kurumsal yönetim ilkeleri

Transkript

kurumsal yönetim ilkeleri
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SÜREKLİ EĞİTİM MERKEZİ
EĞİTİM ALANI: KURUMSAL YÖNETİM İLKELERİ
Haziran 2013
HAZIRLAYAN
DOÇ.DR.ÖZGÜR ÇATIKKAŞ
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 2
1.1.Kurumsal Yönetim Kavramı .................................................................................. 3
1.2. Kurumsal Yönetimin Artan Önemi ....................................................................... 4
1.2.1. Son Yirmi Beş Yılda Yaşanan Yoğun Özelleştirmeler ............................... 4
1.2.2.Emeklilik Fonları ve Kurumsal Yatırımların Artması ................................. 4
1.2.3. Sermaye Piyasalarının Bütünleşmesi .......................................................... 5
1.2.4. Şirket Skandallarının Kurumsal Yönetime Etkileri .................................... 5
1.3.Kurumsal Yönetimin Amacı ve Faydaları ............................................................. 6
1.4. Kurumsal Yönetim Alanında Dünyada Yaşanan Gelişmeler................................ 7
1.4.1. Cadbury Komitesi Raporu .......................................................................... 9
1.4.2. Greenbury Raporu ....................................................................................... 9
1.4.3. Hampel Raporu ........................................................................................... 9
1.4.4. Sarbanes-Oxley Yasası ............................................................................. 10
1.4.5. OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri ........................................................... 11
1.4.5.1. Hissedarların Hakları ve Temel Sahiplik İşlevleri ..................... 12
1.4.5.2. Hissedarların Adil Muamele Görmesi ........................................ 13
1.4.5.3. Kurumsal Yönetimde Paydaşların Rolü ..................................... 13
1.4.5.4. Kamuya Duyuru Yapmak ve Şeffaflık ....................................... 13
1.4.5.5. Yönetim Kurulunun Sorumlulukları........................................... 14
2.Kurumsal Yönetime İlişkin Yasal Düzenlemeler ........................................................ 15
2.1.SPK Düzenlemeleri .............................................................................................. 15
2.2.Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliğleri .................................................................. 15
2.3. SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri ......................................................................... 16
2.3.1. Pay Sahipleri İle İlgili İlkeler .................................................................... 17
2.3.2.Kamuyu Aydınlatma ve şeffaflık ............................................................... 23
2.3.3.Menfaat Sahipleri ....................................................................................... 27
2.3.4.Yönetim Kurulu ......................................................................................... 29
2.4.Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Raporu ........................................................... 39
2.5.Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi .................................................................. 40
2.6.Kurumsal Yönetim İndeksi .................................................................................. 40
ÇALIŞMA SORULARI ................................................................................................. 42
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 43
1
1. GİRİŞ
Gerek Dünya’daki gerekse ülkemizde kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması
için birçok etken bulunmaktadır. Şirketlerin şeffaflık, adillik, hesap verebilirlik ve
sorumluluk ilkeleri çerçevesinde faaliyet gösterebilmelerini sağlamaya yönelik
kurumsal yönetim kavramı, özellikle ABD’de yaşanan şirket skandalları sonrasında tüm
Dünya’da gündeme gelen bir kavramdır. Uluslararası düzeyde özelikle OECD
tarafından 1999 yılında yayınlanan ve 2004 yılında revize edilen Kurumsal Yönetim
İlkeleri, ülke düzenlemelerine referans olma açısından önemli bir yere sahiptir. (Sönmez
ve Toksoy, 2011, 63-64)
Ülkemiz sermaye piyasasının, ekonomik kalkınmaya olan katkısının artırılması ve
uluslararası finans sisteminin bir parçası olarak yapılandırılması amacına yönelik
olarak, Sermaye Piyasası Kurulunun öncülüğünde Kurumsal Yönetim İlkeleri
belirlenmiştir. İlkelerin hazırlanma sürecinde birçok ülkenin düzenlemeleri incelenmiş,
başta 1999 yılında yayınlanan “OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri” olmak üzere,
dünyada benimsenmiş ve tavsiye edilen genel esaslar ile ülkemizin kendine özgü
koşulları dikkate alınmıştır. (Toraman ve Abdioğlu, 2008, 105)
Kurumsal yönetim ilkeleri ortaklık haklarını kullanmayı, şirket yönetimine etkin
olarak katılmayı, şirket faaliyetleri hakkında bilgi edinmeyi ve gerektiğinde hesap
sormayı sağlayan çok önemli ve etkin bir araç olarak görülmektedir. (Erdönmez, 2003,
43) Kurumsal yönetim ilkeleri firmaların kurulması ve faaliyet göstermesi aşamalarında
oluşabilecek belirsizlikleri azaltarak risk primini düşürmekte ve böylelikle firmaların
kaynak temin etmeleri kolaylaşmaktadır. Düşük maliyetle finansman kaynağı bulabilen
şirketler daha hızlı büyümek suretiyle şirket paydaşlarının faydalarını azamileştirme
imkanı sağlamaktadır. (Saygılı, 2003, s.42)
SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri ile OECD ilkelerine göz attığımız zaman
birbirine çok benzediğini görmekteyiz. Her iki metnin temelde benzer olmasına rağmen,
oluşturulan çerçevenin şekli farklılıkları bulunmaktadır. OECD Kurumsal Yönetim
İlkeleri, temelde iki bölümden ve 12 başlıktan oluşmaktadır. Buna karşılık, SPK
Kurumsal Yönetim İlkeleri dört bölüm altında 27 başlık olarak düzenlenmiştir.
