Kuzey Kıbrıs`ta boşanmalar

Transkript

Kuzey Kıbrıs`ta boşanmalar
Lisanlar cenneti: Mütercim
Tercümanlık Bölümü
Ü
niversitemizde 2009-2010 öğrenim
yılından beri eğitim veren Mütercim
Tercümanlık Bölümü ilk mezunlarını
vermeye hazırlanıyor. Ağırlıklı olarak
İngilizce eğitim veren Mütercim Tercümanlık
Bölümü İngilizcenin yanında ikinci yabancı
dil olarak Fransızca, Yunanca ve Almanca
seçeneklerini sunuyor.
İdris GERMİYANOĞLU’nun Haberi SAYFA: 3
Kuzey Kıbrıs’ta
boşanmalar
K
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
2002 yılından 2011 yılına kadar
açılan 7615 boşanma davasında
5504 çift boşandı. Boşanma
nedenlerinin başında şiddetli
geçimsizlik, kadına şiddet ve
aldatma geliyor...
Gülin SAYILAR ve Tezgül TUNALA’nın
Haberi SAYFA: 6-7
Neden
Yak n Do u Ün vers tes ?
“Ö renc s n n laptop kadar
de l süper b lg sayar kadar
dü ünmes n sa layan
ün vers te oldu u ç n”
“Ülkes ne ve toplumuna
kend h kayes n yazd rab lecek
ö renc yet t rd ç n”
1 Mart 2013 CUMA
www.neu.edu.tr
[email protected]
Yıl: 2 - Sayı: 51
Kurucu Rektör Dr. Suat . Günsel
Kitap satış merkezi:
Bookstore
Üniversitemizin kitap satış
merkezi Bookstore Yakın
Doğululara hizmet vermeyi
sürdürüyor. Haftada
yaklaşık 60 kitap satılan
Bookstore’da satışlar sınav
haftalarında 200 kitaba
kadar çıkıyor.
Üniversitemiz Büyük
Kütüphanesi ikinci katında
bulunan merkezde 9
yıldır Melisa Kaynak,
Zeliş Daoud ve Vedia
Özdenefe görev yapıyor.
Kütüphaneden emanet
kitap almak istemeyen
veya bazı kitapların kendi
kitaplıklarında bulunmasını
isteyen öğrencilerin
başvurduğu merkezin en
yoğun zamanı, kayıt ve final
haftaları…
Altuğ AKYÜREK’in Haberi
SAYFA: 8-9
Sf.2
1 Mart 2013
Akademik Bak
Jerry KATAIKO
Makina Mühendisliği Teknolojisi Bölümü
Academic Overview
[email protected]
Department of Mechanical Engineering Technology
“Standard atomic clock”
R
olex is nice, but this is a truly
elegant timepiece. A new type
of clock keeps time by weighing
the smallest bits of matter, physicists
report. Compared with standard
atomic clocks, which work differently,
the new clock keeps lousy time.
However, by connecting mass and
time the technique could lead to a
quantum-mechanical redefinition of
the kilogram.
“This gorgeous experiment shows
that the road to redefining the
kilogram is opening up,” says John
Hall, a physicist at JILA, a laboratory
run jointly by the University
of Colorado, Boulder, and the
National Institute of Standards and
Technology.
A standard atomic clock takes
advantage of the fact that an atom
can absorb electromagnetic radiation
such as light at certain frequencies as
its internal structure jumps from one
“quantum state” to another. The clock
essentially exposes atoms to radiation
tuned to such a frequency, which
then serves as the ticking of the clock.
The atomic clocks that keep official
world time are accurate to 3 parts in
1016, so they would gain or lose less
than a second in 100 million years.
It should be possible to keep time
in a different way, says Holger
Müller, a physicist at the University
of California, Berkeley. Any massive
particle must be described by a
quantum wave that oscillates up and
down even if the particle just sits
there. The heavier the atom is, the
higher the frequency of that flapping,
which is known as the Compton
frequency. In principle, the quantum
oscillation can be used to keep time.
In practice, the Compton frequency
for an atom is far too high to
be measured by any electronic
counter—something like a millionbillion-billion cycles per second. So
Müller, his student Shau-Yu Lan, and
colleagues devised a way to track it
in an experiment that exploits Albert
Einstein’s theory of relativity, as they
report online this week in Science.
The researchers start with a puff of
cesium atoms that falls through space
toward a detector. Along the way,
the atoms encounter pulses of two
opposing lasers with slightly different
frequencies that gently nudge the
atoms without making their inner
structure change. The pulses split
the cloud in two, and one half of the
cloud falls as normal. The other gets
pushed up away from the first half
and then gets pushed back toward it
to catch up.Here’s where the relativity
enters. From the perspective of the
un-nudged half of the cloud, the
second half moves away and then
moves back. Because that second
half is moving at a few centimeters
per second, its time should appear
to slow down just a bit thanks to
the weird time dilation predicted by
Einstein’s theory of special relativity.
So the quantum wave for that half
of the cloud oscillates slightly slower
than the one for the first half of the
cloud.
When the clouds recombine, that
difference in oscillations affects how
they overlap and “interfere.” If the
researchers tune the difference in
the two lasers’ frequency just right,
the recombining waves will interfere
“constructively” so that the cloud
falls into the detector. And in that
condition, a simple equation relates
the “difference frequency,” which
can be read out like a clock’s ticking,
to the Compton frequency of the
atoms and the much lower average
frequency of the two lasers.
