay Tanülkü, Mehmet
Özgür, Kerem Alışık, Mehtap
Bayri, Cihan Kente, Hanni
Ekincioğlu
Film Türü: Dram
Yönetmen: Stephen Daldry
Oyuncular: Tom Hanks, Sandra
Bullock, John Goodman,
James Gandolfini, Max von
Sydow, Jeffrey Wright
Film Türü: Dram
Yönetmen: Baltasar Kormakur
Oyuncular: Kate Beckinsale,
Mark Wahlberg, Giovanni
Ribisi, Ben Foster,
J.K. Simmons
Film Türü: Dram, Gerilim,
Gizem, Korku, Macera
Yönetmen: Gary Ross
Oyuncular: Josh Hutcherson,
Isabelle Fuhrman, Elizabeth
Banks, Woody Harrelson, Liam
Hemsworth, Wes Bentley
Film Türü: Bilim Kurgu,
Aksiyon, Dram
Yönetmen: Louis Leterrier,
Jonathan Liebesman,
Oyuncular: Sam Worthington,
Liam Neeson, Ralph Fiennes,
Toby Kebbell, Bill Nighy,
Film Türü: Aksiyon, Fantastik,
Gerilim, Macera, Savaş
Yönetmen: Ali Adnan Özgür
Oyuncular: Erkan Can, Ezgi
Mola, Türkü Turan, Şebnem
Sönmez, Meral Çetinkaya,
Ufuk Bayraktar
Film Türü: Dram, Tarih, Politik
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 69
BRİÇ
SATRANÇ
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
DÖRT EL AÇIK PROBLEM 1
1) Beyaz iki hamlede kazanır.
2) Beyaz iki hamlede kazanır.
3)Beyaz üç hamlede kazanır
4) Beyaz üç hamlede kazanır.
Problem 1 Çözümü:
Kör asına yerden çakın. As ve rua trefli çekin. Elinizden kör kaçın. Yerden üçüncü trefli
oynayıp elden asla çakın. Kozla yere geçin.
Doğunun kozunu bitirdiniz şu anda. Yerden
sağladığınız trefli oynayın. Elinizden son körünüzü atın. Batı çakmayı reddederse treflleri
oynamaya devam edip karolarınızı da kaçın.
Batı trefle çakıp kör gelirse yerden karo kaçıp
elden çakın. Kozla yere geçip kayıplarınızı
trefllere kaçın.
DÖRT EL AÇIK PROBLEM 2
Problem 2 Çözümü:
Kör atağını alıp elden iki büyük koz çekin.
Çektiğiniz iki büyük koza yerden sakın ikili
kozu vermeyin. Diger kör alıcınızı da çekin.
Şimdi batının elindeki treflleri, as ve ruayı çekerek alın. Karo ruanızı da çekin. KOZLA ELİ
BATIYA VERİN. Batının elinde sadece kör
kaldığı için kör gelmek zorunda kalır. Batının
el çaka yer çaka geldiği köre yerden çakıp elden karo atın. Kalan son iki kozu da çekip yerden trefl atın. Yerde as ve kuçük karo bırakın.
Elinizde de tek karo, tek trefl kalmıştır. Doğu
son koza elindeki dam vale karodan birini ya
da dam trefli yemek zorunda kalır. Doğu hangi
rengi terkederse onu çekin.
Çözüm 1:
1. Sc6
1 ... Kxf7
1 ... Kxd5
1 ... Rdxd5
1 ... Rfxd5
1 ... Rdxf7
1 ... Rfxf7
2 g8Q
2 Qa2
2 Re7
2 Rf6
2 Rd6
2 Re5
Çözüm 2:
1. Ra3
1 ... Rb1+
1 ... Rxb3
1 ... Sxa2+
1 ... Rxc2+
1 ... Rxa2
1 ... Sd12 Bb1
Çözüm 4:
1 c5 (> 2 Sg7+ Rxg7 3 Re8)
1 ... Bxc5
2 bxc8Q> 3 Qxd7
1 ... Sxc5
2 bxa8S> 3 Sxc7
1 ... Rxc5
2 bxc8S> 3 Sf8
2 Bxb1
2 Bxb3
2 Kd2
2 Kxc2
2 Bxc3
Çözüm 3:
1 Ka5 1 ... e1Q+
1 ... Rg82 Sd4+
1 ... Kb7
2 Kb6
Qa5+
Qe3+
Qe5
Qe7
Qe6
Ka7
2 Se7+
Qb1+ 3 Scb4
3 Sxa5
3 Se4
3 Sxe5
3 Sxe7
3 Sc7
3 Sb5
Ka7
3 Sc8
.......................................................................................................................................................................................................................................................................................................
................. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
70 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 71
LONDRA METAL BORSASI
ALÜMİNYUM 1 YILLIK
ALÜMİNYUM 2 YILLIK
BAKIR 1 YILLIK
BAKIR 2 YILLIK
ALTIN 1 YILLIK
ALTIN 2 YILLIK
KALAY 1 YILLIK
KALAY 2 YILLIK
ÇİNKO 1 YILLIK
ÇİNKO 2 YILLIK
KURŞUN 1 YILLIK
KURŞUN 2 YILLIK
72 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 73
74 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012
MART SAYISI 2012 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ 75
76 SEKTÖRMADEN DERG‹S‹ MART SAYISI 2012

Benzer belgeler

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa

YIL 2012, SaYI - Sektörmaden Dergisi | Anasayfa Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu, Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özba...

Detaylı

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya

Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı`ndan Şili-Brezilya Abdullah Mısırlıoğlu, Ali Erguvanlı, Ali Türkoğlu, Alp Gürkan, Atılgan Sökmen, Behçet Süleymanoğlu, Cemil Ökten, Dündar Ergünalp, Dündar Renda, Ekrem Yüce, Enver Erdoğan, Erdoğan Yüzer, Gülhan Özba...

Detaylı