(Yenigün, 2008, 43)
2
1.1.Kurumsal Yönetim Kavramı
Kurumsal yönetimin net ve açık bir tanımını vermek kolay değildir. Farklı kurumlar ve
araştırmacılar tarafından kurumsal yönetime ilişkin olarak yapılan çok sayıda tanım
birbiriyle örtüşse de, kurumsal yönetimin somut tanımını şekillendirme konusunun
gelecekteki araştırmacılara alan bıraktığı düşünülmektedir. (Gürbüz, Ergincan;2004,s.5)
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kurumsal Yönetim Komitesine göre
kurumsal yönetim, en geniş anlamda, şirketlerin yönlendirildiği ve kontrol edildiği
sistem olarak tanımlanabilir ve esasen şirketin yönetimi yönetim kurulu, hissedarları ve
diğer çıkar grupları arasındaki ilişkiler dizisini içerir. Kurumsal yönetim şirketin amaç
ve hedeflerinin saptandığı ve bunlara erişebilmek için performansı izleme araçlarının
belirlendiği yapıyı ortaya koyar. (OECD; Corporate Governance Principles, 1998, s.2)
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Şirket İşleri Komisyonu Kurumsal
Yönetim Çalışma Grubu’nun Nisan 2002’de yayınladığı bir çalışmada geniş ve dar
anlamda modern yaşamda insanların bir amaca ulaşmak için oluşturduğu herhangi bir
kurumun yönetiminin düzenlenmesidir. Daha dar anlamda ise, bir kurumun beşeri ve
mali sermayeyi çekmesine, etkin çalışmasına ve böylece ait olduğu toplumun
değerlerine saygı gösterirken uzun dönemde ortaklarına ekonomik değer yaratmasına
imkân tanıyan her türlü kanun, yönetmelik, kod ve uygulamaları ifade etmektedir.
(TUSIAD, İstanbul,2002,s.9)
Özetle, bir şirketin faaliyeti; şirket hissedarlarından, sermaye piyasası yatırımcılarından,
şirketle ticari münasebete girişen veya girişecek olan kişilerden, işçi ve memurlardan,
vergi alacaklısı ve topluma daha iyi bir hayat sağlama yükümünü yüklenmiş devletten
oluşan ve şirketin başarılı işleyişinden yararlanabildiği gibi, başarısızlığından ve kötü
idaresinden de olumsuz yönde etkilenebilen ve zarar görebilen büyük bir sosyal
topluluğu
ilgilendirmektedir.
Kurumsal
yönetim,
şirketlerin
yönetiminde
ve
faaliyetlerinde söz konusu topluluğun haklarını gözeten, diğer bir ifadeyle, kar elde
etme ve ortaklarına dağıtma ana unsuru ve amacını taşıyan geleneksel yapılarının
yanında, pay sahipleri dâhil tüm menfaat sahiplerinin haklarının korumasını ve bu
çerçevede
söz
konusu
menfaat
grupları
arasındaki
ilişkilerin
düzenlenmesini hedefleyen bir yönetim felsefesidir. (Sehirli, 1999, s.11)
3
kurallarının
1.2. Kurumsal Yönetimin Artan Önemi
Küreselleşmenin kaçınılmaz bir gerçek olduğu günümüzde, şirketlerin yeni kurumsal
düzene uyum sağlayabilmeleri için organizasyon yapılarını uluslararası kural ve
beklentilere göre şekillendirmeleri gerekmektedir. Bu çerçevede kurumsal yönetimin
gün geçtikçe daha fazla önem kazanmasının ve karşımıza daha sık çıkmasının farklı
nedenleri vardır.
1.2.1. Son Yirmi Beş Yılda Yaşanan Yoğun Özelleştirmeler
İngiltere’de başlayan özelleştirme akımı Latin Amerika, Batı Avrupa ve özellikle eski
Doğu Bloğu ülkelerinde etkili olmuştur. Özelleştirme dalgası, özelleştirilen şirketlerin
mülkiyetleri ve yönetimleri hakkında da birçok soru işaretini gündeme taşımıştır.
Devletin, özelleştirilen şirketlerde, kamu adına ortaklık rolünü üstlenmesi tüm dünyada
kurumsal yönetim kavramına yeni bir boyut getirmiştir. Özelleştirmelerde genelde halka
arz yöntemi kullanıldığı için menkul kıymet borsalarının önemi artmış ve küçük
yatırımcıların haklarının korunması konusunun önemi daha dikkat çekmeye başlamıştır.
(Mentes, 2009, s.59)
1.2.2.Emeklilik Fonları ve Kurumsal Yatırımların Artması
Gelişmiş sermaye piyasalarının en önemli yapı taşlarından birisi de kurumsal
yatırımcılardır. Kurumsal yatırımcılar, finansal sisteme yaptıkları katkılar ile tüm
gelişmiş ülke ekonomilerinde önemli rol üstlenmektedirler. Özellikle, uzun vadeli
yatırım stratejileriyle oluşturulan emeklilik fonları, kamu ağırlıklı sosyal güvenlik
sistemlerini tamamlayıcı bir fonksiyona sahiptirler.