This is almost what the researchers
want, except for the presence of
the pesky average frequency of the
lasers. So long as that frequency
remains as an independent input,
the whole scheme relies on whatever
clock is used to set it, and is not
itself an independent clock. To get
around that problem, the researchers
employ an elaborate feedback
system called a frequency comb
that fixes the average frequency of
the lasers at a known multiple of the
difference frequency. The average
laser frequency then drops out of
the equation, leaving the difference
frequency set to a known fraction of
the Compton frequency. The rate of
the clock’s ticking is thus set by the
cesium atom’s mass alone.
The experiment is a “tour de force,”
says Hall, who shared the Nobel
Prize in physics in 2005 for his role
in developing the frequency comb.
However, the rig’s precision is only
a part in 100 million, he says, so any
claim that it can compete with atomic
clocks “leads one to believe that
smoking a certain substance is legal
in California.”
The real value of the approach may
come in redefining the kilogram, Hall
says. The kilogram is the last physical
unit in the International System of
Units defined by a physical artifact, a
platinum-iridium cylinder kept by the
International Bureau of Weights and
Measures in Sèvres, France. But that
standard has been getting steadily
lighter over the decades as it is
repeatedly cleaned, he says.
The measurement of the Compton
frequency offers another way to
define the unit. Researchers could
simply define Planck’s constant,
the number that needs to be
multiplied by that frequency to get
an atom’s mass. A measurement
of an atom’s Compton frequency
would then give an exact value of its
mass in kilograms. In fact, Müller’s
experiment can be reinterpreted as
a measurement of Planck’s constant
within the existing unit system, Hall
says. A team led by François Biraben
of the École Normale Supérieure
in Paris has used a very similar
technique to produce a better
measurement, he adds.
Even if the kilogram is redefined
in this way, it will still take work to
translate it to the macroscopic scale
of everyday life. “There’s a long way
to go from a microscopic mass of an
atom to something you can take to
the supermarket to guarantee that
when you buy a kilogram of sugar,
it’s a kilogram,” says Steven Cundiff, a
physicist at JILA. Researchers with a
kilogram-definition initiative called
the Avogadro Project are trying
bridge this gap by fashioning spheres
of silicon containing precise numbers
of atoms. If scientists can nail down
the mass of the silicon atom, the
spheres would translate that mass to
the macroscopic scale.
Sf.3
1 Mart 2013
Lisanlar cenneti:
Mütercim Tercümanlık Bölümü
İdris GERMİYANOĞLU
Üniversitemizde
2009-2010 öğrenim
yılından beri eğitim
veren Mütercim
Tercümanlık Bölümü
ilk mezunlarını
vermeye hazırlanıyor.
Ağırlıklı olarak
İngilizce eğitim veren
Mütercim Tercümanlık
Bölümü İngilizcenin
yanında ikinci yabancı
dil olarak Fransızca,
Yunanca ve Almanca
seçeneklerini sunuyor.
Ü
niversiteye hazırlanan
öğrenciler tarafından
daha çok korkutucu
bulunan bölümde öğrenim
görenler ve mezun olmaya
hazırlananlar aynı şeyi
düşünmüyor. Özellikle
üniversitemiz bünyesinde
eğitim veren Mütercim
Tercümanlık Bölümü eksiksiz
bir eğitim olanağı sunuyor.
Bölümde eğitim gören
öğrencilerin üniversitemizde ve
çok dilli bir ülke olarak Kıbrıs’ta
uygulamalı olarak eş zamanlı
çeviri, konferans çevirisi, ardıl
çeviri gibi çok çeşitli pratik
yapma olanakları oluyor. Ayrıca
4’üncü sınıfa gelen öğrenciler
Dış İşleri Bakanlığı, Avrupa
Birliği Projeleri ve İki Toplumlu
Projeler Merkezi gibi yerlerde
staj yapma imkanı bulunuyor.
GÜNCELLENMİŞ DERS
MÜFREDATI
Medya sektöründen,
bakanlıklara kadar çok
çeşitli alanlarda çeviri
yapma zorunluluğu arttıkça,
iş imkanının da arttığı
görülüyor. Üniversitemiz
Mütercim Tercümanlık
Bölümü de mezunlarının iş
imkanlarının genişlemesiyle
ders müfredatını günümüz
şartlarına göre yeniden
düzenledi. Böylece, diğer
üniversitelerin Mütercim
Tercümanlık bölümlerinde çok
görülmeyen, bilgisayar destekli
çeviri, alt yazı ve film çevirisi
dersleri gibi hem yenilikçi hem
de geleneksel bir ders programı
uygulanıyor.
YAKIN DOĞU’DAN AVRUPAYA
Mütercim Tercümanlık
Bölümü’nün Avrupa
üniversiteleriyle yaptığı öğrenci
değişimi anlaşmalarıyla,
üniversitemiz öğrencileri
bir çok okulda dönüşümlü
olarak öğrenim görme
fırsatı buluyor. Bu fırsatı
değerlendiren biri de Mütercim
Tercümanlık Bölümü 4’üncü
sınıf öğrencisi İsmail Volkan,
Alpen Adria üniversitesinde
öğrenimine devam ediyor.
“Üniversitemizdeki gibi dersler
İngilizce olarak yapılıyor.
Fakat sokakta insanlar
Almanca konuşuyor bu sayede
İngilizcemi geliştirmenin
yanında Almancada
öğreniyorum ve çevremdeki
bütün arkadaşlarım yabancı
oluğu için fazlasıyla pratik
yapma şansı buluyorum” dedi.