Bireysel tasarrufların, kurumsal yatırım şirketleri tarafından yönetilen yatırım fonları ve
emeklilik fonları şemsiyesi altında birleşmesi sonucu ortaya büyük bir finansal güç
çıkmıştır. Bu gücün talepleri karşısında şirketlerin, kurumsal yönetim ilkeleri
çerçevesinde, daha adil, daha şeffaf, daha güvenilir ve daha çok sorumluluk sahibi
olması zorunlu hale gelmiştir. Şirketlere sermaye ya da kredi olarak yapılan
yatırımlarda kurumsal yatırımcıların ağırlığının artması ile birlikte özellikle ABD’de
kurumsal yatırımcılar, şirket yönetimlerini daha yakından takip etmeye, gerekli
gördüklerinde şirket yönetimini açıkça eleştirmeye ve şirket genel kurullarında şirket
yönetiminin oluşmasında etkili olmaya başlamışlardır. Bu gelişmelerin arkasındaki
temel neden, iyi ve sağlıklı bir kurumsal yönetimin, şirket riskinin ve dolayısıyla
yatırımcıların talep ettikleri getiri oranının düşmesini sağlamış olmasıdır.(Ergincan, s.3)
4
1.2.3. Sermaye Piyasalarının Bütünleşmesi
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sermaye piyasaları her geçen gün daha da
bütünleşmektedir. Öte yandan gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan gelişmiş ülke
kurumsal yatırımcılarının çeşitliliği de artmaktadır. 1970’li yıllarda gelişmekte olan
ülkelere giren yabancı fonların kaynağı çoğunlukla gelişmiş ülke bankalarıyken, 1990’lı
yıllardan itibaren tahvil ve hisse senedine yatırım yapan kurumsal yatırımcıların önemi
artmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin küresel piyasalarla bütünleşmesi, bu ülkelerin
kullanabilecekleri fonların miktarını arttırarak ekonomik gelişimlerine büyük katkıda
bulunmuştur. Öte yandan finansal bütünleşme gelişmekte olan ülkelerin piyasalarını ve
ekonomilerini gelişmiş ülkelerdeki gelişmelere açık hale getirmiştir. Dünyadaki
sermaye piyasalarının bütünleşmesi ve özellikle AB’nin tek para birimi kullanmaya
başlaması sonucu daha da büyüyen sermaye piyasaları, kurumsal yönetime olan ilgiyi
arttırmıştır. (Düren, 2002, s.51)
1.2.4. Şirket Skandallarının Kurumsal Yönetime Etkileri
Dünyanın en büyük ve gelişmiş sermaye piyasasına sahip ABD, gelişmiş kurumsal
yatırımcıların varlığı, yatırımcı haklarını koruyan ve etkin şekilde uygulanabilen yasal
yapısına rağmen Enron ve World.com gibi çok büyük şirket skandalları ve iflaslarına
sahne olmuştur. Bu durum, kurumsal yönetim uygulamasındaki eksikleri gündeme
getirerek, daha duyarlı yasal düzenlemeler ve titiz uygulamalara olan ihtiyacı ortaya
çıkarmıştır.
1997’de yaşanan Asya krizi ile başlayıp daha sonra tüm dünyada yaşanan büyük şirket
skandalları, ABD’de ortaya çıkan Enron, World.com ve Avrupa’da yaşanan Parmalat
skandallarıyla zirveye çıkmıştır. Enron ve World.com skandalları o güne kadar
yaşanmış çeşitli şirket skandallarına göre farklı sonuçlar doğurmuşlardır. Enron ve
World.com skandallarını izleyen dönemde, dünyadaki tüm finansal aktörler ve yasa
koyucular kurumsal yönetimle ilgili mevcut uygulamaları sorgulamışlardır. Şirketler,
skandallardan
korunmak
amacıyla
kurumsal
yönetim
ilkelerini
benimseyerek
içselleştirme yoluna gitmişlerdir. Yasa koyucu ve düzenleyici kurumlar ise gelecekte
yaşanması muhtemel skandallar ve krizlere karşı önlem almak amacıyla kurumsal
yönetim ilkeleri ve konuyla ilgili yasa ve düzenlemeleri hayata geçirmişlerdir.(Mentes,
s.67)
5
1.3.Kurumsal Yönetimin Amacı ve Faydaları
Kurumsal yönetim uygulamasının birçok nedenleri ve gerekçeleri bulunmaktadır.
Kurumsal yönetimin başlıca amaçlarını maddeler halinde şu şekilde açıklayabiliriz:
-
Şirket üst yönetiminin sahip olduğu güç ve yetkilerin keyfi kullanımının
engellenmesi, bir başka ifadeyle yönetimin güç ve yetkilerini kötüye kullanarak
kendilerine özel menfaatler sağlamalarının ortadan kaldırılması,
-
Yatırımcı haklarının korunması,
-
Şirket hissedarlarının adil ve eşit muameleye tabi tutulmasının sağlanması,
-
Şirket ile doğrudan ilişki içerisinde bulunan menfaat sahiplerinin haklarının
korunması ve güvence altına alınması, bu çerçevede örneğin, azınlık haklarının
korunması,
-
Şirket faaliyetleri ve finansal durumu ile ilgili olarak kamuoyunun aydınlatılması
ve şeffaflığın sağlanması, bu çerçevede hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerin
şeffaf olması ve kurumsal yatırımcılar ve diğer paydaşlar için önem taşıyan bilgiyi
zamanında ve eksiksiz kamuoyuna açıklamaları,
-
Yönetim kurulunun sorumluluklarının açık olarak belirlenmesi,
-
Şirket üst yönetiminin karar ve eylemleri dolayısıyla hissedarlara ve diğer
paydaşlara hesap verme yükümlülüğünün temin edilmesi,
-
Vekâlet maliyetlerinin azaltılması,
-
Şirket kazancının pay sahiplerine ve daha genel olarak tüm menfaat sahiplerine
hakları oranında geri dönüşümünün sağlanması,
-
Büyük hissedarların azınlık hisselerine el koyma tehlikesinin önüne geçilmesi,
-
Uzun vadeli yatırım yapan kurumsal yatırımcılar açısından güven tesis edilmesi
ve sermaye maliyetlerinin düşürülmesi, şirketin hisse senedi ihracı yoluyla finansman
kaynaklarına kolay erişim imkânlarının arttırılması,
-
Risk alan sermayedar ile karar veren profesyonel çıkar çelişkisinin kurallara
bağlanarak kontrol altına alınmaya çalışılmasıdır.