ONLİNE ORTAMDA TEKRAR
“Hocalar okulda aynen bizim
okulumuzun hocaları gibi
ders yapıyorlar. Bizim Kıbrıs’ta
yaptığımız derslerden tek farkı
hocaların derslerde işledikleri
bütün konuları ders bitiminde
online olarak internette
paylaşması” diyen Volkan,
bu tür imkanlara erişen her
öğrenciye imkanları sonuna
kadar kullanmayı tavsiye
ettiğini söylüyor.
Mütercim Tercümanlık İsmail Volkan
Sf.4
1 Mart 2013
Market hırsızlığı:
Alışkanlık mı, mecburiyet mi?
İdris GERMİYANOĞLU
polis bize pek çok markette aynı şeyi
söylediğini anlattı. Bu bir alışkanlık
ama gerçekten ihtiyacı da olabilirdi.
Bunu ayırt edebilmeyi çok isteriz”
ifadelerini kullandı.
Üniversitemiz İletişim
Fakültesi Gazetecilik
Bölümü’nde okuyan
ve Araştırmacı
Gazetecilik dersini
alan öğrencilerimiz,
dönem boyunca çeşitli
konularda haber hazırladı.
Öğrencilerimizden ve
aynı zamanda gazetemiz
muhabirlerinden İdris
Germiyanoğlu’nun
marketlerden yapılan
hırsızlıklar hakkında
hazırladığı haberi bu
hafta siz okurlarımızla
paylaşıyoruz.
P
ek çok markanın ve sayısız
çeşidin aynı mekanda satıldığı
yerler marketler… Ekonomistler,
marketlerden yapılan hırsızlıkların
ekonomik sıkıntıların arttığı
dönemlerde büyüdüğü, özellikle
de yiyecek hırsızlığının fazlalaştığını
söylüyor. Market sahipleriyse
hırsızlığın her zaman yaşandığını,
ekonomik zorluk kadar çalma
hastalığından da kaynaklandığını
iddia ediyor.
1 MARKETE 20 GÜVENLİK
KAMERASI
Market Sorumlusu Kader Kıray,
market hırsızlıklarının sebebini
ikiye ayırmak gerektiği görüşünde.
Kıray’a göre, hırsızlığın sebebi
sadece ekonomik zorluklar değil,
aynı zamanda alışkanlığın sonucu…
Marketlerinde 20 kadar güvenlik
kamerası bulunduğunu belirten
Kıray, “Müşterilerden birinin
çantasına süt koyduğunu fark
ettik. Kapıdan çıkmadan çağırdık,
neden yaptığını sorduk. Çocuğunun
ihtiyacı olduğunu söyledi. Ancak
TEDAVİ OLSUNLAR Kİ İHTİYAÇ
SAHİBİNİ ANLAYALIM
Ayfer Gözler de bir marketin
sorumlusu olarak görev yapıyor.
Pek çok market gibi kendilerinin
de güvenlik kamerası kullandığını
anlatıyor. İnsanların güvenlik
kameralarına rağmen hırsızlık
yaptığını belirten Gözler, en büyük
sıkıntılarının alışkanlık sahibiyle,
ihtiyaç sahibini ayırt edememek
olduğunu belirtiyor. “Bazen de
tamamen dalgınlıkla parasını
ödemeden çıkıyorlar. Bizim
bulunduğumuz semtte oldukça
varlıklı bir müşterimiz ödemeden
gitmişti. Geri geldi ve ödedi. Ama
bunu birkaç kez daha yaptı ve
gerçekte tedavi edilmemiş bir
hastalığa sahip olduğunu öğrendik”
diyen Ayfer Gözler, rahatsızlığı
olan insanların tedavi olmalarıyla
alışkanlık sebebiyle yapılan
hırsızlıkların azalacağını ifade ediyor.
Gözler, “Ancak bu tedavi ile hırsızlık
oranı düştüğünde biz de gerçekten
ihtiyacı olan kişileri anlamış olacağız”
diyor.
Sf.5
1 Mart 2013
Emin KAHRAMAN
Üniversitemiz Gazetecilik
Bölümü öğrencilerinden
Emin Kahraman, Kuzey
Kıbrıs’ta aktif olarak
çalışan gazetecilerine
çalışma şartlarını
sordu ve Araştırmacı
Gazetecilik dersi için
bir haber hazırladı. İşte
Kuzey Kıbrıs’ta çalışan
gazetecilerin, çalışma
şartları hakkında
anlattıkları…
K
uzey Kıbrıs’ta gazeteciler,
çalışma şartlarından memnun
değil. Medya sektöründe
hizmet veren yaklaşık 1500 çalışan,
yaşadıkları zorlukları aşmak
noktasına umutsuz. Toplumun
gören gözü, işiten kulağı ve konuşan
dilidir medya. Sektör hızla geliştikçe
medya çalışanlarının sorunları da
aynı paralellikte artmakta. Mesleğe
yıllarını vermiş tecrübeli medya
çalışanları bu sorunlara çözüm arıyor.
“19 SENEDİR SEKTÖRÜN
İÇİNDEYİM”
1994 yılından beri medya sektörünün
içinde olduğunu ifade eden Fatih
Yılmaz, çalışma şartları hakkında
bildiklerini gazetemizle paylaştı.
Yılmaz, 14 senedir Akdeniz Tv, Genç
Tv, Avrasya Tv ve son olarak da 2011
yılının Ekim ayından bu yana Yakın
Doğu Üniversitesi Televizyonu’nun
Teknik Müdürlüğü’nü yaptığını
söyledi. Ada’daki tüm televizyonlarla
çalıştığının altını çizen Yılmaz, “Bu
saydıklarım yalnızca kadrolu olarak
bünyelerinde hizmet verdiğim
medya kuruluşları” dedi.
5 KİŞİNİN İŞİNİ 1 KİŞİ YAPIYOR
Özel sektörde çalışanların çoğunun
mağdur olduğunu ifade eden
Fatih Yılmaz, çalışma saatlerinin
düzensizliği yanında, çalışana
yapabileceği işten çok görev
yüklemenin büyük bir sorun
olduğunu söyledi. “Ulusal ve kaliteli
bir yayın yapmak isteyen kanalın
rejisinde normal şartlarda örneğin en
az 5 elemanın çalışması gerekirken,
Kıbrıs Televizyonlarında genellikle
tek kişi çalışıyor” diyen Yılmaz,
tek çalışanın işi yetiştirmek için
odaklandığını, dolayısıyla yapılan
hataların arttığını ifade etti.
DÜZENLİ BİR İZİN GÜNÜ YOK
Fatih Yılmaz, sektörde büyük
problemlerinden birinin
haftalık izinlerin düzensizliği
olduğunu söyledi. Yılmaz, medya
çalışanlarının izinli olunan günde
bile işe çağrılabildiğini söyledi.
Maddi anlamda da şartların da
haklarının bir an önce verilmesi
gereklidir. Devlet özel sektörü ikinci
plana atmamalıdır” dedi.
iyi olmadığına değinen Yılmaz,
özel sektörde maaşların düzenli
ödenmemesi, soysal şartların
yetersiz olması ve iş garantisinin
düşük olması nedeniyle mesleğe
aday öğrencilerin en başından
umutsuzluğa düştüğünü söyledi.
Yılmaz “Özel sektörde maaşlarından
memnun olan azınlık bir grup var,
onlarda alanlarında uzmanlaşmış
kişilerden oluşmakta. Bu azınlığın
içine dahil olamamaktan çekinen
Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü
öğrencileri, mezun olduktan sonra
mesleği yapmamayı tercih ediyor”
dedi.
ÖZEL VE DEVLET KURUMLARININ
BÜYÜK FARKI
“Kuzey Kıbrıs’ta özel sektörde 9 tane
televizyon kanalı var” diyen Fatih
Yılmaz, “Bunların içerisinde çok
ciddi mali çıkmazda olan, 2 veya 3
kişiyle yayın hayatını sürdürmekte
olan kanalları var. Ortalama 9 tane
kanalda 40 personelin hizmet verdiği
düşünülürse bu sayı 400’e bile
ulaşamıyor” dedi.
MEDYA ÇALIŞANLARININ BİR ÇATI
YOK
Fatih Yılmaz, özel sektörde
çalışanların haklarını savunabilecek
güçlü bir yapının henüz
kurulmadığını bunun da büyük
bir eksiklik olduğunu ifade etti.
Medya sektöründe savunmasız
olarak çalışmak zorunda kaldıklarını
ve işten çıkarılmanın tamamen iş
verenin inisiyatifin de olduğunu
söyleyen Yılmaz, “Kanallarımızın
çoğunda yayın şefi, yayın müdürü,
ana kumanda, reji, resim seçici, sesçi
gibi birçok uzmanlık gerektiren
alanlar tam anlamıyla işlevini yerine
getirememektedir. Yayın akışlarını
bile haftalık yayınlanmakta ama
bu akışa neredeyse tüm kanallar
uymamaktadır” dedi.
ÖNCE ÖZLÜK HAKLARIMIZ
12 yıldır basın sektörünün içersinde
olduğunu söyleyen Halkın Sesi
Gazetesi Haber Müdür İbrahim
Daloğlu, “Bir medya çalışanı
olarak öncelikle özlük haklarımız
konusunda çok sıkıntı yaşamaktayız”
dedi. Özel sektörün, devlete
ödemesi gereken payları eksik
ödenmesinden dolayı, birçok
haklardan yararlanamayan meslektaş
arkadaşının olduğunu söyledi.
ÖZEL SEKTÖR ATLANMAMALI
“Devlet, özel sektöre de katkılarda
bulunması gerekli” diyen İbrahim
Daloğlu, “Özlük hakları konusunda
özellikle devletin desteğine
ihtiyacımız var. Medya patronlarıyla
bir toplantı yapılıp çalışanların
ÇALIŞANLARIN YÜZDE 50’Sİ
SÖZLEŞMESİZ
Kıbrıs Türk Gazeteciler Biriliği’nin
geçtiğimiz Ağustos ayında yapmış
olduğu “Güncel Durum ve Birlikten
Beklentiler” başlıklı ankette özel
sektör ve devlette çalışanlar arasında
büyük bir fark olduğu sonucu ortaya
çıktı. Katılımcıların sadece yüzde
54.91’i toplu iş sözleşmesi altında
çalışıyordu. Bunların da büyük
bir kısmı devlet çalışanıydı.Yine
ankete katılanların sadece yüzde
47.67’si iş yerinde gelecek garantisi
olduğunu düşünüyor. Dönemin
Birlik Başkanı Cenk Mutluyakalı,
ankete katılanların yüzde 47.13’ünün
mesleğini yürütürken mutlu
olmadığını belirtirken, katılımcıların
yüzde 52’sinin gelecek garantisi
görmediğine dikkat çekiyor.
Sf.6
1 Mart 2013
Kuzey Kıbrıs’t
Gülin SAYILAR - Tezgül TUNALA
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde 2002
yılından 2011 yılına
kadar açılan 7615
boşanma davasında
5504 çift boşandı.