Aşağıda maddeler halinde özetlediğimiz faydalar nedeniyle, kurumsal yönetimin önemi
küreselleşen dünya ekonomik düzeni içinde her geçen gün biraz daha artmaktadır.
(Aktan, 2006,s.11)
-
Kurumsal
yönetim,
makroekonomik
politikalardan,
ürün
ve
faktör
piyasalarındaki rekabet düzeyine kadar firmaların faaliyetlerini biçimlendiren bir dizi
6
unsurdan oluşan daha geniş bir ekonomik çerçevenin içinde yer almaktadır. Kurumsal
yönetimin çerçevesi, aynı zamanda yasal, düzenleyici ve kurumsal faktörlere dayanır.
Buna ek olarak, iş ahlakına, ait oldukları toplumun değerlerine saygı ve çevre bilinci
gibi etmenler de, şirketin imajı ve uzun vadeli başarısı üzerinde bir etkiye sahip olabilir.
-
İyi kurumsal yönetim uygulamalarının şirketler ve ülke açısından önemli
yararları bulunmaktadır. Konuya şirketler açısından bakıldığında, kurumsal yönetim
kalitesinin yüksek olması; düşük sermaye maliyeti, finansman imkânlarının ve
likiditenin artması, krizlerin daha kolay atlatılması ve iyi yönetilen şirketlerin sermaye
piyasalarından
dışlanmaması
anlamına
gelmektedir.
Konuya
ülke
açısından
baktığımızda ise iyi kurumsal yönetim, ülkenin imajının yükselmesi, sermayenin yurt
dışına kaçmasının önlenmesi, dahası yabancı sermaye yatırımlarının artması,
ekonominin ve sermaye piyasalarının rekabet gücünün artması, krizlerin daha az zararla
atlatılması, kaynakların daha etkin bir şekilde dağılması, yüksek refahın sağlanması ve
sürdürülmesi anlamına gelmektedir.
Gerek ülke içinde, gerekse ülke dışında kaynak yaratan kişi veya gruplar, haklarını
koruyacak yasal düzenlemelerin olmaması halinde ya söz konusu ülkelerde yatırım
yapmama kararı almakta yada yatırım yapsalar bile güçlü şirket yönetim standartları
olan ülkelerle kıyaslandığında yeterli hukuksal düzenlemelere sahip bulunmayan
ülkelere sağladıkları kaynaklar için daha yüksek risk primi talep etmektedirler. Bu da
kaynak ihtiyacı bulunan ülkelerin kaynak maliyetlerini arttırmaktadır.
Bu nedenle kurumsal yönetim, ekonomik etkinlik ve büyüme açısından son derece
önemli sonuçlar doğurmaktadır. Etkili bir kurumsal yönetim firma değerinin maksimize
edilmesi konusunda şirket yöneticileri üzerinde bir baskı oluşturmaktadır. Özel sektörün
genişlemesi ve daha rekabetçi bir piyasa ekonomisinin yaratılmasıyla birlikte, etkili bir
kurumsal yönetimin sözü edilen bu köklü ekonomik değişimlerden ekonomik yararları
sağlayabilmek için anahtar bir role sahip olduğu gün geçtikçe anlaşılmaktadır.
1.4. Kurumsal Yönetim Alanında Dünyada Yaşanan Gelişmeler
Dünyada özellikle son on yıl içinde kurumsal yönetim konusunda pek çok çalışma
yapılmıştır. Bu çalışmaların arkasındaki temel güdüler daha çok hesap verebilirlik ve
sorumluluk ile hisse senedi piyasası yatırımcılarının daha iyi korunması olmuştur.