Boşanma nedenlerinin
başında şiddetli
geçimsizlik, kadına
şiddet ve aldatma
geliyor. Aynı
dönem içinde
1400 çift
evlenirken,
600 çift de
boşanma
davası
açtı.
A
vukat Buğra Akter
gazetemize yaptığı
açıklamada, yaşanılan
ekonomik değişimin, ailedeki
iletişim ve paylaşım eksikliğinden
ayrılmalara yol açtığını belirtti.
Günümüzün değişen koşulları
ile birlikte, insan ilişkilerinin
de değişim geçirdiğini ifade
eden Buğra Akter toplumun ve
bireylerin evlilik birliği hakkındaki
düşüncelerinde de farklılaşmalar
ortaya çıktığını söyledi. 12 yıldır
avukatlık yapan Akter, boşanmanın
sadece hukuki bir olay olmadığını
aynı zamanda duygusal, ekonomik,
sosyal ve toplumsal alanlarda da
gerçekleşen bir süreç olduğunu
kaydetti.
16 YILLIK EVLİLİK BİTİYOR
Boşanmalarla ilgili belgelere
bakıldığında, KKTC’de boşanma
nedenleri arasında şiddetli
geçimsizlik ilk sırada yer alıyor.
Önemli bulgulardan biri 2008,
2009 ve 2011 yıllarında 16 yıllık
evliyken çiftlerin boşanmaya
kararı alması… Boşanma yaşına
baktıklarında en fazla 31 ile 40
yaş arası kişilerin boşandıkları
görülüyor. KKTC’de çocuksuz
olarak boşanan çiftlerin sayısıysa
2160, 1 çocukla boşanan kişi sayısı
1702, 2 çocukla boşanan ise 1215
olarak görülüyor.
NEDEN EVLENİYORUZ? NEDEN
BOŞANIYORUZ?
Mutlu şekilde başlayan evlilikler,
bir zaman sonra yerini mutsuz
ayrılıklara bırakabiliyor. Evlilik
süresince, aileye yeni bir birey
katıldıysa eğer boşanma daha
sancılı oluyor. Psikoterapist
Talin Taşıl ortak bir gelecek
hayalinin nasıl hayal kırıklığına
dönüştüğünü anlatıyor.
KKTC’deki boşanmalardan
bahsediyoruz ancak öncelikle
neden evleniyoruz?
Bizim kültürümüzde ailevi bir etki
olduğunu görebiliriz. Hangi sıfatla
birlikte kalacaksınız gibi sorularla
ister istemez çiftlerin üzerinde bir
baskı oluyor. İlişkide ciddiyseniz
eğer bunu resmileştirmenizi
istemeleri. Kadınlarda sadece
sevgi saygı çerçevesinde değil
de anne olma isteğinden doğan
bir evlilikte olabilir. Erkeklere
bakılırsa, burada bir senelik
askerlik süreci var. Askerden önce
bir nişanlılığa adım atma olabilir.
Bununda sebebi, ben askerdeyken
sevgilimin ya da nişanlımın bana
ait olduğunu bileyim demeleri.
Kaybetme korkusundan doğan bir
düşünce. Bunun yanı sıra bir de
aşktan doğan evlilik var, aşk öyle
bir duygu ki mantıkla yürümez,
bunun sonucu acele evliliklere de
yol açabilir arkasından da boşanma
dönemi gerçekleşebilir.
Geçmişle bugünü karşılaştıracak
olursak evlilik kurumunun
değiştiğini söyleyebilir miyiz?
Anlamı değişti tabi ama genel
olarak hayatımızda çok şey
değişti. Boşanmak çok kolay
oldu. İnsanlar evliliği artık
kutsal bir paylaşım olarak
görmüyorlar mantıklı bir adım
olarak görüyorlar. Yani aşktan
tutkudan evlenmiyor, mantıkla
hareket ederek evleniyor. Arada
aşk , sevgi olmadığı için evlilik
çabuk sonlanıyor. Günümüzde
yaptığınız evliliğin amacı da
önemli. Yalnızlık korkusundan mı
evleniyorsun, bir şeyler paylaşmak
için mi, yoksa çocuk için mi gibi...
Sorunun cevabı onlarda saklı.
Eşleri boşanmaya yöneltecek
Sf.7
1 Mart 2013
ta boşanmalar
nedenler şöyle sıralanabilir.
Yanlış evlilikler, sevgi değil de
mantık evliliği olabilir maddi
destek isteği gibi. Kolay boşanma,
bireyler en ufak bir anlamazlıkta
kendilerini mahkemeye atıyorlar.
Sanal dünya, belki bunu bir
numaraya bile alabiliriz. İnternet
siteleri, insanları ister istemez
etkileniyor. Erkek diyor ki ben
kendimi bildikten sonra bana o
bu yazmış fark etmez. Aslında bir
uyanış var artık yani erkek tek bir
kadına sahip olduğunda, onunla
ilişki geçirdiğinde dıştan da farklı
ilgi görmesi onun düşüncesini
değiştirebilir bu iki cins içinde
geçerlidir. Özgürlük isteği, özellikle
kadınlarda çok gelişen bir konu. İş
durumunun birinci plana geçmesi
ve özel hayatın daha gerilerde bir
yere atılması. Maddi özgürlüğe
sahipseniz hayatınızdaki kişi
mutluluğuna mutluluk katar
mutluluğunuza sebep olmaz. Eğer
bütün beklentilerimizi arzularımızı
isteklerimizi birlikte olduğumuz
kişi üzerine kurarsak bu da baskı
yapar sorumluluk yaratır.
Medya boşanmalardan sorumlu
mu?
Medyanın bireyler üzerinde büyük
bir etkisi var, örneğin dizilerde
kadınların git gide güçlenişi ön
planda. Peki bu kadınları nasıl
etkiler, izlerken aman Hürrem gibi
olayım demezler ama bilinç altına
giden mesaj orada yer edinir ve
ya dergilerde ünlülerin ansızın
boşanması ve evlenmesi gibi
farklı iletileri algılıyoruz. Olumlu
olarak kadınların erkeklere bağımlı
kalmamalarını içeren mesajlar
verebilir.
Boşanma gerçekleştikten sonra
bireylerin hayata bakışı nasıl
değişiyor?
Kadında da erkekte de özgürlük
duygusu her şeyi bastırır. Çünkü
evlilik ister istemez sorumluluktur.
Sorumlulukta insanı kısıtlar. Bir
kişi kısıtlandıkça zaman içerisinde
kendi benliğinden uzaklaşır.
Mesela kız arkadaşlarımla dışarı
çıkıp eğlenmeyi seviyorum
benim erkek arkadaşım varsa
bunu haftada ikiye düşürmek
zorundayım ama yoksa istediğim
gün çıkabilirim. Bundan yola
çıkarsak ciddi bir evlilik geçiren
kişilerin ilk hissettiği rahatlama ‘oh
be artık yalnızım’. Eşini aldatma
nedeniyle ya da ani bir öfkeyle
karar verilen boşanmalarda bir
pişmanlık söz konusu olabilir. Çoğu
boşanmalarda denedik olmadı
psikolojisi vardır.
Yaşanılan ayrılığın çocuklara
zarar vermemesi açısından neler
yapılabilir?
Anne ve baba her zaman olumlu
bir iletişim halinde olmalı,
bu demektir ki doğum günü,
mezuniyet ve bu gibi etkinliklere
birlikte katılma olgunluğunu
göstermeleri gerekir. Tartışma
konusu illaki olacak çünkü iyi
anlaşan çiftler boşanmazlar. Belli
ki bir anlaşamama durumu var,
bunu mümkün olduğunca çocuğa
yansıtmamaları gerekir. Ben de
boşanmış bir ailenin çocuğuyum
ama şanslıyım ki, anne ve babam
halen daha çok uyumlular.
Birbirlerini sayan, olgun ve
medeni insanlar. İkisi de
tekrar evlendi ve ayrı
aileler kurdu. Ben
bunun eksikliğini
hissetmedim,
demek ki
boşanma doğru
yapılırsa olumsuz
bir etki haline gelmez. Profesyonel
yardım olmasa bile bireyler
çocuklarını görmemezlikten
gelmesin. Çocuklarına karşı açık
olmalılar, neden boşandıklarını
güzelce açıklasınlar, ‘boşanmasak
tartışırdık bu seni daha çok üzerdi’
desinler. Sebebini bilmeden
annenin babaya ve ya babanın
anneye bağırdığını gören
çocuklarda bir kin oluşabilir.
Babam anneme
kötü davranıyor
diyerekten babaya
karşı nefret
oluşabilir.
Sf.8
1 Mart 2013
Kitap satış mer
Altuğ AKYÜREK
Üniversitemizin kitap satış
merkezi Bookstore Yakın
Doğululara hizmet vermeyi
sürdürüyor. Haftada yaklaşık
60 kitap satılan Bookstore’da
satışlar sınav haftalarında
200 kitaba kadar çıkıyor.
Ü
niversitemiz Büyük
Kütüphanesi 2’nci katında
bulunan merkezde 9 yıldır
Melisa Kaynak, Zeliş Daoud ve
Vedia Özdenefe görev yapıyor.
Kütüphaneden emanet kitap almak
istemeyen veya bazı kitapların kendi
kitaplıklarında bulunmasını isteyen
öğrencilerin başvurduğu merkezin
en yoğun zamanı, kayıt ve final
haftaları…
“SİPARİŞİ HOCALAR BELİRLİYOR”
Merkezde hangi kitapların
satılacağını üniversitemizde
görev yapan öğretim üyelerinin
belirlediğini ifade eden Melasa
Kaynak, “Çeşitli bölümlerden
hocalarımız belirliyor hangi kitabın
gerekli olduğunu, bize kaç tane
kitap getirmemiz gerektiğini
öğrencilerinin sayısına göre
söylüyorlar” dedi.
KAMPANYALAR DÜZENLENİYOR
Zeliş Daoud İngilizce hazırlık
kitaplarının da aralarında bulunduğu
tüm fakülte ve bölümlere
gerekli olan kitabın kendilerinde
bulunduğunu söyledi. Daoud,
“Öğrencilerimiz kitap alımlarında
bizi tercih ettiklerinde ve takip
ettiklerinde kampanyalarımızı ve
indirimlerimizi görebilirler” ifadelerini
kullandı.
Vedia Özdenefe ve Zeliş Daoud
1 Mart 2013
Sf.9
kezi: Bookstore
EN GEÇ 4 HAFTADA GELİYOR
öğretim üyeleri tarafından belirlenen
kitapların Türkiye ve İngiltere’den
getirildiğini anlatan Vedia Özdenefe
ise, “Türkiye’deki çeşitli yayınevleri
veya İngilizce kaynaklar için İngiltere
ile irtibata geçiyoruz. Getirdiğimiz
tüm kitaplar orijinal oluyor” dedi.