Ülkelerin kendilerine özgü hukuki altyapıları, kültürel ve politik ortamları, işletme
tarzları ve hissedarlık yapıları nedeni ile kurumsal yönetim konusundaki çalışmalar her
7
ülkede farklı yapıdaki kurumlarca yapılmıştır. Bu çalışmalar; bazı ülkelerde hükümet
organları tarafından atanan ve iş dünyasının tanınmış kişilerinin, yatırımcı
temsilcilerinin, akademisyenlerin ve mesleki örgüt temsilcilerinin de dâhil olduğu
komiteler tarafından yürütülürken, bazı ülkelerde de borsalar veya düzenleyici otoriteler
tarafından yürütülmüştür. Kurumsal yönetim ilkelerine veya kodlarına uyum bazı
ülkelerde isteğe bağlı olarak serbestken bazı ülkelerde uygula veya açıkla prensibine
dayalıdır. Diğer bir ifadeyle şirketler bu ilkelere uyup uymama konusunda serbesttir,
ancak uymamaları durumunda bunun nedenini kamuya açıklamak zorundadır. Bazı
ülkelerde kurumsal yönetim kodlarını veya ilkelerini kanun halinde formüle ederek
zorunlu hale getirmiştir. (Ulusoy, 2011, s.55-56)
Bugünkü anlamda kurumsal yönetim kavramı ilke olarak, Sir Adrian Cadbury
başkanlığındaki bir komite tarafından hazırlanan ve kısaca ‘’Cadbury Raporu’’ olarak
adlandırılan 1992 tarihli raporda (The Cadbury Committee Report: Financial Aspect of
Corporate Governance) ele alınmıştır. Bu raporun yayınlanmasını takiben kurumsal
yönetim alanında tartışma ve çalışmalar büyük ivme kazanmıştır. Kurumsal yönetim
düzenlemelerinin sayısı Avrupa Birliği’nde 45, Dünya genelinde ise 100 civarındadır.
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan ve ‘’Millstein
Raporu’’ olarak da bilinen Rapor (Corporate Governance: Improving Competitiveness
and Acces to Capital in Global Markets) ve bunu takiben 1999 yılında yayınlanan
OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri, bu alandaki en önemli gelişmeler olmuştur. OECD
son dönemde meydana gelen olaylar nedeniyle 1999 yılında uygulamaya konulan ve
uluslararası piyasalarda bu konuda önemli bir referans teşkil eden OECD Kurumsal
Yönetim Prensiplerini gözden geçirerek, mevcut kurumsal yönetim sistemlerinin
eksikleri ve gelişmesi gereken alanları belirlemek üzere çalışmalar başlatmıştır. Ayrıca
son dönemde Dünya Bankası, OECD ve bu iki örgütün özel sektör temsilcilerinin
katılımıyla oluşturulan Global Kurumsal Yönetim Forumunun (Global Corporate
Governance Forum –GCGF) çalışmaları öne çıkmaktadır. Forumun amacı ülkelerde
kurumsal yönetim standartlarını geliştirmeleri için yardımcı olmaktadır. (Pelin Ataman
Erdönmez, 2003,s.42-43)
Kurumsal yönetim alanındaki çalışmaların ve çeşitli ülkeler tarafından hazırlanan
rehber, kanun, kural ve yönetmeliklerin sayısı çok fazla olduğundan bu alanda önemli
düzenlemeler olarak kabul edilen Cadbury Komitesi Raporu, Grenbury Raporu, Hampel
8
Raporu, Sarbanes-Oxley Yasası ve OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri aşağıda
açıklanmıştır.
1.4.1. Cadbury Komitesi Raporu
Cadbury Komitesi 1992 yılında ‘’Kurumsal Yönetimin Finansal Yönleri’’ adlı
çalışmayı yayınlamıştır. Cadbury Komitesi raporunda genel olarak kurumsal yönetim
ilkelerinin çerçevesi belirlenmiş ve bu alanda oluşturulan öneriler dünya çapında kabul
edilen bir model haline gelmiştir. Bu öneriler OECD’nin Kurumsal Yönetim İlkeleri’ni
belirlemesine yardımcı olmuştur. (Süleyman Uyar, 2004, s.125)
Sir Adrian Cadbury başkanlığındaki Kurumsal Yönetim Finansal Boyutu Komitesi
Raporu, Kurumsal Yönetim standartlarını yükseltmek ve finansal raporlama ve
denetime güveni arttırmak amacıyla tüm halka açık firmaların ‘’uygula veya
uygulamıyorsan açıkla’’ ilkesi çerçevesinde uymaları gereken ilk en iyi uygulama
kodudur. İlkeler yönetim kurulunun faaliyetlerini, oluşumunu, kompozisyonunu ve
başlıca yönetim kurulu komitelerinin faaliyetlerini, icracı olmayan yönetim kurulu
üyelerinin kurula yapacakları katkıları, firmanın raporlama ve kontrol mekanizmalarını
ele alır. (Ulusoy, s.63)
1.4.2. Greenbury Raporu
Sir Richard Greenbury başkanlığındaki çalışma grubunun Yönetim Kurulu Üyelerinin
Ödüllendirilmesi adlı raporu, yönetim kuruluna yapılan ödemelerde daha fazla şeffaflığı
teşvik eder ve halka açık firmalarda üst düzey yönetici kazançları ile ilgili detayları
açıklama zorunluluğu getirir. Raporun iki temel amacı vardır:
-
Her yıl pay sahiplerine firmanın üst düzey yöneticilerinin ödüllendirme
politikasını tam olarak raporlamak üzere bağımsız yönetim kurulu üyelerince
oluşturulan ödüllendirme komitesinin kurulması,
-
Yönetim kurulu üyelerinin kazançlarını doğrudan doğruya performanslarıyla
ilişkilendiren performans ölçütlerinin oluşturulmasıdır.
1.4.3. Hampel Raporu
Sir Ronald Hampel ’in başkanlık ettiği Kurumsal Yönetim Komitesinin raporu Cadbury
ve Greenbury komitelerinin tavsiyelerinin gözden geçirilmesiyle oluşturulmuş,
birleştirilmiş kodu içerir. Rapor ‘’yönetim kurulu üyelerinin paydaşlarla ilişkiden
sorumlu oldukları ancak pay sahiplerine hesap vermekle yükümlü olduklarını’’ belirtir.