Özdenefe kitapların yayınevlerine
göre sipariş verildikten sonraki 2
hafta ile 1 ay arasında ellerinde
olduğunu belirtti.
Sf.10
1 Mart 2013
Üniversite
Mezunl ar
z
Metin Gürkan üniversitemiz Eczacılık
Fakültesi’nin ilk mezunlarından. Eczacılık
Fakültesi öğrencilerinin büyük bir kısmı
kendi eczanelerini açma hayali kurar. 2010
yılında mezun üniversitemizden mezun olan
Metin Gürkan bu hayalini gerçekleştirmiş. Mezun
olmasının hemen ardından kendi eczanesini açmış…
“Hayatımdan gayet memnunum” diyen Gürkan,
üniversitemizde aldığı eğitimi “yenilikçi” olarak tanımlıyor.
Gürkan, “Benim bir hedefim vardı. Bu doğrultuda ilerlemek için Yakın
Doğu Üniversitesi’nden eğitim almakla çok doğru bir karar verdim’’
ifadelerini kullanıyor.
18 Şubat 2012
12 Mart 2012
Haftanın
Fotoğrafı
Dicle Yıldız KATAR
Basın
Fotoğrafı
Cankut TAŞDAN
DUYURU
Yakın Doğu öğrencileri ve mezunlarımızın dikkatine,
üniversitemiz gazetesinin “Mezunlarımız” köşesinde
yer almak isterseniz, beğendiğiniz bir fotoğrafınızla
birlikte, isminiz, mezun olduğunuz bölüm, şuan
nerede çalıştığınız veya yükseköğrenime devam
ettiğinizi ve Yakın Doğulu olmanın sizin için ne anlama
geldiğini anlatan birkaç cümleyi [email protected]
adresine gönderebilirsiniz.
İlginiz için teşekkür ederiz...
Yak n Do u Üniversite Gazetesi
15 Kasım 1996
Nostalji
Fotoğrafı
Gazi YÜKSEL
Sf.11
1 Mart 2013
Ü
niversitemiz Hastanesi
hemşirelerinden Zühre
Mındıkoğlu, Yakın Doğu
İlkokulu’nu ziyaret ederek bilgi
verdi. Öğrencilere, Diyabeti
ve kişilerin Diyabetten nasıl
korunması gerektiğini anlatan
Mındıkoğlu, öğrencilerin merak
ettiği soruları da yanıtladı.
Bilgilendirme toplantısı üç saat
sürdü.
--------------------------------------------
Üniversitemizden
görme engelli
öğrenciler için
büyük adım
okuyabildiklerini sözlerine
ekledi. Tarayıcı aracılığıyla
bilgisayara aktarıldığını
belirten Alaboğa, pdf dosyası
olarak kaydedilen metnin
word dosyasına aktarıldığını
ve bir program aracılığıyla ise
dinleyebildiğini anlattı. Alaboğa,
bu işlemi yapmanın kendisi için
çok zaman aldığını vurgularken,
Yakın Doğu Üniversitesi’nin
umut ışığı olduğunu dile getirdi.
--------------------------------------------
Üniversitemiz
hastanesinin Grafik
Tasarım
“ilk”leri
dergisinin
sürüyor
konusu
üniversitemiz
Y
akın Doğu Üniversitesi
Hastanesi’nde minimally
invasive cardiac surgery
ameliyatı Kıbrıs’ta ilk kez
gerçekleştirildi. Kalp Damar
Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr.
Ertan Sağbaş, gerçekleştirilen
ameliyatın önemine değinerek
bunun hem Kıbrıs’ta, hem de
Yakın Doğu Üniversitesi’nde
ilk kez gerçekleştirildiğini
vurguladı. Ameliyatın tam
Türkçesi ile küçük açıklıktan kalp
ameliyatı olduğunu dile getiren
Doç. Dr. Sağbaş, bunun genel
cerrahinin endoskopik yöntemi
olduğunu ifade etti. Doç. Dr.
akın Doğu Kütüphanesi’nin
Sağbaş, ameliyatın gögüs
üstlendiği görme engelli
kafesini açmadan ve kemiği
öğrenciler için sesli kitap
kesmeden 4 ya da 5 santimlik
uygulaması ilk olarak,
bir kesi ile gerçekleştirildiğine
üniversitemiz Hukuk Fakültesi
dikkat çekerek, videototoskopik
1’inci sınıf öğrencisi Abdullah
olarak kamera altında
Alabağa için hayata geçirildi.
gerçekleştirildiğini belirtti.
Alabağa sadece kendisi
Hastanın konforu açısından
için yapılan kitapların yarın
rahat bir ameliyat yöntemi
başka görme engelliler için
olduğunu dile getiren Doç.
kullanılacağını belirtirken,
Dr. Sağbaş, hastada daha az
bunun zahmetli bir iş olduğunun ağrının ve kanamanın olduğunu
farkında olduğunu söyledi.
sözlerine ekledi. Doç. Dr. Ertan
Alabağ, görme engelli insanların Sağbaş, ameliyattan 1-2 gün
üniversitelerde okuyabilmesi
sonra hastanın günlük hayatına
için bunun önemli bir adım
dönebildiğini kaydederken,
olduğunu kaydederken, kitapları iyleşme sürecinin çok hızlı
sadece elektronik ortamda
olduğunu vurguladı. Doç.
Y
Dr. Sağbaş, gerçekleştirilen
ameliyatın dünya’da çok az
merkezde gerçekleştirildiğini
sözlerine ekledi. Doç. Dr.
Ertan Sağbaş, ameliyatın
ciddi bir teknik donanım
ve ekibe ihtiyaç olduğunu
dile getirerek, bu yöntem ile
gögüs kafesini açmadan kalp
kapakçığı değişimi, kapak
tamirleri, gibi bir çok ameliyatın
gerçekleştirilebilineceğini
vurguladı.
--------------------------------------------
Bilgilendirme
gezileri
sürüyor
Y
akın Doğu İlkokulu
öğrencileri, sınıf ortamında
gördükleri ders konularıyla ilgili
bilgilerini pekiştirmek için, sık
sık gözlem gezilerine çıkıyor.
Her gün 6 ile 8 kadar sınıfın
çıktığı gözlem gezilerinde
şimdiye kadar, Gülgün Süt
Fabrikası, Başpınar Un Fabrikası,
Yeniceköy Yağ Değirmeni,
Erülkü Süpermarket, Akçay
Yağ Değirmeni, Önder Elit
Supermarket, Gönyeli açıkpazarı,
Lefkoşa Merkez Postanesi ve
Lefkoşa’nın tarihi yerleri gezildi.
--------------------------------------------
Üniversitemiz
2012-2013 Eğitim
Öğretim Yılı
Bahar Dönemi
takvimi
Ç
ağımız iletişiminin
biçimlendirilmesinde
vazgeçilmez bir yere sahip olan
için Grafik Tasarım alanında
Dünyanın ilk 5, Türkiye’nin tek
grafik tasarım dergisi olarak
yayın hayatını sürdüren Grafik
Tasarım’ın son sayısında
üniversitemize yer verildi.
Dergide Güzel Sanatlar ve
Tasarım Fakültesi’nin yürüttüğü
etkinliklerinden biri olan “İkide
Bir Sanatsal Atölye Çalışmaları”
ve bu etkinlik kapsamında
Hakan Dağ tarafından yürütülen
“Yaratıcı Fikir Atölyesi”ni anlatan
bir yazı yayınlandı.
--------------------------------------------
Şubat 04, 2013 (Ders Alma)
Şubat 11, 2013 (Derslerin
Başlaması)
Şubat 25, 2013 (Ders Ekleme/
Bırakma İçin Son Günü)
Mart 01, 2013 (Geç Kayıtların Son
Günü)
Nisan 15-19, 2013 (Ara Sınavları)
Nisan 23, 2013 (Milli Tatil)
Nisan 26, 2013 (Dersten
Çekilmenin Son Günü)
Mayıs 01, 2013 (Bahar Bayramı)
Mayıs 19, 2013 (Milli Tatil)
Mayıs 31, 2013 (Derslerin Son
Günü)
Haziran 03-13, 2013 (Final
Sınavları)
Haziran 19, 2013 (Not Teslimi
İçin Son Gün)
Haziran 24-26, 2013 (Bütünleme
Sınavı)
Haziran 26, 2013 (Dönem Sonu)
Temmuz 08-12, 2013 (Bahar
Dönemi Mezuniyet Töreni)
--------------------------------------------
KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA
KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA
Miniklere
Diyabet
hakkında bilgi
verildi
KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA
KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA
www.neareasthospital.com.tr
DUYURU
Yakın Doğulu akademisyenlerimizin
dikkatine, üniversitemiz gazetesinin
Akademik Bakış isimli sayfasında
yayınlanmak üzere, akademik
alanlarınızla ilgili hazırladığınız
makaleleri okurlarımızla
paylaşmanızı bekliyoruz.
Çalışmalarınızı [email protected]
adresine gönderebilirsiniz.
www.neu.edu.tr
[email protected]
f/universitegazetesi
u/YaknDouGazetesi
Yak n Do u Üniversite Gazetesi
Yemeğin en şen hali:
Yakın Doğu İlkokulu yemekhanesi
İdris GERMİYANOĞLU
G
ünde 1400 minik öğrenciye hizmet
veren ilkokul yemekhanesinde
temizlik ve hijyen ön planda.
Çalışanların maske ve boneyle özverili
bir şekilde hizmet verdiği yemekhanede,
yemekler açık mutfakta hazırlanıyor.
Diyetisyen kontrolünde kalori
hesaplamaları yapılarak hazırlanan
menülerde haftada 2 gün sebze, 1 gün
balık, 1gün beyaz et ve 1 gün kırmızı
et hazırlanıyor. Mutfak sorumlusu Fuat
Yıldırım ve yardımcıları Hasan Köksal,
Bilal Taştimur’ un ellerinden çıkan
yemekleri Nezahat Topal, Zurihat Seherli,
Hatice Ulu, Edibe Korkmaz, Ayşegül Tok,
Emine Kozanoğlu, Tülay Ayhan, Hanife
Gülbeyaz, Nalan Çakozlu ve Ümmühan
Gül Taşkın öğrencilere anne şefkatiyle
sunuyor.
Sahibi
Yakın Doğu Üniversitesi
Genel Yay n Yönetmen
Fatma TÜRKKOL
M zanpaj
Y t Er Y T
Haber Merkez
İdris GERMİYANOĞLU, Emin KAHRAMAN, Altuğ AKYÜREK, Tezgül TUNALA, Gülin SAYILAR

Benzer belgeler

Kod Adı: Venüs - Üniversite Gazetesi

Kod Adı: Venüs - Üniversite Gazetesi uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2002 yılından 2011 yılına kadar açılan 7615 boşanma davasında 5504 çift boşandı. Boşanma nedenlerinin başında şiddetli geçimsizlik, kadına şiddet ve aldatma geliyor...

Detaylı