9
Raporda, ayrıca kurumsal yatırımcıların oy verme hakları olan konularda daha dikkatli
davranmaları gerektiği vurgulanır.
1.4.4. Sarbanes-Oxley Yasası
Özellikle Enron skandalından sonra yatırımcıların sermaye piyasasına olan güvenleri
büyük ölçüde sarsılmıştı. ABD’de yatırımcılar açısından oluşan bu olumsuz ortamı
iyileştirmek ve sermaye piyasasına olan güveni arttırmak amacıyla çalışmalar
başlatılmıştır. Senatör Sarbanes Oxley tarafından hazırlanan ve bu isimle anılan yasa
Temmuz 2002’de kabul edilerek yayımlanmıştır. İlgili yasa; yatırımcıların daha doğru
bilgilenmesini sağlamak, yatırımcıların haklarını korumak, bu noktada şirket
yönetiminin sorumluluğunu arttırmak denetim komitesinin gözetim ve denetim
sorumluluğunu geliştirmek ve denetçilerin şirket yönetiminden bağımsızlığını sağlamak
gibi amaçlar edinmiştir. (Uyar,s.15)
Bu süreçte çok sık sorgulanan kurumsal yönetimin güçlendirilmesi, kurumsal yönetimi
oluşturan veya bu yönetime etki eden unsurlarla şirket ilişkilerinin yeniden
tanımlanması
bu
ilişkilerde
şeffaflığın
sağlanması,
kamuoyunun
daha
iyi
bilgilendirilmesi ve sistemin daha denetlenebilir hale getirilmesi Kanun’un temel
hedefleridir. Sarbanes-Oxley Kanunu’nun amacı, şirketlerin sermaye piyasası mevzuatı
veya diğer nedenlerle halka yapacakları açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini
arttırmak suretiyle yatırımcıları korumak olarak belirlenmiştir. Bu amaç çerçevesinde
genel olarak şu konularda düzenlemeler yapılmıştır. (Uyar, s.15)
-
-
Finansal raporlama konusunda yeni yükümlülükler getirilmiş,
-
Kurumsal yönetim ile ilgili konularda yeni bir ceza hukuku yaratılmış,
Halka Açık Şirketler Muhasebe Gözetim Kurulu (PCAOB – Public Company
Accounting Oversight Board) oluşturulmuş,
-
Denetim komitelerinin rolü ve bağımsızlığı güçlendirilmiş,
-
Denetçi bağımsızlığı ile ilgili olarak yeni bazı kısıtlamalar getirilmiştir.
SEC (Securities and Exchange Commission)’e bağlı ABD şirketleri 15 Kasım 2004
tarihi itibariyle ve SEC’e tabi uluslararası şirketler de 15 Temmuz 2005 tarihi itibariyle
bu kanunu yönetim mekanizmalarına entegre etmek zorundadır.
Sarbanes – Oxley Kanunu; halka açık şirketler muhasebe gözetim kurulunun kuruluş ve
işleyişi, denetim firmalarının bağımsızlığı, şirketin sorumluluğu, mali bilgilerin
10
arttırılması, analiz çıkar çatışmaları, komisyon kaynakları ve otoritesi, çalışmalar ve
raporlar, kurumsal ve suç unsuru taşıyan suiistimal sorumluluğu, beyaz yakalılar suçları
ile ilgili cezaların arttırılması, kurumsal vergi iadeleri ve kurumsal suiistimal ve
sorumluluk konuları olmak üzere 11 ana başlıktan oluşmaktadır. (Fisun Gökalp, 2005,
s.108)
Sarbanes-Oxley Kanunu, ABD’de faaliyet gösteren halka açık şirketler açısından
kurumsal yönetime ve kamunun aydınlatılmasına ilişkin çıtayı oldukça yükseltmiştir.
Pek çok şirket gönüllü olarak kanunun emredici olmayan hükümlerini yerine
getirmektedir. Kanunda yer alan düzenlemelerin uygulanması, şirket içi kontrolü ve
yönetimi daha etkili hale getirmektedir. Yine kanun düzenlemelerinin gerektiği şekilde
uygulanması, şirketlerin daha etkili bir kurumsal yönetime sahip olmalarını
sağladığından, yatırımcılar bu şirketlerin menkul kıymetlerine daha fazla itibar etmekte
ve bu şirketleri bir şekilde ödüllendirmektedir. Kısa vadede şirketlere Kanun’un
getirdiği mali külfetler uzun dönemde bu şirketlere daha yüksek fayda olarak geri
dönmektedir.
1.4.5. OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri
Paris’te 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan ve 30 Eylül 1961 tarihinde yürürlüğe giren
Konvansiyonun
1.Maddesine
göre OECD
aşağıdaki amaçlar
doğrultusundaki
politikaları desteklemektedir(OECD, 2005,s.2)
-
Üye ülkelerde mali istikrar korunarak ekonomik büyüme ve istihdamın
sürdürülebilir en yüksek seviyelerde gerçekleştirilmesine, yaşam standardının
yükselmesinin sağlanmasına ve böylece dünya ekonomisinin gelişmesine katkıda
bulunmak,
-
Ekonomik kalkınma sürecindeki üye ve diğer ülkelerde sağlıklı ekonomik
gelişmeye katkıda bulunmak,
-
Uluslararası yükümlülüklere uygun, ayrımcı olmayan ve çok taraflı bir biçimde
dünya ticaretinin gelişmesine katkıda bulunmaktır.
Kurumsal yönetim ilkelerine ilişkin taslak metinler internet de dâhil olmak üzere çeşitli
iletişim kanalları aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmış, bu kişilerin de yorumlarının
alınması sağlanmıştır. OECD İlkeleri, 26-27 Mayıs 1999 tarihindeki 29 hükümeti temsil
eden bakanların bulunduğu OECD Konsey toplantısında kabul edilerek yayımlanmıştır.
11
2002 yılında OECD hükümetleri, kurumsal sektördeki gelişmeler dikkate alınarak
İlkelerin gözden geçirilmesi için çağrılmış; değişiklik metni, gerek OECD üyesi olan
gerekse OECD üyesi olmayan hükümetler yanında profesyonel kurumlar, ticari
birlikler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası standart belirleyici organlara
danışıldıktan sonra düzenlenmiştir. Nihayet 22 Nisan 2004 tarihinde 20 OECD ülkesi,
şirketler ve sermaye piyasalarına karşı kamu güveninin yeniden inşa edilmesi
görüşünden hareketle, kurumsal davranışların iyi bir şekilde uygulanmasına ilişkin yeni
öneriler eklenen OECD İlkeleri’nin değiştirilmiş metnini onaylamıştır.
OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri, üye ülkeler için faaliyet ve süreçlerini
kolaylaştırmak için bir referans niteliğinde olup, bağlayıcı değildir. ‘’Uygula,
uygulamıyorsan açıkla’’ ilkesi geçerlidir.
OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri:
-
Hissedar Hakları ve Temel Sahiplik İşlevleri
-
Hissedarların Adil Muamele Görmesi
-
Kurumsal Yönetimde Paydaşların Rolü
-
Kamuya Duyuru Yapma ve Şeffaflık
-
Yönetim Kurulunun Sorumlulukları, olarak beş ana başlık altında toplanmıştır.
1.4.5.1. Hissedarların Hakları ve Temel Sahiplik İşlevleri
Hissedar haklarının korunması kurumsal yönetimin temel amaçlarından birisidir. Bu
ilke ile birlikte temel hissedar haklarına değinilmiş ve özellikle hissedarların bilgi
edinme hakları güvence altına alınmaya çalışılmıştır.
Pratik olarak, şirketi hissedarlar yönetemez. Hissedarlar, değişik ilgi, amaç, yatırım
süresi ve kapasiteden oluşan kişiler ve kurumlardır. Hissedarların şirketi etkilemesi,
yönetim kurulu üyelerinin seçimi, bazı olağandışı işlerin onaylanması ve şirket
sözleşmesinde belirtilen diğer konular yoluyla olur. (Altın, 2006,s.59)
Temel hissedar hakları, OECD tarafından altı şekilde belirtilmiştir.
-
-
Hisse kayıtlarının güvenceye alınması,
-
Hisselerin açıklanması ya da transfer edilebilmesi,
-
Şirket hakkında zamanında ve düzenli olarak gereken bilginin edinilmesi,
Genel kurullara katılım ve oy kullanılması,
12
-
Yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi,
-
Şirket karlarından pay alınmasıdır.
1.4.5.2. Hissedarların Adil Muamele Görmesi
Sermaye piyasalarının en önemli unsurlarından biri yatırımcıların koymuş oldukları
sermayenin işletmede kontrol gücünü önemli ölçüde elinde bulunduran gruplarca
kötüye kullanılmamasına olan güvenidir. Özellikle bu alandaki hukuki düzenlemelerin
zayıf olduğu ülkelerde kontrol hisselerine sahip hissedarların diğer hissedarların
haklarını istismar etmesi çokça görülmektedir. Her ülke kendi ulusal hukuk sistemi
içerisinde sermaye piyasası araçları üzerinde hissedarlara eşit davranılması esasını ihlal
eden işlemlerin yapılmamasını sağlamalıdır. (Demirbaş,Uyar;2006,s56)
Bu ilkeye göre tüm hissedarlara adil muamele yapılması sağlanmalı, haklarının ihlali
halinde ise yeterli bir telafi ya da tazminat elde etme imkânına sahip olmalıdırlar.
1.4.5.3. Kurumsal Yönetimde Paydaşların Rolü
Kurumsal yönetim çerçevesi, paydaşların haklarını yasalarda veya ikili anlaşmalarda
belirtildiği şekilde tanımalı, servet ve yeni iş alanları yaratmada, işletmeler ile menfaat
sahipleri arasında etkin işbirliğini ve mali açıdan güçlü işletmelerin ayakta kalmasını
teşvik etmelidir.
Bir şirketin yatırımcıları, çalışanları, satıcı ve alıcıları, kreditörleri, kısacası paydaşları o
şirketin başarısını büyük ölçüde etkilemekte ve rekabet gücünü arttırmaktadır.
Kurumsal Yönetim İlkeleri daha geniş bir kesimin haklarını korumakta ve daha etkili
bir ekonomik sistemin oluşmasına katkı sağlamaktadır.
1.4.5.4. Kamuya Duyuru Yapmak ve Şeffaflık
Kurumsal yönetim çerçevesi, şirketin mali durumu, performansı, mülkiyeti ve idaresi
dâhil olmak üzere şirketle ilgili bütün maddi konularda doğru ve zamanında açıklama
yapılmasını sağlamalıdır.
Hissedarlar ve potansiyel yatırımcılar yönetim uygulamaları hakkında yargı sahibi
olabilmeyi sağlayacak ölçüde düzenli, güvenilir ve karşılaştırılabilir bilgilere erişim ile
hisselerin seçimi, sahiplik ve değerleme hususlarında bilgi talebindedirler. Temel
bilgilendirme alanları:
-
Şirket hedefleri ile kurumsal yönetim yapısı ve politikaları,
13
-
Bilanço, kar/zarar ve nakit akım tabloları,
-
Ticari amaçlar ve faaliyetlere ilişkin etik kurallar ile çevre politikaları,
-
Sermaye pay sahipliği ve oy hakları,
-
Yönetim kurulu ve yürütmenin üyeleri, bu kişilerin gelirleri,
-
Görünürdeki sektörel, bölgesel, mali ve çevreyle bağlantılı risk faktörleri,
-
Çalışanlar ve diğer menfaat sahiplerine ilişkin, performansı etkileyecek
nitelikteki konulardan oluşmaktadır.
Bu alanda önemli olan bir diğer konu, şirkete ait bilgilerin uluslararası alanda
karşılaştırılabilir düzeyde hazırlanıp sunulmasıdır. Avrupa Birliği, finansal bilgilerin
karşılaştırılabilirliğinin sağlanması amacıyla 2005 tarihinden itibaren, tüm halka açık
şirketlerin Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına uymasını zorunlu kılmıştır.
Ülkemizde ise bu standartlar Türk Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK) tarafından
Türkçeye çevrilmiş ve tüm işletmelere muhasebe ve finansal raporlamada bu
standartlara uyum zorunlu hale getirilmiştir.
1.4.5.5. Yönetim Kurulunun Sorumlulukları
Yönetim kurulu, hissedarların genel kurulda kendilerine verdiği yetki ile onların
çıkarlarını gözetecek bir yönetim organı oluşturur ve bu ortamın başarısını takip eden
şirketin en üst stratejik karar alma organıdır.
Kurumsal yönetim ilkelerince yönetim kurulu, şirketin stratejisine yol göstermenin
yanında, faaliyetlerini bağımsız ve adil bir şekilde sürdürerek, şirketin yönetim
performansının izlenmesi, hissedarların çıkarlarına göre hareket ederek, paydaşlarında
çıkarlarının gözetilmesinden sorumludur.
Yönetim kurulları, çıkar çatışmasının söz konusu olabileceği durumlarda bağımsız bir
biçimde muhakeme yürütebilecek yeterli sayıda yönetici olmayan kurul üyesi atamayı
hesaba katmalıdır. Bağımsız kurul üyeleri kurulun karar alma süreçlerine belirgin bir
biçimde
katkıda
bulunabilir.
Kurulun
ve
yönetimin
performansının
değerlendirilmesinde nesnel bir bakış açısı getirebilirler. (Tusiad,2002,s.48)
Yönetim
kurulu
faaliyetlerini
gerçekleştirebilmek
ve
sorumluluklarını
yerine
getirebilmek için, geçerli olan gerçeğe uygun bilgilere her zaman ulaşabilme imkânına
sahip olmalıdır.
14
2.Kurumsal Yönetime İlişkin Yasal Düzenlemeler
2.1.SPK Düzenlemeleri
Ulusal sermaye piyasalarımızda kanun koyucuların daha önceki kısımlarda
belirttiğimiz benzer finansal fiyaskolar ile karşılaşılmasını engellemek, tüm paydaşlar
açısından olası menfi gelişmelerin önüne geçebilmek ve bu yönde en etkin ve tek çözüm
olarak ortaya atılan "kurumsal yönetim" olgusunu mevzuatımıza yerleştirmek adına
attığı ana adımlar başlıca şunlardır:
2.2.Kurumsal Yönetim İlkeleri Tebliğleri
-Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ülkemizdeki kurumsal yönetim uygulamalarının
geliştirilmesi amacıyla Seri:IV No:41 sayılı Tebliğ yayımlanmıştır
-11.10.2011 tarih ve 28081 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 654 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile Seri: IV, No: 54 sayılı Kurumsal Yönetim İlkelerinin
Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ, 11.10.2011 tarih ve 28081 sayılı 2.
Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
-04.11.2011 de Seri:IV No:56 sayılı Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve
Uygulanmasına İlişkin Tebliğ Hakkında Basın Duyurusu yapılmıştır.
-654 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sermaye Piyasası Kurulu'nun görev ve
yetkileri arasına eklenen "sermaye piyasasında kurumsal yönetim ilkelerini tespit ve ilan
etmek, yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmak üzere, borsada işlem gören
halka açık anonim ortaklıklardan halka açıklık oranları, yatırımcı sayısı ve niteliği, dâhil
oldukları endeks ve belirli bir zaman dilimindeki işlem yoğunluğunu dikkate alarak
belirlemiş olduğu gruplarda yer alanların kurumsal yönetim ilkelerine kısmen veya
tamamen uymalarını zorunlu tutmak" hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 30/12/2011
tarihli ve 28158 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Seri:IV No: 56
sayılı “Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin
Tebliğ”de, uygulamada ortaya çıkabilecek sorun ve tereddütlerin giderilmesini teminen,
Kurulumuza iletilen görüş ve öneriler de dikkate alınarak bazı değişiklikler yapılması
ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda Seri:IV, No:57 sayılı “Kurumsal Yönetim İlkelerinin
Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
” 11.02.2012 tarih ve 28201 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
15

Benzer belgeler